DÖNEM: 23 CİLT: 45 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
96ncı
Birleşim
29 Mayıs 2009 Cuma
(Bu Tutanak Dergisinde yer
alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge
aslına uygun olarak yazılmıştır)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak
Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S.
Sayısı: 263)
3.- Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/552) (S. Sayısı: 293)
4.- Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/704) (S. Sayısı: 383)
5.- Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/692) (S. Sayısı: 385)
6.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarıları ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/688, 1/703, 1/684, 1/696) (S. Sayısı: 384)
V.- OYLAMALAR
1.- Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının oylaması
VI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, kayıt
harçlarını ödeye-meyen öğrencilere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/7472)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, bir
ilköğretim okulunun fiziki ve kadro durumuna ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/7550)
3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, ülke genelinde düzenlenen
sınavlarda sınav yerlerinin belirlenmesine ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/7551)
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
müfettiş yardımcılığı sınavına
başvuramayan öğretmenlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/7555)
5.- Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın, öğrencilere yönelik şiddetin önlenmesine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/7558)
6.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Simav ilçe
Millî Eğitim Şube Müdürünün görevden alınmasına ve
Kütahyadaki yöneticilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı (7/7559)
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, yönetici
atamalarında sendika üyeliğinin gözetildiği iddialarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/7560)
8.- Mersin Milletvekili Akif Akkuşun, yurt
dışına gönderilen ve yurt dışından gelen
öğrencilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/7562)
9.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, bir köye sulama göleti
yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/7628)
10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan Kültür ve
Turizm İl Müdürlüğünün bir ihalesine ilişkin sorusu ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/7681)
11.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Dim
Barajının oluşturduğu riske ilişkin sorusu ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/7746)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak sekiz oturum yaptı.
Oturum
Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, Hakkâride bir
mayın patlaması sonucu şehit olan askerlerimize Allahtan
rahmet, ailelerine baş sağlığı ve sabır dileyen
bir konuşma yaptı.
Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır,
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol,
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç,
Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak,
Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam,
Hakkâride bir
mayın patlaması sonucu şehit olan altı askerimize Allahtan
rahmet, ailelerine baş sağlığı ve sabır dileyen;
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek, TOKİnin Kırklarelinde
yaptırdığı konut inşaatlarına,
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal, 27 Mayıs 1960ta ordunun yönetime el
koymasının 49uncu yıl dönümüne,
Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Isparta ilindeki gül üreticilerinin
sorunları ile alınması gereken önlemlere,
İlişkin
gündem dışı;
Birer
konuşma yaptılar.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 383, 385, 90, 384, 324, 228, 321, 375, 351, 265,
357, 353, 361, 316, 99, 121, 126, 131, 250, 260, 279, 294, 382 sıra
sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin, bu kısmın 4, 5,
6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25,
26ncı sıralarına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun, 2 Haziran 2009 Salı günkü birleşiminde sözlü soru önergeleri
ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 3
Haziran 2009 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine; 28 Mayıs 2009 Perşembe günkü birleşiminde
90 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 2 Haziran 2009 Salı günü
15.00-21.00 saatleri arasında, 3-4 Haziran 2009 günkü birleşimlerde
11.00-21.00 saatleri arasında, 29 Mayıs 2009 ve 5 Haziran 2009 Cuma
günleri 11.00-21.00 saatleri arasında toplanmasına ve bugünlerde de
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 293, 239, 126, 131, 321,
324, 383 ve 385 sıra sayılı kanun tasarılarının
İç Tüzükün 91inci maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle olmasına; Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunda boşalacak üç üyelik için seçimlerin Genel Kurulun
28 Mayıs 2009 Perşembe günkü (bugün) birleşimde
yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.
Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunda boşalacak üç üyeliğe, gizli oyla
yapılan seçim sonucunda, AK PARTİ kontenjanından Hasan Tahsin
Fendoğlu ve Davut Dursun; Milliyetçi Hareket Partisi kontenjanından
Esat Çıplakın seçildikleri açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca
Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
(1/543) (S. Sayısı: 263),
3üncü
sırasında bulunan, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporlarının (1/552) (S.Sayısı: 293),
4üncü
sırasına alınan, Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporunun (1/704) (S. Sayısı: 383),
5inci
sırasına alınan, Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/692) (S. Sayısı: 385),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
6ncı
sıraya alınan, Türk Vatandaşlığı Kanunu
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporunun (1/458) (S.
Sayısı: 90) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık
oylamadan sonra kabul edildi.
Açık oylama
talebinin yerine getirilmemesi nedeniyle Oturum Başkanının
tutumu hakkında açılan usul tartışması sonucunda,
Oturum Başkanı tutumunda bir değişiklik
olmadığını açıkladı.
Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın şahsıyla ilgili sözleri nedeniyle yerinden bir
açıklamada bulundu.
Alınan karar
gereğince 29 Mayıs 2009 Cuma günü saat 11.00de toplanmak üzere
birleşime 00.39da son verildi.
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
Adana |
|
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
|
|
Konya |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 109
II.- GELEN KÂĞITLAR
29 Mayıs 2009 Cuma
Rapor
1.- Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/708) (S.
Sayısı: 386) (Dağıtma tarihi: 29.5.2009) GÜNDEME
29 Mayıs 2009 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.04
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 96ncı Birleşimini açıyorum.
III.-Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, pusula
gönderen arkadaşlarımı okuyorum.
Lütfen, dışarı çıkmış olan
arkadaşlar varsa içeriye davet etsinler.
Sayın Akif Gülle? Burada.
Sayın Şaban Dişli? Burada.
Sayın Ergezen? Burada.
Sayın Faruk Septioğlu? Burada.
Sayın Murat Mercan? Burada.
Sayın Mevlüt Coşkuner?
Sayın Zekai Özcan? Burada.
Sayın Nuri Uslu? Burada.
Sayın Hüseyin Çelik? Burada.
Sayın Vecdi Gönül? Burada.
Saygıdeğer milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
Gündeme geçiyoruz.
Alınan karar gereğince, gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca
Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
görüşmelerine devam edeceğiz.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
(1/543) (S. Sayısı: 263)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm; İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/552) (S. Sayısı: 293) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon raporu 293 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüze
aittir.
Sayın Ağyüz
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Efendim, MHPyi alın önce.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya
Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 293 sıra
sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının tümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızda
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, en genel tanımla afet, insanlar
ve ülkeler için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal
yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye
uğratarak toplulukları etkileyen doğal, teknolojik veya insan
kökenli olaylardır. Bu tanımdan da anlaşılacağı
üzere, afet, bir olayın kendisinden öte doğurduğu sonuçla ilgili
bir kavramdır.
Ülkemiz, jeolojik ve coğrafi yapısı itibarıyla
tarihsel açıdan afetlerle hep iç içe olmuş bir ülkedir. Başta
depremler olmak üzere sel, çığ, yangın gibi tabii afetlere
sık sık maruz kalmıştır ve kalmaya da devam etmektedir.
(x) 293 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
Önceki gün, Bursa Şevket Yılmaz Hastanesinde çıkan
yangın sonucu yoğun bakım ünitesinde tedavi gören 8
vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Yangının çıkış nedenleri ve kurtarma faaliyetleriyle
ilgili çeşitli iddialar medyamızda yer almaktadır. Bu
yangınla ilgili başlatıldığı açıklanan adli
ve idari soruşturmanın bir an önce tamamlanarak yangının nedenlerinin
ve sorumlularının kamuoyuna açıklanmasını talep
ediyoruz. Bu üzücü olayda hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum.
Ülkemizde yaşanan doğal afetler içindeki can ve mal
kaybı olarak yüzde 90 gibi bir oranla depremler başı
çekmektedir. Hâlen yürürlükte olan deprem bölgesi haritası esas
alındığında ülkemiz topraklarının yüzde 92si
deprem bölgesi olup sanayi tesislerimizin yüzde 98i,
barajlarımızın yüzde 93ü deprem kuşağı
altında bulunmakta, nüfusumuzun da yüzde 95i bu bölgede
yaşamaktadır. Topraklarımızın yüzde 44ü ise birinci
derece deprem bölgesi olup sanayimizin yüzde 75i, nüfusumuzun ise yüzde 55i
birinci derece deprem bölgesinde bulunmaktadır.
Türkiye, son altmış yıl içinde depremlerin neden
olduğu 60 bin kişiye varan can kayıpları
açısından Çin, İran, Rusya ve Perudan sonra 5inci sırayı
almaktadır. 17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım 1999 tarihinde
Düzcede yaşanan ve 18.243 vatandaşımızın öldüğü,
48.901 vatandaşımızın yaralandığı, 112.861
konut ve iş yerinin yıkıldığı, 265.018 konut ve
iş yerinin çeşitli derecelerde hasar gördüğü ülkemizi yasa
boğan iki büyük deprem, Türkiye'nin deprem kuşağında yer
aldığı gerçeğini hepimize en acı biçimde
hatırlatmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yaşanan afetlerin can
kaybı yanında ekonomik kayıplarının minimize edilmesi
ancak etkili bir afet ve acil durum yönetimi sisteminin
varlığıyla gerçekleşebilir. Afet ve acil durum yönetimi,
afet olgusu karşısında planlama, araştırma ve gözlem
ile etkilerin azaltılmasına yönelik alınan tedbirlerin gelişimi
için önleme, zarar azaltma, hazırlık, acil müdahale ve iyileştirme
faaliyetlerinde problemlere çözüm arayan geniş kapsamlı ve
disiplinler arası bir yönetim modelidir. Afet ve acil durum yönetimi,
afetlerin önlenebilmesi ve zararların azaltılabilmesi için afet
öncesi, afet sırası ve afet sonrasında yapılması
gereken teknik, idari ve yasal çalışmaları belirleyen ve
uygulamaya aktaran, bir olayla
karşılaşıldığında etkili bir uygulama
yapabilmeyi sağlayan, her olaydan elde edilen deneyimlerin
ışığında mevcut sistemi geliştiren bir yönetim
yaklaşımı ve uzmanlık alanıdır.
Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi afet
ve acil durum yönetimi, süreklilik arz eden dinamik bir yönetim biçimidir.
Sağlık alanından kurtarmaya, eğitimden imara birçok
alanı ilgilendiren ve birçok kurumun müdahil olduğu bir
yapıdır. Bu açıdan afet olgusunun boyutu ve çeşidiyle
orantılı olarak afet ve acil durum yönetimi kavramının da
oluşan duruma göre şekil aldığı söylenebilir. Küçük
çaplı bir afet olayı karşısında oluşturulacak
yönetim modeli ile bölgesel ya da ülkesel bazda etki doğuran bir afette
oluşturulacak yönetim modeli büyük farklılık içerir.
Afet ve acil durum yönetimi, ülkemiz için hayati öneme sahip bir
konudur. Yaşanan bunca afet olayına rağmen, ne yazık ki
ülkemizde hâlâ etkin bir afet ve acil durum yönetim sistemi kurulduğu
söylenemez. Afet ve acil durum yönetimi gibi disiplinler arası ve birçok
kurumun müdahil olduğu faaliyetlerin başarısı stratejik bir
plan yaklaşımının varlığına
bağlıdır. Bu stratejik yaklaşımda temel amaçlar, bu
amaçlara ulaştıracak alt hedefler ve kurumların bu amaca ulaşmadaki
rolleri belirgin olmalıdır. İlgili kurumların faaliyetleri
ancak bu sistem içinde verimli olabilir. Mevcut afet sistemimizde bu
yaklaşım bulunmadığından her kurum kendi kapalı
yapısı içerisinde roller üstlenmektedirler. Bu ise afet yönetiminde boşluklara
ve örtüşmelere neden olmakta ve kurumlar üstü amaçlar yeterince
gerçekleşememektedir.
Gerek afet mevzuatımıza gerekse tarihsel uygulamalara
bakıldığında afet sistemimizin afet sonrası
faaliyetlere odaklı olduğu görülmektedir. Afetin neden olduğu
olumsuz etkileri afet sonrası çabalarla giderme
anlayışının egemen olduğu bir yapıyla olası
afetlerin etkisinin azaltılması düşünülemez. Afet yönetim
anlayışımızın modern bir afet yönetiminin
gerektirdiği afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası
politikaları oluşturabilecek ve uygulayabilecek bir yapıya
kavuşturulması kaçınılmazdır.
Modern bir afet yönetimi anlayışı, etkili ve
uygulanabilen, stratejik ve mikro planlamalarla gerçekleştirilebilir.
Ülkemizdeki afet planlama sistemi bu anlamda çok büyük eksiklikler
içermektedir. Planlama sistemimiz genellikle taşrada olabilecek küçük
çaplı bir afete cevap verecek ölçüde oluşturulduğundan etkisi
bölgesel olan bir afette yetersiz kalabilmektedir.
17 Ağustos depremi sonrası afetten etkilenen hiçbir il
ve ilçede bu planlar uygulanamamış, planı gerçekleştirecek
hizmet grupları faaliyet gösterememiştir. Bunun en büyük nedeni ise
planda görev alacak olanların o afet bölgesi içinde kalan görevliler
olmasıdır. Plan bu görevlilerin de afetzede olabileceğini göz
önünde bulundurmadığından, planlar bu tip afetlerde
uygulanamamaktadır.
Afet yönetim sistemimize müdahil çok sayıda kurum ve
kuruluş vardır. Afetin boyutu büyüdükçe de ilgili kurum
sayısının artması son derece doğaldır. Afet
yönetiminde görev alacak bu kurum ve kuruluşlar arasında yetki, görev
ve sorumluluk kargaşası yaşanmaması ve bunlar arasında
koordinasyon sağlanması son derece önemlidir. Bu ise afet yönetiminde
merkezî bir yapının oluşturulmasını gerekli
kılar.
Afet konusu, bütün kaynakları etkin ve süratli
kullanmanın hayati öneme haiz olduğu bir konudur. Ülkemizde afet yönetimi
konusunda böylesi bir yapı eksikliği mevcut olduğundan
koordinasyon ve yetki çatışmaları yaşanmaktadır. Bu
nedenle, gerek afet öncesi gerekse afet sonrası faaliyetlerde ilgili
kurumları yönlendirici, strateji saptayıcı ve koordine edici bir
üst yapılanmanın sağlanması kaçınılmazdır.
Afet yönetim sisteminin, afet öncesi hazırlıkları
yapabilmesi, afet sırasında ve afet sonrasında gerekli
faaliyetleri gösterebilmesi için yeterli mali kaynağa sahip olması
gerekir. Ne yazık ki, afet sistemimizin mevcut mali kaynakları afet
öncesi tedbirleri almaya elverişli olmadığı gibi, büyük
çaplı bir afette de yeterli olamamaktadır. Ancak afet olduktan sonra
mali kaynak arayışı gündeme geldiğinden, afete hazırlık
safhasına yönelik hiçbir adım atılamamaktadır. Farklı
kaynakların farklı otoritelerce yönetilmesi ise parçalı bir mali
yapı ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenlerle, afet yönetiminin mali
yapısının farklı senaryolara göre yeniden ve etkin bir afet
yönetimi sağlayacak ölçüde ele alınması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, afet yönetim sistemimiz
yalnızca kamusal imkânlara dayanan bir yapıda kurulmuştur. Oysa,
en güçlü devletler bile büyük çaplı afetler karşısında
yetersiz kalabilmektedir. Etkin bir afet yönetim sistemi, kaynağının
kamusal olup olmadığına bakılmaksızın bütün
imkânları kapsayıcı yapıda kurulmalıdır.
Diğer ülkelerin afet yönetim sistemleri incelendiğinde, kamusal
imkânların yanında özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve
gönüllülerden de yararlanıldığı görülmektedir. Bizde de bu
yönde adımların atılması gerekmektedir.
Ülkemizde afete yönelik önemli bir eğitim eksikliği de
mevcuttur. Oysa bilinmelidir ki, afet sonrası görevli ekiplerin gelmesine
kadar geçen sürede afetzedelerin yüzde 90 kadarı o yöre insanlarınca
kurtarılmaktadır. Afetin boyutu büyük olduğunda ise mevcut arama
ve kurtarma imkânları ve ekipleri zaten yetersiz kalmaktadır. Bu
nedenlerle halkın başta arama-kurtarma ve ilk yardım olmak üzere
afete karşı eğitilmesi gerekmektedir. Mahalle ve semt
bazında afet yönetimi konusunda gerekli yerel örgütlenme, eğitim ve
tatbikatlar yapılmalı,
yaygınlaştırılmalıdır.
Afet öncesi alınacak tedbirlerden birisi de sağlam
yapıları oluşturacak bir sistemin geliştirilmesidir.
Yanlış zemine yanlış inşaat teknikleriyle ve
denetimsiz yapılan yapılar nedeniyle afetin zarar boyutu
artmaktadır. Sonuçta kalıcı ve geçici konut ihtiyacı
doğmakta, bu ise devlet tarafından karşılanmaktadır.
Ülkemizde mevcut uygulamaya göre afet vukuunda Afetler Merkez
Koordinasyon Kurulu toplanmakta, kısa-uzun vadeli alınacak önlemleri
görüşmektedir. İllerde ise il kurtarma ve yardım komiteleri
faaliyete geçmekte ve il-ilçe afet yardım planları uygulamaya
konulmakta ve hizmet grupları görevlerini yapmaya başlamaktadır.
Bu tür önlemlerin alınmasında ve acil yardımların
yapılmasında mülki amir sorumlu bulunmaktadır.
Afetler Merkez Koordinasyon Kurulu üyesi bakanlıklar, kendi
görevleriyle ilgili acil yardım planlama, uygulama ve iş
birliğini yürütmek üzere müsteşar yardımcısının
başkanlığında gerekli teşkil, tertip ve tedbirleri
almaktadır.
Afetler Merkez Koordinasyon Kurulunun yanında ayrıca
Başbakanlık bünyesinde bir devlet bakanının
başkanlığında bakanlar düzeyinde Doğal Afet
Koordinasyon Kurulu afetle ilgili çalışmalar yapmaktadır.
Ülkemizde afet yönetimi yüksek düzeyde merkezîleşmiştir.
Her türlü sorumluluk mülki amirlerde olduğu hâlde gerekli imkânlara ve
kaynaklara sahip değillerdir. Valiler başta olmak üzere
kuruluşların kaynaklarını koordine etmek ve harekete
geçirme görevini yerine getirmeye çalışırlar.
Afet yönetimi için tek bir ulusal eş güdüm kuruluşu
yoktur. Yeterli yasal görev ve yetkiye sahip tek bir ulusal koordinasyon
kuruluşu yerine üç ayrı genel müdürlüğün etkin görevleri,
ayrıca kurulda yer alan bakanlıklarda afet yönetiminden sorumlu
olacak müsteşar yardımcısı başkanlığında
örgütlenme vardır.
Afet yönetiminin bu durumda esas ve tek sorumlusu yoktur. Bütün
birimler kendi görev alanlarından görevleri nispetinde sorumlu olup,
sistem, her birinin sorumluluğunu eksiksiz yerine getireceği
esası üzerine kurulmuştur. Bir tekinin işlevini yerine
getirememesi tüm sistemin kilitlenmesine yol açabilir, hatta afet yönetimini
felç edebilir.
Afet planlarındaki ekiplerden de acil yardım ve kurtarma
hizmetlerini beklemek olanaksızdır. Planların mükemmel
olduğunu kabul etsek bile burada görevli olanlar da afetzededir ve
onlardan etkin hizmet beklenemez.
Ayrıca afet vukuunda bakanlıklardan afet bölgesine giden
ve gelen idari ve teknik heyetlerin, tüm kurtarma ekiplerinin ve gönüllü
kuruluşların koordinasyonsuz çalışmaları özellikle ilk
günlerde tam bir kaos ortamı yaratmakta, etkin bir yardım ve kurtarma
faaliyeti yürütülemediği gibi vatandaşta devlete karşı bir
tepki oluşmasına hatta can ve mal kaybının daha da
artmasına neden olmaktadır.
Afet sonrasında ise afetin yaralarını saracak
iyileştirme ve yeniden yapılandırma
çalışmalarının finansmanı Bayındırlık
ve İskân Bakanlığına aittir. Bu açıklamalar
karşısında afetlere ilişkin, afetten önce, afet
sırasında ve afet sonrasına ilişkin hizmetlerin daha
süratli, etkin ve rasyonel bir biçimde yürütülmesi için yeni bir
yapılanmaya ihtiyaç olduğu ortaya çıkmaktadır.
Afet ve acil durum yönetiminin tek çatı altında yeniden
yapılandırılması olumlu görülmesine karşın,
ülkemizin afet potansiyeli dikkate alındığında,
görüşmekte olduğumuz tasarıyla önerilen teşkilat
yapısının yetersiz kalacağından endişe
edilmektedir. Türk idare sisteminde yer almayan ve 3046 sayılı
çerçeve Yasaya uygun olmayan görev, yetki ve sorumluluk belirsizliğine ve
çatışmasına yol açabilecek bir teşkilat yapısı
oluşturulmaktadır. Mevcut genel müdürlüklerin personel, deneyim ve
bilgi birikiminin geliştirilerek değerlendirilmesi yerine, dar bir
kadrodan oluşan bir kurumla afet hizmetlerinin gerçekleştirilmesi
bazı sorunları beraberinde getirebilir.
Ayrıca taşrada görev yapmakta olan uzmanlık
düzeyine ulaşmış mevcut tecrübeli personelin yerel yönetimlere,
il özel idareleri kadrolarına verilmesi istihdamlarının
akıbetini belirsiz hâle getirdiğinden verimliliklerini ve
etkinliklerini olumsuz etkileyecektir.
Afet hizmetiyle görevli personelin illerinde meydana gelebilecek
büyük felaketlerde kendilerinin de birer afetzede olabileceği,
araç-gereçlerinin kullanılamaz hâle gelebileceği mutlaka dikkate
alınmalıdır.
Tasarının 1inci maddesinde afet ve acil durumlar ile
sivil savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek amacıyla kurulan Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Başbakanlığa bağlı olduğu belirtilmekte ve
Başbakanın Başkanlıkla ilgili yetkilerini bir bakan
aracılığı ile kullanabilmesi öngörülmektedir.
Afet ve acil durum hızlı ve güçlü koordinasyon
gerektirmektedir. Afetin her evresinde, afet öncesi, afet anı ve afet
sonrasında yedi gün, yirmi dört saat kesintisiz çalışma ister.
Bunu sağlayamazsanız vatandaş gözünde devlet zaafa uğrar,
krizi yönetemezsiniz.
Bu teşkilatın yetişmiş insan gücüne, mali
yönden yeterliliğe ve kuvvetli bir mevzuat altyapısına sahip
olması gerekir. Bunlardan biri eksikse boşuna kanun
çıkarmayın. Bugün bu yasal yetkilerin tamamı Afet
İşleri Genel Müdürlüğünde ve Sivil Savunma Genel
Müdürlüğünde zaten vardır.
Tasarının 4üncü maddesinde afet ve acil durum
hâllerinde bilgileri değerlendirmek, alınacak önlemleri belirlemek,
uygulamasını sağlamak ve denetlemek, kurum ve kuruluşlar
ile sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyonu
sağlamak amacıyla Başbakanlık Müsteşarının
Başkanlığında Millî Savunma, İçişleri,
Dışişleri, Maliye, Millî Eğitim, Bayındırlık
ve İskân, Sağlık, Ulaştırma, Enerji ve Tabii Kaynaklar,
Çevre ve Orman Bakanlıkları ve Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarları, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı, Türkiye
Kızılay Derneği Genel Başkanı ile afet veya acil
durumun türüne göre Kurul Başkanınca görevlendirilecek diğer
bakanlık ve kuruluşların üst yöneticilerinden oluşan Afet
ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu kurulmaktadır.
Bilindiği gibi, yaşadığımız tüm afet
ve acil durumlarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Türk Silahlı
Kuvvetlerinin imkânları ağırlıklı olarak
kullanılmakta olup sivil-asker iş birliği organizasyonu afet
yönetiminde giderek daha da ağırlık kazanmaktadır. Bu
sebeplerle, yürürlükte olan mevzuatta da öngörüldüğü gibi, bu ve benzeri
kurullarda Genelkurmay Başkanlığına yer verilmelidir. Her
ne kadar Kurulda Millî Savunma Bakanlığı bulunuyor ise de
malumlarınız devlet hiyerarşisinde Genelkurmay Başkanı
Başbakana karşı sorumludur. Özetle, Türk Silahlı Kuvvetleri
hiçbir aşamada afet ve acil durum yönetiminin dışında
tutulamaz.
Bu kanunla acil duruma yönelik ulusal envanterin güncel hâlde
tutulmasını sağlayacak hükümlerin konulması gerekmektedir.
Ulusal envantere veya kamu ve özel sektör bilgisine hâkim değilseniz krizi
yönetemezsiniz.
Acil durum yönetiminin en önemli adımı kesintisiz
haberleşmedir. Acil durumda gelen çağrının hızlı
yönlendirilmesi ve yönetilmesi elzemdir. 112, 155, 156 gibi kırka
yakın çağrı numaraları ve çağrı merkezleri
bulunmaktadır. Çok ivedi bu çağrı merkezlerinin tek numara
altında toplanması gerekmektedir. Telli hatlar, analog ve
sayısal telsiz şebekeleri, uydu ve GSM şebekelerinin ortak
çalışılabilirliğinin sağlanması veya koordine
edilmesi gerekmektedir. Bu kanunun bunların hepsini sağlaması
gerekirdi. Adapazarı depreminde gördüğümüz haberleşme ve
koordine problemleri, Adapazarı Pamukova tren kazasında ve rahmetli
-Allahtan rahmet diliyorum- Muhsin Yazıcıoğlu ve
arkadaşlarını kaybettiğimiz helikopter kazasında
bunları hep yaşadık.
Haberleşme koordinasyon kurulu
oluşturulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurun efendim.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Kentsel dönüşüm ve planlama koordinasyon kurulu
oluşturulmalıdır. Yanlış yapılaşma ve projeler
yüzünden binlerce can ve maddi kayıp oluşmaktadır. Bu kurul,
çarpık kentleşme, sanayileşme, yeni yerleşim alanı
açma ve uzun vadeli makro genişleme planları hazırlayarak buna
bağlı standartları belirlemeli ve sosyal politikalar
oluşturmalıdır.
Başkanlık teşkilatında acil durum yönetiminin
en önemli ağı, haberleşme ve çağrı merkezlerinin
tespiti çalışmasını ve koordinasyonunu yapacak
haberleşme dairesi de eksiktir. Bu kanunla kurulması öngörülen
teşkilat, gerektiğinde bölgesel koordinasyonları da uluslararası
koordinasyonları da yapabilecek görev ve yetkiye sahip
olmalıdır.
Teşekkür ediyor, tüm Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kalaycı, çok teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili
Sayın Yaşar Ağyüz, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 293 sıra sayılı Afet
ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığıyla ilgili
tasarının tümü üzerinde CHP Grubu adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz, doğal afet
olaylarıyla sıkça karşılaşan bir ülkedir. Deprem, sel,
heyelan, göçük vesaire gibi doğal afetlerle büyük ölçüde ve sıkça
karşılaştığımız için, alınması
gereken tedbirlerin yasal bir düzenlemeye ve birlikteliğe
kavuşturulmasında büyük yarar vardı.
Ülkemiz, 1940lı yıllarda çıkan yasalarla afete
ilişkin tedbirlerini, afet olduktan sonra yürüttüğü çabalarla
düzenlemekteydi. Ama bugün görüyoruz ki, uluslararası boyutta risk ve
sakınma tabirlerinin artık ülkemizde de yetkili kurullarda
konuşulduğunu ve bu yasaya yetersiz olsa da girdiğini görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz 1950li yıllardan beri
düzensiz bir kentleşme baskısıyla karşı
karşıyadır. Özellikle son yıllarda, 2000li yıllardan
sonra başlayan ekonomik sıkıntı, köyden kente, hatta
kentten kente göçü zorunlu kılmıştır. Büyük merkezlerde
iş bulma umuduyla köyünü terk eden vatandaşlarımız,
şehre geldiğinde en büyük ihtiyacı olan
barınmasını, başını sokacağı yeri
yapmak için çaba göstermiş ve özellikle yasal boşluklar, zaman zaman
çıkan imar afları ve yönetimlerin seçim dönemlerinde gösterdikleri
boşluklardan dolayı da kaçak yapılaşma dediğimiz,
düzensiz yapılaşma dediğimiz olay doğmuştur.
Tabii, afet doğmadan önce alınması gereken
tedbirlerin düşünülmesi ülkemizde ve uluslararası boyutta çok büyük
önem arz etmektedir. Bu tasarıyla, özellikle Başkanlığa
bağlı altı adet daire başkanlığı kurulmakta,
illerde de il afet ve acil durum müdürlükleri kurulmaktadır. Birlik
müdürlükleri kurulmakta, müdürlüğün sevk ve idaresinden de vali sorumlu
olmaktadır.
Harcamalar, özellikle Mali Yönetim ve Kontrol Kanunuyla, 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamından
çıkarılmaktadır.
Çok az sayıda, yetersiz olduğuna
inandığım yeni kadro ihdasları yapılmaktadır.
Kurumlaşmış, deneyimi, bilgi birikimi olan
özellikle Afet İşleri Genel Müdürlüğü göz ardı edilmekte,
Sivil Savunma Genel Müdürlüğü göz ardı edilmekte ve yeniden bir
yapılanmaya girilmektedir.
Değerli arkadaşlar, çağdaş afet yönetimi ve
doğal afetlerle mücadele, her şeyden önce mevcut tehlikelerin iyi
bilinmesiyle olur. Mevcut tehlikeler, Nerede risk var? bunu belirlemekten
geçer. Yani risk haritalarının yapılması lazım. Tüm
dünyada artık bunlar yapılıyor. Depremde, heyelanda, su
baskınında bu risk haritalarının yapılması büyük
ölçüde önem arz etmektedir. Örneğin, en büyük travmayı
yaşadığımız ve bizi büyük acılara gark eden 17
Ağustos 1999 depreminden sonra yaklaşık on yıl geçti ama on
yılda, maalesef, yapılan çalışmalar bir arpa boyu ilerleme
göstermemiştir.
Ne yapılmıştır? 595 sayılı Yapı
Denetim Kararnamesi çıkarılmıştır, ondan sonra kanuna
dönüştürülmüştür ve Deprem Şûrası kurulmuştur. 2007
yılında da maalesef, Ulusal Deprem Konseyi bu Hükûmet tarafından
lağvedilmiştir.
Deprem yönetmeliği çıkarılmıştır ve
deprem acılarını sarmak için yasa çıkarılarak toplanan
vergiler için ön açılmıştır ve o toplanan vergilerin
devamı bugün kalıcı hâle gelmiştir. O vergilerin ne
şekilde, nereye harcandığını da bilmek mümkün
değildir. Çünkü toplanan meblağların, gerçekten, o bölgedeki
deprem yaralarını sarmak için -yani bina güçlendirmek için, yeni
planlama yapmak için, İstanbul gibi bir kentte çalışma yapmak
için- kullanıldığına ben şahsen inanmıyorum. Bunu
da bir soru olarak sormak istiyorum.
Tabii, bugüne kadar en sıkça
rastladığımız afet Türkiyede depremdir. Deprem
insanların güvenli ve sağlıklı yapılara
kavuşmasıyla önlendiği gibi su havzalarının
işgalinin önlenmesiyle
Bugünkü dönemde görüyoruz, özellikle büyük
şehirlerde, İstanbul büyük şehrinde, su havzalarının
işgali çok büyük ölçüde plansız ve düzensiz bir şekilde
yapılaşmaya açılmıştır. Özellikle bu
alanların doğal afet yaratacak boyutlarda işgal edilmesi ve
imarsız bir şekilde işgal edilmesi çok büyük ölçüde olumsuz
sonuçlar doğurmaktadır.
Tabii, afetin, hazırlık, planlama ve zarar azaltmaya
yönelik üç türlü tedbiri vardır. Biz şu anda afet öncesini
düşünen bir yasayla az da olsa karşı karşıyayız,
ama yetersizdir bu yasa. Neden yetersizdir? Afet sonrasında yapılacak
iş ve işlemleri önceleyen bir anlayışla
hazırlanmamıştır.
Bu yasa iki başlılık doğurmaktadır:
İllerde vali, üstte başkanlık makamı. Kadrosu komisyonda
artırılan şekliyle -303ten 481e çıkarılan
şekliyle- ve ilk geldiğinde ne menem bir tasarıysa, 2 tane
mühendis kadrosu olan bir tasarıyla karşılaştık
arkadaşlar. Sonra komisyonda, bilmem, uzman
yardımcılıkları falan izhar edildi, mühendis
sayısı büyük ölçüde artırıldı.
Ayrıca, bu konuda deneyim, tecrübe kazanmış
kuruluşların elinde dokümanterler var; Harita Genel Müdürlüğünde
var, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde var, İller Bankasında var,
MTAda var, TÜBİTAKta var. Bunların bir koordinasyon merkezi olarak
kuruluşunu büyük ölçüde sağlayan bir yasa değildir. Bir
başlangıç olarak belki iyidir, ama sorunu çözecek olan bir yasa
değildir değerli arkadaşlarım.
Tabii, bunun eksiklerini, yanlışlarını belki
şu anda gidermek için önerge verilebilir iktidar partisi tarafından.
Özellikle bunun Başbakanlığa bağlı olmasını
da ben çok yanlış görüyorum. Yani, deneyimli, tecrübeli ya
İçişleri Bakanlığı ya Bayındırlık
Bakanlığı bünyesinde bu koordinasyon biriminin
oluşmasında büyük fayda vardı. Biz şimdi yüzlerce, binlerce
yıldır deneyimli, birikimi vatandaşı bir kenara
bırakıyoruz. Yeni oluşum içerisinde, yeni kadrolaşma
içerisinde bir yapılaşmaya gidiyoruz. Bunun alacağı
zamanı da düşünürseniz, bugüne kadar fuzuli geçirdiğimiz
zamanı da düşünürseniz en az bir yılı daha boşa
geçirmeyi amaçlayan bir yasadır.
Ayrıca, bu yasanın temel yasa olarak gelmesini de ben
eleştiriyorum. Bu yasa önemli bir yasaysa her maddesinin burada ayrı
ayrı görüşülmesi lazım. Çünkü çok büyük boşluklar var.
Örneğin siz danışma kurulunda TMMOBu temsil ettirmemeniz büyük
eksikliktir. Her deprem olayında gel dediğiniz askerimizin
başı olan Genelkurmayı bu kurulda temsil ettirmemeniz büyük
eksikliktir. Bunların hepsi komisyonda görüşülmesine rağmen
maalesef göz ardı edilmiştir değerli arkadaşlarım.
Ayrıca, her yasada olduğu gibi bu yasada da yine bir
afet özelleştirmesiyle karşı karşıyayız. Yani,
afet sonrasında bazı hizmet ve alımların ihale kapsamı
dışında yapılmasını anlıyoruz. Ama afet
öncesi ihale yasası kapsamından, bazı alım ve hizmetlerin
alımının ihale usulünün dışında yapılmasını
anlamış değiliz. Başkana öyle yetkiler veriliyor ki,
istediği araştırmayı dışarıdan satın alabiliyor,
istediği hizmet alımını dışarıdan
alabiliyor, istediği planlamayı, devletin bugün kurumlarında var
olan güçlü kadrolarına rağmen, özelleştirerek hizmet
alımı yapabiliyor. Bu, büyük ölçüde kaynak israfına yol açacak
ve rantabl olmayan bir yöntemdir. Gerçekten bu konuda devletimizin,
kurumlarımızın birimlerinde etkin, üretken, deneyimli
kadroları göz ardı eden bir yasadır ve bu birikimleri
değerlendirmeyen bir yasadır. O nedenle biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bunu eleştiriyoruz.
Tabii, değerli arkadaşlarım, bu afet öncesi
hizmetlerin yapılmasını sağlarken bilimsel kriterlerden de
hareket etmek lazım. Bilimsel kriterleri göz ardı ederseniz siz
hiçbir sonuca varamazsınız.
Ayrıca, değerli arkadaşlarım, bakın,
günlerdir Türkiyede bir arayış var. Önce Deprem
Şûrasını kurduk, Deprem Şûrasını, sonradan Ulusal
Deprem Konseyini ortadan kaldırdık. 2002de kuruldu, 2007ye kadar
devam etti. Bunu niye ortadan kaldırdık? Çok güzel
çalışmalar yapıyordu.
Bakın, yine, Bayındırlık
Bakanlığımızın çok güzel bir hizmeti var:
Kentleşme Şûrası düzenledi. Çok güzel bir hizmet ama
Kentleşme Şûrasından çıkan sonuçlar maalesef bu yasaya
yansımamıştır. Kentleşme Şûrasında dört
dörtlük, Türkiyeyi yansıtan raporlar vardır, maalesef bu yasa
içerisine yansımamıştır. Bunu ben bir eksiklik olarak
görüyorum.
Ayrıca, Sayın Başbakanımızın
beğenmediği ve eleştirdiği Türkiye Mühendis Mimar
Odaları Birliğinin çok değerli çalışmaları var.
Çok yakında, İstanbulda deprem toplantısı
yapıldı ve oradan da çok güzel sonuçlar çıktı ama görüyoruz
ki, bu yasanın içerisinde ne TMMOB var ne Genelkurmay var ne diğer
sivil toplum kuruluşları var. Bu bir eksikliktir. Bu eksikliğin
bu yasa görüşmelerinde giderilmesini temenni ediyorum.
Tabii, bu doğal afetlerin yanı sıra, ülkemizde
yaşanan insan odaklı afetler de var. Mesela geçen günlerde
yaşadığımız cehennem hastane olayı
Bu da insan
odaklı bir felakettir. 8 kişi burada can vermiştir ve bunun
nedeni özelleştirme ile taşeronlaştırmadır. 8
kişi can verirken, ihmalden ve tedbirsizlikten can verirken, Sayın
Bakan, 2 tanesi zaten beyin ölümüne bağlıydı. demiştir.
Hazırlayıcısı özelleştirme ve
taşeronlaştırma olan bu felaketi önlemek için
aldığımız bir tedbir var mı? Yok. 23 kişinin
öldüğü Davutpaşa olayı
Hâlen ne soruşturması var ne
yargıya intikali var. Bu insanlar orada yanarak can verdiler. Nedir bunun
nedeni? Kayıt dışı ekonomi, ruhsatsız işletme,
belediyelerin ihmali. Bunlar için bir soruşturma açtık mı?
Hayır. Bu da bir felakettir. 23 kişinin ailesi perperişan ortada
duruyor.
Ayrıca, tersanelerde yaşanan olaylar, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının gerekli görevini yerine
getirmemesinden kaynaklanan sorunlardan çıkmıştır.
Şimdi, bunlar ortada dururken, biz, Allah korusun, doğal afetlerin
gelmemesini isterken, ona tedbirli olurken insan olarak, hükûmet olarak,
siyasetçi olarak günümüzde alınması gereken tedbirleri niye
almıyoruz? Bunlar büyük ölçüde ihmaldir.
