DÖNEM: 23 CİLT: 72 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
118inci
Birleşim
16 Haziran 2010 Çarşamba
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş
ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Mersin
Milletvekili Kürşad Tüzmenin, Kırgızistan ve Özbekistan
halkları arasında çıkan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlunun cevabı
2.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, Terörle Mücadele Kanunu mağduru çocuklar
ve ailelerinin durumuna ve 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle
Mücadele Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Atila Kayanın, Kırgızistanda yaşanan
olaylara ilişkin gündem dışı konuşması ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Kırgızistandaki olaylara ilişkin
açıklaması
2.- İzmir
Milletvekili İbrahim Hasgürün, Kırgızistandaki olaylara
ilişkin açıklaması
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Dışişleri Bakanının
diplomatik zafer hırsına ilişkin açıklaması
4.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, mahkeme kararlarının yerine
getirilmesini engelleyen Anayasaya aykırı bir önergenin, işleme
alınmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 29 milletvekilinin, kadın
istihdamındaki engellerin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/765)
2.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve 19 milletvekilinin,
pamuk üretimi ve işlenmesinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/766)
3.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylani ve 19 milletvekilinin, Hakkârideki arama
noktalarında yapılan uygulamalar konusunda Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/767)
4.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve 19 milletvekilinin, çay üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/768)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.- İstanbul
Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin, 03.07.2005 Tarih ve 5393
Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri Komisyonları Raporları (2/435) (S.
Sayısı: 509)
5.-
Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/773) (S.
Sayısı: 475)
6.-
Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram
Meral ve 20 Milletvekilinin, 5539 Sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226) (S. Sayısı:
499)
VIII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Belli bir
süre için verilen aradan sonra Genel Kurulu verilen sürenin bitiminde açmayarak
Meclise, milletvekillerine saygısızlık yaptığı
konusunda Oturum Başkanının tutumu hakkında
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmazın, Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurtun, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
X.-
OYLAMALAR
1.- 03.07.2005
Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin oylaması
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.07de açılarak on üç oturum yaptı.
Birinci Oturum
10 Haziran 2010
tarihli 115inci Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak
özetinin okunabilmesi için, Başkanlıkça, İç Tüzükün 71inci
maddesi uyarınca kapalı oturuma geçilmesi gerektiği
açıklandı ve kapalı oturuma geçildi.
İkinci Oturum
(Kapalıdır)
Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci,
Sekizinci, Dokuzuncu, Onuncu, On Birinci, On İkinci, On Üçüncü Oturumlar
Şanlıurfa
Milletvekili Ramazan Başak, tarımdaki son fiyat politikalarına,
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Mersin ilinde yapılması planlanan
Akkuyu Nükleer Santraline,
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu, 649uncu Kırkpınar yağlı
güreşleri ve kutlama etkinliklerine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Muş
Milletvekili Sırrı Sakık, gündem dışı
konuşmasında tarımla ilgili düşüncelerini ifade eden
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın, kendi seçim
bölgesinden Karadenize fındık toplamaya gidecek olanların
oradaki yetkili birimlerce bölgeye sokulmayacaklarına dair
beyanlarıyla ilgili toplumu bilgilendirmek gibi bir görevinin
bulunduğuna,
Muğla
Milletvekili Gürol Ergin, gündem dışı konuşma yapan
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın
beyanlarının gerçekleri yansıtmadığına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
İran
İslam Cumhuriyeti İslami Danışma Meclisi Başkanı
Ali Larıjaninin davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, beraberindeki,
Kore Cumhuriyeti
Ulusal Meclisinin Kore Cumhuriyetini davetine icabet edecek olan TBMM Millî
Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan,
Parlamento
heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 25 milletvekilinin, HES projelerinin
çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/761),
CHP Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri Trabzon Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, İsrailin,
Gazzeye insani yardım götüren gemiye yaptığı
saldırı olayı konusunda (10/762),
Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 27 milletvekilinin, engellilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/763),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 26 milletvekilinin, İstanbulda kent içi
ulaşımda yaşanan bazı kazaların
araştırılarak yaya güvenliğini sağlamak için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/764),
Birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Yaşlılık
Aylığı Alırken Çalışmaya Devam Edenlerden Kesilen
Sosyal Güvenlik Destek Primi Borçlarının Yeniden
Yapılandırılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/503)
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edilmedi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan
(6/1059),
119uncu (6/1420),
131inci (6/1441),
157nci (6/1489),
158inci (6/1490),
159uncu (6/1491),
162nci (6/1506),
193üncü (6/1554),
221inci (6/1596),
222nci (6/1599),
225inci (6/1603),
235inci (6/1617),
262nci (6/1657),
269uncu (6/1672),
303üncü (6/1724),
304üncü (6/1725),
305inci (6/1726),
Esas
numaralı sözlü sorulara Sağlık Bakanı Recep Akdağ cevap
verdi; soru sahiplerinden Antalya Milletvekili Tayfur Süner, Tokat Milletvekili
Reşat Doğru, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy,
Kütahya Milletvekili Alim Işık, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan ve Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz de cevaplara
karşı görüşlerini açıkladı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/761) (S. Sayısı: 458),
5inci
sırasında bulunan, İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14
Milletvekilinin; 03.07.2005 Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm ile İçişleri Komisyonları Raporlarının (2/435)
(S. Sayısı: 509),
6ncı
sırasında bulunan, Kamulaştırma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun (1/773) (S. Sayısı: 475),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan, Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 3 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Emniyet
Teşkilatı Kanunu ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve 3 Milletvekilinin; Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkan ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/702, 1/714, 1/865, 1/887, 2/646, 2/703) (S.
Sayısı: 508) üzerindeki görüşmeler tamamlanarak elektronik
cihazla yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi ve
kanunlaştı.
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin
ifade ettiği gibi Cumhuriyet Halk Partisinin sendikalara karşı
olmasına, hele hele DİSKin kapatılmasını düzenleyecek
bir yasayı kabul etmesine imkân olmadığına,
İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel, yaptığı konuşmada CHPnin
Parlamentoda olmasını kastettiğine, oy kullanma anlamında
bir ifadesi olmadığına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
16 Haziran 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 03.15te son verildi.
|
|
Sadık YAKUT |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
Yaşar TÜZÜN |
|
Gülşen ORHAN |
|
Bilecik |
|
Van |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
Yusuf COŞKUN |
|
Burdur |
|
Bingöl |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.:
160
II. GELEN
KAĞITLAR
16 Haziran 2010
Çarşamba
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti
Tarım Bakanlığı Arasında Tarım Alanında
Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/894) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.6.2010)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanda
Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/895) (Milli Savunma ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2010)
3.- Türkiye Cumhuriyeti ile
İran İslam Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Cezai Konularda Adli
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/896) (Adalet ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.6.2010)
Teklifler
1.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvelin; 3402 Sayılı Kadastro Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/713)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.6.2010)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/714) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4.6.2010)
Sözlü Soru
Önergeleri
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı
ihtiyaçlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2097) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün arıtma
tesisi ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2098) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/06/2010)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanı çevre
illere bağlayan ana yolların onarımı ve
ışıklandırılmasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2099)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Çıldır
ilçesini Kurtkale beldesine bağlayan yolun tamamlanmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2100) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/06/2010)
5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili
Çıldır ilçesi Aşıkşenlik beldesindeki doktor
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2101) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Çağlayancerit Devlet Hastanesinin açılışına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2102)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
7.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Kestel
Çataltepe köyünün gölet ihtiyacına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2103) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/06/2010)
8.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, yurt
dışında öğrenim gören öğrencilerin Türkiyede staj
yapmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2104) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
9.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Bornovadaki Kent
Yenileme Projesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2105) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
10.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın, İsrailin gemi
saldırısıyla ilgili bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2106) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07/06/2010)
11.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın, Gazzeye
yardım organizasyonuna ilişkin Dışişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2107) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/06/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, Personel
alımına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/14859)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/05/2010)
2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, sel ve don
afetlerinden zarar gören çiftçilerin zararlarının
karşılanmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14860) (Başkanlığa geliş tarihi:
01/06/2010)
3.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, İsrail ile
ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14861) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
4.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, bir kamu görevlisinin
banka promosyonlarında yolsuzluk yaptığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14862)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
5.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, İGDAŞın
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14863) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
6.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, maden
kazalarını önlemek amacıyla alınacak tedbirlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14864)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
7.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, bazı
belediye ve belediye kuruluşlarının dinlendiği iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14865)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
8.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, bazı
mülki idare amirlerinin telefonlarının dinlendiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14866) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
9.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, medya
sektöründeki kişi ve kuruluşların telefonlarının
dinlendiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14867) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/06/2010)
10.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin, İsrail
tarafından bir Türk insani yardım gemisine yapılan
saldırıya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14868) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
11.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, spor toto yöneticileri
hakkındaki iddialara ve İstanbul Cup Tenis Turnuvasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14869)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
12.- Erzincan Milletvekili Erol Tınastepenin, haklarında
soruşturma açılması talep edilen bürokratlara ve ilgili
yargı kararlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14870) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
13.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bir yardım
kuruluşunun faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14871) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/06/2010)
14.- İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlunun, İsrailin
bir Türk insani yardım gemisine yaptığı saldırıya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14872)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
15.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
sınır güvenliğinin yeni kurulacak bir birime devredilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14873)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
16.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
tersanelerdeki iş kazalarına ve iş güvenliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14874)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
17.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Fethiye
Belediye Başkanına parti değiştirmesi teklifi
yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14875) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
18.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, bir
madalyanın geri verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14876) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/06/2010)
19.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Avrupa
Konseyinin hazırladığı bir rapora ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14877)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
20.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, İranda tutuklu bulunan Türk
vatandaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14878) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
21.- Batman Milletvekili Bengi Yıldızın, bazı
üniversitelerde öğrencilere verilen cezalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14879) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
22.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, İsraille
olan savunma sanayiindeki işbirliğinin kesilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14880)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
23.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Kestel Çataltepe
köyündeki kamulaştırma bedellerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14881) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
24.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycının, Konyaya
yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14882) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
25.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Gazzeye
yardım götüren gemiye binmek isteyen bazı milletvekillerine izin
verilmemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14883) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
26.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TTKya
sağlanan desteklerin kaldırılacağı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14884)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
27.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, engellilere yönelik kamu
harcamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14885) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
28.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, 2002-2009
yılları arasındaki bazı istatistiki bilgilere ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14886) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01/06/2010)
29.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, bölgelere göre cezaevi
doluluk oranına ve bazı cezaevlerinin kapasitelerine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14887)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/06/2010)
30.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, 2002-2009
yılları arasındaki bazı istatistiki bilgilere ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14888)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
31.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Ceza İnfaz
Kurumlarında idari hizmetler sınıfında görev yapan
personelin sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14889) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
32.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın, Batman 2 nci
Asliye Hukuk Mahkemesinin bir tazminat kararına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14890)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
33.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın, AİHMde
Türkiye aleyhine açılmış davalara ve bu davalardan kaynaklanan
tazminatlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14891) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
34.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, tarım
Bağ-Kurlu vatandaşlar aleyhine yapılan bir hataya ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14892) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
35.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, Tuzla
Tersanelerindeki iş kazalarına ve ölümlere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14893) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
36.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamandaki
sulama ve taşkın koruma tesislerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14894)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
37.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Kaş-Kekova,
Kale-Üçağız özel çevre koruma bölgelerinde imar izni olmayan
yapıların yıkılacağı iddiasına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14895)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
38.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, orman
yangınlarının önlenmesi için yapılan çalışmalara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14896) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
39.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, ormanlık ve
zeytinlik alanlarda madencilik faaliyeti yapılabilmesine izin veren yasa
tasarısına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14897) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
40.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının, drenaj
kanallarının temizlenmesine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14898)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
41.- İstanbul Milletvekili Necla Aratın, bir yardım
kuruluşuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/14899) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
42.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, 4483 Sayılı Kanunun 3
üncü maddesi kapsamındaki soruşturma izinlerine ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/14900) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/06/2010)
43.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, doğalgaz
anlaşmalarına ve İrana al ya da öde kapsamında para ödenip
ödenmediğine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14901) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/06/2010)
44.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Rusya ile
imzalanan nükleer santral yapılmasına dair anlaşmaya
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14902) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
45.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, ormanlık ve
zeytinlik alanlarda madencilik faaliyeti yapılabilmesine izin veren yasa
tasarısına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14903) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
46.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, maden
işletmelerinin denetimine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14904) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
47.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, TKİnin yönetim ve denetim
kurulu üyelerinin gelirlerine ve milletvekili adayı olup
olmadıklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14905) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/06/2010)
48.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, bir parka isim
verilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14906) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/06/2010)
49.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Hanak ilçesinin
bazı köylerinin sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14907)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
50.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın bazı
köylerinde yağmur nedeniyle bozulan yolların yapımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14908) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
51.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Hanak ilçesinin
bazı köylerinin sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14909)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
52.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Göle
ilçesindeki köylerin yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14910)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
53.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın bazı
köylerinin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14911) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
54.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın bazı
köylerinin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14912) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
55.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Göle ilçesinin
bazı köylerinin sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14913) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/06/2010)
56.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Göle ilçesinin
bazı köylerinin sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14914)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
57.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Hanak
ilçesindeki bazı köylerin yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14915)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
58.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir beldenin bazı
ihtiyaçlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14916) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/06/2010)
59.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Kaş-Kekova ve
Kale-Üçağız Özel Koruma Bölgesi imar planlarına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14917) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/06/2010)
60.- İstanbul Milletvekili Necla Aratın, Sivastaki İnönü
Konağının müzeye dönüştürülmesine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14918)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
61.- Aydın Milletvekili Fatih Atayın, Apollon
Tapınağının kale duvarlarının
yıkılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14919) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/06/2010)
62.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Sümela
Manastırının bir günlüğüne ibadete açılmasına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14920) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
63.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Ani
Harabelerindeki tarihi yapıların korunmasına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/14921)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
64.- Antalya Milletvekili Osman Kaptanın, Antalya Atatürk Evi ve
Müzesinde yapılan tadilat ve yenilemeye ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14922)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
65.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, İzmir Milli
Kütüphanesinin Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu kapsamından
çıkarılacağı iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14923)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
66.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalının, İzmir
Milli Kütüphanesine derleme nüshaları verme yükümlülüğünün
kaldırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14924) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/06/2010)
67.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, kamu avukatlarının
2010 yılı vekalet ücretlerinin ödenmesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14925)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
68.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya
Belediyesine tahsis edilen bazı taşınmazların
kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14926) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
69.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, 4857
sayılı Kanuna tabi sendika üyesi olamayan büro işçilerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14927)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
70.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının, tarımdaki
ecrimisil fiyatlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14928) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/06/2010)
71.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, sanayicilerin
bilgi verilmeden zamlı elektrik tarifesinden
faturalandırılmalarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14929) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
72.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Vergi Usul Kanunu ve Gümrük
Kanunu kapsamında kamu alacakları nedeniyle yurt
dışına çıkış tahdidi konulanlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14930)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
73.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Milli Eğitim
bakanlığına tahsisli Hazine Mülkiyetindeki
taşınmazlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14931) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/06/2010)
74.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
taşımalı ilköğretim yönetmeliği konusunda bir
mahkemenin verdiği karara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14932) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
75.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın, ilköğretim
okullarındaki seviye belirleme sınavının
kaldırılacağı haberlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14933) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
76.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın, üniversiteye giriş
sınavlarındaki başarı düzeyine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14934)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
77.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın, öğretmen
atamalarına ve sözleşmeli öğretmenlerin durumuna ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14935)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
78.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın, şube müdürlüklerine
yapılan geçici görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14936)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
79.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, bir köyün
okul ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14937) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
80.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, 04/06/2010 tarihli öğretmen
atamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14938) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
81.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın, genel liselerin
Anadolu Liselerine dönüştürülmesi projesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14939)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
82.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir beldeye lise ve
öğretmenevi yapılmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14940)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
83.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki kanser
vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14941) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/06/2010)
84.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyedeki kanser
vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14942) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/06/2010)
85.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamanda
tarım sigortası uygulamasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14943)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
86.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün, hububat alım
fiyatlarının açıklanmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14944)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
87.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, ormanlık ve
zeytinlik alanlarda madencilik faaliyeti yapılabilmesine izin veren yasa
tasarısına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14945) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
88.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyanın
sel felaketi nedeniyle tarımsal kredi borçları ertelenen iller
kapsamına alınmamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14946)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
89.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Doğu Anadolu
Organik Hayvancılık Projesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14947)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
90.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, buğday
üretiminde yaşanan sorunlara ve üreticilerin desteklenmesine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14948) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
91.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurum ili Karaçoban Kopal
Beldesinde yağmurdan dolayı bozulan yolların yapımına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14949) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
92.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsalın, PTT Genel Müdürlüğünün
bir uygulamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14950) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
93.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, karaya
oturmuş bir gemiye ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14951) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
94.- Mersin Milletvekili Akif Akkuşun, Mersin Liman Hizmetleri
tarifesindeki artışa ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14952) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
95.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, Hızlı Tren Projesi
kapsamının genişletilmesine ve Lojistik Merkezi kurulmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14953) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
96.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, Mersin Liman Hizmetleri tarifesindeki
artışa ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14954) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/06/2010)
97.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Diyanet
İşleri Başkanlığının hac ve umre
hizmetlerinden elde ettiği gelire ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/14955)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
98.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, bir banka yönetim ve denetim
kurulu üyelerinin gelirlerine ve milletvekili adayı olup
olmadıklarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/14956) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/06/2010)
99.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniye Organize Sanayi
Bölgesinin yönetim ve denetim kurulu üyelerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14957)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
100.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
İsrailin saldırdığı gemilerin güvenliğine
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14958) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/06/2010)
101.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif
Yunusoğlunun, çay ithalatında gümrük vergisine esas asgari bedel
uygulamasına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/14959) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/06/2010)
102.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgünün, Avrupa Kültür
Başkenti Ajansının faaliyetlerine ilişkin Devlet
Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/14960) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/06/2010)
103.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin bir katlı kavşak projesine ve bazı
yargı kararlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14961) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
104.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin bazı ağaçlandırma
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14962) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/06/2010)
105.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyanın, bir
üniversite döner sermaye işletmesinin bazı öğretim üyelerine
haksız ödeme yaptığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14963)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
106.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin,
Sakarya-Akyazıda fay hattı ile ilgili imar
değişikliğine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14964) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/06/2010)
107.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hüseyin
Çelikin İskenderunda meydana gelen terör olayı ile ilgili
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14965) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
108.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
İsrailin OECD üyeliğine kabul edilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14966)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
109.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, bir
milletvekilinin terörle ilgili açıklamalarına ve açılım politikasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14967)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
110.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslunun, Bulgaristan
göçmenlerinin konut sorununa ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14968) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/06/2010)
111.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homrişin, Türkiye
ile İsrail arasındaki askeri işbirliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14969)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
112.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldızın,
kreş ve anaokullarının denetimine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14970) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
113.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldızın,
özürlülerin istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14971) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/06/2010)
114.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
İsrailin yardım gemilerine yaptığı
saldırıya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14972) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
115.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Gazzeye insani yardım taşıyan gemilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14973)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
116.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, bir
vakıfla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14974) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
117.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, işsizlik sorununa ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14975) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/06/2010)
118.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bir
şirketin halka arzına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14976) (Başkanlığa geliş tarihi:
08/06/2010)
119.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
açılımlar hakkındaki bilgilendirme davetlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14977)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
120.- Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlunun,
internet güvenliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14978) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
121.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın, ABD
Başkanı ile yaptığı telefon görüşmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14979)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
122.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Türkoğlu ilçesindeki tahliye kanallarının kapasitelerinin
artırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14980) (Başkanlığa geliş tarihi:
08/06/2010)
123.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün,
emeklilerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14981) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/06/2010)
124.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, İsraile
insani yardım taşıyan gemiyle ilgili bir iddiaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14982)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/06/2010)
125.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, Konyaya
yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14983) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/06/2010)
126.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, 2007-2010
yılları arasındaki bazı istatistiki bilgilere ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14984)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
127.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, boşanma
sayısı ile devam eden boşanma davalarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14985)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
128.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
avukatlara yönelik soruşturma ve kovuşturmalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14986)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
129.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, hâkim ve
savcıların telefonlarının dinlendiği iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/14987)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/06/2010)
130.- Erzincan Milletvekili Erol Tınastepenin,
bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14988) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/06/2010)
131.- Samsun Milletvekili Osman Çakırın, sahte
evrak kullanılarak ilaç alındığı iddialarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14989) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/06/2010)
132.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgunun, bir hastanede
yapılan katarakt ameliyatlarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14990)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/06/2010)
133.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bazı
sulama projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14991) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/06/2010)
134.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bazı
baraj projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14992) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/06/2010)
135.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bazı
baraj projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14993) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/06/2010)
136.- Muğla Milletvekili Ali Arslanın, atık
yağların değerlendirilmesiyle çevre kirliliğinin
önlenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14994) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
137.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslunun, Hamzadere
Barajına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14995) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
138.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Adatepe ve Kavaktepe Barajı projelerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14996)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
139.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Gazzeye yardım taşıyan gemilere yapılan saldırı
öncesi yapılan girişimlere ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14997)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
140.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
insani yardım gemisine saldıran İsraile karşı
uygulanacak diplomasiye ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14998) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
141.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, Ereğli
Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliği projesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14999)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
142.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, Konya
Büyükşehir Belediyesinin bazı projelerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15000)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
143.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana İl Özel
İdaresinin kullandırdığı mikro kredilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15001)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
144.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Hafif
Raylı Taşıma sisteminin tamamlanmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15002)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
145.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, İller
Bankasının altyapı yardımı yaptığı
belediyelerin sayısının artırılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15003) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
146.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının,
Hazine arazileri için talep edilen ecrimisil fiyatlarına ve bazı
vergi oranlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15004) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
147.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldızın,
en düşük memur maaşına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15005) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
148.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, Selçuk
Üniversitesinin bazı tesislerinin proje bitim tarihine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15006)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
149.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, resmi
internet sitesinde yayımlanan bir habere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15007)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
150.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, okul sütü ve
sağlıklı beslenme programlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15008)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
151.- Antalya Milletvekili Tunca Toskayın, zorunlu
hizmet bölgelerinde çalışan öğretmenlerin iller arası
tayinlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15009) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/06/2010)
152.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
Ağrı Valiliğinin Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesine
gönderdiği bir yazıya ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15010) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/06/2010)
153.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, bir köyün okul
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15011) (Başkanlığa geliş tarihi:
08/06/2010)
154.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Van-Edremitte eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15012)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
155.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Kahramanmaraş Devlet Hastanesi ile Yenişehir Devlet Hastanesinin
kapatılacağı iddialarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15013) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08/06/2010)
156.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Mustafa Kemal
Üniversitesinde yaşanan bir olaya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15014)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/06/2010)
157.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın, okullarda
yaşanan bazı kazalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15015) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/06/2010)
158.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Yüzüncü Yıl
Üniversitesinde yaşanan bir olaya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15016)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/06/2010)
159.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Van-Saraydaki eğitim hizmetinin yeterliliğine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15017)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/06/2010)
160.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bazı
hastane projelerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15018) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
161.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 5947
sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle görevinden istifa eden
doktor ve öğretim üyelerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15019) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
162.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldızın,
çalıştay ve seminerlere yapılan harcamalara ve katılan
kişi sayısına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15020) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
163.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldızın,
turizm bölgelerinde ek tedbir alınmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15021)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
164.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldızın,
karekod uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15022) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
165.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldızın,
yeşilkart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15023) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
166.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, hemşirelerin sorunlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15024)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
167.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, bir köyün
sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15025)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
168.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bazı
tarımsal projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15026)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
169.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, hububat
desteklemeleri ve TMOnun hububat alımlarına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15027)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
170.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsalın, kırsal
kalkınma yatırımları kapsamında destek verilen
firmalara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15028) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
171.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Ukraynaya
yapılan yaş sebze ve meyve ihracatındaki sorunlara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15029) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
172.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisada don
felaketinden zarar gören üzüm üreticilerinin tarımsal kredi borçlarının
ertelenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15030) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
173.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhanın, Manisada
yaşanan zirai don afetine ve çiftçilerin zararlarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15031) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
174.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, tarım
havzaları üretim ve destekleme modeline ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15032)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
175.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, tarımda
havza modelinin uygulanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15033)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
176.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bazı yol projelerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15034) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
177.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, bazı yol
projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15035) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/06/2010)
178.- Aydın Milletvekili Recep Tanerin, Aydın
bölgesindeki bazı tren hatları ve seferleri ile DDYnin bazı
uygulamalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15036) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
179.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldızın,
turizm yoğunluklu bazı ülkelerde giden yolcu servis hizmet ücreti
alınıp alınmadığına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15037)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
180.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, otomobillerde
çocuk koltuğu kullanma zorunluluğuna ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15038)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
181.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, Bakanlık
merkez binasındaki bazı inşaat çalışmalarına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15039) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/06/2010)
182.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, boşanma
olaylarına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/15040) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/06/2010)
183.- Muğla Milletvekili Ali Arslanın, Bodrum
Kissebükü mevkiinde yapılaşma izni verilmesine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/15041)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
184.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
KPSS tercih işlemlerine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/15042)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/06/2010)
185.- Manisa Milletvekili Şahin Mengünün, bir
açıklamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/15043) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/06/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 28 Milletvekilinin, kadın istihdamındaki
engellerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/765) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.04.2010)
2.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici ve 19 Milletvekilinin, pamuk üretimi ve
işlenmesinde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/766)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.04.2010)
3.- Hakkari Milletvekili
Hamit Geylani ve 19 Milletvekilinin, Hakkarideki arama noktalarında
yapılan uygulamalar konusunda bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/767) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.04.2010)
4.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve 19 Milletvekilinin, çay üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/768) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.04.2010)
16
Haziran 2010 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.06
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Kırgızistan ve Özbekistandaki durum
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmene aittir.
Buyurun
Sayın Tüzmen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmenin, Kırgızistan ve Özbekistan
halkları arasında çıkan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlunun cevabı
KÜRŞAD
TÜZMEN (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kırgız ve Özbek halkları arasında çıkan
sorunların birkaç gündür üst seviyelere ulaşması, bizi Türkiye
olarak derinden etkilemekte ve üzmekte. Aslında, dünyanın her
tarafında politika üreten bir yapımız var. Biliyorsunuz,
ülkelerimiz arasında kardeşlik bağı, dostluk bağı
her zaman vardır.
Cengiz Aytmatov
vardı, rahmetli. O, Muhtar Şahanovla beraber Kazak
Muhtar
Şahanov Kazak şair, Cengiz
Aytmatov Kırgız yazar. Onlar der ki: Bu coğrafyada insan bir
anadan doğmaz, beş tane anadan doğar. Bir tanesi kendi öz
anası, diğeri ana tili -kendi dili- üçüncüsü tuan ceri -yani
doğum yeri, o da bir anadır- dördüncüsü örf, âdet, geleneği,
beşincisi de bazen sıkıntılar da olsa, savaşlar da
olsa, tarihi. Bu beş anadan bir insan oluşur. Dolayısıyla
bu coğrafyada Türkiye, özellikle bu kadar ortak anası olduğu bir
bölgede sessiz kalamaz, kayıtsız kalamaz. Bu nedenle, her yirmi
senede bir aynı tiyatronun oynandığı Orta Asya
coğrafyasında bizim de söyleyecek sözlerimiz, yapacak işlerimiz
vardır.
Tabii, 90
yılında biliyorsunuz yine bir etnik çatışma oldu, bu etnik
çatışmada bin kişiden fazla insan öldü, bir aydan fazla da zaman
aldı bu iş, bastırılması. Orada çeşitli
politikalar var. Şu anda 200e yakın ölü, 1.800ü aşkın
yaralı sayısı Oş ve Celalabat eyaletlerinden geliyor.
Tabii, 60 binden fazla mülteci Özbekistana geçiş yapmış.
Özbekistan şu anda sınırı kapatmış durumda daha
fazla Özbek kökenli gelmesin içeri diye ve Kırgızistan-Özbekistan
arasındaki bu sıkıntılar, eğer şu anda ülkeler,
özellikle Kazakistan ve Türkiye gibi ağabeylik yapacak diğer ülkeler
bu konuda gerekli desteği sağlamazsa başka bölgelere de
sıçrayabilir. Dünyanın neresinde olursa olsun, etnik kökene
dayalı ve inanç temellerine dayalı bu tip kargaşalarda,
görüyorsunuz, can kayıpları mutlaka olur.
Tabii,
uluslararası yardımlar arasında Türkiye'nin de ilk baştan
itibaren, olay çıkar çıkmaz derhâl Bişkekteki
büyükelçiliğimizde Dışişleri
Bakanlığımız tarafından oluşturulan kriz
masası, arkasından Dışişleri
Bakanlığımızın -çok yerinde- Ankarada aynı
şekilde çalışmalarını hızlandırması ve
şu anda da Kırgızistana Dışişleri Bakanlığımızın
ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarımızın
oluşturduğu bir heyetle anında olay yerine bizim ekibimizin
gitmesi önemlidir. Bu arada tabii gerek Kızılayımızın
gerekse diğer yardım kuruluşlarımızın önemli
destekleri şu anda olmaktadır. Çünkü Kırgızistanın,
baktığınız zaman, toplam tüketim malzemesi olarak
kullandığı bütün ürünlerin yüzde 87si ithaldir.
Dolayısıyla, sınırların kapatılması,
gümrüklerin çalışmaması durumunda Kırgızistanda hayat
durmaktadır. Bu nedenle iki uçağımız gitmiş, 300e
yakın vatandaşımızı buraya getirmiş, 6.500
kişiye yakın orada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var.
Biliyorsunuz, 300 milyon dolardan fazla, yaklaşık 400 milyon dolara
yakın Türk yatırımları da Kırgızistan içerisinde
var. Bunların içerisinde çok önemli alışveriş merkezleri,
en büyük yabancı yatırımcı kuruluşlar olarak Türkiye
orada yer almaktadır. Önemlidir bizim için, Orta Asya politikası için
son derece önemli, çok fazla komşusu olan bir ülke. Dolayısıyla, hassasiyetle takip
etmemiz lazım.
Biz, tabii,
Atatürkün bütün zamanlara meydan okuyan Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesiyle
bütün dış politika vizyonumuzu inşa ediyoruz ve bölgesel,
küresel gerçeklikleri de bu arada, ülkemiz, dil, din, etnik köken
ayrımı gözetmeksizin tüm ülkelerin, toplumların ve bireylerin
güvenlik içerisinde yaşama hakkını savunuyor. Hükûmetimiz,
Balkanlarda, Orta Doğuda, Kafkaslarda nasıl etkin bir rol oynuyorsa
Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine aynı ölçüde sahip çıkmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tüzmen, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) Tabii, bizim açımızdan böylesine yapılan gelişmeler
çerçevesinde hareket tarzımız anında proaktif bir politika
izlemektir ve Dışişleri Bakanlığımız ve
diğer ilgili kuruluşlarımız da bütün ekipleriyle başta
Hükûmetimiz olmak üzere konunun üzerindedir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tüzmen.
Gündem
dışı ikinci söz Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü
münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncele aittir.
Buyurun
Sayın Tuncel. (BDP sıralarından alkışlar)
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, ben bu konuda katkı yapmak
için söz istedim.
BAŞKAN
Görüyorum Sayın Çelik.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Kırgızistanla ilgili söz istedim.
BAŞKAN
Anladım Sayın Çelik, görüyorum. Başka söz talepleri de var ama
bu gündem dışı. Aslında böyle bir uygulama da yok. Konunun
hassasiyeti dolayısıyla vereceğim fakat görüyorum burada
Sayın Çelik.
Buyurun
Sayın Tuncel.
2.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, Terörle Mücadele Kanunu
mağduru çocuklar ve ailelerinin durumuna ve 12 Haziran Dünya Çocuk
İşçiliğiyle Mücadele Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 12 Haziran Dünya Çocuk
İşçiliği ile Mücadele Günü olması vesilesiyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuya geçmeden
önce, bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Biliyorsunuz, bugün
Komisyonda TMK mağduru çocukların durumu görüşülüyor. Bu
Komisyonun görüşmeleri sırasında TMK mağduru aileler ve
çocuk hakları savunucuları da şu an Parlamentoda bulunuyor.
Biraz sonra da sanırım siyasi parti gruplarını ziyaret
edecekler. Onlar bu düzenleme konusunun Parlamentoya gelmesinin, Komisyonda
görüşülmesinin önemli olduğunu, ancak ne yazık ki TMK
mağduru çocukların sorunlarını çözmediğini, Sayın
Başbakanın çocuklar için adalet
çağırıcılarına söz verdiğini, bu sözün tam bir
çözüm olacağı konusunda olduğunu ama ne yazık ki AKP
Hükûmetinin getirdiği tasarının tam bir çözüm
olmadığını
Daha önce
Parlamentoda siyasi gruplarda TMK mağduru çocukların durumuna
ilişkin önerilerde bulunulmuştu, kanun teklifleri verilmişti.
Biz, Komisyon gerçekten çocuklarımızın sorunlarını
çözecek, çocukları özgürlüğe kavuşturacak ve Türkiyede Kürt
sorununun demokratik ve barışçıl çözümüne de katkı sunacak
bir gelişmeye adım atar diye umuyoruz. Umuyoruz, Komisyon böyle bir
anlaşmayı Genel Kurula getirir.
Sayın
milletvekilleri, hepimizin kabul ettiği gibi, çocuk işçiliği
sosyal ve ekonomik açıdan çok önemli bir insan hakları sorunudur.
Yapılan tahminlere göre bugün tüm dünyada 250 milyon çocuk yeterli
eğitimden, sağlık hizmetinden ve en temel özgürlükten yoksun bir
şekilde yaşamaktadır.
ILOnun 1973
tarihli, 138 sayılı Asgari Yaş Sözleşmesi çocuk
işçiliğinin etkili biçimde ortadan kaldırılmasını
öngörmektedir. Bu sözleşme 1999 yılında kabul edilen 182
sayılı Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimlerinin
Önlenmesi Sözleşmesiyle de pekiştirilmiştir. ILOnun 138
sayılı Sözleşmesinin 1inci maddesinde Bu Sözleşmenin
kendisi için yürürlükte olduğu her üye, çocuk işçiliğini etkin
bir şekilde ortadan kaldırmayı ve istihdama ve
çalışmaya kabul için asgari yaşın giderek gençlerin
fiziksel ve zihinsel yönden tam olarak gelişmelerine olanak tanıyacak
bir düzeye yükseltilmesini sağlayan ulusal bir politika takip etmeyi kabul
eder. demektedir.
Türkiyede çocuk
işçiliği TÜİK'in 2006 yılı Çocuk İşgücü
Araştırmasına göre 6-17 yaş grubundaki çocuk
sayısı 16 milyon 294 bindir. Bu yaş grubundaki çocukların
yüzde 60,9'u kentte, yüzde 39u ise kırsal yerlerde bulunmaktadır.
Çocuklar kurumsal olmayan sivil nüfusun yüzde 22,3'ünü
oluşturmaktadır ve bu gruptaki çalışan çocuk
sayısı 958 bin kişidir. Çalışan çocukların yüzde
31,5'i bir okula devam ederken, yüzde 68,5'i ise öğrenimine devam
etmemektedir. Ekonomik işlerde çalışan çocukların 392 bini
tarım sektöründe çalışmaktadır. Mevsimlik tarım
işçisi olarak çalışan çok sayıda çocuk bulunmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, çocuk işçiliğinin en kötü biçimleri: Çocukların
sokakta çalıştırılması, tarımda mevsimlik
işçi olarak çalıştırılması, küçük ve orta ölçekli
işletmelerde ağır ve tehlikeli iş kolunda
çalıştırılması 182 sayılı ILO
Sözleşmesi ve Türkiye'de bugüne kadar yapılan araştırmalara
göre çocuk işçiliğinin en kötü biçimleri olarak belirlenmiştir.
Çocukların bu işlerde çalışarak ruh ve beden
sağlığı bozulmakla beraber, eğitim haklarından
yoksun kalmaktadırlar. Türkiye'de küçük ölçekli işletmelerde ve
tarım sektöründe çalışan çocukları düşündüğümüzde
kayıt dışı istihdamın büyük bir kısmını
çocuk işçiliği oluşturmaktadır maalesef.
Sayın
milletvekilleri, Uluslararası Çalışma Örgütünün 12 Haziran Çocuk
Emeğine Karşı Dünya Günü için hazırladığı
raporda ekonomik krizin en çok kız çocuklarını etkilediği
vurgulanmıştır. Ekonomik krizle beraber yoksullaşan aileler
artı bir kazanç olarak çocuklarının çalışmasına
göz yummaktadır. ILO raporu hükûmetlerin eğitime
ayırdığı bütçeyi giderek
kıstığını, bu nedenle özellikle kız
çocuklarının eğitim dışına itildiğini
ayrıca vurgulamıştır. Türkiye'de çocuk işçi olan 5-14
yaş arası kız çocuklarının haftada yaklaşık otuz
saat çalıştırıldığını ve bu
rakamın erkek çocukları için yirmi beş saatin üzerinde
olduğu belirtilmiştir. Türkiye, raporda incelenen 16 ülke içinde,
Mali ve Senegal'dan sonra çocuklarını en uzun
çalıştıran 3üncü ülke olarak yer almaktadır. 16 ülkenin ortalaması incelendiğinde, erkek
çocukları için 20,2, kız çocukları için ise 19,2 olarak
belirtilmiştir. Türkiye'de 5-14
yaş grubu kız çocuklarının yaklaşık
yarısı, erkek çocuklarının üçte 1inden fazlası ev
işlerinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Tuncel.
SEBAHAT TUNCEL
(Devamla) -
ücretsiz ev işçisi olarak
çalıştırılmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye, çalışan çocukların
haklarının korunması amacıyla çocuk hakları
sözleşmeleri, Avrupa Sosyal Şartı, ILO Sözleşmesi ve
tavsiye kararlarına imza atmış bir ülkedir. Anayasa'nın
50nci maddesine göre çocukların yaşına, cinsiyetine ve gücüne
uymayan işlerde çalıştırılmaması,
çalışmaları durumunda ise iş şartları
bakımından özel olarak korunmaları önerilmektedir. Anayasa,
uluslararası sözleşmeler, yasalar, çocukların
korunmasını, gelişimini engelleyen çalışmaları
yasaklamasına rağmen bir türlü çocuk işçiliği ortadan kaldırılamamıştır.
Türkiye'deki
kayıt dışı olarak sokakta, sanayide, mevsimlik tarım
işçisi olarak çalışan veya çalıştırılan
çocukların istihdam alanları ve çalışma
koşullarının araştırılması, eğitim
dışında kalan çocukların tespiti ve bununla beraber ortaya
çıkan çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin ortadan
kaldırılmasına yönelik çalışmayı bu Parlamento
yapmak durumundadır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tuncel.
Gündem
dışı üçüncü söz Kırgızistanda yaşanan olaylar
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Atila Kayaya aittir.
Buyurun
Sayın Kaya. (MHP sıralarından alkışlar)
3.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, Kırgızistanda
yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlunun cevabı
ATİLA KAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kırgızistanda yaşanan vahim gelişmelerle ilgili,
yaklaşık yüzden fazla insanın ölümü, binlerce yaralı ve 100
bine yakın Kırgızistan vatandaşı, Özbek
soydaşımızın da mülteci durumuna düşürüldüğü bu
vahim gelişmelerle ilgili gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın
başında
Değerli milletvekilleri, gün geçmiyor ki neredeyse
millet olarak şehit haberi almadığımız bir güne
maalesef hasret kalmış durumdayız. Bugün yine 2 tane
şehidimiz var bölücü, hain terör örgütünün saldırıları
neticesinde. Ben şehitlerimizi burada bir kere daha rahmetle
anıyorum, ailelerine ve büyük Türk milletine
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Kırgızistanda yaşanan gelişmeler,
özellikle Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra
maalesef Türk cumhuriyetleri bir türlü özlediğimiz, istediğimiz
huzura, refaha kavuşamamışlardır. Bu cumhuriyetlerin bu iç
kargaşalarla, yönetim değişiklikleriyle ve birtakım
çatışmalarla geçen sürece girmelerinde rol oynayan, etkili olan
başlıca faktörler şunlar olmuştur: Özellikle bu
cumhuriyetlerin sahip olmuş olduğu stratejik öneme sahip ham maddeler
üzerinde egemenlik kurmak isteyen küresel güçlerin müdahaleleri bu
cumhuriyetlerin istikrarsızlığında önemli faktörlerden birisidir.
Bir diğer
önemli faktör, değerli milletvekilleri, maalesef Türk cumhuriyetleri
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonraki süreçte bir
türlü millî ve demokratik bir yapıya
kavuşamamışlardır. Bu cumhuriyetlerin birçoğunda hâlen
otoriter, baskıcı yönetimler o ülkenin zenginliklerini, bu
cumhuriyetin zenginliklerini birtakım klanlara, birtakım gruplara
akıtırken oralarda yaşayan insanların önemli bir kesimi
maalesef bu zenginliklerden istifade edememekte hatta ortalama olarak bu
cumhuriyetlerdeki vatandaşlarımız 50 ile 100 dolar
arasındaki bir aylık gelirle geçimlerini idare etmek gibi bir durumla
karşı karşıya bırakılmışlardır.
Ancak bütün bunların hepsinden daha önemli ve daha etkili olduğunu
düşündüğüm husus şudur:
Değerli
milletvekilleri, özellikle bu cumhuriyetler yetmiş yıl süren Sovyet
egemenliği döneminde aralarına ekilen yapay birtakım
ayrılıklarla
Çünkü bu coğrafyaya
baktığımızda özellikle Orta Asya diye tabir edilen ya da
bakış açısına göre Merkezî Asya ama bizim
benimsediğimiz ve siyasi literatürde de kabul edilen Türkistan
coğrafyasında ortak dile, ortak dine, hatta ortak geleneklere sahip
insanlarımız arasında ekilen yapay birtakım
ayrılıklar, maalesef, zaman içerisinde, bu uzun, yetmiş seksen
yıllık süre içerisinde de sosyal olarak ve politik olarak bir zemin
de bulabilmiştir ama her şeye rağmen sevindirici bir husus
vardır ki bugün o coğrafyada bulunan rejimler ve hatta onlara muhâlif
olanlar arasında da ve özellikle o cumhuriyetlerin elitleri arasında
Türkistancılık, Türkistan şuuru canlılığını
ve etkisini muhafaza etmeye devam etmektedir.
Tabii, bu
hadiselerle ilgili özellikle Türkiye'nin son dönemlerde, özellikle AKP
İktidarı döneminde Türk cumhuriyetlerinde ve özellikle Orta Asya Türk
cumhuriyetleri nezdindeki imajının ve etkisinin her geçen gün biraz
daha erimesi ve o bölgede, Putin sonrası Rusyanın, Amerika
Birleşik Devletlerinin ve Çinin her geçen gün biraz daha artan bir
şekilde nüfuz etme girişimleri de bu olayların
yaşanmasındaki önemli faktörlerden birisidir.
Bakın,
değerli milletvekilleri, Kırgızistanda bu önemli
gelişmeler oluyor ama dün, AKP Grubunda Sayın Başbakan, bu
önemli gelişmeleri tek bir cümleyle de olsa gündemine almıyor,
gündemine bu konuyu dâhil etmiyor. Dolayısıyla, Hükûmetin bu konudaki
duyarsızlığını bundan daha iyi gösterecek başka
bir örnek var mıdır, bilemiyorum.
Sayın
Dışişleri Bakanı burada. Buradan özellikle Sayın
Dışişleri Bakanına sormak istiyorum: Mesela bir
Özbekistana kaç defa Dışişleri Bakanlığı
döneminde ziyarette bulunmuştur, Suriyeye kaç defa ziyarette
bulunmuştur?
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Katar Emirliğine kaç defa gitmiştir,
Katara?
ATİLA KAYA
(Devamla) Bu soruya verdiğimiz cevabın da bu Hükûmetin Türk
cumhuriyetlere olan ilgisini, yaklaşımını ortaya
koyması bakımından önemli olduğunu düşünüyorum.
Yine Sayın
Dışişleri Bakanına soruyorum: Komşularla
sıfır sorun politikasına verdiği önem kadar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaya, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
ATİLA KAYA
(Devamla)
Türk cumhuriyetleriyle bu stratejik ilişkilerin ve iş
birliğinin geliştirilmesine acaba niye bu kadar önem vermiyor ya da
niye ihmal ediliyor?
Değerli
milletvekilleri, biz daha bundan bir hafta önce ya da iki hafta önce Nahcivan
Anlaşması diye bilinen ve Türkçe Konuşan Ülkeler Arasındaki
İş Birliğini Geliştirme Konseyi Anlaşmasını
burada hep beraber kabul ettik. Bu anlaşmanın metninde Türk
cumhuriyetleri arasında, yani bu anlaşmaya taraf olan ülkeler
arasındaki karşılıklı iş birliğinin,
yardımlaşmanın ve iyi komşuluk ilişkilerinin
geliştirilmesi de vardı.
Bu bağlamda,
Sayın Cumhurbaşkanı bu olaylar başladığı
zaman niçin bu Türk cumhuriyetlerinin cumhurbaşkanlarıyla gereken
temasları sağlamak suretiyle, onlarla bir araya gelerek Kırgızistanda
yaşanan ve daha da büyük boyutlar kazanma potansiyelini içinde
barındıran bu soruna müdahil olmamıştır?
Bütün
bunların hepsini ortak olarak değerlendirdiğimizde, maalesef,
Türk dünyasına karşı ilgisini en alt düzeye indirmiş bir
iktidar, Hükûmet yapısıyla karşı karşıyayız
diyor, bu vesileyle hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaya.
Sayın Çelik
ve Sayın Hasgürün söz talepleri var, Kırgızistandaki olaylarla
ilgili zannediyorum.
Sayın Çelik,
buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, Kırgızistandaki olaylara
ilişkin açıklaması
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Aslında
Sayın Kaya bu konuya çok veciz bir şekilde değindi ancak ben
ilave olarak şunu ifade etmek isterim: Türkistan coğrafyası
dediğimiz Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde, özellikle
Kırgızistan devleti içerisinde son günlerde meydana gelen vahim
olaylar nedeniyle hayatını kaybeden soydaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyorum.
O bölgede
kanın durması ve husumetin daha da yükselmemesi için Hükûmete ve
Dışişlerine önerimiz, özellikle Nazarbayevin önderliğinde
bölgede bir oluşum yaparak, kesinlikle müdahil olmaları yönünde
olmalı. Türkiye, Türk Hükûmeti bu konuda ön almalıdır, bunu yapmak
zorunda. Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan da olmamak gerekiyor.
Dimyat taraflarına değil Kırgızistana fazlaca eğilmek
lazım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Sayın
Hasgür, buyurun.
2.-
İzmir Milletvekili İbrahim Hasgürün, Kırgızistandaki
olaylara ilişkin açıklaması
İBRAHİM
HASGÜR (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de
Parlamentolararası Kırgızistan-Türkiye Dostluk Grubu
Başkanı olarak bu müessif hadiselerde vefat eden Kırgız
kardeşlerimizin yakınlarına başsağlığı
ve yaralılara da geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.
Kardeş ülke olan Kırgızistanda meydana gelen olayları ilk
andan beri hem Hükûmet olarak hem de Dostluk Grubu olarak yakından takip
ediyoruz. Ülkemizde bulunan hem elçilik hem de bizim Kırgızistandaki
Büyükelçiliğimiz vasıtasıyla oluşturulan kriz
masalarında sürekli gerek oradaki Türk vatandaşların durumu
gerekse oradaki Kırgız ve Özbek vatandaşların
başlarına gelen olaylarla ilgili her türlü gelişmeyi
yakından takip ediyoruz ve Hükûmetimiz de gönderilen uçaklar
vasıtasıyla orada mahsur durumda kalan, Oş ve Celalabat
şehirlerinde bulunan vatandaşlarımızı kazasız
belasız, salimen Türkiyeye getirmiştir, herhangi bir sıkıntı
olmamıştır.
Ayrıca, iki
uçak dolusu acil sağlık yardımı ve yiyecek, giyecek
yardımı da Oş ve Celalabat şehirlerine salimen
ulaştırılmıştır.
Bunun
yanında, Hükûmetimiz olarak 21 milyon dolarlık nakit yardım da
Başbakanın özel temsilcisi başkanlığında,
değişik bakanlık temsilcilerinden bir heyetle dün
itibarıyla Bişkeke gönderilmiştir.
Yine bunun
yanında, Asyada Güvenlik ve İş Birliğini
Artırıcı Önlemler Konferansı Başkanı olarak
Türkiye, yine AGİT Dönem Başkanı Kazakistan ile
Kırgızistanda şimdi ve bundan sonra da yapılabilecek
eylemler ve alınabilecek önlemler konusunda da gerekli
çalışmalar başlatılmıştır.
Ben tekrar
Kırgız ve Özbek kardeşlerimize buradan yeniden baş
sağlığı ve geçmiş olsun diyor, bir daha böyle müessif
hadiselerin bu bölgede cereyan etmemesini diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Gündem
dışı konuşmalara Hükûmet adına
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu cevap vereceklerdir.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Bakan,
süreniz yirmi dakikadır.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Bakan, Mescidi Aksaya giderken beni de
çağır, beraber gidelim!
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
(Devam)
1.-
Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmenin, Kırgızistan ve Özbekistan
halkları arasında çıkan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlunun cevabı (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, Kırgızistanda
yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlunun cevabı (Devam)
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben her şeyden önce dost, soydaş ve kardeş ülke
Kırgızistanda hayatlarını kaybedenlere ve dün şehit
olan kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyor, ailelerine
başsağlığı temenni ediyorum.
Gündem
dışı söz alarak Kırgızistandaki olayları
huzurunuza getiren iki değerli milletvekilimize de teşekkürü bir borç
biliyorum. Bu vesileyle huzurunuzda Orta Asyadaki genel gelişmeler ve
Kırgızistan bağlamında Türkiye'nin atmış
olduğu adımları, Hükûmetimizin takip ettiği politikayı
size arz etme imkânı buluyorum.
Her şeyden
önce, dış politikamızın en temel, omurga konularından
birisi Orta Asyadaki stratejik gelişmelerdir ve Türkiye hem ata yurdu
olarak gördüğü hem de Asya dengeleri açısından, dünya dengeleri
açısından birinci derecede önem atfettiği Orta Asyadaki her
gelişmeyi yakından takip etmektedir. Burada takip ettiğimiz
dış politikanın belli ilkeleri var. Buradaki bütün ülkeler bizim
kardeşimizdir, bu ülkelerde yaşayan bütün topluluklar, hangi kökenden
gelirlerse gelsinler bizim aile fertlerimiz gibidir. Bu ilkeleri öncelikle
vurgulamakta fayda var.
Birincisi:
Soğuk savaştan sonra, Sovyetler Birliğinin
dağılmasından sonra ortaya çıkan dost ve kardeş
ülkelerin siyasi istikrar, ekonomik kalkınma ve kültürel kalkınma
bağlamında en üst düzeye, gelişmişlik düzeyine
ulaşması için bu ülkelere her türlü desteği veriyoruz, vermeye
devam edeceğiz. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en öncelikli
hedeflerinden birisidir. Bu desteği verirken, bu ülkelerde
çıkabilecek muhtemel ihtilaflarda Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Hükûmet
olarak bizler her zaman, dost, kardeş, soydaş gruplar arasında
taraf olmamaya özen gösterdik. Bu ülkelerin siyasi istikrarı için bu çok
önemliydi. Bu politikamız değişmeyecek ve sürecek.
İkincisi: Bu
ülkeler arasında, Türki cumhuriyetler arasında, Orta Asya
cumhuriyetleri arasında ikili ilişkilerin geliştirilmesine büyük
önem veriyoruz ve bu ikili ilişkiler bağlamında
Sadece Türkiye
ile bu ülkeler arasındaki ikili ilişkileri kastetmiyorum, Azerbaycan
ile Türkmenistan arasında, Kazakistan ile Kırgızistan
arasında, Özbekistan ile Kırgızistan arasındaki
ilişkilerin iyi olması Orta Asya stratejimiz bakımından
büyük bir önem taşıyor. Bu bağlamda da Türkiye bu kardeş
ülkeler arasında çıkabilecek muhtemel ihtilaflarda taraf olmamaya,
aksine, bu ihtilafları çözüme büyük önem vermektedir. Son olarak
Azerbaycan ile Türkmenistan arasında
Cumhurbaşkanımızın girişimiyle üçlü bir mekanizma
çerçevesinde yapılan toplantılar buna güzel bir örnek teşkil
etmiştir ve Azerbaycan ile Türkmenistan arasında çıkabilecek
ihtilafların çözümünde Türkiye çok ciddi roller oynamıştır.
Üçüncüsü:
Bölgesel işbirliği ve Türkçe konuşan cumhuriyetler arasında
işbirliği bağlamında daha kuşatıcı
politikalar takip ediyoruz. Geçmişte birçok çalışmalar yapıldı
ancak kurumsallaşmış bir yapı olarak bir Türk dünyası
yapısı ortaya çıkmamıştı. 3 Ekim 2009 tarihinde,
Türkiye'nin girişimiyle Azerbaycanın, Kazakistanın, Kırgızistanın
aktif katılımıyla Türk Dünyası Konseyi kuruldu. Bu,
kurumsal yapı olma anlamında, kurulması anlamında
atılan ilk büyük ciddi adımdır. Türk Dünyası Konseyi Genel
Sekreterliği de İstanbulda faaliyetlerine başlayacak ve böylece
Türk dünyası, kurumsal bir çerçevede ortak hareket etme kabiliyeti
kazanacak. Bu Genel Sekreterlik önümüzdeki aylarda hayata geçecek.
Dördüncüsü: Bu
dost, kardeş, soydaş ülkelerin bütün uluslararası platformlarda
etkin bir rol almasına büyük önem veriyoruz. Birkaç örnek vermek
gerekirse, geçen sene Kazakistan, Avrupa Güvenlik İşbirliği
Teşkilatının Dönem Başkanlığına müracaat
ettiğinde en büyük desteği biz verdik, biz teşvik ettik ve
Dışişleri Bakanlığı olarak biz, Kazakistan
Dışişleri Bakanlığıyla birlikte,
Kazakistanın başarılı bir AGİT Dönem
Başkanlığı geçirmesi ve 1999da İstanbulda
yapılan zirveden sonra yapılacak ilk zirveyi Astanada
gerçekleştirmesi için de şu anda, fiilen, iki bakanlık tek
bakanlık gibi çalışıyor ve ben Sayın Kanat
Saudabayevle, değerli kardeşim, dostumla neredeyse her gün konuşurum,
sırf bu sebeplerle. İstiyoruz ki Kazakistan AGİT Dönem
Başkanı olarak dünyaya örnek bir performans sergilesin.
Bu yıl bu
anlamda, Avrasya ölçekli örgütlerde Türk Yılı diyebileceğimiz
bir yıldır. AGİT Dönem Başkanlığını
Kazakistan üstleniyor, CICA Dönem Başkanlığını yani Asyada İşbirliği ve
Güven Artırıcı Önlemler Teşkilatı
Başkanlığını da Türkiye üstlendi geçen hafta.
Ayrıca Türkiye önümüzdeki kasım ayında da Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığını üstlenecek. Yani
2010-2011 yılı, Avrasya ölçekli bütün önemli uluslararası
örgütlerde Türklerin ve Kazakların idarecilik yaptığı bir
Türk yılı olacak.
Yine bu
çerçevede, Azerbaycanın ve son olarak da Tacikistanın İslam
Konferansı Örgütü Dönem Başkanlıklarını
almalarında aktif destek verdik, katkı sağladık ve onlarla
birlikte de neredeyse bir bakanlık gibi çalıştık.
İstiyoruz ki Türki cumhuriyetler, Orta Asya cumhuriyetleri, bütün
uluslararası platformlarda en güçlü şekilde temsil edilsinler ve
dünyaya yeni bir Türk sesi duyulabilsin.
Bu perspektifler
açısından bakıldığında, gerçekten
Kırgızistandaki son gelişmeler, hepimizi üzen, Orta Asya
stratejimiz bakımından da dikkatli bir şekilde ele almamız
gereken sonuçlar doğurmuştur. Bildiğiniz gibi
Kırgızistanda son beş yıl içinde bu ikinci önemli halk
ayaklanmasıyla rejim değişikliğine yol açan önemli
gelişmelerin ikincisi oldu. 6-7 Nisanda Bişkekte başlayan
çatışmalar, gerginlikler sonucu Bakiyev yönetimi devrildi ve yerine
geçici bir yönetim ihdas edildi. Bu gelişmelerin paralelinde hemen biz bu
Geçici Yönetimle temas kurduk. Bu Geçici Yönetim Başkan Birinci
Yardımcısı Sayın Atambayevi Türkiyeye davet ettik.
Bişkek Büyükelçiliğinde yirmi dört saat çalışan bir kriz
masası kurduk. Bütün vatandaşlarımızla temasa geçtik.
Bakın, o günden bugüne, nisan ayından haziran ayına kadar
sürekli gerginlik ve çatışma olmasına rağmen sadece bir tek
vatandaşımız yaralandı. Her bir
vatandaşımızı tek tek, isim isim takip ettik, -nerede
oldukları, nerede bulundukları- yardıma ihtiyaçları
olduğu anda anında yetişmeye özen gösterdik. Ayrıca, bu
Geçici Yönetimin bir an önce sağlıklı bir yapıya
kavuşması için çok yoğun temaslarda bulunduk. Ancak, tabii ki
bir geçiş dönemi olduğu için ve çatışmalar bir anlamda
devam ettiği için, bu çatışmalarda taraf olmamak adına da
Geçici Yönetimle ilişkilerimizi sürdürürken özellikle kuzey-güney gerilimi
anlamında Kırgızistanda çıkacak çatışmalarda,
gerginliklerde taraf olmamak için Celalabat ve Oştaki gelişmeleri de
yakinen talep ettik, o gruplarla da ilişkilerimizi sürdürdük. O günlerde, 6-7
Nisandaki temel kaygımız, Kırgızistanın fiilen
kuzey-güney şeklinde bölünmesine yol açacak fiilî bir bölünmenin önüne
geçmekti. Bunun için yoğun çaba sarf ettik ve Geçici Yönetime destek
verirken Celalabat ve Oştaki Geçici Yönetime muhâlif grupları da
sükûnete davet ettik. Bu konuda çok yoğun çaba sarf ettik. Daha sonra,
Atambayevi ikinci kez Türkiyeye davet ettik ve kendisine, özellikle siyasi
istikrarın sağlanması ve Geçici Yönetimin bir an önce halk
nezdinde meşruiyetinin tescili anlamında referanduma gitmesi ve seçimlere
gitmesinin telkininde bulunduk. Nitekim o istişareler sonrasında,
Sayın Atambayev, 27 Haziranda referandum tarihini ilan etti. Kendisiyle
görüşmemizde bu referandumun Celalabat ve Oşta da
sağlıklı şekilde yapılmasını teminen
alınabilecek güvenlik tedbirlerini de konuştuk. 24 Hazirandaki
referandum sağlıklı bir şekilde yapılabilmiş
olsaydı, bu Geçici Yönetim halktan da meşruiyeti
aldığı için ilişkileri ve şeyi yürütmek çok daha kolay
olacaktı.
Bu arada, Asya
Güven Artırıcı Önlemler ve İş Birliği
Konferansı Türkiyede tertip edildiği için bu konferansa Geçici
Yönetimin Dışişleri Bakanı Ruslan Beyi davet ettik. Bu
konuda birtakım sıkıntılar yaşandı, bu Geçici
Yönetimin meşruiyeti konusunda fakat bunları aşarak davet ettik.
İstedik ki Asya İşbirliği ve Güven Artırıcı
Önlemler Teşkilatında Kırgızistan Bayrağı eksik
olmasın. Kazakistanla, Azerbaycanla konuşarak, onların da
rızasını alarak davet ettik. Birtakım itirazlar vardı,
onları aştık ve bu zirve esnasında Sayın
Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız,
gerek Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayevle gerek Azerbaycan
Cumhurbaşkanı Sayın Aliyevle bu konuları kapsamlı
şekilde ele aldık, birlikte neler yapabileceğimizi düşündük,
konuştuk. Bu çerçevede, adımlarımızı daha da seri
şekilde atabilmek için bazı hazırlıklara giriştik.
Ancak özellikle 10 Haziran cumartesi günü başlayan ve gerçekten çok üzücü
şekilde seyreden ancak başlangıcı itibarıyla bine
yakın, karşılıklı gruplardan gençlerin
ihtilafları şeklinde başlayan, sonra süratle yayılan
olaylar karşısında hiçbir vakit kaybetmeksizin çok aktif
tedbirler aldık. Şöyle diyebilirdik, 10 Haziran cumartesi günü,
olayların ilk haberleri geldiğinde Bunlar gençler arasında, bir
İnternet kafede çıkan sonra da özellikle Kırgız ve Özbek
kardeşlerimiz arasında çıkan ihtilaflardır, biraz
bekleyelim, gelişmeleri takip edelim diyebilirdik, demedik.
O gün ben,
gelişmeler başladığı anda Kazakistan
Dışişleri Bakanı Sayın Kanat Saudabayevi aradım
ve AGİT Dönem Başkanı olarak Kazakistanın, CICA Dönem
Başkanı olarak Türkiye'nin birlikte geliştireceği bir
inisiyatifle Kırgızistana müdahalede bulunma teklifinde bulundum.
Kendisi de bu konuyu değerlendireceğini, Sayın Nursultan
Nazarbayevle değerlendireceğini ve bize döneceğini ve birlikte
bir eylem planı geliştirmemiz konusunda karar verdik.
Yine aynı
gün Sayın Atambayevi aradım. Daha önce Roza Otunbayevayla
görüştük ve Sayın Atambayevle yaptığımız
görüşmede, bir taraftan özellikle Oştaki, Celalabattaki ilahiyat
fakültesi başta olmak üzere eğitim kurumlarındaki
öğrencilerin, Türk öğrencilerin ve Özbek öğrencilerin
güvenliğini teminen -öğretim üyeleriyle birlikte- diğer taraftan
bu yükselmekte olan kardeş kavgasının önüne geçmek için
Türkiye'nin yapabileceklerini kendisiyle istişare ettim ve bir eylem
planı çıkardık. Bu eylem planında ana unsurlar şunlar
oldu:
Birincisi: gerek
bizim Bakanlığımızda, Ankarada Dışişleri
Bakanlığında gerekse Büyükelçilikte yirmi dört saat
aralıksız çalışan bir kriz masası kurduk.
İkincisi:
Celalabat ve Oşta bulunan vatandaşlarımızın yerlerini
tek tek tespit ettik. Bizzat bunları, Büyükelçiliğimizde ve
Bakanlığımızda tek tek isimlerini tespit ettik. 14 Haziran
günü ilk uçağı gönderdik, 15 Haziran saat 10.20de 151
vatandaşımızı taşıyan ilk uçak İstanbula
ulaştı. 15 Haziranda ikinci uçağı gönderdik, yaralı
vatandaşımızın intikalini de dakika dakika takip ederek,
yaralı vatandaşımızı da alarak 156
vatandaşımız da Oştan, önce Bişkeke, sonra Sabiha
Gökçen Havaalanına geldi. Yani bir gün içinde 302
vatandaşımız salimen Türkiyeye intikal etti, şu anda
Kırgızistandaki gelişmelerden olumsuz anlamda etkilenecek bir
vatandaşımız bulunmamaktadır. 5 tır şoförümüz
vardı, tek tek o şoförleri takip ettik ve ulaşarak, öncelikle
vatandaşlarımızın tahliyesine önem verdik çünkü
vatandaşlarımızın orada karşılaşacağı
bir problem, tabii ki bu kardeş çatışmasının içine hiç
arzu etmediğimiz şekilde bizim vatandaşlarımızın
kanının da bulaşması olabilecekti ki bu, tabii olumsuz
sonuçlar doğururdu.
Üçüncüsü:
Sayın Atambayevin talebi doğrultusunda acil yardım
uçağı gönderdik, 15 ton malzemeyi, değişik yardım
malzemesini hemen Kırgızistana ulaştırdık.
Dördüncüsü:
Cumartesi günü, 10 Haziranda yaptığımız kurumlar arası
toplantı sonrasında bir kurumlar arası heyet oluşturduk.
Başkanlığına Orta Asya Genel Müdürü Sayın Fatih Ceylanın
üstlendiği güvenlik, istihbarat, ekonomi, diplomatik temsilcilerden
oluşan bir heyetimiz şu anda Kırgızistanda, Bişkekte
ve Celalabat ve Oşta çalışmalarda, araştırmalarda
bulunuyor. Onların yapacağı tavsiyeler doğrultusunda gerek
Kırgızistan Geçici Yönetimiyle gerek Kazakistanla birlikte gerek
diğer uluslararası kuruluşlar nezdinde hemen müdahil olarak
harekete geçeceğiz. Şu anda bu çalışmaları heyetimiz
sürdürüyor.
Beşincisi:
Özellikle Kırgız-Özbek çatışması şekline zamanla
dönüşmesi dolayısıyla bundan mağdur olan, etkilenen Özbek
kardeşlerimize yardım için Özbekistana resmen teklifte bulunduk
gerek Türkiyede gerek Özbekistanda ve Kızılayımızı
harekete geçirdik. Özbekistandan gelebilecek talepler doğrultusunda
Kızılayımız her an Özbekistana intikal eder durumda
hazır beklemektedir.
Altıncısı:
AGİT ve CICA Dönem Başkanlıkları olarak Kazakistanla
birlikte bir eylem planı geliştiriyoruz. Ben aslında bugün
şu saatlerde Kazakistanda olacaktım ancak Sayın Nursultan
Nazarbayevin ani gelişen bir mazereti dolayısıyla geziyi pazar
gününe erteledik. Pazar ve pazartesi günü Kazakistanla birlikte
çalışacağız ve bu heyetlerimizin
oluşturacağı raporlar doğrultusunda
Bir AGİT heyeti
de şu anda Kırgızistanda, bir Birleşmiş Milletler
heyeti de Kırgızistanda. Her ikisinin gönderilmesinde Türkiye aktif
rol oynadı. Bu heyetlerin hazırladığı raporlar
doğrultusunda, AGİT ve CICA olarak, harekete geçeceğiz ve daha
kapsamlı bir eylem planı oluşturacağız.
Yedincisi:
Uluslararası toplum nezdinde ciddi teşebbüslerde bulunduk. AGİT
ve Birleşmiş Milletler heyetlerinin gidişinden bahsettim. Dün
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi danışma
toplantılarında konu gündeme geldi ve Birleşmiş Milletlerin
bütün insani yardım kuruluşlarıyla acilen
Kırgızistana yardım ulaştırılması konusunda
yapılan bu danışmalar sonrasında, Birleşmiş
Milletlerde bir eylem planıyla, özellikle Mülteciler Komiserliği, hem
Özbekistanda hem Kırgızistanda şu anda bir plan çerçevesinde
harekete geçirildi.
Şimdi bütün
bunlar ele alındığında yüce Meclisimize şu hususu bir
kez daha teyiden söylemek isterim: Orta Asya ve Orta Asyadaki
soydaşlarımız, bizim için, tarihi, kaderi, geleceği
aynı gördüğümüz, hiçbir zaman ihmal edemeyeceğimiz
topluluklardır. Her zaman gönlümüz, yüreğimiz onlarla. Çok kapsamlı
bir şekilde, Türkiye, son dönemde Orta Asyada
kurumsallaşmış yapılar çerçevesinde ciddi bir stratejik
ağırlık ortaya koymuştur. Hiçbir zaman bunlara
kayıtsız kalmadık, kalmayacağız ancak kardeş
ülkelerde çıkan bu tür ihtilaflarda teenniyle hareket etmenin
gerektiğini hepiniz takdir edeceksinizdir. Teenniyle hareket etmememiz
durumunda, kardeşler arasındaki ihtilafları istemediğimiz
şekilde derinleştirebiliriz. O bakımdan,
yaptığımız faaliyetlerin çoğu, yoğun bir
şekilde, bu kardeşlerimizi ikna ve bu kardeşlerimiz
arasındaki bağları güçlendirme yönünde olmuştur. Bundan
sonra da Orta Asya her zaman dış politikamızın ana gündem
maddesi olmaya devam edecektir.
Önümüzdeki
dönemde de Kırgızistanın istikrara, refaha, güvenliğe
ulaşabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olarak hiçbir
fedakârlıktan kaçınmayacağız ve hem ülke olarak
yaptığımız eylem planı hem Kazakistanla birlikte
geliştirdiğimiz inisiyatifler çerçevesinde, inşallah, kısa
zamanda Kırgızistanı sükûnete ve huzura
kavuşturacağız.
Saygılarımla
arz ederim.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
İnce, söz talebiniz var, galiba bu konuyla ilgili.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Dışişleri
Bakanının diplomatik zafer hırsına ilişkin
açıklaması
MUHARREM
İNCE (Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
şunu sormak istiyorum: En fanatik taraftarlarınız bile son
günlerde Sayın Bakanı Her fotoğrafta boy gösterme ihtiyacı
hissediyor. Manşet atar gibi takdim ediyor. Dışişleri
Bakanının diplomatik zafer hırsı üzerine
konuşmanın vakti geldi. diyerek, Sayın Bakanı Her el
attığı işi bir büyük başarı hikâyesine dönüştürmek
istiyor diye çok sert bir şekilde eleştiriyorlar ve bu
eleştirileri yapanlar AKP İktidarının en fanatik
taraftarları, danışmanları, çalışanları ve
Sayın Bakanın Yakında Kudüs başkent olacak ve hep birlikte
Mescidi Aksada namaz kılacağız. sözünü sormak istiyorum.
Sayın Deniz Baykal iki, iki buçuk yıl önce gitti Mescidi Aksaya ve namaz
kıldı. Bu basına da yansımıştı. Bugün bu
yasak mı? Eğer Mescidi Aksada namaz kılmak yasak değilse
-ben yasak olmadığını biliyorum- gidip kılabilirsiniz.
