DÖNEM: 23 CİLT: 70 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
108inci
Birleşim
27 Mayıs 2010 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş
ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. -YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONULAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Mersin çiftçisinin
sorunlarına ve 27 Mayıs 1960 ile 27 Mayıs 1980in Türk demokrasi
tarihindeki önemli kırılma noktaları olduğuna ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Tunceli ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Ağrı ili ve çevresinde 12
Mayıs 2010 tarihinde yaşanan sel felaketine ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Ağrı Milletvekili Yaşar Eryılmazın, Ağrı
ili ve çevresinde yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması
2.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Ağrı ili ve
çevresinde yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Mersin ili Tarsus ve Gülnar
ilçelerinin köylerinde yaşanan dolu felaketine ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanlığının, (1/884) esas numaralı
Kanun Tasarısının İç Tüzükün 34üncü maddesinin üçüncü
fıkrası gereğince kendisine havale edilmesi gerektiğine
ilişkin tezkeresi (3/1195)
2.- (10/348, 551,
666, 667, 668) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/1196)
B) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun (6/2054) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/216)
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, tabii afet
yönetimi konusunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/725)
2.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 24 milletvekilinin, işsizlik
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/726)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 milletvekilinin, İsken Sugözü Termik
Santrali ile yeni yapılacak bazı santrallerin çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/727)
4.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 25 milletvekilinin, orman kaynakları
konusunun araştırılarak korunması ve geliştirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/728)
D) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu
ziyaret eden Endonezya Temsilciler Meclisi Başkanı Doktor Marzuki
Alie başkanlığındaki heyete Başkanlıkça Hoş
geldiniz denilmesi
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 501, 499, 502, 474 ve 493 sıra sayılı kanun
tasarı ve tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ
Grubu önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.- Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı:
496)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, bir internet paylaşım sitesindeki
bazı yayınlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/13856)
2.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, Diyanet İşleri
Başkanlığının hac ve umre organizasyonlarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/13935)
3.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengizin, Çanakkaledeki yatırımlara
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
(7/14060)
4.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, Mutun güney köylerinin su
ihtiyacının karşılanmasına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/14099)
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, hac görevlisi olmak isteyen personelin
belirlenmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/14175)
6.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bir köyün kanalizasyon
sistemine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/14211)
7.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki orman köylülerinin
desteklenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/14296)
8.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, bazı mazbut vakıfların
kurdukları üniversitelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/14357)
9.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, camilere baz istasyonu kurulmasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/14425)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak altı oturum yaptı.
Eskişehir
Milletvekili Beytullah Asil, Kırım Türklerinin Sibiryaya
sürülmelerinin yıl dönümüne,
Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır,
İstanbul
Milletvekili Halide İncekara,
Dünya Kayıp
Çocuklar Gününe,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş,
İstanbul
Milletvekili Necat Birinci,
Dünya Kayıp
Çocuklar Gününe;
Kayseri
Milletvekili Yaşar Karayel, Necip Fazıl Kısakürekin 27nci ölüm
yıl dönümüne,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Başkanlıkça,
kanser hastalığı konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan
(10/348, 551, 666, 667, 668) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonunun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda
bulunuldu.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/1991) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü
sorunun geri verildiği bildirildi.
Antalya
Milletvekili Tayfur Süner ve 24 milletvekilinin, gıda denetimindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/721),
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin, tarım
sigortası uygulamasının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/724),
Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin:
Kalkınma
ajanslarının faaliyetlerinin araştırılması
(10/722),
Faili meçhul
cinayetler konusunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/723);
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/761) (S. Sayısı: 458),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları Raporlarının (1/811, 2/633) (S.
Sayısı: 496) 1inci maddesi kabul edildi; 2nci maddesi üzerindeki
önergelerin görüşülmesi sırasında istem üzerine elektronik
cihazla yapılan yoklamalarda toplantı yeter sayısı
bulunamadı.
27 Mayıs
2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşime 18.15te son verildi.
|
Meral
AKŞENER |
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Gülşen
ORHAN Harun
TÜFEKCİ |
|
Van Konya |
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
|
|
|
Fatih
METİN Bolu |
|
Kâtip
Üye |
|
|
No.:
146
II.
- GELEN KAĞITLAR
27
Mayıs 2010 Perşembe
Teklif
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/702) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler;
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; İçişleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.5.2010)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 Milletvekilinin, tabii afet
yönetimi konusunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/725) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.03.2010)
2.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemur ve 24 Milletvekilinin, işsizlik
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/726) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.03.2010)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 23 Milletvekilinin, İsken Sugözü Termik
Santrali ile yeni yapılacak bazı santrallerin çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/727) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.03.2010)
4.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 25 Milletvekilinin, orman kaynakları
konusunun araştırılarak korunması ve geliştirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/728) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.03.2010)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adanada uyuşturucu
bağımlılarının tedavisine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13294)
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada gripten dolayı ölümlere ve
aşı çalışmalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13295)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyede gripten dolayı ölümlere ve
aşı çalışmalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13296)
4.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Almanyadaki Deniz Feneri davası
kapsamında yapılan istemlere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13554)
5.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, haciz ve keşif
işlemlerinde vakıf araçlarının kullanımına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/13555)
6.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Nevruz kutlamalarındaki bazı
eylemlerin soruşturulmasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13556)
7.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, kurulacak bir petrol dolum tesisinin
bazı etkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/13792)
27 Mayıs 2010 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN : Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108inci
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
hazır bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan
teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla,
üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter
sayısı yoktur, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.04
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.11
BAŞKAN : Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 108inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Açılışta yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Mersindeki çiftçilerin
sorunları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Mehmet
Şandıra aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda çok büyük bir
uğultu var; sessizliği, sakinliği tesis edebilirsek Sayın
Hatibi de daha doğru dinleyebiliriz.
Buyurun Sayın Şandır.
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Mersin çiftçisinin sorunlarına ve 27 Mayıs
1960 ile 27 Mayıs 1980in Türk demokrasi tarihindeki önemli
kırılma noktaları olduğuna ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yoğun bir Anayasa müzakeresinden sonra illerimize gittik,
bölgelerimize gittik.
Mersin hasat mevsimini yaşıyor. Mersin çiftçisinin
sorunlarını sizinle paylaşmak için söz almıştım,
ancak söze bugünle başlamak gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, bugün 27 Mayıs. 27 Mayıs,
bizim tarihimizde, demokrasi tarihimizde çok önemli kırılma
noktalarını da taşıyor. 27 Mayıs 1960, elli yıl
olmuş, milletin iradesi bir askerî darbeyle ortadan kaldırılmış,
masum birçok insan, maalesef, katledilmiş. Demokrasi şehitlerini elli
yıl sonra yeniden kutluyor ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak milletin
iradesine, demokrasiye, sebebi ne olursa olsun, sahibi kim olursa olsun,
yapılan müdahaleyi şiddetle
kınadığımızı da ifade ediyorum.
İkinci huzurunuza getirmek istediğim husus: Yine 27
Mayıs 1980, Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak Bey katledildi, bir kör
kurşunla katledildi. İhtilalin şartları
olgunlaşsın diye bekledik. diyenleri, yine sizin huzurunuzda,
sizlerle birlikte, buradan, şiddetle ve nefretle kınıyorum. 27
Mayıs 1980de katledilen Gün Sazakla birlikte milletin birliğini,
ülkenin bağımsızlığını savunma yolunda
hayatını kaybeden tüm şehitlerimize de Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak rahmetler diliyoruz.
Değerli milletvekilleri, hepimizin ortak sorunu olan üretim
meselesini, çiftçimizin, tarım sektörünün sorununu sizlerle paylaşmak
istiyorum.
İnanınız, Türkiye'nin güzellikler merkezi,
zenginlikler merkezi Mersinde her hasat mevsimi geldiğinde
ıstırap başlıyor, çile başlıyor. Çünkü, adam bin
bir emekle, inanınız, taştan çıkartıyor ekmeğini,
taşın üzerinde sera kurup üretiyor, ama ürettiği malı satamıyor.
Bugün, buraya gelirken Mersinin birçok ilçesindeki yaş sebze hallerinden
fiyatları aldım. Domatesin fiyatı 20 ila 30 kuruş
arasında gidiyor. Üretilen meyvenin fiyatı, diğer sebzelerin
fiyatı inanınız ki toplamayı karşılayacak bir
değer bile ifade etmiyor.
Değerli iktidar partisinin milletvekilleri, değerli
Hükûmet, eğer çiftçide olmazsa hiç kimsede olmayacağı
gerçeğini size bir daha hatırlatıyorum. Türk çiftçisi çok zor
durumda. Dişiyle tırnağıyla, çoluk çocuğuyla kendi
toprağında ürettiği ürününü bugün alan da yok, satan da yok,
soran da yok. Erdemlide, Tarsusta, Gülnarda, Bozyazıda, Anamurda,
Silifkede çiftçimiz, özellikle sebze üreticisi çiftçimiz bugün kan
ağlıyor. Her 5 çiftçiden en az 2 tanesi bugün icra takibi altında,
borcunu ödeyemiyor, sokağa çıkamıyor. Köylere icra
memurları geliyor. Muhtarlar jandarmadan
kaçıyor.
Dolayısıyla, Türkiyemizin tabii ki önemli
sorunları var ama eğer insanımızın sorunlarına
bigâne kalırsak, göz yumarsak, görmezlikten gelirsek bu hak olmaz,
doğru olmaz. Ben iktidar partisinin değerli milletvekillerini,
değerli bakanlarını Türk çiftçisinin sorunlarına,
ızdırabına dikkat etmeleri gerektiğini bir defa daha ifade
ediyorum. Bugün çiftçinin hasat mevsimi ama bu hasat mevsimi ızdırap
mevsimine dönüştü. Artık çiftçinin malını üreterek,
toplayarak hale götürmeye bile imkânı olmuyor.
Bugün yine gelirken marketten satış
fiyatlarını da aldım. Erdemlide 20 kuruşa satılan
domates bugün Ankarada 1 lira 70 kuruşa satılıyor. Hani Hal
Yasasını çıkartmıştık, tüketici
fiyatlarıyla üretici fiyatları arasındaki makas
daralacaktı?
Değerli milletvekilleri, Türkiye kötü yönetiliyor ve maalesef
Sayın Hükûmetimiz Türkiyenin sorunlarıyla ilgili değil, bölge
sorunlarıyla meşgul.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Onlarca bakanla Sayın
Başbakan Brezilyada, Sayın Cumhurbaşkanı Kazakistanda ama
Türk çiftçisi, Türk üreticisi insanımız bir ilgilenen bekliyor,
oylarıyla iktidar yaptığı siyasi partinin yetkililerinin bu
sorunlarla samimi ilgilenmesini bekliyor.
Tekrar ifade ediyorum: Özellikle kendi ilim olan Mersinde, hemen
her şehirde üreticimiz, çiftçimiz çok zor durumda; borcunu ödeyemiyor,
kapısında haciz memurları, bankaların, firmaların
avukatları nöbet tutuyor. Türk çiftçisini bu noktaya getirmeye
hakkımız yok. Buna çözüm üretmek sorumlusu olan siyasi iktidarın
bu sorunu görmezlikten gelmeye, gelip burada birtakım rakamların
üzerinden nutuk atmaya da hakları yok.
Sizleri bir daha, Türk çiftçisinin sorunlarına eğilmeye
davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Gündem dışı ikinci söz Tunceli ilinin
sorunları hakkında söz isteyen Tunceli Milletvekili Sayın Kamer
Gençe aittir.
Buyurun Sayın Genç.
2.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, Tunceli ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tunceli ilinin sorunlarıyla ilgili gündem
dışı söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Bana da söz verdiğiniz için, Sayın Başkan, size de
şükranlarımı arz ediyorum.
Sayın milletvekilleri, tabii ki Tunceli ili Türkiye'de en
büyük sorunları olan, önce hizmet yoksunluğu nedeniyle en büyük
sorunu olan bir ilimizdir. Bunlardan tabii belli
başlılarını ancak dile getirebilirim.
Şimdi, 8/3/2010 tarihinde Elâzığda bir deprem
meydana geldi. Bu depremde birçok vatandaşımız
hayatını kaybetti. Bu hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Tanrıdan rahmet diliyorum, yakınlarına
da başsağlığı diliyorum.
Şimdi, bu deprem Elâzığda meydana gelmekle beraber
Tuncelinin Nazımiye, Pertek ve Mazgirtin birçok köylerinde sekiz yüz
tanesi ağır hasarlı, bakın arkadaşlar, sekiz yüz
tanesi ağır hasarlı
Ağır hasar da nasıl tespit
edilmiş? Devletin gönderdiği teknik elemanlar mahalline
gitmişler, Bu ev ağır hasarlıdır. diye rapor
düzenlemişler ve Burada oturamazsın. diye vatandaşa tebligat
yapmışlar, bir kısmına da çadır vermişler. Yine,
bin beş yüz civarında da orta ve az hasarlı bina tespit
etmişler. Bakın, 8/3/2010
Bugüne kadar bu bölgeye, bu ilimize,
Hükûmetten hiçbir kimse gitmemiştir. Yalnız bu teknik elemanlar
gitmişler, bunları tespit etmişler.
Şimdi, biz bekliyoruz. E, tabii buradaki
vatandaşlarımız da vatandaş. Burada ne yapılacak?
diye, ben de bu arada 2 defa Tunceliye gittim. Vatandaş geliyor, diyor
ki: Sayın Milletvekilim, ben şu anda dışarıda
yatıyorum, çadırda yatıyorum. E, kış
yaklaşıyor. Hükûmetten bize bir el uzatma yok. Ne olacak? Ben bunun
üzerine Afet ve Acil Durum Genel Müdürüne telefon açtım. Biliyorsunuz bu
afet işleri eskiden Afet İşleri Genel Müdürlüğüne
bağlıydı ama burası çok paralı bir genel müdürlük
olduğu için ve ihalelerde de çok büyük, böyle özel kayırmalar
olduğu için, bunlar hemen Başbakanın bünyesine alındı.
Bana Genel Müdür diyor ki: Efendim, orada, tamam da, böyle ağır
hasar ve az hasar, orta hasar meydana gelmiş ama ölen kişi yok,
yaralanan kişi yok. Biz onun için burayı afet bölgesi ilan
etmiyoruz. diyor. E, Sayın Genel Müdür, o zaman, biz birkaç tane adam
öldürelim, birkaç tanesini de yaralayalım ki sizin istekleriniz yerine
gelsin. dedim. Arkadaşlar, böyle bir mantıksızlık olur mu?
Şimdi ben soruyorum, Sayın Başkanım size de
soruyorum özellikle: Şimdi, bu Tuncelideki ağır hasarlı
evi olan bu vatandaşların derdini nasıl çözeceğiz? Yani,
şimdi, sekiz yüz tane ev var, vatandaş dışarıda,
Hükûmet sağır, mahalline gitmiyor, Amerikaya gezmeye gidiyorlar,
dünyanın her tarafını geziyorlar. Yahu, bir tane uçak
seyahatinden fedakârlık yapsalar, bir uçak dış seyahati...
Cumhurbaşkanının bir seyahati 500 bin dolar arkadaşlar, 500
bin dolar. Ne olur yani bir keyfî seyahatlerden vazgeçsinler, bu
insanlarımıza bir ev yapsınlar arkadaşlar. Ben size
soruyorum, iktidar partisinin milletvekilleri: Bu insanlar kışın
dışarıda mı kalacaklar? Buyurun arkadaşlar, yani bana
inanmıyorsanız, buyurun gelin, gidelim. Sayın grup başkan
vekili, senin uçak paranı da ben vereyim, gel beraber gidelim, mahallini
gezelim. Yani, bu doğru mudur yanlış mıdır? Peki, bu
insanlar ne yapacak arkadaşım? Nerede kalacak? Deprem meydana
gelmiş.
Bakın, arkadaşlar, Afet İşleri Genel Müdürü ne
diyor? Diyor ki: Elâzığ ilinde meydana gelen 5,8 ve 5,6
büyüklüğündeki deprem afetlerinin Tunceli ilinde etkili
olmadığı ve yıkıcı bir etkisi
bulunmadığı tespit edilmiştir.
Arkadaşlar, inanmanızı istiyorum, tamamen keyfî. E,
peki, bu binaları kim yıktı? Gökten mi birileri geldi bomba
attı yıktı arkadaşlar? Böyle gerçekten mantıksız,
tutarsız bir şey olmaz. Ben özellikle burada vatandaşın
sesini dile getiriyorum. Yani bu insanlar bize hakaret ediyor, ben de bundan
sonra geleceğim Hükûmete hakaret edeceğim; başka çaresi yok.
Yani bu insanlara bir çare bulmak istiyorum arkadaşlar, bu benim görevim.
Bu millet, bu insanlar kışın nerede kalacak? Sekiz yüz tane ev,
bin beş yüz tane de orta hasarlı
Bunlara en ufak bir yardım
yapılmamış. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin
vatandaşları değil mi arkadaşlar? Gelin bunu getirelim,
şey edelim diyorum.
Bakın, yıllarca gittim, kara yolları
Ya, ilçelerin
kara yollarında hayat yok arkadaşlar. Bir Çemişgezek yoluna
gidiyorsunuz her taraf çukur, Mazgirtin öyle, Hozatın öyle,
Nazımiyenin öyle, Ovacıkın öyle. Ya, ne olur biraz da bu
memlekete, bu Tunceli iline bir hizmet getirin, burası da Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bir ili. Buyurun gelin, gidelim mahallinde görelim. Yani
burada kara yollarının, hele belde yollarımızın,
nahiye yollarımızın hiç birisi doğru dürüst asfalt
değil arkadaşlarım. Yani yıllarca bu kürsüde
konuşuyoruz ama maalesef karşımızdakiler sağır,
duymuyorlar.
Pertekin bir köprüsü var, bu ana yol, kuzeyi güneye bağlayan
bir köprü ve bu köprü yapıldığı zaman trafikte çok büyük
bir rahatlama oluyor. Şimdi, Keban Barajının enerjisini
Türkiyeye veriyoruz ama oranın sıkıntısını
işte Tunceli ilindeki Pertek, Çemişgezek, Hozattaki
vatandaşlarımız çekiyor. Buraya bir köprü yapılsa 100
milyon dolar, çok büyük bir para da değil. Tayyip Erdoğan 3 defa
Elâzığa gitmiş, Bu köprü yapılacak. demiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Evet, bu köprü yapılacak, hâlâ
yapılacak.
Arkadaşlar, politikacıların sözüne güvenilir
kişi olması lazım, verdiği sözü tutması lazım.
Benim işte bu oradaki o kadar
Yani eğitimde birçok hizmet eksiklikleri
var, taşımalı sistemde var, eğitimin kalitesinde var,
sağlık hizmetlerinde var ama ben bu deprem meselesinde
karşımda bir Hükûmet yetkilisini görmek istiyorum. Eğer böyle
yine susar, buna devam ederse ben de onları konuşturmak için bir yol
bulacağım herhâlde yani. Ne yapacağım arkadaşlar? Ben
Tunceliye her gittiğimde vatandaş bana küfrediyor, Senin
vicdanın yok mu? Ben böyle, açıkta nasıl kalacağım?
diyor. Bu devletin imkânları var arkadaşlar. Dediğim gibi, yurt
dışlarına bu kadar seyahate gideceklerine, bu paraların bir
kısmını kıssınlar, bu vatandaşların hiç
olmazsa evine bir malzeme yardımı yapsınlar.
Dolayısıyla, gerçekten, duyduğumuz acı çok
büyük değerli milletvekillerim. Yani rica ediyorum, Hükûmet, kimse, kim
muhatabıysa bu depreme bir çare bulsunlar ve buna en kısa zamanda el
atsınlar.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
Gündem dışı üçüncü söz Ağrı ve çevresinde
yaşanan sel felaketi hakkında söz isteyen Muş Milletvekili
Sayın Nuri Yamana aittir.
Buyurun Sayın Yaman. (BDP sıralarından
alkışlar)
3.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yamanın, Ağrı ili ve çevresinde 12 Mayıs 2010 tarihinde
yaşanan sel felaketine ilişkin gündem dışı
konuşması
M. NURİ YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12
Mayıs tarihinde Ağrı ili ve ilçelerinde meydana gelen, etkisiyle
çevre illerden bilhassa Muş ilinin Bulanık ilçesinde ağır
tahribatlara yol açan sel felaketiyle ilgili olarak gündem dışı
söz almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce bu
felakette Doğubeyazıt ilçesinin Esnemez köyünde evi çökmesi sebebiyle
hayatını kaybeden on üç yaşındaki Gamze Gündüz ile
Bulanıkın Erentepe beldesinde yıkıntı altında
kalan Abdulcebbar Demire Allahtan rahmet, ailelerine ve tüm yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Söz konusu sel felaketi nedeniyle Barış ve Demokrasi
Partisi olarak oluşturduğumuz heyetle 14 Mayıs 2010 tarihinde
başta Ağrı ili merkez olmak üzere Patnos, Doğubeyazıt,
Diyadin ve Tutak ilçeleriyle Muşun Bulanık ilçesinin Karaağıl
ve Erentepe beldelerini ziyaret ederek meydana gelen tahribatı bizzat
yerinde inceledik.
Tespitlerimizden ve yapmış olduğumuz
görüşmelerden anlaşılıyor ki bu felaket 12 Mayısı
13üne bağlayan gece yağan yağmur sonucu gerçekleşen sel
nedeniyle meydana gelmemiştir. O gece yağan yağmur zincirin
sadece son halkasını oluşturmuştur. Ağrı ili ve
ilçeleriyle Muşun Bulanık ilçesi yaklaşık yirmi gün süren
şiddetli yağmurun etkisi altında kaldığı,
elimizde Patnos ilçesinin değişik köy ve mahallelerinde ikamet eden
çok sayıda vatandaşın mayıs ayının ilk
haftası içinde Patnos ilçesi kaymakamına vermiş olduğu
onlarca, yardım talebindeki dilekçelerinden
anlaşılmaktadır.
Bütün bunlara rağmen, ilçede hem kaymakamlık hem de
valilik meydana gelen hasarlar karşısında tamamen
kayıtsız kalmış, sadece Patnos ilçesi çok zor koşullar
altında elinden gelen çalışmaları yaparak bu felakette
vatandaşın imdadına koşmuştur. Bilançonun bu kadar
ağır olmasının bir nedeni de işte bu
kayıtsızlıktır.
12 Mayıs felaketi adım adım geleceğini
hissettirmiş ancak alınmayan önlemler, yetkililerin
vurdumduymazlığı, ilgisizliği felaketin
boyutlarını kat kat artırmıştır. Bilindiği
üzere, sel felaketi gibi afetler karşısında ne tür önlemler
alınacağı, nasıl mücadele edileceği, oluşan kriz
ortamının yetkililer tarafından nasıl yönetileceği
5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun ile ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Söz
konusu Kanunun 18inci maddesinde illerde valilere bağlı il afet ve
acil durum müdürlüklerinin kurulacağı ve müdürlüğün sevk ve
idaresinin valilerin sorumluluğu altında olacağı ifade
edilmiştir. Oysa gelinen noktada yetkililerin acizliği ve
ehliyetsizliği bir doğa olayının felakete dönüşmesinin
altyapısını oluşturmuştur.
Tespitlerimize göre Ağrı ili merkezinde felaketten
doğrudan etkilenen aile sayısı 300ün üzerindedir.
Doğubeyazıt ilçesinde hasarlı olan 510 binanın 191i
oturulamaz durumda olup 91 ev tamamen yıkılmıştır, 120
ahır ise kullanılamaz hâle gelmiştir. Diyadin ilçesinde inceleme
yapılan 11 köyde hasarlı olan ve tehlike arz eden ev sayısı
640ın üzerindedir, ancak diğer köylerde de durum bundan farklı
değildir. Köylere sadece 40 civarında çadır, ilçe merkezine ise
sadece 25-30 çadır verilmiş ve kaymakamlık tarafından
oluşturulan hasar tespit komisyonu da istenilen düzeyde bir
çalışmayı bugüne kadar yapamamıştır. Tutak
ilçesinde sadece heyetimizce 55 hanede su baskını olduğu tespit
edilmiş, Patnos ilçesinde vatandaşların gördüğü maddi hasar
yaklaşık olarak 1 milyon 750 bin TL, belediyenin altyapı ve
üstyapı olarak görmüş olduğu hasar ise 1 milyon 200 bin TLnin
üzerindedir. Yine, Doğubeyazıt ilçesinde yirmi gün boyunca devam eden
aşırı yağmur sonucu belediyenin toplam hasar maliyeti 700
binlerin üzerine çıkmıştır.
Değerli arkadaşlar, bu rakamlar çok önemlidir çünkü
felaket sonrası Sayın Başbakanın Ağrı ilinin
geneline layık gördüğü yardım miktarı sadece 1 milyon
TLdir ki bizler bu paranın nasıl kullanıldığını,
kimlere peşkeş çekildiğini, iktidara yakın olan çevrelere nasıl
dağıtıldığını geçmiş örneklerinden çok
iyi biliyoruz.
Üzülerek söyleyebilirim ki Ağrı Belediyesi halkın
zararlarını tespit etmek yerine kendisi için daha fazla para
talebinde bulunmak ve Belediyenin daha fazla pay elde edebilmesi adına
daha çok kendi zararlarını tespitle meşgul olmuştur.
Görünen o ki şu çokça bahsedilen devletin şefkatli elleri bu felaket
sırasında Ağrılı kardeşlerimizin yüzünde bir
tokat gibi patlamıştır.
Aynı sel felaketinin bir benzeri de Muşun Bulanık
ilçesinin Karaağıl ile Erentepe beldelerinde
yaşanmıştır. Karaağıl beldesinde binlerce dönüm
arazi sular altında kalmış, yetkililer felaketin hasar tespitini
yapmak yerine, başvuran vatandaşlara Neden tarım sigortası
yapmadınız? azarında bulunmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Alparslan 1 Barajının su kapaklarının gelen
fazla suyu taşımaması ve bu suyun kot yükselmesinin beklenenin
üzerinde olması sonucu, kamulaştırması tamamlanmayan
Erentepe beldesinin Fatih Mahallesi sular altında kalmış ve
300den fazla ev oturulamaz hâle gelmiş durumdadır. Sular
altında kalan evinden enkaz ve eşyalarını kurtarmaya
çalışan Abdulcebbar Demir adlı vatandaş ne yazık ki
çöken duvarın altında kalarak hayatını kaybetmiştir.
Devlet burada da vatandaşına yardım elini uzatmak yerine onu
kaderiyle baş başa bırakmıştır. Ama buradan
açık ve net olarak sesleniyorum ki, Ağrılı ve
Bulanıklı hemşehrilerim unutmasınlar ki bu
hasarlarının onarılması konusunda bunların takipçisi
olacağız ve sürekli bunu Meclis gündemine de
taşıyacağız.
Bunu burada belirtirken, burada tüm Ağrı ve Muşun
Bulanık ilçesinde yaşayan halkımıza yeniden geçmiş
olsun dileklerimi iletiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yaman.
60ıncı maddeye göre bir söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Eryılmaz.
Bir dakika süreniz var.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Ağrı Milletvekili
Yaşar Eryılmazın, Ağrı ili ve çevresinde yaşanan
sel felaketine ilişkin açıklaması
YAŞAR ERYILMAZ (Ağrı) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın Yamanın dile
getirdiği gibi, 12/05/2010 tarihinde Ağrı ilimiz ve civarı
doğal bir felaket olan sele muhatap olmuştur. Sabah 05.00
civarında maruz kaldığı sel felaketini müteakip
Başbakan Yardımcımız Sayın Cemil Çiçek,
Sağlık Bakanımız
Sayın Recep Akdağ ve bütün Ağrı milletvekillerimiz
saat 16.00 sularında Ağrı iline intikal etmiş olup olay
mahallini köyler dâhil ilçe bazında, il bazında tek tek ziyaret etme
imkânı bulmuştur. Özellikle ben de Doğubeyazıt ilçemiz
Esnemez köyünde evin yıkılmasından dolayı hayatını
kaybeden hemşehrimize Allahtan rahmet diliyorum. Yaralılara acil
şifalar ve yaralıları da yerinde ziyaret ederek
durumlarının iyi olduğuna tanık olduk.
Sayın Yamanın dile getirdiği gibi gerek Hükûmet
nezdinde gerek tüm kamu kurum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sakık
2.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, Ağrı ili ve çevresinde
yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Daha önce aslında biz bu tehlikeye işaret etmiştik
bu Alparslan 1 ve 2 barajıyla ilgili. Alparslan 1 Barajıyla ilgili
Muşta yapılan yatırımdan sonra hâlen birçok
vatandaşımızın mal karşılığı
ödenmediği için, mesela kamulaştırma
yapılmadığı için bu Erentepede bir
vatandaşımız yaşamını yitirdi. Oysaki birkaç kez
burada yetkili kurulları -lütfen- göreve davet ettik ama bu
mağduriyet giderilmedi. Hâlen bu insanların büyük bir
çoğunluğu mağdur ve hâlen bu insanlar çadırda
yaşamlarını yitiriyorlar. Diliyorum, umuyorum ki Hükûmet bu
konudaki mağduriyeti görür, bir an önce adım atar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şandır
3.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Mersin ili Tarsus ve Gülnar ilçelerinin köylerinde
yaşanan dolu felaketine ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim.
Gerçekten ülkemizin birçok yerinde maalesef tabiat
şartlarına dayalı felaketler yaşanmaktadır. Mersinde
de, Tarsusun köylerinde, Gülnarın köylerinde dolu felaketi
yaşanmıştır ve mahsul yüzde 70 oranında zarar
görmüştür. Ben de Hükûmeti ve Hükûmet partisi milletvekillerini buradan
uyarıyorum. Bu çiftçilerimizin zararına göz yummak mümkün
değildir. Kendi emekleriyle, kendi topraklarında, kendi
çocuklarının karnını doyurmaya çalışan bu
insanların bu felaketler karşısında çaresiz ve sahipsiz
bırakılmaması gerekir.
Genel Kurulun dikkatini çekmek üzere söz aldım. Söz verdiğiniz için teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığının, (1/884) esas numaralı Kanun
Tasarısının İç Tü-zükün 34üncü maddesinin üçüncü
fıkrası gereğince kendisine havale edilmesi gerektiğine ilişkin
tezkeresi (3/1195)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunun,
(1/884) esas numaralı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının İç Tüzükün 34üncü maddesinin üçüncü
fıkrası gereğince kendisine havale edilmesine ilişkin
istemi Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunca da uygun
bulunduğundan, bu istem İç Tüzükün 34üncü maddesinin dördüncü
fıkrası uyarınca Başkanlığımızca yerine
getirilmiştir.
Bilgilerinize sunulur.
Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge
vardır, okutuyorum:
B)
Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun (6/2054) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/216)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular Kısmının 602
sırasında yer alan (6/2054) esas numaralı sözlü soru önergemi geri
alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN Soru önergesi geri verilmiştir.
Kanser hastalığı konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan (10/348, 551, 666, 667, 668) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
A)
Tezkereler (Devam)
2.- (10/348, 551, 666, 667, 668)
esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi
(3/1196)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip
üyelerini seçmek üzere 26.05.2010 günü saat 14:00de B Blok 2. Kat 4.
Bankodaki Araştırma Komisyonu Toplantı Salonunda 12 Üye ile
toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı
sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Hamit
Geylani
Hakkâri
Komisyon
Geçici Başkanı
Adı
ve Soyadı Seçim Bölgesi Aldığı Oy
BAŞKAN :
Kemalettin Aydın Gümüşhane
12
BAŞKANVEKİLİ :
Mehmet Domaç İstanbul 12
SÖZCÜ
: Gönül Bekin Şahkulubey Mardin 12
KÂTİP
: Tansel Barış Kırklareli 12
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, tabii afet yönetimi konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/725)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde yaşanan tabii afetlere karşı, hükümetin
nasıl davranacağı, hangi tabii afet karşısında ne
gibi önlem alacağı açık ve net bilinmemektedir. Ayrıca,
tabii afetin hangi bölge ve yörede olduğunda, farklı
uygulamaların ortaya çıktığı gözlenmekte, oluşan
birçok tabii afetin dikkate dahi alınmadığı açıkça
görülmektedir.
Özellikle, tarım kesiminde ortaya çıkan tabii afetler
nedeniyle çiftçilerimiz çok büyük zararlarla karşı karşıya
gelmiş ancak hükümet tarafından hiçbir önlem
alınmamıştır.
Tabii afetlerle ilgili 2090 sayılı yasa, tabii afete
uğrayanların sorunlarına cevap veremez haldedir. Ayrıca,
uygulamada geçerliliği olmayan bir yasa hükmünü
taşımaktadır.
Çiftçilerimizin uğrayacağı tabii afetlere
karşın uygulamaya koyulan "Tarım Sigortası"
ihtiyaca yeterince cevap verememekte ve uygulamada çok büyük eksiklerinin
olduğu açıkça görülmesine karşın bu konuda hiçbir önlem
alınmamıştır.
Yaşanan tabii afetler nedeniyle çok sayıda
vatandaşımız önemli ölçüde zararlar karşısında
maddi olarak yok olmuş, zirai ve ticari yaşamlarını devam
ettiremez duruma düşmüşlerdir.
Ülkemizde tabii afetler nedeniyle oluşacak
kayıpların nasıl ve hangi durumlarda
karşılanacağının açıkça bilinmesi,
vatandaşımızın en doğal hakkı
olmalıdır.
Ayrıca, 2090 sayılı tabii afetlerle ilgili
yasanın uygulanmasında ortaya çıkan sorunların açık ve
net bir şekilde tespit edilerek, bu yasanın yeniden ele
alınması gerekmektedir.
Ülkemizde farklı sektör ve kesimlerde yaşanacak tabii
afetlere karşı alınacak önlemler ve oluşacak
zararların nasıl giderileceğinin açık ve net olarak
bilinmesi amacıyla Anayasanın 98. Maddesi ile İç Tüzüğün
104. ve 105. Maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılmasını arz ederim.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
2) Tacidar Seyhan (Adana)
3) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
4) Sacid Yıldız (İstanbul)
5) Ahmet Küçük (Çanakkale)
6) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
7) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
8) Nesrin Baytok (Ankara)
9) Hüsnü Çöllü (Antalya)
10) Abdulaziz Yazar (Hatay)
11) Hulusi Güvel (Adana)
12) Gürol Ergin (Muğla)
13) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
14) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
15) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
16) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
17) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
18) Selçuk Ayhan (İzmir)
19) Tekin Bingöl (Ankara)
20) Ensar Öğüt (Ardahan)
21) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
22) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
23) Rasim Çakır (Edirne)
2.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemür ve 24 milletvekilinin, işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/726)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İşsizlik, ülkemizin çözüm bekleyen en önemli
sorunlarının başında gelmektedir 2002 yılında söz
konusu sorunu çözecekleri iddiasıyla halktan oy alarak iktidar olan
AKP'nin de çözüme yönelik herhangi bir politikasının
olmadığı ya da uygulamaya çalıştığı
palyatif çözümlerin yeterli olmadığı Türkiye İstatistik
Kurumunun (TÜİK) işsizlikle ilgili yaptığı
çalışmalar ile ispatlanmıştır.
AKP'nin iktidar olduğu 2002 yılında işsizlik
oranı %10,3 iken 2009 yılında söz konusu oran % 14'e
ulaşmıştır. Bu nedenle artık AKP'nin işsizlik
sorununu çözebileceği beklentisi halkımız nezdinde
kaybolmuştur
Dolayısı ile ülkemizdeki işsiz
sayısını azaltmak, işgücüne katılımı
arttırmak ve istihdamı arttırıcı önlemlerin nasıl
alınacağını saptamak amacıyla Anayasa'nın
98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
2) Şevket Köse (Adıyaman)
3) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya)
4) Hulusi Güvel (Adana)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Osman Kaptan (Antalya)
7) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
8) Ahmet Küçük (Çanakkale)
9) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
10) Sacid Yıldız (İstanbul)
11) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
12) Nesrin Baytok (Ankara)
13) Tacidar Seyhan (Adana)
14) Hüsnü Çöllü (Antalya)
15) Abdulaziz Yazar (Hatay)
16) Gürol Ergin (Muğla)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
19) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
20) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
21) Selçuk Ayhan (İzmir)
22) Tekin Bingöl (Ankara)
23) Ensar Öğüt (Ardahan)
24) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
25) Rasim Çakır (Edirne)
Gerekçe:
İşsizlik, Türkiye'nin artık kangren halini
almış ve acil çözülmesi gereken sorunların başında
gelmektedir. En son yaşanan ekonomik kriz ile beraber ülkemizdeki
işsiz sayısı adeta katlanarak artmış ve TÜİK
verilerine göre 2009 yılında Türkiye genelinde işsiz
sayısı bir önceki yıla göre 860 bin kişi artarak 3 milyon
471 bin kişiye ulaşmıştır. İşsizlik oranı
ise 3 puanlık artış ile %14 seviyesinde
gerçekleşmiştir
AKP'nin iktidar olduğu 2002 yılında Egenin turizm
ve sanayi kentleri olan Denizli, Aydın ve Muğla'da istihdamın
artması bir yana mevcut tekstil fabrikalarının ülkemizde
yaşanan ekonomik kriz nedeniyle kapanması sonucunda işsizler
ordusuna yeni insanlar katılmıştır.
İstanbul Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası
(ISMMMO) tarafından kamuoyuna açıklanan "Türkiye'nin
Sıkışan Kentleri" raporuna göre, aralarında bir
dönemin "Anadolu Kaplanı" olarak adlandırılan Denizli'nin
de yer aldığı yukarıda zikredilen üç kentimiz 2004
yılında 945 bin kişiye istihdam sağlarken 2008
yılında bu rakam 897 bin kişiye düşmüştür.
Söz konusu üç şehirde 2004 yılında 1 milyon 24 bin
kişi olan işgücü sayısı ise 2008 yılında 1 milyon
5 bin kişiye gerilemiştir. İşgücü gerileyince de 2004
yılında bu üç ilde yüzde 7,7 olan işsizlik oranı, yüzde
10,8'e, 78 bin olan işsiz sayısı da 108 bine yükselmiştir.
2 Mart 2010 tarihinde Türkiye İstatistik Kurumunun
(TÜİK) açıkladığı işsizlik rakamları
dikkatli bir şekilde incelendiğinde, ülkemizde 2009 yılında
tarım sektöründe çalışan sayısının 238 bin
arttığı, tarım dışı sektörlerde
çalışan sayısının ise 155 bin kişi
azaldığı görülecektir
Bunun yanında yaptığı işten dolayı
herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan
çalışanların oranının % 43,8 olarak gerçekleşmesi
de çok vahimdir.
Ayrıca, söz konusu çalışmada, işsizlik
oranının en yüksek olduğu bölge %22 ile Adana ve Mersin bölgesi
olduğu gösterilirken bu bölgeleri %18,8 ile Şanlıurfa ve
Diyarbakır bölgelerinin takip ettiği belirtilmiştir.
Yukarıda anlatılanlara ilave olarak A&G
Araştırma Şirketinin 20-30 Ocak 2010 tarihleri arasında 42
ilde 3.216 işsizle gerçekleştirdiği görüşmelerde
çarpıcı sonuçlara ulaşılmıştır. Söz konusu
ankete verilen yanıtlarda deneklerin %18,3'ünün son krizle birlikte
işini kaybettiği anlaşılmıştır.
Ayrıca, işsizler ordusunun %24,9'unun üniversite mezunu
olması, % 50,2'sinin ise zanaatkâr ve esnaf olması, işsizlerin
büyük bir bölümünün vasıflı ve meslek sahibi kişilerden
oluştuğunu ortaya koymaktadır
Yukarıda anlatılan verilerin
ışığında, AKP iktidar olduğu 2002
yılından günümüze kadar işsizliği çözmek için herhangi bir
politika ortaya koyamadığı gibi uygulamaya
çalıştığı yanlış politikalar sonucunda yeni
işsizler ortaya çıkmıştır.
AKP iktidarında işsiz kalanların birçoğunun
üniversite mezunu ya da vasıflı eleman olması da üzerinde
düşünülmesi gereken bir sorundur. Bu dönemde işsizlik sebebiyle
boşanan ailelerin sayısı artmış, intihar
vakalarında gözle görülür bir yükselme başlamış,
dolayısıyla toplumun ruh sağlığı da
bozulmuştur.
Sonuç olarak gelinen noktada, işsizliği kabul edilebilir
rakamlara indirmenin ve bu yolda istihdamı arttırıcı hangi
politikaların izlenmesi gerektiğinin belirlenmesi bir zorunluluk
olarak karşımıza çıkmaktadır.
