DÖNEM: 23 CİLT: 75 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
135inci
Birleşim
15 Temmuz 2010 Perşembe
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Malatya
Milletvekili Öznur Çalıkın, Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Sakarya ili Sapanca ilçesinin ekonomik,
sosyal ve kültürel sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meralin, Karabük Demir Çelik İşletmesinde
son günlerde yaşanan işçi hakları ihlaline ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Malatya Milletvekili Öznur
Çalıkın, Terörle Mücadele Kanunu hakkındaki gündem
dışı konuşmasına ilişkin açıklaması
2.- Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün, Sapanca Gölünün turizm ve içme suyu
açısından önemine ilişkin açıklaması
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, idare amirlerinin aldığı bir kararla
Meclise ziyaretçi yasağı getirilmesine ilişkin
açıklaması
4.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, sendikalı işçilerin sosyal ve
psikolojik yönden baskı gördüğüne ilişkin açıklaması
5.-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, gezici
tarım işçilerinin sosyal güvenlikle ilgili sorunlarının
çözümüne ilişkin açıklaması
6.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, MHP grup önerisine ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, huzurevleri ve
yaşlı rehabilitasyon merkezlerindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/833)
2.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 21 milletvekilinin, genç işsizliği
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/834)
3.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 20 milletvekilinin, çocuk suçluluğu
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/835)
4.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve 22 milletvekilinin, küçükbaş hayvan
yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/836)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/379) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
15/7/2010 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- (10/91, 10/674 ) esas numaralı Meclis
Araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
15/7/2010 Perşembe günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- Gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP Grubu önerisi
4.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar"
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin,
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S.
Sayısı: 536)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel alımına ilişkin sorusu
ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/14343)
2.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Kaş-Kekova ve Kale-Üçağız özel
koruma bölgesi imar planlarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/14917)
3.- İstanbul
Milletvekili Necla Aratın, Sivastaki İnönü
Konağının müzeye dönüştürülmesine ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/14918)
4.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Ani Harabelerindeki tarihî
yapıların korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/14921)
5.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, Antalya Atatürk Evi ve Müzesinde
yapılan tadilat ve yenilemeye ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/14922)
6.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, İzmir Millî Kütüphanesinin Basma Yazı ve
Resimleri Derleme Kanunu kapsamından çıkarılacağı
iddialarına,
- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, İzmir Millî Kütüphanesine
derleme nüshaları verme yükümlülüğünün kaldırılmasına,
İlişkin
soruları ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/14923), (7/14924)
7.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, bir üniversite döner sermaye
işletmesinin bazı öğretim üyelerine haksız ödeme
yaptığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/14963)
8.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Konyaya yapılan yatırımlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/14983)
9.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Bodrum Kissebükü mevkiinde yapılaşma
izni verilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/15041)
10.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, uçakla zeytin sineği
ilaçlamasının kaldırılmasına,
- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, Gediz Ovasındaki don nedeniyle üzüm
üreticilerinin yaşadığı mağduriyete,
- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, Marmara Ereğlisindeki
avlanma yasağı bölgelerine,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/15087), (7/15088), (7/15089)
11.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantep İl Müftülüğünün ilan
panosundaki bir yazıya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk
Çelikin cevabı (7/15202)
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, müze ve ören yerlerinin
ücretsiz ziyaret edilmesindeki farklı uygulamalara ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/15203)
13.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Millî Güvenlik Siyaset
Belgesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/15338)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak sekiz oturum yaptı.
Batman
Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, mevsimlik gezici tarım işçilerinin
sorunlarına ve bu konuda yayımlanan 2010/6 sayılı
Başbakanlık genelgesine,
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman, Asuri-Süryanilerin sorunlarına,
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, Türk dünyasının sorunlarına
ve Türk dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesi için
yapılması gerekenlere,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata ve 19 milletvekilinin, üniversite öğrencilerinin
karıştığı saldırı olaylarının
(10/829),
Batman
Milletvekili Bengi Yıldız ve 19 milletvekilinin, PTT Genel
Müdürlüğünde çalışan taşeron işçilerin
sorunlarının (10/830),
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal ve 19 milletvekilinin, Zonguldak havzası
taş kömürü ocaklarındaki taşeronlaşma ile iş ve
işçi güvenliği sorunlarının (10/831),
Van Milletvekili
Özdal Üçer ve 19 milletvekilinin, üniversite öğrencilerinin barınma
sorunlarının (10/832),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan:
(10/694) esas
numaralı, çiftçilerin sulamada kullandıkları elektrik
borçları ile aylık fatura uygulamasının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 14/7/2010
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP,
(10/2) esas
numaralı, işsizlik sorunu ve İşsizlik Sigortası
Fonunun daha etkin kullanımı hakkında Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergenin
görüşmelerinin Genel Kurulun 14/7/2010 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP,
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
5inci
sırasında bulunan, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği
(ITU) Kuruluş Yasası ve Sözleşmesinde Değişiklik Yapan
Antalya Tam Yetkili Temsilciler Konferansı Sonuç Belgelerinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/673) (S. Sayısı:
519),
6ncı
sırasında bulunan, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği
(ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/333) (S. Sayısı:
306),
7nci
sırasında bulunan, Iraka Komşu Devletler Hükümetleri ile Irak
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terörizm, Sınırlardan
Yasadışı Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla Mücadele
Konularında Güvenlik İşbirliğine İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/347) (S.
Sayısı: 73),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan,
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı:
458),
4üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer
Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair
İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/902) (S.
Sayısı: 538),
Üzerindeki
görüşmeler tamamlanarak elektronik cihazla yapılan açık
oylamalardan sonra kabul edildi ve kanunlaştı.
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut, 458 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesi üzerinde
konuşan İstanbul Milletvekili Mithat Melenin Tümü üzerinde
konuşmadığımız bir kanunu burada konuşuyoruz.
ifadeleriyle ilgili bir konuşma yaptı.
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, Ankara Milletvekili Haluk Özdalganın,
şahsına,
Ankara
Milletvekili Haluk Özdalga, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
şahsına,
Ankara
Milletvekili Haluk Özdalga, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
şahsına,
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
grubuna,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın,
grubuna,
Sataşması
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
15 Temmuz 2010
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 03.03te son verildi.
|
Sadık
YAKUT |
|
|
Başkan
Vekili |
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Yaşar
TÜZÜN |
Konya |
|
Bilecik |
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
Bayram
ÖZÇELİK |
|
|
Burdur |
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 180
II.- GELEN KÂĞITLAR
15 Temmuz 2010 Perşembe
Tasarı
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası
Arasında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının Türkiye
Cumhuriyetindeki İşbirliği ve Faaliyetleri Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/907) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.7.2010)
Teklifler
1.- Hatay
Milletvekili Fuat Çayın; 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu,
2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ve 298 Sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/734)
(Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.6.2010)
2.- Ankara
Milletvekili Hakkı Süha Okayın; Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/735)
(Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.7.2010)
3.- Ankara
Milletvekili Faruk Koca ve 4 Milletvekilinin; 13/10/1983 Tarihli ve 2918
Sayılı Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/736) (Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2010)
Rapor
1.-
Güneydoğu Asyada Dostluk ve İşbirliği Andlaşması
ile Andlaşmada Değişiklik Yapan Protokollere
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/906) (S.
