DÖNEM: 23 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 46
98inci Birleşim
3 Haziran 2009 Çarşamba
(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KAĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALARI
1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, patates üreticilerinin ve Afyonkarahisar merkez
Kızıldağ köyünün su sorununa ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, Suriye sınırındaki mayından
temizlenecek alanın kullanılmasında kiraya verme yönteminin
yaratacağı sıkıntıya ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdalın, Şair Nazım Hikmetin ölümünün
46ncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
V. - OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkanı
Köksal Toptanın, Şair Nazım Hikmetin ölüm yıl dönümüne ve
edebiyat ve sanattaki zenginliklerimizi geliştirme konusunda Parlamento
olarak bir proje hazırlanmasına ilişkin konuşması
VI. - ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- (10/166) esas
numaralı Meclis Araştırma Önergesinin ön görüşmelerinin
Genel Kurulun 3/6/2009 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin DTP Grubu önerisi
2.- (10/106) esas
numaralı Meclis Araştırma Önergesinin ön görüşmelerinin
Genel Kurulun 3/6/2009 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- (10/133, 10/169 ile
10/381) esas numaralı Meclis
araştırma önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
3/6/2009 Çarşamba günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
4.- Gündemdeki sıralama
ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
9, 16, 23 ve 30 Haziran 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde sözlü
sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 10, 17 ve 24 Haziran 2009
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
B) Başkanlık
Önerileri
1.- Hükûmetin, 263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesinin ihale
işlemlerinin değerlendirilmesi amacıyla İç Tüzükün 89uncu
maddesine göre yeniden görüşülmesine ilişkin talebinin, Danışma
Kurulunda görüş birliğine varılamadığından, Genel
Kurulun onayına sunulmasına ilişkin Başkanlık önerisi
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin Grup
Başkanlarına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Bitlis Milletvekili Vahit
Kilerin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VIII. - AÇIKLAMALAR
1.- Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, sözlerinin genel bir değerlendirme olduğuna,
Genel Kurulu kastetmediğine ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okayın, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın
sözlerine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın
sözlerini geri alması gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulanın, bazı erkek milletvekillerinin konuşma ve
davranışlarına ilişkin açıklaması
5.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Başkanın daveti üzerine, sözlerinin Genel Kurula ve
şahıslara dönük gibi yanlış
algılandığına ilişkin açıklaması
6.- Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, Başkanın daveti üzerine, sözlerinin Genel Kurula
ve şahıslara dönük gibi yanlış
algılandığına ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, MHP Grubunun
konuşmacılarının konuşmalarında hakaret
kastı olmadığına ve
bir bayan milletvekilinin üzerine yürünmesini kınadığına
ilişkin açıklaması
8.- Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, Meclis çalışmalarında milletvekillerinin
belirli bir üslup ve usulle konuşmaları gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın
sözlerinin doğru olmadığı ve düzeltilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
IX.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Hükûmetin,
görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesinin yeniden görüşülmesine
ilişkin önerisini işleme alması nedeniyle Başkanın
tutumu hakkında
X. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543)
(S. Sayısı: 263)
B) Yeniden Görüşmeleri Yapılan Tasarılar / Teklifler
(Tekriri Müzakere)
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/543) (S. Sayısı: 263) (2nci Madde)
XI. - OYLAMALAR
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısının 5inci maddesinin oylaması
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısının 6ncı maddesinin oylaması
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısının (Tekriri Müzakere Edilen) 2nci maddesinin
oylaması
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun
Tasarısının tümünün oylaması
XII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köyün imam ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/7679)
2.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, İmam-hatip atamalarına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/7744)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
Birinci, İkinci, Üçüncü Oturum
TBMM Genel Kurulu
saat 15.03te açılarak dört oturum yaptı.
Artvin
Milletvekili Ertekin Çolakın, arıcılık ve Kafkas
ırkı arıların korunması ve geliştirilmesine,
Ordu Milletvekili
Rahmi Günerin, fındık üreticilerinin sorunları, Ordu çevre yolu
ve Or-Gi Havaalanı Projesine,
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, ayçiçeği üreticilerinin sorunları
ve bu sorunların çözüm yollarına,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Edirne
Milletvekili Cemalettin Uslu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin konuşmasına,
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel, Adanada 8 kişinin öldürülmesi olayına,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday
hasadı başladığı hâlde buğday alım
açıklaması yapmamasına ve buğday almamasına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin (6/1313) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri
verildiği bildirildi.
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 20 milletvekilinin, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin metrobüs uygulamasındaki sorunların (10/380),
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin,
muhtarların sorunlarının (10/381),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve
ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Rusya Federasyonu
Federal Meclisi Federasyon Konseyi Başkanı Sergey Mıronovun
vaki davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle birlikte
21-24 Haziran 2009 tarihlerinde Rusya Federasyonuna resmî ziyarette
bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmının 91inci sırasında yer alan
(10/144) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmesinin Genel Kurulun 02/06/2009 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin DTP Grubu önerisi,
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmının 58inci sırasında yer alan
(10/106) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmelerinin bugünkü birleşimde yapılmasına ilişkin
MHP Grubu önerisi,
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (10/178, 10/190 ile 10/237) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin
görüşmelerinin, Genel Kurulun 02/06/2009 Salı günkü birleşiminde
birlikte yapılması ve Genel Kurulun bugün saat 19.00a kadar
çalışmasına ilişkin CHP Grubu önerisi,
Yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
AK PARTİ
Grubunun, 263 sıra sayılı Kanun Tasarısının
2nci maddesinin yeniden görüşülmesine dair Hükûmet talebine ilişkin
önerisini işleme alması nedeniyle Oturum Başkanının
tutumu hakkında açılan usul tartışması sonucunda,
Oturum Başkanı tutumunda bir değişiklik
olmadığını açıkladı.
|
|
Eyyüp Cenap GÜLPINAR |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
Yusuf COŞKUN |
|
Murat ÖZKAN |
|
Bingöl |
|
Giresun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
Dördüncü Oturum
Başkanlıkça,
AK PARTİ Grubunun önerisini geri çektiği açıklandı.
İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmazın, 5464 sayılı Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine
İlişkin Kanun Teklifinin (2/406) İç Tüzükün 37nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi,
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96) görüşmeleri komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca
Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
(1/543) (S. Sayısı: 263) görüşmelerine devam edilerek, 4üncü
maddeden sonra gelmek üzere yeni geçici madde eklenmesine dair önerge üzerinde
bir süre görüşüldü, talep edilen yoklama sonucunda çoğunluk
olmadığı anlaşıldığından; 3 Haziran
2009 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 11.00de
toplanmak üzere, birleşime 20.55te son verildi.
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
Yusuf COŞKUN |
|
Murat ÖZKAN |
|
Bingöl |
|
Giresun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 112
II.- GELEN KÂĞITLAR
3 Haziran 2009 Çarşamba
Tasarı
1.- İmar
Kanunu ile Bayındırlık ve İskan
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/713) (Adalet ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.5.2009)
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Guyana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve
Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/344) (S. Sayısı: 388)
(Dağıtma tarihi: 3.6.2009) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Burkina Faso Hükümeti Arasında Ticaretin
Geliştirilmesi ve Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşma
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/417) (S.
Sayısı: 389) (Dağıtma tarihi: 3.6.2009) (GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/616) (S. Sayısı: 390) (Dağıtma tarihi: 3.6.2009)
(GÜNDEME)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti ile MERCOSUR Arasında Bir Serbest Ticaret Alanı
Kurulmasına Yönelik Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/648) (S. Sayısı: 391)
(Dağıtma tarihi: 3.6.2009) (GÜNDEME)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Guatemala Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve
Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 392)
(Dağıtma tarihi: 3.6.2009) (GÜNDEME)
3 Haziran 2009
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 98inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A
M A
BAŞKAN Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
vereceğim.
Sayın milletvekillerinin
oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu
süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda
hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna
rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri
beşer dakikadır.
Gündem dışı
ilk söz, Afyonkarahisar merkez Kızıldağ köyünün su
sorunları hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
Halil Ünlütepeye aittir.
Sayın Ünlütepe,
buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, patates üreticilerinin ve
Afyonkarahisar merkez Kızıldağ köyünün su sorununa ilişkin
gündem dışı konuşması
HALİL ÜNLÜTEPE
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
İlimizin iki önemli
sorununu sizlerle paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum.
Bunlardan bir tanesi, bu hafta cumartesi günü Sandıklı ilçemize
gittiğimizde karşılaştığım bir sorun.
Üreticilerin, patates üreticilerinin ciddi bir sorunuyla
karşılaştık. Sandıklı ilçemizde yılda 30 bin
dekara yakın bir patates üretimi yapılmaktadır. Bu dönem patates
üretiminde, Tarım Bakanlığının onayıyla Türkiyeye
getirilen bir ilacın ekim esnasında kullanılması sonucu 4
bin dekar arazide patatesler çimlenmemiştir.
Son yapılan yasal
düzenlemeler doğrultusunda tarım alanında zirai ilaçlar
kullanılırken ilçe tarım müdürlüğü teknisyenlerinin
verdiği reçete ile ilaç alınmaktadır. İlçe tarım
müdürlüğündeki teknisyenler reçete vererek patates üreticilerine bu
ilacı ekim esnasında kullanması gerektiğini belirtmiş,
o doğrultuda çiftçi ilacını almış ama ekim
yapmasına rağmen 4 bin dekar arazide patates çimlenmesi
olmamıştır. Ziraat Odası bu bölgede tespitler
yapmış ve onlar da zararları tespit etmiştir. 1 dekar
patates sahasının ekim gideri 1 milyon 250 bin TLdir. 1 dekar
araziden 3 ton patates alındığında, 42 bin ton
civarında bir patatesin kayıp olduğu ortaya
çıkmaktadır. Bu bölgedeki insanların bir kısmı tarla
kiralayarak patates ekimini yapmıştır, yeniden bir ekim
yapabilme olanağı yoktur. Çiftçi, bu ekim alanından dolayı
ciddi bir mağduriyet içindedir. Tarlaları, bizzat kendim gittim,
gördüm. Bu bölgeler patates ekimi için çiftçiye her türlü
toprağını hazırlamış, her türlü
altyapısını oluşturmasına rağmen üretimde
kullanılan ilaçtan kaynaklanan bir nedenle artık, üretimi alamayacak
bir duruma gelmiştir, yeni bir ürünü ekmesi de mümkün değildir. Bu
çiftçiler zaten elektrik borcu altında inim inim inlemektedir.
Afyon ilinin tarımsal
sulamadan kaynaklanan borcu 11 trilyon liradır. Nevşehir ilinin
tarımsal sulamadan kaynaklanan borcu 350 trilyon liradır. Yani,
bunlar bu borç altındayken bu dönem Tarım
Bakanlığının ithal izniyle gelen bir ilacı ilçe
tarım müdürlüğü teknisyenlerinin yazdığı reçete sonucu
kullanan çiftçiler mağdur bir duruma düşmüştür. Bu insanlar,
ekim döneminde, tarım kredi kooperatiflerinden, esnaf kefalet
kooperatifinden borç almışlardır. Açıkçası, Hükûmetin
bu çiftçilere kucağını açması, onların belirli
birtakım ivedi borçlarının belirli bir süreyle ertelenmesi
gerektiği kanaatindeyim.
Elbette, dilekçemde de
belirttiğim gibi, merkez ilçeye bağlı Kızıldağ
köyümüzün de bir içme suyu sorunu var. Altı yıldır o köyde içme
suyu bulunmamaktadır. İçme suyu trafosunda kullanılan elektrik
parasını, muhtar, köylüden toplamış ama parayı
yatırmamış. Borcu vatandaş ödemiştir ama muhtarın
ödememesi nedeniyle oradaki 2 bine yakın yurttaşı
cezalandırmak sosyal bir devletin ilkesiyle bağdaşmaz. Orada
susuzluktan ölümler olmuştur, orada susuzluktan tuvaletler
çalışmamaktadır, orada susuzluktan okulda çocuklar tuvalet
ihtiyacını giderememektedir. Batıda bir köyde altı
yıla yakın bir dönemdir insanların susuzluk içinde
kalmasını anlamak mümkün değildir.
Ben bu konuyu 2005
yılında da gündeme getirdim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Ünlütepe, bitirin lütfen.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla)
Bağlıyorum Sayın Başkanım.
2005 yılında
Sayın Bakan Beşir Atalayın verdiği yanıt şudur:
Haziran 2005e kadar köyün enerjisiz içme suyuna kavuşacaktır.
Sayın Bakanın
verdiği sözü yerine getirmesini istiyorum. Sene 2005... 2009a
gelmişiz. Ben Bakanın sözünü inanmayıp kimin sözüne
inanacağım? Artık bakanların verdiği yanıtlar
ciddiye alınmıyor. Bu yanıtı ben o bölgeye gönderdim,
köylülerle paylaştım. Bakanın verdiği söz yerine gelmiyor.
O anlık bir şeyden, o sorudan kurtulma amacına yönelik
yaptığı işlemler maalesef güven duygusunu zedelemektedir.
Bu bölgedeki içme suyu
sorununun ivedilikle çözümlenmesini talep ediyorum. Sağlık
açısından tehlikelidir, yaz sezonuna giriyoruz. Sandıklı
bölgesindeki çiftçilerimizin -demin de söyledim- 4 bin dekar arazide ekilen
patates ekiminde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla)
Sayın Başkanım, bağladım.
Tarım
Bakanlığının gerekli denetimde özeni göstermemesi sonucu
buradaki çiftçilerin mağduriyetinin giderilmesi, ayrıca sulu
tarım için gerekli olan elektrik borçlarının dönemsel olarak
yapılandırılması gerektiği kanaatiyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, size
de çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Ünlütepe.
Değerli milletvekili
arkadaşlarımdan bir hususu rica ediyorum. Kürsüde hatip
arkadaşımız konuşurken, özellikle ayakta
arkadaşlarımız kendi aralarında konuşurken hem bir
uğultu meydana geliyor ve hatip arkadaşımızı
dinlemekte zorluk çekiyoruz hem de kürsüde konuşan
arkadaşımızın insicamını kaybetmesine neden
oluyor. Onun için bütün arkadaşlarımdan, lütfen, kürsüdeki
arkadaşı dinlemelerini ve de ayakta hiç sohbet etmemelerini rica
ediyorum.
Gündem dışı
ikinci söz, tarımda işsizlik sorunu ve verimlilik hakkında
İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Tana aittir.
Buyurun Sayın Tan.
2.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın, Suriye sınırındaki
mayından temizlenecek alanın kullanılmasında kiraya verme
yönteminin yaratacağı sıkıntıya ilişkin gündem
dışı konuşması
AHMET TAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aydınlık bir
gün dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir mayın
yasasını konuşuyoruz, yine konuşacağız. Tabii,
mayın yasasının ucu işsizliğe ve tarıma
dayandığı için konuşmamda kaçınılmaz olarak -bu
üç yüz saniye içinde tabii- tarıma da değineceğim.
Dün Sayın Mesut
Yılmazla birlikte otururken kendisine mayın yasasıyla ilgili ne
düşündüğünü sordum. Dedi ki: Yap-işlet-devret sistemini biz
getirdik ama sınırlardaki topraklarımızın yarım
yüzyıllığına devredileceği o zaman hiç
aklımıza gelmemişti.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Sayın Başbakan dün temizlenecek ve
kiralanacak topraklardan söz ederken Kıbrıstan da bahsetti. Bunu
tabii Allah söyletti. gibi bir polemik için söylemiyorum. İzak
çalışmayacak, Ahmet, Mehmet çalışacak. Zaten konu da o:
Kendi ülkesinin topraklarında bir başka ülkenin ırgatı gibi
çalıştırılması. Buna, bu yönteme burada
karşı çıkılıyor.
Tabii, Kıbrıstan
söz ettiğini söyledim Sayın Başbakanın. Kıbrıs
deyince şairin dediği akla geliyor: Tarihi ibret diye tarif
ediyorlar, ibret alınsa tekerrür mü ederdi? Ne yazık ki ibret alınmadığı
için tekerrür ediyor gibi olacak. İnşallah, olmayacak
diyeceğiz ama belli ki işi çok sıkı tutuyorsunuz, büyük bir
çoğunlukla geldiniz.
Şimdi, tarih tekerrür
ediyor. Niye ediyor? Yarın 4 Haziran. Bundan yıllar önce bir
başka 4 Haziranda Kıbrıs adasını İngilizlere
kiralamıştık. Devlet kontratıyla
kiralamıştık ve Kıbrıs adasından yılda
92.799 sterlin kira aldık. Fakat otuz altı yıl alabildik, otuz
yedinci yılda savaş başlıyor bahanesiyle İngilizler
kira kontratını feshettiler ve Kıbrısı da ilhak ettiklerini
bildirdiler. Yıllar sonra, yavru vatanımızın bir ucunu
kurtarabilmek için tankla, tüfekle, topla girdik ancak kenarına
dokunabildik, hâlâ kurtarabilip kurtaramadığımız da belli
değil.
Değerli arkadaşlar,
kiralamak gözden çıkarmaktır, kiralamak satıştan önceki son
adımdır. Kiralarsanız karşı tarafa Satsan kaça
satarsın? diye sorma hakkını da dolaylı olarak vermiş
olursunuz. Bu sorunun sorulması ise eskilerin deyimiyle, şüyuu
vukuundan beter bir hâldir. Kira, özel hukukta da kamu hukukunda da çok riskli
bir işlemdir. Hele kira süresi uzadıkça risk daha da artar.
İngilterede toprak mülkiyeti devlete aittir, doksan dokuz
yıllık kiralarla devredilir binalar, topraklar. Sayın Maliye
Bakanı çok iyi bilir eş durumundan dolayı. Bu uzun dönemli kira
işinin sakatlığı çıkmıştır ortaya çünkü
kiranın sonunda yani doksan dokuz yılın sonunda kiralayana
yeniden vermek zorunluluğu diye mahkemeler karar almaktadır. Benzer
uygulamanın burada olmasından korkarım.
Sayın arkadaşlar,
Sayın Başbakan, dün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
üyeliğimizden söz etti. Tabii ki çok sevindirici bir şey ama yirmi
dört aylık bir geçici süre bu.
Birleşmiş
Milletlerden hazır söz etmişken Birleşmiş Milletlerin
başka bir örgütü de var. O örgüt, Gıda ve Tarım Örgütü.
Gıda ve Tarım Örgütü Başkanı geçen hafta The Economist
dergisine verdiği demeçte, ülkelerin toprak kiralama dolayısıyla
yeni sömürgecilik -evet, yeni sömürgecilik-
başlattığını ifade etti. Ne yazık ki bu, talihsiz
bir rastlantı gene. Birleşmiş Milletlerin hem Güvenlik Konseyi
üyesi olmak hem de Gıda ve Tarım Örgütü Başkanının
dikkat çektiği tehlikeye düşmek
Çünkü bu, küme düşürtecektir
Türkiyeye. Türkiye toprak kiralayarak Maliyle, Etiyopyayla, Sudanla
aynı lige düşecektir. Toprak kiralayan ülke olmak hiç de yüz ağartıcı
bir şey değildir.
Bir başka nokta da
-fazla uzatmayayım- fiziki ve fiilî imkânsızlıktır. Buradan
İzmire kadar olan bir sahada, kilometrelerce uzun,
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET TAN (Devamla)
Sayın Başkan, bir dakikada toplayacağım.
O yüzden, yatıp
kalkmaları ve yerleşmeleri kaçınılmaz olacaktır.
Nasıl ki 1 Mart tezkeresi burada reddedildiyse bu mayın meselesinin
de yasanın da kendini imha etmesi gerekiyor.
Son sözüm, geçen hafta
tasarının geri çekilir gibi yapılıp da çekilmediği
sırada, oturduğum yerden belirttiğim bir konu: Sayın
Cumhurbaşkanı, bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanının
göstermediği bir ilgiyi gösterdi, bir müdahalede bulundu,
görüşülmekte olan bir kanunla ilgili görüş açıkladı, dedi
ki: Kutuplaşma olursa buradan bir şey çıkmaz. Bu, Sayın
Cumhurbaşkanının diplomatik nezaket içinde Bu yasadan
hayır çıkmaz, geri çekin. imasıydı çünkü Veto ederim.
imasıydı. Veto lafını da kullandı. Sayın
Cumhurbaşkanının çok dikkatli halkla ilişkiler, basın
bürosu var, vetoyla ilgili bir açıklama yapmadılar. Bu, veto
imasıdır. Gerçekten çok tehlikeli bir gidiş bu.
Ben, yasanın geri
çekileceğini hâlâ ummak istiyorum. Sizlere beni dinlediğiniz için
saygılar sunuyorum, Sayın Başkanı da selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Tan.
Değerli
arkadaşlarım, gündem dışı üçüncü söz, ölümünün
46ncı yıl dönümü nedeniyle Şair Nazım Hikmet hakkında
söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sayın Akın Birdala aittir.
Sayın Birdal, buyurunuz.
(DTP sıralarından alkışlar)
3.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, Şair Nazım
Hikmetin ölümünün 46ncı yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
ünlü şairimiz Nazım Hikmetin 46ncı ölüm yıl dönümüdür. Bu
nedenle gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Nazım Hikmetin bir
şiirini okumamış olanımız var mı aramızda?
Kavga, aşk, ülke, özgürlük, barış, emek ve sevgi üzerine
yazılanları okumamış olanımız var mı aramızda?
Kimimizin yüreği kabararak, hüzünlü, kimimiz acısız, duygusuz
ama mutlaka okumuşuzdur. On yılı aşkın cezaevlerinde
yatan ve sonra da sürgünde yaşamını yitiren Nazım Hikmet
için ağız birliği yaparak şimdi sahip çıkıyoruz.
Elbette bu önemli. Açık ve kapalı salon toplantılarında
onun şiirlerini okuyoruz. Bu, geçmişteki hataların,
yanılgıların daha sonra gün gelip düzeltildiğinin en güzel
dersini ve örneğini veriyor bize; farklı olanların, muhalif
olanların da yaşam hakkı ve özgürlüklerinin olduğunun
unutulmaması gerektiğini anımsatıyor bize.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Jose Saramago
Bu gökyüzünün altında söylenmedik söz, yazılmadık yazı
kalmadı. Önemli olan, söylenenlerin ve yazılanların anlatım
gücüdür. İşte o gücün üstünlüğünü eşsiz şairimiz
Nazım Hikmetin kaleminde gördük. Aynen bugün barış ve demokrasi
için söylenmedik söz, artık, bu gökyüzü altında kalmadı, her
şey söylendi ve şimdi barış ve demokrasi içinde birlikte
yaşama zamanı ki Nazımın da hasreti buydu. 1951de
vatandaşlık hakkı elinden alınan Nazım Hikmetin,
geçtiğimiz yıl düzeltilmiş olması, kuşkusuz ileri ve
olumlu bir adımdır ama bu, onun hayal ettiği bir dünya ve ülke
anlayışı yolunda bir düşünce değişikliği
anlamına gelmiyor. Ne yazık ki Nazımdan sonra, Yılmaz
Güneyin, Ahmet Kayanın ve birçok ünlü yazar ve şairimizin
akıbeti de kaçınılmaz olmuştur Nazım gibi.
Nazım Hikmetin,
Anadoluda bir köy mezarlığına gömülmesini isteyen vasiyetini
henüz yerine getiremedik. Nazımı hâlâ bir köy
mezarlığına taşıyamadık. Belki bugün böylesi daha
iyi. Gerçek bir demokrasi, barış ve kardeşliğe ulaşıncaya
değin böylesi belki daha iyi. Nazım Hikmet zaten aramızda. 1
Mayıs alanlarında, 1 Eylül alanlarında, direniş günlerinde,
barış günlerinde, sevda günlerinde, hasret günlerinde ve cezaevi
günlerinde aramızda her zaman Nazım Hikmet.
Ancak, çağdaşlığın,
demokratlığın, gelişmişliğin ve tarihine her
alanda sahip çıkmanın bir ölçütü de bu topraklarda doğmuş
olanların, yaşamında iz bırakmış olanların
anılarını yaşanılır kılmaktır. Ne
yazık ki biz, iz bırakmış olanlarımızı,
izlerini ışıldatmak yerine silme çabası içine
girmişizdir.
Şimdi, Bursa Yazın
Sanat Derneğinin önderliğinde otuz kuruluşun
katıldığı bir kampanya yürütülüyor. Kampanya Nazıma
Bursada yer açın sloganıyla sürdürülüyor. On bir
yılını geçirdiği Bursa Cezaevinde Memleketimden İnsan
Manzaralarını ve Pirayeye yazdıklarını bize buradan
armağan etmiştir. Ama ne Bursada kaldığı Çekirge ve
benzeri yerlerdeki otellerden ne de Çankırı ne de Ankara Ulucanlar ne
de Malatya ne de Sinop, İstanbul cezaevlerinden bir iz
kalmamıştır ve bırakılmamıştır. Hatta
Sinop Cezaevinin kapısında bir tabela var; Sabahattin Aliden, ünlü
yazarlarımıza ve şairlerimize baştan aşağı
sıralamışlar yirmi beş-otuz ad ve bunlar bu cezaevinde
yattı diyor.
Nasıl böyle bir
şeyle, cezaevlerinde, zindanlarında çürüttüğü aydınlarıyla,
yazarlarıyla bir ülke övünebilir? O nedenle, o tabela eğer kalacaksa
sayın Kültür Bakanlığından rica ediyorum, altına da
özür dilerizi eklesinler.
Şimdi, Sultanahmet
Cezaevini otele çevirme lüksü yanlışlığına
düşüldü biliyorsunuz. Örneğin, kapatılan Ulucanlar Cezaevini de
neden bir barış, özgürlük, kültür merkezi hâline getirmeyelim? Neden
Nazım Hikmetin, Yılmaz Güneyin, İsmail Beşikçinin ve
Parlamentodan Ulucanlar Cezaevine gönderilen milletvekillerinin ve bilim
insanlarımızın -Fikret Başkaya, Haluk Gerger gibi-
koğuşlarını düzenleyip -insanlarımıza sinevizyon
gösterileriyle- ürünlerini sergileyerek genç kuşaklarla
buluşturmayalım?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Birdal, bitirin lütfen.
AKIN BİRDAL (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan. Teşekkürler.
Neden ünlü
yazarlarımızın, şairlerimizin, bilim
insanlarımızın, sanatçılarımızın
doğduğu evleri ve onların yaşadığı
sokakları, onların anıtlarıyla, onların
anılarıyla taçlandırmayalım?
Bakın,
Nazımın Modada kaldığı evler, yazdığı
şiirler
Şimdi, o Modada iki evi var, biri ablasının, biri
annesinin ve oradan zaten yurt dışına
çıkmıştır. Hiç Nazım oradan geldi mi, geçti mi, haberimiz
yok.
Yine, biz, Nazımın
bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak
hasretini hasretimiz olarak belleğimizde yaşatalım ve
yaşatacağız. Nazımı görmek isteyenler bahçeye
çıkınca güneşe bakabilirler ya da onun memleket için çarpan
yüreğini, Kadıköyden Karaköye giderken vapurla, dalgaların
arasında görebilirler. Nerede görürlerse Nazımın mavi
gözleriyle kendilerine gülümsediğini göreceklerdir. Çok yaşa
Nazım Hikmet! Çok şükür, aynı coğrafyada, aynı
çağda yaşamanın onurunu, mutluluğunu bize yaşattığın
için çok yaşa!
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkürler. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Birdal.
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkanı Köksal Toptanın, Şair Nazım Hikmetin ölüm
yıl dönümüne ve edebiyat ve sanattaki zenginliklerimizi geliştirme
konusunda Parlamento olarak bir proje hazırlanmasına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Büyük
şairimiz Nazım Hikmete ben de Allahtan rahmet diliyorum.
Edebiyatçı ve edebiyat
dostları milletvekili arkadaşlarımdan da rica ediyorum, bir
proje hazırlayalım biz de Parlamento olarak, bu konuda bir özel
oturum mu yapalım yahut başka çok büyük bir etkinlik mi yapalım,
lütfen düşünsünler çünkü Sayın Birdalı dinlerken o büyük zenginliğimizi bir
kere daha insan hatırlıyor. Her alanda büyük zenginliğimiz var,
edebiyatta, sanatta. Onlara, Kültür Bakanlığımızın da
koordinatörlüğünde mutlaka Parlamento olarak bir şeyler yapıp
katkı sağlayalım diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Birdal tekrar. (Alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Demokratik Toplum Partisi
Grubunun İç Tüzüğün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/166)
esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 3/6/2009 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin DTP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun
03.06.2009 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Van
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler Kısmında yer alan
10/166 esas numaralı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
yaşayan göçebelerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis
Araştırma Önergesini, 03.06.2009 Çarşamba günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Öneriyle ilgili
lehte ve aleyhte iki arkadaşıma söz vereceğim.
Lehte Mehmet Nezir
Karabaş, Bitlis, buyurun.
Süreler onar dakikadır
arkadaşlar.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Demokratik Toplum Partisinin koçerlerin yani Kürt göçebelerin sorunlarıyla
ilgili verdiği araştırma önergesinin, araştırma
komisyonu oluşturulmasıyla ilgili önergenin bugün Genel Kurul
gündemine alınmasıyla ilgili söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
biliyorsunuz biz geçen yıl, özellikle ilkbaharın
başlamasıyla birlikte bir araştırma önergesi verdik. Çünkü
koçerler kışın Batman, Diyarbakır, Urfa, Mardin, Siirt gibi
sıcak bölgelerde, kışlaklarda, yazın da Bitlis, Muş,
Van, Elâzığ, Erzurum ve diğer serhat illerinde yaylalara
çıkmaktadırlar.
Sayın milletvekilleri,
hepinizin bildiği gibi, 1980li yıllara kadar Türkiyedeki küçükbaş
hayvan üretiminin önemli bir kısmı Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde beslenmekte ve yetiştirilmekteydi ve bu küçükbaş
hayvanların bölgedeki -Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki-
üretiminin de ve besiciliğinin de yüzde 80ini koçerler yani Kürt
göçebeler yapmaktaydı. Ancak, zaten 1980li yıllara kadar bir
taraftan yaylaların ve meraların yapılaşma, kentleşme,
diğer taraftan da köy tüzel birliklerine aktarılması nedeniyle
koçerler sıkıntı yaşamaktaydılar. Ancak, 1980
sonrası ve özellikle 1984ten itibaren bölgede başlayan savaş,
çatışma ortamıyla birlikte koçerler için yaşam çekilmez bir
hâl aldı. Özellikle 90lı yıllardan itibaren
bölgede güvenlik nedeniyle
köylerin boşaltıldığı dönemde, hepimiz
hatırlarız, sık sık da dile getirilir, işte bölgede 4
bin civarında köy boşaltıldığı, milyonlarca
köylünün göç ettirildiği aktarılır, ancak ne hikmetse bugüne
kadar köylülerin yaşadığı sorunlardan katbekat daha fazla
sorun yaşamış ve hiçbir şekilde de zararları
karşılanmamış olan bu Kürt göçebe aşiretleriyle,
koçerlerle ilgili hiç kimse ne bir çalışma yapmış ne bu
Türkiyenin veya Meclisin gündemine girmiş.
Sayın milletvekilleri,
bu saydığımız geniş coğrafyada sayıları
yüz binleri aşan koçer yaşamaktadır. Bunların birçoğu
özellikle bu çatışma, şiddet ortamıyla birlikte
hayvanlarını yok pahasına satıp kentlere yerleştiler
veya metropollere gelip kaldılar. Diğer kısmı ise çok zor
koşullarda yaşamlarını sürdürmektedir ve hepinizin bildiği
gibi köy boşaltmalar ve bölgedeki savaş, çatışma
ortamından zarar görenlerin zararlarının
karşılanması için 5233 sayılı bir Yasa
çıkartıldı. Ancak bu Yasada zarar görenlerin bir tapu, yani ev
tapusu veya toprakla ilgili bir tapu ve yerleştikleri yerle ilgili telefon,
elektrik, su ve benzeri bir fatura gibi belli bir belge istedi. Ancak hepiniz
biliyorsunuz ki koçerlerin ne yerleşik bir toprakları ne de
oturdukları bir konutları var. Onun için, en çok zarar gören, bölgede
süren çatışma ortamı, yayla yasaklarından en çok zarar
gören ve en çok bedel ödeyen, yaşamları zindana dönen koçerlerle
ilgili hiçbir işlem yapılmadı ve o dönemdeki
zararlarının hiçbir kısmı da ödenmedi ve yine tüm
zorluklara rağmen o yaşamı sürdüren, koçerliği sürdüren
insanlar da özellikle sonbaharda kışlaklara gittiğinde,
yazın da ağırlıklı yaylalara geldiklerinde çok kötü
manzaralarla hepimiz karşılaşıyoruz. Bölge illerinin
milletvekilleri, ilgilenenler, kimisi çok umursamıyor, ama ilinin,
bölgesinin sorunlarıyla ilgilenenler bilirler. İlkbahar
geldiğinde Muştan tutun, Bitlise, Vana, Ağrıya kadar,
Hakkâriye kadar, orada koçerlerin yollarda engellenmesi, yaylaya
çıkmasının engellenmesi, 35-40 derece sıcak altında
binlerce hayvanın, sahipleriyle, kadınlarla, çocuklarla bekletilmesi
manzaralarıyla karşı karşıya kalıyoruz.
Geçen yıl önergeyi
verdik, şimdi de koçerlerin özellikle yaylaya gittikleri dönemlerdir. Daha
geçen gün Bitlise gittik. Bitlisin hemen hemen tüm yaylalarında koçerler
ve arıcıların yaylalara çıkmasıyla ilgili yasaklar
var.
Sayın milletvekilleri,
bu yasaklar ne İçişleri Bakanlığı ne ilin mülki amiri
olan vali ne ilçenin mülki amiri olan kaymakam tarafından konuluyor. Hatta
ilde valiye, ilçelerde kaymakamlara gittiğiniz zaman, il tarım veya
ilçe tarım müdürlüklerine gittiğiniz zaman, belki bazı illerde
operasyon olan bölgeler hariç, hiçbir yerde herhangi bir yasağın
olmadığı söyleniyor ancak koçerler veya arıcılar
yaylaya çıktığı zaman bu yasaklarla somut bir şekilde
karşılaşıyorlar. Birçok zaman bu yasakları oradaki
askerî jandarma karakolunun bir komutanı veya emniyet yetkilisi veya bazı
yerlerde korucular koyuyor.
Şimdi,
İçişleri Bakanı, bölgenin milletvekilleri, Bitlisin,
Hakkârinin, Vanın, Muşun, Ağrının, o yaylalara
sahip illerin milletvekilleri eğer çıkıp bu
iddialarımızın doğru olmadığını
söylüyorlarsa gelip bu kürsüden izah etsinler, açıklasınlar.
Eğer değilse, bunlar bölgenin bir gerçeğiyse, binlerce, on
binlerce insan, yüz binlerce küçükbaş hayvan çok zor koşullarda,
engellerle, sefalet içinde ve birçok zaman kent merkezlerinde, ilçe merkezlerinde
bekletiliyorken, bu sorunu ne zamana erteleyeceğiz ve yine hepimiz
biliyoruz ki, bu vatandaşlara karşı, koçerlere karşı,
cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kadar borçluyuz. Devlet olarak
borçluyuz, siyasiler olarak borçluyuz, bu ülkede yaşayanlar olarak
borçluyuz çünkü koçerler bugüne kadar Türkiyede hiçbir kamusal destekten,
hiçbir kamusal faydadan yararlanmamışlar. Eğitimden
yararlanmamışlar çünkü dağlarda yaşıyorlar, devlet
bununla ilgili hiçbir önlem almamış. Sağlıktan
yararlanmıyorlar çünkü birçok zaman yaşadıkları bölge,
hastaneye
Yaylalarda yaşadıkları için hastanelere veya belli bu
tür olanaklara sahip değiller. Sigortalı değiller, yeşil
kartlı değiller, hiçbir güvenceleri veya hiçbir statüleri yoktur.
Sayın milletvekilleri,
koçerler oy kullanma hakkına sahip değildir. Bu konuda bir düzenleme
yapılmamış. Şimdi soruyorum: Bir ülkede, siz, demokrasi var
diyeceksiniz, demokratik bir ülke olduğunuzu iddia edeceksiniz, sizin
vatandaşlarınız, yüz binlerle ifade edilen, belki bugün
sayıları azalmış, birçoğu yarı göçebelik
yapıyor ama yine on binlerce koçer koçerlik yapıyor, bunları
eğitimden, sağlıktan, oy kullanma hakkından mahrum
bırakacaksınız, buna yönelik hiçbir düzenlemeniz olmayacak ve
siz demokratik bir ülke olacaksınız ve sizin ülkenizde demokrasi
olacak ve sosyal devlet olacak. Şimdi, bunlar nasıl izah edilebilir
ve iddia ediyorum: Dünyanın her tarafında, gelişmiş Avrupa
ülkelerinde -ki Avrupa Birliğine gireceğiz, onun
hazırlıkları yapılıyor, Avrupa Birliği üyesi
olacağız-
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Karabaş, bitirin lütfen.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Devamla) Teşekkür ediyorum Başkan.
şimdi Avrupanın
tüm ülkelerinde, orada bulunan her türlü büyük ve küçükbaş hayvanlar bile
kayıt altına alınmışken, koçerlerin bırakın
hayvanlarının kayıt altına alınması, iddia
ediyorum, koçerlerin sayısıyla ilgili, ne kadar koçer olduğu,
nasıl yaşadıklarıyla ilgili ve sayılarıyla ilgili
devletin bölgedeki birimlerinde düzenli kayıtlar yoktur, birçok koçer
kayıt dışıdır. Onun için biz bugün gündeme bu
araştırma önergemizin alınmasını ve bir
araştırma komisyonunun oluşturulmasını, bu sorunun
ciddi bir şekilde ele alınmasını istiyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Karabaş.
Aleyhte, Sayın Veysi
Kaynak, Kahramanmaraş.
Sayın Kaynak, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Danışma Kurulunda oy birliği
sağlanamadığından bütün siyasi parti grupları
Meclisimizin çalışmasıyla ilgili grup önerilerini bugün
Parlamentoya getirmişlerdir. Bizim grubumuzun da Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun da bir grup önerisi olduğundan, Demokratik Toplum Partisi
Grubunun önerisine katılmadığımı belirtiyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kaynak.
Lehte, Ramazan Kerim Özkan,
Burdur.
Buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesindeki göçerlerin sorunlarının Meclis
araştırması yapılarak çözümü yönünde söz almış
bulunuyorum. Tekrar tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten göçerlerin büyük sorunları vardır.
Bu, sadece Doğu ve Güneydoğu Anadoluda değil, Toroslarda,
İç Anadoluda, bütün ülke genelinde göçerlerimizin sorunları
yaşanmaktadır. Göçerlik açlıktır -bir, onu bileceğiz-
susuzluktur, yaya yürümektir, yalın ayak yürümektir, susuz kalmaktır,
ilaç bulamamaktır, katranla haşır neşir olmaktır.
Katran, onun kara doktorudur. Doktor diye kullandığı ilaç,
karın ağrısına, baş ağrısına, yaraya
kullandığı ilaç göçerin- katrandır. Bunlar, yaya yürürler
hayvanlarıyla beraber. Hastalıklarla hem kendileri hem
hayvanları karşı karşıyadır. Koruyucu hekimlik
bunlar için çok zordur çünkü göçtükleri yerlerde ulaşım sorunu
vardır, gittikleri yerlerde ulaşım sorunları vardır.
BAŞKAN Sayın
Özkan, bir dakika
Sevgili
arkadaşlarım, lütfen kürsüdeki hatibi dinleyelim.
Buyurunuz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla)
Kendileri doktorla buluşamaz, hayvanları veteriner hekimle
buluşamaz. Bu sorunların gerçekten bu Meclis tarafından
araştırılıp çözüm bulunması gerekir.
Barınmaları yoktur.
O dediğimiz gibi, biraz önce söylediğim gibi, yaya giderler.
Ulaşacakları yaylalara yaya olarak
Ama önlerine bir sürü engeller
çıkar, trafik çıkar, jandarma çıkar, köy halkı çıkar,
korucu çıkar, çıkar, çıkar, çıkar
Sorun saymakla bitmez.
Ortakçısı çoktur, ortakçısı. O, yaylaya gider muhtarla
karşılaşır, o yaylanın sahipleriyle karşılaşır.
Hâlbuki orası onun yurdudur. Yurt, onun atadan gelen bir
özgürlüğüdür, onun evidir, ülke topraklarıdır ama onun evidir. O
yurt olarak değerlendirilen yer onun en kutsal varlığıdır.
O yurtlar için kavgalar olur, dövüşler olur, canlar yakılır. Bunları
bilmemiz gerekiyor.
Bakın, toprak için
konuşuyoruz. Mayınlı arazilerle ilgili konuşuyoruz. Sanki
Şu işkembeyi al, temizle, ye. der gibi. Hâlbuki orası vatan
toprağı. Orası öyle verilip de, bir kelle değil, ütülenecek
kelle değil. Orası vatan toprağı. O topraklar için biz,
hepinizin atalarında var, şehitlerimiz var, gazilerimiz var. O
Çanakkalede, Galiçyada, Domaniçte, hepimiz o topraklarda niye
savaştık?
HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Dumlupınar
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) Dumlupınarda, aynı şekilde, niçin
savaştık?
Bakın, iki köy.
Aynı coğrafyanın iki köyü. Hepimiz kırsaldan geldik veyahut
da şehir. Yanınızdaki köye, kendi köyünüzün harman yerini
kullanma iznini verir misiniz, bir düşünün. Sadece harman yeriniz. O köy
muhtaç. Sizin köyün arazisi veyahut da sizin beldenin arazisi, sizin ilçenin
arazisi. O araziyi, arazisi olmayan yanınızdaki komşu köye
emanet, kırk dört yıllığına verir misiniz? Vermezsiniz
değerli arkadaşlar. Ama burada günlerdir o yasayla mayınlı
arazinin temizlenip tekrar tarıma kazandırılmasıyla ilgili,
Ottawa Sözleşmesi gereği günlerdir burada konuşuyoruz. Havanda
su dövüyoruz. Hâlbuki bu sorunu mayınların temizlenmesi
anlayışı içerisinde getirseniz, mayınlarımız
temizlense, bu göçerlerin yaşadığı o arazileri terk edip
gittikleri oranın vatandaşına, bu arazileri tarım yapma
anlayışı içerisinde, Gelin, bakın, burası sizin
yurdunuz; Sayın Beritanlı Aşiretinin yetkilileri, bakın,
siz göçüyorsunuz ama oralarda sorunlar yaşanıyor, yollarda sorunlar
yaşıyorsunuz, gelin bu arazinin bir kısmını siz
kullanın; gelin buranın halkı, buranın arazisini siz
değerlendirin, biz sizin önünüzde devlet olarak ışık
tutmaya, aydınlatmaya, teknolojiyle sizi buluşturmaya hazırız.
desek, bu sorunu çözsek olmaz mı? Aynı sorunlar, bu sorunlar
yumağı büyüyor, büyüyor, büyüyor, ülkede sanki başka sorun
kalmadı, işsizlik bitti, yoksulluk bitti, yolsuzluk bitti; üç
haftadır havanda su dövüyoruz.
Sayın Başkan, dün
yaşananlarla ilgili olarak sizlerden bu Meclis adına üzüntülerimizi
belirtiyoruz. Bir sorun çözülsün anlayışı içerisinde biz olaya
yaklaşıyoruz. İşte sorunlar bunlar. O seksen binlerle, yüz
binlerle toplanan aşiretlerin sorunlarını, o göçerlerin
sorunlarını burada tartışıp onların
sofrasında bir dilim ekmek, onların sofrasında bir çanak yemek,
çocukların ayağında bir ayakkabı olabilirsek bu bizim
mutluluğumuz olur. Niçin buraya geldik? Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi
niçin var? Bu toplumun sorunlarını çözmek için. Siyaset niçin var?
Sorun çözme sanatı, siyaset sorun çözme sanatı. Bu sorunları çözemediğimiz
sürece, değerli arkadaşlarım, gerçekten hâlimiz harap. Bugün
şu Ankaradan çıkın, Kızılayından
Dışkapıya veya İstanbulun Sirkecisinden
Beşiktaşa kadar bir yürüyün, yaya yürüyün, elbiselerinizi
çıkarın, rozetinizi çıkarın, bir mont giyin, bir kot giyin,
çıkın, yola çıkın, nelerle
karşılaşacaksınız? Hemen Meclisin kapısından
çıktığınız zaman yedi yaşında bir çocukla
karşılaşıyorsunuz, elinde mendil, 1 liraya ihtiyacı
var, 1 lira. Hemen geçiyorsunuz, yaşlı bir teyze, yetmiş
yaşında, köşeye çekilip oturup ibadetini yapması gereken
bir teyze Yavrum, Allah seni Allaha bağışlasın,
karnım aç, bana 1 lira. diyor; geçiyorsunuz, yetmişlik bir dede,
elinde bir mendil, aynı şekilde; geçiyorsunuz, bir küçük yavru, bir
kantar koymuş Lütfen, bir
tartıya çıkar mısınız? Benim 1 liraya ihtiyacım
var, kardeşlerimi okutuyoruz
Bu, Türkiye'nin her yerinde. Arabayla
gidiyorsanız onda da farklı sorun var. Hemen arabanın önünde bir
çocuk bitiyor, elinde bir kirli bez, cam siliyor. Onun da 1 liraya
ihtiyacı var. Cebinizde bozuk paraya
TEVFİK
ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Bizim de var.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) E, sizin de ihtiyacınız var paraya ama dün kredi
kartlarıyla ilgili önergede karşı oy kullandınız.
Herkesin ihtiyacı var, bu göçerlerin de ihtiyacı var. Yaşamaya,
yaşatmaya hepimizin ihtiyacı var.
Onun için, bu sorunların
bu Mecliste tartışılması gerekiyor değerli
arkadaşlarım. Ama tartışacağımız konular,
hassas konular geldiğinde ne yazık ki Mecliste iktidardan milletvekili
bulamıyoruz. Ne yaparlar, ne işlerler, o sokakta o 1 lirayı
dağıtmaya mı gittiler, ne yaptılar bilemiyoruz. Bu saatte,
yoklama saatlerinde değerli arkadaşlarımız Meclis içerisine
giriyorlar ama önemli konuların görüşüldüğü, bu on binleri, yüz
binleri ilgilendiren konuların görüşüldüğü saatlerde,
anlatılan saatlerde burada olmuyorlar, ancak oylama saatinde gelip burada
ellerini kaldırıyorlar. Şimdi yine gelecekler. Ne konuştuk,
ne anlattık? Göçerlerin sorunlarını tartıştık,
ekmeği konuştuk, emeği konuştuk, onları konuştuk.
OSMAN KAPTAN (Antalya)
Onlar da göçer, içeriden dışarıya göçüyorlar!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) Ama geldikleri zaman, ne konuşulduğunu bilmeden, hangi
sorunun konuşulduğunu bilmeden yine elleri havada girecekler.
OSMAN KAPTAN (Antalya)
Ramazan Bey, onlar da Meclis göçeri!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, üzülüyoruz, gerçekten, bir
parlamenter olarak üzülüyoruz. Bu sorunların çözüm yeri bu Türkiye Büyük
Millet Meclisi. Onun için, Gelin. diyoruz, bu göçer olarak yaşayan vatandaşlarımızın
ekonomik sorunlarına, sosyal sorunlarına, sağlık
sorunlarına, barınma sorunlarına, hep beraber bir Meclis
araştırması önergesine oy vererek çözüm bulalım istiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, herkes buradan çıktığı zaman
sıcak yuvalarına gider. Bunlar duşu bilmezler, suyu bilmezler.
Bir teneke su temizlenmeleri için geçerlidir, yeterlidir. Onların da
yaşamaya ihtiyaçları var, bu dünyaya geldiler. Onların da bu
güzelliklerle buluşmaya ihtiyaçları var. Onun için, nisanda evlerinden
çıkıp ta ekimde tekrar o sabit yuvalarına dönen bu göçer
kardeşlerimizin sorunlarını gerçekten Meclisin
araştırması gerekiyor. Bu konuda desteklerinizi bekliyoruz.
Bunlar yollarda, araçların üzerlerinde, hayvanlarıyla sıkış
tepiş aynı yerde, aynı mekânda, biraz önce de söylediğim
gibi, mekân değiştiriyorlar. Bunların bu seyahatlerinde de
kolaylıklar sağlanması gerekiyor. Bunları burada söylüyoruz
ama bir Meclis araştırması önergesiyle bir komisyon
oluşturup derli toplu bir taslak hazırlarsak bunun
sorunlarının çözümü yönünde çok güzel bir iş yapmış
oluruz.
Bu anlamda söz aldım,
tekrar yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. Ancak biraz önce de
söylediğimiz gibi, bu mayınlı arazilerle ilgili olarak ben dün
Mecliste çıkarak Sayın Başkanımıza şunu ifade
ettim, dedim ki: Ben Burdurun Düğer köyünden lakabı Kara Mustuk
olan Gazi Mustafa Çelikin torunuyum. Onun dört kardeşi Çanakkalede
kalmış, şehit olmuş. Bu şehitleri olan Gazi Mecliste
bu yasayı Sayın Başkanım oylatmayın. Hem İç
Tüzükü çiğniyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Ne
alakası var!
BAŞKAN Bitirin
Sayın Özkan, lütfen.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) Bu anlamda bir talebimiz oldu ve gerçekleşti.
İnşallah ilgili yasayı çekersiniz, toplumun sorunlarına hep
beraber çözüm buluruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Özkan.
Aleyhte, Manisa Milletvekili
Sayın Erkan Akçay.
Sayın Akçay, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Demokratik Toplum
Partisinin araştırma önergesi aleyhine söz aldım. Muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunları bütüncül bir
yaklaşım içinde ele almak gerekmektedir. Ülkemiz Bir fiske vur, bin
ah işit kâse-i fagfurdan. misali feryat etmektedir. Ülkemizin her yerinde
ve her konuda çok çeşitli sorunlar vardır. Sorun ister tarım ve
hayvancılıkla ilgili olsun ister sanayi ile ilgili olsun özellikle
Hükûmet ve Türkiye Büyük Millet Meclisi nezdinde sorunların ve
konuların birbiriyle ilgileri de dikkate alınarak, bütüncül ve bütün
boyutlarıyla kavranarak ele alınması ihtiyacı vardır.
Bir düşünürümüzün
ifadesiyle Haliçin neresinden bir bardak su alsak tahlili aynı
çıkar. anlayışı içerisinde tarım ve
hayvancılıkla ilgili sorunlara da, ülke ihtiyaçları ve
sorunları çerçevesinde lokal sorunlara da teşhis ve tedavi
getirilmelidir.
Son iki yıldır
ekonomideki kötü rakamlarla geleceğinin sinyallerini veren ekonomik kriz
2008 yılının Eylül ayından itibaren daha da artarak
etkisini göstermiş ve ülkemiz ekonomisi üzerinde çok ciddi hasarlar
meydana getirmiştir. İç ve dış talepteki düşme sonucu
olarak imalat sanayisinde kapasite kullanım oranı düşmüş,
buna bağlı olarak da ihracat rakamları düşmüş, bu
düşüşün paralelinde işsizlikte patlama olmuş ve 2009
yılı Şubat ayında işsizlik oranı yüzde 16ya
çıkmıştır.
Ekonomik krizi yok sayan AKP
Hükûmeti ekonomik kriz sonrası 2009 için yüzde 4 büyüme hedefini yüzde 3,6
daralma olarak revize etmiş, 10 milyar 398 milyon Türk lirası olarak
hedeflenen bütçe açığının 48,3 milyar TLye
ulaşacağını, faiz dışı fazla yerine faiz
dışı açık vereceğini itiraf etmek zorunda kalmıştır.
2008 yılına göre
yüzde 8,4 artarak 149 milyar dolar olarak gerçekleşmesi hedeflenen 2009
yılı ihracat hedefi de 104 milyar dolara indirilmiştir.
2009 yılı
Ocak-Nisan dönemi merkezî yönetim bütçesi incelendiğinde, 2008
yılı Ocak-Nisan döneminde bütçe gelirleri yüzde 4 oranında
artarken aynı dönemde bütçe giderleri yüzde 24,6 oranında
artmıştır.
2008 yılı
Ocak-Nisan döneminde 12 milyar 467 milyon Türk lirası olarak
gerçekleşen faiz dışı fazla, 2009 yılının
aynı döneminde 1 milyar 55 milyon Türk lirası olmuştur. Yine
2008 yılı Ocak-Nisan döneminde 5 milyar 449 milyon Türk lirası
olan bütçe açığının, 2009 yılında tüm
yılın bütçe açığı 10 milyar 398 milyon Türk
lirası olarak öngörülürken 2009 yılının ilk dört aylık
döneminde 2008e göre yüzde 268,4 oranında artış göstererek 20
milyar 73 milyon Türk lirasına çıktığı görülmektedir.
Vergi gelirleri 2009 yılı Ocak-Nisan döneminde 2008
yılının aynı dönemine göre yüzde 4,1 oranında
azalmıştır.
Krizin ülkemizin ekonomisini
ne ölçüde etkilediği, merkezî yönetimin 2009 yılı ilk dört
aylık rakamlarında açıkça ortaya çıkmaktadır. AKP
Hükûmeti ekonomik krizi mahallî idareler seçimi öncesi seçim
kaygısıyla yok saymış, krize karşı hiçbir önlem
almamıştır. Krize karşı gerekli önlemler eğer
sekiz ay önce alınsaydı, kriz ülkemizi bu kadar derinden
etkilemeyecekti. Ekonomik kriz konusunda gerekli tedbirleri almayıp,
ülkemizin, vatandaşlarımızın sekiz ayının
boşa harcanmasının ve krizin sorumluluğu AKP
İktidarına aittir.
Krize karşı reel
sektöre yönelik gerçek anlamda tedbir almakta ve bunları bir bütün olarak
ve koordineli bir şekilde uygulamakta zafiyete düşen Hükûmetin
aldığı tedbirler de esas itibarıyla etkileri
kalıcı olmayan geçici tedbirlerdir. Hükûmet, reel sektörün,
tarım ve hayvancılığın sorunlarına etkili biçimde
eğilmemektedir. Krizin derinleşmeye başladığı
2008 yılı Ekim ayından bu yana reel sektörün sorunlarını
hafifletecek, piyasa beklentilerine olumlu katkı yapacak herhangi bir
ciddi önlem alınmamıştır.
Krizi Bizi teğet
geçer. sözüyle karşılayan AKP Hükûmeti, aradan geçen
yaklaşık sekiz aylık süre içinde ardı ardına paketler
açıklamak zorunda kalmıştır. Stokları eritmek için
çıkarılan vergi indirimi içeren bu paketler, krizi biraz ötelemenin
dışında bir işe yaramamaktadır. Kısa dönem için
stokları eritmeye yönelik bu indirimle stoklar eridikten sonra ne
olacaktır? Krizin asıl etkilediği işsizler ve yoksullar
için bu paketler hiçbir anlam taşımamaktadır. Hükûmetin, sadece,
tedbir alıyormuş gibi günü kurtarmak adına
hazırladığı bu paketler, kamuya yük bindirmenin haricinde
bir işe yaramamaktadır. Bu paketler, istihdamı, iç talebi ve
sanayi üretimini artıracak tedbirle birlikte bir bütün hâlinde
tasarlanmamıştır. Bu paketler, krize karşı
kapsamlı bir bütünsellikten uzaktır. İç talebi
canlandırmanın en önemli unsuru, toplumun satın alma gücünü artıracak
ciddi düzenlemeler yapılmasından geçmektedir ama bunu tamamlamak
üzere, sanayi sektöründe girdi maliyetlerini düşürmek, sigorta primlerini
indirmek ama kayıt dışı ekonomiyi küçülterek sigorta
tabanını genişletici önlemler almak da gerekmektedir ama şu
an uygulamaya konulan paketlerle bu mümkün değildir. Bu nedenle,
uygulamaya konulan paketlerin bu krizi çözmesi imkânsızdır.
2009 yılının
ilk çeyreğinde, bütçe açığındaki büyümeye ve Türk
lirasının değer kaybına bağlı olarak borç stoku
yeniden artmaya başlamıştır. Ortalama yüzde 80 düzeyinde seyreden
borç çevirme oranı son dönemde yüzde 100ü aşmıştır.
Kamunun borçlanma
ihtiyacındaki değişme, finansal sektör üzerindeki
baskıyı da önemli ölçüde etkilemektedir. Ekonomik kriz nedeniyle iç
ve dış talep ile finansman imkânları olumsuz etkilenmiş,
ekonomideki hızlı küçülme kredi stokunda yavaşlamaya neden
olmuştur. Ekonomik göstergelerdeki olumsuzluklar her geçen gün
artmaktadır.
Ekonomik krizin ortaya
çıkardığı olumsuzluklar nedeniyle, başta küçük ve orta
büyüklükteki işletmeler olmak üzere, reel sektör firmalarının finansman
kaynaklarına erişimlerinde ve mevcut kredi sisteminin
işleyişinde ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.
Çalışanlara,
emeklilere, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlara
verilecek destekle piyasalara nefes aldırılmalı ve bu yolla iç
talep canlandırılmalıdır.
Çiftçiler ve KOBİler
için kolay kredi uygulaması
yaygınlaştırılmalıdır.
İstihdam
artışının sağlanması için kamuda boş
kadrolar doldurularak kamu görevlisi açığı
kapatılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
bütçe harcamalarına tarım ve hayvancılık çerçevesinde
baktığımızda, 2008 yılında yüzde 9,6; 2009
yılında yüzde 17 olarak bütçe harcamaları artarken 2008
yılında bütçeden tarıma verilen desteğin oranı yüzde
1,8; 2009 yılında yüzde 1,9 civarındadır. Bu bütçe
artışları karşısında Hükûmetin tarıma
yeterli parasal desteği bütçeden ayırmadığını
görüyoruz.
Ülkemizde yaşanan
ekonomik büyümeden en fazla olumsuz etkilenen sektör tarım sektörüdür.
Tarım sektörünün gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı yüzde
9,7den yüzde 8,6ya düşmüştür. 2007 yılında tarımda
yüzde 7,3 küçülme olmuştur. 2008 yılının ikinci
çeyreğinde de yüzde 3,5 küçülme yaşanmıştır.
Yine AKP İktidarı
döneminde mazotta yüzde 100leri, gübrede yüzde 150leri, yüzde 200leri,
ilaçta yüzde 100leri aşan fiyat artışları meydana
gelmiştir. Çiftçi, gübre, mazot, ilaç kullanamaz hâle gelmiştir ve
girdiler artmış, ürün fiyatları ya sabit kalmış, zaman
zaman da düşmüştür.
AKP Hükûmetinin tarım ve
hayvancılık konusunda izlediği politika tarımsal nüfusta
işsiz nüfusun artmasına ve göçe zorlanmasına, bunun sonucu
olarak da kent varoşlarında işsizler ordusuna yeni
orduların eklenmesine yol açmaktadır.
Sözlerime burada son veriyor,
değerli milletvekilleri, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Akçay.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Karar
yeter sayısı istiyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkanım, yoklama talep ediyorum efendim.
BAŞKAN Değerli
arkadaşlarım, Demokratik Toplum Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş olan önerisi üzerinde lehte ve aleyhte
konuşmalar sona ermiştir.
Önergenin oylamasından
önce yoklama talebi vardır.
Şimdi bu talebi yerine
getireceğim ancak yoklama talebini işleme koyabilmem için, ayakta
olup yoklama talep eden milletvekillerinin sayısının 20 olup
olmadığını tespit edip tutanağa geçireceğim:
Sayın Okay, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Korkmaz, Sayın Süner, Sayın Köse,
Sayın Kaptan, Sayın Özkan, Sayın Arifağaoğlu,
Sayın Ağyüz, Sayın Oksal, Sayın Küçük, Sayın Topuz,
Sayın Hacaloğlu, Sayın Güvel, Sayın Oyan, Sayın Kart,
Sayın Koçal, Sayın Aydoğan, Sayın Tütüncü, Sayın
Ekici.
Değerli
arkadaşlarım, 20 sayın üyemiz var. Yoklama için üç
dakikalık süre veriyorum. Adlarını okuttuğum sayın
üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayımız vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/166)
esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 3/6/2009 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin DTP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutuyorum:
2.- (10/106)
esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 3/6/2009 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Tarih:
03.06.2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun,
03.06.2009 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun TBMM Genel
Kurul Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler kısmının 58.
sırasında yer alan 10/106, esas nolu, Esnaf ve Sanatkârların
Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98. ve
İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis
Araştırması önergesi görüşmelerinin bugünkü birleşimde
yapılması önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkanvekili
BAŞKAN Önerinin
lehinde ve aleyhinde 2şer arkadaşıma söz vereceğim.
Süreler onar dakikadır.
Lehte, Sayın Emin Haluk
Ayhan, Denizli.
Sayın Ayhan, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin esnaf ve sanatkârların
yaşadığı sorunların tespitiyle çözüm
yollarının bulunması için, Anayasanın 98inci, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
gereği, araştırma önergesinin görüşülmesinin lehinde söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, AKPnin
uyguladığı ekonomik politikaların halkın satın
alma gücünü azalttığı, ucuz ithal mallar
karşısında rekabet gücünü kaybetmesi, gelir
politikalarının çiftçi, memur, emekli gibi sabit ve dar gelirli
kesimin satın alma gücünü azaltması, yüksek istihdam maliyeti,
dolaylı vergilerin yüksekliği, kayıt dışı
ekonominin yaygınlığı, perakende ticaret piyasasında
yabancı sermayeli büyük kuruluşların artan
ağırlığı nedeniyle küçük esnaf ve sanatkâr kesiminin
ekonomi içinde etkinliğini süratle kaybettirmiş ve giderek
yoksullaştırmıştır.
Bugün, esnaf ve
sanatkârlarımız sosyal ve ekonomik ve kültürel bakımdan
ülkemizin çok önemli bir kesimini teşkil etmektedir. Esnaf ve sanatkârlarımız,
girişimci özelliğine kıt imkânları katarak kendi işini
kuran, müşteri, pazar ve iş yönetimini bizzat kendisi gören, istihdam
yaratan, ailesinin geçimini sağlamak için gayret gösteren cefakâr bir
üretim ve hizmet erbabıdır. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları
Konfederasyonuna kayıtlı aktif olarak çalışan esnaflar
aileleriyle birlikte dikkate alındığında yaklaşık
8 milyonluk bir camiayı temsil etmektedir.
Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonunun verilerine göre 2005 yılında 196
bin yeni iş yeri açılırken 287 bin esnaf iş yerini
kapatmıştır. Mesleki bilgi ve becerilerini evrensel bilgi,
beceri ve disiplinlerle destekleyen, yeni değerler kazanmalarını
sağlayan politika, plan ve uygulamalara hâlâ
kavuşmamışlardır. Esnaf ve sanatkârların iyiye
doğru değişim ve dönüşümünü sağlayacak, yeni esnaf ve
sanatkâr modelini oluşturacak millî politikanın belirlenerek, plan,
program ve projelerinin yürürlüğe konulması gerekmektedir. Bugün
esnaf çok zor durumdadır ancak ciddi bir esnaf politikası da yoktur.
Bilgi birikimleriyle sahip oldukları imkânlar, içinde bulunduğumuz
şartlarda varlıklarını huzur içinde sürdürmelerine izin
vermemektedir. Esnaf ve sanatkârlarımız, gelişmiş pazarlara
hitap edecek donanımlardan mahrumdur; bilgi ve teknolojideki yeniliklerin
getirdiği değişimlerin, küresel ekonominin, marketlerin ve Uzak
Doğu mallarının yarattığı rekabetin, AB uyum
yasalarının öngördüğü yeni standartların, halkın
alım gücünün düşmesi ve tüketim
alışkanlıklarının değişmesinin, yaşanan
iç göçler ile işsizliğin oluşturduğu kayıt
dışı esnaf ve sanatkârlığın oluşturduğu
haksız rekabetin yarattığı tehditler altında maalesef
var olma mücadelesi vermektedir.
Esnaf ve sanatkârların
sorunlarına çözüm bulunamadığı takdirde, esnaf ve
sanatkârlık müessesesi çökecektir. Çöken bu müesseseyle birlikte, ülke
genelinde, işsizlik artacak, gelir dağılımda uçurumlar
oluşacak, yardıma muhtaç insanlar çığ gibi büyüyecek,
milyonlar, elde kredi kartı ve kasiyer kuyruğunda alışveriş
yaparak, bakkal, kasap, manav, terzi, berber ve fırıncıda
kurulan dostluklarla güçlenen sosyal doku her geçen gün zayıflayarak millî
birlik ve beraberliğimizi olumsuz şekilde etkileyecektir.
Hâlbuki,
Anayasamızın 173üncü maddesinde belirtilen Devlet, esnaf ve
sanatkârı koruyucu tedbirler alır. hükmünün hayata geçirilmesi,
bunun için gerekli yasal düzenlemelerin de yapılması gerekmektedir.
Bugün, ekonominin kriz sinyallerini vermeye başladığı
yaklaşık iki yıldan bu yana geçen süre içinde krizin iyi
yönetilememesi ekonominin her alanında güven kaybını
hızlandırmış, geleceğe yönelik risk beklentilerini
yükseltmiş, hemen her sektörde ağır tahribatlar
yaşanmıştır. Sorunların gittikçe
ağırlaşması karşısında Hükûmet, hâlâ, toplu,
kapsamlı ve köklü tedbir almakta ısrar etmemekte, uyarı ve
eleştirileri maalesef dikkate almamaktadır. Hükûmetin bu tutumu
nedeniyle kısa ve orta vadede krizden çıkışın kolay
olmayacağı, sorunların artarak devam edeceği konusunda
endişelerimiz devam etmektedir.
Ekonomik krizin ortaya
çıkardığı olumsuzluklar nedeniyle, başta küçük ve orta
büyüklükteki işletmeler olmak üzere reel sektör firmalarının
finansman kaynaklarına erişimlerinde ve mevcut kredi sisteminin
işleyişinde ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.
Başta reel sektör olmak üzere firmaların finansman
imkânlarının geliştirilmesi ve kredi sisteminin etkin hâle
getirilmesi ekonominin acil ihtiyaçlarından biridir. Reel sektörün üretim
potansiyelinin ve istihdam devamlılığı ile mali sektörün
sağlıklı bir yapıda bulunması istikrar ve güven ortamının
oluşmasına olumlu katkı yapacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi,
krizin hissedilmeye başladığı ilk günlerden itibaren krize
yönelik uyarı, eleştiri ve önerilerini gerek parti gerekse Meclis
grubu olarak sürekli gündeme getirmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi seçim
beyannamesinde, KOBİlerin bankalardan daha fazla kredi almasını
temin etmek üzere Kredi Garanti Fonu sisteminin kaynaklarının
artırılacağını ifade etmiştir. Maalesef, Hükûmet,
bu hadisenin daha yeni farkına varmıştır.
Burada ifade etmek
istediğim bir husus daha var. Elimdeki doküman, 2008 Yılı
Katılım Öncesi Ekonomik Program. Nisan 2009da
hazırlanmış. Burada, krize karşı alınan
tedbirlerin, önlemlerin maliyet listesi var. 2008 yılında,
baktığımız zaman, bütçeden esnaf ve sanatkâra, maalesef,
zırnık yok. Siz, TOBB
Burada benim özellikle ifade
etmek istediğim şey, hiçbir şeyin plan, program dâhilinde
gitmediğidir, Hükûmetin ciddi bir önlem almadığıdır,
ciddi bir önlem almamanın ötesinde böyle bir düşünce tarzını
geliştirmemesidir.
IMFe küsüyorsunuz; IMF gelip
sizden para mı istedi? Anlaşmayı yapmayacaksanız
açıklarsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Ayhan, bitirin lütfen.
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, ifade etmek
istediğim şey şu: Gerçekten esnaf ve sanatkârların durumu
büyük sıkıntı içindedir. Benim kendi bölgemde 35 bin
esnafın ancak -Denizlide- bin civarında esnaf kredi kullanma
imkânına kavuşmuştur. Burada sıkıntılar büyüktür,
bunların giderilmesi lazımdır. Dolayısıyla, ben bu
önergenin lehinde bu nedenle söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Ayhan.
Önerinin aleyhinde,
Sayın Azize Sibel Gönül, Kocaeli.
Sayın Gönül, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AZİZE SİBEL GÖNÜL
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin
grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Adalet ve Kalkınma Partimizin
grup önerisi olduğu için aleyhte olduğumu bildirir, yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. [AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve MHP sıralarından alkışlar(!)]
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Bravo, tarihî bir konuşma!
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Gönül.
Önerinin lehinde, Sayın
Mehmet Ali Susam, İzmir.
Sayın Susam, buyurun.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisinin, esnaf ve sanatkârların sorunlarının
görüşülmesi konusunda vermiş olduğu önergenin lehinde
konuşmak için söz aldım. Huzurlarınızı saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten, belki bugün bu
Meclisin en çok konuşması gereken konularından bir tanesi ve bu
sorunların ülkenin sorunlarıyla özdeşleştiğini hep
beraber kabul edip, bu sorunların çözümü konusunda çok ciddi şekilde
somut öneriler getirmeye ihtiyacımız var. Az önce konuşan
Milliyetçi Hareket Partisinden arkadaşımızın da
belirttiği gibi, esnaf ve sanatkârlar, bu ülke nüfusunun çok önemli bir
kesimini teşkil ediyorlar. Sizler de bunun çok bilincinde olan
insanlarsınız. Hepiniz sabah kalktığınızda,
sokağınızdaki bir bakkalla, çevrenizdeki bir berberle, bir
tamirciyle, bir tuhafiyeciyle ve benzeri iş kollarından insanlarla
karşılaşıyorsunuz. Sokağa çıkıp bu
insanlarla selamlaştığınızda, Merhaba
dediğinizde aldığınız cevapları bir parlamenter
olarak vicdanınızda değerlendirdiğinizde, onların çok
ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu herhâlde siz
de vicdanlarınızda değerlendiriyorsunuz.
Türkiye, bugün, dünyadaki
küresel krizin sadece finansman ayağını değil, çok ciddi
şekilde reel piyasalarda, yani esnafta, sanatkârda, tarımda, sanayide
yaşanan sorunların çok ciddi boyutta olduğunun farkında.
Yani biz bir ekonomik problemi yaşıyoruz. Bu problem sosyal olarak da
işsizlik olarak karşımıza çıkıyor.
Bugün, Türkiyede
işsizliği önlemenin en birincil yolu piyasadaki talebi
canlandırmaktan geçiyor. Bu krizden çıkışın birinci
yolu, artık dünyadaki küresel krizin getirdiği ihracata yönelik
tedbirler almaktan daha çok iç talebi canlandırmaya yönelik, yani
esnafı, sanatkârı ayakta tutacak çözüm yolları bulmaktan
geçiyor. Ama maalesef, AKP İktidarının kafasında küçük
işletmeler yok, esnaf-sanatkâr yok. Olmadığını, bugüne
kadar almış olduğu ekonomik tedbirlerin tümünü bir gözden
geçirdiğinizde görebilirsiniz.
54 milyar Türk
lirasını bulan bu krizde tedbir aldığını söylüyor
Hükûmetimiz ama bu 54 milyar lira alınan tedbirlerden esnaf-sanatkâra
yansıyan bir şey yok. Az önce de bahsedildiği gibi,
bankaların vermiş olduğu bazı krediler veya bazı sivil
toplum örgütlerinin finansman olarak kullandırdığı
kredilerde, faizi üstlenme dışında Hükûmetin piyasaların
canlanması için aldığı önemli bir tedbir yok.
Bugün burada biz bunları
bir kez daha dillendireceğiz. Açıkça söylüyorum: Eğer bizi
dinlerseniz, esnafın, sanatkârın sorunlarının çözümünde
ciddi mesafe alırsınız. Ama bu kafayla gider, hâlâ büyükleri
düşünen, büyüklerle ilgili birkaç tane lobinin size yaptığı
baskılar sonucunda tedbirler alırsanız, bu ülkedeki ekonomiyi
canlandırma şansınız yoktur.
Bir kere hemen şunu
söyleyeyim: Az önce, gelmeden Meclise fakslanan bir yazı vardı.
İzmir Ticaret Borsası Başkanı bütün milletvekillerine
demiş ki: Parlamentoda bekleyen büyük alışveriş merkezleri
ve hipermarket yasasını çıkartın ey milletvekilleri.
Işınsu Kestelli. Evet, artık borsa başkanları ve bütün
ticaret odası başkanları da hipermarket yasasının
çıkartılmasının zorunlu olduğunu anlamış
durumdalar. Ama AKP bu yasayı altı buçuk-yedi yıldır
çıkartmıyor. Çünkü bu yasa, perakende sektöründeki
alışverişi, bütünüyle kaynağını büyüklerin eline
topladığının bir sonucu. Üretim yapan insanların
üretim yaptıkları işlerde ciddi bir şekilde ithalat
baskısıyla karşı karşıya kaldıklarının
bir sonucu. Bugün, Türkiye, uyguladığı ekonomik politikayla
ithalatın baskısı altında ve uyguladığı
ekonomik politikada ucuz döviz politikasıyla ithalatı müthiş bir
şekilde teşvik eder noktada. Ama aynı zamanda bu büyük
alışveriş merkezleri, binlerce alışverişin merkezinin,
küçük işletmenin de yok edilmesinin en önemli nedenleri.
Bugün piyasalarda günlük
dönen para anında yurt dışına transfer oluyor. Bugün o para
küçük işletmelerde, Türk esnaf-sanatkârında, Türk tarımında
dönse, birbirini tetikleyen bir şekilde piyasada canlanmayı getirecek
ama öyle olmuyor. Bu yasayı çıkarmanın önünde ne engel var?
Bakanlık getirdi Bakanlar Kuruluna koydu ama Bakanlar Kurulundan imzadan
çıkmıyor. Neden çıkmaz? Çünkü yabancı güçlerin lobilerinin
baskısı neticesiyle büyük alışveriş merkezleri
yasasının çıkması engelleniyor.
Her konuda diyorsunuz ki:
Avrupa Birliği normlarına uymak için yasal düzenlemeler
yapalım, Anayasayı değiştirelim, şunu yapalım,
bunu yapalım. Ottawa Sözleşmesinin gereği mayın
yasasını çıkarmaya çalışıyoruz. Peki, Avrupa
Birliği KOBİlerle ilgili yıl ilan etti 2009u, KOBİ
yılı ilan etti. KOBİ yılı ne demek? KOBİlerle
ilgili yasal düzenlemeleri de bu Parlamentodan çıkarmak demek. Niye
çıkarmıyorsunuz? Neden getirmiyorsunuz?
Değerli
arkadaşlarım, ben bu konuda çok açıkça söylüyorum. Parlamentoda
bulunan bütün milletvekilleri arkadaşlarımız eğer sokakta
alışveriş yaptığı, selam verdiği
insanları dinlerse bu yasanın buraya acilen getirilip
çıkarılmasını sağlaması lazım.
İkincisi: Türkiye'nin
sosyal problemi işsizlik. İşsizliği neyle önlersiniz?
Esnaf-sanatkârlarla önlersiniz, onların yanında
çalıştırdığı insanlarla önlersiniz. 3 milyonu
aşmış esnaf-sanatkâr var, yanında 1 kişi
çalıştırdığı zaman 3 milyon ediyor ve bu insanlar
bugün bu kesimlerle bütünleşmiş durumda. Ama büyük işletmelere
işçi çıkarmama için vermiş olduğunuz teşvikler hiçbir
şekilde yerini bulmuyor. Onlara verdiğiniz teşvikler yerine
esnaf-sanatkârın yanında çalıştırdığı
insanların yükünü hafifletin. Esnaf- sanatkârdan vergi almayın, en
azından vergilerini bir yıl için erteleyin. Bakın görün ki onlar
yanına 1 kez daha 1 kişi daha alacak ve bu toplumdaki en önemli
sosyal dayanışmayı sağlayacaklar.