Yasak değilse, namaz gibi bir kutsal figürü siyasetin figürü hâline neden
getiriyorsunuz? Böyle bir yasak yoksa eğer bu cümleyi neden kurdunuz?
Bunları açıklarsanız çok sevinirim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İnce.
Gündem
dışı konunun hassasiyeti nedeniyle söz vermiştim.
Teşekkür ederim, konu aydınlanmıştır.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 29 milletvekilinin, kadın istihdamındaki
engellerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/765)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizin en
büyük sorunu olan işsizlik her geçen gün artarken, kadınların
istihdama katılım oranları da düşmektedir.
Dünya Ekonomik
Forumunun Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre tüm dünyada 2008
yılına kıyasla 2009 yılında ücretli veya yevmiyeli
çalışan kadın sayısı düşerken, ev
kadınlarının sayısı artmıştır. Rapor
Türkiye'de durumun dünyaya göre daha da vahim olduğunu gözler önüne
sermiştir. Türkiye'de, çalışma yaşamı
dışında kalan ev kadını sayısı 2009
yılında 12 milyon 101 bin kişi olmuştur.
Dünya Ekonomik
Forumu verilerine göre, 2009 yılında dünya ortalamasında
kadınların işgücüne katılım oranları yüzde 51,6
iken; Türkiye'de bu oran yalnızca yüzde 26. Birleşmiş Milletler
Türkiye Ofisi'nin verilerine göre 2009'da erkeklerin işgücüne
katılımı yüzde 70,5 oranındadır.
Rapora göre 2009
yılı itibarıyla Türkiye'de istihdam oranı yüzde 22,3, dünya
ortalaması ise yüzde 48. Dünyada kadınların işsizlik
oranı yüzde 7 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 14,3'tür.
Ülkemiz
kadın istihdamı konusunda yalnızca Orta Asya ve Kuzey Afrika
ortalamasından iyi durumdadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel
Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre kadınların ekonomiye
katılımları konusunda 134 ülke arasında 130'uncu
sıradadır. Bu rakam Türkiye'nin kadın istihdamı konusunda
ne kadar kötü durumda olduğunun kanıtıdır.
Araştırmanın yapıldığı ülkeler arasında
yalnızca 4 ülkede kadın istihdamı Türkiye'den daha alt bir
seviyededir.
Birleşmiş
Milletler Cinsiyet Güçlendirme Ölçütü verileri de Dünya Ekonomik Forumu
verilerinden farklı değildir. Birleşmiş Milletler
kadınların ekonomiye ve siyasete katılımları
çerçevesinde oluşturduğu Cinsiyet Güçlendirme Ölçütüne göre de
Türkiye 109 ülke arasında 101'inci sıradadır. Listeye göre,
Türkiye'de kadınların ekonomik ve siyasal hayata katılımları
yalnızca Tonga, İran, Fas, Cezayir, Suudi Arabistan, Mısır,
Bangladeş ve Yemen'den iyi durumdadır.
Ülkemizin en
büyük sorunu olan işsizlik konusunu yok sayan hükûmet, kadın
istihdamı konusunu da es geçmektedir.
Kadınların
çalışma hayatına kazandırılmaları da
sorunlarının çözümüne yeterli olmamaktadır. Çalışma
hayatına kazandırılan kadınlar ise ücret adaletsizliği
altında yaşamlarını sürdürmeye
çalışmaktadır. Dünya genelinde kadın-erkek ücret
adaletsizliği devam etmektedir. Aynı işi yapan kadın
çalışanlar, erkeklerin ücretlerinin ortalama yüzde 70 kadarına
çalışmaktadırlar. Birleşmiş Milletler raporuna göre
Türkiye'deki çalışan her 100 kadından 59'unun sosyal güvencesi
yoktur. Erkeklerde bu oran yüzde 42'dir. Sektörlere göre ise, tarımda
çalışan kadınların yüzde 98,5'i, erkeklerin yüzde
79,6'sı; sanayide çalışan kadınların yüzde
46,6'sı, erkeklerin yüzde 36,5'i kayıt dışı
çalışmaktadır.
Türkiye
İstatistik Kurumu verilerine göre çalışabilir nüfusta (16-50
yaş) 25,5 milyon kadın bulunurken, yalnızca yaklaşık 6
milyon kadın çalışmaktadır. Bu rakam 19 milyondan fazla
kadının istihdam dışı kaldığı
anlamına gelmektedir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine
bağlı, Türkiye'de 1 milyon 300 bin girişimci erkeğe
karşılık, yalnızca 80 bin kadın girişimci
bulunmaktadır. Kars, Bingöl, Osmaniye, Iğdır ve Muş
illerinde ise hiç kadın girişimci yoktur.
Bu nedenlerle,
kadın istihdamının önündeki engellerin tespiti, ortaya
çıkarılması ve çözümlenmesi amacı ile
Anayasamızın 98. maddesi, İçtüzüğümüzün 104. ve 105.
maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun
tüm boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
3) Atila Emek (Antalya)
4) Hüsnü Çöllü (Antalya)
5) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
6) Hâlil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
7) İsa Gök (Mersin)
8) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
9) Atilla Kart (Konya)
10) Erol
Tınastepe (Erzincan)
11) Zekeriya
Akıncı (Ankara)
12) Ali Arslan (Muğla)
13) Tekin Bingöl (Ankara)
14) Gürol Ergin (Muğla)
15) Tansel
Barış (Kırklareli)
16) Hüseyin Ünsal (Amasya)
17) Rasim
Çakır (Edirne)
18) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
19) Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak)
20) Şevket
Köse (Adıyaman)
21) Ali Koçal (Zonguldak)
22) Mehmet Ali
Susam (İzmir)
23) Tayfur Süner (Antalya)
24) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
25) Ahmet Küçük (Çanakkale)
26) Metin
Arifağaoğlu (Artvin)
27) Ali Rıza
Ertemür (Denizli)
28) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
29) Fevzi Topuz (Muğla)
30) Yaşar
Tüzün (Bilecik)
2.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve 19 milletvekilinin,
pamuk üretimi ve işlenmesinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/766)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tarım
sektörünün çöktüğü, küresel ekonomik krizin sonuçlarının en
ağır yaşandığı bu dönemde pamuk ekim
alanlarının azalması ve pamuk işletmesinin
yaşadığı sorunların bütün boyutlarıyla
araştırılarak gerekli çalışmaların
yapılması için Anayasanın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve
105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılmasını arz ve talep ederiz. 15.04.2010
1) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
2) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi
Yıldız (Batman)
6) Akın
Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat
Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19)
Sırrı Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Hâlis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye de son
yıllarda uygulanan tarım politikaları sonucu birçok ürüne ciddi
sıkıntılar yaşatmıştır. En önemli endüstri
ürünü olan pamukta bunlardan bir tanesidir.
Her yıl
rekoltenin giderek düşmesi tesadüfi bir sonuç değildir. Ekim
alanların giderek daralmasının temel nedeni uygulanan
yanlış tarım politikalarının sonucudur. Aynı
zaman da pamuk girdi fiyatlarının durmadan yükselmesinde üreticimize
ekstra maliyet olarak yüklenmiştir. Pamuk ekim alanların giderek
azalmasının sonuçlarından en önemlisi bu alanda ki
istihdamın azalmasıdır. Bu azalmada beraberin de farklı
sosyal problemleri getirmektedir.
Pamuk ekim
alanlarının azaltılmasının bir diğer sonucu
ülkemizin dışa bu alanda bağımlı olması sonucunu
doğurmuştur. Gelecek yüz yılda tüm öngörüler ve veriler
tarım sektörünün en önemli alan olacağı öngörüsüyle bu alan da
acil önlemlerin alınması gerekmektedir.
Bu bağlamda
uygulanan tarım politikalarımızın ne kadar aksi istikamete
yürüdüğü herkesin malumudur.
Bir an evvel
pamuk ekim alanlarını artırmak için gerekli önlemleri almak
durumundayız. Başta da vurguladığımız gibi pamuk
endüstrinin en önemli ham maddesi olması sebebiyle sanayi sektörü de pamuk
ekim alanlarının azalmasından dolaylı olarak
etkilenmektedir.
Sonuç
itibarıyla pamuk ekim alanlarının azalması birden çok alana
sorun olarak yansımaktadır. Bu bilgiler
ışığında pamuk ekim alanlarını
artıracak bir takım önlemlerin alınması birçok alanda çok
ciddi rahatlamalara neden olacağı gerçeği ortaya
çıkmaktadır.
Pamuk üretimi ve
işlenmesi konusunda yaşanan sorunların tespiti ve çözümü için
bir meclis araştırmasının kurulmasını arz ve
talep ediyorum.
3.-
Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani ve 19 milletvekilinin, Hakkârideki arama
noktalarında yapılan uygulamalar konusunda Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/767)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Hakkari ve
ilçelerinde bulunan çok sayıda polis ve jandarma arama noktaları ile
bunların seyahat özgürlüğünü engelleme gibi hukuk dışı
uygulamalarının araştırılması amacıyla
Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri
gereğince bir Araştırma Komisyonunun kurulmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Hamit Geylani (Hakkâri)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi
Yıldız (Batman)
6) Akın
Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat
Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19)
Sırrı Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Hâlis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye'de hukuk
işletilemediği gibi, kanunların uygulamasında da bölgeden
bölgeye hatta kişiden kişiye farklılık göstermektedir.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde görev yapan kolluk kuvvetleri,
çoğu zaman yurttaşı canından bezdiren keyfi uygulamalara
maruz bırakmaktadırlar.
Hakkari-Van,
Hakkari-Yüksekova, Van-Yüksekova, Yüksekova-Şemdinli, Çukurca-Hakkari
karayolları üzerinde yolculuk yapmak, yöre halkı için tam bir kabus
hâline dönüşmüştür. Hakkari-Van arasındaki
Bazı
karakollarda, yolcular araçlardan indirilmekte, çanta ve bavulları
aranmakta ve dakikalarca bekletilmektedirler. Karakolların önünde kilometrelerce
uzun kuyruklar oluşmakta, yurttaş mağdur edilmektedir.
OHAL resmi olarak
kaldırılmış olsa dahi, Hakkari, ilçeleri ve komşu
illerde fiili olarak devam etmektedir. Hakkari il ve ilçelerinde Hakkari
nüfusuna kayıtlı olmayanlar arama noktalarında jandarma, polis
ve özel hareket timlerince adeta soruşturmaya alınmakta,
yolcuları tedirgin etmektedirler. Yurttaşlar, kontrol
noktalarında başka bir ülkeye gidiyormuş gibi "Niçin
gidiyorsunuz, ne yapacaksınız, kiminle görüşeceksiniz?"
şeklindeki sorularla karşıya kalmaktadırlar. Hakkari'den
Yüksekova'ya gidenler, Yeniköprü ve Depin kontrol noktalarından geçtikten
sonra Yüksekova'daki polis noktasında da aramadan geçerek ilçeye
giriş yapabiliyor. Depin arama noktasından Çukurca'ya giderken Geman
kontrol noktası, Yüksekova Şemdinli arasındaki Durak arama
noktası ve Yüksekova Şemdinli arasında da 50 kilometrelik yolda
dört ayrı arama noktası bulunuyor.
Van Hakkari
arasındaki iki saatlik yol ise, kontrol noktalarının
fazlalığı ve kolluk kuvvetlerinin keyfi uygulamaları
nedeniyle beş saate çıkıyor.
Bölgede yol arama
noktalarına ilişkin İçişleri
Bakanlığı'nın Valiliklere gönderdiği talimatlar da
sadece kağıt üstünde kalıyor. Genelgede "yol kontrol ve
arama faaliyetlerinin yürütülmesinde, güvenlik zafiyetine yol açmadan, ilgili
mevzuat çerçevesinde ve masum vatandaşların zarar görmeyecek tarzda
gerekli tedbirler alınması" isteniyor. Bu kapsamda genelgede
"Valilerce derhal bir çalışma başlatılacak. Zorunlu
görülen yerler dışında yol kontrol ve aramasına son verilecek.
Uygulamalarda sadece makul şüphe duyulan araç ve şahıslar
durdurulacak" deniliyor. Ancak belirtilen bu uygulamaların haricinde
kontrol noktalarında hala OHAL dönemindeki sıkı denetim ve
kontroller sürüyor. Yüksekova'da hastane ile şehir merkezi arasında
bile arama noktası bulunuyor. Vatandaşlar hastaneye giderken bile
aramadan geçiriliyor. Bu da uygulamada özellikle de acil hastalar
bakımından çok ciddi sorunlara neden olmaktadır.
Bölgede
yaşayan yurttaşlar bu keyfi ve hukuk dışı uygulamalar
nedeniyle zorunlu olmadıkça ikamet ettikleri şehirden başka bir
şehre yolculuk yapmak istememektedirler. Anayasal ve en doğal insan
hakkı olan seyahat ve kişi özgürlüğü hakkı gasp edilmekte,
yurttaşlar mağdur edilmektedir.
Yaşanılan
hukuk dışı uygulamaların daha fazla mağduriyetlere
neden olmadan konunun mutlak suretle Meclis tarafından
araştırılması gerekir.
4.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve 19 milletvekilinin, çay
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/768)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Türkiye'nin
dünyada 6. Sırada olduğu çay üretiminde üreticilerin
yaşadığı sıkıntıların
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması,
tarım alanındaki sendikaların ve kuruluşların
görüşlerini alarak çay üreticilerini koruyan bir yasal düzenlemenin
hazırlanması için önerilerin sunulması amacıyla
Anayasanın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılması için gereğini arz
ederiz. 16.04.2010
1) Sebahat Tuncel (İstanbul)
2) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi
Yıldız (Batman)
6) Akın
Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
15) Osman Özçelik (Siirt)
16) Özdal Üçer (Van)
17) Pervin Buldan (Iğdır)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19)
Sırrı Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Hâlis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye çay
üretimi açısından dünyada önemli üretici ülkeler arasında
bulunmaktadır. Bugün Türkiye çay üretiminde Çin, Hindistan gibi ülkelerden
sonra dünyada altıncı sırada yer almaktadır. Gürcistan
sınırından Trabzon iline kadar olan bölge çay yetiştirme
açısından en elverişli ve birinci derecede önemli
alanlardır. Bu yüzden çay, Karadeniz bölgesinde yaşayan halkların
en önemli gelir kaynaklarından biridir. Günümüzde aileleriyle birlikte çay
üretimi ve işletmelerinden geçimini sağlayan yaklaşık 2
milyon insan bulunmaktadır.
Çay üretiminde
ilk yaş çay yaprak işletmesi 1947 yılında Rize'de
kurulmuştur. 1971 yılında Çay İşletmeleri Genel
Müdürlüğü bir kamu iktisadi teşebbüsü olarak kurulmuş ve devlet
çay sektöründe faaliyet göstermeye başlamıştır. Bu
yıllarda 25.000 ton olan çay üretimi 2002 yılında 150 bin ton
olarak gerçekleşmiştir. Ancak özellikle 1990'dan sonra bu alanın
özel sektöre ve dolayısıyla uluslararası firmaların rekabetine
açılmasıyla yerli üretici ve işletmeci sıkıntılar
yaşamaya başlamıştır. Günümüzde Çay-Kur üretilen kuru
çayın % 65'ini özel sektör ise % 35'ini üretmektedir. Çay-Kur'un 45 adet,
özel sektörün ise 230 adet yaş çay işleme fabrikası
bulunmaktadır. 2009 resmi rakamlarıyla Karadeniz bölgesinde 767 bin,
gayri resmi rakamlarca ise 850 bin dekar alanda çay üretimi
yapıldığı bilinmektedir. Bu üretimden geçimini
sağlayan aileler için ise her sene en önemli durum, devletin çay
alımında belirleyeceği taban fiyattır. Taban
fiyatlarındaki artışta her sene düşüş yaşanarak
2003 yılında % 40,6 olan artış oranı 2009
yılında sadece % 16,4 olarak gerçekleşmiştir. Bu
azalış üreticilerin yavaş yavaş özel çay işletmelerine
doğru zorunlu yönlendirilmesi olarak ifade edilmektedir. Devletin
belirlediği taban fiyat, çay üretimindeki en önemli girdi olan ve sürekli
fiyat artışı yaşayan gübre masraflarını
karşılamamaktadır. Diğer yandan Çay-Kur'un
özelleştirilme planı ve çay üretiminden kamunun tamamen çekilerek
üreticilerin piyasa koşullarına bırakılması büyük
endişe yaratmaktadır. Üreticiler mevcut durumda düşük taban
fiyatlarından dolayı Çay-Kur'a veremediği çayını özel
sektöre vermek zorunda kalacaktır. 2008 yılında özel sektörün
bölgedeki 190 civarındaki yaş çay fabrikasından sadece 92'si
alım yaparken, 2007 yılında 150'nin üzerinde firma üretim
yapmışken geçen yıl bu 120-130'a düşmüştür. Özel
firmalarda fiyat istikrarının olmaması ve üreticilerden çay
alamadığında düşük tuttukları fiyatı
arttırmaları ve aldıkları yaş çayın
parasını ise ne zaman ve ne olarak verecekleri belli
olmamasından dolayı üretici özel sektörün alımlarından
dolayı daha da mağdur olmaktadır. Bu da düşük çay
politikasının üreticiyi bu yanıyla da mağdur edeceğini
göstermektedir. Bu sorunların yanı sıra hükûmetçe
hazırlanan çay kanun tasarısının çay üreticilerinin
sorunlarına çare olmayacağı aksine çay üretimini tamamen özel
sektöre ve yabancı firmalara bırakılacağını
çeşitli tarım örgütleri belirtmektedir.
Türkiye önemli
bir tarım ülkesi iken, yaşanan ekonomik ve ekolojik krizlerin de
etkisiyle giderek tarımda kötü bir tabloya sahip olmaktadır. Üretici
koruyan ve kamunun desteğinin olduğu alanların
oluşturulması daha önemli hale gelmişken, aksine tütünde, çayda
ve ekonomiye çok önemli katkı sağlayan ve binlerce ailenin geçimini
sağlayan bir tarım alanda özelleştirme politikaları
uygulanmaktadır. Çay üretiminin Karadeniz bölgesi
vatandaşlarının geçimi açısından önemli olduğu
dikkate alınarak, çay üreticilerinin sorunlarının
araştırılması, üretimde karşılaştıkları
sıkıntıların giderilmesi ve gerekli tedbirlerin
alınması, üreticileri koruyan bir yasal düzenleme yapılması
için önerilerin sunulması ve bu alanda çalışan sendika, meslek
örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin de alınabilmesi
için bir meclis araştırma komisyonu kurulmasını
önermekteyiz.
BAŞKAN
- Bilgilerinize sunulmuştur
Önergeler,
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.04
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.16
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası
İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete
Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14
Milletvekilinin; 03.07.2005 Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm ile İçişleri komisyonları raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
4.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin, 03.07.2005
Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri Komisyonları Raporları (2/435) (S.
Sayısı: 509) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu
509 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
(x)
509 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Tasarının
tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Rıza
Yalçınkaya, Bartın Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yalçınkaya. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Yalçınkaya, süreniz yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 509 sıra
sayılı 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, İçişleri Komisyonu tarafından kabul edilen bu
kanun teklifi gerek veriliş amacı gerekse içeriği nedeniyle
ülkemiz hukuk sisteminde ve kentlerimizde önemli tahribata neden olacak bir
niteliğe sahiptir. Bilindiği üzere, hukuk sisteminde geçerli olan ve
anayasadan başlayıp yasa ve yönetmeliklere uzanan hiyerarşik
yapılanmanın geri planında bir tutarlılık
olmalıdır. Ne yazık ki son yıllarda yapılan kimi
düzenlemelerde, bu hiyerarşi ve bütün bu sistemi taşıması
gereken tutarlılık yitirilmektedir. Belediye
başkanlarının, TOKİnin ya da Özelleştirme
İdaresinin proje bazlı sorunlarına yönelik yasa
çıkarılmasını ya da yasalar üzerinde
değişiklikler yapılmasını gündeme getiren bu
yaklaşım, hukuki düzenlemelerin genelliği ve herkese
uygulanabilirliği ilkelerinin çiğnenmesine neden olmaktadır.
Ortaya çıkan her sorun karşısında yasalarla oynayıp
değiştirmenin bir hukuk devletinde yeri olmamalıdır. Bu tür
bir yaklaşım hukuk sisteminin güvenilirliğini de zedelemektedir.
Değerli
arkadaşlar, bu teklifin ilk gündeme getirilişinin arka planında
yaşananlar ve zamanlaması Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığına gölge düşürecek bir niteliğe
sahiptir. Teklifin, AKPli Ankara Büyükşehir Belediyesinin kentin
çeperinde, nâzım imar planında yeşil alan olan boş
alanlarda bu plan kararlarına aykırı bir biçimde
belirlediği kentsel dönüşüm alanı kararlarına
karşı açılmış davalarla eş zamanlı
olması dikkat çekicidir. Üstelik teklif, bu davalarda ortaya çıkan
yürütmenin durdurulması kararlarının gerekçelerini ortadan
kaldırmayı amaçlamaktadır. Bu durumun en açık itirafı,
teklife eklenen geçici 1inci maddedir.
Bu davalara
ilişkin size kısaca bilgiler aktarayım: Örneğin, Şehir
Plancıları Odasının kentsel dönüşüm konusunda Ankara
Büyükşehir Belediyesine karşı açmış olduğu devam
eden çok sayıda dava bulunmaktadır. Bu davalardan bir bölümünde
verilen yürütmeyi durdurma kararlarında, boş alanlarda kentsel dönüşümden
söz edilemeyeceği, mevcut nâzım imar planları bulunan
alanların bu plana göre düzenlenmesi gerektiği yani yeşil alan
olması gerektiği gibi kararlar bulunmaktadır. Teklif,
açıkça, bu gerekçeleri devre dışı bırakmayı
amaçlamaktadır.
Değerli
arkadaşlar, verilen teklifte yer alan üzerinde yapı olan veya olmayan,
imarlı veya imarsız gibi tanımlamalar, bir hukuk komedisi
niteliğindedir. Bir alan, ya imarlı ya da imarsızdır, ya
üzerinde bir yapı vardır ya da yoktur, üçüncü bir durumun
olmadığı koşulda bu tür bir düzenleme İstediğim
her yerde istediğimi yaparım. demekten öteye geçememekte,
düzenlemeye hâkim olan keyfîliği gözler önüne sermektedir. Yasaya
üzerinde yapı olan veya olmayan, imarlı veya imarsız ifadesi
eklenerek, imar mevzuatına, şehircilik ilke ve esaslarına
aykırı biçimde, belediye sınırları içindeki tüm
alanlar potansiyel kentsel dönüşüm alanı hâline getirilmektedir.
Çağdaş
planlama yaklaşımı plansız alanlarda noktasal
uygulamaları reddetmektedir. Bu tür uygulamalar kentlerin planlama
hedeflerini olumsuz yönde etkilemekte, kentsel alanlara büyük ve geri
dönüşü olmayan zararlar vermektedir. Belediye Kanununda
değişiklik getiren öneri böylesi gelişmelerin önünü açacak ve
çoğalmasına neden olacak, böylelikle kentlerimiz giderek daha
plansız ve çarpık hâle gelecektir. Yasada yapılan
değişiklikle, üst planlarla denetlenen kentsel dönüşüm yerini
keyfîliğe dayalı, plansız kentsel dönüşüm
uygulamalarına bırakacaktır.
Değerli
arkadaşlar, AKP sözcülerinden bir arkadaş Komisyon
toplantısında düzenlemeyi savunurken Şehirler kurulurken
yolların, yeşil alanların, alt geçitlerin bir şehrin on
yıl sonra, yirmi yıl sonra geleceği duruma göre belirlenmesi,
planların buna göre yapılması gerekmez miydi? diye sordu. Çok
haklıdır, kentlerin yapılan nüfus hesaplarına
bağlı olarak yirmi otuz yıl sonrası dikkate alınarak
planlanması gerekir. Aslında öyle de yapılıyor ve onun
adına nâzım imar planı deniliyor. Ancak işin içine rant
girdiğinde, plan kararlarıyla rantın yönlendirilmesi
girdiğinde, plan değişiklikleri bu doğrultuda
kullanıldığında bu ilkeler unutuluyor, nâzım imar
planları -Ankara örneğinde olduğu gibi- delik deşik
ediliyor. İşte bu yüzden, yapılmak istenen düzenlemeye
Cumhuriyet Halk Partisi olarak karşı çıkıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
iddia ediyoruz ki bugün görüşmekte olduğumuz 73üncü madde
değişikliğinin başlıca hazırlanma nedeni, Ankara
kentinde nâzım imar planında yeşil alan olarak düzenlenmiş
boş ve henüz hiç yapılaşma olmayan alanlarda ilan edilen kentsel
dönüşüm alanlarına yönelik alınmış yargı
kararlarını boşa düşürmekten başka bir şey
değildir. Bu düzenleme Melih Gökçek ısmarlamasıdır!
Değerli
arkadaşlar, kentin sözde yirmi beş-otuz yılını
şekillendirecek nâzım imar planını
hazırlayacaksınız, bu planda kentte büyük eksikliği olan
yeşil alanlara ilişkin geniş alanlar
ayıracaksınız, daha sonra bu alanların yok fiyatına el
değiştirmesini sağlayacak kadar bekleyip, bu alanları
kentsel dönüşüm alanı ilan edip, eskiden yeşil alan olan
bölgelerin yeni sahiplerine fahiş rantları bir kararla
aktaracaksınız, peşkeş çekeceksiniz, sonra da buna
yargıda dur denildiğinde sıkışıp, bu
rantın önünü açacak yasa düzenlemesine Türkiye Büyük Millet Meclisini alet
edeceksiniz. Kusura bakmayın, böylesi bir gerçek ortada tüm belgeleriyle
dururken yoksul Ankara halkının elinden yeşil alan olduğu
için ucuza toplanan ve belediye başkanlarının
aracılığıyla kentsel dönüşüm adı altında
fahiş rant pazarına dönüşen bu alanlardaki uygulamaları
kurtarmaya çalışan, bazılarını haksız biçimde
zengin eden bu düzenlemeleri içimize sindirmemiz olanaksızdır.
Değerli
arkadaşlar, bunların yanı sıra getirilen teklifle kentte
yaşayanların barınma hakkı, proje ve kararlara katılma
hakkı, mülkiyet hakkı ve yargıya başvurma hakkı
Anayasaya aykırı biçimde kısıtlanmaktadır. Kentsel
dönüşüm alanı olarak ilan edilecek yerlerde yapı yüksekliği
ve yoğunluğunun belirlenmesi yetkisi belediye meclislerine
verilmektedir. Bu düzenleme de önemli sakıncalar içermektedir. Teklifle
büyükşehir belediyelerine kentsel dönüşüm alanlarında hiçbir
kurala bağlı olmadan yapı yüksekliği ve
yoğunluğunu belirleme yetkisi veriliyor olması, kentlerimizdeki
çarpıklığı artıracak, nâzım imar planlarında
var olan bütünlüğü, dengeyi ortadan kaldıracak bir yetki düzenlemesi
olarak ortaya çıkacaktır.
Kentlerde
yapı yükseklikleri ve yoğunluklarının belirleneceği yer, tüm altyapı,
üstyapı, ulaşım, sosyal donatı kararlarıyla birlikte
nâzım imar planlarıdır. Kentsel dönüşüm adı
altında tanınan bu keyfî belirleme yetkisi sonucunda kentlerimiz daha
da işin içinden çıkılmaz hâle gelecektir. Bu yönüyle teklifin bu
fıkrası kamu yararına, şehircilik ilke ve esaslarına
uygun değildir.
Arkadaşlar,
bu teklifin yasalaşması durumunda, büyükşehir belediye
başkanları, kent rantlarıyla dilediği gibi oynayan krallar
hâline geliyor. İlçe belediyelerinin tüm yetkileri, 1/1000 ölçekli
uygulama imar planı onama yetkisi, proje onama yetkisi, ruhsat verme
yetkileri elinden alınıyor ve büyükşehir belediyesine veriliyor.
Böylelikle, seçimlerde AKPnin kazanamadığı ilçelerde
belediyelerin sahip olduğu tüm imar
yetkilerine, gayrimenkullerine ve gelirlerine el koyma olanağı
yaratılıyor.
Diğer yandan
büyükşehir belediyelerine kentsel dönüşüm alanı ilan edilen
yerlerde halkın mülklerine yıllar süren kısıtlama
hakkı verilirken kamuya ait tüm gayrimenkullere de el koyma yetkisi
verilmiş oluyor.
Aslında
komisyon toplantıları sırasında AKP sözcülerince dile
getirilen şu sözler düzenlemeyi geçirmeye çalışanların
kafalarındaki düşüncelerinin açık itirafıdır.
Bakın ne diyor Sayın Sözcü: Hiçbir ülkede böyle bir şeye bugün
veya yetmiş seksen yıldır ihtiyaç duyulmadı çünkü adamlar,
yüz-yüz elli yıl önce, iki yüz yıl önce yaptılar ve o zamanlarda
da kanunlar falan filan yoktu. Kralların sözleri geçerliydi veya
idarecilerin söylediği her şey yerine getiriliyordu.
Yani neymiş
hayal edilen düzen? Ya bir yerel krallık düzeni ya da yöneticinin
sözlerine itirazın bulunmadığı bir düzen, yani faşizm,
yani astığı astık, kestiği kestik anlamında, her
yerde her şeyi yapmak arzusunda olan, yasa, hukuk tanımayan bir
anlayış. Böyle bir anlayışın demokratik hukuk
devletinde ne işi var Allah aşkına?
Değerli
arkadaşlar, teklife İçişleri Komisyonu tarafından eklenen
geçici madde 1de yer verilen düzenleme ise, en az kanun teklifinin
içeriği kadar vahimdir. Geçici madde 1de, Bu Kanunun yürürlüğe
girmesinden önce yargı mercilerinde açılmış ve henüz kesin
hükme bağlanmamış davalarda bu Kanun hükümleri uygulanır.
denilerek, süren davalara müdahale ederek bir düzenleme yapılmaya
çalışılmaktadır. Ayrıca büyükşehir belediye
başkanlığı aleyhine mülkiyet sahiplerinin açmış
bulunduğu davalarda elde ettikleri haklarının
alınmasının önüne geçilmeye ve mülkiyet sahiplerinin
mülkiyetlerinin gerçek bedellerinin ödenmemesi sağlanmaya
çalışılmaktadır. Bu hâliyle yapılmak istenen bu
düzenleme, Anayasanın hukuk devleti ilkesine açıkça
aykırıdır.
Ülkemizde kentsel
dönüşüm sorunları, yarattığı sorunlar ve
mağduriyetler sebebiyle kanayan yaraya dönüşmüştür ve bu
uygulama, kentlerin sorunlarını çözmekten çok, yeni sorunlar yaratan
bir hâle dönüşmüştür. Eğer bu uygulama aşılmak
isteniyorsa bunun yolu, Kentsel Dönüşüm Yasasının rant
değil, toplum merkezli kaygılarla bir bütün olarak ele
alınmasıdır.
Değerli
arkadaşlar, bir de şu kentsel dönüşüm terimine değinmekte
yarar görüyorum. AKP tarafından pek çok alanda yapılan saptırma
ve yanlış kullanım, bu alanda da yapılıyor. Kentsel
dönüşüm, tüm dünyada uygulanan bir planlama aracı olarak
tanımlanıyor uzmanları tarafından. Ancak bugünlerde
ülkemizde yapılan ve kentsel dönüşüm olarak tanımlanan
uygulamaların çok büyük bir bölümü kentsel dönüşüm değil
aslında. Yapılan uygulamalar, planlama alanında kullanılan
bir başka uygulama aracına karşılık geliyor.
Yapılanlar, aslında kentsel yenileme çünkü kentlerde yer alan bir
kullanımda değişiklik yapılmadan yapıların
yenilenmesi, bölgenin nitelik ve niceliksel değişime
uğramasının karşılığı kentsel
dönüşüm değil kentsel yenilemedir tüm dünyada. AKP sözcülerinin
Komisyon çalışmalarında örnek verdiği, Avrupa ülkelerinde
yüz yıl, yüz altmış yıl önce bitirilmiş dediği
uygulamaların da büyük bir bölümü kentsel yenilemedir. Kentsel
dönüşüm ise, kentte var olan bir kullanımın zaman içerisinde
terk edilmesi, taşınması ve çeşitli nedenlerle kullanım
dışı kalması sonrasında, söz konusu bölgenin kentin
gereksinimleri doğrultusunda yeni bir işleve dönüştürülmesi için
kullanılan bir deyimdir. Bu nedenledir ki kentsel dönüşüm
uygulamaları kentlerde belirli aralıklarla farklı
kullanımlar için her zaman gündeme gelebilir, gelecektir de.
Kentsel
dönüşüm projeleri AKP sözcülerinin Komisyon toplantılarında dile
getirdiği gibi, dünyada bir kez yapılarak biten uygulamalar
değildir. Gerçek anlamıyla kentsel dönüşüm, dünya kentlerinde
geçmişten bugüne her dönemde yapılan uygulamalardandır. Bugün
devam eden örnekler olduğu gibi, gelecekte de bu uygulamalar sürecektir.
Örneğin, İngilterede Londrada, Avustralyada Melbourne kentinde
olduğu gibi, giderek kentin içinde kalan eski tersane ve liman
alanlarında, eski sanayi alanlarında geliştirilen ve
uygulaması süren, bu alanları konut ve ticaret alanlarına
dönüştüren tam anlamıyla kentsel dönüşüm projeleridir. Bu
nedenle, ne Ankarada Esenboğa yolunda yapılan uygulamalar ne de
İstanbulda Sulukulede yapılan uygulamalar kentsel dönüşüm
uygulamasıdır; yapılan, bir kentsel yenileme
çalışması ve gecekondu tasfiyesidir.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun teklifi bugünkü hâliyle kabul edildiği takdirde
ülkede süregelen plansızlık ve imar karmaşası daha da
artacak, fahiş rant hesaplarıyla vatandaşın mallarına
el konulurken Türkiye'nin asıl özlemini duyduğu planlı,
kimlikli, çağdaş kentleşme asla gerçekleşmeyecektir.
Değerli
arkadaşlarım, aramızda hukuk eğitimi almış çok
sayıda arkadaşımız bulunmaktadır. Allah
aşkına, siz değerli hukukçu arkadaşlarıma soruyorum:
21inci yüzyılda dünyanın neresinde bir hukuk devletinde belediyelere
bu şekilde denetimsiz ve kontrolsüz, her türlü yasanın üzerine
çıkılarak bir yetki verilmiştir? Zaten Belediye Kanununun
73üncü maddesiyle belediyelere kentsel dönüşüm alanı ilan etme
yetkisi tanınmış olmasına karşın, bu yetkileriyle
yetinmeyen ve kendisini Anayasa, Kamulaştırma Yasası ve diğer
düzenlemelerin üstünde sayarak, hukuk ve yasa dışı uygulamalar
yaparak kenti tahrip eden, vatandaşları mağdur eden bazı
belediyelere sınırsız hak ve özgürlükler tanınması
adalet duygunuzu incitmeyecek mi? Vallahi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizi
incitiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yalçınkaya, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Devamla) Söz konusu kanun teklifinin kentlerimizde var olan
sorunların çözümünden çok, başka bir amaç için
hazırladığı ortadadır. Maalesef, teklif verenler
yargı kararlarıyla tespit edilen suçları ve suçluları
gizlemeye, yargıda alınan kararları geçersiz hâle getirmeye
çalışmaktadır. Diğer yandan bu teklif, AKP
İktidarının, genelde olduğu gibi içine düşmüş
olduğu keyfî, hukuk tanımaz ve otoriter tavrını yerel
yönetimlerde de giderek derinleştirmek istediğini göstermektedir.
Söz konusu
teklif, kent rantlarını gerçek sahibi olan halkın elinden
alıp bir grup yandaşa devrini sağlamak amacıyla
hazırlanmış, ortaya çıkan yargı ve benzeri engelleri
ortadan kaldırmayı, her şeyi ezip geçmeyi hedefleyen bir
anlayışın ürünüdür. Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bu öneriye tümüyle karşı olduğumuzu belirtiyor, hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yalçınkaya.
Teklifin tümü
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Metin
Çobanoğlu, Kırşehir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Çobanoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
METİN ÇOBANOĞLU (Kırşehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 5393 sayılı Belediye Kanununun 73üncü
maddesini değiştiren yasa teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 5393 sayılı Yasanın 73üncü maddesi kentsel
dönüşümü düzenleyen bir madde. Hepinizin bildiği gibi, 5393
sayılı Belediye Yasası, 2005 yılında,
birçoğunuzun da bulunduğu bu Parlamento tarafından, yani AKP
İktidarı tarafından çıkarılmış, kamuoyuna da
mahallî idareler reformu diye sunulmuş yasa grubunun içerisinde yer
almıştır. Bugün, bu 73üncü maddeyle ilgili teklifi,
değişiklik teklifini görüşeceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, bu, bir maddelik
Yani 73üncü maddeyi
değiştiriyoruz ama bu, kanun yapma tekniğine de
aykırı, bir madde için oldukça geniş, on dört fıkralık
bir madde. Yani müstakil bir kanun olabilecek veyahut da daha uygun olarak
düşünecek olursak, 3194 sayılı İmar Kanununda yer
alması daha uygun olabilecek bir kanun ama Belediye Kanunu içerisinde yer
almış ama bu şekliyle de kanun tekniği açısından
çok uzun, on dört fıkralık bir kanun şekliyle
karşımıza gelmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, bu teklif, birçok yönden Anayasaya
aykırılıklar içeren, vatandaşın mülkiyet
hakkını yok sayan, büyükşehir belediye başkanlarına
âdeta padişahlık yetkileri veren ve özellikle vatandaşın,
hakları mağdur olan vatandaşların hukuka gitmelerini de
engelleyecek ve gerçekten kentlerimizin, şehrimizin
ihtiyaçlarını çözmek için karşımıza getirilmiş
bir teklif değildir.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bugüne kadar bu kentsel dönüşüm
uygulamalarında Ankara Büyükşehir Belediyesi mücaviri içerisinde tam
40 bin hektarlık bir alanda bu kentsel dönüşüm uygulanmış.
Bu 40 bin hektarlık alan 4 milyon nüfusa tekabül eden bir alanı
kapsamaktadır. Yani bizim başkentimizin 4 milyon nüfus
artışını karşılayacak, yani elli yıl sonraki
ihtiyacımızı da karşılayacak oranda, 2005ten itibaren
bu kentsel dönüşüm alanları düzenlenmiştir. Peki, ne oldu da
şimdi 40 bin hektarın üzerine bu tür değişiklikler
yapılarak hangi ihtiyaç giderilmek istenmektedir?
Değerli
milletvekilleri, bu düzenlemeyle de ilçe belediye başkanları,
büyükşehir ilçe belediye başkanları yok edilmektedir, hiçbir
yetkileri kalmamakta ve her şey büyükşehir belediyesine
endekslenmektedir. Geçtiğimiz günlerde Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanının gazetelere de yansımış bir beyanı
var, diyor ki: İlçe belediyelerini kaldıralım, büyükşehir
belediyesi olarak oralara atama yapalım. Zaten bugün üzerinde
konuştuğumuz bu teklif
kanunlaşacak olursa ilçe belediyelerinin hiçbir fonksiyonu
kalmayacaktır. Ellerinden hem maddi imkânları alınacak hem de
kentsel düzenleme ve imar işleri yapma şansları ortadan
kalkacaktır.
Değerli
milletvekilleri, böyle bir düzenleme, böyle bir teklif,
vatandaşımızı da ciddi olarak mağdur edecek bir
tekliftir. Bakın, büyükşehirde bu düzenlemeler yapılacak,
Etimesgutun bir mahallesinde oturan vatandaşımızın
arsasıyla, gayrimenkulüyle ilgili kararlar alınacak, ama Etimesgut
ilçesinde askı olmadığı için vatandaşımızın
haberi olmayacak ve askı süresi geçtikten, itiraz süresi bittikten sonra
da vatandaşımızın yapabileceği hiçbir şey
kalmayacaktır.
Bugüne kadar
yapılan 40 bin hektarlık düzenlemede hepsinin ortak yönü şudur:
Hepsinde yeşil alanlar yok edilmiş, yapılaşma
yoğunluğu artırılmış ve birtakım insanlara
çok ciddi rantlar sağlanmıştır değerli
milletvekilleri. Ama bu yapılan düzenlemelerin elli tanesi de, şu
elimde gördüğünüz dosyada mevcut olan elli tane düzenleme, kentsel
düzenleme mahkemeler tarafından durdurulmuştur değerli
milletvekilleri.
Neden
durdurulmuştur? Vatandaşın hakları gasbedilmiştir,
yeşil alanlar yok edilmiştir ve buralarda inşaat
yoğunlukları o alanların kaldıramayacağı noktada
artırılmıştır.
Bu teklifin
geneline bakacak olursak, bu teklifle, mücavir alanlar içerisinde
büyükşehir belediyeleri tarafından, imarlı, imarsız,
yapılaşmış, yapılaşmamış her yerde
kentsel düzenleme yapabilecekler, hiçbir tahdide ve sınırlamaya maruz
kalmadan inşaat alanı ve kat yüksekliklerini belirleyebileceklerdir.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, böyle bir yetkiyi düşünebiliyor
musunuz? Hiçbir sınırlama yok. Peki, 100.000lik planlar, nâzım
imar planları ne için yapılıyor? Ne için bu planları daha
önce yaptık? 2023 Ankara Planını niye yaptık? Ama bir yeri
siz kentsel dönüşüm alanı ilan ettiniz mi, hiçbir tahdit ve
sınırlamaya maruz kalmıyorsunuz, keyfî bir şekilde
istediğiniz gibi düzenleme yapabiliyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, yine bir yerde kentsel dönüşüm yapabilmek için
büyükşehirler dâhilindeki ilçe belediye başkanları
büyükşehrin iznini almak durumundalar. Bunun anlamı da şudur:
İlçe belediye başkanları kentsel
dönüşüm uygulaması yapamayacaklar.
Ayrıca, bu
kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen bölgelerde her
türlü imar harçları, yapı harçları, kullanma izinleri
büyükşehir belediyesi tarafından alınacak, bu izinler
büyükşehir belediyesi tarafından verilecektir. İlçe
belediyelerinin de bu anlamda çok ciddi gelir kaybı olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, yine bu düzenlemeyle büyükşehir belediyelerine öyle bir
yetki veriyoruz ki, ancak savaş hâlinde, seferberlik zamanında, hemen
kapımızda savaşın olma ihtimalinin çok yüksek olduğu
dönemlerde kullanılabilecek kamulaştırma yetkilerini veriyoruz.
Deniyor ki: Anlaşma esastır. Anlaşamazsanız vatandaşla
bu konulardaki anlaşmazlıklar mahkemelerde öncelikle
görüşülecek. Daha sonra,
kamulaştırma için, 2942 sayılı
Kamulaştırma Yasasının 27nci maddesine göre acele
kamulaştırılma yapılacak. 27nci madde de 3634
sayılı Millî Müdafaa ve Mükellefiyet Kanununa atıfta bulunuyor.
Bu da, savaş hâli, seferberlik zamanında yapılacak
kamulaştırmalara eş değer.
Peki,
değerli milletvekilleri, soruyorum, büyükşehir belediye
başkanlarının bu kadar acelesi ne için var? Yani savaş
hâlinde uygulanacak birtakım kanunları siz şimdi Meclisimiz
vasıtasıyla büyükşehir belediyelerine veriyorsunuz. Bunun
mantığını anlamakta zorlanıyorum değerli
milletvekilleri. Böyle bir şey olabilir mi? İmar yetkiniz var ama siz
bugün bu teklifle büyükşehir belediyelerine padişahlık yetkisi tanıyorsunuz,
ilçe belediyelerini yok sayıyorsunuz. 1 milyon nüfuslu Keçiören Belediyesi
yok ama hemen biraz ileride, başka, büyükşehir
sınırları içerisinde 10 bin nüfuslu, 15 bin nüfuslu, 50 bin
nüfuslu bir ilçe belediyesi bu düzenlemeleri yapabilecek noktada.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten geneline baktığımızda
vatandaşın hakları yok sayılmaktadır. Öyle zorlamalar
getiriliyor ki
Yine bu kanunda sağlık ve eğitim alanları
bu kanunun dışında ayrı tutulmuş ama burada bizim bir
düşüncemiz var, mutlaka ve mutlaka vakıf arazileri ve Silahlı
Kuvvetlerin arazileri, bu kanunda onların da ayrı tutulması
gerekiyor. 3194 sayılı Kanunun 18nci maddesinde kamuya ait
gayrimenkuller sayılmış ama biz bu kanunun da içine mutlaka
Silahlı Kuvvetlerin ve vakıf arazilerinin ayrı
tutulmasının gerekliliğini, konmasını istiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu kentsel dönüşüm ve gelişim alanlarında
gayrimenkulleri, arsaları bulunan vatandaşlar eğer belediye ile
anlaşamamışlar, kendilerine müstakil bir adada yer tahsil
edilmediyse mahkemeye gidebiliyorlar. Kanun metninde bu var ama bunu tersten
okuyacak olursak, kendilerine başka bir adada yer tahsisi
yapılmış vatandaşlarımızın mahkemeye gitme
hakkı yok. Ama Anayasamızın 125inci maddesi İdarenin her türlü iş ve
işlemleri idari yargının denetimindedir. diyor. Böyle bir
yasaklamayı, böyle bir hakkı nasıl yok sayabilirsiniz?
Geniş bir alanda düzenleme yapılıyor, vatandaşın en
merkezî yerde arsası var; siz bu düzenleme içerisinde en uzak
köşedeki bir adaya, bir parsele vatandaşın hakkını
taşıyacaksınız ve bu vatandaşın mahkemeye gitme
hakkını elinden alacaksınız.
Yine bu
çerçevede, anlaşamayan, proje dışında kalan veya başka
bir ada içerisinde kendilerine yer tahsis edilen vatandaşlardan
altyapı ve proje bedelini alıyorsunuz. Zaten buralarda yaşayan
vatandaşlarımız dar gelirli, bu yüksek altyapı ve proje
bedellerini ödemeleri mümkün değil. Burada ne zorlanıyor? Gariban
vatandaşın arsasını, güçlü olanların, elinden almasına
imkân sağlanıyor.
Değerli
milletvekilleri, bu işin baştan sona hepsi ranta dönük
düzenlemelerdir. Yine geçici 1inci maddede şunu koyuyoruz: Bu teklif
kanunlaştığı günden itibaren geçmişe dönük devam eden
mahkemelerde de uygulanır. Bu ne demektir? Vatandaşın kazanılmış
haklarını biz bir kanun maddesiyle yok ediyoruz. Böyle bir hukuk
anlayışı olabilir mi?
İşte,
elimdeki bu elli dosya Melih Gökçekin yaptığı düzenlemeleri
durduran mahkeme kararlarıdır. Şimdi, siz, tekrar, bu
vatandaşın kazanılmış haklarını bu kanun
teklifiyle elinden almak istiyorsunuz. Böyle bir hukuk devleti olamaz, böyle
bir düzenleme de hiç kimsenin hayrına olamaz değerli milletvekilleri.
Şunu çok
açık, net ifade edelim: Bugün burada yapılanlar Melih Gökçekin
isteğiyle yapılan düzenlemelerdir. Hiç kimse bunun aksini iddia
etmesin. Kendisi buyurmuşlar, İlçe belediyelerine gerek yok.
demişler. Şimdi, en büyük sıkıntısı kentsel
dönüşüm alanlarında mahkemelerin verdiği bu kararlar. Bu
kararlardan kurtulabilmek için sizleri
de Parlamentomuzu da maalesef bu niyetlerine alet ediyor. Herkesin vicdanına
sesleniyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Buna Hayır deyin, yazıktır.
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, çok açık, net.
Elimde üç tane -bunu onlarca, yirmilerce çoğaltmam mümkün- sizlerle de
paylaşacağım, üç tane kentsel dönüşüm dosyası var.
Özellikle dinlemenizi istiyorum.
Bakın,
Pursaklar Sarayköyde 2 milyon metrekarelik bir alanda yapılan bir kentsel
dönüşüm, bir rant paylaşımı. Safahatını
kısaca okuyorum: Söz konusu saha maliye hazinesine ait ve planda
ağaçlandırılacak alan ve tarımsal niteliği korunacak
alan, 2023 Ankara Planında. Ağaçlandırılacak ve
tarımsal niteliği korunacak alan
Emniyet Genel Müdürlüğü, söz
konusu arsayı talep ediyor. Bu talep, ilk önce, Saray Belediyesi ve TOKİ
tarafından uygun görülüyor değerli arkadaşlarım. Bu
çalışmalar yapılırken -altını çizmek istiyorum- 4
adedi aynı adreste, yine 2 adedi aynı adreste olmak üzere 8
kooperatif bir araya gelerek Özgün Anka Yapı Kooperatifi Birliğini
kuruyorlar değerli milletvekilleri. Bu kooperatif birliği söz konusu
arsayı TOKİden talep ediyor. Bu talep üzerine TOKİ söz konusu
arsayı metrekaresi 2008 tarihinde 7 ve 8 liradan ihaleye
çıkarıyor değerli milletvekilleri, 7 ve 8 lira metrekaresi. Daha
sonra ne oluyor? Kooperatif, Ankara Büyükşehir Belediyesine
başvuruyor, ağaçlandırılacak alandan
çıkarılıp konut alanına çevrilmesini talep ediyor. Sonra,
bu talep, Büyükşehir Belediyesince, 2/6/2009 tarih, 6879 sayılı
yazısıyla, 2023 Başkent Ankara Nâzım İmar Planına
aykırı olduğu gerekçesiyle reddediliyor. Yapması gereken bu
değil mi değerli milletvekilleri? Ankara Büyükşehir Belediyesi
diyor ki: 2023 Nâzım İmar Planında
ağaçlandırılacak ve tarımsal niteliği korunacak alan,
bunu size konut yapmak üzere veremeyiz. Reddetmiş. Ne güzel. Ama ne
oluyor? Aradan sekiz gün geçiyor değerli milletvekilleri. Aynı alanda
tekrar bir müracaat oluyor. Kooperatif yılmıyor, ret kararından
sekiz gün sonra, yani 6/10/2008 tarihinde aynı istemle Ankara
Büyükşehir Belediyesine başvuruyor. Ne oluyorsa sekiz gün önce
reddedilen başvuru
Hangi hatırlı insanlar girdi, arada ne
görüşmeler oldu, kimlere neler sağlandı, bu bize kapalı.
Ama elimizdeki dosya
Sekiz gün önce reddettikleri 2 milyon metrekarelik alanda
konut yapılmasına sekiz gün sonra Ankara Büyükşehir Belediye
Meclisi müsaade ediyor.
Değerli
milletvekilleri, hepsinin evrakları var, hepsinin imzaları var.
Burada laf olsun diye konuşmuyoruz. Burada Ankara Büyükşehir Belediye
Meclisinin almış olduğu kararlar var.
Değerli
arkadaşlarım, bu 2 milyon metrekarelik alana tam beş bin konut
sığıyor. Ayrıca, buraya inşaat emsali 2,5 olan iki
tane de benzin istasyonu ruhsatı veriliyor.
Değerli
arkadaşlarım, gidin sorun, Ankara Büyükşehir Belediyesinden bir
benzin istasyonu ruhsatı almanın maliyeti ne olur acaba? Bunu kimseyi
suçlamak için söylemiyorum ama kendi çevrenizden bir sorun bakalım, bir
benzin istasyonunun ruhsatı
Değerli
milletvekilleri, işte karşımızdaki rantiyecilik bu,
karşımızdaki insanların şehirciliğe
bakış açısı bu. Şuna itirazımız yok:
Gecekondulaşmış, eskimiş şehir dokularını
yenileyelim, pırıl pırıl şehirlerimiz olsun. Hangi
milletvekili itiraz eder? Ama itirazımız işte burada: Siz 2
milyon metrekareyi ağaçlandırılacak alandan, tarımsal
niteliği korunacak alandan çıkarın, beş bin konut
yapılmasına müsaade edin; vicdanınız elveriyorsa diyeceğim
bir şey yok ama benim, bizim parti grubumuzun böyle bir şeye
vicdanımızın elvermesi mümkün değil.
İkinci bir
şey, değerli milletvekillerim, Angora Evlerini biliyorsunuz,
Ankaranın en güzide semti, işte Çayyolu bölgesinde, Ankaranın
hatırı sayılır insanlarının oturduğu bir
yer.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bu Kanun hükümlerini Melih Gökçek yürütür. diye bir
ilave yapılsın!
BAŞKAN
Sayın Çobanoğlu, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
METİN ÇOBANOĞLU
(Devamla) Şimdi, arkadaşlar, hemen bu Angora sitesinin yanında
bir alanda,
Değerli
milletvekilleri, maalesef, şehrimizi yönetenlerin kentsel dönüşüme
bakış noktaları bu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çobanoğlu, teşekkür ediyorum.
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi olarak sonuna
kadar ret oyu vereceğiz ama ben bu konularda sizleri
vicdanınızla baş başa bırakıyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bakanlar Kurulu ile Melih Gökçek beraber yürütüyorlar bu
kanun hükümlerini!
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çobanoğlu.
Teklifin tümü
üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Nuri
Yaman, Muş Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yaman. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 509 sıra sayılı, Belediye Kanununun 73üncü
maddesinde değişik yapılmasına dair Kanun Teklifi ile
ilgili Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Bu nedenle hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.
Evet, çok önemli
bir konuyu görüşüyoruz ve hatiplerin de dile getirdiği gibi yasaya
aykırılığın ne demek olduğunu bütün bizi
izleyenler ve Mecliste de şu anda AKP sıralarında
bulunmamalarına rağmen herhâlde bu tutanakları izleyecek olanlar
gayet iyi anlayacaklardır.
Bilindiği
gibi kentler, göç, sanayileşme, savaş ve afet gibi etkenler sonucu
ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar doğrultusunda değişmekte ve
yeniden şekillenmektedir.
Kentlerin
yaşamış olduğu bu dönüşümü ifade eden kentsel
dönüşüm kavramını farklı şekillerde tanımlamak
mümkündür. En genel tanımıyla kentsel dönüşüm, farklı
nedenlerden dolayı zaman içinde eskimiş, terk edilmiş,
değer kaybına uğramış ve köhneleşme
eğilimine girmiş olan kent alanlarının günün sosyoekonomik
ve fiziksel koşullarına uygun olarak yeniden
canlandırılmasını ve kente
kazandırılmasını ifade eder. Dönüşüm ise faaliyet
alanı ve doğası gereği, mevcut şehrin
yapısına ve burada yaşayan insanların fiziksel, sosyal ve
ekonomik geleceği üzerine ve buna bağlı olarak da kentin bütün
geleneklerine etkide bulunur.
Bu nedenle,
planlama çalışmalarında, sosyologlar, ekonomistler, mühendisler,
mimarlar, şehir planlamacıları ve peyzaj mimarları gibi
farklı disiplinler birlikte çalışarak bu planları yaparlar.
Tarihsel süreç
içerisinde kentsel dönüşüm beş temel amaca hizmet etmek üzere ortaya
çıkmıştır.
Temelde toplumsal
bozulmanın nedenlerinin araştırılarak, bunun ortadan
kaldırılmasıyla kentsel alanların çöküntü hâline gelmesini
önlemek; kent dokusunu oluşturan birçok öğenin fiziksel olarak sürekli
değişim ihtiyacına cevap vermek; kentsel refah ve yaşam
kalitesini artırıcı başarılı bir ekonomik
kalkınma modeli ortaya koymak; kentsel alanların en etkin biçimde
kullanımına ve gereksiz kentsel yayılmadan kaçınmaya
yönelik stratejiler belirlemek ve toplumsal koşullar ve politik güçlerin
ürünü olarak kentsel politikaların şekillendirilme
ihtiyacını karşılamak üzere, sivil toplum örgütleri ve
toplumun farklı kesimlerinin planlamaya katılımını
sağlamakla mümkündür. Özetle, bu kavram, bir kentin dokusunu bozan
sorunların giderilmesini amaç olarak önüne koyar.
Kentsel
dönüşüm projeleri, sağlıklı koşullarda
yaşamanın ve planlı şehirleşmenin
sağladığı sayısız fırsatın yanı
sıra, gerek sosyal dışlanmışlığı
önlemede gerekse daha önceleri elverişsiz koşullarda bulunan
kişilerin daha saygın bir kimlik kazanmalarını sağlama
konusunda son derece faydalı ve kamu yararı amacı
taşıyan projeler olarak adlandırılır.
Oysa Belediye
Kanununun 73üncü maddesinde değişiklik yapmayı hedefleyen bu
kanun öylesi bir amaç taşımadığı gibi, rantiye
kesiminin çıkarlarına hizmet edecek bir şekilde kendi
rantiyecilerini yaratıcı amaç taşıyan ve bu amaçlarla
dönüşüm projelerine boyun eğmeyen vatandaşları ezme girişiminden
farklı bir şey değildir.
Bu yasa teklifi,
mülkiyet hakkı sahiplerinin haklarının korunmasının
amaçlandığı ve Avrupa Birliği uyum yasaları
çerçevesinde 24/4/2001 tarihinde yürürlüğe giren 4650 sayılı
Kamulaştırma Kanununu bertaraf etmek suretiyle, özellikle Ankara
Büyükşehir Belediyesine özgü olarak ve onun mahkemeler önündeki
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, âdeta
yangından mal kaçırır gibi çıkarılmaya
çalışılan bir kanundur.
Yasa teklifiyle,
bir yandan mülkiyet sahiplerinin taşınmazlarından doğan
bütün yasal hakları ellerinden alınmakta, diğer yandan da Ankara
Büyükşehir Belediyesine yandaş rantiyecilerin yaratılmasına
imkân sağlanmaktadır. Bu nedenle söz konusu teklifin kamu
yararıyla bağdaşır hiçbir yanı bulunmamaktadır.
Teklife eklenen
geçici 1inci madde sayesinde, özellikle Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlığı tarafından mağdur edilmiş
mülkiyet sahiplerinin bu belediye aleyhine açmış oldukları
davalarda elde ettikleri haklarını bertaraf etme amacını
gütmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği üzere, hukuk sistemimizde, geçmişe
yürümezlik bir kural, geçmişe yürürlük ise bir istisnadır. Oysa AKP
iktidarı, istisnayı kural, kuralı ise istisna hâline getirmek
istemektedir bu teklifle.
Teklifin
2.maddesinde; Bu Kanun yayımlandığı tarihte yürürlüğe
girer denildiği hâlde ve kanunların geçmişe yürüyemeyeceği
genel hukuk kuralı karşısında, Komisyonda bir önerge ile
eklenen geçici 1inci madde ile teklif, kendi içerisinde tutarsız bir hâle
getirilmiştir.
Anayasanın
2nci maddesinde düzenlenen Hukuk devleti ilkesine ve 5inci maddesinde
düzenlenen Devletin temel amaç ve görevleri
başlığını taşıyan hükmüne de açıkça
aykırıdır.
Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanının teklif metnine son anda
eklettiği bu fıkra ile -Komisyon toplantısında bizzat
kendisinin ifade etmiş bulunduğu- aleyhinde verilmiş bulunan
yargı kararlarından kendisini kurtarmak amacı güdüldüğü
açık ve net ortadadır.
Oysa kişiye
özel yasama faaliyeti yapılamayacağı özellikle Anayasanın
10uncu maddesinde düzenlenen Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamaz hükmü ile açıkça çelişmektedir.
Zaten Belediye
Kanununun 73üncü maddesi ile belediyelere kentsel dönüşüm alanı
ilan etme yetkisi tanınmış olmasına karşın, bu
yetkileri ile yetinmeyen ve kendilerini Anayasa, Kamulaştırma
Yasası ve diğer yasal düzenlemelerin üstünde sayan Ankara
Büyükşehir Belediyesine sınırsız hak ve özgürlükler bu
şekilde tanınmış olacaktır.
Bu husus mevcut
hukuk sistemimize aykırı olduğu gibi Anayasanın 10uncu
maddesinde düzenlenen Kanun önünde herkes eşittir ilkesi de bu
şekilde çiğnenmiş olmaktadır.
İktidarın
hukuku altüst eden bu anlayışı ile geçmişte de birçok kez
karşılaşılmıştır.
Bir örnek vermek
gerekirse; 13/1/2004 tarih ve 5043 sayılı Yasa ile 1136
sayılı Avukatlık Kanununda değişiklik yapılmak
istenirken; Avukatlık Kanununa eklenen geçici 21inci maddede aynen
şöyle bir hüküm yer almış ve 5043 sayılı
Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte kesin hükme
bağlanmamış bütün ihtilaflarda bu Kanunun hükümleri
uygulanacaktır denilmiştir.
Peki ya sonra ne
olmuştur? Anayasa Mahkemesi 07/02/2008 tarihli kararı ile bu hükmün
Anayasaya aykırı olduğuna karar vermiş ve iptal
etmiştir.
Görünen o ki
Hükûmet geçmişten hiç ders almamıştır ve almamaya da devam
etmektedir. Siz değerli milletvekillerinde hiç mi ehil
hukukçularınız yoktur? İçinizden bir kişi bile bu
yanlışı görecek bir hukuk bilgisine sahip değil midir?
Değerli
arkadaşlar, uzunca bir süredir mevcut İktidar tarafından
uygulanan yasa, yönetmelik ve diğer düzenlemelerde sürekli
değişiklikler yapılması
alışkanlığı, 2005 yılında çıkarılan
5393 sayılı Belediye Kanununun 73üncü maddesini
değiştirmeyi hedefleyen kanun teklifiyle yeni bir aşamaya
ulaşmış bulunmaktadır.
Kentsel
dönüşüm görevi, doğal afet ve sosyal patlama riski gibi durumlarla
ilgili olarak belediyelere ve TOKİye konutsal alanların
ıslahı ve yeniden düzenlenmesi çerçevesinde verilen bir görev
olmasına karşın, giderek bu görev hukuksal ve sosyal
amaçlarından sapmış ve rant amaçlı bir uygulama hâline
dönüşmüştür.
Kentsel
Dönüşüm Projesi, daha önce Bakanlar Kurulunun onayı ve TOKİnin
desteğiyle sadece belirli bölgelerde gerçekleştirilmeye
çalışılmış iken, ancak küçük mülk sahiplerinin ikna
edilmemesi ve açılan davalar sonucunda kentsel dönüşüm projeleri
sınırlı düzeyde gerçekleştirilebilmiştir. Oysa
şimdi küçük mülk sahiplerini ve ilçe belediyelerini mülksüzleştirerek
büyükşehir belediyelerinin bütçe açıklarını kapatmak için
arsa elde etmesini de sağlayacak bu düzenlemenin kime hizmet edeceği
o kadar açık bir şekilde bellidir ki, böylesi bir hoyratlık
ancak AKP iktidarlarına özgü bir uygulamadır.
Belediye
Kanununun kabul edildiği 2005 yılında, AKP İktidarı,
73üncü maddenin gerekçelerini oldukça geniş tutmuş, ancak
tasarı maddesinde sadece eskiyen kent kısımlarında kentsel
dönüşüm öngörmüştü. Tasarı, önerildiği şekilde kabul
edildi ancak kendi önerdikleri maddeden bile haberi olmayan AKPli vekiller,
maddenin birinci fıkrasındaki yazım şeklinden
uygulayıcıların yanlış sonuçlar
çıkardığını belirterek, maddenin sadece eskiyen kent
kısımları ve tarihî alanlar açısından geçerli
olmadığını belirtmek için birinci fıkrayı
Belediye planlı veya plansız, yapılaşmış veya
boş alanlarda kentsel dönüşüm uygulayabilirler. biçiminde
değiştirmek istediler. Fakat Komisyon'un kabul ettiği son metinde
bu da aşılarak, maddenin tamamı değiştirildi. Buna
göre, maddedeki Kentlilerle anlaşma yolu esastır. düzenlemesinden
vazgeçilmiş oldu. Yapılmak istenen bu düzenlemeyle bir yandan
dönüşüm alanında yaşayanların yargıya başvurma
hakları kısıtlanırken, bir yandan da büyükşehir
belediyelerine acil kamulaştırma yetkisini keyfî kullanma imkanı
verilmesi sağlandı. Yani, dönüşüm alanındaki tüm küçük
mülkler ve kamu arsaları büyükşehir belediyelerine devredilebilecek
duruma gelecektir. Ayrıca, kentsel dönüşüm alanının üst
sınırını da belirleyen Komisyon, önceki maddede
Yukarıda da
ifade etmiş olduğum gibi, düzenlemeyle getirilmek istenen diğer
yenilik ise, yargıda bulunan davalarla ilgilidir. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 1 Nolu Ek Protokolünün 1inci maddesine göre Her gerçek ve tüzel kişi mal ve mülk
dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkına
sahiptir. Herhangi bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada
öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun
olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Teklif, genel olarak,
Türkiyenin de taraf olduğu bu sözleşme metnine aykırı
olup, yasalaşarak uygulanması hâlinde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi nezdinde yoğun davalara sebep olabilecek niteliktedir.
Değerli
arkadaşlar, taraf devletler mülkiyet hakkını koruyup kollamak ve ona saygı gösterecek yasal düzenlemeleri iç hukukta
yapmak durumundadırlar. Oysa söz konusu teklif bunun tam aksine, özellikle
büyükşehir belediyelerinin keyfî müdahalesi sonucu, mülkiyet hakkı
sahibini projeyi yapan idare ile anlaşmaya varmaması hâlinde cezalandırmakta
ve neticede söz konusu hakkın tasarrufunu ve kullanımını
ortadan tamamen kaldırmaya yöneliktir.
Teklifle değiştirilmek istenen
73üncü madde, mülkiyet hakkını
koruyup kollamayan, ona saygı göstermeyen ve bunun aksine projeyi
uygulayacak olan belediyeyle anlaşamaması hâlinde mülkiyet hakkı
sahibini cezalandıran bir kanun maddesi hâline getirilmiştir.
Bu teklifle
büyükşehir belediyesine tanınan sınırsız yetkiler göz
önüne alındığında, bir yandan mülkiyet hakkı
sahiplerine proje içerisinde sözde imar haklarının verileceği
yazılmış olmasına karşılık, inşaat
ruhsatı da dâhil olmak üzere her türlü izin ve ruhsatın
alınmasının büyükşehir belediyesinin keyfine ve yetkisine
verilmesi sağlanacak ve mülkiyet sahiplerinin mülkiyetlerinden istifade
etme imkânları büyükşehir belediyelerinin vicdanlarına ve
insafına terk edilecektir. Bu yolla kentsel dönüşüm içerisine sokulan
mülkiyet sahipleri, taşınmazlarıyla ilgili belediyelerin teklif
ettiği bedeli kabul etmek zorunda bırakılacaklar ve diğer
yandan da ruhsatın alınması için rantiyecilerin eline terk
edileceklerdir.
Sayın
milletvekilleri, teklifin sekizinci fıkrasıyla özellikle Ankara
Büyükşehir Belediyesi kamulaştırma yoluyla teklif ettiği
bedel karşılığında anlaşamayan mülkiyet
sahiplerini kamulaştırma dışı bırakacak ve
mülkiyet sahiplerinin üzerinden elini çekmeyerek belediyenin vicdanı
elverir de imar haklarını alabilirlerse, proje dışına
çıkarılmış olmalarına karşılık, bu defa
belediyenin proje ortak giderlerini ödemezseler inşaat ruhsatı,
yapı kullanma izni verilmeyecek, su, doğalgaz ve elektrik
bağlanmayarak bu şekilde tek hükümdar olan büyükşehir
belediyesinin proje koşullarını kabul etmeye mülk sahipleri bu
şekilde mecbur edilip, olmayanlar da cezalandırılacaktır.
Yine teklifin
sekizinci fıkrası, Anayasanın 125inci maddesinde düzenlenen
İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı
yolu açıktır. hükmüne de açıkça aykırıdır.
Mahkemelerde hangi hâllerde kamulaştırmasız el atma
davasının açılacağının da bu şekilde yasa
hükmüyle düzenlenmiş olmasının da bağımsız
yargıya müdahale teşkil edeceği ve Anayasa Mahkemelerinin
bağımsızlığı başlığını
taşıyan 138inci maddesine de açıkça aykırıdır.
Bu teklifle
getirilmek istenen bütün bu uygulamaların mevcut hukuk sistemimiz
içerisinde kabul edilebilir tarafı bulunmamaktadır. Ayrıca
büyükşehir belediyelerine verilen sınırsız yetkilerle ilçe
belediyeleri kendi sınırlarının içinde veya tamamında
hiçbir planlama, uygulama yetkisini kullanamaz hâle gelecektir. Büyükşehir
belediye başkanı ve meclisi siyaseten çekiştiği bir ilçe
belediye binasının da bulunduğu alanı kentsel dönüşüm
sınırlarının içine alarak ilçe belediyesinin elini kolunu
bağlayacaktır.
Sonuç olarak,
görüşülmekte olan bu kanun teklifi ile yasal olarak
yapılaşmış olanlar dâhil tüm ülke topraklarının
kentsel dönüşüm alanı olarak tespit edilip burada yaşayan
insanların mülkleri üzerinde tasarruf haklarının ellerinden
alınabildiği ve bu yolla Anayasada yer alan mülkiyet
hakkının ihlal edildiği görülmektedir.
Teklif, kentsel
dönüşümden kaynaklı yürütme sorunlarını ortadan
kaldırmak, yapılan yanlışları gidererek kentlerin
eskiyen ve yenilenmeye muhtaç alanlarının sorunlarını
çözmekten ziyade bu sorunları daha da çözülmez hâle getirecektir. Kentsel
dönüşüm yetkilerinin belediyelere verilmesindeki amaçtan
uzaklaştırılıp belediyelere rant alanları yaratmak
suretiyle taşınmazların gerçek bedelleri ödenmeksizin özellikle
Ankara Büyükşehir Belediyesinin zenginler ve yandaş kesimler lehine
lüks konutlar yapabilmesi için gerekli alanlara sahip olması bu suretle
sağlanmış olacaktır. Üstelik bu durum vatandaşın
mülkü ucuza kapatılarak sağlanacaktır.
