DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 72
117nci Birleşim
15 Haziran 2010 Salı
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan va kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
türlü belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Şanlıurfa
Milletvekili Ramazan Başakın, tarımdaki son fiyat
politikalarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Mersin ilinde yapılması
planlanan Akkuyu Nükleer Santraline ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Edirne Milletvekili
Cemaleddin Uslunun, 649uncu Kırkpınar yağlı
güreşleri ve kutlama etkinliklerine ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, gündem dışı
konuşmasında tarımla ilgili düşüncelerini ifade eden
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın, kendi seçim
bölgesinden Karadenize fındık toplamaya gidecek olanların
oradaki yetkili birimlerce bölgeye sokulmayacaklarına dair
beyanlarıyla ilgili toplumu bilgilendirmek gibi bir görevinin bulunduğuna
ilişkin açıklaması
2.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, gündem dışı konuşma yapan
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın
beyanlarının gerçekleri yansıtmadığına
ilişkin açıklaması
3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, İstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncelin ifade ettiği gibi Cumhuriyet Halk Partisinin sendikalara
karşı olmasına, hele hele DİSKin
kapatılmasını düzenleyecek bir yasayı kabul etmesine imkân
olmadığına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, yaptığı konuşmada CHPnin
Parlamentoda olmasını kastettiğine, oy kullanma anlamında
bir ifadesi olmadığına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- İran
İslam Cumhuriyeti İslami Danışma Meclisi Başkanı
Ali Larıjaninin davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, beraberindeki Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1217)
2.- Kore
Cumhuriyeti Ulusal Meclisinin Kore Cumhuriyetine davetine icabet edecek olan
TBMM Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1218)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 25 milletvekilinin, HES projelerinin
çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/761)
2.- CHP Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri Trabzon Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, İsrailin,
Gazzeye insani yardım götüren gemiye yaptığı
saldırı olayı konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/762)
3.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 27 milletvekilinin, engellilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/763)
4.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 26 milletvekilinin, İstanbulda kent içi
ulaşımda yaşanan bazı kazaların
araştırılarak yaya güvenliğini sağlamak için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/764)
C) Önergeler
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, (2/503) esas numaralı Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/222)
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, polisin dur ihtarına uymadığı
için öldürülen kişilere ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1059) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyanın iki ilçesindeki
sağlık kuruluşlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1420) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
3.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, hormonlu gıdaların
sağlığa etkisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1441) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
4.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Kumçatı Beldesindeki
kapalı sağlık ocağına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1489) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
5.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, sağlık
personeline görev yerine göre ek ücret teşvikine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1490) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
6.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Şırnak
Üniversitesinde Tıp Fakültesi açılmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1491) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
7.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantep Çocuk Hastanesinin bir
ihalesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1506) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, hasta muayene katkı
paylarının harcanmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1554) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
9.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, sigara yasağı
düzenlemelerinde işletmelerin gözetilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1596) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
10.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, hastanelerdeki uzman doktor yetersizliğine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1599) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
11.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, hastanelerle ilgili bir kanun
tasarısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1603) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, bir beldedeki kanser
vakalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1617) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, muayene ücreti uygulamalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1657) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
14.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, Çankırıdaki yeni
devlet hastanesinin hizmete girmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1672)
ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
15.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, bir hastanedeki uzman doktor
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1724) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
16.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, sözleşmeli personele kadro
verilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1725) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
17.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
sigarayı bırakmak isteyenlere yönelik çalışmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1726) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
18.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, sezaryen yöntemiyle yapılan
doğumlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1727) Cevaplanmadı
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Kahramanmaraşta
tüp bebek merkezi kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1915)
Cevaplanmadı
20.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, taşeron şirket
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1953) Cevaplanmadı
21.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki baz
istasyonlarının sağlığa etkilerine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1993) Cevaplanmadı
22.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokata ambulans helikopter
alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1994) Cevaplanmadı
23.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Zile Devlet Hastanesi binasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1995) Cevaplanmadı
24.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta KKKA hastalığı
araştırma istasyonu kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/2047) Cevaplanmadı
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508)
5.- İstanbul
Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin; 03.07.2005 Tarih ve 5393
Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri Komisyonları Raporları (2/435) (S.
Sayısı: 509)
6.-
Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/773) (S.
Sayısı: 475)
IX.- OYLAMALAR
1.- Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, Uluderede
yaşanan bir olaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/13327) (Ek cevap)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, cezaevlerindeki
bazı uygulamalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/13781)
3.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, bir kişi hakkında
terör örgütü üyeliği saptamasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/13868)
4.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Ordu E Tipi Cezaevinde
yapıldığı iddia edilen bir uygulamaya ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/13869)
5.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Vandaki kadın personele ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/13952)
6.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, cezaevindeki bir kişinin sağlık
sorunlarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/13953)
7.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, TPAO Personel Yönetmeliğindeki
emeklilik yaşı düzenlemesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/14218)
8.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, nükleer santral ihalesine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/14308)
9.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Ziraat Bankasının
personel alım sınavına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
(7/14358)
10.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, bir TOKİ konutları sitesinin
yönetimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/14437)
11.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, turizm gelirlerinin azalmasına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/14462)
12.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, GAP illerindeki sosyal destek projelerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/14486)
13- Denizli Milletvekili Ali Rıza
Ertemürün, Denizlinin bazı ilçelerindeki yatırımlara ve
faaliyetlere ilişkin soruları ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/14517), (7/14518), (7/14519),
(7/14520), (7/14521)
14.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Sümer Halı arşivinin
değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/14602)
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, 90ıncı Yıl Millî
Egemenlik Kompozisyon Yarışması ödül törenine ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin
cevabı (7/14607)
16.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, nükleer santral kurulmasına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/14754)
17.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, personel alımına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin
cevabı (7/14859)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.03te açılarak dört oturum yaptı.
Bolu Milletvekili
Fatih Metin, İzzet Baysala ve İzzet Baysal Vakfına,
Isparta
Milletvekili Haydar Kemal Kurt, Ispartanın ekonomik durumuna,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Mersin
Milletvekili Behiç Çelik, Türkiyede tarım ve
hayvancılığın ciddi bir gerileme içerisinde olduğu
TÜİK verilerince de doğrulanmasına rağmen Isparta
Milletvekili Haydar Kemal Kurtun, konuşmasında, Ispartanın
gelişmekte olduğunu ifade etmesini yadırgadığına,
böyle bir durumun söz konusu olmadığına ilişkin bir
açıklamada bulundu.
İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve 19 milletvekilinin:
Yoksulluk
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi (10/757),
Etnik nüfus
yapısının araştırılması (10/758),
Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır ve 19 milletvekilinin, ekonomik krizin
bireylerin sağlığına etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/759),
Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, mayın
kurbanlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/760),
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/761) (S. Sayısı: 458),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan, Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı ile
Avrupa Birliği Uyum ve Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonları Raporları (1/806) (S. Sayısı: 498) üzerindeki
görüşmeler tamamlanarak elektronik cihazla yapılan açık
oylamadan sonra kabul edildi ve kanunlaştı.
5inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı,
Emniyet Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703)
(S. Sayısı: 508) tümü ve birinci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı;
verilen aradan sonra komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından görüşmeleri ertelendi.
Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan, Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulunun Atatürk Orman Çiftliğinde kamu zararı vardır.
kararına rağmen Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin, Bakanlık denetcilerinin görüşüne itibar ederek
soruşturma izni vermemesine; kamuoyunu yanıltmasına ve Gazi
Üniversitesine yapılan tahsisin de amacı dışında
kullanılmasına ilişkin bir açıklamada bulundu.
15 Haziran 2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşime 19.59da son verildi.
|
Nevzat
PAKDİL |
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
Fatih
METİN Murat
ÖZKAN |
|
Bolu Giresun |
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
No.: 158
II.- GELEN KÂĞITLAR
14 Haziran 2010 Pazartesi
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Şili Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/853) (S. Sayısı: 517) (Dağıtma tarihi: 14.06.2010)
(GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür
Anlaşması ile Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/364) (S. Sayısı: 518) (Dağıtma tarihi:
14.06.2010) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplanmayan
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Sevigenin, domuz gribi aşısı ile ilgili açıklamalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13697)
2.- Muğla Milletvekili Ali Arslanın,
Diyarbakır Göğüs Hastalıkları Hastanesinin
kapatılmasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13748)
3.- Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın, hastanelerde enfeksiyon kaynaklı bebek
ölümlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13749)
4.- Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycının, Konyadaki aile hekimliği uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13750)
5.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, Ayvalık ilçesindeki intihar olaylarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13751)
6.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki sağlık ocaklarındaki personel
eksikliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13752)
7.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki bazı sağlık verilerine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13753)
8.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, Alanya esnafının desteklenmesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14061)
9.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, Kemer esnafının desteklenmesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14062)
10.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, Manavgat esnafının desteklenmesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14063)
11.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
Ziraat Bankasının personel alımında KPSS
şartını kaldırmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14430)
12.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, resmi ve sosyal etkinliklerin ve kutlamaların organizasyonuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14432)
13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, yerli ürün kullanımıyla ilgili genelgeye uymayan kurum ve
kuruluşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14433)
14.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, eşinin bir yurt dışı gezisine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14434)
15.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, çocuklara yönelik istismar olaylarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14435)
16.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengizin,
Genişletilmiş Ortadoğu Projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14436)
17.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meralin,
firari bazı sanıklara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14438)
18.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin,
mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14445)
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, tarımsal sulamaya ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14446)
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, nehir santrallerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14447)
21.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
bazı köylerin tarımsal sulama ve içme suyu sorunlarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14448)
22.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, yargıdaki HES projelerine ve tersane izinlerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14450)
23.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, TMSF
yönetimindeki medya kuruluşlarına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/14452)
24.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, işsizlik sorununa ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/14453)
25.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Vandaki bir ölüm olayına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14454)
26.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün
bazı ihtiyaçlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14455)
27.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, terör mağdurlarının istihdamına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14456)
28.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin,
Osmaniyedeki okulların depreme karşı
dayanıklılıklarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14457)
29.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, madde
bağımlılığı tedavisine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14458)
30.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, İstanbul Büyükşehir Belediyesine alınan
itfaiye erlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14459)
31.- Mardin Milletvekili Emine Aynanın, bir
lisedeki şiddet olayına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14460)
32.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkunun,
Osmaniyede yapılan başarı tespit sınavına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14463)
33.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkunun,
Osmaniye İl Milli Eğitim Müdürlüğünün ihale ettiği bir
sisteme ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14464)
34.- Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkunun, bir
anma etkinliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14465)
35.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğünün
yeniden yapılandırılmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14466)
36.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Bahçesaray
ilçesinde eğitim ve öğretimdeki duruma ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14467)
37.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Vanda
öğrenciler arasındaki madde
bağımlılığına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14468)
38.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, okullardaki
madde bağımlılığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14469)
39.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Bahçesaraydaki köy okullarındaki eğitim ve öğretime
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14470)
40.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyanın,
ABD Büyükelçiliğinin şehir temsilciliği programına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14472)
41.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14474)
42.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Roman açılımı toplantısına ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/14475)
43.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, telefon santrali bulunmayan bazı köylere ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14476)
No.: 159
15 Haziran 2010 Salı
Teklif
1.- Konya
Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/712)
(Adalet; Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler; Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Milli Savunma ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve 25 Milletvekilinin, HES projelerinin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/761) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.04.2010)
2.- CHP Grubu
adına Grup Başkanvekilleri Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, İsrailin Gazzeye insani
yardım götüren gemiye yaptığı saldırı olayı
konusunda bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/762) (Başkanlığa geliş tarihi:
09.06.2010)
3.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 27 Milletvekilinin, engellilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/763) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.04.2010)
4.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 26 Milletvekilinin, İstanbulda kent içi
ulaşımda yaşanan bazı kazaların
araştırılarak yaya güvenliğini sağlamak için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/764)
(Başkanlığa geliş tarihi:
15 Haziran 2010 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.07
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 117nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce,
11 Haziran 2010 tarihinde, 115inci Birleşimde yapılan kapalı oturuma
ait tutanak özetinin İç Tüzükün 71inci maddesine göre okunabilmesi için
kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir.
Bu nedenle, sayın milletvekilleri ile Genel Kurul salonunda
bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli görevliler
dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica
ediyorum.
Tutanak özeti okunduktan sonra, açık oturuma geçilecek ve
görüşmelere devam edilecektir.
Sayın idare amirlerinin bu konuda yardımcı
olmalarını ve salon boşaltıldıktan sonra
Başkanlığa haber vermelerini rica ediyorum.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkan, tarihi yanlış söylediniz, tutanaklara yanlış
geçti, 10 Haziran 2010.
BAŞKAN - Şimdi kapalı oturuma geçiyoruz.
Kapanma Saati: 15.08
İkinci
Oturum
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.16
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 117nci
Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, tarımdaki son fiyat
politikaları hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili
Ramazan Başaka aittir.
Buyurun Sayın Başak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Şanlıurfa
Milletvekili Ramazan Başakın, tarımdaki son fiyat
politikalarına ilişkin gündem dışı konuşması
RAMAZAN BAŞAK (Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, 2010 yılı hasat
döneminin, Şanlıurfaya, Konyaya, Diyarbakıra,
Adıyamana, Yozgata, Niğdeye, kısaca Türk çiftçisine bol
bereketli ve hayırlı uğurlu olması temennisiyle hepinize
saygılar sunuyorum.
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) Bereket mi
bıraktınız?
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Para veriyor musunuz? Para
ver, para! Bereket var da para yok!
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) Saygıdeğer
milletvekilleri, yaklaşık bundan bir ay önce, Tarım
Bakanımız, 2010 yılındaki Toprak Mahsulleri Ofisinin
tarım ürünleri alım fiyatlarını ve politikasını
açıkladı. Bunu hepimiz yakından takip ettik. Müsaade ederseniz,
bu rakamlarla ilgili birkaç istatistiki rakamı verdikten sonra, gözlerden
kaçan, aslında bu fiyatların yüksekliği kadar önemli olan birkaç
hususu da ben sizlerin şahsında tüm çiftçilerimizin ve 72 milyon
insanın dikkatine sunmak istiyorum.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Önce mazot fiyatlarından
bahset. Mazot fiyatından, gübre fiyatından bahset
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) - Saygıdeğer
milletvekilleri, ben çiftçi çocuğuyum ve arazi sahibiyim
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) ...ilaç fiyatlarından
bahset.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, lütfen
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) -
ama aynı zamanda
yıllarca da bu tarım ürünlerinin satışıyla ilgilendim.
Bakın, Tarım Bakanımızın
açıklamış olduğu yumuşak buğdayın bu seneki
ton başına fiyatı 550 TL, 50 lira da prim veriyoruz, 600 TL.
[CHP ve MHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar(!)]
Saygıdeğer milletvekilleri, şu anda serbest
piyasada vatandaş ürününü 600 TLnin üstünde rahatlıkla satabiliyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) Nerede?
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) - Bakın, biraz önce bir şey
söyledim. Müsaade ederseniz, sert buğday ve arpayla da ilgili bir iki
kelimeyi söyledikten sonra çok önemli bir hususu dikkatinize
sunacağım.
Bakın, şu anda sert buğdayın açıklanan
tavan fiyatı 575 TL/ton.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Gübre fiyatlarından
bahset.
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) - Şu anda piyasada bu
rakamın üstünde gidiyor. Arpa için 415 TL artı 40 lira prim
vermişiz. Üç aydan sonra da ay bazında 10 TL olmak üzere çiftçiye
destek veriyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, muhalefet partilerindeki
değerli arkadaşlarım, Şu anda çiftçinin
sıkıntısı var mıdır? derseniz (CHP ve MHP
sıralarından Yok, yok! sesleri) kısmen de evet ama Çiftçi
mutlu mu? derseniz, 2012 yılından çok mutlu olduğunu ben burada
rahatlıkla söyleyebilirim. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) 2012 daha gelmedi.
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) - 2002 yılından bu
yana. Saygıdeğer
milletvekilleri, 2002 yılından bu yana kadar
Bakın, biraz önce bir şey söyledim, gözden kaçan birkaç
hususu dikkatlerinize sunmak istediğimi söyledim.
OKTAY VURAL (İzmir) Demek 2012 daha kötü olacak.
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) - Bakın, ben Toprak Mahsulleri
Ofisine çok ürün verdim.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Allah aşkına, gübre
fiyatlarından bahset!
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) - Ürettim, gübre aldım ve
sonrasında hükûmetlerin
Sizin iktidar olduğunuz dönemde
yapamadığınız birkaç hususu biz yaptık ama siz bunu
göstermemeye çalışıyorsunuz.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Seni Urfaya sokmazlar.
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) İktidarlar ne yapacak
saygıdeğer milletvekilleri? İktidarlar taban
fiyatlarını zamanında açıklayacak. Neden açıklayacak
biliyor musunuz? Tüccara mahkûm etmemek için açıklayacak bu sene
yaptığımız gibi, 2009da yaptığımız
gibi, 2008de yaptığımız gibi. Peki, fiyatınız ne
kadar yüksek olursa olsun siz eğer çiftçiye parasını ne zaman
ödeyeceğinizi söylemezseniz, çiftçi getirip Toprak Mahsulleri Ofisine o
ürünü vermez saygıdeğer arkadaşlar. Bakın, 2010
yılında Sayın Bakanımız açıkladı: Çiftçi
ürettiği malın bedelini bir ay içerisinde alacak.
ALİM IŞIK (Kütahya) Bir ay sonra, bir ay sonra.
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) Peki, bu aracı bankalarla
anlaşma yapıp ürün kartı alan vatandaşlara da on gün erken
ödeme yapıyoruz. Saygıdeğer milletvekilleri, peki, vatandaş
ürününü satmak istemiyor, çiftçi ürününü satmak istemiyor
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Beyefendi, sen Türkiyede mi
yaşıyorsun, uzayda mı yaşıyorsun? Senin
yaşadığın yer neresi?
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) Bakın, devrim
niteliğindeki bir husustan bahsediyorum Saygıdeğer Milletvekili
Ağabeyim.
Vatandaş ürününü satmak istemiyor ama deposu yok, ambarı
yok, kira vermek istemiyor. Ne yapıyoruz biliyor musunuz? Diyoruz ki:
Getir, Toprak Mahsulleri Ofisinin deposuna koy, ister sat ister geri çek,
senden kira almıyoruz.
GÜROL ERGİN (Muğla) Hay Allah razı olsun!
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) Saygıdeğer
milletvekilleri, bu da yetmiyor diyoruz. Belki vatandaşın biraz
harçlığa ihtiyacı var, kızı üniversitede okuyor, traktörün
taksidi var, giyim alacak. Diyoruz ki: Senin o Toprak Mahsulleri Ofisine kira
vermeden yatırdığın ürünün bedelinin yüzde 30unu da sana
avans veriyoruz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yanında jilet de veriyor
musunuz?
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) Saygıdeğer
milletvekilleri, bu, AK PARTİ İktidarında yapılan
devrimlerden bir tanesidir ve bir şey daha söylüyoruz, diyoruz ki: Çiftçi
Kayıt Sisteminde, ÇKSdeki kayıtlı ne kadar ürünün varsa
hepsini alıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Başak, lütfen
tamamlayınız.
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) Neden bunları anlatıyorum
biliyor musunuz arkadaşlar? Çünkü fiyata odaklanıp kalıyoruz.
Fiyat kadar önemli bu hususların hiçbirini yeterince anlatamıyoruz.
Bu bizim eksikliğimiz. AK PARTİ İktidarında 72 milyon
insanın hayrına yaptığımız hizmetleri yeterince
anlatabilirsek, var ya, emin olun, yüz yıl siz bu iktidarı
göremezsiniz.
ALİM IŞIK (Kütahya) Vay milletin hâline o zaman!
RAMAZAN BAŞAK (Devamla) Saygıdeğer
milletvekilleri, sözü fazla uzatmadan, tarımın başkenti,
GAPın başkenti
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Söylediklerine, Allah
aşkına, sen inanıyor musun?
RAMAZAN BAŞAK (Devamla)
ve turizmin Türkiyedeki
başkenti olan Şanlıurfa çiftçisinin Sayın
Başbakanımıza, Bakanımıza ve siz değerli
arkadaşlarıma şükranlarını özellikle iletmek istiyor
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Tamam, anlaşıldı.
RAMAZAN BAŞAK (Devamla)
hepinize saygılar, sevgiler
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Senden iyi pazarlamacı olur!
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle önemli bir konuya Tarım
Bakanının cevap vermesi gerekir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Başak.
Gündem dışı ikinci söz
GÜROL ERGİN (Muğla) Sayın Başkan
Sayın
Başkan, ben bu konuda kısa bir konuşma yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Mersin ilinde yapılması planlanan Akkuyu
Nükleer Santrali ile ilgili söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürke aittir.
GÜROL ERGİN (Muğla) Kısa bir görüş
açıklamak istiyordum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sonunda Sayın Ergin.
Buyurun Sayın Öztürk.
2.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, Mersin ilinde yapılması planlanan Akkuyu Nükleer
Santraline ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Silifke-Aydıncık arasında, Büyükeceli beldesindeki
Akkuyu mevkisinde yapılması planlanan nükleer santralin
işletilmesi, tesisine ilişkin geçenlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığıyla Rusya arasında bir anlaşma imzalandı.
Bildiğimiz üzere, daha önce, bu nükleer santralin yapımı için
ihale yapılmıştı ancak bu ihale iptal edildi yasa ve hukuka
aykırı olması nedeniyle. Şimdi de ihalesiz bir şekilde
Rusyayla anlaşma yapıldı.
Değerli milletvekilleri, Akkuyu Nükleer Santrali sadece
Doğu Akdeniz Bölgesini değil, tüm Türkiyeyi sosyal, ekonomik,
ekolojik ve jeopolitik boyutlarda bir nükleer maceraya sürüklemesi
açısından son derece önemlidir. Bu nedenle, sadece Mersin
milletvekilleri olarak bizleri değil, tüm milletvekillerimizi ilgilendiren
bir konudur.
Hükûmet ile bu yapılan anlaşma sonucunda enerjimiz,
sadece enerjimiz değil, aynı zamanda geleceğimiz de Rusyaya
teslim edilmiştir. Bu anlaşmayla ilgili ben bir soru önergesi verdim
ancak Meclis Başkanımız bu soru önergesini geri çevirdi,
Bakanlığa bile gitmedi. Ben bu anlaşmanın
açıklanmasını istemiştim.
Değerli arkadaşlarım, bu anlaşmaya göre;
Sahibi yüzde 100 Rusya olan bir proje şirketi kurulacak.
Türk tarafı bedelsiz olarak araziyi Rus şirketine
devredecek.
Rus şirketi buraya dört adet VVER-1200 Rus modeli reaktör
ünitesi kuracak.
Santralin, yardımcı tesislerin ve üretilecek
elektriğin sahibi Rus şirketi olacak.
Nükleer santralin inşası için, Rusya'dan kalifiye
işçiler ve personel -bunu özellikle Gülnar, Büyükeceli ve
Aydıncıkta oturan yurttaşlarımız iyi anlasınlar-
çalıştırılacak, nükleer santral Rus personel
tarafından işletilecek değerli arkadaşlarım.
Ruslar Akkuyu sahasında 10 bin kişilik işçi köyünün
oluşturulmasını istemektedirler ancak bu işçilerin hangi
oranda Türklerden oluşacağı konusunda bir açıklık
yoktur.
Yine Türk tarafı, Rus çalışanların ülkeye
giriş çıkışı, Akkuyu sahasına yerleşimi,
çalışanların edindiği taşınır ve
taşınmaz malların yönetimi konusunda özel kolaylıklar
uygulayacaktır yani Ruslar Akkuyu'da âdeta İncirlik gibi özerk bir üs
elde etmiş olacaklardır.
Rus proje şirketi, santralin hisselerini satmak isterse Türk
tarafının hisseleri en fazla yüzde 49 olabilecektir yani
çoğunluk hisse Ruslarda olacaktır. Ayrıca santrale yakıt
Rusya'nın TVEL şirketi tarafından sağlanacaktır.
Yine, Türkiye Elektrik Ticaret AŞ de Rus tarafıyla
kurulacak birinci ve ikinci ünitenin üreteceği elektriğin yüzde
70ini, üçüncü ve dördüncü ünitelerin de yüzde 30unu on beş yıl
süreyle 12,35 ABD senti olacak şekilde alım garanti sözleşmesi
imzalayacaktır değerli arkadaşlarım.
Yine, Akkuyu sahası için düşünülen VVER-1200 model
üniteler Rusya tarafından yeni geliştirilmiştir. Daha henüz
dünyada VVER-1200 model bir reaktör işletme hâlinde bulunmamaktadır
ve henüz rüştünü ispatlamış reaktörler değildir. Rusya bu
modeli ilk kez Leningrad Nükleer Santrali faz 2 birinci ünitesi ile
Novovoronezh Nükleer Santrali faz 2 birinci ünitesinde inşa edeceğini
açıklamıştır.
Bu anlaşmanın, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde
onanmasından sonra bu santralin inşasının
gerçekleşmesi durumunda Akkuyu santrali, bir ülke sınırları
içinde bulunup da sahibinin bir başka ülke olduğu dünyanın ilk
nükleer santrali olacaktır. Hiç bir ülkede yabancı bir devlet,
başka bir ülkede nükleer santralin hem finansmanını hem
inşaatını hem de işletmesini yüklenmedi. Böyle bir proje
dünyanın hiçbir ülkesinde şu ana kadar gerçekleşmedi değerli
arkadaşlarım.
Uzmanlar, böyle bir anlaşmanın Uluslararası Atom
Enerjisi Kurumunun denetim regülasyonlarına uygun
olmadığını belirtmektedirler. Nükleer santral yapmak için
uğraşan ülkelerin tamamında devlet nükleer santralin sahibidir
veya ortağıdır. Dünyada ilk nükleer santral alanında
benzeri bulunmayan bir ihale modeli ve santral üzerine imzalanan bu
anlaşma ile ilgili ülkemizde nükleer teknolojiyi, nükleer santralleri
savunan tüm akademisyenler, bürokratlar ve teknokratlar bile isyan etmektedir
değerli arkadaşlarım.
Örneğin, son otuz yılda nükleer santralin Akkuyuda
kurulması için çalışan Hacattepe Üniversitesi Nükleer
Mühendisliği Bölüm Başkanı Sayın Profesör Doktor Osman
Kemal Kadiroğlu, EKOIQ Yeşil İş ve Yeşil Yaşam
dergisinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) -
yayımlanan
röportajında Rusya ile Türkiye Hûkümeti arasında yapılan
anlaşmayla ilgili olarak "Ülkemize büyük bir kazık
atılıyor ama ne yazık ki bizde nükleer santral tipi seçimlerine
rüşvet veya siyasi dayatmacılık
karışmaktadır." demektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu
alışverişten Türkiye ne kazanıyor? Doğal gaz
dış alımımızda Rusya'ya
bağımlılığımız yüzde 64, petrolde yüzde 33.
Buna bir de nükleeri ihalesiz olarak Rusya'ya verme niyetini eklerseniz
enerjideki bağımlılığımız yüzde 80e
gelmektedir.
Alışveriş olunca bir şey verilir, bir
şeyler alırsınız ama ülkeden verip
aldığınızı şirketler adına almak kabul
edilebilir bir devlet yönetimi değildir. Nükleeri de Ruslara verirken bir
şirketin projesi hâline dönüşen Samsun-Ceyhan Rus petrolünü
sağlamak, bir diğer şirkete, Gazprom ile evlilik yüzüğü
takmak... İşte Türkiye'nin kazandığı budur. Üstelik bu
şirketin elinde yirmi üç ilin gaz dağıtım lisansı var.
Daha yalın bir ifadeyle, Gazproma sadece gaz ithalinde değil, gaz
dağıtımında da bağımlı hâle geliyoruz
Rusyaya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Selamlayacağım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk, lütfen
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz, Edirne ilinde
yapılan Kırkpınar yağlı güreşlerinin 649uncu
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Edirne Milletvekili Cemaleddin
Usluya aittir.
Buyurun Sayın Uslu.
3.- Edirne Milletvekili Cemaleddin
Uslunun, 649uncu Kırkpınar yağlı güreşleri ve
kutlama etkinliklerine ilişkin gündem dışı
konuşması
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, serhat şehri Edirne ilimizin ve
yüce milletimizin muhteşem değerlerinden tarihî Kırkpınar
yağlı güreşlerinin 649uncu yıl dönümü münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Edirne, 1361 yılında I. Murad tarafından
Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmış
ve İstanbulun fethine kadar cihan imparatorluğuna başkentlik
yapmıştır. Tarihteki bu önemli yeri, mimari açıdan
benzersiz birçok eserin burada hayat bulmasına vesile olmuştur.
Serhat şehri Edirnemizin tarih sahnesinde yaşadığı ve
geçirdiği bu sürecin doğal bir sonucu olarak, tarihî ve kültürel
birçok mirasın da yoğun olarak ilimizde yer almasını
sağlamıştır.
Edirne, bu tarihî mirasın yaşayan örnekleriyle doludur.
Mimar Sinanın Ustalık eserim. dediği ve dünyanın hayran
kaldığı tarihî Selimiye Camisi mimari özellikleri
bakımından tam bir şaheserdir. Edirne, içinde
barındırdığı camileri, köprüleri, kervansarayları
ve tarihî çarşılarıyla yaşayan canlı bir tarihtir. Bu
tarih yalnızca eserlerinde değil, kültüründe, sporunda da
görülmektedir.
Nitekim, fethedildiği 1361 yılından günümüze kadar
sürdürülerek geleneksel hâle getirilmiş olan ve bu yıl 649uncusunu
kutlayacağımız tarihî Kırkpınar yağlı
güreşleri ve kutlama etkinlikleri bunun somut bir göstergesidir.
Adına Rumeli fatihi Orhan Gazinin kardeşi Süleyman
Paşa tarafından gerçekleştirilen Rumeli seferinde,
akıncı birliklerinde bulunan ve adlarının Ali ve Selim
olduğu rivayet edilen 2 kardeşin Edirne yakınlarındaki
Ahiköy çayırında güreş tuttukları ve bir gün boyunca
yenişemeyerek can verdikleri alanda kaynayan pınardan akan
Kırkpınar yağlı güreşleri, altı yüz kırk
dokuz yıldır milletimizin şanına yakışır bir
şekilde sürdürülegelmiştir. Kırkpınar yalnızca bir
coğrafyanın adı değil, orada vücut bulan bir milletin,
Müslüman Türk milletinin yiğitlik destanının
yazıldığı paha biçilmez bir kültür mirasıdır.
Kırkpınar fetih ruhunun, azmin, yenilmezliğin sembolüdür.
Değerli milletvekilleri, Kırkpınarda yetişen
yiğit pehlivanlarımızın spor tarihimize
kazandırdığı şanlı sayfalar kuşaktan
kuşağa aktarılan ve aktarılacak övünç abideleridir. Tarihî
geçmişi nedeniyle yüzyıllar öncesine dayanan ve ulusal
kimliğimizi yansıtan gelenekleriyle Kırkpınarın
başarı destanları Türk gençlerinin her zaman daha büyük hedeflere
koşmasını sağlayacak övünç kaynağıdır. Türk
kültüründe er meydanında güreş tutan pehlivan sadece bir sporcudan
ibaret değildir. Pehlivan yiğitliğin, mertliğin,
dürüstlüğün, üstün şahsiyet sahibi olmanın,
saygınlığın, dayanışma ve ahlakın
kişiselleşmiş biçimidir.
Dünyanın en eski güreş sporu organizasyonu olan
Kırkpınar yağlı güreşleri altı yüz kırk
dokuz yıldır devam etmektedir, dünyanın ve ülkemizin en eski
spor organizasyonudur. Yüzyıllardır sürdürülen bu gurur ve onur
verici etkinlik, ilimiz, ülkemiz ve dünya sporu adına sevindirici bir
durumdur. Atalarımızdan yadigâr bu kültür mirasını
sürdürmek adına ilimizde asırlardır gerçekleştirilen bu
tarihî spor etkinliğinin Türk güreşinin uluslararası
müsabakalarda elde ettiği başarılarda ve dünya
şampiyonlarının ülkemizden çıkmasında
Kırkpınarda yetişmiş Aliço Pehlivanların, Kurtdereli
Mehmetlerin, Koca Yusufların ve Adalı Halillerin payı büyüktür.
Dünyanın en eski spor organizasyonu olan Kırkpınar
yağlı güreşlerine son yıllarda Hükûmet tarafından
gereken destek maalesef sağlanamamıştır.
Başbakanlık Tanıtım Fonundan birçok etkinliğe kaynak
aktaran Hükûmetin dünyanın en tarihî organizasyonu olan ata sporumuz
Kırkpınar yağlı güreş etkinliklerine destek
olmamasının sebebi nedir?
Fetih ruhunun, azmin, yenilmezliğin, dostluğun ve
kardeşliğin sembolü olan Kırkpınar yağlı
güreşlerinin 649uncu yılında Edirnemizdeki bu coşkuyu
yaşamaya herkesi bekliyoruz. Önümüzdeki hafta, yani 21 Haziran-27 Haziran
arasında bir hafta süreyle devam edecek etkinliklerde 25, 26, 27 Haziran
günleri Kırkpınar yağlı güreşleri
yapılacaktır. Edirneliler ülkemizin her bölgesinden, dünyanın
birçok ülkesinden bu organizasyon nedeniyle gelecek misafirleri beklemektedir.
Edirne halkı adına hepinizi Kırkpınar
yağlı güreşlerine davet ediyor, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Uslu.
Sayın Sakık ve Sayın Ergin, söz talepleriniz var.
İç Tüzükün 60ıncı maddesi gereğince birer
dakikalık süreyle söz veriyorum.
Sayın Sakık, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, gündem dışı
konuşmasında tarımla ilgili düşüncelerini ifade eden
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın, kendi seçim
bölgesinden Karadenize fındık toplamaya gidecek olanların
oradaki yetkili birimlerce bölgeye sokulmayacaklarına dair
beyanlarıyla ilgili toplumu bilgilendirmek gibi bir görevinin
bulunduğuna ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan teşekkür
ediyorum.
Ben, ilk konuşmacı arkadaşımızın
tarımla ilgili düşüncelerini ifade ederken biraz da Türkiye'nin dışında
olduğunu düşünüyorum çünkü en çok kendi seçim bölgesinden insanlar
Karadenize, oraya fındık toplamaya giderken ve oradaki yetkili
birimler Buraya Kürt işçiler giremez, giren her işçi kaçak
sayılacak ve bu işçiler 2.500 lira TL ile
cezalandırılacak
Şimdi, bu gerçeği gören
arkadaşımızın, kendi iliyle, kendi halkıyla ilgili
küçük de olsa toplumu bilgilendirmek gibi bir görevi yok mudur diye
düşünüyorum. Acaba bu iktidar bölgeye giden, Karadenize giden Kürt
işçileri için bir pasaport düşünüyor mu?
İkincisi, Gürcistandan getirip orada
çalıştıracağı işçilerle Kürt işçileri
aynı kefeye nasıl koyabilir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ergin, buyurun.
2.- Muğla Milletvekili Gürol
Erginin, gündem dışı konuşma yapan Şanlıurfa
Milletvekili Ramazan Başakın beyanlarının gerçekleri
yansıtmadığına ilişkin açıklaması
GÜROL ERGİN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ben de ilk konuşmacının tarım ve fiyat
politikaları üzerine söyledikleri konusunda birkaç söz söylemek istiyorum.
Birincisi, Sayın Konuşmacı, taban
fiyatının zamanında belirlendiğini söyledi; bu,
yanlıştır. Çukurovada hasat bitmeye yakınken ancak fiyatlar
açıklanmış, bu arada çiftçiler ellerindeki ürünü maalesef
tüccara satmak zorunda kalmışlardır.
İkincisi, 2008 ve 2009da da aynı şekilde
yaptık. dedi. Anlaşılıyor ki
arkadaşımızın dünyadan değil, Türkiyeden de haberi
yok, çiftçiden de haberi yok çünkü 2008de taban fiyat hiç
açıklanmadı; bunu bilmiyor.
Üçüncüsü, Bir ay içinde bedelini alacak. dedi. Bir ay içinde
bedel almak peşin para almak anlamına gelmediği için zaten
çiftçi tüccara gidiyor; bunu da bilmiyor.
Dördüncüsü, Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı
olmayanlar acaba bu destekleri nasıl alacaklar? O konuda bir bilgisi var
mı; bunu söyleyebilir mi -çünkü onlar alamıyor- ve en önemlisi GAPa
ayrılan 2,8 katrilyon lira nereye gitti? Aslında bir Urfalı
olarak bunu sormalı, söylemeliydi diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ergin.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları
vardır.
Sayın milletvekilleri, Sağlık Bakanı
Sayın Recep Akdağ Gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan
sorulardan 1, 119, 131, 157, 158, 159, 162, 193, 221, 222, 225, 235, 262, 269,
303, 304, 305, 306, 426, 452, 484, 485, 486 ve 534üncü sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın
Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- İran İslam
Cumhuriyeti İslami Danışma Meclisi Başkanı Ali
Larıjaninin davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, beraberindeki Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1217)
11/06/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mehmet
Ali Şahin'in İran İslam Cumhuriyeti İslami
Danışma Meclisi Başkanı Ali Larijani'nin vaki davetine
icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle 13-15 Haziran 2010
tarihleri arasında İran'a resmi ziyarette bulunması TBMM Genel
Kurulu'nun 8 Haziran 2010 tarih ve 113. birleşiminde kabul
edilmiştir.
Anılan Kanun'un 2. Maddesi uyarınca, Heyetimizi
oluşturmak üzere Siyasi Parti Gruplarınca bildirilen isimler Genel
Kurul'un bilgisine sunulur.
Mehmet
Ali ŞAHİN
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı: Seçim
Çevresi:
1) Mehmet Günal Antalya
2) Ahmet İnal Batman
3) Gökhan Durgun Hatay
4) Mehmet Müezzinoğlu İstanbul
5) Recep Yıldırım Sakarya
6) Abdurrahman Dodurgalı Sinop
2.- Kore Cumhuriyeti Ulusal
Meclisinin Kore Cumhuriyetine davetine icabet edecek olan TBMM Millî Savunma
Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetini oluşturmak üzere
siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1218)
11/06/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Milli Savunma Komisyonu Üyelerinden oluşan bir
Parlamento Heyeti'nin, Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclisi'nin resmi davetlisi
olarak Kore Cumhuriyeti'ne resmi bir ziyarette bulunması Genel Kurul'un 1
Haziran 2010 tarih ve 109. Birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 2. Maddesi uyarınca Siyasi Parti Gruplarınca bildirilen isimler,
Genel Kurul'un bilgisine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
Zekeriya Akıncı Ankara
Mehmet Alp Burdur
Fuat Bol İstanbul
Mehmet Domaç İstanbul
Hasan Kemal Yardımcı İstanbul
Kamil Erdal Sipahi İzmir
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve 25 milletvekilinin, HES projelerinin çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/761)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde elektrik enerjisi üretiminin enerji kaynaklarına
göre dağılımına bakıldığında
doğalgazın 1990 yılında 17,7'lik payının
hızla arttığı ve 2010 yılında da yüzde 50'lere
ulaşması beklenmediği görülmektedir. Diğer ithal kaynaklar
da dahil edildiğinde elektrik üretimimizin yaklaşık yüzde 58'i
ithal kaynaklardan sağlanmaktadır. Neredeyse tamamı ithal kaynak
olan doğal gaza bu ölçüde bağımlılık enerjide önemli
bir arz güvenliği riski oluşturmaktadır. Bu durum elektrik
üretiminde doğal kaynakların, yenilenebilir enerji kaynaklarının
bu çerçevede de Hidro Elektrik Santral(HES)lerin önemini
artırmaktadır.
2009 yılı itibarıyla kamu ve özel sektör
tarafından Türkiye genelinde işletme halinde 187 adet, inşa
halinde ise 138 adet Nehir Tipi HES bulunmaktadır. Yine 2009
yılı itibarıyla 1600 civarında da HES projesi mevcuttur.
Projelerin toplam kurulu gücü yaklaşık 23.000 MW olup
yıllık ortalama üretimin 81.000 GWh olması beklenmektedir.
Öngörülen bu üretim değeri, Türkiye'nin 2008 yılında
tükettiği toplam elektrik enerjisi miktarının yüzde 40'ına
karşı gelmektedir. Kaldı ki 2008 yılı küresel krizin
başlangıç yılı olduğundan beklenenden daha düşük
düzeyde bir tüketim gerçekleşmiştir.
Karadeniz bölgesi, özellikle de Trabzon ve Rize illeri bol
yağış alması nedeniyle HES projelerinde öne
çıkmaktadır. 2009 yılı itibarıyla inşa halinde
olan toplam 138 HES'ten 41 adedi Trabzon'da, 23 adedi ise Rize'dedir. Yani
neredeyse inşa halindeki her iki HES'ten biri Trabzon ya da Rize'dedir.
Nehir tipi HES'ler yenilenebilir alternatif birer enerji
kaynağı olarak kabul edilebilirler. Ancak bunun için inşaat ve
işletme aşamalarında uyulması gereken kurallar ve ilgili
denetim mekanizmaları tam ve doğru olarak belirlenmeli ve
uygulanmalıdır. Aksi takdirde doğal yaşam alanları
tahrip olacaktır. Aynı vadi üzerinde çoğu kez vadi özellikleri
dikkate alınmadan geliştirilen çok sayıda HES projesi
bulunmaktadır. Farklı doğal bitki örtüsüne sahip, farklı
akarsular üzerinde yapılacak olan HES'ler için hazırlanan Çevresel
Etki Değerlendirme Raporlarının birbirlerine benzerlikleri;
yeterli çalışma yapılmadan âdeta aynı raporların
farklı projelerde kullanıldığı izlenimini
yaratmaktadır. Ayrıca iletim hatlarının geçeceği
yerlerle ilgili bilimsel çalışmaların yapılıp
yapılmadığı konusunda da kamuoyunda bir takım
tedirginlikler yaşanmaktadır. Aynı akarsu üzerinde birden fazla
HES projesi yapılmaktadır. Proje kapsamında aynı akarsu
üzerinde yapılan boruların toplam uzunluğu bazen 30 kilometreye
yaklaşabilmektedir. Bu durum bu mesafe boyunca suyun çekilmesi ve çevrenin
büyük oranda zarar görmesi anlamına gelmektedir. Her ne kadar yönetmelikte
akarsuyun on yıllık ortalama akımının yüzde 10'u
oranında "cansuyu" bırakılması yönünde bir hüküm
olsa da bu oranda bırakılıp
bırakılmadığı konusunda tereddütler vardır.
Kaldı ki "can suyu çevredeki canlıların ve doğal
bitki örtüsünün sadece yaşaması için gerekli olan sudur. Bu
miktardaki su doğal yaşamın sürdürülebilirliği ile
gelişip büyümesini sağlamaktan uzaktır. Ayrıca bölge
halkı tarafından kimi projelerde yer altı sularının da
toplanarak kullanıldığı ifade edilmektedir. Proje
alanları jeolojik, topografik, iklimsel özellikleriyle sel ve heyelan gibi
afetlere karşı son derece hassastır. Doğaya olan
müdahaleler; bitki örtüsünün tahribinin (özellikle dik yamaçları tutan
ormanların) yanında, dik yamaçlarda açılan yollar, taş
ocaklarında yapılan patlatmaların yarattığı
sarsıntılar, havzada eğim/anakaya/toprak ve su dengesini olumsuz
etkileyecek veya yok edecektir. Tüm canlıların ana ihtiyacı olan
su, bir enerji kaynağı ve para kazanma aracı olarak değil
de bir yaşam kaynağı olarak görülmelidir. Son yıllardaki bu
özensiz tutum AKP'nin özellikle Karadeniz'deki akarsulara ve yer altı
sularına sadece potansiyel enerji gözüyle baktığının
da bir göstergesidir.
Bu düşünceler doğrultusunda; uygulanmakta olan
politikalar çerçevesinde inşa edilmekte olan HES'lerin gerek
planlanmasına ilişkin sorunlar ile gerekse inşaat ve
işletme aşamalarında doğaya verdikleri zararların
tespiti ve bu sorunların çözümü ile doğayla dost enerji
politikalarının geliştirilmesine ilişkin önerilerin
araştırılarak belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98,
İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
2) Mehmet Cevdet Selvi (Kocaeli)
3) Bilgin Paçarız (Edirne)
4) Şevket Köse (Adıyaman)
5) Ali Oksal (Mersin)
6) Turgut Dibek (Kırklareli)
7) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
8) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
9) Tansel Barış (Kırklareli)
10) Tekin Bingöl (Ankara)
11) Hüseyin Ünsal (Amasya)
12) Necla Arat (İstanbul)
13) Fatma Nur Serter (İstanbul)
14) Sacid Yıldız (İstanbul)
15) Rasim Çakır (Edirne)
16) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
17) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
18) Ahmet Küçük (Çanakkale)
19) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
20) Derviş Günday (Çorum)
21) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
22) Erol Tınastepe (Erzincan)
23) Engin Altay (Sinop)
24) Suat Binici (Samsun)
25) Mehmet Ali Susam (İzmir)
26) Fevzi Topuz (Muğla)
2.- CHP Grubu adına Grup
Başkan Vekilleri Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, İsrailin, Gazzeye insani
yardım götüren gemiye yaptığı saldırı olayı
konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/762)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İsrail Silahlı Kuvvetlerinin 31 Mayıs 2010
Pazartesi günü sabahın erken saatlerinde çoğunluğu Türklerden
oluşan 32 ülke vatandaşının bulunduğu gemi konvoyuna
karşı yapmış olduğu insanlık dışı
saldırı sonucunda 9 vatandaşımız ölmüş ve Türk ve
yabancı 60'a yakın kişi yaralanmıştır.
Türk ve dünya kamuoyunu derinden sarsan bu saldırı
sadece bir ülkeye değil, tüm insanlık camiasına yöneliktir. Bu
konvoydaki gemilerde bulunan insanlar uluslararası camianın
vicdanını temsil etmektedirler. Bu nedenle bu saldırı
insanlık vicdanına ve değerlerine yapılmıştır.
Bu konuda İsrail'i şiddet ve nefretle kınayan
deklarasyon TBMM'de oybirliği ile kabul edilmiştir. Siyasi iktidar
söz konusu deklarasyonun gereğini bir an önce yerine getirmelidir.
İsrail saldırısını bir hukuki analize
tabi tuttuğumuz zaman şu noktalar öne çıkmaktadır:
1) İsrail'in Gazze'ye uyguladığı abluka
meşruiyetten yoksundur. BM Güvenlik Konseyi'nin sırasıyla 2008
ve
Nitekim 1860 sayılı kararda; İsrail'e tümüyle Gazze'den
çekilmesi çağrısında bulunulmakta ve Gazze'ye yapılacak
insancıl yardımın hiçbir şekilde engellenemeyeceğini
öngörülmektedir. Kararda, aynı zamanda, İsrail'den insani
yardımın Gazze'ye ulaştırılması için sevkiyat
koridorları açması istenmektedir. Sonuç olarak, İsrail'in Gazze
ablukası hukuka uygun değildir.
2) Deniz hukuku açısından, açık denizlerde seyreden
bir gemiye müdahale, ancak korsanlık, köle ticareti, uyuşturucu
kaçakçılığı ve korsan yayın yapılması
durumlarında meşru sayılabilir. Bu bakımdan İsrail
komandoları, Mavi Marmara gemisine saldırıda bulunarak
uluslararası hukuku ihlal etmişlerdir.
3) BM Antlaşması'nın 2. maddesinin 4.
fıkrası üye ülkelerin birbirlerine karşı kuvvet
kullanmalarını engellemektedir. İsrail komandoları
silahsız sivilleri taşıyan Mavi Marmara'ya çıkarak
açtıkları ateşle ölüm ve yaralamalara sebebiyet vermek
suretiyle, BM Antlaşması'nın söz konusu hükmünü ihlal
etmişlerdir.
Gemideki kişiler sopalarla direnişe geçmiş olsalar
bile, bu, İsrailli askerlere meşru savunma ilkesine dayanarak
haklılıklarını ileri sürmek imkânını vermez. Zira
meşru savunmanın birinci şartı, kullanılan gücün
karşılaşılan tehlike ile orantılı olması ve tehlikeyi
başka türlü önleme imkânının mevcut bulunmamasıdır.
Belirtmiş olduğumuz bu üç nokta, sivil ve silahsız
bir insani yardım gemisine İsrail komandoları tarafından
yapılan saldırı sonunda 9 vatandaşımızın
ölmesinden ve Türk ve yabancı 60'a yakın kişinin yaralanmasından,
İsrail devletinin sorumlu olduğunu ortaya koymaktadır.
Ancak, kriz yönetimi açısından Hükümet'in ciddi bir
yetersizlik sergilediği göze çarpmaktadır. Nitekim, Hükümet bir risk
analizi sonucunda AKP milletvekillerinin yolculuğa
katılmalarını sakıncalı görmüş ve engellemiştir.
Buna karşılık, müdahale uyarılarına rağmen
Hükümet, vatandaşlarımızın aynı gemiye binmelerinde
bir sakınca görmemiştir.
Yukarıda belirttiğimiz noktaların TBMM
tarafından özenle incelenmesi gerektiği takdir edilecektir.
Ayrıca, Sayın Başbakan ve Sayın Dışişleri
Bakanı, yaptıkları açıklamalarla Türkiye'nin onurunun ve
çıkarlarının yanı sıra mağdur
vatandaşlarımızın haklarının en etkin biçimde
korunacağını taahhüt etmişlerdir. Oysa, olayın
üzerinden bir haftadan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen, BM
Güvenlik Konseyi'nden bir kınama kararı veya açıklaması çıkartılamamış,
İsrail özür dilemekten imtina etmiş, olayların tüm yönleriyle
ortaya çıkmasına yarayacak bir uluslararası araştırma
komisyonu kurdurulamamıştır. Hükümet de kendi açısından
olayın sorumlularının nasıl
cezalandırılacağı konusunda bir yol haritasını
oluşturmakta acz içindedir. Bütün bunların yanında, İsrail
ile askeri, siyasi ve ekonomi ilişkilerimiz alanında alınacak
tedbirler konusunda, Hükümet içinde şu ana kadar ortak bir görüş oluşturulamadığı
yapılan farklı açıklamalardan anlaşılmaktadır. Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi Kararı yanlış
yansıtılmış, İsrail'le yapılan görüşme ve
yazışmalar kamuoyundan saklanmış, süreç karartılarak,
şeffaflıktan uzak bir anlayış sergilenmiştir. Gemide
yurttaşları bulunan diğer ülkeler ile Arap Birliği ve
İslam Konferansı nezdinde yapılan girişimler de yetersiz
kalmıştır.
Bu görüş ve düşüncelerle, İsrail'in insanlık
dışı saldırısının sonuçlarının
siyasi ve hukuki açılardan değerlendirilmesi ve alınacak
önlemlerin belirlenmesi ile Hükümetin bu alandaki sorumluklarını ne
ölçüde yerine getirdiğinin incelenerek ortaya çıkarılması
amacıyla Anayasa'nın 98 inci, TBMM içtüzüğünün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Muharrem
İnce |
|
|
Trabzon |
Yalova |
|
|
Grup
Başkan Vekili |
Grup
Başkan Vekili |
3.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemür ve 27 milletvekilinin, engellilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/763)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde, engelli vatandaşlarımız toplam nüfusun
12,29'unu (yaklaşık 8.5 milyon) oluşturmaktadır.
Farklı özür gruplarında bulunan bu
vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne yönelik
olarak bu güne kadar etkin ve kalıcı önlemler
alınamamıştır. Özürlülerimizin yaşamakta olduğu
sorunlar her geçen gün artmaktadır. Özellikle engelli
vatandaşlarımızın istihdam sorunu, topluma
katılmaları için fiziki koşulların yetersizliği
sürekli dile getirilmesine rağmen çözüme yönelik ciddi adımlar
atılmamaktadır.
Engellilerimizin yaşadığı sorunların
saptanması, çözümü için etkin ve kalıcı önlemlerin
alınması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, TBMM
İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
2) Zekeriya Akıncı (Ankara)
3) Tekin Bingöl (Ankara)
4) Ali Arslan (Muğla)
5) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
6) Gürol Ergin (Muğla)
7) Tansel Barış (Kırklareli)
8) Hüseyin Ünsal (Amasya)
9) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
10) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
11) Ali Koçal (Zonguldak)
12) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
13) Erol Tınastepe (Erzincan)
14) Rasim Çakır (Edirne)
15) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
16) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
17) Şevket Köse (Adıyaman)
18) İsa Gök (Mersin)
19) Mehmet Ali Susam (İzmir)
20) Atila Emek (Antalya)
21) Tayfur Süner (Antalya)
22) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
23) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
24) Hüsnü Çöllü (Antalya)
25) Ahmet Küçük (Çanakkale)
26) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
27) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
28) Fevzi Topuz (Muğla)
Gerekçe:
Ülkemizde, engelli vatandaşlarımız toplam nüfusun
12,29'unu (yaklaşık 8,5 milyon) oluşturmaktadır.
Farklı özür gruplarında bulunan bu
vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne yönelik olarak
bu güne kadar etkin ve kalıcı önlemler
alınamamıştır. Özürlülerimizin yaşamakta olduğu
sorunlar her geçen gün artarken, özellikle engelli
vatandaşlarımızın en büyük sorunu olan istihdam konusunda
ciddi adımlar atılmamaktadır. Hatta kamunun elinde bulunan ve
özürlülerin kanuni hakkı olan memur ve işçi kadroları dahi
doldurulmamaktadır.
Engellilerin ilgili yasal düzenlemeler; engellilerin yetenekleri
doğrultusunda eğitilmesi, meslek kazandırılması,
verimli kılınarak sosyal ve ekonomik refahlarının sağlanması
amacıyla mesleki rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanmasını
güvence altına almaktadır. Bu karşın uygulama da sorunlar
devam etmektedir.
Çalışamayan, çalışamayacak durumda olan
engellilere 181-200 TL arasında aylık bağlanmaktadır. Bu
miktar engelli vatandaşlarımızın yaşamlarını
insan onur ve saygınlığına yakışır bir
şekilde sürdürmeleri ve asgari temel ihtiyaçlarını
karşılamaları için yeterli değildir. 181 lira engelli
aylığı alan bir kişi, bakıma muhtaç ise bu kişiye
evde bakım desteği verilmemektedir.
Engellilerimizin en büyük sorunlarından biride toplumun her
kesiminde olduğu gibi işsizliktir. Engellilerimizin istihdamı
konusunda yasal zorunluluklar bulunmasına rağmen bu sorun hâlâ devam
etmektedir. Türkiye İş Kurumu verilerinin incelenmesinden, 2009/Temmuz
ayı itibarıyla işverenlerin; 1.909 kamu, 21.039 özel sektör
olmak üzere toplam 22.948 özürlü açık kontenjanı bulunmaktadır.
2009/Ağustos ayı itibarıyla da; 80.237 erkek, 30.815 kadın
olmak üzere toplam 111.052 özürlü işe yerleştirilmek için sıra
beklemektedir.
Ülkemizdeki mevcut dolu memur kadro sayısı 1 milyon 700
bin dolayındadır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun
53. Maddesine göre bu sayının %3 oranında memur statüsünde
özürlü personel istihdam edilmesi gerekmektedir. Buda kamuda memur statüsünde
51 bin engelli vatandaşımızın istihdam edilmesi
anlamına gelmektedir. 2009 yılı verilerine göre bu kapsamda
kullanılan toplam kadro sayısı 10 bin civarındadır.
Yaklaşık 40 bin kadroya atama yapılmamaktadır.
Bir diğer ifadeyle hem 4857 Sayılı İş
Kanunu hem de 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa göre
özürlülere kullandırılması gereken yaklaşık 63 bin
kadro boş bırakılmıştır. Bu engelli
vatandaşlarımıza tanınan kanuni bir hakkın yok
sayılmasıdır.
Engelliler sağlık desteğine en fazla ihtiyaç duyan
toplum kesimini oluşturmaktadır. Bu
vatandaşlarımızın gelirleri son derece
kısıtlı olduğu ve yaşadıkları sorunlar
bilinmekteyken, engellilerden neden muayene, ilaç, tıbbi malzeme, ameliyat
ve yatarak tedavi için katkı payı alınmaktadır.
İmar yasasında 1997 yılında yapılan
değişiklikle yapıların engellilere uygun olarak
inşası zorunlu tutulmuştur. Bu tarihten sonra yapılan pek
çok binanın engellilere uygun olmadığı bilinmektedir.
Engelliler kent yaşamının her alanında engellemelerle
karşı karşıyadır. Otobüs, alt ve üst geçitler, pek çok
kamu kurumu engellilerimizin kullanımına uygun değildir ve
konuda hiçbir somut adım atılmamaktadır.
