DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 75
132nci Birleşim
9 Temmuz 2010 Cuma
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Uşak Milletvekili
Mustafa Çetinin, Uşak ilinin tanıtım sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Konyadaki yoğun dolu
yağışının
meyve-sebze ve hububata verdiği zararlara ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya ili Dumlupınar ilçesinde
4 Temmuz 2010 tarihinde meydana gelen dolu yağışından zarar
gören çiftçilerin durumuna ilişkin açıklaması
2.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, Edirnenin Keşan ilçesinde bir kömür madeninde çıkan yangından
sonra meydana gelen göçük nedeniyle mahsur kalan 3 işçiye ilişkin
açıklaması
3.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdur ilinde meydana gelen dolu
yağışı nedeniyle mağdur olan üreticilerin Ziraat
Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarıyla ilgili
bir yapılandırmaya gidilmesine ilişkin açıklaması
4.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepin köylerinde yaşanan
büyükbaş hayvan hırsızlıklarına ilişkin
açıklaması
5.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin, bir milletvekilinin kardeşinin
cenazesine katılması nedeniyle Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycının gündem dışı konuşmasına cevap
verememesine ilişkin açıklaması
6.-
İzmir Milletvekili Mehmet
Ali Susamın, Mecliste, en
azından nöbetçi bir bakanın bulunarak gündem dışı
konuşmaları izlemesi gerektiğine ve tarımda sıkıntıların
had safhaya vardığına ilişkin açıklaması
7.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, MHP grup önerisinin aleyhinde konuşan
Hatay Milletvekili Mustafa Öztürkün, 476 tane reaktör, santral vardır
dünyada. ifadelerinin doğru olmadığına ilişkin
açıklaması
8.- Konya
Milletvekili Sami Güçlünün, Konya Milletvekili Atilla Kartın, konuşmasındaki Konyada
bir teknik üniversite
kurulurken Selçuk Üniversitesinin mevcut potansiyelini kullanmaya
tenezzül etmeyelim. İfadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal ve 25 milletvekilinin, Atatürk Orman Çiftliğinin
yönetiminde usulsüzlük yapıldığı iddialarının
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/821)
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, kırsal alanda
yaşayanların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/822)
3.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19 milletvekilinin, HES projelerinin
çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/823)
4.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve 19 milletvekilinin, engellilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/824)
VII.-
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/164,
10/425) esas numaralı Meclis Araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 9/7/2010 Cuma günkü birleşiminde
birlikte yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 4 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/845,
1/884, 2/701) (S. Sayısı:506)
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Antalyadaki devlet
hastanelerinde hizmet alımıyla çalıştırılan
personele ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/14340)
2.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, TOKİye
devredilen bir fidanlıkla ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
(7/14491)
3.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, drenaj kanallarının
temizlenmesine ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/14898)
4.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bir banka yönetim ve denetim kurulu üyelerinin
gelirlerine ve milletvekili adayı olup olmadıklarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/14956)
5.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, emeklilerin sorunlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/14981)
6.- Hatay Milletvekili
Gökhan Durgunun, bir
hastanede yapılan katarakt
ameliyatlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/14990)
7.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Sof Dağındaki taş
ocaklarına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/15065)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.04te açılarak dört oturum yaptı.
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, idrak etmiş
olduğumuz Miraç Kandilinin Türk milletine, İslam âlemine ve tüm
insanlığa hayırlar getirmesini dileyen bir konuşma
yaptı.
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu, köy ve mahalle muhtarlarının
yaşadıkları sorunlara,
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal, cezaevlerinde son günlerde yaşananlara,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, yerel yönetimlerin işleyişine
ilişkin gündem dışı konuşmasına Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
milletvekilleri olarak muhtarlarla ilgili verdikleri kanun tekliflerinin
gündeme alınmamasına,
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel, belediyelerin kurduğu şirketlerin sorun
hâline geldiğine,
Eskişehir
Milletvekili Beytullah Asil, Eskişehir için büyük önem arz eden raylı
sistemin uzatılmasının iktidar tarafından
engellendiğine ve muhalefet partilerine mensup ilçe ve belde
belediyelerine yardım gönderilmediğine,
Eskişehir
Milletvekili Emin Nedim Öztürk, muhalefet milletvekillerinin Büyükşehir
Belediyesine yardım yapılmıyor ifadelerinin doğru
olmadığına ve Eskişehirin raylı sistem konusunu
çözeceklerine,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır ve 19 milletvekilinin:
Şırnakta
meydana gelen bazı ölüm olayları ile ilgili iddiaların
araştırılması (10/817),
Aile
hekimliği uygulamasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/818),
Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan ve 32 milletvekilinin, kırmızı
et sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi (10/819),
Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 34 milletvekilinin, balıkçılık ve su
ürünleri sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/820),
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Kadın-Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı İstanbul
Milletvekili Güldal Akşitin, 21 Temmuz 2010 tarihinde,
Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü
Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesindeki Türkiye
6ncı Ülke Raporu Sunum Toplantısına katılmasına,
Meksika
Temsilciler Meclisi Başkanı Francisco Javier Ramirezin, Meksikada
25-27 Ağustos 2010 tarihleri arasında, Dünya Gençlik Konferansı
çerçevesinde gerçekleştirilecek olan Birinci Dünya Gençlik Forumuna
davetine Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetininin icabet
etmesine,
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahinin,
Parlamentolararası Birlik (PAB) Başkanı Theo-Ben
Gurırabın vaki davetine icabetle, Cenevrede düzenlenecek olan Dünya
Parlamento Başkanları III. Konferansına katılmak üzere
İsviçreye resmî ziyarette bulunmasına,
Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi Başkanı Hasan Bozerin,
KKTCnin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarına
vaki davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bir Parlamento heyetinin
icabet etmesine,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan:
(10/627) esas
numaralı, ana dilinde eğitim konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergenin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 8/7/2010 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin BDP,
(10/372) esas
numaralı, engellilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergenin
görüşmelerinin Genel Kurulun 8/7/2010 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP,
(10/515) esas
numaralı, TRT yönetimine yönelik çeşitli iddiaların
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergenin
görüşmelerinin Genel Kurulun 8/7/2010 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP,
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Edirne ili Keşan ilçesi
Küçükdoğanca köyü yakınlarındaki, özel sektöre ait, yer
altı kömür ocağında 7 Temmuz 2010 tarihinde meydana gelen
yangına ilişkin bir açıklamada bulundu.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
(1/761) (S. Sayısı: 458),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
4üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan, Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 4 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/845, 1/884, 2/701) (S.
Sayısı:506) 1inci maddesine bağlı ek madde 126ya kadar
kabul edildi; ek madde 126 üzerindeki önergelerin görüşülmesi
sırasında istem üzerine elektronik cihazla yapılan yoklamalarda
toplantı yeter sayısı bulunamadı.
Alınan karar
gereğince, 9 Temmuz 2010 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşime 21.56da son verildi.
Nevzat
PAKDİL
Başkan
Vekili
Fatih METİN Murat
ÖZKAN
Bolu Giresun
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 176
II.- GELEN KÂĞITLAR
9 Temmuz 2010 Cuma
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Zonguldak Milletvekili
Ali Koçal ve 25 Milletvekilinin, Atatürk Orman Çiftliğinin yönetiminde
usulsüzlük yapıldığı iddialarının
araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/821) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.05.2010)
2.- Muş Milletvekili M.
Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, kırsal alanda yaşayanların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/822) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.05.2010)
3.- Bitlis Milletvekili
Mehmet Nezir Karabaş ve 19 Milletvekilinin, HES projelerinin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/823) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.05.2010)
4.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve 19 Milletvekilinin, engellilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/824) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.05.2010)
9 Temmuz 2010 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.05
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 132nci Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, gündem dışı
konuşmalara geçiyoruz.
Gündem dışı
ilk söz Uşak ilinin tanıtım sorunları hakkında söz
isteyen Uşak Milletvekili Mustafa Çetine aittir.
Sayın Çetin, buyurun
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Uşak Milletvekili Mustafa
Çetinin, Uşak ilinin tanıtım sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA ÇETİN
(Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta Türkiye
Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Sayın Başaran
Ulusoy ve 30a yakın seyahat acentesi sahibi veya temsilcileri ilimizi
ziyaret etmişlerdir ve incelemelerde bulunmuşlardır. Bu
münasebetle Uşakımızın tanıtım sorunları
bir kere daha gündeme gelmiştir. Biz 2007 seçimleri döneminde
çalışırken de seçim propagandasında Uşakın ciddi
bir tanıtım sorunu olduğunu ve bu konuda herkesin çaba sarf
etmesi gerektiğini belirtmiştik. Bu sorun hâlen aradan geçen zamana
rağmen ve gösterilen çabalara rağmen güncelliğini korumaya devam
etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Uşakın bilinen tarihi Milattan Önce 4000 yılına kadar
gitmektedir. O günden bu yana Lidyalılar, Frigyalılar, Persler,
Romalılar, Bizanslılar, Makedonlar, Selçuklular, Osmanlı dönemi
olmak üzere Uşak birçok tarihî dönem ve medeniyetlere sahne olmuştur.
Bu sebeple de tüm il genelinde çok sayıda tarihî ve kültürel mirası
barındırmaktadır. Bunlar camiler, kervansaraylar, bedestenler,
çarşılar, köprüler daha birçok tarihî ve kültürel değer
Uşakımızın geçmişi ve geleceği için büyük bir
hazine olma niteliğini korumaktadır. Bunun yanında Uşak
önemli bir tabiat varlığına da sahiptir. Bunun en
başında Banaz ilçemizdeki termal turizm bölgesi olarak ilan
edilmiş olan Hamamboğazı gibi.
Karahallıda Clandras
Deresi, Ulubeyde Blaundos harabeleri, Akmonia antik kenti gibi daha birçok
değerler tarihî ve kültürel mirasımızın başlıca
ögeleridir. Ne yazık ki bugüne kadar bunları
tanıttığımızı, milletimizin ve
insanlığın bilgisine yeterince sunabildiğimizi söylemek
mümkün değildir.
Uşak, birçok
bakımdan da ilkler şehridir. Örneğin, 1913 yılında
yapılan sanayi sayımında, yün ipliği ve tekstil
alanında Türkiyedeki 13 firmadan 3ünün Uşakta olduğu tespit
edilmiştir. Elektriği ilk kullanan şehirdir.
İlimiz tekstil sanayisi
yönünden çok köklü bir geçmişe sahiptir ve bugün battaniye üretiminde
Türkiye'nin yüzde 97 battaniye üretimi Uşakta yapılmaktadır.
Keza, gazlı bez üretiminde oranımız yüzde 90ların
üzerindedir. Seramik ve dericilik diğer önemli sanayi sektörlerimizdir.
Uşak halıları
da Uşakın en önemli tarihî ve kültürel değerlerinden biridir ve
bu sene, 2010 İstanbul Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında
hazırladığımız bir projeyle, İstanbulda iki
camide başlamak üzere Uşak halılarıyla
donatılması projesi onaylanmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Avrupanın en büyük altın madeni
işletmesi, 700 kişiden fazla -bunların çoğu yerel
halkın çalıştığı- istihdam yaratmış
olan altın madenidir.
Bunun dışında,
Uşak doğal gaza sahiptir.
İstanbul, İzmir ve
Ankarayla ulaşımı yüksek standartlı bölünmüş yolla
sağlanmaktadır ve havaalanı mevcuttur.
Üniversite: 2006
yılında Uşak Üniversitesi kurulmuştur.
Fakat bütün bu olumlu ve
önemli özelliklere rağmen şehrimiz turizm sektöründen gerekli
payı alamamaktadır. Şu son üç yılın ortalama turist
sayısı 6 bin civarındadır.
Bu amaçla, Uşakta
önümüzdeki yılın, 2011 yılının tanıtma
seferberliği veya Uşak tanıtım yılı olarak ilan
edilmesi, bu kapsamda büyük illerimiz başta olmak üzere Uşakın
tanıtıldığı sergiler, konferanslar, seminerler
düzenlenmesi, kitap, CD, broşür gibi yayınlar yapılması,
Uşakta da sempozyumlar, toplantılar düzenlenmesi, etkinlikler
düzenlenmesi, moda, sinema, sanat, edebiyat dünyasından, kültür
dünyasından, turizm alanından
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çetin, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA ÇETİN (Devamla)
bilim adamlarından ünlü ve saygın kişilerin ilimize davet
edilerek kendilerine ilimizin ve değerlerinin anlatılması ve
bunların ilimizde ağırlanması ve daha birçok etkinliğin
-bir eylem planı hâlinde- ilgili komisyonlardan ve kurullardan geçirilerek
bir eylem planına dönüştürülmesi ve bunun yıl boyunca, 2011
yılı boyunca da uygulanması gerekmektedir.
Hükûmetimizden, Büyük Millet
Meclisimizden, sayın milletvekillerimizden bu çabalarımıza
desteklerinizi bekliyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Çetin.
Konyadaki yoğun dolu
yağışının meyve sebze ve hububata verdiği zararla
ilgili olarak söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycının, Konyadaki
yoğun dolu yağışının meyve-sebze ve hububata
verdiği zararlara ilişkin gündem dışı
konuşması
MUSTAFA KALAYCI (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konyada yaşanan
dolu ve sel felaketinin meyve-sebze ve hububatta ortaya
çıkardığı zararlar hakkında söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Geçtiğimiz günlerde,
Konyanın başta Ereğli, Beyşehir, Cihanbeyli, Sarıyönü
ilçeleri olmak üzere birçok ilçesinde, bağlı belde ve köylerinde
meydana gelen, bazı yerlerde neredeyse ceviz büyüklüğündeki dolu
yağışı ve oluşan sel felaketi nedeniyle
çiftçilerimizin tarladaki arpası, buğdayı, sebzesi, meyvesi
büyük oranda hasar görmüştür. Ülkemizin her tarafında, birçok
ilimizde de aynı hasar söz konusudur. Hasar çok fazladır, çiftçimizin
zararı, ziyanı büyüktür. İklim değişikliği, dolu
ve sel felaketi çiftçinin ürünlerinde kaliteyi de düşürmüştür.
Konyada, Trakyada, Anadolunun birçok bölgesinde verimde ve kalitede
düşüklük yaşanmaktadır.
Geçen hafta sonu Milliyetçi
Hareket Partisinden 5 milletvekili Ereğlideydik. Dolu
yağışının verdiği zararı yerinde görmek
amacıyla basın mensubu arkadaşlarımızla birlikte
çiftçilerimizi tarlada ziyaret ettik ve çiftçilerimizin sorunlarını
ve taleplerini dinledik. Gerçekten çiftçimizin durumu içler açısı.
Tanesini 1,5 liraya aldığı, tarlasına ektiği ve bin
bir emek ve masraf ettiği domates fideleri dolu nedeniyle ağır
bir hasar görmüştü. Çiftçilerimiz çaresiz kalmış, devletinden
bir yardım eli uzanmasını beklemektedir. Görüştüğümüz
çiftçilerin birçoğu tarla sahibi değildi, icarla tarlayı
ekmiş. Bu durumdaki çiftçilerimizin sorunu daha da büyük. Zira çiftçi kayıt
sisteminin sağlıklı bir yapıya
kavuşturulmamış olması ve gerçek üreticinin çiftçi
kayıt sistemine girmemesi nedeniyle kira yoluyla başkasının
tarlasını eken çiftçilerimiz mazot, gübre desteklerini
alamadığı gibi şimdi de hasarını tespit ettirememektedir.
Gerçek üretici konumundaki bu çiftçilerimizin sorununa mutlaka çözüm
getirilmelidir. Tarlanın sahibi değil, tarlayı bilfiil eken
çiftçi kayıt sisteminde yer almalıdır.
Değerli milletvekilleri,
Ereğlide ve Akşehirde kiraz üreticisi kan ağlamaktadır.
Kiraz fiyatları ameleye verilen toplama masrafını dahi karşılamamaktadır.
Toplanan kiraz kalite kaybının da etkisiyle
satılamamaktadır. Bugün Akşehirde, Doğrugözde,
Gölçayırda kiraz fiyatı 30 kuruşa kadar inmiştir. Üretici
bu parayla amele masrafını nasıl karşılayacak,
borçlarını nasıl ödeyecek, geçimini nasıl
sağlayacaktır?
Kiraz üreticileri kirazı ağaçtan
toplamak zorunda olduklarını söylüyor. Zira ağaçta kalması
hâlinde, çürüyen kirazın ağacı da kurutabileceğini ifade
ediyor. Bu nedenle, toplama masrafına katlanılarak toplanan kiraz
satılamadığından, hallerde römorklara doldurulup çöpe
dökülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
fotoğraflarını da getirdim, gerçekten çiftçimizin alın
teri, el emeği, göz nuru ürünleri kirazlar maalesef römorklarla çöpe
dökülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
yine arpanın müdahale alım fiyatı 41,5 kuruş olarak
açıklanmasına rağmen, Konya çiftçisi şu anda arpayı en
fazla 35 kuruş civarında bir fiyatla satabilmektedir. Bu fiyat
çiftçinin maliyetinin çok altındadır. Bu gelirle seneye tekrar
tarlasını nasıl ekecek? Ayrıca, müdahale alımları
etkin olmadığından, ihtiyaç düzeyinde alım merkezi
açılmadığından, çiftçimiz aracıların
kucağına itilmiştir. Çiftçi ürününü maliyetinin çok altında
bir fiyatla satmak zorunda bırakıldığı gibi, bir de
Toprak Mahsulleri Ofisi alım merkezlerinin önünde eziyet görmektedir.
Konyada çiftçilerimizin tek
gelir kaynağı olan ürünlerinde meydana gelen zarar mutlaka telafi
edilmelidir. Borç batağında bulunan, umutları tükenmiş olan
insanlarımızın derdine çare bulunmalıdır. Toprak
Mahsulleri Ofisi alım fiyatları gözden geçirilmeli, destekler,
primler artırılmalıdır.
AKP İktidarı
süresince tamamen görmezden gelinen, umursanmayan ve hatta dışlanan
tarım kesiminde çalışan milyonlarca
vatandaşımızın feryatları artık dalga dalga
yükselmektedir. İnsanca
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kalaycı, konuşmanızı tamamlayınız, buyurun
efendim.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
Üretici perişandır, üretici feryat etmektedir. Bu ülkede Hükûmet yok
mu? Tarım Bakanı yok mu? Üreticinin feryadına cevap verecek biri
yok mu? Allah aşkına, üreticimizin, çiftçimizin, köylümüzün
yaşadığı sorunları görmüyor musunuz? Tarım
Bakanı ne yapıyor? Konyanın Bakanı benim. diyen
Sayın Başbakan ne yapıyor? Neredesiniz? Üretici, çiftçi, köylü
perişan olmuş. Tarım Bakanının, Başbakanın,
AKP Hükûmetinin umurunda bile değil. Hiç vicdanınız yok mu?
Yeter artık, bu feryadı duyun.
AKP Hükûmeti çiftçiyi
anasından doğduğuna pişman etmiştir. Binbir emekle
kavurucu sıcağın altında geçim kaygısıyla onurlu
bir mücadele veren, zor şartların içinde çare arayan çiftçilerimizin
hâli ne yazık ki tam anlamıyla perişandır.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Işık
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya ili
Dumlupınar ilçesinde 4 Temmuz 2010 tarihinde meydana gelen dolu
yağışından zarar gören çiftçilerin durumuna ilişkin
açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, konu çiftçilerin
gördüğü zararlar olunca ben de Kütahya ili Dumlupınar ilçesinde 4
Temmuz 2010 tarihi saat 22.00 civarında meydana gelen dolu zararından
zarar gören çiftçilerimizin durumunu ifade etmek üzere söz aldım.
Özellikle ilçemizin Ağaçköy ve Allıören köylerinde meydana gelen dolu
zararından yapılan tespitler sonucunda yüzde 30 ile 50 oranında
çiftçilerimizin ürünlerinin zarar gördüğü ortaya
çıkmıştır. Ancak, üreticilerinin tarım
sigortaları konusunda bilgilendirilmesinin dışında bu
konuda yapılabilmiş hiçbir konu söz konusu değil. Bu
açıdan, özellikle Kütahya ilinin, daha önce, komşu illeri borç
erteleme kapsamına alınmış iken tekrar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Uslu
2.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslunun, Edirnenin Keşan
ilçesinde bir kömür madeninde çıkan yangından sonra meydana gelen
göçük nedeniyle mahsur kalan 3 işçiye ilişkin açıklaması
CEMALEDDİN USLU (Edirne)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Edirnenin Keşan
ilçesinde bir kömür madeninde dün meydana gelen göçük sebebiyle 3 kişi
mahsur kalmış ve hâlâ kendilerine ulaşılamamaktadır.
Alınan bilgilere göre, kömür madenine inen 1.100 metre eğimli yolun
950nci metresinde, 7 Temmuz günü, demir kesimi esnasında çıkan
yangından ağaç tahkimatlar yanmış, bilahare itfaiyenin
gelip su basmasıyla bu defa yumuşayan toprak göçmüş. Kurtarma
çalışmaları ne yazık ki yavaş sürüyor, henüz
işçilere ulaşılamadı, ümitler tükeniyor,
yakınları perişan hâlde bekliyorlar. İnşallah sağlık
haberleri alınır.
Sayın Bakan dün, bizzat,
maden sahasına kadar giderek incelemelerde bulundu. Hassasiyeti için
teşekkür ederim.
Kazanın işletme
hatasından kaynaklandığını söyledi. Neticede bir suçlu
bulunacak. Son günlerde yaşanan bu tür kazalarda gerek işletme
sahipleri gerek mühendisler gerekse çalışan işçiler kusurlu oluyorlar.
Nedense zamanında denetim yapmayan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Uslu, teşekkür ediyorum.
Sayın Özkan
3.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdur ilinde
meydana gelen dolu yağışı nedeniyle mağdur olan
üreticilerin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan
borçlarıyla ilgili bir yapılandırmaya gidilmesine ilişkin
açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Konya
Milletvekilimiz Mustafa Kalaycının anlattıkları Burdur
ilinde de yaşanmaktadır. Gündem dışı konuşmalara
zaman zaman bakanlarımız cevap verirdi ama bugün bakanların
hiçbirini burada göremiyoruz.
Gerçekten yaş meyve
sebze üreticileri, haşhaş üreticileri, tahıl üreticileri,
buğday arpa üreticileri bir mağduriyet içerisindedir. Bakanlar
Kurulumuz mutlaka bu konuyu gündeme alıp bu üreticilerimizin
sorunlarıyla ilgili bir yapılanma, Ziraat Bankası ve tarım
kredi borçlarıyla ilgili bir yapılanma yapma zorunluluğu
vardır.
Bu uyarıyı
yapıyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Buyurun Sayın Özdemir.
4.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepin köylerinde
yaşanan büyükbaş hayvan hırsızlıklarına
ilişkin açıklaması
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gaziantep çevresi, sizin de
bildiğiniz gibi, bu yıllarda besi hayvancılığıyla
ilgili teşvik bölgesi olmuştur. Köylere
yaptığımız gezi ve incelemelerde, köylülerimiz,
büyükbaş hayvan hırsızlığından son derece
mustariplerdir. Öncelikle valiliklerin ve kaymakamlıkların bu konuda
geniş tedbir almaları gerekmektedir. Ayrıca, hayvan
hırsızlıklarının suç konularıyla ilgili kanuni
düzenlemeler gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, ben şunu ifade etmek
istiyorum: Burada bu çok kısa bir söz talebinin çok ince ve yerinde
olması lazım. Şimdi bu şekilde sisteme giren bir
kısım arkadaşlara söz verirken bir kısmına hiç
vermemek olmaz. Bir müddet sonra diyelim ki 100 tane arkadaş birden
sıraya girdi. Biz 100üne birden veremeyiz. Onun için
arkadaşlarımızın bu hususta daha itinalı olması
lazım. Mesela, diyelim ki, Sayın Uslununki gibi Edirnede bir kaza
olmuş. Tamam, burada bir can pazarı, diğer şeyler falan
Bu
tamam, olağanüstü ama olağanüstü olmayan bir şey, işte
tarımdaki filan şeyler, sürekli olarak herkes burada konuşuyor,
gündeme getiriyor. Bu hususta daha itinalı olunmasını
arkadaşlarımdan rica ediyorum.
Sayın Elitaş,
konuşacak mısınız efendim?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, bir açıklama yapma ihtiyacı
hissediyorum.
BAŞKAN Kısa bir
açıklama.
Buyurun.
5.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin, bir milletvekilinin
kardeşinin cenazesine katılması nedeniyle Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycının gündem dışı konuşmasına
cevap verememesine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce Konya
Milletvekilimiz Sayın Kalaycının konuyla ilgili
açıklamalarına, Sayın Bakanımızın cevap vermesini
arzu ederdik. Ama geçen hafta, cuma günü, aynı konuyla ilgili Isparta
Milletvekili Nevzat Bey bu konuyla ilgili fikirlerini beyan etmişti,
Sayın Bakan orada açıklamalar yapmıştı. Fakat,
Sayın Bakan, bugün telefon açtı, Sayın Kalaycıya cevap
vermeyi arzu ederdi ama bir milletvekilimizin ağabeyi, kardeşi
rahmetli olduğundan dolayı cenazesine katılmaktan buraya
gelemediler.
Konyada ve çeşitli
illerimizde afet ortaya çıkmış. Bu afetle ilgili, Hükûmetimiz
gerekli tedbirleri almıştır. Arzu ederdik ki Sayın
Bakanın bu konuda da cevap vermesinde burada olması gerektiği
yönünde. Fakat mazereti olduğundan gelemediler. Bu konuyu açıklamak
istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Susam...
6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Mecliste, en
azından nöbetçi bir bakanın bulunarak gündem dışı
konuşmaları izlemesi gerektiğine ve tarımda
sıkıntıların had safhaya vardığına
ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) Sayın Başkanım, uyarınıza dikkat etmeye
çalışıyoruz ancak şunun da altını çizmek gerekir
ki: Bir gün Mecliste en azından nöbetçi bir bakanın olması,
gündem dışı konuşmaları izlemesi, Hükûmet
açısından ve bu Meclis açısından gereklidir.
