DÖNEM: 23 CİLT: 70 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
110uncu Birleşim
2 Haziran 2010 Çarşamba
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Şanlıurfa
Milletvekili Ramazan Başakın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerindeki turizm ve turizmin geliştirilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlakın, İstanbul ilinin minibüsçü ve taksici
esnafının sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Mersin Milletvekili Vahap
Seçerin, 2010 yılı hububat hasat döneminin başlaması ve
üreticilerin beklentilerine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
V. - AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
turizminin canlandırılmasına ilişkin açıklaması
2.- Eskişehir
Milletvekili H. Tayfun İçlinin, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay ve
Avukat Mehmet Cengize uygulanan soruşturma usulünü şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlının, 2010 yılı hububat hasat döneminin
başlaması ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
4.- İzmir Milletvekili
Kamil Erdal Sipahinin, Toprak Mahsulleri Ofisinde çalışan bir sivil
savunma görevlisinin, kendisine bilgi verdiği gerekçesiyle meslekten
atılmasına ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Vahap
Seçerin, gündem dışı konuşmasındaki bazı
sorulara Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevap
vermediğine ilişkin açıklaması
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, 2010 yılı hububat hasat döneminin
başlaması ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
7.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, 2010 yılı hububat hasat döneminin
başlaması ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
8.- Muğla Milletvekili
Mehmet Nil Hıdırın, 2010 yılı hububat hasat döneminin
başlaması ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
9.- Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin, hububat alım ve
ödemelerinde hiçbir sorun olmadığına ve İzmir Milletvekili
Kamil Erdal Sipahinin, Toprak Mahsulleri Ofisinde meslekten
atıldığını söylediği sivil savunma görevlisine
ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili
Kamil Erdal Sipahinin, Toprak Mahsulleri Ofisinde meslekten
atıldığını söylediği sivil savunma uzmanıyla
ilgili Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekeri
kastetmediğine ilişkin açıklaması
11.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, Zonguldakta maden ocağında ölenlerin
iş güvenliğinin sağlanmadığına ilişkin
açıklaması
VI. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Zile ilçesinin
sorunlarının araştırılarak gelişmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/733)
2.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, medyadaki
cinsiyetçi yaklaşımın araştırılarak toplumsal
cinsiyet eşitliği için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/734)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, KEY ödemelerinde
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/735)
4.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 25 milletvekilinin, kredi kartı ve bazı
bankacılık uygulamalarından kaynaklanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/736)
VII. - BİLDİRİLER - DEKLARASYONLAR
1.- Siyasi parti
grupları adına, grup başkan vekillerince hazırlanan ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca kabul edilen, İsrail
Silahlı Kuvvetlerinin, insani yardım taşıyan gemi konvoyuna
yaptığı ve çok sayıda masum insanın ölümüne ve
yaralanmasına yol açan insanlık dışı
saldırıyı şiddetle ve nefretle kınadıklarına
ilişkin bildiri
VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
3.- Milletlerarası Para
Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına
Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek
Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.- Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)
IX. - SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, Antalya Milletvekili Tayfur
Sünerin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Ömer Dinçerin, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
3.- Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürkün, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
X. -
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Uşak Milletvekili
Osman Coşkunoğlunun, kaçak tütün mamulleri satışına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/14015)
2.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Kemal Cengizin, Çanakkaledeki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin
cevabı (7/14025)
3.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, Kalkınma Bankası denetim
raporuyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/14089)
4.- Gaziantep Milletvekili
Akif Ekicinin, Kalkınma Bankasının denetim raporuna ve
yapılan atamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/14090)
5.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, tapu kayıtlarıyla ilgili bir genelgeye ilişkin
sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin
cevabı (7/14182)
6.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, Bilecikteki bazı TOKİ konutlarının
durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/14188)
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, TOKİ konutlarının geçici site
yönetimlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/14195)
8.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterinin Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliğine
atanmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/14270)
9.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, EBKnın denetimine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçekin cevabı (7/14366)
10.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, verilen bir ödülün
bağışlanmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/14370)
11.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, şeker fabrikalarına kota borcu olan
üreticilere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün
cevabı (7/14402)
12.- Konya Milletvekili
Atilla Kartın, bir kişiyle ilişkilerine ve
Başbakanlık personeline ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/14483)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.04te açılarak üç oturum yaptı.
Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 31
Mayıs 2010 tarihinde İskenderun Deniz Üs Komutanlığına
bağlı askerî birliğe yapılan terör saldırısı
ve Gazzeye insani yardım malzemeleri götüren gemilere İsrailin
yaptığı saldırıya ilişkin gündem
dışı bir açıklamada bulundu; Bursa Milletvekili Onur Öymen,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Batman Milletvekili Ayla Akat Ata,
Adana Milletvekili Ömer Çelik grupları adına; Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcı şahsı adına, aynı konuda
görüşlerini belirttiler.
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Gazzeye insani
yardım malzemeleri götüren gemilere İsrailin yaptığı
saldırıyı kınayan bir karar alması lazım
geldiğine,
Ankara
Milletvekili Haluk Özdalga, Gazzeye insani yardım malzemeleri götüren
gemilere İsrailin yaptığı saldırıya;
İstanbul
Milletvekili Hasan Macit,
Mersin
Milletvekili Akif Akkuş,
İskenderun
Deniz Üs Komutanlığına bağlı askerî birliğe
yapılan terör saldırısı ve Gazzeye insani yardım
malzemeleri götüren gemilere İsrailin yaptığı
saldırıya,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin:
Sınav
merkezli eğitim sisteminin yol açtığı sorunların
araştırılarak (10/729),
Yolsuzlukla
mücadelede (10/730),
İnsan
hakları savunucularının karşılaştıkları
engellerin araştırılarak (10/731),
Yatılı
ilköğretim bölge okullarındaki sorunların
araştırılarak (10/732),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
TBMM Millî
Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetininin, Kore
Cumhuriyeti Ulusal Meclisinin Kore Cumhuriyetine davetine icabet etmesine,
Avrupa
Parlamentosu, İspanya Parlamentosu ve Senatosu
Başkanlarının, 7-8 Haziran 2010 tarihleri arasında
Brükselde düzenlenecek olan 21inci Yüzyıl Avrupa Enerji
Topluluğuna Doğru konulu Ortak Parlamento Toplantısına
davetine Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetininin icabet
etmesine,
Cenevrede 13-18
Haziran 2010 tarihleri arasında yapılacak olan Uluslararası
Çalışma Örgütünün Genel Konferansına katılacak olan
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçere, siyasi parti
gruplarını temsilen bir Parlamento heyetinin refakat etmesine,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, 5449 Sayılı Kalkınma
Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
(2/302) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edilmedi.
Dışişleri
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen 1 üyeliğe Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey
seçildi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/1041),
351inci (6/1777),
357nci (6/1785),
362nci (6/1790),
375inci (6/1804),
405inci (6/1846),
423üncü (6/1866),
446ncı (6/1891),
455inci (6/1901),
457nci (6/1903),
458inci (6/1904),
461inci (6/1907),
462nci (6/1908),
465inci (6/1911),
466ncı (6/1913),
467nci (6/1914),
470inci (6/1917),
477nci (6/1924),
478inci (6/1925),
479uncu (6/1926),
487nci (6/1935),
497nci (6/1946),
499uncu (6/1947),
523üncü (6/1973),
530uncu (6/1980),
558inci (6/2011),
608inci (6/2062),
613üncü (6/2067),
Esas
numaralı sözlü sorulara Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu
cevap verdi; soru sahiplerinden Karaman Milletvekili Hasan Çalış,
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata ve Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır da cevaplara
karşı görüşlerini açıkladı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/761) (S. Sayısı: 458),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları Raporlarının (1/811, 2/633) (S.
Sayısı: 496) 7nci maddesine kadar kabul edildi; 7nci maddesi
üzerinde bir süre görüşüldü.
2 Haziran 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 20.04te son verildi.
|
|
Şükran Güldal MUMCU |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
Bayram
ÖZÇELİK |
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
Burdur |
|
Konya |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 150
II.- GELEN KÂĞITLAR
2 Haziran 2010 Çarşamba
Tasarılar
1.- Taşınır
Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/890) (Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Adalet ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2010)
2.- Mali Kural Kanunu
Tasarısı (1/891) (İçişleri; Avrupa Birliği Uyum ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.5.2010)
Teklifler
1.- Hakkari Milletvekili
Hamit Geylaninin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/704)
(Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.5.2010)
2.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 69. Maddesine Bir (1) Fıkra
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/705) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.5.2010)
Rapor
1.- Türkiye Cumhuriyeti Milli
Savunma Bakanlığının COBRA Topçu Tespit Radarı Müşterek
Programının Hizmet Safhasına Katılımı İçin 2
Şubat 2004 Tarihli Mutabakat Muhtırasında Yapılan 2
Numaralı Değişikliğin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/837) (S. Sayısı: 504) (Dağıtma tarihi:
02.06.2010) (GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin Zile ilçesinin
sorunlarının araştırılarak gelişmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/733)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02.04.2010)
2.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin, medyadaki
cinsiyetçi yaklaşımın araştırılarak toplumsal
cinsiyet eşitliği için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/734) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.04.2010)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin, KEY ödemelerinde
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/735) (Başkanlığa
geliş tarihi: 06.04.2010)
4.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 25 Milletvekilinin, kredi kartı ve bazı
bankacılık uygulamalarından kaynaklanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/736) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.03.2010)
2 Haziran 2010 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu Birleşimini
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki turizm ve turizmin
geliştirilmesi hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili
Ramazan Başaka aittir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Başak.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki turizm ve turizmin
geliştirilmesine ilişkin gündem dışı
konuşması
RAMAZAN BAŞAK
(Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, son günlerde gerek dışta gerek içte yaşanan
terör eylemlerini lanetliyor, Hükûmetimizin ve milletimizin bunların
üstesinden gelecek güçte olduğunu hatırlatıyor, yüce heyetinizi
Sayın Meclis Başkan Vekilimin şahsında saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, yıllardır ihmal edilen Doğu ve
Güneydoğudaki birçok alanda olduğu gibi turizm alanında da
Şanlıurfaya, Diyarbakıra, Şırnaka, Adıyamana,
Gaziantepe büyük yatırımlar yapan Hükûmetimizin Başbakanı
Sayın Recep Tayyip Erdoğana ve bakanımıza, siz
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarıma bölgem adına
özellikle teşekkür etmek istiyorum ve sizlerden hassaten bir ricada
bulunmak istiyorum. Saygıdeğer milletvekilleri, 1 Temmuz 2010 tarihi
itibarıyla Parlamento tatile giriyor. Ben, sizler başta olmak üzere,
Trabzona, Artvine, İstanbula, Bursaya, Doğu ve Güneydoğuyu
görmemiş herkese buradan seslenmek istiyorum. Lütfen, bu yılki tatil
programınızın içerisine Şanlıurfayı koyun.
Tümünü düşünmüyorsanız, lütfen, bir kısmına mazisi 12 bin
yıl olan Göbeklitepedeki arkeolojik kazıları koyun.
Saygıdeğer
milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; 12 bin yıl
Gelin,
bu seneki tatil programınızın içerisine 3 bin yıl öncesine
kadar mazisi dayanan Haleplibahçedeki mozaikleri koyalım diyorum. Oradaki
amazon savaşçısı olan kraliçelerin dünyanın en kaliteli
olan, dünyanın en kaliteli mozaiklerini ziyarete gidelim diyorum. Halil-ür
Rahmanı söylemeye gerek var mı? Balıklıgölü, Cevahir
Konukevini, Şanlıurfanın o tarihî sokaklarını
gezmeye gidelim diyorum ve burada şu anda konuşan arkadaşlara,
özellikle buraya dikkat etmeleri temennisiyle, bir hususu hatırlatmak
istiyorum. Buralara giderken atalarınızın kokusunu
hissedeceksiniz, atalarınızın torunlarını
göreceksiniz. Oradaki, yereldeki dilleri farklı olsa dahi Kürtçe
konuşan, Arapça konuşan, yereldeki dili ne olursa olsun,
kardeşlerinizi göreceksiniz ve çok şaşıracaksınız
saygıdeğer milletvekilleri. Kimler gibi çok
şaşıracaksınız biliyor musunuz? 5 Mayıs 2010
tarihinde AK PARTİnin açmış olduğu bölgenin en büyük
stadyumu olan GAP Arena Stadında oynanan Fenerbahçe-Trabzonspor
maçına gelen Trabzondan, İstanbuldan, Doğu ve
Güneydoğuyu hayatında ilk defa görmüş, 25 bin taraftar gibi çok
şaşıracaksınız. O 25 bin taraftar, Şanlıurfa
halkının misafirperverliğini nerede gördü biliyor musunuz? 25
bin kişiyi kaldıracak otel potansiyeli olmayan Şanlıurfada
Şanlıurfa halkının Kürt, Türk, Arap, Laz demeden evine
misafir ettiği anda, gerçek kardeş olduğunu orada gördü, biliyor
musunuz? Beni Trabzondan insanlar aradı. Giderken ürkeklikle Sayın
Vekilim
Çünkü ben Trabzonda üniversite okumuştum.
Şanlıurfayı, herhâlde, sokaklarda insanların
keleşlerle gezdiği, sokaklarda insanların birbirini
öldürdüğü yer zannediyor. Sayın Vekilim, bir sorun olmaz mı?
dediler. Ben Şanlıurfaya gideceksin ama döndükten sonra lütfen bana
telefon açacaksın. dedim ve benim akrabalarımın, buradaki
birçok milletvekili arkadaşımın çevresindeki evlerde konuk
oldular. Şanlıurfa halkının gözlerindeki, bu ülkeye, bu
bayrağa olan saygısını,
bağlılığını, kardeşliğini gördükten
sonra ne dediler bana biliyor musunuz?
Biz hata yapmışız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan
her vatandaş, hakkı olduğu her bölgeyi, her ili, her şehri
gezmeli ve bundan sonra öyle yapacağız. dedi.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tabii, beş altı dakikanın içerisinde bu
bölgedeki potansiyeli, turizm potansiyelini anlatmak mümkün değil ama
diyorum ki gelin, bu dönem, tatilimizde, görmediğim neresi varsa ben oraya
gideceğim diyorum
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
RAMAZAN BAŞAK (Devamla)
-
sizler başta olmak üzere, lütfen, bu güzelim ülkemin neresinde
gidilecek bir yer varsa gidelim diyorum, birbirimizi anlayalım diyorum,
birbirimize yanlış algılamaları önleyecek o kardeşlik
ortamını diliyorum. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin bir
felsefesi var: Ne olursa olsun, inadına demokrasi diyor; ne olursa olsun,
herkes için, inadına insan hakları diyor ve ben de inadına 72
milyon insanın kardeşliği diyor, hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Başak.
Gündem dışı
ikinci söz minibüsçü esnafının sorunları hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlaka aittir.
Buyurunuz Sayın Torlak.
(MHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın, İstanbul
ilinin minibüsçü ve taksici esnafının sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
D. ALİ TORLAK
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; İstanbul ilimizde toplu
taşımacılık yapan minibüsçü ve taksici
esnafımızın sorunlarıyla ilgili gündem dışı
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
İstanbulun yaklaşık 15 milyonluk nüfusunun büyük bir
çoğunluğunun faydalandığı İETT ve halk
otobüsleri, tramvaylar, metrobüsler ve minibüsler şehir içi toplu
taşımacılıkta önemli bir kamu hizmeti görmektedirler. Bu
kamu hizmetini gören toplu taşıma araçları aynı zamanda bir
istihdam imkânı da sağlamaktadır. Bu kapsamda, İstanbulda
toplu taşımacılık yapan 6.500 civarında bulunan
minibüslerde, sahipleri hariç, yaklaşık 13 bin kişi istihdam
edilmektedir. Kısaca, İstanbulda minibüs şoförlüğü yapan
vatandaşlarımızın aileleriyle birlikte yaklaşık
65 bin-70 bin kişinin geçimi minibüsle toplu taşımacılıktan
sağlanmaktadır.
İstanbulda diğer
toplu taşıma araçlarının belirli durakları mevcut
iken, minibüsçü ve taksici esnafımızın yolcu indirme-bindirme
durakları bulunmamaktadır. Dolayısıyla yolcuları herhangi
bir yerde aldıkları veya indirdikleri anda Karayolları Trafik
Kanununun 47nci maddesinin ihlal edilmesi nedeniyle hem para cezası hem
de 20 ceza puanı almaktadırlar. Yani, Karayolları Trafik
Yönetmeliğiyle minibüsçü ve taksici esnafı daha ekmek parasını
kazanmaya başlamadan potansiyel suçlu olarak görülmektedir.
1994 yılından bu
yana siyasi partileri değişse de yönetimi değişmeyen
İstanbul Büyükşehir Belediyesinden kaynaklanan nedenlerle
minibüsçülerimiz ve taksicilerimiz devamlı ceza almaktadırlar.
Şoförler ve Otomobilciler Odasının, bu sorunlarla ilgili
mağduriyetlerini defalarca İstanbul Büyükşehir Belediyesi
yetkililerine ve İçişleri Bakanlığına ilettiklerini
biliyorum. Ne var ki yetki makamındaki yöneticilerin bu
vurdumduymazlığı, sorunları giderek artan minibüsçü ve
taksici esnafımızı isyan noktasına kadar getirmiş
bulunmaktadır.
Bununla birlikte,
trilyonlarca para harcanarak alınan ve üretiminin de
yapıldığı Hollanda dâhil dünyanın hiçbir ülkesinde
kullanılmayan, sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesinde
kullanılan metrobüsler için yine trilyonlarca para harcanıp özel
güzergâh yapılarak yetersiz olan mevcut yollar daraltılırken
yıllardan beri durak sorunu yaşayan minibüs ve taksiciler için bir
durak ya da yolcu indirme-bindirme yerinin yapılmamasının
açıklanabilir bir durum olduğunu söylemek mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri,
toplu taşıma araçlarının İstanbulda yaşayan
vatandaşlarımızın işe gidiş-dönüş
saatlerinde çok önemli hizmetler verdiğini hepimiz biliyoruz. Pik saatler
olarak da anılan sabah ve akşam saatlerinde altyapı yetersizlikleri
nedeniyle İETT ile halk otobüsleri, tramvaylar ve metrobüsler
kapasitesinin çok üzerinde yolcu almak zorundadırlar. Bu zorunluluğa
minibüsçüler de zaman zaman uymak mecburiyetinde kalıyorlar. Ancak,
diğer toplu taşıma araçlarına tanınan ayakta yolcu
alma hakkı minibüsçülere tanınmadığı için, son bir
yıl içinde, İstanbulda, yüzlerce şoför
arkadaşımızın, ayakta yolcu aldıkları için -daha
önce ayakta yolcu uygulamasına uygulanan 5 ceza puanının 20 ceza
puanına çıkarılması nedeniyle- ceza puanları dolduğundan
ehliyetleri iptal olmuş durumdadır. Bu uygulama ile bir tarafta 40-50
kişilik otobüsler ayakta 80-90 yolcu alma hakkına sahipken,
diğer tarafta 14 kişilik minibüslere ayakta 2-3 yolcu aldı diye
hem şoförün ehliyetine ceza puanı hem de ayakta yolcu
aldığı için para cezasının verilmesinin hakkaniyetli
bir uygulama olduğunu söylemek doğru değildir. Bu ceza
puanı uygulamasının yönetmelik değişikliği
yapılmak suretiyle hafifletilmesi, yani 5 puana düşürülmesi ya da
halk otobüslerine tanınan ayakta yolcu alma hakkının minibüslere
de koltuk sayısına göre oransal bir düzenlemeyle belirli sayıda
tanınması gerekmektedir. Bu hak tanındığında hem
minibüsçü esnafımız rahatlayacak hem de pik saatlerde işine ve
evine zamanında ulaşmak isteyen vatandaşlarımız mağdur
olmayacaklardır.
Değerli milletvekilleri,
yaşanan diğer bir sorun da taksici ve minibüsçü
esnafımızın gıyabi olarak almış oldukları
para cezalarıdır. 2005-2006 yıllarında yazılan ve 2010
yılına kadar yıllık araç muayeneleri ve araç devirlerinde
ilgili vergi dairelerinden borcu yoktur belgesi almış oldukları
hâlde aradan beş yıl geçtikten sonra
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
D. ALİ TORLAK (Devamla)
Teşekkür ederim.
borç çıkarılarak
tahsil edilmek istenmesidir. Alın teriyle evine ekmek parası götürmek
için gece gündüz amme hizmeti gören taksici ve minibüsçü
esnafımızın zamanında tahsil edilmeyen, 2005-2006
yıllarında gıyabında yazılan ve geçen beş
yıllık dönemde sisteme girilmeyen trafik cezalarının Maliye
Bakanlığınca 2010 yılında 3-4 katı gecikme
cezası uygulanarak tahsil edilmek istenmesi hiçbir sağduyulu
insanın kabul edebileceği bir durum değildir. Böyle bir
uygulamayı dünyanın hiçbir yerinde görmek ya da duymak mümkün
değildir. Bekletilerek, üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra
haksız yere 3-4 kat ceza tahsil edilmek istenen gıyabi trafik
cezalarına bir an evvel çözüm bulunmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
İstanbul minibüsçü ve taksici esnafının sorunları her geçen
gün artmaktadır. Bu sorunların ortadan kaldırılması ve
yaşanmakta olan mağduriyetlerin giderilmesi de Hükûmete ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlıdır.
Aslında bu sorunların çözümü çok da zor değildir ancak buna
inanç söz konusu olmalıdır. Bu sorunların çözümü amacıyla
yürütme ve yetki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
D. ALİ TORLAK (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
makamında
bulunanların yaşanan mağduriyetleri ortadan kaldırma
noktasında yürürlükte olan mevzuatlarda gerekli düzenlemeleri
yapacaklarına inanıyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Torlak.
Gündem dışı
üçüncü söz 2010 yılı hububat hasat döneminin başlaması ve
üreticilerin beklentileri hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Vahap
Seçere aittir.
Buyurunuz Sayın Seçer.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, 2010 yılı hububat
hasat döneminin başlaması ve üreticilerin beklentilerine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
VAHAP SEÇER (Mersin)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizde henüz
başlayan hububat hasat dönemiyle ilgili görüşlerimi ifade etmek üzere
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemizde hububat hasadı yaklaşık olarak
on beş gün önce Batı Akdeniz Bölgesinde, daha sonra Doğu
Akdeniz Bölgesinde başladı ve bitti; şu anda Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde, Ege Bölgesinde de devam edecek. Tabii, bu süreç
içerisinde Hükûmetin bu konuda, müdahale alım fiyatlarını
açıklaması konusunda uyarılarda bulunuldu. Nihayet bugün
Sayın Tarım Bakanı hububat müdahale alım
fiyatlarını açıkladı.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, üreticinin bir yıllık emeğinin
karşılığını serbest piyasanın
acımasız koşullarına terk etme durumunda
olmamalıyız. Nihayetinde bir hükûmet var. Hükûmet bu konuda gerekli
kurumlarını, gerekli organlarını faaliyete geçirerek,
üreticinin o bir yıllık emeğinin
karşılığını hakkıyla almasını
temin etmek durumundadır.
Bugün, az önce de
söylediğim gibi, müdahale alım fiyatları açıklandı.
Birinci grup buğday fiyatları 550 bin TL/ton olarak bugün kamuoyuna deklare
edildi. Daha önce de açıklanan prim desteği ya da fiyat farkı
miktarı da ton başına 50 TL olarak
açıklanmıştı.
Değerli
arkadaşlarım, TMOnun piyasalarda regülasyon görevi vardır.
Toprak Mahsulleri Ofisi, özellikle hasat döneminde piyasaya girerek üreticinin
mağduriyetini önlemeli, daha sonraki dönemlerde hasat dönemi sona
erdiği zaman sanayicinin menfaatini kollamalı, tüketicinin menfaatini
kollamalı, ürün fiyatlarının aşırı astronomik
yükseldiği noktalarda devreye girerek piyasaya uygun fiyatlı ürün
sunmalı. Ama gelin görün ki, son birkaç yıldır TMOnun
yaptığı icraatlar maalesef ya bazı dönemler üreticiyi
sıkıntıya sokmuş, mağdur etmiş, bazı
dönemler sanayiciyi mağdur etmiş, bazı dönemler de tüketicinin
olması gerekenin çok üstünde ürün fiyatlarıyla tüketmesine neden
olmuştur. 2007-2008 yılını hatırlayınız,
yaşanan gıda krizi süreci boyunca Türkiyede ekmek fiyatları
oldukça yükselmişti, buradan da tüketici mağdur olmuştu. Tabii
ki bunun müsebbibi Toprak Mahsulleri Ofisinin uyguladığı
politikaların yanlışlığıdır, sektörel
anlamda bir körlük içerisinde olmasıdır, vizyon eksikliği
içerisinde olmasıdır.
Değerli
arkadaşlarım, açıklanan fiyatlar yetersiz fiyatlardır.
Niçin yetersizdir? Bu yıla münhasır bazı gelişmeler
vardır, üretimde ciddi anlamda verim kaybı vardır, kalitede
ciddi anlamda kalite kaybı söz konusudur. Buraya, Sayın Bakan kürsüye
çıktığı zaman süne mücadelesiyle ilgili çok
başarılı oldukları yönünde bazı beyanatlarda bulunur
ama maalesef bakıyoruz bu yıl hububat alanlarında süne popülasyonu
artmıştır, yeterince mücadele anlamında devletin, Hükûmetin
ya da Tarım Bakanlığının bu konuda katkısı
olmamıştır. Üreticiler kendi imkânlarıyla bu süne
mücadelesini yapma durumunda kalmıştır, bu da mağduriyet
ortaya çıkartmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, üreticiler bugün açıklanan müdahale alım
fiyatlarıyla ürünlerini satarsa gerçekten perişan olurlar. Türkiyede
tarımın yapısal sorunları var, hep bunları
konuşuyoruz. Türkiyede işletme büyüklükleri Avrupa Birliği üye
ülkelerine ya da Amerika Birleşik Devletlerine göre, tarımı
ileri seviyede olan, hububat üretiminde ileri seviyede olan ülkelere göre
oldukça küçük. Bugün ortalama işletme büyüklüğümüz 60 dekar
civarında. Düşünün ki milyonlarca çiftçi ailesi var. Bu fiyat koşullarında,
bakınız bir maliyet hesabı yaptım, ki hububat üretilen
alanların yüzde 80i kıraç alanlar yani sulanamayan alanlar, verimi
düşük, kalitesi düşük ürünlerin elde edildiği alanlar. Bugün bir
üreticinin böyle bir alandan, bir dekar alandan elde ettiği
buğdayın bugünkü alım koşullarıyla toplam geliri, bir
dekardan, 100 TL. Maliyetine bakıyoruz maliyeti de 100 TL yani bir
yıllık ürünün karşılığında sıfıra
sıfır elde var sıfır. Oysaki üreticinin geçmişten
gelen mağduriyetleri var, borçları var. Bu insanlar bu hasat
döneminde ceplerinde para kalmazsa geriye dönük borçlarını nasıl
ödeyecekler? Gelecek yıl üretim için gerekli olan girdileri nasıl
sağlayacaklar?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
VAHAP SEÇER (Devamla)
Gelecek yıl için üretim için gerekli girdilerin kaynağını
nereden bulacaklar? Nasıl geçinecekler? Bunu gerçekten düşündürücü
buluyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, fiyat açıklayıp Alıma
başladık. demekle iş bitmiyor. Sayın Bakan burada biraz
sonra bize açıklamalarda bulunacaktır. TMO etkin alım
yapmalı, ödemeleri peşin yapmalı. Finans kaynağı
hazır mı? Sayın Bakana buradan soruyorum: Geçmiş
yıllardan kalma 2 milyon ton civarında arpa, buğday depolarda
bekliyor, 350 bin ton civarında mısır var.
Depolarınızı hazır ettiniz mi? Burada Sayın Bakana bu
soruları yöneltmek istiyorum.
Ayrıca, bu yıl -bir
uyarı yapmak istiyorum bu yıla ilişkin- verim kaybı var,
kalite kaybı var. Dünyada da beklenti buğday üretiminde bir
düşüş olacağı şeklinde, verim kaybı olacağı
şeklinde. Şimdiden uyarıda bulunmak istiyorum: Önümüzdeki
dönemlerde Türkiyede kaliteli buğday açığı ortaya
çıkabilir. Üç yıl önceki sıkıntıları bu ülkeye
yaşatmaması adına bu uyarıları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayınız.
VAHAP SEÇER (Devamla)
Sayın Bakana bu uyarıları burada yapmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, bir de meselenin tüketici bacağı var.
Elbette ki temel tüketim maddeleri içerisinde olan hububatı tüketiciye
astronomik fiyatlara yediremeyiz. Bugün açıklanan fiyata belki bir
müdahale -yükseltme adına- şansına sahip olmayabiliriz,
tüketicinin mağdur olmaması, sanayicinin mağdur olmaması
adına. Ama buradan şunu söylemek istiyorum: Derhâl, Hükûmet, daha
önce açıkladığı fark ödemesi miktarını -yani tona
50 TL olarak açıkladığı o miktarı- tekrar gözden
geçirmeli, ivedilikle bu konuda revizyona gitmeli ve bu rakamı ton
başı en az 100 TL seviyelerine çıkartmak durumundadır
diyorum. Zira, eğer bu şartlar altında bu hasat döneminde, bu
düşük kaliteli üretimde, bu verim kaybında, bu fiyatlarla üretici
kesinlikle mağduriyet yaşayacaktır. Gelecek yıllarda üretim
için bugünden başlayan sıkıntılar o yıllara
yayılacaktır.
Bu önlemleri bugünden almak
durumundayız diyor, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Seçer.
Sayın Kaplan, sisteme
girmişsiniz, niçin acaba?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Doğu ve Güneydoğu turizmiyle ilgili 60a göre
kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu turizminin canlandırılmasına ilişkin
açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Değerli vekil arkadaşımızın
Doğu, Güneydoğu turizminin canlandırılmasıyla ilgili
konuda, biz de turizmin gerçekten canlandırılması
gerektiğine inanıyoruz. Tarihin, kültürün, farklı dinlerin,
dillerin, inançların ve Mezopotamya uygarlıklarının, on
binlerce yıllık tarihin merkezleri buralar ve şunu söylüyoruz:
Gerçekten 2-3 Nisanda 15 milletvekili Meclisten, bütün parti gruplarından
hem Batman, Hasankeyf, Midyat, Mardin, Cizre, Silopi, Şırnak ve
Diyarbakırda birlikte incelemeler yaparak da yerinde görme imkânı bulduk.
Bütün vekillere şunu söylemek istiyorum: Hasankeyf Ilısu
Barajının suları altında kalmadan; Dicle
Barajının altında Fekayi Tayranın mescidi, Asur Kuleleri,
Timurlenkin pençeleri, Finik Kalesi, Aladino Kasrı ve Kalesi, Kasrik Boğazı,
Mahmut Han Köprüsü, Asur kabartmaları sular altında kalmadan
şansınızı deneyin ve bunları görme imkânını
bulun. Gerçekten barajların altında kalacak bu tarihî
değerlerimiz yok olmakla karşı karşıyadır. Bu
nedenle söz aldım.
Ayrıca bugün ölüm
yıl dönümü olan Ahmet Arif ve Orhan Kemali de saygıyla anmak
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Kaplan.
Sayın İçli,
buyurunuz.
2.- Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçlinin, eski Adalet
Bakanı Seyfi Oktay ve Avukat Mehmet Cengize uygulanan soruşturma
usulünü şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, dün eski Adalet Bakanı Sayın Seyfi Oktay ve
Avukat Mehmet Cengiz başta olmak üzere hukukçulara yönelik bu son hukuk ve
kanun dışı soruşturma usulünü şiddetle
kınıyorum. Basından aldığımız haberlere göre
suçlama, yargılamayı etkilemeymiş. Yargılamayı
etkileme, eğer suç sabit olsa dahi, özel yetkili savcıların ve
mahkemelerin görevleri içerisinde değildir. Kaldı ki gözaltına
alma ve arama da, yapılan işlemler de kabul edilebilir bir
davranış değildir. Bir eski Adalet Bakanının bu
şekilde gözaltına alınmasını ve avukatlara
yapılan bu muameleyi şiddetle kınıyorum.
Aldığım
bilgiye göre, sadece o kişiler mağdur edilmemiş, örneğin
Avukat Cengizin çocukları üniversitede sınavları varken,
polisler tarafından sınavlara girmeleri engellenmiştir. Bunu,
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında hem bir eski Adalet
Bakanına yapılan, sanki bir hesap sorma şeklinde, savunma makamına
yapılan bu olayları tekrar aracılığınızla
şiddetle kınıyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın İçli.
Sayın milletvekilleri,
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, 2010 yılı hububat
hasat döneminin başlaması ve üreticilerin beklentilerine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (Devam)
BAŞKAN Şimdi
gündem dışı konuşmaya Hükûmet adına Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verecektir.
Buyurunuz Sayın Bakan.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gündem
dışı konuşmalara cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım.
Bildiğiniz gibi Türkiye
dünyanın 8inci büyük tarımsal üretim gücüne sahip, önemli bir
tarım ekonomisine sahip bir ülkesi ve bizim topraklarımızda da 8
milyon hektarın biraz üzerinde bir alanda, yaklaşık 1 milyon 800
bin kişi tarafından hububat tarımı gerçekleştiriliyor,
üretim yapılıyor. Dolayısıyla Türkiye açısından,
Türk tarım sektörü açısından hububat önemli bir tarımsal
ürün. Dünya açısından da, dünyadaki pozisyonumuz açısından
da hububat önemli ve biz de buna uygun olarak bu üretimin sürdürülmesi,
çiftçilerimiz tarafından daha düşük maliyetle, daha yüksek bir
verimle bu üretimin gerçekleştirilmesi için Hükûmet olarak çaba sarf
ediyoruz, çaba içerisindeyiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiyede geçtiğimiz yıl 20 milyon 600
bin ton civarında buğday üretimi gerçekleşti, toplam hububat
üretimimiz yaklaşık 33 milyon ton olarak gerçekleşti. Bu sene bu
rakamın biraz daha, geçen seneye göre daha yüksek olmasını
bekliyoruz, 35 milyon tona yakın toplam hububatın. Bunun 21 milyon
tonunun buğday olması hesaplanıyor, bekleniyor.
Peki, 2010 yılıyla
ilgili çalışmaları anlatmadan önce, 2009 yılıyla
ilgili hububat piyasalarında ne olduğunu ve biz o sezonu nasıl
kapattığımızı, bugün nasıl, hangi şartlarda
yeni sezonu açtığımızı da sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bu bilgileri de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 2009 yılında biraz önce de arz ettiğim gibi 33
milyon ton civarındaki hububatın 20,6 milyon tonu buğdaydı
ve Toprak Mahsulleri Ofisi, geçtiğimiz yıl 5 milyon 100 bin ton
civarında alım gerçekleştirdi. Bu, önemli bir rakam, önemli bir
miktar. Bu toplam üretimin 5 milyon 100 bin tonunu Toprak Mahsulleri Ofisi
aldı. Bunun için Türk çiftçisine, Toprak Mahsulleri Ofisi, bu
alımın bedeli olarak 2 milyar 100 milyon lira ödeme yaptı. Yine
Toprak Mahsulleri Ofisi, üreticileri korumak maksadıyla, dünya
fiyatlarıyla arasındaki farkı bir şekilde dengelemek,
üretici lehine, Türk çiftçisi lehine bunu değerlendirmek üzere
yaklaşık 1 milyar liralık da görev zararına
uğradı. Yani onu da çiftçiyi desteklemek maksadıyla yüksek
fiyattan alıp düşük fiyata satmak suretiyle, çiftçinin eline geçen
fiyatı artırmak, onun gelirini artırmak maksadıyla
yaptığı bir uygulama. Dolayısıyla 3 milyar 100 milyon lira
sadece alım karşılığı, alımın bedeli ve
görev zararı olarak Toprak Mahsulleri Ofisi, hububat üreticisine -devlet,
TMO aracılığıyla- bir ödeme yapmış oldu.
Ayrıca,
Bakanlığımızın, Tarım
Bakanlığının, yine hububat üreticilerine,
yaptıkları hububat üretimi sebebiyle 1 milyar 100 milyon lira da prim
ödemek suretiyle destek ödedi. Ne etti? 4 milyar 200 milyon lira. Bunun
dışında, mazot, gübre, sertifikalı tohum ve toprak analiz
desteği karşılığı olarak da bu dört alanda
ayrıca yine bir destek ödememiz oldu ki bu da 1 milyarlık bir ödeme
oldu, tamamında 5 milyar 200 milyon lira. 2009 üretim sezonu için
hububatta devletin çiftçiye ödediği destek, artı, alım yoluyla
ve görev zararı yoluyla harcadığı para 5 milyar 200 milyon
lira; eski parayla 5 katrilyon 200 trilyon lira Türk çiftçisine, hububat üreten
Türk çiftçisine 2009 yılında ödenen para.
Şimdi, bu sene, yine,
saygıdeğer milletvekilleri, bizim üretim tahminimiz:
Yaklaşık 21 milyon ton buğday, 7 milyon 300 bin ton arpa,
yaklaşık 4,5 milyon ton mısır ve 900 bin ton civarında
da çeltik üretimi bekliyoruz bu sezonda. Burada özellikle çeltikte, tabii, çok
büyük bir artış var. Özellikle 2002 tarihinde 350-360 bin tondan 900
bin tona geliyor ki 900 bin ton rakamı Türkiye'nin toplam ihtiyacının
tamamını giderebilecek bir miktar ve Türkiye bu şekilde,
tarihinde ilk defa, çeltik açısından kendine yeterli hâle geliyor.
Bu, tabii, bizim 2005 yılından itibaren bunlara prim ödemeye
başlamamız, sertifikalı tohum destekleri yapmamız,
bunları hayata geçirmemiz
Kuşkusuz mazot ve gübre ödemeleri de var,
bunların da bu işte büyük katkısı var çünkü hem verimlilik
arttı üretimde
Örneğin buğday ekiliş alanımız
9,3 milyon hektardan 8,1 milyon hektara düştü ama üretim miktarımızda
azalma değil, artma meydana geldi. Bu da burada uygulanan yöntemlerin,
yeni teknolojilerin ve desteklerin aslında ne kadar verimli
kullanıldığını ve daha yüksek bir verimlilik düzeyine
ulaştığımızı göstermesi açısından
anlamlı, önemli.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu dönem içerisinde hububat prim uygulamasını
başlattığımızı söyledim. 2005-2010 arasında
toplam 3 milyar 235 milyon lira prim ödemesi gerçekleştirdik. Ayrıca,
2003ten itibaren 2 milyar 975 milyon lira mazot desteği ve yine, 2005ten
itibaren başlattığımız, 2 milyar 174 milyon lira da
gübre desteği olmak üzere bu ödemeler çiftçimize yapıldı, 2011
yılında da bu şekilde devam edecek. Keza, sertifikalı tohum
kullanım ve üretim desteği diye bir destek getirdik. Burada 2009
yılında yaklaşık 250 bin ton sertifikalı tohum
kullanımı gerçekleşti ve destekleme sağlandı.