Sayısı: 542) (Dağıtma tarihi: 15.7.2010) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, açılım projesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2153) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07/07/2010)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda aile mahkemesi kurulmasına
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/2154)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Çıldırdaki doktor ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2155)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
4.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, AB Kırsal Kalkınma
Hibe Programı kapsamına Adananın alınmamasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2156) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
5.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Genelkurmay Başkanının bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2157) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Vanda yapılan kamu ihalelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15550)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
2.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Vanda bir firmanın aldığı
ihalelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15551) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, askerlik ödeviyle ilgili
soruşturmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15552) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
4.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, İsrail ile
ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15553) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
5.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Genelkurmay Başkanının
bazı açıklamalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15554) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
6.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, Ankaradaki bir şehit cenazesi
törenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15555)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
7.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, usta öğreticilerin
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15556) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
8.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Bülent Arınça suikast iddiasının
soruşturmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15557) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
9.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Niğdedeki Devlet hastanelerinin depreme
dayanıklılığına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15558)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
10.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, haşhaş üreticilerinin
mağduriyetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15559) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
11.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Genelkurmay
Başkanının bazı açıklamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15560)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
12.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, tatile çıkmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15561)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
13.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Meriç ve Tunca nehirleri üzerindeki
köprülere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15562) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
14.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, zeytin üreticilerinin yağışlar
nedeniyle uğradığı zarara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/15563) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
15.- Ankara
Milletvekili Mehmet Zekai Özcanın, İsrail ile ilişkilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15564)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
16.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, toplu açılış
yapılan tesislere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15565) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
17.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Vakıflar Bankası Genel
Müdür Yardımcılığına atanan kişiye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15566)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
18.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, ABD eski Büyükelçisine atfen çıkan bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15567) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
19.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, Genelkurmay Başkanının
bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/15568) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
20.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, KEY ödemelerine ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/15569) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
21.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, sözleşmeli din görevlisi
atamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/15570)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
22.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, terör örgütü üyelerinin
cenazelerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/15571)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
23.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, terörist cenazelerine
yapılan işlemlere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15572) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
24.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Abdullah Öcalanın
açıklamalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15573) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/07/2010)
25.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki icra takiplerine ve bazı davalara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15574)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
26.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyedeki icra takiplerine ve bazı
davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15575) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, emeklilerin bazı sorunlarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15576) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
28.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyede SGKya olan borçlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15577) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
29.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada SGKya olan borçlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15578) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
30.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, emeklilerin banka promosyonlarından
yararlanmalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15579)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
31.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Van Gölünün temizlenmesine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15580)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
32.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, İran ve İsraille
ilişkilere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15581) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
33.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Tirebolu Belediyesinin çöp döküm alanına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15582) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
34.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, terörist cesetlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15583) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
35.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Anamur-Dragon Parktaki bazı
uygulamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15584) (Başkanlığa geliş tarihi:
08/07/2010)
36.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, kamu yararına
çalışan derneklere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15585) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/07/2010)
37.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, Korkutelideki tarihi bir alanla ilgili
rapora ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15586) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
38.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, açık ve yarı açık alanlarda
yapılan müziğe saat sınırlamasına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/15587)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
39.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Milli Eğitim Vakfı
yönetimine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15588) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
40.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, 2010 yılı alan
değişikliği kılavuzuna ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15589)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
41.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresun Üniversitesindeki rektör seçimine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15590) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
42.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresun Üniversitesinin bir arsa
alımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15591) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
43.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bazı okulların
satışına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15592) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
44.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Halk Eğitim Merkezlerine
gönderilen ödeneklere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15593) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
45.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Gazi Üniversitesi ile imzalanan
Zihinsel Engelliler Sınıf Öğretmenliği
İşbirliği Protokolüne ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15594)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
46.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Edirne İl Milli Eğitim
Müdürüne ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15595) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
47.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Genelkurmay
Başkanının bazı açıklamalarına ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15596)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
48.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, askeri tatbikatlara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15597)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
49.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Datça Devlet Hastanesine ek bina
yapımına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15598) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/07/2010)
50.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, Gediz Havzasında ayçiçeğine prim
verilmemesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15599) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
51.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Mustafakemalpaşadaki domates
üreticilerinin mağduriyetine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15600)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
52.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, erişim engeli uygulamasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15601) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
53.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bisiklet
kullanımını artırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15602) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
54.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Dereli-Kümbet yolunun bozulmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15603) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
55.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkayanın, Gölcük-Karamürsel yolunun
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15604) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/07/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 Milletvekilinin, huzurevleri ve
yaşlı rehabilitasyon merkezlerindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/833) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.05.2010)
2.- İzmir Milletvekili
Şenol Bal ve 21 Milletvekilinin, genç işsizliği sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/834) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.05.2010)
3.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 20 Milletvekilinin, çocuk suçluluğu
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/835) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.05.2010)
4.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve 22 Milletvekilinin, küçükbaş hayvan
yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/836)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.05.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, işkence ve kötü muamele
olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14373)
2.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, tahrik ve
aşağılama niteliğinde olduğu iddia edilen bazı
eylemlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14379)
3.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir kadın hükümlüye ilişkin
Adalet Bakanına yazılı soru önergesi (7/14439)
4.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, İsrail ile ilişkilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14861)
5.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, İGDAŞın özelleştirilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14863)
6.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, İsrail tarafından bir Türk
insani yardım gemisine yapılan saldırıya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14868)
7.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, spor toto yöneticileri hakkındaki iddialara
ve İstanbul Cup Tenis Turnuvasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14869)
8.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bir yardım kuruluşunun
faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14871)
9.- İstanbul
Milletvekili Algan Hacaloğlunun, İsrailin bir Türk insani
yardım gemisine yaptığı saldırıya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14872)
10.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, sınır
güvenliğinin yeni kurulacak bir birime devredilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14873)
11.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, tersanelerdeki iş
kazalarına ve iş güvenliğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14874)
12.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Fethiye Belediye
Başkanına parti değiştirmesi teklifi
yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14875)
13.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, bir madalyanın geri verilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14876)
14.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, İranda tutuklu bulunan Türk
vatandaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14878)
15.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, bazı üniversitelerde
öğrencilere verilen cezalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14879)
16.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, İsraille olan savunma
sanayindeki işbirliğinin kesilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14880)
17.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Kestel Çataltepe köyündeki