Bir tane aç kalmış
insanın hipermarketten veresiye ekmek aldığını
gördünüz mü? Ama bugün işsiz kalmış binlerce insana bizim
esnaflarımız bakıyor. O insanlar birbirleriyle bütünleşmiş
durumdalar. Şimdi artık kredi kartı kullanamayan insanlar tekrar
veresiye defterleriyle, toplumda esnaf- sanatkârlarla alışveriş
yapıyorlar. Onun için, küçük işletmeler bu ülkenin hem sosyal anlamda
çok önemli kurumlarıdır hem ekonomik anlamda. Çünkü dünya bu krizde
şunu gördü: Global, küresel ekonomide büyük işletmelerin birden
çöktüğünü gördü. Ama küçük işletme verimlidir. Değişen
şartlara hızla ayak uydurur. O işletmeler ekonomik
değişikliklerde kendini hemen ekonomik değişikliğe
ayak uydurmaya çalışır. Yeter ki siz onlara destek verin, siz onların önünü
açın, siz onlara destek olup Hükûmet olarak arkasında durun. Maalesef
bugün ekonomik politikamızda hep büyüklere sağlanan destekler, teşvikler
küçüklere sağlanmıyor. ARGE desteği yaptınız,
küçüklere vermediniz. KOSGEB destekleri sağladınız, alan hep
büyükler oldu. Bakın, KOSGEB desteğini alıp bankada faize
yatıran insanları banka müdürlerine sorun. Çünkü politikanızda
zorda olanlara değil, kaynağı güçlü olanlara para verme
politikanız var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Susam, bitirin lütfen.
MEHMET ALİ SUSAM
(Devamla) Can suyu kredileri gerçekten ihtiyacı olan insanlara gidemedi.
Siz bankaya Bunun faizini ben ödüyorum, ama teminatı sende. derseniz
olmaz. Ne gerekiyordu? Bu kriz dönemini aşacak kredi garanti fonunun
hızla hayata geçmesi gerekiyordu. Ama aylardır söylemiş
olmamıza rağmen kredi garanti fonunu faaliyete geçiremediniz ve bugün
kredi almada insanlar bankaların kapılarında zorluklar
çekiyorlar ve bugün bankacılık sektörü ciddi bir şekilde
kredileri geriye çağırıyor. Sayın Başbakan
bankacılara kızıyor ama ben Sayın Başbakana buradan
sormak istiyorum: Siz değil miydiniz bankacılık sektörünü,
başta yabancılar olmak üzere, özelleştirmeyi savunan, hatta
Halk Bankasını ve Ziraat Bankasını özelleştirelim
diyenler? Şimdi gördünüz mü kamunun bankacılık sektöründeki
önemini?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Susam, lütfen bitirin.
MEHMET ALİ SUSAM
(Devamla) Bu krizde en önemli olay, kamunun bu krizde çıkışta
önemli bir yönlendirici işlevidir. Esnaf ve sanatkârlar da ekonomide böyle
bir işleve sahiptirler, hem ekonominin gelişmesine hem sosyal
hayatın daha sağlıklı işlemesine katkı koyarlar.
Onun için bu önerge çok önemlidir. Bizim esnaf ve sanatkârın lehinde olan
her şeye sonuna kadar destek olmamız görevimizdir.
Huzurlarınızı
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Susam.
Aleyhte Sayın İhsan
Koca, Malatya.
Sayın Koca, buyurun.
İHSAN KOCA (Malatya)
Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi aleyhine söz almış
bulunuyorum. Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri,
saygıyla selamlıyorum sizleri.
Partimizin Grubunun da
Meclisin çalışma takvimine ilişkin önerileri bulunduğundan,
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde olduğumu belirtiyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Koca.
Cumhuriyet Halk Partisi
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
III.- Y O K L A
M A
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, oylamaya geçmeden önce toplantı yeter
sayısının aranmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Oylamadan önce
yoklama talebi vardır. Bu talebi yerine getireceğim.
20
arkadaşımızın ayağa kalktığını
tespit edeceğiz.
Sayın Şandır,
Sayın Bal, Sayın Homriş, Sayın Günal, Sayın
Büyükataman, Sayın Akkuş, Sayın Çelik, Sayın Taner,
Sayın Paksoy, Sayın Bulut, Sayın Özensoy, Sayın Uslu,
Sayın İnan, Sayın Tankut, Sayın Bölükbaşı,
Sayın Nalcı, Sayın Yıldırım, Sayın Akçay,
Sayın Melen, Sayın Ural.
20 arkadaşımız
yoklama istedi.
Şimdi yoklama için üç
dakikalık süre veriyorum. Adını okuduğum sayın
arkadaşlarımızın elektronik cihaza girmemelerini rica
ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- (10/106)
esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 3/6/2009 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım.
3.- (10/133,
10/169 ile 10/381) esas numaralı
Meclis araştırma önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
3/6/2009 Çarşamba günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
03.06.2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun,
03.06.2009 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Suha Okay
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan
10/133, 10/169 ile 02.06.2009 tarihli ve 97 nci Birleşimde okunan 10/381
esas numaralı Meclis Araştırma Önergelerinin
görüşmelerinin, Genel Kurulun 03.06.2009 Çarşamba günlü
birleşiminde birlikte yapılması ve Genel Kurulun bugün saat
19:00a kadar çalışması önerilmiştir.
BAŞKAN Öneriyle ilgili
lehte ve aleyhte söz talepleri vardır, bunları yerine
getireceğim.
İlk söz lehte,
Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya.
Sayın Aslanoğlu,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreler onar dakikadır
arkadaşlar.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
demokrasinin, seçme ve seçilmenin ilk basamağıdır
muhtarlarımız. Eğer demokratik bir ülkede bir kişiye
seçilme hakkı veriyorsanız o kişiye yetki ve
sorumluluklarını tarif etmeniz lazım. Geçen dönem, burada,
Meclis iradesi, muhtarlarla ilgili verdiğimiz kanun tekliflerinde ve
diğer konularda muhtarların sorununun öncelikle ele
alınması için, geçen dönem Genel Kurulda olan milletvekilleri Genel
Kurula direkt indirilsin demesine rağmen, Hükûmet, her nedense bir türlü
bu yasayı sıraya almadı arkadaşlar. Bunu açık, net
söylüyorum. Yani Hükûmet, Meclis iradesinin üstünde değildir
arkadaşlar. Meclis iradesi Bu yasayı getir, burada görüşelim
demesine rağmen, maalesef, geçen dönem milletvekillerinin iradesine
aykırı olarak Hükûmet bu yasayı bir türlü sıralamaya
almamış ve Mecliste görüşmeye getirilmemiştir.
Değerli arkadaşlar,
Türkiyede 53 bin muhtar var, bunun 37 bin tanesi köy muhtarı, 16 bin
tanesi mahalle muhtarı. Şimdi, size birkaç rakam vermek istiyorum ve
vicdanlarınıza sesleneceğim: Bir muhtara 305 lira maaş
veriyoruz ve muhtar seçildiği zaman otomatikman bu insanı
BAĞ-KURlu yapmak mecburi. Otomatikman o ilin ilgili sosyal güvenlik
kurumu muhtara yazı yazıyor On beş gün içinde geleceksin,
sosyal güvenlik şemsiyesine gireceksin. diyor. Tabii, insanları
sosyal güvenlik şemsiyesine almak güzel bir olay ama ne veriyorsun da ne
istiyorsun? Verdiğiniz maaş kadar da sosyal güvenlik primi
alıyorsunuz. Hatta, eğer bazı muhtarlar kıdemli olarak -böyle
on beş, yirmi yıl yapan- basamak yükseltmişse o priminin 1,5
katı kadar da prim ödemek zorunda kalıyor arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlarım, bir kere yetki ve sorumlulukları belli olmayan bu
insanların en azından yetki ve sorumluluklarını belirtmemiz
lazım. Hangi yetkilerle donatılmış, sorumlulukları
nedir? Yetki vermiyoruz ama tüm muhtarlar,sorumluluklarında, ilk
yakaladığımız kişi oluyor. Yani jandarma gider
muhtarı yakalar, adliye gider muhtarı yakalar. Her şeyde
sorumluluk duygusunu veriyorsunuz ama muhtarın yetkisini ve özlük
haklarını vermiyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir
şey olmaz arkadaşlar. Yetkisini belirleyin ki bu insanların
sorumluluk duygusu olsun arkadaşlar.
Şimdi, ben size
bazı rakamlar vereceğim yine: Muhtarların yüzde
60ının -eski muhtarlarsa BAĞ-KURa- Sosyal Güvenlik Kurumuna 30
bin lira, 40 bin lira borcu var arkadaşlar. Bu insanlar borçlu olduğu
için hiçbir sağlık güvencesinden yararlanamıyor, yani hastaneye
gidemiyor, tedavi olamıyor. Borçlusun sen. deniliyor. Bırak kendisini,
borçlu muhtarların eşi ve çocukları da hiçbir sosyal güvenlik
şemsiyesinden yararlanamıyor arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlarım, yani kendisinin suçu ne, çocuklarının suçu
ne? Muhtar o bölgede, o mahallede
ihtiyacı olanlara yeşil kart verilsin diye imza koyuyor, öneri
yapıyor ama kendi çocuklarına, sağlık konusunda bakmakla
yükümlü olduğu insanlara yeşil kart dahi verilmiyor arkadaşlar.
Sen sosyal güvenlik şemsiyesi altındasın, senin çocukların
oradan yararlanır. diyorlar ama Türkiyede bir gerçek var
arkadaşlar, muhtarların yüzde 50si -sorun bölgelerinize-
BAĞ-KURa borçlu mu? Hele eski muhtarsa artık ödenemez hâle geliyor.
Nitekim bir borç yapılandırması yapıldı geçen dönem
ama -verdiğimiz para 300 lira olduğu için- 30 bin lira, 40 bin lira
borçlu olan bu insanlar gidip 300 lira maaşla bu borcu ödeyebilir mi
arkadaşlar?
Değerli milletvekilleri,
öncelikle, bu yüce Meclisin, muhtarların yetki ve
sorumluluklarını belirtmesi lazım. Yetkisiz insana sorumluluk
yükleyemezsiniz. Yazıktır bu insanlara. Ama her konuda biz çözümü
muhtarda arıyoruz, her milletvekili gittiğinde Muhtarım,
merhaba, sen bizim canımızsın. diyor ama buraya geliyor, burada
muhtarlarla ilgili hiçbir şey yapmıyor. Bunu açık ve net söyleyeyim.
Ben buradan bu Meclisteki tüm milletvekillerini -ben dâhil- muhtarlara
şikâyet ediyorum: Ey muhtarlarım, mahallenize geliyor,
kapınıza geliyor, hüsnükabul gösteriyorsunuz terbiyeniz gereği
ama burada sizinle ilgili hiçbir olumlu, çözüme yönelik harekette hiç kimse
görev almıyor. Bunu açıkça söylüyorum.
Ayrıca, muhtarların
olduğu belediyelerde, yani mahallesinin ait olduğu belediyelerde
mutlaka muhtarların temsil edilmesi lazım arkadaşlar. En
azından bir muhtarın veya birkaç muhtarın -ilin büyüklüğüne
göre- belediyede en azından tabii üye olması lazım. Çünkü
mahalleler adına, oradaki yerleşim birimleri adına onların
görüşlerine bizim başvurmamız çok önemlidir.
Ayrıca, yine mahalle
muhtarları ile köy muhtarları arasında, köy
muhtarlarının bir tüzel kişiliği olmasına rağmen,
mahalle muhtarlarının bir tüzel kişiliği yok
arkadaşlar. Tüzel kişiliği olmayan bir kurumdan hesap
soramazsınız arkadaşlar. Onların, muhtarların mutlaka
bir yasal boyuta oturtulması lazım. Ben illa
Bazı
arkadaşlarımız şunu diyor: Efendim, mahalle
muhtarları İstanbul, Ankara, İzmirde büyük para
kazanıyorlar.
Hayır arkadaşlar,
bir şey kazanmıyorlar artık, bunu da bilin çünkü artık
eskisi gibi nüfus cüzdanı örneği, eskisi gibi ikamet senedi filan
alınmıyor, her şey elektronik ortamda olduğu için muhtarların
hiçbiri bir kuruş para da almıyor. Ama her nedense muhtarların
yetki ve sorumluluklarını çizecek bir yasa teklifini bu Meclis, hep
birlikte, tüm gruplar alıp bir çözüm önerisi getirmiyor arkadaşlar.
Ben şahsım
adına özür diliyorum muhtarlardan, bilakis özür diliyorum. Arkadaşlar,
hep konuştunuz, hep buraya geldi muhtarlar, hep arkasını
sıvadınız, gittiğinizde hepiniz Bakacağız,
edeceğiz. dediniz ama ciddi olarak yedi yıldır
Yüce Meclisin
milletvekilleri, tüm grupların milletvekilleri olarak geçen dönem Bir an
evvel bu kanunu getirin. demenize rağmen Hükûmet bir türlü getirmiyor.
Hükûmet iradesi Meclis iradesinin üstünde değildir arkadaşlar.
Eğer Meclis bir yasayı Komisyonlarda görüşmeden direkt buraya
getirin. dediyse, o, Hükûmete bir talimattır ama, arkadaşlar,
getirmiyorlar. Ben bir kez daha bilgilerinize sunuyorum.
Gelin bu önergeyi kabul edin,
gelin bu önergede tüm gruplardan birer temsilciyle, Muhtarlar Federasyonuyla,
muhtarlar dernekleriyle çözüme yönelik olarak tüm boyutlarıyla
tartışalım, ortak çözüm neyse, muhtarların sosyal ve
ekonomik ihtiyaçlarını belirleyecek bir paketi hep beraber burada
Bunun şerefi size ait olsun, siz çıkarmış olan ama sadece,
bu insanlar için hep birlikte bu sorunun altına parmağımızı
basmak zorunda olduğumuzu söylüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ayrıca il genel meclisinde muhtarların temsilcisi olmuyor, mutlaka il
genel meclislerinde de muhtarlar adına bir arkadaşımız
olsun. O ilin bir muhtarı veya birkaç muhtarı mutlaka il genel meclislerinde
temsil edilmelidir. Eğer il genel meclislerinde özellikle köy
muhtarlarımız ve mahalle muhtarlarımız birer üye verseler,
en azından mahallelerle ve köylerle iletişimde bu
muhtarlarımız il genel meclisinde yardımcı olurlar. Ama
seçiyorsunuz, muhtar yani tabii üye olmadığı için, il genel
meclisinin ne yaptığını, objektif çalışıp
çalışmadığını bir şekilde denetlemek
görevidir muhtarların da, yani vicdanen görevleridir. Yani il genel
meclisi ne yapıyor, neler yapıyor, köyüne ve mahallelere objektif
kriterlerle hizmet veriyor mu? Bunları da il genel meclisinin
çalışmalarını da muhtarların bilmesi lazım. Çünkü
bire bir köylere yöneliktir il genel meclisi. Bu açıdan il genel
meclisinde mutlaka muhtarlardan bir veya iki kişinin tabii üye olarak
bulunması lazım.
Değerli
arkadaşlarım, hepinizden rica ediyorum, bu sorun hepimizin sorunu.
Bizler seçildik, ortak nokta, onlar da seçildiler. Seçilen insanların
sorunlarına çözüm bulmak seçilmişlerin görevidir. Yani, bu sorunun
çözümü yüce Meclisin görevidir. Yüce Meclis bu soruna duyarsız kalamaz.
Gelin hep birlikte, tüm gruplar ortak noktayı bulalım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, bitirin lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
Muhtarlarımızın
sosyal ve ekonomik tüm sorunlarına nasıl çözüm bula-caksak, biz
gönülden buna hazırız.
Hepinize saygılar
sunarım. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Aleyhte Sayın Kamer
Genç, Tunceli.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine bir grup önerisiyle
karşı karşıyayız ve bu grup önerisinin aleyhinde söz
almış bu-lunuyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisi çok saygıde-ğer, ülkenin
gözbebeği bir kurumudur. Bu kurumun çok sağlıklı
işlemesi lazım. Ülkenin menfaatlerini en iyi sezmesi, görmesi, tespit
etmesi ve problemleri çözmesi gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen
insanların hepsi, buraya geldikleri zaman Anayasada belirlenen ilkeler
üzerine, namusu ve şerefi üzerine yemin ederler. Şimdi, böyle olunca
da, burada, artık, benliklerini kaybetmemeleri lazım, köle
olmamaları lazım; tek hedefleri, ülkenin birlik ve bütünlüğü,
laik cumhuriyetin temel ilkelerini korumaları lazım. Bana göre, bunun
dışına çıkan her kim olursa olsun, o zaman o yeminine
ihanet etmiş oluyor.
Şimdi, maalesef, yedi
senedir Türkiye'de AKP iktidarda ama bu iktidar o kadar büyük bir zulüm
yaptı ki, o kadar büyük haksızlıklar yaptı ki bu
memlekette. Bakın, geçen gün Tayyip Erdoğan Brüksele gidiyor. Orada
Büyük Buluşma diye bir toplantı yapıyor, diyor ki, orada
şu sözü veriyor: Yeşil sermayeye para kaptıranlar, bu
parayı verdiklerine dair belgesi olanlara, ben talimat veririm, bu
parayı ödetirim. Ben, bir Denizlili ailenin size bir
Denizlili bir
aileyi anlattılar. Üç tane, Almanyada okuyan, tıpta, bilgisayarda ve
hukukta okuyan, bir ailenin 600 bin markını almışlar. Tabii
bu parayı tahsil etme imkânı yok olunca, çocukların hepsi de
okullarını bırakmış; şimdi birisi zihinsel özürlü
hâle gelmiş, 200 kilo ağırlığında,
çıkamıyor, ötekisi hukuku bırakmış, öteki
tıbbı bırakmış diyorlar. Şimdi, bu kadar zulüm
yapan bu yeşil sermayenin koruyucusu kim? İşte AKP Hükûmeti.
Çünkü o Yimpaşla, öteki yeşil sermayenin yanında, camilerde
beraber, omuz omuza namaz kılan kimlerdi? Aranıyordu bu adamlar.
Şimdi, Tayyip Bey dün
diyor ki
Biz, buradaki mayınlı arazilere karşı
olmadığımızı, mayının temizlenmesi
gerektiğini her vesileyle söyledik yani bunu artık herhâlde
sağır sultan da duydu. Efendim Bunların zihinleri
mayınlı. diyor, Sığ dünyalarında şey ediyor
Ya Tayyip Bey, bizim mi zihnimiz mayınlı, senin mi zihnin
mayınlı? Biz gidip de devletin iki bankasından 750 milyon
doları alıp da kendi damadımızın şirketine verdik
mi? Bunun mu zihni mayınlı, yoksa bu memleketin menfaatini
koruyanların zihni mi mayınlı?
Bizim burada yüzlerce soru
önergemiz var Tayyip Bey. Senin, oğlunun bacanağının
babası Ziya Karaman, İstanbul Belediyesinde 260 trilyon liralık
ihaleler almış mı, almamış mı? Daha bu bir tanesi.
Eğer sen hakikaten dürüstsen, ülkenin menfaatini düşünüyorsun, gel
bakalım, bunları çıkaralım ortaya. Niye kaçıyorsun,
niye? Niye kaçıyorsun Tayyip Bey? Bir de çıkıp da Efendim, bu
devletin, milletin bir akçesine dil uzatanlara ben gönül bağlarım.
diyor. Yahu, sen milyonlarca akçesini yandaşlarının zimmetine
geçirdin. Şimdi, politikacıların, sözüne güvenilir insan
olması lazım.
İşte, dün size
burada bir gazete gösterdim. Size dört sene Başbakan
Yardımcılığı yapan en yakın
arkadaşınız diyor ki: AKP dönemi en karanlık ve en kirli
dönem. Şimdi, bunu eğer birisi söylüyorsa, Başbakan
Yardımcılığını yapan birisi söylüyorsa o zaman
sizin ya ona hesap sormanız lazım ya da bu lafın altında ezilmeniz
lazım ve iktidardan çekilmeniz lazım.
Şimdi, ne diyor
arkadaşımız: Efendim, Özelleştirme İdaresinde en
önemli ihalelere Tayyip Bey gidiyor da başta
Özelleştirme Yüksek
Kurulu kurallarına göre en son Başbakanın imza atması
lazımken gidiyor, daha bazı ballı, kaymaklı ihalelerin,
özelleştirmelerin altına imzayı atıyor ki ondan sonraki
bakanlar artık buna itiraz etmesinler. Ben şimdi soruyorum size
Tayyip Bey: Acaba o ballı, kaymaklı ihaleler hangileridir? Senin
Başbakan Yardımcın söylüyor. Çık, bunu kamuoyu
karşısında konuş kardeşim. Şimdi, böyle
çıkıp da kuru gürültüyle, laflarla, Ben dürüstüm. demekle insanlar
dürüst olmuyor. Sen İstanbul Belediye Başkanıyken
hakkındaki soruşturma önergelerine hesap verdin mi? Belediyeden
aldığın ihalelerin hesabını verdin mi?
Bakın, devri
iktidarınızda, özellikle bu son dönemde İstanbul Belediyesinde 5
bin tane yeşil alana, kamu arazilerine tahsisi olan imar planlarında
değişiklik yaparak özel rantlara teşekkül etmiş ve 250
milyon dolar para almışsınız. Bu paralar nereye gitti? Gel,
bunun hesabını ver. Çıkıp da Bunların zihinleri mayınlıdır.
demek bir şey ifade etmez. Bizim zihinlerimiz mayınlıysa senin
vicdanın mayınlı. Sen
BAŞKAN Sayın
Genç
KAMER GENÇ (Devamla)
İnsanlar vicdanlarını mayınlamasınlar.
BAŞKAN Sayın
Genç
KAMER GENÇ (Devamla)
Vicdanı mayınlı olan insanların toplumla
acılarını paylaşamazlar.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, böyle bir üslup olur mu?
BAŞKAN Sayın
Genç, bir dakika
KAMER GENÇ (Devamla) Onun
için, efendim, bize gelsin Tayyip Bey, burada konuşsun, gidip grupta
konuşmasın.
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz.
KAMER GENÇ (Devamla) Biz bu
kanuna karşı çıkıyoruz. Zihinlerimiz mayınlı
değil, kendisinin vicdanı da mayınlı değilse gelsin
burada konuşsun.
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, müsaade edeceğim de
BAŞKAN Bir dakika
lütfen
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Elbiseyi kuru temizlemeden yeni aldık, çamur sıçratma.
BAŞKAN Bir: Önce,
Sayın Başbakana hitaben değil Sayın
Başkanlığa hitaben sözlerinizi sürdürmeniz lazım.
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, ben saygı duymadığım insanlara pek sayın
demem.
BAŞKAN İki:
Lütfen, bu Meclisin mehabetine yakışır bir dil kullanın.
KAMER GENÇ (Devamla)
Konunun dışına çıkmıyorum Sayın Başkan. Grup
önerisinin amacı -bakın, siz Meclis Başkanısınız-
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grup önerisinin amacı Meclisin
çalışmalarını sağlamaktır. Bizim de
istediğimiz, Meclisin hangi konularla uğraşmasıdır.
Şimdi, bundan sonra gelen AKP önergesini ben sizin yerinize Meclis
Başkanı olsaydım bunu işleme koymazdım. Çünkü İç
Tüzük değişikliğidir. Bir ay Türkiye Büyük Millet Meclisi
denetim yapmayacaktır. Peki, bu İç Tüzükü nereye koyuyorsunuz o
zaman? İç Tüzükün 98inci maddesinde diyor ki: Haftada iki saat Türkiye
Büyük Millet Meclisi soruya ayırır. Hani, niye kaldırıyorsunuz?
BAŞKAN O zaman
tartışacağız bunu.
KAMER GENÇ (Devamla) Bu
AKPnin önergesini niye işleme koyuyorsunuz?
Bence, Sayın
Başkan, devri Başkanlığınız zamanında
Türkiye Büyük Millet Meclisi maalesef AKPnin bir nevi artık bir
militanı, bir kurumu hâline geldi. Hiç İç Tüzük uygulanmıyor,
Anayasa uygulanmıyor, keyfilikler almış yürümüş kendi
başına.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, yani birtakım genel başkanların çıkıp
da grupta böyle yiğitlik yapmasına gerek yoktur. Varsa, Tayyip
Erdoğan gelsin, hangi televizyona çıkmak istiyorsa televizyonlara da
çıkarım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, Sen
kimsin? sesi)
KAMER GENÇ (Devamla) Ben
bir milletvekiliyim. Beni millet seçmiş, millet!
BAŞKAN Lütfen
Bir dakika arkadaşlar
KAMER GENÇ (Devamla) Beni
millet seçmiş. Ben ona hesabını sorarım.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Senin yüreğin yetmez onunla konuşmaya.
BAŞKAN Lütfen,
arkadaşlar
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Senin boyun yetmez bunlara.
KAMER GENÇ (Devamla) Kendi
yandaşlarına devletin kaynaklarını bu kadar aktaran bir
Başbakan görülmemiştir yahu! Hiç görülmemiştir yahu!
AYHAN YILMAZ (Ordu)
Kararı halk verir.
BAŞKAN Lütfen,
arkadaşlar
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, halk zaten size bir defa kandı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Konuştukların hiç doğru değil.
KAMER GENÇ (Devamla)
Şimdi, sizin
Acaba, Tayyip Erdoğana soruyorum: Bu İstiklal
Savaşında canını kaybeden bir akrabası var mı?
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Ne demek o?
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Sen mi hesap soracaksın?
KAMER GENÇ (Devamla)
Kıbrıs Harekâtında canını kaybeden bir akrabası
var mı? (AK PARTİ sıralarından Sen nereden biliyorsun?
sesleri)
BAŞKAN Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Ama
bizim soyumuz laik Türkiye Cumhuriyeti devletini düşmanlardan kurtarmak
için can verdiler. Kıbrısta insanlarımız öldü. Korede
AYHAN YILMAZ (Ordu) -
Hepimizin akrabası öldü Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, işte, akrabasını, toprak kazanma
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Sen nereden biliyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla)
Türkiye Cumhuriyeti uğruna feda edenler, Türkiye Cumhuriyetinin 206 bin
dönümünü getirip de yabancılara peşkeş çektiremezler. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul)
O senin görüşün.
BAŞKAN
Arkadaşlar, müdahale etmeyin lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla)
Şimdi, değerli milletvekilleri, canı yanan feryat eder,
gerçekleri gören feryat eder. Bugün insanlar sokakta aç, her gün bize ne
telefonlar geliyor. İnsanlar o kadar büyük bir zulümle karşı
karşıya ki sen bunları görme, yedi senedir iktidardasın,
bütün devletin en büyük kaynaklarını kendi yandaşlarına
kanalize et. Senin Başbakan Yardımcın söylüyor: Getiriyorduk en
kıymetli özelleştirmeleri, Tayyip Bey başa imzayı
atıyordu, 6 kişilik bakanlardan kimse itiraz etmiyordu. diyor.
Ayrıca da taksit
Ben soru sordum kendisine: Hangi özelleştirmede kaç
taksitle, kimlere verdiniz? Bedellerini tahsil ettiniz mi?
Şimdi, kendisi iktidara
geldiği zaman, Aydın Doğandan, 371 trilyon devletin
alacağı vardı, niye tahsil etmedi? Çünkü, Aydın Doğan
o zaman kendisine destek veriyordu. Şimdi getirmiş, eften püften
nedenlerle 920 trilyon liralık bir vergi cezası kesti ki, bana göre
haksızlık, sırf kendisini seçimde susturmak için bunu
yaptı. Böyle bir şey olur mu? Yani bu devletin iktidar gücünü insan
kendisinin bu kadar lehine kullanır mı?
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Doğruyu söyle, doğruyu!
KAMER GENÇ (Devamla)
Bakın, yiğitlikleriniz varsa, Başbakanınız dâhil,
buyursunlar, hangi televizyondaysa
Ben milletin temsilcisiyim ve
milletvekiliyim. Sizin yaşınız kadar benim siyasi hayatım
var. Gelsin, televizyonlarda konuşalım. Geçen gün, bir milletvekili
AHMET KOCA (Afyonkarahisar)
Sen kimsin!
KAMER GENÇ (Devamla) Ben
milletvekiliyim yahu, ben halkın temsilcisiyim.
Geçen gün, bir
milletvekilinize dedim: Kütahya Şeker Fabrikasını alan, bak bir
sene sonra 113 dönüm araziyi tapuda talimat yaparak üzerine geçirir. dedim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Genç, süreniz bitti, lütfen bitirin.
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Sen müneccimsin, müneccim! İşini yapıyorsun ya
müneccimlerle, müneccimsin sen!
KAMER GENÇ (Devamla)
Şimdi, Sayın Başkan, bunları bir susturursanız
BAŞKAN Onlar
susuyorlar, siz de lütfen bitirin.
Arkadaşlar, lütfen
dinleyin.
KAMER GENÇ (Devamla)
Şimdi, bakın İşte, 113 dönümü silmişsin. dedim. Ama
tabii, basın şey etse, başkaları olsa, haydi buyurun, hodri
meydan, çıkalım. Bana dedi ki: Şeker Fabrikasını sana
bağışlarım. Ben de Eğer bahsi kaybedersem
milletvekilliğinden istifa ederim. dedim. İşte, Beyefendi
burada. O tapuyu getir, burada, getireyim ben, tapuyu gösterelim. Ben öyle
bırakmam kolay kolay. Ya Kütahya Şeker Fabrikasını
alacağım ya da milletvekilliğinden istifa edeceğim. Bu
iş bu kadar. Yani benim karşımda, Kamer Gençle bahse girmek
öyle kolay değil.
Onun için, değerli
milletvekilleri, devri iktidarınızda maalesef
Sayın Başkan, siz
de bu Meclis Başkanıyken, lütfen İç Tüzükü doğru dürüst
uygulasınlar.
SONER AKSOY (Kütahya)
Zamanımızı aldın, zamanımızı.
KAMER GENÇ (Devamla) Dün
buraya Hükûmetin tekriri müzakere teklifini AKP Grubu getiriyor.
SONER AKSOY (Kütahya) Zamanımızı harcama.
KAMER GENÇ (Devamla) AKP
Grubu burada taraf değil ki. Burada, getirecek, esas komisyon ve
Hükûmettir, Danışma Kurulu kararıdır. Ama her şey
maalesef orada incelenmeden buraya geliyor. O bakımdan, Sayın
Başkan, lütfen şu Meclisi yönetirken İç Tüzüke, Anayasaya
riayet edelim.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
Önerinin lehinde Sayın
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, Grup Başkanımızla ilgili,
ahlaka uygun olmayan ifadelerle sataştılar. Onun için ben söz talep
ediyorum 67ye göre efendim.
BAŞKAN Çok kısa
olmak üzere, Sayın Bozdağ, buyurun.
VAHİT KİLER
(Bitlis) Sayın Başkan, Sayın Genç ismimi vererek
sataşmada bulundu. Ben de
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sırayla, sırayla.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin Grup
Başkanlarına sataşması nedeniyle konuşması
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biz her defasında bu
kürsüye geliyoruz, bazı hatiplerin konuşmasından sonra maalesef
İç Tüzükün 67nci maddesini okumak zorunda kalıyoruz. Şimdi,
burada: Genel Kurulda kaba ve yaralayıcı sözler söyleyen kimseyi Başkan
derhal, temiz bir dille konuşmaya, buna rağmen temiz bir dil
kullanmamakta ısrar ederse kürsüden ayrılmaya davet eder.
Başkan, gerekli görürse, o kimseyi o birleşimde salondan
çıkartabilir.
Başkanlığa
gelen yazı ve önergelerde kaba ve yaralayıcı sözler varsa,
Başkan, gereken düzeltmelerin yapılması için, o yazı veya
önergeyi sahibine geri verir.
VAHAP SEÇER (Mersin)
Neticeye gel, neticeye!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Sayın Başkanım, burada bu tür üslupta konuşma
maalesef bir gelenek hâline geldi ancak Başkanlık Divanı bu
üsluba karşı bugüne kadar bir tavır koymadı. Bu sözlerin
yaralayıcı, kaba sözler olup olmadığını bütün
Türk milleti takdir ediyor. Acaba Başkanlık Divanı, sizin de
şahit olduğunuz bu olaydan sonra bu konuda İç Tüzükün 67nci
maddesini uygulamayı düşünür mü? Ben umarım uygular. Uygulamadığı
takdirde bu kürsüden sorular sorarak insanları itham etmek, töhmet
altında bırakmak, onların haysiyetiyle, şerefiyle
uğraşmak hiçbir kimseye yakışmaz, doğru da bir
şey değil.
Bizim her söze verilecek
cevabımız var ama biz iftirada
yarışamayız, biz ahlaksızlıkta
yarışamayız, biz edepsizlikte yarışamayız.
Burası, bu Meclisin çatısı, İç Tüzüke uygun hükümlerin
gereğini icra etmekle hepimiz görevliyiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Sayın Başkan ayıp oluyor ama! Ayıp oluyor Sayın
Başkan!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Ben onun için Sayın
Başkanımı İç Tüzüke uygun, İç Tüzüke uygun Meclisin
çalıştırılmasını talep ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Kendisi uymuyor aynı maddeye!
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bozdağ.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Meclisten özür dilemelisin!
BAŞKAN Bir dakika
arkadaşlar
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Özür dilemelisin! İçtüzük 67ye
uymaya davet ediyorum.
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
arkadaşlarım
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Kimdir ahlaksız? 67ye uymaya davet ediyorum.
BAŞKAN Şimdi,
sevgili arkadaşlarım
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Ahlaksız diyor, duydunuz bunları da!
BAŞKAN Bir dakika
Sevgili arkadaşlarım, tabii duyuyorum ve çok üzülüyorum, duyuyorum ve
çok üzülüyorum ama sayın
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Ama düzeltilmesi lazım!
BAŞKAN Nasıl düzelteceğiz?
Yani Sayın Gençin de dikkatli konuşması lazım
VAHAP SEÇER (Mersin)
Yarım saat Başbakan bize hakaret ediyor Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın
Bozdağın da konuşması lazım. Herkes, burada, bu
kürsüde konuş
VAHAP SEÇER (Mersin)
Yakışıyor mu Başbakana! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika
Sevgili arkadaşlarım,
yani böyle birbirimizi itham etmeyelim.
VAHAP SEÇER (Mersin)
Yarım saat hakaret ediyor grupta Sayın Başkan.
BAŞKAN Birbirimizi
itham etmeyelim. Yani şimdi Sayın Gençin konuşması böyle
bir tonda olunca buna cevap da öyle tonda oluyor ama bunların ikisi de
yakışık olmuyor. (MHP ve
CHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Hepimize söylüyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben bütün
arkadaşlarımdan rica ediyorum, lütfen
(MHP sıralarından
gürültüler) Bütün arkadaşlarımdan rica ediyorum, lütfen dikkatli konuşalım. Birbirimizi
yaralayıcı sözler sarf etmeyelim, rica ediyorum.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Oraya söyleyin Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben herkesi
ikaz ederim, herkesi ikaz ederim.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sayın Başkan tutanakları inceleyin, hakaret var
burada. Özür dilemesi lazım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakikanızı
Sayın Okay,
bir dakikanızı rica edeyim.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sen kimsin, hakaret ediyorsun?
BAŞKAN Bir dakika
arkadaşlar
VAHİT KİLER
(Bitlis) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Kiler, buyurun efendim.
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Sen niye
alınıyorsun üstüne ya!
BAŞKAN Bir dakika
arkadaşlar
. Bir dakika arkadaşlar
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Sen niye alınıyorsun!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sen de alın, Meclise söylüyor!
BAŞKAN Sevgili
arkadaşlarım lütfen, bir dakikanızı
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sen de alın, Meclise söylüyor!
BAŞKAN Bir
dakikanızı rica edeyim
Bir dakikanızı rica edeyim
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, bana hakaret var. Ahlaksızlıkla biz
yarışamayız
Benim söylediklerimde bir ahlaksızlık
yok.
BAŞKAN Bir
dakikanızı rica edeyim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ancak
kendilerinin biz
BAŞKAN Sayın
Genç
KAMER GENÇ (Tunceli)
Birileri ahlaksızlık yapıyorsa
BAŞKAN Sayın
Genç, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla)
Doğruyu söylemek gerekiyor.
BAŞKAN Lütfen yerinize
oturun, rica ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani
biz bu memlekette soygun, talan varsa onları söyleyeceğiz. Birileri
BAŞKAN - Sayın
Genç, lütfen
Lütfen yerinize oturun. (Gürültüler)
KAMER GENÇ (Tunceli) - Bunlar
dürüstçe bu memleketi yönetsinler, biz de dürüst diyelim kendilerine.
BAŞKAN Lütfen, rica
ediyorum
(Gürültüler) Lütfen
Rica ediyorum, lütfen
Sayın Kiler, buyurun,
siz niye söz istiyorsunuz?
VAHİT KİLER
(Bitlis) Sayın Konuşmacı konuşmasında beni
kastederek sataşmada bulundu.
BAŞKAN Sizin
isminizden bahsetmedi ama.
VAHİT KİLER (Bitlis)
Gösterdi.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Kütahya Şeker Fabrikasını alan arkadaşımızdan,
kendisinden bahsettim Sayın Başkan.
BAŞKAN Kendisinden
bahsettiniz, peki.
Sayın Kiler, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Lütfen arkadaşlar, rica
ediyorum.
2.- Bitlis
Milletvekili Vahit Kilerin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VAHİT KİLER
(Bitlis) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; az evvelki Konuşmacı
şahsımı kastederek direkt sataşmada bulundu ve açık
iftirada ve yalan beyanda bulundu. Bugüne kadar bütün konuşmalarında,
sürekli iftira, yalan üzerinde oluşturduğu konuşmasını
bugün de devam ettiriyor, az evvelki konuşmasında olduğu gibi.
ALİ KOÇAL (Zonguldak)
Ne dedi? Ne söyledi?
VAHİT KİLER
(Devamla) Ne söyledi? Daha önce Kütahya Şeker Fabrikasıyla ilgili
yapılan satıştaki birinci yalanı: Kütahya Şeker
Fabrikasını daha önceki konuşmasında- siz milletvekiline
verdiniz. dedi. Asla, Kütahya Şeker Fabrikasını milletvekili
almamış, ben almamışım ve benim şirketim
almamış. Birinci yalanı bu, bu her türlü ispata
açıktır.
Daha sonrasında Kütahya
Şeker Fabrikası satıldıktan sonra, sözde, arsası, 100
dönüm, 100 küsur dönüm arsa tapuda Kütahya Şeker Fabrikasının
üzerine geçirilmiş. Ya bu
Allah aşkına, burası Türkiye
Cumhuriyeti, burası muz cumhuriyeti değil. Bir satış
olduktan sonra, satış yapılırken şartnamede nelerin
satılacağı, o gayrimenkulle ilgili, o fabrikayla ilgili nelerin
verileceği şartnamede yazılır.
Ben uçakta
karşılaştığımda şunu söyledim: Sayın
Genç, sürekli çıkıyorsunuz, kürsüde iftira ediyorsunuz. Bakın,
beni de tanımıyorsunuz. Kütahya Şeker Fabrikasıyla ilgili
bırakın 100 dönüm arsayı, satıştan sonra
Özelleştirme İdaresinin hazırlamış olduğu
şartnamede yazılan miktarların haricinde, bırak 100 dönümü,
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Senin mi bağışlıyorsun?
VAHİT KİLER (Devamla)
Dedi: Ben iddia ediyorum. (Gürültüler)
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Hani senin değildi?
VAHİT KİLER
(Devamla) - Eğer iddia ediyorsan dosyamız hazır. Daha
sonrasında
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Senin değildi
VAHİT KİLER
(Devamla) Sus! Dinle! Bir saniye! Sizinle konuşmuyorum ben, lütfen!
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Nasıl bağışlıyorsun?
VAHİT KİLER
(Devamla) Daha sonrasında
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Almışsın ki bağışlıyorsun.
BAŞKAN Sayın
Soysal, rica ediyorum
VAHİT KİLER
(Devamla) Lütfen bir dinlemeyi öğrenin. Lütfen ya
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Hayır, ben dinliyorum seni. Niçin öyle söylüyorsun?
VAHİT KİLER
(Devamla) Bakın, ben burada hiç kale almadığım için
bugüne kadar cevap vermedim. Ben o şahısla aynı çuvala girmem. O
şahsın ne olduğunu bildiğim için hiçbir zaman aynı
yerde bir araya gelmem ama orada, daha sonrasında, Meclise geldim dedim
ki: Sizinle bir konuşma yaptık Ulaştırma
Bakanlığımızın şahitliğinde. Dosya hazır.
Hadi gidelim. Yahu! İşte daha dosya gelmedi, haber vereceğim,
ben seni arayacağım. demesine rağmen, bunu hâlen buradan
utanmadan dile getiriyor.
ALİ KOÇAL (Zonguldak)
Ne biçim laflar bunlar!
VAHİT KİLER
(Devamla) Daha sonrasında başka bir yalanı: Sizin
milletvekiliniz işte şurada, şu kadar, elli katlı bina
yapıyor. Yalan söylüyorsun, altmış beş katlı
yapıyor, elli katlı yapmıyor. Yalan söylüyorsun.
İşte, şu kadar mağazası var. Yine yalan söylüyorsun,
dediğin miktarın 2 misli var ama bunların hiçbirini ne kamudan
ne kamu ihalesine bugüne kadar girerek
Ben ve ailem bugüne kadar
tırnaklarımızla kazıyarak ticaret yapmışız,
senin buna dil uzatmaya hakkın yok, dil uzatamazsın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kiler.
VAHİT KİLER
(Devamla) İnsanların emeğine lütfen saygılı ol.
Kendin bugüne kadar
MEHMET GÜNAL (Antalya) Arsa
var mı, yok mu onu anlamadık?
VAHİT KİLER
(Devamla)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
İhaleyi almadık. diyorsunuz
BAŞKAN Sayın
Kiler, lütfen bitirin.
VAHİT KİLER
(Devamla) Sayın Başkanım, bir cümle
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Özelleştirmenin izin verdiği kadarını aldınız
mı?
VAHİT KİLER
(Devamla) Özelleştirme İdaresinden Kiler Grubu ihale
almamıştır, bir. Yalan söylüyor.
İhaleyi alan firmayla
daha sonra, Kiler Grubu, birkaç ay sonra aynı firmayla ticari
birliktelikten dolayı ortaklık yapmıştır. (CHP ve MHP
sıralarından İşte sesleri, gürültüler) İhale
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Tamam işte!
SÜLEYMAN LATİF
YUNUSOĞLU (Trabzon) Mesele halloldu o zaman!
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Kütahya Şeker Fabrikası
VAHİT KİLER
(Devamla) Kütahya Şeker Fabrikası
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
VAHİT KİLER
(Devamla) Kütahya Şeker Fabrikası şu anda bizim
işletmemizde ama Kütahya Şeker Fabrikası şartnamesinde
yazan, Özelleştirme İdaresi şartnamesinde yazan arsanın
haricinde
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) İstanbula bir bina diktiniz, İstanbulu
mahvettiniz.
BAŞKAN Sayın
Soysal
VAHİT KİLER
(Devamla) Bunu, her an -dosya hazırdır- burada ispata
hazırız.
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) İstanbula o binayı nasıl diktin oraya?
VAHİT KİLER
(Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önerinin lehinde Sayın
Behiç Çelik, Mersin.
Sayın Çelik, buyurun.
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) İstanbulun göbeğine bir bina dikiyorsun,
İstanbula ihanet ediyorsun.
VAHİT KİLER
(Bitlis) Var mı diyeceğin? Sana ne? (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın
Soysal
Sayın Soysal
Sayın Çelik, buyurun
efendim.
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) İstanbulun göbeğine dikiyorsun, orada ihanet var.
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Soysal, rica ediyorum
Lütfen
Lütfen
arkadaşlar
Rica ediyorum
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) İstanbulun göbeğine
VAHİT KİLER
(Devamla) Sana ne!
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Boş versene sen ya, boş versene!
BAŞKAN Sayın
Kiler, rica ediyorum...
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Bu ihanettir ihanet. Oraya baktığım zaman
utanıyorum. O binaya baktığım zaman utanıyorum.
(Gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika
Bir
dakika
Bir dakika
Ben Sayın Çelike söz
verdim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan
Sayın Çelik, yerinize
buyurun siz.
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) O binaya baktığımda utanıyorum!
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Soysal, bak grup başkan vekili arkadaşları duyamıyorum,
lütfen...
Sayın Şandır,
buyurun.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkan
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım, madde 67e göre konuşma üslubuna müdahale
sizin yetkinizde ve sorumluluğunuzda.
Sayın Bekir
Bozdağın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna hitaben
yaptığı konuşmada kullandığı kelimeler kabul
edilmez kelimeler. Buna itiraz edilmesi, bu konuşmanın geri
alınmasını isteyen arkadaşlarımıza sizin
cevabınız maalesef talihsizlik olmuştur. Başbakanla ilgili
söylenen sözlere karşılık bu söze hak verir, bunu ihsas eder bir
şekilde ifadede bulundunuz.
BAŞKAN Hayır, tam
tersine, ikisini de onaylamadığımı söyledim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Bekir Bozdağın konuşmasının geri
alınması gerekiyor. Bu Genel Kurula ahlaksızlık
kelimesini yakıştırmak hiç kimsenin haddi değil. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Genel Kurula
hitaben
Bir dakika, bir dakika
KADİR URAL (Mersin)
Aynen iade ediyoruz.
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Biz de size aynen iade ediyoruz. Ne
hırsızlığımız kaldı ne vatan
hainliğimiz kaldı.
BAŞKAN Şimdi,
oldu mu yani sevgili arkadaşlar? Şimdi düzeltmeye
çalışıyoruz. Arkadaşlar
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Ne yapacağız Sayın Başkan?
KADİR URAL (Mersin)
Özür dilemezse aynen iade ediyoruz kendisine.
BAŞKAN Ne
yapacağız şimdi? Böyle yapamayız sevgili
arkadaşlarım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, sizin müdahale etmeniz gerekir, onu ifade etmek
istiyorum.
BAŞKAN Tamam ben
gerekli müdahaleyi yaparım.
Sayın Çelik, buyurun.
(Gürültüler)
Rica ediyorum
arkadaşlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Çelik, siz yerinize buyurun.
Sayın
Başkanım, bunun tutanaktan çıkarılması, Sayın
Bozdağın bu kelimeyi geri alması gerekir çünkü burada
ahlaksızlık kelimesini kullanmak için bir sebep yok.
SONER AKSOY (Kütahya) Yok
öyle bir şey yok!
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Yani bu sebebi kabul edersek o zaman bu Genel Kurulun bir anlamı kalmaz,
Meclisin bir anlamı kalmaz. Buna sizin müdahale etmeniz lazım.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Elbette. Benim
anladığım Sayın Bozdağın konuşmasında
genel olarak böyle bir ifadede bulunduğu, böyle algılanıldı
ise
Sayın Bozdağ, bir
kısa açıklama yapar mısınız lütfen?
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Tutanakta var efendim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Bozdağ, bir açıklama yapıyor. Bir dakikanızı rica
edeyim arkadaşlar. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Sevgili
arkadaşlarım bir dakikanızı rica edeyim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, benim Genel Kurula hakaret
kastım yoktur. Bu Genel Kurul saygındır. Benim kesinlikle Genel
Kurulla ilgili bir sözüm olmamıştır. Ben sadece bir genel ifade
kullandım. Bu ifadeyle ilgili kimsenin üzerine alınmasına gerek
yok. Benim söylediğim orada açık.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Niye söylediniz o zaman?
KADİR URAL (Mersin)
Kim alacak?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Böyle bir kastım yoktu.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Burası Meclisin kürsüsü, boşluğa konuşulmaz.
TAYFUR SÜNER (Antalya)
Başkanım, zaptı getirin. İnanmazsanız, zabtı
getirin.
BAŞKAN Bakarım.
Sayın Okay
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkanım, Sayın Kilere söz verdiniz ve
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, rica ediyorum, lütfen
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sizleri de dinleyeceğim. dediniz.
Açıkçası,
Sayın Bozdağ, Sayın Gençin konuşması sonrasında
Biz böylesine iftiralarla, ahlaksızlıkla, edepsizlikle
yarışamayız. dedi. (AK PARTİ sıralarından
Doğru! sesleri)
ALİ KOÇAL (Zonguldak)
Bir dakika dinleyin! Dinle
Allah Allah!
BAŞKAN Bir dakika
Lütfen arkadaşlar, rica ediyorum
Rica ediyorum arkadaşlar, lütfen
Sayın Okay, buyurun.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Konuşan Sayın Genç, sataşma nedeniyle söz alan Sayın
Bozdağ. Şimdi, bunu tevil yoluyla, kaçamaklı ifadelerle Ben
Sayın Gençe söylemedim, Sayın Genel Kurula söylemedim, ortalığa
söyledim. Birisine söyledi ve bir muhatap var.
Ama önemli olan şu: Bu
Genel Kurulda bir sayın milletvekili ve hatta grup başkan vekili, bir
parlamentere karşı edepsizlik ithamında bulunuyor,
ahlaksızlık ithamında bulunuyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Avukatı mısınız? (CHP sıralarından gürültüler)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Bu, geçiştirilecek bir üslup değil. Onun için
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Müdahaleniz gerekiyor.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)-
Değerli hatibe söz vermeden önce bu sorunun bu Genel Kurulda çözülmesi
lazım.
Sayın Bozdağ bunu
deyince, Sayın Kiler kalkıyor utanmadan diyor. Bu üslupta bu Genel
Kurul devam ederse, bundan sonraki hatipler de her türlü hakaretamiz kelimeyi
söylemekte kendilerini serbest addeder.
AHMET YENİ (Samsun)
Öyle demedi. (CHP sıralarından Özür dilesin. sesleri)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) -
Lütfen, buna müsaade etmeyin.
Sayın Bozdağ,
sözünü geri alsın ve bundan sonra
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay)
Kamer Genç önce sözünü geri alsın.
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Bozdağa
amacını açıklaması için kısa bir söz vereceğim.
FATMA KURTULAN (Van) Ben
bir söz söyleyebilir miyim Başkanım?
BAŞKAN Sayın
Kurtulan, bir dakikanızı rica ediyorum.
Sayın Bozdağ,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Başkan, bizim
arkadaşlarımızı yerinden konuşturuyorsunuz, AKPli
olunca Buyurun, kürsüye
BAŞKAN Hayır, söz
isteyip de vermediğim kim var?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Niçin peki, iki grup başkan vekiline Buyurun, buradan
konuşun. demiyorsunuz da
BAŞKAN Hayır, söz
isteyip de söz vermediğim kim var?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul)
AKPli olunca hemen kürsüye davet ediyorsunuz?
BAŞKAN - Hayır,
sayın grup başkan vekilleri isterse, istedi de ben esirgedim mi?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Siz önem vermişsiniz burayı yönetiyorsunuz ama adil
yönetmiyorsunuz.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Taraflı davranıyorsunuz.
BAŞKAN Hayır
efendim, ben sizin talebinizi yerine getirmeye çalışıyorum
burada.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Hayır, hiç tarafsız davranmıyorsunuz.
BAŞKAN Bütün Genel
Kurul Bekir Beyin söylediklerini duysun diye kürsüye davet ettim.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) AKPnin Grup Başkanı gibi yönetiyorsunuz.
BAŞKAN Rica ederim
Ama bakınız, şimdi, siz çok kötü bir şey söylediniz;
Sayın Özyürek, siz çok kötü bir şey söylediniz şimdi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Taraf tutuyorsunuz.
BAŞKAN Hayır,
taraf tutmuyorum canım.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Niçin peki arkadaşlarımıza söz vermiyorsunuz,
Buyurun, konuşun diye?
BAŞKAN Efendim,
değerli grup başkan vekili arkadaşlarım kürsüden
konuşmak istedi de ben Hayır, söz vermiyorum. dedim mi?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) İstiyor, söz vermiyorsunuz ki.
BAŞKAN Hayır,
hangisi söz istedi de vermedim. Rica ediyorum
Rica ediyorum
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Bozdağ da yerinden konuşmak istiyordu,
hemen Buyurun. dediniz efendim.
BAŞKAN Özellikle,
düzeltme yapmasını rica ettiğim için kürsüye davet ettim. Tam
tersine, değerli grup başkan vekili
arkadaşlarımızın talebinin karşılanması için
kürsüye davet ettim. Rica ediyorum
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Bir Meclis Başkanı adaleti kaybettiği zaman
burayı yönetemez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Aman efendim,
rica ediyorum.
Sayın Bozdağ,
buyurun.
VIII.-
AÇIKLAMALAR
1.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, sözlerinin genel bir değerlendirme
olduğuna, Genel Kurulu kastetmediğine ilişkin
açıklaması
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, ben konuşmamda tabii İç
Tüzükün 67nci maddesini okudum ve genel bir değerlendirme yaptım ve
Genel Kurulu kastederek bir değerlendirme yapmadım. Bunun bir kez
daha altını çizmek istiyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ahlaksız kim, onu açıkla. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu
Bir dakika arkadaşlar,
sözünü bitirsin. Rica ediyorum.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bir şey daha söylüyorum: Burada Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanı ile ilgili çok ağır laflar söylendi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ne
ağır laflar söyledim ya!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Ben, gönlüm isterdi ki, aynı tavır oraya da konulsun.
Tekrar teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Ne
dedi şimdi?
Sayın Başkanım,
ne dedi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Bu kürsü Meclisin kürsüsü. Burada söylenen söz Meclise söylenmiştir ve
dolayısıyla Sayın Bozdağın Ben Meclise karşı söylemedim. sözü geçerli değildir.
Bu sözü geri almalıdır, bu kelimeleri geri alması gerekir.
BAŞKAN Sayın
Okay
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkanım, Sayın Bozdağa söz verdiniz. (CHP
sıralarından Kürsüye gelsin sözleri)
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya)
Sayın Başbakana söylenecek söz mü?
BAŞKAN Sevgili
arkadaşlarım, lütfen, rica ediyorum
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Sayın Baykala
saygımız sonsuz ama siz de bizim
Başbakanımıza saygı duyun.
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
2.-
Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okayın, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın sözlerine ilişkin açıklaması
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Burada, Sayın Genç,
kendisini savunabilir ama ben Parlamentoyu savunuyorum. Ben bu Meclisi
savunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bu Mecliste grup başkan vekilleri gelip
İç Tüzük 67den bahsedecek, Kaba, yaralayıcı sözler sarf
edilemez. diyecek, Sayın Başkanı ikaz edecek, ondan sonra da
açıkça burada hakaret edecek ve bu alkışlanacak
SONER AKSOY (Kütahya)
Hakaret yok!
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
ve AKP Grubu tarafından da Doğru denilecek. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SAFFET KAYA (Ardahan)
Sayın Başkan, bir dakika. Sayın Başbakana söyledikleri
sözler
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Başbakana hakaret ederken
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
Bir tek hakareti yoktu. Sayın Genç, ne ahlaksız dedi ne edepsiz
dedi ama Sayın Gençe burada ahlaksız da dendi, edepsiz de dendi.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
Bunların bu tutanaklardan çıkarılması lazım.
FEHMİ HÜSREV KUTLU
(Adıyaman) Bir kişiye söyledi diye üzerinize
MUSTAFA ÖZYÜRK
(İstanbul) İdare amiri yerine otursun!
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
Burada, Ben bunları düzelteceğim. diye söz alıp da
geleceksiniz, aynı sözleri tekrar edeceksiniz. (Gürültüler)
SAFFET KAYA (Ardahan)
Hakaret yok ki ya!
BAŞKAN Lütfen
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
Zımnen devam edeceksiniz, ondan sonra da bu kürsüyü işgal
edeceksiniz!
Bu Parlamentonun
saygınlığını hep beraber koruyacağız. Burada
hakaret ettirmeyeceğiz ama eleştiriye de tahammül edeceğiz.
Hakaret var mı yok mu, açarsınız Sayın Gençin
tutanaklarını okursunuz. Eleştiriyle hakareti
karıştırmayın.
SAFFET KAYA (Ardahan) Bir
ülkenin Başbakanına bu denir mi?
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sevgili
arkadaşlarım, ben tutanakları
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Şandır, bir saniyenizi rica ediyorum.
Ben tutanakları
inceleyeceğim. Şayet değerli grup başkan vekili
arkadaşlarımızın üzerinde durdukları gibi bir özel
anlam ifade eden beyan varsa onunla ilgili gereğini de
yapacağım.
Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Ben de kürsüden konuşmayı, arkadaşlarımın da
talebiyle
BAŞKAN Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlar, her
şeyi konuşuruz
FATMA KURTULAN (Van) Ben de
istiyorum Başkanım.
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın sözlerini geri alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada hiç kimsenin bir
başkasını savunmak gibi bir yükümlülüğü yok. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, rica ediyorum
Lütfen
Oturduğunuz yerden laf
atmayın.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bakın, değerli arkadaşlar, ben Sayın Kamer Gençi
savunmak arzusuyla buraya çıkmadım, böyle bir gereği de yok.
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Teşekkür ederiz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Ayrıca, şunu da söyleyeyim: Yani, buraya çıkan sayın
milletvekilleri tenkitlerini yapabilirler.
SAFFET KAYA (Ardahan) Adap
içinde yaparlar!
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
- Bu tenkitlerini, İç Tüzükün
SAFFET KAYA (Ardahan) -
Hakaret etmeden
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
- Hakaret etme hakkı hiç kimsede yok. Devletin büyüklerine, hiç kimseye,
buradan hakaret etme hakkı hiç kimsede yok. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bunu söylüyoruz. Ama,
unutmayınız, burası milletin kürsüsü, burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu ve buradan Genel Kurula hitap edilir. Buradan hitap
ederken bir sayın grup başkan vekilinin, sayın milletvekilinin
kullandığı kelimeler buraya
yakışmamıştır. Burası kahve kürsüsü değil.
(MHP sıralarından alkışlar) Arzu ettiğimiz şey,
Sayın Bekir Bozdağın bu iki kelimeyi geri almasıdır.
AHMET YENİ (Samsun)
Kamer Genç
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Efendim, biz
Kamer Gençin meselesi değil bu. Bu, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunun meselesi ve -ben ilk konuşmamda arz ettim-
Sayın Meclis Başkanımızın meselesi.
İç Tüzük 67ye göre
Sayın Meclis Başkanı, eğer Kamer Gençin de
konuşmasında hakaret varsa konuşmasını kesmek
durumundadır, Sayın Bekir Bozdağın konuşmasında
kullandığı o kelimeler karşısında, suskun
kalmadan, konuşmayı kesmesi gerekiyordu -bunu ifade ediyoruz- ama
kesilmedi. Sayın Bekir Bozdağın buradaki
açıklayıcı konuşması da meseleyi düzeltmedi. Biz,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Sayın Bekir Bozdağın bu iki
kelimeyi geri alıp tutanaktan çıkartılmasını talep
ediyoruz. Meselenin özü budur.
Teşekkür ederim. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben
teşekkür ediyorum.
FATMA KURTULAN (Van)
Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Grup
başkan vekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, şimdi, bakın
BAŞKAN Sevgili
arkadaşlarım, şimdi, hem Sayın Gençin hem Sayın
Bozdağın tutanaklardaki ifadelerini okuyacağım,
öğleden sonraki oturumda da onun gereğini yapacağım. Onun
sonucuna göre, gerekiyorsa Sayın Genç size söz vereceğim, gerekiyorsa
her ikinizden yahut birinizden
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama
Sayın Başkan, İç Tüzüke göre, sataşmadan söz o oturum
içinde verilir.
FATMA KURTULAN (Van) Ben
kısa bir söz istiyorum Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Siz
oturuma ara verdikten sonra zaten bize söz veremezsiniz.
BAŞKAN Oturum içinde,
tamam
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama
şimdi oturumu bitiriyoruz.
BAŞKAN Hayır,
bitirmiyoruz daha, bitirmiyoruz.
FATMA KURTULAN (Van)
Sayın Başkan, kısa bir şey
BAŞKAN Bitirmiyoruz,
bitirmiyoruz, daha çalışıyoruz arkadaşlar.
FATMA KURTULAN (Van)
Başkanım, ben kısa bir
BAŞKAN - Sayın
Kurtulan, siz
SAFFET KAYA (Ardahan) Yeter
ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) Ne
yeteri ya!
SAFFET KAYA (Ardahan) Otur
yerine!
BAŞKAN
Arkadaşlar, rica ediyorum
Sayın Kaya, rica ediyorum, çok rica
ediyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Bütün
burada her türlü hakaret
Şimdi, efendim, Sayın Kiler, benim aleyhime
dedi ki: Yalan söylüyor. Ben onunla aynı çuvala girmem. Bir olay
anlattı. Kütahya Şeker Fabrikasıyla ilgili ben iddia ortaya
attım. O dedi: Böyle bir şey yok. Şimdi, burada
BAŞKAN O da yalan
dedi.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır, var. Benim elimde tapuda tahrifat yapıldığına
dair belge var.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Mahkemeye git konuş varsa!
KAMER GENÇ (Tunceli)
Şimdi, millet de bizi dinliyor. İki dakika verin, ben
konuşayım.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Bu ülkede mahkemeler var. Burası mahkeme salonu mu?
BAŞKAN Şimdi, ben
inceleyim, size söz vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama
efendim, inkâr etti o olayı.
BAŞKAN Bir
dakikanızı rica edeyim.
Sayın Kurtulan bir söz
istedi.
Buyurun, çok kısa
lütfen.
4.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bazı erkek milletvekillerinin
konuşma ve davranışlarına ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Van)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, ben
kimseyi savunmayacağım. Bugün Danışma Kurulunda da
belirttim. Şu düşüncemi sizlerle de paylaşmak istiyorum:
Birbirinin üzerine yürüyen, bağıran, küfreden her türlü
yaklaşımı eleştirdiğimi paylaşmak istiyorum.
Eril sistemin erkeklere
kazandırdığı bir özelliktir. Eril siyasetin
şekillenmesine burada tanıklık ediyoruz. Kusura bakmayın
ama yer yer bu kutsal mekânı bir erkek kahvesine
dönüştürdüğünüzü, kimi arkadaşlarca dönüştürdüğünüzü
sizinle paylaşmak istiyorum. Doğru görmediğimi -grubuma mensup
arkadaşlar da dâhil buna- doğru görmediğimizi
Burada kadın
arkadaşlar da var, farklı farklı düşüncede olan birçok
kadın arkadaşımız da var ama hiç böyle yapmıyoruz.
Sizin şekillenmenizdir. Lütfen, bundan vazgeçin diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Buyurun! Oldu
mu şimdi?
Şimdi, Sayın Genç,
siz
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, bir dakika verin.
BAŞKAN - Bir
dakikanızı rica edeyim.
Siz Sayın Kilerle ilgili
mi bir söz istiyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, Sayın Kilere cevap vereceğim.
BAŞKAN Hayır,
cevap verecek yer burası değil. Yani size sataşma olduğuna
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet,
sataşma olduğu için istiyorum.
BAŞKAN Ne dedi de size
sataşmış oldu? (Gürültüler) Bir dakika, lütfen
Lütfen
arkadaşlar
KAMER GENÇ (Tunceli) Burada
sabahtan beri bütün grup başkan vekillerinin söz ettikleri yapılan
hakaretin bana ait olduğu. Bana ahlaksızlık
yapılıyor, aynı çuvala girilmez, yalan söylüyor, edepsizlik
yapıyor. bu sözlerin hedefi benim. Şimdi, bu kadar açık bir
hedefteyken daha bunlarla sataşmadan söz vermiyorsanız, siz acaba
hangisini sataşma kabul ediyorsunuz?
BAŞKAN Peki, iki
dakika
Buyurun, ama lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyin.
FEHMİ HÜSREV KUTLU
(Adıyaman) Sayın Başkanım, Sayın Gençin Kiler
konusuna girmesi zaten gündemin dışına
çıkmasıdır.
BAŞKAN Sayın
Kutlu, lütfen
Lütfen, rica ediyorum
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Sayın Başbakana hakaret edersen
BAŞKAN Bir dakika
arkadaşlar
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, ben kimseye hakaret etmedim.
BAŞKAN Lütfen Genel
Kurula konuşun.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben
burada eleştiri yapıyorum. Siz eleştiriyle hakaretin ne
olduğunu bilmiyorsunuz.
Şimdi, biraz önce
Zaten
benim her konuşmamdan sonra Bekir Bozdağ çıkar buraya
Biraz evvela, doğru
dürüst o İç Tüzükü oku, bir 67nci maddeyi değil başka
maddeleri de oku da buraya ne gaflar yapıp getiriyorsun, şu Meclisi
çalışmaz hâle getiriyorsun. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun)
Sayın Başkan bu hakaret değil mi?
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
KAMER GENÇ (Devamla)
İkincisi: Bakın sayın milletvekilleri, bir gün İstanbuldan
gelirken ben uçağın önünde oturuyordum, Sayın
Ulaştırma Bakanıyla beraber oturuyordum. Kütahya Şeker
Fabrikası 2004te -tarihleri tam aklımda değil- özelleştirildikten
bir sene sonra 113 dönümlük arazi Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim
Ortaklığına ait ve orada da o sırada tapu kadastro
mahkemesi de devam ediyor. O mahkeme sonuçlandıktan sonra yine Türkiye
Şeker Fabrikaları Anonim Ortaklığı adına
kayıtlı. Bir sene veya sekiz ay sonra gidiyorlar, orada hiçbir
mahkeme kararı yok, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim
Ortaklığının bir isteği yok; o Türkiye Şeker
Fabrikaları Anonim Ortaklığı siliniyor bir çizgiyle
üzerinde, altına Kütahya Şeker Fabrikası yazılıyor.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, bir dakika
arkadaşlar
Tapudaki kayıtlar bende
var.
AHMET YENİ (Samsun)
Böyle bir şey olabilir mi?
KAMER GENÇ (Devamla)
Şimdi beyefendi Biz bir tek tahrifat yapmadık, değişiklik
yapmadık. Eğer sen ispat edersen fabrikayı sana
bağışlarım. dedi. Hatta dedi ki: Fabrika 200 milyon
dolarlık. Eğer sen doğru söylüyorsan fabrikayı sana
bağışlarım, yalan söylüyorsan milletvekilliğinden
istifa et. Kabul ettim. Bu, bir bahistir. Getirelim
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Şimdi çıkıyor
burada diyor ki: Ben onunla aynı çuvala girmem. Ben kimseyle çuvala
girmiyorum, ben burada doğruları söylüyorum.
BAŞKAN Sayın
Genç, şimdi bunu nasıl ispat edeceğiz burada?
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, tapu kayıtları var.
BAŞKAN Anladım
ama yeri burası değil ki Sayın Genç. Yani şimdi
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, burası Meclis; özelleştirme yeri. Siz hâlâ bir şeyin
farkında değilsiniz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Götürün mahkemeye verin, savcıya verin.
BAŞKAN Sayın
Genç, yani biz buraya tapu getiremeyiz, tapu kaydı getiremeyiz.
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim anlamıyorum dediğinizi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir dakika
arkadaşlarım, lütfen
Rica ediyorum hepinizden...
Sizin iddianızda
hanginizin haklı olduğunu biz burada nasıl tespit ederiz?
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, tapu kayıtlarını getireceğim.
BAŞKAN Lütfen, siz
söyleyeceğinizi söyleyin, Sayın Kilerin söylediklerine karşı
KAMER GENÇ (Devamla)
Söyledim ama, yani bir anlamda da ben çıkıp iftira atmıyorum.
Hayatımda
Bakın,
80den beri bu Parlamentodayım. Eğer hakikaten, sizin
zannettiğiniz gibi, ben, yalan söyleseydim, insanlara iftira etseydim
şimdi bu Parlamentoda olmazdım arkadaşlar. Bakın, ben,
Tunceli halkı gibi asil ve soylu bir halkın karşısında
altı dönem milletvekili seçilmişim. (AK PARTİ sıralarından Hepsi asil. sesleri)
Herhâlde bende bir keramet var ki bu millet beni seçiyor. (Gülüşmeler)
Yani, herhâlde
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla)
Bakın, bu memlekette hep soyguncularla mücadele ettim,
hırsızlarla mücadele ettim, talancılarla mücadele ettim, ülkenin
birlik ve bütünlüğünü savundum, işkencecilerle mücadele ettim. 1987
senesinde bu kürsüde milletvekilliği yemini yaparken dedim ki,
işkence ve işkencecilere savaşacağıma namusum üzerine
söz verdim. Şimdi de şurada bir yemin yapıyorum: Soyguncular ve
talancılarla, karanlıklarla mücadele edeceğime şerefim
üzerine yemin ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Genç.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- (10/133,
10/169 ile 10/381) esas numaralı
Meclis araştırma önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
3/6/2009 Çarşamba günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerindeki
görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
Söz sırası, lehte,
Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelikte.
Sayın Çelik, buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisinin köy ve mahalle muhtarlarının sorunları üzerine
vermiş olduğu Meclis araştırması lehinde konuşma
yapmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim, Türkiye'de gerek
yönetim sistemi gerekse ilişkiler anlamında, son yıllarda, Genel
Kurulumuzda da görüldüğü gibi, bir seviye sorunu ile karşı
karşıyayız. Burada gerek Sayın Bozdağın
konuşmaları gerekse sarf edilen sözler Meclisin, Genel Kurulun
mehabetine yakışmamakta, bu sözlere esas teşkil eden Sayın
Başbakanın ve Hükûmet üyelerinin konuşmaları da Türkiye
Cumhuriyetinin iradesinin mehabetine yakışmamaktadır. Burada
bir kimsenin, hangi vekil hangi gruptan olursa olsun İftirayla,
edepsizlikle, ahlaksızlıkla yarışamayız şeklinde
bir ifade kullanması gerçekten içler acısıdır. Ben
şöyle düşünüyorum, diyorum ki: Acaba Türk milletinin, kendi millî
devletini kurma aşamasına gelinceye kadar son üç yüz yılda
çekmiş olduğu sıkıntılardan sonra bu ülkede
yaşayan ve dışarıyla iş birliği hâlinde olan,
beşinci kol faaliyetini yürüten bazı grupların, hatta
anlaşmayla, mübadele anlaşmalarıyla Türkiyeden gitmiş
olmasını faşizanlık olarak suçlayan iftira etmiş
olmuyor mu? Bunlar kim?
Acaba Başkent
Ankaradaki siyasetçilerle biz uğraşamayız diyenler kim? Ankara
niye kötü gözüküyor bunların gözüne?
Ankaradaki devlet
kurumlarını bir bir İstanbula çekme niyetinde olanlar, en son
Merkez Bankasını da İstanbula taşıma faaliyetine
hız verenler, acaba Türkiye Cumhuriyetini yıkmanın temel
taşlarını mı döşüyorlar? Bunu da sormak lazım.
Ahlaksızlık
dedikleri şey şu: Etik meselede, insanlar, politikacılar,
siyasal partiler bir araya gelir konuşurlar, temel etik değerleri
uygularlar. Bunların diğer bir adı da teamüldür, teamüllere
uygun hareket ederler.
Altı buçuk
yıllık AKP iktidarında, acaba, muhalefet partileriyle
televizyonlarda ya da değişik platformlarda Sayın Başbakan
ya da bakanlar kaç kez bir araya gelmiştir? Bu sorunun cevabı da yok.
Bu sorunun cevabı aslında şunu gösteriyor: AKP iktidarları
her zaman Türkiyede monoloğu tercih etmiştir. Hiçbir zaman
diğer siyasal partilerle demokratik ortamda tartışma cesaretine
dahi girememişlerdir. İlçe kongrelerinde, il kongrelerinde,
kadın kollarının toplantılarında çıkıp orada
esip gürlemek, savurmak, Türkiye'nin sorunlarına değinmek anlamı
taşımaz. Onun için, altı buçuk yılda hiç olmazsa Sayın
Başbakan tarih bilgisini biraz geliştirmiştir, coğrafya
bilgisini biraz geliştirmiştir, biraz ekonomi öğrenmiştir
de ne yapması gerektiğini artık hiç olmazsa bundan sonra
anlasın ve Türkiye'nin gerçek meselelerine değinsin, faşizanlıkla,
şununla bununla uğraşmasın, bu milletin inanç değerleri
üzerinden de siyaset yapmasın, bu millete saygılı olsun, büyük
Türk milletinin karşısında saygıyla eğilmesini bilsin.
(MHP sıralarından alkışlar)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Şüphen mi var?
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, muhtarlarımızın
sorunları katbekat fazladır. Aslında, Türk yönetim
yapısı 1800lü yıllara kadar giden bir tarihî süreci
kapsamaktadır. Asıl mevzuat anlamında ilk muhtarlık
uygulaması 1864 Teşkilatı Vilayet Nizamnamesinin
çıkmasıyla başlamış ve daha sonra
geliştirilmiştir.
Mahalle
muhtarlığı, Osmanlı Döneminde önemli bir birimdir ve 1864
Nizamnamesinde mahalle muhtarlığı ilk kez ifade edilirken orada
Laakal 50 haneyi iştigal eden bir yerleşim birimine mahalle denir.
tanımıyla ortalama 500 nüfuslu bir mahalle olarak öngörmüş ve
bunu devam ettirmiştir. Daha sonraki dönemde, özellikle cumhuriyet
döneminde mahalle yönetiminin kaldırıldığını -on
yıl kadar- ve en son 1944 yılında 4541 sayılı Kanunla
yeniden mahalle kurulması sağlandığını ve zaten
1924 yılında çıkarılan 442 sayılı Köy Kanunuyla
da köy yönetimlerinin oluşturulduğunu bilmekteyiz.
Köy muhtarlıkları
Türkiyede mahalle muhtarlıklarına nazaran daha oturmuş ve
önemli bir mahallî idare birimi olarak karşımıza çıkmakla
birlikte, aslında köy muhtarları, merkezî yönetimin köydeki aynı
zamanda en önemli ajanı konumundadır. Köyde devleti temsil etmesi
açısından da önemlidir.
Bugün, yani 2009
yılına geldiğimizde, pratikte, muhtarlarımızın en
önemli sorununun, benden önceki konuşmacının da ifade
ettiği gibi, özlük sorunu olduğunu, bunun süratle çözülmesi
gerektiğini özellikle ben de vurgulamak istiyorum.
Bunun yanında, köy
muhtarlarımızın, yeni çıkan yasalarla birlikte, Belediye
Yasası ve diğer yasalarda yapılan değişiklikler ve
Birlik Yasasının çıkarılmasıyla birlikte ve KÖYDES
uygulamalarıyla birlikte muhtarların encümen üyeliklerine seçilmesi
ve sadece KÖYDES projeleri değil, bunun yanında süt birliği,
arı üreticileri birliği, sulama birlikleri gibi muhtelif birliklerde
de muhtarlarımızın görev almış olması,
muhtarlık müessesesini çok daha önemli kılmaktadır.
Bunun yanında,
muhtarın kendi köyünün, âdeta bir mülki amiri sıfatıyla köyde
olan her türlü işi, faaliyeti, yatırımı görüp gözetmesi
şeklinde de köy muhtarlığının önemi 2009
itibarıyla daha bir önem arz etmektedir.
Mahalle
muhtarlıkları, benden önce konuşmacının yine
değindiği gibi, sadece bazı kayıtların,
evrakların tasdik merci olmanın ötesinde, bir mahallelilik kültürünün
geliştirilmesi anlamında önem arz etmekte ve bunu
sağlayıcı önlemlerin de yine öncelikle bahsetmiş
olduğum 4541 sayılı Yasada değişiklik yaparak
sağlamak mümkün olabilecektir. Bütün bunlara kafa yormamız gerekiyor
bizim. Bu Türkiye Cumhuriyetinin 2023 yılına giden vizyonunda,
sürecinde hepimize çok büyük görevler düştüğünün idrakindeyiz, farkındayız
ancak tartışmaların, kavgaların Türkiye Cumhuriyetinin
sükût etmesine yol açacak mahiyette olmaması hepimiz için önem arz
etmektedir. Burada birleştirici olmamız gerekiyor;
bütünleştirici olmamız gerekiyor; yıkıcı her türlü
fikre, akıma kapalı olmamız gerekiyor; Türkiye Cumhuriyetinin
temel taşlarına saygıyı ilke edinmemiz gerekiyor. Bu konuda
eksikleri olanlar varsa bunları süratle düzeltmeli ve Türkiyeyi bir
yağma, talan ve bozgunculuk
alanı hâline getiren kesimlerle mücadeleyi yüce Meclis yapabilmelidir.
Bunun dışında, Türkiye, kendisini koruyacak birtakım güç
merkezlerini bir bir kapattığı için
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çelik, bitirin lütfen.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla)
özellikle Türkiye dış büyük devletlerin âdeta operasyon
ülkesi hâline getirilmiştir. Bu, AKP hükûmetlerinin eseridir. Operasyon
ülkesi hâlinden Türkiye bir an önce çıkarılmalı, Başbakan,
ABnin ve Atlantik ötesinin emirlerini yerine getirmek yerine biraz da büyük Türk
milletinin emirlerini yerine getirsin diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Çelik.
Söz sırası aleyhte,
Sayın Ahmet Aydında, Adıyaman.
Sayın Aydın,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ahmet, muhtarlara sahip çık! Muhtarların
umudu sensin!
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu
Sayın Aslanoğlu
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
merak etmeyin, zaten bugüne kadar muhtarlara en iyi şekilde gene AK
PARTİ baktı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ya ya!