Bizler de konuşma
fırsatı bulamadığımız ve toplumun ciddi
taleplerini dillendirmek noktasındayız. Tarımla ilgili
sıkıntılar had safhaya varmış durumda. Aynı
şekilde doğal afetlerin etkilediği tarımsal ürünlerin
dışında, yine piyasaların getirdiği ciddi
zorlukları da Hükûmetle paylaşmak ve çözüm için onlara bazı
şeyleri iletmek taleplerimiz var. Örneğin Ödemişte karpuzlar
yollara dökülüyor, römorku 50 lira. Özellikle bu tür sorunları burada
dillendirme fırsatını sayın bakanlarımızla
paylaşmak isterdim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Şimdi, nöbetçi bakan
konusu tabii, Hükûmetin konusu. O konuda, şöyle söyleyeyim: Başkan
vekili arkadaşlarımız gündem dışı için müracaat
eden arkadaşlara söz verince ilgili bakanlara bu gündem
dışı talepleri gönderiyorlar. Bugün tabii ki bu konulara
Tarım Bakanının cevap vermesi lazımdı, bu tarımla
ilgili şey. O da -Sayın Elitaş söyledi, evet, dün ben de gördüm-
bir cenazeye katılmış herhâlde. Tanıtım konusunda
Kültür Bakanı veya diğer bakanlar
Artık, o sayın
bakanların kendi takdirleri ama tabii ki burada
karşılıklı diyalog içerisinde sorulara cevapları
vermek de uygun olur. Ben de sizinle aynı kanaati paylaşıyorum.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört adet önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal ve 25 milletvekilinin, Atatürk
Orman Çiftliğinin yönetiminde usulsüzlük yapıldığı
iddialarının araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/821)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Atatürk Orman Çiftliği,
1925 yılında Atatürk tarafından yeni Başkent olan Ankara ve
çevresini ağaçlandırmak, yeşillendirmek, modern tarım ve
işletmecilik tekniklerini uygulamak, çevre çiftçilerine önderlik ve
öğreticilik yapmak amacıyla kurulmuştur.
1937 tarihinde Atatürk
tarafından Hazineye, dolayısıyla Türk Milletine
bağışlanan Çiftlik, 1938 yılında 3308 Sayılı
Kanunla Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumuna bağlanmış,
24.03.1950 tarih ve 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği
Müdürlüğü Kuruluş Kanunu ile yeni bir statüye
kavuşturulmuş, taşıdığı önem ve özellik göz
önüne alınarak "Atatürk Orman Çiftliği" adı
altında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına
bağlı tüzel kişiliği haiz bir kuruluş haline
getirilmiştir.
AOÇ, hazineye
bağışlandığı tarihte 52 bin dekar iken
bağış, satış ve işgaller sonucu 33.351 dekara
gerilemiştir. Atatürk'ün Türk Milletine
bağışladığı çiftlik, yöneticileri tarafından
yeterince korunup kollanamamıştır. Yüksek Denetleme Kurulunun
2005-2006-2007-2008 yılı Raporlarında da eleştiri ve özel
inceleme konusu yapılan ve aşağıda yer verilen
hususların Meclis araştırmasıyla incelenmesi gerekmektedir:
Anadolu Bulvarı üzerinde
ve Bulvarın her iki tarafında bulunan Petrol Ofisini işleten
şirketlerin sürekli olarak protokol hükümlerini ihlal ettikleri YDK Raporu
ile tespit edilmiştir.
Bugüne kadar YDK Raporunda
yer verilen husus ve öneriler, 2007 yılı denetim raporunda "Özel
İnceleme" konusu yapılmış, konunun
soruşturulması yönündeki talep, Başbakanlık Teftiş
Kurulu tarafından da ilgililer hakkında soruşturma
yapılması gerektiği kanaati neticesinde konu Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı Teftiş Kurulunca
soruşturulmuştur.
Soruşturma sonucunda,
AOÇ ile POAŞ arasında 1.180.000 USD bedel üzerinden imzalanan
"Bayrak Hakkı Sözleşmesinin hukuka uygun olduğu ve kamu
zararı oluşmadığı belirtilerek, sorumlular hakkında
4483 sayılı Kanun uyarınca soruşturma açılmaması
ve disiplin cezası verilmemesi gerektiği kanaatine
varılmıştır. Söz konusu rapor, 04.09.2009 tarihinde
Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilmiş ve
Savcılık tarafından dosya işlemden
kaldırılmıştır.
Yapılacak
araştırma neticesinde, Teftiş Raporunun gerçeği
yansıtmadığı anlaşılacaktır. Zira 2008
yılı YDK Raporunda belirtildiği üzere Teftiş Kurulu
Başkanlığının raporu; sözleşme ile 12.000 TL
olarak belirlenen aylık kira bedelinin, soruşturma
sırasında bilirkişi tarafından 9.000 TL olarak tespit
edilmiş olmasına dayanmaktadır. Oysa POAŞ, AOÇ'den
kiraladığı aynı arazileri 13.02.2008 tarihinde
imzaladığı bir işletme sözleşmesi ile YETO Limited
Şirketine 30.000 TL + KDV bedel ile kiralamıştır. Bu
durumda söz konusu benzinliklerin rayiç kira bedeli 49.560 TL olmaktadır.
Diğer taraftan, Tıp
Fakültesi öğrencilerinin modern tıp eğitimini
gerçekleştirmeleri ve bölgede yaşayan vatandaşlara sunulacak
sağlık hizmetinin geliştirilmesi amacıyla bedeli
mukabilinde Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne devredilen 396.312 m2 arazinin
bir kısmı, tahsis amaçlarına aykırı olarak konut
inşaatı için kullanılmıştır. Söz konusu arazinin
tahsis amacı dışında kullanılması mümkün
olmadığından konunun meclis araştırması ile
incelenmesi gerekmektedir.
Ayrıca, mülkiyeti AOÇ'ye
ait olup Kurum ihale yönetmeliği çerçevesinde kiraya verilen
taşınmazların kira gelirleri günün şartlarının
gerisinde kalmış, kiralamalar Atatürk'ün vasiyet mektubunda
belirttiği amaçlar dışında gerçekleşmiştir. 2008
yılı YDK Raporu ekindeki tablonun incelenmesinde aylık kira
tutarlarının düşük olduğu anlaşılmaktadır.
Kurum yetkilileri kiralama konusunda duyarsız davranmış ve rayiç
bedellerin altında kira tespit ederek kurumu zarara uğratmışlardır.
Yine, mülkiyeti AOÇ'ye ait
olup, tohum ıslahı için Tarım Bakanlığına
aktarılan ve Türkiye Zirai Donatım Kurumuna devredilen arazinin ve
bira fabrikası için TEKEL'e devredilen arazinin her iki kurumun da
özelleştirilmesi nedeniyle tahsis amacı ortadan kalkmasına
rağmen bu araziler AOÇ'ye devredilmemiştir.
Yukarıda belirttiğimiz
hususlarda oluşan usulsüzlüklerin ve yolsuzlukların ortaya
çıkarılması ve çözüme kavuşturulması amacıyla
Anayasamızın 98. maddesi, İç Tüzüğümüzün 104. ve 105.
maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Ali Koçal (Zonguldak)
2) Hüseyin Ünsal (Amasya)
3) Sacid Yıldız (İstanbul)
4) Suat Binici (Samsun)
5) Rahmi Güner (Ordu)
6) Nevingaye Erbatur (Adana)
7) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
8) Atila Emek (Antalya)
9) Osman Kaptan (Antalya)
10) Şahin Mengü (Manisa)
11) Akif Ekici (Gaziantep)
12) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
13) Hulusi Güvel (Adana)
14) Eşref Karaibrahim (Giresun)
15) Gökhan Durgun (Hatay)
16) Orhan Ziya Diren (Tokat)
17) Tekin Bingöl (Ankara)
18) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
19) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
22) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
23) Ahmet Küçük (Çanakkale)
24) Ensar Öğüt (Ardahan)
25) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
26) Şevket Köse (Adıyaman)
2.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin,
kırsal alanda yaşayanların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/822)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Türkiye'de az
gelişmişliğin ve yoksulluğun darboğazından bir
türlü kurtulamayan kırsal nüfusun durumları hakkında gerekli
incelemelerin yapılarak sorunlarının tespiti ve çözüm
yollarının saptanması hususunda Anayasanın 98 inci ve TBMM
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) M.
Nuri Yaman (Muş)
2)
Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla
Akat Ata (Batman)
5) Bengi
Yıldız (Batman)
6)
Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine
Ayna (Mardin)
8) Fatma
Kurtulan (Van)
9) Hasip
Kaplan (Şırnak)
10) Hamit
Geylani (Hakkâri)
11)
İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12)
Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13)
Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman
Özçelik (Siirt)
15) Özdal
Üçer (Van)
16)
Pervin Buldan (Iğdır)
17)
Sebahat Tuncel (İstanbul)
18)
Sevahir Bayındır (Şırnak)
19)
Sırrı Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Ülkemizde var olan 40 bin köy
yerleşim yerinin 17 bini kırsal yoksulluğun yoğun olarak
yaşandığı bölgelerde bulunmaktadır. Geleneksel
tarım yöntemi ve aile işletmeciliği şeklinde geçimlerini
sağlamaya çalışan insanlar eğitim, sağlık,
ulaşım, haberleşme vb. gibi sosyal sorunlarla, ayrıca
tarımsal üretimden para kazanamadıkları için ekonomik sorunlarla
karşı karşıya kalmaktadırlar. Ayrıca köy
yerleşim planları olmadığından köylülerin
sağlıklı barınma ve insanca yaşama şartları
da bulunmamaktadır.
Kurumsal yapı
hatalarından dolayı, köylerde misyoner olarak rehberlik edecek
tarımcı, ormancı, sosyolog, zoolog, veteriner vb. gibi eleman
istihdamı bulunmadığı için, köylü, atasından
gördüğü yöntemlerle sosyal ve ekonomik yaşamını
sürdürmektedir.
Ülkemizin tarım
sektöründe, 4 milyon aile işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmeler
maliyet hesabı yapmadan, sadece kendi ihtiyaçlarını
karşılayacak anlayışta üretim yapmaktadırlar. Miras
hukuku nedeniyle devamlı bölünen tarım alanları, bir aileyi
geçindiremeyecek ölçüde küçülmekte, bu nedenle doğdukları yerde
doyamayan ve mutlu olamayan insanlar kent merkezlerine göç etmektedirler.
Köylerde çalışacak
iş gücü azalmış ve hatta yok olma noktasına gelmiştir.
Bu nedenle aile işletmelerine yeni bir şekil verilmesi ve
çalışacak iş gücünün köyde yaşamaya rıza göstermesinin
temellerinin atılması gerekmektedir. Ekonomik ve toplumsal nitelikli
iç ve dış kaynaklı gerekçelerden dolayı "köy ve
köylünün" Türkiye için yaşamsal özelliği ve önemi sürdürülebilir
kılınmalıdır.
Yaşamsal altyapı
eksikliği veya yokluğundan dolayı beliren sorunlar köylerde
ikamet ve istihdamı sağlayacak olan tarım sektörünü de olumsuz
yönde ve doğrudan etkilemektedir.
Geçen zaman içerisinde siyasi
otoritelerin söylediği "kalkınma köyden başlar"
ifadesi dikkate alındığında, henüz bu konuya çözüm
getirilememe sebebinin araştırılması artık bir
zorunluluk haline gelmiştir.
Kırsal Kalkınma,
kırsal alanda yaşayan insanların refah seviyelerinin
yükseltilmesi anlamını taşımaktadır. Köy ve köylü
sorunlarının giderilmesi, insanların doğdukları
yerlerde ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılaması
ile mümkündür. Bu olgu, mevcut imkânların en iyi ve rasyonel
kullanılmasını ve yeni imkânların getirilmesini gerekli
kılar. Mevcut imkânların en iyi kullanılması teknik ve
teknolojik, yeni imkânların getirilmesi ise yatırım
planlamasıdır.
Yapılan
araştırmalara göre, köylerden şehir merkezlerine yapılan
göç, yüzde 35 sosyal olanak ve yüzde 65 ekonomik olanak
arayışıyla gerçekleşmektedir. Sosyal olanak
arayışı ile göç yapan ailelerin yüzde 93'ü köy
şartlarına göre ekonomik yönden güçlü ailelerden
oluşmaktadır. Bu nedenle, köylerde ikamet etmeyi engelleyen
"Sosyal Sorunlar" ile istihdamı engelleyen "Ekonomik
Sorunları" birlikte düşünmek ve çözüm yollarını da
birlikte ele almak gerekmektedir.
Ayrıca planlı
şehirleşmenin sağlanması ve ülke ekonomisinin
sağlıklı biçimde gelişmesi açısından da köy ve
köylü sorunlarının mahallinde çözümlenmesi, insanların
doğdukları yerde mutlu olmaları sağlanarak, orada
yaşamaya rıza göstermesinin temin edilmesi, tarımsal üretim
yöntemlerinin modernleştirilerek devamlılığının
sağlanması, köylerde küçük aile işletmeleri
sayısının azaltılarak "Köy İşletmelerinin
kurulması, kırsal sanayi merkezlerinin oluşturulması ve
sonuçta köylünün sosyal ve ekonomik yönden kalkındırılması
gerekmektedir.
Bugüne kadar uygulanan proje
çalışmalarından çıkarılan sonuca göre, kırsal
alanda yaşayan bir köylünün köyünde sosyal ve ekonomik yönden
kalkındırılması için, yaklaşık bin USD
yatırıma ihtiyaç olduğu, bu yatırım
yapılmayıp da, köylünün şehir merkezine göç etme mecburiyetinde
bırakılması halinde, şehir merkezinde bir kişinin
ikamet etmesi için, sadece altyapı hizmetleri olarak 27 bin 500 USD
yatırıma ihtiyaç olduğu tespit edilmiştir. Bu iki yönlü
yatırım miktarı incelendiğinde, kırsal alan göçlerinin
mahalli yönetimlere ve dolayısıyla ülke ekonomisine getireceği
yükün boyutunu görmemiz mümkün olacaktır.
3.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş ve 19
milletvekilinin, HES projelerinin çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/823)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Uygulamaya konulmak istenen
HES projelerinin, insanlarımız, doğal çevremiz ve su
kaynaklarımız üzerindeki olumsuz etkilerinin incelenmesi ve
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla,
Anayasamızın 98, TBMM İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Araştırma Komisyonu kurularak sorunun
araştırılmasını arz ve talep ederiz.
1) Mehmet
Nezir Karabaş (Bitlis)
2)
Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla
Akat Ata (Batman)
5) Bengi
Yıldız (Batman)
6)
Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine
Ayna (Mardin)
8) Fatma
Kurtulan (Van)
9) Hasip
Kaplan (Şırnak)
10) Hamit
Geylani (Hakkâri)
11)
İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M.
Nuri Yaman (Muş)
13)
Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman
Özçelik (Siirt)
15) Özdal
Üçer (Van)
16)
Pervin Buldan (Iğdır)
17)
Sevahir Bayındır (Şırnak)
18)
Sebahat Tuncel (İstanbul)
19)
Sırrı Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
AKP Hükümetinin, ülkemizdeki
her su kaynağına göz diktiği ve her su kaynağını
tek tek, adım adım yağmaladığı bir döneme
tanıklık ediyoruz. Her ne pahasına olursa olsun, her kaynaktan
maksimum faydalanma anlayışıyla hareket eden hükümet, Ilısu
ve Munzur projeleriyle giriştiği doğa, tarih ve kültür
katliamlarına, vadilerimizi kurutacak olan küçük HES projeleri ile
yenilerini eklemeye çalışmaktadır. "Su akar Türk
bakar" atasözünü değiştirerek "Su akar Türk yapar"
olarak çeviren bu günkü iktidar, yakın gelecekte kenarında oturup
bakacağı su kaynağı bulamayacağının
aymazlığı içindedir. Türkiye genelinde sayıları 1700
bulan HES projeleri ile akarsularımız ve derelerimizin tamamı
kaynağından kuşatılmış durumdadır. Hidrolik
enerjiden en rasyonel biçimde yararlanılması, enerji alanında
dışa bağımlı olan ülkemiz açısından elbette
ki önemlidir. Ancak, 'Su Kullanım Hakkı Anlaşması
İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik' sonucunda HES uygulamaları, doğa ve çevre talanına
dönüşmüştür. DSİ ve EİE kol kola geliştirdiği bu
Yönetmelik kapsamında müracaat edilemeyecek tek bir su kaynağı
hatta tek bir su damlası bile göz ardı edilmemiştir. Bu da
yetmemiş olacak ki Doğu Karadeniz Bölgesi'nde hemen her dere üzerinde
birden fazla özellikle, İkizdere'de 21 adet HES projesi
yapılmıştır.
Asli görevi, çevreyi,
ormanları ve topyekûn yaşam alanlarımızı korumak olan
Çevre ve Orman Bakanlığı, ülkemizdeki hemen her dere üzerinde en
az bir adet olmak üzere yaklaşık 1700 nehir tipi HES projelerine
seyirci kalarak onay makamı durumuna gelmiştir. Kurulu gücü 10 MW ve
altı olarak hazırlanmış bu projelerin çoğunluğu,
17.07.2008 tarihli ÇED Yönetmeliğinden önce başvurusu
yapıldığı için ÇED raporu hazırlama
yükümlülüğünden muaf tutulmuşlardır. Konunun
araştırılması halinde, kurulu gücüne göre zorunlu olan ÇED
raporlarını bir elin parmaklarını geçmeyen sayıdaki
ÇED firmaları tarafından hazırladığı ve
Bakanlığın ÇED raporuna bakışının ise
tamamen bir formaliteden ibaret olduğu görülecektir. ÇED sürecindeki
başka bir garabette, kurulacak santral ile santralden elde edilecek
enerjiyi ulusal ağa iletecek olan enerji nakil hatlarının
ayrı ayrı ele alınarak Çevresel Etkilerinin
Değerlendirilmesidir. Oysa enerji santrali ile üretilecek enerjiyi ulusal
ağa bağlayacak olan iletim hattı ayrılmaz ikilidir.
Doğa katliamına
dönüştürülen HES projelerine karşı yöre halkı nöbet tutarak
şarkılar besteleyerek, sivil toplum ve çevre örgütleri ise
düzenledikleri çeşitli eylemlerle soruna dikkat çekmeye çalıştığını
yazılı ve görsel medyadan izliyoruz. Yöre halkı ve sivil toplum
örgütleri, demokratik ve hukuksal zeminlerde hak
arayışlarını sürdürerek, mevcut yönetimin ortak olduğu
doğa katliamına dur demeye devam ediyor. Bu gün için yargıya taşınmış
olan HES projeleri hakkında yürütmeyi durdurma ve iptal
kararlarının sayısı 26'ya ulaşmıştır.
Rize ili Fındıklı ilçesi Abu Çağlayan Deresi üzerindeki
Paşalar Regülâtörü ve HES için Rize İdare Mahkemesi'nin verdiği
yürütmeyi durdurma kararının gerekçesi, durumun vahametini
açıkça ortaya seriyor. Mahkeme gerekçesinde, ... 'Arazilerin özellikleri,
diğer faydalı kullanım şekilleri, flora ve faunası,
endemik yapıları, yer şekilleri yöre halkının
etkilenme durumu ve bunun gibi özellik arz eden unsurların ÇED kararı
veren idare tarafından yerinde ve konunun uzmanları tarafından
yeterince değerlendirilmeden, projenin çevresel etkilerine ilişkin
olarak sadece proje sahibi firmanın hazırladığı dosya
üzerinden karar alınmasının 2872 sayılı Çevre Kanunu
ve ÇED Yönetmeliği ile belirlenen amaçlara aykırı
olacağı' belirtilmektedir. Mahkeme gerekçesinde de açıkça
görüldüğü üzere, doğal çevre ve tabiat
varlıklarımızın kurban edilmek istendiği HES
projelerinin yerinde araştırılması uygun olacaktır.
4.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve 19 milletvekilinin,
engellilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/824)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de engelli
vatandaşların nüfus bilgilerinin çıkartılması, günlük hayatta
karşılaştıkları sorunlarla beraber ekonomi,
eğitim, sağlık, ulaşım sorunlarının tespit
edilmesi, bu sorunlara çözüm bulunabilmesi için politikalar uygulanması,
istihdamda kota güvencesinin sağlanması ve bu alanda taleplerini
belirten sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınması
amacıyla Anayasanın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması
için gereğini arz ederiz. 12.05.2010
1) Sebahat Tuncel (İstanbul)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
15) Osman Özçelik (Siirt)
16) Özdal Üçer (Van)
17) Pervin Buldan (Iğdır)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye'de ve
Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerde 10-16 Mayıs tarihleri
Engelliler Günü olarak ilan edilmiştir. Her yıl engellilerin
sorunlarının konuşulduğu bu günler dışında
BM ve Avrupa Ülkelerinde engellilerin sorunları hakkında ciddi
projeler geliştirilmektedir. Bunlardan ilki Birleşmiş Milletler
Engelli Hakları Sözleşmesinin 3 Mayıs 2008 tarihinde kabul
edilerek yürürlüğe girmesidir. Ekvador gibi ülkelerin de
onaylamasıyla sözleşmeye taraf olan ülke sayısı 20'yi
geçmiştir. Türkiye ise halen bu sözleşmeye taraf bir ülke değildir.
Dünya'da yaklaşık 650 milyon engelli bulunurken, engellilerin
istihdamdan eğitime, barınmadan sağlığa pek çok konuda
sıkıntıları bulunmaktadır. Bu sözleşme ile
uluslararası geçerli, bir bağlayıcı özelliği olan
yükümlülükler getirilmiştir. Sözleşmede, korumaya en çok muhtaç olan
engelli çocuklara ve zihinsel engellilere özel koruma getirilmiştir.
Türkiye'de engellilere özel
politikalar ve pozitif ayrımcı uygulamalar kapsamlı bir
şekilde bulunmamaktadır. Daha iki yıl öncesine kadar engellilere
ait nüfus istatistikleri dahi bulunmazken, son iki yılda ise sadece
kısıtlı sorularla nüfus sayımlarında bilgi edinilmeye
çalışılmaktadır. Engelliliğin çok farklı
olmasından dolayı, ayrıntılı demografik bilgilerin
olması uygun politikaların üretilmesi ve sorunların çözülmesinde
önemlidir. TÜİK verilerine göre, Türkiye'de nüfusun yüzde 12,29'u
engellidir ve tahmini olarak bu rakam 8 milyon 675 bin kişiye denk
gelmektedir. Engellilerle ilgili sivil toplum kuruluşları,
engellilerin en büyük sorununun yoksulluk, istihdam ve ulaşım
sorunları olarak belirtmektedir. Diyarbakır Engelliler Platformu,
engellilerin kamuda istihdamının arttırılması için
engelli istihdam kotasının konmasının şart
olduğunu dile getirmektedir. Türkiye'de toplamda istihdam edilen engelli
sayısı, hangi sektörlerde istihdam edildiği, engelli
personellere ayrılmış iş alanlarının amacına
yönelik kullanılıp kullanılmadığı
bilinmemektedir. Engellilerin ekonomik sorunlar dışında,
toplumdan dışlanma ve görmezden gelinme durumlarıyla
karşılaştıkları için psikolojik açıdan da
desteğe ihtiyaç duyabilmektedir. Engellilerin bu tür
sıkıntılarında başvurabilecekleri merkezlerin yetersiz
olması engelli vatandaşların kendi kendilerine sorunları
çözmelerine mecbur bırakmaktadır. Engelli vatandaşlarla birlikte
aileler de ciddi ekonomik ve sosyal sorunlarla karşı
karşıya kalmaktadır. Özel bir bilgi isteyen engelli
bakımını aileler üstlenmek zorunda kalmaktadır.
Engelliliğin oluşumu çeşitli biyolojik nedenlere bağlı
olurken, bazı durumlarda zamanında sağlık hizmeti
alamadığı için görme duyusunu ya da işitme duyusunu
kaybeden vatandaşlar bulunmaktadır.
Türkiye'de yaklaşık
9 milyon engellinin karşılaştığı istihdam,
yoksulluk, sağlık, eğitim gibi pek çok alandaki sorunların
giderilmesi için pozitif ayrımcı uygulamaların sağlanması
gerekmektedir. Engelli vatandaşların günlük hayatta
karşılaştıkları sorunlar kamu tarafından sosyal
devlet ilkesi gereği giderilmesi gerekmektedir. Özellikle engelli
çocukların ve kadınların sorunlarına özgü çözümler
geliştirilmelidir. Türkiye'de engelli vatandaşların nüfus
bilgilerinin çıkartılması,
karşılaştıkları sorunların tüm alanlarda
ayrıntılı olarak incelenmesi, bu sorunlara çözüm bulunabilmesi
için politikalar uygulanması, istihdamda kota güvencesinin
sağlanması ve bu alanda taleplerini belirten sivil toplum
örgütlerinin görüşlerinin alınması amacıyla bir meclis
araştırma komisyonu kurulmasını önermekteyiz.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/164, 10/425) esas numaralı Meclis
Araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
9/7/2010 Cuma günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu;
09.07.2010 Cuma günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu Maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
ŞANDIR
Mersin
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan
10/164, 425 esas numaralı, "Enerji politikaları ile enerji
üretim, dağıtım, iletim ve kullanımındaki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla" Anayasanın 98. ve
İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis
Araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun
09.07.2010 Cuma günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin
lehinde Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık.
Buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. Bu vesileyle Edirnede meydana gelen
maden kazasında hayatlarını kaybettiğini tahmin ettiğimiz
vatandaşlarımıza da Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna mensup milletvekilleri tarafından ilki
2 Nisan 2009, ikincisi de 12 Haziran 2009 tarihlerinde verilen, Türkiyede
uygulanan enerji politikalarıyla enerji üretimi, iletimi,
dağıtımı ve kullanımında yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesini amaçlayan Meclis araştırma önergelerimizin
gündeme alınması talebiyle bu önergelerin lehinde grubum adına
söz almış bulunmaktayım. Umarım, yüce Meclis, günümüzde çok
önem arz eden enerji sorunlarının araştırılarak bir an
önce enerji politikalarımızın oluşturulmasına
katkı sağlayacak bu önergelerimize destek verecektir.