kamulaştırma bedellerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14881)
18.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Gazzeye yardım götüren gemiye binmek
isteyen bazı milletvekillerine izin verilmemesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14883)
19.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, Tuzla Tersanelerindeki
iş kazalarına ve ölümlere ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/14893)
20.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamandaki sulama ve
taşkın koruma tesislerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14894)
21.-
İstanbul Milletvekili Necla Aratın, bir yardım kuruluşuna
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/14899)
22.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, bir parka isim verilmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14906)
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Hanak ilçesinin bazı
köylerinin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14907)
24.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın bazı köylerinde
yağmur nedeniyle bozulan yolların yapımına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/14908)
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Hanak ilçesinin bazı
köylerinin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14909)
26.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Göle ilçesindeki köylerin yol
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14910)
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın bazı köylerinin
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14911)
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın bazı köylerinin
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14912)
29.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Göle ilçesinin bazı
köylerinin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14913)
30.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Göle ilçesinin bazı
köylerinin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14914)
31.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan ili Hanak ilçesindeki bazı
köylerin yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14915)
32.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir beldenin bazı ihtiyaçlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14916)
33.- Aydın
Milletvekili Fatih Atayın, Apollon Tapınağının kale duvarlarının
yıkılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14919)
34.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Sümela Manastırının
bir günlüğüne ibadete açılmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14920)
35.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, kamu avukatlarının 2010
yılı vekalet ücretlerinin ödenmesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14925)
36.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Belediyesine tahsis edilen
bazı taşınmazların kullanımına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/14926)
37.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, 4857 sayılı kanuna tabi
sendika üyesi olamayan büro işçilerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14927)
38.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, tarımdaki ecrimisil
fiyatlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14928)
39.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, sanayicilerin bilgi
verilmeden zamlı elektrik tarifesinden
faturalandırılmalarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14929)
40.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Vergi Usul Kanunu ve Gümrük Kanunu
kapsamında kamu alacakları nedeniyle yurt dışına
çıkış tahdidi konulanlara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14930)
41.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Milli Eğitim bakanlığına
tahsisli Hazine Mülkiyetindeki taşınmazlara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14931)
42.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, taşımalı
ilköğretim yönetmeliği konusunda bir mahkemenin verdiği karara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14932)
43.- Antalya
Milletvekili Tunca Toskayın, ilköğretim okullarındaki seviye
belirleme sınavının kaldırılacağı
haberlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14933)
44.- Antalya
Milletvekili Tunca Toskayın, üniversiteye giriş
sınavlarındaki başarı düzeyine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/14934)
45.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, bir köyün okul
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/14937)
46.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, genel liselerin Anadolu Liselerine
dönüştürülmesi projesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14939)
47.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir beldeye lise ve öğretmenevi
yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14940)
48.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurum ili Karaçoban Kopal Beldesinde
yağmurdan dolayı bozulan yolların yapımına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14949)
49.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, PTT Genel Müdürlüğünün bir
uygulamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14950)
50.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, karaya oturmuş bir
gemiye ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14951)
51.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, Mersin Liman Hizmetleri tarifesindeki
artışa ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14952)
52.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Hızlı Tren Projesi
kapsamının genişletilmesine ve Lojistik Merkezi kurulmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14953)
53.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, Mersin Liman Hizmetleri tarifesindeki
artışa ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14954)
54.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, İsrailin
saldırdığı gemilerin güvenliğine ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/14958)
55.- Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgünün, Avrupa Kültür Başkenti Ajansının
faaliyetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/14960)
56.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bir
katlı kavşak projesine ve bazı yargı kararlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14961)
57.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bazı
ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14962)
58.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hüseyin Çelikin İskenderunda meydana
gelen terör olayı ile ilgili açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14965)
59.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, İsrailin OECD üyeliğine kabul
edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14966)
60.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkinin, bir milletvekilinin terörle ilgili
açıklamalarına ve açılım politikasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14967)
61.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, Türkiye ile İsrail arasındaki
askeri işbirliğine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14969)
62.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, kreş ve
anaokullarının denetimine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14970)
63.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, özürlülerin istihdamına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14971)
64.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, İsrailin yardım gemilerine
yaptığı saldırıya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14972)
65.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Gazzeye insani yardım
taşıyan gemilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14973)
66.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir vakıfla ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14974)
67.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, açılımlar hakkındaki
bilgilendirme davetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14977)
68.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlunun, internet güvenliğine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14978)
69.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, ABD Başkanı ile
yaptığı telefon görüşmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/14979)
70.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Türkoğlu
ilçesindeki tahliye kanallarının kapasitelerinin
artırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/14980)
71.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, İsraile insani yardım taşıyan
gemiyle ilgili bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/14982)
72.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, boşanma sayısı ile devam eden
boşanma davalarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14985)
73.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bazı sulama projelerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14991)
74.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bazı baraj projelerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14992)
75.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bazı baraj projelerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/14993)
76.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Gazzeye yardım
taşıyan gemilere yapılan saldırı öncesi yapılan
girişimlere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14997)
77.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, insani yardım gemisine
saldıran İsraile karşı uygulanacak diplomasiye
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14998)
78.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Ereğli Bölge Trafik Denetleme
İstasyon Amirliği projesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/14999)
79.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Konya Büyükşehir Belediyesinin bazı
projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15000)
80.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana İl Özel İdaresinin
kullandırdığı mikro kredilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15001)
81.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Hafif Raylı Taşıma
sisteminin tamamlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15002)
82.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, İller Bankasının altyapı
yardımı yaptığı belediyelerin sayısının
artırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15003)
83.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, Hazine arazileri için talep edilen
ecrimisil fiyatlarına ve bazı vergi oranlarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15004)
84.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, en düşük memur
maaşına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15005)
85.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Selçuk Üniversitesinin bazı tesislerinin
proje bitim tarihine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15006)
86.- Giresun Milletvekili
Murat Özkanın, resmi internet sitesinde yayımlanan bir habere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15007)
87.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, okul sütü ve sağlıklı beslenme
programlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15008)
88.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Ağrı Valiliğinin
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesine gönderdiği bir
yazıya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15010)
89.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, bir köyün okul ihtiyacına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15011)
90.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Van-Edremitte eğitimde yaşanan
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15012)
91.- Van Milletvekili
Özdal Üçerin, Mustafa Kemal Üniversitesinde yaşanan bir olaya
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15014)
92.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, okullarda yaşanan bazı kazalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15015)
93.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Yüzüncü Yıl Üniversitesinde yaşanan bir
olaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15016)
94.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Van-Saraydaki eğitim hizmetinin
yeterliliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15017)
95.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bazı yol projelerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15034)
96.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bazı yol projelerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15035)
97.- Aydın
Milletvekili Recep Tanerin, Aydın bölgesindeki bazı tren
hatları ve seferleri ile DDYnin bazı uygulamalarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15036)
98.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, turizm yoğunluklu bazı
ülkelerde giden yolcu servis hizmet ücreti alınıp
alınmadığına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15037)
99.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, otomobillerde çocuk koltuğu
kullanma zorunluluğuna ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15038)
100.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, boşanma olaylarına ilişkin
Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/15040)
101.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, KPSS tercih işlemlerine
ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı
soru önergesi (7/15042)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 Milletvekilinin, huzurevleri ve
yaşlı rehabilitasyon merkezlerindeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/833)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.05.2010)
2.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 21 Milletvekilinin, genç işsizliği
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/834) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.05.2010)
3.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 20 Milletvekilinin, çocuk suçluluğu
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/835) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.05.2010)
4.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve 22 Milletvekilinin, küçükbaş hayvan
yetiştiricilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/836)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.05.2010)
15 Temmuz 2010
Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 135inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Üç arkadaşıma gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Terörle Mücadele Kanunu ile
diğer bazı kanunlarda yapılacak değişiklikler
hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Öznur Çalıka aittir.
Sayın Çalık, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Öznur
Çalıkın, Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına
ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla ilgili gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Konuşmama
başlamadan önce yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Terör ya da terörizm, genellikle siyasal nedenlerle halkı
paniğe sevk etmek, güvenlik endişeleri başta olmak üzere ülkede
ekonomik ve sosyal alanlarda istikrarsızlık ve güçsüzlük yaratmak,
resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı kurmak, gözünü korkutmak
ve halkı yıldırmak için dehşet ögesini kullanmak olarak
tanımlanabilir. Terör uygulayan organize gruplara terör örgütü, terör
uygulayan şahıslara ise terörist denir.