Ayrıca, insan yaşamını rahat geçirmesini
sağlayacak asgari ücret komisyonu bugün topluma karşı felaket
tellallığı yapmıyor mu? Yapıyor. 527 bin lira asgari
ücretle insanları yaşamaya mahkûm ediyoruz. Bugün alınması
gereken ekonomik tedbirleri almadığımız için biz ekonomik
ihmalden dolayı bir felaket yaratmıyor muyuz? Son bir ayda 437 bin
işsiz çıkmış. Çekler ödenmiyor, senetler ödenmiyor. Peki,
kredi kartı borçlarını yapılandırmamak bizim suçumuz
değil mi? Bu intihar felaketlerine biz yol açmıyor muyuz? Kaç
kişi intihar etti Türkiyede son aylarda, sayısını
bilemiyoruz. Esnaf kepenk kapatıyor, çekini, senedini ödemediği için
intihar ediyor. Bunlar da felakettir. Bunları çözmek de bizim
sorumluluğumuz ama biz maalesef bu sorumluluğumuzdan büyük ölçüde
kaçınıyoruz değerli arkadaşlarım.
Tabii, felaketi tek başına doğal felakete
bağlarsanız bunda yanılırsınız. Siyasetçinin de
felaket yarattığı uygulamalar vardır. Bugün
iktidarınız döneminde yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik
artmışsa felaket noktasında ve bunun tedbirlerini
almıyorsanız, hâlen direniyorsanız bu da sizin
yarattığınız, insan yaşamını yok eden,
insanı görmezlikten gelen bir felakettir. Bunu göz ardı edemezsiniz.
Ayrıca, değerli arkadaşlarım, belediyeleri bu
dönemde denetim altında tutamamışızdır. İmar
yasası çıkmamıştır, yeni bir yapı kanunu
çıkması lazımdı, çıkmamıştır.
Ayrıca yapı denetim yasası çıkması lazımdı,
çıkmamıştır. Şimdi, biz bunlarla bütünleşmeyen,
bunlarla içi doldurulmayan bir afet yasasıyla karşı
karşıyayız. Bunları ne zaman değiştireceğiz?
İmar yasası duruyor, yapı kanunu duruyor, yapı denetim
yasası duruyor ve öyle bir yapı denetim yasası ki, kamu
binaları yapı denetim kapsamı dışında, belki
TOKİ de dışında. TOKİnin de yapı denetim
kapsamına girdiğini biz bilmiyoruz. Sonra, burada, bilerek veya
bilmeyerek öyle yetkiler veriyorsunuz ki, TOKİyi imparator
yaptınız inşaat sektöründe. Planlama yetkisi verdiniz, kentsel dönüşüm
yetkisi verdiniz, ticari alan yapma yetkisi verdiniz, Özelleştirme
İdaresine planlama yapma yetkisi verdiniz. Peki, şimdi, bu afetleri
önlemek için alınması gereken tedbirler doğayı korumaktan
geçmiyor mu? Orman alanlarını turizme açarken burada iktidar partisi
oy vermedi mi? Kaz Dağlarını altın arayacağız
diye talan ederken, burada önerge verdiğimiz zaman da siz ret vermediniz
mi? Hangi birini söyleyelim? Ve doğayı koruma anlayışı
bu iktidar döneminde öne çıkmadığı için maalesef doğal
afetlerle karşılaşma oranını daha çok
artırmışsınızdır. Sadece doğayı tahrip
ederek yaptığınız bu tahribat, insan
yaşamını yok ettiği gibi gelecekte de, geleceğimizi de
karartan bir uygulamaya yol açmıştır.
O nedenle, bunu, yeni atanan Sayın Bakanımıza bu
bütünleşmeyi sağlaması gerektiğini söylemek istiyorum.
Bunlar acilen komisyona gelmelidir bu yasalar ve düzeltilmelidir
çağdaş boyutlarıyla.
Ayrıca, belediyelerde yapılan imar tadilatları
Bunlar gündeme gelmesine rağmen, ne İçişleri
Bakanlığı ne Bayındırlık Bakanlığı
sesini çıkarmıyor. Yeşil alanlar İstanbulda, Ankarada,
Gaziantepte bir bakıyorsunuz ki on katlı, on iki katlı, on
beş katlı rezidanslara dönüşüyor. Bunun bilimsel kriteri yok,
planlama tekniğine aykırı ama belediye meclislerinde ben
yaptım, oldu anlayışıyla oy veriliyor ve bu, anlamsız
kentleşme, ucube bir kentleşmeye dönüşüyor. Bunları önlemek
lazım. Bu da, yapı kanunuyla olur, İmar Kanununu düzenlemekle
olur. Biz, bunları yapmadığımız takdirde doğal
afetlerin bize zarar verici oranını büyük ölçüde artırmış
oluruz değerli arkadaşlarım.
Bunlar, tabii, ülkemizin kentleşme geleceğinin
aydınlık olması için yapılması gereken tedbirlerdir.
Bugün Türkiyedeki kentleşme oranı yüzde 67leri, 68leri
bulmuşsa bazı bölgelerde, ciddi tehlike var demektir. Biz, bunun
tedbirlerini bugünden almaz isek, planlama, denetim, özellikle fay
hatlarının, su havzalarının işgalini önleyemezsek, var
olan orman alanlarının işgalini önleyemezsek gelecek nesil
çocuklarımıza iyi bir miras bırakmamış oluruz
değerli arkadaşlarım. Bunun vebali de, bu işin sorumlusu
olan belediye başkanlarında olduğu kadar, bakanlıklarda
olduğu kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bu işte büyük vebali
vardır değerli arkadaşlarım.
Tabii, bu yasanın uygulamasından sonra çıkacak
sorunları ben görüyor ve seziyorum ki, iki üç sefer daha bu yasanın
yenileşmesi için gündeme getireceksiniz. Niye? Bu yasa olgunlaşmadan,
komisyonda tartışılmadan enine boyuna, demin bahsettiğimiz
Kentleşme Şûrası beklenmeden, onun görüşleri rapora
aktarılmadan, geçmişte kurulan Deprem Şûrasının
görüşleri bu tasarıya aktarılmadan yapılmış olan
bir tasarıdır. O nedenle, her tasarıyı nasıl
oldubittiye getirerek buradan geçirmek istiyorsanız, bu tasarı da
olgunlaşmamış ve temel yasa olarak gelmiş, çok alelacele
geçirilmek istenen bir yasadır. O nedenle de, bunu ben bir eleştiri
olarak sunmak istiyorum.
Tabii, yeni ve etkili bir yapı denetim yasasını
çıkarmak bazı belediye başkanlarının işine
gelmez. Örneğin, İstanbulun işine gelmez. Özellikle denetimi
daha çok sağlayıcı bir imar kanunu büyükşehir belediye
başkanlarınızın, çoğu bugün de AK PARTİli
olduğu için, hiçbirinin işine gelmiyor. Çünkü yamalı bohça gibi
yapılıyor imar planları, bütüncül bir anlayışla
yapılmıyor. Eline tapuyu alan gidiyor diyor ki, burayı şuna
açmak istiyorum. Ama yeşil midir, ama sosyal donatı alanı
mıdır, buna bakan yok, önemli olan yandaş mısın! Ben
diğer perde arkasındaki dönen şeyleri söylemek istemiyorum.
Bu şekilde olan bir imar mantığıyla Türkiyede
geleceği sağlıklı şekilde yönlendirmemiz mümkün
değildir. O nedenle, yapılması gereken nedir? Alelacele
İmar Kanunu değişmelidir. İmar plan
değişiklikleri yapanlar için çok ağır hükümlere
bağlanmak zorundadır. Her önüne gelen belediye başkanı,
belediye meclisi istediği imar tadilatını yapıp, onaylatmak
durumunda kalmamalıdır değerli arkadaşlarım. Bunlar
yasal düzenlemelerin eksiklikleri.
Tabii, içinde bulunduğumuz koşullarda biz en iyisini
yapmak için, muhalefet partisi olarak verdiğimiz önergeler de maalesef
Kurul tarafından, AKP İktidarı tarafından reddediliyor.
Lütfen, biraz bunları inceleyin, dinleyin. Yani, siz de seçim bölgesine
gittiğiniz zaman da bu tepkileri almıyor musunuz? Mantar gibi biten
rezidanslardan rahatsız değil misiniz? İstanbuldaki
ulaşım politikasından, Ankarada çukur hâlinde kalan metrodan
rahatsız değil misiniz? Bunlar suç değil mi? Bunlar
insanlığa karşı işlenen suçlar değil mi? Bunlar
felaket değil mi? Bu felaketleri görmezlikten gelebilir miyiz? Metrobüs
faciası yaşanıyor İstanbulda, Ankarada metro faciası
yaşanıyor, Gaziantepte hafif raylı sistem faciası
yaşanıyor: Niye bakanlıkların bir tanesi bunu denetlemek,
ne oluyor demek çabası içerisinde değil? Trilyonları sokağa
atan belediye başkanları, 400 bin aileye gıda yardımı
yapıyorum diye övünen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
neden metroya para bulamıyor? Bu, insanlara karşı, yaşam
hakkına karşı bir müdahale, bir tecavüz değil midir?
Bunları söylemek ve üzerine gitmek, bunun tedbirlerini beklemek bizim
hakkımızdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ağyüz.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Her belediyede yaşanan bu
olayları denetim altında tutmazsak kent
yağmacılığı dediğimiz olay yaşanır.
Arsa rantçılığına dayalı, spekülasyona dayalı
olay daha ileri boyutlara geçer. Bunun tedbirini almak zorundayız ama
bunun tedbirini alırken, ben Doğal Afetlerden Korunma adı
altına çıkan bu yasanın hayırlı olmasını,
eksik olmasına rağmen diliyorum. Ama grup olarak
karşıyız. Ayrıca da Türkiyede doğal afetten
korunmanın yolu duaya kalmıştır. Tek yolu, en büyük felaket
olan AKP İktidarından ve Başbakanından kurtulmaktır.
En büyük felaket olan bu sorunu halk çözdüğü zaman da Türkiye
aydınlık olacaktır, doğal afetlere daha çok tedbirli
olacaktır, insanımız daha rahat yaşayacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.
AK PARTİ Grubu adına Çorum Milletvekili Sayın Cahit
Bağcı, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT BAĞCI (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının tümü üzerine, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlarken yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde
doğal, teknolojik ya da insan kaynaklı afetler sonucunda ortaya
çıkabilecek zararların insan hayatı, mal, mülk, çevre
açısından çok büyük boyutlarda olabileceği daha iyi
anlaşılmıştır. Yaşanan maddi ve manevi
kayıplar her toplumun bir eylem planına sahip olmasını ve
afetler karşısında zarar azaltma çalışmalarına
önem vermesini gerektirmektedir. Bu nedenle, afetlere yönelik
çalışmaların tekrar gözden geçirilmesi ve bunun acil durum
yönetimi kavramı açısından ele alınması
kaçınılmaz olmuştur.
Değerli milletvekilleri, acil durum yönetimi her türlü
tehlikeye karşı hazırlıklı olma, zarar azaltma,
müdahale etme, iyileştirme amacıyla mevcut kaynakları organize
eden analiz, planlama, karar alma ve değerlendirme süreçlerini
kapsamaktadır. Tehlikeler doğal, teknolojik ve insan kaynaklı
olabilir ve her türlü tehlikeye karşı ortaya çıkabilecek riskler
analiz edilmelidir.
Afetler olmadan gerekli hazırlıkların ve önlemlerin
alınmasının en az afet sırasındaki etkin müdahale
kadar önemli olduğu, hatta bunların bir bütünün parçaları
olduğu ortadadır. Bu nedenle, afet olmadan hazırlıklı
olma ve zarar azaltma etkin bir şekilde uygulanmalı, afet
sırasında müdahale ve sonrasında iyileştirme
yapılmalıdır. Elde edilen tecrübelere dayanılarak,
iyileştirmeden sonra başa dönülerek hazırlıklı olma ve
zarar azaltma evrelerine geçilmelidir. Organizasyon içerisinde uzmanlık
alanları doğrultusunda sorumluluk paylaşımı, birimler
arasında etkili bir iletişim olmasıyla afetin kontrol
altında tutulması sağlanır.
Acil durum yönetiminde uyum, kamu, özel sektör ve gönüllü
kuruluşların en üst düzeyde koordineli bir şekilde
çalışmasıyla gerçekleştirilebilir. Afetlere
hazırlıklı olma ve zarar azaltmaya yönelik uygulamalar,
afetlerin hem can hem de mal üzerindeki etkilerini ve kayıpları en aza
indirgemede, hem maddi hem de manevi önemde kazanımlar
sağlamaktadır.
Uluslararası veriler göstermektedir ki doğal afetler son
yirmi yılda dünyada 1,5 milyona yakın kişinin hayatını
kaybetmesine neden olmuştur. Doğal afetlerle
karşılaşma riskine maruz nüfusun yüzde 15i gelişmiş
ülkelerde olmasına rağmen, afette can kayıplarının
yüzde 1,8i bu ülkelerde meydana gelmektedir.
Afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıplar 1990lı
yıllarda 63 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu rakamların
2050 yılında 300 milyar dolar olabileceği tahmin edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere ülkemiz sahip
olduğu jeolojik yapı, coğrafi konum ve meteorolojik
koşulları nedeniyle büyük can ve mal kayıplarına yol açan
doğal afet olayları ile sıkça
karşılaşmaktadır. Ülkemizin büyük bir kısmı
deprem riskiyle karşı karşıyadır. Kentsel ve
kırsal yerleşim alanları aynı zamanda heyelan, su
baskını, kaya düşmesi gibi tehlikelerin yarattığı
zararlarla mücadele etmek zorunda kalmaktadır.
1950-2007 yılları arasında yaşanan afet
olaylarından sadece depremlerde 106.838 konut zarar görmüştür ve
sadece 1999 depreminin yarattığı gayrisafi millî hasılada
doğrudan kayıp yaklaşık 20 milyar dolar olarak
hesaplanmaktadır.
1999 Marmara depremi/depremleri ülkemizde büyük acılar
yaşattı. Aileler yok oldu, analar babalar çocuklarını,
çocuklar anne babalarını ve kardeşler birbirlerini kaybettiler.
Uzun süren travmalar oluştu. 20 bini aşkın
insanımızı kaybettik. 1999 depreminde herkes, bütün kurum ve
kuruluşlar el birliği içinde çalışmalarına rağmen
çeşitli koordinasyon sorunlarının
yaşandığını da bizzat gördük.
Acil müdahale ve arama kurtarma faaliyetleri kadar, afet
sonrası sosyal, psikolojik, lojistik hizmetlerin ne kadar önemli
olduğunu 1999 depreminde müşahede ettik. Kriz yönetimi, iletişim,
ulaşım, arama kurtarma, sağlık, ilkyardım ve
barınma gibi hizmetlerin yönetimi ve koordinasyonunun afet ve acil
durumlarda ne kadar önemli olduğu bizzat görüldü. 1999da
yaşadığımız bu acı sonrasında bir birikim ve
tecrübe oluşmasına rağmen dağınık yapının
varlığı bu bilgi birikiminin etkin kullanımını
sorunlu hâle getirmiş, bize konuya daha profesyonel yaklaşmamız
gerektiğini göstermiştir.
Geçen on yılda pek çok ilerlemeler kaydettik. Bütün
belediyelerimiz, il özel idarelerimiz ve valiliklerimiz sivil savunma
birimlerini güçlendirdi, personelleri eğitildi, arama kurtarma, müdahale
ekipmanları yenilendi, üniversitelerimizde bu alana yönelik olarak
topluluklar oluşturuldu, öğrenci topluluklarına bilinçlendirme
faaliyetleri yapıldı. Bu alanda kendilerini ispat etmiş,
halkın güvenini ve desteğini kazanmış pek çok sivil toplum
örgütüne kavuştuk.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği üzere afet yönetimi sistemi bir bütündür ve sistemin zarar
azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme olarak tüm safhalarında
hem merkezî hem de yerel düzeyde kurumlar arasında yetki
kargaşası yaşanması yüzünden afetlerle ilgili gerekli
müdahaleler istenen şekilde yapılamamıştır. Afet
yönetim sistemi içerisinde yasal düzenleme ve kurumsal yapılanmanın
önemi Hükûmetimizce çok iyi anlaşılmış ve bu amaçla 2004
yılı içerisinde yapılan Deprem Şûrası
çalışmaları sonrasında ulusal afet yönetiminin yeniden
düzenlenmesi gereği ortaya konulmuştur. Bu nedenle ülkemizde afet
yönetiminin bütün aşamalarında kriz ve risk yönetiminin içinde
olacağı bütüncül bir yapının oluşmasına ihtiyaç
duyulmuştur. Bu amaçla, Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi
Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma
Genel Müdürlüğü ve Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünün tek çatı
altında toplanması, hizmetin etkinliği, maliyetlerin en aza
indirilmesi ve faydanın en yükseğe çıkarılması
açısından gerekli görülmüştür.
Bu tasarıyla, hantal ve bürokratik karar mekanizmalarına
bağlı olmadan karar alabilen, meydana gelen olayların ortaya
çıkardığı ihtiyaçlara göre hareket edebilen, özellikle bir
afet sonrasında üst düzey yetkililerden talimat beklemeden hareket
edebilecek yetki ve sorumluluklara sahip, ekonomik olarak güçlü, harcamalarda
esnek davranabilen, yerel yönetimlerle uyumlu çalışabilen; halka
karşı her düzeyde sorumlu, şeffaf ve hesap veren, adaletli ve
eşit davranan; bünyesinde her düzeyde iyi eğitilmiş, bilgili,
deneyimli personeli bulunan; araştırma ve planlama, yönlendirme,
destekleme yapabilecek, iş birliği ve koordinasyon yeteneği
güçlü, halka bilgileri zamanında ve doğru olarak aktarabilecek
özelliklere sahip bir yönetim mekanizması öngörülmüştür.
Değerli arkadaşlar, afet ve acil durum yönetimi sadece
deprem değil, bütün diğer alanlarda da yaşanabilecek olaylara
müdahale ve koordinasyon birimi olarak günümüze uygun, etkin ve verimli bir
şekilde çalışan bir birime ihtiyacımıza
karşılık gelen bir yapı olarak düşünülmüştür.
Türkiyede afetler nedeniyle yıllık can kaybının
yaklaşık olarak bin kişi olduğu görülmektedir. Afet öncesi
hazırlıklarda risk ve zarar azaltılması için temel
hedefimiz kriz yönetimi yerine risk yönetimi politikası oluşturmak
olmuştur. Afetler ve acil durumlar konusunda yeni bir tasarı
hazırlanırken bu alandaki uluslararası gelişmelerin,
bilimsel ilerlemelerin ve Türkiyenin önümüzdeki dönemlerde
karşılaşabileceği sorunların göz önünde tutulması
büyük önem taşımaktadır.
1999 depremi, ülkemizde mevcut sistemin, çoğunlukla afet
sırasında ve sonrasındaki döneme ait çalışmalarla
sınırlı kaldığını -yani yara sarma
politikası ve bu alanda yaşadığımız acı
tecrübeler- afet öncesi, afet sırası, afet sonrası dönemlerde
yerine getirilmesi gereken işlevlerin bütünlüklü bir
planlamasının gerçekleştirilmesi olgusunu
karşımıza getirmiştir.
Bu kanun ile afet öncesi, afet sırası ve afet
sonrasında yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin, vatandaşlarımızın, kamu kurum,
kuruluşlarının yetki, görev, rol ve sınırları tam
anlamıyla belirlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, dünyadaki örneklere bakılacak
olursa afete yönelik araştırma, planlama, müdahale ve
yaşamı tekrar normale döndürme konularında görev, yetki ve
sorumlulukların ulusal, merkezî bir kurum çatısı altında
toplandığı, bu birime koordinasyon ve uygulamanın bir arada
verildiği görülmektedir. Bu politika, yepyeni bir kurumlaşma ve yeni
düzenlemeler ve meslekler açısından rollerin yeniden
tanımlanmasını öngörmektedir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurul kararlarıyla, afet
sonrası yerine, afet öncesinde alınacak önlemlerle riskleri azaltma
ve bu yolla afet sonrasında karşılaşılacak bilançonun
küçültülmesi hedeflenmiştir. 1990-2000 yılı, doğal
afetlerin etkilerin azaltma yılı olarak programlanmış, bu
dönemde Yokohama Konferansı ile yeni strateji ve ilkeler
belirlenmiştir. 2005 yılında Kobe Konferansı
gerçekleştirilmiş, burada alınan kararlarla yeni bir etkinlik on
yılı öngörülmüştür. Çok sayıda ülkenin Yokohama
Konferansından bu yana risk azaltma konularında araştırma
ve deneysel uygulamalar, yasal düzenlemeler ve yeni kurumlaştırma
girişimlerine başladığı görülmektedir. Yeni Zelanda,
Güney Afrika, Avustralya, Yunanistan, Kanada, İngiltere 2000le 2005
yılları arasında yeni yasal düzenlemelerle, büyük ölçekli
uygulama projeleri ile risk azaltma çalışmalarının eş
güdüm içinde yürütülmesini izleyen kurumsal yapılanmaları yerine
getirmişlerdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı
ile afet ve acil durumlara ilişkin hizmetler ile sivil savunma
hizmetlerini yürütmek üzere Başbakanlığa bağlı Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulması ile
teşkilat görev, yetki ve sorumluluklarının düzenlenmesi öngörülmektedir.
Başkanlığın afetler, depremler, toplu iltica ve büyük nüfus
hareketleri, tehlikeli salgın hastalıklar gibi normal durumdan
seferberlik ve savaş hâli durumuna kadar olan her türlü olağan
dışı olaylarla ilgili acil durum yönetimini ülke düzeyinde etkin
bir şekilde gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
Afet ve acil durum yönetimini gerektiren olayların meydana
gelmesinden önce önleme, zarar azaltma ve hazırlık, acil durum
sırasında yapılacak müdahale ve acil durum sonrasında
gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını
yürütmek, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak,
bu alanda ülke düzeyinde standartların belirlenmesini, denetlenmesini,
kaynak teminini ve dağıtımını gerçekleştirmek;
itfaiye hizmetlerini düzenlemek, bu konularda ilgili bakanlık, kamu ve
özel kurum ve kuruluşların, mahallî idarelerin görev, yetki ve
sorumluluklarını, iş birliği ve koordinasyon
esaslarını belirlemek, acil durumlarla ilgili uluslararası
ilişkileri, insani yardımları düzenlemek ve uygulamak
Başkanlığın görevleri arasındadır.
Değerli milletvekilleri, tasarı ile afet ve acil durumlarla
ilgili olarak hazırlanan çalışma hedeflerini,
politikalarını, yıllık çalışma raporunu ve
yıllık eylem planını onaylamakla görevli Başbakan veya
görevlendireceği bir Başbakan Yardımcısının
başkanlığında Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu
kurulmaktadır.
Tasarı ile illerde il özel idaresi bünyesinde valiye
bağlı afet ve acil durum müdürlüklerinin kurulması, yerelde
hazır olmayı da beraberinde getirmesi planlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi
tamamlarken tasarının eksiksiz hâle gelmesi konusunda görüş,
öneri ve katkılarını sunan muhalefet partisinden değerli
arkadaşlarımıza, milletvekillerimize ayrıca teşekkür
ediyorum.
Tasarının ülkemize hayırlı olması
dileklerimle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bağcı.
Şahsı adına Balıkesir Milletvekili Sayın
Ali Osman Sali.
Sayın Sali, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı hakkında şahsım adına
huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, afet ve acil durum yönetiminde çok
başlılık vardır, bu bir realite. Merkezde,
Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü,
İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet
İşleri Genel Müdürlüğü, taşrada ise il sivil savunma müdürlükleri
ile afet işleri şube müdürlükleri hâlen bu görevleri ifa ediyor.
Ayrıca belediyelerimizin de bu konuda teşkilatları
bulunmaktadır bildiğiniz gibi.
Değerli arkadaşlar, bu yapılanma kaynakların
etkin ve verimli kullanımını olumsuz etkilemektedir, afet
yönetiminde koordinasyon sorunlarına da yol açabilmektedir. Yeni
yapılanmada merkezde Başbakanlığa bağlı Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, taşrada il afet ve
acil durum müdürlükleri kurulmaktadır. Bu düzenleme ile merkezde ve
taşradaki çok başlılık kaldırılmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bu tasarı bir teşkilat
yasası tasarısıdır, bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bu
bir afetle mücadele kanunu, deprem kanunu, imar kanunu çalışması
değildir. Devlete bir kurum kuruyoruz, üç genel müdürlüğü
kaldırıp bir başkanlık kuruyoruz. Afet ve acil durum
yönetimine ilişkin fonksiyon yasaları yani Sivil Savunma Kanunu, Afet
Kanunu, İmar Kanunu ve diğer ikincil mevzuat yürürlüktedir. Bu
kanunlarda da zaman içinde değişiklik yapılmalı
mıdır? Elbette yapılmalıdır, elbette bunlar da
güncellenmelidir.
Değerli arkadaşlar, Başkanlığın
teşkilatlanmasında afet döngüsü diyebileceğimiz afet öncesi,
afet sırası ve afet sonrası iş ve işlemlere paralel
düzenleme yapılmış ve Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi,
Müdahale Dairesi, İyileştirme Daireleri kurulmuştur. Diğer
yandan, afet ve acil durumda özel önceliği olan Sivil Savunma Dairesi,
vurgu açısından Deprem Dairesi de teşkilatlanma içinde yer
almıştır.
Afet ve acil durum yönetiminde, planlama, finansman ve
koordinasyonun merkezî, uygulamanın ise yerel olması
asıldır. Başkanlık genel olarak planlama ve koordinasyon
işlevini yerine getirecek, il müdürlükleri ise uygulamayı
yürütecektir. Çokça konuşulan konu şu: İl müdürlükleri, merkezî
idarenin taşra teşkilatı şeklinde mi olmalıdır,
yoksa yerel yönetim birimi şeklinde mi olmalıdır? Bu, temelde
bir tercih sorunudur yani anayasal bir problem değildir.
Bu tasarı, kaynak yönetimi, bütçe ve personel kadro
işlemlerinde esneklik avantajı nedeniyle taşra örgütlenmesinin
il özel idaresi bünyesinde gerçekleştirilmesini öngörmüştür. Ancak,
bu birim, bilinen şekliyle, bir özel idare birimi değildir. İl
genel meclisi ve il daimî encümeninin yetkileri valiye verilmiştir. Neden?
Çünkü, afet ve acil durumlarda uygulama sorumluluğu, hâlen ve bundan sonra
da valiye aittir ve valiye ait olacaktır. Bu hâliyle il müdürlükleri,
merkezî idarenin taşra modeline uygundur. İlla bir tanım
yapacaksak nevi şahsına münhasır, işin gereği bir
örgütlenme modelidir.
Değerli arkadaşlar, il müdürlükleri, doğrudan
merkezin taşra teşkilatı şeklinde örgütlendirilseydi ne
olurdu, ne değişirdi? Örneğin, merkezî idarenin taşra
kadroları kanunla düzenlenir. Esnek bir yönetim modelinde bu doğru
olmayabilir, afet yönetiminde bu isabetli bir tercih olmayabilir veya kaynak ve
harcama yönetimi, merkezî idare bütçe kuralları çerçevesinde gerekli
esnekliğe sahip olmayabilir. Oysa, kurulan modelde bu yetki devletin
taşradaki, en tepedeki yetkilisine yani valiye verilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu tasarıya egemen olan bazı
ilke, kural ve kavramları sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk defa
mevzuatımıza giren ve afet ve acil durum yönetiminin felsefesine
uygun bir kavram: Bütünleşik afet yönetim ilkesi.
Değerli arkadaşlar, ilk görünüşte boşluk
dediğimiz, eksik kaldı dediğimiz konuların tamamı bu
kavramlarla çözülebilecek konulardır. Bütünleşik afet yönetim ilkesi
ilk defa mevzuatımıza girmiştir. Afet ve acil durumlarla
mücadele, belli kurum ve kesimlerin işi değildir; yediden yetmiş
yediye bütün yurttaşların, bütün ülkenin bir vazifesidir. Özel,
sivil, kamu, tüm kesimler afet mücadelesine katılmak durumundadır.
Önemli olan, toplumu bu mücadeleye yönlendirebilmek, bu mücadelede yerini
almasını sağlayabilmektir.
Diğer ilke, güçlü merkezî koordinasyon-etkin yerel
uygulamadır. Bunun için Başkanlık teşkilatı
yanında Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu, Afet ve Acil Durum Koordinasyon
Kurulu ve danışma kurulları kurulmaktadır. Taşrada ise
devletin temsilcisi olan valiler, belirttiğim gibi, her açıdan tam
yetkilidir.
Bir başka ilkemiz: Yatay örgütlenme. Hiyerarşik
yapılanma değil, yatay örgütlenme öngörülmüştür. Merkezde daireler
ve çalışma gruplarının
yapılandırılmasına gidilmiş, taşrada ise
doğrudan valiye bağlı il özel idare birimleri
örgütlendirilmiştir.
Bir başka ilkemiz esnekliktir. Norm kadro çerçevesinde,
kadro oluşturmada esneklik. Her ilin özelliğine göre kadrolar
oluşturulabilecektir.
Değerli arkadaşlar, her ilde, her kadroyu, her birimi
kurmak mecburiyeti yoktur. Ya da her ilde afet mücadelesi önceliği
farklı olabilecektir. Örneğin, deniz sahillerinde deniz afetleriyle
ilgili birimlere öncelik, Doğu Anadolumuzda da çığla mücadele
ve çığ afetinde müdahaleye öncelik verilebilecektir. Sistem bunu
öngörmektedir.
Kaynak kullanımı ve harcamada esneklik: Harcamalarda
valilerin tek başına yetkili olması, afet ve acil durum
hallerine münhasır olmak üzere 5018 ve 4737 sayılı Yasalar
dışında harcama yapılabilmesi de afet ve acil durumun
tabiatına uygundur.
Planlamada esneklik: Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu
onayıyla her zaman güncelleme yapılabilecektir.
Değerli arkadaşlar, kanunun önemli kodlarından
birisi Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulunun yaptığı
işlerdir. İkincil mevzuat, afetle mücadelenin nasıl
yapılacağına dair planlar her zaman güncellenecek ve Afet ve
Acil Durum Yüksek Kurulu kararıyla yürürlüğe sokulabilecektir.
Çokça dile getirilen bir konu var: Örneğin, bir ilde afet
meydana geldiğinde, il zaten afetzede olacak, mücadele nasıl
yapılacak? Bunun cevabı afet planlarında bulunacaktır.
Hangi ilde afet meydana gelirse, afetzede durumuna düşerse, hangi il ona
yardıma gidecek, hangi iller gidecek, merkezden nasıl müdahale
edilecek, sivil savunma, arama-kurtarma birlikleri nasıl müdahale
edecekler, kim nereye gidecek, bunların tamamı afet planlarında
yer alacaktır. Çokça vurgu yapmamız gereken konu: Bu kanun bir
teşkilat kanunudur.
Değerli arkadaşlar, bir başka ilke, öncelik, risk
yönetimi ve zarar azaltmanın öncelenmesidir. Ülkemiz coğrafyası
doğal afetlere hazırlıklı olmamızı zorunlu
kılıyor. Yara sarma çalışmaları yanında riski
azaltmaya da önem veriliyor. Risk yönetimi yine bu yasayla hukukumuza ve
sistemimize girmiştir.
Bu yasada bir başka ilke: Kademeli geçiş. Yeni modele,
yasanın yürürlük tarihi itibarıyla değil, olası afetleri
dikkate alarak, afet ve acil durumla mücadeleyi sekteye uğratmayacak
şekilde geçiş öngörülmüştür. Başkanlığın
faaliyete geçmesi, iki yılı geçmemek üzere, Afet ve Acil Durum Yüksek
Kurulu kararıyla olacaktır. Yani bugün Sivil Savunma Genel
Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü,
Başbakanlık Acil Durum Başkanlığı yasanın
yürürlük tarihi itibarıyla kaldırılıyor değildir,
şartlara, hazırlıklara göre yeniden tarih belirlenecektir.
Müktesep haklar konusu: Meclisimizin en hassas
davrandığı konulardan birisi, yeni kamusal yapılanmalarda
müktesep hakların zarar görmemesinde gösterdiği hassasiyettir, buna
da azami dikkat edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu yasa nedeniyle, bu teşkilat
düzenlemesi nedeniyle hiçbir kamu çalışanının burnu
kanamamaktadır. Tamamının hakları isteklerine uygun
şekilde korunmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
-tartışmalarımızda 3üncü defa tekrar ediyorum ki- bu
tasarının bir teşkilat tasarısı olduğu gözden
kaçırılmamalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sali.
Şahsı adına ikinci konuşmacı Malatya
Milletvekili Sayın Ömer Faruk Öz.
Sayın Öz, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisimizin bugünkü gündeminde bulunan Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı Kanun Tasarısı
hakkında görüşlerimi sunmak üzere huzurlarınızda
bulunmaktayım. Bu vesileyle sözlerime başlarken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin bildiği üzere ülkemiz topraklarının büyük
çoğunluğu maalesef deprem fay hatları üzerinde
bulunmaktadır. Dolayısıyla yaşadığımız
deprem ve diğer afet ve acil durum hâlleri sık sık
karşımıza çıkmaktadır. Deprem ve diğer afet ve
acil durum hâllerinde yaşanan problemleri ortadan kaldırmak ve bu
problemlerin giderilmesi amacıyla günümüz şartlarına uygun
olarak hazırlanan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı yasa tasarısı ile afet, deprem ve acil
durumlarla ilgili olarak çalışma hedeflerini,
politikalarını, yıllık çalışma raporu ile afet,
deprem ve acil durum hallerinde bilgileri değerlendirmek, alınacak
önlemleri belirlemek ve uygulamasını sağlamak, kurum ve
kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları arasında
koordinasyonu sağlamak amacıyla kurullar oluşturulmaktadır.
Bunun yanı sıra idare olarak yatay ve esnek bir teşkilat
yapısıyla idari kademesi oluşturulmaktadır.
Tasarı ile hâlihazırda aynı hizmet alanında
görev yapan Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel
Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel
Müdürlüğü ve Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlükleri
kaldırılmakta, sivil savunma müdürlükleri ile afet işleri
şube müdürlükleri il özel idarelerine devredilmektedir. Öte yandan,
illerde il özel idaresi bünyesinde valilere bağlı il afet ve acil
durum müdürlükleri kurulmaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, yukarıda
ifade ettiğim üzere, ayrı birimlerce yürütülen hizmetler tek
çatı altında birleştirilerek bu hizmetlerin daha etkin ve
süratli olarak yerine getirilmesi zorunlu hâle gelmiştir. Memleketimizin
sıkça deprem ve diğer tabii afet, acil durum hâlleriyle
karşı karşıya geldiği, bu açıdan
bakıldığında yeni kurulacak olan yönetimin güçlü bir
yapıda olmasının gerektiği, uluslararası platformlarda
izlenen yeni politikalarda afet sonrası kurtarma veya yapılan
yardımlar değil, tehlikelerin belirlenerek risk azaltma
çalışmalarının daha ön planda olması gerektiğini
göz ardı edemeyiz. Bu anlamda kurumsal yapılanmanın, afet öncesi
çalışmalara ağırlık veren ve her düzeyde tehlike
türleri ve risk belirleme, risk azaltma yöntemlerini geliştirme
çalışmalarının yürütülmesi gerekmektedir.
Tasarıda çağımızın uygun afet öncesi,
afet sırası ve afet sonrası yaklaşımı -bu
kanunda- yer almaktadır. Tasarının en önemli özelliklerinden
biri ise esnekliktir. Çünkü afet ve acil durum hâlleri esnek hareket edilmeyi
gerektiren bir durum olması nedeniyle tasarıda yer alan kurullar,
ihtiyaç duyulan kişileri de çalışma komisyonuna çağırma
yetkisini haiz olmuşlardır.
Ayrıca, ülkemiz geçmişte olduğu üzere, ulusal
yardımlara muhtaç değil, Hükûmetimizce yapılan
çalışmalar çerçevesinde artık uluslararası acil
yardımlarda görünülürlüğü olan ülke konumuna ulaşmıştır.
Bu çerçevede, tasarıyla, ulusal ve uluslararası yardımların
daha etkin olacağı kanaatindeyim. Başbakanlık bünyesinde
bulunan Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü bugüne kadar birçok
eksiklik ve yetki karmaşasına rağmen ulusal ve uluslararası
çok sayıda afet ve depremde etkin ve başarılı
çalışmalar yapmıştır.
Sayın milletvekilleri, Başbakanlık Türkiye Acil
Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü etkin çalışmalarıyla
2003-2009 arasında 740 olayda koordinasyon, izleme, bilgilendirme
çalışmaları ile yurt dışında meydana gelen
deprem, sel, heyelan, yangın gibi birçok sayıda afete müdahale
etmiş, arama-kurtarma, ilk yardım, barınma ve gıda
ihtiyaçlarını karşılamış, çok sayıda konut
ve okul yaptırarak hak sahiplerine teslim etmiştir.
Bu bağlamda İranın Bam kentinde, Gürcistanda,
Fasta, Filistinde, Irakın Telaferde, Sudanın Darfur bölgesinde,
Irakın Felluce bölgesinde ve Güney Asyada, Pakistanda, Lübnanda,
Irakın çok değişik yerlerinde
Ayrıca Filistinde
yaşanan katliam sırasında yaralanan Gazzelilerin tedavileri
ülkemize getirilerek yapılmıştır. Ayrıca
yaklaşık 90 milyon YTL tutarında nakdi ve ayni yardım
yapılmıştır.
Aynı şekilde Başbakanlık Acil Durum Yönetimi
Genel Müdürlüğü çalışmaları sonucu Romanya, Makedonya,
Azerbaycan, Yunanistan ile afetlere ilişkin iş birliği
anlaşmaları imzalamıştır.
Yine aynı şekilde Sivil Savunma Genel Müdürlüğümüz
ve Afet İşleri Genel Müdürlüğümüz de birçok tabii afetlerde
mağdurların yanında yer almıştır ve bu konuda
birçok önemli hizmetlere imza atmıştır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, görüldüğü
üzere bu kadar başarılı ve etkin çalışma yapan
Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü,
Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel
Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma
Genel Müdürlüğü daha etkin bir konuma getirilmek üzere tek çatı
altında toplanmaya başlanılmıştır. Ben
inanıyorum ki, bu kurumun kurulmasıyla ve bu kanun
tasarısının kanunlaşması hâlinde ülkemizde ulusal ve
uluslararası birçok tabii afetin daha etkin bir şekilde
sarılmasına katkı sağlayacaktır.
Ben bu kanunun ülkemize hayırlı olması
temennisiyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Korkmaz, buyurun efendim.