3.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 23 milletvekilinin, İsken Sugözü Termik Santrali ile yeni
yapılacak bazı santrallerin çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/727)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde kurulu bulunan termik santrallerin atmosfere
yaydıkları zehirli gazlar, kül ve ağır metal tozları
nedeniyle çevreyi ve insan sağlığını olumsuz
etkiledikleri, astım, kronik akciğer hastalıkları ve
kansere neden oldukları bilinmektedir. Adana ili Yumurtalık ilçesinde
kurulu bulunan İsken Sugözü Termik Santrali de işletmeye
açıldığı tarihten bu yana çevre üzerinde tahribat
yaratmakta, tarım ve bölge balıkçılığını
olumsuz etkilemekte ve insan sağlığını tehdit
etmektedir.
İklim değişikliğine bağlı toplumsal
maliyetler ve hava kirliliğine bağlı insan
sağlığı konularında yeterli incelemeler
yapılmadan, uzun vadeli etkileri bilinmeden Doğu Akdeniz Bölgesinde
çok sayıda yeni santral kurulacak olması bölgede yaşayan
yurttaşlarımızı tedirgin etmektedir.
Bu nedenlerle İsken Sugözü Termik Santralinin neden
olduğu çevre ve sağlık sorunları ile Doğu Akdeniz
Bölgesinde yeni kurulması planlanan termik santrallerin çevre üzerinde
yaratması olası sorunların saptanması ve alınacak
tedbirlerin yüce Meclisimizce belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz. 23.03.2010
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Tacidar Seyhan (Adana)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Hüsnü Çöllü (Antalya)
5) Nevingaye Erbatur (Adana)
6) Osman Kaptan (Antalya)
7) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
8) Ahmet Küçük (Çanakkale)
9) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
10) Sacid Yıldız (İstanbul)
11) Nesrin Baytok (Ankara)
12) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
13) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
14) Abdulaziz Yazar (Hatay)
15) Gürol Ergin (Muğla)
16) Selçuk Ayhan (İzmir)
17) Tekin Bingöl (Ankara)
18) Ensar Öğüt (Ardahan)
19) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
21) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
22) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
23) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
24) Rasim Çakır (Edirne)
Gerekçe:
İşletmeye açıldığı 2003
yılından bu yana Sugözü Termik Santrali her gün
yaktığı 10 bin tonun üzerinde linyit kömürü nedeniyle atmosfere
kükürt dioksit, hidrojen sülfür, azot monoksit, azot dioksit, karbon dioksit
gibi zehirli gazlar salmakta, asit yağmurlarına neden olmakta,
çevreyi ve insan sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Oluşan bu kirlilik tarımsal üretimi etkilemekte, bölgenin önemli
geçim kaynakları arasında bulunan balıkçılık çevrede
yaratılan tahribat nedeniyle yok olma tehlikesi ile karşı
karşıya bulunmaktadır.
Soğutma suyu olarak deniz suyunun kullanılması
Akdeniz'deki balıkların önemli üreme alanlarından
Yumurtalık Lagünü ve çevresinde deniz suyu
sıcaklığının artmasına neden olmakta ve
balıkçılığa önemli bir darbe vurmaktadır. Söz konusu
bölgede Denize salınan ağır metal oranının her geçen
yıl arttığı bunun sonucu olarak denizdeki
biyoçeşitliliğin üçte bir oranında azaldığı
bilimsel raporlarla tespit edilmiştir.
Termik Santralde yakılan kömür sonucu atılan gazlarla
oluşan kirli hava rüzgâr aracılığıyla Adana kent
merkezine ve Osmaniye'ye kadar yayılmaktadır. Uzmanlarca santralde
kömür yakılması sonucunda açığa çıkan zehirli gazlar
ve tozların kronik akciğer hastalıkları ve astıma
sebep olduğunu belirtilmektedir. Termik santrallerin kurulu olduğu
bölgelerde kanser görülme sıklığının belirgin bir
biçimde artış göstermekte olduğu bilinmektedir.
Özel olarak İsken Sugözü Termik Santralinin, genel olarak tüm
termik santrallerin insan sağlığını olumsuz
etkilemesinin yanında çevre üzerinde yarattığı tahribat
önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tarım alanlarına verdiği zararın yanında su
kaynaklarını kirletmesi, doğal bitki ve hayvan
varlığına verdiği zararlar, küresel ısınma ve
bunun yarattığı iklim değişikliğine
bağlı ağır toplumsal ve çevresel yıkım termik
santrallerin neden olduğu başlıca sorunlardır
İsken Sugözü Termik Santralinin çevre ve insan
sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz sonuçlar
görmezden gelinerek Doğu Akdeniz Bölgesinde on yedi yeni termik santral
kurulmasına izin verilmesi Hükümetin çevre ve insan
sağlığı konusundaki duyarlılığını
göstermesi açısından önemli bir karine oluşturmaktadır.
Doğu Akdeniz Bölgesinde kurulması planlanan on yedi adet
termik santralden yedi adedi Adana, beş adedi Hatay illerinde
kurulacaktır. Yalnızca bu iki ilde kurulacak termik santrallerden
yılda kırk beş milyon ton karbondioksit salımı
olacağı tahmin edilmektedir. İklim değişikliğine
bağlı toplumsal maliyetler ve hava kirliliğine bağlı
insan sağlığı konularında yeterli incelemeler
yapılmadan, uzun vadeli etkileri bilinmeden bu santrallerin kurulması
bölge ekonomisinde önemli rol oynayan tarım, hayvancılık ve
balıkçılık sektörlerini olumsuz etkileyecektir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle, İsken Sugözü Termik
Santralinin insan sağlığı ve çevre üzerinde
yarattığı olumsuzluklar ve bölgede kurulması planlanan yeni
termik santrallerin neden olacağı sorunların saptanması ve
alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasının yerinde olacağı
kanısını taşımaktayız.
4.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse ve 25 milletvekilinin, orman kaynakları konusunun
araştırılarak korunması ve geliştirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/728)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz dört mevsimi yaşaması bakımından,
bitki örtüsü çeşitliliği nedeniyle olduğu gibi, geniş orman
alanlarına sahip olmasıyla da dünyanın en şanslı
ülkelerinden biridir. Bu şansın değerinin yeterince
bilinmediği ise açıkça görülmektedir. Ormanlar, çeşitli bitki
örtüsüyle karbon miktarını bünyesinde biriktiren ve hava kalitesini
yükselten doğanın en önemli unsurlarından biridir. Orman,
ağaçlarla birlikte diğer bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar
gibi canlı varlıklarla toprak, hava, su, ışık,
sıcaklık gibi fiziksel çevrenin birliktelik oluşturduğu,
birbirleriyle iç içe olan doğal bir yapıdır.
Toprak kayması, yangınlar, yağmur sularına
bağlı oluşan erozyon gibi afetler, ağaçların yok
olmasıyla beraber toprağın da yok olmasını beraberinde
getirmektedir. Bu demektir ki ormanların varlığı,
doğal afetlere karşı doğanın dengesini sağlamakta
büyük önem kazanmaktadır. İnsanlığın barışa
daha fazla ihtiyaç duyduğu dünyamızda, canlılara hayat veren
doğaya karşı barış da bir o kadar önemlidir.
Çeşitli kampanyalarla orman varlığını korumak ve
geliştirmek, devlet eliyle toplumun tüm kesimlerine kabul ettirilmelidir.
Bunun için kapsamlı çalışmalar yapmak ve bu konuda
uzmanlaşmış demokratik kitle örgütleri, dernekler ve
vakıflarla işbirliğine girmek gerektiği de ortadadır.
Orman bölgesinde yaşayan halkımızın kontrol altında
ağaç kesimi için orman muhafaza memurları ile diğer orman
çalışanlarının sayısını artırmak
gerekmektedir. Ayrıca orman köylülerinin ormandan doğan,
ulaşım, geçim, ısınma gibi yaşam biçimi
zorluklarını gidermek amacıyla ciddi çalışmalar
yapılması sürecin bir parçası olarak düşünülmelidir.
Orman alanlarına tecavüz ve kaçak yapılaşmaya
karşı alınan tedbirler, orman alanlarının iskana
açılmasının önüne geçilmesi, yanan ormanların tekrar orman
alanı hâline dönüştürülmesi için planlı bir çalışmaya
ihtiyaç duyulmaktadır. Ormanlarla ilgili yasaların bağlayıcılığı
artırılmalı; bu yasaların rant için hükümet
politikalarına göre uyarlanması gibi yanlış uygulamalardan
vazgeçilmelidir.
"Devlet, ormanların korunması ve
sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve
tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman
yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık
yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet
ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar
zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı
dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade
edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasî propaganda
yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af
çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya
daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına
alınamaz." ifadeleri Anayasa'nın 169. maddesinde
"Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi"
başlığında açıkça ifade edilmesine rağmen,
ormanlara zarar verebilecek eylemlere maalesef dur denilememektedir.
Hem doğal hem ekonomik hem de sağlık gibi çok
sayıda alanda yararları saymakla bitmeyecek olan orman
kaynakları dünya ve ülkemiz ölçeğinde büyük tehlikeyle
karşı karşıyadır. Bu gerçekler bizleri aynı
konuda daha duyarlı olmaya ve ciddi atılımlar yapmaya, davet
etmekte ve mecbur kılmaktadır. Bu amaçla orman
kaynaklarımızın korunması, geliştirilmesi;
ayrıca, yaşanan sorunların tespiti ve bu sorunların çözüm
önerilerinin araştırılması amacıyla Anayasa'nın
98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Nesrin Baytok (Ankara)
5) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
6) Ali Koçal (Zonguldak)
7) Tacidar Seyhan (Adana)
8) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
9) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
10) Hüsnü Çöllü (Antalya)
11) Nevingaye Erbatur (Adana)
12 Osman Kaptan (Antalya)
13) Ahmet Küçük (Çanakkale)
14) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
15) Sacid Yıldız (İstanbul)
16) Abdulaziz Yazar (Hatay)
17) Hulusi Güvel
(Adana)
18) Gürol Ergin (Muğla)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
21) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
22) Selçuk Ayhan (İzmir)
23) Tekin Bingöl (Ankara)
24) Ensar Öğüt (Ardahan)
25) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
26) Rasim Çakır (Edirne)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 501,
499, 502, 474 ve 493 sıra sayılı kanun tasarı ve
tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak ve
bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 27.05.2010 Perşembe günü (bugün)
toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Bekir
Bozdağ
Yozgat
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler Kısmında yer alan 488, 114, 469, 460, 494,
22, 482, 476, 501, 499, 502, 474, 395 ve 493 sıra sayılı Kanun
Teklif ve Tasarılarının bu kısmın 6, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 18, 19,
20 ve 21 nci sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun; 01, 08, 15, 22 ve 29 Haziran 2010 Salı günkü
birleşimlerinde 1 saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında
yer alan işlerin görüşülmesi; 02, 09, 16, 23 ve 30 Haziran 2010 Çarşamba
günkü birleşimlerde ise Sözlü Soruların görüşülmemesi,
Genel Kurulun; 01, 08, 15, 22 ve 29 Haziran 2010 Salı günkü
birleşimlerinde 15:00-20:00 saatleri arasında; 02, 09, 16, 23 ve 30
Haziran Çarşamba günkü birleşimlerinde 13:00-20:00 saatleri
arasında; 03, 10, 17 ve 24 Haziran 2010 Perşembe günkü
birleşimlerde ise 13:00-20:00 saatleri arasında çalışmalara
davam edilmesi,
Genel Kurulun; 04, 11, 18 ve 25 Haziran 2010 Cuma günleri de
toplanarak bu birleşimlerinde gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesi ve 14:00-20:00 saatleri arasında
çalışmalara devam edilmesi.
501, 499, 502, 474 ve 493 Sıra Sayılı Kanun Teklif
ve Tasarılarının İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel
Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması,
Önerilmiştir.
474 Sıra Sayılı
Tebligat Kanunu ile Adli Sicil Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynakın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (1/742,
2/546)
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ
MADDE
SAYISI
1. BÖLÜM 1-10 10
2. BÖLÜM 11-19 9
Toplam
Madde Sayısı 19
493 Sıra Sayılı
Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/439)
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ
MADDE
SAYISI
1. BÖLÜM 1-9 9
2. BÖLÜM 10-16
(Geçici
Madde 1) 8
Toplam
Madde Sayısı 17
499 Sıra Sayılı
Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile 5539 Sayılı
Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (1/788,
2/226)
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ
MADDE
SAYISI
1. BÖLÜM 1-30 30
2. BÖLÜM 31-44
(Madde
33, (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentleri;
Madde
39, (a) ve (b) bentleri;
Geçici
Madde 1 20
Toplam
Madde Sayısı 50
501 Sıra Sayılı
Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/843)
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ
MADDE
SAYISI
1. BÖLÜM 1-23
(Madde
19a bağlı; Ek Geçici Madde 89 ve
Ek
Geçici Madde 90) 24
2. BÖLÜM 24-46 23
Toplam
Madde Sayısı 47
502 Sıra Sayılı
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı (1/820)
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ
MADDE
SAYISI
1. BÖLÜM 1-7 7
2. BÖLÜM 8-12
(Geçici
Madde 1 ve 2) 7
Toplam
Madde Sayısı 14
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup önerisinin
lehinde ilk söz Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet Aydına
aittir.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ Grubu önerisinin lehinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi say-gıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, ülkemizin önünü açacak, temel
hak ve hürriyetleri geliştirecek ve cumhuriyetimizi yine demokrasi ile
taçlandıracak olan yoru-cu bir Anayasa değişikliğini geride
bırakmanın aynı zamanda gururunu yaşıyo-ruz.
Değerli arkadaşlar, tabii, yorucu oldu ama bir o kadar da gurur
verici oldu, onur verici oldu. Bizler yoğun bir çalışma
yaptık. Ben bundan dolayı 23üncü Dönem Parlamentomuzun tüm üyelerine
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, malumunuz 1 Temmuzda
Meclisimiz tatile girecektir. 1 Temmuzda yani zamanında tatile girmesi
adında haziran ayında da bereketli geçireceğiz, öyle görünüyor.
Çünkü ülkemizin gündeminde olan, halkımızın gündeminde olan
birtakım taleplerin yerine getirilebilmesi adına gündemde olan kanun
tasarısı ve tekliflerinin görüşülmesi ve burada
kanunlaşması gerekiyor. Bu manada da özellikle az önce
Başkanlık Divanında da okunduğu gibi grup önerimiz,
Tebligat Kanunu ile Adli Sicil Kanunu, Kamu Hastane Birlikleri Pilot
Uygulaması Hakkında Kanun, Karayolları Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Askerî Mahkemeler Kuruluşu
ve Yargılama Usulü Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapacak Olan Kanun Tasarısı,
yine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı, bunların temel kanun olarak
görüşülmesini sağlayan ve gündemdeki yerini belirten bir öneri.
Yine, aynı şekilde, değerli arkadaşlar,
haziran ayına ilişkin çalışma takvimini belirliyoruz. Bu
çalışma takvimine göre biraz daha -dedik ya- bereketli
geçireceğiz, biraz daha belki bu ayı yorucu geçireceğiz ancak
çıkarmamız gereken kanunlar da var ki bizim asli görevimiz de bu. Bu
manada salı günleri Meclisimiz 15.00-20.00 saatleri arasında
çalışacak, bir saatlik sözlü sorulardan sonra gündemine devam edecek.
Çarşamba ve perşembe günleri de 13.00-20.00 arası
çalışacak. Yine, bu grup önerimizle birlikte artık bu ay
içerisinde cuma günleri de çalışacağız. Cuma günleri de
14.00-20.00 arası çalışacak diyorum ve dolayısıyla, bu
çalışma takvimimizin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk söz
Eskişehir Milletvekili Sayın Tayfun İçliye aittir.
Buyurun Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri
saygıyla selamlıyorum. AKP grup önerisinin aleyhinde söz aldım.
Değerli arkadaşlarım, hepinizin çok iyi
bildiği gibi, Sayın Başbakan
-biraz evvel AKP Grubu adına konuşan arkadaş da ifade
etti- haziran ayının çok bereketli geçmesini, otuz civarında
kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalaşmasını diledi ve
grubuna Eğer siz bunları haziran ayında
çıkartamazsanız temmuzda da biz Türkiye Büyük Millet Meclisini
çalıştıracağız. dedi.
Değerli arkadaşlarım eskilerin bir sözü
vardır: Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Ne demek çok gezen? Başbakana
yönelik bir şey mi var orada?
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Şimdi, bu otuz
yasayı bu tempoda okusanız -ki okumaya zaman yetmeyecek-
algılamak ayrı bir konu ama
Bu sözden hareketle, bir bakıyoruz,
Sayın Başbakan bu sözü yanlış anlamış. Yani
Sayın Başbakan okuma alışkanlığını
bırakmış, o sözdeki gezme
alışkanlığını edinmiş, sadece tek
başına da gezmiyor Sayın Başbakan, Türkiye'de bakan
kalmadı, şimdi Türkiye'de ne kadar bakan var bilmiyoruz. Yunanistan
gezisinde 10 bakan ve yine birçok milletvekilini yanına almak suretiyle,
Sayın Başbakan, o sözdeki gezme yani bilmek için gezmeyi yeğlemiş.
Şimdi de Güney Amerikaya gidiyor, yanında sanıyorum yine 10
bakanla, milletvekilleriyle birlikte ziyaret yapıyor.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) 3 bakan.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bugün gazetelerde haber var; Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ülke için çok gerekli yasaları çıkartması gerekirken,
Sayın Başbakan eski Fenerbahçeli futbolcularla,
Beşiktaşlı futbolcularla Türkiyenin ali çıkarları
için konsolosluk açılışları yapıyor; şimdi,
burada bir gariplik var.
Değerli arkadaşlarım, AKP grup önerisine
bakıyorsunuz, birçok kanunun İç Tüzükümüzün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesini önümüze koymuşlar. 14 maddelik, 15
maddelik kanunlar ki maddeleri teker teker görüşülmesi gerekirken iki
bölüm hâlinde süratle bunları görüşeceğiz ve ülkenin hayrına
bu yasaları çıkartacağız.
Yine, değerli arkadaşlarım, AKP grup önerisine
baktığınız zaman bakın neler var? Millî Eğitim
Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı, Asya-Pasifik Uzay İşbirliği Örgütü
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı, İslam Ülkeleri Standardlar ve Metroloji Enstitüsü
Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı, Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasının
Ana Sözleşmesinde Değişikliğin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı, Türk Dili Konuşan
Ülkeler İşbirliği Konseyinin Kurulmasına Dair Nahçıvan
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kore
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İktisadi Kalkınma
İşbirliği Fonu Kredilerine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı; bunları sıralayabiliriz.
Yani, AKPnin, Türkiye'nin çok çok önemli konularını
gündemine getirdiği, böyle bereketli çalışma diye
çıkartacağımız yasalarımız bunlar. Bunları
önemsemediğimden söylemiyorum ama değerli arkadaşlarım,
Türkiye'nin gerçek gündemi bu değil.
Bakın, Zonguldakta 30 canımız gitti, 30 emekçi
yaşamını kaybetti. Biraz evvel bir haber aldım, Tuzlada
bir iş kazasında yine 1 emekçimiz ölmüş, 1 emekçimiz
ağır yaralanmış. Aşırı yoksulluk
Dün
haberlerde gördük, bir kadıncağızımız elektrik
parasını ödeyemediği için felçli anasını yitirmiş
ve o çığlıkları görüyoruz. Bugün yine bir haber, bir cinnet
haberi, bir kuaför ailesini öldürmüş geçim
sıkıntısından dolayı. Aşırı yoksulluk,
Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisi, bir temel insan hakları
sorunu ve biz bunu görmüyoruz, öğrenmek için gezmeyi tercih ediyoruz.
Öğrenmek için Türkiyeyi gezmek lazım. Güney Amerikayı,
Yunanistanı gezmek ayrı bir olaydır, diplomasi ayrı bir
olaydır. Diplomasi yürüsün diye her hükûmetlerin dışişleri
bakanları vardır, bürokrasisi vardır.
Değerli arkadaşlarım, başka sorunları hep
konuşuyoruz. Çiftçi, esnaf, memur, işçi, emekli kan
ağlıyor, kan! Evinde tencere kaynamıyor ama bu Türkiye'nin
sorunu değil. Biraz evvel okuduğum uluslararası
sözleşmelerin onaylanması, bizim geceli gündüzlü
çalışmamız suretiyle çıkarılması gere-ken
yasaları Hükûmet önümüze koyuyor.
Değerli arkadaşlarım, Avrupa Birliğinin
yolsuzlukla mücadele platformu olan Avrupa Konseyi Yolsuzluğa
Karşı Devletler Grubunun 2009 raporu yayımlandı.
Rüşvet
Diyor ki raporda: Rüşvet, kamunun yanı sıra özel
sektörü de teslim almıştır. Rüşvetle kamu malları,
halkın kaynakları, ulusal çıkarlar yağmalanıyor. Bu
raporda Türkiye Cumhuriyeti devletinin sözleşmeyi imzalaması ve
onaylaması gerektiği söyleniyor. Bu Yolsuzluğa Karşı
Ceza Hukuku Sözleşmesinin Ek Protokolünün 4üncü ve 6ncı
maddesinin mutlaka imzalanması ve onaylanması gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, yolsuzluk
Kaynak diyoruz.
Sayın Başbakan diyor ki: Kaynağı nereden bulacaksın?
Değerli arkadaşlarım, kaynak bu ülkede var. Bu ülkeyi bir havuza
benzetelim. Üretiyorsunuz, üretiyorsunuz, altında kara delikler var. Bu
kara deliklerin adı Rüşvet. Bu kara deliklerin adı
Yolsuzluk. Bu kara delikleri nasıl koruyoruz? Dokunulmazlıklarla
koruyoruz, bu raporda da ondan söz ediliyor. Sadece milletvekili
dokunulmazlığı değil, bürokrasinin
dokunulmazlığı. İşte, bakın, nükleer enerji.
Şimdi, Rusyayla bir anlaşma imzaladı Sayın Başbakan.
Peki, bu rüşvet ve yolsuzlukta kimler var? Siyasetçi var. Kim var?
Bürokrat var.
Değerli arkadaşlarım, eğer rüşvetle,
yolsuzlukla mücadele etmezsek hiçbir şeyle mücadele edemeyiz. Türkiye'nin
en önemli sorunu yolsuzlukla mücadele meselesidir. Bunun arkasında terör
de vardır. Terör neyle beslenir? Kanla beslenir. Peki, kanla beslenirken
neler yapması gerekir? Kamu kaynaklarının yağmalanması
gerekir, ulusal çıkarların peşkeş çekilmesi gerekir. Bunu
nasıl yapar uluslararası güçler? Rüşvetle yapar, yolsuzlukla
yapar.
Değerli arkadaşlarım, biraz evvel AKPnin
getirdiği sözleşmelerin onaylanmasının ötesinde, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bu Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesini öncelikle
imzalaması gerekir. Bunu imzaladıktan sonra da Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine öncelikle getirmesi lazım çünkü Türkiyede eğer
bir üretimsizlik varsa bunun arkasında Türk çiftçisini üretmeye
teşvik etmeyen üretimsizliğe teşvik eden siyasi iktidarın
niyeti vardır. Bu siyasi iktidarı yabancı güçler, başka
ülkelerin çiftçileri, devletleri neyle ayarlar? Rüşvetle, yolsuzlukla.
Bakın, işte üyesi olduğumuz Avrupa Konseyinin raporu, tavsiye
raporu.
Değerli arkadaşlarım, Türk halkı artık
başka ülkelerin ürettiği etleri ithal etmek durumunda, başka
ülkelerin çiftçisinin ürettiği buğdayı üretmek zorunda. Buraya
gelmeden evvel Egeden çiftçi arkadaşlarla görüştüm. Biraz evvel
Sayın Şandır Mersin çiftçisinin sorunlarını söyledi.
Zeytinci duman olmuş, yeşil zeytin ellerinde kalmış,
patlamış. Tabii ki hükûmetler gezecek ama ben isterim ki Türkiye
Cumhuriyetinin bakanları, Egede, Mersinde sadece olay olduktan sonra
değil, olay olmadan tedbir alacak temaslar yapsın. Zonguldakta 30
canımızı yitirmişiz, bakanlarımız orada. Bakanlarımızın,
canlarını yitirmeden oraya gidip tedbirleri denetlemesi lazım.
Tarım Bakanımızın Egede olması lazım, Tarım
Bakanımızın Mersinde olması lazım, Niğdede
olması lazım, Hakkâride olması lazım, denetleyecek.
Ticaret Bakanımız
Bırakın oraya gidecek
arkadaşlarımız var, gider, devlet büyük devlet, bunu
diplomatıyla da yapar, bunu dış ticaretten sorumlu
bakanıyla da yapar, geçmişte de yaptı, sayın bakan
gidiyordu. Başbakan ve uçaklar dolusu milletvekilinin, bakanın oraya
taşınmasında bırakın -biraz evvel Sayın Kamer
Gençin ifade ettiği gibi- mali külfeti
Devletin kurumları
vardır, organları vardır, devlet, organlarıyla yönetilir.
Ama bakın, böylesi önemli konular Türkiye'nin gündeminden, değerli
arkadaşlarım, süratle uzaklaştırılıyor.
Şimdi en büyük kaynak nedir? Bu ülkenin emeğidir, bu ülkenin
kaynaklarıdır.
Değerli arkadaşlarım, MASAK diye bir kuruluş
vardı, rüşvetle, yolsuzlukla mücadele... Bu Kurul nerede, ne
yapıyor değerli arkadaşlarım? Şimdi, Türkiyeye kara
paralar giriyor. Vergi affı diyoruz, Kaynağı nereden gelirse
gelsin borçlarımızı ödeyebilmek için kaynak gelsin. diyoruz. Bu
kaynak nedir? Bu kaynak, terörden elde edilen kaynak mıdır, kara para
mıdır? Bunun üzerine devlet gitmeyecek de nereye gidecek
arkadaşlar? İşte kaynak. Bu kaynağı
alacağız, Zonguldakta o doğal gazı tespit edecek
sensörleri koyacağız, oraya koyacağız onu, oraya. O
kaynaklar, birilerinin cebine, ciplere binen, yoksul halkın üstüne çamur
sıçratan insanlara gitmeyecek, yandaşa gitmeyecek, oradaki maden
işçisine gidecek, emekçiye gidecek. O kaynağı
alacağız, Türk çiftçisine vereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunlar
konuşulmalı. Türkiye Büyük Millet Meclisine, böyle yasalar
değil, Türk halkının gerçek gündemini ilgilendiren, Türk halkının
sıkıntılarını ortadan kaldıracak yasaların aciliyetle
getirilmesi lazım. Bu Parlamentonun milletvekilleri, birileri emretti diye
sabahlara kadar çalışıp birilerinin keyfine göre yasa
çıkartmak için seçilmemiştir. Millet iradesi dediğimiz zaman,
milletin çıkarlarını savunacak yasaları burada görüşmek
için Türkiye Büyük Millet Meclisine halkımız yetki vermiştir
diyorum, düşüncelerimi dinlediğiniz için sizlere sonsuz saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İçli.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D)
Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden
Endonezya Temsilciler Meclisi Başkanı Doktor Marzuki Alie
başkanlığındaki heyete Başkanlıkça Hoş
geldiniz denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Endonezya Temsilciler
Meclisi Başkanı Sayın Doktor Marzuki Alie ve beraberindeki
parlamento heyeti Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir. Yüce
meclisimiz adına kendilerine Hoş geldiniz. diyorum.
(Alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 501,
499, 502, 474 ve 493 sıra sayılı kanun tasarı ve
tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak ve
bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
(Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin
lehinde, Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini ve
çalışma saatlerini belirlemek üzere verilmiş bulunan AK
PARTİ grup önerisinin lehinde şahsım adına söz aldım.
Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ Meclis Grubu, Danışma Kurulunu 12.30da
toplantıya çağırmış ancak Meclis Başkanı,
bugün yurt dışından gelen konukları vesilesiyle 11.10da
Danışma Kurulunu toplantıya çağırmış ve biz
toplantıya katıldık. Toplantı
sağlanamadığı için, Danışma Kurulu
toplanamadığından bir karar çıkmamıştır. Bu
nedenle grup önerisi huzurlarınızdadır.
Çalışma saatleri olarak, salı günleri 15.00-20.00,
çarşamba günleri 13.00-20.00, perşembe 13.00-20.00, cuma da
14.00-20.00 saatleri arasında Meclis haziran ayının sonuna kadar
çalışacak, gündemindeki kanun tasarı ve tekliflerini
görüşecektir.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bozdağ.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde son söz
İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vurala aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, bildiğiniz gibi, Danışma
Kurulu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının
çağrısı üzerine toplantıya çağrılıyor. Bugün
huzurlarınızdaki teklif, aslında, usulüne uygun
yapılmış bir tebligattan sonra toplantıya bir
çağırma önerisi üzerine verilmiş bir grup önerisi değil.
Dolayısıyla bugün Danışma Kurulu toplantısına
yapılan çağrı
Saat 11.10da toplantıya
çağrılmıştır ama maalesef bu toplantı çağrısı
grubumuza saat 11.20yi geçtikten sonra intikal etmiştir.
Dolayısıyla böyle bir toplantıya nasıl katılabiliriz?
Yani katılmamızın mümkün olmadığı bir
toplantıya yapılan çağrı ve bu çağrı üzerine
getirilen grup önerisi keenlemyekün, yok demektir. Yok, yani bana böyle bir
çağrı gelmedi. İşte tutanak. Ve bu çağrının
saat 11.20de grubumuza gönderilmiş olduğu ve teslim
alındığı belirtilmiş olmasına rağmen,
şimdi Meclis Başkanı Toplantı 11.10da. diyor, 11.20yi
geçe gruba gönderiyor. Ben nasıl katılabilirim böyle bir
toplantıya? Yani Bugün toplantıya katılma
olmamıştır. diyerek Toplanamamıştır. demek
aslında fiilen toplantıya katılmamızı da imkânsız
hâle getiren bir eylem. Usulüne uygun bir tebligat yapılmamış ve
11.10da toplanacak. denilen bir toplantıya 11.20de benim nasıl
katılmam mümkün? Dolayısıyla, bu öneriyi dikkate almamanız
gerekmektedir. Usulüne uygun bir tebligat yapılmamıştır.
Hiçbir yerde toplantı saatinden sonra Ondan önceki toplantıya
katılın. diyerek Efendim, toplanamadı, öneri getiriyorum...
Böyle bir şey olabilir mi? Dolayısıyla, bugün bu öneri,
aslında yapılmamış, usulüne uygun davet
yapılmamış bir Danışma Kurulu toplantı
çağrısından sonra yapılmış bir öneri olduğu
için yok hükmündedir, böyle bir önerinin görüşülmesi mümkün değildir
Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) İşleme konulmaması
lazım.
OKTAY VURAL (Devamla) Böyle bir şey olmaz. Ben Milliyetçi
Hareket Partisi
Evet, telefonla çağrılıyor. Ben telefonla -daha
önce olmuştu- yapılan bir toplantı çağrısına
yazı daha sonra gelmesine rağmen katılmıştım ve o
toplantıda da söylemiştim: Bundan sonra katılmayız,
usulüne uygun yapılması lazım. Bir Meclis Başkanı,
Meclis Başkanlığı yazılı bir öneriyle getiriyorsa
bunu usulüne uygun tebliğ etmesi ve o tebligattan sonra
toplantının çağrısının yapılması
gerekmektedir. Yok hükmündedir. O bakımdan, bu öneri yenilenmesi gereken
bir öneridir. Bugün beyhude yere -maalesef- böyle bir öneriyi konuşmak
durumundayız.
Ben -burada- tutanağı da aldırdım grup
yönetimimize saat kaçta geldiğine ilişkin. 11.10daki toplantıya
11.20de tebligat yapılıyor, ondan sonra Toplanamadı
Ben
11.10daki toplantıya 11.20de nasıl katılayım? Yani,
nasıl katılayım? Varsa -bilemiyorum- sayın milletvekilleri,
varsa, gelin, bunun bir çözümünü bulalım. Bu bakımdan, bu grup
önerisinin görüşülmemesi gerekiyor.
Tabii, bu vesileyle, bundan sonra muhtemelen grup önerisini
getirecektir çünkü bu yok hükmünde olan bir grup önerisidir, oylanması
mümkün değil. Usulüne uygun bir çağrı yapılmış
değildir, usulüne uygun çağrının yapıldığı
bir Danışma Kurulu toplantı çağrısı
olmadığına göre grup önerisi de getirilemez.
Burada şunu söylemek istiyorum: Tabii, 1 Temmuzda biz İç
Tüzükümüze göre yeni bir çalışma dönemine, yaz dönemi
çalışmaları
Milletvekillerimiz Anadolunun çeşitli
yerlerine gidecek yani milletvekillerinin 1 Temmuzda ara vermesi, tatile
girmesi demek, milletvekillerinin aslında
çalışmalarını sahada devam ettirmesi demek.
Şimdi, tabii, Sayın Başbakanın 25 Mayıs
2010 tarihinde grup konuşmasında Meclisimizi eğer erken tatil
etmek istiyorsak haziran ayı içerisinde yoğun bir gayrete davet
ediyorum. İşte 1 Temmuz itibarıyla bu işi bitirelim...
Yani hiçbir milletvekili, 1 Temmuzda işte tatile çıkacağız
diye burada alelacele bir kanun geçirme telaşında değil.
Milletvekilleri, gerekirse nasıl Anayasada konuştuysa, durduysa
burada da durur, temmuzda da çalışır. Yani bu milletvekilleri,
aman ya bir an önce kanunları çıkartalım da tatile gidelim
ve milletvekillerine Bakın ha,
bitiremezseniz 1 Temmuzdan sonra çalışmak zorunda
kalırsınız. gibi bir ifadeyi milletvekillerine
haksızlık olarak görüyorum. Böyle bir şeyi kabullenmemiz mümkün
değil. Çalışırız, yaparız. Ne zaman gerekiyorsa o
zaman çalışırız ama milletvekillerine
MUHARREM VARLI (Adana) Zaten paramız yok tatile gidecek
Başkanım, çalışırız.
OKTAY VURAL (Devamla) Milletvekilleri hemen bir an önce
geçirelim, muhalefete de kalkıp Ya, 1 Temmuzda yapmak istiyorsanız
otuz tane kanunu geçirmemiz gerekir. diyelim, ya konuşmayalım,
tatile bir an önce çıkalım. Tatil meraklısı değiliz.
Ne tatili? Biz referandum için yollardayız, mitinglerdeyiz, toplantılardayız
zaten. Seçim zamanı başladı, seçim çalışmaları
başladı, milletimizle beraberiz.
O bakımdan, bunlarla ilgili çalışmalar
Gerekirse
Mecliste de çalışırız ama Sayın Başbakanın
bir tatil konusunu bir tehdit unsuru olarak kullanıp buradaki milletvekillerini
de memuru olarak görüp gerçekten bu işi bitirelim, 1 Temmuzda gitmek
istiyorsanız önünüze ev ödevinizi getirdim, bunu yapalım gibi bir
dayatmayı doğru bulmuyorum. Çalışır mıyız?
Çalışırız.
Şimdi, önümüze takriben on dokuz günlük bir çalışma
takvimi getirildi. Bu çalışma takvimi içerisinde birtakım
kanunlar gelecek. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu öngördüğünüz
çalışma takvimi içerisinde ülkemiz için yararlı olacak
birtakım konularda önerilerimizi yapacağız, zararlı
olanlarla ilgili Çıkarın. diyeceğiz, görüşlerimizi ifade
edeceğiz, katkı sağlayacağız. Şüphesiz bütün
bunları yaparken ülkemizin, milletimizin gündemini dikkate alarak
bunları gündeme getireceğiz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak çeşitli konularda
önergelerimiz olacaktır, konuşmalarımız olacaktır.
Belki de bazı maddelerde Ya, gerek yok, bunlarda konuşmayın.
diye ifadelerde bulunacağız, olumlu olarak bakacağız. Ama
değerli arkadaşlarım, bu Meclis salı günlerini denetim
günleri yapmaktan çıkardı çoğunluk iradesiyle. Sorgulama yok,
değerlendirme yok.
Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu Mecliste
verdiğimiz önergeler var. İşsizlik konusunda bakanların bir
çalışma yaptığı söyleniyor. Meclisin acaba bu konuda,
işsizlik konusunda verilmiş araştırma önergelerini
görüşsek ne var? Bu Meclisin bilgilerini alsak da görüşsek. Millet
işsizlikten kırılıyor, çiftçilerimiz kötü durumda. Gelin,
bu milletimizin gündemini de burada konuşalım. Bunun için salı
günleri denetim günü, araştırma önergelerimizin ön görüşmelerini
yapalım. Komisyon kurarız, kurmayız, amenna, bir şey
diyeceğim yok ama konuşalım. Bu millet, milletvekilleri
gittiği zaman Ey milletvekilim, sen tebligat kanununu görüştün de ya
bu işsizlik konusunu niye görüşmedin? Emeklilerin derdini niye
görüşmedin? Çiftçinin derdini niye görüşmedin? Maden
kazalarını niye görüşmüyorsunuz Mecliste? diye sorguya tabi
tutulacak. Salı günleri bunun için bir fırsat; yapmıyorsunuz,
denetimden çıkarıyorsunuz. Bu millî irade değil mi burada oturanlar?
Millî irade adı altında maden kazalarını sorgulamak
istiyor, işsizliği sorgulamak istiyor, çiftçilerimizin,
emeklilerimizin durumunu sorgulamak istiyor, ataması yapılmayan
öğretmenlerin durumunu sorgulamak istiyor. Bunun için en uygun imkân
salı günleri yaptığımız araştırma
önergelerinin ön görüşmeleri. Bunlar yapılmıyor.
Bütün bunlar ortadayken, şimdi, Mecliste, milletvekillerinin,
yasaların çıkarılması lazım,
parmaklarınızı indirin, kaldırın... E, burada söz
söylemek için millet bizi gönderdi, sözü var milletin, sesi var. Yani bu
milletin sesi ve sözü burada yankılanmazsa, bu, milletin meclisi olmaz,
seçkinlerin meclisi olur, oligarşik bürokrasinin meclisi olur. Oysa
milletin derdi burada dile getirilmelidir, çınlamalıdır.
Vatandaş televizyonları açtığı zaman Benim vekillerim
benim sorunumu tartışıyor. diye söylemelidir. Bu tablo,
maalesef bu çalışma takvimi, özellikle bu sorgulamaları
yapmamızı mümkün kılabilecek bir ortamda ve çalışma
saatlerini içermiyor, salı günleri denetimden çıkartılıyor.
Yani iktidar milletvekilleri bu sorguyu sormuyorsa bile millet adına
Biz
Türkiye milletvekiliyiz, partinin milletvekili, partiden seçildik ama
Türkiyenin milletvekiliyiz. Burada muhalefetten biri soru soruyorsa,
inanıyorum ki iktidar partisindeki milletvekilinin de soramadığı
soruyu soruyordur. O zaman bu soruların, bu denetimin önünü açmanız
gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, gerçekten bu denetimin ve
milletin gündemi, Meclisin gündemi hâline dönüştürecek bu imkânlardan
mahrum bırakılmasını doğru bulmuyoruz. Denetim günleri
yok. 645e yakın kanun teklifi gelmiş, bunun 522si muhalefetten.
Birleştirilerek, kanun tasarılarıyla birleştirilerek
görüşülenlerin dışında bir tane muhalefetin teklifi
kanunlaşmıyor, yok sayıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
OKTAY VURAL (Devamla) - Yani bu kadar milletin iradesini yok
sayan, seçilmiş insanların burada varlığını yok
sayan, çoğunluk iradesiyle bunların haklarını, önerilerini
göz ardı eden bir Meclisin, açıkçası, sağlıklı
sonuçlar çıkartması mümkün değildir.