Yukarıda kısaca değinilen konular engelli
vatandaşlarımızın yaşamak zorunda
kaldığı sorunlarla ilgili sadece birkaç ana
başlıktır. Engelli vatandaşlarımızın
yaşadığı sorunların saptanması, çözümü için etkin
ve kalıcı önlemlerin alınması için bir araştırma
komisyonu kurulması uygun ve yerinde olacaktır.
4.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal ve 26 milletvekilinin, İstanbulda kent içi ulaşımda
yaşanan bazı kazaların araştırılarak yaya
güvenliğini sağlamak için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/764)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
11 Mart 2010 tarihinde İstanbul Güngören'de, Kemal
Hasoğlu Lisesi'nde okuyan 3 öğrencimize tramvay çarpmış,
öğrencilerimizden Deniz, İrem ve Buket hayatını
kaybetmiştir. Söz konusu kazanın olduğu alanda daracık yaya
kaldırımları, tramvay hattı ile araç trafiğinin
kesiştiği 7 kavşak bulunmaktadır. Tramvay hattı, araç
trafiği ile birlikte seyretmektedir. Bu hat üzerinde iki tane okul
bulunmaktadır. Öğrenciler okuldan çıktıklarında
karşıdan karşıya geçmek için araç trafiğinin ve
tramvayın seyrettiği yoldan geçmek zorundadır. Mevcut
hattın kullanıma açıldığı andan itibaren üst
geçit, yaya geçidi, trafik ışığı ya da bariyer gibi
kazayı engelleyici nitelikte hiçbir önlem
alınmamıştır. Tramvay hattı üzerinde iki okulun
olmasına rağmen şimdiye kadar üst geçit yapılmaması
kazaya davetiye çıkarmıştır. Tramvay hattının
fizibilite çalışmaları sırasında, bu hattaki okul,
yerleşim alanları düşünülerek yayaların geçişlerinin
ne şekilde sağlanacağının planlanmamış
olması kent planlamasının ne kadar hatalı olduğunun
örneklerinden sadece bir tanesidir. Yaşanan bu acı olayla
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kenti planlamadaki
hatasının bedelini gencecik bedenler ödemiştir.
6 Nisan 2010'da İstanbul Bayrampaşa, Demirkapı'da
tramvay bir vatandaşımıza çarpmış ve bu kaza sonucunda
Hacı Emin Sadıklı hayatını kaybetmiştir.
Olayın meydana geldiği sırada trafik
ışıklarının çalışmadığı,
kazanın meydana gelmesinden sonra sinyalizasyonla ilgili çalışma
yapıldığı ifade edilmektedir.
7 Nisan 2010'da İstanbul Kozyatağı'nda bir otomobil
kontrolden çıkarak otobüs durağına girmiş, bu kaza
sonucunda da 3 kişi hayatını kaybetmiştir.
İstanbul Kozyatağı'nda kazanın meydana
geldiği yolun transit geçiş alanı olması,
şehirlerarası geçişlerin de sağlandığı bir
yol olması nedeniyle durakların yoldan bir ceple ayrılması
gerekliliği ifade edilmektedir.
Bunun yanında İstanbul'da özellikle E-5 karayolu
üzerinde otobanın içinde otobüs duraklarının olduğu
bilinmektedir. Bu duraklara ulaşmak için
vatandaşlarımızın otobanı geçmesi gerekmektedir. Ancak
geçişi sağlayacak herhangi bir alt ya da üst geçidin olmaması
kazalara davetiye çıkaran bir başka durumdur.
Kent içi ulaşımda vatandaşlarımızın
can güvenliğine uygun düzenlemeler yapmak İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin görev ve yetki alanı içindedir. Şehir
planlamasının düzgün yapılması araçların
seyrettiği yolların, otobüs duraklarının ve yaya
geçişlerinin nasıl sağlanacağı düzgün bir kent
planlaması ile tespit edilecek bir durumdur. Kent içi ulaşımda,
yaya ve araçların can güvenliğini sağlamaya yönelik tedbirlerin,
meydana gelen kazalara göre değil, düzgün yapılmış kent
planlamasına göre belirlenmesi mutlaktır.
Bu da kentin planlamasında, uzman kişi ve kurumlarla
yapılacak işbirliği ve ortak çalışmalarla
belirlenebilecek bir durumdur.
Oysa İstanbul'da meydana gelen kazalar sonrasında belli çalışmalar
yapılmakta, kent planlaması gelişi güzel
yapılmaktadır. Bu da vatandaşlarımızın can
güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
Bu nedenle İstanbul'da 11 Mart'ta Güngören'de, 6 Nisanda
Bayrampaşa'da meydana gelen tramvay kazaları ile 7 Nisanda
Kozyatağı'nda meydana gelen kazanın kent planlaması
açısından incelenmesi ve İstanbul'daki planlamacılık
hatalarının tespiti ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla, Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Tekin Bingöl (Ankara)
3) Zekeriya Akıncı (Ankara)
4) Ali Arslan (Muğla)
5) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
6) Gürol Ergin (Muğla)
7) Tansel Barış (Kırklareli)
8) Hüseyin Ünsal (Amasya)
9) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
10) Rasim Çakır (Edirne)
11) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
12) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
13) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
14) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
15) Şevket Köse (Adıyaman)
16) İsa Gök (Mersin)
17) Ali Koçal (Zonguldak)
18) Mehmet Ali Susam (İzmir)
19) Atila Emek (Antalya)
20) Tayfur Süner (Antalya)
21) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
22) Hüsnü Çöllü (Antalya)
23) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
24) Ahmet Küçük (Çanakkale)
25) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
26) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
27) Fevzi Topuz (Muğla)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
C)
Önergeler
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun, (2/503) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/222)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/503 esas numaralı Kanun Teklifim, süresi içinde ilgili
komisyonda görüşülmediğinden İçtüzüğümüzün 37. maddesi
gereğince doğrudan gündeme alınmasını
saygılarımla arz ederim. 01/04/2010
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
BAŞKAN Teklif sahibi Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu
Milletvekili.
Buyurun Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; sosyal güvenlik destek primi borçlarının
yeniden yapılandırılmasını öngören kanun teklifimin
doğrudan gündeme alınması için söz aldım. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti iktidara gelir gelmez
sosyal güvenlik sistemimizi kökten değiştirmek için harekete geçti ve
bu süreçte bir sürü kanun çıkarıldı. Bunları
bırakın vatandaşlarımızın takip etmesini Sosyal
Güvenlik Kurumunun çalışanları dahi takip edemedi. Tabii, bu
kanunlar hesapsız kitapsız çıkarıldığı için
de bir sürü haksızlığa neden oldu ve tam bir keşmekeş yaşandı.
Yaşanan bu keşmekeşin bir sürü olumsuz sonucu da bir bir
bugünlerde ortaya çıkmaya başladı. Bunlardan biri de altı
yedi yıl sonra ortaya çıkan sosyal güvenlik destek primi borcudur.
BAĞ-KURdan emekli olmuş ancak çalışmaya devam eden bir
bakkaldan veya Emekli Sandığı ya da SSKdan emekli olup
esnaflık yapmaya başlayan vatandaşlarımızdan sosyal
güvenlik destek primi kesmek için iktidar olarak bir kanun
çıkarmışsınız, bundan vatandaşımızın
haberi yok. Altı yedi yıl sonra gönderilen ihbarnamelerden de
anlaşılıyor ki Sosyal Güvenlik Kurumunun da bundan haberi yok.
Sonuçta bütçe açıklarını giderebilmek için deliler gibi para
arayan Hükûmetiniz vatandaşlarımıza altı yedi yıl
sonra yağmur gibi borç tebligatları yağdırmaya
başlamıştır. Yaklaşık 112 bin vatandaşımız
3 ilâ 10 bin lira arasında değişen borçlarla karşı
karşıyadır. Bir umutla bir çerçi dükkânı açan emeklinin bu
birikmiş borçları ödeme gücü olmadığı için de hacizler
ve hapisler kapıda beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği üzere
ülkemizde emekli maaşlarının yüzde 90ı açlık
sınırının altındadır. Emeklilerimiz, açlık
sınırının altındaki bu düşük maaşlarla
geçinmelerine imkân olmadığı için küçük bir dükkân açıp,
kazanacağı üç beş kuruşu emekli maaşına katmak ve
evine ekmek getirmenin derdi içindedir.
İşte, şimdi siz, altı yedi yıl boyunca
hiçbir bildirimde bulunmadan, birikmiş sosyal güvenlik destek primi
borçlarını faizleriyle beraber isteyerek bu insanlara büyük bir darbe
vurmaktasınız. Kurumunuz işini yapmamış, devlet
görevini yerine getirmemiş, kendi ihmalinizin cezasını
vatandaşa kesiyorsunuz. Dükkân açıp vergisini ödemiş, diğer
yasal yükümlülüklerini yerine getirmiş vatandaşın burada suçu
nedir, sizlere sormak istiyorum?
Değerli milletvekilleri, önümüzde 112 bin mükellefi, aileleriyle
birlikte 500 bin kişiyi doğrudan ilgilendiren bir sorun vardır.
Bu sorunun çözülmemesi durumunda hacizler gelecek, ekmek tekneleri
kapanacaktır. Hani hep dersiniz ya Muhalefet konuşur, çözüm
önermez. İşte, bu kanun teklifimizle bu soruna gerçek bir çözüm
önerisi getirmekteyiz çünkü bu işte vatandaşın bir kabahati,
gerçekten ama gerçekten yok. Kabahat tamamen devletin ve devleti
işletemeyen AKP Hükûmetinindir. O yüzden, bunların faizlerini silelim, anapara borçlarını da on
iki taksit yapalım, bu insanlara bir nefes alma, faaliyetlerine devam etme
imkânı tanıyalım.
Değerli milletvekilleri, hamaset yapmıyoruz, siyaset de
yapmıyoruz, olmayacak bir şey de istemiyoruz. Gözünüzden kaçan,
dikkatinizden kaçan önemli bir soruna akılcı, kolay
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Serdaroğlu, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla)
ve adil bir çözüm önerisi
sunmaktayız. Bu mağdurlar adına istirham ediyorum, bu önergemize
oy verin, bu işi burada birlikte çözelim. Yok eğer Ülkemizde böyle
bir sorun yok. diyorsanız ve yine her zaman söylediğiniz gibi çözüm
önerisi İktidarınızın alternatifi olarak gördüğünüz
Milliyetçi Hareket Partisinden geldi diye Kabul etmeyiz. diyorsanız
sizleri milletimin ve bu mağdurların vicdanına havale ediyorum
ve milletimize de Merak etmeyin, az kaldı, biz gelince bu ve benzeri
sorunları çözeriz. diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Serdaroğlu.
ALİM IŞIK (Kütahya) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım,
ancak karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.06
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.18
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 117nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş doğrudan
gündeme alma önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.19
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.31
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 117nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş doğrudan
gündeme alma önergesinin ikinci oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır ve önerge kabul edilmemiştir.
Gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, Sağlık Bakanı
Sayın Recep Akdağ, gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan
sorulardan 1, 119, 131, 157, 158, 159, 162, 193, 221, 222, 225, 235, 262, 269,
303, 304, 305, 306, 426, 452, 484, 485, 486 ve 534üncü sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Şimdi, bu soruları sırasıyla okutuyorum:
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, polisin dur ihtarına uymadığı için öldürülen
kişilere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1059) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla İçişleri Bakanı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 30.10.2008
Kamer
Genç
Tunceli
2008 yılı içinde yurdun muhtelif yerlerinde dur
ihtarına uyulmadığı öne sürülerek öldürülen vatandaş sayısının
33 kişiyi bulduğu ve en sonda Antalyada 18 yaşındaki
Çağdaş Gemlik isimli gencin de bu suretle öldürüldüğü
anlaşılmaktadır.
1- Polisin bu suretle adam öldürmesini doğru buluyor musunuz?
Bulmuyorsanız şimdiye kadar ne gibi önlem aldınız? Suçlular
hakkında ne gibi işlem yaptınız?
2- Bu öldürme olaylarında Bakan olarak sorumluluğunuz
yok mudur? Varsa neden istifa etmiyorsunuz? İstifa etmeniz için daha kaç
masum vatandaşın ölümünü bekliyorsunuz?
2.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahyanın iki ilçesindeki sağlık
kuruluşlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1420) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
25.05.2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın,
Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep AKDAĞ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Kütahya ili Aslanapa ve Çavdarhisar ilçeleri birbirine yakın
mesafede, karşılıklı gidiş gelişin yoğun
olduğu iki komşu ilçedir. Bu ilçeler arasında bir noktada
kurulacak her iki ilçenin ortak olarak yararlanabileceği bir A tipi 112
Servisine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca Aslanapa ilçemizde bulunan
Sağlık Ocağının da A tipine dönüştürülmesi
istenmektedir. Bu konularla ilgili olarak;
1. Aslanapa ilçesinde bulunan B tipi 112 servisinin, Aslanapa ve
Çavdarhisar ilçeleri arasında uygun bir yerde kurulacak A tipi 112
servisine dönüştürülmesi mümkün müdür? Mümkünse bu düzenlemenin 2009
yılı içinde yapılması sağlanabilir mi?
2. Aslanapa Sağlık Ocağının A tipine
dönüştürülmesi sağlanabilir mi? Bu düzenlemenin 2009
yılında gerçekleştirilmesi mümkün müdür?
3.- Aksaray Milletvekili Osman
Ertuğrulun, hormonlu gıdaların sağlığa etkisine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1441) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımı Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. 29/05/2009
Osman
Ertuğrul
Aksaray
Soru:
- Sıklıkla tüketilen hormonlu gıdalar, vücuttaki
hormon dengesinin ve bağışıklık sisteminin
bozulmasına, şişmeye, yağlanmaya ve hücreleri
zayıflatarak kanser yatkınlığını artırmaya
neden olduğunu bilmekteyiz.
- Ülkemizde üretilen sebze, meyve gibi ürünlerin kontrollü ve
bilinçli üreticiler tarafından üretildiğine inanıyor musunuz?
- Sağlık Bakanlığı olarak; bu konuda
ilgili kuruluşlarla bir çalışmanız olmuş mudur?
- Ülkemizde görülen kanser vakalarının artmasında
hormonlu gıdaların etkisi ne kadardır?
4.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplanın, Kumçatı Beldesindeki kapalı sağlık
ocağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1489) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından, Anayasanın ve
İçtüzüğün 98 nci maddesi uyarınca sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 22.06.2009
Hasip
Kaplan
Şırnak
Şırnak iline bağlı Kumçatı beldesi
geniş bir coğrafyaya yayılmış olduğu için iki
sağlık ocağı yapılmış, ancak: bir
mahalledeki sağlık ocağı açık olup diğeri
kapalıdır.
Soru:
1- Kapalı olan sağlık Ocağında kim
kalmaktadır? Personel ataması yapılıp ne zaman hizmete
açılacaktır?
5.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplanın, sağlık personeline görev yerine göre ek ücret
teşvikine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1490) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından, Anayasanın ve
İçtüzüğün 98 nci maddesi uyarınca sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 22.06.2009
Hasip
Kaplan
Şırnak
Şırnak ili Suriye ve Irak sınırında
nüfusu 450 bini aşkın olan Habur sınır kapısı
nedeniyle hareketli bir ilimizdir. Son yıllarda, Cizre, İdil, Silopi,
Şırnak gibi yerlerde yapılan Devlet Hastaneleri ile alt
yapı çalışmaları sürmektedir.
Soru:
1- Uzman doktor atamalarında yaşanan
sıkıntıları gidermek için, hassas yerlerde görev yapan
sağlık personeline "ek ücret teşviki" için
hazırlık yapılmakta mıdır?
6.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplanın, Şırnak Üniversitesinde Tıp Fakültesi
açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1491) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından, Anayasanın ve
İçtüzüğün 98 nci maddesi uyarınca sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 22.06.2009
Hasip
Kaplan
Şırnak
Şırnak ili Suriye ve Irak sınırında
nüfusu 450 bini aşkın olan Habur sınır kapısı
nedeniyle hareketli bir ilimizdir. Son yıllarda, Cizre, İdil, Silopi,
Şırnak gibi yerlerde yapılan Devlet Hastaneleri ile alt
yapı çalışmaları sürmektedir.
Soru:
1- Şırnak Ortadoğu'ya açılan bir kapı
olarak giderek önem kazanmaktadır. Bu nedenle Şırnak
Üniversitesi bünyesinde bir tıp fakültesi açılması için, Milli
Eğitim Bakanlığı ile birlikte yapılan bir
çalışma var mıdır?
7.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, Gaziantep Çocuk Hastanesinin bir ihalesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1506) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık
Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Bakanlığınızda ve bağlı
Kurumlarında yapılan ihalelerde, idarenin şeffaf,
katılımcı davranması toplumun ve
katılımcıların güvenini sağlayan unsurlar olması
gerekirken,
1. Seçim bölgem Gaziantep Çocuk Hastanesinin 07.04.2009 tarihinde
yapmış olduğu Biyokimya, Makroelisa ve Hormon Hizmet
Alımı ihalesine iki firmanın katıldığı ve
katılımcı bir firmanın iş deneyimi için damga vergisi
yatırılmadığı bahanesi ile ihaleye
katılımın engellenerek, tek firmayla ihale yapılması
yasal kriterlere ve şeffaflığa uygun mudur?
2. İhaleye katılan iki firma arasında 424.000 TL.
gibi büyük fark olması üzerine ihaleyi 1.5 ay sonra 25.05.2009 tarihinde
iptal eden komisyon kararı üzerine, yasal olmayan biçimde, 15.06.2009
tarihinde yeni Raportör Komisyonu kurularak, bir ihale kararı
yazdırılıp, bahse konu hizmet alım ihalesi, tek kalan ve en
yüksek teklifi veren Gazi Kimya Limited Şirketine hangi yasal kriterlerle
verilmiştir? Veya hangi kriterler görmezlikten gelinmiştir?
3. Bakanlığınızın ve bağlı
kurumlarınızın yaptığı ihalelerde bu tür
şaibeler neden eksik olmamaktadır?
Bakanlığınızın kamuoyunda bu şekilde
tartışılması sizi rahatsız etmiyor mu?
8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
hasta muayene katkı paylarının harcanmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1554) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık
Bakanı Sn. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının
teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: 1 Ekim 2008 tarihinden önce, Sağlık
Bakanlığı kuruluşlardan hasta muayenelerinden, hiç
katkı payı alınmıyordu. 1 Ekim 2008 ile 1 Ekim 2009
tarihleri arasında ülke genelinde ne miktar katkı payı
alınmıştır? Bu alınan paralar nerelerde
harcanmıştır?
9.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçının, sigara yasağı düzenlemelerinde işletmelerin
gözetilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1596) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık
Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
hususunda gereğini arz ederim.
Av.
Rıdvan Yalçın
Ordu
Soru
4207 Sayılı tütün mamullerinin zararlarının
önlenmesine dair kanun, 5727 sayılı kanun ile önemli
değişikliklere konu edilerek, tütün ürünlerinin tüketilmesine
kapsamlı yasaklar öngörülmüştür. Kapsamlı yasakların
yürürlüğe girmesi toplumda önemli ölçüde kabul görmüşse de, Türkiye
genelinde yeme içme ve eğlence yerlerinin faaliyetlerini açık alanlarına
ya da sokaklara taşıdığı görülmektedir. Oysa
şimdi kış mevsimine girilecek olması bu iş
kollarındaki esnafları ciddi anlamda
kaygılandırmaktadır. Mevcut düzenleme ile işletmeler
arasında haksız ihbarlar bir rekabet biçimine dönüşmüş,
kamu görevlileri işletmeler, işletme sahipleri ile müşteriler
arasında da kavgaya varacak tartışmalar yaşanılır
olmuştur. Sigaraya özenilmesinin engellenmesi düşünülürken, mevcut
uygulamayla amaç örtüşmemektedir.
Bu itibarla,
1) Tüm bu sakıncaların ortadan
kaldırılması, yasanın daha uygulanabilir olması, tütün
mamullerinin zararlarını azaltıcı ve işletmelerin
ekonomik yararını dengeleyici tarzda yeni bir düzenleme yapmayı
düşünmekte misiniz?
10.- Antalya Milletvekili Tayfur
Sünerin, hastanelerdeki uzman doktor yetersizliğine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1599) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Antalya'nın Kemer İlçesindeki devlet hastanesinde
başhekim olan kulak-burun-boğaz uzmanından başka bir uzman
doktor bulunmamaktadır. Bundan dolayı hastalara reçeteler
yazılamamakta, hastalar özel hastanelere veya Antalya'ya sevk edilmek
zorunda kalmaktadırlar.
Soru 1: Kemer Devlet Hastanesi'ne gerekli uzman doktorların
atanması için gereken çalışmalar yapılmakta
mıdır? Yoksa turizmin en önemli merkezlerinden biri olan Kemer
İlçesi'ndeki devlet hastanesi tek bir uzman doktora mı terk
edilecektir?
Soru 2: İktidarınızın, gerek çalışan
gerekse emekli hastalardan ek muayene ücreti talep ettiği bir dönemde,
devlet hastanelerinin kadrolarını bu denli zayıf
bırakması hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
11.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, hastanelerle ilgili bir kanun tasarısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1603) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yılmaz
Tankut
Adana
Hükümetinizin sağlık alanında uygulamakta
olduğu Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında, TBMM
gündeminde bulunan "Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı"
ile kamu hastanelerinin özelleştirilerek, birer işletme haline
getirilmesi öngörülmektedir.
Bu tasarının yasalaşmasıyla birlikte, hastane
personelinin sözleşmeli olarak alınabileceği ve
kadrolaşmanın artacağı belirtilmektedir.
Bu yasanın hastaneleri, maliyeti ucuz, kârı yüksek hasta
gruplarını seçmeye yönelteceğini, buna karşın
hastaneye mali yük getiren hastalıkları seçmek istemeyeceği
endişeleri bulunmaktadır.
Bu hususlar çerçevesinde;
1- Bu yasa tasarısı ile liyakatsiz bir kadrolaşma
olacağı ve mali yük getiren hastalıkların tedavisinin
zorlaşacağı endişelerine katılıyor musunuz?
2- Sağlık hizmetlerinin nitelikli, eşit ve ücretsiz
sunulması anlayışının ortadan kalkacağı
endişelerini nasıl gidereceksiniz?
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, bir beldedeki kanser vakalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1617) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kahramanmaraş İli Afşin İlçesi Büyük
Tatlı Beldesindeki kanser vakaları ile ilgili sorumun
Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
Seçim bölgem Kahramanmaraşın Afşin ilçesine
bağlı Büyüktatlı Beldesinde asbestli toprak ve sudan
kaynaklanan kanser vakaları yüzünden son 15 yılda aralarında
bebeklerin de olduğu 250 kişinin öldüğü, yaklaşık
3.000 kişinin göç ettiği, halen birçok
vatandaşımızın tedavi gördüğü belirtilmektedir. Bu
konuda Bakanlığınızın bir sorumluluğu
olduğunu düşünüyor musunuz? Hastalığın önlenmesi
amacıyla Bakanlığınızca bir çalışma yürütülmekte
midir?
Bakanlığınız Kanser Savaş Daire
Başkanlığının Büyüktatlı Beldesi ile ilgili bir
veri/izleme sonucu bulunmakta mıdır?
13.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, muayene ücreti uygulamalarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1657) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın,
Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bakanlığınız döneminde uygulamaya konan
politikalar kapsamında Özel Sağlık Kuruluşlarına giden
hastalarımızdan 15 TL, resmi sağlık kurumlarında 8 TL
muayene ücreti alınması ve bunun bir kısmının
Eczaneler aracılığıyla tahsil edilmesi gerek
vatandaşlarımızın gerekse
Eczacılarımızın değişik sorunlar
yaşamasına neden olmaktadır. Bu uygulamayla ilgili olarak;
1. Gerek resmi gerekse özel sağlık kurumlarında
muayene olan vatandaşlarımızdan muayene ücreti
alınması uygulamasının kaldırılması ya da
her iki tür sağlık kurumunda da eşit miktarda uygulanması
yönünde bir çalışmanız var mıdır? Varsa
çalışmanın içeriği ve uygulama takvimi nasıldır?
2. Muayene ücretlerinin 3 TLlik bölümünün eczaneler
aracılığı ile tahsil edilmesinin gerekçesi nedir? Bu
konunun vatandaşlarımızla eczacılarımız
arasında tatsızlıkların yaşanmasına yol
açtığı bilinmekte midir? Bu uygulamanın
kaldırılması düşünülmekte midir?
14.- Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukanın, Çankırıdaki yeni devlet
hastanesinin hizmete girmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1672) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
TBMM Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Bukan
Çankırı
2002 yılında yapımına başlanan ve geçtiğimiz
aylarda tamamlanan ilimiz kırk
evler mevkiinde bulunan devlet hastanemiz tam manasıyla ne zaman hizmet
verecektir?
15.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, bir hastanedeki uzman doktor ihtiyacına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1724) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı
Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Erbaa Devlet Hastanesinde uzun süredir Göz Hastalıkları,
Kardiyoloji ve Röntgen uzmanı eksikliği vardır. Bölge hastanesi
konumunda olan hastanemize ne zaman atama yapılacaktır?
16.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, sözleşmeli personele kadro verilmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1725) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı
Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Bakanlığınız bünyesinde 4-B statüsünde
çalışmakta olan personele kadro vererek, bu durumdaki personelin
mağduriyetini gidermeyi düşünüyor musunuz?
17.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, sigarayı bırakmak isteyenlere yönelik
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1726) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı
Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Sağlık Bakanlığı olarak 2009
yılında kaç kişiye sigarayı bırakması için tedavi
yardımı yapılmıştır?
Hali hazırda sigarayı bıraktırmak için ne tür
çalışmalar yapılmaktadır?
18.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, sezaryen yöntemiyle yapılan doğumlara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1727) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı
Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Ülkemizde doğumlarda sezaryen yöntemi son yıllarda çok
yoğun olarak kullanılmaktadır.
Ülkemizde son 1 yılda sezaryen sayısı ve normal
doğuma oranı nedir? Normal doğumun uygulanması ve
özendirilmesi için Bakanlığınızın bir
çalışması var mıdır?
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Kahramanmaraşta tüp bebek merkezi
kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1915) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı
Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1- Toplam 1 milyonu aşkın nüfusu bulunan seçim bölgem
Kahramanmaraşta tüp bebek merkezi bulunmamaktadır.
Kahramanmaraşa, Adıyaman, Osmaniye gibi komşu illeri de göz
önünde bulundurarak bir tüp bebek merkezi kurmayı düşünüyor musunuz?
2- Yaptığım araştırma sonucunda yeni bir
binaya gereksinim duyulmadan Kahramanmaraş Devlet Hastanesinin mevut
durumunun bir tüp bebek ünitesi kurmaya elverişli olduğunu
öğrendim. Bakanlığınızın bu konuda bir
çalışması bulunmakta mıdır? Yoksa yapmayı
düşünüyor musunuz?
20.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, taşeron şirket çalışanlarının özlük
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1953) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık
Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Taşeron şirketler aracılığı ile
hastanelerimizde görev yapmakta olan sağlık
çalışanları, asgari ücretle görevlerini yapmaktadırlar. Söz
konusu taşeron sağlık çalışanları devlet hastanelerinin
her yerinde görevlendirilebilmektedirler.
Buna göre;
Tamamen işverenin vereceği emre göre çalışmak
durumunda olan taşeron şirket çalışanları ile ilgili
olarak, iş güvencesi, aldıkları ücretlerin ve çalışma
şartlarının iyileştirilmesi gibi özlük hakları ile
ilgili olarak, hükümetinizce bir düzenleme yapma çalışması
bulunmakta mıdır?
21.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki baz istasyonlarının sağlığa
etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1993) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Sağlık Bakanlığı olarak Baz
İstasyonlarının sağlığa zararlı olup
olmadığını ve sağlık yönünden uygun yerlere
kurulması ile ilgili bir çalışmanız var mıdır?
22.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokata ambulans helikopter alımına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1994) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili hastaneleri, Bölge hastaneleri konumundadır.
Bölgedeki acil hastalar için devamlı ilde kalacak Ambulans Helikopter
almayı düşünüyor musunuz?
23.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Zile Devlet Hastanesi binasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1995) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Zile Devlet Hastanesi fiziki durumu itibarıyla
vatandaşlarımıza hizmet verememektedir. Mağduriyetin
giderilmesi açısından yeni bir hastane yapılmasını
düşünüyor musunuz?
24.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokatta KKKA hastalığı araştırma
istasyonu kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2047)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı
Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili ve çevresinde Kırım Kongo Kanamalı
Hastalık (kene ısırmaları) hastalığı
yıllardır görülmektedir. Bu bölgeye bir araştırma istasyonu
veya merkezi kurmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; esas
numarası (6/1059) numaralı soruyu cevaplıyorum: Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Gençin ilgili sorusunu cevaplamak üzere
şunları ifade etmek istiyorum: Dur ihtarına
uyulmadığı öne sürülerek meydana gelen ölüm ve yaralama
olaylarıyla ilgili olarak, İçişleri Bakanlığımızca
12/11/2008 tarihli, polisin yetkileri konulu bir genelge hazırlanarak,
başta valilerimiz olmak üzere, her kademedeki yöneticilerin konuya azami
hassasiyet göstermeleri noktası kendilerinden istenmiştir. Soru
önergesinde adı geçen kişinin 27/10/2008 tarihinde ölümüyle ilgili
olarak, olaya karışan görevli memur, 28/10/2008 tarihinde sevk
edildiği adli makamlarca tutuklanmıştır. Antalya 3.
Ağır Ceza Mahkemesince yapılan duruşma sonunda, görevli
polis memurunun on altı yıl sekiz ay hapis cezasıyla
cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Ayrıca, olayla ilgili başlatılan idari tahkikatla
silahıyla dikkatsizlik, tedbirsizlik veya ihmal sonucu ölüme sebebiyet
verme suçundan Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun
kararıyla ilgili polis memuru meslekten çıkarma cezasıyla da
tecziye edilmiştir.
Esas numarası (6/1420) olan soruda Kütahya Milletvekili
Sayın Alim Işık, Kütahyanın iki ilçesiyle ilgili 112
ihtiyaçları hususunda sorular sormaktadır. Kütahya ili Aslanapa
ilçesi 2009 yılı itibarıyla 11.432 kişiye sahip bir ilçemizdir
ve Kütahya iline uzaklığı 40 kilometredir. Çavdarhisar ilçesi
ise nüfusu 8.485le Kütahya iline uzaklığı 60 kilometredir. Bu
her iki ilçemizden 2008 yılında 112 ile alınan yaralı ve
hastalarımızın toplam sayısı 362dir. Dolayısıyla,
günde ortalama 1 hastanın 112 servisleriyle
taşındığı anlaşılmaktadır ve bugünkü
işleyişiyle de 112 hizmetlerinin yerine getirildiği
görülmektedir. Dolayısıyla, kaynakların şu andaki mevcut
durumu ve etkin kullanımı açısından burada bir (A) tipi
acil sağlık hizmetleri istasyonuna dönüşmeye gerek
görülmektedir. Sayın Milletvekilimiz böyle bir düzenlemenin
yapılıp yapılmayacağından bahsederek bir soru
sormuştur.
(6/1441) sayılı, MHP Aksaray Milletvekili Sayın
Osman Ertuğrulun sorusuna cevap veriyorum: Sayın Milletvekilimiz
burada hormonlu gıdalar diye tarif ettiği gıdalarla kanser
arasındaki ilişkiyi ve Bakanlığımızın bu
husustaki çalışmalarını sormaktadır. Bilindiği
gibi, gıda maddelerine hangi katkı maddelerinin ne oranlarda
katılabileceği ve bunun takibinin nasıl
yapılacağı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
tarafından yürütülmektedir. Bakanlığımızın da
temsil edildiği Ulasal Gıda Kodeksi Komisyonu, bu
çalışmaların bilimsel yanını ve pratik
yanını yürütmektedir. Bu Komisyon, Avrupa Birliği direktifleri
ve ayrıca klinik testler uluslararası çalışmaları
dikkate alarak kararlar vermektedir. Dolayısıyla, ülkemizde üretilen
sebze ve meyve gibi ürünlerin bu şekilde kontrolü mümkün olduğunca
yapılmaktadır ve biz de Sağlık Bakanlığı
olarak Tarım Bakanlığıyla bu çalışmaları
yürütüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu hususta şunu ifade etmek
isterim: Vatandaş arasında hormonlu gıdalar diye bilinen
gıdalar itibarıyla bu hormonlu lafı aslında çok da
doğru bir laf değildir. Bir kısım gıdalar için genetik
bazı çalışmalarla gıdaların verimliliği
artırılmakta, bir kısım gıdalarda da genetiği
değiştirilmiş olma problemi gündeme getirilmektedir. Türkiye'de,
genetiği değiştirilmiş gıda noktasında bir
sıkıntımız yok, Tarım Bakanlığımız
bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmış ve bu mesele tamamen kontrol
altındadır ancak kanserin ortaya çıkmasında, genel anlamda,
gıdaların ne kadar rolü var, bu konu da bilim çevreleri
tarafından tartışılmakta ve sürekli olarak bu hususta
araştırmalar yapılmaktadır.
Bilinen şudur: Doğrudan, gıdalarla kanser
arasında yaygın bir ilişki, bütün dünya itibarıyla
konuştuğumuzda yoktur. Zaman zaman bazı özel gıdalarla
kanserler arasında ilişki kurulabilmektedir ancak özellikle
bağırsak kanserleri dediğimiz kanser türlerinde posalı
gıda tüketmemenin olumsuz etkileri olduğunu bilmekteyiz. Ülke
genelinde, kanser kayıt sistemimizin geliştirilmesiyle birlikte, son
yıllarda kayıt dışı vakaları artık
kayıt altına alabiliyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki
yıllarda bu meseleyi daha yakından takip edebileceğiz. Kanserin
artışı eğer önümüzdeki yıllarda önlenecekse, bunu
önlemek istiyorsak özellikle sigara, hareketsiz yaşam tarzı ve
çevresel etkenlerle mücadeleye devam etmek durumundayız.
Sayın Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili, (6/1489)
sayılı soru önergesinde Şırnak ilinde bir beldedeki,
Kumçatı beldesindeki sağlık birimlerinden bahsetmektedir.
Yaptığım araştırmada, 1990
yılında, Şırnak ilinde Kumçatı beldesinde eski bir
sağlıkevi hizmet binasının mevcut olduğunu tespit
ettim. Bu sağlıkevi hizmet binası Kumçatıda 2004 tarihine
kadar sağlık hizmeti vermiştir ancak biz Kumçatıya 2004
yılında yeni bir sağlık ocağı yaptık; yani
bir sağlıkevi yerine yeni bir sağlık ocağı
yaptık ve bu sağlık ocağında hizmet vermeye
başladık, dolayısıyla burada hizmet güzel bir biçimde devam
etmektedir.
Eski sağlıkevi hizmet binasında kimin
kaldığını da sormuş Değerli Milletvekilimiz; o,
kapalı sağlık ocağı demiş ama orası bir
sağlık ocağı olmamış daha öncesinde, bir
sağlıkevi binası. Bu binada şu an sağlık
ocağı hizmetlisi ve onun bir amcası, mayına basan bir
korucu kardeşimiz, 11 nüfuslu ve iki gözü de görmeyen bir kardeşimiz
oturmaktadır ve bina şu anda sağlık hizmeti için
kullanıma uygun değildir, zaten bu anlamda bir ihtiyaç da
görmemekteyiz. Yaptığımız yeni sağlık
ocağı binasında 1 doktor, 1 sağlık memuru, 4
hemşire ve 1 hizmetli vatandaşlarımıza hizmeti
sürdürmektedirler.
Yine Sayın Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekilimiz,
(6/1490) sayılı sorusunda, son yıllarda Cizre, İdil,
Silopi, Şırnak gibi yerlerde yapılan devlet hastanelerine
işaret etmiştir ve bu anlamda Uzman doktor atamalarında
yaşanan sıkıntıları gidermek için bir ek ücret
teşviki yapacak mısınız? diye sormaktadır.
Değerli milletvekilleri, aslında Sayın Hasip
Kaplanın sorusunda da belirtildiği gibi, gerçekten, Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde ilk defa, Sağlıkta Dönüşüm
Programıyla, ülkemizin bu bölgelerinde sağlık hizmeti
ihtiyaçları gereği gibi karşılanabilmeye
başlanmıştır.
Ben size bazı sayılar vermek isterim: Şırnak
ilinde, 2002 yılında 21 uzman hekim görev yaparken, 2009
yılı sonu itibarıyla 131 uzman hekim görev yapmaktadır. 21
uzman hekimden 131 uzman hekime çıkmışız. Aslında, 21
uzman hekimle geçmişte burada nasıl hizmet veriliyordu, gerçekten bir
hekim olarak insan bunu düşünmekten kendini alamıyor ama bugün,
Şırnak ve Cizrede yaptığımız mükemmel
hastanelerle, bu uzman hekimlerimizle, diğer sağlık
personelimizle gerçekten hizmetin kalitesi çok ciddi ölçüde
artmıştır. Aslında, 4924 sayılı Kanunla bu
bölgelerde çalışan doktorlarımıza bir ücret teşviki de
getirilmiş durumdadır. Bu bölgelerde çalışan
doktorlarımız ve diğer sağlık çalışanları,
diledikleri takdirde, diğer memuriyet haklarında herhangi bir
gerileme olmaksızın, sözleşmeli, bu 4924 statüsüne geçmekte ve
bu şekilde ücretleri de artmaktadır. Yani bu anlamda, bütün Doğu
ve Güneydoğu Anadoluda, Orta Anadoluda ve diğer bölgelerimizde de,
biraz uçlarda kalan ilçelerimizde sağlık hizmetlerinin, şükürler
olsun ki, bugün hem nicelik hem de nitelik olarak önemli bir ilerleme
gösterdiği açıktır.
(6/1491) sayılı sorusunda Sayın Hasip Kaplan,
Şırnakta bir tıp fakültesi açılması için Millî
Eğitim Bakanlığıyla birlikte bir
çalışmamızın olup olmadığını soruyor.
Aslında, tıp fakültelerinin kurulması hususunda Sağlık
Bakanlığı doğrudan yetkili veya sorumlu bir bakanlık
değildir ama kuşkusuz YÖKün ve Millî Eğitim
Bakanlığının bu hususu bizimle istişare etmesini her
zaman istiyoruz ve bu istişareleri de yapıyoruz. Şu anda
Şırnakta bir tıp fakültesi kurulmasıyla ilgili bize bir
hazırlık gelmiş değil ancak şunu yapıyoruz: Devlet
Planlama Teşkilatı, YÖK, Hazine Müsteşarlığı ve
Maliye Bakanlığıyla birlikte ortak çalışmalarla bütün
Türkiyede bundan böyle kurulacak tıp fakülteleri ve kurulacak tıp
fakültelerinin hastaneleriyle ilgili bir planlama çalışması
yapıyoruz.
Aslında, özellikle, nüfusu çok yüksek olmayan şehirlerde
kurulan tıp fakültelerine ikinci bir hastane açılmasını ben
Sağlık Bakanı olarak doğru bulmuyorum. Bu hem hastaya
verilen hizmet açısından hem o tıp fakültesinde öğrenim
gören tıp fakültesi öğrencileri, lisans öğrencileri ve
uzmanlık öğrencileri açısından doğru olmuyor.
Muhakkak, hastane yapılanmasında küçük ve orta ölçekli
şehirlerde bir tek büyük hastaneyle hizmet vermek ve tıp
fakültelerindeki eğitimi ve araştırmayı da bu hastanelerde
gerçekleştirmek gerekiyor.
Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Yaşar Ağyüz,
(6/1506) sayılı sorusunda Gaziantep Çocuk Hastanesindeki bir ihaleyle
ilgili bazı sorular sormuş. Bununla ilgili olarak doğrusu ben,
il valiliğine bir talimat yazısı yazarak neler
yapıldığını sordum. İl valiliği, bu
ihalelerle ilgili bir inceleme yaptırmış ve bize de bir cevap göndermiş
durumdadır. Ancak, bundan önce şunu ifade edeyim: Sayın
Milletvekilimiz Bu tür şaibeler neden eksik olmuyor? Kamuoyunda
konuların bu şekilde tartışılması sizi
rahatsız etmiyor mu? diye bir sual yöneltmiş. Elbette, bu konular
hususunda son derece hassasız. Şunu ifade edeyim: Sağlık
Bakanlığı kuruluşları, taşra
kuruluşları, hastaneler ve il müdürlükleri, çok sayıda ihale
yapan kuruluşlardır. Mesela, 2009 yılında, Kamu İhale
Kurumu verilerine göre 21.660 ihale yapılmış ve bu ihalelerden
iptal edilen yalnızca 205idir. 948si hakkında şikâyette
bulunulmuş, 21.660 ihaleden sadece 205i iptal edilmiştir. Tabii ki
bu kadar çok sayıdaki satın alma işlemleriyle ilgili olarak
zaman zaman bazı şikâyetler, iddialar bize ulaşmaktadır.
Bunları en hızlı biçimde değerlendiriyoruz. Gerek
basın yoluyla gerek diğer üçüncü kişiler yoluyla yapılan
bütün şikâyetleri ben incelettiriyorum, herhangi bir hata ya da kasıt
bulunması durumunda da gereğini derhâl yerine getiriyoruz.
Önergeye konu edilen Gaziantep Çocuk Hastanesinin yapmış
olduğu ihale hakkında da il valiliği, yaptığı
soruşturma sonucunda, ihaleyle ilgili iş ve işlemlerin idare
tarafından prosedüre uygun yapıldığı kanaatine varmıştır.
Doğrusu, ben de incelettiğimde, bende de bu düşünce hasıl
oldu. Çünkü firmalardan biri, burada başvuru eksiklikleri
dolayısıyla ihaleye sokulamamış, diğer bir firma da
ihale iptal edildikten sonra usulüne uygun bir itirazda bulunmuş, bu
itiraz değerlendirilmiş ve sonuçta da ihale bu ikinci firmaya
verilmiş durumdadır.
Sayın Reşat Doğru, Tokat Milletvekilimiz
Sayın Doğru, bana en çok soru önergesi veren değerli
milletvekillerimizden biridir ve gerçekten bu sorulardan da ziyadesiyle
yararlandığımı söylemek isterim.
(6/1554) sayılı soru önergesinde, Sayın Doğru,
1 Ekim 2008 tarihinde başlanan katkı payı uygulamalarıyla
ilgili bir soru sormaktadır.
Aslında şunu ifade etmek isterim değerli
milletvekilleri: Sağlık Bakanlığı hastalardan herhangi
bir katkı payı almamaktadır, katkı payı alan
kuruluş Sosyal Güvenlik Kuruluşudur. Fakat -enteresandır tabii-
başında sağlık olan birçok cümle sonuçta Sağlık
Bakanlığına atfedilir, sağlıklı ekonomi diye de
başlasanız Sağlık Bakanlığı akla gelebilir.
Nitekim, biz bir anket çalışması yaptırdık 12 bin
kişi üzerinde bu katkı paylarıyla ilgili olarak. Katkı
paylarından sorumlu kuruluş, bunu uygulayıcı kuruluş
kimdir? diye sorduk, vatandaşın yüzde 73,3ü Sağlık
Bakanlığı dedi. Böyle bir algılama da var. Tabii, bu katkı
payları Sağlık Bakanlığının hastanelerinde
alınıyor, diğer özel hastanelerde ve üniversite hastanelerinde
alınıyor.
Miktarını, ne kadar para
alındığını Sayın Reşat Doğru
sormuşlar. Doğrusu bunu Sosyal Güvenlik Kurumuna sormak gerekecek.
Peki, bu paralar nerelerde harcanıyor? sorusu da var. Bu
paralar Sosyal Güvenlik Kurumunun kasasına geri dönmektedir.
Dolayısıyla Sosyal Güvenlik Kurumu yine vatandaşa bunları
harcamaktadır.
Aslında, değerli milletvekilleri, bu katkı
payları meselesine şu gözle bakmak lazım: Türkiyede
Sağlıkta Dönüşüm Programından önce, eğer önemli bir
hastalığınız varsa, ameliyat olacaksanız, sizin veya
yakınınızın mutlaka bir muayenehaneye gitmeniz ve
hatırı sayılır bir para ödemeniz gerekirdi. Bu,
kuraldı Türkiyede. Bunu hepimiz biliyoruz, vatandaşımız da
çok iyi biliyor. Bu kural artık yıkılmıştır.
Sağlık Bakanlığı hastanelerinde şu anda aynı
zamanda muayenehane çalıştıran hekimlerin oranı yüzde
13tür, hekimlerin yüzde 87si muayenehane
çalıştırmamaktadır. Dolayısıyla vatandaşın
bir muayenehaneye giderek para ödeme zarureti -öyle diyelim- belki, olsa olsa
bu yüzde 13lük muayenehane kesiminde zaman zaman meydana gelebilmektedir. Ama
biraz daha yaygın bir uygulama var, yasal olmasına rağmen benim
başından beri tıp etiğine uygun bulmadığım
bir uygulamadır bu: Üniversite hastanelerimizde
vatandaşlarımızdan döner sermaye
ödemeleri adı altında,
vatandaşın -tırnak içinde- hoca parası dediği
paralar alınmaktadır. Bu oldukça yaygındır Türkiyede
şu anda. Yani Sağlık Bakanlığı hastanelerinde
artık bir muayenehaneye gitme ihtiyacı büyük ölçüde ortadan kalkmış
olmasına rağmen, üniversite hastanelerinde âdeta muayenehaneler -yine
tırnak içinde ifade ediyorum- o üniversite hastanesinin içine
taşınmış durumdadır.
Peki, bundan vatandaşımızı kurtarmak
gerekmiyor mu? Tabii ki gerekiyor, bunun için sizlerle birlikte bu yüce
Meclisin çatısı altında Tam Gün Kanununu yaptık. Tam Gün
Kanununa göre, Temmuz ayının 30undan itibaren -yani şurada,
işte, kaç gün kaldı? Kırk beş gün- Sağlık
Bakanlığı hastanelerinde muayenehanesi olan bu yüzde 13lük
hekim grubu da -ki bunların sayısı 3.500 civarındadır-
artık muayenehanelerini kapatacaktır. Bunların büyük
çoğunluğunun kamuda çalışmaya devam edeceklerini de
biliyoruz.
Peki, üniversite hastaneleri ne olacak? Üniversite hastanelerinde
de yıl sonu itibarıyla artık bu hoca parası, döner sermaye
parası ortadan kalkacak. Ancak şunu da hatırlatmadan
geçemeyeceğim: Bu Kanun şu anda ana muhalefet partisi, Cumhuriyet
Halk Partisi tarafından, özellikle bu döner sermaye ödemeleri
açısından birçok maddesi itibarıyla iptali için Anayasa Mahkemesine
götürülmüş durumdadır. Umarım bir iptal meydana gelmez ve
vatandaşımız bu çileden, bu ıstıraptan bu sene
içerisinde tamamen kurtulmuş olur; biz de sağlık
çalışanları olarak, sağlık yöneticileri olarak, bu
yüce Meclisin çatısı altında görev yapan milletvekilleri olarak
vatandaşımıza hayırlı bir iş yapmış
olmanın rahatlığıyla gece yastıklarımıza
başımızı koyabiliriz. Çünkü gerçekten vatandaşın
bu anlamda para ödemesi çok zordur.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Keşke Anayasaya
uygun olsa da Anayasa Mahkemesine başvurmasak Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) Tabii, bir
değerli milletvekilimiz oradan bir katkıda bulunuyor Anayasaya
aykırılıkla ilgili. Bize göre Anayasaya hiçbir
aykırılık da yoktur. Vatandaşın gidip de üniversitede
hocaya para vermemesinin Anayasaya ne aykırılığı
olabilir? Vatandaşın gidip muayenehaneye para vermemesinin Anayasaya
ne aykırılığı olabilir?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Mahkeme niye iptal etti o
zaman Sayın Bakan? Mahkeme vatandaşın düşmanı mı?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, şimdi bunu niçin anlattım? Çünkü bu katkı
payı meselesi Türkiyede biraz farklı şekillerde lanse ediliyor.
Neden biz kamu hastanelerinde 8 lira, efendim, özel hastanelerde 15 lira bir
katkı payına karar verdik Hükûmet olarak? Bu kararın doğru
bir karar olduğu 2010un ilk altı aylık uygulamalarından
ortaya çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, şunu gördük: Bu sene
hastanelerdeki hasta yığılması, yerini birinci basamak
dediğimiz sağlık ocakları ve aile hekimliklerine doğru
biraz değiştirmeye başlamıştır. Hastanelerimize
aşırı başvurular, durumu ağır olan ve mutlaka
hastaneye gitmesi gereken hastaların işini gerçekten çok zorlaştırıyordu.
Yani Türkiyede yıllarca hizmet alamayan
vatandaşlarımızın, tamamen ücretsiz olarak istediği
her hastaneye başvurma hakkını kazanınca, aslında
basit bir reçete yazdırmak için veya ne bileyim, bir basit üst solunum
yolu enfeksiyonu için bile hastaneye gittiğini görmeye başlamıştık.
Bu uygulamadan sonra bir denge oluştu.
Şunu da ifade etmek isterim: Bu devlet hastanelerinde
vatandaşımızdan alınan 8 liralık katkı payı,
reçete alınırsa 8 liradır, bir reçete alınmamışsa
5 liradır. Şu tarafını da eklemeliyim: Kanser
hastalarından, sürekli tedavi gören diğer hastalar grubundan da bu
katkı payları alınmamaktadır. Dolayısıyla,
aslında, katkı payları, Vatandaştan bir para alalım,
bu para, işte, bizim giderlerimizi karşılasın. diye
alınan paralar değildir; hastanelere başvuruları düzenlemek
için düşünülmüştür ve bugün, doğru çalıştığı
da anlaşılıyor. Yani gidip bir muayenehaneye 150-250 lira para
vermek, bir ameliyata, efendim, 500 lira, bin lira, 2 bin lira para vermekle, 5
bin lira para vermekle kıyaslandığında bu katkı
paylarının gerçekten küçük rakamlar olduğu açıktır.
Bugün Sağlık Uygulama Tebliğinde bir kalp nakli
için 95 bin lira ücret alınmaktadır. Kalp-akciğer nakli 110 bin
lira, bir kemik iliği nakli 168 bin lira, akraba dışı kemik
iliği nakli 354 bin lira, diyaliz tedavisinin günlüğü 2 bin
liradır ve bunlar tamamen vatandaşımıza ücretsiz
verilmektedir. Türkiye, gerek tedaviler açısından gerek acil
hastaların taşınması açısından gerek
vatandaşlarına ilaç verme açısından bugün Avrupanın
ve dünyanın sağlık sistemi itibarıyla en cömert
ülkelerinden biri konumundadır. Binlerce vatandaşımız
-biraz sonraki bir soruda da temas edeceğim- kendilerinden beş
kuruş talep edilmeksizin hava ambulanslarıyla hastanelere
taşınmaktadır.
Evet, esas numarası (6/1596) olan sorusunda Ordu
Milletvekilimiz Sayın Rıdvan Yalçın, tütün kontrolü ve sigarayla
ilgili yaptığımız Kanundan bahisle bazı
işletmelerin bundan olumsuz etkilendiğini ve bunun için ne
yapıldığını, ne yapılacağını
sormuş.
Değerli milletvekilleri, bu konu da çok önemli bir konudur.
Aslında biz tütün kontrolü, sigaranın kapalı mekânlarda
içilmesinin kısıtlanması, yasaklanmasıyla ilgili
düzenlemeleri Meclisimizde sizlerle birlikte yaparken elbette bu konuyu çok iyi
araştırdık. Dünyanın diğer ülkelerindeki örneklerden
biliyorduk ki bu uygulamalar ikram sektörü dediğimiz lokanta, kahvehane,
otel, kafe gibi işletmelerin satışlarını ve
kârlılıklarını azaltmaz, dünyadaki örnekleri bunun böyle.
Biraz fazla gürültü koparıldı Türkiyede Kanundan sonra bu
sektördeki bazı paydaşlar tarafından. Hatta üzülerek ifade
etmeliyim, 2 milletvekilimiz de Kanunun bu kısımlarıyla ilgili
bir geriye dönüş için kanun teklifi verdiler Türkiye Büyük Millet
Meclisine.
Şimdi, peki, gerçek neydi acaba, ne oldu, bakın ben size
rakamlarla ifade edeyim: Maliye Bakanlığı verileriyle 2008
yılı Temmuz ayında 932 bin olan ikram sektörü işletme
sayısı -rakamları binli rakama ben yuvarlıyorum kolay
anlaşılsın diye- bu kısıtlamaların
başladığı tarihten sonra 2009 yılı Aralık ayında
959 bine yükselmiştir. Hani hep söyleniyor ya, işletmeler
kapandı, işte geriledi vesaire diye. Yani bu sektörlerde bir büyüme
var. Yemek sektörü yüzde 4, alkollü içecek sektörü yüzde 3, alkolsüz içecek
sektörü yüzde 2, genel olarak ikram sektörü ise yüzde 3 büyümüştür.
İkram sektörü işletmelerinin 2009 yılı Ağustos-Aralık
dönemi KDV matrahları 2008 yılının aynı dönemine göre
yüzde 11 oranında artmıştır. Tekrar ifade edeyim: 2008
yılının Ağustos-Aralık dönemine göre 2009
yılında bu sektörün KDV matrahları yüzde 11 artmıştır.
Artış oranı yemek sektöründe yüzde 13, alkolsüz içecek
sektöründe -kahvehane, kafeterya gibi- yüzde 10 olarak
gerçekleşmiştir ve yine Türkiye İstatistik Enstitüsünün dönemler
itibarıyla gayrisafi yurt içi hasıla verilerine göre, 2009
yılının üçüncü çeyreğinde Türkiye'nin gayrisafi yurt içi
hasılası yüzde 3,3 oranında düşerken -o global kriz dönemi-
otel, restoran ve kahvehanelerin dâhil olduğu ikram sektöründe yüzde
5,2lik gelir artışı olmuştur.
Demek ki -başka rakamlar da var- bu sektörlerde, bütün
diğer ülkelerde olduğu gibi, yani lokantalar, kahvehaneler de dâhil
olmak üzere kamuya açık, kapalı ortamlarda sigara içilmesini
yasaklayan Kanun her açıdan yararlı bir düzenleme olmuştur.
Dolayısıyla bu Kanunda bir geriye gidiş asla olmayacaktır.
Biz, Türk halkının, çocuklarımızın geleceğini bu
anlamda yakın biçimde takip etmeye devam edeceğiz.
Esas numarası (6/1599) sayılı sorusunda Sayın
Tayfur Süner, Antalya Milletvekili, Kemer Devlet Hastanesinde bir
başhekimin kulak burun boğaz uzmanı olduğunu, ikinci bir
kulak burun boğaz uzmanı olmadığı için işlerin
aksadığını ifade etmiş sorusunda. Bugün
itibarıyla Kemer Devlet Hastanemizde 9 uzman tabip var, 2 de kulak burun
boğaz uzmanı var. Sayın Milletvekilimizin sorusunu sorduğu
tarihte tek kulak burun boğaz uzmanı var.
Ama şunu ifade etmek isterim: Sağlık
Bakanlığında, başhekim ve başhekim
yardımcılığı gibi görevler ikinci görevlerdir ve
kişinin asıl görevi olan hekimlik ile birlikte yürütülmektedir. Kemer
Hastanesinin çok büyük bir hastane olmadığı göz önüne
alındığında, bu hekim arkadaşımız tek
hekimken de orada kulak burun boğaz hizmetlerini yapabileceği
anlaşılmaktadır.
Sayın Milletvekilimiz şunu da söylüyor: Devlet
hastanelerinin kadrolarını bu denli zayıf bırakması
hakkında düşünceniz nedir, niye böyle yaptınız? Tabii ki
böyle bir şey hiç yapmadık. Dönemimizde kamu hastaneleri hep
güçlenmiştir, bundan sonra da güçlenmeye devam edecektir. Hele Antalyaya
sıra gelirse, Türkiye ortalaması 1 uzman hekime göre 1.250 iken
Antalyada bu ortalama 1.100dür. Dolayısıyla bu anlamda hizmet
gerekleri Antalya ilimizde de layıkıyla yerine getirilmektedir,
getirilmeye çalışılmaktadır.
(1603) esas sayılı soruda, Sayın Yılmaz
Tankut, Adana Milletvekilimiz, kamu hastane birliklerini soruyor. Kamu hastane
birliklerinin
Şöyle diyor Sayın Milletvekili: Kamu hastanelerinin
özelleştirilerek birer işletme hâline getirilmesi öngörülmektedir.
