DÖNEM: 23 CİLT: 74 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
128inci Birleşim
2 Temmuz 2010 Cuma
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, organize sanayi bölgelerinde üretim yapan
firmaların sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
2.- Mersin Milletvekili Vahap
Seçerin, 2 Temmuz 1993te Sivasta yaşanan olayların yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın, Isparta ve çevresinde aşırı
yağışlardan etkilenen çiftçilerin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
V. -
AÇIKLAMALAR
1.- Isparta Milletvekili
Haydar Kemal Kurtun, Isparta ilinde meydana gelen iklim gerçekleşmesi
nedeniyle yaşanan zararlara ilişkin açıklaması
2.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın, dolu afeti nedeniyle Isparta ilindeki çiftçilerin
sıkıntılarına ilişkin açıklaması
3.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, don afetinden zarar gören çiftçilere
verilecek maddi yardımın bir
an önce verilmesine ilişkin açıklaması
4.- Muğla Milletvekili
Gürol Erginin, et ithalinden sonra et fiyatlarının
düşmediğine, düşmesi için yapılacak ithalatın
çitfçinin yararına olup olmadığına ilişkin
açıklaması
5.- Malatya Milletvekili
Öznur Çalıkın, Malatyada yaşanan don olayından zarar
gören çiftçilerin paralarının ödeneceğine ilişkin açıklaması
6.- Muğla Milletvekili
Mehmet Nil Hıdırın, çiftçilerde tarımsal sigorta
sisteminin yaygınlaştığına ilişkin
açıklaması
7.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Tokat ili Kazova ve Turhal bölgesindeki çiftçilerin
dolu yağışından uğradıkları zarara ilişkin
açıklaması
8.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, belediyelerin asli görevlerini
bırakıp, başka işlerle uğraşmalarına
yaptırım getirilmesine ilişkin açıklaması
VI. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Sivas Milletvekili Malik
Ecder Özdemir ve 29 milletvekilinin, 1993 yılındaki Sivas
olaylarının araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/805)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt ve 25 milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/806)
3.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 26 milletvekilinin, 1980 yılındaki Çorum
olaylarının araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/807)
4.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin, dış politika
konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/808)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/53) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmesinin, Genel Kurulun 2/7/2010 Cuma günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- (10/351), (10/454) ve
(10/527) esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2/7/2010 Cuma günkü birleşiminde
birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
3.- Milletlerarası Para
Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına
Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek
Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.- Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/892) (S.
Sayısı: 524)
5.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 4 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/845, 1/884,
2/701) (S. Sayısı: 506)
6.- Mali Kural Kanunu Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/891) (S. Sayısı: 525)
7.- İller Bankası
Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477)
8.- Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/820) (S. Sayısı:
502)
9.- Tebligat Kanunu ile Adlî
Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın;
Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742, 2/546) (S.
Sayısı: 474)
10.- Kütahya Milletvekili
Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi
Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/340)
(S. Sayısı: 395)
11.- Kamu Hastane Birlikleri
Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439) (S. Sayısı: 493)
12.- Iraka Komşu
Devletler Hükümetleri ile Irak Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terörizm,
Sınırlardan Yasadışı Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla
Mücadele Konularında Güvenlik İşbirliğine İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/347) (S.
Sayısı: 73)
13.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik, Petrol,
Gaz ve Maden Kaynakları Alanlarında İşbirliği
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/615) (S.Sayısı: 342)
14.- Uluslararası
Telekomünikasyon Birliği (ITU) Kuruluş Yasası ve
Sözleşmesinde Değişiklik Yapan Antalya Tam Yetkili Temsilciler
Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/673) (S. Sayısı: 519)
15.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/792) (S. Sayısı: 483)
16.- Erzurum Milletvekili
Muzaffer Gülyurtun; 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı
Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (2/401) (S. Sayısı: 374)
17.- Uluslararası
Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003
Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/333) (S. Sayısı: 306)
IX. - OYLAMALAR
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
X. -
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, yabancıların ülkemizde
ve Türk vatandaşlarının yabancı ülkelerde gayrimenkul
alımlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mustafa Demirin cevabı (7/14707)
2.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, bir kamu görevlisinin banka promosyonlarında yolsuzluk
yaptığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/14862)
3.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycının, Konyaya yapılan yatırımlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/14882)
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, tarımsal faaliyette bulunan BAĞ-KURlu
vatandaşlar aleyhine yapılan bir hataya ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Ömer Dinçerin cevabı (7/14892)
5.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbaturun, emeklilerin maaş zamlarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/15053)
6.- Ordu Milletvekili
Rıdvan Yalçının, Dış Ticaret
Müsteşarlığında banka promosyonu kullanımıyla
ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/15070)
7.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, Karabükteki bir geziye ve terör
saldırılarıyla ilgili bir açıklamaya ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı
(7/15205)
8.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, terör saldırılarıyla ilgili bir açıklamaya
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin cevabı (7/15206)
9.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, terör saldırılarıyla ilgili bir
açıklamaya ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/15207)
10.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, Karabükteki bir geziye ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/15208)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak sekiz oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız, 30 Haziran Emekliler Gününe,
Konya
Milletvekili Faruk Bal, Konya ilindeki tarım ve hayvancılık
sektörünün durumuna ve dolu yağışının neden
olduğu zararlara,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Sivas Milletvekili Selami Uzunun, 2 Temmuz 1993te
Sivas Madımak Otelinde meydana gelen olayların 17nci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşmasına Devlet
Bakanı Faruk Çelik cevap verdi.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Siirt ili Pervari ilçesi Doğanköyde askerî
birliğe yapılan saldırıya;
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan,
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç,
2 Temmuz 1993te
Sivas Madımak Otelinde yaşanan katliama;
Konya
Milletvekili Özkan Öksüz, Konyada ve ilçelerinde meydana gelen şiddetli
yağış nedeniyle uğradıkları zarara ve çiftçilere
verilen desteğe,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, dolu ve yağmur nedeniyle zarar gören
çiftçimizin durumunu dile getiren milletvekillerinin gündem dışı
konuşmalarına Tarım Bakanının cevap vermediğine,
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, Tarım Bakanının yurt
dışında bulunduğu için gündem dışı konuşmalara
cevap veremediğine,
Konya
Milletvekili Faruk Bal, Tarım Bakanının yağmur ve doludan
zarar gören çiftçinin hâliyle uğraşması gerekirken,
Türk-İsrail ilişkilerini görüşmek üzere İsviçrede
bulunduğuna,
Mersin
Milletvekili Behiç Çelik, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramına,
Siirt
Milletvekili M. Yılmaz Helvacıoğlu, Siirtte vuku bulan menfur
terör saldırısına,
Adıyaman
Milletvekili Mehmet Erdoğan, Tarım Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin,
Brükselde olması nedeniyle gündem dışı konuşmalara
cevap veremediğine,
Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Siirtte vuku bulan menfur terör
saldırısına ve Tarım Bakanının Mecliste
olmayışını yadırgamadığına;
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız ve 28 milletvekilinin, SHÇEKe
bağlı çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarındaki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/801),
Çorum
Milletvekili Derviş Günday ve 21 milletvekilinin, 1980 yılındaki
Çorum olaylarının araştırılması (10/802),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 28 milletvekilinin, 1978 yılındaki
Maraş olaylarının araştırılması (10/803),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 27 milletvekilinin, Siirtte meydana gelen cinsel
istismar olayının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi (10/804),
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahinin, Moğolistan
Parlamento Başkanı Damdin Demberelin vaki davetine, beraberinde bir
Parlamento heyetiyle icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi
kabul edildi.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmının 616ncı sırasında yer alan (10/730) esas
numaralı yolsuzlukla mücadelede alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergenin ön görüşmesinin, Genel Kurulun 1/7/2010
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP
Grubu önerisi,
Gündemin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan (10/159, 10/419) esas numaralı kamyoncu
esnafının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergelerin ön
görüşmesinin, Genel Kurulun 1/7/2010 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi,
Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal ve arkadaşları tarafından TBMM
Başkanlığına verilen Atatürk Orman Çiftliğinde
hukuksuzluk, usulsüzlük ve yolsuzlukların açığa
çıkarılması ve çözüme kavuşturulması amacıyla
verilen Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 1/7/2010
Perşembe günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve ön
görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi,
Yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak, kamyoncu esnafı ile İstanbulda hizmet
veren minibüsçüler ve taksicilerin sorunlarına,
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman, çiftçilere yapılan sübvansiyon desteğine
benzer uygulamaların kamyoncu
esnafı ile şehirler arası otobüs firmaları ve şehir
içi taşımacılığı yapan esnafa da
yapılmasına,
Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemir, kamyoncuların sorunlarını gündeme getiren Meclis
araştırması önergesine katıldığına,
Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal, tıp fakültesi olacak alanların kentsel
dönüşüm projeleri adı altında AK PARTİli Büyükşehir
Belediye Başkanınca konut alanına çevrildiğine,
Samsun
Milletvekili Ahmet Yeni, Atatürk Orman Çiftliğinin 2007 yılı
bilançosuna,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/761) (S. Sayısı: 458),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan Diyanet İşleri
Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; 633 Sayılı Diyanet İşleri
Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ve Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununa Bir Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/833, 1/162,
2/443) (S. Sayısı: 507) üzerindeki görüşmeler tamamlanarak
elektronik cihazla yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi ve
kanunlaştı.
5inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen Dışişleri Bakanlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/892) (S. Sayısı:
524) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak, maddelerine geçilmesi kabul
edildi, birinci bölümü üzerinde bir süre görüşüldü.
Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
Anayasanın ilgili maddesine göre ileri sürdüğü görüşün, Devlet
Bakanı Faruk Çelik tarafından farklı bir anlama
dönüştürüldüğüne,
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış, Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlunun Kudüste, Bağdatta, Bişkekte var
olacağız ifadesine karşı, Tahranda ve Kuzey Irakta var
olup olmayacağımızın açıklanmasına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
İstanbul
Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ,
Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu,
Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlunun şahıslarına
sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
2 Temmuz 2010
Cuma günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak üzere
birleşime 00.10da son verildi.
|
Meral AKŞENER |
|
Başkan Vekili |
|
Bayram ÖZÇELİK Gülşen
ORHAN |
|
Burdur Van |
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Konya
|
|
Kâtip
Üye |
No.: 172
II.- GELEN KÂĞITLAR
2 Temmuz 2010 Cuma
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki meslek
hastalığı vakalarına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2121) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/06/2010)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Kelkit Irmağı üzerindeki HES
projelerinin çevresel etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2122) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/06/2010)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, emeklilerle ilgili intibak
düzenlemesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2123) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/06/2010)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Almus Barajının ekonomik
ömrünün uzatılmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2124) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/06/2010)
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta ağaçlandırılan
arazilere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2125) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
6.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta orman yangınlarına
karşı alınan tedbirlere ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2126) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/06/2010)
7.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta İŞKUR
aracılığıyla sağlanan istihdama ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2127) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Yeşilırmaktaki
kirliliğin önlenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2128) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
9.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki toprak
toplulaştırmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2129) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/06/2010)
10.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, TMOnun Tokatta açacağı
alım ofislerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2130) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/06/2010)
11.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Tokatta tarım sigortası yaptıran
çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2131) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
12.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, İzmirde altyapı
çalışmaları nedeniyle esnafın uğradığı
mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2132) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
13.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın bazı köylerindeki bozuk
yol ve hasarlı köprü sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2133) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/06/2010)
14.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Göle ilçesindeki konteyner ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2134)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
15.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kıdem tazminatına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2135)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Karabükteki bir geziye ve terör saldırılarıyla
ilgili bir açıklamaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/15205)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
2.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, terör saldırılarıyla ilgili bir
açıklamaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/15206) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, terör saldırılarıyla ilgili
bir açıklamaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/15207)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
4.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Karabükteki bir geziye ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/15208) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bazı şahıslarla
ilişkilerine ve bazı iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/15209)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/04/2010)
6.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Ziraat Bankasının Almanyadaki
iştirakinin kullandırdığı kredilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15210)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, özelleştirilen bir
işletmenin durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15211) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TMSF kapsamına alınan bir
işletmenin durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15212) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
9.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, terörle mücadeleye ve bir
açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15213) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
10.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, yargıya yönelik bir açıklamaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15214)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
11.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Mavi Marmara gemisinin
yolculuğuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15215) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
12.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, yardım derneklerine ve
gıda bankalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15216) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
13.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, artan terör olaylarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15217)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
14.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15218)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
15.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, nüfus ve seçmen verilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15219)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
16.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bölücü terör nedeniyle verilen
şehitlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15220) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
17.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir ilçe milli eğitim müdür vekili
hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15221) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
18.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, bölücü teröre ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15222)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
19.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Akçay TCDD Eğitim
ve Dinlenme Tesisinin satılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15223) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/06/2010)
20.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, nişasta bazlı
şeker kotasının artırılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15224)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
21.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa TOKİ 3. Etap
konutlarının teslimine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/15225) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/06/2010)
22.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, TOKİden konut alanların
yaşadıkları ödeme güçlüğüne ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15226) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/06/2010)
23.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, terörle mücadeleye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15227)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
24.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, bölücü terör örgütü ile ilgili
bir açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15228) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
25.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, OHAL uygulaması ve terör
olayları ile ölüm cezasının kaldırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15229)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
26.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Ağrı ilindeki sel felaketine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15230)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
27.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, bir köyün köprü ihtiyacına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15231)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
28.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Muş ilindeki engellilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15232)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
29.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, Mavi Marmara gemisiyle ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15233)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
30.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, prompter cihazı
kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15234) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
31.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, Hacıbektaş
Belediyesinin elektrik borcuna ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/15235) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/06/2010)
32.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TRT Genel Müdürünün sahibi
göründüğü bir dergideki bir yazıya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15236) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/06/2010)
33.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, TOKİnin yenilediği
karakollara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15237) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
34.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, aldığı hediye ve
ödüllere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15238)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
35.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Bodrumda yaşanan bir cinayet
olayına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15239) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
36.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, bir erin ölümü olayına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15240)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
37.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Maltepe Çocuk Cezaevinde
yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15241)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
38.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Rize-Kalkandere Cezaevindeki bir uygulamaya
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15242)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
39.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, bazı kadınlara yönelik
saldırı olaylarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15243) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/06/2010)
40.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Rize-Kalkandere Cezaevinde
yapıldığı iddia edilen bazı uygulamalara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15244)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
41.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir köydeki
kamulaştırmalara ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/15245) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/06/2010)
42.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki alt geçit köprüleri ihalesine
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15246) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/06/2010)
43.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, cesetleri bulunamayan madencilere ve
ailelerinin mağduriyetine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15247)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
44.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Yalova Tersaneler Bölgesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15248) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
45.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, iş müfettişlerinin Osmaniyedeki
denetimlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15249) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/06/2010)
46.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adanada sulama birliklerine borçlu
çiftçilere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15250) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
47.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya kent mezarlığının
yetersizliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15251) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
48.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, ormancılık alanında
eğitim alanların istihdamına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15252)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
49.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adanada kapatılan DSİ
fabrikalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15253) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/06/2010)
50.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, TBMM Başkanının bindiği
helikoptere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15254) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
51.- Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, yabancı ülkelerdeki yemek
organizasyonlarına ilişkin Devlet Bakanından (Egemen
Bağış) yazılı soru önergesi (7/15255)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
52.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, yasa dışı göçmenlerin
menşei ülkelere geri gönderilmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/15256)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
53.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, AB Genel Sekreterliği uzman alım
sınavına ve bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Egemen
Bağış) yazılı soru önergesi (7/15257)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
54.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Doğu Türkistandaki olaylara
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15258) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
55.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bölücü terör örgütünün mühimmat teminine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15259) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
56.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki doğalgaz
dağıtımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15260)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
57.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, arazileri
kamulaştırılan kişilerin bir maden işletmesinde
istihdamına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15261) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
58.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Niğdenin bazı köylerinin elektrik
kesintisi nedeniyle içme ve sulama suyu kullanamamasına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15262)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
59.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TKİye bağlı bir
müessese müdürlüğünün promosyon bedeli kullanımına yönelik
iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15263) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/06/2010)
60.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TKİye bağlı bir
müessese müdürlüğünün banka ile yaptığı sözleşmeye
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15264) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
61.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, maden arama ruhsatlarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15265) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
62.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat ilindeki
sığınmacılara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
63.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, Ankarada bir caddede meydana
gelen kazalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15267) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/06/2010)
64.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, bir köyün bazı
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15268) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
65.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bir jandarma karakolunun kaldırılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15269) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
66.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, İskenderundaki saldırının
faillerine ve polislere yapılacak zamma ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15270)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
67.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Batmanda korucuların
karıştığı suç olaylarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15271)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
68.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin logosuna
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15272) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
69.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, otomobillerde çocuk koltuğu bulundurma
zorunluluğuna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15273) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/06/2010)
70.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir doğalgaz
dağıtım şirketinin bazı uygulamalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15274) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
71.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, köye dönüş projesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15275)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
72.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir çocuğun ölümü olayına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15276) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
73.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Erzurum-Narmandaki bir belde ve
köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15277)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
74.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, bir kişinin AÖF
sınavına girip girmediğine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15278)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/06/2010)
75.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, bir mahalledeki lise ihtiyacına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15279) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
76.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, üniversitelere tahsis edilen akademik
kadrolara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15280) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
77.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, üniversitelerin akademik ve idari
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15281)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
78.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoyun, Karacabey Lisesinin anadolu lisesine
dönüştürülmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15282) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
79.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, kırk saati aşan
çalışmaların karşılığının
ödenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15283) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
80.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bir öğretmen
görevlendirmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15284) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
81.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, eğitim çalışanlarının
bazı sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15285) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/06/2010)
82.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, Bakanlık aleyhine açılan
davalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15286) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
83.- Osmaniye
Milletvekili Osman Coşkunun, Osmaniye İl Milli Eğitim
Müdürlüğünde yapılan bazı görevlendirmelere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15287)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
84.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, taarruz helikopteri teminine ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15288)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
85.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, askerlik görevi sırasında ölen
bir kişiye ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15289) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/06/2010)
86.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, veteriner hekim istihdamına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15290) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
87.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, Silifke ve Erdemli ilçelerindeki bazı
sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15291) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
88.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, İzmirdeki hastanelerin teknik
donanım ve altyapı ihalelerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15292)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
89.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki sağlık
kuruluşlarına ve sağlık görevlilerine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15293)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
90.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Elmalı Devlet
Hastanesindeki doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15294)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
91.- Aydın
Milletvekili Recep Tanerin, il sağlık müdür
yardımcısı atamalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15295)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
92.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkunun, Osmaniyedeki münhal kadrolara yapılan
il içi atamalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15296) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/06/2010)
93.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kiraz yetiştiricilerinin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15297) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
94.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun, çay piyasasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15298) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
95.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun, Çay Kanunu
Tasarısının hazırlanmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15299)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
96.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, domateste görülen bir zararlıyla mücadeleye
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15300) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
97.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, don mağduru fındık
üreticilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15301) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/06/2010)
98.- Mersin Milletvekili
Kadir Uralın, gübre ve bazı ürünlerin fiyatlarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15302) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
99.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, zeytin sineğiyle
mücadeledeki ilaç yardımına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15303)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
100.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Bilecikte tarımsal
kalkınmanın desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15304)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
101.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, bir mahalledeki PTT Şubesi
ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15305) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
102.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, iptal edilen yolcu treni seferlerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15306) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/06/2010)
103.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, Avrupa Komisyonuyla imzalanan Yatay
Havacılık Anlaşmasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15307)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
104.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, İzmirdeki sinyalizasyon
ihalelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15308) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/06/2010)
105.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, İstanbulda deniz
otobüsü ve feribot bilet fiyatlarına yapılan zamma ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15309)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
106.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Erdek-Marmara
arasındaki yolcu taşımacılığına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15310)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
107.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adanadaki alt geçit projelerinin üst geçit
olarak değiştirildiği iddialarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15311)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/06/2010)
108.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Vangölü Demiryolu Hattına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15312)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
109.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün alt geçit ihtiyacına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15313) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/06/2010)
110.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun, kaçak çayların
müsaderesine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/15314) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
111.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Yalova Tersaneler Bölgesi ile
ilgili sözleşmeye ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15315) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/06/2010)
112.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, terör olaylarının
artmasına ve Başbakanın bir açıklamasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek)
yazılı soru önergesi (7/15316) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
113.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, terör olaylarıyla ilgili bir
açıklamaya ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik)
yazılı soru önergesi (7/15317) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/06/2010)
114.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyede bitirilememiş olan
yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz)
yazılı soru önergesi (7/15318) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/06/2010)
115.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Hacı Sabancı OSB yönetimine
yapılan ödemelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15319) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/06/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir ve 29 Milletvekilinin, 1993
yılındaki Sivas olaylarının
araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/805)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03.05.2010)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt ve 25 Milletvekilinin, hayvancılık
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/806)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03.05.2010)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 26 Milletvekilinin, 1980 yılındaki Çorum
olaylarının araştırılması amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/807) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.05.2010)
4.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 Milletvekilinin, dış
politika konusunda bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/808) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.05.2010)
2 Temmuz 2010 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 128inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, organize sanayi bölgelerinde üretim yapan firmaların
sorunları hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Reşat
Doğruya aittir.
Buyurun Sayın
Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, organize sanayi
bölgelerinde üretim yapan firmaların sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergünün cevabı
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiyedeki organize
sanayi bölgelerindeki firmaların sorunlarıyla ilgili olarak
şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
Siirtte olan olaylarda şehit olan Konya Selçuklulu üsteğmen ve
Karaman Ermenekli uzman çavuş ve 3 korucu kardeşimize Allahtan
rahmet diliyorum, silahlı kuvvetlerimize ve korucuların ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
kalkınan, gelişen ve sanayileşen, istihdam, üretim ve ticaretle
çağı yakalamaya çalışan Türkiye'nin, parlayan
yıldızı organize sanayilerimiz çok önemli bir yere sahiptir.
Kalkınmanın ve büyümenin yeniden hızlanması ve artması
için sanayicimizin ve sanayi bölgelerimizin problemlerinin süratle çözülmesi
gerekmektedir. Şehrin ortasında, mahalle aralarında
kalmış imalathane ve fabrikalar gürültü ve hava kirliliğinin
yanında çevre ve insan sağlığı ve modern belediyecilik
yönünden de pek çok problemi beraberinde getirmektedir. İş adamlarının
işlerini büyütmesinin önünde ciddi engeller yaratmaktadır. Bu
şartlarda çalışan iş adamlarımızın organize
sanayi bölgelerine taşınması teşvik edilmeli ve onlara da
kolaylıklar sağlanmalıdır.
Bunların yanında,
özellikle, Tokattaki sanayici kardeşlerimizin bir istekleri
olmuştur. Bunun ben Türkiye genelinde de olmasını arzu ediyorum.
Özellikle, diyorlar ki: Bölgesel asgari ücret verilmeli. Yani bu şu
demek: İstanbuldaki asgari ücretle Tokattaki asgari ücretin bir olmaması
gerekiyor çünkü Tokattaki asgari ücretin belli bir seviyede olması daha
fazla işçi alımını sağlayacağından ve daha
fazla istihdam yaratacağından, bu şekilde de bir istekleri
vardır.
Ayrıca, organize sanayi
bölgelerindeki, yine Tokat ili gibi küçük ölçekli illerdeki sanayi bölgelerindeki
iş adamlarımız veyahut da orada işçi
çalıştıran insanlar belediyelerin yeterli desteği vermesini
bekliyorlar. Yani belediyeler bir noktada o bölgelerde işçi
taşınmasını mı, işte, mazot desteği mi
sağlayabilirler veyahut servis desteği mi sağlayabilirler, bu da
isteniyor.
Ayrıca, bir de
isteklerin içerisinde -devlet iş vermediğine göre- bu iş vermeye
çalışan, işveren insanlarımıza saygılı
davranılmasını ve onlara da her türlü kolaylığın
sağlanmasını da beklediklerini ifade etmeye
çalışıyorlar.
Sayın milletvekilleri,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca, ilgili diğer kurumlarla
iş birliği yaparak, yerleşim birimlerimizde turizm, sanayi,
ticaret, tarım, hayvancılık gibi değişik
alanların ve bunların alt gruplarının nerelerde, hangi
iş kolları teşvik edilirse daha verimli olur, bunun envanteri
çok iyi hazırlanmalı, teşvikler, ruhsatlar verilirken bunlar göz
önüne alınmalıdır. Maalesef, ülkemizdeki ağır ekonomik
kriz, tüm sektörlerde olduğu gibi, Türkiye'nin her bölgesinde ve Tokat
ilinin organize sanayi bölgelerinde de ağır bir şekilde
hissedilmektedir. Hızla iş yerleri kapanmakta, işçilerin
işlerine son verilmekte, buna bağlı olarak işsizlik
oranı Tokat ilinde ve Türkiye'nin her ilinde de hızla artmaktadır.
Bunun içerisinde Tokat çok büyük oranda nüfus kaybetmiştir, nüfusu 840
binlerden 620 binlere doğru düşmüştür. Bu noktada da organize
sanayi bölgelerine Hükûmetin yeterli desteği vermesi beklenmektedir.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye genelinde ve Tokat ilinde, organize sanayi bölgelerinde üretim
durmuş, sürekli artan girdi maliyetleri, sanayi elektriğinin birçok
Avrupa ülkesine göre çok yüksek olması, ağır vergi yükü,
teşvik kullanımındaki adaletsiz dağılım
artık işvereni, hatta büyük firmaları bile iş yapamaz hâle
getirmiştir. Bu durum da doğal olarak üretim maliyetlerini
artırmıştır. İşveren çok zor durumdadır,
işçilerin maaşlarını ödeyebilmek için evini,
arsasını, arabasını satmaya başlayan işverenleri
duyuyor, yazılı ve görsel medyadan da bunlara tanık oluyoruz.
Tokat organize sanayi bölgelerinde onlarca üretim tesisi ve fabrikalar
kapanmıştır, kapanmaya devam etmektedir. Tokat organize sanayi
bölgesinde heyelandan dolayı on altı tane parsel iptal
edilmiştir. Bu noktada, Bakanlıktan bu yönlü olarak da destek
beklendiğini, buralardaki mağduriyetin giderilmesi noktasında da
destek beklendiğini ifade etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri,
küçük ve orta ölçekli işletmelerin durumları çok daha vahim hâle
gelmiştir. Sanayimizin bel kemiği olan küçük ve orta ölçekli
işletme sahipleri, aldıkları krediyi ödeyemez hâle
geldiklerinden, bankalar tarafından icraya verilmiş, yasal
kıskaca alınmıştır. Geçen seneye göre bu yılki
oran tam tamına yüzde 24 oranında artmıştır. İcra
dairelerinde, yediemin bürolarında, işyerleri ve aletler, araçlar,
arabalar bulunmaktadır ve bu sayı da her geçen gün artmaktadır.
Son olarak, 5084
sayılı Kanunun geçici 1inci maddesi kapsamında, organize
sanayi bölgelerindeki yatırımcılara bedelsiz olarak tahsis
edilen parsellerle ilgili uygulama, Hükûmetçe, 6/2/2010 tarihinde sona
erdirilmiştir. Vermiş olduğumuz soru önergelerine gelen cevapta,
maddenin uygulama süresinin uzatılmasıyla ilgili bir
çalışma yapılmadığı anlatılmaktadır ama
bununla ilgili bir çalışma yapılması gerektiğini de
ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
REŞAT DOĞRU
(Devamla) Sayın milletvekilleri, bu durum, organize sanayi bölgelerine
yatırım yapmak isteyen iş adamlarını, firmaları
frenlemektedir. Mademki üretimi ve istihdamı destekliyorsunuz, neden bu
yönlü teşvik kanunları çıkarmıyoruz? Hatta, organize sanayi
bölgelerinde, işte, daha önceki kurmuş olduğu tesislerini
devretmek isteyen insanların bile devirleri esnasında arsa payı
istedikleri görülmektedir. Öyleyse, 5084 sayılı Kanunun bu geçici
1inci maddesinin uzatılması gerekir diye düşünüyoruz. Eğer
yükselen ve büyüyen bir Türkiye istiyorsak organize sanayi bölgelerinin
sorunlarının acil olarak çözüme kavuşturulması ve Hükûmetin
de bir an önce buralara el uzatması gerekmektedir.
Sözlerime son verirken yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Doğru.
Gündem dışı
konuşmaya, Hükûmet adına Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün
cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SANAYİ VE TİCARET
BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gündem dışı söz alan Sayın Reşat
Doğrunun, Tokat Milletvekilimizin, organize sanayi bölgeleriyle ilgili
yaptığı değerlendirme hakkında cevap vermek üzere söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin organize sanayi
bölgeleri konusunda yaklaşık elli yıllık bir tecrübesi var
ve bugün Türkiyede organize sanayi bölgelerinin sayısı 263 adede
ulaşmış ve bu organize sanayi bölgelerinde, 58.708 adet sanayi
parseli oluşturulmuş ve bunlardan 54.800ü sanayicilere tahsis
edilmiş bulunuyor. 39 bin adedinde üretime geçilmiş, 10.500 parsel
inşaat aşamasında, 5.290 parselde de projeler devam etmektedir.
Parsel sayısına göre, organize sanayi bölgelerindeki doluluk yüzde
93, üretim açısından baktığımızda ise yüzde 66
seviyesinde bir doluluk vardır. Bugün organize sanayi bölgelerinde 916 bin
istihdam oluşturulmuştur, yaklaşık 1 milyon kişi
organize sanayi bölgelerinde çalışmaktadır.
Kuşkusuz, organize
sanayi bölgelerimizin kuruluşundan bu yana çok değişiklikler,
yenilikler de oldu ama sorunlar da zaman içerisinde ortaya
çıkmaktadır. Bu nedenle, organize sanayi bölgelerimizin
sorunları hakkında Türkiyede organize sanayi bölgesi yönetim kurulu
başkanlarını ve organize sanayi bölgesi bölge müdürlerini bir
araya getirdik ve tam günlük bir çalıştayla bu sorunları ortadan
kaldıracak bir eylem planını birlikte oluşturduk.
Dolayısıyla organize sanayi bölgeleriyle Sanayi
Bakanlığımız arasında kurumsal ilişki
sağlıklı bir şekilde yürütülmekte ve organize sanayi
bölgelerinin sorunları Bakanlığımızca yakından
takip edilmektedir.
Elbette Tokat organize sanayi
bölgelerinde de birtakım sorunlar var. Mesela Tokat Merkez Organize Sanayi
Bölgesinde bir heyelan söz konusu. Ben bu heyelan nedeniyle organize sanayi bölgesinde
bizzat bulundum ve inceleme yaptım. Arkadaşlarımız orada
çalışmayı başlattılar ve Tokat Organize Sanayi
Bölgesindeki heyelanın önlenmesiyle ilgili proje çalışması
devam ediyor. Çalışmadan sonra dört beş tane parselin iptali
gerekecek mecburen. Şu anda belki parsel sayısı heyelan
nedeniyle fazla görünebilir ama çalışma bittiğinde bir miktar
parselin iptaliyle -boş parseller bunlar, üzerinde herhangi bir sanayi
tesisi yok- böylece Tokat Organize Sanayi Bölgesinin heyelan sorunu
çözülmüş olacak. Ayrıca Tokat Organize Sanayi Bölgesinde yeni
yatırımlar da var. İki üç tane yatırımın temelini
o ziyaretimiz sırasında zaten kendimiz atmıştık.
Açılışa hazır olan tesisler de var, bir tesisin de
açılışını orada birlikte gerçekleştirmiştik.
Organize sanayi bölgelerinin
kuruluşuyla ilgili gerçekten önemli miktarda Hükûmet desteği
vardır. Organize sanayi bölgelerimiz, bölgelere göre -kalkınmada
öncelikli yörelerde biraz daha farklı, diğer yörelerde biraz daha
farklı- kuruluşunun gerçekleşmesinden, yer tespitinden
kamulaştırmasına kadar ve altyapısının ihalesine
kadar kredilendirilmektedir. Bu
kredilendirme kamulaştırma açısından yüzde 100e varan bir
kredilendirmedir ve çok uzun vadeli kredilendirmedir. Bazı bölgelerimizde
on beş yıla kadar, on üç yıla kadar, on bir yıla kadar, çok
düşük faizli kredilendirmeyle -yüzde 1, yüzde 2 faizli kredilendirmeyle-
birkaç yılı ödemesiz olmak üzere organize sanayi bölgelerimizin
kuruluşu Bakanlığımızca kredilendirilmektedir.
Küçük sanayi siteleri için de
aynı. Küçük sanayi sitelerinde kamulaştırma kredisi yok ancak
altyapı ve üstyapı kredilendirmesi var, yani bir bölgede küçük sanayi
sitesi kurmak isteyenler için altyapısı yüzde 100e kadar
kredilendirilebiliyor ve üstyapısı da yüzde 70e kadar
-dükkânların yapımı da yüzde 70e kadar-
Bakanlığımız tarafından kredilendirilebilmektedir.
Ayrıca, organize sanayi
bölgelerinde KOBİlere destek amacıyla KOSGEBin birimleri,
şubeleri de oluşturulmuş ve KOSGEB desteklerinden organize
sanayi bölgelerindeki KOBİlerin yararlanabilmesi açısından
yakın bir bilgilendirme çalışması yürütülmektedir.
Biliyorsunuz, son KOSGEB destek programı daha çok proje bazlı destek
programıdır. Şu anda bütün KOSGEB yönetimindeki arkadaşlarımız,
başkan, başkan yardımcıları, illerimizde
KOBİleri KOSGEB destekleri konusunda bilgilendiren konferanslar,
eğitim seminerleri düzenliyorlar ve kim bu proje desteklerinden nasıl
yararlanabilir konusunda yakın bir bilgilendirme süreci de ayrıca
devam etmektedir. Dolayısıyla KOBİlerimizin desteklenmesiyle
ilgili çalışmalar çok kapsamlı bir şekilde sürdürülüyor.
Aslında organize sanayi
bölgeleri dışında mümkün olduğu kadar sanayi tesisinin
kurulmaması daha uygun olan bir yaklaşımdır. Mümkün
olduğu kadar bütün sanayi tesisleri organize sanayi bölgeleri içerisinde kurulmalı
ki altyapı beraberliklerinden istifade edebilsinler, ortak arıtma
tesisi oluşturabilsinler, ortak ulaşım mekanizması
oluşturabilsinler.
Rekabet gücünü
artırabilmenin en önemli yollarından bir tanesi, bugün birlikte
hareket edebilmektir. Birlikte hareket edebilecek en iyi yerler, sanayimiz
açısından organize sanayi bölgeleridir. Bu nedenle, hem yerel
yönetimlerimiz, valiliklerimiz, organize sanayi bölgeleri
dışında sanayi tesisi kurulmasına imkân vermemeliler.
Mümkün olduğu kadar o yörelerde organize sanayi bölgelerine
yönlendirilmeli ama ne yazık ki ülkemizin bazı yerlerinde
plansız bir sanayileşmenin de var olduğunu görüyoruz. Bu amaçla
da şimdi bir yasal hazırlık içerisindeyiz, yakında
Parlamento gündemine gelecek. İnşallah, Parlamento kapanmadan getirebilirsek,
bazı yasaların içinde
Islah organize sanayi
bölgesi kavramıyla organize sanayi bölgeleri dışında
yoğun yapılaşmış sanayi bölgelerini de -mümkün
olanları- organize sanayi bölgesi çatısı altında
toplayabilmenin, birleştirebilmenin çalışmasını yapmış
olacağız çünkü onların da ortak arıtma tesislerine, ortak
altyapıya ihtiyacı var. Bunlar ancak organize sanayi bölgeleriyle
gerçekleştirilebilmektedir. Bu çalışmayı da
hazırlıkları da tamamlama noktasındayız.
Belediyeler organize sanayi
bölgelerine destek verebilir mi? Tabii ki verebilir. Yani, belediyelerin
Belediye Kanunundan kaynaklanan görevlerinden birisi de kendi bölgelerindeki
ekonomik gelişmelere katkı sağlamaktır. Bölgelerinin
ekonomik gelişmesine belediyeler katkı
sağlamalıdırlar. Organize sanayi bölgesindeki birtakım
altyapı çalışmalarına belediyeler katkı verebilirler,
protokol yapabilirler. Onun dışında, organize sanayi bölgesi
çalışanlarının yerleşim birimleriyle irtibatının
sağlanmasında, ağırlıklı olarak ulaşım
imkânlarını sağlama konusunda ciddi katkı
sağlayabilirler. Organize sanayi bölgelerinde çevre düzenlemelerinin
yapılması konusunda katkı sağlayabilirler. Yani, yerel
düzeyde sıkı bir iş birliğiyle, organize sanayi
bölgeleri-belediye iş birliğiyle yapılabilecek önemli
şeyler olduğunu görüyoruz. Bunu çok iyi yapanlar da var; birçok
yerde, belediyelerimizden bunu gerçekten çok iyi bir şekilde
yapanların da var olduğunu görüyoruz.
Şimdi yeni bir
yaklaşımla ihtisas organize sanayi bölgeleri kavramı kanun ve
yönetmeliklerimizin içine konuldu ve karma organize sanayi bölgeler yerine,
daha çok, ihtisas organize sanayi bölgelerini tercih eden sektörler ortaya
çıktı. Mesela bunlardan birisi gıda. Gıda ihtisas organize
sanayi bölgelerinde tamamen gıda, tarım ve hayvansal ürünlerle ilgili
üretim yapan tesisler bir arada bulunuyor. Tabii ki altyapıları daha
kolay oluyor, diğer imkânları daha kolay oluyor. Diğer
sektörlerde de ihtisas organize sanayi bölgeleri oluşturuyoruz.