1 Temmuza kadar
AKP Grubu adına konuşan değerli
arkadaşlar söylediler. Anlaşılan o ki 1 Temmuza kadar bir
çalışma takvimi öngörmüşler, cuma dâhil salı günleri. Bu
çalışma takvimleri içerisinde Türkiyenin önceliklerine, Türkiyenin
gündemine, ülkemizin gündemine göre biz de muhalefet olarak
tavrımızı ortaya koyacağız. Olumlu olanlara katkı
ama uygun görmediklerimize de karşı çıkacağız. 1
Temmuza kadar verimli bir şekilde bu Meclisi çalıştırmak
için de muhalefetin sesinin de gündeme gelmesini temin edecek şekilde bu
imkânı kullanacağız.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu önerinin uygun olmayan bir
Danışma Kurulu talebi çağrısı olduğu için dikkate
alınmaması gerektiğini ifade ediyorum.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, yoklama
talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, tabii öncelikle saat 11.10da
toplantıya çağrılıp da 11.20de tebligatı yapılan
bir toplantıya bizim nasıl katılmamızın mümkün
olabileceğini Meclis Başkanlığının düşünmesi
gerekiyor, önce onu karara bağlayın. Dolayısıyla böyle bir
toplantı olmamıştır.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, İç
Tüzük 19a göre Danışma Kurulu toplantıya
çağrılmıştır. Biz Meclis Grubu olarak 12.30
itibarıyla toplantı talep ettik. Meclis Başkanlığı
-İç Tüzük 19un zannedersem üçüncü fıkrasına göre-
toplantıya çağırır ifadesi yer almaktadır, bu
çağrının şekli tamamıyla
Başkanlığın takdirindedir.
Bugün Sayın Başkan -yabancı konukları biraz
önce burada alkışladık- konukları nedeniyle telefonla
çağrıda bulunmuştur, bizi de diğer grupları da
CHP
Grubu adına Sayın Okay toplantıya
katılmıştır. Toplanılamadığı için MHP
Grubuna da diğer gruplara da çağrı iletilmiştir bize
iletildiği gibi. Ayrıca yazılı da tebligat
yapılmıştır. Divanın uygulaması İç Tüzük
19a uygundur.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, şifahi usul yoktur,
yazılıdır esas olan.
BAŞKAN Konu anlaşılmıştır.
III- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
BAŞKAN Sayın Anadol, Sayın Oyan, Sayın
Tüzün, Sayın Selvi, Sayın Köse, Sayın Özyürek, Sayın Çöllü,
Sayın Karaibrahim, Sayın Ünsal, Sayın Arat, Sayın Tütüncü,
Sayın Paçarız, Sayın Ağyüz, Sayın Atay, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Yıldız, Sayın Diren, Sayın
Güner, Sayın Öztürk, Sayın Aslanoğlu.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.32
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.41
BAŞKAN : Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 108inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN İstem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi,
yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 501,
499, 502, 474 ve 493 sıra sayılı kanun tasarı ve
tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak ve
bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
(Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, Meclis
Başkanlığına biraz önce ifade ettiğim konuyla ilgili
Yani 11.20de tebligatı yapılmış ve 11.10da
yapılacağı söylenen bir toplantıya nasıl
katılacağız?
BAŞKAN Sayın Vural, siz de söylediniz, telefonla
aranmışsınız.
OKTAY VURAL (İzmir) Kime? Hayır, bana söylenmedi.
BAŞKAN Siz de söylediniz, telefonla
aranmışsınız.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Size de söylendi, bütün
gruplara.
OKTAY VURAL (İzmir) -
Sayın Başkan, efendim bakın, bu konuda grubumuzda
çalışanların arandığı doğrudur. Ama
grupların istemlerini yazılı olarak bildirmesi amir
olduğuna göre, toplantıya çağırmanın da
yazılı olarak olması lazım.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Çağrı
yapıldı.
BAŞKAN Bunun zaman zaman uygulandığını
biliyorsunuz. Yalnız şunu söyleyeyim: Şimdi, biz bu konuyu
işleme aldık, oylama safhasına kadar geldik.
Dolayısıyla, bu hassasiyetinizi ben Sayın Meclis
Başkanına da ileteceğim. Onun dışında,
yapılabilecek bir şey yok, sizin de çok yakından bildiğiniz
gibi.
Ne yapabilirim?
OKTAY VURAL (İzmir) Yani bu konuda Ne yapabiliriz?
demekten öte, Meclis Başkanlığının uyarılarak
BAŞKAN Onu söyledim İleteceğim dedim.
OKTAY VURAL (İzmir) - Aynen Anayasa görüşmelerinde
yaptığı gibi bir parti taassubu içerisinde hareket etmeden, bir
partinin talebi üzerine beni şifahen çağırmakla
yetinemeyeceklerini lütfen kendilerine iletin.
BAŞKAN Ama, ileteceğimi söyledim yani en
başında, sözümün başında, ileteceğimi söyledim.
OKTAY VURAL (İzmir) Ve bundan sonra da yazılı
olmayan hiçbir şifahi çağrıya
katılmayacağımızı ifade ediyorum.
BAŞKAN İleteceğim.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
Birinci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
İkinci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Üçüncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu
ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Dördüncü sırada yer alan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaşın;
Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
4.- Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları
Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Dünkü birleşimdeki görüşmelerde tasarının
2nci maddesi üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında kalınmıştı.
Şimdi, önergeyi hatırlatmak amacıyla okutup,
oylarınıza sunacağım.
(x) 496 S. Sayılı
Basmayazı 15/04/2010 tarihli 87nci Birleşim Tutanağına
eklidir.
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 sıra sayılı yasa
taslağının 2. maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Halil Ünlütepe |
Şevket
Köse |
|
|
Malatya |
Afyonkarahisar |
Adıyaman |
|
|
Mehmet Ali
Susam |
Sacid
Yıldız |
Ahmet Küçük |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Çanakkale |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 sıra sayılı
Kooperatifler Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2 nci maddesi ile 1163 sayılı
Kooperatifler Kanununun 81 inci maddesinin ikinci fıkrasına
eklenmesi öngörülen cümlenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Amacına ulaşılarak dağılma sürecine
girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan
ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma
sebebiyle geri alınamaz; ancak, bu eski ortaklar daha sonra oluşabilecek
tasfiye masraflarına katılırlar.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Mustafa
Elitaş |
Mustafa Cumur |
|
|
Yozgat |
Kayseri |
Trabzon |
|
|
Mehmet
Müezzinoğlu |
Mahmut Durdu |
Eyüp Ayar |
|
|
İstanbul |
Gaziantep |
Kocaeli |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Uygun
görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçe mi?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Daha kolay anlaşılması maksadıyla metinde
düzenleme yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 90
ıncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 90 - İlgili bakanlık, kooperatiflerin,
kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli
Kooperatifler Birliğinin işlem ve hesaplarını ve
varlıklarını müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine veya
kooperatif denetmenlerine denetlettirebilir.
Kontrolörlerin ve denetmenlerin seçilme ve çalışma
şekli ile görev ve yetkileri yönetmelikle tespit olunur.
Bu teşekküller denetim sonucuna göre ilgili
bakanlığınca verilecek talimata uymak zorundadırlar.
Kooperatifler ve üst kuruluşlarına kredi veren kamu
kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve ilgili bakanlıklar;
verilen kredilerin açılış gayesine uygun olarak
kullanılıp kullanılmadığı, plan ve projesine
uygunluğu, teknik özellikleri ve kalite açısından
denetleyebilirler.
Kooperatiflerde ve üst kuruluşlarında görevli bulunanlar
bu kuruluşlara ait mal, para ve para hükmündeki kağıtları
ve gizli de olsa bunlarla ilgili defter ve belgeleri istenildiğinde
müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine, kooperatif denetmenlerine ve
kredi kuruluşlarının denetim görevlilerine göstermek,
saymasına ve incelemesine yardımda bulunmak, istenilen bilgileri
gerçeğe uygun ve eksiksiz olarak vermek ve doğru beyanda bulunmakla
yükümlüdürler."
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına ilk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın
Eşref Karaibrahimindir.
Buyurun Sayın Karaibrahim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3üncü maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyeti selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, bir ay önce, Giresunda bir bombalı
saldırıda bir askerimiz şehit olmuştu. Üç gün önce de
şehrimizin merkezinde, belediye sınırları içinde bir polis
otosuna silahlı saldırı oldu. Burası,
saldırının olduğu yer, halkın en çok yoğun
olduğu, günde binlerce aracın geçtiği bir yerdir. Bunu,
düşündürücü bir terör olayıdır diye düşünüyor, sözlerime
başlıyorum.
Sayın milletvekilleri, kooperatifçilik, bugün için, ülkemiz
açısından daha da bir önem arz etmektedir. Kooperatifçilik
anlayışı, dil, inanç ve etnik ayrım gözetmeksizin birlikte
sorun çözme yaklaşımıdır. Bu nedenle, demokrasimizi
geliştirmek yönünden de kooperatifler önemli bir araçtır.
Kooperatifler ayrıca, kayıt dışı ekonomiyle mücadele
açısından da, gelir dağılımının
iyileşmesi açısından da önemli bir araçtır.
Ülkemizde kamu kurumu gibi faaliyet gösteren tarım
satış ve tarım kredi kooperatifleri ile sık sık
başarısızlıkla gündeme gelen, üst kuruluşlara
bağlı olmayan, denetimden uzak kalan konut yapı kooperatifleri,
kooperatifçiliğin görülen yüzü olmuşlardır.
Kamu yönetimi açısından
bakıldığında, kooperatiflerden sorumlu birden fazla kamu
kuruluşu olması nedeniyle kooperatifçilik uygulamalarında
farklılıklar ve koordinasyon eksikliği dikkat çekmektedir. Bu
sebeple de acil olduğunda ittifak edilen adımlar dahi atılamamaktadır.
Eğitim, tanıtma, araştırma, denetim ve hukuki altyapı
oluşturma görevlerini yüklenmiş olan kamu kuruluşları uygun
ve yeterli biçimde teşkilatlanmadığı için, kooperatifçilik
sorunlarıyla ilgili çözümler üretilememekte ve günün koşullarına
uygun politikalar oluşturulmamaktadır.
2008 yılı ortalarından bu yana Sanayi ve Ticaret
Bakanlığında kooperatifçilik belgesi hazırlanmış
ve sonuçta Kooperatifçilik Eylem Planı metni ortaya
çıkmıştır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
web sitesinde de yayınlanan, kooperatifçilikle ilgili sorunların
belirlenmesi ve çözüm yollarının üretilmesini amaçlayan bu
çalışma, bu metinle boşa çıkarılmıştır.
Uluslararası örgütler, kurumlar açısından
kooperatiflerin önemi artmakta ve hatta Birleşmiş Milletler 2012
yılını Dünya Kooperatifler Yılı ilan etmiştir.
Hazırlanan bu eylem planında yer alan ifadeler dikkate
alınması gereken ifadelerdir. Kooperatifçilik Eylem Planındaki
ifadeleri size özetlemek istiyorum: Kooperatifçilik konusunda ülkemizde
yapılan birçok inceleme ve araştırmada kooperatifçiliğin
önemli sorunlarının başında dağınık yasal
düzenlemelerin geldiği, kooperatifçiliği düzenleyen yasaların
yetersiz ve karışık olduğu, kooperatif ilkeleri ile temel
değerlerini de yeterince kapsamadığı ifade edilmektedir.
Kooperatifçilik alanının tek bir çerçeve kanun ile düzenlenmesi
gereğine işaret eden bu bakış açısı mutlaka göz
önünde bulundurulmalıdır. Ancak, bu konunun mevzuatının
uygulanması için de değerlendirilmesi gerektiğini
düşünmekteyiz.
Ülkemizde kooperatiflerin iki ayrı bakanlığın
görev alanında bulunuyor olması, bakanlıkların
hazırladıkları ana sözleşmelerde, uygulamalarda ve
denetimlerde farklılıklara yol açmakta, daha çok kooperatif türlerine
göre bir yaklaşım geliştirilmektedir ve ortak bir uygulama
alanı oluşturulamamaktadır. Bu eylem planında bahsedilen bu
durum 1163 sayılı Yasada değişiklik yapılarak
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına
bağlanarak biçimsel anlamda çözümlenmiş görünmekte, fakat yeni
düzenleme ile üçüncü bir bakanlık görevlendirerek yeni
sıkıntılar ortaya çıkarılmaktadır. Fakat yasalar
kadar uygulanması aşamaları da önemlidir.
Bayındırlık ve İskân
Bakanlığınca uzun süre uygulamada sorunlar
yaşanacağı kanaatindeyiz. Ayrıca, sorunların
kooperatiflerden kaynaklandığı ön yargısından da
kurtularak bu konuda ilgili tüm kurumların üzerine düşen görevleri
yerine getirmesi sorunların çözümünde daha çok önem arz etmektedir.
Örneğin, yapı yapılmak istenen arazinin imar planından
yapı izin belgesine, teknik denetim kısmından proje, mühendislik
kısmına ve yapı kullanım izin belgesine kadar
kooperatiflerin dışında kurum ve süreçleri içerdiğini
görmekteyiz. Bu nedenle diğer kurumların üzerine büyük görevler
düştüğünü görmekteyiz.
Kanunun 3üncü maddesindeki düzenlemeyle kooperatif
denetmenliği diye yeni bir denetim elemanı
tanımlanmıştır. Kontrolörlerin ve denetmenlerin seçilme ve
çalışma şekli ile görev ve yetkileri yönetmelikle tespit
olunur. denmektedir. Böyle bir unvanın kadro cetvelinde yeri ne
olacaktır, bu denetmenler hangi derecede işe başlayacak, bu kadroda
kaç eleman istihdam edilecektir bilinmiyor. Komisyon
çalışmalarında Sayın Bakanın açıklaması,
mevcut personelin kısa bir sürede eğitimden geçirilerek bu amaçla
kullanılacağı şeklinde olmuştur.
Sayın milletvekilleri, denetim elemanları, zor
yetişen, çok yönlü, hukuk, muhasebe, kamu yönetimi gibi bilgiye sahip olan
insanlardır. Denetim elamanlarını basite almak
onarılması zor hukuki sorunlar ve mağduriyetler doğurur.
Kamunun istihdam ettiği denetim elemanlarının
sayısını artırmakla denetim sorunlarının
çözülmediğini yıllardır gözlüyoruz. Sürekli geçici,
etkinliği olmayan tedbirler alınmakta. Bu da onlardan biridir.
Denetim sorununun çözümü, kooperatiflerin üst
kuruluşları ile devletin sorumluluk paylaşarak öz denetim
mekanizmasını güçlendirme ve kurumlaştırmaktan geçmektedir.
Bunun ilk adımı, Almanyada olduğu gibi üst örgütlenmeyi zorunlu
hâle getirmektir. Bugün ülkemizde kooperatiflerin üst kuruluşlara
katılma oranı yüzde 25tir. Bu düşük örgütlenme oranının
kaynağında önemli ölçüde denetimden kaçmak vardır.
Bu kanun ile yeni ihdas edilmek istenen kooperatif
denetmenliği görevi ancak kooperatif mevzuatı ile ilgili konularda
belli bir süre çalışmış olan ve bu amaçla belli bir hizmet
içi eğitim geçirmiş olan memurların ön inceleme
çalışması ile sınırlı olarak verilebilir.
Aslında bu kanun, Bayındırlık
Bakanlığının içi boşaltıldığından
dolayı Bayındırlık Bakanlığının yeni
bir görev üstlenmesidir diye düşünüyorum.
Tabii, Tarım Bakanı dün bir soruma
Biraz da ben kendi
kooperatifimden bahsedeyim, FİSKOBİRLİKten bahsetmek istiyorum.
Dün Tarım Bakanımız FİSKOBİRLİKin her sene zarar
ettiğini söylemişti, Bakan burada yok ama ona bir açıklama
yapmak istiyorum. 1964 yılı ile 2001 yılı arasında
FİSKOBİRLİKin -o zaman hazine adına alım
yapıyordu FİSKOBİRLİK bildiğiniz gibi- sadece
zararı 1,2 milyar dolardır. Sadece TMOnun iki yıldaki
zararı 1,5 milyar dolardır. Bunu bilgilerinize sunmak istiyorum.
Bir de şunu da açıklamak istiyorum:
FİSKOBİRLİK bugün zor bir durumdadır ama Fındık
serbest piyasaya bırakıldı. diye övünüyor
arkadaşlarımız, Tarım Bakanımız. Hangi serbest
piyasaya bırakıldığını da sormak istiyorum.
Nerede serbest piyasa? FİSKOBİRLİK devreden
çıkarıldı, TMO çekildi, Serbest piyasa.
Peki, fındığın borsası var mı? Yok.
Lisanslı depoculuğu var mı? Yok. Peki, biz ürettiğimiz
fındığı pazara çok miktarda indirdiğimizde tüccarlar
ne diyecek bize? Alın size fazla fazla para veriyorum. der mi? Demez.
Peki, fındığın Avrupada alıcısı kaç tane?
Belli şirketler. Türkiyede kaç tane? O da belli, belli tüccarlar
fiyatları belirleyecek, fındık da acil olarak pazara
indiğine göre ucuz fiyattan fındık kapatılacaktır diye
düşünüyoruz; düşünmüyoruz, bunun böyle olacağını
tahmin ediyoruz.
Bir de, bildiğiniz gibi, 750 metrenin üzerindeki -Bakan dün
açıkladı diye açıklıyorum, tabii söz hakkımız
olmadı, Bakan açıkladı ve gitti- fındıkların
sökümü hâlinde ödenecek paralar ilk sene üç yüz, sonra yüz elli, yüz elliydi.
Bu sene itibarıyla yani bu üç yüzün alınacağı sene
itibarıyla şu ana kadar hiçbir müracaat olmamıştır.
Yani ilk üç yüz gitmiştir, sonra yüz elli, yüz elli
kalmıştır. Bakanlığın neye göre bu fiyatı
belirlediğini de bilmek istiyorum. Çünkü bu fiyatlarla hiç kimse
fındık bahçesini sökmez, sökse zarar eder çünkü sökme için bile bu
paranın yeterli olmadığını düşünüyorum. Benim
için, bizim için, Giresun için, fındık bölgesi için -tabii sadece
Giresun için değil, fındık bölgesi Karadenizdeki tüm iller için
söylüyorum- FİSKOBİRLİK olmazsa olmazımız diyorum. Kooperatif
olmadan, fındıkta üretici örgütlü olmadan hiç fındığın
bir değerinin olmayacağını, bunu herkesin bilmesini
istiyorum.
Bir de fındık üreticileri olarak şunu önemle
iktidardan rica ediyoruz: Dönüm başına teşvik var biliyorsunuz;
o, fındık toplama mevsiminden önce ödenirse biz de
sıkıntılarımızı o paralarla çözeriz.
Evet, beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karaibrahim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Tekirdağ
Milletvekili Sayın Kemalettin Nalcı. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 496 sıra sayılı
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi hakkında MHP Meclis Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 1990lı yılların
başlarından itibaren tüm dünyada ve ülkemizde büyük yapısal
değişim ve dönüşümler yaşanmaktadır. Son yıllarda
oldukça hızlanan teknolojik gelişmeler ve küreselleşme
toplumların ekonomisini ve sosyal yapılarını etkilemekte ve
değiştirmektedir. Bizler de, kurum ve
kuruluşlarımızı bu değişikliklere göre yeniden
yapılandırmalı ve gelişmelere ayak uydurmalıyız.
Ülkemizde özellikle denetim, mevzuat, eğitim, uygun
örgütlenme ve finansman gibi temel sorunları olan kooperatiflerimiz için
yıllardır çözüm yolunda bir türlü mesafe alamamaktayız.
Kooperatifçilik sistemimizin yeniden gözden geçirilmesi, aksayan yönlerin bir
an önce düzeltilmesi ihtiyacı bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kooperatifler,
karşılıklı güvene dayalı demokratik organizasyon
yapısıyla toplumu değiştirici unsurlardan biri olarak
görülmektedir. Dolayısıyla, üstlendiği sosyal sorumluluk misyonu
toplumun her alanda gelişmesi için çok önemlidir.
Kooperatiflerimiz daha hızlı değişime kolay
adapte olabilen, yoğun rekabet karşısında zora
düşmeyen bir yapısal değişime ihtiyaç duymaktadır.
Kooperatiflerde en önemli sorun güven sorunudur. Kooperatiflerde
güvenin artırılması, kooperatifçiliği çok iyi yapan
ülkelerdeki örnekleri incelememiz ve gerekli mevzuat değişikliklerini
yapmamıza bağlıdır.
Özellikle yapı kooperatiflerinde parasal konulara
ilişkin şikâyet ve iddialar oldukça fazladır. Bu durum güven
sorununu açık bir şekilde özetlemektedir.
Değerli Meclis üyeleri, üyesi olma yolunda çaba
gösterdiğimiz ABde iş gücünün yüzde 2,3ü kooperatifler
tarafından istihdam edilmektedir. Tarımsal amaçlı
kooperatiflerin pazar payları AB ülkelerinde yüzde 55 ve 90 arasında,
bankacılık sektöründe paylar ise yüzde 18-50 arasında
değişmektedir. Bu, ekonomiler için önemli rakamlardır.
Ülkemizdeki kooperatiflerin ekonomideki ağırlığı
gelişmiş ülkelerdeki rakamlar göz önünde bulundurulduğunda ihmal
edilebilir boyutlarda, değerlendirilmemektedir. Bunun yanında ülkemiz
nüfusunun yüzde 7si kooperatiflerle ilişki içindedir. Gözüken rakamlar
arasındaki farklar ülkemizde insanların örgütlenme bilincine
yeterince sahip olmadığını göstermektedir. Bu
eksikliği gidermek için kamu kurum ve kuruluşlarımız
eğitim ve yayım çalışmalarına katkı
sağlamalı, uluslararası ve ulusal kurum ve kuruluşlar
arasında bu amaçla koordinasyon sağlanmalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, özellikle yapı
sektöründeki kooperatiflerimizle ilgili birkaç önemli noktanın
altını çizmek istiyorum. Komisyonda ülkemizde yaklaşık 90
bin kooperatif olduğu ve bunların üye sayısının
yaklaşık 8,5 milyon olduğu, bu kooperatiflerden
yaklaşık 60 bininin yapı kooperatifi olduğu
belirtilmiştir. Gelir seviyesi belli bir rakamın altında olan
vatandaşlar bir araya gelip kooperatif kurarak mülk sahibi olmaya
çalışmaktadırlar. Zaten yeterli geliri de olmayan
vatandaşlarımıza devletimizin daha fazla destek
çıkması gerekir. Yapı kooperatifleri için ortaklarının
değerlendirilmesi yapıldıktan ve suistimaller ortadan
kaldırıldıktan sonra hazineden arazi tahsisi yapılabilir.
Böylece, alt gelir seviyesindeki vatandaşlarımızın kendi
istedikleri gibi konut yapması sağlanabilir.
Yapı kooperatifi müteahhitlerine sözleşme, karar pulu ve
sözleşme masraflarından muafiyet getirilebilir. Aynı zamanda,
SSK ve diğer giderlerde belirli destekler sağlanabilir. Bu
çalışmalar maliyeti düşüreceğinden, fakir fukara
vatandaşın daha kolay organize olması ve mülk sahibi olması
için yardımcı olacaktır.
Yapı kooperatifleri ortakları ve müteahhitler belediye
harçlarından muaf veya daha düşük belediye harçları
kullanabilir. Özellikle ilk kuruluşta arsa tahsisi yapıldıktan
sonra kooperatifleri kuranların ayrılmasıyla işlevini
yitiren birçok kooperatif bulunmaktadır. Bu konuda gerekli hukuksal
düzenlemeler, denetlemeler bir an önce yapılmalıdır.
Bugün artık mortgage sisteminin işlerlik kazanması
ve buna bağlı olarak finans sektörünün desteğiyle devlet
desteğinin artırılması zorunlu hâle gelmiştir. Aksi
takdirde hem kooperatifçiliğimizde hem de üye sayısında beklenen
artış sağlanamayacaktır.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar, 1984 yılı
ile 2002 yılı arasında TOKİ 940 bin yapı kooperatifine
destek sağlamıştır, finans sağlamıştır
ve aynı zamanda, 400 bin konutun da bugüne kadar yapımını
sağladığı için bu konuda, yeterli şekilde teknik
kadroya ve teknik bilgilere sahiptir. Bence kooperatifçilik alanındaki bu
şeylerde, tip projeler ve uygulamalar konusunda TOKİnin elinde
bulunan arşivden de faydalanılması gerekiyor.
Yapı kooperatiflerinin imar ve yapı denetim
işleriyle ilgili konular zaten belediyeler ve yapı denetim
firmaları tarafından kontrol edilmektedir. Sorumluluk da bu kurum ve
kuruluşlara aittir. Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı da hâlihazırda kooperatiflere müdahildir.
Dolayısıyla, tasarı ile hedeflenen amaca
ulaşamayacağı ve ileride hukuki sorunlara yol açabileceği
görülmektedir. Daha önceden yapılan devirlerde yaşanan sorunları
ve aksamaları hepimiz biliyoruz.
Diğer taraftan, Bayındırlık
Bakanlığına devirden sonra uzman personel
sıkıntısı yaşanacağı aşikârdır.
Her ne kadar sayın bakanlarımız tarafından bu konu tolere
edilebilecek düzeyde gösterilse de gerçekleştiği zaman farklı
tablolarla karşılaşacağımız
kaçınılmazdır.
Sayın milletvekilleri, kooperatifçilik sisteminde devlet daha
çok düzenleyici ve denetleyici fonksiyonlara sahip olmalıdır.
Ekonomik hayatın etkin ve hızlı bir biçimde yürümesi için
bürokratik engellerin kaldırılması, gereksiz ve maliyeti
artırıcı bürokrasinin azaltılması gerekmektedir. Kooperatiflerdeki
üst örgütlenmeleri güçlendirmeli, gerekli yetki ve görevler verilmeli ve
yapılacak denetimlerde kooperatiflere de bazı yaptırımlar
getirilmelidir. Kooperatiflerin başarısızlığında
cezai müeyyideler uygulanmalıdır. Kooperatif ortaklarının
inceleme yapma ve yaptırma hakları güçlendirilmelidir. Daha dürüst ve
çağdaş denetim için bağımsız denetçiler
getirilmelidir.
Ülkemizde, kurulduğu hâlde faaliyet göstermeyen, bu sebeple
de tasfiye edilmeyi bekleyen çok sayıda kooperatif bulunmaktadır. Bu
tür kooperatiflerin çoğu genel kurul toplantısını bile
yapamamaktadır. Bu nedenle, faal olmayan kooperatiflerin bir an önce
tasfiye edilmelerini sağlayan bir düzenleme yapılması
gerekmektedir. Kooperatifçilikle ilgili olarak uzun vadeli genel ve sektörel
politika ve çalışmalar hızlandırılmalıdır.
Yine, Komisyonda Hükûmet tarafından yapılan
açıklamada kooperatiflerde kuruluştan yapıma kadar sürecin yüzde
95inin hukuki yüzde 5inin ise inşaat süreci olduğu
belirtilmiştir. Gözüktüğü gibi yapı kooperatifinin en büyük
sorunu dağınık yasal düzenlemelerdir. Maalesef kooperatiflerin
çoğunun sonu mahkeme aşamalarıyla sonuçlanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) Değerli milletvekilleri,
kooperatiflerimiz günümüz şartlarına ve gelişmiş dünya
ülkelerindeki uygulamalara ayak uydurmak zorundadır.
Vatandaşlarımızın daha fazla bir araya gelebilmesi,
birbirine bağlılıklarının artırılması,
birlikte hareket ederek rekabet güçlerini artırmaları, gelir
seviyelerini daha iyi seviyelere getirebilmesi için gerekli sosyoekonomik
politikalar yürürlüğe konulmalıdır. Kooperatifçiliğimizi
yeniden ele alıp yapılandırmamız, bu harekete hız
kazandırmamız çok önemlidir. Dolayısıyla, devlet, tüm kamu
kurum ve kuruluşlarına gerekli desteği vermelidir.
Sayabildiğim sorunlar sadece ilgili bakanlığın
değişmesiyle çözüme kavuşmayacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Nalcı.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 496 sıra sayılı
kooperatifler kanunuyla ilgili Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, elli yıl önce 1960ta ülkemizde bir darbe
yapıldı. Bu darbenin ilk askerî darbe olması nedeniyle, askerî
vesayetin kurumlarının kökleştirilmesi sağlanarak daha
sonraki on yıllarda, 70te, 80de birbiri peşi sıra bu darbenin
devamı olan askerî darbeler yapıldı ve bugün demokrasimiz ne
çekiyorsa bu darbeler yüzünden bugüne kadar çekiyor.
60 darbesinde idam edilen, dönemin Başbakanı Sayın
Menderesi ve yakın arkadaşları Zorlu ve Polatkanı burada
saygıyla anarken, darbecileri de lanetliyorum. Ülkemizin demokrasisine
dinamit koyan, vesayetini kökleştiren anlayışı
geliştiren bu darbe ve darbecilerin heveslerinin tamamen
kırılacağı günlerin günbegün güçlendiğinin,
halkımızın da bu konuda duyarlı duruma geldiğinin hepimiz
farkındayız.
Evet, bu darbede bir enteresanlık daha vardı. 1960
darbesinde doğu ve güneydoğudan Kürt büyükleri diye -aslında
Mardinde Ensarilerden tutun da, Hakkâride, Diyarbakırda- Sivasa
toplatılması ve 55 tanesinin de idam edilmesi gibi, aklın,
havsalanın almayacağı, hiçbir olayın
olmadığı şeyler de yaşandı. Bugün demokrasimizi
bu prangalarla tam elli yıl bugüne kadar -70, 80, 12 Eylül Anayasası-
kurtulamaz duruma geldikse ve Türkiyenin bütün sorunlarının
temelinde bu darbe anlayışı yaşıyorsa, buna
karşı hepimizin Meclis olarak birlikte hareket etmemiz
gerektiğini düşünüyorum.
Kooperatifler Kanunu ile ilgili düzenlemeye
baktığımız zaman, gerçekten, sadece bir amaç
hedeflendiğini; efendim, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının daha önce denetiminde olan kooperatifleri
alıp, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına
devrettiğimiz bir yasa tasarısını görüşüyoruz.
Evet, daha önce Bakanlık denetimi yetersiz kalmış
ki, bu konuda sorunlar sekiz senede, AK PARTİ İktidarı döneminde
giderilememiş ki, tekrardan böyle bir yasaya ihtiyaç duyuluyor.
Evet, 90 bin kooperatifin olduğu ülkemizde 8,5 milyon
insanımızın bu kooperatiflere üye olduğu, bunların da
60 bininin yapı kooperatifleri olduğu hepimizin bildiği bir
gerçek. Bu yapı kooperatiflerin büyük çoğunluğu konut ile ilgili
olup sanayi merkezlerinde benzer kooperatif çalışmaları da
vardır. Ancak bir gerçektir ki özellikle amacına uygun
kullanılmayan, kâr hırsı ve düşük malzeme
kullanılması, üyelerin aidatlarının yıllara
yayılarak üyelerinin mağdur edilmesi, üyeliklerin devri,
bunların tapu işlemleri, iskân işlemleri oldukça sorunlu bir
alan olan kooperatifçilikte, bir kere, devletin bir planlamasının
olmayışı dikkat çekiyor. Neden devletin bir planlaması yok?
Şunu açıklıkla ifade etmek istiyorum: Eğer Sayın
Başbakan, konutlarla, TOKİyle uğraşacağına
TOKİyi Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına verseydi bu yasadan daha hayırlı bir
iş yapardı. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının
zaten altı boşaltılmış, görevleri
boşaltılmış bir bakanlık. Eğer bu
Bakanlığı gerçekten etkili duruma getirmek istiyorsa Sayın
Başbakanın, 72 milyon nüfusu, dünyanın 17nci büyük ekonomisi
olan Türkiyenin bunca devasa işleri içinde TOKİyi
Başbakanlığa bağlı tutmaması gerekirdi,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına vermesi
gerekirdi. Mademki uzman orada, ehil orada, denetmen orada, hepsi orada, o
zaman Sayın Başbakan niye TOKİyle, ihaleyle, arsayla, arsa
alımıyla, satın almalarla, şunlarla bunlarla
Başbakanın başka işi mi yok? Bu ülkenin stratejisini
belirleyecek bir makamın inşaatlarla uğraşmaması gerekir,
bir ilgili Bakanlığı olarak da
Bayındırlığın görevi dâhilindedir bu.
Maalesef kooperatifçilik anlayışımız yok çünkü
kooperatifçilik anlayışımız soğuk harp döneminden
kalmadır. Kolhozları ve solhozları, sosyalist yapıdaki,
Sovyet yapısındaki yapılanmalar aklına gelmiştir
insanlarımızın. Öyle gelmiş ki biz kooperatifçiliği
yeşertmemişiz. Bırakın yapı kooperatiflerini, deniz
ürünleri kooperatiflerini, tarım kooperatiflerini, tarım kredi
kooperatiflerini, tarım satış kooperatiflerini, hepsini sekiz
yıllık AK PARTİ hükûmetleri icraatları altında
alın, bir Devlet Planlama Teşkilatının planlamasında
ve Hükûmetin programında göremezsiniz. Evet, Hükûmet zaman zaman KÖYDESi
ve BELDESi anlatıyor, KÖYDES ve BELDESle ilgili
anlatımlarını dinliyoruz. Peki, buradan sorduk, niye sizin bir
tarım politikanız yok, TARDES yok? Yok, çünkü böyle bir
anlayış yok, bir bakış açısı yok.
Buradan baktığımız zaman Bakanlığa
bağlanmakla da sorun çözülmüyor. Peki, yerel yönetimler kime
bağlı? İçişleri Bakanlığına. Yerel
yönetimlerin imar planları, şehir planlaması, bilmem yetkileri,
belediye meclisinin kararları ne olacak? O zaman
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına
veriyorsunuz da bu denetimde belediyelerin, yerel yönetimlerin o zaman görev
sorumluluğu, ilişkisi ne olacak? İşte, burada, gerçekten
yine de yasanın yeterli bir şekilde düzenlenmediğini...
Bakın, işte Hükûmetin 3üncü maddeyle ilgili önergesinde
alelacele... Daha buraya indirdiler yasa tasarısını, hemen de
önerge verdiler. Ya, denetçilik olmaz. Denetçilik... Zaten böyle bir kadro yok.
Kardeşim, kadro yok da sekiz yıldır iktidardasın, bu
kooperatiflerin 10 binin üzerinde alacak-verecek davası mahkemelerde
görülürken, bunlar kavgalara neden olurken, insanların mülkiyet
hakları ihlal edilirken ne yapıyordunuz? Niye sekiz yılı kaybettiniz?
Evet, bunu sormak gerekiyor. Yine de ehvenişer bir yasa tasarısı
olarak tezahür ediyor. Belki bu Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının alt birimleri boşaltıldı, bu
konuda daha denetimli bir görev yapabilir. Bu konuda, bu tasarının
soruna köklü bir çözüm getiremediğini söylemek istiyorum.
Yine, bir şeyi ifade etmek istiyorum: Gerçekten, benim, Plan
Bütçe Komisyonunda daha önce Millî Eğitim Bakanlığının
YÖKle ilgili, üniversitelerin kurulmasıyla ilgili dün
yaptığımız bir görüşmede Sayın Bakana şunu söyledim:
Muğlada öğrenciler öldürülüyor dedim. Manisada olay oluyor dedim.
Karabük Üniversitesinde oluyor, İzmirde oluyor, Ankarada oluyor ve
bunların yerlerini saydım; Tokatta oldu, Trabzonda oldu dedim. Son
yıllarda, son bir yıl içinde özellikle Doğu ve Güneydoğulu
öğrencilere yönelik bir saldırı planının olduğunu
ve maalesef bunun odağında da YÖKün olduğunu, YÖKün eylem
destek planı, tıpkı Balyoz Planı gibi gizli genelgeler
gönderdiğini söyledim üniversitelere, hatta il millî eğitim
müdürlüklerine. Sayın Bakan ve YÖKün temsilcisi, dün, bana,
çıktı dedi ki: Hayır, böyle bir gizli genelge yoktur. dedi,
Böyle bir yönetmelik yoktur. dedi. Muğladaki olay dedi sadece bar
çıkışı sarhoş bir grubun bir başka gruba
sataşmasıyla olmuştur.
Arkadaşlar, bu kadar basit değil. Her bar
çıkışı çıkan Doğulu, Güneydoğulu diye
üniversite öğrencilerine mi saldırıyor? Ankarada,
İzmirde, Manisada, Balıkesirde, Karabükte, bu saydığım
yerlerde bu eylem destek planının, maalesef ve maalesef YÖKün bir
tezgâhı olarak tezahür ettiğini ifade etmek istiyorum. Bunu
öğrenmek, bunu... Dün Sayın Bakan Böyle bir şey yok. dedi.
Sayın Bakanın yok dediğine işte gizli belgesinin
fotokopisini vereyim, isteyen baksın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
HASİP KAPLAN (Devamla) Tamamlıyorum.
Bu, bakın, gizli belge. Bu, yönetmelik değil. Gizli
belge bu arkadaşlar. Eylem destek planı, tıpkı Balyoz
Planı gibi bir şey. Üniversiteleri bitirme planı. Üniversitelerde
Doğu ve Güneydoğulu öğrencilerin
çalışmalarını, üç ve beş orta yıllık
kalkınma dönemi içinde, 2008 yılında, bakın, on sayfa resmî
evrak gönderilmiş. Bölücü faaliyetlere yönelik eylem planı
raporları, yıl içerisinde dört ayda bir rapor istiyoruz. demiş.
Üniversitelerimiz bilimin, özgürlüğün yuvasıdır. Bilimin,
özgürlüğün yuvasını istihbarat yuvasına çevirenler bu
anlayıştan utanmalıdır arkadaşlar. Bir taraftan TRT
Şeşi çıkardık, Kürt dili üzerindeki yasağı
kaldırdık. diyeceksiniz, bir taraftan, Kürtçe konuşanları
bu gönderdiğiniz genelgelerle takip altına alacaksınız,
Kürtçe eğitim dilini özendirenleri, bu konuda çalışma
yapanları resmî belgelerle, dört ayda bir gizli raporlarla alacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) Bu, doğru bir
yaklaşım değildir.
Sayın bakanlara da şunu söylemek istiyorum ki -sözlerimi
burada bağlayacağım Sayın Başkanım- biz belgeli
konuşuruz ve bu belgelerimizi soru önergeleri, araştırma
önergeleri ve
Sayın Bakana şu yönergeyi -on sayfa- bütün kamuoyunun
dikkatine vererek sunuyorum ve Gizliliği yoktur. dediği eylem
destek planını açıklıyorum.
Kedi gibi kimse örtmesin pislikleri. Pislikleri örterek kokusunu
gideremezsiniz arkadaşlar. Bir şeyi yapıyorsanız sonuna
kadar sahip çıkın. Yürekli çıkın, mertçe çıkın,
cesur çıkın Ben bunu yaptım, arkasındayım. deyin.
Ama yapıyorsanız ve Yapmadım. derseniz, bize de söylerseniz
biz bunu yemeyiz, bunu da halkımıza anlatırız. Bundan bir
özür bekliyorum Hükûmetten, Kabineden.
Bunun dört tane dosyasını yaptım. Dört dosyadan
birini MHP Grubuna, birini CHP Grubuna, birini AK PARTİ Grubuna, birini de
Bakana verdim.
Evet arkadaşlar, bu konuda üniversitelerdeki kavganın
önlenmesi hepimizin sorunudur. Kardeş kavgasına dönmesin istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerinde şahıslar adına ilk söz Nevşehir
Milletvekili Sayın Ahmet Erdal Feralanda.
Buyurun Sayın Feralan. Yok mu?
Sakarya Milletvekili Sayın Recep Yıldırım,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Mikail Arslandı
herhâlde.
BAŞKAN Sırayla yazmış arkadaşlar, ben
de okuyorum.
RECEP YILDIRIM (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kooperatifler kanununun 3üncü maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Madde üzerinde görüşlerimi sunmadan önce, başta
Zonguldakta maden ocaklarında hayatlarını kaybeden
işçilerimiz olmak üzere, tüm kazalarda ölen işçilerimize, terör
görevlerinde ölen asker, polis ve vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Ayrıca, millî şairimiz, üstat Necip Fazıl
Kısakürekin ölüm yıl dönümü münasebetiyle kendisine Allahtan rahmet
diliyorum.
Bugün 27 Mayıs darbesinin yıl dönümü. İdam edilen
Adnan Menderes ve arkadaşlarına Cenabıhaktan rahmet diliyorum.
Her çıkan siyasi parti başkanımız darbeden
lanetle bahsetmekte. 12 Eylül 2010 tarihinde de inşallah referandum
yapacağız. İşte, darbelere karşı
olduklarını Mecliste gösteremeyen, oy veremeyen ama halkıyla
birlikte de
HASİP KAPLAN (Şırnak) Taksit taksit değil,
toptan yapalım toptan.