Hastane personelinin sözleşmeli olarak alınacağı,
yasanın hastaneleri, maliyeti ucuz, kârı yüksek hasta grupları
seçmeye yönelteceği
Böyle bir durum asla olmayacaktır. Kamu hastane
birlikleri kanunu, kamu hastanelerini özelleştirmeyi asla
düşünmediğimiz bir kanundur. Zaten kanunun metnine
bakıldığında bu açıkça görülecektir. Biz kamu
hastanelerini yerinden yönetilen, özerk bir anlayışla yönetilen ama
yine kamuya ait olan, güçlendirilmiş, vatandaşın hizmetini daha
iyi verecek hastaneler olarak tanzim etmiş durumdayız bu yasa
tasarısını. Şu anda da Meclis Genel Kurulumuzdadır ve
inşallah bu dönem bitmeden de yasalaşması için gayret
göstereceğiz.
Burada çalışanların özlük hakları veya
statüleriyle ilgili herhangi bir değişiklik olmamaktadır.
Değerli Milletvekillimizin de belki meseleyi
karıştırmış olabileceği bir yan var, bir taraf
var, o da şudur: Kamu hastane birlikleri sürekli hastane
yöneticiliğini ortadan kaldırmaktadır, bu doğru. Yani
başhekim atandınız, müdür atandınız,
başhemşire atandınız, yardımcı atandınız
ilanihaye orada kalacaksınız
Bunu ortadan kaldırmaktadır.
Üç yıllığına yönetim kurulları oluşuyor, üç
yıllığına profesyonel bir yönetim oluşturuluyor ve
tamamen objektif bir başarı indeksiyle bunlar takip ediliyorlar,
işlerini yaptıklarında, vatandaşın hizmetini iyi
gördüklerinde ödüllendiriliyorlar ve hizmetlerine devam ediyorlar;
işlerini, görevlerini yeterince yerine getirememişlerse görevden
alınmalarını sağlayabilecek objektif bir değerlendirme
prosedürü ortaya konuyor.
Bu kanun tasarısı komisyonda görüşülürken de ben
ifade etmiştim, buradan bir kere daha ifade etmek isterim Meclis
kürsümüzden: Değerli milletvekilleri, biz sekiz yıldır iktidarda
olan bir partiyiz, dolayısıyla tabii olarak bu dönem içerisinde
atanan yöneticilerin büyük kısmı bizim dönemimizde atanan
yöneticilerdir ama biz bu yasa tasarısıyla artık merkezî
hükûmetin yönetici atama yetkisini ortadan kaldırıyoruz. Yani
Sağlık Bakanı olarak ben veya Sağlık
Bakanlığı olarak AK PARTİ Hükûmetinin Sağlık
Bakanlığı artık kamu hastane birliği hâline
getirilmiş hastanelere yönetici atamayacak doğrudan doğruya.
Hani bu kanun yorumlanırken kadrolaşmadan falan da bahsediliyor da
onun için bunu zikretme ihtiyacı duydum. Aslında kanun son derece çağdaş
bir yönetim modeli getirmektedir.
Sayın Mehmet Akif Paksoy, Kahramanmaraş Milletvekilimiz,
esas numarası (1617) sayılı olan soruyla
Kahramanmaraşın Afşin ilçesine bağlı Büyüktatlı
beldesi kanser verilerinden bahsetmiş. Muhtemelen kendisine
yanlış veriler ulaşmış çünkü çok yüksek
sayılardan bahsediyor. 2.152 nüfuslu Büyüktatlı beldesinde kanserden
ölenlerin sayısı son on yılda 18 kişi olarak
kaydedilmiş durumdadır. Sayın Milletvekilimiz 250 kişinin
kanserden öldüğünü ifade etmiş, muhtemelen bir yanlış bilgi
ulaşmış olabilir.
Ülkemizin genel verileriyle kıyaslandığında
mezotelyoma dediğimiz bu bölgede asbestin yol açabildiği, asbestli
toprağın yol açabildiği bir kanser türü dışında
diğer kanser türlerinde bir artış da gözlemiyoruz ama Sayın
Milletvekilimiz muhtemelen buna işaret etmiş, doğru olarak
işaret etmiş. Bu asbeste karşı mutlaka mücadele etmek
lazım. Bunun için bölgede çalışan sağlık personelini
eğitiyoruz, halkı asbestli toprak konusunda bilgilendiriyoruz,
asbestli toprağın değişik sebeplerle, höllük, sıva
toprağı, tavan ve çatı izolasyonunda
kullanılmamasını sağlamaya çalışıyoruz.
Yolda da kullanılmaması lazım bu asbestin. Bu anlamda, özellikle
rehabilitasyon çalışmaları için il özel idaresiyle iş
birliği hâlinde çalışmalarımıza da devam ediyoruz.
Sayın Milletvekilimiz önemli bir konuya işaret
etmiştir. Bu bölgede, asbestli toprağın olduğu bölgede
yaşayan vatandaşlarımız sağlık
kuruluşlarının ve diğer ilgililerin uyarılarına
mutlaka dikkat etmelidir ve bu bölgedeki mahallî idare de asbestli
toprağı yol inşaatlarında ve diğer inşaatlarda kullanmamalıdır,
korunma yöntemi budur çünkü.
Kütahya Milletvekilimiz Sayın Alim Işık, (1657)
sayılı sorusunda, yine katkı paylarından bahsediyor ve 3
liralık bölüm niçin eczaneler aracılığıyla
alınıyor. diyor, bir de Kaldırılması için bir
çalışmanız var mıdır?
Biraz önce uzunca temas ettim bu konuya. Özel hastanelerde
alınan 15 lira muayene katkı payının, daha doğrusu
özel hastane muayenelerine gidildiğinde tahakkuk eden 15 liranın 3
lirası reçetelerle ilgili olduğu için eczanelerde
alınmaktadır. Sağlık Bakanlığı hastanelerine
giden vatandaşlarımıza tahakkuk eden 8 liraların da
eczaneden alınmasının sebebi
vatandaşlarımızın hastanelerde sıkıntı
çekmemesidir. Çünkü biz şunu gördük: Vatandaşı hastanelerde bir
vezne kuyruğuna sokmak gerçekten hiç pratik değil ve
vatandaşımız için bir sıkıntı oluşturuyor.
Zaten eczaneye gittiğinde vatandaşlarımız ilaçları
için katkı payı ödemektedir yüzde 10 ile 20 arasında; bu arada o
3 lirayı veya 8 lirayı da ödemektedirler. Tekrar ifade edeyim ki bu
katkı paylarının amacı vatandaştan bir para toplamak
değildir, bu bir finansal amaçlı uygulama değildir; amaç,
hastanelere giden vatandaşların regülasyonunu sağlamak ve
birinci basamak aile hekimliği ve sağlık ocaklarını
kullanmaları hususunda onları teşvik etmektir.
Esas numarası (1672) sayılı soruda Sayın Ahmet
Bukan, Çankırı Milletvekilimiz, 2002 yılında
yapımına başlanan ve 2009un sonlarında tamamlanan yeni
devlet hastanesinin ne zaman hizmet vereceğini söylüyor. Sayın
Milletvekilimiz Genel Kurulda mı bilmiyorum ama aslında, şunu
özellikle ifade edeyim: Değerli milletvekilleri, Çankırıdaki bu
hastane gerçekten sorunlu bir inşaat olarak devam etti. Nihayetinde biz
müteahhidinden geçici kabulle hastaneyi Kasım 2009da aldık, işi
layıkıyla yapamamış olduğu ve tamamlayamamış
olduğu hâlde, tespit ettiğimiz noksanlıkları da yüklenici
firma namı hesabına yapmak için bir ikmal ihalesi yaptık, yani
hukuki prosedürü bu şekilde işletmek durumunda kaldık.
Eksiklikleri bu ihaleyle bu yıl içerisinde tamamlayarak
Çankırıdaki hastanemizi hizmete açmış olacağız,
bu senenin içinde inşallah hizmete açmış olacağız.
(1724) esas numaralı sorusunda Sayın Reşat
Doğru, Tokat Milletvekilimiz, Erbaa Devlet Hastanesindeki bazı uzman
eksikliklerinden bahsetmiş. O günden bugüne bu eksiklikleri tamamlamışız.
Kardiyoloji, göz ve radyoloji, radyodiagnostik alanında 3 uzman hekimimiz
şu anda Erbaada hizmet yapmaktadır.
Yine Sayın Doğrunun (1725) esas numaralı
sorusunda, 4/B statüsünde çalışan personele kadro vererek
mağduriyetlerini gidermeyi düşünüyor musunuz? sorusu var.
Aslında Neden 4/Bli personel çalıştırıyorsunuz?
diye de sorabilirsiniz.
4/Bli personeli, bir hizmet ihtiyacı, hizmet gereği
için çalıştırıyoruz, çünkü bu personeli özellikle eleman
temin etmekte güçlük çektiğimiz bölgeler başta olmak üzere istihdam
ediyoruz, bununla beraber diğer kuruluşlarda da istihdam
ettiğimiz personelimiz elbette var.
Gerçekten bu 4/Blilerin istihdam şekilleri ve özlük
haklarıyla ilgili bazı eksikler vardı. Sayın
milletvekilimizin bu soruyu sorduğu tarih 2010un
başlangıcı. Ancak 29/3/2009 tarihinde bir Bakanlar Kurulu
kararı yaptık. Burada, unvan değişikliği, yeniden
hizmete alınma, becayiş denen karşılıklı yer
değişikliği, eş durumu ve sağlık mazereti
sebebiyle yer değişikliği gibi imkânları 4/Bli personelimize
de tanıdık. Bu sayede 4/Alı personel ile 4/Bli personelin
özlük hakları arasındaki farklılıkları büyük ölçüde
gidermiş olduk.
Aslında 4/Blilerin bir avantajı da var. 4/Blilerin
aylık gelirleri 4/Alılara göre ortalamada 150 lira civarında azdır,
çünkü kendi sigorta primlerini kendileri ödüyorlar, ancak bu bir avantaj da
oluşturuyor; emekliliklerinde 4/Bliler, yaklaşık olarak 400
lira civarında daha fazla bir emeklilik aylığına da sahip
olabilecekler, yani 4/Blilerin lehine de böyle bir şey oluşmuş
durumda. Bu bir hizmet ihtiyacı, ifade ettiğim gibi, büyük ölçüde
sıkıntıları da ortadan kaldırılmış
durumda bu değerli sağlık
çalışanlarımızın.
Yine Sayın Doğru, (1726) esas nolu sorusunda, 2009
yılında kaç kişiye sigarayı bırakması için tedavi
yardımı yapıldığını soruyor.
Şöyle söyleyeyim: Ülke genelinde
Bakanlığımıza bağlı olarak faaliyet gösteren 130
sigara bırakma polikliniği vardır Değerli Milletvekilim. Bu
130 poliklinikte 2009 yılında 34 bin kişiye hizmet verilmiş
durumdadır. Bu polikliniklerin hem sayılarını hem
kapasitelerini artırmaya devam ediyoruz. 2010, 2011 yılı
içerisinde çok daha yüksek sayıda vatandaşımıza bu anlamda
hizmet vermeyi düşünüyoruz.
Bu arada, 2008 yılında yaptığımız
bir araştırma var, Küresel Yetişkin Tütün Araştırması.
Şimdi, bunu Dünya Sağlık Örgütüyle beraber 2010 yılı
için tekrarlıyoruz. Bu senenin sonuna doğru bu
araştırmanın sonuçları çıkacak. Daha önce de
çeşitli vesilelerle ifade ettiğim gibi, Türkiyede sigara içme
oranı tedricî biçimde azalmaya başlamıştır. 2010
verilerinin bunu teyit eder mahiyette ortaya çıkacağına da
inanıyorum. Bu, gerçekten hepimizi çok sevindiren bir durum
olmalıdır. Çünkü, sigaranın tıp diliyle epidemi, bir
salgın olduğu açık, özellikle gençlerimizi yakalayan bir
salgın olduğu açık. Son yıllarda bu hususta
yaptığımız çalışmalarla, bu meseleyi, bu
epidemiyi de kontrol altına almış olacağız
inşallah.
BAŞKAN Sayın Bakan, bir saniye.
Sayın Bakan, konuyla ilgili kısa bir açıklama
isteyen sayın milletvekilleri sisteme girmişlerdir, süremiz de
tamamlanmak üzere. Yerinize oturursanız Sayın Bakan, sayın
milletvekillerine söz vereceğim.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) Teşekkür
ederim Değerli Başkanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Süner, buyurun.
TAYFUR SÜNER (Antalya) Sayın Başkanım, Sayın
Bakanıma teşekkür etmek istiyorum, çünkü önergeden sonra Kemere 1
kadın doğum, 1 dâhiliye, 2 genel cerrah, 1 anestezi uzmanı
gönderdi.
Kemer, kışın 20 bin nüfusu olan bir ilçemiz. Ama
yaz nüfusu 150 bin ila 200 bin arasında değişiyor. Tabii ki,
norm kadro gereği bu kadronun dışında herhangi bir şey
yapılamıyor. Ama 150 ila 200 bin nüfusu nazarıitibara alarak,
yazın geçici görevlendirme yaparak ortopedi, üroloji ve radyoloji
bölümlerine de bir tayin gerçekleşirse yazın, Kemer halkı size
daha çok teşekkür eder.
Ben de teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Süner.
Sayın Doğru, buyurun.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakana çok teşekkürlerimi arz ediyorum, sağ
olsunlar sorularıma cevap veriyorlar.
Katkı paylarındaki sorumdaki amaç, vatandaş
ekonomik olarak sıkıntı içerisindedir. Dolayısıyla,
devlet hastaneleri, özel hastaneler, üniversite hastanelerine verilen miktarla
ilgili çok büyük sıkıntıları vardır ve
kaldırılmasını talep etmektedirler.
Artı, yeşil kartlılar, 2022 ile ilgili
sağlıktan faydalananlar, özürlülerden de katkı payları
alınıyor. Gerçi Geri ödenmek kaydıyla deniliyor ama en
azından bu noktada bu fakir insanlardan katkı payı
alınmamasıyla ilgili bu soruyu sormuştum.
Ayrıca, Tokattaki hastanelerin çoğunda doğru uzman
hekim noktasında epey bir iyileştirme olmuştur. Ancak, mesela
Reşadiye ilçesi Nebişeyh beldesi ile Kuzbağı beldesi
-buralar belediyelik yerlerdir- uzun zamandan beri doktor, hemşire ve
ebeleri yoktur. Özellikle Nebişeyh beldesi ve Kuzbağında
Kırım Kongo
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim.
Sayın Bakanım, teşekkür ederim.
Yalnız, sorumdaki bu Afşin ilçemiz Tatlar beldemizdeki
sıkıntılar devam ediyor, vatandaşımız tedirgin.
Bu konuda çalışmaları bir an önce başlatırsanız
bölge halkımız memnun olacaktır.
Bir de Sayın Bakanım şeyi soracağım:
Şimdi, 400 yataklı devlet hastanesi inşaatı bitmek üzere.
Bu devlet hastanesi açıldığında, 400 yataklı
hastanemiz, yalnız bunun, Yenişehir Devlet Hastanesinin TOKİye
devredileceği söz konusu mu? Bir onu soruyorum.
Bir de ayrıca, eski devlet hastanesinin
kapatılacağı söyleniyor. Bu konudaki bilgileri verir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakana ben de teşekkür ediyorum her ne kadar geç
de olsa sorularımız cevaplandı.
Aslanapa ve Çavdarhisar ilçelerinin birlikte kullanacağı
bir acil sağlık istasyonuna gerek olmadığı yönünde
istatistiki bilgilerle de destekleyen bir cevabı oldu. Ancak Sayın
Bakanım, şunu söylemek isterim: Bu verdiğiniz değerler en
son çare olarak acil yardım talebinde bulunan kişilere aittir ama
birçok insanımız böyle bir imkânı olmadığı
gerekçesiyle bu tür ihtiyacı kendisi karşılama yönüne
gitmektedir. Eğer bu iki ilçenin birlikte kullanabileceği bir acil
sağlık istasyonu gündeme getirilebilir ve
Bakanlığınızca bu gerçekleştirilirse gerçekten sizlere
birçok insan teşekkür edecektir.
Sayın Doğrunun da belirttiği gibi, bu, katkı
payı alınması konusu eczacılarla birçok vatandaş
arasında çok ciddi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakana önce teşekkür etmek istiyorum
cevapları için.
Birincisi: Şırnakta hâlâ kapalı olan yerleri, bir
de personel eksikliği olan yerleri sormuştum. Sayın Bakan genel
bir cevap verdiler. Bu Kumçatı beldesi uzun bir yol üzerinde bir
yerleşim, iki ayrı sağlık ocağı konumlandırılmış
bir yer. Onun için, iki tane mahallesi var uzun, onlara ihtiyaç var.
Bir de gerçekten sağlık personeline ek ücret ve
teşvik konusu, konut konusu son derece, bu sınır illerimizde
önemli bir konu. Tıp fakültesini de
Şırnak Havaalanı
yapılacak üç kapılı, Irak, Suriyeye de açılan üçlü bir
kapısı olacak Şırnak Havalimanının. Bu
açıdan tıp fakültesinin Şırnakta
açılmasının çok önemli olduğunu düşünmüştüm,
bunun için soru sormuştum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ağyüz
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, bir yıl olmuş soru önergemi vereli ama
cevabınıza teşekkür ederim.
Soruşturma için hangi aşamalardan geçmiş bu
vilayetçe, bunu bana yazılı olarak bildirebilirseniz sevinirim.
Ayrıca Gaziantepte özürlü raporu için psikiyatrist yok,
ergen psikiyatristi; çok sıkıntı çekiliyor.
Bölge hastanesi vaadiniz var. Bölge hastanesi ne oldu? Arsa
sorununu çözebildiniz mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, sayın milletvekillerinin
açıklama istediği konularda cevap vermek üzere lütfen kürsüye
buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli
Başkanım, teşekkür ediyorum, milletvekili
arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilimizin Kemerle ve yaz nüfusuyla ilgili
söylediği hususlara katılıyorum. Elimizden geldiği kadar,
ifade ettiği uzmanları da, en azından geçici görevle de olsa,
orada bulundurmaya çalışacağımızı ifade ediyorum.
Bunu arkadaşlarımla konuşacağım. Gerçekten yaz nüfusu
yüksek olan yerlerde mutlaka geçici görevlendirmelerle oranın yaz sağlık
ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz;
sürekli personel verseniz bu sefer kışın personel orada
atıl duruma düşüyor.
Reşadiyenin beldeleriyle ilgili olarak Sayın
Doğrunun ifade ettiği hususları da değerlendireceğim,
bakacağım onlara.
Sayın Paksoyun bu 400 yataklı hastaneyle,
Kahramanmaraştaki hastaneyle ilgili sorduğu ilave bir şey oldu.
Bu hastaneyi sadece 400 yatak olarak da bırakmıyoruz. Bu hastane
aslında şu anda 400 artı 100-150 civarında bir kapasiteye
sahip. Biliyorsunuz, çok büyük ve modern bir hastaneye yaptık,
yapıyoruz. Ayrıca, bunun yanında, büyük bir arsa
oluşturmuştuk -ondan da mutlaka haberiniz var- Kahramanmaraşta
büyük bir sağlık kampusu inşa edeceğiz. Tabii, şehrin
içerisindeki diğer hastaneleri, bu kampuslar inşa edildikten sonra,
yerinde, aynı kapasitede tutmak hizmet gerekleriyle hiç örtüşmüyor.
Bu hususta da biz, milletvekillerimizden ve şehrin siyasi iradesinden
aslında destek bekliyoruz. Hangi şehirde yeni ve büyük bir hastane
yapılırsa eski hastanelerin kendi yerlerinde aynı şekilde
devam etmesi talebi karşımıza zaman zaman getirildi,
getirilebildi. Oysa bu mümkün olan bir şey değil yani sonuçta insan
kaynağıyla hizmet veriyorsunuz ve böyle, parçalı bir hizmet
vermenin bir anlamı da yok; öyle olsaydı bu hastaneleri
yapmazdık. Dolayısıyla biz, Kahramanmaraşta da Türkiye'nin
bütün diğer şehirlerinde olduğu gibi, Kahramanmaraşın
otuz ila elli yılına yetecek yeni tesisler yapıyoruz. Bu
tesisler tamamlandıktan sonra, düzenlemeleri de buna göre
yapacağız, hizmet ihtiyaçlarına göre.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) TOKİye
devredilecek mi Sayın Bakanım?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) Yani biz,
şehirlerdeki arsalarımızı TOKİyle konuştuk ama
şu anda elimde TOKİyle bu arsayı da konuştuk mu, o bilgi
yok doğrusu, onu size bilahare vereyim.
Sayın Işık yine Aslanapa ile Çavdarhisar
arasında bir şeyden bahsetti. Aslında bu her iki ilçemizde de
acil hizmetler sunuluyor. Böyle bir 112 müstakil merkezinde 15 kişiyi
çalıştırmak lazım Değerli Milletvekili, yirmi dört saat
açık tutmak için. 15 kişi günde 1 kişi taşıyacak.
Tabii ki o vatandaşımızın kıymeti çok büyük, 1
kişiyi de taşıması gerekirse taşısın ama bu
1 kişiler taşınıyor. Her iki ilçede de şu anda 112
sağlık hizmeti var.
Sayın Kaplanın yine Şırnakla ilgili personel
taleplerini de gözden geçireceğim ama hakikaten yani
Şırnakı, Sayın Kaplan, geçmişle
kıyaslayamayız sağlık hizmetleri açısından.
Bundan sonra da mutlaka hizmetlerimizi Şırnak halkına
artırmaya devam edeceğiz.
Sayın Ağyüze soruşturmanın detaylarını
vereceğim, il valiliğinin yaptığı
soruşturmanın.
Bu ergen psikiyatrisi, çocuk psikiyatrisi konusundaki eksiği
de mecburi hizmetli göndererek çözüyoruz. Zannediyorum ya atanma
yapıldı veya yapılmak üzere. Bu hususta sayı çok az
maalesef, çocuk psikiyatrisi sayısı Türkiyede çok az;
sıkıntıyı bundan dolayı çekiyoruz.
Gaziantepteki bölge hastanesi meselesi de şudur:
Buranın arsa işlerini TRTden aldığımız bir
arsayla, daha doğrusu almakta olduğumuz bir arsayla
aşağı yukarı tamamlamak üzereyiz ama şehrin doğu
tarafında da bir ihtiyaç var. Ben yakında Gaziantepte bir il
değerlendirmesi yaptım, Değerli Milletvekilimiz mutlaka haberdar
olmuştur. Şehrin doğu tarafında henüz bir arsa temin
edebilmiş değiliz. Uygun bir arsa temin edersek şehrin doğu
tarafına da yeni bir yatırım düşünüyoruz.
Katkı payları konusunda geniş açıklama
yaptığım için yeniden o konuya dönmek istemiyorum. Doğrusu
vatandaşımıza bu kadar hizmeti vermişken yani 10
milyarlarca lirayı vatandaşımıza sağlık hizmeti
sunarken bu katkı paylarından bir muradımız var onu
anlatmaya çalışıyorum, hastanelerdeki büyük yoğunluğu
azaltmak. Burada vatandaşımız büyük bir çileden kurtuldu,
doğru. Yani dün muayenehaneye 250 lira veren, 200 lira veren vatandaş
bugün katkı payı olarak 8 lirayı vermemeyi ister. O onun en
tabii hakkıdır. Ama bunu hatırlatmak da bu ülkenin sekiz
yıldır Sağlık Bakanlığını yapan bir
siyasetçi olarak benim hakkım. Yani 200 lira öderdik, 100 lira öderdik,
300 lira öderdik, 3 bin lira öderdik, bunun yerine 8 lira katkı payı
veriyoruz. Bunun da vatandaşlarımız tarafından
anlayışla karşılanacağına inanıyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, böylece gündemin Sözlü Sorular
kısmında yer alan sorulardan 1, 119, 131, 157, 158, 159, 162, 193,
221, 222, 225, 235, 262, 269, 303, 304, 305 sıralarındaki sorular
cevaplandırılmıştır. Diğer sorular gündemde
kalacaktır.
Alınan karar gereğince diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu
ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.42
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.59
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 117nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
4üncü sırada yer alan, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı, Emniyet Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve 3 Milletvekilinin;
Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve 3
Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ve
2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde teklifin birinci bölümü üzerindeki
görüşmeleri tamamlanmıştı.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde iki adet önerge vardır; geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
508 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 1. Maddenin,
Geçici Madde 10 da Bakanlığa tahsis edilen serbest öğretmen
kadrolarından boş bulunan 25.000 öğretmen kadrosuna ibaresinde 25.00
yerine 40.00 öğretmen olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Ensar
Öğüt R.
Kerim Özkan |
|
Malatya Ardahan Burdur |
|
Yaşar
Tüzün Yaşar
Ağyüz Abdulaziz
Yazar |
|
Bilecik Gaziantep Hatay |
|
Orhan
Ziya Diren |
|
Tokat |
(x) 508 S. Sayılı
Basmayazı 11/6/2010 tarihli 116ncı Birleşim
Tutanağına eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinde geçen
|
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Emin
Haluk Ayhan |
|
Konya Mersin Denizli |
|
Ahmet
Bukan Yılmaz
Tankut Akif
Akkuş |
|
Çankırı Adana Mersin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, yoklama
talebimiz var.
BAŞKAN Bir saniye Sayın İnce, acele etmeyin
lütfen, sabırlı olun.
Önerge üzerinde söz isteyen Akif Akkuş, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Akkuş.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
1inci maddesindeki değişiklik için verdiğimiz önerge üzerinde
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 1inci maddeye eklenen geçici
10uncu madde ile Millî Eğitim Bakanlığına tahsis edilen
serbest öğretmen kadrolarından boş bulunan 25 bin öğretmen
kadrosuna 2010 Yılı Merkezi Bütçe Kanununun 22nci maddesi
kapsamında yapılacak atamalardan ayrı olarak, yani normal
atamalardan ayrı olarak 2010 yılı içinde atama
yapılması teklif edilmektedir. Bu teklif, belirttiğim gibi, 25
bin kişidir. Ancak bu atanacak 25 bin yeni öğretmenin kadrolu mu
yoksa sözleşmeli mi atanacağı belirtilmemektedir çünkü son
yıllarda öğretmen kadroları sözleşmeli kadrolarla
doldurulmaktadır. Bugün 68 bin ila 70 bin arasında sözleşmeli
öğretmen bulunmaktadır. Bu, tabii, Niçin 68 bin değil yahut da
70 bin değil? diye sorarsanız maalesef net bir cevap
alamıyoruz. Kaç? diyoruz? Kimisi diyor ki
Bu öğretmenlerimiz kadrolu olan öğretmenlerimizle
aynı görevi yapmaktadırlar ancak kadrolu öğretmenin sahip
olduğu birçok haktan mahrumdurlar. Bu farkları şu şekilde
belirtebiliriz: Kadrolu öğretmenler ile sözleşmeli öğretmenler
arasında birçok fark var dedik. Sözleşmeli öğretmenler, özür
durumu hariç, il içi ve il dışı tayin isteyememektedirler. Niçin
isteyemiyor? Çünkü il içi, il dışı tayin isteyebilmesi için
öğretmenliğinin bir yılı geçmesi gerekiyor. Tabii, bir
yıl dolmadan bunun süresi doluyor, yenilenmek mecburiyetinde kalıyor,
bu yüzden isteyemiyor. Sözleşmeli öğretmenler idareci veya
müfettiş olamazlar, yurt dışında genellikle
görevlendirilemezler. Sözleşmeli öğretmenlerin ek dersinden Sosyal
Sigortalar Kurumu kesintisi yapılmaktadır. Sözleşmeli
öğretmenler eş, çocuk ve doğum yardımları
alamamaktadırlar. Sözleşmeli öğretmenlere özür durumunda
yapılan il dışı yer değiştirmelerde yolluk dahi
ödenmemektedir. Sözleşmeli öğretmenler temel ve
hazırlayıcı eğitim kurslarını almalarına
rağmen bu eğitim mesleki eğitim adı altında
verilmektedir. Herhangi bir şekilde asalete geçmeleri de söz konusu
olamamaktadır çünkü bir yılı dolmuyor hiçbir şekilde. Bir
yılı dolduğunda sözleşmesinin süresi bitmiş oluyor,
dolayısıyla geçemiyor.
Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri her yıl
ocak ayında yenilenmektedir bilindiği gibi. Yani sigorta dâhil her
sene çıkış-giriş işlemi yapılmaktadır, uzun
süreli sözleşme yapılmamaktadır. Her yıl yenilenen
sözleşmeleri Maliye Bakanlığı kıymetli evrak olarak
belirlediği için vergiye tabi tutulmakta ve vergiyi de peşin
almaktadır.
Değerli milletvekilleri, gördüğünüz gibi,
sözleşmeli öğretmen âdeta bir köle gibi devlette görev
yapmaktadır. Artık bu devirde bundan vazgeçilmesi gerekiyor,
sözleşmeli öğretmenin millî eğitim kadrolarında
bulunmaması gerekiyor. Bunların acilen kadrolu öğretmenler
olarak değerlendirilmesi yerinde olacaktır diyoruz.
Ve diyoruz ki, bu 25 bin sayıyı 50 bin yapalım.
Mademki böyle bir, atanması gerekenlerin dışında ekstradan
bir atama söz konusu, o zaman bunlar 50 bin olsun. Niçin 50 bin olsun? Çünkü
bugün atama bekleyen 237 bin öğretmen adayı var. Bunun
sayısı tabii bugünlerde biraz daha artacak; malumunuz, bugünlerde
üniversitelerden yeni mezunlar ortaya çıkacak.
Millî Eğitim Bakanlığında çalışan
kadrolu öğretmen sayısı 538 bin. 68 bin yahut da 70 bin de bu
var, 600 bin öğretmen var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akkuş, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
Buyurun.
AKİF AKKUŞ (Devamla) Geçenlerde
yaptığım bir konuşmada da belirtmiştim, ülkemizin 177
bin öğretmene daha ihtiyacı bulunmakta. Dolayısıyla kadro
bekleyen öğretmenlerin değerlendirilebilmesi, öğretmen bekleyen
çocuklarımızın da daha kaliteli eğitim alabilmesi için bu
177 bin öğretmenin ataması gerçekleştirilmelidir diyorum.
Bir de değerli milletvekilleri, yükseköğretim
elemanlarıyla bir problem var, bunu da belirtmekte fayda görüyorum.
Malumunuz, 2002 yılında yükseköğretimde kadrolu öğretim
üyesi olarak bulunanlara belli bir ödeneğin verilmesi
kararlaştırılmış idi ve bu ödenekten profesörler,
doçentler istifade ettiler ama yardımcı doçentler istifade edemediler.
Bunlar aşağı yukarı sekiz senedir istifade
edememektedirler, hâlbuki söz verildi. AKP hükûmetleri de söz verdi bu konuda
bunun verileceğine, daha önceki hükûmetler de söz verdi ama bir türlü bu
yerine getirilemedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKİF AKKUŞ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akkuş.
AKİF AKKUŞ (Devamla) Acilen bunun da verilmesi
gerekiyor.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akkuş.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN
yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın İnce, Sayın Demirel, Sayın Özyürek,
Sayın Süner, Sayın Çöllü, Sayın Köse, Sayın Güner,
Sayın Öztürk, Sayın Emek, Sayın Öğüt, Sayın
Barış, Sayın Ergin, Sayın Pazarcı, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Ağyüz, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Yazar, Sayın Özdemir, Sayın Paçarız, Sayın
Arifağaoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN Mersin Milletvekili Akif Akkuş ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
508 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 1. Maddenin,
Geçici Madde 10 da Bakanlığa tahsis edilen serbest öğretmen
kadrolarından boş bulunan 25.000 öğretmen kadrosuna ibaresinde
25.00 yerine 40.00 öğretmen olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
Ensar Öğüt, Ardahan Milletvekili.
Buyurun Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 508 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, önergemde 25 bin öğretmenin 40
bin olmasını öneriyorum ve bunu da Sayın Bakanımın
kabul etmesini ve Hükûmetin kabul etmesini istirham ediyorum. Niçin? Türkiyede
yapılan üniversite imtihanlarında en sonuncu Ardahan,
Şırnak, Hakkâri ve bu, aşağı yukarı yedi sekiz
yıldır devam ediyor yani bizi âdeta cezalandırıyor devlet
veya Hükûmet, öyle diyelim.
Şimdi, Ardahana 2 tane Millî Eğitim Bakanı geldi
kadrolarıyla beraber hem Sayın Hüseyin Çelik hem de Sayın Nimet
Çubukçu Hanımefendi. Ben teşekkür ediyorum ama onların
geldiği dönemde de Ardahan dibe vurdu, sonuncu olduk. Şimdi niye?
Türkiyede yaklaşık 300 bin civarında öğretmen mezun var.
Devlet bunlara masraf etmiş, öğretmen yapmış, sınıf
öğretmeni, uzman öğretmen var ama atanamıyorlar. Öğretmenin
yerine Ardahanda 60 tane polis ders veriyor Sayın Bakanım. Lütfen,
şimdi buna bir cevap burada verin bakayım. Sayın Valiyle ben
konuştum, Ardahan Valisiyle, dedi ki: Ne yapayım? Öğretmen
olmadığı için ders verebilecek polisleri tespit ettim, 60 tane
polis Ardahanda -sağ olsunlar, teşekkür ederim- sınıflara
girdi, ders verdiler. Şimdi öğretmenin yetişme tarzı
Öğretmen var; uzman, branş öğretmeni var, sınıf
öğretmeni var; bunlar atanmıyor, polislerle veya iki yıllık
yedek öğretmenlerle, efendim, atamalarla ders görmeye
çalışıyor çocuklar.
Değerli arkadaşlar, yani kalkınmamış,
gelişmemiş bölgelere uzman öğretmenler gönderip oradaki
çocuklara eğitimi yaptırmamız gerekirken, yani onlara, hiç
alakası olmayan, öğretmenlikle alakası olmayan insanlara ders
verdirmeye kalkarsanız Türkiyenin eğitim sorunu böyle olur. Çocuklar
ilkokulu bile bitiremezler, ortaokulu bitiremezler, cahil kalırlar,
işsiz kalırlar, yoksullaşırlar, ya gider terör örgütünün
kucağına düşer ya da gelir büyük şehirlerde
hırsızlık yaparlar, bunun ikisinden başka şey yok.
Bakın, şimdi cezaevlerinde en çok Doğu ve Güneydoğulu
çocuklar var. Peki niye var? Eğitimsizlikten. Çocuklarımız
okuyamıyor, meslek edinemiyor, siz hâlen daha 25 bin tane öğretmen
atayalım
Sizin buraya 100 bin tane öğretmen atamanız
lazım. Yine ben insaflı davrandım, Grup Başkan Vekilimiz
Yalova Milletvekili Muharrem İnce 40 bin de de geçsin. dedi.
Değerli arkadaşlar, şimdi, onun için
Mesela, örnek
veriyorum: Ben dün Ardahandaydım, Ardahan Göle ilçesinin Balçeşme köyüne
gittim. Balçeşme köyündeki öğretmenler dedi ki: Bizim
lojmanımız yok. 12 tane öğretmen Balçeşme köyünden Göleye
gidiyoruz, orada yatıyoruz, oradan buraya geliyoruz. dedi. Kaç kilometre?
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Hangi köyde lojman var?
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Bütün köylerde olsun. Devlet niye var
o zaman? Biz niye varız? Bütün köylere lojmanlar yapılması
lazım.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Siz niye
yapmadınız şimdiye kadar o köylere o lojmanları?
BAŞKAN Sayın Selamoğlu, lütfen.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Dünya kadar paraları sağa
sola çarçur ediyorsunuz. Beyefendi, bana ne söylüyorsun?
Şimdi, değerli arkadaşlar, dün sabah saat üç
sularında Kars Paşaçayırı Kız Öğrenci Yurduna bir
tane sapık giriyor, üçüncü kata kadar çıkıyor. Bütün
kızların odalarının kapılarını
kırıyorlar, banyolarına giriyorlar, mutfaklarına
giriyorlar. İmdat çığlıkları, bilmem neler falan
Yurtta kız çocukları tedirgin oluyor ve perişan durumdalar. Sonuçta
yakalanıyor bu sapık ve serbest bırakılıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, hepimizin çocukları
var. Türkiyenin her tarafından gitmiş, Kafkas Üniversitesinin
yurdunda kalıyor. Kız çocukları perişan durumda,
şikâyet dahi edemiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öğüt, buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Şimdi, Sayın Bakana bana
gelen yazının bir fotokopisini de verdim. İstirham ediyorum,
derhal Millî Eğitim Bakanlığı el koysun, oradaki ihmal eden
görevlileri görevden alsın ve de oraya, o çocukların psikolojisini
düzeltecek şekilde rehber öğretmenleri gönderilsin ve o çocuklara
sahip çıkılsın, buradan istirham ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin eğitim durumu
sıfır noktasındadır. Millî Eğitim Bakanı ve
Adalet ve Kalkınma Partisi sekiz yıllık döneminde bir tane
Doğu ve Güneydoğuda başarılı bir il
yapmamıştır. Bunu göz önünde tutarak o bölgelere başta
olmak üzere, Türkiyenin eğitim düzeninde bir seferberlik yaparak mutlak
surette geliştirmemiz gerekiyor, bu çocuklar bizimdir. Özellikle istirham
ediyorum, yetişmiş öğretmenler gönderin ve bizi
başkalarına mahkûm etmeyin.
Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Sayın Başkan, Geçici 10uncu madde kabul edildiği için
mükerrer olmaması bakımından mevcut maddenin 11inci madde
olarak düzeltilmesini ve buna göre teselsül ettirilmesini arz ediyorum.
BAŞKAN Düzeltme talebiyle birlikte 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
2nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 2
nci maddesinin rütbeler başlığı altında
Kıdemli Başpolis Memuru ibaresinin Kıdemli Amir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip
Kaplan Nuri
Yaman Akın
Birdal |
|
Şırnak Muş Diyarbakır |
|
Sebahat
Tuncel Osman
Özçelik Hamit
Geylani |
|
İstanbul Siirt Hakkâri |
|
Sırrı
Sakık |
|
Muş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 190
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 2: 04/06/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet
Teşkilatı Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında
geçen polis memuru rütbesi; "Kıdemli Başpolis, Başpolis ve
Polis Memuru" şeklinde sınıflandırılmış,
bu sınıflandırma esas alınarak polis memuru ile
çarşı ve mahalle bekçilerinin görev ünvanları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
|
Hasan
Özdemir Mehmet
Şandır Reşat
Doğru |
|
Gaziantep Mersin Tokat |
|
Beytullah
Asil Ahmet Duran
Bulut |
|
Eskişehir Balıkesir |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
657 sayılı Kanunun 1-Sayılı Ek Gösterge
Cetvelinin" "VII - Emniyet Hizmetleri Sınıfı"
bölümü, halen çalışan ve emekli olacak Emniyet Teşkilatı
personelinin maaş durumlarının iyileştirilmesi
amacıyla yeniden düzenlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 2
nci maddesinin rütbeler başlığı altında Kıdemli
Başpolis Memuru ibaresinin Kıdemli Amir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nuri Yaman, Muş
Milletvekili.
Buyurun Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 508
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinde
değişiklik yapılmasıyla ilgili olarak vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi hakkında Barış ve
Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle hepinizi en içten duygularımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, gerçekten bugün önemli bir
kurumumuzu, can ve mal güvenliğimizden sorumlu olan, ülkenin genel kamu
düzeninin sağlanmasında önemli rolü bulunan ve devlet adına da zor
kullanma yetkisinin en üst düzeydeki silah kullanma yetkisi bulunan bir memuru,
bir kuruluşu ve memurlarını burada görüşüyoruz. Bu
kuruluşun elemanlarının bugün Türkiyenin en ücra köşesine,
bütün il ve ilçelerde kamu düzeniyle ilgili çalışmalarını
hepimiz yakından takip ediyoruz ve karşılaşılan olumlu
olayları da olumsuz olayları da yakından biliyoruz.
Bu düzenlemeyle her ne kadar polis memurlarının moral
motivasyonlarının sağlanmasına yönelik ve bunların bir
noktada özlük haklarının az da olsa düzeltilmesine yönelik yeni bir
çalışma, yeni unvanlar geliyor. Burada görev yapan bu
arkadaşlarımızın başpolis memuru, polis memuru,
kıdemli başpolis memuru olmasının belki kendilerinde bir
psikolojik rahatlık sağlayabilir ancak bu devletin zor kullanma
yetkisini elinde bulunduran polis memuru arkadaşlarımızın
bu nicelik değişiklikleri bence önemli değil. Önemli olan,
bunların nitelik değişikliklerini ve bu ülkenin
ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde belli bir
eğitim sürecinden geçirildikten sonra bu yetkilerin ve bu görevlerin bu
kişiler tarafından yerine getirilmesidir.
Her ne kadar bu düzenlemeyle Avrupa Birliği
müktesebatına uyum kapsamında birtakım iyileştirmeler
yapıldığı gerekçede gösteriliyor ise de, ben Sayın
Bakanıma evvela şunu sormak istiyorum:
Siz, Avrupa Birliğinde her ne kadar 250 kişiye 1 polis
düşüyorsa, bizde 300 kişilik bir rakamı bu sayıya indirmeyi
düşünüyorsanız, bununla ilgili olarak bu polis sayısındaki
açığı bu şekilde kapatmaya çalışırken Avrupa
ülkeleriyle aramızdaki polis şiddetini acaba bu ölçüde
aşağıya çekebilecek misiniz? Polisin, 2006 yılındaki
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda yapmış olduğunuz
değişiklikle kendisine tanınmış olan o çok önemli
görevlerin yerine getirilmesinin eğitimini verebilecek misiniz?
Bakın, siz, 2007 tarihinde yapmış olduğunuz bu
değişiklikle, polis görevini yaparken direnişle
karşılaşması hâlinde bu direnişi kırmak
amacıyla ne ölçüde neler yapılacağını sırayla
koymuş ve evvela bu kademeli olarak güç kullanırken bedenî kuvvetini
kullanmalı, maddi gücü kullanmalı ve kanuni şartlar yerine
geldiği zaman, ancak o zaman o kendisine verilen silah kullanma yetkisini
kullanması gerekir. Evvela siz, bu çok üstün yetkileri verdiğiniz bu
kişilere, bu görevlilere, bunun kullanma yolunu, yöntemini, eğitimini
Türkiyedeki mevcut okullarınızda verebiliyor musunuz? Sayın
Genel Müdürüm burada, sormak istiyorum: Bugün Türkiyede polis eğitimini
vermeye yönelik 25 tane polis meslek yüksekokulu var -dikkatinizi çekmek
istiyorum, 25 adet- 2 adet polis koleji ve 1 adet de polis akademisi
bulunmaktadır.
Bakın, bu polis meslek yüksekokullarının
Türkiyenin çeşitli il ve ilçelerinde tamamıyla siyasi amaçlarla
nasıl konuşlandırıldığı herkesin bilgisi
dâhilindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yaman, lütfen tamamlayınız.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Bu nedenle diyorum ki, silah
kullanma yetkisini verdiğiniz bu polislerin, Türkiyede, 2007
yılından bu yana, sürekli, yaşamını yitiren
kişilerin hayatına son verdiğinin bilmem farkında mısınız?
2007 yılında, bu zor kullanma yetkisi nedeniyle silah kullanan polis
memurlarının kurşunu ile 24 kişi, 2008de 37 kişi ve
2009da da tam 48 kişi hayatını kaybetmiştir. Baran
Tursunu öldüren polis memuruna iki yıl bir ay ceza verilmiştir.
Murat Kasap Adanada polis kurşunuyla öldürüldüğünde, polis memuru
bir yıl sekiz ay ceza almıştır. Ali Demir, Aydın
Didimde polis tarafından öldürüldüğünde, bu
arkadaşımız, ilgili polis memuru beraat etmiştir. Daha
birçok örneğini vermem mümkündür. En son Muğlada meydana
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yaman, teşekkür ediyorum.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Teşekkür etmek için Sayın
Başkan
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür ama bu yetkileri verirken
bunların eğitimin verilmesinin de ihmal edilmemesi gerektiğini
bildiriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Yaman.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 3
ncü maddesinin son fıkrasında
|
Hasip
Kaplan Akın
Birdal Sebahat
Tuncel |
|
Şırnak Diyarbakır İstanbul |
|
Hamit
Geylani Nuri
Yaman |
|
Hakkâri
Muş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı bazı kanunlarda
ve 190 sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik
yapılmasına dair kanun teklifinin 3. maddesinde en az 4
yıllık yüksek öğretim kurumlarından veya cümlesinden sonra
gelen bunlara denkliği kabul edilen yurtdışındaki yüksek
öğretim kurumlarından bölümünün metinden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ahmet Duran
Bulut Prof. Dr. Akif
Akkuş Behiç
Çelik |
|
Balıkesir Mersin Mersin |
|
Hüseyin
Yıldız Kemalettin
Nalcı |
|
Antalya Tekirdağ |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ahmet Duran Bulut,
Balıkesir Milletvekili.
Buyurun Sayın Bulut. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 508 sıra
sayılı Tasarının 3üncü maddesi üzerinde verdiğim
önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Toplumun huzuru, mutluluğu için, güvenliği için bin bir
meşakkat çekerek görev yapan değerli emniyet mensuplarını,
polisleri burada saygıyla, sevgiyle selamlıyor,
şükranlarımı sunuyorum.
Tabii ki her mesleğin kendine özgü zorlukları,
mesleğe girerken kendine özgü birtakım kuralları vardır
-olmalıdır mesleğin özelliğine göre- ama maalesef
Türkiyede biz adama iş bulmak adına mesleklere eleman
almaktayız. Alırken bu konuda, mesleğin özelliğine göre
hassasiyet göstermemekteyiz. Söz gelimi öğretmenlik mesleğine
öğretmenler alınırken öğretmenin ne diksiyonuna
bakılır ne sosyalitesine bakılır ne medeni tavrına,
duruşuna, görüşüne bakılır, sadece aldığı
puana göre öğretmen olarak yerleştirilir. Tabii ki biz de çocuklarımızı
ona teslim etmek, onun verebildiği kadarıyla eğitimine razı
olmak durumunda kalırız.
Şimdi, bu tasarıda emniyet teşkilatına polis
alınırken Türkiyedeki dört yıllık üniversitelerden mezun
olanlarla birlikte Türkiye tarafından denkliği kabul edilmiş
diğer ülkelerden mezun, dışarıdaki diğer
üniversitelerden mezun öğrencilerin de alınabileceği ifade
edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, günlerdir, aylardır Türkiyenin
gündemi, konusu sadece, öğretmen olarak yetiştirdiğimiz 300
binin üzerinde insan bugün işsiz. Bizim üniversitelerimizden
yetişmiş bu öğrenciler. Dolayısıyla, önce kendi
üniversitelerimizden mezun olan gençlere bu şansı vermek,
tanımak gibi bir mecburiyetimizin olması gerekir. Üstelik emniyet
gibi hassasiyeti olan, hassasiyet taşıması geren bir meslekte,
gelen kişilerin orijinlerine, yetişme şekline, bu anlamda, hangi
ülkede hangi eğitimi almış, nasıl yetişmiş, acaba
yetiştirilmiş mi, acaba bilerek Türkiyeye mi gönderilmiş? bu
anlamda dikkatli davranmak gerekmektedir. Ancak, Hükûmet maalesef dün dündür,
bugün bugündür zihniyetiyle hassasiyetini de ortaya koymadan kara düzen bir
yönetim şeklini tercih etmektedir.
Daha önce ifade etmiştim, bu özel güvenlik kurumları
yabancılara satılabiliyor. Türkiyede DAK isimli bir şirket,
hatta AKPnin bile güvenliğini, binasının güvenliğini
sağlıyordu, TOBBun, ticaret odalarının, Telekomun
güvenliğini sağlayan bu kurumu Securitas isimli yabancı kurum
satın almıştı, yabancı bir şirket. Ankara Ticaret
Odası Başkanı Sinan Aygün Beyi ziyaret ettiğimde
Sayın Başkan, binanız bir yabancı güvenlik şirketi
tarafından korunuyor, bunun farkında mısınız? diye
sormuştum ve sonradan odasının arkasında, lavabonun
arkasında bir silah bulunmuştu, sonradan kendisiyle görüşemedim
ama bir güç acaba o silahı oraya koydu, daha sonra içeri girip ona bir
suikast tertipleyip daha sonra intihar süsü mü verecekti? Bütün bunlar
açısından dikkatli olmak, özen göstermek zorunda olduğumuz bir
kurum emniyet teşkilatı. Buna özen gösterilmesi gerekmektedir.
Mensuplar alınırken bu konuda hassas davranılması gerekmektedir.
Tabii ki emniyet teşkilatımız zaman zaman
eleştirilere maruz kalmaktadır, haklı olan tarafları da
çoktur; eğitimden, sosyal hakların eksikliğinden, dinlenme
En
azından, belirli bir mesainin dışında
çalıştıkları için görev yorgunluğu içerisinde olan
emniyet mensuplarımız bu anlamda sıkıntı
çekmektedirler, yönetimin, Bakanlığın bu konuda da dikkat etmesi
gerekmektedir. Millî Eğitim Bakanlığının ihtiyacı
olan 130 bin öğretmen yerine bugün 25 bin öğretmen alınmaya
kalkılması, 30 bin öğretmen alınması, 40 bin, 50 bin
alınması öğretmen ihtiyacını nasıl
karşılayamayacaksa emniyet teşkilatında da bu anlamda çok
büyük bir açık ve ihtiyaç bulunmaktadır. 1 polise düşen
vatandaş sayısını değerli milletvekilleri ifade
ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bulut.
AHMET DURAN BULUT (Devamla) Dolayısıyla, ülkenin
Avrupa normlarına uygun bir şekle gelmesi adına daha dikkatli
olunması, daha özen gösterilmesi gerekmektedir. Emniyet
teşkilatının çalışan personelinin özlük
haklarının değerlendirilmesi, medeni bir insan gibi
yaşayabilmesi, çoluk çocuğuyla gidip bir dinlenebilecek bir ekonomik
düzeye kavuşturulabilmesi, çalışma şartlarının
düzenlenerek bir programa dâhil edilmesi ve zinde, insan sevgisiyle, hukuka
bağlılığıyla mücehhez birer kamu görevlisi olarak
görev yapmasını beklediğimiz polis mensuplarının
teşkilatta var olması Bakanlığımızı da
güçlendirecektir, devletimize olan güveni de artıracaktır.
Bu düşüncelerle, vermiş olduğum önergeme kabul oyu
vermenizi diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bulut.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 3
üncü maddesinin son fıkrasında
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Sivas)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Akın Birdal,
Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun Sayın Birdal. (BDP sıralarından alkışlar)
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 3üncü maddesindeki değişiklik önergesi
için Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi, burada, En az dört yıllık
yükseköğretim kurumlarından ya da bunlara denkliği kabul edilen
yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olup,
sınav tarihi itibarıyla 28 yaşından gün almayan erkek ve
bayanlar ile askerliğini yapmış, 30 yaşından gün
almamış erkek adaylar arasında yapılacak seçme
sınavında başarılı olanlar, altı aydan az olmamak
üzere polis meslek eğitimine alınırlar." deniliyor.
Şimdi, bizim bu değişiklik önergemiz, dört
yıllık eğitimden sonra, lisansüstü öğrenim, master ve
benzeri kurslardan sonra, yirmi sekiz yaşın erken olacağı
ve bunun yeterli olmayacağı düşüncesiyle otuz yaş
olmasına ilişkin bir önerimiz.
Şimdi, kuşkusuz Akıl yaşta değil
baştadır. denilir. Örneğin, polislerin, gerçekten yirmi sekiz
ya da otuz yaşında buraya alınacak olmaları sorun
değil. Polis deyince, kuşkusuz, hemen, insan hakları
açısından, güvenlik güçlerinin hukuka bağlı olup
olmadığı ya da devletin onları nasıl dizayn
edeceği önemli. Örneğin, burada, insan haklarından, sürekli,
ihlallerinden yakınılırken Polis Vazife ve Selahiyet
Yasasını getirmişseniz ve polisin insan haklarına,
özgürlüklere yönelik uygulamalarını cesaretlendirici bir politika
izliyorsanız -bu, yirmi sekiz ya da otuz yaş, fark etmiyor ama- yasa
bakımından biz de böyle bir öneri getiriyoruz.
Yasa değişikliğinin gerekçesinde Avrupa
Birliğine üye ülkelerde 1 polise 250 kişi düşmekte iken,
ülkemizde bugün itibarıyla yurttaşlara hizmet veren polis
sayısı -tabii, hizmet anlamında yorumluyoruz biz, öyle
olması gerekir, çünkü kamu görevlisidir- 177.740 olup, 1 polis 301
kişiye hizmet vermektedir. Avrupa Birliği standartlarına göre bu
sayı yetersiz kalmaktadır. deniyor. Nitekim, insan hakları
açısından, gerçekten kimi ihlallerin örneğin savunmalarında
şu, gerekçeyi oluşturuyor: Beden ve ruh yeteneğinin yitirilmesine
bağlanıyor çünkü gerçekten, onların da kamu görevlisi olarak
yaptıkları işin yoğunluğu, sürenin çokluğu ve
hayat koşulları. Ama bunların tabii, insan hakları
açısından ihlallere hiçbir gerekçesi olamaz. Avrupa Birliği
ülkelerinin hangilerinin karakollarında işkence ya da kötü muamele
ile olan bir soruşturma şekli var ya da yok? Örneğin, biz, her
zaman, bu soruşturmanın adli kolluk kuvvetlerince yapılması
gerektiğini öneriyoruz ama ne yazık ki gözaltına
alındığı andan itibaren, polis sorgulamaya başlıyor.
Hatta, kimi işkence vakalarında eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde mahkûm edilmişse işkence
ve kötü muamele yapan kamu görevlisine o tazminatın ödettirilmesi yaklaşımı
getirilmiştir ki bu doğru değildir. Eğer demokratik bir
devletse, hukuk devletiyse, insanlık onuruna bağlıysa ve insan
haklarına dayalı bir hukuk dizaynı varsa başta demokratik,
sivil bir anayasa ve ondan kaynaklanan yasalar; orada zaten bunlar
tartışılmaz, işkence yapmış, bunun
tazminatını devlet mi ödesin yoksa işkenceyi yapan kamu
görevlisi mi ödesin şeklinde tartışmalar söz konusu olamaz.
Biliniyor ki siyasi iktidarlar bu hak ihlal ve keyfîlikleri
münferit olarak değerlendirmektedir ama ne yazık ki zaten
aslında olmayan bir şeyden çok sıkça söz edilir. Nasıl ki
Türkiyede demokrasi, demokrasi, demokrasi
İşte, örneğin, bugün
Hükûmet partisi Genel Başkanı, Sayın Başbakanın
söylemlerini dinledik grup toplantısında: Demokrasi, demokrasi,
demokrasi
Yani niye bu kadar böyle bir komplekse kapılıyoruz ki?
Olmadığı için zaten. Demokrasi olsa gerçekten insan
haklarına dayalı, demokratik, sivil, hukukun üstünlüğünü esas
alan, kişi güvenliği ve özgürlüğü temelinde bir adalet
anlayışı olur ve orada da herkes kendi diliyle, kimliğiyle,
kültürüyle kendisini özgürce ifade eder ve o doğrultuda da sivil bir
toplum projesinin ferdi olur. Orada çok sıkça söz edilmez. Olmayan
şeylerden çok sıkça söz edilmektedir, işte, örneğin,
barış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
AKIN BİRDAL (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Gerçekten insanlığın ortak kazanımları
barış, demokrasi, insan hakları, ne yazık ki bunlar
başka ülkelerde iki büyük dünya savaşı sonrası hukukun
güvencesi altına alınmış ve bir sistem oluşturmuş
ve içselleştirilmiş bir yönetim biçimine dönüşmüş ama ne
yazık ki bunlar bizde olmadığı için
Bugün, örneğin,
bakın, şimdi, 15 Nisan 2010, Kuşadasında bir sivil polis
bir yurttaşı yakalayıp yere yatırdı ve
başına ateş açtı. Yaralıya yardım etmek
isteyenlerse engellendi. Daha dün, Muğlada Şerzan Kurt adlı bir
öğrenciyi, üniversite öğrencisini sözle tartışmayı
yatıştırmak gerekçesiyle, görevli, yol gösteren bir polis
görevlisi, çocuğun başına ateş açarak öldürdü. Şimdi,
bunlar söyleniyor, günlerden beri Derin kod adlı bir güvenlik görevlisi,
Şerzan Kurtu öldürdü. diyoruz. Bunu hiç kimse, bir cumhuriyet
savcısı suç duyurusu kabul etmiyor ya da Hükûmetten Kimdir bu?
Nasıldır? Bir soruşturma açalım. denilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKIN BİRDAL (Devamla) Bu nedenle, herkesin, insan
haklarına dayalı, hukuka bağlı, demokratik bir toplum
içinde kamu görevlisi olmasını diliyorum ve umuyorum. Saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Birdal.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, yoklama
talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım
ancak yoklama talebi vardır.
Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Demirel, Sayın Öğüt, Sayın Öztürk, Sayın Köse, Sayın Güvel,
Sayın Süner, Sayın Halıcı, Sayın Atay, Sayın
Barış, Sayın Köktürk, Sayın Dibek, Sayın Çakır,
Sayın Arat, Sayın Aydoğan, Sayın Hacaloğlu, Sayın
Pazarcı, Sayın Özbolat, Sayın Özer ve Sayın
Yalçınkaya.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Bu Halk Partisi de hiç
değişmedi, aynı!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
İç
Tüzükteki haklarını kullanıyorlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Önce sen kendini
değiştir! Sen kendini değiştir!
BAŞKAN Lütfen Sayın Milletvekili
MUHARREM İNCE (Yalova) Dışarıda dedikodu
yapacağına gel de içeriye çalış!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Önce sen kendini
değiştir tamam mı, bize laf atacağına! Önce kendini
değiştir! Ayıptır ya! Ne demek ya Hiç
değişmedi. Önce kendini değiştir bize laf
atacağına.
MUHARREM İNCE (Yalova) Dışarıda iş
takibi yapacağına gelip burada Meclisi takip edeceksin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Önce kendini
değiştir!
MUHARREM İNCE (Yalova) İhale takibi yapacağına
önce gelip Meclisi takip edeceksin.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Ayıp Muharrem Bey,
sana yakışmıyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Allah Allah! Gelip
oturup oturup burada Halk Partisi değişmedi
Ne demek
Değişmedi. ya? Ayıptır ya!
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu
Sayın
Aslanoğlu
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Ayıp ya! Yapma!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sen yapma! Gelip
burada laf atma!
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) İşine git be!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Özür dile, özür! Hem
sonradan gelecek laf atacak hem de şey yapacak ya!
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Tamam, sakin ol.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayıp ya!
Dışarıdan gelip oturuyor
Kendini değiştir. Lafa bak!
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN Tasarının 3üncü maddesi üzerindeki
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 4
ncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan bomba imha ibaresinin
yerine görev ibaresi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip
Kaplan Hamit
Geylani Osman
Özçelik |
|
Şırnak Hakkâri Siirt |
|
Sırrı
Sakık Pervin
Buldan M. Nezir
Karabaş |
|
Muş Iğdır Bitlis |
|
Özdal
Üçer |
|
Van
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Yasa
tasarısının 4. maddesindeki Damga vergisi hariç ibaresinin
madde metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Kemal
Demirel Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Hulusi
Güvel |
|
Bursa Malatya Adana |
|
Yaşar
Tüzün Tayfur
Süner Mustafa
Özyürek |
|
Bilecik Antalya İstanbul |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Hulusi Güvel Adana
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Güvel.
HULUSİ GÜVEL (Adana) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu tasarı ile Emniyet Genel
Müdürlüğünün polis ihtiyacı ile Millî Eğitim
Bakanlığının öğretmen açığının
karşılanması hedeflenmektedir. Bu iki alanda ciddi bir açık
vardır. Polis ve öğretmen ihtiyacının kısmen de olsa
karşılanması olumlu bir gelişmedir ancak kamuya personel
alımı sorunları ortadan kaldırmamaktadır. Hâlâ ciddi
bir öğretmen açığı vardır. Sözleşmeli
öğretmen, kadrolu öğretmen, ücretli öğretmen
ayrımından kaynaklanan sorunlar sürüp gitmektedir. Pek çok
sözleşmeli öğretmenin eş durumundan tayinleri yapılamamaktadır.
Eşler ayrı illerde çalışmak zorunda
bırakılmaktadır. Bu nedenle aile kurumu zarar görmektedir.
Sözleşmeli öğretmenlik gibi eğitim politikalarıyla
örtüşmeyen anlayışların terk edilmesi gerekmektedir. Bu
yapılmadan, tüm öğretmenlerimize hak ettikleri statü verilmeden,
kadro ihdasıyla bu sorunların çözüme kavuşturulması
olanaksızdır. Eğitim anlayışının,
öğretmene bakış açısının değişmesi
gerekmektedir. Öğretmenlik mesleğinin
saygınlığına gölge düşürecek yapılanmalardan uzak
durulması bir zorunluluktur.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizde
öğretmen açığı olduğu kadar, emniyet kadrolarında da ciddi bir açık
vardır. Türkiyede 350 vatandaşa 1 polis düşmektedir. Pek çok
ülkede 250 kişiye 1 polis düşmektedir. Bu oranın
sağlıklı bir hâle getirilmesi açısından emniyet
kadrolarına yapılan bu atama yerindedir. Ancak polis
sayısının artırılması sorunu tek başına
çözmekten uzaktır. Özellikle büyük kentlerde görev yapan polislerin
iş yükü çok ağırdır. Bu ağırlığın
azaltılması vatandaş ve asayiş sağlayan güvenlik
güçleri arasındaki ilişkileri de olumlu etkileyecektir. Emniyet
güçlerinin eğitim düzeyinin yükseltilmesi konusunda daha ciddi
adımlar atılması gerekmektedir.
Bu iki kurumumuza yeni kadrolar ihdas edilmesi olumlu
değerlendirilmekle beraber, genel olarak tüm kamu sistemini, özel olarak
bu iki kurumumuzu ilgilendiren bir soruna değinmek istiyorum.
Emniyet teşkilatı ile Millî Eğitim
Bakanlığının üst düzey kadrolarında ciddi bir
kadrolaşma içinde olduğu gözlenmektedir. Her iki kurum için de bu
tehlikelidir. Güvenlik ve asayişi sağlayan bir kurumda,
insanlarımızın geleceğini emanet ettiğimiz eğitim
sisteminde kadrolaşmak,
başkalarını ötekileştirmek ülkeye hiçbir yarar getirmez.
Atamalarda ve görevde yükselmelerde liyakat değil siyasi
yanlılık aranan özellik hâline gelirse bundan en büyük zararı
ülkemiz görür. AKPnin bunca zamanlık iktidarına
bakıldığında özellikle bu iki kurumumuz başta olmak
üzere hemen her yerde bir kadrolaşmaya
gidildiğini görmekteyiz. Belediyelerden tutun da bakanlıklara, üst
kurullara, yükseköğrenim sistemine kadar her yerde bu
kadrolaşmayı gözlemek mümkündür. Kendine yakın siyasi görüşü kayırmak o kadar
sıradan hâle gelmiştir ki AKP il başkanlıklarından
referansı olmayan müteahhitler iş alamamaktadır. Sosyal
yardımlardan yararlanmak için yeşil kart almak için bile belli ölçüde
referans gerekmektedir. İşe yerleştirmekten herhangi bir atamaya
kadar kamuda bu böyle sürüp gitmektedir.
Değerli arkadaşlarım, kadrolaşmak demek sizden
olmayanı ötekileştirmek demektir. Eğer vatandaşları
benden ve benden olmayan diye ayırmaya başlarsanız önce
insanlardaki adalet duygusunu yok edersiniz. Eğer bir toplumda adalet
duygusu zedelenirse o toplum içinden çürümeye başlar. Kamuya personel
alımında, atamalarda, görevde yükselmede, bir yerden bir yere
tayinlerde ölçünüz siyasi yakınlık olmuşsa o devleti güvenilmez
bir devlet hâline getiriyorsunuz demektir. Hiçbir siyasi iktidarın bunu
yapmaya hakkı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Güvel.
HULUSİ GÜVEL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
O kurumlar yalnızca bir siyasi anlayışın
nemalandığı yerler değildir. O kurumlar hizmet için
vardır, o kadrolar hizmet için vardır. Eğer o kurumları
siyasetinizin arka bahçesi gibi görürseniz, eğer o kadroları
liyakatli insanlar yerine siyasi destekçilerinizle doldurursanız bir süre
sonra devlet mekanizmasını işlemez hâle getirirsiniz.
Bundan en büyük zararı toplumun göreceğinin
altını çiziyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Güvel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 4
ncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan bomba imha ibaresinin
yerine görev ibaresi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Sivas)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hamit Geylani, Hakkâri
Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Geylani.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 4üncü madde değişikliği üzerine
Barış ve Demokrasi Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, teklifle 30 bin yeni polis atamasının
yapılması hedeflenmektedir. Ne var ki bundan önce hem mevcut hem de
atanacak polislerin eğitimi, yurttaşa olan bakışı ve
davranışı ile hukuk çerçevesinde kalmalarını
sağlamanın atamalardan çok çok daha önemli olduğunu vurgulamak
istiyorum.
Son dönemlerde, hepinizin de tanık olduğu gibi,
Türkiyede tam bir polis hukuksuzluğu yaşanmaktadır. Demokratik
bir hukuk devletinde yurttaşların demokratik eylemlerine müdahale
etmek, hele hele şiddet kullanarak ağır yaralama ve ölümlere
meydan vermek büyük bir suçtur, ayrıca insan haklarına ve evrensel
hukuk normlarına büyük bir aykırılıktır.
Polisin yarattığı hukuksuzlukları sadece ilim
olan Hakkâriden birkaç örnekle özet olarak sizlere bilgi vermek istiyorum.
Daha yeni, 9 Haziran günü bir bütün olarak partimize uygulanan kitlesel
gözaltı ve tutuklamaların devamı ve de Sayın
Başbakanın bir kez daha bugün partimizi hedef göstermesinin bir
sonucu olarak Hakkâri il eşbaşkanlarımız ile genel merkez
görevlileri ve parti yöneticileri hukuki dayanaktan yoksun siyasi bir kararla
tutuklanmışlardır.
Bunun en utanç verici boyutu ise gözaltına alınanlardan
partili yöneticimiz Emine Akboğanın emniyetten hastaneye
götürülürken araçtaki alkollü emniyet görevlileri tarafından tacize
uğramış olmasıdır. İşte, polisin
uyguladığı gerçek terörün kanıtı bu ve
yarattığı hukuksuzluklardır. Mağdure, hem kendisi hem
de avukatı, bu polisler hakkında Hakkâri Cumhuriyet
Savcılığında suç duyurusunda bulunmuştur.
Sanırım Sayın İçişleri Bakanı
buradadır. Acaba, Sayın Bakan, bu görevliler hakkında idari ve
adli herhangi bir işlem başlatılmış mıdır,
haberiniz var mı veya başlatmayı düşünüyor musunuz?
Yapılan taciz ve tutuklamaları protesto etmek
amacıyla basın açıklaması yapan gruba saldıran polis
ekipleri bilerek ve hedef göstererek Cemil Akgül adındaki
yurttaşı da gaz mermisiyle ağır bir şekilde
yaralamış, hayati tehlikesi hâlen devam eden Akgül -Van Devlet
Hastanesinde ameliyat edilerek- hâlen yoğun bakımdadır.
Yine, 15 Mayısta düzenlenen Tecavüz kültürüne dur diyelim.
yürüyüşüne katılanlara müdahale eden polis, sekiz yaşındaki
Cafer Erik isimli çocuğun bir gözünü plastik mermiyle kör etmiştir.
Ertesi gün, 16 Mayıs akşamı, bir düğün töreninde
eğlenen çocukların slogan attıkları gerekçesiyle
yapılan müdahalede Remzi Duman adındaki çocuk karnından
aldığı gerçek mermiyle yaralanmıştır.
Ayrıca, beş yaşındaki Aziz Ayaz ve on iki
yaşındaki Turgut Gezer adındaki çocuklar da polisin
zırhlı araçlarıyla ağır yaralanmıştır.
Daha önce yine Hakkâride kolu kırılırcasına
bükülen Cüneyt Ertuş adlı çocuğun objektiflere yansıyan
yüzündeki acı ve korku ifadesi tüm dünyada yankı bulmuştur. Yine
2009 yılında, hem de 23 Nisan Çocuk Bayramında Hakkâride özel
harekât polisi, on iki yaşındaki Seyfi Turanı sokak ortasında
ve kameralar önünde kafasına dakikalarca silah dipçiğiyle vurmuş
ve Turan, gazetecilerin yardımıyla hastaneye
kaldırılmıştır ve aynı gün, aynı yerde
polisten kaçarken dereye düşen on iki yaşındaki Abdulsamet Erip
ise boğularak yaşamını yitirmiştir. Nisan ayı
içinde, bir de on dört yaşındaki Hatip Kurt polisler tarafından
ağzı burnu kan içinde kalacak şekilde hem de annesinin gözleri
önünde ve tüm feryatlarına rağmen şiddete
uğramıştır. Bunlar Türkiyede yaşanan polis
hukuksuzluğunun birkaç karesi, birkaç manzarası.
Değerli milletvekilleri, bu saydıklarım sadece
Hakkâride ve son birkaç ay içinde yaşanan olaylardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAMİT GEYLANİ (Devamla) Aslında, Türkiyenin
diğer kentlerinde bu ve buna benzer ve daha vahim olayları hep
birlikte gözlemledik, gördük. Bizce bunun en vahim boyutu, bu suçlular
hakkında, bu suçları işleyenler hakkında herhangi bir yasal
işlemin yapılmamasıdır. Bu ve benzeri nedenlerle, polisin
alımından önce özetlediğimiz hukuksuzlukları önlemek
gerektiğini yineleyerek hepinize saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.05
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.10
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 117nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
508 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
5inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 5
inci maddesinin Ek Madde
|
Hasip
Kaplan Nuri
Yaman Akın
Birdal |
|
Şırnak Muş Diyarbakır |
|
Hamit
Geylani Sebahat
Tuncel Sırrı
Sakık |
|
Hakkâri İstanbul Muş |
|
Özdal
Üçer |
|
Van |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı yasa
tasarısının 5. maddesinin 3. fıkrasının sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla,
|
Ali
Rıza Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Şevket
Köse |
|
Mersin Malatya Adıyaman |
|
Kemal
Demirel Tayfur
Süner Hulusi
Güvel |
|
Bursa Antalya Adana |
24 yıl ve üzeri fiilî hizmet yapan I. sınıf emniyet
müdürleri idarenin uygun görmesi hâlinde 63 yaşına kadar
çalıştırılabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 190
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 5- 3201 sayılı Kanuna aşağıdaki ek
madde eklenmiştir.
"Ek Madde 28- Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı
mevcut polis memuru kadro sayısının % 15'ini geçmemek üzere en
az on yıl fiilen olumlu sicil ile görev yapmış veya dört
yıllık yüksek okul mezunu olup da en az fiilen altı yıl
olumlu sicil ile görev yapmış olanlar, Eğitim Dairesi
Başkanlığınca yapılacak yazılı sınav
başarı sırasına göre en az altı haftalık
eğitime çağrılır ve eğitim sonu başarı
sırası ile polis memurluğundan Başpolis rütbesine
atamaları yapılır.
Başpolis rütbesinde en az fiilen altı
yılını olumlu sicil ile doldurup ikinci bölge hizmetini
tamamlamış olanlar Başpolis kadrosunun % 25'ini geçmemek üzere
ve kıdem sırasına göre Kıdemli Başpolis rütbesine
atanırlar.
İhtiyaç halinde Kıdemli Başpolis rütbesinde en az
fiilen dört yılını olumlu sicil ile dolduranlar, Kıdemli
Başpolis kadrosunun %25'ini geçmemek üzere ve kıdem
sırasına göre komiser yardımcılığı kursuna
çağrılır. Eğitim Dairesi Başkanlığınca
düzenlenecek en az dört aylık Komiser
yardımcılığı kursunu başarıyla bitirmiş
olanlar başarı sırasına göre Komiser
Yardımcısı rütbesine (B) grubu olarak atanırlar.
Komiser Yardımcılığı kursuna üç kez
çağrıldığı halde mazereti olmaksızın
katılmayanlar bir daha çağrılamaz ve bu hakkını
kaybetmiş sayılırlar.
Komiser Yardımcısı, Kıdemli Başpolis ve
Başpolis rütbelerine atamada personelin kıdemi, eğitim düzeyi,
yöneticilik yeteneğine ilişkin sicil amirlerinin
değerlendirmesi, taltif ve takdirnameleri, adli ve idari cezaları,
mesleki disiplini ile yazılı sınav sonuçları esas
alınır.
Başpolis rütbesine atanacakların seçiminde aranacak
şartlar, başvuru ve değerlendirme usulleri, yazılı
sınav başarı sırasının tespiti, verilecek
yöneticilik eğitimi ile atanma usul ve esasları bu kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Kıdemli Başpolis; Başpolis, polis memuru,
çarşı ve mahalle bekçilerinin, Başpolis ise polis memurları
ile çarşı ve mahalle bekçilerinin hiyerarşik üstüdür.
Kıdemli Başpolis ve Başpolisler hakkında, bu
kanun ve diğer kanunlarda ayrıca belirtilmeyen hususlarda polis
memurları hakkındaki hükümler uygulanır.
|
Yılmaz
Tankut Hasan
Özdemir Beytullah
Asil |
|
Adana Gaziantep Eskişehir |
|
Reşat
Doğru M.
Akif Paksoy Nevzat
Korkmaz |
|
Tokat Kahramanmaraş Isparta |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Korkmaz, efendim
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta
Milletvekili.
Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
5inci maddesinde verdiğimiz önerge hakkında konuşmak üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkede huzurun ve asayişin
tesisi, kanun hakimiyetinin temini, devletin kolluk güçlerinin ve elbette polis
sınırları içerisinde emniyet teşkilatımızın
sorumluluğundadır. Bu görev bugüne kadar icra edilirken emniyet
teşkilatımız birçok sıkıntılar
yaşamıştır, birçok şehit vermiştir,
arkasında terör mağduru, gözü yaşlı aileler
bırakmış ve elbette Türk tarihindeki şanlı yerini
almış, milletinin gönlünde haklı bir sevgi
kazanmıştır. Bu vesileyle polis şehitlerimizi rahmetle
anıyor, ailelerine şehitlerimizin milletine emanetleri olduğunu
bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, teşkilatın birçok
sıkıntıları vardır. Bildiğiniz üzere maddi
sıkıntıları vardır, manevi
sıkıntıları vardır ama bu kısa konuşma
süresinde hepsini burada sıralamamız mümkün değil. Bu sorunlar
elbette akşamdan sabaha çözülebilecek sorunlar değildir, zaman
gerektirir, her şeyden önemlisi çözme niyeti gerektirir, anlayış
değişikliğine ihtiyaç vardır ve tabii ki kaynak gerektirir.
Bunları veri kabul etmek kaydıyla yine de hemen yapılabilecek
bir şeyler olduğunu da biliyoruz, özellikle onların moral
motivasyonu ve görev heyecanı ve şevkinin tazelenmesi
açısından.
Polis teşkilatında maddi
sıkıntıların giderilmesi Hükûmet tarafından defalarca
söz verilmiş olmasına rağmen bir türlü çözülmemiştir.
Denilebilir ki: Mali kaynaklar, efendim, bütçe imkânları. Polisimiz
diyor ki: Tüm bu ağır çalışma şartlarına
rağmen adalet istiyorum, ayrıcalık değil. Nedir üzerinde
durduğu? Diğer mesleklerle arasında ücret dengesizlikleri
vardır, adaletsizlikler vardır, yine hepinizin bildiği üzere
fazla mesai, tatil sıkıntısı vardır, atama ve terfide
sıkıntıları vardır. Örneğin birinci
sınıftaki yükseköğrenim görmüş bir öğretmen 3.000 ek
gösterge alırken yine yükseköğrenim görmüş bir polis memuru
maalesef 2.200 ek gösterge almaktadır. Elbette ki öğretmenlik
mesleğimizi kutsuyoruz -Allah hepsine sağlık, sıhhat
versin- bu mesleğe hürmetle, saygıyla bakıyoruz, onların
imkânlarının artırılmasını iktidardan diliyoruz.
Tabii, bunları yaparken de canını ülkesi ve insanı için
siper eden polis kardeşlerimizin de maruz kaldığı bu
haksızlığın bir an önce giderilmesini temenni ediyoruz.
Bunun için de şu tabloda, bahsetmiş olduğum tabloda bir düzeltme
yapmak sanıyorum bu kadar zor olmasa gerek.
Değerli milletvekilleri, bir de onların içerisinden
gelmiş, İçişleri Bakanlığından gelmiş bir
kardeşiniz olarak diyebilirim ki polis teşkilatının
sorunları hep katı hiyerarşik yapısından dolayı
ertelenegelmiştir. Bu arkadaşlarımız her türlü
sıkıntılarına rağmen önce vatan der, seslerini
çıkarmaz, işi yavaşlatmaz, greve gidemez, toplu gösteri yapamaz,
böylece, maalesef, hükûmetler, eli var dili yok bu teşkilatı hep elde
var bir olarak görmüşlerdir. Bu vakar ve onurlu davranış maalesef
suistimal edilegelmektedir.
Bu bakımdan hep beklemişlerdir ki sekiz yıllık
AKP İktidarı -ki Türk siyasi hayatının son dönemlerinde bu
kadar büyük bir siyasi güçle gelen bir iktidar mevcut değildir- bu
sorunlarını çözsün ve zaman zaman kendilerine Hükûmetin sopası
gibi davranan Hükûmet de, AKP de bu sıkıntılarına
eğilsin istemişlerdir ancak bugüne kadar ne bu sorunlarını
çözmüştür AKP İktidarı ne de bu sorunların çözümü için
Meclis gündemine getirmiştir.
Teşkilatın en büyük sorunlarından biri de manevi
tatminsizliktir kıymetli arkadaşlar. Her türlü
sıkıntılarına rağmen bir türlü teşekkür
sözcükleri duymayan teşkilat, tabiri caizse adam gibi muamele görmeyi arzu
etmektedir.
Yirmi yıl teşkilatta görev yapan polis, mesleğe
yeni başlayan bir polisle arasında bir itibar farkı olsun
istemektedir, terfi ve görevde yükselmenin güzelliğini yaşamak
istemektedir. İşte bu önerimiz buna matuftur.
Bu önerimizde polisler arasında da bir hiyerarşi
oluşturulmakta, bu hiyerarşide yükselmek objektif kriterlere
bağlanmaktadır. Teklifteki yaş sınırı
kaldırılmakta, yüksekokul şartı getirilmekte, ayrıca
en az altı haftalık bir eğitim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Ayrıca önerimizde altı haftalık
bir eğitim kursu öngörülmekte, başarı sırası
şartı getirilerek haksızlıkların önüne geçilmesi
planlanmaktadır. Ayrıca, kıdemli başpolislikten sonra da
kıdemli başpolislerin moral ve motivasyonunu, dinamizmini olumlu
yönde etkileyebilmek için komiser yardımcılığı yolu da
açık tutulmaktadır.
Bu önerimizin teşkilata daha büyük faydalar
getireceğini, dinamizm getireceğini düşünüyoruz. AKP
sıralarından destek beklediğimizi, hiç olmazsa bu defalık
polis teşkilatımızın samimi olarak yanında yer
almalarını beklediğimizi ifade ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı yasa
tasarısının 5. maddesinin 3. fıkrasının sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
24 yıl ve üzeri fiilî hizmet yapan 1. sınıf emniyet
müdürleri idarenin uygun görmesi hâlinde 63 yaşına kadar
çalıştırılabilir.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk,
Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 508 sıra
sayılı Tasarının 5inci maddesinin üçüncü
fıkrasına bir ibare eklenmesine ilişkin önergemiz üzerinde söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz, burada, yirmi dört yıl ve üzeri fiilî hizmeti olan
birinci sınıf emniyet müdürlerinin de idarenin de uygun görmesi
hâlinde çalıştırılmasını öngören bir düzenleme
getiriyoruz. Bununla emniyet teşkilatında gerçekten deneyim elde
etmiş olan personelden yararlanmanın yolunun
açılmasını istiyoruz. Çünkü mevcut durumda emniyet müdürlerimiz
veya emniyet mensuplarımız altmış yaşında emekli
oluyorlar. Bu, aynı zamanda idarenin de elinin
kolaylaştırılması açısından önemlidir diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde herkesin sorunu
olduğu gibi polislerimizin de gerçekten sorunu var. Ülkenin güvenlik ve
huzurunu sağlamakla görevli polislerimiz gece gündüz demeden sürekli
çalışıyorlar, mesai mefhumu yok; futbol maçında onlar
koşturuyor, siyasi partilerin mitinglerine yine onlar koşturuyor, iki
kişi kavga etse onlar koşturuyor. Yani her tarafta, ülkenin her
tarafında onlar var. Fakat bu kadar çalışmalarına
karşın bunların aldıkları ücret gerçekten içler
acısıdır.
Bu ülkede aslında herkes mağdur. Polis mağdur,
öğretmen mağdur, emekli mağdur, işçiler mağdur,
köylüler mağdur ama hepsinden önemlisi Başbakan da mağdur. Bu
mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor. Öyle anlaşılıyor ki
Başbakan dâhil toplumda yaşayan herkesin mağduriyetlerinin
giderilebilmesi için AKPnin iktidardan uzaklaşması herhâlde gerekiyor
değerli arkadaşlarım. Çünkü sekiz yıllık iktidarı
boyunca AKP, bu mağduriyetleri gideremediği gibi başta
Sayın Başbakan olmak üzere ülkeyi yönetmekle görevli olanlar,
mağduriyetleri gidermekle görevli olanlar kendilerinin mağdur
olduklarını beyan ederek sürekli ağladılar.
Bu vesileyle şunu da söylemek istiyorum: Hukuk kuralları
herkes için uyulması gereken kurallardır ve herkes bu ülkede suç
işlediği zaman suçunun cezasını görmelidir. Ancak ceza
verme yetkisi mevcut kanunlarımıza göre güvenlik örgütü olarak
polislerimizde değil, ceza verme yetkisi adliyededir yani
hâkimlerimizdedir. Oysa uygulamada üzülerek görüyorum ki hâlâ polislerimiz
kendilerinin görevini unutarak, yakaladıkları sanık ya da
şüpheliyi, ceza verme yetkisinin kendilerinde olduğunu sanarak ceza
verme, ceza anlamına gelebilecek gerçekten, şiddet
uygulamaktadırlar vatandaşlara ya da çoğu olaylarda
gördüğümüz gibi, gerçekten, bir arama, yakalama ve gözaltına almakla
görevli polislerimiz bu, hukukta öngörülen kurallara uymuyorlar ya da mahkeme
kararlarına uymuyorlar, gelişigüzel bu görevleri yapıyorlar.
Bunu nereden biliyoruz? İşte, arkasından davalar
açılıyor. Açılan davalarda, kimi polisler hakkında görevi
kötüye kullanmaktan davalar açılıyor, kimisi de mahkûm oluyor.
Şimdi, ben merak ediyorum ve gerçekten, İçişleri
Bakanına soruyorum: Bu gözaltına alma işlemleri, yakalama
işlemleri yapılırken polisler ya da onların
başındaki amirleri bu ellerindeki mahkeme kararlarında ne ifade
edildiğini anlamıyorlar mı, bilmiyorlar mı? Ellerindeki
mahkeme kararlarına aykırı bir şekilde insanları neden
gözaltına alma ihtiyacı duyuyorlar? Yani kelepçe takmak bile Ceza
Muhakemeleri Kanununda açıkça belirlenmiş, yakalamanın
nasıl olacağı belirlenmiş ve orantısız olmamak
kaydıyla polisin kendisini korumak için güç kullanma durumu
belirlenmiş. E, şimdi, polisin kendisini korumayı aşar bir
şekilde güç kullandığını biz çoğu toplumsal
olaylarda, hatta adi vakalarda bile görüyoruz.
Bu durumlar, gerçekten, 21inci yüzyılda yani Avrupa
Birliğine girmek üzere olunan bir ülkede hâlâ daha bizim güvenlik
güçlerimizin içinde böylesine yanlış uygulamaların olması
hepimizi üzüyor değerli arkadaşlarım. Bunların bir an önce
ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yani polislerin hâlâ kötü
muamele ve işkence ile suçlanıyor olması bile, haklarında
bu şekilde iddiaların, ithamların ortaya atılıyor
olması bile bizleri son derece üzmektedir.
Demokratik hukuk devletinde herkesin görevi
tanımlanmıştır, yeri bellidir. Elbette ki suç işleyen
herkes suçun cezasını görecektir ama deminden de söylediğim gibi
suçun cezasını, ceza vermekle yetkili ve görevli olan makamlar
verecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Güvenlik güçlerimizin görevi,
kanunlara uygun bir şekilde uygulamayı yapmak, suç işlediği
iddia edilen kişileri yakalayıp, kanuna uygun bir şekilde
yakalayıp, kanuna uygun bir şekilde gözaltına alıp, kanuna
uygun bir şekilde yetkili adli makamlara teslim etmekten ibarettir diye
düşünüyorum.
Elbette ki polisin yaptığı bu yanlış
uygulamaları biz, kimi zaman -söylediğimiz gibi- içinde
bulunduğu ekonomik, sosyal ve psikolojik şartların
ağırlığıyla telafi etmeye çalışıyorsak
da aslında hiçbir mazeret bu yapılan eylemleri hoş gösteremez
çünkü asıl olan hukuktur, asıl olan demokratik hukuk devletinin
hiçbir yanlış uygulamaya maruz kalmadan sürekliliğidir diye
düşünüyorum. Bu anlayışla da hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 5
inci maddesinin Ek Madde
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nuri Yaman, Muş
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Yaman. (BDP sıralarından
alkışlar)
M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Değişiklik önergesi üzerine Barış ve Demokrasi Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Bu nedenle hepinizi en içten
duygularla selamlıyorum.
Değişiklik önergesiyle ilgili görüşlerimi sizlerle
paylaşmadan önce, bugün gerçekten, yine, Sayın İçişleri
Bakanımı ve Sayın Emniyet Genel Müdürümüzle onun kurmay heyetini
burada bulmaktan, burada görmekten yararlanarak önemli bir konuyu siz
değerli milletvekillerinin de görüşüne sunmak istiyorum:
Bilindiği gibi, ilgili mevzuatın düzenlemeleriyle Emniyet Genel
Müdürlüğünün hem eğitimi hem denetimi ve hem de gözetimi altında
bulunan özel güvenlik görevlilerinin çok önemli ve kangrenleşen ve sürekli
ilgililer tarafından da dört gözle sorunlarının çözümüne
ilişkin beklenen bir tasarı var. Bu tasarı, İçişleri
Bakanlığı alt komisyonunda şu anda görüşülmek üzere sıra
bekliyor ve öyle inanıyorum ki bizler gibi sizler de Türkiye'nin her tarafından
bu özel güvenlik görevlileri tarafından kendilerinin bu içinde
bulundukları zor şartlar, çalışma koşulları,
özlük haklarıyla ilgili sürekli aranıyorsunuzdur. Ne yazık ki
mevcut tasarı alt komisyona indirgendiği biçimde de bunların
beklentilerine cevap verecek bir konumda değildir. Çünkü bunlar, bu özel
güvenlik görevlileri bugün ülkemizde, bilhassa metropollerde, kamu
kurumlarında ve büyük sitelerimizin birçoğunda bu çalışma
şartları içinde ve aldıkları ücret
karşısında büyük biz eziklik duymaktadırlar. Özel güvenlik
görevlileri çok önemli değil, ama insanca yaşamayı, kendi çoluk
çocuğunu geçindirecek ölçüde açlık sınırıyla eşit
değerde aldıkları bu ücretlerinin yine kendi onurlarına ve
yaşam koşullarına uygun en az asgari ücretin hiç olmazsa 1 veya 1,5
katı bir artışını bekliyorlar. yine bunların
alınmalarıyla ilgili düzenlenen şartnamelerinde verilmesi
gereken malzemelerde eksik verilmeler söz konusu. Örneğin şartnamede
iki gömlek, iki pantolon öngörülmesine rağmen, çoğuna bunun bir
tanesi ancak verilebilmekte. Yine, kıyafet sistemlerinde de ve sokakta,
görev yaptıkları yerlerde de gördüğümüz gibi, çok farklı
üniforma ve amblemlerle süslü değişik kıyafetler içinde
görünüyorlar. Kendi isteklerinden biri de bu konunun da düzeltilmesi
olayıdır.
Yine, bu kişilerin, biliyorsunuz, devletin güvenlik
teşkilatı olarak polis, asker ve özel güvenlik görevlisi olarak
yasayla isimleri konmuş ve belirlenmiştir. Bu statülerine uygun
kılık kıyafetin yanında, yine bu çalıştırıldıkları
yerlerdeki özel güvenlik kıyafetleri dışında, bazı
fabrikaların, fabrika sahiplerinin bu konuyu özel güvenlik kıyafeti
giydirerek bunların, yasa ve yönetmeliklerinde öngörülen
şartları taşımadıkları hâlde- göstermelik bir
şekilde çalıştırıldıkları iddia
edilmektedir.
Özel güvenlik görevlileri, yapılan sınavla verilen özel
güvenlik kimlik kartlarının aynı zamanda süresiz bir hak olarak
kendilerine verilmesini talep ediyorlar.
Yine, ihaleyle yenilenip girdi-çıktı
yapılmasını, tazminat haklarının yanmasını,
ihale zamanı falan kişi çıksın, falan kişi gelsin
korkusunu yaşamamak için bu konuda da en azından, Hükûmetin
benimsemediği ama kendilerinin seve seve kabul edeceği 4/C kapsamı
içinde olmayı dahi kendilerinin geleceği bakımından uygun
görüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Yine, bazı güvenlik
görevlilerinin sendikal konumlarıyla ilgili olarak yapmış
oldukları başvurularda, ne yazık ki devletin bakanlık
düzeyindeki bazı birimlerinde -ilgili idare mahkemelerinin
kararlarına rağmen- kamuda çalışan, kamuda bu özel güvenlik
görevini yürüten insanların bu talepleri karşısında
görevlerine bir çırpıda son verilmektedir. Bu nedenle Sayın
Emniyet Genel Müdürümüzün ve Sayın Bakanımızın,
Bakanlık teşkilatında bu konunun, öne sürülen konuların
gündeme taşınmasını ve özel güvenlik birimlerinin dört
gözle bekledikleri yasal düzenlemelerde gerekli iyileştirmelerin
yapılmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 6
ncı maddesinin Kıdemli Başpolis ibaresinin Kıdemli Amir
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip
Kaplan Pervin
Buldan Fatma
Kurtulan |
|
Şırnak Iğdır Van |
|
Özdal
Üçer Osman
Özçelik Sırrı
Sakık |
|
Van Siirt Muş |
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde de
kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı yasa
tasarısının 6. maddesindeki polis ibaresinden önce
çarşı ve mahalle bekçileri ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Kemal
Demirel Fatih
Atay |
|
Malatya Bursa Aydın |
|
Tayfur
Süner Şevket
Köse |
|
Antalya Adıyaman |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı Süleyman L.
Yunusoğlu Şenol
Bal |
|
Konya Trabzon İzmir |
|
Abdülkadir
Akcan Nevzat Korkmaz K. Erdal Sipahi |
|
Afyonkarahisar Isparta İzmir |
Madde 6- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 40 ıncı
maddesinin ikinci fıkrasının (14) numaralı bendinde yer
alan polis, ibaresi, çarşı ve mahalle bekçileri, polis memuru,
başpolis memuru ve kıdemli başpolis memuru, olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki iki önergeye
katılıyor mu Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya
Milletvekili.
Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Sayın Bakanım, keşke Katılmıyorum.
dediğiniz önergeyi hakikaten bilseydiniz, özür diliyorum. Bizim
verdiğimiz önerge
2008 yılında çarşı ve mahalle
bekçilerini emniyet hizmetleri sınıfına katmak için yasa
çıktı. Bu yasayla çarşı ve mahalle bekçileri emniyet
hizmetleri sınıfına geçtiler; artık, bekçilerimiz de
yardımcı hizmetler sınıfından çıkıp emniyet
hizmetleri sınıfına geçtiler. Ancak, buradaki önergemiz şu:
Geçtiler ama ne verdiniz bu insanlara? Hiç, bir hiç verdik, bir hiç verdik;
altını çiziyorum, sadece ismi emniyet hizmetleri sınıfına
geçmek oldu.
Değerli arkadaşlarım, eğer 2008
yılında çıkardığımız yasayla çarşı
ve mahalle bekçilerimizi emniyet hizmetleri sınıfına
kattıysak bunların fiilî hizmet zammını da vermek
zorundayız. Emniyet teşkilatı diyor ki: 5557 sayılı
Kanunu çıkardık ama Sosyal Güvenlik Kanununda bu
olmadığı için biz bunu yapamıyoruz. İşte
arkadaşlar, işte burada yeri. Her şekilde, bu kanunun içinde hem
Sosyal Güvenlik Kanununda değişiklik yapıyorsunuz hem Emniyet
Teşkilatı Kanununda değişiklik yapıyorsunuz. Neden,
bekçilerin, çarşı ve mahalle bekçilerinin hakkını verecek
bir madde
Ha, şunu deyin: Arkadaş, biz çarşı ve mahalle
bekçilerini emniyet hizmetleri sınıfına geçirdik ama biz
onların yıpranma paylarını vermiyoruz, bilerek vermiyoruz
deyin, o zaman biz de öyle söyleyelim. Hem emniyet hizmetleri
sınıfına geçirdik diyeceksiniz
Ha, bunun manası
şudur: Emniyet hizmetleri sınıfına geçirdik demek, sizin
yıpranma zamlarınızı ve sosyal haklarınızı
emniyet hizmetleri sınıfından vereceğiz demektir bunun
adı. Ee, bunu
Ondan sonra çıkıp diyorsunuz ki: 5510
sayılı Sosyal Güvenlik Yasasında, orada çarşı ve
mahalle bekçileri ismi olmadığından bu maddeyi
uygulayamıyoruz.
İşte, arkadaşlar, bu maddede hem 5510u
değiştiriyor hem de 5557yle ilgili çarşı ve mahalle
bekçilerinin emniyet hizmetleri sınıfındaki maddeyi
değiştiriyor, yeri burasıdır. Bu insanların
hakkını verin, bu insanların hakkını yemeyin.
Çarşı ve mahalle bekçilerini mademki emniyet hizmetleri sınıfına
kattınız, hakkını vereceksiniz arkadaşlar. Ama
üzülüyorum, Sayın Bakan diyor ki: Katılmıyorum.
Arkadaşlar, yapmayın. Zaten bu insanların hepsi yargıda
Sayın Bakan. Yani bir teşkilat, insanlarına Yargı yolu
açıktır. deyip, kendi içinde sorununu çözemeyip Yargıya git.
diyorsa hakikaten bunun ismini koyamıyorum arkadaşlar.
Yaklaşık binlerce dava var Danıştayda. Haklı
olduklarını bile bile kendi insanınızı mahkeme
kapılarına niye düşürüyorsunuz?
Değerli
milletvekilleri, bu madde,
Bakanlığın,
İçişleri Bakanlığının -altını
çiziyorum- 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasasında
olmadığı için uygulayamıyoruz. dediği, O Yasa
değişmediği için uygulamıyoruz. dediği bir madde. Ama
her iki maddenin ortak olduğu bir madde bu 6ncı madde.
İşte, taş da burada kuş da burada. Çarşı ve
mahalle bekçilerinin hakkını verin arkadaşlar. Her iki maddeyi
bu madde değiştiriyor. Bu önergeyle -iki satır bir önerge- bir
tek polisin önüne çarşı ve mahalle bekçileri yazacağız,
başka bir şey yapmıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, hepinizin takdirine
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Önerge üzerinde söz isteyen
Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak
üzere huzurlarınızda bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli Tarım Bakanımız da burada. Bir konuyu
arz edeceğim. Mutlaka Bakanımızın da bilgisi olmuştur.
Değerli milletvekilleri, dün itibarıyla Konyada
Ereğli ilçemizde meydana gelen, neredeyse ceviz büyüklüğündeki dolu
yağışı Ereğlili çiftçilerimizin tarladaki
buğdayını, sebzesini, meyvesini hırş etmiş, büyük
oranda hasar vermiştir. Hasar büyüktür, çiftçimizin zararı büyüktür.
Hasar tespitine yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Ereğli ilçemizin temel geçim kaynağı
tarımdır. O nedenle, meydana gelen hasar telafi edilmezse
Ereğlili çiftçilerimiz gerçekten çok zor durumda kalacaktır. AKP
Hükûmetinden ve Sayın Bakanımızdan Ereğlili çiftçilerimizin
bu zararının telafi edilmesi için gerekli kararnamenin bir an önce
çıkarılmasını talep ediyorum. Ereğlili çiftçilerimizin
ürünlerinde meydana gelen hasar telafi edilmelidir. Yine, bu çiftçilerimizin
kredi, prim ve elektrik borçları ertelenmelidir. Hükûmetin bu konuya hemen
duyarlılık göstereceğine ve gerekli kararnameyi
çıkaracağına inanıyorum.
Ereğlili hemşehrilerime, çiftçilerimize geçmiş
olsun diyorum. Cenabıallah milletimizi bu tür afetlerden korusun.
Değerli milletvekilleri, çarşı ve mahalle bekçileri
emniyet hizmetleri sınıfında yer almalarına ve aynı
şartlarda çalışmalarına rağmen fiilî hizmet
zammından mahrum bulunmaktadır. Bekçinin düdüğü ötmüyor
arkadaşlar. Çarşı ve mahalle bekçilerinin yüzünün bir nebze
gülmesi için fiilî hizmet zammından yararlandırılması
gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz
önergede, emniyet teşkilatında çalışan, birçok adli olay
yaşayan, şehit düşen emniyet çarşı ve mahalle
bekçilerinin fiilî hizmet zammına, yani yıpranma tazminatı
haklarına kavuşturulması teklif edilmektedir. Önergemiz,
eşitsizliği ve mağduriyeti gidermeye yöneliktir.
Vatandaşın huzuru, sağlığı ve can
güvenliği için her türlü riski göze alarak görev yapan çarşı ve
mahalle bekçileri sorunlarına çare bulunmasını istemektedir.
Çarşı ve mahalle bekçileri aynı çatı altında
olmalarına rağmen hizmet sınıflarındaki ayrım
sebebiyle eşit haklara sahip olmadıklarını ve bunun dezavantajını
yaşadıklarını ifade etmektedir. Hiç olmazsa fiilî hizmet
zammında yaşadıkları mağduriyete son verilmesi için bu
düzenleme bir imkân sunmaktadır. Çarşı ve mahalle bekçilerinin
bu haklarının verilebilmesi için tüm milletvekillerinin destek
vereceğini umuyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi emniyet
mensuplarının çalışma şartlarında ve ücretlerinde
bir iyileştirmeyi içermemektedir. Gerek çalışırken gerekse
emekli olduktan sonra polislerimize saygın, itibarlı ve güvenilir bir
hayat sürdürebilmelerini temin amacıyla özlük hakları
iyileştirmesi mutlaka yapılmalıdır.
Emniyet teşkilatımızın ağır ve
yıpratıcı çalışma koşulları göz önüne
alındığında senelik ve haftalık izinleriyle, emniyet
hizmetleri tazminatı, ek göstergeler, özel hizmet tazminatı, fazla
mesai ücretleri gibi konularda mutlaka yeniden düzenleme yapılmalı ve
gerekli iyileştirmeler yapılmalıdır.
Kanun teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi
esnasında Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak vermiş
olduğumuz emniyet hizmetleri sınıfı personelinin senelik
izninin otuz gün olarak belirlenmesi ve bu
süreye gidiş ve dönüş için en çok ikişer gün
eklenebilmesi, senelik izinlerinden başka haftada en az otuz altı
saat izin verilmesi teklifimize Hükûmet katılmamış ve AKP milletvekillerinin
oylarıyla reddedilmiştir.
Yine Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak vermiş
olduğumuz emniyet mensuplarına (5.000) göstergenin memur aylık
katsayısıyla çarpımı tutarında güvenlik tazminatı
verilmesi teklifimize Hükûmet katılmamış ve AKP
milletvekillerinin oylarıyla reddedilmiştir.
Yine Milliyetçi Hareket Partili milletvekilleri olarak vermiş
olduğumuz 3201 sayılı Kanun ek 21inci maddesine göre verilmekte
olan fazla çalışma ücretinin artırılması teklifimize
Hükûmet katılmamış ve AKP milletvekillerinin oylarıyla
reddedilmiştir.
Emniyet teşkilatı içerisinde başpolislik gibi yeni
kurumların getirilmesi olumludur, ancak emniyet teşkilatı
mensupları için, sorunun çözümü için görüşmekte olduğumuz bu
kanun teklifi yeterli değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kalaycı, lütfen
toparlayınız.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Bu teklif, emniyet
teşkilatımız açısından, üzülerek söylüyorum, içi
boş bir tekliftir. Polisin esas sorunları özlük hakları ve
çalışma koşullarıdır. Polisin, emniyet
teşkilatının özlük hakları ve çalışma
koşullarına ilişkin sorunlarının çözümü için yine
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerince hazırlanan kanun teklifi 4
Mart 2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulmuştur. Anılan kanun teklifi,
tali komisyon olarak İçişleri Komisyonunda, asli komisyon olarak da
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeyi beklemektedir.
Sayın Bakanımızın bu konuda ilgisini gerçekten bütün emniyet
teşkilatı beklemektedir. Teklifin bir an önce gündeme alınarak
gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Konuşmama burada son verirken yüce heyetinizi bir kez daha
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleştirilen önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
MUHARREM İNCE (Yalova) Niye bekletiyorsunuz Sayın
Başkan, Kabul etmeyenler deyin, devam edin.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
(CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
Lütfen, sayın milletvekilleri
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Böyle bir şey olur mu ya?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, 60ıncı maddeye göre söz istiyorum.
BAŞKAN Oturur musunuz lütfen Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) 60ıncı
maddeye göre söz istiyorum.
BAŞKAN Sayıyor sayın kâtip üyeler.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Niye bekliyoruz? Kapıdan
gelenleri mi bekliyoruz?
BAŞKAN Önergeler reddedilmiştir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, 60ıncı maddeye göre söz istiyorum. Divandaki bir
arkadaşımız sabahtan beri dışarıya, oraya buraya
işaret ediyor
Buna hakkı yoktur Sayın Başkan.
BAŞKAN Oturur musunuz
Lütfen Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, buna hakkı yoktur. Divan Üyeniz konuştuğu zaman her
tarafa işaret ediyor gelsinler diye. Buna Divan Üyesinin hakkı yoktur
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sözleriniz tutanaklara geçmiştir Sayın
Aslanoğlu.
Teşekkür ediyorum.
SIRRI SAKIK (Muş) Geçse ne olur.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 6
ncı maddesinin Kıdemli Başpolis ibaresinin Kıdemli Amir
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
Sırrı Sakık, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; biraz önce
ne oldu Allah aşkına? Hiç mi uzlaşmayacağız? Yani
burada bekçiler dâhil edilmiş olsaydı, sizin hanenize eksiler mi
yazılırdı, ne olurdu? Peki, hep uzlaşıdan
bahsediyorsunuz ama üç muhalefet partisi ortak bir şeyle,
sayıları da yetiyor
Koşuyorsunuz, koşuşturuyorsunuz
ve ne olur yani bekçiler de bu haktan, hukuktan faydalansa kıyamet mi
kopar? Demek ki siz, hak, hukuk, adalet yok
Şimdi, bizim, bekçiyle de polisle de sorunumuz var, ama ne
yazık ki bekçi, polis sokakta sizi savunur, bize saldırır, ama
biz de burada onların hakkını, hukukunu yerli yerine oturtmak
için çırpınıyoruz.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, yani polise sadece silah ve
fiziksel eğitim vererek polisi eğitemezsiniz. Ben bizden örnekler
vermek istiyorum: Polisin sistemle sorunu var ama bizim de polisle sorunumuz
var. Çünkü sistemi cansiparane bir şekilde savunuyor. Bu sistem hem onlara
zulmediyor hem bize zulmediyor.
Şimdi, Samsunda saldırıya maruz kaldık,
saldırganı etkisiz hâle getirdiğimizde, ilk, polis, elindeki
telsizle devletin aracının camını kırdı.
Şimdi, bu, nasıl bir ruh hâli?
Yine, İzmirde, en demokratik hakkımızı
kullanmak üzere, bu kan, bu şiddet bitsin, polis de ölmesin, asker de
ölmesin, yani bu ülkenin vatandaşlarının hiçbiri ölmesin diye
alanlardayız, üç buçuk saat polis ve polis şefleri bizi
alıkoydular. Aslında bu polis ve polis şeflerinin orada
barışa, demokrasiye katkı sunmaları gerekirdi, çünkü en çok
ölenler onlar, en çok mağdur olanlar onlar, onların nasıl
yaşadıklarını biliyoruz, nasıl geçim
sıkıntısı çektiklerini de biliyoruz. Onun için, bu
savaş bitmediği müddetçe onlar bu sıkıntılarla hep
karşı karşıya kalacaklar ve ben İzmirde gözlerimle
gördüm, öyle bir hınç var ki elindeki silahla devletin aracını
çizmeye çalışıyor. Şimdi düşünebiliyor musunuz bu ruh
hâli nasıl bizim hukukumuzu oluşturabilir? Bu ruh hâli nasıl
bizim birlikteliğimizi sağlayabilir? Bu ruh hâli nasıl
Barış ve Demokrasi Partisini koruyabilir, nasıl Kürtleri koruyabilir?
Şimdi polisi bu hâle getirdiniz. Bütün siyasal iktidarlar polisi kendi
himayesinde eriterek muhalif güçlere karşı acımasızca
saldırttı. En çok da muhalif kim? Kürtler. Kimler? Türkiye demokrasi
güçleri ve bunlar sürekli bunların saldırısına maruz
kaldı.
Yine, 2008 yılında bizim partimiz Sakaryada bir
etkinlik düzenledi ve bundan İçişleri
Bakanlığının haberi var, Valinin var, Emniyet Müdürünün
var, Genel Müdürün haberi var ve gece ablukaya alındı bizim
arkadaşlarımız ve şölen alanı. Orada polis şefi
öncülük ediyor ve faşist odaklar orayı kuşatıyorlar. Bir
arkadaşımız yaşamını yitirdi. Geç saatlere kadar
o ablukayı kıramadık ve sonra döndük geldik, buradan
İçişleri Bakanlığına müracaatımız oldu.
İçişleri Bakanlığı, gönderdiği müfettişlere
bakın, ne diyor? Sakaryaya giden İçişleri
Bakanlığı müfettişleri -orada bir araştırma
yapmışlar- diyor ki: Sakaryaya gelen vatandaşlarımız
Karadenizden gelenlerdir. diyor. Dinine bağlı
olduklarını, devletçi olduklarını söylüyorlar. Onun için,
yapılacak çok bir şey de yok. Peki, sevgili Hükûmet, bu ülkede dinine
bağlı olmayan, ülkesini sevmeyen kim var? Muhalif olan herkes sizin
düşmanınız mı olmalı? İşte, failleri
soruşturanlar da ve tetikleyenler de aynı olunca failler ortaya
çıkmıyor yani dönüp buna uygun yüzlerce örnek verebiliriz yani
Kızıltepenin göbeğinde nasıl ki on iki yaşındaki
çocuğun bedenine on üç kurşun sıkan polisler gidip
Eskişehirde yargılanıp da aklandıysa, Uğur Kaymaz
olayında olduğu gibi, buna benzer onlarca olay
Dursun Baranın
olayında da aynı şeyler oldu.
Onun için, adaletsiz bir yürek, katı bir yürek adalet
sağlayamaz. O vesileyle, polisin bir bütün olarak bir rehabiliteden
geçmesi gerekir yani bu ülkede vatandaşlar arasında
ayrımcılık yapmayacak, hukuka bağlı olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi lütfen tamamlayınız.
SIRRI SAKIK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bakın, son olarak, Balyoz Operasyonundan gıyabi
tutuklaması olanlar elini kolunu sallayarak gidiyor, hastanede
yatıyor. Gıyabi tutuklaması var ama polis müdahale edemiyor ama
gidiyor, halkın oylarıyla seçilmiş, yüzde 80 oy almış
belediye başkanının eline kelepçe vurabiliyor ama orada
gıyabi tutuklaması olanla ilgili bir tek işlem yapamıyor ve
siz Hükûmetsiniz. Oradaki komutan çıkıyor, elini kolunu sallayarak
evine gidiyor, akşam evinde eşi, çocuklarıyla birlikte
kalıyor, sabahleyin mahkemeye gidiyor, yine yargınız, yine
kolluk kuvvetleriniz müdahale etmiyor ama sorun muhalif güçler olunca, o
muhalif güçlerin eline kelepçeyi vurabilme gücünüz var. Onun için, hukukunuz ve
adaletiniz Türkiyede iflas etmiştir. Bu adalet ve hukuk mücadelesinde hep
karşınızda olacağız.
Hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, yoklama
talebimiz var.
BAŞKAN Arayacağım Sayın İnce.
Sayın İnce, Sayın Özpolat, Sayın Demirel,
Sayın Atay, Sayın Güner, Sayın Öztürk, Sayın
Halıcı, Sayın Barış, Sayın Özdemir, Sayın
Köktürk, Sayın Pazarcı, Sayın Dibek, Sayın Hacaloğlu,
Sayın Ağyüz, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Ünlütepe,
Sayın Yıldız, Sayın Anadol, Sayın Özdemir.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime kırk beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.01
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.55
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 117nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 508 sıra sayılı Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde verilen Muş Milletvekili Sırrı
Sakık ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Bu nedenle yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN - 508 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sırası göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
T.B.M.M. Başkanlığı
Görüşülmekte olan 508 Sıra Sayılı yasa
tasarısının 7. maddesindeki a bendinin sonundaki 1/1/2012
tarihinin 31/1/2012 olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Ali
Rıza Öztürk Turgut
Dibek |
|
Malatya Mersin Kırklareli |
|
Rasim
Çakır Fevzi
Topuz |
|
Edirne Muğla |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen 1/1/2012
ibarelerinin 1/1/2011 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Emin
Haluk Ayhan |
|
Konya Mersin Denizli |
|
Akif
Akkuş Yılmaz
Tankut Ahmet
Bukan |
|
Mersin Adana Çankırı |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 7
nci maddesinin tekliften çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Hasip
Kaplan Nuri
Yaman Akın
Birdal |
|
Şırnak Muş Diyarbakır |
|
Sebahat
Tuncel Hamit
Geylani Osman
Özçelik |
|
İstanbul Hakkâri Siirt |
|
Sırrı
Sakık |
|
Muş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Nuri Yaman, Muş
Milletvekili.
Buyurun Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
7nci maddesinde değişiklik yapılmasıyla ilgili olarak
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine
Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi en içten duygularımla
selamlıyorum.
Tabii bu Hükûmetin ve İktidarın
alışkanlıklarına karşı biz bu önergeleri
düzenleyeceğiz, onların her zaman olduğu gibi doğru olan
şeylere de karşı çıkarak bunları reddedeceğini
bile bile yine düşüncelerimizi açıklamaktan geri
kalmayacağız.
Bilindiği üzere kanun tasarısında yer alan
hususlardan biri de yeşil kartlıların genel sağlık
sigortası kapsamına alınmasına ilişkin geçiş
sürecinin 1 Ocak 2012 tarihine ertelenmesiyle ilgili düzenlemedir.
Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağın vermiş
olduğu bilgilere göre 17 Şubat 2010 tarihi itibarıyla Türkiye
genelinde aktif olarak kullanılan yeşil kart sayısı 9
milyon 541 bin 791 kişidir. Bu kartların bölgelere göre
dağılımı ise Doğu Anadolu Bölgesinde yüzde 25,38;
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yüzde 24,87; Akdeniz Bölgesinde yüzde
14,53; İç Anadolu Bölgesi yüzde 10,17; Karadeniz Bölgesi yüzde 9,7;
Marmara Bölgesi yüzde 8,57; Ege Bölgesi de yüzde 6,72dir.
Söz konusu rakamlar bize göstermektedir ki Türkiyede yaşayan
her 7 kişiden 1i yeşil kart taşımaktadır. Bu oran,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde her 4 kişiden 1i bu
kartı kullanmak zorunda bırakılmıştır. Bir örnek
vermek gerekirse, seçim bölgem olan Muş ilinde güncellenen bilgilere göre
toplam yeşil kart sayısı 181.118dir. İlimin nüfusunun 404
bin olduğu dikkate alındığında yaklaşık
olarak her 2 kişiden 1i yeşil kart sahibidir. Muş ilinin
ilçelerinde de durum bundan farklı değildir.
Tablo göstermektedir ki iktidar Doğu Anadolu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerini, gerekli yatırımları
yapmayarak, insanları iş sahibi hâline getirmeyerek,
çalışmaya müsait bu nüfusu âdeta yarattığı sadaka
kültürü ile bir oy deposuna dönüştürmüş ve bu gayretlerini de
maalesef sürdürmektedir.
Elbette ki sadece sağlık hizmetleri açısından
değil, her açıdan ihtiyaç sahibi kişilere yardımlarda
bulunmak, sosyal devlet ilkesinin başta gelen bir görevi ve gereğidir
ancak görünen o ki AKP İktidarı, geldiğinden beri sadece ve
sadece büyük bir yoksulluk kesimini yaratmış ve bunu da
sürdürmektedir.