AHMET AYDIN (Devamla) -
Ücretleri ne durumdaydı, ne kadar yükseltti, onu bütün
muhtarlarımız çok iyi biliyor, takdir ediyor. Ancak, bizim
üzüldüğümüz durum, bir sıkışık duruma getirip bir
şekilde zaman kazanma adına bu tür önemli meselelerin böyle dar,
sıkışık ortamda konuşulmaması, daha rahat, daha
geniş ortamda muhtarlarımız için en güzel gelişmelerin
yapılması gerekiyor. Bunun farkındayız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kabul edin!
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Kabul edin, geniş ortamda getirelim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kabul edin, geniş ortamda getirelim. Kabul
edin
Kabul edin
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
AHMET AYDIN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, muhtarlarımızın her zaman
yanında olduk, yanında da olmaya devam edeceğiz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Lafla lafla Ahmet!
AHMET AYDIN (Devamla)
Bizlerin, tabii ki aziz milletimizin bizlere yüklemiş olduğu emanetin
bilincinde hareket ederek, onların gündeminde olan acil ve giderilmesi
gereken birtakım ihtiyaçlarını öngören kanun teklif ve tasarılarının
görüşülmesine dair grup önerimiz var.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Mesela mayınlar!
AHMET AYDIN (Devamla) - Bu
grup önerimiz de görüşülüp oylanacağından Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Ara
vereceğim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Olur efendim. Yoklama talebimiz zapta geçer
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Yani oylamadan önce mi ara vereceksiniz efendim?
BAŞKAN Hayır,
oylamayı yapıp ara vereceğim.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yoklamayı yapalım efendim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Oylamayı yapalım Sayın Başkan.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Oylamayı yapın Sayın Başkan.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yoklamayı yapalım, çoğunluk var mı yok
mu, ona bir bakalım.
BAŞKAN Hayır, bir
faydası yok, onu anlatmaya çalışıyorum.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Yapın efendim yapın Sayın Başkan.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Kimler geliyor kimler gelmiyor, ona bakalım!
BAŞKAN Peki, tamam.
Bir yoklama istemi
vardır, tespit yapıp gereğini yerine getireceğiz.
Sayın Özyürek,
Sayın Okay, Sayın Koçal, Sayın Aslanoğlu, Sayın Süner,
Sayın Emek, Sayın Bingöl, Sayın Çöllü, Sayın Özkan,
Sayın Ünsal, Sayın Çakır, Sayın Soysal, Sayın
Ağyüz, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Diren, Sayın
Özdemir, Sayın Köse, Sayın Ekici, Sayın Arat, Sayın Baytok.
Yoklama için üç
dakikalık süre vereceğim.
Yoklama için oy pusulası
gönderen arkadaşlar lütfen salondan ayrılmasınlar, sonra
arayacağım o isimleri.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlarım, elektronik yoklamada yeterli çoğunluğumuzun
olduğu anlaşılıyor
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, oylayalım efendim.
BAŞKAN -
ama buna
rağmen oy pusulası gönderen arkadaşlarımı
arayacağım.
Sayın Mevlüt Akgün?
Burada.
Sayın Fuat Ölmeztoprak?
Burada.
Sayın Nedim Öztürk? Burada.
Sayın Ülkü Gökalp Güney?
Burada.
Sayın Akif Gülle?
Burada.
Yoklama sonucu, ifade
ettiğim gibi, gerekli, yeterli çoğunluk vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- (10/133,
10/169 ile 10/381) esas numaralı
Meclis araştırma önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
3/6/2009 Çarşamba günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Saat 15.00te toplanmak üzere
birleşime ara vereceğim ancak -bir dakikanızı rica edeyim-
Sayın Bozdağ ve Sayın Gençin konuşmaları Genel Kurula
yahut kişilere dönük olarak algılandı. Bu sözlerini
Sayın Genç
Sayın
Genç, beni duyabiliyor musunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet,
evet
BAŞKAN Sayın
Gençin ve Sayın Bozdağın konuşması Genel Kurula
dönük gibi yahut şahıslara dönük gibi algılandı. Ben her 2
arkadaşımdan da bu sözlerini geri almalarını rica ediyorum,
bu algılamaya karşılık olarak; yerlerinden de olabilir.
Sayın Bozdağ
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Başkanın daveti üzerine, sözlerinin
Genel Kurula ve şahıslara dönük gibi yanlış
algılandığına ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkanım, yani ben kimseye ne hakaret ettim, ben
doğrudan doğruya
BAŞKAN Öyle
algılanılması hâlinde sözümü geri alıyorum. diyeceksiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, öyle algılanmışsa yanlış
algılamış arkadaşlar, yanlış
algılamışlar.
BAŞKAN Tamam,
yanlış algılandı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim
amacım o değil. Ben zaten Türkiye Büyük Millet Meclisine en büyük
saygıyı besleyen insanım, buraya ve size büyük saygım var.
BAŞKAN - Sayın
Bozdağ
6.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, Başkanın daveti üzerine,
sözlerinin Genel Kurula ve şahıslara dönük gibi yanlış
algılandığına ilişkin açıklaması
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Benim sözlerim de yanlış algılanmış.
BAŞKAN Peki, çok
teşekkür ediyorum, 2 arkadaşıma da teşekkür ediyorum.
Saat 15.00te toplanmak üzere
birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati:
13.48
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Görüşmelerimize kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır. Öneriyi okutup, işleme alacağım:
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 9, 16, 23 ve 30 Haziran 2009 Salı günlerindeki
birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 10,
17 ve 24 Haziran 2009 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
03/06/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun,
03.06.2009 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı toplantıda
siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, TBMM İçtüzüğünün 19 uncu
maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel
Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Bekir
Bozdağ
Yozgat
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
Kısmında yer alan 386 ve 387 Sıra Sayılı Kanun
Tasarılarının, bu kısmın sırasıyla 5 inci ve
17 nci sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun; 09, 16, 23 ve
30 Haziran 2009 Salı günlerindeki birleşimlerinde sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek
gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi, 10, 17 ve
24 Haziran 2009 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesi,
Genel Kurulun; 03 Haziran
2009 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde 263 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar; 09, 16, 23 ve 30 Haziran 2009 Salı günkü
birleşimlerinde 15:00-24:00; 10, 11, 17, 18, 24 ve 25 Haziran 2009
Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde ise 13:00-24:00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi,
Genel Kurulun; 12, 19 ve 26
Haziran 2009 Cuma günleri de saat 14:00te toplanarak gündemin kanun tasarı
ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında
yer alan işlerin görüşülmesi ve bu birleşimlerde saat 24:00e
kadar çalışmalarını sürdürmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin leh ve
aleyhinde iki sayın üyeye
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Cümlemi
bitireyim, müsaade eder misiniz.
söz vereceğim. Lehte
Sayın İçli,
buyurun.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Efendim, İç Tüzükün 63üncü maddesi gereğince bu
önergenin gündeme alınmaması için söz talebinde bulunuyorum.
Gerekçelerim dilekçemde de yazılı.
BAŞKAN Gündeme
alınmaması için, nasıl
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Gündeme alınmaması Başkanım.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Gündeme alındı efendim.
BAŞKAN Böyle bir
şey olabilir mi yani? Böyle bir talep olur mu?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, gündeme alındı ve gündem
başladı.
BAŞKAN Şimdi,
değerli arkadaşlarım, Sayın İçli, Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisinin gündeme
alınamayacağını savunuyor. Gerekçe olarak da, daha evvel
Danışma Kurulu uzlaşmazlığı sonucu bir önerinin
Genel Kurul tarafından kabul edilip çalışma gün ve saatlerinin
tespit edilmiş olduğunu, şayet bu yeni öneri kabul edilirse
bunun İç Tüzükün yasama denetimiyle ilgili fonksiyonlarının
ortadan kaldırılacağını söylüyor gerekçe olarak.
Şimdi, sabahleyin yeni
bir Danışma Kurulu toplandı. O Danışma Kurulunda grupların
önerileri kabul görmedi ve onun sonucu olarak üç tane grubumuzun önerisi sabah
oturumunda, biraz evvel bitirdiğimiz oturumda görüşüldü ve kabul
edilmedi. Şimdi, yine aynı Danışma Kurulunda uzlaşmaya
varılamayan Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini
görüşeceğiz. Burada İç Tüzüke, yasalara aykırı bir
durum yok. Ama size, AK PARTİ Grubu önerisi hakkında, lehte söz
vereceğim.
Buyurun Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Aleyhte söz talebinde bulunmuştum, lehte mi
veriyorsunuz?
BAŞKAN Lehte. Bizim
kayıtta lehte gözüküyorsunuz.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Peki.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Lehte, lehte.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Maksat meramımı anlatmak Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
BAŞKAN Tabii bir garip
uygulamamız var. Sizin için söylemiyorum ama İç Tüzükte bir
fırsat bulup
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Biz devrettik.
BAŞKAN
konuşma
nasıl olursa olsun veriliyor ama bunu yanlış uyguluyoruz.
Buyurun Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Biraz evvel, aslında
tabii konunun esasına ilişkin konuşmak isterdim ama bakın,
3 Ekim 2007 tarihli Danışma Kurulu önerisi -biliyorsunuz
Danışma Kurulu önerisi olması için tüm grupların
mutabakatı, oy birliği olması lazım- oy birliğiyle
gelmiştir, Genel Kurulun onayına sunulmuştur ve salı
gününün denetim konularına ayrılması, çarşamba gününün
denetim konularına ayrılması konusunda bu Genel Kurulun
kararı vardır. Bugün yaptığınız Danışma
Kurulu toplantısı değildir, yapılmıştır, oy
birliği olmadığı için grup önerisi gelmiştir. Grup
önerisi hiçbir şekilde Danışma Kurulunun oy birliği
şeklinde aldığı -İç Tüzüke göre- yetkiyi ortadan
kaldırmayacağı gibi, Genel Kurulun 3/10/2007 tarihli
kararını ortadan kaldırmaz. Bu bir.
İkincisi, İç
Tüzükümüzün çok amir hükmü vardır. Bakın, 98inci maddesi.
Haftanın en az iki gününde -yani bu da salı ve çarşamba günleri-
birleşimin başında birer saat süreyle sözlü soruların
görüşülmesi amir hükümdür. Yine Anayasamızın yine 96ncı
ve müteakip maddeleri gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mutlaka
denetim konularına zaman ayırması amir hükümdür.
Sizin
Başkanlığınızın bu şekilde uygulaması,
böyle bir grup önerisinin gelmesi İç Tüzük ve Anayasa hükümlerine
aykırıdır. Bunu bir kere öncelikle ifade edeyim.
Aslında, ben, bunu
İç Tüzükün 63üncü maddesi gereğince söz talep ederek konuşmak
isterdim. Çünkü, biraz evvel arkadaşlarım nezaket gösterdiler, söz
hakkını bana devrettiler, ben devralırken de sözümü beş
dakikayı aşmamak kaydıyla -yani on dakika
konuşmayacağım- beş dakikayla
sınırlayacağımı kendilerine ifade etmiştim, söz
vermiştim. O süreye de uygun davranmaya özen göstereceğim.
Değerli
Başkanım, çok saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi sözlerime başlamadan evvel sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. Bugün tarihî bir gün. Dün belirli konularda
görüşlerimi ifade ettim. Ülkenin çok çok önemli konuları var;
ekonomik kriz, işsizlik, açlık; bir sürü
sıkıntısı var. Ama bu iki üç gündür, hatta iki
haftadır Türkiye Büyük Millet Meclisi çok gergin bir çalışma
takvimini icra ediyor. Adı Mayınların temizlenmesi meselesi.
Hepiniz çok iyi biliyorsunuz, bu kanun tasarısı mayınların
temizlenmesi kanun tasarısı değil. Bu kanun tasarısı,
Dün demiştim ki: Bu
yasa tasarısıyla Hükûmetin maliye politikası iflas
etmiştir, çünkü mayınları temizleyecek parayı
bulamadığını iddia etmektedir. Bir de tarım
politikası iflas etmiştir. Bu mümbit arazileri Türk çiftçisinin, Türk
köylüsünün, Türk ziraatçısının, Türk veterinerinin ve devletin idare edemeyip
küresel güçlere tarım yapması amacıyla verilmesi anlamında
da Türk tarımı iflas etmiştir.
Ama ben size çok daha önemli
bir şey söyleyeceğim bu dar zamanda. Geçen aylarda Amerika
Birleşik Devletlerinde yayımlanan Küresel Eğilimler 2025
Raporunda, Amerika, dünyanın en büyük tehdidi olarak küresel iklim
nedeniyle su ve gıda krizinin çıkacağına ve bölgede bölge
savaşlarının olabileceğine, rejimlerin
değişebileceğine dair çok ciddi uyarılarda
bulunmuştur, ekonomik krizin dışında.
Şimdi, bu yasa
tasarısının güvenlik boyutunu bir tarafa bıraktım,
ekonomik boyutunu bir tarafa bıraktım, petrol, su kaynakları
hepsini bir tarafa bıraktım, jeopolitik nedenleri bir tarafa
bıraktım, küresel iklim krizi nedeniyle dünyanın kaosa
sürüklenebileceği ABD raporlarında
belirtildiği gibi, sadece orada değil Birleşmiş
Milletler ve Avrupa Birliği raporlarında da belirtiliyor. Siz GAP
bölgesindeki mümbit araziyi, kendi çiftçinize emanet edemediğiniz araziyi
başkalarının kendi halklarını beslemesi için, hatta
burada ürettikleri ürünleri başka ülkelere ihraç etmesi için elli
yıllığına veriyorsunuz. Bugün çocuğumuz olsa, elli
yaşında
Bakın, torunlarımıza bile
Onun için bugün
çok tarihî bir gün. Öncelikle bunu ifade edeyim.
Bir de, elhamdülillah herkes
Müslüman, Müslümanız. Müslümanlık geldiği zaman hiç kimseye
lafı bırakmayız ama tarihten üç tane önemli olayı sizlere
burada hatırlatmak isterim:
1800lü yıllarda o
koskoca Kıbrısı çok kısa süreliğine İngilizlere
veren Osmanlı İmparatorluğu
Kıbrısın bugün
nerede olduğunu herkes biliyor. Bu bir.
İki: 1880lerde yine,
Filistin topraklarında tarım amaçlı koloniler kuruluyor, on yedi
tarım kolonisi. Yani Osmanlıdan kiralamak, satın almak
istendiği için alınamayan topraklar 1948de uzun süreli kiralama
nedeniyle bir devlete neden olmuş.
Ama tarihte başka bir
örnek daha var: Alaska, Amerikanın 49uncu eyaleti. 1800lerde Amerikan
şirketleriyle Rus şirketleri 60 yıl, 70
yıllığına burayı ticari işletme olarak
işletiyor. Sonra 7,2 milyon dolara borçlarının silinmesi
karşılığında Amerika Birleşik Devletlerine
satıyorlar. 7,2 milyon dolar
Bugünün parasıyla -çarpın- para
değil. Bugün Alaska eyaleti Amerikanın 49uncu eyaleti.
Elinizi vicdanınıza
koyun. Hiç hamasi nutuklar, başka gerekçeler aramayın. Bugün burada,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye'nin egemenlik haklarıyla ilgili
Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir. Sınırlarımızı,
orada tarımsal faaliyet yapacak iddiasıyla bulunacak kişilere
egemenlik hakkınızı devrediyorsunuz.
Çocuklarınızın, torunlarınızın geleceğiyle
ilgili karar veriyorsunuz. Evet, grup disiplini nedir ben de bilirim. Ben de bir
siyasi partinin en üst kademelerinde genel sekreterlik, genel başkan
yardımcılığı gibi görevlerde bulundum ama bu görev
eğer vatansa, vatanla ilgiliyse, torunlarımızın
geleceğiyle ilgili ise o zaman elinizi vicdanınıza
koyacaksınız, ona göre karar vereceksiniz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın İçli.
Aleyhte Mersin Milletvekili
Sayın Mehmet Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Şandır,
buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım, sayın milletvekili arkadaşlarım;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
Başkanım, AKP Grubunun, Danışma Kurulu, grup önerisi
üzerine aleyhte bana söz verdiniz ama ben bu sözün öncesinde
tavrınızla ilgili İç Tüzükümüzün 63üncü maddesine göre bir
usul tartışması açmak istiyorum müsaade ederseniz.
AHMET YENİ (Samsun)
Olmaz ki, şu anda Danışma Kurulu
BAŞKAN Yani
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Gerekçesini de arz edeyim efendim.
BAŞKAN - Buyurun,
konuşmanızın bütünlüğü içerisinde onu da söyleyin.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Olmaz efendim.
BAŞKAN Ama biz
şimdi müzakereye başladık!
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Ama biz bu müzakere içerisinde
Sayın Başkanım, gerekçemiz
şu
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Mikrofondan Sayın Başkanım, mikrofondan.
BAŞKAN Bir dakika
arkadaşlar
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
İç Tüzük 89a göre, AKP grup önerisinde bir ay süreyle salı ve
çarşamba günlerinin denetim yapılmayacağına amir bir hüküm
var, bir talep var. Bu, İç Tüzüke aykırıdır.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Duymuyoruz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Aykırı olan bir konuyu ifade eden bir talebi değerlendirmeye
almanız İç Tüzüke aykırı bir davranış olur.
Dolayısıyla bu tavrınızı ya değiştirin ya da
usul tartışması açın.
BAŞKAN Sayın
Şandır, şimdi biz AK PARTİ Grubu önerisinin
görüşmelerine başladık. Bir değerli
arkadaşımız sizin söylediklerinize benzer birtakım
şeyler de söyledi, onları da dinledim; arkasından, kanaatine
katılmadığımı söyledim ve maddeyle ilgili
görüşlerini bildirdi. Size de o amaçla söz verdim. İç Tüzüke
aykırı bir durumumuz yok çünkü Danışma Kurulu toplandı
-zatıalinizin de katıldığı Danışma Kurulu-
ve o Danışma Kurulunun mutabakata varamadığı kararlar
sonucu üç grubumuzun önerisi bugün görüşüldü, tartışıldı,
karara bağlandı, şimdi dördüncü grubumuzun önerisini
görüşüyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkanım, İç Tüzük 63e göre usul
tartışması açıyorum.
BAŞKAN - Ama yani
Sayın Şandır, şimdi, size olan sevgimiz, sempati-miz, siz
kürsüye geldiniz, bir usul tartışmasını açma
kararını vermemize imkân vermez ki. Şimdi bir hususu görüşüyoruz
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Ama bu usulle ilgili tavrınızın İç Tüzüke
aykırı olduğunu, onun tartışılmasını
istiyorum.
BAŞKAN Onu sonra
tartışalım ama
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sonra tartışamayız, çünkü tartışıldıktan
sonra görüşmeye açıyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Görüşüldükten sonra tartışılır mı
Başkanım? Görüşmeye başlıyorsunuz hâlâ
BAŞKAN Yahu
arkadaşlar, şimdi
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Müsaade eder misiniz
Müsaade eder misiniz
Arkadaşlar, şimdi
bir konunun tartışmasına, görüşmesine başladık,
şimdi burada esasa geçtik
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın
BAŞKAN - Bir
dakikanızı rica edeyim.
Şimdi, diyelim ki biz bu
gün her şeyi bir tarafa koyduk ve aksine bir uygulama yaptık, bu bu
günle kayıtlı, kısıtlı kalmaz. Burada yapılan her
işlem gelecekte emsal teşkil eder. Böyle bir yanlış emsali
başlatma hakkını ben kendimde göremem, biz kendimizde göremeyiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Biz
de onu söylüyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - O nedenle,
Sayın Şandırdan görüşmeye başladığımız
konu hakkında aleyhte düşüncelerini serdetmelerini rica ediyorum.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapabilir miyim,
izin verir misiniz?
BAŞKAN Sayın
Şandır, konuşmasını bitirsin, hayhay.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Ben yerime geçebilirim efendim.
BAŞKAN Hayır, yok
efendim, buyurunuz.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Kısaca
BAŞKAN Lütfen, lütfen
Sayın Okay, rica ediyorum... Lütfen
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, Sayın Başkanım
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Kısaca şunu ifade edeyim efendim: Bu konuda usul
tartışmasını hem Sayın İçli hem Sayın
Şandır kürsüye geldiğinde ifade etti, görüşmesine
başlanmadı.
BAŞKAN Ama
Başkanlık onu uygun görmedi ve görüşmelere başladık.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Ama bu görüşme başlanır devam ederse, o zaman bunun
tartışılmasının pratik yararı kalmaz.
BAŞKAN Sayın
Okay, yani onu Başkanlık uygun görmedi ve konumuzun görüşmesine
başladık.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Ama 63e göre söz talebinde bulundu, onun önceliği var.
BAŞKAN Hayır,
hayır
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkanım onun için gelmiş bugün, ne varsa o
Ben
yaptım oldu düşüncesi
BAŞKAN - Rica ederim...
Rica ederim arkadaşlar
Buyurun Sayın
Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkanım, görüşmeye açtığınız
konuda tavrınızın, Başkanlık Divanının
tavrının İç Tüzüke aykırı olduğu iddiasıyla
İç Tüzük 63e göre bir usul tartışması açma talebim var.
Bunu yerimden yapabilirdim, ama başlamış bir süreçte, benden
önce konuşan arkadaşımızın da bu talebi oldu,
başlamış süreçte siz söz verdiğiniz için buraya geldim.
Yoksa, ben buraya AKP Grubunun grup önerisinin aleyhinde konuşmak
niyetiyle gelmedim.
MURAT YILDIRIM (Çorum) Niye
geldin?
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Gerekçem de şudur.
BAŞKAN Ben size o
amaçla söz verdim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, sabrınıza çok teşekkür ediyorum
ama lütfen müsaade ediniz.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Başkanım; İç Tüzük 98e göre,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu haftanın iki gününü denetime
ayırmak mecburiyetindedir, bu bir mecburiyet, çok açık bir hüküm.
Eğer bir grup
(Gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen dinleyelim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Eğer bir grup, Danışma Kurulu önerisinde Biz denetim
yapmayalım, bu hafta yapmayalım
Bu makul
karşılanıyor çünkü bir teamül oluşmuş ama Bir ay
süresince salı ve çarşamba günü denetim yapmayalım. diye bir
teklifle buraya gelirse, bu teklifin İç Tüzüke aykırı
olduğunun takdiri ve tespiti sizin sorumluluğunuzdadır. Bunun
gereğini yerine getirerek bu teklifin kabul edilmemesi gerekir,
görüşmeye açılmaması gerekir. Bu noktada
tavrınızın yanlış olduğunu ifade ediyor ve bir
usul tartışması açılmasını istiyorum. Gerekçem
budur efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bu mümkün
değil. Tavrımızda bir tüzük ihlali yok, geleneklere
aykırılık yok. O nedenle, zatıalinize önerinin aleyhinde
söz verdim, süreniz var, onu kullanabilirsiniz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Yoksa,
görülmüş şey değil görüşülmekte olan bir konunun tam
ortasında bir usul tartışması.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Başlangıcındayız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tam
ortası değildi Sayın Başkan. Sayın İçli de
aynısını söyledi, tam ortası değil. Sayın
Başkan, bu dosyayı böyle kapatıp açacaksak
BAŞKAN Rica ederim
arkadaşlar
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Başlangıcındayız.
BAŞKAN Rica ederim
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bu
dosyayı ne zaman açacağız peki?
BAŞKAN Bu madde biter,
gerekiyorsa açarız.
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Denetim yapmadan Meclis nasıl çalışacak? İç
Tüzükün amir hükmü var.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkanım, usul tartışması
açılması konusunda esas olan milletvekilinin talebidir, Sayın
Başkanın ve Başkanlığın takdir yetkisi
bulunmamaktadır, İç Tüzükün lafzı budur. Bu bir hakkın
suistimali değil, ben haklı bir gerekçeyle tavrınızı
tartışmaya açıyorum. Dolayısıyla, usul
tartışması açılması zorunluluktur,
açılmadığı takdirde görüşmelerin devamı İç
Tüzüke aykırı olacaktır ve meşru olmayacaktır, hukuki
sakınca doğacak. Dolayısıyla, sizin bu noktada takdir
yetkiniz bulunmamaktadır. Ben, bir milletvekili olarak ve Grup Başkan
Vekili olarak usul tartışması açılmasını talep
ediyorum efendim.
BAŞKAN Sayın
Şandır, bir konunun görüşmesine başladık. Bu konuyu
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Başlarken söylendi Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Başlarken de açılırdı. Böyle bir hüküm yok yani konunun
başında açılır, ortasında açılır diye bir
şey yok. Milletvekili gerekli gördüğü takdirde Başkanlık
Divanının tavrıyla ilgili bir tartışmayı
açabilir. İç Tüzük 63ü hep beraber okuyalım istiyorsanız
efendim.
BAŞKAN Okuyalım.
Ben de okuyayım müsaade ederseniz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Buyurun efendim.
BAŞKAN
usule ait
konular, diğer işlerden önce görüşülür.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Tamam. Önce görüşün işte efendim.
BAŞKAN İşin
ortasındayız Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Hayır. Önce görüşün yani biz bunun başında da söyledik,
daha başlangıcındayız.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
İşin ortası değildi Sayın Başkanım. Siz
emrivaki yaptınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkanım, bakın, başlangıcı
eğer esassa sizin takdirinize göre, Sayın Milletvekilinin
başlangıçta da bir talebi bulunmaktadır. Siz bunları yok
sayarak görüşmeye devam ederseniz İç Tüzükün 63üncü maddesini ihlal
etmiş olursunuz, buna da gerek yok. Yani bu İç Tüzük usul
tartışmaları olmaz bir şey değil. Dönüp
tartışıp tekrar oylarsınız, tavrınızın
doğru olduğuna Genel Kurul karar verirse görüşmeye
açarsınız ve o görüşme doğrultusunda biz de görevlerimizi
yaparız efendim.
BAŞKAN On dakika ara
veriyorum.
Grup başkan vekili
arkadaşları rica ediyorum.
Kapanma Saati:
15.24
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.40
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın Şandıra
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi aleyhinde söz verdim, kürsüye
geldi, konuşmasında bir usul tartışması açmak
istediğini söyledi. Yaptığımız istişarelerde bir
uzlaşmaya vardığımızı söyleyemeyiz ancak İç
Tüzük, bir işten önce usul tartışmasının
yapılabileceğini -bize göre- öngörüyor. O nedenle, bir iş
görüşülürken yani işin ortasında böyle bir
tartışmayı, usul tartışmasını açmayı
biz Başkanlık olarak uygun görmüyoruz.
Şimdi Sayın
Şandıra AK PARTİ grup önerisinin aleyhinde konuşmak üzere
söz vereceğim.
Sayın Şandır,
buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkanım, tekrar ifade ediyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisinin iki
temel fonksiyonu var. Biri kanun yapmak, biri denetim yapmak. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin denetim yetkisini bir ay süreyle ortadan
kaldırırsanız bu Meclis İç Tüzüğüne aykırı
hareket etmiş olursunuz çünkü 98de çok açık, haftada iki gün denetim
yapma zorunluluğu var. Bir teamül gelişmiştir, gruplar kendi
aralarında anlaştıkları takdirde -anlaşmadıkları
takdirde olmaz- denetim yetkisini bir hafta erteleyebilirler. Bazen iki hafta
erteleniyor ama gruplar anlaştıkları takdirde,
anlaşmadılarsa olmaz bu iş. Dolayısıyla, biz, 98e
göre Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun bir ay süreyle denetim
yapmamasını öneren bir grup teklifinin gündeme
alınmasını, görüşmelere açılmasını, İç
Tüzükün 98ine aykırı bir uygulama olarak görüyoruz. Bu konuda
ısrar eden, Sayın Tayfun İçlinin talebini de yok sayarak
ısrar eden Başkanlık Divanının, Sayın Başkanımızın
İç Tüzük ihlali yaptığı kanaatiyle usul
tartışması açtık. Usul tartışmasının
açılması takdiri Sayın Başkana verilmemiştir. Usul
tartışmasında esas olan milletvekilinin talebidir. Her
işten önce başlar. sözü muğlak bir hadisedir. İç Tüzükte
şöyle bir şey yok: Yani, görüşmenin ortasında
Başkanlık Divanının tavrını sorgulayamazsınız
diye İç Tüzükte bir hüküm yok. Dolayısıyla, İç Tüzük veya
kanunlar lafzıyla da uygulanacakları için İç Tüzük 63e göre bu
usul tartışmasını açmayışınız doğru
olmamıştır. Öncelikle bunu ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak her defasında bu kürsüde ifade ediyoruz:
Gizli bir niyetimiz yok, ulaştığımız bir
mutabakatın ihlali de yok. Biz bu mayın temizleme yasasına
muhalefet yapacağımızı, bundan dolayı
endişelerimizin olduğunu, bu yasa Genel Kurula geldiği ilk
günden bu yana ifade ediyoruz ve bu muhalefeti de İç Tüzükün verdiği
imkânlarla yapmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla, iktidar
partisi grubunun değerli milletvekilleri, sabrınıza
teşekkür ediyorum ama bu muhalefetimizi şahıslarınıza
veya Meclis Genel Kuruluna veya Meclis çalışmalarına
karşı bir sabote olarak algılamamanızı,
anlamamanızı da istirham ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, Türkiye Büyük Millet Meclisi saat 11.00den bu yana bu
konuları tartışıyor. Şimdi ben arkadaşlarıma
da söylüyorum, milletim de bizi dinliyor. Milletin sorunlarını
konuşmayacağız da bu kürsüde, neyi konuşacağız?
Her gün, mesela biz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, esnafların
içinde bulunduğu durumun araştırılıp tedbirlerinin
geliştirilmesi yönünde bir araştırma önergemiz var, gündeme
alınmasını istiyoruz, kabul etmiyorsunuz. Cumhuriyet Halk
Partisinin yine bir toplumsal sorun olan mevsimlik işçilerle ilgili
önergesini kabul etmiyorsunuz. Demokratik Toplum Partisinin her defasında
getirdiği kredi kartı sorunlarıyla ilgili önerisini kabul
etmiyorsunuz. Göçerlerle ilgili bugün getirdikleri araştırma önergesi
gerçekten çok önemliydi, kabul etmiyorsunuz. Yani bu kürsüde bir inat
uğruna bu milletin sorunlarını konuşmanın engellenmesi
iktidara puan getirmez. Böyle bir hak da yok. Siz bu milletin
sorunlarını konuşmak mecburiyetindesiniz.
Diyorsunuz ki Denetimi bir
ay yasaklıyoruz. AKP Grubunun grup önerisinin temel özelliği bu.
Yoksa hangi kanunu görüşeceğiniz, hangi saatlerde
çalışacağınız önemli değil. Sabaha kadar
çalışalım, haftanın yedi günü çalışalım.
İktidar partisinin bu yönde bir ihtiyacı varsa muhalefet partisi
olarak kendilerine destek veriyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
çalışmadan asla kaçmıyoruz. Bunu bilesiniz. Ama burada bir hukuk
ihlali var. Diyorsunuz ki Bir ay süreyle denetim yapmayalım, sözlü
sorulara cevap verilmesin.
Şimdi, ben
arkadaşlarıma tekrar söylüyorum: Her gün, muhalefet partileri olarak
biz, bir araştırma önergesinin gündeme alınmasını
buraya getireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Ve saat dört, tam beş saattir tartışıyoruz. Günde bir
saat denetime müsaade etmiyorsunuz ama her gün bu Meclisin, bu Genel Kurulun en
az dört saatini bu şekilde heba edeceksiniz. Bunu yapmayın. Bu
inatlaşma hiçbirimize, hiç kimseye fayda getirmez. Dolayısıyla,
geliniz, bu grup önerinizi çekiniz. Birer saat denetim yapalım, Meclis
kendi olağan çalışmasına dönsün. Dolayısıyla, bu
grup önerisinin görüşülmesi hem İç Tüzük 98e göre de aykırı,
Meclis Başkanlığının bu noktadaki tavrı da
yanlış hem de bu yaptığınız size faydalı
değil çünkü denetimi engelleyemezsiniz, biz denetimin yollarını
her hâlükârda bulur, bu Meclisin her gün en az dört saatini alırız
arkadaşlar. Onun için yanlıştan dönün, gelin birbirimizle
akıl yarışı yapmayalım. Gelin, günde bir saat denetim
koyun. Bu size bir şey kaybettirmez. Saat 24.00e kadar
çalışmayı koydular sayın milletvekilleri. Saat 24.00e
kadar çalışalım, siz de gelin biz de gelelim,
çalışalım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkanım bitiriyorum.
Saat 13.00te
başlıyorsunuz, 14.00te başlıyorsunuz, 15.00te
başlıyorsunuz. Birer saat erkene alın, itirazımız yok.
Bizim teklifimiz -arkadaşlarımın huzurunda, sayın
milletvekillerinin huzurunda söylüyorum- bizim grup başkan vekillerinize
teklifimiz saat 11.00de başlayalımdır. Gelin, her gün 11.00de
başlayalım. Bakanlıkları gezeceğinize, bakan beyler
buraya gelsinler, burada anlatın sorunlarınızı. Gelin, saat
11.00de başlayalım çalışmaya eğer
çalışmaksa mesele. (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar
-tekrar ediyorum- Meclisin denetim fonksiyonunu ortadan
kaldırırsanız, bunun ortadan kaldırılmasına
Meclis Başkanlığının tavrı dolayısıyla
da eğer yol açarsanız yanlış yaparsınız, millete
haksızlık yaparsınız ama muhalefet partileri olarak biz
denetim imkânını her fırsatta buluruz, bu da Meclis
çalışmalarına pahalıya mal olur. Nedir? İşte dört
saattir tartışıyoruz. Her gün dört saat
tartışırız.
Değerli arkadaşlar,
yanlıştan dönülmesi erdemdir. Biz AKP Grubunun Meclisin denetim
yetkisini ortadan kaldıran bu teklifini düzeltmesini talep ediyoruz. Bu
şekliyle karşı olduğumuzu ifade ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Şandır.
Lehte, Sayın Bekir
Bozdağ, Yozgat.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ grup önerisinin lehinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Grubumuzun Danışma
Kurulu talebi oldu, Meclisimizin çalışma gündem ve saatleriyle ilgili
Meclis Başkanımızın başkanlığında
müzakereler yapıldı ancak gruplar arası bir uzlaşma temin
edilemediğinden diğer siyasi parti grupları kendi grup
önerilerini sundukları gibi biz de AK PARTİ Grubu olarak grup
önerimizi sunduk. Ben burada tartışmalara uzun uzun girmek
istemiyorum. Çünkü AK PARTİnin grup önerisi hem İç Tüzükün 98inci
maddesine hem 19uncu maddesine hem de Meclisimizin bugüne kadar
yaptığı uygulamalara uygun olduğunu ifade ediyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bozdağ.
Aleyhte, Sayın
Hakkı Suha Okay, Ankara.
Sayın Okay, buyurun.(CHP
sıralarından alkışlar)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP grup önerisi aleyhine söz
aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biraz sonra muhtemelen oylayacağımız
grup önerisinin içeriğinden hiçbirinizin haberi yok şu aşamada
anladığım kadarıyla. Okundu, dikkatli
arkadaşlarım belki dinledi.
Bu grup önerisi diyor ki: Bu
hafta yani perşembe ve cuma günü saat 11.00 ile 21.00 arasındaki
çalışmaya bir şey demiyoruz ama takip eden hafta yani önümüzdeki
hafta salı gününden itibaren 1 Temmuza kadar salı günleri saat 15.00
ile 24.00, çarşamba, perşembe günleri 13.00 ile 24.00, cuma günleri
de 14.00 ile 24.00 arasında bu Parlamento çalışacak diyor.
AHMET YENİ (Samsun)
Çok çalışmamız lazım, çok!
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
Evet, Sayın Yeninin de ifade ettiği gibi çok
çalışmanız lazım, çok. Ama dört haftadır da bir
mayın yasasıyla bu Parlamento kitlendi. Şimdi, neden bu dört
haftadır bu mayın yasası kitlendi ve yapılmak istenen ne,
söylem ne, üslup ne, onlardan bahsedeceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, eğer bu ülkenin Başbakanı, AKP Grubunun
Genel Başkanı, ben zannetmiyorum ki AKP Grubuna bir başka yasa
için 2 kez özel grup toplantısı yapsın. 2 kez özel grup
toplantısı yapıldı. Niçin? Niçin AKP Grubuna 2 kez özel
grup toplantısı yapıldı ve dün Genel Kurul kapandıktan
sonra gine AKP Grubu yapıldı? Ben de biliyorum ki kimi milletvekili
arkadaşlarımız bunlardan huzursuz. Ben de biliyorum ki,
basına da yansıyor ki kimi arkadaşlarımızın bu
konudaki değerlendirmelerine karşı Sayın
Başbakanın kendine yakışan üslubuyla en sert şekilde
cevap veriyor ama Sayın Başbakanın başka üslubu da var. Dün
AKP Grup toplantısında muhalefet partilerine Provokatif tavır
içerisindeler. diyor, tahrikçi diyor, Paranoya içindeler. diyor, Hayal
dünyasındalar. diyor ve onlardan bahsederken bu adamlar diyor, bu
adamlar
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Husumet besliyor, husumet, kin!
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
Ve bugün, dünkü İç Tüzük ihlalini önleme çabamıza diyor ki: Bu
Mecliste ilk defa bir işgal oluştu. İşgalci bunlar.
Kavgacı ruha sahip, işgalci ruha sahip.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Milletin seçtiklerine söylüyor!
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu sözler Sayın
Başbakanın. Tabii biz şunu merak ediyoruz: Bu Parlamento kürsüsü
ilk kez işgal edilmedi, eğer işgalse o ama eğer bir İç
Tüzük ihlali olacaksa, olmak üzereyse ve Parlamentonun hukukunun korunması
gerekiyorsa ve demokrasiyi sadece şekilsel değil, demokrasiyi kurum
ve kurallarıyla işletmek istiyorsak ve bunu anlatmak zorunda
kalıyorsak ve birileri İç Tüzükü inadına ihlal edeceğim.
diyorsa, e o zaman direnişi göstermek durumundasınız. Peki, bu
hiddet, bu celallenme, bu şiddet, bu öfke, 2 kez grubu özel olarak
toplantıya çağırmak, dört haftadır Parlamentoyu böylesine
çalışmaz hâle getirmenin ne anlamı var? Niye bir
yap-işlet-devret için bu çaba gösteriliyor? Bunu sorgulamayacak
mıyız? Nedir bu, illa yap-işlet-devret olsun?
Peki, dün size grup
toplantısında bir başka şey daha söyledi Sayın
Başbakan, Nereden çıkarttınız İsraili? dedi. Kanun
hükmündeki kararnameden sonra teklif veren firmaların ne
kadarının İsrail firması olduğunu Sayın Millî
Savunma Bakanı açıkladı. Mardin Valiliğinin
yapmış olduğu ihalede üç tane teklif veren vardı, teke
indi. İhaleye katılan firmalar da isimleri bizde mevcut- İsrailli
firmalarla ortaktı.
Şimdi,
arkadaşlarım, burada bir yasayı geçirmek istiyorsunuz.
Aslında yap-işlet-devreti bu yasanın içinden çekin alın, bu
yasanın hiçbir anlamı yok. Hiçbir anlamı yok ama
yap-işlet-devret olduğu için bu yasa, burada
tartışılıyor. Yoksa Millî Savunma yapacak, hükûmet verir;
Maliye yapacak, hükûmet verir. Kamu İhale Kanunu açık ama sırf
yap-işlet-devret olduğu için biz bu yasayı görüşmek zorunda
kalıyoruz.
Peki, görüştüğümüz
yasa ne? Görüşeceğimiz, görüştürmek istediğiniz yasa ne? Bu
yasa bir tek defalık yasa, yasa tekniğine aykırı bir yasa.
Bir kanun geçireceksiniz, bir defa olacak, bir kişi kullanacak. Kanunun
genelliğine aykırı bu. Bir kanun geçireceksiniz, sanki bir
geçici madde, bir defa kullanılacak, ihale yapıldı kanunun
işi bitti. Oysa kanunlar sürekliliği olan düzenlemelerdir. Bir
kişi için, bir iş için bir kanun çıkmaz bu Parlamentodan.
Peki, çıkartmak
istediğiniz kanunda zannediyor musunuz ki yap-işlet-devret
olduğunda o arsaları, o araziyi dilediğiniz kişiye
verebileceksiniz kullanım karşılığı. O zaman
açacaksınız 2942 sayılı Kamulaştırma
Yasasının 22nci maddesini. O toprakların sahipleri, kamuya
tahsis amacı dışında kullanıldığı andan
itibaren o topraklarını geri alacak. Kamulaştırma
Kanununun 22nci maddesinin birinci fıkrası buna açık.
Şimdi, böylesine bir yasal düzenlemede, bu ülkenin Sayın
Başbakanı kimi kelimeleri heceleyerek Bu yasa geçecek. diyor, ge
çe cek diyor ve grubunuz da bunu talimat olarak kabul ediyor, dört
haftadır biz bu yasayla uğraşıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bu yasa, bu hâliyle geçerse iptale mahkûm bir yasa. Bu yasa toplumsal
uzlaşmayı sağlayan bir yasa olduğu hâlde bir inat hâline
geldi ve Sayın Başbakanın sırf bu yasa için
kullandığı bu üslup Türkiyede yeni gerginlikleri
yaratıyor. Eğer muhalefet partileri dört haftadır bu yasaya
ilişkin görüşlerini ifade ediyor ve bu Parlamento
çalışmasında bu yasanın önlenmesi çabasını
gösteriyorsa buna bir kulak verin.
Şimdi, sizler, yeniden
AKP grup önerisiyle, geçen hafta Perşembe günü kabul ettiğimiz ve dört
siyasi parti grubunun uzlaştığı Danışma Kurulu
önerisini bu grup önerisiyle değiştirmeye
çalışacaksınız AKP Grubunun oy çokluğuyla ama
yapılmak istenen şu oluyor: Meclis İç Tüzüğünü eylemli
olarak tadil ediyorsunuz, Meclisin denetim yollarını tamamen
kapatıyorsunuz ve 1 Temmuza kadar Parlamentonun gündemini belirliyorsunuz.
Oysa şu rivayet de var: AKP Grubu dört haftadır bu yasayı
çıkaramadığı için Meclis Başkanlığı
seçimi olacak 4 Ağustosa kadar da siz
çalışacaksınız. diyorlar. Kimse
çalışmaktan kaçınmıyor ama
AHMET YENİ (Samsun)
Siz de çalışacaksınız, beraber.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
Sayın Yeni, biz çalışacağız ama siz burada en az 184
kişi olacaksınız, en az 184 kişi olacaksınız.
Olanı olmayanı da biz saydıracağız bugün saydırdığımız
gibi, bundan sonraki oylamalarda saydırdığımız gibi.
Ondan sonra da listeleriniz, çeteleleriniz Başbakanın eline gidecek,
haberiniz olsun, gelen gelmeyen belli olacak. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
AVNİ ERDEMİR
(Amasya) Belli olacak.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, Parlamento şu Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. ibaresi altında
çalışıyor. Parlamentonun özgür iradesi bir tek kişinin
ipoteği altında değildir. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar) Ama sorun şu: Eğer bu Parlamentoda hiç
milletvekili olmadan doğrudan doğruya gelir Başbakan olursan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen bitirin
Sayın Okay.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
ve Meclis İç Tüzüğünü bilmezsen, Meclis İç Tüzüğünü
okumadıysan, burayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi
yönetmeyi düşünürsen; yönetemezsin, yönettirmezler.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Okay.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunacağım: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının,
Hükûmetin görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesinin yeniden görüşülmesine
ilişkin talebi hakkındaki İç Tüzükün 89uncu maddesine göre bir
görüşü vardır.
Görüşü okutuyorum
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkan, bir dakika.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
İç Tüzük 89a göre tekriri müzakerenin açılması öncesinde,
Hükûmetin talebinin gerekçeli olması gerekir. Bize gönderdiğiniz
metinde Hükûmetin talebinin gerekçesi bulunmamaktadır.
Dolayısıyla bu tekriri müzakere talebini işleme
koyamazsınız. Gerekçeli olmayan Komisyon veya Hükûmet yeniden
görüşme önergelerinin işleme alınmaması gerekir.
HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Sayın Başkanım, gerekçesini sözlü olarak aktarabilir
miyim?
ŞENOL BAL (İzmir)
Sözlü olmaz, yazılı olması lazım.
BAŞKAN Sayın
Okay
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkanım, Sayın Şandır da ifade ettiler, bu
tekriri müzakere için gerekçe olması şart.
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Sayın Başkan, ses duyulmuyor, mikrofondan
konuşsun.
BAŞKAN Ben duyuyorum.
İsterseniz böyle
buyurun.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yine bir usul
tartışması yapacağız. İç Tüzükün 89uncu
maddesi, Genel Kurulda yeniden görüşmede, eğer Hükûmet
tarafından bir tekriri müzakere söz konusu ise bu tekriri müzakerenin
gerekçeli olarak Meclis Başkanlığına sunulmasını
amirdir. Oysa sunulan Hükûmet önergesinde gerekçe bulunmamaktadır. Bu
konuda Meclisin geçmiş uygulamalarına
baktığımızda, genelde, gruplar arasında mutabakat
olmuş ve Danışma Kurulundan oy birliğiyle gelmiş fakat
bir tane komisyonca geri alma var, o da 6/3/2003 tarihli, Sayın Altan
Karapaşaoğlunun geri çekmesi var; onun altında da gerekçesi
var, gerekçe yazılı.
Şimdi,
açıkçası, burada bir İç Tüzük ihlali var. Sayın
Başkanın Hükûmetin tekriri müzakere önergesini okutması bir usul
tartışmasını gerektirmektedir ve İç Tüzükün 63üncü
maddesi uyarınca bu yönde usul tartışmasının
açılmasını talep ediyoruz ve bu konuda, Sayın Başkan,
bir öncekinde olduğu gibi değil, görüşmeye başlamadan önce
itirazlarımızı ifade ettik, usul
tartışmasını ifade ettik, usul tartışması
için karar vereceğinize inanıyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Değerli
arkadaşlarım, Hükûmetin, yeniden görüşülme önerisinde ihale
işlemlerinin değerlendirilmesi amacıyla diye bir gerekçe
konulmuş, bu var ama buna rağmen
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Hayır, efendim, önerge
ATİLA EMEK (Antalya)
Sayın Başkan, gerekçesi ayrı olur.
BAŞKAN - Hükûmetin
gönderdiği şeyde var.
Buna rağmen, bu,
arkadaşlarımı tatmin etmiyorsa ben o kanaatteyim- 63e göre bir
müzakere açıp bir lehte, bir aleyhte söz vereceğim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
İki, Sayın Başkanım, iki!
MEHMET GÜNAL (Antalya)
İki tane efendim, iki!
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Efendim, aleyhte Atila Emek.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, lehte
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte istiyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım, aleyhte konuşacağım.
BAŞKAN Sayın
Şandır aleyhte.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkanım, Atila Emek, efendim, aleyhte.
BAŞKAN - Atila Emek
aleyhte.
Birer kişiye söz
vereceğim; bir lehte, bir aleyhte.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkanım, İç Tüzük açık, iki lehte, iki
aleyhte diyor.
BAŞKAN - Şimdi,
sevgili arkadaşlarım, hep İç Tüzüke başvuruyoruz. İç
Tüzük, başkana böyle bir hakkı veriyor. Bakınız Bu yolda
bir istemde bulunulursa, onar dakikadan fazla sürmemek şartıyla -yani
on dakika olması şart değil- lehte ve aleyhte en çok ikişer
kişiye söz verilir. deniyor. Ben bir lehte
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkan, iki lehte, iki aleyhte.
BAŞKAN - Peki,
şöyle yapacağız. Ben ikişer kişiye, tamam, 4
kişiye söz vereyim, 2 lehte, 2 aleyhte, beşer dakika.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Bravo Başkanım, iyi pazarlık yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Aleyhte
Sayın Şandır, aleyhte Sayın Emek; lehte Sayın
Bozdağ, lehte Canikli.
Sayın Şandır,
buyurun efendim.
Süreniz beş
dakikadır.
IX.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Hükûmetin,
görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesinin yeniden görüşülmesine
ilişkin önerisini işleme alması nedeniyle Başkanın
tutumu hakkında
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
tekrar ediyorum. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk kurmakla görevli Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu ve komisyonları da kendi iç hukukuna
uymak mecburiyetindedir. Yeniden görüşme önergesi
Sayın
Başkanım, ifade ettiğiniz husus
Önergenin içinde amaç
belirtilmesi yetmez, bu bir önergedir. Önergelerde gerekçe koymak İç
Tüzükün gereğidir ve ayrı bir başlık altında
olması gerekir.
Şimdi gerek grup
yöneticilerine gerek değerli milletvekillerine ifade ediyorum:
Önergelerinizde gerekçeyi ayrı yazmıyor musunuz? Öyleyse Hükûmetin
bize dağıttığınız yeniden görüşme
önergesinde
Bu, bir yazı; bu, bir önerge değil. Bunun örneği de
var; Plan-Bütçe Komisyonunun geri çekme önergelerinin, inceleyiniz, tamamında
gerekçe vardır. Dolayısıyla, bu, bir yazı. Bu
yazının burada işleme alınması İç Tüzükün
89uncu maddesine aykırıdır, gerekçeli olmak mecburiyetindedir.
Önergede, şekil olarak, getirilen teklif, talep, imza sahibi ve
altında da gerekçesi olmak mecburiyetindedir. Bu sebeple, bu önergenin,
Hükûmetin 263 sıra sayılı Kanun Tasarısının
2nci maddesinin işlemlerinin değerlendirilmesi amacıyla İç
Tüzükün 89uncu maddesine göre yeniden görüşülmesini arz ederim. talebi,
bir önerge olmaktan öte bir yazıdır ve bir önerge olarak burada
işleme alınması burada okuduğum İç Tüzük 89a göre
Görüşülmesini gerekçeli bir önergeyle esas komisyon ve Hükûmet
isteyebilir. tezini doğrulamamaktadır.
Dolayısıyla, Meclis
Başkanlığımızın, Hükûmetin bu
yazısını bir önerge olarak kabul edip işleme alması
İç Tüzük 89a göre yanlıştır, yanlış
olacaktır. Israr ederseniz görüşmeler ve bu tekriri müzakereyle kabul
edilecek kanun metni, hukuki meşruiyetini ve dayanağını
kaybedecektir. Hukuk yollarının açık olacağını
ifade eden partilerimiz var ki biz de katılıyoruz. Bu sebepten
dolayı bu kanunun Anayasa Mahkemesinde iptal edilmesi bir hukuki
zorunluluk hâline gelecektir.
Dolayısıyla, tekrar
ifade ediyoruz: Deminki tavrınızda da yanlışlık
vardı çünkü Meclisin denetim yetkisini ortadan kaldıran bir talebi
kabul etmeniz İç Tüzüke göre yanlıştı. Şimdi de
İç Tüzükün usullerine göre verilmemiş bir yazıyı önerge
olarak kabul edip burada görüşmeye açmanız İç Tüzüke göre yanlış
olur ve bunda ısrar ettiğiniz takdirde, bizim, sizin İç Tüzükü
uygulama sorumluluğunuza güvensizliğimiz oluşacaktır.
Bunu arz ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
Lehte Sayın Bozdağ,
buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Saygıdeğer milletvekilleri, Değerli Başkanım,
Başkanlık Divanının tutumunun lehinde söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Hükûmet adına İç
Tüzükün 89uncu maddesine uygun olarak yeniden görüşme talebinde
bulunuldu. Meclis Başkanlığı bu talebi Danışma
Kurulunun gündemine getirdi. Danışma Kurulunda bu konuda bir
uzlaşma temin edilemediği için Meclis Başkanlığı
bu konuyu yeniden Meclisin onayına sunmak üzere gündeme getirdi.
Burada, İç Tüzüke
aykırı herhangi bir husus söz konusu değildir. Zira, Millî
Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönülün Meclis
Başkanlığına verdiği önergeyi aynen okuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesinin
ihale işlemlerinin değerlendirilmesi amacıyla İç Tüzükün
89uncu maddesine göre yeniden görüşülmesini arz ederim.
Vecdi
Gönül
Millî
Savunma Bakanı
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) O arzınız, gerekçeniz nerede, gerekçeniz?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Şimdi, İç Tüzükün 87nci maddesine bakıyoruz.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) O arzınız Sayın Bozdağ, arz
etmişsiniz.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - İç Tüzükün 87nci
maddesi de önergelerin gerekçeli olması gerektiğini ifade ediyor ama
gerekçenin nerede olması gerektiğine dair İç Tüzükte herhangi
bir hüküm yok. Burada gerekçe ifade edilmiş, İç Tüzükün
öngördüğü amir hüküm yerine getirilmiştir.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Gerekçeyi yazsan ölür müydün?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Dolayısıyla, talebin İç Tüzüke uygun olduğunu
GÜROL ERGİN (Muğla)
O amaç, amaç. Nerede gerekçe?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) -
ve bu noktada Meclis Başkanlığının
tavrının da İç Tüzüke uygun olduğunu ifade ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Bir önerge getiremedin Bekir, yaz bir gerekçe getir.
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Arkadaşlar
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Önerge yazmayı bilmiyor Bekir, gerekçe getir!
BAŞKAN Sayın
Bakan, Sayın Durmuş
Hocam, lütfen
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Önerge yazmayı bilmiyor Bekir, haydi bize gerekçe
getir!
BAŞKAN - Sayın
Emek, buyurun.
Sayın Bakanım,
lütfen
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
GÜROL ERGİN (Muğla)
Bu kadar da yüzsüzlük olmaz ya!
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Gerekçesiz önerge, önergesiz gerekçe, gereksiz Bekir!
BAŞKAN Şimdi
arkadaşlar
Milletvekili arkadaşlar
Hocam lütfen, rica ediyorum
Lütfen sakin
Arkadaşlar
ATİLA EMEK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanlığın tutumu hakkında aleyhte söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği üzere İç Tüzük, yüce Meclisimizin işleyişini,
çalışma düzenini, usulünü belirleyen uyulması zorunlu
kurallardan oluşmaktadır. Bu kurallara uymamak hukuksal anlamda büyük
sorunlar doğurur ve sorumluluklar getirir.
Sayın milletvekilleri,
İç Tüzükün 89uncu maddesi Tasarı ve teklifin tümünün
oylanmasından önce, belli bir maddesinin yeniden görüşülmesini
gerekçeli bir önerge ile esas komisyon veya Hükümet bir defaya mahsus olmak
üzere isteyebilir. hükmünü getirmiştir.
Şimdi, Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet adına yapılan
talebe baktığımız zaman, işte burada, gerekçe yok,
burada
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin)
Sizce var.
ATİLA EMEK (Devamla)
Sizce olan her şey doğru değil, işte o
yanlışları konuşuyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi önergeler, kanun teklifleri, bu Mecliste
yıllardan beri uygulanagelen İç Tüzüke uygun, usullere uygun
veriliyor. AKP istedi diye her şeyi altüst etmek durumunda değil bu
yüce Meclis. Nerede gerekçe arkadaşlar, nerede?
KADİR URAL (Mersin)
Dilekçe Komisyonuna gönderdiler herhâlde, Dilekçe Komisyonunda şu an.
ATİLA EMEK (Devamla)
Sayın Başkan, şimdi İç Tüzükün 89uncu maddesi bu
açıklık içindeyken, Hükûmet adına verilmiş bu metin hiçbir
gerekçeyi ifade etmezken ve ihtiva etmezken bunu işleme koymanız
hâlinde açıkça İç Tüzük ihlaliyle karşı karşıya
kalacağız ve görüşülmekte olan yasa, açıkça İç Tüzük
ihlalini, hukuka aykırı, Anayasaya aykırı bir durumu
ortaya koyacaktır ve buna da yüce Meclisimizin Başkanı olarak
siz izin verirseniz, bu hukuka aykırı durumu yaratmış
olmanın sorumluluğu içinde olacaksınız.
Değerli
arkadaşlarım, İç Tüzüke uygun esas komisyon ve Hükûmetçe
verilmiş tekriri müzakere talebi bulunmadığına göre, Adalet
ve Kalkınma Partisinin bu müzakere önerisinde bulunması -bu
koşulların- İç Tüzüke uygun olmadığı için Genel
Kurulda görüşülmesi ve oylanması hukuken olanaksızdır.
Sayın Başkanın da böyle bir uygulamayı
başlatmayacağı umudu içinde bu değerlendirmeyi
yapıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, İç Tüzüke uygun olmayan AKP önerisinin
görüşülmesi eylemli bir İç Tüzük değişikliği
sayılır. Bu da hukuken mümkün değildir çünkü İç Tüzükün
hangi esas ve kurallara göre değişeceği bellidir. Açıkça
bir İç Tüzük ihlaliyle karşı karşıya
bulunduğumuzu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bütün bunlar niye? Şimdi, bu vesileyle, milletin
bir vekili olarak tüm Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine
soruyorum: Şu görüştüğümüz mayın yasası adı
altındaki bu yasada yap-işlet-devretle mayın temizleme
karşılığı ülke topraklarının bir başka
ülkeye, yarım asırlık, o ülkenin şirketlerine teslim
edildiğinin bir örneğini gösterebilir misiniz?
Vicdanlarınız rahat mı?
NURİ USLU (Uşak)
Yalan söylüyorsun, yalan, yalan!
ATİLA EMEK (Devamla)
Vicdanlarınız rahat mı?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Rahat, rahat.
NURİ USLU (Uşak)
Yalan söylüyorsun!
ATİLA EMEK (Devamla) -
Onu aynen size iade ediyorum. Bir tane örnek göster örnek. Milletin vekilisin,
vicdanın rahat değil, vicdanın rahat değil.
NURİ USLU (Uşak)
Kanunu oku öyle gel.
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
Lütfen laf atmayın.
ATİLA EMEK (Devamla) -
Onun için, değerli arkadaşlarım, burada birileri ileride Yüce
Divan sorumluluğundan kurtulmak için böylesine bir yasal düzenlemeyi
getirebilir. Bu yanlışlığa alet olmayınız. Vicdanınızın
sesini duyun. Yarın bölgelerinize, milletin huzuruna gittiğinizde ne
söyleyeceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, İç Tüzük ihlalinin önemli hukuki
sonuçlarının olduğuna ve Sayın Başkan, buna imkân
vermeyeceğinize inanıyor, yüce Meclise en içten sevgiler,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Emek.
Lehte Sayın Canikli,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Başkanlık Divanının tutumunun
lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
89uncu madde çerçevesinde
tekriri müzakere talebi söz konusu. Gerçekten 89uncu maddeye
baktığımızda bu tür önerilerin gerekçeli olması
gerektiği çok net şekilde ifade edilmiştir, bunu bütün
arkadaşlarımız da konuşmacı tüm
arkadaşlarımız da ortaya koydular.
Burada sanıyorum tam
olarak anlaşılamayan ya da tartışma konusu olan husus
şu: Gerekçenin şeklinin olup olmadığı
tartışması. Gerekçe herhangi bir şekil şartına
bağlı mıdır?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Ben sizden ilk defa duydum.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Yani, alışılageldiğimiz, önce
madde metni yazılır, arkasında Gerekçe: yazılır, bu
şekilde.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Hatta gerekçeyi biz başlık altında
yazarız.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bununla ilgili olarak İç Tüzükte ya da
başka bağlayıcı herhangi bir mevzuatta bir hüküm
bulunmamaktadır, bu çok nettir. Bu sorun tamamen Türkçe ya da anlatım
kuralları çerçevesinde çözülmesi gereken bir durumdur.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Madde lafzında yoksa nereye bakarız?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, bakın,
arkadaşlarımız, aleyhte konuşan
arkadaşlarımız gerekçe olmadığını ısrar
ettiler, iddia ettiler. Hep beraber okuyalım. Sayın Bakanın
tekriri müzakere talebini hep beraber okuyalım: Görüşülmekte olan
263 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesinin ihale işlemlerinin değerlendirilmesi amacıyla İç
Tüzükün 89uncu maddesine göre yeniden görüşülmesini arz ederim.
GÜROL ERGİN (Muğla)
Gerekçe değil o, amaç, amaç. Hiç mi beynin yok!
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Amaç başka, gerekçe başka.
BAŞKAN Lütfen,
arkadaşlar
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, eğer ifade
şöyle olsaydı, talep şöyle olsaydı ve sadece talep ifade
edilmiş olsaydı, şöyle olsaydı metin: Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesinin İç Tüzükün 89uncu maddesine göre yeniden görüşülmesini
arz ederim. demiş olsaydı ve sadece bu ifade metinde yer almış
olsaydı, gerçekten bu itiraz haklı olurdu.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Gerekçe ayrı, amaç ayrı, Türkçeyi bilmiyor
musun?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Çünkü o zaman gerekçe bu talepte yer
almamış olurdu. Arkadaşlar, şunun gerekçe
olmadığı konusunda herhangi bir arkadaşımız bir
şey söyleyebilir mi?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale)
Söyler, söyler, ben söylerim.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Şu ifade konusunda. İhale
işlemlerinin değerlendirilmesi amacıyla biz bu öneriyi
veriyoruz. Gerekçemiz nedir?
KADİR URAL (Mersin)
Amaç diyor zaten ya! Amaç diyor, amaç.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - İhale işlemlerinin
değerlendirilmesi amacıyla bir talep vardır, o talebin de
gerekçesi vardır. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Dolayısıyla, bu bir gerekçeli
önergedir.
GÜROL ERGİN (Muğla)
Bana bak, gerekçe diyor gerekçe, orada amaç var, amaç!
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Amaç, niyet ayrı, karıştırma!
BAŞKAN Sayın
Ergin
Sayın Ergin
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Başkanlık Divanının tutumu
doğrudur, lehindedir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, Türkçe dersi verelim
KADİR URAL (Mersin)
Amaç diyor orada, amaç, amaç!
GÜROL ERGİN (Muğla)
İlle şu toprakları gâvura vereceksiniz!
BAŞKAN Sayın
Ergin
Sayın Ergin
Bir dakika arkadaşlar,
lütfen.
Şimdi, sevgili
arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım, grup başkan
vekili arkadaşlarımız ve onların görevlendirdiği
milletvekili arkadaşlarımız kendi gruplarının
düşüncelerini burada en güzel şekilde dile getiriyorlar. Şimdi,
bunun dışında, arkadaşlarımızın tansiyonu
yükseltecek söz ve davranışlardan kaçınmasını rica
ediyorum. Lütfen
(Gürültüler)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Çarpıtıyor! Maksat, murat, niyet, amaç
gerekçede niçin olsun! Türkçeyi
bilmiyorsan yapma!
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
arkadaşlar
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Şandır
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, İç Tüzük 87de önergelerin nasıl tanzim
edileceği gayet açık. Eğer geri alınan tekriri müzakere
önergeyse bunun şekli de bugüne kadar kanun tekliflerinde,
tasarılarında maddelerde verdiğimiz değişiklik
önergesine uygun olmak gerekir. Bu bir yazı Sayın Başkanım.
BAŞKAN Şimdi,
düşüncemi arz edeyim değerli arkadaşlarım: Takdir edersiniz
ki bu tür önergelerde önergenin hazırlanma şekli önergeyi verenin
takdirine bağlıdır. Hükûmetin istemine dair önergeye
baktığımız zaman İhale işlemlerinin yeniden
değerlendirilmesi amacıyla ifadesi
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
Niye yeniden değerlendiriliyor Sayın Başkan, gerekçe odur.
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
- Niye yeniden değerlendiriliyor, gerekçe odur, o yok.
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz
Müsaade eder misiniz
Lütfen
Herkes düşüncesini söyledi, müsaade
ederseniz ben de söyleyeyim. Müsaade eder misiniz
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Esasa ilişkin söyleyemezsiniz Başkanım. İç Tüzük 64te
yazıyor bakın, esasa ilişkin söyleyemezsiniz.
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Esasa ilişkin söyleyemezsiniz, 64e bakın.
BAŞKAN Şimdi,
değerli arkadaşlarım, şimdi, böyle bir
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım, Hükûmet
BAŞKAN - Sayın
Şandır, lütfen
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Efendim, Hükûmet
BAŞKAN Dinledim ben
sizi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım
BAŞKAN - Sayın
Şandır, ben sizi dinledim, düşüncelerinizi aldım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Ama bir arzım var. Bakın, 263ün 2nci maddesini
değiştirmeyi amaçlayan bir önerge veriliyor. Bu önerge mi Allah
aşkına! Lütfen
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz. Ben düşüncelerinizi aldım, ben kendi düşüncelerimi
söylüyorum.
Şimdi
KADİR URAL (Mersin) Bu
bir dilekçedir Sayın Başkanım, Dilekçe Komisyonuna gitmesi
lazım!
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz.
Değerli
arkadaşlarım, böyle bir konuyu ilk defa görüşüyor değiliz.
Baktığımız zaman
Şimdi elimde bir örnek var, müsaade
ederseniz okumak istiyorum.
Sayın Şandır,
istirahat buyurunuz lütfen.
3 Temmuz 2005 tarihli oturum.
Yani geçen dönem. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu,
görüşülmekte olan Belediyeler Kanunu nedeniyle bir tekriri müzakere yani
yeniden görüşme önergesi vermiş. Önergeyi okuyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Lütfen beni dinleyin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Efendim, müzakere yapmıyoruz ki yani.
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Belediyeler Kanunu Tasarısının ikinci bölümünde kabul edilen
önergeler nedeniyle bu bölümde (17-46ncı madde) yeniden düzenleme
ihtiyacı doğduğundan İç Tüzükün 89uncu maddesi
gereğince bu bölümün yeniden görüşülmesi için gereğini arz ederim.
ŞENOL BAL (İzmir)
Olabilir, bir kere hata yapılmış.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir
yanlışı örnek göstererek ikinci bir yanlış
yapılır mı! Dikkatinizden kaçmışsa biz ne
yapalım!
BAŞKAN İşte
içinde gerekçesi. İşte burada da gerekçesi içinde.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkan, onunla ilgili bir tartışma
açılmış mı?
BAŞKAN Değerli
arkadaşlarım, daha evvelki uygulamalara da
baktığımız zaman benim düşündüğüm ve
uygulamamız doğrultusunda uygulamalar olduğunu görmekteyiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Suimisal misal olmaz Başkanım.
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Şandır, bir dakika
MEHMET ŞANDIR (Mersin) -
Ama yani bu tavrınızda ısrar ederseniz doğru olmaz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ben doğru
yaptığımı zannediyorum.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, saygın Meclisin
Başkanısınız, tutumunuzu eleştiriye açmayın.
BAŞKAN Açılabilir
de.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) - Sayın Başkanım, maksat, murat, amaç
ayrı şeydir, gerekçe ayrı şeydir. Bunu yazın lütfen.
(AK PARTİ sıralarından Otur yerine! sesleri)
AHMET YENİ (Samsun)
Otur yerine!
BAŞKAN Sayın
Bakan, Sayın Durmuş, geçmiş örnekler verdim size, geçmiş
örnek okudum ben size.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) - Türkçede maksat, murat, amaç, gerekçede olmaz.
Yapmayın! Başkanlık makamını
tartışılır hâle getirmeyin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Bu önerge usulüne uygun değil Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlarım, benim tutumum İç Tüzüke uygundur.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Burada Danışma Kurulu raporu yok Sayın
Başkan. 89a göre Danışma Kurulunun raporu olması
lazım.
BAŞKAN - 89uncu
maddesine göre
KAMER GENÇ (Tunceli)
Bakın, 91de Danışma Kurulu karar vermediği zaman Genel
Kurula gelebiliyor ama 89da yok.
BAŞKAN - Hükûmetin
İç Tüzükün 89uncu maddesine göre bir görüşü var, o görüşü
okutuyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, burada Danışma Kurulu kararı olması
lazım. Danışma Kurulu kararı olmadan getiremezsiniz.
BAŞKAN Lütfen yerinize
oturun.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkanın görevi belli oldu, onun için gelmiş
Sayın Başkan.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
B) Başkanlık Önerileri
1.- Hükûmetin,
263 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesinin ihale işlemlerinin değerlendirilmesi amacıyla İç
Tüzükün 89uncu maddesine göre yeniden görüşülmesine ilişkin
talebinin, Danışma Kurulunda görüş birliğine
varılamadığından, Genel Kurulun onayına
sunulmasına ilişkin Başkanlık önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci
maddesinin, İçtüzüğün 89 uncu maddesi uyarınca, Genel Kurulda
yeniden görüşülmesine dair Hükümetin talebi Danışma Kurulunda
görüşülmüş, ancak görüş birliğine
varılamamıştır. Bu nedenle Hükümetin talebinin Genel
Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederim.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Gerekçe! Gerekçe!
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanının görüşü bilgilerinize sunulur.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Gerekçeyi okuyun.
BAŞKAN Gerekçe içinde
var arkadaşlar.
Şimdi de Hükûmetin bu
konudaki istemini okutup oylarınıza sunacağım. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler, MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
Lütfen
Lütfen
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Böyle olmaz Başkanım! Emrivaki yapıyorsunuz, emrivaki
yapamazsınız.
BAŞKAN Hayır
emrivaki yapmıyorum. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Böyle bir şey yok!
BAŞKAN - Lütfen
Sevgili
arkadaşlarım, uygulamada size örnek verdim, bir
yanlışlık yok benim tutumumda.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Gerekçesi olmayan önergeyi oylayamazsınız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Doğru değil. Sayın Başkanım, eğer kanun
tekliflerinde de tasarılarında da böyle önerge kabul eder misiniz?
BAŞKAN - Lütfen
Lütfen
28/5/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 nci maddesinin;
ihale işlemlerinin değerlendirilmesi amacıyla,
İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre yeniden görüşülmesini arz
ederim.
Vecdi
Gönül
Millî
Savunma Bakanı
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkanım, lütfen, 64e aykırı
davranıyorsunuz. Esasa ilişkin görüş belirtiyorsunuz. Siz esasa
ilişkin görüş belirtemezsiniz. Siz yönetmediğiniz için unutmuşsunuz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmetin
istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Böyle bir oylama olur mu? Başkanı demokrasiye uymaya davet ediyorum.
BAŞKAN - Bu istem,
sırası gelince yerine getirilecektir. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
16.27
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.46
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Oylama yapılmamıştı Başkan daha.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Şu anda İç Tüzükü çiğniyorsunuz.
BAŞKAN - 1inci
sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki
Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme
Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde
tasarıya yeni geçici madde eklenmesine ilişkin Tunceli Milletvekili
Sayın Kamer Genç ve arkadaşları tarafından iki önerge
verilmişti, bunlardan ilkinin oylamasında
kalınmıştı. Şimdi Komisyon ve Hükûmetin
katılmadığı gerekçesinin açıklandığı
önergeyi hatırlamak için
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir
dakikanızı rica ediyorum lütfen.
tekrar okutup
oylarınıza sunacağım.
Yoklama yapacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı yasa tasarısına aşağıdaki
geçici maddenin eklenmesini arz ederiz.
Kamer
Genç (Tunceli) ve arkadaşları
Geçici Madde 1- Bu kanunun 3.
maddesinde belirtilen taşınmazların yükleniciye tesliminden
itibaren 5 yıl içinde temizlenmediği takdirde idare sözleşmeyi
feshetmeye yetkilidir.
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Önergenin
oylamasından önce bir yoklama talebi var. Şimdi bu talebi yerine
getireceğim.
Arkadaşları tespit
ediyoruz: Sayın Şandır, Sayın Günal, Sayın
Çakmakoğlu, Sayın Korkmaz, Sayın İnan, Sayın
Ertuğrul, Sayın Özensoy, Sayın Orhan, Sayın Akkuş,
Sayın Asil, Sayın Serdaroğlu, Sayın Bulut, Sayın
Akçay, Sayın Yunusoğlu, Sayın Sipahi, Sayın Uslu,
Sayın Durmuş, Sayın Tankut, Sayın Varlı, Sayın
Nalcı.
Yoklama için üç
dakikalık süre veriyorum. Yoklama pusulası gönderecek
arkadaşlarımın salondan ayrılmamalarını rica
ediyorum. Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
Gülle burada mı? Burada.
Sayın Ergezen? Burada.
Değerli
arkadaşlarım, toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN Sayın Genç
ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bu önergeden sonra altı
önerge daha var geçici madde ihdasına dair. Onların işlemine
başlayacağız.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bozdağ.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, işleme başlamadan önce bir
itirazımız var. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN -
Arkadaşlar, bir dakikanızı rica ediyorum, lütfen
Duyamıyorum.
Buyurun.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, 4üncü maddenin görüşmesi
tamamlandı, geçici madde ihdasına ilişkin dün iki tane önerge verildi.
Meclis Başkanlığı da, okuyorum:
92nci Birleşiminde,
tasarının 4üncü maddesi kabul edilmişti. Şimdi
tasarıya yeni geçici madde eklenmesine ilişkin iki adet önerge
vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım. diyor
ve önergenin birini okutuyor işleme alıyor ve burada görüşmeleri
yapılıyor. Şu anda da oyladığımız önerge bu
önerge. Siz de, oturumu açarken İki adet önerge vardır. diye
başladınız ve dün işlemi yarım kalan önergeyi
oylattınız. Dolayısıyla, önergelerin görüşülmeye
başlamasından sonra, Meclisin bugüne kadar yaptığı
bütün uygulamalarda, yeni önerge verilmesi mümkün değildir Sayın
Başkanım. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) Bize söylüyor.
BAŞKAN Bana söylüyor
Sayın Mengü. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
AHMET DENİZ
BÖLÜKBAŞI (Ankara) Özel görüşme mi yapıyoruz!
BAŞKAN - Bir dakika
efendim.
Buyurun.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, onun için, iki önerge
dışında kalan önergeleri Başkanlık Divanı
işleme koyamaz efendim.
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) Anlamıyoruz ki.
AHMET DENİZ
BÖLÜKBAŞI (Ankara) Duymadık.
BAŞKAN Şimdi,
değerli arkadaşlarım
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Özür dileriz, artık aracılığınızı da
şüpheyle karşılamaya başladık. Bizzat kendisinden
duymak istiyoruz.
BAŞKAN - Ee, herkesi
kürsüye getirirsek bunun altından kalkamayız arkadaşlar.
Sayın Bozdağ özetle
diyor ki
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Bir dakika
Sayın Bozdağ diyor
ki: Geçen oturumda iki önerge olduğunu söylediniz, siz de bu oturumun
başında bunu teyit ettiniz. Şimdi, altı önerge daha var
diyorsunuz. Bu beş tane önergeyi işleme alamazsınız.
diyor şimdiye kadarki uygulamaya göre.
Benim kanaatime göre
şöyle bir farklılık var: Normal
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Bozdağ ne diyor Sayın Başkanım?
BAŞKAN - Müsaade eder
misiniz arkadaşlar.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Kapalı görüşme mi yapıyoruz Sayın
Başkan?
BAŞKAN - Şimdi,
sorun kaldı mı? Ben izah ettim.
Sayın Durmuş
bakanım, olmuyor.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, bizim önergelerle ilgili
konuşurken oylamayın derken biz duymuyorsak, siz ikiniz
aranızda hallederseniz, bizi halletmiş olmuyor musunuz? (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Efendim, bu
Parlamentonun
Rica ediyorum
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Ben de rica ediyorum.
BAŞKAN Siz çok
tecrübeli bir arkadaşımızsınız. Şimdiye kadar
Genel Kuruldaki bu kabil talepler böyle görüşülür, böyle konuşulur.
Grup başkan vekili arkadaşlarımın hepsi diğer- Grup
Başkan Vekili arkadaşımızın söylediğini duyuyor.
Rica ediyorum
Çok rica ediyorum
Şimdi, burada maddelerle
ilgili bir önerge olsa, gelen önergeler, bildiğiniz gibi yediyle tahditli
olarak önce okutuluyor, tümü okutuluyor, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alınıyor. Şimdi, burada
böyle bir durum söz konusu değil. O nedenle tek tek işleme almak,
görüşmek, kabul etmek yahut reddetmek durumundayız. O nedenle
uygulamamızda bir yanlışlık yoktur.
Şimdi ikinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı yasa tasarısına aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini arz ederiz.
|
Kamer Genç |
Tayfun İçli |
Orhan Ziya Diren |
|
Tunceli |
Eskişehir |
Tokat |
|
Recai Birgün |
Gürol Ergin |
|
|
İzmir |
Muğla |
|
Geçici madde 1- Bu kanunun 3.
maddesi uyarınca 44 yıllığına kendisine
bırakılan arazileri sürenin sonunda arazileri kullanmaya
elverişli ve içinde taşınmaz için tehlike teşkil edebilecek
hiçbir yapı bırakmadan koşulsuz ve bedelsiz olarak teslim etmek
zorundadır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Genç, konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz.