İhtisas organize sanayi bölgeleri, gerek gıda olsun gerek diğer
sektörlerde olsun, gittikçe yaygınlaşan bir organize sanayi bölgesi
unsuru hâline gelmiş bulunuyor.
Şöyle bir sorunumuz da
var: Çok yoğun talep nedeniyle, kamuoyu baskısı nedeniyle uygun
olmayan arazilerde ve uygun olmayan şartlarda kurulan bazı atıl
organize sanayi bölgelerimiz de var ne yazık ki. Yani şu
zannedilmemeli, bir yerde organize sanayi bölgesi şöyle veya böyle
kurulduğu zaman oraya sanayi yağmıyor. Bazen, Biz bu ilçede
organize sanayi bölgesi kurduk. diyebilmek için veya Sanayileşmeye hele
bir arsasını tahsis edelim, ileride gelir. diye bir düşüncede
olmaktan ziyade, bugün, gerçekten yatırımcıyla organize sanayi
bölgesi kuruluşunu yan yana getirebilmek lazım.
Ancak, atıl organize
sanayi bölgelerimizi de canlandıracak bir yaklaşım
içerisindeyiz. Sadece 5084 sayılı Yasadaki arsa tahsisini uzatma ile
de yetinmek istemiyoruz. Biz, mümkün olsa bütün organize sanayi bölgelerinde
sanayicilerimize arsa tahsisini bedelsiz yapmaktan yanayız, bütün organize
sanayi bölgelerinde. Sanayici yatırım yaparken arsa tahsisiyle
alakalı ayrıca bir finansman ayırmak mecburiyetinde
bulunmasın, arsaya vereceği finansmanı fabrika
yatırımında, makine ve teçhizatında kullansın diye
düşünüyoruz. Ancak bunu bazı organize sanayi bölgeleri
açısından tam olarak yapmak mümkün değil fakat 5084
kapsamındaki illerde, 57 tane ilde bunu yaptığımız
zaman, yaklaşık bu bölgedeki arsaların maliyeti 1 milyar Türk
lirasının biraz üzerindedir, 1 milyar 80 milyon civarında bir
maliyeti var. Bir çalışma yaptırdık, ona göre söylüyorum.
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi büyük şehirlerdeki organize
sanayi bölgelerini dışarıda tutarsak, 76 ildeki organize sanayi
bölgelerinde de 1 milyar 650 milyon gibi bir arsa bedeli maliyeti var. Bunlar
çok yüksek maliyetler değil aslında, önümüzdeki yıllara sâri
olarak düşünüldüğünde arsa tahsisleri ve bu arsa tahsislerinden elde
edilecek yatırım, istihdam, üretim miktarları
düşünüldüğünde, bunlar kolayca sanayiciye arsa tahsisi olarak
yapılabilecek imkâna sahiptir. Şimdi yasal
hazırlığını da biz bir noktaya getirdik. Arsa
tahsislerinin yeniden organize sanayi bölgelerinde yatırım için
yapılabilmesinin önünü de açmış olacağız.
Kuşkusuz başka da
sorunlar var. Elbette organize sanayi bölgelerinde bölgesel asgari ücretle
ilgili yaklaşımları ileri süren arkadaşlarımız da
var. Ancak bu başka komplikasyonları da olabilecek bir
yaklaşımdır. Bu, üzerinde çalışılması ve iyi
düşünülmesi gereken bir konudur. Uzun zamandır, zaman zaman iş
dünyasında bölgesel asgari ücret konuları gündeme gelmekte ama
üzerinde hemen mutabakata varılabilecek bir konu
olmadığını da ifade etmek isterim.
Bu vesileyle Reşat
Doğru Beye, Tokat Milletvekilimize, organize sanayi bölgeleriyle ilgili
sorunları gündeme getirdiği için ve bunları ifade etme
fırsatı verdiği için çok teşekkür ediyorum.
Saygıyla
selamlıyorum herkesi. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Bakan, hassasiyetinize biz teşekkür ederiz. Diğer bakanlar
cevap vermiyor.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Gündem dışı
ikinci söz, 2 Temmuz 1993te Sivasta yaşanan olayların yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Vahap Seçere aittir.
Buyurun Sayın Seçer.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, 2 Temmuz 1993te Sivasta
yaşanan olayların yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
VAHAP SEÇER (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; Sivas katliamının yıl
dönümü dolayısıyla gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 2 Temmuz 1993 günü Pir Sultan Abdal etkinliklerine o
zamanki Hükûmetin Kültür Bakanının daveti ve katkılarıyla
bir grup aydın, yazarçizer katıldı. Ancak, orada bir katliam
yaşandı, bir facia yaşandı. Aziz Nesinin Salman
Rüşdinin Şeytan Ayetleri isimli kitabını bir gazetede
yayınlamasını bahane eden bir güruh, bu aydın, yazarçizer
insanlarımızın, toplumumuzun kaldığı,
barındığı, konuk edildiği oteli kuşattılar
ve devletin gözü önünde, polisin gözü önünde, emniyetin gözü önünde, askerlerin
gözü önünde diri diri yakıldılar. Bu faciada 33 tane
aydınımız, 4 tane vatandaşımız hayatını
kaybetti.
Değerli
arkadaşlarım, Sivasta yaşanan bir insanlık suçudur, bir
katliamdır. Neydi bu olay? Laik cumhuriyete karşı dinci, gerici
bir siyasal kalkışma mıydı? Ya da kolayca dış
güçlere havale edebileceğimiz, bazı kesimlere karşı ders
vermek için tezgâhlanmış bir provokasyon muydu? Ya da kimin
yaptığı anlaşılamayan bir komplo muydu? Yoksa
Maraş ve Çorum katliamlarının bir devamı mıydı?
On yedi yıllık süre içerisinde bunlar aydınlatılamadı,
bu olayın, bu katliamın üzerindeki sis perdesi
kaldırılamadı.
Değerli
arkadaşlarım, elbette ki o günden bugüne, 1993ten 2010a kadar
ülkeyi yöneten hükûmetler bu olayın aydınlatılmamasında,
gerçek faillerin, bu işi tezgâhlayanların, organize edenlerin
açığa çıkartılmamasında suç sahibidirler. AKP de bu
suça ortaktır.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Hükûmet
değildik o zaman.
VAHAP SEÇER (Devamla) O
zaman da sizin yol arkadaşlarınız
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
VAHAP SEÇER (Devamla) Biz
Hükümette değildik, SHP Hükûmetteydi ama sizin yol
arkadaşlarınız, dönemin, daha önceki dönemlerin
BAŞKAN Sayın
Seçer, lütfen Genel Kurula hitap edin.
AHMET YENİ (Samsun)
Erdal İnönü Başbakan Yardımcısıydı. Erdal
İnönü Başbakan Yardımcısıydı, haberin yok.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Var, var
O zaman SHP vardı, CHP vardı. Hiçbir şeyden haberin
yok.
VAHAP SEÇER (Devamla)
Adalet Bakanı Şevket Kazan, bugün bakan olan Hayati
Yazıcı, bu sanıkların, bu faillerin
avukatlığını yaptı; bunları da unutmayalım.
AHMET YENİ (Samsun)
Niye tedbir almadınız?
BAŞKAN Sayın
Yeni, lütfen
VAHAP SEÇER (Devamla)
Baş failler on yedi yıldır arandı, bulunamadı. Sizin
devri iktidarınız dönemi sekiz yılı doldurdu.
AHMET YENİ (Samsun)
Bırak sekiz yılı. Biz araştırıyoruz.
VAHAP SEÇER (Devamla) Bu on
yedi yılın sekiz yılı sizin dönemlerinizdir değerli
arkadaşlarım.
AHMET YENİ (Samsun)
Bizimle ilgisi yok.
VAHAP SEÇER (Devamla)
Hakkında gıyabi tutuklama kararı olan sanıklar
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin personeli çıktı, Sivas
Emniyetinden ehliyet aldı, Sivas Belediyesinde nikâh kıydı;
bunlar sizlerin döneminde oldu.
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) - Bir defa kınamadılar.
VAHAP SEÇER (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz günlerde, Sayın Bakan,
burada, dün daha doğrusu, bir gündem dışı
konuşmayı yanıtladı Madımakla ilgili, AKP
milletvekillerinin bu konularla ilgili bir Meclis araştırma önergesi
verdiğini söyledi. Elbette ki bunları biz muhalefet olarak
destekliyoruz. Sadece Sivas değil, Maraş, Çorum, Başbağlar,
Gazi olayları, faili meçhul cinayetler; Türkiyede üstü
açılmamış, aydınlatılmamış, sis perdesi
aralanmamış hangi olay varsa hepsinin üzerine gidelim. Bunu, bu
Meclis yapsın, 23üncü Dönem Meclisi yapsın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri
Başkanlığının burada kanun tasarısı
görüşüldü. Madımak Otelinin,
o facianın, katliamın yaşandığı Madımak
Otelinin müze olması konusu da burada tartışıldı.
Geçtiğimiz aylarda da Alevi açılımı konusu gündeme
geldiğinde bu çalıştayların en önemli konularından
birisi, en önemli konu başlığı, gündem
başlığı Madımak Otelinin müze olma konusuydu,
oranın düzenlenmesi konusuydu. Tabii, orada, Alevi toplumunun
değişik aktörleri, dernekler, sivil toplum örgütleri bu konuda
görüş bildirdiler ve Madımak Otelinin müze olması talebini
bildirdiler. O dönemde Bakan, bu taleplere olumlu yanıtlar verdi ama ne
oldu, ne değiştiyse, şimdi Sayın Bakan şöyle bir
beyanat veriyor: Madımak Otelini il halk kütüphanesi yapacağız.
Şu anda kamulaştırdık, yalnız mal sahipleri dava
açtı, yargı süresini bekliyoruz; sadece o binanın birinci
katını bir anı evi yapacağız.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, Türkiye'de bazı konuları çözmeye
soyunuyorsunuz ya da o sorunları çözüyormuş gibi yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Seçer, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
VAHAP SEÇER (Devamla) Orada
katledilen insanların ailelerinin talebi, Alevi derneklerinin talebi,
oranın bir müze olması yönünde, ama siz işi
kıvırıyorsunuz, orayı il halk kütüphanesi
yapacaksınız ve birinci katını sadece anı evi yaparak,
işte bir bardak su serpmiş olacaksınız ateşe.
Değerli
arkadaşlarım, bu doğru bir anlayış değildir.
Oranın müze olması gerekiyor, bu yaşanan acıların
unutulmaması için orada katledilen insanların
fotoğraflarının, eşyalarının sergilenmesi
gerekiyor. Bu hareket, oranın müze olması, toplumsal
barışı zedelemez, aksine toplumsal barışı tesis
eder, o olay dimağlara, belleklere, akıllara kazınır ve
bundan sonra böyle olayların olmaması için hepimiz, hep birlikte gayretler
içerisinde oluruz.
Değerli
arkadaşlarım, ben sözlerime son verirken böyle acıların bir
daha yaşanmamasını diliyorum. Orada katledilenlerin ateşte
semaha durduklarını ve ruhlarının şad olduğunu
düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Seçer.
Gündem dışı
üçüncü söz, Isparta ve çevresinde aşırı
yağışlardan etkilenen çiftçilerin sorunları hakkında
söz isteyen Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaza aittir.
Buyurun Sayın Korkmaz.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Isparta ve
çevresinde aşırı yağışlardan etkilenen
çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Isparta ve civarında
yaşanan dolu afetinin ortaya çıkardığı zararlar
hakkında söz almış bulunuyorum. Söz alıyoruz ama birkaç
gündür yurdumuzun değişik yörelerinde yaşanan felaketlerle
ilgili, Tarım Bakanımız ve Hükûmet âdeta bu problemleri
görmemezlikten geliyor ve cevap verme gayretinde bile bulunmuyor. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, hepimiz inanıyoruz ki hayır ve şer Allahtan
gelir. Haziran ayında meydana gelen ve Isparta ve çevresini etkileyen dolu
afeti de hiç şüphesiz tabii bir afettir. Allah tekrarından korusun,
zarar büyüktür. Eğirdir ilçesi ve 2 belde, 7 köyünde 1.400 elma
üreticisinin yaklaşık 15.500 dekarlık tarım alanında
30 bin ton elma ürünü kaybı vardır. Ortalama zarar yüzde 60ın
üzerindedir.
Çiftçimiz, yaşanan
ekonomik krizden dolayı zaten birikmiş borçların altında
ezilirken maruz kaldığı bu afet dolayısıyla yarın
evladının önüne bir tas çorba koyup koyamayacağının
kaygısı içine düşmüştür.
Hafta sonunda ziyaret
etmiş olduğum Serpil, Tepeli, Eyüpler, Ağılköy ve
ayrıca telefonla bilgi aldığım Balkırı, Çayköy,
Yuvalı, Mahmatlar, Gökçehöyük ve Barlada da zarar, ziyan büyüktür.
2009da elmada kara leke
hastalığı yaşanmış, dolayısıyla
çiftçimiz emeğinin karşılığını
alamamış idi. Bu yıl da dolu afetiyle
karşılaşılmıştır. Köylülerimiz kamu bankalarından,
tarım ve kredi kooperatiflerinden aldıkları kredileri
ödeyemeyecek duruma düşmüştür. Ayrıca, başta ilaç olmak
üzere gübre ve mazot ödemleri de içinden çıkılmaz bir hâl
almıştır.
Söz konusu köylerimiz
tarımdan kazandığını yine tarıma, damlama sulama,
soğuk hava depoları, tasnif ve paketleme sistemlerine yatırmakta
hem Eğirdir Gölünün korunması, tasarruflu sulama
yapılması, hem de ürün kalitesi açısından özel bir ilgiyi
de hak etmektedir; Hükümetinden kara gününde sıcak bir ilgi ve uzanan bir dost
eli görmek istemektedir; banka ve kooperatif borçlarının ertelenmesi,
bu imkânlardan yararlanmayan köylüye de dekar başına uygun bir afet
zararının ödenmesini beklemektedir. Yeni afetlerle
karşılaşılmaması için de meyve bahçelerinin üstünün
örtülmesi sistemleri konusunda bölgemiz üreticisinin uygun kredilerle
desteklenilmesi talepleri vardır.
Çiftçilerimiz bu talepleri
dillendirince Tarım Bakanı Efendim, tarım sigortası
getirdik, yaptırsalardı. gibi bir mazeret beyan etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
millete önderlik eden sizlere sormak istiyorum: Kaçınız evinizi,
büronuzu örneğin deprem afetine karşı sigortalattınız.
Zaten cari ve zorunlu ödemelere güçlükle para yetiştirmekte olan
çiftçimize, eğri oturup doğru konuşalım, sigorta primleri
de ağır gelmektedir. Bölgemizde tüm çabalara rağmen
sigortalı oranı yüzde 7 ile 10 arasında
kalmıştır. Ayrıca, köylülerimiz diyorlar ki: Tarım
sigortası yaptırırken geleneksel tarım yapma tekniklerinden
dolayı tapu ibraz edemiyoruz. Bazı köylülerimiz yaylaklarda, hazine
yerlerinde ya da ortaklık şeklinde ziraat yapmakta ya da babanın
evladına hayatta iken tapusunu devretmemesi gibi sorunlarla
karşılaşmaktadır. Bu nedenle tapu ibrazında
sıkıntılar vardır. Kanun uygulamayla ile bire bir
örtüşmemektedir.
Bir başka haklı
itiraz da şudur: Tarım sigortası yapan şirketler tazminat
ödememek için her türlü zorluğu çıkarmakta, âdeta üzümün çöpü,
armudun sapı diyerek bin bir güçlük sergilemektedirler. Afet sonrası
bahçeye gelip Hasat zamanında zararı gelip yeniden hesaplayacağız.
demektedirler. Hâlbuki üretici zarar görmüş meyveyi ağaçlardan
temizlemek mecburiyetindedir ki, hem toptan alıcılara ürününü
beğendirsin hem de zarar görmemiş meyveleri koruyabilsin. Hasat
mevsiminde gelen sigortacı zaten yüzde 10un altındaki zararı
ödememektedir. Senin bahçen zarar görmemiş. ya da Zarar yüzde 10un
altında deyip çıkmaktadır. Bu sorun kısa bir zaman içinde
mutlaka çözülmelidir. Aksi takdirde, sigorta yapanların sayısı
yüzde 10u da bulmayacaktır.
Bu sorunların
tamamı Uluborlulu kiraz üreticilerimiz tarafından da dile
getirilmiştir. Kiraz hasadı haziran sonu ya da temmuz
başıdır. Hasat mevsiminin hemen öncesinde, haziranın 10u,
22si ve 25inde yağan kuvvetli yağışlar ile zarar kirazda
yüzde 80e ulaşmıştır. Bu yağışlar ve ani
ısı düşüşleri hassas bir meyve olan kirazda çatlamalara
sebep olmuş, kirazın ekonomik değerini düşürmüştür.
Yine başka önemli bir
husus da Sayın Tarım Bakanı çiftçilerimize Tarım
sigortası yaptırın. diyor ama örneğin, bu sigorta
başta Uluborlu üreticimiz olmak üzere kiraz üreticisinin sorununu
çözmüyor. Tarım sigortası doğal afet olarak hortum,
fırtına, heyelan, yangın, sel, dolu ve doludan kaynaklanan
kalite kaybını tazmin etmekte. Ancak kirazda çatlamalara sebep olan
ani ısı değişikliklerini saymamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Korkmaz, lütfen tamamlayınız; buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
Neredeyse on, on iki saat aralıklarla ani ısı
düşüşleri yaşadık, yaşıyoruz. Burada çiftçimizin
günahı ne?
Bu bakımdan, ani
ısı değişiklikleri de tazmin nedenleri arasına
alınmalıdır. Uluborluda damlama sulama sistemi şebekesi
2008de ihale edilmiş ve hemşehrilerimiz
borçlandırılmıştır. Bu afet bu borçların üzerine
ilave ve altından kalkılamaz bir yük getirmiştir.
Sözlerimin sonunda
Eğirdir ve Uluborlulu hemşehrilerimin zararlarının tazmin
edilmesi için Tarım Bakanlığını göreve davet ediyor;
tüm sıkıntılarına rağmen Uluborlu Belediyesi ve
Kaymakamlığınca düzenlenen Geleneksel Kiraz Festivaline de
Ispartalı bütün milletvekillerimiz adına tüm milletvekillerimizi
davet ediyor; festivale emek verenlere, Belediyemize,
Kaymakamlığımıza teşekkür ediyor; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Korkmaz.
Gündem dışı
konuşmaya Hükûmet adına Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın
Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, son bir ay
içerisinde Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde yaklaşık 800 bin dekar
alanda -toplamda- yağışlardan, doludan, selden bir şekilde
zarar gören çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi sunmak istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; benim Tarım Bakanı olarak bu kürsüde,
Meclis çalışmalarında gündem dışı
konuşmalara en çok cevap veren, dolayısıyla da
milletvekillerimizin bu manadaki denetim faaliyetine en açık olan, en çok
sorulara cevap veren ve en çok gündem dışı konuşmalara da
cevap veren bir arkadaşınız olduğum biliniyor. Yani
kayıtlar da bunu söylüyor. Hele hele önceki hükûmetlerin bakanlarıyla
falan mukayese edildiğinde sorulara cevap verme konusunda bugüne kadar
hiçbir dönemde, hiçbir zaman cevap verilmediği kadar sorulara cevap
verildiği, hem gündem dışı konuşmalara hem sorulara
cevap verildiği ortaya çıkar. Rakamlar elimde, onlarla vaktinizi
almak istemiyorum.
GÜROL ERGİN (Muğla)
Sayın Bakan, hiç olmazsa Sami Beyin hakkını yeme. Sami Beye
ayıp oluyor.
BAŞKAN Sayın
Ergin, lütfen
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bu hafta
içerisinde, Avrupa Birliğiyle müzakere fasıllarından birisi olan
tarımla ilgili çok önemli bir faslı, gıda faslını
açmak üzere Brükselde görevli bulunuyordum. Dolayısıyla son birkaç
gün içerisindeki konuşmaları cevaplama imkânım olmadı,
gündem dışı konuşmalara cevap verme. O nedenle gecikti ama
bakıyorum -tutanaklardan aldım bilgileri- benim burada olmamam
Biraz
önce değerli vekilim -hatta ben burada olduğum hâlde- kendisince
-duydum- Benim veya Hükûmetin cevap verme tenezzülünde
bulunmadığı, gelmediği. şeklinde burada bir ithamda
bulundu, bir iddiada bulundu.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Dolu afetine karşı Sayın Bakan
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Tabii,
bunları da düzeltmemiz gerekiyor, en azından kayıtlara geçmesi
açısından bunları da ifade etmem gerekiyor.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, tarım, risk alanı yüksek bir
üretim faaliyeti, tabiat şartlarına bağlı. Sadece bizde
değil dünyanın her yerinde tarım, risklerle yapılan bir
faaliyet, sürdürülen bir faaliyet. Şimdi, Türkiyede, çiftçilerin
tarımsal üretim faaliyetlerini gerçekleştirirken gerek sel gerek dolu
gerek don gerek buna benzer birtakım tabii afetlerle karşı
karşıya kaldıklarında, bizden önce iki tane kanun
vardı. Bunlardan bir tanesi, 5254 sayılı Muhtaç Çiftçilere
Tohumluk Yardımı Yapılması Hakkında Kanun idi. Bu
Kanun gereğince, çiftçiler herhangi bir tabii afetle karşı
karşıya kaldıklarında hükûmetler bir kararname
hazırlarlar, onlara tohumluk desteğinde bulunurlar ve
borçlarını da ertelerler. Şimdi, bu 5254 sayılı Kanun,
bizden önceki Hükûmet döneminde yürürlükten kaldırıldı yani
çiftçiler bu alanda açıkçası korunmasız, savunmasız hâle getirildi.
Ne zaman yürürlükten çıkarıldı, kalktı? 3/7/2001 tarihinde.
Dolayısıyla, yerine ne kondu? Yerine bir şey konmadı.
Şimdi, bir başka
kanun vardı, 2090 sayılı Kanun. O da daha çok canlı
hayvanlarla ilişkili, oradaki hayvan kayıplarıyla, yangın
başta olmak üzere birtakım afetlerle ilgiliydi. Bu Kanun 1977
yılında çıkmış. 1977den 1996ya kadar hiç ama hiç bu
Kanun çerçevesinde ödeme yapılmamış. 1996-2002 tarihleri
arasında sadece 2,5 milyon lira bu Kanun çerçevesinde Türk çiftçisine
ödeme yapılmış; felaketler, afetler vesaire
karşısında. Bizim Hükûmetimiz döneminde bu Kanuna da
işlerlik kazandırılmış ve bakın ne kadar ödeme
yapılmış? 2003-2010 tarihleri arasında tam tamına 264
milyon lira Türk çiftçisine tabii afetlerle karşı karşıya
kaldığında bu Kanun kapsamında ödeme
yapılmış. Demek ki biz, Türk çiftçisini karşı
karşıya kaldığı riskler ve
uğradığı afetler, zararlar konusunda destekliyoruz. Bu
Kanunu, daha önce hemen hemen hiç işlerliği olmayan, meriyette
olmasına rağmen, işlemeyen bir kanunu da biz bu çerçevede
yaptık ve 264 milyon lira da ödeme yaptık.
Fakat bu arada bir hususu
daha biz Türk çiftçisinin gündemine getirdik. Nedir bu? O da şu: İlk
defa olarak 1 Haziran 2006 tarihinde Tarım Sigortaları Kanununu
yürürlüğe koyduk, daha doğrusu uygulamasını
başlattık. 2005 yılında Kanun çıktı,1 Haziran
2006 tarihinde de yürürlüğe girdi ve her sene bu Kanunun uygulaması
biraz daha genişletildi Türk çiftçisinin lehine olarak. Dolu, don, bu sene
seli de, 1 Ocak itibarıyla seli de sigorta kapsamına aldık ve bu
sigorta bedelinde ise yüzde 50 hibe destek veriyoruz. Yani çiftçimiz,
bağını bahçesini, tarlasını, her neyse, diyelim ki 100
liraya sigortaladı, 50 lirasını biz hibe olarak kendisine
ödüyoruz; yüzde 50.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Dönümü ne kadar Sayın Bakan?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Dönümden
dönüme değişiyor. Yani ürüne göre sigorta poliçe değeri. Ben
onları şimdi anlatacağım size.
Yüzde 50 hibe destek
veriyoruz. Nedir bunlar? Bitkisel ürünler için değerli arkadaşlar,
dolu ana riskiyle birlikte, doluyla birlikte yangın, heyelan,
fırtına, hortum, deprem, sel ve su baskını ek riskleri
paket hâlinde; ayrıca, açık alanda yetiştirilen meyveler için
yukarıda belirtilen risklere ilave olarak don riski teminatı, yüzde
50 prim desteği; seralar için dolu ana riskiyle birlikte yangın,
heyelan, fırtına, hortum, deprem, taşıt çarpması, kar
ve dolu ağırlığıyla sel ve su baskını ek
riskleri paket hâlinde; kapalı sistemde üretim yapılan biyogüvenlik
ve hijyen tedbirleri alınmış tesislerde yetiştirilen kümes
hayvanları için ölüm riski teminatı; çiftçi kayıt sistemine
entegre edilmiş soy kütüğü, ön soy kütüğü ve Hayvan Kayıt
Sistemine (Türkvet) kayıtlı olan süt sığırları
için ölüm riski teminatı; denizlerde ve iç sularda yetiştirilen su
ürünleri için ölüm riski teminatı Tarım Sigortaları Havuzu
tarafından teminat altına alınmıştır ve biz buna
yüzde 50 hibe destek veriyoruz.
Peki, bugüne kadar bu
sigortadan Türk çiftçisi faydalandı mı? Ne kadar para aldı? Ne
yatırdı? Bunu da bilelim.
Bakın değerli
arkadaşlar, 1 milyon 129 bin 850 poliçe düzenlendi şu ana kadar. 81
il, 807 ilçe, 15.860 köy devlet destekli tarım sigortasıyla
tanıştı. Buralarda sigorta uygulandı. 20 milyon 160 bin 07
dekar alanda 9 milyar 586 milyon liralık tarımsal varlık
sigortalandı. Yani 9,5 katrilyonluk tarımsal varlık
sigortalandı. 9.303 sera, 313.349 büyük baş hayvan, 335 büyük entegre
tavuk kümesi, 39 adet balık çiftçiliği yine sigorta teminatına
kavuştu ve ödediğimiz sigorta kapsamında -ödenen hasar,
tazminat- 190 milyon 944 bin 407 lira ödeme gerçekleşti. Yani
sigortasını yaptıran çiftçilerimize bir şekilde -biraz önce
söylediğim risklerle- hasarlarla karşı karşıya
kalanlara yaklaşık 191 milyon lira da tazminat ödendi, hasar ödendi.
Bu uygulama aslında hem çağdaş hem dünyanın ileri,
gelişmiş ülkelerinde uygulanan bir sistem. Bitkisel dolu-don, hayvan
hayat, sera, kümes, su ürünleri ile vatandaşlarımız,
çiftçilerimiz özellikle hem primlerini kendileri yatırıyor, biz bunun
yüzde 50sini yatırıyoruz ve o takdirde de karşı
karşıya kaldıkları hasarların bedelinin tamamı
kendilerine ödeniyor.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bununla birlikte, bu yıl içerisinde ocak
ayında bazı illerimizde sel felaketi meydana geldi. Ki bunun süresi
de mayıs ayına kadar uzatıldı ve mayıs ayına kadar
sel felaketiyle karşı karşıya kalan 17 ilimizde yüzde 30 ve
üzeri zarar gören çiftçilerimize çıkardığımız bir
kararnameyle borç ertelemesi yapıldı ki bunun tutarı 27 milyon
lira. Yine, bunların Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatiflerine olan zirai kredi borçları bir yıl süreyle, yüzde 7
ile ertelendi.
Kararname kapsamında 17
il var. 10 bin çiftçimiz bundan, bu kararnameden istifade etti. Hangi iller:
Adana, Adıyaman, Afyon, Ağrı, Antalya, Aydın, Batman,
Bingöl, Bursa, Çanakkale, Edirne, İzmir, Kars, Kırklareli, Manisa,
Muş ve Uşak illeri.
Yine, bu yılın
ilkbaharında, şubat-mart aylarında don bazı bölgelerde
meydana geldi ve özellikle sigortanın yorum sebebiyle, dünyadaki
uygulamaları sebebiyle -örneğin, kayısıdaki çiçeklenme
döneminin belirli safhaları sigorta kapsamında idi- buradan
faydalanmadığı anlaşılan, sigorta kapsamına
girmediği tespit edilen illerimizle ilgili de yine bir kararname
çıkardık. Buradan da toplam 26 ildeki 60 bin çiftçimizin 800 bin
dekar alanda, biz, bu kardeşlerimizin de, bu çiftçilerimizin de hem
borçlarını yüzde 7 faiz oranıyla bir yıl erteledik hem de
kendilerine dekar başına 150 lira destek ödemesi çıkardık.
Bunun da tutarı 208 milyon lira.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Para?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Para şu
anda askıda.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Yani para yok!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Hayır,
bunun bir muamelesi var. Yani siz geldiniz, Ben şu kadar zarar gördüm,
hemen bana çıkar parayı ver
Olur mu? Devletin hesabı
kitabı var, denetimi, kontrolü var. Şu anda ilanda. Askı süresi
bitince parası ödenir. Yani şu anda prosedür devam ediyor, hiçbir
sorun yok.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, deadline ne zaman, deadline?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bunun
kontrol icmalleri alınıyor şu anda, şu anda askıda.
Dolayısıyla askı süresi tamamlandığında, yasal
olarak itiraz var mı yok mu, buna göre yapılacak.
Değerli milletvekilleri,
son bir ay içerisinde de bu defa sel ve aşırı yağmur
ihbarı alınan iller var, 18 il; Artvin, Aydın, Bursa, Denizli,
Eskişehir, Giresun, Hatay, Isparta, İstanbul, Kars, Kilis, Kocaeli,
Konya, Muş, Ordu, Rize, Samsun, Trabzon. Bir de dolu ihbarı olanlar
var. Bunlar tabii ayrı ayrı; seli ayrı, dolusu ayrı. Burada
da 15 il var. Bunların bir kısmında hem sel olmuş hem dolu
olmuş, dolayısıyla onları ayrı ayrı kategorize
ediyoruz. Bunlar da Ankara, Artvin, Denizli, Erzurum, Hatay, Isparta, Kars,
Kilis, Konya, Mersin, Muş, Osmaniye, Samsun, Tokat, Uşak. Bunlarda da
bizim ilk tespitlerimize göre 800 bin dekar civarındaki alan bir
şekilde doludan etkilendi ve bunlarla ilgili de hasar tespitleri şu
anda yapılıyor. Dolayısıyla hasar tespitleri
geldiğinde de bunlarla ilgili mevcut meri mevzuat çerçevesinde de o
çiftçilerimize de elbette ki yardımcı olacağız.
Şimdi burada bir hususu
dikkate almamız lazım. Yüzde 50 sigorta bedelini devlet ödüyor, yüzde
50sini ödüyor, bu çok yüksek bir rakam, teşvik etmek için. Bizim,
sigortacılığı, tarım sigortacılığını
teşvik etmemiz lazım, geliştirmemiz lazım. Yani, bu nedenle
de, en küçük bir sigorta kapsamına aldığımız hâlde,
sigorta kapsamında bulunduğu hâlde eğer çiftçimiz sigorta
etmiyorsa, bilerek veya bir şekilde bilmeyerek
Sigorta bilerek etmiyorsa,
siz şimdi kalkıp eğer ona da sigorta kapsamı
dışında bulunan bir ürün muamelesi yaparsanız veya bir risk
muamelesi yaparsanız o zaman Sigorta Kanununu çıkarmış
olmanızın da bir anlamı kalmıyor, o zaman bunu hayata
geçiremezsiniz. Bunun da hesabının, kitabının
yapılması lazım. Biz bütün gücümüzle çiftçilerimize bu konuda
bilgi veriyoruz, anlatıyoruz; yayın araçlarıyla,
toplantılarla, ziyaretlerle. Bakın, şu şu şu riskler
sigorta kapsamında. Parasının yarısını da biz
veriyoruz, yaptıranlar da çok memnun. İşte, 190 milyon lira
hasar ödendi şimdiye kadar. Sigorta kapsamında en çok alan
illerimizden bir tanesi Malatya, özellikle kayısı üreticileri.
Dolayısıyla bizim bunu da dikkate almamız lazım. Bunun Türk
çiftçisine yapılabilecek bu manada en hayırlı yardım
olduğunu, kendisini sigortalama konusunda hem yüzde 50 hibe destek verip
bunu teşvik etmek ve bu şekilde ürününü sigortalatmak yoluyla tabii
afetlere karşı korunmanın, riski minimize etmenin veya riske
karşı onu korumanın en doğru, en sağlıklı
yol olduğunu
Ki dünyanın gelişmiş bazı ülkelerinde
de, örneğin İspanya, Fransa gibi bu tür ülkelerde de hâlen bu sistem
uygulanıyor, biz de bununla birlikte bunu uyguluyoruz. Kesin hasar
tespitleri olduğunda mevcut meri mevzuat konusunda da biz yine bu
çiftçilerimize de elbette ki yardımcı olacağız.
Bizim, kırsal
kalkınma yatırımlarının desteklenmesi projeleri
kapsamında özellikle Isparta ilimizde de -Sayın Korkmaz Vekilimize de
bu vesileyle teşekkür ediyorum, gündeme getirdi- hem damla sulama
konusunda hem diğer kırsal kalkınma yatırımları
konusunda -hakikaten Isparta çiftçisi bu konuda aldığı projeleri
en güzel şekilde yerine getiren illerimizden bir tanesi- en çok da proje
uyguladığımız illerden bir tanesi. Dolayısıyla onlara
da, Türkiye'nin diğer bütün bölgelerindeki, bütün illerdeki çiftçilerimize
de biz bütün gücümüzle destek olmaya devam edeceğiz.
Hububat sezonu, hasat devam
ediyor. Şu an itibarıyla 548 bin ton biz alım yaptık Toprak
Mahsulleri Ofisi olarak. Geçen sene aynı tarihte
aldığımızdan biraz daha fazla aldık. Geçen sene aynı
gün 517 bin ton idi alımımız, şu anda 548 bin ton
alıma ulaştık.
Avrupa Birliğiyle
gıda faslının açılmış olması Türk
tarımı için de, Türk tüketicisi için de, Türk tarım sektörü için
de çok önemli bir gelişme. Çünkü Avrupa Birliğindeki tüketicilerin tabi
bulundukları standartların artık Türkiyede de gıdaya
erişim konusunda, gıda üretimi konusunda, gıda güvenliği
alanında artık Türkiyede uygulanacağını bu
gösteriyor. Hem Türkiye'nin eriştiği standardı ve kapasiteyi
göstermesi açısından çok önemli hem bundan sonra tüketicilerimizin
ulaşacakları refah düzeyiyle, sağlık ve hijyen
standardıyla ilişkili olarak son derecede önemli. Bu müzakere
faslı uzun çabadan sonra, değerli milletvekillerimizin de sabahlara
kadar süren yoğun çalışmasıyla çıkarılan kanun bunun
şartlarından birisiydi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Bakan, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
Ve ben başta
saygıdeğer milletvekillerimiz olmak üzere bu faslın
açılmasında emeği geçen Sayın Başmüzakerecimiz Egemen
Bağış Bakanımıza, Dışişleri
Bakanlığımıza ve Bakanlığımızın
çalışanlarına, emeği geçen herkese bu vesileyle huzurunuzda
teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Darısı diğer fasılların
başına diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Kurt, Sayın
Korkmaz, Sayın Çalık, Sayın Aslanoğlu ve Sayın Ergin,
söz talepleriniz var Sayın Korkmazın ve Sayın Bakanın konuşmaları
dolayısıyla anladığım kadarıyla.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Evet.
BAŞKAN - Ancak, İç
Tüzük gereğince söz veremiyorum.
GÜROL ERGİN (Muğla)
Niye?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Efendim, yerimden kısa bir açıklama yapmak istiyorum konunun daha iyi
anlaşılması açısından.
BAŞKAN Sayın
Milletvekilleri, bu, İç Tüzükte olmayan bir olayın burada uygulamaya
konulması. Sayın Milletvekilinin
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Efendim, Bakanın yapmış olduğu açıklamalar eğer
-benim sorularım var konuşmamda- o soru soran tarafından yeterli
görülmezse, katkı mahiyetinde bir iki dakika konuşma yapabilir.
BAŞKAN Gündem
dışı konuşmada söz konusu değil efendim. Bir
tasarının veya teklifin görüşülmesi sırasında esas
üzerinde veya maddeler üzerindeki soru sorma sırasında
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Efendim
BAŞKAN Sayın
Vekilim, izahımı yapayım, bir saniye. İç Tüzükü izah
ediyorum ben, bir saniye. Bir oturur musunuz lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Efendim, İç Tüzüğü biliyorum da, bir dakika benim açıklamamın
kime zararı olabilir? Bir dakika
Konunun daha iyi açıklanması
açısından.