Peki, hepimizin bildiği bu tanımlamaları neden
sizlerle bir kez daha paylaşıyorum? Çünkü bu tanımlamaya uymayan
ancak mevcut yasalar gereği bu fiilleri gerçekleştirmişcesine
ceza alan çocuklarımızın durumlarının bir kez daha
kamuoyu tarafından net bir biçimde görülmesini arzuluyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde onlarca yıldır
süregelen terör sorunu yüzlerce aileyi derinden yaralamış, ülkemizin
geleceği olarak gördüğümüz evlatlarımız,
fidanlarımız bu yolda canlarından olmuşlardır. Terör
örgütünün kendi siyasi emelleri doğrultusunda bugün
kullandıkları, yakın gelecekte ise bir kenara fırlatıp
atacakları çocuklarımızı onların kirli ellerinden
almak, eğitimlerini sürdürmelerini sağlamak, analarının
gözlerinin yaşlarını dindirmek bu milletin vekilleri olarak
bizim boynumuzun borcudur.
Bu ülkede terör elbette sona erecek ve iğrenç yüzüyle bu
toprakları terk edecektir. Terör bittiğinde onun izlerini,
kalıntılarını ve sendromlarını tamamıyla
silebilmek, kazıyabilmek ancak eğitimli, yetişmiş
gençlerimizin dinamizmi, azmi ve çalışkanlığıyla
mümkün olacaktır. Bu çerçevede Hükûmetimizin konuya verdiği öneme
binaen önümüzdeki hafta yapılacak Genel Kurulda kamuoyunda Taş Atan
Çocuklar Kanunu olarak bilinen Terörle Mücadele Kanunu görüşülecektir.
Terör örgütü yanlısı çeşitli gösterilerde kandırılarak
güvenlik güçlerimize taş atmak suretiyle devletle karşı
karşıya getirilen çocuklarımızı da yakından
ilgilendiren bu teklifin kanunlaşması son derece önemlidir. Söz
konusu kanun teklifiyle dile getirilen yasal düzenlemeler bugüne kadar
yürürlükte olan bazı yanlış uygulamaların önüne geçecek ve
başta yapmış olduğum terör tanımına hiç uymayan
ancak bu kapsamda ceza alan çocuklarımıza sahip çıkma ve
ülkemize bir değer olarak kazandırma olanağı
sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, başta Sayın
Başbakanımız ve Hükûmetimiz olarak risk aldık. Cesaretle,
kararlılıkla, iyi niyetle elimizi, gönlümüzü bu taşın altına
koyduk ve millî birlik ve kardeşlik projesini hız kesmeden
sürdürüyoruz. Bakınız, bugüne kadar demokratik açılım
sürecinde neler yaptık: Faili meçhuller bitti. Olağanüstü hâl
uygulamasına son verdik. Devlet Güvenlik Mahkemeleri kalktı. Terörle
Mücadele Kanununda önemli değişiklikler yapıldı.
İşkence ve kötü muameleye sıfır tolerans politikası
hayata geçirildi. Cezaevlerinde mahkûmlara aileleriyle ana dillerinde
konuşabilme imkânı sağlandı. 4982 sayılı Bilgi
Edinme Kanunu çıkarıldı. Toplantı ve gösteri
yürüyüşleriyle ilgili yeni düzenleme yapıldı. Terör
mağdurlarının maddi zararları ödendi. 10 bin şehit
yakını ve gazi istihdam edildi. Farklı dilleri öğrenebilme
ve bu dillerin üniversitelerde akademik imkânı sağlandı.
Dernekler Kanunu değiştirildi. TRT Şeş yayın
hayatına merhaba dedi. Ayrıca, özel televizyon ve radyo
kuruluşlarının farklı dil ve lehçelerde tüm gün yayın
yapabilmesine imkân sağlandı.
Değerli milletvekilleri, biraz önce de belirttiğim gibi,
önümüzdeki hafta Terörle Mücadele Kanununda değişiklik yapma
arzusundayız. Bunca yıllık tecrübeler artık çok açık
ve net biçimde göstermektedir ki Türkiye bu meseleyle geleceğe yürüyemez.
Bu meseleyi çözmekten, bu meseleyi artık geride bırakmaktan başka
önümüzde hiçbir seçenek artık yoktur. Biz, büyük bir milletiz. 73 milyonun
her biriyle el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve bu süreci
nihayete erdireceğiz. Gencecik fidanlar toprağa düşmesin dedik,
analar ağlamasın dedik. Küçük yavrular mahrumiyet yaşamasın,
insanlar en temel haklarından mahrum kalmasın istedik. Kimse
mağdur olmasın, kimse dışlanmasın istedik ve bu yolda
sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Değerli milletvekilleri, bir anne
olarak, özellikle Terörle Mücadele Kanununda yapılacak olan bu
değişikliği çok önemsediğimi bir kez daha dile getirerek
sözlerime son verirken, beni sabırla dinlediğiniz için hepinize
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Sakık, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, Malatya Milletvekili Öznur
Çalıkın, Terörle Mücadele Kanunu hakkındaki gündem
dışı konuşmasına ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sevgili arkadaşımız çok güllük gülistanlık bir
Türkiye sundu. Oysa ki hepimiz Terörle Mücadele Yasasının
mağdurlarıyız. Yanı başında oturan 20
milletvekili 2 bin yıl cezayla cezalandırılmak isteniyor. Bunun
ötesinde, bölgede olup bitenleri en çok onlar da biliyorlar. Şimdi
yanı başınızdaki arkadaşlarınızın
sadece düşüncelerinden dolayı 2 bin yıl cezayla
cezalandırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Dönüp
topluma, Efendim, Terörle Mücadele Yasasında çok güçlü şeyler
yaptık. diyorlar. Oysaki görüşmeler yapılıyor ama beyaz
Türkler birbiriyle görüşüyor, siyahlar yine yok ortada. Bugün de
görüştüler yukarıda. Neler konuşuldu? Et-balık bilmem
mayın
Kürt sorunu ne et-balıktır ne mayındır. O vesileyle
Yani
bu işin muhataplarıyla oturun konuşun. Sorunu beyazlarla
konuşarak çözemezsiniz çünkü siyahlar acı çekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz, Sakarya ili
Sapanca ilçesinin ekonomik, sosyal ve kültürel durumu hakkında söz isteyen
Niğde Milletvekili Sayın Mümin İnana aittir.
Sayın İnan buyurun.
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, Sakarya ili Sapanca ilçesinin ekonomik, sosyal ve kültürel
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket
Partisi olarak gruplar hâlinde Türkiyenin bütün illerini gezmekteyiz. Bu
vesileyle, Türkiyemizin sorunlarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde
dile getirilmesi noktasında tespitler yapmaktayız.
Geçtiğimiz günlerde de Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekilleri olarak Sakarya ili ve ilçelerine yapmış
olduğumuz ziyaretler sırasında, Sakarya ili ve Sapanca ilçesiyle
ilgili olarak tespitlerimizi ve sorunları yüce heyetinizle paylaşmak
üzere gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.
Sapanca, Sakarya iline bağlı, kuzeyinde Sapanca Gölü,
doğusunda Sakarya merkez ilçesi Adapazarı, güneyinde Samanlı
Dağları, Geyve ve Pamukova ilçesi, batısında da Kocaeli
merkez ilçesi İzmit yer alır. Yüzölçümü 14 kilometrekare, denizden
yüksekliği 36 metredir. Sakaryanın alan olarak yüzölçümü en küçük,
nüfus yoğunluğu olarak da en fazla olan ilçesidir.
Sapanca, İstanbul başta olmak üzere, civar kentlere olan
yakınlığı ve Sapanca Gölü, yeşillikler beldesi
olması sebebiyle son dönemlerde kısa süreli tatiller için tercih
edilmektedir.