RECEP YILDIRIM (Devamla) İnşallah, halkımız
bunu çok iyi biliyor, 12 Eylülde de, Mecliste gösteremeyenlere, kendilerine
yetki verdikleri milletvekillerinin yetkilerini kullanmayanlara karşı
gereken dersi vereceğine olan inancım tamdır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sen nereden biliyorsun 12 Eylülde
milletvekillerinin ne yaptığını?
OSMAN KILIÇ (Sivas) Görünen köy kılavuz istemez!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Ben Meclisteydim o zaman.
RECEP YILDIRIM (Devamla) Bu madde denetim kanunlarını
içermektedir sayın milletvekilleri. Günümüzde birçok yapı
kooperatifi, bilerek veya bilmeyerek alınan kararlar ve imar mevzuatı
yönünden denetim eksikliği neticesinde, imar mevzuatına
aykırı yapılaşma ve şehircilik esasları
bakımından problemlere neden olmaktadır. Bu konularda uzman
bakanlık olan Bayındırlık Bakanlığımız
her türlü imar ve denetim konularında yetkili bulunmaktadır.
Türkiyemizin geldiğimiz bugünkü durumunda artık yapı
kooperatiflerinin Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı ile daha sağlıklı yürümesi
açısından bu kanunun hayırlı ve uğurlu olacağı
inancındayım.
Yüce heyetinizi bu duygularla sayıyla selamlıyorum.
Sağ olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahısları adına son söz Kırşehir
Milletvekili Sayın Mikail Arslanda.
Buyurun Sayın Arslan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 496 sıra sayılı Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, 27 Mayıs darbesi
sonucunda Hakkın rahmetine kavuşan Sayın Menderes, Fatin
Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkanı da rahmetle anıyorum.
3üncü madde, Kooperatifler Kanununun 90ıncı
maddesiyle ilgili değişiklikler öngörüyor. Burada Ticaret
Bakanlığı yerine ilgili bakanlık tanımı,
yönetmelik tanımı ve denetmenlerle ilgili ilaveler
yapılıyor. Dolayısıyla, bu maddenin bu şekilde
düzenlenmesi de teknik bir düzenleme olarak karşımıza
çıkıyor.
Tabii, Kooperatifler Kanunuyla ilgili hususlara geçmeden önce
barınma ihtiyacının esaslarıyla ilgili bazı hususlara
değinmek istiyorum: İlk insandan bu yana barınma ihtiyacı,
toplumun vazgeçilmez bir hususu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Aslında, insanoğlunun beş vazgeçilmez
temel yasası vardır. Bunlar inanç emniyetidir, akıl emniyetidir,
nesil emniyetidir, mal ve can emniyetinin sağlanmasıdır. Nesil
emniyeti derken bunların içerisinde barınma, sağlık gibi
hususlar bulunmaktadır.Aslında, ilk insandan bu yana su,
ısınma, elektrik ve giyinmeyle ilgili hususlar farklılık
göstererek bugünlere kadar gelmiştir. Mağara yaşamından ahşap
kulübe yaşamına, ahşap kulübe yaşamından çadıra,
çadırdan toprak kerpiç evlere, akabinde taş ve beton evlere kadar bir
seyir süreci barınma ihtiyacının muhtelif unsurları olarak
karşımıza çıkıyor.
Tabii, barınma ihtiyaçları arttıkça,
şehirleşme ihtiyaçları arttıkça ve şehirleşme
başladıkça konut edinme noktasında da insanoğlu
sıkıntılarla karşı karşıya gelmiştir.
Özellikle şehirleşmeyle beraber arsa maliyetlerinin yüksekliği
ve bina yapım maliyetinin yüksek olması, insanları bir arada yaşamaya
ve kolektif yaşamaya zorlamaktadır. Bugün, kooperatiflerle
yapılan ev edinme türleri, farklı unsurlarla bir şekilde
edinmiştir. Tabii bu yapılan evlerin sağlıklı olup
olmadığı da ayrı bir tartışma konusudur. Bugün
itibarıyla ülkemizde köy evlerinin depreme ne kadar dayanıklı
olduğu da ayrı bir tartışma konusudur.
Barınma hususu çok önemli olmasından dolayı,
dünyadaki muhtelif ülkelerde olduğu gibi bizim Anayasamızın
maddelerine de girmiştir. 1961 Anayasasının 49uncu ve 51inci
maddelerinde bu konuyla ilgili hükümler olduğu gibi; 1982
Anayasamızın da 57nci maddesinde konut edinme hakkı, 171inci
maddesinde de kooperatifleşmeyle ilgili hususlar zikredilmiştir.
Dünyamızda 100 milyonu aşkın evsiz insanın
yaşadığı, 1 milyar 200 bine yakın insanın da
geçici meskenlerde iskân edildiği düşünülürse ne kadar önemli bir
hususla da karşı karşıya olduğumuz açık bir
şekilde gözükmektedir.
26 adet değişik kooperatif türünün aşağı
yukarı 5 adedi Tarım Bakanlığına bağlı
olarak faaliyet göstermekte, bunların, 10.200 adet kooperatifin de
aşağı yukarı 4 milyon adet üyesi bulunmaktadır ama
asıl önemli olan kooperatif türü, konut yapı kooperatifleridir, 90
bin adet kooperatifin 8,5 milyon üyesi var. Bu kooperatiflerden 23.500 tanesi
faaldir, 33 bin tanesi de faal olmayan kooperatiflerdir konut yapı
kooperatiflerinden. 60 bin tane konut yapı kooperatifi önemli bir yer
tutuyor. Öyle görülüyor ki bu kooperatiflerin, konut yapı
kooperatiflerinin Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına devredilmesinin akabinde yeni kanuni
çalışmalara ihtiyaç olduğu aşikâr bir şekilde
gözükmektedir çünkü 60 bine yakın konut yapı kooperatifi ve binlerce
üyesinin ve faal olmayan konut yapı kooperatiflerinin incelenerek bununla
ilgili şûralar, paneller ve toplantılar yapılması, akabinde
de bununla ilgili yeni kanuni düzenlemelerin planlanması gerekmektedir. O
yüzden ilgili Bakanlığımızın bu konuyla ilgili yeni
bir çalışma yapacağı da aşikâr bir şekilde
gözükmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MİKAİL ARSLAN (Devamla) Bu vesileyle yüce heyetinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum. Konut kooperatiflerinin tarihçesiyle
ilgili konuda da ilerleyen maddelerde tekrar görüşlerimi sizlerle
paylaşacağımı ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakana soruyorum: Kooperatifçiliğin üzerinde
önemli bir sosyal sorumluluk misyonu bulunmaktadır. Bu misyonun
gerçekleşebilmesi için değişime kolay adapte olabilen,
yoğun rekabet karşısında zora düşmeyen bir
yapısal değişime ihtiyaç bulunmaktadır. Teklife konu edilen
şekilsel düzenlemelerin hangi yöntem ve araçlarla bu tür bir etkiyi ortaya
koyabileceğini düşünüyorsunuz?
İkinci sorum: Ülkemiz tarımsal üretim
bakımından ciddi bir potansiyele sahiptir ancak tarımsal
üretimde verimliliğin sağlanabilmesi için gerçekleştirilen
projeler amaçlarına ulaşmaktan uzak kalmıştır. Bu
çerçevede, arazi toplulaştırması projesi
başarısız olmuştur. Kooperatifçilik yoluyla arazi
toplulaştırmasının teşvik edilmesine dair bir projeniz
var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Evet Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Özellikle yapı kooperatifçiliğinin değişime
ihtiyaç duyduğu doğrudur. Zaten bu tasarıyla birlikte
aslında yapılmak istenen de budur, fakat kooperatifçiliğin bir
özelliği vardır. Bildiğiniz gibi, Kooperatifler Kanunu
çerçevesinde işlevlerini sürdürürler. Bir de kooperatifler, kendi
tüzükleriyle birlikte, sözleşmeleriyle birlikte, genel kurul
kararlarıyla ve yönetim kurullarının aldığı
kararlarla birlikte yürürler, işlemlerini icra ederler. Belli bir hedef,
amaç için kurulurlar. Özellikle yapı kooperatifleri, bir kısım
insanların bir araya gelerek belli ölçekte, belli nitelikte, belli
büyüklükteki yapıyı gerçekleştirmek üzere oluşturulurlar ve
o yapı işlemi tamamlandıktan sonra da kendilerini feshederler
yani hedefine ulaştığında kooperatiflerin işlevleri
sona ermiş olur. Aslında, bizim bu tasarıyla yapmak
istediğimiz
Bu sürecin çok daha sağlıklı bir şekilde
yürümesine yardımcı olmaya yönelik bir tasarıdır bu, böyle
algılamak lazım çünkü kooperatiflerin yaptığı
yapıyla ilgili her türlü iş ve işlemleri, başka
düzenlemeleri başka kurumlarla
Zaten yetkili olan kurumlar ruhsat
yetkilerinde, plan yetkilerinde görevlerini icra ediyorlar fakat kooperatifin
organlarının bu işlevleri sağlıklı bir
şekilde yapmasına yönelik destek amaçlı, bir dönüşümü, katkıyı
sağlayabilecek, daha çok destek verici ve denetlemeye yönelik bir
tasarıdır. Bu, düşünüldüğü gibi, tamamen bir sektörü dizayn
etmeye yönelik değildir. Zaten onu dizayn etmeye
kalktığınızda, sistem daha da çok zora girici bir hüviyet
arz eder.
Sayın Başkan, bu soruyla bağlantılı
şunu da ifade etmekte fayda var: Kooperatifçilik Türkiyede köklü bir
geçmişe sahip ama bugüne kadar geldiği süreçteki
kooperatifçiliğin icra edilişi -özellikle yapı
kooperatifçiliğinin- kooperatiflere üye olan insanlarımızın
çok büyük mağduriyetlerine sebebiyet vermiştir. Burada, kooperatifin
hukuki anlamda denetiminden ziyade, kooperatifin amacını
gerçekleştirme noktasında yaptığı iş ve
işlemlerde bazen yetersizlikten, bazen de suistimallerin verdiği bir
kısım mağduriyet söz konusudur. Bu tasarı, hedeflenen
nokta, iş ve işlemlerle ilgili, onların o ruhsat süreçlerini,
yapım süreçlerini ve ferdîleşme süreçlerini daha
sağlıklı hâle getirmeye yönelik bir tasarıdır.
Tarım politikalarıyla ilgili, toplulaştırmayla
ilgili kooperatifçiliğin teşvik aracı olarak
kullanılabileceği noktasındaki diğer konuya
yazılı cevap verileceğini ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Susam, buyurun.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Bakanım, daha
önce de yapı kooperatifleri iki kere, bazılarına göre üç kere;
benim hatırladığım iki kere, Bayındırlık
Bakanlığına bağlandı ama daha sonra
başarılı olamayıp geriye, tekrar Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına devredildi.
Sizin şu kanunla bu yılın sonunda size geçecek
kooperatiflerin genel kurullarını yapacak kadronuz bile yokken böyle
bir işi neden üstlenmeye kalktığınızı şu
kamuoyuna gerçekten doğru bir şekilde anlatmanızı istiyorum
ve diliyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Teşekkür ediyorum.
Daha önce Bayındırlık Bakanlığında
olan bir yetkinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına devri söz
konusuydu, daha önce İmar ve İskân Bakanlığının
kapatılmasıyla birlikte Sanayi ve Ticaret Bakanlığına
geçmiş idi.
Ayrıca, Bakanlığımızın
kooperatiflerin genel kurullarını yapacak kadroya sahip
olmadığı şeklindeki soru doğru değildir
Sayın Milletvekilim. Bu konuyla ilgili zaten kooperatifler genel
kurullarını yaparlar, bakanlıklar oraya nezaret ederler. Tüzüklerinde,
Kooperatifler Kanununda genel kurulların nasıl, ne şekilde
yapılacağı tarif edilmiştir.
Denetimle ilgili konu da bu sorunuzla bağlantılı,
cevap vermekte fayda var. Kooperatiflerin üzerindeki denetimi bizim
anladığımız anlamda tamamen o kadroya, o göreve ihdas
edilmiş, tahsis edilmiş kadrolar tarafından yapılmasının
çok uygun olmadığını düşünüyoruz.
Bakanlığımıza bağlı mühendisler, teknik
elemanlarımız Bakanlığın kendi teşkilat kanununda
aldıkları görevleri bizzat yapma noktasında da yetkilidirler. Bu
konuda Bakanlığımızda, denetim noktasında bir
sıkıntı yaşanmayacağı açıktır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Madde üzerinde beş önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 Sıra Sayılı Yasa
Tasarısının üçüncü maddesinde geçen yönetmelik ifadesinin
Tüzük olarak değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 Sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3.üncü Maddesi ile değiştirilen
Kooperatifler Kanununun 90. ıncı maddesine, 2.nci fıkradan sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Rıdvan
Yalçın |
Prof.Dr. Alim
Işık |
Kemalettin
Nalcı |
|
|
Ordu |
Kütahya |
Tekirdağ |
|
|
Nevzat Korkmaz |
|
D. Ali Torlak |
|
|
Isparta |
|
İstanbul |
Kooperatifler, kooperatif birlikleri, kooperatifler merkez
birlikleri faaliyete geçen üst kuruluşlara girmek zorundadırlar.
Türkiye Milli Kooperatifler Birliği, kooperatifler merkez birliklerini,
merkez birlikleri kendilerine bağlı kooperatif birliklerini ve
kooperatifleri bünyelerinde kurulacak Denetim Birimleri marifetiyle
denetlemekle yükümlüdürler. Faaliyete geçen üst kuruluşuna girmeyen kooperatifler
ve üst kuruluşlar, bu Kanun ve diğer kanunlar ile kooperatiflere
sağlanan öncelik ve desteklerden yararlanamazlar.
3. üncü fıkrada öngörülen denetimin usul ve esasları
ile üst kuruluşların çalıştıracağı denetim
elemanlarının nitelikleri ilgili Bakanlıklar ile Türkiye Milli
Kooperatifler Birliği'nin müşterek çıkaracakları bir
yönetmelikle düzenlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 sıra sayılı
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 3 üncü maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 90 ıncı
maddesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif
ederiz
"MADDE 90 - İlgili bakanlık; kooperatiflerin,
kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli
Kooperatifler Birliğinin işlem ve hesaplarını ve
varlıklarını müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine veya
denetim için görevlendirilecek olan personele denetlettirebilir.
Kontrolörlerin seçilme ve çalışma usul ve esasları
ile görev ve yetkileri tüzükle tespit olunur.
Birinci fıkradaki teşekküller, denetim sonuçlarına
göre ilgili bakanlıkça verilecek talimata uymak zorundadırlar.
Yapılan denetimler sonucunda, kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin,
kooperatif merkez birliklerinin, Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin ve
bunların iştiraklerinin yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey
yöneticilerinin, hukuka açıkça aykırı eylem ve işlemlerinin
tespit edilmesi durumunda, ilgili Bakanlık, kamu yararı ve hizmet gerekleri
dikkate alınarak gecikmesinde sakınca görülen hallerde ileride
telafisi güç veya imkansız zararlara yol açılmasının
engellenmesi amacıyla bu kişilerin görevlerine tedbiren son
verebilir. Bu durumda ilgili Bakanlık, bir yıl içerisinde
olağanüstü genel kurul toplantısının yapılması
için gerekli tedbirleri alır.
Kooperatifler ve üst kuruluşlarına kredi veren kamu
kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve ilgili bakanlıklar,
verilen kredilerin açılış gayesine uygun olarak
kullanılıp kullanılmadığını, plan ve
projesine uygunluğu, teknik özellikleri ve kalite açısından
denetleyebilirler.
Kooperatiflerde ve üst
kuruluşlarında görevli bulunanlar bu kuruluşlara ait mal, para
ve para hükmündeki kağıtları ve gizli de olsa bunlarla ilgili
defter ve belgeleri istenildiğinde müfettişlere, kooperatif
kontrolörlerine, denetimle görevlendirilen personele ve kredi
kuruluşlarının denetim görevlilerine göstermek, saymasına
ve incelemesine yardımda bulunmak, istenilen bilgileri gerçeğe uygun
ve eksiksiz olarak vermek ve doğru beyanda bulunmakla yükümlüdürler.
Birinci fıkradaki teşekküller, ilgili Bakanlıkça
teşekküle ilişkin olarak istenilen her türlü bilgi, belge ve
kayıtları, tanınan süre içinde tam olarak vermek
zorundadır."
|
|
Mustafa
Elitaş |
Ayşe Nur
Bahçekapılı |
Güldal Akşit |
|
|
Kayseri |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
Yılmaz
Tunç |
|
Safiye
Seymenoğlu |
|
|
Bartın |
|
Trabzon |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 Sıra sayılı ve 1/811
Esas Numaralı "Kooperatifler Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 3üncü Maddesi ile değiştirilen 1163
sayılı Kooperatifler Kanununun 90 ıncı maddesinin
aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Hüseyin Ünsal |
Yaşar
Ağyüz |
Fatih Atay |
|
|
|
Amasya |
Gaziantep |
Aydın |
|
|
|
Eşref
Karaibrahim |
|
|
Şevket
Köse |
|
|
Giresun |
|
|
Adıyaman |
"Madde 90. - İlgili Bakanlık; kooperatiflerin,
kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli
Kooperatifler Birliğinin işlem ve hesaplarını ve
varlıklarını müfettişlere ve kooperatif kontrolörlerine
denetlettirebilir.
Kontrolörlerin seçilme ve çalışma usul ve esasları
ile görev ve yetkileri tüzükle tespit olunur.
Kooperatifler, kooperatif birlikleri, kooperatifler merkez
birlikleri faaliyete geçen üst kuruluşlara girmek zorundadırlar.
Türkiye Milli Kooperatifler Birliği, kooperatifler merkez birliklerini,
merkez birlikleri kendilerine bağlı kooperatif birliklerini ve
kooperatifleri bünyelerinde kurulacak Denetim Birimleri marifetiyle
denetlemekle yükümlüdürler. Faaliyete geçen üst kuruluşuna girmeyen
kooperatifler ve üst kuruluşlar, bu Kanun ve diğer kanunlar ile
kooperatiflere sağlanan öncelik ve desteklerden yararlanamazlar.
3.üncü fıkrada öngörülen denetimin usul ve esasları ile
üst kuruluşların çalıştıracağı denetim
elemanlarının nitelikleri ilgili Bakanlıklar ile Türkiye Milli
Kooperatifler Birliği'nin müşterek çıkaracakları bir yönetmelikle
düzenlenir.
Birinci fıkradaki teşekküller denetim sonuçlarına
göre ilgili bakanlıkça verilecek talimata uymak zorundadırlar.
Kooperatifler ve üst kuruluşlarına kredi veren kamu
kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve ilgili bakanlıklar;
verilen kredilerin açılış gayesine uygun olarak
kullanılıp kullanılmadığı, plan ve projesine
uygunluğu, teknik özellikleri ve kalite açısından
denetleyebilirler.
Kooperatiflerde ve üst kuruluşlarında görevli bulunanlar
bu kuruluşlara ait mal, para ve para hükmündeki kâğıtları
ve gizli de olsa bunlarla ilgili defter ve belgeler istenildiğinde
müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine, kooperatif denetmenlerine ve
kredi kuruluşlarının denetim görevlilerine göstermek, saymasına
ve incelemesine yardımda bulunmak, istenilen bilgileri gerçeğe uygun
ve eksiksiz olarak vermek ve doğru beyanda bulunmakla yükümlüdürler.
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 sıra sayılı yasa
tasarısının 3. maddesinin yasa metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
|
|
Engin Altay |
Akif Ekici |
M. Ali Susam |
|
|
|
Sinop |
Gaziantep |
İzmir |
|
|
|
Ali Koçal |
|
Hüsnü Çöllü |
|
|
|
Zonguldak |
|
Antalya |
|
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Ben
konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Susam.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu maddeyi bu kanunda özellikle dinlemenizi rica
ediyorum, özellikle Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili
arkadaşlarımızın dinlemesini istiyorum.
Gerçekten, bir kanun çıkarırken -az önce arkadaşlarımız
konuştular- bu ülkeye demokrasi adına getirilmesi gereken ne varsa,
konulması gereken hangi tuğla varsa koymaya biz milletvekilleri
olarak hazırız ama bu kanunda öyle bir önerge veriyorsunuz ki, kooperatifçiliği
ortadan kaldıracak. Kooperatifçiliği bugüne kadar zaten Türkiyede
doğru dürüst yönetemedik, bundan sonra da bir siyasi partinin emrine
verecek bir noktaya getiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, az önce okundu önergeler. Sayın
Mustafa Elitaş, Ayşe Nur Bahçekapılının verdiği
önergeyi bir daha dikkatinize sunuyorum. Ne diyorlar bakınız:
Yapılan denetim sonucunda, kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin,
kooperatif merkez birliklerinin, Türkiye Millî Kooperatifler Birliğinin ve
bunların iştiraklerinin yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey
yöneticilerinin, hukuka açıkça aykırı eylem ve işlemlerinin
tespit edilmesi durumunda
Kim tespit edecek? Bakanlığın
görevlendirdiği denetmen.
ilgili Bakanlık,
kamu yararı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak gecikmesinde
sakınca görülen hâllerde ileride telafisi güç veya imkânsız zararlara
yol açılmasının engellenmesi amacıyla bu kişilerin
görevlerine tedbiren son verebilir. Bu durumda ilgili Bakanlık, bir
yıl içerisinde olağanüstü genel kurul toplantısının
yapılması için gerekli tedbirleri alır.
Bu ne demektir biliyor musunuz arkadaşlar? Yargısız
infaz demektir. Siyasetle, istemediğiniz kooperatif
başkanını görevden almak demektir ve onu bu anlamıyla
mahkûm etmek demektir. Zaten Sayın Elitaşın bu yasa teklifini
vermesinin altında yatan neden, Kayseride yönetimine hâkim
olamadığı kooperatiflerin genel kurullarını da
kaçırdı, şimdi bir denetleme yaptırıp o denetleme
sonucunda onları görevden aldırıp ondan sonra istediğini
yapmak.
Bakın, arkadaşlar, bu, inanın, kooperatifçilik tarihine
kara bir leke olarak gelir. Burada kooperatifçilik yapan bir sürü kişi
vardır. Siyasi iktidarlara şunu verirsiniz, beğenmediğiniz
kooperatif başkanını görevden alabilmek için
Bakanlığınızda emrinizde çalışan bir elemanı
görevlendirirsiniz, gider o kooperatifte bir rapor tutar hiçbir mahkeme
kararına dayanmadan
Niye, mahkemelere güvenmiyor musunuz?
Yargının bağımsız olmasını istiyordunuz,
yargının tarafsız olmasını istiyordunuz. Hiç kimsenin
yargı kararı olmadan suçlanmamasını istemek bizim
hakkımız değil mi? Bu kooperatif başkanını bir
müfettişin tuttuğu raporla gidip görevden
aldığınız zaman, ondan sonra hangi demokrasiden
bahsedeceksiniz?
Sizin vicdanınıza hitap ediyorum. Değerli
arkadaşlar, samimiyetle söylüyorum, hiçbir siyasi mülahaza gütmeden söylüyorum:
Bu, ciddi bir zarara yol açacak ve kooperatifçiliğin içine ciddi bir
dinamit sokacak iştir. İşte kooperatif başkanı burada
Kadir Akgül var, sorun, aynı değil ise... Sizin partinizin üyesi,
sorun, vicdanı elveriyorsa buna oy kullansın. Böyle bir
anlayış olmaz.
Değerli arkadaşlar, lütfen
Bu kooperatifleri siyasi
ihtiyaçlarımıza göre şekillendirmeyelim. Dünyada kooperatifler
bağımsız ve kendi özerk kuruluşlarını
kurmuşlardır. Bugün burada konuşmamız gereken ne
olmalıydı biliyor musunuz? Kooperatifçiliğin şu
bakanlığa bu bakanlığa dağıtılması
değil, kooperatifçiliğin aynı Sermaye Piyasası Kurulu gibi
denetlenen ve düzenlemesini yapan bağımsız bir kurul hâline gelmesini
sağlamalıydık. Bu piyasa önemli bir piyasa. Bu piyasayı
bakanlıklara dağıtarak kooperatifçiliği öldüremezsiniz.
Bakınız, kooperatifçiliğin önemi, hele
küreselleşen dünyada güçsüz insanların bir araya gelerek küresel
dünyada rekabet edebilme ve direnme şansını sağlayan
olaydır. Birleşmiş Milletler, Uluslararası
Çalışma Örgütü ve Avrupa Birliğinin 1994ten 2002ye ve 2004e
kadar her türlü önerisi kooperatifçiliğin geliştirilmesi
doğrultusundadır. Bütün bunlar şundan dolayı
yapılmaktadır: Kooperatifçilik kişilerin özgür iradesiyle toplumda
var olma mücadelesini örgütlü hâle getirebildikleri yapılardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Ama bu önergeyle gerçekten çok
yanlış bir şey yapıyorsunuz.
Ne olursunuz Sayın Elitaş, bu konudaki önerinizi geri
alınız, bir kooperatif için kooperatifçiliğe dinamit
koymayınız. Bunu AKPli, Adalet ve Kalkınma Partili
arkadaşların dikkatine sunuyorum, vicdanlarına havale ediyorum,
hukuk ve bağımsız yargı anlayışlarına havale
ediyorum.
Huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Anadol, Sayın Koçal, Sayın Ekici, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Ünsal, Sayın Köse, Sayın Çöllü, Sayın
Kaptan, Sayın Arat, Sayın Güner, Sayın Karaibrahim, Sayın
Altay, Sayın Aydoğan, Sayın Ünlütepe, Sayın Hacaloğlu,
Sayın Öztürk, Sayın Tütüncü, Sayın Günday, Sayın Özdemir,
Sayın Arifağaoğlu.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.09
BAŞKAN : Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 108inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN İstem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi
yoklama işlemini tekrarlayacağız.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı:
496) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 Sıra sayılı ve 1/811
Esas Numaralı "Kooperatifler Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 3üncü Maddesi ile değiştirilen 1163
sayılı Kooperatifler Kanununun 90 ıncı maddesinin
aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Ünsal (Amasya) ve arkadaşları
"Madde 90. - İlgili Bakanlık; kooperatiflerin,
kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli
Kooperatifler Birliğinin işlem ve hesaplarını ve
varlıklarını müfettişlere ve kooperatif kontrolörlerine
denetlettirebilir.
Kontrolörlerin seçilme ve çalışma usul ve esasları
ile görev ve yetkileri tüzükle tespit olunur.
Kooperatifler, kooperatif birlikleri, kooperatifler merkez
birlikleri faaliyete geçen üst kuruluşlara girmek zorundadırlar.
Türkiye Milli Kooperatifler Birliği, kooperatifler merkez birliklerini,
merkez birlikleri kendilerine bağlı kooperatif birliklerini ve
kooperatifleri bünyelerinde kurulacak Denetim Birimleri marifetiyle
denetlemekle yükümlüdürler. Faaliyete geçen üst kuruluşuna girmeyen
kooperatifler ve üst kuruluşlar, bu Kanun ve diğer kanunlar ile
kooperatiflere sağlanan öncelik ve desteklerden yararlanamazlar.
3üncü fıkrada öngörülen denetimin usul ve esasları ile
üst kuruluşların çalıştıracağı denetim
elemanlarının nitelikleri ilgili Bakanlıklar ile Türkiye Milli
Kooperatifler Birliği'nin müşterek çıkaracakları bir
yönetmelikle düzenlenir.
Birinci fıkradaki teşekküller denetim sonuçlarına
göre ilgili bakanlıkça verilecek talimata uymak zorundadırlar.
Kooperatifler ve üst kuruluşlarına kredi veren kamu
kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve ilgili bakanlıklar;
verilen kredilerin açılış gayesine uygun olarak
kullanılıp kullanılmadığı, plan ve projesine
uygunluğu, teknik özellikleri ve kalite açısından
denetleyebilirler.
Kooperatiflerde ve üst kuruluşlarında görevli bulunanlar
bu kuruluşlara ait mal, para ve para hükmündeki kâğıtları
ve gizli de olsa bunlarla ilgili defter ve belgeleri istenildiğinde
müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine, kooperatif denetmenlerine ve
kredi kuruluşlarının denetim görevlilerine göstermek,
saymasına ve incelemesine yardımda bulunmak, istenilen bilgileri
gerçeğe uygun ve eksiksiz olarak vermek ve doğru beyanda bulunmakla
yükümlüdürler.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Ben konuşacağım
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünsal.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; esasında konuşmamıza
farklı bir noktadan başlayacaktık ama Adalet ve Kalkınma
Partisinin vermiş olduğu iki tane önerge var; birini dün vermiş,
birini de bugün. Bugün verdikleri önerge, Türkiyede kooperatifçilik yaşamına
ciddi bir darbe vurmak amacıyla verilen bir önerge.
Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarıma
sesleniyorum: Değerli arkadaşlar, hepinizin seçim bölgelerinde bir
kooperatif vardır. Bu kooperatifçiler, binlerce kooperatifçi şimdi
bizim bu konuşmalarımızı izliyorlar. Kooperatifler
Yasasına bir katkı sunmak istiyorsanız ve Türkiyede çok iddia
ettiğiniz demokrasiye katkı sunmak istiyorsanız bu önergeye oy
vermeyin.
Adalet ve Kalkınma Partisinin, Sayın Mustafa
Elitaşın vermiş olduğu bu önergede kooperatiflere bir
darbe atılmakta. Ele geçirilmesi istenilen kooperatifler maalesef ele
geçmeyince, böylece kanun yoluyla, sivil toplum örgütlerine de bir
saldırı düzenleniyor. Aslında bu, toplumun her kesimini ele
geçirme kavgası içerisinde olan Hükûmetin bir tasarısı olarak
gündeme gelmiş.
Değerli arkadaşlarım, bu önerge demokratik bir
önerge değildir, antidemokratik bir önergedir. Lütfen,
vicdanınıza elinizi koyun ve şu önergeyi bir alın, okuyun.
Hiçbir demokratik yanı yoktur ve kooperatifçileri bir kalemde görevden
alacak bir önerge maalesef Meclis gündemine gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu kanunu 10 binlerce
kooperatifçi istiyor ve kooperatif yöneticileri istiyor ve bizim
getirdiğimiz önergeyle de
Gerçekten bu kanunun geliş gerekçesi olan
kooperatiflerin daha düzenli, daha
sıkı denetlenmesini gerektiren şartları oluşturmak
için bir kanun gelmiştir, doğrudur, katılıyoruz.
Kooperatifçilik alanında düzenleme ve denetim yetkisi hâlen devletin elindedir,
bu konuda başarılı olduğu da söylenemez. Kooperatifçilik
teknik bilgi gerektiren bir hizmet olduğundan, bu konuda
bağımsız kooperatif üst kuruluşları temsilcilerinin de
içinde yer alacağı düzenleme ve denetleme kurulu
oluşturulması uygun olacaktır. Bu yönde düzenleme
yapılmayacaksa kooperatif üst kurulları bu konuda desteklenmelidir.
Kooperatif üst birlikleri eğitim çalışmaları konusunda da
devlet desteğine ve kaynaklarına ihtiyaç vardır. Bu mutlaka
sağlanmalı, kooperatif denetim ve yönetim kurulu üyelerine
eğitim ve sertifikasyon zorunluluğu getirilmelidir.
Değerli arkadaşlarım, Sanayi
Bakanlığının daha, 2010-2014 Strateji Belgesi var.
Sayın Bakan, sizin de ilginizi çektiği için söylüyorum çünkü
Bayındırlık Bakanlığını da ilgilendiren bir
konu; Sanayi Bakanlığı tarafından
hazırlanmış strateji belgesi.
Bu strateji belgesinde Bölge birlikleri ve ulusal birlikler
kooperatif işlevlerine denetim, danışmanlık ve eğitim
desteği sağlanmalıdır. Dikey örgütlenmeye gidilmelidir.
Kooperatif denetimleri niteliksel anlamda güçlendirilmelidir,
gözetim sağlanmalıdır. diyor ve Dolayısıyla, Almanya
örneğinde olduğu gibi kooperatiflere yönelik hizmetlerin üst örgütler
tarafından sunulması en rasyonel yönetimdir. Ülkemiz
kooperatifçiliğinin uluslararası uygulamalar açısından en
büyük eksikliği bu yapının henüz sağlanmamış
olmasıdır.
Değerli arkadaşlarım, Bakanlık bunu diyor ama
bunun tersine bir kanun çıkarılmaya çalışılıyor.
Dolayısıyla, bizim bu önergemizde üst birliklere ve merkez
birliklerine denetleme yetkisi verilmesini istiyoruz. Bu konunun önemini Sanayi
Bakanlığı kavramış ve hazırlamış. Ama
yasal olarak geldiğinde bu, tozlu raflarda kalacak, uygulamaya geçmeyen
bir çağdaş rapor olarak bir kenarda duracağını
söylüyoruz.
Millî Kooperatifler Birliğinin de bu konuda görüşleri
var değerli arkadaşlarım. Denetim elemanı zor
yetişen, çok yönlü hukuk, muhasebe, kamu yönetimi bilgisine sahip olan
insandır. diyor. Şimdi, Bakan bu konuşma yapılırken,
Sayın Sanayi Bakanı İşte, birilerini buluruz, onlar
denetim elemanı oluverir dediler. Ama denetim elemanının hukuk
bilgisi, kamu idaresiyle ilgili ve muhasebe bilgisiyle ilgili
donanımlı birisi olmasında büyük fayda olduğunu biliyoruz.
Ama üst birliklerde bunlar mutlaka yapılmalı diyoruz.
Üst birlikler Hükûmet tarafından da kabul edilmiş. Evet
bu, en son 2 Mart 2010 Salı günü çıkan bir Bakanlar Kurulu
kararı. Bu Bakanlar Kurulu kararında,
hayvancılığın desteklenmesi hakkındaki kararı
şunu söylüyor: Ulusal düzeyde üst örgütlenmesini tamamlamış bir
hayvancılık örgütüne üye olan yetiştiricilere
hayvancılık desteği verileceğini söylüyor. Doğrudur.
Gerçekten üst birliklerini tamamlamış, ulusal çapta örgütlenmiş
kooperatifler desteklenmeli ve bunların çalışmalarına
özellikle hem kaynak aktarılmalı hem de manevi destek verilmelidir.
Hükûmetin hayvancılık konusunda yapmış olduğu
çalışmayı bizler diğer kooperatif alanlarında da yapı
kooperatiflerinde de, esnaf kooperatiflerinde de bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) Teşekkür ederim.
Ama yine de yaptığınız işin, 1inci
maddede geçen, 2nci maddede geçen ve bu madde de geçtiğinde Anayasaya
aykırılığı vardır değerli
arkadaşlarım ve biraz sonra getirilecek önerge Anayasaya tamamen
aykırı ve demokratik bir yapıyı, demokratik
kooperatifçiliği ortadan kaldıran bir önergedir. Burada başka
anlamlar çıkmaktadır. Eğer bir yerler ele geçirilmek isteniyorsa
ve bu da demokratik yolla ele geçirilmiyorsa antidemokratik olarak bir yasa
getirirsiniz ve o yasa getirilerek de yöneticileri bir bir görevden alma
hakkını elde edersiniz.
Dolayısıyla, bu antidemokratik maddenin, önergenin
oylanmamasını, bizim önergemize destek verilmesini istiyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 sıra sayılı
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 3 üncü maddesi ile değiştirilmesi öngörülen
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 90 ıncı maddesinin
aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz
"Madde 90 - İlgili bakanlık, kooperatiflerin,
kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli
Kooperatifler Birliğinin işlem ve hesaplarını ve
varlıklarını müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine veya
denetim için görevlendirilecek olan personele denetlettirebilir.
Kontrolörlerin seçilme ve çalışma usul ve esasları
ile görev ve yetkileri tüzükle tespit olunur.
Birinci fıkradaki teşekküller, denetim sonuçlarına
göre ilgili bakanlıkça verilecek talimata uymak zorundadırlar.
Yapılan denetimler sonucunda, kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin,
kooperatif merkez birliklerinin, Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin ve
bunların iştiraklerinin yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey
yöneticilerinin, hukuka açıkça aykırı eylem ve işlemlerinin
tespit edilmesi durumunda, ilgili Bakanlık, kamu yararı ve hizmet
gerekleri dikkate alınarak gecikmesinde sakınca görülen hallerde
ileride telafisi güç veya imkansız zararlara yol açılmasının
engellenmesi amacıyla bu kişilerin görevlerine tedbiren son
verebilir. Bu durumda ilgili Bakanlık, bir yıl içerisinde
olağanüstü genel kurul toplantısının yapılması
için gerekli tedbirleri alır.
Kooperatifler ve üst kuruluşlarına kredi veren kamu kurum
ve kuruluşları ile belediyeler ve ilgili bakanlıklar, verilen
kredilerin açılış gayesine uygun olarak kullanılıp
kullanılmadığını, plan ve projesine uygunluğu,
teknik özellikleri ve kalite açısından denetleyebilirler.
Kooperatiflerde ve üst
kuruluşlarında görevli bulunanlar bu kuruluşlara ait mal, para
ve para hükmündeki kağıtları ve gizli de olsa bunlarla ilgili
defter ve belgeleri istenildiğinde müfettişlere, kooperatif
kontrolörlerine, denetimle görevlendirilen personele ve kredi
kuruluşlarının denetim görevlilerine göstermek, saymasına
ve incelemesine yardımda bulunmak, istenilen bilgileri gerçeğe uygun
ve eksiksiz olarak vermek ve doğru beyanda bulunmakla yükümlüdürler.
Birinci fıkradaki teşekküller, ilgili Bakanlıkça
teşekküle ilişkin olarak istenilen her türlü bilgi, belge ve
kayıtları, tanınan süre içinde tam olarak vermek
zorundadır."
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılıyoruz Başkan.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkanım, bu
önerge Anayasaya ve hukuk devletine aykırıdır; işleme
alınmaması gerekiyor.
Takdirinize sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gerekçe mi, konuşacak mısınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Konuşacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kooperatifler Kanununun 90ıncı maddesindeki
değişiklik önergemiz, biraz önce konuşan
arkadaşımızın ifade ettiği tarzı kesinlikle
içermeyen bir durumdur. Benim, hiçbir kooperatifle şahsi meselem yoktur.
Bugün, Türkiyede yapı kooperatifleri var, esnaf kredi
kooperatifleri var, fındık kooperatifi var, zeytin kooperatifi var,
pancar ekicileri kooperatifi var. Hemen hemen, Türkiyede 1 milyon 700 bin
civarında pancar ekicileri kooperatifi, 1 milyona yakın
fındık kooperatifi, zeytin kooperatifi
Kooperatiflerle ilgili,
burada hak ve menfaatlerinin korunması gereken insan
sayısının çok olduğunu görüyoruz.
Kooperatifler, belirli bir süreden sonra, kooperatiflerin büyük
bir çoğunlukla ortak olduğu şirketler kuruyorlar. Anonim
şirketlerin denetimi, anonim şirketlerdeki yapılan esaslar,
genel kurulun ibrasına tabidir, genel kurulun onayına tabidir.
Kooperatiflerin ortak olduğu şirketlerin bünyesinde yapılan
yolsuzluklarla ilgili ki 2003 yılında Yolsuzlukları
Araştırma Komisyonunun aldığı çerçevede bazı
anonim şirketlerde, kooperatiflerin kurduğu anonim şirketler de
dâhil olmak üzere, anonim şirketlerdeki yapılan yolsuzluklar
mahkemeye taşınmıştır. Ama şirket genel kurulunda
-ki şirket genel kurulu 5 kişiden müteşekkil- özellikle bu
anonim şirketlerin kooperatifler tarafından seçilmiş 5
kişilik temsilci tarafından idare edildiği ve genel kurul
oluşturulduğu bir düzen vardır.