Ayrıca
teklifte iptal edilen kentsel dönüşüm alanı uygulamalarıyla
ilgili olarak mahkemelerin iptal gerekçelerinde belirtilen hukuka
aykırılıkların giderilmesi yönünde hiçbir düzenlemeye yer
verilmemiş olup bu hükümle Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanının yargı denetiminden
kurtulmak amacıyla güttüğü de açıkça ortadadır.
Değerli
milletvekilleri, Ankara Büyükşehir Belediyesinin sadece özel arazilere
değil kamuya ait arazilere de nasıl göz koyduğunu hep birlikte
gördük ve yaşadık. 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği
Müdürlüğü Kuruluş Kanununa eklenen 5524 sayılı Yasa ile
Ankara Büyükşehir Belediyesine Atatürk Orman Çiftliğini koruma
amaçlı imar planını yapma yetkisi
tanınmıştır. Bu noktada hazırlanan ve Büyükşehir
Belediye Meclisi tarafından onaylanan Atatürk Orman Çiftliğini koruma
amaçlı nâzım imar planı Ankara kentinin sosyal ve ekonomik
bütünlüğünün bozulmasında, kenti kent yapan yeşil tarihî
doğal dokunun yok edilmesinde, insan, doğa ve kent birliğinin
parçalanmasında, imar hukukunun,
şehircilik ilkelerinin ve kamu yararının çiğnenmesinde
maalesef önemli bir adım teşkil ettiği de
unutulmamalıdır. Bu çiftliğin arazi bütünlüğü yok edilmekte
ve daha da önemlisi Ankaranın havalandırma ve nefes alma koridoru
olarak gösterilen işlevini de yitirme tehlikesiyle karşı
karşıya bırakılmaktadır. Bu yasa teklifiyle ilçe
belediyelerinin 3194 sayılı İmar Kanunu, 5393 sayılı
Belediye Kanunu ile sahip oldukları tüm yetkileri ve gelirleri
büyükşehir belediye başkanının arzuları
doğrultusunda büyükşehir belediye başkanlarına bu
şekilde devredilmektedir.
Bu
açıklamalar ışığında ve özellikle Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanının, Türkiye Belediyeler
Birliğinin geçen hafta kutlanan 25inci yılı
dolayısıyla yapılan paneldeki konuşmasında
söylemiş olduğu sözler gerçekten dikkatle takip edilmesi gereken
sözlerdir. Sayın Gökçek bu toplantıda yerel yönetimlerde uyumlu bir
çalışma ve hizmet için ilçe belediye başkanlarının
büyükşehir belediyeleri tarafından atanması gerektiğini ve
bu şekilde bir noktada yerel dikta hevesiyle ilgili arzularını
net ve açık olarak ortaya koymuş bulunmaktadır.
Bu teklifin,
başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere
onların ve diğer benzer belediye başkanlarının
gelecekteki arzularını gerçekleştirmeye yönelik bir teklif
olduğu, bu arzunun yerine getirilmesi için ileride belki söylenen ilçe
belediye başkanlarının büyükşehir belediyesi
tarafından atanmasına ilişkin arzularının da, öyle
anlaşılıyor ki yakın bir tarihte yine AKP
İktidarı tarafından bu Meclise getireceği kuşkusunda
olduğumu bir de buradan sizlere duyurmak istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yaman, lütfen tamamlayınız.
M. NURİ YAMAN
(Devamla) Bu değerlendirmeler ışığında
görüşülmekte olan bu teklif deyim yerindeyse kişiye özel
hazırlanmış bir yasa metni olup, açıkça yukarıda
maddeler hâlinde sıraladığım Anayasaya, uluslararası
sözleşmelere ve iç hukukumuzun açık hükümlerine aykırı bir
düzenleme ve Anayasa Mahkemesine de gidildiği zaman rahatlıkla iptal
edileceğine inandığım bir düzenleme olduğu için
Barış ve Demokrasi Partisi olarak biz bu yasal düzenlemeye karşı
olduğumuzu belirtir, burada sözlerime son verirken yüce Meclisi en içten
duygularımla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yaman.
Teklifin tümü
üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz isteyen Feyzullah
Kıyıklık, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kıyıklık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli
üyeler, ben AK PARTİ Grubu adına 3/7/2005 yılında
yapılan 5393 sayılı Belediye Kanununun 73üncü maddesindeki
değişikliklerle ilgili grubumun görüşlerini size aktarmak üzere
söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, içimizde belediye başkanlığı
yapmış insanlar var, hukukçularımız var, mülki amirler var.
Açıkçası burada arkadaşlarımı dinlediğim zaman çok
üzüldüm. Meğer Türkiyede neler oluyormuş, Türkiye nasıl ortadan
kaldırılıyormuş, yok ediliyormuş da bizim hiç
haberimiz yokmuş! Böyle bir hisse kapıldım.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Milletvekili olarak ilgilenmeliydiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Haberi olmuş, haberi olmuş!
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Müsaade edin!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Müsaade ederseniz...
Ancak, önce ben,
73üncü maddeyle neler geldiğini, neler getirildiğini -gerçi
Komisyonda olanlar biliyor ama- sizlere de duyurmak istiyorum müsaadenizle.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyenin 1920li yıllarda nüfusu çok azdı ve
nüfusun da yüzde 80i -hatta yüzde 90ı diyebiliriz- köylerde
yaşıyordu ama şehirlere göçler çoğaldı, köyler
azaldı, nüfuslar köylerden şehirlere geldi, nüfuslarımız
arttı, 15 milyondan 70 milyona çıktık ama 70 milyona
çıkmadan önce maalesef, 48li yıllarda, 55li yıllarda, 62li
yıllarda, 73lü yıllarda, 80li yıllarda iktidarlar birçok af
kanunları çıkarttılar ve bu af kanunlarıyla kamunun
arazilerine, haksız yere, insanlar tarafından el konulmuştu ve
hak sahibi oldular. Ben, bunun en son uygulamasını da 1990
yılında, böyle elli, altmış yıl önce değil, yirmi
yıl önce İstanbulda yaşadım. Bir gece yatmadan önce
Küçükarmutlu bomboş bir kamu arazisiydi, sabah kalktık ki o zamanki Sayın
Büyükşehir Belediye Başkanı -ki CHPli arkadaşlar ismini de
çok iyi bilirler- nasıl olduysa hiç haberdar olmamış ve
orası binlerce, 10 binlerce insan tarafından işgal edilmiş,
gecekondu binaları da yapılmış. Küçükarmutlu ki
İstanbulun en değerli bölgesi, Boğaza nazır. Bütün bu
sıkıntılar gelmiş, Sayın Başbakanımız
gibi, Melih Gökçek gibi veya diğer bütün belediye
başkanlarımız gibi çalışan insanlar döneminde fark
edilmiş ve dünyaya uygun şehirler kurulmak istenmiş ve hakikaten
kurulmuş da. Demin sizin söylediğiniz şeyin tamamen tersinde
büyük devrimler olmuş. Arkadaşlar, düşünün, İstanbulda,
Ankarada, Bursada, Konyada, Kayseride hava kirliliğinden toplu
zehirlenmelerden bahsediliyordu bir yıllar. Bunlar çok uzun yıllar
değil. Gazeteler insanların zehirlenmemesi için maskeler
dağıtmaya başlamışlardı ama bakın
şimdi, hiç hava kirliliğinden kimse bahsetmiyor.
OSMAN
ERTUĞRUL (Aksaray) Ankarada şimdi yeniden başladı sizin
dağıttığınız kömürler yüzünden.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Müsaade edin. Hiç yeniden başlamıyor. Yirmi
yıldır olmamış, bundan sonra da olmaz.
Ve yine
arkadaşlar, o dönemlerde susuzluk artık milletin kan kardeşi
olmuştu.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Çarpıtıyorsun ya! Doğruyu söyle!
AKİF
AKKUŞ (Mersin) İnanç kim, bunlar kim ya!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Ve ben çok iyi hatırlıyorum, ilim adamları,
İstanbulun 2050 yılında bile su meselesinin
çözülemeyeceğini anlatıyorlardı.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Çözmez bunlar, çözmez!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Ve arkadaşlar, yeni bir sanayi gelişmişti,
bidon sanayisi.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Ankarada kolera oldu, kolera vakası
yaşadık!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Yeni bir ticaret metası ortaya
çıkmıştı, bidon satışı. Şimdi
çocuklarımıza söylesek onlara masal gelecek, çünkü şimdi hiç
ihtiyaç kalmadı.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Yatmaya mı geldiniz, yapacaksınız tabii.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) İşte bu insanlar, dünyada yüz elli yıl önce
başlamış ve birçok yerde de denemeleri yapılmış
kentsel dönüşümleri de bizim ülkemize getirince, bazı insanlar
bunları çok iyi anlayamadıkları için, bu değişim, bu
devrim beyinlerde tabii ki sıkıntı meydana getiriyor.
Haklısınız, icatlara çıkmasını kimsenin
istemiyorsunuz. Alışmışsınız, eski hâlinizde
yaşamak istiyorsunuz ama biz buna izin vermeyeceğiz. Hepimiz medeni
ülkenin gereklerine uygun şekilde yaşayacağız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Bunlar yaşamıyor!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Sizinle beraber inşallah.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz yaşadınız yaşayacağınız
kadar, milleti yaşatın bari!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Değerli arkadaşlar, bu nüfus
çoğunluğundan dolayı, hakikaten, çok büyük rekreasyon ve sosyal
alanlara ihtiyaç hissedildi, geniş ana arterlere ihtiyaç oldu ve konut
alanlarına. Ticaret alanlarının da yerlerinin
değişmesine veya yeniden böyle yerlerin konulmasına ihtiyaç
hissedildi.
Maalesef
Türkiyede deprem çok geç fark edildiği için, deprem riskinden dolayı
yenilemeye ihtiyaç hissedildi ve eskiyen kent dokularının da
yenilenmesi gerekli.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Bu onu getirmiyor, bu yasa senin söylediğini
getirmiyor. Yasayı iyi oku!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Mevcutların da çok iyi onarılması
gerekiyordu. Bu yüzden kentsel dönüşüm ve gelişimin gerekleri
düşünüldü, çalışkan insanlar bunu anladı ve 2005
yılında çıkarılan Belediye Kanununun 73üncü maddesiyle bu
olay kanunun içine konulmuş oldu ancak uygulamaya geçtikten sonra
bazı sıkıntıların ortaya çıktığı
görüldü. Ondan dolayı da, tam çağdaş anlamda bir kentsel
dönüşüm ve gelişim projesi için bunlar da bu kanunda
değişiklik yapıyor. Neler getiriyor, ben onları size teker
teker izah etmek istiyorum.
Arkadaşlar,
hakikaten söylendiği gibi Türkiyeyi alıp götürüyor mu
büyükşehir belediye başkanları veya bazı belediye
başkanları?
Arkadaşlar,
önce şunu söyleyeyim: Kentsel dönüşüm belediyelere verilen bir yetki.
Bu, ilçe belediyesi olabilir, büyükşehir belediyesi olabilir, il
belediyesi olabilir, belde belediyesi olabilir. İhtiyaç duyulan bütün
belediyeler böyle bir plan ve proje hazırlayabilirler, yetki onlara
verilmiş. Eğer dikkat ederseniz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Büyükşehirlerde öyle değil, yanlış
söylüyorsun.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Ben sizi dinledim.
Belediye meclisi
kararıyla kentsel dönüşüm kararı alacak.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Büyükşehirde derebeyi yaratıyorsunuz,
derebeyi! Yasayı iyi okuyun!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Arkadaşlar, bakın, belediye meclisinin kararıyla;
büyükşehir belediye meclisi demiyoruz, ilçe belediye meclisi demiyoruz
belediye meclisinin kararlarıyla
Haa, doğrudur, büyükşehirlerde
bu, büyükşehir belediyesine bırakılmış ama atladığımız
bir şey var. Açın Büyükşehir Belediye Kanununu inceleyin.
Arkadaşlar, Büyükşehir Belediye Kanununda şöyle bir madde
vardır, der ki: Nâzım imar planları ve çevre imar planları
büyükşehir tarafından yapılır, uygulama imar planları
ise ilçe belediyeleri yapar.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Kentsel dönüşümle onu kaldırıyorsun,
onu kaldırıyorsun. Yasayı oku, yasayı! Yasa öyle
değil.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Müsaade edin beyefendi, lütfen.
Kentsel
dönüşüm, bir çevre ve nâzım imar planıdır aynı
zamanda. Bu ilçe belediyelerine değil, Büyükşehir Belediye Kanununa
göre zaten büyükşehirlere verilmiş olan bir haktır.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Hayır, öyle değil, yanlış
söylüyorsun. Yanlış söylüyorsun, yanlış.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Zaten, bu hakkı eğer belediyelere vermezseniz ne
olur biliyor musunuz: Bir ilçe belediyesi tutar bir yere sanayi alanı
kurar, diğer ilçe belediyesi getirir yanına meskenleri koyar,
diğeri eğlence alanlarını koyar ve şehir dokusu
kaybolur ve gider.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Ya, yasayı okumadın sen kafandakini söylüyorsun, yasa öyle değil! Yasa,
büyükşehre derebeylik yetkisi veriyor.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Siz müsaade edin, ben size kanunları yeniden
hatırlatmış oluyorum.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) İlçe belediye başkanlıklarını
ortadan kaldırıyorsunuz.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Diğer tarafından arkadaşlar, alan olarak 5
hektarla
OSMAN
ERTUĞRUL (Aksaray) Alıştınız tabii büyük rakamlara!
OKTAY VURAL
(İzmir) Alıştınız zaten yüksekten götürmeye! Az
mı geldi bugüne kadarkiler? Sekiz yıldan bu yana niye bilmiyordunuz
siz ha?
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Yani, 500 hektarı nasıl
planlayacaksınız? Doğrudur arkadaşlar, niye biliyor
musunuz? Biz, maalesef
Bundan elli yıl önce, altmış yıl
önce kimler belediye başkanlığı yaptı bilmiyorum,
keşke o zaman Bayındırlık Bakanlığı da bütün
şehirleri 500 hektarlık değil, 5.000 hektarlık
planlasalardı. Ne kadar güzel olurdu değil mi? Şimdi ne yol
genişletmeye gerek kalırdı ne nehirlerin kenarındaki evleri
yıkmaya gerek kalırdı ne sahillerde sahilin denizin içine kadar
gitmiş evleri yıkıp oraları halka açmaya gerek
kalırdı. E bu da sizin aklınızın büyüklüğünden
oldu herhâlde. Ama biz yine de size bunu bırakmıyor, size de
yardımcı olmak için 500 değil,
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) İlçe belediyelerinin imar yetkilerini
kaldırıyorsun. Doğruları söyle,doğruları!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Efendim, kimsenin imar yetkisi
kaldırılmıyor.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) İki büyükşehir belediye
başkanının yasası bu.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Arkadaşlar, ayrıca bu maddeyle kentsel
dönüşüm ve gelişim projesi alanı ilan etmeye büyükşehre
yetki veriyoruz ama isterse diyoruz, kanunen yetkilisidir zaten,
Büyükşehir Belediye Kanununa göre yetki ondadır. Ancak İlçe
belediyelerine de bu yetkiyi verebilir. diyoruz. Bu, aslında
Büyükşehir Belediye Kanunundaki sınırlamanın
dışına çıkıyor, biz fazladan ilçe belediyelerini de bu
konuda haklandırmış, görevlendirmiş oluyoruz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Doğruyu söylemiyorsun.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Büyükşehir belediyesi uygun görürse ilçe
belediyelerine veriyorsunuz. Bunu okuyun.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Kaldı ki
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Doğruyu söylemiyorsun, yasa burada, bak.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Bir şey söyleyeyim arkadaşlar: İlçe
belediyelerinin meclis üyeleri büyükşehirde meclis üyesidir yani
büyükşehir belediye meclis üyeleri dışarıdan getirilen
meclis üyeleri değildir, ilçe belediyelerinin meclis üyeleridir ve
arkadaşlar, belediyelerde
Bakın,
zannediyorum siz dışarı pek çıkmıyorsunuz.
Büyükşehir bir tek Ankara değil, belediye de bir tek Çankaya
Belediyesi değil.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Yapma, yapma Feyzullah Bey, senden daha çok
geziyorum.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Türkiye'de 3 bin tane belediye var, çeşitli
partilerin büyükşehir belediye başkanları var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Feyzullah Bey, senin gitmediğin kadar ben
gittim. Allah Allah! Dışarı çıkmıyorsunuz. diyor.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Ve arkadaşlar, belediye başkanları
padişah olmadığı için de orada ebedi durmazlar.
AYLA AKAT ATA
(Bartın) Siz yetki veriyorsunuz, padişah yapacaksınız.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Siz bunu da kıskanmayın, çalışın,
sizin de büyükşehir belediyeleriniz olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yani hiçbir şey yok.
OSMAN ERTUĞRUL
(Aksaray) Padişahlık yetkisi veriyorsunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Nasıl yapıyorsunuz Malatyayı,
Urfayı? Yapıyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Urfanın hakkını niye yiyorsunuz? Onu
niye konuşmuyorsunuz? 600 bir nüfusu var Urfanın.
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Konuşma, bağırma!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Arkadaşlar, diğer taraftan, bu kentsel
dönüşüm ve gelişim projelerinin tüm imar işlemlerinin de
büyükşehirlere verilmesi doğaldır çünkü kanunda bu tip yetkiler
diğer devlet kurumlarına da verilir. Sanayide, Turizmde,
Bayındırlıkta ve TOKİde bu yetkiler zaten var. E
büyükşehre niye vermeyeceksiniz? Mesela, küçük sanayi bölgelerinin
planlaması öylece Sanayi Bakanlığının yetkisi
altındadır, onlara veriyorsunuz. Turizm bölgelerinin imarları
Turizm Bakanlığının yetkisindedir, onlara veriyorsunuz ama
şehrin geleceğini, geçmişini ve belki yüz yıl, yüz elli
yıl sonraki alacağı konumu belirleyecek olan büyükşehre
bunu vermiyorsunuz! Bu, hakkaniyet ölçülerine de aykırıdır.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Şimdi doğruyu söyledin işte, şimdi
doğruyu söyledin.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Yalnız bir de şu var arkadaşlar
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Yetkiyi alıyoruz. dedin, Yetkiyi ilçelerden
alıyoruz... Doğruyu söyledin, bravo!
BAŞKAN
Sayın Ağyüz
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Tabii, yeniden okumamız gerekiyor bazı
şeyleri.
Arkadaşlar,
bir de dikkat ederseniz bizde daima insan unsuru esastır.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Tabii, tabii.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Evet, insan her şeyin üstündedir
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Maden ocaklarından belli, maden
ocaklarından!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla)
ve AK PARTİ, siz kabul edin etmeyin, insan merkezli
bir partidir.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Yandaş insan.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Bundan dolayıdır ki arkadaşlar, çok özür
dilerim, bir sıralar Sayın Başbakanımız
Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda bir partinin genel
başkanı şunu söyledi, dedi ki: Bu adamlar geldikleri zaman bir
daha gitmezler. Hatırlayan var mı bunu? O zaman Sayın
Başbakanımız şöyle söyledi: Biz halkla geldik, halk
isterse gideriz. Ama öyle zannediyorum ki halk bir daha bizi buradan
göndermeyecek ve siz gönderebilmek için tamamen uydurma bir cezayla
cezalandırdınız; halkın göndermediğini,
yargıyı da yanıltarak, göndermek zorunda kaldınız
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Yandaş yargı.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) ...ama ne oldu? Değişen bir şey
olmadı.
Arkadaşlar,
bakın, biz insana önem veriyoruz, onun için kentsel dönüşümde
mülkiyet kutsal olduğu için, insan hakkı kutsal olduğu için
insanlara önce soracağız, onlarla anlaşma esas, maddede bu
getirilmiş.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Mülkiyet sahibinin dava açmasını
engelliyorsunuz, dava açmasını! Nerede insan?
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Evet, ayrıca, kentsel dönüşüm
yapılırken eğer şahıslar buna razı olmazlarsa
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sen dersine iyi
çalışmamışsın, dersine.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla)
bedelleri, o andaki Türkiyede geçerli ve vergiyi ne
üzerinden veriyorlarsa
Çünkü belediyeler bunları biliyorsunuz tespit
ediyor, onun üzerinden de zaten ücretleri öylece ödenecek ve kimsenin
hakkı da kalmayacak. Kaldı ki isterlerse ortak olabilecekler, hiç
para almayacaklar; ev alacaklar, daire alacaklar, bina alacaklar ve burada da
kimsenin hakkı yenmeyecek.
Arkadaşlar,
ne olur, Ankaraya gelirken havaalanından, bir şu yeni oluşan
hâle bakın -daha tam oluşmadı- bir de daha önceki
geldiğiniz durumlara bakın. Siz o hâllere getirdiniz, biz bu hâllere
getiriyoruz. İstanbulda da bunu görürsünüz, Ankarada da görürsünüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Metro daha duruyor. Metro ne oldu, metro?
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla)
Kayseride de görürsünüz, Konyada da görürsünüz. Ha,
Hakkınızı vermeyelim
Sizin belediyelerinizde de bunları
görüyoruz. Gelin, siz, belediyelerinize de sahip çıkın, onları
da burada yalnız bırakmayın.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Metro ne oldu, metro?
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Yani, bize muhalefet edeceğiz diye, belediyelerinizi
de bir tarafa atmayın arkadaşlar.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Metro niye on senedir duruyor Ankarada, niye?
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Metro ne zaman geldi, nasıl gidiyor, biliyorsunuz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Para yok çünkü. Parayı çarçur ettiniz çünkü rant
lazım size.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Arkadaşlar, kentsel dönüşüm ilan edilen
yerlerdeki gayrimenkullerin tamamının yıkımını da
belediyelere bırakmışız, halkın kendisi
yıkıp zarar etmesin diye.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Metronun hesabını ver! Metro hesapları!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Kentsel dönüşüm ve gelişim proje
alanlarında yapılacak altyapı alanlarıyla
Burada sanki
yeni bir fıkra gelmiş gibi oluyor. Arkadaşlar, Belediye
Kanununu hepiniz bilirsiniz, katılım paylarını zaten
herkes ödemek zorunda.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Rekreasyon parası alıyor mu?
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Bunu buraya getirmişler ve buradan diyorlar ki
Efendim, buradan, bu insanların paralarını alıp
arsalarını bedavaya getirmek istiyorlar. Yok, katılım
payları her yerde vardır, burada da vermek zorunda.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) TOKİde öyle yapıyorsunuz işte.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Niye? Arazisi değerlenecek, evi değerlenecek,
iş yeri değerlenecek; değerlendiği zaman da ondan mutlaka
devletin hakkını da verecek. Şahısların
hakkını değil, kamunun hakkını verecek çünkü
belediyeler o parayı babalarının cebinden alarak getirip
harcamıyor, halktan topladığı vergilerle, devletin
topladığı vergilerle veriyor. Onun için, bunu geri alması
kadar da normal hiçbir şey yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Topluyor da yatırım yapmıyor bir kere ya!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Vermek istemiyor mu? Biz de diyoruz ki o zaman Ona
inşaat ruhsatı iznini vermeyelim. Ne zamana kadar? Bunları
ödeyinceye kadar.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hani önce insandı?
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Yoksa parası, ne olacak?
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Buna bile karşı çıkılıyor.
Hâlbuki arkadaşlar, inşaat ruhsatı alabilmek için, bu
paraları ödemeden zaten inşaat izni kimseye verilmiyor. Buraya, belki
tekrardan yazılmış bir olaydır bu.
OSMAN
ERTUĞRUL (Aksaray) Milletin elektriğini, suyunu da kesiyor.
FEYZULLAH KIYIKLIK
(Devamla) Onları siz becerirsiniz, biz o kadar becerikli değiliz.
Halkı süründürmekte biz becerikli değiliz.
KADİR URAL
(Mersin) Kanunda Verilemez. yazıyor, kanunda Feyzullah Bey.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Biz, halkı refaha götüren yolda gerçekten
becerikliyiz ki bu halk peşimiz sıra geliyor.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) İnsanı yok sayıyorsunuz.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Doğru, onun için insanlar bize oy veriyor! Yok
saydığımız insanlar nasıl veriyor, onu da bilmiyorum.
KADİR URAL
(Mersin) Feyzullah Bey, sen kanunu okudun mu? Yani Bağcılar
Belediye Başkanıyken böyle düşünmezdin ya milletvekili olunca
değiştin.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Efendim yaşadık.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Arkadaşlar, geçici maddeyle bir ek getirdik buraya.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Bağcıları bir köy hâline getirdin.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - O ekte diyoruz ki: Açılmış olan davalar,
bu kanun kesinleştikten sonra
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sen okumuşa benzemiyorsun.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Olur mu, kanun geriye işler mi? Bilmiyor musun,
belediye başkanıydın.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Müsaade eder misiniz.
Açılmış
olan dava, bitmiş olan dava demiyoruz, onlar durdurulur ve yeni kanuna
göre uydurulur.
METİN
ÇOBANOĞLU (Kırşehir) Vatandaşın lehine olan bir
kanunu ortadan kaldırıyorsunuz.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Ancak bilmediğiniz bir şey var,
Kamulaştırma Kanunu çıktığında aynı
şekilde bir madde de oraya koyuldu ve açılmış birçok
kamulaştırmadan veya tezyidi bedelden veya
kamulaştırmasız el atmalardan dolayı açılan ben, o
zaman çok iyi hatırlıyorum- 17 bine yakın dosya öylece olduğu
yerde kaldı ve keenlemyekün olmuştu. Yani o, kamu yararına
oluyor da aynı konuda bu niye kamu yararına olmuyor onu da anlamak
OSMAN
ERTUĞRUL (Aksaray) Burada işgal var.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Aslında, ben sizi çok iyi anlıyorum ama halk
sizi anlayamadığı için size oy vermiyor, bizi de
anladığı için çok rahat oy veriyor.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Yalanı doğru anlatmada üstünüze yok da
onun için.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Arkadaşlar, burada bazı şeyler
yapıldı, ben bunların hepsine cevap vermek istemiyorum ancak
şunu söyleyeyim
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Ver, ver, verebildiğine ver.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Belediye başkanlığı herkesin tapulu
malı değil.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Niye istemiyorsun?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kıyıklık, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) Teşekkür ederim.
Orada geçici
müddet, halk kabul ettiği müddetçe kalan insanlardır.
Şimdi, siz,
Melih Gökçek Beyi seversiniz sevmezsiniz; siz, Kadir Topbaş Beyi
seversiniz sevmezsiniz; siz, Kayseri veya Konya belediye
başkanlarımızı seversiniz sevmezsiniz, Gaziantep de öyle,
Bursa da öyle ama arkadaşlar, halk seviyor. Acaba Niye seviyor? hiç
sormadınız mı? Biz, Melih Gökçek Beye sorsak Ankarada kaç
tane park alanı, piknik alanı, geçit yaptın? desek kendisi
bilmez sayısını, o kadar çok yapmış.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Kaç tane yeşil alanda kentsel dönüşüm
alanı ilan etti, kaç tane boş alanda kentsel dönüşüm alanı
ilan etti?
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Gidip Sayın Kadir Beye sorsanız Kaç tane alt
geçit, üst geçit, park yaptınız? unutacak kadar yapmış.
Kayseride olmuş, Konyada olmuş, Gaziantepte olmuş, Bursada
olmuş, olmuş, olmuş, olmuş
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Gel gel, göstereyim! Gel gel, onları göstereyim
sana gel!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Siz de onları gösteriyorsunuz, halk da
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Ya burada işte! Kentsel dönüşüm
alanlarını, tarım alanlarını, yeşil alanları
kentsel dönüşüm alanı hâline getirdiniz!
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Arkadaşlar, halk da
başkanlarımızı görüyor. Biz, halkımıza
güveniyoruz, halkımıza inanıyoruz, oylarımızı da
ondan aldık.
OKTAY VURAL
(İzmir) Parlamentoya düzgün bilgi verin, yalan yanlış
bilgileri söylüyorsunuz.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Sizlerden de oy alacak durumdayız, bunu iyi bilin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Rantla gelen, rantla gider. Başbakanın söylemi.
Rantla geldiniz, rantla gideceksiniz.
FEYZULLAH
KIYIKLIK (Devamla) - Şimdi, geleceğin kafası, şu anın
kafası bizde var. Bunları siz çok iyi anlarsınız.
Teşekkür
ederim, sevgiler ve saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Kıyıklık, teşekkür ediyorum.
Teklifin tümü
üzerinde şahsı adına söz isteyen Ali Küçükaydın, Adana
Milletvekili.
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğru bilgi vermiyorsun milletvekillerine.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Küçükaydın.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Ya adam, bütün yeşil alanları, boş
alanları kentsel dönüşüm yapmış. Yargıdan dönüyor,
mahkemeler devam ediyor, adamı orada kanuni yönden
kaçırıyorsunuz ya!
OSMAN KILIÇ
(Sivas) Onu halka anlat, sizi iyi anlar.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Ya bırak halkını, işte biz de
size anlatıyoruz, yasama organına anlatıyoruz, yanlış
yapıyorsunuz diyoruz.
BAŞKAN
Sayın Yalçınkaya, lütfen
OSMAN KILIÇ
(Sivas) Sen halk değil misin? Halkı temsil etmiyor musun? Sizi onun
için getirdiler buraya.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Yanlış yapıyorsunuz, size
anlatıyoruz. Aklımızın erdiği kadar, dilimizin
döndüğü kadar size anlatıyoruz yanlışlığı.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun
Sayın Küçükaydın.
ALİ
KÜÇÜKAYDIN (Adana) Sayın Başkan, çok değerli
arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; 5393 sayılı
Belediye Kanununun 73üncü maddesinin değişikliğiyle ilgili
olarak şahsım adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, hepimiz, Türkiyedeki belediyelerimizin
durumlarını az çok biliyoruz. Şüphesiz, bizde uzun bir süreden
beri sistemli bir belediyecilik anlayışı aslında var gibi
görülür ancak şehirlerimize baktığımızda, bunun hiç de
böyle olmadığını görüyoruz, müşahede ediyoruz.
Dolayısıyla, bu gördüğümüz tablo, hiç de iç açıcı
değil. Mesela, öyle büyükşehirlerimiz var ki bu şehirlerimizde,
300-500 bin nüfuslu ilçelerimizde, birçok çıkmaz sokakların
olduğunu görüyoruz. Oysaki bu çıkmaz sokaklar bu şekilde
inşa edilirken, kurulurken, orada belediye başkanlarımız
vardı, belediye meclis üyelerimiz vardı ve birtakım plana,
programa da uyuyorlardı, sözde uyuyorlardı. Ama sanki hiçbir plan yokmuş
gibi, hiçbir projeleri yokmuş gibi, hiçbir program yokmuş gibi
yıllardan beri şehirlerimiz bu şekilde inşa edildi,
kuruldu. Bazı yerlerde bunlara modern gecekondu diyoruz, bazen de Ankara
örneğinde olduğu gibi ya da bir başka yerde olduğu gibi, işte,
ne bileyim, Adanada olduğu gibi, Diyarbakırda olduğu gibi,
bunlara da başka bir şey diyoruz ama netice değişmiyor.
Yani bunu hepimizin burada milletvekilleri olarak kabul etmemiz gerekiyor. Bir
şeyler bu memlekette yıllardan beri, dün de, önceki gün de, daha
önceki gün de
Hatta bunu ta Abdülhamid dönemine kadar ya da Sultan Mahmut
dönemine kadar uzatmak mümkün. Çünkü bizde cumhuriyetten önce de belediyecilik,
Batılı anlamda belediyecilik en azından pilot bölgelerde de olsa
uygulanmaya başlamıştı. Şimdi bunu görmezden
geliyoruz, bir şeyler yapılırken, değişiklikler
yapılırken sadece bazı şeylere de çok büyük güç
vehmediyoruz. Mesela, baştan beri -şüphesiz, tenkit etmek
arkadaşlarımızın hakkı- Komisyonda beraber
çalıştığımız arkadaşlar var, Alt Komisyonda
beraber çalıştığımız arkadaşlar var, daha
önceki görevim nedeniyle Belediye Başkanlığı dönemimde
beraber çalıştığımız arkadaşlar var.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, bunları görmezden gelemeyiz. O zaman
birtakım şeyleri bir yerlerinden tutarak değiştirmemiz
gerekiyor. Elbette, şu ya da bu şehir belediye başkanını
tenkit etme hakkımız da var ama şimdi bütün muhalefetteki
arkadaşlarımız, hepsi bir belediye başkanını
tenkit ederse. Aynı zamanda bu belediye başkanında
olağanüstü bir güç olduğu da ortaya konmaya
çalışılıyor.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Aynen öyle.
ALİ
KÜÇÜKAYDIN (Devamla) E şimdi, bu pek doğru değil. Neden
doğru değil? Mesela bundan, söz gelimi, Gaziantep Belediye
Başkanımız, İzmir Belediye Başkanımız,
İstanbul Belediye Başkanımız, söz gelimi, Diyarbakır
Belediye Başkanımız, Adana Büyükşehir Belediye
Başkanımız alınganlık gösterebilir. Derler ki:
Parlamentoda hep aynı kişi söyleniyor, hep aynı kişi öne
çıkarılıyor. Bir
şekilde hep öne çıktığına göre, demek ki önü
alınmaz bir gücü, bir kuvveti var bu kişinin. diye düşünülür
arkadaşlar. Bunu bir tespit olarak söyledim.
Değerli
arkadaşlarım, kentsel dönüşüm, gelişim konusuna gelince:
Şehirler büyüdükçe şehirlerin konut alanı ihtiyacı
doğuyor. Ticari alan, sanayi alanları, rekreasyon alanları,
bütün bunlar ortaya çıkıyor, eski kent dokularının
yenilenmesi gerekiyor. Bunu olduğu yerde yapamıyorsunuz çoğu
zaman. Deprem riskinin önlenmesi gereken yerlerimiz var, yani onların bir
başka yere nakledilmesi gerekiyor. Dolayısıyla, bütün bunlar da
bir planlamayı, bir yenilemeyi getiriyor.
Aslında
şunu gözden kaçırıyoruz hepimiz: Bizim mevcut Belediye
Kanunumuzun 73üncü maddesi bütün bu sayılanları aslında tadat
etmiş yani şu anda yürürlükteki kanunumuz bunu yapmış. Buna
bizim eklediğimiz nedir? Buna eklediğimiz şudur: Mesela, bir,
parsel büyüklüğünün alt sınırı konmuş, üst
sınırını biz koyuyoruz. İşte, bütün
arkadaşlarımız o konuyu gündeme taşıdılar. Bir
başka husus: İmar Kanununda diğer belediyelerin
kullandığı yetkiyi büyükşehir belediyeleri de
kullansın. diyoruz. Bu demek değildir ki bu imar yetkisi diğer
belediyelerin elinden alınsın, sadece büyükşehir belediyeleri
kullansın.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Planlı plansız boş alanları niye
koydunuz, onu da izah edebilir misiniz?
ALİ
KÜÇÜKAYDIN (Devamla) Evet, zaten arkadaşımızın, Değerli
Milletvekilimizin de içinde olduğu komisyonda
Bayındırlık
İskân Komisyonundan, tali komisyondan bize gelen metin aslında
gerçekten hukuki açıdan birtakım sakıncaları, özellikle
yargı yönünden -idari yargı yönünden, ona benzer konularda-
sakıncaları
Anayasamızın 125inci maddesinde, İdari
Yargılama Usulü Kanununun 27nci maddesinde belirtilen konular Belediye
Kanununa da konulsun. diye bir teklif vardı, biz onları hep
çıkardık zaten yani madde metninden çıkardık;
arkadaşlarımız da bunu biliyorlar. Elbette siyaset yapalım
burada ama özellikle Alt Komisyonda çalışırken biz, bu kanunda
sakıncalı gördüğümüz birtakım şeyleri gerçekten orada
çok açık, iyi niyetlilikle çıkardık değerli arkadaşlarım.
Bir başka
husus, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu. Şimdi
Kamulaştırma Kanununda kamulaştırmanın
aceleliliği, burada işte askerî bölgeler şu bu ya da askerlikle
ilgili birtakım şeyler öne sürülüyor. Şimdi bu acelelik
kararını vermek Bakanlar Kurulu
kararıyla -bildiğim kadarıyla- oluyordu. Şimdi bunu
biz sadece büyükşehir belediyelerimize değil, belediye meclisi
kararıyla bütün belediyelerimize veriyoruz; acele kamulaştırma
yapabilsinler, acele işi bitirebilsinler yani
kamulaştırmanın aceleciliği kararını sadece
büyükşehir belediyelerimiz
değil ilçe belediyelerimiz de il belediyelerimiz de diğer
belediyelerimiz de belediye meclisinden geçirmek suretiyle alacaklar.
Şimdi,
kentsel dönüşüm plan, projelerini uygularken de yine büyük
şehirlerdeki belediyelerin bu yetkisini tamamen biz ortadan
kaldırmıyoruz, kendi sınırları içerisinde kalmak
kaydıyla büyükşehir belediye meclisinin kararıyla onlar da
kentsel dönüşüm projelerini uygulayabilecekler.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Büyükşehir belediyesi uygun görürse.
ALİ
KÜÇÜKAYDIN (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir
başka hususu da -ben daha çok konunun teknik yönü üzerinde duruyorum- bir
başka konuyu da ben belirtmek istiyorum: Bizim mevcut Belediye
Kanunumuzun 73üncü maddesinde de zaten belediye sınırları ve
mücavir alanda belediyelerin kentsel dönüşüm yapma hakları
vardı. Şimdiki mevcut değişiklikte de yine diyoruz ki
işte büyükşehir belediyelerimiz belediye hudutları içerisinde ve
mücavir alan sınırları içerisinde -diğerleri için de bu
geçerlidir- kentsel dönüşüm yapabilecekler.
Şimdi, bunu
söylerken şunu da belirtmek istiyorum -Komisyonda da bu çokça gündeme
taşınmıştı, biraz önce bir milletvekili
arkadaşımız da zikrettiği için söylemek zorundayım-
değerli arkadaşlarım, bizim İmar Kanunumuzun 11inci
maddesinde bir hüküm var, o diyor ki: Her türlü askerî yasak bölgeler,
vakıf arazileri farklı korunuyor yani bunlara gidip siz bizatihi
belediye olarak
Orada birtakım askerî yasak bölgeler, stratejik önemi
olan bölgeler, birtakım çıkartma bölgeleri var, mesela deniz kenarlarımızda
var. Bunun -ben idareciliğimde de gördüm- içinde, bir deniz kenarında
kamp bile kuramazsınız, kurdurmazlar size yani bu mümkün
değil. Biz buna şunu da
ekleyelim dedik yani sağlık ve eğitim. Öbürü kanunla
düzenlenmiş, kanunlarımızda var. Bizim esas imar yönü belediyelerimizin İmar
Kanununa göre oluyor. İmar Kanunu onu düzenlediği için burada bir
boşluk olmasın dedik. Dolayısıyla bunu da gündeme
taşıdık değerli arkadaşlarım.
Şimdi,
kanunda elbette ufak tefek tenkit edilecek kısımlar olabilir,
arkadaşlarımız da zaten bunu yapıyorlar ancak ben, tekraren
şunu söylemek ihtiyacını duyuyorum: Değerli
arkadaşlarım, bir belediyemizi ya da herhangi bir belediyemizi
şu ya da bu şekilde çünkü reklamın kötüsü olmaz, bunu
biliyorsunuz, reklam iyi ya da kötü reklam reklamdır yani insanların
kafasına işler. Benim istirhamım
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Küçükaydın, lütfen tamamlayınız.
ALİ
KÜÇÜKAYDIN (Devamla) Ankara Büyükşehir Belediyesi de bizim bir
belediyemizdir, bu kanun ona da aynı şekilde uygulanacaktır;
İzmir Büyükşehir Belediyesi de bizim aynı şekilde bu kanuna
göre, bu değişikliğe göre işlerini yürütecektir, Adana
Büyükşehir Belediyesi de bu kanuna göre işlerini yürütecektir diyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Küçükaydın.
Teklifin tümü
üzerinde şahsı adına söz isteyen Behiç Çelik, Mersin
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Bakan bu kanun hakkında bilgi verse iyi olurdu
Parlamentoya, konuşma yapsa, kanun hakkında bilgi verse iyi olurdu.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Belediye Kanununun 73üncü maddesini değiştiren 509 sıra sayılı Teklif üzerine
şahsım adına söz aldım. Bu münasebetle hepinizi, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, söz konusu 73üncü maddenin değişikliğine
geçmeden önce, son günlerde ülkemizin özellikle güneydoğusunda ve
doğusunda yaşanmakta olan terör olaylarından duyduğumuz
tedirginliği ifade etmek ve bu olaylarda hayatını kaybeden
şehitlerimizi rahmetle anmak istiyorum, ayrıca yaralılara acil
şifalar diliyorum.
Malumunuz, terör
dalgası, oluşturulan bir iklim sonucu yurdumuzu sarmaktadır.
Onun için otuz altı etnik grup politikalarıyla ve diğer
yapılan icraatlarla, millî ve manevi değerlerimize vurulan
darbelerle, Habur teşrifatçılığıyla gelinen nokta
budur. Türkiye'nin bundan süratle sıyrılması ve millî
politikalara dönmesi gerekir.
Giresun
Bulancaka kadar uzanan bir terör dalgasının üstesinden gelmek
bizatihi Hükûmetin görevidir ama bu konuda atılmış bir adım
söz konusu değil; tam tersine, Doğu Karadeniz gezisine gidebiliyor
Sayın Başbakan ve orada Efendim, biz köpeğimize Arap ismini
koyuyoruz. diye bunu eleştiriyor.
Sayın
Başbakan, siz sözlüğü alın elinize, bir bakın. Bir Arap
kelimesi var, bir ulusu, bir milleti anlatır; bir de Arap, yani negro
anlamında, koyu rengi ifade eden bir anlamı var.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Onları nereden bilsin ya?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ama öyle olursa nasıl istismar edecek? Sayın Valim,
nasıl istismar edecek öyle olursa?
OKTAY VURAL
(İzmir) Bizi kötüleyecek ya!
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Biz, toplum içerisinde, toplumumuz içerisinde, benim hemen
çevremde yaşayan, memleketimde, Kürt Süleyman var, Süleyman Amca, severiz
kucaklarız, elini öperiz. Gürcü Hala deriz, Gürcü filan da
değildir. Sayın Başbakan bunları bilsin. Bizim böyle,
toplumumuzda ayırma, itme, uzaklaştırma, küçümseme şeklinde
bir eylem ya da fikir söz konusu değil ki, hiç olmamış ama bunu
köpeğin isminin Arap olmasından dolayı eleştiren Sayın
Başbakan önce Arapın ne olduğunu bilsin. Biz Arap ulusunu
sadece ve sadece, hiç sevmesek bile Hazreti Peygamberimiz adına yine
severiz, Arap ulusuyla bizim bir sorunumuz söz konusu olmaz ama bunu otuz
altı etnik grup kaşımasına benzer bir şekilde
kaşıyarak, sonra da Türk Arapın elidir,
ayağıdır. söylemleriyle bir yere angaje etmek çok
ayıptır, yanlıştır, abesle iştigaldir. Onun için,
Sayın Başbakan ve burada biraz önce bulunan Sayın
Dışişleri Bakanı doğruca gitsinler -Orta Asya,
Türkistana gitsinler, onlar da bizim dindaşımız din yönünden
alıyorlarsa- Kırgızistandaki vahşeti bir durdursunlar.
Türkiyede teröre mantıklı ve tutarlı çözümler getirsinler.
Bunlar yapılmıyor maalesef.
Değerli
arkadaşlarım, Kent deyince fiziki bir mekân olup ticarethaneleri,
ibadethaneleri, yolları, sanat yapıları, eğitim ve kültür
merkezleri olan, yoğunluğun yaşandığı bir
toplumsal güç, kültürel yoğunlaşma merkezidir. İnsan, hayvan,
mal ve finans merkezlerinin akış içinde olduğu
mekânlardır. Böyle diyor ünlü kent bilimci Lewis Mumford. Ama bir ülkede
bir iktidarın ülkeye tam anlamıyla hâkim olabilmesi için kentlere
hâkim olması gerekir. Kentlerin sosyal yaşamı, kültürel
yaşamı ve insanların altyapısı tamamlanmış
bir kent mekânında yaşamasını sağlayacak faaliyetler
yürütmesi hâlinde iktidar gerçek iktidar olur. Bunlar yapılıyor mu
Türkiyede? Maalesef yapılmıyor. Sürem kısıtlı
olduğu için çok hızlı olarak geçiyorum.
Maalesef, AKPli
büyükşehir belediye başkanlarının, Sayın Hatibin biraz
önce överek bahsettiği şekilde değil tam tersini
söyleyeceğim çünkü bunları bilmeleri gerekir. Şimdi,
klientalizm denen bir olay var Avrupada sıklıkla
tartışılan yani müşteriyi memnun ediyorsunuz. Belediye
başkanı ve ekibi tekrar kendisini seçecek olan bir kitleyi sürekli
besliyor, ondan sonra çıkıyorsunuz karşımıza:
Demokrasi var, biz seçildik. Halk takdir etmiş. Yok böyle bir takdir.
Yani Ankarada Sayın Gökçeki takdir eden bir Ankara halkı söz konusu
değil. Burada bir aldatma ve kandırma politikalarının ve
klientelist uygulamaların sonucunda gelen bir ekip var, aksi hâlde bu
Ankaranın Melih Gökçeke mecburiyeti söz konusu değil. Yirmi
yılda ne yapılmıştır? Başkent Ankara
çökertilmiştir. Ankaranın havası kirliydi. Ne zaman? 70li
yıllarda, kömür vardı. 80li yılların ortalarında
Ankaraya doğal gaz geldi, Ankaranın havası temizlendi. AKP
daha ana rahmine bile düşmemişti o zaman, AKP diye bir parti söz
konusu değil.
Yapılmış,
Anavatan döneminde, Doğru Yol döneminde bunlar tamamlanmış ancak
kent yönetimlerini bütün uygulamalarıyla, AKPli belediye
başkanlarının çoğu arabesk bir anlayışla,
mantıktan, ilimden, şehircilikten yoksun olarak
uyguladıkları için bugün Hangi ihaleyi kimlere verelim? Nasıl
yapalım? Nasıl yeni alanları imara açalım? İstanbulun
rantını nasıl paylaşalım? üzerine yapılan yerel
politikalar, uygulanan yerel politikalar Türkiyede kentleşmeyi tam bir
çamur deryasının içerisine sokmuştur. Onun için, mutlaka,
süratle önümüzdeki yıllarda AKPli belediye anlayışından
kurtulmak lazım ya da AKPli belediye başkanlarının ilme ve
mantığa sarılması lazım. İki yol var, bunlardan
birini uygulamak gerekiyor.
Şimdi,
kentler tıpkı yaşayan bir insan gibidir ve nasıl
çocuklarımızı eğitimle geliştiriyorsak kentleri de bu
gözle görmek lazım, geleceğe hazırlamak lazım. Kolunu
kanadını kırarak, efendim eğitimsiz bırakarak ve
ilimden yoksun hâle getirerek eğer şehirleşmeye
yaklaşırsak o zaman o kentin geleceği yok demektir.
Bugün Türkiyede
AKP iktidar olmazdan önce marka kentler vardı. Ben size birkaç tanesini
sayayım: Mersin bir marka kenti -benim kentim- Mersin markaydı, Adana
marka, Kayseri marka, Kahramanmaraş marka, Denizli marka.
OKTAY VURAL
(İzmir) İzmir de öyle.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) - Bugün ne oldu? Bunların, bu kentlerin
markalarını söktünüz, yok ettiniz. Örneğin Denizli dünyada
tekstil başkenti diye anılıyordu. Ne oldu? Bitti, Denizli
bitirildi, Mersin bitirildi, Adana bitirildi, sadece güneydoğuda bir Gaziantep
kaldı. Şimdi, böyle bir şehircilik anlayışıyla
sizler nereye varabileceksiniz?
73üncü madde
değişikliğiyle yaptığınız şey, tamamen
Melih Gökçek yasası ya da Kadir Topbaş yasası şeklinde
getirilecek ve topluma dayatılacak hukuksuzluğun temelini atıyorsunuz.
Bir Fransız
kent bilimci şöyle diyor: Belediye başkanları yetkiyi
alır, bununla yetinmezler, tekrar isterler, yine verirseniz -veriyorsunuz
şimdi- tekrar alır, tekrar alır ve sonunda modern feodalleri
yaratırsınız. Sizin yapmakta olduğunuz işlem bu. Onun
için, 73üncü madde sistemini kuran da sizsiniz 5393 sayılı
Yasayı çıkarmakla. Bu sistemi şimdi tamamen yıkarak keyfî
ve otokrat yerel yönetim sistemini kurmaya çalışıyorsunuz. Buna
hakkınız yok.
Değerli
milletvekilleri, sizleri uyarıyorum: Bakın, yıllarca yerel
yönetimler üzerinde de bürokratlık yapmış bir kişi olarak
söylüyorum, bu yaptığınız külliyen yanlıştır
ve bu, yüzlerce kişinin tutuklanarak hapse girmesiyle sonuçlanacaktır.
Onun için, böyle bir işe tevessül etmeyin ve
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çelik, lütfen tamamlayınız.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) -
insanların başını da belaya
sokmayın. Bunu Hükûmet olarak çekin ya da Genel Kurulda iktidar partisi
vekilleri bu işe duyarlı davransınlar, bu metnin yasalaşmasının
önüne geçsinler değerli arkadaşlarım çünkü bu
değişiklik Anayasanın 35inci maddesine
aykırılık teşkil ediyor, kanunların makable
şümulü meselesi vardır, ona aykırılık teşkil
ediyor, Kamulaştırma Yasasına aykırılık
teşkil ediyor, ilçe belediyelerini siliyorsunuz. Altındağ
Belediyesinin güzel bir uygulaması var. Şimdi, Altındağ
Belediyesi tamamen mefluç hâle gelecek, yok edilecek ve rant içerdiği için
de zalim bir değişiklik ve sömürgen bir değişikliktir.
Bu itibarla özellikle belediyelerde
çeteleşmenin ve gettolaşmanın önüne geçecek bir kentsel
dönüşümü öncelemenizi özellikle sizlere salık verir, hepinize
saygılarımı sunarım. Tümüyle karşıyız
efendim. Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
İç Tüzükün 72nci
maddesine göre verilmiş görüşmelerin devam etmesine ilişkin bir
önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
İçtüzük 72.
maddeye göre görüşmelere devam edilmesini arz ederiz.
|
Oktay Vural |
Kadir Ural |
Recep Taner |
|
|
İzmir |
Mersin |
Aydın |
|
|
|
K. Erdal Sipahi |
|
Kemalettin Nalcı |
|
|
İzmir |
|
Tekirdağ |
Gerekçe:
Kanun teklifinin
daha iyi anlaşılması ve tereddütlerin giderilmesi
açısından görüşmelerin devam ettirilmesi uygundur.
III.
YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkanım, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN
Oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var, isimleri
belirleyeceğim öncelikle.
Sayın
İnce, Sayın Yalçınkaya, Sayın Oksal, Sayın Yazar,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Çöllü, Sayın Süner, Sayın
Halıcı, Sayın Sönmez, Sayın Diren, Sayın Kaptan,
Sayın Emek, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Topuz, Sayın
Çakır, Sayın Tütüncü, Sayın Köktürk, Sayın
Yıldız, Sayın Hacaloğlu, Sayın Tütüncü
Evet, yoklama
için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.13
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.25
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN -
İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş önergenin
oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Bu nedenle yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin, 03.07.2005
Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile İçişleri
Komisyonları Raporları (2/435) (S. Sayısı: 509) (Devam)
BAŞKAN 509
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Görüşmelere
devam önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi
teklifin tümü üzerinde yirmi dakika süre ile soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Daha önce sisteme
giren -ancak sistemden çıkmış- sayın milletvekilleri:
Sayın Taner, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ağyüz, Sayın
Nalcı, Sayın Uslu, Sayın Akkuş, Sayın Sakık ve
Sayın Tuncel.
On dakika soru
sorma süresi.
Sayın Taner,
buyurun.
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, nüfusu 2 binin altında olduğu için
kapatılan, daha sonra mahkeme kararıyla hukuki
varlıklarını devam ettiren belediyelerin durumuyla ilgili,
Hükûmet olarak belde belediyelerinin devam ettirilmesi yönündeki görüşünüz
ve son durum nedir?
Dilinizden
düşürmediğiniz BELDES uygulamalarının son durumu belli
değildir. BELDES yatırımlarını devam ettirmeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, nüfusu 600 bini geçen bir
Şanlıurfanın, nüfusu 500 bini geçen bir
Kahramanmaraşın, Malatyanın, Denizlinin olmasına
rağmen, nüfusu 350 bin, nüfusu 400 bin olan, 500 bin olan
büyükşehirler var. Bu illerin, mevcut büyükşehirlerden çok daha büyük
nüfusa sahip olan bu illerin hakkını yemiyor musunuz? Bu illeri ne
zaman büyükşehir yapacaksınız? Veya büyükşehrin mali
haklarından veya büyükşehre bugün çıkardığınız
gibi, aynı yetkiyi eğer
Sayın Kıyıklı Çok iyi
bir kanun.dedi. O zaman biz hakkımız
Hakkımızı da
verin bizim. Bizim, büyükşehirlerden daha çok nüfusumuz var, mevcut
büyükşehirlerden çok büyük
Bir Şanlıurfa 600 bin nüfuslu,
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
kentsel dönüşüm yasa tasarısını bir bütün olarak getirmeniz
gerekirken neden bunu bütün olarak düzenlemediniz? İlçe belediyelerinin
5393 sayılı Yasayla verilen yetkileri duruyor. demek mümkün
değil, bu Yasayla çelişkili durum ve sorun yaratıyor. Hem kent
kaosu hem imar kaosu yaratan bu tasarı ayrıca da yargının
önünü tıkamayı amaçlıyor. Dünyanın hiçbir yerinde, kesin
hükme bağlanmamış davalarda kanun hükümlerinin
uygulanmasını öngören geçici maddeyle bir açık hukuk ihlalinin
yapıldığı görülmemiştir. Bu kanun Anayasaya
aykırı, mevcut yasalara aykırı ama Hükûmet neden
ısrarlı onu anlayabilmiş değiliz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.
Sayın
Nalcı
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, ben Antalya Muratpaşa Belediyesinin Kaleiçi 1 ada 36
parseldeki yapılan uygulamalarla ilgili soru sormak istiyorum. 2008
yılında, Anıtlar Kurulu kararları ve Turizm
Bakanlığı imar onayları doğrultusunda inşaat
ruhsatı verildikten sonra, nedeni belli olmadan ve birilerinin baskıları
sonucunda 2009 yılında ruhsat durdurulmuş, bugüne kadar da
İmar İşleri Müdiresi Hâlime Şevkal hangi kanun ve imar
uygulamasına göre inşaata devam izni vermemektedir? Bu suç değil
midir?
Aynı
belediye ve İmar İşleri Müdiresi,
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Nalcı.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakan; yazlık ve
kışlık nüfusları farklı olan fakat sadece
kışlık nüfusa göre ödenek alan belediyelerimizin büyük
sıkıntılar çektiği bilinmektedir ve bu belediyelerimiz
özellikle yaz aylarında belediye hizmetlerini vermekte büyük zorluklar
içinde kalmaktadırlar. Bu durumda olan belediyelerimizin
sıkıntılarının giderilmesi için bir
çalışmanız var mı? Bu sıkıntıları
nasıl gidereceksiniz?
İki: Tabela
nüfusu 230 bin olan ve Türkiyede aşağı yukarı elli
beş il merkezinden daha büyük olan Tarsusun il yapılması için
bir çalışmanız var mı?
Son soru: Son
günlerde artan bir şekilde ülkemizin birçok yerinde
karakollarımız taciz edilmekte, zaman zaman roketatarlarla zayiat
verdirilmekte, mal ve can kaybı söz konusu olmaktadır. Bunlar bir
müddettir devam ediyor. Hükûmet ve İçişleri Bakanlığı
olarak gerekli tedbirleri alamıyorsunuz yani görevinizi ifa edemiyorsunuz.
İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Akkuş.
Sayın
Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ankara Belediyesi,
dünyada en fazla borcu olan bir belediye olarak anılır ve bilinir.
Acaba bu yasa sadece Ankara Belediyesinin bu borçlarını telafi etmek
için midir?
Biraz önce Adalet
ve Kalkınma Partisi sözcüsü Yüksek rakamlardan başınız
döner. diyor. Doğrudur, bizim, yüksek rakamlardan başımız
dönüyor. Ama bir de dönüp sokaklara baksınlar, belediye
başkanlarının çocuklarının altında 300-500
milyarlık araçların olduğunu kendileri de biliyor ve bu belediye
başkanlarının çocuklarının bu aracının
etrafında da onlarca koruma aracının da olduğunu da
kendileri de çok çok iyi biliyor. Bizim, evet, başımız bundan
dönüyor ve midemiz de bundan
bulanıyor.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Tuncel
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bildiğiniz gibi Türkiye, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartına çekince koyarak imzalamıştır. Acaba
Hükûmetiniz bu koyduğu çekinceleri ne zaman kaldıracaktır?
Yine, bu kentsel
dönüşüm projesi 2005ten beri Türkiye'de uygulanmaktadır. Acaba
Hükûmetiniz, zaten var olan, uygulanmakta olan bir proje için yeniden neden bir
kanun tasarısı getirmeyi düşünmüştür? Asıl amaç nedir?
Acaba asıl amaç büyükşehir belediyelerinin gasbetme yetkisini
artırmak mıdır? Yoksa var olan bu proje başarısız
mı olmuştur kentsel dönüşüm projesi? Bunun cevabını
almak isteriz.
Yine, Sayın
Bakan, kentsel dönüşüm projelerinin kentsel ranta dönüştüğü
üzerinden çok dönemler söz söyledik. Özellikle İstanbul Küçükçekmecede
Ayazmada yaşanan durum ciddi bir sorun ve hâlâ çözülmüş değil.
Bir yandan oraya kocaman binalar yapıp rant elde edilirken orada yoksul
emekçi insanlar sokakta çadırda yaşamaktadır. Ayazmadaki 18
ailenin durumu hakkında bilginiz var mıdır? Küçükçekmece Belediyesi
söz verdiği hâlde bu ailelere yer vermemiştir. Barınma
hakkı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Birdal
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu, Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartında bir de konulan çekince var, o da halkın doğrudan bu sürece
katılmasını sağlayan referandum. Bu tür önemli kararlarda
referanduma gidilmesi düşünülüyor mu?
İkincisi,
bir de Ankara Büyükşehir Belediyesinde suyun metreküpü 8 lira 90
kuruş, oysa Diyarbakırda metreküpü 3 lira 90 kuruş, ki
Avrupanın da birçok ülkelerinde ona denk düşüyor. Acaba Ankara
Büyükşehir Belediyesinin metreküp su fiyatı konusunda buradan
herhangi bir öneri çıkacak mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Nüfusu 2 binin
altında olan ve kapatılmasına karar verilen belediyelerle ilgili
olarak bir soru soruldu. Bilindiği gibi nüfusu 2 binin altında olan
belediyelerin, bu hususta daha sonra bir mahkeme kararı da oldu, bu
belediyelerin tüzel kişilikleri devam etmektedir ve Hükûmetimizin
hâlihazırda bunlarla ilgili bir çalışması yoktur.
BELDES
yatırımlarına devam edilecek mi? şeklinde bir soru geldi.
Şu anda BELDES yerine nüfusu 10 bine kadar olan belediyeler için
denkleştirme ödeneği adı altında bir çalışma
yapılmaktadır Hükûmetimizce. Ayrıca BELDES kapsamında
başlayan yatırımlar, çünkü birtakım yatırımlar
var, BELDES kapsamında projelerle başlamış olan
yatırımlar var, bunlar tamamlanıncaya kadar bu
yatırımlar devam edecektir. Bu söz konusu projeler de İller
Bankası tarafından yürütülmektedir. Yani KÖYDESle köylerimizde
başlattığımız, BELDESle beldelerimizde
başlattığımız yatırım hamleleri şimdi
nüfusu 10 bine kadar olan belediyeler için denkleştirme ödeneği
şeklinde bir imkân sağlanarak devam ettirilmektedir.
Bir diğer
soru da: Nüfusu 500-600 bini geçen illerin büyükşehir yapılması
düşünülüyor mu? diye bir soru soruldu. Bu hususta da şu anda
Hükûmetimizde yapılmış bir çalışma yoktur.
Kentsel
Dönüşüm Yasa Tasarısının neden bütün olarak
getirilmediğiyle ilgili bir soru soruldu. Yasa tasarısına
bakıldığında, pratikte kentsel dönüşümü
kolaylaştıracak birtakım değişiklikler içerdiği
görülmektedir. Dolayısıyla bir an önce bu pratik
değişikliklerin yerine getirilmesi ve kentsel dönüşümün
kolaylaştırılması açısından bu yasa
tasarısı Genel Kurulumuzun önüne getirilmiş durumdadır.
Sayın
Kemalettin Nalcı uzunca bir soru sordular. O soruya yazılı
olarak, müsaade ederlerse, cevap verelim çünkü detaylı birtakım
hususları ifade ettiler.
Kışlık
nüfusu az olan ve yaz nüfusu artan belediyelerle ilgili bir soru soruldu. Küçük
belediyeler ve bu arada da buna benzer, yaz nüfusu artan belediyelerle ilgili olarak
belediye gelirlerini artırmaya yönelik çeşitli çalışmalar
İçişleri Bakanlığımızda devam etmektedir.
Tarsusun il
yapılması için bir çalışma olup olmadığı
soruldu. Şu anda Hükûmetimizde Tarsusun veya bir başka yerleşim
yerinin il yapılmasıyla ilgili bir çalışma
bulunmamaktadır.
Karakollarımıza
roketatarlarla saldırı yapıldığından bahsedildi.
Gerçekten, karakollarımıza yapılan haince
saldırıları, terör örgütünün yaptığı haince
saldırıları buradan ben de yüce Meclisin çatısı
altında lanetle kınıyorum. Elbette Hükûmetimizin, bu hususta
yapılması gereken işlerle ilgili olarak İçişleri
Bakanlığımızın Silahlı Kuvvetlerle birlikte
yürüttüğü çalışmalar kararlılıkla devam ettirilecektir.
Terörle mücadele, kararlılıkla devam ettirilmesi gereken ve
beraberinde sosyal çalışmalarla da devam ettirilmesi gereken bir
husustur ve Hükûmetimiz her iki konuda da
kararlılığını devam ettirmektedir. Bu hususta, tabii,
milletçe birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmemiz lazım. Terörün
bütün ülkeler açısından nasıl bir bela olduğu açık.
Türkiyede de bu meseleye karşı el birliğiyle mücadelemizi
kararlılıkla devam ettireceğiz.
Ankara
Belediyesinin borçluluğuyla ve yasanın bununla ilişkili olup
olmadığıyla ilgili bir soru soruldu. Elbette, bu yasa Ankara
Belediyesi veya bir başka belediyenin borçluluk durumuyla ilgili bir yasa
değildir. Biraz önce ifade ettiğim gibi kentsel dönüşümü
kolaylaştırmak için, kentsel dönüşüm düşünen belediyelerin
işini kolaylaştırmak için yapılan bir değişiklik
söz konusudur. Gerçekten Türkiyede kentsel dönüşüme ne kadar büyük
ihtiyacımız olduğu açık ve eldeki mevzuatın bu
dönüşümleri gerçekleştirme konusunda yetersiz olduğunu da
görüyoruz. Belediyelerimiz, ister iktidar partisine ait belediyeler olsun ister
diğer partilere ait belediyeler olsun bu kentsel dönüşüm
işlemleri sırasında sıkıntı çekiyorlar, bu
yasayı onun için yapıyoruz.
Bu Avrupa Yerel
Yönetimler Şartıyla ilgili konulan çekinceler hususunda da
yazılı olarak cevap vereceğiz.
Bu arada kentsel
dönüşüm projeleriyle ilgili olarak Küçükçekmecede Ayazmadaki, biraz önce
milletvekilimizin bahsettiği ailelerle ilgili olarak da Küçükçekmece
Belediyesine ben sizin ilettiğiniz bilgileri ileteceğim.
Ankara ve
Diyarbakırdaki su fiyatlarıyla ilgili bir noktaya temas etti
değerli bir milletvekilimiz. Suyun metreküpü için Ankarada zannediyorum 8
lira civarında bir ifade kullanıldı. Şimdi
arkadaşların bana verdiği bilgiden sizlere ifade ediyorum, suyun
metreküpü Ankarada 8 liradan değil, 2 lira 70 kuruştan
vatandaşımıza verilmektedir.
Teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Uslu,
buyurun.
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu, nüfusu 2 binin altında olan belde belediyeleriyle ilgili
cevabınız çok net anlaşılamadı. Bu belediyeler,
bildiğim kadarıyla, son defa seçime girmişlerdi. Bu yeni durumda
bu belediyeler önümüzdeki yerel seçimlerde seçimlere girebilecekler midir? Bunu
öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakanım, biraz önceki açıklamanızda
BELDES projelerinde yarım olan yatırımların devam
ettiğinden bahsettiniz ama Bakanlık bütçesine
baktığımızda bir pay ayrılmadığını
görüyoruz. Nasıl devam ettiriyorsunuz?
İki:
Belediyelerin katı ve sıvı atık tesisleri tam olarak
çalıştırılamamakta, Hükûmet olarak en önemli maliyet olan
enerji desteği konusunda bir çalışmanız var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
İnan
MÜMİN
İNAN (Niğde) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, AKP hükûmetlerinin her
şeye para ve rant gözüyle baktığını gayet iyi
biliyoruz. Bundan dolayıdır ki birçok kamu kurumu
özelleştirildi. Bu özelleştirilen kurumlar arasında elektrik
kurumları da gelmektedir. Niğde ve yöresinde özelleştirilen
elektrik kurumları Alarko ve ortakları tarafından
alınmıştır. Alındıktan sonra içme sularından
dolayı elektrik borcu olan köy ve kasabaların, insanlar
susuzluğa mahkûm edilmek üzere, suları kesilmiştir ve aylardır,
günlerdir suları akmamaktadır. Bu devirde insanları para
karşılığında susuzluğa ve açlığa mahkûm
etmek hangi insanlığa sığar? Gazzede bir tek bebeğe
ilaç götürürken orada mücadele veren insanları hepimiz
alkışlıyoruz, İsrailin yaptığını
kınıyoruz da, Niğdedeki insanları susuzluğa mahkûm
etmek hangi politikaya sığar? Bunun cevabını sizden bir
Niğdeli olarak bekliyorum, Niğdeliler de bekliyor.
Teşekkür
ediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Ural
KADİR URAL
(Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, çıkarmış olduğunuz yasalarla büyükşehirlerin
alt ilçe belediyelerinin bütün gelirlerinde kısıtlamalara gidildi. Bu
kanunda da yine aynı şekilde, alt belediyelerin elinde bulunan,
3492ye göre imar konularındaki, alt belediyelerin alacak olduğu
birçok gelir büyükşehirlere geçmektedir. Alt belediyeleri kapatmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Biraz önce ifade
etmiştim, biraz önce bahsedilen, nüfusu 2 binin altında olan belde
belediyeleri önümüzdeki seçimlerde seçime gireceklerdir şu andaki mevzuat
çerçevesinde ve bununla ilgili Hükûmetimizin hâlihazırda yeni bir
çalışması da yoktur.
Atık su
arıtmaları için enerji desteği verilip verilmeyeceğiyle
ilgili bir soru soruldu. Bu hususta da enerji desteği verileceği
hususunda bir çalışma mevcut değildir.
Değerli bir
milletvekilimiz AK PARTİ hükûmetlerinin her şeye para ve rant
açısından baktığını ifade etti. Elbette buna
katılmak mümkün değildir. AK PARTİ hükûmetleri prensibini önce
insan olarak belirleyen ve insanı önceleyen hükûmetlerdir, öyle
olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır. Biz parayı insana
hizmetin bir aracı olarak görürüz. Parayı iyi kullanmak gerekir.
Hükûmetlerin görevi milletin parasını bütçenin imkânları
içerisindeki çerçevede yine millete hizmet olarak döndürmek yönünde
olmalıdır ve bizim başından beri prensibimiz hep bu
olmuştur. Bundan sonra da vatandaşımıza,
insanımıza bu prensiple hizmet etmeye devam edeceğiz.
Burada,
Niğdede içme sularıyla alakalı elektrik borçlarından
dolayı suların kesildiğinden bahsetti bir değerli
milletvekilimiz. Durum tam olarak nedir, tabii şu anda bunu
bilmediğim için kesin bir cevap veremeyeceğim. Ancak, şunu mu
ifade ediyoruz?
MÜMİN
İNAN (Niğde) Sayın Bakanım, net olarak şunu
söylüyorum: Elektrik borcu ödenmediği için sular kesik ve onlarca gündür
akmıyor.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Milletvekili, şunu mu
ifade ediyoruz? İnsanlar elektrik kullansınlar ve daha sonra
borçlarını ödemesinler. Herhâlde bunu söylemiyorsunuz.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Böyle bir şey söylemedik efendim, hayır.
Muhtarlığa ödemiş olabilirler. Ama parasını ödeyip,
muhtarlıktan başka tarafa ödenmemiş sular için
parasını ödeyen insanların cezalandırılması hak
mıdır? Onu söylüyorum.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Bakın, eğer şimdi ben sizin
bu
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen karşılıklı konuşmayalım.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Lütfen sular açılsın.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Müsaade edin
MÜMİN
İNAN (Niğde) Yani siz Sağlık Bakanısınız
ve hastalık olabilir, kolera olabilir, tifo olabilir
BAŞKAN
Sayın İnan, oturur musunuz lütfen.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Sizin verdiğiniz bu bilgi üzerine borçlarını ödeyip de suyu
kesilen kimse var mı ona
baktıracağım, yani Niğde Valiliğine talimat
vererek.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Tek kuyu olduğu için bütün köyde kesiliyor.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Ama
burada bütün mesele şudur: Yani elektrik borcu olan birilerinin elektrik
borcunu ödemesinin gerektiğini hepimiz biliyoruz. Herhâlde sizin
kastınız da bu değil. Ben meseleyi incelettireceğim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, süre tamamlanmıştır.