Adapazarı ile Kocaeli arasında, İstanbula
yakın Sapanca Gölü, adını Sapanca ilçesinden almış,
kendi kendini besleme özelliğine sahip dünyada iki gölden biridir. Gölün
etrafındaki irili ufaklı dereler bu göle akmaktadır.
Kızılkanat, Yayın ve diğer balıklar buranın
zenginlikleridir. Özellikle Sapanca sahil kesiminde çok sayıda otel, pansiyon,
restoran ve tatil siteleri gibi turizme yönelik tesisler bulunmaktadır.
Sapanca ilçesi, Türkiyenin coğrafi konumu itibarıyla
ulaşım yollarının üzerinde olması, tabiatın
güzelliği, iklimi, gölü ve sosyal yaşantısıyla problemsiz
yerlerden biri olması gerekirken, özellikle son yıllardaki AKP hükûmetlerinin
uygulamış olduğu yanlış ekonomik politikalar sonucunda
Türkiye'nin genel, ağır ve ekonomik, sosyal sorunlarını
aynen yaşamaktadır. İstanbula yakınlığı
turizmi yüksek seviyeye çıkarması beklenirken bundan gerekli
kazancı elde edememekte, geçtiğimiz dönemlerde ön planda olan
meyvecilik artık bitme noktasına gelmiş, esnaf ise aylarca
siftah etmeden dükkân kapatmakta, üstüne üstlük yerli ve yabancı büyük
marketlerin ilçeye göz dikmesi sonucu küçük esnaf tamamen bitme noktasına
gelmiştir.
Yörede bulunan su şişeleme tesislerinin zaman zaman
kontrolsüz ve kaçak su çekme işleri vatandaşlar tarafından
şikâyet edilen diğer bir konudur. Dünyada kendi kendini besleyebilen
iki tatlı su gölünden birisi olan Sapanca Gölünün çevre kirliliğine
maruz kaldığı ve ilgililerin bu konuya karşı
duyarsız kalmaları vatandaş tarafından en çok şikâyet
edilen konular arasında yer almaktadır. Zaman zaman göl seviyesinin
altından geçen kanalizasyon sızıntılarının da
göle karıştığı iddialar arasındadır. Tamamen
koruma altında olan, doğal sit alanına sahip Sapanca Gölünün
İstanbuldan gelen hafriyat kamyonlarınca gölü doldurduğu ve bu
konuda, Sapanca Belediyesinin haberi olmasına rağmen, tedbir
alınmadığı ya da bilerek bir çıkar ilişkisi
içerisinde bu işe göz yumulduğu Sapanca halkının
tamamı tarafından dile getirilmektedir. Hatta bu hafriyat
kamyonlarının sahibinin AKP üst düzey parti yöneticilerinden birisi,
İstanbuldaki bir iş adamı olduğu da söylenmektedir.
Bahsetmiş olduğumuz bu konular hakkında
İçişleri Bakanlığına belediye meclis üyeleri
tarafından müracaat edilmesine rağmen soruşturma izni
verilmediği de bilinmektedir. Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın
cennet köşelerinden birisi olan Sapanca yöresinin olumsuz çevre
etkilerinden dolayı yok olmaması için ilgilileri şahsım ve
Sapanca halkı adına göreve davet ediyorum.
Sapancada emeklilerin de hayatlarından ciddi anlamda
şikâyetçi oldukları, ay başını getiremedikleri,
Hükûmetin kendilerini kandırdıklarını, sözünde
durmadığını, açlık sınırı altında
ücretleriyle ayakta kalma mücadelesi verdiklerini gözledik.
İşsizlerin gelecekten umut kestikleri ve morallerinin son derece
bozuk olduğunu tespit ettik. Kısacası, ülkesine, milletine
karşılıksız sevdayla bağlı, Sapancada yaşayan
insanlarımızın daha iyi şartlarda
yaşamalarının hakları olduğuna inanıyorum.
Ayrıca, seçim bölgem olan Niğdede de benzer
sorunların defalarca dile getirilmesine rağmen,
bırakınız Hükûmet tarafından çözüme
kavuşturulmayı, sorunlar gittikçe ağırlaşıp
çekilmez bir hâl almaktadır. İşsizlik, siftah etmeden dükkânını
kapatan ve iflas eden esnaf ve sanatkârlarımız, yabancı ithal
ürünlerden dolayı üretimini durduran ve küçülen fabrikalarımız,
hâlâ çözülemeyen ve yapılandırılamayan Ziraat Bankası, tarım
kredi, elektrik ve sulama borçları yüzünden yakalanmamak için kahvehaneye
çıkamayan ve şehre inemeyen çiftçilerimiz
Evet, değerli arkadaşlar, özellikle son dönemlerde
Açılım adı altında da millete dayatılmaya
çalışılan küresel projelerin sonuçlarını da,
açıklarını da hep beraber Türkiye genelinde de
yaşıyoruz. Türkiye'nin sorunlarını çözme iddiasıyla
sekiz yıldır iktidarda bulunan AKP hükûmetleri bu sorunları daha
da ağırlaştırmış ve milletimizi hayalî olaylarla
aldatmaya çalışmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın İnan.
MÜMİN İNAN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
AKP hükûmetleri başımıza gelecek felaketleri
göremiyor, sırf, siyaset olsun diye günübirlik politikaların
peşine takılarak ucuz hesaplaşmaların tuzağında
Türkiyenin küresel bir sarmalın dibine çekildiğini göremiyor ve bu
oyunun bir oyuncusu oluyor. Artık, aziz milletimiz, AKPnin
anlattığı hikâyelerin kendi hikâyesi
olmadığını bilmektedir ve bundan dolayı 12 Eylülde
kanlı küresel oyunlara Hayır diyecektir, peşmergeyle iş
birliğine Hayır diyecektir, bölünmüş Türkiye projelerine
Hayır diyecektir, yeni Habur törenlerine Hayır diyecektir, AKPye
Hayır diyecektir ve Sayın Başbakana da Hayır diyecektir
ve büyük Türk milleti 12 Eylülde Anayasa değişikliğine Hayır
diyerek, sonsuza kadar kardeşçe, birlikte, bölünmeden yaşamak için
Var ol Türkiye diyecektir, ülkem için bir Hayır diyecektir.
AHMET YENİ (Samsun) Darbe anayasası
değişecek
MÜMİN İNAN (Devamla) Bu vesileyle, hepinizi saygı
ve sevgiyle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Darbe anayasasını millet
değiştirecek.
MÜMİN İNAN (Niğde) O darbeden en çok acı
çekenlerden birisi de benim.
BAŞKAN Sayın İnan
Sayın İnan
AHMET YENİ (Samsun) Darbe anayasasını
değiştireceğiz.
BAŞKAN Sayın Yeni
MÜMİN İNAN (Niğde) Sizler evinizde uyurken o
acıları bizler çektik.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Buyurun efendim.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ya, şu darbeci olan
şerefsizdir, darbecileri destekleyen de şerefsizdir ya!
BAŞKAN Sayın Özensoy
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Buna rağmen hâlâ
konuşuyorsunuz ya.
YILMAZ TANKUT (Adana) Ne kadar cezaevinde yattın?
AHMET YENİ (Samsun) Lafla değil, sandığa
gideceğiz.
MÜMİN İNAN (Niğde) O darbe benim istikbalimi
mahvetti. Siz evinizde rahat uyurken biz işkence çektik.
BAŞKAN Arkadaşlar
Sayın İnan, lütfen
MÜMİN İNAN (Niğde) Hiç kimse darbe
anayasasına evet demiyor ama küresel dayatmalara hayır diyor,
bölünmeye hayır diyor.