BAŞKAN Sayın
Korkmaz, sadece siz değil ama
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Tamam, bir dakika arkadaşlardan istirham ediyorum.
BAŞKAN - Burada İç
Tüzükte olmayan bir hüküm uygulamaya konuldu Sayın Divan tarafından
diyelim. Ben de bunun önüne geçmek istiyorum. İç Tüzükte böyle bir
imkânımız yok yani, onu izah ediyorum.
Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Özür dilerim son cümlenizi anlayamadım. Divan neyi uygulamaya koydu?
BAŞKAN - İç
Tüzükte olmayan bir konu uygulamaya konuldu burada daha önce onu anlatmak
istiyorum ben.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
60ıncı maddeye göre söz istiyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Peki efendim, 60ıncı maddeye göre bir açıklama istiyorum. Yani
şu ana kadar efendim bir sabır gösterseydiniz konuşmamı
bitirecektim.
BAŞKAN Hayır
Sayın Korkmaz, bu sabırla veya sabırsızlıkla ilgili
değil. Tamam Pek kısa bir açıklama gereği diyelim, söz
verilsin ama 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 arkadaşımızın söz talebi
var. Bu da İç Tüzük
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Biz feragat ediyoruz Sayın Başkan. Ben
paramı istiyorum başka bir şey istemiyorum! Para istiyorum,
paramızı istiyoruz!
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Buyurun Sayın Kurt.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurtun, Isparta ilinde meydana
gelen iklim gerçekleşmesi nedeniyle yaşanan zararlara ilişkin
açıklaması
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta)
Sayın Başkan çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle ilimizde meydana
gelen iklim gerçekleşmesi sebebiyle zararlar Sayın Nevzat Bey
tarafından dile getirildi. Biz de gittik yerinde geçtiğimiz hafta
içerisinde ve ondan önceki haftalarda gördük. Çok ciddi, beklenilmeyen bir olay
söz konusu. Bu anlamda ben Bakanın kendine aktarılan bilgileri
değerlendireceği inancındayım, zaten ilgili il
müdürlüklerimiz tarafından burada tutanakla durum tespit edildi.
Valiliğimiz zannediyorum bu Bakanlığımıza gereken
bilgiyi iletecekler. Yalnız ben şu hususu eklemek istiyorum:
Şimdi Sayın Bakanın konuşmasında 1977
yılında çıkan bir uygulanmayan bir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Korkmaz
2.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, dolu afeti
nedeniyle Isparta ilindeki çiftçilerin sıkıntılarına
ilişkin açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önce, Sayın Bakanın
üç gündür yok olduğu eleştirim kendisi tarafından izah edildi,
bir kötü niyet taşımıyordu, o dolu afetiyle ilgili Tarım
Bakanının cevap vermesini arzu ettiğim için bunu söylemiştim.
Sayın Bakanın konuşmasında özellikle uygulamayla kanun
arasındaki farklılıkları ortaya koymak adına dile
getirdiğim hususlara cevap göremedim. Örneğin, Tapu ibrazında
sıkıntılar var. dedim Sayın Bakanım, Sigortaya
primlerin ödenmesinde zaten zor durumda olan çiftçilerimizin
sıkıntısı var. dedim, yine Ani ısı
değişikliklerini sizin çıkarmış olduğunuz mevzuat
kapsamıyor. dedim. Bununla ilgili bir açıklama getirmedi.
Kendisine teşekkür
ediyorum, Isparta çiftçisiyle ilgili güzel şeyler söyledi. O zaman, efendim,
Isparta çiftçisi özel bir ilgiyi hak ediyor. Yani eğer düzenli bir
tarım yaptırmak istiyorsanız, Isparta çiftçisi özel bir ilgiyi
hak ediyor. Farklı bir şey istemiyoruz, Malatyada yapılan
uygulamanın aynısını, efendim, Ispartada da istiyoruz.
Ben teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Aslanoğlu
3.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, don afetinden
zarar gören çiftçilere verilecek maddi
yardımın bir an önce verilmesine ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Türkiyeye örnek olduğumuz için, Nevzat Bey
teşekkür ederiz Malatyalı olarak.
Sayın Bakan, mart
ayı başıydı dört ay geçti. Tabii, çiftçinin mazot borcu
var, gübre borcu var. Verdiğiniz destek sadece çiftçinin
zararının onda 1i. Dekara 150 lira verdi, dekarda 1.500 lira
zararı var çiftçinin. Bu nedenle biz bir an önce paramızı
istiyoruz, yarın istiyoruz. Gübreciye borcumuz var, mazotçuya borcumuz
var, bir an önce paramızı istiyoruz. Yani derde derman olsun diye
paramızı bir an önce istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın Ergin
4.- Muğla Milletvekili Gürol Erginin, et ithalinden sonra et
fiyatlarının düşmediğine, düşmesi için yapılacak
ithalatın çitfçinin yararına olup olmadığına ilişkin
açıklaması
GÜROL ERGİN (Muğla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan gene çok
güzel bir konuşma yaptı, kendisini kutlarım. Ancak, özellikle
şu et konusuna bir değinseydi iyi olurdu. Ben şimdi soruyorum:
Sayın Bakan
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Onunla ilgili konuşun, ona da cevap vereyim.
GÜROL ERGİN (Muğla)
Sayın Bakan, Türkiyede, yaptığınız o
yanlış et ithalatından, daha doğrusu et için hayvan
ithalatından sonra fiyatlar düştü mü düşmedi mi? Düşmediyse
niye düşmedi?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Düştü, düştü.
GÜROL ERGİN (Muğla)
Hayır, düşmedi, sen de biliyorsun ben de biliyorum.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Hayır, düştü.
GÜROL ERGİN (Muğla)
İki gün sürdü, iki gün. Yalancının mumunun yatsıya kadar
sürmesi kadar sürdü.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Fiyatlar burada var, gelir bakarsın.
GÜROL ERGİN (Muğla)
Şimdi söylüyorum: Fiyatların düşmesi için ne kadar et ithal
etmeyi veya ne kadar et için hayvan ithal etmeyi düşünüyorsunuz ve bu Türk
çiftçisinin yararına mıdır zararına mıdır?
Kilosunun 14 lira 80 kuruş olduğu Et-Balık Kurumu
tarafından
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Çalık,
buyurun.
5.- Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın, Malatyada
yaşanan don olayından zarar gören çiftçilerin paralarının
ödeneceğine ilişkin açıklaması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ben öncelikle Sayın
Bakanımın söylemiş olduğu, Genel Kurulda en fazla gündem
dışı sorulara cevap veren, konuşmalara cevap veren Bakan
olarak bizim de sorunumuza cevap verip, konuşup daha sonradan sadece sözde
değil, icrasına da döktüğü için kendisine çok teşekkür
ediyorum.
O gün bizim
kayısıdan dolayı çiftçilerimizin zarar ettiğini ve don
zararlarının karşılanması gerektiğini
söylemiştik ve Sayın Bakanımız da sözde değil,
icrasını da yaparak Bakanlar Kurulundan kararı
çıkarttırdı ve Malatya çiftçilerimizin don
zararlarının tazmini sağlanıyor. Temmuzun 25inden sonra
Maliye Bakanlığı parayı Sayın Bakanımıza
gönderiyor ve o da inşallah Malatyalı çiftçilerimize gönderecek.
Ben Malatya adına
Bakanıma bir kez daha teşekkürü borç biliyorum, sağ olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Hıdır,
buyurun.
6.- Muğla Milletvekili Mehmet Nil Hıdırın,
çiftçilerde tarımsal sigorta sisteminin
yaygınlaştığına ilişkin açıklaması
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle önceki konuşmacının
vurguladığı çiftçilerin tarımsal sigortalarıyla alakalı konularda
Sayın Bakanımızı kutluyorum çünkü bizim dönemimizde
özellikle Sayın Bakanımızın da gayretleriyle tarımsal
sigortalar sistem olarak oturtuldu. Bu, bilimsel bir çalışmadır,
buna karşı çıkmak eşyanın özüne karşı
çıkmak kadar abestir. Onun için ben her yıl biraz daha
genişleyen tarımsal sigortadan dolayı Sayın
Bakanımıza ve ilgili bilim adamlarımıza çok teşekkür ediyorum. Köylümüz, çiftçimiz
bu tarımsal sigortanın yaygınlaşmasından son derece
memnundur, primlerin yüzde 50sinin devlet tarafından ödenmesinden son
derece memnundur. Bunu kötü göstermek hiçbirimize hiçbir şey
kazandırmaz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Doğru,
buyurun.
7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat ili Kazova ve
Turhal bölgesindeki çiftçilerin dolu yağışından
uğradıkları zarara ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tokat ili Kazova bölgesi
Turhal mıntıkasında da oradaki bulunan Söngüt,
Büyükyıldız, Çerçi köylerinde, Güryıldız köylerinde de
büyük oranda afet meydana gelmişti. Dolu afeti münasebetiyle insanlar
ürünlerinin hepsini kaybettiler. Özellikle domates üreticisi, meyve üreticisi,
sebze üreticisi bundan çok büyük oranda zarar gördüler. Biz de diğer iller
gibi buradaki çiftçi kardeşlerimize destek bekliyoruz. Buradaki
insanların, mesela 400 tane çiftçinin 2 tanesinde sigorta var. Çiftçilik
belgesi alamıyorlar tapudaki sorunlarından dolayı. Bu noktada da
bir iyileştirme mi yapılacak, başka bir konu mu gündeme
getirilecek? Bunlar yapılarak buradaki insanlarımıza destek
verilmesi lazım. Eğer destek verilmezse, buradakiler hem
borçlarını ödeyemeyecekler hem de icra daireleri elinde
kalacaklardır diyor, söz verdiğiniz için teşekkürlerimi
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir ve 29 milletvekilinin, 1993
yılındaki Sivas olaylarının
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/805)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bundan tam on yedi yıl
önce Sivas'ta, Madımak Otelinde bir insanlık dramı, bir
vahşet yaşanmıştır. Pir Sultan Abdal
şenliklerinde bir araya gelen; Türkü söyleyen, semah dönen,
kitaplarını imzalayan 37 aydınımız hunharca
katledildiler. Bu katliamı düzenleyenlerin hedefleri sadece orada olanlarla
sınırlı değildi. Madımak'ın dumanında
asıl boğmak istedikleri, laik demokratik cumhuriyetimizdi. Sivas
bunun için seçilmişti.
Amaçları, Cumhuriyetin
temellerinin atıldığı yerde Cumhuriyeti boğmaktı.
Cumhuriyet tarihimizin bu en
kanlı kalkışmasını görmezlikten gelenler, bunu sadece
Alevilere karşı yapılmış bir
saldırıymış gibi göstermek istediler. Kaldı ki, öyle
bile olsa, bu insanlık ayıbı karşısında
susanların, böyle bir olay hiç yaşanmamış gibi
davrananların, unutalım gitsin diyenlerin ayıbını tarih
er ya da geç tescil edecektir.
Bu katliamdan daha acı,
daha vahim olanı, aradan geçen on yedi yıla rağmen devletin bu
konudaki suskunluğudur. Artık devlet, devleti yönetenler
suskunluğunu bozmalı, tarihimizdeki bu kanlı
kalkışmayla yüzleşmelidir.
2 temmuz 1993'te yaşanan
bu vahşetten en çok Sivas halkı zarar görmüştür. Zaten var olan
göç, özellikle sermaye göçü bu olaydan sonra daha da
hızlanmıştır. Hangi inançtan, hangi mezhepten olursa olsun
Sivas halkının ezici çoğunluğu bu katliamı
lanetlemektedir.
Yapılması gereken,
bu olaydan ülke olarak, toplum olarak ders çıkarmaktır. Bir daha
yaşanmaması için önlem almaktır. Bu nedenle Anayasa'nın
98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 29.04.2010
1) Malik Ecder Özdemİr (Sivas)
2) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
3) Ali Oksal (Mersin)
4) İsa Gök (Mersin)
5) Atila Emek (Antalya)
6) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
7) Ahmet Küçük (Çanakkale)
8) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
9) Bülent Baratalı (İzmir)
10) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
11) Sacid Yıldız (İstanbul)
12) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13) Tacidar Seyhan (Adana)
14) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
15) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
16) Ensar Öğüt (Ardahan)
17) Muhammet Rıza
Yalçınkaya (Bartın)
18) Ahmet Ersin (İzmir)
19) Erol Tınastepe (Erzincan)
20) Rahmi Güner (Ordu)
21) Eşref Karaibrahim (Giresun)
22) Suat Binici (Samsun)
23) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
24) Faik Öztrak (Tekirdağ)
25) Mehmet Ali Susam (İzmir)
26) Onur Başaran Öymen (Bursa)
27) Ali Koçal (Zonguldak)
28) Abdulaziz Yazar (Hatay)
29) Tekin Bingöl (Ankara)
30) Şinasi Öktem (İstanbul)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 25 milletvekilinin,
hayvancılık sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/806)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kırmızı et
yüksek biyolojik değere sahip olan iyi bir protein
kaynağıdır. Ülkemiz coğrafi özellikleri ile her türlü
hayvansal üretim açısından uygun ortam ve önemli bir potansiyele
sahiptir. Ancak son yıllarda uygulanan yanlış tarım ve
hayvancılık politikaları nedeniyle Ülkemizde hayvan
sayısında çok ciddi bir şeklide azalmalar olmuştur. Böylece
bir zamanlar ihracatçı konumunda olan Türkiye bu gelişmeler sonucunda
et ithalatçısı ülke konumuna gelmiştir.
Türkiye Ziraat Odaları
birliği tarafından yapılan kırmızı et raporuna
göre Dünyada toplam kırmızı et üretimi 1990-2005
yılları arasında sığır eti %18, keçi eti %74,
manda eti %37,5 olmak üzere genelde %16 artmıştır. Aynı
yıllarda ülkemizde et üretimine bakıldığında ise
sığır etinde % 10,8, koyun etinde %10,5, keçi etinde %31,8 ve
manda etinde %86'lık bir azalma olduğu gözlenmektedir. Ülkemizde ise
toplamda %14 azalmıştır. Yine aynı raporda ülkemizde 2013
yılında 164.000 ton et açığı olacağı
belirtilmektedir.
1940 yılında 44
Milyon hektar olan çayır ve mera alanları günümüzde 12 Milyon hektara
kadar düşmüştür. Gerilemedeki diğer bir etken ise yem, mazot ve
gübre fiyatlarında yapılan önemli orandaki
artışlardır.
TÜİK verilerine göre
1980 yılında 44,5 milyon olan nüfusumuz, bugün 70 milyonun
üzerindedir. Buna karşılık aynı dönemde büyükbaş
hayvan sayısı 17 milyondan 11 milyona, küçükbaş hayvan
sayısı ise 68 milyondan 30 milyon azalmıştır.
2007 yılında
kesilen koyun sayısı 2,725,220 ve bu kesilen hayvanlardan üretilen et
60,402,826 ton iken, 2008 yılında ise koyun sayısı
1,859,281'e gerilemiş üretilen et ise 40,315,692 ton'a
düşmüştür.
Büyükbaş hayvanlarda
2007 yılında kesilen toplam hayvan sayısı 2,013,523 ve elde
üretilen et miktarı 433,951,598 ton iken, 2008 yılında bu
rakamlar 271,148 baş gerileyerek 1,742,375'e düşmüş ve üretilen
et miktarı da 1 yılda 62,000 ton gerileyerek 371,952,707 tona
düşmüştür.
8 yıllık AKP
döneminde hayvancılığa verilen teşviklerin yetersiz
olması nedeniyle çiftçilerimiz hayvancılık yapmayı
bırakmış, köyden kente göç edip işsizlik ve yoksulluk
içinde gecekondularda yaşamaya mahkum edilmiştir. 8 yıl sonunda
AKP tarafından çıkarılan genelgede ise hayvancılıkta
aile işletmeciliğini geliştirmek yerine, zengin ve parası
olanlara yönelik yeni yönetmelik çıkartıp, 50 baş ve üstü
damızlık hayvan besleyenlere hayvan alımında, ahır
yapımında ve süt toplama tanklarının yapımında
%30 ve %40 arasında hibe edileceği beyan edilmiştir. Ancak bu
teşvikten yararlanmak ve bu tesisleri yapabilmek için bir köylünün 250
milyar civarında bir sermayeye ihtiyacı bulunmaktadır.
Bu sermayeyi oluşturmak
için bir köylünün, köydeki arazisini ve evini bankaya teminat göstererek kredi
çekmesi gerekmektedir. Ancak bankalar köylünün evini ve arazisini teminat
olarak kabul etmediğinden bu teşvikten yararlanmaları mümkün
değildir.
Aile
işletmeciliğini geliştirmek için 50 baş ve üstü hayvan
teşviğinden yararlanmak yerine, 10 baş ve üstü hayvan besleyenlere
teşvik ve hibe yardımı olursa hem aile işletmeciliği
geliştirilmiş olur, hem de bütün aile çalışacağı
için işsizliği de büyük ölçüde çare olur. Bu nedenle
hayvancılığın gelişmesi ve et
açığının kapanması için besicilerin desteklenmesi
gerekmektedir. Yerli üreticimizin ve köylümüzün kalkınması
sağlandığında, ithal etin önü de kesilmiş olacak bu
konu ülkemizin de yararına olacaktır.
Son yıllarda görülen
hayvan sayısındaki düşüş ve et fiyatlarındaki
yükselişin sebeplerini tespit etmek amacıyla Anayasanın 98.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri
uyarınca bir Meclis Araştırması açılması
hususunda gereğini saygılarımla arz ederim. 27.04.2010
1. Ensar Öğüt (Ardahan)
2. Ahmet Küçük (Çanakkale)
3. Hulusi Güvel (Adana)
4. Ali Oksal (Mersin)
5. Abdulaziz Yazar (Hatay)
6. Şevket Köse (Adıyaman)
7. Erol Tınastepe (Erzincan)
8. Sacid Yıldız (İstanbul)
9. Ali Rıza Öztürk (Mersin)
10. Atila Emek (Antalya)
11. Abdullah Özer (Bursa)
12. Mustafa Özyürek (İstanbul)
13. Yılmaz Ateş (Ankara)
14. Malik Ecder Özdemir (Sivas)
15. Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
16. Mevlüt Coşkuner (Isparta)
17. Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18. Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
19. Bülent Baratalı (İzmir)
20. Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21. Enis Tütüncü (Tekirdağ)
22. Tacidar Seyhan (Adana)
23. Algan Hacaloğlu (İstanbul)
24. İsa Gök (Mersin)
25. Ali Koçal (Zonguldak)
26. Tekin Bingöl (Ankara)
3.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 26 milletvekilinin, 1980
yılındaki Çorum olaylarının
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/807)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1980 yılının
Mayıs ve Temmuz aylarında Çorum'da yaşanan olaylar ve katliam
yakın tarihimizin karanlıkta bırakılan ve sonuçları
itibarıyla toplumumuzda ayrışmalara neden olan bir
sayfasını oluşturmaktadır. Bu olaylar yalnızca 57
yurttaşımızın hayatını kaybettiği bir adli
vaka ya da kışkırtmalarla meydana gelen bir toplumsal cinnet hâli
değildir. Ülkemizin istikrarsızlaştırılmasına
dönük, planlı, Kanlı 1 Mayıs olaylarıyla başlayan ve
Malatya, Maraş, katliamları ile süren bir program dâhilinde
gerçekleştirilen olaylar zincirinin bir parçasıdır.
12 Eylül'ün hemen arifesinde
meydana gelen Çorum olayları ve bunları izleyen katliam, Türkiye'de
planlanan askerî darbenin zeminini oluşturan son aşama olarak
değerlendirilmelidir.
Bu nedenlerle 1980
yılında meydana gelen Çorum olaylarının ve yaşanan
katliamın aydınlatılması, bu olayın
kışkırtıcıları ile olayların arkasında
bulunan yerli ve yabancı unsurların ortaya çıkarılması
amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Yüce Meclisimizce bir Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz. 28.04.2010
1. Hulusi Güvel (Adana)
2. Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
3. Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
4. Şevket Köse (Adıyaman)
5. Ahmet Küçük (Çanakkale)
6. Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
7. Ali Rıza Öztürk (Mersin)
8. Malik Ecder Özdemir (Sivas)
9. Atila Emek (Antalya)
10. Ali Rıza Ertemür (Denizli)
11. Erol Tınaztepe (Erzincan)
12. Sacid Yıldız (İstanbul)
13. Abdullah Özer (Bursa)
14. Mustafa Özyürek (İstanbul)
15. Yılmaz Ateş (Ankara)
16. Mevlüt Coşkuner (Isparta)
17. Bülent Baratalı (İzmir)
18. Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
19. Ensar Öğüt (Ardahan)
20. Enis Tütüncü (Tekirdağ)
21. Tacidar Seyhan (Adana)
22. Algan Hacaloğlu (İstanbul)
23. İsa Gök (Mersin)
24. Ali Koçal (Zonguldak)
25. Abdulaziz Yazar (Hatay)
26. Tekin Bingöl (Ankara)
27. Ali Oksal (Mersin)
Gerekçe:
27 Mayıs 1980 tarihinde
MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak'ın
öldürülmesinin ardından 29 Mayıs 1980 tarihinde Çorum
olaylarının ilk aşaması başlamış, bu
aşamada solcu ve Alevi yurttaşlara saldırılar
düzenlenmiş, bu yurttaşlara ait işyerleri tahrip edilmiş,
bazı yurttaşlar öldürülmüştür.
Bu olaylar
sırasında Komünizm ile mücadelede Devlet güçlerini desteklediği
ifade edilen paramiliter unsurların solcu ve Alevi yurttaşları
katletmelerine güvenlik güçlerince seyirci kalınmış, kimi zaman
aşırı sağcı bu güçler açıkça
desteklenmiştir.
Olayların ikinci
aşamasının başladığı 4 Temmuz 1980 tarihinde
solcu ve Alevilerin bir camiyi bombaladıkları yolunda yalan haberler
yayılmış, Devletin resmî yayın kuruluşu olan TRT,
muhabiri böyle bir haber geçmemesine rağmen bu yalan haberlere yer
vermiş, bu kasıtlı tahrikler sonucunda onlarca
yurttaşımız yalnızca solcu ve Alevi oldukları
gerekçesi ile katledilmiştir.
Yakın tarihimizin en
kanlı sayfalarından birini oluşturan Çorum olaylarında toplam
57 yurttaşımız öldürülmüş, 200'ün üstünde
yurttaşımız yaralanmış, 300'e yakın ev ve iş
yeri tahrip edilerek yakılmış, binlerce aile göç etmek zorunda
bırakılmıştır. Bu olayların geçen yıllara
karşın aydınlatılmamış olması,
arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmaması kamu
vicdanını ciddi biçimde rahatsız etmektedir.
Çorum Katliamını
ülkenin daha baskıcı, daha otoriter bir rejimle yönetilmesini
isteyenlerin yönlendirilmesiyle oluşturulan bir sürecin parçası
olarak değerlendirmek gerekmektedir. Bu katliam daha önceki Taksim,
Malatya, Maraş katliamları ile başlayan ve 12 Eylül rejimiyle
kısmi amacına ulaşan daha büyük bir resmin parçasıdır.
Bu süreçte kullanılan insanlardan başlayarak ulaşılacak nokta,
Nato ve ABD'nin güvenlik stratejileri, Nato'nun bir parçası olan Gladio ve
onun uzantısı olan Kontrgerilla yapılanması ve 12 Eylül'ü
gerçekleştiren cuntadır.
Polis içinde o dönemde var
olan kimi yapıların olayı gerçekleştiren ve
kışkırtan aşırı sağ unsurlarla
bağlantıları olduğu yönünde tanıklıklar ve güçlü
kanıtlar bulunmaktadır. Olaylar öncesinde kente gelen ve ABD
Büyükelçiliğinde çalıştığı saptanan bir
kişinin bazı köyleri gezerek Alevi ve Sünnilerin hakkında bilgi
topladığı, sağ-sol kamplaşması üzerine sorular
sorduğu bilinmektedir. Daha sonra bu kişinin CIA ajanı
olduğu öğrenilmiştir. Birçok kaynak bu kişinin
olayların planlayıcısı olduğu kanaati
taşımaktadır.
Bu katliam ülkeyi 12 Eylül'e
iten sürecin önemli bir halkasını oluşturmaktadır. Bu
halkaların ve ilişkilerin tamamı aydınlatılmadan
ülkemiz üzerinde yabancı istihbarat örgütlerinin ve Nato'nun ülkemizde
uzantıları da bulunan yasadışı
oluşumlarının o dönemde gerçekleştirdikleri manipülasyonlar
anlaşılamayacaktır.
Bu gerekçelerle Çorum'da
yaşanan ve kışkırtmalar sonucu
insanlarımızın katledilmesiyle sonuçlanan olayların
aydınlatılması ve olayların arkasında yer alan
güçlerin ortaya çıkarılması amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasının yerinde olacağı
kanısı taşımaktayız.
4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin,
dış politika konusunda Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/808)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
"Dış politika
sorunlarının tespiti ve çözümü" için Anayasanın 98'inci,
İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis
Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
04.05.2010
1) Hasip Kaplan (Şırnak)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı
Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye, hem bir
Balkan-Avrupa hem de tarihi ve coğrafi ilişkileri nedeniyle
Ortadoğu'nun önemli ülkelerinden biridir. Yine halklar denizi olarak
anılan Akdeniz'le doğrudan kıyı olması nedeniyle bir
Akdeniz ülkesidir. Diğer yandan, Asya ile Avrupa kıtasını
birbirine bağlayan köprü rolü oynaması, Kafkaslarda Türkiye
Cumhuriyetlerle ilişkileri nedeniyle Avrasya ülkesidir. Bütün bu
gerçeklikler göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'nin üzerinde
kurulduğu coğrafyaya hem jeo-stratejik hem de jeo-politik önem
kazandırmaktadır.
Küreselleşme, dünyada
bir çok şeyi sürekli ve hızlı bir değişim sürecine
sokmuştur. Bu süreçle birlikte, Ulus-devletlerin giderek aşılma
dönemine gireceği, buna karşılık egemen devletler
arasında bulunan sınırların ortadan
kalktığı, bölgesel bütünleşmelerin artarak önem
kazanacağı bir dönem yaşanmaktadır. Tüm bu gelişmeler
dış politikayı doğrudan etkileyecektir. Dış
politikanın da bu gerçekler ışığında belirlenmesi
gerekmektedir.
Ülkede, bölgede ve dünyada
küresel barışı, demokrasiyi, insan haklarını, hukukun
üstünlüğünü, adaleti ve istikrarı, halkların birliği ve
kardeşliğini tesis etmek için aktif ve sürekli bir çaba sağlanması;
ülke, bölge ve dünya barışını zedeleyecek, halklar
arası düşmanlıklara yol açacak her türden politika ve
yaklaşımlara yeni politikaların geliştirilmesi zorunludur.
Demokratik hak ve
özgürlüklerin geliştirilmesine yönelik uluslararası
sözleşmelerin gereklerinin yerine getirilmesi, bu sözleşmelere
aykırı uygulamaların ortadan kaldırılması ve
Türkiye'nin dış politikada bu gerekçelerle sürekli baskı
altında tutulması önlenmelidir.
Birleşmiş
Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, AGİT gibi
uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla iş birliği ve
dayanışma temelinde eşit ilişkiler geliştirilmelidir.
Bu kurumlardan başka hiçbir etki altında kalmadan, kuruluş
amaçları doğrultusunda, dünya barışının
korunması, uluslararası iş birliği ve halklar arası
dayanışma ilkeleri çerçevesinde çalışma yürütülmelidir.
AB, dünyada yaşanan
bölgesel bütünleşmelerin bir sonucu olarak daha da genişleyerek,
ekonomik, siyasal, kültürel ve sosyal bir birliğe doğru
evrilmektedir. Türkiye'nin AB'ye katılımını
hızlandırmak; müzakere sürecinin AB'ye tam üyelikle
sonuçlandırılması için çabalar
hızlandırılmalıdır. Sermayenin Avrupa'sına
karşı, eşit ilişkiler temelinde, bütünleşmiş
halkların demokratik Avrupa'sını yaratmak için
çalışmalar yapılmalıdır.
Sermayenin halklar aleyhine
gelişen küresel yayılmasına karşı, halkların
enternasyonal dayanışmasına ve küresel birliğine katkı
sunacak her türlü girişime destek sunulmalıdır. Türkiye'nin
demokratikleşmesi ve uluslararası hukuka uyumu için
Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, AGİT gibi uluslararası
kuruluşların ilgili sözleşme ve tavsiye kararlarını
koşulsuz ve çekincesiz kabulü ve iç hukuka yansıtılması
önemlidir.
Kürt sorunu, Kıbrıs
sorunu, Ermeni sorunu dış politikada da temel bir sorun olarak
Türkiye'nin aleyhinde gelişmelere yol açmaktadır. Bu sorunun zaman
kaybedilmeden demokratik çözümü geliştirilerek, ülkemizin
uluslararası ilişkilerde güçlü bir konum kazanması
sağlanmalıdır.
Ortadoğu'nun bölgesel
düzeyde demokratik bütünleşmesi, dünyadaki gelişmelere
bağlı olarak temel bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bir yandan
Ortadoğu'nun demokratik bütünleşmesi için çaba içinde olunurken;
diğer yandan, Ortadoğu halklarının bölgesel
çıkarlarını koruyup geliştirecek, bölgesel
bütünleşmeyi sağlayacak bir dış politika
geliştirilmelidir.
Ortadoğu'nun temel sorunlarını
oluşturan Kürt sorunu ile Filistin sorununun çözümü için ilgili ülkelerle
sürekli diyalog içinde olma esas alınmalı, bu sorunların çözümü
için bölgesel ve uluslararası düzlemde yapıcı ve dostane katkılar
sunulmalıdır.
İnsanlığı
ve doğayı tehdit eden savaşların önüne geçmek,
Gezegenimizin silahlardan arındırılması için,
silahsızlanma için gerçekleştirilecek olan her türden olumlu
girişimin desteklenmesi, enerji ve güvenlik politikalarının
yeniden belirlenmesi, Dışişlerinin yeniden
yapılanması, eşitsizliklerin küresel düzeyde derinleşmesine
karşı küresel adalet ilkesinin savunulması ve ulaşılan
bilimsel-teknolojik düzeyin bunun olanaklarından yararlanılması,
küresel düzeyde eşitlik ve adalet için yapılan girişimlerin
desteklenmesi ve bu yönlü oluşumlarla dayanışma önemlidir.
Bu amaçla bir meclis
araştırması açılması, komisyon kurulması
yararlı olacaktır.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/53) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmesinin, Genel Kurulun 2/7/2010 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu;
02.07.2010 Cuma günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu Maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan 10/53
esas numaralı, "Belediyelerin altyapı, katı atık ve
atık su yönetimindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla"
Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince
Meclis Araştırması önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun
02.07.2010 Cuma günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Kemalettin Nalcı,
Tekirdağ Milletvekili.
Buyurun Sayın
Nalcı. (MHP sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (10/53)
sıra sayısıyla vermiş olduğumuz, belediyelerin
katı atık, altyapı ve atık su sorunlarıyla ilgili araştırma
önergesinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
belediyelerin, Türkiyedeki 2.960a yakın belediyenin hepsinin kendine
göre sorunları var fakat bilindiği üzere, Çevre ve Orman
Bakanlığının 2872 no.lu Çevre Kanununun işlemeyen
hükümlerinin 4üncü maddesine göre, 2004 yılından 2012
yılına kadar belediyelerin altyapı, atık su ve katı
atık (çöp) toplama tesislerinin yapılması şart koşuldu
ve buna cezai şartlar da getirildi. Bu cezai şartların
başında, işletmeye alma süreleri, iş termin
planının Bakanlığa sunulmasından itibaren -ki bu 2004
yılında çıkan bir kanundur- belediyelerde, nüfusu 100 binden
fazla olanlara üç yıl, 100 bin ile 50 bin arasında olanlara beş
yıl, 50 bin ile 10 bin arasında olanlara yedi yıl, 10 bin ile 2
bin arasında onlara da on yıl süreç verildi. Tabii, bunun
yanında organize sanayi bölgelerine ve sanayi bölgelerine de bir süreç
konuldu, bu süreç de iki yıl.
Tabii, geçen zaman içinde,
şunu üzülerek belirtmek istiyorum, belediyeler ve yerel yönetimler ne
yazık ki bu çevre konusunu yeterince ciddiye almadılar çünkü herhangi
bir yaptırımı yok. Belediyelere bakıyoruz, her türlü
etkinlik var; sünnet şölenleri var, konserler var, futbol
takımlarının şeyi var, yol yaparlar -yol derken, tabii o da
kaldırım- fakat ilk yapılması gereken altyapılarla
ilgili, çevreyle ilgili atık su ve çöp depolama işleri için ne
yazık ki şu andaki belediyelerin yüzde 85i ne
yapacaklarını bilmiyor veya yapmak istemiyor.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde yaklaşık 2.960 belediyenin içinde yüzde 67sinin hâlen su
problemi var, yüzde 81nin kanalizasyon problemi var, yüzde 93nün katı
atık problemi var ve yüzde 92sinin de pis su arıtma tesisleri
bulunmamaktadır.
Tabii, bunların bir an
önce devreye geçirilmesi ki bu Meclis başladığı zaman,
Sayın Mustafa Hocam da burada, birazdan da zannedersem çıkıp
konuşacak
Fakat hepimiz burada bir şeye kanaat getirdik, çevreyi
kurtarabilmek için bir kere bizim altyapı ve bunlara bağlı
arıtma tesislerini yapmamız gerekiyor. Şimdi, bunları
yapmadığımız zaman temiz su kaynaklarını
kirletiyoruz. Bu temiz su kaynakları da yer altı olsun yer üstü olsun
bunun en büyük örneği var, Ergene
. Ergeneyle ilgili burada 2 sefer üst
üste araştırma komisyonu kuruldu. Kuruldu ama ne oldu? 15 kişi,
16 kişi gidildi gezildi -tekinde de ben vardım- raporlar hazırlandı.
Yapılacak iş de belli yani Ergenenin iki tarafının
kuşaklanması ve dışarıda bir arıtma
yapılması gerekiyor. Ne yazık ki üç senedir bu konuyla ilgili bu
Meclisten veya Meclisi boş verelim, Çevre Bakanlığı veya
yerel idarelerden bir adım çıkmadı.
Bugün Trakyadaki bölgede
inanın ki numunelik, sadece bir belediyenin arıtması var ve iki
organize sanayinin arıtması var; arıtma yok. Bunları
belediyeler kendi güçlerine göre, kendi imkânlarına göre yapabilirler mi?
Yapamazlar. Bugün belediyelerin gelirlerine bakacak olursak, bir kere, tabii
biz belediyeleri eleştirirken, hani Nasrettin Hocanın söylemiyle, hiç
mi Ankaranın suçu yok?
Şimdi, bakın,
belediyelerin İller Bankası payı neye göre belirleniyor?
Kişi sayısına göre. Bu, çok büyük bir haksızlığa
yol açıyor. Size şöyle ki güneyden başlayalım: Mersin, ki
taşucu olsun, oradaki sahil bölgeleri olsun
Gelin Antalya tarafına;
Ege ve Akdeniz bölgesinde Fethiye, Kuşadası
Trakya bölgesinde,
Marmara Ereğlisi ve Şarköy tarafında nüfus, yaz ve kış
arasında üç kat fark ediyor ve belediyeler ne yazık ki Adrese
Dayalı Nüfus Sistemine göre gelir aldıkları için yeterli
hizmeti veremiyorlar.
Hatırlarsanız,
bundan bir buçuk sene önce büyükşehirlerin kanununu çıkardık,
ben orada da bir konuşma yaptım. Şimdi, biz büyükşehirlere,
toplanan vergiden bir pay aktarttık ama ne yazık ki yanındaki
komşu veya diğer iller bundan faydalanamıyor. Bunu şöyle
bir açmak istiyorum ben: Bugün Tekirdağ bölgesinde yaklaşık
olarak 1.300 tane fabrika var. Bu 1.300 fabrikanın 1.250sinin merkezi
İstanbulda. Bunların gelirleri de İstanbula gidiyor ve her
gün, taşıma nüfus dediğimiz, Trakya, Çerkezköy, Çorlu ve
Tekirdağ bölgesine İstanbuldan 200-250 bin kişi geliyor ve
bunların taşımaları yani nakliyeleri geliyor ve yollar,
altyapılar ister istemez bozuluyor. Bununla ilgili herhangi bir ek bütçe
yok.
Bugün, Trakyayı yani
Tekirdağ bölgesini şöyle göz önüne alırsanız, yoğunluk
Tekirdağdan doğuya doğru, artış da o tarafa
doğru. Bugün Malkara, Keşan, Hayrabolu bölgesi ters göç veriyor. Şimdi,
göç almamış bir bölge zaten yatırım yapmıyor ama göç
almış bölge yolunu yapmak zorunda, yeni imar planları yapmak
zorunda, bunlara altyapı getirmek zorunda ama aldıkları para
aynı standartta görülüyor. Bu da belediyelerin işlevlerini yerine
getirememesini sağlıyor.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, belki bu döneme gelir gelmez, bir İller Bankası
Kanunu var, bu Kanunda da
Ki bu önergeyi biz 2008 yılında
vermiştik, 2008 yılında -doğrudur burada yazan- 40 bin
liradır. Lakin en son geçen sene, biz İller Bankasıyla ilgili
bir kanun çıkarttık; gelirinin yüzde 60ını, nüfusu 10
binin altında bulunan belediyelere hibe şeklinde,
altyapılarının ve projelerinin yapılmasıyla ilgili.