Teşekkür
ediyorum
MÜMİN
İNAN (Niğde) Hayır efendim, benim söylediğim şey,
tüzel kişi olarak muhtarlık cezalandırılabilir ama orada
vatandaşlar niye cezalandırılıyor, söylemek istediğim
bu.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Şimdi, meseleyi söylediğim gibi,
bu sizin ifade ettiğiniz tarzda incelettireceğim, durumun ne
olduğuna baktıracağım.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Lütfen efendim
Lütfen
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Elbette alt belediyeler için birtakım kısıtlamalar getirilerek
alt belediyelerin gelirlerini azaltmak, alt belediyeleri zayıf
düşürmek diye bir niyet söz konusu olamaz. Hükûmetimiz döneminde
belediyelere hem çok eşit biçimde davranılmıştır bir
parti ayrımı yapılmaksızın hem de belediyelerin
gelirlerinin artırılması için birçok çalışma
yapılmıştır. Belediyelerimizin bu gelirlerini artırmak
için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Tabii ki alt
belediyeleri kapatmak gibi bir düşüncemiz de yok.
Teşekkür
ederim Değerli Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
III.-
YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN -
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım ancak bir
yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Önce isimleri
tespit ediyoruz: Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Oksal, Sayın Yazar, Sayın Güner, Sayın Güvel, Sayın Köse,
Sayın Susam, Sayın Halıcı, Sayın Öztürk, Sayın
Tütüncü, Sayın Çakır, Sayın Sönmez, Sayın Paçarız,
Sayın Tütüncü, Sayın Hacaloğlu, Sayın Barış,
Sayın Serter, Sayın Arat, Sayın Ağyüz.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin, 03.07.2005
Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri Komisyonları Raporları (2/435) (S.
Sayısı: 509) (Devam)
BAŞKAN
Teklifin maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
BELEDİYE
KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 3/7/2005
tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 73-
Belediye, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi
alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti
alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı
alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını
yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak
veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel
dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir. Bir alanın kentsel
dönüşüm ve gelişim alanı olarak ilan edilebilmesi için yukarıda
sayılan hususlardan birinin veya bir kaçının gerçekleşmesi
ve bu alanın belediye veya mücavir alan sınırları
içerisinde bulunması şarttır.
Kentsel
dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilecek alanın;
üzerinde yapı olan veya olmayan imarlı veya imarsız alanlar
olması, yapı yükseklik ve yoğunluğunun belirlenmesi,
alanın büyüklüğünün en az 5 en çok
Büyükşehir
belediye ve mücavir alan sınırları içinde kentsel dönüşüm
ve gelişim projesi alanı ilan etmeye büyükşehir belediyeleri
yetkilidir. Büyükşehir belediye meclisince uygun görülmesi hâlinde ilçe
belediyeleri kendi sınırları içinde kentsel dönüşüm ve
gelişim projeleri uygulayabilir.
Büyükşehir
belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüşüm ve
gelişim projelerine ilişkin her ölçekteki imar planı,
parselasyon planı, bina inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni
ve benzeri tüm imar işlemleri ve 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı
İmar Kanununda belediyelere verilen yetkileri kullanmaya büyükşehir
belediyeleri yetkilidir.
Kentsel
dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan yapıların
boşaltılması, yıkımı ve
kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır. Kentsel
dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında bulunan gayrimenkul sahipleri
ve belediye tarafından açılacak davalar, mahkemelerde öncelikle
görüşülür ve karara bağlanır. Kentsel dönüşüm ve
gelişim proje alanlarında, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesine göre verilecek
kamulaştırmanın aceleliği kararı belediye meclisi ve
büyükşehir belediye meclisi tarafından verilir.
Kentsel dönüşüm
ve gelişim alanları içinde yer alan eğitim ve sağlık
alanları hariç kamuya ait gayrimenkuller harca esas değer üzerinden
belediyelere devredilir. Kentsel dönüşüm ve gelişim proje
alanlarında yıkılarak yeniden yapılacak münferit
yapılarda ilgili vergi, resim ve harçların dörtte biri
alınır.
Kentsel
dönüşüm ve gelişim proje alanlarındaki gayri menkul sahipleri ve
24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu
Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı
İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanuna istinaden, hak sahibi olmuş
kimselerle anlaşmaları hâlinde kentsel dönüşüm ve gelişim
proje alanında hakları verilir. 2981 sayılı Kanun
kapsamına girmeyen gecekondu sahiplerine enkaz ve ağaç bedelleri
verilir veya belediye imkanları ölçüsünde kentsel dönüşüm ve
gelişim proje alanı dışında arsa veya konut
satışı yapılabilir. Bu kapsamda bulunanlara Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı ile işbirliği
yapılmak suretiyle konut satışı da yapılabilir. Enkaz
ve ağaç bedelleri arsa veya konut bedellerinden mahsup edilir.
Kentsel
dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen yerlerde belediyelere ait
gayrimenkuller ile belediyelerin anlaşma sağladığı
veya kamulaştırdıkları gayrimenkuller üzerindeki
inşaatların tamamı belediyeler tarafından yapılır
veya yaptırılır. Belediye ile anlaşma yapmayan veya
belediyece kamulaştırılmasına gerek duyulmayan gayrimenkul
sahiplerinden proje alanında kendilerine 3194 sayılı Kanunun 18
inci maddesine göre ayrı ada ve parselde imar hakkı verilmemiş
olanlar kamulaştırmasız el atma davası açabilir.
Kentsel
dönüşüm ve gelişim proje alanlarında yapılacak alt
yapı ve rekreasyon harcamaları, proje ortak gideri sayılır.
Belediyelere ait inşaatların proje ortak giderleri belediyeler
tarafından karşılanır. Kendilerine ayrı ada veya
parsel tahsis edilen gayrimenkul sahipleri ile kamulaştırma
dışı kalan gayrimenkul sahipleri, sahip oldukları
inşaatın toplam metrekaresi oranında proje ortak giderlerine
katılmak zorundadır. Proje ortak gideri ödenmeden inşaat
ruhsatı, yapılan binalara yapı kullanma izni verilemez; su,
doğalgaz ve elektrik bağlanamaz.
Dönüşüm
alanı sınırı kesinleştiği tarihte, bu
sınırlar içindeki gayrimenkullerin tapu kütüğünün beyanlar
hanesine kaydedilmek üzere tapu sicil müdürlüğüne, paftasında
gösterilmek üzere kadastro müdürlüğüne bildirilir. Söz konusu
gayrimenkullerin kaydında meydana gelen değişiklikler belediyeye
bildirilir.
Kentsel
dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen yerlerde; ifraz, tevhit,
sınırlı ayni hak tesisi ve terkini, cins
değişikliği ve yapı ruhsatı verilmesine ilişkin
işlemler belediyenin izni ile yapılır. Bu yerlerde devam eden
inşaatlardan projeye uygunluğu belediye tarafından kabul
edilenler dışındaki diğer inşaatlar beş yıl
süreyle durdurulur. Bu sürenin sonunda durdurma kararının devam edip
etmeyeceğine belediye tarafından karar verilir. Toplam durdurma
süresi on yılı geçemez.
Belediye, kentsel
dönüşüm ve gelişim projelerini gerçekleştirmek amacıyla;
imar uygulaması yapmaya, imar uygulaması yapılan alanlardaki
taşınmazların değerlerini tespit etmeye ve bu değer
üzerinden hak sahiplerine dağıtım yapmaya veya hasılat
paylaşımını esas alan uygulamalar yapmaya yetkilidir.
Kentsel
dönüşüm ve gelişim projelerinin uygulanması sırasında,
tapu kayıtlarında mülkiyet hanesi açık olan veya ayni
hakları davalı olan taşınmazlar doğrudan
kamulaştırılarak bedelleri Mahkemece tayin edilen bankaya belli
olacak hak sahipleri adına bloke edilir. Belediye kentsel dönüşüm ve
gelişim projelerinin uygulama alanında bulunan
taşınmazların kamulaştırılması
sırasında veraset ilamı çıkarmaya veya tapudaki kayıt
malikine göre işlem yapmaya yetkilidir.
Kentsel
dönüşüm ve gelişim projesi kapsamındaki işler, kamu
idareleriyle 75 inci madde çerçevesinde ortak hizmet projeleri
aracılığıyla gerçekleştirilebilir."
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ali Oksal, Mersin
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Oksal. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ALİ OKSAL (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Belediye
Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun
teklifinin ne kadar talihsiz ve tehlikeli hükümler içerdiğini anlatmak
için söz almış bulunmaktayım.
Değerli
milletvekilleri, biz, usulüne uygun olarak yapılan kentsel dönüşüm ve
gelişim projelerine karşı değiliz.
Halkımızın iktisadi ve sosyal yaşamını
ilerletecek bir kentleşmeden yanayız. Elbette belediyelerimiz
görevlerini yapacak, modern ve yaşanır kentler inşa
edeceklerdir. Ancak, getirilen kanun teklifinin değişik
fıkraları ve konulan geçici madde, bu düzenlemenin ardında bir
art niyet olduğunu açıkça göstermektedir.
Birinci
fıkra diyor ki: Belediyeler eskiyen kent kısımlarını
yeniden inşa etmek, kentin tarihi dokusunu korumak, deprem riskine
karşı tedbir almak, yeni konut alanı, sanayi alanı,
rekreasyon alanı oluşturmak için ya da bunlardan biri için, belediye
ve mücavir alan sınırları içerisinde kentsel dönüşüm ve
gelişim projeleri uygulayabilir.
Dönüşüm
alanı ilan edilecek yerlerin imarlı veya imarsız olması,
üzerinde yapı olan veya olmayan demek suretiyle çok geniş bir
alanı kapsaması son derece sakıncalıdır. Yargı
kararları da boş alanların kentsel dönüşüm alanı ilan
edilemeyeceğini söylemektedir.
5 ile
Yine bütün
belediyelere acele kamulaştırma yetkisinin verilmesi de doğru
değildir. Taşınmaza acele el konulabilmesi yolu çok istisnai
hâllerde uygulanmaktadır. Yurt savunmasında, olağanüstü
durumlarda, bir de aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar verilmesi
hususunda uygulanır. Sadece Bakanlar Kuruluna tanınan bu yetki tüm
belediye meclislerine verilerek yerel yönetimleri Bakanlar Kurulu düzeyinde bir
yetki ile donatmış olmuyor
musunuz?
Bu getirilen
teklifle, büyükşehir belediyeleri, büyükşehir belediye ve mücavir
alan sınırları içinde, kentsel dönüşüm ve gelişim
alanı ilan edebilecek, yapı kullanma ve bina inşaat ruhsatı
verebilecek ve İmar Kanununda verilen tüm yetkileri kullanarak ilçe
belediyelerine büyük mağduriyetler yaşatacaktır. Büyükşehir
belediyeleri âdeta bir krallık, bir
imparatorluk olacaktır. Kendisine
bağlı ilçe belediyelerine Kentsel Dönüşüm ve Gelişim
Projesi yapma iznini isterse verecek, istemezse de vermeyecektir. Ayrıca, ilçe ve il belediyeleri ters
düştüğü siyasi rakiplerini mağdur etmek ve baskı
altına almak için, mal varlıklarının bulunduğu
yerleri kentsel dönüşüm ve
gelişim alanı ilan ederek zora
sokacaktır.
Değerli
milletvekilleri, getirilen teklifle
kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen yerlerde,
eğitim ve sağlık alanları hariç olmak üzere, kamuya ait tüm
taşınmazlar harca esas değeri üzerinden yani düşük bir
bedelle belediyelere devredilmesi sağlanacaktır. Kentsel dönüşüm
ilan edilebilecek alanlar çok geniş tutulduğu için Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait alanlar da bu kapsam içinde bırakılmaktadır.
Teklifin İçişleri Komisyonunda görüşülmesi sırasında
teklifin birinci fıkrasının sonuna Türk Silahlı
Kuvvetlerinin kullanım alanında bulunan yerlerde kentsel dönüşüm
için Millî Savunma Bakanlığından görüş alınmasına
ilişkin önerge verdik. Benzer bir önergeyi iktidar partisi Milletvekili
Abdülhadi Kâhya da verdi. Bunun üzerine
iktidar partisi vekilleri beş dakika ara talep etti ve aradan sonra
Sayın Kahya önergesini geri çekti. Ne oldu bu beş
dakikada?" diye sormuştum.
Tekrar soruyorum: Ne oldu bu beş dakikada? Türk Silahlı
Kuvvetlerinin kullanım alanında bulunan yerler için Millî Savunma
Bakanlığından görüş alınmasının ne
sakıncası vardı?
Değerli
milletvekilleri, eleştiri konusu yapacağım bir başka
fıkra da kentsel dönüşüm ve gelişim alanı içinde
belediyeyle anlaşma yapmayan veya belediyece
kamulaştırılmasına gerek duyulmayan gayrimenkul
sahiplerinin güya mağduriyetlerinin giderilmesi için 3194 sayılı
İmar Kanununun 18inci maddesine göre yer tahsisinin
yapılmasının zorunlu olduğu ifade edilmiştir. Buna
göre, kentsel dönüşüm alanı içinde İmar Yasasının
18inci maddesi uygulanamaz ise gayrimenkul sahipleri
kamulaştırmasız el atma davası açabileceklerdir. Ancak bu
söylenmese de yargı yolu açıktır çünkü Anayasanın 125inci
maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine
tabidir demektedir.
İstismara
açık bir diğer fıkra, belediyelerin asli görevi olan ve
yapması gereken hizmetlerden altyapı ve rekreasyon giderlerini proje
ortak gideri olarak kabul edip kentsel dönüşüm alanı içerisinde kalan
ve kendilerine ayrı ada ve parsel tahsis edilen gayrimenkul sahipleri ile
kamulaştırma dışı kalan gayrimenkul sahiplerini
şişirilmiş bu gidere ortak etmesidir.
Burada dikkat
edilmesi gereken husus, belediye kendi yaptığı ya da
yaptırdığı inşaatlarda proje ortak giderini kendisi
öderken gayrimenkul sahiplerinin sahip olduğu inşaatın her
metrekaresi için proje ortaklık giderlerini ödemek zorunda
bırakılmasıdır. Bu hüküm, gayrimenkul sahiplerini mal
varlıklarını satmaya zorlamaktan başka bir şey de
değildir. Zira proje ortak giderini ödemeyene inşaat ruhsatı,
yapı kullanma izni verilmeyeceği, su, doğal gaz, elektrik
bağlanmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu düzenlemede sosyal devlet olmadığı gibi,
vatandaşımızın huzur ve refahını temin eden ve
güçsüzleri güçlüler karşısında koruyan bir düzenlemenin
varlığından da kimse bahsedemez.
Eleştireceğim
bir başka fıkra da şudur: Teklife göre kentsel dönüşüm
alanı ilan edilen yerlerde inşaatı devam eden projelerin
belediye tarafından uygun bulunmaması durumunda inşaatların
beş yıl süreyle durdurulacağı, istenirse bu süre belediye
meclisince on yıla kadar uzatılacağı için, vatandaş
kendi mal varlığı üzerindeki tasarruf hakkını
kullanamayacağından dolayı, bu yeri değerinin çok
altında satmak zorunda kalacak olmasıdır.
Böyle bir yasa
olur mu değerli arkadaşlar? Kendi malınızı on yıl
süreyle kullanamadığınızı düşünün. Bu süreç
içerisinde, bu malvarlığınızdan hiçbir surette yarar
sağlayamayacağınız gibi, ihtiyacınız olduğu
takdirde de hiçbir şekilde kullanamayacaksınız.
Değerli
milletvekilleri, bugün itibarıyla, sadece Ankara Şehir
Plancıları Odası tarafından Büyükşehir Belediyesine
karşı açılmış 70 kadar dava mevcuttur. Bunların 9
tanesi, sadece boş arazilerde ilan edilen kentsel dönüşüm projelerine
ilişkindir. Ankara Büyükşehir Belediyesine karşı
açılan davalar ve bu davalarda yüzde 90 oranında verilen yürütmeyi
durdurma kararları, sonuçlanan pek çok davada verilen proje iptal
kararları, büyükşehir belediyesinin haksız olduğunu ortaya
koymuştur.
Bu gerçeğe
rağmen bu yasa teklifiyle öyle bir geçici madde getiriliyor ki hukuk
gelenekleri alenen çiğneniyor. Şöyle ki: Bu kanunun yürürlüğe
girmesinden önce yargı mercilerinde açılmış ve kesin hükme
bağlanmamış davalara da bu kanun hükümleri uygulanabilir. demek
suretiyle kanun geçmişe haksız bir şekilde tesir ettirilerek
hukuk etkilenmek istenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, eğer bu geçici maddedeki hükümler yeterli olmazsa, bir
önerge ile geçici maddenin kapsamı genişletilerek bir çok
yanlış şeyler kotarılmaya çalışılırsa
da şaşmayın. Tabii ki bu kanunun uygulanmasıyla sonuçlar
tersine gelişeceği için, haksız çıkan tarafa, teselli olsun
diye Harç, yargılama gideri ve avukatlık ücreti yükletilemez.
deniyor.
Eğer iktidar
gerçekten kentsel dönüşüm yapmak istiyorsa, belirttiğimiz konulardaki
istimara açık noktaları engelleyecek düzenlemeler
yapmalıdır. İnsanın mülkiyet hakkı temel haktır.
Günahlarınızı sevapmış gibi önümüze çıkarmaktan
artık vazgeçin.
Saydığım
bu nedenlerle, bizlerde kentsel dönüşüm projesinin iyi niyetle
uygulanamayacağı kanaati hasıl olduğundan, bu kanun
teklifine karşıyız.
Değerli
milletvekilleri, her birimiz değişik siyasi partilerden kendi
bölgemizden seçilmiş ve Parlamentoya yollanmış
milletvekilleriyiz. Halkın huzuru, refahı ve mutluluğu için yasa
çıkartmakla görevlendirilmişiz. Ancak çıkarılan bu yasa,
Türkiyenin tamamını mutsuz edecek bir şekilde
düzenlenmişse biz burada görev yapmıyoruz demektir. Bu yasadan dolayı
mağdur olacak vatandaşlarımızın
evlatlarının...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Oksal, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ OKSAL
(Devamla)
geleceğini karanlığa sürüklemeye hiçbirimizin
hakkı yoktur diyor, hepinize teşekkür ediyor, saygılar, sevgiler
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Oksal.
Madde üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Kadir Ural, Mersin
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ural. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
KADİR URAL (Mersin) Sayın Başkan, Türk milletinin değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 509 sıra sayılı
03.07.2005 Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları
başında bizi izleyen büyük Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, öncelikle şunu belirtmek isterim ki 2005
yılında yani AKPnin iktidar olduğu dönemde
çıkarılmış olan 5393 sayılı Belediyeler Kanununun
73üncü maddesinde yapılmak istenilen bu değişiklik teklifi,
ülkemizdeki hukuk sisteminin işleyişi ve sağlıklı bir
şekilde devamlılığı noktasında ciddi sorunlar
bulunduğunu göstermektedir. AKP İktidarı, beş yıl önce
çıkardığı bir yasanın bir maddesini
değiştirme ihtiyacını hissettiğini bu kanun teklifiyle
yine göstermiş ve ileri görüş eksikliğini bir kez daha kabul
etmiştir.
Elbette yasalar,
belirli dönemlerde, toplumsal ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenebilir. Fakat bu
kadar kısa bir sürede radikal bir değişikliğe gidilmemesi
gerektiği de herhâlde bir hukuk kuralıdır diye de
düşünmekteyim.
Esasen bu kanun
teklifi, daha önce de gündeme gelen ve bir türlü
yasalaştırılamayan Kentsel Dönüşüm Yasa Teklifinin önemli
bazı hükümlerinin Belediye Yasası içerisine yerleştirilerek
büyükşehir belediyeleri ile Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının yaşadığı
sorunları çözmek için getirilmektedir. Kentsel dönüşüm
uygulamalarının yaratmış olduğu sorunları
detaylı bir yasayla çözemeyen iktidarın, sorunları Belediye
Yasası içerisine sıkıştırarak çözmeye
çalışması, iktidarın sorunlar karşısındaki
çözüm tutumunu da göstermesi açısından önemlidir. Yani, kentsel
dönüşüm sorunları 5393 sayılı Yasanın 73üncü maddesi
değişikliğiyle çözülemez. Bu sadece geçici bir çözüm olur, hatta
işleri daha bir karmaşık hâle getirir ki şu anda
getirdiğiniz yasa teklifi sorunları daha da fazlalaştıracak
ve karmaşık hâle getirecektir. Şöyle ki: Teklifin içeriğine
bakıldığı zaman, toplum ve devlet sistemi içerisinde birçok
kesim teklif yasalaşırsa olumsuz olarak etkilenecektir. Kanun
uygulayıcıları yani idareciler hem yurt içindeki yasal
süreçlerle hem yurt dışındaki Türkiye Cumhuriyetinin hukuk
normlarına kabul ettiği mesela Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesiyle karşı karşıya kalacaktır çünkü teklif,
genel olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin mülkiyet
hakkı maddelerine aykırı olduğu için, uygulanması
hâlinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yoğun davalara konu
olabilecek niteliklere sahiptir.
Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesine taraf devletler mülkiyet hakkını
korumak, kollamak ve mülkiyet hakkına uygun yasal düzenlemeleri de iç
hukukunda yapmak zorundadır fakat bu teklif, tam tersine, mülkiyet
hakkına kentsel dönüşüm alanları adı altında keyfî müdahale
etmekte ve mülkiyet hakkı sahibini, projeyi yapan idareyle
anlaşmaması durumunda cezalandırma yönüne gitmektedir. Yani bu
teklif ile mülkiyet hakkı bireyin elinden tamamen alınmakta, hatta
birey bu hakkını vermezse cezalandırılmaktadır.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 90ıncı maddesine göre,
milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Hatta, iç hukuk ile
çelişen hükümler bulunur ise milletlerarası andlaşma hükümleri
geçerlidir ve esas alınır, denilmektedir. Bu içeriği
itibarıyla, teklifin yasalaşması hâlinde, mevcut
Anayasanın ilgili hükümlerine aykırı olduğu için,
başvuru yapılır ise Anayasa Mahkemesi bu kanunu iptal eder.
Kanunun uygulamaya geçme tarihi ile iptal tarihi arasında da uygulama
yapılır ise Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde çok
yoğun mülkiyet ihlali davalarına maruz kalacak ve yüklü tazminatlarla
karşı karşıya gelebilecektir. Ayrıca, bu teklif 2942
sayılı Kamulaştırma Kanunu ile de çatışma
hâlindedir, çelişkilidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 1inci maddesinin
fıkralarına bir göz atacak olursak eksiklik ve
yanlışlıkları da şöyle özetleyebiliriz:
Maddenin üçüncü
fıkrasında büyükşehirlerde yapılacak kentsel dönüşüm
ve gelişim proje alanlarının ilan edilme yetkisinin tamamen
büyükşehir yetkisine verildiğini görürüz. Hatta, alt ve ilçe
belediyelerinin kendi sınırları içinde yapacağı
projelere uygunluk yetkisi de büyükşehir belediye meclislerine
bırakılmıştır. Esasen, zaten Büyükşehir Belediye
Kanunu ile alt ilçe belediyelerinin imar uygulamaları çoğunlukla
büyükşehir belediyesi elindedir. Bu maddenin buraya konulmasıyla da
büyükşehir belediyelerine Ben yaptım, oldu.
mantığıyla çok daha büyük yetkiler verilmekte ve alt belediyeler
iş yapamaz hâle getirilmektedir. Çünkü, ikinci ve üçüncü fıkrayla,
bir büyükşehir belediye meclisi bütün alt belediyelerin her yerini;
kentsel dönüşüm alanına çevirme yetkisine de sahip olmuştur.
Bütün her yeri kentsel dönüşüm alanına çevrilen bir ilçe veya alt
belediyenin eli kolu dördüncü fıkrayla da bağlanmakta, alt
belediyelerin 3194 sayılı İmar Kanunundaki yetkilerle alacak
olduğu gelirleri de büyükşehir belediyelerine verilmektedir. Böylece
alt belediyeler zaten kısıtlı imkânlarıyla yapmakta
oldukları zorunlu hizmetlerini de yapamaz hâle getirilecektir.
Buradan bütün alt
ilçe belediyelerine sesleniyorum: Bu kanun teklifine karşı
çıkınız. Çünkü, zaten değişik kanunlarla elinizden
alınan yetki ve gelirleriniz, bu kanunla daha fazla kısıtlanacak
ve hizmetlerinizi yapamaz hâle geleceksiniz.
Hatta iktidar
partisine sesleniyorum: Çıkarmış olduğunuz bu ve buna
benzer kanunlarla alt ilçe belediyelerini işlevsiz hâle getirdiniz.
Yetkisi ve geliri olmayan büyükşehir belediyelerinin insafına terk
edilmiş alt ilçe belediyeleri çalışamaz,
çalıştırmazlar. Çalışamayan, çalıştırılmayan
bir belediyenin de gereği yoktur, kapatın gitsin. Ayrıca, bu
fıkranın gerekliliği ve zorunluluğu kanun gerekçesinde de
yoktur. Bu da bir handikaptır.
Sayın
Başkan değerli milletvekilleri; 1inci maddenin beşinci
fıkrasında kamulaştırmanın aceleliği
kararının da büyükşehir ve belediye meclislerine verilmesi kanunlarımıza
aykırıdır. Çünkü acele kamulaştırma, adından da
anlaşılacağı üzere, olağanüstü hâl ve durumlarda
yapılabilir. Acele kamulaştırma durumları, 2942 sayılı
Kanunun 27nci maddesinde sayılan hâllerde ağır koşullarla
yapılabilir. Olağan kamulaştırmadan niçin
kaçınıldığı da madde gerekçesinde yoktur.
Altıncı
fıkrada Eğitim ve sağlık alanları haricindeki bütün
kamuya ait gayrimenkuller harca esas değer üzerinden belediyelere
devredilir. denilmektedir. Mesela, Anakara Büyükşehir Belediyesi, bir alt
belediyesi olan Keçiören İlçe Belediyesinin bütün her yerini kentsel
dönüşüm alanı ilan eder ise ki edebilir- buradaki bütün belediye ve
kamu gayrimenkulleri, Ankara Büyükşehir Belediyesine geçmektedir. Bunu bir
rantiyeci yasa olarak düşünür isek, büyük haksızlıklara ve kamu
gayrimenkulleri üzerinde bulunan garip gureba, fakir fukara, yetim
haklarının birilerine peşkeş çekilmesine sebep
olunacaktır. Kamuya ait gayrimenkuller harca esas değer üzerinden,
büyük ihtimalle de komik rakamlar üzerinden belediyelere devredilirse, ileride
kamu gayrimenkullerinin talana uğraması işten bile
değildir. Kendi kurumlarının görüşünün bile
alınmadığı böyle bir uygulama ileride içinden
çıkılamaz sorunlar ortaya çıkaracaktır. Hatta bu
şekilde olan yerlerdeki inşaatların, on birinci fıkra ile
keyfî olarak beş yıldan on yıla kadar durdurulabileceği
hüküm altına alınarak zorla buraların insanların elinden
alınacağı düşünülmektedir çünkü projelerin uygun olup olmadığına
da neden, niçin sorularına cevap verilmeden belediyeler karar verecektir.
Bu hak mıdır, adalet midir?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kentsel dönüşüm projeleri
ülkemizde kanayan bir yaradır. Kentlerin düzenli bir şekilde
sorunlarının aşılması hedefleniyor ise vatandaş,
meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, belediyeler ve bütün
siyasi partilerin asgari olarak üzerinde uzlaştıkları bir
kentsel dönüşüm yasası acil olarak çıkarılmalıdır
fakat bu yasa, rant kaygılarıyla değil toplum merkezli kaygılarla
çıkarılmalı ve çözümlenmelidir.
Ayrıca,
Sayın Bakanım biraz önce BELDES konusunda, BELDESle yapılan
uygulamaların devam ettiğini söyledi. BELDESle yapılan
uygulamalar devam edemez Sayın Bakanım. BELDESle verilen paralar bir
yıllığına verilir ve bir yıl içerisinde harcanmak
zorundadır. Bir yıl içerisinde verilen parayı harcayamaz ise
zaten devlet onu geriye alır. 2010 yılı içinde BELDES
programlarına para konulamadığından dolayı, nüfusu 10
binin altındaki belediyeler yapacak oldukları hizmetlerini yapamaz hâldedirler.
Sayın Hükûmetinize güvendiler, bir yıl önce, iki yıl önce
çıkardığınız BELDES kanunuyla alınacak olan
paralara güvenen belediye başkanları şu anda açıkta
kaldılar ve çalışamaz hâldedirler. Teşekkür ediyorum.
Bu kanuna
hayır demenizi istiyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ural.
KADİR URAL
(Mersin) Yanlış bilgi veriyorlar Sayın Bakanım.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Denkleştirmeden ileri geliyor.
BAŞKAN
Madde üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
isteyen Fatma Kurtulan, Van Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kurtulan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
FATMA KURTULAN (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan yasa tasarısının 1inci maddesi üzerine
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yerel yönetimler tüm dünyada kamu
yönetiminin önemli ve vazgeçilmez unsurlarıdırlar. Tarih boyunca
eşitlik, özgürlük, katılımcılık ve demokratik
temsiliyet mücadelesinin yaşandığı mekânlar olarak yerel
yönetimlerin statüsü ülkelerin demokrasisiyle yakından ilişkilidir.
Demokratikleşme kadar yerel hizmetlerin üretilmesi, yürütülmesi,
verimlilik ve etkinliğin sağlanması da toplumsal
gelişmişliğin başta gelen göstergeleridir.
Avrupa
Birliği 1980li yılların ikinci yarısında yerel
yönetimlere dönük düzenlemelere gitmiştir. Türkiye ise 1989
yılında Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı olarak
benimsenen yasal düzenlemeyi birçok paragrafına çekince koyarak
imzalamış ve ancak 2003 yılında kısmi uygulamaya
geçmiştir.
Yerel özerklik,
yerel topluluğun yerel nitelikteki işleri kendi başına ve
kendi organlarıyla görebilmesidir. Halkın refah düzeyini
artırabilmek için yerel kaynaklara sahip olması ve bu kaynakları
öz yönetim organlarıyla kullanabilmesidir. Yerelin kendi
kurallarını koyma, kendi faaliyetlerini yürütebilme ve merkezî
yönetimin yerel işlere karışmasını önleyebilmesidir.
Yerel yönetimler, sağlık, eğitim, çevre, kültür,
ulaştırma, bayındırlık, tarım, yerel trafik ve
güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi yanında, gençlik, spor ve
dezavantajlı grupların sosyal faaliyetlerini yerel özerklik
çerçevesinde sürdürmeyi içerir. Bu yapısıyla yerel özerklik
merkeziyetçi yönetimlere göre ileri bir aşamadır. Ancak
geldiğimiz aşamada Türkiyede mevcut yerel yönetim anlayışıyla
kentler, iktidarcı hiyerarşinin merkezî alanları olmaya
başlamış, kendilerinden
yoğunlaştırdıkları dengesiz ve devasa güç birikiminin
altında ezilerek nefessiz kalmışlardır. Doğayla
birlikte toplumu yutan bu devasa mekânlar, insanlığın
uygarlık adına etkisizleştirildiği,
sıradanlaştırılarak yaratıcılıktan
uzaklaştırıldığı, baskı ve sömürünün
yaşandığı yerlere dönüşmüştür. Kırsal ve
doğal olandan insanı koparan bu anlayış, kentleri
yoksulluğun, işsizlik ve çevre felaketlerinin üretildiği
mekânlar olarak yarattı.
Görüşmekte
olduğumuz bu yasa tasarısı ile yukarıda
saydığımız olumsuzluklar desteklenirken yerel yönetimler,
ironik bir şekilde, devlet alanına hapsedilmektedir. Bu da yerel
yönetimleri, üstlenebilecekleri ilerici rollerinden kopararak iktidarın
alanı hâline getirmiştir. İktidar, belediyenin
imkânlarını kendi çıkarı için kullanarak yereli âdeta bir
sömürü merkezi hâline getirmiştir. İktidar, yıllarca ellerinde
bulundurdukları doğu ve güneydoğunun büyük kentlerinin
zenginliklerini kendi yararına kullanarak ekonomik hegemonya
kurmuştur. Halka hizmet için değil, kendi yandaşlarına
sermaye yaratmak anlayışının hâkim olduğu
belediyecilik geleneğinin karşısında demokratik, katılımcı,
halkçı belediyecilikte model teşkil eden belediyelerimize
karşı ise bir baskı kampanyası
başlatılmıştır. Bir yılı
aşkındır devam eden baskılar sonucunda 11 belediye
başkanımız tutuklanmıştır. Baskı
kampanyası ise geldiğimiz aşamada, Başbakan
öncülüğünde asılsız iddialarla sürdürülmeye devam etmektedir.
Halkın özgür iradesiyle seçtiği belediye
başkanlarımızı tutuklamak yerine, onların
oluşturduğu özgür belediyecilik modeli geliştirilmeli ve örnek
alınarak bu temelde bir belediyecilik anlayışı geliştirilmelidir.
Özgür ve halkçı belediyecilik modelinin öncülüğünü yapan belediye
başkanlarımızın ve tüm arkadaşlarımızın
tutukluluk durumu bir an önce sona ermelidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; belediyeciliğin
esasını halk iradesi oluşturur ancak içinde bulunduğumuz
süreçte karşı anlayışın hâkim olduğu
düzenlemelerin hayata geçirildiğini görmekteyiz. Demokratik, özgür yerel
yönetim anlayışına ters olan bu tasarının
yasalaşarak yürürlüğe girmesiyle birlikte, büyükşehir
belediyeleri tarafından kentsel dönüşüm alanı ilan edilen
alanlarda, eğitim ve sağlık alanları hariç, kamuya ait
gayrimenkullerin harca esas değer üzerinden çok düşük fiyatlarla
belediyelere devri öngörülmüştür. Bu tasarı ile büyükşehir
belediyeleri, istedikleri ilçe belediyelerinin tüm değerli
gayrimenkullerinin, belediye binalarının bulunduğu alanları
kentsel dönüşüm alanı ilan ederek belediyelerin kullanmakta
olduğu yapılara harca esas değer üzerinden el koyabilecektir.
TMMOBun yasa ile ilgili açıklamalarında dile getirdiği gibi bu
yasa, kentlerimizde haksız rant oluşumunu, kentin açık ve
yeşil alanlarının ortadan kaldırılmasını,
söz konusu alanların yandaşlara verilmesini engelleyen yargı
kararlarını devre dışı bırakmayı amaçlayan
ve kentlerimizi daha da içinden çıkılamaz duruma getirecektir.
Yasanın yürürlüğe girmesi sonrasında büyükşehir
belediyeleri dilediği tüm kamu kurumlarının gayrimenkullerine el
koyma yetkisine de sahip olacaktır. Kentsel dönüşüm
mağdurlarının yargıya başvurma hakları da
haksız biçimde kısıtlanmakta ya da ortadan
kaldırılmaktadır.
İdari ve
mali özerkliği olan yerel yönetimleri esas alan, demokratik, özgür yerel
yönetimler modelini savunurken yerellerin kendilerini, topraklarını,
bölgelerini ve kaynaklarını etkileyen gelişmeler üzerinde söz
sahibi olmaları gerektiği hususu üzerinde durmaktayız.
Demokratik toplum, yerellerin demokratik değerleri üzerindeki katı
merkeziyetçi yapıları aşarak yaşam bulacaktır.
Demokratik, özgür yerel yönetim, tüm halkın kararlara ortak edilmesiyle
sağlanacaktır. Bu anlayış, aynı zamanda
farklılıklara yaşam hakkı tanınmasını,
toplumsal cinsiyetçi baskılara karşı kadın mücadelesini,
ekolojik dengenin korunmasını, çocuk ve yaşlı
haklarını, halkın demokratik örgütlülüğünü
savunmaktadır. Belediyelerin özerkliği savunulurken imkânların kendi
siyasi ve şahsi çıkarları için kullanımını
engelleyen, halkın menfaatinin en önemli husus olarak korunduğu yasal
düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.
Konuyla ilgili
görüşlerimi ifade ettikten sonra aynı zamanda sizinle sıcak
gelişmeleri de yani içinde bulunduğumuz önemli gelişmeleri de
paylaşmak isteriz. Kürt sorunu diye bir sorunu dile getirdiğimizde
birçoğunuzun hoşuna gitmediğini çok iyi biliyoruz ama bilmiyorum
haberiniz var mı, şu an Türkiye'nin dört bir yanına cenazeler
gidiyor. Kan akmaya devam ediyor, anneler ağlamaya devam ediyor ve Kürt
sorunu can yakmaya devam ediyor. Eğer hatırlarsanız savaş
kararını hepiniz, hep beraber vermiştiniz. Bunun
sorumluluğunu da şu an almanız gerekiyor. Önerim, buraya
çıkıp birbirinize suçu yüklemekten ziyade, bu Meclisin bir an önce
barış kararlarını çıkarması gerektiği
yönünde ortak bir karara varmamızdır.
Saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kurtulan.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 17.31
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.05
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
509 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir
saniye
Şimdi söz
sırası Giresun Milletvekili Ali Temürde.
Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, on beş dakika dediniz, otuz beş dakika oldu.
BAŞKAN
Doğru Sayın Vural.
RECEP KORAL
(İstanbul) Mazeret var, mazeret.
BAŞKAN
Sayın Vural, benden ve Başkanlık Divanından
kaynaklanmıyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim?
BAŞKAN
Benden ve Başkanlık Divanından kaynaklanmıyor. Zaman zaman
sayın grup başkan vekilleri ara istiyorlar. Bu rutin ve her grup
başkan vekilinin isteğine de aynı şekilde olumlu cevap
veriyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Nasıl grup başkan vekili? Bizden bir talepte
bulunulmadı.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Bir önerge hazırlığımız vardı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, böyle keyfî yönetim olmaz!
BAŞKAN
Keyfî değil Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Keyfî bir yönetim!
BAŞKAN Bu,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yönetiminde her zaman olağan bir
uygulamadır efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Grup başkan vekillerinin birlikte olduğu zaman ancak
böyle bir karar alabilirsiniz.
BAŞKAN
Olağan bir uygulamadır efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Burası milletvekilleri olmadığı zaman yok
sayıyorsa, Meclisi yöneten kişi de on beş dakika diyorsa on beş
dakika sonra burada olmalıdır. Keyfinize bağlı
değildir burası.
BAŞKAN
Sayın Vural, uygulamaya baktığınız takdirde zaman
zaman sayın Meclis başkan vekillerinin
OKTAY VURAL
(İzmir) Burası istediğiniz zaman dükkânı açıp
kapatacağınız yer değildir. Saygılı davranın
Meclise!
BAŞKAN Biz
Meclise saygılı davranıyoruz Sayın Vural.
Lütfen oturun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Nereden saygılı davranıyorsunuz! Bu kadar
milletvekili bekliyor sizi!
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Nedir öyle el kol hareketleri?
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yönetimi hep birlikte, tüm sayın
milletvekilleriyle birlikte yapılmakta, zaman zaman istekleri de
değerlendirmekte. Olay bundan ibarettir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hangi istekleri, neden değerlendirdiniz, bir bilgi verin
bakalım.
BAŞKAN
Sayın Temür, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Özel servis mi yapıyorsunuz?
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Açıklama da yapmıyorsunuz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Açıklama yapmıyorsunuz, şey yapmıyorsunuz,
geliyorsunuz, bekletiyorsunuz milletvekillerini, yönetiyorsunuz!
BAŞKAN
Bekletmiyoruz efendim.
ALİ TEMÜR
(Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5393
sayılı Belediyeler Kanununda
OKTAY VURAL
(İzmir) Şu yönetime bak ya!
ALİ TEMÜR
(Devamla)
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
RECEP KORAL
(İstanbul) Haklısın ama diğerleri
yaptığında da aynı tavrı koy.
OKTAY VURAL
(İzmir) Senin hoşuna gidiyor böyle oturmak!
RECEP KORAL
(İstanbul) Diğerlerine de aynısını yap.
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri
ALİ TEMÜR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, müsaade ederseniz
Müsaade ederseniz,
değerli arkadaşlar
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne diyor ya!
ALİ TEMÜR
(Devamla) Değerli milletvekilleri, öncelikle, dün akşam Giresun
ilimizde Bulancak ilçemizde Kovanlık beldemizin jandarma karakoluna
teröristler tarafından yapılan saldırıyı nefretle
kınıyorum. Şükürler olsun, güvenlik güçlerimiz anında karşılık
vermişlerdir, bir tane bile Mehmetçiğimizin burnu kanamadan
saldırı püskürtülmüştür. Güvenlik güçlerimize ve milletimize
geçmiş olsun diyorum.
Değerli
milletvekilleri, belediyeler kentlerin planlı, sağlıklı
gelişiminden sorumlu kurumlardır ancak gerek imar
mevzuatlarından kaynaklanan sıkıntılar ve gerekse idari,
mali problemler ve ülkemizde yaşanan iç göç ve bunun etkisi altında
sağlıklı kentleşmede istenen seviye elde edilememiş,
aksine, kentlerimiz hızla çarpık yapılaşma içerisine
girmiştir.
Yerel Yönetimler
Reformu kapsamında 03/07/2005 tarihinde yasalaşan 5393
sayılı Belediye Kanunu ile belediyelerin yetki ve sorumlulukları
artırılmış, yerel yönetimlerde reform düzeyinde yeni
düzenlemeler getirilmiştir. 5393 sayılı Belediye Kanununun
73üncü maddesinde belediyelere kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
uygulayabilme yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede büyük şehirlerimiz ya
da il belediyelerimiz çok güzel projeler yapmışlardır.
Tabii, burada
birçok sözcü arkadaşımız Ankara Belediyesini ele
aldığı için ben birkaç tane örnek vereceğim. Dikmen Vadisi
Projesi kentsel dönüşüm projesidir, ikinci ve üçüncü etabı
bitirilmiştir, gerçekten, Ankaraya layık, çok güzel bir projedir.
Bakınız,
biraz önce konuşan arkadaşlarımız Ankara-Esenboğa yolu
üzerindeki kentsel dönüşüm projesinden bahsettiler. Bir yabancı
misafir geliyor, devlet adamı, Ankaraya o yol üzerinden gelirlerken
karşıda gördüğü gecekonduları gösteriyor ve diyor ki:
Buralar nedir? Tabii, arkadaşımız cevap veremiyor. Aman ne
güzel villalar! diyor.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Yeşil alanları kent alanlarına
çevirenlerden bahsetsene! Bunları biz biliyoruz.
ALİ TEMÜR
(Devamla) Aman ne güzel villalar! diyor bizim gecekondulara,
altyapısı olmayan, rekreasyon alanları olmayan,
ulaşımı olmayan gecekondulara. Burası da bir kentsel
dönüşüm alanıdır değerli arkadaşlar ve bu kentsel
dönüşüm alanında çok güzel bir proje uygulanmıştır,
yüzlerce gecekondu ortadan kaldırılmıştır ve
oradaki yaşayan
insanlarımız daha medeni, daha çağdaş, daha uygun
ortamlarda ev sahibi olmuşlardır ve Ankaraya, Türkiyeye
yakışır bir proje gerçekleşmiştir.
Bakınız
sıkıntı nereden doğuyor değerli arkadaşlar? 5393
sayılı Kanunda kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
deniliyor. Tabii, bu gelişim kırsal alan olarak o zaman da
düşünülmüş ama zaman içerisinde yapılan projelere yapılan
itirazlar sonucu sıkıntılar meydana gelmiş. Örneğin
Esenboğa Havaalanı yolunu ele aldık, o bölgede gecekondu olan
bölgelerde kentsel dönüşüm alanı yapabiliyorsunuz, proje
uygulayabiliyorsunuz ama
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ali Bey, partiler çeşitli olmaz, diğer
partiler olur.
ALİ TEMÜR
(Devamla) Bu kanun maddesini sadece Ankara Belediyesi uygular, Ankara
Belediyesi kullanır. diye bir şart asla söz konusu değil. Tüm
büyükşehir belediyelerimiz ve il belediyelerimiz bu kanun maddesinden
yararlanacaklar ve yaşanabilir kentler ortaya koyacağız.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Kimin yargıda davaları var Ali Bey?
ALİ TEMÜR
(Devamla) Bakınız, konuşan arkadaşlar diyorlar ki: Kent
rantları oluşturuldu. Ben biliyorum ki Mamak dünyanın en büyük kentsel
dönüşüm alanı ilan edildi, projesi uygulandı yaklaşık
50 bin tane konut var ve bu konutların da çok cazip bir proje
olmadığı için, o bölgeyi kalkındırmak ve imar etmek
için uygulanan bir proje olduğu için, halk yararına bir proje
olduğu için belediye buranın maliyetinin tamamını
karşılıyor ve burası da kentsel dönüşüm projesi
değerli arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Temür, lütfen tamamlayınız.
ALİ TEMÜR
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Dolayısıyla,
Eskişehir yolunda Ankara Büyükşehir Belediyesi bir uygulama yapacak,
bir Disneyland yapacak fakat o bölgede gecekondu olmadığı için,
konut olmadığı için, birileri mahkemeye veriyor ve gerekirse bu
projeyi durdurabiliyor. Bu ve buna benzer sıkıntıları ortadan
kaldırabilmek için, bu kanun mutlaka güzel kentler, yaşanabilir
kentler oluşturabilmek için belediyelerimiz için gereklidir. Tüm
belediyelerimiz bu kanundan istifade edebilir.
Ben, bu duygu ve
düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, hepinize teşekkür
ediyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Temür.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, İç Tüzük 63e göre tutumunuz
hakkında söz istiyorum, usul tartışması
açılmasını
Aleyhinde söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
Üç dakika süre
veriyorum.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Lehinde söz talep ediyorum Sayın Başkan.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Aleyhinde Sayın Başkan
VIII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Belli bir süre için verilen aradan sonra Genel Kurulu verilen sürenin bitiminde
açmayarak Meclise, milletvekillerine saygısızlık
yaptığı konusunda Oturum Başkanının tutumu
hakkında
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, biz, milletin temsilcisi olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisine geliyoruz ve burada Türk milletini temsil ediyoruz.
İç Tüzükümüze göre, başkan vekillerinin görevleri, Genel Kurul
görüşmelerini yönetmektir ve İç Tüzük kurallarına göre yönetmesi
gerekir. Bundan önce de Sayın Başkan ara verdi, yine biz
buradaydık, yine yedi sekiz dakika geçti, burada yüce Meclisi bekletti.
Biraz önce on beş dakika ara istedi, otuz beş dakika oldu. Burada
-iktidar partisinin haberi var mı, yok mu, bilmiyorum- elbette böyle bir
ihtiyaç olduğu zaman istişareyle bir ara verilmesi ve bunun
uzatılması konusunda nezaket gösterilmesi istenebilir ama böyle bir
talep getirilmedi ve millet burada bekletildi.
Siz, bu Meclisi
yönetmekle görevlisiniz. Bu milletvekilleri sizin memurunuz değil. On
beş dakika diyorsanız on beş dakikada geleceksiniz. Eğer
milletvekilleri burada olmadığı zaman yok
sayıyorsanız, siz de olmadığınız zaman yok
sayılırsınız.
KERİM ÖZKUL
(Konya) Diğer başkan vekillerine de aynı tavrı gösterin.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
OKTAY VURAL
(Devamla) Böyle nezaketsiz bir tutum olur mu? Bunu Meclise, milletvekillerine
saygısızlık olarak görürüm. Hiç olmazsa haber gönderiniz, biz de
milletvekillerine söyleyelim. Yani burada bu kadar bekletmek
En
aşağısından, verdiği zamanda gelemeyeceğini
söyleyen bir kimse haber gönderir, Kusura bakmayın, böyle bir
çalışma var, onun için beklemek durumundayız. diyerek
sayın milletvekillerimize biz de bu konuda bunun için beklediğimizi
söyleriz. Dolayısıyla on beş dakika içerisinde yoksanız
Divan oluşmamış demektir. Bu kadar. Toplantı bitirilir. Ama
sizi ne kadar bekleyeceğiz? Bunu, ben, milletvekillerinin burada bulunma
sebebine ve burada bulunuşuna saygısızlık olarak görüyorum.
Bir Meclis başkanı
burayı yönetirken önce bu yüce Meclisi başıyla, saygıyla
selamlar, çünkü milletin huzurundadır. Gelip, burada, hemen
başlatıp hiçbir şey söylemeden, kale bile almadan, yani Ben
sizi takmam, istediğiniz gibi gelirsiniz, oturursunuz, memursunuz. gibi
bir yaklaşımla keyfî bir yönetimi Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
buradaki milletvekilleri hak etmiyor. Yani bunu iletme konusunda bile bu kadar
nezaketsiz bir tutumu, ben, milletvekillerimiz adına, grubumuz adına
kınıyorum. Lütfen, Türkiye Büyük Millet Meclisinin milletvekillerine
saygı gösterin. On beş dakika sonra diyorsunuz, on beş dakika
sonra. Haber gönderin, Yarım saat uzadı. deyin, onu söyleyin. Ama
kalkıp burada keyfinize göre, on beş dakika diyorsunuz
Bekle babam
bekle, bekliyoruz, geliyor: E birtakım şeyler olmuştur. Hiçbir
bilgi verme ihtiyacı bile olmadan, bizim, sizin bu tutumunuzu
sorgulamamızı bile
Sanki şey azarlar gibi konuşuyorsunuz.
Sizin ne hakkınız var ya? Ne hakkınız var sizin?
BAŞKAN
Sayın Vural, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
OKTAY VURAL
(Devamla) Sizin memurunuz değil, onun için Türkiye Büyük Millet
Meclisinin hükmi şahsiyetine ve milletvekillerine önce saygılı
olmayı öğreneceksiniz, saygı göstereceksiniz. Biz buraya millet
adına
Türk milletine saygı göstereceksiniz.
Hepinize
saygılarımı arz ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Bağırmadan, sakin sakin konuş!
BAŞKAN
Lehte söz isteyen Suat Kılıç, Samsun Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili ve Başkanlık
Divanının tutumu üzerinde, tutumun lehinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çok
saygıdeğer milletvekilleri, burada kahir ekseriyetimiz 22nci ve
23üncü Dönem milletvekilleri olarak bulunuyoruz. 23üncü Dönem milletvekili
arkadaşlarımız da üç yıllarını tamamladılar,
dördüncü yıllarının içerisindeler. Dolayısıyla
Parlamento gelenekleri noktasında, Parlamentomuzun teamülleri
noktasında ve zaman zaman yasama çalışmaları
sırasında ortaya çıkan zaman ihtiyacı noktasında
herkes hemfikir, bu ihtiyacın herkes farkında. Belli zamanlarda
görüşülmekte olan kanun tasarı ve tekliflerinin içeriğiyle
alakalı, önergelerin hazırlanması sırasındaki
gereksinimleri dikkate alan birtakım süre ihtiyaçlarına geçmişte
de ihtiyaç duyulmuştur, bundan sonra da ihtiyaç duyulabilmesi muhtemeldir,
mukadderdir. Dolayısıyla verilmiş olan arada, kanun
tasarısı üzerinde bir değerlendirme yapma ihtiyacı
hasıl olmuştur ve bu arada bu değerlendirme ihtiyacı yerine
getirilmiştir. Bu yapılamamış olsaydı, mevcut metin bu
hâliyle görüşülmeye devam edilmiş olsaydı, belki sürecin
devamında bir tekriri müzakere ihtiyacı ortaya çıkabilecekti.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Komisyonlar niçin var?
SUAT KILIÇ
(Devamla) - Zaman kaybıysa bu da bir zaman kaybı. Başkanlık
Divanının Genel Kurulu açtıktan sonra durumu Genel Kurulla
paylaşması noktasında da herhangi bir nezaket kuralı ihlali
kesinlikle söz konusu değil.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Uzamaz demiyor. Haber versin, haber!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Haber verin!
SUAT KILIÇ
(Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Muhalefet Grup
Başkan Vekilinin uyarısı üzerine
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkan açıklama yapmak zorunda.
SUAT KILIÇ
(Devamla) -
söz konusu gecikmeden Başkanlık Divanı ve
Başkan Vekili olarak şahsen mesul değilim, ortaya çıkan bir
gereksinim tarafıma bildirilmiştir ve bundan dolayı
verilmiş olan on beş dakikalık aranın bir süre
uzatılması ihtiyacı söz konusu olmuştur şeklinde
tavrını ortaya koymuştur. (MHP sıralarından
gürültüler)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Haber verin
KADİR URAL
(Mersin) Haber verseydi çıkardık dışarıya.
SUAT KILIÇ
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, haber verilebilirdi, haber verilmesi
daha doğru olurdu, daha uygun olurdu.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Tamam, onu söylüyoruz.
KADİR URAL
(Mersin) Biz de onu söylüyoruz.
SUAT KILIÇ
(Devamla) Yarım saate ihtiyacı olan milletvekillerinin belki
odalarına gidip gelmesi gibi bir ihtiyacın da
karşılığı olabilirdi ama haber verilememiş
olmasını bu kadar sert bir üslupla kınama gereği
duymanın da çok gerekli olmadığı kanaatindeyim.
Daha saatler var
önümüzde, devam edeceğiz. Yapmış olduğunuz bu açıklama
belki Başkanlık Divanı tarafından olumlu bir uyarı
olarak da değerlendirilebilecektir. Yani on dakika olarak verilen bir
aranın yirmi dakikaya uzatılması gibi bir durum söz konusu
olacaksa Başkan Vekili kâtip üyeler aracılığıyla tüm
grupları bilgilendirebilir, bu da söz konusu olabilir ama mehabet
içerisinde, gayet olumlu bir katkı sağlama sürecinin içerisinde, bir
kanun teklifi, tasarısı görüşülürken bu kadar sert çıkışlar
yapmanın gerekli olmadığını düşünüyorum.
Başkanlık Divanının tutumunun uygun olduğunu ifade
ediyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Tutumum aleyhinde söz isteyen Muharrem İnce, Yalova Milletvekili.
Buyurun
Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
On dakika ara
veriyor Sayın Başkan, otuz beş dakikaya çıkıyor.
Gerekçesi basit, çok basit, yani bugün şu anda geziyor ortalıkta.
Biraz sonra şöyle bir önerge gelecek arkadaşlar, kayıtlara
geçsin, tutanaklara geçsin, onun için peşin peşin okuyorum, gelirse
şaşırmayın: Bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce
açılmış ve hâlen kesin hükme bağlanmamış davalar
ile kesinleşmiş olup da henüz infaz edilmemiş yargı
kararlarında dahi bu kanun hükümleri uygulanır. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Böyle bir önerge gelirse
şaşırmayın. Bu on dakikalık aranın otuz beş
dakikaya çıkmasının nedeni budur.
Nasıl ki
karga sesi ile bülbül sesini ayırt etmek için müzisyen olmaya gerek yoksa
bunun Anayasaya aykırı olduğunu anlamak için de hukuk profesörü
olmaya gerek yoktur. Yani normal okuma yazması olan, lise 1de, lise 2de
biraz edebiyat, Türkçe okumuş birisi bunun Anayasaya uygun olmayacağını
bilir. Yani siz, bu tasarıyla zaten Anayasanın 35inci maddesinde
mülkiyet hakkına aykırılık getiriyorsunuz, bunu
yapıyorsunuz. Geçici maddeyle af getiriyorsunuz. Silahlı Kuvvetlerin
arazilerine el koyma girişiminiz var.
Benim size bir
tavsiyem olacak değerli arkadaşlarım. Mademki bütün bunları
yaptınız, kentsel dönüşümü rantsal bölüşüm hâline
getiriyorsunuz -Hani diyoruz ya bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür,
şu tarihte yürürlüğe girer- benim şöyle bir tavsiyem var,
şöyle bir önerge verin: Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu Melih
Gökçekle beraber yürütür
KADİR URAL
(Mersin) Ortak yürütür.
MUHARREM
İNCE (Devamla)
ortak yürütür. diye bir önerge verin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, yani böyle bir şey olamaz. Siz, bu alanlarda
yapılar yıkılarak oluşturulacak lüks yerleşimler için
taşınmazları ellerinden alınan sakinleri, onları
kentsel sürgüne tabi tutacaksınız.
Bir başka
amacınız da burada, bu kanun teklifiyle büyükşehirlerdeki
Cumhuriyet Halk Partili ilçe belediyesi yönetimlerinin imar haklarını
ele geçirme operasyonu yapıyorsunuz.
Uyarmadı
demeyin, sonra Neden Anayasa Mahkemesine gidiyorsunuz? diye televizyon
televizyon, gazete gazete geziyorsunuz. Yani bunu anlamak için hukukçu olmaya
gerek var mı? Bu kanun Anayasa Mahkemesinden geri döner. Boşuna
çalıştırmayın Meclisi, gece yarılarına kadar bizi
burada boşuna bekletmeyin. 15 milyardır bu Meclisin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSNÜ TUNA
(Konya) Nereden biliyorsun, görüşme mi yaptın?
BAŞKAN
Buyurun Sayın İnce.
Sayın milletvekilleri,
lütfen
MUHARREM
İNCE (Devamla) Hüsnü Bey, bak laf atıyorsun. Oda komşundun üç
sene, açık
Bak laf atarsan mahcup olursun.
BAŞKAN
Sayın İnce, buyurun.
Lütfen Genel
Kurula hitap edin.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Nereden biliyorsun? Okuma yazması olan herkes
bunun Anayasa Mahkemesinden döneceğini bilir, okuma yazman varsa
eğer.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin, 03.07.2005
Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile İçişleri
Komisyonları Raporları (2/435) (S. Sayısı: 509) (Devam)
BAŞKAN Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Mustafa Kemal Cengiz, Çanakkale
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Cengiz. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 509 sıra sayılı kanun tasarısının
1inci maddesi üzerine şahsım adına söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun
çalışmasının özünde gizli niyetleri örtmeye
çalışan bir çaba sezilmektedir. Bu yasanın getirileri ile
götürüleri, yasa yapma tekniği ve yasanın ruhu bakımından
bakıldığında, büyükşehir belediye başkanları
hariç, diğer belediye başkanlarımızın ve ilçe belediye
başkanlarımızın ve belde belediye
başkanlarımızın bu yasa tasarısıyla ilgili
çalışmalar başkanlarımızın içine sinmemiştir.
Özellikle dokuz yıl belediye başkanlığı
yapmış ve Parlamentoda bulunan birisi olarak bu çalışmaya
baktığımızda, yasa yapma tekniği olarak ve belediye
başkanlarıyla da görüştüğümüzde böyle uzun bir maddenin
algılanması ve belediye başkanlarımızın ifadesiyle
de bu maddeyi okurken sonuna yaklaşıldığında baş
kısmının unutulması ve bir anlam bütünlüğünün
dağıtılması ve on dört paragraftan meydana gelmesi böyle
bir yasa yapma teklifi pek parlamentolarda geçmişte görülmemiştir.
Şimdi, bu,
yasa yapma ruhuna da aykırı olduğu gibi hem de belediye
başkanlarımızı özellikle büyükşehir
dışında kalan belediye başkanlarımızı yok
sayma ve alınan kararla da özellikle büyükşehir belediye
başkanlarımızın hinterlandında bulunan ilçe belediye
başkanlarımızın elinden alınan çevre düzeni
planları, elinden alınan nâzım imar planları ve bunun
yanında kentsel ve gelişime dönüştürülen bu alanların
büyükşehirlerin iznine tabi tutulması, büyükşehir belediye
başkanlarının emriyle ancak ilçe belediyelerinin
yapılması bu yetki gasbından dolayı da gelinen nokta
büyükşehir belediye başkanlarımızın altında görev
ifa eden belediye başkanlarımızın görevi mahalle
muhtarlığı statüsüne düşürülmektedir, bu da sayın
başkanlara haksızlıktır. Yani bu
arkadaşlarımız kendi seçilmektedir, meclisler ayrı
seçilmektedir ve kendilerinin de meclisi bulunmaktadır, encümeni
bulunmaktadır ve bir de başkanlık makamı organı
vardır. Üç organdan oluşur belediye meclisi, ama gelinen nokta
itibarıyla, büyükşehir belediyelerimize özellikle verilen bu
yetkilerle, alt belediyelerimizin statüsü âdeta büyükşehir belediye
başkanlarımızın memuru konumuna indirgenmiştir.
Şimdi,
tabii, belediye başkanlarımızla da görüşerek bu yasayı
analiz ettiğimizde şu notları çıkardık
arkadaşlar:
1) Bu
tasarının sadece büyükşehir belediye
başkanlarımıza özel hazırlanmış intibası
herkes tarafından algılanmış.
2) Bu
tasarının Belediye Kanunu içinde değil, 3194 sayılı
İmar Kanunu içinde mütalaa edilmesi gerekirken Belediye Kanununun içine
konulmasını da hiçbir belediye başkanımız
algılayamamış.
3) Bu elbise
müstakil ilçe ve belde belediye başkanlarımıza âdeta uymamakta
ve bu belediye başkanlarımız bu elbisenin içinden
faydalanamamaktadır.
4) Özellikle
büyükşehir belediye meclislerinin uygun görmesi hâlinde ilçe
belediyelerimizin kendi sınırları içinde kentsel dönüşüm ve
gelişim projelerini uygulayabilmesini getiren bu yasa tasarısı,
tamamen büyükşehir belediye başkanlarımızın iki
dudağı arasında, efendim, lütfederse, lütufları olursa ve
uygun görürse, alt belediyelerimizin şehir gelişimlerine ve
gecekonduların veya gerçekten böyle olan mahallerin plan içinde
ıslahına ancak büyükşehir belediye
başkanlarımızın şahsi izniyle alınabilir veya alt
belediyeler büyükşehre mahkûm edilebilir anlamı
çıkmaktadır.
Özellikle
müstakil ilçe ve belde belediye başkanlarımızın
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, gerçekten bu kanunun içine biraz daha
nüfuz ettiğimizde, bu kanunla kişi hak ve hukukuna ve kişilerin
gayrimenkul değerlerine doğrudan müdahale edildiği ve
bunların gasbedilerek düzenlemeler yapıldığı, hem
kişi hukukuna hem de Anayasamıza ve ilgili kanunlarımıza
aykırıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız Sayın Cengiz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Aynı
hakları
Davalı olan taşınmazlara doğrudan
kamulaştırarak, mahkemeler baypas edilerek kanun eliyle hukuksuzluk
yapılması yine Anayasamızın hak ve özgürlüklerin garanti
altına alınan bölümüyle de çakışmaktadır.
Bu yasa Anayasa
Mahkemesi yoluna düştüğü gün, mutlaka bilin, bu yasa geri dönecektir.
Biz daha önce de ifade ettik, belediyelerimiz buradan kapatılırken
Yapmayın, etmeyin, burada muhalefet katkı sağlamak istiyor,
muhalefet bir şeyler söylüyor, burada bir kişinin emriyle kanun
çıkarıyoruz, bu Parlamento hür iradesiyle seçilmiş
milletvekillerinin Parlamentosudur, bir kişilik demokrasi filmi
izletmeyin, bir kişilik demokrasi filmini de izlemek istemiyoruz. diye
ifade etmiştik ve o belediye başkanlarımız gittiler
mahkemeye ve tekrar geri döndüler.
İşte
böyle bir yasayla, böyle bir çalışmayla karşı
karşıyayız. İnşallah, en kısa zamanda bu da
doğru yolu bulur diyorum.
Tüm heyetinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Cengiz.
İç Tüzükün
72nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İçtüzük 72
uyarınca görüşmelere devam edilmesini arz ve talep ederiz.
Oktay Vural Mümin İnan Osman Ertuğrul
İzmir Niğde Aksaray
Cemaleddin
Uslu Beytullah Asil
Edirne Eskişehir
Gerekçe:
Maddenin
getirdiği düzenlemenin mahzurlarının giderilmesi amaçlanmıştır.
III.-
YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yerine getireceğim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım, ancak yoklama talebi var.
İsimleri
tespit ediyorum: Sayın Aslanoğlu, Sayın Hamzaçebi, Sayın
Yalçınkaya, Sayın Güvel, Sayın Köse, Sayın Topuz,
Sayın Emek, Sayın Dibek, Sayın Öztürk, Sayın
Halıcı, Sayın Tütüncü, Sayın Çakır, Sayın
Köktürk, Sayın Aydoğan, Sayın Yazar, Sayın Paçarız, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Arat, Sayın Durgun, Sayın Kesici.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin, 03.07.2005
Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri Komisyonları Raporları (2/435) (S.
Sayısı: 509) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde üzerinde on
dakika süre ile soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Ağyüz, Sayın Tankut, Sayın Taner, Sayın Işık ve
Sayın Cengizin lütfen tekrar sisteme girmelerini rica ediyorum.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Ankara ve Gaziantepin İller Bankası ve hazine
garantili borçları ne kadardır?
Ankara metrosu
neden olduğu gibi duruyor?
Gaziantep hafif
raylı sistem güzergâhı ağaç katliamına ve oranın
trafik yollarını kapatmasına rağmen bu proje için belediye
hâlen kredi almaya devam ediyor. Bu iş için talep edilen kredi ne kadardır?
Metro dururken
açılışlara, festivallere trilyonlar harcayan belediyeleri
İçişleri Bakanlığı ve Bayındırlık
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı neden duyarsız
kalıp seyrediyorsunuz? Seyretmenizin nedeni, bu işi yapanların
AKPli olması mıdır?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
sizden önce, Hükûmeti temsilen orada oturan Sayın Sağlık
Bakanı, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde bütün belediyelere
hiçbir ayrım gözetilmeden yaklaşıldığını ve
eşit davranıldığını ifade etmiştir.
Şimdi
soruyorum: Türkiyede bugün itibarıyla hakkında zimmet, rüşvet,
yolsuzluk gibi suçlamalardan dolayı kaç belediye başkanı
hakkında soruşturma açılmış, kaç belediye
başkanı bu kapsamdan yargılanmakta ve kaç belediye
başkanı mahkemelerce değişik cezalara
çarptırılmıştır? Bu belediye
başkanlarının siyasi partilere göre dağılımı
nedir? Mahkeme ve soruşturma kapsamında hangi belediye
başkanları açığa alınmıştır? Henüz
soruşturma ve hakkındaki iddialardan dolayı dava bile
açılmayan Adana Büyükşehir Belediye Başkanından başka
açığa alınan belediye başkanı mevcut mudur? Adana
Büyükşehir Belediye Başkanının açığa
alınması, sözünü ettiğiniz eşit ve ayrım gözetmeyen
anlayışınızın bir neticesi midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, bu maddedeki kentsel dönüşüm
alanlarıyla ilgili düzenlemede sit alanlarının durumu ne
olacaktır?
2) Dördüncü
fıkradaki ilçe belediyelerinin yetkilerinin ve elde ettikleri gelirlerin büyükşehir
belediyelerinin yetkisine bırakılmasının amacı nedir?
Üçüncü
fıkrasındaki, bakanlıkların yetkilerinin büyükşehir
belediyelerine devrinden hangi yarar amaçlanmaktadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
hâlen Sosyal Güvenlik Kurumu prim borçlarını zamanında
ödeyemedikleri için mal varlıklarına ipotek konmuş kaç belediye
vardır? Bu belediyelerin kaçı iktidar partisine, kaçı ise
diğer partilere ait veya bağımsız belediyelerdir? Hâlen,
belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu prim borcu toplamı ne kadardır?
İkinci
sorum: Nüfusu 2 binin altında olduğu hâlde yargı
kararlarıyla 29 Mart 2009da son kez belediye
başkanlığı seçimine katılan belde belediyelerinin
tüzel kişiliklerinin korunması yönünde Hükûmetinizce yürütülen bir
çalışma var mıdır, varsa bu çalışma ne
aşamadadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Cengiz
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, bunu yazılı olarak da verebilirsiniz, bazı sorular
aynı arkadaşlarla. Kaç belediye başkanı şu an
itibarıyla açıkta bulunmaktadır?
İki: Kaç
belediye başkanımız hakkında soruşturma
açılmıştır? Bunların kaç tanesi hakkında
Yargılanmaya gerek yoktur. kararı verilmiş, kaç tanesi yargıya
havale edilmiştir? Şu an itibarıyla kaç belediye
başkanının yargılanması devam etmektedir? Kaç belediye
başkanımız şu an itibarıyla
tutuklanmıştır? Devlete borcu olmayan belediyemiz var
mıdır, varsa devlete borcu olan, en çok borcu olan belediyemiz
hangisidir? Hakkında hüküm verilip cezaya çarptırılan ve hâlâ
belediye başkanlığı yapan ve görevini yürüten belediye
başkanımız varsa bunu da öğrenmek isteriz. Yazılı
olarak da alabiliriz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Nalcı
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, İller Bankası belediyelerin bu katı
atıkları ve arıtmalarla ilgili herhangi bir fon
ayırmayı düşünüyor mu?
İkinci
sorum: 2012 yılına kadar tüm belediyelerin kanunen atık su ve
katı atıklarının çöp tesislerini yapmaları gerekiyor.
Sizce bu zamana kadar bu yapılabilir mi? İkinci sorum bu.
Üçüncü sorum:
Yapılamazsa bunun yaptırımı, cezai müeyyidesi
işleyecek mi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Nalcı.
Sayın Bakan,
buyurun.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın
Ağyüzün sorusu: Tabii, belediyelerimizin İller Bankasına olan
borçlarını biz ticari sır hüviyeti içerisinde, bunları,
bildiremiyoruz.
Metro neden devam
etmiyor ve belediyelerin harcamalarıyla ilgili soruyla alakalı
Tabii, metronun devam edip etmediği noktasında bir bilgim yok ama
büyükşehir belediyesinden bu konuda bilgi alınabilir.
Yazılı olarak cevap verilmesini kendilerinden talep edeceğiz.
Belediye
harcamalarıyla ilgili, İçişleri Bakanlığı
bildiğiniz gibi belediyeleri denetliyor. Yani buradaki sorunun
altında eğer bir belediyenin harcamalarında bir usulsüzlük
bildirisi olursa bu da ayrıca incelenebilir.