S.NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakanım, afet ve acil
durumda en önemli şey acil müdahale ve iletişimdir. Türkiyede her
kurum kendi acil çağrı merkezini kurmuş olup, aralarında
maalesef direkt bağlantıları olmayan acil numaralara sahip
olmuşlardır. Ülkemizde yaklaşık beş yıl önce
başlatılan ve çağdaş ülkelerin hepsinde de görülen 112, 911
gibi tek bir çağrı merkezi kurulması, diğer
numaraların bunun altında çalışması projesi tek bir
santim mesafe maalesef kaydetmemiş, proje süresi çoktan bitmiş
olmasına rağmen, bir türlü hayata geçirilememiştir. Bu projeyi
ne zaman faaliyete geçireceksiniz? Bu gecikme, hatta ihmal
dolayısıyla beş yıldır hayatını kaybeden
insanlara hâlâ daha sabır ve itidal tavsiyesine devam mı edeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, ülkemiz, jeolojik özellikleri, topoğrafik
yapısı ve iklim özellikleri nedeniyle doğal afetleri sıkça
yaşayan bir ülkedir. Doğal olarak, afet öncesi hazırlıklar
çok önemli hâle gelmektedir. Örneğin, İstanbulda ve Sakaryada
depreme hazırlık anlamında ne gibi tedbirler
alınmıştır ve kamuoyu bu hususta ne ölçüde
bilgilendirilmiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Uslu.
Sayın Bal
ŞENOL BAL (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, tasarıyla, Başkanlıkça uygun
görülen hâllerde, Başkanlık bütçesinden özel hesaba aktarılarak
kamu kuruluşları ile mahallî idarelere kaynak aktarımına
cevap verilmekte, bu hesapta yapılacak harcamalar da Kamu Mali Yönetimi
Kontrolü Kanun ile Kamu İhale Kanunu kapsamından
çıkarılmaktadır. Afet anında İhale Kanunu gereklerini
aramamak uygundur, zaman sorunu çünkü vardır ama afet öncesi
yapılacak bu kapsamdaki çalışmalarda niye Kamu İhale Kanunundan
kaçılıyor? Neden denetim mekanizmasının açık
olması engellenmiş oluyor?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Sayın Işık
Yok.
Sayın Bakanım, buyurun.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Sayın Başkanım, sayın milletvekillerimize teşekkür
ediyorum.
Özellikle Sayın Korkmazın sorusunda, bu
İçişleri Bakanlığının da organizesinde
yapılan bir işlem. Antalya ve Ispartada pilot olarak
uygulamasına geçildi, gerekli görüldüğünde tüm Türkiye'ye yaygınlaştırmak
için biz de bir takipçisi olmaya gayret edeceğiz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakan, geçilemedi, özür
diliyorum.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Şu anda çalışmalar devam ediyordur ama ayrıca gerekirse bir
detay bilgi alıp -bizim tam konumuzun içerisinde
Bakanlığımız sahasında olmadığı için-
yazılı olarak da size bilgi verebiliriz bu konuda.
Sayın Balın sorusunda, kamu ihale kapsamı
dışında olması özellikle
Tabii, hem afet öncesi olan
işlemler konusu belki bu kapsam içerisine alınabilir ama hem afet
sonrası iyileşmelerde bir toptancı anlayışla eğer
Kamu İhale Kanunu kapsamına alındığında ciddi
aksaklıklar, eksiklikler olabiliyor çünkü özellikle bizim hükûmetlerimiz
döneminde afetlerde, afet sonrası yara sarma yapılaşmalarda
yılı içerisinde tüm yapılanmalar gerçekleştirilmiştir.
Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında olması büyük
etkinlik sağlamıştır bu konuda, aksi takdirde bir ihale
süreci bir beş altı ay gibi bir zaman alabiliyor. Genel olarak
tutmakta yarar var. Ama Kamu İhale Kanunu kapsamı
dışında olması demek denetim dışında
olması anlamı taşımıyor. Tüm diğer denetim
mekanizmalarına tabi olduğu için
Genelde dünyada da uygulama bu
şekilde. Sadece afet ve acil durum hâlinde zaten Kamu İhale Kanunu
kapsamı dışındadır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Oylama yapmayacağım Sayın Anadol.
Sayın milletvekilleri, saat 13.35te toplanmak üzere
birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.33
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.41
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 96ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
293 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birinci oturumda tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 20nci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Artvin Milletvekili Sayın Metin Arifağaoğlu söz talebinde
bulunmuşlardır.
Buyurun Sayın Arifağaoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA METİN ARİFAĞAOĞLU (Artvin)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 293 sıra
sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi ve izleyenleri, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarıyla, Türkiyede, Acil Durum Yönetimi Genel
Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Sivil Savunma
Genel Müdürlüğü olmak üzere üç genel müdürlük kaldırılıyor
ve yerine, Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı kurularak afet hizmetlerinde devletin
rolü, sosyal devlet ilkesinden düzenleyici devlete doğru götürülmek
istenmektedir.
Afet yönetiminin temel sorunlarından birisi koordinasyon
sorunudur. Söz konusu taslakta afet yönetiminin tek çatı altında
yeniden yapılandırılması ilk bakışta olumlu bir
gelişme gibi görünse de mevcut genel müdürlüklerin eleman, deneyim ve
bilgi birikiminin geliştirilerek bir arada koordine
çalışması yerine, bu kurumlar lağvedilerek 300 veya 400
elemanlı bir kadrodan oluşan kurumla afet hizmetlerini
gerçekleştirmek mümkün gözükmemektedir.
Bu taslakta, genel müdürlüklerin görev ve sorumlulukları
daire başkanlığı düzeyine indirilirken ana hizmet birimleri
olarak kamu yönetimi sistemi içinde pek görülmeyen, sürekliliği ve
sorumlulukları tanımlanmamış çalışma
grupları kurularak, hizmet satın almaya yönelik bir düzenlemenin
-tekrar ediyorum- hizmet satın almaya yönelik bir düzenlemenin önü
açılmak istenmektedir. Bu yolla, afet hizmeti gören temel kurumlarda elli
yılı aşkın bir sürede oluşmuş bilgi birikimi,
deneyim, diğer adıyla tecrübe ve teknolojik altyapı âdeta
sıfırlanmaktadır.
Afet tehlikeleri açısından hassas bir coğrafyada
bulunan ülkemizde yerleşim alanlarında afet tehlikelerinin önlenmesi
veya afet risklerinin azaltılmasında en akılcı ve etkin
yöntemin kriz yönetiminden önce risk yönetimine öncelik veren
hazırlık, planlama ve zarar azaltmaya dönük araçların
geliştirilmesini ön plana çıkaran bir anlayışla afet
yönetiminin şekillendirilmesi gerekirken üzerinde konuştuğumuz
taslak, adından da anlaşılacağı gibi acil durum yani
kriz yönetimini, başka bir ifadeyle afet sonrasında yapılacak
iş ve işlemleri belirlemeye yönelik bir çalışma
yapılması istenmektedir. Afet öncesi zarar azaltmaya yönelik
mühendislik hizmetlerinin tanımlandığı ve bu
çalışmaları kurumsal hâle getirmeye yönelik bir
çalışmaya yer verilmediği gözükmektedir.
Taslağın bir önemli eksiği de araştırma
geliştirme boyutudur. Bu çalışmalara kısaca ARGE diyoruz.
Ülkemizin jeolojik, jeomorfolojik yapısı, meteorolojik özellikleri
değişik afet türlerinin yaygın ve geniş anlamda
yaşanmasına neden olmaktadır. Bu afetleri araştıran ve
afet zararlarının önlenmesi için alınabilecek mühendislik
önlemlerini ortaya koyan bilimsel araştırmaların
yapıldığı bir birimin veya kurumun
oluşturulmasına yönelik bir çalışmaya
rastlanmamaktadır.
Afetlerle mücadelenin temel araçlarından en önemlisi ekonomik
kaynaklardır. Ulusal bütçemizin yüzde 1i ile yüzde 3ü arasındaki
büyüklüğü afet zararları için harcanmaktadır. Ülkemizin afetlere
karşı direnebilmesi ve ilerideki risklere karşı
kalkınmasını güvence altına alabilmesi için her yıl
ulusal bütçenin en az yüzde 3ünü zarar azaltmaya yönelik projelere
ayırması gerekmektedir. Bu durumu gerçekleştirmek için güçlü bir
afet fonunun oluşturulmasının önemli ve gerekli olduğu
tartışılmaz bir gerçektir. Ancak görüştüğümüz yasa
tasarısında bu önemli konunun göz ardı edildiği
görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, anayasal ve yasal kuruluşlar
olarak meslek odalarına yine tasarıda hiç değinilmemiştir.
Taslağın bazı maddelerinde sivil toplum kuruluşlarına
atıfta bulunulurken kuruluş yasası gereği afet yönetim
sisteminin ve ilgili kurulların önemli bir bileşeni olması
gereken Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve ilgili meslek
odalarının adının dahi taslakta yer almaması kabul
edilemez bir eksikliktir. Ülkemiz coğrafyasının tamamına
yakını doğal afet tehlikesiyle karşı
karşıyadır. Yıllardır doğudan batıya,
kuzeyden güneye her yerde afet etüdü ve hizmeti yapan jeoloji mühendisleri,
zaman içerisinde bilgi ve teknik donanımlarını artırmış
ve konusunda uzmanlaşmıştır. Afet konusunda geniş
bilgi ve deneyime sahip olan jeoloji mühendislerinin taslakta yer
almamasını yine bir eksiklik olarak görüyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; afetler
konusunda tüm hükûmetlerin duyarlı olması gerekir. Afet olan bölgede
siyasi ayrım yapılmaması, o belediye benden, bu belediye
muhalefetten anlayışının ortadan
kaldırılması gerekmektedir. Hizmet konusunda iktidar-muhalefet
ikileminin Hükûmetin kafasından uzaklaştırılmasına
ihtiyaç bulunmaktadır. Hizmette ayrım yapmak insanlık suçudur.
Afete uğrayan bölgelere ayrım gözeterek hizmet götürmek affedilmez
bir insanlık suçudur.
Seçim bölgem Artvin, dik yamaçlardan oluşan engebeli bir
coğrafyaya sahiptir. Bu nedenle heyelan riski fazladır. Artvinin
Şavşat ilçesinde 28 Ekim 2006 tarihinde meydana gelen heyelan sonucu
40 aile ve 34 konut heyelan riski oluştuğu için tahliye
edilmiştir. Ayrıca, heyelanda 5 konut tamamen
yıkılmış ve 4 meskende de çok ağır hasar
oluşmuştur. Bu heyelan Şavşat Belediyesi hudutları
içinde olmuştur. Altyapısı çöken ve evlerini tahliye eden
vatandaşlarımıza iki buçuk yıl geçmesine rağmen
devletin sıcak eli ulaşmamıştır.
Bu heyelanla ilgili hasar tespit raporları yetkililer
tarafından Bayındırlık Bakanlığına
gönderilmiş midir? Evet gönderilmiştir. İlgililer ve yetkililer
tarafından, heyelanla ilgili raporlar Bayındırlık
Bakanlığına gecikmeden
ulaştırılmıştır. 179 bin liralık acil afet
yardımı iki buçuk yıldır Şavşat Belediyesine
ulaşmamıştır. Heyelanın olduğu 2006
yılında Şavşat Belediye Başkanı Cumhuriyet Halk
Partiliydi. Sene 2009, Şavşat Belediye Başkanı yine
Cumhuriyet Halk Partilidir. Sayın Bakan, Cumhuriyet Halk Partili
belediyelerin afet yardımı alma hakkı yok mudur? Bu ceza
belediyeye mi kesiliyor yoksa Şavşatta yaşayan ve afetten
mağdur olan halkımıza mı kesiliyor? Milletin kürsüsünden
sesleniyorum, Şavşatta geciken afet yardımının derhâl
yerine getirilmesini istiyorum.
Değerli milletvekilleri, eğitime yatırım
yapılmadıkça afetlerle baş edecek, afet kültürüne sahip bir
toplumdan söz edilemez. Japonya örneğinde olduğu gibi,
belirlenmiş bir günde ve her yıl tekrarlanan, tüm
yurttaşların katılacağı ulusal ölçekte bir tatbikat
yapılmalıdır. Halkımızın afet
sorunlarını sahiplenmesine önayak olacak, güvenilir olduğu kadar
inandırıcı olan ve olumsuz düşünceleri olumluya ve eyleme
dönüştüren eğitim programlarının gerçekleştirilmesine
yönelik çalışmalara rastlanmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Arifağaoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
METİN ARİFAĞAOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; başta
siyasi iktidar olmak üzere toplumun tüm kesimleri ve kuruluşları
olarak yaşamsal öneme sahip afete hazırlık konusunda kendini her
zaman sorgulamak ve halkın harekete geçemediği bir afet yönetimini
uygulamanın mümkün olmadığı gerçeğini kavramak ve
kabullenmek zorundayız.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
teşkilat ve görevlerini düzenleyen tasarı, bugüne kadar
karşılaşılan sorunlara çözüm bulmaktan uzaktır.
Yaşanan sorunları çözmek yerine yeni sorunları da beraberinde
getiren, belirsizlikler içeren bir tasarıdır. Lağvedilecek üç
genel müdürlükte çalışanların birikim ve tecrübelerini dikkate
almayan ve yeni kadrolaşmaları öne çıkaran bir tasarı
olduğu inkâr edilemez bir gerçektir.
Anlattığım nedenlerle tasarıya
katılmadığımızı belirtiyor, tekrar yüce
heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ağaoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili
Sayın Nevzat Korkmaz, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 29 Mayıs,
İstanbulun fethinin 556ncı yıl dönümü. İstanbulu Türk ve
İslam medeniyetiyle buluşturan, şereflendiren büyük komutan
Fatih ve askerlerine Allahtan rahmet diliyorum. Dünya üzerindeki milyonlarca
Türkten biri olarak da hayır duayla yad ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının birinci bölüm görüşmelerinde
şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubumun görüşlerini
sizlerle paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tasarı, genel gerekçesi incelendiğinde,
karşılaşılacak tabii afetler ve olağanüstü olaylarda
acil durum yönetimini etkin bir şekilde gerçekleştirmek, koordinasyon
ihtiyacını karşılamak, uluslararası yardım ve
ilişkileri düzenlemek gibi objektif hususları içermekte,
Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı gibi yeni bir idari birim kurmaktadır.
Ayrıca, Başbakan veya yardımcısı
başkanlığında Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu ilgili
bakanların katıldığı, yine Başbakanlık
Müsteşarı başkanlığında da ilgili bakanlık
müsteşarları ve Kızılay Genel Başkanının
katıldığı Koordinasyon Kurulu oluşturmakta.
Yine, sadece deprem konusuna münhasır olmak üzere Deprem
Danışma Kurulu kurmakta, karşılığında da
Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel
Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel
Müdürlüğü ve Başbakanlığa bağlı Acil Durumu
Yönetimi Genel Müdürlüğünü lağvetmekte.
Mevcut sivil savunma il müdürlükleri ile
bayındırlık afet işleri şube müdürlükleri il özel
idaresine devredilmekte. İllerde il özel idare bünyesinde il afet ve acil
durum müdürlükleri kurulmakta, 303 yeni kadro ihdas edilmekte, Başkanlıkça
uygun görülen hâllerde Başkanlık bütçesinde gider kaydedilmek üzere
özel hesaba aktarılarak kamu kuruluşları ile mahallî idarelere
kaynak aktarımına cevaz verilmekte, bu hesapta yapılacak
harcamalar da Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Kamu İhale Kanunu
kapsamından çıkarılmakta.
Yeni düzenleme için öne sürülen en önemli gerekçe, afet
hizmetlerinin tek elden, koordine içerisinde ve etkin olarak yürütülmesi
gerekçesidir. Bu duruma kimsenin bir itirazı yok. Nitekim komisyonda
hiçbir parti grup temsilcisi de bu ihtiyacın karşılanmasına
hayır dememiştir. Bu üç birim tek bir çatı altında
birleştirilebilir ancak çatının hangi kurum olacağı
yönünde AKP Grubundan biraz farklı düşünüyoruz.
Başbakanlık, sizlerin de yıllar önce ilk Hükûmetinizi kurarken
açıkladığınız Acil Eylem Planında
belirtildiği gibi, icracı birim değil koordinasyon birimidir.
Bir de söylemlerinize bakıyoruz, hükûmet ettiğiniz bu
süre içerisinde geçen altı yıla, bu süre içerisinde
söylediğinizin tam tersi gerçekleşmiş. Başbakanın
biraz da kendi Kabine arkadaşlarına duyduğu güven
noksanlığı mıdır nedir, Başbakanlık
teşkilatı gittikçe şişirilmiş, birçok yetki ve
sorumluluk devlet bakanlıklarından alınarak doğrudan
Başbakanlığa bağlanmış. Aşırı
merkeziyetçiliğe doğru gidişin tezahürlerinden biri olan bu
durum da reform gibi takdim edilegelmiştir.
Diğer taraftan, yerinden yönetim kuruluşlarına
bırakılması gereken yetkiler merkeze alınırken
devletin asli görevlerinden olan bazı alanlar da yerel yönetimlere
bırakılmış, hizmetin nitelik ve kalite açısından
erozyona uğramasına sebep olunmuştur.
Afet ile mücadele her ne kadar etkilerini yerel bazda hissettirse
de bu hizmet, tabiatı icabı merkezî bir hizmettir, merkezin vermesi
gereken bir hizmettir. Merkezin taşra teşkilatı içerisinde yer
alan İçişleri Bakanlığı ve Bayındırlık
Bakanlığı taşra birimleri lağvedilerek bir yerel
yönetim birimi olan il özel idarelerine bırakılmaktadır.
Denilebilir ki, yine valiyi sorumlu tutuyoruz. İyi ama
yaptığınız değişikliklerle yetki ve görev
alanı açısından artık sistemimizdeki eski vali
değildir bugünkü vali. Önceden, vali merkezî otoritenin sembolü, günlük
taşra siyasetine karşı direnen ve devletin valisi olmakla
övünülen bir makam iken bugün, il ve ilçelerde bir yerel siyasetle denge arayışı
içerisinde olan, yerel siyasetçiyle uzlaşma kaygısıyla hareket
eden bir makam hâline getirilmiştir. Kaynak ve karar verme
açısından il genel meclisi başkanlarının neredeyse
gölgesinde bırakılmıştır.
En küçük siyasi bir mülahazaya bile tahammülü olmayan acil durum
ve afetler konusu, bu şartlarda, subjektif ve günlük
değerlendirmelerden nasıl kurtarılacaktır. Vali bu
harcamaları yaparken il genel meclisi üyeleri ile diğer yerel
siyasetçilerin siyasi söylemlerinden nasıl bağımsız hareket
edebilecektir.
Üzerinde durulması gereken bir diğer husus da
şudur: Afet İşleri Genel Müdürlüğü daha çok afet öncesinde
ve sonrasında verilmesi gereken hizmetleri, Sivil Savunma Genel
Müdürlüğü de afet anında verilen hizmetleri koordine etmekte iken
yeni kurulan teşkilatta bu görevler kaldırılmamakta, sadece
daire başkanlığı seviyesinde verilen hizmetler şekline
getirilmektedir. Başbakanlığa bağlı daire başkanlıkları
bakanlıkların genel müdürlüklerinden daha mı etkindir de böyle
bir yol denenmektedir? Madem bu üç birim birleştirilecek ve afet ve acil
durum hizmeti tek elden verilecek, bunun doğru adresi, belediyeleri, köy
muhtarlıklarını, dernekler gibi sivil toplum
kuruluşlarını, emniyet ve jandarmayı bünyesinde toplayan İçişleri
Bakanlığıdır.
Vali ve kaymakamlar devlet mekanizmasının taşradaki
en üst yöneticileridir. Yöreyi en iyi tanıyan, yöre insanını en
hızlı harekete geçirebilecek, siyasi mülahazalar ve kurumsal
taassuptan nispeten daha uzak idarecilerdir. Aynı zamanda,
bulundukları yerlerde devleti temsil ederler. Türk idare sisteminin
taşra ayağının anayasası olan İl İdaresi
Kanunu kendilerine geniş yetki ve sorumluluklar verir. Afet ve acil durum
gibi gerçekten girift ve çok sektörü aynı anda ilgilendiren bir konuda
genel üst yönetici, güvenlik güçlerinin amiri pozisyonunda olan hatta
olağanüstü durumlarda el koyma gibi özel sektör ve kişilere de
yükümlülükler getirebilen vali ve kaymakamların bağlı
olduğu İçişleri Bakanlığından koordinasyon
görevinin alınarak Başbakanlığa bağlı bir
kuruluşa devredilmesi ne kadar mantıklıdır,
işlevseldir, bunu yeniden düşünmenizi istirham ediyorum.
Hizmetleri denetlemenin en etkili yolu halkın
denetlemesidir. diye teftiş kurullarının köküne kibrit suyu
ektiğiniz bu ortamda hizmeti veren valiyle vatandaş
bağını kopartır, sorumluyu Ankaraya alırsanız
söylediğiniz ile çelişmiş olursunuz. Vatandaş hizmeti
sorgularken Ankaraya nasıl ulaşacak, Başbakanlığa
nasıl derdini anlatacaktır? O saatten sonra İçişleri
Bakanlığını sorumlu tutamazsınız, haklı
olarak diyecek ki: Tokmak başkasının elinde.
Doğrusu, taşrada yaşanacak kaos ve kargaşadan
ciddi ve samimi kaygılar duymaktayız. Yeni kurduğunuz
teşkilata atamalar yapacaksınız. Atayacağınız
insanlarda ne kadar taşra deneyimi, ne kadar sektörler arası
çalışma tecrübesi olacaktır? Emniyet ve jandarma üzerinde sevk
ve idare açısından etkinlik sağlayabilecek midir yahut afet
esnasında, örneğin, alınacak tedbir ve uygulamalar ile ilgili
olarak o yerin en büyük mülki amiri olan valilerle ihtilafa
düşüldüğünde sorun nasıl aşılacak, zaman
kaybının nasıl önüne geçilecektir? Bunlar çok detaylı
tartışılması gereken hususlardır. Bu
saydıklarımı lütfen abarttığımı falan
düşünmeyin, yaşanmış problemlerdir bunlar. Örneğin,
sizler de hatırlayacaksınız, Erzincan depreminde Erzincan Valisi
rahmetli Recep Yazıcıoğlu ile Bayındırlık
Bakanlığı Müsteşarı arasında bir münakaşa
yaşanmış idi. Allah rahmet eylesin, bir kez daha saygıyla
anıyoruz, çok sektörlü çalışma, katılımcı yönetim
gibi konularda gerçekten radikal görüşleri olan Sayın
Yazıcıoğlu bile afete müdahalede kaosa ve çok
başlılığa sebep olabilecek Müsteşarın
müdahalesine izin vermemiş, ciddi bir münakaşa
yaşanmıştı televizyonların karşısında.
Belki de o kararlılıktır ki, o kararlı liderliktir ki,
afetin yaraları süratli bir biçimde sarılabilmiştir.
Kurulacak teşkilatın başkanının hükûmeti
temsil yetkisi ancak kendisine tanınan sahayla
sınırlıdır. Hâlbuki mülki amir bu konuda genel yetkilidir.
Asker, sivil, kamu, özel, tüm kişi ve kuruluşlar üzerinde yürütme,
denetim ve bilgi isteme yetkilerini haizdir.
Türkiye'nin klasik hastalıklarından birisi de, bir
sorunu çözmede ilk akla gelen şeyin yeni bir teşkilat kurmak
olduğudur. Bir genel müdürlük, bir başkanlık kur, sorunu hallet!
Bu kolaycılıktır, bu, meseleleri yüzeysel geçiştirmektir.
Ortada tüm birikimleriyle mevcut yapılar var; buralardaki eksiklikleri
gidermek, mali ve personel yapısını takviye etmek, gerekirse
yeni birtakım yetkiler vermek. Yok, kur ya da lağvet! Bu toptancı
yaklaşımların arkasındaki mantık da şu: Bugüne
kadar yapılan her şey yanlıştı, ben doğrusunu
yaparım! Bu tespit kendi içerisinde büyük bir yanılgıyı
içermekte. Hükûmete tavsiyem, bu inkârcı, toptancı yaklaşımlar
yerine onlarca, hatta yüzlerce yıllık devletin birikimlerine sahip
çıkarak, aksayan yönlerine parmak basmak olmalı. Yapılması
gereken budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Teşekkür ederim.
Afet ve acil durumlarda hizmet veren ülkemizin en
başarılı sivil toplum kuruluşlarından AKUT da kentsel
kurtarmada yaşanacak belirsiz ve tutarsızlıklara dikkat
çekmekte, mevcut kurumlara teknokrat seviyesinde yapılacak
yatırımın çok daha önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Dışarıdan alınacak FEMA gibi ithal çözümlerin bazı
hizmetleri geriye bile götürebileceğini söylemekte.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu tasarıyı
saydığım gerekçelerle desteklemediğimizi, ülkemizin en
önemli sorunlarından olan afet sorununa merhem
olunamayacağını belirtiyor, yapılacak daha kapsamlı
bir çalışma ile eksiklikleri giderildikten sonra getirilecek
tasarıya destek vereceğimizi ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Şahsı adına Van Milletvekili Kerem Altun, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEREM ALTUN (Van) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı üzerine şahsım adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün İstanbul fethinin 556ncı yıl dönümünü
kutluyoruz. Çağ kapatıp bir çağ açan, adaletiyle sadece
Osmanlıya değil Bizansa da insanca yaşamayı sağlayan,
Peygamber övgüsüne mazhar olmuş cihan padişahı Fatih Sultan
Mehmed Hanı ve askerlerini saygıyla, rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün görüştüğümüz
tasarı, ülkemiz şartlarına uygun olabilecek, afet, deprem ve
acil durumlara ilişkin hizmetler ile sivil savunma hizmetlerini yürütmek
üzere ulusal ve yerel düzeyde planlama ve uygulamada etkili, kapsamlı,
sivil toplum kuruluşlarıyla uyumlu bir afet ve acil durum yönetim
modelini öngörmektedir.
Bugünkü devlet teşkilatımız içerisinde, birçok
konuda olduğu gibi bu alanda da ayrı ayrı bakanlıklara
bağlı ama aynı maksada matuf kuruluşlar var;
İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil Savunma,
Bayındırlık Bakanlığına bağlı Afet
İşleri, Başbakanlığa bağlı Acil Durum
Müdürlükleri gibi. Ama hepsinin görevleri birçok noktada örtüşmektedir. Bu
tasarıyla hem kaynak israfına hem de birçok konuda duplikasyona son
veriliyor, hizmetlerin tek elde yürütülmesini sağlıyor.
Değerli milletvekilleri, maalesef, ülkemiz, coğrafi
konum itibarıyla tabii afetlere karşı önemli riskler
taşımaktadır. Bilindiği gibi, ülkemizde 1999
yılında meydana gelen Gölcük merkezli deprem milletimizi derinden
yaraladı ve toplumca sarsıldık. Yaşanan acı olaylar,
kriz hâlinin iyi yönetilememesi ve eş güdümsüzlükten kaynaklanan sorunlar
hâlâ hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır. Buna
göre, ülkemiz için en önemli afetin deprem olduğu görüldüğünde,
deprem zararlarını azaltacak ciddi tedbirleri de almak
zorundayız. Bu gerçeklik karşısında yapılması
gereken, her türlü afete karşı risklerin azaltılmasına
yönelik tedbirler başta olmak üzere iyi bir yönetim modeliyle afet yönetim
sistemini oluşturmak ve hayata geçirmek gereğidir. Ülkemizde, kendi
şartlarımız da dikkate alınarak, dünyaca kabul görmüş
merkezî ve yerel yönetimi kapsayan bütünleştirilmiş ve
birleştirilmiş afet yönetim sisteminin kurulmasına ihtiyaç
açıkça görülmektedir.
Bütünleşik afet sisteminin en önemli unsurlarından biri
doğru ve mevzuata dayalı bir planlamadır. Bu sistem, afet
anından itibaren müdahale ve iyileştirme safhalarına yani kriz
yönetimine yönelik planlama ile afete maruz kalmayı önleyici tedbirleri
içeren yeni zarar azaltmaya yönelik planlamaları kapsar.
Afet yönetilmesi zor ve riskli bir süreçtir. Afet yönetimi, özgün
kural ve yöntemleri olan çok yönlü, çok aktörlü, çok disiplinli dinamik bir
yönetim şeklidir. Afet müdahaleyle başlayan, iyileştirme
döneminin ardında yeniden inşa, yara sarma, zarar azaltma ve afete
hazırlık çalışmalarıyla devam eden süreçtir. Etkili
bir afet yönetimi için kriz durumunun zamanında teşhisi, kriz
durumunda takip edilecek konuların önceden tespiti, işler olarak
muhafazası ve kriz tedbirlerinin gecikmeden uygulamaya konulması
gerekir.
Sonuç olarak bu tasarıyla ilgili şunları
söyleyebiliriz: Afet durumunda en önemli hususlardan biri hızlı
müdahaledir. Bu doğrultuda il müdürlüklerinin özel idareler bünyesinde
oluşturulmasının pek çok faydası vardır. Merkezî
teşkilat da yerine getireceği görev ve yetkiler açısından
etkin ve güçlü bir yapı olarak tasarlanmıştır. Afet gibi
durumlarda tek sorumlu kurum olması son derece önemlidir. Bu tasarı, koordinasyonun
hızlı ve tek elden yürütülmesine imkân veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altun, tamamlayınız
konuşmanızı.
KEREM ALTUN (Devamla) Bazı kurumlar tasfiye edilerek tek
bir teşkilat altında kurulması çeşitli sorunlar
doğurabilir. Herhangi bir aksamaya meydan verilmemesi için dönüşümün
kademeli olarak yapılmasında fayda vardır. Kurumların
kaldırılması veya birleştirilmesine yönelik düzenlemelerde
personelle ilgili tereddütler her zaman söz konusu olabiliyor ancak personelin
mağdur edilmeden, mağduriyetini önleyecek yeterli düzenlemelerin de
bu tasarıda yapılmış olduğunu görüyoruz.
Bu tasarının hayırlı olmasını
temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altun.
Şahsı adına, İzmir Milletvekili Sayın
Harun Öztürk.
Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarı ile Başbakanlık, İçişleri
Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı bünyesindeki afet ve acil durum ile ilgili birimlerin
birleştirilmesi, ilk bakışta eş güdümün
sağlanması açısından uygun görülmektedir ancak bu konuda
kurumlar arası tam bir mutabakatın olmadığı da
anlaşılmaktadır. Afet ve acil durum ortaya çıkmadan da
yapılacak şeyler olması ve bunların tasarının
kapsamına alınması, Kızılay ve sivil toplum
kuruluşlarının akredite kuruluşlar olarak sisteme dâhil
edilmesi yerinde olmuştur.
Değerli milletvekilleri, yasal düzenlemenin yanı
sıra, toplumun yediden yetmişe afetler konusunda eğitimi
üzerinde daha fazla durmak zorundayız. Mevcut sistemin nerelerde
aksadığının somut olarak ortaya konulması, somut
aksaklıklar varsa, tasarıda öngörüldüğü gibi Başkanlık
şeklinde değil, afet ve acil durum müsteşarlığı
şeklinde örgütlenmesinin daha doğru olacağı
değerlendirilmektedir.
Tasarı bir taraftan yetki, görev ve sorumluluk
dağılımındaki çok başlılığı
ortadan kaldırıp eş güdüm sağlamayı amaçlarken,
diğer taraftan, Başbakanlığın taşra
teşkilatının olmaması nedeniyle, merkez ve taşra
örgütlenme şeklinden kaynaklanacak yeni sıkıntıları da
beraberinde getirebilecektir. Öngörülen organizasyonun aksaksız ve
kusursuz işlemesi, diğer riskler bir yana, yüz ölçümünün yüzde
93ünün, nüfusunun yüzde 98inin deprem riskiyle karşı karşıya
olduğu ülkemiz açısından son derece önemlidir. Ayrıca,
afetlerin Türkiye ekonomisine yılda gayrisafi millî
hasılasının yüzde 3üne varan bir oranda zarar verdiği
ifade edilmektedir ki, can kaybının yanında bu kayıp da
alınacak önlemlerin gereğini ortaya çıkarmaktadır.
Tasarıda başkanın atanması için altı
aylık, diğer kaldırılan birimlerin devri için toplam iki
yıllık süre öngörülmesi, geçiş döneminde
karşılaşılması muhtemel riskleri azaltmak için
kurumlar arası iş bölümünün yapılmasını
zorlaştırabilecektir. Kaldırılan birimler nasıl olsa
görev devrediliyor anlayışıyla rehavete
kapılabileceklerdir. Ayrıca, kaldırılan birimlerle
kaldırılan birimlerde çalışan personelin tasarı
konusunda tam mutabakatının alınmaması geçiş döneminde
kurumların ve söz konusu personelin çok iyi motive edilmesi gereğini
ortaya koymaktadır. Tasarı yasalaştıktan sonra yeni
örgütlenmeye uygun personel istihdamında liyakat ve kariyer mutlaka göz
önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde liyakat ve kariyer yerine
siyasi referansların esas alınmasının bedeli ağır
olabilir.
Afet ve acil durum ortaya çıktıktan sonraki mal ve
hizmet alımlarının Kamu İhale Yasası kapsamı
dışında tutulmasını anlamak mümkün olmakla birlikte
afet veya acil durum öncesi hazırlık aşamasında mal ve
hizmet alımlarını Kamu İhale Yasası kapsamı
dışına almanın manası
anlaşılamamaktadır.
Değerli milletvekilleri, deprem sigortasının etkin
işleyebilmesi için sigorta yaptıranla yaptırmayanlar
arasında farklılık yaratılacağı alınacak
tedbir ve teşviklerle vatandaşlara ciddi bir şekilde
hissettirilmelidir. Deprem ve diğer risklere rağmen, Hükûmet deprem
sonucu oluşacak riskleri artırıcı nitelikteki düzenlemeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirmektedir. Örneğin, son olarak
Elektrik Piyasası Kanununda yapılan ve iskân ruhsatı verilmeyen
konutlara elektrik aboneliği bağlanmasına ilişkin af
düzenlemesi bu anlamda yanlış ve bedeli ağır olabilecek bir
düzenleme olmuştur.
Tasarının çerçeve 3üncü ve 4üncü maddelerinde
düzenlenen Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu ile Afet ve Acil Durum Koordinasyon
Kurulunda hazineden sorumlu Devlet Bakanı ile Hazine
Müsteşarının yer almaması nakit planlaması
açısından bir eksiklik olarak değerlendirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Değerli milletvekilleri, çerçeve
17nci madde ile de idareye verilen düzenleme yetkisinin
sınırlarının tasarıda çizilmemiş
olmasını uygun görmediğimizi ifade ediyor, tasarının
hayırlı olması dileğiyle yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın milletvekilleri, bölüm üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Korkmaz, buyurun efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, bu
tasarı ile İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel
Müdürlüğü kaldırılıyor yani bu denli önemli bir konuda, hem
afetlere müdahaleyi bugüne kadar yürüten hem de binlerce personelini bir anda
kaybedecek İçişleri Bakanlığının bu konuda
söyleyeceği sözleri olmalı ancak burada kendisi
olmadığı gibi hiçbir bürokratı da yok. Yoksa, Sayın
Bakan bu tasarının ülke menfaatine uygun olmadığına
inanıyor ancak parti disiplini dolayısıyla bir şeyler
söylemek zorunda kalırım düşüncesi ile mi katılmıyor,
yoksa bu hususta İçişleri Bakanlığının
görüşlerinin Meclis ile paylaşılması gereksiz ve
faydasız mı bulunuyor?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Sayın Hıdır, buyurun.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sayın Bakanım,
bugüne kadar AK PARTİ döneminde, özellikle birinci derecedeki afet
bölgelerinde çok ciddi tedbirler alındı, İçişleri
Bakanlığımızın Sivil Savunma Genel Müdürlüğü
yenilendi. Siz de önümüzdeki dönemde özellikle Muğla ilimiz için neler
yapmayı planlıyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Burada bu yapının, mevcut yapının Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 127nci maddesine aykırılık
teşkil ettiğini, özellikle taşra teşkilatlanması
açısından, kabul ediyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bir de kriz yönetmeliği var
Başbakanlığa bağlı. Bu oluşumla direkt
bağlantılı. Bu Başbakanlık Kriz yönetmeliği, 99
depreminde eksiklikleri de görüldü ama MGKyla da bağlantısı
var, bütün olayları kapsıyor. Bu düzenleme yapılırken
uygulamanın ve mevzuatın kaldırılması gerekiyor.
Kaldırılmadığı zaman yine iki başlılık
söz konusu olacak.
Bir de, özellikle afet ve acil durum yönetimi
başkanlıklarında sivil toplumun etkin meslek ve emek örgütlerinin
yer alması müthiş bir yarar sağlayacaktır. Emek meslek
örgütlerinin özellikle de birlikleri çok önemli burada, konfederasyonlar, mimar
mühendis odaları gibi. Yani o tür kurumların olması büyük bir
yarar sağlayacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Sayın Bakanım, buyurun.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle Sayın Korkmazın sorusundan başlamak
istiyorum.
Tabii, Sayın Korkmaz, İçişleri
Bakanlığını sorusuna konu etti ama
Bayındırlık Bakanlığına bağlı Afet
İşleri Başkanlığımız da aynı
pozisyonda. Tüm bakanlıklar açısından özellikle afet ve afete
müdahale hem öncesi hem iyileştirilmesi noktasındaki yetkilerin
topyekûn etkin bir başkanlık altında toplanmasının
öncelikle ülke yararı açısından önemi büyük. O açıdan,
bakanlıklarımızın bu tasarının
hazırlanmasında da görüşleri alınmıştır. Her
konuyu ileri götüreceği için, benim özellikle kendi adıma ifade etmek
istiyorum, ama sanıyorum İçişleri Bakanımız
açısından da aynı şey söz konusudur, yararlı
olduğunu düşünüyoruz.
Sayın Çelikin sorusuna geçmek istiyorum. 127nci maddeye
aykırılık olduğunu, ben, hangi açıdan olduğunu
ifade etmediğiniz için, bir yorumda bulunamıyorum, hukukçu da
değilim ama herhâlde yönetim, Başkanlık, ayrıca vilayetlere
bağlı bir
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) İl özel idare bünyesine
alıyorsunuz.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Evet.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Genel hizmetten çıkarıp
taşrada yerel hizmet hâline dönüştürdüğünüz için
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Ama
oradaki
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Şimdi, il özel idaresi,
biliyorsunuz, yerel yönetim birimi olduğu için bu genel hizmet
niteliğini haiz olması hasebiyle
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Ama
Sayın Vekilim, orada aslında vilayetler bildiğiniz gibi tüm
bakanlıkların icra kuruluşlarıdır. Yani ayrıca
Hükûmetin
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İl özel idaresi vilayete
bağlı değil ama.