Türk Ticaret Kanununa göre şirketler hukuku çerçevesinde
şirkette yapılan her türlü işlemler, hukuka aykırı
veya değil, şirket genel kurulu tarafından ibra edildiği
takdirde, şirket ortaklarının bunu kabul ettikleri anlamına
geldiğinden dolayı, yapılan yolsuzlukların, yapılan
farklı farklı işlemlerin yargı yoluyla denetiminin
engellenmesi ortaya çıkmıştır. Burada yapılan
işlem, daha sonra önlenemeyecek bir şekilde hukuka
aykırılığı açıkça tespit edildiği takdirde
-hukuka aykırılığının açıkça tespit
edildiği takdirde, ifadesi burada söz konusu- olduğu takdirde
tedbiren görevden alınır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Elitaş, kim tespit
edecek, kim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakınız, belediye
başkanları, yaptıkları iş ve icraatlarla ilgili hukuka
aykırılığı tespit olduğu takdirde
İçişleri Bakanlığına müracaatla birlikte geçici olarak
görevden alınıyor ve yargının selameti için bu gerekiyor ve
arkasından devam ediyoruz: Eğer böyle bir durum varsa ilgili
bakanlık genel kurulun yapılması amacıyla bir yıl
içerisinde genel kurulu toplantıya çağırır. Şimdi,
yolsuzlukla ilgili iddialar var, tespitler var, bu tespitlerin şirket
yönetim kurulu, şirket genel kurulu tarafından ibra edilme
imkânı ve bunun denetim yollarının kapatılmasını
önlemek amacıyla yapılacak girişimleri, işlemleri,
eylemleri durdurmak ve tedbir almak, bu tedbir de Bakanlığın
yine aynı kooperatifin genel kurulu tarafından yeni
organlarını seçmesine fırsat veriyor. Bu eskiden tersi neydi.
Bakanlık müfettişleri yaptığı işlemleri mahkemeye
gönderiyorlar, mahkemenin kayyum atama imkânı doğrultusunda
kooperatifin işlemlerini denetleme hakkı, imkânı vardı.
Şimdi, durum tersine dönüyor.
Yine, eğer burada bir haksızlık varsa, bir
yanlışlık varsa yapılan işle ilgili
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kim tespit edecek onu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
hakkında tedbir
kararı alınanlar mahkemeye gidecekler, idare mahkemesine
başvuracaklar ve bu tedbir kararının
kaldırılmasını isteme hakları da vardır.
Yani değerli milletvekili
arkadaşlarımızın burada, kafalarda istifham
oluşturacak, bir şahısla, bir kişiyle, bir kooperatifle
yapılan mücadelenin sonucu ele geçirme işlemi diye
anlattıklarının açıkçası uygun
olmadığını, hissî olduğunu düşünüyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Anayasa Mahkemesine gidince
kızmayın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu önergemizin çok doğru
olduğunu çünkü en azından 3 milyon, 4 milyon çiftçinin sahibi
olduğu işletmelerin, sahibi olduğu kurumların
haklarını arayamadıklarını, bu manada
haklarını arama anlamında çok önemli olduğunu düşünüyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Vesayet dediğiniz bu
işte.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, Kooperatifler
Kanununun 1inci maddesinde bir değişiklik yaptık. O
değişiklikle, kooperatiflerin seçimlerinin gizli oylamayla
yapılmasını istedik; sizler de destek verdiniz, katkı
sağladınız, teşekkür ediyoruz. İşte bu da
kooperatiflerin ilgili şirketlerindeki ortaya çıkacak ve Ticaret
Kanunu hükümlerine göre ibrayla kurtulmanın önüne geçmek amacıyla yapılmış
bir düzenlemedir.
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, maddeyi bütünüyle değiştiren
bir önergeyi kabul ettiğimiz için kalan iki önergeyi işlemden kaldıracağız.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim verdiğim
önergem oradaki yönetmelik kelimesinin tüzük hâline gelmesi içindir. Bu
değişmemiştir efendim yani orada madde yeniden
düzenlenmemiştir, eski madde vardır, orada da yönetmelikle
düzenlenir diyor. Ben, o yönetmelik kelimesinin tüzük hâline gelmesi için
önerge verdim.
BAŞKAN Sayın Genç, sizi anladım ama
yapılacak bir şey yok.
Teşekkür ederim.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ek 1 inci
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
İlgili bakanlık deyiminden, bu Kanun kapsamındaki
tarımsal amaçlı kooperatifler ve üst kuruluşları için
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, yapı kooperatifleri
ve üst kuruluşları için Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı ve diğer kooperatifler ve üst kuruluşlar
için ise Sanayi ve Ticaret Bakanlığı anlaşılır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, isterseniz maddeye
geçmeden önce, bakın, bu maddede
BAŞKAN Şimdi arkadaşlar size izah edecekler.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim,
arkadaşların izahına gerek yok. Burada, maddede geçen,
yani eski maddede geçen Bu konular yönetmelikle düzenlenir. diyor, değil
mi? Bu getirilen önergeyle o konu değiştirilmemiş.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
- Değiştirildi, tüzüğe
çevrildi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki o zaman.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada konuştuğumuz
kooperatifler. Ben soruyorum: Dün de bugün de, acaba kooperatiflerin
bağlı olduğu bakanlıklar, dün İmar İskân
Bakanlığıydı, Sayın Bakan öyle söyledi, daha sonra
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Tarım
Bakanlığı acaba görevleri yerine getirdi mi? Hiç buna
bakmıyorsunuz, hiç bu pencereye bakmıyorsunuz. Kooperatiflerin bu
hâle gelmesinde acaba devlet suçlu değil mi? Acaba iyi yapanı iyi
yapmayanla, yolsuzluk yapanla yolsuzluk yapmayanı, iyi çalışan
kooperatif ile dürüst çalışan insanlarla dürüst çalışmayan
insanları ayırdı mı ve yeterli cezayı verdi mi? Tabii,
yeterli cezayı vermezsen, her türlü usulsüzlüğü yaparsan, kamunun
hakkını, vatandaşın hakkını korumazsan, ondan
sonra gelirsin burada tekrar bunun içinden çıkmaya
çalışırsın.
Değerli arkadaşlarım, işin özü: Bu
kooperatifler bakanlıklara bağlı olduğu sürece,
altını çiziyorum, bu kooperatifler bakanlıklara bağlı
olduğu sürece hiçbir şey değişmeyecektir, hiçbir şey
değişmeyecektir. Yine, aynı tas, aynı hamam! Bunu
bağımsız
Tıpkı Sermaye Piyasası gibi,
tıpkı İstanbul Menkul Kıymetler gibi, tıpkı
Bankacılık Düzenleme Kurulu gibi, tıpkı Rekabet Kurulu gibi
bir kuruma verip, Türkiyedeki tüm kooperatiflerin özgürce, objektif bir
şekilde o kurumun denetiminde olmadığı sürece, siyasetin
parmağı orada olduğu sürece hiçbir şey
değişmeyecektir arkadaşlar. Onun için, dürüst olan ile dürüst
olmayanı mutlaka ayırmak zorundayız ama maalesef bugüne kadar
ayrılmadı.
Şimdi size birkaç örnek vermek istiyorum: Türkiyede,
özellikle FİSKOBİRLİK gibi, Türkiye'nin değişik
yörelerinde tarımsal satış kooperatiflerimiz var. Şimdi, bu
kooperatifleri tek tek masaya yatırın arkadaşlar. Acaba ilgili
bakanlık görevini yaptı mı? Bilmiyorum burada hangi
bakanlığın bürokratları var ama Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı bu kooperatiflere sadece denetim yaptı. Nedir
ihtiyacın?, Ülkenin gerçeği nedir?, Bu ülkede bu ürünün daha iyi
bir yere gelmesi için neler yapmalıyız? diye hiç bunları
düşünmedi ve maalesef bu kooperatifleri yok etti.
Size iki tane örnek vereceğim: Biri
FİSKOBİRLİK, biri Kayısıbirlik. Zavallı
Kayısıbirlik bunların en küçüğüydü. Kayısı
üreticisinin tek kooperatifiydi Kayısıbirlik. Birlikler: FİSKOBİRLİK,
Kayısıbirlik
Diğerlerini de anlatmama vakit yok ama bu iki
örneği vermek zorundayım.
Burada Karadenizli milletvekillerim var,
FİSKOBİRLİKin içinde olduğu durumu, içler acısı
durumunu arkadaşlarım defalarca izah ettiler. Dün gördünüz, devlet
eğer elini sokarsa
Toprak Mahsulleri -kaç ton alıp- elinde kalan
fındığı artık elinden çıkaramıyor, çare
arıyor.
Değerli arkadaşlar, bunu FİSKOBİRLİKten
aldınız, FİSKOBİRLİKin yetkisini elinden
aldınız, FİSKOBİRLİKi yok ettiniz,
FİSKOBİRLİKi siyasete alet ettiniz ve sonuç bu. Sonuç bu.
Toprak Mahsulleri de sanki bu işi bilen bir kurum, yasak savmak için,
seçim yatırımı için
İşte, köylüye dediniz ki: Biz
fındığınızı alacağız. Türkiye'nin bir
değerini yok ettiniz.
Zavallı Kayısıbirlik. Bunların en
küçüğüydü arkadaşlar, en küçüğüydü. Tüm borcu da 5 milyondu
şu andaki parayla veya eski parayla 5 trilyon liraydı. En kolay yolu,
burayı kapattık. Sen devletsin, eğer orada bir usulsüzlük varsa,
eğer orada bir usulsüzlük yapılmışsa bunu ortaya
çıkarmak ve bu kooperatifi yaşatmak senin görevindir. Hemen
okulları kapat, kimse okula gitmesin. Böyle şey mi olur
arkadaşlar! Sen devletsin. Orada eğer bir kötü yönetim varsa, kötü
yönetimi cezalandırmak, onları yargıya göndermek ama
kooperatifin devamlılığını yaşatmak senin
görevindir ama Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bunun
altını bir daha çiziyorum Sanayi ve Ticaret Bakanlığı-
yasak savdı. Hiçbir şekilde gidip orada Bunu kim yaptı?
Buranın ne suçu var? Kimler yaptı? Nedir? demeden Ben
kapattım. diyor ve zavallı Kayısıbirlikin 5 milyon borcu
var. Eğer eşitlik ilkesi varsa
Kooperatiflerimizin borçları
var, birliklerimizin borçları var, bunları iyi
çalıştırmak, bunları yönlendirmek -mademki Bana
bağlı. diyorsun- Sanayi ve Ticaret Bakanı senin görevindir,
yoksa senin işin ne? Senin işin ne? Ne yapıyorsun orada?
Değerli arkadaşlarım, Malatya kayısı
çiftçisinin bir birliğe ihtiyacı vardır. Bunu yaratmak devletin
görevidir. Şu hâliyle yine bakanlıklara bağlı olduğu
için -eğer farklı bir kuruma bağlı olsa, Türkiyede özerk
bir kuruma bağlı olsa bunun çözümünü buluruz, üreticilerle buluruz-
hâlâ daha Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bu tür birlikler
bağlı olduğu sürece hiçbir çözümü üretmiyor, bir çözüm bulmuyor
arkadaşlar.
Bu nedenle, ben burada Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Kayısıbirlike karşı
göstermediği duyarlılığı kınıyorum. Sadece
Kapattım. dedi. Buna hakkınız yoktur. Bunu yaşatmak sizin
görevinizdi; bunu korumak, kollamak, bu üreticinin derdine çözüm bulmak sizin
görevinizdi ve işin hemen en siyaset yönüne kaçtınız, politize
ettiniz, bir zavallıyı öldürdünüz ama bir başka öldürdüğünüz
var. Bu ne arkadaşlar? FİSKOBİRLİK. Türkiyede elimizde iki
altın var, kayısı da dünyada tek ürün, kuru kayısı
FİSKOBİRLİK yıllara göre bazen 2 milyar dolar, bazen 1,5
milyar dolar
Ama eğer sen ürününe sahip çıkmazsan, sen üreticine
sahip çıkmazsan
Dışarıda dört tane alıcı var
arkadaşlar, dört tane alıcı; geliyor, Nasıl olsa çiftçinin
parası yok; nasıl olsa çiftçi aç, ürününü satmak zorundadır.
diyor, dışarıdaki alıcı fiyatı kendi belirliyor
ve Türk fındığını alıp götürüyor arkadaşlar.
Aynı şekilde kayısı yine dünyada tek, kuru
kayısı ihracatının yüzde 90ı Türkiyeden
arkadaşlar, yılda 400 milyon dolar. 2 milyar dolar fındık,
400 milyon dolar kayısı ama zavallı üretici ürününü satmak
zorunda olduğunu bildiği için
Yine, kayısıda dört tane
dışarıda yabancı alıcı var.
Bunlar geliyor, nasıl olsa bunların parası yok,
bunların desteği yok, kooperatifleri yok, Ziraat Bankası
yeterince destek olmuyor ve
Bazen fındık fiyatlarının 600
dolara çıktığını biliyor musunuz? 600 dolardı ama
dışarıdaki alıcı piyasada
Yani 600 dolarla 2 milyar
dolar Türkiyeye fındıktan para girdiğini ben biliyorum, ben
yaşadım, bire bir yaşadım, bankacıyken
yaşadım. Yılda 2 milyar dolar arkadaşlar. Bu, hepimizin
parası; bu, çil çil döviz, bu ülkenin, çocuklarımızın
parası, çocuklarımızın ekmeği ama biz ürünümüze sahip
çıkmazsak, çiftçimizi başıboş bırakırsak,
çiftçimizi örgütlü bir şekilde birliklerimize teslim etmezsek, çiftçimizin
hakkını korumazsak dışarıdakiler gözümüzün
yaşına bakmıyor.
Ben birlikler konusunda, özellikle birliklerin desteklenmesi
yönünde, birliklere sahip çıkılması yönünde ve birliklerin iyi
yönetilmesi konusunda burada bir kez daha uyarıyorum. Bugün birlikler bu
hâle geldiyse devletin suçu bana göre yüzde 100dür. Yapanla yapmayanı
ayırmamıştır, cezayı verememiştir, siyasete alet
etmiştir.
Değerli arkadaşlarım, kim olursa olsun, kim
usulsüzlük yapıyorsa yapsın bunu cezalandırmak hepimizin
görevidir. Hukuk devleti diyoruz ama birilerini koruyup kollarsak o birileri
yüzünden yılda 2 milyar dolar hasılat gelecek fındığımızı
yok ediyoruz arkadaşlar. 400 milyon dolar hasılat gelecek
kayısımızı bazen 300 milyon dolar, bazen 200 milyon dolar
hasılat gelir hâle getiriyoruz. Bu nedenle birlikler konusunda bir kez
daha ben Hükûmeti uyarıyorum ve şunu söylüyorum: Hükûmetin yok
ettiği Kayısıbirliki yeniden ihya etmesi mecburdur. Ben bir kez
daha
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı -Malatyaya karşı
yok ettiği-
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
yasal
koşulları yerine getirmek kaydıyla, her türlü hukuki
vecibelerini yerine getirmek kaydıyla bir birlik kurmak zorundadır.
Bizim hakkımız yenmiştir. Sayın Bakan sizin göreviniz
değil, ama rica ediyorum, Kayısıbirlik konusunda Hükûmeti bir
kez daha duyarlılığa davet ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
4üncü madde üzerinde gruplar adına ikinci söz Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Nevzat
Korkmazda.
Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kooperatifler Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4üncü maddesi hakkında şahsım ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kooperatifler insanların
iradesini, gücünü ve enerjisini bir araya getirip oluşturduğu,
üyelerinin ortak çıkarlarını savunan teşekküllerdir.
Bu sistemin iyi işletildiği yerler var hakikaten
Türkiyede ancak çoğunlukla, hele hele kurulduktan bir müddet sonra çizgi
dışı uygulamaların görüldüğü, aşırı
politizasyonlarla, hırsızlık ve yolsuzluklarla karşılaşıldığı,
böylece üyelerin sıkıntıya sokulduğu birlikler şekline
dönüştüğünü de yakından müşahede etmekteyiz.
Bu başıboşluk ve usulsüzlüklerin en önemli sebebi,
yeterli ve etkili denetimin görülmemesidir. Özellikle, vatandaşla iç içe
bu sorunları gözlemleyen yerel makamların, mülki makamların bu
uygulamalara müdahale ve denetim imkânlarının acilen
artırılmasının zaruri olduğunu düşünmekteyim. Bu
birlikler ülkemizde değişik nedenlerle zaten güç bela yürütülür iken
taşra siyaseti anlayışıyla yapılan siyasi müdahaleler
kooperatiflerin hızla dejenere olmasına, ömürlerinin sonlanmasına
sebep olmaktadır. Bu bakımdan, kooperatiflerin daha objektif
sosyoekonomik değerlendirmelerle yürütülmesinin önü açılmalı,
gerekli tedbirler üretilmelidir.
Bu çerçevede, ülkemizde hâlen üç farklı yasaya göre faaliyet
gösteren kooperatiflerin bir çerçeve kanunla mevzuat birliğinin
sağlanması ve tek bir çatı altında birleştirilmesi,
çok başlılıktan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesi
gerekmektedir.
Tabii kooperatifçilik deyince en önemli şeyin eğitim
olduğunu da bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu bakımdan,
kooperatif alanında eğitim gören kooperatifçilik meslek yüksekokulu
mezunlarının sektöre kazandırılması ve istihdam
edilmesinin öneminin de bir kez daha vurgusunu yapmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, kooperatifçiliğin
kurulduğu alanlardan bir tanesi de tarım sektörüdür, tarımsal
kalkınma kooperatifleri başta olmak üzere. Geçtiğimiz hafta sonu
Ispartanın merkez köylerinden Aliköy, Büyükhacılar,
Küçükhacılar, Yakaören ve Koçtepe gibi bazı köylerimizi
dolaştım, köylülerimizi dinledim. Bu izlenimlerimi yüce Meclisle
paylaşmak istiyorum. Keşke Sayın Tarım Bakanımız
da burada olsaydı. İnşallah, kendisine bu izlenimlerimiz de
arkadaşları tarafından iletilir diye düşünüyorum.
Sayın Tarım Bakanı, işler sizin
bildiğiniz gibi değil, işler iyi gitmiyor. Keşke
söylediğiniz gibi olsa köylümüz, çiftçimiz, gelecek kaygısı
olmaksızın rahat, huzurlu ve borçsuz bir hayat sürüyor olsa.
AKPlisi, MHPlisi ve CHPlisi kime oy vermişler ise hepsinin de ciddi
kaygıları var, sıkıntıları var. Sizlere
yakınlık göstermiş köylülerimiz diyor ki değerli AKPli
milletvekili arkadaşlarım: Ben iki seçimdir AKPye oy verdim,
ümitlerim vardı, sorunlarımın çözülmesi yönünde beklentilerim
vardı, ancak bırakın bu sorunlarımın çözülmesini,
borçtan, harçtan sokağa çıkamaz duruma geldik. AKP
oylarımızı aldıktan sonra bizleri unuttu, bizlere
verdiği sözleri unuttu. Hangi sorunumuzu dillendirsek ya kale
alınmıyoruz ya Eskiden daha kötü değil miydiniz? diye soruya
muhatap oluyoruz ya da azar işitiyoruz.
Sayın Tarım Bakanı, ülkenin tarım
politikalarından sorumlu çiftçinin, köylünün sözcüsü olması gereken
Sayın Mehdi Eker Beyefendi, çiftçinin köylünün sesine, şikâyetlerine
kulak verin. Bu insanlar sadece partinizin değil mübarek
vatanımızın da velinimetleridir. Sorunları görmemezlikten
gelmek yahut tümünü reddetmek çözüm değil. Hiç kimse rahat ve huzurlu iken
şikâyet etmez, ağlamaz. Şayet bu sıkıntılara da
kader deyip geçiştirecek iseniz size ne gerek var? Elbette kadere iman
ediyoruz, onda hiçbir şüphe yok ama soruyorum size: Devlet niye var?
Hükûmet neye yarar? Belki, tabii afetleri, dünyadaki krizleri önleyemezsiniz
ama tedbir alırsınız ve sonra da ortaya çıkardıkları
zararları en aza indirgemeye çalışır,
insanlarımızı koruma altına alırsınız. Hafta
sonu -belirttim- Yakaörendeydim. Bir gün öncesinde çok büyük bir dolu afeti
olmuş, dağ tepe bembeyazdı, köyün ekili arazilerinde ceviz
büyüklüğünde dolu yağmış
İlk yapılan tespitlere göre ortaya çıkan
rakamları sizlerle paylaşmak ve bu zararın ciddiyetini
takdirlerinize arz etmek istiyorum. Hasar gören arazi miktarı yaylada
1.500, köy içi ve civarında 1.600 dekar civarında. Bağ ve
bahçeler dolaşılmış, kiraz ağaçlarının yüzde
80i, sebze bahçelerinin de yüzde 90ı, gül bahçelerinin en az
yarısı -ki yaklaşık 500 dekara tekabül ediyor- yine ekili
bağların yaklaşık 300 dekarı -onlarda da zarar yüzde
40 ila 50 civarında- zarar görmüş. Doluyu yiyen ağaçların
ve bağ ve bahçelerin bundan sonra kendini toparlaması da güç
gözükmekte. Dolaşıp dolaşmadıklarını bilmiyorum
ama Isparta AKP milletvekili arkadaşlarımıza da sorsanız bu
rakamlar kendilerince de teyit edilecektir.
Ayrıca, kıymetli milletvekili arkadaşlarım, su
ürünleri kooperatiflerimiz var Ispartada. Eğirdir Gölünün her iki
yakasında bu kooperatiflerin özel idarelere borçları var. Bu
borçların zamanında ödenmesi ve
balıkçılarımızın hayatlarını idame ettirmesi
için balıkçılık mesleğini icra etmeleri gerekiyor. Bu
kardeşlerimiz mesleklerini Eğirdir Gölüne getirilen avlanma
yasağı nedeniyle icra edemiyor ve borçlarını ödeyemiyorlar.
Tabii en çok etkilenen yerler de Eğirdir, Yalvaç, Gelendost ve köyleri.
Peki, nasıl olacak kıymetli arkadaşlar? Hem çalıştırmıyorsun
hem de Borcunu öde. diyorsun. Bu kardeşlerimiz devletinden
sıcaklık bekliyor, ilgi bekliyor. Faizsiz, uzun vadeli kredi
imkânlarıyla onların borcunu uygun bir zamana yaymak ya da bu
yasağı makul bir çerçeve içerisine çekmek, çözüm bu. Büyük sermayeye
sağlanan sayısız imkânların halkımız da kendisine
sağlanmasını sizlerden bekliyor.
Sayın Bakan, Değerli Hükûmet; yöreyi
dolaşmış, tespitler yapmış, muhalefet partisine mensup
bir milletvekili olarak benden söylemesi.
Memleketi ayrıştıracak, memleketi birbirine
düşürecek projeler yerine, artık köylümüz için, esnafımız
için, çiftçimiz için, emeklimiz, memurumuz için bir açılım vakti
geldiğine inanıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Türkiyeyi
yönetenlerin enerjisini bu alanlara kaydırması gerektiğini
düşünüyoruz. Bizlerden söylemesi, vebal artık sizlerde çünkü ülkeyi
yöneten sizlersiniz.
Ben, inşallah bu açılımın, biraz önce
bahsettiğim gibi, Yakaörendeki hemşehrilerimize ve Eğirdir
Gölünün etrafındaki o balıkçı esnafına hissettirilerek
başlatılmasını istiyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Iğdır Milletvekili Sayın Pervin Buldan. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 496
sıra sayılı Kooperatifler Kanunu Tasarısının
4üncü maddesi hakkında konuşmak üzere, Barış ve Demokrasi
Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Zonguldaktaki maden
kazasında hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet
diliyor, ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Ayrıca Muğladaki güvenlik güçleri tarafından, karanlık
güçler tarafından katledilen Kürt öğrenci Şerzan Kurtu da
saygıyla anıyor, kendisine Allahtan rahmet diliyor, kederli ailesine
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kooperatifçilik, insanın ihtiyaçları karşısında tek
başına yeterli olmadığını fark ettiği
zamandan bu yana gelişme gösteren ve ihtiyaçlar karşısında
diğer insanlarla bir araya gelerek örgütlendikleri,
dayanıştıkları bir oluşumdur.
Dünyada var olan bir ilk kooperatif modeli tüketim temelinde
oluşturulmuştur ancak kooperatiflerin oluşturulma amacı bu
değildir. Kooperatifler üretimin örgütlendiği, konut gibi
birtakım ihtiyaçların karşılandığı ve
geleceğe yönelik projeler kapsamında ortak bir mücadele yürütmenin
zeminidir. Bu zeminde hem ekonomik anlamda hem toplumsal alanda çeşitli
konularda var olan kolektif ihtiyaçların karşılanması temel
amaç olmuştur. Bu noktada, bütün toplumlar için kooperatifleşmenin
oldukça önem arz eden bir örgütlülük olduğu aşikârdır çünkü
kooperatifleşme gelişimin önünü açan toplumsal kesimlerin öz
güçlerine dayanarak üretimde bulundukları bir çatıdır.
Nitekim gelişmiş ülkeler kooperatifleşme modelini
sıklıkla kullanmaktadırlar ve günümüzde de
baktığımız zaman Avrupa ülkeleri, Japonya, Amerika gibi
birçok gelişmiş ülkede kooperatiflerin aktif bir şekilde
kullanıldığını görmekteyiz fakat ülkemizde
kooperatifçiliğin dünya ülkelerindeki örneklerinde görüldüğü kadar
gelişkin olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Bunda devletin
kooperatifçilikle ilgili yanlış algısının temel sorun
olduğunu söyleyebiliriz. Hükûmetin de belirttiği üzere, ülkemizde 90
bin civarında kooperatif bulunmaktadır ve bu kooperatiflerin üye
sayısı 8,5 milyon civarındadır. Tabii bu kooperatifler,
esnaf kooperatifleri, tarımsal kalkınma kooperatifleri, tüketim kooperatifleri,
yapı kooperatifleri, sulama ve balıkçılık kooperatifleri
gibi çeşitli alanlarda örgütlenmişlerdir. Tarımsal kalkınma
kooperatifleri ve yapı kooperatifleri bu kooperatifler içerisinde en
önemli oranı kapsayan kooperatiflerdir.
Ancak, sayısal olarak bu kadar çok olmasına rağmen
nitelik açısından kooperatifler yeterli düzeye
erişememişlerdir. Devlet kooperatiflerin yasal düzenlemelerinin
neredeyse tamamını kendisi düzenlemektedir dolayısıyla bu
alanda yaşanan sorunlar ve eksikliklerde devletin birinci derecede
sorumlulukları bulunmaktadır. Her şeyden önce sermayenin
korunmasını görev edinen Hükûmet de kooperatifçiliği
geliştirmek adına girişimlerde bulunmak konusunda geri
durmaktadır. Kooperatifçiliğin Türkiyede
başlangıcından bugüne değin kooperatif ortaklarına ve
yöneticilerine kooperatifçilikle ilgili olarak kendilerini geliştirme
imkânlarının sunulmaması, kooperatifçiliğin nitelik
açısından geri kalmasına neden olmuştur. Bu anlamda
kooperatifler, ne küresel kapitalizmin getirdiği yıkıcı
etkiler karşısında yeterli düzeyde faaliyet gösterebilmekte ne
ticaret alanında ne de demokratikleşme süreçlerinde kendilerine
düşen rolü oynayabilmektedirler.
Kooperatiflerin üst düzeyde bir örgütlenmeleri
bulunmamaktadır ve devlet güdümünün etkisinden dolayı kooperatifler
demokratik bir yapıdan yoksundur. Türkiyedeki mevcut kooperatifler bugün
itibarıyla her alanda devletin desteğine muhtaç durumdadır. Bu
temelde kooperatifçiliğin finansal sorunlardan eğitim,
araştırma sorunlarına, mevzuat sorununa, denetim ve örgütlenmeye
kadar birçok sorunu bulunmaktadır. Bu sorunların hepsi birbirleriyle
yakın ilişki içerisindedir ve çözüme kavuşturulabilmesi için
Hükûmetin kooperatifçilikle ilgili olarak her şeyden önce doğru
politikaları oluşturması gerekmektedir. Bu politikaların
oluşturulması Avrupa Birliği uyum sürecinin de bir
gereğidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belli ki
Hükûmet de, ağır aksak ilerleyen, hatta ilerlediğini
söyleyemeyeceğimiz Avrupa Birliği uyum sürecinde Kooperatifler
Kanununda bazı değişiklikler yapma ihtiyacı duyarak bu
tasarıyı Meclis Genel Kuruluna getirmiştir. Tasarıya
eleştirilerimiz yapılanlara ilişkin değil, daha çok
yapılmayanlara ilişkindir yani tasarı Türkiyede kooperatifçilik
alanında mevcut bulunan sorunları kapsamaktan uzaktır. Bu
hâliyle bu tasarı kendi gerekçesini dahi kapsayacak durumda değildir,
bu nedenle eksik ve yetersizdir. Kooperatifçiliğin sorunları siyasal
alanda çözüm aranması gereken ve bu nedenle geniş kapsamlı
düzenlemelerin yapılmasını gerektiren bir durumdur.
Kısaca bu düşüncelerimi dile getirmek istedim. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Buldan.
Madde üzerinde şahıslar adına ilk söz Kocaeli
Milletvekili Sayın Eyüp Ayara aittir.
Buyurun Sayın Ayar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EYÜP AYAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, 496 sıra sayılı Kooperatifler Kanunu
Tasarısı hakkında şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu düzenleme 9 madde, yürürlük ve
yürütme maddesiyle birlikte 11 madde oluyor. Ama 4üncü madde, bu düzenlemenin,
bu yasanın omurgası. Mevcut durumda kooperatifler, tarımsal
amaçlı kooperatifler Tarım Bakanlığına, bunun
dışındaki tüm kooperatifler Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına bağlı. Yapmış olduğumuz
düzenlemeyle birlikte bu 4üncü maddede bu işi üç bölüme
ayırıyoruz. Bir, tarımsal amaçlı kooperatifler yine
Tarım Bakanlığına,
yapı kooperatifleri Bayındırlık Bakanlığına
ve bunun dışında kalan kooperatifler de Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına bağlı olacak.
Şimdi, yapı kooperatifleri dediğimiz zaman bunlarda
üç çeşit kooperatifler var Türkiyede. Bir konut yapı kooperatifleri
var, küçük sanayi siteleri yapan kooperatifler var, bir de toplu iş
merkezleri yapan kooperatifler var. Bunların sayısı da Türkiyedeki
tüm mevcut kooperatiflerin yüzde 70i, yani 88 bin kooperatifin 60 bini
yapı kooperatifi. Yapı kooperatifleri inşaat yapıyorlar,
üyelerine, ortaklarına iş yeri veya konut yapıyorlar ve bu
işlerinden dolayı da bunları Bayındırlık
Bakanlığına bu düzenlemeyle bağlıyoruz, doğrusu
da bu zaten. Çünkü kooperatifçiliğin bugünkü durumu belli. Türkiyede hem
konuta ihtiyaç var hem de kooperatifler konut edinmek için veya iş yeri
edinmek için yapılabilecek en uygun, en güzel bir birliktelik. Ama
kooperatiflerin desteklenmesine ve denetlenmesine de şiddetle ihtiyaç var.
Bayındırlık Bakanlığı, konumu itibarıyla,
kooperatifleri, bilhassa yapı kooperatiflerini denetleyecek ve
destekleyecek donanıma sahip. Bu yüzden, yapı kooperatifleri
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına
bağlanıyor.
Ben, yapı kooperatiflerinin Bayındırlık ve
İskân Bakanlığına bağlanmasını uygun
görüyorum. Kooperatifçiliğin, bilhassa yapı kooperatiflerinin daha
düzenli, daha denetimli olması, daha işlevsel olması için bu
Bakanlığın hem denetleme yönünden hem destek yönünden yapı
kooperatiflerini ayağa kaldıracağına inanıyor,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bu konuda
başarılar diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde hakkında şahıslar adına ikinci söz
Kayseri Milletvekili Sayın Yaşar Karayele aittir.
Buyurun Sayın Karayel. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YAŞAR KARAYEL (Kayseri) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan 496 sıra
sayılı Kooperatifler Kanunu ile ilgili tasarının 4üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Bu kanun, gelişen, değişen ve dönüşen
Türkiye'de ihtisaslaşmaya, bilgiye ve bakanlıkların
ihtisasına göre işlerin dağılımını tanzim
etmektedir. 4üncü maddeyle, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
sorumluluğunda bulunan yapı kooperatiflerinin
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devri
sağlanmaktadır. Yapı kooperatiflerinin, etüt, planlama,
projelendirme, statik hesapları, ruhsatlandırma, ısı
yalıtımı, depremsellik ve kat mülkiyetine geçiş
konularından kooperatiflerin feshine kadar geçen süreçte, bütün illerde
teşkilatı bulunan Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına devri doğru bir tercihtir.
Yapı kooperatifinin, bölgenin nâzım ve stratejik
gelişme planlarına göre belirlenen konut, sanayi ve benzeri arazi
kullanım kararlarına uygun alanlarda kurulması,
altyapısının ve sosyal donatılarının imar
mevzuatına uygun olarak tamamlanması modern şehirciliğe de
katkı sağlamış olacaktır.
Bu kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakana soruyorum: Ülkemizde tarımsal alanda
kooperatifçiliğin yaygın olduğu bilinmektedir ancak
tarımsal amaçlı kooperatiflerin pazar payları beklentilerden
uzaktır. Avrupa Birliği ülkelerine baktığımızda,
tarımsal amaçlı kooperatiflerin pazar payları yüzde 55-90
arasında değişmektedir. Ülkemizde bu oran nedir? Tarımsal
amaçlı kooperatiflerin pazarda daha etkin olabilmesi için görüşülen
teklif yeterli midir? Kooperatifler Kanununda daha fazla ne gibi düzenlemeler
yapmayı düşünüyorsunuz? Kırsal sanayinin oluşması için
tarımsal amaçlı kooperatifleri değerlendirmeyi düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Teşekkür ediyorum.
Tarım alanındaki kooperatiflerle ilgili sorusuna
yazılı olarak cevap vereceğiz Sayın Başkanım.
İlave düzenlemelerle ilgili
Bu tasarının
kanunlaşmasından ve yürürlüğe girmesinden sonra yapı
kooperatifçiliğine destek anlamında çalışmamız var. Bu
konuyla alakalı, yürürlüğe girdikten sonra, tekrar, bir yasal
düzenleme şeklinde olmamakla birlikte ikincil mevzuat ve Hükûmet
politikası olarak belli destekler uygulanabilecek.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Madde üzerinde bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 sıra sayılı yasa
tasarısının 4. maddesine Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı ifadesinden sonra gelmek üzere Sulama birlikleri
için Çevre ve Orman Bakanlığı ifadesinin eklenmesini arz
ederim.
Saygılarımla.
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mehmet Ali
Susam |
Hüseyin Ünsal |
|
|
Malatya |
İzmir |
Amasya |
|
|
Sacid
Yıldız |
|
Atila Emek |
|
|
İstanbul |
|
Antalya |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, önergemiz çok açık. Bir
sulama birlikleri var, kime bağlı, nereye bağlı? Hâlen
sulama birlikleri İçişleri Bakanlığına
bağlı. Bilmiyorum ki, acaba İçişleri
Bakanlığı suyun akış trafiğini mi yönetiyor?
Hakikaten ne ilgisi var, ne alakası var, sulama birliklerine hangi
katkıyı verir, ne yapar? Hakikaten bilmiyorum. Sekiz senedir
söylüyorum, nereye bağlı olduğu, kimin yönettiği belli
değil, sadece İçişleri Bakanlığı Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğüne rapor veriyorlar.
Değerli arkadaşlarım, önergem şu: Mademki
kooperatif
Sayın Bakan Hayır, katılmıyorum. dedi, niye
katılmıyorsunuz? Niye katılmıyor arkadaşlar? Diyorum
ki, gelin sulama birliklerini Çevre ve Orman Bakanlığına,
DSİye bağlayalım. Yani sulama birliklerine en büyük
desteği DSİ vermektedir ve onların işidir. Yıllarca oradan,
sulama kanalları, DSİden sulama birliklerine devredilmiştir ama
hiçbir teknik desteği yoktur arkadaşlar. Bu çiftçimizin, Türkiyedeki
ekicilerimizin en büyük yardımcısı sulama birlikleridir. Gelin
Sulama birliklerini de kime bağlıyorsunuz? Yine, nereye
bağlı olduğu belli değil. Sekiz yıldır
söylüyorlar arkadaşlar: Kanun hazırladık, getiriyoruz. Evet,
Çevre Bakanlığı, doğru söylüyorsun
Hem Bütçe
Komisyonunda hem burada defalarca, Evet, kanunu getiriyoruz, kanun teklifi
hazır
Arkadaşlar, sekiz sene geçti!
Şimdi, bakıyorum, bugün bu yasama yılının
sonuna kadar olan bir gündem geldi. Bakıyorum, hazır olan maalesef
yine yok! Sayın Bakan, sulama birlikleri içler acısı hâldedir.
Sulama birliklerinin büyük sorunları vardır. Sulama birliklerinin mutlaka
DSİnin teknik desteğine ihtiyacı vardır. Ben, bir kez
daha, zavallı sulama birlikleri, yine söylüyorum, zavallı durumdalar,
sahibi yok, çok büyük eksikleri var. Bir sürü sulama birliğinin elektrik
borçları var ve ne yapıyorlar biliyor musunuz arkadaşlar? Tam
böyle, kışın hiç dokunmuyorlar, tam ürün alacaklar, yazın
gidiyorlar, pat diye elektriği kesiyorlar. Değerli arkadaşlar,
özellikle tarımsal kalkınma kooperatiflerinin ve sulama birliklerinin
önemli miktarda enerji borçları vardır. Bir şekilde bunlar
yeniden yapılandırılmazsa ve dürüst üretenle dürüst üretmeyen
aynı kaba konulursa yine sonuç alamazsınız. Bu nedenle, sulama
birlikleri yasasının öncelikle, arkadaşlar, mutlaka getirilip,
aynı, burada, işte... Sayın Bakanım, niye reddediyorsunuz?
Gelin, adını koyalım. Diyorum ki madem
dağıtıyorsunuz yapı kooperatiflerini,
Bakanlığınıza, işte Sanayi Bakanlığında
kalıyor, Tarım Bakanlığına veriyorsunuz, gelin
-eğer arkadaşlar, inanmıyorsanız
Sulama birliklerinin
gideceği yer ve teknik destek alacağı tek yer DSİdir
gelin, Çevre ve Orman Bakanlığına bağlayalım diyorum.
Aynı kanun içerisinde bunu da geçirelim ve bir şekilde artık
kanundan da kurtulun. DSİ, sulama birlikleriyle bir araya gelsin,
onların sorununu çözsün arkadaşlar. Başka kanun getirmenize gerek
yok, işte hazır burada ama reddediyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, sulama birlikleri Türk
tarımının en temel noktalarından biridir ve çok zor
durumdadırlar çünkü hiçbir destekleri yoktur. İçişleri
Bakanlığı, herhâlde diyorum, ben başka bir şey
bulamıyorum -eğer bu konuda ben yanılıyorsam bir
arkadaşım beni uyarsın- sular nereden geliyor, nasıl
akıyor, trafiğini yönetiyor herhâlde.
Değerli arkadaşlarım, bu konu Türk
tarımının en hassas konusu. Sayın Bakan, değerli
arkadaşlarım; gelin, lütfen, rica ediyorum hepinizden -eğer buna inanmıyorsanız, o
zaman inanmıyorsunuz- bu yasa nasılsa geçiyor, sulama birliklerini de
bu yasanın içine koyalım ve onu da DSİnin bağlı olduğu
Bakanlık olan Çevre ve Orman Bakanlığına
bağlayalım. Önergem bu arkadaşlar, fazla bir şey
istemiyorum. Türk çiftçisinin gerçek sorununu dile getiriyorum arkadaşlar.
Takdir hepinizin.
Bir de, arkadaşlar, sulama birliklerinin ve tarım
satış kooperatiflerinin elektrik borçları konusunda hepinizi bir
kez daha duyarlılığa davet ediyorum ve önümüzdeki süreç geliyor,
bu süreçte bu borçlar -affedin demiyorum ama- faiziyle birlikte büyümüş.
Gelin, bunları ödenebilir hâle getirelim.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Faizleri affetsinler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Gelin, bu çiftçiye
faizler affedilerek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Ve ağırlığı faizdir arkadaşlar.
Gelin, faizleri yok edelim ve anapara borçlarını ödenebilir bir hâle
getirelim, çiftçiye soluk aldıralım. Gerek sulama birlikleri
borçlarını
Şimdi, bazı sulama birlikleri şanslı
arkadaşlar çünkü -suyun akarı çok iyi- iyi bir akar
yakalamış, hiç enerji parası ödemiyor ama bazı sulama
birlikleri ise suyu kaç metreden yukarı çıkarıp
dağıtıyor. Yani bunu eşitlik ilkesi hâline getirip, bir
şekilde bunların ortak menfaatini hep birlikte bulmak
zorundayız.