Sayın Sağlık Bakanı, övüne övüne yeşil
kart sayısını söyleyedursun, aslında bu durumun büyük bir
utanç kaynağı olması gerekir çünkü bilindiği üzere,
yeşil kart alabilmek için hiçbir sosyal güvenlik kurumunun güvencesi
altında bulunmaması ve aylık geliri veya aile içindeki geçim
payının asgari ücretin net tutarının üçte 1inden az
olması gerekir.
Asgari ücretin net tutarı 621 liradır, yani kişinin
yeşil kart alabilmesi için aylık 207 liradan daha az bir gelire sahip
olması gerekmektedir. 4 kişilik bir ailenin açlık
sınırının yaklaşık olarak 900 TL olduğu da
düşünüldüğünde demek oluyor ki ülkemizde 10 milyona yakın
kişinin hemen hiçbirinin sosyal güvencesi bulunmamaktadır, hem de bu
kişiler açlık sınırının bile altında
yaşamaktadır.
Açıkça görülmektedir ki iktidar, fakirliği
meşrulaştırmış, insanları yoksulluğa mahkûm
ederek halkımızı kendisine bağımlı bir hâle
getirmiştir.
Şimdi de yapılmak istenen bu düzenleme ile, yeşil
kartlıların genel sağlık sigortası kapsamına
geçme süresini 1 Ocak 2012 tarihine ertelenmesiyle neyi amaçlamaktadır?
Bunu anlamak için fazla kendimizi zorlamaya gerek yok. Acaba bunu yapmakla
halka ne mesaj vermek istiyorsunuz, kimi kandırmak istiyorsunuz? Bu
açık ve net bir şekilde bir seçim rüşveti değil midir? Siz
bu seçim rüşvetini bu halka layık görerek ve bu halkın
doğal hakkı olan, sosyal devletin vermek zorunda olduğu
birtakım hakları, onu sadaka kültürü içinde bir arada yürütmek
suretiyle, bununla neyi amaçlıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yaman, lütfen tamamlayınız.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Evet, bununla
amaçladığınız bir tek hedef vardır, o da ilçe
başkanlarınızı, il başkanlarınızı,
buradaki yeşil kart
uygulamasında bulunan vali ve kaymakamları nasıl kendi
direktiflerinizle yönetiyor idiyseniz, bundan sonra da vatandaşın bu
doğal hakkını, sağlık hakkını gasbederek
yine kendinize bağımlı hâle getirmek istiyorsunuz. Bundan bir an
önce vazgeçmeniz gerektiğini buradan açıklıkla ifade etmek
istiyorum. Tuttuğunuz bu yol size sağlıklı bir sonuç
doğurmayacaktır. Halkın bunları göre göre yakında
yapılacak olan -bir yıl sonraki- seçimlerde size gerekli olan dersi
vereceğine inanıyorum.
Bu önergenin kabulüyle bu maddenin sağlıklı bir
hâle getirilmesini diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Yaman.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen 1/1/2012
ibarelerinin 1/1/2011 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Yunusoğlu efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Süleyman Yunusoğlu,
Trabzon Milletvekili.
Buyurun Sayın Yunusoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 7nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak
verdiğimiz önergeye ilişkin söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin bu maddesiyle Hükûmet ve kanun teklifini Meclis
gündemine getiren milletvekilleri, kendi yaptıkları Sosyal Güvenlik
Reformu ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun çöktüğünü
resmen kabul etmiş oluyorlar.
Bu kanun teklifiyle, yeşil kartlıların sosyal
sigortalar ve genel sağlık sigortası kapsamına
alınması 1 Ocak 2012ye kadar uzatılmaktadır, yani daha
önce Mecliste iki defa görüşülen Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 106ncı maddesiyle geçici
12nci maddesinin yürürlük tarihi 1 Ocak 2012 tarihine ertelenmektedir.
5510 sayılı Kanunun Genel Sağlık
Sigortalısı Sayılanlar başlıklı
60ıncı maddesinin birinci fıkrasında, harcamaları,
taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan
hakları da dikkate alınarak, Sosyal Güvenlik Kurumunca belirlenecek
test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek aile içindeki
geliri, kişi başına düşen aylık tutarı asgari
ücretin üçte 1inden az olan vatandaşlar genel sağlık sigortalısı
sayılmıştır.
Bu uygulamaya iki yıl içinde geçilerek, 3816 sayılı
Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart
Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında
Kanunun, dolayısıyla da yeşil kart uygulamasının
kaldırılması öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri, yıllardan beri ülkemizde
uygulanan, gelir düzeyi az olan vatandaşların sağlık
hizmetlerini karşılamak maksadıyla kurulan yeşil kart
sistemi vatandaşlarımızın sağlık hizmetleri
açısından iyi bir uygulama olmuş, ancak kimi zaman
vatandaşlarımız tarafından bu durum istismar edilmiş
-ki öyle bölgelerimiz olmuştur ki nüfus sayımlarında çıkan
kişi sayısından daha fazla yeşil kart
sayısının bulunduğu beldeler tespit edilmiştir- kimi
zaman da siyasi iktidarlar tarafından oy avcılığı
adına yeşil kartlılar istismar edilmiştir, ancak bu iki
yıllık sürede anılan hükümlerin gereği bir türlü yerine
getirilememiştir.
Kanun teklifiyle, yeşil kart uygulamasının 2012
yılına kadar, yine il ve ilçe idare kurulları tarafından
yürütülmesi hususu düzenlenmektedir.
Değerli arkadaşlar, Sağlık Bakanlığı
verilerine göre 2005 yılında 6,8 milyon olan aktif yeşil
kartlı sayısı bugün itibarıyla 9,4 milyonu
aşmış durumdadır. Buna göre, her yıl ortalama 520
binin üzerindeki vatandaşımızın yeşil karta muhtaç
duruma düştüğü anlaşılmaktadır. Ayrıca, yine
Sağlık Bakanlığı verilerine göre iptal edilen
yeşil kart sayısı 8 milyonu aşmış
bulunmaktadır. Bu durum, yaklaşık olarak verilen her iki
yeşil karttan birinin iptal edildiğini ortaya koymaktadır.
Değerli arkadaşlar, yeşil kart verilmesine
ilişkin mevcut uygulama siyasi müdahalelere ve keyfî uygulamalara çok
müsait olup, iptal edilen yeşil kart sayısının
yüksekliği de bu durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Mevcut uygulamanın 2011 genel seçimlerinden sonraya, 2012 yılına
kadar devam ettirilmesi, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu konuyu seçim
öncesi yine istismar edeceğini, oy hesabıyla dilediğine
yeşil kart verme düşüncesinde olduğunu göstermektedir. Zira, bu
uygulamanın devam ettirilmesinin başka bir gerekçesi de
görülmemektedir. Henüz sistemin oluşturulamadığı ve kadro
yetersizliği gerekçeleri de geçersizdir.
Sosyal Güvenlik Kurumunda AKPye kurum başkanı
dayanmamaktadır. Kurum yöneticilerini sürekli değiştiren
Hükûmetin geçen süre zarfında yeşil kartlıların 5510
sayılı Kanun kapsamına alınmasına yönelik altyapıyı
hazırlayamamış olması beceriksizliklerinin de bir
göstergesidir.
Yeşil kart AKP tarafından siyasi rant kapısı
olarak görülmemelidir. Çok zor da olmayan bu sistemin iki yılda
kurulamaması ve iki yıl daha süre uzatılmasının
öngörülmesi, AKP Hükûmetinin gerçek niyetini de ortaya koymaktadır.
Yeşil kartlılar ve yeşil kart dağıtımı
Hükûmetin oy avlama yöntemi olmaktan çıkarılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yunusoğlu.
SÜLEYMAN LÂTİF YUNUSOĞLU (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bu sebeple, kanun teklifinde geçen 1/1/2012 tarihi 1/1/2011 olarak
değiştirilmelidir. Bilgisayar çağında, tek başına
Hükûmetin iktidar olduğu bir dönemde altı yılda bir sistemin
kurulamamış olması düşündürücüdür.
Bu önergemizin destek göreceğine inanıyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, yoklama
talebimiz vardır.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Öğüt, Sayın Atay, Sayın Köse, Sayın Güvel, Sayın
Süner, Sayın Öztürk, Sayın Coşkuner, Sayın Köktürk,
Sayın Çakır, Sayın Aydoğan, Sayın
Arifağaoğlu, Sayın Hacaloğlu, Sayın Özkan, Sayın
Pazarcı, Sayın Özbolat, Sayın Ünlütepe, Sayın Ağyüz,
Sayın Oksal, Sayın Yalçınkaya.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve 3
Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ve
2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN Teklifin 7nci maddesi üzerinde verilen Trabzon
Milletvekili Süleyman Yunusoğlu ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığı
Görüşülmekte olan 508 Sıra Sayılı yasa
tasarısının 7. maddesindeki a bendinin sonundaki 1/1/2012
tarihinin 31/1/2012 olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı
Tasarının 7nci maddesinin (a) bendinde, şu anda
tasarıdaki hâliyle 5510 sayılı Kanunun 106ncı maddesinin
son fıkrasında yer alan bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren iki
yıl sonra ibaresi 1/1/2012 tarihinde olarak değiştirilmiş.
Bizim verdiğimiz önergeyle bunun 1/1/2012 değil, 31/1/2012 olarak
değiştirilmesini öngörüyoruz.
Değerli milletvekilleri, yasalar yapılırken
toplumun ihtiyaçları gözetilerek ve hem Anayasaya hem de
uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak yapılma
zorunluluğu vardır. Parlamento yasama yapma yetkisine sahiptir ancak,
her yetkinin kullanılmasında olduğu gibi, bu yetki, keyfî olarak
Ben yaptım, oldu. anlayışıyla kullanılamaz.
Yasaların, hem Anayasaya hem uluslararası hukuk kurallarına
uygun hem de toplumun ihtiyaçlarını giderecek nitelikte olması
gerekiyor. Bir sene önce çıkardığımız bir yasayı
altı ay sonra, bir yıl sonra tekrar değiştirmek zorunda
kalıyor isek burada gerçekten, yasa yapma bakımından, çok ciddi
eksikliklerin olduğunu düşünmemiz gerekiyor.
Bu konuda ya iktidar partisi
Bilindiği üzere, bu Mecliste
genellikle iktidar partisinin getirdiği yasa tasarıları ya da
iktidar partisi milletvekilleri eliyle getirilen teklifler
kanunlaşıyor. Muhalefetin getirdiği tekliflerin ya da muhalefet
milletvekillerinin verdiği tekliflerin burada yasalaşma
olanağı yok. O hâlde, iktidar partisi demek ki ya toplumun
ihtiyaçlarını gözetmeksizin sadece kendi ihtiyaçlarına ve
konjonktüre göre bu yasayı yapıyor ve konjonktüre göre
davranıyor. Dolayısıyla, hemen ilerleyen zamanda, konjonktür
tekrar değişince yeniden yasa yapma veya yaptığı
yasada değişiklik yapmak durumunda kalıyor, yani âdeta Meclisi
yazboz tahtasına çeviriyor.
Şimdi, daha geçen sene 5510 sayılı Yasa bu
Meclisten iktidar partisinin ısrarlı ve yanlış tutumuyla,
tüm muhalefetin itirazlarına rağmen çıkarılmış.
Şimdi, aradan bir zaman geçmeden, hatta bir yasama dönemi geçmeden,
yeşil kartlıların bu durumunda yeniden bir düzenleme, yani
tarihi ileri erteleme şeklinde bir düzenleme getiriliyor. Bu, işte,
iktidar partisinin kendi keyfine göre, kendi ihtiyaçlarını
karşılamak için yasa yaptığının somut
örneğidir. Burada şunu söylemek istiyorum: İktidar partisi her
seçim öncesi demek ki sosyal devlet ilkesini hatırlıyor, demek ki yoksulu
o zaman hatırlar hâle geliyor.
Değerli arkadaşlarım, bunda en büyük olay, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin, yasama organı olarak Hükûmeti denetlemesi
gerekirken, bizzat kendisinin, Hükûmet tarafından bile değil,
Başbakan tarafından yönetilir ve denetlenir olmasından
kaynaklanıyor. Buradaki eksikliğin temeli de Sayın
Başbakanın, Meclisin komisyonlarında çalışmadan,
Meclis kültürünü, birikimini elde etmeden doğrudan Başbakan
olmasından kaynaklanan bir yanlışlık olduğunu ben
düşünüyorum. Belediye başkanlığından, Başbakan
geliyor, Meclis komisyonlarının dahi nasıl çalıştığını
bilmeden ve Meclisin kendisine bağlı olduğunu düşünerek,
buradaki sayısal çoğunluğuna dayanarak böyle derme çatma yasalar
çıkartıyor ve o yasalar bir daha değiştirmek zorunda
kalınıyor. Böylelikle Parlamentonun zamanı çok anlamsız bir
şekilde çalınıyor değerli arkadaşlarım.
Değerli milletvekilleri, burada İçişleri
Bakanımız varken, hem Emniyet Genel Müdürümüz varken bir konuyu da
söylemek istiyorum. Polisin, emniyetin görevi tarafsız davranmaktır.
Kayseride Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Taner
Yıldıza bir saldırı oldu, Emniyet Müdürü görevden
alındı veya başka bir ile atandı. Yine Samsunda o zamanki
DTP Genel Başkanı Ahmet Türke yönelik bir saldırı oldu,
Samsun Emniyet Müdürü de görevden alındı ya da başka bir ile
atandı. Ancak Vanda Cumhuriyet Halk Partisinin o zamanki Genel
Başkanı Sayın Deniz Baykala ve Cumhuriyet Halk Partisi
heyetine, polisin de seyirci kaldığı veya kamuoyunda,
basında yansıyan iddialara göre polisin de bu olaya bir şekilde
ortak olduğu bir saldırı düzenlendi ama bununla ilgili
yapılan soruşturmaların ne aşamada olduğu belli
değil.
Yine bir başka konu, emniyetle ilgili: Bilindiği üzere
trafik polisleri sık sık arkadan, sanki şoförü tespit
edilemezmiş gibi ceza uygulaması yapmaktadırlar. Şimdi,
geçen gün bir taksiye bindim, Ankarada bir ticari taksi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Ceza makbuzlarını bana
gösterdi ve ödediği rakamı gösterdi. İnanın ki ödediği
rakam 3 milyar değerli arkadaşlarım ve ceza
makbuzlarının hepsi arkadan yazılmış, yani
Karayolları Kanununun 119uncu maddesine göre yazılmış. Bu
olay tamamen yanlıştır, hukuk dışıdır. Hatta
böyle bir olay benim kendi başıma da geldi. Ben kimliğimi
vermeme rağmen polis bana ceza yazmadı Çumrada, arkamdan ceza
tutanağı gönderdi buraya. Aslında, Meclis
Başkanının göndermesi gerekiyordu ama arkamdan, sanki
şoförü tespit edilememiş gibi bir ceza tutanağı gönderdi.
Ben rica ediyorum Emniyet Genel Müdürümüzden, Sayın İçişleri
Bakanımızdan, bu olaya, taksi şoförlerini isyan ettiren bu olaya
lütfen el atsınlar.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci maddesinde geçen 1/1/2012
ibaresinin 1/1/2011 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Emin
Haluk Ayhan |
|
Konya Mersin Denizli |
|
Akif
Akkuş Yılmaz
Tankut Ahmet
Bukan |
|
Mersin Adana Çankırı |
|
Beytullah
Asil |
|
Eskişehir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin
8inci maddesinin tekliften çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Hasip
Kaplan Fatma
Kurtulan Pervin
Buldan |
|
Şırnak Van Iğdır |
|
Sırrı
Sakık M.
Nezir Karabaş Osman
Özçelik |
|
Muş Bitlis Siirt |
|
Özdal
Üçer |
|
Van |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
AYLA AKAT ATA (Batman) Özdal Bey konuşacak.
BAŞKAN
Özdal Üçer, Van Milletvekili.
Buyurun Sayın Üçer. (BDP sıralarından
alkışlar)
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; 508 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerine verilmiş olan değişiklik önergesi üzerine
grubumuz adına konuşmak için söz hakkı almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Kanun teklifinin 8inci maddesinin kanun metninden
çıkarılmasını önermişiz çünkü yeşil
kartların, yeşil kartlarla ilgili işlemlerin il ve ilçe idari
kurullarına havale edilmesinin doğurmuş olduğu keyfî
tutumların süreklileşmesini sağlamaya dönük bir yasa önergesi.
Bunun da yoksullukla terbiye edilmeye çalışılan sosyal güvenlik
hakkının devlet tarafından güvencesiz hâle getirildiği
yurttaşların zafiyetlerinin, yoksulluk zafiyetlerinin seçim malzemesi
olarak kullanılması bizim temel gerekçemizdir. Bu konuda
Başbakanın iktidarlık konusunda en temel söylemleri vardı:
Yoksullukla mücadele, yolsuzlukla mücadele, yollarla mücadele. Yolların
ne hâlde olduğu ortada, yolsuzlukların ne boyuta
vardığı ortada ama yoksulluklar da gün geçtikçe büyüyor.
Şairin dediği gibi: Koca bir zenginliğin gölgesinde koca bir
halk küçüldükçe küçülüyor. Varılan kıyılarda birileri gemilerini
kurtarsa bile, varılan kıyılarda deniz tükeniyor.
Şimdi, kamu personeli rejimi çerçevesinde devlet idaresini
sağlamaya dönük bütün kurumlarda çalıştırılması
gereken, ihtiyaç duyulan kamu personelinin atama sorunlarının
giderilmesi gerekmektedir ve bu konuda kamu personeli rejimi çerçevesinde AKP
Hükûmeti sınıfta kalmıştır. Bunun söylemi bize ait
değildir, kamu emekçilerinin farklı örgütlü bütün güçleri aynı
söylemi söylemektedir.
Kamu emekçilerinin özlük haklarını düzenlemeye dönük her
türlü olumlu girişimi koşulsuz desteklemekteyiz. Bu, hangi kamu
emekçisi olursa olsun, hangi kamu personeli olursa olsun. Güvenlik biriminde
çalışan bekçiler, polisler olabilir; eğitim biriminde
çalışan öğretmenler, eğitimciler, hizmetliler; idari
birimde çalışan şahıslar; tarım kurumunda
çalışan, Tarım Bakanlığında çalışan;
Çevre Bakanlığında çalışan; kısacası
devletin hangi kurumunda olursa olsun çalışan bütün kamu personelinin
özlük haklarının eşitlikçi temelde giderilmesine dönük olumlu
tavrımız her zaman için olumlu niyeti olan Hükûmete destek olacaktır
fakat biz kamu emekçilerine ve halkın geneline yönelik
politikalarında samimiyeti kamu emekçilerine yönelik de
algılamadığımız için, böyle bir samimiyetin
olmadığını gördüğümüz için böylesi bir yasa teklifine
destek vermiyoruz.
Şu anki durumda güvenlik sendromu öyle bir noktaya
getirilmiş ki, hem öğretmenlerin ataması yapılıyor hem
de polislerin kadro ihdası yapılıyor. Fakat öğretmenlerden,
eğitime olan ihtiyaçtan hiçbir şekilde bahsedilmiyor, güvenlik
ihtiyacından bahsediliyor.
Değerli arkadaşlar, bu toplumda eğer eğitim
ihtiyacı giderilmezse, inanın, güvenlik ihtiyacı gün geçtikçe
katmerlenerek artacaktır ve yazık ki bu ülkede güvenlik güçlerinin
Tabii ki söylemimizi kendi görev sorumluluklarının, yetkilerinin
sınırları çerçevesinde hareket eden vicdanlı kamu
emekçilerine yöneltmiyoruz ama -güvenlik güçlerinin- devletin kendisine
vermiş olduğu yetkiyi kötüye kullanan kamu görevlilerine ilişkin
bizim söylemlerimiz nettir. Bugün, emniyet müdürlerinin, emniyet müdür
yardımcılarının, polislerin içinde bulunduğu
uluslararası uyuşturucu ticaret mekanizması var. Burada
-filmlere konu olan, eroin, uyuşturucu madde
bağımlılığı sorunlarının dizilere konu
edildiği durumda- açığa çıkan durumlara
baktığımızda, Van mesela, Emniyet Müdürü, Emniyet Müdür
Yardımcısı ve bunlara bağlı kişiler bizzat bu
şebekelerin içinde. On yaşında çocuklar artık eroin
müptelası yapılmaya çalışılıyor. Okulların
önünde eroin satılıyor. Bu konuyla ilgili birçok soru önergesi
verdiğimiz hâlde, İçişleri Bakanı sanki içişleriyle
ilgili bir sorun değilmiş gibi bütün bunlara, Millî Eğitim
Bakanı bütün bunlara kayıtsız kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Üçer, lütfen tamamlayınız.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Bu şebekelerle, uluslararası
şebekelerle, uyuşturucu şebekeleriyle anılan yöneticiler,
insanların gözü önünde, dünyanın, kamuoyunun gözü önünde sivil
yurttaşların ölümüne neden olacak talimatlar veriyor, güvenlik
güçleri ile halkı karşı karşıya getiriyor, en basit
demokratik tepkilerin ortaya çıktığı basın açıklamalarında
bile. Hele ki, Vanda Önder Okşar isimli Müdür
Yardımcısının bu konularla ismi geçiyor ve bütün
olaylı gösterilerde bizzat talimatı veren ve kitlenin önünde tahrik
edici tutumları olan kişiyle ilgili soru önergelerimiz olduğu
hâlde İçişleri Bakanı neden hiçbir şey yapmadı? Bugün
bile Çaldıranda sınır ticareti yapan birinin, kaçak yollarla
sınır ticareti yapan birinin öldürülmüş olmasının
-şu an vicdanınızı sızlatmıyor Sayın
Bakanım bunu biliyorum ama- bizim tepkimizi aldığını
bilmesini istiyorum. Artık halkın tahammülü
kalmamıştır. Vurur, öldürür, arkasından da Devlet gücüdür,
yasal mermisini kullanmıştır. diyecek bir yüz
kalmamıştır, bunu da kabul etmiyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Üçer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci maddesinde geçen 1/1/2012
ibaresinin 1/1/2011 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Beytullah
Asil (Eskişehir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeyi katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN
(Sivas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Eskişehir
Milletvekili Beytullah Asil.
Buyurun Sayın Asil. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 508 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Özensiz, Ben çoğunluk sahibiyim istediğimi
yaparım. mantığı ile ihtisas komisyonlarını
çalıştırmadan Meclis sabahlara kadar
çalıştırılarak alelacele geçirilen kanunlardan birini, 5510
sayılı Kanunun bazı maddelerini düzeltiyoruz. Bunun son
olmasını dilemek istiyorum ama aynı özensizlik maalesef yine
devam ediyor.
Değerli arkadaşlarım, kanun teklifinin 8inci
maddesi, 1/1/2012 tarihine kadar sosyal güvenlik kurumlarınca talep edilen
aile içindeki kişi başına düşen gelir tutarının
tespiti kararlarının yine il, ilçe idare kurulları
tarafından verilmesini düzenlemektedir. Hâlbuki 3816 sayılı
Kanun çerçevesinde yapılan yeşil kart uygulaması konusunda 5510
sayılı Kanunda, 2008 yılında, 17/4/2008 tarihli ve 5754
sayılı Kanunla yeni bir düzenleme yapılmış,
harcamaları, taşınır ve taşınmazlarıyla
bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak aile içindeki geliri
kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin
üçte 1inden az olan vatandaşların Sosyal Güvenlik Kurumunca
belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılmak suretiyle tespit
edilerek genel sağlık sigortalısı sayılması ve bu
uygulamaya iki yıl içinde geçirilerek 3816 sayılı Kanunun
yürürlükten kaldırılması hükme bağlanmıştı.
Ancak mevcut uygulamanın 2011 genel seçimlerinde de devamını
sağlamak gayesiyle 2012 yılına kadar devam ettirilmesini öngören
bu değişiklik maalesef önümüze getirilmiş, konu yine seçim
döneminde AKP tarafından istismar edilerek, oy hesabıyla
dilediğine yeşil kart verme düşüncesinde olduğu
gözlenmektedir. Zira, bu uygulamayı geçmiş seçimlerde bizatihi çok
yakından yaşadık. Bu noktada önergemizle bunun ocak ayına
kadar uzatılması teklifimizin kabulü doğrultusunda oy
kullanacağınızı umuyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine bu konuyla ilgili çok
önemli bir konu üzerinde durmak istiyorum: 5510 sayılı Kanunun
41inci maddesinde bir düzenlemeye gitti bu yüce Meclis. Kanun gereği,
doğum yapan kadınların çocuklarının hayatta
olması ve bu süreler içerisinde çalışmaması, sosyal
güvenlik primlerinin ödenmemesi şartıyla talepte bulunan
sigortalı kadınların doğum borçlanması
yapabileceği hükme bağlanmıştı. Ancak, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ile Sosyal Güvenlik Kurumunun konuya ilişkin tebliğ ve
genelgeleri birbirinden farklı olmuş, daha doğrusu, Sosyal
Güvenlik Kurumu bu hakkı kadınlar aleyhine daraltmış,
Yasada olmayan sınırlamalar getirmiştir. Yasada, doğum
tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet
akdine istinaden, iş yerinde çalışmaması ve çocuğun
yaşaması şartlarının dışında başka
bir şart aranmaz iken, genelgeyle, doğum sonrasında borçlanmak
isteyen kadınlara, doğum yaptığı dönemde
sigortalı olarak hizmet akdine dayalı çalışıyor
olması, işten ayrılmışsa, işten
çıktıktan sonra üç yüz gün içinde doğum yapmış
olması, doğum nedeniyle işten ayrılmış
olması veya işe gelmemiş olması gibi kanunda olmayan
şartlar öne sürülerek bu hizmetten faydalanmak isteyenlerin önüne engel
çıkarılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın
Asil.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) - Bu hukuksuzluğun
karşısında vatandaşlarımız da mahkemelerde
haklarını aramaya başlamış, mahkemeler de Sosyal
Güvenlik Kurumunu haksız bulmuştur, sadece Kanunun lafzıyla
bağlı kalmayıp, kadınların sosyal ve fiziki
şartlarını gözeten, sosyal devlet ilkesiyle uyumlu ve pozitif
ayrımcılık prensibine uygun kararlar vermiştir.
Yargıtay da verdiği onama kararında Hizmet akdine istinaden
iş yerinde çalışması ve çocuğun yaşama
şartlarının dışında başkaca bir şart
aranmaksızın borçlanma hakkına sahip olduğu kabul
edilmelidir. demiştir. O hâlde Sosyal Güvenlik Kurumuna düşen bundan
sonra Sosyal Güvenlik Kurumunun ikincil mevzuattaki düzenlemeleri Yargıtay
kararına uygun hâle getirmeli vatandaşımızı mahkeme
kapılarında, Sosyal Güvenlik Kurumunu da milyonlarca lira mahkeme
masrafı ödemekten
kurtarmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Asil.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter sayısı
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Arayacağım Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Sayın milletvekilleri karar yeter sayısı yoktur,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.41
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.49
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 117nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
508 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi
üzerinde verilen Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 Sıra Sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinde geçen
|
Erkan
Akçay Ahmet
Orhan Alim
Işık |
|
Manisa Manisa Kütahya |
|
Beytullah
Asil Şenol
Bal |
|
Eskişehir İzmir
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra Sayılı ve 190
Sayılı kanun hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve 9. maddesinde geçen
|
Algan
Hacaloğlu Fehmi
Murat Sönmez Ali
İhsan Köktürk |
|
İstanbul Eskişehir Zonguldak |
|
Rasim
Çakır Yaşar
Tüzün Turgut
Dibek |
|
Edirne Bilecik Kırklareli |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 9
ncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Hasip
Kaplan Sebahat
Tuncel Özdal
Üçer |
|
Şırnak İstanbul
Van |
|
Sırrı
Sakık Osman
Özçelik M. Nezir
Karabaş |
|
Muş Siirt
Bitlis |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sebahat Tuncel,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Tuncel.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 508 sıra sayılı Kanun Teklifinin
9uncu maddesi üzerinde, Barış ve Demokrasi Partisi olarak verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine, söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, burada ilginç bir durum yaşanıyor, maddeler
oylanırken iktidar partisinin milletvekilleri geliyor, oyunu
kullanıyor, sonra hemen çıkıyor. Anlaşılan, burada konuştuğumuz
konu sayın milletvekillerini fazla ilgilendirmiyor. En azından gelip
burada bunu dinlerlerse bu süreç de iyi işler diye düşünüyoruz.
Sayın milletvekilleri, AKP Hükûmeti toplumsal kesimlerin
taleplerinin kapsamlı tartışılması ve
sağlıklı sonuçlara ulaşmasını engellemek için
torba yasalarla sürekli önümüze gelmektedir ve buna evet ya da hayır
dememizi beklemektedir. Komisyon ve Hükûmet, zaten bizim verdiğimiz
önergelere hiç katılmamaktadır, bugüne kadar katıldığını
hiç görmedik ve dolayısıyla, kendi oylarının
çoğunluğunu kullanarak buradan torba yasaları geçirmektedir.
Ancak bu torba yasaların toplumsal yaşamda ne kadar etkili
olduğunu pratik yaşamda görmekteyiz. Her defasında da bu yasaları
düzeltme konusunda yeni önergeler getirilmeye çalışılmaktadır.
Bizim önerimiz Hükûmete, bu yöntemden vazgeçsin, bu kanun teklifinde de
olduğu gibi birçok bakanlığı ilgilendiren konular
bakanlıklardan geçsin, komisyonlardan geçsin, sağlıklı
tartışılsın, gerçekten toplumun yaşamını
kolaylaştıracak işler yapalım. Aksi takdirde burada sadece
iktidar-muhalefet karşıtı bir şeye dönüşüyor.
Sayın milletvekillerim, bugün 15 Haziran. Türkiye işçi
sınıfı mücadelesi açısından 15-16 Haziran
direnişi bir dönüm noktasını oluşturmaktadır.
Bildiğiniz gibi, 1970 Haziranında Adalet Partisi ve dönemin
Cumhuriyet Halk Partisinin oylarıyla (x) Mecliste kabul edilen Sendikalar
Kanunuyla DİSK kapatılmak istenmişti. 1970 yılında
yapılan bir yasa değişikliğiyle sendikaların iş
kolunda toplu sözleşme yetkisi ve yine konfederasyonların temsil
yetkisi de tüm çalışanların üçte 1inin üye olması
koşuluna bağlanmıştı. Sendikaya üyelik ve sendikadan
istifada noter şartı getirilmişti. Bu şekilde fiilen
DİSKin varlığı ortadan kaldırılmak
istenmiş, örgütlenme özgürlüğü, emekçilerin elinden alınmak
istenmişti ancak emekçiler, kendilerine, örgütlenme özgürlüğüne
yönelik, DİSKin kapatılmasına yönelik bu girişime
karşı sessiz kalmamışlar, direnme hakkını
kullanmışlardır. 15 Haziranda aldıkları bu direnme
kararını 15-16 Haziranda yükseltmişlerdir. Tarih 16 Haziran
olduğunda 168 fabrikadan 150 bin işçi eyleme katılmış,
direnişe şiddetle müdahale edilmesi sonucunda 4 işçi
yaşamını yitirmiş, 200den fazla işçi
yaralanmış, yaşanan bu direnişe karşı
sıkıyönetim ilan edilmiş, 100lerce sendikacı 12 Mart
mahkemelerinde yargılanmış, olayların ardından 5 bini
aşkın kişi işten atılmıştır. İki
gün boyunca binlerce emekçinin sokaklarda tepkilerini dile getirerek
örgütlenmeye sahip çıkmasının ardından Anayasa Mahkemesi bu
kanun teklifini iptal etmiştir ancak 12 Eylül darbesiyle birlikte bu yasa
tekrar Türkiyede işçi ve emekçilerin gündemine gelmiştir ve hâlâ
işçi ve emekçiler bunun sıkıntısını çekmektedir.
15-16 Haziran direnişinin 40ıncı yılında işçi ve
emekçiler bugün neoliberal politikalara karşı sömürüye, adaletsizliğe
karşı sendikalaşma ve örgütlenme özgürlüğü önündeki
engellerin kaldırılması için direnişlerini sürdürmektedir.
Biz de buradan 15-16 Haziran direnişlerini selamlıyor, emekçilerin
hak ve özgürlük mücadelesinin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade
etmek istiyoruz.
(x) Bu ifadelere ilişkin düzeltme, bu Birleşim
Tutanak Dergisinin 106ncı sayfasında yer almıştır.
Sayın milletvekilleri, neoliberal politikaların kendini
var ettiği en önemli alanlardan birisi sağlık ve sosyal güvenlik
alanıdır. Toplumun en temel ihtiyacı olan ve bütün
insanların koşulsuz eşit olarak paylaşması gereken
sağlık ve sosyal güvenlik hizmetleri, ne yazık ki tüm dünyada
olduğu gibi Türkiyede de bir meta hâline getirilmiş durumdadır.
Özellikle AKP Hükûmeti döneminde koşulsuz uyguladığı Dünya
Bankası ve IMF politikaları sonucunda Sağlıkta Dönüşüm
Programına ait yasal düzenlemeler -bugüne kadar yapılan Kamu
Güvenliği Temel Kanunu, aile hekimliği, genel sağlık
sigortası gibi- vatandaşların sağlık hakkını
bir hak olmaktan çıkarmış ve
metalaştırmıştır ne yazık ki.
Tabii, bir yandan bu sağlık hakkı elimizden
alınırken, diğer yandan da Türkiyede güvencesiz
çalışma koşulları, iş sağlığı ve
iş güvenliği konusunda da çok ciddi sorunlar
yaşandığı bilinmektedir. Tabii, bu politikalar
karşısında çıkartılan bu yasalar bu sorunları
çözebilmekte midir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bu yasalarla bu sorunlar, başta da ifade ettiğimiz gibi
bu zihniyetle çözülmeyecektir. Bu sorunları tek tek tartışmak
bunda nasıl çözüm gücü olabilir? İktidarıyla, muhalefetiyle,
toplumsal yapıyla, özellikle bu yasalardan bire bir etkilenen kesimlerle
bu meseleleri tartışmak çözümler açısından daha önemlidir.
Bu, primlerin altmış güne yükseltilmesi meselesinde biz
bu maddenin kaldırılmasını öneriyoruz çünkü bu konuda
gerçekten ekonomik krizin yükünü taşıyan birçok kesimler var,
BAĞ-KURlular da bunlardan birisi. Dolayısıyla bu kadar
yoğun yaşanan sorunlar, ekonomik kriz karşısında
insanlara yeniden sağlık meselesinin bir hak olarak sürekli verilmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
O açıdan da önerimize evet diyeceğinizi umuyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tuncel.
Önergeyi oylarınıza
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
İki dakikalık süre veriyorum elektronik sistemle
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 Sıra Sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinde geçen
Ahmet
Orhan (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Manisa Milletvekili
Ahmet Orhan.
Buyurun Sayın Orhan. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET ORHAN (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 508 sıra sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 9uncu maddesinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle aziz Türk milletini ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dertlerini çözme beklentisindeki vatandaşlarımızda
hayal kırıklıkları yaratacak yeni bir kanun
tasarısıyla karşı karşıyayız. Elimizdeki
teklif AKP hükûmetlerinin iktidara gelmesinden bu yana ortaya koyduğu pek
çok örneğinden bir tanesidir. Teklifte getirilen değişiklikle
BAĞ-KURluların ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin
sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için aranan altmış
günden fazla prim borcu bulunmaması şartında tecil ve
taksitlendirilerek daha önceden devam eden tecil ve taksitlendirmeler hariç
tutulmaktadır.
Bilindiği gibi, yaşanmakta olan ekonomik krizin
tahribatı tüm toplum kesimleri gibi esnaflarımızı,
işverenlerimizi de bunaltmıştır. Bu ağır
şartlar sebebiyle iş yapamaz hâle gelen iş veren ve
esnaflarımız taahhütlerini yerine getiremez hâle, duruma
düşmüştür.
Bir taraftan iş yapamaz hâle gelen esnaflarımız
onca sıkıntının arasında, bunlar yetmezmiş gibi,
bir de e-hacizlerle köşeye
sıkıştırılmaktadır. Bu ağır şartlar
arasında iflaslar artmıştır. Artan yalnız iflaslar
değildir. Bizim yüce dinimiz İslamda intihar en büyük
günahların başında yer almaktadır. Maalesef içinde
bulunduğumuz günlerde iş adamlarında, taahhütlerini yerine
getiremeyen vatandaşlarımız arasında intihar
vakalarının sayısı her geçen gün artmaya devam etmektedir.
Bu durumu dikkatle takip edip gereken tedbirleri almak bu Hükûmetin görevleri
arasında olmalıdır.
Teklifin Komisyonda görüşülmesi sırasında tüm bu
sorunlara bir nebze çare olması için Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekilleri tarafından verilip iktidar partisi mensupları
tarafından reddedilmiş olan önergeyle iş veren, esnaf ve
tarım sigortalılarının 31 Mayıs 2010 tarihine kadar
ödenmemiş olan sigorta prim borçlarının kırk sekiz aya kadar
taksitlendirilmesi sağlanamamış, milletimizde hayal
kırıklığı ve üzüntü yaratmıştır. Zor
şartlarda hayatını sürdürmek için mücadele veren esnaf ve
çiftçilerimize yönelik gerçek bir vergi ve sigorta affına acilen ihtiyaç
vardır. Hayat ve ekonomi durmuştur. Milletimizin tüm kesimleri gibi
esnaflarımız zor durumdadır.
25/12/2003 tarihli Karşılıksız Çek ve
Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına
İlişkin Kayıtların Dikkate Alınmaması
Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana onca yıl geçmiştir.
Kısaca, borcunu yapılandırmış veya ödemiş
vatandaşlarımız için Merkez Bankası tarafından tutulan
kayıtların silinmesi kanunla düzenlenmiş olmasına
rağmen pratikte uygulamanın bunun tam tersi olduğu
görülmektedir.
Bu kürsüden Hükûmete soruyorum: Türkiye Cumhuriyeti kanunları
bankalar için geçerli değil midir? Eğer bankalar Meclisimizin
çıkardığı kanunlara uymaktan imtina ediyorlarsa bu konuda
gerekenleri yapmak Hükûmetin asli görevi değil midir?
Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik kurumları bu
alandaki bürokrasiyi bitirmek, yine yaşanan birtakım suistimalleri,
varsa haksız ödemeleri ortadan kaldırmak için, Kuruma teknoloji ve
sürat kazandırmak amaçlarıyla tek çatı altında
birleştirilmişti. Bu birleştirmeden birçok
sıkıntı ve mağduriyetler doğmuştur. Bu
mağdur olan kesimlerin başında Türk çiftçisi gelmektedir.
2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve
Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun uygulama
tebliğlerinde değişiklikler yapılmıştır. Bu
değişikliklerin uygulanmasıyla ilgili olarak, çiftçilerimiz
geçmiş yıllarda yatırmış oldukları primleri
gösterir tarım BAĞ-KUR sigortalılık belgelerini, müstahsil
makbuzları, tarım, BAĞ-KUR giriş bildirgelerinin
bulunmasına ve ilgili kuruma bildirmelerine rağmen kayıtlarda
bulunamamaktadır; arşivlerde sorunlar yaşanmakta ve uygulanan
emeklilik ve geriye dönük borçların düzenlemesiyle ilgili olarak büyük
sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu konu, hâlâ
çözülememiştir.
Türk çiftçisinin ödeme ve emeklilik işlemlerinin bürokratik
işleyiş açısından azaltılması zorunluluktur.
Çiftçi, esnaf, işçi, memur perişandır. Taşeron sistemi
neticesinde madenlerde, tersanelerde işçilerimiz ölüyor. Perişan
memurumuz üç kuruş maaşla çocuk okutmaya mı
çalışsın, kira mı ödesin? Gelecekten ümidini yitirmiş
olan işsizlerimiz kahve köşelerinde perişandır. Üniversite
mezunu gençlerimiz -iş yok- perişan. Geriye ne kaldı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Orhan, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET ORHAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Bir tek, sistemde, AKP İktidarından beslenen rantiyeci
yandaşlar mutlu. İktidar tarafından açılım
yapılıyor ama kan akmaya devam ediyor. Özelleştirme
yapılıyor, her yer satılıyor, hem de yok pahasına.
İşsizlik artmaya devam ediyor ve daha burada saymakla bitiremeyeceğim
bir yığın aksaklık
Türk milletinin sosyal güvenlik dertlerine ne zaman derman
olunacak? Bütün bu sorunların doğru cevabı, yaklaşmakta
olan Milliyetçi Hareket Partisi iktidarındadır.
Hepinizi bu duyguyla, saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Orhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Arayacağım Sayın Vural.
İki dakikalık süre veriyorum elektronik sistemle oylama
yapacağım, karar yeter sayısı arayacağım aynı
zamanda.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır ve önerge reddedilmiştir.
Sayın Öztürk, bir söz talebiniz vardı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Sisteme girin, buyurun.
Hangi konuda söz istediniz?
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin ifade
ettiği gibi Cumhuriyet Halk Partisinin sendikalara karşı
olmasına, hele hele DİSKin kapatılmasını düzenleyecek
bir yasayı kabul etmesine imkân olmadığına ilişkin
açıklaması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkanım,
Barış ve Demokrasi Partisi adına konuşan Milletvekili
Arkadaşımız konuşurken 15-16 Haziran olaylarından
bahsederken 274 sayılı Sendikalar Yasasında ve 275 sayılı
Toplu İş Sözleşmesi Yasasında Adalet Partisi ve Cumhuriyet
Halk Partisiyle birlikte sözünü bahsetti. Ben düzeltme yapmak istiyorum. O
tarihte -1970te oldu bu olaylar- doğrudur, 274 sayılı ve 275
sayılı yasalarda siyasi iktidarın değişiklik yapması
üzerine bu olaylar başlamıştır, işçi
sınıfı orada direnişini göstermiştir ancak o, iktidar
partisi Adalet Partisinin yaptığı düzenleme sonucundadır.
Cumhuriyet Halk Partisinin sendikalara karşı olması mümkün
değildir, hele hele DİSKe. DİSKin kapatılmasını
sağlayacak bir yasal düzenlemeyi veya sendikaların
kapatılmasını düzenleyecek bir yasayı kabul etmesi mümkün
değildir.
Ben bu düzeltmeyi yapmak istedim. Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra Sayılı ve 190
Sayılı kanun hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve 9. maddesinde geçen
Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Rasim Çakır, Edirne
Milletvekili.
Buyurun Sayın Çakır. (CHP sıralarından
alkışlar)
RASİM ÇAKIR (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerge üzerine söz aldım, yalnız bu arada önergeden söz
etmeden önce bir konuyu demokrasinin en üst düzeyde tecelli ettiği bu
Parlamentoda dile getirme ihtiyacı içerisindeyim. Bekledim ki bu görevi
belki bir iktidar partisi milletvekili yapar ama yapmayınca görev yine ana
muhalefet partisi olarak bize düştü.
Dün en kıdemli Başbakan Yardımcısı, bir
toplantıda içindeki duyguları, nefret duyguları yüzünün bütün
mimiklerine yansımış bir biçimde, artık Türk Silahlı
Kuvvetlerinin Cumhuriyet Halk Partisinin arka bahçesi olmadığı
ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bundan sonra darbe yapamayacağına
yönelik birtakım açıklamalar yaptı. Biz de demokrasinin en üst
kurumu olan Parlamentoyu temsil eden milletvekilleri olarak bu
açıklamaları ibretle ve hayretle dinledik.
Değerli arkadaşlarım, bu söz, öncelikle Cumhuriyet
Halk Partisinin manevi şahsiyetine karşı yapılmış
olan bir hakarettir. Biz Cumhuriyet Halk Partililer bunu
şahsımıza karşı yapılmış ve kurumsal
kimliğimize karşı yapılmış bir hakaret olarak
görüyoruz.
Ayrıca, bu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi
şahsiyetine ve Türk Silahlı Kuvvetlerini oluşturan asker
kişilere karşı yapılmış da bir hakarettir. Biz
bunu böyle düşünüyoruz.
Türkiye'nin böyle bir gündemi yok iken, Türkiyede böyle bir konu
tartışılmıyor iken dilini ve aklını siyaseti
adına iyi kullanmasını becerdiğini bildiğimiz
Başbakan Yardımcısının birdenbire böyle bir konuyu
Türkiye gündemine sokmaya çalışma gayretlerinin ne anlama
geldiğini anlamış da değiliz ama şükür ki ne
Cumhuriyet Halk Partisi ne de Türk Silahlı Kuvvetleri ne de kamuoyu bu
şahsiyetin sözlerini dikkate alarak önemseme gibi bir tepki de
vermemişlerdir.
Bunun ikinci cümlesi, artık Türk Silahlı Kuvvetlerinin
darbe yapamayacağı şeklinde bitiyor. Bu cümleyi de anlamakta
gerçekten bizler, demokrasiyle seçilmiş milletvekilleri olarak zorluk
çektik. Türk Silahlı Kuvvetleri artık darbe yapamaz
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Yapamaz, tabii yapamaz.
RASİM ÇAKIR (Devamla) Ne oldu da yapamaz? Yani dünden
bugüne bu ülkede ne değişti de dün yapardı da bugün yapamaz?
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Her şey rayına oturdu,
rayına.
RASİM ÇAKIR (Devamla) Bunun gerekçelerini açıklamak
durumundaydı Sayın Başbakan Yardımcısı.
MEHMET SAİT DİLEK (Isparta) Yapsın mı?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
RASİM ÇAKIR (Devamla) Yoksa gözaltına alınan,
tutuklanan, cezaevlerine gönderilen asker kişiler, sırf silahlı
kuvvetlerin darbe yapma isteğini yok etmek adına, Sayın
Arınçın talimatıyla mı göz altına
alınıyorlar, tutuklanıyorlar veya cezaevine
atılıyorlar? Bunu bilmek istiyorum ben veya Sayın Arınça
bir suikast iddiası acaba kozmik büroya girmeyi amaçlayan bir
tezgâhın neticesi mi yaşandı ve kamuoyuna mal oldu veya
E-muhtırayı tek başıma yazdım. diyen eski
Genelkurmay Başkanı Sayın Başbakanla kapalı
kapılar arkasında saatlerce görüşüp arkasından da 1 milyon
dolarlık zırhlı aracı hediye olarak alması
Acaba bu
e-muhtıra da mı bir karşılıklı anlaşma, bir
karşılıklı danışıklı dövüş
biçiminde yaşandı bu ülkede? Bu söylemin arkasından yurttaş
olarak ve milletvekili olarak bizim bunları düşünmemiz çok
doğaldır, çok yerindedir.
Değerli arkadaşlarım, Türk Silahlı Kuvvetleri
Türkiye Cumhuriyetinin silahlı kuvvetleridir, Türk Silahlı
Kuvvetleri hepimizin Türk Silahlı Kuvvetleridir. Türk Silahlı
Kuvvetleri mensupları hepimizin kardeşleridir,
evlatlarıdır, damatlarıdır, oğullarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çakır, lütfen
tamamlayınız.
RASİM ÇAKIR (Devamla) Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri
her gün, ama her gün onlarca şehitlerine ağladığı bir
günde AKPnin yanlış politikaları yüzünden her gün Türk
Silahlı Kuvvetlerinin kahraman Mehmetçiklerinin bedel ödediği bir
günde, Sayın Başbakan Yardımcısının silahlı
kuvvetleri kullanarak bundan bir siyasi rant elde etme gayretlerini
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Sizin işiniz o!
RASİM ÇAKIR (Devamla)
bu ülkenin geleceğine yönelik
yapılmış en büyük hakaret ve bu ülkenin geleceğine konmaya
çalışılan en büyük dinamit lokumları olarak görmemiz
gerekir değerli arkadaşlarım.
Bunu, sadece Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak
değil, demokrasiye inanan, demokrasinin sürekliliğine ve
devamlılığına inanan ve yaşamının her
gününde, en zor koşullarda demokrasiyi savunma adına bedel
ödemiş bir arkadaşınız olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çakır, teşekkür ediyorum.
RASİM ÇAKIR (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Lütfen Sayın Çakır, teşekkür edin.
RASİM ÇAKIR (Devamla)
sizlerin de en azından büyük
bir çoğunluğunuzun benim gibi düşündüğünü ifade ederek yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Çakır.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım,
ancak yoklama talebi vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın İnce, Sayın Öztürk, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Özdemir, Sayın Çakır, Sayın Özkan,
Sayın Atay, Sayın Süner, Sayın Çöllü, Sayın Emek,
Sayın Halıcı, Sayın Öğüt, Sayın Köktürk,
Sayın Güvel, Sayın Barış, Sayın Pazarcı,
Sayın Hacaloğlu, Sayın Aydoğan, Sayın Oksal,
Sayın Ağyüz, Sayın Arifağaoğlu.
Evet, üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 Sıra Sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 10uncu maddesinde yer alan
öğrenim ibarelerinden önce gelmek üzere eğitim ve ibarelerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan
Akçay Akif
Akkuş Şenol
Bal |
|
Manisa Mersin İzmir |
|
Süleyman
L. Yunusoğlu Ahmet
Orhan |
|
Trabzon Manisa |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 10
uncu maddesindeki Polis Akademisinde ibaresinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip
Kaplan M. Nezir
Karabaş Pervin
Buldan |
|
Şırnak Bitlis Iğdır |
|
Özdal
Üçer Sırrı
Sakık |
|
Van Muş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nezir Karabaş,
Bitlis Milletvekili.
Buyurun Sayın Karabaş. (BDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 10uncu maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi daha
önce, Harp Akademisinde okuyan öğrenciler yaş sınırına
bağlı olmadan eğitim süresince yetim aylığından
yararlanabiliyordu. Bu tasarıda, 10uncu maddede yapılan
değişiklikle Polis Akademisi öğrencileri de bu haktan
yararlanacak.
Şimdi, Türkiyede eğitim yapanların, özellikle
üniversite öğrencilerinin ne kadar zor koşullarda eğitim
yaptıklarını, ne kadar zorlandıklarını, özellikle
bu konuda geçmiş hükûmetlerin de 2002 yılından bu yana AKPnin
de tüm söylemlerine, iddialarına rağmen eğitim gören
öğrencilerin, ekonomik durumu uygun olmayan, maddi koşulları
uygun olmayan öğrencilerin eğitim sorunlarını çözme,
eğitim yapabilme durumunda olmayanlara, ekonomik durumları
elvermeyenlere yardımda bulunma konusunda ciddi sıkıntılar
devam ediyor.
Yetimlerin, yetim aylığı alanların üniversite
eğitimi döneminde aylıklarının devam etmesi önemlidir.
Ancak biz burada bu taleplerimizi dile getirdiğimiz zaman eminim
Türkiyede geçmiş hükûmetlerin de bugün AKPnin de yeri geldiği zaman
silahlı kuvvetlerimiz, yeri geldiği zaman polis
teşkilatımız denilerek, bazen vatandaşların diğer
kesimlerine, halkın diğer kesimlerine yapılmayan
ayrıcalıkları sunma gibi talepler var. Buna karşı
çıktığımız zaman da veya toplumun tümüne
yayılsın eğer bir hak varsa, Anayasada eşitlikten bahsediyoruz,
diğer yasalarda eşitlikten bahsediyoruz, tüm kesimlere, tüm
vatandaşlara eşit dağıtılmasını dile
getiriyoruz, Siz nasıl bir talebi silahlı kuvvetlerimizden veya
polis teşkilatımızdan esirgersiniz? diyor.
Şimdi soruyorum sizlere, hem AKPye hem daha önce bu
yasayı bu şekilde düzenleyen partilere ve o partilerden gelen
milletvekillerine soruyoruz: Eğer eğitim gören bir öğrencinin
yetim aylığından yararlanması gerekiyorsa -ki bu
gereklidir, gerçekten önemli bir haktır, yararlanması gerekiyor- neden
şimdiye kadar sadece Harp Akademisi öğrencileri yararlanıyordu
ve AKP neden sadece buna Polis Akademisi öğrencilerini ekliyor? Peki,
hukuk okuyan, mühendislik okuyan, elektrik elektronik okuyan veya eğitim
okuyan, diğer herhangi bir eğitim alanında eğitim gören
öğrenciler neden bu haktan yararlanmıyor? Onlar daha mı az
vatansever oluyorlar? Daha mı az vatanlarını seviyorlar? Veya bu
ülkede bu güvenlik kaygısıyla, her şeyin güvenlik
mantığıyla oluşturulduğu bir mantıkta biz bu
ayrıcalıkları nereye kadar savunacağız?
Elbette ki her mesleğin kendisine göre zorlukları var.
Bir meslek erbabının -bu, ordu mensubu olabilir, emniyet mensubu
olabilir, eğitimci olabilir, mühendis olabilir, başka bir alanda
çalışan işçi veya emekçi olabilir- mesleğinden kaynaklanan,
yaptığı işin ağırlığından
kaynaklanan her türlü hakkı elbette vereceğiz. Bunun verilmesi için
her parti, her partinin milletvekili veya bunu belirleyenler bu konuda
ağırlığını koyacak, bu hakkın verilmesini,
teslim edilmesini sağlayacak. Fakat yetim aylığı alma
konusunda neden sadece geçmişte Harp Akademileri, şimdi de Polis
Akademisine bu tür bir ayrıcalık tanıyoruz?
Onun için, bizim verdiğimiz önerge ile Polis
kaldırılsın. dediğimiz zaman, Harp Akademisi
öğrencisine veya Polis Akademisi öğrencisine verilmesin. değil.
Biz Anayasanın eşitlik prensibi çerçevesinde, eğitimi
sürdüğü sürece, ister yirmi beş yaşında olsun ister otuz
beş yaşında olsun, eğer eğitim görüyorsa, eğitim
gören tüm yetimlerin daha önce aldığı aylıklar ve
eğitim haklarının tümünden yararlandırılmasını
istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) Bu konuda, Sayın Bakanın, Komisyonun ve tüm
milletvekillerinin duyarlı olacağını, üniversitede okuyan
ve eğitim gören tüm öğrencilere bu hakkın
tanınacağını umuyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 Sıra Sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu maddesinde yer alan
öğrenim ibarelerinden önce gelmek üzere eğitim ve ibarelerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Şenol
Bal (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Şenol Bal,
İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Bal.
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 508 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu
maddesi için vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, evet, AKP İktidarı sekiz
yılını doldururken tüm kurumlarıyla, tüm
kurumlarının mensuplarıyla maalesef çatışmacı bir
görüntü sergiliyor. Biraz önce de bir başka hatibin dile getirdiği
gibi, dün televizyonlarda görmüş olduğum manzara gerçekten beni çok
ürküttü. Başbakan Yardımcısının akıl
tutulmasına uğramış hâli gözlerimin önünden kesinlikle
gitmiyor. Öyle bir ifade kullandı ve öyle bir müstehzi bir duruş
sergiliyordu ki gerçekten korktum ve yüzyılların peygamber
ocağı olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanları için
aynen şu ifadeyi kullandı, diğer ifadeleri bir kenara
atıyorum değerli milletvekilleri, aynen şöyle diyordu, şu
ifadeye bir bakın: Onlar şerefli, onurlu komutanlar olarak
Türkiye'nin hem iç hem dış güvenliğindeki görevini çok iyi
yapmaya başladılar." Başladılar! bunun manası
ne demek değerli milletvekilleri? Yani AKP İktidarının,
Hükûmetinin operasyonlarından sonra mı onurlu ve şerefli
komutanlar hâline geldiler? Daha önce değiller miydi? Hizaya mı
çektiniz? Bu ne kindir, bu ne gaflettir, bu ne düşmanlıktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yapmış,
şu an Başbakan Yardımcısı zatı şahanenin
devlet adamlığını algılayış şeklini
buradan kınıyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde
yanlış yapanlar olabilir ama Türk Silahlı Kuvvetleri
mensupları ve komutanları her zaman şerefli, onurlu ve
başarılı olmuşlardır. Ama Irakta Türk ordusunun
başına çuval geçirildiğinde bunun cevabını vermeyen,
bunu hafife alan yürütmenin onurlu ve şerefli hareket ettiğini
söyleyebilir miyiz?
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır.
ŞENOL BAL (Devamla) - Yine Haburda teröristlerin
ayağına mahkeme yollayıp bayrak ve Atatürk posterini
kaldırarak onları rahatsız etmemek adına hareket edenleri
onurlu ve şerefli bir hareket olarak değerlendirebilir miyiz?
PKKnın hamisi Barzaniyle Kürdistan bayrağı altında
kucaklaşmak onurlu ve şerefli bir hareket midir değerli
milletvekilleri?