Ama bugün bu rakam 180 milyon civarında. Bu, hiçbir belediyeye yetmiyor.
Bakın, ben size yine
Mersinden bir örnek vereceğim: Taşucu Belediyesi sahil bölgesinde,
nüfusu 10 binin altında ve toplam altyapı bedeli 50 trilyon tutuyor
ama bunun ancak İller Bankasının karşılayabildiği
miktar 4 trilyon, diğer kalanını Belediyenin kendi
imkânlarıyla yapma imkânı yok. Birazdan belki burada arkadaşlar
çıkacaklar, şunu söyleyecekler: Bizler hibe para veriyoruz.
Yalnız bunlar 180 milyonla, 200 milyonla çözülecek işler değil.
Çevre Bakanlığı da bu işe bir katkıda bulunuyor,
doğrudur, yüzde 10la 45 arasında ama bu oran, yüzde 10 kime
uygulanıyor, yüzde 45 kime uygulanıyor? Bunlara da çok dikkat etmemiz
lazım.
Şimdi, İller
Bankası bu dönemde anonim şirket olmak istiyor. Anonim şirket
olduğu zaman, bu yüzde 60 olan belediyelere altyapı katkısı
yüzde 51e düşüyor. Belediyelere genel bütçeden İller Bankasına
aktarılmış olan yüzde 5 pay da kademeli olarak yüzde 3e ve 2ye
çekiliyor. Böyle olduğu zaman, kaynağı bulunmayan belediyelerin
can simidi olan İller Bankası bu belediyelere kredi veremez duruma
gelecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Nalcı, lütfen tamamlayınız sözlerinizi.
Buyurun.
KEMALETTİN NALCI
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Çünkü kredi
şartları uyuyorsa İller Bankasından para alacak, kredi
şartları uymuyorsa İller Bankasından para alamayacak.
Değerli milletvekilleri,
şimdi burada belediyelerin altyapıları dediğimiz zaman
tabii ki akla ilk gelen şey İller Bankası. Ne yazık ki,
İller Bankasında, bu önümüzde çıkacak olan kanundan orada çalışan
yaklaşık olarak 4.600 kişi memnun değil çünkü özlük
hakları ellerinden gidecek ve bunun korkusunu kendi içlerinde
hissediyorlar. Nasıl oluyor? 4.600 kişiyi siz sözleşmeye
zorluyorsunuz, sözleşme yaptıktan sonra da, ki kadro garantisi
olmadan
Onların istedikleri şu: Kadro garantisi olmak koşuluyla
sözleşmeliye geçmek istiyorlar. Tabii bu kanunda, gelecek kanunda buna
dikkat etmenizi ben rica ediyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle, vermiş olduğumuz araştırma önergesine
desteklerinizi bekliyorum. Hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Nalcı.
Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Nuri Yaman, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Milliyetçi Hareket Partisinin
belediyelerin altyapı, katı atık ve atık su yönetimindeki
sorunlarını araştırmak üzere verilen araştırma
önergesi aleyhine söz almış olmam, açık ve net olarak
söyleyeyim, bu hakkı kullanmak amacınadır, yoksa böyle bir
önergenin, böyle bir araştırmanın, ülkemizin önemli bir sorununa
neşter vuracak olan bir araştırmanın aleyhinde bulunmak
gibi bir lüksüm olamaz. Üstelik yıllarca bu belediyelerin iç
işleriyle ilgili, işleyişleriyle ilgili, bu konularda çektikleri
sıkıntıları yakından bilen ve bunu bulunduğum
süre içinde de ilgililere rapor hâlinde bildiren bir kişi olarak da bu
sorunun tam da bu Meclis döneminde mutlaka ele alınması
gerektiğine inanan bir insanım.
Evet, araştırma
önergesinin içeriğini değerlendirdiğimiz zaman, ne yazık ki
ülkemizde her zaman olduğu gibi, bazı şeyler yasal
düzenlemelerle düzenlenir, yasalara maddeler hâlinde geçirilir, hatta
yönetmelikleri de çıkarılır ama bu yasaların, bu
düzenlemelerin hayata geçirilmesiyle ilgili gerekli olan altyapı ve onun
insan ve parasal kaynakları ne yazık ki düşünülemez.
Bugün, bütün
belediyelerimizde yaşanan, yaklaşık 3.225 belediyemizin,
diyebilirim ki İstanbul, Ankara, İzmir dâhil olmak üzere,
yaşadıkları bu önemli sorunlarla ilgili birçok belediyenin
yeterli teknik elemanı, yeterli ekipmanı ve yeterli kaynağı
da bulunmamaktadır. Parantez içinde, tırnak içinde bu kaynaklara
sahip olan, başta ülkemizin göz bebeği, Avrupa kenti İstanbulda
dahi bunun nasıl çağdaş bir şehircilik anlayışıyla,
bu altyapıların yapılmadığı, yağan basit bir
yağmurda dahi İstanbulun nasıl günlerce sele teslim
olduğunu hepimiz görüyoruz ama bu nereden kaynaklanıyor? Bu, her
şeyden önce İstanbul Belediyesinin, bu altyapıyla ilgili
yetersizliğinden veya kaynağının eksikliğinden
değil, bana göre rantın dağıtılmasındaki bu
önemli sorunun çözümünde bazı insanların bu rant amacıyla
tekniğin, bilimin ve her türlü şehircilik
anlayışının öngörmediği yerlerde yapılanmaya
gitmesi ve buna da on beş yıldan bu yana uygulanan AKP yönetimindeki
belediyelerin göz yummasıdır.
Siz, bilindiği gibi,
geçen yıllarda yaşanan TEM yolu üzerindeki Ayamama Deresi ve onu
besleyen kaynakların İstanbulu nasıl teslim
aldığını, oradaki sanayi kuruluşlarından iş
merkezlerine kadar buraların sele nasıl teslim olduğunu
gördünüz. İşte, bu yanlış ve çağdaş olmayan kent
uygulamasında buralara kayırmacı bir düşünceyle verilen
ruhsatlarla yapılan yapıların bunun sonucunda da sel
altında kalmasının sonucudur. Yoksa İstanbul Belediyesi
gibi bir belediyenin bu altyapı sorunlarını çözmesi lazım.
Bu araştırma
önergesiyle ilgili benden önce konuşan Değerli Hatibin de
belirttiği gibi bu Belediyeler Birliğinin de bir makalesinde, benim
okuduğum kadarıyla, altyapı hizmetleri şu anda ülkemizde
hemen hemen belediyelerimizin yüzde 67sinde yani 3.225 belediyeyi birlikte
değerlendirdiğimiz zaman bunların yüzde 65 ile 70i
arasındaki bir rakamda içme suyu tesislerinin yetersiz olduğu bir
gerçek. Yine, bu belediyelerin yüzde 80 ile 85i arasında kanalizasyonu,
yüzde 90 ile 95i arasındaki katı atık ve depolama sisteminin
yetersiz olduğu ama bütün bunlara rağmen en büyük yetersizliğin
bu belediyelerimizin çoğunda kaynak yetersizliği olduğu, parasal
yetersizlik olduğu ve teknik personel ile ekipman eksikliği
olduğu da bir gerçektir.
Ben iyi
hatırlıyorum, gerek Bolunun gerek Tekirdağın ve gerekse
Edirnenin teftişlerinde, o bölgelerde çok önemli atık su ve
arıtma tesisi sorunları olduğunu ve Çevre
Bakanlığının çıkarmış olduğu söz konusu
yasanın geçici 4üncü maddesiyle de burada nüfusa göre çeşitli
cezaların il çevre müdürlüğü tarafından uygulanacağı
ve bunların da zaman zaman arıtma tesislerinin kurulu olanların
da çalıştırılıp
çalıştırılmadığı hakkında raporlar da
gördüm ve ilgimi çekmişti.
Bilhassa Ergene
Ovasının zehirlenmesiyle ilgili üniversite tarafından
yapılan o araştırmaya da değinmeden geçemeyeceğim.
Gerçekten bu Ergene Ovasının zehirlenmesi olayı sadece
Ergenelileri, Trakyayı ilgilendirmiyor, bu aynı zamanda orada
yetişen pirinci yiyen bizleri de
Oradan alınan ürünlerde Anadolu
insanının tamamını da zehirleyen birtakım atık
maddelerin bu pirince, hububata ve yetişen sebzeye geçtiği bilimsel
olarak da rapora bağlandığı hâlde, hâlen Sayın
Tekirdağ Milletvekilimizin ve zaman zaman da bölge milletvekillerinin
anlattığı kadarıyla bu sorunun çözümlenmemiş
olması, ülkemiz için büyük bir eksiklik.
Ülkenin Doğu ve
Güneydoğu Anadolusunda bulunan, genelde Kürt
vatandaşlarımızın yoğun olarak
yaşadığı Kürt coğrafyasında ise, belediyelerin bu
altyapı, içme suyu, kanalizasyon ve katı atık depolama
durumlarının içler acısı olduğunu da zaman zaman
oralarda yaptığım teftişlerde ve gezi gözlemlerimde gören
bir kişiyim. Bunlardan sadece önemli bulduğum bir konuyu
dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Van Gölü, deyim yerindeyse,
sevgili Vanlı milletvekillerimin de bildiği gibi Doğu
Anadolunun incisi ve Doğu Anadoluda bulunan
insanlarımızın çoğu Van Gölü demez Van denizi der ve o
Van denizi dediğimiz Van Gölünün bize sunduğu nimetleri ne
yazık ki basit birtakım değerlendirmeler sonucunda, yine gün
geçtikçe kaybetmekle karşı karşıyayız.
Van ilinin teftişinde, o
zamanın AKP Belediye Başkanıyla yaptığım
görüşmede, gerek alınan Dünya Bankası fonları ve gerekse
DAKAP dediğimiz Doğu Anadolu Kalkınma Projesi kapsamındaki
ödeneklerle yapılan arıtma tesisinin, çok ilkel bir
anlayışla Fazla enerji gidiyor. düşüncesiyle mevcut
arıtma tesislerinin günde sadece göstermelik olarak bir iki saat
çalıştırıldığını ne yazık ki,
gözlerimle gördüm, yanımdaki arkadaşlarla birlikte tespit ettik. O
güzelim Van Gölü
Bugün, büyük uğraşılarla Tatvan, Erciş ve
Vandaki mevcut arıtma tesisleri yine bu DAKAP ve Dünya Bankası
fonlarıyla diliyorum ki, en yakın bir sürede devreye girer ve
doğuda tek deniz adıyla değerlendirilen bu güzel gölümüz ve
çevreye sunduğu turistik hizmetler bakımından yakında
kurtulur.
Yine, bu Kürt
coğrafyasındaki belediyelerimizin en önemli sorunlarından biri
de kış aylarındaki doğa şartlarının
sertliği ve yaptıkları hizmetlerde çok büyük bir yıpranma
ve aşınmayla karşı karşıya kalmaları. Gerçi,
Belediyeler Yasası bazı belediyeler için gelir kaynakları olarak
öz kaynak yaratma imkânları veriyor. Ancak, şunu unutmayalım ki,
bu bölgedeki belediyelerimizin tamamı genel bütçeden gönderilen
ödeneklerle, paylarla ancak hizmetlerini yürütecek konuma gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Devamla)
Evet, bu kısa süre içinde, bu bölge belediyelerinin önemli bir sorunu da
kendi olanaklarıyla Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı
kapsamında Avrupada edindikleri kardeş belediyelerle birlikte
değerlendirdikleri ve hayata geçirmek istedikleri projelere ise ne
yazık ki, İçişleri Bakanlığı zaman zaman
ideolojik yaklaşmakta ve bu ortak projelerin gerçekleştirilmesine
Neden hep doğu ve güneydoğudaki il ve ilçelere, belediyelere
gidiyorsunuz da neden bir Orta Anadolu, neden bir Akdeniz veya Ege
Bölgesindeki belediyeye gitmiyorsunuz? yaklaşımıyla maalesef
bu ortak projeler de gerçekleşmemektedir.
Bu nedenle, bu konunun enine
boyuna bu Mecliste araştırılması ve ortak bir
anlayışla bu sorunun giderilmesi gerektiğini diliyor, bu
önergeye her ne kadar aleyhte söz aldıysak da bütün gönlümüzle lehinde oy
kullanacağımızı bildirir, hepinizi saygıyla
selamlarım.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yaman.
Grup önerisi lehinde söz
isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın
Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunarım. Milliyetçi Hareket
Partisinin Grup önerisi lehinde söz aldım.
Değerli arkadaşlar,
belediyeleri konuşuyoruz burada. Bir kere, belediyeler acaba eşit
koşullarda mı? Önce, Türkiyede her belediyenin zorunlu olarak
verdiği hizmetler var. Mecburen vermek zorunda olduğu hizmetler var
ama tüm belediyeler eşit koşullara sahip değil. Bir kere burada
haksızlık var, adaletsizlik var.
Değerli
arkadaşlarım, bir kere dilerseniz önce belde belediyelerinden
başlayalım; yani nüfusu 1.500 ile 5 bin ve 5 bin ile 10 bin
arasındaki belediyelerden başlayayım.
Değerli
arkadaşlarım, burada da büyük haksızlık yaptınız.
Nüfusu 4.999 olan bir belediye ile nüfusu 5.001 olan bir belediye arasında
ne kadar büyük bir haksızlık yaptığınızı
biliyor musunuz? Bir beldenin nüfusu 4.999; denkleştirme ödeneği
olarak verdiğiniz parada eğer çok büyük fark varsa, 2 kişi için
nüfusu daha az diye ne kadar haksızlık
yaptığınızı biliyor musunuz? Bir kere bu bir
haksızlıktır. Yani burada denkleştirme ödeneği
altındaki adil olmayan, denkleştirme ödeneği yoluyla bulmaya
çalıştığınız adil olmayan çözümler, hakikaten
belediyeleri isyan ettirmektedir. Yani Adrese Dayalı Nüfus Sisteminde 2
kişinin az olması o belediyenin yılda 100 bin lira daha az para
almasına sebep olmaktadır arkadaşlar. Bir kere, çok zor
koşullar altında mücadele ediyorlar bu belediyeler. Bunlardan bir de
elektrik parası istiyorsunuz, bunlardan bir de aydınlatma bedeli
istiyorsunuz, bunlardan bir de sulama suyu bedeli istiyorsunuz, bunlardan bir
de içme suyunun elektrik paralarını istiyorsunuz. Değerli
arkadaşlarım, zaten olanakları yok. Bir zamanlar aydınlatma
bedeli diye taktınız. Sanki belediyeler kolluk kuvveti, sanki
vatandaşın emniyetini sağlamakla görevli bir kolluk kuvveti
zannettiniz; elektrik bedeli salması saldınız, sokak
aydınlatması saldınız. Ha, şimdi bir yasa getirdiniz
enerji KİTleriyle ilgili, burada bunu geri almaya
çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
bu belediyelerin işçilerinin çoğu maaş alamıyor,
altını çiziyorum, maaş alamıyorlar. Bu nedenle özellikle
denkleştirme ödeneğinde yapılan haksızlığı gidermek
zorundasınız. Biz mutlaka
İki: Bu belediyelerin,
özellikle siz, yaz nüfusu ve kış nüfusunun ne kadar olduğunu
bilemiyorsunuz. Bazı beldelerimiz kışın çok küçük nüfusa
sahip olmasına rağmen yazın mevcut nüfusunun 10 katı kadar
nüfusa sahip oluyor. O hizmeti veriyor ama aldığı para yine aynı
para. Yani düşünün bir sahil belediyesini, kışın 3 bin
kişi olan bir belediye nüfusu yazın 50 bin kişi, 100 bin
kişiye hizmet vermeye çalışıyor. Yani burada bunları
dikkate almıyorsunuz arkadaşlar.
Bu nedenle, özellikle bu
Belediyeler Kanununda, yıllardır söylememize rağmen hep kulak
ardı ediyorsunuz, adaletsiz, haksız olmasına rağmen kulak
ardı ediyorsunuz. Adalet duygularınız her ne hikmetse belediyelere
karşı kabarmıyor. Gine söylüyorum: Büyükşehir Kanunu
Türkiye'deki adaletsiz bir kanundur ve
bazı belediyelere çok önemli olanaklar sağlıyor, hak
etmediği olanaklar. Ama bazı belediyeler insanlarının
çöpünü atamazken, insanlarına su akıtamazken, insanlarına su
bulamazken bazı belediyeler ise çok farklı şeyler
yapıyorlar. Önce insanı insan gibi görün. Onları çöpten, her
şeyden arındırmamız lazım, mikroptan
arındırmamız lazım. O mikroplu yerleri belediyeler
temizleyemiyor.
Değerli
arkadaşlarım, siz -yine söylüyorum, altını çiziyorum-
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Tekirdağ
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Tekirdağ, oraya gelmedi. Yok,
haksızlık yapmayalım şimdi bir de orada Kemalettin Bey.
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Onlara da vermiyorlar.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yani, yaz nüfusu, kış nüfusu dersen
saygı duyuyorum. Tekirdağın yaz nüfusuyla kış
nüfusu
dersen hakikaten hak ediyor. Evet...
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Günlük nüfus da değişiyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yaz çok kalabalık oluyor.
Değerli arkadaşlarım,
bunu
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Anlaşın, anlaşın!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ünal Bey, bizim neyde anlaşıp
Sen
haksızlığı gider! Haksızlığa sen çanak tut,
ondan sonra Anlaşın. de. Beyefendi, haksızlığı
gider haksızlığı! De ki: Haklısın,
haksızlık yapıyoruz.
Bunu niye söylemiyorsun?
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Ben kötü bir şey demedim, Anlaşın. dedim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Niye söylemiyorsun bunu? Hemen oradan
Anlaşın. diyorsun. Gel, önce haksızlığı gider
ki öyle anlaşalım. Haksızlık yapıyorsunuz, hak ve
hukuku bir tarafa bırakıyorsunuz, bazı illerin hakkını
yiyorsunuz -aynen söylüyorum- hakkını yiyorsunuz, hakkını.
Şanlıurfanın hakkını yiyorsunuz.
Şanlıurfada yaşayan çoluk çocuğun hakkını
yiyorsunuz. Vanda yiyorsunuz.
CEMAL KAYA (Ağrı)
Malatya
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Malatyanın da yiyorsunuz,
Kahramanmaraşın da yiyorsunuz, Manisanın da yiyorsunuz,
Balıkesirin de yiyorsunuz. Bak, biz adalet istiyoruz. Adalet istiyoruz.
Mevcut büyükşehirlerden nüfusu daha yüksek olan yerlerin hakkını
yemeyin. Mevcut büyükşehirlerden daha düşük olanlara bir şey
diyemiyorum.
MUSA SIVACIOĞLU
(Kastamonu) Biz de isteriz. Kastamonuya isteriz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Varsa yapın, isteyin efendim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
lütfen müdahale etmeyelim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) İsteyin ama haksızlığı
önleyin arkadaşlar, haksızlığı.
CEMAL KAYA (Ağrı)
Ağrının ismini de söyle, Ağrının ismini de.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yine söylüyorum: Nüfusu 4.999la 5.001 olan bir
belediyeye bakın, onun aldığı denkleştirme
ödeneğine bakın, 4.999a bakın arkadaşlar yani
haksızlık var burada. Daha yaygın, daha kademeli yani orada
biner biner yaptığınız zaman bu kadar haksızlık
yapılmaz. Ama birdenbire 4.999la 5.001 arasında çok büyük bir uçurum
oluyor arkadaşlar yani Bu uçurumu giderin. diyorum, ben bunu söylüyorum.
Arkadaşlar, belediyeler
konusunda, maaş ödeyemeyen belediyeler var. Orada
çalışanların günahı ne, orada çalışan
insanların?
İçişleri
Bakanlığının belediyelere nasıl yardım
ettiğini ben size soruyorum. Ben soruyorum arkadaşlar. Belediyeler
İçişleri Bakanlığına bağlı ya ta ki sulama
birlikleri gibi, sulama birlikleri de bağlı ya İçişleri
Bakanlığına.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Maliye Bakanlığı
Maliye Bakanlığı
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Herhâlde su akıyor İçişleri
Bakanlığı bakıyor. Nasıl bir teknik hizmet
verdiğini, nasıl bir yardım ettiğini hakikaten merak
ediyorum. Birisi çıksın bana desin ki Bu sulama birliklerine
İçişleri Bakanlığı şöyle bir hizmet ediyor,
şunu yapıyor, bunu yapıyor.
Arkadaşlar, yine
söylüyorum, sulama birliklerinin olması gereken yer DSİnin
bağlı olduğu Çevre Bakanlığıdır. Sulama
birliklerine destek olacak, teknik destek olacak yer DSİdir. Bunu sekiz
senedir söylüyoruz. Kanun geldi, gelecek, hiç daha ortada bir şey yok.
İçişleri
Bakanlığının belediyelere hangi teknik desteği
yaptığını yine merak ediyorum. Sadece belediyeleri
denetlemek
Sen yine denetle kardeşim. Belediyeleri denetleme görevinden
dolayı İçişleri Bakanlığına belediyelerin
bağlı olmasına gerek yok arkadaşlar. Belediyelerin teknik
desteğe ihtiyacı var, belediyelerin her türlü desteğe
ihtiyacı var. Bunun yeri, ayrı bir bakanlığının
olması lazım belediyelerin. Yani İçişleri
Bakanlığının -ben soruyorum size- bugüne kadar belediyelere
hangi desteği yaptığını, bugüne kadar nasıl bir
teknik destek yaptığını merak ediyorum. Bir bilen varsa
bana söylesin bunu.
Değerli
arkadaşlarım, yolunuz yanlış. Belediyeler konusunda
haksızlık yapıyorsunuz, adaletsizlik yapıyorsunuz.
Özellikle Milliyetçi Hareket Partisinin getirdiği önergedeki altyapı
sorunlarının çözümünde büyük sorunlar vardır. Bu nedenle,
belediyeler konusunda bir kez daha kendinize bakın.
Başınızı elinizin arasına alın, biz ne
haksızlık yapıyoruz, hangi ilin hakkını yiyoruz, hangi
ile fazla veriyoruz
Tabii, belediyelere yaptığınız gibi
bir de özel idareler var arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Aslanoğlu, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Daha ilave sürem var değil mi efendim?
BAŞKAN - Hayır, bir dakikalık süre
veriyorum.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Peki efendim.
Arkadaşlar, köyü olmayan
bir büyükşehir belediyesine, köyü olmayan, bir tane köyü yok, aynı
parayı o nüfusa
Bir de özel idare
payı da veriyorsunuz. Dikkatinizi çekerim, bir koyundan iki post. Yapmayın, öbürünün hakkını
yemeyin, öbürünün hakkını yemeyin. 600 bin nüfusa 80 bin lira
vereceksiniz, 350 bin nüfusa 160 bin lira vereceksiniz. Bu hangi hak, hangi
hukuk, hangi adalet? Sizi bu konuda adaletli olmaya davet ediyorum. Ama
maalesef, sekiz senedir bir kulağınızdan giriyor öbüründen
çıkıyor. Yani benim umudum yok sizden ve umudum tükendi bu konuda.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Öneri aleyhinde söz isteyen
Mustafa Öztürk, Hatay Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZTÜRK (Hatay)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben, bir sözle
başlamak istiyorum sözlerime. Deveye sormuşlar Neren eğri?
diye. Şimdi, ben bu araştırma önergesinin neresini düzelteyim?
Bunu özellikle söylüyorum, rakamların tamamına yakını
yanlış.
GÜROL ERGİN (Muğla)
Hükûmetin tarifi mi o?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) -
Arkadaşımız biraz önce Bu, 2008 yılının verileri.
dedi. 2008 yılının verileri buraya gelirken bugünkü rakamlarla
düzeltilir ve buraya gelir, verilir. Niye?
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Meclis böyle çalışıyorsa suç bizim mi hocam?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) - Bu
rakamlarda böyle arşın arşın, fersah fersah ilerlemeler ve
gelişmeler oldu. Keşke Çevre Bakanlığına, keşke
İller Bankasına bunlar sorulsaydı da gerçek rakamlar
alınsaydı. Bugün 2.951 -biraz önce de arkadaşlarımız
söyledi- belediye var ve belediye nüfusunun yüzde 88inde kanalizasyon sistemi
var, altını çizerek söylüyorum, sadece yüzde 12sinde kanalizasyon
sistemi yok. Bunlarla da ilgili çalışmalar devam ediyor. Bugün
belediyelere ait atık suların yüzde 68i arıtılıyor
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Sayın Hocam, nereden bahsediyorsunuz, hangi belediyeden?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) -
ve 2003 yılında arıtılan su miktarı yüzde 32 idi,
rakam 2 katın üzerine çıkmıştır. Bunlar resmî
rakamlardır, TÜİKten alınan rakamlardır, bunu özellikle
söylüyorum. 2.951 belediyeden 2.421inde kanalizasyon sistemi var. Keşke
böyle rakamlarla böyle sistematik olarak konuşsaydık daha iyi olurdu.
Kısaca bazı
belediyelerle ilgili de kısımları söylemek istiyorum. Nüfusu 100
binin üzerinde olan 152 belediyeden 127 tanesinde atık su arıtma
tesisi var. 50 bin ile 100 bin arasında olanda 96 tane, 10 bin ile 50 bin
arasında olanda 76 tane, 2 bin ile 10 bin arasında olanda 116 tane
atık su arıtma tesisi bulunmaktadır. 2 binin üzerinde ise 21
belediyenin atık su arıtma tesisi var. İller Bankası
Kanununda gerekli düzeltme ve düzenlemeler yapılarak belediyelerin
altyapı projelerine -atık su dâhil, içme suyu temini dâhil, atık
suların arıtımı dâhil, içme sularının
arıtımı dâhil, kanalizasyon, katı atık bertarafı
dâhil- İller Bankası yüzde 50 hibe destek vermektedir,
altını çizerek söylüyorum, yüzde 50 hibe veriyor.
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Hepsine mi Hocam?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) -
Belediyeler, bazı belediyeler kaldırım yapmayı
bıraksınlar, İşçi Bulma Kurumu gibi
çalışmayı bıraksınlar, çevre projelerine önem
versinler, çevre projelerine. Bakanlıklar, Hükûmet bu konuda gerekli
destekleri veriyor ama bazı belediyeler proje hazırlamaktan dahi
imtina ediyor. Bu konuda projelerin hazırlanmasında dahi
Bakanlık, Çevre Bakanlığı destek oluyor, hibe
yardımında bulunuyor. Bunu da özellikle belirtmek istiyorum.
Belediye bunu
beğenmiyorsa, altını çizerek söylüyorum, hibe alır yüzde
50sini, Çevre Bakanlığı destek veriyor bu projelerde. Bunu da
beğenmiyorsa belediye, İller Bankasından kredi alarak projesini
tamamlar Çevre Bakanlığı projesi olarak.
Ama, bu Çevre
Bakanlığını nereden bugüne getirdik biliyor musunuz? Bir
zamanlar, bu Çevre Bakanlığının başındaki
Müsteşar ebeydi, ebe, beyler, bunu unutmayın. Ebe ne yapardı?
Çöp konteyneri verirdi. Ebe ne yapardı? Çöp torbası verirdi. Ebe ne
yapardı? Traktör verirdi belediyelere, traktör. Altyapı hizmetlerine
para vermezdi. Biz geldik ne yaptık? Durun dedik, atık su arıtma
tesisi, kanalizasyon sistemi ve katı atık bertaraf tesisi
Bütün
belediyelerin -siyasi parti farkı gözetmeksizin- hepsine dedik ki: Gelin
birlikte projelerinizi hazırlayalım, gelin birlikte bu projeleri
yapalım. Niye? Bizim mesleğimiz bu, mesleğimiz, işimiz bu.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) İşini
bilmeyen adam işin başına geldiği zaman beceremiyor bu
işi işte. Bunu özellikle söylüyorum.
Ama, burada güneydoğu
belediyelerimize de sesleniyorum: Bazı illerimizde yüzde 60 ile 80 içme
suyu şebeke sisteminde kaçak-kayıp var.
GÜROL ERGİN (Muğla)
BDPliler çıktıktan sonra mı konuşuyorsun?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla)
Kaçak-kayıbın olduğu bir belediyede temiz suyu vatandaşa
ulaştırmanız mümkün değildir. Belediyelere rica ediyorum,
başka işleri bırakın, insanlara temiz su sunun. Bütün
mesele bu. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Başka işleri bırakın, insanlara
sağlıklı su sunun diyorum. Belediyenin temel görevi budur
diyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Para, para?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) -
Oynamasını bilene para var, yapmasını bilene para var.
Bakın, Çevre Bakanlığının 2002 yılında
verdiği para ne kadar biliyor musunuz? 4,5 trilyon liraymış.
Neye vermişler bu parayı? Traktöre vermişler ondan önce.
Şimdi ne kadar veriyoruz altyapı projesine, biliyor musunuz?
Altyapı projesine diyorum, altını çizerek. 84 trilyon lira. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Sadece
Çevre Bakanlığının verdiği para bu. Ne kadar? 20 kat
artmış, 20 kat.
TAYFUR SÜNER (Antalya)
Nereye gitti Hocam? Harcanan yerleri söyle?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) -
Yeter ki altını çizerek söylüyorum- belediye oynamasını
bilsin, iş yapmasını bilsin. Siyaseti bıraksın,
çevrenin siyasetini bir kenara bıraksın, bu projeleri yürütmeyi
bilsin. Bu konuda özellikle ben güneydoğudaki ve doğudaki bazı
illerimizi doğru yapılanmaya, doğru altlık kurmaya davet
ediyorum.
Yine altını çizerek
söylüyorum: 2003 yılında 15 belediyemizde çöp bertaraf tesisi var.
Bugün kaç tane? 45 tane. Bu sadece AK PARTİli belediyeler mi? Hayır.
Örnek mi istiyorsunuz? Bu projenin altında imzası olan bir eski
Müsteşar Yardımcısı olarak, Çanakkale Projesinin
altına imza attım. AK PARTİli mi bu arkadaş? Hayır.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Araya bir tane karıştırmışsın.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) -
Her türlü belediyeye teknik konuda, proje bazında, Avrupa Birliği
projelerinde
Yeter ki belediye oynasın dedik, yeter ki iş
yapmayı bilsin. Bizim derdimiz bu. Parti marti gözetmeksizin
yardımcı olduk biz. Altını çizerek söylüyorum. Başka?
Kuşadası Belediyesi AK PARTİli bir belediye mi? Hayır. Ama
dedik ki, orada da bu projeyi gerçekleştirmemiz lazım. Yeter ki
belediye buna sevdalı olsun, çevreye sevdalı olsun. Bazı
arkadaşlar geliyor, burada çevrenin lafını ediyor sadece.
İcraata geçirecek işler yapalım beraber. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bugün otuz iki tesisin
yapımı devam ediyor belediye birlikleri oluşturarak,
altını çizerek söylüyorum. Şu anda proje safhasında olan
yirmi yedi proje var.
Bunun hibesini kim veriyor
arkadaşlar biliyor musunuz? Çevre Bakanlığı veriyor, hibe
yardım ediyor Çevre Bakanlığı. Projenin hibesini veriyor,
yatırım programının yüzde 10unu da Çevre
Bakanlığı veriyor. Projenin ihalesine çık, al yüzde 10unu
da ben sana vereyim. diyor, diğer konularda da yüzde 50sine
yakınında yardımcı oluyor. Ben altını çizerek
söylüyorum, keşke belediyelerimiz, keşke ilgili arkadaşlarımız
belediyelerini
Bak, kendi ilçemden bahsediyorum, bir tane örnek
vereceğim. Hatayın Dörtyol ilçesinde, seçilir seçilmez belediye
başkanının yanına gittim, Hayırlı uğurlu
olsun. dedim. AK PARTİli gitti, şu anda MHPli bir
arkadaşımız geldi, başarılar dilerim, Her türlü
emrindeyim Başkanım. dedim. On altı ay oldu, atık su
şu anda lağım şeklinde Akdenizi kirletiyor. Ben ne diyorum
on altı aydan beri? Proje yapalım, proje. Gelin, bunların
projelerini hayata geçirelim. diyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Niye yardım etmiyorsunuz?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) -
Lütfen belediyelerinizi bu projelerle ilgili hayata geçirin. Biz bununla ilgili
özellikle varız.
Bakın beyler, eski
parayla 300 bin lira su bedeli alıyor bir belediye başkanı,
ondan sonra diyor ki: İçme suyunu ben arıtacağım,
işleteceğim, atık suyu uzaklaştıracağım.
Anadolu tabiriyle, bir kötü laf ama bunu söyleyeceğim: Nah sen
işletebilirsin o tesisi! Tamam mı, nah işletirsin!
M. NURİ YAMAN (Muş)
Yakışmıyor ağzınıza! Hocam, o sözünüzü geri
alın. Ayıp oluyor!
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Hocam, yakışmadı.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla)
Neden bunu söylüyorum biliyor musun? Arkadaşlar, bir içme suyunu
doğru işletmek istiyorsan 1,5 liradan aşağı para
alamazsın. Su bedellerini doğru almamız lazım, su
bedellerini doğru belirlememiz lazım, çevreyle uyumlu
işletmecilik mantığını hayata geçirmemiz lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) Hocam, o kelimeler size hiç yakışmıyor.
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Hiç yakışmadı Hocam.
BAŞKAN Sayın
Öztürk, lütfen sözlerinizi tamamlar mısınız.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla)
Bununla ilgili Hükûmetimiz gerekli desteği veriyor, ilgili
belediyelerinize talimatları verin, ilgili belediyeler harekete geçsin.
Bizler yardımcı olmaya hazırız; Hükûmetimiz hazır,
ilgili bakanlıklarımız hazır. Lütfen ilgili kurumlar
harekete geçsin. Biz bunu söylüyoruz.
Bunlarla ilgili burada
yazdığınız yazıların tamamına
yakını
Yazın bir Çevre Bakanlığına yazı,
oradan bu bilgileri rahatlıkla alabilirsiniz.
Ben, gününüz aydın,
geleceğiniz parlak olsun; daha güzel, daha yaşanılabilir bir
çevre için el ele verelim diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkanım, Sayın Hatibin kullandığı
kelimeyi tutanaklardan çıkartın efendim.
BAŞKAN Sayın
Şandır, Sayın Nalcının söz talebi var,
vereceğim.
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
- Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Söz talepleri
var Sayın Anadol. Yoklama da yapacağım.
Buyurun Sayın
Nalcı.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının,
belediyelerin asli görevlerini bırakıp, başka işlerle
uğraşmalarına yaptırım getirilmesine ilişkin
açıklaması
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Vallahi bugün Mustafa
Hocanın en talihsiz bir konuşmasına bu Meclis şahit oldu.
Hani eski bir laf vardır: Karakolda doğru söyler, mahkemede
şaşar! Yani Sayın Hocam altını çize çize konunun
üstünü de çizdi! Biz kendisiyle Komisyonda çok çalıştık ve
burada bizim getirmiş olduğumuz önergenin doğruluğunu
kendisi de biliyor. Fakat bir bilim adamı olmaktan çıkıp
siyasetçi kimliğine büründüğü için burada savunmak zorunda
kalıyor. Bugün Türkiye'nin neresinde yüzde 81 sağlıklı
kanalizasyon varmış? Ben sayıyorum o zaman Sayın Hocam:
Tekirdağ. Tekirdağ içme suyu dört senedir bekliyor. Çorlu içme suyu.
Çevre Bakanlığı getirecek. Nerede bu? Çerkezköy pis su arıtma.
Trakyada -ben söylüyorum o zaman Sayın Hocam- bana bir tane
çalışan sistem gösterin. Ama bunda sadece suçlu yerel yönetimler
değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Nalcı.
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) Sayın Başkanım, hemen bitiriyorum.
Burada tabii ki tüm suç
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Nalcı
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) Sayın Başkanım, yoklama istedik.
BAŞKAN - Bir saniye
Sayın Milletvekili
TAYFUR SÜNER (Antalya) - Niye
bekliyorsunuz?
BAŞKAN Sonra, ben
oylamaya sunmadım ki henüz. Oturun lütfen.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Tabii, gelsinler, vakit geçsin!
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) - Sayın Başkanım, tabii burada sadece suç hiçbir
zaman için İller Bankası ve Çevre Bakanlığına
bırakılmaz. Burada belediyelerin de suçu var, o konuda
katılıyorum. Asli görevlerini bırakıp da başka
işlerle uğraşan belediyelere de bir yaptırım
olması lazım merkezden. Yani kanalizasyonunu, içme suyunu
yapmamış belediye konserlerle, şeylerle götürmemesi lazım.
BAŞKAN Sayın Nalcı,
teşekkür ediyorum.
KEMALETTİN NALCI
(Tekirdağ) - Ama bu konuyu da bir an önce bitirmemiz lazım diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Nalcı.
Oylarınıza
sunacağım ancak yoklama talebi var
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
İsterseniz bir tane daha söz verin!
BAŞKAN Sayın
Anadol, niye bu acelecilik?
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) Başkanım, on dakika daha bekleyelim isterseniz!
BAŞKAN Lütfen
Sayın Milletvekili
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) Bekleyelim on dakika daha!
BAŞKAN E, söz talebi
var Sayın Nalcının onu verdim. Benden kaynaklanmıyor ki.