Değerli milletvekilleri,
öncelikle son günlerde Türkiye gündemine getirilen nükleer enerji konusunu ve
bu konuda Enerji Bakanlığımızın ve Sayın
Başbakanımızın tavrını sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bilindiği gibi, daha önce Mersin Akkuyuda kurulacak olan,
nükleer enerji güç santralinin kurulması ve işletilmesiyle ilgili bu
yüce Meclis bir kanun çıkardı. O zaman Enerji Bakanı Sayın
Hilmi Gülerdi. Gerek Komisyonda gerekse Genel Kurulda kendisini ısrarla
uyardık: Böyle bir kanun Türkiyede nükleer enerji santralinin
kurulmasının önünü açmaz, sıkıntılar doğurur.
dedik, bize inanmadılar, bu yüce Meclisin değerli milletvekillerinin
ikazlarını dikkate almadılar ama sonuçta Danıştay
bununla ilgili yürütmeyi durdurdu ve Türkiye'nin üç yılı heba edildi.
Yıl 2007-yıl 2010; bir adım dahi atılamadı.
Arkasından, yeni
Bakanımız geldi, her fırsatta Türkiye'nin enerji
politikasının oluşturulmasıyla ilgili nükleer santralin
kurulmasının yanında nükleer teknolojinin Türkiyede
edinilmesiyle ilgili uyarılarımızı yaptık, kulak
asılmadı. En son Rusya Başkanıyla Sayın
Başbakanımızın buluştuğu bir toplantıda, yürürlükte
olan bir yasa olmasına rağmen, Türkiye'nin nükleer santrallerin
kurulması ve işletilmesine ilişkin kanun hükümleri hiçe
sayılarak Türkiyede, Akkuyuda enerji santralinin kurulmasıyla
ilgili İhaleyi Rusyaya verdim. dedi Sayın Başbakan ve
Sayın Bakan da bunun gereğini bir sözleşmeyle imzaladı. Bu
konuda Sayın Bakanı ısrarla göreve davet edip uyarmaya devam
ediyoruz: Bu sözleşmenin şartlarını bir gözden geçirelim,
hakikaten Türkiyeyi hem enerjide var olan dışa
bağımlılıkta tekrar zora sokacak hem de ileride kendisini
ve Bu ihaleyi verdim. diyenleri Yüce Divana kadar götürecek bir
yanlış adımın içerisindedir. Bizim görevimiz uyarmak.
Şimdi, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığımızın 2010-2014 Stratejik
Planı var elimde. Değerli milletvekilleri, bu planda nükleer
enerjiyle ilgili bir satır dahi yok, satırdan da vazgeçtim bir kelime
dahi yok. Şimdi, böyle bir Enerji Bakanlığı bir taraftan
kendisinin önümüzdeki beş yıllık dönemde uygulayacağı
stratejik planını resmen hazırlamış,
dağıtmış -sağ olsun bizlere de gönderdi- ama burada
bir satır nükleer enerjiyle ilgili cümle dahi yok. Şimdi biz Enerji
Bakanlığımızın enerji politikası yok. derken
bunlara dayandık.
Öbür taraftan, Mersin
Akkuyuda vatandaşımız ayaklandı. Bu santralin orada
kurulmasıyla ilgili şartlar yeniden bir gözden geçirilmeli, bu
hassasiyet dikkate alınmalıdır. Yüzde 100ünü Rusyaya
vereceğiniz bir santralin Türkiyede kurulmasının ne yararı
var, Sayın Bakan gelip burada bunu açıklayacak. Sanırım
önümüzdeki günlerde bu anlaşmalarla ilgili detaylı
tartışmaları, hep beraber burada yapacağız ve nükleer
enerji santraliyle ilgili güç santralinin tesisine ilişkin anlaşma
metinlerine baktığımız zaman gerçekten içler
acısı sayın milletvekilleri.
Sadece bu
anlaşmanın 10uncu maddesinin beşinci fıkrasını
sizlere okuyup milletimizin gözü önünde paylaşmak istiyorum: TETAŞ
proje şirketinden ASEde belirtildiği şekilde -ASE,
Atomstoryexport diye bir şirketin kısaltılmışı-
nükleer güç santralinde üretilmesi planlanan elektriğin ünite 1 ve ünite 2
için yüzde 70ine ve ünite 3 ve ünite 4 için yüzde 30una tekabül eden sabit
miktarını her bir güç ünitesinin ticari işletmeye
alınması tarihinden itibaren on beş yıl boyunca 12,35
Amerika Birleşik Devletleri sent/kilovatsaat ağırlıklı
ortalama fiyattan -katma değer vergisi dâhil değildir- satın
almayı garanti eder.
Değerli milletvekilleri,
KDV dâhil yaklaşık 14 dolar sent/kilovatsaat başına on
beş yıl boyunca garanti edilen bu fiyatın
karşılığında Türkiye ne alacaktır? Bu
anlaşma hükümlerinde bununla ilgili hiçbir hüküm yer almıyor.
Şimdi, ben soruyorum
-keşke Sayın Bakanımız burada olsaydı da kendisinden
bunları duyma fırsatı bulabilseydik- şu anda
EUAŞın ürettiği, ortalama 6-7 kuruşa mal ettiğimiz
enerjiyi özel sektörün yap-işlet-devret ya da yap-işlet modelleriyle
ürettiği, 14 kuruşa satın aldığımız enerjiyi
şimdi dünya ortalamaları 7-8 Amerikan doları sent/kilovatsaat
olan nükleer enerjiyi, hangi hakla ve vicdanla, siz 14 dolar sente almayı
on beş yıl boyunca garanti edebiliyorsunuz? Bunun
karşılığında ne vardır?
Basına
yansıdığı şekliyle, bu anlaşmanın arka
planında, Sayın Başbakanın ifadesiyle Bizim
Çalıkın Ceyhanda kurulacak olan santralinin petrol garantisi var
mıdır? Orada kurulacak santralde ve Rusyadan sağlanacak petrol
bağlantısında devamlılığın
sağlanması adına bu anlaşma yapılmışsa,
Sayın Bakan ve bizzat Sayın Başbakan bunu yüce Meclise
açıklamak zorundadır.
Umarım bu anlaşma
bu Meclisin gündemine gelmez. Bu hükümlerle gelmesi hâlinde bu Hükûmetin ilgili
bakanlarının Yüce Divanda bunun hesabını vermesi
kaçınılmazdır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Yüce Divan da kurtarmaz.
ALİM IŞIK (Devamla)
Yüce Divanın da kurtarmayacağına inanıyorum çünkü bu
iş, on beş yıl boyunca karşılığında
neyi alacağımız belli olmadan dünya fiyatlarının
yaklaşık 2 katında bir fiyat garantisiyle Türkiye'nin
bağlanmasını sağlayacak bir anlaşmadır. Bu
nedenle bu nükleer anlaşmayla ilgili konunun yeniden Hükûmet
tarafından ve Sayın Bakan tarafından gözden geçirilip yüce
Meclisin gündemine getirilmemesi yönünde bir girişimin yapılması
gerektiğini düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri,
Bakanlığın enerji politikalarıyla ilgili söylenecek çok
şey var ama ben özetle bu Bakanlığın enerji
politikasının olmadığının altını
çiziyorum, olmadığını, kendisinin Stratejik
Planındaki ifadelerden söylüyorum.
Peki, olmadı, ne
kaybetti Türkiye derseniz, birçok şey kaybetti. Özellikle sekiz
yıllık AKP İktidarı döneminde yanlış enerji
politikalarının sonucunda, ülkemiz rekabet ortamında nükleer
santral yapılması için yasal düzenlemeyi yaptığı
hâlde, son derece önemli olan nükleer santral sürecini iyi yönetememiş ve
başarılı olunamamış, ayrıca bu
başarısızlık sonucunda nükleer santral yapım işi
rekabet ortamı oluşturulmadan ihalesiz olarak Rusya Federasyonuna
verilmek istenmektedir. Eğer yüce Meclis bu anlaşmayı onaylarsa
verilmiş olacaktır.
Onun dışında,
Enerji Bakanlığı tarafından şova dayalı birçok
açıklama yapılmış ve yapılan usulsüz uygulamalarla
milyarlarca dolarlık kamu zararı oluşturulmuş ve enerjide
karanlık geleceğe doğru adımlar atılmıştır.
Başlıklar hâlinde
sadece söyleyeceğim: Yerli enerji kaynaklarımız etkin olarak
değerlendirilememiş
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Işık, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİM IŞIK (Devamla)
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Birincil enerjide ve elektrik
enerjisinde ithal kaynaklara bağımlılık
artırılmış, özelleştirilmelerde kamu yararı ön
planda tutulmamış, nükleer santral kurulamamış, rekabetçi
enerji piyasaları oluşturulamamış ve ucuz enerji
sağlanamamıştır. Enerji teknolojileri
geliştirilemediği gibi, akaryakıt
kaçakçılığı artmış, rüzgâr enerjisi
yatırımları yapılamamış, kömür
dağıtımlarında usulsüz alımlarla hazine ciddi anlamda
zarara uğratılmış, ulusal ve uluslararası projelerde
ülke çıkarları gözetilememiş ve sonuç olarak, ülkemiz enerjide
politikasız, dışa bağımlı bir ülke hâline
getirilerek son zamanlarda nükleer enerji konusunda çok ciddi
sıkıntılarla muhatap edilen bir ülke hâline getirilmiştir.
Ben, bu duygu ve
düşüncelerle önergelerimizin gündeme alınmasını talep
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Işık.
Grup önerisinin aleyhinde
Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
(BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
enerji günümüzde o kadar önemli bir konu ki, enerji ve güvenlik bir arada
düşünülür olmuştur. Önümüzdeki yüzyılda da dünyadaki yeniden
yapılanmalara, bölgemizdeki yeniden yapılanmalara da yön verecek
politikaların temel kaynağı durumundadır.
Milliyetçi Hareket Partisinin
önerisi aleyhinde usulen söz aldım çünkü Barış ve Demokrasi
Partisi olarak, baktım tam dört tane önerge vermişiz. Bunlardan
birini 2008de, birini 2009da, diğer ikisini 2010da ve en son Mersin
Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili vermişiz.
Önemli bir konu ve şunu
açıkça ifade etmek istiyorum ki, Türkiyenin stratejik coğrafyadaki
konumu itibarıyla son boru hatları, Nabucco ve diğer,
Kafkaslardan, İrandan, Katardan gelecek doğal gaz
Kerkük-Yumurtalık üzerinden Türkiyeyi bir geçiş koridoru yapma
enerji politikası giderek oturdu.
Şimdi, bu geçiş
koridoru yapma kaynak enerjisini de yok sayma anlamına geliyor. Bu bir
yanı, diğer yanı, en kötü yanı, bütçemizin 100 milyar
dolara varan açığı, ithal açık doğal gaz, petrol ve
enerji konusuyla bağlantılı. Ama son zamanlarda enerji
alanında çok sık değiştirilen yasalara
baktığımız zaman, bu sefer bizi ürküten, ülkemizi ürküten
ve insanlarımızı ayaklandıran, sivil toplumu
ayaklandıran, çevrecileri ayaklandıran ve yaşama hakkına
sahip çıkmak isteyen insanların meydana çıkmasına neden
olan bir nükleer enerji politikasıyla karşı
karşıyayız.
Şimdi, bu nükleer enerji
politikası dünyada gerilerken, terk edilirken Türkiyede ne oluyor da
birdenbire öne çıkıyor? Bakın, dünya birincil enerji
tüketiminde, dünyayı söylüyorum, nükleer enerjinin payı yüzde 6
arkadaşlar, yüzde 6. Geri kalmış ülkelerde, işte,
biliyorsunuz Erivanda -Iğdır iline 20 kilometre mesafede- Metsamor
I-II nükleer santralleri var. En yakın tarihte Çernobil felaketini
biliyorsunuz ama kaynak enerjisi konusunda nükleer enerjiye bu
bağımlılıkla birileri masa başında bu işleri
bitiriyor. Türkiyeden on beş yıl elektrik satın alınma
garantisi aldıktan sonra, bu şirketler, yabancı şirketler
geliyor ve Akkuyuda nükleer bir santral yapmaya kalkıyor.
Akkuyu neresi? Mersinin en
gözde yeri. Yıllar önce burayı ören yer sanmışlar herhâlde.
Fakat, şu an, turizmin, tarımın, turuncun gözbebeği olan
Mersin ilinin denizini de, dağlarını da, yaylalarını
da, çevresini de, turizmini de mahvedecek bir projeyle karşı
karşıyayız. Sadece Mersini değil, o rüzgârlar
Adanayı ve Çukurovayı da vuracaktır. Adana ve Çukurova tehlike
altındadır. Arkadaşlar, bu nükleer santralden ülkemize ne getiri
gelecek, karşısında ne gidecek? Bir alıp
karşılığında doksan veren bir anlayışı
doğru bir politika saymak mümkün müdür?
Nükleer santral konusunun bir
partiler üstü politika olarak görülmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Eğer Akkuyuda nükleer santral kurulursa -ki Danıştayın
yürütmeyi durdurma kararları var bu konuda, değinildi- Mersini
gözden çıkarırsınız arkadaşlar. Böyle bir durumda,
partiler üstü bir politikayla, Mecliste bulunan Mersin milletvekilleri
başta olmak üzere tüm partiler, çok ciddi bir araştırmayla,
akılla, mantıkla, bu konuda ortaklaşmak zorundadır.
Ortaklaşmaktan bahsediyorum. Bu, ülkemizin sorunu, ortak bir sorunu
olduğuna göre ortaklaşmamız lazım.
Enerjide dışa
bağımlılık oranımız arkadaşlar, yüzde 73,
dikkatinizi çekiyorum. 1902, Abdülhamidden sonra Abdülaziz döneminde
Türkiye'nin petrol haritası çıkarılmış;
güneydoğuda petrol var, Musul eyaletinde var -o zaman Osmanlı çünkü-
bir de Azerbaycan, Kafkaslardan direkt Bulgaristan, Romanyaya kadar Karadeniz
şeridi petrol yatakları. Yüz yıl geçti, şu an dünyanın
gelişmiş uydu sistemiyle maden haritaları çıkarılmakta
ve bu maden haritaları sonucu, yine bu petrol yataklarımız var
ve biz denizlerimizde daha yüzde 1 noktasında üretime geçebilmiş
değiliz arkadaşlar.
Yenilenebilir enerji
kaynağı yönünden Türkiye zengindir. Rüzgâr enerjisi, güneş
enerjisi
Evet, hidroelektrik santraller ama zarar vermeyen, çevreyi tahrip
etmeyen, Rizedeki derenin tahribi gibi değil. Gerçek anlamda, ÇED
raporlarını alan yatırımlar elbette ki olacak. Ama maden
araştırma komisyonunda da biraz ilgilenme, biraz değinme
imkânı bulduğumuz enerji boyutunu da gördüğümüz zaman soruyoruz:
Şimdi, Türkiye'nin kömür enerjisine dayalı termik santrali Somaya,
Seyitgaziye, Afşine, yakın etrafınıza bakın ve
sonradan bunların bir kısmının başından geçen
özelleştirmeyle nasıl ucuza kapatılıp birilerine
verildiğini görürsünüz. Hemen termik santralin arkasından şunu
görürsünüz arkadaşlar: Bakın, Cudi Dağının
eteğinde termik santral var, kömür alınıyor, dağ
delinmiş, 800 metreden, tünelden ve açık kömürler oradan indiriliyor
ve sadece Şırnakta altı tane termik santral başvurusu var
arkadaşlar, altı tane termik santral. Bu kadar vahşi kâr
hırsı
Ve özellikle Çin sermayesinin, Çin teknolojisinin, Çin mühendislerinin,
personelinin gelmesiyle kurulan bu sistemlerde kaç kuruş üzerinden
sözleşmelerin yapılıp, devlet alım garantisinin on beş
yıl neden yüksek rakamlar üzerinden verildiğini çok ciddi
sorgulamamız gerekiyor.
Burada, enerjide ithal
oranımızı yüzde 76lardan yüzde 20lere düşürebilmenin, bu
ülkenin doğal kaynakları karşısında mümkünatı
var; yeter ki bir planlaması olsun, bir stratejisi olsun, ülkemizin on
yılını, sonraki yirmi yılını görebilelim, bunu
görüp buna göre bütçelerimizi ayarlayabilelim. Bunu
yapamadığımız zaman, şu an, inanın, bu enerji
boru hatlarının Türkiye'den geçmesi nedeniyle,
yaşlanmış olan Avrupa, üşüyen Avrupa, artık,
Türkiye'ye muhtaç ve gözden çıkaramayacak çok önemli bir kartın
sahibi de aynı zamanda Türkiye. Buradan, sadece boruların geçmesiyle
üç beş kuruş alıp ekonomiye katalım
anlayışının son derece sığ bir anlayış
olduğunu da
Avrupa Enerji Güvenliğinin Türkiye'ye ilişkin rolü
konusunda aldığı Avrupa raporlarına bütün milletvekili
arkadaşlarımın bakmasını isterim.
Evet, Arap dünyası için
de güvenilirdir Türkiye, İranda Farslar için de Türkiye güvenilirdir,
Azerbaycanda Azeriler ve Kafkasyadaki, Kazakistana kadar olan Türki
cumhuriyetlerindeki petrol ve doğal gaz yataklarında Türkiye
güvenilir bir adrestir. Bu güvenilirliği planlamaya ve önümüzdeki dönem
hem kendi öz kaynaklarını değerlendirmeye hem de buna
yönlendirmeye doğru bir strateji çizdiği zaman yeni bir ekonomik
politika, Orta Doğu barışının da
sağlanmasında çok ciddi bir işlev göreceğini
görebilirsiniz.
Arkadaşlar, bu konuda
çokça bu kürsüden konuştuk, şunu anlattık: Hasankeyfi sular
altında bırakabilirsiniz, bunun hesabını yaptınız
mı? diye.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaplan, konuşmanızı
tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Bağlıyorum.
Hasankeyf gibi tarihî,
kültürel bir mirası, dünya mirasını, Munzur Vadisini,
doğasını, Egeyi, Karadenizi, Akdenizi, tüm güzellikleri heder
ederek enerji sorununa çare bulamayız.
Bakın, yüzde 48
oranındaki elektrik enerjisini Atatürk Barajı, GAP projelerinden,
Kebandan almıyor muyuz? Neden zamanında daha hızlı bu tür
yatırımlar yapılmadı da kendi öz kaynaklarımızdan
bunu geliştiremedik?
Mersin ilindeki Akkuyu Termik
Santrali bütün yargıya rağmen, hukuka rağmen, oradaki halka rağmen
Orada yaşayan insanların en azından bir referandumuna gidilmesi
lazım. Meclis bu konuda bir konsensüs sağlayabilir. Mersinde
yaşayan 1,5-2 milyon insanımızın referandumuna gidelim,
istiyorlar mı istemiyorlar mı? Bırakın Adanayı bir
kenara, sadece Mersin halkına soralım ve oradan eğer yüzde 95
oranında burada ret oyu çıkmazsa görürsünüz. Peki, biz halka niye
karşı olalım diye düşünüyoruz ve bu konuda
araştırma açılmasının yararlı
olacağını bizler de düşünüyoruz çünkü bizim de
önergelerimiz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kaplan, teşekkür ediyorum efendim.
Grup önerisinin lehinde Durdu
Özbolat, Kahramanmaraş Milletvekili.
Sayın Özbolat, buyurun
efendim.
DURDU ÖZBOLAT
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin enerji politikaları ve enerji üretim,
dağıtımı, iletim ve kullanımındaki sorunları
araştırmak üzere vermiş olduğu önergenin lehinde
konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye enerji sektöründe son
sekiz yıldır bir felaket devri yaşamakta. EPDKnın
kuruluş tarihiyle beraber siz de iktidara geldiniz. 2003te enerji
projelerinin başvuruları yapıldı. Daha önce geçici maddeyle
çalışan ve inşaat işlemleri devam eden santraller lisans
aldı. O dönemde Türkiye'nin kurulu gücü 37 bin megavattı, bugün 42
bin megavat. Sizin iktidara geldiğiniz dönemde enerjide arz fazlası
vardı Türkiyede. Türkiye'nin her tarafında otoprodüktör santralleri
çalışıyordu ama bugün, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun
verdiği lisanslarla özel sektörün sekiz yıl boyunca yapmış
olduğu enerji santrali toplamı 4 bin megavat. Bu ne demek? Sekiz
yıl boyunca 4 bin megavatlık santral kuruldu Türkiyede ve özel
sektörce. Bu, devlet enerjiye yatırım yapmıyor demek. Oysa
planlamada, bütün raporlarda, Türkiye'nin enerji alanında her yıl
ortalama 6 milyar dolar yatırım yapması hâlinde geleceğe
yönelik düzenlemesini ve planlamasını yapacak durumda olabilir.
Çünkü, enerji, bir ülkenin gelişmişliğidir. Eğer enerjide
kişi başına tüketilen enerji miktarı ne kadar yüksekse
O
ülkenin gelişmişlik ölçülerinden birisi de bu. Siz iktidara
geldiğiniz dönemde, bu trend yüzde 8-9 -yıllık- ortalamayla
gidiyordu yani yılda 3 bin-3.500 megavatlık santral Türkiyede
kuruluyordu. Siz iktidara geldikten sonra, sekiz yıl boyunca sadece 4 bin
megavat kuruldu. Burada bir eksiklik var, burada bir yanlışlık
var.
Türkiye, kendi
kaynaklarını yeterince kullanamamanın
sıkıntısını gelecekte çok yaşayacak. Önümüzdeki
günlerde Meclise getirmeyi düşündüğünüz nükleer santralin Akkuyuda
kurulması konusunda, Mersinde kurulması konusunda Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bunun karşısında olacağız. Biz, nükleer
santralin kurulmasına karşı değiliz ama nükleer santral
kurulurken kullanacağımız teknoloji, kullanılacak olan
teknoloji ve ülkemize olan faydası en ince detaylarına kadar
hesaplanmalı, bir başka ülkenin imtiyazı ve kontrolü
altında olmamalıdır.
Türkiye, rüzgâr enerjisi
konusunda on beş yıl önce, dünyada olduğu gibi, bir
çalışma yürüttü. Geçen sene Meclis Genel Kuruluna getirip geri
çektiğiniz o yenilenebilir enerji kaynaklarının
yapılmaması yüzünden ülkemizin her geçen gün doğal gaza olan
bağımlılığı artmakta ve kaynaklarını
kullanamamakta. Düşününüz ki, siz iktidara geldiğinizde, değerli
arkadaşlar, Türkiyede doğal gazın enerjideki ortalama payı
yüzde 40lar düzeyindeyken, şimdi yüzde 52lere ulaşmış.
Bizim doğal gazımız olmadığı hâlde ülkemizi her
gün bir doğal gaz anlaşmasıyla Rusyaya bağımlı hâle
getirmenin ben çok yanlış olduğunu düşünüyorum.
Onun ötesinde, rüzgâr
enerjisinde on beş yıl önce Türkiyede sıfır
noktasındaydık. Almanyada sadece 1.000 megavat kurulu güç
vardı. Bugün Almanya rüzgâr enerjisinde 30 bin megavatlara
ulaşmış, İspanya 18 bin megavatlara ulaşmış,
Amerika 35 bin megavatlara ulaşmışken Türkiye hâlâ 830 megavatta.
Değerli arkadaşlar,
doğal gaz enerji üretimindeki harcanan her kuruş yabancılara ve
başka ülkelere gidiyor ama yerli kaynaklarımızla
üreteceğimiz enerjideki rakamlar, yüksek olsa bile, bu ülke içerisinde
kalacak. Biz, Türkiyede eğer güneşe, jeotermale, rüzgâra ve HESlere
yeteri kadar destek vermezsek, bu
bağımlılığımız her geçen gün bizi
boğmaya başlayacaktır.
Bakınız, Karadeniz
ayakta. Özellikle Rizede ve Giresunda, Trabzonda insanlar, daha önce
kırmızı benekli alabalıkların olduğu derelerini istiyorlar.
2-3 megavatlık projelerle bir dereye on beşe yakın lisanslar
vererek o dereleri kurutmak, bence, topluma, doğaya verilecek en büyük
zararlardan birisi. Hâlbuki, hidrolik santrallerle ilgili, Türkiyede bugüne
kadar, sekiz yıl boyunca, iktidarınız boyunca, ne yazık ki,
350, 300, 200 megavat gücünde çok büyük projeler varken, yani 100 tane küçük
hidrolik santraline eşdeğerde büyük projeler varken, onların
yapılmasına izin verilmezken, o dereleri kurutmanın vicdansızlık
olduğunu düşünüyorum.
Rüzgâr enerjisinde Türkiye
dünyanın en önemli potansiyellerinden birisine sahip. Ama ne yazık ki
2001de EPDK kuruldu; bağımsız, özerk bir kuruluş
olduğu söyleniyordu. Oysa, bugün geldiğimiz noktada EPDKnın artık
o yapısıyla hiçbir alakasının
kalmadığını, Türkiye enerji sektörünün önünde bir set
oluşturmaya çalıştığını görüyoruz.
Türkiyede rüzgâr enerjisiyle ilgili başvurular, ölçümleri, fizibilite
çalışmaları yapılmış projeler varken, bunlardaki
değişik bir yönetmelikle, bütün ölçümleri ortadan kaldırarak, 1
Kasımda, bir günde, dünyanın hiçbir yerinde olmayacak şekilde,
78 bin megavatlık bir başvuru kabul ettiler. Bunun amacı bu
sektörü, bu işi açmaza sokmaktan başka hiçbir şey değildi
ve o yüzden 2005, 2006 ve 2007ye kadar olan dönemde yapılan
başvurularla, yapılan araştırmalarla birlikte 1
Kasımdaki o 78 bin megavat birleştirilmek suretiyle sektör tamamen
tıkandı. Binlerce, onlarca, bu işe yatırım yapmak
isteyen uluslararası kuruluşların ve Türkiyedeki ciddi
sanayicilerin ne yazık ki eli kolu bağlanmış vaziyette ve
bu konuyla ilgili, başta TEİAŞ olmak üzere devletin bütün
kurumları ne yazık ki bir çatışma içerisindeler.
İletim, dağıtım, ticaret, üretim, EPDK, BOTAŞ,
Bakanlık, EİAŞ, hepsi birbirine rakip birer kuruluşa döndü
çünkü bu kurumların başındakiler ne yazık ki yetenekli,
basiretli, konusunu bilen, liyakat sahibi insanlardan oluşmadı. Hepsi
yandaş ve ranta dayalı işler yapmaya başladılar.