Bunların da üretime önemli etkisi oldu.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 2010 yılı sezonunu açtığımız
bugün yani müdahale fiyatlarını
açıkladığımız bu günde hasat durumuyla ilgili size
bilgi sunmak istiyorum: Ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
Şanlıurfa, Mardin, Gaziantep; Akdeniz Bölgesinde İskenderun,
Adana, Antalya ve Ege Bölgesinde de Aydında hasat yoğun bir
şekilde yapılıyor.
Hasat başlayan yerlerde
piyasa fiyatları: Kırmızı sert buğdayda 480 ile 520
TL/ton arasında, arpada da 310 ile 340 TL/ton arasında fiyatlar
seyretmektedir.
2010-2011 yılı
alım politikalarımız şu şekilde olacak: Öncelikle,
bizim birkaç sene önce başlattığımız kademeli müdahale
alım fiyatı uygulaması bu yıl da sürdürülecek yani başlangıç
itibarıyla belirlediğimiz fiyat aylar itibarıyla artış
göstererek sonbahara doğru, kışa doğru gidecek.
ÇKSye kayıtlı
üreticilerimizden belgelerindeki miktarın tamamı satın
alınacaktır yani herhangi bir miktar kısıtlamasına
gidilmeyecektir. ÇKS belgesinde ne kadar üreteceğini söylemişse, ne
kadar ürettiğini söylemişse veya ne kadar ektiğini
söylemişse onun tamamı, getireceği bütün miktar Ofis
tarafından alınacaktır.
Yine, geçtiğimiz
yıl geçici ekiplerce yapılan alımlarda üreticilerden alınan
yüzde 2 hizmet bedeli, bu yıl yüzde
50 oranında düşürülmüş ve yüzde 1 olarak uygulanacaktır.
Üreticilerden ürün satın aldığını belgeleyen tüccar ve
sanayiciden de 1 Kasımdan itibaren -1 Kasıma kadar değil ama 1
Kasımdan sonra onlardan da- asgari 80 ton olmak kaydıyla alım
yapılacaktır. Ürün bedelleri bir ay içerisinde üretici banka
hesaplarına aktarılacak ancak alım noktasına, alım
ödemelerine aracılık eden bankalardan alınan -ki bunların
da bugün listesini açıkladı Toprak Mahsulleri Ofisi- ürün
kartıyla gelen üreticilere ürün bedelleri on gün erken ödenecektir.
Ürününü emanete bırakan üreticilere talepleri hâlinde yüzde 30 avans
ödenecek, ürünün TMOya satılmayarak geri çekilmesi durumunda depo kira
ücreti alınmayacaktır.
Makbuz senedine dayalı
kredi sistemi çerçevesinde bankalardan kredi kullananların, ürünlerini
TMOya satmamaları hâlinde kredi faizlerinin yüzde 25lik kısmı,
TMO tarafından karşılanacaktır. Kendi depolarında veya
kiraladıkları depolarda ürün stoklayanlar da belirlenecek esaslar
dâhilinde yerinde emanet alım sistemi kapsamında makbuz senedi
karşılığı kredi kullanabileceklerdir.
Bu sene bir önemli yenilik
daha yapıyoruz. Yine çiftçi lehine, üretici lehine bir gelişme olarak
bunu değerlendiriyoruz. Dâhilde işleme rejimi kapsamında ihracat
öncesi ham madde ihtiyacının ithalat yoluyla
karşılanması uygulamasında daha önceki yıllarda dört
buçuk aylık yani 1 Mayıs-15 Eylül tarihleri arasında bir
uygulama kısıtlılığı vardı, orada ithalat
yasağı vardı. Biz bu sene elimizdeki buğday miktarı ve
hasadın yüksek rekolte vereceği beklentisiyle bunu bir yıla
yayıyoruz yani ihracat öncesi ithalata bu sene izin verilmeyecektir.
Tüccar ve sanayici, ihtiyaç duyduğu ürünü piyasadan veya Toprak Mahsulleri
Ofisinden temin edecektir, böyle bir uygulamamız var. Bunu da en başta
söylüyoruz ki tüccar ve sanayici bu durumu bilsin ve buna göre kendisi de tutum
belirlesin.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Anadolu kırmızı sert buğdayın
haziran, temmuz, ağustos müdahale alım fiyatı ton
başına 550 lira, artı, 50 lira da prim uygulaması, 600
lirayı buluyor. Tabii, makarnalık buğday bu rakamın
üzerinde yani 550 yerine 575 lira olarak başlıyor. Diğer
ürünler, örneğin arpa bunlardan belirli bir baremle daha düşük bir
fiyata alınacaktır, arpa da 415 lirayla başlıyor. Haziran,
temmuz, ağustosta bu fiyatlar uygulanacak yani kırmızı sert
buğdayda 550 lira, eylül ayında 560 lira, ekim ayında 570 lira,
kasım ayında 580 lira olarak Toprak Mahsulleri Ofisi 1 ton için ödeme
yapacaktır, artı, tabii, 50 lira da -dediğim gibi- prim
uygulaması yapılacaktır.
Tabii, 50 lira prim ve prim
dışında, ton başına 53 lira biz destek ödemesi
yapıyoruz, onları da arz edeceğim size: Prim desteği 50
lira, gübre desteği ton başına 15 lira, mazot ton
başına 11 lira, sertifikalı tohum desteği ton
başına 18 lira, toprak analiz desteği yine ton başına
9 lira olmak üzere toplamda 103 lira da ayrıca destek ödemesi
yapılıyor yani bu fiyatlara ilave olarak hububat üreticisi bu
parayı da yine devletten, Hükûmetten alıyor. Haziran, temmuz,
ağustos aylarında 653 liraya bu şekilde ulaşacak olan ton
başına ödeme tutarı, eylül ayında 663, ekim ayında
673, kasım ayında 683 liraya yükselmiş olacaktır.
Tabii, burada şunu da
ifade etmek istiyorum: Aslında, biz, tabii, bu fiyatları belirlerken
birkaç faktörü birlikte dikkate aldık:
1) Dünya fiyatları,
2) Üretim miktarı,
3) Hasat miktarı,
4) Maliyet.
Bunlar bizim için önemli ve
bizim yaptığımız, yaptırdığımız
maliyet hesaplarına göre, net masraf dekara 2010 için 144 lira
civarında, ki biz bunu belgeleriyle, bütün unsurlarıyla, masraf
unsurlarıyla birlikte hesaplıyoruz.
VAHAP SEÇER (Mersin) Kira
bedeli içinde mi Sayın Bakan?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Var, o da
içinde, kira bedeli de içinde.
Tabii, kira bedeli Türkiye
genelinde farklılıklar gösteriyor, biz Türkiye ortalamasını
alıyoruz. Verimi,
Saygıdeğer
milletvekilleri, bir hususu daha bu arada paylaşmak istiyorum.
Geçtiğimiz aylarda bazı doğal afetler yaşandı
Türkiyede, bazı bölgelerimizde don problemi yaşandı, özellikle
sebze ve meyvelerde, Malatyada kayısı ürününde başta olmak
üzere. Bununla ilgili bir çalışma yaptık. 1/1/2010 tarihinden 30
Nisan 2010 tarihine kadar, meydana gelen don afeti sebebiyle ürünleri yüzde 30
ve üzeri zarar gören çiftçi kayıt sistemine kayıtlı çiftçilerin
zararlarını telafi edebilmesi için dekar başına 150 lira
destek ödemesi yapıyoruz, artı, Ziraat Bankası ve tarım
kredi kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçlarının
ertelenmesi sağlanıyor. Bu kararname kapsamında Afyonkarahisar,
Aksaray, Amasya, Antalya, Balıkesir, Burdur, Bursa, Denizli,
Elâzığ, Eskişehir, Isparta, İzmir, Karaman, Kayseri, Konya,
Malatya, Manisa, Mersin, Kahramanmaraş, Muğla, Nevşehir, Niğde,
Sivas, Tekirdağ, Tokat ve Yozgat illerindeki dondan zarar gören çiftçiler
bu destekten istifade edecekler. Keza, 1/1/2010 ile 15 Mayıs 2010
tarihleri arasında sel afeti sebebiyle zarar gören
yurttaşlarımızın, bu illerde çiftçi kayıt sistemine
kayıtlı çiftçilerin de Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçlarının ertelenmesi
yapılıyor. Bu da Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar,
Ağrı, Antalya, Aydın, Batman, Bingöl, Bursa, Çanakkale, Edirne,
İzmir, Kars, Kırklareli, Manisa, Muş ve Uşak illerini
kapsıyor. Bu iki afet sebebiyle hazinenin ödeyeceği toplam para,
yaklaşık 235 milyon lira tutarında bir paradır. Bu da
çiftçilerimizin en azından karşı karşıya
kaldıkları zararların bir kısmının telafisi açısından
önemli bir destektir.
Ben, bu sene, Türkiye'nin
tekrar hububat rekoltesinde geçtiğimiz yıl gibi bereketli,
hayırlı bir sezon geçirmesini diliyorum, çiftçilerimiz için bunun
hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum ve bu duygularla da
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Eker.
VAHAP SEÇER (Mersin)
Sayın Başkanım, yerimden kısa bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN Tamam
Sayın Seçer ama başka arkadaşlarımın da söz talebi
var, sırayla size de geleceğim.
Sayın Varlı, siz de
sisteme girmişsiniz.
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının, 2010
yılı hububat hasat döneminin başlaması ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, Sayın
Bakanı, her zaman olduğu gibi, dinlediğinizde her şey çok
güzel; çiftçinin cebi dolu, çiftçi rahat, çiftçi boşuna
bağırıyor, feryat ediyor! Sayın Bakan ya bu ülkenin
gerçeklerini bilmiyor ya da gerçeklerini görmek istemiyor. Zaten Çukurova
bölgesinde buğday biçildi, bitti. Tüccarın eline düştü çiftçi,
tüccara buğdayını satmak zorunda kaldı 450 bin lirayla 500
bin lira arasında değişen fiyatlarla, siz yeni fiyat
açıklaması yapıyorsunuz. Yani bu fiyat
açıklamasını Mayısın 15inde yapsanız da
Çukurovadaki çiftçiler de tüccarın eline düşüp
boğulmamış olsa, ürününü iyi paraya değerlendirebilse
-zaten verdiğiniz bu para aslında çiftçiyi çok tatmin eden bir para
değil ama- en azından 30-40 bin lira daha fazlasına
satabilmiş olsaydı daha iyi olmaz mıydı? Ama yok, siz illa
bekliyorsunuz haziran ayında, Çukurovadaki, Hataydaki çiftçi ürününü
biçiyor, satıyor, ondan sonra fiyat açıklaması
yapıyorsunuz. Hiçbir anlamı olmayan bir açıklama bu
açıklama. Yani zaten verdiğiniz fiyat yeterli bir fiyat değil;
mazot fiyatları ortada, gübre fiyatları ortada, tohum fiyatları
ortada, tarla kiraları ortada. Yani siz bu gerçekleri görmek
istemiyorsunuz, âdeta çiftçinin ürününü almamak için, çiftçiyi mağdur
etmek için elinizden gelen her şeyi yapıyorsunuz. Ben bu manada
çiftçimizin hiç de rahat olmadığını, çiftçimizin yine hiç
de hayırlı bir yıl geçirmeyeceğini düşünerek
üzüntülerimi belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Varlı.
Sayın Sipahi
4.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Toprak Mahsulleri
Ofisinde çalışan bir sivil savunma görevlisinin, kendisine bilgi
verdiği gerekçesiyle meslekten atılmasına ilişkin
açıklaması
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de katkıda bulunmak
istiyorum Toprak Mahsulleri Ofisiyle ilgili bir konu üzerinde.
Malumunuz, iki sene önce bir
pirinç kıtlığı yaşanmıştı ve bu
konudaki sıkıntılar üzerine, hem Parlamentoda konu gündeme
getirildi hem de bizler konuyla ilgili birtakım soru önergeleri verdik.
Ben de 6 Mayıs 2008
tarihinde, bu konu üzerine bir soru önergesi vermiştim. Bu soru
önergesiyle ilgili bilgiyi de hem o günün basınından hem Tarım
Komisyonundaki arkadaşlarımdan hem de Toprak Mahsulleri Ofisinde daha
evvel görev yapmış olan arkadaşlarımdan temin
etmiştim. Çok sonradan öğreniyorum ki Toprak Mahsulleri Ofisindeki
bir sivil savunma görevlisi hakkında, merhabanın
dışında hiçbir samimiyetim ve dostluğum olmayan bir görevli
hakkında Sen, Milletvekili Erdal Sipahiye bilgi verdin. şeklinde
bir tahkikat açılıyor, adli safahata iletiliyor ve meslekten
atılıyor.
Ben şimdi, yüce Parlamentonun
bilgilerine sunuyorum: Yani, telefon sapıklığı bitti de
şimdi de Milletvekilleri soru önergeleri için kimden bilgi aldı,
nasıl bilgi aldı? şeklindeki araştırma ve casusluk mu
başlatıldı? Bu nasıl bir uygulamadır, bu nasıl
bir demokrasidir? Üstelik, bu araştırmayla yetinilmiyor, benim
Meclise gelen ziyaretçilerimin bile araştırılması gibi bir
küstahlıkta bulunuluyor. Sayın Bakan, lütfen, bu konunun
cevabını istiyorum.
ŞENOL BAL (İzmir)
Dinlemiyor ki Bakan!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Bu konudaki tahkikatı siz mi
açtırdınız yoksa açılmasına göz mü yumdunuz?
Milletvekillerine yönelik olarak böyle pervasız, hayâsız bir
davranışı nasıl buluyorsunuz?
Teşekkür ederim.
ŞENOL BAL (İzmir)
Dinlemedi, habersiz Bakan!
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Sipahi.
Sayın Seçer
5.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, gündem dışı
konuşmasındaki bazı sorulara Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevap vermediğine ilişkin
açıklaması
VAHAP SEÇER (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Konuşmamda dile
getirdiğim bazı konulara cevap alamadım Sayın Bakandan,
onları yinelemek istiyorum.
Sayın Bakana sormak
istiyorum: Bu hasat döneminde ne kadar hububat alım planları var?
Bunun finans kaynağı hazır mı? Kaynağı nedir
varsa? Alım noktalarında alıma yönelik hazırlıklar
yapıldı mı? Depo kapasiteleriniz, mevcut depo kapasitesi, bu
yılki alım miktarına yeterli mi?
Ayrıca, Sayın
Bakan, hasadı yapılan Akdeniz Bölgesinde, Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde ve şu anda hasadı devam eden Ege Bölgesinde, buğday
fiyatlarının 480 TL ile 520 TL/ton arasında seyrettiğini
ifade etti. Bu, yanıltıcı bir bilgidir. Sayın Bakana bilgi
veren arkadaşlarım Sayın Bakanı
yanıltmıştır. Bugün bu bölgelerde üreticinin eline geçen,
rakam olarak söylüyorum: Üretici 380 ile 480 TL arasında ürününün tonunu
pazarlayabilmektedir.
Ayrıca bir konuya daha
işaret etmek istiyorum. Sayın Bakan bu yıl verim
artışından bahsetti, kalite artışından bahsetti
oysa ben konuşmamda bunun tersini savundum. O zaman Sayın Bakana
soruyorum: Hasat devam ediyor. Bugün Akdeniz Bölgesinde ve diğer
bölgelerde, hasadı tamamlanan yerlerde ya da devam eden yerlerde verim
düşüklüğü ve kalite düşüklüğü vardır. Eğer bu
devam edecek olursa daha sonra verecekleri destekleme primlerinde bir revizyonu
düşünüyorlar mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Seçer.
Sayın milletvekilleri,
tabii, bu bir soru-cevap işlemi değil, sadece kısa
katkılarınız olduğu için bu işlemi yapıyoruz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, benim cevap vermem gerekiyor.
BAŞKAN Burada cevap
hakkı yok, İç Tüzükümüzde de böyle bir uygulamamız yok.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Ama
soru sorma hakkı var.
NURİ USLU (Uşak)
Soru soruyorlar ama.
SUAT KILIÇ (Samsun) 60a
göre
BAŞKAN Şimdi,
sayın milletvekilleri, bir konuya açıklık getirmek istiyorum.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
Hakaret ediyor.
OKTAY VURAL (İzmir)
Yerinden bir söz talebi var Sayın Bakanın.
BAŞKAN Bir dakika
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Hakaret ediyor.
MUHARREM VARLI (Adana) Siz
yaptıysanız size söyledi Sayın Bakan, yapana söyledi.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sataşma, sataşma.
BAŞKAN Bir dakika
OKTAY VURAL (İzmir)
Cevap amacıyla değil de yerinden bir söz talebi var; 60a göre
istesin.
BAŞKAN Soruya cevap
vermek ayrı, size karşı yapılmış bir sataşma
vardır diye söz istemek ayrı. Siz hangi konuda söz isteyeceksiniz,
onu söylerseniz, ona göre şey yaparım.
SUAT KILIÇ (Samsun) 60/4e
göre söz istesin.
BAŞKAN - 60a göre -bu
soru-cevap işlemi olmadığı için- yerinizden Çok kısa
katkıda bulunmak istiyoruz. diye söz aldığınız için
bunun tekrar altını çizmek istedim.
Sayın Bakan
MEHMET AKİF PAKSOY
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, bir katkım da benim
olacaktı.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Bakanın da yerinden
BAŞKAN Geleceğim
efendim. Arkadaşlarımız sisteme girmişler, onlara da söz
vereceğim.
Sayın Bakan, eğer
size yönelik bir sataşmaya cevap verecekseniz, o zaman size de söz vereceğim.
SUAT KILIÇ (Samsun) 60/4e
göre Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Paksoy.
6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, 2010
yılı hububat hasat döneminin başlaması ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
açıkladığınız fiyat, çiftçinin beklediği fiyat
olmasa da en azından aşağıdaki tedbirleri
alırsanız üreticiyi rahatlatırsınız diye
düşünüyorum. Ürün paralarını ne kadar zamanda vereceksiniz? Ürün
vermek için sıra beklenmesinin önüne geçilmesi ve alım yerlerinin
daha çok olması, üreticiye malını tüccara vermemesi için gerekli
kolaylığın sağlanması.
Bir de geçen seneden
stoklarımızda 2 milyon 300 bin ton buğdayımız var.
Geçen seneki gibi 5 milyon ton daha buğday alırsanız, bu kadar
ürünü stoklayacak kapasitemiz var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paksoy.
Sayın Köse
7.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, 2010
yılı hububat hasat döneminin başlaması ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, sizin de
seçim bölgeniz olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bu
yılki rekolte yüzde 30 civarında düşüktür.
Açıkladığınız fiyat yüzde 10 civarındadır,
geçen yıla göre, taban fiyatı.
Şimdi, bu bölgede
belirli zamanda yağış çok olmuş, sonra düşük bir
yağış olduğundan dolayı sarı pas diye bir
hastalık türemiştir. Bakanlık olarak çiftçiyi niye
uyarmadınız veyahut da bir ilaçlamada niye bulunmadınız?
Artı, günlük
kiralık araçlar bu buğdayı götürüyor, arpayı götürüyor yani
hububatı götürüyor ve alımlarda sıkıntı var.
Merkezleri artırmayı düşünüyor musunuz? Bunların mutlaka
önlenmesi gerekir diye düşünüyorum.
Ayrıca, ödemelerin bir
ayda değil de küçük çiftçilere bir an önce yapılması gerekir. Bu
konuda da mağduriyetin önlenmesi gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Köse.
Son olarak katkıda
bulunacak arkadaşımıza söz veriyorum, bundan sonra
vermeyeceğim.
Buyurunuz Sayın
Hıdır.
8.- Muğla Milletvekili Mehmet Nil Hıdırın, 2010
yılı hububat hasat döneminin başlaması ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Sayın Bakanım, öncelikle
açıklamalarınız için çok teşekkür ediyorum.
Sizin döneminizde özellikle
alım merkezlerinin yaygınlaştırılması, tarım
sektöründe üretim artışı, hayvancılıkta süt ve besi
cinsi hayvan sayısındaki artış, topraklardaki
bütünleştirmeyle maliyetlerin düşürülmesi, kırsal kalkınma,
makine, ekipman, yüzde 50 hibe desteğiyle tarımsal sanayinin
geliştirilmesi ve maliyetlerin düşürülmesi, DSİ ve Tarım
Bakanlığı iş birliği ile havza sulamaları ve
ihtisas ürünlerinin havza bazında oluşturulması çok güzel
gelişmelerdi, bu yüzden size ve çalışan bütün tarım
sektörüne teşekkür ediyorum. Ümit ediyorum ki ithalat önlenerek iç piyasa
fiyat dengelerinin korunması devam eder.
Açıkladığınız
başfiyat aslında piyasalarda ihracatı teşvik edebilecek bir
başfiyattır. Aksi hâlde iç piyasa dengeleri oluşmadan önce sizin
başfiyat açıklamanız piyasayı belirler ki bu da serbest
piyasa şartlarının oluşmasını engeller. Bu
sebeple de yaptığınız açıklama doğru
zamandadır ve doğru fiyat tespitidir. Ödemelerin gecikmemesine ben de
katılıyorum. Stoklardaki buğdayımıza ilaveten ithal
buğdayın engellenmesini de teşvik ediyorum, tebrik ediyorum.
Sağ olun Sayın
Bakanım. [CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar(!)]
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Hıdır.
Buyurunuz Sayın Bakan,
kısa bir açıklamada bulunmak istiyorsunuz.
İki dakika süreniz
biliyorsunuz.
9.- Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin,
hububat alım ve ödemelerinde hiçbir sorun olmadığına ve
İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Toprak Mahsulleri Ofisinde
meslekten atıldığını söylediği sivil savunma
görevlisine ilişkin açıklaması
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi
arkadaşların tabii
Şunu söyleyeyim bizim bu sene almayı
planladığımız miktar yaklaşık 5,5 milyon ton, 5
milyon 451 bin ton. Bunun için finansman
hazırlıklarımızı da yaptık, değerli
milletvekillerimizin merak ettiğini düşünüyorum, onlar sordular,
bunun için herhangi bir ödemede de herhangi bir sorunumuz yok. 336 ekiple
-216 sabit, 120 geçici ekiple- alım
yapacak şekilde de bütün hazırlıklarımızı yaptık.
Biz geçen sene 5 milyon 100 bin ton ürün aldık. Bu, cumhuriyet tarihine
baktığınızda, 2005 yılında yine biz alım
yapmıştık, ondan önce çok azdır cumhuriyet tarihinde bir
yılda 5 milyon ton ürün alındığı. Bütün
hazırlıklarımızı buna göre yaptık.
Sayın Sipahi bir
şey söyledi, bir soruşturma vesaireyle ilgili. Tabii, benim o
şahısla ilgili özel bir bilgim yok ama müfettişler
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Ben, sadece bilginize ve ilginize sundum.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
Müsaade edin
Şimdi, önce, kem sözler
sahibine aittir. Eğer ağzınızdan çünkü birtakım
sözler
Kimi kastettiğini bilmiyorum ama kem söz sahibine aittir, onu
özellikle söyleyeyim.
İkincisi,
müfettişlerin yaptıkları tahkikat sonucunda bir görevlinin gizli
bilgileri ifşa ettiği gerekçesiyle hakkında
uyguladıkları bir muamele var. O şahıs da mahkemeye
gitmiş. Dolayısıyla yargılama süreci devam ediyor.
Benim söyleyeceğim
bundan ibaret ama kimseye işte şu milletvekiline veya bu sebeple bir
şey verdi diye değil de kanunun, hukukun, normal idari mevzuatın
gerektirdiği hususlar neyse herkese o idari mevzuat çerçevesinde eşit
olarak muamele edilir, hukuka uygun yapılır ve zaten yapılan her
türlü faaliyet de hukukun denetimine açıktır, denetimine tabidir. Bu
konuyla ilgili olarak da hukuk şu anda denetimini yapıyor. O denetim
sonucu neyse hepimiz zaten buna uyacağız.
Biz, Türkiyedeki çiftçilere
bugüne kadarki hükûmetlerin hepsinden daha fazla destek verdik, bundan sonra da
bu desteğimizi rasyonel bir şekilde millî menfaatlere uygun olarak
sürdüreceğiz, bunu vermeye devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Eker.
Sayın milletvekilleri,
bu konudaki tartışmalar tamama ermiştir.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, bana yönelik bir
şey oldu. Lütfen, cevap vermek zorundayım, kimi kastettiğimi
açıklamak zorundayım müsaade ederseniz. Sayın Bakan üzerine
alındı çünkü de açıklamak zorundayım.
BAŞKAN Peki.
Buyurun.
10.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Toprak Mahsulleri
Ofisinde meslekten atıldığını söylediği sivil
savunma uzmanıyla ilgili Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekeri kastetmediğine ilişkin açıklaması
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, bakın, ben,
sizin şahsınızı kastetmedim Sayın Bakan. Ancak bir
milletvekilinin soru önergesiyle ilgili bilgiyi falan kişi aldı diye
hilafıhakikat bir yargılama, bir tahkikat işlemi başlatılırsa
ve bunun için de o milletvekiline gelen ziyaretçilerin kimler olduğu
tahkike kalkılırsa bunun adı küstahlıktır,
hayâsızlıktır. Kim yaptıysa odur. Sizi tenzih ediyorum ama
böyle bir şey vardır ve bir savunma sekreteri günahsız yere bana
bilgi verdiği iddiasıyla yargılanmaktadır. Ben, bu konuyu
gündeme getirdim ve bu konuda ilginizi istirham ediyorum özellikle.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Sipahi.
OKTAY VURAL (İzmir)
Evet, bitirir herhâlde, kaldırır soruşturmayı Sayın
Bakan.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin,
Zile ilçesinin sorunlarının araştırılarak
gelişmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/733)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tokat ili Zile ilçemizin
gelişmesini engelleyici sorunların araştırılarak, çözüm
yollarının bulunması amacıyla, Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması yapılmasını saygıyla arz ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Recep Taner (Aydın)
3) Behiç Çelik (Mersin)
4) Ertuğrul
Kumcuoğlu (Aydın)
5) Beytullah Asil (Eskişehir)
6) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
7) Mehmet Şandır (Mersin)
8) Faruk Bal (Konya)
9) Kürşat Atılgan (Adana)
10) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
11) Hüseyin Yıldız (Antalya)
12) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
13) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
14) Hasan Özdemir (Gaziantep)
15) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
16) Necati Özensoy (Bursa)
17) Akif Akkuş (Mersin)
18) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
19) Mustafa Kalaycı (Konya)
20) Mustafa Enöz (Manisa)
21) Kadir Ural (Mersin)
Gerekçe:
Tokat ilinin
Zile'de halk, genelde tarım
ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Vatandaşlar
arasında az da olsa ticaret ve sanayi alanında uğraşanlar
da bulunmaktadır. İlçede, özellikle 1996 yılından sonra
sanayi alanında kayda değer gelişmeler yaşanmaya
başlamıştır. İlçede un ve yem sanayii, tekstil ve
sentetik sanayii, elektrik dinamoları, muhtelif sanayi makineleri, cam ve
toprak sanayii, tarım âlet ve makineleri, her türlü plâstikten mamul
ayakkabı, mobilyacılık, muhtelif gıda ve temizlik maddeleri
alanlarında 50 nin üzerinde küçük ve orta ölçekli işletmede üretim
yapılmaktaydı.
Sulanabilir arazinin az
olması, sanayi yatırımının olmayışı
nedeniyle bilhassa son ekonomik krizin Tokat'ta ve tüm ilçelerinde çok
ağır seyretmesi köylerden büyük kentlere, özellikle İstanbul,
Ankara ve Turhal'a yerleşmek üzere göçenlere ya da mevsimlik işçi
olarak gidenlerin sayısının hızla artmasına neden
olmuştur.
Zile'nin üzüm
bağları, meyve bahçeleri, özellikle pekmezi, leblebisi ve kirazı
meşhurdur. Zile bağ ve bahçelerinde yetişen mahsulat ve kuru
bakliyat-tahıl ürünlerinden yapılan yerel yiyecek ve içeceklerin
sayısı oldukça fazladır. Beyaz pekmez, duru pekmez, salça,
sucuk, pestil, bat, sarma, yaprak salamurası, çeşitli komposto ve
konserveler, leblebi ve kuru yemiş çeşitleri Zile'nin yemek
kültürünün önemli birer parçasıdır. Her yıl yapılan
"Kiraz Festivali", "Asırlık Zile
Panayırı", "Güreş Müsabakaları", "Büyük
Baş Hayvan Yetiştirme Yarışmaları" önemli sosyal
ve kültürel faaliyetlerdendi.
Zile Orta Karadeniz
Bölgesinin tahıl ambarı merkezi konumundadır. Üretilen tarım
ürünlerinden buğday, arpa, nohut, mercimek, fiğ gibi ürünler
özellikle ihraç edilmek üzere Samsun ve Mersin limanlarına
gönderilmektedir. İlçemizde en fazla yetiştirilen sanayi ürünlerinden
şeker pancarı komşu ilçe Turhal Şeker Fabrikasına,
Yağlı Tohumlar Kooperatifi tarafından alınan ayçiçeği
işlenmek üzere Merzifon ve Elazığ fabrikalarına
gönderilmektedir. Şehrin, ekonomik hayatında önemli yer tutan
tarım ürünlerinin başlıcaları; Buğday, arpa, nohut,
mercimek, fiğ, fasulye, patates, soğan, sanayi ürünlerinden
şeker pancarı ve ayçiçeğidir.
Aynı şekilde
başlı başına bir tarih şehri olan Zile'de M.Ö 47
yılında yapılan savaşta, Roma İmparatoru Julius Caesar
tarafından söylenen ve Zile Kalesi içerisindeki dikili taşa yazılan
"Veni Vidi Vici" (Geldim, Gördüm, Yendim) sözü her yıl binlerce
yerli ve yabancı turisti bu ilçeye çekmekte idi. Ancak yeterli
ulaşım ve konaklama imkânlarının kısıtlı
olması ziyaretçi sayısını düşürmüş bu da ilçe
ekonomisine büyük zarar vermiştir.
Ülkemizde yaşanan
ekonomik kriz, Zile ilçemizi de derinden etkilemiş, hayat
pahalılığı ve tarımsal üretim
şartlarının zorlaşmasıyla birlikte büyük bir göç
yaşamıştır.
Gerek Anadolu'muzun, gerekse
Tokat ilimizin en eski yerleşim birimlerinden olan ve geçmişte çok
büyük ekonomik potansiyele sahip ilçemiz, gerekli destekler verildiğinde,
ülkemiz ve ilimiz ekonomisi için yeniden bir güç olacaktır.
Araştırma önergemiz
bu amaçla hazırlanmıştır.
2.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin, medyadaki cinsiyetçi yaklaşımın araştırılarak
toplumsal cinsiyet eşitliği için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/734)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de medyanın
cinsiyetçi yaklaşımı ve dili hakkında bir araştırma
yapılması, bu cinsiyetçi yaklaşımın
doğurduğu sonuçların incelenmesi ve medyada cinsiyetçiliği
ortadan kaldırılması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin
sağlanması için medyada alınabilecek tedbirlerin ortaya
konması amacıyla Anayasanın 98'inci, içtüzüğün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılması için gereğini arz ederiz. 05.04.2010
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı
Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Medyanın iletişim
araçlarını yaygın olarak kullanarak, toplumun kültürel ve sosyal
yapısını derinden etkilediği, bireylerin düşüncelerine
ve davranışlarına büyük etkisi olduğu bilinmektedir. Medya
toplumsal sorunların çözümünde, toplumsal cinsiyet eşitliğinin
sağlanmasında pozitif bir rol oynaması gerekirken ne yazık
ki medyada şiddeti, cinsiyetçiliği, milliyetçiliği körükleyen
bir dil kullanmaktadır. Bu genel anlamda bir eleştiri konusudur.
Özellikle medyadaki cinsiyetçilik kadınların yaşamını
olumsuz olarak etkilemektedir. Bu nedenle medya ile kadın ilişkisinin
toplumsal cinsiyet eşitliği açısından ele
alınması zorunlu hâle getirmiştir. Her ne kadar Türkiye
kadın erkek eşitliğinde tek uluslararası yasal doküman olan
"Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CEDAW) 1985 yılında taraf olmuş
olsa da medyada yaygın olan cinsiyetçi yaklaşımlardan
kurtulamamıştır. Kadının Statüsü Müdürlüğü'nün
raporuna göre, televizyon programlarında kadınlar en çok "anne
olarak", daha sonra "cinsel nesne olarak" ve "eş
olarak" ele alınmaktadır. Kadının şiddete
uğrayan kurban olarak gösterilmesi ve destekleyici bir dille haber
yapılması ise yaygın olarak görülmektedir. İncelenen 1400
haberde, kadına yönelik şiddetin, toplumsal bir sorun olarak
değil bireysel, adli bir vaka olarak sunulduğu açığa
çıkmıştır. Böylelikle, kadına yönelik cinsiyetçi
bakış yeniden üretilmekte, şiddet
meşrulaştırılarak haklı bir nedene
bağlanmaktadır. Bir diğer yandan medyanın cinsiyetçi
dilinin, medyadaki hakim erkek egemen sisteminin de etkili olduğu
açıkça ortadadır. TÜİK verilerine göre, Türkiye'deki toplam
1.282 yayın kuruluşunda 9.851 erkek çalışırken, 4.998
kadın çalışmaktadır. Kadın çalışanların
müdür, genel müdür gibi karar veren mercilerde olmadığı
görülmektedir. Bu durum medyadaki cinsiyetçiliği besleyen en temel
konulardan birisidir. Diğer bir konu ise cinsiyetçilik sadece
kadınların sorunu değildir. Medya sektöründe çalışan
kadınların cinsiyetçi ayın politikasına karşı
etkin mücadele yürütmesi çok önemlidir. Ancak medyada çalışan erkeklerin
de toplumsal cinsiyet eğitimleri almaları ve cinsiyetçi yayın
politikalarına karşı çıkmaları medyadaki cinsiyetçi
yaklaşımların giderilmesi açısından oldukça önemlidir.
Türkiye'de 23 kadın
örgütüyle birlikte, "medyada cinsiyetçiliğe son" adlı
kampanyayı başlatan Medya izleme Grubu (Mediz), kampanya
kapsamında medyadaki cinsiyetçi yaklaşımları deşifre
ederek bu konuya dikkat çekmeyi amaçlayan çalışmalar
yapmaktadır. Basılı ve görsel medyada, internette her geçen gün
"Yayıncılık Etik ilkeleri" ve "Basın Meslek
ilkeleri" ihlal edilmektedir. Mediz'ın son raporuna göre, ulusal bir
kanalda yayınlanan "güzel kadınlar" la birlikte
eğlence programının 'kadınları
aşağılayan, aşağılamaya teşvik eden'
apaçık kadın düşmanı olarak tasarlanan-kurgulanan bir
yarışma programı ile karşı karşıya
olunduğu belirtilmiştir. Yine raporda kadına yönelik tecavüz
vakalarının haber değerinin yüksek olduğu
düşüncesiyle, basında sıkça yer verilmesinin çok tehlikeli bir
yaklaşım olduğu tespiti yapılmıştır.
Erkek egemen sistemin
kendisini her gün yeniden ürettiği alanlardan birisi medyadır. Medya
aracılığı ile ataerkil kültür tüm toplumsal yapılara
nüfuz ettirilmektedir. Medyada kadın "meta" olarak
kullanılmaktadır. Popüler kültürün kadının
metalaştırılmasında medyanın rolü çok büyüktür. Bundan
dolayı medyada kadın "beden"e indirgenerek ele alınmaktadır.
Kadının iş dünyasındaki yerine dair ise kadına uygun
görülen ve kabul görmüş meslekler çerçevesinde yer verilirken, bunun
dışında mesleği olan kadınlar
marjinalleştirilmektedir. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet
eşitliğinin sağlanabilmesi için medyada cinsiyetçiliğe
karşı mücadelenin rolü çok önemlidir. Medyada cinsiyetçi
yaklaşımların araştırılması,
ayrıntılı olarak bu konuda çalışan kadın
kuruluşlarıyla birlikte konunun incelenmesi, bu
yaklaşımın doğurduğu sonuçların açığa
çıkarılması ve medyadaki cinsiyetçi yaklaşımın
engellenmesi için gerekli tedbirlerin alınarak yasal ve fiili
düzenlemelerin yapılması için bir meclis araştırma
komisyonun kurulmasını önermekteyiz.
3.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin, KEY ödemelerinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/735)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Yaklaşık 8.5 milyon
memur, işçi ve emeklinin maaşlarından, 01.01.1987 tarihinden
31.12.1995 tarihine kadar 3320 sayılı Kanun gereğince Konut
Edindirme Yardımı (KEY) adı altında yapılan
kesintilerin hak sahiplerine geri ödenmesi sürecinde yaşanan
sorunların ve hak sahiplerinin uğradığı
mağduriyetin araştırılması amacıyla Anayasa'nın
98, İçtüzüğün 104 ve
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı
Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Konutu bulunmayan devlet
memurlarına, 10 kişiden fazla işçi çalıştıran işyerlerindeki
işçilere ve konutu bulunmayan emeklilere uzun vadede konut edindirme
amacı ile 11.11.1986 tarih ve 3320 sayılı "Memurlar ve
İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme
Yardımı Yapılması Hakkında Kanun",
çıkartıldı ve 01.01.1987 tarihinde bu kanun yürürlüğe
girdi. Bu tarihten 31.12.1995 tarihine kadar 9 yılda yaklaşık
çalışan 8,5 milyon emekçinin ücretlerinden kesintiler
yapıldı.
3320 sayılı Kanun
ve bu kanun gereği emekçilerden ve emeklilerden kesilen paraların
akıbeti yıllarca tartışma konusu oldu. Bu
tartışmalara hak sahiplerine paralarının iade edilmesini
öngören 22.05.2007 tarih ve 5664 Sayılı "Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun"
çıkması noktayı koymuştu. Fakat geri ödeme süreci yepyeni
tartışmalara neden olmuştur. Geri ödeme süreci bir türlü
sağlıklı ve adil işletilememiştir. Hazırlanan
listelerde milyonlarca hak sahibinin ismi bile yer almazken,
milyonlarcasına da 1 TL'lik ödeme öngörülmüştür.
28.07.2008 tarihinde Resmi
Gazetede yayımlanan hak sahiplerine ilişkin ilk listede, isimleri yer
almayan hak sahiplerine çalışmış oldukları kurumlara
itiraz için üç aylık başvuru süresi verilmiştir. İtirazlara
ilişkin işlemler ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından
yerine getirilerek bildirilmiştir. Bütün bu süreçten sonra 21.03.2010
tarih ve 27528 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede ikinci liste
yayınlanmıştır. Fakat ilan edilen ikinci listede de birçok
hak sahibinin isminin yer almadığı ve birçoğunun da
isimleri yer almakla birlikte adlarına yapılan ödeme tutarlarının
doğru olmadığı görülmüştür.