Süreniz beş
dakikadır.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim önergem, hani
araziyi veriyorlar ya kırk dört yıllığına bir
yabancı veya yerli şirkete, diyoruz ki hiç olmazsa bu kırk dört
yıl içinde bu araziyi veriyoruz bunlara, kırk dört yıl içinde
öyle tabii işlemler yapacak ki artık Türkiye
sınırını kapatacak, büyük tesisler yapacak. Orada ne
yaptığı belli değil. Diyecek ya Ben burada mayın temizliyorum. Hiç
olmazsa kırk dört yıllığına
Aslında hayalî bir
şey düşünüyoruz, kırk dört yıl sonra teslim edilir mi,
edilmez mi? Kırk dört yıl sonra da teslim ettiği zaman araziyi
aldığı gibi, yani tarıma elverişli bir şekilde,
üzerinde arazinin kullanılmasını engelleyecek hiçbir tesis
bırakmadan devlete teslim etmek zorundadır, hiçbir bedel de talep
etmeden. Yani bir nevi bir şey teslim ediyorsunuz birisine ve bu teslimin
süresinin sonunda da Efendim, ben şunu yaptım bedel talep
edeceğim, şunu yaptım talep edeceğim. dememesi lazım,
yani bunun enine boyuna düşünülmesi lazım. Böyle bir geçici madde
eklenmesi için verdim. Ama tabii, kanun hakikaten çok rahatsız edici bir
kanun.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, Türkiye'nin birçok bölgesinde mayın vardır; benim
Tuncelide var, Bingölde var, Elâzığda var, yani silahlı
eylemlerin olduğu her yerde mayın var. Şimdi, Türkiye
Cumhuriyeti devletine düşen: Evvela bir mayın temizleme şirketi
kurmak zorunda. Yani şimdi burayı veriyorsunuz da, farz edelim
İsrail şirketi
Deniliyor da verilir mi verilmez mi bilmiyorum.
Şimdi ne yapacağız, yani yarın her ildeki silahlı
eylemler bittiği zaman Gelin, şunu bir yabancı bir ülke
Bilmem
Tuncelideki, bilmem Ağrıdaki, bilmem Vandaki mayını
temizleyelim. mi diyelim? Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük bir devlet.
Evvela, yani şimdi bu işi bence Silahlı Kuvvetlere vermek
lazım veya Silahlı Kuvvetlere yan bir kuruluş kurmak lazım.
Bu mayın temizleme işi Türkiye'nin ciddi bir meselesi. Bunu hiç
olmazsa
Yani burada Tayyip Bey diyor
ki: Bunların beyinleri mayınlı. Böyle bir şey yok.
Türkiye Cumhuriyeti devleti bir devletse bu devletin evvela kendi görevini
bilmesi lazım. Eğer iktidar etme gücünü bulmuyorsanız siz,
birileri, iktidardakiler kendilerinde, bırakın şu iktidarı,
bu iktidarı devam ettirecek insanlar var. O bakımdan, burada bence
çok önemli bir karar vermek zorundayız. Hiçbir surette
Yani
sınırdaki mayın dışında Türkiye'nin her yerinde
mayın var, bunu her yerde temizleyecek yeterli, aslında, teknoloji
gelişmiş Türkiyede. Geçen gün ARGEde çalışan bir
vatandaş Biz mayın temizleme makinesini yapıyoruz. diyor.
Şimdi, bir tane emekli albay İşte, bana şu kadar asker
verin ben temizleyeyim. diyor, Tayyip Bey küplere biniyor. Yani başbakan
makamında oturan bir kişi, bir vatandaş böyle dedi diye bu kadar
da konuşmaz. Yani bence Tayyip Beyin ciddi bir dinlenmeye ihtiyacı
var. Her şeye kızıyor, ondan sonra, köpürüyor. Ya, şimdi,
arkadaşlar, belli bir makamda olan insanların çok sabırlı
olması lazım, çok dayanıklı olması lazım, çok
hoşgörülü olması lazım. Böyle bir şey olur mu yani?
Efendim, onu geliyor, suçluyor; bunu geliyor
Hele grupta bu kanuna
karşı çıktığımız için bize söylenmeyen laf
kalmadı. E, şimdi biz söylediğimiz zaman, siz niye o zaman
kızıyorsunuz? Bizim beyinlerimiz öyle mayınlı falan değil.
Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin menfaatini düşünüyoruz. O
bakımdan, bu kanunun öncelikle bu yönüyle yönlendirilmesi lazım ve
her hâlükârda Türkiye Cumhuriyeti devletinde mayın temizlemek için bir
birim oluşturulmalıdır. Bunun için gerekli olan ödenek -ne
kadarsa- verilmelidir ve buna Türkiye'nin neresinde başlanacaksa
başlamak lazımdır. Yoksa böyle bir kanun çıkararak bunu
halledemeyiz.
Bizim
anladığımız kadarıyla, Tayyip Bey bu kadar hiddetli
olduğuna göre, bu, perde arkasında bir yabancı şirketle
anlaşmıştır. İşte, İsrail de olabilir, hatta
o one minute midir, nedir, o olaydan sonra bu işlerin organize
edildiği meselesi ortaya çıkıyor. Dolayısıyla,
bunları birileri, yöneticiler, birtakım insanlara söz verebilir ama
sizler parlamentersiniz, benliğinize sahip insanlarsınız,
kişisel iradeniz var. Dolayısıyla ülkenin menfaatini
düşünmek zorundasınız. Bugün Tayyip gider, başkası
gelir; Ahmet gider, Mehmet gelir; onlar önemli değil ki. Yani, biraz
vicdanlarımızın sesini dinleyerek bazı meseleleri halletmemiz
lazım. O bakımdan, yani birileri böyle istiyor diye bu kanunu böyle
çıkarmamamız lazım.
Şimdi, Sayın
Başkanın biraz önceki uygulaması da hatalı. Bakın,
sayın milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Genç, bitirin lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla)
Şimdi, bakın, dün 89uncu maddeye ilişkin olarak öneriyi AKP
Grubu getirdi. Biz karşı çıktık, dedik ki: Kardeşim,
bu tekriri müzakereyi isteme, İç Tüzüke göre ya komisyondadır ya Hükûmettedir.
AKP Grubu olarak sen ne hakla bunu burada talep ediyorsun? Neyse, ondan
döndüler, bugün Meclis Başkanı getiriyor.
Şimdi, arkadaşlar,
89uncu maddeye göre tekriri müzakere kararı alınabilmesi için
Danışma Kurulu kararı şart. Bazı hâllerde
Danışma Kurulu
Mesela, İç Tüzükün 91inci maddesinin birinci
fıkrasında -temel kanunlarda- bir kanunun temel kanun olabilmesi için
Danışma Kurulu kararı alınması lazım. diyor ama
son fıkrasında da Eğer Danışma Kurulu bu konuda karar
vermezse Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda karar verir. diyor.
Bakın, burada açık, istisnayı getiriyor ama Sayın
Başkan, 89uncu maddede böyle bir istisna yok. Yani, tekriri müzakere çok
ciddi bir meseledir, bence uygulamanız yanlıştır; her
hâlükârda Danışma Kurulunda karar alınmadıkça tekriri
müzakereyi getirip Parlamentoda oylayamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Yani,
bir şey yapılıyorsa doğru yapılması lazım.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Peki.
Hükûmetin ve Komisyonun
katılmadığı, gerekçesini Sayın Gençin izah
ettiği önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım. Önergeyi kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve
talep ederiz.
|
Mehmet Günal |
H. Hamit Homriş |
Nevzat Korkmaz |
|
Antalya |
Bursa |
Isparta |
|
M. Akif Paksoy |
Şenol Bal |
Yılmaz Tankut |
|
Kahramanmaraş |
İzmir |
Adana |
|
Mustafa Enöz |
Abdülkadir Akcan |
|
|
Manisa |
Afyonkarahisar |
|
Geçici Madde: İhale
sonucu mayın temizleme işini üstlenen firma 5 yıllık süre
içerisinde mayınları temizleyemediği takdirde, zaman
aşımında mücbir sebepler olup olmadığına Bakanlar
kurulu karar verir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Günal konuşacak efendim.
BAŞKAN Sayın
Günal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, gerçekten, bu tavır karşısında ben
fazla söyleyecek söz bulamıyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) Söyleme o zaman!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Söz
söyleme konusunda mahir olduğumu siz de biliyorsunuz, onun için
şaşırdınız ama maalesef ben bile
şaşırıyorum bu tavırdan dolayı. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar, dinleyin..
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Başta, değerli arkadaşlarım, sizlerin de bu konuda hassas
olduğunuzu biliyorum, ki Sayın Başbakanın sizi defalarca
uyardığını da biliyorum, ki o uyarının üzerine
bugün Sayın Başkanımızın bizi
şereflendirdiğini de görüyorum, hissediyorum; kendisine teşekkür
ediyorum, hoş geldiniz diyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kime söylüyorsunuz Mehmet Bey?
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Sayın Başkanımıza.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ama duymuyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bu
işin önemini gerçekten hep beraber gösteriyorsunuz ama Türkiye Cumhuriyeti
devleti bir hukuk devletidir; kurumları, kuralları vardır;
yasaması, yürütmesi, yargısı vardır. Sadece bir iktidar
tahakkümü altında, çoğunluğun azınlığa tahakkümü
diye bir şey olamaz. Bize mektepte öğretilen kuvvetler
ayrılığı diye bir şey vardır. Bugün maalesef
zaten yürütme, yasamayla iç içe girmiş durumda ve yargıyı da işimize
gelmediği zaman maalesef tahakküm altına alma girişimlerimiz
devam ediyor.
Arkadaşlarımız
soruyor: Neden böyle gerilimli oturumlar yaşanıyor? Neden?
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Çarptırmalardan!
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Kimin çarptırmasından?
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Sizin!
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Sayın Başbakanın dünkü konuşmasından ben size
satır başları okuyayım o zaman, kim nereyi
çarptırıyormuş beraber karar verelim. Bakın, birer tane
cümle okuyayım, size söyleyeyim: Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak
tehlikelidir. Yorumunu size bırakıyorum.
MUSTAFA CUMUR (Trabzon) Tam
sizi tarif ediyor!
MEHMET GÜNAL (Devamla) -
Kamu İhale Kanunu nedir bilmiyor. Bizim iktidarımız her
ihalesini şeffaf yaptı. Sayın Başbakan, bu kanun
tasarısı Kamu İhale Kanununun dışına çıkmak
için getirildi. (MHP sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Haberi yok!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
O kadar biliyor!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bu
sınırsız muhalefeti alkışlıyorum. demiş.
Bu sınırsız hayal gücünü, memleketin hayrına değil de
komplo teorilerine
Bizim hayalimiz büyük Türkiye hayalidir,
topraklarımızın başkasına verilmesi değildir.
Sizin hayallerinizi biliyoruz, kuş gribinden sonra suni yumurtaları
çıkaracak bizim hayalimiz yok maalesef! (MHP sıralarından
alkışlar) Şimdi, diyor ki Sayın Başbakan:
Tasarıya bir seçenek daha koyuyoruz, Millî Savunma
Bakanlığının da yaptırması imkânını
getiriyoruz. Neden o seçeneğe sadece koymuyorsunuz o zaman? Baştan
beri söylüyoruz. Önerge verdik, Gelin, bunu sadece mayın temizleme
ihalesi yapalım. dedik. Sayın Başbakan diyor ki: Meselenin
üzüm yemek olmadığı açık, bunların derdi
bağcıyla. Evet, derdimiz bağcıyla. Eğer
bağcı üzümün sahibine ihanet edip o üzümü başkasına
peşkeş çekiyorsa bağcıyla da derdimiz olur! (MHP
sıralarından alkışlar)
Diyor ki Sayın
Genelkurmay Başkanlığıyla ilgili olarak: Söz konusu
bölgede mayın temizleme faaliyetleri yürütülüyordu, bizimle hemfikir
oldular. Nasıl hemfikir oldular? Sayın Genelkurmay
Başkanıyla görüştükleri zaman ne denmiş, merak ediyorum.
Sonraki konuşmamda, eğer bu arada cevap gelmezse, ben size o zamanki
Genelkurmay İkinci Başkanının, şimdiki Genelkurmay
Başkanının ne söylediğini söyleyeceğim birazdan.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Şimdi söyle.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Mayınları temizleyemem mi demiş, yoksa
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Söyle, söyle, şimdi söyle.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ben
sizden bekleyeceğim, şimdi size de söz düşecek.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Hayır, söyle.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Şimdi, mayın meselesi üzerinden
BAŞKAN Lütfen, laf
atmayın arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Şimdi, diyor ki Sayın Başbakan: CHP ve MHPnin
ALİ KOYUNCU (Bursa)
Para vermediniz. Niye para vermediniz?
BAŞKAN Lütfen
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Sizin dikkatinize sunuyorum, bakın vicdanlarınıza sunuyorum:
CHP ve MHPnin monşer eskilerinin İsrail karşısında
haklı duruşumuzdan nasıl rahatsızlık
duyduklarını bu millet açıkça gördü. diyor.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Aynen öyle oldu.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Hadi
bir tane daha duruş göster, buna da one minute de -ben kaç defa
söyledim- görelim bakalım o haklı duruş nasıl devam ediyor.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Gene göreceksin.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Hem
one minuteun bedelini ödeyeceksiniz hem de konuşmada gelip diyeceksiniz
ki: İsrail karşısındaki haklı duruşumuz
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Gene göreceksin.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Nasıl duruyorsunuz? Kime karşı duruyorsunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Devredilmedik ne kaldı? Nasıl göreceğiz?
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, ve en son Sayın Başbakan diyor
ki: Mayın meselesi üzerinden şahsıma, partime ve de Hükûmetime
yönelik bir kampanya başlatıldığını herkes görmek
zorundadır ancak tarih bu kampanyaya alet olanları, su
taşıyanları unutmayacak. Medyaya da tehdit var,
arkasını okumuyorum tam, bunları da yazıyorlar, haklı
getiriyorlar. Sayın Başbakan sizleri tehdit edebilir, kapalı
toplantılarda baskı altına alabilir, medyayı tehdit
edebilir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sen kendi grubunu söylüyorsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Onların birtakım ekonomik işleri vardır. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunu hiçbir şekilde tehdit edemez. Otur oturduğun yerde.
demiş. Biz oturmuyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)
Eski bir komutana da
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bitirin
Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biz o tehditlere
aldırmıyoruz. Biz ettiğimiz yemine sadık kalarak, bu
teslimiyetçi anlayışa dur demek üzere bildiklerimizi söylemeye
devam edeceğiz çünkü biz başka yerlerden talimat almıyoruz.
İsraili nereden çıkarıyorsunuz? diyor. Ne işi var
İsrail Büyükelçisinin tam da bunun tartışıldığı
dönemde Urfada
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Buraya sor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) -
ve
bugün de Mecliste.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bu tarafa sor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Bundan da mı şüphelenmiyorsunuz? Meclis bahçesinde bir İsrail
Büyükelçisi!
BAŞKAN Lütfen
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, biz teslimiyetçi değil
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bu tarafa sor.
BAŞKAN Sayın
Elitaş, lütfen.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Biz
teslimiyetçi değil, milliyetçiyiz. Biz Sorosun çocukları değil,
Torosun çocuklarıyız.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Günal.
Hükûmetin ve Komisyonun
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve
talep ederiz.
|
H. Hamit Homriş |
Şenol Bal |
Nevzat Korkmaz |
|
Bursa |
İzmir |
Isparta |
|
M. Akif Paksoy |
Mustafa Enöz |
Mehmet Günal |
|
Kahramanmaraş |
Manisa |
Antalya |
|
Abdülkadir Akcan |
Yılmaz Tankut |
Ali Uzunırmak |
|
Afyonkarahisar |
Adana |
Aydın |
ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) Sayın Başkanım
Geçici Madde:
Bu kanunun 4. maddesi
gereği
BAŞKAN Sayın
Mengü duyamıyorum. Şuraya gelebilir misiniz?
Maliye
Bakanlığınca 4734 sayılı kanun hükümlerine tabi
olunmaksızın
ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) Sayın Hatip, İsrail Büyükelçisinin tam bu mayın
tasarısı görüşülürken buraya geldiğini söyledi.
BAŞKAN Nereye?
ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) Meclise.
BAŞKAN Hayır, yok
canım.
danışmanlık hizmeti
alınmasına karar verilmesi durumunda şartname
hazırlanmasında Kamu İhale Kurumunun görüşü
alınır.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkan, hangisini dinleyeceğiz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkanım
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Başkanım, affedersiniz
Bir saniye
Önergeyle ilgili hiçbir şey
duyamadık.
KADİR URAL (Mersin)
Bir daha okur musun?
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkanım, bir şey anlamadık.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
O okumayla bir şey anlaşılmıyor. Lütfen daha yavaş
okusun.
BAŞKAN Önergeyi bir
daha okutayım, bir dakika...
Önergeyi tekrar okutuyorum
arkadaşlar:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve
talep ederiz.
|
H. Hamit Homriş |
Şenol Bal |
Nevzat Korkmaz |
|
Bursa |
İzmir |
Isparta |
|
M. Akif Paksoy |
Mustafa Enöz |
Mehmet Günal |
|
Kahramanmaraş |
Manisa |
Antalya |
|
Abdülkadir Akcan |
Yılmaz Tankut |
Ali Uzunırmak |
|
Afyonkarahisar |
Adana |
Aydın |
Geçici Madde:
Bu kanunun 4. maddesi
gereği Maliye Bakanlığınca 4734 sayılı kanun
hükümlerine tabi olunmaksızın danışmanlık hizmeti
alınmasına karar verilmesi durumunda şartname hazırlanmasında
Kamu İhale Kurumunun görüşü alınır.
BAŞKAN Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi mi
okutayım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Şenol Bal konuşacak.
BAŞKAN Sayın bal,
buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
sesimize kulak vermenizi, bizi dinlemenizin çok önemli olduğunu buradan
ifade etmek istiyorum. Bizi neden dinlemelisiniz? Bizi,
bastırılmış, örtülmüş ve karartılmış
vicdanlarınızın sesini duymak için dinlemelisiniz! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
NECAT BİRİNCİ
(İstanbul) Sayın Başkan, geri alsın lütfen.
BAŞKAN Sayın Bal
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın Bal, bir dakika
ŞENOL BAL (Devamla)
Sayın milletvekilleri
(AK PARTİ sıralarından Otur
yerine! sesleri)
BAŞKAN Lütfen
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Lütfen arkadaşlar
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
NECAT BİRİNCİ
(İstanbul) Geri alın lütfen! (AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Müsaade eder
misiniz
ŞENOL BAL (Devamla)
Sayın milletvekilleri
NECAT BİRİNCİ
(İstanbul) Oturun yerinize lütfen!
(AK PARTİ
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, MHP
sıralarından gürültüler)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Ayıp oluyor!
BAŞKAN Lütfen
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) -
Sayın Başkanım, sözünü geri alsın!
(AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Ama müsaade
eder misiniz
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, ayıp oluyor!
BAŞKAN - Bir dakika
ŞENOL BAL (Devamla)
Size oy verenlerin sesini duymak için
(AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
FATMA ŞAHİN
(Gaziantep) Kes sesini!
BAŞKAN Sayın
Bal...
ŞENOL BAL (Devamla)
fikirlerini ve düşüncelerini duymak için
BAŞKAN Sayın
Bal...
ŞENOL BAL (Devamla)
bizi dinlemelisiniz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma saati:
17.13
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 17.32
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım, yerimden bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN Bir
dakikanızı rica edeyim.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 98inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Hükûmet ve Komisyon yerinde.
İzmir Milletvekili
Sayın Şenol Bal ve arkadaşlarının önergesi üzerinde
konuşma yapıyorduk. Sayın Balı konuşmasını
tamamlamak üzere kürsüye davet etmeden önce, Sayın Şandır
yerinden bir beyanda bulunmak istiyor.
Buyurun Sayın
Şandır.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Sayın Başkan, öncelikle Şenol Balı bir özür dilemeye davet
eder misiniz lütfen.
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz...
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
O, vicdanları kararmış olanları kastetmişti.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım
Ses gelmiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Kürsüye buyurun
Sayın Şandır.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, MHP Grubunun
konuşmacılarının konuşmalarında hakaret
kastı olmadığına ve
bir bayan milletvekilinin üzerine yürünmesini kınadığına
ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
tabii ki tansiyonu yüksek bir görüşme yapıyoruz. Biz bu kanuna
muhalefet edeceğimizi her defasında ifade ediyoruz ve muhalefet
etmenin imkânlarını kullanıyoruz. Şuna inanmanızı
istiyoruz, şunu bilmenizi istiyoruz: Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak hiçbir milletvekilimin Genel Kurula veya burada bulunan hiç kimseye
hakaret kastı yoktur. Bunu lütfen kabul ediniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET DENİZ
BÖLÜKBAŞI (Ankara) Bırak, nasıl anlarlarsa anlasınlar!
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Kastı aşan beyanlar olabilir, bunu geriye almak mümkün ama bir
bayan konuşmacının üzerine grubunuzun yürümüş
olmasını da kınıyorum doğrusu! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Böyle bir şey olmaz! Yani bu Meclisin
çalışmasından hepimiz sorumluyuz.
MEHMET TUNÇAK (Bursa)
Yürümedik Sayın Başkanım, yürüme yok ama.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın milletvekilleri, tekrar ifade ediyorum: Milliyetçi Hareket
Partisinin hiç kimseye hakaret kastı yoktur, bunu ciddiye alın, bunu
önemseyin ama kastı aşan bazı şeyler olursa buna
karşı da bu tür tepkileri, karşı tepkilerin de
geleceğini varsayarak ortaya koyun.
Sayın milletvekilimizin
söylediği hadise, bu konuda AKP Grubu milletvekillerinin bu
ısrarını baskı altına alınmış bir
vicdan yansıması olarak görüyor ve size bunu ifade ediyor. Bunun
neresinde hakaret var? Lütfen, lütfen söyleyiniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Şandır
Bir dakika arkadaşlar
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkanım, Genel Kurul
çalışma düzenini temin etmek sizin göreviniz. Sayın
milletvekilimizin sözünün kesilmesine ve bu türde bir muameleye muhatap
olmasını üzüntülerimle karşılıyorum, bunun
engellenmesini de talep ediyorum.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
AHMET YENİ (Samsun)
Hakaret ne oldu?
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Hakaret yok ki.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bozdağ, buyurun.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, müsaade ederseniz birkaç cümle
söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Neye göre söz verdiniz Sayın Başkan? Neye göre söz istedi?
BAŞKAN Müsaade
ederseniz onu ben takdir edeyim.
Sayın Şandıra niye verdiysem, onu da o nedenle veriyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Gerekçesini belirtecek, o yüzden. Öğrenmek istiyorum.
8.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, Meclis çalışmalarında
milletvekillerinin belirli bir üslup ve usulle konuşmaları
gerektiğine ilişkin açıklaması
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, tabii
önemli bir konuyu müzakere ediyoruz. Önemli bir konuyu müzakere ediyoruz.
Burada dört haftadır tartışıyoruz. Katılanlar kendi lehine
olan görüşleri ifade ediyorlar, katılmayanlar ona göre
görüşlerini ifade ediyorlar, bizi dinleyen milletimiz ve kamuoyu da burada
kendi adına bir değerlendirme yapıyor kim doğru kim
eğri, buna göre bir değerlendirme yapacaktır; bu bir. (MHP ve
CHP sıralarından gürültüler)
Biz, Meclis
çalışmalarını birbirimize karşı iyi niyetle,
belirli bir üslup ve usulle sürdürdüğümüz takdirde burada olumlu ve
verimli sonuçlar alma imkânımız olabilir. Ama eğer biz burada
eleştiri sınırlarını aşan birtakım
üslupları buraya getirip koyduğumuzda insanların da bir
sabrı vardır, bir noktaya kadardır.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Aynı şeyi sen söylüyorsun Başkan!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Eğer siz o sabrı
taşırdığınızda burada bir sağlıklı
bir çalışma ortamını bulamayız. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın milletvekillerine edepsiz diyorsun!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Ben bütün milletvekili
arkadaşlarımıza, bütün milletvekili arkadaşlarıma
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sabrı taşıran sizsiniz. Sabrı taşıran sizsiniz.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla)
bütün, bütün milletvekili arkadaşlarıma ben şunu
söylüyorum
(MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Oturur musunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Milletvekillerini tehdit ediyor
BAŞKAN Lütfen oturun.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Biz her türlü eleştiriyi yapalım. Her türlü
eleştiriyi yapalım
(MHP sıralarından gürültüler)
KADİR URAL (Mersin)
Bekir Bozdağ, AKP Grubunda konuşmuyorsun, Genel Kurulda
konuşuyorsun.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) -
her türlü konuşmayı yapalım ama birbirimizi
saygıyla dinleyelim, eleştirilerimizi de saygıyla yapalım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Söylediklerine sen uy
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Bu Meclis buna fazlasıyla layıktır diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan
BAŞKAN - Lütfen
arkadaşlar
Sayın Akcan
Sayın Akcan
Rica ediyorum.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, aleni tehdit ediyor
varlığınızda, buna nasıl müsaade ediyorsunuz? (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Kimse kimseyi
tehdit edemez burada, hiç kimse hiç kimseyi edemez. (MHP sıralarından
Tutanaklara bakın. sesleri) Bakarım
Bakarım
Sayın
Akcan, bakarım. Lütfen
Lütfen
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, ben sakinim, cevap
vereyim tehdide.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN Sayın Bal,
sizi konuşmanızı tamamlamak için kürsüye davet ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
Ancak, Sayın Bal,
konuşmanızda şöyle demişsiniz: Sesimize kulak vermenizi,
bizi dinlemenizin çok önemli olduğunu burada ifade etmek istiyorum.
(Gürültüler) Sevgili arkadaşlarım, müsaade edin, lütfen.
Bizi neden dinlemelisiniz?
Bizi, bastırılmış, örtülmüş ve
karartılmış vicdanlarınızın sesini duymak için
dinlemelisiniz. (MHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu söz,
Sayın Bal
(Gürültüler)
Lütfen sevgili
arkadaşlarım, lütfen
.bu söz İç Tüzükümüzün
Konuşma üslûbu başlığını taşıyan
67nci maddedeki temiz bir dille konuşma, yaralayıcı ve kaba
beyanda bulunmama temel ilkesine aykırı düşüyor. O nedenle
sizden
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) Hayır Başkanım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Lütfen Başkanım
BAŞKAN Ya, bir dakika
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Başkanım
BAŞKAN Behiç Bey, bir
dakika rica ediyorum. Ben Sayın Balla konuşuyorum, bir dakika
efendim.
O nedenle, ben,
kastınızı aşan bir ifadede bulunduğunuza
inanıyorum, bunu düzeltmenizi sizden rica ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Ahlaksız, edepsiz lafını peki niye düzelttirmediniz Sayın
Başkanım?
BAŞKAN Bir dakika
arkadaşlar, bakacağım
Ona bakacağımı söyledim.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Ağzından ballar dökülsün, konuş!
AKİF AKKUŞ (Mersin)
Karartılmış görüyor, ne var bunda?
BAŞKAN Sayın Bal,
buyurunuz.
ŞENOL BAL (İzmir)
Sayın Başkan, biraz önce İç Tüzüke göre ifade ettiğiniz
bir kabalık yok. benim -sayın milletvekili arkadaşlarıma da
ifade etmek istiyorum- Genel Kurula kesinlikle hakaret etme gibi bir niyetim
yoktur, kesinlikle. Ama, söylediğim sözün de arkasında olduğumu
buradan ifade etmek istiyorum. (MHP sıralarından Bravo sesleri ve
alkışlar, AK PARTİ sıralarında gürültüler)
Sebebini söylemek istiyorum.
AHMET YENİ (Samsun)
Sayın Başkan
ŞENOL BAL (Devamla)
Sebebini söylemek istiyorum sayın milletvekilleri.
BAŞKAN Sayın Bal
ŞENOL BAL (Devamla)
Bakın, burada Baskılanmış, örtülmüş veya
karartılmış vicdanlarınızın sesini duymanız
derken
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Yok öyle bir şey.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, bu üslup doğru mu?
ŞENOL BAL (Devamla)
Dur, lütfen
Dinler misiniz.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Kimin vicdanı karartılmış?
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
ŞENOL BAL (Devamla)
eğer gerçekten bu şekilde olan arkadaşımız varsa
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir
dakikanızı rica edeyim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, böyle bir şey olur mu?
ŞENOL BAL (Devamla)
...vicdanının sesine kulak versin demek istedim. Bunda ne var, ne
kabalık var? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri
BAŞKAN Tam öyle
demediniz Sayın Bal.
ŞENOL BAL (Devamla)
Ben sadece tekrar ediyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika
arkadaşlar, lütfen
ŞENOL BAL (Devamla)
Genel Kurula kesinlikle hakaret kastım yoktur, çok samimi
duygularımı sayın milletvekillerine ifade etmek istedim. Onun
için de konuşmama devam etmek istiyorum kaldığımız
yerden. Lütfen
BAŞKAN Buyurun,
buyurun.
ŞENOL BAL (Devamla)
Evet sayın milletvekilleri, Sayın Başbakanın Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bu tasarının çıkmasının uzaması
dolayısıyla kullandığı ifadeler kontrolünü
kaybetmiş bir ruh hâlini işaret ediyor. (MHP sıralarından
Aynen öyle sesleri, AK PARTİ sıralarında Hayda! sesleri)
Başbakan muhalefetin zihinlerinin mayınlardan temizlenmesi
gerektiğinden bahsediyor.
Sayın milletvekilleri,
zihinlerimizde olduğu iddia edilen mayınlar, emin olun çok
zararsız mayınlar. Olsa olsa bu devleti, bu milleti, bu memleketi
koruma hassasiyeti ve refleksi üzerine oluşmuş mayınlardır
(MHP sıralarından alkışlar) ve emin olun milletimizin büyük
çoğunluğunda bu koruma mayınları mevcuttur ama biz
Sayın Başbakan ve şürekâsının kafasının
içindeki mayınlardan ziyadesiyle endişeliyiz.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop)
Şürekâ ne demek?
ŞENOL BAL (Devamla) - Bu
ülkenin etrafındaki insanlar manasında
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlarım, lütfen dinleyin. Bir
dakika
Lütfen
ŞENOL BAL (Devamla) Bu
ülkenin, bu milletin, bu devletin tahribatına neden olmasından
endişeliyiz sayın milletvekilleri. Zira, bu zihniyetin temel
imgelerini çok iyi biliyoruz, örneklerini de çok gördük.
Geçen hafta mayın
konusuyla ilgili Sayın Başbakan, bağlantılı olarak
kullandığı ifadede bakın neler diyor: Geçmişte
faşizan uygulamalar oldu. Farklı etnik kimlikte olanlar ülkelerden
kaçırıldı. İyi mi oldu? diyor. Bu tarih bilmezliğin,
bu sığ düşüncenin, bu istekleri olmadığında
celallenmenin, bu bir şuuraltının veya
hazırlanmış metin olmadığında, metin
dışına çıktığında yapmış olduğu
sayısız gaflardan biri midir diye sormak istiyorum.
Evet, sayın
milletvekilleri, şuuraltı gerçekten çok önemli. Bir Başbakan
tarafından mensubu olduğu milletin geçmişini her fırsatta
aşağılama alışkanlığının, her
ortamda özür dilemeye yönelik zayıflığın psikolojik
nedenleri üzerinde durmak gerekir. Geçmişle yüzleşmeyi çok seviyor
Sayın Başbakan. Çok ileriye gitmeye gerek yok, lütfen ilk önce kendi
siyasi hayatı ile yüzleşmeyi öneriyorum. (MHP sıralarından
alkışlar) Bu bir zihniyetin devamıdır değerli milletvekilleri.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Siz
kendi iktidarınızla yüzleşin!
ŞENOL BAL (Devamla) -
Tarihimizi lanetleyen, Lozanı sorgulayan, Kurtuluş Savaşı
verilmesinden rahatsızlık duyan bu zihniyetin günümüzdeki
uzantılarından elbette endişeliyiz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen dinleyin
arkadaşlar.
ŞENOL BAL (Devamla)
- Yine tekrar ediyorum sayın
milletvekilleri: Böyle olduğu için,
zihniyetin, kafasının içindeki mayınların sınırdaki
mayınlardan çok daha büyük tehlike arz ettiğini bildiğimiz için
endişeliyiz. (MHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop)
Biz de biliyoruz sizin içinizdekileri.
ŞENOL BAL (Devamla) -
Evet, Sayın Başbakan kapalı grup toplantıları
yaptı size
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Sizin endişeli olmanız bizim de
endişeli olmamız anlamına gelmez.
ŞENOL BAL (Devamla)
Aynı zamanda, bir grup toplantısında
BAŞKAN Sayın Bal,
bir dakika ek süre veriyorum.
Umarım, önergeyle ilgili
bir dakika içinde de bir şeyler söylersiniz!
ŞENOL BAL (Devamla)
Sayın Başbakan diyor ki: Bunun ihale neresinde yazıyor?
Sayın Başbakan, başlığı ihale, ihaleyle ilgili.
Bunun neresinde kırk dört, kırk dokuz yıl var? Milleti mi şaşırtıyorsunuz
Sayın Başbakan? 3üncü maddesi
Nerede İsrail yazıyor? diyor Sayın
Başbakan. Bir de onu yazsaydı Sayın Başbakan, çok memnun
olurduk!
Bakın, ne diyor
Sayın Başbakan: Burada İzak mı çalışacak? Hasan,
Mehmet, Ahmet çalışacak. Doğru Sayın Başbakan. Birileri patron olacak, Hasan, Mehmet,
Ayşe, Fatma ırgat olacak. Onu mu isteyelim? (MHP
sıralarından alkışlar)
Yine, diyor ki: Paranın
dini, milleti, ırkı olmaz. Sayın Başbakan tüccar,
tüccarlıktan geliyor. Başbakanın tüccarlık
anlayışına acaba vatan toprakları ve
sınırları dâhil mi?
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Onu hiç kimse sorgulayamaz!
ŞENOL BAL (Devamla) -
Bizim bildiğimiz ve kültürel genlerimize işlemiş vatan
topraklarının bir santimetrekaresinin bile fiyatı yoktur
sayın milletvekilleri. (MHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay)
Yazıklar olsun size!
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Bir
şiir okumadığınız kaldı. Bir de şiir
okusaydınız!
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bal.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve
talep ederiz.
|
Mehmet Günal |
Mehmet Şandır |
H. Hamit Homriş |
|
Antalya |
Mersin |
Bursa |
|
Şenol Bal |
Nevzat Korkmaz |
M. Akif Paksoy |
|
İzmir |
Isparta |
Kahramanmaraş |
|
Yılmaz Tankut |
Mustafa Enöz |
Abdülkadir Akcan |
|
Adana |
Manisa |
Afyonkarahisar |
|
Cemaleddin Uslu |
|
|
|
Edirne |
|
|
Geçici Madde: 1
Mayın temizleme bedeli
karşılığı firmaya tahsis edilecek
taşınmazların tarımsal faaliyetlerde
kullandırılmasına karar verilmesi durumunda,
yap-işlet-devret süresinin sonunda toprakların şartnameye uygun
olup olmadığının kontrolü Tarım ve Köy
İşleri Bakanlığı tarafından yapılır.
BAŞKAN Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Ali Uzunırmak
BAŞKAN Sayın Ali
Uzunırmak, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti devleti arasındaki kara sınırı boyunca
yapılacak mayın döşeme faaliyetleri ile ihale işlemlerine
ilişkilendirilen yasa tasarısıyla ilgili geçici madde teklifiyle
ilgili önerge verdik, önergemiz üzerinde konuşuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, bu yasa, devlet olma bilinci ve şuuru,
vatandaşlık bilinci ve şuuru ile hiç mi hiç
örtüştürülemeyecek ve hiçbir yerine sığdırılamayacak
bir yasa teklifidir. Bunu, Anayasa üzerine yemin etmiş bir milletvekili
olarak ve aynı zamanda bir devlet adamı ve Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olarak söylüyorum ve burada siz milletvekili değerli
arkadaşlarıma sesleniyorum: Değerli arkadaşlar, bir ülke,
bir devlet bilinci ve şuuru söyleyin ki bana,
sınırlarını
Acaba, siz kıymetli
milletvekilleri şunu öngörebiliyor mu: Neyin tedbirini alabildiniz?
Yarın, bunu alan firmanın -Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarından olsa bile- devir hakkını bir garanti
altına alabildiniz mi? Özelleştirme İdaresi, kullanım hakkını
devralmış olanlara satın alma hakkı tanıyor; dolayısıyla
yarınlarda, belli bir gün ve yıldan sonra, burayı alan firma,
hele hele yabancı ise, burayı satın almak istediğinde,
acaba siz değerli milletvekilleri buna tedbir alabildiniz mi?
Siz Değerli Meclis
Başkanımız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı
çok önemli kanun görüşmelerinde veya önemli günlerde Meclisin oturumuna
Başkanlık yapmıştır ve o günler çok önemli günlerdir
ve ne yazık ki, ülke toprakları, neticesi itibarıyla bir
kanunla, sizin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesinden çıkıp
gittiği, sadece yürütmenin elinde kaldığı, oradakilerin
günbegün ne yapacağı, sizin de iradenizde olmayan bir
anlayış içerisinde yarın satılması, devredilmesi,
başka alanlarda çıkacak bir kanuna, bugün, belki toprakların
başka niyetlere hizmet edebileceği bir kanuna, istisna olarak
Başkanlık yapmanızı bir şanssızlık olarak
nitelendiriyorum ve ifade ediyorum buradan. (MHP sıralarından
alkışlar)
Ve ayrıca, bugün,
AKPnin Başbakanının ve AKP zihniyetinin kurduğu bir
denklem var. Bu kurduğu denklem ne kıymetli arkadaşlar?
Yanlış işler, doğru kurumlara ve doğru insanlara
yaptırılıyor ve ne yazık ki doğru işler,
doğru kurumlar ve yanlış insanlar tarafından temsil
ediliyor. Bu, Türk devlet geleneğini, Türk devlet yapısını
bozan ve günbegün aşındıran çok kötü bir olgu hâline geldi.
Devletimizin kurumları çok yanlış insanlar tarafından
temsil ediliyor, güvenilir kurumların güvenilirliği bitiriliyor ve bu
güvenilir kurumlar, yanlış insanlar vasıtasıyla
yanlış işlerin içerisine sokuluyor. İşte, ondan sonra
da feryatlar başlıyor. Deniliyor ki: Falanca makam
yıpratılmasın. E, kıymetli arkadaşlar, o makama
çıkarken, senin o makamın yıpratılmaması için
arkandaki pisliklerle oraya çıkmanın ne âlemi var? (MHP sıralarından
alkışlar) Önce makam sahipleri düşünecek, önce
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) O ne biçim laf!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Sen iyi biliyorsun onun ne laf olduğunu.
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) O ne biçim laf!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Onun ne laf olduğunu sen iyi biliyorsun.
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Yakışıyor mu size! Yakışıyor mu!
BAŞKAN Sayın
Baştopçu
Sayın Baştopçu, lütfen
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Dolayısıyla, makamların yıpratılmasını
istemeyenler, makamları temsil edenler, Başbakan da dâhil olmak
üzere, öncelikle ağzından çıkanları, lügatini, söylemini,
eylemini ve davranışını iyi tarif edecek, makamı
korumanın öncelikle onun görevi olduğunu bilecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Uzunırmak, lütfen bitirin.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
Dolayısıyla, kıymetli arkadaşlar, burada organik
tarım, başka başka şeyler için sizler oy vermeye yönelirken
organik tarımın şartlarını bilen hangi
arkadaşlarımız var? Acaba yarınlarda özelleştirmeyle
ilgili devredilemeyeceğini kim garanti altına aldı?
Aydın milletvekillerimiz
başta olmak üzere bir şeyi dile getiriyorum buradan. Sultanhisarda
Tarım Müdürlüğünün fidanlığı vardı. 265 dönüm
yeri, Sultanhisar Defterdarlığına, Mal Müdürlüğüne üç defa
yazı yazdılar. Belediye, dönümünü 5,5 milyar liradan
vergilendirdiği için acaba nasıl kaydırabiliriz de onu, o 5,5
YTLyi 0,55 YTL yapabiliriz diye üç defa gitmiş yazı var Sultanhisar
Defterdarlığına. 5,5 milyar lira olan dönümü 550 milyon liraya
kapatmak için kullanım hakkı almış firma üç defa ve Sayın
Başbakanın yakını olan firmadır bu firma. Meclis
zabıtlarına geçmesi için tekrarlıyorum ve bizzat
halkımın ve milletvekillerinin vicdanlarına emanet ediyorum.
Bu tasarı Türkiye
Cumhuriyeti devletine, şuuruna, vatandaşlık bilincine mayın
döşeyen bir tasarıdır. Lütfen oy vermeyin. (MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Ali Uzunırmak.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve
talep ederiz.
|
Tayfur Süner |
H.Hamit Homriş |
Şenol Bal |
|
Antalya |
Bursa |
İzmir |
|
Yılmaz Tankut |
Mustafa Enöz |
Nevzat Korkmaz |
|
Adana |
Manisa |
Isparta |
|
M.Akif Paksoy |
Abdülkadir Akcan |
Cemaleddin Uslu |
|
Kahramanmaraş |
Afyonkarahisar |
Edirne |
Geçici Madde 1:
Mayın temizleme bedeli
karşılığı firmaya tahsis edilecek
taşınmazların tarımsal faaliyetlerde
kullandırılmasına karar verilmesi durumunda firmanın 1
yıl içerisinde bütün işlemleri tamamlayıp organik tarıma
başlaması gerekir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Süner. (CHP sıralarından alkışlar)
TAYFUR SÜNER (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz,
görüşmekte olduğumuz 4üncü maddeden sonra gelmek üzere geçici
maddenin eklenmesi hakkında. Mayın temizleme bedeli
karşılığı firmaya tahsis edilecek
taşınmazların tarımsal faaliyette bulunmasına beş
yıl müsaade ediyorsunuz. Oysa bu reddettiğiniz önerge bir yıl
Bir yıl içinde temizle teslim et. diyor. Bu kadar teslimiyetçilik olur mu?
Değerli milletvekilleri,
mayın temizleme işi 57nci Hükûmet döneminden önce Türk Silahlı
Kuvvetleri tarafından etüt edilmiş ve 35 milyon dolarlık bir
maliyetle iki yıl içinde yapılabileceği sonucuna varılmıştı.
Ancak bu kaynak dönemin hükûmeti tarafından verilmemiştir.
Niteliği itibarıyla
Millî Savunma Bakanlığının ve Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ilgi ve uzmanlık alanına giren mayın temizleme
işi 13/6/2005 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Maliye Bakanlığına
verilmiştir. Bu kararın gerekçesi olarak da temizlik işinin çok
pahalı olduğu, Millî Savunma bütçesiyle bu işin
yapılamayacağına dayandırılmıştır.
Hatta, Maliye Bakanlığınca astronomik diye nitelenen maliyet
yüzünden yap-işlet-devret modeli dışında bir yol
bulamadığı da iddia edilmişti.
Maliye Bakanlığı
yap-işlet-devret modeliyle Suriye sınırındaki bu verimli
toprakları kırk dokuz yıllığına ihaleyi alacak
olan şirkete veya şirketlere tahsis etmek istemektedir.
Mayın tarlaları
organik tarım arazilerine dönüşecek ve güçlü yabancı
şirketler Türk ortaklarıyla bu araziyi devralacaklardı.
Açılan, ancak sonra iptal edilen ihalelere ilgi gösteren şirketler
arasında İsrail, İngiltere, İsveç şirketleri ve
bazı yerli ortakları da bulunmaktaydı. Ancak Cumhuriyet Halk
Partisi tarafından Danıştayda açılan dava sonucunda
mayın temizleme ve temizlenen arazinin tarımsal amaçlı
kullandırılması işinin aynı ihalede
birleştirilmesi sonucunda söz konusu ihtiyaçların en uygun
şartlarda karşılanacağından söz edilemeyeceğinden
dolayı 16/4/2007 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verilmişti.
Bugün görüştüğümüz
tasarı hazırlanırken Danıştayın yürütmeyi
durdurma kararındaki gerekçeleri göz önüne alınmış
mıdır, çekinceleri giderilmiş midir? Buna
baktığımızda, şu andaki tasarının dört sene
önceki Bakanlar Kurulu kararıyla hiçbir farkının
olmadığını görüyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; mayın temizleme işine neden
yap-işlet-devret modeli dışında bir çözüm
bulunamadığı soru işareti olarak karşımızda
durmaktadır. Rakamla ifade edilemeyen ancak astronomik denilen maliyetlerin
kimler tarafından nasıl hesaplandığı da başka bir
soru işaretidir. Bir NATO organizasyonu, çeşitli ülkelerde bu
işi maliyetine ve güvenli bir biçimde yapmaktadır. NAMSA
adındaki bu şirket yıllardır mayın temizleme işi
yapmaktadır. Türk askerinin de görev yaptığı Afganistanda
Kâbil ve Kandahar havaalanlarında mayın temizleme işini
yapmışlardır.
NAMSAnın giderleri NATO
bütçesinden karşılanmaktadır, bu da ilgili ülke
açısından maliyeti çok düşürmektedir. 1995 yılındaki
Bakanlar Kurulu kararından sonra, NAMSAnın, mayın temizleme
işiyle ilgili olarak Türkiyeye başvuru yaptığı ancak
doyurucu bir yanıt alınamadığı bilinmektedir.
Ülkemiz bu şirketten
neden faydalanmamaktadır? Aklımıza, yandaş şirketleri
kayırma ve çeşitli ülkelere bu bölgeleri peşkeş çekme
gelmektedir. AKP İktidarında çok sık görmeye
alıştığımız bu sistemin bir örneği de
karşımızda durmaktadır. Halkımız kimin ne yapmak
istediğini çok iyi bilmektedir. İhaleleri birbirine
karıştırarak, devletimizin lehine olmayan, daha ihale
değeri bile tam olarak bilinmeyen bir işlemin yapılmasına
Cumhuriyet Halk Partisi ve şahsım adına Evet. deme gibi bir
lüksümüz yoktur. Biz, öncelikle ülkemizin ve halkımızın
menfaatlerini düşünmek zorundayız. Öyle, birilerinin cebi
doldurulacak diye böylesine hukuka aykırı ve yanlış
tasarıların kanunlaşmasına da karşıyız.
Değerli milletvekilleri,
mayınların temizlenmesini istediğimiz bölgede kimler
yaşamaktadır? Kim var bu topraklarda? Kürt kökenli
vatandaşlarımız. Bu insanlar bizim
vatandaşlarımız, toplumumuzun önemli bir parçası. Bu
insanları azınlık gibi görmek çok büyük bir talihsizliktir. AKP
Hükûmetinin bu konudaki düşüncelerine bakıyorum, buradaki terör
sorununu bitirmek için Kürt vatandaşlarımıza pozitif ayrımcılıklar
düşünülüyor. Neden pozitif ayrımcılık? Siz bu
insanları azınlık olarak mı görüyorsunuz? Bu insanlar bizim
insanlarımız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TAYFUR SÜNER (Devamla)
Birinci Dünya Savaşı sırasında, bu sınırları
korumak ve Türkiyenin Misakımillî sınırlarını çizmek
için canlarını hiçe sayarak savaşan insanlardır onlar.
Pozitif ayrımcılık istenmemektedir. Onlar, devletlerinden bu
bölgeye yatırım beklemektedir, iş beklemektedir, aş beklemektedir.
Devletlerinin onları öz evlat gibi görmelerini istemektedirler.
Kürt
vatandaşımız bu ülkenin gerçeğidir.
Sizleri buradan
uyarıyorum: PKKyı bitirmek için çeşitli imtiyazlar vermeyi
aklınıza bile getirmeyin yoksa yıllardır burada
çarpışan, canlarını veren ve gazi olan kahraman
askerlerimizin vebalini üzerinize almış olursunuz. Eğer bu
örgütü gerçekten bitirmek istiyorsanız bu bölgedeki ekonomiyi
canlandırın, PKKya destek veren ülkelerle ilişkilerinizi gözden
geçirin; buradaki insanlarımızı sahiplenin, onları
politikaya alet etmeyin; burada yaşayan insanlarımızı devlet
güvencesine alın, herkesin cebine sosyal güvenlik kartını koyun,
onlara güvenli, rahatça yaşayabilecekleri bir ortam hazırlayın;
bakın o zaman terör nasıl biter.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Süner.
III.- Y O K L A
M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi
var.
20
arkadaşımızın tespitini yapacağız: Sayın
Okay, Sayın Koçal, Sayın Aslanoğlu, Sayın Kaptan,
Sayın Baytok, Sayın Gürsoy, Sayın Süner, Sayın Güvel,
Sayın Barış, Sayın Ağyüz, Sayın Arat, Sayın
Kart, Sayın Seçer, Sayın Hacaloğlu, Sayın Öztrak,
Sayın Ekici, Sayın Özkan, Sayın Oksal, Sayın Altay,
Sayın Diren.
Değerli
arkadaşlarım, 5inci maddeyle ilgili soru sormak isteyen
arkadaşlarımız sisteme erken girdiler. O nedenle, maddeyi
okuttuktan sonra yeniden arkadaşlarımız kayıt yapacaklar.
Şimdiye kadar sisteme girenleri sistemden çıkaracağız. Onu
bilmenizi rica ediyorum. Biraz sonra 5inci maddeyi okuttuktan sonra
arkadaşlarımız kayıt yaptırabilirler.
Yoklama için üç
dakikalık süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN - Hükûmet ve
Komisyonun katılmadığı, gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum
arkadaşlar:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 4. maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Günal
(Antalya) ve arkadaşları
Geçici Madde:
Bakanlar Kurulu hizmet
alımı yoluyla ihalenin yapılamaması durumunda mayın
temizleme işini Genelkurmay Başkanlığına vermeye
yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi mi
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Mehmet Akif Paksoy konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Paksoyun önergede imzası yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
O zaman ben konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, gerçekten tansiyonu
yüksek bir Meclis müzakeresi yapıyoruz. Ben, herkesin birbirine sabır
göstermesini, asgaride nezakete, saygıya riayet etmesini herkesten
diliyorum. Bu kürsü hepimize lazım, bu Meclis hepimize lazım.
Birbirimizle kişisel dostluklarımız var. Dolayısıyla,
burada konuşulanları şahıslarınıza hakaret olarak
almanızı asla kabul edemeyiz, böyle bir kastımız ve
niyetimiz yok. Önce bunu bilmenizi istiyoruz.
Tabii, geçici madde ve
maddelerde önerge vermenin kastı, kanunun daha uygulanabilir,
kullanımını kolaylaştıracak, eksiğini tamamlamak
niyetiyle önergeler verilir. Ancak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz
geçici madde talebiyle verdiğimiz önergeyle bu kanuna olan muhalefetimizi
bir daha tekrarlama fırsatı anlamında meseleyi
değerlendiriyoruz. Bu anlamda tekrar arz ediyorum: Değerli
milletvekilleri, değerli Genel Kurul; Milliyetçi Hareket Partisi olarak
biz bu kanuna Genel Kurula geldiği ilk günden bu yana muhalefet ediyoruz,
muhalefetimizin gerekçelerini de basın toplantısıyla, buradaki
her konuşmada arz ettik. Sorular sorduk, dedik ki: Bu
yap-işlet-devret modeline mecburiyetimiz nedir? Başka yollar denendi
mi? İhale yapıldı mı? Hatta ihale kanunlarından
ayrı tutularak bir yol denendi mi? Engeliniz yok buna. Yap-İşlet
Kanunu da var, İhale Kanunu da var, istisna hükümleri de var. Bu
yap-işlet-devret modelindeki ısrarın sebebi nedir diye sorduk.
Sizlere soruyoruz, vicdanlarınıza hitap ediyoruz: Nedir bunun sebebi?
Diğer yollar denendi, bitti, mümkün olmuyor
Bakınız sayın
milletvekilleri, kendi konumumuzu ifade ederek söylüyorum: Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu mayınların temizlenmesini, hemen
temizlenmesini, neye bedel olacaksa, ne ile karşılayacaksak onun da
bulunmasını ve bu mayınların temizlenmesini istiyoruz. Bu
toprakların tarıma, ekonomiye kazandırılmasını,
orada yaşayan insanlarımıza iade edilmesini her defasında
talep ediyoruz. Ama bir şeyi anlamıyoruz: Bu yap-işlet-devret
modelinin sebebi ne, sebebi? Yani para mı bulamadınız? Hani,
Ülkemiz kalkınıyor, zenginleşiyoruz
Mayını
temizlemek için para mı bulamadınız?
Değerli milletvekilleri,
bir soru soruyoruz. Bu mayını Türk Silahlı Kuvvetleri
döşemiştir. Bu mayınların sökülmesini Türk Silahlı
Kuvvetleri yapamaz mı diyorsunuz? Böyle bir şey var mı? İstihkâm
taburları niye ihdas edildi?
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Onlar Yapamayız. diyor Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Efendim, bu söz ortada kalıyor. Biz yapacağız. dedikleri
yönünde, hatta, Millî Savunma Bakanlığının, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin talepleri doğrultusunda bu ihalenin
yap-işlet-devret modeliyle yapılmaması gerektiğini
mahzurlarıyla ifade ettiği yazıyı biliyoruz, elimizde. E,
siz de böyle iddia ediyorsunuz ve her defasında bir şey söylüyoruz
değerli milletvekilleri: Sayın Başbakan, sayın bakanlar,
Sayın Hükûmet, sayın grup başkan vekilleri; bu kanunu, gelin
millete anlatın; gelin anlatın, gerekçelerinizi anlatın. Bizim
itirazlarımızı minare doğrultmak anlamında,
sarhoşun veya çocuğun talebi niteliğinde algılayarak,
anlatarak bizi aşağılayıcı bir tavır içerisinde
olmak, bu tepkiyi ortaya koymamız sonucunu getiriyor. Gelin anlatın
bu kanunu, niye yap-işlet-devret modeli?
Değerli milletvekilleri,
demin arkadaşımız vicdanlarınıza seslendi,
kızdınız. Ben de söylüyorum: Niye yap-işlet-devret modeli?
Bunun gerekçesini anlatın. Her yolu denediniz, milletten para istediniz,
borç aradınız, bulamadınız. Dünyada toprak
karşılığında mayın temizleyen firma var mı
yok mu değerli milletvekilleri? Lütfen ya! Lütfen arkadaşlar
Nefesimizin sonuna kadar bunu hatırlatacağız ve sizi, gerçekten,
düşünmeye davet ediyoruz: Niye, ne mecburiyetiniz var? (MHP
sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, bu
önergemiz, bu kanunla ilgili endişelerimizin, sorularımızın
yeniden duyulmasını ve düşünülmesini amaçlayan önergelerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şandır,
lütfen toparlayınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bunlar sabaha kadar devam edecek. Milletimize hitap ettiğimizi
biliyoruz. Bu sorular bizim sorumuz değil, bu sorular milletin
soruları. Güneydoğuda yaşayan, Şırnakta, Mardinde
yaşayan, Şanlıurfada yaşayan, Gaziantep, Kilis, Hatayda
yaşayan vatandaşlarımıza ne anlatacaksınız
değerli arkadaşlar?
1955 yılında
ellerinden malları, arazileri zorla alınmış, istimlak
edilmiş mayın döşemek için, şimdi mayını
söküyoruz. Uluslararası hukuka göre istimlak amacı ortadan
kalkınca araziyi sahibine vermek mecburiyetinde değil misiniz,
değerli hukukçular? Dolayısıyla bu yap-işlet-devret modeli
niye? Bu soruyu lütfen siz de sorunuz.
Gelsin Sayın
Başbakanımız -Bu Genel Kurula bilgi vermek şereftir-gelsin
şerefle bu bilgiyi versin, aydınlanalım. Bir aydır
muhalefet yapıyoruz, ama lütfen bunu dikkate alın. Bunu minare
doğrultma şeklinde görürseniz olmaz.
Birlikte çalışmak, uzlaşarak çalışmak, sonuç
hasıl etmek mümkün olmaz değerli milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Tekrar sizin düşünmenize, bilginize sunmak için bu önergeleri verdik ve
önerge üzerinde konuşuyoruz. Sizi, sizin vicdanlarınızla
baş başa bırakıyoruz.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Şandır.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yoklama talep ediyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Geç
kaldınız arkadaşlar.(MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Efendim, ben ayağa kalktım
BAŞKAN
Kızmayın tamam canım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Siz
Kabul edenler
demeden ben nasıl kabul edeyim yani?
BAŞKAN - Yahu hoca,
ayıp oluyor şimdi.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkanım, asıl size ayıp oluyor ayağa
kalktım ve Yoklama istiyoruz. dedim siz Kabul edenler
dediniz.
BAŞKAN Tamam peki,
telaş etme. Tamam peki, peki.
Sayın Kılıç,
Sayın Bal, Sayın Şandır, Sayın Günal, Sayın
Korkmaz, Sayın Çelik, Sayın İnan, Sayın Gül, Sayın
Akkuş, Sayın Paksoy, Sayın Enöz, Sayın Akçay, Sayın
Özdemir, Sayın Sipahi, Sayın Yunusoğlu, Sayın Tankut,
Sayın Doğru, Sayın Çalış, Sayın Orhan, Sayın
Çakmakoğlu, Sayın Ekici.
Yoklama için 20
arkadaşımızı kaydettik.
Yoklama için üç
dakikalık süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayımız vardır.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının 5inci maddesini
okutuyorum arkadaşlar:
Yürürlük
MADDE 5- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Gruplar
adına söz talepleri vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Onur Öymen, Bursa.
Sayın Öymen, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır
Sayın Öymen.
CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN
(Bursa) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Meclisin gündeminde olan bu
mayınları temizleme konusunun çok ciddi bir tartışmaya yol
açtığını, Parlamentonun iktidar ile muhalefet arasında
kesinlikle bölündüğünü, basının büyük bir bölümünün bu kanuna
karşı çıktığını,kamuoyunun karşı
çıktığını biliyoruz. Buna rağmen, bir şeyin
bizi birleştirmesi lazım. Bu konuyu tartışırken bir
konuda iktidarla muhalefet bir olacak. Meclis
çalışmalarının gereği budur, Anayasanın
gereği budur.
Değerli
arkadaşlarım, bizi birleştirmesi gereken husus hukuktur.
Şimdi, şu soruyu soruyoruz: Meclisin huzurundaki bu kanun hukuka
uygun mudur, değil midir? Anayasamızın değişmez
maddelerinden biri hukuk devleti olmaktır. Aranızda pek çok hukukçu
var. Bana söyler misiniz, sadece bir konuyu düzenlemek için ve sadece o konunun
bir bölümünü düzenlemek için kanun çıkarılır mı? Kanunların
genelliği esastır, kanunların kapsayıcı olması
esastır, kanunların sürekli olması esastır. Sizin
yaptığınız, Meclisten bir konunun bir bölümünü çözmek için,
halletmek için kanun çıkartmaktır. Hukuk devletinin ve
Anayasamızın temel ilkesine aykırı bir iş
yapıyorsunuz.
İkincisi: Kanunun kendi
içinde büyük çelişki var. Bakınız, bu kanun neymiş, bu
kanunun genel gerekçesine bakalım. Son cümlesini okuyorum değerli
arkadaşlarım, diyor ki: Ottawa Sözleşmesi gereğince
yürütülmesi gereken mayın temizleme faaliyetlerinin esas ve usullerinin
belirlenmesi için yasal düzenleme yapılması ihtiyacı
duyulmuş, bu amaçla bu tasarı hazırlanmıştır.
Doğru mu? Doğru mu? Yani aranızdan bir arkadaş
çıkıp da, Bu tasarı genel gerekçede belirtilen bu amaçla
hazırlanmıştır. diyor mu? Diyemiyor. Niçin? Çünkü bu
kanun, bu genel gerekçede sözü edilen Ottawa Anlaşmasının
tamamını kapsamıyor, Ottawa Anlaşmasında yerine
getirilmesi gereken görevin tamamını kapsamıyor, bir bölümünü
kapsıyor. Böyle kanun olur mu? Düpedüz, hukukun temel ilkelerine
aykırı bir iş yapıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu konuda çok tartışma oldu. Bu
tartışmalar sırasında öyle görüşler ifade edildi ki,
sanki Muhalefet bunu fırsat bildi, efendim, sırf iktidarı
yıpratmak için bu konuyu dile getirdi. Yoksa, böyle bir konu muhalefetin
gündeminde değildi. Doğru değil. 1974 yılında 1inci
Ecevit Hükûmeti Programında çok açık bir şekilde
güneydoğudaki mayınlı arazilerin temizlenmesi ve bu arazilerin
tarım için kullanılması hedefi yazılıdır. Daha
1974te Cumhuriyet Halk Partisi bunu
söylüyor.
Sonra, 1975 yılı
bütçesi görüşülürken, Değerli Arkadaşımız, bugünkü
Grup Başkan Vekilimiz Kemal Anadol bir konuşma yapıyor ve çok
açık bir şekilde diyor ki: Toprak reformu topraksız köylüyü
mayın tarlalarında kaçakçılık yapmaktan kurtarmak için
çıkarılmalıdır. Anlaşılıyor ki diyor o
tarihte- topraksız Türk köylüsünden birkaç dönüm toprak esirgeniyor. Bir
tarafta on binlerce dönüm toprağı, onlarca köyü olan toprak
ağaları kalsın, bir yanda yoksulluk ve sefaletten başka
hiçbir şeyi olmayan milyonlarca köylü topraksız dursun. Asıl
bölücülük budur. diyor. Asıl bölücülük, savaşta şehit olmaya
gönüllü giden Mehmetçike barışta bir karış
toprağın esirgenmesidir. İşte, biz bu görüşleri daha
1975 yılında söylemişiz.
Değerli
arkadaşlarım, Danıştayın bu konuda
aldığı kararı size defalarca anlattık. Kararın
özünde diyor ki: Bir toprağı mayından işleme işiyle o
toprağı tarımsal amaçla kullandırma işinin aynı
firmaya verilmesi hukuka aykırıdır. Siz ne yapıyorsunuz?
Meclise getirdiğiniz kanunun seçeneklerinden biri, işte,
Danıştayın kanuna, hukuka aykırı bulduğu
husustur. Bunu nasıl yaparsınız? Yani Danıştayın
kararını siz kanun çıkararak geçersiz hâle getiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
hukuku ihlal ediyorsunuz. Sizi uyarıyoruz. Her şeyi yapabilirsiniz,
bu Mecliste çoğunluğu olan parti birçok şey yapabilir; bir
şey yapamazsınız: Hukuku çiğneyemezsiniz. Sizin
yaptığınız hukuku çiğnemektir.
Değerli
arkadaşlarım İsraili nereden çıkarıyorsunuz? Bu
konuda açtığınız iki ihale var sonradan iptal
ettiğiniz. Açın, bakalım, kimler katılmış bu
ihaleye? En son teklif verme tarihî 24 Ocak 2006. Üç teklif gelmiş, ikisi
İsrail firmasından. Şimdi İsraili nereden
çıkarıyorsunuz? Buradan çıkarıyoruz. Ne diyeceksiniz buna?
Biz icat mı ettik İsraili, kafadan mı atıyoruz?
İşte gerçekler bunlardır.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bugün basını açın görün, bu konuda uzman
firmalar diyorlar ki: Biz bu toprağı 100 milyon doların
altında bir fiyatla temizleyebiliriz. Siz buraya çıkıyorsunuz
Maliye Bakanlığı olarak 1,4 milyardan bahsediyorsunuz. Bu kadar gayriciddi
bir devlet yönetimi olabilir mi? Devlet yönetiminde bu kadar gayriciddilik
olabilir mi? Firma size diyor ki: Biz toprak filan istemiyoruz, 100 milyon
dolara bütün bu araziyi temizleyeceğiz. Siz ne diyorsunuz? Hayır;
1,4 milyar dolar tutar, bunu da ödeyecek paramız yok. Onun için en iyisi
biz gidelim uluslararası firmalara ve onlar bunu temizlesin, kırk
dört yıl da kullansın.
Değerli
arkadaşlarım, siz biliyor musunuz, dünyada bu yıl otuz üç ülkede
mayın temizlemek için Birleşmiş Milletlerin fonunda tam 459
milyon dolar var. Otuz üç ülke için 459 milyon dolar. Siz diyorsunuz ki: Bir
tek Türkiye için -Sayın Bakan dinlese o da istifade edecek- 1,4 milyar
lazım. Bunda bir ciddiyet var mı? İki: Birleşmiş
Milletler fonuna müracaat ettiniz mi? Madem paranız yok, madem diyorsunuz
ki: Biz Kamboçya gibi fakir bir ülkeyiz, kendi paramızla
yapamayacağız bu işi. Gidin Birleşmiş Milletlere.
Eğer çekinmiyorsanız, utanmıyorsanız, en fakir ülkeler durumuna
düşmekten çekinmiyorsanız, gidin Birleşmiş Milletler
fonundan istifade edin. Gittiniz mi? Hayır, gitmiyorsunuz.
Anlattık size.
İşte HALO diye örgütler var. 5 milyon mayın temizlemiş.
Kârsız çalışıyor. Konuştunuz mu onlarla? Hayır,
konuşmadınız. Amaç ne? Amaç, ticaret.
Şimdi, Sayın
Başbakan diyor ki: Efendim, bunlar ihale yapmasını bilmezler.
Doğrusunu isterseniz, Sayın Başbakan doğru söylüyor. Biz,
mesela, Hükûmetin yaptığı gibi SEKA ihalesini yapmayı
beceremeyiz; onların 52,2 milyon dolar fiyat biçilen bir tesisi 1 milyon
dolara ihale etmesini biz beceremeyiz, Cumhuriyet Halk Partisi bunu yapamaz.
Sonra mahkeme iptal etmiş bu ihaleyi. (CHP sıralarından
alkışlar)
Başka ne yapamayız?
Mesela Tekelin içki bölümünün özelleştirmesini Hükûmetin
yaptığı gibi yapamayız, değeri 900 milyon olarak
tespit edilen bir tesisi 292 milyon dolara ihale edemeyiz. Onu da mahkeme iptal
etmiş. Başka ne yapamayız? TÜPRAŞı, sizin
yaptığınız gibi ihale edemeyiz. Başka ne
yapamayız? Sizin gibi, sizin ihale ettiğiniz pek çok ihaleyi
yapamayız. Onun için, hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisinden, Adalet ve
Kalkınma Partisi gibi ihale yapmayı beklemesin.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, sizin Başbakan Yardımcınız, sizin
Hükûmetinizin Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener
diyor ki: Bu, adrese teslim ihaledir. Dikkatinizi çekerim. Bunu zabıtlara
geçiriyoruz. Sizin Hükûmetinizde Başbakan
yardımcılığı yapan arkadaş bunu söylüyor.
Şimdi, biz Allaha şükrediyoruz İyi ki denizlerde, kara
sularımızda böyle mayın yok. diyoruz. Öyle
anlaşılıyor ki, eğer olsaydı, siz, kara
sularımızdaki mayınları da bir yabancı şirkete
temizletip kırk dört yıllığına Türkiyenin
karasularını teslim ederdiniz. Yani bu zihniyet o zihniyettir. Ha
kara topraklarımızı teslim etmişsiniz ha karasularınızı
teslim etmişsiniz. Yapılan iş bu kadar ciddidir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bütün bunların ötesinde bir başka konu daha var. Eğer siyaset
yapıyorsak, eğer millet adına burada görev yapıyorsak
birbirimize saygı göstermesini öğreneceğiz, birbirimize tahammül
göstermesini öğreneceğiz; hakaret etmeyeceğiz. Eğer
Sayın Başbakan kalkar da bu ülkeye şerefle hizmet etmiş bir
emekli albaya Otur oturduğun yerde, sus, sen konuşma gibi laflar
söylerse ve bu zihniyet bu Hükûmetin zihniyetiyse, bu zihniyette olan bir
Hükûmet Türkiyeyi Avrupa Birliğine sokamaz. Avrupa Birliğiyle ilgili
sorumluluk taşıyan Bakan biraz önce oradaydı, ona
soracaktım. Vatandaşlarını konuşturmayan Emekli
olanlar kenara çekilsin, ağzını açmasın. diyen bir
Başbakanın Hükûmeti Avrupa Birliğine girebilir mi?
ZEYNEP DAĞI (Ankara)
Avrupa Birliğinde hangi emekli asker konuşuyor?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Sizin
özgürlük anlayışınız bu mu? Kalkıp diyor
Adam
konuşuyor, konuşacak gayet tabii. Yani
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEYNEP DAĞI (Ankara)
Neye konuşacak?
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Size de monşer
diyorlar ya!
BAŞKAN Sayın
Öymen, bitirin lütfen.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Sayın Başbakandan izin mi alacak? Bir emekli albay demokratik bir
ülkede, üstelik uzmanlık alanına giren bir konuda konuşmak için
sizden izin mi alacak? Ne hakla susturuyorsunuz? Bir daha hakaret
etmeyeceksiniz. Bakın, burada hepimiz belli mesleklerden geliyoruz. Ne
mesleğimize hakaret etmeye hakkınız var ne
şahsımıza hakaret etmeye hakkınız var. Ne demek
monşer eskisi, ne demek?
Değerli
arkadaşlarım, biz şerefli insanlarız, şerefli bir
meslekten gelen insanlarız. Biz kalkıp da hiç kimseye şimdiye
kadar Belediye başkanı eskisi. dedik mi burada? Nasıl
söylersiniz böyle lafları? Ne hakkınız var? (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, eğer bu kanunu geçirirseniz Anayasa Mahkemesine
götüreceğiz, Anayasa Mahkemesinden dönecektir. Ama değerli
arkadaşlar, eğer bu yolda giderseniz, bu yolda devam ederseniz sizi
uyarıyoruz, Sayın Abdüllatif Şenerin söylediği gibi, sizin
gideceğiniz yer Yüce Divandır, bundan haberiniz olsun.
Yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Öymen.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Sayın Münir Kutluata, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Kutluata, süreniz
on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA MÜNİR
KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263
sıra sayılı Yasa Tasarısının 5inci maddesi
vesilesiyle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygılarla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu yasa tasarısı tartışıldıkça vahameti ortaya
çıkan bir tasarı hâline geldi, tartışıldıkça
söylenecek çok yeni konular ortaya çıktı. Çok basit bir konuydu.
Tartışılana bakıp, iktidarın, endişelerle ilgili
Bu dediğiniz hususlar bu tasarıda yok. deyip o hâle getirmesi
gerekiyordu. Yabancılara verilip verilmemesi, yabancılara veriliyor
konusunun bu Mecliste bu şekilde tartışılıyor
olması Meclisin itibarı konusunda da çok düşündürücü bir ortam
oluşturmuştur. Gerçekten söylenecek olan Evet, yabancılara
verilemiyor, verilmeyecek. demekti veya verilecekse gerekçelerinin ortaya
koyulmasıydı. Bunları birtakım maddelerin arkasına
saklayarak Türkiyeyi bu kadar germenin, Meclisi de bu hâle getirmenin hiçbir
anlamı yoktu.
Şimdi, bakın,
değerli milletvekilleri, bu tasarı ne yapıyor? Bu tasarı,
mayınlı alanların ancak yabancılara kullanım
karşılığı temizletilmesi suretiyle temizlenmesine izin
veriyor. Bunun dışında, hiç şakası yok, bütün
yolları kapıyor. Bir tek şartla Suriye hududundaki
mayınları temizleyebilirsiniz: Kullanım
karşılığı birilerine verecekseniz. Şimdi, böyle
bir tasarıyı bu Meclise tartıştırmak, günlerce,
haftalarca bu Meclisi meşgul etmek ne anlama geliyor? Milletimizin
ümitlerinin kırıldığını, milletimizin büyük bir
ümitsizlik içine düştüğünü size söylemeliyim. Bu yüce Meclisin
kuruluş gayeleri arasında, bu yüce Meclisin varlık sebepleri
içinde -en önemlisi- bu toprakların yabancılardan temizlenmesi
vardı. Bize neyi tartıştırıyorsunuz değerli milletvekilleri?
Değerli iktidar mensupları, bize neyi
tartıştırıyorsunuz? Verilir mi, verilmez mi? O zaman,
verilebileceğini çıkın iddia edin, zaruretlerini söyleyin
lütfen.
Şimdi, Sayın
Bakanım, size soruyorum: Bunun adına yap-işlet-devret denilir
mi? Bunun bir adı olması lazım. Bu sistemin adı nedir?
Yap-işlet-devreti çok net şekilde ifade etmiyorsunuz gerçi
bildiğim kadarıyla ama Bu bir sistemdir, buna uygun sistemdir.
deniliyor. Şimdi Sayın Bakana soruyorum: Neyi yapıyoruz? Yapacak
olan kuruluş ne yapacak? Mayın çıkaracak. Ne kadar mayın
çıkaracak? Verilecek arazilere bakarsanız 1 dönümden 1 mayın ya
çıkaracak ya çıkarmayacak. 1 dekar alandan 1 mayını
çıkar, kırk dokuz yıl senin olsun burası. diyecek bir
sistem yap-işlet-devret sistemi midir? Her şeyi sulandırmak
zorunda mıyız? Buna adı neyse kendi adı bulunsun, o ad
koyulsun lütfen.
Bakın, değerli
arkadaşlarım, denilsin ki o zaman, sınır getirilsin:
Mayınlı alanlar temizlenecek, bu alanlar verilecek. Hayır,
bakın 3üncü maddeye, Kullanım karşılığı temizlettirilecek.
deniliyor.
Bakın 2nci maddeye, ne
diyor: Mayınlı araziler ve bütünlük arz eden diğer araziler
Boyunu biliyoruz,
MEHMET EKİCİ
(Yozgat) Ceylanpınarı verecekler, Ceylanpınarı!
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Devlet kuracaklar, devlet!
MÜNİR KUTLUATA (Devamla)
Efendim, buranın derinliğinin
Sorduğumuz zaman bize
mayınlı arazinin genişliği söyleniyor. Burada
Mayınlı arazi verilecek. demiyor, bakın lütfen,
Mayınlı arazi ve
diye devam ediyor.
Eğer diyecekseniz ki O
başka bir ihalede verilecek. Hayır, Kırk dokuz yıl
üzerinden veya süre olarak kim en fazla kısarsa. diyor Sayın Grup
Başkan Vekili, böyle diyor.
Şimdi, demek ki
verilecek arazi mayınlı arazi değildir, 216 bin dekardan ibaret
değildir. Ne kadar arazi veriliyor belli değil.
Şimdi, bunu
düğümleyip sadece yabancılara temizleme şartıyla verilecek
hâle getirme konusunun netlik kazanmadan buradan bunun geçmemesi gerekiyor.
Sayın Başkan, siz
bu gün Meclise başkanlık ettiğinize göre, lütfen, yüce Meclisi
bu toprakların Meclis tarafından korunamaz duruma düşürülmesinin
önüne, Meclisin bu duruma düşürülmesinin önüne geçin. Sizden
beklediğimiz odur efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
Beklediğimiz odur. Gerçekten, Köksal Toptan adı bu Meclise
Başkan olarak seçilmeden de vardı, en azından bunların
korunması gerektiğini büyük bir samimiyetle söylüyorum.
Şimdi, bu böyle
yapılacaksa -bakın son maddelerine geldik- bu kanun
çıkarılacaksa değerli milletvekilleri, iktidarın üç soruya
bu kanun yasalaşmadan, buradan geçmeden net şekilde cevap vermesi
lazım. Bunları milletimizin bilmeye hakkı var. Milletimiz
adına, Türk milleti adına bunların cevabını istiyorum,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak istiyoruz:
1) Verilecek arazi ne
kadardır? Hiçbir cevap yok. Mayınlı arazinin 216 bin dönüm
denilmesi dillere pelesenk edilmiş. Verilecek arazi ne kadardır?
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Cevap verecek kimse kalmadı.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla)
Verilecek arazinin bununla sınırlı olmadığı,
derinliğinin belli olmadığı belli. Lütfen, bunun
derinliğinin nerelerde yazdığını bana söyletmeyin.
Evet, ne kadardır, bunu söylemeden, bu millete bu bilgi verilmeden bu
kanunun buradan geçmesi yanlıştır. Değerli iktidar
milletvekili arkadaşlarım, akşam gittikleri zaman bunun
hesabını, bu rakamları kendi çoluk çocuklarına bile
açıklayamazlar.
İkincisi: Bu araziler ne
karşılığı verilmektedir? Efendim, Mayın
temizleme karşılığı. demesin kimse, bu, milletin
izanıyla alay etmek olur. Ne karşılığı
verilmektedir? Eğer bir dekar alandan bir tek mayını
çıkarın veya patlatın kırk dokuz
yıllığına sizin olsun diyorsanız, oradaki
vatandaşlarımızın hepsi mayın uzmanı kesilir. Bu
nedir? Bu neyin karşılığı verilmektedir değerli
arkadaşlarım? Bu açıklanmadan, bu ortaya konulmadan, buradan bu
kanun nasıl geçer? Geçtikten sonra bu Meclis hangi ciddi konunun üzerinde
görüşecek ve milletin karşısına nasıl çıkacak?