Düşünün, uluslararası bir firmanın yapmış olduğu
başvuruya olumlu görüş verdikten sonra, daha sonra bunu bir ay sonra
ya da bir yıl sonra iptal ederek kendilerine yakın bir şirkete
lisans veriyorlar. Bunun gelecekte Türkiyeyi ne kadar sıkıntıya
sokacağını buradan bir kez daha söylemek istiyorum.
İletimin, kısa
devre trafoların güçlerini bir silah gibi kullanması ve bunu
çıkar amaçlı kullanması son derece tehlikelidir. Bu kurumun başındakilerin gelecekte
Türkiyeyi ne büyük bir sıkıntıya sokacaklarını
yakında hep beraber göreceğiz. Bugüne kadar Türkiyeyi basiretsiz
yönetim anlayışıyla sıkıntıya sokarak
uluslararası mahkemelerde milyarlarca dolar tazminat ödemeye mahkûm
edenler aynen bu şekilde devam edecekler, devam ediyorlar. Yirmi dört tane
proje en sonunda çeşitli yönetmelik değişiklikleriyle iptal
edildi. Bu yirmi dört şirket ve proje yakında mahkemeye gidecek.
Eğer iç hukuk tıkandığında uluslararası hukuka
gidecekler, tahkime gidecekler ve Türkiyeyi çok büyük tazminatlara mahkûm
edeceklerini düşünüyorum çünkü bütün detaylarıyla, her şeyiyle
uygun olan, uygun görüş verip, sermayesini artırıp, ondan
teminat mektubu aldıktan sonra, aradan geçen altı ay ya da bir
yıl sonra bir yönetmelik değişikliğiyle -bakın bir
kanun değişikliğiyle değil- onu iptal etmenin ben
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özbolat konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
DURDU ÖZBOLAT (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiyede bütün bu
gelişmelerin takip edildiğini ve Milliyetçi Hareket Partisinin
vermiş olduğu bu önergenin bu Mecliste kabul edilmesi hâlinde,
eğer gerçekten siz de kendinize güveniyorsanız, Türkiyenin enerjiyle
ilgili yaşadıkları sorunlarda samimiyseniz nasıl bir açmaza
sokulduğunu hep beraber tespit edeceğiz,
araştıracağız ve sorumluları hakkında bu ülkenin
menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapmamız gerekiyor. Jeotermalde de
öyleyiz. Güneşte kendi ülkemizin kaynaklarını
kullanamamanın sıkıntısını orada da
yaşıyoruz. Dünyada en verimli ve yüksek enerji radyasyonlarına
sahip güneşimizi kullanamıyoruz. Yasamız yok, yönetmeliklerle
idare ediyoruz. Yönetmelikler, ne yazık ki ülkenin geleceğine
ışık tutmak için yapılmıyor, her geçen gün
karanlığa gömülüyoruz. Eğer Türkiyede yaşanan bu kriz,
2008den beri yaşadığımız kriz olmasaydı
Türkiyede elektrik kesintisi başlamıştı ve önümüzdeki
günlerde bizi bekliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özbolat
DURDU ÖZBOLAT (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Onun için, Türkiye'nin
gelecekte bir enerji sıkıntısı yaşamaması için,
vicdanı olan herkesin, tüm, hepimizin el ele verip bu ülkede düzgün bir
enerji politikasına imza atması gerekiyor.
Yasalarımızı ona göre düzenleyelim, yönetmeliklerimizi ona göre
düzenleyelim, aklı başında, dürüst, namuslu yöneticileri
atayalım ve eğer bunları yapamazsak gelecekte çok büyük bir enerji
sıkıntısı bizi bekliyor.
Ben, bütün bunların düzeleceğine
olan inancımı hiç kaybetmedim. Eğer bu önerge kabul edilirse bu
sıkıntıların azalacağına inanıyorum,
gelecekte hiç kimse haksızlık yapmaz diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özbolat.
Grup önerisinin aleyhinde
Mustafa Öztürk, Hatay Milletvekili, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZTÜRK (Hatay)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Milliyetçi Hareket
Partisinin önergesinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Özellikle
nükleer santrallerle ilgili, burada, bazı nükleer santraller ve enerjiyle
ilgili bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum.
Arkadaşlar, Türkiyede
kişi başına enerji üretimi, kullanımı 2.500
kilovatsaat yılda. Hemen yanımızdaki Yunanistana
baktığımız zaman bu değerin 5.600 kilovatsaat
olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin ciddi bir şekilde enerjiyle ilgili
yatırıma ihtiyacı var. Özellikle, ülkemizde 130 milyar ile 230
milyar, sektörel dağılıma göre bir yatırıma ihtiyaç
olduğunu söyleyebiliyoruz. Ülkemizin ciddi bir şekilde bu konuda
enerji çeşitliliğine de ihtiyacı var. Sadece yenilenebilir
enerji kaynağı değil, sadece hidroelektrik santraller
değil, tüm bu alanları kapsayan, hidroelektrik santraller, termik
santraller, yenilenebilir enerjiler ve nükleer santralle ilgili de ülkemiz
ciddi çalışmaların içerisine girmelidir. Çünkü nükleer santralle
ilgili, bugün -yaklaşık bir ay önce- Obama, Amerikada sera
gazının azaltılmasıyla ilgili, sera gazını
minimize etmekle ilgili, 8 milyar dolarlık yatırımla ilgili projenin
önünü açmıştır, nükleer yatırımlarla ilgili. Türkiye
nükleerde geç kalmamalı. Türkiye nükleer teknolojide gerekli
girişimleri ve adımları atmalı ve bu konuda önemli
çalışmalara önayak olmalı.
Bakın, bugünlerde
başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin ve dünyanın Fransa gibi,
Çin gibi, Türkiye gibi, Bangladeş gibi, Kanada gibi, Amerikanın
bazı bölgeleri gibi yerlerinde küresel ısınmadan dolayı, sera
gazlarının atmosfere anormal salınımından dolayı
buna dur demek için bütün ülkeler sera gazı minimum olan nükleer
santraller, nükleer enerjiyle ilgili ciddi çalışmalar
yapmaktadırlar. Bunun bir örneğini mi istiyoruz? Bugün Avrupa
Birliğinin merkezi Belçikada elektrik enerjisi üretiminin yüzde 73ü nükleer
santrallerden elde ediliyor ve nükleer santrallerden elde ediliyor ve nükleer
santrallerden elde edildiği için de bu orana
baktığımız zaman Belçikada elektrik enerjisi fevkalade
ucuz ve fevkalade vatandaşa ucuz bir şekilde temin edilmektedir.
Bizim burada konuştuğumuz ise Türkiye ölçeğinde bu değerin
yüzde 5 mertebelerinde olması. Yüzde 5 mertebelerinde olması enerji
üretimiyle bir anlam ifade ediyor mu? Fevkalade ediyor. Niye? Türkiye nükleer
teknolojiyle tanışacak, bunun önündeki engeli lütfen kaldırmayalım.
Bir diğer şey,
devletin artık enerji üretiminde bulunmasını istemiyoruz. Devlet
üretici değil, devlet denetleyici olsun, takip edici olsun, izleyici
olsun. Bu yatırımları özel sektör marifetiyle hep birlikte yapalım
ve ülkemizde enerji çeşitliliğimizi artırarak devam ettirelim.
Beyler, Yenilenebilir enerjiyle ilgili Türkiyenin enerji sorununu çözerim.
diyen arkadaşlar lütfen gitsinler, Almanyaya baksınlar, uzağa
değil. Almanyada şu kadar, yenilenebilir enerjiden enerji
üretiliyor. diyorlar. Almanyada yüzde 18 oranında, nükleerden enerji
üretiliyor, benim ülkemde yüzde 1 dahi değil. Niye ben bu teknolojiye
yabancı olayım ülke olarak? Yenilenebilir enerjiyle ilgili, tabii ki
yapılmalı, bunda bir itirazımız yok ama bu konuyla da
ilgili çalışmalar devam etmeli.
Yine bir diğer önemli
örnek; bugün en fazla sera gazı salınımı yapan Kanada diyor
ki: Ben sera gazı salınımımı azaltmak için, küresel
ısınmaya, sel felaketlerine, sıcak hava dalgalarına ve
kuraklığa dur demek için, orman yangınlarını bitirmek
için üç tane nükleer santral yapıyorum. diyor ve bunun projelerini de
yaptılar, bir tanesinin de temeli atıldı. Bizde bir tanesi
yapılacak, bir tanesinin yapılmasıyla ilgili işlemler
başlatılıyor, bütün arkadaşlar buna karşı
çıkıyor, bunun anlamlı ve doğru olmadığı
kanaati
Şunu diyebilin,
şunu söyleyin gelin, burada bunu söylemekte de yarar var: Arkadaş,
çevresel önlemleri nasıl alıyorsunuz? Burada bu konuyla ilgili biz
bir çalışma yaptırırken -Mecliste, küresel ısınmayla
ilgili- iktidarından, muhalefetinden, bütün arkadaşlar o
toplantıda bulundular. Nükleer enerjiyle ilgili Genel Müdürü
toplantıya çağırdık. Toplantıda arkadaşın
dediği, ben özellikle bir çevre profesörü olarak, özellikle atık
enerjiyle ilgili sorduğum soruda, Elli yıl atık oluşmayacak.
Altını çizerek söylüyorum, elli yıl
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Elli yıl sonra ne olacak?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) -
Böyle bir proses şu anda Avrupa ülkelerinde de gelişmiştir.
Lütfen,
çeşitliliğin önünü açalım. Eğer nükleer enerjiyi biz
devlete devreye girdirmezsek nükleer teknolojiyi de devreye girdiremeyiz. Bu
sahada ciddi çalışmalar var dünyada. Bu sahada Türkiye geri
kalmasın diyoruz. Bunu Avrupa ülkeleri yaparsa
Bakın arkadaşlar,
dünyada 476 tane aktif nükleer santral var. Bir tanesi, çok basit, çok basit
olan bir tanesi nerede biliyor musunuz? Pakistanda. Diğerlerinin
tamamı nerede biliyor musunuz? Müslüman olmayan ülkelerde. Lütfen,
Müslüman olan doğru dürüst hiçbir ülkede nükleer santralle, nükleer
yatırımla ilgili çalışma yok. Bu çalışmaların
lütfen önünü açalım, bu çalışmalara destek olalım bu
projelerin önünü açmak için. Bakın, çevresel önlemlerle ilgili
katkınız, desteğiniz neyse onu burada söyleyin, hatta bunlarla
ilgili teklifinizi de yapın ama nükleer çalışmalarda bugün
bunları göz ardı etmeyelim.
Nükleer santral, dediğim
gibi, çeşitli Avrupa ülkelerinde ciddi
Bugün Avrupa Birliği ve
küresel ısınmayla ilgili çalışmalarda sera gazını
azaltmak için en önemli tartışılan konulardan biri ne biliyor
musunuz? Deniyor ki: Eğer sera gazını azaltmak istiyorsak,
karbondioksit salınımını azaltmak istiyorsak mutlaka
enerjide, yenilenebilir enerjinin yanında nükleer konusunda da
çalışmaya gitmemiz gerekli. Bugün eski teknolojiler gibi değil.
Bakın, eski teknolojilerde atık oluşuyordu ama atık da
bugün değerli bir malzeme olarak tekrar bu tip teknolojilerde, bu
sahalarda ciddi bir şekilde değerlendirilmektedir. Enerji
çeşitliliğimizi artırarak devam ettirmemiz için, lütfen, bu
konularda biraz daha hassas, biraz daha araştırarak, biraz daha
inceleyerek çalışma yapmamızda ve çevresel önlemler
alınarak bu tip projelerin desteklenmesinde yarar olduğu
düşüncesindeyim.
Milliyetçi Hareket Partisinin
verdiği önergenin aleyhinde bir düşüncedeyim. Dolayısıyla,
böyle çalışmaların, özellikle nükleer konusunda
çalışmaların ülkemize, milletimize hayırlar getirmesine
Özellikle de altını çizerek söylüyorum: Millî enerjiyi, yerel
enerjiyi, yerel teknolojinin gelişmesinde Milliyetçi Hareket Partisinin
böyle önerge vermesini de doğrusu çok anlamlı ve doğru
bulamıyorum.
Hepinize teşekkür
ediyorum, sağ olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öztürk.
ALİM IŞIK (Kütahya)
Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım.
Grup önerisini
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, iki dakika süre verip elektronik cihazla
yapacağım oylamayı.
Evet, buyurun
arkadaşlar.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.37
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.48
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun),
Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 132nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
İki dakikalık süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, grup önerisi kabul
edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan,
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkanım, İç Tüzük 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN 4üncü
sırada yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş ve 4 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 4
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/845, 1/884, 2/701) (S. Sayısı:506) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının geçen
birleşiminde birinci bölümünde yer alan ek 126ncı maddesi üzerinde
önerge işlemine başlanmıştı.
Şimdi, ek 126ncı
madde üzerinde Bursa Milletvekili Sayın Necati Özensoy ve
arkadaşları tarafından verilen, Komisyon ve Hükûmetin
katılmadığı, gerekçesi Sayın Özensoy tarafından
açıklanmış olan önergeyi hatırlatmak amacıyla tekrar
okutup oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 126 ncı maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
Bursa Teknik Üniversitesi
Ek madde 126 Bursada Bursa
Teknik Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur. Bu üniversite,
Rektörlüğe bağlı olarak kurulan;
a) Mühendislik, Mimarlık
ve Fen-Edebiyat, Doğa Bilimleri, Sanat ve Tasarım, Denizcilik
fakültelerinden,
b) Fen Bilimleri
Enstitüsünden,
c) Bilgisayar Teknolojisi ve
Programlama, Harita ve Kadastro, İnşaat, Makine, Seramik,
Restorasyon, Tasarım ve Basım Yayımcılık,
Doğalgaz ve Tesisat yüksekokullarından,
oluşur.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın Öztürk, ben
şunu öğrenmek istiyorum: Şimdi, bu 60ıncı madde
uygulamasıyla ilgili olarak çok acil bir konu veya konuyla ilgili bir
hususun olması lazım çünkü bu şekildeki uygulama belirli
şeyleri aşmış hâle geldi veya ben öyle gözlemliyorum. O
bakımdan onu soruyorum. Konu nedir?
(x) 506 S.
Sayılı Basmayazı 07/07/2010 tarihli 130uncu Birleşim
Tutanağına eklidir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkanım, demin AKPnin sözcüsü enerjiyle ilgili
konuşurken yanlış bilgi verdi. Yani 476 tane reaktör, santral
vardır dünyada. dedi. Öyle değildir. Bunları söylemek
istiyorum.
Akkuyu Nükleer Santrali benim
ilçemin içerisinde olan bir santral. Onunla ilgili dünyada olmayan, bilimsel
olmayan rakamlar söyledi, ben de o rakamları söyleyeceğim.
BAŞKAN Şimdi,
arkadaşlar, bu bilimsel olup olmama şeyi çıkanlara göre
değişiyor. Mesela bilim adamlarına göre değişiyor,
profesörler konuşuyor, her biri farklı konuşuyor. Yani kimin
bilimsel konuştuğunun tespit yeri burası değil. Onu
söylüyorum ben.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkanım, tutanaklara geçsin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bilimsel tartışmayı biz burada mı
yapacağız?
BAŞKAN Şimdi, siz
söylediğiniz zaman, Bilimsel değil. dediğiniz zaman
karşıdaki insan için
O da çıksa, dese ki: Hayır, benim
söylediğim bilimsel. Ben bunun ölçümünü nasıl yapacağım?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkanım, Yirmi senedir nükleer santral
yapılmıyor. Almanyada yapılıyor, Fransada
yapılıyor. dedi. Doğru değil bunlar.
BAŞKAN Hayır, ben
size kısa bir söz vereyim de yani şimdi, konuştuğunuz
kişininkinin bilimsel olmadığının ispatı siz
değilsiniz. Onu söylüyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Başkanım, tartışmayalım o zaman, tamam verin.
BAŞKAN Şimdi, o
arkadaş da çıkar Efendim, ben bu hususta profesörüm, benim ilmim,
şeyim var. derse ben ne yapayım, ben ölçemem onları.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Başkanım, tutanaklara geçsin diye.
RECEP KORAL (İstanbul)
Başka konuya geçtik zaten.
SUAT KILIÇ (Samsun) Kanuna
geçtik Başkanım.
BAŞKAN
Arkadaşlar, söylediğimiz şeylerin bir mantık silsilesinin
olması lazım.
Son defa olarak bugün veriyorum.
Buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, MHP grup önerisinin
aleyhinde konuşan Hatay Milletvekili Mustafa Öztürkün, 476 tane reaktör,
santral vardır dünyada. ifadelerinin doğru olmadığına
ilişkin açıklaması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Başkanım, bugün dünyada fiilen faaliyette olan 436 tane
nükleer santral vardır, 476 tane değil. Bunların içerisinde de
yirmi beş yaşında olan reaktör sayısı 33tür. Bunun
anlamı şu demektir: Son yirmi yıldır özellikle Orta Avrupa
ve Amerikada tek bir nükleer santral siparişi yoktur ve yeni santral
siparişleri de taban yapmaktadır. Akkuyuya nükleer santral yapmak
demek, misafir odasına tuvalet kurmak demektir.
Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Çok bilimsel bir şey söyledi Sayın Başkan.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 4
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/845, 1/884, 2/701) (S. Sayısı:506) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesine bağlı EK MADDE
126nın ikinci fıkrası (c) bendinde yer alan Sosyal Bilimler
Enstitüsü ibaresinden sonra gelmek üzere Deniz Bilimleri ve Teknolojisi
Enstitüsü ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Nezir Karabaş (Bitlis) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul)- Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye, üç tarafı
denizlerle çevrili bir ülke olmasına karşın bu potansiyelini
yeterince etkin bir şekilde kullanamamaktadır. Bunun en önemli
nedenlerinden biri denizcilik biliminin yeterince gelişmemiş olmasıdır.
Kurulacak enstitü ile denizcilik potansiyelinin geliştirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesine bağlı Ek Madde 126nın
2. fıkrasının a bendinde yer alan Denizcilik Fakültesi
ibaresinden sonra gelmek üzere Havacılık ve Uzay Bilimleri
Fakültesi, Bilgisayar Bilimleri Fakültesi ile Gemi Mühendisliği Fakültesi
ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Vahap
Seçer (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Aslanoğlu konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunarım.
Değerli
arkadaşlarım, tasarıdan rakamlar vereceğim size. Bu kurulan
üniversitelerle ilgili (I) sayılı cetveldeki kadroları
söylüyorum: İstanbul Medeniyet Üniversitesi (I) sayılı ve (II)
sayılı cetvellerde 2.500 öğretim görevlisi, 2.500 tane. Yine
İzmir Turgut Reis Üniversitesi, o da 2.500. Yine bir başka
üniversite
Üç üniversite 2.500 tane öğretim görevlisi, diğer
üniversiteler 1.500 tane
Değerli arkadaşlar,
hepinizin ilinde üniversite var. Bu üniversitelerin maksimum fakülte
sayısı yedi veya sekiz. Bazı üniversitelerimizde
On beş-on
altı tane, on sekiz tane fakültesi olan üniversitelerimiz var ama dönün
bakın bunların kadrolarına, kaç kadrosu var?
Değerli
arkadaşlarım, kadro vermeyelim demiyorum, 2.500 değil 5 bin
yapalım eğer ihtiyacı varsa bu üniversitelerin, ihtiyacı
varsa 5 bin tane verelim ama mevcut üniversitelerden, on beş-on altı
arası fakültesi olan üniversitelerden, bin tane kadrosu olmayan
üniversitelerimiz var. Bu bir haksızlık. Siz, yeni açılan veya
açılacak bir üniversiteye 2.500 kadro ihdas ediyorsunuz ama diğer
illerimizde, otuz yıllık, yirmi yıllık, yirmi beş
yıllık üniversitelerimiz var, siz buralara kadro vermekten imtina
ediyorsunuz. Bu bir haksızlık. Her ilde üniversitemiz var. Bu
üniversitelerimizin ihtiyacı yok mu? O üniversitelerin kadro ihtiyacı
yok mu? Çok. Ama her ne hikmetse bu üniversitelerimize yeni kadro verilmiyor.
Değerli
arkadaşlarım, yeni açılan bir üniversiteye 2.500 kadro
veriyorsanız, diğer üniversitelerin de ihtiyacını
karşılamak zorundasınız. Diğer üniversitelere
haksızlık yapıyorsunuz. Onların da kadroya ihtiyacı
var, onların da çok önemli ihtiyaçları var ama her ne hikmetse, o
üniversitelere ilave kadro verilmiyor değerli arkadaşlarım. Bu
bir haksızlık. Ben, bu üniversitelere kadro verilmesin demiyorum,
verilsin ama öbür üniversitelerimize niye haksızlık
yapılıyor? Öbür üniversitelerimize niye kadro verilmiyor? Yani,
illerimizde kadro ihtiyacı olan bir sürü üniversitemiz var, bunu hepiniz
çok iyi biliyorsunuz. Biz bunu
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Yok, yok!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Var, var, var, senin ilinde de var. Senin ilinde de
var. Önce sen kendi iline bak! O kendi ilindeki üniversitenin hakkını
koru tamam mı! Üniversitenin hakkını koruyamıyorsan
Malatyanın lafını ağzına alma!
MEHMET DANİŞ
(Çanakkale) Var, var! Üniversitene uğrarsan görürsün!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Kendi ilindeki üniversitenin hakkını koru!
Ben, kendi üniversitemi koruyorum.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen karşılıklı konuşmayalım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ben, kendi üniversitemi koruyorum. Önce sen kendi
üniversitene bak, tamam mı?
MÜJDAT KUŞKU (Çanakkale)
Malatyada var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Önce, kendi üniversitene bak! Kendi üniversitenin
hakkını koru, ondan sonra gel.
BAŞKAN Ya sayın
milletvekilleri, karşılıklı konuşarak neyi
hallediyorsunuz arkadaşlar, lütfen ya
SUAT KILIÇ (Samsun) Ferit
Bey, Genel Kurula hitap edin.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sen kendi üniversitenin hakkını koru. Gel
buraya yiğitçe, Benim Çanakkale Üniversitemin kadro ihtiyacı var.
de. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ya
saygıdeğer arkadaşlarım, oradan söz atarak neyi hallediyorsunuz?
Allah aşkına ya! Yapmayın.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Kendi hakkını koruyamayacaksın,
korumayacaksın, Malatyanın ihtiyacı var mı? diyeceksin.
Var, benim üniversitemin ihtiyacı var, onun için konuşuyorum. Sen de
gel konuş burada.
SUAT KILIÇ (Samsun) Mevlüt
Bey, Genel Kurula konuşun, dinliyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sen de gel konuş burada ama
konuşamıyorsun. Kendi üniversitesinin hakkını korumayan
insan, benim Malatyamın hakkını nasıl korur ki? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Aslanoğlu, bize hitap edin.
SUAT KILIÇ (Samsun) Mevlüt
Ağabey, biz dinliyoruz, siz devam edin.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, Genel Kurula hitap edin.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlarım, tüm
üniversitelerin kadro ihtiyacı var. Vandan başlayın, her
üniversitenin
Çok önemli. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinin kadro
ihtiyacı var mı, yok mu? (AK PARTİ sıralarından
Vardır, vardır. sesleri) Konyadaki üniversitelerin kadro
ihtiyacı var mı, yok mu? (AK PARTİ sıralarından
Vardır, vardır. sesleri)
SAMİ GÜÇLÜ (Konya)
Merak etmeyin, beraber çözeceğiz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) E, o hâlde? Siz altı fakülteli yeni kurulan bir
üniversiteye 2.500 tane öğretim görevlisi kadrosu vereceksiniz, bu
üniversitelerimizin kadroları daha 800, 900, 1.000.
OSMAN DEMİR (Tokat)
Hepsi birden kullanılmıyor ama.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) İster kullansın ister kullanmasın.
Siz de verin, öbür üniversitelerimizin de kadro ihtiyacını ihdas
edin, ihtiyacı olduğu zaman istesin bu üniversiteler. Ben bunu
söylemek istiyorum, bunu söylemeye çalışıyorum.
Tüm üniversitelerin
haklarını korumak hepimizin görevi ama maalesef
Yani ben
haksızlık yapılmasın diyorum. Yani eğer
vicdanınıza sığıyorsa, yeni kurulan bir üniversitenin
2.500 tane kadro ihtiyacı, kırk yıllık, otuz
yıllık bir üniversitemin daha 1.000 kadrosu varsa
Ben bunu söylemek
istiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Ek madde 126yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 1e bağlı ek
madde 127 üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesine bağlı Ek Madde 127i ile
kurulması öngörülen İstanbul Medeniyet Üniversitesi
başlığının İstanbul Medeniyetler Üniversitesi
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İbrahim Binici M. Nezir Karabaş
Iğdır Şanlıurfa Bitlis
Hasip Kaplan Akın Birdal Sebahat Tuncel
Şırnak Diyarbakır İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 127 nci maddenin ikinci fıkrasının (c) bendinde
geçen "yeni kurulan" ibaresinden sonra gelmek üzere "İleri
Teknoloji Enstitüsü," ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Hasan Çalış Ahmet Kenan Tanrıkulu
Konya Karaman İzmir
Emin Haluk Ayhan Oktay Vural Mithat Melen
Denizli İzmir İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesine bağlı Ek Madde 127'nin 2.
fıkrasının a bendinde yer alan "Tıp Fakültesi"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Diş Hekimliği Fakültesi"
ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Vahap Seçer Ferit Mevlüt Aslanoğlu Şevket Köse
Mersin Malatya Adıyaman
M. Ali Susam Ali Koçal Ali
İhsan Köktürk
İzmir Zonguldak Zonguldak
Hüseyin Pazarcı Abdullah Özer Ali Arslan
Balıkesir Bursa Muğla
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Mani-sa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sa-yın Başkanım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Arslan konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Arslan, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ARSLAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce Sayın Aslanoğlu konuşurken
büyük itirazlar yükseldi, kadrolaşmayla ilgili bir sorun yokmuş gibi
AKPli milletvekili arkadaşlarımız itiraz ettiler. Ben bunu size
Muğlada yaşanan bir kadro sıkıntısıyla anlatmak
istiyorum.