Geri ödeme sürecinde
yaşanan önemli bir sorun da yapılan ödeme miktarı ve uygulanan
gecikme faizi oranıdır. 1987-1995 yılları arasında
adına kesintisiz para yatırılan bir hak sahibinin hesabında
toplam 3.786 TL anapara birikmiş olması gerekirken hak sahiplerinden
ilk listede isimleri çıkanlara en fazla ödemede 1.400.- TL ödeme
yapılırken ikinci listede ise en fazla 1.550.- TL ödeme
yapılıyor. Fakat devletin vatandaşına borcu olan KEY
ödemelerinin geri ödenmesinde, hak sahiplerine geç ödeme yapılan her ay
için amme alacaklarına uygulanan gecikme zammının
uygulanması gerekmektedir. Konunun uzmanlarının
yaptığı açıklamalara göre, 28 Temmuz 2008 tarihinden bugüne
kadar geçen 19 aylık süredeki gecikme zammı dikkate
alındığında kümülatif olarak anaparanın yüzde
56'sı kadar gecikme zammı uygulanması gerekmektedir. 1987-1994
yılları arasında aralıksız olarak KEY
yardımı yapılan bir hak sahibine 28 Temmuz 2008 tarihinde 1.412
TL ödendiği dikkate alındığında, aynı durumda
olmakla birlikte herhangi bir ödeme yapılmayan bir kişiye bugün
itibariyle gecikme zammıyla birlikte 2 bin 210 TL ödenmesi gerekiyordu.
Bu süreçteki diğer bir
sorun da KEY ödemelerinin gerçekleştirilmesinin 1,5-2 yıla yakın
bir süreye yayılmasıdır. Böylece bir süre daha emekçilerin
paraları gasp edilmeye devam edilecektir. Bu süreç içerisinde ilki en
erken Mart 2010 tarihinde olmak üzere, 2011 yılının Nisan
ayına kadar, birkaç kez liste yayınlanarak KEY ödemeleri
yapılacaktır.
Milyonlarca emekçinin ve
emeklinin 1995'ten beri gerçek değerini yitirerek kuşa dönen
paralarının akıbetinin ne olduğu,
çalışanların umutlarının nasıl söndürüldüğü,
paraların hak sahiplerine yıllarca neden ödenmediği, geri ödeme
sürecinin nasıl işlediği, ödenecek miktarların nasıl
belirlendiği, neden milyonlarca hak sahibinin isimlerinin listede yer
almadığı sorularına cevap bulmak ve bütün hak sahiplerine
hak ettikleri gerçek bedelin gecikme zamları ile birlikte ne
olduğunun belirlenmesi için Mecliste bir inceleme komisyonunun
kurulması gerekmektedir.
4.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 25 milletvekilinin,
kredi kartı ve bazı bankacılık uygulamalarından
kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/736)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de bankalara ferdi
kredi ve kredi kartı borcu olan kişi sayısı 3 milyon 243
bin iken, 13 milyon kişi kredi kartı ve bireysel kredi borcu
nedeniyle icra takibindedir. Tüketici dernekleri kriz ortamında
tüketicilerin kredi kartını bir gelir unsuru olarak gördüğünü
belirterek borçlanmanın arttığı uyarısında
bulunmaktadırlar.
Tüketici Dernekleri
Federasyonu (TÜDEF) Başkanı Ali Çetin, "Fahiş kredi
kartı faizi, borç batağını daha da derinleştiriyor ve
tüketiciler son yıllarda hızla bankaların tuzağına
düşüyor" açıklamasında bulunmuştur. Türkiye'de Ocak
2010 sonu itibarıyla takipteki kredi kartı borçlu
sayısının 2 milyon 277 bin kişi, bireysel kredi borçlusunun
ise 1 milyon 62 bin kişi olmak üzere toplam 3 milyon 243 bin kişidir.
Her bir borçlu için ortalama 4 kişilik aile yapısı dikkate
alındığında 13 milyon kişi kredi kartı ve
bireysel kredi borcu nedeniyle icradadır. 2009 sonu itibarıyla kredi
kartı sayısı 44 milyon 392 bin 614, banka kartı
sayısı da 64 milyon 661 bin 947'dir. Bankalar kart aidatlarından
ortalama yılda 1.998 milyon TL "haksız kazanç" elde
etmektedir. Bankalar "hesap işletim ücreti" adı
altında yılda 3.880 milyon TL toplamaktadır. Kart aidatı ve
hesap işletim ücretleri toplamı olarak vatandaşlarımızın
ceplerinden 6 milyon TL'ye yakın bir ücretin çıkmasına neden
oluyor.
2004 yılında 5 bin
868 kişi ferdi kredi, 32 bin 827 kişi kredi kartı borçlusu olmak
üzere, toplam 38 bin 695 kişi bankalara borçlarını
ödeyememiştir. 2005'te 9 bin 900 kişi ferdi kredi, 100 bin 627
kişi kredi kartı borçlusu olmak üzere, toplam 110 bin 527 kişi
bankalara borçlarını ödeyememiştir. 2006'da ise 14 bin 70
kişi ferdi kredi, 122 bin 324 kişi kredi kartı borçlusu olmak üzere,
toplam 136 bin 394 kişi icra tehlikesiyle karşı
karşıya kalmıştır. 2007 yılı borçlu
rakamları ise, 43 bin 403 kişi ferdi kredi, 157 bin 977 kişi
kredi kartı olmak üzere toplam 201 bin 380 kişidir. 2008
yılında 214 bin 231 kişi ferdi kredi, 447 bin 452 kişi
kredi kartı borçlusu olmak üzere, toplam 661 bin 683 kişi bankalara
borçludur. 2009 yılında borçlu toplamı 1 milyonu geçmiştir.
2009 yılında borçlu sayıları, 544 bin 973 kişi ferdi
kredi, 905 bin 191 kişi kredi kartı olmak üzere toplam 1 milyon 450
bin 164 kişidir. 2009 sonu itibarıyla 832 bin 445 kişi ferdi
kredi, 1 milyon 766 bin 398 kişi kredi kartı olmak üzere toplam 2
milyon 598 bin 843 kişi olan borçlu sayısı, 2010 Ocak sonu
itibarıyla takipteki kredi kartı borçlu sayısı 2 milyon 277
bin kişi, bireysel kredi borçlu sayısı ise 1 milyon 62 bin
kişi olmak üzere toplam 3 milyon 243 bin kişidir.
Borçlu
sayılarının yıllara göre değişimleri
incelendiği zaman Türk halkının giderek borç batağına
saplandığı görülmektedir.
Ülkemizdeki kredi
kartlarında yıllık normal faiz oranı yüzde 34.92 iken,
temerrüt faizin yıllık oranı ise yüzde 43.92'dir. Bu rakamlar
dünyanın hiçbir yerinde bu düzeyde değildir.
Yargıtay 13. Dairesi bir
tüketicinin başvurusu üzerine 11 yıllık birikmiş tüm kredi
kartı yıllık aidatları geri alma hakkı vermiştir.
Buna rağmen bankalar kredi kartı yıllık ücretini almaya
devam etmektedir.
Yurttaşlarımızın
tek tek bankaların üyelik ücretleri ile ilgili açmış
oldukları davalar tüketici lehine sonuçlanmaktadır. Bu durum
bankaların haksızca üyelik aidatı aldığının
kanıtıdır.
Bu nedenlerle, ekonomik
krizin etkilerinin artarak sürdüğü ülkemizde bankaya borcu olan 3 milyonu
aşkın kişinin yaşadıkları sorunların
tespiti, ortaya çıkarılması ve çözümlenmesi amacı ile
Anayasamızın 98. maddesi, İçtüzüğümüzün 104. ve 105.
maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun
tüm boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Engin Altay (Sinop)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Gürol Ergin (Muğla)
5) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
6) Mehmet Ali Susam (İzmir)
7) Kemal Demirel (Bursa)
8) Hulusi Güvel (Adana)
9) Şevket Köse (Adıyaman)
10) Nesrin Baytok (Ankara)
11) Hüsnü Çöllü (Antalya)
12) Tayfur Süner (Antalya)
13) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
14) Tacidar Seyhan (Adana)
15) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
16) Tekin Bingöl (Ankara)
17) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
18) Erol Tınastepe (Erzincan)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Fatma Nur Serter (İstanbul)
21) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
22) Ahmet Küçük (Çanakkale)
23) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
24) Ensar Öğüt (Ardahan)
25) Ali Koçal (Zonguldak)
26) Muhammet Rıza
Yalçınkaya (Bartın)
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.48
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri,
insani yardım taşıyan gemi konvoyuna uluslararası sularda
İsrail Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan ve çok
sayıda masum insanın ölümüne ve yaralanmasına yol açan
saldırıyla ilgili olarak siyasi parti gruplarının
Başkanlığımıza verdikleri müşterek imzalı
bir önerge vardır.
Bu önergeyi okuyorum:
VII.- BİLDİRİLER - DEKLARASYONLAR
1.- Siyasi parti grupları adına, grup başkan
vekillerince hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca
kabul edilen, İsrail Silahlı Kuvvetlerinin, insani yardım
taşıyan gemi konvoyuna yaptığı ve çok sayıda
masum insanın ölümüne ve yaralanmasına yol açan insanlık
dışı saldırıyı şiddetle ve nefretle
kınadıklarına ilişkin bildiri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi,
İsrail Silahlı Kuvvetlerinin 31 Mayıs 2010 Pazartesi
sabahı, çoğunluğu Türk olan, 32 ülke vatandaşının
bulunduğu insani yardım taşıyan gemi konvoyuna
yaptığı ve çok sayıda masum insanın ölümüne ve
yaralanmasına yol açan insanlık dışı
saldırıyı şiddetle ve nefretle kınamaktadır.
Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı ve yaralılara acil şifalar
dilemektedir.
Bu saldırı,
Birleşmiş Milletler yasasının ve uluslararası hukukun
açık bir ihlalidir.
TBMM, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'nin bu olaydan dolayı İsrail'i
kınayan ve yaptırımlar öngören bir kararı en kısa
zamanda kabul etmesini beklemektedir. Bu menfur saldırının,
bütün boyutlarıyla araştırılması için
bağımsız bir uluslararası soruşturma komisyonu
kurulmalıdır.
İsrail Hükümeti, bu
saldırı dolayısıyla resmen özür dilemeli, olayın
sorumlularının yargılanarak
cezalandırılmalarını sağlamalı,
saldırının mağdurlarına tazminat ödemelidir.
Türkiye, İsrail'e
karşı millî ve uluslararası yargı yollarına
başvurmalıdır.
TBMM, Türk Hükümeti'nden,
İsrail ile siyasi, askerî ve ekonomik ilişkilerimizi gözden
geçirmesini ve gerekli
etkin önlemleri almasını beklemektedir.
TBMM, bu saldırıya
karşı halkımızın gösterdiği haklı tepkileri
saygıyla karşılamaktadır.
TBMM, bu tepkilerin
şiddete dönüşmeyeceğine ve Türkiye'deki Musevi
vatandaşlarımızı incitici bir nitelik
taşımayacağına inanmaktadır. İsrail Hükümeti'nin
saldırgan tutumuna karşı gösterilen tepkiler, İsrail
milletini hedef almamalıdır.
TBMM, her zaman olduğu
gibi Filistin halkı ile dayanışma içindedir ve Gazze'ye yönelik
insanlık dışı abluka ve ambargonun derhal
kaldırılmasını beklemektedir.
|
AK PARTİ Grup Başkan
Vekili CHP
Grup Başkan Vekili |
|
Suat
Kılıç Kemal
Anadol |
|
Samsun İzmir |
|
MHP Grup Başkan Vekili BDP Grup
Başkan Vekili |
|
Oktay Vural Ayla
Akat Ata |
|
İzmir Batman |
(Alkışlar)
Siyasi parti grup başkan
vekillerinin imzalarıyla bir anlamda Türkiye Büyük Millet Meclisinin
önerisi hâline gelen bu öneri veya deklarasyonu oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy birliğiyle kabul edilmiştir.
(Alkışlar)
Başkanlığımız,
Türkiye Büyük Millet Meclisimizin bu kararının gereğini yerine getirecektir.
Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Biz de teşekkür ederiz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi, alınan karar gereğince sözlü soru
önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan,
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan,
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın; Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Kooperatifler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633)
(S. Sayısı: 496) (x)
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimdeki
görüşmelerde tasarının 7nci maddesi üzerinde en son
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına konuşma
yapılmıştı.
Şimdi söz
sırası şahsı adına Kahramanmaraş Milletvekili
Akif Paksoya ait. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
496 sıra sayılı Kanun Tasarısının 7nci maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Konuşmama başlamadan önce, İskenderunda bölücü hainlerce
düzenlenen alçakça saldırıda şehit olan Mehmetçiklerimize
Cenabı Allahtan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar
diliyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, tarımda kooperatifçilik, özellikle kırsal alanlarda
dağınık, düzensiz imkânları birleştiren,
geliştiren ve güçlendiren, millî nitelikler kazandıran mükemmel bir
dayanışma aracıdır. Biz, bu tasarı üzerinde
çeşitli tenkitler yöneltirken, Sayın Elitaşın önergesiyle
gerçek amacınızı daha iyi anlamış olduk.
Arkadaşlar, Türkiye
Büyük Millet Meclisi millet adına yasa yapıyor. Yasalar da, hukuka
uygun, adil, eşitlikçi, tarafsız metinler. Bu işin de bir
geleneği, usulü var. Sırf kendi istekleriniz için, hatta bölgesinde
bir kooperatif seçimini kaybetmiş bir milletvekili için yasa
çıkartılırsa, bu, kamu vicdanında derin izler
oluşturur. Ben eminim ki parti grubunuzdan çok sayıda milletvekili bu
önergeye karşı. Ancak, iktidar gücünü bu derece hakkaniyet ilkelerine
aykırı kullanmak cüretine doğrusu şaşıyorum.
Diğer konuşmacılar da bu önerge üzerinde tenkitlerini
açıkladılar.
Kıymetli
arkadaşlar, partinizde çok sayıda hukukçu milletvekili var. Sizlere
soruyorum: İdarenin emrinde olan bir denetim elemanı nasıl bir
işlem veya eylemin açıkça hukuka aykırı olduğuna karar
verebilir? Bu durum yargının görev alanına açık bir
müdahale değil midir? Daha da vahimi, Sayın Elitaş, önergesini
(Hatibin sesinin
kısılması nedeniyle konuşma zorluğu çekmesi)
BAŞKAN Beş dakika
ara vereyim Sayın Paksoy, lütfen yerinize geçin.
Sayın milletvekilleri,
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.21
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
496 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi şahsı
adına konuşmasını tamamlamak üzere Kahramanmaraş
Milletvekili Akif Paksoyu kürsüye davet ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY
(Kahramanmaraş) Ben eminim ki, parti grubunuzda çok sayıda
milletvekili dahi bu önergeye karşı. Ancak, iktidar gücünü bu derece
hakkaniyet ilkelerine aykırı kullanmak cüretinize doğrusu
şaşıyorum. Diğer konuşmacılar da bu önerge üzerinde
tenkitlerini açıkladılar.
Kıymetli
arkadaşlar, partinizde çok sayıda hukukçu milletvekili var. Sizlere
soruyorum: İdarenin emrinde olan bir denetim elemanı nasıl bir
işlem veya eylemin açıkça hukuka aykırı olduğuna karar
verebilir? Bu durum yargının görev alanına açık bir
müdahale değil midir? Daha da vahimi, Sayın Elitaş, önergesini
savunmak için aynen şöyle diyor: Tutanaklardan okuyorum: Eskiden
tersineydi. Bakanlık müfettişleri yaptığı
işlemleri mahkemeye gönderiyorlar, mahkemenin kayyum atama imkânı doğrultusunda
kooperatiflerin işlemlerini denetleme hakkı, imkânı vardı.
Şimdi, durum tersine dönüyor. Yine, eğer burada bir
haksızlık varsa, bir yanlışlık varsa yapılan
işle ilgili, hakkında tedbir alınanlar mahkemeye gidecekler,
idare mahkemesine başvuracaklar ve bu tedbir kararının
kaldırılmasını isteme hakları da vardır. Bu
hüküm açıkça yargısız infazdır. Siz aslında şunu
yapıyorsunuz: Ben seni infaz ediyorum, açıkça suç işliyorum,
git hakkını mahkemede ara.
Kıymetli
arkadaşlar, ben size de bu kürsüden
soruyorum, bu önergeye benzer bir düzenleme Türk idare mevzuatında var
mıdır? Bir denetim elemanına hukukilik denetimi yaptırmak
hangi ülkenin yasasında mevcuttur? O
zaman mahkemeleri de kaldırın, aradığınız
denetim elemanları vasıtasıyla bakanlık gerek gördüğü
kararları alsın, şikâyeti olanlar da mahkemeye gitsin. Ben
öncelikle sizlerin vicdanına sesleniyorum. Eğer
vicdanlarınıza etki edemezsek Sayın
Cumhurbaşkanını, hukukçularını bu tasarıyı
adil ve etraflı bir şekilde incelemeye ve Cumhurbaşkanını
veto yetkisini kullanmaya davet ediyorum.
Kıymetli arkadaşlar,
bu işin takipçisi olacağız. Temenni etmeyiz, ama bu yasa
yürürlüğe girerse, Sayın Elitaş gözümüz üzerinizde olacak.
Özellikle Kayseri başta olmak üzere seçimi kaybettiğiniz
kooperatiflere hâkim yetkisinde denetim elemanı göndermek suretiyle
görevden alma işlemi yaparsanız samimiyetiniz ortaya çıkacak.
Burada bir konuya
değinmeden geçemeyeceğim. Daha önce kooperatifçiliğin ruhuna
uygun olarak ve güçler bölünmesin diye aynı çalışma
alanında ikinci bir kooperatif kurdurulmuyordu. Bu da etik bir kural hâline
gelmişti ve kimse de itiraz etmiyordu. Ancak bu Hükûmet döneminde bu kural
bozuldu ve aynı çalışma alanında ikinci bir kooperatif
kurulmaya başlandı. Bu durum ortakların siyasi olarak
bölünmesine sebep oldu. Kooperatifçilik ilkeleri dikkate alınmayarak AKP
usulü bir örgütlenmenin yolu açıldı. Diğer bir sorun ise
tarımsal kalkınma kooperatiflerine verilen kredilerin
akılcı bir şekilde kullandırılmamasıdır.
Tarımsal kooperatiflerin dikey örgütlenmesinde sorunlar vardır.
Tabanda birim kooperatif türü dört adet olmasına rağmen birlik
şeklindeki örgütlenmeleri sekize çıkmakta, merkez birliği
şeklinde örgütlenmeleri ise altıya çıkmaktadır. Yani
yukarıya doğru giderken üçgen şeklinde daralması gerekirken
genişlemektedir.
Biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, kooperatiflerle ilgili kanunları yeniden gözden geçirip
tarımsal kooperatifçiliği daha etkin hâle getirecek ve çiftçilerimiz
lehine de olacak şekilde tek kanun çatısı altında
düzenlenmesini talep ediyoruz.
İnşallah bu
düzenleme Milliyetçi Hareket Partisine nasip olacaktır diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Paksoy.
Şahsı adına
Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel.
Buyurunuz Sayın Karayel.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YAŞAR KARAYEL (Kayseri)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
görüşülmekte olan 496 sıra sayılı kooperatifler kanununun
7nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, İskenderunda caniler tarafından şehit edilen
vatan evlatlarını da rahmetle ve minnetle, şükranla
huzurlarınızda yâd ediyorum.
Gazzeye insanlık elini
uzatan, büyük çoğunluğu Türk vatandaşlarından oluşan,
dünya vatandaşlarının da iştirak etmiş olduğu,
-Yahudiler tarafından diyelim- İsrail tarafından hunharca
katledilen bu şehitleri de huzurunuzda rahmetle ve minnetle anıyorum.
Gazzenin de özgürlüğe ve bağımsızlığa, yeni bir
Filistin devleti olarak devletlerine kavuşmasını da diliyorum.
Üzerinde söz almış
bulunduğum kooperatifler kanununun 7nci maddesi
Bayındırlık Bakanlığının kanun hükmünde
kararnamesinin bazı maddelerinin değiştirilmesiyle alakalı
hükmü içermektedir.
Türkiyedeki
kooperatifçiliğimiz sayısal olarak çok olsa da işlevsel olarak
çok fazla büyük olmadığını ve fonksiyonel olmadığını
da hep birlikte yaşayarak görmekteyiz. Özellikle yapı
kooperatiflerindeki sayının çokluğu, Türkiyede bunların
çok rantabl olarak uygulandığını da göstermemektedir.
Yapı kooperatiflerini insanlar bir araya gelerek kuruyorlar, iyi,
idealleri oluyor ama imkânları müsait olmadığı için
yapı kooperatiflerinin büyük çoğunluğu şu anda
işlevsiz hâldedir. En kısa zamanda bu Kooperatifler Kanununun
yeniden ele alınarak gerçekten geniş bir düzenleme
yapılması Türkiye'nin ve kurumların ve kooperatiflerin
hayrına olacaktır. Özellikle yapı kooperatiflerinde genel
kurulunu yapamayan, sadece 5-6 kişinin bir araya gelerek kurduğu,
uzun dönemden beri işlevsiz olan kooperatiflerin büyük çoğunluğu
tasfiyeyi beklemektedir. Yeni yapılacak bir değişiklikle
bunların tasfiyesi de kolaylaşacak, gerçekten yapı kooperatifi
sıkıntısından hem bakanlıkları hem de
kooperatifleri kurtarmak doğru olacaktır.
Bugün itibarıyla
Türkiyedeki yapı stokları incelendiğinde şehirlerimizin
büyük çoğunluğu gecekondu dediğimiz mühendislik hizmetlerinden
yeteri kadar faydalanmadan yapılan konutlardır. Bunların depreme
dayanıklı olmadıkları, İzmit, İstanbul ve Sakarya
depremlerinde de bizatihi yaşanarak görülmüştür.
Bu tasarıyla,
kooperatiflerimizce yapılan yapı stoklarımızın, mal ve
can güvenliğini sağlayan, donatı ve altyapısı uygun,
yaşama alanlarına sahip olanları da çok önemlidir. Yapı
kooperatifleri ve üst birlikleriyle ilgili olarak Kooperatifler Kanunu ve
diğer kanunlar ile bakanlığa verilen görevleri ve yapı
kooperatiflerinin ve üst birliklerinin kurulmasına, işleyişine,
tasfiyesine, denetlenmesine ilişkin iş ve işlemleri yapmak,
yapı kooperatiflerinin kuruluş kayıtlarının ve
sicillerinin tutulmasını sağlamak, uygulamaları denetlemek
Bakanlığın asli görevleri arasında olacaktır.
Yapı kooperatifçiliğinin
yaygın olarak faaliyetlerini sürdürdüğü illerimizin başında
Konya ve Kayseri çok yoğun olarak görülmektedir. Buralarda iyi niyetli,
başarılı kooperatif çalışmalarının örnekleri
olduğu kadar başarısız ve gerçekten iyi idarecilere sahip
olmayan kooperatiflerin hem üyelerini hem de kooperatifleri çok büyük
sıkıntılara düşürdüklerini de yakinen bilmekteyiz.
Bütün bunların
giderilebilmesi için üst birliklerin üyelik ve denetimini sağlamak da çok
önemlidir. Kooperatifçiliğimizin günün şartlarına uygun hâle
gelmesi için Kooperatif Kanununda geniş çaplı bir
değişikliğin yapılması da kısa zamanda
sağlanmalıdır.
Kanunun ve
görüştüğümüz konuların şehirciliğimize ve
kooperatifçiliğimize hayırlar getirmesini diliyor, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Karayel.
Soru-cevap bölümüne
geçiyoruz.
Sayın Kaplan ve
Sayın Güvel sisteme girmişler.
Sayın Güvel, buyurunuz.
HULUSİ GÜVEL (Adana)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Bakan,
kooperatiflerin desteklenmesi, kooperatiflerin denetimi ve kooperatif
bankacılığı konusunda Avrupa ülkelerinde yapılan
uygulamalar nelerdir?
İkinci sorum: Ülkemizde
bulunan kooperatiflerin yüzde 70ten fazlasının konut yapı
kooperatifi olmasını neye bağlıyorsunuz? Bunlardan
yarıdan azı faaliyettedir. Konut yapı kooperatifleri üzerinde
yapılan denetimin yetersizliğinin bu sayının
yüksekliğinde rol oynadığı eleştirilerine
katılıyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Güvel.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Evet, Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Özellikle Avrupa
ülkelerindeki kooperatiflerle ilgili uygulamalar çok çeşitlilik arz
etmektedir. Şu anda Avrupa ülkeleriyle ilgili ayrıntılı
bilgi elimde yok ama yazılı olarak bunları size iletebiliriz.
Kooperatiflerle ilgili
denetim noktasında ciddi bir eksiklik söz konusudur. Aslında
kooperatif uygulamalarıyla alakalı bugün
yaşadığımız hukuki sıkıntının
kooperatiflerin kuruluş amacına uygun bir hukuki problem doğmayacak
şekilde düzenlenememesinden daha çok kaynaklandığını
görüyoruz. İştigal alanlarıyla ilgili, düzenlemelerle ilgili bu
tasarıda da hükümler yer almaktadır. Özellikle yapı
kooperatifleriyle ilgili bölümde Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı görev alanına girdiği andan itibaren bu
konuda yapı kooperatiflerinin iştigal alanıyla ilgili hukuki
problemlere sebebiyet vermeyecek düzenlemelerle birlikte bu düzenlemelerin de
denetlenmesiyle büyük ölçüde problemlerin ortadan kalkacağını
düşünüyoruz.
Bir diğer nokta ise özellikle
oluşan kooperatiflerin yapı kooperatifi anlamında bunu ifade
ediyorum- iştigal etmedikçe veya iştigal etmemek üzere kurulmuş
olan kooperatiflerin -Sayın Karayelin de konuşmasında ifade
ettiği gibi- bunların tasfiyesini kolaylaştırıcı
düzenlemeleri yapmak gerekiyor. Bunları da Bakanlık olarak
yapacağız.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
Başka soru soran yok.
Madde üzerinde bir önerge
var, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496
sıra sayılı yasa tasarısının 7. maddesinin ( c)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla.
c) Yapı
kooperatifçiliğinin gelişmesi, işleyişi, teşvik
edilmesi ve özendirilmesi ile ilgili tedbirleri almak, kooperatiflere mali
destek sağlanmasına yardımcı olmak, teknik destek
sağlamak ve gerekli mevzuatı hazırlamak.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mehmet Ali Susam Sacid
Yıldız |
|
Malatya İzmir İstanbul |
|
Şevket
Köse Ahmet
Küçük |
|
Adıyaman Çanakkale |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Susam, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kooperatifçilik kanunuyla ilgili görüşmeleri devam ettiriyoruz.
Bu maddeyle ilgili
vermiş olduğumuz önergede de kooperatifçiliğin
finansmanıyla ilgili bir önerge verdik. Aslında bu görüşmelerde
ortaya çıkan gerçek şudur: Hükûmet kooperatifçiliği
geliştirmek, dünya ölçeğinde çağdaş bir kooperatifçilik
anlayışına varmak, kendisinin kooperatifçilikle ilgili yapmış
olduğu strateji belgesindeki hedeflere varmak amacında değildir.
Bir kere bunun altını çizelim.
Bu kanuna verdiğimiz
mesai, bugüne kadar yaptığımız çalışmaların
amacı, Hükûmetin kooperatifçilikle ilgili yapmış olduğu
çalışmalarda elde ettiği sonuçla tam ters, taban tabana zıt
bir çalışmadır. Kooperatifçiliği dikey, hükûmetten
bağımsız bir kuruluş hâline getirip, onun
finansmanını sağlayıp, bağımsız bir denetim
kurumuyla onu denetlettiren ve Türkiyede pazar açısından güçlü bir
kooperatifçilik yaratma amacından tamamen uzak bir
çalışmadır. Tam tersine, ne yapıyoruz şimdi?
Kooperatifleri dağıtıyoruz. Tarım Bakanı, Sanayi
Bakanı, Bayındırlık Bakanı ve benzeri bakanlıklar
arasında bürokrasinin karar alma sürecini engellediği bir
yapıyı kooperatifçiliğe egemen kılıyoruz,
kooperatiflerin dünya ölçeğindeki desteklerinden uzaklaştırıyoruz
ve kooperatifçiliği bitirme noktasında çok net bir çalışma
yapıyoruz. Bakın arkadaşlar, bugün tarım kredi
kooperatifleri ve tarım satış kooperatifleri birlikleri, tarihinde
görülmediği zorluklarla karşı karşıya. Tarımla
ilgili sulama kooperatifleri borç batağında elektrik
borçlarını ödeyemiyor. Enerji Bakanına bir yıl önce
söyledik, dedik ki: Kooperatiflerin borçlarını taksitlendirme
yapıp faizlerini silin ve bu kooperatiflerin hızla sulama için
elektrik borçlarını taksitlendirilerek köylünün üretim yapabilmesi
noktasında önünü açın. Geçen sene mayıs ayında söyledik, bu
sene mayıs ayı geçti haziran ayına geldik. Bir yıldır
Olacak., Yapacağız., Tamam. dediler, bugüne kadar yapılmadı.
Bir kez daha buradan söylüyorum: Yine sulama için kooperatifler bekliyor, hem
köylü borç içerisinde hem kooperatifler borç içerisinde. Bunlar acil üretim
için, sulama yapmak için zor durumdayken, bunlara el uzatmak gerekip
taksitlendirme yapmak gerekirken hâlâ bu konuda adım
atılmamış durumda. Değerli arkadaşlarım, bu,
Hükûmetin acilen çözmesi gereken konulardan bir tanesi.
İki,
kooperatifçiliğin gelişmesi için finansmana ihtiyaç var. Size bir
örnek vereyim: Almanyada kooperatifçilikle ilgili 1.232 tane kooperatif
bankası var. Peki, Türkiyede Ziraat Bankası dışında
bir tane, kooperatif finansmanı anlamında, kooperatife finansman
sağlayan kuruluş var mı? Bunların 12.400 tane şubesi
var, 30 milyon mudisi var ve 140 milyon euro dağıttığı
yıllık plasman var. şimdi, Almanyada kooperatiflerin pazar
payı öyle. Neden? İşte, böyle bir kooperatifçilik bankası
kurdukları için. Bizde ise kooperatiflerin bırakınız banka
kurmayı, kooperatifçilerin finansman sağlamak için her türlü
destekten uzak kaldığı bir dönemi yaşadık sekiz
yıllık AKP iktidarında ve bugün kooperatifler hem tarım
satış kooperatifleriyle hem de diğer kuruluşlarla
finansmana ulaşmada ciddi bir sıkıntı içerisindedirler.
Onun için bugün önerimiz şudur: Kooperatifçiliği finansman
açısından destekleyecek kooperatifçilik
bankacılığının önünü açmak, Türkiyenin yapması
gereken en önemli konulardan bir tanesidir. Bu nedenle, kooperatifçiliği
Türkiyede finansmana en kolay ulaşabilecek araçlarla donatmamız
lazım. Türkiyenin, Avrupa Birliği normlarında ve dünyadaki
Birleşmiş Milletlerin kooperatifçilikle ilgili vermiş
olduğu kararlarda altını önemle çizdiği konu,
kooperatiflerin finansmana ulaşabilme noktasındaki sağlanan
desteklerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET ALİ SUSAM
(Devamla) Teşekkür ederim.
Bu anlamıyla, Türkiyede
kooperatifçiliğin finansman sorunu çözülmelidir. Bunun için de Ziraat
Bankası dışında kooperatifçilik bankalarının
oluşturulması, bu bankalardan kredi almak için Kredi Garanti Fonu
benzeri tarımdaki köylünün ipotek göstermeden kredi alabileceği
organizasyonlar kurulmalıdır.
Bugün, Türk köylüsü bütün
özel sektör bankacılığına malını mülkünü ipotek
etmiş, şu an, kendisi icralarla karşı karşıya
durumdadır. Türk tarımını ve Türk köylüsünü bu icralık
durumdan kurtarmanın yolu, kooperatifçilikte ve bankacılıkta
adım atmaktan geçer. Biz bu anlayışla kooperatifçiliğe
bakılmasını istiyoruz.
Bu duygularla,
huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Susam.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir)
Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Arayacağım efendim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.47
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN
(Bolu)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
496 sıra
sayılı Tasarının 7nci maddesi üzerinde verilen İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi,
tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
Şimdi, 8inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 8 - 8/1/1985 tarihli ve
3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci
fıkrasının (m) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
m) Tarım ve
Köyişleri Bakanlığına bağlı tarımsal amaçlı
kooperatifler, tarım kredi kooperatifleri ve birlikleri ile yapı
kooperatifleri ve üst birlikleri hariç olmak üzere, tarım satış
kooperatifleri ve birlikleri ile genel hükümlere tabi kooperatiflerin ve
birliklerin kuruluş, işleyiş ve denetimlerine ait işlem ve
hizmetleri yürütmek,
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Özkan.
CHP GRUBU ADINA RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 496 sıra sayılı Kooperatifler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyeti saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, uluslararası sularda insani yardım amaçlı
yol alan, otuz iki ülke vatandaşını taşıyan Türk
gemisine İsrail askerleri tarafından yapılan
saldırıyı nefretle kınıyorum. Bu saldırıda
hayatlarını kaybeden yurttaşlarımıza ve diğer
ülke vatandaşlarına Allahtan rahmet, kederli ailelerine ve
yaralılara acil şifalar diliyorum. Ayrıca, terör
saldırılarında vatanı için hayatlarını kaybeden
tüm şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar,
kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı
diliyorum, ruhları şad olsun.
Değerli arkadaşlarım,
kanun teklifinin 8inci maddesinin (m) bendinde Tarım, Orman ve
Köyişleri Bakanlığı ibaresi Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı olarak düzeltilmiş ve bu bende Yapı
kooperatifleri ve üst birlikleri ibaresi eklenmiştir. Oysa (m) bendinde
tamamen Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı
tarımsal amaçlı kooperatifler ile tarım kredi kooperatifleri ve
birlikleri hariç tutulmasına rağmen, bu kapsama yapı
kooperatiflerinin de katılmasının gerekçesi
anlaşılabilir değildir. Bu durumda, söz konusu kanun teklifinin
alelacele hazırlandığı ve amacın gerçek anlamıyla
1163 sayılı Yasada değişiklik yapmak
olmadığı görülmektedir. Oysaki 1163 sayılı Yasada bir
değişiklik yapılması planlandıysa bu kanunun tüm
kooperatifleri kapsayacak ölçekte düşünülmesi, tüm kooperatiflerin
sorunlarını gidermek ve çözüm yolları üretmek amacını
taşıması gerekliydi. Bugün itibarıyla sayıları 48
bini aşan faal kooperatiflerin 3 milyon 800 bin üyesi bulunmaktadır.
Dolayısıyla, bu kanun teklifi, aileleriyle birlikte ele
alındığında, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 10unu
yakından ilgilendirmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kooperatifçilik sadece bir ekonomik organizasyon
değil, aynı zamanda sosyal, ahlaki ve ulusal kaynaşmanın da
bir aracıdır; halkta birlik, beraberlik, paylaşım ve direnç
şuurunu geliştiren bir kurumdur. Kooperatifçilik
anlayışı dil, inanç ve etnik ayrım gözetmeksizin birlikte
sorun çözme yaklaşımıdır. Bu nedenle, demokrasimizin
geliştirilmesi yönüyle de kooperatifler önemli bir araçtır.
Kooperatifler, ayrıca kayıt dışı ekonomiyle mücadele
açısından ve gelir dağılımının
iyileştirilmesi açısından da önemli bir araçtır.
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal
Atatürk, ilk kooperatif olan ve 21 Nisan 1925te Ankarada kurulan Memurlar
Tüketim Kooperatifinin ilk üyesidir. Atatürkün Türk kooperatifçiliğinin
hem teorik hem de fiilî önderi olması ülkemiz kooperatifçiliği için
bir gurur ve onur vesilesi olmakla birlikte kooperatifçiliğe vermiş
olduğu önemi yansıtması dolayısıyla da son derece
önemlidir. Atatürk, bu düşüncelerini Kanaatim odur ki, birleşmede
muhakkak surette kuvvet vardır. Kooperatif yapmak, maddi ve manevi
kuvvetleri, zeka ve maharetleri birleştirmektir. Türkiye'nin
çalışma hayatı ve varlığı göz önüne
alınınca birleşmeden dolayı fayda ve yararlarının
çok büyük olacağı sonucuna varacağınızdan kuşku
duymuyorum. sözleriyle dile getirmiştir. Yine 1 Kasım 1937 günü
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı son
açılış konuşmasında gelecek yılları hedef
gösterircesine şunları söylemektedir: Ziraat, sanayi bilhassa
üzerinde meşgul olacağımız mevzu olacaktır. Bu arada
sütçülüğe, süt sanayisine hususiyle önem vermekteyiz. Sırasıyla
şehir ve kasabalarımızın temiz ve ucuz süt mamulleri
ihtiyacını temin edecek fabrikalar tesisine ve bununla ahenkli bir
surette köylerdeki sütleri kıymetlendirecek ve satışı
kolaylaştıracak kooperatifler teşkiline
çalışılacaktır.
Geçmişinde
paylaşım ve kooperatifçilik ruhu en kuvvetli toplum bizim
toplumumuzdur, dinsel açıdan da durum budur. Eğer bu gerçeklere uygun
hareket edilseydi Atatürk Türkiyesi bugün dünyada kooperatifçiliğin en
seçkin modelini ortaya koyan ve yaşatan ülke konumunda olacaktı.
Anayasamızın
171inci maddesinde Devlet, millî ekonominin yararlarını dikkate
alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin
korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini
sağlayacak tedbirleri alır. ibaresi yer almaktadır. Ancak
görülen odur ki bugün gelinen noktada ülkemizde kooperatifçilik birçok sorunu
bünyesinde barındırmaktadır ve çözümlenmemesi nedeniyle gitgide
bir sorunlar yumağı hâline geldiğini gözlemlemekteyiz.
2007 yılında
başlayan ve etkileri hâlen süren dünya ekonomisindeki mali krizin
gelişmekte olan etkileri işsizlik ve üretimde çöküş olarak
ortadadır. Birleşmiş Milletler tarafından bu krizden
kurtulmanın çaresinin kooperatifler ve kooperatifleşme olduğu
açıklanmıştır.
Yine, 2012
yılının Kooperatif Yılı olacağı ilan
edilirken ülkemizde de kooperatifçiliğe bu doğrultuda gereken önem ve
desteğin verilmesinin bir zorunluluk olduğuna inanmaktayız.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyede bir tarımsal ürün ortalama beş el değiştirdikten
sonra tüketiciyle buluşmaktadır. Bunun anlamı şudur: Üreten
hakkı olanı alamıyor, tüketici haddinden pahalıya mal
alıyor ama aradaki aracılar haksız ve havadan para
kazanıyor. Bunun önüne geçilmesinin tek çaresi, ülkemizde
kooperatifçiliğin güçlendirilmesi ve desteklenmesidir. Bugün, Avrupa
Birliği standartları içinde, kooperatiflerle kalkınma önemli bir
yer tutmakta Avrupa Birliği ekonomik politikaları kooperatifsiz yürütülemez.
anlayışı, temel anlayışlardan biri olarak Avrupa
Birliği belgelerine geçmiş bulunmaktadır.