Kendi Meclisinin varlık sebebine uygun davranmasını
sağlayamamış Meclis üyeleri olarak kim, nereye çıkabilecek?
Bu nasıl iştir?
Üçüncü soru, en önemlisi: Bu
arazi, verilen toprakların, yabancılara verileceği beli olan
arazinin ne karşılığı verildiği belli
olmadığına göre üçüncü şık olarak şeyi
söyleyebiliyor musunuz: Kime veriliyor? Efendim Kime veriliyor? bir
şüphecilik, hayır onu söylemiyorum, başka şey
söyleyeceğim size. Bir işletmeye
Hayır, bir işletmeye
verilmez. Siz
Biz -hukukta bir kavram var-
kanun karşısında hile diye bir şey biliyorduk,
cezası var, işleyenlere ne yapılacağı belli ama kanun
içinde hile diye bir şeyi, bir kavramı burada kazandırdı
arkadaşlarımız hukuk literatürümüze çünkü buraya, bizim
itirazlarımız karşılığında göstermelik
birtakım Önce şu ihale yapılır, hizmet satın alma
ihalesi yapılır. denildi. Efendim, samimi olmak lazım. Önce
dediğiniz ihaleyi yapın, zor olan odur, dünyada öyle firma yok.
Çıkarsa bir tane vereceğiz. deyin. Çıkmazsa o zaman on
beş, yirmi, otuz, kırk firmanın gireceği ihaleyi
yapacağız. derseniz, bu daha samimi olur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kutluata, bitirin lütfen.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla)
Şimdi, Sayın Başkan, bu kanun vesilesiyle çok ümit
kırıcı şeylere şahit olduk, milletimizin morali
bozuldu, benim de çok moralim bozuldu. Ne oluyordan ziyade, bu kanunu savunan
arkadaşlarımızın ortaya koymak için
uğraştıkları ve inanmadıkları gerekçeler
etrafında ortaya çıkan tablolar beni fevkalade üzmüştür. Bu
üzücü tablolardan bir tanesi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
sınırlarını korumakla görevli olan Millî Savunma Bakanlığının
başında bulunan Bakanımızın Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bu toprakların yabancılara verilmesini savunmak zorunda
bırakılmasıdır. Burada bize, Sayın Millî Savunma Bakanı,
bu toprakların verilmesinin savunması anlamında birtakım
gerekçeler söyledi. Şimdi, Millî Savunma Bakanı,
Bakanlığının emri istikametinde bir açıklama
yapamıyor. Değerli Maliye Bakanı -bu işin hiçbir mali
boyutu olmadığı, Türkiyeye kazandırıcı bir
tarafı olmadığı ortadadır- bu konuda bir açıklama
yapmıyor.
Bu kanun çıkma
noktasına gelmiştir. Yüce Meclisin bütün üyeleri, elinizdeki son
fırsattır, son dakikalardır, son saatlerdir. Eğer bu
noktada bir basiret gösterir, bir feraset gösterirse bu Meclis, bundan sonra
milletin arasında bu üyeler başı dik dolaşacaktır.
Aksi takdirde, bunun Türkiyeye nasıl sıkıntılara mal
olacağını bilemiyorum.
Hepinizi milletin, yüce
Meclisimizin itibarını korumada hassasiyete davet ederek
saygılarla selamlıyorum efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kutluata.
Sayın milletvekilleri,
gruplar adına başkaca söz talebi yoktur.
Kişisel sözlere
geçiyorum.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, AK PARTİ Grubu adına ben.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Yoktur dediniz ama.
BAŞKAN Yoktur dedim,
artık ilan ettim Sayın Bozdağ.
Şahısları
adına iki arkadaşımıza söz vereceğim.
Sayın Mehmet
Erdoğan, Gaziantep.
Sayın Erdoğan,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Dünyada soğuk savaş
döneminin sona ermesi ve gelişen modern hayat süreci güvenlik
anlayışının algılanmasında birtakım
değişikliklere sebebiyet vermiştir. Bu süreç, çoğunlukla
masum ve savunmasız sivillerin, özellikle yaşlı ve
çocukların ölmelerine ve sakat kalmalarına neden olan antipersonel
kara mayınlarının yasaklanmasını gündeme
getirmiştir.
Ottawa süreci olarak bilinen,
başta Kanada, Avusturya, Almanya gibi birçok ülkenin sivil toplum
girişimcileri antipersonel kara mayınlarının neden
olduğu acılara ve kayıplara son vermek için uluslararası
bir çalışma başlatmışlardır.
Değerli milletvekilleri,
günümüzde güvenlik anlayışının değişmesi
sonucunda sivil insanların zarar gördüğü antipersonel
mayınlarının kullanımının,
depolanmasının, üretiminin ve devredilmesinin yasaklanmasını
ve bunların imhasıyla ilgili sözleşmeye
katılmamızın uygun bulunduğuna dair 4824 sayılı
Kanun 12 Mart 2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde Kabul
edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 4824
sayılı Kanun gereği antipersonel kara
mayınlarının kullanılması, stoklanması,
üretilmesi ve transferi yasaklanmakta olup depolardaki mayınların
dört yılı geçmeyecek şekilde -kısa süre içerisinde-
bekletilmesi, ayrıca döşeli bulunan bütün antipersonel kara
mayınlarının on yılı geçmeyecek şekilde imha
edilmesi öngörülmüş ve ülkemiz açısından bu zaman dilimi
işlemeye başlamıştır.
Ülkemiz ile Suriye
arasında yer alan Hatay, Kilis, Şanlıurfa, Mardin,
Şırnak ve Gaziantep il sınırlarını kapsayan
yaklaşık 216 bin dekar mayınlı alan bulunmaktadır. 12
Mart 2003 tarihinde kabul edilen 4824 sayılı Kanun çerçevesinde 2014
yılına kadar sınırdaki kara mayınlarının
temizlenmesi gerekmektedir. Kara mayınlarının temizlenmesi
sonucunda ülkemiz ile Suriye arasındaki 877 kilometrelik
sınırımızın temizleme işi yaptırılarak
185 milyon metrekarelik alan ülkemiz ekonomisine
kazandırılacaktır. 877 kilometrelik Suriye sınırı
boyunca mayınların temizlenmesi ile yaklaşık elli
yıldır gübre görmemiş verimli topraklar organik tarıma
açılacaktır.
AKİF AKKUŞ (Mersin)
350 metrelik yerde organik tarım olur mu yahu!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Yine bu bölgedeki terörün bitmesine, ekonominin canlanmasına, sosyal ve
işsizlik gibi sorunların çözümüne katkı
sağlayacağı da bir gerçektir. Bu bölgelerde dünyanın en
verimli topraklarından biri ortaya çıkacak, bu verimli topraklar
buğday, mısır, soya ve ayçiçeği yetiştirilmesi için
çok elverişli hâle gelecektir.
İşsiz nüfusun umudu
olacak mayınlı arazilerin temizlenmesi projesi bölgenin de kaderini
değiştirecek olup seçim bölgem olan Gaziantep ilimiz
sınırları içerisinde yer alan 15.929 dekarlık bakir alan da
ekonomiye kazandırılarak ekonominin gelirinin artması
sağlanacaktır. Mayınlı arazilerin temizlenmesiyle,
saklı kalan, Gaziantep ilimizdeki Karkamış antik kenti gün
yüzüne çıkarılacak, Gazianteple Suriye sınırındaki
mayınlı saha içinde bulunan tarihî kent mayınlardan temizlenip
turizme kazandırılacaktır.
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Mehmet Bey, siz inanıyor musunuz bunlara?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Yakın Doğu arkeolojisinin en önemli yerleşimlerinden birisi
olan Karkamış antik kentinin, Suriye sınırındaki
mayınlı arazilerin askerî sahada bulunmasından dolayı
ziyarete kapalı olan harabelerin ekonomiye kazandırılması
yönünde, Genelkurmay Başkanlığınca bu bölgelerin turizme
kazandırılması için izin çıkmış olup
çalışmalar başlatılmıştır.
Altmış yıl
kadar sürmesi planlanan bilimsel çalışmalar bölge ekonomisine büyük
bir katkı sağlayacaktır. Öyle ki özel güvenlik
şirketlerinden otellere, su şirketlerinden gıda
şirketlerine, kuru temizlemeden hastanelere, birçok alanda iş
imkânı ortaya çıkmış olacaktır. Dolayısıyla,
bu sözleşmenin uygulanması, ekonomik, sosyal, kültürel alanda
katkılar sağlayacağı gibi, ülkemizin uluslararası
alandaki menfaatleri ve temsili bakımından vazgeçilmez olduğu
görülmüştür.
Bu kanun
tasarısının ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diler, yüce Meclisimizi saygıyla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RECAİ YILDIRIM (Adana)
Helal olsun sana, helal!
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Erdoğan.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, şunu hiçbir zaman unutmayın,
hiç kimse, bir başkasından daha milliyetçi değildir.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Erdoğan.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
Hiç kimse, bir başkasından daha milliyetçi değildir. (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN -
Arkadaşlar, niye müdahale ediyorsunuz? Rica ediyorum
Sayın Erdoğan,
buyurun efendim.
AKİF AKKUŞ (Mersin)
Sayın Milletvekili, 350 metrelik yerde organik tarım olur mu?
BAŞKAN
Arkadaşlar, oturduğunuz yerden laf atmayın, rica ediyorum.
Şahısları
adına ikinci söz, Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Abdülkadir
Akcanda.
Sayın Akcan, buyurun.
Süreniz beş
dakikadır.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısının 5inci maddesinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
önce, biraz önce yapılan tartışmalar sırasında
vicdanlara hitap eden Sayın Milletvekilimize, ilk önce
sırasından ayağa kalkarak yürüyen bir akademisyen Sayın
Milletvekilinin önce kendisini aklayarak bu Mecliste gelip tavır
takınmasını dilerim, bunu öncelikle yapmasını isterim.
(MHP sıralarından alkışlar)
İkincisi: Sayın
Başkan, Sayın AKP Grup Başkan Vekilinin Sabırlar
taşarsa ne olur? anlamında kullandığı ifadeye
ısrarla tutanaklardan bakmanızı istirham ettim, Bakayım.
dediniz ama bakmadınız. Bu tehdidi bu Mecliste asla ama asla kabul
etmiyorum Sayın Başkan.
MUHARREM VARLI (Adana) Ne
olurmuş, onu bir sor Sayın Bakanım.
ABDÜLKADİR AKCAN
(Devamla) Gereğini yapmamış olduğunuz için de -ben sizi
tanırım, siz beni tanırsınız- yüzde yüz tarafsız
olduğunuza inanmak isterken, sanki parti hüviyetine tekrar bürünmek isteyen
bir davranışınız olduğunu ifade etmek zorundayım.
Bu tehdidi kabul etmiyorum, gereğini de yapmanızı beklerdim
Sayın Başkanım.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, kanun tasarısı, bir yap-işlet-devret kanun
tasarısı. Bu Kanun hâlihazırda mevcut. Mevcut olmasına
rağmen ısrarla bu kanun tasarısının ele alınmak
istenmesi karşısında, Hükûmetin, icra makamının acaba
kafasının gerisinde başka şeyler mi var? diye bu toplumu
düşünceye sevk ediyor. Niye böyle düşünüyorsunuz? deme hakkına
iktidar sahip değildir. Önce herkesi tatmin edici açıklama yapmak
zorundadır.
Biraz önce
konuşmacı AKP Milletvekili arkadaşımız Bu araziler
temizlenecek, organik tarım yapılacak. dedi. Tarım
Bakanlığımızın hâlihazırda yürütmekte olduğu
Organik Tarım Yönetmeliğine göre, ne şimdi ne sonra,
Bitişik arazilerin bu
kanun tasarısına göre ihale edilebilmesi imkânı getiriliyor.
Değerli milletvekilleri, bitişik arazi,
Şimdi, Sayın
Başbakan diyor ki: Nereden çıkarıyorsunuz İsraili? Ee
Sayın Başbakanım, üç hafta önce Marmara Bölgesindeki bir
ilinizde il kongresinde Bundan ne gocunuyorsunuz? Yeteri kadar işsizimiz
var diye şikâyet ediyorsunuz, İzaklar gelip yatırım
yapacak, Aliler çalışacak. demedi mi Sayın Başbakan?
Nereden çıkarıyorsunuz İsraili? diye tenkit ediyorsunuz. Ee
İsrailin olduğunu Sayın Başbakan bizzat kendisi işaret
ediyor. Yani bunun üzerine gidince de arkadaşlarımız
heyecanlanıyor, bize kızıyorlar. Bu noktada
vicdanlarınıza hitap etmek, suç mu, kusur mu? Değil, asla
değil.
Dolayısıyla,
değerli milletvekilleri, Yap-İşlet-Devret Kanunu bu ülkede var.
Karayolları Genel Müdürlüğü 2002 yılında siz iktidarda
değilken Göcek tünelini ihale etti. Değerli milletvekilleri,
önümüzdeki hafta Bursa-Balıkesir-Manisa-İzmir otoyolu ihalesi
başlamış, süreci devam etmekte, önümüzdeki hafta
yap-işlet-devret ihalesinin zarfları açılacak. Ortada
işleyen, çalışan, kullanılan bir Yap-İşlet-Devret
Kanunu varken niye ısrarla bu kanun tasarısı üzerinde
duruyorsunuz? İşte bu, insanların aklını
kurcalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ABDÜLKADİR AKCAN
(Devamla) İnsanların aklına farklı şeyler getiriyor.
Bunu getiren biz suçlu değiliz, getirten sizler, birazcık kendinizi
bu noktada sorguya çekip acaba ne yapıyoruz diye düşünmeniz lazım.
Bu itibarla bu kanun tasarısının, eğer bir yap-işlet-devret
kanun tasarısı ise sadece bir olaya münhasıran ele
alınmış bir kanun tasarısı olduğunu düşünün.
İhale yapılacak, bittikten sonra bu kanun kadük olacak.
Peki, şimdi soruyorum,
bu ülkenin vatandaşı ve insanı olarak: Mayınlı öteki
sınırlarımız ne olacak? Onlar için de mi özel birer kanun
tasarısı getirip burada kanunlaştıracaksınız?
Hayır. Peki, onlar Ottawa Sözleşmesi kapsamı
dışında mı kalıyor? 2014e kadar bunlarla ilgili önlem
alma ihtiyacımız yok mu? Var. Bütün bunları derleyip
toparlayınca aklımıza bu kanun tasarısının
farklı şeyler düşünülerek hazırlanmış bir kanun
tasarısı olduğunu haklı olarak bu kürsü
aracılığıyla, bu mikrofonlar aracılığıyla,
ekranlar aracılığıyla milletimizle paylaşma
ihtiyacı hissediyorum ve paylaşıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Akcan.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Sayın Bozdağ burada yaptığı
konuşmada, Sayın Akcanın dile getirdiği
konuşmasında şöyle demiş: Biz burada eleştiri
sınırlarını aşan birtakım üslupları buraya
getirip koyduğumuzda hani kendini de katıyor- insanların da bir
sabrı vardır, bir noktaya kadardır. Eğer siz o sabrı
taşırdığınızda burada bir sağlıklı
çalışma ortamı bulamayız. Ben bunda yüce Meclise dönük bir
tehdit algılamadım, o nedenle de üzerinde durmadım.
Şunu da ifade etmek
istiyorum ki, elbette bütün milletvekili arkadaşlarımın,
özellikle Sayın Akcanın -yani eski dostum, arkadaşım-
sözleri benim için önemlidir, eleştirileri benim için önemlidir ama
şunu vurgulamak isterim: Bu Meclisi kimse tehdit edemez, bu hiç kimsenin
hakkı değildir, haddi de değildir. O nedenle hepimizin bu
Meclisin kutsiyetini, bu Meclisin gücünü hiçbir gün aklımızdan
çıkarmadığımızı, hiçbir
arkadaşımın çıkarmadığını biliyorum.
Bizim de öyle bilinmemizi bütün arkadaşlarımdan rica ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi 5inci madde üzerinde on dakika süreyle
soru-cevap işlemine başlayacağız. Beş dakika süreyle
soru, beş dakika süreyle cevap.
İlk soru Sayın
Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Benim sorum Sayın Maliye Bakanına olacak.
Maliye Bakanı olduktan
sonra çalışanlar arasında ağabeylik-kardeşlik
ilişkisini anlatan, onlarca yıldır teamül hâline gelmiş
üstat kelimesinin kullanılmasını yasakladınız. Bu kadar
yoksulluk, işsizlik ve açlığın kol gezdiği ülkenin
Maliye Bakanı olarak bu ilk önemli icraatınızdan sonra
mayın temizleme hususu ikinci önemli icraatınız mıdır?
Bundan sonraki üçüncü önemli
icraatınız işçiye, emekliye, çiftçiye, esnafa, memura bu kriz
karşısındaki dirayetli duruşlarından dolayı övünç
madalyası dağıtmak mı ya da yeni bir Düyun-u Umumiye kanunu
çıkarmak mı olacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın İnan
MÜMİN İNAN
(Niğde) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, bu
çok uzun mesafeli sınır boyunca ihaleye çıkarılacak bu
alanın daha sonra burayı alan firma tarafından, özel güvenlikler
tarafından korunacağı söz konusu mudur? Bunu, Türk Silahlı
Kuvvetleri mi yapacaktır sınır güvenliğini?
İkincisi: Yabancı
şirketlerin Türkiye'nin verimli arazilerinde bu şekliyle tarıma
yatırım yaparlarken
Anadolu çiftçisinin özellikle şu anda
elektrik borçlarından dolayı icralık olmasına ve
buğday tarlalarının yanmasına sebep olmaktadır, bu konudaki
fikirlerinizi de almak istiyorum.
Teşekkür ediyorum
efendim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın İnan.
Sayın Ünal
Yok.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, söz
konusu araziden elde edilecek kırk dört yıllık gelirin 880
milyon dolar civarında olacağı tahmin edilmektedir. Böylesine
stratejik bir bölgede büyük bir yabancı şirket kırk dört
yılda 880 milyon dolar kazanmak için, yani yalnızca tarım yapmak
için mi gelecektir, yoksa bu Büyük Orta Doğu Projesinin bir parçası
mıdır?
İkinci sorum: Sayın
Başbakan Bu arazilerde İzak değil Hasan çalışacak.
diyor ama patron kim olacak, İzak mı olacak, Hasan mı olacak?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum: Mayın
temizleme konusuna itirazımız yoktur ancak itiraz ettiğimiz konu
mayınlı araziyi temizleyecek firmaya temizleyeceği 216 bin dekar
alanın kırk dört yıllığına tarımsal
amaçlı olarak verilmesidir. Neden mayın temizlemeyi böyle bir
şarta bağladınız? Ülke ve sınır güvenliği
açısından önem arz eden bir bölge neden bir başka ülkenin
kullanımına verilme tehlikesiyle karşı karşıya
bırakılmıştır? Tarım yapacağım diye
alınan bu bölge hangi amaçla kullanılacaktır, bunu kontrol
etmeniz mümkün müdür?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Ottawa
Sözleşmesi gereği mayın temizlenen ülkelerden acaba hangisinde
sizin ısrarla dayattığınız bu metot
benimsenmiştir?
Diğer sorum:
Dünyanın 17nci büyük ekonomisine sahip olduğumuzu övünerek
söylüyorsunuz, mayın temizlemek için para
bulamadığınızdan da bahsediyorsunuz. Peki, bu kanun
çerçevesinde 17nci büyük ekonomiye sahip olmamız ile bu mayın
temizlemeye para bulamayışımız bir çelişki değil
midir?
Son olarak, 2nci maddede,
müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla
bütünlük teşkil eden hazineye ait diğer taşınmazların
da ihale kapsamına alınabileceğinden bahsediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakanım,
buyurun.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, Maliyede üstat
kelimesinin yasaklanıp yasaklanmadığıyla alakalı soru
soruldu. Aldığım bilgiye göre böyle bir yasaklama şu ana
kadar söz konusu değil ve üstat kelimesi hiyerarşik düzen
içerisinde, kendi düzeni içerisinde
kullanılabiliyor, meslektaşları itibarıyla.
Tabii, Mayınlı
alanlar hangi öncelikle ihale edilecektir? diye de bir şey soruldu.
Öncelik sırası -bunu çok sık tekrar ediyoruz ama- Genelkurmay
Başkanlığınca sınır fiziki güvenlik sistemi
inşaatı tamamlanan yerlerden başlanılarak ve Genelkurmay
Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı,
Dışişleri Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığının mutabakatıyla beraber yapılacak.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Nerede yazıyor Sayın Bakanım?
Başlarken değil kontrol edilirken
Genelkurmay
Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Kanunda yazıyor.
BAŞKAN Lütfen
karşılıklı konuşmayın Sayın Günal.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Kanunu tekrar bir
okuyun, o soruyu sormayacaksınız.
Mayından
Özellikle
elektrik borçlarıyla alakalı
MEHMET GÜNAL (Antalya) Siz
ne çabuk okudunuz!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Değerli
arkadaşım, soruyu sorarken dikkatli dinledim. Lütfen, siz de
cevabı dikkatli dinleyin.
BAŞKAN Sayın
Bakan, siz cevap vermeyin, Genel Kurula hitap edin, Başkanlığa
hitap edin. Rica ediyorum
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben
de ilave bir şey dedim Nerede okudunuz? diye.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Eğer
ekleyeceğiniz bir şey varsa biraz daha duralım. Lütfen ama
MEHMET GÜNAL (Antalya) Daha
yeni oturdunuz Sayın Bakanım.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Lütfen
BAŞKAN Sayın
Bakan
Sayın Bakan
Siz Başkanlığa
ve Genel Kurula hitap edin lütfen.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Bakan, Genel Kurula cevap verin efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkan uyarabilir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Milletvekilinin nasıl soru sorduğu sizin takdiriniz değil. Cevap
verirsiniz veya yazılı cevap verirsiniz.
BAŞKAN Sevgili
arkadaşlarım, rica ediyorum, lütfen
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Elektrik
borçlarıyla alakalı konudan soruldu, tarımsal sulama ve
çiftçilerimizin elektrik borçlarıyla alakalı.
Bildiğiniz gibi, AK
PARTİ İktidarı döneminde iki kez bu borç
yapılandırması yapıldı. Borç
yapılandırması sırasında özellikle otuz altı ay
içerisinde çiftçilerimizin bu borçlarını rahat ödeyebilmelerini
teminen bir borç yapılandırması yapıldı. Kredi
faizleriyle alakalı, tarımsal sulama kooperatifleri kredi faizi
oranında bu oranlar düşürüldü ve ciddi bir tahsilat da
yapıldı. Buna rağmen ihtiyaç var mıdır? Buna
rağmen çiftçilerimizin böyle bir yapılandırmaya tekrar
ihtiyaçları vardır ve TEDAŞ kurumlarına müracaat etmeleri
hâlinde, ilgili bölge müdürlüklerine müracaat etmeleri hâlinde, önceden borç
yapılandırmasını yapıp da buna sadık
kalabilenlerin haricinde, yani o sözleşmeye sadık kalabilenlerin
haricinde, bu borç yapılandırmasıyla alakalı mevzuat son
derece açık, yani, tekrar o borcuna sadık kalamayan çiftçilerimizin
başına dönecekleriyle alakalı karşılıklı bir
imzaları da var. Bizim şu anda özellikle
BAŞKAN Sayın
Bakanım, başka sorular da var.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Evet, Sayın
Başkanım, döneceğim.
MEHMET EKİCİ
(Yozgat) Bildiği konuyu anlatıyor!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Başka, bu
konuyla alakalı, sorduğunuz için söylüyorum: Cazibeyle sulamadan
oluşacak rakamın cebrî elektrikle oluşacak rakamlara terfi
ettirilmesiyle alakalı da bir çalışmamız var.
Türkiyenin 17nci büyük
ekonomi olmasıyla alakalı övündüğümüzü söylediniz. Ben bununla
alakalı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan bütün milletvekillerinin
övünmesi gerektiğine inanıyorum. Eğer bu konuda Türkiye'nin
ulaşacağı büyüklükle alakalı kendinde bunu hissetmeyenler
varsa mutlaka bu konuyla alakalı çalışacaklardır diye
düşünüyorum. (MHP sıralarından gürültüler)
AKİF AKKUŞ (Mersin)
Mayınları temizleyemiyorsunuz.
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Mayınla
alakalı ise, takdir edersiniz ki, tabii ki -Maliye Bakanımız bir
toplantı için ayrıldılar- yazılı cevap da
vereceğiz bu konuyla alakalı.
ATİLA EMEK (Antalya)
Başkanım, süre var daha. Soru sorabilir miyiz Sayın Başkan?
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Ama Sayın Maliye
Bakanının bundan daha önemli
ATİLA EMEK (Antalya)
Sayın Başkan, süremiz var.
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz Sayın Emek, soru bitti.
ATİLA EMEK (Antalya)
Bitti mi efendim? Süre vardı.
BAŞKAN Sayın
Maliye Bakanının bu toplantıdan daha önemli bir
toplantısı olmaması lazım. Burada olması doğru
olurdu Sayın Bakanım. (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, madde üzerinde yedi adet önerge vardır. Önergeleri
önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
263 sıra
sayılı tasarının 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Harun Öztürk |
Hüseyin Pazarcı |
Ayşe Jale Ağırbaş |
|
İzmir |
Balıkesir |
İstanbul |
|
Süleyman Yağız |
Mustafa Vural |
|
|
İstanbul |
Adana |
|
(1) Bu kanun
yayımını izleyen aybaşında yürürlüğe girer.
TBMM Başkanlığına
5. Maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep
ederiz.
Madde 5- (1) Bu kanun
yayımı tarihinden 3 ay sonra yürürlüğe girer.
|
Kemal Anadol |
Gökhan Durgun |
Mevlüt Coşkuner |
|
İzmir |
Hatay |
Isparta |
|
Orhan Ziya Diren |
Osman Kaptan |
Onur Öymen |
|
Tokat |
Antalya |
Bursa |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı tasarının 5. maddesinin Bu kanun
01.01.2010 tarihinde yürürlüğe girer şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Günal |
Abdülkadir Akcan |
Kürşat Atılgan |
|
Antalya |
Afyonkarahisar |
Adana |
|
Mustafa Enöz |
Recep Taner |
Mehmet Serdaroğlu |
|
Manisa |
Aydın |
Kastamonu |
|
Behiç Çelik |
|
|
Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
263 sıra sayılı
kanun tasarısının 5 inci maddesinde geçen yayımı
tarihinde ibaresinin yayımından altı ay sonra olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Gülşen Orhan |
Ramazan Başak |
Suat Kılıç |
|
Van |
Şanlıurfa |
Samsun |
|
Azize Sibel Gönül |
Ayhan Sefer Üstün |
|
|
Kocaeli |
Sakarya |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
Sıra Sayılı Yasa Tasarısının 5. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Atilla Kart |
Şahin Mengü |
Zekeriya Akıncı |
|
Konya |
Manisa |
Ankara |
|
Mevlüt Coşkuner |
Vahap Seçer |
Bayram Meral |
|
Isparta |
Mersin |
İstanbul |
Madde 5- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinden bir yıl sonra yürürlüğe girer.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı yasa tasarısının 5. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Şevket Köse |
Hüsnü Çöllü |
|
Malatya |
Adıyaman |
Antalya |
|
Yaşar Ağyüz |
Hüseyin Ünsal |
|
|
Gaziantep |
Amasya |
|
Madde 5 : Bu kanun 1 yıl
6 ay sonra yürürlüğe girer.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 5. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mehmet Günal |
Nevzat Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
Antalya |
Isparta |
Mersin |
|
Necati Özensoy |
Mümin İnan |
|
|
Bursa |
Niğde |
|
Madde 5 - Bu kanun 1.1.2011
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Şimdi,
maddeye en aykırı önergeyi okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 5. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
Madde 5- Bu kanun 1.1.2011
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Günal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu konuda kimsenin kafası netleşmedi. Ben size tekrar
sorularımı kısa kısa soracağım. Bu alan ne kadar?
Az önce Sayın Kutluata sordu. 178,5 mu?
İhale komisyonunda -az
önce sorduğum oydu, Sayın Bakan sadece öncelik
sırasını söyledi- neden Millî Savunma
Bakanlığından kimse yok? Var demeyin, açın siz okuyun o
zaman 4üncü fıkrayı. Muayene ve kontrol kısmında Millî
Savunma Bakanlığı, Dışişleri, diğer
yetkililer var, net. 3üncü fıkra Sayın Bakanın söylediği.
O, öncelik sıralaması belirliyor. 4üncü fıkrada diyor ki:
Bütün esas ve usulleri Maliye Bakanlığı belirler, her türlü
ihaleyi Maliye Bakanlığı yapar. Açın okuyun,
Okumadı. diyenlere söylüyorum. Ben binlerce defa okudum. Alt komisyondan
beri okuyorum, aynen böyle yazıyor. Kontrol ve muayene işlemlerinde o
teknik birimler var.
Niye YİDde ısrar
ediyorsunuz, yap-işlet-devrette? Bu bir mayın temizleme kanunuysa,
önerge verdik, kabul edin o zaman, temizlensin. Sayın Başbakanın
dediği gibi antisemitizm falan yapmıyoruz. İhaleyi açın.
İster İzak alsın, ister John alsın, ister Hans alsın
bizi ilgilendirmiyor. Ama şeffaf, açık, daha önceki Galataportta, TÜPRAŞta,
Türk Telekom'da olduğu gibi istemiyoruz. İster yerli ister
yabancı alsın. Siz yandaşlarınıza verecekseniz, hiç
fark etmiyor. Ama şeffaf bir ihale olacaksa tutun mayın temizleme
ihalesi yapalım.
921.080 mayının
geri kalan 300 küsur binini kim temizleyecek? Genelkurmay temizleyemem dedi.
Hayır, efendim, Genelkurmay dedi ki: Ben temizlersem zaman alır, siz
kısmen yapın. Demin söylediğim şeyin devamını
söylüyorum, buna paralel olarak diyor Sayın İlker Başbuğ
imzalı, İkinci Başkan olarak yazdığı
yazıda, Eğer siz bunu
kısmen yaparsanız biz de geri kalan kısımları -yani
benim söylediğim 300 bin civarında kalan diğer
mayınları- temizleyebiliriz, böylece süresinde yetişmiş
olur. diyor Genelkurmay. İsterseniz okuyabilirim yazısını
sonra. Ben yapamam. demiyor.
Değerli
arkadaşlarım, bunları sorduk diye bize kızmayın. Ben,
sizin vicdanlarınıza hitap ediyorum. Bunlara kara demiyorum, siz
ak diyorsunuz, adınız da AK, ona uygun davranmanızı
bekliyorum sadece. Ben, burada net şeyler soruyorum. Söylediklerimiz
nettir.
Ee, Sınır fiziki
güvenlik sistemi yok. diyoruz. Bitince neresini kim koruyacak? Onlar
yetişmedi, yarısı daha yapılmadı. Ne kadar para
gerektiğinin tespiti yapıldı mı? Onları
yetiştirmeden temizleyemeyiz. Askerî yasak bölgelere ben kimseyi sokmam.
diyor Genelkurmay Başkanı, açıklaması var. Onları da
gösterebilirim, basın açıklamaları var. Onları ne zaman
değiştireceğiz, nereden girecek?
Şimdi bu soruları
sorduğumuz zaman bize niye kızıyorsunuz? Efendim, sen yerinde
otur, sen eski askersin. diyor Sayın Başbakan, Otur oturduğun
yerde! diyor. Şimdi, bakın, bir eski asker ne diyor? 1983-87
yılları arasında bu konuyla ilgili taburun sınırdaki
komutanı olan emekli olmuş bir asker diyor ki: Kim demiş
askeriye mayın temizleyemez diye? Yeter ki görevi verin, teknik, mali
imkânları verin. O zaman neyle temizlemişler biliyor musunuz?
Makine Kimya Endüstrisinin hazırladığı aparatları
tanklara takarak, 83-87 arasında,
Bakın değerli
arkadaşlarım, Efendim, Petrol Kanununun hakları, Maden
Kanununun hakları saklı
Ee, değiştirdiniz zaten,
değiştireceksiniz yine. Bakın, yukarıda alt komisyonda
arkadaşlarımız bize bilgi verdiler. Sorduk, 25 kuyudan 21inde
petrol çıkmış şu anda o Çamurlu alanında. Daha önce
askeriyenin temizlediği yerlerde kuyular açılmış. Günde
2.400 varil petrol çıkıyor. Arkadaşlarımızla
görüştük -biz takip ediyoruz konuyu- 50 tane kuyu açmayı
düşünüyorlar 30 kilometrelik bir alanda. Sadece 30 kilometreden
bahsediyorum. Çamurlu, Batı Kozluca kısmının olduğu
yerde 50 kuyuda -çok basit hesapla söyleyeceğim, isteyene
ayrıntılı hesabını verebilirim- sadece 30 kilometrelik
yerde, yılda, bugünkü petrol varil fiyatıyla 45 milyon dolar gelir
elde ediliyor; bugünkü fiyatla, sadece 30 kilometrelik kısmında.
Değerli
arkadaşlarım, bunları sorduğumuz zaman bize
kızmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Günal, lütfen bitirin.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
Biz bunlara cevap istiyoruz.
Bizim görevimiz, Türk milleti adına içimize sinmeyen şeyleri size
sormaktır. Bunda kavga edecek bir şey yok. Bakın, bizi
ilgilendirmiyor. İzakı biz demedik, Sayın Başbakan dedi. Hans
da alsa beni ilgilendirmiyor, John da, Jack de beni ilgilendirmiyor. Ahmet,
Mehmet alıyorsa evet, ama o da açık, şeffaf bir ihaleyle.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Mehmet Bey, beni ilgilendiriyor.
KADİR URAL (Mersin)
Ali Dibo da alsa ilgilendirmiyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Açacaksınız, mayın temizleme
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sahayı vermeyeceksiniz. Hemen oraya, işinize geldiğine
nasıl atlıyorsunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Mehmet Bey, beni ilgilendiriyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Biz,
mayın temizleme ihalesinden bahsediyoruz. Samimiyseniz gelirsiniz, bunu
temizlersiniz. Ondan sonra tarıma açma işini Türkiye Cumhuriyeti
devleti yapar; büyük devlettir. Tarım Bakanlığının neleri
yaptığını siz bilmiyorsunuz. Sayın Başbakan diyor
ki: Bunu yaparız. Gelin OSTİMe bir görün. Biz de onu diyoruz:
Gelin, OSTİMdeki arkadaşlarımız bile bu aparatı size
üretirler.
KEMALETTİN AYDIN
(Gümüşhane) İsrailliler alırsa ne diyorsun?
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Neden o zaman bunu İsrailliye vermede ısrar ediyorsunuz?
Toprakları veriyorsunuz, toprakları.
KEMALETTİN AYDIN
(Gümüşhane) İsrailli alırsa
BAŞKAN Sayın
Aydın
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Kutsal olan, sınırdaki toprakları
Değerli arkadaşlarım,
sizi, tekrar, bağırmaya değil vicdanlarınızla muhasebe
yapmaya davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla)
İnşallah, sorularımız cevaplanır. Baştan beri
cevaplanmıyor ama, nafile, yeniden
soracağım. Bir dahaki soruda yine soracağım,
eğer cevap gelmezse öbür maddede
yine soracağım.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Günal.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı yasa tasarısının 5. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve
arkadaşları
Madde 5 : Bu kanun 1 yıl
6 ay sonra yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşuyor?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Ağyüz konuşacak.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mayıs
ayının başından beri görüştüğümüz 263 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 5inci maddesinde verilen
önerge üzerine CHP Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu 263 sayılı yasa bugün biraz daha istisnai yasa oldu. Bugüne dek 4
Meclis Başkan Vekili geçirdi bu yasa, bugün de Sayın
Başkanımızın Başkanlığıyla istisnai
yasa hüviyetine kavuştu ve bu yasayı çıkaran Meclisin
Başkanı olarak da Sayın Başkanım bir paye daha
kazandı. Hayırlı, uğurlu olsun! (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
263 sayılı yasa neden bu kadar tartışılıyor? Bu
263 sayılı yasa görüşülürken, geçen hafta perşembe günü 28
maddelik -geçici maddeleri hariç-
Afet Yasası neden kolay geçti de bu geçmiyor? Niye hiç
düşünmüyorsunuz iktidar partisi üyeleri olarak? Niye muhalefet bu kadar,
neler söylüyor diye bakmıyorsunuz? Yandaş gazetelerinizi niye
okumuyorsunuz? Yeni Şafakı niye okumuyorsunuz, Vakiti niye
okumuyorsunuz? Hadi diğer gazeteleri boş verin, bunlar ısmarlama
mı yazıyorlar? Bu yasanın fizibilitesi yok, kâr-zarar
mantığı yok, ne kadar alanı kapsadığı belli
değil. Nereyi vereceğini ihale komisyonu da bilmiyor, Maliye
Bakanı da bilmiyor, Millî Savunma Bakanı da bilmiyor. Böyle bir
yasanın mayın temizleme adına çıkarıldığı
ve mayın temizlemenin gerçekleştiği bir ülke var mı? Çok konuşan
Sayın Bekir Bozdağ, size soruyorum. Çık, buradan de ki: Bir
yasa bir ülkede bu şekilde çıktı. Siz ilk mi
olacaksınız? Yani denenmişi denememek
Bir tabir vardır,
onu söylemek istemiyorum. Denenmemişi niye denemek istiyorsunuz siz?
Kendi olanaklarımız yok. diyorsunuz. Bu, açıkça gerçekleri
gizlemektir. İrandan almadığınız doğal gaza 700
milyon dolar ödeyeceksiniz, beceriksiz Enerji Bakanının yüzünden
ödemeye mahkûm olacaksınız ve ne kadar rakama mal
olacağını bilmediğiniz bir mayın temizleme sorunuyla
ülkeyi, toplumu ve Türkiye Büyük Millet Meclisini karşı
karşıya bırakacaksınız. Bu zaman israfıdır,
bu görevinizi yapmamaktır.
Maaşınızı
bu ay hak etmediniz. Maaşınızı emeklilere vereceksiniz,
iktidar partisi üyelerine söylüyorum. Emeklilere bağış yapacaksınız,
çünkü mesainizi vermediniz, boş laflarla geçirdiniz, İç Tüzük
tartışmalarıyla geçirdiniz ve bugüne geldik.
Niye bu sorulara cevap
vermiyorsunuz siz? Karkamıştan, Çobanbeyliden ta Şırnaka
kadar uzanan bu arazinin ürün deseni nedir? Burada ne ekilecek? Doğal
zenginliğimiz nedir? Bu arazide petrol mü var, maden mi var, ne menem bir
şey bu arazi, biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz. Bilmediğiniz hâlde de
zaten bundan dolayı sorununuz burada ya, 184ü hiçbir zaman bulamıyorsunuz,
180de kalıyorsunuz. Nerede diğer arkadaşlarınız? (AK
PARTİ sıralarından Sana ne! sesleri) Bana çok şey, bana
çok şey! Bu Mecliste görevinizi yapacaksınız. Bu Meclisi iktidar
çalıştırır, muhalefet çalıştırmaz.
AHMET YENİ (Samsun)
Muhalefet yatar!
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) Ve bugün bu Meclisi geren iktidarın kendisidir, grup
başkan vekillerinizdir. İç Tüzük tartışmalarıyla
germişlerdir, yanlış cevaplarla germişlerdir ve bugüne
gelmişizdir.
Bir yasayı
anlatamamanın acizliği içerisindesiniz. Bu yasayı
anlatamamanın acizliği içerisinde de mayına kendiniz
bastınız. Temizlemek istediğiniz mayına bastınız,
ayağınızı kaldırsanız zaten iktidarınız
gidecek Allaha şükür. (CHP sıralarından alkışlar)
Onun, için mayının üzerindesiniz, ayağınız
mayının üzerinde.
Değerli
arkadaşlarım, bu yasa tartışılırken biz şunu
söyledik: Mayını temizlemeye karşı değiliz.
Yalnız, mayın temizlendikten sonraki aşamaya
karşıyız, yani şuna: Mayınları temizle, para
verme ama araziyi kırk dört yıl kullan. Bu nerede görülmüş
arkadaşlar, bu nerede görülmüş?
Maliye
Bakanlığına soruyorum: Elinizde fizibilite var mı?
İhaleye açtın diyelim uluslararası boyutta. Geldi birileri,
birkaç kişi. Senin elinde bu arazi işletme değeri olarak
mayın temizleme karşılığı kırk yıl
mı verilir, otuz beş yıl mı verilir diye bir done var
mı? Yok. Böyle cehalet olur mu? Gelen şirket otuz dokuz dese otuz
dokuza vereceksin, kırk üç dese kırk üçe vereceksin. Sonra,
değerli arkadaşlarım, aynı işi yapan şirket
Türkiyede yok, dünyada adres nereyi gösteriyor? İsraili, Suudi Arabistanı,
Amerikan iş birliğini gösteriyor. Başbakan bundan niye
alınıyor? Biz alınmakta haklıyız çünkü sizin çok
suçunuz var bu konularda. Özelleştirmede suçunuz var, ihalede suçunuz var.
Mesela bir hanımefendi çok feryat ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Ağyüz, bitirin lütfen.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) Bakü-Ceyhan petrol boru hattını, damadın genel müdür
olduğu şirket 1,5 milyar dolara ihalesiz almadı mı? Bu
sabıka sizin sabıkanız değil mi?
Başbakanın
oğlunun ortak olduğu pırlanta şirketi -ismini söylemek
istemiyorum- on altı tane enerji santrali lisansı aldı mı,
almadı mı? Damadın genel müdür olduğu şirket kaç tane
enerji lisansı aldı?
Karşıda
yapılan bir otel var, o otelin altını bir eşeleyin
bakalım neler var? Sabıkanız var, bundan dolayı güvenmiyor
kamuoyu, bundan dolayı biz güvenmiyoruz.
AHMET YENİ (Samsun)
Millet güveniyor.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) - Açık değilsiniz, net değilsiniz, şeffaf
değilsiniz. Onun için milleti kan ağlatıyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun)
Millet kararını verdi.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) - Şimdi, size oralarda oy veren insanlar Elimiz
kırılsaydı da oy vermeseydik. diyorlar.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop)
Millet kararını verdi.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) - O nedenle, Karkamıştan Şırnaka kadar, orada yaşayan
ve tarımdan geçinecek insanların günahını
aldınız, vebalini aldınız. O nedenle, belki
aklınız başınıza gelir diye bu yasanın bir buçuk
yıl yürürlüğünün uzatılmasını öneriyoruz. Bari buna
destek olun, bu vebalden kurtulun. Bir aylık maaşı hak etmediniz,
buna oy verin de kamuoyuna bir yüzünüz olsun. İktidarınız Abbas
yolcu, Allah şimdiden hayırlı uğurlu etsin.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ağyüz.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN - Önergenin
oylanmasından önce yoklama talebi var.
İsim tespiti
yapıyorum: Sayın Okay, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek,
Sayın Özdemir, Sayın Köse, Sayın Emek, Sayın
Coşkunoğlu, Sayın Süner, Sayın Korkmaz, Sayın
Yalçınkaya, Sayın Küçük, Sayın Bingöl, Sayın Ağyüz,
Sayın Serter, Sayın Özkan, Sayın Hacaloğlu, Sayın
Oksal, Sayın Tütüncü, Sayın Öztrak, Sayın Çakır.
20 arkadaşımız
tamam, yoklamaya başlıyoruz.
Üç dakikalık süre
veriyorum.
Yoklama işlemi
başlamıştır.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayımız vardır.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN - Gerekçesini
biraz evvel dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
Sıra Sayılı Yasa Tasarısının 5. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Atilla Kart (Konya) ve
arkadaşları
Madde 5- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinden bir yıl sonra yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
sahiplerinden bir arkadaşımız
Sayın Kart, buyurunuz
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, gelinen bu aşamada hamaset yapmadan, polemik
yapmadan, önemli gördüğüm bazı temel konuları ana
başlıklarıyla bir kez daha bilgilerinize sunmak istiyorum, bir
kez daha vicdanlarınıza seslenmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
bakın, bu tasarı, en başta 2565 sayılı Askeri Yasak
Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun 9uncu maddesine açık bir
şekilde aykırı. Bu tasarı, 3996 sayılı
Yap-İşlet-Devret olarak bilinen Kanunun 2nci maddesine açıkça
aykırı. Bu tasarı, bu konuyla ilgili Danıştay
kararına aykırı. Bu tasarı, 2644 sayılı Tapu
Kanununun ilgili maddelerine aykırı değerli milletvekilleri.
Yani hukuki sakatlıkla, birçok bakımdan, birçok madde yönünden,
birçok kanun yönünden malul olan, sakat olan bir tasarı söz konusu.
Tasarı bu hâliyle kanunlaştığı takdirde, grup
yetkililerimiz hep ifade ettiler, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ana muhalefet
partisi olarak, burada iki aylık süreyi beklemeden ilk hafta içinde
Anayasa Mahkemesine başvurmamız çok açıktır, bu bilinen bir
husustur.
İşte, değerli
milletvekilleri, bu Anayasa Mahkemesine yapılacak başvuru süreci, anlattığım
sebeplerle hukuki bakımdan bir belirsizliğin olması ancak bu
arada kanunun yürürlüğe girmesi ve ilgili firmanın temizleme
faaliyetlerine başlaması hâlinde bir belirsizlik durumu söz konusu
olacak yani bir askı durumu söz konusu olacak.
Söz gelişi, bir yıl
sonra Anayasa Mahkemesinin iptal kararı verdiğini varsayalım.
İşte, değerli arkadaşlarım, bu arada ilgili firma
temizleme faaliyetini başlattığı takdirde ve devamında
da Anayasa Mahkemesi -anlattığımız gerekçelerle- iptal
kararı verdiği takdirde, Türkiye Cumhuriyeti çok ağır bir
hukuki sorumlulukla, tazminat sorumluluğuyla karşı
karşıya kalacaktır değerli arkadaşlarım. Ben, o
sebeple şunu önemle vurguluyorum. Gerçekten, hamaset yapmadan, bu noktada
vicdanlarınıza, muhakemenize, sorgulamanıza bir fırsat
vermek adına bunu söylüyorum. Bakın, yapılan hesaplamalara göre
değerli arkadaşlarım, 30-40 milyar dolar seviyesinde bir petrol
geliri, 10 milyar dolar seviyesinde de modern ve organik tarımdan bir
gelirin elde edilmesi söz konusu. İlgili firma kullanmaya
başladı. Anayasa Mahkemesi iptal etti. Uluslararası mahkemeler
nezdinde ilgili firmanın Türkiye Cumhuriyeti aleyhine -bu rakamlar
boyutunda olmasa da- son derece ciddi bir tazminatı elde etmesi söz konusu
olabilecek. İşte, onun için diyoruz ki -önergemizde ifade
edildiği gibi- gelin, hiç olmazsa bir yıllık bir süre
imkânı tanıyın değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri. Bu bir yıllık süre içinde Anayasa Mahkemesi iptal
kararı vermediği takdirde o yasa zaten yürürlük kazanmış
olacak. O yasanın uygulaması zaten başlamış olacak.
İnanıyorum ki vicdanlarınızda değerlendirme
yaptığınız zaman, bu önerimize sağduyulu
yaklaştığınız zaman, duygularınızdan
uzaklaşarak bir değerlendirme yaptığınız zaman bu
noktada bize hak vereceğinize inanıyorum.
Değerli milletvekilleri,
şuna hakkımız yok: O bölgede yaşayan Türküyle, Kürtüyle,
Arapıyla, Süryanisiyle o vatandaşlarımızın toprak
edinme hakkını engellemeye hakkımız yok. Sermaye yapısı
belirsiz yabancı şirketlere toprağımızı
kaptırmaya hakkımız yok değerli milletvekilleri.
Emperyalizmin oyununa gelmeyelim değerli arkadaşlarım.
Bakın, yaptığınız bu uygulamayla, mayınları
temizlerken bu alana, bu alanlara yeni mayınları, yeni mayın tohumlarını
ektiğimizi unutmayalım değerli milletvekilleri. Bakın, biz
bunları Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bugün söylemiyoruz
değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kart, lütfen bitirin.
ATİLLA KART (Devamla) -
Bu yasayla ilgili olarak daha evvelinde Maliye Bakanlığının
ihale işlemlerine yönelik olarak Danıştaya 4 Mayıs 2006
tarihinde dava açarken şu basın duyurusunu
yayınlamışız, demişiz ki orada değerli
arkadaşlarım: Türkiye'miz stratejik açıdan en önemli
bölgelerinden olan bu bölgenin kontrolümüz dışına
çıkması söz konusu olacaktır. Bu alanın
Genişletilmiş Orta Doğu Projesi kapsamında ve Türkiye'nin
çıkarlarına aykırı bir şekilde kullanılması
durumu ve devletin fiilî denetim alanı dışına
çıkması söz konusu olacaktır. Temizlenen arazi tarımsal
faaliyete açılarak bölge halkının kullanımına
açılmalıdır.
Bütün bunları izah
ettikten sonra 4 mayıs 2006 tarihinde şunu demişiz değerli
arkadaşlarım: Hâl böyle olmasına rağmen, siyasi
iktidarın bu yasal durumu ve stratejik gerçekleri göz ardı ederek
bölge güvenliğini ihlal edecek bir sürecin başlamasına yol
açması hiçbir gerekçeyle izah edilemez, kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ATİLLA KART (Devamla)
Bir cümle Sayın Başkanım, bitiriyorum hemen.
BAŞKAN Sayın
Kart, lütfen bitirin.
ATİLLA KART (Devamla)
Siyasi iktidarın hangi amaca ve kimlere hizmet ettiği
anlaşılamamaktadır.
Burada sadece
endişelerimizi, sadece kaygılarımızı dile getiriyoruz,
hiç kimseyi mahkûm etmiyoruz değerli arkadaşlarım. O
kaygılarımızın, o endişelerimizin giderilmesi noktasında
sizlere bir vicdan muhasebesi yapma, bir sorgulama yapma imkânını
tanıyoruz, bir yıllık bir süre istiyoruz. İnanıyorum
ki bu imkânı verdiğiniz takdirde sizler de vermiş olduğunuz
karardan daha çok emin olacaksınız, vermiş olduğunuz karar
daha çok içinize sinecek değerli milletvekilleri.
Bu düşüncelerle, bu
değerlendirmelerle Genel Kurulu bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kart.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
263 sıra
sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinde geçen
yayımı tarihinde ibaresinin yayımından altı ay
sonra olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gülşen Orhan (Van) ve arkadaşları
BAŞKAN Önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Konuşacak
arkadaşımız var mı?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yürürlük tarihinin ileri
alınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı tasarının 5. maddesinin Bu kanun
01.01.2010 tarihinde yürürlüğe girer şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kürşat Atılgan (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Atılgan
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Behiç Çelik konuşacak.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Çelik. (MHP sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263 sıra
sayılı Tasarının 5inci maddesi üzerine verilen bir önerge
hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında mayın
konusunda, değerli milletvekilleri, şu ana kadar söylenecek olan her
şey söylendi hemen hemen ama bütün bunlara rağmen, biz, kendi iç
bünyemizde, Türkiyemizde bunun yankılarının nasıl olduğunu
sorgularken diğer taraftan da dışarıda, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, Genel Kurulda tartışılan bu hususun
yankısının nasıl olduğunu da irdelememiz
gerektiği ortadadır. En son, Financial Timesda, bir İngiliz
gazetesinde çıkan haberde, bizim yani Türk milletinin temsilcileri olarak
bizlerin iki bölüme ayrıldığını, bir grubun
Türkiye'nin millî çıkarlarını savunduğunu ve bu millî
çıkarları savunan insanların bu ülkenin kuruluş felsefesine
bağlı olarak iş birliği yapmadan, daha
bağımsızlıkçı ve egemenliğine düşkün bir
grup Yani milliyetçi düşünceyle hareket edenler, diğer taraftan da
iş birliği içerisinde olanlar -yani bu yasayı iktidar partisi
grubuna dayatan iradeyi kastediyorum- arasında ciddi bir mücadele
olduğunu Financial Times yazıyor. Yani burada, aslında
Türkiye'nin kendi millî çıkarları konusunda yüzde yüz bir mutabakat
olması gerekirken dış basında konunun bu şekilde ele
alınması, irdelenmesi gerçekten yürek parçalayıcı, içler
acısı bir durumdur. Burada, Hükûmetin başı olan Sayın
Başbakana özellikle bir görev düşmektedir.
Peki, bu mayın temizleme
işi gündeme gelirken -bunun yanında başka bir soru sorayım-
Suriye devleti niçin sessiz? Suriye basınında hiç haber
çıkıyor mu, hiç konuşma oluyor mu? Niye acaba? Nasıl susturuldu
Suriye? Niçin Beşşar Esad konuşmuyor? Golanla ilgili, acaba,
Türk Hükûmetinin de bilgisi dâhilinde birtakım taahhütler söz konusu mu?
Bu soruların hepsinin cevabının verilmesi gerekiyor.
Türkiye öyle ucuz bir devlet
değildir. Türkiye, AKP İktidarını aşacak boyutta
devasa bir devlettir. Onun için, bu devlete layık, gerekli bilgi
birikimine, yönetim birikimine, tarihî birikime sahip olan iyi bir kadronun
halkımız tarafından seçilerek yönetmesi gerekir ki o zaman
Türkiye bir cihan devleti olabilecektir.
KEMALETTİN AYDIN
(Gümüşhane) Yaptığımız o.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Ancak şu anda zelil, sefil, perişan duruma
düşürülmektedir. Mayın işi sadece budur. Sadece mayından
dolayı dahi AKP İktidarının Türkiyeyi
dışarıda ve içeride içine düşürdüğü durum içler
acısıdır.
1 Mart tezkeresini hatırlıyorsunuz.
Teşekkür ediyoruz o zaman hayır diyenlere. Ama o zaman ne
istenmişti, hatırlayalım: İskenderun istenmişti,
Mersin Limanı istenmişti, Mardine kadar giden hat istenmişti.
Emperyalizmin böyle bir talebi var bu bölgede ve Davosta efelenenler, 1 milyon
Iraklı katledildi bugüne kadar, hiçbir zaman bahsetmediler ama Amerikaya giderken dediler ki: Demokrasi
getirmek için orada ölen Amerikan askerleri için çok üzülüyoruz. diyebildiler.
Bunları da vicdanlarınıza sunuyorum. Onun için, Sayın
Başbakan sürekli olarak faşizmden bahsediyor, aynı mayınla
ilgili. Faşizm nedir? Jivkovun
yaptığıdır, Batı Trakyada yapılanlardır,
Telaferdeki katliamlardır. Irakta Telafer diye bir kent var, 400 bini
aşkın Türkmen nüfusun yaşadığı. Buraya
Peşmergelerle Amerikan ordusu girmiştir. Acaba AKP hükûmetlerinin
kılı kıpırdamış mıdır? Buradakiler
Müslüman değil mi? Gazzeyle ilgili kafayı takıyorlar ve
Gazzeyi savunmak da bizim görevimiz, elbette orada tepki koyacağız,
ona bir sözümüz yok ancak Telaferde daha fazla koyacağız; Kerkükte,
Musulda tapu daireleri, nüfus daireleri yakılırken de
koyacağız. Askerin başına çuval geçirilirken de tavır
koyacağız. (MHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Sayın Başkan, teşekkür ederim. Sözümü
toparlıyorum.
Gerçekten tarihî bir sürecin
içerisindeyiz. Bu itibarla Sayın Başbakanın kafası
karışık ya da karışık değil, çok bilinçli
yapıyor ve Türklere karşı, Türk milletine karşı ya soğuk
ya da hasmane bir tutum içerisinde. Bu durumunu düzeltmesi lazım.
Sayın
Başbakanı iktidara geçiren Yozgatlı, Konyalı, Erzurumlu,
Vanlı, Mersinli, bunlar bir kez daha Başbakanın mayınla
ilgili tutumunu gözden geçirmelerini ve Türk ulusuna yaptığı bu
yanlış tutum ve hakareti tekrar değerlendirmelerini özellikle
milletimden istiyorum.
Hepinize bu duygularla
saygılar sunuyor ve bu yasanın geçmemesini, geri çekilmesini
diliyorum. Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
5. Maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep
ederiz.
Madde 5- (1) Bu kanun
yayımı tarihinden 3 ay sonra yürürlüğe girer.
Mevlüt Coşkuner (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Hazırlıklar için
zaman kazanmak gerekiyor.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
263 sıra
sayılı tasarının 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
(1) Bu kanun
yayımını izleyen aybaşında yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
sahiplerinden söz isteyen?
Sayın Öztürk,
buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve
Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün hem toplumda hem de Parlamentoda Hayır, mayınlar temizlenmesin.
diyen yoktur. Peki, o zaman, günlerdir süren bu tartışma niye?
Tartışma iki noktada düğümlenmiştir. Toplum ve muhalefet,
mayınları temizletme işi ile temizlenen alanların
temizleyene kırk dört yıllığına bedelsiz verilmesi
işinin birlikte ihale edilmesine karşı çıkmaktadır.
İkili görüşmelerde iktidar partisine mensup milletvekillerinin de bu
karşı çıkışa katıldıklarını
görmekteyiz. İkinci itiraz noktası, ihaleyi Millî Savunma
Bakanlığının değil de Maliye
Bakanlığının yapacak olmasıdır.
Demokratik Sol Parti olarak
tasarıya itirazlarımızı tekrar dikkatlerinize sunmak
istiyorum. Ayrı uzmanlık alanına giren iki işin tek bir
ihalede birleştirilmesi kamu yararına değildir. Bu durum
yargı kararıyla ortaya konulmuştur. Özel yasa
çıkarılarak bu hukuksuzluğun meşrulaştırılmaya
çalışılması Anayasamızın 138inci maddesine
aykırılık teşkil etmektedir.
Askerî bir iş olan
mayın temizleme işi Millî Savunma Bakanlığı veya
Genelkurmay Başkanlığı tarafından hizmet satın
almak suretiyle yapılmalıdır. İhale için gerekli ödeneği
Hükûmet bütçeye koymalıdır. Hükûmetin bütçeden kaynak
ayrılamayacağı iddiasını gerçekçi bulmak mümkün
değildir çünkü 2009 yılında devletin bütçeden faiz ödemeleri
için 57 milyar TL ayırabildiği dikkate
alındığında, mayın temizleme işi için gerekli 300
milyon doları bulamayacağını kabul etmek mümkün
değildir.
Temizlenen alanların,
temizleyen her kim olacaksa ona bedelsiz, kırk dört
yıllığına terk edilmesi, ülkemizin iç ve dış
güvenliği açısından ciddi riskler taşımaktadır.
Her iki ihalenin birlikte yapılmasının kamuya getireceği
fayda ve maliyet analizi yapılmamıştır. İhaleyi
alacaklara temizletme işi karşılığında sadece
temizlenen alanlar bedelsiz olarak bırakılmamakta, bunun yanı
sıra temizlenen alanla bütünlük arz eden kamu ya da özel kişilere ait
araziler de bırakılmaktadır. Bunun sonucunda, Hükûmet bu iş
için kamulaştırma masrafı yapmak zorunda dahi kalabilecektir.
Değerli milletvekilleri,
işin doğrusu, temizlenen alanların, mayın döşeme
aşamasında yerleri kamulaştırılanlara ve yöre
halkına bırakılmasıdır. Kooperatifçilik özendirilerek
yöre halkıyla birlikte büyük ölçekli tarım işletmelerinin hayata
geçirilmesi pekâlâ mümkündür.
Hükûmet bütün bu
eleştirilere kulaklarını tıkamakta ve söz konusu arazilerin
kullanımını kırk dört yıllığına
birilerine bırakma konusunda âdeta hedefe kilitlenmiş
durumdadır. Şimdi tekriri müzakere ile ilk ihaleyi yapacak kurumlar
arasına başka kurumların ilave edilmesini sağlayarak
muhalefetin ve vatandaşların tepki ve dirençleri değil, AKP
milletvekillerinin dirençleri kırılmaya
çalışılmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
tekrar ediyorum: Bugüne kadar mayın temizleme işi Kamu İhale
Yasası ve Devlet İhale Yasasına uygun bir şekilde ihale
edilerek, bu yasalardaki bütün yöntemler sonuna kadar kullanılarak
gerçekleştirilmemiştir. Onun içindir ki yeni bir ihale yasasına
ihtiyaç yoktur. Mevcut yasal düzenlemelerdeki yetkiler sonuna
kullanıldığında bu ihalenin hizmet satın almak
suretiyle sonuçlandırılabileceğine inanmaktayız. Bu durumda
Türkiye Cumhuriyetini -ve Bütçeden de kaynak ayıramıyoruz.
diyorsunuz- ne denli acz içine düşürdüğünüzü lütfen
anlayınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Bu
yol denendikten sonra, diyelim ki başarıya ulaşamadı, o
zaman sınırdaki arazi tahsisi yerine hazinenin elindeki başka
alandaki arazilerin tahsisi karşılığında temizleme
işinin yaptırılmasını Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirin, o zaman tartışalım. Ancak, sınırdan arazi verilmesinin
bu iş için iç ve dış güvenliğimiz açısından uygun
olmadığını söylüyor, tekrar sizi vicdanlarınızla
baş başa bırakıyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
5inci maddenin
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair
iki önerge vardır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Biz birini çekiyoruz efendim.
BAŞKAN Siz
çekiyorsunuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Biz çekiyoruz, CHP çekmiyor.
BAŞKAN - MHPli
arkadaşlarımız önergeyi geri çekiyorlar.
Bir önerge vardır.
Önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
5inci maddenin
oylamasının İç Tüzük 143üncü maddesi uyarınca açık
olarak yapılmasını talep ediyoruz.
Saygılarımızla.
1) Hakkı Suha Okay? Burada.
2) Tayfur Süner? Burada.
3) Hüseyin Ünsal? Burada.
4) Şevket Köse? Burada.
5) Hüsnü Çöllü? Burada.
6) Osman Kaptan? Burada.
7) Tansel Barış? Burada.
8) Abdullah Özer?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Emek takabbül ediyor.
BAŞKAN Sayın Emek
takabbül ediyor.
9) Turgut Dibek? Burada.
10) Ali İhsan Köktürk? Burada.
11) Ali Rıza Öztürk? Burada.
12) Tekin Bingöl? Burada.
13) Vahap Seçer? Burada.
14) Necla Arat?
Sayın Güvel takabbül
ediyor.
15) Algan Hacaloğlu? Burada.
16) Atilla Kart? Burada.
17) Ergün Aydoğan? Burada.
18) Yaşar Ağyüz? Burada.
19) Gökhan Durgun? Burada.
20) Nesrin Baytok? Burada.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen oy
kullanamayanların oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde
oy pusulalarını Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Üç dakikalık süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya
başlandı)
BAŞKAN - Oy
pusulası gönderen arkadaşlar lütfen ayrılmasınlar,
onları arayacağım.
(Elektronik cihazla oylamaya
devam edildi)
BAŞKAN Sayın Eyüp
Ayar? Burada.
Sayın Ergezen? Burada.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Sayın Taner Yıldız Sağlık Bakanı
Sayın Akdağa vekâleten.
Sayın Hüsnü Tuna?
Burada.
Sayın Sabahattin
Cevheri? Burada.
Sayın Çiçek? Burada.
Sayın İzzettin
Yılmaz? Burada.
Sayın Ayhan? Burada.
Sayın Ekici? Burada.
Sayın Serter? Burada.
Sayın Durgun? Burada.
Sayın Tamaylıgil?
Burada.
Sayın Murat Sönmez? Burada.
Sayın İlhan Kesici?
Burada.
Sayın Mengü? Burada.
Sayın Hacaloğlu?
Burada.
Sayın Açba? Burada.
Sayın Özdemir? Burada.
Sayın Özyürek? Burada.
Değerli arkadaşlarım, 5inci
maddenin açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan Oy
Sayısı : 319
Kabul : 235
Ret : 84 (x)
Böylece tasarının
5inci maddesi Genel Kurulumuz tarafından kabul edilmiştir. [MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)]
Saat 21.00de toplanmak üzere
birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.59
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.02
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının
6ncı maddesini okutuyorum:
Yürütme
MADDE 6- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Madde
hakkında, gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Vahap Seçer, Mersin.
Sayın Seçer, buyurun
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Seçer, süreniz on
dakikadır.
VAHAP SEÇER (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesi
hakkında grubum Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, görüştüğümüz yasa tasarısı hem
Türkiye Büyük Millet Meclisini hem Türkiye gündemini bir aydır meşgul
ediyor. Türkiye'nin bu kadar öncelikli sorunu varken, ekonomik sorunlar varken,
sosyal sorunlar varken, siyasal sorunlar varken, tarım sektöründe sorunlar
varken, sağlık sektöründe sorunlar varken, maalesef 12 ayın,
toplam 1 yıldaki 12 ayın 1 ayını biz burada mayınlar
konusuna ayırdık ve bir türlü uzlaşmaya, anlaşmaya
varamadık. Aslında baktığınız zaman, bizim gibi
bir ülkeye, 216 bin dekar alanda 600 bin mayını temizlemek için 550
kişilik Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bu tartışma
yakışmıyor.
Olay açık ve sarih.
Burada, bu alan içerisinde bu mayınların temizlenmemesi için herhangi
bir görüş bildiren arkadaşımız yok. Zaten 2003
yılında Ottawa Sözleşmesine taraf olmuşuz ve demişiz
ki: 2014 yılına kadar biz bu mayınları
temizleyeceğiz. Burada bir sıkıntı yok.
Sıkıntı nerede? Şimdi, burada bu yasa
tasarısını hazırlayan bürokrat arkadaşlarımı
kutluyorum. Yani bu kadar sakatlık ancak tahsille mümkün olur, böyle bir
yasa tasarısı. Böyle bir şey olamaz. Bunun ucu belli değil,
bucağı belli değil. Ne kadar alan? Kaç paraya? Belli değil,
hiçbir şey belli değil. Ne yapıyoruz? Diyoruz ki: Hükûmetin,
iktidar partisinin, AKPnin
Hoş bugün Sayın Başbakan da Bize
AKP diyenler edepsizdir. dedi. Ben burada edepsizlik yapmış
oluyorum bu vesileyle. Diyor ki: Bizim, bütçede buna ayıracak
paramız, kaynağımız yok. Ne kadar bu paranın bedeli?
Sayın Millî Savunma Bakanının ifadesiyle söylüyorum; biz on dört
firmadan teklif aldık, taban 530 milyon dolar, üst sınır 2,285
milyar dolar. Ucu açık bir bedel, hizmet bedeli veya ihale bedeli. Ne
yapacağız? Bütçede paramız yok. Ne yapmamız lazım?
Bunun kullanım karşılığını bu alanı
temizleyen firmaya vermemiz lazım.
Şimdi,
arkadaşım, İstanbulun göbeğinde bir arazi tahsis
etmiyorsun orada bir yabancı firmaya alışveriş merkezi
yapsın veya bir lunapark yapsın diye. Biz, Türkiye'nin kara
sınırı olan 3 bin kilometrenin altıda 1 oranını,
Siz bu bölgeyi yarım
asır gibi bir süre için bir yabancı firmaya vereceksiniz, diğer
tarafta komşunuz Suriye buna ne diyecek? Onunla sıkıntı
yaşayacaksınız, kendinizle sıkıntı
yaşayacaksınız. Türkiye-Suriye ilişkilerinde sıkıntı
yaşanacak, Suriye-İsrail ilişkilerinde sıkıntı
yaşanacak, eğer iddia edildiği gibi burayı temizleme
yükümlülüğünü alan firma ve kullanım hakkını alan firma
İsrail firması olursa. Kanun tasarısında burayı
İsrail alamaz, ABD alamaz, Rusya alamaz, vesair ülkeler alamaz diye madde
yok. Herkes girebilir, teklif verebilir, tabiyeti belli olmayan herhangi bir
ülkede bu ihale pekâlâ kalabilir. Biz bunları anlatmaya
çalışıyoruz.
Aslında, bugün, bu kanun
tasarısının bu Mecliste bir ay
tartışılmasına, kamuoyunda, medyada, televizyonda,
gazetelerde tartışılmasına sebep Sayın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğandır. Bugün bu konuyu bu noktalara
taşıyan Sayın Başbakandır. (CHP sıralarından
alkışlar) Ben iddia ediyorum, burada 338 tane Adalet ve Kalkınma
Partili milletvekili arkadaşlarım var; bunun yüzde 50den
fazlası bu işin bu şekilde geçmesini içine sindiremiyor, bunu
kabullenemiyor. Onların da kafalarında soru işaretleri var,
onların da kafalarında endişe var.
Hep söylüyoruz, burada
çatışabiliriz, aykırı düşüncelerde olabiliriz,
birbirimize saygı göstermemiz lazım. Biz bu yasa tasarısına
muhalefet ediyoruz diye biz art niyetli oluyoruz, biz demagog oluyoruz, biz
kara siyaset yapıyoruz, her şeyden önemlisi de biz faşizan
anlayışlı insanlar oluyoruz. Böyle bir şeyi kabul etmek
mümkün mü? Şimdi size soruyorum: Parlamenter demokrasilerde, eğer bir
başbakan, parlamentonun, muhalefetin aykırı görüşlerine bu
şekilde bir üslupla karşılık veriyorsa, bana
sorarsanız, bu davranış faşizan davranışın
daniskasıdır! (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, bu konuda Sayın Başbakan niçin
ısrarlı, bir anlam vermiş değilim. Bakınız,
kendisinin deyimiyle Türkiye cüce bir ülke değil. Elbette, Türkiye, bu
ekonomik yapısıyla, bu dinamikleriyle, bu coğrafya
değeriyle, bu arsa değeriyle cüce bir ülke değil ama benim
endişem, bu ülkeyi yönetenlerin cüce düşünceli olmaları. Beni
endişeye gark eden mesele budur.
Bakınız, 750 milyar
dolar gayrisafi millî hasılamız var, 260 milyar TL bütçemiz var.
Varsın 261 milyar TL bütçe yapalım, varsın bütçe
açığımız 12 milyar TL değil de 12,5 milyar TL, 13
milyar TL olsun, bundan ne çıkar. Hiç araştırdınız
mı, bu konuda uluslararası fonlar var, uluslararası krediler
var. Yani bu ülke, bu kadar önemli bir konu için 500 milyon dolar, 1 milyar
dolar para çıkartamayacak kadar aciz bir ülke mi, fakir bir ülke mi,
yoksul bir ülke mi? Niçin bunda inat ediliyor?
Bakınız, biz
diyoruz ki Endişelerimiz var. Sayın Başbakan diyor Paranoya
üretiyorsunuz, vehim içerisindeyiz. E, siz empati yapın, kendinizi bizim
yerimize koyun.
Şimdi bu
saydığım nedenlerden dolayı siz sayın milletvekilleri bizi
anlayışla karşılamıyorsanız ve Sayın
Başbakan size bu konuda sürekli baskı yapıyorsa
İki
yıllık milletvekiliyim, hiçbir yasa tasarısında Sayın
Başbakanın AKP Grubunu olağanüstü toplantıya
çağırdığını duymadım ve görmedim ama sadece
bu yasa tasarısı için 2 kez toplantıya
çağrıldınız ve kesin talimat aldınız, bunu
basından da okuyoruz.
ABDULLAH ÖZER (Bursa)
Geçecek.
VAHAP SEÇER (Devamla) Bu
geçecek. Olmazsa olmaz.
Böyle bir tavır
karşısında ben şunu düşünürüm: Sayın
Başbakan çıkmalı, bu işin altında üstünde, önünde
arkasında, ortasında ne var, kamuoyuna açıklamalı. Bu inat,
bu tutum gizli bir mutabakatın ürünü mü, bunu açıklamalı. O
bölgede yüz yıldır, 1900lü yıllardan beri ne zaman fosil
kaynaklı yakıtlar önemsenmeye başlandı dünyada, petrol anlamında
üçte 2 rezerve sahip o bölge bütün emperyalist güçlerin ilgi odağı
olmuştur ve o bölge her zaman, yüz yıllık projeksiyonların
baş aktör coğrafyası olmuştur. Acaba orada gelecek yirmi yılın,
otuz yılın, elli yılın projeksiyonu yapılırken bu
alan, 216 bin dönüm alan bir üs olarak mı kullanılacak? Bu bende bir
soru işareti, bir endişe. Acaba o alan, birilerinin marifetiyle bir
tampon bölge hâline mi getirilmek isteniyor? Bunları Sayın
Başbakan açıklamalı. Aksi takdirde, hiçbir gerekçe bu konudaki
iktidarın ve Sayın Başbakanın kararlı tutumunu bana
izah edemez. Bu, 500 milyon TLlik veya 1 milyar TLlik bir mesele
değildir. Bunun arkasında ekonomik sebeplerin dışında
birtakım siyasi sebepler vardır. Türkiye'nin o coğrafyadaki
geleceğe yönelik birtakım hesaplarını, geleceğe
yönelik o bölgeden kaynaklanacak birtakım tehlikeler
karşısında alacağı tedbirleri zafiyete
uğratıyorsunuz. Buradan sayın milletvekillerinin dikkatini
çekmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Seçer,
bitirin lütfen.
VAHAP SEÇER (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bakınız, Sayın
Başbakan yine bir açıklama yaptı. O bölge organik tarıma
tahsis edilecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
VAHAP SEÇER (Devamla) Hemen
bitiriyorum efendim.
yoksul köylülerine
dağıtalım. Bunları elbette
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Seçer.
Madde hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Mehmet
Şandırda sıra.
Sayın Şandır,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bize göre masum olmayan, bize
göre yanlış olan, bize göre Türkiyenin geleceği ve
güvenliği açısından tehdit ve tehlike teşkil eden bir
kanunun görüşmelerinin sonuna yaklaşmış bulunuyoruz. Bu
kanunu sayısal çoğunluğunuza dayalı olarak buradan
geçirebilirsiniz, Sayın Başbakanın talimatını yerine
getirebilirsiniz.
Israrla ifade ettiğimiz
bir husus var: İnanıyoruz ve inanmak istiyoruz ki bu kanunun bu
şekilde geçmesiyle ilgili vicdanlarınız rahat değil AKP
Grubu, sayın iktidar partisi grubu milletvekilleri. Bunu ümit etmek
istiyoruz çünkü değerli milletvekilleri -şurada çok sayıda
milletvekiliniz yok, kuliste oturuyorlar yoklama istenilmesinin
sırası olmadığı için ama olanlara sesleniyorum-
suhuletle düşününüz: Bu yasa Türkiye Büyük Millet Meclisine 1 Mayıs
2008 tarihinde geldi. 1 Mayıs 2008 tarihinden 13 Mayıs 2009 tarihine
kadar komisyonlarda, kamuoyunda uzun müddet tartışıldı ve
bir ittifak sağlanamadı. Bu, yeni bir kanun değil. 13
Mayıstan itibaren de Genel Kurulda tartışıldı. Tüm
süreç içerisinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanunla ilgili
konuşmalarımızda sürekli olarak sorular sorduk çünkü bizi
endişelendiren, endişelerimizde de haklı olduğuna
inandığımız birtakım hususlar var, bunların
cevaplarını aradık.
Komisyon
çalışmalarında da oldu bu. Komisyon üyesi
arkadaşlarımızın birtakım tepkileriyle alt komisyona
gitti, sayın bakan geldi, bilgi verdi ama sonuç itibarıyla,
geldiği günden bu yana bu kanunun bizim endişelerimiz
doğrultusunda değiştirilmesi yönünde bir milim mesafe kat
edemedik.
Şimdi, burada Sayın
Başbakan da soruyor, burada sizler de soruyorsunuz. Bizi suçluyorsunuz.
diyorsunuz, bizim kullanmadığımız biz İsrail falan
demiyoruz- kelimelerle sizi suçladığımızı söylüyorsunuz
ama şimdi soruyorum: Bir yıldan bu yana sorduğumuz sorulara
lütfedip birinizin, Sayın Başbakanın, sayın
bakanların, sayın grup başkan vekillerinin, bilenlerin, bu
tasarıya evet oyu veren değerli milletvekillerinin birinin kalkıp
bu sorulara cevap vermesi gerekmiyor mu?
Şu çok talihsiz oldu,
tekrarlamak istemiyorum, Sayın Elitaşın benzetmesi talihsiz
oldu ama sonuç itibarıyla arkadaşlar -sorgulanan, bakın,
muhalefet tarafından sorgulanan hadise- iktidar partisinin samimiyeti
sorgulanıyor. Böyle bir şeyi sorgulattırmaya hakkınız yok.