Ama her şeye de itiraz edilmez ki.
BİLGİN PAÇARIZ
(Edirne) Bekleyin daha on dakika
Sayın Başkan!
BAŞKAN Olabilir.
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Sayın
Anadol, Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ergin,
Sayın Süner, Sayın Arifağaoğlu
ŞAHİN MENGÜ
(Manisa) - Ben ufak tefek bir adam da değilim, beni niye görmüyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın
Barış, Sayın Paçarız, Sayın Emek, Sayın Ünlütepe,
Sayın Arat, Sayın Hacaloğlu, Sayın Mengü, Sayın
Öztürk, Sayın Pazarcı, Sayın Akıncı, Sayın
Baratalı, Sayın Yazar, Sayın Öymen, Sayın Elekdağ.
Sayın Mengü, merak
etmeyin herkes sizi görüyor.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/53) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmesinin, Genel Kurulun 2/7/2010 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım, okutuyorum:
2.-
(10/351), (10/454) ve (10/527) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
2/7/2010 Cuma günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu;
02.07.2010 Cuma günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan
(Emeklilerin Sorunları Hakkında); (10/351), (10/454) ve (10/527) esas
numaralı Meclis Araştırma Önergesi görüşmelerinin, Genel
Kurulun, 02.07.2010 Cuma günlü birleşiminde birlikte yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Tansel Barış,
Kırklareli Milletvekili.
Buyurun Sayın
Barış. (CHP sıralarından alkışlar)
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin emeklilerin sorunlarıyla ilgili vermiş
olduğu grup önerisi lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyete saygılar sunuyorum.
Sayın milletvekilleri,
on yedi yıl önce bugün 2 Temmuz 1993 Cuma günü Sivas Madımak
Otelinde 37 can, 37 aydın, gerici yobazlar tarafından diri diri
yakıldı, ruhları şad olsun. Henüz yakalanmayan
azmettiricilerin bir an önce yakalanarak yargıya teslim edilmesini hâlen
bekliyoruz.
Sayın milletvekilleri,
bir kez daha hatırlatmakta fayda var. Son altı ayda 77 şehit
verdik. Yüreklerimiz yanıyor, içimiz kan ağlıyor ve ciddi
tedbirler alınması zamanı geldi ve çoktan geçti bile. Dün Sayın
Dışişleri Bakanımız bu kürsüde esip gürledi: Kudüste
varız, Bağdatta varız
Hatta Bişkekte de varız
demişti ama Kuzey Irakta var mıyız? diye sorduğumda
maalesef cevap alamadım. Devri iktidarlarınızda bin şehit
verdik. Hâlbuki iktidarı sıfır terörle
devralmıştınız. Artık yeter diyoruz ve ciddi tedbirler
bekliyoruz.
Sayın milletvekilleri, 9
milyonu aşan emekli, 20 milyona yakın emekli ailesi mevcut. Gençlik
yıllarını, hayatlarının önemli ve
sağlıklı yıllarını ülkesinin kalkınması
için, büyümesi için ve refahı için harcamış ve bugün çoğu
kronik hastalıkların pençesinde, diyabet hastalığı,
kalp hastalığı, tansiyon gibi kronik hastalıkların
pençesinde geçiren emeklilerimiz devletten şefkatli bir yaklaşım
bekliyor. Çilekeş, vefakâr ve cefakâr emeklilerimiz, bazıları
rahat edebileceğini sandığı emeklilik gününü görmeden,
bazıları da emeklilikten birkaç yıl sonra hayatını
kaybeden emeklilerimiz. Yaşayanlar da yaşadıklarına bin
pişman. Büyük çoğunluğu açlık sınırının
altında, aldığı maaşla yaşam savaşı
veriyor. Emekliler iktidarın ülke gündemini sürekli
değiştirdiğini, gerçek gündemi halktan
kaçırdığını söylüyorlar ama şunu da söylüyorlar:
Halkın gündeminden kaçırdıkları sorunu yaşayanlar
bizleriz ve bu gündemlerin kaçtığını da iktidar
sanmasın. diyorlar. Günü geldiğinde bunun hesabını elbette
soracağız. Hayatımızdan bırakın memnun
olmayı, doğduğumuza pişman olduk. diyorlar. Biz dilenci
değiliz, sadaka istemiyoruz. diyor emekliler. İnsanca yaşamak
için yeterli bir maaş bekliyoruz. İkinci sınıf
vatandaş olmak istemiyoruz, hakkımızı istiyoruz. diyorlar.
İktidar sorunlarımızla ilgilenmiyor, bizlere
miatlarını doldurmuş insanlar olarak bakıyorlar ama
unutmasınlar ki gün gelecek bizi yönetenler de miatlarını
dolduracak. Yetkililerin En iyi emekli ölü emekli.
mantığından bir an önce kurtulması gerektiğini
söylüyor emekliler. Hükûmetten intibak yasasının
çıkarılarak emekliler arasındaki maaş farkının
giderilmesini bekliyorlar.
Ekonomik krizin
yarattığı tahribat bizleri perişan etti. Trakyada bu
krizde 50 bin kişi işini kaybetti, Lüleburgazda 7 bin kişi.
Damat, gelin, oğul, kız hepsi babalarının yanına
dönmüşler işsizlikten ve gıda masrafı 2 kat arttı. Bir
evde 6-7 kişi kalıyor. Barınma, ulaşım, eğitim
için harcayacak para kalmadı, gerisini siz düşünün. diyorlar.
Bizdeki emekli geçim için böbreğini satıyor, Amerika Birleşik
Devletlerinden, Avrupa Birliğinden ve İsrailden emekliler bizden
böbrek satın almaya geliyorlar. Hükûmeti insafa davet ediyor emekliler, bu
nasıl bir sosyal devlet diye. Allahın huzuruna giderken bile
bizlere işçi, memur ayrımı yapıyorsunuz. Lütfen, hiç
olmazsa bunu yapmayın. diyor emekliler. Sağlıkta Hükûmet elini
cebimizden çeksin, zaten boş. Katılım payı, katkı
payı, fark ücreti adı altında, açlık sınırı
altındaki maaşımıza bile iktidar göz koyuyor. Avrupalı
emekli maaşı ile dünya turuna çıkabiliyor ama biz evden
çıkamıyoruz. diyen emekliler Yunanistandaki emekli gibi
1.500-2.000 avro istemiyoruz, biz insanca yaşacak kadar maaş
istiyoruz. diyorlar. 30 Haziran Mustafa Kemal Atatürkün emeklilik yıl
dönümü. Biz bugünü farklı bir şekilde kutlamak istiyoruz ama
aldığımız maaşla bu mümkün mü? Çarşıda
enflasyon yüzde 20 seyrederken emekliye yüzde 1,83 zam veriliyor. Bunun
hesabını da elbette sandıkta soracağız. diyorlar.
Sevgili emekli
vatandaşlarımız, Cumhuriyet Halk Partisi
sorunlarınızı biliyor. Cumhuriyet Halk Partisi
sorunlarınıza ve sizlere sahip çıkacaktır. CHP sizlerin
ikinci sınıf vatandaş olmanıza asla müsaade etmeyecektir.
İntibak yasasını çıkaracak ve emekliler arasındaki
ücretlerin farkını sıfıra indirecektir.
Çocuklarınızın yarattığı katma değerden
refah payını alacaksınız Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında. Sosyal güvenlik destekleme primi kademeli bir şekilde
kaldırılacaktır ve kız çocuklarınız evleninceye
kadar -Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında- devletin güvencesi
altında olacaktır.
Sevgili emekli
kardeşlerim, bütün bunlar senin en doğal hakkın. Bunları
elde etmek de senin en doğal hakkındır ve senin elindedir. 15
milyon emekli ve ailesi sandık başında refah için ve
geleceği için oy kullanacaktır ve sağlıklı bir gelecek
için de oy kullanacaktır ve bu geleceğini Cumhuriyet Halk Partisinde
görürse bu saydıklarımızın tümüne kavuşacak ve
ülkesinde insanca yaşayabilecek bir emekli maaşına da sahip
olacaktır.
Sevgili emekli
kardeşlerim, Cumhuriyet Halk Partisi sizlere söz veriyor, CHP
iktidarında emekli vatandaşlarımız birinci sınıf
vatandaş olacak ve hak ettiği yaşam kalitesine de
ulaşacaktır. Bu sizlerin elinde ve önümüzde, en geç on bir ay sonra
genel seçimler yapılacaktır. Sizler bugün çektiklerinizi o gün
sandıkta hesap sorarak ortaya koyacaksınız ve seçim
sonuçlarında da Cumhuriyet Halk Partisini iktidara getirerek, bugün
çektiklerinizi bir daha çekmemek üzere tarihin tozlu sayfalarına
göndereceksiniz ve sizler Adalet ve Kalkınma Partisini sandıkta
malulen emekli edeceksiniz.
Ben, bu duygularla emekli
kardeşlerime sevgiler ve saygılar sunuyorum.
Yüce heyeti yine
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Barış.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.29
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Gülşen ORHAN
(Van)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 128inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Şimdi, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde söz isteyen Ayhan Yılmaz, Ordu
milletvekili.
Buyurun Sayın
Yılmaz (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN YILMAZ (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; CHP
grup önerisinin aleyhinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi bu vesileyle saygılarımla selamlıyorum.
Bu Hükûmet milletten
aldığı yetkiyle, milletin iradesi doğrultusunda ülkeyi
medeniyetler seviyesine doğru taşırken, birilerinin
çıkıp tamamen geri kalmış bir anlayışla bu
ülkenin paçasından çekiştirmesi, ülkenin hızını
kesmesi, ülkeyi geriliğe mahkûm etmeye çalışması
anlaşılır bir durum değildir, asla da olamaz. Engel
çıkaran, sorun çıkaran, kriz çıkaran bir zihniyetin bu ülkeye,
bu millete ne faydası olabilir? Her zaman değişime direnen,
sürekli gelişime ayak direyen, sürekli ileriye doğru atılan her
adıma engel olmaya çalışan bir yaklaşımın
Türkiyeye ne gibi bir faydası olabilir?
Dünya değişiyor
arkadaşlar, Türkiye değişiyor, toplum değişiyor ama
bazı anlayışlar tarihin karanlıklarından bir türlü
çıkamıyor. Türkiye kalkınacaksa, büyüyecekse muasır medeniyetler
seviyesinin üstüne çıkacaksa, bu, topyekûn bir mücadeleyle olur. Hükûmet
gaza basacak, birileri frene basacak. Hükûmet ileriye atılacak, birileri
geriye doğru çekecek. Hükûmet yatırım yapacak, hizmet edecek,
çalışacak, didinecek, koşacak; birileri çukur kazacak, engel
çıkaracak, mayın döşeyecek.
Kusura bakmayın,
birileri Türkiyeyi düşünmüyor, milletin menfaatlerini hesaba
katmıyor, ülkemizin geleceğine yönelik sorumluluk hissetmiyor
olabilir ancak biz aşkla, sevdayla, sorumluluk duygusuyla
çalışmaya, çabalamaya devam edeceğiz, engel çıkaranlara da
diyeceğiz ki: Gölge etmeyin, başka ihsan istemez.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'nin geleceği, Türkiye'nin ulusal menfaatleri sadece Hükûmetin
sorumluluğunda değildir. Bizim sosyal
politikalarımızı, kömür yardımlarımızı,
gıda yardımlarımızı, eğitim yardımlarımızı
kıyasıya eleştirenler uçuk ve hayalî projelerle milletin
karşısına çıkabiliyor olabilirler.
Bu ülkede iki anahtarı
ellerinde salladılar, Biri araba, biri ev. dediler. Her mahalleye bir
milyoner, hatta trilyoner sözü verdiler. Her çiftçiye traktör vaadinde
bulundular. Mazotu 1 liraya indireceğim. diyenler oldu, Her ev
kadınına 500 lira, emekliye 2 bin lira vereceğim. diyenler
oldu, Fındığın 15 bin lira olması lazım.
diyenler oldu ama hepsinin yerinde şu anda yeller esiyor. Doğal
gazı, suyu, elektriği bedava vereceğim. diyenler oldu,
Sayın Kılıçdaroğlu gibi -bu günlerde o da konuşuyor-
Yoksulluğu kökten kaldıracağım. diyenler oldu ama
hepsinin yerinde yeller esiyor.
Değerli arkadaşlar,
sen bu milletin değerleriyle barışmazsan, sen bu milletin
hatırını sormazsan, sofrasına oturup çorbasını
paylaşmazsan, milletle aynı dili konuşmazsan bu millet sana
itibar etmez, etmeyecektir de.
Türkiyede güzel şeyler
oluyor, kim ne derse desin güzel şeyler oluyor muhalefet görmese de medya
yazmasa da hatta onlar istisnai olumsuzlukları abartarak gündeme
taşımanın gayreti içerisinde olsalar da bu ülkede, hamdolsun,
çok güzel şeyler oluyor. Aziz milletimiz kimin açılıştan
açılışa koştuğunu, yol yaptığını,
okul yaptığını, hastane açtığını,
ülkenin geleceği için âdeta çırpındığını
görüyor ve görecek, kimin bunu engellemeye
çalıştığını da görüyor ve görecek. Milletimiz
kimin karış karış ülkeyi
dolaştığını, dünyayı
dolaştığını, ülkemizin ve milletimizin
çıkarları için kimin emek sarf ettiğini de görüyor, görecek,
kimin de Ankarada takılıp oradan kaos senaryoları
ürettiğini görecek. Biz, dik duruşumuzu, sağlam duruşumuzu,
yapıcı tutumumuzu muhafaza edeceğiz. Aşık Veysel Ben
giderim adım kalır, dostlar beni hatırlasın. demişti.
YILMAZ TANKUT (Adana)
Hatırlanacaksınız!
AYHAN YILMAZ (Devamla) AK
PARTİ olarak, Anadolunun tüm erenlerinin, tüm gönül
mimarlarının olduğu gibi, Aşık Veyselin de gönül
dilini kendimize ilham edindik, yola öyle çıktık ve o ilhamla, o
ışıkla yolumuzda yürümeye devam ediyoruz.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
Hele sen bir git de dostlar hatırlar, merak etme!
AYHAN YILMAZ (Devamla)
Bizim dilimiz gönül dilidir. Biz, milletimizle aracılar
vasıtasıyla değil, doğrudan iletişim kuruyoruz.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
Kendi gitti, adı kaldı yadigâr!
AYHAN YILMAZ (Devamla)
Milletimizle göz göze, kalp kalbe bağlantı sağlıyoruz. AK
PARTİnin siyasetinde millete, milletle araya mesafe koymak, milletle
aracılar üzerinden, araçlar üzerinden konuşmak yoktur.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ hükûmetlerinde, her fırsatta
çalışanlarımıza ve emeklilerimize yönelik
iyileştirmeler yaptık. Emekli vatandaşlarımızın
durumlarını iyileştirme noktasında da önceki hükûmetlerden
çok farklı olarak, devrim niteliğinde düzenlemeler yaptık.
Bakmayın, şimdi herkes bol keseden atıyor, zira Bekâra
karı boşamak kolaydır. derler.
İktidarımızın ilk aylarında emekli
maaşlarını hatırlayalım. Seyyanen 75 lira ve 100 lira
gibi bir artış yaptık. O gün insanların mutluluğunu
unutmayalım. Bununla yetinmedik, sonraki yıllarda da emeklilerimizin
maaşlarını enflasyon üzerinde artırdık.
Değerli arkadaşlar,
şimdi bakın, önümüzde bir tablo var. SSK emeklileri, 2002
yılında, 252 lira alıyormuş, kuruşlarını
söylemiyorum, 252 lira. Bugün ne alıyor? 683 lira alıyor.
Artış ne olmuş? Yüzde 411,14. SSK emeklileri. Efendim,
BAĞ-KUR esnaf emeklileri ne alıyormuş 2002 yılında?
142 lira alıyormuş. Efendim, bugün ne alıyor? 555 lira
alıyor. Artış, yüzde 390. BAĞ-KUR köylü emeklileri ne
alıyormuş? 65 lira alıyormuş. Bunlar resmî rakamlar, bunlar
böyle hayalî konuşulan şeyler değil, 65 lira
alıyormuş.
RECEP TANER (Aydın)
Ayhan, tüp ne kadarmış?
AYHAN YILMAZ (Devamla) Tüpü
de konuşalım.
Şimdi ne alıyor?
380 lira alıyor. Artış, yüzde 301. Efendim, Emekli
Sandığı emeklisi 376 lira alıyormuş. Bugün, 864 lira
alıyor arkadaşlar. Artış, yüzde 488.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, elimizi vicdanımıza koyalım. Bu Hükûmet,
bulduğunu, işçisiyle, memuruyla, esnafıyla, çiftçisiyle,
emeklisiyle paylaşan bir Hükûmettir. Eğri oturalım, doğru
konuşalım, her ne kadar karalamaya çalışsanız da her
ne kadar bu işin üzerine gitmeye çalışsanız da şundan
emin olabilirsiniz ki arkadaşlar, bu millet bu numaraları yutmuyor.
Yutmadığını da dört seçimdir üst üste bize anlattı,
bize gösterdi. Ha, anlamayanlar güreşe doymuyor, yenilen pehlivan
güreşe doymazmış. Halep oradaysa arşın burada. 12
Eylülde referandum, 2011in Temmuz ayında da seçim var. Bir daha
çıkarız er meydanına, bir daha herkes boyunun ölçüsünü
alır.
Arkadaşlar, son
yapmış olduğumuz 2010 yılındaki iyileştirmelerin
kamuya yıllık maliyeti tam 3 katrilyonu geçmiştir.
Dolayısıyla, arkadaşlar, AK PARTİnin şiarı
samimiyettir. AK PARTİnin farkı gönül diliyle konuşmaktır.
AK PARTİ, Türkiyede millî birliğin ve beraberliğin sembolüdür.
AK PARTİnin ayırt edici özelliği olduğu gibi ortada,
görünmektedir. AK PARTİ, demokrasinin olmazsa olmazıdır. AK
PARTİ, Türkiyede değişimin adresidir, öncüsüdür, lideridir. AK
PARTİ, bir büyük medeniyet davasının takipçisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Yılmaz, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
AYHAN YILMAZ (Devamla)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
biz yedi buçuk yıldır hizmet üretirken, Türkiyeyi büyütmeye
çalışırken, Türk insanına aydınlık bir gelecek
hazırlamaya gayret ederken birileri de boş durmadı; engel
olmaya, kriz çıkarma, bizi yolumuzdan saptırmaya
çalıştı. Çetelerle üzerimize geldiler. Mafyayla, karanlık
yapılanmalarla üzerimize geldiler. Terör örgütleriyle, illegal
yapılanmalarla üzerimize geldiler. Zaman oldu hukuku zorladılar,
hukuku çiğnediler, zaman oldu iftiralarla, ithamlarla, tahriklerle bizi
baskı altına almaya çalıştılar. AK PARTİ
İktidarı zarar görsün, kaybetsin de bu ülkede ne olursa olsun.
dediler. Hükûmete zarar vermek için Türkiye'nin menfaatlerine zarar vermekten
çekinmediler. İstikrarı, huzuru, güvenliği, büyümeyi bir
çırpıda feda ettiler ama biz yılmadık, usanmadık,
alttan almadık, taviz vermedik, eyvallah demedik, vazgeçmedik; cesur
durduk, kararlı durduk, daha çok çalıştık, daha büyük bir
inançla yola devam ettik.
Arkadaşlar, hepinizi bu
duygu ve düşüncelerle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Helal olsun sana!
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yılmaz.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Hamit Geylani, Hakkâri Milletvekili
Yok.
Emin Haluk Ayhan, Denizli
Milletvekili.
Buyurun Sayın Ayhan.
(MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin emeklilerin
sorunları üzerine vermiş olduğu grup önerisi üzerinde lehte söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evvelki gün Emekliler
Günüydü, Emekliler Gününde emekliye kötü haber çıktı. Burada,
mahkemeden gelen kararla, işçi ve BAĞ-KUR emeklisi yaklaşık
6 milyon kişinin maaş artış umudu geriye kaldı, suya
düştü.
Şimdi, gerçekten zor.
2010 yılının ikinci altı aylık döneminde BAĞ-KUR
emeklisine kaç lira zam veriyorsunuz? Ben söyleyeyim: 10 lira. BAĞ-KUR
emeklisinin emekli maaşına yaptığınız zammı
BAĞ-KUR emeklisi söylemekten utanıyor ama kimler utanmıyor, onu
millet takdir ediyor.
Hanginiz bu
artırdığınız miktarı çoluğunuza
çocuğunuza günlük olarak, harçlık olarak -10 lira- veriyorsunuz?
Üstelik adam ömür boyu sağlık primi ödemiş, şimdi
katılım payı alıyorsunuz.
Yapılan
araştırmalar emeklilerin yüzde 96sının
aylığının geçimini sağlamaya yetmediğini ifade
ediyor. Emeklilerin yüzde 34ü çalıştığı onca
yıla rağmen bir ev sahibi olamıyor. Emeklilerin yüzde 75i kredi
kartı ve banka kredisiyle borçlanarak yaşıyor.
AKP Hükûmeti
sayıları 9,2 milyonu aşan emekli, dul ve yetimi sürekli hüsrana
uğratmakta, emeklileri büyük bir aldatmacaya konu etmektedir.
Şimdi, emekli maaş
artışlarına bakalım: 9,3 milyon emekli, dul, yetim
maaşına yüzde 2,5; 6,5 milyon asgari ücretliye 22 lira zam; 844 bin
altmış beş yaş aylığı alana yüzde 2,5 zam, 2
lira; 475 bin özürlü, bakıma muhtaç
özürlü ve yakınlarına yüzde 2,5 zam, 5-6 lira; 50 bin gazi ile
şehit ve gazi yakınlarına yüzde 2,5 zam; 20 bin güvenlik,
asayiş, koruma ve terör eylemlerinde ölen, yaralananlar ve
yakınlarına yüzde 2,5; 53 bin muhtara yüzde 2,5 zam, 8 lira. Bunlar
temmuz zammı.
Ocakta, AKP Hükûmeti, 2010
yılı bütçesinin yasalaşmasının hemen ardından
sağanağa dönüşen bir zam yağmuru ortaya koydu.
Dolayısıyla emekliler daha maaş farklarını almadan AKP
Hükûmeti yaptığı zamlarla zaten bu artışlara el
koymuştu. Anadolu deyimiyle, kaşıkla verilmiş, kepçeyle
geri alınmıştı.
Şimdi, 9,3 milyon
emekli
Türk-İşin haber bülteninde, araştırmalarda 4
kişilik ailenin açlık ve yoksulluk sınırı TL/ay olarak
ifade ediliyor. 12 Haziran 2010 itibarıyla açlık sınırı
817 lira, yoksulluk sınırı 2.664 lira. Bu, açlık sınırının altında.
Sigortalılara baktığımız zaman,
sigortalıların ortalama emekli aylığı 692 lira,
açlık sınırının altında.
Şimdi, bakmaya devam
ediyoruz. BAĞ-KURlunun 531 ile 728 lira arasında. Bu da açlık
sınırının altında. Hele tarımla ilgili
baktığımız zaman, 564 lira en yükseği, o da açlık
sınırının altında. Memur emeklilerinin durumu da biraz
daha iyi olmakla beraber hiç de iç açıcı değil. Gerçekten,
Türkiyede sosyal güvenlik sistemi verilerine göre 9 milyonu aşan emekli
var, yüz ülkenin nüfusunu geçmiş; bağımlılarıyla
dikkate aldığımızda nüfus içinde önemli bir yüzde
oluşturuyor. Şimdi, bu insanlar memlekete hizmet etmişler, genç
emekli olmuşlar, yaşlı emekli olmuşlar. Hepsinin problemi
büyük. Problemin farklılığı üzerinde, Ahmet yaptı,
Mehmet yaptı demek istemiyorum. Siyasetçi olarak kimler yapmış?
Siyasi organlar yapmış, iktidarlar yapmış.
Şimdi bu insanlar mutlu
mu? Değil. Geçim sıkıntısı had safhada. Sadece bu
insanlar değil ki, toplumun önemli bir kısmı geçim
sıkıntısını had safhada yaşıyor. AKPnin
uyguladığı ekonomi politikaları herkesi
sıkıntıya soktu. Şimdi ekonomik anlamda geçinemeyenlerin
veya emeklilerin evine, ekonomik problemlerin oluşturduğu sorunlar
nedeniyle bir de kendi evlatlarına ilave olarak torunlar geldi göçtü. Geçinemeyenler,
geçinemeyenlerin gençleri de kendi psikolojik problemlerine ilave olarak
başka problemleri de tolere etme durumuna girdiler. Bu gerçekten zor bir
durum. Artık onlar sosyolojik bir travma hâline gelen bu problemlerle
uğraşıyorlar. Neden? Biz hem emeklilere hem de çocuklarına,
şimdi de torunlarına bakacak bir sosyoekonomik ortam
hazırlayamamışız. Özellikle son krizden sonra problemler
yığılmış değil, yığınlaşmış,
dağ gibi olmuş.
Bakın, önemli bir
problemi görüşüyoruz. Onun için, Bu Hükûmet beceriksiz, bu Hükûmet
kabiliyetsiz, bütün toplum kesimlerini olduğu gibi emeklileri de mahvetti,
yedi bitirdi. Bunun temel sebeplerinden biri, bu Hükûmetin öngörüsüz
olması, davul zurnayla gelen krizi görmemesidir. demeyeceğim. Bunlar
birer vakıa. Polemik de yapma niyetinde değilim. Şurada
konuştuğumuz konu, problemler -eğer katkı
sağlayabilirsek- bir sosyal devletin ihtiyacı olan,
vatandaşlarına, emeklilerine nasıl yardımcı
olunabileceği, onların sorunlarının tespiti. Bunun için
burada iyi niyetle verilmiş bir önerge olduğu görülüyor. Hiçbir ön
yargı olmadan, hiçbir art niyet olmadan bu problemlerin
araştırılması isteniyor olabilir. Amaç bu ise, önerge
sahipleri bunu istemişse -öyle olduğu kanaatindeyim- niye buna Evet
demiyoruz? Emin olun, sayın bakanların, daha güçlü bakanları
dikkate aldığınızda, kendi teşkilat
yasalarını, havalarını kullanarak diğerlerinden öne
geçirme çabalarından daha ulvi bir görev olduğuna inanıyorum. Bu
nedenle, bu araştırma önergesinin reddedilmemesi gerektiğine
inanıyorum. Memleketimizin çok önemli bir kesiminin problemlerini çok
açık ve net bir şekilde kabul etmiş olacağız;
bunların ortaya çıkmasını, bu problemlerin tespitini kabul
etmiş olacağız. Burada çekinilecek, utanılacak bir husus da
yok. Malum olanın rapora bağlanması, tespit edilmesinden, kime
ne zarar gelecek, niye bundan korkuluyor, anlamıyorum.
Konular sadece maddi anlamda
değerlendirilir diye Hükûmetin korkup çekinmesine gerek yok. Bu
insanlarımızın sorunlarının hem sosyolojik hem
psikolojik hem sosyal hem de diğer yönleriyle ortaya konulması
ileriyi planlama açısından da çok önemli. Bu önergenin kabul edilmesi
bile, Anadoluda bir ışık bekleyen milyonlarca emekli ve
bağımlısını ümitlendirecek, moral verecek bir ortamın
yaratılmasına zemin hazırlayacaktır. Bunun reddedilmesi
iktidar partisine bir şey kazandırmaz. Hani önemli meselelerde
birlik, beraberlik içinde sorunlara yaklaşacaktık? Takdir tabii ki
yüce Parlamentonun. Bu insanlarımızın maddi güce ilave olarak
morale de ihtiyacı vardır. Zaten araştırma önergelerinin muhtevasında
sadece ekonomik değil, sosyal sıkıntıların da
arttığı ifade edilmektedir. Ayrıca açlık
sınırının altındaki emeklilerimizin büyük
çoğunluğunun yaşadığı hususlar da yer
almaktadır. Diğer bir gerçek, emeklilerin büyük
çoğunluğunun çalışarak daha olumsuz şartları
kabul ettiğidir. Tabii, bunlar, emeklilerin refah düzeylerinin
artırılmasına yönelik çalışmaların
yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Bakın, sizin
yaptığınız düzenlemelerle, ilk defa göreve başlayan
memurlar bu kanuna, mevcut memurlar ise eski hükümlere tabi tutulmuş, bu
yönüyle bir eşitsizliğe yol açtınız. Emeklilik
şartlarını ağırlaştırdınız,
emeklilik yaşı kademeli olarak yükseldi, emeklilik için aranan prim ödeme
gün sayısı yükseldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Ayhan, lütfen tamamlayınız sözlerinizi.
Buyurun.
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) Teşekkür ederim.
Bağlanacak emekli
aylıklarının düşürülmesini öngördünüz.
Aylığın hesaplanmasında dikkate alınan iki temel unsur
içeriği değiştirildi. Şimdi, evlenme, emzirme ve cenaze
yardımı, ölüm ve maluliyet aylığı şartları
ile yıpranma tazminatı gibi birçok konuda bazı sigortalılar
aleyhine yeni düzenlemelere gittiniz. Fiilî hizmet zammından yararlanan
bazı çalışanları kapsamından çıkararak, bu
hakları ellerinden aldınız. Ölüm aylığı
şartlarında SSKlılar için beş yıl hizmet, dokuz yüz
gün prim ödeme sayısı olmakla birlikte, borçlanarak süreyi tamamlama
imkânını kaldırdınız. Çalışan ve maaş
bağlanacak çocuğu bulunmayan dul eşlere ölüm
aylığı bağlama oranını yüzde 75ten yüzde 50ye
düşürdünüz.
Bunlar artıp gidiyor,
uzatmak istemiyorum. Ancak gerçekten çok önemli bir kısmını
oluşturan nüfusun ve bağımlılıkları giderek artan
bir grubun sorunlarının dile getirilmesi ve bunların ortaya
çıkarılması için önergenin desteklenmesi için lehinde söz
aldım. Destekliyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Ayhan.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi aleyhinde söz isteyen Ünal Kacır, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın
Kacır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
biz, bugün, burada, şu anda neyi konuşuyoruz,
halkımızın bunu merak ettiğini düşünüyorum.
Aslında, hepiniz, hepimiz biliyoruz ki Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu cuma günleri çalışmıyor ama bugün
çalışıyoruz. Niçin? Aslında hepimiz biliyoruz ki 1 Temmuzda
Türkiye Büyük Millet Meclisi tatile çıkar ama tatile çıkmadık.
Niçin? Gündemimizde bulunan yasalar var, bu yasaları
görüşeceğiz, bu yasaları görüşmeye devam ediyoruz ve dün
başlamış olduğumuz Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının görüşmeleri devam ederken, şimdi bu
yasaları tamamlayabilmek için cuma günleri de çalışmaya karar
verdiği hâlde Meclisimiz, değerli muhalefet, İç Tüzükün
kendilerine vermiş olduğu
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Yasal hakları
ÜNAL KACIR (Devamla) -
yasal
hakları
BÜLENT BARATALI (İzmir)
Nasıl bildim ama!
ÜNAL KACIR (Devamla) -
maalesef iyiye kullanmıyorlar.
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) Ne demek iyiye kullanmıyorlar? Kim karar veriyor buna?
ÜNAL KACIR (Devamla) - Kötüye
kullanıyor demiyorum, iyiye kullanmıyorlar. Engellemenin gayreti
içerisinde ülkemizin içerisinde bulunduğu bazı hususları Gelin,
onu değil de bunu görüşelim. diyorlar. Şu andaki durum da
budur.
Ne diyorlar? Mesela
Milliyetçi Hareket Partisinden arkadaşlarımız getirdiler, ne
dediler?
YILMAZ TANKUT (Adana)
Gündemi siz değiştiriyorsunuz her hafta.
ÜNAL KACIR (Devamla)
Dediler ki: Belediyelerin altyapı, katı atık ve atık su
yönetiminde sorunları var. Bizim belediyelerimiz bunları
beceremiyorlar. Gelin şunları görüşelim. Hâlbuki bizim
belediyelerimiz bunları çok iyi beceriyor ama
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Başka şeyler de beceriyor belediyeleriniz.
ÜNAL KACIR (Devamla) Biz
dürüst iş yaparız, dürüst işlerimizi de çok iyi beceririz.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
Ankara metrosu gibi mi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) -
Peki, belediye başkanları ne arıyor orada?
ÜNAL KACIR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, ben bu emekliler konusunda daha önceden de birkaç
kere söz aldım. Bizi televizyon başında dinleyen
vatandaşlarımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde dinleyen vatandaşlarımız,
tekrar tekrar aynı şeyleri niye konuşuyorlar diyebilirler ama
kusura bakmasınlar, aynı konuları muhalefet tekrar tekrar
gündeme getirince biz de aynı şeyleri tekrar tekrar konuşmak
mecburiyetinde kalıyoruz.
Efendim, emeklilerimizin
durumu şöyle kötü, böyle kötü, emeklilerimiz mahvı perişan
oldular, gelin bunu görüşelim. Nereden çıkarıyorsunuz
emeklilerimizin durumunun böyle perişan olduğunu? Neyle
kıyasladınız? Nereden çıkardınız bunu? Gelin
beraber görüşelim, hadi şimdi burada bakalım, beraberce
bakalım. Az önce arkadaşımız burada -sağ olsun-
bazı şeyler yazmış, hazırlamış, buradan
okudular, bizler de dinledik. Bakalım beraberce.
SSK emeklisi perişan,
öyle mi? SSK emeklisine sizin döneminizde kaç para veriyordunuz? 252 lira
YILMAZ TANKUT (Adana) Ya,
sen şimdiye baksana, takıldın kaldın ya bizim döneme! Bizim
dönem olmasa ne yapacaktınız acaba siz?
ÜNAL KACIR (Devamla) Kime
takılacağız ya? Siz eleştirdiğinize göre sizin dönem
ile bizim dönemi karşılaştıracağız. Bunda
alınganlık yapmaya gerek yok.
YILMAZ TANKUT (Adana)
Takıldınız bozuk plak gibi oraya! Sekiz senedir ne
yapıyorsunuz, onu söyle!
BAŞKAN Sayın
Kacır, lütfen karşılıklı konuşmayınız,
Genel Kurula hitap edin.
Lütfen Sayın Tankut
ÜNAL KACIR (Devamla) 252
lira veriyormuşsunuz. Bak, bu arada yüzde 92 küsur enflasyon olmuş o
dönemden bu döneme -siz onu yüzde 100 deyin isterseniz- eder 500 lira. Biz ne
vermişiz? Şu anda 683 lira. Geride mi kalmış? Enflasyonun
gerisinde mi kalmış? Nereden çıkarıyorsunuz perişan
olduğunu? Çok para verdik demiyoruz. İnsanımız çok daha
fazlasına layık ama ülkenin ekonomisinin içinde bulunduğu
şartlar çerçevesinde sizin döneminizden çok daha iyi veriyoruz. Biz bunu
ortaya koyuyoruz.
Değerli arkadaşlar,
BAĞ-KUR emeklisine ne veriyordunuz siz? Ne veriyordunuz? 142 lira 80
kuruş. Şimdi, kaç para alıyor?
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Oğluna günlük kaç para harçlık veriyorsun?
YILMAZ TANKUT (Adana) Kaç
tane tüp alıyordu o zaman, söyle!
ÜNAL KACIR (Devamla) Onu da
söyleyeceğim size, kaç tüp alıyordu, kaç kilovatsaat elektrik
alıyordu, ona da geleceğim.
YILMAZ TANKUT (Adana) Kaç
litre mazot alıyordu, onu da söyle!
BAŞKAN Sayın
Tankut, lütfen
ÜNAL KACIR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bakın, enflasyon kadar
artırılmış olsaydı 275 lira olurdu. 555 lira
şimdi alıyor. Demek ki sizin verdiğinizden çok çok çok
fazlasını bizim dönemde verebilme imkânı bulmuşuz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Bu parayla kaç gün yaşayacak?
ÜNAL KACIR (Devamla)
Bakın, değerli arkadaşlar, az önce bir arkadaşım bir
cümle kullandı, verilen zamlar vesaire, utanıp utanmamaktan bahsetti.
Ya, bunu söylemeye gerek yok. Peki, bana söyler misiniz, tarım
BAĞ-KURlusuna 65 lira 80 kuruş verenler utandı mı,
utanmadı mı o zaman? Söyler misiniz kaç para? 65 lira 80 kuruş
ayda tarım BAĞ-KURlusuna verdiğiniz para. Peki, şimdi kaç
para? 380 lira. Yeter mi? Yetmez. Ama aradaki farkı bir görün ya! 65 lira
80 kuruş nerede, 380 lira nerede? Farkı bir görün.
RECEP TANER (Aydın)
Primler ne kadar arttı Sayın Kacır?
ÜNAL KACIR (Devamla) Ya,
iyi de arkadaş, enflasyon farklı. Yani Köylünün, işçinin,
emeklinin enflasyonu ile genel enflasyonu bir tutmayın, beraberce
kıyaslamayın, farklar var. falan filan deniliyor. Yani Siz,
işçinin, emeklinin, efendim, BAĞ-KUR emeklisinin vesair emeklilerin
ekmeğini azalttınız. Öyle mi? Bakalım öyle mi?
Bak şimdi kardeşim:
2002 Aralık, ekmek fiyatı, kilogramı 1,02 lira.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
Peynir var mı sizde?