Avrupa Birliğinde,
tarımsal ürün işleme ve pazarlama kooperatiflerinin piyasa payı
yüzde 60ın üstüne çıkmıştır. Bugün, Avrupa
Birliği ülkeleri nüfusunun yüzde 20sini kooperatif ortağı
olarak görmektedir. Bu nedenle, Avrupa Birliği, kooperatifçilikte bugün
daha akılcı ve verimli bir noktaya gelmiştir. Avrupa
Birliği topluluğunda kooperatiflerin payı, tarımsal girdi
sağlamada yüzde 55, pazarlamada yüzde 65, ihracatta yüzde 50nin
üstündedir. Ülkemizde ise bu miktar, Avrupa Birliği ülkelerine göre
oldukça düşüktür.
Bugün ülkemizde siyasi
iktidar, özellikle büyük ölçekli kooperatiflere büyük çapta müdahalelerde
bulunmaktadır. Öyle ki iktidar bu kooperatiflerin yönetim
kurullarının seçimine kadar karışmakta ve kooperatifler,
AKP Hükûmeti tarafından Hükûmete güdümlü olarak çalışmaya
zorlanmaktadır, KİTler konumuna ayrıca sokulmak istenmektedir.
Siyasetin eli kooperatiflerin yakasındadır. Yakında yaşanan
FİSKOBİRLİK olayı, bunun en tipik örneğidir. Son
altı yılda devletin fındığa hiçbir kaynak
sağlamadan yaklaşık 6 milyar dolar gelir elde ettiği
ortadadır. Dünya üretiminin yüzde 70ini elinde tutan Türkiye'nin
fındığının fiyatı maalesef Hamburgda
belirlenmektedir. Devlet, bunun üzerinde durmalıdır. Almanya fındık
üreticisi mi? Neden bizim ürünümüzün fiyatını Almanlar belirliyor?
Bunun açıklamasını yapmak gerekiyor. En önemlisi, AKP
Hükûmetinin kooperatiflerimizi kendi kurumları gibi görerek
siyasallaştırma girişiminden vazgeçmesidir.
Kooperatifçiliğin gelişmesi için yönetimlerin özerk yapısı
korunmalı, inisiyatifler kooperatif yöneticilerine verilmelidir. Bunun
düzenlemesi de yasalarda yer almalı ve günümüz gereksinimleri de göz önüne
alınarak yeniden belirlenmelidir. Ancak, bugün görüştüğümüz bu
kanun teklifinin böyle bir amaç içermediğini, eksik ve
yanlışlarla dolu olduğunu görmekteyiz.
Öncelikle, yasa genel
hatlarıyla incelendiğinde, sanki teklif konut yapı
kooperatifleri için hazırlanmış, diğer kooperatifler de
teklifin içerisine monte edilmiş gibi bir görünüm ortaya
çıkmaktadır. Bunun nedeninin de genel olarak ülkemizde kamu kurumu
gibi faaliyet gösteren tarım satış ve tarım kredi
kooperatifleriyle, sık sık başarısızlık ve
yolsuzlukların gündeme geldiği üst kuruluşlara bağlı
olmayan, denetimden uzak kalan konut yapı kooperatiflerinin
kooperatifçiliğin görünen yüzü olmasıdır. Zira, teklifin en
önemli unsuru, yapı kooperatiflerinin bağlı bulunduğu
bakanlığın değiştirilmesidir. Böylelikle bugünkü,
yaşanan ve bilinen sorunların aşılacağı gibi
yanlış bir düşüncenin hasıl olduğu ortadadır.
Oysa yapı kooperatiflerinin asıl sorunu dağınık yasal
düzenlemenin varlığı olup tek bir çerçeve kanuna gereksinim
vardır. Ayrıca 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve bu
konuyla bağlantılı yasalar yeniden revize edilmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu yürürlüğe
girmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1969 yılındaki
uluslararası kooperatifçilik ilkeleri açısından dönemin
şartlarına uygun ve demokratik bir düzenleme iken bugüne kadar ana
sözleşmelerinde değişiklik ve ilaveler
yapılmamıştır.
Kooperatiflerin kuruluş,
eğitim, denetim ve organizasyonları ile görevli olan iki
bakanlığın uygun ve yeterli düzeyde örgütlenmemesi ve
koordinasyon eksikliği sebebiyle kooperatiflerle ilgili sorunlar
çözülemediği gibi, uygun politikalar da
oluşturulamamıştır. Bu iki bakanlığın
eğitim, denetim ve düzenleme ve hizmet sunumu kapasitesinin
artırılması yönünde sürekli yeni düzenlemeler
yapılmasına rağmen başarılı
olunamamıştır. Bu nedenle, bu konularda yapılacak
düzenlemelerde sektör temsilcilerinin de görüşleri alınmalı ve
yapılacak düzenlemeler devlet ve kooperatif kuruluşlarının
temsilcileriyle birlikte yapılmalıdır.
Bu düşüncelerle, yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Özkan.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Kütahya Milletvekili Alim Işık.
Buyurunuz Sayın
Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 496 sıra
sayılı Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 8inci maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce Meclisi ve bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, 31 Mayıs 2010 Pazartesi günü PKK terör örgütü
tarafından İskenderun Deniz Üssüne yapılan hain
saldırıda şehit olan askerlerimize ve İsrail ordusu
tarafından insani yardım malzemesi taşıyan gemilere
yapılan insanlık dışı saldırıda
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
kederli ailelerine ve milletimize sabır ve
başsağlığı, yaralılara da acil şifalar
diliyorum; her iki saldırıyı da lanetle kınıyorum.
Ayrıca, şehitlerimizin katillerinin bir an önce yakalanarak hak
ettikleri cezanın verilmesini de talep ediyorum.
Bu vesileyle, dün AKP Genel
Başkan Yardımcısının yapmış olduğu bir
konuşmada Zamanında asamadığınız Aponun
askerleri bugünkü askerleri öldürüyor. sözünü de şiddetle ve nefretle
kınıyor, kendisine iade ediyorum.
Diğer taraftan, insani
yardım amacıyla yola çıkmış yardım gemilerinin
arkasındaki gücün kimler olduğu, gerekli tedbirlerin Hükûmet
tarafından önceden neden alınmadığı ya da
alınamadığı mutlaka sorgulanmalıdır. Yardım
gemilerinin İsrailin birkaç gün öncesinden yaptığı
uyarılara rağmen ısrarla abluka altındaki bir bölgeye
doğru ilerleyerek içerisindeki vatandaşlarımızı bir
kalkan gibi ateşin önüne atmasındaki gerekçeleri Hükûmet mutlaka Türk
kamuoyuna acilen açıklamalıdır diyorum.
Değerli milletvekilleri,
Ulu Önder Atatürkün, maddi ve manevi kuvvetleri, zekâ ve maharetleri
birleştirmeyi vurgulayarak teşvik ettiği kooperatifçilik
ülkemizde ne yazık ki istenilen ve beklenilen noktaya
ulaşamamıştır. Bu başarısızlıkta
halkımızda kooperatifçilik bilincinin gelişmemiş ve
yerleşmemiş olması kadar devletimizin kooperatifçiliğe
bakışının da payı oldukça büyüktür.
Kooperatifçiliğin
geçmişten gelen yıllardır çözülemeyen birçok yapısal ve
hukuksal altyapı sorunları vardır ve bunun çözümüne yönelik
değişik dönemlerde çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. Şimdiye kadar bu
alandaki sorunların giderilmesi ve eksikliklerin tamamlanmasına
yönelik yasal düzenlemeler yerine yüzeysel çözümler öngören düzenlemeler tercih
edilmiştir. Görüşülmekte olan tasarı da bu türde bazı
düzenlemeler içermektedir.
Ülkemizde
kooperatifçiliğin tarihi 1863 yılında Mithat Paşanın
önderlik ettiği Memleket Sandıklarına dayanmaktadır. Ancak
aynı yıllarda kooperatifçiliğe başlayan Almanya bugün
sağlam ve kurumsallaşmış bir kooperatifçilik noktasına
ulaşmış olup âdeta bu konuma nasıl gelinebileceğinin
püf noktalarını bizim de aralarında bulunduğumuz birçok
ülkeye anlatmakta iken maalesef ülkemiz bu konuda hâlâ bir öğrenci gibi
belli notlar almaktan ve ezber yapmaktan öteye gidememiştir.
Değerli milletvekilleri,
söz aldığım maddeye geçmeden önce, Kayseri Milletvekili
Sayın Mustafa Elitaşın tasarıya sonradan eklenen 1163
sayılı Kooperatifler Kanununun 90ıncı maddesinde
değişiklik öngören teklifinde yeni ve köklü bir değişiklik
getiren, kendisi ve arkadaşları tarafından verilen ve
Meclisimizin 27 Mayıs tarihindeki birleşiminde kabul edilen
önergesiyle ilgili birkaç cümle söz etmeden geçemeyeceğim.
Her ortamda demokrasi
havarisi kesilen ve bu yönünü 27 Mayıs günü göklere çıkaran AKPnin
Grup Başkan Vekili Değerli Arkadaşımız, tam da
bugünde, demokrasiyi baltalayan bu önerisiyle Başbakanlık ve ilgili
bakanlıklarca birçok defa yapılan denetimlere ve genel kurullarda
harcanan tüm çabalara rağmen 2003 yılından beri ele
geçiremedikleri Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifini partisi adına ele
geçirmek niyetini ortaya koymuştur.
Önergeyle tasarıya
yapılan eklemeyle, ilgili bakanlığa kooperatif ve birlikleri ile
bunların iştiraklerinin yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey
yöneticilerinin, kamu yararı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak
gecikmesinde sakınca görülen hâllerde ileride telafisi güç veya
imkânsız zararlara yol açılmasının engellenmesi ve benzeri
gibi muğlak gerekçelerle kooperatif yöneticilerinin görevlerinden
alınma yetkisi verilen bu düzenlemede iyi niyetli
olunmadığı açıktır.
Bu kriterleri kim neye göre
belirleyecektir? Devlet otoritesinin iktidarın siyasi
mülahazalarının gölgesinde kaldığı bugünlerde bu madde
ne kadar objektif uygulanabilecektir? Üç kişinin bir araya geldiği
bir grubu bile bizden olsun zihniyetiyle ele geçirmeye çalışan
Hükûmet, ele geçiremediği pancar kooperatiflerinin ve özellikle de yüklü
cirosu olan iştiraklerinin yönetimlerini de ele geçirerek
yandaşlarına yeni rant kapıları aralamak niyetindedir.
İşin ilginç tarafı da Sayın Elitaşın aynı
gün önerge lehinde yaptığı konuşmada kooperatif ve şirketlerin
genel kurullarında ortaklar ve yönetim kurulu üyelerinin
yaptığı ibrayı gerekçe göstermesidir. Yaptıkları
tüm usulsüz işlemlerin karşısında olan her engelde
halkın iradesine ve seçime saygı isteyen bu zihniyet, bir
kooperatifin üyelerinin iradesini hazmedememekte ve onu elinden almaya
çalışmaktadır. Uygulamada çok vahim sonuçlar doğuracak ve
kişisel hırslar için yasama organının alet edildiği bu
yanlış uygulamadan bir an önce dönülmesi gerektiğini özellikle
vurgulamak isterim.
Değerli milletvekilleri,
mevcut tasarıyla denetim eksikliği nedeniyle oluşan çarpık
yapılaşma ve şehirciliğin önüne geçmek adına yapı
kooperatiflerinin kontrol altına alınması,
vatandaşların kooperatiflere olan güvenlerinin yeniden
kazandırılması ve benzeri gibi gerekçelerle, yapı
kooperatifleri Sanayi Bakanlığının görev alanından
alınarak ilgisi nedeniyle Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına bağlanmak istenmektedir.
Tasarının 8inci
maddesi de Sanayi Bakanlığının görevleri ile ilgili
Teşkilat Yasasına düzenleme getirmekte, bu maddeyle getirilen
düzenleme ilgili Yasanın 2nci maddesinin birinci fıkrasında görev
alanının haricinde sayılan kooperatiflere yapı
kooperatifleri ve üst birlikleri ibaresi eklenerek yapı kooperatifleri
birliklerinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile ilişiği
kesilmektedir. Bu düzenleme, Sanayi Bakanlığının, Türkiye
Millî Kooperatifler Birliği, Türk Kooperatifçilik Kurumu ve Alman
Kooperatifler Federasyonu Türkiye Temsilciliği gibi kooperatifçilik
konusunda duayen sayılan kuruluşların paydaş kuruluş
olarak katıldığı çalışmalar sonucunda
hazırlanan Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planında yer alan
ilkelere de maalesef ters düşmektedir.
Kooperatifçilik alanında
önemli sorunlardan biri olarak tespit edilen bu çok
başlılığın bu tasarıyla çözüm olarak
dayatılmasının amacı, ya Sanayi
Bakanlığının mevcut personel olanakları ve iş
yoğunluğu nedeniyle yapı kooperatiflerinin denetim ve
kontrolünün altından kalkamaması ve bunu başka bir
bakanlığa bırakmak istemesi ya da tüm işleri TOKİye
devredilmiş olan ve içi boşaltılmış olan
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına iş
icat edilmesidir.
Değerli milletvekilleri,
imar mevzuatına aykırı uygulamalar, sağlıklı
yapılaşma ve şehircilik ilke ve esasları
bakımından problemlerin önüne geçilmesi adına getirilen bu
tasarının gerekçesinde yer alan sorunların hiçbiri yapı
kooperatiflerinden ya da bu kooperatiflerin Sanayi Bakanlığına
bağlı olmasından kaynaklanmamaktadır;
dolayısıyla, getirilen bu çözüm de çözüm olmayacaktır.
Olması gereken, kooperatifçiliğin mevzuattan ve yapısal
nedenlerden kaynaklanan sorunun çözümü için, mutlaka, kooperatifleri düzenleme
ve denetleme kurumu gibi bir üst kurumun kurulması öncelikle ele
alınmalıdır. Ancak, ne yazık ki AKP Hükûmeti bu alandaki
aktörleri artırma ve ihtisas sahibi birimlerde kooperatifçiliği
ikinci plana atma eğilimindeki icraatlara inatla devam etmektedir.
Teşkilat yasası hâlen Mecliste tasarı hâlinde bulunan Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde Bakanlık
alanındaki 12.474 adet kooperatifi denetleyen birimlerin bu teşkilat
yasasıyla kapatılarak yerine bir birim kurulmaması örneği
bunlardan sadece birisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ALİM IŞIK (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım,
tamamlayacağım.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği gibi yapı kooperatiflerine geçen yıla kadar yüzde 17 oranında
KDV muafiyeti söz konusu iken AKP Hükûmeti tarafından yapılan bir
düzenlemeyle bu muafiyet kaldırılmıştır.
Kaldırılan KDV muafiyetinin iptal edilerek kooperatifçiliğin
güçlendirilmesi ve gerektiğinde TOKİyle rekabet edebilirlikleri
mutlaka sağlanmalıdır.
Yine bir diğer önemli
konu: Tarım kredi kooperatiflerine olan borçları nedeniyle kooperatif
üyesi çiftçilerin çok büyük bir bölümü bugünlerde ülkemizin her bölgesinde
evlerine gidemez hâle gelmişler ve birçok üye taahhüdü ihlal gerekçesiyle
jandarmalardan kaçarak gece vakti evlerine gidebilecek durumdadır. Bu
konuda yapılan ve son birkaç günde kamuoyuna yansıyan yeni
yapılandırma yetersizdir. Borcunun en az yüzde 30unu ödeme
şartı bugün çiftçilerimizin içinde bulunduğu şartlarda hiç
de gerçekleşmeyecek bir uygulamadır; mutlaka, en az iki
yıllık bir ertelemeyle bu konu yeniden ele alınmalıdır
diyor, saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Işık.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici.
Buyurunuz Sayın Binici.
(BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli Başkan,
saygıdeğer üyeler; 496 sıra sayılı Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 8inci maddesine ilişkin Barış ve
Demokrasi Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kooperatifler, tüzel
kişiliği haiz olan kuruluşlardır ama Türkiyedeki
kooperatifçilik sistemine baktığımızda, kooperatifin bir
kısmının Sanayi ve Ticaret Bakanlığına, bir
kısmının Tarım Bakanlığına, bir
kısmının da Çevre ve Orman Bakanlığına
bağlı olduğu, şimdi yaptığımız
düzenlemeyle de bir kısmının da Bayındırlık
Bakanlığına bağlanacağını görüyoruz. Bu tür
kooperatiflerin, değişik tür bakanlıklara bağlanması
ile birlikte hareketi engellenmekte, kooperatifçilik üzerindeki uzlaşmadan
da uzaklaşılacaktır. Bu bakanlıklar arası uygulama
farklılıkları kooperatif hareketlerini canlandırmamakta,
aksine gelişimini de engellemektedir. Yapılması gereken en
önemli işlerden birisi, Türkiyedeki kooperatifçilik hareketini
hızlandırabilmek amacıyla yeni bir kooperatifler bakanlığının
kurulmasında yarar olduğu kanaatindeyiz.
Geçmiş yıllarda
siyasi tercihlere bağlı kalarak kooperatifçilik hareketine
yaklaşım farklılıkları ortaya çıksa da günümüzde
kooperatifler pazar ekonomisinin bir parçası hâline gelmişlerdir.
Üstelik pazar ekonomisinden gelişmişlik düzeyi daha yüksek olanlarda
kooperatiflerin hasıladaki payının daha da yüksek olduğu
dikkat çekmektedir.
Sayın Başkan,
değerli üyeler; Amerikada kooperatif ortaklarının
sayısı 100 milyonun üzerindedir. ABDde 47 bin kooperatifin 10
bininin yıllık satışının 1 milyar doların
üzerinde olduğu görülmektedir. Üyesi olma yolunda çaba gösterdiğimiz
Avrupa Birliği iş gücünün yüzde 2-3ü kooperatifler tarafından
istihdam edilmektedir. Tarımsal amaçlı kooperatiflerin pazar
payları AB ülkelerinde yüzde 55 ile 90 arasında, bankacılık
sektöründeki payları ise yüzde 18 ile 50 arasında
değişmektedir. Bu, ekonomiler için önemli rakamlardır.
Ülkemizdeki kooperatiflerin ekonomideki ağırlığı,
gelişmiş ülkelerdeki rakamlar göz önünde bulundurulduğunda ihmal
edilebilir boyutlarda değerlendirilmektedir. Bunun yanında, ülkemizin
nüfusunun yüzde 7si kooperatiflerle ilişki içerisindedir.
Gelişmiş ülkelerde
kooperatifçilik hareketinin bugün gelmiş olduğu noktanın
gerisindeki tarihsel süreç göz ardı edilemez ancak ülkemiz
kooperatifçiliğinin geliştirilmesinde özellikle Avrupa Birliği
ülkelerindeki kooperatiflerin geçirdiği sürecin değerlendirilmesinde
yarar görülmektedir. Avrupa Birliğine üye ülkelerde özellikle tarım
kesiminde kooperatiflerin üstlendikleri fonksiyonların ülkemize
kırsal kalkınmada, kırsal sanayinin oluşturulmasında
model olarak değerlendirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, şimdi, Hatip konuşuyor; milletvekilleri
Hatibe karşı saygısızlık ediyor yani köy kahvesi gibi
değil mi? Bakın, görüyorsunuz, uyarmıyorsunuz, uyarın.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Tarım borsalarına yönelik
çalışmaların, tarımsal amaçlı kooperatiflerin
geliştirilmesine yönelik projelerle birlikte yürütülmesi, tarım
dışı kalan nüfusun el sanatlarının geliştirilmesi
yönünde örgütlendirilmesi amaca hizmet eden bir başlangıç
olacaktır.
Tarımsal üretimde
verimliliğin artırılması amacıyla arazi
toplulaştırılması yönünde gösterilen çabalar ve
düzenlemeler istenen sonuçları sağlayamamıştır.
Kooperatif hareketi üretim kooperatifleri yoluyla arazi toplulaştırmasında
teşvik edici bir model olarak kullanılabilecek özellikleri
taşımaktadır.
Ayrıca, kooperatifler
vasıtasıyla oluşturulacak makine parkları atıl traktör
ve makine varlığının ortadan kalkmasına da katkı
sağlayacaktır.
Sosyal faydayı göz
önünde bulunduran örgütlenme modeli, kooperatif yapılanmadır. Bu
nedenle hayatın her alanında kooperatifler kurularak, bireysel ve
toplumsal ihtiyaçların karşılanması mümkün görünmektedir.
Kooperatif örgütlenmenin
geliştirilerek yaygın hâle getirilmesi siyaseten öncelikli tercih
olarak ortaya konabildiği takdirde, teşvik edici unsurların
geliştirilmesi için sektörde motivasyon oluşacaktır. Ülkemizde
kooperatifçiliğin eskiden beri süregelen yapısal sorunları göz
önünde bulundurularak genel değerlendirme yapılmasına ve
tartışma açılmasına katkıda bulunabilecek bazı
önerilerimiz şunlardır:
Ülkemizde insanların
örgütlenme bilincine yeterince sahip olmamaları işin temel
sorunlarındandır. Bu amaçla eğitim ve yayım
çalışmalarına kamu kurumlarının bir ölçüde katkı
sağlaması, uluslararası ve ulusal kurum ve kuruluşlar
arasında bu amaçla koordinasyon görevini üstlenmesine ihtiyaç
bulunmaktadır. Aynı zamanda halkımızın temel hak ve
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, örgütlenmelerinin
önündeki tüm siyasi ve bürokratik engeller de bir an önce
kaldırılmalıdır.
Uluslararası
kooperatifçilik kurumlarının diğer ülkelerdeki
yapılanmaları aktarabilmesi için, kongre, seminer, konferans
şeklindeki etkinlikler düzenlenmesi yararlı olacaktır.
Belirlenen bir tarih
aralığında kooperatifçiliğin gündemde yer alması
sağlanarak toplumda uyarıcı etki
oluşturulmalıdır.
Kooperatifçilik Gününe
rastlayan hafta veya aylarda, yoğun programlarla konunun yazılı
ve görsel yayınlarda yer almasının sağlanması yoluyla
tanıtıcı faaliyetlere önem verilmelidir.
Kooperatifçilik, eğitim
sisteminde bir şekilde yer almalıdır. Kooperatifler toplumun
yaşam kalitesini artıracak şekilde çeşitlendirilmeli,
eğitim ve kültürel alandaki kooperatifler teşvik edilmelidir.
Değerli Başkan,
sayın üyeler; kooperatiflerin hizmet etmesi gereken alan ve pratiklere
baktığımızda taban tabana zıt uygulamalar
karşımıza çıkmaktadır. Şöyle ki, kooperatifler
âdeta iktidar partilerinin arpalıkları olarak faaliyet yürütmektedirler.
Kooperatiflerden vatandaşın yararlanabilmesi iktidar partilerinin
taşra teşkilatlarının onayı olmadan
gerçekleşememektedir. Özelikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde
bu tutum daha da ayyuka çıkmıştır.
Örneklersem,
Şanlıurfa ilimizde iki ilçemizle bir örnek vermek istiyorum. Bu iki
ilçemizde bulunan kooperatif sayılarını yüce heyetinize sunmak
istiyorum.
Şanlıurfa Suruç
ilçemizde 2 adet, Siverek ilçemizde 15 adet aktif kooperatif
bulunmaktadır. Bu veri, sanırım, her bakımdan
ifadelerimizin tercümanı olacaktır.
Eşit ve sömürüsüz bir
paylaşımın olacağına dair inancımla yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Binici.
Şahsı adına,
Nevşehir Milletvekili Ahmet Erdal Feralan
Yok.
Şahsı adına,
Van Milletvekili İkram Dinçer.
Buyurunuz Sayın Dinçer.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İKRAM DİNÇER (Van)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
tasarının 8inci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
son yıllarda sayıları on binleri ve üyeleri ise milyonları
aşan yapı kooperatiflerinin sağlıklı temeller üzerinde
işleyişi noktasında yapılan bu yasal düzenleme toplumu
yakından ilgilendirmektedir. Yapı kooperatifine üye milyonlarca
kişi bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkacak bu yasaya gözünü
dikmiş durumdadır.
Değerli
arkadaşlarım, Hükûmetimiz döneminde inşaat sektörünün
canlandırılması için Bakanlığımızın
Yapı İşleri Genel Müdürlüğünce yürütülen yapı
denetimine ilişkin çalışmalara ayrı bir önem
kazandırılmıştır. Hâlen ülke
topraklarımızın yüzde 24üne ve nüfus olarak da yüzde 50sine
tekabül eden yaklaşık 20 ilde yapı denetim
çalışmaları devam etmektedir.
Denetim işleri biten ve
sertifika alarak sistemden çıkartılan inşaatlar hariç
rakamın 115 milyar TLyi aşan bedelle 233 milyon metrekarelik
inşaatın denetlenmesi AK PARTİnin hassasiyetini göstermektedir.
Tasarı ve gerekçelerini
aynen kabul eden Tarım ve Köyişleri Komisyon Raporunda yapı
kooperatifleriyle ilgili yetkinin Sanayi ve Ticaret
Bakanlığından alınıp Bayındırlık ve
İskân Bakanlığına verilmesinin uygun olduğu, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının konuyla ilgili mevcut personelin
geçiş sürecinde Bayındırlık ve İskân
Bakanlığında çalışmasının uygun
olacağı, kooperatiflerle ilgili on binlerce davanın derdest
olduğu ve bu soruna bir çözüm bulunması gerektiği, ülkemizdeki
tüm kooperatiflerin kurulacak bir bakanlığın çatısı
altında toparlanmasının dağınık yapıyı
sona erdireceği gibi önemli tespit ve önerilere değinilmektedir.
Binlerce kooperatif üyesi ve
yöneticisi dağınıklıktan şikâyet etmektedir. Binlerce
dava mahkemelerde sonuçlanmayı beklemektedir. Tasarının kabul
edilmesiyle otokontrol sistemi güçlenecek ve sürecin denetlenme etkinliği
de artacaktır. Bu tasarının iki bakanlık arasında
mutabakata varılarak hazırlanması sorunların giderilmesini
hızlandıracaktır. Uygulama safhasındaki
aksaklıkları gidermeye dönük olarak da iki bakanlık
arasındaki ortak çalışmalar yürütülecektir. Burada neden ille
de bir yetki devri yapıyorsunuz? gibi bir soru sorulabilir. Bunun cevabı
açıktır değerli arkadaşlarım: Her şeyden önce
konut sektöründe Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının uzman olması bu yetki devrini zaruri hâle
getirmektedir. Tabii, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
yoğunluğu da bir diğer faktördür.
Değerli
arkadaşlarım, biz burada konut kooperatifleriyle ilgili yetkiyi Bayındırlık
ve İskân Bakanlığına devrederken kooperatiflerin kendi öz
denetimini yapmasının da önünü açıyoruz. Kooperatiflerin
çoğunun kendilerini mahkeme kapılarında bulmasını göz önünde
bulundurduğumuzda öz denetimin bu manada çok büyük katkı
sağlayacağı açıktır. Kooperatiflerin kendi kendini
denetlemesi bu davaların sayısını da hiç şüphesiz
azaltacaktır. Bu düzenleme Türkiye şartlarına uygun bir
taslaktır. Daha önce yapılan düzenlemelerde de yetki devrinin
çeşitli sorunlara yol açabileceği yönünde eleştiriler
almıştık ancak bu eleştirilerin zamanla haksız
olduğu anlaşılmıştı.
Bayındırlık
Bakanlığımız yapı denetimine ilişkin
çalışmalara ayrı bir önem vermiştir. Hâlen ülke
topraklarımızın yüzde 24üne ve nüfus olarak da yüzde 50sine
tekabül eden on dokuz ilde yapı denetim çalışmaları devam
etmektedir. Denetim işleri biten ve sertifika alarak sistemden
çıkartılan inşaatlar hariç, bugün itibarıyla 115 milyar TL
bedelli 233 milyon metrekarelik inşaatlar denetlenmektedir. Ayrıca
yapı denetim sisteminin öncelikle birinci ve ikinci derece deprem riski
altında olan illerde ve zamanla tüm ülke genelinde uygulanmak üzere
yaygınlaştırılması çalışmalarına devam
edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
İKRAM DİNÇER
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
Hükûmetimiz sorunlara bir bütün olarak bakmakta ve adımlarını
ona göre atmaktadır. Duble yollar, kentsel dönüşüm projeleri,
tarımköyler, afet konutları, göçmen konutları, restorasyon
uygulamaları, altyapı ve peyzaj çalışmaları, kent
projeleri gibi, sayacağımız birçok
çalışmalarımız buna örnektir. Üzerinde
çalıştığımız kanun taslağı da bu
anlayışın bir parçasıdır.
Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Dinçer.
Sayın milletvekilleri,
soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Burada süremiz on dakika.
Sayın Sakık,
Sayın Kaplan, Sayın Üçer ve Sayın Özdemir sisteme
girmişlerdir.
Soruların birer
dakikayla sınırlı olduğunu tekrar hatırlatıyorum.
Buyurunuz Sayın
Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, Sayın
Bakanıma sormak istiyorum: Aslında, çok uzun süredir bunu hep gündeme
getiriyoruz ama bir türlü sonuç alamıyoruz. Gerçekten büyük bir mağduriyet
var Alparslan-I Barajıyla ilgili, Muşta. Hâlen istimlak edilmeyen
evler var ve bu evlerin büyük bir çoğunluğu su altında.
Geçmiş dönemde 200 TL ödenirken metrekare başına, şimdi 120
TLye indirilmiş yani bir eve 10 milyar civarında bir para ödeniyor
ve bu da insanları bıktırıyor. Gerçekten bir sosyal
devletten bahsediyorsak bu insanların hakkının, hukukunun yerli
yerine oturması gerekir. Geçen gün de kürsüde söyledim, yani bir sosyal
devlette, bütün anılarıyla orada yıllardır yaşayan
insanların malının mülkünün karşılığı
vermeden, böyle derebeylik bir şekilde, oradaki güvenlik birimlerinin
veyahut da oradaki valinin tavrı çok olumlu bir tutum değil. Bir an
önce bu insanların mağduriyetinin giderilmesi için
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, eğer zaman varsa bitirmek istiyorum.
BAŞKAN Ancak süremiz
yetecek. Sayın Sakık, herhâlde anlaşıldı sorunuz, net
bir şekilde cevabını verecektir Sayın Bakan.
Sayın Kaplan, buyurunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Bakan, Şırnak ili Güçlükonak ilçesi
Bulmuşlar köyü. Bu köy 300 haneliydi, 93 yılında
boşaldı. Bu köyden 28 aile Bakanlığa başvurdular Siirt
Valiliği kanalıyla ve Göçebeyiz. dediler. Bunlara iskân
konutları yapıldı, yakında da teslim edilecek. Peki, o köyde,
Bulmuşlar köyünde yaşayan diğer, 300 hanenin geri kalanı
niye ayrımcılığa tabi tutuldu? Niye onlar göçebe
değil? Niye onlara iskân konutları yapılmadı? Niye onlar da
aynı mağduriyeti yaşarken aynı haklardan yararlanmadı?
Bu konuda konutları teslim ettiniz mi? Ne zaman edeceksiniz bu köydeki bir
kısım kişiye, özel bir durumları mı var bunlara teslim
edilmesinin? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Kaplan.
Sayın Üçer
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Katılımcı
ekonomik program çerçevesinde kooperatiflerin önemi tartışılmaz.
Ama Hükûmetin son yedi yıllık süreci içerisinde kurulmuş olan
kooperatiflere, özellikle tarımsal amaçlı kooperatiflere vermiş
oldukları hibe fonlarında bir dengesizlik söz konusu ve
yolsuzluklarla anılan fonlar bunlar. Bununla ilgili
sorularımızı şöyle sıralayabiliriz: Kaç kooperatif
kuruldu bu yedi yıllık iktidar süresi içerisinde? Kaçına kredi
verildi, kaçına hibe fonu verildi? Verilen kredilerin tutarı nedir,
verilen hibe fonlarının tutarı nedir? Bunların ön
başvuruları hangi programda değerlendiriliyor? Özellikle
kooperatiflerin faal
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Üçer.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana soruyorum:
Bu tasarıyla Bakanlığınıza bağlanan yapı
kooperatiflerinin sorunlarının çözümüne yönelik ne tür tedbirler
almış bulunmaktasınız?
Ayrıca, kooperatifleri
denetleme ve düzenleme kurumunun kurulmasına yönelik bir çalışmanız
var mıdır?
Ayrıca, bu İsrail
Silahlı Kuvvetlerinin, 31 Mayıs Pazartesi günü 32 ülke
vatandaşıyla Türk vatandaşlarına yaptığı bu
hunharca saldırı sadece kınamayla mı kalacaktır?
İkincisi, son bir ay
içinde son bu İskenderun baskınıyla birlikte 23 evladımız
şehit olmuştur. Hükûmet sadece Kanı yerde kalmayacak. diye
belirtmektedir. Bu sadece askerin görevi midir? İçişleri Bakanı
ne yapmaktadır, Sayın Başbakan ne yapmaktadır? Gerekli
tedbirler alınıyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Özdemir.
Sayın Yaman
M. NURİ YAMAN (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
pilot bölge uygulaması olarak on dokuz ilde uygulanan yapı denetim
bürolarının, bu devirden sonra, siz kooperatifleri devraldıktan
sonra yeterli olacağına inanıyor musunuz? Bu devirden sonra bu
yapı denetim bürolarının sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Yaman.
Sayın Tütüncü
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Avrupa Birliği
ülkelerinde özellikle, kooperatiflerin, bitkisel üretim ve hayvansal üretim
açısından yaşamsal bir önemi vardır. Türkiye'de bitkisel
üretim planlaması açısından ve hayvancılık üretimi
planlaması açısından Türkiye koşullarına özgü
nasıl bir kooperatifçilik modeli düşünülebilir?
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Tütüncü.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Özellikle Sayın
Sakıkın sorusuyla alakalı notları aldık. Kamulaştırmadan,
bildiğiniz gibi, özellikle iskânla ilgili Bakanlığımız
görevlidir fakat kamulaştırma daha çok diğer
bakanlıkların yaptığı bir işlemdir. Konuyu
-notumuzu aldık- araştırıp size de bilgi vereceğiz.
Kamulaştırma konusunda eğer varsa aksayan bir nokta, giderilmesi
noktasında da yardımcı olmaya gayret edeceğiz, ilgili
Bakanlığımıza da konuyu ileteceğiz.
Sayın Kaplanın
sorusuyla alakalı: Bildiğiniz gibi, hak sahipliği, özellikle
İskân Kanunu çerçevesinde belli bir düzenlemeyle yapılıyor.
İfade edilen köyde vatandaşlarımızla ilgili hak
sahipliği tespitinde eğer bir eksiklik olmuşsa -ki bizde öyle
bir bilgi yok- konuyu araştırıp eğer hak sahibi
olduğunu iddia eden vatandaşımız varsa müracaat edilmesi
hâlinde talepleri
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Bakanım, ben 28 hane saydım, 300den
28e neden ayrım yapıldı?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Şimdi, Sayın Kaplan, Türkiye bir
hukuk devleti. Bir yerleşim yerinde 28 tane vatandaşımız
eğer hak sahipliği elde etmiş ise İskân Kanunu çerçevesinde,
diğer vatandaşlarımızın böyle bir hakkı varsa hak
sahipliği oluşturulmaması diye bir şey söz konusu olamaz.
Bir ihmal olabilir, vatandaşın müracaat etmemesi söz konusu olabilir.
Fakat, konuyu araştırıp, eğer varsa böyle bir durum,
yazılı olarak da size konu iletilir.
Sayın Üçerin sorusu:
Özellikle bu daha çok diğer kooperatiflerle ilgili bilgiler olduğu
için yazılı cevap vermenin daha uygun olacağını
düşünüyoruz ve yazılı cevap vereceğiz.
Sayın Özdemirin sorusu:
Yapı kooperatifleri Türkiyede kendine has özellikleriyle bugüne kadar
çalışmıştır. Daha çok, konut sahibi olmak isteyen
vatandaşlarımızın yeterli birikimi olmadığından,
gelecekte olabilecek birikimlerine yönelik bir kooperatif oluşumu söz
konusu olmuştur. Fakat, özellikle yapı kooperatiflerinin yapı
alanında iştigal etmemiş olan bireylerden oluşan
kooperatiflerin yönetimde ağırlıklı olarak
yetkilendirilmesi çerçevesinde zor bir alandır. Bu işte daha çok
yeterli birikimi olan teknik elemanı bu konuda
çalıştıramadıkları için -bir de suistimal
noktasında da bir olgu var, çok mağdur olmuş
vatandaşlarımız var, bu nedenlerinden dolayı- yapı
kooperatifçiliği geçmişte çok iyi bir sınav vermemiştir.
Aslında, bu
tasarının ana hedeflerinden birisi de bu konuya ciddi bir düzenleme
ve disiplin getirmektir. Yapı kooperatifçiliği yönetiminin yetki ve
kooperatif yönetimini hedefe ulaştırma noktasındaki
işleyişini sağlıklı temin etmekle birlikte iştigal
etmiş olduğu inşaat yapım süreçleriyle alakalı alanda
çok ciddi bir teknik desteğe ve denetime ihtiyaç duyulduğu da
açıktır. Aslında, bu tasarının asıl
amaçlarından birisi de budur. Geçmişte bunlar
yapılamamıştır.
Bu tasarı
yasalaşırsa sizlerin de oylarıyla birlikte, bu konuda,
geçmişte hafızalarda olan, vatandaşlarımızın bir
kooperatife üye olup yarın, günün birinde orada herhangi bir daireyi elde
edemeyecek şekilde bir muameleye tabi tutulmasının önüne
geçilecektir mesela. Yöneticilerin veya herhangi bir şekilde kooperatifle
bir şekilde ikincil sözleşmelerle, anlaşmalarla irtibatlı
olmuş olan insanların, vatandaşlarımızın
birikimlerinin heba edilmesine, projesine aykırı yapı
yapılmasına muhatap olmasına, özellikle iskân safhasında,
ferdîleşme safhasında, tasfiye sürecinde çok ciddi problemlerle
karşı karşıya kalınmaktadır -bunlar çok teknik
konulardır- bunlara fırsat verilmemesi için ilgili düzenlemeler
yapmaya yönelik bir tasarıdır.
Sayın Yamanın
sorusu: Özellikle yapı denetimi konusu, bildiğiniz gibi Türkiyede
Yapı Denetimi Kanunuyla 19 vilayetimizde şu anda yapı denetimi
yapılmaktadır. 19 vilayetin dışında da dörtlü TUS
sistemi dediğimiz fennî mesuliyetlik kavramıyla birlikte denetim
gerçekleştirilmektedir.