Muğla Üniversitesi 1992
yılında kuruldu ve bugün 25 bin öğrenciye hizmet veriyor.
Dokuzuncu fakülte olarak da 2007 yılında Muğla Üniversitesi
Tıp Fakültesi kuruldu. 12-13 civarında öğretim üyesi
atandı, dekan vekili atandı. 2008 yılından beri de bu
arkadaşlarımız görev yapıyor.
2009-2010 öğretim
yılında Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesi, 25 öğrenci
almak istedi. Klinik staj yapacak hastaneyle, Muğla Devlet Hastanesiyle
protokol yapılmadığı için YÖK 25 öğrenci almasına
izin vermedi Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesinin. Türkiyede bunun
benzer uygulamaları var, bildi-ğim kadarıyla Rizede var. E,
olabilir yani zamanında bir eksiklik tamamlanamadı, bu sene
olmadı, seneye olur diye umut ettik, sesimizi de çok fazla
çıkarmadık bir teknik arıza var, bir teknik hata var diye.
Gerekçe yerine getirildi, Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesi
yöneticileri, Muğla Devlet Hastanesiyle protokol yaptılar ve bir
yıl önce kendilerine bildirilen eksikliği tamamladılar. 2010
yılına gelindi, hepimiz artık umutla bekliyoruz. 53 tane
öğretim üyesi kadrosu atama isteği var Tıp Fakültesinin. Yine 25
öğrenciyi almak için müracaat edildi. Dedik ki geçen seneki eksiklik
tamamlandığına göre artık bu sene Muğla Üniversitesi
Tıp Fakültesi öğrenci alabilecek.
Değerli
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, Hükûmetiniz tarafından,
özellikle Sağlık Bakanlığı tarafından
Türkiyedeki hekim sayısının yetersiz olduğu ve bunun
tamamlanması gerektiği konusunda müthiş bir talebiniz var,
isteğiniz var. Hatta bu Mecliste geçtiğimiz dönem hekim
eksikliğini tamamlamak için yabancı ülkelerden yasayı
değiştirerek doktor getirmeyi bile denediniz. Ahmet Necdet Sezer veto
ettiği için geçen dönem o yabancı doktorların Türkiyeye gelmesi
engellendi.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten de olabilir, Türkiyede, ben, gerçi
İddia ediyoruz ki Türkiyedeki asıl sorun hekim eksikliği
değil, hekim dağılımındaki sorunlar nedeniyle
Türkiyede sağlık problemleri yaşanmaktadır ve hem hekim
eksikliğini iddia ediyorsunuz
Buna dayalı olarak Muğla Tıp
Fakültesi 25 öğrenciyi almak istiyor. 2009 yılında Devlet
Hastanesiyle protokol yapılmadığı için öğrenci alımına
izin vermiyorsunuz. Bu eksiklik gideriliyor ve 53 tane de öğretim üyesi
kadrosu isteniyor. YÖK, bu 53 öğretim üyesi kadrosunu vermiyor.
Öğrenci alımına geliyor sıra, diyorlar ki: Öğrenci
alalım, 25 öğrenci alalım. Bütün altyapısı hazır
Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesinin. Gerekçe ne, biliyor musunuz
değerli arkadaşlar? YÖK gerekçe gösteriyor: Öğretim üyesi
eksikliğiniz nedeniyle size öğrenci veremiyoruz. Yani hem
öğretim üyesini vermiyorsunuz hem de onu gerekçe göstererek Öğretim
üyeniz yok. diye öğrenci alımına izin vermiyorsunuz. Yani
akıllara durgunluk veriyor. Nerede var? Hangi bilimde, hangi devletin
işleyişinde böyle bir gerekçe olabilir? Biz
şaşırdık.
Dün 3 Cumhuriyet Halk Partisi
Muğla Milletvekili olarak, ben, Sayın Fevzi Topuz ve Sayın Gürol
Ergin YÖK Başkanına ziyarete gittik. Bakın, burada bir şey
var, bizi rahatsız eden bir olay var. Nedir? dedik. Ben rektörünüze
güvenmiyorum. dedi. Niye? Rektör, Ahmet Necdet Sezer tarafından
atanmış bir rektör. Zaten dört ay sonra görev süresi sona eriyor.
Hesap şu: Rektörü ben atayayım, yeni rektör kursun tıp
fakültesini, kadrolaşmayı ben yapayım. diyor.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten, bakın, Muğla, Türkiye'nin en
önemli turizm merkezlerinden. Sağlık hizmetlerinin kalitesinin
artırılması gerekiyor. Muğlada sağlık turizmiyle
ilgili başka gelişmeler de yapılabilir. Muğla Tıp
Fakültesi sadece Muğlalılar için değil, Türkiye için de çok
önemli bir fakülte ve maalesef Muğla Tıp Fakültesinin gelişmesi
YÖK Başkanının -tabii, YÖK Başkanı derken sizleri de
bunun dışında tutmamak lazım- sırf siyasi
hesapları nedeniyle maalesef bugün öğrenci alamaz durumda, iki
yıldan beri bekliyor. Yani bunda ne izan var ne akıl var, hiçbir
hesaba kitaba sığmıyor.
Bakın, efendim,
Muğla Üniversitesi Rektörünün kadrolaştığını
düşünelim
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Arslan, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
ALİ ARSLAN (Devamla)
yani sizin söyleminize göre kadrolaşsın, kendine uygun, kendi
ideolojisine uygun insanlar alsın. Ee, ne işe yarıyor? Zaten
siz, kendiniz, iki oy alsa bile başka insanları rektör
yapabiliyorsunuz; yapma hakkınız, yetkiniz var. Yani elinizde bu
kadar büyük güçler varken, rektörü cezalandıracağım derken,
niyetiniz varken, niye Muğlalıları
cezalandırıyorsunuz?
Çok köklü bir üniversite
Muğla Üniversitesi, Bilginin Sevgiyle Buluştuğu
diye bir
sloganı var. Gerçekten Muğlalılar bütün üniversiteyi, bütün
üniversite öğrencilerini yüreğine basmış,
kucağına almış, sevgiyle o genç
çocuklarımızın eğitimine katkıda bulunmaya
çalışıyor. Böyle bir ilin, YÖKün, AKPnin hesaplarına
uymadığı için cezalandırılmış
olmasını burada ben şiddetle kınıyorum. YÖK
Başkanının yani bu uygulamasıyla, bence o makamında
bir dakika bile oturamaması lazım.
Değerli
arkadaşlarım, ben yeni kurulan üniversitelerin hayırlı
olmasını diliyorum ve hepinize hayırlı günler diliyorum.
Çok teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Arslan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 127 nci maddenin ikinci fıkrasının (c) bendinde
geçen "yeni kurulan" ibaresinden sonra gelmek üzere "İleri
Teknoloji Enstitüsü," ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Mithat Melen
BAŞKAN Sayın
Melen, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MİTHAT MELEN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değişiklik önergesi
üzerinde konuşmaya çalışacağım. Bilimsel olduğunu
tartışmayacağınız birkaç rakam vermek istiyorum çünkü
OECDnin rakamları. O zaman onların bilimsel olup
olmadığını OECDden herhâlde sorar öğrenirsiniz.
OECDde yaşam kalitesi
üzerine önemli bir kriter var. O kriter de işsiz ve okumayanların
sayısı kriteri. Yani bir ülkede 15-19 veya 20-24 yaşları
arasındaki gençlerin işsizlik durumu ve okumama durumuna göre önemli
bir kriter. Bakın bu kriterlerde, 15-19 yaşları arasındaki
gençlerin yüzde 36,1i Türkiyede işsiz ve okumuyor. Keza 20-24
yaşındaki gençlerin yine Türkiyede yüzde 45,7si okumuyor ve
işsiz. Bu rakamları, bakın, bize benzer ülkelerle
karşılaştıralım: Brezilyada 15-19 yaş arası
yüzde 14,7; 20-24 yaş arası 23,4; İspanyada ilk rakam, yani
15-19, yüzde 10,9; 20-24 yüzde 17,2; İngilterede 15-19 yaş
arası işsiz ve okumayan yüzde 18,1 ve 20-24 yüzde 10,7; en son
İtalya örneğini vereyim, 15-19 yaş arasındaki işsiz ve
okumayanların sayısı -tabii kendi grupları arasında bu
yüzdeler- yüzde 17,6 ve yüzde 10,2. Bu şu demek aslında: Yani
başta Türkiye olmak üzere 15-19 yaş arasındaki her 3 gençten 1i
işsiz ve okumuyor, çok tehlikeli bir şey. 20-24 yaşında da
yüzde 45i, yarısı işsiz ve okumuyor. İşte,
aklınıza gelebilecek, terör dâhil, her türlü meselenin altında
bu var. İşsizlik, okumamak çok tehlikeli bir gelişme.
Şimdi, eğitim
sistemi niye var? Niye eğitim sisteminde reform yapmaya
çalışıyoruz? Niye üniversite açmaya çalışıyoruz?
Tabii gönül istiyor ki Türkiyede, mesela Amerika Birleşik Devletlerinde
olduğu gibi, her 3 kişiden 1inin üniversite mezunu olmasını.
Esas amaç o veya okuma yazma bilmesi. Orada da rakamlar çok yüksek. Ama, biz
ısrarla, bir kere bu YÖK Kanununa her üç günde bir, bir yeni madde
ekleyerek bir üniversite kurmaya çalışıyoruz. Bir öğretim
üyesi olarak üniversite kurmanın karşısında olamam, olmam mümkün
değil ama nitelik konusunda çok ciddi sıkıntılarım var
herkeste olduğu gibi.
Türkiye'nin en önemli
sorunlarından bir tanesi üniversite açmak değil, öğretim üyesi
bulmak, gerçekten nitelikli öğretim üyesi bulmak ve bu üniversiteleri
dünya düzeyine çıkarmak. Dünya düzeyinde üniversite sayımız o kadar
az ki ve dünya düzeyinde nitelikli insan o kadar az yetiştirebiliyoruz ki
hiç bunları tartışmıyoruz.
Sayılar arttıkça,
üniversite sayıları arttıkça, hatta her vilayete, her ilimize
bir tane üniversite açtıkça sanıyoruz ki o vilayetlerde veya o
bölgede, işte işsizlik de önlenecek, ekonomi de düzelecek.
Hayır, öyle olmuyor. Tam aksine, üniversiteler de bu kadar siyasetin içine
bulaşınca, başta yöneticileri tarafından
bulaştırılınca ve Ankarayla geçimsizlik
çıkarmayı da âdet hâline getirince, Ankara da keza üniversitelerle
geçinmeyince bu duruma geliyoruz.
Şunu bir siyasetten
sıyırabilsek, şu üniversiteyi. Şu insan yetiştirmeyi
ve eğitim konusunu siyasetin dışında bir düşünebilsek
ama hiç düşünmüyoruz. Burada, bu, her gün, her bir üniversite konuşulduğu
zaman çoğunluk bulamıyoruz biz. Türkiye'nin hani en önemli konusu
eğitimdi. Çoğunluk bile bulamıyoruz, ilgilenmiyoruz çünkü
üniversite açmakla bu işler çözülecek zannediyoruz, çözülmüyor. Nitelik
meselesi, dünyayla rekabet edebilme meselesi.
Bakın, bu rakamları
düzeltmenin tek yolu, işsizliği önlemenin tek yolu, hatta
iktidarı belki sürdürmenin tek yolu bu meseleleri çözmekle ilgili ama bu
meseleleri çözmeye kimse yanaşmıyor, yanaşmak da istemiyor.
Bazı yasaları çıkarmak... Ki Türkiye Büyük Millet Meclisi gerçekten
en önemli yasa çıkaran meclislerden bir tanesi, bundan daha fazla yasa
çıkaran bir meclis yok dünyada, her gün bir yasa çıkarıyoruz.
Neredeyse ayakkabılarla ilgili sorunları bile buraya
getireceğiz, yasa çıkaracağız. Bu iş yasa
çıkarmakla olmuyor, uygulamakla oluyor, bu rakamları
değiştirebilmekle oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Melen, konuşmanızı tamamlayınız.
MİTHAT MELEN (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Uzatmak âdetim değil ama
çok az zaman var, beş altı dakika içerisinde Türkiye'nin eğitim
sorunlarını çözmek de çok zor ama şartlar o. En azından
bunları söylemek imkânı önemli bir imkân. Onun için, tekrar, hep
beraber bir düşünmemiz lazım.
Üniversitelerin
sayısını artırmak, üniversitelere acayip bölümler eklemek
işsiz sayısını artırmak demek. Türkiyede benim en
korktuğum işlerden bir tanesi, hele milletvekili olduktan sonra,
üniversiteli işsizlerin kapıma dayanmalarıyla ilgili. Bugün
Türkiyede çok iyi üniversiteleri bitirenler bile işsiz, biliyorsunuz,
çünkü niye? Eğitim ekonomisi denilen bir kavramı da pek
kafamıza yerleştirememişiz, planlayamamışız
bunları yani piyasa ile ihtiyaç arasında plan yapamamışız.
Onun için, bu üniversiteleri açalım da yarın yine işsizler
ordusunun arttığı yani yarın yine
sıkıntıları hep birlikte burada çekmeyelim diyorum.
Bu nedenle önergemizin de
kabulünü arz ediyorum, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Melen.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesine bağlı Ek Madde 127i ile
kurulması öngörülen İstanbul Medeniyet Üniversitesi
başlığının İstanbul Medeniyetler Üniversitesi
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sebahat
Tuncel (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Tuncel, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 1inci maddesi üzerine verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine konuşuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten, yeni
üniversitelerin açılması vesilesiyle Türkiyede eğitim sistemini
bir kez daha tartışmak önemli diye düşünüyorum. 8 yeni
üniversite açılacak, 18 bin yeni kadro alınacak ama bu Türkiyede ne
eğitim sisteminin sorunlarını çözüyor ne de Türkiyede
üniversite mezunlarının sorunlarını çözüyor. Ortalama, her
yıl üniversitede 500 bin insanın mezun olduğunu
düşündüğünüzde bu rakam çok ciddi. Her dönem gerçekten, üniversiteli
işsizler açığa çıkıyor çünkü eğitim sistemimizde
üniversiteyi bitirenlerin gerçekten, kendi yaşamını
oluşturacağı, yeni iş alanları açacağı
alanlar yok. Sadece üniversiteye gitmesi üzerinden bir yaklaşım,
eğitim mezunlarının, 300 bin eğitim mezununun iş
beklediğini düşündüğümüzde bu rakamın ne kadar vahim
olduğunu görebiliriz.
Sayın milletvekilleri,
diğer bir konu da üniversitelerde gerçekten ne kadar bilimsel eğitim
veriliyor ya da eğitim alanına ilişkin kadrosuyla tam
donanımlı, çağdaş, 21inci yüzyıla uygun
eğitimler verildiği ve bundan sonra üniversiteden mezun
olanların bu eğitimi nasıl kullanabileceği meselesi de
önemli.
Dün bu kürsüden ifade
etmiştim Diyarbakırı, Dicle Üniversitesini. Bir örnek daha
vermek istiyorum. Dicle Üniversitesinde 75 öğrenci okulun mezuniyet
törenine katılmadılar, alternatif bir tören yaptılar. Orada
öğrencilerin metninde şöyle bir şey vardı: 75 tane tıp
öğrencisi Biz bir şey öğrenmeden ayrılıyoruz buradan.
Biz hastalarımızı nasıl tedavi edeceğimizi bilmiyoruz
çünkü orada bize bunu öğretmediler, gerekli donanım yoktu. Tıp
fakültesinde okuduk ama biz gerçekten bir doktor olamadık.
isyanını ifade ediyorlardı ve Biz, bu ortamda nasıl gidip
de insanlarımızı, hastalarımızı tedavi
edeceğiz? Hangi sorumlulukla? diye.
Sanırım, Sayın
Bakanımız da bunu göz önüne alır çünkü sadece yetiştirmek
yetmiyor, sadece doktor, öğretmen yetiştirmek yetmiyor. Bunun
gerçekten topluma hizmet edebilecek koşulda olup olmaması önemli.
Buna
baktığımızda, bunun nedenleri, tabii ki üniversitelerdeki
kadro sayısının yetersizliği. Birçok üniversitede yeterince
profesör yok, yeterince doçent yok, yeterince uzman yok. Biz yeni üniversiteler
açıyoruz. Buralara da doğal olarak zaten yeterli olmayan profesörü,
doçenti de gönderemiyoruz. Bu da çok ciddi bir problem. Yani profesörün
olmadığı, doçentin olmadığı, bırakalım
uzmanın olmadığı üniversitelerimiz var. Bunlar nasıl
bir eğitim sistemi içerisinde, nasıl eğitim verecekler,
öğrencileri nasıl geliştirecekler? Bu önemli bir nokta diye
düşünüyorum. Bu olmadığı sürece gerçekten sadece
üniversiteye giden, diploma alan kişiler oluyor.
Diğer bir nokta, bu
vakıf üniversitelerinin açılması pozitif bir şey gibi
görünüyor ama özellikle bu kadro meselesinde, oraların ekonomik
koşullarının belki daha iyi olması kadroların da
vakıf üniversitelerinde yer almasını beraberinde getiriyor,
devlet üniversiteleri bu vesileyle daha kalitesiz bir eğitim vermek
durumunda kalıyor. Bu konuda da yapılması gereken şey, gerçekten
nitelikli kadronun ve üniversitelerin gerekli donanıma
kavuşturulması gerekiyor. Aksi takdirde eğitim
sorunlarımız her zaman için devam edecek.
Diğer bir konu, tabii ki
sadece eğitimciler açısından değil, bir de öğrenciler
açısından durum var.
Türkiyede bir sürü
sınav -en son KPSS sınavı- var, yeni sınavlar oldu,
bazıları kaldırılıyor. Bu sınav sisteminde
elenmek durumunda kalan, bin bir emekle üniversiteye gelen öğrenciler
eşit fırsatlardan yararlanmıyorlar. Türkiyede yoksulluktan, işsizlikten
bahsediyoruz. Bu ülkede yoksul ve işsizler ile ekonomik durumu iyi olanlar
aynı koşullardan yararlanmıyor, üniversitelere, dershaneye
gidemiyorlar örneğin. Devlet okulları, ne yazık ki yeterince
sağılıklı bir eğitim geliştirmiyor. Türkiyede eğitim
sisteminde parası olan iyi eğitim alıyor, işte Türkiyede de
iyi üniversitelere, vakıf üniversitelerine gidiyor ya da yurt
dışında üniversitelere giderek eğitimini alıyor ama
diyelim parası olmayan, yoksul emekçi halkın çocukları daha kötü
üniversitelerde daha zor koşullarda eğitim almak durumunda
kalıyor.
O açıdan, üniversitelere
giriş sınavlarına baktığınızda, en yoksul
neresi oluyor? Hakkâri, Şırnak oluyor. Bunun da nedeni gerçekten
orada eğitim fırsatlarından insanların eşitçe
faydalanmamasından kaynaklı. Yine ana dilde eğitim meselesi
burada da çok ciddi bir problem. Eşitsizlik her yönüyle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Tuncel.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Diğer bir nokta da
kadınlar açısından bu eşitsizlik çok daha ciddi bir
problem. Öğretim görevlilerine baktığınızda, 2008-2009
listesine baktığınızda, kadın profesör
sayısı, kadın doçent sayısı, kadın uzman
sayısı neredeyse yok kadar az. Oysa bu üniversitelerden kadınlar
ve erkekler birlikte mezun oluyor ama kariyer şeyine ya da görevlendirmeye
baktığınızda, rektör atamalarına
baktığınızda, bu, yok denecek kadar az. Eğitim
sisteminde, yine sınav sisteminde de bu böyle çünkü kadınlar
yoksulların daha yoksulu konumunda, eğitim fırsatlarından
eşit şekilde faydalanamıyorlar.
Dolayısıyla, biz,
bu vesileyle hazır üniversite açıyorken bir şekilde
üniversitelerde yaşanan sorunlar, daha demokratik, daha
katılımcı ve eşitsizlikleri ortadan kaldıran bir
eğitim sistemi konusunda da bir tartışma yürütmek
durumundayız.
Bu hepimizin sorumluluğu
diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 1e bağlı ek
madde 128 üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum; buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 128 inci maddenin başlığı ve birinci
fıkrasında geçen "İzmir Katip Çelebi Üniversitesi"
ibaresinin "İzmir Hasan Tahsin Üniversitesi" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Ahmet Kenan Tanrıkulu Hasan Çalış
Konya İzmir Karaman
Emin Haluk Ayhan Oktay Vural Şenol Bal
Denizli İzmir İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesine bağlı Ek Madde 128'in
ikinci fıkrası (c) bendinde yer alan "Fen Bilimleri
Enstitüsü" ibaresinden sonra gelmek üzere "Deniz Bilimleri ve
Teknolojisi Enstitüsü" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İbrahim Binici M. Nezir Karabaş
Iğdır Şanlıurfa Bitlis
Osman Özçelik Hasip Kaplan Akın Birdal
Siirt Şırnak Diyarbakır
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesine bağlı Ek Madde 128'in madde
başlığı ile 1. fıkrasında yer alan "İzmir
Katip Çelebi Üniversitesi" ibarelerinin "İzmir Zübeyde
Hanım Üniversitesi" olarak değiştirilmesi ile 2.
fıkrasının a bendinde yer alan "Denizcilik Fakültesi"
ibaresinden sonra gelmek üzere, "Havacılık ve Uzay Bilimleri
Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Doğa Bilimleri Fakültesi"
ibarelerinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Bülent Baratalı Ferit Mevlüt Aslanoğlu Vahap Seçer
İzmir Malatya Mersin
Şevket Köse Mehmet Ali Susam Ali Koçal
Adıyaman İzmir Zonguldak
Abdullah Özer Harun
Öztürk
Bursa İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Baratalı konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Baratalı, buyurun efendim.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 506 sıra sayılı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile yeni kurulacak üniversiteler
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlarken sizi, grubum ve şahsım adına
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; üniversiteler, her dönem, eğitim ve kültür
yuvası olarak aydınlanma ve yenileşmeye öncülük etmiş, var
oldukları yerlerin ve çevrelerin ekonomik ve sosyal dönüşümlerine
büyük katkı sağlamışlardır. Ayrıca,
yükseköğretim nüfusunun oranını yükseltmesi gereken ülkemiz için
üniversitelerin kurulmasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak
memnuniyetle karşılıyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hâlen İzmirde, Dokuz Eylül, Ege, Yüksek
Teknoloji, Yaşar, Ekonomi, İzmir ve Gediz olmak üzere yedi tane
üniversitemiz vardır. Belediye başkanlığımda Dokuz
Eylül ve Yüksek Teknoloji Enstitüsünün kurulmasına da yardım ettim,
aracılık ettim ve kuruculuğunda bulunduğum için, bu konuda
da mutluluğumu ifade etmeye çalışıyorum. Bu
üniversitelerde, 100 bin civarında öğrenci ve 8 bine yakın da
öğretim elemanı bulunmaktadır. Artan nüfusumuz, sürekli göç,
yeni üniversitelerin kurulmasının gerekçesini
oluşturmaktadır. Bu nedenle, İzmire ve Egeye, bu batı
bölgelerine ve tabii, elbette ki bütün Türkiyeye, bu yeni kurulacak olan
İzmirin dördüncü devlet üniversitesinin iyilikler getireceğini
biliyorum ve teşekkürlerimi yineliyorum.
Ancak, bizim tek sorunumuz,
burada, bir isim olayıdır sayın milletvekilleri. Turgut Reis
olarak başlayan bu dördüncü devlet üniversitesinin adı Plan ve Bütçe
Komisyonunda Kâtip Çelebi olarak değiştirilmiştir. Elbette,
Kâtip Çelebi, Turgut Reis, Hasan Tahsin (Şehit Nevres) ve buna benzer
bütün isimler hepimizin müşterek tarih özellikleridir, hepsine de çok
büyük saygılarımız var ancak sekiz bin beş yüz
yıllık geçmiş tarihi ve Heredotun en güzel iklim, en mavi
gökyüzünün şehri olarak belirlediği İzmirlilerin de bu konuda
bir şey söylemesi gerekiyordu ve İzmirliler bir şeyler
söylediler.
Şimdi, Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üniversiteler, biraz, içinde
bulunduğu kentle de özdeşleşiyorlar. Örneğin
Kahramanmaraşta Sütçü İmam, Antalyada Akdeniz ya da
İngilterede Oxford, Cambridge veya Amerikadaki Yale ve Utah gibi
üniversiteler böyle bir örnek teşkil edebilir. Ancak, biz
katılımcı demokrasiden yanayız. Acaba bu konuda
İzmirliler ne diyor? Elimde iki tane araştırma var:
Bir tanesi, 1.067 kişi
üzerinde, yarısı bayan yarısı erkek olmak üzere
yapılmış bir araştırma: Yüzde 41 Zübeyde Hanım,
yüzde 27 Hasan Tahsin, yüzde 12 Çakabey ve Şehit Asteğmen Kubilay
yüzde 7, Kâtip Çelebi yüzde 4, Karşıyaka yüzde 3, Turgut Reis yüzde
2,5 olarak gidiyor.
Ayrıca değerli
arkadaşlar, elimde İzmirin çeşitli gazeteleri var. Bakın,
bunlardan Habertürk gazetesinin Egeli Haber diye bir gazetesi var. Bu
gazetenin yaptığı araştırmaya göre de değerli
milletvekilleri, İzmirde Zübeyde Hanım ismi öne
çıkmış bulunmaktadır.
O nedenle, değerli
dostum, siyasete başlarken değişik partilerden beraber
başladığımız Sayın Tekelioğluna burada çok
saygım var, değerli dostumun önerisine de saygım var. Ancak bu
konuda, İzmirlilerin bu sesine dikkat çekmesi gerektiğini ve önerilen
isim üzerine de oy kullanmasını kendilerinden burada rica ediyorum.
Dün konuştu, dinledim, elbette Kâtip Çelebi de çok önemli bir isim.
Ancak değerli
arkadaşlar, bakınız, bizim önerimiz İzmir Zübeyde
Hanım Üniversitesidir. İlk defa, dün bir arkadaşım ifade
etti, bir hanımefendinin adı üniversitenin adı olacaktır.