MURAT ÖZKAN (Giresun) İl özel idare vilayetin
dışında bir mahalli idare birimidir. Bir mahalli idare birimini
Başbakanlık tarafından nasıl koordine
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Hayır, yönetim açısından yasada zaten tarif ediliyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan,
karşılıklı konuşmayalım efendim, lütfen.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Yalnız, burada yerel teşkilatlardaki görevleri belirleniyor,
Başkanlığın görevleri ayrıca belirleniyor. Şimdi,
orada her iki taşra teşkilatı, yani yerel birimlerle
Başkanlığın birimleri arasında görevleri
açısından bir ayrım söz konusu. Yereldeki birlikler daha çok
müdahale, hazırlık ve iyileştirme noktasındadır.
Zaten, diğer bir sayın milletvekilimizin de sorusuyla
bağlantılı bir noktası da var. Sivil toplum örgütleriyle
-Sayın Kaplanın sorusunda var özellikle- bunlarla
bağlantılı, orada çok aktif, acil müdahale edebilecek,
hazırlıkları olan güçlü bir yerel birim teşkilatı
olarak dizayn edildiği için ben Anayasa hükümlerine
aykırılık oluşturacağı kanaatinde değilim.
Özellikle Sayın Kaplanın sorusunda
Başbakanlık Kriz Yönetmeliğiyle bir çelişki ifade ediyor
mu? Etmiyor, o daha farklı bir kriz ortamıyla alakalı bir
içeriği var. Burası, tamamen Afet ve Acil Yönetim Başkanlığı
ve afetlerle alakalı işlemlerle iştigal edeceği için bir
çelişki teşekkül etmediğini düşünüyorum.
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
1inci maddenin başlığını okutuyorum:
AFET VE ACİL DURUM
YÖNETİMİ BAŞKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ
HAKKINDA KANUN TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetim
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 1. maddesinin birinci
fıkrasının Bu Kanunun amacı, afet ve acil durumlar ile
sivil savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek üzere, İçişleri
Bakanlığına bağlı olarak çalışma yapacak
Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığının
kurulması, teşkilatı ile görev ve yetkilerini düzenlemektedir.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Behiç Çelik |
Şenol Bal |
Hüseyin
Yıldız |
|
Mersin |
İzmir |
Antalya |
|
Cemaleddin Uslu |
|
Abdülkadir
Akcan |
|
Edirne |
|
Afyonkarahisar |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 1. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ergün
Aydoğan |
Abdullah Özer |
Algan
Hacaloğlu |
|
Balıkesir |
Bursa |
İstanbul |
|
M. Akif
Hamzaçebi |
|
Ali Oksal |
|
Trabzon |
|
Mersin |
Madde 1 (1) Bu Kanunun amacı, afet ve acil durumlar ile
sivil savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek üzere,
Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının kurulması, teşkilatı ile
görev ve yetkilerini düzenlemektir. Başbakan, Başkanlıkla ilgili
yetkilerini bir Bakan aracılığı ile kullanabilir.
(2) Bu Kanun; afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya
ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde
gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve
olayların meydana gelmesinden önce hazırlık ve zarar azaltma,
olay sırasında yapılacak müdahale ve olay sonrasında
gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını
yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun
sağlanması, faaliyetlerin bütünleşik afet yönetimi ilkelerine uygun
olarak yürütülmesinin sağlanması ile bu konularda politikaların
üretilmesi ve uygulanması hususlarını kapsar.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Olumsuz görüşle takdire sunuyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Ergün Aydoğan konuşacak.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, buyurun efendim.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan, yüce
Meclisin değerli üyeleri; görüşülmekte olan 293 sıra
sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 1inci maddesinin önergesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce Parlamentoyu saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizin topraklarının yüzde 93ü, nüfusunun yüzde
98i, sanayi kuruluşlarının yüzde 98i deprem bölgeleri içinde
yer almakta. Barajlarımızın yüzde 95i bu tehlikeli hat üzerinde
bulunmakta. 1.001 enerji santralinin 419u birinci derece deprem bölgesinde yer
almaktadır.
Devletin afet tehlikelerine karşı, doğal afetlerin
felaketlere dönüşmemesi için, vatandaşlarının can ve mal
güvenliğini sağlama mecburiyeti vardır. Devlet erkini elinde
bulunduranların doğal afetleri önlemek, bu afetlerin
zararlarını en aza indirmek için gerekli önlemleri almak, yasal
boşlukları ortadan kaldırmak gibi ağır görevleri
bulunmaktadır.
Bu kanun tasarısı daha önce afet yönetimi konusunda
uzmanlaşmış olan kurumları lağvetmekte, o
kurumların personelinin nasıl değerlendirileceğini hükme
bağlamamaktadır. Vatandaşın devletten beklediği, afet
yönetimi konusunda, afet öncesi ve sonrasında yapılacak
işlemleri belirlemek için yasal boşlukların ortadan
kaldırılmasıdır. Bu tasarıya
baktığımızda ise ihaleler konusunda nasıl boşluk
yaratırız anlayışını görmekteyiz. Bu kanun
tasarısı, oluşturulan kurumun 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Kamu İhale Kanununa tabi
olmayacağını hükme bağlamaktadır. Bu kabul edilemez.
Siz İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarmak için mi
böyle bir kurum kuruyorsunuz diye düşünme mecburiyetinde hissediyoruz.
Nedense en hayati konularda bile, yani deprem ve doğal afette bile
yapılacak hizmetlerde ve uygulanacak uygulamalarda ihalelerle ilgili
düzenlemelerin sıkça yapıldığını görüyoruz.
AKP İktidarı afetlere ilişkin bir
kaygısının olmadığını uygulamaları ile
göstermektedir. AKP İktidarı döneminde, kamuoyuna depremle ilgili
doğru ve güvenilir bilgi vermek, kamu yöneticilerine danışmanlık
yapmak, depremle ilgili politika ve stratejiler önermek, depremle ilgili
araştırmalar için öncelikli alanlar belirlemek amacıyla
oluşturulan Ulusal Deprem Konseyi uygulama alanı
kalmadığı gerekçesiyle lağvedilmiştir. Ulusal Deprem
Konseyinin lağvedilmesinin akılla, bilimle izahı mümkün
değildir.
Bu kanun tasarısıyla Deprem Danışma Kurulu
oluşturulmaktadır.
DPT tarafından hazırlanan ve ülkemizin her sektörü,
kurumu ve bireyi için en üst ölçekte ve en üst derecede yapılan planlama
belgesi olan ve Bakanlar Kurulu kararıyla 1/7/2006 gün ve 26215
sayılı Resmî Gazetede yayınlanan, önümüzdeki yedi
yılın temel hedeflerinin belirlendiği Dokuzuncu Kalkınma
Planı (2007-2013)te afete karşı hazırlıklar ve afet
zararlarıyla mücadele süreci yer almamıştır.
Bakanlar Kurulunun tüm duyarlı kesimleri kaygı içinde
bırakan Dokuzuncu Kalkınma Planı Stratejisi Hakkında
Kararı -2007-2013 yıllarını kapsayan- ile başlayan
sürecin sonunda 2007-2013 yılları arasında ülkemizin her
sektörü, kurumu ve bireyi için en üst ölçekte ve en üst derecede yapılan
planlama belgesi olan Dokuzuncu Kalkınma Planında afete
karşı hazırlıklar ve afet zararlarıyla mücadele süreci
unutulmuştur.
Afet işlerinde en etkin, köklü, deneyimli kuruluş olan
Sivil Savunma Genel Müdürlüğü bu düzenlemeyle ortadan
kaldırılmaktadır. Bu kurumun deneyimli, birikimli
elemanları valilerin emrine bırakılmaktadır.
Burada siyasi kadrolaşmayı hedefleyen bir
yapının oluşturulmak istendiğini düşünüyoruz. Bu
önerimizle bu birimin Başbakanlığa değil, öncelikle
Bayındırlık Bakanlığına veya İçişleri
Bakanlığına bağlanması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu tasarı da göstermektedir ki, afet öncesi politikamız, ne
yazık ki, yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydoğan,
konuşmanızı tamamlayınız.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Çağdaş afet yönetmeliği, afet öncesi,
sırası ve sonrasını kapsayan bir bütünlük arz etmektedir.
Tabii, bu önerimizle birlikte öncelikle afet sonrası değil, afet
öncesi tedbirlerin alınarak afetin yoğun yaşandığı
ülkemizde afetten mağdur kalan yurttaşlarımızın bu mağduriyetinin
giderilmesini diliyor, bu önergemizin kabulünü diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
293 Sıra Sayılı Afet ve Acil Durum Yönetim
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 1. maddesinin birinci
fıkrasının Bu Kanunun amacı, afet ve acil durumlar ile
sivil savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek üzere, İçişleri
Bakanlığına bağlı olarak çalışma yapacak
Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığının
kurulması, teşkilatı ile görev ve yetkilerini düzenlemektedir.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik (Mersin) ve arkadaşları
Başkan Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
Sayın Çelik, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 293 sıra sayılı Yasa
Tasarısı üzerinde konuşma yapmak üzere söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biz, bu tasarının 1inci maddesi üzerinde önergemizi
verdik. Şimdi, burada ciddi bir hata yapılıyor. Öncelikle, biraz
önce Sayın Bakana da sorumda ifade etmiştim, Anayasanın 127nci
maddesine aykırılık teşkil ettiğini söylemiştim.
Ancak, ben onu geçiyorum.
Diğer bir konu: Özellikle bu yasa tasarısıyla
devletin hafızası bir kez daha tahrip ediliyor, yok ediliyor.
Şöyle ki: Yıllardır süregelen iki önemli kurum tamamen ortadan
kaldırılıyor. Bunlardan bir tanesi Sivil Savunma Genel
Müdürlüğü. Bu Genel Müdürlük ne yapar? Özellikle, bu Genel Müdürlük,
merkezde koordinasyon görevi yaparken taşrada oluşturduğu il
sivil savunma müdürlükleri eliyle bütün kamu kurum ve
kuruluşlarını, yerel yönetimler artı askerî birlikler de
dâhil olmak üzere koordinasyon sağlayarak kendi servis birimlerini
oluşturur ve buna göre faaliyet icra eder. Sivil Savunmanın iki
veçhesi vardır: Bir tanesi, barış döneminde yapılan
faaliyetler. İkincisi, seferberlik ve savaş hâlinde yapılan
faaliyetler. Bunları servisleri eliyle yerine getirir. İlk yardım,
ambulans, sosyal yardım, arama kurtarma gibi birçok servisler eliyle ve
mahallin en büyük mülki amirinin emirleri doğrultusunda yerine getirir ve
bu da -yönetim- tabii hiyerarşik olarak İçişleri
Bakanlığının kontrolündedir. Çok uzmanlaşmış
ekibi vardır, yetişmiş ekibi vardır ve bunlar tamamen
tasfiye ediliyor, ortadan kaldırılıyor.
Diğer yandan, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı bünyesindeki Afet İşleri Genel
Müdürlüğü özellikle üç hususta görev ifa eder: Bir tanesi, adı
üzerinde -tabii afetten kasıt- deprem. Deprem üzerinde çok
uzmanlaşmış nitelikli kadrolara sahiptir. İkincisi, sel
baskınlarına karşı uzmanlaşmış ekipleri
vardır ve üçüncüsü de büyük yangınlara karşı bunlar yetişmiş
elemanlara sahiptir. Şimdi, bunu da kaldırıyorsunuz, Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığı adı altında yeni
bir başkanlık oluşturuyorsunuz. Bu tamamen yanlış.
Devletin
Yarın deprem olduğu zaman -Allah korusun- ya da büyük
yangınlar, patlamalar meydana geldiği zaman, örneğin
Kırıkkalede 3 Temmuz 1997de büyük patlamalar olmuştu, onunla
ilgili öyle bir olay olduğu zaman ve ayrıca, aşırı
yağışlardan mütevellit büyük sel baskınları
olduğu zaman, yine bu teşkilatın bir şey yapma imkânı
ve kadrosu, birikimi, tecrübesi söz konusu değildir.
Bu itibarla, biz, özellikle, burada iktidar partisi grubuna
şunu ifade etmek istiyoruz: Gelin, bu yasayı geri çekin, Sivil
Savunma Genel Müdürlüğünü kaldırmayın. Burada duplikasyon da söz
konusu değil. Başbakanlıktaki Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü
diye adlandırılan, 8-10 kişiden oluşan, Dünya
Bankasından kaynak temin etmek için zamanında oluşturulan bir
birimdir, yoktur. Sivil savunma hizmetleri üzerinde uzman olan ilgili genel
müdürlük ve taşra örgütü devam etsin. Bu çok önemlidir çünkü illerde
valinin başkanlığında sivil savunmaya ya da il
bayındırlık ve iskan müdürlüğünün yaptığı
afet planına ilişkin icraatlar yürütülürken eğer kadrolar
yetmezse yerel yönetimlerle koordinasyon sağlanır; askerî birimlerden
yardım talep edilir EMASYA planları doğrultusunda ve askerî
birlikler herhangi bir afet vukuunda bütün güçlerini oraya temerküz ederler,
toplarlar ve böylece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
toplumu derinden etkileyen büyük tabii afetlerde ya da
barış döneminde sivil savunma hizmetlerinde ya da seferberlik ve
savaş hâlinde sivil savunma hizmetlerinde iş birliği ve
koordinasyon dairesinde hizmetler yürütülür. Ama zararın neresinden
dönersek kârdır prensibi uyarınca biz önergemizde şunu ifade
ettik, dedik ki: Hiç olmazsa illa kurmak istiyorsanız, Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının taşrada en güçlü kuruluş olan
İçişleri Bakanlığına bağlanması yönünde
talebimizi yineliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddenin başlığını okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının (2) inci maddesinin (1) inci
fıkrasının (f) bendinin başlığının
Hazırlık yerine Önceden Hazırlık şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Murat Özkan |
Mustafa
Kalaycı |
Şenol Bal |
|
Giresun |
Konya |
İzmir |
|
Cemaleddin Uslu |
Hüseyin
Yıldız |
Behiç Çelik |
|
Edirne |
Antalya |
Mersin |
|
|
Abdülkadir
Akcan |
|
|
|
Afyonkarahisar |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Madde 2 (i)
bendinden sonra gelmek üzere Deprem izleme merkezi; depremde kuvvetli ve
zayıf hareketleri ölçen sismolojik kayıt ağları bendinin
eklenmesini ve Madde 2 (c) bendinin de C- Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi;
afet, deprem, acil durumlarda müdahalenin koordine edildiği, tam gün
esasına göre çalışan sismolojik kayıt ağı ile
kesintisiz ve güvenli bilgi işlem ve haberleşme sistemleri ile
donatılan merkezi şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Rıza
Öztürk |
Hüseyin Ünsal |
Tekin Bingöl |
|
Mersin |
Amasya |
Ankara |
|
Rahmi Güner |
Tansel
Barış |
Abdullah Özer |
|
Ordu |
Kırklareli |
Bursa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Birinci önergeye katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Birinci önerge değil, şimdi okuttuğum
önergeye
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Sonrakine katılmıyoruz.
BAŞKAN Yani, mevcut önergeye katılmıyorsunuz.
Sayın Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Başkanım.
MURAT ÖZKAN (Giresun) Efendim, Komisyon üyelerinin hepsi yoklar,
katılamazlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bıraktı
olumlu görüşle, öyle anlayacaksın sen.
BAŞKAN Yok, katılmaları için zaten
çoğunluğun olması lazım.
Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, görüşülmekte olan bu kanun
tasarısı, gerçekten Türkiye'nin en önemli tasarılarından
birisi. Tabii ki hem Hükûmet hem de Komisyon benim önerime
katılırlarsa zaten şaşardım. Çünkü, böyle bir
tasarıda, aslında tasarının temel dinamiklerini oluşturan
unsurlara yer yoktur. Örneğin, zeminlerin deprem
dayanıklılığını, deprem tehlikesinin tespit
edilmesini, deprem dalgalarının yerküresi içerisinde nasıl
yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini,
kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer
konuları inceleyen bilim dalı, hepimizin bildiği gibi, jeofizik
yani sismolojidir. Jeofizik uygulaması olmadan, deprem parametrelerini
inceleyen, içeren yer altı etütlerini yapmak mümkün değildir, depreme
dayanıklı bina tasarımları yapmak mümkün değildir;
yine, depreme dayanıklı, güvenli imar planlarını belirlemek
ve bunların deprem tehlikesini önlemek mümkün değildir.
Durum böyle olunca, deprem kelimesinin, tabii afet kelimesinin
geçtiği her yerde, Afet ve Acil Durum Yönetim
Başkanlığındaki yapılanmanın ve özellikle kadro
yapılanmasının mühendis ve jeofizik mühendisleri dikkate
alınarak yapılmasının temel bir unsur olması
gerekirdi. Oysa bu tasarının bütünü incelendiğinde, jeofizik
mühendislerinden, jeoloji mühendislerinden eser olmadığı gibi bu
odaların bağlı bulunduğu Türkiye Mimar ve Mühendis
Odaları Birliği yok sayılmıştır. Yani,
düşünebiliyor musunuz sayın milletvekilleri, depremle ilgili bir
kanun tasarısı hazırlanılıyor ve bu, depremle ilgili
Türkiyede en önemli bilim disiplinini oluşturan jeofizik mühendisleri,
jeoloji mühendisleri ve onların üst kuruluşu olan TMMOBun bu kanun
tasarısında yeri yok.
Şimdi ben Sayın Bakana soruyorum: Jeofizik mühendisleri
olmadan deprem tehlikesini önlemek, deprem oluşmadan tedbirlerini almak
mümkün müdür? Siz TMMOBu veya Jeofizik Mühendisleri Odasını, Jeoloji
Mühendisleri Odasını ve mühendisleri yok sayarak nereye varmak
istiyorsunuz? Daha önce Afet İşleri Genel Müdürlüğünde belirli
mesleklerin taraftarlığı yapılarak bu afet işlerinin,
depremin en önemli unsuru olan jeofizik mühendislerinin bu yapılanmada
ikinci plana itildiği konusunda teknik eleman çevrelerinde çok ciddi
kuşkular var. Umuyorum ve diliyorum ki, yeni yapılanmada böylesine
meslek taraftarlığı yapılarak bu depremin esas
alanını ilgilendiren jeofizik mühendisleri ikinci plana itilmez diye
düşünüyorum.
Şimdi, AKP İktidarı getirdiği yasa
tasarılarında bir yanda katılımcılıktan,
demokrasiden bahsediyor ama öbür yandan, bu işin olmazsa olmaz
unsurlarını yasa tasarısına dâhil etmek istemiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, getirdiğimiz
önerge aslında teknik bir önerge, bilimsel bir önerge. Şimdi, burada
tanımlamalar yapılmış, 2nci maddede. Tanımlamalarda
deprem izleme merkezinin konulması gerekiyor. Bu bir teknik ihtiyaç.
Şimdi, buna niye katılmıyorlar, ben bunu anlamıyorum.
Deprem izleme merkezi, depremde kuvvetli ve zayıf hareketleri ölçen
sismolojik kayıt ağlarıdır. Bizim getirdiğimiz
önergeyle biz bunun eklenmesini istiyoruz tanımlarda. Çünkü deprem izleme
merkezinin bilinmemesi bir eksikliktir. Biz bu eksikliğin giderilmesini
istiyoruz. Çünkü deprem araştırma çalışmaları ve erken
uyarı sistemleri, önceden önlem alma çalışmalarının,
deprem sarsıntısı nedeniyle oluşabilecek heyelan veya
diğer doğal afetlerin büyük bir bölümünü deprem izleme merkezleri,
yani sismolojik kayıt ağı dediğimiz verileri
çalışma ortamları oluşturur. Böylesine çalışma
ortamının oluştuğu bir deprem izleme merkezinin tanım
olarak burada yer almasının ne zararı var Sayın Bakan?
Yine bizim aynı maddede getirdiğimiz: Afet ve acil durum
yönetim merkezinde bir değişiklik getirdik. Getirdiğimiz
değişiklik şu: Afet, deprem, acil durumlarda müdahalenin
koordine edildiği, tam gün esasına göre çalışan, sismolojik
kayıt ağıyla kesintisiz ve güvenli bilgi işlem ve
haberleşme sistemleri ile donatılan merkezi,
tanımının yer almasını istedik. Yani, şimdi,
Komisyonun katılmadığı, Hükûmetin
katılmadığı tanımlama bu. Bu şunu gösteriyor: Bu
tasarı, diğer kanun tasarılarında olduğu gibi, teknik
ihtiyaçlardan değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
eski kanunlardaki,
yönetmeliklerdeki birtakım eski bilgilerin tekrar yenilenmesi, tekrar
birleştirilmesi anlayışıyla hazırlanarak
getirilmiş. Yani kamuoyunda oluşan bu doğal afetlerle ilgili
değişik birim ve kuruluşların tek çatı altında
toplanması baskısı karşısında böyle bir yasa
tasarısının hazırlandığı
anlaşılmaktadır. Ancak bu yasa tasarısının hem
depremi önleme konusunda hem deprem ve doğal afetlerden korunma konusunda
hiçbir ihtiyacı gidermediği açık ve seçiktir. Bu bilimsel
olgudur. Bakanın kendisinin de mühendis olduğunu dikkate alırsanız,
kendisinin de üye olduğu mühendisler kurumunun burada hiçbir
ağırlığının olmamasını ben
takdirlerinize sunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Buyurun Sayın Bakanım, kısa bir açıklama
yapacaksınız.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Evet Sayın Başkanım. Teşekkür ediyorum.
Sayın Öztürkün tabii, meslekten birisi olarak söz konusu
önergesi detay bir konu aslında ama şunu ifade etmek istiyorum:
Deprem olgusu tabii ki öncelikle yer bilimcilerin ana mesleğidir,
konusudur. Deprem öncesinde, yani önceki tahminlerde ve daha sonraki
yapılanmalarda, özellikle planlama aşamalarında depreme
duyarlı olan coğrafyaların, alanların tespiti tabii ki
jeofizik mühendislerinin, jeoloji mühendislerimizin
çalışmalarıyla mümkündür. Ama Sayın Öztürk, pekâlâ
şunu ifade etmek istiyorum: Bu kurumun başkanı çok
rahatlıkla jeofizik mühendisi olabilir, tüm elemanları da olabilir,
bu yasada bunun önünde bir engel yok ama biz teknik olarak sizin önergenizde
özellikle ilk ifade ettiğiniz deprem izleme merkezi, depremde kuvvetli ve
zayıf hareketleri önceden ölçen sismoloji kayıt ağları, bu
bir teknik mühendislik terimidir. Biz bunu yasaya
Ben şunu ifade etmek
istiyorum: Sizin hem önergenizde ifade ettiğiniz konuları hem
konuşmanızda detayına girdiğiniz mühendislik
konularının tamamını bu tasarı zaten öngörüyor. Yani
onun bu bahsettiğiniz konularla ilgili -ben de mimarım- meslekten
herhangi bir bu konuyla alakalı, mühendislerimizin önemsenmediği
Onların bu konuda katkı sağlamasının önünde bir engel
yok. Bizatihi bu başkanlık tasarısının gelmesinin
asıl nedeni merkezde özellikle bu işin mühendislerinden istifade
etmeye yönelik uzman ve uzman yardımcılarından oluşan çok
etkin bir başkanlık hâline getiriliyor. Bunu ben ifade etmek
istiyorum. Yoksa sizin önergenizdeki ifadeler yanlış değil ama
ana bir teşkilat kanununda yer alması çok detay olan konular diye,
biz o yönüyle katılmadığımızı ifade ettik.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bu olayın esas unsuru deprem
izleme merkezi.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılsak ne olur? Başkanlık, Sayın Öztürk, detaya
girmiş olur.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hayır, hiç alakası yok.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Ben
sizin bu duyarlılığınızdan dolayı teşekkür
ediyorum ayrıca.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gök
Arkadaşlar, şunu ifade edeyim, sayın bakanlara da
bunu duyurmak istiyorum: Sayın bakanlar eğer bir önergeye
katılmıyorlarsa daha önceki sırada görüşlerini ifade
ederken yani Katılıyor mu katılmıyor mu? diye
sorduğumuz zaman Komisyon veya Hükûmet o görüşlerini o aşamada
ifade ederler. Yani daha açıklığa kavuşsun diye bu söz
haklarını kısa olarak veriyoruz ama esas itibarıyla İç
Tüzükün hükümleri de onu amirdir ama konunun bilgilenmesi açısından
söylüyorum.
Sayın Gök, sizin talebiniz nedir?
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkanım, dün
akşam da aynı şey yapıldı, 180 maddelik İç
Tüzükümüzün hiçbir yerinde önerge sonrası Hükûmete söz verme hükmü yok.
BAŞKAN Evet, söyledim. Şimdi
İSA GÖK (Mersin) 60ıncı madde dördüncü
fıkra var. Geçen akşam da çok yaptınız. Yani bu İç
Tüzüke karşı
BAŞKAN Sayın Gök
Sayın Gök
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Gök, uyardı
da
BAŞKAN Yani benim söylediğimi siz dinlemediniz galiba.
İSA GÖK (Mersin) Efendim, bakın ama
BAŞKAN Ben aynı şeyi sayın bakanlara şu
anda söyledim bakınız.
İSA GÖK (Mersin)
bunu dünden beri siz sergilediniz
Sayın Başkan, dünden beri. İç Tüzükte böyle bir uygulama yok.
BAŞKAN Sayın Gök, ben, sadece konunun
açıklanması için sayın bakanlara böyle bir fırsat
verdiğimi söyledim ve bundan sonraki aşamada da böyle
yapmalarını kendilerine söyledim. Benim söylediğimle sizin
söylediğiniz aynı. Ben biraz öncelik almış oldum.
İSA GÖK (Mersin) Efendim, ben söz istemiştim
BAŞKAN Tamam, teşekkür ederim.
İSA GÖK (Mersin)
ama Tüzüke karşı ihlal
yapılıyor dünden beri.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının (2) inci maddesinin (1) inci
fıkrasının (f) bendinin başlığının
Hazırlık yerine Önceden Hazırlık şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Özkan (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
MURAT ÖZKAN (Giresun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önergemiz doğrultusunda söz aldım. Tabii, Sayın
Bakanım da Sayın Komisyon Başkanım da Biz de
katılıyoruz, takdire de bırakıyoruz, niye söz
alındı. gibi bir bakış geldiği, bir nazar
geldiğini düşündüm. Şimdi, tabii, burada, ben, kanunun geneli hakkında
birkaç söz söyleme fırsatını yakaladığım için
konuşmak gereğini duydum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısı, gerek
hukuki anlamda gerekse de teknik anlamda birçok eksikliği ve
yanlışı içinde barındırıyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Türkiye'nin idari yapısını açık ve net olarak ortaya
koymuştur. Kısa bir hatırlatma yaparsak nedir bu? Türkiye,
merkezî yönetim ve yerinden yönetim kuruluşları olmak üzere ikiye
ayrılır. Yerinden yönetim kuruluşları da yer yönünden
yönetim, hizmet yönünden yönetim kuruluşları gibi kendi içerisinde
ayrımlara tabidir. Merkezî yönetim ile yerinden yönetim
kuruluşları arasında hiyerarşik bir ilişki
olmayıp tamamen bir vesayet ilişkisi vardır.
Şimdi, bu yasayla getirilen düzenlemede
Başbakanlığa bağlı yani genel idareye bağlı
bir birim oluşturuluyor ve bu birimin koordinesinde illerde il özel
idarelerine bağlı teşkilatlar oluşturuluyor.
Değerli arkadaşlar, Başbakanlığın
koordinesinde il özel idarelerinde bir birim oluşturulması Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 127nci maddesine açık ve net bir
aykırılık teşkil eder ve Türkiyenin idari
yapısına da açıkça aykırılık teşkil eder.
Bunun da dışında Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartına da aykırı bir durum söz konusudur. Çünkü merkezî
idare ile yerel idare arasındaki ilişki, idarenin genel
bütünlüğü içerisinde hizmetlerin ifasında yasaya uygunluk
denetiminden ibarettir ve biz buna vesayet denetimi adını
veriyoruz.
Değerli arkadaşlar, literatürde vesayet denetimi
nasıl ifade edilmiş? Mesela Ordinaryüs Profesör Doktor
Sıddık Sami Onar ne diyor vesayet için: Vesayet merkezin, ademi
merkeziyet idarelerinin icrai kararlarını, idari fiil ve
hareketlerini murakabe etmek ve bu kararları bozabilme salahiyetidir.
Diğer taraftan Metin Günday Hocamız ne diyor: Bunun
tanımına göre Devletin bütünlüğünü ve kamu hizmetlerinin tüm
ülke düzeyinde uyumlu bir biçimde yürütülmesini sağlamak için devlet
tüzelkişiliğinin ve bu tüzelkişiliği temsil eden merkezî
idarenin yerinden yönetim kuruluşları üzerinde sahip olduğu bir
denetim yetkisidir. diyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi bizim, kurduğumuz
teşkilatta vali özel idarenin başı gibi algılanır.
Valinin iki şapkası vardır değerli arkadaşlar: Bir,
merkezî idarenin taşra teşkilatlarının başı olma
sıfatıyla merkezî hükûmetin ajanıdır, yani memurudur.
Diğer yandan, yerel yönetim kuruluşu olan özel idarelerin de iyürütme
ya da icrai mercidir yani yürütmesinin başındaki kişidir. Vali
özel idareyi yönetirken, merkezî idareyle ilişkisi bir köy muhtarı ya
da bir belediye başkanı ilişkisiyle benzerlik arz eder.
Şimdi, merkezden göndereceğiniz bir emir, bir genelge yani genel
yönetimin koordine etmesi özel idareyi bağlayamayacaktır.
Diğer taraftan, mali yönden de sıkıntılı
bir durum vardır. İzmirde yapılacak bir afet kurtarma ya da bir
tatbikatın finansmanını nasıl Erzurum Özel İdaresine
yükleyeceksiniz? Bu diğer bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır değerli arkadaşlar.
Bu açıdan baktığımız zaman, eğer
yasa Anayasa Mahkemesinin önüne götürülürse, Anayasanın 127nci maddesi
gereğince ciddi bir aykırılık göstermekte ve Türkiye'nin,
Türkiye Cumhuriyetinin yönetim yapısı içerisinde şimdiye kadar
oluşmamış ve oluşması da mümkün olmayan, üniter devlet
yapısı içerisinde oluşması da mümkün olmayan bir yapıyı
kurgulamaktadır değerli arkadaşlar.
Şimdi, diğer yönden, sivil savunma sadece tabii
afetlerle ilgili bir birim olmayıp, aynı zamanda, millî müdafaa
mükellefiyeti dediğimiz bir başka birimi de vardır. Bu birimin
taşra teşkilatı kaldırılarak olayın özellikle
savaş, savaş sonrası gibi, sivil savunmanın ana
konularından birisi, ana umdelerinden birisi de âdeta görmezden
gelinmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
MURAT ÖZKAN (Devamla) Diğer taraftan da, arkadaşlar,
çağımızda acil durum yönetimi çok önemli bir seviyeye
gelmiştir. Bu yasa özellikle risk azaltma, hazırlıklı olma
aşamalarını içermemektedir, yasa sadece müdahale ve
rehabilitasyon dönemini görmektedir; yani, proaktif bir yasa maalesef
hazırlanamamıştır. Yasanın bu eksiğini de göz
önüne alarak, özellikle Anayasaya aykırılığı,
artı, teknik yönden de yasanın risk azaltma ve hazırlık
aşamalarını içerememesi yönünden yeniden gözden geçirilmeye
ihtiyacı vardır. Ben bu nedenle, bir uyarı mahiyetinde söz
aldım. Eğer uyarılarımı dikkate alırsanız,
Anayasa Mahkemesine gitmeden, iptal edilmeden yasayı düzeltirsiniz.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Kabul edildi önerge.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Önerge kabul edildi.
BAŞKAN Bir dakika
Nasıl oldu efendim?
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Kabul edildi efendim, sayıya
bakın.
BAŞKAN Evet, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın efendim.
BAŞKAN Efendim, sayınız, siz de
sayınız, ayağa kalkınız.
Evet, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Arkadaşlar, buyurun sayalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Önergeyi kabul ettik efendim
biz.
BAŞKAN Efendim, önerge de aynı, madde de aynı,
aynı sayıda milletvekili var şu anda burada, değişen
bir şey yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, önergenin oylamasında
Sayın Bakan kabul ettiği için iktidar partisi de kabul etti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kabul edildi değil mi
efendim?
BAŞKAN Hayır, Önerge kabul edilmemiştir. dedim
ben.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Kabul edildi önerge.
BAŞKAN Hayır Kabul edilmemiştir. dedim efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, Sayın Bakan kabul etti
önergeyi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kabul lehine oy
kaldırdık Sayın Başkan.
BAŞKAN Arkadaşlar, siz o zaman oyunuzu nasıl
kullandığınızı hesap etmiyorsunuz, benim burada bir
kabahatim yok yani. Önergeyi kabul edenler diyorum, oyluyorum, Kabul
etmeyenler diyorum, oyluyorum. Ben buradaki sayıya bakıyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim
BAŞKAN Sayın grup başkan vekilleri, gönlünüzden
geçenler ile parmaklarınız farklı olabilir, ben onu bilemem, ben
parmaklara bakarım.
Evet, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddenin başlığını okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Kurullar, Başkanlık Teşkilatı ve Görevleri
Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu
MADDE 3-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesine Maliye ibaresinden
sonra gelmek üzere Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu Devlet Bakanı ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 3. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Şahin
Mengü |
Ali Oksal |
Fevzi Topuz |
|
Manisa |
Mersin |
Muğla |
|
Abdullah Özer |
Rahmi Güner |
Hüseyin Ünsal |
|
Bursa |
Ordu |
Amasya |
|
|
Vahap Seçer |
|
|
|
Mersin |
|
Madde 3- (1) Afet ve acil durumlarla ilgili olarak hazırlanan
plan, program ve raporları onaylamakla görevli, Başbakan veya
görevlendireceği Başbakan Yardımcısının
başkanlığında, Milli Savunma, İçişleri,
Dışişleri, Maliye, Milli Eğitim, Bayındırlık
ve İskan, Sağlık, Ulaştırma, Enerji ve Tabii Kaynaklar
ile Çevre ve Orman bakanlarından oluşan Afet ve Acil Durum Yüksek
Kurulu kurulmuştur. Kurul toplantılarına, ilgili bakan, kurum ve
kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşlarının üst düzey
yöneticileri ve konu ile ilgili uzmanlar çağrılır.
(2) Kurul, yılda en az dört kez toplanır. Kurul,
ayrıca Kurul Başkanın isteği üzerine toplanabilir. Kurulun
sekretaryasını Başkanlık yürütür.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Seçer, buyurun efendim.
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 3üncü maddesinde,
değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım.
Bu maddenin içeriği, birinci fıkrasında Afet ve
acil durumlarla ilgili olarak hazırlanan plan, program ve raporları
onaylamakla görevli, Başbakan veya görevlendireceği Başbakan
Yardımcısının başkanlığında, Millî Savunma,
İçişleri, Dışişleri, Maliye, Milli Eğitim,
Bayındırlık ve İskân, Sağlık,
Ulaştırma, Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Çevre ve Orman
Bakanlarından oluşan Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu
kurulmuştur. Kurul toplantılarına, ilgili bakan, kurum ve
kuruluş, sivil toplum kuruluşları temsilcileri
Maddede geçen
ibare temsilcileri ve biz bunu üst düzey yöneticileri şeklinde
değiştirmek istiyoruz.
ve konu ile ilgili uzmanlar
çağrılabilir. diyor maddede ve biz bunu çağrılır
diye değiştirmek istiyoruz.
İkinci fıkrasında Kurul, yılda en az iki kez
toplanır. deniliyor. İki kez toplanır ibaresinin en az dört
kez toplanır şeklinde değiştirilmesini talep ediyoruz.
Kurul, ayrıca Kurul Başkanının isteği üzerine
toplanabilir. Kurulun sekretaryasını Başkanlık yürütür.
Değerli arkadaşlarım, Afet ve Acil Durum Yüksek
Kurulu yukarıda maddede de belirtildiği gibi bakanlar düzeyinde
temsilcilerden oluşan bir kurul. Burada Kurula iştirak edecek olan
sivil toplum kuruluşlarının ve diğer kuruluşların
üst düzey yöneticilerinin bu kurula dâhil olmalarının daha doğru
olacağını düşünerek bu değişiklik önergesini
verdik.
Ayrıca ikinci fıkrada kurulun yılda 2 kez yerine 4
kez toplanmasını talep ettik. Buradaki gerekçemizde ülkemizin içinde
bulunduğu coğrafi konumdan ötürü afet ve birtakım
olağanüstü hâllere çokça maruz kalan bir bölge olmasından dolayı
bu kurulun yılda 2 kez yerine 4 kez toplanmasını talep ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, tabii, ülkemizde zaman zaman,
arzu etmediğimiz deprem afeti, su baskın afeti vesair afetler,
istemesek de karşımıza çıkabiliyor. Geçtiğimiz
günlerde benim de seçim bölgem olan Mersin bölgesinde böyle bir afet
yaşadık. O günlerde burada diğer Mersin milletvekili
arkadaşlarım ve komşu il Adana milletvekili
arkadaşlarımla konuyu gündeme getirmiştik. Orada barajların
kapaklarının açılmasından kaynaklanan Seyhan ve Ceyhan
Irmağında su taşkınları meydana geldi. Bunun
neticesinde de bu nehirler kenarında bulunan binlerce dönüm tarım
arazisi hasar gördü, zarar gördü. Biz o dönemlerde de Sayın Tarım
Bakanının bulunduğu bir ortamda bu bölgede sel
baskınından, sel taşkınından hasar gören
üreticilerimizin zararlarının bir an önce tespit edilmesi ve bu
konuda üreticilerimize devlet marifetiyle birtakım katkıların
yapılması, zararlarının giderilmesi talebinde
bulunmuştuk. O günlerde Sayın Tarım Bakanı, burada
konuşmalarımız neticesinde, gerekli notları aldı ve o
bölgeye, acilen, üreticilerimize yardımlar
yapılacağının burada sözünü verdi ama üzerinden üç hafta
geçti, bu konuda henüz, herhangi bir, çalışmalar neticesinde elde
edilmiş ilerleme duyamadık. Böyle bir beyanatını Tarım
Bakanının, ben şahsen duymadım.
Tabii üreticiler ciddi mağduriyet yaşamışlar.
O günden bu yana, sürekli, müteaddit defalar bizleri arıyorlar ve
devletin, Hükûmetin bu konudaki yardımlarının ne şekilde ve
ne zaman olacağını, sürekli bize soruyorlar. Bu anlamda ben de
buradan Sayın Tarım Bakanına sesleniyorum: Bu konuyla ilgili bir
açıklama gereği vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Seçer, konuşmanızı
tamamlayınız.