ÜNAL KACIR (Devamla) Peynir
de var, onu da söyleyeceğim. Veririm, onu da veririm.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bugün kaç para? 2,03 lira kilogramı ekmeğin. En
düşük SSKlının maaşı 252 liradan 683 lira olmuş.
Yani 248 kilo ekmek alırken, o maaşla gitseydik ekmek almaya 248 kilo
ekmek alınırdı, bugün 336 kilo ekmek alınır. Ekmek
azalmış mı, artmış mı?
YILMAZ TANKUT (Adana) Kaç
kilo et alıyordu?
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Ne yapacaksın ekmeği, et yesin!
ÜNAL KACIR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi, başka bir şey:
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Süt para yapmıyor ki!
ÜNAL KACIR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bakın, tüp dediniz, tüp. Bak, söyleyeyim
size: 12 kilogramlık tüpten 12 adet alınırken, şimdi 15
adet alınıyor, azalmamış.
RECEP TANER (Aydın)
Rakamların yanlış Kacır!
ÜNAL KACIR (Devamla) Bak,
başka bir şey söyleyeyim size: 1.568 kilovatsaat elektrik
alınırken, şimdi 2.584 kilovatsaat elektrik alınabiliyor,
en düşük SSK emeklisi maaşıyla.
Değerli arkadaşlar,
listede çok var, ben size bunları vereyim, hesapları yaparsınız.
RECEP TANER (Aydın) Bu
ay BAĞ-KURa gelen zam ne kadar? Yaptığınız zam 10
lira!
ÜNAL KACIR (Devamla) Bak,
ben söylüyorum, ekmeğin kilosu kaçtan kaça çıkmış, verdim
size.
Bak şimdi, doğal
gaz, metreküpü 37 kuruşmuş şimdi 71 kuruş.
Vakit, hızla geçiyor.
Değerli arkadaşlar,
bakın, ben size BAĞ-KUR köylü emeklisinin aldığı
şeyi
65 kilo ekmek alabiliyormuş o maaşla, bugün 187 kilo ekmek
alabiliyor.
RECEP TANER (Aydın)
Kuru ekmek yedirme, biraz da ete bak ete.
ÜNAL KACIR (Devamla) - Ete de
bak, süte de bak. Her tarafına bak.
8 kilo dana eti
alabiliyormuş, şimdi 19 kilo dana eti alabiliyor. Anlatabiliyor
muyum?
RECEP TANER (Aydın)
Senin et fiyatlarından haberin yok.
ÜNAL KACIR (Devamla) - Bak,
23 kilo ayçiçek yağı alabiliyormuş tarım BAĞ-KURlusu
emeklisi, şimdi 85 kilo ayçiçek yağı alabiliyor.
Bak, elektrik; 409
kilovatsaatten 1.438 kilovatsaate çıkarmışız
alabileceği elektriği.
Değerli arkadaşlar,
bu rakamları uzatmak mümkün, elimdeki listede çok var. Ben size
bunları vereyim, bunları karşılaştırın
değerli arkadaşlar.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
Beyaz peyniri bulabilir misin o listede?
ÜNAL KACIR (Devamla) - Ama
Çok verdik. demiyoruz Bu kadar verebildik. diyoruz, daha çok
vereceğiz, ülkenin ekonomik durumu daha iyiye gittikçe daha çok
vereceğiz.
YILMAZ TANKUT (Adana)
Geçmişte de bu kadar verilebilmiş. Niye eleştiriyorsunuz
geçmişi?
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bu Hükûmeti beceriksizlikle suçladınız.
Az önce arkadaşımız Beceriksiz, kabiliyetsiz
YILMAZ TANKUT (Adana) Siz
de geçmişi suçladınız.
ÜNAL KACIR (Devamla) - Yahu,
ne hikmetse beceriksiz, kabiliyetsiz Hükûmetin uyguladığı
ekonomik sistemle -bakın, kalkınma rakamlarını gördünüz
değil mi- dünya beşincisi olmuşuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Gördük. Bir de sokağa sor.
ÜNAL KACIR (Devamla) - Avrupa
birincisi olmuşuz 11,7yle. Nasıl bir beceriksizlik bu?
RECEP TANER (Aydın)
Sayın Kacır, 2009un birinci döneminde kaçtı?
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Teğet geçti. dedik de inanmadınız. Avrupa Birliği
ülkelerine bak, Yunanistana bak, İspanyaya bak, Almanyaya bak,
görürsün, becerikli hükûmet hangisi beceriksiz hükûmet hangisi.
Tekrar söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kacır, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
ÜNAL KACIR (Devamla) - Aziz
vatandaşlarımıza, değerli emeklilere şunu söylemek
istiyorum: Biz size çok verdik. demiyoruz, bu kadar verebildik, daha
çoğunu yine biz veririz. İstismar etmek isteyenleri siz çok iyi
tanırsınız, bilirsiniz. Siz geçmişte onları
sandığa gömdünüz, gömmeye devam edersiniz. Bize güvenmeye devam edin.
Biz sizi mahcup etmeyeceğiz diyorum.
Hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kacır.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince,
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan,
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer
alan, Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Dışişleri Bakanlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/892) (S. Sayısı: 524)
(x)
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen
tasarının birinci bölümü üzerinde üç grup ve Hükûmet adına
konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, söz
sırası, AK PARTİ Grubu adına Mehmet Tekelioğlu,
İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Tekelioğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET S. TEKELİOĞLU (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Saygılar
sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye her alanda bir yenilenmeden geçiyor. Büyüyen
Türkiye'nin böyle bir değişime, böyle bir yenilenmeye elbette ki
ihtiyacı var. Her alandaki değişim tabii ki yeni
ihtiyaçları da ortaya çıkarıyor çünkü Türkiye, yönetilemeyen bir
ülke olmaktan çıkıyor, iyi yönetilen bir ülke hâline geliyor. Bunun
doğurduğu ihtiyaçları gidermek için de tabii ki burada
çeşitli hususları ele almamız ve bunlara yeni şekiller
vermemiz gerekiyor.
Dışişleri
Bakanlığının Teşkilat Kanunu da bu çerçeve içerisinde
önümüze gelmiş bulunuyor. İyi yönetilen bir Türkiye'yi
oluşturmak için elbette ki bizim birtakım sorumluluklarımız
var. Dışişleri Bakanlığını yeniden
yapılandırırken göz önüne alınması gereken hususlar
temel olarak birkaç noktada toplanabilir. Benim aklıma gelen bazı
hususları şöyle sıralamak istiyorum:
Bizim, tarihten gelen bir
sorumluluğumuz var. Bu tarihsel sorumluluğumuzu iyi yerine
getirebilmek için Türkiye'nin tarihinin de çok iyi bilinmesi gerekiyor.
Özellikle Türkiye'nin 93 Harbinden bu tarafa olan tarihini iyi
incelediğimiz zaman bunun bize verdiği çok büyük sorumluluklar var,
buradan çıkarmamız gereken çok büyük dersler var çünkü Osmanlı
Devletini yüz yıldan daha fazla bir süredir uğraştıran
dertler neticede; gerçi, devletimizin, Osmanlı Devletinin
yıkılışıyla bitmiş ancak yerine kurulmuş
olan devleti de yaşatmak her birimizin tabii ki görevi.
Dolayısıyla buradan gelen bir tarihsel sorumluluğumuz var.
Coğrafyamızın
bize verdiği bir sorumluluk var. Üç tarafı denizlerle çevrilmiş
ve civarındaki ülkelerle geçmişten gelen ilişkilerimizi de göz
önüne aldığımız zaman bu coğrafyanın bize
verdiği sorumluluklar var; denizler var, geçitler var, boğazlar var.
Dolayısıyla bunları da göz önüne alarak düzenlemeler
yapmamız gerekiyor.
Stratejik konumun
getirdiği sorumluluklar ve yükümlülükler var. Bu stratejik konum hem
boğazlar vesilesiyle hem de Türkiye'nin bir enerji koridoru olması
vesilesiyle çok büyük sorumluluklar getiriyor.
Bütün bunların
yanında, elbette ki Türkiyede, bütün bunları göz önüne
aldığımız zaman, ekonomik büyümenin getirdiği,
ekonomik olarak gelişmenin getirdiği yeni birtakım ihtiyaçlar
ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Dışişleri
Bakanlığı Teşkilat Kanununda da bütün bunları göz
önüne almamız gerekiyor. Türkiye öyle büyüyor ki -işte, biliyoruz-
dünyada ilk büyük on beş ekonomi içerisine giriyor, Avrupa
Birliğinde, Avrupada ilk altı ekonomi içerisine giriyor.
Dolayısıyla Türkiye bu anlamda da gelişiyor. Türkiyede sermaye
terakümü oluştukça, sermaye birikimi arttıkça elbette ki bu büyümenin
çok daha iyi noktalara gideceği çok açıktır çünkü bu anlamda
Türkiye tam bir eşiktedir. Büyük sermayeye şiddetle
ihtiyacımız var. Bu sermaye oluştuktan sonra Türkiye'nin çok
daha iyi adımlar atacağını hepimiz biliyoruz.
İnşallah, bu eşiği başarıyla geçmemiz gerekiyor.
Tabii ki bu iyi yönetişim, iyi yönetim sırasında öncelikle ele
almamız gereken şey, belki, Anayasa. Onu da ele aldık.
İnşallah, onu da Türkiye başarıyla atlattığı
zaman önünün çok daha açık olduğunu görmüş olacağız.
İçine kapalı bir
Türkiyeden, her yöne açık, herkesle temas edebilen, herkesle
görüşebilen, sorumluluğunu müdrik, kendine güvenen bir Türkiyeye
doğru gitmek için de elbette ki bu teşkilat kanununa şiddetle ihtiyacımız
var. Ben bu noktada, bir küçük tecrübemi aktarmak istiyorum: İzmir, bir
EXPO süreci yaşadı. Bu EXPO sürecini yaşarken ismini benim hiç
duymadığım ülkelerin oylarına müracaat zorunda kaldık.
Bu ülkelerin oylarına müracaat ettiğimiz zaman, bunlarla
görüştüğümüz zaman dediler ki: Biz, ilk defa Türkiyeyle böyle bir
vesileyle karşı karşıya geliyoruz. Dolayısıyla,
İtalyaya karşı, Milanoya karşı biz onu kaybettik, 20
oy farkla kaybettik. Eğer, bu ülkelerle çok daha önceden
temaslarımız olsaydı, bu ülkelerle ticari temaslarımız
olsaydı, bu ülkelerle eğitim alanında birtakım iş
birliklerimiz olsaydı, inanıyorum ki bu ülkeler bize çok daha
yakın duracaklardı. Afrikada, okyanuslarda, Güney Amerikada, ismini
benim hiç duymadığım ülkelerle bu tür ilişkiler kurmak
zorunda kaldık. Biz buralarda büyükelçilikler açmamışız,
temsilciliğimiz yok, ticari ilişkimiz yok,
yatırımlarımız yok, öğrenci mübadelesi, eğitim
alanında bir iş birliği yapmamışız, sonra
onların oylarına müracaat etmişiz. Oysa İtalya bu ülkelerle
çok yakın ilişkiler kurmuş, oralardan öğrenciler
getirmiş, İtalyada bunları eğitmiş, onlar
gitmişler o ülkelerinde söz sahibi olmuşlar. Siz bunların
oylarına müracaat ettiğiniz zaman, elbette ki
sıkıntılar oluyor. Buna rağmen, İzmirin o anlamda
gösterdiği başarıyı hiçbir zaman da küçümsemiyorum.
Şimdi, Dışişleri Bakanlığımızın bu
Teşkilat Kanunu vesilesiyle öğrenmiş bulunuyoruz ki 42 yeni
temsilcilik açıyoruz, bu şekilde toplam 212ye ulaşıyor
Türkiye'nin dış temsilciliklerdeki sayısı. Bunun çok önemli
olduğunu söylemek istiyorum. Bunun mutlaka çok daha fazla
artırılması lazım diyorum. Çünkü bu ülkelerle iş
birliği, Türkiye'nin bundan sonraki faaliyetleri açısından da
fevkalade uygun olacaktır.
Türkiye'nin uluslararası
camiada kazandığı önemli yeri de şu vesileyle tekrar
gündeme getirmek istiyorum: Türkiye, İslam Kalkınma Örgütünde bir
Genel Sekreterle bulunuyor, Ekmeleddin İhsanoğluyla; Ahmet Üzümcü,
Kimyasal Silahların Denetlenmesi Kurumunda görev almış Türkiye
adına; Mahmut Erol Kılıç, İslam Kalkınma Örgütü
Parlamentolararası Birlikte Genel Sekreter Türkiye adına ve belki
bunlardan çok daha önemlisi, Avrupa Konseyinde bugün bir Türk var, Mevlüt
Çavuşoğlu.
Bütün bunların tabii ki
Türkiyeye getirdiği sorumluluklar var ve bütün bu başarılar
elbette ki durduk yere olmadı. Eğer Türkiye, Avrupa Birliği
yolunda bu reformları yapmasaydı, eğer bu iyi yönetim
anlayışını her alana yerleştirmeseydi, ekonomik olarak
kalkınan bir ülke, ekonomik olarak çok gelişen bir ülke konumuna
gelmeseydi, bütün bunlar elbette ki söz konusu olamazdı. Bugün Avrupa
Konseyinde başkanlık demenin ne kadar önemli olduğunu, o
kurumları bilenler çok daha yakından kavrıyorlar, çok daha
yakından ifade ediyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, bu vesileyle şunu da söylemek istiyorum: Avrupa Konseyinde
biz geçen hafta birtakım kararlar aldık. Bunlardan bir tanesi de bu
son Filistin-Gazze olayı üzerineydi. Ben, şimdiye kadar,
İsrailin hiçbir platformda bu kadar
yalnızlaştığını, İsrailin bu kadar
yalnız bırakıldığını ve İsrail
taraftarlarının mahcubiyetten başlarını öne
eğdiğini hiçbir toplantıda görmedim. Bunca yıldır
Avrupa Konseyinde çalışıyorum, Avrupa Konseyinde ne zaman
İsraille ilgili bir konu gelse birçok konuşan olurdu, şu anda
konuşanlar ise
İsraili bütünüyle yalnızlaştıran, onu
uluslararası platformda mahkûm etmek isteyen, kınayan bir tavır
içerisine girdik. Avrupa Konseyinde çıkmış olan rapor da bu
anlamda fevkalade aklı başında bir rapordur. İsraili, her
anlamda, bu bakımdan uluslararası bir komisyon kurmaya mecbur eden
çok güzel bir rapor ortaya çıkarmıştır.
Buradan şunları da
dile getirmek mümkün: Bu geminin, İsrail tarafından baskına
uğrayan bu geminin yaptığı çok önemli bir fonksiyon
vardır. Dünya belki de ilk defa Gazze olayını bu kadar yakından
kavrayabildi, bu kadar yakından görebildi. Böylece, bu geminin
yaptığı işin fevkalade önemli olduğunu
düşünüyorum. Orada ölenlere Allahtan rahmet diliyorum. Burada ölen
arkadaşlardan bir tanesi de İzmirden bir arkadaşımızdı,
gittik onun ailesini evinde ziyaret ettik, ailesine başsağlığı
diledik ve ailenin ne kadar dik durduğunu görmek bize de ayrıca bir
şevk verdi. Onlara başsağlığı dilemekle
kalmamalıyız, mutlaka bu insanları gözetmek durumundayız ve
bu sivil inisiyatifleri dünyanın her yerinde teşvik etmek
zorundayız.
Türkiye, bu konuda
göstermiş olduğu başarılı diplomasiyle bütün dünyaya
da örnek oldu. Benim gördüğüm kadarıyla, mesela Avrupa Konseyinde
bunu yakından gördüm, bütün Batılı diplomatlar Türkiye'nin ne
kadar önemli bir iş yaptığını burada zikrediyorlar
zaten. En önemlilerinden bir tanesi de, bu gemide bulunanların,
istisnasız, İsrailin terörist diye itham ettikleri de dâhil olmak
üzere, başarılı diplomasimiz ile bir anda Türkiyeye iade
edilmiş olmasıdır; ki, bunun diplomasi alanında ne kadar
önemli bir iş olduğunu da tabii ki herkes biliyor ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Tekelioğlu, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET S.
TEKELİOĞLU (Devamla) Sayın Başkanım,
tamamlıyorum.
İsrailliler o kadar
şaşkın duruma düştüler ki, Avrupa Konseyinde, bütün
Avrupalıları bu işi kavramamakla itham ettiler. Bu da
Avrupalılar arasında büyük bir reaksiyon doğurdu ve
İsviçreli Dick Marty İsraillileri açık bir şekilde
kınadı ve bu bombalardan vazgeçmeleri yolunda önemli bir
çağrıda bulundu.
Tabii ki bu kısa sürede
söyleyecek pek çok şeyimiz var ama burada önemli bulduğum bir
noktayı daha söylemek istiyorum. O da Dışişleri
Bakanlığı bünyesinde yeni kurulmaya çalışılan
Diplomasi Akademisi. Bunun da fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu Diplomasi Akademisinin fonksiyonlarının, inşallah,
Dışişleri mensuplarımız arasında çok daha
başarılı hizmetlere de vesile olacağını
düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. ( AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Tekelioğlu.
Birinci bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
dün bu kürsüden Dışişleri Bakanlığı Teşkilat
Kanunu Tasarısına ilişkin olarak Sayın
Dışişleri Bakanının konuşmasını
dinledik. İddialı cümlelerle konuştu, Türkiye Cumhuriyetinin
uluslararası alanda iddialı olacağı anlamına gelen
sözler sarf etti. Tabii ki Türkiye Cumhuriyetinin iddialı olması,
iddialı bir dış politika yürütecek olması hepimizi mutlu
eder. Sayın Bakanın Türkiye projesini uluslararası alanda söz
sahibi olmak olarak özetleyebiliriz. Konuşmasını bu çerçevede
yaptı. Zaman zaman hamasete yaslanan ve duygulara hitap etmeye
çalışan ancak itiraf etmeliyim ki içerik açısından oldukça
zayıf, güçsüz bir konuşmaydı. Duygulara hitap etmeye
çalışan yanı, içerikteki eksikliği,
zayıflığı gidermeye yetmiyordu.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Başkanım yapma, Başkanım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Aklımda kalan şunlar Sayın
Bakanın konuşmasından: Türkiye G20 üyesidir, Türkiye G20
içerisinde aktif rol oynayacaktır. Vizeler kaldırılıyor.
Diplomasi akademisi kuruluyor. Mescidi Aksa İsrailin değildir. Kudüs
Filistinin başkenti olacaktır. Bunun ardından daha sonra ikinci
kez söz aldığında Kudüsün yanına Semerkantı,
Bişkeki ekledi, Türk cumhuriyetlerine kadar uzandı.
Değerli arkadaşlar,
bu konularla ilgili birkaç cümleyle sınırlı olarak
görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Türkiye, 57nci Hükûmet döneminde de
G20 üyesiydi. Yani hem Sayın Başbakan hem Sayın
Dışişleri Bakanı sık sık âdeta Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde Türkiye G20 üyesi olmuş gibi
bir izlenim veriyor. Böyle bir şey yok. Türkiye daha önceden beri G20nin
üyesidir.
Türkiye, 1989da Helsinki
Zirvesinde Avrupa Birliğinin tam üye adayı olarak ilan edildi, AKP
döneminde Türkiye, Avrupa Birliğinin kapısında bekletilen bir
ülke oldu. Sayın Bakan bu konulara hiç girmedi, benim görev alanımda
değil diyecek muhtemelen, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin
görev alanında ama tablo budur.
Vizeler
kaldırılıyor ama hangi ülkelerle kaldırıldı?
Sayın Bakan onların listesini verirse mutlu oluruz. Türkiye
Cumhuriyetinin diplomatları hangi ülkelere hâlen kırmızı
pasaportla gidiyor, bunların listesini versin. Türkiye Cumhuriyetinin
vatandaşları Avrupa Birliği üyesi ülkelere acaba vizesiz
gidebiliyor mu? Bunların bilgilerini doğrusu merak ediyorum.
Evet, dün bir faaliyetten
daha söz etti Sayın Bakan, Mavi Marmara gemisine İsrail
tarafından yapılan saldırı sonucu hayatını
kaybeden vatandaşlarımızın cenazelerini başarıyla
Türkiyeye getirdik. dedi. Türkiye, AKP hükûmetleri döneminde
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi oldu. Buna son derece
mutlu olduk ama aynı Güvenlik Konseyinden Türkiye, İsrailin kınanması
yönünde bir kararı çıkartmakta başarılı
olamamıştır. Sayın Bakan bunun yerine İsrailden
cenazeleri Türkiyeye getirttik. diyor. Başarı olarak bize bunu
sunuyor, bununla yetinmemizi istiyor. Doğrusu, üzüntü verici buluyorum.
Kudüs, Filistinin
başkenti olacaktır. Cümle bu, itiraz etmiyorum ama Sayın Bakan,
acaba, Yukarı Karabağla ilgili olarak neden aynı
kararlılığı göstermiyor veya Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin geleceğiyle ilgili, oradaki
vatandaşlarımızı, Kuzey Kıbrısı
rahatlatacak aynı kararlılıkta bir cümleyi neden sarf edemiyor?
Bunları doğrusu merak ediyorum. Acaba, Iraktaki Musul, oradaki
Türkler
Kimindir oradaki Türkmenler? Bunlara sahip çıkacak bir Türkiye
Cumhuriyeti yok mudur, bir Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri
Bakanı yok mudur?
Tamamen dinî motiflere
dayalı, ulusal çıkarları biraz daha ikinci plana atan, gerçekte
de ulusal çıkarlardan belki zaman zaman taviz veren bir
Dışişleri Bakanı, bir Hükûmet. Böyle bir anlayış
görüyorum. Bu konularda kamuoyunun, milletimizin endişeleri vardır.
Bu endişeleri Sayın Bakan dünkü konuşmasıyla
gidermemiştir, giderememiştir.
Değerli arkadaşlar,
ben, Sayın Bakanın âdeta Yeni Osmanlıcılık olarak
isimlendirebileceğimiz bu politikasının yürütülmesinde
geçmişimizden, yani Osmanlı İmparatorluğundan, o büyük
devlet geleneğinden güç alacak olmasını olumlu buluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bunu olumlu buluyorum. Büyük
devlet geleneği olan bir milletiz biz. Buradan güç almak son derece önemli
ve geleceğe, 21inci asırdaki Türkiye Cumhuriyetinin geleceğine
iddialı hazırlanmamız gerekir.
Türkiye, güçlü bir ülkedir
ancak geçmişimizden güç alırken, acaba, cumhuriyetten Sayın
Bakan güç alıyor mu, cumhuriyetin değerlerinden güç alıyor mu?
Bunu, şimdi, zamanım sınırlı olduğu için burada
açıklayamayacağım ama biraz sonra bir önergede, izin verirseniz,
bu konuda sizlere bilgi vermek ve Sayın Bakanın cumhuriyetin
değerleriyle herhangi bir problemi olup olmadığını
kendisine sormak ve Parlamento huzurunda Parlamentonun ve milletimizin
bilgilenmesini isteyeceğim.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Birinci bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Sırrı Sakık, Muş
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar,
sevgiler.
Çok yakın bir tarihte
buraya Kuzey Iraktan gelen Mesut Barzaniye Sayın Bakanımız
..(x) Mesut demişti, yani, hoş geldiniz
(x) Çok hoş bir
gelişmeydi, kutluyorum ama o gün de burada dile getirdik, büyük bir
eksiklik vardı. Buraya gelen bir liderdi, seçimle gelmişti,
halkı temsil ediyordu, orada sadece arkasında bir tek bayrak
vardı ama o Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değildi, o Irak
vatandaşıydı, Federal Bölgenin Başkanıydı,
onların bir bayrağı da var, rengi de var. Yani, bu, Türkiye
açısından bir sorun yaratmamalıdır. Yani, halklar
arası kardeşlik ve barış eğer sağlanıyorsa
bunların bütün değerlerine saygı duymak zorundayız. Yani,
Kürtleri sürekli ötekileştiren, onları küçümseyen, onları
aşağılayan sözlerden, davranışlardan sürekli
kaçınmamız gerektiğini hep söyledik. Geçmişte de bu kürsüde
ve hayatın birçok alanında Sayın Mesut Barzani için de Celal
Talabani için de çok aşağılayıcı sözler söylendi.
Yani, onlara, hak etmedikleri noktada burada siyaseten iç malzeme edilecek
söylemler söylendi. Bunların doğru olmadığını
Kürtlerin değerleridir, Kürtler orada yaşıyorlar. Irakta kendi
coğrafyalarında nasıl yaşayacaklarsa kendileri karar verir.
Buna, Türkiye Cumhuriyetinin bu noktada müdahil olmak gibi bir hakkı da
yoktur. Onun için bütün değerlere saygı duymalıyız.
Eğer siz onlara burada bu muameleyi yaparsanız Sayın
Bakanım, buradaki Kürtleri incitirsiniz. Kürtler onları önemsiyor,
onlar bizim kardeşlerimizdir ve bizim değerlerimizdir. Yine, sizin
zaman zaman yurt dışı, Suriyeden tutun, İrana birçok
görüşmeleriniz oluyor; gidiyorsunuz, geçmişte, üçlü, dörtlü
ittifaklar gerçekleşiyordu içinde İranın, Irakın,
Suriyenin bulunduğu. Her gidişte, giden aktörler, buradaki Kürtlerin
yüreği ağzına geliyordu: Acaba yeniden Kürtlerle ilgili bir
felaket olacak mı? Bu telaşlarımız vardı. Geçmişten
bugüne kadar biraz, bir miktar kırıldı ama son dönemlerde bu
ikili ve üçlü görüşmelerden sonra İranda demokrat, aydın
insanların ne yazık ki idam edildiğini ve Türkiye'nin buna
seyirci kaldığını görüyoruz, üzülüyoruz; insanlık
adına üzülüyoruz. Yani hâlen İranda idam devam ediyor ve bu konuda
Türkiye de seyirci kalıyor ve dün Suriyede 400ün üzerinde Kürt
vatandaş gözaltına alındı. Yani bu ittifaklarla siz Kürt
sorununu çözemezsiniz. Suriyedeki yönetim ceberut bir yönetimdir,
İrandaki yönetim ceberut bir yönetimdir. Bu yönetimleri halkın
üzerine kışkırtarak oradaki insanların malına mülküne
Çünkü orada toprağın bile bir şeyi yok, orada toprak sadece Esat
ailesine aittir, Kürtlerin yaşadığı o alanda. Tehdit
ediliyorlar ve diyorlar ki: Siz, eğer burada kimliğinizle ilgili bir
şeylere sahip çıkarsanız sizin toprağınıza da el
koyarız. Burada bizim kafamızdaki soru işaretleri: Acaba siz
gerçekten oraya gittiğinizde Kürt sorununun barışçıl bir
şekilde çözülmesi için oturup bir proje mi yoksa Kürtleri yeniden
zapturapt altına almak için topraklarına el koymak, İranda
idamı gerçekleştirmek gibi bir şeyi tetikliyorsanız
yazık edersiniz. Bunlar söyleniliyor, konuşuluyor,
tartışılıyor. Bunları sizlerden, birinci
ağızdan duymak istiyoruz ve gerçekten eğer Türkiyede Kürt
sorununu çözerseniz artık İrana, Iraka gitmeye, oralara sefer
düzenlemeye hiç mi hiç gerek yok. Kürt sorunu Ankaranın sorunudur, Kürt
sorunu İstanbulundur, Kürt sorunu Diyarbakırın sorunudur. O
vesileyle bizim aktörlerimiz başka bir coğrafyada Kürt sorunun
çözümüyle ilgili diplomasi yapmasınlar. Diplomasi yapacaksanız burada
Barış ve Demokrasi Partisiyle oturur konuşursunuz. Kürtlerin
değerleri vardır, Kürtlerin uğruna emek ve bedel ödedikleri
kurumları vardır, onlarla konuşunuz. Yoksa burada Ahmedinecad,
yoksa efendim Esad ailesi, geçmişte Saddamlar
Bunların hepsinin
ellerinde Kürtlerin kanı vardır, bunların ellerinde ret ve inkâr
politikaları vardır. Yani bizim ülkemiz de onları kendisine örnek
almamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla)
İrandaki, Iraktaki, Suriyedeki Kürt de mazlumdur ve mağdurdur.
Sayın Bakanım,
sizin Filistindeki insanlar için göstermiş olduğunuz o
duyarlılığa biz de katılıyoruz. Ama oradaki
duyarlılığı gösterirken, orada mazlumlardan yana tavır
takınırken, İrandaki mazlum Kürtlerden yana tavır
takınmamak, Suriyedeki mazlum Kürtlerden yana tavır takınmamak,
bu çifte standart olur. Hepimizin mazlumların yanında saf
tutmamız gerekir. Hayat böyle emrediyor, insanlık böyle emrediyor,
İslamiyet böyle emrediyor.
Bu duygularla hepinize
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Sakık.
Bölüm üzerinde şimdi on
beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Dün soru sormak için sisteme
giren Sayın Tankut, Sayın Yıldız, Sayın Taner,
Sayın Coşkunoğlu, Sayın Çelik, Sayın Bulut, Sayın
Korkmaz ve Sayın Yaman, tekrar sisteme girmemenizi rica ediyorum.
Sayın Tankut, buyurun.
YILMAZ TANKUT (Adana)
Sayın Bakan, dünkü açıklamalarınızda İsrailli Bakan
ile Brükselde yaptığınız gizli görüşme talebinin
İsrail tarafının talebiyle gerçekleştiğini ifade ettiniz.
Ancak, dün ve bugün bazı haber kaynaklarında İsrail
Başbakanlığının yaptığı açıklamada
görüşmenin gayriresmî düzeyde olduğu ve görüşme talebinin
Türkiyeden geldiğini kendi kamuoyuna duyurduğu ifade edilmektedir.
Yine İsrail Dışişleri Bakanı görüşmenin kendi
bilgisi dışında olduğunu söylemiş ve bu görüşmeyi
de şiddetle eleştirmiştir. Şimdi sormak istiyorum: Bu resmî
olmayan görüşme talebi gerçekten İsrailden mi yoksa bizden mi veya
bu görüşme talebi başka bir arabulucu ülke tarafından mı
gerçekleştirilmiştir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Tankut.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın)
Sayın Bakan, Sayın Başbakan PKKnın taşeron bir terör
örgütü olduğundan bahsetti ama arkasındaki işverenleri
açıklamadı. Siz Dışişleri Bakanı olarak açıklayabilir
misiniz?
İki, Birleşmiş
Milletler oylamasından sonra bozulan ABD ilişkileri düzelmiş
midir? Örneğin Başbakanın BOP
eşbaşkanlığı devam etmekte midir?
Üç, Bakan olduğunuzdan
bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerine uluslararası
ilişkiler konusunda kaç bilgilendirme yaptınız?
Dört, dünkü
açıklamalarınızda milletvekillerine gerekli bilgileri
vermemenizin sebebi acaba kendinizi sadece atayana karşı mı
sorumluluk hissetmenizdir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Taner.
Sayın Çelik
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Söz konusu tasarıda
Dışişleri meslek memurlarının memuriyetinin mülki
idare memuriyetiyle özlük hakları konusunda ilişkilendirilmesini
doğrusu anlamlı buluyoruz. Bunun Dışişleri meslek
personeli açısından iyi bir gelişme olduğunu ifade etmek
isterim.
Sorum şudur Sayın
Bakanım: Söz konusu arkadaşlarımız yurt dışı
görevlerinde uzun yıllar Türkiyeden ayrı kalmanın verdiği
bilgisizliği ve tecrübesizliği yaşıyorlar nihai olarak.
Mülki idareyle, İçişleri Bakanlığıyla görüşülerek
diplomatlarımızın illerde de görev yapması
sağlanabilir mi? Bu kanun çerçevesinde olur ya da protokolle de olabilir
bu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakan, Karabağın işgali
İkinci Dünya Savaşından sonra Türkiyenin en büyük stratejik
kaybı mıdır? Eğer böyle ise Ermenistan ile imzalanan
protokol bu durumla çelişmiyor mu? Karabağdan savaşta göçe
zorlanan yüz binlerce Azeri kardeşimiz yıllardır yaz
kış, yağmur çamur çadırlarda, tren vagonlarında
yaşıyorlar. Onlara Mavi Marmara treniyle bir yardım göndermeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sayın Bakan, görüştüğümüz tasarıyla
Çatışmaları Önleme Genel Müdürlüğü kurulmasını
öngörüyorsunuz.
1) Çatışmaları
Önleme Genel Müdürlüğü kurmak yerine bölgede yeni çatışmalara
sebebiyet vermemek ya da bunların yok yere tarafı olmamak daha
akıllıca değil midir?
2) Çatışmalara yok
yere taraf olduktan sonra bir ya da birkaç devletin önleyemediği bu
gerginlikleri bir genel müdürlük kurmakla önleyebilir misiniz?
3) Bölgemizde binlerce
insanın ölümüne sebep olan PKK, Ermeni, Peşmerge ve İsrail
terörünü önleme konusunda madem elinizde böyle sihirli bir formül vardı,
bugüne kadar neden kullanmadınız?
4) Bundan sonra dış
politikada Türkiye Cumhuriyetinin asırlık dengelerini altüstü eden
Sayın Başbakanın kırdığı potları
düzeltme genel müdürlüğü de kurmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
dünkü açıklamanızda Birleşmiş Milletlerin ambargo
kararının bağlayıcı olduğunu belirtmenize
rağmen, buna uyup uymayacağınızı veya bu ambargoyu
delip delmeyeceğiniz konusunda net, açık bir ifadeniz olmadı. Bu
konuda net, açık olarak Biz bu ambargo kararına uyacağız.
diyebiliyor musunuz?
İkincisi:
İranın nükleer silah sahibi olmasını millî
güvenliğimiz bakımından -benzer komşular için de dâhil
olmak üzere- bir tehlike olarak görüyor musunuz?
Üç: Ülkemiz için de nükleer
silah konusunda Dışişleri Bakanlığı veya Hükûmet
düzeyinde yapılan bir çalışma -bu üretimle ilgili bir
çalışma- var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
tasarının 12nci maddesinde büyükelçi atamalarına bir istisna
getirerek 2 ve 3üncü derece kadrodaki meslek memurlarını son iki
gruptaki dış temsilciliklere büyükelçi olarak atamak istiyorsunuz.
Bir meslek memurunun 3üncü dereceye gelmesi on beş yılda mümkün
olabilmektedir, doktora yaptıysa bu süre on iki yıla kadar
inmektedir. Bu hükme göre atadığınız bir büyükelçi bu
unvanı ihraz etmiş olmaktadır. Atandıktan bir ay sonra bu
büyükelçiyi sonraki iki grup dışında başka
büyükelçiliğe kaydırmanıza bir mevzuat engeli yoktur. Bu hükümle
Dışişleri Bakanlığında da siyasi
kadrolaşmayı tamamlamayı mı amaçlıyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Emek
ATİLA EMEK (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, dün
akşam buradaki konuşmanızda özellikle Gazze, Filistin
konusundaki duyarlılığınızı, hassasiyetinizi
tabii ki Kudüs konusunda da dinledik. Şimdi 1 milyonu aşkın
Müslümanın Bağdatta hayatına son verildiği ve bunun
nedeni olan bir işgal gücünün yarattığı bu durumda
aynı duyarlılığı hissediyor musunuz ve bu projenin
eş başkanı olmayı nasıl
karşılıyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Akif Hamzaçebinin
ve bir milletvekilinin Karabağla ilgili sorusu söz konusuydu. Dün tabii
Filistinle ve Gazzeyle ilgili özel bir gündem ve özel bir soru sorulmuş
olduğu için o konuya yoğunlaştık. Bu, diğer konulara
da bizim aynı hassasiyeti göstermediğimiz anlamına gelmez.
Yukarı Karabağ konusunda her zaman ve her zeminde hassasiyetimizi
vurguladık, vurgulamaya devam ediyoruz. 13 Mayıs 2009da Sayın
Başbakanımızın Baküde, Azerbaycan Meclisinde
yaptığı konuşma bunun en çarpıcı örneğidir.
O gün Sayın Başbakanımız, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti
adına ve Türkiyedeki bütün vatandaşlarımız adına
Azerbaycandaki kardeşlerimize Yukarı Karabağ konusundaki
hassasiyetimizi en çarpıcı bir şekilde
vurgulamıştır ve biz her zeminde, bütün uluslararası
zeminlerde bunu vurgulamaya devam edeceğiz. Hiçbir şekilde
Yukarı Karabağ konusunun gündemden düşmesine izin
vermeyeceğiz.
Musul konusunu gündeme
getirdiler. Evet, Musul konusunda da aynı hassasiyeti gösteriyoruz. Onun
içindir ki geçen sene 31 Ekim 2009da Musul vilayetine giden ilk
Dışişleri Bakanı, sadece Türkiyeden değil, dünyadan
ilk giden ilk Dışişleri Bakanı olma şerefi bana nasip
oldu. Türkiyeden giden ilk Bakan -Sayın Zafer Çağlayanla birlikte
gittik- ve dünyadan giden ilk Bakan olma şerefi, hatta Iraktan giden ilk
Dışişleri Bakanı olma şerefi de bana nasip oldu ve o
gün Musulda sadece Musul Valisi Sayın Asil Necefiyle değil,
Telaferden gelen -dün Telafer sorusu da sorulduğu için
açıklıyorum- Türkmen aşiretleriyle bir araya geldik ve oradaki
Şii ve Sünni Türkmen aşiretleri arasında bir barış
temini yolunda özellikle bir toplantı gerçekleştirdik. Biz ne Musulu
ne Telaferi ne Kerkükü unutmayız. Iraka olan ilgimiz o derece
yoğundur ki, hem Musulda hem Erbilde hem Basrada hem Kerkükte olmaya
devam edeceğiz. Bu konuda kimsenin şüphesi, tereddüdü
olmamalıdır.