Milletimizin iradesiyle oluşmuş siyasi iktidarı, ülkenin
sorunlarına çözüm üretmekle sorumlu olan siyaseti millet nezdinde
itibarsızlaştırmaya hakkınız yok.
Sorularımızı tekrar ediyoruz, her zeminde soruyoruz, Sayın
Genel Başkanımız grup toplantısında konuştu.
Şimdi, Allah rızası için, Sayın Başbakanın, grup
toplantısında Milliyetçi Hareket Partisinin sorularına
verdiği bir tek cevap var mı suçlamadan öte? Sayın Başbakan
diyor ki Hiç teklifiniz yok. Muhalefetin böyle bir teklif yapma
sorumluluğu yok, ayrıca teklifimiz de var, çok açık, net
söylüyoruz, diyoruz ki: Bu yap-işlet-devreti çıkartın
arkadaş. Yolları deneyin, eğer maksat mayınların
temizlenmesi ve toprak kazanılması ise, Sayın
Başbakanın söylediği gibi, e bu mayınları temizleyecek
ihaleyi yapın, deneyin, olmuyorsa başka yol arayalım, hep
beraber arayalım. Hayır
Yani inat da murattır ama bu inat
dayatmaya ulaştı değerli arkadaşlar, Meclis kitlendi.
Bakın, değerli
milletvekilleri, bu Meclisin çalışması için olması gereken
mutabakat zeminini, uzlaşma zeminini mayınladınız.
Şimdi, muhalefet bundan sonra bu yasadaki sizin bu
vurdumduymazlığınızı veya bu muhalefeti yok sayma
üslubunuzu içine sindirebilecek mi? Tüm bundan sonraki kanunlarda, muhalefet,
bu mayın yasasında ortaya koyduğu muhalefet üslubunu devam
ettirecek, biz devam ettireceğimiz kararına vardık. Devam etmesi
hâlinde, bu Meclisteki çalışmanın, bu tansiyon
yüksekliğinin kime faydası var? Çok mu şey istiyoruz?
Hayır, sorularımıza cevap istiyoruz. Maliye Bakanı burada,
kalksın anlatsın, şimdi anlatsın, bir saat fazla
çalışalım. Niye bu yap-işlet-devret modelini buraya
koyuyorsunuz? Öyle değil demeyelim.
Değerli arkadaşlar
bu kanunu okumadınız diye itham eden Sayın Başbakana,
sayın AKP Grubu yöneticilerine, sözcülerine söylüyorum: Bu kanunu biz
inanınız ki satır aralarıyla okuduk. İşte burada,
diyor ki: Maliye Bakanlığınca yapılacak, kullanım
karşılığı temizleme ihalesinde... Ne desin daha?
Toprakların kullanımı karşılığında
yapılacak ihale. Bunun içeriği bu. Siz şimdi bize diyorsunuz
ki: Hayır efendim, işte, önce Millî Savunma
Bakanlığı, sonra Maliye Bakanlığı hizmet
alımı yapacak. Ya bu aldatmaya, bu arkadan dolanmaya ne gerek var?
Buna niye ihtiyaç duyuyorsunuz? Çıkın, deyin ki: Arkadaş, bu
toprakların kullanımı karşılığında biz
bunu yap-işlet -devret modeliyle
şu şu şu sebeplerden yapmak mecburiyetindeyiz. Bunu deyin ya!
Bunu demeden bu kanunu buradan çıkartırsanız arkadaşlar, bu
suçlamaların altında kalırsınız,
kalırsınız.
Biz bu kanunu sonu ihanete
varacak bir kanun olarak değerlendirdik, iyi anlayın sözümüzü. Niye
ihanete varacak? Bakın, Sayın Başkanımın da
müsaadesiyle size bir durum anlatayım. 1854 Islahat Fermanı.
Kırım Savaşındaki iş birliğinin
karşılığında, İngiliz ve Fransızlar Islahat
Fermanını aynen bugünkü Avrupa Birliği meselesi gibi birlikte
hazırladılar ve ilan ettik. Islahat Fermanındaki tek mesele,
önemli mesele, toprak meselesiydi. Sultan Abdülmecit toprak meselesini 1859a
kadar uygulamadı, 59da uygulamaya başladı yani yabancılara
Türkiye'de toprak mülkiyeti de değil, kullanım hakkını
Islahat Fermanıyla biz verdik ve Paris Konferansında hüküm
altına aldık. Yetmedi, 1867 Ramazan Kararnamesi dediğimiz Arazi
Kanununu Sultan Abdülazize çıkarttılar ve Türkiyede
yabancıların toprak mülkiyetine sahip olmasını kabul
ettirdiler. Sonuçta ne oldu? Sonuçta -işte burada Cengiz
Özakıncının kitabında yazıyor- birkaç ay içerisinde,
birkaç yıl içerisinde İzmir, Aydın, Denizli, Manisa
ovalarında İngilizlerin aldığı miktar 4 milyon dönüme
ulaştı. Gâvur İzmir denilmesinin sebebi vardır mutlaka
ama İzmir İngilizlerin eline geçti.
Değerli arkadaşlar,
yani sizin aklınıza, vicdanınıza, sağduyunuza hatta
milliyetçiliğinize, yurtseverliğinize hitap ediyoruz, ısrarla da
söylüyoruz ama lütfen anlayın ya. Bu inatla bir yere varıp
Sizi
millete şikâyet ediyorum. Biz milletin vekilleri değil miyiz? Bizim
söylediğimizi niye ciddiye almıyorsunuz? Bu kanunun sonu bugün
değilse yarın
Türkiye hep böyle devam edecek değil. Bir
zayıf anımızda bu çıkarttığınız kanunla
bizi vuracaklar. Bu tehdit vardır, bu tehlike vardır. Var
mıdır? Vardır. Biz tedbir almak, öngörüde bulunmak,
geleceğe tedbir geliştirmek sorumluluğunda değil miyiz
değerli arkadaşlar? Dolayısıyla, sorumuz şu: Niye
yap-işlet-devret modeli? Bunu burada açıklayınız. İki
sebebi olabilir.
Değerli
arkadaşlarım, AKP Grubunu ve Sayın Başbakanı cevap
vermeye çağırıyorum, itham ediyorum. Bu kanunun
çıkması gerekli. Bu mayınlar bir an önce temizlenmeli. 2003
yılında kanunlaşan Ottawa Sözleşmesinin gereği bugüne
kadar yerine getirilmedi yani altı yıldan bu yana yerine
getirmediniz. Burada da söylüyorsunuz siz niye yapmadınız diye.
2003ten bu yana sorumluluk başladı. Daha önce de yapılanlar
var, rakamlar var elimde. Daha önce dünyanın mayını
temizlenmiş. 2 milyon
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Niye para vermediniz Sayın Şandır? 2001de sizden para
istediler. Hükûmetiniz niye para vermedi?
BAŞKAN Sayın
Bozdağ
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Bozdağ, gel, burada konuş.
BAŞKAN Sayın
Bozdağ, bir dakika lütfen. Rica ediyorum
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
2 milyon
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Verdik, verdik. 17 milyon dolar verdik. Verdik biz, verdik.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
2 milyon 973 bin 481 adet mayın var Türkiyede. Bunun 920.080 adeti
hudutlarımızda. Şimdi tekrar soruyorum: Eğer Ottawa
Sözleşmesinin gereğiyse bu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkanım, müsaade ederseniz
BAŞKAN Sayın
Şandır, bitirin lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Efendim, şunu tamamlamak istiyorum, lütfen bana biraz süre verin.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
niye yalnız Suriye hududundakileri temizliyorsunuz?
Değerli arkadaşlar,
bakın, iki ihtimal var, dikkatle dikkatlerinize sunuyorum: Biri, bu
mayın temizlenmesi işini bilerek geciktiriyorsunuz.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Döşeniyor, döşeniyor, temizleniyor.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bilerek geciktiriyorsunuz. Sebep? Çünkü bu mayınlı arazinin büyük
kısmını inanın ben Hataylıyım, Hataydaki
mayınlı arazileri Suriyeliler kullanıyor. İşte Gaziantep,
Kilis milletvekilleri de burada- biz kullanmıyoruz başkaları
kullanıyor. Bu kullanımın devam etmesini mi istiyorsunuz? Bu
mayın kanununu geciktirerek mayınların temizlenmesini
Bakın, bu kanun
SELAMİ UZUN (Sivas)
Mayınlar temizlenecekti Danıştay iptal etti de kanun
çıkarmak zorunda kaldık.
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar, rica ediyorum
Bir dakika
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bakın, efendim
BAŞKAN Bir dakika
arkadaşlar, lütfen
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Ya, ettiyse gerekeni yapacaksınız, geleceksiniz,
çıkartacaksınız.
SELAMİ UZUN (Sivas)
Biz niye geciktiriyoruz, gereğini yapıyoruz, koymuyorsunuz ki!
BAŞKAN
Arkadaşlar, böyle bir müzakere olur mu?
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bakın, arkadaşlar
(Gürültüler)
BAŞKAN Lütfen...
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Yap-işlet-devret iptal edildi.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Peşkeş çekiyorsunuz.
SELAMİ UZUN (Sivas)
Bir aydır biz mi geciktiriyoruz bunları?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Danıştay niye iptal etti? Bilerek
konuşun yahu! (Gürültüler)
BAŞKAN -
Arkadaşlar, bir dakika
Ben müdahale ediyorum.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Kararnameyle yap-işlet-devret olur mu? (Gürültüler)
BAŞKAN - Rica ediyorum
arkadaşlar, müdahale etmeyin konuşmacıya.
Buyurun Sayın
Şandır. (Gürültüler)
Rica ediyorum
arkadaşlar, lütfen
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, mazeretiniz geçerli değil. Bu kanunu
Danıştay kararını da ortadan kaldıracak şekilde
getirmeliydiniz, çıkarmalıydınız, mayınlı arazilerin
temizlenmesini bitirmeliydiniz, iktidarsınız. Geciktirdiniz. Acaba bu
arazilerin kullanımını, bizim dışımızda
başkalarının kullanımının devamını
mı istiyorsunuz, biri bu. Sıkıntılı bir ihtimal bu.
İkincisi: Başbakanlıkta bir belge var, biz biliyoruz. Bizim de
Başbakan Yardımcılığı
yaptığımız dönemde bu belgeden haberimiz var. Bizim
hudutlarımızda ve Suriye hudutlarında, Nusaybin ve
Kamışlı çevresinde, denildiğine göre 75 milyar metreküp
veya daha büyük miktarda bir doğal gaz rezervi bulunmaktadır. Bu, uluslararası
camianın bilgisinde. Acaba bu doğal gaz rezervinin bir başka
şekilde kullanılmasıyla ilgili, birileriyle birlikte
kullanılmasıyla ilgili bir mutabakatınız mı var, bir
programınız mı var?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkan, bitireceğim, lütfen efendim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Şimdi, ısrarla sorularımıza cevap vermeyişinizin bir
sebebi olmalı, ısrarla bu yap-işlet-devret modelinde inat
etmenizin bir sebebi olmalı. Biz bir şey demiyoruz, dediğimiz
şey: Mayınlar temizlensin. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu
mayınların bir an önce temizlenmesini, bu toprakların
tarıma, ekonomiye, hatta o yöre çiftçilerimize kazandırılmasını
talep ediyoruz. Bunu getirin, bu kanunu biz alkışlayarak
destekleyelim diye kaçıncı defa söylüyoruz ama inat ediyorsunuz,
yap-işlet-devret. Yap-işlet-devret modelinin veya amacının
karşılığı şu, kanuna koymuşsunuz, diyorsunuz
ki: Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım
karşılığı temizleme ihalesinde
Kullanıma
vereceksiniz, arkadan dolanmayın. Böyle, tekriri müzakerede
getirdiğiniz alternatiflerde samimi değilsiniz, her şeyden önce
dürüst olmanız lazım. Eğer böyle bir mesele varsa deneyin önce.
Önce, Millî Savunma Bakanlığı hizmet alım ihalesini
yapsın, başarılamazsa, pahalıya mal olursa, ekonomik
değilse bir başka yol deneyelim. Biz bunlara itiraz etmiyoruz ama
arazi kullanımı, elli yıl arazi kullanımı
karşılığında hudutlarımızın bir
başkasına, bizim kontrolümüz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kontrolü
dışında bir kişiye, bir şirkete devredilmesine itiraz
ediyoruz ve bunu biz masum görmüyoruz, bu sonucu gelecek açısından
ihanet olarak görüyoruz. Bunu net ifade ediyoruz.
Şimdi tekrar söylüyorum:
Uluslararası piyasada hisseleri satılacak, böylelikle ileri zaman
içerisinde kimin mülkiyetine, kimin kontrolüne geçeceği belli olmayan bir
kişiye, bir şirkete, bir başka devletin kontrolüne
hudutlarımızı devretme ihtimalinin olduğu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Başkanım, bitireceğim.
bu metodu, yani bu
yap-işlet-devret metodunu ve bunu amaçlayan bu kanunu çıkarmakta
ısrarınızın sebebini öğrenmek istiyoruz. Bu sebebi
söylemeden bu kanunu sayısal çoğunluğunuzla buradan
çıkarmaya kalkarsanız maalesef vicdanlarınızın
baskı altında olduğu iddiasını devam ettiririz,
maalesef bu Genel Kurula faşizan bir dayatma içerisinde olduğunuzu
iddia ederiz, bu iddiamızı devam ettiririz. Dolayısıyla sizi
tekrar vicdanlarınızla, akıllarınızla, milletimize
karşı sorumluluğunuzla, bu kürsüde
yaptığınız yemininizle baş başa bırakarak bu
kanunu yeniden gözden geçirmenizi istiyoruz. Geç kalmış değil,
geç kalmış değil. Yap-işlet-devret modelini
çıkarın, alkışlayarak destekleyelim. Ama niye
Dolayısıyla,
değerli milletvekilleri arkadaşlarım, ben sizin
sağduyunuza, sizin bu millete karşı samimi ve dürüst
olduğunuza inanmak istiyorum. Israr ediyoruz bu konuda.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Her yolu da deniyoruz farkındaysanız. Ama maalesef geldiğimiz
nokta itibarıyla bu ısrar devam ediyor. Onun için sizi bir daha
düşünmeye ve vicdanınızla baş başa bu meselede karar
vermeye davet ediyorum.
Bu kanunu
kanunlaştırırsanız tarih indinde, millet indinde sorumlu
olacağınızı ve bu konuda özgür iradelerinizle değil,
vicdanlarınızla değil, birtakım, ifade edemediğiniz,
izah edemediğiniz baskılar sonucu karar verdiğinizi ifade ederek
sizi millete şikâyet edeceğimizi buradan tekrar sizlere ifade
ediyorum. Dolayısıyla sizi vicdanınızla baş başa
bırakıyorum arkadaşlar.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Şandır.
Madde hakkında, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Bekir Bozdağ, Yozgat
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Bozdağ,
buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Teşekkür et!
AK PARTİ GRUBU ADINA
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 6ncı maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu
tartışmalar devam ederken muhtelif sorular soruldu,
değerlendirmeler yapıldı. Ama Meclis tutanakları da ortada.
Bu sorularla ilgili, bizim grubumuz adına konuşan
arkadaşlarımız bunlarla ilgili cevapları verdiler. Ama
belli ki cevapları bir kez daha tekrar etme gereği doğuyor. Onun
için ben bir kez daha bu tasarıyla ilgili getirilen hususları ve
eleştirileri cevaplamak istiyorum.
Bir defa,
mayınların temizlenmesiyle ilgili bir gecikme yoktur. Bakın
elimde 4/1/92 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı var, Genelkurmay
Başkanlığına bu görev verilmiş. Daha sonra Genelkurmay
Başkanlığınca birtakım çalışmalar
yapılmış. Hani burada Birtakım şöyle, şöyle
çalışmalar yapıldı. deniyor ama bakın, TSKnın
mevcut imkânlarıyla 98 yılında Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerinde başlatılan mayın temizleme faaliyeti devam
etmektedir. Ağustos 2004 tarihi itibarıyla on dört bin sekiz yüz
kırk adet antipersonel kara mayını temizlenmiştir. Söz
konusu faaliyet elle yapılmakta ve uzun zaman almaktadır.
Daha sonra başka
birtakım değerlendirmeler yapılmış ve bu konuyla
ilgili değişik kurumların başkanlığında
toplantılar yapıldıktan sonra burasıyla alakalı Maliye
Bakanlığının görevlendirilmesinin ve bu sürecin devam
ettirilmesinin doğru olduğuna dair bir karar verilmiş. Bilahare
92deki Bakanlar Kurulu Kararını değiştiren, Maliye
Bakanlığını görevlendiren Bakanlar Kurulu Kararı çıkıyor.
Onun arkasından çalışmalar yine devam ediyor. Ve ne oluyor?
Bakın, Mardinde, Mardin Defterdarlığı, 15/2/2006 tarihinde
Mardin bölgesindeki mayınların arazinin tarıma
kullandırılması karşılığında
temizletilmesiyle ilgili ihaleye çıkıyor. Bu ihaleye 3 tane firma
giriyor, 2 tanesinin yeterliliği
olmadığından iptal ediliyor, 1 tanesi kaldığından
da ihale iptal ediliyor.
Yine bakın,
Şırnak Defterdarlığı da mayınlı arazilerin
kullanım karşılığı temizlenmesiyle ilgili bir
ihaleye çıkıyor. Bu ihaleler ne zaman oluyor? Bakıyorsunuz,
2006da. Peki, böylesi bir tartışmayı siz 2006da duydunuz mu?
Bu arazileri Şırnak Valiliği böyle kullanım
karşılığı ihaleye çıkarıyor veya Mardin
Valiliği böyle ihale çıkarıyor. Burası Türkiye'nin güvenliğiyle
şöyle tehlikeli, bu milletin, bu devletin hakkını, hukukunu,
topraklarını başkasına verme vesaire vesaire gibi
birtakım değerlendirmelere yüce Meclis ve bu millet şahit oldu
mu? Olmadı.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Var mıydı orada!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bu tasarı görüşülürken de
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Var mı orada kullanım
karşılığı? Kullanım
karşılığı yok orada. Saptırmayın!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bakın, bu tasarı, bu tasarı
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Saptırmayın, kullanım
karşılığı yok orada!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bakın bir şey söyleyeceğim, daha sonra
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Saptırmayın!
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla)
bakın, Maliye Bakanlığı bir ihale
çıkardı, ihale şartnamesi, bu şartnameyi dava ettiler.
Mahkeme önce yürütmesini durdurdu, daha sonra da ihale şartnamesini iptal
etti. Ben bu şartnameden bir kısım okumak istiyorum.
İhaleye katılabilme şartları -çok önemli- diyor ki: 2886,
4734 ve 4735 sayılı kanunlar gereğince ihaleye
katılamayacak olanlar, ihalelere katılmaktan yasaklı olanlar ile
4734 sayılı Kanunun 53üncü maddesinin (b) bendinin 8inci alt bendi
gereğince alınacak Bakanlar Kurulu kararında belirtilen
yabancı istekliler ile Bakanlıkça güvenlik birimleri nezdinde
yapılacak araştırma sonucunda ihaleye katılması uygun
görülmeyenler ihaleye katılamazlar. Bu ne demek? Çok açık, kimin
ihaleye katılacağına Türkiye Cumhuriyeti devletinin yetkilileri,
güvenlik araştırmaları ve yasalarda belirtilen hususlar dikkate
alınmak suretiyle belirlenecek. Sen giremezsin, sen giremezsin denecek
güvenlik açısından bir tehlike varsa. Bunlarla ilgili ihale
şartnamesi, iptal edilen ihale şartnamesinde de hüküm var; bir bu.
İkincisi, değerli
arkadaşlar, bu tasarıya baktığınız zaman, bu
tasarı doğrudan doğruya arazinin kullanım
karşılığı mayından temizletilmesini içermiyor. Buradaki
tartışmalara baktığınızda, sanki başka bir
şey yok, sadece kullanım karşılığı arazi
temizletilecek, böyle bir şey olacak. (CHP sıralarından
gürültüler)
Peki, Allah aşkına,
bu tasarının 2nci maddesinin birinci fıkrasının
başı ne diyor, çok açık: Mayın temizleme işi,
öncelikle 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
hükümlerine göre hizmet satın almak suretiyle yaptırılır,
bu suretle yaptırılamaması hâlinde
diye devam ediyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Niye koyuyorsunuz o zaman?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Demek ki başka bir usul daha var.
BİHLUN TAMAYLIGİL
(İstanbul) Ne geliyor ondan sonra?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bu tasarının içerisinde, eğer tasarıdaki bu
hüküm olmasa, ihaleye çıkarırken idarenin, hizmet alım suretiyle
yapmak veya yapmamak konusunda takdir hakkı vardır. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar, rica ediyorum
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) - Saptırıyor Sayın Başkan,
işine gelen yeri okuyor, işine gelmeyen yeri okumuyor.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Ama bu hüküm buraya girdikten sonra idarenin böyle bir takdir
hakkı da yoktur. İdare, bunu uygulamakla zorunludur, mükelleftir.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, buradan bir başka husus: Yine Burası
yabancılara verilecek, falanlara verilecek, filanlara verilecek... Biz,
her zaman çok açık ve net söylüyoruz, bu tasarının hiçbir
yerinde yabancı yok
ABDULLAH ÖZER (Bursa) Çocuk
mu kandırıyorsun?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla)
ve burada yine bakın bir şey daha: Efendim, bu işi
yapacak dünyada üç beş tane firma var... (CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar...
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla)
Bu firmaların tamamına yakını
İsraillilerin veya onların ortak olduğu firmalar. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bunu yapacak firmalar yüzlerce. Bunun
içerisinde Türk firmaları da var. Ama bakıyorsunuz, buradan
farklı bir anlam, farklı bir mana çıkarılıyor.
Hatırlarsanız, bu
yüce Meclis Vakıflar Kanununu burada görüşürken neleri
tartıştık biz? Ayasofyanın tapusu verilecek. dendi.
Yabancı vakıflar gelecek bu memleketi parsel parsel alacak. dendi.
Bunun sonu ihanet. dendi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Vakıflar Kanunu bu Meclisten geçti mi? Peki, Ayasofyanın
tapusu nerede? Yabancılar geldi, nereyi aldı? Şimdi, buradan
yine aynı şey, işte şu oluyor, bu oluyor.
Değerli arkadaşlar,
bakın, biz AK PARTİ olarak, her şeyi tartışmaya
varız, her şeyi tartışırız
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Muhalefet olmasa onu da yapacaksınız!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Ama haysiyetimizi,
şerefimizi, vatan severliğimizi asla tartışmayız; hiç
kimsenin haddi de değildir, hakkı da değildir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Öyle samimiyet testi falan falan yapmak bu gruba kimsenin
hakkı yoktur. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen dinleyin.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bu memlekette maalesef ithamlar yapılmak suretiyle siyaset
yapılıyor, karalama yapılıyor.
ATİLA EMEK (Antalya)
Onu da yaz da açık olsun.
BAŞKAN Rica ediyorum
arkadaşlar
Sayın Emek, lütfen
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bunları ben millete şikâyet ediyorum, bu millet de bunu
görüyor.
Kıbrısla ilgili
müzakereler varken de dendi; Kıbrıs şöyle oluyor, böyle
oluyor. Peki, ne oldu?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Muhalefet olmasa orada da yapacaktınız.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Kıbrıs burada, düne göre daha siyasal açıdan güçlü
durumda, hukuken daha güçlü durumda. Ama gelin, doğruları
konuşalım. (CHP sıralarından gürültüler)
VAHAP SEÇER (Mersin) Hikâye
anlatıyorsun, hikâye!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Peki, Güvenlikle ilgili bu yasada hiçbir şey yok, bizim
güvenliğimiz tamamen ortadan kalkıyor.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bir, burası sınıra
sıfır bir nokta değil.
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
Vatana ihanet ediyorsunuz. Bunu geri çekin!
ATİLA EMEK (Antalya)
Bu millet görüyor.
ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) Yalan söyleme!
BAŞKAN Lütfen
. Lütfen
arkadaşlar
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) İki, arkadaşlar, sınırda ne var, ona bakıyoruz.
Bir, dikenli tel var; iki, o arada bir boşluk var, daha sonra bir
kısmında tren var, Bağdat tren hattı var, daha sonra iz
tarlası var
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Ne
konuşuyorsun ?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) -
daha sonra orada askerî araçların ring attığı
bir stabilize yol var, arkasında askerimizin nöbet tuttuğu yerler
var, onun arkasında ne var? Mayınlı bölge var. Şimdi,
yaklaşık
BAŞKAN Lütfen
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
Kırk beş yıl
Kırk beş yıl
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Şimdi, bakın
ATİLA EMEK(Antalya)
Hikâye anlatıyorsun!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Ben sizi dinledim, siz de dinleyin. Niye rahatsız oluyorsunuz
gerçekleri duymaktan?
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Sen
evini ver bakalım.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Şimdi bakın, diyor ki değerli arkadaşlar,
tasarının 2nci maddesinin birinci fıkrasının son
cümlesi, değerli arkadaşlar: Bakanlar Kurulu kararı
gereğince belirlenen askerî yasak
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
Kırk beş yıldan bahset, kırk beş yıldan
BAŞKAN Sayın
Durgun, rica ediyorum.
Buyurun Sayın
Bozdağ.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) -
bölge ile sınır hattı boyunca tesis edilecek
sınır fiziki güvenlik sistemi için ihtiyaç duyulacak alanlar
temizletilmekle birlikte yüklenicinin kullanımına
bırakılmaz. Ne diyor? Orada demin ifade ettim. Yaklaşık
Askerî yasak bölge mi
buralar? Evet, askerî yasak bölge. Bir kısmı birinci derecede askerî
yasak bölge.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Bozdağ, bitirin lütfen.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım, bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bir kısmı da ikinci derecede askerî yasak bölge. (CHP
sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar,
askerî yasak bölgelerin ilanı ve kaldırılması Bakanlar
Kurulunun takdirinde değildir, Genelkurmayın lüzumu üzerine olur.
Genelkurmay lüzum etmedikçe Bakanlar Kurulu ne kaldırabilir ne
değiştirebilir ne de yeni yerleri askerî yasak bölge ilan edebilir.
Buralara yabancıların girmesi çıkması Genelkurmayın
iznine bağlıdır. O da geçici girip çıkma, o da bir kontrol
altındadır, bu bir.
İki: Fiziki güvenlik
sistemi kurulacak.
Üç: Demin ne dedim? Yine bu
tasarının 2nci maddenin dördüncü fıkrasında İhalenin
şartnamesini Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Tarım Bakanlığı
müşterek yapacak. diyor. Şimdi bunlar bu ülkenin güvenliği için
gerekli olan usul ve esasları, gereklilikleri göz ardı mı
edecekler? Bunun gereği neyse buraya bunu koyacaklar, onun için bu
komisyonda varlar.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bir aydır geldiler mi buraya?
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Peki, bu işler devam ederken muayene ve kabul işleri yine
kimin tarafından yapılacak? Yine Genelkurmay, Millî Savunma, Maliye
ve Tarım Bakanlığı tarafından yapılacaktır.
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
Hikâye anlatıyorsun, hikâye.
BAŞKAN Sayın
Durgun, rica ediyorum
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, güvenlikle ilgili en
ufacık bir endişeye mahal durum burada asla söz konusu değildir.
Bu tamamıyla konunun başka bir anlatım boyutuyla farklı bir
takdiminden başka bir şey değildir.
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
Kırk beş yıl yaşayacak mısınız? Kırk
beş yıl sonra var mısınız?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Ben bir yanlış anlatımı daha düzelterek
huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum. Burada kırk dört
yıl meselesi çok tartışıldı, beş yıl
meselesi de çok tartışıldı. Madde, tasarının
3üncü maddesi. Beş yıl temizlemekte azami süreyi, kırk dört
yıl kullanımda azami süreyi gösterir. (CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen dinleyin.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Ama bakın tasarının 2nci maddesi ne diyor:
Kullanım süresinden en fazla indirim teklif edene verilir. Bu nasıl
belli olacak? 4üncü maddeye göre bu alanda ne kadar mayın var, ne kadar
sürede temizlenir, maliyeti ne olur, bu bir çıkacak mı?
ABDULLAH ÖZER (Bursa) Ne
kadar alan açılacak sen onu söyle,
onu sorduk biz size. Ucu açık onun!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Örneğin üç yılda temizlenir, maliyeti şu olur, azami
süre. Tarıma açıldığı zaman burası kaç yılda
kârlı hâle gelir?
ABDULLAH ÖZER (Bursa)
Kiraya verilecek alan ne kadar, onu söyle!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Örneğin yirmi yılda kârlı hâle gelir. O zaman bunun
muhammen bedeli tarım işletmesine açıldığında
yirmi yıl, temizleme için de azami beş yıldır. İhale
bunun üzerinden yapılacak.
Birisi derki: Ben bunu iki
yılda temizlerim, on beş yıl işletirim. Birisi derki: Ben
bunu bir yılda temizlerim, on yıl işletirim. Bunun
kararını, ihaleyi yapan komisyon karar verecek ama burada ne
anlatılıyor? Kırk dört yıllığına bu
verilecek, beş yıl da orası kırk dokuz yıl. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Hayırlı uğurlu olsun vatana!
ALİ KOÇAL (Zonguldak)
Konuştukça batıyorsun Bekir Bozdağ, battın!
BAŞKAN Sayın
Koçal, lütfen
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu, maliyet ne olursa olsun
geçilemeyecek azami süreyi gösterir bir sınırdır, bir
kayıttır. Farklı takdim etmek doğru değildir.
Bu tasarı doğru bir
tasarıdır biz her zerresine, kürresine katılıyoruz. Bizim
vicdani bir rahatsızlığımız yoktur ama burada siyaset
yapanlar farklı üsluplarla bu konuyu milletin huzuruna takdim ediyorlar
BAŞKAN Sayın
Bozdağ, lütfen bitirin.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) -
milletimiz de bunu değerlendirecek diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkan, dört dakika oldu, dört dakika!
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, grup başkan vekili arkadaşlarımıza çok
doğal olarak istedikleri kadar süreyi veriyorum. O benim takdirim, sevgili
arkadaşlarım, rica ediyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Dört dakika süre veriyorsun, başkasınınkini kesiyorsun! AKPye
dört dakika ilave süre verdiniz, insaf!
BAŞKAN Sayın
Şandıra da verdim. Yani sözünü keseyim mi ben arkadaşın?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
AKPye dört dakika fazla süre verdiniz!
BAŞKAN - Hayır, hiç
fark etmez.
Grup başkan vekilleri
bizim usullerimize riayet ederler.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Tarafsız Başkansınız sözde! 4 Ağustosu mu
garantiliyorsunuz?
AHMET YENİ (Samsun)
Saygılı olun.
BAŞKAN - Rica
ediyorum...
Değerli
arkadaşlarım, madde hakkında gruplar adına konuşmalar
sona ermiştir. Şahısları adına iki
arkadaşımıza söz vereceğim.
İlk söz, Mehmet Halit
Demir, Mardin Milletvekili.
Sayın Demir, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreler beş dakika.
MEHMET HALİT DEMİR
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye
sınırındaki arazilerin mayınlardan temizlenmesiyle ilgili
hazırlanmış olan ve görüşmekte olduğumuz bu kanun
tasarısıyla ilgili şahsım adına söz aldım. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce konuşan Grup Başkanımız bu
temizlemeyle ilgili süreci çok açık ve net bir şekilde ortaya koydu.
ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) Hem açık hem net olmaz.
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Değerli milletvekilleri, elli senedir hiçbir şekilde
kullanılmayan ve ekonomimize hiçbir katkısı olmayan bu araziler
bugüne kadar bir ölüm tarlası olarak kullanılmış ve ölüm
saçan bu mayınlar bugüne kadar birçok insanımızın
hayatının kararmasına vesile olmuş ve yine kucaklardaki
birçok bebeğin de sakat kalmasına vesile olmuştur.
Değerli milletvekilleri,
artık teknolojinin en üst seviyelere çıktığı bir
çağda yaşıyoruz ve bilginin gerçek bir kaynak olduğu bir
çağda yaşıyoruz.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Mardin Ticaret Odası Başkanı ne diyor?
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) - Değerli
milletvekilleri, böyle bir çağda sınırdaki o görüntü kirliliğini
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Mardin Ticaret Odası Başkanından haberin yok mu?
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlarım
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) -
görmenizi ve bu görüntü kirliğini ortadan kaldırmakla
beraber, orada yaşayan insanlarımıza olan
inancımızı ve güvenimizi yeniden tesis etme zamanı
gelmiştir değerli arkadaşlar ve yine bu sınırları
temizlemekle beraber, kendimize olan inancı ve güveni de bütün dünya
ülkelerine bir kez daha deklare edeceğiz bu sayede ve yine bu
mayınlardan ötürü bugüne kadar burada yaşayan
insanlarımızın psikolojileri üzerindeki olumsuz etkileri de yine
bu mayınları temizlemekle ortadan kaldıracağız.
Değerli arkadaşlar,
şimdiye kadar konuşan arkadaşlarımız, evet, bu
tasarının mahiyetiyle ilgili, özüyle ilgili herhangi bir
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Irgat bile olamazlar orada. Bunu nasıl savunuyorsun?
Yazıklar olsun sana!
BAŞKAN Lütfen sevgili
arkadaşlarım, rica ediyorum
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) -
farklı bir görüşte olmadıklarını dile
getirdiler ama değişik türden birtakım görüşler ortaya
koydular.
Değerli arkadaşlar,
bazı arkadaşlarımızın bu işe idari boyuttan
yaklaştığını gördük, kimi
arkadaşlarımız bu işe yine ekonomik boyuttan
yaklaştı, kimi arkadaşlarımızın da bu işe
uluslararası ilişkiler boyutundan ve güvenlik boyutundan
yaklaştığını gördük.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, bu işin açık bir ihale süreciyle
yapılacağını hepimiz biliyoruz.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Tabii, tabii!
ALİ KOÇAL (Zonguldak) -
Nereden biliyorsun?
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Ve bu açık ihale sürecine de yurt içinden veya yurt
dışından firmaların tamamı katılabilme
şansına sahipler ve yine, tarımla uğraşan ya da
güvenlikle uğraşan firmalar da kendi aralarında konsorsiyum
oluşturup yine bu ihalelere girebilirler. (CHP sıralarından
gürültüler)
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Yazık be sana, yazık!
BAŞKAN Dinleyelim
arkadaşlar, lütfen dinleyin.
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Üst sınır, az önce yine
arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi kırk dört
yıl olmak kaydıyla. En düşük teklifi veren firma bu işi
alacaktır değerli arkadaşlar.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Okumamışsın, sene var bunda, sene!
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Diğer taraftan, değerli milletvekilleri, yine olaya
ekonomik boyuttan yaklaşan arkadaşlarımız olmuştu.
Değerli milletvekilleri,
bugüne kadar konuşan arkadaşlarımızın
bazıları çok afaki ve çok hakikaten, yani bilimsel olmayan rakamlar
ortaya koydular. 5 milyon dolarlardan, 50 milyon dolarlardan bahsettiler. Ama
bu işin maliyetine baktığımız zaman, bu işin
metrekaresinin birim fiyatının maliyetinin 3 ila 15 dolar arasında
değiştiğini görüyoruz ve bu rakamların
ortalamasını alıp bir hesap yaptığımızda
yaklaşık 2 milyar dolarlık bir maliyet ortaya çıkıyor.
Bu 1 olabilir, 2 olabilir.
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
Uçağa para var da buna yok mu?
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, elbette dünyanın en büyük
ekonomisiyiz, dünyanın en büyük ekonomisi olan bir ülkeyiz ve dünya
ülkeleri arasında bugün 17nci sırada yer alıyoruz ve bu
maliyeti de ortaya koyabilecek kabiliyete ve imkâna sahibiz.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Uçağa
para var da buna yok mu?
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, rica ediyorum, lütfen dinleyin.
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Ama burada, değerli arkadaşlar, şunu da unutmamak
lazım: Bu imkânı sizler ortaya koyduğunuz zaman, bu maliyeti
ortaya koyduğunuz zaman başka alanlardan birtakım
kaynakları kesmek zorunda kalacaksınız. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlarım, müdahale etmeyin rica ediyorum.
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Bu, sağlık alanı olabilir, eğitim alanı
olabilir.
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, burada bizim Hükûmet olarak, kâr-zarar hesabını
yapıp, 70 milyon insanımızın menfaati neyi gerektiriyorsa o
konuda gereken çalışmaları yapmış ve bu işi bu
ihale süreciyle, kiralama yöntemiyle, bütçeye hiçbir yük getirmeden
yapılmasını uygun görmüş ve bence de gerçekten en makul
yöntem budur ve en doğru yöntem de budur değerli milletvekilleri.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) İhaleden bahset, ihaleden. Kırk beş yıldan
bahset.
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Değerli milletvekilleri, bazı arkadaşlarımız,
evet, güvenlik noktasından olaya yaklaştılar.
Yine az önce
arkadaşlarımız ifade ettiler. Bu işin, bu
mayınların temizlenmesi için bir mutabakat
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Demir, lütfen bitirin.
Arkadaşlarım, dinleyin.
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Değerli milletvekilleri, bu mayınların temizlenmesi
için bir mutabakat aranacağını söylemişti değerli
arkadaşımız ve bu mutabakatın içerisinde de yine Genelkurmay
Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı,
Dışişleri Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığı olacak.
Diğer taraftan,
değerli milletvekilleri, burada sadece tarım yapılacak. Yani bu
işi alacak olan firmalar buraya gelip silah sanayileri kurmayacak veya
buraya gelip üsler kurmayacaklar ya da burada inşaat sektörleri inşaat
yapmayacaklar, burada inşaat inşa etmeyecekler değerli
arkadaşlar. (CHP sıralarından gürültüler)
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Mardinin geleceğini satıyorsunuz, geleceğini!
BAŞKAN Lütfen dinleyin
arkadaşlar, rica ediyorum.
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Yani bu iş yine birimlerimiz tarafından,
bakanlıklarımız tarafından en iyi şekilde kontrol
edilecek ve süreç en iyi şekilde takip edilecektir değerli
milletvekilleri. Yani buradan, bakanlıklarımızın ilgili
birimleri, bu işi takip etmeyecek mi?
Şimdi, bütün bunlara
rağmen eğer bizler hâlâ bir tereddüt yaşıyorsak
ALİ KOÇAL (Zonguldak)
Sana hayırlı olsun! Sana hayırlı olsun!
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla)
o zaman bizim burada
aslında sistemimizi ve içinde bulunduğumuz bu kurumları burada
eleştirmemiz gerekiyor ve bunları değerlendirmemiz gerekiyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Önce onu yap!
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Ama ben şuna çok iyi
inanıyorum değerli arkadaşlar: Bu birimlerimiz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Demir.
MEHMET HALİT DEMİR
(Devamla) Bu tasarının kanunlaşması durumunda birçok
insanımızın böylece istihdam alanına
kavuşacağına inanıyorum ve bugüne kadar
yaşanmış olan acıların da bu sayede biteceğine
inanıyor, tekrar hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum, sağ olun.
Şimdi, sevgili
milletvekili arkadaşlarım, doğal olarak, burada, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde çok çeşitli fikirler olacak, onlar bu kürsüde özgürce
dile getirilecek. (CHP sıralarından gürültüler)
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Onlar
fikir değil ki Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Durgun, rica ediyorum, lütfen beni dinler misiniz.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Bu çok çeşitli fikir değil ki
Başkanım, kâğıda alınmış fikir!
BAŞKAN Bu fikirlerin
bir kısmı, bu düşüncelerin bir kısmı
TAYFUR SÜNER (Antalya) Bu
memlekete zararlı fikirler bunlar!
BAŞKAN
bizim
düşüncelerimizle yüzde yüz ters de olabilir. Zaten buranın
özelliği bu. Ama bir başka özelliği parlamentoların, bu
kürsüde ne kadar aykırı bir düşünce ifade edilirse edilsin
dinleyen milletvekillerinin ona tahammül göstermesi gereğidir. Şimdi,
biz birbirimize tahammül edemezsek, bize aykırı gelen fikirleri
dinlemezsek o zaman sağlıklı bir parlamento geleneği
yaratamayız.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Satışa tahammül etmiyoruz Başkan,
başka bir şeye değil.
BAŞKAN O nedenle ben
rica ediyorum. Tabii, zor bir kanunu tartışıyoruz.
Arkadaşlarımız lehte, aleyhte çok önemli şeyler
söylüyorlar, endişeler dile getiriliyor, endişelere karşı
iktidar partisi grubu karşı düşüncelerini söylüyor, biz
sağlıklı müzakere yürütmeye çalışıyoruz. Ben
hepinizden rica ediyorum, yarın birbirimizin yüzüne
bakamayacağımız söz ve davranışlardan lütfen
kaçınalım sevgili arkadaşlarım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bakamayız Sayın Başkan,
bakamayız.
BAŞKAN
Şahısları adına son söz Sayın Nur Serterde,
İstanbul Milletvekili.
Sayın Serter, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dört
haftadır bu yasayı tartışıyoruz. Bu dört hafta,
Türkiye'nin ekonomik yaşamında gerçekten çok büyük bir kayıp.
İşsizliğin rekora koştuğu bir Türkiyede,
halkımızın ekonomik krizden kırıldığı
bir Türkiyede, esnafın, çiftçinin, işçinin, memurun kredi kartı
borcu altında ezildiği bir Türkiyede biz, burada bir ihanet
yasasını, bir peşkeş yasasını dört haftadır
konuşmak mecburiyetinde bırakılıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
SELAMİ UZUN (Sivas)
Ne konuşuyor? İhanetten
konuşuyor Başkanım, olur mu? İhanet sözü doğru mu
Sayın Başkan?
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Sözün bittiği yerdeyiz çünkü söylenecek her şey söylendi ama
kulakları olup duymayanlar, gözleri olup gerçeği görmeyenler bunun
bir peşkeş yasası olduğu gerçeğini inatla görmemeyi sürdürüyorlar.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Siz devam edin
milletvekilleri, AKPli milletvekilleri; halkımız görüyor,
halkımız gördü.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
FATMA NUR SERTER (Devamla) -
Halkımız bu yasanın bir peşkeş yasası, bir ihanet
yasası olduğunu gördü. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, bu Meclis ihanet yasası
görüşemez...
ATİLA EMEK (Antalya)
Otur!
BAŞKAN Lütfen
Sayın Serter
Sayın Serter
FATMA NUR SERTER (Devamla) -
Çünkü, siz önce halkı bu yasanın bir mayın temizleme yasası
olduğunda aldatmaya çalıştınız,
başaramadınız.
BAŞKAN Sayın
Serter, bir dakikanızı rica edeyim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, Meclis ihanet yasası görüşemez.
Sayın Başkanım, o zaman Divan uyarsın. Sayın
Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi ihanet yasası görüşemez.
Böyle itham edemez Hatip.
BAŞKAN Sayın
Serter
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Bu yasa bir mayın temizleme yasası değil, vatan
toprağının satılması yasasıdır.
BAŞKAN Sayın
Serter
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, lütfen Hatip sözünü geri alsın
efendim.
FATMA NUR SERTER (Devamla) -
Açıkça vatan toprağının satılması yasası
olduğunu ne yazık ki artık halkımız gördü.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
Sayın Başkanım
BAŞKAN - Sayın
Serter
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Efendim
BAŞKAN - Beni bir dakika
dinler misiniz.
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Sürem işlemesin Sayın Başkan.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA
(Bartın) Sayın Bozdağ
BAŞKAN Sayın
Yalçınkaya
Sayın Yalçınkaya, rica ediyorum...
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisi ihanet
yasası görüşemez efendim, Başkan hatibi uyarmalıdır.
ATİLA EMEK (Antalya)
Otur yerine, otur!
BAŞKAN Sayın
Bozdağ, bir dakikanızı rica edeyim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, ben meramımı anlatmak istiyorum.
BAŞKAN - Sizi
anlamıyorum, neye itiraz ediyorsunuz?
MUHARREM VARLI (Adana)
Kendi süresinde konuşsun Sayın Başkan.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, bakın, Hatip
(CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika
Bir
dakika arkadaşlar.
Şimdi, sevgili
arkadaşlarım, biraz evvel sizden rica ettim ki gerginlik
yapmayalım.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Bozdağ, bir dakika
Sayın Hatip
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Başkan, Hatip konuşurken Genel Kurul salonunun ortasına
kadar gelmek nerede var?
BAŞKAN Sayın
Okay
Sayın Okay
(CHP sıralarından gürültüler) Hepinizden rica
ediyorum
Herkes yerine otursun lütfen. Lütfen herkes yerine otursun. Rica
ediyorum
Lütfen
Sayın Bozdağ, siz de lütfen... Rica ediyorum
(CHP
sıralarından gürültüler) Sayın Koçal, hepiniz
Rica ediyorum
herkes yerine otursun. Rica ediyorum arkadaşlar. Grup başkan
vekilleri böyle ayağa kalkmaz, oturun biraz sakin olun arkadaşlar.
(CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Bekir Bozdağa söyleyin.
BAŞKAN Ona da
söylüyorum canım, herkese söylüyorum. (CHP sıralarından
gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Genel Kurulu da siz yönetin, Sayın Bozdağ yönetmesin Genel Kurulu.
BAŞKAN - Sayın
Koçal, lütfen yerine otur. Lütfen
Rica ediyorum arkadaşlarım
Sevgili
arkadaşlarım, rica ediyorum
Lütfen
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) - Sürekli size talimat veriyor Sayın Başkan.
MEHMET ŞEVKİ
KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, lütfen süreyi dikkate
alın.
BAŞKAN - Ne var orada?
Ben ilave ederim, siz merak etmeyin. Bir dakika
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Herhâlde süreyi mahfuz tutacaksınız.
ATİLA EMEK (Antalya)
Tahammül edecekler.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Baştan başlatalım süreyi.
BAŞKAN - Tamam
mıyız arkadaşlar? Lütfen
Hepinizden rica ediyorum.
Biraz evvel söyledim. Bu
kürsüden ifade edilen görüşler bize aykırı gelebilir. Burada
kural, bu Parlamentonun geleneklerine, bu kürsünün mehabetine, bu kutsal
çatının mehabetine uygun söz ve davranışlardır. Sayın
Serterin buna mutlak anlamda riayet edeceğine ben inanıyorum.
Sayın Serter, buyurun
lütfen efendim.
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Benim şu ana kadar
burada söylemiş olduğum sözler, benden önceki konuşmacılar
tarafından defalarca ve de defalarca bu ifadelerle dile getirildi. Ama onlar
ceylan derisi koltuklara konuştukları için ve sizler de dinlemeyip
başka şeylerle meşgul olduğunuz için bunların
farkına varmadınız. Açık tutanakları okuyun, aynı
ifadelerin defalarca burada yer aldığını görürsünüz. (CHP
sıralarından alkışlar) Onun için kulakları olup
duymayanlar dedim ki, belki söylediklerimin farkına
varırsınız da Türk halkının sizi nasıl
değerlendirdiğini, sizi hangi gözle gördüğünü anlayıp
doğru karar verirsiniz diye. Türkiye
Ama ben sizleri tebrik ediyorum,
gerçekten yeni bir çığır açıyorsunuz, kutluyorum.
Türkiyede yeni bir sömürgecilik dönemini
başlattığınız için sizleri kutluyorum. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bir sömürge valisi zihniyetiyle Recep Tayyip Erdoğanın
her şeye rağmen gözünü kırpmadan
AGÂH KAFKAS (Çorum) Türkiye
Cumhuriyetini kimse sömüremez!
BAŞKAN Sayın
Kafkas, lütfen
FATMA NUR SERTER (Devamla)
şehit kanlarıyla sulanmış vatan toprağını
satmayı göze aldığını gördüğüm için yeni bir
çığırın açılmasına memur edilmiş olan
sizleri kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Ama böyle bir üslup var mı Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın
Bozdağ, lütfen
Lütfen arkadaşlar,
yerinize oturun.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Divan görevini yapsın Sayın Başkan!
BAŞKAN Sayın
Bozdağ, lütfen oturun. Lütfen oturun...
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Ama müdahale edin efendim!
BAŞKAN Lütfen oturun.
Hepiniz oturun.
Sayın Serter, rica
ediyorum, gerginlik yaratacak şeyler söylemeyin lütfen.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Tam kendine yakıştığı gibi konuşuyor!
BAŞKAN Bir dakika
arkadaşlar
Ben gerektiğinde müdahale ediyorum sevgili
arkadaşlarım, lütfen
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU
(Rize) Aynaya bakarak konuşuyor, aynaya bakarak!
BAŞKAN Sayın
Çırakoğlu, rica ediyorum...
Bu söz atan arkadaşlar
ön sıralarda oturmasınlar lütfen.
Sayın Serter, buyurun.
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Aynaya bakması gerekenler -bana atılan laflar için söylüyorum- önce
aynaya kendileri baksınlar.
RECEP KORAL (İstanbul)
Bakıyoruz, bakıyoruz.
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Çünkü bu yasaya geçit verenlerin gerçekten vatan sevgisinde hangi noktada
olduklarını bir aynaya bakarak değerlendirmelerine ihtiyaç
olduğu görüşündeyim. (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP KORAL (İstanbul)
Biz her gün bakıyoruz.
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Onun için, aynaya önce siz kendiniz bir bakın.
Bu yasaya geçit verenler,
orada kırk beş yıllığına kullanmaktan
vazgeçtikleri vatan toprağını tarla olarak ya da rant aracı
olarak gören bir zihniyete sahip kişilerdir. Orası vatan
toprağıdır, vatan! (CHP sıralarından
alkışlar) Vatan sevgisinin ne olduğunu bilmeyenleri vatan
sevgisini öğrenmeye davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Bakınız,
bakınız değerli milletvekilleri, ben sizi vicdanınızla
baş başa kalmaya falan da davet etmiyorum. İnsanın
kuşku duyduğu bir konuda bir davet yapmasını anlamsız
buluyorum ama sizi
Bu yasa, önce Anayasa Mahkemesinden dönecektir.
AGÂH KAFKAS (Çorum) Allah
Allah!
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Bu yasa, göreceksiniz, göreceksiniz
AGÂH KAFKAS (Çorum) Sen
nereden biliyorsun?
FATMA NUR SERTER (Devamla)
Hukuka aykırı bir yasa çıkarıyorsunuz, Anayasaya
aykırı. Bu yasa -her ne kadar yasayla düzenlemeye
kalkışsanız da- sizi yargılanmaktan
alıkoyamayacaktır ama
HÜSNÜ TUNA (Konya) Nereden
biliyorsunuz Anayasa Mahkemesinden döneceğini?
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
FATMA NUR SERTER (Devamla) -
inanın, sizi en fazla tarih yargılayacaktır, tarih! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar, rica ediyorum
FATMA NUR SERTER (Devamla) -
Tarihin sayfalarına, bu dönem, karanlık bir dönem olarak geçecektir
bu yasadan dolayı. (CHP sıralarından alkışlar)
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Serter.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bozdağ, rica ediyorum
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN Rica ediyorum
Sayın Bozdağ
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, Sayın Hatip konuşmasında
grubumuzu ve Grup Başkanımızı itham etmiştir, vatana
ihanetle suçlamıştır. Sataşmadan söz istiyorum efendim.
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Anlayamıyorum sizi Sayın Bozdağ. Yerinizden, mikrofondan
buyurun.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Grubunuza sataşmadı, Hükûmete sataştı.
BAŞKAN - Lütfen
arkadaşlar
Buyurun Sayın
Bozdağ.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, Sayın Hatip,
konuşmasında bizzat grubumuzun tamamını, her bir
milletvekilini ayrı ayrı ve Sayın Grup
Başkanımızı, hepimizi vatana ihanetle itham etmiştir.
(CHP sıralarından gürültüler)
AKİF EKİCİ
(Gaziantep) - Söylemeseydi
Başka
bir şey mi yapıyorsunuz!
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Çok ağır bir suçlama vardır.
AKİF EKİCİ
(Gaziantep) Yanlış mı söylüyor? Yalan mı söylüyor?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) 63e göre, kürsüden, uygun görürseniz, bir cevap hakkım var,
kullanmak istiyorum.
BAŞKAN
Zabıtları bir inceleyeyim, değerlendirelim.
Değerli
arkadaşlarım, maddeyle ilgili soru-cevap işlemine
başlayacağız. On dakikalık bir sürede soru ve cevap
işlemini tamamlayacağız. Beş dakika soru, beş dakika
da Sayın Bakanın cevap süresi olacaktır.
Önümdeki listeye göre
arkadaşlarımı okuyorum:
Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana soruyorum: Bu
getirilen kanun tasarısıyla ilgili Ceylanpınar Devlet Üretme
Çiftliğinin bu yasaya dâhil edilip edilmediğinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi tutanaklarına geçmesini istiyorum. Birçok
konuşmacımız bu konuda soru sordu, hiç cevap
alınamadı.
İkinci sorum: Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarları döneminde, başta
Cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere bazı konularda
halk oylamasına gidilmesi sıkça önerildi. Şimdi Anayasa için de
belki aynı şeyi söyleyeceksiniz. Türk seçmeninin yüzde 60ı bu
yasaya karşı olduğuna göre bu yasayı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Şenol Bal
ŞENOL BAL (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana sormak
istiyorum: Kırk dokuz yıllık yani yarım asırlık
bir süreç. Bu süreç durumunda bizlerin büyük çoğunluğu olmayacak,
biliyorsunuz insan ömrü belli. Çocuklarımızın, torunlarımızın
yani gelecek nesillerin yaşayacağı bu ülkenin topraklarını,
sınırlarını ipotek altına verme hakkına
nasıl kendinizi sahip görüyorsunuz?
İkinci sorum: Bu
tasarı ile ilgili açıklamış olduğunuz gerekçeler ne
bizleri ne de yüce milletimizi ikna etmedi. Bu tasarı
mayınsızlaştırma tasarısı mı, yoksa rant
bağlama tasarısı mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Enöz
MUSTAFA ENÖZ (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana soruyorum:
Bu bağlamda:
1) Bu hassas bölgede ülkemiz
aleyhine casusluk faaliyetleri olabileceğini düşündünüz mü?
2) Bu alandaki şahsa ait
arazi miktarını ve kaç kişiye ait olduğunu söyler misiniz?
3) 216 bin dönümlük bu
alanın bizim tarafımızdan ekilip biçildiğinde
yıllık ülkemize katma değeri nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, yasa
tasarısında bulunan
mayından temizlenecek alanlar ile müstakil
kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük
teşkil eden Hazineye ait diğer taşınmazların,
tarımsal faaliyetlerde kullanılması kaydıyla kendilerine
bırakılmasını talep edeceklerdir. ibaresinden murat nedir?
Mayınlı araziler
dışında, Ceylanpınar Çiftliğinden bir kısım
arazi daha tahsis edilecek midir? Bunun üst sınırı ne
olacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Köse
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan
yaptığı açıklamada, mayınlı arazinin temizlenmesi
için on dört değişik şirketten, değişik ülkelerden
metrekaresi 2 ile 15 dolar arasında fiyat aldıklarını
söyledi. Fiyatlar arasında neden böyle bir uçurum var? NAMSA yapsa bu
iş neye mal olur? Fiyatlar arasında bu kadar uçurum olan bir ihalenin
şeffaf olmayan bir biçime dönüşecek izlenimi vermesi sizi
rahatsız ediyor mu?
İkinci sorum:
Yap-işlet-devret modeli ile bu mayınlı arazilerin, bir
şirkete temizleme bedeli karşılığında kırk
dört yıllığına işletme hakkının verilmesinin
sebebini açıklar mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Özensoy
NECATİ ÖZENSOY (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu arazinin
büyüklüğünü müşahhaslaştırmak için şöyle söyleyelim:
Buradan Balıkesire kadar bir yol yapıyor, otobüsler sekiz saatte
gidiyor, iki Kıbrıs adası büyüklüğünde. Grubunuzdaki
arkadaşlardan rahatsız olduklarını belirtenler var ama siz
vicdanınızın rahat olduğunu söylüyorsunuz. Bu vicdan
rahatlığıyla burayı olduğu gibi mayınlarıyla
satmak aklınıza geldi mi? Satsak da kurtulsak. dediniz mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Özdemir
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum: 216 bin
dekar, kırk dört yıllığına tarımsal amaçla
mayını temizleyen firmaya vereceğiniz arazinin büyük bölümü
seçim bölgem Gaziantepin Oğuzeli, Elbeyli ve Karkamış ile Barak
bölgesi köylerinin arazileridir. Ülke güvenliği için devlete bunlar
verilmiştir. Sizler bu araziyi, Gaziantep Milletvekili olarak, o bölge
insanlarına vermeyip başka firmalara verdiğinizde,
sabırsızlıkla bu arazileri kullanmak isteyen fakir bölge
halkına ne diyeceksiniz? Onların yüzüne nasıl
bakacaksınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, acaba önce küçük küçük dilimlerde
deneyip, özellikle kuzeydoğu sınırımızda, yani Kars,
Ardahan, sınırımızda deneyip bu işi biraz
öğrenseydiniz ve öğrendikten sonra büyük bir dilime gitseydiniz daha
başarılı olmaz mıydınız? Ama biliyorum ki, bu
büyük dilime gitmek sizi başarısızlığa itecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Kaptan
OSMAN KAPTAN (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan;
1) Dünyada AKP Hükûmeti
dışında sınır topraklarını kırk dört
yıllığına kiralayan, satan bir başka ülke hükûmeti var
mıdır?
2) Mayınlı
arazilerin temizlenmesi bir millî savunma işi olmasına
karşın bu tasarı niye Millî Savunma Komisyonunda
görüşülmemiştir?
3) Dünyada elli beş
ülkenin ordusu mayın temizliyor da Türk ordusu mu mayın
temizleyemiyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum arkadaşlar.
Sayın Bakan
Süreniz beş
dakikadır.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Birinci sorudan
başlıyorum: Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği hiçbir
şekilde dâhil değildir. Dolayısıyla o konuda herhangi bir endişenin
söz konusu olmaması lazım.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Tutanaklara geçti Sayın Bakan.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Mecliste konuşulan şeyler tutanağa geçiyor, Tutanaklara
geçsin. ne demek?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli arkadaşlar,
mayınlı sahaların güvenliğinin nasıl
sağlanacağını grup başkan vekilimiz aslında
açıkladı ama müsaade ederseniz şunu bir daha vurgulamak
istiyorum: Bizim hudutlarımız hiçbir şekilde, ne
kiralanıyor ne satılıyor. Bizim hudutlarımız
Genelkurmay tarafından denetlenmeye ve korunmaya devam edilecek.
Daha önce de söyledim, bu
temizleme işinden sonra bir sınır güvenlik sistemi kurulacak. Bu
sınır güvenlik sistemi tel çit, iz tarlası, hareket sensörleri,
yer altına döşenecek sensörler, termal kameralar gibi teknolojik
sistemlerle tesis edilecek ve sınır fiziki güvenlik sisteminin
tesisinde ve idamesinde Genelkurmay Başkanlığı yetkilidir.
Bizim sınırlarımızın hiçbir şekilde ne bir
yabancıya ne de başka bir kimseye kiralanması,
satılması söz konusu değil.
Bu tasarı,
arkadaşlar, son derece açık. Birazdan da göreceksiniz, biz bu
tasarıyla öncelikle temizleme işini ihale edeceğiz. Öncelikle
temizleme işi ve bu temizleme işinin de ihalesinin
yapılmasının esas ve usullerinin düzenlenmesini Millî Savunma
Bakanlığına vereceğiz.
İkinci olarak, eğer
bu gerçekleşmezse, ondan sonra yine Maliye Bakanlığı ihale
yoluyla burayı temizlemeye çalışacaktır.
Dolayısıyla, bu temizlemek işi öncelikli olarak esastır.
Ondan sonra buraların
işletim karşılığı temizlenmesi üçüncü bir seçenek
olarak gündeme gelecektir. Bu üçüncü seçenek sadece ve sadece ülkemizin elini
güçlendiren bir seçenektir değerli arkadaşlar.
Şimdi, konuşmalarda
birtakım başka şeyler de soruldu. Mesela mayınlı
sahalarda, temizlenecek sahalarda petrol ve madenlerle ilgili endişeler
gündeme getirildi. Değerli arkadaşlar, bizim tasarının
1inci maddesinin ikinci fıkrasında yani amaç kısmında -son
derece açık- mayınlı alanda bulunan maden ve petrol gibi her
türlü yer altı zenginlikleri hakkında şu anda geçerli olan 3213
sayılı Maden Kanunu, 6326 sayılı Petrol Kanunu ve 6200
sayılı Devlet Su İşleri Kanunu ve ilgili diğer mevzuat
hükümlerinin saklı tutulacağını açık bir şekilde
ifade ettik. Yani hiçbir şekilde
Varsayalım ki birinci, ikinci
seçenek gerçekleşmedi ve orası kullanım
karşılığı temizletildi. Bu durumda hiçbir şekilde
o firma veya şahıslar orayla ilgili, yer altı zenginlikleriyle
ilgili hiçbir tasarrufta bulunamazlar. Kanun son derece açık. Çünkü
madenler, petrol ve diğer unsurlar bu arazinin mülkiyetinden
bağımsızdır değerli arkadaşlar. Bunlar
devletimizin, ülkemizin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Şimdi, Kıbrıs
konusuna gelelim değerli arkadaşlar: Kıbrısın yüz
ölçümü 9.251 kilometrekaredir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise
3.355 kilometrekaredir. Bahsettiğimiz mayınlı saha ise sadece ve
sadece 216 kilometrekaredir ama bu önemli değil değerli
arkadaşlar, bu memleketin 1 santimetrekaresi de bizim için önemlidir. Bu
memleketin menfaati ne gerektiriyorsa onu yapacağız, o konuda zerre
kadar bir şeyiniz olmasın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu kırk dokuz yıl işine gelelim: Bakın,
ilk seçenek ne? Göreceksiniz, Millî Savunma Bakanlığı yapacak,
temizleme işini yapacak; olmazsa, ikinci seçenek, Maliye Bakanlığı
Kamu İhale Kanunu kapsamında temizleme işini yapacak. Hadi
diyelim ki üçüncü seçenek gündeme geldi ve Türkiyenin menfaatleri onu
gerektirdi. Orada da, değerli arkadaşlar, kırk dört yıl
diye bir şey yok kırk dört yıla kadar diyor. Biri gelir Ben
burayı temizleme karşılığı on yıl işletirim.
derse, o zaman on yıla iner. Dolayısıyla, bu kanun maddesi de
son derece açıktır değerli arkadaşlar. Kırk dokuz
yıl, yani kırk dört artı beş yıl maksimum sürelerdir.
Bu böyle olacak diye bir şey söz konusu değildir.
Yine, bakın,
değerli arkadaşlar, kanunda bu madde de bu unsur da son derece
açıktır. Kanunda buranın güvenliğinin nasıl
sağlanacağı açıktır. Kanunda bunun esas usullerinin
nasıl yapılacağı -ihalenin- her şey açıktır.
Burada Millî Savunma Bakanlığı vardır, burada Maliye
Bakanlığı vardır, Genelkurmay
Başkanlığı vardır. Dolayısıyla, bunlar
devletimizin kurumlarıdır, bütün ilgili kurumları bu sürecin
içinde olacaktır. Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, bu
endişelerinizi açıklarken, lütfen, şu metinlere bir daha
bakalım. Metinler oldukça açıktır ama bu süreçte, biz bu
kaygıları gidermek için yine bir tür düzenlemeler yaptık,
elimizden geleni yaptık. Bakın, birazdan 2nci madde tekrar
görüşüleceği zaman göreceksiniz, o kaygıların hemen hemen
hepsi giderilmiş durumdadır. Onun için, biz, bu toprakların
hâkimiyetini hiçbir şekilde ne bir yabancı unsura
bırakıyoruz
Bir kere, yapılmamış bir ihalede,
verilmemiş bir ihalede, sizin çıkıp bu tür iddialarda
bulunmanız
Yarın, bu olmazsa acaba nasıl bir duruma
düşersiniz, onu düşünüyor musunuz? Peki, yarın, biz bu ihaleyi
yaptıktan sonra, bu temizlemeyi yaptıktan sonra, bir Türk
firması çıkıp burayı işletirse o zaman siz gene Ya,
kusura bakmayın. Biz bunları bu kadar söyledik. Sizi ihanetle
suçladık. der misiniz? Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, bu son derece açıktır. Bu topraklar
satılmıyor, sınırlarımız kiralanmıyor.
Kanun, dediğim gibi, bir üçüncü seçenek olarak, o da ülke menfaatleri
doğrultusunda
Ülkenin ilgili kurumlarının bütün görüş ve
tabii ki teklifleri dikkate alınaraktan ülkemizin menfaati ne gerektiriyorsa
onu yapacağız. Bugüne kadar da onu yaptık, bundan sonra da
Türkiyemizin menfaati ne gerektiriyorsa onu yapacağız değerli
arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Ülkenin menfaati için hiçbir şey yapmadınız.
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) O zaman kanuna gerek yok Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli arkadaşlar, kanun bize
seçenekleri sunuyor. Kanun günlerdir tartışılıyor. Bunun
sonuna geldik ama dediğim gibi, göreceksiniz, kanun aslında açık.
Temizlemek esastır.
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Kanuna gerek yok Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Burada Millî Savunma
Bakanlığımız var, burada Genelkurmayımız var,
bütün ilgili kurumlarımız var. Bu kurumlarımıza biz
güveniyoruz, Türkiyeye güveniyoruz. Bu konuda en ufak bir endişeye gerek
yoktur.
Saygılar sunarım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Hükûmet kararı alın, mayını temizleyin.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde yedi adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş
sırasına sonra da aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin, Bu
kanun hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ahmet Aydın |
Faruk Koca |
Kerim Özkul |
|
Adıyaman |
Ankara |
Konya |
|
Turan Kıratlı |
Veysi Kaynak |
|
|
Kırıkkale |
Kahramanmaraş |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 6. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mehmet Günal |
Nevzat Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
Antalya |
Isparta |
Mersin |
|
M. Akif Paksoy |
Mümin İnan |
Necati Özensoy |
|
Kahramanmaraş |
Niğde |
Bursa |
Madde 6:
Bu kanun hükümlerini
Başbakan yürütür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin, Bu
kanun hükümlerini Maliye Bakanı yürütür. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Suat Kılıç |
Ramazan Başak |
Mehmet Müezzinoğlu |
|
Samsun |
Şanlıurfa |
İstanbul |
|
Ahmet Aydın |
A. Sefer Üstün |
|
|
Adıyaman |
Sakarya |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 6. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mehmet Günal |
Behiç Çelik |
Nevzat Korkmaz |
|
Antalya |
Mersin |
Isparta |
|
Necati Özensoy |
Mümin İnan |
M. Akif Paksoy |
|
Bursa |
Niğde |
Kahramanmaraş |
Madde 6:
Bu kanun hükümlerini Maliye
Bakanı yürütür.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bundan sonra okutacağım üç önerge aynı mahiyettedir. Bu nedenle,
her üç önergeyi okutup birlikte işleme alacağım ve istemleri
hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
Sıra Sayılı yasa tasarısının 6. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Malik Ecder Özdemir |
Osman Kaptan |
|
Malatya |
Sivas |
Antalya |
|
Ensar Öğüt |
Hüseyin Ünsal |
|
|
Ardahan |
Amasya |
|
Madde 6: Bu kanun hükümlerini
Millî Savunma Bakanı yürütür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
263 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin, Bu
kanun hükümlerini Millî Savunma Bakanı yürütür şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
|
Veysi Kaynak |
Mustafa Ataş |
Ramazan Başak |
|
Kahramanmaraş |
İstanbul |
Şanlıurfa |
|
Ayhan Sefer Üstün |
Azize Sibel Gönül |
|
|
Sakarya |
Kocaeli |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 6ncı
maddesinin Bu kanun hükümlerini Millî Savunma Bakanı yürütür
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Günal |
Abdülkadir Akcan |
Mehmet Serdaroğlu |
|
Antalya |
Afyonkarahisar |
Kastamonu |
|
Mustafa Enöz |
Recep Taner |
M. Akif Paksoy |
|
Manisa |
Aydın |
Kahramanmaraş |
BAŞKAN Önergelerin üçü
de Millî Savunma Bakanının yürütmesini istiyor. Aslında, bizim
usul ve yasalarımıza çok uygun değil. Bir emsal teşkil
etmemek üzere bu üç önergeyi birlikte işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Komisyon önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
Söz isteyen var mı
önerge sahiplerinden?
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Efendim, arkadaşlarım önergelerimizde söz alacaklar.
İlk olarak Sayın
Mehmet Akif Paksoy konuşacak.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Sayın Başkanım, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Paksoy, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF PAKSOY
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Kanun Tasarısı
üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili
olarak söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarı hakkında söylenecek bütün sözler söylendi. Arama motoru
Googlea mayınlı arazi yazdım, 160 bin sonuç çıktı.
Ancak, AKP Hükûmeti, bu konuda kulaklarını kapamış,
yükselen çığlığı duymamakta ısrar ediyor. Ben Hükûmetten
ümidimi kestim ancak AKP Grubuna, özellikle Gaziantep, Hatay, Kilis, Mardin,
Şırnak ve diğer bölge milletvekillerine huzurlarınızda
bir kez daha sesleniyorum: Siz bu yasayı bu hâliyle vicdanınıza,
hakkaniyete ve bu kürsüde ettiğiniz yemine uygun buluyor musunuz? Yoksa,
trenden düşmemek için mi bu tasarıya karşı
çıkmıyorsunuz? Çıkın, teker teker açıklayın,
milletimiz de seçmenleriniz de hakikati sizin ağzınızdan
öğrensinler.
Kıymetli
arkadaşlar, Sayın Başbakan Davosta siyasi bir şov
yaptı. Şimdi one munite deme sırası karşı
tarafa geçti. İçine düştüğü yaman çelişkiyi milletimize
izah edemediği için anlamsız cümlelerle muhalefeti itham ediyor.
Sayın Başbakan,
yaptığınız yanlışları, belki parti grubunuz
trenden düşmemek için size ifade edemiyor ama biz muhalefet olarak bu
kürsüden söylüyoruz. Kimsenin, mayınların temizlenmesine, tarıma
açılmasına itirazı yok. Bizim itirazımız, arazinin
mayın temizleme karşılığında kırk dokuz
yıllığına yüklenici firmaya kiralanmasına. Bir insanın,
kuldan olmasa da Allahtan korkusu olur. Sayın Başbakan, kamuoyunun
sizden beklediği, lafı çevirmek değil, mayından
temizlenecek arazinin İsrail veya her kim olursa yabancı bir devletin
firmasına kırk dokuz yıllığına
verilmeyeceğini açıkça ifade etmektir. Ayrıca Muhalefetin
cemaziyelevvelinde Amerika ile acaba nasıl bir araya gelebiliriz gayreti olduğunu,
İsraile tan edenlerin geçmişte İsraille ne tür
anlaşmalar içinde olduklarını görürsünüz. diyorsunuz. Siz
Hükûmetsiniz. Kimin Amerika veya İsrail veya bir başka ülkeyle
nasıl bir anlaşması varsa açıklayın. Hodri meydan,
işte milletin kürsüsü! Partinizin il kongrelerinde lafı
çevireceğinize, bu kürsüden hakikatleri açıklayın.
Bizzat Amerikan
Başkanının ağzından at pazarlığı
yapmakla itham edilen hükûmet, sizin Hükûmetiniz değil miydi?
Süleymaniyede Türk askerinin başına çuval geçirilirken dut yemiş
bülbüle dönen, sizin Hükûmetiniz değil miydi?
Tekrar ifade ediyorum,
kimsenin yabancı bir ülkeyle anlaşma yapmaya, ticarete, hatta global
sermayeye karşı olduğu yok. Karşı olduğumuz konu,
peşkeş. Basında 2058 yılına kadar kiralık
sınır başlığı altında haberler
çıkıyor. Siz Öyle değil. diyorsanız, çıkar,
nasıl olduğunu söylersiniz.
Bana açıklar
mısınız, sınırındaki 216 bin dönüm araziyi,
bırakın tarım yapmayı, hangi amaçla olursa olsun bir
başka ülkenin veya şirketin inisiyatifine terk eden veya terk edecek
bir başka ülke var mı? Dünyada böyle bir ülke var mı?
Çıkın açıklayın lütfen, biz de öğrenelim.
Siz de söylüyorsunuz, Suriye
bu mayınları temizledi. Suriye temizlediyse bizim silahlı
kuvvetlerimiz niçin temizleyemiyor? Bunu sordunuz mu? Temizlemek istemiyor
olabilir. O zaman, bu temizleme işini niçin NATO kanalıyla yaptırmıyorsunuz?
NATO bu konuda tecrübeli. NAMSA bugüne kadar Arnavutluk, Belarus,
Sırbistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Ürdünde bu işi yaptı.
Ancak sizin
amacınız bu konuda üzüm yemek değil, bağcıyı
dövmek. Bu sözüme kızıyor olabilirsiniz ancak bizzat Sayın
Tarım Bakanınız Mayından temizlenecek arazileri
bölmeyelim, köylülere dağıtmayalım. diyor. Ancak Türk Ziraat
Mühendisleri Birliği, mayınlı araziler tarıma
açıldığı takdirde yıllık 20 milyon dolar gelir
elde edileceğini, nüfuslarının en az yarısı
işsiz, yoksul ve yeşil kartlı olan 15 bin bölge insanına
istihdam sağlayacağını söylüyor. Sayın Başbakan
ne diyor? Burada İzak değil, Hasan çalışacak. diyor. Ama
Allah için partisinden bir milletvekili de çıkıp demiyor ki: Sayın
Başbakan, tamam, İzak değil, Hasan çalışacak.
diyorsun ama patron kim olacak? İzak mı olacak, Hasan mı
olacak?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Paksoy, bitirin lütfen.
MEHMET AKİF PAKSOY
(Devamla) Bundan sonra sıra akarsularımıza gelecek, bor
madenlerimize gelecek. Bizim örfümüzde Haksızlık
karşısında susan dilsiz şeytandır. sözü
meşhurdur. Bu haksızlığa destek verenleri, susarak destek
verenleri artık milletimizin engin sağduyusuna bırakıyorum.
Son olarak AKP Grubuna ve
Sayın Başbakana bir hususu iletmek istiyorum. Sayın
Başbakan rahmetli Necip Fazılın düşünce
pınarlarından istifade ettiğini iftiharla anlatır.
Çoğunuz da edersiniz. Aynı şekilde Abdülhamid Hanı da
takdir eder ve özellikle bizim belirttiğimiz çekincelerdeki hassasiyetini
çok iyi bilirsiniz. Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki Thedor Herzl, Siyonist
Kongresi adına Abdülhamid Handan Osmanlının borçlarına
karşılık bugünkü İsrail devletinin kurulduğu
Filistinden toprak talep etti. Bu talep reddedildi. Abdülhamid Han 1908de
devrildi, 1948de de İsrail devleti kuruldu. Acaba diyorum, bu
tasarınızı rahmetli Necip Fazıl Kısakürek ve cennet
mekân Abdülhamid Han görseydi size ne derdi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY
(Devamla) Sayın Başkan, bitiyorum.
Eğer size Aferin, iyi
yapmışsınız. diyecekler diye düşünüyorsanız,
çıkın, bu kürsüden açıklayın. Yoksa bu
haksızlığın, hukuksuzluğun hesabı hem
sandıkta hem de mahşerde sizlerden sorulacaktır diyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Paksoy.
Sayın Özdemir, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Akşamın bu
saatinde, belki biraz geç ama, büyük Türk şairi Nâzım Hikmetin
ölümünün 46ncı yıl dönümünde büyük Nâzımı minnetle,
şükranla anıyorum.
Nâzım Hikmetin
büyüklüğünü bugün bir kere daha gördük. Ne güzel söylemiş yıllar
önce büyük şair
ALİ KOYUNCU (Bursa) Ne
demiş?
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Söyleyeceğim.
Kabahat senin demeye de
dilim varmıyor ama,
Kabahatin çoğu senin
canım kardeşim. diyor.
Şimdi, yedi
yıllık iktidarınız boyunca yaptığınız
işlere karşın dört haftadan bu tarafa ulusal
çıkarlarımıza ters olan bu yasayı çıkarmak için
gösterdiğiniz çaba karşısında yaptıklarınıza
kabahat mi demeli, kusur mu demeli yoksa gaflet, dalalet, hatta ihanet mi
demeli? İhanet denildiğinde bağırıyorsunuz. Ne demek
gerekiyor bu tavrınız karşısında bilemiyorum?
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Vatanseverlik. Vatanseverlik demeli.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Yedi yıldan bu tarafa iş başında bulunan AKP
İktidarı Türkiyeyi idare etmek için değil, tam tersine bu
devlet nasıl idare edilemez diye bu noktaya getirmeye
çalışıyor devleti. Attığınız her
adımda, çıkardığınız her yasada
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Bu rüyadan kurtulun artık, rüyadan kurtulun!