Yapı Denetimi Kanununun
uygulaması şu anda Bakanlığımızın
iştigal alanı içerisindedir, etkin bir şekilde de konu takip
edilmekte ve çalıştırılmaktadır. Eksik olduğu
noktalar vardır, bununla ilgili düzenlememizi şu anda bitirdik,
inşallah bu dönem, 2010 yılı içerisinde yüce Meclisin önüne bir
Hükûmet tasarısı olarak gerekli düzenlemeyi getirmeyi
planlıyoruz.
Ayrıca, 81 vilayete
yaygınlaşması için de Bakanlar Kurulu kararıyla oluyor
bildiğiniz gibi- şu anda Başbakanlığa
Bakanlığımızın bu konudaki
hazırladığı düzenleme gönderilmiştir, inceleniyor,
Bakanlar Kurulunda onaylanması durumunda 81 vilayete de yapı denetimi
kuruluşlarını Yapı Denetimi Kanunu çerçevesinde
yaygınlaştıracağız.
Sayın Tütüncünün
sorusunu tam not alamadım. Sayın Başkan, Sayın Tütüncünün
bir tekrar etme imkânı varsa
BAŞKAN Süremiz de
doldu aslında Sayın Bakan.
Sizin nasıl bir
kooperatif anlayışınız olduğunu soruyordu.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Hayvancılık ve tarımsal
alandaki kooperatiflerin geliştirilmesiyle ilgili bir soruydu. Sayın
Tarım Bakanımızla da konuşup -bu konuda yetkili olduğu
için bu alanda- yazılı olarak size cevabı iletiriz Sayın
Tütüncü.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
Madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
T. B. M. M.
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496
sıra sayılı yasa tasarısının 8. maddesindeki (m)
bendindeki genel hükümlere tabi ifadesinin metinden
çıkartılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Hüseyin Ünsal Mehmet Ali Susam |
|
Malatya Amasya İzmir |
|
Tekin Bingöl Sacid
Yıldız Şevket
Köse |
|
Ankara İstanbul Adıyaman |
|
Ahmet
Küçük |
|
Çanakkale |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak efendim?
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya)
Ben konuşacağım.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Ünsal.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; önerge üzerinde
söz aldım.
Sayın Bakanın da
konuşmalarından sonra bu kanunun çıkışıyla ilgili
birkaç konuda söz aldım.
Saygıdeğer Bakanımız, kanunu çıkarıyoruz
ama kanunun gerekçesinde yazılı hiçbir şeyi yerine
getiremiyoruz, amacına uygun hiçbir konuyu yerine getiremiyoruz. Burada
sizin bir tek isteğiniz oldu, 3üncü maddede bütün kooperatifleri
zapturapt altına alan, kafalarını kaldırdıkça hemen
kılıcı basacağınız bir maddeyi koydunuz ve geri kalan
hiçbir yardımınız olmadı.
Bakın, geldik sürekli
konuştuk, Strateji Belgesi hazırladınız, bu Strateji
Belgesi hazırlanırken Sanayi Bakanlığı, Tarım
Bakanlığı, Almanyadaki Kooperatifler Birliği, Türkiye
Millî Kooperatifler Birliği ve Türkiye'nin saygın bilim
adamlarını getirdiniz, bu belgeyi hazırlattınız. Bu belge
Sanayi Bakanlığı tarafından da İnternet sitesine kondu
ve yayınlanmaya başlandı. Peki, bu belgeye uygun bir iş
yapıyor musunuz? Hayır.
Bakın, en önemli
şey, kooperatiflerin denetimsizliğinden şikâyet ediyorsunuz ama
kooperatiflerin denetimiyle ilgili hiçbir tedbir yok. Kooperatiflerde denetimin
en önemli yolu dikey örgütlenmeyi başarmaktan geçer fakat bu kanun dikey
örgütlenmeyi başarmıyor ve onu da önermiyor, dikey örgütlenme
yapılırsa da ona itirazınız yok.
Bakın, üst birlikler,
merkez birlikleri korunmadığı sürece kooperatifleri denetim
altına alamazsınız. Teknik eleman yoksunluğu var ve
bakanlıklarda denetim elemanı eksikliği var. Kaldı ki
denetim elemanı öyle sade bir eleman olmaz. Denetim elemanının
çok yönlü hukuk bilgisi olacak, kamu yönetimi bilgisi olacak ve kapsamlı
bir muhasebe bilgisi olacak ki kooperatifleri denetlemeye alın. Bu yasa
bununla ilgili hiçbir şey getirmiyor.
Dikey örgütlenme
dediğimiz zaman, üst birlikleri, bakın, yapı kooperatifleriyle
ilgili incelemenizi istiyorum. Yapı kooperatiflerindeki bütün
denetimsizlik örgütlenmesini üst birliğe bağlamamış olan
kooperatiflerdedir. Üst birliğine giren kooperatifler, yani dikey
örgütlenmesini yapan yapı kooperatiflerinde yolsuzluk, denetimsizlik
yoktur, üstelik daha sağlıklı sonuçlar alınmaktadır.
Maalesef bugün ülkemizde en büyük eksiklik dikey örgütlenme eksikliğidir,
yani üst birliğe katılım eksikliğidir. Böyle olduğu
hâlde bu konuda kooperatiflerde bir çalışma yapılmıyor.
İkincisi de,
bakanlıkların ayrımıyla ilgili. Yine bu şeyde bir
konuyu okuyacağım size: Ancak, bu konunun mevzuatın
uygulanması bakımından da değerlendirilmesi gerektiği
düşünülmektedir. Ülkemizde kooperatiflerin iki ayrı
bakanlığın görev alanında olması,
bakanlıkların hazırladıkları ana sözleşmelerde,
uygulamada ve denetimlerde farklılıklara yol açmakta, daha çok
kooperatif türlerine göre bir yaklaşım geliştirilmekte ve ortak
bir uygulama alanı oluşturulamamaktadır. diyor. Neticede
kooperatiflerin bakanlıklara ayrılmasını da bu strateji
belgesi kabul etmiyor. Ama her şeyden önemlisi, bu 3üncü maddeyle ilgili
getirdiğiniz antidemokratik uygulamadan lütfen vazgeçin.
Biraz sonra kanunun yürürlük
maddesi gelecek. Altı ay sonra yürürlüğe girecek. dediniz. Bunun
hiç olmazsa sürelerini uzatmak suretiyle, gelin hep beraber bir önerge verelim,
bu yasanın sağını solunu bir düzeltelim.
Kooperatiflerin
birliğini özendirelim. Bakın, Uluslararası Kooperatifler
Birliğinin belgelerini okuyacağım: Belçikada kooperatifler
yüzde 19,5 eczacılık konusunda örgütlenmiş. Danimarkada tüketici
kooperatifleri piyasada yüzde 37 etkili. İsveçte tüketici kooperatifleri
piyasada yüzde 17,5 etkili. Kuveytte ise tüketim kooperatifleri yüzde 80
etkili. Yeni Zelandada süt kooperatifleri yüzde 95 etkili. Norveçte ise
neredeyse tamamında etkili. Ülkemizde ise kooperatiflerin etkinliği
ölçülemeyecek kadar az. Yani temel yasayı aslına koymadan, dikey
örgütlenmesini tamamlamadan ve yasadaki mecburiyetleri yerine getirmeden
maalesef bu işi başaramayız. Almanyada -nüfuslara
bakıyoruz- kooperatiflerde nüfusun kooperatiflere oranı yüzde 25,
yani her toplumda Almanyadaki herkes ĵ oranında kooperatif üyesi. Amerika
Birleşik Devletlerinde keza aynı. Kanadada, Norveçte ve Japonyada
ise 3 kişiden 1 kişi kooperatif üyesi ama Türkiyede bu yüzde 10 oranında
kalmış.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili
arkadaşlarıma sesleniyorum: Bu getirdiğimiz belge Sanayi
Bakanı Sayın Nihat Beyin zamanında getirilen belge ve çok güzel
hazırlanmış ama çıkan yasanın bu belgeyle maalesef hiç
alakası yok. Açık ve şeffaf yasal düzenleyici çerçeveler
sağlanmalı, devletten bağımsızlık
gerçekleştirilmelidir. diyor ama siz tam aksine devletin
baskısını kooperatiflerin üzerine getirmek istiyorsunuz. Burada
başka bir mana çıkıyor, bu da, maalesef Adalet ve Kalkınma
Partisinin ele geçirmediği kooperatifler var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla)
Teşekkür ederim efendim.
Pancar ekicileri kooperatifi,
sulama kooperatifi, esnaf kefalet kooperatifi ve tarım kooperatiflerinin
büyük bir kısmını ele geçiremediniz, ancak bu yasa marifetiyle,
getirdiğiniz bu antidemokratik yasayla bunlar ele geçirilmek isteniyor. Bu
konuya mâni olun. Kooperatifleri, kooperatifçiliği geliştirmek
istiyorsanız bu yasanın hiç olmazsa çıkışını
belli bir süre uzatın diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Ünsal.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Başkan, İç Tüzük 57ye göre yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Ama bu sefer
uygulamayacağım efendim, çünkü Kabul edenler
demiştim, bu
talebinizi maddede uygulayacağım efendim.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Demediniz.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN - 8inci maddenin
oylamasında yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.
Sayın Akıncı,
Sayın Ekici, Sayın İnce, Sayın Karaibrahim, Sayın
Keleş, Sayın Ünsal, Sayın Köse, Sayın Çakır,
Sayın Susam, Sayın Topuz, Sayın Yalçınkaya, Sayın
Oksal, Sayın Tütüncü, Sayın Süner, Sayın Hacaloğlu,
Sayın Altay, Sayın Aydoğan, Sayın Çöllü, Sayın Emek,
Sayın Günday, Sayın Ünlütepe.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Süre doldu
efendim.
Sayın Mehmet Aydın?
Burada.
Sayın Atilla Koç?
Burada.
Sayın Cemil Çiçek?
Burada.
Toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Kooperatifler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633)
(S. Sayısı: 496) (Devam)
BAŞKAN
Tasarının 8inci maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9- 3143
sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
a) Tarım ve
Köyişleri Bakanlığına bağlı tarımsal
amaçlı kooperatifler, tarım kredi kooperatifleri ve birlikleri ile
yapı kooperatifleri ve üst birlikleri hariç olmak üzere, tarım
satış kooperatifleri ve birlikleri ile genel hükümlere tabi
kooperatiflerin ve birliklerin kuruluş, işleyiş ve denetimlerine
ait işlem ve hizmetleri yürütmek,
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Rasim Çakır.
Sayın Çakır, grup
adına konuşacaksınız, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RASİM
ÇAKIR (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir haftayı geçti
Kooperatifler Yasasında bir değişikliği Meclis olarak
görüşüyoruz. Tabii, bu teklif, kooperatiflerin bugünkü konumunu ne kadar
geliştirecek, çağdaş kooperatifçiliği ne kadar
destekleyecek, kooperatifçiliği daha ileri noktalara ne kadar
taşıyacak pek belli değil. Bu teklifin böyle bir
amacının olduğunu da zannediyorum sizler de
düşünmüyorsunuz.
Kooperatifçilik, üretim
araçlarının üretenin mülkiyetine geçmeye
başladığı dönemden beri dünyada ve ülkemizde
insanların akıllarını, becerilerini ve sermayelerini bir
araya getirerek ortaklaşa daha güçlü bir şekilde üretim
yapabilmelerine olanak sağlayan bir örgütlenme biçimi, bir örgütlenme
modeli. Tabii, kooperatifçilik öncelikle küreselleşme, sermayenin belirli
merkezlerde daha fazla güçlenmesi, toplanması, teknolojik hızlı
değişim nedeniyle maalesef istenilen noktalara, istenilen ölçülere
gelebilme olanağını bulamamış.
Son sekiz yıldır
kooperatifçiliğin dünyadaki bu hızlı değişimine
karşı yenik düşmesinin yanında bir de AKP
İktidarının uyguladığı politikalar Türkiyede
kooperatifçilik hareketinin gelişmesine, gürbüzleşmesine maalesef
engel olmuş. Aslında kooperatiflerin ekonomik anlamda desteklenmesi
gerekirken, sermayelerinin güçlendirilmesi anlamında desteklenmesi
gerekirken, teknolojiye daha çabuk ulaşabilmelerini sağlamak
adına desteklenmesi gerekirken maalesef bütün bunlar
yapılmamış, kooperatiflerin karşısında bir
Birlikler Yasası oluşturulmuş; birliklerde örgütlenen
üreticilerin daha farklı, daha zengin avantajları olmuş;
dolayısıyla kooperatifçilik kendi kaderine terk edilmiş ve
şu an Türkiyede maalesef binlerce kooperatif borçlarını
ödeyememekte, üretim yapamaz hâle gelmiş durumda. Tarımsal sulamayla
ilgili kooperatifler, yıllardır burada konuşuyoruz, bir elektrik
borçlarının faizlerinin silinmesi veya borcun ötelenmesi
noktasında bile, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak veya AKP İktidarı
olarak sizin bir adım ileriye gitme olanağınız olmadı.
Şimdi, bütün bu
noktalardan kooperatifleri desteklemekten vazgeçtik, onları kendi
kaderiyle baş başa bıraktık ama bir de gölge etmesek
Bu
çıkarmaya çalıştığımız kanunla, Türkiyede
bütün bu olumsuzluklara rağmen başarılı olabilmiş,
ayakları üstünde kalabilmiş, işte, Trakya Birlik gibi,
PANKOBİRLİK gibi, sektörde önemli üretim ve pazar payına sahip
olmayı becerebilmiş kooperatiflerin yönetim kurullarının
işleyişiyle ve kongreleriyle ilgili bir yasa
değişikliği yapıyoruz.
Sevgili
arkadaşlarım, kooperatifler insanların bir araya gelerek üretim
gücünü birleştirmelerinin yanında, demokrasinin de
beşiğidirler. Bir vatandaş, bir birey, demokrasiyi ilk önce
kooperatifte görür, kooperatifte tadar, demokrasinin heyecanını
kooperatifin genel kurullarında yaşar. O kooperatif
işleyişi, seçimleri, en tabanda, en kırsal kesimde yaşayan
vatandaş için bir onur ve sevinç vesilesidir. Buralardan başlayan
demokrasi bilinci yerel yönetimlere, yerel yönetimlerden de Ankaraya, genel
yönetime kadar taşınır. Yani kooperatifler demokrasinin
beşiğidir, demokrasinin en güzel yaşandığı veya
yaşanabileceği yerlerdir. Fakat öyle bir önergeyle geçici madde ihdas
ettiniz ki, bir kooperatifin yönetimiyle ilgili, ilgili bakanlık müfettiş
gönderecek, müfettiş raporuna göre sayın bakan uygun görüyorsa
görevden alacak, o yönetim istiyorsa mahkemeye müracaat edecek,
hakkını arayacak -ama dışarıda- ve ilgili bakan bir
yıl sonra da kooperatifi veya birliği kongreye götürecek. Bunun
adı demokrasi değil değerli arkadaşlarım. Bu tamamen,
Türkiyede başarısız kooperatiflerin, batmaya yüz tutmuş
kooperatiflerin kurtarılması değil, tam tersine,
başarılı birkaç kooperatifi nasıl ele geçiririz, nasıl
istediğimiz gibi yönetiriz anlayışını ortaya koymak.
Zannediyorum çoğunuz
biliyorsunuz, bir hikâyeyle sözlerimi bitireyim. Zamanın birinde Avrupada
bir vatandaş varmış. Vatandaş haksız yere mahkemeye
çıkmış, yargılanmış ve ceza almış.
Gerçekten haksız
Gerçekten günahsızmış. Cezası paraya
çevrilmiş, parasını ödemiş, mahkemeden
çıkmış. Bir müddet sonra kasabanın kilisesinin çanı
bir defa çalmış, demişler ki: Herhâlde kasabada yaşayan
sakinlerden biri öldü. Bir müddet sonra çan bir daha çalmış Aa
herhâlde eşraftan biri öldü kasabada, iki kere çaldı. demişler.
Biraz sonra çan bir daha çalmış Eyvah, padişahımız
öldü. demişler. Bütün kasabalı telaşlanmış,
heyecanlanmış, işte, kiliseye doğru giderken çan bir daha
çalmış. Padişaha üç defa çalıyor, bu çan dördüncüye niye
çalıyor? Kiliseye gidiyorlar, bir de bakıyorlar, çanı çalan o
günahsız yere ceza alan vatandaş. Ve vatandaşa soruyorlar,
diyorlar ki: Padişahımız ölse üç defa çalınır. Sen
niye bunu dört defa çaldın? Çünkü adalet öldü. diyor. Şimdi, bu,
önergeyle getirdiğiniz madde ile, değerli arkadaşlarım,
adaleti öldürüyorsunuz; insanların hukuktan, yargıdan
aldıkları gücü bir kişinin, bir sayın bakanın
inisiyatifine bırakıyorsunuz. Bu, bu ülkenin demokratik
kanallarını açmak değildir. Bu, bu ülkedeki
kooperatifçiliğin Hükûmete, Sayın Bakana, onun iki
dudağının arasından çıkacak olan talimata göre hareket
etmesi bu ülkenin önünü açmaz. Tam tersi ülkenin önünü tıkar. Demokrasi
bilinci gelişmeyen ülkelerde de maalesef refah olmaz, kalkınma olmaz.
Benim önerim, lütfen, AKP
Grubu olarak bunu tekrar düşünün. Bu maddeyi Sayın Bakan iyi niyetle
uygular, bizim Sayın Bakana olan güvenimiz sonsuz. diye düşünmeyin.
Bakanlar gelip geçicidir ama bakanlıklar kalıcıdır,
kalıcı olmak zorundadır. O bakımdan, Sayın
Bakanın niyetine göre bir kanun maddesi ihdas edemeyiz. Bu, Türkiyede
huzuru bozar, toplumsal huzuru bozar, kavga çıkartır, çelişki
çıkartır ve demokrasinin önünün açılmasına engel olur.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kooperatifler yasası
çıkarken elimizden geldiği kadar, daha doğru bir biçimde
çıkarılmasına gayret ettik ama bütün konuşmacı arkadaşlarımızın
gayretleri, diğer muhalefet partisindeki
arkadaşlarımızın gayretleri maalesef sizin geleneksel
bakış açınıza çarptı. Hani, atomu parçalamak bile daha
kolaydır ön yargıları parçalamaktan... Bizim önerilerimize hiç
kulak vermediniz.
Yasanın hayırlı
olmasını diliyorum. Yalnız, böyle bir yasa, böyle bir madde bu
yüce Mecliste geçiyor iken bundan en fazla etkilenecek olan...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çakır, lütfen sözünüzü tamamlayınız.
RASİM ÇAKIR (Devamla) -
...üreticilerin, üretici birliklerinin temsilcilerinin uyuyor olması;
muhalefet partilerinin, milletvekillerinin itirazlarına daha yüksek sesle
destek vermiyor olması, Türkiyenin demokrasisinin geleceğiyle ilgili
hakikaten kaygı verici bir durumdur.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Çakır.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan... Yok.
AYLA AKAT ATA (Batman)
Dışarıda. Değiştirebilir miyiz?
BAŞKAN Başka kimse
yok bu grup adına.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Sayın Uslu, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz 496 sıra sayılı yasayla ilgili,
9uncu maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz bu tasarının 9uncu maddesi, esasen Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının görev alanını biraz daraltıyor.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 13/a bendinin içerisinde bulunan yapı kooperatifleri ibaresi
çıkıyor, yani geri kalan hâliyle de sadece tarım satış
kooperatifleri ve birlikleriyle ilgili bir görev alanı
yaratılıyor. Dolayısıyla bu yasa tasarısı, bir
anlamda yapı kooperatiflerinin devriyle ilgili bir madde, bir yasa.
Dolayısıyla, bu anlamda da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
görevlerinin bir bölümünü devretmiş oluyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu maddeler görüşülürken birçok maddede tarım
satış kooperatifleri ve birlikleriyle de ilgili söz alan değerli
hatipler oldu. Ben de doğrusu, bu madde vesilesiyle, Türkiyede bulunan
tarım satış kooperatifleriyle ve birlikleriyle ilgili birkaç söz
ifade etmek istiyorum.
Bilindiği üzere,
tarım satış kooperatifleri birlikleri Türkiyede cumhuriyetin
ilk kurulduğu yıllardan beri kurulagelen ve görev yapan önemli
kuruluşlardır. Bugün on yedi tarım satış kooperatifi
birliği vardır ve üç yüz yirmi bir kooperatife
karşılık da 624.509 ortak bu kooperatiflere
kayıtlıdır. Ayrıca, yine, herhangi bir birliğe kayıtlı
olmasa da, bağlı olmasa da yirmi üç adet tarım satış
kooperatifi bulunmaktadır, tütün ve bal konularında faaliyet gösteren
kooperatiflerdir bunlar.
Az önce de ifade ettiğim
gibi, cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllardan beri, özellikle o
yıllarda özel sektörün sermaye birikiminin olmadığı ve
devlet eliyle kurdurulan ve yine sanayi tesisleri kurulan önemli
kuruluşlar tarım satış kooperatifleri ve birlikleri.
Dolayısıyla, özellikle TARİŞ ilk kurulan birliklerden;
incir, üzüm, pamuk ve zeytin, zeytinyağı üzerine faaliyet gösteren
bir birlik.
Yine, ayçiçeği üzerine
Trakya Birlik ve Karadenizbirlik Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde,
ayçiçeği üreten bölgelerinde kurulan kooperatifler ve faaliyet gösteren
bir üst birlik.
Yine, fındıkla
ilgili, FİSKOBİRLİK Türkiyede en önde gelen kuruluşlardan
biri.
ÇUKOBİRLİK var,
Güneydoğubirlik var. Bu birliklerin her biri yaklaşık elli dört
ilde, Türkiye'nin neredeyse tamamına yakın bölgesinde üretim yapan,
üretimi yapılan ürünlerle ilgili olan birlikler.
Bu birlikler, zamanında,
özellikle devletin veya hükûmetlerin üreticiye ulaşmak
açısından, siyaseten ulaşmak açısından destekleme
alımlarıyla görevlendirildiği birlikler. Yani, ürünün
fiyatını hükûmet belirliyor, bu birlikler de hükûmet adına
alım yaparak, zararını-kârını da yine devlete
yüklediği, yüklenilen görevler olarak ortaya çıkıyor.
Tarım satış
kooperatifleri ve birlikleri 2000 yılına kadar bu mevcut
mevzuatıyla devam ettiler. 2000 yılında, 16 Haziran tarihinde
yürürlüğe giren 4572 sayılı Yasayla, görev alanları
aynı kalmakla beraber yasal mevzuatı bir değişikliğe
uğradı. Bu tarih itibarıyla birlikler kendi nam ve hesabına
alım yapabilecek, piyasada diğer, özel sektör gibi hareket edebilecek
hâlde görevlendirildiler. Özellikle Yeniden Yapılandırma Kurulu
kuruldu dört yıl süreli olarak. Bu Yeniden Yapılandırma Kurulu,
faaliyetleri itibarıyla birlikleri dört yıl sonrasına
hazırlayacak idi. Özellikle kooperatif ve birliklerin kurumsal
yapısının iyileştirilmesi ve bu amaçla gerekli
desteğin sağlanması, kooperatifçilik ilkelerinin hâkim kılınması,
ortaklarında sahiplilik bilincinin geliştirilmesi ve iç denetimin
etkinleştirilmesi, kooperatif ve birliklerin piyasa koşullarında
faaliyet gösteren kuruluşlar hâline getirilmesi, faaliyetlerinde ekonomik
etkinlik ve verimliliğin hâkim kılınması, aşırı
istihdam ve mali yük getiren unsurların giderilmesi, atıl veya
sürekli zarar eden varlıklarının özel sermaye
yapılarını güçlendirecek şekilde değerlendirilmesi
gibi temel hedefler konulmuştu.
Bu süre içerisinde bu
hedeflere ulaşıldı mı? Dört yıl geçti, üzerinden bir
dört yıl daha geçti, geçtiğimiz 2008 yılının sonu
itibarıyla da bu Yeniden Yapılandırma Kurulunun görevi sona
erdi, dolayısıyla bu tarih itibarıyla birlikler piyasada
diğer, özel sektörle beraber faaliyet gösterecek hâle getirildi mi?
Bugünkü durum itibarıyla, açıkçası, birliklerin geneline baktığımızda,
birlikler bu hâliyle maalesef istenilen seviyeye gelemediler. Özellikle bu
iktidar döneminde birliklere gereken ihtimam gösterilmedi.
31 Aralık 2008 tarihi
itibarıyla birlikler üzerinde bulunan yaklaşık 793 milyon TL
Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kredisi, bunlara ilişkin ferî
borçlar silindi.
Yine, 12.601 kişiyle
ilgili olarak 155,9 milyon TLlik bir personel gideri, bu birliklerle ilgili
olarak karşılandı. Ayrıca teknik danışmanlık
hizmeti ve eğitim hizmeti verildi. Ancak, bugün geldiğimiz nokta
itibarıyla birliklerin üzerinde 912 milyon 132 bin liralık bir borç
hâlâ görülmekte. Bunun yanında yine FİSKOBİRLİKin
özellikle yağlığa ayrılan ürünleriyle ilgili olarak çok
daha yüklüce bir miktar bu rakamın haricinde görülmektedir. O da 167 milyon
liralık bir rakama tekabül ediyor. Yani netice itibarıyla birlikler
bu süre içerisinde mevcut borçlarından arınmalarına
karşılık, halihazırda yine ciddi bir borçla karşı
karşıya kalmış durumdalar.
Birliklerin bu
borçlarının bir şekilde yeniden yapılandırılması
çok özel bir önem teşkil ediyor. Özellikle, bu yeniden
yapılandırma süresinin içerisinde birliklerin kendi ayakları
üzerinde duracak hâle gelmesiyle ilgili olan bu süre, maalesef birlikleri bu
seviyeye getiremedi. Yine, birlikler üzerinde görülen bu miktarın bir
şekilde uzun vadeye yayılarak birliklerin özel bankalardan kredi
alabilecek hâle getirilmesi çok özel bir önem teşkil ediyor. Bunun
birliklerce istendiği ve bir an önce yerine getirilmesi de çok önemli.
Değerli milletvekilleri,
bu yasa tasarısı görüşülürken, özellikle 1163 sayılı
mevcut Kooperatifler Yasasının 3üncü maddesiyle ilgili bir önerge
verildi. Benden önceki hatip arkadaşlarım da bunu ifade ettiler. Bu
önergeyle 1163 sayılı Kooperatifler Yasasının
90ıncı maddesi bir değişikliğe uğratılıyor.
Nedir? Birliklerin, kooperatiflerin veya bu kuruluşların ilgili
bakanlıkça denetlettirilmesi ve bunun sonuçlarına uyulması.
Zaten 90ıncı maddede ilgili bakanlıkça kooperatiflerin,
birliklerin denetlenmesi mümkün hâlde. Bu getirilen değişiklik, bakanlıkça
bunun sonuçlarına uyulması, sonuçlarının yerine getirilmesi
talimatı. Yani bir anlamda, ilgili siyaset, o kooperatife, o birliğe
ulaşamadığı takdirde, orayı denetletmek suretiyle ve oranın
yöneticilerini bir şekilde Bakanlık talimatıyla görevden almak
suretiyle oraya dair düşüncelerini gerçekleştirmek isteyecektir. Bu
ne kadar doğru bir uygulama olacak? Esasen, birlikleri, kooperatifleri
siyasetin gölgesinde bırakacaktır. Zaten mevcut kanun içerisinde,
düzenlemesinde bu vardır, bu yeni düzenlemeye gerek yoktur. Esasen,
özellikle tarım satış kooperatifleriyle ilgili 4572
sayılı Yasanın 5inci maddesinde özel denetleme
kuruluşları, özel denetim kuruluşları bu anlamda
görevlendirilmişlerdir. Yani özel denetim kuruluşları, bu
birlikleri ihtiyaç hâlinde denetleyebilecek ve bunlarla ilgili düzenlenen
rapor, ilgili kooperatifin veya birliğin genel kurulunda görüşülerek
sonuçları değerlendirildikten sonra diğer maddelerine
geçilebilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurunuz.
CEMALEDDİN USLU
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dolayısıyla, bu
düzenleme, birliklere siyaseten bir düşünceyi yerleştirme
amacını taşımaktadır. Bu da çok doğru bir
uygulama olmayacaktır. Özellikle tarım satış kooperatifleri
ve birliklerinin piyasada varlıklarını sürdürebilmeleri için bu
finansal ihtiyaçlarının giderilmesi çok önemlidir. Yine, denetim
yetkisinin bu hâlde, kooperatiflerin mevcut bünyesinde bulunan düzenlemelerle
yürütülmesi çok önemli olacaktır.
Sözlerime son verirken
sizleri saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Uslu.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan. (BDP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kaplan.
BDP GRUBU ADINA HASİP
KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Kooperatifler Kanunuyla ilgili 496 sıra sayılı tasarı
üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten önemli günler
yaşıyoruz. Bu önemli günleri yaşadığımız bir
süreçte, kooperatifleri, tarım kooperatiflerini, Türkiye'nin
geleceğini bu kısa sürelere sığdırmak ve konuşmak
da çok mümkün olmuyor.
Orta Doğunun iki önemli
sorunu var: Birisi Filistin sorunudur, altmış yıldır
çatışmalı bir süreç izliyor. Bir diğeri de Kürt sorunudur.
Bu da Türkiyede otuz, Irakta, İranda altmış yıldır
bir çatışmalı süreç izliyor. Irakta, yine, yeni
yapılanmasıyla son üç beş sene bir durulma göstermekle beraber,
Orta Doğunun en önemli bu iki sorunu Türkiyeyi de çok yakından
ilgilendiriyor, bu iki sorunun etrafında gelişen olaylar aynı
zamanda Türkiye'nin de yüreğini yakıyor.
Ben İsrail
saldırısı sonrası bir şey beklerdim. İktidar
partisi genel başkanının, hemen ana muhalefet partisi genel
başkanıyla diğer iki muhalefet partisi genel
başkanını aramasını ve anında bilgilendirme
yaptıktan sonra, beraber kamuoyuna bir açıklama yapmalarını
beklerdim ama bu olmadı. Her parti, grubunda, herkes grubunda kükredi, bir
şeyler söyledi.
Bugün, Mecliste uzun
yıllardır birlikte bir karara imza atamamanın
sıkıntısını yaşadık ama son dakikada bunu
aşabildik ve İsrail saldırısını kınayan bir
kararı Mecliste grubu bulunan partimizin, başından beri önerisi
olarak koyduğu noktalarda -AK PARTİnin her ne kaygısıysa-
krize dönüşüp İnternet sayfalarına düştükten sonra Mecliste
bunu ancak kamuoyuna deklare edebildik.
Şimdi, böylesine önemli
konularda, böylesine önemli saldırılarda, böylesine büyük
acıları yaşadığımız günlerde birleşmek,
diyalog kurmak, konuşabilmek siyasetin erdemidir, siyasetin olmazsa olmaz
koşuludur. Bakın, Amerikada, Avrupada, gelişen demokrasilerde
herkes kendi fikrini söyler ama ülkenin çıkarları söz konusu
olduğu zaman hep bir araya gelirler. Şimdi, merak ediyorum
Meclis
kararını verdi ve Hükûmet, devleti yürütme olarak temsil ediyor.
Güvenlik Konseyinde geçici üyeyiz. Bu geçici üyeliğimiz hayatta ve tarihte
bir kez işe yarar, oradaki karara bakacağız. Sonra, Medeni ve
Siyasi Haklar Sözleşmesini imzaladık, Hükûmetin Birleşmiş
Milletler nezdinde İnsan Hakları Komisyonuna yaptığı
başvuruyu da takip edeceğiz, İnsan Hakları Komisyonunda
devlet başvurusunun ne sonuç aldığını göreceğiz.
Sonra, uluslararası sularda bir devlet terörü, devlet
korsanlığı, saldırısı
Tıpkı Somali
açıklarındaki korsanların karşısında nasıl
ki NATO ve Türkiye'nin müttefikleri birleşiyorsa İsrail savaş
gemilerinin ve helikopterlerinin saldırdığı Türk
bandıralı Mavi Marmara gemisine yapılan saldırılarda
insanlarımız katledilirken, yaralanırken, gözaltına
alınırken, sivil, savunmasız insanlara saldırı
yapılırken bu konuda Lahey Adalet Divanında Türkiye ne yapacak,
bunu takip edeceğiz ve Hükûmeti tekrar takip etmeye devam edeceğiz.
Her ne kadar İsrail, Amerika ve onun gölgesinde yürüyen Türkiye,
Uluslararası Ceza Mahkemesi Sözleşmesini imzalamamışsa da,
onaylamamışsa da, nasıl ki Uluslararası Ceza Mahkemesi
insanlığa karşı işlenen suçlarda El Beşir
hakkında tutuklama kararı veriyorsa, Sudan nasıl ki
Uluslararası Ceza Mahkemesinin tarafı değilse, Uluslararası
Ceza Mahkemesine yapılacak başvuruyu bekleyeceğiz, bu
insanlığa karşı suçta ne
yapıldığını görmeye çalışacağız.
Evet, söz uçar, gider. Tarihin hükmü olan, bu uluslararası mahkemelerden,
yargıdan çıkacak karar eğer Türkiye gibi güçlü bir ülkenin ortak
iradesiyle tarihe hükmünü bırakacaksa o zaman Türkiye görevini yerine
getirmiş olur. Böyle bakacağız olaya.
Değerli milletvekilleri,
ölmek ve öldürmek elbette ki sorunların çözüm adresi değildir. Hele
hele Türkiyede Kürt sorununun otuz yıllık seyri içinde her toprağa
düşen can, her bizden giden insan, her ananın yüreğine
düşen kor eğer buradaki her milletvekilini yürekten
dağlamıyorsa, acıya gark etmiyorsa, buna çözüm için Meclis de
arayış içine girmiyorsa vicdani muhasebesiyle elbette ki
karşı karşıyadır. Bu, A, B, C partisi için söz konusu
değil, hepimiz için geçerli, hepimiz için söz konusudur ve rica ediyorum,
yalvarıyorum, olaylar oluyor, iki taraflı oluyor, insan hakları
ihlalleri, öldürmeler oluyor, kınamakla, taziye dilekleriyle artık
sorun çözülmüyor arkadaşlar, sorun böyle çözülmez. Biz, bir
yıldır, yakınlaşan tehlikenin çanlarının
çaldığını hep söyledik, söylüyoruz, söylemeye de devam
ediyoruz. Ne olur, bu konuda, iktidar partisi, ana muhalefet partisi, bütün
partiler -bir diyalog, bir süreç, bir barışçıl demokratik
çözümden başka alternatif yoktur- gelin, böyle bir deklarasyonu verelim
kamuoyuna, diyelim ki Askerî çözüm, çözüm değildir. diyelim ki
Silahlı çözüm, çözüm değildir. diyelim ki Şiddetle çözüm,
çözüm değildir. ve diyelim ki Bir tek yol vardır,
barışçıl, demokratik, siyasi bir yol. O da bu Meclistir, bizim
İstiklal Savaşında beraber kurduğumuz, çatısı
altında bütün farklılıklarımızla yer
aldığımız bu Meclistir. Böyle bir irade, bir güç ortaya
koyduğumuz zaman, inanın etkili olacaktır. İnanın, her
parti kendi çözüm projelerini artık resmiyete dökerek, kendi yetkili
organlarından geçirerek bunu koyduğu zaman adım
atacağız. Her geçen gün bizim için bir kayıptır.
Türkiye'nin gündemi bu olmalıdır. Gerçek gündemi, bugün toprağa
düşen canlardır. Gerçek gündemi, bunu ne edip edip çözmektir, bunu
Mecliste konuşmaktır.
Sayın Barzani gelecek bu
akşam, Başbakanla görüşecek. Sayın Barzani, üçlü
görüşme ışığında mı geliyor bilmiyoruz, neyi
konuşacak bilmiyoruz ama bir şey biliyoruz ki eğer gizli kapaklı,
kapılar ardında, bütün halkın ve Kürt halkının iradesi
dışında çözümler aranıyorsa, Washingtonda aranıyorsa,
başka ülkelerde aranıyorsa, inanın bir çözüm getirmez. Kendi
yurttaşlarımızla, kendimizle, seçilmişlerimizle,
milletvekillerimizle, partilerimizle, sivil toplumumuzla,
insanlarımızla bu yarayı sarmak zorundayız çünkü.
Bu konuda, Kooperatifler
Yasasını konuşacaktım ama demin Sayın Bakana sordum,
Güçlükonakta bir köyün adını verdim. Bulmuşlar köyü, 300
haneli, korucu bir köydü, 93te boşaltıldı. 93te
boşaltılan bu köyden 28 kişiye, İmar İskân
Bakanlığı, iskân konutları yaptırıyor. Peki, o
300 kişinin diğerleri kim? Onlar da aynı, onlar da korucuydu,
onlar da o köyde yaşıyordu ama 28 kişi, o yerleşik, o
tarihî, o güzelim köyde birdenbire göçebe oluvermişler ve bu göçebelere
Bakanlık konutlar yapıyorsa...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Bağlıyorum.
Şimdi,
Bakanlığın bu konutları yaptırdığı ve
göçebeleştirdiği insanların ki 3 tanesi devletten resmî
maaş alıyor, memur.
Arkadaşlar, bunu
deştiğim zaman, 1996da Güçlükonakta bir minibüste 11 tane korucu
katledilmişti. Hatırlayın o dönemi. Ateşkesin ilan
edildiği, çatışmaların durduğu bir dönemde
Güçlükonakta 11 korucu bir minibüste diri diri yakıldı ve kimlikleri
jandarmada sağlam çıktı. İşte, o katliama
karışan bazı insanlara eğer devlet ayrıcalık
yapıp konut yapıyorsa, o köyden olan, köyü boşaltılan
aynı akraba, aile olan insanlara yapmıyorsa, bir
ayrımcılık varsa, bunda bir sorun var. Bunu ben söylemiyorum. O
dönemin kıdemli yüzbaşısı Tozlu açıklamalar
yapıyor ve MAK timleri tarafından bir grup korucuya bu görev
verildi. O korucular gitti, o minibüsü, 11 kişiyi yaktılar. diyor.
Çok tehlikeli
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi bağlayın.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Bağlıyorum.
Şimdi, Sayın
Bakanım, böyle bir soru sordum. Böyle iskân konutları
yapılıyorsa, kooperatif anlayışımız buysa,
yapı anlayışımız buysa dehşet bir gaflet içindeyiz
ve birileri bu şekilde devleti kendi çıkarlarına kullanmaya
devam edecekler. Biliyoruz, vatan hainlerinin en son
sığınağı -hep derler- vatanseverliktir. Onun üzerinden
gelme olayının getirdiği bir sonuçtur bu ama aynı
korucular, aynı durum, bu kooperatif, bu mesken, bu konut
anlayışının yanlış olduğunu söylüyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Kaplan.
Şahsı adına
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Sarı.