Sayın Sırrı
Sakıkın mazlum Kürtlerden yana tavır takınma konusu
Türkiye Cumhuriyeti her zaman, Irakta Kürt kardeşlerimiz ne zaman zulüm
görmüşlerse yanlarında olmuştur. 1988-1991deki büyük Kürt
göçleri ve Türkiyede ağırlanışları bunun en güzel
örneğidir. Bugün de ister Türkmen kardeşlerimize ister Kürt
kardeşlerimize ister Arap kardeşlerimize Irakta bir zulüm söz konusu
olduğunda ilk sesini yükseltecek olan ülke de Türkiye Cumhuriyeti
olacaktır, Hükûmetimiz olacaktır, bundan hiç kimsenin tereddüdü
olmamalıdır.
Sayın Tankut
Görüşme talebi kimden? sorusunu tekrar yönelttiler. Ben Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti Dışişleri Bakanı olarak yüce Meclisin
huzurunda bir kez daha söylüyorum, görüşme talebi İsrail
tarafından gelmiştir. Basına yansıyan haberler
Tabii sizin
bu konuda, o haberlere istinaden buna inanıp inanmamak tabii sizin
iradenizdir ancak ben Dışişleri Bakanı olarak söylüyorum,
talep İsrail tarafından gelmiştir. Gerekli olduğu zaman da
bu talebin nasıl geldiğini açıklarız.
Sayın Taner, PKK
taşeron örgüt ise arkasındakileri sordu. Şimdi, terör örgütleri
dünyanın her yerinde değişik dönemlerde değişik
çıkarlara hizmet edebilirler. Kastedilen budur ve değişen siyasi
konjonktürlerde terör örgütlerinin siyasi tavırlarındaki
değişime vurguda bulunulmuştur.
ABD ile ilişkiler
düzelmiş midir? Evet, Sayın Başbakanımızın son,
Torontoda Sayın Obamayla yaptığı görüşmede de bütün
konular tam bir ittifak anlayışı içinde ele
alınmıştır, son derece açık bir şekilde ele
alınmıştır, bu konuda herhangi bir
sıkıntımız yok.
Türkiye Büyük Millet
Meclisini, yüce Meclisimizi bilgilendirmek konusu ise, geçen sene belki de iyi
bir örnek olarak bir gelenek başlattık, altı ayda bir
Dışişleri Komisyonumuzla bir araya geliyoruz ve önü açık
bir şekilde, bütün konuları detaylı şekilde ele alıyoruz.
Bu geleneği sürdüreceğiz, Dışişleri Komisyonunda görev
alan değerli milletvekillerimiz bunu göreceklerdir. Ayrıca, birçok
kez sayın milletvekillerimizi bilgilendirmek üzere yüce Meclisimizde de
gündem dışı konuşmalarda ve gündemle ilgili konuşmalarda
gelip bilgi aktardım. Ermenistanla ilişkiler, Kafkasyadaki
gelişmeler konusunda, son olarak Kırgızistandaki
gelişmeler konusunda, ayrıca Lübnan tezkeresini uzatırken Orta
Doğu konusundaki birçok hususu yüce Meclisimize arz etme imkânı
buldum.
Sayın Çelikin
-teşekkür ederim, son derece güzel bir teklif- İçişleri
Bakanlığı ile bir protokol yoluyla
diplomatlarımızın değişik vilayetlerde
görevlendirilmesi
Bu konuda zaten bir çalışma yaptık, protokol
hazırlıklarımız tamamlanmak üzere. Özellikle komşu ülkelere
gidecek olan diplomatlarımız, büyükelçilerimiz ve büyükelçilik
mensuplarımız bir müddet o komşu ülkeye mücavir vilayetlerimizde
görev yapacaklar. Benzer bir uygulamayı diğer vilayetlere de
yaymayı düşünüyoruz.
Sayın Korkmaz,
çatışmaları önleme genel müdürlüğü konusunu sordular. Bu
yer, akademik, teknik ve diplomatik anlamda bütün dünyada kabul gören bir
tabirdir. Çatışmaları önleme genel müdürlüğü,
çatışmaları önleme kavramı, çatışmalara çıktıktan
sonra tepki vermek değil çıkmadan önce de önlemeye dayalı bir
çalışmayı kendi içinde mündemiçtir. Biz bölgede hangi konu
olursa olsun bizi, doğrudan ulusal çıkarlarımızı
ilgilendiren ve çevremizdeki bölgelerde istikrarsızlık çıkarma
potansiyeli taşıyan her konuda devreye girmeye devam edeceğiz.
Bu konuda üzerimize değişik vesilelerle gelenler aslında
uluslararası alanda bu konuyu tartışma konusu yapanlar,
Türkiyenin son dönemde bu çerçevede attığı adımlardan
rahatsız olanlardır. Türkiyenin gittikçe artan bir şekilde
bölgedeki, sadece Orta Doğudaki değil Balkanlarda son dönemde
biliyorsunuz Sırbistan ile Bosna-Hersek arasında acılı
Bosna Savaşı sonrasındaki tek ve en kapsamlı zirve
İstanbulda Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde
gerçekleşmiştir. Son on ay içinde bu zirvenin gerçekleşmesi için
iki taraf arasında bir mekik diplomasisi
uygulamışızdır. Bu şekilde, şimdi, bunu bir genel
müdürlüğe dönüştürerek sadece diplomatik yolla değil daha bu
konularda özel teknikle yetiştirilmiş diplomatlarımızın
mevcudiyetiyle başlı başına bir ihtisas alanı
oluşturmayı düşünüyoruz. Bu konuda da
çalışmalarımız bundan sonra da devam edecek.
Sayın Yaman
İranın nükleer silahı tehlike mi? sorusunu yönelttiler. Daha
ilkesel bir şekilde buna cevap vereyim. Nükleer silah kimin elinde olursa
olsun tehlikedir.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Millî güvenliğimiz bakımından.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Evet, kimin elinde olursa olsun bölgemizde
nükleer silah istemiyoruz. Mümkünse, bir insan olarak, bir aydın olarak
bunu söylüyorum, dünyada da nükleer silah istemiyoruz. İnsanlığın
geleceğini tehdit eden silahlardır nükleer silahlar. Biz her zeminde,
Sayın Başbakanımız, bendeniz ve bütün ilgili
yetkililerimiz, nükleer silahlara karşı olduğumuzu tekrar
ediyoruz. Bölgemizde ise tamamıyla kısa dönemde nükleer silahlardan
arındırılmış bir bölge ilanı konusunda da gerek
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu nezdinde gerekse MPT değerlendirme
toplantılarında bunu gündemde tutuyoruz, bundan sonra da tutmaya
devam edeceğiz. Bunlar, sadece Türkiyenin ulusal çıkarlarını
değil aynı zamanda gelecek nesillerin var oluşsal
alanlarını tehdit eden konulardır. Bu konudaki tutumumuz ilkesel
bir tavır almayı gerektirir.
Sayın Öztürkün 2 ve
3üncü derecedeki diplomatlarımızın büyükelçi olmaları
konusunda getirdiği eleştiri veya bir husus, siyasi kadrolaşma
mı? Sayın Öztürk, on beş yıl Dışişleri
Bakanlığında görev yapmış, tecrübe kazanmış
bir diplomatımızın siyasi görüşünün ne olduğu bizi
ilgilendirmez. O bizim için Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil etmeye yetkin
bir diplomattır. Hangi görüşte olursa olsun biz bu tayinleri yaparken
onların hangi görüşe sahip olduklarını sorgulamayız.
On beş yılda edindikleri beceriyi, on beş yılda edindikleri
tecrübeyi esas alır ve ona göre değerlendirme yaparız. Kaldı
ki, geçmişte AK PARTİ döneminde önemli görevler üstlenmiş
bazı büyükelçilerimizin şu anda muhalefet partilerinde görev
yapmış olmaları bunun işaretidir. Eğer gerçekten böyle
bir kadrolaşma niyeti olmuş olsaydı, farklı görüşleri
bilinen ve daha önce aday olmuş olan, değişik partilerden aday
olmuş olan ve Bakanlığa dönmüş olanlara AK PARTİ görev
vermezdi. Bu görevler verildi, çünkü onların tecrübelerine güveniyorduk.
Şimdi de bizim için tek kriter bu konudaki tecrübeleri, birikimleri ve
siyasi iradenin verdiği talimatlara o anlamda uyma kararlılıklarıdır.
Bu da demokrasinin bir gereğidir.
BAŞKAN Sayın
Bakan, süre tamamlanmıştır.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Son olarak...
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Soruşturma yapabileceksiniz.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Bir dakika...
Irakta aynı duyarlılığı
gösteriyor musunuz? Evet. Onun için son yedi yılda Iraktaki
savaştan sonra Irakın her alanında en aktif olan ülke Türkiye
Cumhuriyeti olmuştur. Bütün kesimlerle ve Irakın her şehrinde
her kasabasında neredeyse bütün Iraklı aşiretlerle, topluluklarla
her etnik ve mezhebi gruptan unsurlarla temasa geçtik, elan bu
temaslarımız sürüyor. Şu anda Bağdattaki en aktif, faal
büyükelçi bizim Büyükelçimizdir. Bundan da iftihar ediyoruz. Bundan sonra da
Iraka ilgimiz devam edecek. Çünkü bizim için Irak, hiçbir zaman ırak
değildir.
Çok teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Böylece birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler de tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri,
birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.54
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.12
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen
ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 128inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
1inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır.
Önergeleri geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 1. Maddesinin (1) numaralı fıkrasının
Bu kanunun amacı
Dışişleri Bakanlığının kuruluş, görev
ve yetkilerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
|
Mehmet Şandır Behiç Çelik Ertuğrul
Kumcuoğlu |
|
Mersin Mersin Aydın |
|
K.
Erdal Sipahi |
|
İzmir |
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı yasa tasarısının 1.
maddesinin 1 nolu fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımla.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu M. Akif Hamzaçebi Şevket Köse |
|
Malatya Trabzon Adıyaman |
|
Onur Öymen Metin
Arifağaoğlu Zekeriya
Akıncı |
|
Bursa Artvin Ankara |
Madde: 1 (1) Bu kanunun
amacı, Dışişleri Bakanlığının yurtiçi
ve yurtdışı teşkilatlarının kuruluş, görev
ve yetkilerine ilişkin esasları düzenlemektir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Hayır, katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
önerge maddede çok küçük bir ifade düzeltmesini amaçlıyor. Bu vesileyle,
tasarının birinci bölümü üzerinde kişisel görüşlerimi ifade
ederken ortaya koyduğum bir sorun vardı, bu sorunun devamına
yönelik değerlendirmeleri önerge üzerindeki konuşmamda
yapacağımı ifade etmiştim. O konuya yeniden dönmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ortaya çıkan
yeni dünya düzeni birçok akademisyenin, bilim adamının ilgi
alanını oluşturmuştur. Bu yeni dönemi çeşitli
açılardan değerlendiren bilim adamları çeşitli
görüşler ortaya koymuştur. Bunlardan bir tanesi Fukuyama. Fukuyama bu
dönemi tarihin sonu olarak isimlendirmiştir; liberal demokrasinin ve
piyasa ekonomisinin zaferi ulaştığı bu yeni dönemde
artık insanlığın tarihin eski dönemlerinde söz konusu olan
mücadeleler içerisinde olmayacağı, mutluluğun, huzurun
olacağı bir dönem olarak isimlendirmiştir.
Bir başka bilim
adamı, bir başka sosyolog, Samuel Huntington, bu yeni dönemde
medeniyetler çatışmasının dünyaya hâkim
olacağını ifade etmiştir. Yeni dönemde yine ulus devletler
olacak, ancak mücadelenin esası, ulus devletler arasında olmayacak,
medeniyetler arasında olacak. diye yeni bir teori ortaya koymuştur.
Bu medeniyetler çatışması gerçekten çok ilginç bir tez.
Yazarının Medeniyetler Çatışması isimli bir makalesi
ve bu makaleden sonra yayımladığı bir kitap var ve bu
kitabın üzerine bu tez etrafında dünyada meydana gelen
tartışmaları, ortaya konan görüşleri toplayan bir
başka kitap daha var, Türkçede yine Medeniyetler
Çatışması ismiyle yayımlandı, Vadi
Yayınlarının bir kitabı. Son derece güzel, yararlı bir
kitap.
Bu kitapta, şu an
Sayın Dışişleri Bakanı olan, şimdi
Dışişleri Bakanı koltuğunda oturmakta olan Sayın
Ahmet Davutoğlunun da bir makalesi var. İlginç bir makale. Bu
makaleden bir bölümü okuyarak sizlerin bilgisine sunmak istiyorum. Huntington,
Türkiye ile ilgili olarak bu kitapta şu görüşü ortaya koyar:
Türkiye, medeniyetler arasına en çok bölünmüş olan bir ülkedir. Ne
Batılı olabilmiş ne İslam dünyasına ait
olabilmiş. Bu nedenle Atatürkçülüğün, Kemalizmin
başarısız olduğunu ortaya koyan ve Türkiyenin laiklik gibi
bir ilkeyi muhafaza etmesine gerek olmadığını ifade eden,
laikliği bir kenara atıp onun yerine İslam dünyasının
liderliğine oynaması gerektiğini ileri süren bir kişi.
İlginç bir görüş. Bir Amerikalı. Şimdi, Sayın Bakan,
Huntingtonın makalesi üzerine, bu tezi üzerine, Türkiye hakkındaki
bu görüşleri üzerine şunları söylüyor: Huntingtonın
Türkiye ile ilgili tespitlerinin özellikle Türk aydınları
tarafından büyük bir dikkatle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yaşadığı kimlik ve medeniyet krizi açısından
Türkiyeyi Meksika ve Rusya ile karşılaştıran Huntington,
Türk elitinin ve toplumunun Batı doğrultusunda bir medeniyet
değişimini istediğini, fakat Batı medeniyetinin hâkim
unsurları tarafından reddedildiğini ifade etmektedir. Bundan
sonrası önemli: Türk toplumunun fikrî ve siyasi önderlerinin en büyük
zaafı, kimlik, medeniyet tanımlaması konusunda kendine güveni
olmayan ve kararsız bir tavır sergilemesidir. Devam ediyor
Sayın Bakan o günlerde yazmış olduğu bu makalede: Bir
elitin en önemli misyonu, mensubu bulunduğu topluma, geleceğe yönelik
bir stratejik ideal tanımlaması yapabilmesidir. Türk toplumunda son
iki asırdır yaşayan elit kitle ilişkisi son derece
çarpık bir düzlem üzerinde gelişmiş ve parçalanmış bir
toplum yaşamı ortaya çıkarmıştır. Bu
parçalanmış ve belirsiz toplum idealinin en önemli sebebi, güçlü bir
medeniyet birikimine sahip bir toplumu başka bir medeniyete kuyruk yapmak
isteyen elitin yaşadığı psikolojik dengesizlik hâlidir.
Cumhuriyeti kuran
kadroları, cumhuriyet devrimlerini inkâr eden, cumhuriyet devrimlerinin
Türk toplumuna âdeta ayak bağı olduğunu ifade eden ve
cumhuriyeti kuran kadroları psikolojik dengesizlikle suçlayan bir
yaklaşım. Psikolojik dengesizlik deyince sözlük anlamına
tekrar baktım Psikolojik dengesizlik ne demektir? diye,
yanılmayayım diye.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Ruh hâli, dengesiz ruh hâli yani âdeta akıl
hastalığına giden bir tanımlama.
Ben şimdi merak
ediyorum, Sayın Bakan hâlen bu düşüncelerde midir? Türkiye'nin
dış işleri politikasına yön veren, gelecek, 21inci
yüzyıl için Türkiyeye iddialı bir misyon biçmeye çalışan
Sayın Bakan, cumhuriyetin değerlerinden güç almakta mıdır?
Şunu söylerse mutlu
olacağım: Bu eski bir makaledir. Bugün o görüşlerini muhafaza
etmiyor olabilir, çok doğal karşılarım. O günlerde,
90larda böyle düşünmüştür, 2000li yıllarda bu düşüncesini
değiştirmiş olabilir. Özellikle Dışişleri Bakanlığı
sorumluluğunu üstlendiği zaman değiştirmiş olabilir;
bu bana mutluluk verir ama bugün Hükûmette, daha önce yazmış
olduğu bir makalede cumhuriyet karşıtı olan görüşleri
nedeniyle kendisine bu kürsüden yapılan suçlamalar nedeniyle yargıya
bile gitmeye cesaret edemeyen bir başka bakanımız vardır.
Sayın Bakan acaba hangi gruptadır, merak ediyorum.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 1. Maddesinin (1) numaralı
fıkrasının
Bu kanunun amacı
Dışişleri Bakanlığının kuruluş, görev
ve yetkilerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın
Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Tabii, Sayın Bakana da hitap etmek
gerekir.
Gerçekten, şu yeni
yüzyılın ilk çeyreğinde, değişen şartların
yüklediği misyonu taşımak iddiasında olan bir hükûmetin,
bir ülkenin dışişleri bakanlığıyla ilgili çok
önemli bir teşkilat yasasını görüşüyoruz.
Dışişleri Bakanlığı bütün kadrosuyla burada ama
Türkiye Büyük Millet Meclisinin hâli ortada. Sayın Grup Başkan Vekili
milletvekillerini dışarıdan zorla davet ediyor, 550
milletvekillik Türkiye Büyük Millet Meclisinde, zorlayarak 50 milletvekilinin
katılımıyla Dışişleri Bakanlığı
Teşkilat Yasasını görüşüyoruz. Bence, bu, Türkiyeye
haksızlıktır, Dışişleri
Bakanlığına haksızlıktır, Sayın Bakana
haksızlıktır. Bakan burada çok iddialı iddialar ortaya
koydu. Stratejik derinlik, yeni vizyon, yeni misyon, iddialı laflar
etti, öncelikleri değiştiren iddialar ortaya koydu ama bir
talihsizlik olarak değerlendirmek gerekir, maalesef Türkiye Büyük Millet
Meclisinde Türkiye'nin sorunlarıyla ilgili bu soğumayı
dehşetle izliyoruz. Bunu kabul edebilmek mümkün değil.
Sayın Grup Başkan
Vekilinin bu durumu aşabilme imkânı kalmayınca bu
görüşmelerin ikinci kısmının salı gününe ertelenmesi
kararını isabetli buluyorum, doğru bir şey. Gerçekten bu
Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye'nin dış politika
konularını, sorunlarını, bu konuda Hükûmetin önerilerini,
öngörülerini bir katkıyla, bir katılımla görüşmeli,
yakışır olan şey o ama maalesef katılım yok,
katılanlarda ilgi ve dikkat yok.
Değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bu kanunun mükemmel olması için çok
yoğun katkı verdik. Birlikte hazırlandı
Dışişleri Komisyonunda, önergelerle, katkılarla mükemmel
olsun
Çünkü dış işleri, Hükûmetin olmaktan çok devletin
dış işleri; dış politika, hükûmet politikası
olmaktan çok bir devlet politikası olmak durumunda. Dolayısıyla,
buna hiçbir siyasi endişeye, hesaba girmeden katkı vermek
gerekiyordu; Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna mensup milletvekilleri de Sayın
Deniz Bölükbaşının başkanlığında çok
yoğun katkı verdiler ve biz bu kanuna müspet oy vereceğimizi de
tümü üzerinde konuşan arkadaşımız vasıtasıyla
ifade ettik ama bunu da bir fırsat biliyoruz. Türkiye çok önemli bir
süreçten geçiyor, çok önemli sorunlarda -kırılma noktaları-
kırılmalar yaşanıyor; anlaşılamayan,
yanlış anlaşılan konular var. Dolayısıyla, bu
kanunu fırsat bilerek Türkiye'nin dış politika konularında,
dış politika sorunlarında, siyasi partilerimizin burada
görüşlerini ifade etmelerini, eleştirel bir yaklaşımla
katkı vermelerini bir fırsat olarak görüyoruz, çok önemli bir
fırsat olarak görüyoruz. Bunu kullanmak için de her maddede önerge verdik,
bu önergelerde arkadaşlarımızı görevlendirdik,
konuşsunlar, görevlerini
Dış komisyonlarda görev yapan her
arkadaşımıza görev verdik. Herkes kendi komisyon alanındaki
Türkiye'nin dış politika konusunu gelsin burada
tartışsın diye önergeler verdik, görevler verdik ama gerçekten
yazık! Gerçekten, Sayın Bakanın iddialarıyla, Sayın
Bakanın hayaliyle bağdaşmayan bir görüntüyle karşı
karşıyayız.
Aslında, değerli
milletvekilleri, temel bir yanlışlık yapılıyor.
Teşkilat kanunları, yeniden yapılanma kanunları, dönemlerin
sonuna getirilmez. Farkında mısınız, haftalardır teşkilat
kanunu görüşüyoruz. Şu Meclis tatil olmadan önce
çıkartılması gereken kanunlar listesi içerisinde, zannediyorum
bu dördüncü oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Şandır, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
- Tarım Bakanlığıyla ilgili bir teşkilat kanunu
görüştük, Karayollarıyla ilgili bir teşkilat kanunu
görüştük, Diyanet teşkilatıyla ilgili bir teşkilat kanunu
görüştük, şimdi Dışişleri Bakanlığıyla
Bu olmaz arkadaşlar, yeni yapıyı kapı
aralığında kuramazsınız, rahat zamanda, çok
katılımlı, çok tartışmalı görüşmelerle
kurabilirsiniz. Ne hikmetse Hükûmet, maalesef, geç kalmış
olmanın aceleciliğinde veya anlamıyoruz, özel anlam da yüklemek
istemiyoruz ama şu dar zamanda teşkilat kanunlarını böyle
boş sıralara konuşarak geçirmeye çalışmasını
ben Türkiyeye haksızlık olarak görüyorum, doğru değil bu
yaklaşım. Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihine, geriye dönün
bakın, hiçbir dönemde böyle yaşanmadı, geçen yıl böyle bir
şey yaşamadık ama şimdi, ne hikmetse sürekli teşkilat
kanunları görüşüyoruz ve bu şekilde görüşüyoruz.
Bu sebeple, değerli
arkadaşlar, bu kanunun görüşülmesinin, katkının,
katılımın sağlanacağı bir zamanda ve bir zeminde
yapılmasını çok önemsiyoruz.
Salı gününe
bırakılmasını yeniden teklif ederek sizlere saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Şandır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde dört
adet önerge vardır. Geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının
(h) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Bekir Bozdağ Ahmet Yeni Haluk Özdalga |
|
Yozgat Samsun Ankara |
|
Mehmet
Sekmen Recep
Yıldırım |
|
İstanbul Sakarya |
h) Türkiye Cumhuriyetinin
tarafı olduğu siyasi nitelikli uluslararası davaları ve
Adalet Bakanlığı ile işbirliği yapmak suretiyle Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesindeki davaları ikame ve takip etmek.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesinin d
fıkrasının ve ibaresinden sonra uluslararası
sözleşmelerin ibaresinin, 2nci fıkrasının h fıkrasında
mahkemesinde ibaresinden sonra ve ulusal üstü yargıda ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan Hamit Geylani Osman Özçelik |
|
Şırnak Hakkâri Siirt |
|
İbrahim
Binici Nuri
Yaman |
|
Şanlıurfa Muş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 2. Maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (c) bendindeki Her türlü toplumsal yaşamın
temelini oluşturan insan haklarının ve demokratik
değerlerin
ifadesinin Her türlü toplumsal yaşamın temelini
oluşturan insan haklarının, demokrasi ve hukukun
üstünlüğünün
şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
|
Mehmet Şandır Behiç Çelik Ertuğrul
Kumcuoğlu |
|
Mersin Mersin Aydın |
|
Nevzat Korkmaz Reşat
Doğru Ahmet Kenan
Tanrıkulu |
|
Isparta Tokat İzmir |
T. B. M.
M. Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı yasa tasarısının 2.
maddesinin (j) bendinin başına aşağıdaki ifadenin
eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ekonomik,
sosyal ve turizm politikalarımız doğrultusunda,
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Şevket Köse Atila Emek |
|
Malatya Adıyaman Antalya |
|
Metin Arifağaoğlu Tansel
Barış M.
Akif Hamzaçebi |
|
Artvin Kırklareli Trabzon |
|
Şükrü
Mustafa Elekdağ Onur
Öymen |
|
İstanbul Bursa |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Elekdağ konuşacak.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elekdağ. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞÜKRÜ MUSTAFA
ELEKDAĞ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Dışişleri Bakanımız Davutoğlu, dünkü
konuşmasında Türkiye artık sadece güvenlik konusunda
konuşan bir ülke olmayacak, insan haklarının ve
uluslararası vicdanın da sözcüsü olacak. dedi.
Sayın Bakanın hiç
kuşkusu olmasın, biz de böyle bir Türk dış politikası
arzu ediyoruz. Türk dış politikasının bu alanlarda aktif
olması Türkiyeyi yüceltir, Türkiye'nin itibarını
artırır ama Türkiye'nin bu alandaki aktivitelerinin ses getirmesi,
ciddiye alınması için, önce kendi evinde huzur ve asayişi
sağlaması gerekir. Türkiye'nin dört bir yanından her gün
şehit haberleri gelirken, anaların feryat ve figanı içimizi
dağlarken Türkiye uluslararası vicdanın sözcüsü oldu. veya
olacak. diye iftihar edilmesi zannediyorum anlamlı olmaz.
Bakınız, Kürt
açılımı diye yola çıkıldı, Habur rezaletiyle karşılaştık
ve PKK şimdi devleti tehdit ediyor, şartlarını
dayatıyor, Şartlarım yerine getirilmezse terörü
tırmandırırım. diye ültimatom veriyor. Utanç verici bir
durum değil mi bu değerli arkadaşlarım!
SIRRI SAKIK (Muş) Otuz
senedir aynı şeyi yapıyor, bugün mü yapıyor?
ŞÜKRÜ MUSTAFA
ELEKDAĞ (Devamla) Ben, bugüne kadar, Türkiyede hiçbir zaman devlet
otoritesinin, Hükûmet vakar ve itibarının bu denli zül bir duruma
düşürülme çabasıyla karşılaşmadım. Acil önlemler
alınmasını gerektiren acil bir tehditle karşı
karşıyayız. Bu önlemlerin ne olması gerektiğini
saptarken de bir gerçeği gözden kaçıramayız. Bu da PKKnın
Kuzey Irakta konuşlanmış vurucu gücü tasfiye edilmeden
Türkiye'nin terörle mücadele çabasının sonuç verebileceğini
düşünmenin abes olduğudur.
Hükûmetin bu tehdidi bertaraf
etmek için şu iki önleme başvurması gerekiyor: Bir, Türk
Hükûmeti, alacağı önlemlerle PKK örgütüne Türkiyeye vereceği
her zararın bedelini Kuzey Irakta en ağır şekilde ödetebileceğini
göstermelidir. İki, Barzani, PKKnın Kuzey Iraktan temizlenmesini
öngören bir eylem planının uygulanmasında Türk Silahlı
Kuvvetleriyle fiilen iş birliği yapmaya ve destek vermeye mecbur
edilmelidir.
Sayın Başbakan, 29
Ekim 2007de şu ifadelerde bulunmuştu: Barzani, terör konusunda
tavrını çok açık ve net ortaya koyma durumundadır. Şu
an kendisi terör örgütüne yataklık yapar durumdadır. demişti. O
günden bugüne hiçbir değişiklik yok Barzaninin durumunda, hâlâ
yataklık yapıyor terör örgütüne, hâlâ terör örgütünün kanlı
eylemlerine ortak oluyor.
SIRRI SAKIK (Muş)
Dünyanın en güçlü ordusuna sahipsiniz, siz niye yapmıyorsunuz?
Barzanide 100 bin Peşmerge
BAŞKAN Sayın
Sakık, lütfen
ŞÜKRÜ MUSTAFA
ELEKDAĞ (Devamla) Türkiye'nin elinde Barzaniye karşı
kullanılacak son derece etkili ekonomik ve diplomatik levyeler
vardır, ekonomik ve diplomatik. Bunlar kullanılmalıdır.
Barzaniye Türkiyeye verdiği zarar ölçüsünde kendisinin de zarar
göreceği hissettirilmelidir.
Sayın Bakan,
caydırıcı politika yöntemlerini de dış politika
uygulama alet çantanıza koyunuz. Tek başına silahlı
mücadelenin terör tehdidinin bertaraf edilmesi için yeterli
olmadığını biliyoruz ancak Kuzey Iraktaki PKK
varlığı kurutulmadıkça terörle mücadelede sosyal, ekonomik,
siyasi, kültürel önlemler alanında bu önlemler uygulansa da
başarılı olması mümkün değildir.
Dışişleri
Bakanımız Kudüs konusunda gösterdiği hassasiyeti bu konuda da
göstermeli ve Türkiye'nin Kuzey Irak bölgesel yönetimine uygulayacağı
caydırıcı politikayla Türkiye'nin karşılaştığı
bu tehdidin bertaraf edilmesine bir katkıda bulunmalıdır.
Dışişlerinin birinci görevi budur.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Elekdağ.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Mehmet Şandır ve
arkadaşlarının önergesi geri çekilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci maddesinin d
fıkrasının ve ibaresinden sonra uluslararası
sözleşmelerin ibaresinin, 2nci fıkrasının h
fıkrasında mahkemesinde ibaresinden sonra ve ulusal üstü
yargıda ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan
(Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Nuri Yaman, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Verdiğimiz önerge, daha
ziyade, uluslararası sözleşmeler ve uluslararası hukukun bütün
dünyada uygulandığı gibi ülkemizde de uygulanmasına
yöneliktir. Ancak, ben bu konuyla ilgili olarak, dış
ilişkilerin, dış politikanın yürütülmesinde ilkeli bir
dış politikanın tutarlı ve güvenli yürütülmesinin, her
şeyden önce çok başlı olmamasıyla ancak mümkün olduğunu
iddia ediyor ve inanıyorum.
Ne yazık ki son
dönemlerde ülkemizde dış politikayla ilgili çok önemli sorunlarda,
bana göre, kendi uğraşı alanı dışında
bulanan bazı sayın bakanlarımızın da konan
dış politikayla ilgili birtakım ilkeleri zedeleyecek biçimde
açıklamaları bulunmaktadır. Bunun en son örneği de yine,
Devlet Bakanı Sayın Hayati Yazıcının hâlen
hafızalardan silinmeyen bir açıklamasıdır. Bu
açıklamayı tarihî süzgeç içinden geçirip
değerlendirdiğimizde, Türkiyedeki birtakım sorunların
çözümünde, bundan önce, cumhuriyetin kuruluş yıllarında Mustafa
Kemal Atatürkün çizdiği Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesiyle
örtüşmediği, bunu bir anlamıyla zedelediği ve bununla
çeliştiği anlamı çıkıyor. Biz eğer bütün
komşularımızla sıfır sorun ilkesi içinde bu
coğrafyada yaşayacaksak, çevremizdeki ülkelerle ilgili
söyleyeceğimiz sözlerde biraz daha dikkatli olmamız lazım.
Sayın Yazıcı
bir konuşmasında Irak ile Türkiye arasındaki
sınırın değiştirilmesi tartışılabilir.
şeklinde bir beyanda bulunmuştur. Bu bizleri, ta 1934lerdeki Mustafa
Kemal Atatürkün İranla olan Büyük Ağrı-Küçük Ağrı
sınırlarıyla ilgili o dönemde meydana gelen birtakım
Ağrı Dağı eteklerindeki kalkışmaların, isyanların
çözümünde bir sonuç olarak değerlendirildi. Bildiğiniz gibi, 1934te
İranla yapılan bu anlaşmayla, bugün İranın en önemli
ovalarından biri hâlinde olan Kotur bölgesi tamamıyla bu
kalkışmanın bedeli olarak yine İrana verildi ama buna
rağmen o sınırdaki durumlar hâlen devam ediyor.
Şimdi, eğer,
Sayın Yazıcı buna gönderme yaparak bu Kuzey Iraktaki
olayları bu yolla çözümleyip Türkiyenin yaklaşık olarak
Bu sorun otuz
yıldır hepimizin bilgisi dâhilinde. Biz 2007 yılında
Parlamentoya gelirken oradaki Kürt coğrafyasında yaşayan
halkımızın temsilcisi olarak, Kürt milletvekilleri olarak bu
sorunu çözmek üzere bu Meclise geldik ve bu halkın bu kürsüsünden de Bu
sorunun muhatabıyız. diye yüzlerce kez dile getirdik ama ne
yazık ki görmeyen kör gözler, duymayan sağır kulaklar bir türlü
bu sorunun bu Mecliste çözümleneceğini ve bu sorunun çözüm yerinin
buradaki bu halkın temsilcisi olan ben ve benim gibi
arkadaşlarım olduğunu nedense kabullenmiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
M. NURİ YAMAN (Devamla)
Bu halkın hem Türk tarafları hem de Kürt anaları artık
göz yaşlarının dinmesini istiyor.
Biz seçimlerde ve
halkımızla yaptığımız her türlü toplantıda:
Hiçbir fark gözetmeden sizler oraya bizim gözyaşlarımızı
dindirmek için gittiniz. Sizler bu sorunu orada müzakereyle, konuşarak
çözmek üzere gittiniz. Sizlere bu temsiliyeti biz Mecliste verdik ve benzer
temsiliyeti de yine kör gözler görsün diye 2009 yerel seçimlerinde de bu
halkın hem kendisini hem de kentini yöneteceğini, bu seçimlerle de
mahallî yönetimlerde de verdik
Bakın, sorunun çözümü
çok basittir. Öneriler herkesin bilgisi dâhilindedir. Gelin, başta
Sayın Başbakan ve ilgili yetkililer bu konularla ilgili burada o
halkın temsilcisi olan bizlerle görüşsünler ve bu sorunu, bu güzel
ülkeyi hepimize kazandıracak şekilde çözmemiz mümkündür diyor,
hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının
(h) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
h) Türkiye Cumhuriyetinin
tarafı olduğu siyasi nitelikli uluslararası davaları ve
Adalet Bakanlığı ile işbirliği yapmak suretiyle Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesindeki davaları ikame ve takip etmek.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılıyoruz Sayın Başkan.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik ile,
Dışişleri Bakanlığının görevleri
arasında sayılan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye
Cumhuriyetinin tarafı olduğu davaları ikame ve takip etmek
görevinin Adalet Bakanlığı ile iş birliği içinde
yerine getirilmesi sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
T.B.M.M
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
sıra sayılı yasa tasarısının 3. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tansel
Barış Şevket
Köse |
|
Malatya Kırklareli Adıyaman |
|
Ahmet Küçük Atila Emek Şükrü
Elekdağ |
|
Çanakkale Antalya İstanbul |
|
Onur
Öymen |
|
Bursa |
Madde 3: Bakanlık,
merkez ve yurt dışı teşkilatından oluşur.
Bakanlığın merkez ve yurt dışı kadroları bir
bütün teşkil eder.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Onur Öymen Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın Öymen.
ONUR ÖYMEN (Bursa)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz Dışişleri Teşkilat Yasası,
Dışişleri Bakanlığına, Bakanlığın
personeline çok önemli ulusal görevler yüklemektedir.
Sayın Bakanı
dinledik, dün de dinledik, daha önce de dinledik. Büyük bir dünya vizyonunu
dile getirdiğini görüyoruz. Türkiye dünyanın her tarafında
etkili olmalıdır. diyor, doğrudur. Bundan önceki, sizden önceki
hükûmetler zamanında da Türkiye bir taraftan Şilide bir taraftan
Çinde bir taraftan Güney Afrikada temsilcilikler açarak dünya çapında
bir vizyon sahibi olduğunu kanıtlamıştır ama bütün
ülkelerin dış politikalarında öncelikler vardır. Biz
dünyanın en uzak bölgelerine birinci önceliği verip de ulusal
çıkarlarımızı en yakından ilgilendiren konuları
ikinci plana bırakırsak, ihmal edersek, onlara yeterince zaman
ayırmazsak yanlış bir iş yapmış oluruz. Bu
öncelikli konularımızın belki de en başında veya en ön
sıralarında Avrupa Birliğiyle ilişkilerimiz geliyor.
Değerli
arkadaşlarım, 1963 yılından beri, ortaklık
anlaşmasını imzaladığımız tarihten beri
bütün Türk hükûmetleri istisnasız olarak Türkiye'nin Avrupa Birliğine
tam üyeliği hedefini savunmuşlardır. Bu Hükûmet zamanında
üyelik müzakereleri başlamıştır. 3 Ekim 2005 tarihinde biz
Hırvatistanla aynı tarihte üyelik müzakerelerine başladık.
Bildiğiniz gibi, bu müzakereler bölüm bölüm yapılıyor. 35 tane
bölümü müzakereye açmak ve kapatmak zorundasınız. Dün bir müzakere
başlığını açarak biz açtığımız
müzakere başlıklarının sayısını 13e
çıkarttık.