Gelin, sulama birlikleri ve tarımsal satış
kooperatiflerinin elektrik borçlarının faizlerini yok etmek,
anaparalarını ise ödenebilir bir hâle getirmek hepimizin görevidir
ama görüyorum ki bu yasama yılında hâlâ sulama birlikleri kanunu
gelmiyor. Onun için, Sayın Bakanım, bir an önce burada karar
alalım, Çevre ve Orman Bakanlığına bağlayalım ve
bitirelim, önerge budur. Bu kadar zor bir olay değil.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.11
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.26
BAŞKAN : Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Fatih M ETİN (Bolu), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 108inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
496 sıra sayılı Kanun Tasarısını
görüşmeye devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeye bağlı geçici 3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 5-1163 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici maddeler eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 3- 1163 sayılı Kooperatifler
Kanununun ek 1 inci maddesi uyarınca Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca yapı kooperatifleri ve üst
kuruluşları ile ilgili başlatılmış veya planlanmış
iş ve işlemler ile bunlara dair her türlü hak, yetki ve görevler, Bayındırlık
ve İskan Bakanlığına devredilmiştir.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığınca başlatılmış veya
planlanmış iş ve işlemleri yürütmeye, bunlar hakkında
yeni iş ve işlemler yapmaya, gerekli görülenleri tasfiye etmeye
yetkilidir.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı;
Kooperatifler Kanununun ek 1 inci maddesi uyarınca yapılan iş ve
işlemlerden dolayı Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
taraf olduğu işlemlerde ve sözleşmelerde taraf olur ve bu
Bakanlık leh ve aleyhine açılmış ve bu maddenin yürürlüğe
girmesinden önce bu Bakanlık tarafından yapılmış olan
iş ve işlemler sebebiyle açılacak olan davalarda
kendiliğinden taraf sıfatını kazanır.
Bu madde ile devredilmesi öngörülen her türlü işleme
ilişkin evrak ile dava dosyaları ve sair malzemenin devri,
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Sanayi ve
Ticaret Bakanlığınca müştereken belirlenecek usul ve
esaslara göre gerçekleştirilir.
BAŞKAN Madde 5e bağlı geçici madde 3
hakkında gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susama aittir.
Buyurun Sayın Susam. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçici 3üncü madde, konut
kooperatiflerinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığından alınarak
Bayındırlık Bakanlığına verilmesi sonucundaki
doğacak tüm işlemlerin ve tüm, kooperatiflerle ilgili
uygulamaların Bakanlığa devriyle ilgili bir madde. Tabii, bu
madde üzerine konuşmanın; yanlışlığını,
eksikliğini söylemenin; maddenin ayrıntılarına girmenin çok
önemi yok. Madde zaten tümden yanlış, bu kanun tümden eksik.
Bakınız arkadaşlar dünya uygulamalarına
Buradan Sayın Bakana soruyorum: Dünyada, konut kooperatiflerinin
Bayındırlık Bakanlığında, tarım
kooperatiflerinin Tarım Bakanlığında, diğer kooperatiflerin
Sanayi ve Ticaret Bakanlığında olduğu, kooperatiflerin
böyle dağınık olduğu bir tane gelişmiş,
çağdaş ülke var mı? Bana örnek göstersin. İddia ediyorum.
Bir tane böyle bir ülke var mı? Bu bir çorba, çorba. Bu ne demektir
biliyor musunuz? Kooperatifçiliği ben yok edeceğim. demektir.
Sayın Bekir Bozdağ
Lütfen Sayın Başkan, arkadaşların konuyu
dinlemelerini rica ediyorum.
Bakın, bu konuda, benim iddiamın ötesinde,
Bakanlığın yaptığı bir çalışma var, bu
Hükûmetin Bakanlığının. Bu Hükûmetin Bakanlığının
yaptığı çalışma ne diyor biliyor musunuz:
Kooperatifleri Bakanlığın dışında ayrı bir
yapıya kavuşturun ve bunu bağımsız kuruluşlar
gibi bağımsız bir kuruluş hâline getirin, doğrusu
budur. diyor. Bununla ilgili koca bir kitap hazırlamış,
kooperatifçiliğin stratejik yol haritasını.
Değerli arkadaşlar, Hükûmetinizin Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, üç yıllık bir çalışmayla diyor
ki: Kooperatifçiliği bakanlıklardan alın,
bağımsız bir kurul oluşturun, şu an bu konuda ciddi
sorunlar vardır ve ben bunun için bütün kurumlarla
çalıştım, yeni bir strateji belgesi hazırladım. Siz
burada bunun tam tersi bir uygulama yapıyorsunuz. Peki, bunu niçin
yapıyorsunuz? Çünkü, Bayındırlık
Bakanlığının oyalanacağı bir işe ihtiyaç
var. Onun için, kooperatifleri, konut kooperatiflerini verelim,
Bayındırlık Bakanlığı işlevsiz kaldı,
ona bir işlev çıkaralım. Ama bu arada kooperatifçiliği yok
ediyorsunuz. Bakın, kendi raporlarınızda kooperatifçiliği
yok ettiğinize dair çok önemli tespitler var. Kooperatifçilik -hem vergide
hem de teşviklerde- sizin döneminizde bütün vergi istisnaları ve
teşvikler kaldırılarak çok ciddi olumsuz koşullara
gelmiştir ve yine Bakanlığın tespitinden size bir şey
okuyacağım. Bakın, ne diyor: Günümüz Türkiye'sinde, kamu
yönetimi açısından bakıldığında, kooperatiflerden
sorumlu birden fazla kamu kuruluşu olması nedeniyle kooperatifçilik
uygulamalarında farklılık ve koordinasyon eksikliği dikkat
çekmektedir.
Dinliyorsunuz değil mi Sayın Bakanım?
Bu sebeple, çok acil olduğunda ittifak edilen adımlar
dahi atılamamaktadır. Örneğin 1163 sayılı
Kooperatifler Kanununda bir değişiklik ihtiyacı olduğu
hâlde, bu konuda ilk adımı hiçbir kamu kuruluşu
atamamaktadır. Kamu kaynaklı diğer bir sorun, bakanlıklar
düzeyindeki örgütlenmenin bürokratik işleyiş ve anlayış
nedeniyle gerekli adımı atma yönünde yeterli esnekliğe sahip
bulunmamasıdır. Bunun Türkçesi nedir, biliyor musunuz?
Kooperatifleri farklı farklı kamu kurumlarına yani
bakanlıklara ayırırsanız, bakanlıklara
ayrılmış olan kooperatiflerin hiçbir işleyişi olmaz ve
kooperatifçilik çalışmaz demektir. Bu benim iddiam değil, bu
sizin Bakanlığınızın iddiası. E, bunu nasıl
yaparsınız şimdi?
Devam ediyor: Şöyle ki kooperatifçilikle ilgili
bakanlıklar, genel politikayla ilgili, sorunun bütününü kapsayan
çalışmalar dışında, kuruluş formalitelerini
tamamlamak, şikâyetleri sonuçlandırmak gibi rutin sayılabilecek
işlere daha fazla ağırlık vermektedir. Yani Siz
kooperatifçilikle uğraşmayacaksınız. diyor. Siz, rutin
işlerle uğraşan bir noktaya geleceksiniz. Bu da kurumların
kırtasiyecilik içinde boğulması ve genel politika sorunları
üzerinde yeterince durulmaması gibi sonuçları
doğurmaktadır. Bu tespit, Devlet Planlama tarafından
oluşturulan özel ihtisas komisyonunun hazırladığı
kooperatifçilik sorunları araştırmasında da yer
almıştır. Aynı şeyi Devlet Planlama
Teşkilatı söylüyor ve siz, bu konularda bu kadar bilimsel bir
çalışmayı göz ardı ederek bu kanunu çıkarmaya
çalışıyorsunuz.
Niye bunu yaptığınızı az önce
açıkladım, bir daha açıklıyorum. İki nedenle
yapıyorsunuz. Birincisi: Bayındırlık
Bakanlığına iş çıkarmak için yapıyorsunuz. Bunu
yaparken de kooperatifçilik olmuş olmamış hiç önemli değil.
Zaten kooperatifçilik, günümüzde, sizin döneminizde ciddi bir şekilde
imkânlarını yitirmiş, tarım satış kooperatifleri,
tarım kredi kooperatifleri, konut kooperatifleri ve buna bağlı
bir sürü tüketim kooperatifi piyasadaki paylarını düşürmüş,
Rekabet Kurulu kanunuyla kooperatifleri devre dışı
bırakmış, kooperatiflerin bir araya gelmesinden zarar
gördüğüne, kendilerinin menfaatine olmadığına inanan piyasa
oyuncuları bu konuda kooperatifçiliği çok ciddi zor duruma
düşürmüş ve siz bu konuda bir de bunu yapıyorsunuz.
İkinci konu, az önce konuştuğum konu.
Kooperatiflerin, mevcut kooperatiflerin üzerinde siyasi vesayet kuruyorsunuz,
siyasi baskı kuruyorsunuz, aynı, Türkiye'nin üzerinde kurduğunuz
siyasi vesayet gibi. Az önce verdiğiniz önergeyle ne yaptınız?
Sanayi Ticaret Bakanlığı veya herhangi bir
bakanlığın teftiş kurulundan gönderdiği bir denetmenin
ayırdığınız kooperatiflerde tuttuğu raporla
kooperatif başkanlarını görevden alma yetkisini elinize
aldınız. Hiçbir hukuki delil olmadan, hiçbir hukuki tespit olmadan,
hiçbir hukuki karar olmadan diyorsunuz ki kooperatif başkanlarına:
Ben sizi görevden aldım. Sen git şimdi mahkemede suçsuz
olduğunu ispatla, tekrar gel, buraya otur. Verdiğiniz önerge ve
kabul ettiğiniz önerge bu.
Bu konuda tutarlı davranışından dolayı
Komisyon Başkanına teşekkür ediyorum takdire
bıraktığı için ama Sayın Bakanı, olumlu
görüş verdiği için tüm kooperatiflere şikâyet ediyorum. Bu, bir
Bakan adına bu kooperatifçiliğe yapılmış en büyük
haksızlıktır.
Değerli arkadaşlar, oylamada da vicdan sahibi
arkadaşlarımın çoğu elini kaldırmadı AKPden.
Neden? İşin doğru olduğuna, bu önergenin yanlış
olduğuna inanıyorlardı. Burada 10 kişinin
kaldırdığı oyla bu kanunu çıkarttınız.
Türkiyedeki 80 bin kooperatifi vesayet altına almayı kendi siyasi
çıkarınız için ve ülkeyi ele geçirme amacınızın bir
parçası olarak yapmaya çalıştınız.
Bu anlayış, Türkiyeye demokrasiyi getirmez
arkadaşlar. Bu anlayış, Türkiyede demokratik
kooperatifçiliği geliştirmez. Bu anlayış, sizin iktidardan
düştükten sonra ödeyeceğiniz önemli bir vebal olacaktır. Bu
kooperatifçiler de size boyun eğmezler. Zannediyorsanız ki biz
bunların üzerinde Demoklesin kılıcı gibi görevden
almayı tutarız, bunlar da bize el pençe divan dururlar, durmazlar.
Türkiyede onurlu bir kooperatifçilik geleneği ve onurlu bir
kooperatifçilik hareketi vardır. Bugünden itibaren Türkiye'nin her
noktasında bu kooperatifçiler, bu konuda gerekli olanı
yapacaklardır. Eğer suistimal varsa bu suistimali başlatan, aslında
kooperatifçiliği bugünkü duruma getiren geçmiş zihniyetlerin
yaptığı uygulamalardır. Kooperatifleri, tarım
satış kooperatiflerini, tarım kredi kooperatiflerini bugüne kadar
keyfî devlet uygulamalarıyla ve müdahaleleriyle getirdiğiniz nokta
ortadadır.
Onun için, değerli arkadaşlar, buradan uyarıyorum:
Bu yasa Anayasaya aykırıdır, bu yasa kooperatifçiliğin
dünyadaki uygulamalarına aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) - Avrupanın bütün
ülkelerinde ve Birleşmiş Milletlerin raporlarında
kooperatifçiliğin bağımsız bir kurul olarak hayata geçirilmesi
ve devletin kooperatiflerin içinden elini çekmesi, onları
bağımsız, özerk, demokratik kuruluşlar olarak
yaşamasını istemektedir. Onun için, hiç
bağırmayın, Anayasa Mahkemesi, sizin böyle keyfî yasa
çıkarma anlayışınıza karşı
çıkacaktır ve 12 Eylülde sizi bu halka böyle keyfî yasalar
çıkararak yargının ele geçirilme sürecindeki niyetinizi de
kamuoyuna anlatacağız. Onun için bugün çoğunluğunuza
dayanarak bunu çıkarabilirsiniz ama halk size gerekli cevabı
verecektir.
Huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Çoğunluk milletin
çoğunluğu, milletin.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili
Sayın Cemaleddin Uslu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMALEDDİN USLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 496 sıra
sayılı Kooperatifler Kanununun 5inci maddesi üzerine grubum
adına söz aldım. Bu vesileyle sizleri saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisi ve kamu
yönetiminde küreselleşme ve Avrupa Birliği mevzuatına uyum
adı altında yeni düzenlemelerin yapıldığı
günümüzde kooperatiflerin örgütlenmesi, ortaklara yönelik eğitim faaliyetlerinin
yaygınlaştırılması ve kooperatifçiliğin özendirilmesi
ve desteklenmesine yönelik hukuki altyapının yenilenmesi
çalışmalarında oldukça geç kalınmıştır.
Tasarının madde gerekçeleri arasında ülkemizde
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının görev ve sorumluluk alanında yirmi altı
ayrı türde 85.554 kooperatifin faaliyet göstermekte olduğu ve bu
kooperatiflerin yaklaşık 8 milyon 500 bin ortağının
bulunduğu ifade edilmektedir. Böylesine büyük bir kesimi içinde
barındıran sistemin karşılaştığı
sorunların çözüme kavuşturulması için düzenlemeler
yapılması elbette önemlidir.
Diğer taraftan kooperatiflerin küresel ekonomik krizin
aşılmasında etkin katkı sağlayabilecek işletmeler
olduğunu göz ardı etmemeliyiz. Zira kooperatiflerin ekonomik, sosyal
ve kültürel olarak ortaklarının ihtiyaçlarını
karşılaması yanında birçok insanımıza istihdam
sağladığı da bir gerçektir. Ancak ne acıdır ki
ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, emeğiyle üreten ve geçimini sürdüren
örgütsüz kesimleri daha da derinden etkilemektedir.
Ülke nüfusumuzun yarısının yirmi sekiz
yaşın altında olduğu ve Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından açıklanan resmî rakamlarla işsizlik
oranlarımızın yaklaşık yüzde 15ler, gençler
arasındaki işsizliğin ise yüzde 26lar düzeyinde olması,
yani her 4 gençten 1inin Türkiyede işsiz olduğu acı bir
gerçektir. Oysa gerçek işsizliğin ise bu rakamların çok üzerinde
olduğu gerçeği dikkate alındığında, Türkiyede
henüz oluşturulmuş bir gençlik istihdamı stratejisinin
olmadığı görülecektir. Üniversite mezunları arasında
ise her 3 gençten 1inin işsiz olduğunu bilmekteyiz. Kaldı ki
Sayın Başbakanın Her üniversite mezunu iş bulacak diye bir
kural yoktur. demesi iktidarın içine düştüğü çaresizliği
göstermektedir. Acilen bu konuda, gençliğe yönelik, bir plan dâhilinde
istihdam politikası oluşturularak uygulamaya konulmalıdır.
Bu durum sektördeki gelişme hızını olumsuz yönde
etkilemekte, sektörün rekabet gücünün arzulanan düzeye
ulaşmasını engellemektedir.
Ayrıca dünyadaki rekabet ortamı ve girdi
maliyetlerindeki yüksek artışlar ve desteklemelerin yetersiz
olması ülke tarımımızın zarar görmesine yol
açmaktadır. İthalat yanlısı politikaların
özendirilmesi ve uygulanması, tarım ve
hayvancılığımıza dolayısıyla istihdama büyük
darbe vurmaktadır. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
Tarım ve gıda sektörünün güçlü konuma getirilmesi,
kooperatif ve birlik gibi örgütsel yapının güçlendirilmesine ve
yaşanan sorunlara kısa zamanda çözümler üretilmesine
bağlıdır. Nitekim tarımda gelişmiş Avrupa
Birliği ülkelerinin rekabet gücünü artıran unsurlarının
başında örgütsel yapının güçlü olması gelmektedir.
Güçlü tarımsal örgütlenme, tarımı ve gıda sektöründe
rekabet gücünü artıran en önemli unsur olmuştur.
Tarımsal amaçlı kooperatiflerin finansman, üst
örgütlenme, mevzuat, denetim, eğitim ve araştırma eksikliği
olarak özetlenen sorunları yıllardır
tartışılmış, ne yazık ki bu sorunların
çözümünde önemli bir aşama kaydedilememiştir. Bu sorunlar
çözümlenmediği takdirde Avrupa Birliği müzakerelerinde üreticilerimizin
ekonomik menfaatleri yeterince korunamayacaktır. Birçok gelişmiş
ülkede ve Avrupa Birliği ülkelerinde de etkili olan ekonomik kriz, ülkemiz
gibi gelişmekte olan bir ülkeyi daha da derinden sarsmış, her
sektörde üretim neredeyse durma noktasına gelmiş ve birçok iş
yeri istihdam politikalarını değiştirerek işçi
çıkarmaya başlamıştır. Ülke tarihinde işsizlik
rakamları rekor seviyelere tırmanırken genç nüfusa sahip
ülkemizde binlerce eğitimli genç, işsiz, geleceğinden umutsuz
olarak yaşamlarını sürdürmektedir. İşsizlik yüzünden
gençler yuva kuramamakta, evlenenler ise maalesef birçok olumsuzlukla baş
başa kalmakta, hatta sırf bu sebeplerle aile dramları
yaşanmaktadır.
İstanbulda yaşanan sel nedeniyle hayatını
kaybeden vatandaşlarımızın ardından Dere
intikamını alır. diyen Sayın Başbakan,
acılarını yüreğimizde hissettiğimiz Zonguldakta
yaşanan maden faciası için de kader diyerek iktidar
sorumluluğundan kurtulmaya çalışmıştır.
Türkiye'nin önemli tarım ve hayvancılık
bölgelerindeki üreticiler üretim maliyetlerindeki artışlar yüzünden
gelişmiş ülkelerin sübvansiyonlu tarım ve hayvancılık
ürünleriyle rekabet edemez duruma gelmişlerdir. İthalata dayanan,
üretime yönelen tarıma dayalı sanayi ve gıda sanayisi çok önemli
bir yol ayrımına gelmiştir.
Tarım ve gıda sektörünün sorunlarının çözümü
ülkemizdeki ekonomik ve sosyal sorunların da çözümünde büyük rol
oynayacaktır. Özellikle Avrupa Birliğine üyelik müzakerelerinin
yürütüldüğü bu dönemde en önemli konuların başında
tarım sektörü gelmektedir. Nitekim en zor müzakereler de tarım ve
gıda sektöründe yaşanacaktır.
Tasarıyla yapılan mevcut çok başlı
yapının daha da artırılması ortadadır. Bu nedenle
tasarı, örgütlenmede yaşanan sorunların son bulmasına
katkı sağlamayacaktır, konut kooperatiflerinin
Bayındırlık Bakanlığına devri bu kooperatiflerin
ve ortaklarının hiçbir sorununu çözmeyecektir. Ayrıca,
kooperatifçilik konusunda gerek idari kademede ve gerekse alt kademedeki
personelin belli bir bilgi birikimi olmadığı için bir süre
boşluk meydana gelecektir, bu da yaşanan sorunları artıracaktır.
Kaldı ki bugüne kadar yaşanan devirler sonucu edinilen izlenim ve
tecrübeler, devir sonucunda kooperatiflere verilen hizmetlerde aksamaların
olduğunu göstermiştir.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği ülkelerinde
çiftçiler, klasik ortamda üç boyutlu olarak nitelenebilen kooperatifler, ziraat
odaları ve üretici birliklerinden oluşan demokratik örgütlere
sahiptir. Bu yapı içerisinde kooperatifler çiftçinin ekonomik kolunu,
üretici birlikleri politika yönlendirme ve lobi oluşturma kolunu, ziraat
odaları ise hükûmet ile çiftçi arasındaki köprü görevini yapan
mesleki kolunu oluşturmaktadır.
Hâlen üç farklı yasaya tabi kurumsal amaçlı
kooperatiflerin ve birliklerin tek bir yasa çerçevesinde birleştirilerek
her bir kooperatif çeşidi için çerçeve ana sözleşmeleri
hazırlanmalıdır. Böylelikle kooperatiflerin yatay ve dikey
entegrasyonu sağlanmalıdır.
Dünya Bankasının bir raporunda bu örgütlerin kırsal
kalkınma programlarını destekleme açısından başka
hiçbir örgütün gerçekleştiremeyeceği bir katılım ve güç
birliği sundukları belirtilmektedir.
Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, sağlıklı bir
kooperatifçilik yapısına kavuşabilmemiz için, öncelikle
kooperatifler mevzuatının uygulamasında çok
başlılık ortadan kaldırılmalıdır.
Kooperatifçilik bilincinin ve eğitim düzeyinin
yaygınlaştırılıp geliştirilmesi ve tarımsal
örgütler arasında yeterli koordinasyon sağlanmalıdır.
Kooperatiflerin yapacağı tarımsal sanayi
yatırımlar desteklenmeli ve tarım ve gıda sektöründeki
üretici, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve
kamudaki tarım ve gıda paydaşlarının tek bir örgüt
gibi iş birliği ve uyum içinde çalışabilmesi için
üreticilerin örgütlenmesi teşvik edilmelidir.
Kooperatifleri ve milyonlarca ortağını
düşünüyorsak, gelin, kooperatifçilik sorunlarını
araştırma komisyonu kuralım, Türk milleti için doğru
sonuçlara ulaşalım.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Muş
Milletvekili Sayın Nuri Yaman.
BDP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 496 sıra sayılı
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5inci maddesi üzerine Barış ve Demokrasi
Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu nedenle hepinizi
en içten duygularımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere, yapı
kooperatifleri ortaklarına ucuz, kaliteli ve uygun ödeme
şartları altında ev edinmek amacıyla kurulan kooperatifler
olarakbilinir. Bu sistemde ortaklar, tasarruflarını kooperatiflere
yatırarak ev sahibi olmak imkânına kavuşturulurlar. Tüm dünyada
önemli bir konut edinme modeli olan yapı kooperatifleri Türkiyede de
konut edinme sistemi olarak yıllarca uygulanagelmiştir. Bir
şehirdeki konut ihtiyacının kooperatifler vasıtasıyla
sağlanması hem düzensiz yapılaşma ve gecekondulaşmaya
engel olmakta hem de insanca yaşanabilecek konutların
yapılmasına katkı sunmaktadır. Bu yönleriyle yapı
kooperatiflerinin şehirleşme konusunda mahallî idarelere birçok
yönden katkıları olduğu şüphesizdir ancak bu kooperatifler
halkımız için önemli bir konut edinme modeli olabilecekken maalesef
hak ettiği yeri ülkemizde bugün bulamamıştır.
Bunun sebepleri incelendiğinde başlıca şu
sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını
görüyoruz: Uzun yıllar süren ve tamamlanamayan inşaatlar hem
yapı kooperatiflerine olan güveni sarsmış hem de fahiş
maliyetleri ve içinden çıkılmaz sorunları beraberinde
getirmiştir. Kooperatif ortakları ya kooperatif yönetimleri
tarafından ya da yüklenici firmalar tarafından sürekli olarak suistimal
edilmişlerdir. Finansman modeli yani kredilendirme doğru bir
şekilde kurulamadığından gereken kaynak sadece
ortakların mali güçleriyle sınırlı
kalmıştır. Eğitim yetersizliğinden dolayı
sahiplilik bilinci bu kooperatiflerde oluşmamıştır.
Niteliksiz yapı teknolojileriyle yapılan yapılar daha
tamamlanmadan ya kullanılmaz hâle gelmiş ya da ek
yatırımlara sebep olmuşlardır. Öz denetimin etkin
olmaması ve kamu denetiminde de denetim elemanı sayısındaki
azlık nedeniyle denetimsiz kalan kooperatiflerde itibar ve güven
eksikliği ortaya çıkmıştır.
Değerli arkadaşlar, uzun yılların birikimi
olarak gelir dağılımının büyük ölçüde bozulduğu
ve acilen sosyoekonomik politikaların yürürlüğe konulmasına
ihtiyaç duyulduğu günümüzde yapı kooperatiflerinin çeşitli
yönlerden ele alınıp yeniden yapılandırılması
gerekmektedir. Bu çerçevede gerçekleştirilmesi gereken başlıca
hedefleri sıralayacak olursak alt ve orta gelir grubundaki
vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını
karşılamada en önemli kurumlardan olan kooperatiflerde
ortakların mağduriyetlerini önlemek, üretim maliyetinde,
verimlilikte, fiyatta ve kalitede rekabete dayanan kooperatifler
oluşmasını mümkün kılmak, kooperatif teşekküllerinde
yaşanan suistimaller nedeniyle kamuoyunda oluşan kötü imajı
ortadan kaldırmak, idari ve yargı organlarına ulaşan
şikâyetleri sonuçlandırabilecek etkin bir denetim
mekanizmasını oluşturmak, kooperatif teşekküllerinin üst
örgütlenmesine imkân verecek tedbirleri almak, kooperatif ortakları ile
yönetici ve denetçilerini eğitmek, hak ve yükümlülükleri ile
sorumluluklarının neler olduğu hususlarında bilgilendirmek,
sahiplik bilincini ve ortak iş yapma kültürünü geliştirmek,
kooperatifleri Avrupa Birliği mevzuatı ile uluslararası
kooperatifçilik ilkelerine uygun bir yapıya kavuşturmak, bence bu
konuyla ilgili olan birimlerin temel görevleri olmalıdır.
Değerli arkadaşlar, kooperatiflerin
başarılı olmasının önündeki engellerden belki de en
önemlisi, hiç şüphesiz kaynak sorunudur. Bu sorunun çözümlenmesi için
konut yapı kooperatiflerine toplu konut kredisi derhâl
sağlanmalı, ucuz arsa temin edilmeli, esnaf kredi kefalet
kooperatifleri aracılığıyla verilen krediler
artırılmalı ve kooperatiflerin sermaye miktarı
artırılarak öz sermayeleri en kısa sürede güçlendirilmelidir.
Ancak hepimiz bilmekteyiz ki bu sorunlar yıllar boyunca dile getirilmesine
rağmen, çözüm yolunda önemli bir mesafe, maalesef bugüne değin
alınamamıştır.
Yapılmak istenen bu düzenlemeyle, hak, yetki ve görevleri
Sanayi ve Ticaret Bakanlığından alınıp
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına verilmekte,
ancak yapı kooperatiflerinin yaşamış oldukları
sorunlara hiçbir yapısal ve kalıcı çözüm bu düzenlemeyle
getirilememektedir.
Ayrıca, tasarının da gerekçesinde belirtildiği
gibi, Türkiye'de 73.080i Sanayi ve Ticaret Bakanlığına,
12.474ü de Tarım ve Köyişleri Bakanlığına
bağlı olmak üzere, toplam ülkemizde 85.584 kooperatif
bulunmaktadır.
Dünkü sözlü soru önergesinde de aldığımız
yanıta göre, bu kooperatiflerin, yapı kooperatiflerinin
yarısına yakın bir kısmı da ya tasfiye sürecinde veya
faal durumda bulunmamaktadır.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı,
devralacağı bu kooperatiflerin ihtiyacını
karşılayacak gerekli organizasyon ve buna ilişkin personel
düzenlemesini acaba yapmış mıdır? Bu, ilerideki
düzenlemenin başarıya ulaşmasında çok önemli olan bir husustur.
Değerli arkadaşlar, aslında kooperatiflerle ilgili
önemli bir düzenlemenin şu anda burada yapılmış
olmasında, gönül isterdi ki bu kooperatiflerin büyük bir
kısmını kendi bünyesinin içinde bulunduran Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı da burada olmuş olsaydı ve
biz de bu tarımsal kalkınma kooperatiflerinin sorunlarını
ve bunlarla ilgili yapılması gereken düzenlemeleri burada kendisine
sunsaydık. Ancak buna rağmen, yine de bu kırsal kalkınmada
köylünün ve dar gelirlilerin tek umudu olan kırsal kalkınma kooperatiflerine
de değinmeden geçmek istemiyorum.
Bilindiği üzere, ülkemizde büyükbaş ve küçükbaş
hayvan sayılarında büyük düşüşler yaşanmakta ve bundan
kaynaklı et fiyatları da bir önceki yıllara göre yüzde 100lerin
üzerine çıkarak sürekli artış trendi göstermiştir.
Hayvancılık politikalarındaki yanlışların
ısrarlı bir şekilde sürdürülmesinin ortaya
çıkardığı bu tablo sektörün içler acısı hâlini
gözler önüne sermektedir.
Yakın dönem verilerine bakıldığında,
gelinen nokta açık ve net bir şekilde, şu şekilde gözler
önüne serilebilir: 1990ların başında ülke nüfusu 56 milyon 500
bin iken bugün 72,5 milyona ulaşmış, ancak küçükbaş hayvan
sayısı 51,2 milyondan, maalesef, bunun yarısı ölçüsünde
24,5 milyona, büyükbaş hayvan sayısı da 12 milyondan yine büyük
bir düşüşle 10 milyon civarına gerilemiş durumdadır.
Sektör büyük bir çöküşe sürüklenirken hiçbir önlem
alınmamıştır, âdeta gizli bir el devreye girmiş,
hayvancılığı bitirmek için elinden geleni bugün Türkiyede
yürütmektedir. Şu günlerde ise önümüze konulan tek çözüm yolu, yurt
dışından et ithal etmek olarak dayatılıyor. Oysa
ithalatın çözüm olmadığını geçmişteki deneyimler
göstermiştir. Hayvancılığı bugünlere getiren ithalata
dayalı politikalar bu noktaya bu sektörü sokmadı mı? Bunu
görmemek bir bakıma körlükle ancak izah edilebilir. Et ithalatı
kısa vadede fiyatları belki düşürecektir. Ancak uzun vadede
Türkiyede zaten can çekişen hayvancılığın tamamen
bitmesine neden olacaktır.
Yapılması gereken, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının sektörün tüm kesimlerinin görüşleri
doğrultusunda kısa, orta ve uzun vadeli stratejisi olan bir
hayvancılık politikasını acilen uygulamaya koyması
olmalıdır.
Yine Bakanlığın koordinesinde yürütülen TAR-ET
Projesi de maalesef Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gerekli
ilgiyi bugüne değin bulamamıştır. On yıllık bir
sürede yapılacak olan bu projede gerek yayla yasakları ve gerekse
yeşil kart sahibi olan üreticinin resmî kayıt altına girmek
istememesi de bu projenin önündeki en önemli engeldir.
Bu bölge için hayvancılığın gelişmesini
sağlayacak en önemli proje ise tarımsal kalkınma kooperatifleri
yoluyla yürütülecek olan projeler unutulmamalıdır.
Değerli arkadaşlar, yapı kooperatiflerinde
olduğu gibi tarımsal kalkınma kooperatiflerinin de
karşılaştıkları sorunların en önemlilerinden
birisi finansman sorunudur. Kooperatiflerin günlük değişen
politikalarından etkilenmeyen güvenli finansman kaynaklarına sahip
olması gerekmektedir. Kooperatif temsilcileri her fırsatta
ağır vergi yükü altında ezildiklerinden şikâyet etmekte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
ayrıca kayıt dışılık nedeniyle
meydana gelen haksız rekabetin önlenmesi için gerekli düzenlemelerin bir
an önce yapılmasını istemektedirler. Usulsüz ve belgesiz olarak
piyasadan mal toplayan mandıraların faturasını kesen ve
vergisini ödeyen kooperatiflere karşı oluşturduğu
haksız rekabet, sektörü ciddi şekilde sıkıntıya sokmuştur.
Yine kooperatifler devlete olan borçlarının faizlerinin
silinmesini, ana paranın ise takside bağlanmasını umutla
beklemektedir.
Bunların yanında, hazine ve orman arazilerinin
tarımsal kalkınma kooperatiflerine kiraya verilmesi, orman içi dikim
ve bakım ihalelerinde kendilerine öncelik verilmesi gibi istekler ve
hayvancılık ve süt ürünlerinin gelişmesi amacıyla
yaylalarda altyapı oluşturulması da bu istekler arasında
sayılmaktadır.
Daha da sıralanacak benzer önlemlerin alınması
hâlinde ülkenin ihtiyacı olan kalkınmanın ve
hayvancılığın geliştirilmesini gerekli
gördüğümüzü belirtirken, burada beni dinlediğiniz için yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yaman.
Şahıslar adına madde üzerinde ilk söz,
Nevşehir Milletvekili Sayın Ahmet Erdal Feralan
Malatya Milletvekili Sayın Öznur Çalık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ve Bazı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kooperatifler, temel kuruluş
amacına uygun olarak, planlı ve bilinçli olarak ele
alındığında kendi imkânlarıyla, bulunduğu
bölgenin konut, sanayi ve benzeri ihtiyaçlarının
karşılanması ve başta inşaat sektörü olmak üzere ülke
ekonomisine kazandırdığı ivme gibi birçok olumlu
katkılar sağlamaktadır. Bu bağlamda yapı
kooperatiflerinin, bölgenin nazım ve stratejik gelişme
planlarına göre belirlenen konut, sanayi ve benzeri arazi kullanım
kararlarına uygun alanlarda kurulması ve
yapılaşmaların sosyal donatı alanları, altyapı
gibi hizmetlerle birlikte imar mevzuatına uygun olarak tamamlanması
sağlandığında planlı kentleşme sürecinde de etkin
rol oynayacağı açıktır.
Arazi tahsisi dâhil olmak üzere planlamadan projelendirmeye,
ruhsattan kat mülkiyetine geçiş ve kooperatifin feshine kadar geçen
süreçte yapı kooperatiflerinin mahallî teşkilatları da bulunan
merkezî idare birimince sürekli kontrol altında tutulmasıyla
vatandaşların kooperatiflere olan güveninin yeniden
kazandırılması, dar gelirlilerin konut sahibi olması, ilk
tesis maliyetinin yüksek olmasından dolayı ticari faaliyetlere
katılamayan vatandaşların ticari faaliyetlere
katılmasının özendirilmesinin gerçekleşeceği
değerlendirilmektedir.
Belirtilen sebeplerle, yapı kooperatiflerine ilişkin
görevlerin, yapılaşma ve şehircilik ile ilgili görevleri yapmak
ile görevli Bayındırlık ve İskân
Bakanlığınca yapılmasının uygun olacağı
değerlendirilmiş olup bu görevlerin Bayındırlık ve
İskân Bakanlığına devredilmesi maksadıyla, 1163
sayılı Kooperatifler Kanunu, 180 sayılı
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 3143
sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda, değişiklik
yapılması öngörülmüştür.
Bu vesileyle ben yasamızın hayırlı
olmasını temenni ederken
Yaklaşık bir ay kadar evvel
Malatyamızda yaşanan, kayısımızla ilgili,
tarımla ilgili çok önemli bir sıkıntıyı Meclis
gündemimize taşımıştık. Ki sadece bizim grubumuzun
değil, diğer muhalefet partisi grubundaki arkadaşlarımızın
da konuşmalarıyla gündemimize aldığımız
Malatyadaki çiftçilerimizin, dondan dolayı zarar gören çiftçilerimizin
zararlarının tazmin edilmesi için birtakım girişimlerde
bulunmuştuk.
Dünyanın Kayısı Başkenti olarak anılan
Malatyamızda, her 4 aileden 1inin, yaklaşık 60 bin ailenin
geçim kaynağı kayısı üreticiliği. Dünya kuru
kayısısının yaklaşık yüzde 90lara yaklaşan
payı ilimize ait. Kayısı, Türkiye'nin ihracatı içerisinde
önemli bir yere sahiptir.
Kayısıyla ilgili bugüne kadar yapmış
olduğumuz çalışmalarda,
üreticilerimizin daha önceki yıllarda çeşitli düzeylerde
yaşanan don olayları nedeniyle uğradığı maddi
zararların önüne geçebilmek için birtakım girişimlerde bulunduk
ve bu girişimlerimiz neticesinde, daha önce don zararında, 2006
yılında yaşanılan zararlar dolayısıyla
yaklaşık 17 trilyon, 16 milyon 751 bin 305 TL ödendi.
Değerli milletvekillerim, Malatyamızda 17-18 Mart 2010
tarihlerinde gece yaşanan don olayı nedeniyle bu yıl,
geçmiş yıllara oranla çok daha ciddi bir zarar yaşandı ve
bu zarara istinaden, merkez dâhil, tüm ilçelerimizdeki kayısı
ağaçlarında büyük hasarlar oluştu. Yaşanan afetin
yaralarını sarmak, çiftçilerimizin yegâne geçim kaynağı
olan kayısımızda meydana gelen hasarın tespit edilebilmesi
adına sürecin başından itibaren başta Sayın
Başbakanımız olmak üzere, Tarım Bakanımız, ilgili
kurum ve kuruluşlarımız nezdinde çiftçilerimizin zararlarının
tazmin edilmesini talep ettik ve bu taleplerimiz neticesinde, başta
Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğana
çiftçilerimizin yaşadığı sorunlar ve
karşılaşılacak maddi hasarlarla ilgili bilgilerin yer
aldığı dosyayı sunduk ve bu sunuşun üzerine, bunun
neticesinde, Sayın Başbakanımızın teveccühleri,
Tarım Bakanımızın destekleriyle don afetleri nedeniyle
zarar gören çiftçilere telafi edici destek ödemesi yapılmasına ve bu
çiftçilerin Türkiye Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine
olan tarımsal kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin karar
Bakanlar Kurulu kararıyla onaylandı ve Resmî Gazetede
yayınlandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Yani Malatyamızdaki kayısı
üreticilerimizin, çiftçilerimizin, dondan zarar gören, afetten zarar gören
çiftçilerimizin zararları Bakanlar Kurulu kararıyla
karşılanacak, hem Ziraat Bankası borçları hem de tarım
kredi kooperatiflerine olan borçları ötelenecektir.
Bu vesileyle bu desteği bizden esirgemeyen Değerli
Başbakanımıza, Bakanımıza çok teşekkür ediyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Ankara Milletvekili Sayın Faruk Koca
Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet Aydın
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 496 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci
maddesine bağlı geçici madde üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın Başkanım, Meclisimizin komisyonları o
kadar kanun düzenleme tekniğinden yoksunlar ki
Komisyon böyle, Hükûmet
böyle
Bakın şimdi, 1inci maddesiyle 1163 sayılı
Kooperatifler Kanununun 48inci maddesini düzenliyor, 2nci maddesiyle 1163
sayılı Kanunun 81inci maddesini düzenliyor, 3üncü maddesiyle
aynı Kanunun 90ıncı maddesini düzenliyor, 4üncü maddesiyle
1inci maddeyi düzenliyor. Bakın, eğer kanun tekniğini inceleyen
birileri yoksa sizde bu kanunlar
Zaten
Meclisin de kadrosunu yok ettiniz. Mecliste, burada eskiden çok bilgili, Meclisin
çalışmalarını bilen kişiler vardı.
Şimdi, kanunlarda geçen deyimler daha kanunun
başında yer alır, sen getirmişsin burada 4üncü maddede yer
vermişsin. Böyle bir şey olmaz ki.
Yani geçen gün bir Genel Sekreter burada görevden
alındı. Niye alındı bilmiyorum. Tayyip Bey diyor ki:
Başkaları aşk meşk olaylarına katılırlarsa
biz bunları partimizden ihraç ediyoruz. Peki, burada, Meclisteki Genel
Sekretere bu konuyla ilgili bir soruşturma yapıldı, sen getirdin
Başbakanlıkta Başmüşavirliğe atadın. Yahu biraz
insanlar söylediği sözlerin anlamını bilmeli. Arkadaşlar,
bu millet bu kadar cahil bir millet değil ama sen cehaletini millete
gösteriyorsun. Böyle laflar olur mu?
Yani kanun düzenleme tekniği yok. Komisyon olarak bunu
inceleyin, şuraya getirdiğiniz zaman ciddi bir şey getirin. Yani
1inci maddede yer alması gerekene 4üncü maddede yer
aldırıyorsunuz, ondan sonra 4üncü maddeyi 1inci
Ya, böyle bir
şey olmaz arkadaşlar. Bu Meclis o kadar cahil bir meclis değil.