Sayın
Tankutun sorusu: Belediyelere eşit davranılıyor mu? Biz bunu
her zaman ifade ettik, Hükûmetimiz, tüm bakanlıklar, belediyelere tüm
iş ve işlemlerinde eşit mesafede durmaktadır, her türlü
katkıyı da yapma gayreti içerisindedir.
Kaç belediye
soruşturma
şeklinde ve tutuklanan, yargılanan, bu tür
bilgileri
Sayın Nalcının da sorusu aynı mahiyette,
yazılı olarak cevap verilecektir.
Sayın
Başkanım, Sayın Tanerin sorusu sit alanlarının
durumuyla alakalı. Özel yasalarla, bildiğiniz gibi, sit alanları
yönetiliyor. İlçe belediyeleri kentsel dönüşüm yapmıyorlar. Bu
tasarıyla birlikte belediye meclisinin, büyükşehir belediyesinin
yetki vermesi, müsaade etmesi hâlinde ancak yapılabilecek.
Yine bir soruda
İlçe belediyelerinin gelirleri büyükşehirlere
aktarılıyor. gibi ifade oldu. Bu metinde böyle bir netice yok, böyle
bir olguyu meydana getirmiyor.
Evet, Sayın
Başkan, Sayın Işıkın sorusu borçlarla ilgili,
SGKdadır bu kayıtlar, yazılı olarak cevap verilecektir.
Nüfusu 2 binin
altında olan belediyelerle ilgili, bildiğiniz gibi yargı süreci
devam ediyor, yeni bir çalışma yoktur.
Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan soru hakkımız var, devam edebilir
miyiz?
BAŞKAN
Görüyoruz Sayın Korkmaz burada, söz vereceğiz size.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Sayın Bakanım, benim sorumun cevabı o
değil.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Bakana şunu soracağım efendim: Birçok
kişi aradı. Şahısların belediyeye olan kira ve benzeri
borçları var, birikmiş borçlar. Anapara üzerine, tabii, faizler de
binince ödenemez durumda bu borçlar. Bu borçların yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili aslında
mevzuatımızda da bir hüküm var ama o, mahkemeye intikal etmiş
borçlarla ilgili. Israrla soruyorlar, özellikle Sayın Ali
Babacanın bir yerde bahsedip
gerisini getirmediği, şahısların belediyeye olan
borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili
Hükûmetinizin bir çalışması var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Nalcı
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bu sefer sorumu dikkatli dinlerseniz cevap verebilirsiniz, öteki
seferde dinlememişsiniz, Mustafa Kemal Vekilimin sorusuna benim sorum diye
cevap verdiniz. Lütfen
Ben, belediyelerin katı atık ve arıtma
tesislerinin en son yapılma yılı 2012 diye biliyorum. Bununla
ilgili herhangi bir çalışmanız var mı? Bütçe
ayırmanız var mı? Yapılamadığı takdirde
bunun cezai müeyyidelerini belediye başkanlarına uygulamayı
düşünüyor musunuz? Ben bu soruyu sormuştum Sayın Bakanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Teşekkür ediyorum.
Sayın
Korkmazın sorusuyla alakalı: Sayın Başbakan
Yardımcımız Ali Babacanın
başkanlığında bu konuda bir çalışma var.
Sayın
Nalcının sorusu: Bildiğiniz gibi özellikle bu katı
atıklarla ilgili sistemleri Çevre Bakanlığımız
yürütüyor. Bu konuda bir miktar, şu anda miktarı tam hafızamda
değil ama bir hibe fonu da söz konusu, İller Bankası aracılığıyla
bu kaynakları belediyelere kullandırıyor. 2012 yılına
kadar tamamlanamaması durumunda bir müeyyide uygulanıp
uygulanmayacağı noktası da yine Çevre
Bakanlığımızın yetkisinde olan bir konudur,
yazılı olarak Sayın Nalcı bunu size iletiriz.
Sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Madde üzerinde
milletvekilleri tarafından verilmiş yedi ve Hükûmet adına
verilmiş bir önerge olmak üzere toplam sekiz önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesi ile düzenlenen 5393
sayılı kanunun, değiştirilen 73 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
İlçe
Belediyeleri kendi sınırları içinde, belediye meclisince uygun
görülmesi hâlinde kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
uygulayabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesi ile düzenlenen 5393
sayılı kanunun, değiştirilen 73 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Faruk
Koca
Ankara
İlçe
Belediyeleri kendi sınırları içinde, belediye meclisince uygun
görülmesi hâlinde kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
uygulayabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesi ile düzenlenen 5393
sayılı kanunun, değiştirilen 73 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Yılmaz
Tunç
Bartın
İlçe
Belediyeleri kendi sınırları içinde, belediye meclisince uygun
görülmesi hâlinde kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
uygulayabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesi ile düzenlenen 5393
sayılı kanunun, değiştirilen 73 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Hayrettin
Çakmak
Bursa
İlçe
Belediyeleri kendi sınırları içinde, belediye meclisince uygun
görülmesi hâlinde kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
uygulayabilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı Belediye Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
değiştirilen 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü
maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini ve beşinci fıkrasının son cümlesinin
madde metninden çıkarılmasını ve maddeye son fıkra
olarak aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Demir
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
Ancak, kamunun
mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde kentsel dönüşüm ve
gelişim proje alanı ilan edilebilmesi ve uygulama yapılabilmesi
Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır.
Bu Kanunun
konusu ile ilgili hususlarda Başbakanlık Toplu Konut İdaresine
2985 sayılı Kanun ve diğer kanunlarla verilen yetkiler
saklıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı 03.07.2005 Tarih ve 5393 Sayılı
Belediyeler Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin 11 inci
fıkrasında geçen Bu yerlerde devam eden inşaatlardan projeye
uygunluğu belediye tarafından kabul edilenler
dışındaki diğer inşaatlar 5 yıl süreyle
durdurulur. Bu sürenin sonunda durdurma kararının devam edip
etmeyeceğine belediye tarafından karar verilir. Toplam durdurma
süresi on yılı geçmez. ifadelerinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Nuri Yaman |
Osman Özçelik |
Hasip Kaplan |
|
Muş |
Siirt |
Şırnak |
|
Fatma Kurtulan |
Özdal Üçer |
Sebahat Tuncel |
|
Van |
Van |
İstanbul |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
1. maddesinde yer alan ve kentsel dönüşüm ibaresinden sonra gelen "gelişim
projeleri" ibarelerinin madde metninden çıkarılması ve bu
ibarelerin yerine "kentsel yenileme projeleri" ibaresinin
eklenmesini; 2 nci fıkrasında yer alan "üzerinde yapı olan
veya olmayan imarlı veya imarsız alanlar olması" ibaresinin
metinden çıkarılmasını, 3 üncü fıkrasında yer
alan "Büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları
içinde kentsel dönüşüm ve gelişim projesi alanı ilan etmeye
büyükşehir belediyeleri yetkilidir" cümlesinin teklif metninden
çıkarılmasını, 4 üncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini
"Büyükşehir
belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüşüm ve
gelişim projelerine ilişkin her ölçekteki imar planı,
parselasyon planı, bina inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni
ve benzeri tüm imar işlemleri ve 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı
İmar Kanunu çerçevesinde belediyelere verilen yetkileri kullanmaya
belediyeler yetkilidir."
5 inci
fıkrasında yer alan "kamulaştırmanın
aceleliği kararı belediye meclisi ve büyükşehir belediye meclisi
tarafından verilir" cümlesinin "kamulaştırmanın
aceleliliği kararı Bakanlar Kurulu tarafından verilir"
şeklinde değiştirilmesini, teklifin 6 ncı
fıkrasının sonuna "İlçe belediyelerine ait
gayrimenkullerde ilçe belediyesinin izni olmadan Büyükşehir belediyesi
tarafından imar planı yapılamaz." cümlesinin ilave edilmesini,
teklifin 8 inci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini
"Kentsel
dönüşüm ve gelişim ilan edilen yerlerde belediyelere ait
gayrimenkuller ile belediyelerin anlaşma sağladığı
veya kamulaştırdıkları gayrimenkuller üzerindeki
inşaatların tamamı belediyeler tarafından yapılır
veya yaptırılır. Kentsel dönüşüm ve gelişim proje
alanlarındaki gayrimenkullerin sahipleri belediye ile anlaşmak sureti
ile İmar Kanunu'nun 18 inci maddesine göre imar haklarını
kullanabilirler."
11 inci
fıkrasında yer alan "Bu yerlerde devam eden inşaatlardan
projeye uygunluğu belediye tarafından kabul edilenler
dışındaki diğer inşaatlar beş yıl süreyle
durdurulur. Bu sürenin sonunda durdurma kararının devam edip
etmeyeceğine belediye tarafından karar verilir. Toplam durdurma
süresi on yılı geçmez. ibarelerinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Yaşar Ağyüz |
Rıza Yalçınkaya |
Abdulaziz Yazar |
|
Gaziantep |
Bartın |
Hatay |
|
Tayfur Süner |
Malik Ecder Özdemir |
Ali Rıza Öztürk |
|
Antalya |
Sivas |
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
l. maddesinin;
2 nci
fıkrasında yer alan "üzerinde yapı olan veya olmayan
imarlı veya imarsız alanlar olması" ibaresinin metinden
çıkarılmasını, münhasıran kelimesinin yerine ilçe
belediye meclisinin uygun görüşü ile ifadesinin eklenmesini,
3 üncü
fıkrasında yer alan "Büyükşehir belediye ve mücavir alan
sınırları içinde kentsel dönüşüm ve gelişim projesi
alanı ilan etmeye büyükşehir belediyeleri yetkilidir" cümlesinin
teklif metninden çıkarılmasını,
4 üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini,
"Büyükşehir
belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüşüm ve
gelişim projelerine ilişkin her ölçekteki imar planı,
parselasyon planı, bina inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni
ve benzeri tüm imar işlemleri ve 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı
İmar Kanunu çerçevesinde belediyelere verilen yetkileri kullanmaya
belediyeler yetkilidir."
5 inci
fıkrasında yer alan "kamulaştırmanın
aceleliği kararı belediye meclisi ve büyükşehir belediye meclisi
tarafından verilir" cümlesinin "kamulaştırmanın
aceleliliği kararı Bakanlar Kurulu tarafından verilir"
şeklinde değiştirilmesini,
6.
fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini,
Kentsel
dönüşüm ve gelişim alanları içinde yer alan; eğitim ve
sağlık alanları, Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait
gayrimenkuller ile askerî yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri hariç kamuya ait
gayrimenkuller harca esas değer üzerinden belediyelere devredilir.
6 ncı
fıkrasının sonuna aşağıda yer alan cümlenin
eklenmesini,
"İlçe
belediyelerine ait gayrimenkullerde ilçe belediyesinin izni olmadan
Büyükşehir belediyesi tarafından imar planı
yapılamaz."
8 inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini,
"Kentsel
dönüşüm ve gelişim ilan edilen yerlerde belediyelere ait
gayrimenkuller ile belediyelerin anlaşma sağladığı
veya kamulaştırdıkları gayrimenkuller üzerindeki
inşaatların tamamı belediyeler tarafından yapılır
veya yaptırılır. Kentsel dönüşüm ve gelişim proje
alanlarındaki gayrimenkullerin sahipleri belediye ile anlaşmak sureti
ile İmar Kanununun 18 inci maddesine göre imar haklarını
kullanabilirler."
11 inci
fıkrasında yer alan "Bu yerlerde devam eden inşaatlardan
projeye uygunluğu belediye tarafından kabul edilenler
dışındaki diğer inşaatlar 5 yıl süreyle
durdurulur. Bu sürenin sonunda durdurma kararının devam edip
etmeyeceğine belediye tarafından karar verilir.Toplam durdurma süresi
on yılı geçmez." ibarelerin metinden
çıkarılmasını,
arz ve teklif
ederiz.
|
Oktay Vural |
Metin Çobanoğlu |
Mümin İnan |
|
İzmir |
Kırşehir |
Niğde |
|
Osman Ertuğrul |
Kadir Ural |
Ahmet Duran Bulut |
|
Aksaray |
Mersin |
Balıkesir |
|
|
D. Ali Torlak |
|
|
|
İstanbul |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kadir Ural, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ural. (MHP sıralarından alkışlar)
KADİR URAL
(Mersin) Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer
vekilleri; yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen
büyük Türk milletini saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
1inci maddenin
geneli için yapmış olduğum konuşmamda da belirttiğim
hususlar bu fıkra için de aynen geçerlidir. Mevcut hâliyle bu madde bu
şekliyle yasalaşırsa vahim hatalar ortaya çıkacak ve
mülkiyet hakkı tamamen belediye meclislerinin eline geçecek, hatta daha
sonraki fıkralar da göz önüne alınır ise büyükşehirlerde
bütün kentsel dönüşüm alanları alt ilçe belediyeleri de dâhil olmak
üzere büyükşehir belediye meclisinin yetki sınırları
içerisine girecektir.
Zaten ilk
yapılan, yani Sayın İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14
milletvekilinin yapmış olduğu kanun değişiklik
teklifiyle İçişleri Komisyonunun kabul ederek önümüze getirdiği
metin arasında dağlar kadar fark vardır. İçişleri
Komisyonunda değişiklik teklifine yapılan eklemelerle ilk teklif
bence istismar edilmiş ve kargaşalara sebep olacak bir hâle
getirilmiştir. Bir kere, yasa metinleri hangi durumlarda yasanın
uygulanacağını söylemekle yükümlüdür. Üzerinde yapı olan
olmayan, imarlı veya imarsız gibi tanımlamalar bir hukuk ve
kanun yazma trajedisidir. Bu fıkrayla İstediğimi istediğim
yerde istediğim şekilde yaparım. keyfiyeti belediyelere
verilmektedir.
İmar
mevzuatında şehircilik ilke ve esaslarına aykırı bir
biçimde belediye sınırları içindeki tüm alanlar potansiyel
dönüşüm alanları hâline getirilmekte, hatta buralardaki yoğunluk
ve yükseklik belirleme yetkisi de belediyelere verilince kentsel dönüşüm
alanları rant alanları hâline getirilecektir. Bütüncül imar
planları içerisinde proje bazında yapılacak alanlar şehrin
hem görüntüsünü hem de çağdaş kent planlamalarını altüst
edecek, ayaklar altına alacaktır. Bu hâliyle kentsel dönüşüm ve
gelişme alanları sosyal, ekonomik, kültürel göstergelerden
soyutlanarak sadece fiziksel dönüşüm olarak suistimallere açık yeni
yapılaşma kararları alma yetkisi ilgili idareye verilmiş
olacaktır. İmarsız ifadesinin eklenmesiyle de kentin
çevresindeki bütün alanlar, yani üst ölçekli planlarda tarım
alanları, ağaçlandırma alanları olarak belirlenmiş
yerler bütünsel bir planlama yapılmadan kentsel dönüşüme konu
edilebilecektir. Böylece kent çevresindeki neredeyse tüm boş
alanların kentsel dönüşüm alanı ilan edildiği özellikle
İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerdeki plansız tüm
kentsel dönüşüm alanları da yasallaştırılmış
ve meşrulaştırılmış olacaktır.
Getirmiş
olduğumuz önerge büyükşehir belediyelerinin bu yetkilerinin biraz
kısıtlanmasını gerektirmektedir. 1inci maddenin yedinci
fıkrası bana göre Toplu Konut İdaresi için
çıkarılmış bir fıkradır. Hatta 1inci maddenin
son fıkrası da göz önünde bulundurulursa TOKİye iş
alanları sağlanacak ve belki de TOKİnin elinde kalmış
konutların zorla proje alanı içindeki vatandaşlara
satılması sağlanacaktır. Sekizinci fıkrasında
belediyeyle anlaşamayan gayrimenkul sahiplerinin veya proje
dışında yer verilen mülk sahiplerinin yargı yolu
kapatılmaktadır, çünkü fıkra tersten okunduğunda
yerlerinden uzaklaştırılan ve proje dışında bir
alanda yer verilen ve yerinden edilenler sadece kamulaştırmasız el
atma davası açabiliyor. Bu da Anayasanın hukuk devleti ilkesinden bahseden 2nci maddesine
ve İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı
yargı yolu açıktır. diyen 125inci maddesine
aykırıdır.
Dokuzuncu
fıkrası da zorlama hükümler içermektedir çünkü anlaşmaya
yanaşmayan, kamulaştırmada dışarıda kalan veya
ayrı ada ve parselde gayrimenkul verilen kişi ve kurumlar mali
güçlerini aşacak şekilde olacak olan ortak giderlere katılmaya
zorlanmakta, katılmazlar ise de yapmış oldukları
inşaatlarına ne ruhsat ne kullanma izni, doğal gaz, su ve
elektrik verilmeyeceği söylenerek tehdit edilmektedir. Yani Deli Dumrul
misali, köprüyü geçenden 5 akçe, geçmeyenden zorla 10 akçe
alınacağı, aba altından sopa gösterilerek
kanunlaştırılmaktadır. Bu haksızlıkların
biraz olsun engellenebilmesi için vermiş olduğumuz
değişiklik önergemize destek vermenizi bekliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifi önümüze
geldiğinde bilgi almak için ve görüşlerini öğrenmek için
bazı belediye başkanlarımızla görüştüğümüzde,
birçok alt ilçe belediye başkanımızın bu konuda çok büyük
tepkiler verdiğini gördük. Hatta Alt belediyeleri kapatın, siz de
kurtulun, biz de kurtulalım. şeklinde değişik tepkiler
verenler de oldu. Bunlarla
uğraşacağınıza belediyelerin diğer problemleri
ile ilgili olarak niye çalışma yapmıyorsunuz? dediler. Mesela,
belediyelerin gelirlerini arttırıcı önlemlerin
alınmasının gerekliliğini anlattılar. Mevcut yasalarla
personel rejiminin tam olarak uygulanamadığını söylediler.
Genel bütçeden ayrılıp İller Bankası
aracılığıyla gönderilen gelirlerinin yüzde
oranının arttırılması gerektiğini söylüyorlar.
Ayrıca, yayla ve sahilde bulunan belediyelere gönderilen payların
nüfus oranlamasına göre gönderildiği için, kışlık
nüfusu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ural, lütfen tamamlayınız.
Buyurun
Sayın Ural.
KADİR URAL
(Devamla) -
6 bin-7 bin olan bir belde, yazın nüfusu 100 bin-150 bine
çıkınca ne yapacağını şaşırıyor ve
temel yapılması gereken çöp, su ve altyapı hizmetlerini dahi
yapamaz hâle geliyor. Bu sorunun çözümü için genel bütçeden ayrılan vergi
gelirleri paylarının sadece nüfus oranlamasına göre
gönderilmemesi gerektiğini, başka kriterlerin de eklenmesi
gerektiğini bildiriyorlar. Ayrıca, yazlık ve
kışlık nüfusların ayrı ayrı belirlenerek genel
bütçeden ayrılacak payların bunlara göre gönderilmesinin hakkaniyete
daha uygun düşeceğini belirtiyorlar.
Vermiş
olduğumuz önergemize destek vermenizi yüce heyetinizden arz eder, hepinizi
saygıyla selamlarım. Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yok.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.03
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.09
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
509 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde verilen, Mersin
Milletvekili Kadir Ural ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
OKTAY VURAL
(İzmir) Yok, yok
BAŞKAN -
Elektronik sistemle oylama yapacağım.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
1. maddesinde yer alan ve kentsel dönüşüm ibaresinden sonra gelen "gelişim
projeleri" ibarelerinin madde metninden çıkarılması ve bu
ibarelerin yerine "kentsel yenileme projeleri" ibaresinin
eklenmesini; 2 nci fıkrasında yer alan "üzerinde yapı olan
veya olmayan imarlı veya imarsız alanlar olması" ibaresinin
metinden çıkarılmasını, 3 üncü fıkrasında yer
alan "Büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları
içinde kentsel dönüşüm ve gelişim projesi alanı ilan etmeye
büyükşehir belediyeleri yetkilidir" cümlesinin teklif metninden
çıkarılmasını, 4 üncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini
"Büyükşehir
belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüşüm ve
gelişim projelerine ilişkin her ölçekteki imar planı,
parselasyon planı, bina inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni
ve benzeri tüm imar işlemleri ve 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı
İmar Kanunu çerçevesinde belediyelere verilen yetkileri kullanmaya
belediyeler yetkilidir."
5 inci
fıkrasında yer alan "kamulaştırmanın
aceleliği kararı belediye meclisi ve büyükşehir belediye meclisi
tarafından verilir" cümlesinin "kamulaştırmanın
aceleliliği kararı Bakanlar Kurulu tarafından verilir"
şeklinde değiştirilmesini, teklifin 6 ncı
fıkrasının sonuna "İlçe belediyelerine ait
gayrimenkullerde ilçe belediyesinin izni olmadan Büyükşehir belediyesi
tarafından imar planı yapılamaz." cümlesinin ilave
edilmesini, teklifin 8 inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini
"Kentsel
dönüşüm ve gelişim ilan edilen yerlerde belediyelere ait
gayrimenkuller ile belediyelerin anlaşma sağladığı
veya kamulaştırdıkları gayrimenkuller üzerindeki
inşaatların tamamı belediyeler tarafından yapılır
veya yaptırılır. Kentsel dönüşüm ve gelişim proje
alanlarındaki gayrimenkullerin sahipleri belediye ile anlaşmak sureti
ile İmar Kanunu'nun 18 inci maddesine göre imar haklarını
kullanabilirler."
11 inci
fıkrasında yer alan "Bu yerlerde devam eden inşaatlardan
projeye uygunluğu belediye tarafından kabul edilenler
dışındaki diğer inşaatlar beş yıl süreyle
durdurulur. Bu sürenin sonunda durdurma kararının devam edip
etmeyeceğine belediye tarafından karar verilir. Toplam durdurma
süresi on yılı geçmez. ibarelerinin metinden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Yaşar
Ağyüz (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Teklifi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına -önerge üzerinde- söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu teklif, mimar, konusunun uzmanı Sayın Oktay
Ekincinin söylediği gibi kentsel darbedir, yani kentlerimize gerçekten
Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle vurulacak en büyük darbedir. Kentsel
rantların pazarlanmasını ve paylaşılmasını
hedefleyen, kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarını
düzenleyen bir tasarıdır.
Tasarı, imar
rantının pazarlanmasını hedeflemektedir. İmar
rantı yükselen tüm semtlerde eskiyen yapılaşmayı yenilemek
ve deprem riskini azaltmak gerekçesiyle yeni emlak pazarı
oluşturmayı amaçlamaktadır. Tasarı yasalaşırsa
seçim öncesi yeni rant projelerinin hemen devreye girmesinin yolu
açılacaktır.
Bu tasarı,
aynı zamanda, kentlerde bir kentsel sürgün bloğu yaratacaktır
çünkü tasarıya göre gayrimenkul getirisi yüksek olan bölgelerde
belirlenecek kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarına yeni
emlak pazarı yaratabilmek uğruna acele kamulaştırmalarla yeni
inşaatlara uygun kent içi alanlar elde edilecek, buralardaki yapılar
da yıkılarak oluşturulacak lüks yerleşimler için
taşınmazları ellerinden alınan sakinlerin başka
semtlere, kentsel sürgünler olarak taşınmalarında da
TOKİyle iş birliğini de öngören tasarı, projelerde de en
az 5 hektarlık alanları zorunlu kılmaktadır.
Bu tasarı,
aynı zamanda, büyükşehir belediye başkanlarının
diktasına yol açmaktadır. Büyükşehirdeki kentsel dönüşüm
alanlarının belirleme yetkisini sadece büyükşehir belediyelerine
tanıyan, böylece ilçe belediyelerinin onayı olmasa bile kentsel
dönüşüm alanı ilan edilmiş yerlerdeki tüm imar ve yapı izin
yetkilerini de büyükşehir yönetimlerine bağlayan tasarı, bu
hükümleriyle de yerel yönetimlerdeki demokratikleşme hedeflerine geri
adım olarak değerlendirilmelidir. AKPnin rant ekonomisi
politikalarını yakından izleyenler, özellikle seçimlere bir
yıl kala bu tip rant ekonomisi elde edecek yasaların bu Meclise
gelmesine şaşırmamalıdırlar.
Değerli
milletvekilleri, bu, aynı zamanda, acele kamulaştırma müessesi
aslında istisnai bir kurumdur. Kamulaştırmanın hangi
hâllerde olacağı Kamulaştırma Yasasında
belirlenmiştir. Ancak AKP, öteden beri yaptığı gibi
istisnai olarak öngörülen kurumlara artık olağan, rutin uygulamalar
bağladığı için istisnai kurumlar kural hâline
gelmiştir. Bu, doğru değildir. Kamulaştırma Kanununa
da aykırıdır. Aslında acele kamulaştırmanın
konuluş biçimine de kanuna getiriliş amacına da aykırıdır
değerli arkadaşlarım.
Ayrıca,
burada, büyükşehir belediyelerine veya da belediyelere yetki verilmesi son
derece yanlıştır. Kentin genel planlama hedeflerini olumsuz
etkileyecek parçacıl kentsel dönüşüm ve gelişme bölgesi yerine,
kentsel bütünsellik içinde öncelikli sağlıklaştırma
bölgelerinin saptanması gerekmektedir. Yasanın gerekçesi olan yeni
konut, ticaret, rekreasyon, donatı ve buna benzer alanlar yaratmak ya da
eskimiş dokuların yenilenmesi, depremi gözeten düzenlemeler, tarihî
dokuların sağlıklaştırılması ve buna benzer şehircilik
hedefleri için, aslında, mevcut imar planlama hukukundaki bazı
yaptırım eksiklerini gidermek ve katılımcı, demokratik
planlamanın kurallarını getirmek gerekirken, bu tür
parçacıl ve operasyonel uygulama alanları, temel sorunları
gidermeye değil, kent bütününü ihmal eden yeni imar rantları yaratma
merkezleri oluşturmaya yarayacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, bu tasarı gelmeden önce, mimar
odalarının, bu konuda uzman odaların, uzman kurumların,
kamu kurum ve kuruluşlarının, üniversitelerin tüm görüşleri
alınarak hazırlanan, beş yıldır
Bayındırlık ve İskân Bakanlığında duran bir
kanun tasarısı vardır, bu da Şehircilik ve İmar Yasa
Tasarısıdır. Bayındırlık ve İskân
Bakanlığında beş yıldır duran Şehircilik ve
İmar Yasa Tasarısının buraya, bu Genel Kurula getirilmesi
ve bunun yasalaşarak sorunların ciddi bir şekilde çözümlenmesi
gerekirken, bu yasa neden Meclise getirilmemiştir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla)
neden getirilmemektedir, Sayın Bakan bunu
açıklamalıdır. Çünkü, bu düzenlemeye gerekçe gösterilen kentsel
olumsuzlukların da giderilmesine olanak sağlayabilecek İmar ve
Şehircilik Yasa Tasarısının beş yıldır
Başbakanlıkta bekletildiği bilinmektedir. Hatta, bu tür
düzenlemeler yerine, bir an önce söz konusu tasarının
yasalaşması talepleri de görmemezlikten gelinmektedir. Bu nedenle bu
tasarının bir an önce Bakan tarafından Meclise getirilmesi ve bu
yağma yasasının Türkiye Büyük Millet Meclisinden geri çekilmesi
gerekmektedir. Artık, AKP, yağma yasaları, talan yasaları
getirme alışkanlığından vazgeçmelidir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN
Arayacağım Sayın Hamzaçebi.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma
Saati: 19.22
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 19.29
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
509 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde verilen, Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Elektronik
sistemle oylama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Kanun teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı 03.07.2005 Tarih ve 5393 Sayılı
Belediyeler Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 1 inci maddesinin 11 inci
fıkrasında geçen Bu yerlerde devam eden inşaatlardan projeye
uygunluğu belediye tarafından kabul edilenler
dışındaki diğer inşaatlar 5 yıl süreyle
durdurulur. Bu sürenin sonunda durdurma kararının devam edip
etmeyeceğine belediye tarafından karar verilir. Toplam durdurma
süresi on yılı geçmez. ifadelerinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M.
Nuri Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kentler, yaşam alanları insanlar için ne denli güzel
projelendirilirse, imarı yapılırsa ve yaşanabilinir
kılınırsa ve orada yaşayan insanların daha rahat bir
yaşam sürmelerine yol açarsa, çağdaşlık düzeyi,
uygarlık düzeyi de bununla ölçülür. Ancak bu tür yerlerdeki kentsel
dönüşüm projeleri, binlerce, 10 binlerce insanı hatta Ankara,
İstanbul gibi yerlerde milyonlarca insanı ilgilendirdiği zaman,
bu tür konularda, demokrasinin gereği olarak çoğulculuk,
katılımcılık devreye girer ve ilgili uzman meslek
örgütlerinden, mühendis odalarından, mimar odalarından, sivil toplum
kuruluşlarından, kültürel, turizmle ilgili alanlardan görüş
alınır, ortaklaşılır, hatta daha gelişmiş,
çağdaş ülkelerde farklı projeler halkın referandumuna
sunulur, denilir ki: Şöyle bir dönüşüm projesi yapsak nasıl
olur? Daha önce çıkarılan ama yetersizliği anlaşılan
bu yasayla çok ciddi bazı hatalar yapılmaktadır. Burada kentsel
dönüşüme inşaat, ihale, müteahhitlik, TOKİ, taşeronluk,
bunların hepsi girdiği zaman rant ilişkileri elbette ki
konuşulur yani konuşulacak da, olay bu değil; olay
Şurada
samimi olarak sormak istiyorum: Yani, şimdi, gelişmiş ülkelerin
hiçbirinde şehir merkezlerinde askerî birlikler yok. Mamakta kentsel
dönüşüm, Sulukulede kentsel dönüşüm, Tarlabaşında,
Beyoğlunda kentsel dönüşüm
Şu Meclisin etrafında da
Genelkurmay var, Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Merkez
Komutanlığı; kilometrelerce gidin, istikamette askerî birlikler
var yani siz başkentin kentsel dönüşümünü Meclisin bulunduğu
merkezden yapma gücüne muktedir misiniz? Sorun burada. Böyle bir kararı,
böyle bir iradeyi gösterebileceğinize veya büyükşehir belediyesinin
gösterebileceğine inanmıyorum ben; birincisi bu.
Geriye
kalıyor, havaalanı yolunda -Mamaktaki gibi- kişiliksiz bir
yapılaşma projesinin geliştirilmesinde halkı ne kadar
memnun ediyorsunuz? Evet, orada yaşayan insanlar, gecekondular tasfiye
edildi, yerine şimdi habire gökdelenler dikiliyor. Sorun bu kadar basit
değil; bunun kamulaştırma yanı var, kamulaştırma
yanından öte belediyelerin kararları var, Bakanlığa gelecek
Bakanlık kararları var, sit alanları var, tarihî alanlar var.
Yani o kadar çok konu var ki bunların içinde en önemlisi de mülkiyet
konusu. Şimdi, bu kanunu çıkarırken hangi hukukçulardan feyz
aldınızsa, kimden görüş aldınızsa şaşıp
kalıyorum. Bakın, hukuk fakültesi birinci
sınıfını okuyan birisini demiyorum, azıcık hukuk
nosyonu olan birisi dahi, yargılaması süren davalarda, hukuk
davalarında, çıkarılacak bir yasanın geçmişe
şamil uygulanmayacağını bilir. Bunun bir tek istisnası
vardır, o da şudur: Türk Ceza Kanununda ceza hükümleri lehe ise
geçmişe şamil uygulanır. Bakın, Anayasa Mahkemesinin
kararları da geçmişe şamil uygulanmıyor, hukukta da
uygulanmaz. Şimdi, hangi akıllı arkadaşımız bu
öneriyi Hükûmete tavsiye etti, bunu buraya koydunuz? Gerçekten,
şaşırıyorum yani burada Yargılaması süren
davanın yargılama giderine, ücreti vekâletine ve harcına kadar
geçmişe şamil uygulanır
Arkadaşlar, burada, kentsel
dönüşüm değil, yurttaşla kavga yasasına
dönüştürürsünüz bunu. Bakın, binlerce dava çıkar buradan,
binlerce problem çıkar, binlerce sorun çıkar. Bunun tekrar gözden
geçirilmesinde büyük yarar var. Tarihî alanlar, sit alanları
İşte İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti
Bakın, PTT
ne güzel şeyler göndermiş; açıyorsunuz, tarihte, pullarda
kalmış tarihî yerler
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen tamamlayınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkan.
Şimdi,
birçok şehrimizde, bu sit alanlarında bu tarihî dokunun tahrip
edildiğini görüyoruz. Buranın kurullarına, uzmanlarına
başvurmadan, çevrenin, halkın ve en önemlisi orada halkın
seçtiği belediyelerinin ve Meclislerinin kararlarını dikkate
almadan, vatandaşla barışınızı, diyaloğunuzu
kuramadıktan sonra, inanın, bu alanda yapacağınız her
çalışmanın sizi vatandaşla mahkemelik duruma getirecek
riski taşıdığını görmeniz gerekir.
Elbette ki
kentler dönüşmeli, elbette ki güzelleşmeli, elbette ki tarihî doku
korunmalı, elbette ki şehirler planlanmalı,
yaşanılır duruma getirilmeli, yağmalanmamalı, talan
konusu edilmemeli, eşe dosta peşkeş çekilmemeli, hiç kimseye de
çekilmemeli, çünkü hepimiz seçimle geliyoruz. Sonuçta bu yasalar var, bu
yasaları birileri bizden sonra da uygulayacak.
Bu konudaki
dikkatlerin ve uyarıların göz önüne alınması
gerektiğini düşünüyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
III.-
YOKLAMA
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var.
İsimleri
belirleyeceğim: Sayın Özensoy, Sayın Vural, Sayın
Büyükataman, Sayın Korkmaz, Sayın Taner, Sayın Akkuş,
Sayın Sipahi, Sayın Paksoy, Sayın Nalcı, Sayın
Işık, Sayın Asil, Sayın Cengiz, Sayın
Yıldız, Sayın Doğru, Sayın Uzunırmak, Sayın
Yalçın, Sayın Ural, Sayın Varlı, Sayın Akçay ve
Sayın Enöz.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin, 03.07.2005
Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri Komisyonları Raporları (2/435) (S.
Sayısı: 509) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı Belediye Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
değiştirilen 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü
maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini ve beşinci fıkrasının son cümlesinin
madde metninden çıkarılmasını ve maddeye son fıkra
olarak aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Demir
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
Ancak, kamunun
mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde kentsel dönüşüm ve
gelişim proje alanı ilan edilebilmesi ve uygulama yapılabilmesi
Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır.
Bu Kanunun
konusu ile ilgili hususlarda Başbakanlık Toplu Konut İdaresine
2985 sayılı Kanun ve diğer kanunlarla verilen yetkiler
saklıdır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Yüce Meclisin takdirine bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile
belediyeler tarafından, kamunun mülkiyetinde veya kullanımında
olan yerlerde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan
edilebilmesi ve uygulama yapılabilmesi için Bakanlar Kurulu kararı
alınması şartı getirilmiş, beşinci
fıkrasının son cümlesi madde metninden
çıkarılmış ve maddeye bir son fıkra eklenmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım dört önerge de aynı
mahiyette olduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım.
İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
İlk önergeyi
ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesi ile düzenlenen 5393
sayılı kanunun, değiştirilen 73 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
İlçe
Belediyeleri kendi sınırları içinde, belediye meclisince uygun
görülmesi hâlinde kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir.
Diğer imza
sahipleri:
Faruk Koca
Ankara
Yılmaz Tunç
Bartın
Hayrettin Çakmak
Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge ile,
bürokrasinin azaltılması ile ilçe belediyelerine kentsel dönüşüm
ve gelişim projesi yapma imkânı getirilmiştir.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunacağım ancak oylamayı
elektronik sistemle yapıyoruz.
İki dakika
süre veriyorum.
Karar yeter
sayısı arayacağım.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, söz talebi olup
olmadığını sormadınız da
Yani önerge
sahiplerinin talebi olup olmadığını
BAŞKAN
Önergenin gerekçesini okuttum efendim. Gerekçesini okuttum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır da söz talebi
BAŞKAN Söz
talebi gelmediği için gerekçeyi okuttum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Soracağım dediniz de sormadınız,
hatırlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 1i
okutuyorum:
GEÇİCİ
MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yargı mercilerinde
açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış
davalarda bu Kanun hükümleri uygulanır. Ancak bu Kanunla getirilen
değişik hükümlerin uygulanması nedeniyle haksız çıkan
tarafa harç, yargılama gideri ve avukatlık ücreti yükletilemez.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Yaşar
Ağyüz, Gaziantep Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ağyüz.
CHP GRUBU ADINA
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 5393 sayılı Yasanın
73üncü maddesini değiştiren yasanın geçici maddesi üzerinde söz
aldım.
Değerli
arkadaşlarım, deminden beri görüşmelerde sanki düzenli
kentleşme hayranı, düzenli kentleşmeyi sağlama misyonu
yükümlenmiş parti AKP ve onun temsilcileri
Değerli
arkadaşlar, 1950 yılından beri Türkiyede kentleşme
tartışılıyor, 1970li yıllardan sonra da arttı
kentleşme ama o günden bugüne kadar duyarsız kalan yerel yönetimler
ve hükûmetler kentleşmeyi sağlıklı bir şekilde
yönlendiremediler. Önce buna birlikte karar vermemiz lazım. Şimdi bu
yasaya sığınıyorsunuz Düzenli kentleşmeyi
sağlamak istiyoruz. diyorsunuz. Peki, 5393 sayılı Yasa sizin
döneminizde, sizin oylarınızla ve büyük bir hazırlık
içerisinde geçmedi mi? Bu 73 numaralı madde de sizin zamanınızda hazır
olmadı mı? Oldu. Şimdi ne yapıyorsunuz? Bir tasarı
sunuluyor, birtakım milletvekilleri, arkadaşlar diyorlar ki:
Belediye, planlı veya plansız, yapılaşmış ve
boş alanlarda kentin değişimine uygun olarak ibaresi ekleniyor.
Komisyon ne yapıyor? Komisyon bunu makale yazar gibi 764 kelimeye
çıkarıyor ve İstediğim yerde istediğimi yaparım.
mantığı içerisinde büyükşehir belediyelerine yetki
veriyorsunuz. Bu kanun yasa tekniğine aykırı olduğu gibi
Anayasaya da aykırı. Bakın sonradan fark ediyorsunuz Sayın
Cemil Çiçek imzasıyla önerge veriyorsunuz, kamuya tahsisli malların
tekrar yeniden düzenlenmesini sağlıyorsunuz. Bu komisyonlarda
tartışılırken çok iyi niyetli öneriler verilirken siz niye
bu önerileri kulak arkası ettiniz? Yani bu yasa neyi çözecek? Sayın
Bayındırlık Bakanı burada, kentsel dönüşüm yasa
tasarısını niye getirmiyorsunuz Sayın Bakan? İmar
Kanununu niye getirmiyorsunuz Sayın Bakan? Yapı Denetim
Yasasını niye getirmiyorsunuz Sayın Bakan? Bunlar bir bütündür
yani belediyelerin elinden planlama yetkisini alan bir yasa mı var ki siz
önünü açıyorsunuz?
Yeni terimler
geldi; imarlı, imarsız, boş, dolu
Böyle bir mantık olur mu
ya! Kentlerin iki sınırı vardır, bir tanesi belediye
sınırı, bir tanesi imar sınırı. İmar
sınırı yetmezse 1/5000, 1/25.000 genişletirsiniz. Bunu
bilmeyecek kadar bilgisiz olamazsınız yani mümkün değil, ne Komisyon
ne üyeler.
Şimdi
diyorsunuz ki Biz, imar yetkisi
Hayır, imar yetkisi vermiyorsunuz.
Büyükşehir belediye başkanlarını, özellikle 2 kişiyi
derebeyi yapmaya çalışıyorsunuz siz; birisi Ankara, birisi
İstanbul. Bunun ikisinin ortası yok. İlçe belediyelerini de
onların altında memur hâline getiriyorsunuz. 3194 sayılı
Yasayla çelişiyorsunuz, 5393 sayılı Yasayla
çelişiyorsunuz, diğer var olan yasalarla çelişiyorsunuz ve
diyorsunuz ki Bu değişiklik çok mükemmel bir
değişikliktir.
Benim aklıma
soru geliyor: Acaba Ankaranın Saklıkent civarında, AKP Grubunun
içerisinde veya başka milletvekillerinde çiftlik evi adı
altında kentsel dönüşüme girmeyi bekleyen araziler mi var? Onun
civarında kapatılan 100 binlerce, 200 binlerce dönüm arazi mi var?
Bunların cevabını soralım önce, almaya
çalışalım. Bunlar var arkadaşlar. Siz bunu iyi niyetli
kentleşme mantığına bağlayamazsınız.
Bu kentleşme
yasasından dolayı sayısız dava açıldı, sivil
toplum örgütleri açtı, mimarlar açtı, inşaat mühendisleri
açtı ve hepsi de kazandı. Kimisinin yürütmeyi durdurması
verildi, kimisi devam ediyor.
Şimdi siz ne
yapıyorsunuz? Siz çok despotça bu kanun maddesini geriye
çalıştırarak Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanını, İstanbuldaki bazı belediye
başkanlarını bu sorumluluktan kurtarmaya
çalışıyorsunuz. Yazıktır yazık;
yazıktır! Kent kaosu yaratıyorsunuz, kent karmaşası
yaratıyorsunuz. Zaten iktidarınızın
yarattığı ekonomik kaos yetmiyormuş gibi bir de kentlerde
kaos. İnsan odaklı siyaset
diyorsunuz. İnsan odaklı siyaset, mülkiyet sahiplerinin
mağduriyetine yol açan bir yasaya evet der mi? İnsan odaklı
Maden kazasında insanlar ölüyor, kader; falan yerde işsiz
kalıyor, kader; ondan sonra da İnsan odaklı siyaset! Bu
mantığı anlamak mümkün değil. (AK PARTİ
sıralarından Sen anlamazsın. sesi.)
Ben çok iyi
anlarım, cevabını da çok iyi veririm de sen veremezsin,
altında ezilirsin. Onun için cahil cahil konuşma orada!
Değerli
arkadaşlarım, bakın, 3194 sayılı İmar
Yasasını değiştirme cesareti gösteremeyen
Bayındırlık Bakanlığı, bugün 3194
sayılı Yasadaki yetkileri büyükşehre devretmekle övünüyor. Bu
yanlıştır, bu yasal değildir, bu Anayasaya
aykırıdır. Tüm hukukçular bunu söylüyor ama anlamayan bir tek
AKPnin Komisyon üyeleriyle bu öneriyi sunan -kim sunduysa- arkadaşlar,
bunlar sahipleniyorlar ve onlara da bakıyorum bugün arada yoklar. Ne oldu?
Ne oldu? Niye yoklar imza atanlar? Çünkü çekingenler, çünkü utangaçlar, çünkü
bazı şeylerin söyleneceğini biliyorlar. O nedenle, değerli
arkadaşlarım, bu yasaya Evet. demek kaos yaratmaktır,
karmaşa yaratmaktır, imar katliamı yapmaktır.
Size imar
tadilatları yetmiyor mu? Milyon dolarlar rüşvet alınarak
yapılan İstanbuldaki imar tadilatları yetmiyor mu? Yetmiyor. Ne
yapacaksınız? Ataşehir var. Büyükşehrin
iştahlandığı Ataşehir var, Çankaya var.
Ankaranın iştahlandığı Çankaya var. Onun için,
onların elini kolunu bağlayacaksınız, büyükşehirlere
yetki vereceksiniz ve bu yetkiyle de onlar istediğini yapan derebeyi
olacaklar. Yasanın özü bu.
Şimdi, biraz
sonra, geçici maddede belki bir daha genişletilmiş bir önerge
vereceksiniz. Yanlış yapıyorsunuz. Bu yasa Anayasa Mahkemesinden
döner. Çok eleştiriyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine
gidiyor. diye, başka çaremiz yok. Yargı, yargı, yargıya
inanacaksınız, güveneceksiniz, yargıyı arkadan dolanarak
kuşatmayacaksınız, bu tür maddelerle başkanlara imtiyaz
tanıyacak şekilde çevirmeyeceksiniz ve açık
olacaksınız, açık.
Geçen gün
Başbakan diyor ki: Yaptığımız toplu konutları,
otoyolları rulo yapsınlar da Anayasa Mahkemesine götürsünler.
Vallahi, onu yapmayacağız da onu yaptırıp kirli kazanç elde
edenlerden hesap soracağız hesap, Anayasa Mahkemesinde. (CHP
sıralarından alkışlar) Onun için Anayasa Mahkemesine biz
Türkiye olarak sahip çıkıyoruz, Türkiye olarak yaşatıyoruz.
Bu
vurgunların hepsinin öbür dünyada değil, bu dünyada hesabı
sorulacak. Gulûl suçu işlemenin hesabı bu dünyada sorulacak, bu
dünyada. Öyle, Türkiye'nin gelişmişliğini kendi
yandaşlarınızın kalkınması olarak görmeyin; kendi
etrafınızın 4x4lere binmesi olarak görmeyin zenginleşmeyi;
esnafı görün, çiftçiyi görün, işçiyi görün, işsizi görün, genci
görün, işsiz mühendisi görün. Ama nerede! Sırça köşkte
oturuyorsunuz, ahkâm kesiyorsunuz! Halka din, iman; kendinize han, hamam. Ne
güzel siyaset! Onun için AKPnin ampulü pırpırlamaya
başladı. Abbas yolcu! Ve bu seçimde bunun sonucunu halkımız
size sandıkta gösterecek değerli arkadaşlarım.
Peki, sevgili
arkadaşlarım, bu arsa rantlarını yaratmanın amacı
ne? Bir yıl sonra seçim var. Abbas yolcu, İktidar. Yerel yönetimler
ne zamana kadar var? 2012ye kadar. Ne yapmamız lazım? Devlet
olanakları elimizden gidiyor, yasal düzenlemelerimizi yapalım. Maden
Yasasını çıkardık, Kamulaştırma Yasası
bekliyor, Karayolları Yasası geliyor, özelleştirmeler,
şimdi bu yasayı geçireceksiniz ve bir eli yağda bir eli balda
devam ettirmeye çalışacağınız
yandaşlarınıza belediyelerden rant
sağlayacaksınız! Bu yasanın adı budur değerli
arkadaşlarım. Bu, rant yasasıdır. Bunun halka, kentlere
hiçbir faydası yoktur ve yasal kaos yaratmaktasınız.
O nedenle, aramızda
aklıselim sahibi arkadaşlarımız çok, dürüst
arkadaşlarımız, samimi arkadaşlarımız çok; bu
arkadaşlarımız lütfen düşünsünler ve bu geçici maddeye ret
oyu versinler değerli arkadaşlarım. Bu karmaşanın
altında ileride kalırsınız, yeniden yasal düzenleme yapmak
zorunda kalırsınız ama o zaman da size toplum güler, buradaki
muhalefet güler, sivil toplum örgütleri güler ve bir yasayı düzgün
çıkaramayan Parlamento hüviyeti taşırsınız
değerli arkadaşlarım.
Sayın
Başbakan şiiri çok seviyor. Ben de ona bir şiirle hitap edip
huzurunuzdan ayrılacağım ve geçici 1inci maddenin
tasarıdan çıkması gerektiğini yineleyerek desteğinizi
isteyeceğim.
Mala mülke olma
mağrur, deme var mı ben gibi?
Bir muhâlif yel
eser, savurur harman gibi.
Sayın Tayyip
Erdoğan. Onun için, derebeyler yaratmayalım, padişahlar
yaratmayalım. Özgür, demokratik, katılımcı ve halka güven
veren yerel yönetimleri yaratmaya çalışalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Bugün, dünyada, artık katılımcı
yerel yönetim tartışılıyor, görev ve yetkilerin
artırılacağı yerel yönetim
tartışılıyor; eğitimin belediyelere verilmesi,
trafiğin belediyelere verilmesi, sağlığın belediyelere
verilmesi tartışılıyor ama siz, belediyelere yeni rant yaratacak
olanakları tanımaktan başka bir çaba göstermiyorsunuz ve bugün
bir yığın sorun varken, ekonomik sorun varken,
uğraştığınız bu yasalar halkın geniş
kesimlerine hitap etmiyor. Rant yaratıyorsunuz, rantiyecilere hitap
ediyorsunuz, yandaşlarına hitap ediyorsunuz. Yandaşlarına
da sadece ekonomik olarak hitap etmiyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hizmet Ödülü dağıtılırken bile
yandaşlarınızı düşünüyorsunuz, Allahtan korkun yahu!
Saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.
Sayın
milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.01
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.02
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
509 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi söz
sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Nevzat
Korkmaz, Isparta Milletvekili.
Buyurun
Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin geçici 1inci maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi ve şahsım adına
görüşlerimi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin geçici
1inci maddesi, kanunun yürürlüğe girmesinden önce yargıda
açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış
davalarda da bu kanun hükümlerinin uygulanacağını söylemektedir.
Teklif, esas
komisyon olarak İçişleri Komisyonunda, tali komisyon olarak da
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonunda görüşülmüş ve Genel Kurula indirilmiştir. Teklife
İçişleri Komisyonunda görüşülmesi esnasında geçici 1inci
madde eklenmiştir ve düzenlemelerin mahkeme safhasında da geriye
yürümesi hususu getirilmiştir. Böyle bir düzenleme maalesef afaki, hiçbir
araştırmaya dayanmaksızın yapılmıştır.
Etkileri ne olacaktır; vatandaş herhangi bir hak kaybına
uğrayacak mıdır ya da belediyelerin imar suçları örtbas
edilip bir çırpıda yasal hâle mi getirilmektedir; şehirlerimiz
bundan ne kadar etkilenecektir? Böyle bir araştırma ya da bu
araştırmaya dayalı veriler olduğunu düşünmüyorum, bu
yüzden afaki tabirini kullandım. Şayet varsa da bu rakamların
Meclisle paylaşılması ve kamuoyunun
aydınlatılması lazımdır diye düşünüyorum.
Bu düzenlemenin
bir başka meali de şudur: Mahkemelere intikal etmiş davalara
açık bir müdahale ile karşı karşıyayız. Birileri
yahut birilerinin bazı eylemleri affedilmekte, yine birilerinin
mağduriyeti katlanmaktadır. Alt Komisyonda metin detaylarıyla
görüşülürken değil de bu ekleme esas Komisyonda son dakikalarda
yapılmıştır ve bunu da gerçekten manidar bulmamak mümkün
değildir. Ancak, bir müddet önce İnternete düşen Anayasa
Komisyonu Başkanı Sayın Burhan Kuzu ile Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçekin görüşmelerini
hatırlayınca bazı şeyler kendiliğinden
netleşiveriyor.
Bakın, bu konuşma
nasıl cereyan ediyor; bu konuşmanın dökümü burada kıymetli
arkadaşlar:
Melih Gökçek:
240tan yargılıyorlar beni şimdi. 240 dediğiniz, kanunda
sayılmayan hâller. Ben ne bileyim kanunda sayılmayan hâllerin
şey olduğunu abi ya.
Burhan Kuzu:
Çorba gibi, maydanoz gibi bir şey işte.
Melih Gökçek: Abi
şunu yapamaz mısınız? Yani bu 240ı üç ay, altı
aya indiremez misiniz abi ya?
Burhan Kuzu:
Cezasını mı?
Melih Gökçek:
Evet.
Burhan Kuzu: O
zaman faydası ne olacak öyleyse?
Melih Gökçek:
Abi, üç aydan altı aya olunca belediye başkanları bu cezayı
alıyor, paraya çevriliyor, belediye başkanlığı süresi
de gitmiyor. Mahkûm olup içeri atsa iki ay gidip yatıp geliyorsun, ondan
sonra işine devam ediyorsun.
Burhan Kuzu:
Hıı, beş-altı ay diyorsun, olabilir. Şu an ne kadarki
onun şeyi?
Melih Gökçek: Bir
seneden üç seneye.
Burhan Kuzu: Çok.
Melih Gökçek:
Tabii çok abi. O kadar saçma ki, adam bankayı soyuyor üç sene, ben
240tan, keyfî muameleden, şundan bundan üç sene. Olur mu böyle bir
adalet?
Burhan Kuzu:
Şu anda bana gelen yüz kırk dosya var. Dikkatinizi çekiyorum
arkadaşlar. Bizim milletvekillerinin aşağı yukarı 50
küsuru, 60a yakını bu 240
240 nedir? Görevi kötüye kullanma
arkadaşlar.
Melih Gökçek: Bu
240ı, milletvekilleri, hangisi, kaç tane varsa bir bana çıkartsana.
Ben onları bir fitilleyeyim. Evet fitilleyeyim tabirini kullanıyor
arkadaşlar.
Burhan Kuzu: Var
var, ben sana listesini vereyim onun.
Melih Gökçek:
Abi, bir zahmet abi ya. Bir fitilleyeyim de üç yıldan altı aya
indirelim bunu. deyip devam ediyor kıymetli arkadaşlar.
Şimdi,
değerli milletvekili arkadaşlarım, hem milletimiz hem basın
şu soruyu sizlere sormamızı bekliyor: Sayın Gökçek, AKP
milletvekili arkadaşlarımızdan, kendi tabiriyle, kimleri
fitillemiştir? Hangi AKP milletvekilleri şimdi kendi iradeleriyle
değil de, Melih Beyin -tırnak içinde- ricalarını yerine
getiriyor.
Mahkemelere
açık müdahalelerden bahsedince Isparta Şarkikaraağaçta
yaşadığımız belediye başkanlığı
seçimiyle ilgili hukuk skandalından da bahsetmemiz gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, devletin temeli adalettir. Adalet üzerine inşa edilmeyen
hiçbir devlet ayakta kalamaz, inancımıza göre de adaletle hükmetmeyen
yönetici de insanlara zulmediyor demektir. Unutmayalım ki zulüm ile abad
olanın ahiri berbat olur.
Bildiğiniz
üzere Isparta Şarkikaraağaçta belediye seçimi Yüksek Seçim Kurulu
kararıyla yenilenmiş ve ilk seçimi Milliyetçi Hareket Partisi
kazanmış olmasına rağmen önce on sekiz oyluk fark
sıfırlanmış ondan sonra da kim tarafından, kimin için
oy kullandırıldığı anlaşılmayan hatta
teşkilatımız tarafından hiç tanınmayan bir askerin oy
vermesi söz konusu edilerek ilk seçim sonuçları iptal edilmiş ikinci
seçim yapılmıştır. Hükûmetin tüm imkânları seferber
edilmiş neredeyse metrekareye 2 tane bakan düşen ziyaretlerle gökteki
yıldızlar vaat edilerek ikinci seçimi AKP adayı
kazanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, AKPnin adayı 2000 yılından beri -lütfen dikkat
buyurunuz- kalpazanlık ve sahte parayı piyasaya sürmek suçundan
yargılanmaktaydı. Bunu AKP yetkilileri de biliyordu. Buna rağmen
aday gösterildi. Hani Adana için ileri geri konuşanlara bunu
hatırlatmak için söylüyorum. Adana Büyükşehir Belediye
Başkanı için bir mahkeme kararı bile yok iken konuyu istismar
edenler ve hemen görevden uzaklaştırma kararı verenler kalpazanlık
gibi bir suçtan suçüstü yakalananlara belediyenin trilyonluk bütçesini teslimde
hiçbir mahzur görmeyerek suça iştirak etmişlerdir. Bırakın
Sayın Genel Başkanımız gibi Gidin, bağımsız
mahkemelerde aklanıp ondan sonra Milliyetçi Hareket Partisinde siyaset
yaparsınız. gibi bir söz etmeyi, suçu sübut bulmuş belediye
başkanını görevde tutma konusunda sonuna kadar
direnmişlerdir. Şarkikaraağaç Belediye Başkanının
kalpazanlık ve sahte parayı piyasaya sürmek suçu 5. Ağır
Cezada muhakeme edilmiş, zanlı iki yıl altı ay hapis
cezasına mahkûm edilmiş ve bu ceza Yargıtay 8. Ağır
Cezada onanmıştır. İçişleri Bakanlığı
konuyu gündeme getirmemizle birlikte söz konusu Belediye Başkanını
görevden uzaklaştırmıştır ancak hukuk tarihinde
eşine az rastlanır bir garabet örneği sergilenerek bir üst
mahkeme olan Yargıtayın onadığı karar -dikkat ediniz
arkadaşlar, birazcık hukuk bilgisi olan
arkadaşlarımızın özellikle bu kullandığım
cümlelere dikkat buyurmasını istiyorum- 6. Ağır Cezada
yargılamanın yenilenmesine karar verilerek işlevsiz
bırakılmıştır. İçişleri
Bakanlığı da bu karara binaen ilgiliyi görevine iade
etmiştir.
Hâlbuki görevden
uzaklaştırma kararı bir tedbir olarak illaki
kesinleşmiş hükme ihtiyaç duymamaktadır ve bunun bilinmemesi de
mümkün değildir ama siyasi düşünceler devlet
adamlığına galip gelmiş ve milletin, devletin
parasını kullanan belediye bir hükümlüye teslim edilmiştir.
Sonra ne
olmuştur? 5. Ağır Ceza, yargılamanın yenilenmesi
talebini haksız bularak iki buçuk yıllık hapis
cezasını, bu sefer temyiz yolu kapalı olmak üzere, tekrar
vermiştir. İlgili, infazın altı ay ertelenmesini
istemiştir. Bunun için de biliyorsunuz, ciddi gerekçelerin bulunması
gerekiyor ancak zaten ilgili şahsın muhakeme süreci trajikomik bir
çizgide yürüdüğünden bu hakkı da kolayca elde etmiştir. Erteleme
süresi 24 Mayısta başlamıştır. 24 Kasıma kadar bu
şahıs bu haktan da istifade edecektir ancak ilgili için yolun sonu
görünmüştür, 25 Kasımda bu şahıs kanunsuzluğun
bedelini ödemeye başlayacaktır.
Şimdi,
Sayın İçişleri Bakanına seslenmek istiyorum:
Savcının erteleme kararı hükmü ortadan
kaldırmamaktadır. Şahıs, belediye başkanı seçilme
yeterliliğini kaybetmiştir. Böyle bir karardan haberim yok.
diyemezsiniz. Şarkikaraağaç Belediye Meclis üyelerinin
İçişleri Bakanlığına yazılı başvurusu
vardır ve 1 Haziranda Bakanlığınızın genel
evrakına girmiştir. Ben de sözlü olarak buradan ihbar ediyorum. Bu
şahsı derhâl görevden alınız. Hukuksuzluğa daha fazla,
İçişleri Bakanlığı gibi anayasal sistemimizin
omurgası olan kurumu ve makamınızı alet etmeyiniz.
Hırsızın, yolsuzun, kanunsuzun, hepinizin bildiği üzere
kıymetli arkadaşlarım, partilisi, partisizi olmaz. Millete,
devletin adil yüzünü gösteriniz, hukukun ve adaletin önünü açınız. Bu
olmaz ise bundan sonra, maalesef, adalet ve devlet adamlığı
adına söyleyeceğiniz hiçbir sözün
inandırıcılığı kalmayacağı gibi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, buyurun.
S.NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
buradan ilan
ediyoruz ki mahkeme kararı ve yasalar ortada iken adaleti engelleyen ve
kanunu işlevsiz kılan bu uygulamanızdan dolayı
hakkınızda suç duyurusunda bulunulacaktır. Bir içişleri
mensubu olarak diyorum ki: Bakanlığımızın hukuksuzluk
ile daha fazla anılmasına müsamaha gösterilmeyecektir.
Yapacağınız, bu söylediklerimizi size ulaşan evrak
üzerinden teyit etmektir.
Mahkûmiyet
kararını gereği için Sayın Bakana
ulaştırılmak üzere İçişleri Komisyonuna iletiyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Madde üzerinde,
Barış ve Demokrasi Grubu adına Akın Birdal, Diyarbakır
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Birdal. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 509 sıra sayılı
Belediyeler Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin geçici 1inci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Ancak, bugünün
gündemine ilişkin Genel Kurulunuza bazı konularda bilgi sunmak ve
kaygılarımızı paylaşmak istiyoruz. Çünkü bu sorunlar,
demokrasi, insan hakları, birlikte yaşama ve adalet sorunudur.
Eğer bir ülkede bu sorunlar çözülmemişse, şimdi üzerinde
görüştüğümüz kimi konular ayrıntıdır ve temelde de
çözümsüz kalması kaçınılmazdır.
Değerli
milletvekilleri, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konukları
vardı ve burada grubu bulunan siyasi partilerimizi ziyaret ettiler.
Diyarbakırda E tipinde yatan 1.600 taş atan çocukların Terörle mücadele mağdurları
adı altında anneler, yakınları buraya geldiler ve
çocuklarının ve kendilerinin mağduriyetini Türkiye Büyük Millet
Meclisine taşımaya çalıştılar.
Şimdi, bu
çocukların zaten gerçekten hiçbir hukuk devletinde, hiçbir demokratik
ülkede karşılaşmayacağı bir durumla
karşılaştıkları biliniyor. Taş
atmışlardır güvenlik güçlerine ve beş yasa maddesinden
yargılanarak, yaşlarından daha fazla ağır ceza
istenmekte, yargılanmaktadır ve şimdi, onların, işte,
geçtiğimiz birkaç gün önce AKP MYKda değerlendirildiğini, bugün
Adalet Komisyonunda ele alındığını ve bir alt
komisyona havale edildiğini biliyoruz. Önümüzdeki hafta da Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna gelecek ve de umuyor, diliyoruz ki, gerek çocukların
gerekse ailelerinin beklentilerine karşılık verebilecek bir
düzenleme olur ve çocuklar evlerine ve okullarına dönerler. Aksi takdirde,
kısmi iyileştirmelerle, basın aracılığıyla
da bu sorun çözülmüş gibi, demokratik kamuoyunun ilgisini azaltacak ve
sönümlendirecek bir sürece itilir ki, o daha da tehlikelidir.
Şimdi,
geçtiğimiz günlerde, gerçekten insan haklarına dayalı bir hukuk
anlayışı olmayınca, ister cezaevinde ister onun
dışında, her yerde bu yaşanıyor. Örneğin, şu
son bir hafta, on gündür birçok cezaevinde güvenlik güçlerinin o kadar keyfî
tutumlarıyla karşılaşılıyor ki, bu nasıl
anlatılır, nasıl açıklanır? Bunun gerekçesi bulunamaz.
Şimdi,
Çocuklar mahkûm, çocuklar Kürt çocukları, bunlar her şeye
müstahaktır, layıktır. anlayışıyla,
çocukların gerçekten sağlık koşulları, beslenme
koşulları açısından itiraz ediyorlar ve çocuklar
yattıklarına değil, oradaki koşullarına itiraz
ediyorlar açız diyorlar. Yani Beslenme koşullarımız kötü
ve sağlık koşullarımız kötü. diyorlar ve bunun
üzerine, bu itirazı gidermek yerine, çocukları bir gün sabaha
karşı, her birini başka cezaevlerine sürüyorlar ve
Diyarbakır E Tipi Cezaevinden 31 çocuk birtakım illere gönderiliyor.
Şimdi, örneğin, gönderilen illerden biri Elâzığ, 12 çocuk
bir hücrede bulunduruluyor, bakın, gönderildiklerinden bu yana. Şimdi,
hani insan haklarına dayalı cezaevi koşulları?
Çocukların bu durumu ne yazık ki kamuoyuna
yansıtılamıyor. Sayın Adalet Bakanına iletmeye
çalıştık ama bugüne değin düzeltilmedi ve hatta
onların geri alınmalarını rica ettik Diyarbakıra
çünkü bu düzenlemelerin çocukların özgürlüğüne yol açabileceği
umudunu da ileri sürerek ama olmadı ve on dört gündür aileler
Diyarbakır E Tipi Cezaevinin önünde çadır kurdular ve
sorunlarını kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar.
Şimdi, bugün
aileler bütün gruplara sorunlarını ilettiler. Tabii, burada
yalnız çocuklar değil aileleri de çok mağdurlar ve kimi
cezaevlerinde de örneğin hasta sevkleri personel ve ödenek
yokluğundan ötürü yapılamadığı ileri sürülüyor. Yani
şu belediyelerin yarattığı gerçekten haksız kentsel
dönüşüm rantlarının bir kısmı buralara aktarılsa
hiç değilse çocukların hastaneye ya da başka yerlere sevkleri
mümkün kılınabilinir.
Burada aynı
zamanda aileler de cezalandırılıyor. Örneğin, şimdi,
Kartal Maltepe Cezaevinde Velat Bulut çıplak aranılıyor ve
işkence görüyor ve bu durum yakınları tarafından İnsan
Hakları İnceleme Komisyonu Başkanına sunuluyor, Sayın
Başkan birçok konuda olduğu gibi yanıt verme gereği bile
duymuyor. Böyle bir şey olur mu? Yani yanıt verilir, neyse oradaki
sorumlular hakkında soruşturma açılması istenilir, insan
haklarının gereği ne ise onun yapılması
başlatılır o süreç ama ne yazık ki biz istersek
yaparız, istemezsek yapmayız hâli var. Örneğin batıdaki
terörle mücadele kanununun mağduru olan çocukları birtakım adli
mahkumların arasına veriyorlar ve çocukların her akşam
taciz edilmesine, sövülmesine ve dövülmesine neden oluyorlar. Şimdi, bu
çocuklar, sırası geldiği zaman bu çocuklara terörist
diyorsunuz, siyasi mahkûm muamelesi yapıyorsunuz ama onları adli
mahkûmların arasına vererek ve de adli mahkûmları
kışkırtarak milliyetçi saldırılara hedef
kılıyorsunuz. Bu, kabul edilir bir durum değil.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; siyasi
farklılıklarımızı ve siyasi
hesaplaşmalarımızı çocuklar üzerinde yapmayalım. Varsa
kimin sözü, burası... Ki bu kürsünün dokunulmazlığının
olduğunu umuyoruz. Hoş, dışarıda aynı burada
konuşulanlar Barış ve Demokrasi Partisi milletvekilleri
hakkında her biri soruşturma ve dava konusu oluyor. Bu da ayrı
bir konu ama burada herkes her istediğini söyleyebilir.
Şimdi,
ikinci bir konu barış davası. Yarın Diyarbakırda,
ağır ceza mahkemesinde bir barış davası görülecek.
Habur Kapısından, gerçekten Kürt sorununun demokratik çözümüne ve
iktidarca... İşte, daha önce Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından İyi şeyler olacak. yaklaşımından
sonra Sayın Hükûmet Başkanı da, Başbakan bir
açılım süreci başlattıklarını söylediler ve bu
sürecin önemli bir halkasıydı Habur. Mahmurdan ve Kandilden
insanlar geldiler, 34 kişi. Şimdi, yarın 4 çocuk hariç, 30
Kandilden ve Mahmurdan gelenler PKKnin üyesi olmaktan ötürü
yargılanacaklar. Bunlar zaten PKK üyesi olduklarını
reddetmediler ki, PKKli olarak geldiler ve Ama biz silahları
bırakıyoruz, barış için geliyoruz. dediler ki daha önce de
bunun örnekleri var. 2 kez barış ve demokratik çözüm için geldiler ve
ne yazık ki yine yargılandılar, mahkûm oldular; bir
kısmı çıktı, bir kısmı çıkamadı.
Şimdi,
gerçekten bu sürece, aslında bu AKPye, Kürt sorununun demokratik çözümüne
ve Türkiye halkının barış içinde bir arada
yaşamasına çok önemli bir katkıdır ve geldiler yani o
gelişteki
Belki iyi yönetilemedi, gerek AKP tarafından gerekse bizim
açımızdan da nüanslar olabilir ama bunun sonuçları önemliydi,
oradaki fotoğraf değil; onların gelmesi ve bundan sonra da
diğerlerinin gelecek olmasına dair yaratılacak umuttu ama ne
yazık ki bunu da yok ettik ve yarın -komediye bakın, trajikomik
bir şey- örgüt üyesi olmaktan yargılanacaklar, bir de Pasaport
Yasasını ihlalden. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Bu
nasıl bir hukuk devleti? Uluslararası platformda herkes bunu
yarın izleyecek. Ondan sonra ulusal itibardan, uluslararası onurdan
ve prestijden söz ediyoruz. Olmaz böyle bir şey. Yarın
başkaları da size kaç dakika işaretini yapacak. Bunu da
unutmayın.
Başka bir
mesele: Bakın, bir hafta on gündür, sayın milletvekilleri dikkatinize
sunuyorum, Giresuna, ki, her yıl, biliyorsunuz, tarım işçileri
gider bölgemizden çünkü işsizlik, yoksulluk elbette ki bir olgu ve
şimdi Karadenize gidiyorlar. Örneğin, geçtiğimiz hafta
Giresuna almadılar. Emek yoğun işler bunlar ve emekçileri
almadılar, Gürcistandan işçi ithal edilecekmiş.
Arkadaşlar, bu nedir bu? Açlığın, yoksulluğun
gerçekten örtünmek istenişi ki, örneğin bizim barış
umudumuzu bugüne kadar örtmeye çalıştınız ama
açlığı ve yoksulluğu örtemezsiniz ve erteleyemezsiniz.
Bugün başka
bir şeye tanık olduk. Yine, Diyarbakırın Hani ilçesinden
35 işçi Rizenin bilmem ne ilçesine baraj yapımına gidiyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayın Sayın Birdal.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bir hafta önce
gidiyorlar 35 işçi ve önce Rizenin o ilçesinde birtakım etik
gerekçeler gösteriliyor ve bu gerekçelere karşı orada gerçekten
güvenlik görevlisi bir hanım Hayır, böyle bir şey söz konusu
değil. diyor. Yani birçok olaya tanık oluyoruz ama özellikle
bölgeden gelen bu Kürt işçilerinin ahlaki olarak herhangi bir vukuat
yarattığına tanık olmadık. Tam tersi, çok
saygılılar. diyor. Bunun üzerine başka bir gerekçe. Bu
işçiler aldıkları ücretleri PKKye göndereceklermiş! Bu
yalan da tutmuyor. Bir de yalan alışkanlığı
başladı, dezenformasyon, toplumu gerçekten yanlış
bilgilendirme, olduğundan farklı gösterme. Ondan sonra da bu da
olmuyor ve Sizin güvenliğinizi sağlayamayız, geldiğiniz
yere gidin diyorlar. Arkadaşlar, bakın, iki Türkiye var. Biz uyarıyoruz
bunu. Gerçekten eşit yurttaşlar olarak bir arada kardeşçe
yaşayacaksak hukukun önünde herkesin eşit olma...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Birdal.