MEHMET SARI (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9uncu maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, Hatay ve Hakkâride şehit olan kardeşlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, milletimize ve şehitlerimizin ailelerine de
başsağlığı diliyorum. Terör örgütünü ve ülkemizde
terör ortamını oluşturanları da şiddetle
kınıyorum. Ayrıca, Gazzedeki mazlum insanlara insani
yardım malzemesi götürürken insanlık dışı bir
muameleye maruz kalmış ve şehit olan kardeşlerimize de
Allahtan rahmet diliyor, ailelerine başsağlığı
diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. İnsanlık
dışı saldırıda bulunan İsrail Hükûmetini ve
yetkililerini de şiddetle ve nefretle kınıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu kanundan önce Türkiyede kooperatiflerin
kuruluş, işleyiş ve denetimlerinden sorumlu iki bakanlık bulunuyordu.
Tarım satış kooperatifleri ve birlikleri ile 1163
sayılı Kooperatifler Kanununa tabi tarımsal amaçlı olmayan
kooperatif ve üst kuruluşları Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının görev alanına girmekteydi, tarımsal
amaçlı olan diğer kooperatifler ise Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının görev alanı içine girmekteydi.
Yapı kooperatifleri,
temel kuruluş amacından hareketle, planlı ve bilinçli olarak ele
alındığında, kendi imkânlarıyla bulunduğu
bölgenin konut, sanayi ve benzeri ihtiyaçlarının karşılanması,
başta inşaat sektörü olmak üzere ülke ekonomisine
kazandırdığı ivme gibi birçok olumlu katkılar
sağlamaktadır. Ancak günümüzde birçok yapı kooperatifinde
bilinçli ya da bilinçsiz olarak alınan kararlar ve imar mevzuatı
yönünden denetim eksikliği neticesinde imar mevzuatına
aykırı uygulamalar ile karşı karşıya
kalınmakta, bu da hem üyeler açısından mağduriyete hem de
sağlıklı yapılaşma ve şehircilik ilke ve
esasları bakımından problemlere neden olmaktadır. Oluşan sorunların giderilememesi
nedeniyle kentsel kirliliğe de neden olunabilmektedir.
Yukarıda sayılan
gerekçelerin yanı sıra, konut açığının
kapatılması, daha ucuz yöntemlerle konut inşa edilmesi ve daha
yaşanabilir konut çevrelerinin oluşturulması amacıyla Bayındırlık
ve İskân Bakanlığının yapı kooperatiflerine
teknik yardım ve destekte bulunması gereği ortaya
çıkmıştır. Ayrıca, aynı zamanda, izlenecek
yöntemle yapı kooperatiflerinin izlenmesi, geliştirilmesi ve
denetlenmesi amaçlanmaktadır.
Bu kanun ile Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı görev alanına giren, sayıları
oldukça fazla olan ve çok ciddi görev yükü getiren yapı kooperatifleri ve
üst birliklerinin kuruluş, işleyiş ve denetimlerine ait
işlem ve hizmetleri yürütmek görevi Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı Teşkilatlanma Genel Müdürlüğünden
alınarak Bayındırlık ve İskan
Bakanlığına verilmiştir. Böylece Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının görev
yükü azaltılmış, yapı kooperatifleri bu konuda yeterli
bilgi birikimine ve deneyimine sahip olan Bayındırlık ve
İskan Bakanlığına devredilmiştir. Tarımsal
amaçlı kooperatifler yine eskiden olduğu gibi Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı tarafından yürütülmeye devam
edecektir.
Bu kanunun
hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, bu
kanunun hayırlı olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Sarı.
Şahsı adına
Kırıkkale Milletvekili Turan Kıratlı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Kıratlı.
TURAN KIRATLI
(Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 496 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 9uncu maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
dünyada son otuz yıl içerisinde ekonomik ve sosyal yaşamda ve kamu
yönetimi anlayışındaki değişimlerin sonucu olarak
devletlerin ekonomik ve sosyal alanda rollerini azaltmaya, idari, politik ve
ekonomik yapıları serbestleştirmeye, yerelleştirmeye,
planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçmeye ve farklı ekonomik
sektörlerin gelişimini dengelemeye doğru yöneldikleri bir süreç
yaşanmıştır.
Söz konusu gelişmeler
karşısında kamusal otoritenin boşalttığı
alanlarda etkin bir rol üstlenerek toplumun karşılanamayan ekonomik
ve sosyal gereksinimlerini en iyi biçimde giderebilecek oluşumlara olan
ihtiyaç sürekli artmıştır.
Gelişmiş birçok
ülkede kooperatifler gibi kendi kendine yardım eden ve kendi
sorumluluklarını yüklenen ekonomik dayanışma örgütleri,
ortaya çıkan bu boşluğu büyük ölçüde doldurmuştur. Bu
açıdan, son dönemlerde uluslararası kuruluşlar ve bölgesel
entegrasyonlar tarafından devletlerin kooperatiflere olan
yaklaşımları konusunda yapılan çalışmalar da
hız ve önem kazanmıştır.
Birleşmiş
Milletler, kooperatiflerin özellikle yoksullukla mücadeledeki rollerine dikkat
çekmekte ve esas olarak devletlerden kooperatifçilik için elverişli bir
ortam yaratılmasını talep etmektedir. Yine 2011
yılını uluslararası kooperatifler yılı olarak
ilan etmeye hazırlanan Birleşmiş Milletler, bu yönde yoğun
bir çalışma yürütmektedir.
Ayrıca Uluslararası
Çalışma Örgütü (ILO) 2002 yılında kooperatifçiliğe
ilişkin hedefler, politika çerçevesi, bu kapsamda devletlerin rolü ve
teşvik için almaları gereken önlemleri ayrıntılı bir
şekilde ele alan Kooperatiflerin Teşvik Edilmesi başlıklı
193 sayılı Tavsiye Kararını kabul etmiştir.
Avrupa Birliğinde de
kooperatiflerin sosyal ve ekonomik önemine, geliştirilmesine ve
desteklenmesine, rekabet yeteneklerinin artırılmasına yönelik
çalışmalar ve düzenlemeler yapılmıştır.
Kooperatiflerin yoksullukla
mücadeledeki rollerine örnek olarak Kırıkkale ilimizin Yahşihan
ilçesinde ekonomik yetersizliklerinden dolayı eğitim alamayan
öğrencileri kazanabilmek için kurulan Yahşihan Eğitim
Kooperatifinden bahsetmek istiyorum. Yahşihan Eğitim Kooperatifi
sayesinde özel dershanelerden destek alamayan çocukların desteklenmesiyle
Kırıkkalenin Yahşihan ilçesi, il bazında başarı
sıralamasında ilk sıraya yerleşmiştir. Yahşihan
Eğitim Kooperatifiyle fırsat eşitliği ve kaliteli eğitim
ortamı oluşturulmuş, tüm dünyada yaygınlaşan sivil
hareketin katılımcı ve yaratıcı uygulamaları ile
eğitim süreçlerinin gelişimine ülkemiz de katkı
sağlamayı hedeflemiştir.
Ben, bu vesileyle bu
Eğitim Kooperatifinin kurulmasında emeği geçen başta
Yahşihan Kaymakamı olmak üzere kooperatif yöneticilerine, tüm yöre
halkına teşekkür eder, kooperatiflerin daha iyi ortamda hizmet
vermelerini temin maksadıyla getirilen bu tasarının
hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Kıratlı.
Sayın milletvekilleri,
şimdi soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Sayın Tütüncü ve
Sayın Güvel sisteme girmişler.
Buyurunuz Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kooperatifçilikte ana
ilkelerden biri, hepimizin bildiği gibi, kooperatiflerin kendi kendilerine
hizmet sunabilecek bir yapılanmaya kavuşturulmasıdır. Acaba
bu yasa tasarısı bu ana ilkeye ne kadar hizmet etmektedir? Bu yasanın ötesinde, bu ana ilkelere
yani kooperatiflerin kendi kendilerine hizmet sunabilecekleri bir yapıya
kavuşturulması için Hükûmet olarak yakın gelecekte neler
düşünüyorsunuz?
Son olarak, Sayın
Başkan, kooperatif üst birlikleri çok zayıf. Yine bu yasanın
ötesinde acaba kooperatif üst birliklerinin güçlendirilmesi için yakın
gelecekte AKP Hükûmeti olarak ne gibi önlemler düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Tütüncü.
Sayın Güvel
HULUSİ GÜVEL (Adana)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Bakan, tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de ciddi bir kriz yaşandı ve hâlen devam
ediyor. Krizden etkilenen kooperatifler konusunda yapılanlar nelerdir? Bu
kooperatiflere herhangi bir yardım yapılmakta mıdır?
İkinci sorum: Konut
yapı kooperatiflerinin ürettiği konutlarda, depreme
dayanıklılık analizleri konusunda yetersizlik olduğuna dair
yaygın bir kanaat bulunmaktadır. Bu konuda yapılan
çalışmalar var mıdır, nelerdir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Güvel.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Tütüncünün
sorusuna cevap: Sayın Tütüncü, tabii bizim şu andaki bu tasarı,
kooperatiflerin kendi kendilerini yönetebilirliği noktasında bir
hedef alan bir tasarı değil, daha çok Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının yetkisi alanında olan, yasada ifade
edildiği gibi yetkiyi Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına devreden bir tasarı niteliği
taşıyor. Asıl olan ise kooperatiflerin dikey yapılanması
ve mevcut kendi yapılanmalarıyla birlikte kendi kendilerine yeterli,
sağlıklı ve verimli yönetilir hâle getirilmesidir.
Kooperatiflerle ilgili kendi
kendini sağlıklı işler hâle götürebilecek bir sistem için
çalışma yapılmıştır. Strateji belgesi diye
ifade edilen, sayın milletvekillerimizin konuşmalarında ifade
ettikleri strateji belgesi henüz Yüksek Planlama Kurulundan geçip bir strateji
belgesi hâline dönüşmüş değildir ama süreç
çalışıyor. Bu konuda çalışmalar
tamamlandığında gerekli yasal düzenlemeler, ümit ediyorum,
Meclisimizin gündemine gelecektir.
Üst birliklerin
güçlendirilmesi konusu doğrudur. Üst birlikleri güçlendirip kooperatif
sistemini tümü içerisinde, ama her alanda, kendi kendini denetleyen,
geliştiren, şeffaflığı temin eden, özellikle üyelerin
hak ve menfaatlerini koruyan bir yapıya kavuşturulması
noktasında da bu strateji belgesi kapsamındaki
çalışmaların ışığında gerekli
düzenlemeler yapılacaktır.
Sayın Güvelin sorusu
itibarıyla, krizden etkilenen kooperatiflere maddi herhangi bir noktada
neler yapılmıştır? Şu anda bende bu konuda net bir
bilgi yok, yazılı olarak cevap vereceğiz.
Yapı kooperatifleri
aracılığıyla üretilen konutlarda, yapılan konutlarda
özellikle depreme dayanıklılık noktasında bir problem, bir
sıkıntı var mı? Şunu ifade etmek istiyorum: Özellikle
2000 yılından önce, 99 depreminden önce yapılan konutlarda
-geneli itibarıyla- bu konuda depremde de gördük ki özellikle
İstanbul depreminde, Yalovada ve diğer kentlerde kooperatif konutlarının
da yıkıldığını, depreme dayanaksız
olduğunu, geçmişte yapılanları gördük. Bu topyekûn bir
problemimiz ama özellikle 2000 yılından sonra yapılan konutlarda
Yapı Denetimi Kanunu çerçevesinde ve dörtlü TUSla denetlenen
yapılarda bizim yaptığımız araştırmayla da
bir kere daha gördük ki depreme dayanıklılık noktasında çok
büyük mesafe katedildiğini, yüzde 95in üzerinde bir tespit söz konusu,
diğer yüzde 2lik, 3lük bir bölümün de depreme
dayanıksızlık anlamı taşımadığını
görüyoruz. Bu çerçevede, Yapı Denetimi Kanunu kapsamında tüm seksen
bir vilayete yaygınlaştırıcı çalışmayı
da başlattık.
Yaygınlaştırıldığında da bu konuda çok daha
verimli bir denetim sistemine doğru gideceğimizi birlikte göreceğiz.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
Madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
T.B.M.M
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496
sıra sayılı yasa tasarısının 9. maddesindeki (a)
bendindeki genel hükümlere tabi ifadesinin metinden
çıkartılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Hüseyin Ünsal Selçuk Ayhan |
|
Malatya Amasya İzmir |
|
Mehmet Ali Susam Ali Arslan Tekin Bingöl |
|
İzmir Muğla Ankara |
|
Şevket
Köse |
|
Adıyaman |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kim
konuşacak efendim?
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sayın Ayhan.
BAŞKAN - Sayın
Ayhan. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Ayhan.
SELÇUK AYHAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte
olan tasarının 9uncu maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Soruna tarımsal
kooperatifler açısından baktığımızda, öncelikle
ciddi bir örgütlenme sorunu olduğunu görüyoruz. Türkiyede çiftçilerimiz,
çok sayıda birlik ya da kooperatife üye olmak zorunda bırakılmaktadırlar.
Bu nedenle de çok sayıda yere sermaye yatırmak, çok sayıda genel
kurul takip etmek, birliklerin, kooperatiflerin işlevlerini takip etmek
zorunda kalmaktalar. Aynı zamanda, dağınıklık
nedeniyle de güçleri kırılmakta ve etkisiz hâle getirilmektedirler.
Bir örnek vermek gerekirse
kendi seçim bölgem olan Ödemiş ilçesinden şunu söyleyebiliriz: Bir
çiftçinin hem zeytin hem incir hem pamukla
uğraştığını düşünün, TARİŞin üç
birliğine birden üye olmak zorunda. Aynı çiftçi, hayvancılık
da yapıyorsa, örneğin süt üreticileri birliğine üye olacak,
damızlık hayvan üreticileri birliğine üye olacak aynı
zamanda tarımsal kalkınma kooperatifine de üye olacak ve bu çiftçi
tarlasını sulamak için de sulama kooperatifine üye olacak, finansal
sorunlarını çözmek için de tarımsal kredi kooperatifleri
birliğine üye olacak. Hem maddi olarak hem de zaman olarak bu çiftçinin
bunun altından kalkması mümkün mü?
Yapılması gereken,
kooperatifçiliği yeni bir yapılanmaya dönüştürmek, bir
bakanlık çatısı altında köy kalkınma birlikleri
üzerinde inşa edilecek bir birlikle bu problemi çözmek bunun için çaba
harcamak, bunun yanında kooperatiflerin sorununu, finansal sorununu
farklı bir yapılanmayla, yeni bir bankacılık sistemiyle ele
almak. Bunu yapmazsak bu sorunun çözülmesi mümkün değil.
İkinci önemli sorun,
tarımsal kredi sorunu. Son yıllarda özel bankaların da devreye
girmesiyle ve birçok sanatçının, film yıldızının
da köylü kıyafetleriyle, şovla kredileri tanıtmalarıyla
bugün Türkiyede BDDK verilerine göre 15,6 milyarlık bir tarımsal
kredi borç stoku oluşmuş durumdadır 2010 yılı Şubat
verilerine göre. Bu rakam 2007de 10 milyar, 2008de 13 milyar. Bugün takibe
uğrayan borçlara baktığımızda da her yıl ikiye
katlayarak bugün için 941 milyon liralık bir takibe uğramış
icradaki borç stoku var. Bu rakam da 2007de 304 milyon, 2008de de 451 milyon.
Şimdi, yüksek faiz,
kuraklık, don gibi faktörleri de gündeme aldığımızda,
özellikle bu yıl 3 milyar lira ertelenmiş kredi borcunun da
ödeneceğini göz önüne alırsak birçok köylünün elindeki malı çok
ucuz fiyatlarla elden çıkarması ya da hapse girmesi
kaçınılmaz görünmekte hatta intihar haberleri de gelirse bizleri
şaşırtmamalı değerli arkadaşlarım.
Sadece Kirazın
İğdeli köyünde tarım kredi kooperatifleri birliğine olan
borçlar nedeniyle tüm köylü 400 dosyayla icralık durumda. Bunda Millî
Emlak Müdürlüğünün ecrimisillerden gelen ya da bankalardan gelen
diğer borçlar ve takipler yok.
Üçüncü önemli sorun da her
türlü ham maddenin üretimini sağlayan insanların üzerinde
şekillenen bu birliklerin yüksek vergi yükü altında olması, özel
tüketim vergisi ve KDV gibi vergilerle rekabet şanslarının
ortadan kalkması, bunların da yeniden
yapılandırılması gerekmekte. Yoksa çiftçimizin durumu
Gazzedeki ya da yoksul Afrika ülkelerindeki insanların durumundan çok
daha kötü değerli arkadaşlarım.
Dördüncü bir sorun da Et ve
Balık Kurumu, Süt Endüstrisi gibi kurumların
kapatılmasından ve TARİŞ gibi birliklerin çöküşe
doğru götürülmesinden sonra arz talep dengesinin piyasada bozulması
ve belgesiz ve usulsüz piyasada dolaşan firmaların
yaptığı alımlarla birlik ve kooperatiflerin rekabet
şansının ortadan kalkması, haksız rekabete
uğramaları. Bu da ciddi bir sorun.
Şimdi, bugün gündeme
gelen tasarı, bu sorunların hiçbirini çözecek bir tasarı
değil. Bu konuyu ciddi olarak yeniden ele almak durumundayız.
Eğer soruna gerçekten kooperatifçilik sorununu çözmek açısından
bakıyorsak bunu çok iyi irdelemeli, hem bilimsel açıdan hem teknik
açıdan hem ilgili birimlerin, birliklerin, kooperatiflerin,
uzmanların oluşturacağı ciddi bir çalışmayla
sonuçlandırmak durumundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
SELÇUK AYHAN (Devamla) Bu
mantıkla gidersek ve Sayın Başbakanın Herkes üç çocuk
yapsın. anlayışını köylülerimizin
uygulayacağını düşünürsek, süreç bizi şuraya
götürecektir; o çocuklardan en az bir tanesi ya babasını cezaevinde
ziyarete gidecektir ya da gidip mezarını sulayacaktır.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Ayhan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar
yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı bakacağım efendim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.05
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
496 sıra
sayılı Tasarının 9uncu maddesi üzerinde verilen,
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10- Bu Kanun
yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğan.
Buyurunuz Sayın
Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri, görüşülmekte olan kooperatifler yasasının
10uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; kooperatifler, karşılıklı güvene
dayalı demokratik organizasyon yapısıyla toplumu
değiştirici unsurlardan biri olarak görülmektedir. Örgütlü
toplumlarda demokrasi bilincinin daha gelişmiş olduğu,
kooperatiflerin işleyiş sistemi olarak demokrasinin yaşam biçimi
hâline gelmesinde önemli bir payının bulunduğu bilinmektedir.
Geçmiş yıllarda
siyasi tercihlere bağlı olarak kooperatifçilik hareketine
yaklaşım farklı ortaya çıkmış olsa da günümüzde
kooperatifler pazar ekonomisinin bir parçası hâline gelmiştir.
Üstelik pazar ekonomilerinden gelişmişlik düzeyi daha yüksek
olanlarda kooperatiflerin hasıladaki payının daha yüksek
olduğu dikkat çekmektedir.
ABDde kooperatif
ortaklarının sayısı 100 milyonun üzerindedir. ABDdeki 47
bin kooperatifin 10 bininin yıllık satışları 1 milyar
doların üzerindedir. Üyesi olma yolunda çaba gösterdiğimiz Avrupa
Birliğinde de iş gücüne yüzde 2,3 kooperatifler tarafından
istihdam edilmektedir. Tarımsal amaçlı kooperatiflerin pazar
payları AB ülkelerinde yüzde 55,90 arasında, bankacılık
sektöründe ise yüzde 18,50 arasında değişmektedir. Ülkemizde ise
kooperatifçilikle nüfusun yüzde 7si iç içedir.
Gelişmiş ülkelerde
kooperatifçilik hareketinin bugün gelmiş olduğu noktanın
gerisindeki tarihsel süreç göz ardı edilemez. ABnin üye ülkelerde,
özellikle tarım kesiminde kooperatiflerin üstlendikleri
fonksiyonların ülkemize kırsal kalkınmada, kırsal sanayinin
oluşturulmasında model olarak değerlendirilmesi ihtiyacı
bulunmaktadır. Tarım borsalarına yönelik çalışmaların,
tarımsal amaçlı kooperatiflerin geliştirilmesine yönelik
projelerin birlikte yürütülmesi, tarım dışı kalan nüfusun
el sanatlarının geliştirilmesi yönünde örgütlendirilmesi amaca
hizmet eden bir başlangıç olacaktır.
Tarımsal üretimde
verimin artırılması amacıyla arazi
toplulaştırılması yönünde gösterilen çabalar, maalesef,
düzenleme istenen sonucu sağlayamamıştır. Sosyal
faydayı göz önünde bulunduran örgütlenme modeli kooperatif
yapılanmalıdır.
Bu nedenle, hayatın her
alanında kooperatifler kurularak bireysel ve toplumsal ihtiyaçların
karşılanması mümkün görünmektedir. Kooperatif örgütlenmenin
geliştirilerek yaygın hâle getirilmesi siyaseten öncelikli tercih
olarak ortaya konabildiği takdirde teşvik edilmelidir.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; ülkemizde tarım işletmelerinin küçük ve
dağınık bir yapı sergilediği dikkate
alındığında bu alanda kooperatiflere ciddi görevler
düşmektedir. Tarım satış kooperatifleri ve birlikleri,
bünyelerinde yirmi üç ürün konusunda 610 bin üreticiyi örgütleme gücüne
sahiptir. Ancak bu kuruluşların her geçen yıl üretici ortak
sayılarını ve üretimdeki paylarını
artırmaları beklenirken sürecin tersine işlediği
görülmektedir, ortak sayısı 800 bin seviyelerinden 600 bin
seviyelerine düşmüştür, aktif olmayan ortakları da dikkate
aldığımızda bu sayı daha da azalmaktadır, üretim
içerisindeki payları da özellikle son dönemde ciddi düşüşler
sağlamıştır.
Peki, bu konularda sorunlara
baktığımızda, birçok kooperatif ve birlik mali
yapılarındaki zayıflık nedeniyle ürün alımı için
dış finansmana bağlı bulunmaktadır. Aldıkları
dış kaynakları geri döndürmede zorlanmaktadırlar.
Kooperatifler çoğunlukla işletme zaafları yaşamakta ve mali
yönden birliklere bağımlılık göstermektedirler, genel
olarak nitelikli personel ve yönetici yönünden de sıkıntı
yaşamaktadırlar, yöneticiler yeterince rasyonel hareket
etmemektedirler, iç denetim etkin değil, ortaklık bilinci yeterince
gelişmemiştir, alım ve fiyat politikalarında yeterince
kooperatifçilik anlayışına uygun hareket etmemektedirler.
Cevap aranması gereken
başlıca sorular da: Kooperatif ve birliklerimizin etkin ve verimli
çalışmalarının önündeki temel sorunlar nelerdir? Bu
kuruluşlar neden arzulanan karşılığı
sağlayamıyorlar ya da sağlamakta zorlanıyorlar? Ürün
alım payları neden son yıllarda azalmıştır?
Dış finansmana bağımlılıkları neden artmıştır?
DFİF kredilerini geri ödemekte neden zorlanmaktadırlar?
Faaliyetlerinde yeterince rasyonel hareket edebiliyorlar mı?
Yaşadıkları sorunların çözümü ne olabilir?
Yine, değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; biraz önce Sayın Bakan da
Geçmişte bu yasalaşmamış, bu kooperatifçilik yasası
geçmişte yasalaşmamış. diyor. Bu yasa örgütlenmenin önünü
açacak mı yoksa, her alanda olduğu gibi, AKP İktidarı
kooperatifleri ele geçirip kendi anlayışı doğrultusunda
örgütlü bir yapı mı kurmak istiyor? AKP İktidarı toplumun
sorunlarını çözmek istemiyor. AKP, ele geçirme
anlayışı ile kendi örgütlü yapısını kurmak
istemektedir.
Yine, son yıllarda en
çok tartışılan konulardan birisi de bu konut yapı
kooperatiflerinin ortadan kaldırılmış olmasıdır.
AKP döneminde, AKPnin kontrol ettiği, kaynak aktarma aracı olarak
gördüğü TOKİ yaratıldı. TOKİ, devletin
olanaklarıyla haksız rekabet yaratmakta, piyasaya, ticarete müdahale
etmektedir. TOKİ sayesinde işini gücünü kaybeden çok sayıda
müteahhit olmuş ama bir o kadar da AKP müteahhidi
yaratılmıştır. TOKİ, TOKİ zengini
yaratmıştır. TOKİnin inşaat kalitesi de ayrıca
tartışılmalıdır. Bir taraftan serbest piyasa
ekonomisini savunurken, liberal ekonomiyi savunurken, devletin
olanaklarını ve imkânlarını kullanarak, devlet eliyle bir
TOKİ yaratılarak inşaat yapı kooperatifleri ortadan
kaldırılmış, bunun sayesinde yeni zengin müteahhitler
yaratılmış, aynı zamanda da yeni mağdurlar
yaratılmıştır.
Tabii, bu TOKİnin,
yarattığı zenginlerle birlikte, inşaat kalitesi de
ayrıca tartışılmalıdır. Alt gelir grubundaki
insanlar gerçekten sıkıntı yaşamaktadır. TOKİ
inşaatlarında sayısız sorunlar yaşanmakta, Türkiye'nin
her tarafında yaşanan bu sorunlar
İlimiz Balıkesir Edremit
ilçesinde de ciddi anlamda sorun yaşanmaktadır. Burada, TOKİnin
yaptığı bu inşaatlarda maalesef orada bulunan
yurttaşlarımızın eşyalarını bile
taşıyamadığı, bina girişlerinin farklı
noktalarda olduğu, konumu ve fiziği itibarıyla araçların
çıkmakta zorlandığı, bırakınız kış
aylarında çıkmayı yaz aylarında bile çıkmanın zor
olduğu, korkulukların olmadığı, orada kazaların
yaşandığı çok açık bir gerçektir.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; bir taraftan fakir fukaraya, alt gelir grubundaki
insanlara konut yaratma adı altında kendi zenginlerini
yaratırken ülkenin var olan müteahhit kaynaklarını maalesef
batma noktasına getirmiştir.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; tabii, kooperatifler konuşulurken hiç
kuşku yok burada FİSKOBİRLİKi de unutmak mümkün
değildir.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; dünyada fındık üretiminin yüzde 75ini,
ticaretinin yüzde 85ini gerçekleştirmesine rağmen Türkiyede
fındık üreticilerinin yüzü maalesef gülmemektedir.
FİSKOBİRLİK ortağı 240 bin kişi, 2005
yılından itibaren ekonomik sıkıntılarla
boğuşmaktadır. FİSKOBİRLİKin sadece üreticisini
düşündüğü ve üretici lehine belirlediği fiyat, bir avuç tüccar
ve ihracatçıyı rahatsız ettiği için Hükûmetin gazabına
uğramıştır. AKP Hükûmeti, hak ettiği desteği
vermediği FİSKOBİRLİKin fındık alım
görevini TMOya vermiştir. 2006 yılında TMO bölgeye gelmiş,
2008 yılında ürününü almış ve bölgeden
ayrılmıştır. FİSKOBİRLİKe Destekleme ve
Fiyat İstikrar Fonundan kullandırılmayan hazine kaynakları,
TMOya cömertçe kullandırılmıştır. Biz, bunu
FİSKOBİRLİKi ele geçirme anlayışı olarak
görüyoruz. Borçlanmada hazine garantisi verilmiş, TMO görev zararı
konusunda da sınırsız yetkiyle
donatılmıştır. TMOnun üç yıllık görev
zararı 1 milyar dolardır ve on yedi tarım satış
kooperatifinden fazladır. Hükûmet, TMOnun fındık
alımına da son verdi ve fındık üreticisini tüccar
karşısında yalnız bıraktı.
FİSKOBİRLİK ise şu anda işlevsiz hâlde beklemektedir.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; FİSKOBİRLİKte ve bütün birlikler
ve kooperatiflerde olduğu gibi, biraz önce bahsettiğim inşaat
yapı kooperatiflerinde olduğu gibi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
maalesef ülkeyi yöneten AKP İktidarının
anlayışı Türkiye'de örgütlü toplumu ortadan kaldırarak
kendisine göre bir örgüt yapma, örgütlü toplum oluşturma
anlayışını çok açık biçimde göstermektedir. AKP
İktidarı, demokrasiden ve özgürlüklerden korkmaktadır,
örgütlenmeyi de kendi istekleri doğrultusunda düşünmekte olduğu
için kooperatifleri de ortadan kaldırarak kendi anlayışı
doğrultusunda bir kooperatif oluşturmak istemektedir.
Bu yapılan düzenleme
Türkiye'de var olan kooperatiflerin sorunlarını maalesef
çözmeyecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Aydoğan.
Şahsı adına
Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım
Yok.
Şahsı adına
Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan.
Buyurunuz Sayın Arslan.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MİKAİL ARSLAN
(Kırşehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
496 sıra sayılı Kooperatifler Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kooperatiflerle ilgili
tarihçeye bir bakacak olursak ilk kooperatifin 1887 yılında
İstanbulda İngiliz azınlığı tarafından
kurulduğundan bahsetmiştik. Arkasından, 1934 yılında,
cumhuriyet döneminde Ankara Bahçelievlerde memurlar tarafından
oluşturulan 150 kişilik bir kooperatifle devam ettiğini,
arkasından da kooperatifleşmenin hızla yayılarak bugünlere
kadar geldiğini ifade edebiliriz.
1946 yılında Emlak
Kredi Bankası kuruldu, arkasından 1950 yılında 5656
sayılı Kanun çıktı. Bu Kanunla birlikte belediyelere toplu
konut yapmayla ilgili görev ve yetkiler verildi. 1966 yılında ise çok
önemli bir kanun, 775 sayılı Gecekondu Kanunu çıktı.
Gecekondu Kanunuyla beraber maliye hazinesine ait arsalar belediyelere
bedelsiz olarak devredilmeye başlandı ve gecekondu önleme bölgeleri
oluşturuldu. Gecekondu önleme bölgelerinde kooperatiflere tahsisler
yapılmaya başlandı. Yine, dar gelirlilere arsa tahsisleri bu
dönemde yapılmaya başlandı.
Bunların sonucu olarak,
yıllar sonra, İstanbulda, Uğur Mumcu gecekondu önleme
bölgesinde ve Alibeyköy gecekondu önleme bölgelerinde kooperatifler
tarafından çok başarılı uygulamalar
yapıldığını gördük. Islah bölgeleri oluşturuldu.
Yine, konut tahsisleri yapıldı. Yine, 775 sayılı Yasayla
beraber fon oluşturulması ve Emlak Kredi Bankası tarafından
fon kullandırılması konuları gündeme geldi.
Bu süreçten sonra, 1969
yılında 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu
çıkarıldı. 1970 yılında ise, Kooperatifler Kanununun
çıkarılmasıyla beraber, belediyeler ile konut yapı
kooperatifleri arasında sıkı bir iş birliğine
başlandı. 1984 yılında 2985 sayılı Toplu Konut
Kanununun çıkarılmasıyla beraber -Toplu Konut Kanunuyla
beraber- yapı kooperatifleri en verimli dönemlerini yaşamaya
başladılar.
Oluşturulan fon
kaynaklarının 1988 yılında yüzde 30unun bütçeye
aktarılması, akabinde 1990 yılında yüzde 50sinin bütçeye
aktarılması, 1993 yılında da yüzde 100ünün bütçeye
aktarılmasıyla beraber fon kaynaklarını kullanmada büyük bir
kısıtlama sağlandı, oluştu.
Ayrıca, krediler daha
önce su basmanı seviyesinde verilirken, daha sonra yüzde 40
civarında, daha sonra da yüzde 50 civarında verilmeye
başlandı, daha sonra tamamen kaldırıldı.
1980 yılında,
yapı kooperatiflerinde yapı kullanma izni alan binaların toplam
oranı yüzde 15,5 iken, 1985 yılında yüzde 29,5; 1986
yılında ise yüzde 36,5 civarına kadar yükselmiştir. Yani,
temeli atılan her 3 konuttan 1inin kooperatifler tarafından yapıldığı
açık ve seçik bir şekilde gözükmektedir.
Türkiyede, 2009
yılı itibarıyla en fazla kooperatif sayısı Ankarada
4.297 civarında, daha sonra İzmir, daha sonra İstanbul geliyor.
En az yapı kooperatifleri ise Ardahan 27, Bayburt 32, Siirt 32, Tunceli
35, Kilis 35 olarak sıralanmaktadır.
Kooperatiflerin bugün ciddi
sorunları vardır. Daha önce sağlamış oldukları
büyük başarıların tekrar sağlanabilmesi için destekler
verilmesi gerekmektedir. Bununla ilgili kanuni düzenlemelere şiddetle
ihtiyaç vardır. Üst örgütlenme eksikliklerinin, ucuz arsa ve kredi temininin,
denetim ve yönetim şeklinde hataların düzeltilmesi gibi konularda
çalışmalara ihtiyaç var.
Toplu Konut İdaresi
bugün çok başarılı çalışmalar yapıyor fakat sivil
bir örgütlenme biçimi olarak da toplu konut çalışmalarının
yanı başında kooperatiflerin de tekrar desteklenerek yeni
avantajlar sağlanması -konutlaşmayı ve oluşan
sorunları, mahkemelik olan birçok dosyanın- faal olmayan birçok
kooperatifin tekrar canlanmasına da neden olacaktır diye düşünüyoruz.
Zannediyorum Bakanlığımız bununla ilgili gereken
çalışmaları en kısa zamanda yapacaktır.
Ben, yapı
kooperatifleriyle ilgili yıllardır hizmet veren Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımıza teşekkür ediyor, bundan sonra da
yapacağı çalışmalardan dolayı
Bayındırlık ve İskân Bakanlığımıza
başarılar diliyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Arslan.
Soru-cevap bölümüne
geçiyoruz.
Sayın Köse sisteme
girmişler.
Buyurunuz Sayın Köse.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
Adıyaman ilimiz Türkiye'nin en yoksul illerinin başında
gelmektedir, bununla birlikte ülkenin birliğine sonuna kadar da
bağlıdır. Bu ilimiz deprem kuşağının
üzerinde bulunmaktadır, her konuda olduğu gibi bu konuda da ihmal
edilmiştir ve göz ardı edilmiştir. Adıyaman ilinde
konutların ve resmî kurumların iyileştirilmesi konusunda ne gibi
çalışma yapılmaktadır yahut da yapmayı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Köse.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Sayın Kösenin sorusuna Sayın
Başkanım, özellikle deprem kuşağında bulunduğu
için bu bölge, yani, bir bölgeye mahsus ayrıntılı bir veya dar
kapsamlı bir çalışma söz konusu değil ama yapı
güvenliği için ise, bildiğiniz gibi, bu tamamen depreme
dayanıklı yapı projelendirilmesi ve projeye uygun
yapıyı temin etme noktasında çalışmalar
yapılmıştır. Bu da Yapı Denetimi Kanunu
kapsamında özellikle şu anda yürütülmektedir. Yapı Denetimi
Kanunu kapsamındaki çalışma, ruhsatına ek olarak
alınan, o projeye uygun yapıyı yaptırmaya yönelik bir
çalışmadır ama projeyle ilgili, bildiğiniz gibi, yapı
denetimine veya güvenli bina olabilecek şekilde binanın
projelendirilmesi işi ise şu anda bu konuda
Bakanlığımızın ilgisi içerisinde bir çalışma
yoktur. Bu, daha çok mimarlar, mühendisler ve meslek odaları
tarafından yürütülmekte, belediyeler
tarafından da ruhsatlandırma aşamasında
incelenmektedir. Bu konuyla ilgili de gelecekte bir çalışma
düşünüyoruz. Bu, birazcık daha meslek odalarının mesleki
yönünün ağırlıklı örgütlenmesine yönelik bir
çalışma. Bu tür çalışmaları meslek tarafı ile
ruhsat veren kuruluşlar arasındaki çok sağlıklı bir
koordinasyon ve verimli çalışmayla gerçekleştirmek mümkündür.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Tütüncü
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bilindiği gibi 2012
yılı Birleşmiş Milletlerce Uluslararası Kooperatifler
Yılı olarak ilan edilmiştir. 2012 yılına dönük
Hükûmet olarak ne gibi etkinlikler düşünülmektedir? Özellikle kooperatifçiliğin
bir 3üncü sektör olarak dünyada öneminin hızla yükseldiği bir zaman
kesitinde kooperatifçiliğin önemini anlatacak, örneğin millî
eğitim sisteminde birtakım açılımlar düşünülmekte
midir? Bu konuda Sayın Bakanın bizi aydınlatmasını
rica ediyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Tütüncü.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Tütüncü, tabii,
bildiğiniz gibi, aslında kooperatifçiliğin Türkiyedeki bugüne
kadar geçmişte uygulaması, sizin de ifade ettiğiniz gibi, 3üncü
sektör konumunda -ki gelişen dünyada bu böyledir- olması noktasında
iyi bir geçmiş değil. Bizim bugünkü tasarının da buna
yönelik katkı sağlayacak hüviyeti olmakla birlikte, asıl
Hükûmetimizin programında, bildiğiniz gibi, strateji belgesi
hazırlık çalışması devam etmektedir, vasıflı
bir çalışmadır. Yüksek Planlama Kurulundan onaylanmasından
sonra strateji belgesindeki öngörülen düzenlemeleri ve
çalışmaları seri bir şekilde hayata geçirecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
10uncu madde üzerinde iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496
sıra sayılı Kooperatifler Kanunu ile Bazı ve Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 10 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 10 Bu Kanunun;
a)1 inci, 2 nci ve 3 üncü
maddeleri yayımı tarihinde,
b) Diğer maddeleri
yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra
yürürlüğe girer.
|
Bekir Bozdağ Mustafa
Elitaş Mustafa
Cumur |
|
Yozgat Kayseri Trabzon |
|
Mehmet Müezzinoğlu Mahmut Durdu Eyüp Ayar |
|
İstanbul Gaziantep Kocaeli |
BAŞKAN Şimdi
okutacağım önergeyi okutup işleme alacağım.
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496
sıra sayılı yasa tasarısının 10. maddesindeki (6)
ay ibaresinin (7) ay olarak değiştirilmesini arz ederim.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tekin Bingöl Mehmet Ali Susam |
|
Malatya Ankara İzmir |
|
Hüseyin
Ünsal Şevket
Köse |
|
Amasya Adıyaman |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Susam, buyurun.
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki tane
önerge var bu maddeyle ilgili. Adalet ve Kalkınma Partisinin vermiş
olduğu önergeyi okuduğunuzda, dikkatinize sunmak istiyorum, iki
aşamalı bir önerge vermişler: 1inci, 2nci, 3üncü maddeler
hemen yürürlüğe girsin, diğerleri altı ay sonra girsin.