Şimdi, değerli milletvekilleri, Türkiye'de o kadar
acayip şeyler oluyor ki MİT Başkanlığına bir
kişi atanıyor. Deniliyor ki: MİT
Başkanlığına atanan kişi on beş yıl
astsubaylık yapmış, sonra gelmiş -nedense-
Başbakanlıkta danışmanlık yapmış -ben
tanımıyorum bu arkadaşımızı- ondan sonra da
MİT Başkanı oluyor.
Şimdi, MİT Başkanının görevleri yasada
belirtilmiş. Ülkemizin birliğiyle bütünlüğüne, tamamen
istihbarat örgütüyle yani devletin bir temel taşı. Şimdi, siz
bunu getirip de
Yani benim astsubaylara saygım var, tabii ki her meslek
grubuna saygım var ama sen şimdi astsubay diye MİTin
başına getirdiğin zaman bu adam ne olacak? Yani sana gökten
vahiy mi gönderdiler? Kim gönderdi bu vahyi? Bunu getir buraya tayin et...
Devletin temel yapısını, yani devletin kurumlarını yok
ediyorsun. Ya, devlet demek
Devlet, arkadaşlar, bazı kişilerin
o küçük kafalarının anlamadığı kadar büyük bir
kapasite. Ya sen devleti ayak
Yani ille tahrif etmek için mi getirdin buraya,
yok etmek için mi getirdin buraya? Arkadaşlar, ben şimdi hakikaten
Yani ben, o MİT Başkanlığına getirilen kişiyi
tanımıyorum ama devletin gelenekleri var.
MUSTAFA ÖZBAYRAK (Kırıkkale) Tanımıyorsan
niye konuşuyorsun ileri geri!
KAMER GENÇ (Devamla) Oraya getirilecek insanda aranması
gereken nitelikler var. Şimdi herkes
Eğer siz, bu devletin temel
kurumlarını yok etmeye yönelik her davranışta
bulunursanız
Peki, siz niye burada varsınız? Niye burada
varsınız? Arkadaşlar, bunlar çok önemli şeyler. Yani burada
bir devlet yok edilmeye çalışılıyor, sistemli olarak yok
edilmeye çalışılıyor ve ondan sonra da burada basın
bir şeyler yazıyor.
Şimdi, Tayyip Bey kaçtı gitti Brezilyaya.
Brezilyanın, biliyorsunuz, eğlence yerleri çoktur. Tabii, herhâlde
Türkiyede eğlenmiyorlar, oraya gidiyorlar. Yandaşlarını
topluyor
Ama, öte taraftan, ben, bugün, işte, benim memleketimde
depremde vatandaşların 800 tanesinin ağır hasarlı evi
var, buna bir kuruş vermiyorsunuz ama Brezilyaya,
yandaşlarını, çoluğunu çocuğunu topluyorsunuz gidiyor
trilyonlar harcıyorsunuz, dedim. Bu, insan vicdanına
sığmayan bir davranış biçimi arkadaşlar. Bu milletle
alay ediyorsunuz. Bu millet size öyle bir hesap soracak ki, öyle bir şamar
vuracak ki bir o kadarda yerin altına gireceksiniz, bunu bilesiniz. Size öyle
bir şamar indirecek ki bu millet, bir o kadar da
Yahu, devlet sizin
çiftliğiniz değil ki kardeşim! Ben istediğim adamı en
iyi yere getiririm
Kimsin sen ya?
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Sen kimsin?
KAMER GENÇ (Devamla) Bu devletin öteden beri var olan
gelenekleri var. Bu devletin sen kurumlarını yok edemezsin. Bu
devletin
İşte, efendim, diyor ki: MİT dış
istihbaratı yapacak. Nasıl dış istihbaratı yapacak?
Peki iç istihbaratı kim yapacak?
Yani arkadaşlar, gerçekten bir milletvekili olarak çok
sıkıntı içindeyim. Ülkemize karşı yapılan bu
kahredici ihanetleri vicdanen kabul etmek mümkün değil. Onun için, bu gibi
şeylerin
Bunlar, buralarda gelip de insanlara hesap vermesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Burada, Mecliste soru soruyoruz, bakanlar
çıkıyor sorulara cevap vermiyor. O zaman, kardeşim, sen niye
çıkıp bize cevap veriyorsun? Ben, RTÜK Başkanıyla ilgili
soru önergesini vermişim, diyorum ki: Bu RTÜK Başkanı bakın
şu yıllarda şu kadar 100 dönümlük araziler almış,
arsalar almış, bunun vergi mükellefiyeti var mıdır, bu
paralar nerededir? Bülent Arınç çıkmış bana cevap veriyor,
diyor ki: Efendim, bunun mal beyanında vardır. Ya ben ne biliyorum
var mı? Vergi beyannamesini söylese, vergi veriyor mu, vermiyor mu?
Arkadaşlar, her şeyi toplumdan ve milletin denetiminden
kaçırmakla bir yere varamazsınız. Bu Türkiye Cumhuriyeti
kurulduğu tarihten bugüne kadar kurulan hükûmetlerin hiçbirisi,
grupların hiçbirisi bu memlekette gerçekleri inkâr eden hükûmete bu kadar
destek olmadı. İşte buyur
Boş Hükûmet, boş! Bir mum
getireyim de Başbakanın yerine yakayım.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) İşine bak, işine
bak! Ne konuşuyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Hele bak orada bir de şey
yapıyor. Ya ben işime ne bakacağım? Bu Hükûmet nerede, bu
Hükûmet nerede? Ben bir soru soruyorum.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Ne sorusu soruyorsun? Ne
soruyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Sen şimdi ne kadar
yağcılık yapsan da seni bakan tayin etmezler, bakanlar bitti
artık.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Hadi oradan!
KAMER GENÇ (Devamla) Sen yağcılık yapsan da bakan
olamazsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Yağcılık sana
yakışır!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, bu Hükûmet nerede?
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Ne konuşuyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkan, bu Hükûmet nerede?
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Otur yerine!
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Yahu, sana ne!
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Hükûmet burada, burada.
KAMER GENÇ (Devamla) Belki burada oturan bakan kalp krizi
geçirecek, ne olacak? Ne olacak yani bu Hükûmet, o zaman
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Ne konuşuyorsun, burada ne
konuşuyorsun? Ne konuşuyorsun?
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Devamla) Arkadaşlar, bakın, yani benim de
vaktim doldu. Ben bu Hükûmet nerede dediğim zaman, Bülent Arınç
diyordu ki
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Ya otur, o lafı
ağzına alma!
KAMER GENÇ (Devamla) Sana ne be! Sana ne!
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Otur lan! Otur!
KAMER GENÇ (Devamla) Sana ne!
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ederim.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Otur yerine!
KAMER GENÇ (Devamla) Sana ne!
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Terbiyesiz!
BAŞKAN Sayın Aksak
Sayın Aksak
KAMER GENÇ (Devamla) Sana ne yahu!
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Ne kadar ayıp yahu!
KAMER GENÇ (Devamla) Benim burada konuşma hakkım yok
mu?
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Herkesten fazla
konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Sana
ne? Kime hakaret ediyorsun?
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Otur yerine!
KAMER GENÇ (Devamla) Gelsin Hükûmet hesap versin burada.
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Süren bitti, süren.
KAMER GENÇ (Devamla) Sürem bitti de niye bu da o lafları
söylüyor?
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani olur mu böyle? Olur mu böyle? Böyle
baskı altında mı olacağız?
AHMET YENİ (Samsun) Kürsüyü işgal etme, kürsüyü.
BAŞKAN Sayın Komisyon söz istemiştir.
Buyurun.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Genç biraz önce söze başlarken hemen Hükûmet ve
Komisyon kanun yapma tekniğini de bilmiyor. dedi.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Doğru.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Çok dikkatle
olayları takip ettiğini biliyorduk ve kanun teklif ve
tasarılarını madde madde incelediğini de zaman zaman iddia
ediyor, onu da görüyorduk ancak burada okurken herhâlde göremedi veyahut
okuyamadı veyahut farkına varamadı, ben onu düzelteyim.
Kanun tekniğine göre düzenlenen kanunumuzun 1inci maddesi,
dikkat ederseniz, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 48inci
maddesini; 2nci maddesi 81inci maddesini; 3üncü maddesi 90ıncı
maddesini, 4üncü madde ise kanunun 1inci maddesini değil, ek 1inci
maddesini düzenliyor. Sayın Genç, ek olunca
İşte, kanun da
burada. Dolayısıyla ek 1inci maddesi kanun maddelerinden sonra
geldiği için, sıralama tekniğine bu şekilde uygun olduğunu
hatırlatmak istiyorum. Sonra, 5inci maddede de geçici madde 3 ve geçici
madde 4 şekliyle tamamen kanun tekniğine uygun bir şekilde
düzenlenmiştir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakana soruyorum: Kooperatifçilik, toplumsal
iletişim, birlik ve beraberliğin tesisi için önemli bir araçtır.
Kooperatif örgütlenmesinin siyaseten öncelikli bir alan olarak belirlenerek,
toplumun yaşam kalitesi için şekillenerek
yaygınlaşması gerekmektedir. Buna göre, kooperatif bilincinin
toplumlarda yerleşmesi gerekmektedir. Özellikle devlet kurum ve
kuruluşları ile eğitim kurumlarında kooperatifçilik
bilincinin yerleşmesi için çalışmalarınız var
mıdır?
İkinci sorum: Yapı kooperatifleri günümüzde ciddi bir
güven sorunu yaşamaktadır. Yapı kooperatiflerinde parasal
konulara ilişkin şikâyet ve iddialar oldukça fazladır. Güven
sorununun kooperatiflerin kendi bünyelerinde de yaşandığı
görülmektedir. Kooperatiflerde güven artırılması için, dünyadaki
yapısal değişime uygun bir yapılanma içine girmesini
sağlama yolunda bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir)- Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, aracılığınızla
Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum: Bu Kooperatifçilik Strateji
Belgesi hazırlanırken Sanayi ve Ticaret Bakanlığında,
bütün bakanlıklara toplantı ve görüş için yazı
yazıyorlar. Bakanlığınız bu Kooperatif Strateji
Belgesi hazırlanırken herhangi bir toplantıya katıldı
mı, bir görüş belirtti mi? Belirtti ise hangi görüşü ifade
etmiştir? Bu konuda bilgi verirseniz memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Özdemirin sorusuyla alakalı
Kooperatifçiliğin doğası itibarıyla
yaygılaştırılması toplum hayatı için son derece
yararlı bir argümandır. Zaten bu tasarının da amacı
Kooperatifçiliğin, özellikle bu şikâyetler dolayısıyla
güven bunalımı noktasındaki olgusunu da giderici noktada
çalışmalarımız mutlaka olacaktır ama yalnız
kooperatifçiliğin de aslında sektördeki diğer serbest piyasa
şartları gereği hem yapsat müteahhitliğinin hem diğer
özellikle konut yapım sektörlerindeki aktörlerle rekabet edebilecek derecede
de desteklenmesi gerekir. Bu tasarının amaçlarından bir tanesi
de budur.
Sayın Vuralın sorusuna
Bakanlığımız bu konuyla alakalı bir toplantıya
katılmadı. Bu Strateji Belgesinin de onaylanmış bir belge
olmadığı bir çalışma, taslak anlamında bir belge.
Fakat oradaki görüşlerle ilgili, bu tasarının amacı, hedefi
çelişmemektedir. Bunu da ifade etmekte yarar görüyorum.
BAŞKAN Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
T.B.M.M Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 sıra sayılı yasa
tasarısının 5. maddesine bağlı geçici 3. maddesinin 2.
fıkrasının sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
doğacak her türlü hak ve yükümlülükleri yerine getirir.
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Sacid
Yıldız |
Şevket
Köse |
|
|
Malatya |
İstanbul |
Adıyaman |
|
|
Ahmet Küçük |
|
Ergün
Aydoğan |
|
|
Çanakkale |
|
Balıkesir |
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak? Sayın Yıldız, siz
mi konuşacaksınız, gerekçeyi mi okutayım?
SACİD YILDIZ (İstanbul) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Konunun daha açıklığa kavuşması
amacıyla.
III.- YOKLAMA
(MHP ve CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı) [AK
PARTİ sıralarından alkışlar(!)]
OKTAY VURAL (İzmir) - Toplantı yeter sayısı
istiyoruz efendim.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Vural, Sayın Şandır, Sayın
Yıldız, Sayın Ertuğrul, Sayın Yalçın, Sayın
Uslu, Sayın Tankut, Sayın Özensoy, Sayın Doğru, Sayın
Akkuş, Sayın Sipahi, Sayın Kumcuoğlu, Sayın Köse,
Sayın Kaptan, Sayın Yalçınkaya, Sayın Yıldız,
Sayın Topuz, Sayın Ünsal, Sayın Dibek, Sayın Karaibrahim.
Evet, iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.23
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.35
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 108inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İstem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı:
496) (Devam)
BAŞKAN Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
496 sıra sayılı Kanun Tasarısını
görüşmeye devam edeceğiz.
Komisyon burada, Hükûmet burada.
Geçici 3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici 4üncü maddeyi okutuyorum:
Geçici Madde 4- Bayındırlık ve İskan
Bakanlığının personel ve teşkilat yapısı,
yapı kooperatifleri ile ilgili olarak bu Kanun ile verilen görevleri
yürütmeye hazır hâle getirilinceye kadar, hizmetine ihtiyaç duyulan
personel, her türlü özlük hakları saklı kalmak kaydıyla Sanayi
ve Ticaret Bakanlığınca, Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı emrinde bu Kanunun yürürlük tarihinden
itibaren bir yıl süre ile geçici olarak görevlendirilir.
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır.
MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz kanunun 5inci
maddesinde iki tane geçici madde konulmuş; geçici 4üncü maddeyle ilgili,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım.
Tabii, burada yetki devri olan, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığının personel ve teşkilat
yapısı hazır hâle gelinceye kadar, daha önce yetkilendirilen
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının personel takviyesini tanzim
eden bir geçici madde. Gerekli görülmüş ki böyle bir geçici madde
koymuşlar.
Söz konusu personel olunca, değerli milletvekilleri, sizleri
de yakından ilgilendirdiğini bildiğim, tahmin ettiğim bir
konuyu dikkatinize sunmak istiyorum. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu
kapsamında kooperatif sayılan sulama birlikleri var, tarımsal
sulama birlikleri. Bunlar Türkiyede tarım için, çiftçi için çok önemli
birliklerdir, çok önemli kuruluşlardır. Özellikle sulu
tarımın yapıldığı bölgelerde sulama birlikleri
çiftçi açısından çok önemli -hem demokratik hem de ürün selameti
için, üretim için çok önemli- kuruluşlardır.
Değerli milletvekilleri, burada, toplumun beklentileri,
ihtiyaçları veya oluşan sorunların çözümü için hukuk
oluşturuyoruz. Kooperatiflerle ilgili, özellikle yapı
kooperatifleriyle ilgili bir yetki devrini düzenleyen kanun değişikliğini
yaparken yine sorun içerisinde kıvranan ve toplumun çok büyük
kısmını ilgilendiren sulama birlikleriyle ilgili sorunların
çözümü için de burada bazı düzenlemeler yapılmalıydı. Ama,
maalesef, bu değişiklik teklifinde ve hükûmet tasarısında,
sulama birliklerinin sorunları devasa ortada beklerken ve bu noktada
Hükûmetin işte yedi sekiz seneden bu yana taahhütleri de yerinde
beklerken, ama burada bir düzenleme yapılmamaktadır. Bu anlamda, bu
amaçla sulama birliklerinin sorunlarını sizlere sunmak istiyorum.
Kütahya Milletvekili Sayın Profesör Doktor Alim
Işıkın Çevre ve Orman Bakanlığına verdiği
bir yazılı soru önergesine Sayın Bakanlık, 12/04/2010
tarihinde cevap veriyor, bu cevapta diyor ki: Türkiyede 388 adet sulama
birliği bulunmaktadır ve bu sulama birliklerinin toplam 276 milyon
339 bin 335 Türk lirası borcu bulunmaktadır. Kime bu borçlar?
TEDAŞa, Sosyal Güvenlik Kurumuna, vergi dairelerine, maliyeye ve Devlet
Su İşlerine ve de personele. Bu 388 adet sulama birliğinde
toplam 4.622 adet personel çalışmakta. Personellerin özlük
haklarıyla ilgili ve alacaklarıyla ilgili birikmiş devasa
sorunları var ama onun ötesinde sulama birliklerinin, çiftçinin can
damarı olan suyu sağlayan ve dağıtan sulama birliklerinin
gerçekten bugün artık kendilerinin aşamayacağı boyutlara
ulaşmış sorunları bulunmaktadır. Tekrar ediyorum
Sayın Bakanın verdiği rakamları; 388 adet sulama
birliğinin toplam 276 milyon 339 bin 335 TL borcu bulunmaktadır yani
yaklaşık her sulama birliğinin 1 milyon yani eski parayla 1
trilyona yakın borcu bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, sizin bölgelerinizde de sulama
birliği var ve çok sayıda üyesi var, çiftçiyi ilgilendiriyor,
bunların sorunları size de geliyor. Çözüm üretmek noktasında
çiftçilerimizin ve bu birlik yöneticilerinin siz milletvekillerine
canhıraş çığlıklarla ulaştıklarını
biliyorum. Bizde öyle maalesef, Mersinde tüm sulama birlikleri problem
içerisinde ve -çok kötü bir örnek olarak söylüyorum- tam sulama mevsiminde
TEDAŞa olan elektrik borçlarından dolayı elektrikleri
kesiliyor, gelirlerine maliye el koyuyor. Dolayısıyla toplumun büyük
kısmını, yaklaşık 20 milyon insanımızı
ilgilendiren, tarım kesiminde çiftçilerimizi ilgilendiren sulama konusuyla
ilgili bu birliklerin sorunlarına Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak,
Hükûmet olarak, muhalefet olarak, milletvekili olarak bigâne kalamayız.
Bakınız, bu konuda Sayın Hükûmet yedi yıldan
bu yana bir mevzuat geliştireceği sözünü vermektedir. Kime sorarsak
soralım, bu konuda çok ciddi, çok kapsamlı bir hazırlık
yapıldığı söyleniyor ama ne hikmetse, bu hazırlık
maalesef bugüne kadar tamamlanmadı, hayata geçirilemedi ve sulama
birlikleri tek tek artık işlev yapamaz, fonksiyonunu yerine
getiremez, görevini yerine getiremez; iflas ediyor, kapanıyor ama hâlâ
Hükûmetin bu mevzuattan kaynaklanan mazereti devam ediyor.
Bir başka husus: Bu borçların ödenmesi konusunda bir
şeyler yapmak gerekiyor. Sulama birlikleri borçlarını
ödeyemiyor. Yeniden yapılandırma, faizini silme veya borçların
ertelenmesi gibi birtakım çözümler üretilmesi artık zorunluluk hâline
geldi çünkü bu sulama birlikleri ne maliyeye borcunu ödeyebiliyor ne sosyal
güvenliğe personelinin borcunu ödeyebiliyor; daha da ötesi, personeline
maaşlarını ödeyemiyor. Hükûmet olarak, zaten zor durumda olan
çiftçinin birikmiş borçlarını bir şekilde yeniden
yapılandırmak veya ertelemek gibi bir mecburiyeti hiç görmezlikten
gelirken, sulama birliklerinin de artık ertelenemez, ötelenemez bu
sorunlarının çözümü noktasında zannediyorum zaman çoktan geçti
ve Hükûmet olarak, iktidar partisi grubu olarak, milletvekilleri olarak
artık bu konuda söyleyebileceğiniz hiçbir mazeretiniz kalmadı.
Değerli milletvekilleri, bir kanun çıkartırken, bir
sorun çözmek ama bu sorun ne kadar genel olursa, çözüm ne kadar
kalıcı, adaletli, hak olursa burada çıkartılan
kanunların meşruiyetinden bahsedilebilinir.
Şimdi, bir arkadaşımızın teklifiyle,
Kooperatifler Kanununda bir değişiklik yapıyoruz ve bu
değişikliklerde birtakım, cevabı da bulunamayan
tartışmalar da devam ediyor. Denetim elemanları konusunda,
personel görevlendirmede bakanlıkları yetkili kılıyor.
Denetim yeterliliği olmayan, bu noktada bir birikimi olmayan bir
personelin, binlerce üyesi olan bir kooperatifi denetleme mevzuatı,
imkânı, hukukunun açılmasının getireceği kaosu sizin
dikkatlerinize sunuyorum. Eğer bu kanun teklifi bir özel durum için, bir
özel kooperatif için, belirli bir maksat için çıkartılmıyorsa
eksik çıkartılıyor demektir. Niye? Yine 1163e göre kooperatif
olan sulama birliklerinin artık ötelenemez olan sorunlarına bir çözüm
üretme fırsatı vardı ama, bu, bütün ısrarlara rağmen
göz ardı edildi. Bu sebeple tekrar ediyorum: Sulama birlikleri,
tarımsal sulama birlikleri sorun içerisinde kıvranmaktadır,
tarımsal sulama birlikleri Türk çiftçisi için çok önemlidir. Zaten
çiftçimiz ürününü satamıyor, borcunu ödeyemiyor bir de tabii afetlerle
boğuşuyor. Yine Mersinde, Türkiyenin birçok bölgesinde dolu, sel,
afetleri yaşanıyor, artık hasat mevsimi çiftçi için bir
ızdırap mevsimine dönüştü değerli milletvekilleri. Çünkü
hasat oluncaya kadar, hasat mevsimi gelinceye kadar çiftçinin,
borçlularına, alacaklılarına mazereti var, şimdi mazereti
de yok, mahsulü de para etmiyor. 20 kuruş domates Mersinde değerli
milletvekili. Erdemlide domatesi toplatmak için bile
Yani satış
bedeli, toplama ücretini ödemiyor. Bozyazıda böyle, Anamurda böyle,
Tarsusta böyle
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Alanyada da öyle.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Alanyada böyle, Türkiyenin hemen
her yerinde böyle. Ne yapacak bu çiftçi? Bir de sulama birliklerinden
kaynaklanan borçlar üstüne gelince maalesef çiftçi artık gelecekten
umudunu kesip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
tarımdan vazgeçmek gibi bir
karar noktasına geldi değerli milletvekilleri. Eğer bu toprakları
terlerimizle ıslatmaz, işlemez, oradan çoluk çocuğumuza ekmek
kazanmazsak vatan olma özelliğini kaybeder. Atalarımız bu
toprakları, bedellerini kanla ödeyerek, kanla bedelini ödeyerek
vatanlaştırdı sonraki gelenler de alın teriyle bu
toprakları işleyerek vatan hâlinde devamını
sağladı ama şimdi yaşanan hadise maalesef her 4 çiftçiden
1i tarımdan vazgeçti. Hemen her çiftçinin kapısında borçlu,
alacaklı bekliyor yani köy yerlerine haciz memurları gelmeye
başladı. Dolayısıyla sulama birliklerinin sorunlarına
bir çözüm üretme imkânı olan bu kanun teklifi veya
tasarısının bence eksik tanzim edildiğini -bir
fırsattır- bu soruna da çözüm üretecek bir düzenlemenin
yapılması gerektiğini, yapıldığı takdirde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destek vereceğimizi ifade ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Osman Kaptan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan
tasarının geçici 4üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın arkadaşlarım, kooperatifçilik dünyada önemli
sorunların çözümü ve ihtiyaçların karşılanması
amacıyla ortaya çıkmıştır. 19uncu yüzyılın
ortalarında Sanayi Devriminin yaratmış olduğu
hızlı değişim ve dönüşüm, işsizlik, iç göç,
kentleşme, gelir dağılımının bozulması gibi
ekonomik ve sosyal problemler kooperatifçiliği ortaya
çıkarmıştır. İngilterede işçiler tarafından
kurulan tüketim kooperatifçiliği kooperatifçiliğin
başlangıcı olmuştur. Sonraki yıllarda Fransada üretim
kooperatifçiliği, Almanyada esnaf ve tarım kredi
kooperatifçiliği İngiltereyi takip etmiştir.
Sayın arkadaşlarım, Birleşmiş Milletler
tahminine göre dünya genelinde 750 binden fazla kooperatif bulunmaktadır.
Yaklaşık 800 milyon kişi de bu kooperatiflere ortaktır yani
ortalama dünyadaki her 7-8 kişiden 1i kooperatif
ortağıdır. Yaklaşık
100 milyon kişi de bu kooperatiflerde çalışmaktadır.
Türkiyede bazı dönemlerde kooperatifçiliği karalamak
için komünist icadı olduğu söylenegelmiş ise de dünyada en çok
kooperatif ile öne çıkan beş ülke, Amerika Birleşik Devletleri,
Fransa, İngiltere, İtalya ve Japonya gibi kapitalist ülkelerdir.
İngiltere de kooperatifçiliğin beşiğidir. Amerika
Birleşik Devletlerinde, Almanyada toplam nüfusun dörtte 1i kooperatif
üyesidir. Japonyada her 3 aileden 1i kooperatif üyesidir. Ülkemizde ise
kooperatif örgütlülüğü yüzde 10 düzeyindedir. Japonyada Tarımsal
Kooperatifler Ulusal Federasyonu kırsal kesimde yaşayan 3 milyondan
fazla Japon ailesinin ihtiyaç duyduğu tarımsal girdi ve ekipmanı
karşılamaktadır. Amerika Birleşik Devleti
kırsalının çoğu bölgesi kooperatifler
aracılığıyla elektriğe kavuşmuştur. Bu gibi
enerji kooperatifleri şimdilerde Portekizde gelişme göstermektedir.
Harvard Üniversitesinin yüz yıllık geçmişi olan öğrenci kooperatifi
bulunmaktadır.
Sayın arkadaşlarım, görüldüğü gibi,
gelişmiş ülkelerde kooperatifçilik de gelişmiştir. Bu
ülkelerde kooperatifçiliğe kamu ve özel sektör yanında üçüncü sektör
olarak da bakılmaktadır. Maalesef ülkemizde ise,
kooperatifçiliğe, zaman zaman önem ve öncelik verilmesine karşın
süreklilik kazandırılamamıştır ve süreklilik
kazandırılamadığı için de kooperatifler
sıkıntıya uğramıştır, Atatürk döneminde önem
verilmiştir, 1961de Anayasaya girmiştir. 1982 Anayasasının
171inci maddesi Devlet, kooperatifçiliğin geliştirilmesini
sağlayıcı tedbirleri alır derken, 12 Eylül darbesinde en
fazla darbeyi de kooperatifler yemiştir. Köy-Koop gibi ülke genelinde
örgütlenen kooperatifler kapatılmış, tanınmış
kooperatif kurucuları ve yöneticileri hapse atılmıştır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde yirmi altı türde yaklaşık
90 bin kooperatif faaliyet göstermekte, 8,5 milyon kooperatif ortağı
da bulunmaktadır. Mevcut kooperatifler iki başlı iken, yani
Sanayi ve Tarım bakanlıklarına bağlı iken, şimdi
bu değişiklikle iki başlılık üç
başlılığa çıkarılmaktadır.
Yapılması gereken tek başlılığa indirmek iken,
maalesef, daha da çok başlılığa
çıkarılmaktadır. Sanayi Bakanlığına
bağlı olan konut yapı kooperatifleri, küçük sanayi sitesi
yapı kooperatifleri ve toplu iş yeri yapı kooperatifleri
Bayındırlık Bakanlığına bağlanmak istenmektedir.
Sayın milletvekilleri, 90 bin kooperatifin üçte 2si, yani 60
bini yapı kooperatifidir. Bunlar Sanayi Bakanlığından
alınıp Bayındırlık Bakanlığına
bağlanmak istenmektedir. Yapı kooperatiflerinin ve
ortaklarının bu yeni düzenlemeden bir yararı var mıdır?
Yoktur. Peki, bu düzenleme niye yapılmaktadır?
Bayındırlık Bakanlığının elinden
Karayolları gibi önemli genel müdürlükleri Hükûmet aldı, şimdi
de Sayın Bayındırlık Bakanına yeni iş alanı
yaratılıyor, Al sana 60 bin yapı kooperatifi. deniyor. Bunun
da 23 bini faal, 37 bini faal değildir, yani üçte 2si faal değildir.
Sayın Bakan zaten Bakan olmadan önce yapı kooperatifi
inşaatları da yapmış, konuya yabancı değil.
Sayın milletvekilleri, yapı kooperatiflerinin
sorunları vardır, ancak bu düzenlemeyle bu sıkıntılar
bitmeyecektir, sorunları çözülmeyecektir. Açıklanan gerekçeler
yapı kooperatiflerinin Bayındırlık
Bakanlığına bağlanmasını gerektiren gerekçeler
değildir. Bu kooperatiflerin üçte 2si faal değildir. Bunların
inşaat sorunu yoktur, mühendislik sorunu yoktur, kooperatifle
ortağı arasında hukuki sorunlar vardır. Bunların yüzde
95i de bitmiştir, Bayındırlık Bakanlığıyla
doğrudan bir ilgileri de yoktur.
İmar mevzuatı bakımından denetim belediyeler
tarafından yapılıyor, ruhsat belediyeler tarafından
veriliyor, denetim yapı denetim firmaları tarafından
yapılıyor, iskân yine belediyeler tarafından veriliyor. Peki,
Bayındırlık Bakanlığı ne yapıyor da ona
bağlıyorsunuz? Yapı kooperatifleri 1984 yılında
Bayındırlık Bakanlığı Mesken Genel
Müdürlüğünden alınıp Sanayi Bakanlığına
bağlanmadı mı? Yirmi altı yıl sonra tekrar geri
dönüşün gerekçesi nedir?
Sayın arkadaşlarım, geçici 4üncü maddede
Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
personel ve teşkilat yapısı, yapı kooperatifleri ile ilgili
olarak bu Kanun ile verilen görevleri yürütmeye hazır hâle getirilinceye
kadar, hizmetine ihtiyaç duyulan personel, her türlü özlük hakları
saklı kalmak kaydıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca,
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı emrinde
bir
yıl süre ile geçici olarak görevlendirilir. denilmektedir.
Bu maddenin tasarıya konulmuş olması,
Bayındırlık Bakanlığının bu görevi
yapabilecek yeterliliğe sahip personelinin olmadığının
ve yapı kooperatiflerinin yirmi altı yıl sonra tekrar
Bayındırlık Bakanlığına
bağlanmasının yanlışlığının bir
itirafıdır.
Sayın Bakanın kendisi bu işi en yalın
şekilde şöyle ifade ediyor: Sanayi Bakanlığının
işi çok, bizim işimiz az. Bu nedenle alıyorum. diyor Komisyon
tutanaklarına göre.
Sayın milletvekilleri, böyle bir anlayış olur mu?
Bu, nasıl bir hükûmet etme anlayışıdır? Peki,
yarın Ormancılık kooperatifleri orman işi yapıyor,
Orman Bakanlığına bağlayalım; eczacılık
kooperatifleri sağlıkla ilgili, Sağlık
Bakanlığına bağlayalım. denirse ne olacaktır?
Sayın milletvekilleri, Hükûmet konut üretiminde kooperatifleri
dışlayarak siyasi amaçlarla TOKİyi desteklemektedir. TOKİ
yapı denetiminden muaftır, harçlardan muaftır. TOKİ
inşaat yapacağı yerle ilgili olarak belediyelere
başvurduğunda iki ay içinde meclisten sonuç alınamazsa
otomatikman kendi projesini uygulama hakkına sahiptir. Kooperatifler ise
plan değişikliği olmadığı sürece inşaat
ruhsatı alamamaktadır. Bu da yasalar önünde eşitlik ilkesine
uymamaktadır. Yani, kooperatiflerin aleyhinedir.
Bazı kooperatiflerde konutlar bitmiş, üyeleri
oturmaktadır ancak sonradan 2/B sorunuyla
karşılaşmaktadırlar. Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, Sayın Bayındırlık ve
İskân Bakanına sormak istiyorum: Kooperatiflere arsa temininde nasıl
kolaylık sağlayacaksınız? 2/B sorunu olan kooperatiflerin
sorunu çözülecek midir? TOKİye sağlanan olanaklar, arsa temini,
vergi muafiyeti, plan ve proje yapma kolaylığı kooperatiflere de
sağlanacak mıdır? Yıllarca süren yapı kooperatifleri
inşaatlarının hızla bitirilmesi için Hükûmet ne gibi
önlemler alacaktır? Kooperatif dolandırıcıları
cezalandırılacak mıdır, yoksa korunacak mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
OSMAN KAPTAN (Devamla) Peki, teşekkür ederim Sayın
Başkan.
2010-2014 yılları için hazırlanan Kooperatifçilik
Stratejisi ve Eylem Belgesinde tüm kooperatifçiliğin tek çatı
altında birleştirilmesi tavsiye edilirken, sayın
arkadaşlarım, şimdi, kooperatifçilikte çok
başlılığa neden gidilmektedir? Sayın Bakan bu
sorularımızın cevabını verirse memnun olurum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaptan.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Siirt
Milletvekili Sayın Osman Özçelik. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 496 sıra sayılı Kanun Tasarısının geçici
maddesi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisinin görüşlerini
sunmak üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün 27 Mayıs. Elli yıl
önce 27 Mayısta bir askerî darbeyle karşılaştı bu ülke
ve hâlâ bir gelenek hâline gelen askerî darbelerin sosyal
yaşamımızda, siyasal yaşamımızda
sıkıntılarını, acılarını
yaşıyoruz. Bir gelenek yarattı; 27 Mayıs 1960tan sonra 12
Mart darbesi, daha sonra 12 Eylül darbesiyle karşılaştı bu
ülke ve daha sonra da bugün hâlâ mahkemelerde davası sürmekte olan
Ergenekon darbe girişimi bu ülkede yaşandı. Eğer bu Meclis
halkın verdiği yetkiyi, halkın verdiği iradeyi halk
adına kullanamaz ise askerî darbelerle karşı karşıya
kalmak, askerî darbe tehdidi altında yaşamak ve Meclisi ve toplumun
tamamını neredeyse askerî vesayet altında yaşamaya zorlamak
ve böyle bir yaşama mecbur kalmak zorunda kalacaktır. Bu nedenle, Meclisin
temel görevi, halkın iradesini doğru temsil etmek ve Meclisin
iradesine sahip çıkmaktır.
27 Mayısta ve diğer askerî darbelerde, darbe
planlayıcıları önce kendi içinde gizli bir örgüt kuruyor, daha
sonra, darbe yapabilmenin sosyal ve siyasal koşullarını yaratmak
üzere çeşitli eylemlere, çeşitli provokasyonlara girişiyorlar.
Bunların tamamını yaşayarak gördük. 27 Mayıs askerî
darbesinden sonra bu ülkede başbakan ve bakanlar idam edildi, Parlamento
feshedildi ve askerler eliyle yeni bir Anayasa yapıldı. Daha sonra,
aynı gelenek 12 Eylül darbesi sırasında yaşandı ve
askerî mantıkla, askerî anlayışla, demokrasiden uzak,
halkın iradesini hiçe sayan, insan haklarını, temel özgürlükleri
hiçe sayan bir anlayışla yeni bir Anayasa yapıldı ve biz
hâlâ o Anayasayla yaşamaya devam ediyoruz. Ne yazık ki mevcut Hükûmet,
12 Eylül Anayasasının iktidarlara sağladığı
avantajların gölgesinde iktidarını sürdürme çabası içinde.
Halkın ve tüm toplumsal kesimlerin, bu Anayasayla artık
yaşamanın mümkün olmadığını, bu Anayasayla,
21inci yüzyılda gelişmiş, demokratik bir ülke
koşullarını yaratmanın mümkün
olmadığını ifade etmesine rağmen, hatta tüm sivil
toplum örgütleri, bilim çevreleri bu konuda müttefik iken, düşünce
birliği içindeyken yeni bir anayasa talebi ne yazık ki Hükûmetin
gündeminde değil, Anayasada yapılacak kimi revizyon
niteliğindeki değişikliklerle, makyaj niteliğindeki
değişikliklerle yeni, demokratik, sivil bir anayasa
ihtiyacını âdeta ortadan kaldırır bir tavır içinde. Bu
nedenle, bizim bir daha askerî darbelerle karşılaşmamamız,
halkın iradesinin üstünde hiçbir güç tanımayan demokratik bir ülke
yaratmamız açısından yeni, sivil, demokratik bir anayasaya
ihtiyaç olduğunu ifade etmek isteriz ve 27 Mayısın bu vesileyle
bize tekrar bu görevimizi hatırlatması gerektiğine
inanıyorum.
27 Mayısı yıllarca bayram diye kutlattılar
bize. Ben lise yıllarında, ortaokul yıllarında 27
Mayısı bayram olarak kutladım ne yazık ki. Çoğumuz
böyle. Bir askerî darbenin bayram olarak kutlanması demokrasi tarihimiz
için bence çok kara bir lekedir. Ortadan kaldırılmış
olmasının ve bugün utançla anılıyor olmasının da
bir sevinç kaynağı olması gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi, bugünlerde, yine, hâlâ Ergenekon bütün
boyutlarıyla ortaya çıkmış değil. Hâlâ Ergenekonun
kimi davranışlarının, kimi projelerinin yaşama
geçirilmeye çalıştığını görüyoruz ve ne
yazık ki AK PARTİ Hükûmeti bu konuda yeterli duyarlılık
göstermiyor.
Bakın, YÖK eliyle üniversitelere gönderilen bir genelge var.
Genelgelerde, güya bölücülük ve terörle mücadele adı altında
üniversitelere bir görev veriliyor. Arkadaşlar, üniversiteler, terörle
mücadele veya bölücülükle mücadele kurulları değil; üniversiteler,
özgür bilim yuvalarıdır, özgür düşüncenin geliştiği
merkezlerdir, özgür düşünceli bilim insanlarının yetiştiği
ve görev yaptığı merkezlerdir. Devletin güvenliği, devletin
güvenlik sorunları üniversitelere, üniversite öğretim üyelerine terk
edilemez, onlara bırakılamaz, böyle bir görev verilemez. Böyle bir
görevin verilmesi hâlinde üniversiteler asli fonksiyonlarından
uzaklaşır, bir güvenlik merkezi hâline gelir. Nitekim, 12 Eylül
sonrası ortaya çıkan YÖKün de amaçlarından bir tanesi budur.
Üniversiteleri, eğitim kurumlarını askerî kışla
merkezleri hâline getirme anlayışı devam ediyor.
Bakın, bu tür genelgelerin yayımlanmasından sonra,
birçok üniversitede, güya karşıt görüşlü öğrenciler
arasında çatışma adı altında, özellikle Kürt
öğrenciler ağır saldırılara maruz kalıyorlar,
linç girişimleriyle karşı karşıya kalıyorlar. En
son, Muğlada 1 öğrenci yaşamını yitirdi, daha önce de
Diyarbakırda 1 öğrenci yaşamını yitirmişti. Bu
olaylar Muğlada, Eskişehirde, Tokatta, Malatyada,
Elâzığda devam ediyor. Üniversite yönetimleri, öğrencilerin can
güvenliklerini sağlayamayacakları gerekçesiyle öğrencileri ya
okuldan uzaklaştırıyorlar ya da öğrenciler, bu tür
saldırıya maruz kalan öğrenciler, kendileri o kenti terk etmek
zorunda kalıyorlar. Bu, ciddi bir tehlikenin işaretidir. Yarın
iç çatışmalara dönüşecek bu tür
kıvılcımların önünü almak zorundayız. Bu tür genelgelerle,
fişleme genelgeleriyle üniversiteleri ve diğer eğitim kurumlarını
devletin istihbarat örgütleri hâline getirmenin
yanlışlığına dikkati çekmek istiyoruz.
Yine, bugünlerde, dün
Van Özalpta, 1943 yılında, 33
yoksul Kürt köylüsünü kurşuna dizen General Mustafa
Muğlalının ki yargılanmış ve suçu sabit
görülmüş, sanıyorum müebbet hapse mahkûm olmuş bir generalin
adı bir kışlaya veriliyor. Şimdi, etrafı tel örgüyle
çevrilmiş o kışlanın dışında oynayan
çocuklar bir bombayla veya bir patlayıcıyla
yaşamlarını yitiriyorlar. 1 çocuğumuz orada öldü, 3ü
ağır olmak üzere 5 kişi yaralandı. Bu ilk değil,
birkaç kez daha yine askerî kışlaların çevrelerinde ya
döşenmiş mayınlara basarak yaşamını yitiren
çocuklar, köylüler, yaşlılar görüyoruz ya da patlatılmamış,
patlamamış el bombaları ve diğer mühimmatla
yaşamını yitiren çok sayıda insan var. Bu konuyu da
Hükûmetin dikkatine sunuyorum. İnsanlarımız Vanda
Özalpta
askerî kışla şehir merkezinde. Çocukların top
oynadığı yerlerde atış talimleri, atış poligonlarının
bulunduğu yerler. İnsanlarımızın yaşamı bu
kadar ucuz değil. Askerî birlikler, askerî kışlalar mutlaka
kentin dışına taşınmalı ve insanların can
güvenliği sağlanmalıdır.