Kimdir bu hanımefendi? Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
Cumhurbaşkanı olduğu zaman İzmir Milletvekiliydi,
eşini İzmirden seçmiştir, annesini İzmirlilere emanet
etmiştir, annesinin mezarı Karşıyakadadır. O nedenle,
biz İzmirlilerin, devletimizin kurucusu, kurtarıcısı
Gaziye böyle bir borcumuz var. Umuyorum ki değerli gazi Meclisinin de
Gazinin annesine böyle bir borcu var.
O nedenle, değerli
arkadaşlar, isim konusunda önergemizin desteklenmesini sizlerden
bekliyorum, rica ediyorum, arz ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Baratalı.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Teşekkürlerimi
yinelerken kurulacak olan üniversite ve fakültelerin son derece isabetli
olduğunu düşünüyorum ancak bunların yanında
havacılık ve uzay bilimleri, güzel sanatlar fakültesi, siyasal
bilgiler ve doğa bilimleri gibi yeni fakültelerin de bir ihtiyaç
olduğunun bilimsel olarak öne çıktığını ifade
etmek istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu doğrultuda hazırlamış
olduğumuz önergenin kabulü ile İzmir tam anlamıyla herkesin
içine sinen bir üniversiteye kavuşacaktır. Tamamen ülke ve bölge
gerçeklerine göre dile getirmiş olduğum bu önergenin kabulü
İzmir için hep beraber atmış olduğumuz bir adım olarak
daha anlamlı olacaktır ve bir değer katacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle
yeni üniversitemizin, İzmirliler başta olmak üzere Egeye ve
Türkiye'nin bütün illerine iyilikler getirmesini diliyorum, teşekkürlerimi
yineliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Baratalı.
Sayın Tekelioğlu
MEHMET S.
TEKELİOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım, kısa
bir açıklama için söz istedim.
BAŞKAN - Sayın
Baratalının ifadeleri üzerine mi bir açıklama getireceksiniz?
Buyurun.
MEHMET S.
TEKELİOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım, söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Sayın Baratalıya
da teşekkür ediyorum açıklamaları için. Yalnız bir konuya
açıklık getirmemiz gerekiyor, o da şudur: İzmirlilerin
böyle bir talebi var. şeklinde bir beyanda bulundu Sayın
Baratalı, oysa bu talep üniversite camiası arasında, bilim
camiası arasında yapılmış bir araştırma
değil ve çok kısıtlı bir şekilde, sadece bir gazetenin
yaptığı bir araştırmadır, bir ciddiyeti, bir
inanılır tarafı yoktur. Bunu açıklamak istedim.
Teşekkür ediyorum.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
Bakın, başka bir açıklama da var.
BAŞKAN Evet, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesine bağlı Ek Madde 128'in
ikinci fıkrası (c) bendinde yer alan "Fen Bilimleri
Enstitüsü" ibaresinden sonra gelmek üzere "Deniz Bilimleri ve
Teknolojisi Enstitüsü" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Binici, siz mi konuşacaksınız?
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt)
Ben konuşacağım efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 506 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesine
bağlı ek 128inci maddeye ilişkin verdiğimiz önerge
üzerinde söz aldım.
Önergemiz üç tarafı
denizlerle çevrili ülkede denizciliğe yeterince önemin verilmediğine
işaret etmektedir ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesine deniz
bilimleri ve teknolojisi enstitüsü kurulmasını teklif ediyoruz. Bu teklifimizin
kabul göreceğini umuyorum.
Üniversiteler çok önemli,
bulundukları kentlerin gerçekten bilim yaşamına, sosyal
yaşamına, kültürel yaşamına ve en önemlisi de ekonomik
yaşamına katkı sağlaması beklenir ve üniversitelerin
temel karakteri de bilim üreten merkezler olması, bilim insanı yetiştirmesidir.
Ancak üniversitelerimizde ne kadar bilim insanı yetiştiriliyor, ne
kadar -bilim ve teknoloji- çağdaş dünyanın düzeyinde
araştırmalar yapılıyor ve geliştiriliyor, bunu
sorgulamamız gerekiyor.
Çok sayıda üniversite
açıyoruz. Bunlar ilk bakışta olumlu. Bizim de olumlu kabul
ettiğimiz, gördüğümüz çalışmalar. Şu anda Ankara,
Bursa, İstanbul, İzmir, Konya, Kayseri, Erzurumda yeni üniversiteler
açıyoruz. Bu kentlerimizde birden fazla üniversite var ve bunların
çoğu da köklü üniversiteler. Üniversitelerin ülke sathına homojen bir
şekilde dağılımını sağlamak ve planlamak
gerekiyor. Evet, AK PARTİ döneminde üniversitesiz kent kalmayacak.
şiarıyla, gerçekten, birçok kentimizde üniversiteler açıldı
ancak bu üniversitelerin çoğunda -daha önceki konuşmalarımızda,
Plan ve Bütçe Komisyonunda da ifade ettiğimiz gibi- bu kentlerimizde
açılan üniversitelerin çoğunda hâlâ yeterli bina yok. Binaları
olup da yeterli eğitim öğretim için gerekli alet edevat, laboratuvar
yok. Bunların olması hâlinde bile, yeterli öğretim üyesi yok.
Öncelikle, bu üniversitelerimizin eğitim ihtiyaçlarını
karşılamak lazım. Öğrencilerin büyük kentlerde
toplanmasının önüne geçmenin bir yolu da bu üniversitelerimizin aktif
hâle getirilmesi ve bütün ihtiyaçlarının karşılanması
lazım.
Birçok üniversitemizde,
fakültelerde, enstitülerde profesör bulmak mümkün değil, doçent düzeyinde
öğretim üyesi bulmak mümkün değil. Çoğunda, doktora
öğrencileri veya doktor öğrenciler tarafından dersler veriliyor.
Buradan mezun olan öğrencilerin almış oldukları
eğitimin, yarın yaşama katıldıkları zaman, ne
kadar yararlı, üretime ne kadar katkı sağlayabileceklerini
gerçekten sorgulamamız lazım. Yani Ben yaptım, oldu.
anlayışından çok, bütün üniversitelerimizin, açılan
üniversitelerimizin ihtiyaçlarının, önce, eksiksiz giderilmesi
gerekmekte. Bu konuda çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır.
Daha önce de ifade ettim,
Siirt Üniversitemizde birçok bölüm açılmasına rağmen, ya
laboratuvar eksikliğinden ya öğretim üyesi eksikliğinden okula,
üniversiteye öğrenci alınamamaktadır. Yıllardır
açılmış bir üniversitenin çok az sayıda öğrenci
aldığını göz önünde bulundurursak, Siirt ve çevresindeki
lise mezunu öğrencilerin büyük kentlere akmak zorunda kaldığını,
Ankara, İstanbul, Konya, İzmir gibi kentlerde eğitim
öğretim almak zorunda kaldıklarını görüyoruz. Bunun
yararlı bir tarafı var kuşkusuz, kültür
alışverişi, farklı kentlerden gelen insanların
farklı kentlerde, büyük metropol kentlerde yaşamlarını
sürdürmeleri, kültürel alışveriş açısından önemli ama
ekonomik sorunlar da yarattığını bilmekteyiz.
Üniversitelerde asıl
sorun, bizce, özgür bilim insanı yetiştirilmesidir.
Üniversitelerimizde gerçekten özgür düşünceli bilim insanı
yetiştirebiliyor muyuz? Böyle mi yapıyoruz, yoksa devletin resmî
ideolojisi anlayışıyla, öğretim üyelerinin verdiği
eğitimle mi öğrenciler yetiştiriliyor? Devletin resmî ideolojisi
dışında farklı görüşlere sahip öğrenciler,
öğretim üyeleri üniversitelerde barınamamaktadırlar. Özgür bir
tartışma ortamı, özgür bir bilim üretme imkânına sahip
değil üniversitelerimizin çoğu, asıl buna dikkat edilmesi
gerekir.
Bakın, bu tür
üniversitelerimizde yetişen ve yüksek yargıda yer alan kimi
yargıçlar, daha önce yine ifade etmiştik, bir araştırmada,
Ben hukuk mukuk tanımam. diyebilmektedir. Yani, hukuk fakültesinden
mezun olup da
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız, buyurun efendim.
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla)
-
hukuk mukuk tanımayan bilim insanı, üniversite mezunu insanı
yetiştirmek yerine, özgür düşünceli akademisyenler, özgür
düşünceli bireyler yetiştirmek temel alınmalıdır
üniversitelerde. Bu eksikliğin mutlaka giderilmesi lazım. Resmî
ideolojiyle donatılmış insanlar yerine, bilimle
donatılmış insanlara ihtiyacımız vardır.
Bu açılacak
üniversitelerimizin her şeye rağmen hayırlı
olmasını diliyoruz, destekliyoruz, başarılar diliyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 128 inci maddenin başlığı ve birinci
fıkrasında geçen "İzmir Katip Çelebi Üniversitesi"
ibaresinin "İzmir Hasan Tahsin Üniversitesi" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şenol
Bal (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bal,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 506 sıra
sayılı Kanun Tasarısının ek 128inci maddesi üzerinde
verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
görüşülmekte olan kanun tasarısında İzmirde bir üniversite
kurulması, adının İzmir Turgut Reis Üniversitesi
olması söz konusu iken, Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan bir
değişiklik ile ismi İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi olarak
değiştirilmiştir. Üniversitenin adıyla ilgili biz de bir
değişiklik önergesi verdik. Bizim teklifimiz İzmir Hasan Tahsin
Üniversitesi olması şeklindedir.
Neden Hasan Tahsin? Büyük
çoğunlukla devlet üniversiteleri bulundukları şehirdeki
simgelerin, sembollerin ismini alıyor. Hasan Tahsin, Kurtuluş
Savaşının simge isimlerinden biridir, İzmirin simgesidir,
İzmirin ve İzmirlinin model şahsiyeti olmuştur. Sadece
İzmirliler değil, Türkiye, bu ismi, kurtuluş mücadelesinin ilk
kurşununu ateşleyen vatan kahramanı olarak saygıyla anar.
O, işgal acısına dayanamayıp, yüreğinin sesini
dinleyip tek başına da olsa düşman alayına savaş
açacak kadar cesurdur. Atılan bu kurşun, Türk Kurtuluş
Savaşının meşalesini yakarken bütün dünyaya Türk
milletinin işgali kabul edemeyeceğinin ilanını ve
işaretini vermiştir.
Hasan Tahsin, Paris Sorbonne
Üniversitesi Siyasal İlimler Akademisini bitirmiş, İstanbula
döndükten sonra Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları
karıştıran İngiliz Buxton kardeşlerin bu
faaliyetlerini önlemekle görevlendirilmiştir. Bu görevi
başarıyla tamamlamıştır ve bu yüzden de on yıla
mahkûm olmuştur. Birinci Dünya Savaşında Bükreşin
Osmanlı ve müttefik Almanya tarafından alınmasından sonra,
mahkûmiyetinin ikinci yılında hürriyetine kavuşmuş ve
mütarekenin karanlık günlerinde İzmire gelmiştir.
İzmirde, Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyetinin sözcülüğünü yapan
Hukuku Beşer gazetesinin başyazarı olarak, kalemiyle,
eylemleriyle bu istila felaketini millete göstermeye, anlatmaya
çalışmıştır. 15 Mayıs 1919 günü İzmirde Yunan
işgalinin başlaması üzerine dayanamayarak attığı
ilk kurşunla Yunan sancaktarlığını yapan kişiyi
vurmuş, işgalin kabul edilemeyeceğini ortaya koymuştur ve
otuz bir yaşında şehit olmuştur. Bu kahraman Türk
evladının isminin bir devlet üniversitesinde
yaşatılması, tarihimize, kurtuluş mücadelemize ve sembol
isim olarak Hasan Tahsine olan saygı borcumuzdur. Yeni genç nesillere
bağımsızlığımızın önemini ve
bağımsızlık için nelerden vazgeçilebileceğini anlatmak
bakımından Hasan Tahsin adı çok önemlidir.
Dün Sayın
Tekelioğlu konuşmasında Kâtip Çelebinin tarihî şahsiyetinden
bahsetti ve bu yeni üniversiteye Kâtip Çelebi adının verilmesinin
uygun olacağını savundu. Bizim Kâtip Çelebiye karşı
olmamız gibi bir şeyin söz konusu olamayacağı malumdur.
Kâtip Çelebi isminin başka bir üniversite için düşünülmesi çok yerinde
olacaktır, hatta bu tasarıda kuruluşu söz konusu olan
Kayserideki üniversitenin adı Abdullah Gül yerine Kâtip Çelebi olabilir
ve hatta olmalıdır da, çünkü hâlen hayatta ve görevde olan ve tarihin
hüküm süzgecinden geçmemiş ve dolayısıyla hakkındaki tarihî
hükmün ne olacağı belli olmayan bir şahsiyetin adını
bir devlet üniversitesine vermektense, tarihî hüküm bakımından parlak
bir şahsiyet olduğu herkesçe kabul edilen Kâtip Çelebi isminin
verilmesi her bakımdan uygun olacaktır. Ben şahsen Sayın
Cumhurbaşkanının bu tekliften memnun olduğu kanaatinde de
değilim, kendisinin buna bir şekilde müdahalede
bulunacağını ümit etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri,
İzmirde kurulacak yeni devlet üniversitesinin adıyla ilgili
İzmir basını anketler düzenledi ve İzmirlilerin büyük
çoğunluğu Hasan Tahsin dedi. Yine bir gazete Ege Bölgesi
milletvekilleriyle telefon görüşmeleri yapıp sordu, yine Hasan Tahsin
ismi öne çıktı. İzmirli için Hasan Tahsin ismi çok önemlidir
sayın milletvekilleri. Hasan Tahsin ismi İzmirlilerin şuurunun
sembolü olmuştur. Bilirsiniz, İzmir, Türkiyenin seksen bir ilinden,
Balkanlardan ve diğer Türk coğrafyasından gelen
insanlarımızın hoşgörüyle, demokrasiyle
buluştuğu, kardeşliğin ve dostluğun
yaşandığı, aynı zamanda millî hassasiyetlerin bütünleştiği
bir şehirdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
konuşmanızı tamamlayın Sayın Bal.
ŞENOL BAL (Devamla) - Ve
inanın, burada Hasan Tahsin ruhu birleştirici bir güçtür. İzmir,
Ulusal Kurtuluş Savaşının başladığı ve
bittiği sembol bir şehirdir sayın milletvekilleri.
Kurtuluş
Savaşının sonlandığı 9 Eylül tarihi
İzmirde nasıl bir üniversiteye ad olmuşsa ilk kurşunu
atanın ismiyle bu süreç tamamlanmalıdır. İlk kurşun
atan isimden AKPnin rahatsız olmayacağını ummak istiyorum.
Hasan Tahsin ismi, İzmirde yeni kurulacak üniversite için en ideal
isimdir. Buna AKPnin karşı çıkma nedenini de pek
anlamış değilim. Yoksa Hasan Tahsinin Teşkilatı
Mahsusanın çok önemli bir elemanı olmasından mı
rahatsızlık duyuluyor, doğrusu merak ediyorum.
23üncü Dönem milletvekilleri
olarak, her 15 Mayısta yapılan İlk Kurşun törenlerinde
hiçbir AKPli vekil ve il teşkilatını göremedim, nedenini de
anlamış değilim.
Sayın milletvekilleri,
kurulacak bu üniversitenin ülkemize, İzmirimize hayırlı
olmasını diliyor, vermiş olduğumuz değişiklik
önergesini desteklemenizin ümidiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
HASAN ÇALIŞ (Karaman)
Karar yeter sayısı Sayın Başkan.
SUAT KILIÇ (Samsun) Geçti.
BAŞKAN Kabul
etmeyenler
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sayın Başkan, bu tarafa hiç bakmıyorsunuz.
SUAT KILIÇ (Samsun)
Oylamadan sonra istedi Sayın Başkan.
HASAN ÇALIŞ (Karaman)
Karar yeter sayısı
BAŞKAN Efendim?
ALİM IŞIK (Kütahya)
Karar yeter sayısı istedi.
BAŞKAN Tamam efendim.
SUAT KILIÇ (Samsun)
Sayın Başkan, oylamadan sonra istedi.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
SUAT KILIÇ (Samsun)
Oylamadan sonra istedi Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Siz
Grup Başkan Vekili misiniz, Meclis Başkan Vekili misiniz?
SUAT KILIÇ (Samsun) Grup
Başkan Vekiliyim. Oylamadan sonra istedi.
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, biraz sonra zaten maddeyi
oylayacağım. Maddeyi oylamada arkadaşlarımızın
talebini yerine getireceğim.
Sayın Çalış,
madde oylamasında dileğinizi dikkate alacağım.
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunup karar yeter sayısını arayacağım.
İki dakika süre
veriyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir
anlaşmazlık mı var Kâtip Üyeler arasında Başkanım?
BAŞKAN Elektronik
cihazla yapıyorum efendim.
Maddeyi oyluyoruz ve iki
dakika süre veriyorum.
Oylama işlemi
başlatıldı, buyurun.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.54
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.11
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 132nci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Ek 128inci maddenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
İki dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir.
506 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Ek madde 129 üzerinde üç adet
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısın 1.
maddesine bağlı Ek Madde 129un 2. fıkrasının b
bendinde yer alan kurulan ibaresinden sonra gelmek üzere Sivil
Havacılık Yüksekokulu ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Vahap Seçer Ferit Mevlüt Aslanoğlu Şevket Köse
Mersin Malatya Adıyaman
Ali Koçal Ali İhsan Köktürk Abdullah Özer
Zonguldak Zonguldak Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 129 uncu maddenin ikinci fıkrasının;
(a) bendinde geçen
"Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi" ibaresinin yerine
"Sanat ve Tasarım Fakültesi, İnşaat Fakültesi, Makine
Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Fakültesi, Bilgisayar
Mühendisliği Fakültesi," ibarelerinin eklenmesini,
(c) bendinde geçen "yeni
kurulan" ibaresinden sonra gelmek üzere "İleri Teknoloji
Enstitüsü," ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Hasan Çalış Oktay Vural
Konya Karaman İzmir
Ahmet Kenan Tanrıkulu Emin
Haluk Ayhan
İzmir Denizli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı kanunun 1.maddesinin EK 129 maddesinin
başlığında ve birinci cümlesinde yer alan
"TEKNİK" ibaresinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Sami Güçlü Orhan Erdem Hüsnü Tuna
Konya Konya Konya
Ali Öztürk Harun Tüfekçi Muharrem Candan
Konya Konya Konya
Ayşe Türkmenoğlu Abdullah Çetinkaya Kerim Özkul
Konya Konya Konya
Mustafa
Kabakcı
Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, gerekçeyi
okutuyorum.
Buyurun:
Gerekçe:
Teknik Üniversiteler daha çok
Fen, Teknoloji ve Mühendislik Fakültelerinden oluşmaktadır. Halbuki
Konya da kurulacak Üniversitede Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi,
Turizm Fakültesi ve Eğitim Bilimleri Fakültesi de bulunmaktadır.
Bakanlığımız ve Hükümetimizin teklifinde de yer
aldığı gibi Üniversitenin Konya Teknik Üniversitesi değil
de Konya Üniversitesi olarak kurulmasının, kurulacak olan
üniversiteyi daha iyi tanımlayacağını düşünmekteyiz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 129 uncu maddenin ikinci fıkrasının;
(a) bendinde geçen
"Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi" ibaresinin yerine
"Sanat ve Tasarım Fakültesi, İnşaat Fakültesi, Makine
Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Fakültesi, Bilgisayar
Mühendisliği Fakültesi," ibarelerinin eklenmesini,
(c) bendinde geçen "yeni
kurulan" ibaresinden sonra gelmek üzere "İleri Teknoloji
Enstitüsü," ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Kalaycı
BAŞKAN Sayın
Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun tasarısının 1inci maddesine bağlı ek 129uncu
maddeye ilişkin verdiğimiz önerge hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere
huzurlarınızdayım; bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tasarının bu maddesiyle
esasen Konya Teknik Üniversitesi kurulması öngörülmüş idi.
Tasarının ilk hâlinde Konya Üniversitesi adıyla yer alan
üniversitemizin teknik üniversite olması için, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
Değerli Arkadaşım AKP Konya Milletvekili Hasan Angı ile
birlikte verdiğimiz önerge oy birliğiyle kabul edilerek
üniversitemizin adı Konya Teknik Üniversitesi olmuş idi. Ancak
Konyanın teknik üniversiteye kavuşacak olmasına sevinirken
şu anda, biraz önce kabul edilen önergeyle, 10 AKP Konya milletvekili arkadaşımın
verdiği önergeyle, üniversitenin tekrar ilk hâline dönüştürülmesi
kabul edilmiştir. Açıkçası şok oldum. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bizim de katkımızın olması mı hazmedilmedi,
bilmiyorum!
Diyorlar ki: Öğrenci
sayısı 90 bin, çok fazla. Selçuk Üniversitesini bölerek teknik
üniversite kuralım. Bölmeye karşı Konyada mutabakat yok ki.
Bunu siz de biliyorsunuz. Hani Konya üniversiteler şehri olacaktı? 90
binlik üniversiteyi 30ar binlik 3 üniversite hâline getirmek Konyaya ne
getirir? Üniversite şehri yapmaz. Konya 90 binlik üç dört üniversiteyi
kaldırır. İşte o zaman gerçek üniversiteler şehri
hâline gelir. Hem ne zaman böleceksiniz? Çıkmaz ayın çarşamba
günü! Sekiz yıl oyaladınız. Şimdi, tam seçim arifesinde mi
yapacaksınız? Böyle ancak kendinizi aldatırsınız.
MUSTAFA KABAKCI (Konya)
Yok, yok, olacak.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
İyi düşünün, Konyayı düşünün, Konyanın
ihtiyacına bakın, Konyalının talebini dikkate alın,
Konyaya teknik üniversite kurulması için önümüze gelen bu
fırsatı ne olur geri çevirmeyin.
Çok ilginçtir, bir sonraki
maddeyle kurulan Erzurum Üniversitesinin, Erzurum Teknik Üniversitesine
dönüştürülmesi için AKPli 5 Erzurum Milletvekili arkadaşım ile
Grup Başkan Vekilinin verdiği değişiklik önergesi var. Takdir
ediyorum, arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Ancak Bursaya,
Erzuruma teknik üniversite kurulacak, Konyaya teknik üniversite
kurulmasını ise bizim AKPli 10 milletvekili engelleyecek, anlamak
mümkün değil!
MUSTAFA KABAKCI (Konya)
Doğru değil.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
Eller gidiyor Mersine, bizim 10 AKP milletvekili gidiyor tersine!
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bizim verdiğimiz önerge, yeni kurulan üniversitede Konya
sanayisinin ihtiyacı olan mühendislik dallarında, sanat ve
tasarım, bilgisayar, elektrik, elektronik, makine, inşaat gibi
dallarda ayrı fakülteler açılması ve üniversite bünyesinde ileri
teknoloji enstitüsü kurulmasını içermektedir.
Değerli Konya
milletvekili arkadaşlarım, gelin, pişmiş aşa su
koymayın. Konyamızda teknik üniversitenin kurulmasını
engellemeyin. Fakültenin altında bölümler açmak yerine, ayrı
fakülteler açılmasını içeren bizim önergemize destek verin,
teknik üniversitemizi layıkıyla kuralım. Yıllardır
Konyanın beklentisi, hemşehrilerimizin arzusu, sanayicilerimizin
isteği Konyada teknik üniversitenin kurulmasıdır. Aksi takdirde
bunun hesabını veremezsiniz, bunun vebalini ödeyemezsiniz. İyi
niyetle sizi uyarıyorum. Bir Konyalı olarak sizi uyarıyorum,
gelin bu sevdadan vazgeçin.
Anadolu sanayicisinin
kalifiye teknik eleman ihtiyacına cevap verecek niteliklere sahip örnek
bir eğitim ve öğretim kurumu artık ihtiyacın da ötesinde,
olmazsa olmaz bir hâl almıştır.
Bilindiği gibi, sanayisi
gelişmiş ülkelerde sanayinin tüm ihtiyaçları, büyük çapta,
sanayiyle iç içe olan teknik üniversiteler yoluyla
karşılanmaktadır. Bir devlet desteği olmaksızın,
hatta AKP döneminde teşvik kapsamındaki iller arasına
alınmamasının ortaya koyduğu olumsuzluklara rağmen,
müteşebbis ruha sahip Konyalı girişimcilerin yoğun
gayretleriyle bir sanayileşme süreci yaşayan Konyada, kalifiye
eleman sorununa çözüm arayan iş dünyası için teknik üniversite büyük
önem arz etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Kalaycı, konuşmanızı tamamlayın.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
İleri teknoloji
üretimine katkı verecek, bilim ve teknolojide üniversite-sanayi iş
birliğini en üst seviyeye çıkaracak, sanayicilerimize
uluslararası arenada rekabet gücü sağlayacak bir teknik üniversite
için Konyada, hem gerekli potansiyel hem de teknik ve sosyal altyapı
fazlasıyla mevcuttur.
Konyada kurulacak teknik
üniversite Konya sanayicisinin iş yapma kapasitesini artıracak,
yapacağı araştırma ve atılımlarla dünya ile
rekabet edebilecek konuma gelme konusunda sanayicimizin önünü açacaktır.
Kurulacak olan üniversite,
hem bölgenin sanayisi başta olmak üzere birçok alanda kaliteli eleman
ihtiyacını giderecek hem de üniversite-sanayi iş birliğiyle
sanayicilerimize eksikliklerini giderme imkânı tanıyacaktır.
Tekrar sesleniyorum değerli
Konya milletvekili arkadaşlarıma, ne olur engellemeyin, ne olur. Bu
fırsatı bir daha bulamayız, bu fırsatı
kaçırmayalım.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesine bağlı Ek Madde 129un 2.
fıkrasının b bendinde yer alan kurulan ibaresinden sonra
gelmek üzere Sivil Havacılık Yüksekokulu ibaresinin eklenmesini arz
ve talep ederiz.