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla)
Türkiye Cumhuriyeti devleti
gibi değil
BAŞKAN Sayın
Kaşıkoğlu lütfen
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Kafanızdaki mayınlardan kurtulun!
BAŞKAN Sayın Kaşıkoğlu lütfen, rica
ediyorum
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla)
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti gibi değil
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Masal anlatmayın!
BAŞKAN Müdahale
etmeyin, rica ediyorum.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla)
cumhuriyeti tasfiye kurumu gibi çalışmaya
başladınız. Önce özelleştirmeyle
ALİ KOYUNCU (Bursa) Ne
alakası var?
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Alakasını söyleyeyim
BAŞKAN Lütfen, siz
Genel Kurula hitap edin Sayın Özdemir.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) TÜPRAŞ, Tekel, PETKİM olmak üzere seksen yıllık
cumhuriyetimizin kurumlarını haraç mezat sattınız,
şimdi yaptığınız bu uygulamalarla, giderek, Türkiyede
hukuk devletini ortadan kaldırıyorsunuz. Giderek, polis devletine
dönüyoruz.
AHMET YENİ (Samsun)
Yurt dışına mı taşıdılar?
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Sayın milletvekili bugünkü gün itibarıyla 110 bin insan
cezaevlerinde. Adalet Bakanınız söyledi, bu 110 bin kişinin en
az 60-70 bin kişisi tutuklu sıfatıyla hapishanelerde bulunuyor.
70 bin kişinin telefonunun dinlendiğini yine sizin
iktidarınızın ilgili bakanı söyledi. Giderek, hukuk
devletinden uzaklaşıp polis devletine doğru gidiyoruz. Eğer
Türkiyede hukuk devletinden bahsedeceksek, hukukun
saygınlığından bahsedeceksek; bugün, sabahtan bu tarafa
konuşan arkadaşlarımız, Meclisin itibarından bahseden
arkadaşlarımızın huzurunda ve Sayın Başkan
hazır kürsüdeyken Sayın Başkana bir soru sormak istiyorum:
Basında ifade krizi diye geçen bir kısım milletvekili arkadaşlarımızın
ifade için mahkemeye çağırıldığında Sayın
Başkanın bir ara formül bulduğunu basında okuduk. Neydi
Sayın Başkanın ara formülü? Mecliste olmalarına rağmen
milletvekillerinin adreslerinde bulunamadığı için tebligat
yapılamadığı söylendi.
Eğer bu söylem
doğruysa Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına,
mahkemeyi yanıltmak adına, yalan demeye dilim varmıyor da
yanlış beyanda bulunmak, hukuk devletinin neresinde yazıyor?
Değerli
arkadaşlarım
AHMET YENİ (Samsun)
Buradan oraya geçip duruyorsun, ne anlatıyorsun?
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) - Buradan oraya geçmiyorum.
Yedi yıldan bu tarafa
Türkiyeyi hallaç pamuğu gibi attınız. Hukuk devletinden
bahsedeceğiz, geldiğiniz noktada, Türkiyeyi getirdiğiniz
noktada şöyle bir bakın devletin en üst kademesinden aşağıya
doğru. Cumhurbaşkanı, hukuk karşısında sanık.
Başbakan
Benim iddiam değil, cumhuriyet savcılarının
iddiası. Hani hukuka saygınız var ya!
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Savcı
Ne alakası var ya?
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) - Başbakan, bu ülkenin Başbakanı, evrakta
sahtekârlık
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Ne alakası var ya?
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) -
ihaleye fesat karıştırma suçundan sanık?
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Kim sanık?
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Sayın Başbakan sanık.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Ne alakası var ya?
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Ve ne yazık ki Anayasa Mahkemesi kararıyla devletin temel
niteliklerini ortadan kaldırdığı tespit edilen bir parti
bugün işbaşında. Neresinden baksanız tutarsız,
neresinden baksanız Türkiyeye yakışmayan bir tablo
noktasına getirdiniz Türkiyeyi.
AHMET YENİ (Samsun)
Millet karar verdi.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) - Türk milleti karar verdi.
BAŞKAN Sayın
Yeni, Sayın Kaşıkçıoğlu, lütfen
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Söylediğim gibi, Türkiyeyi idare etmek değil, Türkiyeyi
idare edilemez hâle getirmeye çalışıyorsunuz.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) - Sen milletin ne olduğunu biliyor musun? Milletin ne anlama geldiğini biliyor
musun?
AHMET YENİ (Samsun)
Türk milleti karar verdi ona.
BAŞKAN Sayın
Yeni, Sayın Kaşıkçıoğlu, rica ediyorum, lütfen
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Şimdi, herkes ısrarla söylüyor, ulusal
çıkarlarımıza ters. Bu yasa için dört haftadan bu tarafa
verdiğiniz gayreti nasıl tarifleyeceğiz, nasıl
anlatacağız? Gaflet mi diyeceğiz, dalalet mi diyeceğiz,
ihanet mi diyeceğiz, ne diyeceğiz? (CHP sıralarından
alkışlar)
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Ne istersen de kardeşim.
BAŞKAN Lütfen
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Buna ben değil, Türkiye toplumu
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Hadi oradan!
BAŞKAN Rica ediyorum
Arkadaşlar, lütfen
ALİ KOYUNCU (Bursa) Bu
ülkede Ergenekonu destekleyenler ihanet içinde. Başka bildiğiniz bir
şey yok mu sizin? İhanetten başka bildiğiniz bir şey
yok mu?
BAŞKAN - Sayın
Özdemir, lütfen bitirin.
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Tamam.
BAŞKAN Rica ediyorum
arkadaşlar
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) Ne yazık ki hukuk devletine bakın ki evrakta
sahtekârlık yapanlar bu memlekette Başbakan, ama bu memlekette bu
memlekettin aydınları, demokratları, yazarları çizerleri,
düşüncelerinden dolayı rektörler hapishanelerde süründürülüyor. Bunun
neresi demokrasi; neresi? (Gürültüler)
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Hadi oradan
Hadi oradan
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) - Böyle bir demokrasi anlayışı olmaz! (Gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) - Bence Türkiyenin başında en büyük mayın AKP
İktidarıdır. İnşallah, en kısa zamanda bu
mayından Türkiyeyi temizleyeceğiz, Türkiyeyi kurtaracağız
diyorum.
AHMET YENİ (Samsun)
Millet karar verir ona, millet
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Sen çok rüya görürsün, çok! Sen çok rüya görürsün
daha!
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Devamla) - Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Şimdi, Sayın Özdemirin
bir beyanını düzeltmem lazım.
Bazı milletvekili
arkadaşlarımızla ilgili Meclisimize gelen bir yazıdan sonra
söz ettiler. Bizim de mahkemeye Bu milletvekillerini Mecliste bulamadık.
diye bir yanıt verdiğimizi söylediler, böyle bir şey yok, böyle bir
cevap vermedik. (CHP sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Basında yazdı Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bir dakika
arkadaşlar, rica ediyorum.
Amacımız, hoş
olmayan birtakım görüntülere meydan vermemek amacıyla ilgili yerlere
de istişare etmek suretiyle bir görüş birliği içerisinde, en
azından bu aşamada biraz zaman kazanmak ve bu arada da hukuken
yapılabilecek bir şey varsa onu bütün siyasi partiler olarak bir
fırsat bulup bir imkân yaratmak suretiyle yerine getirmekten ibarettir.
Yoksa, çok eski bir hukukçuyum ben Sayın Özdemir, yani o işlere de
çok dikkat eden birisiyim.
Şimdi, sevgili
arkadaşlarım, Sayın Bozdağın söz isteği var. Bu
ihanet sözcüğü yine kürsüye geldi.
ERGÜN AYDOĞAN
(Balıkesir) Doğru Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır,
böyle bir doğru olur mu sevgili arkadaşlarım ya? Bu Mecliste
hain olur mu, böyle bir şey olur mu? Rica ediyorum.
Şimdi, bakın,
Sayın Bozdağ, siz önce Sayın Serterin konuşmasında,
orada ihanet sözcüğü geçiyor diye söz istediniz. (Gürültüler)
Arkadaşlar, beni dinler misiniz.
Şimdi orada Sayın
Serter şöyle diyor: Türkiyede, halkımızın ekonomik
krizden kırıldığı bir Türkiyede esnafın,
çiftçinin, işçinin, memurun, kredi kartı borcu altında ezildiği
bir Türkiyede biz burada bir ihanet yasasını, bir peşkeş
yasasını dört haftadır konuşmak mecburiyetinde
bırakılıyoruz. Burada
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
Bekir Bey bunlar yetersiz diye söz aldı!
BAŞKAN Yani bu
Parlamentoda espri vardır ama bu sizin gibisi de yoktur, yani çok rica
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi burada Sayın
Serterin AK PARTİ Grubuna dönük bir ihanet suçlaması kesinlikle söz
konusu değil. Sadece, maalesef Parlamento geleneğimize
yerleşmiş ve beğenmediğimiz yasalara hemen yapıştırıvermeyi
itiyat hâline getirdiğimiz bir ihanet sözcüğünü Sayın Serter
bu yasaya da yapıştırdı.
Sayın Serterin sizi, AK
PARTİ Grubunu yahut AK PARTİ Grup Başkanını hedef alan
bir beyanı olarak alınması mümkün değil. Ben aynı
şeyi, aynı düşünceyi Sayın Özdemir için de düşünüyorum.
O nedenle bir sataşma olmadığı kanaatindeyim.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Tasarı için söyledi.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, biraz önce konuşan hatip de
aynı şekilde
BAŞKAN Aynı
düşüncelerle
Ağır eleştiri bu. Ağır
eleştiri Sayın Bozdağ, rica ediyorum...
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, 69a göre söz talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Bozdağ, rica ediyorum...
Önerge sahibi gerekçeyi mi
okutayım? Önerge sahibi arkadaşlar
Veysi Bey, gerekçeyi mi
okutayım?
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Evet.
BAŞKAN 3üncü önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Yürütmenin Millî Savunma
Bakanlığı tarafından yapılmasının daha uygun
olacağı düşünülmüştür.
BAŞKAN Bu üç önergeyi
birlikte oylarınıza sunacağım.
III.- Y O K L A
M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Ancak, yoklama
talebi var Sayın Okay ve arkadaşlarının.
Ayakta bulunan ve yoklama
isteyen arkadaşların isimlerini tespit edeceğim.
Sayın Okay, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Tamaylıgil, Sayın
Özdemir, Sayın Çakır, Sayın Kaptan, Sayın Köse, Sayın
Koçal, Sayın Köktürk, Sayın Ekici, Sayın Emek, Sayın
Ağyüz Sayın Özkan, Sayın Topuz, Sayın Baytok, Sayın
Ağyüz, Sayın Bingöl, Sayın Küçük, Sayın Oksal.
Yoklama için üç dakika süre
vereceğim.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayımız vardır.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (Devam)
BAŞKAN - Önergeleri
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi okutacağımız iki önerge de
aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım ve
yine istemleri hâlinde önerge sahibi arkadaşlara ayrı ayrı söz
vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 6. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Günal (Antalya) ve
arkadaşları
Madde 6:
Bu kanun hükümlerini Maliye
Bakanı yürütür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin, Bu
kanun hükümlerini Maliye Bakanı yürütür. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Suat Kılıç (Samsun)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Katılmıyorsunuz.
Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
sahipleri, Sayın Kılıç?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Gerekçe efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Günal efendim
BAŞKAN Sayın
Kılıç, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yürütmenin Maliye
Bakanlığı tarafından yapılmasının daha uygun
olacağı düşünülmüştür.
BAŞKAN Diğer
önerge
Sayın Günal, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde Maliye
Bakanlığı yürütür. dedik. Neden? Çünkü, baştan beri
diyoruz ki, bu önergenin sahibi yok. O Bakanlar Kurulu sırasında
neredeyse bütün bakanlarımız sırayla oturdular. Sayın Millî
Savunma Bakanına sorduk: Nerede askerler? Nerede Silahlı Kuvvetler?
dedik. Bugün birkaç temsilcisi var, ama Savunma Bakanımız bu sefer
yok. Sayın Maliye Bakanına söyledik, zaman zaman o da gidip geliyor.
Bu yasayı neden
çıkarıyoruz? Bu tasarının şu anda
tartışılması çok gerekli, ama kendisi gereksiz. Şu
anda bizim ihale mevzuatımız var, bunları yapabilme
imkanlarımız da var.
Değerli
arkadaşlarım, bu işin özeti, bu iki işi birbirinden
ayırmadığımız takdirde -yani, kanunun amacında,
başlarken söylediniz- mayın temizleme ve bunun
karşılığında tarımsal amaçlı tahsis
işlemini birbirinden ayırmadığımız sürece bu soru
işaretlerini gidermemiz mümkün değil. Öncelikle bu işte
yapılması gereken şey, daha önce olduğu gibi, yine
Genelkurmay Başkanlığının yapmasıdır.
Eğer olmuyorsa, Millî Savunma Bakanlığının bu
mayın temizleme ihalesini hizmet alımı yöntemiyle
yapmasıdır. Onu da geçiyoruz, ne getiriyorsunuz?
Yap-işlet-devret yöntemiyle Maliye Bakanlığı deneyecek;
olmazsa, bunu kırk dört yıllığına devretmek üzere
ihaleye çıkacağız.
Bakın, diyorsunuz ki:
Bunun nesi tehlikeli? Sayın Başbakan dünkü açıklamasında
diyor ki: Biz istersek vereceğiz istemezsek vermeyeceğiz; niye
endişeleniyorsunuz? Onay makamı biziz. Biz de onun için
endişeleniyoruz. İlk iki seçeneği, siz Bunu uygun görmedik.
deyip iptal ettiğiniz zaman, NAMSA seçeneğini ekleyeceğiz.
diyorsunuz, onun da maliyetleri çok yüksekmiş Bundan vazgeçtik.
dediğiniz zaman, geriye sadece yap-işlet-devret seçeneği
kalıyor. Bizim anlayamadığımız nokta sizler neden
yap-işlet-devrette ısrar ediyorsunuz? Amaç mayın temizlemek ise
Milliyetçi Hareket Partisi de Meclisteki kimse de buna karşı
değil. Bu konuda, maddelerle ilgili önergeler verdik. Yani Doğru
olan Millî Savunma Bakanlığının temizlemesidir ama Maliye
Bakanlığı yapacaksa da bunu sadece bir mayın temizleme
çerçeve kanunu hâline getirelim. Bunun üzerinden de gelin, şeffaf şekilde
ihaleler yapılsın. Kim temizliyorsa temizlesin. dedik.
Hangi ülkenin firmaları
girerse, eğer şeffaf olursa, yasalara uygun bir şekilde, şu
andaki Kamu İhale Mevzuatına uygun şekilde yaparsak zaten sorun
kalmayacak. Bütün mesele, bu tasarıyla daha önce Danıştayın
almış olduğu kararın etrafından dolanmak.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bozdağ dedi ki Maliye
Bakanlığına geldi. Genelkurmaydan bize yazı geldi. Bu
şekliyle yapamayız dendi.
Genelkurmayın
yazısında size yap-işlet-devret ile yapın diyor mu? Diyor
mu?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Yazıyı göndereyim size.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Diyor ki Hizmet alımı yapın.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Yaparım diyor mu?
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Diyor, size Hizmet alımı yapın. diyor.
BAŞKAN Sayın
Bozdağ
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Millî Savunma Bakanlığının yazısında, Millî
Savunma Bakanlığının yazısında NAMSAya
yaptırabilirsiniz diyor ama ne diyor? İhale, bu yukarıda
açıklanan nedenlerle -yedi maddelik açıklamadan sonra- bu yasa
tasarısı uygun mütalaa edilememektedir. diyor.
Hiçbirisinde size
yap-işlet-devret yöntemiyle kırk dört yıllığına
bunu ihale edin demiyor. Askeriyenin hiçbir unsuru demiyor. Genelkurmayın
yazısında da demiyor, Millî Savunma Bakanlığının Başbakanlığa
11 Şubat 2008 tarihli yazısında da demiyor.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakan bir de yer altı
kaynaklarıyla ilgili konularda sorulara cevap verirken söyledi. Petrol ve
Maden Kanununa ilişkin hükümler saklıdır. diyor. Sizler bunu
değiştirdiniz zaten, iptal edildi, bekliyor. Orada hüküm duruyor.
Maden Kanununu ve Petrol Kanununu değiştirdiğiniz zaman bu
hükümlerin bir anlamı kalıyor mu? Kalmıyor. Zaten
değiştirdiniz, iptal edildi.
Ayrıca, birtakım
siyasi gelişmelere paralel olarak bu işler aynı anda ortaya
çıktı. Avrupa Birliğinin ilerleme raporunda sınır
aşan sulardan ve bunların uluslararası şekilde yönetiminden
bahsediliyor. Biz burada kırk dört yıllığına
yabancı bir firmaya bunların hakkını devrediyoruz, sonra
fiilî bir durum oluşturarak bütün bir sınırı koymuş
oluyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, O zaman kırk dört yıl nerede yazıyor?
diye hem siz söylüyorsunuz, hem Sayın Başbakan söylüyor. Maddenin
içerisinde yazıyor. Burada Sayın Vecdi Gönüle sorduk, Ben bedel
açıklayamam dedi. Efendim, Bu işe, size ne kadar teklif verdiler? diye
sorduk Sayın Bakana.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen bitirin
Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Kanunun ilgili maddesini
okudu çok doğru bir şekilde, Ben bir muhammen bedel
açıklayamam. dedi. E, peki, kırk dört yılı koymak bir
muhammen bedel değil midir? diye -bütün burada Maliye
bürokratlarımız da var, sizler de varsınız- bir aydır
bu soruyu soruyoruz. Karşılığı sadece yap-işlet-devret
olan yani herhangi bir para ödenmeyecek olan ve kaç yıllık
işletme yapılacağına göre en az süreyi verecek olana ihale
edilecek olan bir işte o yılı belirlemek bir muhammen bedel
belirlemek değil midir değerli arkadaşlar?
Onun için, bu
tasarının maalesef sahibi yoktur, amacı sadece
yap-işlet-devreti çıkarmaktır. Baştaki getirdiğiniz
seçeneklerin hepsi Sayın Elitaşın tabiriyle Minare eğri.
deyip düzeltmeye çalışmaktan ibarettir. Geri çekmenizin de amacı
buydu. Efendim, biz minareyi düzeltmeye çalışıyoruz. diyor.
Biz de diyoruz ki, madem minare gidiyor, bari kılıfını
hazırlayın çok açıkta kalmasın!
İnşallah
bunları dikkate alır, tekriri müzakereden sonra diğer maddelerde
de sadece bir çerçeve mayın temizleme kanunu hâline getiririz. Aksi
takdirde bu suçlamalar devam edecektir.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Günal.
Değerli
arkadaşlarım, önergeleri birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı kanun tasarısının 6. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Günal (Antalya) ve
arkadaşları
Madde 6:
Bu kanun hükümlerini
Başbakan yürütür.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET
ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Nevzat Korkmaz
BAŞKAN Sayın
Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge üzerine
görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Artık, tasarıyla
ilgili, gruplar, milletvekilleri son cümlelerini kuruyor, Milliyetçi Hareket
Partisinin ve diğer muhalefet partilerinin verdiği takdire şayan
direnişe rağmen tasarı, iktidar partisinin Meclisteki
çoğunluğu nedeniyle yasalaşma noktasına geliyor. Biz bunu
asla galibiyet, mağlubiyet olarak görmedik. Maksat, bu tasarının
ne kadar tehlikeli ve tehditkâr olduğunu kamuoyuna anlatmaktı.
Sanırım bu mesaj milletimizce iyi anlaşıldı,
aldığımız mesajlardan öğreniyoruz bunu. Bu
bakımdan rahatlıkla diyebiliriz ki, kazanan siz değil milletin
sesi olmuştur, siz kaybettiniz. (MHP sıralarından
alkışlar) Bu kaybetme duygusu ile Başbakan konuştu, Millî
Savunma Bakanı konuştu, Hükûmet Sözcüsü Sayın Çiçek
konuştu. Özellikle Başbakanın sözlerine cevaplar verildi.
Devlet Bakanı,
Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü Sayın Cemil
Çiçek, birkaç gün önce, Hükûmet Sözcüsü sıfatıyla bu mayın
temizleme tasarısı hakkında hem kendisinin hem de Hükûmetinin
görüşlerini açıkladı. Kurduğu cümleler
açıklamanın da ötesine geçen, muhalefeti suçlayan, onları zan
altında bırakan cümlelerdi. Bakın ne diyor Sayın Çiçek:
Mayın temizleme konusu 1992de
kararlaştırılmıştı, bugüne kadar
aklınız neredeydi? Her şeye para buldunuz da buna neden kaynak
ayıramadınız? diyor. Bu nasıl bir garabet, bu nasıl
bir yaman çelişki? Biraz insaf! Adama, hele hele Sayın Çiçek gibi
siyasette tecrübeli bir insana demezler mi: Dinime dil uzatan Müslüman olsa
bari.
Sayın Çiçek, bakın,
sizin 1992den bugüne kadar yaptığınız siyasi
yolculuğu Meclisimizle paylaşalım. Yok, yok, yanlış
anlamayın; binmiş olduğunuz plakası birbirinden farklı
otobüslerden bahsetmiyorum. O, sizin yoğurt yeme şekliniz ile ilgili
ve etrafınızdakileri ikna etmeniz gereken bir husus, beni de çok
enterese etmiyor açıkçası. Benim yüce Meclisin takdirlerine arz etmek
istediğim husus şu
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Şahsi
BAŞKAN Sayın
Korkmaz, Sayın Çiçekle ilgili yani böyle kişisel
değerlendirmeler yapmaya niye ihtiyacınız var ki? Siz konuyla
ilgili düşüncelerinizi söyleyin.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Efendim, ben konuşması üzerinde durmak istiyorum.
BAŞKAN Rica ediyorum
Rica ediyorum
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Müsaade eder misiniz efendim.
BAŞKAN Yani
bindiği otobüsle bu kanunun ne alakası var?
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Ben konuşması üzerinde durmak istiyorum.
AHMET YENİ (Samsun)
Genel Başkanın eksi veriyor, eksi!
BAŞKAN Rica ediyorum
Sayın Korkmaz.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, tahammül gösterin.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Benim yüce Meclisin takdirlerine arz etmek istediğim husus şu:
Bakınız, bugünkü Meclisimizde en uzun dönem milletvekilliği
yapanların başında geliyor. Bu süre içerisinde de her zaman
iktidar partisinin önemli figürlerinden birisi. 89-91 yılları
arasındaki 47nci Hükûmette, Sayın Başbakan
Yıldırım Akbulut Hükûmetinde Devlet Bakanı. 96da 53üncü
Hükûmette
BAŞKAN Sayın
Korkmaz
Sayın Korkmaz
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Önergeyle ne alakası var?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Hatibe lütfen müdahale etmeyin.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Efendim, müsaade eder misiniz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Hayır,
müsaade ederim ama siz beş dakikalık konuşmanızı
Sayın Çiçeke ayırdınız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Hayır efendim, ben
BAŞKAN Yani
önergenizle ilgili hiçbir şey söylemiyorsunuz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Sayın Başkan, ben bizleri zan altında bırakan Sayın
Hükûmet Sözcüsünün bugüne kadar, 92den bugüne kadar bütün hükûmetlerin
içerisinde yer almış olmasına rağmen haksız
eleştirisini anlatmaya çalışıyorum.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, tahammül gösterin, Hükûmet
Sözcüsünü söylüyor.
BAŞKAN Sayın
Korkmaz, bunu yarın bir
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Müsaade eder misiniz efendim.
BAŞKAN Siz müsaade
eder misiniz.
Bunu yarın bir
basın toplantısıyla yapın
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, lütfen müdahale etmeyin.
BAŞKAN Ama rica
ediyorum arkadaşlar
Benim sizden ricam
önergenizle ilgili düşüncelerinizi lütfen söyleyin, çok fazla kişiselleştirmeyin;
lütfen, rica ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Efendim, ona da geleceğim. Bakın, sürem geçiyor, ona da
geleceğim.
BAŞKAN O kadar
vaktiniz yok ki.
Buyurun peki.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Nereden biliyorsunuz Sayın Başkanım?
BAŞKAN E, süreyi ben
tayin ediyorum, nasıl nereden biliyorum canım.
Buyurun.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Maşallah amma da yansızsın ha!
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Bu süre içerisinde
(Gürültüler)
BAŞKAN Lütfen,
arkadaşlar
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Bu süre içerisinde, maalesef 92den beri Türk siyasi hayatının her
yılı ve her döneminde neredeyse en etkin görevlerde bulunan, bu
özelliğiyle de Millî Güvenlik Kurulunda yer alan Sayın Çiçek, kendi
ihmali ve hareketsizliğini âdeta unutturmak ister gibi muhalefete Neden
harekete geçmediniz, neden yapmadınız? diye soruyor.
Sanırım, bu Mecliste bu sualleri soracak en son kişilerden
birisi kendisi.
Şimdi, ben kendisine
sormak istiyorum: Siz bugüne kadar hükûmetlerin üyesi olarak niye bu sorunu
dillendirmediniz? Neden hiçbir şey yapmadınız? Meşhur
yap-işlet-devretçi formülün icat edilmesini mi bekliyordunuz? Siz de
buradaki ihmalinizi gayet iyi biliyorsunuz ve milletimiz bunu en iyi
şekilde görüyor. Keşke Kabinenin başka bir üyesi bu
açıklamayı yapsaydı belki daha inandırıcı olurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Bu açıklamaları gerçekleri saptırmak ve hedef
şaşırtmak olarak görüyorum. Belki bazılarının
ifade ettiği gibi bazı şahısların balık
hafızası olabilir, ama milletin aklı, hafızası,
sağduyusu çok şükür yerindedir. Bu sözleriniz kamu vicdanında
bir istihza ile karşılanmış ve
yadırganmıştır. Bu sözlerin muhatabı öncelikle
sizlersiniz Sayın Çiçek. Önce kendi siyasi geçmişinizi gözden geçirecek,
yaptıklarınıza ve yapamadıklarınıza dürüstçe
karar verecek, ondan sonra muhalefeti suçlayacaksınız.
Bu düşünce ve duygularla
önergemize destek bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AHMET YENİ (Samsun)
Hangi önerge? Hangi önergeden bahsediyorsun?
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin, Bu
kanun hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Aydın (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİÎ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yürütmenin Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı tarafından
yapılmasının daha uygun olacağı
düşünülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Değerli
arkadaşlarım, 6ncı maddenin oylamasıyla ilgili iki
açık oylama önergesi vardır. Önergeleri okutup, imza sahiplerini
arayacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı tasarının 6ncı maddesinin İç
Tüzükün 143üncü maddesi gereğince açık oylamayla
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Mehmet
Şandır? Burada.
Sayın Korkmaz? Burada.
Sayın Çelik? Burada.
Sayın Bal? Burada.
Sayın Özensoy? Burada.
Sayın İnan? Burada.
Sayın Paksoy? Burada.
Sayın Ural? Burada.
Ahmet Duran Bulut? Burada.
Akif Akkuş? Burada.
Mehmet Serdaroğlu?
Burada.
Erkan Akçay? Burada.
Reşat Doğru?
Burada.
Mustafa Enöz? Burada.
Mustafa Kalaycı? Burada.
Alim Işık? Burada.
Hasan Çalış?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Durmuş takabbül ediyor.
Muharrem Varlı? Burada.
Hüseyin Yıldız?
Burada.
Ahmet Orhan? Burada.
Kemalettin Nalcı?
Burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
6ncı maddenin
oylamasının İç Tüzükün 143üncü maddesi uyarınca açık
olarak yapılmasını talep ediyoruz.
Hakkı Suha Okay? Burada.
Şevket Köse? Burada.
Hüsnü Çöllü?
Sadece isimleri
okuyacağım tutanağa geçmesi bakımından: Hüseyin Ünsal,
Ali Koçal, Abdullah Özer, Turgut Dibek, Atila Emek, Tansel Barış, Ali
İhsan Köktürk, Ali Rıza Öztürk, Vahap Seçer, Bihlun Tamaylıgil,
Algan Hacaloğlu, Atilla Kart, Ergün Aydoğan, Yaşar Ağyüz, Rıza
Yalçınkaya, Malik Ecder Özdemir, Akif Ekici.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için üç dakikalık
süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
Oylamaya, oy pusulası
göndermek suretiyle katılacak olan arkadaşlarımın salondan
ayrılmamalarını rica ediyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
Yakut? Burada.
Sayın Şimşek? Burada.
Sayın Tuna? Burada.
Sayın Gülle? Burada.
Sayın Çağlayan?
Vekâleten Sayın Taner Yıldız burada.
Sayın Güney? Burada.
Sayın Ölmeztoprak?
Burada.
Sayın Çelik? Burada.
Sayın Babacan?
MEHMET ŞİMŞEK
(Gaziantep) Vekâlet ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Babacana vekâleten Sayın Mehmet Şimşek burada.
Sayın Türkmenoğlu?
Burada.
Sayın Ayhan? Burada.
Sayın Varlı?
Burada.
Sayın Yılmaz?
Burada.
Sayın Bahçeli? Burada.
Sayın Malik Ecder
Özdemir? Yok.
Sayın Köktürk? Burada.
Sayın Özyürek? Burada.
Sayın Aydoğan?
Burada.
Sayın Kesici? Burada.
Sayın Durgun? Burada.
Sayın Hacaloğlu?
Burada.
Değerli
arkadaşlarım, 263 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6ncı maddesinin açık oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 350
Kabul : 255
Ret : 94
Geçersiz : 1 (x)
Böylece, madde Genel
Kurulumuz tarafından kabul edilmiştir.
B) Yeniden Görüşmeleri Yapılan Tasarılar / Teklifler
(Tekriri Müzakere)
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/543) (S. Sayısı: 263) (2nci Madde)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 89uncu maddesi uyarınca yeniden
görüşülmesi kabul edilen 263 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesini yeniden görüşmeye
açıyorum.
Madde üzerinde gruplar ve
şahıslar adına söz isteyen arkadaşlara söz vereceğim.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Sayın Münir Kutluata, Sakarya
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, yanlış yapıyorsunuz.
BAŞKAN Efendim
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, şimdi 89uncu maddeye göre mükerrer edilebilmesi
için Danışma Kurulunun kararı şart. 89uncu maddeyi okuyun,
istisnası yok.
BAŞKAN Sayın
Genç, onu tartıştık ve geçtik.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Geç be kardeşim sen!
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir
dakika, sen bilmiyorsun İç Tüzükü ya! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Geç, onu çok konuştuk!
BAŞKAN Ya müsaade eder
misiniz arkadaşlar, ben cevap veriyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Danışma Kurulu burada karar vermemiş.
BAŞKAN - Sayın
Genç, e tamam siz bunu söylediniz, bunun tartışmasını
yaptık ve geçtik.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, söyledim ama yanlış yaptınız. Şimdi, tümünün
oylamasından önce evvela bu kararı alacaktınız, ama
yanlış alıyorsunuz. Yani burası Türkiye Büyük Millet
Meclisi; Türkiye Büyük Millet Meclisinde doğru karar almak lazım.
Şimdi, 89uncu maddede diyor ki: Tümünün oylanmasından önce Hükûmet
veya esas komisyon tekriri müzakere talebinde bulunur. Şu anda sizin ara
vermeniz lazım, Danışma Kurulunu toplantıya
çağırmanız lazım. Danışma Kurulu eğer bu
konuda karar bildirmezse, bakın burada yeniden müzakere
yapamazsınız. Çünkü tekriri müzakere burada
Daha önce 91inci madde
var, bakın temel kanunlarla ilgili
BAŞKAN Sayın
Genç, bu sizin söylediğiniz hususları bugün tartıştık,
uzun süre tartıştık ve bir sonuca bağladık.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, ama yani hepimizin Türkçesi var, okuma yazmamız var, o zaman
keyfî yönetemezsiniz ki! Danışma Kurulu karar almadan, bugün tekriri
müzakereyi yapamazsınız.
BAŞKAN - Madde
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına Sayın Münir
Kutluata, Sakarya.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Tamamen fiilî durum Sayın Başkan. Yani ne hukuka sığar ne
İç Tüzüke sığar ne Anayasaya sığar! Böyle bir
şey olmaz yani ya!
BAŞKAN - Sayın
Kutluata buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA MÜNİR
KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 263
sıra sayılı yasanın 2nci maddesinin tekriri müzakereyle
tekrar gündeme gelmesi vesilesiyle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
2nci madde bu kanunun, 3üncü maddeyle birlikte
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım, Genel Kurula hitap etme şartları
maalesef oluşmamıştır.
BAŞKAN Sayın
Kutluata, bir dakikanızı rica edeyim.
Değerli
arkadaşlarım, lütfen, salonda bir uğultu var. Hatibi biz takip
edemiyoruz, hatip kendisi konuşmasına konsantre olamıyor.
Ayaktaki arkadaşlarımız, karşımda bulunan
arkadaşlar, lütfen
Değerli arkadaşlarım, lütfen oturun.
Sayın Kapusuz,
Sayın Genç, lütfen
Rica ediyorum arkadaşlar
Sayın Kutluata, buyurun
efendim.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla)
Zamanın dikkate alınmasını rica ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri,
bu yasayı olumsuz hâle getiren ve bu kadar tepkiyi çeken madde, 2nci
maddedir. 3üncü maddeyle birlikte, 2nci madde -bu tasarının-
mayınların temizlenmesini değil, mayınların
temizlenmesi vesilesiyle, bu bahaneyle bu topraklarımızın
Türkiye'de mevcut olmadığını bildiğimiz birtakım
kuruluşlara verilmesidir dedik, bu gayeyi taşıyor dedik ve bütün
tartışmalar bunun üzerine döndü. Geçen perşembe günü geri
çekilince, bir düzeltilir ümidimiz vardı; onun
olmadığını görüyoruz.
Şimdi, lütfen, bu 2nci
madde konusunun ne olduğunu bütün milletimizin anlayabilmesi
bakımından net şekilde izah etmeye çalışıyorum.
1 Mayıs 2008 tarihinde
bu tasarı Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği zaman, 1inci madde aynen
Komisyonda da kabul edilmiştir. 2nci maddenin hâli, doğrudan
doğruya, temizleme karşılığı verilme şeklindeydi;
temizlemenin hizmet karşılığı yapılması
maddesi yoktu orada. Muhalefetin itirazı, ısrarı üzerine, Plan
ve Bütçe Komisyonunda uzun tartışmalar, ara vermelerin sonunda, bu,
buraya eklendi. Hâlbuki, muhalefetin itirazı, temizleme
karşılığı verilemeyeceği konusu idi. Bu
şekilde verilsin, ihaleler ayrılsın. denilmişti. O zaman
temizleme ihalesi ayrı yapılacak idiyse, bizim teklifimiz gibi,
buraya koyulduğuna göre, maddenin kullanım
karşılığı bölümünün oradan çıkarılması
gerekiyordu, çıkarılmadı. O aşamada Sayın Bakan
bugünkü görevinde değildi. Eski Bakan, orada Bunu da buraya koyarız,
gider. tarzında bir yaklaşımla
Sadece, muhalefetin o dönem
itirazı azalır ümidiyle bu buraya koyuldu ama sonra gördük ki bu
fıkra buraya koyulmakla esas maksadın, esas kullanım karşılığı
verilmesinin kamuflajı için savunulur hâle geldi.
Biraz önce, çeşitli
vesilelerle, hem Sayın Bakan hem diğer konuşmacılar
şıklardan bahsediyor. Şıklardan bir tanesi, hizmet
alımıyla temizletilmesi; diğer şık, kullanım
karşılığı verilmesi. Bunları şık kabul
edemeyiz efendim. Şu bakımdan kabul edemeyiz: Temizleme
karşılığı ihale, parayla temizlettirilecek.
dediğiniz zaman, onlarca, yirmilerce firma buna katılabilecektir.
Basında görüyoruz, Türkiyede de bu tür firmalar var, yurt
dışında mayın temizlemesi yapıyor. Bu kadar çok
sayıda firmanın buna katılması mümkündür. Temizlendikten
sonra kullanımını yerli kuruluşlarımıza, yerli
tarım işletmelerimize, bölgedeki insanlarımıza verilme
şıkkı da dâhil olmak üzere değerlendirildiği zaman,
çok sayıda firma bu ihaleye girebilecektir ama Hükûmetin getirdiği
şekliyle, onu şu anda şık diye takdim ederek getirdiği
şeklini muhafaza etmesi hâlinde, ihaleye girebilecek kuruluş
sayısı fevkalade sınırlanmakta, denildiğine göre bire
kadar inmektedir. O hâlde, bu iki şıkkı bir arada mütalaa etmek
ve bunları birbirinin alternatifi saymak sadece konuyu saptırmaktan
ibarettir.
Şimdi, tekriri müzakere
kararı alındığına göre, o zaman hem bu işin
düzenlenmesi hem de maddenin diğer eksiklerinin giderilmesi
lazımdır.
Bu maddenin bir diğer
mahzuru: Bugün, daha önce yaptığım konuşmada da ifade
ettiğim gibi, buradaki kullanılacak toprakların boyu
belirtilmiş olmakla birlikte sınır boyunca- Türkiye içine
doğru derinliğinin ne kadar olduğu ifade edilmemiştir ve
burada dikkat ederseniz, 2nci maddede, Mayın temizlenecek alanlar ve
diğer alanlar da verilir. diyor. Mayınlı olmayan alanların
niye verildiği belli değildir. Bir başka ifadeyle, 216 bin dönüm
mayınlı arazi var ise bunların temizletilmesi
karşılığı kırk dokuz
yıllığına vermek yetmiyor mu da ilave olarak
mayınsız toprakları da buraya dâhil ediyoruz? Bunun cevabı
verilmeden birilerinin bu yasayı savunuyor olması, savunuyor
pozisyonuna düşmekten ileriye gitmeyecektir. Düzeltilmesi gereken bir
başka husus olarak bunu dikkatlerinize sunuyorum.
Bu tekriri müzakere ile
3üncü maddenin yine Hizmet karlığı verilir. şeklindeki
ifadesi de ortadan kaldırılmadıktan sonra bu geri çekme ve
tekrar getirme işi, geçen hafta doruk noktasına ulaşan hararetli
tartışmalara ara vermek, dinlendirmek, bir soluklanıp işi
yeniden sonuca ulaştırma gayreti olarak değerlendiriliyor,
Hükûmet tarafından böyle yapıldığı
değerlendiriliyor. Bu yollara başvurmak gerekli miydi? Bunu da
sizlerin takdirlerine sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu yasayı savunanlar birtakım gerekçeler ortaya koyuyor. Bir tanesi
bunlardan Bu bölgede çok insanımız kolunu, bacağını,
hayatını kaybetti. diyorlar. Diyorsunuz ki: Evet, bu
doğrudur. Bunun arkasından diyecekler ki: Bu
insanlarımıza buraları temizleyip tarım alanı olarak
verelim. Hayır, bunu yabancıya vermenin gerekçesi olarak
söylendiğini görüyoruz, fevkalade üzülüyoruz. Bir başka milletvekili
çıkıyor, bölgenin fakirliğinden bahsediyor. Evet,
arkasından diyorsunuz Bu, insanlarımıza verelim diyecek. Bunu
yine yabancıya vermenin gerekçesi olarak kullanıyor, yabancıya
verildiği zaman o insanımızın daha da
fakirleşeceğini görmezlikten gelerek.
Şimdi, son olarak
Sayın Başbakanın Toprak vermek yok, balık vermeyiz,
balık tutmayı öğretiriz. şeklindeki ifadesi dikkat
çekicidir. Evet, böyle bir yaklaşım güzel olabilir ancak balık
alanlarını, gölleri, deryaları, denizleri, balık tutulacak
alanları yabancılara vermemek şartıyla bu
değerlendirmelerin bir anlamı olabilir. Sayın Tarım
Bakanı Burayı küçük parçalar hâlinde verirsek verimli olmaz. diyor
ve köylüye, o bölgenin insanına verilmeyeceğini ifade ediyor. O zaman
diyoruz ki, büyük parçalar hâlinde verin ama yerliye verin, kendi
tarımımıza verin.
Bakın değerli
milletvekilleri, bu yasanın 1inci maddesinde Kanunun amacı
maddesinde: Temizlenecek bu arazilerin tarımsal amaçlı olarak
kullandırılması
diyor. Şimdi, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülecek bir kanunda bundan bir art niyet bekler misiniz?
Tarımsal amaçlı kullanılacak dediğiniz zaman anlayacağınız,
Türk tarımının hizmetine verilmesidir. Eğer o günden bunlar
sezilmiş olsaydı, belki de orada Türk tarımının
hizmetine verilmesi derdik, bu kapıları kapatmış olurduk.
Değerli milletvekilleri
Türkiyeye toprak kazandırıyoruz. gibi lafların hiçbir
anlamı yoktur. Yarım asırlığına bir bölgeyi
başkalarına teslim etmenin adına Türkiyeye toprak
kazandırmak. denilemeyeceği de açıktır. O zaman, bu
tekriri müzakere meselesi, işleri soğutmak, soluklanıp sonuç
almak değilse, bu vesileyle bu tasarının bütün eksiklikleri
giderilmeli, bu madde düzeltilmeli ve bu çerçevede yeniden ele
alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla)
Aksi takdirde, Hükûmetin yapacağı iş, bu yasayı geri
çekmektir. Ben geri çekmeyi de kâfi görmüyorum, milletten, böyle bir yola
tevessül edildiği için özür dileyerek bu yasanın geri çekilmesi
lazımdır.
Buralara getirmemek için de
Evet, bir fırsat gelmiştir, bu maddeyle ilgili görüşmeyi talep
edenlerin başında biz geliyoruz. Mademki bu talep kabul edilip
görüşme noktasına gelindi, 2nci madde düzeltilsin, toprakları
temizleme ihalesi yapılsın, iki iş birbirinden
ayrılsın. İktidar Partisinin Bunu, ne pahasına olursa
olsun, şartları zorlaştırıp birilerine
vereceğiz. tezi yerine, bizlerin ortaya koyduğu Temizlensin, Türk
çiftçisinin ve Türk tarımının hizmetine verilsin. tezine
uygulama fırsatı verilsin diye arzu ediyoruz. Bu son
fırsattır diye düşünüyorum.
İktidarı ve bu
kanunun savunucularını tekrar ferasete ve isabetli davranmaya davet
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kutluata.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
23.21
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.38
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarının
yeniden görüşülen 2nci maddesi üzerinde şimdi söz sırası
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Mustafa Özyürekte.
Sayın
Özyürek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarıyla ilgili olarak
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bizi
ekranları başında dinleyen insanlar, halkımız Bir
aydır bu Meclis neyi tartışıyor? diye zaman zaman
şüpheye düşüyor olabilir. Öyle bir bilgi kirliliği
yaratılıyor ki özellikle iktidar grubu sözcülerinin
konuşmalarından insanların kafası karışıyor.
Önce, kısaca, ne yapıyoruz, neyi konuşuyoruz onu
anlatalım.
Biliyorsunuz,
Suriye sınırında
Şimdi,
Ottawa Anlaşması çerçevesinde bütün dünyada mayınlar
temizleniyor, Türkiyede de temizlenmesi
gerekiyor çünkü bu uluslararası anlaşmayı biz kabul
etmişiz, imzalamışız ve bu topraklardaki
mayınları temizleyeceğiz. Olayın özü budur ve muhalefete
mensup bütün partiler, iktidar partisi de bu mayınların temizlenmesi
konusunda aynı düşünüyorlar, paralel düşünüyorlar. Mutlaka
temizlenmesi gerekiyor bu toprakların ve dünyada bu toprakları,
mayınları temizleyen tek ülke biz değiliz, pek çok ülke
topraklarındaki mayınları temizlemişler. Uzağa gitmeye
lüzum yok, Genel Başkanımız Deniz Baykalla birlikte o
mayınlı arazileri incelemeye gittiğimizde gördük, zaten pek çok
insan da biliyor, Suriyede kalan mayınlı arazi temizlenmiş,
onlar orada tarım yapıyorlar ama Türkiye ne yazık ki bir türlü
bu arazilerini temizleyip tarıma açamamış. Yani
bırakalım Romanyayı, başka ülkeleri örnek göstermeyi
Suriye, komşumuz, herhâlde bütçesi, olanakları itibarıyla
Türkiyeden daha zengin olan bir ülke değil. Onlar temizlemiş
mayınları, topraklarını tarıma açmışlar ama
biz yapamamışız.
Şimdi,
Hükûmet, İktidar, AKP
Sayın Başbakan bu AKP sözcüğünden
çok rahatsız oluyor ama biz, 2002 yılından beri burada hep AKP
dedik çünkü AK PARTİ başka bir şey. Bana göre, bu parti AKP.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, tekriri müzakere yoluyla bu 2nci
MEHMET ÇİÇEK
(Yozgat) Partinin İç Tüzükünü galiba siz hazırladınız!
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) Siz yazmışsınızdır, evet, siz
yazmışsınızdır, güzel yazmışsınız,
elinize sağlık.
Şimdi, bu
2nci madde, tekriri müzakere yoluyla tekrar gündemimize geldi.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, biraz hukuktan anlayan, biraz bürokrasiyi,
idareyi tanıyan insanlar, buradaki yazılanların bütünüyle
aldatmaca olduğunu çok rahat görürler. Deniliyor ki: Önce Millî Savunma
Bakanlığı buradaki mayınları temizletecek.
Peki, Millî
Savunma Bakanlığı, bu Hükûmetin, idarenin, devletin bir unsuru
mu? Unsuru. Peki, diyor ki O yapamazsa Maliye Bakanlığı bunu
yapar. Ya, Hükûmet bir bütün değil mi? Verirsin yetkiyi, verirsin
sorumluluğu, Maliye Bakanlığı da yapmak zorunda bunu, Millî
Savunma Bakanlığı da yapmak zorunda ve söylenecek bir tek söz
vardır: İster Maliye Bakanlığı ister Millî Savunma
Bakanlığı, bu mayınları temizler, temizletir, bunun
ihalesini yapar -hizmet alma- hangi yolla olursa olsun bunu temizletir yetkiyi
verirseniz. Fakat sizin kafanızın arkasında esas formül,
burayı temizletmek, temizleyen
firmaya da buranın işletmesini vermek olduğu için, işte
Millî Savunma Bakanlığına veririm, o yapamazsa Maliye
Bakanlığına veririm, o da yapamazsa yap-işlet yoluyla
burayı ihaleye çıkarırım, temizleyen firmaya da
buranın işletmesini kırk yıllığına veririm.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, samimiyet şunu gerektirir: Eğer
siz gerçekten bu topraklardaki mayınları temizlemek istiyorsanız
diyeceksiniz ki: Millî Savunma Bakanlığı veya Maliye
Bakanlığı bunu temizler. Daha sonra bu topraklarla ilgili
tasarruf konusunu hallederiz. Burada noktayı koymanız
lazımdı. Burada noktayı koymayıp bir üçüncü şıkka
geçerseniz, Burayı temizleyen firmaya bunun işletmesini de
veriyorum. diyorsanız, o iki seçeneği aldatmaca, kandırmaca
olarak koyuyorsunuz; hem bu Meclisi kandırıyorsunuz hem halkı
kandırıyorsunuz. Muhalefet bu kandırmacayı
kabullenemediği zaman, işte o zaman kıyamet kopuyor. Sanki bizim
alnımızda başka bir şey yazıyor. Okuyan herkes,
okuması yazması olan herkes burada görür ki bu adrese teslim bir
ihaledir. Birinci şık denenecek, olmadı denecek; ikinci
şık denenecek, olmadı denecek; üçüncü şık, gelsin bir
firma, temizlesin ve kırk dört yıla kadar burayı işletsin.
Dünyanın neresinde mayınları temizleyen bir firmaya o
toprakları işletme hakkı verilmiştir? Bir tek örnek
gösteremezsiniz.
Sırf bize
mahsus bu uygulama, bu yöntem, işte hepimizin aklına Acaba bu firma
hangi firmadır? konusunu getiriyor. Şimdi, böyle bir niyetiniz
olmasa bu üçüncü şıkkı koymanıza gerek yok. Belli ki ilk
iki şık olmayacak, üçüncü şıkka gelince diyeceksiniz ki:
Burayı temizle, al, kırk dört yıla kadar işlet.
Değerli arkadaşlarım,
biraz önce söyledim, o topraklar orada yaşayan insanlara ait topraklar. O
toprakları kırk yıldır o insanlar seyrediyor. Şimdi
siz diyorsunuz ki: Bu toprağınızı bir firma gelecek -bu
konuşulduğu gibi büyük ihtimalle bir İsrail firması gelecek-
kırk yıldan fazla işletecek, siz gene seyredeceksiniz.
Şimdi Sayın Başbakan diyor ki: Bu toprakları
temizleyeceğiz ama halka dağıtmayacağız, öyle
yağma yok.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu topraklar kimin? Bu topraklar o bölgede
yaşayan insanların. Siz bu toprakları elbette modern
tarımı yapacak şekilde organize edeceksiniz ama oradaki hak
sahibi, toprak sahibi insanları yok sayarak, onların elinden
aldığınız toprakları tarıma açıp orada
üretim yapacaksınız ama o insanları yok sayacaksınız.
Böyle bir şey olmaz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki:
Tamam, buradaki mayınlar derhâl temizlensin, bu topraklar orada eski hak
sahibi olan insanların, topraksız olan insanların hakları
da gözetilerek, elbette modern çiftlikler şeklinde, mutlaka işletilsin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Bunun çaresini
bulmamız gerekiyor değerli arkadaşlarım.
Şimdi,
işte sorular sorulunca, burada muhalefet eleştiri yapınca
arkadaşlarımız kalkıyorlar güzel güzel Biz her şeye
cevap verdik. Peki, bir, maksadınız burayı mayından
temizlemekse Millî Savunmaya veya Maliye Bakanlığına yetki ve
sorumluluğu verdikten sonra bir üçüncü şıkkı yani o
toprakları temizleyene işletme hakkını vereceğinizi
buraya niçin yazıyorsunuz? Belli ki siz bunları aldatmaca olarak
koyuyorsunuz, sonunda bu toprakları belli firmaya vereceksiniz,
işleteceksiniz. Bunu çok açık bir şekilde görüyoruz. Bunu
mugalatayla, işte hamasi nutuklarla bu yalın gerçekleri saklamak
mümkün değildir. Mızrak çuvala sığmaz değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) Evet, Sayın Başkan, diğer grup başkan
vekillerine ve grup sözcülerine tanıdığınız
müsamahayı bana da tanıyacağınızı umuyorum.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Grup başkan vekili mi oldunuz?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) - Grubum adına konuştuğum için... Çok değerli
grup başkan vekillerimiz var, en güzel şekilde temsil ediyorlar.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, AKPnin
niyeti deşifre olmuştur, rahatsızlığın
esası buradan gelmektedir. İşte, olayı karambole getirip,
kamuoyunu uyutarak, Meclisten bunu kaçırarak adrese teslim bir ihale
yapabilir miyiz arayışı muhalefet tarafından ortaya konmuş,
halka anlatılmış, kamuoyu burada oynanmak istenen oyunu görmüştür,
oyun bozulmuştur.
Şimdi, biz
bölgede yaptığımız incelemelerde gördük ki insanlar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) -
o bölgede yaşayan insanlar bir an önce bu toprakların
temizlenmesini istiyorlar ve temizlenen bu topraklarda kendilerine de bir hak
tanınmasını bekliyorlar.
Siz o insanları yok sayarak sadece belli firmalara bu işi
vermeye çalışırsanız bunu yapamazsınız, bu olmaz.
Bu kanunu, öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakanın
talimatına AKP Grubu çok güzel uydu bugün- buradan bu kararı
çıkaracaksınız. Anayasa Mahkemesinden döner, dönmez, onu
bilemem, yüce mahkemenin takdiridir ama o bölgedeki insanların
kararlılığını gördükten sonra size şunu söyleyebiliyorum
ki, o insanları işin içine katmadan, o insanların elinden
alınmış haklarını kendilerine vermeden bu
toprakları hiçbir firmaya veremezsiniz, Amerikan firmasına da
veremezsiniz, İsrail firmasına da veremezsiniz, İngiliz
firmasına da veremezsiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özyürek, bitirin lütfen.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Türkiye'nin
gerçeklerini lütfen görünüz. Bu toprakları kırk yıldır
seyrettirdiğiniz insanlara bir kırk yıl daha seyrettiremezsiniz.
Bu insanlar, orada modern tarım yapmalı, devlet onlarla birlikte
modern işletmecilik yapmalı, ama orada elde edilen üründen mutlaka
orada yaşayan topraksız köylünün, toprağı elinden
alınmış köylünün bir hakkını tanımak
zorundasınız. Bunun dışındaki çözümlerin hiçbirinin
pratikte, uygulamada geçerliliği yoktur. Boşuna, burada kendimizi
yormayalım, Türkiye'nin gerçeklerini, o bölgenin gerçeklerini görelim
diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına, Sayın Bekir Bozdağ.
Sayın
Bozdağ, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 2nci madde üzerinde AK
PARTİ Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Hükûmet
adına Millî Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül bir tekriri
müzakere talebinde bulundu ve 2nci madde üzerinde yeniden görüşme
açıldı. Tekriri müzakere talebinin üzerine görüşme
açıldıktan sonra bizim getirdiğimiz önerinin ne
getirdiğini, burada bir de sizlerle paylaşmak istiyorum.
2nci maddenin
1inci fıkrası üç fıkraya dönüştürüldü. İki alternatif
vardı, bu iki alternatif üçe çıkarıldı. Her ne kadar burada
konuşulur, tartışılırken bu tasarı tek alternatif
üzerinden konuşulmuş, tek bir seçenek üzerinden
değerlendirilmiş ise de işin gerçeği, tasarının
Mecliste görüşülen şeklinde iki alternatif vardı. Bir tanesi,
öncelikle hizmet satın almak suretiyle mayınların
temizletilmesi. Bu usulle temizleme temin edilemediği takdirde arazinin
kullanım karşılığı temizletilmesi. İki tane
seçenek vardı.
Şimdi,
buraya getirdiğimiz yeni bir seçenek, bu iki seçeneğin önüne koyduk.
O da nedir? Mayın temizleme işinin öncelikle Kamu İhale
Kanununun istisna hükümlerine göre Millî Savunma Bakanlığı
tarafından yaptırılmasını ne yaptık? Hüküm hâline
getirdik. Böylelikle, birinci şıkta, Millî Savunma
Bakanlığı istisna hükümleri çerçevesinde bu işin para
karşılığı temizletilmesini yapmak üzere bir
çalışma yapacak, temizletecektir. Eğer bu usulle netice
alınamazsa, o zaman ikinci usul, hizmet satın almak suretiyle Maliye
Bakanlığı tarafından mayınların temizletilmesi
söz konusu olacaktır.
Değerli
arkadaşlar, burada da konuşuldu, ben bir kez daha vurgu yapmak
istiyorum. Genelkurmay Başkanlığımıza bu görev tevdi
edildikten sonra Genelkurmay Başkanlığımız
değişik çalışmalar yapıyor ve neticede bu konuda
birtakım önerilerde bulunuyor.
Bakın, 8
Eylül 2004 tarihli yazının 3 numaralı kısmında geçen
ifade şu, aynen okuyorum: TSK tarafından modern mekanik mayın
temizleme teçhizatı temini ile mayın temizleme
çalışmaları kapsamında tedarik edilmesi planlanan teçhizat
ile ilgili olarak yapılan incelemeler neticesinde -yani bir inceleme
yapılmış- bunun neticesinde, söz konusu teçhizatın tedariki
esnasında ve tedariki müteakip fiyat, eğitim, kullanım,
bakım, onarım ve işletme konularında problemlerin
yaşanacağı tespit edilmiştir. Özellikle tedarik sürecinin
uzun zaman alacağı, uluslararası katalog ve ilk fiyat
tekliflerine göre teçhizat fiyatları ve bakım maliyetinde ciddi
artışların olacağı ve bu hususların faaliyetin
gerçekleşmesi sürecine olumsuz etki etmesi sebebiyle ekonomik
kayıpların artacağı değerlendirilmiştir. Bu
konuyla ilgili, bizim Hükûmetimiz döneminde herhangi bir para da esirgeme
olmamıştır, para söz konusu dahi edilmemiştir. Bütçeden
talep edilen para 2003te ilk defa verilmiştir. 2001de talep var, bu
talep karşılanmamış. 2002de talep var Bütçeden para
ayrılsın. diye, bu talep yine karşılanmamış ama
2003te bu talep Hükûmet tarafından karşılanmış ve
bakın, yine burada, mayınların temizlenmesi maksadıyla Türk
Silahlı Kuvvetlerine tahsis edilen 25 trilyon TLnin 15 trilyon TL ile
Akçakale-Hassa arasında eksik olarak inşa edilen sınır
fiziki güvenlik sisteminin tamamlanması için kullanılması ve
geriye kalan kısmının Maliye Bakanlığına iade
edilmesine karar verilmiş ve para da Maliye Bakanlığına
iade edilmiş. Başbakanlık örtülü ödenekten de bu konuda bir para
tahsisatı yapılmış ve bu para da
kullanılmış.
Peki, daha ne var?
Yine Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin NAMSA
kanalıyla temizlenmesi ile ilgili bir başka görüş var. Orada da
deniyor ki: Mayın temizleme faaliyetinin NAMSAya
yaptırılması için gerekli olacak kaynağın
yukarıda belirtilen sorunlar dikkate alındığında kabul
edilebilir ve karşılanabilir olduğu, işin doğrudan
NAMSAya yaptırılmasının Ottawa Sözleşmesine taraf
ülkelerin üzerinde olumlu etki yaratacağı
ve devam ediyor. Sonuç
olarak diyor ki: Bunu NAMSA üzerinden yaptırmak Türkiye'nin daha da
yararına olur.
Bütün bunlardan
çıkan nedir? Bunu bizim dışımızda birilerinin
yapması daha uygundur. Bunu, Genelkurmay
Başkanlığımız değerlendirmesinde yapıyor ve
bir üslup içerisinde, kendisine yakışan bir üslup içerisinde dile
getiriliyor. Maalesef burada yapılan konuşmalarda, sanki Genelkurmay
Başkanlığımızın bu konuda bir zafiyeti
varmış gibi birtakım ifadeler kullanılması da
doğru olmamıştır. Basına yansıyan, bir tane
emekli askerin İşte, bir iki tabur bana verirseniz ben bu işi
yaparım. ifadeleri manşetlere çıktı ama bu konunun gerçek
uzmanı kimdir? Türk Silahlı Kuvvetleridir. Kimdir? Genelkurmay
Başkanlığıdır. Kimdir? Bugün komuta kademesinde
bulunan insanlardır, komutanlardır. Emekli subaylar biliyor da onlar
bu işi bilmiyorlar mı? Elbette ki onlar da bu işi biliyorlar ve
ülkenin yararlarını, ülkenin çıkarlarını, ülkenin
menfaatlerini gayet iyi biliyorlar ve ona göre de bir çalışma
yapılıyor, bir değerlendirme yapılıyor.
Değerli
arkadaşlar, Genelkurmay Başkanlığının
gönderdiği yazıdaki çekincelerin tamamı bu tasarıda
giderilmiştir. NAMSAyla ilgili değerlendirme, tekriri müzakereyle
konulan birinci fıkra çerçevesinde bir ihale yapıldığı
takdirde, o usulle de yaptırılabilir ama NAMSAya değil başka
firmalara da verilebilir, başka türlü de değerlendirilebilir ama bu
konu da hukuken burada formüle edilmiştir. Hizmet satın almak
suretiyle yapılması talep edilmiştir, o da bunun içerisinde
formüle edilmiştir. Bu iki usul temin edilemediğinde üçüncü usul
Güvenlik
kaygıları -demin söyledim, 6ncı maddenin üzerindeki
görüşmelerde- tamamı, bu yasa tasarısında talep edilenler
doğrultusunda bütün endişeler giderilmiştir, hiçbir
endişeye mahal yoktur.
Petrolle ilgili
konular da burada konuşuldu, zaman zaman dile getirildi. Değerli
arkadaşlar, tasarının 2nci maddesinin (5)inci
fıkrasında idi, biz görüşmeler sırasında bunu 1inci
maddeye (2)nci fıkra olarak ekledik. Ne diyordu orada: Mayınlı
alanda bulunan maden ve petrol gibi her türlü yer altı zenginlikleri
hakkında, Maden Kanunu, Petrol Kanunu, Devlet Su İşleri Umum
Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun ile diğer
ilgili mevzuat hükümleri saklıdır. Çok açık. Gerçi bunu buraya
yazmasak dahi bu kanunlar özel kanunlar olduğu için, yürürlükte
bulunduğu süre içerisinde buradaki bütün yer altı zenginlikleri özel
mülke konu olamaz. Tamamıyla, devletin mülkiyeti, hükmi tasarrufu
altında olan yerlerdir. Bunu değiştirmenin imkânı yoktur.
Bir kez de buraya bunu koyduk. Onun için bu konularda da herhangi bir
endişenin, herhangi bir sıkıntının olması
kesinlikle söz konusu değildir.
Diğer bir
konu da şu: Bu, hazineye bitişik arazilerle ilgili
kullanıldı, denildi ki: Buranın derinliği ne
kadardır? Bu derinliği bilen var mı? İşte
TİGEMle ilgili arazinin tamamını da kapsayacak şekilde
buranın genişletilebileceğini ifade ettiler. Sayın Bakan da
açıkladı, dedi ki: TİGEMle ilgili bir husus kesinlikle söz
konusu değildir. Ama maddeye baktığınız zaman orada
bir ifade var. Bu ifadeyi genişletme imkânımız da yok, yorumla
da yok, teville de yok. Diyor ki:
müstakil kullanımı mümkün olmayan
ve bu taşınmazlarla bütünlük teşkil eden Hazineye ait diğer
araziler
Bir defa, müstakil kullanımı mümkün olmayacak, müstakil
kullanılamayacak, buraya bütünlük teşkil edecek. Şimdi,
TİGEMle ilgili arazi, değerli arkadaşlar, müstakil kullanıma
açık mı değil mi? Bugün müstakil kullanılıyor mu
kullanılmıyor mu? Müstakil kullanılıyor mu?
Kullanılıyor. TİGEM orayı işletiyor mu?
İşletiyor. Buranın kapsamına nasıl sokacağız
biz bunu? Sokmak mümkün mü? Değil, ama yorumla da bunu sokmanın
imkânı kesinlikle söz konusu değildir. Bunu ben bir kez daha ifade
etmek istedim.
Bir de,
değerli arkadaşlar, bu tasarı görüşülürken, tabii herkes
eleştirilerini yapacak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bozdağ
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Biz bütün
eleştirilere saygılıyız. Herkes kanaatini söyleyecek,
milletimiz de bizi dinleyecek, sonucuna göre kendisi kararını
verecek. Ama bu yasaya ihanet yasası, bu yasaya sonu ihanete varan
yasa veya burada bulunan milletvekillerinin vatan, millet, devlet, ezan,
bayrak sevgisini sorgulayacak ve onun üzerine gölge düşürecek
yaklaşımlarla bu yasanın değerlendirilmesi hiç kimsenin
hakkı değildir, haddi değildir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Biz, çok net söylüyorum, her şeyi
tartışırız -biraz önce de söyledim- her fikri
tartışırız, biz buna açığız ama biz
şeyi tartışmayız: Namusumuzu, şerefimizi, vatan,
millet ve devlet sevgimizi hiç kimseyle tartışmayız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu kimsenin de
tartışmaya hakkı yoktur, haddi de yoktur.
Ben, bu vesileyle
tekrar hepinizi saygıyla selamlıyor, tasarının
hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Hatip
BAŞKAN
Mikrofonunuzu kullanır mısınız.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Kürsüden bir şey arz edeceğim, ona izin
istiyorum.
BAŞKAN O,
usule aykırı olur o zaman. Siz oradan buyurun, gerekiyorsa buraya
gelirsiniz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım, Sayın Hatip Mayın
temizlemeyle ilgili, Genelkurmay Başkanlığının 2001
yılında para talebine Hükûmet cevap vermemiştir ve para
vermemiştir. diyor. Bu bilgi, doğru bilgi değildir.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Doğru bilgi, belgesini çıkarabilirim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bu bilginin doğru olmadığını,
düzeltilmesi gerektiğini açıklamak üzere kürsüden söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN
Buyurun. (Gürültüler)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Bekir Bey bunu hep yapar!
BAŞKAN
Sevgili arkadaşlarım, bir arkadaşımız bir şey
söyledi; başka bir arkadaşımız da söz istedi, o söylenenin
doğru olmadığını söyleyecek. E, siz müdahale etmeyin
oradan. Rica ediyorum arkadaşlar, lütfen
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, hilafıhakikat söylerse
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, bir dakika
Lütfen
Sayın
Şandır, buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın sözlerinin doğru
olmadığı ve düzeltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Bakınız,
çok tartışmalı bir kanunu görüşüyoruz. Bu kanunla ilgili
söylenen her sözün doğru olmak gibi bir mecburiyeti vardır. Millet
önünde, tarih önünde çok ağır sorular sorarak, ithamlarda bulunarak
bir müzakereyi yapıyoruz. İktidar Partisi Grubu, bu konuda doğru
bilgi vermek sorumluluğunda, mecburiyetinde. Millete doğru bilgi
vermeden bu kanunu savunmak, milletin aklıyla alay etmektir.
Sayın Bekir
Bozdağ, burada 2001 yılında Hükûmetten Genelkurmayın talep
ettiği para verilmemiştir. İlk defa biz bu parayı verdik.
diye ifade etmiştir. Bu bilgi doğru değildir.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) 2001
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bu bilginin doğru olup
olmadığını Sayın Bozdağ ispat etmek
mecburiyetindedir
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sen ispat etmek üzere çıktın.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla)
etmediği takdirde kendisini başka
şekilde itham ederim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Şandır, ispat etmek üzere
çıktın, buyur ispat et, belge göster.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bakın, ben size açıklayacağım.
BAŞKAN Siz
doğrusunu söyleyin Sayın Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Söylemeye çalışıyorum efendim.
Bakınız,
okuyorum
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Oku
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, bir dakika
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bu bir resmî belge. Burada diyor ki
Millî Savunma
Bakanlığına Genelkurmay Başkanlığının
yazısı bu. Gizli bir yazı olmadığı için okuyorum.
Yoksa sizin gibi gizli belgeler açıklamak gibi bir huyumuzun
olmadığını da bilmenizi isterim.
Genelkurmay
Başkanlığı 44,7 milyon ABD dolarını talep
ettiğini söylüyor ve ilgi B
yazısıyla, yani 2 Ağustos 2001 gün ve şu sayılı
yazısıyla da diyor ki: Bu paranın 17 milyon ABD doları
kaynak tahsis edilmiş. Bu kapsamda modern mekanik temizleme teçhizatının
seçim ve tedarik çalışmaları
başlatılmıştır. Bu, Genelkurmay
Başkanlığının yazısı arkadaşlar. Talep
ettiğimiz paranın 17 milyon doları tahsis edilmiş ve biz
buna dayalı olarak da gerekli çalışmaları
başlattık diye, bu yazıyı yazıyor. Bu yazı sizin
elinizde de var.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Şandır, tahsis var, ödeme
yok.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Dolayısıyla, 2001 yılında bizim de
ortağı bulunduğumuz
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Para gönderilmiyor Sayın Şandır.
BAŞKAN Bir
dakika
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) -
Hükûmet döneminde mayınların temizlenmesiyle ilgili
Hükûmetten talep edilen paranın verilmediği iddiası doğru
değildir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Ne kadar?
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - 2001 yılının Hükûmetine iftiradır.
Bu iftirayı size iade ediyorum. Bu bilgiyi doğrulamanız
lazım.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Gönderdin mi parayı? Parayı verdiniz
mi?
BAŞKAN
Değerli arkadaşlarım
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Verildiğini söylüyor, işte
BAŞKAN Bir
dakika
Sayın Şandır
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, olaya açıklık
getirmek istiyorum.
BAŞKAN Bir
dakika arkadaşlar
Sayın Canikli
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Para mı bıraktınız devlette?
BAŞKAN
Sayın Kaşıkoğlu
Sayın Kaşıkoğlu
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ne diyorsun sen! Neyin hesabını
yapıyorsun? (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir
dakika
Bir dakika
Sayın Şandır
Sayın Şandır
Sayın Şandır, rica ediyorum, lütfen
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Masal anlatma bize!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, ama olmaz bu.
BAŞKAN Ben
müdahale ediyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Eğer 2001 tartışması yapacaksak
buyurun yapalım.
BAŞKAN Ben
müdahale ediyorum Sayın Şandır... Ben müdahale ediyorum, lütfen
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Böyle bir haddiniz yok!
BAŞKAN
Lütfen
Bir dakika
Sevgili arkadaşlarım
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) - 2001i suçlamaya sizin hakkınız ve haddiniz
yok.
BAŞKAN
Sayın Şandır, lütfen
Lütfen
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Öyle şey yok!
BAŞKAN
Sayın Canikliyi dinliyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
dakika
Bir dakika
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başbakan
Yardımcısının yanında bu suçlama hafifliktir.
BAŞKAN - Bir dakikanızı rica edeyim.
Herkes otursun.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Millet dersinizi
(AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hadi oradan, hadi oradan!
BAŞKAN
Lütfen
Sayın Kaşıkoğlu, lütfen yerinize oturun, sesinizi
çıkarmayın. Rica ediyorum arkadaşlar
OKTAY VURAL
(İzmir) Bitirdiniz ekonomiyi be! Satılmadık yer kalmadı.
BAŞKAN
Sayın Canikli
Sayın Şandır, rica ediyorum
OKTAY VURAL
(İzmir) Niye efendim? Müdahale edene söyleyin önce.
BAŞKAN
Efendim, müdahale ediyorum ben de, ona da müdahale ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Asıl oradan müdahale edene söyleyin.
BAŞKAN
Müdahale ediyorum, Susun, müdahale etmeyin. diyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz Sayın Bozdağa söz veriyorsunuz, oradakini
susturun.
BAŞKAN Ben
uğraşıyorum ona, ama siz de yardımcı olun sevgili
arkadaşlarım ya!
Sayın
Canikli, sizi dinliyorum.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Yeniden Görüşmeleri
Yapılan Tasarılar / Teklifler (Tekriri Müzakere) (Devam)
1.- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak
Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/543) (S.
Sayısı: 263) (2nci Madde) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Grup Başkan Vekili
arkadaşım bir şey diyecek, söz istedi, siz oradan
bağırıyorsunuz, onun konuşmasına imkân vermiyorsunuz.
Böyle müzakere yapamayız ki!
Sayın
Canikli, buyurun.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, konunun
aydınlatılması için teknik bir açıklama yapmak
amacıyla söz talep ettim.
Husus şudur:
Tahsisle kullanım farklı şeylerdir Sayın Başkan. Bir
tahsis söz konusu olabilir, ancak bunun kullanıma hazır hâle getirilebilmesi
gerekir, kullanıma imkân sağlayacak şekilde verilebilmesi
gerekir. Burada bu yoktur.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, böyle bir şey var mı?
Böyle bir şey var mı efendim?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yani, Sayın Başkan, para Genelkurmay tarafından
kullanılabilir durumda değildir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, tahsis edilen para
kullanılmadıysa
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğru bilgi vermiyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Dolayısıyla, böyle bir para
kullanım açısından aktarılmamıştır ve
kullanım imkânı yoktur. (MHP sıralarından gürültüler)
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bekir Bozdağ Para verilmemiştir.
dedi. Ödenmesine rağmen Para verilmedi. dedi. Bu doğru bilgi
değildir.
BAŞKAN
Anlaşıldı, anlaşıldı.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Verilmedi. dedi.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlarım, yani şu var: 2001de de Hükûmetin bu
konuda bir iradesinin olduğu
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Doğru değil.
BAŞKAN
Efendim, tamam. Yani bir iradesinin olduğu ortaya çıkıyor.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Doğru değil bu söz.
BAŞKAN
Tamam, mesele yok, anlaşıldı.
Değerli
arkadaşlarım, maddeyle ilgili şahısları adına söz
isteyen arkadaşlarımız var.
İlk söz
Mehmet Emin Tutanın, Bursa Milletvekili.
Sayın Tutan,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreler beş
dakika arkadaşlar.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlar;
görüşülmekte olan 263 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesinin
(Bir grup CHP ve AK PARTİ
milletvekilinin ayağa kalkması ve karşılıklı
gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlarım yerine otursun lütfen. Arkadaşlar, lütfen yerinize
oturun. Değerli arkadaşlarım
(CHP ve AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Değerli arkadaşlarım, rica
ediyorum
Sayın Durgun, değerli arkadaşlarım; rica
ediyorum
Orhan Bey
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, AKP milletvekilleri
saldırganlıktan bir kurtulsa bari!
AHMET YENİ
(Samsun) O, MHPnin işi.
BAŞKAN
Lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, lütfen grup başkan vekillerine söyleyin.
BAŞKAN
Arkadaşlar yerlerine otursunlar. İdare amiri arkadaşlarım
Herkes yerine
otursun. Arkadaşlar, lütfen
(CHP ve AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Grup amirleri... Rica ediyorum
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Hayır, iktidar grubu bu kanunu çıkarmak istemiyor
anlaşılan!
OKTAY VURAL
(İzmir) İşgalci bunlar ya! İşgal ediyorlar Meclisi!
BAŞKAN
Metin Bey
Sayın Kaşıkoğlu...
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bu arkadaşın
Genel Kuruldan çıkartılması lazım.
BAŞKAN
İdare amiri arkadaşlarım, lütfen arkadaşları yerine
oturtun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Genel Kurulun huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yok.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Kimsenin olmadığı gibi sizin de yok.
BAŞKAN
Lütfen yerinize oturun. Lütfen, bütün arkadaşlarım
Sevgili
arkadaşlarım
Sayın Durgun, rica ediyorum
Çok sinirli
arkadaşlar dışarı çıkabilir.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) AKP Grubunu çıkartın o zaman Sayın
Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, bu saldırganlık nereye
kadar olacak?
AHMET YENİ
(Samsun) Saldırganlığın kimde olduğu belli
değil mi orada?
BAŞKAN Bir
saldırganlık yok canım, sinirler geriliyor Sayın Vural.
(CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Mengü,
rica ediyorum
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkan, ara verir misiniz lütfen.
BAŞKAN
Arkadaşlar, laf atmayın, oturun lütfen. Rica ediyorum, oturun. (CHP
sıralarından gürültüler)
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan, hakaret ediyorlar!
BAŞKAN
Efendim, hakaret ettirmem hiçbir arkadaşımıza. Rica ederim
(CHP
sıralarından alkışlar)
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Efendim, ara verin ama. Bu tartışma bitmeyecek, ara verin.
BAŞKAN
Hiçbir arkadaşıma hakaret ettirmem. (CHP sıralarından
gürültüler)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Burada bir milletvekili bir milletvekiline Sarhoş
diyor, siz de oradan seyrediyorsunuz!
BAŞKAN E,
diyorsa ayıplıyorum o arkadaşı. Ayıplıyorum,
şiddetle ayıplıyorum.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Nasıl ayıplıyorsun!
BAŞKAN
Lütfen oturun arkadaşlar, rica ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kimse açıklayın Sayın Başkan.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Çıkartın dışarı Sayın
Başkan! (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Koçal, Sayın Tamaylıgil, Sayın Köse, Sayın
Küçük
Lütfen, rica ediyorum arkadaşlar
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Kendiniz çalın, kendiniz oynayın o zaman!
BAŞKAN
Sayın Tutan, buyurun.
Süreniz beş
dakikadır.
MEHMET EMİN
TUTAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; 263 sıra sayılı
Kanun Tasarısının tekrar görüşülen 2nci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanunun sonuna geldik, inşallah birazdan
oylayacağız. Elbette çok geç saat, sinirler gergin. Ben
iktidarıyla, muhalefetiyle tüm arkadaşlarımızı biraz
daha sakin olmaya davet ediyorum.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Bu saatten dolayı değil, yasadan dolayı
gergin.
MEHMET EMİN
TUTAN (Devamla) Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz hafta
içerisinde Türkiye-Suriye Dostluk Grubu olarak çok değerli MHP Grup
Başkan Vekili Mehmet Şandırın
başkanlığında bir gezi yaptık. Yaklaşık 25
milletvekili, eşlerimizle birlikte Suriyeye gittik, dört günlük bir gezi
yaptık.
Ben öncelikle
böylesine güzel bir geziyi tertiplediği için, başından sonuna
kadar gerçekten bize güzel bir gezi yaşattığı için
Sayın Şandıra teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından gürültüler)
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Hikâye anlatıyor!