AKIN BİRDAL
(Devamla) ...muamelesini dikkate alın ve aksi takdirde burada
barış ya da demokrasinin ya da birtakım düzenlemelerin
karşılığı olmayacaktır. Bunu sayın yüce
Meclisimize haber veriyorum.
Saygılarımla.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Nevşehir Milletvekili
Mahmut Dede.
Buyurun
Sayın Dede. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 5393 sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
geçici 1inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış
bulunuyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, özellikle 1970li ve 1980li yıllardan itibaren
artış gösteren köyden kente göç olgusunun zorunlu bir sonucu olarak
ortaya çıkan çarpık ve plansız yapılaşmanın neden
olduğu olumsuz etkileri en aza indirmek, huzur ve güven duygusunun hâkim
olduğu modern ve yaşanılabilir şehirler inşa etmek
bizlerin görevidir diye düşünüyorum.
Görüşmekte
olduğumuz 5393 sayılı Belediyeler Kanununda
değişiklik öngören düzenlemeyle şehirlerimizi çarpık
yapılaşmadan kurtaracak, insanlarımıza
sağlıklı koşullarda yaşam fırsatı sunacak,
toplumdaki ayrışmayı ortadan kaldırma adına önemli
roller üstlenecek ve vatandaşlarımıza daha saygın bir
benlik duygusu kazandıracak kentsel dönüşüm projelerinin önü
milletimizin lehine olacak şekilde açılacaktır.
Değerli
arkadaşlar, bugün Genel Kurulun başlangıcından şu ana
kadar bu konuyla alakalı konuşan milletvekili
arkadaşlarımızdan özellikle muhalefet milletvekili
arkadaşlarımızın eleştirilerini hayretle izlemiş
durumdayım. Şimdi, Türkiyede bir gerçek var. Demin bahsettiğim
gibi, 1970li ve 1980li yıllardan sonra köylerinden kente göç eden
insanlar, oralarda başlarını sokabilecekleri bir ev sahibi
olabilme adına, gerek maliye hazinesine ait arazilerde gerekse özel
mülkiyete ait arazilerde, hiçbir imar uygulamalarına uymadan, hiçbir plan
ve projeye uymadan ve devamlı konut üreterek, yolu olmayan, suyu olmayan,
elektriği olmayan Yaşam şartlarının niteliği hiç
de önemli değil, yeter ki başımızı
sokabileceğimiz bir ev olsun. düşüncesiyle böyle bir uygulamaya
girdiler ve maalesef, Türkiyemizin bir gerçeği olarak, kendi
iktidarımız dönemine kadar biz bunu yaşadık. Biz ne
yaptık? 2004 yılında çıkarmış olduğumuz Türk
Ceza Kanununun 184üncü maddesinde Kaçak inşaat, ev, iş yeri, ne
olursa olsun, yapan da, yaptıran da üç yıldan başlamak üzere
ağır cezada yargılanacak. dedik. Bu Kanun Resmî Gazetede
yürürlüğe girdikten sonra hemen uygulamaya başlandı, yani
yürürlük tarihi altı ay sonra veya bir yıl sonra gibi bir süre de
verilmedi. O günden sonra, Türkiyede kaçak yapılaşma ve çarpık
yapılaşmanın, plansız yapılaşmanın önüne
geçildi. Fakat, bu arada şu gerçek ortaya çıktı: Gelişen
dünyada, 21inci yüzyılda, modern kentler oluşumu hızla ilerledi.
Buna prestijli konutlar diyebiliriz, uydu kentler diyebilir. Toplu Konut
İdaresinin yapmakta olduğu modern kentler artık, insanların
çarpık kentlerde değil, modern kentlerde yaşama isteğini ön
plana çıkarmıştır.
Ben bir
Nevşehir Milletvekili olarak, bunun en iyi örneğini ilim olarak size
verebilirim. Şu anda Nevşehir ilinde, iki tane kentsel dönüşüm
projesinden birisi proje safhasında devam ediyor, birisinde de iki bin
altı yüz konut şu anda bitmek üzere arkadaşlar. O çarpık
yapılaşmadan,
İşte,
bu ihtiyaçtan dolayı, AK PARTİ İktidarı, Hükûmeti olarak
bizler, bu teklifi -bir an önce yasalaştırarak- özellikle çarpık
yapılaşması olan büyük şehirlerdeki bu insanlara artık
insanca yaşayabilecekleri modern kentler, modern şehirler
oluşturmak arzusuyla getirdik. Bununla alakalı
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Yolsuzluğa fırsat vermemek kaydıyla
onlar yapıldı.
MAHMUT DEDE
(Devamla) Tabii, muhalefet bunları eleştirecektir
BAŞKAN
Sayın Dede, lütfen Genel Kurula hitap edin.
MAHMUT DEDE
(Devamla)
ama ben
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlar mısınız.
Buyurun.
MAHMUT DEDE
(Devamla) Ben, Nevşehir Milletvekili olarak muhalefet milletvekili
arkadaşlarımı Nevşehire davet ediyorum, 2.600 tane
yapılan o kentsel dönüşümdeki modern daireleri gezdirmek istiyorum ve
o dairelerde hak sahibi olacak 1 oda,
Burada sözlerime
son verirken 5393 sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin hayırlara vesile
olmasını diler, çarpık ve plansız kentleşmenin neden olduğu
sıkıntıların önüne geçeceğine inandığım
bu kanun teklifini desteklediğimi bildirir, yüce heyetinize
saygılarımı sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Dede.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Tayfur Süner, Antalya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Süner. (CHP sıralarından alkışlar)
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Belediyeler
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinde şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu yasayla
kentlerin tarihî dokusunu katledeceksiniz. Bu yasayla yeşil alanları
katledeceksiniz. Bu yasayla vatandaşın mülkiyet hakkını
gasbedecesiniz. Bu yasayla ilçe belediyelerinin plan yapma yetkisini
gasbedeceksiniz. Bu yasayla kamuya ait sosyal tesisleri ranta kurban
edeceksiniz. Bu yasayla vatandaşların ecdatlarından kalan
dairelerde yaşama hakkını gasbederek sürgün
yapacaksınız. Nasıl mı? Örnek vereyim: Dikmende
atalarından kalma dairenin olduğu bölgeyi kentsel dönüşüm
alanı ilan ettiğiniz zaman, şayet isterseniz bu vatandaşa
Balâda bir tarla tahsis edip orada rekreasyon alanları yapabilir,
altyapı çalışmaları yapabilir ve vatandaş, orada
eğer tripleks veya dubleks daire yaptığı zaman, ruhsat alma
aşamasında Arkadaş, sen burada doğal gaz, elektrik, su
alamazsın. Niye? Ben burada rekreasyon çalışması
yaptım, altyapı çalışması yaptım, bu masraflara
iştirak edeceksin. diyeceksiniz. Bu yasayla vatandaşların
mülkiyet hakkını gasbetmiyorsunuz, vatandaşın
boğazını sıkıyorsunuz.
Bu kentsel
dönüşüm yasasıyla şayet -Dikmenden örnek verdim- Dikmende
ruhsat verip belediye başkanlarının, eğer bir bina dikmeye
kalkmışsa ve yarıya geldiği zaman oradaki kentsel
dönüşüm yapmak için ilan etmişseniz, şayet o
vatandaşın binasını bir beş yıl, bir beş
yıl daha on yıl hak mahrumiyetine maruz bırakabilirsiniz.
Yapmayın. Siz yangından mal kaçırır gibi yasa
çıkarıyorsunuz. Biz üç buçuk ay deprem komisyonunu
çalıştırdık, orada birtakım kararlar aldık. O,
yasa hâline gelmeden şimdi bu Belediyeler Kanununu getiriyorsunuz.
Şayet, kentsel dönüşüm yasasını, Deprem Komisyonunda
alınan kararlarla beraber, onun içeriğini bir imar yasasıyla
beraber harmanlasa idik, Türkiye'de bina stokunun yüzde 67si kaçak ve
iskânsızdı, yüzde 67 bina stokunu bu potada eritilmiş yasa ile
çözebilirdik. Nasıl mı çözebilirdik? Siz, yüzde 67lik kentlerin
bozuk yapısını bu yasa ile düzeltemezsiniz, sadece bir bölümünü
düzeltirsiniz, o bölümde kentsel dönüşüm yaparsınız, o bölümü
ıslah edersiniz. Kentlerin tamamını, bina stoklarının
yüzde 67sini nasıl ıslah edeceksiniz? Islah etmenin bir tek yolu
var: Kentlerde yüzde 67 bina stokunun bir kısmında yoğunluk
vererek, bir kısmında yoğunluğu azaltarak tedbirler
alabilirsiniz, bunu ancak yasayla yapabilirsiniz. Bazı semtlerde parsel
birleştirmesini yapabilirsiniz, onu kentsel dönüşüm
alanının içine sokarsınız.
Bakın,
bugün, Türkiye'de binalarımızın birçoğu
dayanıksız, yüzde 67nin içinde, maili inhidam durumunda; maili
inhidam durumunda olanları yıkarsınız. Şayet
yoğunluğu artırarak çözebilecekseniz yoğunluğu
artırırsınız? Nerede? Kartalda. Nerede? Bakırköyde.
Buralarda yoğunluğu artırarak vatandaşın
binalarını yenileme hakkını verebilirsiniz. Sadece
beyninizde rant olursa, işte, kentsel dönüşüm yasasını
getirirsiniz, alelacele çıkarırsınız yangından mal kaçırır
gibi, ama topluma dönük yasaları çıkaramazsınız. Topluma
dönük yasalar ancak toplumun ihtiyaçlarına cevap verilerek
çıkarılır, bu şekilde çıkaramazsınız;
çıkarırsınız, sakat doğar çocuk.
Şayet, tüm
kentlerin yapısını düzeltmek istiyorsak, Deprem Komisyonunda
alınan kararlarla, yeni bir imar yasasıyla ve kentsel dönüşüm
yasasını harman yaparak yeni bir yasa Meclise getirirsiniz, hep
beraber çalışır
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Süner, lütfen, toparlayınız.
TAYFUR SÜNER
(Devamla)
doğru bir yasayı Meclise getirir
çıkarırız.
Allah
aşkına, hep ranta, hep çıkara dayalı bir yasa getirirseniz
Meclise, işte sakat bir kentsel dönüşüm yasasını bu
Meclisten gene alelacele saat üçte mi, dörtte mi çıkarsınız ama
toplumun ihtiyaçlarına cevap veremezsiniz.
Bugün, üç buçuk
ay çalıştırdığınız Deprem Komisyonunda
alınan kararları daha gündeme almadan, bir yasa teklifi
hazırlamadan, onu bir imar yasasıyla bir potada eritmeden siz bu
yasayı Meclisten geçirerek, Kentsel dönüşüm yaparız. diyerek
kentlerin tarihî dokusunu düzeltemezsiniz. Bakın, kentlerin tarihî
dokusunun içine edeceksiniz. Bakın, buna örnek olarak
Tarlabaşını vereceğim. Tarlabaşında 2007
senesinden beri kentsel dönüşüm yapmak için Çalık Grubuna verdiniz.
Vatandaşlar mülkiyet haklarını aramak için maalesef mahkemelere
müracaat ettiler, üç senedir davalar devam ediyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
Müsaade eder
misiniz?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Süner.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) Sulukulede de tarihî surların dibinde tarihi katlediyorsunuz.
Orada arkeologlarla inşaat firmaları düpedüz kavga ediyorlar. Demek
ki ne tarihî dokuya saygınız var ne kente saygınız var ne
insanlara saygınız var.
Bu
düşüncelerle hepinizi saygılar ve sevgilerle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Süner.
SIRRI SAKIK
(Muş) Başkanım, hani adildiniz, kuralları
çiğnemiyordunuz?
BAŞKAN
İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İçtüzük
72ye göre görüşmelerin devam etmesini arz ederiz.
|
Oktay Vural |
Necati Özensoy |
M. Akif Paksoy |
|
|
İzmir |
Bursa |
Kahramanmaraş |
|
|
K. Erdal Sipahi |
|
Nevzat Korkmaz |
|
|
|
|
|
|
İzmir |
|
Isparta |
|
|
|
|
Gerekçe:
Hukuk devletine
aykırı kişiye özel düzenleme hususunda yüce Meclisin daha fazla
bilgilendirilmesini teminen.
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) - Sayın Başkan, söz talebim vardı.
III.-YOKLAMA
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var.
İsimleri
tespit ediyorum: Sayın Özensoy, Sayın Vural, Sayın Korkmaz,
Sayın İnan, Sayın Sipahi, Sayın Paksoy, Sayın
Akkuş, Sayın Kalaycı, Sayın Taner, Sayın Işık,
Sayın Asil, Sayın Ural, Sayın Nalcı, Sayın Varlı,
Sayın Bulut, Sayın Akçay, Sayın Çalış, Sayın
Akcan, Sayın Çobanoğlu, Sayın Cengiz.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin, 03.07.2005
Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri Komisyonları Raporları (2/435) (S.
Sayısı: 509) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi on
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sisteme giren
sayın milletvekilleri: Sayın Nalcı, Sayın Cengiz,
Sayın Asil, Sayın Yalçın, Sayın Işık, Sayın
Akkuş ve Sayın Kurt.
Yeniden sisteme
girmelerini rica ediyorum.
Sayın
Nalcı, buyurun.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
nüfusu 10 binin altında olan belediyelere, kentsel altyapı
yapımında İller Bankasının hibe oranı nedir?
Şayet bu oran yüzde 50 ise diğer yüzde 50 oranını
karşılamayan veya borçlanamayan belediyelerin durumu ne
olacaktır? Ve bu yüzde 50nin üstünde hibe verilen belediyeler var
mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Nalcı.
Sayın
Cengiz
Sayın Asil,
buyurun.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, 2009 yılında, Maliye Bakanlığı
tarafından, Eskişehir ilindeki ilçe ve beldelere, ilçelere 100er
milyar, beldelere de 50şer milyar para gönderildi. Yalnız, sadece
AKPli belediyelere gönderildi, muhalefet belediyelerinin hiçbirine bu para gönderilmedi.
2010 yılında da ilçe belediyelerine, AKPlilere 35 milyar, diğer
muhalefet belediyelerine de 20şer milyar lira gönderildi. Bunu, adalet
kavramıyla, eşitlik kavramıyla, siyasetle, neyle izah
edeceksiniz, bir açıklar mısınız.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Yalçın
Yok.
Sayın
Işık, buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyeleri aleyhine, usulsüz imar
uygulamaları nedeniyle açılmış dava sayısı nedir?
Bu davaların kaçı belediyelerin aleyhine
sonuçlanmıştır? Devam eden davalarla bu kanun teklifi
arasında bir ilişki var mıdır? Varsa bu hukuksuzluğa
Türkiye Büyük Millet Meclisini ortak etmenizin amacı nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Akkuş
AKİF AKKUŞ
(Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakan; bu yasa ile getirilen ve
büyükşehir belediyelerine verilen, sağlık ve eğitim
alanları dışında kalan arsa ve arazilerin kentsel
dönüşüm projesiyle istimlak edilmesi hakkı şehirlerimizdeki
park, bahçe ve toplumsal amaçlı olarak kullanılan özel alanların
ve binaların da istimlakine konu olacaktır. Bu durumda
şehirlerde vatandaşın dinlenme ve soluklanma amaçlı
kullandığı alanlar da istimlak edilebilecek mi? Bu konu
kamuoyuna soruldu mu? Sorulmadıysa, vatandaşın dinlenme,
dolaşma ve temiz hava sahalarını ortadan kaldıracak
mı? Kamuoyu sizi ilgilendirmiyor mu? Anayasal suç işlediğinizin
farkında mısınız?
İki: 2004
yılında çıkarılan kaçak yapılaşmayı önleme
yasasından sonra bu yasaya aykırı hareket eden kaç vatandaş
ceza alarak cezaevine konulmuştur?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Kurt
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Sayın Başkan, aslında ben İç Tüzük
60ıncı maddeye göre, MHP Grubu adına konuşan Nevzat
Korkmaz Beyin konuşmasında bahsettiği bazı bilgilere ek
birtakım bilgiler ve düzeltmeler yapmak için söz istemiştim ama
herhâlde soru-cevap içine girdi.
Ben şunu
söyleyeyim: Burada bahsi geçen Şarkikaraağaç Belediye
Başkanımız beşinci defa vatandaş tarafından
seçiliyor. Eğer bir suçu var ise kendi suçunun cezasını çekmeyi
canıgönülden kabul edecek şahsiyette bir kişidir Mevlüt Bey.
Ayrıca bu hususta, Milliyetçi Hareket Partisinin Aklanıp gelsin.
diyeceği birisi varsa kendisi önce Isparta Belediye
Başkanını aklatmalı, ondan sonra aday göstermeli idi.
Buradan, kürsüden umumi bir memleket meselesini, şahsi bir Isparta
meselesine çevirmek bizlere yakışmıyor.
Teşekkür
ediyorum.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sen kendi belediye başkanlarına bak, senin
belediye başkaların pırlanta gibi!
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Mahkûmiyete karar verildi tekrar, sen git vekiline sor, vekiline.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Efendim, 69a göre, sataşmadan dolayı söz hakkım
saklıdır.
BAŞKAN
Soru-cevap işlemi tamamlansın, vereceğim.
Sayın
Aslanoğlu
(MHP sıralarından Gelsene sesi)
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Nereyi istiyorsun, gel
(MHP sıralarından gürültüler)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sen gel buraya, gel
(MHP sıralarından Gel,
gel sesleri)
BAŞKAN
Lütfen Sayın Kurt
Sayın
Aslanoğlu
(MHP ve AK PARTİ sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Kabadayı mısın sen lan, her yere
çıkıyorsun!
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Gel lan, gel bakayım! Gel buraya, gel! Gel
şöyle, gel!
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri
OKTAY VURAL
(İzmir) Gelip anlatsın işte.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, geçen yıl Malatyada
altı belde belediyesini Malatya Belediyesine bağladınız.
(MHP ve AK PARTİ sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
Sayın
Başkan, konuşamıyorum! Konuşma şartları uygun
değil.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kalpazanlıktan olan adamı, belediye
başkanını savunanlar
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.51
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.00
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
509 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Sayın
Aslanoğlu soru soracaktı.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, Malatyada altı belediyeyi
Malatya merkeze bağladınız fakat bunların beş tanesi
sizin partinizin belediyesiydi. Beş belediye başkanı, yasaya
aykırı diye Danıştaya gitti ve kazandı ama her ne
hikmetse bir belediye başkanınız, yöresinin hakkını
korumadan, halkına sormadan dava açmadı ve Malatya Belediyesine
bağlandı. Halk istemiyor. Muhtarlık seçimine
İki seçimdir
seçime gitmiyor, gerek yerel seçimde -iki kez de seçim oldu- sandığa gitmiyor halk, isyan
ediyor. Halka sormadan Malatyanın Konak beldesini lütfen
İstemiyor,
Malatya Belediyesine bağlanmak istemeyen bir belediye, bağlanmak
istemiyor. Diğer beş belediye de yargı yoluna gitti ve şu anda
onlar çalışıyor, müstakil belediye ama her ne hikmetse ilgili
Belediye Başkanınız yasal başvuru yapmadığı
için bu halk isyan ediyor. Lütfen, Malatya Konak beldesinin hakkını
iade edin. Halk, Malatya Belediyesine bağlanmak istemiyor ama buradaki
suç
O günkü belediye başkanınız yasal yollara
başvurmadığı için bunun cezasını halk çekmemesi
lazım Sayın Bakan.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakan,
buyurun.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın
Nalcının sorusu
Bildiğiniz gibi, İller
Bankasının 2008 ve 2009 yılı kârının yüzde 59u
hibe, belediyelerin, nüfusu 10 binin altında olan belediyelerin içme suyu,
kanalizasyon ve bunların arıtmalarıyla ilgili projelerine hibe
olarak kullandırılıyor. Hibe oranı yüzde 50, tüm
belediyelerde, tüm projelerde yüzde 50. Bu hibe oranının
dışındaki yüzde 50yi, eğer belediyelerin kredi alma
imkânı şayet yok ise -şu anda bilemiyorum, her belediye için
farklı farklıdır- ama mümkün mertebe İller Bankası
yönetim kurulu kararıyla geri dönüş taksitini ödemesini garanti
altına alarak bu krediyi karşılamaya çalışıyor.
Eğer kredi alma imkânı yoksa, taksitlerini geri ödeme imkânı da
yoksa, belediye bunu da ifade edemiyor ise dolayısıyla İller Bankası
diğer kalan yüzde 50siyle kredi kullandıramamış oluyor.
Ayrıca, bu
projelerin seçiminde de, bildiğiniz gibi İller Bankası bir
yönetmelik hazırladı, orada bir puanlama esası var. Projenin
maliyet büyüklüğüne göre, belediyenin nüfusuna göre ve yapılacak olan
altyapı hizmetinin niteliğine, cinsine göre bir puanlama sistemi var.
Çok sağlıklı bir şekilde bu süreci İller Bankası
işletiyor.
Sayın
Asilin sorusu, Eskişehirde bir kısım belediyelere, Maliye
Bakanlığı tarafından, sorudan anladığım
kadarıyla iktidar partisi belediyelerine daha fazla yardım
yapıldığı şeklindeydi. Bu konuda bir bilgim yok.
Sanıyorum bir belediyeye yardım yaparken mutlaka bir kriteri
vardır, yoksa rastgele, Maliye Bakanlığının herhangi
bir şekilde belediyeye
Bir proje ihtiyacı, bir afet kanalıyla
olabilir, başka kanalla olabilir, talebi olur. Bu soruyu biz Maliye Bakanımıza
iletelim Sayın Asil, size yazılı olarak cevaplandırsın.
Sayın
Işıkın sorusu Ankara ve İstanbul Belediye
Başkanlıklarının uygulamalarıyla ilgili davalarla
acaba bu yasanın bir ilişkisi var mı? Bu söz konusu olamaz.
Ayrıca tabii, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye
uygulamalarıyla ilgili ne tür davaların olup
olmadığını da benim burada değerlendirme
şansım yok. Mutlaka, icra makamında olan, çok yoğun ve
etkin, geniş hizmet ağına sahip olan bu belediyelerin
yaptığı iş ve işlemlerle ilgili mutlaka davalar
açılabilir. Önemli olan, yargının bu konuda verecek olduğu kararlar ve
oradaki gerekçelerdir. Ama bu yasanın
Kentsel dönüşüm
yasasında, eğer metne baktığımızda, orada çok
önemli bir şey var: Tüm iş ve işlemleri büyükşehir belediye
meclisi kararıyla yürütüyor. Burada münferiden belediye başkanına
veya herhangi bir bürokrata ilave bir yetki verilmiyor. Çok önemli bir nokta
daha var: Tüm uygulamaları, planlamaları,
yapılaşmaları, ruhsatları mevcut 3194 sayılı
İmar Kanunu hükümlerine ve belediye kanunlarındaki hükümlere göre
icra ediyor. Dolayısıyla, bu yasalara, buradaki hükümlere göre
görevi, bu kentsel dönüşümü gerçekleştirecek olduğuna göre,
eğer burada ifade edildiği gibi bir haksız, bir yanlış
uygulamaya gidildiğinde mutlaka yargıya vatandaşın gitme
imkânı var. İcranın tüm iş ve işlemleri yargı
denetimine zaten tabi ama kentsel dönüşümün doğasında zaten
olumsuz bir kent dokusunun yıkılarak, yeniden planlanarak, yeniden
yapılması söz konusu.
Bu soruya
karşılık şunu da ifade etmekte çok fayda görüyorum: Mevcut
belediyenin hiç yapılaşma olmayan bir alana plan yapıp, orada
projeleri onaylayıp, ruhsatları verip yapılaşması,
yönlendirmesi çok farklıdır; dönüştürülmesi gereken alanlarda
kullanacak olduğu yetkiler çok farklıdır; verilmesi gereken
yetkiler çok farklıdır. Dolayısıyla zaten kentsel dönüşüm
adı altında bunu ifade ediyor olmamızın en büyük nedeni bu.
Yapı
stokumuz da, bizim, burada ifade edildiği gibi yüzde 50nin üzerinde.
Ciddi anlamda, depreme ve afetlere karşı dayanıksız bir
yapı stokumuz var. Muhtemelen bu yapı stokunun tamamına yakını
da insanlarımızın sağlıklı şartlarda
yaşayamaması durumuyla da karşı karşıya. Onun
için, burada tabii birçok şey ifade ediliyor ama birazcık da
seçilmiş insanlarımıza ve seçilmiş meclislere güvenmemiz
gerekir. Onlar da mutlaka halka seçimden seçime hesap veriyorlar. Yargı
denetimi de bunun üzerinde. Bu verilen yetkilerin -tüm komisyon
çalışmalarında, burada da ifade edildi birçok noktada
sözcülerimiz tarafından- oldukça amacına uygun, seri ve
hızlı bir şekilde bu dönüşümü sağlamaya katkı
sağlayacağını ümit ediyoruz.
Sayın
Asilin sorusu yine aynen bu açıklamamın içerisinde. Mevcut
kentlerdeki yeşil alanlar, halkın sosyal ihtiyaçlarını
karşılayan alanlar azalmayacağı gibi bilakis
artacağını umuyoruz. Mevcut uygulanan kentsel dönüşüm
projeleri var ülkemizin çeşitli yerlerinde -Ankarada var,
İstanbulda var, birçok kentlerde var- kentsel dönüşüm uygulanarak
yeni oluşturulan kent dokularında bu alanların çok daha
fazlasıyla oluşturulduğu, insanların çok daha
sağlıklı bir, yeni oluşturulan kentsel mekânlarda
yaşamasına katkı sağladığını görüyoruz.
Sayın
Aslanoğlunun sorusu
Bunun notunu aldık Sayın Aslanoğlu
ama münferiden orada bir haksızlık yapılmış olma
ihtimalini ben şahsen zayıf görüyorum.
BAŞKAN
Süre tamamlandı Sayın Bakan.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Her şey yargı
denetimine tabii Sayın Aslanoğlu.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Buyurun
Sayın Korkmaz, söz talebiniz vardı.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Evet efendim. 69a göre, bir sataşma var, eğer müsaade
buyurursanız
BAŞKAN Ne
için Sayın Korkmaz, ne diye sataşıldı size?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Benim biraz önce bu kürsüde yapmış olduğum
konuşmaya atıfta bulunarak, kendisi memleket meselelerini dile
getirmek yerine âdeta yargısal dedikodu yaptığımı
ifade ederek cümleler kullandı. Buna cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Korkmaz, iki dakikalık süre veriyorum, yeni bir
sataşmaya mahal vermeden yalnız.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Nerede o, nerede?
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmazın, Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurtun, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gönül isterdi ki
biraz önce konuşma yapan arkadaşım burada gözlerimin içine baka
baka bu söylediklerimi duysaydı.
Ben biraz önce
bir konuşma yaptım burada. Şarkikaraağaç Belediye
Başkanının görevden alınması gerektiğini
İçişleri Komisyonumuzun önünde ve Hükûmetin önünde dile getirdim.
Arkadaşlar,
şu elimdeki belge 5. Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş
olduğu karar. Bu kararı ne zaman vermiş? 5 Nisanda vermiş
arkadaşlar. Üzerinden iki ay geçmiş. 29 Nisanda infaz
savcılığına gitmiş ve bu infaz savcılığından
altı ay erteleme almış.
OKTAY VURAL
(İzmir) Konusu ne?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) - Mahkûmiyeti kıymetli arkadaşlar, bu Mecliste -ister
AKPli ister CHPli ister MHPli, fark etmez- bütün milletvekillerimizin
yüreğini yakan bir suçlama: Kalpazanlık, sahte parayı piyasaya
sürmek. Peki, ben bunu burada dile getirmeyecek miyim kıymetli
arkadaşlar? Yani, Şarkikaraağaç Belediyesinin trilyonluk
bütçesinin, aynen oradaki AKPli milletvekili arkadaşlarımız
gibi, bir hükümlüye teslim edilmesi konusunda sessiz kalmam mı bekleniyor?
Kalmayacağım, sonuna kadar da bu işin arkasında
olacağım çünkü orada Şarkikaraağaçlı
insanlarımızın hakkı var, orada
teşkilatımızın hakkı var, orada
adayımızın hakkı var.
Bakın,
burada biraz önce bir söz söyledi ve gitti. Burada gözlerinin içine baka baka
söylüyorum: Çıksın, sahte parayı piyasaya sürmek suçunu
şurada bir izah etsin lütfen.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Kalpazanla ortak mısın?
BAŞKAN
Lütfen Sayın Milletvekili
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) - Kendisi hukukçudur, kendisi avukattır, ne kadar içselleştirdiğini
gelsin burada söylesin.
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) İçselleştirmiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) - Yazık! Yazık!
BAŞKAN
Sayın Kurt, lütfen
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Sayın Kurt, bakın, benim sizden ricam şuydu: Evet,
arkadaşlar, şeriatın kestiği parmak acımaz,
yargının verdiği karara hepimiz saygılıyız, madem
böyle bir şey verdi, cezasını çeker. Isparta Belediyesiyle
ilgili burada dedikodu yapıyorsun.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Mahkeme kararı var mı?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Bir saniye
Şuradan biraz önce senin söylemen gerekeni ben
söylüyorum: İster Isparta Belediyesi ister başka bir belediye,
cezasını
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Mahkûmiyet kararı var mı, yok mu, onu söyle?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) - Suçu varsa cezasını mutlaka çeksin. Milliyetçi Hareket
Partisi bu konuda kararlılığını, samimiyetini dün
göstermiştir. Böyle bir durum olduğunda da çıkar gösterir, hiç
endişelenme. O delikanlılığı senden bekliyorum ben.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
KADİR URAL
(Mersin) Senin söylemene gerek yok, bizim Genel Başkanımız
yapar o işi.
NECATİ
ÖZENSOY(Bursa) Biz rüştümüzü ispat etmişiz, siz de edin.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin, 03.07.2005
Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile İçişleri
Komisyonları Raporları (2/435) (S. Sayısı: 509) (Devam)
BAŞKAN Madde
üzerinde yedi adet önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin, geçici 1 inci maddesinde geçen yükletilemez
kelimesinin yüklenir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ali
Öztürk
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin, geçici 1 inci maddesinde geçen yükletilemez
kelimesinin yüklenir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Durdu
Mehmet Kastal
Osmaniye
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin, geçici 1 inci maddesinde geçen yükletilemez
kelimesinin yüklenir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Sefer Üstün
Sakarya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı Belediye Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin geçici 1 inci
maddesinin birinci cümlesinin Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce
açılmış ve hâlen kesin hükme bağlanmamış davalar
ile kesinleşmiş olup da henüz infaz edilmemiş yargı kararlarında
dahi bu Kanun hükümleri uygulanır. şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Abdullah Çalışkan |
Aşkın Asan |
H. Hasan Sönmez |
|
Kırşehir |
Ankara |
Giresun |
|
Salih Kapusuz |
Mehmet Nil Hıdır |
Orhan Karasayar |
|
Ankara |
Muğla |
Hatay |
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım en aykırı
üç önerge de aynı mahiyette olduğundan önergeleri birlikte
işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 Sıra Sayılı, 5393
sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin geçici 1 inci
maddesinin Kanun Teklifi metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Yaşar Ağyüz |
M. Rıza Yalçınkaya |
Ali Rıza Öztürk |
|
|
Gaziantep |
Bartın |
Mersin |
|
|
Tayfur Süner |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Abdulaziz Yazar |
|
|
Antalya |
Malatya |
Hatay |
|
|
|
Akif Hamzaçebi |
|
Yaşar Tüzün |
|
|
Trabzon |
|
Bilecik |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı 03.07.2005 Tarih ve 5393
Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin geçici 1 inci
maddesinin kanun teklifi metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
M. Nuri Yaman |
Osman Özçelik |
Hasip Kaplan |
|
Muş |
Siirt |
Şırnak |
|
Fatma Kurtulan |
Özdal Üçer |
Sebahat Tuncel |
|
Van |
Van |
İstanbul |
|
|
Hamit Geylani |
|
|
|
Hakkâri |
|
TBMM Başkanlığına
509 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geçici 1. maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Oktay Vural |
Metin Çobanoğlu |
Mümin İnan |
|
İzmir |
Kırşehir |
Niğde |
|
Ahmet Duran Bulut |
Osman Ertuğrul |
Kadir Ural |
|
Balıkesir |
Aksaray |
Mersin |
|
|
K. Erdal Sipahi |
|
|
|
İzmir |
|
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kamil Erdal Sipahi, İzmir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Sipahi (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclise
saygılar sunarım.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak verdiğimiz değişiklik önergesinde geçici
1inci maddenin metinden, yani tasarıdan
çıkartılmasını önerdik.
Nedir geçici
1inci madde: Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yargı
mercilerinde açılmış ve henüz kesin hükme
bağlanmamış davalarda bu kanun hükümleri uygulanır. Ne
demek bu? Birileri korunmak ve kurtarılmak isteniyor. Bu geçici maddeyle
hukuka saygısızlık yapılmaktadır. Hukuk geriye
işletilerek hukukun genel kural ve ilkeleri açıkça ihlal
edilmektedir. Yürüyen yargıya müdahale edilmektedir. Hukuka
aykırı işlemler yapanlar hakkında yapılan işlemler
durdurulmakta, vatandaşların hak araması engellenmekte,
vatandaşların kazanılmış haklarına müdahale
edilmektedir. Anayasa ihlali söz konusudur. Yandaşlara
açılmış davalar etkilenmektedir. Bu madde suçlu
yandaşları ve -bu arada biraz önceki bir telefon konuşması
Isparta Milletvekilimiz tarafından burada arz edildi- Ankara Belediye
Başkanını aklama, koruma ve kurtarma maddesidir ve iktidar
partisi maalesef kendisini buna alet, yüce Meclisi de vasıta
yapmaktadır. Amaç bu olduğuna göre önergemize Komisyonun
Hayır, Hükûmetin Hayır demesi ve AKP oylarıyla reddedileceği
de bellidir.
Konu, madde
üzerinde konuşan değerli milletvekillerimiz tarafından bütün
vahametiyle, bütün açıklığıyla Mecliste gündeme getirildi,
dile getirildi. Ben bu konuda daha fazla konuşacak değilim.
Bu vesileyle
Bir
önceki maddede, yani Belediyeler Kanununun 73üncü maddesinde büyük çaplı
değişikliklere giden 1inci maddeyle ilgili bir önergemiz vardı,
reddedildi. Bu çok uzun maddenin altıncı paragrafıyla ilgili
olarak hazırladığımız ayrı bir soru önergesi
vardı ama maddenin uzunluğu nedeniyle bu önerge konunun
bütünlüğü içerisinde kayboldu gitti.
Şimdi,
Belediyeler Kanununun 73üncü maddesiyle yapılan değişiklikte
altıncı paragrafta biz bazı ilaveler istemiştik. Orada
sağlık ve eğitim alanları hariç tutuluyordu. Biz Kentsel
dönüşüm ve gelişim alanları içerisinde yer alan eğitim ve
sağlık alanlarıyla birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğüne
ait gayrimenkuller ile askerî yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri ile ülke
güvenliğiyle doğrudan ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerine ait
harekât ve savunma amaçlı yerler hariç şeklindeki bu hariç
maddelerini yani istisnaları biraz daha artırıyorduk. Bunu
yapmakta iki amacımız vardı. Kanunlar birbirlerini tamamlamak ve
birbirini bütünlemek zorundadır. Bu kanunun geçmesi hâlinde iki kanunla
ilgili sıkıntı olacak. Bir tanesi İmar Kanununun 11inci
maddesidir, çünkü o 11inci maddede Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait
gayrimenkuller ile askerî yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri ve Türk
Silahlı Kuvvetlerine ait biraz önce saydığım tesisler
dışarıda tutulmaktadır. Birincisi, bununla hâlen
çıkartılacak kanunun 73üncü maddesi arasında bir
sıkıntı ortaya çıkacaktır.
İkincisi,
Askerî Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu ile bu kanun arasında
bir sıkıntı yaşanacaktır. Biraz önce söylediğim
gibi kanunlar birbirini bütünlemek, tamamlamak ve birbirine aykırı
olmamak zorundadır.
Şimdi
müsaade ederseniz burada askerî yasak bölge konusuna biraz kısaca gireyim.
Askerî yasak bölgeler yurt savunması bakımından hayati önemi
haiz askerî tesis ve bölgelerle sınırları kapsayan bölgelerdir.
Genelkurmay Başkanlığının teklifiyle Bakanlar
Kurulunca belirlenirler. Daha sonra AKP döneminde yapılan bir
değişiklikle yine Genelkurmay Başkanlığının
teklifiyle Bakanlar Kurulunca daraltılabilmektedir veya
kaldırılabilmektedir. İşte şu anda bu 73üncü madde
ile büyükşehir belediye başkanlarının askerî tesislere
yönelik, yasak bölge veya güvenlik bölgelerine ilişkin bir kentsel
dönüşüm ve değişim şeklinde bir girişimleri olursa
Askerî Yasak Bölgeler Kanununa bir aykırılık teşkil
edecektir. Büyükşehir belediye başkanları, askerî yasak
bölgeleri ve güvenlik bölgelerini tesis eden direkt Genelkurmay
Başkanıyla karşı karşıya kalmış
olacaklardır. Böyle bir sıkıntı ortaya çıkmıştır.
Peki, Güvenlik
bölgeleri nedir? derseniz, onu da açıklamakta fayda var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN
Sayın Sipahi, lütfen tamamlayınız.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) - Güvenlik
bölgeleri, özel ve askerî güvenlik bölgeleri olarak ayrılmaktadır.
Özel güvenlik bölgeleri, kamu ve özel kuruluşa ait stratejik değeri
haiz tesislerdir. Askerî güvenlik bölgeleri ise yasak bölgeler kapsamı
dışında kalan, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait
kışla, kıta, karargâh, tesis ile cephanelikler ve atış
poligonları gibi yerlerdir.
Biraz önce arz
ettiğim gibi, çıkan bu Belediyeler Kanununda yapılan
değişiklikle, maalesef hem İmar Kanununun 11inci maddesiyle
hem de Askerî Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununun ilgili maddeleri
arasında ciddi sıkıntılar yaşanacaktır. Bu ciddi
sıkıntıların hangi boyutlara varacağını ben
burada tahmin edemem ama herhâlde, kanunu çıkartanlar bununla ilgili
gerekli değerlendirmeleri yapmışlardır.
Ben, konuyla
ilgili sıkıntıları burada dile getirdikten sonra sözlerime
son veriyorum, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sipahi.
Önerge üzerinde
söz isteyen Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
tasarının en önemli maddelerinden birisini görüşüyoruz. Geçici
madde, kentsel dönüşüm adı altında bu tasarıyla
yapılmış olan düzenlemelerin mahkemelerde hâlen görülmekte olan
davalara da uygulanacağını öngörmektedir. Bu düzenleme hukuk
devletine aykırıdır.
Görülmekte olan davalarla ilgili olarak eğer bu davaların
lehtarlarına bu tasarı herhangi bir hak getiriyor ise, onların
durumlarında bir iyileştirme yaratıyor ise tabii ki
uygulanması gerekir. Bu, hukuk devletinin genel kuralıdır. Böyle
bir düzenleme olmasa dahi bu haktan, getirilen yeni olanaklardan dava
sahipleri, davacılar yararlanır ama davacıların aleyhine
bir düzenleme yapıyorsanız bunu görülmekte olan davalara
uygulamazsınız, bu, hukukun genel kuralıdır. Hukuk devleti kazanılmış
haklara saygı demektir. Hukuk devleti vatandaşlarına hukuk
güvenliği sağlayan devlettir. Hukuk güvenliği, bütün
vatandaşların yarın hangi kurallara tabi
olacağını bugünden bilmesi demektir. Bugün bilinen kuralı
yarın değiştirirseniz bu hukuk devletini ayaklar altına
almaktır.
Şimdi burada
okunan önergeler ile bir ikinci adım daha atılmaktadır.
İktidar partisine mensup milletvekillerinin imzaladığı,
biraz önce okunan, Genel Kurulun bilgisine sunulan önergeyle bu hukuksuzluk bir
adım daha ileri götürülmektedir. Eğer önerge kabul edilirse
mahkemeleri sonuçlanmış, davaları sonuçlanmış, hüküm
kesinleşmiş ise, bu hüküm henüz uygulanmış değil ise
-uygulanmayan birçok hüküm var Ankarada Dikmen Vadisi Projesinde- bu hükme
konu olan olaylar hakkında da bu yasa hükümleri uygulanacaktır. Bu,
çok açık, net, Anayasaya aykırıdır. Anayasanın
138inci maddesinin dördüncü fıkrası mahkeme kararlarına yasama
ve yürütme organları ile idarenin uymak zorunda olduğunu belirtir.
Yine bu organlar ile idare, mahkeme kararlarının
uygulanmasını hiçbir şekilde geciktiremez. Şimdi
denilebilir ki yasama organı yeni bir yasa yapıyor.
Dolayısıyla, bu, herhangi bir şekilde yargıya müdahale
değildir. Ancak Anayasa Mahkemesinin daha önce benzer konularda
vermiş olduğu kararlar dikkatle incelenirse yasama
organının bu konuda böyle bir tutum takınarak yasal düzenleme
yapmış olmasını Anayasa Mahkemesi Anayasaya
aykırı bulmuştur.
Şimdi, ben,
bu önergenin, bırakın bu maddenin kabul edilmesini, bu önergeyle bir
adım daha ileriye gidilerek hukuksuzluğun bu tasarının
bünyesinde çok daha kuvvetli bir şekilde ifade edilmesini, önerge
sahipleri açısından yasama sürecine Anayasa yönünden bir müdahale
olarak görüyorum, Anayasaya aykırı bir müdahale olarak görüyorum.
Sanıyorum ki
önerge sahibi arkadaşlar bunu kendileri hazırlamadılar. Ankara
Büyükşehir Belediyesi patentli bir önergeyi konuşuyoruz. Bakın,
bu teklif de hükûmet tasarısı olarak gelmemiştir, kanun teklifi
olarak gelmiştir çünkü problemli konuları, Anayasaya
aykırı konuları düzenlemektedir. Hükûmet böyle bir konuyu
Bakanlar Kurulu olarak imza altına almaktan çekinmiştir, bunu
milletvekillerine bırakmıştır. Şimdi söz alabilir
arkadaşlar, diyecektir ki: Efendim, İç Tüzük milletvekillerine kanun
teklif etme hakkı veriyor, biz de bu hakkımızı
kullanıyoruz. Bununla ilgisi yoktur. Bu tasarı bitecek, bundan sonra
Kamulaştırma Kanununu göreceğiz. Onun da Ankara Büyükşehir
Belediyesi patentli bir Kanun Tasarısı olduğunu, burada o
tasarıyı görüşürken sizlerin dikkatine sunacağız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizlerden ricam şudur: Gelin, ara verelim,
bu hukuksuz önergeyi oylamayalım, bu hukuksuzluğu buraya
taşımayalım. Kentsel dönüşüm adı altında
yapılan düzenlemeler esasen şehirciliğin, belediyeciliğin
temel bir kavramına çok daha farklı işlevler yüklenmesinden
başka bir şey değildir. Kentsel dönüşüm
belediyeciliğin gerekli bir kavramıdır, gerekli bir
müessesesidir. Kentsel dönüşüm nedir? Kentin sanayi bölgesine konut
fonksiyonunu vermektir, kentin konut bölgesine ticaret fonksiyonunu vermektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Kentin ticaret bölgesine konut fonksiyonu vermektir.
Yani bir amaçtan başka bir amaca dönüşüm vardır. Kentsel
yenileme nedir? Kentin eskiyen bölgelerinin restorasyonu, yenilenmesi, modern
yaşamın gereklerine uygun hâle getirilmesidir.
Şimdi, bu
kentsel dönüşüm, bunların ötesinde başka bir anlama sahip.
Kentin içindeki boş hazine arazileri, kamu arazileri büyükşehir
belediyesinin tasallut edeceği araziler olarak planlanmaktadır. Bu
tasarı budur. Bakın, tasarının çok vahim bir düzenlemesidir
o. Gel kentsel yenileme yap, gel kentsel dönüşüm yap. Bütün bunları
80li yılların sonunda, 90lı yılların
başında Ankara Büyükşehir Belediyesi herhangi bir yasa olmadan
Ankarada yaptı, Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği Vadisi Projeleri. Gelin,
yasasız yapalım demiyorum ama bir yasa yaparken de hukuku bu kadar
ayaklar altına almayalım.
Sözlerimi burada
bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN
Önergeler üzerinde söz isteyen Hamit Geylani, Hakkâri Milletvekili.
Buyurun
Sayın Geylani. (BDP sıralarından alkışlar)
HAMİT
GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
anılan madde değişikliği üzerine Barış ve
Demokrasi Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir buçuk yıla yakın bir süredir halkın özgür
iradesiyle seçilen il ve ilçe belediye başkanlarımızın
kelepçeli tutuklamaları devam ederken ve hâlen davaları
açılmamışken, en önemlisi de bugün tarihi itibarıyla yine
havadan ve karadan savaş çığlıkları
atılırken bu yasayı görüşüyor olmamız Hükûmetin
toplumsal barış iradesi, belediye hizmetlerine ve belediye
başkanlarının özgürlüklerine verdiği önem ile siyasi
vesayetin vahametini apaçık açığa
çıkarmıştır. İşte, bu anlayışın
bir başka biçimi ve bir başka sonucu olarak da AKP Hükûmeti bu yasa
teklifiyle birlikte rantçılığa hukuki kılıf uydurmaya
çalışmaktadır. Bakınız, 2005 yılında
çıkarılan Belediye Yasasının Kentsel Dönüşüm ve
Gelişim Alanı başlığını taşıyan
73üncü maddesi zaten bu konuyu düzenliyordu. Ancak kamuya ait boş alanlar
ile gecekondu alanlarında bulunan yapıları yıkma
girişimleri 2981 ve 775 sayılı yasaların engeline takılmaya
başlamıştı. Danıştayın Boş alanlarda
kentsel dönüşüm ilan edilemez. kararıyla, örneğin Ankara
Büyükşehir Belediyesinin Saklıkentteki rant operasyonunu sonuçsuz
bırakmıştı. Aynı şekilde AKPli belediyeler daha
önce kentsel dönüşüm projeleri kapsamında Dikmen, Mamak, Gebze ve
daha birçok yerde halkın muhalefetiyle
karşılaşmış, açılan davalar sonucunda kentsel
dönüşüm projeleri iptal edilmiş ya da uygulanmaz duruma
getirilmiştir.
Ayrıca,
AKPli İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri kapsamındaki
AKPli olmayan ilçe belediyelerinin sınırları içinde kalan
kentsel dönüşüm projelerine ilçe belediyelerince itirazlar olmuş ve
projeler durma noktasına gelmiştir. İşte, bu yasa teklifi
Belediyeler Yasasının 73üncü maddesinin keyfî imar
uygulamaları için sağlam bir dayanak oluşturma gayretiyle
hazırlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, bu teklif daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
gelmişti. 2006 yılında Meclise sunulan bu tasarı
muhalefetin ve meslek odalarının tepkisiyle
karşılaşmış, onun için de komisyondan Genel Kurula
geçememiştir. Ancak görünen o ki AKP Hükûmeti bu projeden vazgeçmiş
değil. Bu defa düzenleme yasası tasarısı olarak değil,
yasa teklifi olarak Meclise sunmuştur. Bu teklifin öncelik almasının
ve Meclis tatile girmeden yasalaştırmak istenmesinin tek nedeni
kaçınılmaz bir seçim ortamına girildiği bir dönemde
belediyelerce bugüne kadar yapılmış olan ve çoğu beldelerce
yeterli hukuki dayanaktan yoksun olan uygulamalardan dolayı ilerde çıkabilecek
muhtemel hukuki sorun ve sorumluluklardan kurtulma refleksi ve gayretidir diye
düşünüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, teklifin bir başka handikabı ise kentsel
dönüşüm konusunda tüm yetkiyi büyükşehir belediyelerine vermesi, ilçe
belediyelerini etkisizleştiriyor olmasıdır. Teklifte yer alan imarlı,
imarsız üzerinde bina olan, olmayan bölgeler ibaresi, büyükşehir
belediyelerinin kendi sınırları içinde kalan kamusal alanlar da
dâhil her yeri kentsel dönüşüm alanı ilan edebileceğini
göstermektedir. Onun için, değişiklik teklifinin kabul edilmesi
hâlinde kentin istenilen bölgesi ya da parselinin rant bedeli ödenerek
sahibinden alınmasının önü açılacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Geylani, lütfen tamamlayınız.
HAMİT
GEYLANİ (Devamla) Teşekkür ederim.
AKP Hükûmeti
Türkiyenin gerçek sorunlarına ilişkin, örneğin
işsizliğe, yoksulluğa, açlığa çözüm
bulacağına, hâlâ kendisine ve yandaşlarına rant
kapılarını sonuna kadar aralamanın gayreti içindedir. Onun
içindir ki ülkenin kanayan sorunları hep AKPnin önceliklerinin gerisinde
kalmaktadır ve ne yazık ki bu gayretler ülkenin toplumsal
barış dokusunu tahrip etmekte, demokratikleşmesini, sosyal
refahını giderek çözümsüzlüğe terk etmektedir.
Hükûmeti bu
sorunları çözmeye davet ederken, önergenin kabulüyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim Başkan. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Geylani.
Birleştirilen
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.34
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 22.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci Birleşiminin
Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
509 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geçici 1inci maddesi üzerinde verilen
aynı mahiyetteki üç önergenin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeleri yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Kanun teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı Belediye Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin geçici 1 inci
maddesinin birinci cümlesinin Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce
açılmış ve halen kesin hükme bağlanmamış davalar
ile kesinleşmiş olup da henüz infaz edilmemiş yargı
kararlarında dahi bu Kanun hükümleri uygulanır. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Salih
Kapusuz (Ankara) ve arkadaşları
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, tutumunuz hakkında 63üncü
maddeye göre aleyhte söz istiyorum efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Anayasamıza göre, mahkeme
kararlarına uymak zorunda olunduğu ifade edilmektedir ve bu önergede
mahkeme kararlarına uyulmaması gerektiği ifade edilmektedir.
Dolayısıyla, yasama organı buna uymak zorunda olduğuna
göre, bu konuda sizin bu önergeyi işleme almamanız gerekmektedir,
çünkü mahkeme kararı vardır ve mahkeme açık bir Anayasaya
ihlaldir. Yasamaya da bu konuda görev verilmiştir. Siz de, bugün bu
oturumu yöneten kişi olarak da bu konuda bu zorunluluğu yerine
getirmek durumunda olan birisisiniz. Dolayısıyla, bunun işleme
alınması mümkün değildir.
Bunu arz
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, biraz önce
yaptığım konuşmada da ifade ettiğim üzere
BAŞKAN
Lütfen yerinizden Sayın Hamzaçebi.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.-
Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, mahkeme kararlarının
yerine getirilmesini engelleyen Anayasaya aykırı bir önergenin,
işleme alınmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Anayasanın 138inci maddesinin dördüncü
fıkrası gayet açıktır: Yasama ve yürütme organları
ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve
idare, mahkeme kararlarının uygulanmasını hiçbir surette
geciktiremez. Yasama organının mahkeme kararlarına uyma
zorunluluğu tam da bu olayımıza uygun bir hükümdür. Bu önerge
Anayasaya aykırı bir önergedir, mahkeme kararlarının
yerine getirilmesini engellemektedir. Sizin Meclis Başkan Vekili olarak,
Anayasaya aykırı bu önergeyi işleme koymamanız gerekir
efendim. Eğer devam edeceksiniz tutumunuz hakkında söz
isteyeceğim Sayın Başkan.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.50
ONUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 23.34
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
509 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 Milletvekilinin, 03.07.2005
Tarih ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri Komisyonları Raporları (2/435) (S.
Sayısı: 509) (Devam)
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Salih Kapusuz ve
arkadaşlarının verdiği önerge geri çekilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı
mahiyette olduğundan, önergeleri birlikte işleme alacağım,
istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin, geçici 1 inci maddesinde geçen yükletilemez
kelimesinin yüklenir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ali
Öztürk
Konya
Diğer önerge
sahipleri:
Durdu Mehmet
Kastal
Osmaniye
Ayhan Sefer Üstün
Sakarya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Söz
isteyen
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe...
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bu
önerge ile yanlış uygulamaların önüne geçilmesi ve haksız
çıkan tarafa masrafların yüklenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Hulusi
Güvel, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın
Güvel. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HULUSİ GÜVEL (Adana) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, çağdaş belediyecilik anlayışı, kent
sakinlerinin yaşam kalitesinin artırılmasını, kentin
fiziki şartlarının iyileştirilmesini gerektirir ancak
bunların yanında çağdaş belediyecilik
şeffaflığı gerektirir, hukuka saygılı olmayı
gerektirir, talan ve rant yerine insan odaklı politikalar üretilmesini
gerektirir. Bu teklifle getirilen değişikliğe
bakıldığında, şeffaflıktan uzak, rant yaratmaya
yönelik, kişilerin haklarını hiçe sayan bir anlayış
gözükmektedir. Bu teklif, ilçe belediyeleri açısından, kamu
kurumları açısından, kişiler açısından yetki
gasbına yol açabilecek düzenlemeler içeren bir tekliftir. Bu teklif ile
5393 sayılı Belediyeler Kanununun 73üncü maddesi değiştiriliyor.
Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi uygulanabilecek alanların
kapsamı ve kentsel dönüşüm projelerinde büyükşehir belediyesine
verilen yetkiler çok genişletiliyor. Bu yapılırken ilçe
belediyeleri aleyhine oluşabilecek gelir ve yetki kayıpları hiç
dikkate alınmıyor.
Değerli
arkadaşlar, teklif ile belediye sınırları içinde imar
planı bulunsun ya da bulunmasın, üzerinde bina olsun ya da
olmasın 5 ile
Teklif ile
imarlı veya imarsız tüm alanların herhangi bir ölçüt
olmaksızın kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarına
dâhil edilebileceği öngörülmektedir. Daha önceki imar planlarında
veya ilçe belediyelerinin imar planlarında yeşil alan olması
planlanmış alanlar da dâhil olmak üzere, büyükşehir belediye
meclislerince bu imar planları değiştirilebilecektir.
Büyükşehir belediyeleri istedikleri gibi kamulaştırma
yapabileceklerdir. Kamulaştırmanın kararını
büyükşehir belediye meclisleri alacaktır. Bedeli büyükşehir
belediyesi belirleyecektir. Kentsel dönüşüm alanı ilan edilen
yerlerdeki vatandaşların arazileri yok pahasına
alınabilecek, emsal değer uygulaması ortadan
kaldırılacaktır. Kentsel dönüşüm alanı ilan edilen
yerlerde mağdur olan vatandaşların yargıya başvurma
hakkı kısıtlanacaktır. Bu, vatandaşın
hakkını gasbeden bir belediyecilik anlayışıdır.
İlçe belediyeleri kendi sınırları içinde kentsel
dönüşüm ve gelişim projesi uygulayabilmek için büyükşehir
belediye meclisinden izin almak durumunda kalacaklardır. Bunun gerekçesi
nedir? Neden ilçe belediyeleri kendi sınırları içinde
yapacakları kentsel dönüşüm projeleri için büyükşehir
belediyelerinden izin almak durumunda bırakılmaktadır? İlçe
belediyelerini bu konuda işlevsiz, yetkisiz bırakmanın
mantığı nedir? Bütün bu olumsuzluklar alt alta
konulduğunda, amaçlananın ilçe belediyelerini büyükşehir
belediyesinin insafına bırakmak olduğu görülmektedir. Bu,
büyükşehir belediyelerinin yetkilerinin keyfî ve sınırsız
bir biçimde artırılması anlamına gelmektedir.
Elbette, yerel
yönetimlerin güçlenmesi gerekmektedir. Elbette, kentsel dönüşüm
uygulamaları yapılmalıdır ancak bunlar yapılırken
şehir planlama ilkeleri göz ardı edilmemelidir, hukuk
çiğnenmemelidir, ilçe belediyeleri aleyhine haksız uygulamalara
fırsat verilmemelidir, vatandaşların hakları
gasbedilmemelidir. Rant yaratacağız, bu rantı istediklerimiz
arasında paylaştıracağız. anlayışı
yanlış bir anlayıştır.
Değerli
arkadaşlar, kentsel planlama uzun vadeli çözümler üretmelidir, o kentte
yaşayan insanları merkez almalıdır. Belediyelerin birer
hizmet kurumu olduğu, o kentte yaşayan insanlar yararına
politika üretmek zorunda olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu
politikalar görüntüyü kurtarmak, rant elde etmek amacı taşımamalıdır.
Eğer rant yaratan politikalar öncelik hâlini alırsa bir gün o
kentlerin yaşanmaz hâle geleceği unutulmamalıdır.
Planlamanın bir bütün olduğu ve keyfiyetten uzak olması
gerektiği dikkate alınmalıdır. Kentsel dönüşüm
projelerinde büyükşehir belediyelerinin yetkileri
artırılırken, söz konusu projelerdeki sağlık ve
eğitim için ayrılmış alanların hariç tutulması
dışında herhangi bir sınırlama getirilmemiştir.
Kamuya ait olan her alan yani askerî bölgeler, tüm kamu kurumlarına ait
lojmanlar, bakanlıklara ait binalar, parklar, yeşil alanlar bu kapsama
girmektedir. Bu alanlar, büyükşehir belediyelerine devredilirken ilgili
kamu kurum ve kuruluşunun görüşünün alınmasına bile gerek
duyulmayacaktır. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait arsa ve
araziler üzerinde bina olsa bile büyükşehir belediye meclisi kararıyla
kentsel dönüşüm alanlarına dâhil edilebileceklerdir ve buna, ilgili
kurum ve kuruluşun karşı çıkması mümkün
olmayacaktır, yani tam bir keyfiyet söz konusudur. Kentsel dönüşüm
adı altında kamu alanlarının, yeşil alanların
talan edilmesinin yolu açılmaktadır. Bu, kurumlar arasında
sürtüşmelere, çatışmalara yol açacaktır.
Teklifin bu
hâliyle yasalaşması koşulunda büyükşehir belediyesi
sınırları içinde kalmış olan askerî alanlar da kentsel
dönüşüm projelerine konu olacaktır. Bu konuda Millî Savunma Bakanlığının
görüşü bile alınmayacaktır. Yani belediye meclisleri, bu
alanların kentsel dönüşüm için gerekli olduğuna karar verirse bu
alanların niteliğine bakmaksızın buralar Millî Savunma
Bakanlığından alınabileceklerdir.
Öte yandan, imar
planlarında yeşil alan olarak belirlenmiş yerlerin imar
planları değiştirilerek bu alanlara alışveriş
merkezi, konut veya ticari merkez yapılması mümkün olacaktır.
Şimdiye dek yapılan imar planları veya ilçe belediyelerinin
yaptığı planlar yok sayılabilecektir. Bunun herhangi bir
mantıkla açıklanması mümkün değildir. Bu, kamuyu talan
etmek demektir; bu, yeşil alanların yok edilmesine göz yummak
demektir; bu, rant odaklı şehirleşme demektir.
Bu yasanın
amacı, verilecek ihalelerle yeni zenginler yaratmaktır. Bu
değişiklik teklifiyle, büyükşehir belediyeleri bu alanlarda imar
uygulaması, yükseklik ve yoğunluğu belirlediği gibi
projeleri yapabilecek veya yaptırabilecektir; bu projelerdeki
taşınmazların değerini tespit edebilecek,
dağıtım yapabilecek veya hasılat
paylaşımını esas alan uygulamalar yapabileceklerdir. Bu
yetkiler ile her bir büyükşehir belediyesi Toplu Konut İdaresine
dönüşecektir. TOKİnin ihalelerinde yaşanan sorunlar,
şaibeler burada da yaşanacaktır, şeffaflığı
sağlayabilecek düzenlemeler yoktur. Şeffaflığı
sağlayabilecek düzenlemeler olmadığı gibi, teklife eklenen
geçici maddeyle, şu anda sürmekte olan davalarda da bu kanun hükümlerinin
uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu, hukuk devleti
anlayışından uzak bir yaklaşımdır. Bu, bazı
büyükşehir belediye başkanlarının hukuku dolanma
isteğinden kaynaklı bir anlayıştır. Yapılmak
istenen çok açıktır: Bu, bir rant yasasıdır. Hukuk
kurallarını altüst eden, ilçe belediyelerinin yetkisini gasbeden,
kamu kurum ve kuruluşlarının arsa, arazi ve binalarına el
koymanın yolunu açan, kent planlama ilkelerini yok sayan bir düzenlemedir.
Teklifin geneline
bakıldığında, keyfî uygulamalara fırsat verebilecek,
şimdiye dek yapılmış imar planlarını yok sayan,
kentsel rantı kent dokusunun korunmasına tercih eden düzenlemeler
dikkat çekmektedir. Teklifin bu hâliyle yasalaşması durumunda,
büyükşehir belediyelerinin yetkisi ölçüsüz artacak, vatandaşlar ve
kamu kurumları ile ilçe belediyeleri aleyhine olumsuzluklar
doğurabilecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Güvel, lütfen tamamlayınız.
HULUSİ GÜVEL
(Devamla) Bu denli büyük yetkiler verildiği zaman doğabilecek
sorunların hesap edilmesi gerekir. Yetkinin kötüye
kullanımının sonuçları geriye alınmaz olabilir.
Yolsuzluk, toplumun yoksulluğunun temel nedenlerinden birisidir.
Yolsuzluğun partisi olmaz, halkın hakkını kim yiyorsa
üzerine gitmek hepimizin görevidir. Yolsuzluk yapan benim partim olursa
iyidir, görmezden gelirim, başka partiden olursa üzerine giderim. gibi
bir mantık, çürük bir mantıktır.
Bu kanun teklifini
bunun ışığında değerlendirmeniz gerektiğini
ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Güvel.
Madde üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Metin Çobanoğlu,
Kırşehir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Çobanoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
METİN ÇOBANOĞLU (Kırşehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 5393 sayılı Belediye Kanununun 73üncü
maddesinde değişiklik yapan kanun teklifinin 2nci maddesiyle ilgili
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, aşağı yukarı on saati aşan bir
süredir bu kanun teklifiyle ilgili görüşmeler gerçekleşiyor. Bu
konuda daha önce de görüşlerimizi ifade ettik, hem iktidar partisine
mensup hem muhalefet partilerine mensup milletvekili
arkadaşlarımız görüşlerini ifade ettiler ama sonuç
itibarıyla iktidar partisi bu teklifin yasalaşması için gereken
gayreti gösteriyor. Ama bu sonuç itibarıyla bu teklif yasalaşacak
olursa kendi içerisinde çelişkiler olan, vatandaşı yok sayan,
mülkiyet hakkına tecavüz eden, insanların temel haklarını
ihlal eden ve özellikle mahkemeye gitmelerini engelleyen ve yine, belediyeler
karşısında vatandaşların belediyelerin istedikleri
doğrultuda hareket etmeleri için birtakım zorlamaları getiren
bir kanun ortaya çıkacak.
Öyle tahmin
ediyorum, çok büyük bir ihtimalle de bu kanun Anayasa Mahkemesinden de geri
dönecek. Sizler zaman zaman Anayasa Mahkemesinden şikâyet ediyorsunuz ama
bu kadar bariz bir şekilde Anayasa hükümlerine aykırı bir kanun
teklifini de çıkarabilmek için on saattir gayret ediyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten, gönül isterdi ki bu üzerinde konuştuğumuz
teklif, ülkemizdeki şehirlerdeki gecekondulaşmayı önleyecek,
şehirlerin eskimiş dokularını tekrar düzenleyerek daha
sağlıklı yaşam merkezleri hâline getirecek bir teklif
olsaydı, burada da muhalefet olarak hiç itiraz etmeden bizler size destek
olabilseydik ama şöyle bakıyoruz, bu kanun teklifi neticesinde,
özellikle bunun arkasında Ankara Büyükşehir Belediyesinin olduğu
çok açık, bariz bir şekilde gözükmektedir.
Bu teklifin tümü
üzerinde yaptığım konuşmada da ifade ettim, ellinin
üzerinde mahkeme kararı getirdim, yani bu kentsel dönüşüm ve
gelişim alanlarıyla ilgili verilen mahkeme kararlarını
burada sizlere gösterdim ve bu yapılan düzenlemelerin 40 bin hektarı
aştığını, bunun 4 milyon nüfusa tekabül edecek bir
noktaya geldiğini, aslında böyle bir şeye ihtiyaç olup
olmadığının da tartışılması
gerektiğini ifade ettim.
Değerli
milletvekilleri, burada yapılan, kişilere rant sağlamaktır,
gruplara rant sağlamaktır. 40 bin hektarın çok büyük bölümü
ağaçlandırma alanları ve tarımsal niteliği korunacak
alanlardır. Buralarda yoğunluk artırılması söz
konusudur. Bu, Ankaranın geleceğini ciddi olarak
sıkıntıya sokacaktır.
Değerli
milletvekilleri, tabii, bu çerçeve içerisinde vatandaşlarımız
mağdur olacak. Güçlü bir irade noktasında
vatandaşımızın mahkemeye gitmesini engelleyecek
birtakım hükümleri de içermektedir.
Değerli
milletvekilleri, sonuç itibarıyla, sizlere gösterdiğim dosyalarda da
nasıl -ağaçlandırma alanlarının- birtakım
kooperatiflere, şahıslara, vatandaşlara rant sağlayacak
şekilde bu düzenlemelerin yapıldığını, bu kentsel
dönüşüm uygulamaları neticesinde insanlara nasıl rant -1e 50,
1e 100 kazancın- sağlandığını da örnekleriyle
sizlere ifade ettim.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten, hukuk güvenliği, hukuk devleti ilkemiz
ayaklar altına alınmaktadır. Bakın, geçici 1inci maddede
ne diyorsunuz? Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra mahkemelerde devam eden
o davalar da bu kanun hükümlerine tabidir. diyorsunuz. Bu, bizim hukuk
sistemimizde ancak ceza davalarında sanığın lehine olan
uygulamalarda kullanılabilecek bir hadisedir ama siz getiriyorsunuz bunu
kentsel dönüşümle ilgili devam eden davalarda da uygulama
noktasındasınız.
Biraz önce hep
beraber gördük, yine bırakın devam eden mahkemeleri, verilen bir
önergeyle kesinleşmiş ama infaz edilmemiş mahkeme
kararlarını da değiştirmeye, yok saymaya yönelik bir önergeyle karşı
karşıya geldik ama iyi ki de bu önerge geri çekildi, yoksa çok
açık, net bir şekilde Anayasanın 138inci maddesine
aykırı bir önerge burada belki de sizlerin oylarıyla kabul
edilecekti. Anayasanın 138inci maddesi çok açık bir şekilde
yasamanın, yürütmenin ve idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda
olduğunu ifade etmektedir ve ayrıca yasama, yürütme ve idarenin
mahkeme kararlarını değiştiremeyeceğini
ve bu kararların uygulanmasını geciktiremeyeceğini çok
açık bir şekilde ifade etmiştir. Böyle bir Anayasa hükmü
ortadayken böyle bir önergenin Meclise getirilebilmesini bile gerçekten
yadırgadığımı da ifade etmek istiyorum. Bu
yasanın baştan sona hangi
maddesine bakarsanız bakın çelişkilerle doludur,
vatandaşımızı sıkıntıya sokacak birçok
maddeyi içermektedir, Anayasa hükümlerine aykırılıklar söz
konusudur, büyük ihtimalle kanunlaşması hâlinde Anayasa Mahkemesinden
geri dönecektir. Sizlerin de bizlerin de burada
sabahlara kadar müzakerelerimiz de bir anlamda boşa gidecektir.
Değerli
milletvekilleri, belediyelerimizin çok ciddi başka problemleri
vardır, sıkıntıları vardır ama biz burada
rantiyeyle, birtakım insanlara rant sağlayacak bu kanunlarla
meşgul ediliyoruz. Bakın, belediyelerimizin özellikle gelirleriyle
ilgili ciddi
sıkıntıları vardır, bu gelirlerin
artırılmasına ihtiyaç vardır.
Yine, 5779
sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunla bir denkleştirme
ödeneği konmuştu ama değerli arkadaşlarım, bu denkleştirme
ödeneği ciddi bir adaletsizliğe sebep olmaktadır. 2010
yılı Mart ayında denkleştirme ödeneği belediyelerimize
ödenirken 4.999 nüfuslu bir belediyeye 17 milyar lira eski parayla- ama 5 bin
nüfuslu yani 1 nüfus fazla olan bir belediyeye de 70 milyar lira para
ödenmektedir.
Yine,
belediyelerin gelirleri
Gelişmişlik esasına göre bir endeksle
ödeme yapılan belediyelerimizde şöyle bir adaletsizlik ortaya
çıkmaktadır: Bir ilçeye bağlı bir belde belediyesiyle ile
bağlı bir belde belediyesi arasında çok ciddi bir gelir
farkı ortaya çıkmaktadır. İkisi birbirine 3 veya
Bir de
değerli arkadaşlarım, nüfusu 2 binin altındaki belediyeler
çok ciddi sıkıntılar içerisindedir. Adrese dayalı nüfus
tespitlerinde 700e, 300e, 500e düşen belediyelerimiz vardır ama
bunların çalıştırdıkları insanlar vardır.
Bir düzenleme yapılarak asgari 2 bin nüfus esasına göre İller
Bankasından payları gönderecek olursak -bu belediyeler zaten
kapatılmış durumda ama 2014 yılında yapılacak
seçimlere kadar görevlerini devam ettirecekler- onları da bir nebze
rahatlatmış oluruz diye düşünüyorum.