Atilla
Kart (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Kart, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 129uncu maddeyle ilgili
olarak tarafımızdan verilen önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan bu tasarıyla, 129uncu maddede Konya Teknik
Üniversitesinin kurulması amaçlanıyor. Bu konudaki
değerlendirmelerimi yaparken, 29 Aralık 2005 tarihinde 22nci Yasama
Döneminde 46ncı Birleşimde yaptığım konuşmaya
atıfta bulunarak ve özetleyerek görüşlerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Selçuk Üniversitesinin
mevcut idari ve fiziki yapısıyla 80 bin öğrenciye hizmet
vermekte zorlandığını biliyoruz. Bu idari yapının
gücünü ve kapasitesini aşan bir potansiyel söz konusu. Böyle bir yapılanma
zorunlu olarak eğitimin niteliğini de olumsuz yönde etkiliyor.
Selçuk Üniversitesi, Türkiye
ölçüleri içinde ciddi bir gelişme sağladı ancak evrensel ve
akademik niteliği için aynı şeyleri söylemek maalesef mümkün
değil.
Konyanın şu andaki
sanayi yapısı ağırlıklı olarak orta ölçekli
işletmelere dayanmakta. Konya sanayisini oluşturan
kuruluşların çoğu teknolojik destek ve yönlendirme konusunda
aradıkları ortamı bulamamışlardır.
Aslında, yöre
milletvekilleri, Konya milletvekilleri bu gelişmeyi ve ihtiyacı
gördükleri içindir ki 1995 yılından bu yana Konyada teknik bir
üniversite kurulması yolunda hep birlikte gayret içinde
olmuşlardır. Bu çalışmalar 22nci Yasama Döneminde de
yoğunluk kazanmıştır. İktidar ve muhalefet
milletvekilleri hep birlikte ve kararlı bir şekilde bu dönemde de
muhtelif yasa teklifleri vermişlerdir. Bu yönüyle Konyada teknik bir
üniversite kurulması yolunda artık politikacılar arasında,
milletvekilleri arasında polemik yaratmak ya da bir avantaj sağlama
gayreti içine girilmesi söz konusu değildir. Tam anlamıyla bir
dayanışma olduğundan emin olmak istiyoruz. Bu sürecin siyasi
iktidar tarafından mutlaka değerlendirilmesi gerektiğine
inanıyoruz. Mevcut potansiyel ve kamu kaynaklarının yerinde
kullanılması adına Konyaya yeni ve müstakil bir teknik üniversitenin
kurulması zorunluluğundan söz ediyoruz. Getirilen bu tasarıda
değişik sebeplerle bu düzenleme yapılamamış ise de
Konyanın özel konumu ve avantajları karşısında en
kısa sürede bu düzenlemenin yapılacağı yolunda
açıklama ve değerlendirme yapılmasını Konya kamuoyu
beklemektedir. Bunları değerli arkadaşlarım, 22nci Yasama
Döneminde 29 Aralık 2005 tarihinde ifade etmişiz, sizlere aynen
tutanaklardan aktardım.
Peki, bu düzenlemeyle, bugün
yapmak istediğimiz bu düzenlemeyle Konyada yeni ve müstakil bir teknik
üniversite kurulmasının gerçek anlamda altyapısını
kuruyor muyuz? Bu noktada gerekli yatırımları yapıyor
muyuz? Bunun altyapısı hazır mı?
Benden biraz evvel
konuşan Değerli Arkadaşım Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı bu konuyu çok daha somut bir şekilde anlattı. Burada
Konya kamuoyunun yanıltılmaması gerekiyor, Konya kamuoyunun
kandırılmaması gerekiyor. Konya yeni ve müstakil bir teknik
üniversite istiyor değerli arkadaşlarım. Konyanın bunu sağlayacak
potansiyeli var, bunu sağlayacak gücü var. Burada Selçuk Üniversitesi
bünyesinden birtakım fakültelerin, birtakım bölümlerin
kaydırılması suretiyle Konya kamuoyunun
yanıltılmaması gerekiyor, buna tenezzül edilmemesi gerekiyor.
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) Kim
yanıltıyor? Niye yanıltıyoruz? Niçin
yanıltacağız?
ATİLLA KART (Devamla)
Selçuk Üniversitesi bünyesinden ikinci, üçüncü üniversite elbette
çıkabilir ama Selçuk Üniversitesi bünyesindeki bu potansiyeli yeni ve
müstakil bir üniversite için bir dayanak olarak kullanmayalım, bir malzeme
olarak kullanmayalım; anlatmak istediğimiz bu. Burada, kayıt
üzerinde teknik üniversite kurulup da bunu Konya kamuoyuna yeni bir üniversite
olarak sunmanın yanlışlığını ifade ediyoruz.
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) Ne
yanlışlığı, nerede yanlışlık var?
ATİLLA KART (Devamla) -
Buna tenezzül etmeyelim değerli milletvekilleri, buna tenezzül etmeyelim.
Umarım
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) Kim
tenezzül ediyor?
ATİLLA KART (Devamla) -
Bakın, Sayın Güçlü, ben uyarılarımı yapıyorum
SAMİ GÜÇLÜ (Konya)
Uyarı yapmıyorsun ki.
ATİLLA KART (Devamla)
-
çünkü siyasi iktidarın bu
konudaki yanlışlarını, yaptığı
yanıltmaları hep yaşadık. Bu sebepledir ki konuşmamda,
bakın, hiçbir polemiğe yol açmadan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Atilla Bey,
buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
ATİLLA KART (Devamla)
Bağlıyorum efendim.
22nci Yasama Döneminden
itibaren iktidarıyla muhalefetiyle gayret gösteren bütün milletvekillerine
burada ben huzurunuzda teşekkür ediyorum, en başta da -hiçbir
komplekse kapılmadan ifade ediyorum- Remzi Çetin Hocamıza burada
teşekkür ediyorum üstün gayretleri sebebiyle ama söylemek istediğimiz
şu: Selçuk Üniversitesi bünyesinden ikinci üniversite çıkar, üçüncü
üniversite çıkar, bunu yapalım. İşte 29 Aralık 2005te
bunları söylemişiz ama yeni bir teknik üniversite kurulurken Selçuk
Üniversitesinin mevcut potansiyelini kullanmaya tenezzül etmeyelim, bunu
söylüyoruz. Bu noktada böyle bir arayışa girmeyelim, Konya kamuoyunu
yanıltmayalım.
Bu değerlendirmelerle
ben, yeni bir üniversitenin kurulması noktasında emeği geçen
meslek odalarına, sivil toplum örgütlerine, hayırsever iş
adamlarına, iktidarıyla muhalefetiyle bütün milletvekili
arkadaşlarıma gerçekten emekleri için teşekkür ediyorum,
kurulacak üniversitenin Konya ve ülkemiz için hayırlı olmasını
yürekten diliyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kart.
SAMİ GÜÇLÜ (Konya)-
Sayın Başkan, söz istiyorum. 60ıncı maddeye göre söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Güçlü.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Konya Milletvekili Sami Güçlünün, Konya Milletvekili Atilla
Kartın, konuşmasındaki Konyada bir teknik üniversite
kurulurken Selçuk Üniversitesinin mevcut potansiyelini kullanmaya tenezzül
etmeyelim. İfadelerine ilişkin açıklaması
SAMİ GÜÇLÜ (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evvela, Konyada yeni bir
devlet üniversitesi kuruluyor. Sanki adı teknik üniversite olunca
kurulacakmış gibi bir kanaati bu kadar kuvvetli vurguyla niçin
söylüyorsunuz? Biz kimi yanıltıyoruz? Niye tenezzül ediyoruz basit
şeylere, biz böyle bir şey mi yapıyoruz? YÖKten gelen,
Hükûmetten geçen tarzda bir üniversite ve lisansüstü eğitime
ağırlık veren bir üniversite.
Teknik Üniversite ismiyle daraltmayalım bu alanı diye bir
düşünceye niye bu kadar ağır hakaretler etmeye
çalışıyorsunuz? Bunun neresi yanlış?
Efendim, hayırlı
olsun Konya Üniversitesi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) İnşallah, biz de bir gün
Hayırlı olsun. deriz Sami Bey, Malatyaya bir üniversite kurulur,
biz de Hayırlı olsun. deriz ama nerede o günler!
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 4
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/845, 1/884, 2/701) (S. Sayısı:506) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Ek madde 130a
bağlı iki adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 130 uncu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde
geçen Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi ibaresinin yerine Sanat ve
Tasarım Fakültesi, İnşaat Fakültesi, Makine Fakültesi,
Elektrik-Elektronik Fakültesi, ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Hasan Çalış Oktay Vural
Konya Karaman İzmir
Ahmet Kenan Tanrıkulu Alim Işık Emin Haluk Ayhan
İzmir Kütahya Denizli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesine bağlı Ek Madde 130un madde
başlığı ile 1. fıkrasında yer alan Kayseri
Abdullah Gül Üniversitesi ibarelerinin Kayseri Üniversitesi olarak
değiştirilmesini, 2. fıkrasının (a) bendinde yer alan
Bilgisayar Bilimleri Fakültesi ibaresinden sonra gelmek üzere, Havacılık
ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi ibarelerinin
eklenmesini arz ve talep ederiz.
Vahap Seçer Şevket Köse Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Mersin Adıyaman Malatya
Ali Koçal Ali İhsan Köktürk Abdullah Özer
Zonguldak Zonguldak Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, Hükûmete şu soruyu soruyorum: Bu yedi ile
üniversite kurulurken acaba bu illerde hangi kıstaslar alındı da
bu yedi il seçildi? Neye göre seçildi? Yani bir kıstası var
mıydı bu yedi il seçildi? Acaba başka iller bunu hak etmiyor
muydu? Bir kere, neden arkadaşlar? Yani bir kere bunu hepinize soruyorum,
vicdanlarınıza soruyorum: Neden yedi il? Neden Kayseri de, Erzurum da
neden Manisa değil, neden Balıkesir değil, neden Malatya
değil? Neden? Neden ya? Yani başka iller buna layık değil
mi, layık görmüyor musunuz?
İki: Ben yine bir
merakımı yenmek istiyorum. Acaba Hükûmet Kayseride kurulacak
üniversiteyi Meclise sevk ederken neden Kayseri Üniversitesi dedi? Niye böyle
sevk edildi acaba? Hükûmet Sayın Abdullah Gül ismini acaba neden önermedi
de Komisyona geldiğinde Sayın Abdullah Gül ismini milletvekilleri
öneriyor? Acaba Hükûmet Sayın Güle bunu layık görmedi mi? Hakikaten
merak ediyorum. Ben diyorum, o Komisyonda da söyledim: Sayın Abdullah Gül
Hükûmet üyelerine çok darılmıştır. Onlar layık
görmedi, Komisyon üyelerinden, Millet Meclisinden bazı arkadaşlar
bunu ona layık görmeye çalıştı. Herhâlde
kızmıştır Hükûmete.
İki: Yani Türkiyede,
yaşayan bir kişinin ismini
Bilemiyorum, pek âdet değildir. Var
mıdır?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) Vardır: Süleyman
Demirel Üniversitesi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yani bilemiyorum. Yani bunu ama
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ahmet Necdet Sezer var, Süleyman Demirel var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ahmet Necdet Sezer üniversitesini ben duymadım
Sayın Elitaş.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Kandırmayın.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ben duymadım. Eğer merakımı
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) O taraflara
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Öyle bir
üniversite yok. Ben böyle bir üniversite görmedim, duymadım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ahmet Necdet Sezer Kampüsü var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ha, kampüs
bilmiyorum ama böyle bir üniversite duymadım. E, o zaman siz de kampüs
ismi verseydiniz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Süleyman Demirel var.
FERİT MEVLÜT
ASLANLOĞLU (Devamla) Neyse, Sayın Elitaş. Yani ben
merakımı yenmek istiyorum bu konuda. Acaba siz layık
görüyorsunuz da Hükûmet niye layık görmüyor, birisi bize anlatsın
bunu.
RECEP KORAL (İstanbul)
Soru önergesi verin.
FERİT MEVLÜT
ASLANLOĞLU (Devamla) Yok, soru önergesi de değil, ben burada
çıkar konuşurum her şeyi.
RECEP KORAL (İstanbul)
Ama başka türlü olmaz ki.
FERİT MEVLÜT
ASLANLOĞLU (Devamla) Benim öyle işim yok, her şeyi çıkar
konuşurum. Yüreği olan, çıkar, burada her şeyi
konuşur!
RECEP KORAL (İstanbul)
Başbakana sormazsanız öğrenemezsiniz ki.
FERİT MEVLÜT
ASLANLOĞLU (Devamla) İşte, soruyorum, ben soruyorum. Burada
Hükûmet yetkilileri var, soruyorum. Merakımızı yenmek istiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, iller arasında ayrım yapmayın. Yine,
neden Erzurum -yani isterseniz üçer tane kurun- neden Konya, neden Kayseri?
Niye yani, niye? Yani başka illerin acaba üniversite kapasitesini yetersiz
mi buluyorsunuz? Bize birisi bir şey söylesin, Bu illerdeki bu kapasiteyi
yetersiz buluyoruz
Siz o üniversitenin fakülte
açmasına izin vermeyeceksiniz. Dört yıldır Malatya İnönü
Üniversitesi fakülte açmak için YÖKten karar bekliyor. Dört yıldır,
nihayet! Nihayet! Nihayet! Dört yıldır! Niye vermiyorsunuz o zaman?
Kadro vermeyeceksin, fakülte açmasına izin vermeyeceksin, ondan sonra
gideceksin, başka bir ile de yeni bir üniversite açacaksın.
Haksızlık yapmayın, her üniversitenin ihtiyacını
giderin, her üniversitenin kadro ihtiyacını giderin, her
üniversiteye
Bu yolu açtıysanız,
o zaman, bundan sonra neden arkadaşlarımızın önerdikleri
isimleri kabul etmiyorsunuz? Neden kabul etmiyorsunuz? Yani şimdi -biraz
sonra gelecek- Nene Hatun hepimizin bir abidesi, bir bayan. Türkiyede, Türkiye
Cumhuriyetinin geçmişinde eli öpülesi bir bayan Nene Hatun. Nene Hatun
Üniversitesi ismini vermekten niye çekiniyorsunuz -önerge gelecek biraz sonra-
veya yine, bir şekilde Türkiyede örnek olmuş bir başka
bayanın ismini niye üniversiteye vermekten çekiniyorsunuz,
çağdaş bir bayanın? Cumhuriyet tarihinden beri çok büyük
mücadele vermiş, örnek olmuş insanlar var, bayanlarımız
var.
Sayın Bakan, siz bayan
bakanken, Türkiyede artık hakikaten tarihe geçmiş,
kişiliğiyle, yapısıyla örnek olmuş bir bayanın
ismini neden vermiyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Merak ediyorum, biraz sonra Erzurumla ilgili önerge
geldiğinde
Nene Hatun, eli öpülesi bir kadın, bir hanımefendi,
bunun ismini niye vermiyorsunuz?
Hepinize saygılar
sunarım, teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 130 uncu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde
geçen Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi ibaresinin yerine Sanat ve
Tasarım Fakültesi, İnşaat Fakültesi, Makine Fakültesi,
Elektrik-Elektronik Fakültesi, ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık (Kütahya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Işık
BAŞKAN Sayın
Işık, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
506 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci
maddesinin ek madde 130 üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Önergemizin bu şekilde
verilmesindeki temel esas, gerek kadro tahsisi yönünden gerekse kurulacak olan
Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi içerisinde yer alan fakülteler
açısından bu üniversitenin biraz daha teknik
ağırlıklı bir üniversite olması nedeniyle Mühendislik
ve Mimarlık Fakültesinin bölümler itibarıyla açılıp
İTÜ örneğinde olduğu gibi her bölümün bir fakülte yapılanması
içerisinde kurulmasının daha doğru olacağı
düşüncesinden hareketle bu önerge verilmiştir.
Nitekim, zaten, kanun
tasarısının alelacele hazırlandığı, bu
kurulan üniversitelerdeki fakülte yapılandırmalarında
açıkça görülmektedir. Örneğin, bu üniversitede mühendislik ve
mimarlık fakültesi var, bilgisayar bilimleri fakültesi var. Bugün
Türkiyedeki mühendislik ve mimarlık fakültelerinin veya mühendislik
fakültelerinin içerisinde bilgisayar mühendisliği ve bilgisayar bilimleri
birer bölüm hâlinde yer alıyor. Şimdi, bu bilgisayarı
almışsınız, fakülte yapmışsınız ama
makine mühendisliği, inşaat mühendisliği, elektrik-elektronik
mühendisliği gibi temel mühendislikleri orada koymuşsunuz.
O nedenle bu önerge, yerinde
bir önerge. Umarım, desteklerseniz, bu üniversitemiz hak ettiği
yapılanmaya kavuşmuş olur ve yapılan hatalar bu vesileyle
düzeltilmiş olur.
Diğer taraftan, yine,
kurulan yeni üniversitelerdeki kadro ihdaslarına
baktığımızda, örneğin, İzmir Kâtip Çelebi
Üniversitesine 2.000i (1) sayılı, 508i de (2) sayılı
cetvelde olmak üzere yaklaşık 2.500 civarında kadro
verilmiş ama teknik üniversite olarak düşünülen üniversitelerde,
örneğin Konya Teknik Üniversitesi veya üzerinde görüştüğümüz
Kayseri Abdullah Gül üniversitelerine baktığımızda 1.150si
(1) sayılı, 293ü de (2) sayılıda olmak üzere 1.483 yani
yaklaşık 1.500 kadro verilmiş. Aslında, düşünce
olarak, başlangıçta bunun teknik üniversite olması
düşünülmüş fakat Hükûmetten gelen tasarıya her ne hikmetse bir
değerli milletvekilimizin verdiği önergeyle hemen Abdullah Gül ismi
eklenince diğer düzeltme unutulmuş. Bu şekliyle önergenin kabulü
daha doğru olacaktır diyorum. Diğer taraftan, Kayseri gibi
sanayide gelişmiş bir ilimizde teknik ağırlıklı
bir üniversitenin olmasının çok daha anlamlı olacağını
ifade ediyorum.
Kadrolara
baktığımızda, gerçekten, burada verilen unvanlara göre,
Türkiye'de hiçbir zaman gerçekleştirilmesi mümkün olmayan ve şu anda
içinde bulunduğumuz gerçeklere uymayan bir kadro
dağılımı olduğunu görüyoruz. Mevcut hâliyle şu
anda ülkemizde 2008-2009 akademik yılı sonu itibarıyla 100.504
akademik kadro var. Bunların yaklaşık yüzde 14ü profesör, yüzde
7si doçent, yüzde 18i yardımcı doçent, yüzde 15i öğretim
görevlisi, yüzde 7si okutman, yüzde 35i de araştırma görevlisi,
yüzde 3 de uzman civarında bir dağılım var. Verilen
kadrolara bakıyoruz: Örneğin, Abdullah Gül Üniversitesi için 1.500
civarında kadronun yaklaşık yüzde 25i profesör. Değerli
milletvekilleri, bu ülkede devlet üniversitelerinde yirmi beş
yılını doldurmuş, emekliliğini hak etmiş hiçbir
profesör devlet üniversitesinde kalmayıp ikinci bir iş olarak
vakıf üniversitelerine geçerken, bu kadro
dağılımını kâğıt üzerinde bu şekilde
kandırmanın, dağıtmanın bir anlamı yok. Gelin
ülke gerçeklerine uygun, doğru yapalım bunu. Yardımcı
doçent şişmiş, yüzde 20lere yaklaşmış. Siz
burada getirmişsiniz, yardımcı doçent kadrosunu, profesör ve
doçent kadrolarının yarısı düzeyine indirmişsiniz.
Bunların hiçbirisi uygulamada gerçekleşmeyecek hayalî kadrolar. Bu
profesörleri nereden bulacaksınız? Bugün birçok kurulmuş
üniversitede, öğrenci almış üniversitede öğrencilerimiz
feryat ederken Biz bir profesör, doçent yüzü görmeden diploma alıyoruz.
derken, yeni kurulacak üniversitede 250 tane profesör, 60 da (2)
sayılı cetvelde var, 300ün üzerinde profesör kadrosu var ama
araştırma görevlisi kadrosuna bakıyorsunuz 90, böyle bir
şey yok. Onun için bu kadroların yerinden gözden geçirilmesi
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla)
Sayın Başkan, son cümlelerim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Işık, konuşmanızı tamamlayınız.
ALİM IŞIK (Devamla)
Evet, bu önerimizin dikkate alınacağını düşünüyorum.
Sayın Bakanıma dün
sorduğum soruya vermiş olduğum bir cevaptan dolayı, sadece
sitem olması açısından bir ifadede bulunmak istiyorum:
Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesinde iki buçuk yıldır
Maliye Bakanının izin verdiği kadrolardan 1 tanesini dahi
Sayın YÖK Başkanının kullanım izni vermemesi
nedeniyle, Bakanımız Kütahyada Tıp Fakültesinin
arkasından Fatiha okumak mı istiyor? diye sorduğum soruya bir
cevap verdi: Sayın Işık, Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde,
zannediyorum Maraş Üniversitesinde kadrolara ilişkin olarak yeni
istenen üniversitelerimize ilişkin kadrolar da Maliye
Bakanlığında son aşamadadır.
Değerli milletvekilleri,
ne biz o soruyu sormuş olalım ne de bu cevabı duymuş
olalım. Maliye Bakanlığından iki buçuk yıl önce kadro
kanunu çıktı, kullanım izinleri verildi ama YÖK tarafından
kullanım izni verilmeyen bir fakülteden bahsediyorum ve bundan dolayı
da Kütahyada Kütahyalılara hizmet veren doçentlik aşamasına
gelmiş 30 uzman doktorun Kütahyayı terk ettiğini söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Devamla)
Sayın Bakanın bu konuyla ilgileneceğine ve mutlaka en
kısa sürede bu konuyu çözeceğine inancımı belirtiyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir)
Dinlemiyor, Sayın Hocam, dinlemiyor.
BAŞKAN Teşekkür
ederim efendim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Ek madde 131e
bağlı üç adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Kanun Tasarısının 1. maddesiyle 2809
sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 131'in başlığında
ve madde içeriğinde geçen Erzurum Üniversitesi ibaresinin Erzurum
Teknik Üniversitesi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muzaffer Gülyurt İbrahim Kavaz Fazilet D.
Çığlık
Erzurum Erzurum Erzurum
Saadettin Aydın Muhyettin Aksak Suat Kılıç
Erzurum Erzurum Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 131 inci maddenin başlığı ve birinci
fıkrasında geçen Erzurum Üniversitesi ibaresinin Erzurum Nene
Hatun Teknik Üniversitesi şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Hasan Çalış Ahmet Kenan Tanrıkulu
Konya Karaman İzmir
Emin Haluk Ayhan K. Erdal Sipahi Oktay
Vural
Denizli İzmir İzmir
Mehmet Günal Zeki
Ertugay
Antalya Erzurum
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesine bağlı Ek Madde 131'in 2.
fıkrasının a bendinde yer alan "Mühendislik ve
Mimarlık Fakültesi" ibaresinden sonra gelmek üzere "Bilgisayar
Bilimleri Fakültesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi"
ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Vahap Seçer Şevket Köse Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Mersin Adıyaman Malatya
Mehmet Ali Susam Ali İhsan Köktürk Yaşar Ağyüz
İzmir Zonguldak Gaziantep
Abdullah
Özer
Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Ağyüz...
BAŞKAN Sayın
Ağyüz, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 506
sayılı üniversite kuruluşunu öngören Yasa
Tasarısının ek 131inci madde üzerinde söz aldım.
Önerimiz, bu bölümlerin
yetersiz olduğu ve buraya Bilgisayar Bilimleri Fakültesiyle
Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesinin ilave edilmesi.
Üniversite kurmak, çok güzel
bir şey, kelime olarak da çok hoş geliyor kulağa ve ülkemizde de
üniversite zengini olmak hepimizi övünç vesilesi olarak memnun ediyor. Bu güzel
bir şey ama üniversitelere baktığımızda,
üniversitelere giriş sistemine baktığımızda gerçek
öyle mi? Üniversitelere giriş sınavına katılan
öğrencilerin yüzde 58ini siz üniversitelere
yerleştirebiliyorsanız, yüzde 42sine, 45ine İşin rast
gelsin, nerede çalışırsan çalış.
diyebiliyorsanız, böyle bir sistemde üniversite sayısını
artırsanız ne olacak artırmasanız ne olacak?
Şimdi,
gelişmişlik düzeyi üniversitelerin sayısının
varlığıyla ölçülür, doğrudur. Batıda üniversite
kentleri de vardır, Amerikada, Avrupa ülkelerinde. Siz böyle bir modele
de gitmiyorsunuz. Var olan kurulmuş üniversitelerin içini boşaltarak,
yeni üniversitelere oradan akademisyen, eğitim kadrosu aktararak o
üniversitenin içini de boşaltmaya çalışıyorsunuz. Bu çok
yanlış bir olaydır.
Şimdi, sizin kısa
vadeli ve uzun vadeli bir planlamanız yok. Ülkenin ulusal istihdam
politikası nedir? Sekiz yıldır iktidardasınız. Allah
için bir ulusal istihdam politikanızı gösterin. Bir eğitim
planlamanız var mı? Baştan beri 2 Millî Eğitim Bakanı
değişti sanıyorum -benim hatırladığım- 2
Millî Eğitim Bakanının Hüseyin Çelikten sonrakini söylüyorum.
Hüseyin Çelik Bey şöyle söyledi: Ben Millî Eğitimi otomatiğe
bağladım. Hanımefendi de o otomatiği çözemiyor zaten,
otomatik pilotu ortadan kaldıramıyor. SBS kâbus gibi,
öğrencilerin üzerine çökmüş. SBSyi, birisi diyor ki: Kaldıracağım.
birisi diyor ki: Kaldıramazsın. Allah için bir eğitim politikanız
olsun ya, Allah için bir yerde bir tutarlı politikanız olsun. Var
mı? Yok.