Yine, Ermeni soykırım iftirasını hiç durmadan
yineleyen ve ısrar eden, Karabağdan çıkmaktan kesinlikle
bahsetmeyen ve Ermenistan Devletiyle Ermeni protokolleri imzalayarak
düştüğümüz durum onurlu ve şerefli bir durum mudur?
Irakta 1 milyon Müslüman öldürülmüş, kadınların
ırzına geçilmiş, çocuklar öksüz, yetim kalmışken Büyük
Ortadoğu Projesi Eş Başkanlığıyla övünmek onurlu
ve şerefli bir davranış mıdır?
Evet, sayın milletvekilleri, Sayın Arınçta âdeta
megalomanik bir durum sergileyen bu zihniyetin sonucu, korkarım, Manisada
uzun süreli bir istirahati gerektirebilir.
Sayın milletvekilleri, Polis Akademisinin marşı
nasıldır bilir misiniz? Son mısralarını söylüyorum:
Albayrağa renk veren, şehitlerin kanıdır./Polis Akademisi,
Türk'ün şeref şanıdır.
Evet sayın milletvekilleri, Sayın Bakan; Polis
Akademisinde 1 Ağustos 2009da, 29 Nisan 2009da
atadığınız, Zaman gazetesinin ünlü yazarlarından ve
malum sivil Anayasanın mimarlarından, AB ve Soros
fonlarının müdavimi bir akademisyen getirerek PKK
açılımının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bal, lütfen tamamlayınız.
ŞENOL BAL (Devamla) -
altyapısını
hazırlayan Kürt çalıştayını, yine malum, ne
olduğu belli, büyük çoğunluğu ne olduğu belli,
görüşleri belli yazarçizer takımıyla Polis Akademisinde
gerçekleştirdiniz. İşte, Polis Akademisinden mezun bir emniyet
mensubunun kızı olarak utanç duydum bundan. Evet, bu kişiler,
İmralı canisinin görüşlerinin dikkate alınmasından,
PKK ile müzakere yapılması ve PKKnın siyasallaşması
görüşlerini dâhiyane olarak size
sundu. Siz de o kadar uçtunuz ki Türkiye bu prangadan kurtulmalı, Türkiye
bu sorunu çözerse kanatlanıp uçacak. dediniz. Evet, bu kanatlanmanın
sonucu Sayın Bakan Haburda yaşandı, Haburda ve pişman
değiliz dediler, duymazlıktan gelindi, kıyafetleri ve
paçavralarıyla ortaya çıkan görüntüler milleti çileden
çıkardı ve açılımlar etrafa saçıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bal, teşekkür ediyorum.
ŞENOL BAL (Devamla) Sözümü bitireyim Sayın
Başkan.
Bu yanlışlardan dönmelisiniz Sayın yürütmenin
değerli koordinatör Bakanı.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Sayın Tuncel, bir söz talebiniz var, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncelin, yaptığı konuşmada CHPnin Parlamentoda
olmasını kastettiğine, oy kullanma anlamında bir ifadesi
olmadığına ilişkin açıklaması (x)
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Biraz önce yaptığım konuşmada 1970te Adalet
Partisinin ve CHPnin Parlamentoda olmasını kastetmiştim, oy
kullanmak anlamında değil. Bunu düzeltmek istiyorum ve 1970te Adalet
Partisinin oylarıyla o zaman DİSKin kapatılmasına yönelik
kanun teklifi kabul edilmişti, arkasından 15-16 Haziran
direnişleri gerçekleştirilmişti. Bunu düzeltmek istedim.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.37
(x) Bu açıklamayla ilgili ifadeler, bu Birleşim Tutanak
Dergisinin 96ncı sayfasında yer almıştır.
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.48
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 117nci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet Teşkilatı
Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve 3
Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ve
2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İkinci bölüm 11 ila 20nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Durdu Özbolat, Kahramanmaraş Milletvekili
İkinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz isteyen Mustafa Kalaycı.
Sayın Kalaycı, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; temel kanun şeklinde görüşülmekte olan
508 sıra sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızda
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz kanun teklifinin 18nci maddesiyle 70 bin
öğretmen kadrosu ve 30 bin polis kadrosu ihdas edilmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak 29 Mart 2010
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verdiğimiz ve benim de imzamın bulunduğu (2/646) esas no.lu
Millî Eğitim Bakanlığında Sözleşmeli Statüde
Çalıştırılan Öğretmenlerin Memur Kadrolarına
Atanması Hakkında Kanun Teklifi, Plan ve Bütçe Komisyonunda
yapılan görüşmelerde diğer tasarı ve tekliflerle
birleştirilerek görüşülmüştür. Ancak, ihdas edilen memur
kadrolarına sözleşmeli öğretmenlerin atanarak sözleşmeli
öğretmen uygulamasına son verilmesini öngören teklifimizdeki maddeler
dikkate alınmamıştır.
Anayasanın 128inci maddesinde Devletin kamu iktisadi
teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare
esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin
gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu
görevlileri eliyle görülür. hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4üncü
maddesinin (a) bendinde de Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın
devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına
göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifayla görevlendirilenler bu
kanunun uygulanmasında memur sayılır. denilmektedir. Asli ve
sürekli görevler yürütmek üzere 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile kamu kurumlarına memur
kadroları ihdas edilmiştir. Bunların dışında
kalan ve memurlar eliyle gördürülmesi mümkün olmayan hizmetler için ise 657
sayılı Kanun sözleşmeli personel istihdamını öngörmüş
olup bu şekildeki istihdam şekli esasen istisnai durumlara
ilişkindir. Ancak, gelinen noktada bugün devletin asli ve sürekli
hizmetleri niteliğinde olan eğitim ve öğretim hizmetleri
sözleşmeli personel eliyle yürütülür hâle gelmiştir. Bir yandan
öğretmen unvanı için kadrolar ihdas edilip memur istihdam edilirken
bir yandan da aynı unvanda sözleşmeli eleman
çalıştırılması Anayasanın 128inci maddesine de
aykırıdır.
Eğitim-öğretim hizmetleri için aslolan, hizmet
ihtiyacının memurlar eliyle yürütülmesi olduğundan, yeteri kadar
kadro temin edilerek eşitlik ve hakkaniyetli bir şekilde objektif
esaslara uygun memur teminidir.
Geçen yıl Millî Eğitim Bakanı gerek Mecliste
gerekse Kamu-Sene bağlı Türk Eğitim-Sen yönetiminin kendilerini
ziyaretinde sözleşmeli öğretmenleri kadroya alacağı sözünü
vermiştir. Yine, geçtiğimiz aylarda da Maliye
Bakanlığı ile çalışmaların
yapıldığı, tasarının hazırlanmakta
olduğu belirtilmiştir, ancak bugüne kadar söz konusu tasarı
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmamıştır. 68 bin
sözleşmeli öğretmen verilmiş olan sözün yerine getirilmesini
beklemektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz kanun teklifimiz
de, yapılan bu uygulama nedeniyle kendilerinin bir kusuru bulunmayan
sözleşmeli öğretmenlerin mağduriyetinin giderilmesi ve mevcut
uygulamanın Anayasaya uygun hâle getirilmesi amacıyla 657
sayılı Kanun kapsamında sözleşmeli olarak çalışan
öğretmenlerin hemen memur kadrolarına geçirilmesini düzenlemektedir.
Gerçekten sözleşmeli öğretmenlerimizin bu sorununun giderilmesi
gerekmektedir. Gerçi, kadro sorunu yaşayan sadece sözleşmeli
öğretmenler değil, ders saat ücretli, vekâlet eden ya da usta
öğretici gibi sıfatlarla öğretmenlik yapanlar da
bulunmaktadır. Yani farklı maaşlar, farklı statü,
farklı özlük hakları, açıkçası bir
ayrımcılık yapılmaktadır. Bu, doğru
değildir; öğretmenler arasında böyle bir
ayrımcılık yapmak doğru değildir. Gelin, bu
uygulamayı düzeltelim. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya
geçirilmesini içeren kanun teklifimizde, yapılacak intibak
işlemlerine dair gerekli hükümler de yer almaktadır. Artık daha
fazla beklemeyelim, kanayan bu yarayı tedavi edelim. Böylelikle sizler de
sözünüzü yerine getirmiş olursunuz.
Bir diğer konu, sürekli bir umut içerisinde atanmayı
bekleyen öğretmen adaylarının sorunudur. 327 bin kişi
atamayı beklemektedir. Gerçekten de çok sıkıntıdalar,
bunalımdalar; yaşları otuzu geçmiş, hâlen atanmayı
beklemektedirler.
Öğretmen açığımız, Millî Eğitim
Bakanlığının verilerine göre 133 bin kişi
düzeyindedir. Eğer emeklileri dikkate alırsak, okullaşma
oranının artacağını dikkate alırsak, okul öncesi
eğitimi seksen bir ile yaygınlaştırırsak bizim
öğretmen açığımızın 150 binin de üzerinde
olduğu ortadadır. Bu kadar öğretmen açığı söz
konusuyken, 327 bin öğretmen adayının atanmayı beklemesi,
mesleğini yapamaması AKP Hükûmetinin
vurdumduymazlığını, iş bilmezliğini,
tutarsızlığını ve eğitim sisteminin plansız,
programsız yürütüldüğünü göstermektedir.
Bir diğer önemli sorun, öğretmenlerin ve eğitim
çalışanlarının, özellikle de emeklilerinin
aylıklarının yetersiz olmasıdır.
Öğretmenlerimizin ve Millî Eğitim Bakanlığı
teşkilatında çalışan diğer personelin özlük
haklarında mutlaka iyileştirme yapılmalıdır. Öğretmenler,
aldığı aylıkla geçimlerini temin edemediğinden ek
işler yapmak zorunda kalmaktadır. Özellikle de emekli olduktan sonra
bağlanan emekli aylığı önemli oranda düştüğünden
emekli öğretmenler geçimini büyük güçlüklerle sürdürebilmektedir. Bu
nedenle, öğretmenlerin maaş ve diğer ödemelerinde iyileştirme
yapılmasının yanı sıra emekli aylığı
hesabında dikkate alınmayan ek ders ücreti gibi ödemelerin de emekli
aylığına dâhil edilmesi için mutlaka gerekli düzenleme
yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 12nci maddesinde
1479 sayılı Kanunun mülga 50nci maddesine göre belirlenmesi gereken
sigortalıların ödeyecekleri primler ile bağlanacak
aylıkların hesabına esas gelir basamaklarının
kendinden önceki dönemde yürürlükte bulunan gelir basamakları esas
alınarak 1/4/2002-30/6/2002 döneminde yüzde 32,32; 1/7/2002-31/3/2003
döneminde yüzde 17,89; 1/4/2003-30/6/2003 döneminde yüzde 20;
1/7/2003-31/12/2003 döneminde yüzde 16,5 oranında artırılarak
belirlenmesi ve bu dönemlerde 1479 sayılı Kanunun 50nci maddesinin
ikinci cümlesinin uygulanmaması hususları düzenlenmektedir. Teklifin
gerekçesinde 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalıların
ödeyecekleri primler ile bağlanacak aylıkların hesabına
esas gelir basamaklarının belirlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna
yetki veren 1479 sayılı Kanunun geçici 17nci ve 4830
sayılı Kanunun 51inci maddesinin (m) fıkrasının
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine çıkarılan
(2002/3930) ve (2003/5471) sayılı Bakanlar Kurulu
kararlarının yasal dayanağı kalmadığı
gerekçesiyle hukuksal boşluğun giderilmesi için hazırlanan gelir
basamaklarının yasal dayanağa kavuşturulmasının
amaçlandığı ifade edilmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığınca
yapılan 3 Haziran 2010 tarihli basın duyurusunda, bu maddede
yapılan düzenleme ile ilgili bilgilere yer verilerek kanun teklifinde yer
alan geçici düzenlemenin bağımsız çalışan
sigortalılardan yani BAĞ-KURlulardan emekli olanlar
bakımından bir aylık artışı getirmemekte
olduğu, aylıklar yönünden mevcut durumun devam ettirildiği
açıklanmıştır. Dolayısıyla o dönemlerde
BAĞ-KUR emekli aylıklarına yapılan fiilî zam oranları
dikkate alınarak düzenleme öngörüldüğü, teklifin bu maddesinin
BAĞ-KUR emeklilerinin aylıklarında bir artış
getirmediği ifade edilmektedir. Böylelikle 2002 ve sonraki yıllarda
emekli olan ve ileride emekli olacak olan tüm BAĞ-KURluların emekli
aylıkları yüzde 32,3-yüzde 118 aralığında
artacağı yönünde kamuoyunda oluşan beklenti boşa
çıkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kalaycı, lütfen
tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) BAĞ-KUR emeklisine müjdeli haber
şeklinde basında yer alan haberler Hükûmet üyeleri tarafından
yalanlanmamıştır. Sadece biraz önce okuduğum Sosyal
Güvenlik Kurumu Başkanlığının duyurusu İnternet
sitesinde yer almıştır. AKP Hükûmeti BAĞ-KUR emeklilerinin
umutlarını bir kez daha yok etmiş, hayallerini
yıkmış bulunmaktadır. Ancak maddede yer alan kendinden
önceki gelir basamaklarının esas alınacağı yönündeki
ifade, bir tarih verilmediğinden ileride hukuki ihtilaflara neden
olabilecek niteliktedir.
Nitekim, sosyal güvenlik alanında uzmanlığı
her kesim tarafından kabul görmüş olan bir
arkadaşımızın bir ulusal gazetemizde yazdığı
4 Haziran 2010 tarihli makalede de Bağ-Kur emekli
aylıklarının 2 katından fazla yükseltileceği
belirtilmiştir. Yapılan bu değişiklik sonrasında
Bağ-Kur emekli aylıklarında kullanılan ve ileride de
kullanılması gereken gelir tablosundaki emekli
aylığını belirleyen gelir basamakları 1
Temmuz-31/12/2003 dönemini kapsamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kalaycı, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz isteyen Durdu Özbolat, Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurun Sayın Özbolat. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısıyla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi en içten duygularımla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz tasarı,
ağırlıklı olarak emniyet ve millî eğitim
teşkilatlarımızı ilgilendiriyor. Tasarı
kanunlaşırsa işsiz gençlerimizden bir kısmına istihdam
imkânı vereceğiz, 30 bin gencimiz polis olacak.
İmkânımız varsa bu sayıyı daha da artıralım.
Birçok kurumda olduğu gibi emniyet teşkilatımızdaki eleman
sayısı da yetersizdir. Örneğin, Avrupa Birliğine üye
ülkelerde kişi başına düşen polis sayısı 250yken
bu sayı ülkemizde 301dir.
Ülkemizdeki nüfus artış oranı Avrupa ülkelerinin
çok üzerindedir. Gerçi, Sayın Başbakana göre bu doğru
değildir. Evlenen her çiftten 3 çocuk isteyerek nüfusumuzu kendi
istediği seviyeye getirmeyi hedefliyor ama nüfus artış
hızı çok çok fazla sayın milletvekilleri. Siz Başbakana
inanmayınız.
Polisimizin yetki alanına giren alanlarda nüfus daha da
fazla. Bu durum bizlerin önüne öncelikle polis sayımızı
artırmak gibi bir zorunluluk getiriyor. Ayrıca, son dönemlerde 43
adet yeni ilçe emniyet müdürlüğü kurulmuş, 84 yeni ilçeyle bazı
alanlar jandarma sorumluluk alanından polis sorumluluk bölgesine devredilmiştir.
Sayıyı artıralım, hiç beklemeyelim, buna
itirazımız yok ancak itirazımız başka konularda: Polis
kadrolarını tespit ederken her zaman yaptığınız
gibi partizanlık yapmayınız, adaletli davranın,
memleketimizin gencini sizden, bizden olmayan diye ayırmayın.
Gençlerin adalet duygusunu zedelerseniz devlete olan güvenlerini de
zedelersiniz.
Nicelik önemli sayın milletvekilleri ama nitelik de önemli.
Polislerimizin eğitimine önem verelim. Çağın gerektirdiği
bilgiyi, beceriyi, anlayışı genç polislerimize
kazandıralım, meslekte olanlara da sık sık hizmet içi
eğitim programları uygulayalım.
Toplumsal olaylarda zaman zaman polisimizin
uyguladığı orantısız güç vatandaşın
teşkilata olan güvenini sarsıyor. Bu kareler bir milletvekili olarak
bizleri rahatsız ediyor. Bundan birkaç ay önce Tekel işçilerinin ve
milletvekillerimizin maruz kaldığı şiddet hepimizin gözleri
önünde. En son Barış ve Demokrasi Partisi Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındırın uğradığı
şiddet nedeniyle hastanede yatmasına neden olan bu görüntüler
ülkemize yakışmıyor.
Değerli arkadaşlarım, buradan Sayın
İçişleri Bakanına bir çağrı yapıyorum:
Ülkemizdeki polis sayısını Avrupa ülkelerindeki standartlara
ulaştırın, size destek verelim. Eğitimlerini de o
standartlara ulaştırın Sayın Bakan, ona da destek verelim.
Emniyet mensuplarımızın maaşlarını da diğer
ülkelerdeki meslektaşlarının seviyesine yükseltin, ona da destek
verelim. Ama teşkilatı siyasileştirmeyin, zira halkımızda
bu teşkilatımızın çok fazla siyasileştiği yönünde
bir algılama var.
Tasarının Millî Eğitim Bakanlığıyla
ilgili kısmında ise Bakanlığa 70 bin öğretmen kadrosu
veriliyor. Bu kadronun 25 bininin 2010 yılında kullanılması
öngörülüyor. Ancak, bu sayı 2010 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe
Kanununun öngördüğü 21 bin adet öğretmen atamasının
dışında olacak. Tasarı kanunlaşırsa bu yıl
46 bin öğretmen ataması yapacağız, buna
itirazımız yok.
Sayın milletvekilleri, ne kadar çok gencimizi işsizlik
batağından kurtarırsak biz o kadar mutlu olacağız.
Ben, 25 Ocak tarihinde, Sayın Millî Eğitim Bakanına Atama
bekleyen kaç öğretmen var? diye bir soru sormuştum. Sayın Bakan
bu soruya
Yine Millî Eğitim Bakanlığının verilerine
göre öğretmen açığıysa 133 bindir. Derslik başına
düşen öğrenci sayısı ise okul öncesinde 21, ilköğretimde
32, ortaöğretimde 33tür ancak büyük şehirler ile Doğu ve
Güneydoğu Anadoluda bu rakamlar daha da fazladır. Mesela bu
sayı İstanbulda ilköğretimde 46, Şanlıurfada 53,
Vanda 45tir.
Öğretmen başına düşen öğrenci
sayısıyla ilgili bazı karşılaştırmalar
yaptığımızda ise sayın milletvekilleri,
ilköğretimde Türkiyede 22, Belçikada 12,6; Macaristanda 10,7;
Portekizde 11,8; Avrupa Birliğine üye ülkelerde öğretmen
başına ilköğretimde 16, ortaöğretimde ise 13 öğrenci
düşüyor. Ülkemizde 10 milyon 526 bin 695 öğrenci ilköğretimde, 3
milyon 639 bin öğrenci ise ortaöğretimde eğitim görüyor. Bu
rakamları baz aldığımızda ülkemizdeki öğretmen
açığı ilköğretimde 172.241, ortaöğretimde ise 73.068
olmak üzere toplam 245.309dur. Konuşmamı rakamlara dayandırarak
belki biraz canınızı sıktım ama değerli
arkadaşlarım, tablo böyle. Şu anda atama bekleyen 350 bini
aşkın öğretmen adayı ve onların
sıkıntılı aileleri bizlerden hamaset değil, çözüm
bekliyor.
Eğitim sendikalarımızdan birinin bir basın
açıklamasından ve Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar
Öğütün gündüz yaptığı açıklamalardan
aldığım bir bilgiyi dikkatinize sunmak istiyorum. Ardahanda
görev yapan 400 öğretmenden 60ı eş durumu ya da benzeri nedenlerle
tayin olunca, öğretmen açığını kapatma konusunda Bakanlığımız
da duyarsız kalınca şehrin Valisi ve Emniyet Müdürü derslere
üniversite mezunu polisleri sokmaya başlıyorlar. Geçtiğimiz
yıllarda da bu açığı kapatmak için, ilgili branşta
formasyon şartı aranmaksızın yüksekokul
mezunlarını görevlendirerek imam öğretmen uygulaması
başlatan yetkililer şimdi de polis öğretmen
uygulamasını başlatarak sorun çözmeye
çalışıyorlar. Kabahat o şehrin Valisinde, Millî Eğitim
Müdüründe ya da Emniyet Müdüründe değil değerli
arkadaşlarım; kabahat, 21inci yüzyılı yaşayan ülkemizin
bu sorunları çözememiş Millî Eğitim Bakanlığında;
kabahat o Bakanlığın bağlı olduğu hükûmetlerde.
350 binin üzerinde işsiz öğretmen adayı varken, siz
öğretmen açığını polisle, imamla kapatmaya
çalışın. Çok yazık!
Bakın, değerli milletvekilleri, Avrupa ülkelerinde
gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 5,5i kamu eğitim
harcamalarına ayrılıyor. Bu oran nüfusun yüzde 31i çocuk ve
gençlerden oluşan Fransada 5,7dir, bizde ise -ki, nüfusumuzun yüzde
47si çocuk ve gençlerden oluşmaktadır- 2,74tür, bir önceki yıl
ise 2,95tir. Payı artıracağımıza azaltıyoruz.
Şimdi bize diyeceksiniz ki: Bütçe olanaklarımız bu
kadar. Artırın değerli arkadaşlarım, iktidar
değil misiniz? İşinize gelen konularda Avrupa Birliği
hedefleri diyeceksiniz, kanunları jet hızıyla çıkaracaksınız,
eğitim-öğretim söz konusu olduğunda Bütçe olanakları bu.
diyeceksiniz.
Seksen yedi yıllık cumhuriyet, AKP İktidarı
döneminde kadrolu öğretmenlik, sözleşmeli öğretmenlik, vekil
öğretmenlik, ücretli öğretmenlik, polis öğretmenlik, imam
öğretmenlik gibi öğretmenlik türleriyle tanıştı.
Mevsimlik işçi alır gibi öğretmen alıyorsunuz. Bu durum
kaliteyi düşürmüyor mu? Bundan vazgeçin değerli
arkadaşlarım. Kaldı ki, bundan bir yıl önce Sayın
Bakan artık sözleşmeli öğretmen
alınmayacağını, sözleşmeli öğretmenlerin
tamamının kadroya geçirileceğini söylemişti. O çocuklar
daha ne kadar bekleyecekler Sayın Bakan? 4 Haziran tarihinde 9.599
öğretmen ataması yapıldı. Şimdi bu ataması
yapılmayan öğretmenler bize soruyor, biz de size soruyoruz Sayın
Bakan: Bunların kaç tanesi sözleşmeli öğretmenlerden, kaç tanesi
atama bekleyen öğretmenlerden seçildi? Bundan sonraki öğretmen
alımlarında bu işleyiş nasıl olacaktır?
Benim, bu kürsüden Sayın Millî Eğitim Bakanı ve AKP
milletvekillerine bir önerim var: Ataması Yapılmayan
Öğretmenler Platformu diye bir platform var, bu gençlerle biraz
konuşun lütfen ya da kendinizi o gençlerin anne babalarının
yerine koyun, empati yapın biraz. Mesela 2002 yılında mezun olup
atanmayan beden eğitimi öğretmeni Hakan Demirbankanın yerine
koyun ya da Hakanın kendi çocuğunuz, kardeşiniz olduğunu
düşünün ya da 2000 yılında mezun olan Mustafa
Kocabaşın yerine koyun kendinizi ya da 2008 yılında mezun
olan edebiyat öğretmeni Fırat Sarıpınarın,
sınıf öğretmeni Mutlu Kayıranın yerine koyun.
Platformun verilerine göre ataması yapılmadığı için
intihar eden öğretmen sayısı 14. En son Bursada biyoloji
öğretmeni Fikret Ercan intihar etti. Yazık değil mi bu gençlere.
Bunların böyle bunalımlara girip hayatlarının
baharında intihara sürüklenmeleri içinizi acıtmıyor mu?
Ben, burada, Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlunun bir sözünü hatırlatarak sözlerime son
veriyorum: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında kadrolu-sözleşmeli
öğretmen ayrımı olmayacak, atama bekleyen öğretmenlerimizin
tamamının da ataması yapılacaktır. Bugünler de
yakın sevgili gençler.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Özbolat.
İkinci bölüm üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına söz isteyen Nezir Karabaş, Bitlis Milletvekili.
Buyurun Sayın Karabaş. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 508 sıra
sayılı Kanun Tasarısı üzerine Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, yirmi maddelik bir tasarı ve tekliflerin içinde birçok
bakanlığı, komisyonu ilgilendiren maddeler var ancak
tasarının özü öğretmen ve polis atamalarıyla ilgili.
Şimdi, tabii, birinci bölüm üzerine de, bu bölüm, ikinci bölüm üzerine de
birçok hatip dile getirdi, Türkiyede hem resmî rakamlara göre hem de
eğitim alanında örgütlü olan sendikaların rakamlarına göre
300 binin üzerinde atama bekleyen öğretmen var. Tabii bunların
kurdukları bir platform da var. Bir ara Sayın Başbakan Ne demek
ataması yapılmayan öğretmenler? demişti. Yani bu çok
açık. Eğitim mezunu olmuş, üniversiteyi okumuş,
öğretmen olmaya hak kazanmış, atanıp öğretmenlik
yapmayı bekleyen kişiler... Ha, bunlar da örgütlü toplumun
doğası gereği bir araya gelip atamalarının
yapılması, işsiz olan eğitimcilerin
dayanışması şeklinde bir yapı oluşturmuşlar
yani bu çok açık.
Şimdi, tabii, daha önce dile getirdik çeşitli
dönemlerde. Millî Eğitim Bakanlığının kendisinin
yaptığı iç denetim çalışması var, raporu var;
geçen yıl yapılmış, 133 bin öğretmen
açığından bahsediyor. Yine, birçok alanda, hizmetli, diğer
alanlardaki açıklardan bahsediyor, geniş bir rapor ama öğretmenler
üzerindeki kısımla ilgili dile getirirsek geçen yıl Millî
Eğitimin kendisinin yaptığı iç denetim sonucunda 133 bin
öğretmen açığı var. Tabii, bu süre içinde yapılan
öğretmen atamaları var ama bu sürede yeni yetişen, eğitim
çağına gelmiş öğrenci, okumaya başlamış
öğrenci sayısını kıyasladığımız
zaman bu sayının düşmediğini, tam tersine yükseldiğini
söyleyebiliriz. Ancak Türkiyede çok ciddi bir öğretmen açığı
olduğunu, yapılan, atanan sözleşmeli öğretmen, vekil
öğretmen, ek ders ücreti karşılığı öğretmen
uygulamalarına rağmen ciddi şekilde açık olduğunu hem
Sayın Bakan hem Hükûmet kabul ediyor ancak bunlar dile getirildiği
zaman 2002den sonra yapılan öğretmen atamaları, 2002den bu
yana öğrenci sayısına düşen öğretmen sayısı,
2002den bu yana derslik sayısı üzerinden hesap yapılıyor.
Şimdi, çağdaş dünyada, dünyanın
sayılı ekonomileri arasında olduğunu iddia eden bir
hükûmetin yapması gereken, tüm alanlarda, özellikle eğitimde mevcut
tüm boşlukları, tüm açıkları kapatmak, herkesin eğitim
ve öğretim hakkını elde etmesini, eğitim ve öğretim
yapabilmesi için bir okula, bir dersliğe, bir öğretmene sahip
olmasını sağlaması gerekiyor çünkü çağdaş dünyada
eğitim en temel insan hakkıdır, en temel insan haklarından
biridir. Eğer bir insanı siz eğitimden mahrum bırakırsanız,
diğer alanda, demokrasiden, insan haklarından bahsetmenin çok
anlamı kalmaz. Eğer sizin eğitimde olması gereken,
öğrencilere yetecek dersliğiniz yoksa, eğer siz mevcut, okuyan,
okullu olan öğrencilere yetecek kadar öğretmeniniz yoksa, 2002den bu
yana ne kadar atama yapmışsınız, ne kadar derslik
yapmışsınız bunun hiçbir anlamı yoktur. Benim veya
sizin, bir diğerinin çocuğu okul okuyacak, onun okuması için
derslik olmayacak, onu okutacak öğretmen olmayacak ama siz diyeceksiniz
ki: 2002den önceki hükûmetler, iktidarlar, Millî Eğitim bakanları
bizden de daha az kişi okutmuşlar. Yani bu gerekçeyi hiçbir veli de
kabul etmez, hiçbir çocuk da kabul etmez, uluslararası, dünya
standartlarına da uygun değil.
Şimdi, birçok zaman bunlar denildiği zaman bütçe önümüze
getirilir, imkânlar önümüze getirilir. Peki, hani biz dünyanın en büyük
16ncı, 17nci ekonomisiydik? Hani 2023 yılında ilk 10un
arasına girmeyi hedeflemiştik, önümüze koymuştuk? Büyük olmak ne
demektir? Eğer bizler çocuklarımızın, okul okuması
gereken çocuklarımızın eğitim görecekleri sayıda okulu
ve dersliği yapamıyorsak, eğer bizler okul okuması gereken
çocukların eğitimini karşılayacak, onları
eğitecek sayıda öğretmeni atayamıyorsak -ki üniversiteler
açmışız, eğitim fakültelerini açmışız, insanlar
okumuş, buradan mezun olmuş, iş arıyor, feryat ediyor- biz
bunları atayamayacaksak büyük olmak, büyük ekonomilerin arasına
girmek hangi anlamı ifade ediyor, neyin büyüğü oluyoruz, hangi
anlamda büyük oluyoruz, onun açıklanması gerekiyor; Hükûmet tarafından
açıklanması gerekiyor, Sayın Başbakan tarafından
açıklanması gerekiyor, Sayın Bakan tarafından
açıklanması gerekiyor.
Tabii, veriler hep dile getirildi, eğitimle ilgili veriler
üzerinde konuşmaya ihtiyaç yok. Çok acil bir şekilde, 2010
yılı içinde, sözleşmeli öğretmenlerin durumu hemen
netleştirilmeli çünkü bu konuda hem Sayın Başbakan hem
Sayın Bakan hem Hükûmet yetkilileri defalarca açıklama yaptılar
bugüne kadar, geçmiş yıllarda Biz en kısa sürede
sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçireceğiz. Yani 2010
yılı içinde sözleşmeli öğretmenlerin hepsinin kadroya
geçirilmesi gerekiyor ve bunun için bir çalışma yapılması
gerekiyor.
Başta bizler olmak üzere, bu Parlamentodaki tüm
milletvekillerinin, 550 tane milletvekilinin destek vereceğini umuyorum ve
bunun dışında da kimse davranmayacak, bir an önce bunun öne
alınması gerekiyor ve bu kadroların, şu anda ihdas edilen
kadroların dışında atanması gerekiyor, bununla ilgili
bir düzenleme yapılması gerekiyor. Yoksa 68 bin-70 bin civarında
sözleşmeli öğretmen var, bunların birçoğu KPSS
sınavına girmiş veya yeniden giriyor. Siz 25 bin tane
öğretmen ataması yapacaksınız, birçoğu zaten
sözleşmeli, vekil veya ek derste çalışan öğretmenlerin arasında
olacak, bu açığı kapatmayacak. Siz 25 bin, 40 bin veya 50 bin
tane öğretmeni atadığınız zaman, bunların
çoğunluğunu, yarısını en az, belki
yarısından çoğunu bu tür öğretmenler oluşturuyor ve o
sayı kadar açık kalıyor yine, öğretmen açığı
kapanmıyor.
Tabii, bu arada emniyet teşkilatı için kadro
ihdasıyla ilgili konuya da değinmek istiyorum. Şimdi, bu
tasarının gerekçesinde hem Hükûmetin hem diğer
milletvekillerinin, bu tasarıyı getirenlerin bir gerekçeleri var,
açıklama yapılmış -Sayın İçişleri Bakanımız
da cuma günü yaptığı açıklamada aynısını
söyledi- diyor ki: Türkiyede kişi başına düşen polis
sayısıyla Avrupa Birliğinde kişi başına
düşen polis sayısını
karşılaştırıyor. Tabii, o zaman Sayın Bakan 200
binin üzerinde bir polisten bahsetti. Bu tasarıda 177 bin öğretmenden
bahsediliyor ve şu anda o dönemden sonra yapılan atamalar ve şu
anda ihdas edilen kadroları da aldığımız zaman,
gerçekten kişi sayısına düşen polis anlamında, 1
polise düşen kişi anlamında Avrupa Birliği
standartlarını yakalıyoruz.
Peki, şunu sormak istiyorum Sayın Hükûmete,
İçişleri Bakanına ve birlikte görüşüldüğü için Millî
Eğitim Bakanına: Sizler millî eğitimde, sağlıkta,
diğer alanlarda, hukukta, diğer tüm alanlarda Avrupa Birliğinin
hangi standardını yakaladınız ki polis ataması ve
ihtiyacıyla ilgili değerlendirme yaptığınız zaman
Avrupa Birliği standardı diyorsunuz ve bunu yakalamamız
gerektiğini söylüyorsunuz? Peki, eğitimde bu standartları hiç
karşılaştırdınız mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın
Karabaş.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Şu anda Avrupa Birliği standartlarını
bırakın, Avrupa Birliğinin en geri ülkesine bile
ulaşabilmemiz için mevcut, atanmayı bekleyen tüm öğretmenleri
atamamız gerekiyor, mevcut dersliklere on binlerce yeni derslik eklememiz
gerekiyor. Sağlıkta kişi başına düşen doktor
sayısını Avrupa Birliği standardına getirmemiz için
Hükûmetin 2002den bu yana kıyasladığı rakamların kat
kat üzerine çıkmamız gerekiyor. Yatak sayısı konusunda,
diğer tüm alanlarda bunları yapmamız gerekiyor. Tüm bunları
yapmamışken elbette ki ihtiyaç sayısı kadar polis
atanır ama burada her alanda eksiklik varken diğer alanlarda siz
insanların yerleşebileceği, çalışabileceği
alanları açmıyorken mühendisin, doktorun, avukatın bile gelip
polisliğe başvurduğu bir sistem, bir işleyiş iyi bir
işleyiş değil diyorum, hepinizi saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Karabaş.
İkinci bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen
Abdullah Çalışkan, Kırşehir Milletvekili.
Buyurun Sayın Çalışkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci
bölümünde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, emniyet teşkilatımız
tüm kadrolarıyla birlikte ülkemizde huzur ve güven içinde
yaşayabilmemiz için büyük bir özveriyle gece gündüz
çalışmaktadır. Kentlerde artan nüfus artışı ve
büyükşehir sınırları içinde kalan jandarma sorumluluk
bölgelerinin polis sorumluluk bölgesine dâhil olması nedeniyle emniyet
teşkilatımızın polis ihtiyacı hızla artmıştır.
Avrupa Birliği ülkelerinde 1 polise 250 kişi
düşerken ülkemizde bu rakam 301dir. Hükûmetimiz 2005 yılında
ilgili kanunda yaptığı değişiklik ile dört
yıllık üniversite mezunlarının altı ay eğitim
görerek hızla emniyet teşkilatına katılabilmesinin önünü
açmıştır. Bu sayede bugüne kadar yaklaşık 23 bin polis
emniyet teşkilatına katılmıştır. 2010
yılında da 4.750 polisin yine emniyet teşkilatına
katılması planlanmaktadır.
Hazırlamış olduğumuz bu kanun teklifimiz ile
erkek ve bayanlarda yirmi yedi yaş olan yaş sınırı
yirmi sekize çıkarılmakta ve askerliğini yapmış
erkekler için ise bu sınır otuz yaşa
çıkarılmaktadır. Ayrıca toplam 30 bin polis
alınması için de kadro tahsis edilmektedir.
Diğer yandan, kanun teklifimiz ile polis memurları için
kıdemli başpolis memuru, başpolis memuru ve polis memuru
şeklinde üç farklı rütbe esası getirilmekte ve harp okulu
öğrencileri gibi polis akademisi öğrencilerinin de öğrenimleri
boyunca yetim aylıklarının kesilmemesi sağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİnin iktidara
gelmesiyle eğitime ayrılan bütçe ilk defa savunma
harcamalarının önüne geçmiştir. 2002 yılından bugüne
kadar Türkiye genelinde 142 bin derslik yapılmıştır. Millî
eğitimde öğretmen ihtiyacını karşılamak
amacıyla tamamen objektif esaslar üzerinden bugüne kadar 264 bin kadrolu
ve sözleşmeli öğretmenin ataması
yapılmıştır.
Bu kanun teklifiyle öğretmen ihtiyacının
karşılanması amacıyla merkezî yönetim bütçe
kanunlarına göre tahsis edilen atama izinleri dışında Millî
Eğitim Bakanlığının serbest öğretmen
kadrolarından boş bulunan 25 bin adet kadroya 2010 yılı
içinde atama yapılması amaçlanmaktadır.
Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığının
taşra teşkilatında kullanılmak üzere, toplam 70 bin adet
öğretmen kadrosu ihdas edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde toplam 260 adet organize
sanayi bölgesi yer almaktadır. Bu kanun teklifi ile organize sanayi
bölgelerinin yönetim kurullarının seçildiği genel kurul
toplantılarında temsilde adalet sağlanarak tüm işletmelerin
doğrudan veya temsilciler aracılığıyla seçimlere katılabilmesinin
önü açılmıştır. Buna göre, küçük sanayi sitelerinden
oluşan organize sanayi bölgeleri içinde bulunan küçük sanayi sitesi
yapı kooperatifleri, toplu iş yeri yapı kooperatifleri,
işletme kooperatifleri, site yönetimleri, imar planında yer alan ve
her birinde bir işletmenin yer alacağı en az 3 bin metrekare
3
bin metrekareden küçük sanayi parseli şeklinde yer almış en az
50 parsel malikinin kendi aralarında örgütlenmesi hâlinde bir
katılımcı olarak genel kurulda temsil edilmesi
sağlanmıştır.
Diğer yandan, bu kanun teklifiyle organize sanayi bölgeleri
içinde yer alan kooperatiflerin üye sayılarına orantılı bir
şekilde genel kurulda temsil edilebilmesi de
sağlanmıştır. Buna göre, tek bir kooperatif alanı,
içinde bulunduğu organize sanayi bölgesi alanının yüzde
60ını geçmesi hâlinde, bu organize sanayi bölgesindeki
katılımcıların genel kurul temsilcilerinin her 100 üyesi
için 1 kişi olarak tespit edilmesi ve temsilcilerin, site yönetimleri ile
kooperatiflerin yetkili organları tarafından seçilmesine imkân
sağlanmıştır.
Ayrıca bu kanun teklifiyle yeni kurulan organize sanayi
bölgelerinin gerekli şartları sağlayarak bir an önce genel kurul
toplantılarını yapıp yönetim kurulunu seçebilmesi için de
gerekli olan şartlar hafifletilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çalışkan, lütfen
tamamlayınız.
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Devamla) Birçok organize sanayi bölgesi
bu mevcut şartları sağlayamadığı için hâlâ
müteşebbis heyet tarafından idare edilmektedir. Daha önce, organize
sanayi bölgesinde kurulacak tüm işletmelerin 2/3ü üretime geçtiklerini
belgeledikleri takdirde veya bölgenin kredi borcunun tamamen ödenmesi durumunda
genel kurul toplanabilirken bu değişiklikle bölgede kurulacak tüm
işletmelerin 2/3ünün yapı kullanma izni alması ve bunların
da en az yarısının üretime geçtiğini iş yeri açma
belgesiyle belgelemeleri şartı getirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun
teklifimizin yasalaşarak yürürlüğe girmesi ümidiyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Çalışkan.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Sayın Bakanım -demin
yoktunuz- bekçilerin hakkını veriyor musunuz, vermiyor musunuz?
Şimdi, -demin hakikaten baktım, burada baktım
göremedim, orada baktım göremedim- çarşı ve mahalle
bekçilerimize 2008 yılında bu yasayı çıkarırken bu
insanlara bu Meclis, o zaman burada olanlar şu sözü verdi mi vermedi mi?
Ey bekçiler, biz size fiilî hizmet zammını vereceğiz. dediniz
mi demediniz mi?
İki: Yıpranma dediğimiz yani Yıpranmadan
dolayı Sosyal Güvenlik Kanununa bu maddeyi, ilave maddeyi
koyacağız. dediniz mi demediniz mi? Ama bugüne kadar hep şunu
söylediniz: Sosyal Güvenlik Kanununda polisler ve diğer emniyet
sınıfındaki hizmetler var, çarşı ve mahalle bekçileri
ismi yok diye bu yasayı uygulayamıyoruz. dediniz.
Yine söylüyorum. Bu yasa, hem Sosyal Güvenlik Kanununu hem de
emniyet sınıfımızın diğer bölümlerini
ilgilendiren bir yasa. Tam yeri. Bu nedenle, tek kelime soruyorum. Bugüne kadar
bu insanları şöyle oyaladınız: Sosyal Güvenlik Kanununda
yok, yok, yok. dediniz. Bir önerge verdim, reddettiniz. Biraz sonra bir önerge
daha geliyor, ondan sonra bir tane daha geliyor, üç önerge daha gelecek. Ya
Sosyal Güvenlik Kanununa koyun, çarşı ve mahalle bekçilerimize fiilî
hizmet zammını verin
Sayın Bakanım, siz söz verdiniz. Burada konuşma
yaparken sizin tutanaklarınızdan çıkardım ben bunu.
Yine, bu insanlara o zaman yüzde 52 tazminat veriyordunuz ve yüzde
72ye çıkaracağınızı ifade ettiniz ama her ne hikmetse
yine bu arkadaşlarımızın hiçbir şekilde sosyal
hakları verilmedi.
Yani şunu söylüyorum arkadaşlar: 2008 yılında
çıkarılan yasa bir hiç yasa. Çarşı ve mahalle bekçilerimize
çok güzel güller verildi ama bu güller soldu, soldu. Bu nedenle, bir kez daha
soruyorum Sayın Bakanım: Bu hakkı verecek misiniz vermeyecek
misiniz?
İki: Biraz da -Millî Eğitim Bakanım yok burada-
şu usta öğreticiler var arkadaşlar, bilmem bilir misiniz, usta
öğreticiler. Yani biçki dikiş öğretmeni, İngilizce
öğretmeni -ne bileyim, başka- triko öğretmeni. Özellikle halk
eğitim merkezlerimizde usta öğretmenler var. Bunlar
yıllardır emek verirler, yıllardır özellikle yetişkin
eğitiminde çok büyük emek verirler ama bunlar sadece ücret alırlar.
Ders ücreti dışında
Yirmi yıldır, yirmi beş
yıldır bu işi yapan usta öğreticiler var. Yazları
çalışmıyor, hiçbir sosyal hakkı yoktur yazları, sadece
derse gittiğinde alırlar.
Değerli arkadaşlarım, bu ülkede özellikle
kadınlarımıza yönelik bu tür işlerde, beceri
kazandırma kurslarında çok büyük emek veren usta öğreticilere,
bu insanlara Millî Eğitim Bakanlığı acaba ne zaman biraz bakacak? Bunların sahibi
yok, bunların hiçbir şeyi yok; sadece derse gidiyorlar, ücretlerini
alıp çıkıyorlar.
Değerli arkadaşlarım, yirmi yıldır, yirmi
beş yıldır aynı işi yapan ve çok büyük özveriyle
özellikle yetişkinlerimize büyük hizmet veren bu
insanlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum ama
aynı saygıyı onların sosyal hakları yönünde
veremediğimiz için çok üzülüyorum. Özellikle Millî Eğitim
Bakanlığımızdan önümüzdeki süreçte mutlaka usta
öğreticilerimiz konusunda buraya bir yasanın gelmesi lazım.
Ayrıca Sayın İçişleri Bakanım, bekçilerle
ilgili sizin grubunuzdan -isim vermek istemiyorum- yasa teklifi veren, bu
verdiğim önergelerle aynı önergeyi veren
İçişleri
Komisyonunda ve Plan ve Bütçe Komisyonunda sizin milletvekillerinizin de kanun
teklifleri var. Eğer istiyorsanız, eğer bunu biz yaptık
diyecekseniz, biz tüm önergelerimizi çekelim, o kanun teklifini veren
arkadaşım getirsin, yeter ki bekçilerin hakkını verin. Hak
vermek bizim için bir saygıdır. İlla biz yaptık demeyelim.
Lütfen, sizin milletvekiliniz önergeyi versin. O önergeye ben de imza atayım
Sayın Bakanım.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 72nci maddesine göre
verilmiş bir önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
II. Bölüm üzerindeki görüşmelerin İçtüzük 72. maddesine
istinaden devam etmesini arz ederiz.
|
Oktay
Vural Şenol
Bal Beytullah
Asil |
|
İzmir İzmir Eskişehir |
|
Metin
Çobanoğlu Mustafa
Kalaycı |
|
Kırşehir Konya |
Gerekçe:
Polis ve öğretmenlerin sorunlarının ve çözüm
önerilerinin yeterince tartışılmasını ve daha uygun
bir kanunun çıkarılmasını temin etmek açısından
görüşmelerin devamında fayda vardır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, yoklama
talebimiz vardır.
BAŞKAN Arayacağım Sayın İnce.
Yoklama talebi var.
Sayın İnce, Sayın Hamzaçebi, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Özdemir, Sayın Süner, Sayın Atay,
Sayın Köse, Sayın Çöllü, Sayın Güvel, Sayın Emek,
Sayın Öğüt, Sayın Halıcı, Sayın
Arifağaoğlu, Sayın Köktürk, Sayın Barış,
Sayın Özkan, Sayın Hacaloğlu, Sayın Pazarcı, Sayın
Çakır, Sayın Aydoğan.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, bölüm üzerinde on beş dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapacağız. Sekiz dakika soru sorma
süresi.
Sistemde silindi, Sayın Ağyüz, Sayın Akkuş,
Sayın Asil, Sayın Çalış, Sayın Sipahi ve Sayın
Çelik sisteme girmişlerdi.
Sayın Ağyüz, buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, özellikle piyasa araçları,
taksiciler arkadan, habersiz plakaya ceza yazımından çok bezgin,
Trafik cezaları kazancımızın baş ortağı
oldu. diyorlar, bu uygulamanın dürüstlüğüne de inanmıyorlar.
Bunun nedeni, niçini de iyi anlatılamıyor. Bu nedenle bir tedirginlik
var. Bunun çözümü için bir düşünceniz var mı?
Ayrıca polisimizin çalışma koşulları ve
dinlenme yetersizliği çok geri düzeyde. Ekonomik koşulların
zorluğunun da polisimizi istemediği fevri davranışlara
ittiğini kabul etsek de toplumsal olaylarda acaba psikolojik bir iticilik
mi oluyor, yoksa bir yerden talimat alarak mı toplumsal olaylarda
baskıcı, önleyici, cebrî tedbirlerle polisimiz karşı
karşıya kalıyor? Bu insanlara da yazık, sağlık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akkuş
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Bakan; son zamanlarda polis karakollarına saldırının
sıklaştığı ve birçok polisimizin
yaralandığı veya hayatını kaybettiği dikkati
çekmektedir. Karakollara yapılan saldırılar terörün
şehirlere kaydırılacağının bir işareti
midir? Bu olaylarla ilgili olarak ne gibi önleyici tedbirler alıyorsunuz?
Kendi karakolunda bile tehdit altında olan polis, vatandaşı
nasıl koruyacak?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Asil
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, son günlerde PKK terör örgütünün
saldırıları artmış, siviller de terörün hedefi hâline
gelmiştir. Son iki ayda 34 şehit verdik, 100ün üzerinde güvenlik
görevlimiz ve vatandaşımız da yaralanmıştır. Bu
artışın uyguladığınız açılım
politikalarının ürünü olduğunu düşünüyor musunuz? Bu
olumsuzlukları ortadan kaldırma adına hangi tedbirleri
almayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Çalış, buyurun.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan,
teşekkürler.
Sayın Bakan, Türkiye'nin öğretmen açığı
ne kadardır? Bu açığın ne kadarını vekil
öğretmenlik uygulamasıyla kapatıyorsunuz? Öğretmen
açığı kalıyorsa atama bekleyen öğretmen
adaylarının niçin atamasını yapmıyorsunuz? Önümüzdeki
öğretim yılında öğretmen ihtiyacının
tamamını kapatmakla ilgili herhangi bir planınız var
mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
Sayın Sipahi
KAMİL ERDAL SİPAHİ
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, Sayın İçişleri Bakanına daha önce
sormuş olduğum bir soruya cevap alamamıştım. Birinci
sorum: Askerliğini yapmamış polis sayısı nedir?
Bununla ilgili bir çözüm düşünülmekte midir?
İkincisi: Şu andaki bazı kritik sınır
bölgelerinde, ağır silahlarla takviyeli askerî birliklerin bile
zorlandığı bir ortamda, Avrupa Birliğinin talepleri
doğrultusunda, sınır güvenliği için daha değişik
bir yapılanmaya gidilmesi konusundaki inat ve proje sürdürülecek midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Çelik
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Benim de bu 508 sıra sayılı Teklif üzerinde
Sayın Bakana bir sorum olacak. O da 55 bin kişiye yakın bir
istihdam sağlayacak olan bu teklif doğrultusunda henüz
çalışmakta olan polis memurları ve öğretmenlerimizle ilgili
yeni bir mali düzenleme düşünülüyor mu? Çünkü bu teklifle böyle bir
düzenleme söz konusu değil.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bilindiği gibi geçen yıl ÖSYM
tarafından yapılan polislik giriş sınavlarında sorulan
bazı soruların bir dershanenin deneme sınavlarında sorulan
sorularla aynı olduğu ortaya çıktı ve yapılan bu
sınavlar iptal edilmek zorunda kalındı. Sorum şudur: Bu
soruları o dershaneye kim sızdırmış ve bu sorular
nereden çalınmıştır? Bunlarla ilgili herhangi bir
işlem yapılmış mıdır? Bundan sonra yapılacak
polislik giriş sınavlarında vatandaşımız ne kadar
güvenli olabilir? Açıklarsanız sevinirim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, YÖKün 17 Martta üniversitelere gönderdiği
bölücü faaliyetlerle ilgili eylem planı fişlemesi var
mıdır? Onu soruyorum.
İkincisi: İçişleri Bakanlığınca yine
bütün illere gönderilen bölücü faaliyetlere yönelik eylem planı
raporlarını ve fişlemeleri dört ayda bir gizlilik kaydıyla
toplamaya devam ediyor musunuz? Orada hâlâ Kürtçenin eğitim dili olarak
kullanılmasını isteyenleri fişliyor musunuz? Yine aynı
şekilde günlük yaşamlarında kullandıkları farklı
dil ve lehçelerin öğrenimi yapılırken bunların eğitim
ve öğretim dili olmasına izin verilmemesi yönündeki emir ve
direktifleriniz geçerli mi? Bu ikisini Sayın Millî Eğitim
Bakanına sorduğumda Yok. Böyle bir yönerge yoktur. dedi.
İçişleri Bakanlığının da böyle bir
fişlemesi, yönergesi yoktur
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ben gösteriyorum. Var
mıdır, yok mudur? Cevabını istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan teşekkür
ediyorum.
Ben de Sayın Bakanıma soruyorum: Birkaç kezdir yani
sürekli gündeme taşımamıza rağmen bir türlü sonuç
alamadık. 1993ten bugüne kadar, evleri, köyleri yakılan mağdur
insanlar var. Yani özel görüşmelerde de, Parlamentodaki görüşmelerde
de sürekli gündeme getirdik. Adına sosyal devlet dediğimiz ama on
yedi yıldır devlet güçleri tarafından yakılıp
yıkılan bu mağdur insanların mağduriyeti ne zaman
giderilecektir? Orada sadece valinin yetkisine terk edilerek bu işin
olmayacağını hep söyledik. Devlet, gerçekten bu yarayı bir
an önce sarmalıdır. İnsanlar mağdurdur. Bu
mağduriyetin giderilmesi de bir lütuf değildir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekillerimizin sorularına kısa
kısa cevap vermeye çalışacağım.
Birincisi, Sayın Ağyüzün, ticari araçlara veya araçlara
trafik tarafından arkadan ceza yazıp gönderilmesi konusunda
şikâyetler var. O bizde de var. Yeni bir genelge gönderildi
Bakanlığımız tarafından, bu konuda belli bir yeni
düzenleme talimat olarak gönderildi birimlerimize.
Toplumsal olaylarla ilgili, doğrusu, burada tabii,
değerli milletvekilleri, güvenlik güçleri, mümkün olabildiğince, bu
konuda, hukukun içinde ve vatandaşlarımıza iyi muamele
yapmaları yönünde hem eğitiliyor hem uyarılıyor. Tabii,
toplumsal olaylar zaman zaman zor olaylar. Bu sene, bildiğiniz gibi gerek
Nevruz kutlamalarında gerek 1 Mayıs kutlamalarında Hükûmetimizin
bu konudaki rahat tavrı zaten görüldü. Ama eğer bazı yerlerde
hâlen istenmeyen olumsuzluklar oluyorsa burada -ben geçen cuma günü de ifade
ettim- bizim şurada -sizin burada- yüce Meclisin huzurunda
vatandaşlarımıza, özellikle sivil toplum kuruluşlarına
çağrımız, bu tür toplumsal gösteri, toplantı, bildiri okuma
gibi olaylarda veya teşebbüslerde mülki idareyle irtibat kurmaları.
Kendilerine yer tahsis edilir, güvenlikleri sağlanır,
yanlışlıklar önlenir. Böyle bir karşılıklı
diyalogla daha iyi yürüyeceği kanaatindeyiz. Yoksa, biz polisimizi
katiyen
O konuda zaten çok tedbirli görüyoruz. Şu son zamanlarda belki
bir iki olay yansıdı ama inanın genel manada polisimizin bu
konudaki tutumu çok değişmiştir. Ama yine de polis, jandarma
büyük teşkilat, içinde hata yapanlar olabilir, yanlış yapanlar
kurumun tamamını temsil etmez, onlarla ilgili de gerekli
işlemler yapılıyor.
Türkiye'nin öğretmen açığı ne kadar? Bazı
sorularla ilgili tabii şöyle biraz daha vakit kazanmak için pratik
sorularla ilgili
Şu anda acil ihtiyacı duyulan öğretmen
sayısını 79 bin olarak Millî Eğitim
Bakanlığımız bana şu anda verdi. Bu ihtiyacın 40
bini 2010 yılı içerisinde karşılanacak.
Askerliğini yapmamış polis sayısı şu
anda yaklaşık 32 bin civarındadır ama tabii bunların
hepsi aynı anda askere gidecek anlamında değil.
Görüşmelerimiz ve çalışmalarımız var. Yüce Meclise o
tasarımızı getirme yönünde çalışmalarımız
var ama biraz daha olgunlaşması gerekiyor. Tabii silahlı
kuvvetlerimizle de bu konuyu görüşüyoruz. Orada da askerlikle ilgili bazı
değerlendirmeler var. Tabii polislerimizin zaten gördüğü eğitim,
okulda gördüğü eğitim bir anlamda askerlik eğitimi. Onun için
bizim çalışmalarımız polislerimizin askerlik yapmaması
veya kısa bir askerlikten sonra görevinin başına dönmesi
şeklindedir. O çalışmamız sürüyor.
Burada, entegre sınır güvenliğiyle ilgili
Değerli milletvekilleri, bu, tabii, sadece Avrupa Birliğinin, Avrupa
Birliği sürecinin bir gereği değil. Biliyorsunuz, orada bütün
ülkeler bir sivil entegre sınır yönetimi teşkilatı
kurmuşlardır ama şunu da burada ifade etmek istiyorum:
Türkiyede kapıların, havaalanlarının ve limanların ve
genel manada sınırımızın yönetiminde çok
başlılık vardır, sorunlar vardır. Bütün bunları
da göz önüne alarak, biz şu anda bütün kurumlarımızı
kapsayan bir kurul oluşturduk Bakanlığımızın
koordinasyonunda ve sınır yönetimini, ülkemizin sınır
yönetimini baştan sona gözden geçiriyoruz, entegre sınır
yönetimi dediğimiz yapılanmanın hazırlıklarını
yapıyoruz. Bu konuda, tabii, uluslararası tecrübeleri de göz önünde
tutuyoruz.