VAHAP SEÇER (Devamla) Eğer Hükûmet, burada zarar gören, bu
afetten zarar gören üreticilerimizin zararını
karşılayacaksa, onlara yardım yapacaksa bunun ne zaman
yapılacağının, ne şekilde yapılacağının
açıklanması gerektiğini düşünüyorum.
Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesine Maliye ibaresinden
sonra gelmek üzere Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu Devlet Bakanı ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Vermiş olduğum önergenin Sayın Bakan tarafından
niçin kabul edilmediğini anlayabilmiş değilim. Önergemizi, nakit
planlamasındaki rolü nedeniyle Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet
Bakanının da Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu üyesi
olmasının uygun olacağı düşüncesiyle bu önergeyi
vermiştik.
Değerli milletvekilleri, hep birlikte yasama faaliyetlerini
izliyoruz. Hükûmet, sürekli olarak Kamu İhale Yasası kapsamı
dışına çıkmaya çalışıyor. Diyebilirsiniz ki:
Afet ve acil durumlarda Kamu İhale Yasasının mal ve hizmet
alımları için öngördüğü usullerin dışına
çıkılmasında yadırganacak ne var? Evet, afet ve acil
durumların ortaya çıktığı andan itibaren biz de bu
görüşe katılıyoruz.
Şimdi görüşmekte olduğumuz birinci bölümdeki
15inci maddenin 2nci fıkrasına birlikte bakalım. Bu
fıkra, Başkanlığın görevleriyle ilgili olarak ihtiyaç
duyduğu konularda yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilere
araştırma, etüt ve proje yaptırma işlerinin ihalesinin Kamu
İhale Yasasına tabi olmayacağını öngörmektedir. Biz,
bu fıkrada yapılması öngörülen işlerin afet ve acil
durumlar ortaya çıkmazdan önce yapılması gereken işlerden
olduğunu düşünüyoruz. Peki, afet ve acil durumlardan önce
yaptırılacak araştırma, etüt ve proje yaptırma
işlerini niçin Kamu İhale Yasası kapsamı
dışına çıkarıyorsunuz?
Bu maddedeki bir diğer garipliğe de dikkatlerinizi
çekmek istiyorum. Hükûmet, tasarı ile bir taraftan sözünü ettiğimiz
işlerin Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına
çıkmasını öngörürken, diğer taraftan bu işlere
uygulanacak ihale mevzuatının Kamu İhale Kurumunun görüşü
alınarak hazırlanacağını öngördüğüne tekrar
dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Başlangıçta ifade ettiğim gerekçeyle önergeme
destek vereceğiniz ümidiyle, yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu
MADDE 4-
BAŞKAN Madde üzerinde üç adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının çerçeve 4 üncü maddesinde yer alan ve Devlet
Planlama Teşkilatı müsteşarları ibaresinin ile Devlet
Planlama Teşkilatı ve Hazine müsteşarları şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin (1) inci
fıkrasında geçen Başbakanlık Müsteşarının
başkanlığında ibaresinden sonra gelmek üzere Genel Kurmay
Başkanlığı temsilcisi ile ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Şenol Bal |
Cemaleddin Uslu |
|
Konya |
İzmir |
Edirne |
|
Abdülkadir
Akcan |
Behiç Çelik |
Hüseyin
Yıldız |
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
Antalya |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı yasa
tasarısının komisyonun kabul ettiği metnin 4. maddesinde
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı ifadesinden sonra gelmek üzere
TMMOB temsilcisi ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ünsal |
Ali Rıza
Öztürk |
Ahmet Küçük |
|
Amasya |
Mersin |
Çanakkale |
|
Tansel
Barış |
|
Abdullah Özer |
|
Kırklareli |
|
Bursa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Ünsal, buyurun efendim.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
Şimdi, 4üncü madde bu Kurulda yer alacak kişileri tadat
ediyor. Ben hem Komisyonun hem de Sayın Bakanın bu maddeye niçin
katılmadıklarını tam anlamış değilim. Burada
ben Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliğinin bir temsilcisinin
olmasını istiyorum. Meteoroloji, Jeoloji, Jeofizik, İnşaat,
Maden, Çevre, Mimarlık, Harita mühendisleri odası bunlar aklıma
gelenler. Dolayısıyla, bunların bulunması gerekiyor.
Sayın Başkan, sayın üyeler; Türkiye'de yaşanan
ve acı faturasını ödediğimiz felaketlerden
aldığımız en temel ders şudur: Sanayileşmede ve
kentleşmede plansız yer seçimi, arazi ve arsa rantına dayalı
imar ve yapılaşma kararları; akıl, plan ve mühendislik
yerine azami kârı ve sömürüyü ilke edinen rant politikaları.
Deprem jeolojik bir gerçeklik olarak yadsınamaz. Biliyoruz ki
deprem kaçınılmaz olarak bir kez daha karşımıza
çıkacak. Bu gerçekliğin bilinmesine karşın bugün
yaşadığımız çevrenin afetlere karşı daha
korumalı ve güvenli, toplumun daha dirençli olduğunu maalesef
söyleyemiyoruz.
Bütün bu gerçekliğimiz, ulusal bir afet
politikamızın zaman geçirilmeden oluşturulmasını
zorunlu kılmaktadır. Bunun için kaybedecek tek bir saniyemiz yok.
Ulusal bir afet politikası için önerilerimiz vardır.
Ülkemizde afet gerçekliği karşısında işlevi ne olursa
olsun herhangi bir afet politikası ve uygulamanın, zarar azaltmadan
bağımsız düşünülmesi mümkün değildir. Aksine,
artık, toplumsal yaşamın içindeki her etkinliğin bir afet
ve zarar azaltma boyutu vardır. Bunun için ilk adım, afete
duyarlı planlamayı sağlamada önemli bir araç olan afet tehlike
planlarının hazırlanmasıdır. Deprem haritaları,
heyelan, duyarlılık ve risk haritaları, çığ
düşmesi ve risk haritaları, su baskını haritaları
gibi.
İkinci bir aşamada da Türkiyenin jeolojisi ve
depremselliği bilinmektedir ama bu verilerin
ayrıntılandırılması ve arazi kullanım
planları açısından kullanılabilir bir nitelik
kazandırılması gerekmektedir.
Bir aşamada da merkezî ve yerel yönetimler
açısından yerleşim ve gelişim alanlarının
jeolojik veriler açısından sınırlama ve
avantajlarını ortaya koyan teknik detaylar içeren kullanım haritalarının
yapılmaları önerilmelidir.
Valilik ve belediyelerin, özellikle deprem riski yüksek
alanlardaki teknik alt yapı ve personel durumunu güçlendirmek, afetlere
karşı hizmet içi eğitim çalışmalarını
organize etmek önemlidir.
Halkın sorunlara karşı
duyarlılığını artırıcı, olumsuz
düşünceleri olumluya dönüştürebilecek ve eylemi sağlayacak
eğitim programlarının uygulanması.
Bu yasada geçen bu önerilerimizin içerisinde en
ağırlıklı konu mühendislik hizmetleri olduğunu
biliyoruz. Dolayısıyla, bu önergemizde de bu mühendislik
hizmetlerinin katılmasını istedik. Dolayısıyla Türkiye
Mimar ve Mühendis Odaları Birliğinin sanırım o Komisyonda
ve Komisyonun arkasında duran heyette mutlaka mimar ve mühendis
arkadaşlarımız vardır, Sayın
Bakanımızın da mimar olduğunu biliyoruz-
dolayısıyla bu örgütün mutlaka, bu Anayasal bir kuruluş olan
örgütün mutlaka bu heyette bulunmasını istiyoruz.
Kanunun zaten daha önceki görüştüğümüz Acil Durum Yüksek
Kurulu, Afet Acil Koordinasyon Kurulu ve en son Deprem Danışma Kurulu
diye üç tane kurul önerilmektedir. Bu üç kurulda da mutlaka mühendis
odaları birliğinin ve bu tadat ettiğimiz oda temsilcilerinin
bulunmasında büyük bir fayda olduğunu görmekteyiz.
Sayın milletvekilleri, bu sayılan, bu söylenen
işlerin hepsi mühendislik hizmetleri ve bilimsel hizmetler. Böyle bilimsel
hizmetlerin içerisinde hem bir sivil toplum örgütü olarak hem de bir yandan
Anayasal kuruluş olarak mimar ve mühendis odalarının
bulunması gerektiğine inanıyoruz.
Dolayısıyla, önergemizin kabulü lehinde oy
kullanmanızı istiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin (1) inci
fıkrasında geçen Başkanlık Müsteşarının
başkanlığında ibaresinden sonra gelmek üzere Genel Kurmay
Başkanlığı temsilcisi ile ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Afet ve acil durumlarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de
Türk silahlı kuvvetlerinin imkânları ağırlıklı olarak
kullanılmaktadır. Sivil asker iş birliği organizasyonu
giderek daha da ağırlık kazanmaktadır. Bu nedenle mevcut
mevzuatta da olduğu üzere bu kurulda Genelkurmay
Başkanlığı temsilcisine yer verilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının çerçeve 4 üncü maddesinde yer alan ve Devlet
Planlama Teşkilatı müsteşarları ibaresinin ile Devlet
Planlama Teşkilatı ve Hazine müsteşarları şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk (İzmir)
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Nakit planlamasındaki rolü dolayısıyla, Hazine
Müsteşarlığının da Afet ve Acil Durum Koordinasyon
Kurulu üyesi olmasının uygun olacağı düşüncesi ile
işbu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddenin başlığını okutuyorum.
Deprem Danışma Kurulu
MADDE 5-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin (1) inci
fıkrasında geçen Yüksek Öğretim Kurulu tarafından
bildirilecek en az on üniversite öğretim üyesi arasından Başkan
tarafından belirlenecek beş üye ibaresinin Yüksek Öğretim
Kurulu tarafından belirlenecek beş üye şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Şenol Bal |
Cemaleddin Uslu |
|
Konya |
İzmir |
Edirne |
|
Abdülkadir
Akcan |
Behiç Çelik |
Hüseyin
Yıldız |
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
Antalya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 5. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Hikmet Erenkaya |
F. Murat Sönmez |
Şahin
Mengü |
|
Kocaeli |
Eskişehir |
Manisa |
|
Rahmi Güner |
Abdullah Özer |
Metin
Arifağaoğlu |
|
Ordu |
Bursa |
Artvin |
Madde 5- (1) Depremden korunmak, deprem zararlarını
azaltmak, deprem sonrası yapılacak faaliyetler hakkında öneriler
sunmak ve depremle ilgili araştırmalar için politikaları ve
öncelikleri belirlemek amacıyla Başkanın
başkanlığında, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
Temsilcisi, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem
Araştırma Enstitüsü Müdürü, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel
Müdürü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
Başkanı, Türkiye Kızılay Derneği Genel
Başkanı, deprem konusunda çalışmaları bulunan ve
Yüksek Öğretim Kurulu tarafından bildirilecek üniversite öğretim
üyesi arasından belirlenecek beş üye ile akredite edilmiş ilgili
sivil toplum kuruluşları tarafından belirlenecek beş üyeden
oluşan Deprem Danışma Kurulu kurulmuştur.
(2) Kurul, yılda en az altı kez toplanır.
Ayrıca, ihtiyaç halinde, Kurul Başkanının
çağrısı üzerine olağanüstü toplanabilir. Kurulun
sekretaryasını Başkanlık yürütür.
(3) Diğer afet türlerine yönelik olarak da Bakanlar Kurulu
kararı ile ilgili kurum ve kuruluşlar, üniversite öğretim
üyeleri ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşan afet
danışma kurulları kurulabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Erenkaya, buyurun.
HİKMET ERENKAYA (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan
kanunun 5inci maddesinde Cumhuriyet Halk Partisi grubu adına söz
almış buluyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Gerçekten bugün görüştüğümüz kanun Türkiye için çok
önemli kanunlardan bir tanesi. Özellikle bütün milletvekili
arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, coğrafi
konumu itibarıyla Türkiyemizin bütün bölgelerinin özellikle deprem riski
ve diğer afetlerle ilgili olumsuz etki altında olduğunu hep
birlikte biliyoruz.
Bu kanun, şu anda buraya gelmeden önce, Cumhuriyet Halk
Partisi grubuna mensup arkadaşlarımız gerçekten ilgili
komisyonlarda çok güzel öneriler sunmuşlar ve buralarda da bizler, yine bu
kanunla ilgili, kanun içerisinde belirli değişiklik
yapılması noktasında önergelerimizi sunduk ama maalesef
diğer kanunlarda olduğu gibi bu kanunda da muhalefet grubundaki önergelerin
reddedildiğini hep birlikte görüyoruz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, özellikle bu
Hükûmetin, bu kanunla ilgili bu tasarı hazırlanırken
şanslı olduğunu görmek istiyorum. Çünkü hepinizin bildiği
gibi 17 Ağustos Kocaeli depremi, 12 Kasım Düzce depremini bu ülke
yaşadı. 17 Ağustos depremini belediye başkanı olarak
yaşayan arkadaşlarınızdan bir tanesiyim. O dönemdeki
aksaklıkları gördüğümüz zaman, özellikle bundan sonraki dönemde
bu aksaklıkların yaşanmaması için, bu iktidarın,
böylesi bir yasayı daha dikkatli çıkarması anlamında
çalışma yapması gerekiyordu, ama görüyoruz ki bu çıkan
yasayla daha önceki yaşanan aksaklıkların
aynısının devam edeceği noktasında Cumhuriyet Halk
Partisi grubu olarak görüşlerimizin olduğunu ifade etmek istiyorum.
17 Ağustos depremini incelediğiniz zaman esasında
yasalardan kaynaklanan ve teknik hatalardan kaynaklanan bir olguyla
yaklaşık 30 bine yakın vatandaşımızı
kaybettik. Ama o günden bu yana baktığımızda, maalesef,
üzülerek ifade ediyorum, 2002 yılında iktidara gelen Hükûmetin o
günden bu yana depremle ilgili sadece Kocaeli bölgesinde değil, diğer
bölgelerde de pek önemli çalışma yaptıklarını söylemek
mümkün değildir. Özellikle Bayındırlık Bakanımız
biraz evvel bir milletvekilimizin sorusu üzerine kendisinin de mimar
olduğunu ifade etti. Ben de, kendim de eski belediye başkanı
olarak, mimar olarak görev yaptım ama üzülerek ifade ediyorum yine
huzurlarınızda: Özellikle 29 Mart seçimlerinden önce hepimiz
televizyonlarda seyrettik, mutlaka Sayın Bakanım da
seyretmiştir; İstanbul, Marmara Bölgesi çok önemli deprem bölgesi
olmasına rağmen, o seçim dönemlerinde İstanbulun belirli
ilçelerinde kaçak yapıların nasıl
yapıldığını -vatandaşların beyanatlarına
göre- televizyonlarda canlı olarak seyrettik hepimiz. Belediyeler tarafından,
belediye başkanları ve yöneticiler tarafından seçim öncesi bu
yapılan kaçak yapılaşmaya göz yumarak daha sonra, seçimlerden
sonra göstermelik olarak yine İstanbulun belirli ilçelerinde bina
yıkımlarını hep birlikte gördük.
Ben burada Sayın Bayındırlık Bakanıma
sormak istiyorum. Kendisi de mimar olduğunu ifade etti. Acaba
İstanbulda televizyonlarda görülen o yıkım
çalışmalarında hangi ilçelerde daha fazla kaçak
yapının olduğunu kendisinin araştırmasını
özellikle buradan rica ediyorum kendisinden.
Yine ayrıca, değerli milletvekili
arkadaşlarım, yasayı yapmak çok kolay. Burada hep birlikte
yasayı, çoğunluğunuz da var, çıkartabilirsiniz ama
uygulamada acaba, pratikte, uygulama noktasında bunu uygulayabilme
imkânınız var mı? Bu çok önemli çünkü şu anda sadece bizim
ilimizde değil, daha önce Bayındırlık
Bakanlığı Afet İşleri Daire
Başkanlığıyla birlikte benim belediye
başkanlığım döneminde yapmış olduğumuz
planlamaların zaman zaman şu aşamada, şu günlerde
bozulduğunu hep birlikte görüyoruz. Özellikle TOKİ, bütün bölgelerde,
Türkiye'nin bütün bölgelerinde yapmış olduğu konutların
imar planlarını uygulamadan, depreme riskli olan bölgeleri hiçe
sayarak, kendi görüşleri çerçevesinde istediği kadar plan tadilatını
yapabiliyor, istediği gibi yoğunluk artışını yapabiliyor,
aynı zamanda istediği kadar kat adedi yapma imkânına sahip.
Yine aynı şekilde, belediyelerimiz, yine bazı
bölgelerde imar planlarında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HİKMET ERENKAYA (Devamla)
deprem riskini
taşımasına rağmen, aynı şekilde
vatandaşın imar planlarında 1 numaralı parselde 4 kat olan
bölgelerde yine belediyelerimiz ve TOKİnin o aynı 2nci
numaralı parselde 15 kata kadar bina yaptığını hep
birlikte görüyoruz.
Özellikle, diğer arkadaşlarımızın ifade
ettiği gibi
Tabii, beş dakikada bu kanun üzerinde konuşmak
kolay değil. Ama şunu rica ediyorum özellikle şu anda
arkadaşlarımızdan: Sivil toplum örgütlerinin en önemli
unsurları depremle ilgili, Türkiye mimar ve mühendisler
odalarıdır. Eğer siz yerelde odaları yok sayarsanız,
bu kanunu çıkarsanız dahi yerelde başarılı olma
şansınız yoktur, deprem risklerini azaltma
şansınız da asla ve asla yoktur. Yani burada kanun
çıktığında önemli olan, yerel yönetimleri bu konuda
zorlayıcı önlemler alarak kanunun uygulanma noktasında sizin de
bir çaba göstermeniz lazım olduğunu burada söylemek istiyorum. Aksi
takdirde, çıkardığınız kanunun sadece kâğıt
üzerinde kalacağı ve toplumun belirli kesimlerindeki
sıkıntıları önleme noktasında hiçbir etkisinin
olmayacağı düşüncesindeyim şu anda.
O anlamda, biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, belki
birimleri birleştirme noktasında ilk bakışta iyi görüntü
verse bile uzun vadeli süreç içerisinde bu yasanın uygulanmasında
sıkıntılar olacağını burada belirtiyorum.
Önergemizi; daha önceki önergelerde olduğu gibi,
çoğunluğu olduğu için zaten kabullenme noktasında
değil ama önergemizin bu kabulü noktasında ben önerilerimi sunuyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin (1) inci
fıkrasında geçen Yüksek Öğretim Kurulu tarafından
bildirilecek en az on üniversite öğretim üyesi arasından Başkan
tarafından belirlenecek beş üye ibaresinin Yüksek Öğretim
Kurulu tarafından belirlenecek beş üye şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Deprem Danışma Kurulunda görev alacak YÖK
temsilcilerinin doğrudan YÖK tarafından belirlenmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddenin başlığını okutuyorum:
Başkanlık teşkilatı
MADDE 6-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 6. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve ekli (I)
sayılı cetvelin yapılan değişikliğe göre
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ünsal |
Vahap Seçer |
F. Murat Sönmez
|
|
Amasya |
Mersin |
Eskişehir |
|
M. Rıza
Yalçınkaya |
Abdullah Özer |
Metin
Arifağaoğlu |
|
Bartın |
Bursa |
Artvin |
Madde 6- (1) Başkanlık teşkilatı
aşağıdaki hizmet birimlerinden oluşur:
a) Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi
Başkanlığı,
b) Müdahale Dairesi Başkanlığı,
c) İyileştirme Dairesi Başkanlığı,
ç) Sivil Savunma Dairesi Başkanlığı,
d) Deprem Dairesi Başkanlığı,
e) Lojistik Dairesi Başkanlığı,
f) Yönetim Hizmetleri Dairesi Başkanlığı.
(2) Başkanlığın teşkilat yapısı
ekli (I) sayılı
cetvelde gösterilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ
(Balıkesir) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Rıza Yalçınkaya
konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yalçınkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 293 sıra
sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 6ncı maddesi üzerine vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye deprem, su
baskını, heyelan, yangın, çığ, meteorolojik afet gibi
büyük can ve mal kaybına yol açan afetlerle çok yoğun olarak
karşılaşan ülkelerin başında gelmektedir. Afetlere
karşı alınması gereken tedbirler konusunda pek çok
çalışmalar yapılmakla birlikte bunların yeterli
olduğunu söylemek de mümkün değildir. Bazı illerimizde
doğal afetlere karşı tedbirler alınmak istense de,
maalesef, projeler ödenek yetersizlikleri nedeniyle bir türlü
bitirilememektedir. Örneğin, 22 Mayıs 1998 tarihinde Bartın
ilimiz büyük bir sel felaketi yaşamış olup ilin yüzde 80i ve
2.800e yakın ev ve iş yeri sular altında
kalmıştır. Bartın halkı maddi ve manevi olarak büyük
zarara uğramıştır. O günden bu yana her yağmur
yağışında halkımız tedirgin olmaktadır.
İlimizde yaşanan büyük sel felaketinin üzerinden on bir yıl
geçmesine rağmen Bartın halkı sel tedirginliğini hâlâ üzerinden
atabilmiş değildir. Bu tedirginliğin sebebi de bir daha sel
felaketinin yaşanmaması için planlanan ve 1995 yılında
yatırım programına alınan ve inşaatına
başlanan Kirazlıköprü Barajının hâlâ bitirilememiş
olması ve ödenek yetersizliği nedeniyle 2013 yılında
bitirilmesinin öngörülmesidir. Bunun haricinde Bartında sel felaketinin
önlenmesine yönelik Bartın Irmağının dere
yataklarının ıslahı ve ırmak ağzının
genişletilmesi için başlatılan TEFER Projesi
çalışmaları da yarım kalmış,
tamamlanamamıştır. Dolayısıyla bu çalışmalar
bitirilemediği için Bartın halkı her an bir sel felaketi
tehlikesiyle yüz yüzedir.
Türkiyede, sağlıksız yapılaşma ve ranta
dayalı imar tadilatları ile çarpık kentleşme nedeniyle
meydana gelen afetler ve depremler sonucu can ve mal kayıpları daha
yüksek oranlarda yaşanmaktadır. Bu nedenle, İmar
Yasasının, Afetler Yasasının, Yerel Yönetimler
Yasasının bütünsellik içerisinde ele alınması afetler
açısından büyük önem arz etmektedir. Afete karşı önlem
almada önemli olan kriz yönetimi değil, risk yönetimidir. Bir diğer
deyişle, afet anı değil, afet öncesi tedbirler önemlidir. Genel
olarak riskin azaltılması için, bir, tehlikenin
azaltılması; iki, hasar görebilirliğin azaltılması ve
üç, hasar görebilecek unsurun değerinin azaltılması gerekir.
Ülkemizde afete duyarlı planlamayı sağlamada önemli
olan, afet tehlike ve risk haritalarının ivedilikle
hazırlanması ve deprem riski yüksek olan yerlerde yerel yönetimlerin
teknik altyapısının ve personel durumlarının
güçlendirilmesinin, teknik personel istihdamını artırıcı
önlemler alınmasının ve afetlere, depremlere ve acil durumlara
karşı hizmet içi eğitim çalışmalarının
organize edilmesi gerekmektedir. Felaketin gelmesi beklenmemeli, felaketleri
önleyici tedbirler en baştan alınmalıdır.
Deprem açısından ele aldığımızda
Türkiye aktif bir deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır.
Ülkemizin 81 ilinden 55i birinci derecede deprem bölgesinde bulunması,
ancak depremlerle birinci dereceden bağlı bulunan Yapı Denetim
Yasasının yalnızca 19 ili kapsaması bile tek
başına depreme bakışın yetersizliğine
ilişkin bir ipucu sunmaktadır. Deprem Şûrası, Ulusal Deprem
Konseyi gibi bilimsel esasa dayalı girişimlerin devre
dışı bırakılması ise bir diğer göstergedir.
Dolayısıyla, ülkemiz için kısa ve uzun vadede tüm doğal
afetleri kapsayacak esaslı bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Aksi
takdirde, yapılacak dar kapsamlı düzenlemeler yaraya ilaç olmaktan
çok uzaktır. Sonuçta bazı şeyleri düzeltmeden yeni bir
Başkanlık oluşturmanın afetler konusunda çok yeterli
olacağını düşünmek iyimserlikten öteye gitmeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bu tasarıyla, aynı görevi yapmakta olan
İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil Savunma
Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel
Müdürlüğü ile Başbakanlığa bağlı Acil Yardım
Genel Müdürlüğünün bir çatı altında toplanması
hedeflenmektedir. Tasarının 6ncı maddesinde Başkanlık
teşkilatının hangi hizmet birimlerinden oluşacağı
tanımlanmış, İçişleri Bakanlığı Sivil
Savunma Genel Müdürlüğü teşkilat yapısında yer alan daire
başkanlıklarının adı değişikliğe
uğratılarak tasarıda daire başkanlıkları yeni
adıyla yer almıştır.
İçişleri Bakanlığına bağlı
Sivil Savunma Genel Müdürlüğü afetler konusunda gerekli tecrübeleri
kazanmış, çalışmalarını yapmış, örgüt
yapısını oluşturmuşken yeniden bir yapılanmaya
gidilmesi, yeniden bir başkanlık oluşturulması ne kadar
doğru olur? İçişleri Bakanlığına bağlı
olarak Sivil Savunma Genel Müdürlüğünün teşkilat yapısına
diğer iki genel müdürlüğün de teşkilatları katılarak
bu teşkilat yapılarının geliştirilmesi sağlanarak
afet ve acil durum yönetimi başkanlığının
oluşturulmasının daha kolay, daha anlaşılır, daha
ekonomik olacağı kanaatini taşımaktayım. Şimdi
yeni bir teşkilat yapısı oluşturularak yeni bina bulmak,
yeni personel, yeni büro malzemeleri almak, devletimize yeni bir külfet
getirecektir. Kurulmuş yapıyı bozmak kolay olabilir ama bu
yapıyı yeniden oluşturmak -ki, böylesi önemli bir konuda- daha
da zor olacaktır.
BAŞKAN Sayın Yalçınkaya, bakınız, bir
dakikalık süreniz bir dakika kırk saniyeyi buldu. Lütfen
toparlayınız, konuşmanızı tamamlayınız.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla) Şimdi bu teşkilatla
birlikte, Türkiye Acil Durum Genel Müdürlüğü, Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Müdürlüğü
teşkilatları lağvedilerek, yerine, isimleri
değiştirilen ve yeni gibi gösterilerek kurulacak olan
başkanlığa bağlı daire başkanlıkları ve
yeni kadrolar ihdas edilmektedir. Yani bugüne kadar bu işle
uğraşanlar, emek verenler, bu kanunla başka görevlerde
çalışmaya zorlanmakta ve yeni, tecrübesiz bir kadroyla afet ve acil
durum yönetimi başkanlığı kurulması
amaçlanmaktadır.
Bu tasarının bu hâliyle çok faydalı
olacağı kanaatini taşımıyorum ve bu
tasarının oldubittiye getirilmeden, üzerinde daha çok
düşünülmesi, tartışılması gerektiğine inanıyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddenin başlığını okutuyorum:
Başkanın görevleri
MADDE 7-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 7. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Hüseyin Ünsal |
Ali Oksal |
Şahin
Mengü |
|
Amasya |
Mersin |
Manisa |
|
Ergün
Aydoğan |
Algan
Hacaloğlu |
Tacidar Seyhan |
|
Balıkesir |
İstanbul |
Adana |
Madde 7- (1) Başkan, Başkanlığın en üst
amiridir ve görevleri şunlardır:
a) Başkalık hizmetlerini mevzuat hükümlerine,
kalkınma planları ve yıllık programlara,
Başkanlığın amaç ve politikalarına, stratejik
planlarına, performans ölçütlerine, hizmet kalite ve standartlarına
ve bütünleşik afet yönetimi ilkesine uygun olarak yürütmek,
b) Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulunun toplanması
amacıyla Kurul Başkanına öneride bulunmak,
c) Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu, Afet ve Acil Durum
Koordinasyon Kurulu ile Deprem Danışma Kurulunun sekreterya
hizmetlerinin mevzuat hükümlerine göre yürütmek,
ç) Afet ve acil durum hallerinde müdahaleyi koordine etmek ve üst
makamları bilgilendirmek,
d) Sivil savunma arama ve kurtarma birlik müdürlüklerinin görev
yerlerini, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum
kuruluşları ile koordine ederek belirlemek,
e)10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi
ve Kontrol Kanunu uyarınca bir iç denetçi atamak,
f) Resmî ve özel kurum ve kuruluşlar ile ilişkileri yürütmek,
g) Basın ve halkla ilişkiler faaliyetlerini planlamak ve
yürütmek,
ğ) Başkanlığın yıllık
çalışma raporu ve eylem planını hazırlamak,
h) Başbakan veya ilgili bakan tarafından verilecek
benzeri görevleri yapmak.
(2) Başkan, bu Kanunda belirtilen hizmetlerin yürütülmesinden
Başbakana karşı sorumludur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İlgili madde başkanın görevlerini
tanımlamış ancak ben daha çok bu bölümde
Bir yapı
oluşturuluyor değerli arkadaşlarım. Yapının
nasıl oluşturulduğundan, yapının ne olduğundan
çok işin nasıl yapıldığı önemlidir. Türkiyede
bir alışkanlığımız var. Eğer bu kurum
yapamıyorsa İşi alalım, başka bir kuruma devredelim.
Oysa, önemli olan, kuruma nitelik kazandırmaktır. Kurumun
niteliği aslında programın başlangıcından belli
olur.
Bakın, bu yapı içerisinde bir eğitim bölümü,
eğitim programı detaylarıyla tanımlanmamış,
dolayısıyla bizim Türkiyede afet öncesi ve sonrası bir
eğitim sorunu hâline gelmiştir. Ben isterdim ki ders
kitaplarımızda daha öncelikli olarak afet yönetimi ve afet
eğitimi verilsin ve isterdim ki birçok mühendislik dallarımız
ikinci yıldan sonra
Nasıl elektrik mühendisliği
ayrılıyorsa afet yönetimi bir mühendislik dalı olsun. Bunu
dikkate almak lazım arkadaşlar. Özellikle deprem riski yüzde
90ın üzerinde olan yerlerde bu mühendislik ve bilim dalına
ihtiyacı var, her ülkenin var.
Bakın, şimdi başkan seçeceğiz,
başkanın görevlerini tanımlıyoruz. Bu kadar
yapıyı koordine edecek kişiyi, nitelikli kişiyi nereden
bulacaksınız? Bir tek üniversite eğitimi almak yetmiyor.
Koyarsınız, niteliklerini yazarsanız, Falan falan yerlerden
mezun olan kişi. dersiniz ama buna bir de eğitim lazım, bir
doktora lazım, mutlaka yetişkin insan ihtiyacını buradan
karşılamak lazım.
Bakın değerli arkadaşlarım, deprem yönetimini,
öncesinde nasıl yapıyoruz? Yapı denetimiyle yapıyoruz.
Bizde her şey usulüne göre yönetiliyor. Yapı denetimini kurduk. Bir
denetleme müşavirlik firması var ama denetleme müşavirlik
firmasının üzerinde bir başka denetim kurumu yok. Zayıf,
cılız; devlet orada âciz kalmış; yapı denetim
firmalarımızın büyük bir bölümü dökülüyor. Biz de depremle
mücadele ettiğimizi zannediyoruz. İyi ve doğru yapanlara
haksızlık olmasın, onları bir yere koyalım ama
ülkemizde yapı denetiminin büyük bir çoğunluğu mimarın
belli bir zamanda, mühendisin belli bir zamanda imza atmaya gitmesiyle
gerçekleşiyor. Böyle ciddiyetsiz bir üst yönetim
anlayışıyla, böyle büyük bir istismarı birlikte
yaşarsanız, deprem öncesinden deprem sonrasını felakete
dönüştürürsünüz. Aynı şey şimdi var. Üst denetleme
kurulları belli değil. Kurumların görevlerini birleştirmek
bunu bir adım ileriye götürmez değerli arkadaşlar. Burada yapmamız
gereken, kurumlara sonuna kadar bir nitelik kazandırmaktır.
İkincisi, özellikle afet ve felaket sonrasındaki
koordinasyona bakıyoruz, son derece deneyimsiz. Üç tane tatbikatla bu
iş yapılmıyor değerli arkadaşlarım. Bir de
siyaset bu işin içerisine girdiği zaman liyakati öldürüyor. Liyakatin
olmadığı yerde temiz, dürüst, nitelikli yönetim olmaz. Mutlaka
liyakate önem vereceksiniz.
Bakın, Türkiyedeki kurtarma çalışmalarına
bakıyoruz, her şey bir panik içerisinde. Kurtarmanın ilk günü
kimin başta olduğu, kimin nereden sorumlu olduğu konusunda ciddi
bir organizasyon eksikliği var. En son kurtarma operasyonunu -çok büyük
bir afet, Allah korusun, önümüze gelmedi ama- en son depremde bir kötü kurtarma
operasyonu yaşamıştık ama bir helikopter kazasında bir
kurtarma operasyonu yaşadık. Kriz masasında kimseyi
bulamadınız maalesef. Krizin sorumlusu belli değil. Biz de bir
siyasetçi olarak bölgeye akın etmeye çok hevesliyiz. Gidiyor zaten, bir
yetkili gittiği zaman orada işin başında
uğraşması gereken kişiler giden yetkiliyi karşılamakla
uğraşıyor bizde. Konvoyda biz protokole takılacağız
diye kurtarma işini unutuyoruz. Bu da büyük felaket. Dikkat etmek
lazım.
Öncelikle, biz siyasi denetimlerimizi, siyasi gezilerimizi
yaparken herkesin görev başında, görevden uzaklaşmadan o
disipline uymalarını sağlayacak bir sistemi oturtmamız lazım.
Elbette gidelim sahip çıkalım ama oradaki kriz masası herkesin
ulaşacağı kriz masaları olmalı, bölgesel nitelik
kazandırmalı, bölgesel eğitimler yapılmalı, bu
eğitimlerin kurumsal niteliğe kavuşturulması
sağlanmalı. Bunun dışında üniversitelerimizde mutlaka
mühendislik alanlarında afet ve deprem yönetimi konularında özel
bölümleri çoğaltalım ve bu eğitimler verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Seyhan,
konuşmanızı tamamlayınız.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) Ve en önemli şey değerli
arkadaşlar, afet yönetimi konusunda görevlendirilecek kişilerin
liyakatine ve deneyimine önem verilmelidir. Bilgisayar başında oturan
kişiden başkanlık müessesesine gelen kişiye kadar işin
bilincinde olanlar, toplumsal sorumluluğunun farkında olanlar, toplum
psikolojisini algılayabilecekler, yapı ve afet sonrası
yardım denetimini sağlayabilecek kişiler olmalıdır.
Ben, bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergeye destek istiyorum değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci maddenin başlığını okutuyorum:
Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı
MADDE 8-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin (1) inci
fıkrasının (ç) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Mustafa Enöz |
Şenol Bal |
|
Konya |
Manisa |
İzmir |
|
Behiç Çelik |
Cemaleddin Uslu
|
Alim
Işık |
|
Mersin |
Edirne |
Kütahya |
|
Hüseyin
Yıldız |
Abdülkadir
Akcan |
Osman
Durmuş |
|
Antalya |
Afyonkarahisar |
Kırıkkale |
|
|
Akif Akkuş |
|
|
|
Mersin |
|
ç) Afet ve acil durum hallerinde yapılacak ayni, nakdi ve
insani yardımların esaslarını belirlemek,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 8. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Halil Ünlütepe |
Ahmet Küçük |
Ali Rıza
Öztürk |
|
Afyonkarahisar |
Çanakkale |
Mersin |
|
Ali Koçal |
|
Algan
Hacaloğlu |
|
Zonguldak |
|
İstanbul |
Madde 8- (1) Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Ülke düzeyinde uygulanacak afet ve acil durum müdahale, risk
yönetimi ve zarar azaltma planlarını yapmak veya yaptırmak,
b) Muhtemel afet ve acil durum bölgelerini tespit etmek ve
önleyici tedbirleri ilan etmek,
c) Zarara uğraması muhtemel yerlerin plan, proje ve imar
esaslarını belirlemek,
ç) İlan edilen önleyici tedbirler ile zarara
uğraması muhtemel yerler için belirlenen plan, proje ve imar
esaslarının uygulanmasını izlemek,
d) Ayni, nakdi ve insani yardım esaslarını
belirlemek,
e) Afet ve acil durumlar hakkında halkı bilgilendirme,
bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları yapmak,
f) Yurtiçi ve yurtdışında meydana gelen afet ve
acil durumlarla ilgili bilgileri toplamak ve değerlendirmek,
g) Afet ve acil durum yönetim merkezlerinin, ortak haberleşme
ve bilgi sistemlerinin standardını belirlemek ve denetlemek,
ğ) Afet ve Acil Durum Eğitim Merkezinin iş ve
işlemlerini yürütmek,
h) Afet ve acil durumlara ilişkin;
1) Yönetim stratejilerini belirlemek,
2) Her türlü bilgi, haberleşme, tahmin ve erken uyarı
sistemlerini kurmak ve işletmek,
3) Kamu yatırımları ile personel ihtiyacı konusunda
ilgili kurumlara öneride bulunmak,
4) Eğitim faaliyetleri ve tatbikatları yapmak veya
yaptırmak,
5) Sigorta hizmetlerinin geliştirilmesi ve
yaygınlaştırılmasını sağlamak,
6) Hizmet standartlarını ve akreditasyon
esaslarını belirlemek ve denetlemek,
ı) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri
yapmak.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Ünlütepe, buyurun efendim.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Vermiş olduğumuz önerge hakkında bilgi aktarmak üzere söz almış
bulunuyorum.
Öncelikle, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Yasa Tasarısı kendi içinde ciddi sorunlar yaratacak olan
birtakım düzenlemeler getirmektedir. Bunlardan bir tanesi -o konu üzerinde
durmak lazım- Anayasanın 127nci maddesi açısından
sorunları olan bir yasal düzenlemedir. Bu, komisyonlarda yeterince
tartışılmadı gibi geldi bana. Ayrıca, bu yasa
çözümleri sonuçlandıran, sorunları sonuçlandıran bir yasa değil,
bünyesinde yeni sorunlar yaratacak olan bir düzenlemedir. Bu nedenle
endişelerimizi paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye doğal afetlerle
sık sık karşı karşıya kalan bir ülkedir. Benim
ilim de deprem bölgesi olan illerden birisidir, hem 2001 hem de 1995
yıllarında iki büyük deprem geçirmiştir. 2002 depreminin
yarattığı sorunlar hâlâ daha ilimizde çözümlenememiştir.
Bunu çözümleyemeyenlerin başında da maalesef yeni sorunların
yaratılmasına da neden olan Bayındırlık
Bakanlığı gelmektedir.