BAŞKAN Mümin Bey
Mümin Bey
YILMAZ TANKUT (Adana) Laf atmadan otur, ayıp ya!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Küresel dayatmayla
Anayasa değişikliğinin bir ilişkisi yok.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Darbecilerden zerre kadar zarar
gördün sanki ha!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Gocunmayın,
gocunmayın!
BAŞKAN Arkadaşlar, böyle
karşılıklı konuşarak neyi hallediyorsunuz?
Sayın Yeni, lütfen
Arkadaşlar, istirham ediyorum, birbirimizin hukukuna riayet
edelim.
Sayın Üstün, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Sakarya Milletvekili Ayhan
Sefer Üstünün, Sapanca Gölünün turizm ve içme suyu açısından
önemine ilişkin açıklaması
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) Sayın Başkanım, söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi
geçtiğimiz günlerde Sakaryada bir grup milletvekiliyle ziyarette
bulunmuş, yine bu çerçevede Sapancaya da
uğramışlardır. Kendilerine Sakaryaya geldikleri için,
ziyaret ettikleri için teşekkür ediyorum.
Sapanca ilçemiz Türkiyenin gerçekten incisidir. Sapanca Gölü de
âdeta İsviçredeki bir göl gibidir. Biz bu göle gözümüz gibi
bakmaktayız çünkü bu gölden hem turizm açısından hem de içme
suyu açısından faydalanmaktadır Sakarya. İçme suyu olarak
dünyada ender kullanılan göllerdendir. Bu sebeple hem Hükûmetimiz hem de
Büyükşehrimiz gölün tamamını kolektörle çevirmiştir.
Şu anda orada bilinen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Üstün.
Sayın Genç
3.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, idare amirlerinin aldığı bir kararla Meclise ziyaretçi
yasağı getirilmesine ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, şimdi idare amirlerinin
aldığı bir kararla ziyaretçi yasağını
getirmişler. Şimdi vatandaş Almanyadan çıkmış
gelmiş, Tuncelinin dağ köyünden gelmiş, Hakkâriden
gelmiş, Vandan gelmiş. Niye bu yasağı koyuyorlar? Efendim,
idare amiri de talimat veriyor: Sakın ha! diyor, Benim talimatım
olmadan kimseyi almayın içeri. Sayın Başkan, bu Meclisi niye
vatandaşa kapatıyorlar bu arkadaşlarımız? İdare
amiri ne oluyor da, Anadoludan gelen, yurt dışından gelen
insanları bu Meclise sokmamaya hakkı var mı? Rica ediyorum, buna
bir tedbir bulun. Yani gidiyoruz, Meclisin kapısında,
vatandaşlar orada bekliyorlar, bize gelenleri alıp geliyoruz. Yani
yazık bu millete. Rica ediyorum, buna müdahale edin, bu ziyaretçi
yasağını kaldırın efendim. Türkiye Büyük Millet
Meclisi halkın Meclisidir, bu halka kapısını kapatamaz.
Ziyaretçi geliyor, vatandaş gidiyor, kendi odasında ziyaret edip
gidiyor. Yani burada hangi vatandaş gelmiş de Meclis çalışmasına
engel olmuş? Bunu özellikle Meclis Başkanının halletmesini
diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
Gündem dışı üçüncü söz, Karabük Demir Çelik
İşletmesinde son günlerde yaşanan işçi haklarının
ihlali hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Bayram
Ali Merale aittir.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili
Bayram Ali Meralin, Karabük Demir Çelik İşletmesinde son günlerde
yaşanan işçi hakları ihlaline ilişkin gündem
dışı konuşması
BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; son zamanlar Karabükte yaşanan
işçi hareketleriyle ilgili söz aldım. Yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, geçen
hükûmetlerde de bir özelleştirme furyası yaşanıyordu.
KİTler battı, kamu devletin sırtında yük. diye diye bu
noktaya getirdik. O zaman dev gibi Karabük Demir Çelik İşletmeleri 1
liraya satıldı. Dünya tarihinde böyle bir şey
görülmemiştir. Kime satıldı? İşçilere
satıldı, oradaki işverenlere satıldı, halka satıldı
ve yönetim oluşturuldu. (A) grubu işçilere dört yönetim kurulu
üyeliği, (B) grubu işverenlere iki yönetim kurulu üyeliği, (C)
grubu bir yönetim kurulu üyeliği de oradaki halka, yedi yönetim kurulu
üyeliği oldu ve işçiler orada koyunun kurda teslim edilişi
misali kurda teslim edildi. Dönem geldi el değiştirdi, yol
değiştirdi, işveren yine bir furya çıkardı: Karabük
Demir Çelik batıyor. Ne yapmak lazım? İşçi ücretlerinden
kısıtlama lazım, fedakârlık yapması lazım.
İşçi ücretlerinden yüzde 42 düşüş
yaptırıldı, Önümüzdeki dönemde bu para tekrar işçilere
verilecek. dendi. Değerli arkadaşlarım, dönem döndü,
işveren kesimi müdürlere tahminlerin üzerinde zam yaparken
çalışanların ellerinden alınan yüzde 42 ücret tekrar
kendilerine iade edilmedi değerli arkadaşlarım ve işçiler
son derece bundan rahatsız olmaya, sıkıntı duymaya başladı.
Dahası devam etti muhterem arkadaşlarım,
dahası devam etti, işçilerin yüzde 52nin üzerinde payları
olmasına rağmen maalesef bunlara sahip çıkılamadı.
Sonuçta, muhterem arkadaşlarım, işçilerin hakları her gün
biraz daha geriye gitti. Kim olursa olsun değerli arkadaşlarım,
hangi sendikada olursa olsun, işçi haklarının her zaman
yanındayız. Bakınız, bir zaman bazı yörelerimizde
özellikle, değerli arkadaşlarım, İzmitte işçiler
sendika değiştirdi. Orman Sendikası yok edildi, sendika
değiştirdi. Buradan bizim bazı milletvekili
arkadaşlarımız konuştuğu zaman söz alıp buraya
çıkan AK PARTİli milletvekili arkadaşlarımız,
Efendim, işçi hür iradesini kullandı. dedi.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, hakkı
kaybolan, hakkını alamayan, yönetimde vasfı, görevi düşen,
hiçe sayılan, Karabük Demir Çelik işçileri sendika
değiştirmiştir değerli arkadaşlarım ve burada
2.830 işçinin 2.100ü başka bir sendikaya geçmiştir yani bir
sendikadan, Hak-İşteki bir sendikadan, daha doğrusu,
Türk-İşteki bir sendikaya geçmiştir. Peki, İzmitteki
belediye işçileri sendika değiştirirken işçi hür iradesini
kullanıyor, bir şey yapılmıyor; Karabükteki işçi
sendika değiştirdiği zaman, değerli arkadaşlarım,
işçiler işten atılıyor, işten atılan
arkadaşlarını destekleyen işçiler güvenlik güçleri
tarafından coplanıyor ve biber gazı kullanılıyor,
değerli arkadaşlarım, işçilere orada sıkıntı
yaşattırıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, işçi hangi sendikaya
giderse gitsin, hür iradesini kullanırsa buna saygı duymak
lazım. Ama maalesef oradaki yüzde 10a sahip üç aile -bunu özellikle
söylemek istiyorum- Yolbulan, Güleç, Yücel aileleri, değerli
arkadaşlarım, yüzde 10 hissesiyle o koskocaman, o yüce kuruluşu
ele almıştır, istediği şekilde davranmaya devam etmektedir.