Hırvatistan dün bütün
müzakere başlıklarını açtı, sadece 6 başlık
kaldı kapatması gereken, onları da kapatınca müzakere
sürecini bitirecek ve değerlendirmelere göre 2012 yılının
sonunda Avrupa Birliğine tam üye olacak. Biz ise yaklaşık 13
başlık, ki daha doğrusu yaklaşık üçte 1ini
açmış oluyoruz, sadece 1 tanesini kapatabildik. Acaba niçin?
Türkiye'nin kusuru mu? Türkiye'nin kusurudur dersek çok haksızlık
yapmış oluruz. Bir iki konuda yasa çıkartmamız
gerektiğini biliyoruz Sendikalar Yasası filan gibi ama esas
sıkıntı Türkiye'nin önüne getirilen engellemelerdir.
Bakınız, dünkü
başlığı açtıktan sonra, biz bundan sonra üzerimize
düşen bütün görevleri yapsak bile açabileceğimiz başlık
sayısı 3ten ibarettir. Yani 13 artı 3, 16
başlığı açmış olacağız, gerisi veto
edilmiştir, dondurulmuştur, bloke edilmiştir. Bunlardan bir
bölümü Kıbrısla bağlantılı olarak Avrupa Birliği
Konseyi tarafından bloke edilmiştir, 5 tanesi Fransa tarafından
bloke edilmiştir. Niçin? Fransa diyor ki: Bunları müzakereye açarsak
Türkiye'nin tam üyelik yolu açılır. Yani açıkça yüzümüze
karşı Türkiye'nin üyelik yolunu kapattığını
söylüyor.
6 tane başlık
Kıbrıs Rum Kesimi tarafından bloke edilmiştir,
engellenmiştir, ne yaparsanız yapın bu 6
başlığı açamıyorsunuz.
Neticede, değerli
arkadaşlarım, bu konuyu mutlaka aşmak lazımdır, sonuna
kadar gitmek lazımdır, burada Hükûmete büyük görev düşüyor.
Eğer bizden bu konuda bir destek isterlerse, şimdiye kadar
verdiğimiz desteğin ötesinde biz bu desteği vermeye
hazırız.
İkinci bir konu
şudur Avrupa Birliğiyle ilgili: Avrupa Birliği 2008
yılının Şubat ayında bir çerçeve anlaşması
kabul etti. Çerçeve anlaşması yabancı
düşmanlığı, ırkçılıkla ilgilidir, fakat
içinde bir hüküm var -Sayın Yakış gayet iyi bilir- bu hüküm,
soykırım iddiaları söz konusu olduğunda
-Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesinin aksine-
bir millî mahkemeye Şu tarihî olay soykırımdır. deme
hakkını tanıyor ve diyor ki bu çerçeve anlaşması:
Eğer bir insan bu mahkeme kararına rağmen o olayın
soykırım olmadığını iddia ederse, bir ila üç
yıl hapis cezasına çarptırılır.
Bu ne demektir? Diyelim ki
Belçika millî mahkemesine bu yetkiyi verdi bu anlaşma çerçevesinde,
Belçika mahkemesi de 1915 olayları soykırımdır. diye bir
karar aldı. Belçikadaki bir Türk vatandaşı Hayır, 1915te
benim atalarım soykırım suçu işlemedi. derse, bir ila üç
yıl hapis yatacak.
Şimdi, bu anlaşma
bu yılın kasım ayında yürürlüğe giriyor. Biz Karma
Parlamento Komisyonunda bunun mücadelesini veriyoruz. Sayın Elekdağ
Avrupalı milletvekilleriyle bu konuyu görüşüyor
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Öymen.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
ama
değerli arkadaşlarım, burada mühim olan, hükûmetlerin bu çerçeve
anlaşması bünyesinde millî mahkemelere bu yetkiyi verip
vermeyecekleridir. Bu konuda hükûmetleri ikna edecek olan bizim hükûmetimizdir.
Yani dünyanın en uzak bölgelerinde menfaatlerimizi ararken, Sayın
Bakanın bize en yakın olan bu bölgedeki bu fevkalade önemli konuya
değindiğini ben şimdiye kadar hiç duymadım. Yani bu o kadar
önemlidir ki, bu yılın kasım ayından itibaren, biz
eğer bütün AB hükûmetlerini ikna edemezsek vatandaşlarımıza
1915 olaylarının soykırım olmadığını
söyleme hakkını veremeyeceğiz. Bu kadar ciddi bir konudur. Buna
benzer çok konu var Avrupa Birliği çerçevesinde, hepsini söylemiyorum ama
bu iki konuyu ümit ediyorum ki, Hükûmetimiz öncelikli meseleler olarak ele
alacaktır ve en kısa zamanda çözüme kavuşturacaktır. Çünkü
diplomaside başarı uçuş milleriyle, görüşme saatleriyle
ölçülmüyor aldığınız sonuçla ölçülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Öymen.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Çok
teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
bundan sonraki önergeye mi geçelim, yoksa buna devam edebilir miyim?
BAŞKAN Olabilir
Sayın Öymen.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Tamam.
Değerli
arkadaşlarım, gene öncelikli konularımızdan bir tanesi şudur:
Sayın Bakan, çok haklı olarak, Gazzeye uygulanan ambargodan
bahsetti. Gerçekten, biz de Büyük Millet Meclisi olarak oy birliğiyle bu
ambargonun kaldırılmasını istedik. Fakat, acaba ambargo
dünyada sadece Gazzeye mi uygulanıyor? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine
uygulanan ambargo bizim için o kadar önemli değil midir? Ticaret
Tüzüğünden bahsediliyor. Avrupa Birliği eğer Ticaret
Tüzüğünü kabul ederse doğrudan ticaret yapılacak, vesaire
falan. Kıbrısa uygulanan ambargo bundan mı ibarettir?
Değerli arkadaşlarım,
Kıbrısa bugün ulaşım ambargosu var. Kıbrısta
bir insan trafik kazası geçirse özel bir uçakla onu alıp Londraya
götüremezsiniz, yasaktır. Kıbrıstan kalkan herhangi bir uçağın
Türkiye dışındaki bir ülkeye inmesi yasaktır.
Değerli arkadaşlarım
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M.M
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı yasa tasarısının 4. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tayfur Süner Atila Emek |
|
Malatya Antalya Antalya |
|
Onur Öymen Şükrü
Elekdağ Metin
Arifağaoğlu |
|
Bursa İstanbul Artvin |
|
Tansel
Barış |
|
Kırklareli |
Madde 4: Bakanlık,
merkez teşkilatı ana hizmet, danışma ve denetim
birimleriyle, yardımcı hizmet birimlerinden oluşur.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen?
Onur Öymen, Bursa
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öymen.
ONUR ÖYMEN (Bursa) Evet
Sayın Başkan, Kıbrıs ile ilgili ambargolardan
bahsediyorduk.
Kıbrısa spor
ambargosu olduğunu hiç duydunuz mu? Bırakınız bir
yabancı ülkenin takımını herhangi bir takım, futbol,
basketbol, bir hentbol Türk takımı, bir Türk futbol takımı
Kuzey Kıbrısta bir maç yapamaz biliyor musunuz? Kuzey
Kıbrısa bir futbol takımı gönderdiğiniz zaman,
gönderirseniz eğer, sizi FIFAdan ihraç ederler. Bu kadar katı, bu
kadar acımasız ambargolar altında yaşıyor bizim
Kıbrıstaki soydaşlarımız.
Şimdi, Hükûmetin
ağzından bu konulara değinildiğini hiç duydunuz mu bugüne
kadar?
Kıbrıs değil
sadece, Abhazya. Bizim çok değerli Kafkas kökenli
vatandaşlarımızın akrabalarının
yaşadığı Abhazya. Bu Abhazyaya o kadar katı bir
ambargo uygulanıyor ki, Türkiyeden kalkan bir uçak Abhazyaya inemez.
Türkiyeden kalkan bir gemi Abhazyaya gidemez. Geçenlerde yine bir Türk
gemisi, Buket isimli bir Türk gemisi benzin götürüyor Abhazyaya. Bu kadar
insani bir yardım, bir ticari faaliyet hatta. Gürcistan gemileri açık
denizde bunu yakaladılar, Gürcü limanına çektiler. Yani bir cins Mavi
Marmara gemisine yapılan silahlı saldırı bölümü hariç
muamele. Açık denizde bir Türk gemisini yakalama hakkınız var
mı sizin? Yok. İçindeki mürettebatıyla, mürettebatı tevkif
ettiler. Sayın Bakan gitti Gürcistana mürettebatı kurtarabildi,
gemiyi kurtaramadı. Ama Gürcistanın yaptığı işin
uluslararası hukukun ihlali olduğunu tescil edemedik.
Başka? Azerbaycana
uygulanan ambargo. Siz, Azerbaycana Ermeni-Azeri çatışmasından
sanki Azeriler sorumluymuş gibi ambargo uygulandığını
biliyor musunuz? Bu konuyu hiç gündeme getirdik mi? Yani dış
politikada büyük hedefler, vizyonlar çok iyi ama burnumuzun dibinde bu kadar
büyük insanlık dramları yaşanırken biz sessiz
kalamayız.
Değerli arkadaşlarım,
aynı şekilde, gene çok yakınımızda, bizi çok
yakından ilgilendiren başka sorunlar var, mesela Yunanistan.
Batı Trakyada Yunanistan 60 bin soydaşımızı
vatandaşlıktan attı biliyor musunuz? Eski Vatandaşlık
Yasasının 19uncu maddesine göre Uzun süre yurt
dışına çıktılar. diye 60 bin Batı Trakya Türkü,
Yunun vatandaşlığından ihraç edildi. Şimdi, Sayın
Başbakanımız gitti Atinaya; çok merak ediyorum, acaba
bunların tekrar Yunan vatandaşlığına
alınmasını sağlayabildik mi? Buyurun size en önemli
konulardan biri.
Siz, Rodos ve
İstanköydeki Türk çocuklarının eğitimi için yedi tane okul
vardı, yedisinin birden kapatıldığını biliyor
musunuz? Şu anda bir tane okul yok. Bunlar bizim meselelerimiz değil
mi? Bunlar dünyanın bir ucunda yaşayan insanların
haklarını, çıkarlarını korumak için sahneye çıkan
Türkiye açısından önemsiz konular mıdır?
Değerli
arkadaşlarım, Kıbrısta pek çok mesele var. Şimdi,
Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Hristofyas kalktı, diyor ki:
Kofi Annan Planı ölmüştür. Bu ne demek oluyor? Biz demiştik
ki: Kofi Annan Planının ötesine geçemeyiz. Kofi Annan Planı
ölmüştür. ne demek? Şu demek, başka bir izahı yok: Yani
biz Kıbrıslı Rumlar açısından Kofi Annan
Planından daha iyisini müzakere ediyoruz, razı
mısınız buna, razı mısınız? Yani Kofi Annan
Planının gerisine gitmeye Hükûmetimiz razı mıdır
değil midir?
Ne görüşülüyor biliyor
muyuz? Bilmiyoruz. Biz Yunanlı milletvekilleriyle konuştuk, bize
dediler ki: Kıbrıstaki görüşmeler hakkında bize her hafta
brifing veriliyor, her hafta bilgi veriliyor. Şimdi soruyorum çok
değerli arkadaşlarıma, Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi
arkadaşlarıma: Siz böyle brifing alıyor musunuz her hafta? Biz
hiç almadık şimdiye kadar. Bir kere Sayın Bakanla kısa bir
görüşme yapmıştık, onun dışında hiçbir bilgi
almıyoruz. Şimdi, bu Meclis, sonunda kararı verecek Meclis
değil midir? Kıbrısta bir anlaşma olursa Londra ve Zürih
anlaşmalarının yerini alacak, biz onaylamayacağız
mı? Ama, hiçbir bilgimiz yok. Ne oluyor, ne bitiyor, kim kiminle ne
görüşüyor, hangi tavizi alıyoruz, hangi tavizi veriyoruz? Hiçbir
şeyden haberimiz yok. Bunları mutlaka ele almamız lazım.
Örnek,
Kıbrısın deniz sahaları var. Kıbrıs Rum kesimi,
kendisi Şu deniz sahaları benimdir. diye ilan etmiş.
Bakıyoruz, Türkiye'nin ilan ettiği deniz sahalarının üstüne
çakışıyor bazıları yani deniz sahalarının
bir bölümü üzerinde hem Türkiye'nin hem Kıbrıslı Rumların
iddiaları var. Peki, Kıbrıs devletini kuran anlaşmalara
göre, sizin deniz sahası ilan etme hakkınız var mı? Yok.
Deniz sahasıyla ilgili anlaşmalar yapmışlar, ekonomik
bölgeyle ilgili. Kiminle?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Öymen, lütfen tamamlayınız.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Bizim
dostumuz, yakınımız, arkadaşımız, Arap ve
Müslüman ülkesi Mısırla ve uluslararası hukukta Mısıra
verilen deniz sahalarının bir bölümünü de Kıbrıslı
Rumlar ele geçirmiş. Haberiniz var mı bundan? Sayın Bakanın
konuşmaları arasında -ben rastlamadım, belki aranızda
rastlayan vardır- bunlara, hiç rastladınız mı bu konulara?
Zannediyorum ki rastlamadınız.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, çok önemli bir konu var. İsrail
Meclisinin Dış İlişkiler Komitesi 8/12 çoğunlukla bir
karar aldı, Ermeni soykırımı iddiasını genel
kurula getireceğiz. diye. Şimdi, bugünkü ortamda, Ermenistanın
bu soykırım iddiasını gündeme getirmesi muhtemeldir,
Meclisinin genel kurulunda. Oradan çıkarsa bir soykırım
kararı, Sayın Başbakan sözünün arkasında durarak,
Türkiyedeki kaçak Ermenileri sınır dışı mı
edecek? Ne diyordu Başbakan: 100 bin kaçak Ermeni var, biz göz yumduk.
Ben resmen soru önergesi verdim ve cevabını aldım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Cümlemi tamamlayayım müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Öymen.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Sayın Başkan, 2009 yılında Türkiyede tespit edilen,
yakalanan ve sınır dışı edilen Ermeni sayısı
11 kişiden ibaret. Bu 100 bin rakamı nereden çıkıyor kuzum?
Yani, devlet ciddi konuşur. Başbakan konuştuğu zaman devlet
konuşuyor demek. 100 bin kişiyi nereden buldunuz? Bunları biz
idare ediyorduk. diyor. Devlet idare etmez, devlet yasaları uygular ama
bu kadar Ermeni yok Türkiyede, bu kadar kaçak Ermeni yok. Bunu nereden
çıkarttınız? Devletin resmî rakamı 11 kişi.
Gürcistandan mesela 300 kişi yaklaşık, başka ülkelerden,
Türkmenistandan bu kadar, Ermenistandan 11 kişiden ibaret. Bu 100 bin
rakamı nereden çıkıyor? Sayın Bakan izahat verirse çok
memnun olurum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Öymen.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Biz önergemizi çekiyoruz.
BAŞKAN Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının
ve aynı maddenin dördüncü fıkrasındaki adet kelimesinin madde
metninden çıkarılmasını ve fıkra
numaralarının, madde metninden birinci fıkranın
çıkarılması doğrultusunda yeniden teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Bekir Bozdağ Ahmet İyimaya Ahmet Yeni |
|
Yozgat Ankara Samsun |
|
Mehmet
Tekelioğlu Yılmaz
Tunç |
|
İzmir Bartın |
BAŞKAN Bir söz
talebiniz vardı, buyurun.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir) Sayın
Başkanım, bir hususu yüce heyetinize kısaca arz etmek istiyorum.
Sayın
Dışişleri Bakanı ile Dışişleri Komisyonumuz
arasında çok sağlıklı bir diyalog ve iş birliği
vardır. Şöyle ki: Sayın Dışişleri
Bakanımızla yaptığımız mutabakat sonucunda,
altı aydan geç olmamak üzere Sayın Bakanımızı
Komisyonumuza davet ediyoruz ya da biz Sayın Bakanımızın
konuğu oluyoruz ve o altı aylık süre içindeki dış
politikayı ilgilendiren konularla ilgili ucu açık, Komisyon
üyelerimizin her türlü sorularına cevap verecek şekilde
toplantılar yapıyoruz ve bundan sonraki ilk toplantımız da
temmuz ayının ilk haftasında, en geç ikinci haftasında
olacaktır. Çok benzer bir ilişkiyi de Avrupa Birliği
müzakerelerinden sorumlu Başmüzakereci ve Devlet Bakanı Sayın
Egemen Bağışla beraber yapıyoruz.
Bu nedenle, Sayın
Bakanın
ALGAN HACALOĞLU
(İstanbul) Sayın Bakan Egemen Bağış AB Uyum
Komisyonuna bilgi sunsa iyi olur.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir) Ben sadece
Dışişleri Komisyonuyla ilgili sayın Meclisimizi, yüce Genel
Kurulumuzu bilgilendirmek istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Önergeye
katılıyor mu Komisyon?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir) - Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılıyoruz Sayın Başkan.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik ile,
maddede yer alan düzenlemenin, 3046 sayılı Bakanlıkların
Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanunun, Bakanlık
Makamının görev, yetki ve sorumluluklarının
düzenlendiği Üçüncü Bölümü ile uygunluğu sağlanmaktadır.
Değişiklik ile,
ayrıca, fıkra metninde müsteşar yardımcılarının
sayısının belirtilmesiyle bağlantılı ifade
bozukluğu giderilmektedir.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8nci madde üzerinde bir adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
sıra sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 8 inci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinin sonuna, aşağıdaki ibarenin üçüncü alt bent olarak
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
3) Diğer kamu
idarelerinin yurtdışına sürekli görevle atanan memurları
ile bu idarelerin dış ilişkilerle bağlantılı
birimlerinde görevli memurlar için eğitim programları planlamak ve
yürütmek.
|
Bekir Bozdağ Ahmet Yeni Haluk Özdalga |
|
Yozgat Samsun Ankara |
|
Mehmet Sekmen Kemalettin Göktaş Recep
Yıldırım |
|
İstanbul Trabzon Sakarya |
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir)- Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılıyoruz Sayın Başkan.
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik ile,
diğer kamu kurum ve kuruluşlarının dış
ilişkiler alanında görev ve sorumluluk üstlenen personeline
Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi
Başkanlığınca eğitim verilmesi amacıyla ihtiyaç
duyulan kanuni zemin oluşturulmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasının
son cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Bekir Bozdağ Ahmet İyimaya Ahmet Yeni |
|
Yozgat Ankara Samsun |
|
Yılmaz
Tunç M. Saim
Tekelioğlu |
|
Bartın İzmir |
İhtiyaç
halinde, elçilik, konsolosluk, irtibat ofisi, büyükelçilik bürosu,
başkonsolosluk bürosu, muavin konsolosluk ve konsolosluk
ajanlığı ile diplomatik temsil ve konsolosluk hizmeti
amaçlı benzer temsilcilikler, Bakanlığın teklifi üzerine
Bakanlar Kurulu kararı ile kurulabilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılıyoruz Sayın Başkan.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe:
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik ile, fıkra metindeki ifade bozukluğu
giderilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir) Sayın
Başkan, bir dakika müsaade eder misiniz?
BAŞKAN
Bir saniye Sayın Başkan.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı yasa tasarısının 12 nci
maddesinin 2nci fıkrasının a bendindeki
Cumhurbaşkanı ibaresinden sonra gelen ve Hükümeti ibaresinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan Osman Özçelik Nuri Yaman |
|
Şırnak Siirt Muş |
|
İbrahim
Binici Hamit
Geylani |
|
Şanlıurfa Hakkâri |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı Dışişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının 12. maddesinin 2. fıkrasının a
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi Onur Öymen Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon Bursa Malatya |
|
Şükrü
Elekdağ Hüseyin
Pazarcı |
|
İstanbul Balıkesir |
a) Büyükelçi, nezdinde
görevli bulunduğu ve akredite edildiği ülkelerde Türkiye Cumhuriyeti
Devletini ve Cumhurbaşkanını temsil eder.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu? Aynı zamanda söz talebiniz de vardı.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılmıyoruz Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, iki önerge de aynı mahiyette efendim, yani
birlikte işleme almanız lazım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Hüseyin Pazarcı, Balıkesir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Pazarcı. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN PAZARCI
(Balıkesir) Değerli milletvekilleri, bu önerge konusunda Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
uluslararası ilişkiler devletler arasında yürütülür. Bu temel
ilkedir ve bu çerçevede de devletleri büyükelçi veyahut da başka, misyon
şefi konumundaki, onun daha astı konumundaki kişiler de temsil
edebilir. Ama kural budur. Bu uluslararası antlaşmalarda ve bunun hem
teamülünü hem ahdî kurallarını koymuş durumda bulunan 1961
tarihli Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesinde mealen böyle
öngörülmektedir. Özellikle size madde 3/ayı ve madde 14ü söylüyorum.
Meali bu sonuca varmaktadır.
Bunun dışında,
Türkiye Cumhuriyeti mevzuatı da Anayasamız
aracılığıyla aynı şekilde bir temsil
ilişkisini düzenlemektedir, öngörmektedir. Bizim Anayasamızın
104üncü maddesi Cumhurbaşkanını devletin başı
saymakta ve bu sıfatla da Türkiye Cumhuriyetini temsil edeceğini
bildirmektedir. 104ün (b)si de yabancı devletlere Türk devletinin
temsilcilerini gönderme yetkisini Sayın Cumhurbaşkanına
vermektedir.
Şimdi bütün bu veriler
çerçevesinde hükûmeti de temsil etme unsurunun nasıl eklendiğini size
kısaca, özetle anlatmak istiyorum. Dışişleri
Bakanlığının teşkilat durumu daha önce, 1980li
yıllarda kanun hükmündeki kararnamelerle düzenlenmişti. 1990lı
yılların başında, 1991 ve 1992'de bu kanun hükmündeki
kararnamelerde değişikliğe gidilmesi seçildi ve o çerçevede
işte birtakım bakanlar hükûmetin de eklenmesini -madem ki
Cumhurbaşkanından söz ediliyor- istediler. Ondan önceki veri sadece
ve sadece büyükelçilerin Cumhurbaşkanını temsil edeceğini
ifade ediyordu. Bu talep üzerine düşünüldü. Böyle, hükûmetin temsili
konusu uluslararası teamüle, uygulamaya uymadığı için şu
formül bulundu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini ve
Cumhurbaşkanını temsil eder. formülü. Devlet kelimesinin
eklenmesiyle birlikte hükûmeti de kapsaması ve dolayısıyla üç
kuvveti, üç erki de temsil etmesi şeklinde bir ifadeyle hükûmet de temsil
açısından dışında bırakılmamış
oldu ama hükûmete özel bir konum kazandırma yoluna gidilmedi.
Şimdi, bu son kanun
değişikliğiyle, 1994 kanunuyla bu böyle devam etti ama son kanun
değişikliğiyle, bu tasarıyla önümüze yine hükûmeti temsil
eder unsuru çıkarıldı. Bunun amacını anlamakta güçlük
çekiyoruz, çünkü gerekli değil. Devletin temsilcisi büyükelçidir
Cumhurbaşkanını temsil eder denmesi hükûmeti kenara atan bir
anlama gelmiyor. Hükûmet zaten Türkiye Cumhuriyetinde Bakanlar Kurulu
kararıyla büyükelçileri atar, dış politikayı da hükûmet
oluşturur. Hükûmet talimatını verir Dışişleri
Bakanlığı aracılığıyla ve
dolayısıyla buna niçin gerek görüldüğünü anlayabilmiş
değiliz. Bu çerçevede akla şunlar gelebiliyor: Acaba Başbakanımız
da mı Cumhurbaşkanı gibi güven mektubu vermek istiyor? Çünkü
devletten devlete temsilde büyükelçiye güven mektubu verilir, o güven mektubunu
gider öteki devlet başkanına sunar. Başbakanımız da
böyle bir arzu içinde mi? diye bir soru akla geliyor, birinci akla gelen unsur
bu.
İkincisi: Daha biraz
başka şey aranması şeklinde bir düşünce oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN PAZARCI
(Devamla) Acaba, Hükûmet üyeleri gerektiğinde büyükelçiye doğrudan
talimat mı vermek istiyor? Kendisini temsil ettiğine göre
doğrudan talimat vermek gibi bir arzuları mı var, en
azından kendi alanları itibarıyla? gibi... Hâlbuki, usul,
burada, hükûmetin birliğini, bütünlüğünü sağlamak
bakımından hükûmet kararlaştırır,
Dışişleri Bakanlığıyla bu iletilir.
Üçüncü akla gelen ise, biraz
da Türkiyedeki bazı gelişmelere bakarak şu oluyor:
Başbakanlık dış ilişkiler konusunda birtakım
elemanları bünyesine alıyor, yetiştiriyor, geliştiriyor ve
bunları devreye sokuyor. Acaba, büyükelçiyi de, gerektiğinde,
Başbakanın talimatıyla, o elemanların kenara
bırakması gibi bir ikinci, paralel Dışişleri
Bakanlığı kurulacak mı? gibi soruları akla getiriyor.
Dolayısıyla, bütün
bunlara yer vermemek için bu önerimizin kabulünü sizden arzu ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Pazarcı, teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyette olan
diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Büyükelçi Türkiye Cumhuriyeti
devletini ve Cumhurbaşkanını temsil eder, ayrıca Hükümet
ibaresinin konulmasına gerek yoktur.
BAŞKAN Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
15inci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı Dışişleri
Bakanlığı'nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı'nın Mali Hükümler başlıklı dördüncü
bölümünün Aylıklara ilişkin düzenlemeler kısmında yer alan
15 maddesinin 3 üncü fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki eklemenin yapılmasını arz ve teklif
ederiz.
"(4 )Fazla
Çalışma Ücreti:
a) Bakanlık ve
bağlı kuruluşlarının merkez teşkilatı
kadrolarında çalışan memurlar ile sözleşmeli personele,
ayda 100 saati aşmayacak şekilde yaptırılacak ek fazla
mesai karşılığında, fazla mesainin
yaptırıldığı saatler, çalışma mahalleri,
çalışmaların resmi tatil ve bayram günlerinde
yaptırılması gibi hususlar dikkate alınmak suretiyle, Genel
Bütçeden ödenen fazla mesai ücretinin beş katını aşmayacak şekilde,
saat başına farklı fazla mesai ücreti ödenmesinin tespitine
Bakan yetkilidir.
b) Görev yapılan birim
ve iş hacmi, görev mahalli, görevin önem ve güçlüğü, personelin
sınıfı, kadro unvanı, derecesi ve atama biçimi gibi
ölçütlere göre yapılacak ek ödemelerin farklı miktarları ve
ödemeye ilişkin usul ve esasları Bakan tarafından tespit
edilir."
|
M. Nuri Yaman Bengi
Yıldız Osman
Özçelik |
|
Muş Batman Siirt |
|
Hasip
Kaplan Hamit
Geylani |
|
Şırnak Hakkâri
|
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Dışişleri
Bakanlığı 7 gün 24 saat esasıyla görev yapan icracı
bir bakanlıktır. Bakanlık Merkez Teşkilatı'nda görevli
personel yoğun bir mesai vermektedir. Yoğun iş temposu nedeniyle
personelin tamamı fazla mesai yapmak zorunda kalmaktadır. Ancak,
diğer bakanlık ve kurumlarda olduğu gibi mesai ücreti
alamamaktadır. Dışişleri Bakanlığı'nda görev
yapan memurların yurtiçi aylıkları; eğitim durumları,
üslendikleri görev ve sorumluluklar, çalışma koşulları ve
statüleri bakımından eşdeğer olarak kabul edilebilecek
diğer kamu kurumlarında görevli memurların
aylıklarının oldukça gerisinde kalmıştır.
Dışişleri Bakanlığı memurlarının
yurtiçi maaşlarına ilişkin en son düzenleme 1994
yılında yapılmıştır.
Ülkemizin giderek
genişleyen ve çeşitlenen dış politika gündemi çerçevesinde
ortaya çıkan yeni sorumluluklar ve artan iş yükü, hâlihazırda
mütevazı bir kadroyla hizmet vermekte olan (Merkez Teşkilatı,
yaklaşık 1.300 memur ve sözleşmeli personelden
oluşmaktadır) Dışişleri Bakanlığının
nitelikli personel ihtiyacını artırmaktadır. Ancak,
Bakanlığın mevcut ekonomik ve sosyal imkanları bu
politikaların sağlıklı yürütülmesine engel olacak
durumdadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
böylece, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.18
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Gülşen
ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 128inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 4 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmeleri başlayacağız.
5.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 4
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/845, 1/884, 2/701) (S. Sayısı: 506)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer
alan, Mali Kural Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Mali Kural Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/891) (S.
Sayısı: 525)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7nci sırada yer alan,
İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun
Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile
Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
7.-
İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun
Tasarısı ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/371, 1/101) (S.
Sayısı: 477)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
8inci sırada yer alan,
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
8.- Tapu
ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/820) (S. Sayısı:
502)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
9uncu sırada yer alan,
Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynakın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
9.-
Tebligat Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynakın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/742, 2/546) (S. Sayısı: 474)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
10uncu sırada yer alan,
Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
10.-
Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(2/340) (S. Sayısı: 395)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
11inci sırada yer alan,
Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
11.- Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/439)
(S. Sayısı: 493)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
12nci sırada yer alan,
Iraka Komşu Devletler Hükümetleri ile Irak Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Terörizm, Sınırlardan Yasadışı
Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla Mücadele Konularında Güvenlik
İşbirliğine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
12.-
Iraka Komşu Devletler Hükümetleri ile Irak Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Terörizm, Sınırlardan Yasadışı
Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla Mücadele Konularında Güvenlik
İşbirliğine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/347) (S. Sayısı: 73)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
13üncü sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Elektrik, Petrol, Gaz ve Maden Kaynakları Alanlarında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
13.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Elektrik, Petrol, Gaz ve Maden Kaynakları Alanlarında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/615) (S.Sayısı: 342)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
14üncü sırada yer alan,
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Kuruluş Yasası
ve Sözleşmesinde Değişiklik Yapan Antalya Tam Yetkili
Temsilciler Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
14.- Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Kuruluş
Yasası ve Sözleşmesinde Değişiklik Yapan Antalya Tam
Yetkili Temsilciler Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/673) (S. Sayısı: 519)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
15inci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti İle Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Stratejik
Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
15.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında
Stratejik Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/792) (S. Sayısı: 483)
(x)
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 483 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Hüseyin
Pazarcı, Balıkesir Milletvekili.
Buyurun Sayın
Pazarcı. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır
Sayın Pazarcı.
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN
PAZARCI (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her hâliyle çok uzatmak niyetinde değilim. Uygun bulma
kanunu tasarısının lehindeyiz, doğru
yapıldığına inanıyoruz.
Burada dikkatinize sunmak
istediğim husus şudur: Bu bir stratejik ortaklık
anlaşması. Türkiyede çok sözü edilen bir şey ama gerçekten
stratejik ortaklığı yapabilmenin koşullarını
sağladığımız ülkelerden biriyle bir stratejik ortaklık
yapılması yoluna gidiyoruz. Yerindedir, doğrudur. Stratejik
ortaklık birlikte hareket etmeyi, belirli bir stratejiye birlikte
uymayı ifade eder. Bunun için o bölgede belirli ortak
amaçlarınız olması gerekir, bu Avrasyadır. Türkiye ile
Kazakistan arasında ve bizim için Türkiyenin de birlikte yer alması
gereken bir bölgedir, ilişkilerini geliştirmesi gereken bir bölgedir.
Dolayısıyla bu açıdan uygundur.
Stratejik
ortaklığı yapacak devletlerin dış
politikalarının uyum içinde olması gerekmektedir. Bu açıdan
da Kazakistanla önemli bir farklılığımız yoktur.
Dolayısıyla bu çerçevede de doğru bir anlaşma
yapıldığını kabul ediyoruz ve bunu destekliyoruz.
Kazakistanla olan
ilişkilerimize baktığımızda da Türkiyenin 1,5 milyar
dolar dolayında yatırımı var, Türk işletmecilerin.
Hacim olarak da Türkiye 4üncü sırada Kazakistandaki yatırımlar
bakımından. Türk sermayesinin yurt dışına gidişi
itibarıyla da 5inci ülkeyi oluşturuyor Kazakistan. Bizimle ekonomik,
ticari ilişkilerinin de bu düzeyde olması stratejik ortaklık
kurulması bakımından lehte bir unsurdur.
Şimdi, bütün bu verileri
söyledikten sonra
Kazakistan en büyük yüzölçümüne sahip -bu bölgedeki- devlet
-tabii Çini, Rusyayı kenarda bırakıyoruz- BDT ülkeleri
arasında. Büyük petrol ve maden kaynakları var ve tarım ve
hayvancılık potansiyeli olarak da çok iyi.
Bütün bu verileri hesaba
katarak öngörülen şey, en başta Avrasyada barışın,
istikrarın, güvenliğin sağlanmasında danışmalar
yapmak, ortak çalışmalarda bulunmak doğrudur, uygundur.
Onun dışında,
uluslararası kuruluşlar çerçevesinde Türkiye ve Kazakistanın
iş birliği yapması öngörülmektedir eldeki tasarıda,
antlaşmada. Bu da uygundur.
Bölgesel kuruluşlara üye
olunacağı zaman ortak tutumlar alınması yerindedir.
Türk dili konuşan
devletlerin daha fazla entegrasyonunda bu stratejik ortaklıktan
yararlanmak amaçlanmaktadır, yerindedir.
İnsan hakları
konusunda iş birliği yapılması uygun görülmektedir,
yerindedir.
Yine, özellikle bölgemizde,
son zamanlarda, İranın nükleer silah geliştirmesi üzerine olan
tartışmalar hesaba katıldığında, kitle imha
silahlarının yayılmasının önlenmesi, terörizm,
kaçakçılık, yasa dışı uyuşturucu ve silah
ticareti konularında, özellikle sınır aşan örgütlü suçlara
karşı ikili bir iş birliğinin yapılması
öngörülmektedir ki yerindedir, doğru bir yaklaşımdır.
Karşılıklı
ticari ve ekonomik iş birliği zaten daha önceki Türk iş
adamlarının gösterdiği ilgili çerçevesinde uygundur, yerindedir.
Savunma ve askerî, teknik
alanlarda da iş birliği öngörülmektedir.
Özellikle enerji
alanında iş birliği öngörülmektedir. Hatta enerji tasarrufu ve
çevre açısından teknoloji transferini teşvik dahi öngörülmekte
olup, Kazakistandan muhtemelen Türkiye'nin alabileceği,
kazanabileceği şeyler vardır.
Bu çerçevede yine
altını çizmemiz gereken bir başka yanı işin, bilim,
teknoloji konusunda iş birliği öngörülmektedir. Ama ortak tarihimizin
ve kültürümüzün araştırılması ve ortak kültür
mirasımızın korunması da bu iş birliği
alanlarından önemli birini oluşturacaktır. Bütün bunları
gerçekleştirmek üzere devletlerimiz, iki devlet eylem planları
hazırlayacaklardır. Bunların hepsi uygundur.
Dolayısıyla,
antlaşmanın hayırlı olmasını diliyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Pazarcı.
Tasarının tümü
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Behiç Çelik,
Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelik.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce hepinize saygılar sunuyorum.
Böyle bir Stratejik
Ortaklık Anlaşmasının yüce Meclise gelmiş
olmasından duyduğum memnuniyeti arz ediyorum.
23-26 Mayıs 2010
tarihleri arasında önce Çimkent, oradan Türkistan şehri ve Astanaya
Sayın Cumhurbaşkanıyla birlikte yapmış olduğumuz
seyahatte Kazakistanın gelmiş olduğu son aşamayı
bizzat müşahede etme fırsatı buldum. Bu itibarla, dost ve
kardeş Kazakistanın katetmiş olduğu mesafeden dolayı
burada memnuniyetimi ifade etmek istiyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz, Türk dünyasının önemli bir devleti olan Kazakistanı
hiçbir zaman yabancı görmüyoruz ve onlarla stratejik iş
birliğini yürekten destekliyoruz.
Geçen yıl
Nahçıvanda imzalanan ve Türk Konseyi olarak gerçekleştirilen sürecin
daha da ilerlemesini ve Türklük âleminin insanlık camiası içerisinde
bir yıldız gibi parlamasını yürekten diliyoruz. Bu
itibarla, tekraren Kazakistana başarılar diliyoruz, Sayın
Nazarbayevin önderliğinde Kazakistanın 21inci yüzyılın
bu ilk çeyreğinde hak ettiği yeri bulacağına yürekten
inanıyor, anlaşmayı sonuna kadar destekliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Çelik.
Başka söz talebi? Yok.
Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Arasında Stratejik Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
MADDE 1- (1) 22 Ekim 2009
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Arasında Stratejik Ortaklık Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3ünci maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre
veriyorum:
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 483
sıra sayılı Kanun Tasarısının açık oylama
sonucunu arz ediyorum.
Oy sayısı : 208
Kabul : 207
Çekimser : 1(x)
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
|
Bayram
Özçelik Gülşen
Orhan |
|
Burdur Van |
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri,
16ncı sırada yer alan, Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurtun;
1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının
Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
16.- Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurtun; 1219 Sayılı
Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (2/401) (S. Sayısı: 374)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
17nci sırada yer alan,
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo
Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
17.- Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı
Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/333) (S.
Sayısı: 306)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun
olmayacağı anlaşıldığı için, sözlü soru
önergeleri ve alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 6 Temmuz 2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.42