Bakın, size bir örnek vermek istiyorum: 2003
yılında Sayın Bakan Zeki Ergezen. O bölgede afet
konutlarının yapımıyla ilgili konutların yer tespiti
yapılıyor. Yer tespiti nasıl yapılacaktır? Elbette yer
tespitiyle öncelikle zemin etütleri yapılmış,
dayanıklı, uygun olan bölgelere konutların yapılması
gerekir. Bununla ilgili olarak sorduğum soruya Sayın Bakanın
yanıtı şu: Yer seçimi işlemleri
Bakanlığımızın Afet İşleri Genel
Müdürlüğünce yapılmaktadır. Tespit edilen yer neresi? Dere
yatağı. Peki, bununla ilgili rapor düzenlemesinde yapısı
aynen şu, bilgi notu Arsa Ofisinin: Zemin genelde iri bloklu,
çakıllı, kumlu olup yer yer çukurlara rastlanmaktadır. Böyle
bir yere siz konut yaptırabilir misiniz? Böyle bir yerin konutunun
seçimini Bayındırlık Bakanlığı yapabilir mi? Bana
göre asıl sorun Bakanlık. Bakanlık, bu insanları yeniden
bir sel felaketi geldiğinde ölümle karşı karşıya
bırakıyor. Yeri tespit eden Bakanlık, Buraya
yapacaksınız. diyen Bakanlık.
Şimdi gelirken bir arkadaşım beni uyardı,
Bizim oralarda bir özdeyiş vardır. Dere kenarına ev yaparsan
sel için yaparsın. dedi. İşte, doğal bir deprem sonucunda
konutları yıkılan kişilerin yeni konut
alanlarının tespitinde Bakanlığımız dere içini
seçti ve konutlar oraya yapıldı.
Yine bu konudaki kendi bölgemle ilgili bir sorunu daha sizlerle
paylaşmak istiyorum: O deprem bölgesinde pek çok çiftçimizin
ahırları yıkıldı, samanlıkları
yıkıldı, kullanılamaz bir hâle geldi. O dönem Bakanlık
Biz sizin ahırlarınızı yapacağız ve ihtiyacınızı
karşılayacağız. diyerek yurttaşları
borçlandırdı, senet aldı ellerinden. Sene 2009, daha buralar
yapılmadı. Senetler Bayındırlık
Bakanlığında. Özel bir kişi olsa hakkında dava
açılırdı. Bu insanların daha ahırları
yapılmadı yedi yıldır. Afyon bölgesi
hayvancılıkla geçinen bir bölge, bu insanlar hayvanlarını
nerede besleyecek?
Sayın Bakan yine Zeki Ergezen, verdiği yanıt
-elbette Bakanın verdiği yanıtlara güvenmek zorundayız,
güvenmek zorundasınız ve ben Bakanın sözünü o bölgelerde gittim
söyledim-: 2005 yılında sonuçlanacak. Sene 2009
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Bağlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünlütepe.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Yani açıkçası, ne kadar
düzgün yasal düzenlemeler yapmaya çalışırsanız
çalışın, Türkiyedeki en büyük sıkıntı
Bakanlıktaki yanlış kadrolaşma ve sorunlara bilimsel
açıdan bakmamanın getirdiği sıkıntılardır.
Demin de söyledim, bu yasa kendi bünyesinde ciddi
sıkıntılar doğuran bir yasa. Arama ve kurtarma birlikleri
on bir ilde yapılmıştı, on bir bölgede vardı. On bir
bölgeden şimdi siz bunları yerel yönetimlere bağlıyorsunuz,
il özel idarelerine bağlıyorsunuz. Zaman zaman, başka bir alanda
bir felaket olursa kimin gideceğinde, nasıl gidileceğinde, ne
şekilde gidileceğinde açıkçası idari açıdan ciddi
sıkıntılar doğacaktır. Bunların aşılması
gerekir. Örneğin, bizim ilimizde afet ve kurtarma birliği var.
Konyadaki bir binanın çöküşünde Afyondaki ekip gitmiştir,
Burdurdakine Afyondaki ekip gitmiştir, başarılı bir
çalışma yapmıştır. Siz çatıda yeni bir
düzenlemeye, yeni bir yapılaşmaya gidiyoruz derseniz, bu
doğrudan doğruya bir kadrolaşmanın getireceği bir
olaydır diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Bu duygu ve düşüncelerle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. Önergemize destek olmanızı
rica ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünlütepe.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 8 inci maddesinin (i) inci
fıkrasının (ç) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
ç) Afet ve acil durum hallerinde yapılacak ayni, nakdi ve
insani yardımların esaslarını belirlemek,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum) Katılmıyoruz
Sayın Başkan
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İfadenin daha anlaşılır hâle getirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddenin başlığını okutuyorum:
Müdahale Dairesi Başkanlığı
MADDE 9-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 9. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Rahmi Güner |
Ergün
Aydoğan |
Abdullah Özer |
|
Ordu |
Balıkesir |
Bursa |
|
Tacidar Seyhan |
Birgen
Keleş |
Metin
Arifağaoğlu |
|
Adana |
İstanbul |
Artvin |
Madde 9- (1) Müdahale Dairesi
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Afet ve acil durum esnasında kamu, özel ve sivil toplum
kuruluşları, yabancı kişi ve kuruluşlara ait her türlü
kaynakları değerlendirerek afet veya acil durumun etkilerini
gidermeye yönelik müdahale çalışmalarını yürütmek,
b) Başbakanlık afet ve acil durum yönetimi merkezini
idare etmek,
c) Kamu kurum ve kuruluşları ile illerde afet ve acil
durum yönetimi merkezlerinin açılması ve yönetilmesini sağlamak,
ç) İtfaiye, arama ve kurtarma hizmetlerinin
standartlarını belirlemek,
d) İtfaiye, arama ve kurtarma hizmeti veren kurum ve
kuruluşlarla işbirliği yapmak,
e) Gönüllü itfaiye ile arama ve kurtarma hizmetlerini düzenlemek
ve teşvik etmek,
f) Koruyucu ve kurtarıcı faaliyetleri planlamak ve
yürütmek,
g) Afet ve acil duruma ilişkin anlaşmalarla verilen görevleri
yürütmek,
ğ) Yabancı devletlerle ve uluslararası
kuruluşlarla görev alanına giren konularda işbirliği
yapmak,
h) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak.
(2) Başkanlık, yurtiçinde ve yurtdışında
meydana gelen afet ve acil durumlara ilişkin yardım kampanyaları
düzenleyebilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Güner, konuşacak
mısınız?
RAHMİ GÜNER (Ordu) Evet.
BAŞKAN Buyurun efendim.
RAHMİ GÜNER (Ordu) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 9uncu maddesi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Ülkemizde afet ve acil durum yönetimini gerektiren hususlar üç
kurum tarafından yönetil-mekteyken bu kanun ile Başbakanlık Acil
Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü,
İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü
ortadan kaldırılarak Başbakanlığa bağlı
olarak çalışacak ve Başbakanın görevlendireceği bir
bakan vasıtası ile yönetilecek Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı kurulmaktadır. Bunun çıkış
noktası, sanırım
karşılaştığımız afet ve acil durumlar
karşısında yaşadığımız karmaşa,
özellikle yetki karmaşası, koordinasyon bozukluğu ve her türlü
beceriksizlik neticesinde faturanın yine kamu yönetimine çıkarılmasıdır.
Bir noktada yönetimin sağlanması neticesinde bütün bu sorunların
üstesinden gelmek mümkün olmayacaktır. Amaçlanan ile ortaya
çıkarılan yapı, beraberinde daha karmaşık
sorunları getirecektir. Kimi görevleri itibarıyla farklılık
gösteren kurumların birleştirilmesi pratikte yeni yapısal
yönetim problemlerini getirecektir. Ülkemizde yeniden yapılanma sürecinde
yaşanan krizin baş sorumlusu maalesef hep devlet, kamu yönetimi ilan
ediliyor. Bu tasarıyla kamunun yeniden
yapılandırılması operasyonuna afet ve acil durum hizmetleri
de dâhil ediliyor. Bu ve benzeri düzenlemeler ile sosyal devlet
anlayışından biraz daha uzaklaşılmakta ve düzenleyici
devlet anlayışı yerleştirilmektedir. Yeni düzenleme
neticesinde kamuoyunda imar ve afet hizmetlerinin kamusal hizmet olmaktan
çıkarak ticarileşme sürecine girmesi kaygısı
yaşanacaktır.
Sayın milletvekilleri, diğer benzeri düzenlemeler
neticesinde ortaya çıkan tablo bu kaygıların ciddiyetine vurgu
yapmaktadır. Yaşadığımız afetler, başta
deprem, yine birçok yerlerde sel felaketleri, don felaketleri, yangın
felaketleri ülkemizin birçok bölgelerinde devamlı yaşanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, benim bölgem Karadeniz
Bölgesi devamlı sel afetleri olan bir bölgedir ve Karadeniz Bölgesinde bu
sel afetlerinde -şunu açıkça belirtmek istiyorum- kamunun ve devletin
yardımı çok geç gitmektedir.
Yine, değerli arkadaşlarım, kendi bölgemden bir
örnek vermek istiyorum. Bu örnek 2004 yılında yaşanan bir don
felaketidir. Binlerce aile, binlerce üretici sadece o yılın
mahsulünden değil, üç-dört sene o meyve verecek olan, fındık
verecek olan ağaçların tamamen kuruması, yok olması
neticesinde binlerce aile mağdur duruma düşmüştür.
Değerli arkadaşlarım, biz, o zaman, iktidar
partisine, burada bir felaket yaşanmıştır, don afeti yaşanmıştır
diye devamlı baskılar yaptık, halk baskı yaptı. Öyle
bir tespit yapıldı ki kimin zarar gördüğü, kimin zarar
görmediği
Adil bir tespit yapılamadı. Fakat, yapılan tespit,
2004-2005 yıllarında, ne zaman seçim varsa, mahallî seçim varsa,
mahallî seçimden on beş, yirmi gün önce, genel seçim varsa yine on, on
beş, yirmi gün önce, belli bir miktar para aktarılmakta. Yani,
şunu söylemek istiyorum: Mağdur olan bu ailelerin yardımı
beş senedir yerine ulaşmamaktadır. Şu anda 100, 150, 160
trilyon, bir don felaketinden mağdur olan ailelere bu yardım
yapılmamıştır, ne zaman seçim varsa o seçimden önce
yapılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bu şekilde zarar gören
vatandaşlarımıza, bu şekilde felakete uğrayan
vatandaşlarımıza, afetten zarar gören
vatandaşlarımıza yardım yapılacaksa bu bir siyasi
istismar değil, siyasi yatırım da olmamalı ancak o
vatandaşların gereksinimi olan, ihtiyaçları olan çerçevede
yapılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Güner.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bizim teklifimizde diyoruz ki bu şekilde felakete
uğramalarda, sel, afet, deprem gibi birçok şeylerde koordineli bir
yardım yapılmamaktadır. İşte, sunmuş olduğumuz
teklifte, önergede şunu söylüyoruz: Başbakanlık, yurt içinde ve
yurt dışında meydana gelen afet ve acil durumlara ilişkin
yardım kampanyaları düzenleyebilir. diyoruz. Bu yapılan
kampanyalarda bir organizasyon bozukluğu, bir organizasyon
noksanlığı olmaması için, bunun bizzat
Başbakanlık tarafından organize edilmesinde ve bu şekilde
afetzedelere ulaştırılmasında yarar görüyoruz. Tek bu
amaçla bu teklifi verdik. Bu da bir afetten sonraki acil önlemlerin en büyük
göstergesi olacak, yardım olacaktır. Zaten tasarıda gördüğümüz
bir durum. Afetlerin meydana gelmesini önleyici değil, afetlerden sonra ne
yapılması gerektiği şeklinde bir kanun
tasarısıdır. Biz bu yönden de yetersiz buluyoruz.
Ben sözlerimi bitirirken hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Güner.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10uncu maddenin başlığını okutuyorum:
İyileştirme Dairesi Başkanlığı
MADDE 10-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 10. maddesinin madde
başlığının, İyileştirme ve Yeniden
Yapılanma Dairesi Başkanlığı olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ünsal |
Ali İhsan
Köktürk |
Şahin
Mengü |
|
Amasya |
Zonguldak |
Manisa |
|
Halil Ünlütepe |
|
Hakkı Suha
Okay |
|
Afyonkarahisar |
|
Ankara |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin (1) inci
fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Şenol Bal |
Behiç Çelik |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Hüseyin
Yıldız |
Alim
Işık |
Mustafa Enöz |
|
Antalya |
Kütahya |
Manisa |
|
|
Cemaleddin Uslu |
|
|
|
Edirne |
|
b) Afet ve acil durum bölgelerinde geçici yerleşmeyi
sağlamak, zarara uğramış kişilerin tedavi, iaşe,
ibate, sosyal ve psikolojik destek hizmetlerini koordine etmek,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kurumun görevi bentte sayılan iş ve
işlemleri koordine etmek olduğundan buna göre gerekli düzeltme
yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 10. maddesinin madde
başlığının, İyileştirme ve Yeniden
Yapılanma Dairesi Başkanlığı olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Ünsal (Amasya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünsal.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; gerekçemiz şu: Madde
içeriğinde, afet ve acil durum sonrası iyileştirme görevinin
yanında, tamamen afet öncesi normal yaşama döndürme faaliyeti olan
yeniden yapılanma görevine yer verilmiştir. Önergemizle,
Başkanlık adına her iki görevi de kapsayacak şekilde
belirlenmesi amaçlanmıştır.
Tabii burada bizim hassasiyetle üzerinde durduğumuz şey
şu: Bu yasanın sağlıklı bir şekilde
çıkması. Ama gördüğümüz bir gerçek var ki, bu yasayı bu
cuma günü görüşüyoruz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun bu konuya
ne kadar isteksiz olduğunu da görüyoruz. Bunu da üzülerek ifade etmek
istiyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
getirdiğimiz önerilerin, yasanın sağlıklı
çıkmasıyla ilgili, afet gibi önemli bir konuya katkı sunmak için
yaptığımızın da bilinmesinde fayda olduğunu
düşünüyorum. Bizler, görüşülmekte olan yasanın, Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı taslağının,
ihtiyacı karşılamaktan yoksun, sorunları çözmek yerine
beraberinde yeni sorunları da getiren bir tasarı niteliğinde
olduğunu görmekteyiz.
Afetin yarattığı tehlikeler göz önüne alınacak
olursa, hassas bir coğrafyada bulunan ülkemizin yerleşim
alanlarında tehlikelerin önlenmesi, afet risklerinin ve
zararlarının azaltılmasında, en akılcı ve etkin
yöntemin, kriz yönetiminden önce risk yönetimine öncelik veren bir
anlayışın bu yasada hâkim olmasıdır. Bu yasa riski
yönetmemektedir, sadece krizi yönetmek için getirilmiş bir yasadır.
Oysaki tasarı, adından da anlaşılacağı gibi, acil
durum, yani kriz yönetimi, bir başka deyişle, afet sonrası
yapılacak iş ve işlemleri tanımlamaktadır. Afet öncesi
zarar azaltma işlemlerinin yapılacağı mühendislik
hizmetlerinin tanımlanmadığı ve kurumsal yapıda da yer
almadığı görülmektedir.
Tasarıda afet yönetiminin tek çatı altında yeniden
yapılandırılması ilk bakışta olumlu bir gelişme
olarak görülmektedir ama ülkemizin afet potansiyeli göz önüne
alındığında yetersiz kaldığı da
ortadadır. Mevcut genel müdürlüklerin eleman, deneyim ve bilgi birikiminin
birleştirilerek koordineli çalışması yerine bu
kurumların lağvedilerek daha düşük elaman sayısıyla
çekirdek bir kadrodan oluşan bir konumla -ki, bu kadronun kimlerden
oluşacağını anlamakta da zorluk çekmiyoruz- bir çözüm
getirmeyecektir. Bu yolla afet hizmeti gören temel kurumlarda elli yılı
aşkın bir süredir oluşmuş bilgi birikimi, deneyimi
sıfırlanmaktadır. Hizmetler satın almaya dönük bir
düzenlemeye doğru piyasacı anlayışla sürdürülecektir.
Taslağın diğer önemli bir eksiği de
araştırma ve geliştirme boyutudur yani ARGE boyutudur. Ülkemizin
jeolojik, jeomorfolojik yapısı ve meteorolojik özellikleri
değişik afet türlerinin yaygın olarak yaşanmasına
neden olmaktadır. Bu afetleri araştıran, afet zararlarının
önlenmesi için alınabilecek mühendislik önlemlerini ortaya koyan bilimsel
araştırmaların yapıldığı bir biçimin
oluşturulması konusunda ilke düzeyinde bile bir vurguya yasada
rastlanılmamaktadır.
Afetlerle mücadelenin temel araçlarından biri de ekonomik
kaynaklardır. Afetlere karşı direnebilme ve ileride
doğabilecek risklere karşı kalkınmasını güvence
altına almak için her yıl bütçenin yüzde 3ünün zarar azaltma
harcamalarına ayrılması gerekmektedir yani bunun için bir afet
fonu oluşturulmalıdır.
Çağdaş afet yönetim sisteminin en önemli evrelerinden
biri olan yeniden inşa evresi taslakta sadece adıyla
anılmaktadır ve devre dışı
bırakılmıştır. Bu bir sosyal devlet anlayışından
uzaklaşma anlamına gelmektedir.
Taslakta gözlenen temel eksiklerden biri de anayasal
kuruluşlar olan meslek odalarından -bir kez daha söylüyorum- hiç söz
edilmemesidir. Dolayısıyla Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliğinin ve onlara bağlı meslek odalarının bu taslak
içerisinde yer almaması, basit bir sivil toplum örgütü, sivil toplum
kuruluşları olarak söz edilmesi kabul edilecek bir durum
değildir ve her şeyden önemlisi, afet yönetim sistemi kurumsal
yapılanma ve mevzuatı ile birlikte bir bütün hâlinde işleyen bir
sistemdir. Yürürlükte 7269 sayılı Afet Yasası ve ilgili mevzuatta
gerekli değişiklikler yapılmadan kurumsal yapılanmaya
gidilmesi gerçek bir sonuç vermeyecek, doğabilecek afet sorunlarına
da çözüm getirmeyeceği de ortadadır.
Dolayısıyla önergemizin lehinde oy
kullanılmasını talep ediyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddenin başlığını okutuyorum:
Sivil Savunma Dairesi Başkanlığı
MADDE 11-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesinin (1) inci
fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Şenol Bal |
Behiç Çelik |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Cemaleddin Uslu
|
Mustafa Enöz |
Hüseyin
Yıldız |
|
Edirne |
Manisa |
Antalya |
|
Alim
Işık |
Abdülkadir
Akcan |
Akif Akkuş |
|
Kütahya |
Afyonkarahisar |
Mersin |
c) Seferberlik ve savaş hazırlıklarında
ihtiyaç duyulacak sivil kaynakların envanterini güncel tutmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Zekeriya
Akıncı |
İsa Gök |
Fehmi Murat
Sönmez |
|
Ankara |
Mersin |
Eskişehir |
|
Rahmi Güner |
Vahap Seçer |
Şahin
Mengü |
|
Ordu |
Mersin |
Manisa |
Madde 11- (1) Sivil Savunma Dairesi
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlarda
sivil savunma hizmetlerini planlamak, uygulamak ve denetlemek,
b) Her türlü silahsız koruyucu ve kurtarıcı
tedbirleri, acil kurtarma ve ilk yardım faaliyetlerini planlamak ve
yürütmek,
c) Seferberlik ve savaş hazırlıklarında
ihtiyaç duyulacak sivil kaynakları tespit etmek,
ç) Sivil savunma gayretlerinin halk tarafından desteklenmesi
ve halkın moralinin korunmasını sağlamaya yönelik
çalışmalar yapmak,
d) Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddelerin meydana
getireceği tehlikelere karşı alınacak önlemleri ve
yapılacak çalışmaları tespit etmek ve bunlarla ilgili
bakanlık, kamu ve özel kurum ve kuruluşlar arasında
koordinasyonu sağlamak,
e) Hayati önem taşıyan her türlü resmi ve özel tesis ve
kuruluşların korunması ve faaliyetlerinin devamını
sağlayacak iyileştirmeleri yapmak,
f) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akıncı.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısıyla ilgili kimi
kaygılarımızı arkadaşlarım ve ben ifade etmeye
çalışıyoruz ama bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum.
AKPnin iktidar olduğu yedi yıldan beri yapılan çok çeşitli
düzenlemelerle -ki bu benzerlerinden birisidir- ülkemizin kimisi cumhuriyetle
yaşıt kimisi cumhuriyetin emaneti olan temel kurum ve
kuruluşlarının bazen satılarak bazen kapatılarak,
kimilerininse hizmet devri veya birleştirme yoluyla işlevsiz hâle
getirilmekte olduğuna tanık oluyoruz. Durmak yok, yola devam.
dediniz. Çok şükür, bu yolda sıra sata sata mayınlı
sınır arazilerine, kapata kapata da Afet İşlerine kadar
geldiniz. Tebrik ediyoruz.
Bu bağlamda bazı hizmetler de yerele devredilerek
altından kalkılmaz hâle getiriliyor. Bazen yeni kadro
ihdaslarıyla ele geçirme operasyonlarının son
rötuşları yapılıyor. Ama diğer yandan da
yıllarını bu kurumlara vermiş personel perişan oluyor,
ülkenin yetişmiş insan gücü heba ediliyor ki bu yasayla yer yer
yapılan da bu zaten.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde afet hizmetleri
farklı kurumlarca yürütülmektedir. Bu kurumların arasında koordinasyon
olmadığı, bu nedenle işlerin yürümediği konusunda
eleştiriler hep olmuştur. Bu konunun açıklığa
kavuşturulması için kurumların faaliyet alanlarını ve
bu çalışmaların zamanlamasını da bir kez daha
dikkatinize sunmak istiyorum.
Sivil Savunma Genel Müdürlüğü arama-kurtarma
çalışmalarını, Afet İşleri acil yardım
ihtiyaçlarını, Kızılay ise geçici barınma ve ilaç,
tedavi gibi hizmetleri karşılarken, TAY yani Türkiye Acil Durum
Yönetimi Genel Müdürlüğü de tüm bu çalışmaları koordine
ediyor, diğer kurumlar da kendi üzerlerine düşenleri yapıyor.
Yani burada tek elden ve eş zamanlı bir hizmet götürme
zorunluluğu yoktur, her kurum farklı zaman ve sürelerle hizmet
götürmektedir. Sivil Savunma işini bitirip çekilir, Kızılay
kendi konusunda bağımsız çalışır, Afet
İşleri ise hasar tespitten tutun -hak sahiplerine, bir sigorta
şirketi gibi- konut yapımına kadar çok geniş bir alanda ve
uzun süreli çalışma sürdürür. Yani bu üç kurumun ortak ekip
oluşturmayı gerektiren çalışma alanı neredeyse yoktur.
Bu kurumlar, aynı alan üzerinde, aynı konunun birbiriyle ilgisiz
bölümleri üzerinde çalışma yürütmektedirler. Zaten gerekli görülen
her konuda da birbirlerini desteklemektedirler.
Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme belki biraz da
Avrupa Birliğine uyum, o müktesebat dediğimiz yapılanmaya uyum
çabası içerisinde düzenlenmiş olabilir ama söz konusu olan afet
olunca, bilmeliyiz ki, Türkiye'nin birçok Avrupa Birliği ülkesiyle
benzerliği hiç yoktur. Örneğin, deprem gibi bir büyük afet riski Avrupanın
birçok ülkesinde sıfıra yakındır. Bir örneği
dikkatinize sunmak istiyorum: 1775 yılında yaşanan Lizbon
depreminden bu yana birçok Avrupa ülkesinde deprem görülmedi; çünkü Avrupa
kıtasında genellikle erozyon tamamlanmış, nehirler yatağını
bulmuş ve yerleşim alanlarında da koşullarına uygun
kentleşme tamamlanmıştır. Heyelan, çığ, kaya
düşmesi, deprem, su baskınları gibi felaketlere çok nadir ve
düşük düzeyde rastlandığı için Avrupada afet mevzuatı
bir anlamda da çevre mevzuatı olarak görülür. Biz bu mevzuata uyarken
kendi şartlarımıza uygun kurumsal ihtiyaçlarımızı
mutlaka korumalıyız diye düşünüyoruz.
Yok eğer söz konusu olan hizmetlerin yerelleşmesi ise,
birçok afette zaten kriz ilanı gerekmeksizin sorun yerel ölçekte
çözülmektedir, gerekirse il ya da merkezî düzeyde kriz merkezleri
oluşturulmaktadır. Yani bu konularda da bir sorun yaşamıyor
Türkiye.
Ayrıca, çok önemli bir konuya daha dikkatinizi çekmek
isterim: Gelişmiş Batı ülkelerinde devlet sadece kuralları
oluşturur, afete karşı alınacak tedbirleri belirler,
eğitimini yapar, standartlarını koyar. Afetzedeler
Kızılhaç aracılığıyla bir iki hafta
bakılırlar ama bu sürecin arkasından afetzedeler sigorta
poliçelerine göre kayıplarını telafi ederler. Sigortası
olmayanlar ise o ülkelerde bir anlamda kaderlerine terk edilirler. Biz ise,
afetler nedeniyle, direkt ya da dolaylı olarak millî gelirimizin yüzde 1i
ile 2si arasında bir değeri kaybetmekteyiz.
Ayrıca, bina, konut ve altyapıların yeniden
yapımına kıt kaynaklarımız yetmemektedir, bu konudaki
çalışmalar da zaten ağır aksak yürümektedir.
Örneğin devlet, 17 Ağustos depreminden sonra zorunlu
deprem sigortasıyla yükünü azaltmaya çalışmıştır,
ancak sigorta yaptırma oranı hâlâ çok düşük oranlardadır. O
nedenle de 99 sonrası depremlerde devlet vatandaşı kaderine terk
edememiştir bir anlamda ve bu yüzden de kendi şartlarımıza
uygun bir yapılandırmamızı bir kalemde gözden
çıkarmamak zorundayız diye düşünüyoruz, çünkü bu yasadaki
teşkilat yapı ve görevi uzmanların tanımıyla
incelendiğinde, ABDdeki Federal Acil Durum Yönetimi, yani FEMA benzeri
bir yapı oluşturma isteğinin görüldüğü ifade edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) Bizim yasa ve
uygulamalarımızın temeli olan hak sahipliği, yer seçimi,
kamulaştırma, konut yapımı, afetzedelere kredi temini gibi
hizmet tanımları bu yasa taslağında yok gibidir, çünkü
daimî iskân konusuna hiç değinilmemiş, işlem, hasar tespit ve
geçici iskân aşamasında kesilmiştir.
Ülkemizdeki mevcut yapı stokunun -İstanbul dâhil-
depreme hazır hâle getirilmesi için güçlendirilmesi veya yenilenmesi
amacıyla taslakta elle tutulur hiçbir ciddi öneri görülmemektedir, hiçbir
finansman modeli de yoktur.
Mevcut yerel yönetimlerin yetersiz teknik eleman kadrosuyla
yürütülecek hatalı planlama ve yapılaşmasının
önlenmesi için de bir tedbir öngörülmemiştir. Yerel olarak yapılacak
afet yardımlarının, ülkemizin mevcut siyasi, yöresel, sosyal,
kültürel ve benzeri durumları nedeniyle adil dağıtımı
konusunda da tereddütler hâlâ sürmektedir. Mevcut örgüt şemasında
yetersiz teknik eleman bulunmaması, idarenin tüm hizmetleri ihaleyle
yürüteceği izlenimini de doğurmaktadır. Ayrıca, büyük bir
zaafa düşülmüş ve ARGE çalışmaları tamamen bu
tasarıda göz ardı edilmiştir.
O nedenle, bütün bu olumsuzlukları giderecek ve ülke
koşullarına uygun düzenlemeleri içerecek yeni bir yasa
taslağına ihtiyaç olduğu açıktır, yapılması
gereken budur.
Bu duygularla hepinizi bir kez daha selamlarken önergemize de
desteğinizi beklediğimizi ifade etmek isterim.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akıncı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesinin (1) inci
fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
c) Seferberlik ve savaş hazırlıklarında
ihtiyaç duyulacak sivil kaynakların envanterini güncel tutmak,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kurumun görevi seferberlik ve savaş
hazırlıklarında ihtiyaç duyulacak sivil kaynakların
envanterini tespit etmek yerine güncel tutmak şeklinde
değiştirilmektedir. Bu envanterlerin tespiti başka
kurumların görevidir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci maddenin başlığını okutuyorum:
Deprem Dairesi Başkanlığı
MADDE 12-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 12. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Osman Kaptan |
Hüseyin Ünsal |
Rahmi Güner |
|
Antalya |
Amasya |
Ordu |
|
Ali Rıza
Öztürk |
|
Abdullah Özer |
|
Mersin |
|
Bursa |
Madde 12- (1) Deprem Dairesi
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Depreme hazırlık, müdahale, deprem riski yönetimi,
b) Muhtemel deprem bölgelerini tespit etmek ve önleyici tedbirleri
ilan etmek,
c) Depremde zarara uğraması muhtemel yerler ile zarara
uğramış yerlerin imar, plan ve proje işlemlerinin
yürütülmesi,
ç) Depreme hazırlık, müdahale ve iyileştirme
aşamalarında kullanılabilecek kamu, özel ve sivil toplum
kuruluşları ile yabancı kişi ve kuruluşlara ait her
türlü kaynakların tespiti ve etkin kullanımı,
d) Depremler hakkında halkın bilgilendirilmesi,
konularında uygulanacak politikaları belirlemek, takip etmek,
değerlendirmek ve depremle ilgili hizmetlerin yürütülmesinde
Başkanlığın diğer birimlerine danışmanlık
yapmak.
e) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaptan, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 12nci maddesinin değiştirilmesi
konusunda vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi ülkemiz
coğrafi konum itibarıyla büyük can ve mal kayıplarına yol
açan doğal afetlere maruz kalan ülkelerden birisidir. Afet yönetiminin en
önemli sorununun yönetim süreç ve eylemlerinde olduğu açıkça
görülmektedir. Ancak tasarının hazırlanırken birçok
eksikliğinin olduğu ve sistemin iyi işlemesi için yapılan
bir düzenlemenin birçok problemi de beraberinde getireceği gözükmektedir.
Tasarı ile önerilen organizasyonda ülkemizin afet tehlikesi
dikkate alındığında yetersiz kaldığı,
tasarının afet sonrası yapılacak acil mücadele ve
iyileştirmeleri düzenlediği ancak afet öncesi alınması
gereken tedbirler bağlamında yürürlükteki Afet Kanunu, İmar
Kanunu ve yapılaşmayla ilgili diğer kanunlarda düzenlemeler
yapılmadan bu türde bir yapılanmanın fayda
sağlamayacağı görülmektedir.
Sayın milletvekilleri, ülkemiz yüz ölçümünün yüzde 93ü,
nüfusumuzun da yüzde 98i deprem tehlikesi ile karşı
karşıya bulunmaktadır. Afet öncesi, sırası ve
sonrası çalışmalardaki yönetim ve eş güdüm eksikliği
ve yetersizliklerinden ötürü 5 büyüklüğündeki depremler bile ülkemizde can
ve mal kaybına yol açabilmektedir. Doğal afetlerin etkisini azaltmak,
kayıpları en aza indirmek, toplumun her ferdinin, her kesimin
bilinçli ve etkin katılımıyla olanaklı olmaktadır.
Yakın geçmişimizdeki en büyük depremlerden biri olan 17
Ağustos 1999 depreminin iki buçuk ay sonra 10uncu yılını
yaşayacağız. Bu konuda tedbirler almaya çalıştık.
Vergiler koyduk, vergileri kalıcı hâle getirdik. Geldiğimiz
noktaya baktığımızda hâlen ülkemizdeki yapıların
yüzde 65-yüzde 70inin ruhsatı yok, oturma iskanı yok, kat mülkiyeti
tesis edilmemiş, rant uğruna yapılan imar plan ve
tadilatlarıyla niteliksiz, depreme dayanıksız
yapılaşmalar devam etmektedir. Depremle ilgili bir söylentide ve en
küçük bir kuşkuda bile insanlar evlerini terk etmekte, çoluğuyla
çocuğuyla sabaha kadar sokaklarda kalmaktadırlar. Bu konuda insanlarımız
hâlâ bilinçlendirilememiş, hâlâ eğitilememiştir.
İnanılacak gibi değil ama Sakaryada depremi unutmamak ve
unutturmamak için açılan Deprem Müzesindeki hatıra eşyalar bile
2007 yılında hırsızlar tarafından
çalınmıştır. Hükûmetin afet öncesi bir politikası
olmadığı gibi afet sonrasında Deprem Müzesini bile
koruyamadığı konusu gözükmektedir.
Sayın milletvekilleri, getirilen düzenlemeyle, afet, deprem,
acil durum ve sivil savunma hizmetlerinin tek çatı altında toplanarak
verilen hizmetlerin verimli ve etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi
düşünülmüş ise de tasarı, bu hâliyle, afet yönetiminde, afet
öncesi, sırası ve sonrasını da kapsayan bir bütünlük içinde
yapılandırılmamıştır; sadece, afet sonrası
yapılacak görev, iş ve sorumlulukları düzenlemektedir. Bu
hâliyle de afet sonrası yatırımlarda bile sorun
yaşanacağı ortadadır. Tek çatı altında bir
yapılanma modelinden uzaktır. Biz, Deprem Dairesi
Başkanlığının görevleri arasına Muhtemel deprem
bölgelerini tespit etmek ve önleyici tedbirleri ilan etmek. hükmünün
eklenmesini teklif etmiş bulunuyoruz.
Sayın arkadaşlarım, ülkemiz insanı depremle
yaşamaya mecburdur ancak ülkemiz insanı AKPyle yaşamaya mecbur
değildir. Çünkü AKP, doğal afet gibi, anayasal sistemi, yargı
sistemini, bürokrasiyi asından zsine altüst etmekte, her şeyi
değiştirmektedir. Bu konuda, doğal afetler için gerekli
tedbirleri alacağımız gibi AKP İktidarı için de
gerekli tedbirleri almak durumundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN KAPTAN (Devamla) Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
13üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Yönetim hizmetleri dairesi başkanlığı
MADDE 13-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 13 üncü maddesinin (g)
bendinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Celal Erbay |
Asım Aykan |
|
Kayseri |
Düzce |
Trabzon |
|
Mehmet Sekmen |
|
Yahya Akman |
|
İstanbul |
|
Şanlıurfa |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 13. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Hüseyin Ünsal |
Rahmi Güner |
Abdullah Özer |
|
Amasya |
Ordu |
Bursa |
|
Hikmet Erenkaya |
|
Ergün
Aydoğan |
|
Kocaeli |
|
Balıkesir |
Madde 13- (1) Yönetim Hizmetleri Dairesi
Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Başkanlığın insan kaynakları
politikasını ve performans ölçütlerini belirlemek,
b) Başkanlık personelinin özlük işlemlerini
yürütmek,
c) Başkanlığın idari ve mali hizmetlerini
yürütmek,
ç) Afet ve acil duruma ilişkin kaynakları yönetmek,
e) Başkanlık personelinin eğitim
çalışmalarını yürütmek,
f) Acil durum ve afet yönetimine ilişkin yayınları
ve bilimsel çalışmaları derlemek, tasnif etmek, kütüphane
hizmetleri vermek ve bu konularla ilgili süreli ve süresiz yayınlar
çıkarmak,
g) Başkanlığın taraf olduğu adli ve idari
davalarda, Başkanlığı hukuk müşavirleri veya
avukatları vasıtasıyla temsil etmek, hukuki hizmetleri yürütmek
ve Başkanlıkça hizmet satın alma yoluyla temsil ettirilen
davaları takip ve koordine etmek,
ğ) 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ve diğer mevzuat ile strateji geliştirme birimlerine verilen
görevleri yapmak,
h) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak.
(2) Başkanlık, yurt içinde ve yurt
dışında meydana gelen afet ve acil durumlara ilişkin
yardım kampanyaları düzenleyebilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Lojistik yönetimi afet ve acil durum yönetiminin temel
fonksiyonların başında gelir. Bu açıdan ayrı bir
lojistik dairesinin kurulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Önerge ile
Yönetim Hizmetleri Dairesine ulusal seviyede lojistik hizmetlerin
yapılmasına ilişkin görev veren d bendi madde metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 13 üncü maddesinin (g)
bendinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4353 sayılı Kanunun 18 inci maddesindeki
uygulamanın bozulmasını engellemek amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Çalışma grupları ve geçici görevlendirme
MADDE 14-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 14. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Tekin Bingöl |
Ali Rıza
Öztürk |
Abdullah Özer |
|
Ankara |
Mersin |
Bursa |
|
Tansel
Barış |
|
Rahmi Güner |
|
Kırklareli |
|
Ordu |
Madde 14- (1) Çalışma grupları, ilgili daire
başkanının teklifi ve Başkanın onayıyla
oluşturulur.
(2) Çalışma grupları, afet ve acil durum yönetimi
uzmanları, afet ve acil durum yönetimi uzman yardımcıları
ile diğer personelden oluşur. Başkanın onayı ile afet
ve acil durumlara ilişkin çalışmalarda bulunmak üzere, kamu
kurum ve kuruluşlarının personeli, başkanlıkta geçici
olarak görevlendirilebilir; konu ile ilgili uzmanların
katılımı ile geçici komisyon ve kurullar oluşturulabilir.
(3) Üniversite Öğretim elemanları, uzmanlık isteyen
işlerde 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 38 inci maddesine göre Başkanlıkta görevlendirilebilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Bingöl, buyurun efendim.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 293 sıra sayılı
Tasarının 14üncü maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Arkadaşlarımız bu kürsüde afetlerle ilgili çok
geniş açıklamalarda bulundular. Malumunuz, Türkiye'de doğal
afetlerin yanı sıra insan eliyle tahrip edilen doğa nedeniyle
oluşan afetler de söz konusu ve maalesef, her yıl onlarca afet
insanlarımızın canını yakmakta, çok ciddi maddi
kayıplara yol açmaktadır.
Afetlere bakışımızda bir temel konu çok önemli
değerli milletvekilleri: Afetlere akıl ve bilimle yaklaşmakta
yarar var. Eğer bilimsel veriler ötelenirse, eğer akıl
dışı, bilim dışı açıklamalar söz konusu
olursa, maalesef -Adapazarı depreminde olduğu gibi, üstüne vazife
olmayan birilerinin yaptığı açıklamalar- insanlarımızı
kaderci bir anlayışa itecek ve maalesef kayıplar ve afetlere bakış
çok sığ, çok yanlış bir anlayışla vuku
bulacaktır. Dolayısıyla, mutlaka, afetler bilimsel temelde
değerlen-dirilmelidir.