Şimdi neden ayırdınız? 1inci, 2nci, 3üncü maddelerin
hemen yürürlüğe girmesinden maksadınız nedir? Niye diğerini
altı ay sonra yürürlüğe girdiriyorsunuz? İşte bu kanunun en
önemli noktalarından bir tanesi adım adım son yürürlük
maddesinde de geliyor, acelesi var arkadaşların. Acelesi şu:
Bazı kooperatifler üzerinde daha önce 3üncü maddede yapmış
oldukları hukuk dışı uygulamayı hayata geçirme
noktasındaki çabaları. Neydi o? Kooperatiflerin eski işleyişini
değiştirip artık Bakanın emriyle giden bir denetmenin
tuttuğu raporla istedikleri kooperatifi görevden almak, hukuku devre
dışı bırakmak. Görevden alınan kooperatif
başkanına dedikleri şu: Git sen suçsuzluğunu mahkemede
kanıtla. Dünya bunu böyle mi yapmış? Dünya farklı
yapmış. Dünya denetleme kurulu kurmuş. Kooperatifçiliği
devletin denetiminden çıkarmış, özerk bir kuruluş hâline
getirmiş. Ona denetim koymuş. Yetmemiş, kooperatif üyesini
eğitecek eğitim birimleri kurmuş. Buradan eğittiği
insanlara yöneticilik belgesi vermiş, yani herkesi de kooperatif
yöneticisi yapmamış, bir sertifikaya bağlamış,
sertifikayla kooperatif yöneticileri olmuş ve kooperatifler için de
bağımsız hakem heyetleri koymuş. Bağımsız
hakem heyetleri vasıtasıyla, mahkemelere gitmeden acil konularda
hemen tedbir almayı sağlayan bağımsız hakem heyetleri
kurmuş. Sizse ne yapmışsınız? Yargıyı da
devre dışı bırakarak, kooperatifler üzerinde, özerk kurum
olma yerine, devletin bir denetimini, devletin istediği şekliyle bu
kooperatifleri sindirmesini sağlayacak organ kurmuşsunuz.
Değerli arkadaşlar,
biz bu kooperatiflerle ilgili kanunda sizin bu niyetinizi
anladığımız için en kısa zamanda Anayasa Mahkemesine
gideceğiz. Siz anladınız bunu, bu kanunun Anayasaya
aykırı olduğunu, ama hemen yürürlüğe sokarak Anayasa
Mahkemesinde bu kanun iptal edilmeden muradınıza ermek
istediğiniz işleri yapmak istiyorsunuz, işiniz, niyetiniz bu.
Onun için de 1inci, 2nci, 3üncü maddeyi hemen acil yürürlüğe
koyuyorsunuz.
1inci madde ne? Seçimler.
Kooperatiflerin bütün seçimleri yapıldı, altı ay içinde
yapılıyor. Haziran ayı sonu itibarıyla bütün kooperatif
seçimleri bitmiş olacak. Demek ki seçim yapmak niyetiniz değil.
Niyetiniz, altı ay içerisinde, hemen yürürlüğe girmesini
istediğiniz maddelerle başka niyetlerinizi açığa
çıkarmak.
Onun için, değerli
arkadaşlar, bu kanun, tümüyle kooperatifçiliğe hizmet etmek
değil, tümüyle bazı niyetlerinizi hayata geçirme noktasındaki
arayışınızdır. Onun için Anayasa Mahkemesine
gideceğiz ve bakın, hiçbir şekilde tereddüdümüz yoktur ki hukuk,
Anayasa Mahkemesi bu kanunu iptal edecek çünkü burada kooperatifçilerin kendi
haklarının korunması için hukuki yolu kooperatiflerin elinden
aldınız. Hukuki yolu elinden aldığınız noktada
artık kooperatifçiliği bir bağımsız kuruluş olarak
yaşatma şansını ortadan kaldırıyorsunuz. Onun
için, biz, Anayasa Mahkemesi yoluyla bu kanunu iptal etme konusunda gerekli
olan girişimleri yapacağız.
Bu demektir ki size bu
fırsatı da vermemek için bu önergeyi verdik. Diyoruz ki: Bu maddenin,
bu kanunun yürürlüğe girmesini yedi ay yapın. Yedi ay içerisinde
zaten bu kanun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilip böylece de bir
mağduriyet doğmadan bu kanunla mağdur duruma düşebilecek
kooperatiflerin de mağduriyetinin önüne geçmeye
çalışacağız. Onun için bu önergeyi verdik.
Sizden de şunu özellikle
istiyoruz: Madem, altı ay, yürürlüğe girmesi için 1inci, 2nci,
3üncü madde dışındakilerde sizin de süreye
ihtiyacınız var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET ALİ SUSAM
(Devamla) - O zaman tümü için bu süreyi verin, Anayasa Mahkemesi de bu konuyu
bu süre içerisinde değerlendirsin. Eğer hukuka uygunluk varsa zaten
Anayasa Mahkemesi kabul edecektir, eğer hukuka uygunluk yoksa
reddedecektir ve böylece mağduriyet noktası da ortadan
kalkacaktır.
Değerli arkadaşlar,
bu Meclisi bir hafta, on gündür bu kanunla ilgili meşgul ediyorsunuz.
Ortaya çıkan, Anayasa Mahkemesinin iptal edeceği, hiçbir işe
yaramayacak bir kanun olacaktır. Onun için, yaptığınız
çalışma da boşa giden, boşa harcanmış zamandan
öte bir anlam ifade etmeyecektir.
Bu duygularla, tüm
kooperatifçiler adına bu sürenin yedi ay olmasını ve yedi ay
içerisinde de yürürlüğe girme süresi içerisinde hukuki yolların
işletilmesini istiyoruz.
Bu duygularla hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Susam.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 496
sıra sayılı Kooperatifler Kanunu ile Bazı ve Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 10 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 10 Bu Kanunun;
a)1 inci, 2 nci ve 3 üncü
maddeleri yayımı tarihinde,
b) Diğer maddeleri
yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra
yürürlüğe girer.
Bekir Bozdağ
(Yozgat) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Kim
konuşacak?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Kooperatifler Kanununun
uygulamada önemli sıkıntılara yol açan hükümlerinde yapılan
değişikliklerin Kanunun yayımı tarihinde ve yapı
kooperatifleri ile ilgili görev ve yetkilerin Bayındırlık ve
İskân Bakanlığına intikalini sağlayan hükümlerinin
ise Tasarıda öngörülen şekilde Kanunun yayımı tarihinden
itibaren altı ay sonra yürürlüğe girmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilmiş bu önerge
doğrultusunda 10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Tayfur Süner. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Süner.
CHP GRUBU ADINA TAYFUR SÜNER
(Antalya) Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun 11inci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Genel olarak ülkemizde kamu
kurumu gibi faaliyet gösteren tarım satış ve tarım kredi
kooperatifleri ile sık sık başarısızlık ve
yolsuzlukların gündeme geldiği, üst kuruluşlara bağlı
olmayan, denetimden uzak olan konut yapı kooperatifleri,
kooperatifçiliğin görünen yüzü olmuştur. Kamu yönetimi
açısından bakıldığında, kooperatiflerden sorumlu
birden fazla kamu kuruluşu olması nedeniyle kooperatifçilik
uygulamalarında farklılıklar ve koordinasyon eksikliği
dikkat çekmektedir. Bu nedenle de çok acil olduğuna inandığımız
adımlar bir türlü atılamamaktadır. Eğitim, tanıtma,
araştırma, denetim ve hukuki altyapı oluşturma görevlerini
yüklenmiş olan kamu kuruluşları uygun ve yeterli biçimde
teşkilatlanamadığı için kooperatifçilik sorunlarıyla
ilgili çözümler üretememekte ve günün koşullarına uygun politikalar
oluşturulamamaktadır. Yapılan yanlış uygulamalar ve
başarısızlıklar nedeniyle devlet tarafından yürütülen
kuruluş ve denetim gibi hizmetlerin kooperatif üst kuruluşlarına
devredilmesi; araştırma, eğitim ve denetim konularında üst
kuruluşlara verilmiş gibi görünen görev ve yetkilerin açık bir
şekilde ifade edilmesi, bu konulardaki belirsizliğin giderilmesi
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
görüştüğümüz tasarıya göre yapı kooperatiflerinin
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına
bağlanacağı öngörülmektedir. Bu yaklaşım, özellikle,
hazırlanan strateji belgesinin temel mantığına
aykırıdır. Kooperatiflere yönelik kamu yetkisinin bir merkezde
toplanması konusunda var olan geniş bir mutabakatın tam tersine
olan bir yaklaşım bize göre doğru değildir. Ülkemizde
kooperatiflerin Tarım ve Köyişleri ile Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının görev alanında olması,
bakanlıkların hazırladıkları ana sözleşmelerde,
uygulamada ve denetimlerde farklılıklara yol açmakta; daha çok
kooperatif türlerine göre bir yaklaşım geliştirmekte ve ortak
bir uygulama alanı oluşturulamamaktadır. Yapılmak istenen
bu düzenlemeyle üçüncü bir bakanlık görevlendirilecek ve mevcut sorun
çözülmek yerine daha da büyüyecektir. Bununla birlikte, yine yapılmak
istenen değişiklik sonucunda yarın eczacılık
kooperatifleri Sağlık Bakanlığına,
ormancılık kooperatifleri Çevre ve Orman Bakanlığına
geçsin dendiğinde ne yapacağız? AKP Hükûmetinin yapmak
istediği bu değişiklik çok başlılığın
önünü açacaktır. Biz kooperatifleri tek çatı altında
toplayalım derken tam tersi olacak ve uygulamadaki
karmaşıklıklar artarak yaşamaya devam edecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kooperatifçilik alanının düzenleme ve
denetim yetkisi hâlen devletin tasarrufundadır ve bu konuda
başarılı olunamadığı da bir gerçektir.
Kooperatifçilik teknik bilgi gerektiren bir hizmet olduğundan, bu konuda
bağımsız kooperatif üst kuruluş temsilcilerinin de içinde
yer alacağı bir düzenleme ve denetleme kurumu oluşturulması
daha uygun olacaktır. Bunun mümkün olmaması hâlinde, kooperatifçilik
konusunda başarılı ülkelerin uygulamaları da dikkate
alınarak, devletin en üst seviyesinde gözetim ve denetim ile kooperatif
üst kuruluşları desteklenerek devreye sokulmalıdır.
Ülkemiz
kooperatifçiliğinin önündeki en önemli sorunlardan biri, bu konudaki
eğitimlerin istenen düzeye ulaşamamış olmasıdır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ile kooperatif ortakları ve
yöneticilerin eğitimi hem üst kuruluşlara hem de ilgili
bakanlıklara verilmiştir. Üst kuruluşların örgütlenme
yetersizlikleri ve kaynak sağlayamamaları bu işlevlerini yerine
getirmelerini engellemiştir.
Konunun devleti ilgilendiren
yönünde de aynı sorunlar söz konusudur. Kooperatifçilik eğitim ve
ARGE faaliyetlerini yönetecek bir kurumsal yapı oluşturulması
gerekliliği ortadadır. Bununla birlikte kooperatif denetim ve yönetim
kurulu üyelerine eğitim ve sertifikasyon zorunluluğu getirilmesi de
gereklidir. Kooperatifler arasında örgütlenme kapasitesi ve iş
birliği olanaklarının mutlaka artırılması
gereklidir. Mevcut üst örgütlenme sistemi, başarılı ülke
örnekleri ve zorunlu üyelik konusu esas alınarak
danışmanlık, denetim, ARGE, eğitim ve kooperatiflerin
temsili konularında kooperatiflere daha etkin hizmet sunabilecekleri
şekilde yeniden revize edilmelidir. Çok amaçlı ve büyük ölçekli
kooperatifçiliğin ve kooperatifler arası birleşmelerin
özendirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
kooperatiflerin sermaye yapısı ile kredi ve finansmana erişim
imkânları güçlendirilmelidir. Kullanacakları banka kredilerine
teminat sağlanabilmesi amacıyla devletin teşviki ve
katkılarıyla kredi garanti fonu oluşturulmalıdır.
Bunun yanında uluslararası fonlar ile Avrupa Birliği
programından ve kaynaklarından kooperatif ve üst
kuruluşların faydalanabilmeleri amacıyla proje üretme
kapasiteleri artırılmalıdır. İç ve dış
denetim sistemi tümüyle revize edilmelidir. Başarılı ülke
uygulamaları dikkate alınarak ülke şartlarına uygun bir
dış denetim sistemi oluşturulmalıdır. Kooperatif iç
denetim sisteminin uygulanmasının daha işlevsel bir yapıya
kavuşturulması yönünde yasal düzenlemeler acilen
yapılmalıdır. Kurumsal ve profesyonel yönetim kapasitesi
artırılmalıdır. Mevzuat altyapısı
uluslararası esaslara ve ülkemiz ihtiyaçlarına göre
geliştirilmelidir. Bu çalışmaları yaparken de
Birleşmiş Milletler ve ILOnun kooperatifçilik konusundaki
çalışmaları göz önünde tutulmalıdır. Yoksa yapı
kooperatiflerini hangi bakanlığa devrederseniz devredin, hangi önlemi
alırsanız alın, ne kadar müfettiş artırırsanız
artırın kooperatiflerin ön denetim mekanizmasını
kurumlaştırmadan olumlu bir adım atamazsınız.
Sayın Başkan ve
değerli milletvekilleri; bu tasarı kooperatifçiliğin içinde
bulunduğu sorunları çözmekten çok uzaktır. Tasarı, iki
yılı aşkın süredir üzerinde çalışılan, yüz yirmi
sayfadan oluşan ve hâlen Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
web sitesinde yayınlanan Kooperatifçilik Strateji Belgesi ve Eylem
Planına uygun şekilde hareket etmektedir. İlgili strateji
belgesi, kooperatiflerle ilgili sorunların belirlenmesi ve çözüm
yolları üretilmesi maksadıyla oluşturulmuştu. Bu eylem
planında da belirtildiği üzere, kooperatifçiliğin önemli
sorunlarının başında dağınık yasal
düzenlemelerin geldiği, kooperatifleri düzenleyen yasaların yetersiz
ve karışık olduğu, kooperatif ilkeleriyle temel
değerlerini de yeterince kapsamadığı ifade edilmektedir.
Kooperatifçilik alanının tek bir çerçeve kanun ile düzenlenmesi
gereğine işaret eden bu bakış açısı mutlaka göz önünde bulundurulmalıydı.
Değerli arkadaşlar,
yapı kooperatifleri konusunda genel bir sıkıntıdan
bahsetmeden geçemeyeceğim. Yapı kooperatifleri bir hevesle kuruluyor.
Üyeler ev sahibi olmak umuduyla ellerindeki paraları
yatırıyorlar. Ara ödemeler, ek ödemeler derken verilen paralar
dağları aşıyor. Bu arada seneler geçiyor, ortada ne ev var
ne paralar geri ödeniyor. Bir sürü kooperatif on yıllarca sürüncemede
kalıp gidiyor. Bunu engellemek için kooperatiflerin bitimi için bir zaman
tahdidi konulsa, bu tahdit aşılırsa yapı kooperatiflerinin
yapımı devlet tarafından veya TOKİ tarafından
üstlenilse, bu arada kooperatiflerin sorumlulukları hakkındaki cezai
müeyyideler artırılsa daha uygun olmaz mıdır?
Değerli milletvekilleri,
Kooperatifçilik Kanununda değişiklik yapan tasarının
görüşmelerinin sonuna geldik. Görüştüğümüz yasa
tasarısıyla konuşmamda değindiğim süreç ve
sorumluluklar nasıl değişecektir de sorunlar ortadan
kalkacaktır? Bilindiği üzere yasalar kadar uygulamadaki prensipler de
önemlidir. Bu prensipler uzun zaman içerisinde oluşmaktadır.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının
uygulamalarda ortaya koyacakları prensipler oluşana kadar fazla
miktarda sorun yaşanabileceği kaygısı da
taşımaktayız.
Ayrıca, iki
başlılıktan üç başlılığa geçiş ne kadar
sağlıklıdır? Kooperatiflerin sorunları nasıl
giderilecektir? Bunu da düşünmeden edemiyorum.
Değerli arkadaşlar,
hayat acısıyla tatlısıyla, bolluğu ve
darlığıyla yaşanıyor. İnsanların
acısıyla dalga geçecek kadar bilgi ve kültürden yoksun bakanlar
olunca, maden işçilerinin ölümüne Ne güzel öldüler. diyerek kendi
başarısızlıklarını örtmeye çalışmak,
basiretsizlik ve halkın inançlarını sömürmekten başka bir
şey değildir. Yeter artık! Taşeronluğu bu memleketin çalışanlarına
reva görerek, kontrolsüz bir ortamda çalışma ortamı yaratarak
daha fazla siyasi ömrünüzü uzatamayacaksınız.
TOKİ Başkanı
da geçtiğimiz günlerde devletin arazisinden elde edilen rantı Allah
bize para gönderiyor. diyerek inanç sömürücülüğünü doruğa
çıkarmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
TAYFUR SÜNER (Devamla) Ama
merak etmeyin, halk sizin zannettiğiniz gibi dini bilgi yönünden yoksun
değildir. Öbür dünyada Cenabıallah, halkımız da bu dünyada
ilk seçimlerde cezanızı kesecek. Bu ölçüsüz konuşmalardan halk
bıktı, yeter artık!
Tüm bu duygu ve
düşüncelerle yüce Meclisi selamlıyorum.
Saygılar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Süner.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Sayın Başkan,
sataşma sebebiyle söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Dinçer sataşma nedeniyle söz istemiştir.
Buyurunuz efendim.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin,
Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; benden önceki konuşmacı az önce
Zonguldakta meydana gelen kazaya değinerek, kazanın henüz niçin
ortaya çıktığı bile anlaşılmamışken,
beni de basiretsizlikle suçlayarak bir konuşma yaptı. Özellikle de
oradaki işçilerimizle ilgili bizim yaptığımız bütün
çalışmaları ortaya koyduktan sonra, vatandaşlarla bizim
nasıl bütünleştiğimizi, efendim, onlarla nasıl bir arada,
el ele, kol kola sorunlarımızı ve
acılarımızı paylaştığımızı
gördükten sonra, benim söylediğim bir sözden hareketle de bana yönelik bir
ithamda bulundu.
Şunu açıkça
söylemek istiyorum, bir kere her şeyden önce şunu çok belirgin bir
şekilde söylemek istiyorum: Müslümanım. diyeceksiniz ama bir
Müslümanın sahip olduğu terminolojiden dahi haberiniz olmayacak. Hem
kel olacaksınız hem fodul olacaksınız. (CHP
sıralarından gürültüler)
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Kendine bak!
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Hem olayı
bilmeyeceksiniz hem
(CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Çok açık bir
şekilde şunu söyleyeceğim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan
BAŞKAN Sayın
Bakan, lütfen yeni sataşmalara mahal vermeyiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Herkes
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Herkes konuştuğu
sözü bilecek
(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Aynaya bak, aynaya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
lütfen oturun, sözünü bitirsin.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla)
kullandığı
lafı da bilecek, söyleyeceğini de söylerken duyacağını
da düşünecek.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sizden daha iyi Müslümanım ben.
BAŞKAN Lütfen
dinleyiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Eğer siz öyleyseniz
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ayıp ya!
TAYFUR SÜNER (Antalya)
Allah sana da nasip etsin o zaman.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Evet, ben buradan söylüyorum,
bana nasip etsin çünkü sizin her biriniz
Cenaze namazının
arkasında, bu ülkedeki bütün Müslümanlar beş vakit
namazlarının arkasında hüsnü hatime için dua ederler, biz de
buna dayanarak bunu söyleriz.
TAYFUR SÜNER (Antalya)
İnanç sömürüsünü yapmaya devam et sen! Ayıptır ya!
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Siz bunları dahi
bilmeden, burada hem kel hem fodul
TAYFUR SÜNER (Antalya) Hem
kelsin hem fodul!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) -
hem cahil hem ukala hem
bilgisiz davranıyorsanız bunun için söylenecek başka bir söz
olmaz. (CHP sıralarından gürültüler)
TAYFUR SÜNER (Antalya)
Ayıptır ya! Seni nasıl bakan yaptılar?
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
oturunuz, lütfen.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, hakaret ediyor Sayın
Konuşmacı.
BAŞKAN Sözünü
bitirsin, sonra.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) O yüzden hiç kimse benim
vizyonumla, benim basiretimle, benim bilgimle kendisini ölçerek burada
konuşma hakkına sahip değildir.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Kendine bak, kendine!
TAYFUR SÜNER (Antalya) Sen
kimseye kel ve fodul diyemezsin, sana bu yetki verilmedi.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) İçinizden herhangi
birisi madencilik sektöründe iş güvenliği konusunda alınacak bir
tedbir hakkında benden daha iyi bir şey biliyorsa çıkıp onu
konuşsun, buraya gelip de suçlamasın.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Ne tedbir aldın?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Bu açıdan
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Ne tedbir aldın sen?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Benim aldığım
tedbirler hakkında bir tane bilgin olsaydı bunu söylemezdin sen. O
açıdan, burada
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sen bu lafları edemezsin!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin olunuz, sözünü bitirsin.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Sen edebilir misin?
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sen bu lafları edemezsin!
BAŞKAN Sayın
Dinçer, yeni sataşmalara mahal vermeyiniz lütfen.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Sen edebilir misin?
Bu açıdan
bakıldığında şunu açıkça söyleyebilirim:
Hükûmetimiz ve Bakanlığımız iş güvenliği
konusunda her türlü tedbiri almıştır. Çok şükür orada
hiçbir teknolojik altyapı eksikliği de yoktu.
TAYFUR SÜNER (Antalya) Ne
tedbir aldın da öyle söylüyorsun? Hangi tedbiri aldın?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Belki daha modern teknolojiler
için konuşulabilir ama iş güvenliği konusunda herhangi bir
eksiklik yokken bu kaza meydana gelmişse
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Yapmayın!
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla)
önce bunu
araştıracağız, sebebini ortaya koyacağız, sonra
da hep beraber sorumlusunu ortaya çıkaracağız.
Hiç kimsenin, daha sorun
ortaya çıkmadan ve teşhis konulmadan bir günah keçisi bulup ortaya
koymaya hakkı yoktur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Dinçer.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, Sayın
Konuşmacı konuşmasıyla Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna
hakaret etmiştir, söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi (CHP sıralarından alkışlar)
Lütfen yeni sataşmalara
mahal vermeyiniz, buyurunuz efendim.
2.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
biraz önce burada konuşan Sayın Bakan kullandığı
terminolojiyle, kullandığı cümleler ve kelimeler ile bu
Parlamentonun, şu kürsünün adabına uygun olmayan bir konuşma
yapmıştır.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Siz az önce adaplı
mı konuştunuz? (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
sayın milletvekilleri
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Bakan
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Sayın Hamzaçebi
basiretsizlik daha yumuşak bir laf mıdır? (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Bakan, lütfen konuşmacıyı dinleyiniz.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sen orada oturmayı bilmiyorsun, oturmayı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Evet, Sayın Bakan, sanıyorum, üniversiteye
yönelik olarak yapmış olduğu tezde bir intihal suçlamasına
maruz kaldığı için basiretsiz kelimesiyle
AHMET KOCA (Afyonkarahisar)
Sen de erken başladın.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla)
kel ve fodul arasındaki farkın ne
olduğunu maalesef bilemeyecek durumda, hangisinin daha ağır
olduğunu takdir edemeyecek durumda.
Şimdi, Sayın
Bakanla dinî terminoloji konusunda her ortamda konuşmaya hazır
olduğumu ifade etmek isterim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) O zaman
çıkalım, konuşalım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu konular, Sayın Bakanın ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun tekelinde değildir.
Zonguldak Kozludaki
işçi ölümlerini kader olarak nitelendirip, İslamiyetteki Allah
tasavvurunu, İslamiyetin özünü başka bir noktaya taşıyan bir
din anlayışına sahip bir Hükûmetle ve onun bir Sayın
Bakanıyla Zonguldaktaki işçi ölümlerini konuşmak mümkün
değildir.
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) -
Kozlu değil Başkan, Kozlu değil orası, Karadon.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Zonguldakta efendim, Zonguldakta. Bu heyecanla
yeri yanlış söylemiş olabilirim, işin esasını
konuşalım, konu budur.
Bakın, oradaki ölümlere
Güzel öldüler. diye yaklaşarak, o işçi ailelerine âdeta o ölümlerin
arkasındaki vahameti ciddiye almayan bir şekilde yaklaşan, o
işçi ailelerine saygısızlık gösteren bir
anlayışın, burada, gelip, bir masum muhalefet eleştirisini
kel ve fodullukla suçlaması doğru mudur değerli arkadaşlar?
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) İşçi aileleri takdir eder, sen değil.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Ben şunu hatırlatmak istiyorum: Sayın
Bakan bu kürsülere çok çabuk alıştı, üslubunu da çok çabuk
değiştirdi. Yalnız şunu sizin dikkatinize sunmak isterim:
Sayın Bakan, bürokrasi döneminde bu Parlamentoda, bu kürsülerde cumhuriyet
düşmanı suçlamalarına muhatap olmuş bir Sayın
Bakandır. Bu Parlamentoda bir milletvekiline, bir sayın
milletvekiline cumhuriyet düşmanı suçlaması yöneltildiği
hâlde bu suçlamayı hakaret telakki edip mahkemeye gidemeyen bir milletvekili
düşünülebilir mi? Huzurunuzda bu Sayın Bakan şimdi bütün bunlar
olmamış gibi gelip burada ahlak, din, fazilet, terminoloji dersi
vermeye kalkıyor. Eğer Sayın Bakan arzu ederse onunla
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sözlerimi burada bitiriyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Konu
dışında başka hakaretlerde bulundu bana Sayın
Başkan.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) Sayın Başkan, Zonguldak milletvekili olarak ben de 60a
göre söz istiyorum.
BAŞKAN Ne için söz
istiyorsunuz Sayın Köktürk?
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) Efendim, Sayın Bakanın açıklamalarına
yanıt vermek amacıyla Zonguldak Milletvekili olarak 60ıncı
maddeye göre kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN O zaman
yerinize oturursanız yerinizden kısa bir söz talebi verilir. Lütfen
yeni sataşmalara mahal vermeyiniz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Zonguldakta
maden ocağında ölenlerin iş güvenliğinin
sağlanmadığına ilişkin açıklaması
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) Şimdi, Sayın Bakan, hem
sendikalarımızın, maden mühendisleri odamızın ve
Başbakanlık Denetleme Kurulunun uyarılarını nazara
almıyorsunuz, Başbakanlık Denetleme Kurulunun
taşeronlaşmanın yarattığı sakıncalara
yönelik yaptığı eleştirileri nazara almıyorsunuz,
iş güvenliğinin gerektirmiş olduğu, yani maden
işletmelerinin gerektirmiş olduğu iş güvenliklerini
sağlamıyorsunuz. Ayrıca Türkiye Taşkömürleri Kurumuna
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Örnek ver, örnek! Ne
sağlanmamış, örneğini ver!
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak)
yapılması gereken 265 milyon dolarlık
yatırımı yapmıyorsunuz, bunun 3 katı kadar bir
parayı Başbakanın damadının genel müdürlüğünü
yaptığı Çalık şirketine iki devlet bankasından
tek kalemde aktarıyorsunuz, ondan sonra oradaki 30 tane insanın
yaşamını yitirmesini kader, güzel ölüm diye nitelendiriyorsunuz.
Şimdi, Sayın Bakan,
Sayın Başbakanımız kendi çocuğunu yirmi günlük
kısa dönem askere gönderirken valilerin eşliğinde zor gönderdi.
Oradaki anneler yerin yüzlerce metre altına, eksi 540 koduna
çocuklarını her gün acaba sağ çıkabilecek mi kaygısıyla
gönderiyorlar ve kara toprağa bağrı yanık bir şekilde
gönderiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz, sağ olun.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi,
sayın milletvekilleri
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Sayın Başkan,
ben söz istiyorum.
BAŞKAN Hangi konuda
efendim?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Bana tekrar
sataşma oldu Sayın Başkan.
BAŞKAN Hangi konuda?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Zonguldakta tedbir
almadığıma dair sataşma oldu.
BAŞKAN Şimdi
böyle olursa bunun sonuna kadar önünü alamayız. Şimdi, siz
sataşma yapıyorsunuz, o sataşma yapıyor
Hangi çerçevede
istiyorsunuz? Sataşma olduğunu nitelememiz lazım.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Madende iş
güvenliği konusunda tedbir almadığıma dair
sataştı.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat)
cumhuriyet düşmanı olup mahkemeye gitmemekle itham etti
Sayın Bakanı.
BAŞKAN Eleştiri
getiriyor, sataşmadı efendim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, bakın, intihalle suçladı,
Sayın Bakanı intihalle suçladı.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN İkinizi
birden dinleyemem, lütfen
Sayın Bozdağ,
şimdi sizi dinliyorum.
Buyurunuz.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, Değerli Grup Başkan Vekili
Sayın Bakanı intihalle suçladı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Ben suçlamadım.
BAŞKAN Ama o
intihalden söz istemedi efendim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, müsaade buyurun, siz benim
şeyimi bir dinleyin.
Arkasından, bu kürsüden
cumhuriyet düşmanı olarak defalarca nitelendirilip mahkemeye müracaat
edememekle itham etti. Belki Bakanın söyleyeceği sözler var. Bundan
daha ağır bir itham olur mu?
BAŞKAN Kendisine
sorduğum zaman, sadece Zonguldak madeniyle ilgili söyledi efendim.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Hayır, Sayın Bakan cevap vermeyince
Bunu burada
konuşuyor, huzurunda söylüyor.
BAŞKAN Sataşma
olarak hangi konuda söz istediğini sordum.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkanım, çok açık bir sataşma var
burada. Çok açık bir sataşma var.
BAŞKAN Gerçek
sataşmayı söylemeniz lazım.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Efendim, sataşmalar bunlar!
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Ben de onların
cevabını vermek istiyorum.
BAŞKAN Onun için,
intihalden söz istiyorsanız, buyurunuz efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Lütfen, tekrar
uyarıyorum, yeni bir sataşmaya meydan vermeyiniz, bu konuyu düzgün
bir şekilde sonuçlandıralım.
Buyurunuz efendim.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin,
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Çok teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan ve çok
değerli milletvekili arkadaşlar; önce şunu söyleyeyim: Biz
şu anda Zonguldak madeniyle ilgili bir meseleyi
tartışıyoruz. Eğer Zonguldak madeniyle ilgili meseleyi
konuşurken birileri intihalden, Başbakanın çocuğunun
işinden ve askerliğinden
OSMAN KAPTAN (Antalya) Ama
siz bilgisizlikle suçladınız!
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) Efendim, oradaki iş
güvenliği tedbirinin alınmadığına dair herhangi bir
belge, bilgi yokken, ona dair bir meseleden yahut da cumhuriyet
düşmanlığıyla ilgili zaten kendilerinin yaptığı
suçlamalardan ve gerek mesnetsiz ithamlardan dem vuruyorsa, açıkça bir
şey söyleyeyim, bunun bilimsel olarak adı acziyettir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Eğer oturacak sizinle Zonguldak
madenini konuşacaksak, ben saatlerce bunu konuşmaya
hazırım, ama eğer bir şey söylüyorsanız
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Onu da konuşamazsın sen.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Zonguldak Milletvekili olarak
bugün Zonguldak meselesiyle ilgili söz alan milletvekili arkadaşıma
benim söyleyeceğim bir tek söz var: Orada on beş gün kaldık,
gerektiğinde madene indik, çıktık. İşçilerimizle
beraberdik. Niye bir tek gün yanımıza gelmedi? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) Ben oradaydım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Niye vatandaşlarla
birlikte, beraber olmadı?
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) Enerji Bakanınız şahit burada. Her gün
oradaydım ben, beş gün boyunca oradaydım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Eğer, oradaki
işçilerimizin, oradaki ailelerimizin bir sorununu, bir derdini paylaşacak
idiyse, orada bizimle beraber olmalıydı.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) Sayın Bakan, bugün kömür kongresi var Zonguldakta. Siz
neredesiniz? Kömür kongresi var.
BAŞKAN Lütfen
oturunuz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - İkincisi, orada iş
güvenliğiyle ilgili alınmamış bir tedbir varsa lütfen onu
söyleyin.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) Kömür kongresi vardı, niye gelemediniz Zonguldaka?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Orada
alınmamış bir tedbir varsa onu söyleyin. Çünkü, orada her türlü
ölçüm cihazı vardı, otomatik çalışıyorlardı ve
çalıştılar. Kaza esnasında onların
çalıştığına dair bilgisayar kayıtlarımız
da var. Öyleyse, sorunu teşhis etmeden bu meseleyi konuşmak
başka bir acziyettir veya birisine günah keçisi olarak sorunu yükleme
çabasından başka bir şey olmaz.
Ben biraz sabrediyorum,
lütfen siz de sabredin. Bütün sorun ortaya çıkacak ve bugün burada
söyledikleriniz yalanlanırsa o zaman nasıl izah edeceksiniz?
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Ne söyledik de yalanlandı?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Bu açıdan
bakıldığında, ben tekrar şunu söylüyorum: Oradaki
sorunlarla ilgili bir eksiklik varsa o eksiklik tespit edilecek ve ilgililerden
bunun hesabı sorulacak. Biz, orada kaybettiğimiz işçilerin
üzerinden hiç siyaset yapmadık çok şükür ve yapmayacağız da
ama tavsiyemiz, lütfen siz de yapmayın.
Biz, hep birlikte sorunun
üzerinde duralım. Türkiye'nin iş sağlığı ve
güvenliği meselesini beraberce tartışalım ve bunu
nasıl daha iyi yaparız ve ölüm oranlarını nasıl
azaltırız diye meseleye bakalım. Ama bütün bunları
konuşurken, hiç kimseyi suçlayarak değil, rasyonel ve bu ülkenin bir
temel sorunu olarak meseleye bakalım.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) İlk konuşmanı dinle, ilk konuşmanı.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Yine, bunu konuşurken de
bel altı vurmalar yapmayalım. Eğer ahlakımız,
eğer kalitemiz bunu gerektiriyorsa ona bir şey diyemem, ama onun
ötesinde maden mühendisliğiyle ilgili meseleyi, iş güvenliğiyle
ilgili meseleyi konuşurken cumhuriyet düşmanlığıyla
ilgili meseleyi gündeme getirecekseniz onun için ayrı bir bahis
açalım, kimin daha iyi cumhuriyetçi olduğunu, kimin daha
sürdürülebilir bir cumhuriyetçi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) -
olmak için emek sarf
ettiğini burada
konuşalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Dinçer.
Konu burada
kapanmıştır sayın milletvekilleri.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK
(Zonguldak) Sayın Başkan, ben sadece bir konuyu düzeltmek
istiyorum.
BAŞKAN - Sayın
Köktürk, sizin orada olduğunuz gayet meydanda ve açıktır. Bunu
söyleyecekseniz, bunu kayda geçirelim. Siz de oradaydınız,
şahsen görmüş bulundum.
Konu
kapanmıştır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı:
496) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,
buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlarken öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bu maddede
konuşmamız yoktu. Sayın Bozdağ sitemkâr bakıyor ama
Sayın Elitaşın geldiğini gördüm. Sayın
Elitaşın cevaplandırması gereken bir soruyu sormak için
söz aldım.
Değerli milletvekilleri,
çok sayıda insanı ilgilendiren kooperatifçilikle ilgili bir düzenleme
yapıyoruz. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun bazı
maddelerinde düzenleme yapılıyor. Bu, bir Hükûmet tasarısı
olarak geldi ama Sayın Elitaşın teklifiyle birleştirilerek
geldi.
Şimdi, burada çok
sayıda konuşmacı bir iddiayı, bir itham demesek bile bir
ifadeyi bu kürsüden ortaya koydular. Dediler ki: Sayın Elitaş
kendisiyle ilgili, kendi bölgesiyle ilgili bir kooperatif seçimine, Pancar
Üreticileri Kooperatifinin yönetimine müdahale edebilmek veya onunla olan
meselesine hukuk kurarak, kanun çıkartarak çözüm üretmek veya
amacını gerçekleştirmek için bir kanun çıkartmaktadır,
bir düzenleme yapmaktadır.
Bunu birçok sayın
konuşmacı, gerek Milliyetçi Hareket Partisinden gerekse Cumhuriyet
Halk Partisinden sayın milletvekilleri burada çok daha açık ve
ağır cümlelerle ifade ettiler. Bu, ağır bir iddiadır
ve ithamdır. Sayın Elitaş bu ithamın altında kalmamalıdır,
gelip burada ifade etmelidir. İddia şudur ki, Sayın Elitaşın
ilindeki pancar üreticilerinin kooperatifinin yönetimiyle meselesi vardır,
ihtilafı vardır, karşıtlığı vardır. Bu
bir türlü amacına ulaşamamaktadır. Oradaki yönetimi görevden alabilmek
için Kooperatifler Kanununun 90ıncı maddesinde yeni bir düzenleme
getirmektedir. Bu düzenlemeden sonra Pancar Üreticileri Kooperatifiyle ilgili
bir işlem yapılacaktır. Bunun hukuki olmasını temin
etmek için 90ıncı maddede -üçüncü fıkrası,
kaçıncı fıkrasıysa- yeni bir düzenleme getirmektedir.
Bu iddia cevabını
bulmalıdır değerli arkadaşlar. Yarın, bu Kooperatifle
ilgili özel bir işlem yapılırsa, mevcut denetlemenin
dışında özel bir denetleme yapılırsa bu Genel Kurul
töhmet altında kalır, Türkiye Büyük Millet Meclisi şahsi
husumetlere alet edilmek gibi bir töhmet altında kalır. Bu Meclisin
bir üyesi olarak ben bunu kabul edemem, bunun açıklığa
kavuşması gerekiyor. Bu kanun birazdan oylanacak,
oylarınızla kabul edilecek ama bilesiniz ki bu ithamın
cevabı ortaya konulmadan kabul oyu verirseniz öncelikle sizler töhmet
altında kalacaksınız.
Değerli arkadaşlar,
bu iddianın gerekçesi olarak ortaya konulan husus gerçekten tereddüt
uyandıracak mahiyettedir. Bakınız, kanun teklifinde,
90ıncı madde ile ilgili getirilen değişikliklerde
İlgili bakanlık, kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin,
kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin
işlem ve hesaplarını ve varlıklarını
müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine veya kooperatif denetmenlerine
denetlettirebilir. Kanun metni bu, teklif ve tasarının birleştirilmiş,
Komisyondan geçerek Genel Kurula gelmiş şekli bu.
Bu yeterli olmadı
anlaşılan, Sayın Elitaş bir önerge vererek bunun şu
şekilde değişmesini sağladı. Deniliyor ki burada:
Yine, İlgili bakanlık, kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, kooperatif
merkez birliklerinin ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin işlem
ve hesaplarını ve varlıklarını müfettişlere,
kooperatif kontrolörlerine veya denetim için görevlendirilecek personele
denetlettirebilir. Kim bu personel? Altında bir madde daha var.