Yasayla ilgili geçici madde, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına bağlı kooperatiflerin
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına
devredilmesini öngörüyor ve Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı personeli ve teşkilat yapısı hazır
hâle gelinceye kadar, Sanayi ve Ticaret Bakanlığında yürütülen
bu işlerle ilgili personelin Bayındırlık ve İskân
Bakanlığında geçici olarak istihdam edilmesini öngörüyor. Bunu
doğru buluyoruz. Yani bu geçici madde doğru bir geçici madde.
İntibak süresi için belli bir zamana ihtiyaç var, doğru ama bu tür
düzenlemelerle kooperatifçilik sorunlarını gerçekten tamamen
çözebilecek miyiz? Kooperatifçilik, yoksul halk tabakalarının, orta
ve dar gelirli halk kesimlerinin küçük birikimlerini, enerjilerini, emeklerini
biriktirerek kendilerini büyük iş adamlarına, büyük sanayicilere
karşı koruma refleksiyle ortaya çıkmış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) -
16ncı, 17nci yüzyılda
sanayi devrimiyle birlikte yoksullaşan köylülerin dayanışma
ihtiyacı karşısında bir olgu olarak ortaya
çıkmış ve gerçekten çok başarılı üretim
ilişkileri geliştirilmiştir. Kolektivist ruhun gelişmesi
açısından kooperatifçiliğin önemi büyüktür. Kolektif üretim
tarzının, dayanışmacı tarzın gelişmesi,
kooperatiflerle mümkündür. Ancak, ne yazık ki ülkemizde, bu tür üretim
tarzı yerine daha ziyade özel sektörün geliştirilmesi ve son
zamanlarda yapı kooperatiflerine alternatif olarak geliştirilen
TOKİ, âdeta, yapı kooperatiflerini işlemez hâle getirmiş,
üretim yapamaz hâle getirmiştir. Zaten kooperatifler kurulurken bile kimi
uyanık tacirler, kooperatif adı altında, devletin
sağladığı kimi imkânları kullanmak amacıyla yapay
kooperatifler de oluşturmuşlardı. Yeterli altyapısı
olmayan, yeterli donanımı olmayan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) Son cümlem Başkanım,
sürem yok mu?
BAŞKAN Eklemiştim.
Teşekkür ederim.
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) Peki, teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına madde üzerinde ilk
söz, Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Sarıda.
Buyurun Sayın Sarı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET SARI (Gaziantep) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5inci maddesinin geçici 4üncü maddesi üzerine
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde, kooperatif faaliyetlerinden sorumlu iki bakanlık
bulunmaktadır. Bu bakanlıklardan biri Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, diğeri ise Tarım ve Köyişleri
Bakanlığıdır. Bu bakanlıkların görev ve
sorumluluk alanında 26 ayrı türde olmak üzere 85.554 kooperatif
faaliyet göstermektedir. Bu kooperatiflerin yaklaşık 8 milyon 500 bin
ortağı bulunmaktadır. Bu kooperatiflerden 12.474 adedinden
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı sorumlu iken, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı ise 73.080 adet kooperatiften sorumlu
bulunmaktadır.
Yapı kooperatifleri, planlı ve bilinçli olarak ele
alındığında, kendi imkânlarıyla, bulunduğu
bölgenin konut, sanayi ve benzeri ihtiyaçlarının
karşılanmasına katkı sağlamaktadır. Ancak,
günümüzde birçok yapı kooperatifinde imar mevzuatına aykırı
uygulamalar hem üyeler açısından mağduriyete hem de
sağlıklı yapılaşma ve şehircilik ilke ve
esasları bakımından problemlere sebep olmaktadır. Bu
nedenle de 1163 sayılı Kooperatifler Kanununda değişiklik
yapılması suretiyle yapı kooperatifleri ve üst
kuruluşlarının Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına bağlanması amaçlanmaktadır. Özellikle
konumuz olan yapı kooperatifleri, ortaklarının konut
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuştur. Bu
sebeple de konut yapı kooperatiflerinin gayrimenkulle yoğun
ilişkileri vardır. Söz konusu kooperatiflerin ortaklarının
konut ihtiyaçlarını karşılamak ile ilgili
amaçlarını yerine getirebilmeleri için hem tapu sicili hem de tapu
fen işleriyle doğrudan işlemleri olmaktadır.
Bu amaçla da yapı kooperatifçiliğinin gelişmesi, bu
kooperatifler ve üst birliklerinin kurulması, işleyişi,
tasfiyesi, denetlenmesi, yapı kooperatiflerinin kuruluş
kayıtlarının ve sicillerinin tutulmasına dair işlemlerin
yapılmasında Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının sorumlu olması uygun ve yerinde
olacaktır. Ancak Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının personel ve teşkilat
yapısının yapı kooperatifleriyle ilgili olarak
yapılanması gerekmektedir. Bu kanun ile, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca yürütülen işlemler, Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı tarafından yapılmaya
başlanacaktır. Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı verilen görevleri aksatmayacak ve
sağlıklı yürütmeye hazır hâle gelinceye kadar, hizmetine
ihtiyaç duyulan personelin her türlü özlük hakları saklı kalmak
kaydıyla Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının emrine bir yıl süre ile geçici olarak
verilmesi uygun olacaktır.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Kırıkkale Milletvekili Sayın Turan
Kıratlı, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TURAN KIRATLI (Kırıkkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kooperatifler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5inci maddesinin geçici 4üncü maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Türkiyede Sanayi ve Ticaret
Bakanlığıyla Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının sorumluluğu alanında faaliyet
gösteren 26 türde 87.849 kooperatif mevcuttur. Kooperatifler içinde en fazla
sayıya sahip olan 59.129 adet ile konut yapı kooperatifleridir. Ortak
sayısı bakımından da konut yapı kooperatifleri ilk
sıradadır. 2 milyon 150 bin 860 kişi konut yapı kooperatifi
ortağıdır.
Kooperatif ve ortak sayılarıyla ilgili
ayrıntılı analizler yapıldığında,
tarımsal amaçlı kooperatiflerde kooperatif başına
düşen ortak sayısının daha fazla, tarım
dışı kooperatiflerde ise daha az olduğu görülmektedir.
Ülkemiz kooperatifçiliğinin genel karakteristiği, az ortaklı
kooperatif yapısının hâkim olmasıdır. Diğer taraftan,
TÜİK verilerine göre, son beş yılda en çok kurulan
kooperatiflerin yapı kooperatifleri, tarımsal kooperatifler ve
taşıma kooperatifleri olduğu, diğer kooperatiflerin az
olduğu anlaşılmaktadır. Konut yapı kooperatiflerini
oluşturan ekonomik gruplar daha çok orta ve alt gelir seviyesine sahip
kişilerdir.
Geçmişte yaşanan bazı olumsuzluklar ve
mağduriyetlere rağmen hâlen kentleşme politikalarının
önemli bir aktörü olan konut kooperatiflerinin ideal yönde gelişimiyle
ilgili tedbirlerin alınması ve sektörde gerekli olan güven
ortamının sağlanması gerekmektedir.
Bu maddeyle, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı arasında
devredilmesi öngörülen her türlü işleme ilişkin usul ve esaslar
düzenlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, Sanayi
Bakanlığımız son yıllarda ekonominin
yapılanmasında çok aktif rol almaktadır. Esnaf ve
sanatkârlarımıza yönelik çok ciddi hizmetler sunmaktadır. KOSGEB
ve TESKOMB aracılığıyla uygun krediler
kullandırmaktadır. Ülkemiz genelinde küçük sanayi siteleri ve organize
sanayi bölgelerinin gelişmesi için büyük hamleler
başlatmıştır.
Küçük sanayi siteleri yapı kooperatifleri, imalat ve tamirat
ile ilgili meslek kollarında faaliyet gösteren esnaf ve sanatkârlar ile
sanayicilerin günün icaplarına uygun modern ve teknik şartları
haiz iş yerine sahip olmalarını sağlamak amacını
taşımaktadırlar. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının kredi desteğiyle toplam 89.872 iş
yerinden oluşan 416 adet küçük sanayi sitesi hizmete sunulmuş ve
yaklaşık 450 bin kişiye daha sağlıklı
şartlarda çalışma imkânı sağlanmıştır.
Bu kooperatifler, ülkemizde ilçe düzeyine kadar
yaygınlaşmıştır. Tabii ki Kırıkkalemiz de
bu hizmetlerden nasibini almıştır. Kırıkkale Organize
Sanayi Bölgesi
Ayrıca Keskin Organize Sanayisi,
Ben, bu vesileyle Hükûmetimize, Sanayi Bakanımıza ve tüm
emeği geçenlere teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Organize sanayi bölgelerinde
yatırım yapanlara ücretsiz arsa temini 2010 senesinde
kaldırılmıştır. Tabii bu da büyük şehirlerin
dışında özellikle İç Anadolu şehirlerinde veyahut da
gelişmemiş şehirlerde yatırım yapmak isteyen insanlar
için arsanın parasının temin edilmesi büyük bir yük teşkil
etmektedir. Bununla ilgili yeni bir kanuni düzenleme yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Doğrunun
Şu anda bu konuyla net bir
şeyim yok. Yazılı olarak cevap vereceğiz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496 sıra sayılı
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 5 inci maddesi ile 1163 sayılı
Kooperatifler Kanunu'na eklenmesi öngörülen Geçici Madde 4de yer alan bu
Kanunun ibaresinin bu maddenin olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Bekir
Bozdağ |
Ayşe Nur
Bahçekapılı |
Öznur
Çalık |
|
|
Yozgat |
İstanbul |
Malatya |
|
|
Fatma
Şahin |
|
Kemalettin
Aydın |
|
|
Gaziantep |
|
Gümüşhane |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU
BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Uygun görüşle takdire
sunuyorum.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçe mi?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Tasarının 5 inci maddesi ile 1163 sayılı
Kanuna geçici maddeler eklenmesi öngörülmüş olup, bu madde ile eklenmesi
öngörülen Geçici Madde 4ün son kısmında bu Kanunun ibaresinden
1163 sayılı Kanunun anlaşılmasına mahal verilmemesi
bakımından, metinde düzeltme yoluna gidilmesi gerekmiştir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter
sayısının aranmasını istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
İki dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici 4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi geçici 3 ve geçici 4üncü
maddeleri içeren çerçeve 5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 13/12/1983 tarihli ve 180 sayılı
Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci
maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent
eklenmiştir.
r) Yapı kooperatifleri ve üst birlikleri ile ilgili olarak
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve diğer kanunlar ile verilen
görevleri yapmak, yapı kooperatifçiliğinin gelişmesini
sağlayacak tedbirleri almak, bu kooperatifler ile üst birliklerinin
kurulmasına, işleyişine, tasfiyesine ve de-netlenmesine ve yapı
kooperatiflerinin kuruluş kayıtlarının ve sicillerinin
tutulmasına dair iş ve işlemleri yapmak, yaptırmak ve
denetlemek.
BAŞKAN Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 496 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama geçmeden önce 17 Mayıs 2010 tarihinde Türkiye
Taş Kömürleri İşletmesi Karadon Müessesesi Müdürlüğünde,
Karadon Yeni Servis Kuyusunda kuyu akrosaj bağlantılarının
yapımı sırasında meydana gelen grizu patlamasında
hayatlarını kaybeden 2 maden mühendisi, 28 işçi olmak üzere, 30
yurttaşımıza Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Bu vesileyle de şu düşüncelerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum değerli arkadaşlarım: Bu ölümleri madencilik
mesleğinin kaderi olarak ilan eden görüşler bilimsel değildir,
ayrıca doğru da değildir. Eğer bu ölümler gerçekten
kaderse, mesleğin kaderiyse, o zaman, bu ölümlerin nedenleri ve
sonuçları üzerinde hiçbir araştırmaya gerek yok demektir. Bunu,
köydeki bir vatandaşımız söylerse veya okuma yazma bilmeyen bir
yurttaşımız söylediği zaman kabul etmek mümkündür ancak
gerçekten, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının böyle bir
beyanda bulunması talihsizlik olmuştur diye düşünüyorum.
Bu kazayla ilgili çok ciddi ihmallerin olduğunu
düşünüyorum. Olay yerinde inceleme yapan bir maden mühendisi olarak
tespitlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, grizu patlamasının
olabilmesi için ortamdaki metan gazı oranının yüzde 4 ve üstünde
olması gerekir. Bu da yetmez, bununla birlikte, patlamayı
sağlayacak bir ateş kaynağının, en azından bir
iki saniye sürecek bir açık alevin olması gerekir.
Bu olaya baktığımızda, burada, gerçekten,
metan gazı oranının yüzde 4ten çok fazla boyutlara
çıktığını o ocak içerisindeki sensör ölçümlerinden
görebiliyoruz. Zaten yüzde 4ün üzerinde ölçüm yapma olayı
kalmamıştır.
Bu olaylarda, galeri ilerlemesi sırasında,
ocağın genel atmosferini ölçen sensörlerin dışında,
ayrıca ayna dediğimiz, galerinin aynası dediğimiz
bölgelerde manuel grizumetrelerle metan gazı oranının ölçülmesi
gerekirdi.
Yine, galeri ilerlemesi önünde ani metan gaz degajmanını
kontrol edebilmek için kontrol sondajlarının, 45 metrelik kontrol
sondajlarının açılması gerekirdi. Şimdi ben bu
kürsüden Sayın Başbakana soruyorum: Bu ocakta kontrol sondajları
açılmış mıdır, açılmamış
mıdır?
Değerli arkadaşlarım, madencilik, doğası
gereği gerçekten çok riskler taşıyan ağır bir iş
koludur, bunu hepimiz biliyoruz; özellik arz eder, bilgi, deneyim ve tecrübe
gerektiren bir sektördür.
Şimdi buradaki en ağır koşullardan birisi, en
ağır ihmallerden birisi, en ağır nedenlerden birisi de
şudur değerli arkadaşlarım: Şimdi
taşeronlaşma dediğimiz zaman hemen Hükûmet yetkilileri
kızıyor. Yani Taşeronlaşma bu kazaların
nedenleridir. dediğimiz zaman hemen kızılıyor, kızılmaya
gerek yok çünkü bu sektör gerçekten bilgi birikimi ve deneyim gerektiren bir sektör.
Oysa bilgi birikimi ve deneyim, kamu kurum ve kuruluşlarında,
yıllarca yıl alan, yıllarca yıl sonra oluşmuş bir
birikimdir. 1980den sonra ekonominin verimleştirilmesi adına
yapılan özelleştirme uygulamaları ve
taşeronlaştırma politikaları, kamu kurum ve
kuruluşlarındaki çalışan elemanlardaki bilgi birikimini
darmadağın etmiştir. Dolayısıyla yeni
taşeronlaştırma sürecinde bu bilgi birikiminden yoksun,
gerçekten bu konunun uzmanı olmayan insanlar bu işleri yapmaya
başlamışlardır. Bu da, gerçekten, Türkiyede iş
kazalarının çok artmasının nedeni olmuştur. Bugün
bizim ülkemize baktığımız zaman iş kazaları
bakımından Avrupada birinciyiz, dünyada üçüncüyüz. Bunu kader olarak
kabul etmemiz, kader olarak ilan etmemiz mümkün değildir değerli
arkadaşlarım.
Her zaman bu kürsüde söylediğim gibi bir kaza, önceden
öngörülemeyen, dolayısıyla gerçekleşmemesi için tedbir
alınamayan risklerin gerçekleşmiş olması hâlidir. Önceden
öngörülebilen ve gerçekleşmemesi için tedbir alma imkânı olan
risklerin gerçekleşmiş olması hâli kaza değildir olsa olsa
cinayettir. Zonguldak havzasında Karadon bölgesinde meydana gelen olay,
bir maden mühendisi olarak söylüyorum ki, iş kazası değildir,
cinayettir, ihmalden kaynaklanmaktadır değerli arkadaşlarım.
Görüşmekte olduğumuz Kooperatifler Kanunuyla ilgili
olarak şunları söylemek istiyorum: Bu kanun, gerçekten,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının içi
boşaltılmış ve işe göre adam, adama göre iş
anlayışı, burada da Bakanlıklara göre kurum; hangi bakan
hangi bakanlıktaysa, ona göre kurum. anlayışının bir
sonucu olmuştur. Bugün Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının esas karakterine vuran kurumlar, örneğin
Karayolları, bu, Bayındırlık ve İskân Bakanlığından
alınmış ve Ulaştırma Bakanlığına
bağlanmış, diğer kurumlar da alınarak
boşaltılmış, şimdi birtakım kurumlar,
kooperatifler, özellikle yapı kooperatifleri Bayındırlık
Bakanlığına bağlanarak Bayındırlık
Bakanlığının işlevsiz konumdan
çıkarılması amaçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, 2012 yılı
Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Kooperatif Yılı
olarak ilan edilmiştir. Gerçekten kooperatifçilik, ekonominin motorudur,
can damarıdır. Özellikle küçük güçlerin birleştirilerek rekabet
ortamında rekabet gücünün artırılabilmesi için
kooperatifçiliğe önem verilmesi açıktır. Ancak, bizim ülkemizde
özellikle son yıllarda, 2000 yılından sonra kooperatifçiliklere
ağır darbeler vurulmuştur. Türkiye'nin tarımsal
işletme ölçeklerinin ortalama 60 dekar gibi Avrupa Birliği
ülkelerinin yarısından az ölçekte olduğu bilindiğine göre,
küçük işletmelerin kooperatifçilik dışında serbest rekabet
edebilme güçleri hemen hemen yok demektir. Ortakların ürünlerini iyi
değerlendirebilmek, tarımsal girdileri en uygun ve en verimli bir
şekilde sağlayabilmek ve üreticilerin tarımsal nitelikli
faaliyetlerini birleştirebilmek amacıyla, tarım satış
kooperatifleri, zamanında kurulmuş, bu tarım satış
kooperatifleri bir araya gelerek tarım satış kooperatif
birliklerini oluşturmuşlar. 2000 yılında bu konuda düzenlemeler
yapılmış ve 2000 yılında yapılan düzenlemelerle
tarım satış kooperatif birlikleri âdeta öldürülmüştür.
İşte, Nevşehirdeki, Malatyadaki Kayısıbirlik iflas,
tasfiye noktasına gelmiştir ve yine Adana ÇUKOBİRLİK,
İzmir TARİŞ, Giresundaki FİSKOBİRLİK gibi
tarım satış kooperatif birlikleri sürekli siyasi iradenin
müdahaleleri sonucu kendi özgür kooperatifçilik yolunda ilerleyemedikleri için
bugün kapanmak durumuna gelmişlerdir. Orta Doğunun en büyük entegre
tesislerine sahip olan ÇUKOBİRLİK artık kooperatifçilik
faaliyetini yürütemez hâle gelmiştir. TARİŞten, yine, aynı
şekilde işçiler atılmıştır, ekonomik katkı
sağlayamaz noktaya gelmiştir. Bunların en önemli nedenlerinden
birisi, gerçekten bu kooperatiflerin Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının denetimi vasıtasıyla, vesayeti
vasıtasıyla iktidar tarafından sürekli kontrol edilir, yönlendirilir
ve yönetilir olmalarından kaynaklanmaktadır.
3186 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve
Birliklerinin Kuruluşu Hakkında Kanunun 11inci maddesine
baktığımız zaman, orada bu birliklerin Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının talimatıyla yönetileceği,
talimatlarına uygun davranacağı hükme
bağlanmıştır. Yine, o birliklerin genel müdürlerinin Sanayi
ve Ticaret Bakanının teklifi üzerine atanacağı
öngörülmüştür. Sanayi ve Ticaret Bakanına böylesine birlikler
üzerinde ağır vesayet ve denetim yetkisi veren bu hüküm uygulamada
Hükûmetin bu birlikleri yönetmesine, yönlendirmesine neden olmuştur. Oysa
bu kooperatiflerin sermaye yapılarına
bakıldığında, bunlar kamu kurum ve kuruluşları
olmayan, kamu tüzel kişiliği olmayan, tamamen özel hukuk tüzel
kişisi olan kurumlardır. Devletin buralarda hiçbir ortak payı
yoktur, sermayesinde devletin hiçbir katkısı yoktur. Kooperatiflerin
sermayesi tamamen ortaklarının koyduğu paylardan
oluşmaktadır. Ancak, buna rağmen, bu kooperatiflerin yönetimi
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı aracılığıyla
Hükûmet tarafından yapılmaktadır.
Geldiğimiz nokta ise tam bir iflas noktasıdır, tam
bir çıkmazdır. 2012 dünyada Kooperatifçilik Yılı ama
Türkiyede ise kooperatifçilik bitmiş, iflas etmiş bir
konumdadır değerli arkadaşlarım. Yapılması
gereken, gerçekten kooperatifçiliği tekrar düzenlemektir. Ve bu tip
yasaları yaparken gerçekten halkımızın
ihtiyaçlarını gözeterek, onların ihtiyaçlarını
karşılayacak nitelikte yasalar yapmak lazım. Bu hâliyle bu
yasanın olup olmamasının gerçekten çiftçilere, üreticilere ya da
az sınırdaki ekonomik güçlerini bir araya getirerek konut kooperatifi
kurmaya çalışan yurttaşlarımıza hiçbir
katkısı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Bir belirsizlik hâkimdir. Siz bu
yasa tasarısıyla konut yapı kooperatiflerini
Bayındırlık Bakanlığına bağlıyorsunuz;
oysa, tarım satış birliklerinin geleceği ne olacaktır?
Onlar hâlen Sanayi ve Ticaret Bakanlığının denetimi
altında mı olacaktır? O zaman onları da Tarım ve
Köyişleri Bakanlığına bağlamak gerekmez mi diye
düşünülebilinir.
Değerli arkadaşlarım, önemli olan halkın
ihtiyaçlarını giderecek yasa ve uluslararası hukuk
kurallarına uygun yasa yapmaktır. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi
böylesine ihtiyaçları gideren uluslararası hukuk kurallarına
uygun yasa yapmıyor ise o zaman bu yasanın Anayasaya
aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesine gitme
haklarını kullandığından dolayı insanlar
suçlanmamalıdır, ayıplanmamalıdır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcan. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 6ncı maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi
Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyeti ve televizyonları başında bizi izleyen Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
tasarının özünde şu ana kadar kanunla Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı uhdesine verilmiş farklı amaçlı
kooperatiflerden yapı amaçlı kurulmuş olanların konu
bazında düşünülerek konuyla ilgili bakanlık olan
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı yönetimine ve
sorumluluğuna devredilmesi esasını görüşüyoruz. Bu nedenle,
kısa bir süre önce kanunlaşmış ve bu kanunlaşma
sonunda Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının uhdesinde olan Afet İşleri Genel
Müdürlüğünün başka bir bakanlığının sorumluluğuna
aktarılmış olmasından kaynaklanan bir kooperatif sorununu
dile getirmek istiyorum. Sayın Bakanın bu konuda bir miktar bilgisi
vardı. Konu 3 Şubat 2002de yaşanmış Afyon depremi.
Afyon depremi yaşandığında, bundan kısa bir süre önce
Marmara depremine bağlı olarak çıkartılmış, Bir
daha devlet bu depremin sorumluluğunu üstlenmesin, bu sorumluluğa
devlet kadar bir miktar da afete maruz kalma ihtimali olan insanlar ortak
olsun. mantığıyla Doğal Afet Sigorta Kanunu
çıkarılmıştı. Bu Sigorta Kanunu uyarınca devlet
artık depremzedeye, afetzedeye konut yapmayacaktı ancak DASK
uygulamaya geçmiş fakat etkin uygulama şansı
sağlanamamış olduğundan Türkiyede konutların ancak
yüzde 8i doğal afet sigorta poliçesi satın alabilmişti.
İşte, bu olumsuzluğu kamuoyunun yüzde 92si
yaşarken Türkiye Büyük Millet Meclisi o gün, 28 Haziran 2002de bütün
gruplar, hiçbir parti farkı gözetmeden Afyon depremzedesine sahip
çıkmak için Afyon depremzedesine kredi olarak verilmek üzere, sonra da
geri tahsil edilmek üzere bir konut yapım kredisi
çıkarmıştı. Ancak bu kredinin kullanımı depremin
yaşandığı yerleşim biriminde, belediye yerleşim
alanlarında depremzede olan vatandaşların kuracağı
kooperatif eliyle, devlet olarak bu parayı kullandıracak olan kamunun
Toplu Konut İdaresi ve Bayındırlık İskân
Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünün ortak
sorumluluğu altında bu konutlar yapılacaktı.
Konutların yapımı için kurulan kooperatifler, konutu yapacak
müteahhidi ihale yoluyla kendisi belirleyecekti. Bu yolla Afyonda pek çok
belediye yerleşim alanındaki konutlar yapılabilmiş
olmasına karşılık Afyon merkezde yaklaşık 800
afetzede kooperatif kurarak konut edinmek istemiş, ihale
yapılmış, ihaleyi alan müteahhit, kelimenin tam anlamıyla
kooperatifi dolandırarak -burada bir miktar kamu görevlisinin ihmali de
söz konusu olmak üzere- işi terk etmiş gitmişti. Bu arada biz
işin peşine düştük, ama Afet Acil Durum Yönetim
Başkanlığı kurularak afet işleri lağvedildi.
Sayın Bakana ben şunu buradan ifade etmek istiyorum: Sayın
Bakan, altyapıyı yol olarak Karayolları yapacaktı,
altyapıyı kanalizasyon ve içme suyu olarak İller Bankası
yapacaktı, depremzedeye teslim edecekti. Sadece üst yapı olarak
konutları yapmak için o gün kanunla 70 trilyon Toplu Konut İdaresiyle
Afet İşleri Genel Müdürlüğünün ortak kullanımında
harcanacaktı ve bunlar pek çok yerleşim alanında böyle
yapıldı. Ancak, Afyon Merkez Depremzede Kooperatifi gerçek anlamda
depremden mağdurdu ama bir de müteahhit mağduru oldu, müteahhit
afetzedesi oldu, şu anda konuta başlayamıyor Sayın Bakan.
Başlayamama nedeni
Devlette devamlılık vardır. diyoruz,
Afet İşleri Genel Müdürlüğünün sorumluluğunu Afet Acil
Durum Yönetim Başkanlığı üstlenecek. diyoruz. Bu da
kanunda mevcut. Ama, hiç kimse kusura bakmasın, Bolvadin Belediyesinde bir
memur olarak çalışırken özel idareye bağlı bu
Başkanlığın taşra teşkilatı olan Afyon Afet
Acil Durum Yönetim Müdürlüğüne getirilen şahsın bilgisiz ve
beceriksizliği, bir miktar da siyasi yaklaşımı yüzünden
kooperatifin verdiği her dilekçeyi Ben bundan anlamam, Afet Acil Durum
Yönetim Başkanlığına sormam lazım. diyerek topu taca
ata ata ata inşaat sezonu neredeyse başladı, işte bitecek
hâle geldi! Şimdi, o konutların yapılması
sırasında kontrol hizmetlerini, mühendislik hizmetlerini Afyon
ilindeki Bayındırlık İskân Müdürlüğünün mühendisleri
verecekti ki Bakanlık bu işi vermeye Yapı İşleri Genel
Müdürlüğü aracılığıyla hazır olduğu hâlde
Afet İşleri Genel Müdürlüğünün ve TOKİnin fonksiyonunu
üstlenen Afet Acil Durum Yönetim Başkanlığı, Sayın
Cemil Çiçekin sorumluluğunda olan Başkanlık konunun üstüne
gitmiyor. Şimdi afetzede bir afete daha maruz kaldı, bir başka
afetzede oldu Sayın Bakan. Şu anda işler yapılmıyor ve
Afyon Valiliğinin sorumluları topu taca atıyor. Eğer
devlette devamlılık varsa, Bizden Afet İşleri Genel
Müdürlüğü bütün fonksiyonuyla gitti. deseniz bile bu kanunla
kooperatiflerin sorumluluğunu üstünüze aldığınıza
göre, orada Afyon Depremzede Yapı Kooperatifi olduğuna göre sırf
bu yüzden bu konuyu sürüncemede kalmaktan kurtarmamız gerekiyor.
Bakınız, 2002de yaşanmış depremden sonra
2003 yılında, Afyon merkez hariç, bütün ilçe ve beldelerdeki
yapı kooperatifleri aracılığıyla konutlar
yapıldı, teslim edildi. 2003ün üzerinden tam yedi yıl geçtiği
hâlde konutların daha yarısı yapılmadığına
göre, bunun için de bir yapım süresi gerektiğine göre sekiz seneden
beri Afyon merkeze bağlı Depremzede Yapı Kooperatifi üyeleri
ciddi anlamda mağdurdur Sayın Bakan. Kooperatif olarak bu kanunun
çıkmasından sonra sizin sorumluluğunuza giriyor.
Lütfen, bu hususta bir gayret göstererek o insanların
sıkıntıdan kurtarılması için, Afyon merkez depremzede
kooperatiflerinin sorununa sahip çıkma adına gereken ilgiyi
göstereceğinizi umuyor, kanun tasarısının kanunlaşmadan
sonra ülkeye ve millet hayrına olmasını ve hayırlara vesile
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akcan.
Barış ve Demokrasi Partisi adına Muş
Milletvekili Sayın Sırrı Sakık. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; ben de bu maddeyle ilgili grubumuzun
düşüncelerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, evet, 27 Mayıs, Adnan Mendereslerin idam edildiği
gün ve buradan idam edilirken Denizleri idam edenler Üçe üç! diye
bağırıyorlardı. Onun için, idam, bir insanlık suçudur.
Adnan Mendereslerin de, Denizlerin de idam edilmesi, insanlığa
karşı bir suç işlenmiştir. Çok yakın bir tarihte de
İranda
Kapı komşumuz olan İran, Kürtlere karşı,
Kürt aydınlarına karşı o insanlık suçunu
işlemiştir; orada aydın, demokrat, öğretmen olan 4
insanı asmıştır. O vesileyle, biz bütün idamları
insanlığa karşı bir suç olarak görürüz. Adı Deniz
olur, adı Hüseyin olur, adı Adnan olur; ne olursa olsun, hepsinin
acısını yüreğimizde hissediyoruz.
Sevgili arkadaşlar, şimdi, gündem o kadar dolu ki
Yani
her gün, her saat yanı başımızda ölüm haberleri
alıyoruz. Tersanelerden tutun, Zonguldakta olup bitenlere kadar,
mayın patlamalarına kadar bir sürü, vatandaşlarımızı
Sosyal devlet olduğumuzu söylüyoruz ama ne hikmetse gereğini
yapmıyoruz ve insanlarımız her gün ağır bir
şekilde yaşamlarını yitiriyorlar ve biz burada seyirci
kalıyoruz. Parlamento sorunlara çözüm bulmuyor ve olup bitenlere de hep
seyirci kalıyoruz.
Şimdi, bu yasa görüşülürken, aslında bir dönüp
geçmişe bakabilirsek, 1966 Varto-Muş depreminden hâlen hak sahipleri
olanlar haklarını alamamışlardır. O kadar çok
bürokratik engeller var ki, aradan birkaç nesil gelip geçmiş, ölmüş;
hâlen geliyorlar, Ankaradaki o bürokratik yapıyla bu sorun bir türlü
çözülmüyor.
Yine Muşta, Alparslan-1 Barajı yapılırken,
burada istimlak hâlen yapılmamış, birçok alanda
vatandaşlarımızın hakkı hukuku
Gidip orada, yani
devlet gereğini yapmamış, bir zorbalık yapmış.
Hâlen birçok vatandaşın yerinin yurdunun istimlak parasını
vermemiş ve orada bir vatandaşımız, üç gün önce su
baskınından duvar yıkılıyor ve biri
yaşamını yitiriyor.
Şimdi siz devletsiniz gidip orada
Yani
vatandaşların malına, mülküne el koyuyorsunuz ama istimlak
yapmıyorsunuz, parasını ödemiyorsunuz, atalarının,
yakınlarının, çocuklarının mezarı var, o
mezarlık su altında kalıyor bir başka yere
nakletmiyorsunuz. Şimdi, eğer gelip orada istimlak yapacaksanız
ilk önce benim değerlerime saygı duymak zorundasınız.
Sosyal devletin görevi budur yani 1966 yılında deprem olmuş,
evler yıkılmış, yıl 2010 hâlen gereği
yapılmamış ama dönüp diyeceksiniz ki: Ben sosyal devletim.
Buna kimse inanmaz. Yine 1993lerde dönemin hükûmetleri, asker, sivil,
bürokratlar el ele vererek bölgeye gidip orada köyleri, kentleri
yakmışlar, faili meçhul cinayetleri işlemişler, aradan on
yedi yıl geçmiş, göstermelik komisyonlar oluşturmuşsunuz.
Kim? Bölgede görev yapan valileriniz ve bu valileri tanıyoruz. On yedi
yıldır bu vatandaşların evleri yok, bunlardan biri de
benim. En zengin köyümüzde şu anda bir tek tane evimiz yok. Böyle bir
sosyal devlet olur mu, böyle bir komisyon olur mu? Bu komisyonlardan biri
Biz geçen gün bir grup milletvekili arkadaşımızla
Diyarbakır Havaalanındayız, VIP salonundayız; bir baktım
ki bir vali geldi -vali olduğunu da bilmiyorum- sırtında ceketi,
kollar dışarıda, arkasında 4-5 tane polis, silahlar
dışarıda, sanki Teksas filmi çevriliyor gibi. Sordum:
Arkadaşlar bu kim? Dediler ki: Vallaha bu Siirt Valisi. Vallaha bu
Hükûmete de bu yakışır! Bu Siirt Valisi dediğiniz Vali var
ya, hani orada çocuklar iki yıl tecavüze uğradı ya, orada onun
ve emniyet müdürünün iki yıl haberi olmayan Vali, sonra
araştırdım ki Siirtte de ceket omuzda dolaşıyor ve
sonra siz ne yaptınız biliyor musunuz? Bu Valiyi ödüllendirdiniz,
Yozgata gidiyor şimdi! Böyle bir sosyal devlet olmaz. Böyle
sırtında ceketi, arkasında silahlı kovboyları olan
vali olmaz. Eğer siz bunlardan hesap sormuş olsaydınız o
halkı bu kadar küçümseyecek bir şekilde sokaklarda, sırtında
ceketiyle dolaşmaz. Orada VIPde bir grup milletvekili var, onlara caka
atarak, sözüm ona, halkın verdiği iradeyi aşağılamaya
çalışıyor. Aslında, o tavrı sergileyen adam kendisinin
ne kadar yerlerde süründüğünü bilmiyor. Onun için, bu
şahıslarla, bu şahsiyetlerle sizler gerçekten bu ülkede olup
biten sorunlarımızı çözemezsiniz.
Sevgili arkadaşlar, bakın, Mustafa Muğlalı
olayını buraya sürekli getirdik. Bunun eli kanlıdır, eli
kirlidir; bunun eli masum 33 Kürtün kanına bulaşmış ve
mahkeme kararıyla ceza almıştır ve hâlen hep ısrar
ettik barış dediniz, demokrasi dediniz. Açın dedik, bu
Muğlalı ne yaptı ki, hangi savaşa katıldı, nereyi
fethetti, ne yaptı, bu ülkede kimin için iki taş üst üste koydu? Bu
eli kanlı ve kirli adamın adını kışlaya veriyorsunuz
ve o kışlanın etrafında onlarca mayın ve çocuklar o
mayına basıp... Bu adam uğursuz. Yapmayın... Hâlen bununla
ilgili bir komisyon gitmiyor, araştırma yapmıyor.
Şimdi, o kadar çok ki yaralarımız. Her üniversitede
görüyoruz. Üniversitelerde kendi kimliklerinden dolayı çocukların,
gençlerin nasıl saldırıya maruz kaldığını
biliyoruz. Muğlada aynı şey oldu, bir genç
yaşamını yitirdi. Gerekçe çok hazır Kız davası.
dediler. Sonradan bir polisin ne yaptığını kamuoyunda hep
birlikte gördük. Balıkesirde aynı şey, Denizlide aynı
şey. Birçok ilde toplumsal dokularla oynamak isteyen güçler var sevgili
arkadaşlarım. Bunları zaman zaman burada söylerken bize tepki
seslerinizi yükseltiyorsunuz ama gerçekten Türkiyenin toplumsal
dokularıyla oynamak isteyen güçler var. Onun için bir çatışma
ortamını tetikliyorlar ve biz yetkili birimleri
aradığımızda o kadar haklı gerekçeleri var ki hemen
Kadın meselesi, kız meselesi... Onun için, hep de bu kürsüden
söylüyoruz: Bu olayı işletenler ile soruşturanlar aynıysa
failler bulunmuyor.
Yine, bir hafta önce, Vandan 8 tane Kürt işçisi buraya
çalışmaya geliyorlar. Gelip, Mamakta akşam işleri
bittiğinde bunlar oturup yemek yapıyorlar. Tam yemek yiyecekler, evin
etrafı mahalle tarafından sarılıyor ve bu 8 tane insan ilk
önce emniyet müdürlüğünü arıyor, oradan birkaç polis geliyor, bunlar
da kendilerini korumak adına ellerinde sopalarla bekliyor. Polisler gelip
bunlara diyor ki: Biz buradayız, sizin güvenliğinizi sağlamak
üzere buradayız. Ve sonra bunların elindeki kendilerini savunacak
araçları da alarak o mahalleliye teslim ediyor, 8 tane
vatandaşımızın kafası kırılıyor,
kiminin kolu, kiminin de bacağı ve Numune Hastanesinde tedavi
edildiler, ameliyat edildiler ve ben, İçişleri
Bakanlığını aradım, yetkili birimleri aradım,
sonra il emniyet müdürünü de aradım ve rica ettim. Bu konudan haberi
olmadığını söyledi. Rica ediyorum,
araştırın ama bir şey istiyorum sizden. Lütfen, yine
karı, kızdır demeyin bize. dedim. Ve sonra araştırdılar,
döndüler, bizi aradılar, evet, rica ettiğimiz şey yine kapımıza
geldi. Efendim, işçiler orada bir kadına
bakmışlardır.
Peki, sevgili kardeşlerim, bizim bir kadına bakma
özgürlüğümüz de olabilir. Bu bir suçsa bu suçun cezası linç
değildir. Hiç kimse, burada güvenlik adına bulunan, burada etkili,
yetkili konumda olanların böyle mazeretler uydurmasına asla
hakkı yoktur. Eğer siz böyle yaparsanız, eğer Hükûmet bu
olup bitenlere bir bütün olarak seyirci kalırsa, emin olunuz ki iyi günler
bizi beklemiyor. Biz, olup bitenleri... Lütfen bunları yanlış
anlamayın. Evet, iyi günler bizi beklemiyor. Burası bizim ana
yurdumuz, hepimiz birlikte yaşamak zorundayız, mecburuz ve mahkûmuz.
Başka bir vatanımız yok ama şunu da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Bu ana yurdumuzda da hepimizin, birbirimizin kimliğine
saygı duyduğumuz, birbirimizi ötekileştirmeden, birbirimizin
kimliğinden dolayı saldırıya maruz kalmadan ortak bir hukuk
oluşturmak zorundayız. O ortak hukukun ve huzurun ülkesinin
yaratılması ilk önce Parlamentonun görevidir, hepimizin görevidir.
Hiç kimsenin burada seyirci kalmaya hakkı yoktur ve ben buradan bütün
parlamenter arkadaşlarıma bu konuda özellikle rica ediyorum, bütün
illerde ve ilçelerde
Bakın, çok yakın bir tarihte yine işçiler
gidecek, çalışacaklar Orduya, Trabzona oraya buraya. Bu alt zemin
hazırlanıyor. Hepinize görevler düşüyor. Eğer gerçekten
hepimiz bu görevleri yerine getirebilirsek bu ülkede iç
barışımıza katkı sunabiliriz, ama seyirci de
kalırsak hepimiz bu işin bedelini çok ağır öderiz.
Hepinize teşekkür ediyorum, iyi akşamlar diliyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını
sırasıyla görüşmek için 1 Haziran 2010 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.58