Polis sınavlarıyla ilgili Sayın
Işıkın sorduğu
Değerli arkadaşlar, burada,
konuşmalarda da polis alımında tarafgirlik vesaire gibi ifadeler
kullanıldı. Bu vesileyle ben polis alımıyla ilgili de
sistemimizi açıklamış olayım hem polis sınavlarıyla
ilgili. Sayın Işıkın ifade ettiği sınavları
ÖSYM yapmıştır. Şu anda Emniyet Genel Müdürlüğü veya
Polis Akademisi polis alımında, okullara polis öğrenci
alımında sınav yapmıyor, ÖSYM yapıyor. ÖSYMnin
yaptığı sınavlarda öyle bir sorun
çıkmıştı. Tabii, onun soruşturması da ÖSYMye ait
ama o sınavlar iptal edildi ve tekrar yaptı sınavları. Bu
sene de yine ÖSYM bu sınavları yapıyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) Vatandaşın polise güveni
kalmadı.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) - Üniversite mezunu polislerin alımında ise tamamen KPSS
sınavı sonuçlarına göre polis alımı
yapılmaktadır. Yani bu sistemi bu şekilde açıklayalım,
yoksa burada polisin işte özel seçilmesi falan gibi ifadeler tabii yanlış
ifadeler.
Burada Sayın Kaplanın ifade ettiği böyle bir eylem
planından bilgimiz yok. Fişleme falan gibi ifadeleri de tabii kabul
etmiyoruz biz. Yani, Türkiye bir hukuk devleti. Bakın, Hükûmet olarak biz
hukuk devleti ve hukukun içinde olmayı çok önemli görüyoruz.
Demokratikleşme, bizim, bütün sorunlarda, bütün toplumsal sorunlarda yine
çözüm yolumuz, birileri bundan rahatsız olsa da, istemese de
Ki burada
bir iki konuşma da üzdü beni. Doğrusu kin ve nefret dolu
konuşmalar. Bizim kinle, nefretle işimiz yok. Biz, önce insan
diyoruz, insan aziz diyoruz, demokratikleşme diyoruz, her şey
Türkiyede konuşulacak diyoruz, her sorunu konuşarak çözeceğiz
diyoruz. Yine yöntemimiz bu, biz yine buna devam edeceğiz.
Ben, tabii, burada karakollarla ilgili, polis karakollarıyla
ilgili
Polis karakollarıyla ilgili bir saldırı olmadı mı?
Ama polisimize saldırı oldu biliyorsunuz. Tabii, terörün geneliyle
ilgili olarak devletimizin, Türkiye'nin, bütün kurumlarımızın
çalışmaları ve hassasiyeti birlikte, büyük bir koordinasyon
içinde devam etmektedir. Bizim bu konudaki
kararlılığımız herkes tarafından bilinmektedir. O
konuda benim daha fazla söyleyeceğim bir şey yok ama bu
soruların içinde ifade etmek istediğim, giderek biz polisimizde de o
büyük değişimi sağladık. Şu anda polisimizin yüzde
82si üniversite mezunudur ve geçen cuma günü konuşmamda da ifade
etmiştim, şu anda kurumsal güven araştırmalarında
birinci sırada toplumun güvendiği ve başarılı
bulduğu, polis teşkilatıdır.
Ayrıca, Türkiye İstatistik Kurumunun
yaptığı yıllık araştırmada da 2009
yılı sonu itibarıyla hizmetler açısından yani
Hükûmetimizin yürüttüğü hizmetler açısından birinci derecede, en
başarılı bulduğu asayiş hizmetleridir. Bunu da bu
vesileyle ifade etmek isterim.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Böylece ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 23.56
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.08
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 117nci Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
508 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa, o maddeler
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
11inci madde üzerinde iki adet önerge vardır. Geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 Sıra Sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci maddesindeki
öğrenim ibarelerinden önce gelmek üzere eğitim ve ibarelerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan
Akçay Akif
Akkuş Şenol
Bal |
|
Manisa Mersin İzmir |
|
Ahmet
Orhan Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa Trabzon |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 11
inci maddesindeki teklifte yer alan Polis Akademisinde ibaresinin
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip
Kaplan Osman
Özçelik M. Nezir
Karabaş |
|
Şırnak Siirt Bitlis |
|
Hamit
Geylani Sırrı
Sakık Pervin
Buldan |
|
Hakkâri
Muş Iğdır |
|
Özdal
Üçer |
|
Van |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Osman Özçelik, Siirt Milletvekili.
(BDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Özçelik.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 580 sıra sayılı
Yasa Teklifinin 11inci maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
10uncu maddede de benzer bir ekleme vardı 5510
sayılı Yasaya Polis akademisinde öğrenim görmekte olan
öğrencilerin yetim aylıkları bu öğrenimleri süresince
kesilmeksizin ödenmeye devam edilir. denmektedir. Buradaki teklifimiz polis
akademisinde sözcüklerinin çıkarılmasına yöneliktir. Nedeni de
şu: Anayasada eşitlik ilkesine aykırı bir tutum görülüyor
burada. Gerçi bir eşitlik sağlanmaya çalışılıyor.
Harp akademilerinde okuyanlarla polis akademilerinde okuyan yetimlerin yetim
aylıklarının ödenmesi konusunda bir eşitlik sağlanmaya
çalışılıyor. Burada teklifimiz sadece polis akademisinde ve
harp akademilerinde okuyanlar arasında bir eşitlik
sağlanması değil, bu bölümün çıkarılmasıyla bütün
yetimler arasında bir eşitlik sağlanmasına yöneliktir.
Bakın, on dokuz yaşında ancak bugün lise bitirilebiliyor.
Yetimler on sekiz yaşından sonra yetim aylıkları
alamıyorlar. Hiçbir kayba uğramadan liseyi bitirme yaşı on
dokuza çıkmıştır. Üstelik üniversiteye girme yaşı
artık on dokuz değil. Biliyorsunuz, üniversitelerin giriş
sınavlarını birinci aşamada, birinci girişte kazanma
olasılığı çok düşük. Öğrenciler bir yıl, iki
yıl hatta üçüncü yılda ancak üniversitelere girebilmekte,
girdiği üniversitenin, yüksekokulun, fakültenin öğretim süresine de
bağlı olarak yirmi beş yaşını doldurduktan sonra
da okumaya devam etmekteler. Yani tıp fakültesinde okuyan bir yetim
eğer on dokuz yaşında üniversiteye girmiş olsa bile
öğrenimi bitmeden de yetim aylığı artık verilmez hâle
geliyor. Bunun sağlanması lazım. Bir
ayrımcılığın yapılmaması lazım. Sadece
polis akademilerinde okuyanlara, sadece harp akademilerinde okuyanlara bu
yaş sınırının getirilmemesi iki kurum arasında
eşitlik sağlıyor ama geniş halk kitlelerinin ihtiyacı
olan eşitliği sağlamıyor. Burada dikkatimizi çeken
şey, önemli olan şey, bir güvenlik anlayışının
hâkimiyeti söz konusudur. Yani bu ülke bir güvenlik devleti mi olacak, bir
hukuk devleti, bir demokratik devlet mi olacak anlayışının
buraya yansımasıdır.
Demokratik ülkelerde vatandaşlar arasında ayrım
yapılmaz. Demokratik ülkelerde güvenlik kurumlarının ayrıcalığı
olmaz. Hatırlarsınız, Zonguldakta grizu patlaması sonucu
maden işçilerinin ölümü sırasında Sayın Başbakan Bu
işin kaderinde var. demişti. Eğer maden işçilerinin kaderinde
ölmek varsa ve bilinçli bir tercih yapılmışsa, yine güvenlik
görevlilerinin de herhâlde kaderinde aynı şey vardır,
farklılık söz konusu olmamalıdır.
Ayrıca, biz, insanların yaptıkları işten
dolayı da yaşamlarını hiçbir şekilde kaybetmelerini
arzulamayız. Yaşamlarını kaybedenler arasında da bir
farklılık konulmaması gerekir. Güvenlik devletiyle demokratik
devlet arasında önemli fark budur, vatandaşların tümüne
eşit mesafede yaklaşılır.
İnsan haklarının güvence altına
alındığı, refah toplumu, refah düzeyinin yükseldiği
ülkelerde güvenlikle, güvenlik harcamalarıyla bu alanlarda yapılan
harcamalar arasında ters bir orantı vardır. Bu ters orantı,
eğer güvenlik harcamalarında bir artış varsa insan
hakları ihlallerinde yükseliş var demektir, toplumsal
barışta sorunlar var demektir, yine refah toplumuna ulaşmada
sorunlar var demektir. Güvenliğe harcadığınız
paraları siz demokratikleşmeye, insan haklarını güvence
altına almaya yönelik demokratikleşme girişimlerine
harcarsanız güvenliğe daha az ihtiyaç hissedersiniz. Güvenliğe
ne kadar çok para yatırıyorsanız insan hakları ihlalleri
konusunda sorunlar yaşıyorsunuz demektir, toplumsal
barışın sağlanmasında ciddi sorunlar
yaşıyorsunuz demektir, yine toplumsal refahın yükselmesinde ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özçelik, lütfen tamamlayınız.
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) Tamamlıyorum.
refahın toplumun bütün kesimlerine eşit şekilde
dağılımında sorunlar yaşıyorsunuz demektir.
Eğitime ne kadar çok önem verir yatırım yaparsanız
güvenliğe o kadar az yatırım yapma ihtiyacını
hissedersiniz. Demokrasiye ne kadar çok yatırım yaparsanız
güvenliğe o kadar az yatırım yapma ihtiyacını
hissedersiniz. Burada sorun demokratik bir devlet mi olacağız, bir
polis devleti, bir güvenlik devleti mi olacağız tercihinin ortaya
konmasıdır.
AK PARTİ İktidarı göründüğü kadarıyla bu
geleneği değiştirmiyor. Türkiyeyi bir güvenlik devleti olarak
görüyor ve güvenlik harcamalarını, sağlık
harcamalarından, eğitim harcamalarından ve refahın toplumun
tüm kesimlerine eşit dağılmasına ilişkin
yapılacak harcamalara tercih ediyor. Üretimin artırılması için
yapılacak yatırımlar araştırma geliştirme için
yapılacak harcamalar yerine güvenliğe yatırım yapmayı
tercih ediyor, sorun buradadır.
Biz bu maddenin kaldırılmasıyla, polis akademisinde
okuyanların yetim aylığı almasını engelleyici
değil, eşitlik sağlamaya yönelik bir önergedir; kabulünüzü
bekliyor, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özçelik.
SIRRI SAKIK (Muş) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım,
yalnız karar yeter sayısı arayacağım.
Elektronik sistemle oylama yapacağız, iki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
M. NURİ YAMAN (Muş) Yeni kurallar mı
koyuyorsunuz?
SIRRI SAKIK (Muş) Gelsinler, otursunlar.
OKTAY VURAL (İzmir) Burada yeterli sayı
olmadığını görerek yapıyorsunuz. Aslında
bakmanız lazım, İç Tüzüke aykırı hareket ediyorsunuz.
Yeterli çoğunluk yoksa yoktur diye hüküm vereceksiniz.
SIRRI SAKIK (Muş) Siz tarafsınız. Gelsinler,
otursunlar.
OKTAY VURAL (İzmir) Bundan sonra her maddede ikişer
dakika vereceksiniz.
(Elektronik cihazla oylama devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır ve önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 Sıra Sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci maddesindeki
öğrenim ibarelerinden önce gelmek üzere eğitim ve ibarelerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HASAN
FEHMİ KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkanım, katılamıyoruz ama bu
vesileyle bir hususu da biraz önceki önergeyle ilgili, sayın milletvekili,
yanlış bilgi olduğu için düzeltme anlamında izin
verirseniz
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Harp okulları ve polis akademilerine kaydolanlar,
öğrenciler sigortalı duruma geliyorlar. Normal olarak sosyal sigorta
şemsiyesi altına girince yetim aylığı kesilir ama bu
düzeltmeyle, zaten önceden beri harp okullarında olan, polis akademileri
için de düzeliyor. Şimdi burada eşitlik, diğer üniversiteler,
öğrenciler
Öyle bir şey yok. Bütün üniversite öğrencileri
eğer böyle bir şey alıyorlarsa kesilmez yirmi beş
yaşına kadar çünkü onlar sigortalı duruma gelmiyorlar. Onlarla
ilgili bir düzeltmeye gerek yok. Onlar çünkü zaten yirmi beş
yaşına kadar alırlar yani o açıklama baştan sona
yanlış. Oradan da AK PARTİ Hükûmetinin, bilmem, işte
silahlanmaya, bilmem, güvenliğe harcamasına kadar uzanan bir yorum
yapıldı; bunu düzeltmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
Ve katılmıyoruz önergeye.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Önerge üzerinde söz isteyen Akif Akkuş, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Akkuş. (MHP sıralarından
alkışlar)
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı, Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
11inci maddesindeki değişiklik için verdiğimiz önerge üzerinde
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yasanın bu maddesiyle, polis
akademisi öğrencilerinin de öğrenim süreleri boyunca yetim
aylığı almalarının devam etmesi istenmektedir. Burada
sadece öğrenim denmiştir, eğitim ibaresinin eklenmesi uygun
olacağından, eklenmesi teklif edilmiştir.
Eğitim ve öğrenim polislik mesleğinde olduğu
gibi, diğer mesleklerin kazanılmasında da büyük bir önem arz
etmektedir. Gençlerimizin herhangi bir mesleğe sahip olmasında,
ilköğretimden üniversiteye kadar öğretmen en etkili
eğitim-öğretim çalışanıdır. Bu yüzden,
eğitim ve öğrenim konusunda ortaya çıkabilecek her
sıkıntının giderilmesi yerinde olacaktır. Biraz önceki
konuşmamda öğretmenlerin farklı statü ve kadroda
görevlendirilmelerinin doğru olmadığını belirtmiş
ancak sözlerimi tamamlayamamıştım. Bu konuşmamda, eksik kalan
konuları yeniden ele almak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz önceki konuşmamda
belirttim, öğretmenlerimiz kadrolu-sözleşmeli olarak
ayrılmaktadır ve demiştim ki, kadrolu öğretmenin elde
ettiği imkânlar sözleşmeli öğretmenlerde yok,
dolayısıyla bunların sözleşmeli öğretmenlere de
verilmesi gerekir demiştim ama tabii, bunu tam belirtmemiştim.
Kadrolu öğretmen herhangi bir sendikaya üye olabilirken, sözleşmeli
öğretmenin böyle bir hakkı söz konusu değildir. Askerlik
dönüşü göreve devam edememe endişeleri vardır yani sözleşmeli
öğretmenken askere gitti sonra geri döndü ama Yerimiz yok, onun için siz
öğretmenliğe devam edemezsiniz. denilebilir, bunu belirtmek
istiyoruz.
Hizmet sözleşmelerinde her ayın 15inde maaşın
ödeneceği belirtilmesine rağmen ülkemizdeki genel uygulamaya göre bu
durum il, ilçe millî eğitim müdürlüklerinin inisiyatifine
bırakılmış olup genellikle dört beş gün gecikilerek
ödeme yapılmaktadır. Bu da, tabii, abes bir şey çünkü bu
öğretmenlerimiz, bu arkadaşlarımız öyle çok para da almıyorlar.
Aldıkları 3 kuruş zaten, bunu da dört beş gün geciktirme ile
verirsek bu devlet anlayışına pek de uygun
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Bankalar
AKİF AKKUŞ (Devamla) Efendim?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen.
AKİF AKKUŞ (Devamla) Anayasanın 42, 49, 50, 51,
52, 53, 55 ve 60ıncı maddelerine açıkça
aykırılık teşkil eden bu uygulamanın sona erdirilmesi,
sözleşmeli öğretmenlerin mesleki, sosyal ve özlük
haklarının iyileştirilmesi ve teminat altına
alınması için gerekli yasal düzenlemelerin mutlaka
yapılması gerekir diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, ülke genelinde birçok okulumuz bugün
maalesef öğretmensizdir. Özellikle kırsal kesimde azalan öğrenci
sayısıyla birlikte birleştirilmiş sınıf
sayısı artmakta ve ilköğretimde eğitimin kalitesi gittikçe
düşmektedir yani kırsal kesimden gelen çocuklarımıza
verilen emek, yapılan harcama bir yerde boşa gitmektedir.
Birleştirilmiş sınıflarda bazen 1inci, 2nci
sınıflar ve 3, 4, 5inci sınıflar birleştirilmekte,
bazen de beş sınıf birleştirilerek bir öğretmenin
eğitimine verilmektedir. Böyle bir eğitimden nasıl bir sonuç
alınacağı malumunuzdur. Böylece yetişmiş birçok
öğretmen adayı boş gezerken okullarda öğrenciler
öğretmen beklemektedir.
KPSS imtihanı öğretmenler önünde büyük bir engeldir
çünkü bu imtihan branştan yapılmayıp branş
dışı konulardan da sorular içermektedir. Bu da fakülteyi
bitirmiş genç insanlarımızın tekrar dershaneye
başvurmasına ve dershane öğrencisi olmasına sebep
olmaktadır. KPSS imtihanının bilgi ve beceriyi ölçecek
şekilde düzenlenmesi daha gerçekçi olacak ve branş
öğretmenlerinden hak edenin daha önce atanmasına yardımcı
olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akkuş, lütfen
tamamlayınız.
AKİF AKKUŞ (Devamla) Teşekkür ederim.
Aksi takdirde, şaibeler ve birtakım olumsuzluklar daima
gündeme gelecek, yetişmiş işsiz fakülte mezunu öğretmen
adaylarını üzmeye devam edecektir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin de üyesi olduğu
OECDnin hazırlamış olduğu eğitim raporunda ülkemiz
hemen her alanda maalesef sınıfta kalmış durumdadır.
Mesela öğretmenler ülkemizde 1.832 saat ders yaparken OECD ortalaması
1.652 saattir yani öğretmenlerimiz 180 saatlik bir özveride
bulunmaktadır ama bunun karşılığını da
hiçbir şekilde almamaktadır.
Dolayısıyla, millî eğitimdeki bu
sıkıntıların bir an önce aşılması, bir an
önce giderilmesi ve millî eğitimde yaptığımız
emeğin, masrafın karşılığını
almamız gerekir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akkuş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum...
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Toplantı yeter sayısı
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Arayacağım Sayın Vural. Aynı zamanda toplantı yeter
sayısı arayacağım.
Sayın Vural, Sayın Bal, Sayın İnan, Sayın
Uslu, Sayın Bulut, Sayın Paksoy, Sayın Orhan, Sayın Asil,
Sayın Özensoy, Sayın Kalaycı, Sayın Akcan, Sayın
Çalış, Sayın Doğru, Sayın Çelik, Sayın
Varlı, Sayın Yunusoğlu, Sayın Işık, Sayın
Akçay, Sayın Sipahi, Sayın Yıldız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN 11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde iki adet önerge vardır;
gelişlerine göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alıyorum.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12'inci maddesi ile 5510
sayılı Kanuna eklenen geçici 27'nci maddenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 27- 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı
Kanunun mülga 50'nci maddesine göre belirlenmesi gereken
sigortalıların ödeyecekleri primler ile bağlanacak
aylıkların hesabına esas gelir basamakları kendinden önceki
dönemde yürürlükte bulunan gelir basamakları dikkate alınarak; 2002
ve 2003 yıllarında yılsonu tüketici fiyat indeksi
artış oranı ile gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla
gelişme hızı toplamı oranında artırılarak
belirlenir. Bu yıllarda 1479 sayılı Kanunun mülga 50'nci
maddesinin ikinci cümlesi uygulanmaz.
|
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Akif
Akkuş |
|
Konya Mersin Mersin |
|
Yılmaz
Tankut Emin Haluk
Ayhan Ahmet Bukan |
|
Adana Denizli Çankırı |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 12
nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Hasip
Kaplan Hamit
Geylani Nuri
Yaman |
|
Şırnak Hakkâri Muş |
|
Akın
Birdal Sebahat
Tuncel Osman
Özçelik |
|
Diyarbakır İstanbul Siirt |
|
Sırrı
Sakık |
|
Muş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sırrı
Sakık, Muş Milletvekili. (BDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; biraz önce Sayın Başbakan buradaydı, keşke
gitmeseydi. Bugün grupta yaptığı bir konuşmada bütün siyasi
partileri yan yana koyarak, Barış ve Demokrasi Partisini de
kastederek kandan, şiddetten beslendiğimizi söylüyor. Oysaki çok
haksız bir iddia. Biz hiçbir dönem kan ve şiddetten beslenmedik. Bunu
en iyi bilen Sayın Başbakandır.
Bu grupta oturan bütün arkadaşlarımız, yanı
başında mücadele arkadaşlarını ve ailelerinden onlarca
insan kaybeden insanlardır. Bu kadar acılı bir tablo içerisinden
gelen insanlar hiçbir dönem kan ve şiddet üzerinde politika yapmadı,
yapmazlar da. Bunu iyi bilmelisiniz. Sizin topluma sunduğunuz bir yol
haritanız vardı. Sözüm ona yol haritası, sözüm ona bir çözüm
haritasıydı ama bu süreç içerisinde sorunun çözümüyle ilgili
adım atamadınız.
Geçen yıl ağustos ayında, yine Sayın
Başbakan grupta bir konuşma yaparak, hatta Türkiye halkından ve
bu ülkede bu savaşın mağdurlarından özür dileyen bir
konuşmaydı ve dönmüştü, bir seksen altı-seksen sekiz
yıllık süreç içerisinde toplumdan özür dilemişti ama ne
yazık ki bunun gereğini yapmadı, ne yazık ki bu sorunu kansız,
şiddetsiz çözmek üzere topluma vadettiği
Bunu hayata
geçiremediği için yine günah keçisi olarak Barış ve Demokrasi
Partisini hedef tahtasına oturttu.
Şimdi buradan bütün Türkiye halkı bilmelidir: Biz
sorunun kansız ve şiddetsiz çözülmesinden yanayız. Sayın
Başbakan da bilmelidir ki ölümden yaşam doğmuyor, yaşama
ölümle varılmıyor. Barış ve Demokrasi Partisi ilk günden
bugüne kadar sürekli barış ve demokrasiyi hep şiar gösterdi,
bundan sonra da böyle çalışmalarımız devam edecektir.
Size söyledik, sınır ötesi operasyonlar sorunu çözmüyor,
sınır içi operasyonlar sorunları çözmüyor; Kandili fethederek,
Kandile operasyonlar yaparak sorunlar çözülmüyor, Cudiyi fethederek sorun
çözülmüyor. Gelin Sayın Başbakan, bizim yüreğimizi fethedin,
gelin Diyarbakırda Kürt halkının, Muştaki Kürt
halkının yüreğini fethedin ama sizde bu cesaret, bu inanç yoksa
dönüp günah keçisi olarak bizleri topluma sunmayınız, söyledikleriniz
doğru değil. Burada hakkaniyet ve adalet yoktur. Bu savaşın
mağdurları bizleriz yani Genelkurmay Başkanının da
yaptığı açıklamalarda, ölen 5-6 bin askerin ve polisin
dışında ölen bütün insanların Kürtlerden olduğunu
söylüyor. 50 bin insanın ölümünden bugün nasıl Barış ve
Demokrasi Partisini sorumlu tutarsınız? Allah aşkına,
burada akıl ve mantık var mıdır? Burada sizi tatmin
HALUK İPEK (Ankara) Sayın Ayna ne dedi?
SIRRI SAKIK (Devamla) Anlayamadım, özür diliyorum.
HALUK İPEK (Ankara) Sayın Ayna ne dedi?
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
SIRRI SAKIK (Devamla) Pardon, anlayamadım, söyler misiniz.
BAŞKAN Sayın Sakık, lütfen Genel Kurula hitap
eder misiniz. Karşılıklı konuşmayın.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Anlaşılacak bir şey
söylemiyor zaten, siz konuşun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) Şimdi, biz öfkemize
yenilmeyeceğiz, sizin de öfkenize yenilmenize müsaade etmeyeceğiz.
Savaşı durdurmak yürek ister, cesaret ister. Yani savaşı
kışkırtarak aktörlük olmaz, barışı sağlayan
aktörler gerçekten tarihte yer alırlar. Eğer gerçekten Orta Doğuda
barışa soyunmuşsanız, Filistinde barış
mücadelesini sürdürüyorsanız, kendi iç barışınızla
ilgili bir tek şey söylemezseniz kimse sizi ciddiye almaz. Onun içindir ki
uluslararası arenada sizin çok ciddiye
alındığınızı kimse söyleyemez.
Biz hiçbir dönem sorunların şiddetle
çözülmeyeceğini hep söyledik, bundan sonra da söylüyoruz. Biz mecburuz ve
mahkûmuz, bu sorunu çözmek zorundayız. Siz sorundan ne kadar
kaçarsanız kaçın bu sorunun çözüm yeri Türkiye Büyük Millet Meclisidir,
bu Parlamentodur ve bu Türkiye'nin coğrafyasıdır. Onun için bu
sorundan kaçamazsınız. Kaçarsanız ne olur? Geçmişte de
söyledik, kaçarsanız sonunuz DYP gibi olur, kaçarsanız sonunuz
Anavatan Partisi gibi olur, sonunuz, Türkiyede bu Parlamentoda oturup ve
şu anda tek vekili olmayan siyasi partilere dönüşürsünüz. Onun için
gelin, hep birlikte sorunun çözümüyle ilgili ortak paydada buluşalım.
Birbirimizin değerlerine küfretmeyelim, birbirimizin
değerlerini yok sayarak sorunu çözemeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın
Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) Burada çıkıp Kürtlerin
değerlerine hakaret etme hakkı kimsede yok. Biz nasıl ki dönüp
bazı Türki cumhuriyetlerindeki liderlere ve aktörlere bir şey
demiyorsak burada hiç kimsenin de dönüp Kürt siyasetçilerine, Kürt
değerlerine hakaret etme hakkı yoktur. Bu hakkı kimse size
vermez. Eğer bu ülkede Kürtlerle barış ve kardeşlik
içerisinde yaşamak istiyorsanız dilinize dikkat etmelisiniz. Kimse
burada efendi, diğerleri de köle değil ve burada bir daha bizim
değerlerimize kimsenin dil uzatmasına da müsaade etmeyeceğiz.
İyi akşamlar diliyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12'inci maddesi ile 5510
sayılı Kanuna eklenen geçici 27'nci maddenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 27- 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı
Kanunun mülga 50'nci maddesine göre belirlenmesi gereken
sigortalıların ödeyecekleri primler ile bağlanacak
aylıkların hesabına esas gelir basamakları kendinden önceki
dönemde yürürlükte bulunan gelir basamakları dikkate alınarak; 2002
ve 2003 yıllarında yılsonu tüketici fiyat indeksi
artış oranı ile gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla
gelişme hızı toplamı oranında artırılarak
belirlenir. Bu yıllarda 1479 sayılı Kanunun mülga 50'nci
maddesinin ikinci cümlesi uygulanmaz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Kalaycı,
Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 508 sıra sayılı
Bazı Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci maddesiyle
ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 12nci maddesinde
yer alan düzenleme, Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesini
karşılamamaktadır. Şöyle ki, BAĞ-KUR sigortalılarının
ödeyecekleri primler ile bağlanacak aylıkların hesabına
esas gelir basamaklarının belirlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna
yetki veren 1479 sayılı Kanunun geçici 17nci maddesi ve 4833
sayılı Kanunun 51inci maddesinin ilgili hükmü Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilmiştir. Bunun üzerine, bu yetkiye dayanarak
Bakanlar Kurulu kararları ile 1/4/2002-31/12/2003 tarihleri arasında
aylıklar ve primlerle ilgili belirlenen oranlar yasal dayanaksız
kalmıştır.
Getirilen düzenlemede, fiilen o dönemde Bakanlar Kurulunca verilen
artışlar kanuna geçici 27nci madde olarak eklenmektedir yani Anayasa
Mahkemesi geçici 17nci maddeyi iptal etmiş ama bir anlamda arkadan
dolaşılarak aynı husus geçici 27nci madde olarak kanuna eklenmiştir.
Değerli milletvekilleri, emeklilerin aylığı
geçimini sağlamaya yetmemektedir. Emekliler
çalıştığı onca yıla rağmen, bir ev sahibi
olamamaktadır. Emekliler kredi kartı ve banka kredisiyle borçlanarak
yaşamaktadır. AKP Hükûmeti sayıları 9,2 milyonu aşan
emekli, dul ve yetimleri sürekli hüsrana uğratmakta, büyük bir aldatmacaya
konu etmektedir.
Geçen yıl bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı tarafından emekli aylıklarında intibak
çalışması yapıldığı açıklaması
yapılmış, aylarca yazılı ve görsel medyada yer alan
haberler emeklilerimizi umutlandırmıştı. Yıl boyunca,
en düşük emekli aylığının 850-900 lira
olacağı, emekli aylıklarının 500 lira
artacağı, daha sonra yine emekli aylıklarının en az
100 TL artacağı haberleri yazılı ve görsel medyada
yaygın biçimde yer almış, bu yılın başında
da emekli aylıklarında yapılacak artışların 5
Ocak 2010 tarihinde Başbakan tarafından AKP grup
toplantısında açıklanacağı belirtilmiş,
böylelikle emekli, dul ve yetimler, aylıklarında yüksek
artış yapılacağı beklentisi içine sokulmuştur.
Bu haberler ne Sayın Başbakan ne de Hükûmet
yetkililerince tekzip edilmemiştir ancak emeklilerin umutla bekledikleri
intibak yasası söz verildiği hâlde rafa
kaldırılmış ve ilave maaş artışı
düşük düzeyde kalmıştır. İntibak yasasıyla ilgili
olarak bir çalışma başlatıldığını
söyleyip emeklileri aylarca umutla beklettikten sonra İşin içinden
çıkamadık, altından kalkamıyoruz. gibi bahanelere
sığınıp Bundan vazgeçtim. demek açıkçası devlet
adamlığı ciddiyetiyle bağdaşmamıştır.
Emeklilerimiz AKP Hükûmeti tarafından sürekli aldatılmaktadır.
Hükûmetiyle, Başbakanıyla ve bakanıyla tam bir sorumsuzluk
örneği ortaya konulmaktadır. Şimdi de banka
promosyonlarıyla emeklilerimiz aldatılmak, avutulmak istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, bugünlerde biliyorsunuz enflasyon
farkı nedeniyle maaşlarda artış olacağı haberleri
basınımızda yer almaktadır. Esasen emeklilerimize gelecek
bir enflasyon farkı artışı söz konusu değildir, BAĞ-KUR
ve SSK emeklileriyle ilgili yılbaşında yapılan düzenlemede
bu husus açıkça hükme bağlandığından, bir enflasyon
farkı almaları söz konusu değildir. Bu nedenle burada bir
aldatma söz konusudur. AKP Hükûmeti, 2010 yılı bütçesinin
yasalaşmasının hemen ardından sağanağa
dönüşen vergi ve zam yağmuru ortaya koymuştur.
Dolayısıyla, emekliler daha maaş farklarını bile
alamadan AKP Hükûmeti yaptığı zamlarla bu artışlara el
koymuştur, kaşıkla vermiş, kepçeyle geri
almıştır. AKP Hükûmeti döneminde fakirlik meslek olmuştur,
yoksulluk emeklilerin kaderi olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kalaycı, lütfen
tamamlayınız.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) AKP Hükûmetinin bütçe
imkânlarını bahane göstermeye hakkı yoktur, yedi yıl sekiz
aydır ülkeyi yöneten AKP zihniyetidir, bütçe imkânı yoksa bu da
AKPnin başarısızlığının ve
beceriksizliğinin bir göstergesidir. Bugün toplumun büyük kesimi geçim
sıkıntısı çekiyorsa, işini kaybettiyse, işleri
kötü gidiyorsa ve borçtan ve işsizlikten bunaldıysa bunun müsebbibi
de, mimarı da AKP hükûmetleridir. Bugün işsizliğin markası
AKPdir, yoksulluğun markası AKPdir.
Sayın Bakan, son olarak emniyet mensuplarımızla
ilgili bir soru sormak istiyorum. Bilindiği üzere İstanbul, Ankara,
İzmir il emniyet müdürlerimizin ek göstergesi 4.300, diğer
illerimizinki 3.600dür. Bugün bir denetim elemanının, bir
uzmanın ve bir kıdemli başçavuşun ek göstergesi 3.600dür.
Dolayısıyla, binlerce personeli olan emniyet il müdürlerimizin ek
göstergesinin artırılması konusunda bir düzenleme yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Toplantı yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Önce isimleri belirleyeceğim: Sayın Bal, Sayın
Vural, Sayın İnan, Sayın Kalaycı, Sayın Uslu,
Sayın Özensoy, Sayın Bulut, Sayın Ertuğrul, Sayın
Çalış, Sayın Doğru, Sayın Asil, Sayın Işık,
Sayın Yunusoğlu, Sayın Çelik, Sayın Akcan, Sayın
Tankut, Sayın Korkmaz, Sayın Ural, Sayın Sipahi, Sayın
Çobanoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve 3
Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ve
2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S. Sayısı: 508)
(Devam)
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır; geliş
sırasına göre okutup, aykırılıklarına göre
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 13
ncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan Kıdemli başpolis
memuru ibaresinin Kıdemli Amir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Hasip
Kaplan Hamit
Geylani Nuri
Yaman |
|
Şırnak Hakkâri Muş |
|
Osman
Özçelik Akın
Birdal Sırrı
Sakık |
|
Siirt Diyarbakır Muş |
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı yasa
tasarısının 13. maddesinin (4) numaralı sırası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Saygılarımızla.
(4) Kıdemli başpolis memuru, baş polis memuru,
polis memurları ve çarşı ve mahalle bekçileri.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Kemal
Demirel Fatih
Atay |
|
Malatya Bursa Aydın |
|
Hulusi
Güvel Tayfur
Süner |
|
Adana Antalya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 190
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 13- 08/06/1949 tarih ve 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı kanunun 40 ıncı maddesinin
(ç) bendinin Emniyet mensupları başlıklı (2)
numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
II Emniyet mensupları:
1- Birinci ve ikinci sınıf emniyet müdürleri 60
2 - Üçüncü ve dördüncü sınıf emniyet müdürleri ile
emniyet amirleri 58
3- Başkomiser, komiser ve komiser yardımcıları
56
4- Kıdemli Başpolis ve Başpolisler 54
5- Polis memurları 52
|
Reşat
Doğru Hasan
Özdemir M. Akif
Paksoy |
|
Tokat Gaziantep Kahramanmaraş |
|
Beytullah
Asil Hasan
Çalış |
|
Eskişehir Karaman |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Reşat Doğru, Tokat Milletvekili.
Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından
alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 508 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 13üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifi ile polis memuru rütbesi kıdemli
başpolis, başpolis memuru, polis memuru şeklinde
sınıflandırılmakta ve polis memuru rütbesinin meslek
derecesi ve görev unvanları yeniden düzenlenmektedir. Verdiğimiz
önerge ile yaş sınırını artırıyoruz. Tabii,
çıkarmış olduğumuz kanun bir torba kanun
niteliğindedir. Bu kanunla -birçok, öğretmenlerden tutun da polisine
kadar, yeşil kartlısından tutun da emeklilerine kadar hepsinde-
çeşitli kanunlarda değişiklik yapıyoruz.
Hükûmet tarafından getirilen kanunlar tam olarak iyice
tartışılmadan çıkartılmış olduğu için
zaman içerisinde ihtiyaca binaen defalarca çeşitli değişiklikler
yapmak mecburiyetinde kalınıyor. Hâlbuki bunlar en iyi şekilde
değerlendirilmiş olsa, ondan sonra,
tartışıldıktan sonra getirilmiş olsa belki de Meclisin
gündemini bu kadar doldurmamıza gerek kalmaz.
Şimdi de bu kanunla da polislerimize yeni kadrolar veriyoruz,
bazı yeni imkânlar sağlamaya çalışıyoruz, yine,
öğretmenlerimize çeşitli imkânlar sağlamaya
çalışıyoruz. Ülkemizde memurlarımız içerisinde bulunan
öğretmenlerimiz olsun, polislerimiz olsun Meclisimizden, Türkiye Büyük
Millet Meclisinden çok önemli kanunların çıkmasını
bekliyorlar. Şu an itibarıyla öğretmenlerimiz büyük bir geçim
sıkıntısı içerisindedir. Polis memurları aynı
şekilde çok büyük geçim sıkıntısı içerisinde,
ağır şartlar içerisinde çalışıyor olmalarına
rağmen çalışmalarının
karşılığını alamamaktadırlar.
Bu mealde de diğer sosyal katmanlar gibi hepsinin büyük bir
beklentisi vardır. Bakınız, şu anda, çiftçi çok zor
durumdadır. Çiftçi kardeşlerimiz, köylülerimiz Acaba ne ekelim de
biz bu sene para kazanalım, çocuklarımıza imkân
sağlayalım? mücadelesi içerisindedirler.
Ayrıca bu yıl içerisinde de özellikle havanın iyi
gitmemesinden dolayı dolu afeti meydana gelmiş, dolu afeti de
köylümüzü bir kez daha vurmuştur. Bakınız, şu anda, Tokat
ilinde geçmiş olduğumuz günler içerisinde Kazova bölgesinde,
Güryıldızda, Büyükyıldızda, Çerçi köylerinde, Söngüt
köylerinde dolu afeti münasebetiyle neredeyse tamamen ürünlerin yok olduğu
bir durumla karşı karşıya kalınmıştır.
İnsanların hepsi, Acaba afet kararnamesi nasıl çıkacak?
Afet kararnamesinden ben nasıl faydalanacağım? şeklinde
bir beklenti içerisindedir. Hükûmetten de bu yönlü bir kanun teklifinin en
azından Meclis tatile girmeden çıkmasını bekliyorlar. Afet
kararnamesinde tabii, şu andaki, tarım sigortası diye bir
tabir var. Tarım sigortasının da yapılmamış olduğunu
söylemek mecburiyetindeyiz. Tapulardaki sorunlar münasebetiyle, tapu
olmadığından çiftçilik sözleşmeleri yapılamıyor,
dolayısıyla da sigorta yapılamıyor. Bu mealde de Acaba,
afet kararnamesinden o yönde bir çalışma mı yapılacak
veyahut da diğer yönlerden nasıl destek olunacak? şeklinde
beklenti vardır.
Aynı şekilde, emeklisinden tutun da esnafına kadar,
sosyal katmanların hepsinin de Hükûmetten çok önemli beklentiler
içerisinde bulunduğunu söylemek istiyoruz.
Tabii, şu anda çıkarmış olduğumuz bu
kanunla beraber, polis kardeşlerimize, bir noktada, onların
durumlarının iyileştirilmesi noktasında bir
çalışma yapıyoruz ancak polislerimizin başka beklentileri
de vardır. Bakınız, şu an itibarıyla, polis
memurlarından yüksekokulu bitirenler 1inci dereceye kadar düşemiyorlar.
Bununla ilgili bir kanun teklifi hazırlayıp yaklaşık olarak
üç ay önce Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuştuk ancak o kanun
teklifimiz hâlâ görüşülmemiştir. Polis memurlarından epey bir
yekûn teşkil eden bu gruba da en azından bu kanun içerisinde bir yer
verilmiş olsaydı, tahmin ediyorum ki o insanların da
mağduriyetleri giderilmiş olurdu.
Tabii, polis memuru derken
İnsanlarımızın
güvenliği olmadan, insanlarımızın can güvenliği
olmadan hiçbir şeyin yapılması mümkün değildir. Şu
anda, ülkemizin dışında, Türk soylu Kırgızistanda
maalesef çok kötü olaylarla karşı karşıyayız. Mesela
orada, şu anda, can güvenliği yoktur, insanlar birbirlerini
öldürmektedir. Özbek kardeşlerimiz ile Kırgızlar çeşitli
tahrikler neticesinde, özellikle etraflarındaki çeşitli
oyuncuların, senaristlerin, onların taktikleri ve stratejileri
neticesinde onlar tahrik edilmişler ve şu anda da büyük bir katliamla
karşı karşıya bulunuyoruz. Binlerce insan, neredeyse
yaklaşık olarak bine yakın insan öldürülmüş durumda. Yine,
yüz binlerce, yüz binin üzerindeki insan da öz topraklarından kopartılmış
ve başka yerlere göç etmek mecburiyetinde kalmıştır.
İşte bakınız, şu anda, can güvenliğinin nereye
gelmiş olduğunun bir göstergesidir.
Yani, şu anda, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, yüce Türk
milleti olarak, büyük Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak
Kırgızistana da yardım etmek mecburiyetindeyiz. Nasıl
Gazze hassasiyetimiz varsa, İslam ülkelerindeki hassasiyetlerimiz varsa,
aynı şekilde, Türk dünyası üzerinde de hassasiyetimiz
olması gerekmektedir çünkü Özbek Türküyle Kırgız Türkü
çeşitli oyunlarla karşı karşıya getirilmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Doğru, lütfen
tamamlayınız.
REŞAT DOĞRU (Devamla) O insanların yürekleri
yanmıştır. Orta Asyada şu anda büyük bir oyunun
parçasını görüyoruz. O mealde de geçmişteki Fergana
olaylarının bir benzerini yani Ahıska Türkleriyle Özbekler
arasındaki olayların bir benzerini burada yaşıyoruz. Ondan
dolayı da acilen Hükûmetin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin o olaylara
müdahale etmesini, oradaki kardeşlerimizin yarasının
sarılması noktasında bazı çalışmalar
yapmasını bekliyoruz. Tabii, işte can güvenliğinin nereye
gelmiş olduğunun bir göstergesidir. Yani ondan dolayı da polis
teşkilatlarımıza çok önem verilmeli, onların istemiş
olduğu kanunlara veyahut da beklentilerine cevap verilmelidir.
Ben, önergemizin kabul göreceğini bekliyor, yüce Meclisi en
derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı yasa
tasarısının 13. maddesinin (4) numaralı sırası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Saygılarımızla.
(4) Kıdemli başpolis memuru, baş polis memuru,
polis memurları ve çarşı ve mahalle bekçileri.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz ne yazık ki.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; maddeyi okuyorum. Emekli
Sandığı Kanununda II numaralı tabloda emniyet
mensupları sayılıyor. II numaralı tablo, Emekli
Sandığı Kanunu II numaralı tablo Emniyet mensupları
diye başlıyor eski şekli ama yeni şekil getiriyor, emniyet
mensuplarının içine Kıdemli başpolis, başpolis ve
polis diyor. Şimdi, soruyorum: Çarşı ve mahalle bekçileri
emniyet mensubu mudur, değil midir? Emniyet mensubu sayıyorsanız
önergeyi kabul edin, saymıyorsanız Saymıyorum. deyin, biz de
artık bu mücadeleyi vermeyelim. Onlara da Emniyet mensubu
saymıyoruz. deyin. Biz geçen sene onları emniyet
sınıfına aldık ama hata yapmışız, emniyet
sınıfından değil bunlar. deyin. O zaman ne gereği
var, niye bu kadar bizi uğraştırıyorsunuz ya? Eğer
emniyet mensubuysa burada Emekli Sandığı Kanunu açık, II
numaralı tablo, şunlar şunlar şunlar, geliyor geliyor,
çarşı ve mahalle bekçisi yok. Ha bunlar emniyet mensubu mu değil
mi? Hayır, değil. açık açık değil diyorsanız
biz de boşuna uğraşmayalım. O zaman, tüm çarşı ve
mahalle bekçilerinin tüm vebali sizin üzerinizde olsun.
İki: Yine aynı şekilde, muhtarlara sekiz senedir
söz verdiniz, sekiz senedir. Artık muhtar lafını burada etmek
istemiyorum çünkü artık inanmıyorum. Artık, muhtarlar da size
inanmıyor.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Yoklama talebi var bu arada.
Önce isimleri belirliyorum: Sayın Hamzaçebi, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Öğüt, Sayın Atay, Sayın Öztürk, Sayın Çöllü, Sayın Süner,
Sayın Güvel, Sayın Halıcı, Sayın Köse, Sayın
Arifağaoğlu, Sayın Emek, Sayın Çakır, Sayın
Barış, Sayın Özbolat, Sayın Köktürk, Sayın
Pazarcı, Sayın Aydoğan, Sayın Hacaloğlu.
Evet, yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve 3
Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ve
2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN - Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 13
ncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan Kıdemli başpolis
memuru ibaresinin Kıdemli Amir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Nuri
Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sırrı
Sakık, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; elimde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir tutanağı
var. Suç tarihi, 27/5/1992yi 28/5/1992ye bağlayan gece. 2 sivil
vatandaşımız, 3 PKK gerillasıyla birlikte, Muşta bir
yol aramasında -bunlar- yakalanıyor. Güvenlik güçleri bunları
gece alıp götürüyor. İçinde JİTEM ve emniyet
teşkilatından bulunan 7 kişilik bir birim tarafından
alınıp bunlar jandarma birliklerine götürülüp teslim ediliyor -bu,
1992de- ve gece, tekrar, ilin valisi, ilin emniyet müdürü, ilin jandarma alay
komutanının da içinde bulunduğu bir uzlaşı
protokolünden sonra canlı olarak bunlar alınıp Muşta
bulunan Murat Köprüsünün altında infaz ediliyor. Yani, hukukun, huzurun
ülkesi diyoruz ya, hukuk diyoruz, demokrasi diyoruz, insan hakları
diyoruz
O tarihte bu 5 vatandaşımız alınıp
götürülüyor ve orada, Murat Köprüsünün altında infaz ediliyor, 1992de.
Dönemin Muştaki savcısı, bir ailenin başvurusu üzerine bir
soruşturma yapıyor. Aynen Adalet
Bakanlığımızın cevabı şu: Bölgede görev
yapan MİT elemanlarınca yapılmış, soruşturmaya
gerek yoktur. O gün bugündür hâlen soruşturma yok ve ondan sonra o
köprünün altında yüzlerce insan infaz edildi. Bakın, sadece orada 7
kişilik bir katil timinden bahsetmiyorum, içinde valinin, jandarma alay
komutanının da bulunduğu bir olaydan bahsediyorum.
Bize intikal ettiğinde, gece bu
Çocuklarını orada
takip edip ve jandarma aldıktan sonra, gece beni aradılar: Jandarma
aldı götürdü. O zaman sorun yok. dedik. Sabahleyin de bu çocukları
ölü bir şekilde onlara teslim ettiler ve biz gittik
Valinin
açıklaması
Ve dönemin İçişleri Bakanı çıktı
burada dedi ki: Çatışmada bunlar ölü olarak ele geçti. Oysaki
Muş Cumhuriyet Savcısının yaptığı
araştırmada infaz edildiğine dair bir rapor vardı ve vali
inkâr ediyordu. Alay komutanıyla, vali, ben ve birkaç partili
arkadaşımız alayda, alay komutanının
odasındaydık. Kalktı ayağa ve şunu söyledi, dedi ki:
Sayın Sakık, ben bugün Kur'an okudum ve şu anda abdestliyim.
Allah adına
Bizdeki karanlık güçler aldı, götürdü, infaz etti.
Döndü valiye de dedi ki: Ben sana demedim mi, vermeyelim; bunlar katildir,
alıp götürüp infaz ederler. O gün bu insanlar infaz edildi ve
arkasından 10larca infaz yeniden gerçekleşti.
Biraz önce Sayın İçişleri Bakanıma sordum,
yani, köyleri yakılanların mağduriyetini ne zaman gidereceksiniz?
Cevap yok. O mağduriyeti yapanlar kimlerdi, biliyor musunuz? Bolu ve
Kayseriden gelen tugaylardı. O tugay komutanları orada resmen halka
karşı zulüm işlediler ve resmen orada binlerce köyü ateşe
verdiler. Muş Altınovada 7 çocuk, anne, baba -anne hamileydi- 10
insanı diri diri yaktılar. Bugün beni aradılar, dediler ki:
Bizim o zararlarımızla ilgili Muş Valiliği reddetti.
Şimdi dönüp burada hâlen huzurdan ve hukuktan bahsediyorsunuz. Yani,
başka ne yapabilirsiniz bu halka ya? Alıp diri diri yakıyorsunuz
ve on yedi yıldır bu insanlar mağdur. Bu insanların
mağduriyetini gidermek üzere soru soruyorum, Sayın Bakandan tek
kelime yok. Siz bu hâlinizle mi bu ülkede iç barışı
sağlayacaksınız, toplumsal barışı
sağlayacaksınız? Size otuz kez anlattık, dedik ki: Sizin
valileriniz orada resmen bu halka karşı zulmediyor, bölgenin her
tarafında
Geçen gün de burada Siirt Valisinden bahsettim. Siirtin
sokaklarında omuzunda ceketiyle dolaşıyor. O mağdur
insanları alıp getiriyorlar vilayete Şu hakkınızdan
vazgeçerseniz -on yedi yıllık mağduriyetleri var- size 8 milyar
lira para veririz. diyorlar. Şimdi dönüyorsunuz
Nasıl böyle bir
sosyal ve hukuk devleti olur?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın
Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Allah aşkına, hiç empati yaparak
gerçekten kendimizi onların yerine koyabiliyor muyuz? Onların
yarasını sarmak için küçük bir çaba sarf edebiliyor muyuz? Hele bölge
milletvekilleri bu noktada üzerinize düşen sorumlulukları yerine getirdiniz
mi? Hiçbir şey yapmayacaksınız, sonra döneceksiniz siyasetin
bilmem şiddetten beslendiğini
Asıl şiddetten beslenen, bu
sorunları çözmeyendir. Şiddetten beslenen, bu sorunu kangren hâle
getirenlerdir. Biz, parti olarak acılardan beslenen bir parti
değiliz, acıların sonlanmasını ve
yaralarımızın bir an önce sarılmasını istiyoruz.
Bu bir lütuf da değildir. Eğer gerçekten barış ve
kardeşlik isteniyorsa bu yaralar bir an önce sarılmalıdır.
Yaralarımız sarılmadan gerçekten bu ülkede hukuk ve huzuru yakalama
şansımız yoktur.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 508 sıra sayılı
kanun teklifinin 14. maddesindeki Her tam fiilî hizmet yılı için aylık
bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi
olarak verilir ibaresi Her tam fiilî hizmet yılı için aylık
bağlamaya esas tutarın iki aylığı emekli ikramiyesi
olarak verilir olarak değiştirilmiştir.
Arz ve teklif ederiz.
|
Hasan
Çalış Osman
Ertuğrul Atila
Kaya |
|
Karaman Aksaray İstanbul |
|
Akif
Akkuş Mustafa
Kalaycı |
|
Mersin Konya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 14
üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Hasip
Kaplan Özdal
Üçer Sebahat
Tuncel |
|
Şırnak Van İstanbul |
|
Akın
Birdal Nuri
Yaman |
|
Diyarbakır Muş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Özdal Üçer, Van
Milletvekili.
Buyurun Sayın Üçer. (BDP sıralarından
alkışlar)
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin ilgili maddesi üzerine vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine partimiz grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Asım Yavrutürk, Alakaya köyü Çaldıranda dün
yaşıyordu, bugün yaşamıyor. Yirmi dört yaşında,
evli ve çocuklu. Onun çocukları, onun bir bidon mazotla veyahut da bir
torba şekerle kazanacağı
Ve çocuklarının geçimini sağlamak
için, işsizliğin had düzeyde olduğu bir ülkenin
yurttaşı olarak kaçak yollardan ticaret yapmaya çalışan
biri olarak, vergisini ödediği devletin resmî güvenlik güçleri
tarafından, yakalanması ve adli mercilere çıkarılması
mümkünken katledildi. Sayın Sırrı Sakık 1992den,
insanın kanını donduran örnekler verdi ama 2009dan bugüne kadar
iki yıllık süre içerisinde Vanın sınır ilçelerinde;
Çaldıran, Saray, Özalp ve Başkale ilçelerinde bizzat güvenlik güçleri
tarafından vurularak yaralanan yurttaşımızın sayısı
30, yaşamını yitiren yurttaşlarımızın
sayısı 15. Bu zulümdür ve bu tahammül edilmez bir şeydir
artık. Bununla ilgili soru önergeleri verdiğimizde Sayın
Bakanın lakayıt tutumları içeren söylemlerle bu konuyu
geçiştirmesi, bunun yerine, İnsan Hakları Komisyonunun bizzat
gidip inceleme yapması yerine güvenlik güçlerine havale etmesi ve daha
sonrasında da Ülkemizde huzur vardır. demesi akıl ve izan
kârı bir şey değildir, vicdana sığmaz. Biz ailelere
gidip başsağlığı dilediğimizde Vekilim, bunu Meclise
taşıyın, herkes duysun. diyorlar. Ama biz vekil olarak aileye
Zaten bunu biliyorlar, bile bile yapılıyor bunlar. diyemiyoruz.
Bilmiyor mu Sayın Bakan sınırda yargısız infazlar
yapılıyor? Bilmiyor mu Sayın Bakan Vanda çocuklar istismar
ediliyor? Bilmiyor mu Sayın Bakan Vanda, Mersinde, Adanada Kürt
çocukları Fuhuş yapsınlar eylem yapacaklarına, batağa
düşsünler. diye istismar ediliyor!
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) Yapma ya!
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Ama ne yapılıyor? Huzur
geliştiriliyor! (AK PARTİ sıralarından Ayıp,
ayıp sesi)
Ayıp olan, bu usulsüzlüklere, ayıp olan, bu
haksızlıklara karşı lakayıt kalmaktır. Ayıp
olan, suçu ve suçluyu bile bile koruyup kollamaktır. (AK PARTİ
sıralarından Sizin yaptığınız gibi mi? sesi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Vanda
Biz bugüne kadar hiçbir suçu,
suçluyu kollamadık. Biz hakkı koruduk, haklıyı
kolladık, ölümüne de kollayacağız, ölümüne de
kollayacağız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AGÂH KAFKAS (Çorum) Neyle?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Bu ülkede üstünlerin hukukunu kurarak
insanları egemenlik altına almayı düşünüyorsanız ve
insanların doğruyu düşünmeye, söylemeye tahammülünüz yoksa, biz
özgürlükler ve haklar uğruna ölümüne halkın değerlerini sahipleneceğiz.
Ki zaten ölümüne siz de saldırmaya yönelik talimatlar vermiyor musunuz?
Milletvekillerini vurdurmaya, işkence etmeye yönelik, belediye
başkanlarını, kadınları, çocukları, kim olursa
olsun gerekeni yapmaya dönük güvenlik güçlerine talimatlar vermiyor musunuz?
Veriyorsunuz. Ama inadına, siz ölüm dedikçe biz yaşam
diyeceğiz, siz savaş dedikçe biz barış diyeceğiz
ve insanlık onuru kazanacaktır. İnsanlık onuru
kazanıncaya kadar biz bu mücadeleye devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen Divan
tarafsızlığınızı koruyunuz, bu düzeysiz
sataşmalara da engel olunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Üçer
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Bu düzeysiz sataşmalara muhatap olmak
istemiyorum.
BAŞKAN Sayın Üçer
Sayın Üçer
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Ben konuşmamı yaparken
BAŞKAN Sayın Üçer, lütfen sözlerinizi düzeltir misiniz
Divanla ilgili.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
milletvekilleriyle ilgili de düzeltsin.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Ben
Divanla ilgili
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
milletvekilleriyle ilgili de düzeltsin. Hatip düzeyli konuşsun.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Ben de milletvekiliyim ve insanların
da benimle konuşurken belli bir düzeyi gözetmesi gerektiğini
hatırlatırım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O kürsüde konuşurken
düzeyli olmalı.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Şimdi, bu kürsüde konuşurken ben
doğruyu ve özgür düşünceyi ifade etmek adına da yemin ettim.
AYLA AKAT ATA (Batman) Hatip kürsüde konuşurken
milletvekili de düzeyli olmalı.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Bu doğrultuda hakkımı
kullanıyorum. Lütfen hoşgörülü olunuz, lütfen haktan yana olunuz.
Peki, bu insanların ölümü sizce güzel şeyler mi? Bu
çocukların yaşadığı trajedi güzel şey mi? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Üçer, lütfen Genel Kurula hitap edin,
karşılıklı konuşmayın.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Bunu mu sahipleniyorsunuz?
BAŞKAN Siz Genel Kurula soru sormayacaksınız
Sayın Üçer.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Ben kimseye küfür etmemişim, gerekeni
gerekli şekilde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
AYLA AKAT ATA (Batman) Cesaretiniz varsa Çaldırandaki aileye
başsağlığı dilersiniz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 508 sıra sayılı
kanun teklifinin 14. maddesindeki Her tam fiilî hizmet yılı için aylık
bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi
olarak verilir ibaresi Her tam fiilî hizmet yılı için aylık
bağlamaya esas tutarın iki aylığı emekli ikramiyesi
olarak verilir olarak değiştirilmiştir.
Arz ve teklif ederiz.
Hasan Çalış (Karaman) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasan Çalış,
Karaman Milletvekili.
Buyurun Sayın Çalış. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 508 sıra sayılı
Tasarının 14üncü maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge
üzerine grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinize
saygı ve selamlarımı arz ediyorum.
Değerli arkadaşlar, önergemiz ile her tam fiilî hizmet
yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir
aylığı ikramiye olarak verilir ibaresini iki aylık esas
alınır olarak düzenliyoruz. Bu düzenlemeyle, gerçekten büyük
ümitlerle çalışan ve emeklilik süresinde kendine huzurlu bir ortam
bekleyen insanlara hiç olmazsa nefes alacak bir ortam sağlamayı
amaçlıyoruz.