MEHMET EMİN
TUTAN (Devamla) Bunu niye anlattım değerli arkadaşlar? Çünkü
konu Türkiye ve Suriye arasındaki mayınlı bölge.
Değerli
arkadaşlar, konuşmacılar maalesef bizi gerçekten rencide eden
şeyler söylediler; ihanete kadar vardırdılar, Genel
Başkanımızla alakalı, Başbakanımızla
alakalı olarak İsraille gizli anlaşmalar mı
yaptınız? dediler. Bu bizi gerçekten yaralıyor, bir AK
PARTİ mensubu olarak yaralıyor.
Aynı
şekilde, eminim ki empati yaptığınız takdirde, buraya
çıkan bir konuşmacı da sizin Genel Başkanınızla
ilgili aynı şekilde konuşursa siz de en azından rencide
olursunuz. Empati yapmanızı istiyorum. (MHP sıralarından
gürültüler)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Benim Genel Başkanım öyle bir şey yapmaz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bizim öyle bir şeyimiz olmaz, diyemezsiniz zaten.
BAŞKAN
Lütfen
MEHMET EMİN
TUTAN (Devamla) Çünkü değerli arkadaşlar, bir yere gelmek istiyorum.
Bu gezide hep beraber, heyetler hâlinde bazı görüşmelerimiz oldu.
Hatırlatmak istiyorum değerli arkadaşlarıma, sadece
MHPliler ve biz vardık, CHPli milletvekillerimiz olmadığı
için şahit değiller, özellikle onlar bilsin diye söylüyorum: Hamadaki
valilik binasına girdik hep beraber. Orada çeşitli konuşmalar
yapıldı, Sayın Şandır konuştu, sayın
milletvekilleri konuştu ve Hama Belediye Başkanı konuştu.
Geziye katılan arkadaşlarım çok iyi hatırlayacaktır,
orada Hama Belediye Başkanının gerçekten hepimizi, AK
PARTİlisiyle, MHPlisiyle mutlu eden sözleri oldu. Şunu söyledi
-konuşma çok uzun, ama ben özet olarak söyleyeceğim, eğer
yanlışım varsa Sayın Şandır düzeltir- dedi ki:
Biz Türkiyeye çok farklı bakıyoruz. Sayın
Cumhurbaşkanınız Abdullah Güle, Sayın
Başbakanınız Tayyip Erdoğana çok farklı
bakıyoruz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Çok seviyorlar, doğru; Abdullah Gülü de, Tayyip
Erdoğanı da çok seviyorlar!
MEHMET EMİN
TUTAN (Devamla) Çünkü, Filistinde yapılanlara en güzel cevabı,
bizim Amr Musa dâhil hiçbiri veremedi ama Sayın Başbakan Tayyip
Erdoğan verdi, çok önemsiyoruz bunu. demişlerdir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ve o zaman, değerli
arkadaşlar, biz parti ayrımı olmadan hep beraber gururlandık.
Çünkü, sonuçta oraya biz AK PARTİli, MHPli değil, Türkiye
milletvekilleri olarak gitmiştik ve hep beraber bundan gurur duyduk.
Dolayısıyla,
burada elbette ki, siyaseten bazı şeyler söyleyeceğiz; bu gayet
normaldir değerli arkadaşlar. Ama şunu iyi bilin, yurt
dışında, Orta Doğuda, İslam âleminde, özellikle
üçüncü dünya ülkelerinde Tayyip Erdoğanın, Türkiyenin,
İsrailin Filistinlilere yaptığı zulme karşı
nasıl dik durduğunu hepsi çok iyi biliyorlar değerli
arkadaşlar. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Helal olsun be! Her millete nasip olmaz öyle bir
Başbakan!
MEHMET EMİN
TUTAN (Devamla) Bunu çok iyi görüyorlar. Dolayısıyla böyle bir
tavrı koyan bir partinin Genel Başkanından,
Başbakanından, bir partiden hiçbir şekilde milletimiz böylesine
yanlış bir işi beklemiyor. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen arkadaşlar
MEHMET EMİN
TUTAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın hafta sonu seçim
bölgelerindeydik, insanlar soruyor: Mayın ne olacak, mayın ne
olacak? Elbette ki, kafası karışık olanlar da var, gayet
de doğaldır, onlara cevaplar vermeye çalışıyoruz. Ama,
bakın, burada işin sonuna geldik, tekriri müzakerede inşallah
birazdan önergemizi oylayacağız. Değerli arkadaşlar, hep
şunu söylediniz, çıkan muhalefet partisi milletvekillerimiz, dediler
ki Siz bu mayın yasasıyla burayı yap-işlet-devretle
veriyorsunuz.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Evet!
MEHMET EMİN
TUTAN (Devamla) Hemen buradan girdiniz ama arkadaşlar ne olur şu
metni bir okuyun: Üç aşama var, önce, diyoruz ki, bu işi Millî
Savunma Bakanlığı yapacak; bir. Bakın değerli
arkadaşlar, önce Millî Savunma Bakanlığı
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN -
Dinleyin arkadaşlar, rica ediyorum.
MEHMET EMİN
TUTAN (Devamla) Eğer bu birinci aşama olmazsa, ikinci aşama,
mayın temizleme işinin Maliye Bakanlığınca ihale
edilmesi. (CHP sıralarından gürültüler) Bu bahsettiğiniz, elli
yıl boyunca bu toprakların yabancıya veya ne bileyim bir firmaya
verilmesi işi en son aşamadır, üçüncü aşamadır. Niye
olayı tersinden gösteriyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tutan, lütfen bitirin konuşmanızı.
MEHMET EMİN
TUTAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, şunu söyleyeyim,
bitiriyorum sözlerimi. Umuyorum ki bu yasa daha fazla gürültü olmadan çıkar.
Ama Bursada bir seçmenle konuşuyoruz. Dedim ki: Ya, mayınla ilgi ne
düşünüyorsun? Bana dedi ki: Eğer Başbakanım Tayyip
Erdoğan Bu iş doğru. diyorsa biz de sizin
arkanızdayız.
Değerli
arkadaşlar, yasanın hayırlı olmasını diliyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tutan. (CHP sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlar,
lütfen
Söz
sırası Sayın Veysi Kaynakta, Kahramanmaraş.
Sayın
Kaynak, buyurun efendim.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 263 sıra sayılı Kanun
Tasarısının yeniden müzakere edilen 2nci maddesi üzerinde
şahsım adına söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Çok değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu tasarının
kabulüyle, Türkiyenin 1992 yılından beri yapmayı
amaçladığı önemli bir hususu gerçekleştirmiş
olacağız. Türkiye, ülkemiz 1992 yılından beri bu
mayınlardan kurtulma iradesini göstermiştir. Bunun dışında,
taraf olduğumuz Ottawa Sözleşmesinin gereği yerine getirilecek
ve yıllarca birçok insanımızı sakat bırakan, birçok
insanımızın hayatına mal olan bu mayınlardan
kurtulmamız mümkün olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, bu maddede ülkemizin güvenliğinin tedbirleri
alınmıştır. Az önce Değerli Grup Başkan Vekilimiz
ifade etti, Genelkurmayımız, Millî Savunma
Bakanlığımız, Maliye ve Tarım
Bakanlıklarımız bu sürecin içerisinde olacaklardır. Bu
alan, bir yandan tarıma açılırken bir yandan da oradaki petrol
ve maden varlıkları da yine kamunun yani milletimizin tasarrufunda
kalmaktadır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 7 Mart 2008 tarihinde Meclis
Başkanlığına sunulan bu tasarının, yeniden
görüşülen, yeniden müzakere ettiğimiz bu 2nci maddesine ilişkin
olarak grubumuzca birazdan huzurlarınıza bir önerge getirilecektir. O
önergede de görülecektir ki tereddüt oluşturacak hususlar tamamen telafi
edilmektedir. Bu mayınlardan kurtulmak ve bu arazinin ülke ekonomisine
yaptığı katkıları, o katkıların sevincini
hep birlikte yaşamak dileğiyle hepinize saygılar sunar,
hayırlı akşamlar dilerim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaynak.
Değerli
arkadaşlarım, maddeyle ilgili soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Toplam on
dakikayı beş dakika soru, beş dakika da -Sayın Bakana-
cevap için kullanacağız.
Şayet
değerli arkadaşlarımızın soruları kısa
olursa daha çok arkadaşımızın soru sorma imkânı olur.
Sayın Özkan,
buyurun.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Bakan, gören göz, duyan kulak,
konuşan dil olarak bir aydır birçok konuyu sizlerle ve kamuoyu ile
paylaştık. Namusumuz olan Suriye sınırındaki vatan
topraklarını mayından temizliyoruz ancak bu bölgeye
Hiroşimaya atılan atom bombasından daha büyük bir mayın
yerleştirdiğinizin farkında mısınız? Gelecek
nesillerin soracağı sorulara şimdiden cevap verir misiniz? Tayını,
kayını, dayını, mayını birbirine
karıştırdınız, farkında mısınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
Davos Zirvesi sonrasında, şubat ayı içerisinde Sayın
Başbakan ve Cumhurbaşkanı adına gizli ve özel temsilci
olarak İsraile gönderildiği, Sayın Dışişleri
Bakanının bir soru önergeme verdiği yazılı cevapla da
doğrulanan temsilci kimdir? Bu temsilcinin İsrail yetkilileriyle
yaptığı görüşmelerde mayınlı araziler ve
mayın temizliği konusu da gündeme getirilmiş midir?
Tasarının söz konusu zirve sonrasında Meclis gündemine
getirilmesinde bu görüşmelerin etkisi var mıdır?
İki:
Tasarıda yer alan, mayından temizlenecek alanlar
dışındaki hazineye ait diğer taşınmazlar içinde
ne kadar arazi ve diğer taşınmazlar yer almaktadır? Bu
ibarenin metinden çıkarılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hükûmet sözü,
teminatı olarak tutanağa geçmesi için Sayın Bakana soruyorum:
İhale alan şirket tümüyle veya parçalar hâlinde kiralama, hak devrine
sahip olacak mıdır?
İki:
Özelleştirme, kullanım hakkı olanlara satış
anında öncelik tanıyor. Acaba, bu yolu tıkamak mümkün müdür?
Maliye Bakanlığına kanunun verilmesi aynı zamanda
özelleştirmenin de Maliye Bakanlığı bünyesinde olması
açısından yarınlarda acaba satma gibi bir düşünceyle mi
bugünden Maliye Bakanlığına verilmektedir?
Üç: Organik
tarım çok özellikli bir şey. On yıl gibi bir süreyle gübre
atılmaması, ilaçlanmaması, kullanılan suyun bile temiz
olması gerekiyor. Dolayısıyla, bu arazinin aynı zamanda
organik tarım için
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Emek
ATİLA EMEK
(Antalya) Sayın Bakan, siz uluslararası arenayı ve küresel ilişkileri
bilirsiniz. Dünyada mayınlı alanların temizlenmesi
karşılığı topraklarını yarım
asırlığına bir yabancı ülkeye veya o ülkenin
şirketlerine veren bir ülke var mıdır? Yoksa Hükûmetinizin
yaptığı bu ilki Türkiyemizin ulusal çıkarlarıyla
bağdaştırıyor musunuz? Türkiye Cumhuriyetinin Maliye
Bakanı sıfatınızla vicdanınız rahat mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Sipahi
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
biraz önce, Şırnak ve Mardin Valiliklerinin ihale konusu gündeme
getirilmişti. Bu ihalelerin olduğu dönemde olayın ciddiyetini
gören Genelkurmay Başkanlığınca 15 Mart 2006da,
Başbakanlık nezdinde bir millî mayın merkezi kurulması
konusunda acilen bir yazı yazılmıştır. Bu acil
yazıya rağmen üç senedir böyle bir merkezin -ki Afrika ülkelerinde
bile mevcuttur- şimdiye kadar kurulmamasının nedeni böyle bir
yasaya peşkeş çekilmesi için zemin hazırlanması
mıdır? Bu, bir.
İkincisi:
Sorum sizedir Sayın Başkan, onun için lütfen kesmeyin sözümü. Sizin
yazınızla bu konu tali komisyon olarak Millî Savunma Komisyonuna -ki
aslında asıl komisyon olması gereken komisyona- tevdi ediliyor.
Ancak, bu tevdiye rağmen, iki ay sonra Bu konu için Millî Savunma
Komisyonu toplanamadı. diye bir yalan beyanla konu tekrar iade ediliyor.
Hâlbuki bu arada, malum on günlük bir süre İç Tüzüke göre gerekli, daha
dokuzuncu gününde Millî Savunma Komisyonu toplanıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Arkasından, mayısta bir daha
toplanıyor. Böyle bir yalan beyana karşı ne işlem
yapacaksınız?
BAŞKAN
Sayın Yalçın
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, eski gömlektaşınız Sayın Abdüllatif
Şener, önceki özelleştirme dosyalarını örnek gösterip
Sayın Başbakanın Yüce Divana gitmemek için bu konuyu da kanunla
halletmeyi düşündüğünü, tasarladığını ifade etti.
Bu ağır itham karşısında Sayın
Başbakanın ya da partinizin yasal yollara müracaatı söz konusu
olmuş mudur? Bu ağır itham karşısındaki
değerlendirmeniz ne şekildedir?
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Köktürk
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) İktidarınız döneminde
çıkartılan Toprak Satışı Yasasıyla 25 milyon
metrekare ülke toprağını yabancılara sattınız.
Daha sonra Anayasa Mahkemesi bu yasayı Toprak, sadece bir mülkiyet sorunu
değildir, egemenliğin asli unsurudur. gerekçesi ve diğer
gerekçelerle iptal etti. Arkasından, aynı düzenlemeyi yeniden
getirerek yabancılara 10 milyon metrekare daha toprak sattınız.
Yani, seksen yılda satılan toprağın 4 katının
satışını altı yedi yıllık
iktidarınız döneminde gerçekleştirdiniz. Bu yetmedi, şimdi
de yarım asırlık bir süre ülke topraklarının
yabancıların eline geçmesi için olağanüstü bir çaba sarf
ediyorsunuz.
Şimdi
soruyorum: Sayın Bekir Bozdağın ifade ettiği vatan sevgisi
bunun neresinde, millet sevgisi bunun neresinde? İktidarınız
vatan ve millet sevgisini ülkeyi satarak mı gösteriyor?
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, ihaleyi alan bir şirketin bu alanı
başkasına kiralama hakkı söz konusu değildir. Zaten,
değerli arkadaşlar, ben kendi kendimi tekrarlamış
olacağım ama bakın, şu 2nci madde o kadar açık ki.
Başlangıçta biz bu işi Millî Savunma Bakanlığımıza
hizmet alımı yoluyla temizleme olarak ifade ediyoruz. Yani Millî
Savunma Bakanlığımız öncelikli olarak ne yapacak? Bu
mayınlı arazilerin temizlenmesi için ihale açacak. Bu birinci
seçenektir, bu tercih edilen seçenektir, bu öncelikli seçenektir.
İkinci
seçenek de Kamu İhale Kanunu kapsamında bu işi Maliye Bakanlığı
yapacak ama Maliye Bakanlığı yaparken de
Değerli
arkadaşlar, bakın, madde o kadar açık ki. Diyoruz ki burada:
İhale şartnamesinin hazırlanması, yapılacak işin
muayene ve kabulü, Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşan bir
komisyon tarafından yapılacak. Muayene ve kabul komisyonunun
görevleri ile çalışma esas ve usulleri aynı komisyon
tarafından
Her aşamada,
bakın, her aşamada Millî Savunma Bakanlığı var,
Genelkurmay Başkanlığı var. Memleketin bu birimlerine benim
güvenim yüzde yüzdür. Vicdanım o anlamda rahattır. Ben Türkiye'nin
Maliye Bakanlığına da, Millî Savunma Bakanlığına
da, Genelkurmay Başkanlığımıza da güveniyorum ve bu
güvenimden dolayı da bu konuda rahatım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Size güvenmiyoruz biz.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli
arkadaşlarım, şimdi, ikinci konuya gelince: Millî Savunma
Bakanlığı tarafından mayınlı arazinin toplam yüz
ölçümü yaklaşık 170 bin dönüm olarak bize bildirildi.
Bakanlığımızca da yapılan çalışma sonucunda
müstakil kullanımı mümkün olmayan taşınmazlarla birlikte
toplam ihale edilecek -o da eğer ihale olursa- taşınmazın
yüz ölçümü yaklaşık 216 bin dönümdür. Yani arada yaklaşık
46 bin dönümlük bir fark vardır. Fakat mayınlı olmayıp da
yüklenicinin kullanımına bırakılabilecek alanlar, müstakil
kullanımı mümkün olmayan, mayınlı alanlarla bütünlük arz
eden ve çoğu yerde ince uzun bir şerit hâlinde uzanan parsel
artıklarıdır. Bu aslında kanunda da vardır
değerli arkadaşlar. Dolayısıyla burada başka türlü
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ne kadar?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) 46 bin dönüm
yaklaşık olarak.
Değerli
arkadaşlar, onun için, burada aslında biz bu son düzenlemeyle
birlikte bütün endişelere samimi bir şekilde cevap vermeye
çalıştık, bu endişeleri ortadan kaldırmaya... Ve yüce
milleti temin ediyorum ki bu yüce çatının altında, bu
endişeler gerçekleşmeyecektir çünkü bizim önceliklerimiz bellidir. Bu
Hükûmet altı buçuk yıldır burada. Bu ülke menfaatleri aleyhine
bir şey yapmış mı? (CHP ve MHP sıralarından Ooo,
çok, çok sesleri, gürültüler)
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Bakın
Yapmayın
arkadaşlar.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Aleyhine bırakın da lehine ne yaptınız?
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Memleketin hayrına ne yaptınız?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Ondan sonra, değerli
arkadaşlar, burada kuşku duyulan hiçbir noktaya yer
bırakmıyoruz.
Bakın,
burada, en son bu memlekette vatandaşlarımız bize yine yüzde 40
oy verdi. Eğer hakikaten bu tür şüpheleri olsaydı vermezdi. Daha
önce de bu konular tartışıldı.
Değerli
arkadaşlar, burada, dediğim gibi, biz bu son düzenlemeyle kafalardaki
bütün kuşkuları gidermeye çalıştık. Önceliklerimiz
bellidir. Hangi kurumlarımızın bu konuyla ilgili olarak
yapacağı düzenlemeler, her şey ortaya konulmuştur ve biz bu
kurumlarımıza, dediğim gibi, güveniyoruz. Bizim ulusal
çıkarlarımız önceliklidir. Başka da herhangi bir
önceliğimiz söz konusu değildir. Millî Savunma
Bakanlığı bu işin içindedir.
Değerli
arkadaşlar, tabii ki Genelkurmayımız bu işi yapabilir. Biz
daha önce de defalarca gerek buradaki başkan vekillerimiz gerek Millî
Savunma Bakanlığımız
Şimdi,
diyorsunuz ki: Niye Millî Savunma Komisyonunda görüşülmedi? Çok iyi biliyorsunuz
ki Komisyonda, 2008 yılında esas komisyonda bir gizli oturum
yapıldı. Orada Genelkurmay Başkanlığından yetkili
arkadaşlarımız geldi, Millî Savunma Bakanımız geldi,
gerekli bütün açıklamaları yaptı ve o taslak biraz
düzeltilmiş hâliyle kabul edildi.
Yine, Millî
Savunma Bakanımız geldi, burada oturdu ve o soruların
çoğuna cevap vermeye çalıştılar. Dolayısıyla,
hiçbir şekilde Misakımillî sınırlarımızın
yok bilmem kiralanması, yok bilmem satılması söz konusu
değil arkadaşlar. Biz bunu kabul etmeyiz. Bu
sınırlarımızın güvenliğini Genelkurmay
Başkanlığımız yapacaktır. Bu kanun son derece
açıktır ve bunu sağlamak için de elimizden gelen her şeyi
yapacağız.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) 3üncü şıkkı çıkarın o zaman.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Kanun son derece
açıktır. Onun için tabii ki burada önemli olan şu
arkadaşlar: Biz burada üç tane seçenek ortaya koyduk. Türkiye
Cumhuriyetinin elini güçlendiriyoruz. Neden? Çünkü seçeneklerimiz olsun,
elimiz güçlü olsun. Millî Savunma Bakanlığımız öncelikli olarak
bu işi yapmaya çalışacak, Maliye
Bakanlığımız bu işin içinde olacak ama burada bütün
mesele, ülke menfaatleri çerçevesinde mümkün olan en fazla seçenekle bu
işi nasıl yaparız
Bu işi yapmamız lazım
arkadaşlar, hepiniz aynı fikirdesiniz. Yüce Meclisimizin
çatısı altındaki bütün parti grupları Bu iş
yapılsın. diyor. O zaman bu konuda bir kaygı yok. Bu konunun
da, bu mayın temizleme konusunun da halledilmesi için de bütün seçenekleri
ortaya koyuyoruz, Hükûmetimizin elini güçlendiriyoruz.
Burada,
değerli arkadaşlar, bütün bu endişeleri -dediğim gibi-
ifade ettiniz, bu endişeleri gidermeye yönelik biz düzenlemeler
yaptık. Bundan sonra da uygulamada göreceksiniz bu endişeler de yer
bulmayacaktır.
Sayın
Başkan, teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Soruma cevap alamadım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Sipahi, sizin bana da yönelttiğiniz soruya kısa cevap
vermek istiyorum: Tasarı Başkanlığımıza geldikten
sonra biz, Dışişleri, Millî Savunma, Tarım, Orman,
Köyişleri ve Plan Bütçe Komisyonuna havale etmişiz
tasarıyı. Esas komisyon Plan Bütçe, diğerleri tali. Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonumuz tali komisyon olarak görüşmüş,
raporunu hazırlamış fakat Dışişleri Komisyonu ile Millî Savunma Komisyonu bir
rapor hazırlamamışlar. Şayet bize daha önce bu konuyla
ilgili bir başvuru olsaydı bunun nedenini araştırma
imkânı olurdu ama ben arkadaşlarımla bu konuyu
konuşacağım Sayın Sipahi.
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Millî Savunmaya gelmedik ki Sayın Başkanım.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Bakanım
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkanım, bir aydır burada
bağırıyoruz, niye oradan geçmedi diye bir aydır burada
bağırıyoruz.
BAŞKAN
İşte nedenini araştıracağım.
Değerli
arkadaşlarım, maddeyle ilgili gelmiş yedi adet önerge
vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, daha sonra
aykırılıklarına göre de işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci
maddesinin ikinci fıkrasında geçen bu Kanun ibaresinin bu Kanun
hükümlerinin olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Ataş |
Ramazan
Başak |
Turan
Kıratlı |
|
İstanbul |
Şanlıurfa |
Kırıkkale |
|
Kerim Özkul |
Ahmet
Aydın |
Veysi Kaynak |
|
Konya |
Adıyaman |
Kahramanmaraş
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci
maddesinin üçüncü fıkrasında geçen öncelik sırası
ibaresinin temizleme sırası olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Gülşen
Orhan |
Turan
Kıratlı |
Ramazan
Başak |
|
Van |
Kırıkkale |
Şanlıurfa |
|
Kerim Özkul |
Ahmet
Aydın |
Veysi Kaynak |
|
Konya |
Adıyaman |
Kahramanmaraş
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci
maddesinin ikinci fıkrasında geçen gerekli gördüğü hallerde
ibaresinin ihtiyaç halinde olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ramazan
Başak |
Mustafa
Ataş |
Kerim Özkul |
|
Şanlıurfa
|
İstanbul |
Konya |
|
Turan
Kıratlı |
Ahmet
Aydın |
Veysi Kaynak |
|
Kırıkkale |
Adıyaman |
Kahramanmaraş
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye
Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca
Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısının 2 nci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Harun Öztürk |
Hüseyin
Pazarcı |
Süleyman
Yağız |
|
İzmir |
Balıkesir |
İstanbul |
|
Recai Birgün |
Hasan Macit |
|
|
İzmir |
İstanbul |
|
(1) Mayın
temizleme işi, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu hükümlerine göre Milli Savunma Bakanlığınca hizmet
satın alınmak suretiyle yaptırılır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Bekir
Bozdağ |
Nurettin
Canikli |
Öznur
Çalık |
|
Yozgat |
Giresun |
Malatya |
|
Mehmet Ceylan |
Ertekin Çolak |
İsmail
Göksel |
|
Karabük |
Artvin |
Niğde |
İhale işlemleri
Madde 2- (1)
Mayın temizleme işi, öncelikle 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun İstisnalar
başlıklı 3 üncü maddesinin (b) fıkrasında belirtilen
istisna hükümlerine göre Milli Savunma Bakanlığınca
yaptırılır.
(2) Mayın
temizleme işinin birinci fıkrada belirtilen usulle
yaptırılamaması halinde, 4734 sayılı Kanun hükümlerine
göre Maliye Bakanlığınca hizmet satın alınmak
suretiyle yaptırılır. Mayından temizlenen alanlardaki
Hazine taşınmazlarının tasarrufu Maliye
Bakanlığına geçer. İhale komisyonlarının
oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usuller Maliye
Bakanlığı tarafından belirlenir. İhale
şartnamesinin hazırlanması ve yapılacak işin muayene
ve kabulü, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşan ortak bir
komisyon tarafından yapılır. Muayene ve kabul
komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usulleri
aynı komisyonca belirlenir.
(3) Birinci ve
ikinci fıkralar hükümleri çerçevesinde mayın temizleme işinin
yaptırılamaması halinde, 8/9/1983 tarihli ve 2886
sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kanun
hükümlerine tabi olmaksızın Hazineye ait ya da Maliye
Bakanlığınca idare edilen mayından temizlenecek alanlar ile
müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla
bütünlük teşkil eden Hazineye ait diğer taşınmazların,
tarımsal faaliyetlerde kullandırılması
karşılığında, kullanım süresinden en fazla
indirimi teklif edene ihale edilmek suretiyle yaptırılır.
Ayrıca, söz konusu alanda bulunan ve diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına ait olan taşınmazlar da aynı yöntemle
Maliye Bakanlığı tarafından ihale edilir. Mayınlı
alanda bulunmakla birlikte, Bakanlar Kurulu kararı gereğince
belirlenen askeri yasak bölge ile sınır hattı boyunca tesis
edilecek sınır fiziki güvenlik sistemi için ihtiyaç duyulacak alanlar
temizletilmekle birlikte, yüklenicinin kullanımına
bırakılmaz. Bu fıkranın uygulanması halinde, ihale
komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin
esas ve usuller Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir.
İhale şartnamesinin hazırlanması ve yapılacak
işin muayene ve kabulü, Genelkurmay Başkanlığı, Milli
Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşan ortak
bir komisyon tarafından yapılır. Muayene ve kabul
komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usulleri
aynı komisyonca belirlenir.
(4) İhaleyi
yapan bakanlık gerekli gördüğü hallerde, taşınmazları
bir bütün olarak ya da kısımlara ayırmak suretiyle ihale
edebilir. Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin bilgi, belge, teknik personel
gibi talepler, diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından
öncelikle ve ivedilikle karşılanır.
(5) Temizlenecek
mayınlı alanların öncelik sırası Genelkurmay
Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı,
Dışişleri Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığının mutabakatı ile belirlenir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı tasarının 2. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mehmet Günal |
Oktay Vural |
Abdülkadir
Akcan |
|
Antalya |
İzmir |
Afyonkarahisar |
|
Şenol Bal |
Hasan
Çalış |
|
|
İzmir |
Karaman |
|
Madde 2:
(1) Mayın
temizleme işi 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre Millî Savunma
Bakanlığı tarafından hizmet satın alınmak
suretiyle yaptırılır.
BAŞKAN
Değerli arkadaşlarım, şimdi maddeye en aykırı
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 Sıra Sayılı yasa tasarısının 2.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla.
|
Mustafa Özyürek |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Malik Ecder Özdemir |
|
İstanbul |
Malatya |
Sivas |
|
Ali Rıza
Öztürk |
Şahin
Mengü |
Atila Emek |
|
Mersin |
Manisa |
Antalya |
Madde 2:
Mayınlı arazilerin temizlenmesi Kamu İhale Kanununa göre ihale
edilir. Temizlenen araziler bölgedeki insanların ihtiyaçları dikkate
alınarak organize tarıma açılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurun.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, dört dakika ilave süre istiyorum,
Bekir Bozdağı dört dakika fazla konuşturdunuz.
BAŞKAN
Buyurun.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi adına hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan bu mayın yasasıyla muhalefet ile iktidarın arasındaki
fark nedir, önce o farkı söylemek istiyorum. Mayınlar bu bölgeden
temizlenmeli ancak buranın toprakları oranın yoksul köylülerine
teslim edilmelidir. Belki sizlerin de atalarının yer
aldığı 26/1/1974-17/11/1974 Birinci Ecevit Hükûmeti döneminde
Güney sınırlarımızdaki mayınlanmış
sahaların kaçakçılığı önleyecek, sosyal, ekonomik,
kültürel ve başka tedbirler getirilerek mayınlardan
arınması ve tarım için kullanılması imkânları
araştırılacaktır. denilmiştir. Yine o tarihte Toprak
ve Tarım Reformu Müsteşarlığı bütçesi üzerinde
konuşma yaparken genç bir milletvekili Kemal Anadol aynen
şunları söylemiştir: Gerçek toprak reformu, yoksul,
topraksız köylünün kaderinin değişmesi için gereklidir. Toprak
reformu, topraksız köylüyü, mayın tarlalarında
kaçakçılık yapmaktan, sorgusuz sualsiz jandarma
namlularının hedefi olmaktan kurtaracaktır. Anlaşılıyor
ki topraksız Türk köylüsünden birkaç dönüm toprak esirgeniyor. Bir tarafta
on binlerce dönüm toprağı, onlarca köyü olan toprak ağaları
kalsın diğer yanda yoksulluk ve sefaletten başka hiçbir
şeyi olmayan milyonlarca köylü topraksız dursun isteniyor. Asıl
bölücülük budur, asıl bölücülük savaşta şehit olmaya gönüllü
giden Mehmetçiğe barışta bir karış toprağın
esirgenmesidir. diyor. İşte bizim anlayışımız bu
anlayışın devamıdır. Oradaki arazilerdeki
mayınlar temizlenmeli ve o araziler, o yörenin yoksul köylülerine teslim
edilmelidir.
Şimdi,
Sayın Bakan söyledi, dedi ki Sayın Bakan: Altı buçuk senedir
Hükûmet ülke zararına hiçbir iş yapmış mıdır?
Sayın Bakan, ben ona yanıt veriyorum şimdi, yapmış
mısınız yapmamış mısınız
Bakın,
diyor ki: Parti programınızda
yolsuzluklarla mücadele edeceğinizi söylüyorsunuz. AKPden yolsuzluklarla
etkin mücadele edilmediği için mi ayrıldınız? Bu
yanlış bir soru oldu. Ne mücadelesi? Yani bu geçen dönem Türkiye
açısından karanlık bir dönemdir, kirli bir dönemdir, siyasetin
lekelendiği bir dönemdir, yolsuzlukların
yaygınlaştığı bir dönemdir ancak Parlamento
çoğunluğu Türkiyede her türlü ayıbı örtmeye yetmektedir.
Yolsuzluklarla
bağlantılı olayları seçim öncesi tartışmalarda
bile görebilirsiniz. 29 Mart seçimleri öncesinde hep gündemde imar
değişiklikleri vardı. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan
imar değişikliklerinin toplamı kadar imar
değişikliği yapıldı.
Onun
dışında, Türkiyede kamu ihalelerinin nasıl
yapıldığıyla ilgili karanlıklar var. İhale
Yasasında bu kadar değişiklik yapan siyasi iktidar
gelmemiştir ve hep bu değişiklikler de İhale
Yasasının düzgün ihale yapmasını sağlayacak
maddelerine yönelik olarak gerçekleşmiştir. Birçok kamu ihalesi özel
yasalara bağlanmıştır. Genel yasalarla yapılacak
şeyleri özel yasalarla dağıtmaya başlarsanız onu
mutlaka sorgulamalısınız. İşlerin düzgün
gitmediğine inandım, temiz gitmediğine inandım, ülke
ihtiyaçlarına uygun bir hükûmet
etme tarzının var olmadığına inandım. Bu
tarzın Türkiyeye faydalı olamayacağına, zarar
vereceğine inandım. Amaçları Yüce Divandan kurtulmak.
İşte, son mayınlı araziyle ilgili ihale özel olarak yasaya
bağlanmak suretiyle verilmeye çalışılıyor. Bu
konularda yasa çıkarmak doğrudan doğruya Yüce Divandan kurtulmak
içindir. Ben, prensip olarak herhangi bir ekonomik alışveriş
işlemi özel yasaya bağlanıyorsa orada yolsuzluk olduğu
kanısındayım. Yabancı firmaya, üstelik bölgede sıcak
çatışmalar hâlinde İsrailli bir firmaya kırk dokuz
yıllığına arazinin verilmesi Türkiye açısından,
diğer bölgeler açısından ciddi güvenlik sorunlarını
birlikte taşıyacaktır.
Şimdi
anladınız mı Sayın Bakan altı buçuk yıldır
siz ülke yararına, faydalı iş mi
yapmışsınız, zararlı iş mi
yapmışsınız? Bu sözler, sizden önce o koltuklarda oturan,
AKP döneminde ekonomiyi elinde tutan, Özelleştirme İdaresinin
Başkanı olan, Türkiyedeki tüm özelleştirmeleri yapan Abdüllatif
Şenerin sözleri, bu sözler muhalefetten bir milletvekilinin sözleri
değil değerli arkadaşlarım. Sizler
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bırakın
bunları, bırakın.
Siz, gidin,
Abdüllatif Şenere yanıt verin,
bana yanıt vermeyin, ben kendim bir şey söylemedim. Siz,
gidin, Abdüllatif Şenere yanıt verin. Siz ondan
daha iyi bilecek değilsiniz. Siz onun önünde buralarda el pençe
divan durdunuz zamanında. Siz onunla konuşun, muhatabınız
ben değilim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, İsrail bunun
neresinde? İsraili ne kadar çok seviyorlar. İsrailden başka
laf çıkmıyor ağızlarından.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakın,
bu yasayla yapılmak istenilen nedir? Ülkedeki bütçe
açığını 10 milyar TLden 48 milyar TLye
çıkarırken, bu faturayı yoksul halkın üzerine yıkarken
eliniz titremedi. Ancak oradaki mayınları temizletmek için para
gerektiğinde, şimdi eliniz titriyor sizin. Siz, devletin
olanaklarını yandaş firmalara kredi verirken eliniz titremedi.
Siz, bu devletin paralarını ATV-Sabah ihalesiyle Çalık Grubuna
peşkeş çekerken eliniz titremedi. (CHP sıralarından
alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kime kredi verildi? Ezbere konuşma!
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) - Şimdi mi eliniz titriyor? Siz, Doğu Anadoluda, Diyarbakır
Bismilde petrol kuyularını Çalık Grubuna peşkeş
çekerken eliniz titremedi. Siz bunun yanıtını bile veremediniz.
Altı ay oldu, soru önergesi verdim Sayın Enerji Bakanından yanıt
dahi yok.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, Sayın Meclis Başkanı bugün
ilk defa bu Meclisi yürütüyor. Ben iki senedir milletvekiliyim. Demek ki burada
çok önemli bir konu var. Ama üzülerek şunu görüyorum: Bundan önceki Meclis
başkan vekillerimiz demek ki Meclisi yönetememişler. Bundan
çıkan sonuç budur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, tamamlayın lütfen.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın
Başkanım, bitiriyorum.
Dört dakika ek
süre verecektiniz, dört dakika. Siz öyle söylediniz. Dört dakika
Başkanım. Tarafsızsınız. Öyle söylediniz. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
İkisi geçti.
Lütfen müdahale
etmeyin arkadaşlar.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Şimdi arkadaşlar, bakın
Sayın Bekir
Bozdağ, siz buralara çok çıkıyorsunuz ve bize sürekli hukuktan,
demokrasiden dersler veriyorsunuz. Egemenliğin kayıtsız
şartsız milletin olduğunu söylüyorsunuz. Hani millî iradenin
temsilcisi Meclisti? Hani Meclisin üstünde başka bir güç yoktu? Siz
Meclisin üstünde başka bir güç tanımıyordunuz. Oysa bak, oysa
değerli arkadaşlarım, siz sadece yasama organını
yürütmeye yaslamakla bırakmadınız, yasama ile yürütmeyi
aynılaştırmakla bırakmadınız, üstüne üstlük
yasama ve yürütmeyi tek bir iradeye otomatik olarak bağladınız.
O da Sayın Başbakanın iradesi.
Siz Meclisteki
milletvekilleri olarak bu Meclis üzerindeki baskıya boyun
eğebilirsiniz ama biz Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak bu
baskıya boyun eğmeyeceğiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, bitirin lütfen.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Çünkü İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek
düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili
olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt
edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış
ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. (AK
PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen arkadaşlar
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak
üzere
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen, rica ediyorum.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla)
memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve
dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri
şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
İşte bu zor koşullarda dahi Türk gençliğinin tek
amacı, vatanına, cumhuriyetine, milletine sahip çıkmaktır.
Saygılar
sunuyorum. [CHP, MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından alkışlar(!)]
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Canikli
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, Konuşmacı AK
PARTİ Hükûmetini ve Grubunu hedef alarak, grubumuzu hedef alarak
peşkeş çekmekle itham etmektedir ve yine ihanetle
bağdaştırmaya çalışmaktadır. Sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Canikli, sözleriniz zapta geçti.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, çok ciddi konular
konuşuluyor.
BAŞKAN
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, bir ihanetten
bahsediliyor. (MHP sıralarından Doğru sesleri) Bu
arkadaşlarımız ihaneti ne kadar seviyorlar. Kafalarında
başka bir şey yok, ihanetten başka bir şey bilmiyorlar.
BAŞKAN
Önerge kabul edilmemiştir.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) İhanetten başka bir şey
görmüyorlar. Bu milleti biz onlardan çok daha seviyoruz. Bu milleti sevmek
hizmetle olur Sayın Başkan, boş lafla olmaz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkan, böyle bir usul var mı?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Geçmişlerine baksınlar, aynaya
baksınlar.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bir ihanet varsa onu başka dönemlerde
arasınlar Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı tasarının 2. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
Madde 2 :
(1) Mayın
temizleme işi 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre Millî Savunma Bakanlığı
tarafından hizmet satın almak suretiyle yaptırılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Günal
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın
Abdülkadir Akcan
BAŞKAN
Sayın Akcan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun tasarısının 2nci maddesinin
tekriri müzakeresiyle ilgili olarak verilen önergemiz hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, verdiğimiz önerge çok açık ve net. Bu önergeyle 4734
sayılı Kanun olup 57nci Cumhuriyet Hükûmeti döneminde 4/1/2002
tarihinde yürürlüğe sokulan, kanunlaştırılan Kamu
İhale Kanununa göre hizmet alımı suretiyle bu işin
yapılmasını sağlamayı amaç edinerek bu önergeyi
vermiş bulunuyoruz.
Değerli
milletvekilleri, 4734 sayılı Kanun, bu sıralarda, o yıl, o
dönemde, 21inci Dönemde Parlamentoda bulunan beş parti grubunun ciddi
anlamda ortak çalışması sonrasında ortaya konmuş ve
AKP Grubu adına geçen dönem Orman Bakanlığımızı
yapmış Sayın Osman Pepenin komisyondaki ciddi
katkılarıyla oluşturulmuş bir kanun hâlinde bu Mecliste
işlem görmüştür. Bu Kanun, bütün ihalelere, 2886 sayılı
Kanunun eksik kaldığı yönüyle, onları tamamlayan,
Yolsuzluklara sebep olan maddeleri var. denildiği için onları
ekarte eden bir anlayışla hazırlanmış ve uygulamaya
sokulmuş bir kanundur. Bu Kanunun sayesinde biz yap-işlet-devreti de
hallediyoruz. Onunla ilgili olarak uygulamalarımız var. Daha önceki
konuşmalarımda ifade ettiğim gibi bu Kanunla biz, Göcek
Tünelini, şimdi Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir otoyolunu,
aynı şekilde yap-işlet-hizmeti bırak
anlayışıyla araç muayene istasyonlarını ihale ettik.
Bunların hepsi hizmet alımı şeklinde uygulamaya sokulmuştur.
Burada
tartıştığımız kanun tasarısının
söz konusu maddesinde itiraz ettiğimiz husus, kanun tasarısında
Amaç bölümünde ve AKP sözcülerinin sık sık dile getirdiği Biz
mayınları temizlemekten başka bir şeyi amaç edinmiyoruz.
sözünü çürütürcesine âdeta, ilave edilmiş cümleleri, bizim
kafamızı ve milletin adına bu Mecliste tasarıya itiraz eden
insanların, milletvekillerinin kafasını
karıştıran temel husustur.
Bakınız,
Sayın Bakanın, lütfen, biraz önce sorulan sorulara verdiği
cevaplarla benim okuyacağım, biraz önce AKP Grubu tarafından
verilen tekriri müzakere önergesinde de aynen yer alan şu cümleyi, şu
iki cümleyi peş peşe yeniden yorumlamasını istirham
ediyorum. Bizim amacımız asla bu kanun tasarısını
engellemek
Yani işi amacına götürecek boyutunu engellemek gibi bir
düşüncemiz, amacımız yok. O mayınlar oradan temizlenmeli.
Biz bunu istiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, tasarının ikinci cümlesinde Maliye
Bakanlığınca idare edilen mayından temizlenecek alanlar ile
müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla
bütünlük teşkil eden
Bakınız, ortada mayınlı arazi
var, bu taşınmazlarla ilişkili olup bütünlük arz eden ama
müstakil kullanılmayan araziler var, bu da tamam. Bunların kiralama
yoluyla ihalesini öngörüyoruz. diyor. Ondan sonra gelen cümleyi okuyorum: Hiç,
temizlenecek mayınlı araziyle asla ama asla ilişkisi yok.
Ayrıca söz konusu alanda bulunan ve diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına ait olan taşınmazlar da aynı yöntemle
Maliye Bakanlığı tarafından ihale edilir. Ne bir
mayınlı arazilerle bütünlüğü var ne bağımsız
kullanılmama hâli var ne başka bir açıklayıcı
özelliği var, hiçbir boyutu yok. Doğrudan doğruya tekrar
okuyorum, Sayın Bakan siz de lütfen orada okuyun. Diyor ki: Ayrıca
söz konusu alanda bulunan yani mayınlı arazi civarında bulunan,
o alanda, o alanda bulunan. Evet. Diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına ait olan taşınmazlar da mayınla,
şununla bununla ilişkisi söz konusu olmaksızın...
BAŞKAN
Sayın Akcan, bitirin lütfen.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla)
mayınla asla ilişkisi söz konusu
olmaksızın bir araziden bahsediyoruz. Bizim itirazımız
burası ve işte bu yüzden 1 milyon 751 bin dönümlük Ceylanpınar
Tarım İşletmesi arazisi aklımıza geliyor. Bunu
aklımızdan çıkarabilmiş değilsiniz ve bu yarın
gündeme geldiğinde, gerçekten burada iyi niyetinden asla kuşku
duymadığım AKP Grubu mensubu milletvekili arkadaşlarım
da Ne yaptık biz? diyeceklerdir. Bunu hassaten, özellikle ifade ediyorum
ki bu iş Millî Savunma Bakanlığının işidir.
Sayın AKP Sözcüsünün bir önce ifade ettiği gibi Genelkurmayın
2004 yılına ait görüşüyle değil. Daha bundan on gün önce
burada Adana Milletvekilimiz Sayın Kürşat Atılganın
ifadesine dayalı olarak, haftalık basın açıklamasında,
basını bilgilendirme toplantısında Genelkurmay Sözcüsüne
bir basın mensubunun sorduğu soruya verilen cevapta Genelkurmay
şunu söylüyor
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akcan
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Şunu
söylüyor Genelkurmay, diyor ki: Biz hizmet alımı yoluyla bu
işin halledilmesinden yanayız. Ve biz, bu noktada AKPnin daha önce
çıkartılmış olan kanunlardaki geçmişini,
müktesebatını çok iyi biliyoruz. Kanun çıkıyor, arazi
tahsisi yapılacak. Efendim, yönetmeliklerle üç kurumun bürokratı bir
araya gelecek, o yönetmeliğe göre hazırlanacak. Hazırlanan yönetmelik
Kim başvurabilir? Ahmet, Mehmet, Hasan
Bunların bilançosu nedir? 1
trilyon, 1 trilyon, 1 trilyon... O zaman kime vermek istiyorsunuz? Verilmek
istenen adamın bilançosu göz önüne alınarak yönetmelikler
hazırlanıp tahsisler yapılmıştır. Bu tahsislerden
sonra dayanamayan devletin memuru Pes doğrusu! dedikten sonra Edirneye
sürülmüştür değerli milletvekilleri. Bunu da böylece ifade etmek
zorundayım.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Açıkla, açıkla!
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Açıklayayım.
Edirneye
sürülmüş il defterdarının nereden gittiğini Afyon milletvekilleri
söylesin diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 263 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ
(Yozgat) ve arkadaşları
İhale
işlemleri
Madde 2- (1)
Mayın temizleme işi, öncelikle 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun İstisnalar
başlıklı 3 üncü maddesinin (b) fıkrasında belirtilen
istisna hükümlerine göre Milli Savunma Bakanlığınca
yaptırılır.
(2) Mayın
temizleme işinin birinci fıkrada belirtilen usulle
yaptırılamaması halinde, 4734 sayılı Kanun hükümlerine
göre Maliye Bakanlığınca hizmet satın alınmak
suretiyle yaptırılır. Mayından temizlenen alanlardaki
Hazine taşınmazlarının tasarrufu Maliye
Bakanlığına geçer. İhale komisyonlarının
oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usuller Maliye
Bakanlığı tarafından belirlenir. İhale
şartnamesinin hazırlanması ve yapılacak işin muayene
ve kabulü, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşan ortak bir
komisyon tarafından yapılır. Muayene ve kabul
komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usulleri
aynı komisyonca belirlenir.
(3) Birinci ve
ikinci fıkralar hükümleri çerçevesinde mayın temizleme işinin
yaptırılamaması halinde, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi
olmaksızın Hazineye ait ya da Maliye Bakanlığınca
idare edilen mayından temizlenecek alanlar ile müstakil
kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük
teşkil eden Hazineye ait diğer taşınmazların,
tarımsal faaliyetlerde kullandırılması
karşılığında, kullanım süresinden en fazla
indirimi teklif edene ihale edilmek suretiyle yaptırılır.
Ayrıca, söz konusu alanda bulunan ve diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına ait olan taşınmazlar da aynı yöntemle
Maliye Bakanlığı tarafından ihale edilir. Mayınlı
alanda bulunmakla birlikte, Bakanlar Kurulu kararı gereğince
belirlenen askeri yasak bölge ile sınır hattı boyunca tesis
edilecek sınır fiziki güvenlik sistemi için ihtiyaç duyulacak alanlar
temizletilmekle birlikte, yüklenicinin kullanımına
bırakılmaz. Bu fıkranın uygulanması halinde, ihale
komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına
ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı tarafından
belirlenir. İhale şartnamesinin hazırlanması ve
yapılacak işin muayene ve kabulü, Genelkurmay
Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı ve Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı temsilcilerinden oluşan ortak bir komisyon
tarafından yapılır. Muayene ve kabul komisyonlarının
görevleri ile çalışma esas ve usulleri aynı komisyonca
belirlenir.
(4) İhaleyi
yapan bakanlık gerekli gördüğü hallerde, taşınmazları
bir bütün olarak ya da kısımlara ayırmak suretiyle ihale
edebilir. Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin bilgi, belge, teknik
personel gibi talepler, diğer kamu kurum ve kuruluşları
tarafından öncelikle ve ivedilikle karşılanır.
(5) Temizlenecek
mayınlı alanların öncelik sırası Genelkurmay
Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı,
Dışişleri Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığının mutabakatı ile belirlenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Olumlu
görüşle Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir
dakikanızı rica edeyim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, bir dakika. Önemli bir önerge, tekriri müzakere
yapıyoruz. Yalnız bu önergede, şimdi, birincisi 4734
sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır. diyor, ondan sonra
diyor ki: Maliye Bakanlığı tarafından komisyonların
çalışmasıyla ilgili esas ve usuller belirlenir.
Şimdi, bir
taraftan Kanun uygulanır. diyor, diğer taraftan kanunda olmayan bir
husus buraya konuyor.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Kanun özel kanun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir başka husus da, burada yine (2)nci fıkrada diyor
ki: Mayından temizlenen alanlardaki Hazine
taşınmazlarının tasarrufu Maliye Bakanlığına
geçer. Peki, (1)inci fıkra uygulandığı zaman bu araziler
nereye geçecek? Bu da açık
değil.
BAŞKAN
Bunu soralım Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dolayısıyla, Hükûmet bu önergedeki bu sorulara acaba
nasıl cevap verecek? Yani, Millî
Savunma Bakanlığı temizledi. (2)nci fıkrada Maliye
Bakanlığının tasarrufuna geçeceğini söylüyorsunuz.
Peki, (1)inci fıkra uygulandığı zaman ne olacak? Bu açık değil.
BAŞKAN
Önerge sahiplerinden açıklama yapmak isteyen arkadaşımız
var mı? Gerekçeyi okutayım
(MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hükûmet açıklasın.
BAŞKAN Bir
dakikanızı rica edeyim. Bir dakikanızı rica edeyim
arkadaşlar, bir dakikanızı rica edeyim. Lütfen
Gerekçeyi
okutuyorum
(Gürültüler)
Bir dakika
arkadaşlar
Bir dakika arkadaşlar, soracağım.
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Kart
ATİLLA KART
(Konya) Benzeri bir uyarıyı ben de yapmak istiyorum izninizle.
BAŞKAN Ben
Hükûmete soracağım bu söylenenleri.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Bu hususta
ATİLLA KART
(Konya) Burada aynı konuda, ilave bir konuda cevap verilmesi gerekiyor.
(Gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen arkadaşlar, susar mısınız.
ATİLLA KART
(Konya) Birinci aşamada Millî Savunma Bakanlığına ihaleyi
yapma yetkisi veriliyor, ikinci aşamada Maliye Bakanlığına
veriliyor ama ihale komisyonunun oluşturulması sadece Maliye Bakanlığına
vermiyor. Yani Millî Savunma Bakanlığına ihaleyi oluşturma
yetkisi verilmiyor. Bunun açıklamasının yapılması
gerekiyor. Bu ciddi bir eksikliktir.
BAŞKAN
Gerekçeyi bir okutayım, bu soruları da Hükûmete sorayım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Canikli
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, önerge sahibi
olarak açıklamada bulunabilir miyim?
BAŞKAN
Uygun görürseniz ben beş dakika ara vereyim, bu konuyu arkadaşlar
konuşsun Hükûmetle, sonra devam edelim kaldığımız
yerden.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.08
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 01.14
BAŞKAN: Köksal TOPTAN
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
263 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının yeniden
görüşülen 2nci maddesi üzerinde Sayın Canikli ve
arkadaşlarının verdiği önergenin gerekçesini okutma
noktasında kalmıştık.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin uygulanma
kabiliyetini artırmak amacıyla seçenekler
çoğaltılmıştır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, bu tekriri müzakere önergesinin zaten
açıklayıcı, detaylı bir gerekçesi yok. Şimdi tekriri
müzakereyle getirilen madde gerekçesinin de böyle bir cümleyle
geçiştirilmesini doğrusu bu işlerin ciddiyet ve hassasiyetinin
noksanlığına bağlıyorum.
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmete soracağım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Hükûmetin, sayın AKP Grubunun, önerge sahiplerinin dikkatine
sunarım. Bu doğru bir usul değildir efendim.
BAŞKAN Hükûmetten bir
açıklama rica edeceğim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Ben, Komisyon olarak
yapacağım Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, saygıdeğer Genel Kurulum; biraz evvel
yapılan tartışma doğrultusunda Komisyon olarak bir
açıklama gereği hissediyoruz ve bir de redaksiyona ilişkin
düşüncemizi aktaracağım.
Öncelikle 2nci maddenin ilk
fıkrasında zaten söz konusu olan istisnalar
başlığı altında 3üncü maddenin (b)
fıkrasında belirtilen kısım, 4734 sayılı
Yasanın geçici 4üncü maddesinde Millî Savunma Bakanlığına
esas ve usulleri belirleme yetkisini veriyor.
Diğer taraftan (2)nci fıkrayla
ilgili, değerli arkadaşlarımız ikaz ettikleri konuda
haklılar. Mayından temizlenen alanlardaki hazine
taşınmazlarının tasarrufu Maliye Bakanlığına
geçer. cümlesinin (3)üncü fıkra olarak düzenlenmesi daha uygun
olacaktır. (3)üncü fıkranın ve diğer fıkraların
da teselsül ettirilmesi daha doğru olacaktır.
Maliye
Bakanlığıyla ilgili
Esas ve usullerin Maliye
Bakanlığı tarafından belirleneceğine ilişkin
değerlendirme ise, bu, tabiatıyla nitelikli bir düzenlemedir.
Kurulacak olan komisyonların sayısı farklılık arz
edebilir. O nedenle bir istisna getirilmek istenmiştir. Bu doğrultuda
bu düşüncelerimizin redaksiyon ve ilgili açıklamaların
değerlendirilmesini takdirlerinize arz ediyorum efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım redaksiyon kapsamına girmez bu. Önergenin
çekilerek öyle tanzim edilmesi lazım. Böyle redaksiyon olmaz Sayın
Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, tekriri müzakere veriliyor Hükûmet tarafından,
daha doğru dürüst bir tekriri müzakere önergesi
BAŞKAN Sayın
Canikli, şimdi
KAMER GENÇ (Tunceli) Böyle
şey olur mu ya!
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Otur yerine be!
BAŞKAN Şimdi
Bir
dakika Sayın Genç.
Bu şekilde bir
redaksiyon olmaz. Sizin söyleyeceğiniz bir şey var mı?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Tekriri müzakere talebinde bulunuyorsunuz, doğru dürüst bir önerge
getirmiyorsunuz.
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Otur yerine!
BAŞKAN
Arkadaşlar, rica ediyorum
Sayın Genç, rica ediyorum
Bir sorun
çözmeye çalışıyoruz, lütfen
Bir dakika
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
Canikli, mikrofonunuzu açın lütfen.
AKİF EKİCİ
(Gaziantep) Kim yazıp yolladıysa ona soralım. Yazıp
yollayana soralım. Hazırlayıp yollayana soralım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Bir
dakikanızı rica edeyim, önerge sahibine soruyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
2nci maddenin (1)inci fıkrası sadece yöntemi belirliyor. Keza,
(2)nci fıkranın birinci cümlesi de yöntemi belirliyor. Bu yöntem
sonucunda, mayından temizlenen alanın, ikisini de kapsayacak
şekilde, müteakip cümle nasıl değerlendirileceğini ortaya
koyuyor. Amaç budur.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Bu ayrı bir fıkra, bu bir ayrı uygulama.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hayır, bakın, ikisinde de sonuçta
temizlenen bir alan var, iki fıkranın sonucunda temizlenen bir alan
var. Ayrıca, bakın, (2)nci fıkradaki birinci cümle son derece
önemli Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, kanun tekniğine göre uygulayıcılar
açısından
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, tamamlayabilir miyim
değerli arkadaşlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Komisyon da buna katılıyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) İzin verirseniz, müsaade edin
tamamlayayım, tartışalım.
(2)nci fıkranın
birinci cümlesi Mayın temizleme işinin birinci fıkrada
belirtilen usulle yapılmaması hâlinde denilmek suretiyle, (1)inci
fıkrayı, biraz sonra okuyacağımız (2)nci
fıkradaki cümleye bağlıyor yani değerlendirme cümlesine
bağlıyor. Bu nedenle, tabii, kanun tekniği yazımı
açısından biz bunun böyle uygun olduğunu düşünüyoruz ancak
netleşmesi açısından, aynı ifadenin yani Maliye
Bakanlığına devredilir. ifadesinin (1)inci fıkraya
eklenmesi talep ediliyor ise netleşmesi açısından, daha net
algılanması açısından bunda da bir sakınca yok.
İfademiz budur, amaç budur. Yazım tekniği açısından
böyle düşündüğümüz için biz bu açıklamayı veya bu
şekilde deklare ettik ama Sayın Başkanım, eklenmesi de
bizim açımızdan herhangi bir sakınca teşkil etmez,
eğer redaksiyon çerçevesinde yapılabilecekse hiçbir sakınca
teşkil etmez Sayın Başkanım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Canikli, neyin eklenmesi? Biz burada
Maddeye
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Efendim, tekrar ediyorum
BAŞKAN Sizin
önergenize bizim bir şey ekleme şansımız yok ki,
imkânımız yok ki.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, tekrar ediyorum.
Arkadaşlarımızın
belirttiği, özellikle Sayın Vuralın ve Sayın
Şandırın belirttiği (2)nci fıkradaki Mayından
temizlenen alanlardaki hazine taşınmazlarının tasarrufu
Maliye Bakanlığına geçer. ifadesinin (1)inci fıkra
sonucunda mayından temizlenen alanları da kapsayıp
kapsamadığı konusunda bir tereddüt oluştuğu için
Eğer netleştirme sağlayacaksa ki bizim açısından bunun
yeterli olduğunu düşünüyoruz biz, önerge sahibi olarak, herhangi bir
sorun olmadığını söylüyoruz, düşünüyoruz, kanaatimiz halen
o yönde. Ancak -sadece ben iyi niyetle- arkadaşlarımızın
tereddüdü oluşmuş, o tereddüdü gidermek açısından da bir
netlik sağlayacaksa bu ifadenin yani biraz önce okuduğum ifadenin
(1)inci fıkranın sonuna ilavesinin
Eğer düzeltme çerçevesinde
olacaksa hiçbir sakıncası yok Sayın Başkanım.
(Gürültüler)
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, önerge ya var ya yok!
BAŞKAN Şimdi,
sevgili arkadaşlarım, Sayın Canikli, bizim, sizin vermiş
olduğunuz önergeye bir cümle eklememiz yahut bir cümle
çıkarmamız söz konusu değil.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) O zaman oylayalım Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge sahibi
kendi gerekçelerini açıkladı.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, kabul edilen bu önerge maddeyi bütünüyle
değiştirmiş olduğundan Sayın Mustafa Ataş ve
arkadaşları, Sayın Gülşen Orhan ve arkadaşları,
Sayın Ramazan Başak ve arkadaşları ve Sayın Harun
Öztürk ve arkadaşları tarafından verilen diğer dört
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Şimdi, yeniden
görüştüğümüz 2nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunacağım ancak iki adet açık oylama
önergesi var.
Önce önerge sahibi
arkadaşlarımızın burada bulunup bulunmadıklarını
kontrol edeceğim, sonra gereğini yapacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2nci maddenin
oylamasının İç Tüzük 143üncü maddesi uyarınca açık
olarak yapılmasını talep ederiz.
Saygılarımızla.
03.06.09
Hakkı Suha Okay? Burada.
Ali Koçal? Burada.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu?
Burada.
Tayfur Süner? Burada.
Şevket Köse? Burada.
Hüsnü Çöllü? Burada.
Turgut Dibek? Burada.
Atila Emek? Burada.
Abdullah Özer? Burada.
Osman Kaptan? Burada.
Tansel Barış?
Burada.
Tekin Bingöl? Burada.
Ali İhsan Köktürk? Burada.
Ali Rıza Öztürk? Burada.
Vahap Seçer? Burada.
Rasim Çakır? Burada.
Ergün Aydoğan? Burada.
Atilla Kart? Burada.
Nesrin Baytok? Burada.
Bihlun Tamaylıgil?
Burada.
BAŞKAN Diğer
önergedeki isimleri okutuyorum:
Mehmet Günal, Antalya; Oktay
Vural, İzmir; Mehmet Şandır, Mersin; Erkan Akçay, Manisa; Hasan
Çalış, Karaman; Şenol Bal, İzmir; Münir Kutluata, Sakarya;
Mümin İnan, Niğde; Zeki Ertugay, Erzurum; Mustafa Enöz, Manisa;
Necati Özensoy, Bursa; Süleyman Lâtif Yunusoğlu, Trabzon; Ahmet Orhan,
Manisa; Mustafa Kalaycı, Konya; İzzettin Yılmaz, Hatay; Emin
Haluk Ayhan, Denizli; Reşat Doğru, Tokat; Mithat Melen,
İstanbul; Behiç Çelik, Mersin.
BAŞKAN Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan karar
gereğince açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Bunun için üç dakikalık süre veriyorum.
Oy pusulası gönderecek
arkadaşların salondan ayrılmamalarını rica ediyorum.
Süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
Yaşar Karayel burada mı? Burada.
Sayın Binali
Yıldırım adına Sayın Mustafa Demir? Burada.
Sayın Ahmet İnal?
Burada.
Sayın Hanifi Alır?
Burada.
Sayın Hüseyin Çelik?
Burada.
Sayın Ömer Çelik?
Burada.
Sayın Ölmeztoprak?
Burada.
Sayın Zeki Ergezen?
Burada.
Sayın Akif Gülle?
Burada.
Sayın Faruk Özak
adına Sayın Taner Yıldız? Burada.
Sayın Babacan yerine
Sayın Mehmet Şimşek? Burada.
Sayın Malik Ecder
Özdemir? Burada.
Sayın İlhan Kesici?
Burada.
Sayın İzzettin
Yılmaz? Burada.
Sayın Bahçeli? Burada.
Sayın Şevki
Kulkuloğlu? Burada.
Sayın Hasan Macit?
Burada.
Sayın milletvekilleri,
263 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesinin açık oylama sonucunu sunuyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 350
Kabul : 257
Ret : 93 (x)
Bu şekilde 2nci madde
kabul edilmiştir.
Şimdi,
tasarının tümünün oylamasına geçmeden önce, İç Tüzükün
86ncı maddesine göre oyunun rengini belli etmek üzere bir lehte, bir
aleyhte, iki milletvekili arkadaşıma söz vereceğim.
Lehte Sayın Ahmet
Aydın, Adıyaman.
Sayın Aydın,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde
görüşülmekte olan tasarının lehinde oy kullanmak üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
yaklaşık bir aydır sürdürülen bu görüşmeler neticesinde
tabii biz ısrarla kanun metnini açıklamaya çalıştık,
metindeki vehimlerin yersiz olduğunu ifade etmeye çalıştık.
AKİF AKKUŞ (Mersin)
Senin aklın ermez!
AHMET AYDIN (Devamla) Bizim
bu ısrarlı açıklamalarımıza karşın,
yalnız, bazılarının dediği gibi, işte, gözleri
olup görmeyen, kulakları olup da duymayanlar da oldu. Ben, bu yüzden, tekrardan
bu metni çok kısa bir şekilde açıklamak istiyorum.
AKİF AKKUŞ (Mersin)
Ayrıca beyin de lazım, beyin!
AHMET AYDIN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, gözlerinizi açın,
kulaklarınızı da açın. Bir kere, Ottawa Sözleşmesini
zaten biliyorsunuz, bunu temizlemek zorundayız. İkincisi: Bir
güvenlik koridoru olacak mı? Olacak. Problem yok. Söz konusu ihale
şartnamesini ve aynı zamanda
ihalenin sonunda muayene ve kabul komisyonunda Genelkurmay, Millî
Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Tarım
Bakanlığı olacak mı? Olacak. Bu kuruluşlara güvenmeyip
de kime güveneceksiniz değerli arkadaşlar? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Aynı zamanda maden ve petrol haklarının saklı olduğu
her keresinde söyleniyor, bir
kısım arkadaşlar çıkıyor bu vehimleri dile getiriyor
yine.
Değerli arkadaşlar,
bunlardan kurtulacağız, bu vehimlerle ülke idare edilemez.
Birtakım spekülasyonlarla burada kanunlar da engellenemez. Bu
alanları inşallah çok güzel bir şekilde tarıma
kazandıracağız. Şunu söylemeye çalışıyorum,
bu endişelerin tamamı yersiz. Önce Millî Savunma
Bakanlığı, akabinde olmadığı takdirde hizmet
satın alma yolu, o da olmadığı takdirde diğer bir
usulle, yap-işlet-devretle bunlar
ihale edilecek ama vicdanımız çok rahat, vicdanımız çok
açık, kara vicdanlı değiliz. Hiçbir zaman burada ifade
edildiği gibi gaflet, dalalet ve hıyanet
Ben hiçbir milletvekiline
de yakıştırmıyorum bunları, konuşulmaması
gereken şeyler.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sen niye üstüne alınıyorsun!
AHMET AYDIN (Devamla) Bu
ülkeyi, bu milleti burada temsil eden
insanlarız. Bu milletin onuruna göre burada konuşmalar yapmak
zorundayız değerli arkadaşlar.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Ahmet o gaflet ve dalaleti niye üstüne alınıyorsun?
AHMET AYDIN (Devamla)
Bakın bir aydır suskun kaldık, haksız ve
yakışıksız ifadeler kullanıldı. Meclis
Başkanımızdan tutun Başbakanımıza, Değerli
Cumhurbaşkanımıza burada laflar söylendi ama biz
Suskunluğumuz asaletimizdendir. dedik sesimizi çıkarmadık.
Değerli arkadaşlar,
lafla peynir gemisi yürümüyor. Ayinesi iştir kişinin lafa
bakılmaz. Altı buçuk yılda neler
yaptığımızı bütün halkımız çok iyi biliyor.
AKİF AKKUŞ (Mersin)
Yolsuzlukla yoksulluk!
AHMET AYDIN (Devamla)
Gidilen her üç seçimde de eğer böyle başarıyla
çıkıyorsak halk bizi takdir ediyor demektir. Önemli olan da
halkın takdiri. Halk bizi izliyor, sizi de izliyor. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Türkiye, değerli
arkadaşlar, vatan sevgisi öyle sloganik ifadelerle olmaz, vatan sevgisi
vatana hizmetle olur. Kim daha çok hizmet ediyorsa bu ülkeye, o, vatanını daha çok seviyordur.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP
ve MHP sıralarından gürültüler) Şunu da söylemek istiyorum ki,
Türkiye artık 2002de devraldığımız ülke konumunda
değil. Türkiye bugün dünyanın 17nci büyük ekonomisi hâline geldi.
Türkiye -belki haberiniz yoktur ama- bugün Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyinin Başkanı konumuna geldi. Bu AK PARTİ
döneminde geldi işte bütün bunlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR
(Sivas) Borcu ne yaptınız, borcu?
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
AHMET AYDIN (Devamla)
Değerli arkadaşlar
Değerli arkadaşlar, eğitimde,
sağlıkta
Bakın, 2002ye kadar 48 bin konut
yapılmış tüm Türkiyede. Biz, altı buçuk yılda 300
binin üzerinde konut yaptık. 6 bin kilometrelik yol yapıldı.
Biz, altı buçuk senede 9 bin kilometre yaptık. Siz mi daha çok
vatanınızı seviyorsunuz, biz mi daha çok seviyoruz?
AKİF AKKUŞ (Mersin)
- Ali Dibo
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar, rica ediyorum, dinleyin. Lütfen arkadaşlar, sonuna
geldik.
AHMET AYDIN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bizler, bugüne kadar el atılmayan
yılların birikmiş sorunlarını çözen partinin
mensuplarıyız ve partimizle de Başbakanımızla da
Cumhurbaşkanımızla da milletvekillerimizle de gurur duyuyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hiçbir
milletvekilimiz, hiçbir milletvekilimiz ne gaflet ne dalalet içindedir. Bu
saate kadar burada bu kalabalıkla bulunuyorsa, ülkesine hizmet için
buradadır, bu sorunları çözmek için buradadır ve kararlılıkla
da bu sorunların üzerine gidiyoruz diyorum değerli arkadaşlar.
Söz konusu tasarı
lehinde oy kullanacağımı ifade ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aydın.
Aleyhte Sayın Mevlüt
Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir aydır konuşuyoruz
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar, rica ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, önce iki çift sözüm size.
BAŞKAN Buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Demin söylediniz Haberim olsaydı Millî Savunma
Komisyonunda neden görüşülmediğini, bunu söylerdim. dediniz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
İncelerdim. dedim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) İncelerdim, söylerdim...
Sayın Başkan,
bundan sizin haberiniz var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bundan sizin haberiniz var. Yaklaşık Haziran 2008den beri alt
komisyon üyeleri
AHMET YENİ (Samsun)
Genel Kurala hitap et, Genel kurula.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Oturun oturduğunuz yerde, dinlemeyi
öğrenin, tamam mı?
BAŞKAN Ben sustururum.
Bir dakika
Değerli
arkadaşlar
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Evet, Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, bir dakika
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, iki çift sözüm
BAŞKAN Tamam,
dinleyeceğim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ben, size saygısızlık
yapmıyorum.
BAŞKAN Susturayım
arkadaşları. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Evet, saygısızlık yapmıyorum.
BAŞKAN Arkadaşlar,
lütfen dinleyin. Rica ediyorum, lütfen
Buyurun Sayın
Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sizin ve tüm komisyon
başkanlarınızın, ilgili Millî Savunma
Bakanınızın, o günkü Maliye Bakanınızın
Neden
bu Millî Savunma Komisyonunda görüşülmedi? Bas bas
bağırdık. Bundan haberiniz vardı, ben çok üzüldüm bir kere
sizin adınıza. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Peki.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) İkinci sözüm Sayın Şimşeke.
Sayın Şimşek
dedi ki: Bizim hiçbir usulsüzlüğümüz olamaz. Sayın
Şimşek, ben size dosyayla vereyim, 5 tane, 10 tane, 20 tane
Çok
düşük bedellere sattığınız arazilerin,
fabrikaların, içlerini, sadece hurdalarını satıp,
peşin para satıp hurdalarını, o sattığı
bedelle altı yılda özelleştirme bedelini ödeyen, daha sonra imar
değişikliği yapıp 1e 50, 1e 100 birilerinin para
kazandığını size ispat edeyim. Derhâl ispat etmeye
hazırım, derhâl hazırım, derhâl hazırım.
Eğer istiyorsanız hepsini size söyleyebilirim.
Onun için, üçüncü sözüm Millî
Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay
Başkanlığına. Arkadaşlar, bu ülke bizim. Kimse topu
taca atamaz. Herkes sahip çıkmalıdır bu ülkenin meselesine. Ama
500 milyon dolarla 2,5 milyar dolar arasında bir teklif geliyor o ilgili kurumlara.
Herkes diyor ki: Valla teklifler bu. Ey Millî Savunma Bakanım, ey
Genelkurmay Başkanlığım, size 2,5 milyar dolar teklif veren
adama bir tokat atıp Defol! Bu ülke sömürge değildir. [AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)]
Defol! Bu ülke sömürge değildir. demediğiniz sürece, topu
birilerine attığınız sürece -sizin sorumluluğunuz-
sorumluluğunuza sahip çıkmadığınız sürece bunlar
olacaktır. Ha, şimdi, onun için, arkadaşlar, bu ülke sömürge
değil. Bir malın bir değeri vardır. Bir malın
değeri 500 milyon dolarla 2,5 milyar dolar olmaz arkadaşlar. Bu ülke
ne sömürgedir
Onun için bu ülkeye sahip çıkmak Millî Savunma
Bakanlığının da Genelkurmay
Başkanlığının da görevidir. Bunu bir kez daha
hatırlatıyorum.
Değerli arkadaşlar,
dördüncü sözüm
(AK PARTİ sıralarından Beşinci sözün
oldu. sesleri)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen dinleyin, rica ediyorum. Rica ediyorum arkadaşlar
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Burayı alacak insanlara, burayı üçüncü
şıkla devredeceğiniz kişilere Ey ihaleye girecekler,
ihaleye boşuna girmeyin, parayı harcayacaksınız ama daha
sonra bu topraklara sahip olamayacaksınız.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Zaten olmayacak.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Zaten var o.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır, elli yıl değil, birinci
yılda sahip olamayacaksınız. Ben bir onları
uyarıyorum.
Altıncı sözüm bu
toprak sahiplerine. Dün, elli yıl önce bu ülke için topraklarını
veren insanlar, hepiniz gidin dava açın. Sesleniyorum buradan o insanlara:
Hepiniz gidin dava açın çünkü amacı dışında artık
kullanılıyor, amacı dışında kullanılacak.
Toprak sahiplerine sesleniyorum: Artık hukuki bir hakkınız
doğmuştur, gidin dava açın, o günkü koşullarda devletimize
verdiğiniz malı devletimiz amacına uygun kullanmıyor,
birilerine verecek, gidin mahkemeye verin ve topraklarınızı geri
alın.
Değerli
arkadaşlarım, artık o kadar komik oldu ki gazetede bir karikatür
gördüm. Tabii bir aydır bu Meclis tartışıyor bunu.
Affedersiniz, 2 tane eşek birbirine bakıyor Sonuçta bu bizim
başımıza bela olmasın, yani bizi sürüp de bu
mayınlara, sonuçta bu ihale bize kalmasın. diyorlar.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Yedinci şıkkı söylemedin, Anayasa Mahkemesi
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlarım
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, bitirin lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum efendim, bir dakikanızı
istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ne NAMSA, altını çiziyorum, ne NAMSA ne mamsa
ne samsa ne John ne Tony ne İzak ne Salamon ne El Beşir
Ekonomik
özgürlüğü olan bağımsız bir Türkiye bize lazım.
Eğer siz hâlâ daha Salamondan ümit beklerseniz, hâlâ daha El
Beşirden ümit beklerseniz yazıktır hepimize. Ben bir kez daha
uyarıyorum. Bu topraklar bizim. Vicdanınıza bir kez daha
sesleniyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. [CHP ve MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından alkışlar (!)]
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünün oylamasının açık oylama
şeklinde yapılmasına dair iki önerge vardır. Önergeleri
okutup imza sahiplerini arayacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 263
sıra sayılı tasarının tümünün oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Mehmet Günal?
Burada.
Erkan Akçay? Burada.
Hasan Çalış?
Burada.
Şenol Bal? Burada.
Münir Kutluata? Burada.
Kadir Ural? Burada.
Zeki Ertugay? Burada.
Mümin İnan? Burada.
Mustafa Enöz? Burada.
Necati Özensoy? Burada.
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu? Burada.
Ahmet Orhan? Burada.
Reşat Doğru?
Burada.
Mustafa Kalaycı? Burada.
Akif Akkuş? Burada.
Behiç Çelik? Burada.
İzzettin Yılmaz?
Burada.
Mithat Melen? Burada.
Emin Haluk Ayhan? Burada.
Mustafa Kemal Cengiz? Burada.
Diğer önergede isimleri
sadece okutuyorum:
Hakkı Suha Okay, Tayfur
Süner, Şevket Köse, Hüsnü Çöllü, Osman Kaptan, Tansel Barış,
Abdullah Özer, Turgut Dibek, Atila Emek, Ali İhsan Köktürk, Ali Rıza
Öztürk, Tekin Bingöl, Vahap Seçer, Algan Hacaloğlu, Ergün Aydoğan,
Yaşar Ağyüz, Gökhan Durgun, Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Nesrin
Baytok, Bihlun Tamaylıgil.
BAŞKAN Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Bunun için üç dakikalık süre veriyorum. Oylamaya pusula göndermek
suretiyle katılacak arkadaşların salondan
ayrılmamalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay
burada mı? Burada.
Sayın Kesici? Yok.
Sayın Köktürk? Burada.
Sayın Aydoğan?
Burada.
Sayın Bahçeli? Burada.
Sayın Sipahi? Burada.
Sayın Yılmaz?
Burada.
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Sayın Babacanın yerine
vekâleten Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek? Burada.
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Sayın Ömer Dinçerin yerine vekâleten Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız? Burada.
Sayın Fuat Ölmeztoprak?
Burada.
Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırımın yerine vekâleten
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mustafa Demir?
Yok.
Sayın Hüseyin Çelik?
Burada.
Sayın Akif Gülle?
Burada.
Sayın milletvekilleri,
263 sıra sayılı Kanun Tasarısının tümünün
açık oylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 346
Kabul : 255
Ret : 91 (x)
Böylelikle, 263 sıra
sayılı kanun Meclisimiz tarafından kabul edilmiştir.
On beş saattir süren
müzakerelerde grup başkan vekili arkadaşlarımın
tamamına ve bütün görüşmeleri sabahtan beri izleyen, takip eden,
ilgiyle izleyen, katkı sağlayan yaklaşık 350 milletvekili
arkadaşıma çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sadece
Sayın Başbakan yoktu Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kanunlaşan
bu tasarının, devletimiz, milletimiz, memleketimiz için
hayırlı uygulamalara vesile olmasını diliyorum. Çok
teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 4
Haziran 2009 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 11.00de
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi akşamlar, iyi
sabahlar diliyorum.
Kapanma Saati: 01.51