Yine,
değerli milletvekili arkadaşlarım, biliyorsunuz, sosyal güvenlik
kurumlarımız, Emekli Sandığımız lağvedildi
ve 2009dan önce belediye başkanlığı yapmış olan
arkadaşlarımız görev tazminatlarını alıyorlar da
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çobanoğlu, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) Evet, teşekkür ediyorum.
2009dan
itibaren yani 29 Mart 2009dan sonra seçilen belediye
başkanlarımız makam ve görev tazminatlarını bu yasa
ortadan kalktığından dolayı alamamakta ve mağdur
olmaktadırlar. Bunlarla ilgili de bir düzenleme yapılması
gereğine inanıyorum.
İşte
daha birçok, belediyelerimizin sıkıntılarını,
problemlerini saymamız mümkün. Bunlarla ilgili belediyelerimizin ciddi
beklentileri var ama öncelikli olarak, acil olarak âdeta büyükşehir
belediyelerine padişahlık yetkileri veren bu yasa getirildi. Birçok
itiraza, ciddi itiraza rağmen, üzülerek söylüyorum, iktidar partisi
milletvekillerinin oylarıyla da bu teklif kanunlaştırılmak
isteniyor. Ama ne olursa olsun sonuçta şehirlerimiz zarar görecektir,
vatandaşlarımız zarar görecektir, yanlış hesap da
mutlaka Anayasa Mahkemesinden dönecektir.
Ben hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çobanoğlu.
Madde üzerinde
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Pervin Buldan,
Iğdır Milletvekili.
Buyurun
Sayın Buldan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 509 sıra sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesi
hakkında konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; düzenlenen operasyonlarla belediye
başkanlarının tutuklandığı ve birçok belediye
başkanının da örgüt üyeliği suçlaması ile
hakkında dava açıldığı ülkemiz Parlamentosunun
belediyeler konusunda yapabileceği en son düzenleme bugün Meclis Genel
Kuruluna getirilmiş olan bu düzenleme olmalıydı.
Zira bu ülkede
tamamen demokratik yöntemlerle ve kâfi olanın da üstünde olan oy
oranları ile halk tarafından işbaşına getirilmiş
belediye başkanlarının birçoğu, startı verilen
operasyon süreci ile tutuklanarak, demokratik sistemlerin en önemli unsuru olan
yerel yönetimlere yeterince can alıcı bir darbe harekâtı
başlatılmıştır. Ve bir hukuk devleti
açısından üzerinde ivedilikle durulması gereken yeterince vahim
bir durumdur söz konusu olan.
Tutuklanan
saygıdeğer belediye başkanlarımızın mensubu
olduğu partimizin ayrıca da 3 bine yakın üyesi ve yöneticisi
tutuklanarak aslında mahkûm edilmek istenenin yine demokrasilerin
vazgeçilmez unsuru olan farklı siyasi görüşler olduğu ortaya
konmuştur. Lakin tutuklanan bu arkadaşlarımızın önemli
bir çoğunluğu da yine yerel yönetimler ile ilgili
çalışmalar yürüten arkadaşlarımızdır.
Dolayısıyla
bu Hükûmetin, bu devlet zihniyetinin, halkın kendi tercihleri
doğrultusunda yöneticilerini seçmesi konusunda hukuk dışı
bir anlayışının mevcut olduğunu söylemek mümkündür.
Nitekim Hükûmetin umursamazlığı bu ayıptan zerre kadar
sıkılmadığını açıkça göstermiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; eğer bu ülkede belli bir
coğrafyada belediye başkanları tutuklanmış iller ve
ilçeler varsa Hükûmetin bu bölgedeki yurttaşlarımızın
tercihlerini, dolayısıyla da iradelerini yok saydığını
gösterir; belli bir halk iradesine bu ülkenin siyasal sisteminde yer verilmediğini
gösterir. Şuna hiç şüphe yok ki, bu politika, bir halkı
hiçleştirmenin en değme ifadesidir.
Nitekim bu
operasyonlar başından beri hukuk dışı yöntemlerle
yürütülerek siyasi bir iradeyi mahkûm etmeye dönük bir nitelikte uygulamaya
konulmuştur. Ortada somut olarak hiçbir suç yoktur. KCK operasyonları
kapsamında tutuklananların soruşturması kapsamında
bulunan hiçbir somut eylem mevcut değildir. Aradan geçen bir
yılı aşkın süreye rağmen suçlamalara dayanak
oluşturacak deliller hâlâ açıklanmış değildir.
Elde hiçbir delil
olmadan başlatılan operasyonların hukuksal dayanaklardan ne
derecede yoksun olduğu Iğdır Belediye Başkanımız
Sayın Mehmet Nuri Güneş hakkında hazırlanan iddianamede de
görülmektedir. Sayın Belediye Başkanının Azadiya Welat
gazetesine ait olan üyelik formu, işe aldığı Erkan Öztürk
isimli kişinin daha önceden cezaevinde yatmış olması suç
delili kabul edilmiştir. Bu ne demektir biliyor musunuz sayın
milletvekilleri? Bu ülkede bir gazeteye aboneliği olan herkes için sahip
olduğu aidat formu örgüt üyeliği delili sayılabilir demektir. Bu
durum Türkiye Cumhuriyeti hukuk sisteminde mümkündür.
Yine, iddianamede
Iğdır kodlu bir gizli tanığın ifadesi yer
almaktadır. Bu gizli tanığın Iğdır Belediye
Başkanı Sayın Mehmet Nuri Güneş'in daha önceden hapis
yattığı yönündeki beyanı, Sayın Güneş'in örgüt
üyesi olarak görülmesi için delil olarak mahkeme heyetine sunulmuştur.
Tabii, bu iddianın yanına, Sayın Mehmet Nuri Güneş'i
tanıyan herkes gibi bizim de yıllardır bildiğimiz,
yakınlarının kendisine hitap ettiği Agof lakabı da
kod isim olduğu iddiasıyla eklenmiştir.
Burada
sıralayamayacağım bütün bu tuhaf iddiaların yanı
sıra, iddianamenin içerdiği bilgi yanlışlıkları
da mevcut ciddiyetsizliğin boyutlarına işaret etmektedir.
Tutuklu olmayan
kişilerin farkında bile olmayan savcılığın,
hiçbir araştırmaya gereksinim duymadan bu kişilerin aslında
tutuklu olduğuna iddianamede yer vermesi ve bu kişilerin tutuklu
olduklarını düşündükleri cezaevlerinin hayalî adreslerini
verecek raddeye kadar ulaşmış bir boyuttur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu hukuksuzluklar elbette ki ilk
defa yaşanmıyor. Bu ülkenin yakın tarihi, yargının
durduğu taraf adına hukuku nasıl saf dışı
ettiğini defalarca göstermiştir. Devletin siyasal zeminde üstesinden
gelemediği işleri bu yolla yargıya havale ettiğini partimiz
defalarca tecrübe etti. Burada gayet samimi bir şekilde şunu sormak
istiyorum: Nedir Hükûmetin düşündüğü? Böyle geldi böyle mi gidecek
diyorsunuz? Düşündüğünüz buysa sizin bu ülke için hayırlı
işler yapmayacağınız malumdur deriz. Yok, başka bir
projeniz, yönteminiz varsa açık bir şekilde ortaya koyun diyoruz.
Zira şu ana kadar ortaya koyduğunuz projenin içinden bu hukuk
dışı operasyonlardan başka hiçbir şey çıkmadı.
Ve bize de şunu söylemek düştü: Başka ülkelere İkiyüzlü
davranmayı bırakın. diyeceğinize kendiniz bu
ikiyüzlülüğü bırakın. Kanın kokusu her yerde
aynıdır. İsrailde yaşanan ölümlerle burada yaşanan
ölümler arasında hiçbir fark yoktur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinde
yapılması öngörülen değişikliklere
baktığımız zaman, Hükûmetin yarattığı
zenginlerinin varlıklarına varlık katmak yönünde bir yasal düzenleme
daha yapmayı planladığını görmekteyiz. Durum, havuzlu
villa kuranların hayali olarak da basına
yansımıştır. Villası olanlar kentlerin yeşil ve
açık alanlarına hukuksal engellere maruz kalmadan rahatça sahip
olmayı dilemektedirler.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetin yürürlüğe
koyduğu kentsel dönüşüm uygulamaları belli bir zümre için
iştah kabartan rant alanları oluştururken, kültürel miras,
mülkiyet ve kamu hakları konusunda yıkıcı sonuçlar ortaya
çıkarmıştır ve ne yazık ki bu kadar yoğun
çalışmaların yapıldığı bu alanda Hükûmet
meydana gelen bu sonuçların olumsuzluklarını ortadan
kaldıracak detaylı yasal çalışmalarda
bulunmamıştır. Bunun yerine başka yasaların
başlığı altında düzenlemelere gidilerek kentsel
dönüşümün yarattığı tahribatların önünü açmak
hedeflenmiştir. Burada şöyle bir durum söz konusudur: Yasalara aykırı
planların varsa planlarını gözden geçirmek yerine yasaları
değiştirirsin. İktidarın nimeti böyle bir şeydir.
Sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının görüşlerini dikkate
almadan bu şekilde bir yasal düzenleme yapmanın başına
buyrukluktan başka bir tanımını bulmak çok güçtür. Nitekim
bu Parlamento çatısı altında kanunlaşan teklif ve
tasarıların neredeyse tamamı bu şekilde
çıkartılmaktadır.
İmarlı
imarsız yıllardır kamunun ortaklaşa
kullandığı alanlar, halkın ortak malıdır ve
kimsenin üzerine tapu edilemezler. Bu yasa teklifi ile bütün alanların
kentsel dönüşüme konu edilmesi istenmektedir. Bu, belediye
sınırları içerisindeki her yeri sahibinden alıp daha fazla
para ödeyene teslim etmek demektir. Üstelik bu konuda büyükşehir
belediyelerine tam yetki verilerek bu işin zahmetsiz bir şekilde
görülmesi söz konusu edilmiştir.
Bütün boş
alanların kentsel dönüşüm alanı ilan edildiği
büyükşehirlerdeki tüm kentsel dönüşüm mekânları yasal bir zemine
oturtulacaktır. Bütün bunlar yapılırken bu teklifle kentlerde verilmesi
zorunlu olan kamusal kent hizmetlerinin bedelini
karşılayamayanların bu haklardan mahrum bırakılarak
sosyal devlet anlayışının bir ilkesine daha son
verilmektedir.
Teklif edilen
yasanın metninde, sadece Bakanlar Kurulunda bulunan "acele
kamulaştırma" yetkisi belediyeye verilmekte,
kamulaştırma davalarının öncelikle görüşülmesi
öngörülmekte, ancak bu davalar devam ederken hak sahiplerine dava bile
açamayacakları söylenmektedir. Bunların hepsi düşünülmüştür,
ancak bu durumda mağdur edilecek olan yurttaşlarımızın
haklarını koruyacak mekanizmalar da yok edilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kentlerimizin şu an
itibarıyla çok iyi durumda olmadıkları ve çok fazla hizmete
ihtiyaç olduğu bir gerçekliktir. Yanlış devlet politikaları
binlerce insanımızı zorla yerinden etmiş, kentlere göçe
zorlamıştır. Binlerce yurttaşımız
açlığın, yoksulluğun içine itilmiştir. Sonra bir de
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Buldan, lütfen tamamlayınız.
PERVİN
BULDAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
kalkıp
kentsel dönüşüm projesi adı altında kimsenin bu
insanlarımızın evlerini ellerinden alma hakkı yoktur. Bu
ülkenin her yurttaşının bir konutta, sağlıklı bir
çevrede ve güvenli bir kentte yaşama hakkı vardır diyorum, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Buldan.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen, Safiye Seymenoğlu.
Buyurun
Sayın Seymenoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SAFİYE
SEYMENOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 5393 sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Günümüzde
hızlı kentleşmenin ortaya çıkardığı sorunlar
göz önüne alındığında, belediyeler, kentin gelişimine
uygun olarak konut alanları, ticaret alanları, teknoloji
parkları, rekreasyon alanları ve sosyal donatılar oluşturmak,
kentin tarihî ve kültürel dokusunu korumak, deprem riskine karşı
tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
uygulayabilmektedir. Ayrıca, belediyelerin planlı veya plansız
yapılaşmış veya boş alanlarda kentsel dönüşüm ve
gelişim projeleri uygulama zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.
2005 tarihinde yasalaşan
5393 sayılı Belediye Kanunu ve buna paralel olarak
çıkarılan İl Özel İdareleri ve Büyükşehir Belediyeleri
Kanunuyla yerel yönetimlerin yetkileri artırılmış,
imkânları genişletilmiştir. Belediye Kanununun 73üncü
maddesiyle belediyelere kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
uygulayabilme yetkisi verilmiştir. Bazı kişi ve kurumlar
belediyelerin sadece kentin eskiyen ve yeniden geliştirilmesine ihtiyaç
duyulan kısımları ile korunması gereken tarihî ve kültürel
dokusu üzerinde kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulama yetkisi
olduğu yorumunu da yapabilmektedirler. Bu durum ise büyükşehir
belediyeleri ile ilçe belediyeleri ve belediyeler ile diğer kurumlar
arasında farklı yaklaşımlara sebep olmakta, maddeyle ilgili
projelerin uygulanmasında tereddütler oluşturmakta ve hâlen
yürürlükte olan kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri bundan olumsuz
etkilenebilmektedir.
Kanunun
yasalaşmasından bugüne kadar gelinen süreçte işleyiş
gözlemlenmiş olup söz konusu maddedeki esasların yeniden düzenlenmesi
yararlı görülmüştür. Bu yasa teklifiyle uygulamalarla ilgili yetkiyi
kullanacak organ olarak belediye meclisi esas alınmıştır.
Kentsel dönüşüm ve gelişim projelerinin uygulanması
sırasında yapılacak yargı denetimi bakımından da
işleyişi kolaylaştıracak bazı esaslar öngörülmektedir.
Büyükşehir belediye sınırları içinde yapılacak kentsel
dönüşüm uygulamalarında büyükşehir belediyesi yetkili olup,
büyükşehir belediye meclisinin uygun görmesi hâlinde ilçe belediyelerinin
de kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilmelerine imkân
verilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken, bu kanun
teklifiyle yerel yönetimlerin daha güçlü ve imkânları yeterli, halka
hizmet götürmede daha hızlı ve etkin olacağı
inancımı belirtiyor, kanunun hayırlı olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Seymenoğlu.
Şahsı
adına ikinci söz talebi, İstanbul Milletvekili İdris Güllüce.
Buyurun
Sayın Güllüce. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS
GÜLLÜCE (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Büyükşehir
belediyesiyle başlandı büyükşehir belediyesiyle bitti bütün
konuşmalar. Aslında kanun daha başlangıcında
Belediye diye başlıyor. Türkiyede 2.900 küsur tane belediye var,
bunun 16 tanesi büyükşehir belediyesi, geri kalan 2.800 küsur tanesi de
belediye, yani büyükşehir belediyelerine sadece odaklandık, bunun
doğru olmadığını düşünüyorum. O yüzden büyükşehir
belediyeleriyle ilgili şunu da bilmek lazım: Büyükşehir
belediyesinin kendi alanı yoktur. İlçe belediyelerinin alanı
aynı zamanda büyükşehrin alanıdır. Seçim bölgesi de odur.
İzmit ve İstanbul Belediyesi hariçtir burada sadece. Onun dışında
bütün büyükşehir belediyelerinin seçim alanları aynı zamanda
ilçelerin seçim alanıdır. O bakımdan, büyükşehir
belediyelerini sadece bu kanunun içine alıyormuş gibi bakmanın
doğru olmadığını düşünüyorum.
Türkiyede
şimdi hem kentsel dönüşümün doğru olduğunu,
yapılması gerektiğini hem de diğer konuşmaları
bir araya getirdiğimizde birbirine tutarsızlık olan hâller
gördüm. Türkiyedeki bina stokunun işte, kimi rivayete göre yüzde 67; 60;
58- ne mene olduğunu, nasıl berbat olduğunu, nasıl
yapılanma olduğunu herkes biliyor ve kabul ediyor. Ee, nasıl
yapacağız da bu binaları, depremle ilgili olan, insani hayat
tarzına uygun olmayan bu binaları yenileyeceğiz,
geliştireceğiz, düzelteceğiz, modern Türkiye'nin şartlarına
uygun hâle getireceğiz? Kentsel dönüşüm yapmak
zorundasınız.
Peki, bu kentsel
dönüşümü yaparken de ilçe belediyesini mi tercih etmek lazım,
büyükşehir belediyesini mi tercih etmek lazım? Birçok alan için ilçe
belediye başkanı bu noktada eksik kalır. Zaten Büyükşehir
Yasasında var, büyük ölçekli planları büyükşehir belediyeleri
yapıyor, 5.000e kadarını bunlar yapıyor zaten. Zaten
planları bunlar yapıyor; çevre düzeni nâzım planını bu
yapar, 25i o yapar, 5.000i o yapar, bir tek plan uygulamalarını ilçe
belediyesi yapar. Bunların hepsini yapacak büyükşehir ama kentsel
dönüşümde büyükşehir dışında kalacak
Nasıl
olacak bu? Böyle bir şey olmaz.
Artı,
büyükşehrin kaynaklarıyla, büyükşehrin teknik imkânlarıyla
ilçe belediyelerinin kaynak ve imkânları da eşit değildir,
çok farklıdır. O
bakımdan, büyükşehrin -sadece- olduğu illerde büyükşehre
verilmesinin çok doğru olduğunu düşünüyorum.
Kentsel
dönüşümde münferit uygulamaların, işte bina yenileme gibi,
binaların takviye edilmesi, güçlendirilmesi gibi bazı yollarla da
çözüm arayan veya KAKSı, TAKSı arttırarak çözüm arayan
düşünceler ortaya kondu.
Değerli
milletvekilleri, bire bir binaları yenilemeyle kenti yenileyemezsiniz,
bire bir binaları güçlendirerek kenti yenileyemezsiniz. Zaten
şikâyetimiz nedir? Yeterli TOB alanlarının
olmayışı, yeterli donatı alanlarının
olmayışıdır. Daha önceki insanlar gibi
Türkiyedeki halk
gelişti, ekonomik bakımdan gelişti, kültürel anlamda gelişti,
birçok şeyi gördü. Artık insanlar park istiyor, artık insanlar
tiyatro istiyor, artık insanlar otopark istiyor. Peki, siz KAKSı ve
TAKSı artıracaksınız da o donatıyı, o yeşil
alanı, o parkı nereden bulup da onlara onu vereceksiniz? O yüzden 5
hektardan aşağı olmayan yerlerde -olabiliyorsa
Bu yasa çok uzun
uğraşılar sonucu yazılan bir yasa. Uygulamaya
geçildiği zaman, belediye başkanları -içimizde belediye
başkanlığı yapmış arkadaşlar var- onlarca
problemle karşılaşırsınız, zamanla
savaşırsınız, bir veraset ilamı yüzünden bir
uygulamayı yapamazsınız. İşte birçok
karşılaşılan problemle nerelerde
karşılaşılmışsa onların bire bir
olmaması için konulan ve kentsel dönüşümün bir an evvel hızla
yapılabilmesini sağlayan bir yasa bu. Birçok yerleri oldukça
ihtiyaçtı ve gerekliydi. Bu yapılmamış olsaydı
Türkiyede kentsel dönüşüm yapmak mümkün olmazdı, olamazdı,
yüzlerce yıla yetiştiremezdik biz bu dönüşümü. Bunu iyi niyetli
uygulayıcılar -iyi niyetli, üzerine basarak söylüyorum- iyi maksatla,
bilerek uygularlarsa Türkiye çok hızla, modern bir Türkiyeye, her türlü
ihtiyacını karşılayan, çağdaş ihtiyaçlarını
karşılayan şehirlerle donanmış bir hâle dönüşebilir.
Ha iyi niyet yoksa derseniz, bu, her şey için ve her yer için de
geçerlidir; o, her yer için ve her şey için de geçerlidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Güllüce, lütfen tamamlayınız.
İDRİS
GÜLLÜCE (Devamla) Ayrıca, parsel bazında ve ada bazında
kentsel dönüşüm önerildi bazı arkadaşlarımca.
Değerli
arkadaşlar, demin söylediğim sözün tekrarı gibi olacak ama,
parsel ve ada bazında kentsel dönüşüm
yaptığınızda o kentin çehresini
değiştiremezsiniz. Çünkü hepiniz biliyorsunuz ki yasal
yapılanmamış olan bina sayısı çok fazla. Buralar
yapılırken ne yol büyüklükleri ciddiye alınmış ne
kanal ciddiye alınmış ne park düşünülmüş ne diğer
sosyal ihtiyaçlar düşünülmüş. Parsel ve ada bazında
yapılmasının doğru olmadığını, o yüzden
de bu yasaya konan o büyüklüklerin çok doğru olduğunu
düşünüyorum.
Kentsel
dönüşüm yasasının memleketimize iyi uygulandığı
takdirde çok büyük hayırlar getireceğini düşünüyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Güllüce.
Madde üzerinde on
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Işık, Sayın Cengiz, Sayın Güvel sisteme girmişlerdir.
Sayın
Işık, buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu kanun teklifinin yasalaşması hâlinde Ankara Büyükşehir
Belediyesi tarafından ne kadar alanın kentsel dönüşüm projeleri
amacıya kamulaştırılması planlanmıştır?
Bu alanlar hangi semtlerde bulunmaktadır? Bu alanların da TOKİ
aracılığıyla iktidar yandaşlarına
peşkeş çekilmesini önlemeye yönelik ne gibi tedbirler
alınmış bulunmaktadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Cengiz
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, son zamanlarda görevleri gereği belediye
başkanlarımız öldürülmekte, saldırıya uğramakta,
haksızlığa maruz kalmaktadır. Halkın içinde gece
gündüz görev ifa eden belediye başkanlarımızın bu
güvenliği, özlük hakları ve aylık ödenekleri konusunda da
sıkıntıları devam etmektedir. Bu konuda Hükûmetin bir
çalışması var mıdır?
Yine, belediye
başkanlarımız gibi, seçimle göreve gelen ve yerel yönetim
birimlerinin en alt kademesinde yer alan değerli
muhtarlarımızın da sıkıntıları hem özlük
haklarında hem de tatbik ettikleri Köy Kanununda devam etmektedir. Bu
konuda, özellikle yerel yönetimlerde son zamanlarda Hükûmetinizin övündüğü
mevzuat çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Güvel,
buyurun.
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Bakan,
iktidarınız döneminde ranta bağlı yolsuzluk iddiaları
nedeniyle kaç büyükşehir belediye başkanı hakkında
Hükûmetinizce soruşturma izni verilmiştir? Ankara ve İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanları hakkında, göreve
geldiğiniz tarihten bu yana kaç soruşturma izni verilmiştir,
sonuç ne olmuştur?
İkinci
sorum: Görüştüğümüz bu teklifin komisyon görüşmeleri sürerken
teklife ilişkin olarak konuyla ilgisi olan kaç sivil toplum örgütünden
görüş alınmıştır? Kamuoyunda Melih Gökçek yasası
olarak bilinen bu teklif için Şehir Plancıları Odası, mimar
ve mühendisler odalarının görüş ve eleştirileri dikkate
alınmış mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, Afet Fonundan dolayı bazı
belediyelerimiz yargıya gitti ve Bakanlığınızı
mahkemeye verip davayı kazandılar. Devlet belediyesine borçlu olmaz.
Hukuk devletinde eğer bir belediye davayı kazanmışsa
parasını almak zorundadır. Yani eğer devlet belediyeye
borcunu ödemiyorsa, kazandığı davadan dolayı, bunun
adını koyamıyorum. Bu nedenle, Afet Fonundan dolayı
mahkemeye gidip davayı kazanan belediyelere parasını ne zaman
ödeyeceksiniz? Devlet belediyesine borçlu olmaz Sayın Bakanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, illerde il genel meclis üyeleri
yerel milletvekili gibi görev yapmaktalar. Yörelerinin sorunlarını il
genel meclisine getirmek ve illerinin yatırımlarını
planlamak gibi çok ciddi işler üstlenmiş olan bu kişilerin özlük
haklarının iyileşmesi, bunların maaşlarının
artırılması ve daha rahat görev yapabilir hâle getirilmesi
konusunda Hükûmetinizin bir çalışması var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bulut.
Sayın Bakan,
buyurun.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Evet, Sayın
Işıkın sorusu
Bu tasarıyla alakalı, herhâlde, ifade
etti sorusunu. Ankara Büyükşehir Belediyesi buna yönelik
kamulaştırma yapmış mıdır? diye bir soru ifade
etti. Böyle bir şey söz konusu olamaz, bu mümkün de değildir. Yani
Kentsel Dönüşüm Tasarısının ülkemiz için ne kadar acil ve
ehemmiyetli bir ihtiyaç olduğu bellidir. Fakat bu tür söylemlerle
aslında, eğer yüce Meclisin kabulüyle yasalaşırsa, bu
kanunlaştığında uygulama noktasında da
halkımızda bir istifham yaratmaktan çekinmekte çok büyük yarar var.
Bunlar zor meselelerdir. Tüm dünyanın gelişmiş ülkeleri de
şu anda ciddi anlamda kentsel değişim, dönüşüm
kavramlarını öncelemiştir Avrupa Birliği ülkeleri de
başta olmak üzere ama eğer kentsel dönüşüm adı
altında bir yasal düzenleme yapılıp yerel yönetimlere bir yetki
verildiğinde bunun olumsuz kullanılması hâlinde, amacına
uygun kullanılmaması hâlinde bu işlerin üzerine gidecek olan
merciler bellidir. İlgili denetleyici bakanlıklar ve yargı her
şeyden önce bu iş ve işlemleri denetler.
Tasarıda bir
konuya dikkatinizi çekmekte yarar var, orada ifade eder: Dönüşüme muhatap
olan insanların, hak sahiplerinin rızası esastır. der. Bu
rızayı esas rızası alınmadan yapılabilecek her türlü
mülkiyete ve hakka ilişkin iş ve işlemler, daha sonraki yetkiler
ikinci planda kalır. Bunu da hesaba katmak lazım yani onun için bir
yerel yönetimin, özellikle hak sahibi insanlar üzerindeki bu yasayı
olumsuz bir şekilde kullanma imkânı yoktur anlamı çıkar.
Eğer şundan endişe ediyor isek: Bir hak mahrumiyetine
uğrayan, rızası alınmadan mülkiyeti, arsası veya
gayrimenkulü dönüşüme tabi tutulduğunda haksızlığa
uğruyorsa yargıya gider, hakkını arar ama eğer
Yargı da haksızlık yapar. diyecek kadar eğer bir
uygulamada güvensizliğe ulaşacaksak bu ülkede de hiçbir şeyi
halledemeyiz diye düşünüyorum.
Görevi
gereği saldırıya uğrayan belediye
başkanlarımızla ilgili Sayın Cengizin sorusu... Aylık
ödeneğin konusunu tam anlayamadım ama...
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Maaşlar...
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Maaşla ilgili.
Bildiğiniz
gibi, bunların maaşlarına belli bir alt üst sınır var
bildiğim kadarıyla.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Hep aynı devam ediyor Sayın Bakanım,
çok değişmiyor.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
Ama daha çok belediye meclisinden kararlar alınıyor. Tabii, bu
seçimle... Bunlar kamu hizmetleridir. Bizler de milletvekilliği yapıyoruz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Bir çalışma var mı, yok mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Bir çalışma
olduğu noktasında bir bilgim yok.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Yazılı da verebilirsiniz.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Yazılı da Sayın
İçişleri Bakanımıza iletiriz. Eğer daha detaylı
bilgi varsa yazılı olarak size iletirler.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Varsa bu konuda çalışmalar,
yazılı olarak bilgilenirsek çok iyi olur.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Evet, yazılı olarak
bilgi iletelim Sayın Cengiz.
Sayın
Güvelin sorusu, kaç tane belediye başkanına soruşturma izni
görevi kötüye kullanmak ile verildiği şeklinde. Belediye
başkanları hakkında, tamamıyla Türkiye genelinde 2004 ile
2010 yılları arasında 1.058 soruşturma izni verildiği
şeklinde arkadaştan bilgi geldi. Bunların akıbetleri
konusundaki bilgiyi de yazılı olarak size iletiriz Sayın Güvel.
Bu
tasarının yasalaşma süreciyle ve hazırlık süreciyle
alakalı kaç sivil toplum örgütünden görüş alındı? diye bir
sorunuz oldu. Bakanlık olarak da bir kentsel dönüşüm üzerinde
çalışmalarımızı yürütmüştük. Tüm sivil toplum
örgütlerinin, tüm meslek odalarının kentsel dönüşümle
alakalı görüşleri bizde var rapor hâlinde. Hatta üniversitelerin bu
konuda belli görüşleri var. Bunlar birbirine yakın görüşler.
Onun için kentsel dönüşüm zaten böyle çok bilinmeyen, çok farklı
yollarla halledilebilecek bir konu da değil ama, tabii, bu düzenlemeyi
yaparken genelde iktidar partileri bunu, kentsel dönüşümü, planlamayla,
yapılaşmayla alakalı bir konuyu alanda iştigal ettiği
için, hep genelde rantla, yani bu işe çok fazla
yakıştırılamayacak konularla da
adlandırılıyor. Bunun da çok doğru
olmadığını daha önceki sorulara cevaben de ifade ettim.
Sayın
Aslanoğlunun sorusu. Bu konuyla ilgili Maliye
Bakanlığımız bir çalışma yapıyor idi ama tam
şu anda içeriğini bilemiyorum. Yazılı olarak Sayın
Aslanoğlu size bu konuda bilgi ulaştırırız.
İl genel
meclis üyelerinin özlük haklarının iyileştirilmesi
noktasında
Yine, aynı, il genel meclis üyeliği de bir kamu
hizmetidir. Seçilerek göreve gelirler. Bunu aslında özlük
haklarını kuvvetlendirerek çok ileri dereceye götürerek eğer biz
bu görevi icra etmelerini temin etmeye kalktığımızda
farklı komplikasyonlar ortaya çıkma durumu da söz konusu. Fakat
şu andaki düzenleme içerisinde, toplantı yaptıklarında
belli bir ücret ödeniyor, komisyonda çalışmaları hâlinde belli
ücretler ödeniyor. Yani onlar da yerel ölçekte ciddi bir miktar tutuyor yani
insanların az çok masraflarını karşılayacak kadar.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, yol paralarını
karşılamıyor.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Ama şu anda ilave bir
çalışma olduğu noktasında bir bilgi bende yok.
Yazılı olarak bu konuyu sayın milletvekillerimize iletiriz.
Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
Madde üzerinde
altı adet önerge vardır, önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin 2 nci maddesinde geçen Kanun yayımı
tarihinde ibaresinin Kanun yayımı tarihinden üç ay sonra olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin 2 nci maddesinde geçen Kanun yayımı
tarihinde ibaresinin Kanun yayımı tarihinden üç ay sonra olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Faruk
Koca
Ankara
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin 2 nci maddesinde geçen Kanun yayımı
tarihinde ibaresinin Kanun yayımı tarihinden üç ay sonra olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Yılmaz
Tunç
Bartın
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı 03.07.2005 tarih ve 5393 sayılı
Belediyeler Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin
kanun teklifinin 2. maddesinin Bu Kanun 31.12.2010 tarihinde yürürlüğe girer
şeklinde değiştirilmesini teklif ve arz ederiz.
Kemalettin Nalcı |
Recep Taner |
Kadir Ural |
|
|
Tekirdağ |
|
Aydın |
Mersin |
|
|
|
Akif Akkuş |
|
Behiç Çelik |
|
|
Mersin |
|
Mersin |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı yasa tasarısının 2.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Algan Hacaloğlu |
Turgut Dibek |
|
|
Malatya |
İstanbul |
Kırklareli |
|
|
|
Ali İhsan Köktürk |
|
Hüseyin Ünsal |
|
|
Zonguldak |
|
Amasya |
Madde 2- Bu kanun
31.12.2011 tarihinde yürürlüğe girer.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 Sıra Sayılı 5393 sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
2. maddesinin Bu Kanun yayımı tarihinden bir yıl sonra yürürlüğe
girer şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Abdulaziz Yazar |
Tayfun Süner |
Rıza Yılçınkaya |
|
|
Hatay |
Antalya |
Bartın |
|
|
|
Yaşar Ağyüz |
|
Ali Rıza Öztürk |
|
|
Gaziantep |
|
Mersin |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Abdülaziz Yazar konuşacak.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Abdulaziz Yazar, Hatay Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yazar. (CHP sıralarından alkışlar)
ABDULAZİZ
YAZAR (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 5393 sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; belediyelerin asli görevi,
altyapı çalışmalarını gerçekleştirmek, imar
planlarıyla kent yaşamını düzenlemektir. Bunun kadar önemli
olan bir başka görevi de, kentsel dönüşümü hayata geçirmek, kentteki
bozulmaya uğramış alanları tekrar kent yaşamına
kazandırmaktır. Kentleri daha yaşanabilir hâle getirmeyi
amaçlayan kentsel dönüşüm projeleri gerekli ve doğru uygulandığında
faydalıdır. Fakat bugün, bu uygulama amaçlarının
dışına çıkarılarak, yeni rant alanları
sağlamaya yönelik kullanılmak istenmektedir. Üzerinde
görüştüğümüz bu yasa teklifi de bu amaca hizmet etmektedir. Özellikle
büyükşehir belediyelerine çok geniş yetki ve imkân sunan bu teklif
yasalaşırsa imar planları göz ardı edilmiş olacak,
şehrin her yeri kentsel dönüşüm alanı adı altında,
âdeta talan ve yağma edilmeye müsait bir konuma gelmiş
olacaktır. Bu kanun teklifi ile ortaya çıkacak yasa, dar gelirli
vatandaşlarımızın konut sorununun çözümüne çare
olmayacaktır; aksine, tüm bu projelerin ortak özelliği, ister konut
ister ticaret alanı olsun bazı kimselerin çıkarlarına
yönelik olacaktır.
Yine, bu kanun
teklifiyle şehrin görüntüsünü düzeltme adına yapılacak
yıkımlarda yoksul vatandaşlarımızın evleri,
sokakları ellerinden kolayca alınabilecektir. Yıkılıp
yeniden inşa edilmesi istenen yerlerin arasında, şehir
merkezlerinin ortasında kalmış ve rant değeri çok yüksek
ormanlık arazi, kamu binaları, askerî alanlar gibi yerler
vardır. Bu teklifle bu gibi yerler kolaylıkla yıkılarak
boşaltılacaktır. Bu bölgelere lüks oteller, iş merkezleri,
ultra lüks konutlar inşa edilmek istenmektedir.
Ülkemizde
kentsel dönüşüm deyince akıllara gecekondu bölgelerinin
yıkımı gelmektedir. Kentsel dönüşümün doğasına
aykırı olarak, kentlerin farklı problemlerine karşın
genellikle tek ve aynı çözümler uygulanmaktadır. Dönüşüm
sorunları fiziksel mekânın yıkımı sanılırken
ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlar genellikle dikkate alınmamaktadır.
İstanbul
Sulukule örneğinde olduğu gibi kentlerimizde yapılan
uygulamalar, konuyla ilgili uzmanlar ve yerel halk tarafından tepkiyle
karşılanmıştır. Bu tepkilerin tamamı
katılımcı ve sürdürülebilir uygulamaların
eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Bu yasa
teklifiyle, Anayasada belirtilen Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması
toplum yararına aykırı olamaz. hükmü ve kamulaştırma
hükümleriyle koruma altına alınan mülkiyet hakkı fiilen ortadan
kaldırılmak istenmektedir.
Yine, bu kanun
teklifi yasalaşır ise, bir şekilde, yıpranmış
olan alan olarak tespit edilen alanlarda belediyeler her tür fiziki
düzenlemeyi yapmaya, bu alanlarda bulunan her türlü özel mülke müdahale etmeye
yetkili kılmıştır. Bu projeler gerçekte dönüşüm
projeleri değildir. Bir gecekondu alanının çok katlı konut
alanı hâline getirilmesinin dönüşümle bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Yapılan, rantın artırılması ve yeniden
paylaştırılmasıdır.
Şu anda,
özellikle İstanbul, Ankara gibi kent merkezlerindeki değerli birçok
alan, senelerdir buralarda oturan insanlardan malları yok pahasına
ellerinden alınmak suretiyle boşaltılmaktadır.
Boşaltılan bu alanlarda yandaş müteahhitlerle projeler
genişletilmekte, vatandaş bu alanlardan
dışlanmaktadır. Bu düzenleme, kentsel dönüşüm
alanlarının uygulanmasına ilişkin olarak yapılacak her
türlü alım satım işleriyle, yapılacak konut ve iş
yerlerinin satışının tüm alım satım
işleriyle ihaleler, önümüzdeki dönemin en büyük yolsuzluk
iddialarının konusunu oluşturacaktır. Bu teklifte, mülkiyet
düzenlenmelerinde şekillendirilen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Buyurun.
ABDULAZİZ
YAZAR (Devamla) - Evet, teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
rantın
dağıtımında çok büyük haksızlık, adaletsizlik,
kayırmacılık ve rüşvete yol açması
kaçınılmaz olacaktır. Bu yasa teklifine göre, yasal olarak
yapılaşmış alanlar dâhil, tüm ülke dönüşüm alanı
olarak tespit edilip, burada yaşayan insanlar buradan sürgün
edilebilmekte, mülkleri üzerindeki tasarruf hakları ellerinden
alınabilmektedir. Kentlerde oturan kişiler, bu yasa gereğince
yerlerinden edilebilecek, hakları ellerinden alınabilecektir.
Anayasanın mülkiyet hakkına ilişkin hükümleri yok
sayılmaktadır. Tasarı kapsamında yapılacak alım
satım ve ihale işlerinin tamamı denetimsiz hâle getirilmekte,
Devlet İhale Yasası kapsamı dışına
çıkarılmaktadır.
Genel olarak bu
kanun teklifinin tümüne bakıldığında mülkiyet hakkı
tamamen ortadan kaldırılmakta, kişilerin mülkiyette mahkemeye
başvurma hakları ellerinden alınmaktadır. Kanun teklifi
kentsel rant yaratmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu
yönleriyle bu düzenleme kamu yararına aykırı olduğundan, bu
kanun teklifine tamamen karşı olduğumu belirtmekle birlikte,
yapılan düzenlemeyle ilgili, bakanlıklara, yönetmelik ve benzeri
mevzuat düzenlemelerinin yapılması için zaman
kazandırılması amacıyla kanun teklifinin 2nci maddesinin
Bu Kanun yayımı tarihinden bir yıl sonra yürürlüğe girer.
şeklindeki önergemizin kabulünü temenni ediyor, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yazar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı yasa tasarısının 2.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ederiz.
Saygılarımızla.
Turgut
Dibek (Kırklareli) ve arkadaşları
Madde 2- Bu kanun
31.12.2011 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, 2nci maddeyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz aldım. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir süre önce, sanıyorum iki hafta kadar önce, Toplu
Konut İdaresi Başkanı Sayın Erdoğan Bayraktarın
basına da yansıyan demeci olmuştu. Sayın Bayraktar o
demecinde çok ilginç bir şey söylemişti, benim çok dikkatimi
çekmişti, belki arkadaşlarımızın da çekmiştir.
İşte, bu para meselesi Bu parayı nereden buluyorsunuz? Bu
yatırımlar nasıl yapılıyor? TOKİ
finansmanını nasıl sağlıyor? gibi konular gündeme
geldiğinde Bize Allah para gönderiyor. diye bir açıklama
yapmıştı -sanıyorum mayıs ayı sonu gibiydi
değerli arkadaşlar- hatta ilave de şöyle bir şey
söylemişti: Biz 50 milyona aldığımız arsayı,
araziyi 300 milyona daha sonra satıyoruz, sattık. demişti.
Tabii benim çok dikkatimi ve ilgimi çekmişti bu açıklama. Nasıl
oluyor bu iş? dedim. Yani 50 milyona bir arazi alınıyor, 300
milyona satılıyor. Bu arazi, 50 milyona, yani eski nitelemeyle
belirtirsek 50 trilyona alınan arazi kimden alınıyor, nereden
alıyor, daha sonra 300 trilyona kime satılıyor? Yani bu arada 5
kat, 6 kat kârla bu satış nasıl yapılıyor, çok ilgimi,
dikkatimi çekmişti. Bu konuyla ilgili olarak, özellikle
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 2008 yılındaki bir
raporu var değerli arkadaşlar, oradan almış olduğum
bilgileri sizlere aktararak bu konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şimdi,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 2008 yılında bir
raporu var değerli arkadaşlar. Bu raporda yer alan bilgilere
baktığımızda, üç tane kamu kurumu, yani devlete ait olan
kurum -bunlardan bir tanesi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu,
bir tanesi Halk Bankası, bir tanesi de Ziraat Bankası değerli
arkadaşlarım- bu üç kurum İstanbulda Ataşehirde arazi
satın almışlar. Şimdi, baktığım zaman, Halk
Bankası yaklaşık 60 dekar, yani
Tabii,
şimdi, burada sorulacak çok soru var aslında ama, yani az önce sözlerime
girerken belirttiğim konuyla olayı değerlendirmek istiyorum,
yani bu üç kurumun -tabii, baktığımız zaman onların
yönetmeliklerine- merkezlerinin Ankara olduğunu görüyoruz, yani
İstanbula taşınmasıyla ilgili olarak karar
almışlar mı almamışlar mı, onu da bilmiyorum, bu
konuyu soracağım. Sayın Babacan, ilgili Bakan, mutlaka bu konuda
yanıt verecektir. Ama değerli arkadaşlar, buradaki mesele,
özellikle kanunla, görüştüğümüz bu kanunla da ilgili olan mesele
bence şu: Şimdi, TOKİnin Sayın Başkanı, yani Toplu
Konut İdaresi Başkanı Erdoğan Bayraktar Bize Allah para
gönderiyor. derken aslında Devlet bize, kamu bize para gönderiyor.mu
demek istemişti, yani onu biraz sorgulamak istiyorum.
TOKİ,
biliyorsunuz, Türkiye'nin her yerinde yüzlerce şantiyesi olan ve yüzlerce
müteahhide de iş veren, artık büyük bir kuruluş noktasında.
Şimdi, burada, benim merak ettiğim konu şu: Bu müteahhitlerin
yani TOKİye ait olan müteahhitlerin finansmanını acaba kamu,
devlet kendisi mi bir şekilde sağlıyor? Yani burada, Sayın
Başkan 50 trilyona aldığı araziyi, ki nereden
aldığını bilmiyorum, belki bir belediyeden
almıştır, belki hazineden alınmış olabilir çünkü
biliyorsunuz, TOKİ belediyelerle sözleşmeler imzalıyor,
işte onlarla kentsel dönüşüm planları yapıyor, belki
hazineye ait olan bir araziyi de almış olabilir ama Ziraat
Bankasına 223 trilyona bu araziyi satmış, Halk Bankasına
işte 211 trilyona bu araziyi satmış.
Baktığımız zaman, aslında, kamunun yani devletin
olanaklarının TOKİnin müteahhitlerini finanse ettiği gibi
bir durumla karşı karşıya kalıyoruz değerli
arkadaşlar.
Şimdi, bir
haber daha okuyacağım size. Geçtiğimiz günlerde Sayın
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün bir açıklama
yapmıştı, sanıyorum üç hafta kadar önce olması
gerekir. Hükûmetin 1 milyonu aşkın olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vekilim.
TURGUT DİBEK
(Devamla)
1,5 milyon da olabilir yaklaşık olarak ama 1 milyonu
aşkın KOBİye destek paketiyle ilgili bir açıklama
yapmıştı, orada da yaklaşık 265 ya da 263 trilyonluk
bir desteği kamuoyuna ballandıra ballandıra, uzun uzun
anlatmıştı, Biz, Türkiyedeki KOBİleri
destekleyeceğiz. diye.
Değerli
arkadaşlar, miktarları bilmiyorum, gecenin bu saatinde, belki biraz
geç olduğu için, algılamakta ben de zorluk çekiyorum, sizler de
çekebilirsiniz. Yani Hükûmet Türkiyedeki tüm KOBİlere biz 260 küsur
trilyon destek paketi açıklıyoruz. diye çıkıyor
meydanlara, gazetelere, televizyonlara ama devletin üç kurumu, arkadaşlar;
Halk Bankası, Ziraat Bankası ve BDDK, TOKİye 600 trilyonu
aşkın parayı üç tane arazi için gidiyor ödüyor. Tabii daha sonra
da TOKİ Başkanı Sayın Bayraktar kamuoyuna, törenlerde
çıkıp Allah bize para gönderiyor, biz 50 trilyona
aldığımız malı 300 trilyona satıyoruz. diye
havasını atıyor. Aslında, devletin kaynaklarını
kullandığını bir şekilde de böyle itiraf etmiş
oluyor.
Ben saygılar
sunuyorum değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Dibek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı 03.07.2005 tarih ve 5393 sayılı
Belediyeler Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin
kanun teklifinin 2. maddesinin Bu Kanun 31.12.2010 tarihinde yürürlüğe
girer şeklinde değiştirilmesini teklif ve arz ederiz.
Kemalettin
Nalcı (Tekirdağ) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet Katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Önerge üzerinde söz isteyen Kemalletin Nalcı, Tekirdağ Milletvekili.
Buyurun
Sayın Nalcı. (MHP sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
509 sıra sayılı 5393 Sayılı Belediyeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle herkesi saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu görüşülmekte olan Belediyeler Kanununda yapılmak
istenen tüm noktanın altını çizmek gerekiyor. Bu sadece
büyükşehir belediyelerine rant ve kaynak sağlamak için
çıkartılmak istenen bir kanun. Büyükşehir belediyelerinin
dışındaki belediyelere bu kanunun getireceği hiçbir nokta
gözükmüyor. Tabii, burada dikkat etmemiz gereken, belediyelerin bu kanundan
daha önce çok acil problemleri var. Ben, Sayın Bakana da sordum soru
önergesi olarak. Biliyorsunuz Türkiye bir karar almıştı sizin
iktidarınız döneminde, 2012 yılına kadar tüm belediyeler
altyapı problemlerini çözecekti ama bugün bakıyoruz ki,
gelindiği noktalarda belediyelerin gerçekten kaynak israflarını
göz önünde bulundurursak kendi kaynaklarını israf etmekten
kaynaklanan borç batağına saplanmış durumdalar. Bir kere,
bizim, belediyelerin bu kaynaklarını israf etmemeleri yönünde
önlemler almamız lazım. Bir belediyenin, bir caddeyi 5 kere
yapamaması lazım, böyle bir şey yok. Arkasından, her tarafa
borçlanacak Ben altyapıyı yapamadım. diyecek, bunun
yaptırımının olması lazım. Eğer bir
yatırım yapıyorsa bu yatırımın sorumlusu olacak
değerli milletvekilleri, hesap sorulacak bir merci olacak. Atıl
yatırımın hesabının sorulması lazım.
Bugün
bakıyoruz
Sayın Bakan burada, İller Bankası ve
belediyelerin de başındaki insan. Sayın Bakanım, bu
belediyeler böyle gittiği sürece, 2050 yılına kadar da bu
altyapı problemini çözemezsiniz, kentleşmeyi sağlayamazsınız
veya bu rantiyenin içindeki belediye meclislerine bu kadar yetkiyi verirseniz,
eğer orada, 16 kişiyle, 20 kişiyle, bir yerin rant uğruna
imara açılmasını sağlarsanız, bu işlerde
hakkaniyeti bulamazsınız. Onun içindir ki kanun çıkartırken
kişilere özel değil, tümüne
Eğer şimdi, 2.900ü
aşkın belediyemiz varsa, 2.900ü aşkın belediyelerimize
hitap edecek, önlemler alacak, kaynaklarını israf ettirmeyecek
kanunlar yaptırmamız lazım.
Şimdi, biz
burada ne yapıyoruz? Belediyeye yetki veriyoruz, istediğinin
arazisini al, istediğini yap, belediyene kaynak aktar ama bu
kaynağı nasıl, ne şekilde kullanacağını ve
burada ona yaptırım yapmayı hiç düşünmüyoruz. Bu böyle
gittiği sürece de, ki 91 yılında belediyelerin tüm borçları
sıfırlandı ve hiçbir belediye başkanına şu soru
sorulmamıştır: Arkadaş, sen bu kadar borçlandın, bunu
neye göre borçlandın diye soran bir makam var mı? Yok. Bunu Ankara
Büyükşehirden de alın, bunu İzmirden de, tüm belediyeler için
alın. Bugün, Ankara Büyükşehir Belediyesinin 10 katrilyona yakın
borcu olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun önlemini nasıl
alacağız? Vatandaşın veya hazinenin, Türkiye
Cumhuriyetinin tüm varlıklarını belli insanlara belli bir
şekilde kullanma hakkı vererek mi? Yani bu kaynakları israf
ettirmeye devam mı edeceğiz? Bunları yaptırmamamız
lazım değerli milletvekilleri, ki bu çıkarmış
olduğunuz kanunla azıcık da belediye başkanlarını
-burada birçok belediye başkanı arkadaşımız var, eski
belediye başkanı arkadaşlarımız var- siz gerçekten bulundukları
yerde kral ilan ediyorsunuz. Neden kral ilan ediyorsunuz? Davaları devam
edenlerin ve istediğinin arazisine el koyma hakkını
veriyorsunuz. Böyle bir şey ne Türkiye Cumhuriyeti anayasalarıyla ne
de Türkiye Cumhuriyeti kanunlarıyla uyuşmayan maddeler.
Tamam, güzel
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Nalcı, buyurun.
KEMALETTİN
NALCI (Devamla) Şimdi, kentsel dönüşüm
Kentsel dönüşümü bugün
hiçbir belediye kendisi yapmıyor, TOKİ
aracılığıyla yapıyor. Çok az, çok nadir belediye
Ki
zaten Türkiyede TOKİyi Toplu Konut İdaresinden çıkarıp
kamu ihaleleri yapan bir kurum hâline getirdik. TOKİ diğer
kurumların da ihalelerini yapıyor kentsel dönüşümlerle ve ben
burada iddia ediyorum: Yani bu kanunu çıkarırken neden kentsel
dönüşümlerde KDV muafiyetini düşünmediniz Sayın Bakanım?
Yani bunu, DLH bir havaalanı inşaatı yaparken
Sayın Bakan
tabii dinlemiyor, bu konular önemli konular. Vatandaşa daha ucuz arazi
vereceksen veya konut vereceksen KDVye kentsel dönüşümde neden muafiyet
koymuyorsunuz? Ama havaalanında iki tane kule yaparken veya pist yaparken
buna KDV muafiyeti getiriyorsunuz. Bu maliyet vatandaştan
çıkıyor.
Onun için, daha
toplumu kucaklayıcı kanunlar çıkarmak dileğiyle herkese
saygılarımı sunuyorum.
Sağ olun,
var olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Nalcı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı
mahiyette olduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım,
istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi
ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/435 esas
numaralı kanun teklifinin 2 nci maddesinde geçen Kanun yayımı
tarihinde ibaresinin Kanun yayımı tarihinden üç ay sonra olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim
Yılmaz
Tunç
Bartın
Diğer önerge
sahipleri:
Faruk Koca
Ankara
Ahmet Aydın
Adıyaman
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Söz
isteyen var mı? Yok.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge ile,
eksikliklerin zamanında ve sağlıklı bir şekilde
tamamlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.56
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 01.09
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci
Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
509 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Fevzi
Topuz, Muğla Milletvekili.
Sayın Topuz
buyurun.
CHP GRUBU ADINA
FEVZİ TOPUZ (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 5393 sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin 3üncü maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi belirtmek
üzere söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Son dönemde kent
ve kamu yönetimi yapı, afet, planlama ve imar mevzuatlarına ilişkin
birçok düzenleme yapılmaktadır. Bu düzenlemelerin birçoğu
kamuoyunda yeterince tartışılmadan gece yarısı
baskınları ile yasalaşmaktadır.
Kentsel
dönüşüm, kent gelişiminin toplumsal, ekonomik ve mekânsal olarak
yeniden ele alındığı ve kentteki sorunlu alanların
sağlıklı ve yaşanabilir hale getirilmesi için
yıkıp yeniden yapma, canlandırma,
sağlıklaştırma ve yeniden yapılandırma için proje
üretilmesi ve uygulama yapılmasıdır. Özetle, kentsel
dönüşüm, bir kentin dokusunu bozan sorunların giderilmesi olarak
tanımlanmaktadır.
Bir projenin
güzel tanımlanmış olması, bu projenin
uygulanmasının da doğru ve düzgün çıkacağını
göstermiyor. Bunu neden söylüyoruz? Çünkü uygulanan projeler, gelecekte
yapılacak projelere de örnek olacaktır. Şimdiye kadar uygulanan kentsel
dönüşümlerde yoksul bölge halkı mağdur olmuş, buna
karşın birileri de çevresine rant sağlamıştır.
Değerli
milletvekilleri, nitelikli ve sağlıklı bir kentsel dönüşüm,
kent bütünü içerisinde olması gerekenler ve plan kararları üzerinden
ekonomik ve toplumsal gereksinimleri göz önüne alır. Bu yasa teklifinde
ise kent planlaması göz önüne alınmamış, halkın sosyal
ve ekonomik boyutu düşünülmemiştir. Bu yasa düzenlemesini
yalnızca fiziksel bir düzenleme olarak kabul etmek daha doğru olur.
Biz ne istiyoruz?
Rant odaklı kentsel dönüşüm değil, halktan yana, kamu
yararı öncelikli bir kentsel dönüşüm planlaması ve
uygulaması istiyoruz. Uygulamalara baktığımızda, yurt
dışı örneklerinden kopyalanarak "Kentsel Dönüşüm
Projesi" adı altında sunulmaktadır. Bu durum çözümden çok,
var olan sorunları artırmaktadır. Her bir dönüşüm
alanı kendi içinde farklı özelliklere sahip olup sorunlar
değişebilmektedir. Dolayısıyla, aynı içerikteki
modellerin her dönüşüm alanında başarılı olması
mümkün değildir. En önemlisi de dönüşüme uğrayacak alanda
yaşayan kesimlerin ihtiyaçları ve istekleri üzerinden oluşan
farklılıklar gelmektedir.
Değerli
milletvekilleri; AKP hükûmetleri döneminde yürürlükteki imar mevzuatı ve
bütüncül planlama anlayışı yok sayılmış, projeci
gelişme anlayışının gereği olarak "kentsel
dönüşüm" kavramı ve kentlerin yapılanmasının
önüne geçmiştir.
Bugün kentsel
dönüşüm adı altında, TOKİ ve büyükşehir belediyeleri
başta olmak üzere birçok belediye, gecekondu alanlarının
iyileştirilmesinden başlayıp uluslararası sermayenin ve
gayrimenkul yatırım ortaklıklarının ilgisini çeken
büyük alışveriş merkezlerine uzanan bir yelpazede projeler
hazırlıyor ve uyguluyorlar. Böyle uygulamalar yapılırken ne
kadar şeffaf davranılmaktadır? O bölgeden birilerine ne kadar,
ne aktarılmıştır? Bunların tek tek bilinmesi gerekir.
Bu noktada
öncelikle bilinmesi gereken husus, yaygın olarak uygulanmaya
çalışılan kentsel dönüşüm projelerinin amacının,
sağlıksız koşullarda barınma ihtiyacını
gideren dar gelirli kesimlerin güvenli ve çağdaş konutların
sahibi yapılması olmadığıdır.
"Kentsel
dönüşüm" adı altında gündeme getirilen tüm projelerin ortak
özelliği, ister konut isterse ticaret alanı olsun orta ve üst düzey
gelir gurubuna yönelik olmalarıdır. Ankara ve İstanbul
başta olmak üzere yurdun dört bir yanında uygulamaya konulan bu
projelerle binlerce insan evinden ve yurdundan edilmektedir.
Büyükşehirlerde ilçe belediyelerini baypas eden bir yapıyı
içinde barındırmaktadır.
Yasa
yürürlüğe girdikten sonra büyükşehir belediyeleri ilçe belediyelerin
gayrimenkullerine el koyabilecektir. Ayrıca, kent merkezlerinde kalan çok
kıymetli bina, arsa ve araziler bir talana tabi tutulacaktır.
Yapılan
projeler dış kaynağa bağımlı olarak yaşama
geçirilmektedir. Üretmeden, borçlanarak tüketmek üzerine kurulmuş ekonomik
yapının devamının sağlanması için her geçen gün
daha büyük miktarlarda dış kaynağa ihtiyaç duyan ve bu yolda
kullanabileceği en önemli araç olarak ülke toprağını gören
AKP İktidarına bu yasa da yetmeyecektir.
Değerli
milletvekilleri, AKP'nin yeni rant alanları yaratmada sınır
tanımadığı bir defa daha görülmüştür. Bu yasa teklifi
ile kentin çevresindeki alanlar da kentsel dönüşüme konu edilebilecektir.
Eğitim ve sağlık alanları hariç kamuya ait gayrimenkuller
belediyelere devredilecektir.
Kentin her
köşesi dönüşüm alanı ilan edilebilecek ve kentin istenilen
bölgesi ya da parseli, mevcut sakinlerinden alınarak yüksek rant
ödeyenlere terk edilir hâle gelebilecektir.
Kentsel
dönüşüm ve gelişim alanlarına yapılacak yapıların
yükseklik ve yoğunluğunu belirleme yetkisinin kamu yararı ve
planlama ile şehircilik ilkelerine göre birden fazla kurumca karara
bağlanmasında yarar vardır.
Kentsel
dönüşüm alanı ilan edilmiş olan tarım alanları da
kullanıma açılarak yasallaştırılmış ve
meşrulaştırılmış olacaktır.
Önerideki
"Kentsel dönüşüm alanları içinde yer alan kamuya ait
gayrimenkuller harca esas değer üzerinden belediyelere devredilir"
hükmü ciddi sürtüşmelere yol açacaktır.
Değerli
milletvekilleri, önümüzdeki süreçte yaşanacak sorunlara bakarsak, kent
merkezlerinde kalan çok kıymetli bina, arsa ve arazilerin kentsel
dönüşüm ve gelişim adı altında bir talana tabi tutulma
olasılığının varlığı hiç de
yadsınacak bir durum değildir.
Kentsel
tasarım ve dönüşüm projelerinin ardına saklanarak mülkiyete
haksızca el koyma furyası başlayacaktır. Bir alanı
ada-parsel olarak böldükten sonra kat mülkiyeti esasına göre pazarlamaktan
ibaret bu uygulamalar planlama açısından çok sayıda sorunu da
beraberinde getirecektir.
Kentsel
dönüşüm ve tasarım projeleri olarak ihtişamlı binalar ve
gökdelenlerden oluşan, sadece rant ve ticari amaçlı fiziksel
uygulamalar olarak önümüze gelecektir.
Bu alanlar için
daha önce verilmiş kentsel sit alanı kararlarının göz
ardı edilmesi, bunlara uygun yapılmış koruma amaçlı
imar planlarının yok sayılmasını gündeme getirecektir;
bilim ve koruma kurulları devre dışı
bırakılacaktır.
Dönüşüm
projeleri uygulanırken sorgusuz sualsiz el koymada belirleyici olanın
kentlerin geleceği kaygısı değil, bazı çıkar
gruplarının rant elde etme iştahından başka bir şey
olmadığı açık olarak görülmektedir ve bunu da yakın
bir gelecekte göreceğiz.
Değerli
milletvekilleri, yasa teklifi, yenilenmeye ihtiyaç duyan kentsel mekânları
sosyal, kültürel ve ekonomik köklerinden soyutlayarak değerlendirmekte ve
kentsel yenilenmeyi fiziksel yenilenmeye indirgeyerek piyasanın
acımasız işleyişine terk etmektedir. Bir anlamda sosyal ve
hukuk devleti ilkesiyle de uyuşmamaktadır.
Böylesine
geniş ve olağanüstü yetkilerle donatılmış bir yasa, ne
dönüşüm alanları olarak tanımlanacak bölgelerde yaşayan
halkın sosyal, kültürel ve ekonomik koşullarını
değiştirmekte ne de halkın katılımını
sağlamaktadır. Aksine, yasa, sınırları belediye
meclisinin kararıyla belirlenecek bütün ya da ayrı ayrı
parçaların toplamı en az
Yasa teklifinde,
hak sahiplerinin itirazları, sadece kamulaştırma bedeli
üzerinden yapılabilmektedir. Proje yanlışlıklarına
karşı itiraz dahi edilememektedir. Bununla birlikte, yoksul
halkın barınmasının ve sosyal konuta yönelik bir
düzenlemesi de yoktur.
Öte yandan, yasa,
üzerinde plan kararları alınacak ve yeni yapılaşma
koşulları belirlenecek dönüşüm alanlarının
belirlenmesinde kent bütünlüğünün gözetilmesine yönelik hiçbir karara
referans vermemekte ve belediye meclisinin kentin herhangi bir mekânsal
parçasına ilişkin alacağı dönüşüm kararını
yeterli görmektedir. Bu eksiklik zaman geçmeden giderilmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Topuz, lütfen tamamlayınız.
FEVZİ TOPUZ
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kamu yararı
doğrultusunda gerçekçi bir çözüm, kentlerimizin, koruma, yenileme ve
gelişme sorunlarını bütüncül bir planlama ilişkisi
içerisinde, sosyal, kültürel, ekonomik ve fiziksel yönleriyle
değerlendirilerek yapılmalıdır.
Bu yasa teklifi,
bir anlamda Ankara Büyükşehir Belediyesine ayrıcalık
tanınarak Atatürk Orman Çiftliğinin talan edilmesinin önü de
açılmaktadır. Buna dur demek gerekmektedir.
Yasa teklifinin
bu hâli, kentlerimize ve dolayısıyla yurttaşlarımıza
çağdaş bir kent oluşumuna yanıt vermeyeceği gibi,
sadece ranta dönük bir çalışmanın ürünü olacağı
açıktır.
Bu duygularla
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Topuz.
Madde üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mümin İnan, Niğde
Milletvekili.
Buyurun
Sayın İnan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 03/07/2005 Tarih ve
5393 sayılı Belediyeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
Ülkemizde
yıllardır bir türlü durdurulamayan, hâlâ devam eden kırsaldan
kente göçler bütün şehirlerimizin çarpık hâle gelmesine neden
olmaktadır. Ülkenin farklı bölgelerinde farklı gelişme
alanlarının hayata geçirilememesi, özellikle Taşı,
toprağı altın. denilerek Türkiye nüfusunun beşte 1ini
oluşturan İstanbul başta olmak üzere ülkemizin
batısındaki büyük şehirlerimiz ekmek bulma kaygısıyla
insanlarımızın neredeyse istilasına uğramaktadır.
Şehirlerin
dokusunun ve yapısının bozulmasının en önemli
nedenlerini bu göçler oluşturmaktadır. Başta İstanbul olmak
üzere büyük şehirlerin kenarlarında oluşan gecekondu kentlerinin
daha sonra seçim yatırımı olarak yarı yasal hâle
getirilmesi, bugün elektriğini, suyunu, doğal gazını, emlak
vergisini veren ama hâlâ inşaat ruhsatı olmayan binlerce yapı
her seçim dönemi geldiğinde siyasilerin oturma ruhsatı müjdesini
beklemektedir. Bu, büyük şehirlerin problemlerinin en önemlilerini
teşkil etmektedir.
Şehirlerimizin
modern ve planlı bir biçimde gerçekleşmesine azami gayreti göstermediğimiz
için her geçen gün sorunlar artmakta, üst üste yığılan
sorunların çözümü daha da ağırlaşmaktadır. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, insan ve sosyal hayatı, çevreyi merkeze koyan,
kimseyi mağdur etmeyen ve
Sorunların çözülmesine her zaman hazırız
ancak Ranta hayır. diyoruz. Tarihî dokusu korunmuş, nefes alan ve
yaşayan eski şehrin yanında, modern, ona uyumlu yeni yaşam
alanlarının olmasını her zaman istiyoruz.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; Kentsel
dönüşüm nedir? dediğimizde bu konunun uzmanları tarafından
birçok dönüşüm tanımı yapılmıştır.
Yapılan bu tanımların farklılık göstermesi, ortaya
koydukları, altını çizdikleri amaç, strateji, yöntemler ve
vizyonlara göredir. Nasıl düşünülürse ya da nasıl
tanımlanırsa tanımlansın kentsel dönüşüm ifadesi,
bozulmaya uğramış, çöken ya da çökme eğilimi gösteren
şehir alanının fiziksel ve çevresel şartların ekonomik
ve toplum yapısının geniş kapsamlı ve
bütünleştirici yaklaşımlarla yaşanılabilir hâle
getirilmesi ve iyileştirilmesine yönelik olarak uygulanan ve ortaya konan
işlerin tamamına denmektedir.
Kentsel
dönüşüm, amaç olarak, temelde toplumsal bozulmanın sebeplerinin
araştırılıp tespit edilerek bunların ortadan
kaldırılmasıyla, kentsel alanların virane ve çöküntü hâline
gelmemesine yönelik tedbirleri almaktır. Yaşayan bir olgu olan kent
dokusunun fiziksel olarak iyileştirilmesine ve değişim
ihtiyacına cevap verebilmektir. Şehir hayat standardını
yükseltici, başarılı ekonomik tedbirler ortaya koyabilmektir.
Şehir alanlarının en etkin biçimde kullanılmasını
sağlarken şehrin gereksiz yayılmasını da önlemektir.
Sosyal ve toplumsal şartlar ve siyasi güçlerin kent
politikalarını yapılandırma ihtiyacını karşılamak
üzere yapılacak planlamalarla, sivil toplum kuruluşlarının
ve farklı sosyal kesimlerin buna katılımını
sağlamak üzere ortaya çıkmış düşüncelerdir.
Kentsel
dönüşümün dünyada uygulanan yeniden geliştirme, rehabilitasyon ve
entegrasyon gibi yöntemleri vardır. Ciddi olarak bozulmuş ve
korunacak değeri olmayan yapıların bulunduğu kentsel
bölgeleri yeniden geliştirme yöntemleri uygulanmaktadır.
Geliştirilecek arazinin maksimum kullanımı, daha yüksek zemin
alanı ve şehir merkezine daha yüksek gelir grupları ve
bunların aktivitelerinin gelmesi bu yaklaşımla avantajlı
görülmektedir, ancak genellikle o bölgede yaşayan kent nüfusunun
başka bir bölgeye yerleştirilmesini öngörüyor ki bu da ağır
sosyal ve çevresel şartları ve maliyetleri beraberinde getirmektedir.
Bu alanda yapılacak yeniden geliştirme yöntemleri sosyal
yapının da bozulmasını beraberinde getirmekte, o çevrede
yaşayan komşuların, ailelerin dağılmasına,
özellikle yaşlı insanlara zarar vermektedir.
Yeniden
geliştirme yöntemi, kamulaştırma bedellerinin ödenmesi,
altyapı getirilmesi, yeni kamu tesislerinin yapılması hesaba
katıldığında çok maliyetli bir iştir. Rehabilitasyon
ise, planlı olarak gelişmiş ancak zamanla işlevini
yitirmiş yaşam alanlarını yeniden değerli hâle
getirmek, mevcut bölgeyi koruma, tamir ve restore temeline dayanmaktadır.
Kentsel
dönüşüm sürecine giren bölgelerde bazen orada yaşayan halk oradan
uzaklaştırılır ve bölge üst ve orta sınıf
alıcıların yerleşmesine açılır ya da zorunlu
olarak o bölge halkının aynı yerde ikamet etmesi ve ikamet
ederken de iyileştirilmesi yöntemi uygulamasıdır. Entegrasyon
yönteminde ise şehrin kimliği korunurken, eski ve yeninin uyumuyla
zengin bir çevre ortaya konulur. O bölgede yaşayan insanlar bölgeyi terk
etmeden dönüşüme katkı yaparlar.
Yeniden
canlandırma, sosyokültürel, ekonomik ya da fiziksel açılardan çöküntü
süreci yaşamakta olan parçaların çöküntü sebebi ortadan
kaldırılarak yeniden canlandırılmasıdır.
Dünyanın birçok yerinde, çökmekte olan kentlerin yeniden hayata
kazandırılması için birçok örnekler mevcuttur. Kentsel
dönüşüm planlarının maalesef Türkiyede yüzde 100 başarılı
olduğunu söylemek imkânı yoktur. Özellikle Ankarada ve diğer
büyük şehirlerde yanlış ve hatalı uygulamaların
sıkıntılarını hep beraber yaşamaktayız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; kanun teklifine
bakıldığında proje alanında altyapı ve
rekreasyon adı altında belediyelerce yapılacak keyfî uygulama
ve ihalelerin maddi külfetinin vatandaşa yüklenmesi, kentsel dönüşüm
kriterleri arasında sit alanlarının durumunun belirsizliği,
ayrıca bu kapsamdaki davalara mahkemelerde öncelikli görüşme
zorunluluğu getirilmesi mahkemelere müdahale olarak yorumlanmaktadır.
Kentsel dönüşüm ilan edilen yerlerde
devam eden inşaatlardan projeye uygunluğu belediye tarafından
kabul edilenler dışındaki diğer inşaatlar beş
yıl süreyle durdurulur. Toplam durdurma süresi on yılı geçemez.
denilerek bu durdurma süresinin on yıla kadar uzatılmasının
adalet ilkelerine aykırı olduğu belirtilmektedir. Bir tek
kişi bile haksızlığa uğruyorsa o uygulamada
adaletsizlik var demektir.