Değerli arkadaşlar, işçi, memur ve diğer
çalışanların en büyük dileği, emekliliğinde
emeğinin karşılığını aldığı,
ekmeğinin katığına denk geldiği, muhannete muhtaç
olmadığı, rahat, huzurlu bir emeklilik hayatıdır. Ama
bugün yapılan araştırmalar göstermektedir ki, emekli
hayatını idame ettirebilmek için ya ilave bir işte
çalışmak zorundadır ya da ilave geliri olmak zorundadır.
Günümüzde hekimler, hukukçular, mühendisler, emeklilik sonrası geçinmek
için çalışmak zorunda kalıyorsa, öğretmenler semt
pazarında, marketlerde çalışmak zorunda kalıyorsa,
değerli arkadaşlar, emeklinin durumu sıkıntılıdır,
iç açıcı değildir. Bu yüce Meclisin bu duruma el koymak gibi bir
mecburiyeti söz konusudur.
Emeklilere verilen maaşa yıllar itibarıyla
yapılan zamlar ortadadır. Yıllık maaş
artışıyla emekli normal bir gömlek alamıyorsa bu tablonun
vahameti tamamen ortadadır değerli arkadaşlar. Sekiz
yıllık İktidarınızda kalkınmadan, ekonomideki
büyümeden, topluma getirdiğinizi iddia ettiğiniz refahtan emekliye ne
verdiğiniz ortadadır. Hani gayrisafi millî hasılayı 2.500
dolardan 10 bin dolarlara çıkarmıştınız? Bu ne demektir?
Her emeklinin maaşı da dörde katlanmış olacaktı. Sizin
duyduğunuz, bildiğiniz böyle bir emekli var mı değerli
arkadaşlar? O zaman niye vermiyorsunuz emeklinin hakkını?
Arkadaşlar, kısacası devri
İktidarınızda emeklinin hakkı olan refah payını
buharlaştırdınız ve kaybettiniz. Emekli
maaşlarında büyük iyileşme, düşük maaşlıya yüksek
zam propagandasıyla başlayan manşetler maalesef emekliye derin
bir nefes aldıramadı. Emekliye verdiğiniz bir yıllık
zamla, maaşındaki artışla, mahallesinin semt pazarına
gidip bir haftalık mutfak ihtiyacını
karşılayamıyor değerli arkadaşlar. Emekliye
verdiğiniz bir yıllık zamla kardeşinin düğününe bir
çeyrek altın alamıyor değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, durum bu hâldeyken, sayın
iktidar temsilcileri, anlaşılıyor ki uykunuzun bu kadar
ağırlaştığı bir dönemde rahatsız oluyorsunuz.
Vatandaş sizi de dinliyor, bizi de dinliyor; bunun hesabını da
günü gelince soracaktır. Tabii ki siz gene dönüyorsunuz vatandaşa,
diyorsunuz ki: Biz yanlış yapsak bize oy vermezlerdi.
Görüşeceğiz Allahın izniyle.
Kıymetli arkadaşlar, bir diğer husus,
çalışmak zorunda kalan emeklilerden alınan sosyal güvenlik
destek primi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çalış, lütfen
tamamlayınız.
HASAN ÇALIŞ (Devamla) Kıymetli arkadaşlar, emekli
niye çalışmak zorunda kalıyor? İnanın, benim
tanıdığım, şu salonda bulunan pek çok
arkadaşımızın tanıdığı, sadece sosyal
güvenlik destek primini yatıramadığı için işyerini
kapatmak zorunda kalan esnaflar vardır. Bugün esnafı
getirdiğiniz tablo, sanatkârı getirdiğiniz tablo ortadadır.
Emekli olunca bu primi tabii ki ödeyemeyecektir.
Biraz önce, bugünkü görüşmelerde, 37nci maddeye göre,
değerli arkadaşım bir öneri getirmişti: Bu, sosyal güvenlik
destek primini ödeyemeyenlerin borçlarını
yapılandıralım. Sayenizde, sizin oylarınızla reddedildi.
Benim kanun teklifim de bekliyor. Bu, yüksek sosyal güvenlik destek primlerini
yüzde 3e düşürelim diye hâlâ, bir yıldır bekliyoruz, beklemeye
devam ediyoruz. Bunda da samimiyetinizi göreceğiz. Nitekim, bu önergemizde
de göreceğiz, kimin yanındasınız göreceğiz.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çalış, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
III.-
YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Önce isimleri belirleyeceğiz: Sayın Korkmaz, Sayın
Vural, Sayın Akkuş, Sayın Çalış, Sayın İnan,
Sayın Uslu, Sayın Asil, Sayın Bulut, Sayın Özensoy,
Sayın Orhan, Sayın Doğru, Sayın Tankut, Sayın
Yunusoğlu, Sayın Varlı, Sayın Çelik, Sayın Akçay, Sayın Paksoy,
Sayın Öztürk, Sayın Ertuğrul, Sayın Çobanoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı, Emniyet Teşkilatı Kanunu ile Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve 3
Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ve
2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
gelişlerine göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 15
inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hakan
Coşkun Hasan
Çalış Reşat
Doğru |
|
Osmaniye Karaman Tokat |
|
Mehmet
Akif Paksoy Beytullah
Asil |
|
Kahramanmaraş Eskişehir |
Madde 15- 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı
Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının
Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun 6 ncı
maddesinin (B) fıkrasının ilk paragrafı
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık
bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke
mevzuatına tabi çalışanlar ve ikamete dayalı bir sosyal
sigorta ödeneği alanlarla Türkiyede sigortalı olarak
çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak
çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 15
nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Hasip
Kaplan Özdal
Üçer Sebahat
Tuncel |
|
Şırnak Van İstanbul |
|
Akın
Birdal Nuri
Yaman |
|
Diyarbakır Muş |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün burada en önemli dört
bakanlığı ilgilendiren bir torba yasa, çorba yasa
görüşüyoruz.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Çorba mı, torba mı?
HASİP KAPLAN (Devamla) En önemlisi Millî Eğitim
Bakanlığı, en büyük bütçeyi alıyor ve orada sordum, Plan ve
Bütçe Komisyonunda da sordum: Gizli eylem planınız var mı
Hükûmet olarak? Sayın Bakan Yok. dedi, inkâr etti. Şimdi,
milyonlarca öğrenciden, öğretmenden ve okuldan sorumlu
olacaksınız, o sorumluluğun hakkını vereceksiniz,
orayı dolduracaksınız, o kürsüyü dolduracaksınız.
Kadın veya erkek olmanız önemli değil. Hiç kimse Kabinede süs
saksısı değil; bu bir.
İkincisi, 500 binin üzerinde polis, jandarma, bekçi ve
korucuyu ilgilendiren bir... İçişleri Bakanlığından
soruyorum: Gizli eylem planınız var mı, yok mu? Sayın
Bakan burada diyor ki: Yok. Ee, peki, benim bu okuduğum belgeleri kim
yazıyor? Hurafeler mi yazıyor, hayaletler mi yazıyor?
Bakın, benim verdiğim tarih ve sayıları iyi
okuyun, iyi dinleyin. İçişleri Bakanlığı Toplumla
İlişkiler Daire Başkanlığı 8/12/2006 gün 954
sayılı yazıları. Dağıtım gereği
kaymakamlıklar, jandarma komutanlıkları, emniyet müdürlükleri,
millî eğitim müdürlükleri, sağlık müdürlükleri, müftülükler.
Müftüleri de ibadet, dinî inanç yerine bölücülerle ilgili faaliyetlerin içinde
görevlendirmiş. Artık imamlar da vaizler de istihbarat yapıyor.
Şimdi, bakın, burada, bu eylem planının ekinde
ne diyor? Gizlilik derecesine uyulacaktır eylem planıyla ilgili.
Dönem raporlarından alınan bilgiler bakanlık yoluyla
Başbakanlığa gönderileceğinden raporların mutlaka
belirtilen zamanda valiliğimizde olacak şekilde gönderilmesine azami
özen gösterilecektir. On sayfa. Burada Kürtçe konuşan, Kürtçe eğitim
isteyen, nevroza katılan, bunların hepsi yazılı.
Şimdi, ben bunu soruyorum. Bu, 1/12/2008 Batman
Valiliğine. Sayı:
Bakın, YÖKe soruyorum. 17 Martta siz gizli eylem
planını üniversitelere gönderdiniz. Hayır, göndermedim. Ben de
diyorum ki: Bakın, YÖK Yardımcısı, imza, isim burada. Yekta
Saraç. Gizli. Bölücülük faaliyetleriyle ilgili. Bu sizin imzanız mı,
değil mi? Değilse, sahtekârlığı yapan kim? Bu resmî evrakta
sahtekârlığı yapan kim? Sizin adınıza gönderen kim?
Peki, İçişleri Bakanlığı adına bu
daire nasıl bu faaliyetleri yapıyor? Bir tarafta kardeşlikten
bahsedeceksiniz, farklılıktan, çeşitlilikten, kültürlerden,
kimliklerden; öbür taraftan da el altından böyle vuracaksınız!
Bu ahlaki değil. Bu dürüst değil. Bu yaklaşım
İşte belgesi! Bütün milletvekillerine verin. Ben verdim,
dağıttım, isteyene veririm. Çıkın, söyleyin! Ve bu
raporların hepsi Tayyip Erdoğana gidiyor. Dönemlerini mi istersiniz?
Buyurun, söyleyeyim; buyurun: Ocak, şubat, mart, nisan; dört ayda bir, bir
rapor gidiyor; İçişleri Bakanlığına geliyor,
Bakanlıktan da Başbakana gidiyor. Yani burada bakanlar
yalanlıyorsa kendi icraatlarını, ben ne yapayım?
Şimdi, arkadaşlar, bu ortam, bu yöntem, bu şekilde
bir çalışmayla, bu kafayla, bu Meclis çalışmasıyla
çalışma olmaz. Bakın, İnsan Hakları
Sözleşmesinde de angarya yasağı var; bakın, 4üncü madde
angarya yasağıdır. Burada resmen milletvekillerine angarya
yapılıyor. Sizlere angarya yapılıyor, sizlere, iktidar
parti milletvekilleri!
Bakın, bundan sonra beş altı tane madde var. Gece
üçte bu bitecek. Ondan sonra Belediye Kanunu geliyor, sabah dokuz-ona kadar
devam edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Sabah dokuz-ondan sonra
Kamulaştırma Kanunu geliyor, on ikiye kadar devam edecek ve saat
birde Meclis tekrar çalışmaya devam edecek, bu sefer de
Karayolları Kanunu, elli tane madde arkadan gelecek.
Hodri meydan! Üç gün üst üste siz yatmadan buraya gelin, biz de
muhalefet olarak üç gün üst üste yatmadan buraya geleceğiz. Bakalım
bu sıhhatle, bu sağlıkla Türkiyede barışı
mı sağlayacaksınız, demokrasiyi mi getireceksiniz, siz mi
bizi yolda bırakacaksınız, muhalefeti; siz mi
yatacaksınız, biz mi yatacağız; siz mi ayakta
kalacaksınız, biz mi ayakta kalacağız, bu Meclis görecek.
Ama şunu anlayın: Bu, kölelik düzenidir. Böyle bir çalışma
temposu olmaz. Yaşlı ağabeylerimiz var, çoluğu çocuğu
hasta olan var, evde çocukları olanlar var. Yirmi dört saat üst üste, üç
gün üst üste çalışma olmaz; insan haklarına aykırı,
çağdaş demokrasiye aykırı, Meclisin
çalışmasına aykırı ve komisyonlar
çalışmıyor arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi, böyle bir durumda,
gerçekten sağlıklı bir çalışma olacağına
inanıyorsanız, böyle bir ortamda üç gün üst üste uyumadan
çalışılacağına inanıyorsanız
yanılıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Kaplan, lütfen
HASİP KAPLAN (Devamla) Uyarıyorum,
sağlığınıza dikkat edin, özellikle iktidar partisi.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
istemiştim efendim, karar yeter sayısı yoktu.
BAŞKAN Sayın Vural duymadım şeyi
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum,
ne vardı?
BAŞKAN Duymadım diyorum, onu söylüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanaklara bakın, işlemi
sonra yapın lütfen. Tutanakları getirtin efendim.
BAŞKAN Olabilir yani, istemiş olabilirsiniz.
Şimdiye kadar hep yerine getirdik.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanakları getirtin efendim.
BAŞKAN Tamam, itiraz etmeyin, yerine getiririz yani.
OKTAY VURAL (İzmir) Getirin yerine.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Karar yeter sayısı
var Sayın Başkan. (MHP sıralarından Nerede var? sesleri)
OKTAY VURAL (İzmir) - Olmadığını
görüyorsunuz, duyuyorsunuz, olmadığını görüyorsunuz
Vardır diyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Vural, bugün tüm karar yeter
sayılarını, toplantı yeter sayılarını yerine
getirdik, niye yerine getirmeyelim?
OKTAY VURAL (İzmir) Tamam, getirin yerine.
BAŞKAN - Zaten gerekli olan karar yeter sayısı da
var, toplantı yeter sayı da. Duymadığımı söyledim
yani buna niye itiraz ediyorsunuz?
Karar yeter sayısı yoktur madem öyle, beş dakika
ara veriyorum, buyurun
Kapanma Saati: 01.36
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.47
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 117nci Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.
508 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesi
üzerinde verilen Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Elektronik sistemle oylama yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 15
inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
ve arkadaşları
Madde 15- 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı
Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının
Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun 6 ncı
maddesinin (B) fıkrasının ilk paragrafı
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık
bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke
mevzuatına tabi çalışanlar ve ikamete dayalı bir sosyal
sigorta ödeneği alanlarla Türkiyede sigortalı olarak
çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına
ilişkin hükümleri uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Akif Paksoy,
Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurun Sayın Paksoy. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 15inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında görüşlerimi açıklamak üzere söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlar, baştan söylemek gerekirse bu
tasarı son derece özensiz ve karmaşık
hazırlanmış. Özensizliğe yabancı değiliz ama
karmaşık düzenlenmesinden ne murat edildiğini anlamış
değiliz. Torba kanun isminden ilham almış
olmalısınız ki aklınıza gelen düzenlemeyi bu
torbanın içine atmışsınız! Bu tasarıyla
yapılması gereken bir kısım düzenlemeleri biz de destekliyoruz
ancak arkadaşlar, bu düzenlemeler daha bütüncül olarak ele alınsa
olmaz mıydı? Mesela polislerin ve gece bekçilerinin özlük
hakları iyileştirilebilirdi, arkadaşlarımızın
teklif ettiği gibi 100 bin öğretmen kadrosu ihdas edilebilirdi.
Bu teklifle 100 kıdemli başpolis ve 9.900 başpolis
kadrosu veriyorsunuz. Polisler, sizden öncelikli olarak
sınıflandırma değil çalışma
şartlarının iyileştirilmesini, özlük haklarının
düzeltilmesini, tazminatlarının emekliliğe
yansıtılmasını istiyor.
Arkadaşlarımızın, emniyet mensuplarına
5.000 göstergenin memur aylık katsayısıyla çarpımı
tutarında güvenlik tazminatı verilmesi ve fazla çalışma
ücretinin artırılması yönündeki teklifini Komisyonda reddettiniz.
Öte yandan, mevcut durumda Millî Eğitim
Bakanlığında kadrolu, sözleşmeli ve ücretli olmak üzere
toplam 668 bin öğretmen görev yaparken, bu rakamın yarısı
327 bin eğitim fakültesi mezunu öğretmen adayının atanmak
için sıra beklediği Komisyon raporunda yer almaktadır.
Aslında burası sözün bittiği yerdir. AKP Hükûmetinin
eğitim-öğretime verdiği önemin en bariz ve en acı
göstergesidir. Bu konuda da arkadaşlarımızın Komisyonda 100
bin kadro ihdas edilmesi talebi sorunu çözmeyecekti, ama bir nebze de olsa
atama bekleyen gençlerimizin yüreğine su serpecekti. Siz, su serpmek bir
yana, yangını daha da artırdınız.
Kıymetli arkadaşlar, bakın, yeşil kartın
devrini iki yıl daha uzatıyorsunuz. Gerekçeniz kuşların
bile inanmayacağı kadar komik. SGK gerekli altyapıyı
sağlayamamış, personeli yetersizmiş!
Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2005
yılında 6,8 milyon olan aktif yeşil kartlı
sayısı, bugün itibarıyla 10 milyona yaklaşmış
durumdadır. Buna göre her yıl ortalama 520 binin üzerinde
vatandaşımızın yeşil karta muhtaç duruma
düştüğü anlaşılmaktadır. Sırf yeşil kart
rakamları, sizin ekonomiyi getirdiğiniz noktayı
açıklaması bakımından manidardır. Dünyanın bilmem
kaçıncı büyük ekonomisi olacaksınız, nüfusunuzun 15 milyonu
aktif ve pasifiyle yeşil kartlı olacak. Bu zenginleşme
halkın zenginleşmesi değil, komşumuz misali bir
kısım oligarkın zenginleşmesidir.
Yeşil kart sisteminin uzatılmasının tek bir
amacı vardır: Yeşil kart verilmesine ilişkin mevcut
uygulama siyasi müdahalelere ve keyfî uygulamalara çok müsaittir, erken veya
zamanında yapılacak seçimlerde Hükûmetinizce bu alan istismar
edilecektir, tıpkı elektriksiz köylere beyaz eşya
dağıttığınız gibi seçim zamanı yeşil
kart dağıtacaksınız.
Sayın milletvekilleri, bu torba tasarıyla 3201
sayılı Kanunda yapılan değişikliklerden biri de yurt
dışında bulunan Türk vatandaşlarından yurt dışında
geçen sürelerinin sosyal güvenlikleri bakımından
değerlendirilmesi hakkında kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle
aylık alanlardan yurt dışında tekrar yabancı ülke
mevzuatına tabi çalışmaları veya ikamete dayalı bir
sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almaları hâlinde
aylıklarının kesilmesidir. Buna karşın, yurt içinde
sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 2006
tarih ve 5010 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına
izin veriyor. Madde aynı, vatandaş aynı, uygulama farklı.
Bu düzenleme tamamıyla eşitlik ve hukukilik ilkelerine
aykırıdır ve derhâl vazgeçilmesi gerekmektedir.
Bu vesileyle, önergemize desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Paksoy.
Önerge
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Öğüt, Sayın Öztürk,
Sayın Köse, Sayın Çöllü, Sayın Güvel, Sayın Demirel,
Sayın Yazar, Sayın Oksal, Sayın Hacaloğlu, Sayın
Coşkunoğlu, Sayın Özbolat, Sayın Süner, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Pazarcı, Sayın Emek, Sayın Aydoğan,
Sayın Köktürk, Sayın Ağyüz, Sayın Atay.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy
ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır; geliş
sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre
işleme alıyorum.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 16. maddesinde yer alan, tüm işletmelerin
2/3ünün ibaresinin tüm işletmelerin 1/3ünün olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Akif
Akkuş Ahmet
Duran Bulut Erkan
Akçay |
|
Mersin Balıkesir Manisa |
|
Süleyman
L. Yunusoğlu Hasan
Çalış |
|
Trabzon Karaman |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 16
ncı maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Hasip
Kaplan M. Nezir
Karabaş Sırrı
Sakık |
|
Şırnak
Bitlis
Muş |
|
Osman
Özçelik |
|
Siirt |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Nezir Karabaş,
Bitlis Milletvekili.
Buyurun Sayın Karabaş.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 16ncı maddesiyle ilgili verdiğimiz
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, daha önce de belirttik, birçok bakanlığı
ilgilendiren değişiklikler, kanun değişiklikleri
birleştirilip bu tasarıda verilmiş ve bu tasarı da Plan
Bütçe Komisyonunda görüşülmüş. Organize sanayi bölgeleri ve Organize
Sanayi Bölgeleri Kanunuyla ilgili bir değişikliğin Sanayi,
Ticaret ve Enerji Komisyonunda tartışılması ve orada
değerlendirilmesi, oradan, gerekli ise Plan Bütçe veya diğer
komisyonlara gitmesi gerekirken burada görüşülmemiş.
Burada bu maddenin çıkarılmasını istememizin
nedeni
Eğer bu Kanunda değişiklik yapılması
gerekiyorsa bu değişiklikle ilgili teklif veya tasarı Sanayi,
Ticaret ve Enerji Komisyonuna gelir, tartışılır,
değerlendirilir Komisyonda, hem de ilgili taraflar düşüncelerini
açıklarlar; ondan sonra da Genel Kurula indirilir.
Bu tür birçok önemli şeyin bir araya getirilmesi ve içine de
bu tür değişikliklerin konulması, aslında, biraz, bu
değişikliklerin ne kadar, bu yasa yapma tekniğinin ne kadar
ciddiye alınmasıyla ilgili de bir olay. Öğretmen
atamalarıyla ilgili, çok ciddi olan, toplumun önemli kesimlerinin
beklentisi içinde olduğu bir tasarı getiriyorsunuz. Yine, polis,
emniyet kadrolarına atanmayla ilgili, ciddi olan bir konu getiriyorsunuz.
Onun içine de diğer bakanlıklarla ilgili olan, aslında daha önce
ilgili komisyonlarda tartışılabilecek veya şu anda
çıkarılma aciliyeti de olmayan değişiklikleri de bunun
içine koyuyorsunuz. Yani, bazen bazı değişiklikleri gözden
kaçırma, bazen de özensiz, gereksiz tartışmalara neden olma gibi
bir çalışma biçimi var AKPnin ve bu konuda da ısrarla devam
ediyor, bu konuda ısrarlı davranıyor.
Değerli milletvekilleri, tabii, hem geneli hem bölümleri
üzerindeki konuşmalarda hem de değişiklik teklifleriyle ilgili
konuşmalarımızda dile getirdik ancak burada da kısaca da
olsa değinmek istiyorum: Özellikle polis kadrolarına atamaya ilgili
bir aciliyetten bahsetti Sayın
Bakan ve tutanakları aldım, okudum. Tasarı gerekçesinde,
177 bin polis memuru olduğu ve ilgili olduğu kesimler de
sayılıp Avrupa Birliğindeki standartlarla
karşılaştırma yapılmış. 301 kişiye denk
geliyor, 301 kişiye 1 polis düşüyor. Sayın Bakanın cuma
günü yaptığı konuşmada 219 bin polis memurunun olduğu
söylendi. Yani, 219 bin polis memuruna şu andaki bu sayıyı eklediğimiz
zaman Avrupa Birliği standartlarının üzerine çıkıyor.
Yine bu tasarıda, dört yıllık üniversitelerden
mezun olanların aciliyetten ve acil kadro ihtiyacından dolayı
polis kadrosuna alınıp, polis meslek eğitim merkezleri kurulup
altı ay eğitimden sonra göreve başlatılmasından
bahsediliyor.
Şimdi, mevcut polis sayısı, kişi
başına düşen, bir polise düşen kişi
sayısını değerlendirdiğimiz zaman polis
alınmasıyla ilgili bir aciliyet yok. Bu nedenle hem polis
kolejlerinde, polis meslek yüksekokullarında hem de polis akademisinde
mevcut, orada yetişmiş ve yeni bir tarzla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karabaş, lütfen
tamamlayınız.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) Tüm
çalışmalarımızı, her alandaki
değişikliklerimizi Avrupa uyum yasaları çerçevesinde
yapıyoruz. Yeniden bu okullarda Avrupa uyum yasaları çerçevesinde,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Avrupada polisin eğitimi ve
insana yaklaşımı çerçevesinde yeniden düzenlemeleri yapıp,
ciddi bir eğitimden geçmiş ve bu konuda düzenli polis eğitimi
yapıldıktan sonra polis kadrosuna alınması gerektiğine
inanıyoruz. Eğer bu şekil bir düzenleme yapılmazsa, mevcut
mantıkla hareket edilse Türkiyede polisin mevcut uygulamalarından
vazgeçmesi ve polis üzerindeki şaibenin kalkması mümkün değil.
Sürekli dile getirdik, şimdi de dile getiriyoruz, hem geçmiş
hükûmetler döneminde hem bu Hükûmet döneminde polisin mevcut
uygulamalarının devam etmesi tek tek polis memurlarından
kaynaklı değil, hükûmetlerin bilinçli tercihidir;
yaptığı eğitim sonucu, polise verdiği eğitimin
sonucudur. Bu nedenle, birilerinin çıkıp polisimize, askerimize
Yapmayın. deyip bu tercihin, bu zihniyetin hükûmetler tarafından
değişmesi gerekiyor diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Karabaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Vural, Sayın Uslu, Sayın Bal, Sayın
Orhan, Sayın Asil, Sayın Bulut, Sayın Yunusoğlu, Sayın
Özensoy, Sayın Paksoy, Sayın Yıldız, Sayın Ural,
Sayın Işık, Sayın Varlı, Sayın Çelik, Sayın
Tankut, Sayın Akçay, Sayın Akkuş, Sayın İnan,
Sayın Çobanoğlu, Sayın Sipahi.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 16. maddesinde yer alan, tüm işletmelerin
2/3ünün ibaresinin tüm işletmelerin 1/3ünün olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ahmet Duran Bulut,
Balıkesir Milletvekili.
Buyurun Sayın Bulut. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı
Tasarının 16ncı maddesindeki değişiklik önergem
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gecenin bu geç vaktinde milletvekillerini, kulislerde uyur
vaziyette, koşar adım toplantılara sokarak, beyin
yorgunluğu içerisinde bu saatlerde çalışmaya mahkûm eden
zihniyeti huzurlarınızda kınıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, organize sanayi bölgelerinin
yapımında kurulan komisyonun, mütevelli heyetinin daha sonra
burayı tasfiye etmemek gibi bir direnişi neticesinde teklif edilen
buralarda kurulan tesislerin üçte 2sinin ruhsatının
alınmasından sonra, yarısının da çalışma
ruhsatı alınmasından sonra bu Kurulun tasfiyesi anlamında
alınan, getirilen bu tasarının üçte 2si değil de üçte
1inin işin çabuklaşması, bir an önce yeni genel kurula meydan
vermesi açısından bu teklifi verdim.
Tabii ki bütün yasalarımız getirilirken Meclise,
bilhassa halkımızın, vekillerimizin anlamakta güçlük
çektiği 45 bedene 55 beden elbiseye zorlandığı,
sokulduğu, ya dar gelip yırtıldığı ya bol gelip
çuval gibi hâle geldiği tasarıların Avrupa Birliğini
referans göstererek, Avrupa Birliği şartlarına uyum ifade
edilerek bu millete dayatılması, hâliyle düşündürücüdür.
Sayın Erdoğan 16 Mart 1990 yılında, yani henüz
millî gömlek üzerindeyken Sakaryada yapmış olduğu bir
konuşmada Avrupa Topluluğuna zaten girmeyeceğiz. Ben keramet
ehli değilim ama haber veriyorum, bizi almayacaklar. Avrupa Topluluğu
Hristiyan Katolik devletler birliğidir. Bu kazanın içerisine biz
girmeyeceğiz. Niye? Çünkü onların dinini kabul etmediğiniz
müddetçe zaten onlar sizi kendilerine kabul etmeyeceklerdir. diyor Sayın
Erdoğan.
Gömleği çıkarıyor, iktidar oluyor ve daha sonra, 17
Aralık 2004, Kızılay Meydanı, yanında Sayın Gül,
havai fişeklerle Avrupa Birliği adına alınan görüşme
tarihi kutlanıyor. 29 Ekim 2004te Romada, İslam düşmanı
papanın heykeli önünde Avrupa Birliği Anayasası
imzalanıyor. Ondan sonra başlanıyor tavizler verilmeye. Neler
yapılıyor? Mesela, Azınlık Vakıfları Yasası
çıkartılıyor. Ne yapılıyor? Domuz eti kasaplık
etler sınıfına sokuluyor. Neler yapılıyor? Binlerce
kilise restore ediliyor, misyonerlerin önü açılıyor. İmar
Yasasındaki değişiklikle, ülke, kilise evlerle
donatılıyor.
Tabii ki Türk milletinin kabul edemeyeceği,
sindiremeyeceği bu gelişmeler devam ederken, güneyimizde, Amerika,
daha önce girmek istediği Iraka 57nci Hükûmetten vize
alamadığı için, daha sonra kurulan AKP Hükûmetinden bu vizeyi
istedi ancak Parlamento 1 Mart Tezkeresi ile bunu reddetti. Buna rağmen,
Hükûmet, 1 Eylül 2004 tarihinde yayımlanan Resmî Gazetede, Amerikan
askerlerine Iraka gitmeleri, Irakı bombalamaları için 7
limanı, 6 havaalanını tahsis etti; Millî Savunma
Bakanının ifadesiyle, 4.090 sorti gerçekleştirilerek Iraktaki 1
milyon Müslümanın ölmesine sebep oldu. Komşusu aç iken tok uyuyan
bizden değildir. inancının sahipleri, komşunun orada
ırzına geçilirken, on iki-on üç yaşındaki kız
çocukları evlerinden götürülüp en üst rütbeli Amerikalı subaylara
teslim edilip, onların kullanmasına terk edilirken ve döndürülüp
evlerinin kapılarının önüne
bırakıldığında, babaları tarafından,
kirletildikleri için birçoğu öldürülürken, Telaferde, Musulda,
Kerkükte, oradaki insanlara bu zulüm sürerken, benim ülkemin
Başbakanı, bu zulmü yapan askerler için yılbaşında
Noel mesajında Cesur Amerikan askerlerinin en az kayıpla dönmesi ve
Irakın acılarının en kısa sürede bitmesi için dua
ediyoruz. diyen bu ülkenin Başbakanıdır. Musulda, Telaferde,
Irakta, Türkmenlere bilhassa uygulanan, bırakın Türkmen
olmasını, Müslüman olmasını, insanlara, komşumuza
uygulanan bu zulmün karşısında susulmasını bir Türk,
bir Müslüman olarak bunu içime sindiremediğimi, millî gömlek, dinî gömlek,
ne gömlek olursa olsun insan onuruna yakışacak tavır içerisinde
bu ülkenin yönetilmesi gerektiğini belirtiyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bulut.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 02.17
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 02.35
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 117nci Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
508 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
17nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 Sıra Sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 17 nci maddesinin son
fıkrasında yer alan altı ay ibaresinin sekiz ay
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan
Akçay Beytullah
Asil Şenol
Bal |
|
Manisa Eskişehir İzmir |
|
Ahmet
Orhan Hasan
Çalış |
|
Manisa Karaman |
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım, önerge sahiplerinin istemi hâlinde
kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 17
nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Hasip
Kaplan Özdal
Üçer Fatma
Kurtulan |
|
Şırnak Van Van |
|
Osman
Özçelik Sırrı
Sakık |
|
Siirt
Muş |
T. B. M. M Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı yasa
tasarısının 17. maddesinin yasa metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Vahap
Seçer Ali
Rıza Öztürk |
|
Malatya Mersin Mersin |
|
Osman
Coşkunoğlu |
|
Uşak |
BAŞKAN Aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor
mu Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz isteyen Osman Özçelik, Siirt
Milletvekili.
Buyurun Sayın Özçelik. (BDP sıralarından
alkışlar)
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 508 sıra sayılı
Yasa Teklifinin 17nci maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifimiz, bu maddenin yasa metninden
çıkarılmasına yöneliktir. Bakın, yasa metninin birinci
paragrafı Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olan
küçük sanayi sitelerinden oluşan organize küçük sanayi bölgeleri içinde
bulunan, küçük sanayi sitesi yapı kooperatifleri, toplu iş yeri
yapı kooperatifleri, işletme kooperatifleri, site yönetimleri, imar
planında yer alan ve her birinde bir işletmenin yer alacağı
en az
Daha önceleri ve sık rastladığımız
şekilde, yasa tekliflerini getirirken, yasa tasarılarını
getirirken AK PARTİ, yasanın ilgili çevrelerini, yasadan
doğrudan etkilenecek toplumsal kurumları, bireyleri ve varsa
onların örgütlü yapılarını hiç dikkate almadan,
onların görüşleri alınmadan, onların bu ilgili yasaya
katkıları sağlanmadan kendi bildiğince yasa teklifleri,
tasarıları hazırlıyor, komisyonlarda
tartışılsa bile, komisyonlardaki sayısal
çoğunluğuna güvenerek kendi arzuladığı biçimde Genel
Kurula ve yine Genel Kurulda da sayısal çoğunluğa dayalı
olarak dilediği şekilde yasa maddelerini geçiriyor. Bakın,
burada biz saat iki buçuk-üçe kadar, belki sabaha kadar
çalışacağız. Her maddeyle ilgili muhalefetin verdiği
önergeler var. Önergeler hiçbir şekilde dikkate alınmıyor. Bu
dikkate alınmazlık sadece burada değil komisyonlarda da devam
ediyor. Sivil toplum örgütlerinin, ilgili toplumsal kesimlerin görüşlerini
almadan, komisyonlarda yeterince tartışmadan,
tartışılsa bile AK PARTİnin oy çokluğuna dayanarak
hiçbir değişikliğe neredeyse uğratmadan Genel Kurula ve
Genel Kuruldan da kanunlaşarak çıkıyor maddeler. Şimdi,
böyle bir demokrasi anlayışı olabilir mi? Böyle bir
anlayışla Demokrasiyi işletiyoruz, Parlamentoyu
işletiyoruz. diyebilir miyiz? Yani muhalefet burada bir konu mankeni
olarak mı duruyor? Burada yüzlerce muhalefet üyesi var, muhalefet
partilerine ait üyeler var, onların görüşleri hiçbir şekilde
dikkate alınmıyor. Bunları eleştirdiğimiz zaman,
bunları söylediğimiz zaman, dile getirdiğimiz zaman
Yanlış yapıyorsunuz, böyle olmaz. dediğimizde, AK
PARTİ sözcüleri Eğer biz yanlış yapmış olsaydık
halk bize yüzde 47 oranında oy vermemiş olurdu. Dolayısıyla
biz doğru yapıyoruz. Şimdi, seçimlerde kazara yüzde 47 oy
aldınız diye bu ülkede her şeyi dilediğiniz gibi yapma
hakkına sahip olmadığınızı bilmeniz lazım.
Bakın, bu konuyla ilgili Kürtçede çok güzel bir deyim var, güzel bir söz
var, Kürtçesini bu saatte söylemeyeyim de Türkçesini söyleyeyim -zaten
anlaşılmaz bir dil diye geçiyor tutanaklara- diyorlar ki sizin
tutumunuzda olan insanlar için: Ata bindiğinde Allahını
unutuyor, attan indiğinde de atı unutuyor. Önümüzdeki seçimlerde
attan inecek eşek bile bulamayacağınıza inanıyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeler üzerinde söz isteyen?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Osman
Coşkunoğlu.
BAŞKAN Sayın Coşkunoğlu, buyurun.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu geç saatte bu tartışma
çok fazla anlam taşımıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin daha
anlamlı, daha saygın ve daha dikkatli bir çalışma düzeni
içerisinde olması gerektiğini aslında hepimiz biliyoruz da.
Şimdi, madde 17, organize sanayi bölgeleriyle ilgili bir
madde. Bu madde ayrıntılı bir madde, karşı
çıkılması için herhangi bir gerek olmayan da bir madde fakat bu
yasada bir yeri yok.
Organize sanayi bölgeleriyle ilgili birçok çalışma
yapıldı, yapılıyor. Daha nisan ayında Organize Sanayi
Bölgeleri Stratejik Plan Çalıştayı toplandı. Bu
çalıştay öncesinde Sayın Bakan -Sanayi Bakanı Sayın
Ergün- kamu kurum ve kuruluşlarını, üniversiteleri,
belediyeleri, sivil toplum kuruluşlarını ve organize sanayi
bölgelerini kapsayan altı yüz seksen dört kurum ve kuruluşa anket
yaptı. Bu anketin sonuçlarında olan problemleri, sorunları,
Sayın Bakanın kendisi -Sanayi Bakanının kendisi- beş
madde içerisinde özetledi. Aynen, Sayın Bakanın sözleriyle bu
beş maddeyi söylüyorum:
Mevzuat ile ilgili sorunlar; bir.
Teşvik ve muafiyetle ilgili sorunlar; iki.
Yer seçimi ve planlama ile ilgili sorunlar; üç.
Altyapı ile ilgili sorunlar; dört.
Yönetim ile ilgili sorunlar; beş.
Şimdi, böyle çalışmaların olduğu, bu gibi
anketlerin sonuçları belirlendikten sonra, böyle bir ortamda organize sanayi bölgeleriyle ilgili -ki,
bunların, ülkemizin bir organize sanayi bölgesi çöplüğü hâline
geldiği de yine Sayın Bakanımızın bir ifadesinde yer
almıştır- bir maddeyi bu şekilde, bambaşka bir
personelle ilgili yasa tasarısının içine koymak gayriciddi
oluyor. Önemli konular var, bunlar ele alınabilir. Bunların ele
alınmasında Hükûmete biz de yardımcı olabiliriz. Organize
sanayi bölgelerinin ne kadar önemli ve ne kadar ciddi sorunlarla
karşı karşıya olduğunu Sayın Bakan, kendisi,
zaten bu ankette tespit etmiş durumda. Neden böyle bir madde, eğreti
bir şekilde bambaşka bir yasanın içinde yer alıyor? Hem de
bu maddelerin içerisinde olmayan -bu vesileyle onu da söylemiş
olayım- şu bazı parlak laflar çok moda olduğu için çok
sık kullanılıyor, Ne demek istiyorsun? diye sorduğumda da
pek anlamlı bir cevap alamıyoruz.
Bakın, elimizdeki bu sıra sayısının
içerisinde gerekçelerde, bazı tasarıların, tekliflerin
gerekçelerinde bilgiyi üreten ve verimli kullanan ülkelerin dünya çapında
söz sahibi olduğu, bilim ve teknoloji alanında meydana gelen bilgi
patlaması gibi genel laflar pek de moda olduğu için
kullanılıyor.
Peki, bu teknoparkların, organize sanayi bölgelerinin içinde
teknoparklarla eğitim, nitelikli eleman eğitimiyle ilgili birimlerle
donatılması gibi konular belki bu yasa tasarısı içerisine
daha uygun olabilirdi.
Bu gibi çok ciddi eksiklikler varken, ilgisiz bir kanun
tasarısı içerisinde böyle bir maddenin olmasını
yadırgadık. Bunun için bu maddenin çıkarılmasını
istiyoruz, yoksa maddenin içeriğine, maddenin getirmek istediğine
karşı olduğumuzdan değil. Bunun bilinmesini ve yasa
tasarılarının hem ülke ihtiyaçlarına hem de yasa
hazırlama tekniklerine daha uygun olmasını diler ve daha uygar koşullar
içerisinde bunları tartışmamızı da ekleyerek hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Coşkunoğlu.
Aynı mahiyette olan ve birleştirilen önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 Sıra Sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 17 nci maddesinin son
fıkrasında yer alan altı ay ibaresinin sekiz ay
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Eskişehir
Milletvekili Beytullah Asil, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 508 sıra sayılı Kanun Teklifinin
17nci maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi
hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla
selamlarım.
Konuya geçmeden önce bir hususu bilgilerinize sunmak istiyorum,
Tarım Bakanı da burada olunca. Değerli milletvekilleri,
dünyamızdaki küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin
de etkisiyle son on gün içinde seçim bölgem Eskişehir ilimiz ve
ilçelerinde yağan aşırı yağış ve dolu yüz
binlerce dekar ekili alanda etkili olmuş, Seyitgazinin
Doğançayır beldesi başta olmak üzere onlarca köyünde; Alpu
ilçemizin Sarıkavak, Işıkören, Aktepe, Güneli, Fevziye, Esence,
Yeşildon köylerinde; Alpu merkez ve Bozan beldemizde; Çerkez
Çukurhisarda, Sivrihisarın Hamam, Karahisar, Mülk, Demirci, Oğlakçı
mevkilerinde tabii afet meydana gelmiştir. Hafta sonu bu yörelerdeydim.
Köylümüz çaresizlik içindedir. Banka, tarım kredi borçlarını,
harman ödemeli aldığı tarımsal girdilerin
parasını ödeyemeyecek duruma gelmiştir, Ankaradan ses
beklemektedir. Bilgilerinize bu hususu arz etmek istedim.
Değerli arkadaşlarım, burada, 17nci maddenin son
fıkrasında yer alan altı ay ibaresinin
hazırlıkların yapılması noktasında yeterli
olmayacağı düşüncesiyle, sekiz aylık bir süre
tanınması noktasında önerge verdik. Küçük sanayi siteleri
sıhhi şartlara sahip, teknik ve ekonomik yönden günün icaplarına
uygun, modern iş yeri inşa etme suretiyle, tamirattan imalata, hem
imalattan seri imalata, dolayısıyla tamircilikten küçük sanayiye ve
orta sanayiye geçişlerine imkân vermektedir. Küçük sanayi siteleri
şehir içinde dağınık biçimde yerleşmiş ve
elverişsiz çalışma koşulları altında
çalışan yapımcı ve onarımcı küçük sanayicileri
planlı bir şekilde çağdaş, düzenli, her türlü altyapı
ve üstyapı imkânlarına sahip iş yerine kavuşturarak,
böylece çevrenin de tahrip olmasının önüne geçmektedirler.
Bir husus da, organize sanayi bölgelerinde, gerekse organize küçük
sanayi bölgelerinde günümüzde illerin önemli istihdam noktaları hâline
gelmiştir. Büyüklüğüne ve gelişmişliğine göre bu
bölgelerde binlerce eleman çalışmaktadır.
Diğer taraftan, dünyada ekonomiler rekabet ortamında
birbirleriyle yarışmaktadırlar ancak günümüz ekonomilerinde
rekabet üstünlüğünü kazanabilmenin yolu daha çok bilgi odaklı eleman
istihdamından geçmektedir. Bu tür eleman ihtiyacında kalite ve
çeşitlilik de giderek artmaktadır. Klasik eğitim sisteminde ve
ülkelerde uygulanan eğitim sisteminde sanayinin istediği nitelikte,
beceride ara teknik eleman maalesef yeterli oranda yetiştirilememektedir.
Bunun nedenleri arasında millî eğitim ile sanayinin eğitim
programlarında ve nitelikli eleman tanımlarında
anlaşamamaları yatmaktadır. Organize sanayi bölgeleri ve
sanayicilerle millî eğitim arasında bir ara kesit oluşturarak
sorunu çözebilecek araçlar olarak mutlaka görülmeli, bu noktada Organize Sanayi
Bölgeleri Yasasında mutlaka onların gerek vakıf gerek
şirket kurarak eğitim tesisleri kurma ve işletme hakkı
tanınmak suretiyle organize sanayi bölgelerinin ihtiyacı olan,
yetişmiş, o bölgenin özelliklerine, orada yapılan üretim
özelliklerine uygun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Asil, lütfen toparlayınız.
Buyurun.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) -
ara ve teknik eleman
yetiştirmelerine imkân sağlayacak yasal düzenlemelerin mutlaka
yapılması gerekmektedir diyor, önergemizin kabulü hususunda oy
kullanmanızı temenni ediyor, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Asil.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci maddesi ile Teklife eklenen
(1) sayılı listedeki
|
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Emin
Haluk Ayhan |
|
Konya Mersin Denizli |
|
Ahmet
Bukan Yılmaz
Tankut Şenol
Bal |
|
Çankırı Adana İzmir |
|
Akif
Akkuş |
|
Mersin
|
T. B. M. M. Başkanlığı
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 18. maddesine ekli I sayılı listedeki 70
bin olan öğretmen kadrosunun 150 bin olarak belirlenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Vahap
Seçer Ali
Rıza Öztürk |
|
Malatya Mersin Mersin |
|
Durdu
Özbolat |
|
Kahramanmaraş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 18
nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Hasip
Kaplan Özdal
Üçer Sırrı
Sakık |
|
Şırnak Van Muş |
|
Fatma
Kurtulan Osman
Özçelik |
|
Van Siirt |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
SIRRI SAKIK (Muş) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İlgili komisyonda görüşülmeden torba yasaya
alınmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığı
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 18. maddesine ekli I sayılı listedeki 70
bin olan öğretmen kadrosunun 150 bin olarak belirlenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Durdu Özbolat,
Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanunun ikinci bölüm 18inci maddesiyle ilgili
olarak söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İkinci bölümde grubum adına düşüncelerimi
aktarmıştım ama şimdi size Ataması Yapılmayan
Öğretmenler Platformunun bir raporundan bir bölümü çok önemli
gördüğüm için aktarmak istiyorum:
Sayın Millî Eğitim Bakanı Plan Bütçe Komisyonunda
yaptığı açıklamada 2003ten 2009a kadar 147 bin kadrolu
217 bin öğretmenin atamasının
yapıldığını belirtmiş. 2003ten 2009a kadar
emekli olan 115 bin öğretmenden bahsetmemiş, kadroları şişkin
gösteren ücretli öğretmenliğe ise hiç değinmemiştir.
Bugün ülkemizde AB standartlarına göre
birleştirilmiş sınıflar da dâhil 400 bin öğretmene
ihtiyaç bulunmaktadır. Ülke genelinde ortalama 40 öğrenci
başına 1 öğretmen düşmektedir. Ülkemizde hâlâ 60-70
kişilik birleştirilmiş sınıflarda öğretim
yapılmaktadır. Ücretli öğretmen sayısı 100 bini
aşmıştır. Bazı illerde lise mezunu kişilere
öğretmen sıfatıyla ücretli öğretmenlik
yaptırılmaktadır. Türkçe derslerine süt ürünleri, matematik
derslerine besicilik mezunları girmektedir. Hâl böyleyken, 327 bin
öğretmen hâlâ atamayı beklerken kasım döneminde 10 bin ve
akabinde 2010 yılında 40 bin ve şimdi 70 bin öğretmen
alımını müjdeymişçesine veren Sayın Millî Eğitim
Bakanının sözlerine karşı artık güvenimiz
kalmamıştır.
Her yıl 25 bin öğretmen emeklilik, ölüm ve benzeri
sebeplerle ayrılmaktadır. Kimse, yılda on binlerce öğretmen
emekli oluyor, bunların yerini nasıl dolduruyorsunuz, bu kadar
öğretmen neden açıkta kalıyor, niye atamıyorsunuz diye
sormamıştır. Biz soruyoruz. Boşalan kadrolar bile henüz
doldurulmadan, yılda sadece 20 bin, 30 bin alım
yapılmaktadır. Bu kadroların çoğuna sözleşmeli
öğretmen atanmakta, bir sonraki dönem sıfırdan atama
yapılıyormuş gibi gösterip sözleşmeliler kadroya
geçirilmekteyken bizlerin 10 bin, 20 bin, 70 bin sayısıyla
kandırılması abesle iştigaldir. Zaten yapılan
alımlar ağırlıklı olarak belirli branşlar
üzerinden gerçekleşmektedir.
Okul öncesi öğretmenliği branşına
ayrılan 17 bin kadroyla, bir öğretmenin 40 puanla ataması
gerçekleştirilmiştir. Bu büyük bir adaletsizlik örneğidir.
Branşlar arasında bile bu kadar keskin ayrımların
yapılması, bazı branşlara hiç kadro ayrılmaması
birçok arkadaşımızı ve bizleri artık içinden
çıkılmaz bir duruma sokmaktadır.
Yaşanan bu olaylar, ataması
yapılmadığı ve bu yüzden ücretli öğretmen olarak
çalışmak zorunda kalan pek çok arkadaşımızı
intihar noktasına getirmiştir. Ekim ayında İstanbulda iki
yıldır ücretli öğretmenlik yapmak zorunda kalan, bu yıl
başvurduğu hâlde ücretli öğretmenlik istemine ret cevabı
alan bir meslektaşımız hayatına son vermiştir.
Sırada henüz sayısını bilmediğimiz nice
arkadaşımız bu durumdayken Sayın Bakanın sözde
üzüntüsünü ve yapacağı atamaları müjdeyle
karşılamamız söz konusu değildir. Esas olan, 327 bin öğretmenin
kadrolu olarak atanmasıdır.
Biraz önce bu kürsüden dile getirdiğim Atama bekleyen
öğretmenlerin kadro sorununu çözeceğiz. sözüne
karşılık, oturduğunuz yerden laf attınız.
Şimdi size Sayın Başbakanın 2002 yılında
Gaziantep mitinginde yaptığı bir konuşmayı
aktarıyorum. Sayın Başbakan diyor ki: Yahu bir sürü bölüm
öğretmenimiz boşta geziyor. Resim öğretmeni matematiğe,
müzik öğretmeni beden dersine giriyor. Niye? Öğretmen ihtiyacı
var ama bakın ki işe, bunlar bir de sınavla öğretmen
alıyor. O zaman niye okutuyorsun bu öğrencileri? Yazık
değil mi? Öğretmen almıyorum. de, bu evlatlarım
okumasın boşuna. Ama biz iktidar olunca inşallah boşta
öğretmen adayı kalmayacak. Biraz önce oturduğu yerden laf
atanlara soruyorum: Bu sözler yerine getirildi mi?
Ülkemizde öğretmen açığı, sendikaların
araştırmasına göre, Eğitim-Sen 400 bin diyor, Türk
Eğitim-Sen 316 bin, Eğitim-İş 310 bin olarak ifade ediyor.
Millî Eğitim Bakanlığının iç denetim raporu ise ilk
defa bu yıl olmak üzere yıllardır inkâr ettiği
öğretmen açıkları ya da Bakan Çubukçunun hep söylediği 70
bin öğretmen açığımız var. söylemini yalanlamakta,
Millî Eğitim -kendi raporu- acil atanması gereken öğretmen
sayısı ve ihtiyacını 133.317 olarak açıklamakta.
Ülkemizde ücretli öğretmenlik adı altında kölelik
şartlarında çalışanların sayısı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özbolat, lütfen tamamlayınız.
DURDU ÖZBOLAT (Devamla)
Millî Eğitimin ifadesine göre
61.551dir. Ancak Doğu ve Güneydoğu Anadoluda lise
mezunlarının bile ücretli öğretmenlik yaptıkları ve
bunların sayılarının hiç de küçümsenmeyecek kadar
oldukları göz önüne alınırsa ülkemizde
çalıştırılan ücretli öğretmen sayısı 100
bini bulmaktadır.
Biz, şimdi, daha önce KPSS denen sistemin geçerliliğini
ve güvenilirliğini kaybetmiş olmasından, KPSS denen,
güvenilirliği kalmamış bir öğretmen ataması sisteminin
kaldırılarak yerine objektif ve sınavsız bir atama
sisteminin getirilmesini, ücretli öğretmenlik sisteminin
kaldırılarak öğretmenleri kamplaştıran yaftaların
yerine tek öğretmenin kadrolu öğretmen olmasını, ülkemizin
yüz binlerle ifade edilen öğretmen açıklarının kısa
sürede bir program dâhilinde atamalarının yapılmasını
ve 70 bin olarak açıklanan bu sayının 130 bin olarak
atanmasının zaruri olduğunu düşünüyoruz ve vermiş
olduğumuz önergeye hepinizden destek bekliyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanun ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci maddesi ile Teklife eklenen
(1) sayılı listedeki
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sözleşmeli statüde çalıştırılan 68.000
civarındaki öğretmenin memur kadrosuna atanması amacıyla
ihdas edilen kadro sayısının artırılması teklif
edilmektedir.
Komisyonda yapılan görüşmelerde, MHP Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve arkadaşlarının 2/646 esas nolu Milli
Eğitim Bakanlığında Sözleşmeli Statüde
Çalıştırılan Öğretmenlerin Memur Kadrolarına
Atanması Hakkında Kanun Teklifi de birleştirilmiş, bu
çerçevede kadro ihdası maddesi birleştirilmiş, ancak ihdas edilen
memur kadrolarına sözleşmeli öğretmenlerin atanarak
sözleşmeli öğretmen uygulamasına son verilmesini öngören
maddeler dikkate alınmamıştır.
Eğitim öğretim hizmetleri için aslolan, hizmet
ihtiyacının memurlar eliyle yürütülmesi olduğundan yeteri kadar
kadro temin edilerek eşit ve hakkaniyetli bir şekilde objektif
esaslara uygun memur teminidir. Mevcut uygulamanın Anayasaya uygun hâle
getirilmesi amacıyla; 657 sayılı kanun kapsamında
sözleşmeli olarak çalışan öğretmenlerin bir an önce memur
kadrolarına geçirilmesi gerekli görülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi ekli 1 ve 2 sayılı listelerle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklife yeni geçici madde ilave edilmesine ilişkin iki önerge
vardır, ilk önergeyi okutuyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Önergemi geri
çekiyorum.
BAŞKAN Önergenin biri geri çekilmiştir, diğerini
okutuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Geri çekiyoruz.
BAŞKAN Bu önerge de geri çekildiğinden işlemden
kaldırıyorum.
19uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı Şenol
Bal K. Erdal
Sipahi |
|
Konya İzmir İzmir |
|
Nevzat
Korkmaz Abdülkadir
Akcan |
|
Isparta Afyonkarahisar |
Madde 19 Bu Kanun; 8 inci, 10 uncu ve 11 inci maddeleri
1/10/2008 tarihinden, 12 nci madde 1/4/2002 tarihinden, 14 üncü madde 1/6/2010
tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı teklifin 19
uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Hasip
Kaplan Akın
Birdal Osman
Özçelik |
|
Şırnak Diyarbakır Siirt |
|
Sırrı
Sakık Hamit
Geylani Sebahat
Tuncel |
|
Muş Hakkâri İstanbul |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
AYLA AKAT ATA (Batman) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
İlgili komisyonda görüşülmeden torba yasaya
alınmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 508 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
Madde 19 Bu Kanun; 8 inci, 10 uncu ve 11 inci maddeleri
1/10/2008 tarihinden, 12 nci madde 1/4/2002 tarihinden, 14 üncü madde 1/6/2010
tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Maddenin kanun tekniğine uygun ve anlaşılabilir
hâle getirilmesi teklif edilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
20'nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20. maddesinde geçen Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür hükmünün Bu Kanun hükümlerini
Başbakanlık yürütür şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Behiç
Çelik Mehmet
Şandır Şenol
Bal |
|
Mersin Mersin İzmir |
|
Mehmet Akif
Paksoy Beytullah Asil Ahmet Orhan |
|
Kahramanmaraş Eskişehir Manisa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara)
Katılmıyoruz Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Kanun Teklifinin 20. maddesinde yürütme yetkisinin
Başbakana verilmesinin daha uygun olacağı
düşünülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 86ncı maddesine göre aleyhte söz isteyen
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Vazgeçtim.
BAŞKAN Vazgeçti.
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 508 sıra sayılı Kanun Teklifinin
açık oylama sonucunu arz ediyorum:
|
Oy
sayısı : 211 |
|
Kabul : 211 |
|
Ret : - |
|
Çekimser : - |
|
Boş : - |
|
Geçersiz : - (x) |
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
|
Yusuf
Coşkun Gülşen
Orhan |
|
Bingöl Van |
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay teşekkür
konuşması yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(x) Açık oylama kesin
sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dört
bakanlığımızı ilgilendiren bir teklifi kabul
etmiş oldunuz. Özellikle, tabii, öğretmen adaylarımızı
sevindirecek ciddi bir kadro burada, hem tahsis edilen 70 bin hem serbest
bırakılan 25 bin ve polis teşkilatımız için iki
şey yapıldı burada: Bir, yeni polis alımı için 20 bin
kadro verildi ve yeni değerlendirme, polislik, başpolislik ve bu
konudaki yeni rütbeleme için 10 bin kadro tahsis edildi. Daha da önemlisi bu
yeni başpolislik ve kıdemli başpolislik uygulamasıyla
polislerimize bir imkân temin ettiniz. Yani polislerimiz böyle emekli olana
kadar hiçbir değişiklik olmuyordu, şu anda artık bir
rütbeleri olacak, böyle bir kademelenme olacak, bu onlara hem bir maaş
imkânı hem de aynı zamanda emekliliklerini de elli beş
yaşına kadar uzatmış olacak. Bu manada önemli bir
imkândı.
Hepinize çok teşekkür ediyorum. Bütün grup başkan
vekillerine, bütün söz alan milletvekillerimize, oylamaya katılan
milletvekillerimize, Değerli Başkanımıza ve
Başkanlık Divanına, burada emeği geçen
arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Hayırlı sabahlar diliyorum.
Saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
5inci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Nusret
Bayraktar ve 14 Milletvekilinin; 03.07.2005 Tarih ve 5393 Sayılı
Belediyeler Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ile İçişleri Komisyonları
raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
5.- İstanbul Milletvekili
Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin; 03.07.2005 Tarih ve 5393
Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri Komisyonları Raporları (2/435) (S.
Sayısı: 509)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer alan, Kamulaştırma Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Kamulaştırma
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/773) (S.
Sayısı: 475)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Böylece, alınan karar gereğince kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 16 Haziran 2010
Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 03.15