Şimdi, bu sekiz
üniversitenin içinde, hepsinde mimarlık mühendislik fakültesi var. Peki, bu kadar mühendise ihtiyaç varsa 14-15
Kasım 2009da İşsiz Mühendisler ve Mimarlar Kurultayı niye
yapıldı? Niye yapıldı? Niye siz Yabancı Mühendis
Çalıştırma Yasasını çıkardınız? Bu
kadar mühendise ihtiyacımız var bizim. Niye edebiyat fakültesine
Niye işsiz öğretmenler günlerce Güvenparkta yatıyorlar, Millî
Eğitim Bakanlığının kapısında
yatıyorlar? Yani siz okul öncesinden başlayarak, üniversite
kapısına dayanarak siz bu sistemi bir otomatiğe
bağlayamamışsınız ki, bir sisteme
bağlayamamışsınız ki! Ha bire el yordamıyla
yazboz tahtasına çeviriyorsunuz ve dolayısıyla sizin sayenizde,
başarı sıralamasında üst sıralarda yer alan kentler
mesela Gaziantep, Sayın Bakanın sayesinde 60ıncı
sıralarda geziyor. Dershane eksiği had safhada, öğretmen
açığı had safhada ve Sayın Bakan bunları
gerçekleştirmek için her seferinde söz veriyor ama bir ileri adım
atamıyor.
Şimdi, bakın, bir
çelişkinizi daha söyleyeyim: Demin, Konya Üniversitesinden teknik
üniversite adını çıkardınız. Niye
çıkardınız? Mimarlık mühendislik orada da vardı.
Şimdi Erzuruma teknik üniversite tabiri koyuyorsunuz, tanımı
koyuyorsunuz. Niye? Mimarlık mühendislik var diye koyuyorsunuz. Böyle bir
şey olur mu arkadaşlar ya? Teknik üniversiteyi ya siz bilmiyorsunuz
veyahut bu teknik üniversite kavramının içinin ne şekilde
doldurulacağını bilmiyorsunuz yani.
Bugün, ülke gerçekleri,
istihdamdaki açık nedir? Bugün artık, üretim yapan kurumlarla iş
birliği hâlinde istihdam odaklı eğitim yapılıyor.
Bunlara niye yönelmiyorsunuz? Niye hâlen eski yöntemlerle, eski bildiğiniz
öğretim dalı sayısını çoğaltarak işsiz
ordusuna işsiz katmaya çalışıyorsunuz? Siz bilmiyor musunuz
ki işsizlik oranı eğitilmiş insanlarda yüzde 25-27
arasında geziyor arkadaşlar. Demek ki siz branşlaşmayı
iyi yapamadığınız için insanları ne kadar
eğitirseniz eğitin istihdam olanağı yaratamıyorsunuz
çünkü aynı iş kolunda yığınla işsiz
yaratıyorsunuz. Bunun nedeni ne? Bunun nedeni YÖK. AKPnin arka bahçesi
olan YÖK, ülkede eğitim planlamasını yapamıyor, eğitim
programlamasını yapamıyor. Neyle uğraşıyor?
Rektör atamalarıyla uğraşıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Ağyüz, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) Rektör atamalarını da nasıl yapıyor? Kendi
kafasına göre. En son Giresun örneği. Yakında Marmara
Üniversitesi örneği yaşanacak. Dokuz Eylülde yaşandı. Hani
siz demokrattınız? Hani siz seçime, özgürlüklere
saygılıydınız, demokrasinin
sınırlarını, seçim koşullarını
genişletmeyi amaçlıyordunuz, YÖKe karşıydınız?
Niye Anayasa paketine YÖKü koymadınız? Yürek ister, yürek! Yürek
ister!
Onun için hiç demokrat
geçinmeyin. Siz kendinize demokratsınız. Siz kendinize adaletlisiniz,
başkasına adaletli değilsiniz. Kendinize ve
yandaşlarınıza adaletlisiniz siz. Demokrat olan insan seçim
sonucuna saygı duyar. Eğer buna saygı duymuyorsanız
üniversitede niye seçim yaptırıyorsunuz? O 2 oy alan insanı
rektör atadığınız zamanda o insanın onuruyla niye
oynuyorsunuz? O insan öğrencilerine ne cevap verecek? Yanından
geçerken Hocam, 2 oyla rektör mü olunur? dediği zaman da -1 oy da
kendisinin oyu- ne cevap verecek? O çocuğun demokrasi bilincini nasıl
geliştireceksiniz? Kâğıt üzerinde üniversite kurmakla
gelişmişlik olmaz, çağdaşlık olmaz;
çağdaşlık kafayla olur, kafayla.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sende de o yok.
YAŞAR AĞYÜZ
(Devamla) Bu kafanızı değiştirmediğiniz müddetçe
üniversiteleri ne kadar çoğaltırsanız çoğaltın
işsizliği azaltamayacaksınız.
Bu önergemizin kabulünü
diliyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ağyüz.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 131 inci maddenin başlığı ve birinci
fıkrasında geçen Erzurum Üniversitesi ibaresinin Erzurum Nene
Hatun Teknik Üniversitesi şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kamil Erdal Sipahi (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Sipahi. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, size ve yüce Meclise
saygılar sunuyorum.
146ncı üniversite
kurulacak. Bu 146 üniversiteden yarıya yakını şahıs
isimleri taşıyor. Tarihimizde tanınmış simalar,
diplomasimizde, devlet adamı olarak veya bilim kişiliği olarak
emeği geçmiş kişiler ve bir tane Türk kadının ismi bu
üniversitelerde yok. Bu, Türk millî eğitiminin ayıbıdır.
Bu, eğer bu konuda bizim yetki ve sorumluluğumuz varsa Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ayıbıdır.
Evet tarihimizde, yakın
tarihimizde yiğit Türk kadınlarını sayın deseniz, ilk
başta sayılacak isim herhâlde Nene Hatundur. Sadece Türkiye
içerisinde değil, uluslararası çapta tanınmış bir
yiğit Türk kadınıdır. Arkasından, Kara Fatmayı
sayarsınız, Gördes kızı yiğit Makbule Efeyi
sayarsınız, Halide Onbaşıyı sayarsınız,
Dudu Kadını sayarsınız, Fehime Efeyi sayarsınız
ama Nene Hatunun tarihimizde yeri bir başkadır.
Eğer ilk defa bir
üniversiteye hem de Erzuruma sembol olmuş bir yiğit Türk
kadınının ismini vermekten çekiniyor isek bu, her şeyden
önce Erzurumda yiğit dadaşlara saygısızlıktır,
tarihte Erzurumla aynı kaderi paylaşan Anadolunun doğusuna
saygısızlıktır, kendi tarihimize
saygısızlıktır ve en önemlisi Türk kadınına
saygısızlıktır; üstelik de Bakanlık koltuğunda
bir bayan milletvekili Millî Eğitim Bakanı olarak oturmaktayken.
Nene Hatun ismini vermek,
burada, Parlamentoda milleti temsil eden bayan milletvekillerimizin
kadınlık gururudur, bizlerin ise tarih şuurumuz ve onurumuzdur.
Kimdir Nene Hatun? 7
Kasım 1877 gece yarısında, bölge halkından Osmanlı
vatandaşı Ermeni çeteleri Erzurumun Aziziye Tabyasına girmeyi
başarmışlardı. Tabyayı koruyan Türk askerlerini
öldürdüler. Arkadan gelen Rus askerleri, hiçbir mukavemetle
karşılaşmaksızın tabyayı ele geçirdiler.
Baskından yaralı olarak kurtulmayı başaran bir er
şehir merkezine ulaşıp kara haberi Erzurumlulara ulaştırdı.
Sabah ezanından hemen sonra minarelerden şehir halkına duyuru
yapıldı: Moskof askeri Aziziye Tabyasını ele geçirdi. Bu
haber Erzurum halkı tarafından vatan savunması için emir telakki
edildi. Silahı olan silahını, olmayanlar balta, tırpan,
kazma, kürek, sopa ve taşları ellerine alarak tabyaya doğru
koşmaya başladılar. Kadın erkek tüm Erzurum halkı
yollara dökülmüştü. Koşanlar arasında erkeği cephede
çarpışan bir taze gelin de vardı. Ağabeyi bir gün önce
cepheden yaralı olarak gelmiş ve kollarında can vermişti.
Üç aylık bebeğini emzirmiş, "Seni bana Allah verdi, ben de
O'na emanet ediyorum." diyerek vedalaştıktan sonra, birkaç saat
önce ölen ağabeyinin kasaturasını alarak sokağa fırlamıştı.
Tabya geri alındı, bin kadar şehit verildi. Hemen yaralıların
tedavisine başlandı. Nene Hatun da yaralılar
arasındaydı fakat o, yarasına aldırmıyor, evindeki
bebeğini unutmuş, diğer yaralıların kanını
durdurabilmek, yaralarını sarmak için çırpınıyordu.
Nene Hatun böyle bir ortamda tanındı ve saygı ile sevildi.
Onun vatan için gece
başlayan mücadelesi, tüm düşman Erzurum'dan kovuluncaya kadar devam
etti. Erzurum'un her karış toprağında cephane
taşıyarak, yaralılara hemşirelik yaparak, yemek
pişirerek, su dağıtarak, hizmetten hizmete koşarak
destanlaştı. Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın zaferinde Nene
Hatun'un ve onun vatan aşkını paylaşan sivil
insanların ve yiğit Türk kadınlarının payı
vardı.
Savaştan sonra da Nene
Hatun destan kahramanlarına yaraşır bir asaletle
yaşadı. Kendisini ziyaret eden yabancı bir askerî heyetin subaylarının
sorusuna şöyle cevap verdi: "O
zaman vazifemi yapmıştım. Bugün de ilerlemiş
yaşıma rağmen, aynı hizmeti daha mükemmeliyle yapacak güç
ve heyecana sahibim. dedi. Ölümünden üç ay önce yılın annesi seçildi
ve gözlerini doksan sekiz yaşında hayata yumdu.
Evet, bu yiğit Türk
kadınını, bu destanlaşmış Türk
kadınını anmak istiyorsanız, hepinizin vicdanına ve
tarih şuuruna sesleniyorum: Sayın Bakanın sözlerinden de
herhâlde vicdani bir rahatsızlık duyduğundan eminim. Gelin, Nene
Hatun ismini, bundan sonra gelecek Türk nesillerine ve dadaşlara
yaşatmaya devam edelim.
Vereceğiniz destekten
eminim, hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunup karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Yazıklar olsun!
MEHMET EMİN TUTAN
(Bursa) Bu ne biçim laf!
BAŞKAN - Lütfen
Lütfen
Sayın Sipahi
RECEP KORAL (İstanbul)
İnsan ol, insan! Önce insan ol, insan!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Niye
bu kadar heyecanlandınız?
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
Evet, karar yeter
sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.03
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.10
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 132nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Ek 131inci madde üzerinde
İzmir Milletvekili Erdal Sipahi ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
506 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
sıra sayılı Kanun Tasarısının 1. maddesiyle 2809
sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 131'in başlığında
ve madde içeriğinde geçen Erzurum Üniversitesi ibaresinin Erzurum
Teknik Üniversitesi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muzaffer
Gülyurt (Erzurum) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Üniversitede Mühendislik ve
Mimarlık gibi teknik bir fakültenin bulunmasından dolayı ve
Erzurum şehrimiz bünyesinde bir Teknokent
barındırdığından önerilen ismin daha uygun
olacağı düşünülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair bir adet önerge vardır. Önergeyi
okutacağım, Komisyona soracağım, eğer Komisyon salt
çoğunlukla katılmışsa yeni bir madde olarak işleme
alacağım, katılmamışsa işlemden
kaldıracağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 1. maddesine aşağıdaki ek maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan Akçay Oktay
Vural
Antalya Manisa İzmir
Hasan Çalış Osman Çakır Osman Durmuş
Karaman Samsun Kırıkkale
Hüseyin
Yıldız
Antalya
Ek madde 132- Antalyada
Alaaddin Keykubat Üniversitesi
adıyla yeni bir üniversite kurulmuştur.
Bu Üniversite:
A) Rektörlüğe
bağlı olarak yeni kurulan Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi,
Hukuk Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Ziraat
Fakültesinden,
B) Rektörlüğe
bağlı olarak yeni kurulan Turizm Meslek Yüksekokulu ve Yabancı
Diller Yüksek okulundan,
C) Rektörlüğe
bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Eğitim
Bilimleri Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN Sayın
Komisyon, salt çoğunlukla katılıyor musunuz önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) Salt
çoğunluğumuz yok, katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yok, ben de
görüyorum salt çoğunluğunuzun olmadığını.
Dolayısıyla, önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Madde 132ye bağlı
üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesine bağlı Ek Madde 132nin
ikinci fıkrasında yer alan (i) bendinden sonra gelmek üzere j)
Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü bendinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasip Kaplan İbrahim Binici M.Nezir Karabaş
Şırnak Şanlıurfa Bitlis
Fatma Kurtulan Akın Birdal Pervin Buldan
Van Diyarbakır Iğdır
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna ilave edilen Ek 132 inci
maddenin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Hasan Çalış Oktay Vural
Konya Karaman İzmir
Ahmet Kenan Tanrıkulu Emin Haluk Ayhan Mehmet Günal
İzmir Denizli Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesine bağlı Ek Madde 132nin 2. fıkrasının
b bendinden sonra gelmek üzere c) Bilgisayar Bilimleri Fakültesi bendinin
eklenmesini ve bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve talep ederiz.
Vahap Seçer Şevket Köse Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Mersin Adıyaman Malatya
Mehmet Ali Susam Ali İhsan Köktürk Atila
Emek
İzmir Zonguldak Antalya
Tayfur Süner Abdullah
Özer
Antalya Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Emek, buyurun efendim.
ATİLA EMEK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
506 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci
maddesine bağlı ek madde 132nin ikinci fıkrasıyla ilgili
vermiş bulunduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Konuşmama başlarken yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri,
görüşülmekte olan tasarı 7 devlet ve 1i de seçim bölgem Antalyada
vakıf üniversitesi olmak üzere 8 üniversitenin kuruluşunu
sağlamaktadır. Son dört yılda ülkemizde üniversite
sayısı yüzde 100 artmıştır. Bu artış
bilimsel ve sağlıklı bir planlama sonucu yapılmış
değildir. AKP İktidarı dört yıllık dönemde
üniversitelerin akademik personel ihtiyacına ilgisiz ve duyarsız
kalmıştır. Öğretim elemanı yetişmesi için kadro
vermemiş, devletin kurumlarıyla sürdürdüğü kavgayı YÖKle
devam ettirmiştir. YÖK Başkanının değişmesi ve
kendi anlayışına uygun atamanın gerçekleşmesinden
sonra YÖKün ele geçirilmesiyle birlikte AKPnin kavgası bitmiş ancak
yükseköğrenimde ve kurumlarında sorunlar artarak devam etmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKP İktidarının YÖKü teslim
almasından sonra OECD değerlendirmesine göre üniversite
özerkliği açısından Türk üniversiteleri 8 tam not üzerinden 1,5
not alabilmektedir. Tablo budur, AKPnin başarısı budur.
Değerli
arkadaşlarım, üniversite sayımızın artmasına
kimsenin itirazı yoktur ancak bu artışın gelişigüzel,
keyfî kararlarla olmaması gerekir. Nicel başarıya niteliği
katmadığınız zaman varacağınız nokta hayal
kırıklığı olacaktır. Gelinen bu noktada, Türkiye,
bir bilgi toplumu, bir bilim toplumu oldu mu, bunu söyleyebilir miyiz?
Sayın milletvekilleri,
hiçbir altyapı hazırlanmadan, öğretim elemanı, öğretim
üyesi yetiştirilmeden, gerçekten, bilimsel ölçütlerle bir planlamaya
bağlanmadan, sadece talep odaklı üniversite kurmak, Türkiyeye, Türk
yükseköğretimine, Türk gençliğine yapılacak en büyük
haksızlık olacaktır. Ne acıdır ki AKP
İktidarında maalesef bu yapılmıştır. Şimdi
200 bini aşkın öğretmen adayı, çeşitli
branşlardan binlerce mühendis, binlerce üniversite mezunu işsiz,
mutsuz, gelecekten umutsuz yaşıyor. İşte, AKP İktidarının
Türkiye tablosu ve topluma yansıyan manzarası budur.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Başbakan ve bakanlar üniversite
kurulması talebini karşılamak için tasarının
altına imza atıyorlar. Elbette bu güzel. Acı olan ne? Bin bir
emekle yetiştirdiğimiz bu ülkenin geleceği, umudumuz gençlerimiz
iş talebinde bulunduğunda, Sayın Başbakanın cevabı
Her üniversite mezununa iş verecek değiliz ya. oluyor. Bunun,
ülkeyi yönetme sorumluluğuyla ve AKP İktidarının
çizdiği pembe tablolarla örtüşen bir yanı var mı? Bunu
sizlerin ve büyük milletimizin takdirine sunuyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarıda,
seçim bölgem Antalyada Uluslararası Antalya Üniversitesi adıyla
bir vakıf üniversitesi kurulacak. Adı geçen üniversiteyi Gaye
Eğitim, Sağlık, Spor ve Çevre Vakfı kuruyor. AKP
İktidarı, bu vakıf üniversitesinin kurulmasına olanak
tanıdığına göre, umarım gerekli incelemeleri
yapmıştır, bu talebi siyasi yakınlık ve
yandaşlık anlayışla değerlendirmemiştir.
Şayet yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan, siyasi
tercih sonucu bu karar veriliyor ve yüce Meclis de buna alet ediliyorsa, bunun
bedelinin Antalyamız için, kurucular için de ağır
olacağı açıktır. Böyle bir durumda, AKP
İktidarının sorumsuz davranışının bedelini,
her konuda olduğu gibi, bu konuda da toplum ödeyecektir. Bu
kaygılarımızı bu aşamada dile getirmeyi bir görev
kabul ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKP İktidarı yakın ve yandaş
ilişkiler ağını her alanda gösterdiği gibi,
yükseköğretimde, üniversite kurmada da bu alışkanlığını
sürdürmektedir. Ülkemizin geleceği adına, ülkemizin gençliği
adına
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Emek, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
ATİLA EMEK (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
ülkemizin bilimsel
çalışmaları adına kaygı verici bu
anlayışını sürdürmektedir. Umarız ve temenni ederiz
ki, akıl, bilim galip gelir AKPnin olumsuzluklarını alır,
götürür.
Bu duygu ve düşüncelerle
önergemize olumlu oy vermenizi diler, yüce Meclise saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Emek.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 506
Sıra Sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesi ile 2809 sayılı Kanuna
ilave edilen Ek 132 inci maddenin tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUK (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu madde bir vakıf üniversitesiyle ilgili.
Tasarının ya da teklifin -hepsi birbirine
karıştığı için ne söyleyeceğimi
şaşırıyorum- dışında gelen bir teklif,
tasarı, o da karışık.
Burada yine biz bir AKP
klasiğiyle karşı karşıyayız. Nedir AKP
klasiği? Ben şimdi size kısaca söyleyeyim: Bize Komisyon
Başkanımızın gönderdiği gündemde sadece bir tek kanun
tasarısı var. Komisyona gittik başka bir teklif var; itiraz
ettik, başka bir teklifle birleştirildi; itiraz ettik, sonra bir önergeyle
başka bir şey geldi. Bunların hepsi bir gün içerisinde,
ayın 26sında geliyor, sevk ediliyor, bize
dağıtılıyor. Bu üniversite demek ki çok önemli Türkiye
için, bütün işler birbirine karışmış, alelacele bize
zorlamayla orada bu ilave edilmiş.
Peki, garabet başka
nerede? Daha önce biz Plan ve Bütçe Komisyonundan geçsin. dememize
rağmen, Komisyonumuz ve Meclis Başkanlığımız
ısrarla Millî Eğitim Komisyonuna gönderiyor. Şimdi ne oldu?
Efendim, burada hemen varken ucuna ekleyelim, yetişsin. mantığı
var. İsteyen arkadaşlarımıza verebilirim -bütün burada
belgelerimiz var, hangi tarihte nereye verilmiş, Meclis
Başkanlığı, tali komisyon kimi yazmış, asli
komisyon kimi yazmış- zamanım dar olduğu için
değinmiyorum. Burada, alelacele, en son bizim söylediğimiz noktaya
gelerek bir değişiklik önergesiyle maddeye ilave yapıldı,
tasarılar, teklifler hepsi birbirine girdi.
Peki, neden bu
yapılıyor, ne var? Bu üniversitenin nesi var ki böyle alelacele
geliyor? Şimdi, birkaç tarih daha söyleyeyim size: 19 Şubat, YÖKün
kararı var Efendim, görüşmeye başlayacağız. diye.
Sayın Bakan gitmiş
ama YÖK temsilcimiz var, Müsteşarımız var.
Arkasından, 4 Mart,
hemen YÖKe sunum programına alınmış; 8 Nisan, YÖK Genel
Kurulu kabul etmiş; 14 Mayıs, Bakanlar Kurulu Meclise sevk
etmiş, güzel. Peki, ne olarak sunum yapmışlar, ismini
hatırlayan var mı? Sayın Bakanım gittiği için
bilmiyorlardır. İbn-i Sina Üniversitesi olarak teklif
yapmışlar. Bu kadar kısa süre içerisinde hemencecik geçmiş,
sunumlarını da İbn-i Sina Üniversitesi olarak
yapmışlar. Sonra ne olmuş? Uluslararası Antalya
Üniversitesi olarak değiştirilmiş, güzel.
Peki, diğer
üniversiteler uluslararası değil mi arkadaşlar? Ne var yani
uluslararası denildiğinde Türkiyeden ayrı bir şey mi
olacak? Neden başına uluslararası konmuş ben söyleyeyim:
Çünkü Antalyada bir tane daha Antalya Üniversitesi kurulması için 2008
yılında zaten AKEV vakfı, Antalya Kültür ve Eğitim
Vakfı burada müracaat etmiş. E, bu üniversitenin anaokulu var
-kurmayı teklif eden vakfın- ilköğretim okulu var, koleji var,
Anadolu lisesi, hepsi var, bir eğitim kurumu. 1987de kurulmuş,
bunlar bekliyor 2008den bu yana, her türlü şartı yerine
getirmişler, temeli atılmış, binasını da
yapıyor Kadriye beldemizde Serikte. Onlar dururken arkadaşlarımız
başına Uluslararası koyarak onların önünü de kesmek
istiyorlar, çok zekice, dahiyane bir şey. Soruyoruz, peki, nedir bu?
Buradaki üniversiteye baktığımız zaman mütevelli heyetini
istedik, bilgi istedik. Sayın Bakan dedi ki: Bunların çoğu bize
gelmez. Yahu bu nasıl kuruluyor? Yani YÖKün bir planlaması yok mu?
Sayın Başkanım, Sayın Başkan Vekilim, Sayın
Bakanım; burada hem hukuk fakültesi var hem adalet meslek yüksekokulu var.
Yani şaşırıyorum, altında bir tane daha meslek
yüksekokulu var, sivil havacılık yüksekokulu var. Bunun bir
planlaması yok mu? Deminki üniversitelerde de vardı. Peki, madem bu
kadar lazım, niye benim teklifimi kabul etmiyorsunuz, Alaattin Keykubat
üniversitesini ben size az önce söylemedim mi? Niye devlet üniversitesi
kurulmuyor Antalyaya? Az önce Komisyon çoğunluğumuz yok. diye kabul
etmediniz. Bu kadar fakülte lazımsa niye bir devlet üniversitesi
kurmuyoruz? On tane yüksekokul ve fakülte var ve eğitim dili
İngilizce. Biliyor muydunuz, haberiniz var mı?
MEHMET NİL HIDIR
(Muğla) Var, var.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Var
mı, bravo! Evrensel değerlere bağlı bir şeyi
getirecekmişiz. Onlar zaten Bakana gitti, Bakanın haberi yok. Neden
Antalyaya bir, o zaman kamu üniversitesi kurmuyorsunuz, bu kadar yüksekokula
ihtiyaç varsa? Neye göre planladınız? diyoruz. Efendim bizim
haberimiz yok. dedi Sayın Bakan Komisyonda, burada
arkadaşlarımız. Sayın Babacanın haberinin
olmaması normal, o vekâleten oturuyor. Yani aynen bunu söyledi. Şimdi
YÖKün bir planlaması yok mu Başkanım, Allah rızası
için bu kadar yüksekokul hem adalet yüksekokulu hem hukuk fakültesi böyle bir
üniversite içinde olur mu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Günal, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Değerli
arkadaşlarım, burada bir adaletsizlik var, burada bir kayırma
var. Birilerinin üniversitesi
Tarihlerini okudum, burada
Başkanımız bilgi verebilir, üç ay içerisinde üniversite
kurulması kararlaştırılıyor. Daha önce mütevelli
heyetinde olmayan insanlar mütevelli heyetine alınıyor. Eksik
şartlar yerine getiriliyor ve tamamlanarak o insanların ismiyle
Hükûmete baskı yapılarak bu çıkarttırılıyor. Ben
size isterseniz kimlerin hangi tarihte mütevelli heyetine alındığını
da daha sonra arz ederim. Dolayısıyla burada bir adaletsizlik var.
Ben size daha önce Diyanet İşleri teşkilatının kanunu
görüşülürken söylemiştim. Sizlere tekrar hatırlatıyorum:
Allahüteala Kuran-ı Kerimde Hakkı ve adaleti ayakta tutun. Diyor.
O üniversite orada bekliyor, kurulmak üzere binası da bekliyor, siz
birilerini, tavassutla, üç ay içerisinde üniversitesini kuruyorsunuz.
Onun için, adalet
eğrilirse -Kutadgu Biligte dediği gibi- kıyamet kopar yani
adaletsizlik sosyal adaletsizliğe yol açar.
Ben sizi bir defa daha
uyarıyorum: O kadar gerekliyse gelin, bu teklifimizi, kanun bitmeden siz
de eklemeye çalışın ve Antalyada bir devlet üniversitesi
kuralım.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, oylamadan önce bir yoklama talebi vardır, yoklama
talebini yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Koçal, Sayın Emek, Sayın Özkan, Sayın Keleş,
Sayın Kaptan, Sayın Selvi, Sayın Çakır, Sayın
Yıldız, Sayın Çöllü, Sayın Güner, Sayın Öztürk,
Sayın Köktürk, Sayın Ersin, Sayın Seçer, Sayın Diren,
Sayın Seyhan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Hacaloğlu,
Sayın Tan, Sayın Öztürk.
Sayın milletvekilleri,
yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.33
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.44
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 132nci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İstem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı, şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, ikinci yoklamada da
toplantı yeter sayısı bulunamamıştır.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergeleriyle kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 13 Temmuz 2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.48