Son zamanlarda Geri dönen işçilere 350 lira para vereceğim, dönmezse
vermeyeceğim. Bunlar çirkin şeylerdir değerli
arkadaşlarım. İşçiler alın terinin
karşılığında ücret alan insanlardır, emek sarf
eden insanlardır. Bu, hangi sendikada olursa olsun, onun iradesine
saygı duymak hepimizin görevidir değerli arkadaşlarım. Bir
başka sendika da kurabilir, gidebilir, hiç sendikaya da üye olmayabilir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Meral, konuşmanızı
tamamlayınız.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Bunlara baskı yapmak hiçbir
insanın, hiçbir yöneticinin hakkı değildir değerli
arkadaşlarım.
Ben, özellikle buradan Hükûmetten de rica ediyorum:
İşten atılan işçileri tekrar geri çevirsinler, baskı
yapıp ücretsiz izne çıkardığı işçileri tekrar
işe çağırsınlar, orada polis baskısını,
işveren baskısını ortadan kaldırsınlar. Yani
kusura bakmayın AK PARTİliler, geldiniz geleli memurla
uğraşırsınız, işçiyle
uğraşırsınız, esnafı yok edersiniz, çiftçiyi
ağlatırsınız, tarımı çökertirsiniz; yoksul daha
yoksul, işsiz daha işsiz ve yandaşlarınız daha zengin,
daha servet sahibi oldu. Sizin Hükûmetinizin başarısının
sonucu budur değerli arkadaşlarım. Ama bu vatandaş,
artık dünün vatandaşı değil, dün gibi düşünmüyor.
Yarın göreceksiniz değerli arkadaşlarım, bunun bedelini çok
ağır ödeyeceksiniz. Yok 12 Eylül yasasıdır, yok bilmem
nedir
12 Eylül birilerini âbâd etmiştir, 28 Şubat da sizi iktidar
etmiştir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Saygılar sunuyorum efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Köse, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin, sendikalı işçilerin sosyal ve psikolojik yönden
baskı gördüğüne ilişkin açıklaması
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Katkı vereceğim
Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Hatip Karabük Demir Çelik İşletmesindeki
işçilerin sorunlarını çok güzel dile getirdi, teşekkür
ediyorum. Gerçekten hem Demir Çelikte hem de ülkemizde sendikalı olan
üreten emekçi kardeşlerimiz hem sendikal hem sosyal hem de psikolojik
yönden çok baskı görmektedirler.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; ben
üç gün önce Malatyadaydım. Mevsimlik tarım işçilerini ziyaret
ettim. Gerçekten onlar da her türlü sendikal haklardan, sosyal haklardan,
sağlık koşullarından yoksun, düşük ücretlerle,
inanın Filistin çadırlarını andırırcasına,
akreple, yılanla beraber yatıp kalkıyorlar, bunu gözlemledim.
Bakanlığın ve Başbakanlığın
yayımlamış olduğu bir genelge var bu mevsimlik tarım
işçileri için tedbir alınması konusunda. Hiçbir tedbir alınmıyor,
bunu belirtmek istiyordum.
Bu konuda da ilgililerin acilen tedbir almasını diliyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulan ve 19 milletvekilinin, huzurevleri ve yaşlı rehabilitasyon
merkezlerindeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/833)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Huzurevlerinde ve yaşlı rehabilitasyon merkezlerinde
yaşanan sorunların bütün boyutları ile ele alınması,
yaşlıların maruz kaldıkları fiziksel ve psikolojik
şiddetin nedenlerinin araştırılarak ortadan
kaldırılması için alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzüğün 104. ve 105.
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
1) Fatma Kurtulan (Van)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Huzurevleri, belirli bir yaşın üzerindeki
vatandaşların, ücret veya belirli bir bağış
karşılığında kaldıkları bakım
evleridir. Huzurevleri, sosyal yoksunluk ya da ekonomik yoksulluk içinde
bulunan yaşlıların, yaşam standartlarını koruma
ve yükseltme amaçlı hizmetleri planlamak, düzenlemek, izlemek, koordine
etmek ve denetlemekle görevli olarak Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
(SHÇEK) Genel Müdürlüğüne bağlı bulunmaktadır.
Türkiye'de hemen hemen bütün huzur evlerinde yaşanan ve
benzerlik gösteren sorunlar bulunmakta, bu sorunlar kimi zaman insanı
dehşete düşürecek boyutlarıyla kamuoyuna da
yansımaktadır. Yaşlıları korumak, bakmak, sosyal,
psikolojik ve fiziksel gereksinimlerini karşılamak, sürekli
bakıma ve rehabilitasyona gereksinim duyanlara bakım ve
rehabilitasyon hizmeti vermekle görevli ve yükümlü olan huzurevleri, bu
yükümlülüklerini yerine sorunsuz ve eksiksiz olarak getirmemektedir.
Hem kapasite hem de personel yetersizliği bulunan huzurevleri
ve yaşlı rehabilitasyon merkezlerinde, yükümlülükleri yerine kusursuz
bir şeklide getirecek niteliğe sahip personel oldukça azdır.
Huzurevleri Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliğinin 5.
maddesinde huzurevlerinde kapasite ve gereksinime göre uygun görülen nitelik ve
sayıda müdür ve müdür yardımcısı, sosyal
çalışmacı, psikolog, tabip ve hemşire, fizyoterapist,
diyetisyen, teknisyen, genel idare ve yardımcı hizmetler
sınıfından personel görevlendirilmesi öngörülmüş
olmasına rağmen bu husus çoğu huzurevi idaresi tarafından
dikkate alınmamaktadır. Huzurevleri, bakıma muhtaç
yaşlıların hayatlarını mutlu ve rahat bir şekilde
geçirecekleri yer olmaktan çok yaşlıların ölümü bekledikleri bir
yer olma anlayışı ile hizmet vermektedir.
Huzurevlerinde ve yaşlı rehabilitasyon merkezlerinde,
yaşlılara gerekli ilgi gösterilmemekte, ihtiyaçları uygun
yöntemlerle karşılanmamakta ve sosyal hayatları yok
sayılmaktadır. Özellikle ailesinden ilgi görmediği için huzur
evine girmek zorunda kalan yaşlılar bu nedenden dolayı
bunalıma girmekte ve gerekli psikolojik desteği
alamadıkları için intihar ederek hayatına son vermektedirler.
Balıkesir, Afyonkarahisar, Konya, Edirne ve daha birçok huzurevinde
intihar ederek yaşamına son veren yaşlılar olmuştur.
Bu tür yerlerde yaşlılar sürekli fiziksel ve zihinsel
istismara maruz kalmaktadır. Yaşlıların hasta
bakıcıların ve idarecilerin fiziksel şiddetine maruz
kaldığı çoğu kez basına yansımış ancak
bu konuda kamuoyunu tatmin edecek ve yaşlılara güvenli bir ortam
sağlayacak tedbirler alınmamıştır. Gerekli
denetimlerin yapılmadığı bu yerlerde kimi zaman
yaşılar maruz kaldıkları fiziksel şiddetten
dolayı yaralanmakta ve hayatları boyunca kimseye açıklama
olanağı bulmadıkları baskı ve tehditlere katlanmak
zorunda kalmaktadırlar.