Bakınız, değerli milletvekilleri, doğal
afetlerin yanında, az önce bahsettiğim, sonradan bozulan, tahrip
edilen doğa nedeniyle oluşan afetler her yıl metropollerde çok
ciddi sorunlarla insanlarımızın karşı
karşıya kalmasına yol açmaktadır. Bilindiği gibi,
onlarca, yüzlerce, binlerce yıldır yaşanan metropollerde sel
yatakları üzerinde kaçak yapılaşmaya müsaade edildiği için,
rant elde etmek için rantiyecilere fırsat tanındığı
için o doğal yapı tahrip edilmekte, sel yatakları üzerine
inşa edilen binalar nedeniyle baskınlar vuku bulmaktadır. Oysa,
bilimsel gerçekliğin ışığı altında bunlara
müsaade edilmezse bu afetlere maruz kalınmayacak. Bu örnekleri
çoğaltmak mümkün.
Bugün bir başka anlayış sergilenmekte, onlarca
yıldır görev ifa eden Afet İşleri Genel Müdürlüğü,
Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve diğer genel müdürlükler
birleştirilip tek çatı altında toplanmakta. Bu
anlaşılabilir, ancak bunun Başbakanlığa
bağlanması çok da doğru bir yaklaşım olmasa gerek.
Zira bu genel müdürlükler, yıllardır oturmuş, kalıcı
hizmetler vermiş kurumlar. Buradaki eksiklikler yok sayılamaz, burada
bilim dışı uygulamalar yok sayılamaz ama bütün bunlar, bu
eksiklikler giderilerek, daha çağdaş bir anlayışa
kavuşturularak, bu genel müdürlükler, daha yapıcı, daha
kalıcı, daha yönlendirici yapılara kavuşturulabilinirdi.
Bugün yapılan, böyle ciddi bir konu genel müdürlük düzeyinden
başkanlık düzeyine çekilerek daha sığ bir
anlayışa sığdırılmaktadır. Oysa Afet
İşleri Genel Müdürlüğü, olanakları artırılarak
başkanlık düzeyinden daha üst düzeylere çıkarılması
mümkünken, başkanlık düzeyine indirgenerek daha hantal bir
yapıya kavuşturulmaktadır.
14üncü maddede bahsi geçen konuda, diğer kamu kurum ve
kuruluşlarından geçici görevlendirmelerle görevlendirmeler, maalesef
Başbakanın ya da bakanın iznine tabi tutulmaktadır. Bu,
başkanlığın hareket alanını kısıtlayabilmektedir.
Zira çok acil durumlarda başkanın inisiyatifiyle görevlendirmeler
yapmak daha doğru olması gerekirken, bunu Başbakanın iznine
bırakmak, oradaki hantal yapının sürdürülmesine yol açar. O
nedenle, bu görevlendirmelerin Başbakanın ya da bakanın
inisiyatifine, iznine bırakılmaması gerekir. Doğrudan bu
kurumun başındaki başkanın kamu kurum ve
kuruluşlarındaki geçici görevlendirmeleri yapması
zorunluluğu vardır. Böyle bir hantal yapıyı, böyle çok
ciddi bir sorunu genel müdürlük düzeyinden başkanlık düzeyine
indirgemek, bir anlayışı sergileyebilmektedir.
Değerli milletvekillerimiz, Türkiyede afetler her geçen gün
ciddi problemlere yol açmaktadır ve içinden çıkılmaz bir hâl
almaktadır. Afetlerin mutlaka önemli ölçüde asgari düzeye indirgenmesi ve
zararının çok asgari düzeye indirgenmesi
vatandaşlarımızın doğru bilgilendirilmeleri ve
yönlendirilmelerinden geçer. Vatandaşlarımız bu konuda
doğru bilgilendirilmiyor. Özellikle eğitim çağındaki
gençlerimizin, öğrencilerin yaygın bir şekilde bu konuda
bilgilendirilmeleri zorunluluğu vardır. Eğer bu yapılmazsa
maalesef sadece kanunla düzenlemeler yapılır ve onlar kâğıt
üzerinde kalmaktan öteye gitmez.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bingöl.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci maddenin başlığını okutuyorum:
Sözleşme ile araştırma, etüt ve proje yaptırma
MADDE 15-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergelerin ikisi de aynı mahiyette olduğu için önergeleri birlikte
işleme alacağım, talep ederlerse önerge sahiplerine söz
vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 15. maddesinin 2.
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
|
F. Murat Sönmez |
Ali Koçal |
Ahmet Küçük |
|
Eskişehir |
Zonguldak |
Çanakkale |
|
Hüseyin Ünsal |
|
Ergün
Aydoğan |
|
Amasya |
|
Balıkesir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 15 inci maddesinin (2)
inci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Şenol Bal |
Behiç Çelik |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Mustafa Enöz |
Hüseyin
Yıldız |
Cemaleddin Uslu |
|
Manisa |
Antalya |
Edirne |
|
|
Alim
Işık |
|
|
|
Kütahya |
|
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Kalaycı
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurun efendim.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 293 sayılı
Tasarının 15inci maddesi hakkında verdiğimiz önerge
hakkında görüşlerimizi açıklamak üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifimizin ne olduğunu daha
açık olarak ifade etmek üzere sizlere bazı bilgiler vereceğim.
Mevcut düzenlemede Başkanlık, görevleri ile ilgili olarak ihtiyaç
duyduğu konularda yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilere
araştırma, etüd ve proje yaptırabilir. deniyor. İkinci
fıkrada da, bunu 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun
kapsamı dışına çıkarıyor.
Aslında, 23üncü maddeye bakarsak, 23 madde, kaynak
yönetimiyle ilgili bir madde ve burada, bu kanun kapsamındaki
faaliyetlerin ifası amacıyla Başkanlık bütçesinde afet ve
acil durum faaliyetleri ödeneği tefrik edilmekte, Başkanlık
bütçesinde gider kaydedilerek bu ödenek özel hesaba aktarılmakta, bu özel
hesaptan da Başkanlıkça uygun görülen hâllerde kamu kurum ve
kuruluşlarına aktarılabilme yetkisi verilmekte, aynı yetki
kamu kurum ve kuruluşlarınca ve mahallî idarelerce aynı hesaba
para aktarma yetkisi verilmekte ve afet ve acil durum hâllerinde ortaya
çıkan ihtiyaçların karşılanması amacıyla bu
hesaptan yapılacak harcamalar 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
kapsamı dışına çıkarılıyor. Yani esasen afet
ve acil durum hâlleriyle ilgili yapılacak harcamalar gerek 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gerekse 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında değil. O nedenle,
tekrar, burada, etüt, proje, araştırma faaliyetleri için İhale
Kanunu hükümlerinin uygulanmamasını öngörmek doğru değil.
Esasen 23üncü maddeyle de çelişiyor, çünkü 23üncü maddeye bakarsak,
sadece afet ve acil durum hâllerinde ortaya çıkan ihtiyaçların
karşılanması amacıyla sınırlı olmak üzere
diye de 23üncü maddede aslında bir sınır çiziyoruz. Kendi
çizdiğimiz sınırı 15inci maddeyle deliyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, hangimiz
araştırma çalışmasının, etüt
çalışmasının, proje çalışmasının ivedi
olduğunu söyleyebilir? O nedenle, Kamu İhale Kanununda yeni bir
delik açmayalım diyorum. Zaten aça aça kalbura döndü Kamu İhale
Kanunu. Eğer Kamu İhale Kanunu bu kadar engel oluyorsa
çalışmalarımıza, kaldırın da bari
kurtulalım, istediğinize de ihaleleri verirsiniz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Sayın Sönmez, buyurun.
FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 15inci maddedeki değişiklik önergesi
üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugünkü konumuz afet. Afet denince ilk aklımıza gelen
deprem. Türkiye'nin yaşadığı en son depremden günümüze tam
on yıl geçmiş, buna karşılık alınan önlemler
kocaman bir sıfır. Depremden sonra kurulan Ulusal Deprem Konseyi 2007
yılında kaldırılıyor. Ben kendim soru önergesiyle
Başbakana sordum, Bu Ulusal Deprem Konseyini niye
kaldırıyorsunuz veya bir programınız var mı? diye;
verilen cevap, yerine yeni bir oluşumun gerçekleştirileceğiydi.
Ama o sorduğum soru neredeyse bir yıl oldu, en ufak bir ilerleme
olmadı bugüne kadar.
Önlem almada bu kadar gayriciddi davranmanızın nedeni,
krizde olduğu gibi, nasıl olsa bize bir şey olmaz, gene
teğet geçer düşüncesi içinde olmanız mı diye de merak
ediyorum.
Görüşmekte olduğumuz 15inci maddenin birinci
fıkrasında, Başkanlığın, ihtiyaç duyduğu konularda
yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilere araştırma, etüt
ve proje yaptırabilmesine olanak tanınmıştır. Burada
Kamu İhale Kanununun hükümlerinin uygulanmaması öngörülmektedir.
Araştırma, etüt ve proje ihtiyacının acil ihtiyaçlar olarak
değerlendirilemeyeceği açıktır. Acil olmayan
ihtiyaçların Kamu İhale Kanunu kapsamından
çıkarılması olsa olsa yolsuzluklara zemin hazırlar.
Deprem için yapılacak iki hazırlık vardır.
Birincisi mevcut yapıları güçlendirmek, ikincisi de yeni yapılan
binaların depreme dayanıklı olarak üretilmesidir. Eski binalarla
ilgili bir şey yapılmadığı ortada. Diyelim onlara
masraf, maliyet çok gerekiyor. Onun için, hiç olmazsa yeni yapılacak
binalarda önlem alınması gerektiğini düşünseniz, fakat
bunda da yeterli çalışma yok, sakat uygulamalar devam etmekte.
Binaların üretiminin sağlam olarak
yapılmasının yolu denetimden geçiyor çünkü ülkemizde faaliyet
gösteren müteahhitler için hiçbir kısıtlama yoktur. Sabahleyin
yatağından kalkan vatandaş o gün isterse müteahhit olarak
hayatına devam edebiliyor. Bu yüzden inşaatlarda önemli olan denetim.
Ülkemizin bir bölümünde fennî mesullük, bir bölümünde ise
yapı denetim firmaları yöntemiyle denetim uygulanmakta. Bu konuyu
daha evvel defalarca dile getirdim, yapı denetim firmalarıyla
yapılan denetim maalesef yetersiz kalmakta çünkü birtakım
sakıncalı yanları var. Örneğin, yapı denetim
firmasını müteahhit seçiyor. Yani kendi yaptığı
inşaatın denetimini yapacak firmayı kendisi seçiyor, ücretini
kendisi ödüyor. Böyle bir ortamda yapı denetim firmasının
kendisini seçen, iş veren, para veren bir insanı layıkıyla,
doğru olarak denetleme imkânı var mıdır? Yoktur, muhakkak
ufak tefek aksaklıklara göz yumacaktır.
İkincisi, yapı denetim fiyatında pazarlık
yapıyor müteahhit. Ne kadar ucuza denetimini yaptırırsa
kendisini o kadar kârlı görüyor. Böyle olduğu bir ortamda da denetim
firması ister istemez maliyetlerini azaltarak daha ucuza iş yapma
çabasına giriyor. Böyle olunca da ilk yapacağı kısıtlama
çalışacak personelden geçiyor. Tabii ki bunun yolu da mümkün
olduğunca daha az ücretle çalışacak eleman bulmak. Tabii, o
zaman da elemanın kalitesinde düşüklük kendini gösteriyor.
Üçüncü bir etken de, bu seçimde yapı denetim
firmalarının belediyeye yakın olması düşünülüyor.
Neden? Çünkü, bu denetim firması sadece inşaatı denetlemiyor,
aynı zamanda ruhsat alınma işlemlerini takip ediyor, iskân
alınma işlemlerini takip ediyor. Tabii bu iskân alınma ve
özellikle ruhsat alınma sırasında da eğer bu firma
belediyeyle yakın ilişkiler içindeyse birtakım kolaylıklar
sağlanabiliyor. Tabii bu da yapı denetim firmaları arasında
haksız bir rekabete yol açıyor. Bu eksikliklerin bir an evvel
düzelmesi gerekiyor.
Maalesef bu yapı denetim sistemi ülke içinde de
yaygınlaştırılmaya çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sönmez, buyurun efendim.
FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Devamla) Onun için, bu denetim
işini çok daha iyi ele almamız lazım ve yapı denetim
sistemindeki aksaklıkların giderildikten sonra ülkeye
yaygınlaştırılması gerekmekte.
Yaklaşık üç hafta burada mayınlı arazilerle
ilgili görüşmeler yapıldı, ilk defa bugün başka bir konu
geldi. Ama ben ufak bir saptama yapmak istiyorum oraya da. Şimdi, o
mayınlı araziyi, sizin dediğiniz gibi, ihaleye
çıkarsanız, başarsanız, bu kanunu geçirseniz ve firmaya
versek, bu firma temizledikten sonra burada tarıma başlasa, merak
ediyorum, Tarım Bakanlığı acaba bu destek kredilerini
-tarıma destek veriliyor çünkü- verecek mi? Eğer destek kredisi bu
firmaya verilecekse, o zaman mayın temizleme işinin masraflarını
da bu yolla biz mi üstleneceğiz? Bunu da merak ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sönmez.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
Koordinasyon ve işbirliği
MADDE 16-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 16. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Rahmi Güner |
Bülent
Baratalı |
Hüseyin Ünsal |
|
Ordu |
İzmir |
Amasya |
|
Abdullah Özer |
|
Tansel
Barış |
|
Bursa |
|
Kırklareli |
Madde 16- (1) Başkanlık, görevleriyle ilgili konularda
kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, Türkiye
Kızılay Derneği ve konu ile ilgili diğer sivil toplum
kuruluşları, özel sektör ve uluslararası kuruluşlar ile
işbirliği ve eşgüdümü sağlamakla görevli ve yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Sayın Başkanım, aslında doğru bir ifade ama daha önce
kabul edilen maddelerde koordinasyon konusu geçtiği için
katılamıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Baratalı, siz mi konuşacaksınız?
BÜLENT BARATALI (İzmir) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT BARATALI (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 16ncı maddesiyle ilgili grubumuz
adına verdiğimiz bir önerge üzerinde görüşlerimi ifade
edeceğim. Bu nedenlerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz önergeye dikkat edildiğinde, hemen hemen,
tasarı metinleri arasında büyük bir nüans
olmadığını görmekteyiz. O nedenle, konuşmamın
sonunda yapılacak oylamada önergenin kabul edilmesini diliyorum.
16ncı madde, tasarıyla kurulan teşkilatın
başkanının bu görevlerini ifade ederken nasıl
çalışacağını, hangi kurumlarla, hangi yerel yönetim
birimleriyle ve hangi sivil toplum kuruluşlarıyla eş güdüm
içinde çalışması gerektiğini ifade etmektedir.
Elbette, acil durumlarla ve afetle mücadele etmek sadece merkezî
idarenin görevi olmamalıdır, herkesin görevi olmalıdır. O
nedenle, maddenin yazılma şekliyle, özellikle Batıda ve
Anglosakson ülkelerinde gördüğümüz gibi sivil toplum
yapılanmasının yani non-governmental organization
dediğimiz hükûmet dışı kuruluşların da bu konuda
rol alması gerektiğini düşünüyorum. Ancak Türkçe
olimpiyatlarının yapıldığı ve Ankaranın her
köprüsünün üzerine asılan pankartlarda da görüleceği gibi artık
daha çok Türkçe konuşmalıyız ve yazmalıyız. O nedenle,
biz, 16ncı maddede koordinasyon yerine eş güdümü
kullanmış bulunmaktayız. Dikkat edilirse madde metninde ve
önergede sadece bu değişiklik bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
başkanlık adı altında kurulan teşkilat bizim
1923lerde kurduğumuz devlet yapısına pek uymamaktadır.
Doğrusu, bunun başkanlık yerine müsteşarlık
şeklinde kurulması idi. Ancak Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile 22nci
Dönemde getirilen ama yasalaşmayan fakat yasalaşmadığı
için dejuri olarak uygulanmayan ama salam dilimi gibi parti parti de facto
uygulanan Kamu Yönetimi Temel Kanununun konuş nedeninin yani rasyolegis
burada da önümüze çıktığını görmekteyiz. Nedir bu?
Sosyal devletten düzenleyici devlete geçmektir. Yani sosyal devletten,
piyasadan devlet elini, ayağını çekecektir, merkezi yönetim
küçülecektir, belki sadece güvenlik konularıyla ilgilenen bir devlet
yapısı olacaktır. Bunun dışındaki bütün kurumlar,
bütün teşkilat, bütün örgüt yerele devredilecektir veya piyasadan hizmet
alımı şeklinde bu görev yerine getirilecektir. Bu Kamu Yönetimi
Temel Kanununun ana maddesiydi, konuş nedeniydi ama Sayın
Cumhurbaşkanı bunu imzalamadığı için ve Meclise bir
daha görüşülmek için geri gönderdiği için, bu, bugüne kadar
yasalaşmadı. Ancak az önce söylediğim gibi, de facto olarak
her tasarı içinde Kamu Yönetimi Temel Kanununu görmekteyiz. AKP
anlayışına göre Türkiye Cumhuriyetinin, devletinin
yapılanması hantaldır, kamu ajanları çok fazladır ve
devletin piyasadaki fonksiyonu çok fazladır. Bu, tamamen yanlış
bir düşüncedir. Türkiye, idari sistemini Fransadan
almıştır. Nüfus ve toprak büyüklüğü olarak aynı olmasına
rağmen Türkiyeyle, Türkiyede 2 milyon 800 bin civarında kamu
ajanı bulunmaktadır işçilerle beraber, Fransada bu sayı 5
milyondur. Türkiyede AKP döneminde yapılan özelleştirmelerle veya
metamorfoza benzeyen başkalaştırmalarla devletin etkinliği
belki yüzde 15lere düşürülmüştür. Ama bu kontinental Avrupada,
örneğin Almanyada devletin etkinliği her kurumda yüzde 30ların
üzerindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Baratalı.
BÜLENT BARATALI (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Yani yanlış bir zihniyettir. Tamamen vahşi
kapitalizme, neoliberalizme Türkiye ve Türkiye insanı, Türkiye halkı,
Türkiye milleti peşkeş çekilmektedir. O nedenle bu
tasarının başkanlık şeklinde değil, yeniden,
devlet sistemimize uygun olarak bir müsteşarlık düzeyinde
yapılması, yerel yönetimlere mümkün olduğu kadar az rol
verilmesi -elbette sivil toplum örgütlerine verilebilir- ama devletin
işleyiş, teşkilat yapısı içinde bir kurum olarak
yeniden yapılanması gerekmektedir.
Bu düşüncelerle önergemizin kabul edilmesini diliyor,
Sayın Başkan ve yüce Meclise saygılar sunuyorum, teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci maddenin başlığını okutuyorum:
Düzenleme yetkisi
MADDE 17-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 17. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Eşref
Karaibrahim |
İsa Gök |
F. Murat Sönmez |
|
Giresun |
Mersin |
Eskişehir |
|
Şahin
Mengü |
Hüseyin Ünsal |
Rahmi Güner |
|
Manisa |
Amasya |
Ordu |
Madde 17 (1) Başkanlık görev alanına giren
konularda, Başbakan ya da görevlendireceği bakanın onayı
ile düzenleme yapmaya yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Öngörülen düzenlemelerin ilgili bakan ya da başbakan
onayıyla yapılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci maddenin başlığını okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri ile Birlik Müdürlükleri
İl afet ve acil durum müdürlükleri
MADDE 18-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 18inci maddesinin (1) inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Oktay Vural |
Mustafa
Kalaycı |
Sabahattin Çakmakoğlu |
|
|
İzmir |
Konya |
Kayseri |
|
|
Abdülkadir
Akcan |
|
Alim
Işık |
|
|
Afyonkarahisar |
|
Kütahya |
|
(1) İllerde, Başkanlığa bağlı il
afet ve acil durum müdürlükleri kurulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sıra Sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 18. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ali Koçal |
Ahmet Küçük |
Ergün
Aydoğan |
|
Zonguldak |
Çanakkale |
Balıkesir |
|
Hüseyin Ünsal |
|
Algan
Hacaloğlu |
|
Amasya |
|
İstanbul |
Madde 18- (1) İllerde, il özel idaresi bünyesinde, valiye
bağlı il afet ve acil durum müdürlükleri kurulur. Müdürlüğün
sevk ve idaresinden vali sorumludur.
(2) İl afet ve acil durum müdürlüklerinin görevleri
şunlardır:
a) İlin afet ve acil durum tehlike ve risklerini belirlemek,
b) Afet ve acil durum önleme ve müdahale il planlarını,
mahalli idareler ile kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği
ve koordinasyon içinde yapmak ve uygulamak,
c) İl afet ve acil durum yönetimi merkezini yönetmek,
ç) Afet ve acil durumlarda meydana gelen kayıp ve hasarı
tespit etmek,
d) Afet ve acil durumlara ilişkin eğitim faaliyetlerini
yapmak veya yaptırmak,
e) Sivil toplum kuruluşları ile gönüllü kişilerin
afet ve acil durum yönetimi ile ilgili akreditasyonunu yapmak ve
belgelendirmek,
f) İl ve ilçe düzeyinde sivil savunma planlarını
hazırlamak ve uygulamak,
g) Afet ve acil durumlarda, gerekli arama ve kurtarma malzemeleri
ile halkın barınma, beslenme, sağlık
ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılacak
gıda, araç, gereç ve malzemeler için depolar kurmak ve yönetmek,
ğ) İlgili mevzuatta yer alan seferberlik ve savaş
hazırlıkları ile sivil savunma hizmetlerine ilişkin
görevleri ilde yerine getirmek,
h) Yıllık bütçe teklifini hazırlamak,
ı) İl kurtarma ve yardım komitesinin
sekretaryasını yapmak,
i) Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddelerin tespiti,
teşhisi ve arındırması ile ilgili hizmetleri yürütmek,
ilgili kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve
koordinasyonu sağlamak,
j) Başkanın ve valinin vereceği diğer
görevleri yapmak.
(3) Müdürlüklerin harcamaları, il özel idarelerinin
bütçelerine bu amaçla konulacak ödenekten yapılır. Harcamalarda,
İl Özel İdaresi Kanununda il genel meclisi ve il encümenine verilen
yetkiler vali tarafından kullanılır. Müdürlüklerin personel
harcamaları ve personel ile ilgili diğer harcamaları
Başkanlık bütçesinden karşılanır.
(4) İl afet ve acil durum müdürlükleri ile birlik
müdürlüklerinin norm kadro ilke ve standartları, Maliye
Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığının görüşü üzerine
Başkanlıkça belirlenir. Başkanlıkça belirlenecek norm kadro
ilke ve standartlarına uygun olarak bu müdürlüklerin
kadrolarının ihdası, iptali ve değişikliği ile
geçici iş pozisyonu vizesine ilişkin işlemler, il özel idarelerinin
tabi olduğu hükümler çerçevesinde yürütülür. Ancak, il özel idarelerinde
kadrolarının ihdası, iptali ve değişikliği ile
geçici iş pozisyonu vizesine ilişkin olarak İl Genel Meclisine
verilmiş olan yetkiler, bu müdürlükler açısından valiler
tarafından kullanılır ve bu müdürlüklerin kadroları, il
özel idarelerinin kadro cetvellerinde ayrı bir bölüm halinde gösterilir.
(5) Afet ve acil durum il müdürü ile diğer personelin
ataması vali tarafından yapılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Koçal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 293 sıra sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 18inci maddesinin değiştirilmesiyle
ilgili Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz önerge hakkında söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilen her türlü yasa tasarılarıyla
ilgili olarak görüş ve düşüncelerimizi sürekli bildiriyor ve
katkı sağlamaya çalışıyoruz. Yasa
tasarılarıyla ilgili konuşmalar yapıyoruz, önergeler
veriyoruz, uyarılarda bulunuyoruz, ülkemizin ve milletimizin
çıkarları doğrultusunda hep birlikte mücadele ediyoruz. En son,
işte, bu hafta içerisinde görüştüğümüz Suriye sınırındaki
mayınların temizlenmesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi olarak
ortaya koyduğumuz tavır ve mücadele herkes tarafından takip
edildi, görüldü. Ancak, tabii, bütün bu çabalarımıza karşın
Hükûmet ve AKP Grubu arkadaşlarımızın muhalefetin öneri ve
katkılarını görmezden geldikleri ve ben yaptım, oldu
anlayışıyla hareket ettikleri hepimiz tarafından,
izleyenlerimiz tarafından da çok iyi anlaşılmakta ve
görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu yaklaşım,
aslında demokrasimiz açısından çok da doğru değil,
demokrasiyle bağdaşan bir davranış değildir. Bizim çabalarımız
muhalefet olarak, Hükûmetin yanlışlarını ortaya koymak,
doğruları bulmaya çalışmak ve böylece ülke menfaatlerine,
milletimizin menfaatlerine işler üretme, yasalar çıkartmaktır amacımız.
Örneğin, burada, işte, verdiğimiz önergede, 18inci maddeyle
ilgili önergemizde diyoruz ki, özet olarak söylüyorum: Norm kadro ilke ve
standartlarının belirlenmesi için Devlet Personel
Başkanlığından da görüş alınsın diyoruz, ama
görüldüğü gibi bu önerimize ne Komisyon ne de Hükûmet uymuyor,
uymadığını söylüyor.
Tabii, düşündüğümüz zaman öyle anlıyoruz ki yahut
öyle anlaşılıyor ki, bu yaklaşımla ve bu yasayla yeni
bir kadrolaşmaya gidileceği izlenimi görülmektedir çünkü üç
kuruluşu kapatıyorsunuz, onun yerine yeni bir başkanlık
ortaya koyuyorsunuz. Dolayısıyla burada yeniden birtakım
atamalar yapacaksınız. Dolayısıyla bu üç kurum ve
kuruluşta çalışmakta olan birikimli, donanımlı, uzman
arkadaşlarımız ve çalışanlarımız il özel
idarelerinde görev alacaklar, il özel idarelerinde onlara ne iş verilirse.
Böylece, yeni başkanlıkta yeni bir kadrolaşma, yeni bir
oluşum. Ancak, değerli arkadaşlar, tabii, bu başka
şeye benzemiyor. Burada mesele afettir. Afet olunca, mutlaka bu birimlerde
uzman kişilerin çalışması esastır, donanımlı
kişilerin çalışması esastır. Ama yasayla, biraz önce
söylediğim gibi, uzman kişileri siz il özel idarelerine veriyorsunuz
ve yeni bir oluşum içerisine giriyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, tabii, bu yanlıştır.
Bu yanlışı düzeltmemiz gerekiyor. Şu ana kadar biz, dikkat
ederseniz, 17 maddeyle ilgili -bu 18inci madde- Cumhuriyet Halk Partisi olarak
görüş ve düşüncelerimizi ortaya koyduk, birtakım meselelerde
ısrarlı olduk yani ülkemizin yararına olabilecek şeyleri
ortaya koyduk. Ama görüldü ki bunların hiçbir tanesi her nedense kabul
görmedi, Hükûmet tarafından ve Komisyon tarafından bunlar uygun
bulunmuyor. Bunu da anlamak mümkün değil.
Ne yapıyoruz? Bu tasarıyla aslında ne geliyor?
Değerli milletvekilleri, bu tasarının gerekçesinde şöyle
söyleniyor: Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının kurulması ve her türlü
olağan dışı olayla ilgili olağan dışı
olayla ilgili- acil durum yönetiminin, ülke düzeyinde etkin bir şekilde
gerçekleştirilmesi öngörülmektedir bu yasayla. Ama aslında, bakacak
olursak, ülkemizde çok olağan dışı olaylar vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Koçal.
ALİ KOÇAL (Devamla) Örneğin teğet geçeceği
söylenen kriz, yani ekonomik kriz büyük bir afet yaratmıştır.
Ekonomik kriz afeti, çalışanlarımızı,
esnafımızı, köylümüzü, üreticimizi on ikiden vurmuştur,
büyük bir tahribat ortaya çıkmıştır. Bu durum
karşısında yeterli bir önlem alınmamıştır.
İşini kaybedenler, borcunu ödeyemeyenler, temel ihtiyaçlarını
karşılayamayanlar perişan durumda. Dolayısıyla
ülkemizde ekonomik kriz bakımından büyük bir felaket, büyük bir afet
yaşanmaktadır. Bu afete neden olan ise Başbakandır ama biz,
Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum
Başkanlığı oluşturuyoruz.
Esasında 2002 yılından bu yana bu afet devam
ediyor. Çünkü bu Hükûmet her şeyi altüst etti, hepinizin bildiği
gibi. Taşlar iyice yerinden oynadı, ülke çıkarları yerine
kendi çıkarları ön planda tutuldu ve hepimizin bildiği gibi bu
Hükûmet, Atatürk ilke ve devrimleriyle cumhuriyet kazanımlarını
yok etme, tahrip etme adına çok önemli görevler yaptı ve hakikaten de
bu saydığım unsurlar, yani Atatürk ilke ve devrimleriyle
cumhuriyet kazanımları çok büyük tahribat gördü. Esas afet budur,
büyük afet budur. Bu afetlerle ilgili bir önlem almak gerekir, bu afetlerle ilgili
ne yapabileceğimizi konuşmamız lazım.
BAŞKAN Sayın Koçal, süreniz bir buçuk dakikayı
buldu, bir de konu dışına taşıldı. Lütfen, son
cümlelerinizi alayım efendim.
ALİ KOÇAL (Devamla) Bağlıyorum efendim,
bağlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ALİ KOÇAL (Devamla) Ve tabii esas afet de budur.
Değerli arkadaşlar, bu afetlerden kurtulmak için,
sanıyorum önümüzdeki günlerde gerek seçmenimiz gerek Parlamentomuz önemli
görevler yapacaktır.
Bu düşünceyle, değerli milletvekillerimizin ilgili
tasarının 18inci maddesindeki önerimiz doğrultusunda oy
kullanmasını temenni ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 18inci maddesinin (1) inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
(1) İllerde Başbakanlığa bağlı il
afet ve acil durum müdürlükleri kurulur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kalaycı, buyurun efendim.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, komisyonda da çok
tartıştığımız bir konu. 18inci madde ile illerde
il özel idaresi bünyesinde, valiye bağlı il afet ve acil durum
müdürlükleri kuruluyor ve müdürlüğün sevk ve idaresinden vali sorumlu. Hem
özel idare bünyesinde kuruyoruz hem valiye bağlı kılıyoruz
ki aynı maddenin devam eden fıkralarına, bentlerine bakarsak,
mesela (3)üncü fıkrasında müdürlüklerin harcamalarıyla ilgili
İl Özel İdaresi Kanununda il genel meclisi ve il encümenine verilen
yetkiler vali tarafından kullanılır. diyoruz. Bu müdürlükte
çalışacak personelin harcamaları Başkanlık bütçesinden
karşılanır. diyoruz.
(4)üncü fıkrada yine
Bu personel kadrolarının ihdası, iptali ve
değişikliğiyle ilgili ve geçici iş pozisyonu vizesiyle
ilgili il genel meclisine verilmiş olan yetkiler yine valiler
tarafından kullanılır. diyoruz ve Atamalar da vali
tarafından yapılır. diyoruz. O zaman bunu özel idare bünyesinde
kurmanın anlamı ne, tabii ki açık değil. Ayrıca bu,
Anayasamızın 127nci maddesinin beşinci fıkrasına da
uygun düşmemektedir. Şöyle ki: Anayasanın 127nci maddesinin
beşinci fıkrasında Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde,
mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde
yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum
yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği
gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve
usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine sahiptir. diyor. Yani sadece yetki,
merkezî idarenin yetkisi idari vesayet ama kurduğumuz yapıda hem özel
idare bünyesinde kuruyoruz hem de yetkileri merkezî idarede ve valide
topluyoruz. O nedenle bu hükmün Anayasaya aykırılık yönüyle
mutlaka bir gözden geçirilmesi, dikkate alınması gerektiğine
inanıyorum.
Değerli milletvekilleri, burada, taşrada görev yapmakta
olan uzmanlık düzeyine ulaşmış mevcut tecrübeli personelin
yerel yönetimlere, il özel idare kadrolarına verilmesi,
istihdamlarının akıbetini belirsiz hâle getirdiğinden
verimliliklerini ve etkinliklerini de olumsuz etkileyecektir.
Dikkat çekmek istediğim birkaç husus daha var. Bunlardan
birincisi, bu yeni kurduğumuz başkanlıkta
çalıştıracağımız personelin özlük hakları.
Değerli arkadaşlarım, yedi gün, yirmi dört saat
çalışacak ve ulusal ve uluslararası bazda acil durumları
yönetecek bir yapı oluşturuyoruz. Burada çalışacak
personelin ve yöneticilerin özlük hakları, mali hakları en üst
seviyede tutulmalı ki bundan verim alabilelim, vasıflı,
tecrübeli personeli burada istihdam edebilelim. Buradaki yöneticiler Sayın
Başbakan adına hareket edecektir. Ki gelişmiş ülkelerin birçoğunda
başkanın yetkisi bakan seviyesindedir. O nedenle bu Kurumun özlük
haklarında mutlaka bu durumu dikkate almamız -ki ileriki maddelerde
özlük haklarıyla ilgili maddeler gelecek- konumuna, yapacağı
göreve uygun bir statüye kavuşturmamız doğru olacaktır
diyorum.
Yine aynı şekilde, illerde il afet ve acil durum müdürü
o ilde yedi gün, yirmi dört saat çalışacaksa, diğer il
müdürlerini ve belediyeleri koordine edecekse statüsünün de yine buna uygun
olması gerekmektedir yani mesela bir vali yardımcısı
düzeyine getirilebilir eğer çalışmalardan verim almak
istiyorsak, krizi en layıkıyla yönetmek istiyorsak.
Değerli milletvekilleri, dikkat çekeceğim bir diğer
konu, 108 sayılı Savunma Sekreterlikleri Kurulmasına Dair Kanun
yürürlükten kaldırılmakta, kamu kurum ve
kuruluşlarının teşkilatını düzenleyen mevzuatta
yer alan Savunma sekreterliği ve Savunma uzmanlığı
birimleri lağvedilmektedir.
108 sayılı Kanun ve bu Kanun uyarınca
çıkarılan 7/17209 sayılı Yönetmelikte belirlenen tüm
görevleri bu tasarı kapsamamaktadır. Tasarı savunma
sekreterlikleri ve savunma uzmanlarının mesleki ihtisas, birikim ve
tecrübelerinin göz ardı edilerek sistem dışına
itildiği izlenimini doğurmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kalaycı.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sivil savunma uzmanları tarafından yerine getirilen
görevlerin idari işler birimine verilmesi sivil savunma
uzmanlarının statüleri ve kazanılmış hakları
yönünden de mağduriyetlerine neden olabilecektir.
Afet yönetim sistemi kurumsal yapılanma ve mevzuatıyla
bir bütün hâlinde işleyen bir sistem olup yürürlükteki Afet Kanunu,
İmar Kanunu ve yapılaşmayla ilgili diğer kanunlarda gerekli
değişiklikler yapılmadan kurumsal yapılanmaya gidilmesi
istenilen sonucu tam olarak veremeyecektir.
Bu konuların dikkate alınması dileğiyle,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19uncu maddenin başlığını okutuyorum:
Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlükleri
MADDE 19-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır; önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 19. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Abdullah Özer |
Hüseyin Ünsal |
Rahmi Güner |
|
Bursa |
Amasya |
Ordu |
|
Tekin Bingöl |
|
M. Rıza
Yalçınkaya |
|
Ankara |
|
Bartın |
Madde 19- (1) Başkanlık tarafından birlik
müdürlüklerinin görev yerlerinin değiştirilmesi hâlinde, personel
kadro ve pozisyonları ile birlikte yeni görev yerlerinin bulunduğu
ilin il özel idaresine devredilmiş sayılır. Devredilen bu kadro
ve pozisyonlar, il özel idaresi kadro cetvelinde ayrı bir bölüm hâlinde
gösterilir.
(2) Birinci fıkra çerçevesinde görev yeri
değiştirilen sivil savunma arama kurtarma birliklerinde işçi
statüsünde görev yapan personel bulunması hâlinde, işçinin hizmet
süresinin esas alındığı haklarda, eski görev yerinde geçen
hizmet süreleri de dikkate alınarak işlem yapılır.
Aynı şekilde görev yeri değiştirilen sözleşmeli
personelin iş sonu tazminatı hesabına esas alınacak hizmet
süresinin tespitinde, eski görev yerinde sözleşmeli personel olarak geçen
hizmet süreleri de dikkate alınarak işlem yapılır.
(3) Müdürlükler görev yaptıkları ilin valisi emrinde
çalışır. Müdürlüklerin il dışı geçici
görevlendirmesi ilin valisinin uygun görüşü alınarak
Başkanlıkça yapılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özer, siz mi
konuşacaksınız?
ABDULLAH ÖZER (Bursa) Evet.
BAŞKAN Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH ÖZER (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 19uncu maddesi
hakkında vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kurumlar yeniden
yapılandırılırken gerçekte yapılmak istenen,
yapıyı anlamak ve geleceği de öngörmek bir zorunluluktur.
Ardında başka bir amaç varsa onu da görebilmek gerekir. Biz de bu
konuda yapılan hataların düzeltilmesi için önerilerimizi sunuyoruz.
2/B orman arazilerinin satışı, sit
alanlarının yapılaşmaya açılması, mera, maden ve
tarım alanlarının her türlü kullanıma açılması,
su havzaları ve sulak alanların daraltılması,
ormanların turizm başta olmak üzere farklı kullanımlara
konu edilmesi, tarihsel, kültürel ve doğal çevrenin ranta ve yağmaya
teslim edilmesi gibi düzenlemelerden fırsat bulamayan AKP Hükûmeti,
deprem, sel, toprak kayması gibi afetlere, büyük acılara tanık
olmuş, on binlerce yurttaşını bu nedenle kaybetmiş.
Topraklarının yüzde 93ü deprem tehdidi altında olan ülkemizde
afet gibi yaşamsal bir alanda yapılan bu yasal düzenleme büyük bir
rantın yeni adı olmaktadır. Bu noktada, afet hizmetlerinde
devletin rolünü sosyal devlet ilkesinden düzenleyici devlet yapısına
götürürken cumhuriyetin kurduğu kamu kurum ve kuruluşları birer
birer yıkılıp yok olmaktadır. Bu arada AKP
İktidarı siyasal kadrosunu oluşturmaya devam etmektedir.
Düzenleyici devlet yaratmanın ilk amacı, sosyal devletin
mal ve hizmet üreten, dağıtan, yöneten tüm kurum ve
mekanizmalarını tasfiye etmek, devletin bu tür kurumlaşmaya gitmesini
yasaklamaktır.
Kanun taslağında en önemli göstergelerden biri de kamu
yönetiminde yatay örgütlenme ve esnek çalışma modeline geçilmesidir.