Kontrolörlerin seçilme ve çalışma usul ve esasları ile görev ve
yetkileri tüzükle tespit edilir. Bakanlık tarafından
görevlendirilecek personelin çalışma usul ve esasları ayrı
tutuluyor. Onlar, doğrudan, Bakanlığın inisiyatifiyle
kendisine verilen talimatın gereğini yerine getirmek üzere
görevlendirilebilinir. Sonra ne olur? Sonra Bakanlık, kamu yararı ve
hizmet gerekleri dikkate alınarak gecikmesinde sakınca görülen
hallerde ileride telafisi güç veya imkansız zararlara yol
açılmasının engellenmesi amacıyla bu kişilerin
görevlerine tedbiren son verebilir.
Değerli arkadaşlar,
iddia edilen, ortaya konulan itham, Sayın Elitaşın kendi
bölgesindeki pancar üreticileri kooperatiflerinin yöneticilerini, seçilmiş
-ben kongrelerini bir oranda takip ettim- 12 bin oy alarak seçilmiş
kooperatif başkanının ve yöneticilerinin denetimini zaten Sanayi
ve Ticaret Bakanlığının müfettişleri sürekli
yapıyor, biri gidiyor, biri geliyor, mahkemeler de devam ediyor, yetmiyor.
Yani, üyelerinin oyuyla görevden alınamıyor, müfettişlerin
denetimleriyle, mahkeme kararlarıyla görevden alınamıyor. Adam
doğru iş yapıyor anlaşılan ki, hukuka uygun iş
yapıyor ki vatandaş seçiyor, müfettiş de görevinden
alamıyor, yargı da suçlu bulmuyor ama Sayın Elitaşın
getirdiği önergeyle kanunlaşan bir husus var. Diyor ki: Bu
müfettişler bunu yapamıyorsa Bakanlık bir personel
görevlendirebilir ve bu personelin görevlendirme usul ve esaslarını
da tüzükle belirlenmek gibi bir mecburiyeti yoktur.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Elitaşa da bu yakışır zaten!
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bakanlığın verdiği talimatla bu müfettiş gidip
bunlarla ilgili bir hüküm, bir karar çıkartabilir ve bu kararı
uygulamak noktasında Bakanlık yetkilidir, Bakanlık anında
görevden alabilir. Dediği bu. Sayın Elitaşın
getirdiği önergeyle ve sizin oylarınızla kabul edilip
kanunlaşan hüküm bu. Şimdi, bu hükümden sonra biri de çıkıp
burada diyor ki, bir milletvekili de diyor ki: Bu değişiklik, bu
düzenleme, bir şahsın, bir milletvekilinin bir başka
şahısla olan ihtilafına, Genel Kurulu da alet ederek, kanun
çıkartarak kendi lehinde çözüm üretme gayretidir.
Değerli arkadaşlar,
bu, çok ağır bir ithamdır. Bu kanunu buradan geçirebilirsiniz
ama bu itham altında millete vekillik yapamayız, doğru olmaz.
Ben, Sayın Elitaşı da ilzam etmek istemiyorum, onu da koruyarak
söylüyorum. Böyle bir itham altında Sayın Elitaş da
kalmamalıdır, özellikle AKP İktidarı da
kalmamalıdır, adında adalet olan ve gerçekten adaleti temin
etmek noktasında iddiası olan bu Hükûmet de kalmamalıdır.
Dolayısıyla ya bu husus çekilmeli
Yani denetlemeden kimse
kaçmamalı, yargıdan kimse kaçmamalı. Ama Bakanlık
personeliyle kooperatif denetlemeye niye ihtiyaç duyuyorsunuz? Niye ihtiyaç
duyuyorsunuz? Bunu da özellikle, münhasıran bir ihtilafın söz konusu
olduğu Kayseride Kayseri Milletvekili olarak Sayın Elitaş
yapıyor.
Değerli arkadaşlar,
hiçbir şey anlamında söylemiyorum, konuşmak kararında falan
da değildim ama biraz önce Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsünü
dinleyince, Sayın Milliyetçi Hareket Partisi Sözcüsü Alim
Işıkı dinleyince bu konuda çok ciddi bir problem olduğunu
ve bundan dolayı da bu Meclisin töhmet altında
kaldığını, kalacağını bilerek söylüyorum.
Sayın Bakana da söyledim. Bakanın konusu değil. Sanayi
Bakanı yarın bu konuyla ilgili bir arşiv memurunu, -tenzih
ediyorum tüm arşiv memurlarını- bir personelini Kayseri
Şeker Fabrikasını denetlemek üzere gönderir, hiçbir müktesebi
olmadan, Kooperatifler Kanununu bilmeden, denetlemeyi bilmeden,
çalışma usul ve esasları belirlenmemiş bir yetkiyle oraya
gider bir rapor tutar gelir: Yolsuzluk vardır. Bakan, buna dayalı
olarak Seni görevden aldım. diye bir karar ortaya çıkartırsa,
değerli milletvekilleri, bunun adı adalet olmaz, bunun adı
hukuk olmaz, bunun adı demokrasi olmaz, bunun adı ciddiyet
olmaz her şeyden önce. Bu Meclisi, bu Genel Kurulu bu türlü bir ithama ve
iddiaya alet edemezsiniz, etmemelisiniz. Sizi millete şikâyet ederiz. Çok
doğrudan söylüyorum, sizi millete şikâyet ederiz. Bu Meclisi kendi
şahsi çıkarlarınız, kendi kavgalarınız için alet
etmekle şikâyet ederiz. Bu da size yazık olur, bu da size
haksızlık olur. Buna tenezzül etmeyiniz, buna müsaade etmeyiniz
değerli arkadaşlar.
Sayın
Elitaşın gelmesine sevindim, gelmemiş olsa belki de bu
konuşmayı yapmayacaktım ama şimdi Sayın Elitaş burada
hem kendini hem bu Meclisi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Sayın Elitaş hem kendini bu itham ve iddiadan hem bu Meclisi bu
töhmetten kurtarmak mecburiyetindedir. Aksi takdirde, arkadaşlar, sizi,
yani Hükûmeti de alet etmekle suçlarız. Sizi Başbakana da
şikâyet ederiz. Yani bir kişinin kavgasına, eğer, bu
sayısal çoğunluğu kullanıyor gibi bir
Yanlış
olur, yazık olur. Bir uyarı. Biz -yargı ne diyorsa ona eyvallah,
denetmen ne diyorsa, müfettiş ne diyorsa eyvallah, hukuk ne diyorsa
eyvallah- kimsenin savunucusu değiliz ama bir iddiayı
gerçekleştirebilmek için eğer burada hukuk oluşturmak gibi bir
yolu açarsanız bunun adı demokrasi olmaz, bunun adı adalet olmaz,
bunun adı Hükûmet olmaz, bunun adı Meclis olmaz.
Bir uyarı olarak, bir
temenni olarak ifade ettim. Ümit ediyorum ki bu hususu düzeltirsiniz, ümit
ediyorum ki buna karşı burada bir tedbir geliştirirsiniz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Şandır.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ.
Buyurunuz Sayın
Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben de sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifi ve
tasarı beraber görüşülürken burada değişik eleştiriler
yapıldı, değerlendirmeler yapıldı, herkes de
bunları yakinen takip etti.
Ben sadece iki hususun
altını çizmek isterim. Bugün, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına bağlı kooperatiflerin sayısı
nedir diye sorduğumuzda, rakamın 72 bin civarında olduğunu
görüyoruz. Tarım Bakanlığı ve diğer bakanlıklarla
ilgili kooperatiflerin sayısına baktığımızda da
toplam 87 bin kooperatif sayımızın olduğunu görüyoruz.
Peki, bu 87 bin kooperatifi
denetleyen
Ben, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
kısmını sordum; işte, kontrolör 70 tane, müfettiş 70
tane, toplam 140 tane. Yani, 72 bin
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) Kadro verin, elinizden tutan mı var?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bakın, bir şey söyleyeyim, 72 bin tane kooperatif 140
kişiyle denetleniyor. Bunun adı nedir? Kooperatifler layüsel olsun
demektir, yani bunu denetleyemezsiniz siz.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sekiz senedir aklınız yeni mi başınıza geldi?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) Bakın, tek tek gitse bu 140 kişi -bunların
başka görevi de mutlaka var- şimdi baktığınızda,
kaç senede bu kooperatiflerin denetimine sıra gelebilir? İşte, o
nedenle, o görevlendirilecek personel
Bunların dışında bir
imkânla bunların denetimi konusunda yararlanmak ve bunlara hesap sormak,
denetlemek, iş ve işlemlerinin yasalara uygun olup
olmadığını denetlemek, bir nevi onları denetim
altına almak. Denetimsiz birtakım yapılar var. Kötü bir şey
değil. Denetlenmeyen, denetlenmemeye alışarak birtakım
haksız, hukuksuz yapılar ortaya çıkıyorsa, o zaman hepimiz
ondan mesulüz. Bunun denetimine imkân veriyor.
Bir başka şey: Bir
soruşturma yapılıyor, memurlardan herhangi biriyle, bir
kaymakamla ilgili. Soruşturmanın selameti açısından
açığa alınması gerektiği zaman yetkili olan kişi
bunu açığa alabiliyor mu? Alabiliyor. Bir vali, bir belediye
başkanı, bir asker kişi veya başkaca bir kamu görevlisi
hakkında ciddi iddialar var ise, soruşturmanın selameti de bunun
görevden alınmasını gerektiriyor ise, ilgili idari makam,
yetkili kimse, bunu soruşturmanın sonuna kadar görevden el çektirme
yetkisi var mı? Anayasamız ve yasalarımız bu hakkı
tanımış mı? Tanımış. Niçin? Ortada ciddi
isnatlar var. Soruşturma bu isnatlar altında bu makamda bu kişi
yürür bulunursa sağlıklı bir biçimde yürütülemez, o nedenle
yetki vermiş. Bu yetkiyi kullandığınızda da yargı
denetimini de açık koymuş, gidecek yargıya. Şimdi,
kooperatiflerde böyle bir şey var mı? Yok. Adam malı
almış götürmüş. Bütün herkes konuşuyor. Trilyonlarca
liranın iç edildiğine dair iddialar var, müfettişlerin
raporları var. Ne hikmetse, gidiyorlar mahkemeye, şuraya, buraya, bir
bakıyorsunuz bir sürü kirli şeyin üzerinde bir yapı. Herkes diyor
ki: Burada sıkıntı var. Şimdi, bu yolsuzluk iddiası,
müfettiş raporlarıyla, gerekli şeylerle sabitse; eğer orada
görev yapanlar, görev yaptığı zaman kamunun ve milletin, ilgili
üyelerin açısından telafisi imkânsız zararlar doğuyorsa idare
burada tedbir alamaz mı? Alabilir. Ne diyor? O zaman bir tedbir
alacaktır. Aldığı tedbir yargıya kapalı mı?
Hayır kapalı değil çünkü netice itibarıyla idari bir
işlemdir, idari işlemlere de yargı yolu zaten açıktır.
Eğer haksız, hukuksuz bir tasarruf varsa zaten mahkemeden dönecektir.
Burada yapılan birilerini aklamak veya birilerini korumak veya birilerini
yok etmek değil. Denetimsiz bir biçimde işleyen bir yapıya,
denetimsizliği nedeniyle haramzadeler oluşturmaya müsait bir
yapıya hukuk içinde bir denetim mekanizması kurmaktan ibarettir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Bozdağ.
Şahsı adına
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kooperatifler Kanunu
Tasarısı ve bizim verdiğimiz teklifin birlikte,
birleştirilerek oluşan bu kanun tasarısı biraz sonra
oylarımızla inşallah yasalaşacak.
Bizim verdiğimiz kanun
teklifi içerisinde üç madde vardı. Birincisi, kooperatiflerin
yapacakları seçimlerle alakalı bütün oylamaların gizli
oylamalarla yapılması ve açık tasnif usulüne göre
yapılması öngörülen bir
düzenlemeydi. 90ıncı maddede de kooperatiflerin nasıl
denetlenmesi gerektiğiyle ilgili teftiş heyetinin yapması
gereken iş ve eylemlerdi.
Şimdi, bu teklifin
maddeleri düzenlenirken özellikle siyasi parti gruplarımızın
muhalefet şerhlerini dikkatle inceledim, Türkiyedeki toplam kooperatif
sayısının yaklaşık 87 bin civarında olduğunu
ve bu kooperatiflerin de incelenme imkânlarının çok
sınırlı kaldığını, incelenemeyen
kooperatiflerde de aşırı derecede de yolsuzlukların
olduğunu, dava safhasına gitmesine rağmen sonuçlanmamış
ve zaman aşımına giden çeşitli davaların olduğunu
da ifade ettik ve arkadaşlarımızın eleştirilerinde,
karşı oy yazılarında da özellikle altını
çizdikleri konu, kooperatiflerin denetimlerinin daha da etkin bir hâle
getirilmesi için Bakanlığın gerekli tedbirleri alması
konusundaki uyarıları da vardı; gerçekten önemli, dikkate
değer uyarılardı. Ama bizim verdiğimiz önergeyle birlikte
sanki Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifinde şahsımla alakalı
ve oradaki idare eden kişiyle ilgili bir husumet varmış gibi
özele indirgemek, açıkçası Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev
yapan milletvekillerinin bir yerde hırsızlık varsa, yolsuzluk
varsa bunun üzerine gidilmesinin gerektiğiyle ilgili bütün
şartların olgunlaşması, oluşması için ellerinden
gelen katkıyı göstermeleri gerekirken ve söylenilen şeyle ilgili
sadece pancar ekicileri kooperatifi olan Kayseride 80 bin çiftçi var,
Amasyada 60 bin çiftçi var, Konyada 100 binin üzerinde çiftçi var,
Adapazarında 50-60 bin civarında çiftçi var; 300 bin çiftçi ailesini
ilgilendiren pancar ekicileri kooperatiflerinin denetiminden ortaya çıkan
eksikliklerden dolayı o çiftçilerin alın terleri, hakları
kaybolmakta ve maalesef o çiftçi kardeşlerimiz o fabrikanın sahibi
olduğunun farkında değil, bilincinde değil.
Bakınız, bu
saydığım şirketler içerisinde Konya Şeker
Fabrikası 350 bin ton şeker üretir; 1.500 dolar şekerin tonu,
hemen hemen 500 milyon dolarlık bir ciro. Kayseri Şeker
Fabrikası 300 bin ton şeker üretir, 450-500 milyon dolarlık
ciro. Amasya 90 bin ton şeker üretir, 150 milyon dolarlık ciro.
Adapazarı hemen hemen 40-50 bin ton -geçen seneye göre
baktığımızda- üretir. 1 milyar dolarlık cironun
denetimi maalesef mümkün değil. Ve özellikle denetimden kaçabilmek
adına, bu çiftçilerin kontrollerini ortadan kaldırabilmek adına,
holding şirket kurarak, kurdukları holding şirket
vasıtasıyla özellikle bu şirketlere bağlı olan
şirketlerin, Pancar Ekicileri Kooperatifinin ortak olduğu
şirketlerin (A) grubu hisselerini vererek şirket sahibi, gerçek
sahibi çiftçilerin imkânlarının ortadan
kaldırıldığı bir durumla karşı
karşıyayız. Kalkıp da burada Sayın
Elitaşın böyle böyle, Kayseri Şeker Fabrikasıyla ilgili
problemi var. O problemini halledebilmek için, seçimi çiftçiyle beraber
kazanamadığından dolayı bunu yapıyor. diye iddia
etmek yerine, 300 bin civarında çiftçinin hakkını korumak için
Bu yasada şöyle şöyle eksiklikler var. diye sizin de önerme
getirmenizi beklerdim. Ama Sayın Şandıra hak veriyorum.
Sayın Şandır kendi geçmişlerindeki yaptıkları
için hukuksuz, adaletsiz bir süreç içerisinde bakan talimatıyla ve mahkemeye
verilen talimatın AK PARTİ iktidarları döneminde yedi buçuk
senedir olmadığı bir süreci açıkça hani Dervişin
fikri neyse zikri odur. derler ya! 2000 yılında sizin
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Siz kendi zihniyetinize bakın!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Sayın Şandır, Pancar Ekicileri Kooperatifini Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı denetlemez, Tarım
Bakanlığı denetler!
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Kim denetler?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - 2000 yılında sizin bakanınızın Ticaret
Mahkemesine verdiği talimatı yarın size vereceğim. Şu
şekilde olması gerekir. diyeceksiniz. Göstereceğim onu.
Ve stadyuma
topladığınız pancar ekicileri kooperatifi üyesi olmayan
çiftçiler diye gösterilen, sağdan soldan toplama insanlarla
kazanılan genel kurul çerçevesinde ele geçirilen ve bazı
şeyleri, organizasyonları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bazı organizasyonlarda sırf çiftçilerin alın teriyle
biriktirdikleri pancar paralarından finanse edildiğini de sizlere
göstereceğim.
Ama şunu açık
yüreklilikle ifade ediyorum, söylüyorum, diyorum ki: 2003 yılında
yapılan denetim sonucunda bu söylediğim şirketlerde
yaklaşık 35 milyon Türk lirası, 35 trilyon liralık
yolsuzluk olduğu mahkemede. Üç mahkeme var, iki tanesi zaman
aşımından geçti, bir tanesinin de zaman aşımına
uğramasına herhâlde bir yıllık bir süre var. Rüşvet
alıp verildiği belgelerle tespit edilmiş ve bir hâkim de bu
konuda cezaevinde yatmış olmasına rağmen rüşvet alan,
cezaevinde rüşvet verenle ilgili bir husus yok. Ben şunu açıklıkla
ifade ediyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi değerli üyelerinin
kalkıp da kişisel bir husumete döndürmek yerine bu
saydığım yerlerdeki pancar ekicileri çiftçileriyle konuşup
onlara yapılan haksızlıkla ilgili ne yapabiliriz diye fikir
yürütmek, düşünmek gerekirken sadece benim şahsımla bu konuyu
hafifletmenin hiç kimseye faydası olmadığını
düşünüyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Elitaş.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, şahsımı da, ismimi de ifade ederek
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Şandır.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Elitaş
talihsiz bir değerlendirme, konuşma yaptı. Ben kendisini koruyucu bir konuşma
yaptım. Böyle iddialar var, ithamlar var, bunların cevabı
verilmelidir. dedim. Sayın Elitaşsa -üzülerek ifade ediyorum- bir
suçluluk psikolojisi içerisinde, suçüstü yakalanmanın
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bakanınızın mahkemeye gönderdiği
talimatları vereceğim size.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
-
bir tezahürü olarak geçmiş dönemleri suçlayarak, hâkimleri suçlayarak,
kooperatifleri suçlayarak, hatta vatandaşları suçlayarak, çiftçileri
suçlayarak burada bir savunma ortaya koydu. Burada hiç kimse -özellikle de
Milliyetçi Hareket Partisi olarak kendi adımıza söylüyorum-
yolsuzluğun, denetimsizliğin, çiftçinin hakkının
gasbedilmesi arkasında olamaz, savunamaz. Bunu savunan varsa, namerttir.
(MHP sıralarından alkışlar) Hiç öyle bir şey yok.
Sekiz yıldır iktidardasınız, tüm yetkiler elinizde, tüm
belgeler elinizde. Geçmişi suçlayacağınıza bu belgeleri
ortaya çıkartıp mahkemeye gitmeniz lazım. Buradan, kürsüden
geçmişi suçlayarak kendinizi aklamanız mümkün değil Sayın
Elitaş. Hakkınızda çok ağır ithamlar
bulunmaktadır. Gelip burada bu ithamları cevaplandırmanız
lazımdı ama siz hâkimleri suçluyorsunuz. Bir hâkim varmış,
rüşvet almış, onun yargılamasıyla zaman
aşımı geçmiş
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sizin Bakanınızın mahkemeye verdiği
talimatı vereceğim size.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bakın, bunlar yakışmaz, geçmiş bakanlar, bilmem ne falan
Ben tekrar ediyorum
Sayın Elitaş, tekrar ifade ediyorum: Elinde bir belge varsa, bütün
belgeleri
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Size göndereceğim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bana gönderme, hâkime gönder, Yüce Divana gönder, savcıya gönder ama
gönder. Karnından konuşma, milletin kafasını
karıştırma. Doğru değil bu. Bu doğru değil
arkadaşlar. Bakın, burada bir itham var, bir iddia var.
Şimdi, Sayın
Bozdağ da
Denetim elemanı az. diyorsunuz. Niye almıyorsunuz
kardeşim, elinizi tutan mı var? 70 tane denetimi niye 700e
çıkartmıyorsunuz? Engeliniz mi var?
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Niye rahatsız oluyorsunuz denetimden?
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Yani denetimden rahatsız olmuyoruz, sizi denetim yapmamakla suçluyoruz,
sizi yargıyı işletmemekle suçluyoruz. Denetim değil.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Kayseri Şeker Fabrikasını, Amasya Şeker
Fabrikasını niye
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bunu personelle denetleyeceğinize, bunu özel inisiyatifle
denetleyeceğinize bunu usulüne uygun denetleyin diyoruz. 70 tane
müfettiş varmış! 700 tane müfettiş alın, denetleyin.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
O işlerin uzmanı sizsiniz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Engeliniz mi var? Engeliniz ne? Ama burada kalkıp da böyle, yani böyle
bir izahı yapılamayan, ithama cevap verilemeyen bir hukuk düzenlemesi
yaparak, personeli görevlendirerek ve adını da koyarak -işte,
Sayın Elitaş saydı- bu şeker fabrikalarının
denetimini eğer kendi atadığınız personele yaptıracaksanız,
bunun neresinde adalet, neresinde hukuk, neresinde nezaket? Bu yanlış,
bu doğru değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bir cümle daha söyleyebilir miyim.
BAŞKAN Gayet net
anlaşıldı.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Bir cümle daha söylemek istiyorum.
BAŞKAN Son
Selamlayınız lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Tabii.
Sayın
Elitaşın bu son açıklaması çok talihsiz olmuştur. Bu
resmen, burada niyeti ortaya çıkartmıştır.
Bu kanun çıktıktan
sonra Tarım Bakanlığı veya Sanayi Bakanlığı,
bu adı geçen şeker fabrikalarını bir personelle denetletir,
yönetimlerini görevden alırsa, demin söylediğim bu töhmet
altında kalırsınız. Takdir sizin... (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Şandır
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
- Durum budur. Sizin bilgilerinize sunulur.
Teşekkür ederim.
Sayın Elitaşı
da geçmişi suçlamaktan vazgeçmeye, elinde belgesi varsa mahkemeye gitmeye
davet ediyorum.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Şandır.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Sayın Elitaşı da Bozdağı da takip ediyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şahıs adına
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Şandır, benim geçmişi
suçladığım gibi bir ithamda bulundu ve benim hakkımda
yapılan ithamların ne olduğunu bilmiyorum
Müsaade eder misiniz
(MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Varsa konuş, ne söyleyeceksen söyle, söyle duyayım.
BAŞKAN Sayın
Şandır net bir şekilde size yönelik şeylerde bulundu, siz
de kürsüde cevap verdiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ama, şimdi, tekrar net bir şekilde bir şeyler
söyledi. (MHP sıralarından Tutanakları getirtin. sesleri)
BAŞKAN Buyurun, ama
tekrar sataşmaya mahal vermeyiniz, konu netlik kazansın diye size
tekrar söz veriyorum. Lütfen
5.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
eğer müfettişler tarafından yapılan bir teftiş varsa,
bu teftişde ihmal edilemeyecek büyüklükte ise, bu büyüklüğün
boyutları da hakikaten çiftçinin, köylünün hayal edemeyeceği noktalarda
ise ben şunu ifade etmeye çalışıyorum: Şahıslarla
ilgili
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) Yanıltma, müfettişe bir şey demiyoruz,
çalıştıracağınız memura söylüyoruz Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Neyi söylüyorsun?
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) Memura denetleteceksiniz, müfettişe denetletmeyeceksiniz.
Yanıltmayın vatandaşı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bakın, Sayın Asil, tekrar söylüyorum, teftiş heyeti
tarafından yapılan denetimler sonucunda rakamların
büyüklüğü konusunda çiftçinin değil orta boyda bir iş
adamının
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) İtiraz ona değil, ama yanlış
bilgilendiriyorsunuz vatandaşları, itiraz
atadığınız memura.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) -
dudaklarını uçuklatacak şekilde büyüklükte
yolsuzluklar varsa, bu konuyla ilgili kota soygunları varsa, kotalarla
ilgili dağıtılan konularda farklı farklı insanlara,
yandaşlara peşkeş çekilmek varsa
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Sekiz yıldır ne yaptınız?
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) Suçüstü yakalandığını itiraf etti!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) -
bu konuda milletvekillerinin üzerine düşen görev, bu konunun
aydınlığa kavuşmasıyla ilgili elden ne geliyorsa
gayret göstermek gerekir.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Takip edeceğiz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Ama sizin bana yaptığınız itham sadece şu
çerçevede dolanıyor, diyorsunuz ki: Mustafa Elitaşın Kayseri
Pancar Ekicileri Kooperatifi ve dolayısıyla şeker
fabrikasındaki bir şahısla ortaya çıkan husumetinden
kaynaklanan bir kanun maddesi.
Sayın Şandır,
bakın, Kayseride teşkilatınız var,
teşkilatınızdan olan arkadaşlara sorun, buradan kimler
sebepleniyor, ne oluyor diye sorun. Kayserili çiftçilerden sorun, Amasyalı
çiftçilerden sorun, Adapazarılı çiftçilerden sorun, hangi çiftçiler
varsa Bizi kurtarın, illallah! diyen insanlarla konuşun. Sizden
milletvekili adayı olmuş arkadaşlarla konuşmayın. O
arkadaşlar size yanıltıcı bilgi verirler. Onun için diyorum
ki bu düzenleme hiç kimsenin şahsıyla alakalı değil. Benim
şeker fabrikasıyla ilgili ne kapısının önünden geçmişliğim
var. Bir kere girmişliğim var denetleme adına; nedir, ne
değildir diye. Ondan sonra görmüşlüğüm de yok ama çiftçilerin,
milletvekili olarak, 300 bin çiftçi ailesinin haklarını korumak
hepimizin göreviyse bu koruma görevi doğrultusunda yaptığım
bir sorumluluk sonucunda bunu yapmaya çalıştığımı
ifade etmek istiyorum.
BEYTULLAH ASİL
(Eskişehir) Hukuk içinde kalacaksınız ama, hukukun
dışına çıkarak değil.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sizin eğer geçmişte yapılan hatalarla ilgili bir
sıkıntınız varsa -yani bu sıkıntıları
da ifade etmek istemiyorum- Tarım Bakanlığının ticaret
mahkemesine verdiği talimatı yarın size göndereceğim.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Sekiz yıldır gereğini yapsaydın. Ne yapıyordun,
yolsuzluklarla mı meşguldün?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Yani nasıl Genel Kurulun yapıldığını,
kongrenin nasıl yapıldığını, çiftçilikle
alakası olmayan insanların nasıl olduğunu ve yönetim kurulu
başkanının ve başkanlarının bir
kısmının paylaşımda sıkıntı
çekildiğinden dolayı, tutanaklara geçen, nasıl yumrukla,
kavgalarla dövüldüğünü de size anlatacağım.
RECEP TANER (Aydın)
Sekiz yıldır aklınız neredeydi?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Yani lütfen böyle yolsuzluk yapmış insanlara parti tüzel
kişiliği olarak hamilik yapmayın.
Hepinize teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Elitaş.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bunun sonuna
varamayacağız Sayın Şandır, bir dakika sizi
dinliyorum, evet.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Elitaş, burada olmayan kişileri itham etti. Bir olay
anlatıyor, olayın detayı yok. Eğer burası bir
mahkemeyse bütün delilleriyle gelip burada anlatması lazım. Aksi
takdirde burada yaptığı hiç de şık değil. Olmayan
kişiler üzerinden kendini savunmak gibi bir yanlışa, bir acze
düşmesini kınıyorum.
BAŞKAN Evet, kayda
geçmiştir.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Kooperatifler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı:
496) (Devam)
BAŞKAN Şahsı
adına başka konuşma yok.
Soru-cevap bölümüne
geçiyorum.
Sayın Genç, Sayın
Tütüncü ve Sayın Işık sisteme girmişler.
(AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
Lütfen
karşılıklı konuşmayınız. Soru-cevap bölümüne
geçtik.
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
defalarca basın toplantısı yaptım, Meclis kürsüsünde dile
getirdim bir konuyu, Hükûmetten bir cevap alamadım.
Sorum şu: 8 Martta
Elâzığda bir deprem meydana geldi. Bu depremde Elâzığda
birçok vatandaşlarımız hayatlarını kaybetti,
kendilerine Allahtan rahmet diliyorum fakat Tuncelide devletin
gönderdiği memurlar kanalıyla yapılan bir tespit var. 800 tane
ağır hasarlı, 1.500 tane de orta ve hafif hasarlı bina
tespit edildi.
Biz defalarca Hükûmete sorduk
ve Afet İşleri Genel Müdürüne sorduk, Başbakanlığa
bağlı. Diyor ki: Efendim, burada 800 tane ağır
hasarlı bina var. Devletin tespit ettikleri tutanaklar var. 1.500 tane
orta hasarlı var ama kimse ölmemiş, kimse yaralanmamış.
Dolayısıyla biz burayı afet bölgesine almıyoruz. diyor.
Ben şimdi Hükûmete
soruyorum: Bakın, gitmiş, tespit edilmiş; devletin
memurları bu vatandaşlara çadır vermişler, hâlihazırda
çadırda oturuyorlar en azından 800 kişi. Şimdi, ne zaman?
Ne düşünüyorlar? Yani bunlara ev yapılacak mı, yapılmayacak
mı Sayın Başkanım? Vatandaşlar bunu bana defalarca
soruyorlar, ben de Hükûmetten soruyorum. Lütfen bize cevap versinler efendim.
BAŞKAN Peki efendim.
Teşekkür ederiz
Sayın Genç.
Buyurunuz Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında Sayın
Çalışma Bakanı Dinçerin burada olmasını istiyordum
ama çıkmış. Sayın Dinçerin o konuşmasından
sonra, benim düşünmüş olduğum sorunun hiçbir kıymeti harbiyesi
kalmadı.
Aracılığınızla
Sayın Başkan, Sayın Dinçere bir soru yöneltmek istiyorum bu
konuda.
BAŞKAN Ama konumuz o
olmadığı için
Şimdi Bakan da burada yok.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Tamam efendim, şu kadar
Ama zabıtlara girsin.
Kendisi burada herkesten daha
fazla cumhuriyetçi olduğunu iddia etti. Saygı duyarım ama
Sivasta yapmış olduğu konuşmada, devletin tüm
kulvarlarının dinî esaslara dayandırılması
gerektiğini çağrıştıran o konuşmasıyla, bu
cumhuriyetçi olduğu iddiası arasında nasıl bir ilişki
kuruyor? En kısa zamanda Sayın Dinçeri buraya davet ediyoruz ve bize
açıklasın o konuşmasının arkasında olup
olmadığını.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Tütüncü.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Kayseri
Pancar Ekicileri Kooperatifi 2003 yılından bu yana kaç kez
denetlenmiştir? Yapılan denetimlerde belirlenmiş eksiklikleri
nedeniyle kaç kişi hakkında ne tür işlemler
yapılmıştır?
İkinci sorum:
Hükûmetinizce Kütahya Pancar Ekicileri Kooperatifinin de denetlenmesi hiç
düşünülmüş müdür? İktidarınız döneminde Kütahya
Şeker Fabrikasında devletin arazisini ve üzerindeki binaları
üzerlerine geçirenler hakkında nasıl bir işlem yapılmış
ya da yapılacaktır?
Üç: Hâlen bakanlıklarda
müfettiş raporu ve mahkeme kararı olduğu hâlde görevde tutulan
yöneticilerin sayısı nedir? Bu durumdaki yöneticilerin AKP adına
çalıştıkları iddiası doğru mudur?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Işık.
Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
Bakanlığınızda 57nci Cumhuriyet Hükûmetiyle ilgili
müfettiş raporu olup da yargıya intikal ettirmediğiniz
müfettiş raporu var mıdır? Bir yolsuzluk iddiası ve
ithamı olup da, müfettiş raporuna bağlanıp da bunu
yargıya intikal ettirmediğiniz rapor var mı, diğer
bakanlıklarda var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Şandır.
Sayın Güvel
HULUSİ GÜVEL (Adana)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Türkiyede
yaklaşık on dokuz ilimizde yapı denetim uygulamaları
yapılmakta, diğer illerimiz de bu uygulamalardan yoksundur. Bu bir
çelişki değil midir? Bitişik illerimizden birinde
uygulanıyor, diğerinde yok. Bu ciddi anlamda yüklenicilere artı
maliyet getiriyor, rekabet ortamını ortadan kaldırıyor.
Yapı denetim uygulamaları ne zaman tüm illerimizde uygulanacak veya
tamamen ortadan kalkacaktır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Güvel.
Sayın Çakır
RASİM ÇAKIR (Edirne)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, yasa
teklifi görüşülürken bu kanunun sadece bir kooperatif üzerinde böyle bir
tartışmaya açılması üzüntü vericidir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve milletvekilleri ne hâkimdir ne savcıdır ne kolluk gücüdür.
Bizim böyle bir maddenin bu kanuna girmesini istemememizdeki sebep namuslu,
dürüst bir biçimde görevini yapan yöneticilere de Benim partimden
değildir. diye sayın bakanlar aynı görevden almayı
uygulayabilirler. Bu yetki hukuka uygun bir yetki değildir. Sadece bir
kooperatif üzerinden tartışılmasını doğru
bulmuyoruz. Eğer hakikaten o kooperatifte iddia edilen şeyler varsa,
bu memleketin kanunu da vardır, hâkimi de savcısı da kolluk gücü
de vardır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Çakır.
Sayın Susam...
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Sayın Bakan, bu değişiklikle yaklaşık
kooperatiflerin yüzde 70i sizin denetiminize geçecek. Şimdi, bu
tartışmalara netlik kazandırmak için size çok net bir öneri
getiriyorum: Ne kadar eleman alırsanız alın, bu kooperatifleri,
87 bin kooperatifi denetleyemezsiniz ama çözüm çok açık, Türkiyede
uygulanan bir sistem var. Siz, bağımsız dış denetim,
yeminli mali müşavirlerle herkese bağımsız dış
denetim getirtirsiniz, burada hukuksuzluğu ve sübjektifliği ortadan
kaldırırsınız, bağımsız dış
denetimle bütün kooperatifler denetlenebilir ve burada da kimseyi şaibe
altında, kooperatifçiliği şaibe altında
bırakmazsınız. Burada bu tür hukuk yollarını arkadan
dolanmak yerine, buraya, kanuna Bağımsız dış denetim
kooperatifler için zorunludur. dersiniz, bu iş biter. Bunu niye
yapmadık da başka şey yapıyoruz? Ama niyet burada, bu
anlamıyla böyle olmalıdır.
Size soruyorum: Sayın
Bakan, yüzde 70 kooperatifler size geçiyor, siz de bağımsız
dış denetim yapmayı düşünür müsünüz? Yoksa...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Susam.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Başkan, kaç dakika sonra söz verdiniz. Sekiz dakika soru, iki dakika cevap
olmaz. İki dakikada nasıl cevap verecek?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen...
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI
MUSTAFA DEMİR (Samsun) Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkanım...
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya)
İki dakika süre yeter mi?
BAŞKAN Lütfen
karışmayınız...
Buyurunuz.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Evet, Sayın Gençin sorusu, tabii,
Elâzığ depremi ve daha önceki depremlerde de özellikle hasar
tespitleri ve hak sahiplikleri sağlıklı bir şekilde -en son
Elâzığ depremi itibarıyla ifade ediyorum- tespit edilmiştir
ve bir yılı aşmadan vatandaşlarımıza, özellikle
ağır hasarlı konutlarla alakalı bugüne kadar konutları
yapılıp teslim edilmiştir, burası çok önemlidir.
Sayın Başkan,
Sayın Tütüncü ve diğer Sayın Işık, Sayın
Şandır, Sayın Güvel, Sayın Çakır ve Sayın
Susamın sorularına yazılı olarak cevap vereceğim.
Ama denetim itibarıyla
şunu ifade etmek istiyorum: Burada yapılan çalışmalarda da
ifade edildiğine göre, ne yazık ki kooperatifçiliğin bugüne
kadar Türkiyede uygulanmış şekli itibarıyla,
Kooperatiflerde usulsüzlük, suistimaller yoktur. diye gönül
rahatlığıyla ifade edemiyoruz. Özellikle kooperatif
alanını Türkiyede üçüncü sektör hâline getirecek isek,
bakanlıkların üzerinde direkt etkin bir denetim zaten söz konusu, iç
denetim anlamı itibarıyla bunları kuvvetlendirmek lazım.
Kamunun üzerinde ancak geniş halk üyelerinin menfaatlerini koruma adı
altında görev üstlenip bunları yerine getirici bir denetlemeyi
üstlenmelidir. Ama verimliliği, etkin hizmeti, amacına uygun
çalışmayı sağlayıcı denetimi iç denetim olarak
oluşturmak lazım. Bu tasarının da buna hizmet
edeceğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, efendim, sorumun cevabını anlayamadım.
Burada bu 800 tane ağır hasarlı ev sahiplerine ev verilecek mi,
verilmeyecek mi? Ne yapacak vatandaşlar? Devletin memurları
gitmiş, ağır hasar tespit etmiş. Yani siz ne
yapacaksınız Sayın Bakan?
BAŞKAN Sayın
Genç, lütfen
Konunuz anlaşıldı.
Sayın Bakan, bir
cümleyle netlik getirir misiniz lütfen.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Yazılı cevap vereceğiz
Sayın Başkanım, yazılı cevap vereceğiz Sayın
Gençe.
BAŞKAN Sayın
Genç, yazılı cevap vereceklermiş, orada tekrar
bakarsınız.
Madde üzerinde bir önerge
vardır, önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
Görüşülmekte olan 496
sıra sayılı kanun tasarısının 11. maddesinin Bu
kanun hükümlerini Bayındırlık ve İskan Bakanı yürütür
şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.
|
Hulusi Güvel Ali Rıza
Öztürk Selçuk Ayhan |
|
Adana Mersin İzmir |
|
Şevket
Köse Birgen
Keleş |
|
Adıyaman İstanbul |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet de
katılmıyor.
Buyurunuz Sayın Öztürk
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, süre doldu ama.
BAŞKAN Süremizin
bitmesine dört dakika var efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Süre doldu, iki dakika var, dört dakika yok.
BAŞKAN Dört dakika
görünüyor.
Çalışma süremiz,
sadece Sayın Konuşmacının konuşması bitene kadar
SUAT KILIÇ (Samsun)
Başkanım, oylayalım.
BAŞKAN
Konuşması bitene kadar yapalım.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Sayın Başkan, sadece oylama kalıyor.
BAŞKAN Hayır,
Sayın Konuşmacının konuşması bitene kadar lütfen.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) O zaman yarın konuşsun.
BAŞKAN Zaten süremiz
de bitti, bir dakika kaldı siz böyle
tartıştığınız için.
O zaman, sayın
milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna geldiğimiz için kanun
tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 3 Haziran
2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.59