Çıkarılacak
bu yasanın oldubittiye getirilmeden, ilgili ne kadar taraf varsa ve
uzmanların görüşü alınmak suretiyle, muhalefet partilerinin de
önerilerine dikkat edilmesi gerekirdi. Ancak, buna çok dikkat
edilmemiştir. Bu kanun daha çıkmadan birçok tartışmayı
beraberinde getirmiştir. TSK arazilerinin kentsel dönüşüm
kapsamına alınabilmesinin yolu açıldığı gibi
yargı kararlarını baypas etmeye yönelik olduğu da Boş
alanlarda kentsel dönüşüm ilan edilemez. şeklindeki Danıştay
kararının Ankaradaki Saklıkent kentsel dönüşüm
uygulamalarında yargı engelini ortadan kaldırdığı
ya da Ankarada Çankaya Ahlatlıbel Nasreddin Hoca Kentsel Dönüşüm,
Yaylabağ Karataş Lodumlu Kentsel Dönüşüm, Yenimahalle ilçesi
Susuz Karacakaya, Çankaya Konya yolu, Çetin Emeç Bulvarı, Tanyeli,
Gölbaşı, Karagedik, Yenimahalle, Ballıkuyumcu, Çankaya Dikmen,
Yenimahalle Ankara Şehir Kentsel, Kızılay Kuğulupark,
Çankaya Balgat, Çankaya Söğütözü, Çankaya Yıldız, TCDD,
Elmadağ Temelli, Konya yolu Mevlana Kapı, Elmadağ MİA ile
ilgili yargı kararlarının ortadan kaldırılmasına
yönelik olduğu da bir gerçek olarak ortaya konulmaktadır. Ya da
Atatürk Orman Çiftliği gibi büyük yeşil alanların imar
talanına açılacağı hatta farklı partilerden olan
belediyelerin, belediye binalarının bile ellerinden
alınabileceği, eğitim ve sağlık dışında
kalan binaların, kamu binalarının, şehir merkezinin
rantı yüksek yerlerinde bulunan kamu arazilerinin yağma
edileceği ve işin aslının şehircilik ve şehir
planlamadan öte bir rant işi olduğu eleştirileri daha
şimdiden yükselmeye başlamıştır.
Maddenin gerekçesinde
günümüzde hızlı kentleşmenin ortaya
çıkardığı sorunlar göz önüne
alındığında belediyeler kentin gelişimine uygun olarak
konut alanları, ticaret alanları, teknolojik parkları,
rekreasyon alanları ve sosyal donatılar oluşturmak, kentin
tarihî ve kültürel dokusunu korumak, deprem riskine karşı tedbir
almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
uygulayabilmeleri gerekir. Acaba mevcut belediye kanunlarıyla belediyeler
bunları yapamamakta mıdır? Ya da yeni yasayla bunların
haricinde neleri belediyelerin yapması için önü açılmaktadır?
Ayrıca Deprem riskine karşı tedbirler almak gerekir. denirken
özellikle yıllardır yönettiğiniz ve yağmur
yağdığında neredeyse Venedike dönen İstanbulda selle
ve diğer doğal felaketlerle ilgili herhangi bir tedbir neden
düşünülmemektedir?
Çevre
Bakanlığınca çevre düzeni planları ülkenin fiziki
mekânında sahip olduğu doğal, tarihî ve kültürel
zenginliğin korunarak kalkınma planları ve varsa bölge
planları temel alınarak, ekonomik kararlarla ekolojik kararların
bir arada düşünülmesine imkân vermek, çevre kirliliğini önlemek,
çarpık kentleşme ve sanayileşmeyi önlemek ve genel arazi
kullanım kararları ile bunlara ilişkin strateji ve politikalar
belirlemek. Planlara, nâzım ve uygulama imar planlarına esas
teşkil etmek üzere üst ölçekte hazırlanan planlar denilmektedir.
Bu kanun teklifi,
Çevre ve Orman Bakanlığının, acaba, Çevre Düzeni
Planıyla çelişmekte midir? Kentsel dönüşüm planları ne
kadar kârlı olursa olsun ne kadar rantlı olursa olsun yaşamaya
çalıştığımız kentlerde vatandaşlarımızın
aleyhine, insan ve doğal yaşamı tehdit edecek bir plan, asla
Milliyetçi Hareket Partisinin kabulü olamaz.
Birçok
sakıncasını gördüğümüz bu kanun teklifine şimdiden
Hayır. diyeceğimizi açıkça belirtir, yüce heyetinizi
saygı ve sevgiyle selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İnan.
Madde üzerinde
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Akın Birdal,
Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun
Sayın Birdal. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 509 sıra sayılı Belediyeler Kanununda
değişiklik yapılmasına ilişkin Kanun Teklifinin
3üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Yerel yönetimler,
doğrudan demokrasinin işletildiği ya da işletilmesi
gerektiği yerlerdir. Yerel yönetimler, halkın temel gereksinmelerini
karşılamak, yaşamını kolaylaştırmak ve
yaşam standardını yükseltmek için çalışan ve sürece
doğrudan halkın katılımını da sağlayan
kurumlardır ya da olmalıdır. Yerel yönetimler buna uygun siyasa
oluştururlar, buna göre örgütlenirler, temel amaçları kâr ya da gelir
elde etmek değildir ancak 12 Eylül rejimiyle gündeme gelen neoliberal
politikalar eşliğinde bu yaklaşım önemli bir değişiklik
göstermiştir. Artık yerel yönetimler, büyük yatırımlara
girişebilen, borçlanabilen, rant oluşturan, ekonomiyi belirleyen
kurumlar hâline gelmiştir. Kimi büyükşehir belediyelerinin bütçeleri,
yatırımları bakanlık bütçelerini geçmiş
durumdadır. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
bütçesi 17 milyar 765 milyon TLdir. Bunun 6 milyar 188 milyon TLsi
yatırımlara ayrılmıştır. Merkezî yönetimin
yatırım miktarı ise 12,1 milyar TLdir. Şimdi, bu, tabii,
özellikle metropol kentlerin bu denli büyük bütçeler oluşturması
doğrusu büyük kentlerin belediye başkanlığına
özendirici oluyor kimi kişileri ve Türkiye, Yerel Yönetimler
Yasasında yeni bir gelenek oluşturuyor. Önce büyük kentlerin
belediye başkanı olunuyor, oradan bir parti kuruluşuna
geçiliyor, o partinin başkanlığına getiriliyor, oradan
Başbakanlık ve belki, şimdi yeni bir gelenek oluşacak,
Başbakanlıktan da Cumhurbaşkanlığına giden bir
yol açılacak.
Şimdi,
örneğin İstanbul Büyükşehirde 30-35 milyar dolarlık bir
rant olduğu söyleniyor. O nedenle herkesin ilgisini çekiyor olması da
buradan kaynaklanıyor. Şimdi, ama Kentimizi ve kendimizi yönetelim.
diyen ve doğrudan demokrasiyi yerel yönetim anlayışlarına
katmak isteyen kimi belediye başkanlarımız da, ne yazık ki
rejimin, sistemin ve onun getirdiği yargının kadrine
uğruyor ve yüzde 60-70i aşan oylar almasına
karşılık işte 11 belediye başkanımız bugün
ne yazık ki cezaevinde ve on dört aydır da içeride yatıyor.
Şimdi, bir
de yerel yönetimde Avrupa özerklik şartını Türkiye kabul ediyor,
ancak birtakım çekinceler koyuyor. Bu çekincelerden en önemlisi halka
başvurmak, referandum. Örneğin, bunu kabul eden birtakım
ülkelerde örnekler var. O kentte yaşayan halkın bilgisine
başvuruluyor Bunu istiyor musunuz, istemiyor musunuz? diye. Örneğin
İsviçrede -ki daha önce de paylaşmıştık bunu, ama bir
kez daha anımsatmakta yarar var, halkın doğrudan bu sürece
katılması açısından- örneğin, Zürihte, kent
merkezinde bir kışla var ve 50 bin imza toplandığı
zaman o konuda referanduma gidiliyor ve nitekim, bu kışlanın
kalkması konusunda 50 bin imza toplanıyor ve merkezî yönetime
veriliyor, referanduma gidiliyor ve o kışlanın kent merkezinden
kaldırılması kararı çıkıyor ve kışla
kaldırıldıktan sonra, o fiziki yapı, bütün oradaki
halkların temsilcilerine, oranın kültür örgütlerine, kurumlarına
devrediliyor.
Şimdi,
doğrusu bir de merak ettiğim şey, Ankara ve İstanbul
büyükşehirlerinde, elbette ki, o kentin dokusunu süsleyen,
güzelleştiren, renklendiren çiçeklerdir her mevsimde. Tabii, işte bir
lale devrini yaşıyor olmamız, Ankarada
Tabii, Ankaranın
dokusu gerçekten bozuldu, militarist bir anlayış aynen o kent
dokusuna yansıdı. Örneğin o zincirler
Her bir yerde
zincirlerle, kenti zincirlediler ve bu ideolojik, tabii şeye
yansıyor. Örneğin, Ankaranın her bir yerinde, merkezinde
Hoş, iki gün önce kaldırıldığını gördüm,
başka yerlerden de kaldırıldı mı bilmiyorum.
Örneğin, uluslararası trafik işaretleri var herkesçe bilinen,
kabul edilen ama işaretin yanında da koskocaman, altta Sola
dönüş yasaktır. diye de bir yazı var. Şimdi, bu, ideolojik
bir tavır. Neden böyle bir yazıya gereksinme duyuluyor ki, sola
dönüş yasaktır, sola dönüş yasaktır. Oysa, o yasaklanan,
insanlığın ve Türkiyenin kurtuluşunun önünü
açacaktır. Sola dönüşte ve solda olacaktır ne olursa ama ne
yazık ki, her yerde sola dönüş yasak konulmuş.
Şimdi,
bu peyzaj giderleri ne kadar
büyükşehir
O konuda eğer Sayın Bakanlık biliyorsa,
doğrusu bilgilendirilirse de seviniriz. Yani şimdi böyle yoksul bir
ülkenin peyzaj giderleri için ne kadar her yıl bütçeden para
ayrılıyor, belediye bütçesinden? Oysa kendileri üretim
istasyonları kurabilirler, tohumlardan fideler elde edilir,
şaşırtılır ve kentin dokusu belki ayrılan
paranın en az onda 1ine bu karşılanabilinir. Fakat
bunların tabii, ne yazık ki fazla bir denetimi olmuyor.
İstanbulda Mimarlar Odası 1/100.000lik projenin gerçekten
İstanbulun tarih, kültür miraslarını yerle bir edeceğini,
su havzalarının ve göl havzalarının yok edilerek
betonlaştırılacağını gerekçe göstererek başvurdu
ve iptal edildi bu proje. Ancak, bu son 29 Mart seçimlerinden sonra belediye
meclisinde bu kararla yeniden proje kararlaştırıldı. Buna
göre, öyle plazalar oluşturulacak ki örneğin o plazanın
altından giren, kendi aracıyla
Belki 10 kat, 20 kat
aşağıda otoparklar var ve sonra da 30, 40, 50, 60 kat
yukarıda iş yeri ve konutu var. Tamamen izole olan, halktan,
toplumdan, üretimden ama kendi dünyasını kuran bir kent
anlayışı ve bu da neler getiriyor bilemiyoruz ama yeniden
Mimarlar Odasının bunun iptali için başvurduğunu biliyoruz.
Kentsel
dönüşüm projelerini de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. 2005
yılında çıkarılan 5393 sayılı Yasada kentsel
dönüşüm yetkisi belirlenmiş. Geçen dört yıllık sürede de bu
yetkiyle pek çok kentsel dönüşüm projesi gündeme gelmiş. Bu
projelerin ortak özelliği ise hepsinin de tartışmalı
olması, halkın tepkisine yol açması ve büyük rantlar
yaratmış olmasıdır. Büyük kentlerin varoş olarak
görülen yerleşim alanlarında gerçekleştirilmek istenen kentsel
dönüşüm projesi adı altındaki yıkımlarla insanlar
evlerinden barklarından sökülüp atılmak istenmektedir. Yalnızca
İstanbulda 650 binden fazla evin yıkımı, 3 milyon
insanın yerinden edilmesi söz konusudur. Bu gerçekler ortada iken ne oldu
da böyle bir değişikliğe gerek duyuldu? Bir an için, yoksullar,
işçiler, mağdurlar, ötekiler için düzenlemeler mi yapılacak diye
düşünebiliriz; yeşil alanlar, ortak kullanım alanları
çoğaltılacak, kentler nefes alacak diyebiliriz ama
değişiklikte buna ilişkin düzenlemeler ne yazık ki
görülmemektedir. Değişikliğin genel gerekçesi kentsel
dönüşümden, eskiyen kentten söz ediyor. Oysa kentsel dönüşüm için
yerel yönetimler yeter ölçüde yetkiye
sahiptirler. Bu yetkiyi de dört beş yıldan beri
kullanmaktadırlar.
Üzerinde
konuştuğumuz madde yürürlük maddesidir. Hukukun evrensel
kurallarından biri ise yasaların geçmişe yürümeyeceği
kuralıdır ama bu yasa değişikliği önerisine eklenen
geçici madde bu evrensel kuralı çiğnemektedir. Bu yasa geçmişe
yönelik uygulanabilecektir. Bu da göstermektedir ki yasa
değişikliği, bir eksiği, uygulamadaki bir
açığı kamu yararına gidermek amacıyla
hazırlanmamıştır.
Kentsel
dönüşüm adı altında yurttaşla mahkemelik olan kimi yerel
yönetimleri kurtarmak amacıyla hazırlandığı da burada
saptanmıştır. Özellikle büyükşehir belediyelerinin kentsel
dönüşüm adı altında kenti bütünüyle rant alanına dönüştürmelerini
kolaylaştırmak amacıyla hazırlanmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Birdal, lütfen tamamlayınız.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Oysa halktan yana
bir yönetim istiyorsak, ranta değil kentte yaşayanlara yönelik bir
kent istiyorsak doğrudan halka başvurarak halk için ve halka birlikte
o kentin yönetilmesi gerekmektedir. Demokrasinin de çağdaş kent
yönetiminin gereği de ancak böyle sağlanabilinir ve umut ediyoruz ki
bu tartışmalardan yine doğrudan demokrasi
anlayışıyla bir yerel yönetim anlayışı da
yönetilmesine katkı sağlar.
Bu duygularla
hepinizi selamlıyor, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Birdal.
Madde üzerinde
iki adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3. maddesinde geçen
Bakanlar Kurulu ibaresinin İçişleri ve Bayındırlık
ve İskan Bakanlıkları ibaresiyle değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Alim Işık |
|
Erkan Akçay |
|
Yılmaz Tankut |
|
Kütahya |
|
Manisa |
|
Adana |
|
Cemaleddin Uslu |
|
Oktay Vural |
|
Metin Çobanoğlu |
|
Edirne |
|
İzmir |
|
Kırşehir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
|
R. Kerim Özkan |
|
Rasim Çakır |
|
Yaşar Tüzün |
|
Burdur |
|
Edirne |
|
Bilecik |
|
|
Malik Ecder Özdemir |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
|
|
Sivas |
|
Malatya |
|
Madde 3. Bu Kanun
hükümlerini İçişleri Bakanı yürütür.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Yaşar Tüzün, Bilecik Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlar; kanun teklifinin 3üncü maddesinde vermiş olduğumuz
önergenin lehinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii, bu bir tasarı değil, Hükûmet tarafından
gelen bir tasarı değil, bu bir teklif. Tabii, teklifin içeriğine
ve gerekçesine baktığımızda bu teklife imza atan
arkadaşlarımızın geçmişte hepsi veya büyük bir
kısmı büyükşehir alt kademelerinde -gerçi ona
alınganlık gösteriyorlardı, alt kademeyi değiştirdik
ilk kademe belediyeleri yaptık- ilk kademe belediyelerinde görev
yapıp da bu teklife nasıl ve niçin imza attıkların anlamak
mümkün değil.
Özellikle ilk
kademe belediye başkanlığı yapan
arkadaşlarımızın büyük bir sıkıntısı
büyükşehirde yetkilerin tamamının elinde bulundurulmasından
dolayı hizmet edemedikleri noktasında. Tabii, teklif sahibine
baktığımızda Sayın Bayraktar -zaten Genel Kurulda iki
gündür yok, bilemiyorum işi vardır, başka bir sebebi
vardır- geçmişte Beyoğlu Belediye Başkanlığı
yaptı, işte İdris Bey aramızda, Tuzla Belediye
Başkanlığı yaptı, Kartal Belediye
Başkanlığı yapan Mehmet Bey var, Bağcılar
Belediye Başkanlığı yapan arkadaşımız hepsi
teklif sahibi. Yani bir akıl tutulması yaşıyoruz gidiyor
arkadaşlar çünkü eğer bu kanun biraz sonra yasalaşır ise
-zannediyorum bu konuda kararlı davranıyorsunuz, yasalaştıracaksınız-
ancak o zaman ilçe belediyelerinin varlığı ve önemi kalmayacak.
O zaman ilçe belediyelerini kapatalım, gerçekten de kapatalım; yeni
bir teklif hazırlayın hepsi muhtarlık olsun, büyükşehre
bağlı mahalle muhtarlığı olarak görevine devam etsin.
Tabii, eğer
gerçekten böyle bir kanun ihtiyaç ise, gerçekten söylüyorum, böyle bir kanun
ihtiyaç ise, sadece ve sadece, zaten 3593 sayılı Yasadan
aldığı avantajları en iyi şekilde kullanan Türkiyede
16 tane mi belediye var? Eğer gerçekten böyle bir ihtiyaç varsa, Türkiyedeki
tüm il belediyelerine veyahut nüfusu 100 binin üstünde olan belediyelere bu
yetkileri tanımamız gerekiyor. Birtakım kriterler getirdiniz. Bu
kriterler sayesinde Bakanlar Kuruluna yetkiyi devrettik ama maalesef, yine bu
16 padişahlığın yanına bir padişahımız
daha var, baş padişahımız, o da bildiğiniz gibi
TOKİ. TOKİyi yine bu Bakanlar Kurulunun 2180 sayılı
İhale Kanununun dışında tuttuk, yine o
imparatorluğuna, baş padişahlığına devam edecek.
Kuşkusuz, bu
teklif hazırlanırken 16 büyükşehrin dışında daha
önemli olan 2 belediyeyi ilgilendirmekte; bunlardan bir tanesi Ankara
Büyükşehir Belediyesi, diğer ise İstanbul Büyükşehir
Belediyesi.
Değerli
arkadaşlarım, hepinizin de bildiği gibi burası Türkiye
Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 72 milyon
insanımızı temsil ediyor. Sadece Ankara Büyükşehir
Belediyesinin yaşadığı sıkıntıları
demiyorum, yasal olmayan, vatandaşımızın üzerinde
kullanmış olduğu hakları telafi edebilme adına kanun
çıkartıyoruz ve burayı, Türkiye Büyük Millet Meclisini, maalesef
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi toplantı salonu hâline getirdik.
Bunu nereden çıkardınız diyeceksiniz. Bakınız, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurul çalışmalarına katılan
bürokratlarla ilgili bilgi formu, bu form. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından tutuluyor.
Bu formun ilk sırasına
baktığımızda: Adı ve soyadı: Faruk Erciyes.
Bakanlık ve Kurum yani görevi: Ankara Büyükşehir Belediyesi.
Birimi: İmar Dairesi. Görevi: Daire Başkanı. Telefon, e-posta
adresi ve imzası. İşte buyurun.
Yani, Ankara
Büyükşehir Belediyesine bağlı bir imar dairesi daire
başkanının Türkiye Büyük Millet Meclisine bizzat gelerek,
bürokrat arkadaşlarımızın içerisine, bakanlık
bürokratlarının içerine oturup bu kanunu takip etmesinin, bu kanunla
birebir ilişki kurmasının temel sebebi ne olabilir? Buna iktidar
partisinin yetkililerinin ve Hükûmet yetkilisinin en kısa zamanda cevap
vermesi gerektiğini düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tüzün, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz, bugün, bu
akşam yaşanan bu önerge krizine de değinmeden
geçemeyeceğim. 340a yakın, büyük bir çoğunluğa yakın
bir siyasi parti tarafından hazırlanan bir önergenin geri
çekilmesinin, Anayasaya aykırı veya değil, uygulama
noktasında teklifin geri çekilmesinin neden ve niçin olduğunun AKP
Grubu yetkilileri tarafından açıklanması gerekir. Bu çok önemli.
Bu teklif niçin verildi, burada 6 arkadaşımızın neden
imzası var ve yapılan müzakerelerden sonra bu önerge neden çekildi?
Bunun açıklığa kavuşması gerekir diye
düşünüyorum. Eğer biz mahallî idarelere, yerel yönetimlere gerekli
yetkiyi ve desteği vereceksek, temel kural şudur
arkadaşlarım: İçiçleri denilen Bakanlık iç işlerinden
sorulu olmalı, Türkiye'nin asayişinden, emniyetinden, kıyı
sorunundan sorumlu olmalı. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak mahallî
idarelere, yerel yönetimlere yetkimizi devredeceksek bakanlık
sayısını yirmi yediden yirmi sekize çıkartalım,
mahallî idarelerden sorumlu bir yerel yönetim bakanlığı
kuralım. O zaman yetki karmaşasını da ve mahallî idarelere
verilecek yetkileri de ilgili bakanlığın denetlemesi daha uygun
olacaktır diye düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 509 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3. maddesinde geçen
Bakanlar Kurulu ibaresinin İçişleri ve Bayındırlık
ve İskan Bakanlıkları ibaresiyle değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Işık.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 509 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında
görüşlerimi belirtmek üzere söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, teklifin geçici 1inci maddesinde bir grup AKPli
milletvekili tarafından verilen ve ülkemizi dünya ülkeleri gözünde âdeta
bir kabile devleti görüntüsüne sokacak olan, hukuk
tanımazlığın ne boyutlara
ulaştığını gösteren değişiklik önergesine
ilişkin haklı ve yerinde uyarıları nedeniyle Sayın
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Oktay Vurala ve Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebiye milletim
adına teşekkür ediyorum.
Ayrıca, bu
önergenin geri çekilmesi için gerekli adımı atan Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekiline ve Meclis Başkan Vekiline de
hepimiz adına teşekkür ediyorum, bir skandalı önlemiş
oldular. Ama bu vesileyle, bu önergeye imza atan değerli
milletvekillerinin imzalarının alınıp
alınmadığını da merak etmekteyim? Milletvekili
önergeye imzayı verecek ama geri çekerken imzalarının alınıp
almadığını da, yüce Meclisin huzurunda, buraya,
kayıtlara geçmesi açısından dile getirmem gerekiyor.
NURİ USLU
(Uşak) Öyledir.
ALİM
IŞIK (Devamla) O milletvekilleri çektiyse problem yok, ama onlar
adına Sayın Başkan Vekili ya da Meclis Başkanı çektiyse,
problem var.
Değerli
milletvekilleri, benden önce konuşan muhalefet partilerine mensup birçok
hatibin de dile getirdiği gibi, bu tek maddelik kanun teklifi, özetle
Adalet ve Kalkınma Partisinin, TOKİ ve rant sevdasıyla özellikle
elinde bulundurduğu büyükşehir belediye sınırları
içerisindeki alanlara kentsel dönüşüm alanları adı altında
rantsal bölüşüm alanları olarak istediği zaman el
koymasını sağlayan, Anayasaya ve yürürlükteki mevzuata
aykırı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine
ters hükümler içeren, âdeta çadır devletlerinde veya muz cumhuriyetlerinde
görülebilecek Ben yaptım, oldu. mantığıyla
hazırlanmış bir tekliftir.
Kusura
bakmayınız, Komisyona bir paragraf hâlinde gelmiş ama komisyon
görüşmeleri sırasında verilen önergelerle on dört paragraf ve
bir geçici madde ilavesiyle dört sayfalık tek maddelik bir kanun teklifi
hâline getirilmiş teklifin, bu Meclisin
alışkanlıklarıyla hiçbir ilişkisi yoktur.
Yine, muhalefet
partilerine mensup değerli komisyon üyelerinin toplam on iki sayfayı bulan
muhalefet şerhlerinde gerçekten ciddi uyarılar vardır, gerçekten
bu Meclise yakışmayacak ve geri adım atılmasını
teklif eden, talep eden çok ciddi uyarılar vardır, ama maalesef bu
saate kadar bu uyarıların hiçbirisi dikkate
alınmamıştır.
Diğer yandan,
hâlen ülkemizde özellikle düşük nüfuslu yüzlerce belde belediyesi,
çalıştırdığı personelin ve belediye
başkanının maaşını ödeyemezken, sosyal güvenlik
prim borçlarının hiçbirini bugüne kadar yatıramamışken
ve bu prim borçları karşılığında belediyenin elindeki
taşınır ya da taşınmaz mal varlıklarına
ipotek vermişken, bu sorunlar dağ gibi
yığılmış ve çözüm beklerken, alelacele, böyle bir, bir
maddelik kanun teklifinin bugün bu Meclisin gündemine getirilmiş
olmasını da anlayabilmiş değilim. Yangından mal kaçırma
anlayışıyla, bu yasama yılının son döneminde bu
teklifin sıkıştırılmış olması ve
gecenin bu saatlerine kadar tartışmalara neden olan birçok konuya
açıklık getirilmemesi manidardır.
Kendi seçim
bölgem Kütahya ilinde, Simav ilçesinin Öreyler, Çaysimav, Bahtıllı,
Kalkan, Şenköy, Yeşliköy belde belediyeleri -biraz önce
bahsettiğim- belediye başkanı maaşını ödeyemeyen
belediyelerdir. Aynı şekilde, Tavşanlının
Balıköy beldesi, Gediz ilçemizdeki yedi, sekiz belde belediyesi,
gerçekten, bugün, belediye başkanının üç dört maaşı
içeride olan ve çalıştırdıkları insanların
maaşlarını ödeyemeyecek durumda, kötü durumda, son derece
sıkıntılar içerisinde boğuşan belediyelerdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı).
BAŞKAN
Sayın Işık, lütfen tamamlayınız.
ALİM
IŞIK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
863 belde
belediyesinin son kez belediye başkanlığı seçimine
girmiş olması 2.000 nüfusun altında kalması nedeniyle
maalesef bu sorunları ayrıca büyütmüş ve bu belediye
başkanlarının hepsi, şu anda, yarınlarının
ne olacağını bilemez, vatandaştan gelen soruların
hiçbirisine cevap veremez durumdadır. Maalesef, Sayın Bakana da biraz
önce sorduğumda bu konuda bir çalışmalarının olmadığını
ifade etti.
Geliniz, bu büyük
sorunlar dururken, bu tür, kişilere has yasaları bu Meclisin
gündemine getirmeyelim ve Meclisimizin yüceliğine de gölge
düşürmeyelim diyor, önergemize desteğinizi bekleyerek tekrar hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, biraz önce Sayın Yaşar Tüzün
bir konuyu dile getirdi, bir belediyenin yetkilisinin burada bulunduğunu
söyledi. Şimdi, ben, Sayın Bakandan böyle bir kişinin Meclis
Genel Kuruluna girmesi konusunda Hükûmetiniz tarafından görevlendirilip
görevlendirilmediğini ve Meclis Başkanlığından bu
şahsın hangi sıfatla bu yüce Kurula girdiğinin
bildirilmesini istiyorum.
Sayın
Başkanım, çok önemli çünkü eğer buraya gerçekten Hükûmetin
yazılı şeyiyle olmadan girilebiliyorsa vahim bir durumla
karşı karşıyayız demektir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Buyurun
Sayın Bakanım.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Şimdi, konu,
bildiğiniz gibi kentsel dönüşüm kanunu tasarısı.
Belediyeler Kanunuyla alakalı bir teklifi burada görüştük.
Dolayısıyla, görüşmeler esnasında, özellikle, Ankara
Büyükşehir Belediyesinde görevli olan bir arkadaş buraya
katıldı, görüşmeler esnasında ihtiyaç duyulması
hâlinde bilgisine müracaat edilmek üzere. Sorulara cevap
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz mi görevlendirdiniz? İstediniz mi yazılı
olarak?
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bakanım, devam edin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yazılı olarak siz mi talep ettiniz?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Hayır, yazılı olarak
talep değil, görüşmelere geldi, tutanaklarda
katıldığına dair imzası var, ayrıca bir
yazılı görevlendirmeyle gelmedi arkadaş. Oturuma
katıldı ve ihtiyaç da olmadı kendisinin bilgisine ama
görüşmeler esnasında yüce Meclisi
OKTAY VURAL
(İzmir) Merkezî yönetim olarak
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir mahallî idareyi vesayetiniz altında değil
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Şimdi, bu ifade,
nihayetinde, buraya katılan Bakanlığımıza ait
OKTAY VURAL
(İzmir) Herkes böyle gelirse
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
İçişleri
Bakanlığına ait görevliler olduğu gibi büyükşehir
belediyesinin de görevlileri bir kamu görevlisidir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü var
İçişleri Bakanlığına dair.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Büyükşehir belediyeleriyle
ilgili ciddi anlamda bir kentsel dönüşüm kanun teklifini burada
görüşüyoruz, yasalaştırıyoruz ama sizin özellikle bunu kişiselleştirecek
tarzda ifade etmenizin de çok doğru olduğu kanaatinde değilim
OKTAY VURAL
(İzmir) İfade eden ben değilim, Divandaki arkadaş ifade
etti.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun)
hepimiz bir kamu görevlisiyiz.
Evet,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum, konu
anlaşılmıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sizin de haberiniz yok, yanınızdaki bürokrat
arkadaş
BAŞKAN
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 509 sıra sayılı Kanun Teklifinin
açık oylama sonucu:
Oy
sayısı : 217
Kabul : 205
Ret : 11
Çekimser : 1
Boş : -
Geçersiz : - (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Yaşar Tüzün Gülşen Orhan
Bilecik Van
Böylece teklif
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
5inci
sırada yer alan Kamulaştırma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/773) (S.
Sayısı: 475) (xx)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu,
475 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Erkan
Akçay, Manisa Milletvekili.
Buyurun
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 475 sıra sayılı
Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi partim ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, hak kavramı, özel hukukun temel kavramlarından
birisidir. Temel hak ve özgürlükler, çağdaş anayasa hukukunun temel
konularından birisidir. Hayat hakkı, bütün hakların
kaynağıdır. Özgürlüğün bir diğer ifadesi de mülkiyet
hakkında kendisini göstermektedir. Mülkiyet hakkı olmadan, bir haktan
söz etmek mümkün değildir. Mülkiyet hakkının ihlali, aynı
zamanda bireyin özgürlük hakkının da ihlalidir. Türk Medeni
Kanununun 683üncü maddesi, mülkiyet hakkını düzenlemektedir. Bu
maddeye göre, bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin
sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi
kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik,
malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı
istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el
atmanın önlenmesini de dava edebilecektir.
Mülkiyet
hakkı, mutlak bir haktır. Herkes bu haklara saygı göstermekle,
bu hakları ihlal etmemekle yükümlüdür. Anayasamızın 13üncü
maddesine göre de temel hak ve özgürlükler, özüne dokunulmaksızın
yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla
sınırlandırılmaktadır. Bu sınırlamalar,
Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik
cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
denilmektedir.
Kanunen geçerli
bir kamulaştırma yapılmaksızın mülkiyet konusu
taşınmaz mala el atılması, mülkiyet hakkının
ihlalidir. Hukukumuzda kamulaştırmasız el atmaya karşı
etkili hukuk yolları olmadığından, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine bu konuda çok sık başvuru
yapılmaktadır.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
(xx)
475 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Değerli
milletvekilleri, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38inci
maddesindeki Kamulaştırma yapılmış, ancak
işlemleri tamamlanmamış ve kamulaştırma
yapılmadan el atılarak kamu hizmetine ayrılan veya kamu
yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan
taşınmaz malın, malik, zilyet veya mirasçılarının
bu taşınmaz mal ile ilgili her türlü dava hakkı yirmi yıl
geçmekle düşer. Bu süre taşınmaz mala el koyma tarihinden
başlar. hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından 2003 yılında
iptal edilmiştir.
Özetleyecek
olursak, Kamulaştırma Kanununun Kamulaştırma yapılmadan,
el atılarak kamu hizmetine ayrılan taşınmaz malın
sahiplerinin bu taşınmazla ilgili dava hakkı yirmi
yılı geçmekle düşer. hükmü iptal edilmiştir.
Bilindiği
gibi, Anayasa Mahkemesi kararları geriye dönük yürümemektedir. Bu nedenle,
birbirinin zıddı olan iki ayrı içtihat ve görüş
farklılığı ortaya çıkmıştır. Bunlardan
birincisine göre, iptal kararının yürürlüğe girdiği tarihe
kadar yirmi yıllık dava açma süresi geçerlidir ve bu süreyi
geçirmiş olanlar kamulaştırmasız el koyma sebebiyle dava
açamayacaktır. İkinci görüşe göre ise Anayasa Mahkemesinin iptal
kararıyla yirmi yıllık hak düşürücü süre ortadan
kaldırıldığı için her zaman dava açılabilecektir.
Tasarı 2942
sayılı Kamulaştırma Kanununa geçici madde eklenmesi
suretiyle söz konusu içtihat farklılığını gidermeyi ve
kamulaştırması yapılmadan el konulan taşınmazlara
ilişkin tazminat taleplerinde, mahkeme safahatında veya mahkeme
kararı üzerine yapılacak işlemleri düzenlemektedir.
Biraz önce de
değindiğimiz gibi, Anayasa Mahkemesi 2942 sayılı Kanunun
38inci maddesini 2003 yılında iptal etmiştir. Peki, aradan
geçen yedi yılda neden yeni bir düzenleme
yapılmamıştır ve 2003 yılından beri neden
beklenmiştir bu yedi yılı aşkın süre içerisinde?
Gecenin sabaha yaklaşan bu saatinde bu defa alelacele bu tasarıyı
görüşüyoruz. Eğer bu kadar beklendiyse, bu konuda Yargıtay
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararı neden
beklenmemiştir?
Değerli
milletvekilleri, tasarının tümüne baktığımızda,
bu düzenlemede Anayasa Mahkemesinin Kamulaştırma Kanununun 38inci maddesini
iptaline dayanak olan Anayasanın 2nci, 13üncü, 35 ve 46ncı
maddelerinin yeterince dikkate alınmadığını görüyoruz.
Tasarının genel gerekçesinde Anayasa Mahkemesinin iptal
kararıyla ortaya çıkan içtihat farklılığının
giderilmesinin amaçlandığı ifade edilmektedir. Oysa içtihat
farklılığının da yine Yargıtay tarafından
giderilmesi ya da Yargıtayın içtihadı birleştirme
kararından sonra yasal düzenleme yapılması daha uygun olurdu
diye düşünüyoruz. Hükûmetin Yargıtay tarafından verilecek bu
kararları beklememesinin nedeni nedir? Hükûmet yargının bu
konuda vereceği karardan mı çekinmektedir?
Bu
tasarının ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet
Komisyonunda görüşülmemesi de bir usul noksanlığıdır.
Anayasanın
46ncı Maddesinde öngörülen ve temel unsuru kamu yararı olan
kamulaştırma, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet
hakkının, kamu yararı için, karşılığı
ödenmek suretiyle, malikinin rızasına bakılmaksızın
idarece kaldırılmasıdır. Kamulaştırma bedeli
nakden ve peşin ödenir.
Kamulaştırmasız
el koymayı yeniden düzenleyen bu tasarının da ana ilke olarak
kamulaştırmayı düzenleyen Anayasanın 46ncı maddesine
paralel olarak tazminatın da nakden ve peşin olarak ödenmesini
öngörmesi gerekirdi.
Bu
tasarının düzenleyici etki analizi de
yapılmamıştır. Bu nedenle Hükûmet, idarelerin nasıl
bir bedelle karşılaşacağını bilememekte ve nakden
ve peşin ödemeyi göze alamamaktadır. Açıkçası Hükûmet,
bütçe imkânları bakımından zora düşmekten çekinmektedir. Oysa
ciddi bir araştırma ve analizi yapılsaydı bu
endişelerin ne ölçüde geçerli olduğu ortaya çıkabilirdi. Böylesine önemli bir tasarının
mutlaka bu düzenleyici etkisinin araştırılması gerekirdi.
Kamulaştırma,
Anayasanın 35inci maddesinde teminat altına alınmış
olan mülkiyet hakkına getirilmiş bir sınırlamadır.
İdare, kendisine Anayasa tarafından tanınan yetkileri yasaya
uygun bir şekilde kullanmadan taşınmaza el atarak kamulaştırma
ilkelerine aykırı davranamaz. Eğer kamulaştırma
ilkelerine aykırı davranmışsa, bu
aykırılığı yine kamulaştırma ve tazmin ilkelerine riayet ederek düzeltmek ve tazmin
etmek durumundadır.
Anayasa Mahkemesi
kararında dile getirildiği üzere, Anayasanın
sınırlarını belirleyerek izin verdiği
kamulaştırma yöntemini kullanmadan yapılan el atmalar yirmi
yıl geçtikten sonra yasal bir kamulaştırmanın bütün
sonuçlarını doğurmakta ve taşınmazın, idarenin
tapu kütüğüne tescili ile sonuçlanmaktadır. Burada söz konusu olan,
anayasal ve yasal dayanağı olmayan kamulaştırma
olmaksızın bir el koymadır. Yirmi yıllık hak
düşürücü sürenin geçmesiyle taşınmaz malikinin her türlü dava
açma hakkının engellenmesi ve taşınmazın parayla ifade
edilen bir bedel ödenmeksizin idareye geçmesi, mülkiyet hakkının
sınırlanmasını da aşan, hakkın özünü zedeleyen bir
durumdur.
Değerli
milletvekilleri, hukuk devletinin bazı özelliklerini
hatırlamamızda fayda vardır: Hukuk devleti, temel hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren devlettir. Hukuk devleti, her eylem ve
işlemi hukuka uygun olan devlettir. Hukuk devleti, Anayasaya
aykırı davranışlardan kaçınan devlettir. Hukuku
devleti, hukuku devlet organlarına egemen kılan devlettir. Hukuk
devleti, yargı denetimine açık olan devlettir ve son olarak hukuk
devleti, yasaların üstünde yasa
koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile Anayasanın
bilincinde olan devlettir.
Değerli
milletvekilleri, hukukun genel ilkelerinden birisi de mülkiyet
hakkının zaman ötesi niteliği ve mülkiyet hakkının
zaman aşımına uğramamasıdır. Bu nedenle Medeni
Kanun ve Borçlar Kanunu tarafından bir taşınmazın malik,
zilyet veya mirasçılarına tanınmış olan hakların,
hak sahiplerince yirmi yıl boyunca kullanılmaması, o kimselerin
taşınmazla aralarındaki ilişkiyi fiilen kestiğini
göstermiş olsa bile o taşınmazla aralarındaki hukuksal
ilişkinin sona erdiğini göstermez. Devletin fiilî
davranışının hukuk kurallarına uygun olması,
kazanılmış haklara saygı duyulmasını gerektirir.
Hukuk devletinin, hukukun genel ilkelerinin ve kazanılmış
haklara saygının amacı ise bireyin hukuk güvenliğini
sağlamaktır. Devlet, kamu yararı gözetirken de bu ilkelere uymak
durumundadır.
Tasarı her
ne kadar kamulaştırmayı değil,
kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminatı düzenliyorsa
da konu kamulaştırma hukuku ile doğrudan ilintilidir. Dolayısıyla kamulaştırma
yapılmıyormuşçasına başta Anayasa'nın 46ncı
maddesi olmak üzere kamulaştırma mevzuatına uygun bir düzenleme
yapılması gerekirdi. Bu husus dikkate alınmadığı
için dava yolunu zorlaştıran bir düzenleme
yapılmıştır.
Uzlaşma yolu
ile dava yolu eşit bir statüde değerlendirilmemiştir. Oysa
Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi dava yolunun önündeki engelleri
kaldırmakta ve bu konuda hiçbir tereddüde mahal bırakmamaktadır.
Bu nedenle düzenleme Anayasa'nın 36 ve 138inci maddelerine de aykırıdır.
Anayasa'nın
36ncı maddesinde "Herkes, meşrû vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir
mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz."
denilmektedir.
Anayasanın
138inci maddesinde ise "Yasama ve yürütme organları ile idare,
mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme
kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların
yerine getirilmesini geciktiremez." denilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
tasarıda, uzlaşma yoluyla ödenecek tazminat bedellerinin bütçe
imkânları dâhilinde taksitler hâlinde ödeneceği öngörülmektedir.
Ayrıca, kesinleşen mahkeme kararlarına dayanılarak
yapılacak ödemelerin de idarelerin yılı bütçelerinde sermaye giderleri
için öngörülen ödeneklerden yüzde 2 pay ayrılmak suretiyle, ödenecek
tutarın ayrılan ödeneği aşması durumunda ise garameten
taksitlerle ödeme yapılacağı öngörülmektedir. Düzenlemenin bu
hâli taksit süresini ve tutarını belirsiz hâle getirmektedir. Taksit
tutarı ne olacak, taksit ve ödeme süresi ne olacak belirsizdir.
Mahkeme
kararı gereğince ödenecek olan nakdî tazminatın Anayasanın
138inci maddesine göre derhâl ödenmesi gerekmektedir. Ancak Hükûmet, ileride
neyle karşılaşacağını öngöremediği için
taksitle ödemeyi getirmektedir. Ancak, bilinmeyen ve belirsiz bir durum için
yine belirsiz bir taksitlendirme şekli getirmek doğru değildir.
Bu durumda en makul çözüm, ödemenin aylık eşit taksitler hâlinde ve
azami beş yıl içinde yapılmasıdır. Böylelikle,
yapılan bu düzenleme Anayasanın 46ncı maddesine de uygun hâle
gelebilecektir. Ayrıca, mahkeme kararı üzerinde yapılacak
ödemeler için bütçeden ayrılan yüzde 2lik pay da ihtimaller dikkate
alındığında oldukça düşüktür. Örneğin, 2009
yılı için Karayolları bütçesinde sermaye giderleri için
ayrılan pay 3 milyar 73 milyon Türk lirasıdır. Yüzde 2
oranı 60 milyon Türk lirasına tekabül etmektedir. Bu oran, eğer
endişeler gerçekleşirse yetersiz kalacaktır.
Tasarının
üçüncü fıkrasında, uzlaşma yöntemlerinden birisi olarak imar
mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı
kullandırılması yani imar hakkı transferi öngörülmektedir.
Tasarıda imar mevzuatına atıf yapılmışsa da imar
hakkı kullandırılmasının tanımı ve mahiyeti
belirsiz olduğundan ve imar mevzuatında henüz bir düzenlemesi
yapılmadığından bu düzenlemeyi yerinde bulmuyoruz. Bu durum
spekülasyonlara yol açacaktır. İmar mevzuatında yeri ve
tanımı olmadığından mutlaka açıklığa kavuşturulması
gerekmektedir.
Hâlen devam eden
kamulaştırmasız el atmaları ortadan kaldırmak için
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27nci maddesindeki
"Acele kamulaştırma" hükmünün de yeniden düzenlenmesinde
fayda vardır.
Değerli
Milletvekilleri, ülkemizin birçok yöresinde kamulaştırmaların
zamanında yapılmadığı ve istimlak bedellerinin
zamanında ödenmediğini biliyoruz. Bu gecikmenin çeşitli
sebepleri olabilir ancak Hükûmetin görevi bu sorunları bir an önce çözerek
vatandaşlarımızın mağduriyetlerini gidermesi
gerekmektedir.
Bu konuşmam
vesilesiyle kamulaştırmayla ilgili ilginç sorunlardan birisini yüce
heyetinizle paylaşmak istiyorum. Manisa ili Gördes ilçesi Karayakup
köyünde yaşanmaktadır bu sorun. Manisa'nın Gördes ilçesinde
Karayakup köyü yakınlarında Gördes Çayı üzerinde Gördes
Barajı yapılmıştır. Gördes Barajı su havzası
içinde kalan Karayakup köyünün kamulaştırılarak
boşaltılması düşünülmektedir.
Gördes
Barajının yapımına 1998 yılında
başlanmış ve baraj 2009 yılında bitirilmiştir.
Gördes Barajında 26 Kasım 2009 tarihinden itibaren su tutulmaya
başlanmıştır. Doluluk oranı şu an itibarıyla
yüzde 35 civarındadır ve 2012 yılına kadar barajın
dolması beklenmektedir.
Barajda su
tutulmasına başlanmasına rağmen gerek Gördes Barajı su
havzası gerekse baraj su havzası mutlak koruma bandı içinde
kalan Karayakup köyünde kamulaştırma işlemleri 1998
yılından beri hâlâ tamamlanamamıştır.
Karayakup
sakinlerine kamulaştırma işlemlerinden sonra nereye
yerleşecekleri hâlâ söylenmemiş, kendilerine yeni iskan yerleri
gösterilmemiştir. Köy sakinleri telaş ve endişe içindedirler.
Gördes
Barajı mutlak koruma alanı içinde yer alan Karayakup köyündeki
kamulaştırma işlemleriyle ilgili olarak 22 Mayıs 2008
tarihinde Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğluna bir soru
önergesi verdik. Sayın Bakan bize "Bahse konu Karayakup köyü
yerleşim yeri Gördes Barajı mutlak koruma alanı içinde
kalmaktadır. Baraj, sulama ve içme suyu amaçlı olduğu için, 13
Şubat 2008 tarihli ve 26786 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelikin 9uncu maddesi gereğince mutlak
koruma alanının kamulaştırması içme suyunu kullanacak
olan İzmir İZSU Genel Müdürlüğünce yapılacak olup,
Karayakup köyünün iskân talepleri de kamulaştırmayı yapacak olan
İZSU Genel Müdürlüğünce yürütülecektir. Konu, İZSU Genel
Müdürlüğüne iletilmiştir. şeklinde cevap vermiştir. Ancak,
bilindiği gibi, Gördes Barajı su havzası içinde kalan yerlerin
kamulaştırılması Devlet Su İşleri tarafından
yapılmaktadır.
Su havzası
içinde kalan alanların kamulaştırma işlemleri hâlâ
bitirilememiştir. Karayakup köylüleri tarlalarını ekip
biçememektedirler, Gördes Barajı mutlak koruma alanı içinde kalan
evlerine bir çivi bile çakamamaktadırlar.
Karayakup köyü
boşaltılacağı gerekçesiyle bu köye hiçbir yatırım
da yapılmamaktadır. Bu nedenle, Karayakup köyünün yolları kış
mevsiminde yağıştan kapanmaktadır. Köylülerin bu
mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesi,
kamulaştırmaların bir an önce sonuçlandırılması
ve vatandaşlarımıza yeni iskân yerlerinin gösterilmesi
gerekmektedir.
Hükûmet, kendi
sorumluluğu içinde yer alan Gördes Barajı sulama havzası
içindeki yerlerin kamulaştırmasını on iki yıldır
-sekiz yılı AKP İktidarı dönemine aittir- bitirememesine
rağmen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akçay, lütfen tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Bu kadar uzun süre içerisinde bu kamulaştırma
işlerinin bitmemesine rağmen, sorunu İZSU'nun üzerine
yıkarak işin içinden sıyrılmaya çalışmak
doğru bir yaklaşım değildir. Karayakup köylüleri bu
kamulaştırma işlemlerinin bir an evvel sonuçlandırılmasını
Hükûmetten beklemektedirler.
Bu
düşüncelerle muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.
Tasarının
tümü üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen
Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 475 sayılı Kamulaştırma Kanunu
Tasarısıyla ilgili Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Mülkiyet
hakkı kutsaldır. Yani bunun tarihine indiğimiz zaman Hammurabi
kanunlarında, arkasından Roma hukukunda, 1215 tarihli Magna Carta
Libertatumda, 1789 Fransız Yurttaş Haklarında,
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Protokolünde,
Anayasamızda, yine Osmanlı İmparatorluğu döneminde
İslam hukukundan günümüze dinen hak ve helal kılınmış
olanlardan günümüze mülkiyet hakkı en temel hak ve hürriyetler içinde yer
almış haklardan birisi.
Şimdi,
burada temel sorun, bu yasa çıkarılırken 2003 tarihli Anayasa
Mahkemesi kararıyla verilmiş bir iptal kararı. Tabii, yedi sene
niye beklendi, bu enkaz bugüne kadar kaldı, ayrı bir konu ancak bu
konuda çok ciddi Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları, Anayasa
Mahkemesi kararları ve yine elimizde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararları var. Bu konuda çok ciddi bir reforma gidildi,
Anayasada değişiklik yapıldı, kamulaştırmayla
ilgili bir hüküm Anayasaya konuldu. Ancak bu Anayasaya konulmasına rağmen,
geçmişe yönelik olarak mülkiyet hakkı ihlalleri konusundaki ihlaller
giderilemedi. Aslında bu tasarının bir noktada amacı bu.
Gerçi, yargının yapması, içtihat birliği
sağlaması gereken bir konuda yasamanın bu alana girmesi hukuk
devletiyle çelişiyor ve çok da doğru değil. Ancak, şunu
ifade etmekte yarar görüyorum: Elimizdeki verilere
baktığımız zaman çok ciddi Yargıtay İçtihadı
Birleştirme Genel Kurulu kararları var. Taşınmazın
yola çevrilmesi, istimlaksiz taşınmaz malı yola çevirme, el
atmanın önlenmesi, velhasıl kamulaştırma
yapılmış ancak işlemleri tamamlanmamış veya
kamulaştırması hiç yapılmamış iken el
atılmış mülklerin ihlali burada söz konusu.
Burada,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarının yanında Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin çok ciddi ihlal kararları var ama üç
tane örnek vermek istiyorum: Bir tanesi, örneğin, Akıllı Türkiye
Davası; 1975 yılında Millî Savunma Bakanlığı
tarafından bir kamulaştırma; Adana ilinin Osmaniye ilçesindeki
davacılar; hemen bakıyorum, yine bir başka olay Mardinde, yine
aynı şekilde Millî Savunma Bakanlığı; bir tane de
Şanlıurfada Karaköprüde, yine Millî Savunma
Bakanlığı el atma, kamulaştırmasız el atma. Bu
konuda çok ciddi hak ihlalleriyle Türkiye mahkûm olmakta. Doğrudur ancak
Bunca düzenlemeye rağmen değişen ne? diye sormak gerekirse,
günümüzde Alpaslan 1 Barajı suları altında kalan ve hâlâ
çözülemeyen istimlak konusu var. Rizede organize sanayi bölgesinde hâlâ
çözülemeyen bir kamulaştırma, istimlak konusu var. Bilecik-Bozüyük-Mekece
çevre yolunun yapımında hâlâ çözülmemiş
sıkıntılar var. Alanya-Gazipaşa duble yolunun
yapımında hâlâ çözülmemiş kamulaştırma sorunları
var. Yine, Türkiyede enerji projeleriyle ilgili çok ciddi
kamulaştırma sorunları var. Ve en enteresanı da şunu
söyleyeyim: Maden Kanunuyla gelecek olan çok ciddi ihlaller var.
Şimdi burada
bir konuya dikkat çekip tezadı koymak istiyorum. Şimdi en büyük
ağa aslında hazine, devlet ağa! Devlet ağa Türkiyedeki
gayrimenkullerin yüzde 70ine sahip. Devlet ağanın
Bununla ilgili
bir önergemiz olacak. Bu önergeyle ilgili daha detaylı
konuşacağız. Çünkü mülkiyet hakkı ihlalleri artık
sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle Avrupa Mahkemesinin
konusu değil, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin de bir
parçası oldu. Böylesi bir durum karşısında mülkiyet
hakkının korunması özellikle de vatandaşın mülkü olan
konusunda devletin bizatihi kamu yararı tespit edilmeden, kamu
yararına kararlar alınmadan, kamulaştırma kararı
alınmadan, Anayasaya hüküm konmasına rağmen uygulama hataları
var. Bu uygulama hataları konusunda Hükûmetin mutlak surette
açıklayıcı, detaylı bir yönerge, bir genelgeyi göndermesi,
idari birimlerin bu konuda daha dikkatli davranması, özellikle yerel
yönetimler konusunda yaygın sıkıntılar var ve DSİnin,
baraj yapılmasının, yol yapılmasının, benzeri,
işte havaalanı yapılmasının, birçok konuda bu
kamulaştırma işlemlerinin Anayasanın son
değişiklik hükümlerine göre dikkate alınması gerekiyor.
Böylesi bir tasarıda düzenleme yapılırsa özellikle ödemelerde
taksitle değil peşin, yani yüzde 2 konusu yeniden gözden geçirilmeli,
uzlaşma konusu yeniden gözden geçirilmeli, dava açma süresi de bir
yıl olarak, vatandaşın bundan haberdar olacağı makul
bir süre olması gerekiyor. Bu konuda bir iyileştirme olursa
tasarının bir nebze olsun amacına ulaşacağına
inanıyorum.
Bu duygularla
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Tasarının
tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi. (Alkışlar)
Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Sözlerime
başlarken sizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin veya
sabahın bu ilerleyen, yaklaşan vaktinde vaktinizi fazla almak
niyetinde değilim.
Görüştüğümüz
tasarı Kamulaştırma Kanununa bir madde eklenmesini düzenliyor.
Geçici bir madde ekleniyor ama etkisi, uygulaması çok uzun sürecek olan
bir madde.
Hepinizin
bildiği gibi kamu tüzel kişileri, kamu hizmeti gerektirdiği
zaman özel mülkiyete konu olan taşınmazları
kamulaştırabilirler. Kamulaştırmaya ilişkin temel ilke
Anayasada konulmuştur. Buna paralel olarak da uygulanmakta olan 2942
sayılı Kamulaştırma Kanunu vardır. Esas olan, yani
özel mülkiyetteki bir taşınmazı kamu hizmetinde kullanabilmek
için esas olan, kamulaştırma yapılmasıdır. Bunun usulleri
de esasları da başta Anayasa olmak üzere ilgili kanunda yani Kamulaştırma
Kanununda düzenlenmiştir ancak Türkiyedeki uygulamasında, zaman
zaman, kamu hizmeti yürüten kamu tüzel kişileri -başta devlet olmak
üzere- bu kişiler özel mülkiyete konu taşınmazlarda kamulaştırma
işlemleri tamamlanmadığı hâlde veya kamulaştırma
işlemine hiç girişilmediği hâlde özel mülkiyetteki bir
taşınmazın üzerine bir kamu hizmeti tesisi
yapabilmişlerdir. Buna kamulaştırmasız el koyma veya
kamulaştırmasız el atma diyoruz.
Yürürlükteki 2942
sayılı Kamulaştırma Kanunu bu şekilde, yani kamulaştırma
usulü takip edilmeksizin vatandaşın taşınmazında kamu
kurumları tarafından bir kamu hizmeti üreten bir tesis
yapılması hâlinde o taşınmazın maliki olan
kişinin yirmi yıllık süre içerisinde bu el koymaya, el atmaya
herhangi bir şekilde itiraz etmemesi hâlinde hakkının
düşeceğini düzenlemiştir. Kamulaştırma Kanununun
38inci maddesi bunu düzenliyor.
Anayasa Mahkemesi
2003 yılının Nisan ayında verdiği bir kararla yirmi
yıllık hak düşürücü süreyi düzenleyen söz konusu 38inci
maddenin Anayasanın çeşitli maddelerine aykırı
olduğunu tespit ederek iptaline karar vermiştir. Bu iptal
davalarını da Anayasa Mahkemesinde çeşitli mahkemeler
açmıştır. Yani bir siyasi parti tarafından Anayasa Mahkemesine
açılmış olan bir dava söz konusu değildir.
Vatandaşların adli yargıda açtığı davalar
sonucunda ilgili mahkemeler vatandaşın iddialarını ciddi
görerek Anayasa Mahkemesine dava açmışlar, Anayasa Mahkemesi de söz
konusu hükmü iptal etmiştir. Bu hüküm sonrasında yargıda iki
yönde karar çıkmıştır. Birinci karar: Anayasa Mahkemesi
kararları geriye yürümediği için yirmi yıllık zaman
aşımı süresi Anayasa Mahkemesi kararından önce dolmuş
olanlar herhangi bir şekilde dava açma hakkına sahip değildir.
Bu, bir grup kararı özetleyen görüş. İkinci görüş: Yirmi
yıllık zaman aşımı süresi ortadan
kalktığına göre artık herkes, yani Anayasa Mahkemesi
kararının alındığı 2003 yılından önce
yirmi yıllık zaman aşımı süresi dolmuş olanlar
dâhil herkes dava açabilir.
Tasarının
genel gerekçesinde bu husus açıkça ifade ediliyor. Tasarı bu
gerekçeden hareketle düzenlenmiştir, öyle söylenmektedir, bunun üzerine
inşa edilmiştir ancak düzenlemeye baktığımızda
Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri karşılanmaya
çalışılırken başka açılardan Anayasaya uygun
düşmeyecek veya Anayasanın başka kurallarına, ilkelerine
ters düşecek düzenlemeler yapıldığını görüyoruz.
Şimdi,
birinci olarak bunlara geçmeden önce şunu söylemek isterim: Böyle bir
tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisinde Adalet Komisyonunda
görüşülmüş olmalıydı. Çok önemli bir düzenlemedir. Evet,
mali boyutu nedeniyle Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi İç Tüzük
açısından sakıncalı değildir ama
kamulaştırma hukukunun çok temel bir konusunda yargı
kararlarının farklılığına ilişkin bir konuyu
düzeltme adına ortaya çıkan bir tasarının Adalet
Komisyonunda görüşülmesi gerekirdi, maalesef orada
görüşülmemiştir. Bunu tasarının önemli bir eksikliği
olarak görüyorum.
Ayrıca,
yargıda ortaya çıkan bu görüş farklılığı
yine yargının kendi sistemi içerisinde giderilebilirdi. Yargıtay
karar verme aşamasındaydı ancak Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki bu yasal düzenleme teşebbüsü doğal olarak Yargıtay
tarafından öğrenilince, bu yasal düzenlemeyi bekledi Yargıtay.
Biz de Plan ve Bütçe Komisyonunda bu tasarıyı görüşürken, birkaç
gün sonra Yargıtay karar verecek diye karar almadık Komisyonda,
Yargıtay karar verirse belki bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olmayabilir
diye düşündük. Biz Yargıtayı bekledik, Yargıtay da bizi
bekledi. O beklediğimiz oturumda, duruşmada Yargıtay Mademki
Parlamento bir yasal düzenlemeye girişiyor, o hâlde bu konuda karar
almayalım. diyerek bunu bekledi.
Kanaatim
yargının, Yargıtayın bu sorunu çözebileceği
yönündeydi. Bunlar geride kaldı ancak tasarının vatandaşa,
yani kamulaştırmasız el koyma nedeniyle
taşınmazını, mülkiyet hakkını kullanmaktan yoksun
kalmış olan vatandaşa getirdiği olanakları
değerlendirdiğimizde burada sorun olduğunu görüyoruz.
Tasarı iki olanak sunuyor vatandaşa: Bir, uzlaşma yoluna gidebilirsin
idareyle; iki, dava yoluna gidebilirsin. Aslında tam iki olanak
değil, dava yoluna gidebilmek için önce uzlaşma yolunu denemek
zorundasın. Bu yanlış. Vatandaş isterse uzlaşma yoluna
gitmeksizin dava yoluna gidebilmelidir. Örneğin Vergi Usul Kanununda,
vergi idaresinin yapmış olduğu tarhiyatlara karşı
mükellef ister dava yoluna gider isterse uzlaşma yoluna gider.
Uzlaşma yoluna gidip uzlaşamazsa dava açma hakkı da
saklıdır. Bu yol tercih edilmemiştir burada. Önce mutlaka
uzlaşma yolunu deneyeceksin. Uzlaşma yoluna gitmesi demek -azami
sürelerle konuşuyorum- vatandaşın aşağı
yukarı bir yılını kaybetmesi demektir. Daha az süre de
olabilir ama bir yıla kadar bu süre çıkabilir. Uzlaşma yoluna
giden vatandaş eğer idareyle uzlaşamaz ise dava yoluna gidebilir
ancak uzlaşma yoluna giden vatandaşla dava yoluna giden
vatandaşın bu iki sürecin sonunda ne elde edeceği, neler elde
edeceği kıyaslandığında dava yoluna giden
vatandaşın uzlaşma yoluna giden vatandaşa kıyasla
cezalandırıldığını görüyoruz.
O nasıl
yapılıyor? Şu şekilde: Eğer uzlaşma yolunu tercih
ederse vatandaş ve idareyle belli bir bedel üzerinde uzlaşırsa
idare bunu ödeyecektir. Bu ödemeleri karşılayacak miktarda ödenek
ilgili kuruluş bütçesine konulacak ve o şekilde ödenecektir ama dava
yoluna giderse bu hâlde yapılacak olan ödemeyi karşılamak üzere
ilgili kamu kurumunun bütçesindeki yatırım giderleri ödeneğinin
yüzde 2sini geçmemek üzere ayrılmış olan miktar kadar ödeme
yapılacak vatandaşa. Yani uzlaşırsan bedeli peşin
öderim sana, peşin ödeyebilirim; dava yoluna gidersen
alacağını çok uzun yıllarda ancak tahsil edebilirsin, üç
yıl, beş yıl, on yıl, yirmi yıl. Yüzde 2lik
sınır son derece önemli bir sınırdır.
Şimdi, bu
düzenleme bu şekliyle Anayasanın hak arama hürriyetini düzenleyen
36ncı maddesine aykırı yani dava yolunu tercih etmek isteyen
vatandaş cezalandırılıyor. Burada açık bir
aykırılık var. Şimdi, idare, ilgili bakanlık gerekçe
olarak şunu söylüyor: Efendim, bu şekilde çok dava var. Devlet, kamu
kurumları böyle bir davanın sonucunda nasıl bir maliyetle
karşılaşacağını bilmiyor. Bu gerekçeyi bir
yandan makul karşılamak istiyorum ama öte yandan Bunun rakamı,
boyutu nedir, devlet nasıl bir maliyetle karşı karşıya
kalacak? Bize en azından bu konuda bir fikir verebilecek bir rakamı
telaffuz edebilmeniz gerekir. dediğimizde...
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Mahkeme kararı olacağı için tamam.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Efendim, bakın... Hayır, hayır, öyle
değil, bürokrasi bunu çıkarabilir. Bunu dediğimizde Yok, rakam
yok, bilemiyoruz. Şimdi, bu olmaz. En azından Maliye Bakanlığının
Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü var;
devletin bütün davaları bu birimden yürür, DSİ, Karayolları
dâhil bu birimden yürür. Aylarca Bu rakam elimizde yok. deneceğine o
genel müdürlük bir talimat yayınlardı bir ayda, bu bilgileri
alırdı en azından, devletin muhatap olduğu davalardaki
talep edilen tazminatın tutarının ne olacağı
bilinebilirdi, talep edilen. Mahkeme başka bir karar verebilir.
Şimdi,
burada kolaya kaçılmıştır veya özellikle bu rakam
öğrenilmek istenmemiştir, bilemiyorum ama bu rakam bu kadar aylık
yasama sürecinde Parlamentonun önüne konabilirdi, bu
konulmamıştır. Ben, yasa, yasama süreci açısından bunu
eksiklik olarak görüyorum. İlgili bakanlık maalesef bu önerimi
ciddiye almamıştır. Bulamayız, yapamayız...
Bürokrasi için, devlet için Yapamayız. diye bir şey yok. Yirmi dört
saat çalışırsınız, otuz altı saat
çalışırsınız, bir ay
çalışırsınız, rakamı
çıkarırsınız. Maliye Bakanlığı bu
rakamı çıkarır, yeter ki bunu ilgili bakanlar Maliye
Bakanlığından istemiş olsaydı. Şimdi, böyle bir
sorun var burada. Dava yoluna giden mükellef cezalandırılıyor.
Bu, Anayasanın hak arama hürriyetine aykırı, oraya ters
düşüyor.
Bu çerçevede
söyleyeceğim bir iki küçük konu da şudur:
Kamulaştırmasız El Koyma Sebebiyle Tazmin
yaptığımız düzenlemenin
başlığıdır. Bunun adı tazminat yani bu bir
kamulaştırma bedeli değil, doğru, yargının
kararları da bu şekilde, kamulaştırma
olmadığına göre bunun adı tazmindir. Dolayısıyla
Anayasanın 46ncı maddesindeki, yani kamulaştırmayı
düzenleyen maddesindeki Kamulaştırma bedeli peşin ödenir.
gerekçesine dayanmıyor. Bunun adı tazmin. Peki ama mahkeme
kararı kesinleşmişse, dava yolunu tercih eden vatandaş
yönünden mahkeme kararı kesinleşmişse, idare tazminata mahkûm
olmuş ise, işte Anayasanın 138inci maddesini bir önceki
tasarıyı görüşürken konuştuk. 138inci maddenin dördüncü
fıkrası, Yasama ve yürütme organlarıyla idare, mahkeme
kararlarına uymak zorundadır, bunların yerine getirilmesini
geciktiremez. Bu tazminatın ödenmesi için yatırım bütçesinin
yüzde 2si oranında ödenek konulur hükmü, mahkeme kararının
gereğinin yerine getirilmesinin zamana yayılması sonucunu
yaratacaktır, üç yıl, beş yıl, on yıl, on beş
yıl, hiç bilemiyorum. Rakama göre, bütçeye göre bu değişebilecektir.
Buradan da Anayasaya bir uyum söz konusu değildir veya
aykırılık söz konusudur.
Diğer konu,
bunun adı Kamulaştırmasız el koyma sebebiyle tazmin ise
neden ilgili maddede bu başlığı koyduktan sonra, daha sonra
oturup Taşınmazın bedeli tespit edilir. diyorsunuz? Taşınmazın
bedeli kamulaştırmada tespit edilir. Bunun adı tazminatsa siz
tazminatı tespit edeceksiniz. Ama şunu diyebilirsiniz: Bu
tazminatın tespitinde taşınmazın bedeli de dikkate
alınır. Bunu ben söyledim komisyonda ama Sayın Bayındırlık
Bakanımız bunu dikkate almadı. Dikkatinize sunuyorum. Zamanımız
var, hukuki düzeltme yapılabilir.
Bedel
diyorsunuz. Bedel derseniz, o zaman gelin kamulaştırma düzenlemesi
yapalım burada. Bedel diyenler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarının gerekçelerini iyi okumamışlar. Oralara
bakmalarını tavsiye ederim ben Bayındırlık İskân
Bakanına, oralara bakmalarını tavsiye ederim, bizim
Yargıtayın kararlarına bakmalarını tavsiye ederim.
Bir nokta da
şudur: Taşınmazına kamulaştırmasız el
konulan vatandaşa idare isterse başka seçenekler sunabilir, trampa gibi,
imar hakkı transferi gibi. Şimdi soruyorum: İmar hakkı
transferi Türk hukukunda var mıdır? Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununa kondu, bir komisyondan geçti öyle
bir şey, bu Genel Kuruldan geçti, yasalaştı imar hakkı
transferi. İmar hakkı transferini uygulamaya koyabilmemiz için önce
İmar Kanununda bu kavramı tanımlamamız gerekir. İmar
hakkı transferini, evet, imar mevzuatıyla uğraşanlar,
teknik adamlar kavram olarak biliyor ama mevzuatta nerede, bu nasıl
olacak, buradaki imar hakkını hangi taşınmaza transfer
edeceğiz, o kişinin kendi taşınmazına mı,
hissedarı olduğu taşınmaza mı, nereye, nasıl?
Bunu İmar Kanununda tanımlamadan buraya koyamazsınız veya
koyduysanız hemen ardından İmar Kanununda bir
değişiklik gündeme getirmeniz gerekir ki bu hüküm uygulamaya intikal
etsin. Bu kadar zamandır acaba Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı, yani İmar Kanununda değişikliği
yapmaktan, o değişiklik tasarısını hazırlamaktan
sorumlu Bakanlık acaba bunu yaptı mı? Sanmıyorum.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı işsiz
kalmış bir bakanlık konumunda, TOKİ kendisinden gitmiş
durumda. Afet İşleri, Sayın Bakandan ayrılmış
durumda. İyi ki ayrıldı Sayın Bakan, Afet
İşlerinde belediye yardımlarını politize ediyordu.
Selden zarar görmüş Giresun Belediyesine -geçen Karadeniz büyük sel
yaşadı, Sayın Nurettin Canikli gayet iyi bilecektir- 150 milyar
TL...
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) 325 milyar daha gönderildi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Efendim?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bakın, 500 milyar para gönderildi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Ne kadar?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) 500 milyar. 325 daha sonra gönderdik. Nakit
gönderdik.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Şimdi ben konuşayım...
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ben kendim biliyorum, yani ben gönderdim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Ben konuşayım da...
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yani onu düzeltmek lazım, yanlış
bilgi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Efendim, bakın, 2şer bin nüfuslu üç tane
belediyeye Adalet ve Kalkınma Partisine mensup oldukları için
150şer milyar lira gönderildi. Giresun Belediyesine de 150
gönderildi. Daha sonra ben Sayın
Bakanla görüştüm, işte bir 150 daha gönderdi galiba.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) 325 de gönderildi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Belediye Başkanı o zaman onur meselesi
yaptı onu.Benim sadece iş makinelerimin masrafları 800 milyar
liradır. dedi. İkinci 150yi de almadı belki, şimdi
almış mıdır bilemiyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bakın Sayın Hamzaçebi, 325 daha
gönderdik ondan sonra.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Neyse.
Bayındırlık
Bakanlığı işsiz kalmış bir konumda.
İşsiz kalan bir bakanlık aslında bu tasarılara
yoğunlaşıp daha güzel şeyler yaratabilir ama
Bakın,
bu sorduğum soruların cevabını Bayındırlık
ve İskân Bakanımızdan bugüne kadar alamadım. Neyse, Afet
İşleri Başbakanlığa bağlandı. Orada
umarım ki bu belediye yardımları politik olarak yürütülmez, hak
edene verilir.
Sözlerimi burada
bitirirken, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Tasarının
tümü üzerinde başka söz talebi yok.
Şahıslar
adına da söz talebi yok.
Şimdi
soru-cevap işlemi yapacağız. Ancak, Sayın Işık,
Sayın Uslu, Sayın Vural ve Sayın Asil sisteme girmişlerdir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 02.54
ON
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 02.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 118inci
Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.
475 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı
sırada yer alan, Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Bayram Meral ve 20 Milletvekilinin; 5539 Sayılı Karayolları
Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan
ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
6.-
Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Bayram Meral
ve 20 Milletvekilinin, 5539 Sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan
ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/788, 2/226) (S. Sayısı:
499)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 17 Haziran 2010 Perşembe günü saat 13.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 02.57