Modelde, başkanlıklara bağlı çalışma
grupları ve oluşturdukları siyasal uzmanları ile Türk kamu
yönetim yapısı yıkılmaktadır. Bu taslakta genel
müdürlüklerin görev ve sorumlulukları daire başkanlığı
düzeyine indirilirken ana hizmet birimleri olarak kamu yönetimi sistemi içinde
pek görülmeyen, sürekliliği ve sorumlulukları
tanımlanmamış çalışma grupları kurularak hizmet
satın almaya yönelik bir düzenlemenin önü açılmaktadır. Mevcut
genel müdürlerin eleman, deneyim ve bilgi birikiminin geliştirilerek bir
arada koordineli çalışması yerine bu kurumların
lağvedilerek 180-200 elemanlı, değiştirilebilir siyasal bir
grubun kadrosundan oluşan bir kurumla afet hizmetlerini
gerçekleştirmek mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, kriz yönetiminden önce risk
yönetimine öncelik veren, hazırlık, planlama ve zarar azaltmaya dönük
araçların geliştirilmesini ön plana çıkaran bir anlayışla
afet yönetiminin şekillendirilmesi gerekirken söz konusu
taslağın, adından da anlaşıldığı gibi,
acil duruma, yani kriz yönetimine, bir başka deyişle afet
sonrasında yapılacak iş ve işlemlere öncelik veren bir
anlayışla hazırlandığı gözlenmektedir.
Afetlere hazırlığın önemi büyük olup ulusal,
bölgesel ve yerel ölçekte afet planlarının oluşturulması,
haberleşme, tahliye vesaire görev alacak personelin eğitimi, lojistik
planlama ve stokların belirlenmesi zorunludur. Bir anlamda, uygulama
konularında doğrudan bilimsel içerikten hareketle öneriler
geliştirebilecek Ulusal Deprem Konseyi gibi siyaset üstü bir organa
taslakta yer verilmemiş olması büyük bir eksikliktir.
Yöneticilerin kendilerince uygun gördükleri uygulamalarla toplumun
can ve mal varlığını tehlikede bırakma vebalini
üstlenmelerine ya da gereken kararları zamanında almayarak ihmale
dayalı ölümlere ve tehlike suçu işlemelerine de izin verilmemelidir.
Bunun en yeni örneği, Bursada 8 vatandaşımızın
hayatını kaybettiği hastane yangınıdır. Yöneticilerin
ihmaller zincirinin nelere mal olduğu hepimizin malumudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ABDULLAH ÖZER (Devamla) İş birliği yöntemlerinin
geliştirilmesinde en önemli bir diğer konu da bilim dünyasıyla gerçekleştirilmesi
gereken ortak çalışmalardır. Taslakta tanımlanan kurallar
arasında bilim insanlarının katkısı
kısıtlı tutulmuştur.
Tüm yapmış olduğumuz uyarıların dikkate
alınmasını ve ülkemizi ekonomik ve sosyal afetlere bulayan
Başbakandan bu ülkenin bir an önce kurtulmasını diliyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
20inci maddenin başlığını okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Personel ve Mali Hükümler
Atama
MADDE 20-
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 20 nci maddesinin (2) inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve (3) üncü fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Şenol Bal |
Nevzat Korkmaz |
|
Konya |
İzmir |
Isparta |
|
Mustafa Enöz |
Behiç Çelik |
Hüseyin
Yıldız |
|
Manisa |
Mersin |
Antalya |
|
Cemaleddin Uslu |
Abdülkadir
Akcan |
Alim
Işık |
|
Edirne |
Afyonkarahisar |
Kütahya |
|
|
Akif Akkuş |
|
|
|
Mersin |
|
(2) Başkan, daire başkanı ve il müdürü
kadrolarına atanabilmek için; bu kadrolara atanacaklarda aranan genel
koşullara ek olarak, en az dört yıllık yüksek öğretim
kurumlarından mezun olmak, kamu veya özel sektörde atanacağı
görev alanıyla ilgili en az beş yıllık iş tecrübesine
sahip olmak gerekir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 20 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
|
Tansel
Barış |
Abdullah Özer |
Rahmi Güner |
|
Kırklareli |
Bursa |
Ordu |
|
Hüseyin Ünsal |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Metin
Arifağaoğlu |
|
Amasya |
Malatya |
Artvin |
Personel ve Mali Hükümler
Atama
Madde 20- (1) Başkan müşterek kararla,
Başbakanlık personeli ise Başkan tarafından atanır.
Başkan gerekli gördüğünde bu yetkisini atamanın
yapılacağı birim amirine devredebilir.
(2) Başkan ve daire başkanı kadrolarına
atanabilmek için, bu kadrolara atanacaklarda aranan genel koşullara ek
olarak; en az dört yıllık yüksek öğretim kurumlarından
mezun olmak, kamu veya özel sektörde atanacağı görev alanıyla
ilgili en az on yıllık iş tecrübesine sahip olmak gerekir.
(3) İl müdürü olarak atanabilmek için, bu kadrolara
atanacaklarda aranan genel koşullara ek olarak; en az beş
yıllık yüksek öğretim kurumundan mezun olmak, kamu veya özel
sektörde atanacağı görev alanıyla ilgili en az üç
yıllık iş tecrübesine sahip olmak gerekir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Barış, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 293 sıra
sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının 20nci maddesiyle ilgili olarak
verdiğimiz önerge doğrultusunda söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; afet, bir
toplumu ya da çevreyi olumsuz olarak etkileyen doğal ya da insan
kaynaklı acil bir durumdur. Afetlere hazırlıklı olmak tüm
kurumların sorumluluğundadır. Afetlere hazırlık insan
kaynaklı olduğundan kurumlar arası bilgi
alışverişini sağlamak çok önemlidir. Bu nedenledir ki bu
kanun çerçevesinde, afet ile ilgili zarar azaltma, risk ve kriz yönetimiyle
ilgili tüm yetkiler tek elde toplanmaktadır. Yasa ile farklı kurumlar
bünyesindeki ilgili üç genel müdürlük kapatılmakta ve Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı kurulmaktadır. Kurulacak olan Afet
ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına, görev alanına
giren konularda düzenleme yapma konusunda yetki verilmektedir. Ancak, bu
yetkinin de bir sınırı olması gerekiyor. Ucu açık,
sınırları belli olmayan, çerçevesi çizilmemiş kanun
maddeleri, geçmişte göstermiştir ki, uygulamada sorunları da
beraberinde getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun
tasarısını yasalaştırmanın, bu
başkanlığı kurmanın sadece bir başlangıç
olduğunu kabul etmeliyiz. Doğal afetler konusunda yasal çerçevede
yapmamız gerekenlere bir baktığımızda, burada zor
olan, dağınık ve karmaşık yapıdaki pek çok kurum
ve iç teşkilatına ilişkin hizmetlerin bütünleşmesini
sağlayabilmektir.
Diğer önemli ve dikkat edilmesi gereken konu ise -ve en
önemli konu- eğitimdir, bu unsurların eğitimidir. Acil durum
yönetimiyle ilgili olabilecek tüm evrelerde görev alacak olan ekiplerin
bütününü kapsayacak eğitim anlayışı hayata geçirilmelidir.
Ülkemiz, jeolojik özellikleri, konumu ve iklim özellikleri
nedeniyle kuraklıkla beraber sel, rüzgâr ve kar
fırtınaları, don, dolu, yıldırım çarpması,
orman yangınları, çığlar, asit yağmurları, meteorolojik
hortumlar, sıcak hava dalgaları gibi doğal afetlere sıkça
maruz kalmaktadır. Vahşi kapitalizmin doymak bilmeyen
ihtirasları sonucunda atmosferde biriken sera gazları küresel
ısınmayı tetiklemekte ve iklim değişikliğine
neden olmaktadır. İşte bu değişiklikler doğal
afetleri de beraberinde getirmektedir ve son on yılda -hepimiz
yaşıyoruz- bu afetler hem şiddet hem de sayı olarak
artmaktadır. Tek elden, etkin bir biçimde yönetilecek afet ve acil
durumların ülkemiz için bir ihtiyaç olduğu gerçeğini de kabul
etmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, kapatılan ilgili genel müdürlüklerde
yıllarca görev yapmakta olan deneyimli, birikimli personellere de yaş
sınırı koyarak uzmanlık şansı vermemek
haksızlık olacaktır kanaatindeyim. Ayrıca, yeni
örgütlenmeye uygun personel istihdamında liyakat ve kariyer kesinlikle
esas olmalıdır ve dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde
bunun bedeli çok ağır olarak ödenebilir. Bu nedenle liyakat çok
önemli ve sadakat liyakatin önüne asla geçirilmemelidir ve bu konu çok ciddi
olduğundan, liyakatin her zaman sadakatin önüne geçmesi gerektiğine
inanıyorum. Burada kadrolaşma gibi bir sorunun da düşünülmemesi
gerektiği kanaatindeyim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde
1999 yılında geçirdiğimiz depremi hepimiz
hatırlıyoruz. O rakamları sizlere verip tekrar üzüntülerinizi
tazelemek istemiyorum. Ancak bu olaylara yeniden maruz kalmamak için, bu
yönetimin ciddi bir şekilde çalışması ve etkinliğini
afet öncesi dönemde tamamlaması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Barış.
TANSEL BARIŞ (Devamla) Afet olduktan sonra da elbette
yapılacak çok şey vardır ama afet öncesi bu yönetimin daha güçlü
bir şekilde kadrolanması ve liyakatin ön plana çıkması
gerekmektedir.
Bizim verdiğimiz önerge doğrultusunda, yani bu liyakati
sadakatin önüne çıkararak yapacağımız atamalarda ve
kadrolarda bu konunun nazarıdikkate alınmasını ben en
azından sizlerden bekliyorum ve bunu da umuyorum.
Önergemize vereceğiniz destekle bu yönetimin daha güçlü
olacağına inanıyorum ve bu vesileyle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Barış.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sayılı Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 20 nci maddesinin (2) nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve (3) üncü fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
(2) Başkan, daire başkanı ve il müdürü
kadrolarına atanabilmek için; bu kadrolara atanacaklarda aranan genel
koşullara ek olarak, en az dört yıllık yüksek öğretim
kurumlarından mezun olmak, kamu veya özel sektörde atanacağı
görev alanıyla ilgili en az beş yıllık iş tecrübesine
sahip olmak gerekir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İl müdürleri için de 5 yıllık iş tecrübesi
aranması öngörülmekte ve madde metni daha anlaşılabilir hâle
getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm geçici 1 ila 5inci maddeler dâhil 21 ila 28inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzüne aittir.
Sayın Tüzün, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecek) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte
olduğumuz 293 sıra sayılı Kanun Tasarısının
ikinci bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısı ile insan hayatında belki hiç ihtiyaç
duymayacağı, ihtiyaç duyduğunda da çok yüksek faturalar ödemek
durumunda kaldığı doğal afet gibi son derece önem arz eden
bir kanunu görüşüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ülkemiz, genel coğrafi
yapı itibarıyla doğal afet olaylarının çok sık
yaşandığı bir ülke konumundadır. Bunu hepiniz, hepimiz
çok iyi biliyoruz. Ülkemiz yüz ölçümünün yüzde 93ü, nüfusumuzun ise yüzde 98i
deprem tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Hafızalarımızı biraz tazelersek yakın bir zaman
içerisinde yani bundan on yıl önce 17 Ağustos 1999 Marmara, Kocaeli,
Gölcük, Marmara, Kocaeli, Gölcük depremi ve 12 Kasım Düzce depremini
yaşadık. Bu yaşadığımız ve Allahtan bir
daha hiçbir topluma yaşatmamasını dilediğim afette gördük
ki yaşanan olaylarda depremin verdiği zarardan çok afet öncesi, afet
sırası ve afetten sonrası çalışmalarda
koordinasyonsuzluk, yani bir yetersizlik daha büyük zarar vermiştir.
Dolayısıyla, şimdi böyle bir ortamda geçmişten ders alarak
çok sağlıklı çalışmalar yapıp,
koordinasyonsuzluğu ortadan kaldırıp, yetersizliği
yaşamamak adına ciddi çalışmalar, ciddi kanunlar
çıkması gerekirken tam tersine bir tasarıyla karşı
karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Sevgili arkadaşlarım, bu kanun tasarısı ile
üst birimde bu organizasyon sağlanırken teşkilatlanmada
aynı organizasyonun olmadığını, ters bir
yapılanmaya gidildiğini görüyoruz. Üst yönetimde birleştirilen
hizmetler, iller itibarıyla dağıtılmıştır.
İllerde il özel idaresi bünyesinde valiye bağlı il afet ve acil
durum müdürlükleri kurulması öngörülmektedir. Bu şartlara
baktığımızda, mevcut personelin il özel idarelerine
devrinde bir intibak dönemi yaşanacaktır. Bu dönem içerisinde
eğer bir afet olursa, Allah göstermesin, hizmetin de etkinliği
azalacaktır. Kaldı ki intibak uzun süre gerçekleşmeyecek olursa
neler yaşanabileceğini bir düşünün. İntibak zorluğu
yanında, personelin çalışma verimliliği de düşecektir.
Tasarıda yer alan bu tür yapılanma şekli, bugüne
kadar gördüğümüz bizdeki hizmet yapılanması şeklinde
teşkilat yapılanması sistemine de uymadığını
görüyoruz. İllerde vali, kuşkusuz, devletin, hükûmetin
temsilcileridir, devlet teşkilatının ildeki yetkilisi ve sorumlusudur.
Oysaki tasarıdaki örnekte il müdürlükleri başkanlık
teşkilatı içinde yer almıyor, il özel idaresi içinde yer
alıyor. Bu nedenle bürokrasi daha da artacak, başkanlık ve vali
arasında koordinasyon sorunu ortaya çıkacaktır.
Sevgili arkadaşlarım, bunun en canlı örneğini
çok kısa bir süre önce Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı
rahmetli Sayın Muhsin Yazıcıoğlunun geçirdiği elim
trafik kazasında gördük. Gece gündüz fark etmeksizin arazideki hareket
eden en küçük canlıyı anında fark eden ve izleyen yetkililer,
kocaman bir helikopter enkazını ve orada belki de canlı durumda
olan vatandaşlarımızı bulamadılar. Peki, bunun temel
sebebi nedir? İşte o ilde, o bölgede yaşanan koordinasyon
sorunudur. Bu koordinasyon sorununun, maalesef bu yasa tasarısı kabul
edildikten sonra daha da çok artacağını düşünüyoruz.
Sevgili arkadaşlarım, ülkemizde 5 büyüklüğündeki
depremler bile can ve mal kaybına yol açıyor. İmar
planlarında bilimsel kriterlere uyumsuzluk, özellikle su havzalarına,
dere yataklarına yapılan imarsız ve iskânsız binalar
sağlıklı bir yapılaşma ve dolayısıyla ve en
önemlisi ranta dayalı imar tadilatları ve çarpık kentleşme
afet sonucunu, can ve mal kayıplarını, dolayısıyla da
en önemlisi, tabii kuşkusuz ekonomik kayıpları yaratan bir
faktör hâline gelmiştir.
Sayın Bakanım, kuşkusuz göreve yeni
başladınız, sizi tebrik ediyoruz. Ancak,
Bakanlığınızda -daha önce gerek komisyonlarda gerekse
Parlamentoda görev yapmış bir arkadaşımızsınız-
sizin Bakanlığınız döneminde bu Bakanlığa ve
Türkiyeye, ülkemize en önemli hizmetiniz kuşkusuz kentlerin envanteri
olmalıdır. Maalesef ülkemizde, özellikle büyükşehirlerimizde,
metropol kentlerimizde ruhsata uygun olmayan binalarımız mevcuttur.
Büyükşehirlerimizde, kent merkezlerimizde, yine, özellikle
İstanbulda, Ankarada ve İzmirde, üç büyükşehrimizde iskân
ruhsatı almadan yapılan yapıların belki de yüzde 80e
yakını kaçak durumundadır. Dolayısıyla, sizin görev
yaptığınız süre içerisinde bu Bakanlığa ve
ülkemize vereceğiniz en büyük hizmet, kentlerde ve özellikle büyük
şehirlerde, mutlaka ve mutlaka, kent envanterini çıkarmanız
gerekiyor. Eğer bunu çıkaramadığınız takdirde, bu
sorunlarla, özellikle iskân almayan konutların aynı sorunlarla
karşı karşıya geleceğini ifade etmek istiyorum.
Sayın Bakanım, tabii, yeni Bakansınız, bu
konuda geçmişe yönelik eleştiri çok fazla şahsınıza
yapmamak gerekir ama yine ülkemizde, Toplu Konut İdaresinin
uygulamış olduğu projeler tamamen ama tamamen ranta dönük
olduğundan dolayı, bir özerk şirket konumunda olan TOKİ,
maalesef, sizin dahi yetkinizde olmayan, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığının yetkisinde olmayan yetkilerle
donandırılmıştır. Yani, Toplu Konut İdaresi, bir
tarafta arsa sahibi, bir tarafta proje sahibi, bir tarafta denetim sahibi, bir
tarafta ruhsat sahibi, bir tarafta iskân sahibi, dolayısıyla, kendi
uygulamalarını, hiçbir yerel yönetimden, hiçbir imar odalarından
ve en önemlisi Bayındırlık ve İskân
Bakanlığından ve il özel idarelerinden hiçbir konuda
danışmadan, tamamen kendi isteği doğrultusunda projeleri
hayata geçirmektedir. Bu doğru bir yöntem değildir. Evet, TOKİ,
ülkemizde, Anayasadan almış olduğu yetkileri kullanarak dar
gelirlilere konut yapması gerekirken, özellikle son yıllarda,
Başbakana bağlı olan Toplu Konut İdaresinin, zenginlere
dubleks, tripleks, deniz kenarlarında ev yaptığını
hepimiz biliyoruz. Ama bunları yaparken bile hiçbir yere
danışmadan, hiçbir belediyeye, hiçbir odaya, hiçbir sivil toplum
örgütüne, yerel yönetime ve Bakanlığınıza
danışmadan tamamen kendi içerisine kapalı ve bu projeleri hayata
geçirirken, böyle sorunlarla önümüzdeki günlerde karşı
karşıya kalacağımızı bir kez daha
hatırlatmak istiyorum. Bu konuda Toplu Konut İdaresiyle ve
Başkanıyla yapacağınız çalışmalarda ortaklaşa
bir uygulama yapmanızı, ortaklaşa projeler
gerçekleştirmenizi tavsiye ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabii bu kanun hakkında
birçok arkadaşım düşüncelerini anlattı, paylaştı.
Ben de özellikle bugün iktidar partisi mensubu milletvekillerimizin Türkiye
Büyük Millet Meclisine ilgi göstermemelerini, bugüne kadar, bu saate kadar, bu
maddeye kadar vermiş olduğumuz önergelerin boş koltuklar
tarafından reddedilmesini de doğrusu uygun bulmuyorum.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bu kanunumuzun, bu
tasarının ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcan.
Buyurun efendim.
MHP GRUBU ADINA ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
hakkında, tasarının ikinci bölümüyle ilgili olarak Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere
huzurlarınızdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu arada, bugün 29 Mayıs, İstanbulun fethi. Bu fetihte
rol oynamış, başta Fatih Sultan Mehmed Han olmak üzere,
İstanbulu fetheden tüm Türk askerlerini rahmetle, minnetle yad ediyorum.
Aynı şekilde dün ve evvelsi gün şehit olan,
Çukurcada şehit olan askerlerimize de yüce Allahtan rahmet diliyor, Türk
milletine başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu kanun
tasarısında belli bir ihtiyaca bağlı olarak, ana fikir
koordinasyonu sağlamak olmak üzere, bir özellik mevcut.
Bu özelliğe göre, bugün kamu kurumlarımızın
bünyesinde, değişik bakanlıkların bünyesinde,
Başbakanlıkta, İçişleri Bakanlığında ve
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı bünyesinde
yer alan üç genel müdürlüğün lağvedilmesine dayalı yeni bir
koordinasyonu sağlayacak teşkilat yapısına yönelmenin
sağlanacağı bir kanun tasarısı görüşüyoruz. Bu
görüşme sırasında ele aldığımız ana husus,
temel husus bu. Buraya nasıl gelindi?
Değerli milletvekilleri, asrın felaketi Marmara
depreminde on binlerce insanımızı kaybettik, yüz binlerce
yapı stoku yerle bir oldu ve koca Marmara Bölgesi yerle bir oldu.
Bu deprem Türkiyeye oldukça pahalıya mal oldu ve bütün dünya
tarafından asrın felaketi olarak nitelendirildi. Bu asrın
felaketi diye nitelendirilen, geniş bölgeyi etki alanına alan,
etkisine alan Marmara depreminde kayıplarımızın
büyüklüğü ve depremin, afetin ne boyutta insanları
etkileyebildiği, ekonomiyi nasıl altüst edebildiği gözler önüne
serildi.
57nci Cumhuriyet Hükûmeti döneminde yaşanan bu depremde,
depremden hemen sonra cumhuriyet tarihinin en büyük iki krizi
yaşandı; Kasım 2001 ve Şubat 2002 krizleri.
İşte, bu sıkıntılı dönemin sonunda
bazı kişiler depremden kendisine rant ve pozisyon temin etmek için
devletin geç kaldığı, devletin hantal yapıya sahip
olduğu gibi uçuk, depremin büyüklüğünü, etki alanının
genişliğini hiç esas almadan ve pek çok yerde provokasyonlara sebep
olarak Nerede bu devlet? sözünü her yerde kullandırarak devletin
yıpratılmasına yönelik bir kampanya yürütüldü ve sürdürüldü.
İşte, bütün bu sıkıntılara rağmen,
ekonomik güçlüklere rağmen kırk dört bin geçici prefabrik konut,
benzeri sayıda kalıcı konut ve aynı şekilde köy
şartlarında sekiz binin üzerinde evini kendisi yapanlara yardıma
dayalı konut yapımıyla bu sorunların üstesinden gelen
Bayındırlık İskan Bakanlığı, Afet
İşleri Genel Müdürlüğüyle, o gün kendisine bağlı
bulunan Karayolları Genel Müdürlüğüyle, İller Bankası Genel
Müdürlüğüyle ve bütün bunların planlamasında Yapı
İşleri Genel Müdürlüğü, Teknik Araştırma ve Uygulama
Genel Müdürlüğüyle topyekûn bu mücadeleyi veren en önemli bakanlık
olmuştur. Ancak, bütün bunlar zor şartlarda yürütülürken Kandilli
Rasathanesinin Müdürü, o günün Sayın Başbakanı rahmetli
Ecevitin duygusallığını da istismar ederek bugün Devlet
hantal, topyekûn bunu merkezîleştirmeliyiz. şeklinde
tartıştığımız ve tartışılan bu
tasarının özünü oluşturan noktaya getirmiştir.
Bütün mesele
Dünyada, bir dünya, her gün bir afet
yaşanıyor, Amerikada da yaşanıyor, Amerika Birleşik
Devletleri Başkanı kendi ülkesinde yaşanan bir fırtına
felaketine müdahale edip zamanında gitmezken aynı ülkenin Başkanı
Türkiye'ye gelebiliyor. Niçin? Afetin büyüklüğü yüzünden. Afetin büyüklüğünü
bir kenara bırakarak devletin hantallığını ön plana
çıkaranlar bugün bu tasarının müsebbipleridir.
Sabahtan beri dinliyorum buradaki konuşmacıları.
Değerli milletvekilleri, bazı sözcüler Efendim, kapatılan üç
tane genel müdürlük var. Aslında devlet duplikasyon yapıyor.
İşte, o genel müdürlük, bu genel müdürlüğün işini
yapıyor
Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Allah aşkına, Afet
İşleri Genel Müdürlüğünün fonksiyonunu mu yapıyor şimdiye
kadar veya Afet İşleri Genel Müdürlüğü başka bir genel
müdürlüğün bu kanun tasarısıyla kapatılmak istenen genel
müdürlüğün, Başbakanlığa bağlı Acil Müdahale
Genel Müdürlüğünün görevini mi yapıyor? Hayır.
Değerli milletvekilleri, burada, hızlı hareket
edebilecek, hızlı karar alabilecek bir yapının
oluşması makul, doğru, mantıklı, anlamlı. Bunu
bazı sözcüler İçişleri Bakanlığına
bağlı olarak kuralım, bazı sözcüler
Başbakanlığa bağlı olarak kuralım ve
tasarı da Başbakanlığa bağlı olarak kurmak
istiyor ancak yaşanan afetlerde
Bakınız, Bayındırlık İskân
Bakanlığı, bu ülkede, imar yetkisini elinde bulunduran tek
bakanlıktır ve olması gereken de budur ama yeni yeni kurulan
devlet birimleri vasıtasıyla, mesela Çevre Bakanlığı,
arkasından Çevre Orman Bakanlığına bağlanan üniteyle,
birimle, çevre düzeni planını Çevre Bakanlığı
yapıyor şimdi. Bu plana göre, derenin ağzına,
Afyonkarahisarda hastaneyi öngördüler ve bu Bakanlığın Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü, derenin ağzına
kurulması öngörülen hastanenin oraya yapılabileceği raporunu
verdi. Şimdi, devletin birimleri arasında yetki karmaşası
yaratırsanız, kaosu kendiliğinden davet etmiş olursunuz.
Aslolan, kanunlardaki eksiklik değil, teşkilatlanmada eksik
yapılanma değil, koordinasyonun düzgün bir şekilde sağlanamaması.
Bu yüzden, bu kanun tasarısıyla oraya varılmak isteniyor, imaj
bu imaj ama acaba bu tasarıyla oraya varabiliyor muyuz?
Bir afet şekillendiğinde, olduğu andan itibaren
müdahale gerekiyor. Sonra, ilk önce insanların kurtarılması,
kurtarma ekipleri ve sağlık hizmetinin verilmesi. Sağlık
Bakanlığının hangi birimini kapatarak buraya
bağlıyorsunuz? Hiçbirini. Öyleyse, imar yetkisi elinde bulunan, afete
bu hâliyle müdahale eden, oluşan afet zararını yapı
stoklarında tespit eden bir Afet İşleri Genel Müdürlüğünü,
daha sonra kaynak temin edip yerine yenisinin yapılmasını temin
eden bu Genel Müdürlüğü, bu işi bugüne kadar başarıyla getirmiş
bu Genel Müdürlüğü niye kapatıyorsunuz? Afet İşleri Genel
Müdürlüğü bir sivil savunma genel müdürlüğü müdür? Sivil savunmaya da
ihtiyaç var ama Afet İşleri Genel Müdürlüğüne de ihtiyaç var.
Niçin? Planlar yapılacak, zemin etüdünden inşaatın tamamlanmasına
kadar onun sorumluluğunda.
Değerli milletvekilleri, bir şeyi yapmaya
çalışırken ideali yakalama doğrultusunda düşünmeliyiz,
karar vermeliyiz. Bu tasarının ideali yakalama boyutunu Afet
İşleri Genel Müdürlüğünü ortadan kaldırarak
yakalayamazsınız. Onun fonksiyonlarını yok ederek orada
yetişmiş, on yıllarca bilgi birikimi sağlayarak bu noktaya
gelmiş insanlara Ben sizi yeni yapılanmada istemiyorum. diyerek
amaca ulaşamazsınız. Hele hele bu tasarıda gördüğümüz
gibi onları başka kurumlara aktarıp, örneğin bir genel
müdürü, maaşı azalmasın, tamam ama maaşı
düşmeyecek şekilde öteki birimde
çalıştırılırken o birimin, yeni görev yeri olan
birimin elemanları, asıl elemanları maaş
artışı sağlarken maaşı düşmeyecek
şekilde Afet İşleri Genel Müdürlüğünü o birime
gönderirseniz ciddi bir hak gaspına sebep olursunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akcan, konuşmanızı
tamamlayınız.
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) Bu tasarının bu boyutu
ciddi anlamda eksiktir değerli milletvekilleri.
Şimdi, biz bu tasarının oluşmasını
sağlamak için el birliğiyle gayret gösterip oylamaya müspet oyla
katılalım. Ama gelin, hazır Afet İşlerini
kapatmışken Bayındırlık İskân
Bakanlığını da kapatın, doğru bir iş
yapmış olursunuz. Yerine, bu kuracağınız teşkilatı
bağlayacağınız, TOKİyi
bağlayacağınız, İller Bankasını
bağlayacağınız ve Yapı İşleri Genel
Müdürlüğüyle, Teknik Araştırma Uygulama Genel Müdürlüğüyle,
çevre fonksiyonuyla şehircilik ya da kentleşme ve Çevre
Bakanlığını kurarak varmak istediğiniz hedefe daha
net, daha sağlıklı, daha uygun biçimde varmanın yolunu
açmalısınız.
Yoksa hastaneleri Sağlık Bakanlığı,
okulları Millî Eğitim Bakanlığı yaparken; devlet hava
meydanlarını, demir yollarını, şimdi kara
yollarını -oraya bağlı olması nedeniyle- Ulaştırma
Bakanlığı yaparken artık bu hâliyle
Bayındırlık Bakanlığının o anlamda
yapacağı hiçbir iş yoktur. Çevre, asla ormanla ilgili bir birim
değildir. Çevre, insanla ilgili bir birimdir, insan kentlerde yaşar,
şehirlerde yaşar. Öyleyse şehirciliği, kentleşmeyi ön
plana çıkan, bu sırada afeti minimize eden altyapıyla bir kent
yapısına ulaşmayı sağlayacak birimleriyle bir
şehircilik veya kentleşme
Çevre Bakanlığı, acilen, bu
dönemde, en kısa zamanda bu kanun tasarısından öncelikle ele
alınması gereken bir boyuttur. Bu tasarıyı getirin, hep
beraber en kısa zamanda bu ülkeye kazandıralım, bu ülkenin
sıkıntılarının önünü açalım diyorum.
Sabrı için Sayın Başkana teşekkür ediyorum ve
tasarının hayırlı olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.
Şahsı adına Harun Öztürk, İzmir
Milletvekilimiz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Önergede konuşacağım.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
21inci maddenin başlığını okutuyorum:
Afet ve acil durum yönetimi uzmanlığı ve uzman
yardımcılığına atanma
MADDE 21-
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci maddenin başlığını okutuyorum:
Kadrolar
MADDE 22-
BAŞKAN 22nci maddeye bağlı listelerde
değişiklik öngören bir önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Genel Kurul Başkanlığına
Görüşülmekte olan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı 1 sayılı listede Planlama ve
Hazırlık Dairesi Başkanı ibaresinin Planlama ve Zarar
Azaltma Dairesi Başkanı olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Ahmet
Aydın |
Bekir
Bozdağ |
|
Kayseri |
Adıyaman |
Yozgat |
|
Mehmet Nil
Hıdır |
Cumhur Ünal |
Orhan Karasayar |
|
Muğla |
Karabük |
Hatay |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan maddi hatanın düzeltilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
23üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Kaynak yönetimi
MADDE 23-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının çerçeve 23üncü maddesinin (1) inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 23- (1) Bu kanun kapsamındaki faaliyetlerin ifası
amacıyla, Başkanlık bütçesinde afet ve acil durum faaliyetleri
ödeneği tefrik edilir. Söz konusu ödenekten gerekli görülenler
Başkanlığın teklifi üzerine Maliye
Bakanlığınca ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile il
özel idareleri bütçelerine aktarılır. Aktarılan bu
tutarların, afet ve acil durum hâlleri dışında ve bu
kanunun amacı doğrultusunda harcanması 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre yapılır. Afet
ve acil durum hallerinde ortaya çıkan ihtiyaçların
karşılanmasıyla sınırlı olmak üzere
yapılacak harcamalar, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
hükümlerine tabi değildir. Bu durumda, söz konusu ödeneklerden
yapılacak harcamalarla ilgili alımlarda kullanılacak ihale
yöntemlerine ilişkin esas ve usuller, Maliye Bakanlığı ve
Başkanlıkça müştereken belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Vermiş olduğum önergeyi
açıklamak üzere söz aldım.
Tasarının bize göre en önemli düzenlemelerinden biri,
görüşmekte olduğumuz çerçeve 23üncü maddedeki kaynak yönetimi
düzenlemesidir. Düzenlemeye göre, merkezî yönetim bütçesinde
başkanlık için öngörülecek afet ve acil durum faaliyeti ödeneği
başkanlık bütçesine gider kaydedilerek özel bir hesaba
aktarılacaktır. Görüldüğü gibi, bu aşamada bütçede
öngörülen ödeneklerin harcanmasındaki ve bütçeye gider
yazılmasındaki normal usul uygulanmamaktadır. Zira, bütçede
öngörülen ödenekler, ya mevzuatın izin verdiği durumlarda avans
verilmek suretiyle mal ve hizmet daha sonra teslim alınmak üzere ya da mal
ve hizmet teslim alındıktan sonra belgesine dayanılarak
harcanmakta ve bütçeye gider kaydedilmektedir. Burada bütçe ödeneği,
doğrudan doğruya herhangi bir mal ve hizmet teslimi olmadan ve
herhangi bir avans işlemine tabi tutulmadan bütçeye gider yazılmakta
ve karşılığı nakit, Başkanlığın
açacağı özel bir hesaba aktarılmaktadır. Bu özel hesap ise
Başkanlığın bizzat yapacağı harcamalar için
kullanabileceği gibi, afet ve acil durumda kullanılmak üzere kamu
kurum ve kuruluşlarının veya il özel idarelerinin açtıracakları
özel hesaplara aktarılmak suretiyle de kullanılabilecektir.
Aktarılan bu tutarlar ilgili kurum ve kuruluşların bütçeleriyle
ilişkilendirilmeyecek ve harcanmasında, 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu hükümleri uygulanmayacaktır. Söz konusu harcamalar sonucunda
toplanan belgelerin başlangıçta bütçeye tek kalemde gider
yazılan ödenek ile nasıl ilişkilendirileceği ve denetiminin
nasıl yapılacağı da açık değildir. Tamamen bütçe
dışı ve örtülü ödenek benzeri bir harcama usulü getiren bu
kaynak yönetimi düzenlemesinin bu hâliyle kabulü mümkün değildir.
İşte bu gerekçelere dayanılarak biraz önce okunan önergeyi
vermiş bulunduk, bu sakıncaların giderilmesi amacıyla. Yüce
heyetinizin kabul edeceği umuduyla tekrar yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
BAŞKAN Sayın Öztürk, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü maddenin başlığını okutuyorum:
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Atıflar
MADDE 24-
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 25inci maddenin her
fıkrası, alınan karar gereğince ayrı maddeler olarak
oylanacaktır. Buna göre şimdi 25inci maddenin 1inci
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu yedi fıkrayla birlikte çerçeve 25inci
maddeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
Üst yöneticilerin sorumluluğu
MADDE 26-
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 1in başlığını okutuyorum:
Devir hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1-
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının Geçici madde 1de yer alan 31/12/2007
tarihlerinin 31/12/2008 olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Ahmet
Aydın |
Bekir
Bozdağ |
|
Kayseri |
Adıyaman |
Yozgat |
|
Orhan Karasayar |
Cumhur Ünal |
Mehmet Nil
Hıdır |
|
Hatay |
Karabük |
Muğla |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tarihlerin güncellenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 2nin başlığını okutuyorum:
Kadro ve görev unvanı değişikliği
GEÇİCİ MADDE 2-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 293 sıra sayılı Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının geçici 2 nci
maddesinin; 1nci fıkrasında yer alan 31/12/2007 tarihi ibaresinin
31/12/2008 tarihi şeklinde, 3üncü fıkrasının son
cümlesinin 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi
kapsamında iken bu fıkra gereğince görevleri sona erenlerden,
daha düşük ek gösterge verilmesini gerektiren veya makam tazminatı
ödenmesi gerekmeyen bir kadroya atananların, atandıkları kadroda
geçen hizmet süreleri, 5434 sayılı Kanunun mülga ek 68 inci ve ek 73
üncü maddelerinde belirtilen sürelerin tamamlanmasında dikkate alınır.
şeklinde, 4üncü fıkrasının son cümlesinin 31/5/2006
tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında iken bu
fıkra gereğince görevleri sona erenlerden, daha düşük ek
gösterge verilmesini gerektiren bir kadroya atananların, atandıkları
kadroda geçen hizmet süreleri, 5434 sayılı Kanunun mülga ek 68 inci
ve ek 73 üncü maddelerinde belirtilen sürelerin tamamlan-masında dikkate
alınır. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Bekir
Bozdağ |
A. Sibel Gönül |
|
Kayseri |
Yozgat |
Kocaeli |
|
Veysi Kaynak |
|
Hamza Yerlikaya |
|
Kahramanmaraş |
|
Sivas |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarının komisyonda kabul edildiği dönem
ile Genel Kurulda görüşülme tarihi arasında geçen süreye yönelik
olarak maddede yer alan tarihin düzeltilmesi ve maddede yer alan sosyal
güvenlikle ilgili hükümlerin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile uyumlaştırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 2yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 3ün başlığını okutuyorum:
Uzmanlık kadrosuna geçiş
GEÇİCİ MADDE 3-
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 4ün başlığını okutuyorum:
Bütçe işlemleri
GEÇİCİ MADDE 4-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
TBMM Genel Kurul Başkanlığına
Görüşülmekte olan Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısının Geçici Madde 4 (1) inci fıkrada yer alan
2008 yılının 2009 yılı olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Ahmet
Aydın |
Bekir
Bozdağ |
|
Kayseri |
Adıyaman |
Yozgat |
|
Mustafa
Kalaycı |
Mehmet Nil
Hıdır |
Cumhur Ünal |
|
Konya |
Muğla |
Karabük |
|
|
Orhan Karasayar |
|
|
|
Hatay |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tarihlerin güncellenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 4ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 5in başlığını okutuyorum:
Malzeme devri
GEÇİCİ MADDE 5-
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
27nci maddenin başlığını okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 27-
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
28inci maddenin başlığını okutuyorum:
Yürütme
MADDE 28-
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İkinci Bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre vereceğim. Bu süre içinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu
yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen dört dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadıyla imzasını da taşıyan oy
pusulasını yine oylama için öngörülen dört dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz
ediyorum:
Kullanılan oy sayısı : 224
Kabul : 214
Ret : 9
Çekimser :
1 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Milletimize ve ilgili kuruma
hayırlı olmasını diliyorum.
Özveriyle çalışmaları yürüten ve çok güzel bir
çalışma ortamı sağlayan grup başkan vekili
arkadaşlarımıza da canı gönülden teşekkür ediyorum,
milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Hayırlı
olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, 4üncü sırada yer alan, Kamu
Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/704) (S. Sayısı: 383)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/692) (S.
Sayısı: 385)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer alan, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarıları ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/688, 1/703, 1/684, 1/696) (S.
Sayısı: 384)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunmayacağı dikkate
alınarak, gruplar arasında da mutabakatı değerlendirerek,
alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 2 Haziran 2009 Salı günü saat 15.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza
hayırlı hafta sonları diliyorum.
Kapanma Saati: 18.28