İstanbul Kartal'daki Özel Aydos Huzurevi'nde kalan Alzheimer
hastalarına şiddet uygulandığı ortaya
çıkmış, huzurevindeki görevlilerin 25 yaşlıya dayak
attığı görüntülenmişti. Yine aynı şekilde
İstanbul Selimpaşa'da özel bir huzur evinde ve İzmir'de benzer
olaylar yaşanmıştı. Kaynak yetersizliği, buna
bağlı olarak eğitimli eleman istihdam edilememesi ve kötü
ekonomik koşulların "ne iş olursa yaparım"
anlayışını hâkim kıldığı ülkemizde,
kendi branşında ve gönüllülüğe bağlı çalışma
hemen hemen ortadan kalkmıştır. Çoğu alanda olduğu
gibi huzur evlerinde de mesleki yeterliliği olmayan kişiler istihdam
edilmektedir. Buralarda yaşanan şiddet ve istismarın
yalnızca küçük bir boyutu kamuoyuna yansımakta, psikolojik ve
fiziksel şiddet gizlenerek sürmektedir.
Huzurevi ya da rehabilitasyon merkezlerinde
yaşamlarını sürdürmeye çalışan
yaşlıların, ihtiyaçlarına, inançlarına,
haysiyetlerine, özel yaşamlarına (mahremiyetlerine),
bakımları ve yaşam biçimleri hakkında kendi
kararlarını vermelerine saygı gösterilmemektedir.
Yaşlılar, insan haklarından ve temel özgürlüklerden tam olarak
yararlanamamaktadır.
Huzur evlerindeki ve yaşlı rehabilitasyon
merkezlerindeki bu durum, şiddetin giderek boyutlandığı
Türkiye'de, şiddetin boyutlarının toplumun bakıma muhtaç
tüm kesimlerine uzandığını ortaya koymaktadır.
İnsani şartların altında hizmet veren huzur evlerinin ve
yaşlı rehabilitasyon merkezlerinin sorunlarının tespit
edilerek, başta Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel
Müdürlüğünü olmak üzere bütün yetkilileri harekete geçirmek ve
yaşlıların huzurlu bir ortamda yaşamlarını
sürdürmelerini sağlamak amacıyla bir meclis araştırma
komisyonu kurulmasının uygun olacağını
düşünmekteyiz.
2.- İzmir Milletvekili
Şenol Bal ve 21 milletvekilinin, genç işsizliği sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/834)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte arz ettiğimiz "Ülkemizdeki Genç
İşsizliği Sorununun Sebepleri, Sonuçları ve
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi" amacıyla
Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün 104 ve
105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ve teklif ederiz. 25.05.2010
1) Şenol Bal (İzmir)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Ahmet Orhan (Manisa)
4) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
5) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
6) Murat Özkan (Giresun)
7) Oktay Vural (İzmir)
8) Akif Akkuş (Mersin)
9) Alim Işık (Kütahya)
10) Yılmaz Tankut (Adana)
11) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
12) Reşat Doğru (Tokat)
13) Hakan Coşkun (Osmaniye)
14) Necati Özensoy (Bursa)
15) Muharrem Varlı (Adana)
16) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
17) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
18) Hüseyin Yıldız (Antalya)
19) Rıdvan Yalçın (Ordu)
20) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
21) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
22) Metin Ergun (Muğla)
Gerekçe:
Ülkemizde 2010 yılına; üretimin azaldığı,
işsizliğin arttığı, sanayide çalışanın
azaldığı, kişi başına düşen gelirin
gerilediği, gelir dağılımının iyice
bozulduğu, yoksul sayısının giderek arttığı,
kredi piyasasının daraldığı ve hane halkı
borçlarının alabildiğine arttığı bir şekilde
girilmiştir.
İşi olanların işini kaybettiği, iş
arayanların iş bulamadığı bir dönemden geçilmektedir.
İş bulma umudunu kaybedenler ile mevsimlik işçiler
dikkate alındığında en az 5 milyon kişi işsizdir.
Uygulanmakta olan; sanayi'de kapasite ve istihdam yaratmayan,
ithalata dayalı ekonomik model ve kötü yönetim yüzünden, işsizlik Türkiye
genelinde TÜİK'in verilerine göre % 15'lere dayanmıştır.
Bugün mevcut 5 milyon işsize ilaveten her yıl 600-700
bin kişinin iş gücü piyasasına katılma isteğine cevap
verilememektedir.
AKP iktidarının yönetim
yanlışlıkları yüzünden 8 yıllık süreç sonunda
işsizlik iki katına çıkmıştır.
Genç nüfus oranının yüksek olduğu Türkiye'de
özellikle gençlerde işsizlik oranı % 26'lara
dayanmıştır. Neredeyse her üç gençten biri işsizdir.
TÜİK verilerine göre 2000 yılında genç
işsizlik oranı % 13,1'lerdeyken bugün bu oran ikiye
katlanmıştır.
Türkiye'de işsizlik oranı gelişmiş ülkelerin
tersine, eğitimli kişiler arasında daha yüksektir.
Ülkemizde yeni mezun olmuş, lise ve üzeri eğitim
almış genç sayısı yüksek olmasına rağmen,
istihdam oranları oldukça düşüktür.
Genç işsizler incelendiğinde, işe girmek için uzun
süre iş aradıkları ve iş bulamadıkları için
bunalan gençlerin, bulabildikleri takdirde meslekleriyle ilgili olmayan
kayıt dışı işlerde ve kötü şartlarda
çalışmaya mecbur kaldıkları görülmektedir.
Türk Eğitim sisteminin iş gücü piyasasının
ihtiyaçlarına göre bir yapılanma içinde olmadığı da
üzerinde durulması gereken diğer bir konudur.
Türkiye sahip olduğu genç iş gücünü istihdam
edememektedir.
İstihdam edilemeyen nitelikli genç iş gücünün bir
kısmı yurtdışına gitmektedir. Böylelikle
hızlı bir beyin göçü gerçekleşmektedir.
Gençlere istihdam yaratılması kalkınma ve ekonomik
istikrar açısından çok önemli bir konudur. Gençliğin
istihdamı ile ilgili bir stratejiye acilen ihtiyaç vardır.
İşsizlik gençler üzerinde çok olumsuz psikolojik
sorunları da ortaya çıkarmaktadır.
TÜİK'in son araştırmasına göre Toplumun %
85'inin gelecekten umutsuz olduğu ortaya çıkmıştır.
Özellikle gençlerin geleceğe yönelik güvensiz ve umutsuz
olmasının ülkemizin geleceği açısından tamiri mümkün
olmayacak sonuçlarının önüne geçilmelidir. Genç işsizliğini
giderecek tedbirlerin araştırılması ve çözüm önerilerinin
ortaya konulması için bir an önce Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmalıdır.
3.- İzmir Milletvekili
Şenol Bal ve 20 milletvekilinin, çocuk suçluluğu sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/835)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte arz ettiğimiz "Son Yıllarda Çocuk
Suçluluğundaki Artışların Çok Yönlü Değerlendirilmesi,
Suç Profilleri Oranlarının Tespiti ve Alınacak Sosyal ve Hukuki
Tedbirler" konusunda Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca bir Meclis
Araştırması Komisyonunun kurulmasını arz ve teklif
ederiz. 25.05.2010
1) Şenol Bal (İzmir)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Ahmet Orhan (Manisa)
4) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
5) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
6) Murat Özkan (Giresun)
7) Oktay Vural (İzmir)
8) Akif Akkuş (Mersin)
9) Alim Işık (Kütahya)
10) Hakan Coşkun (Osmaniye)
11) Yılmaz Tankut (Adana)
12) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
13) Reşat Doğru (Tokat)
14) Necati Özensoy (Bursa)
15) Muharrem Varlı (Adana)
16) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
17) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
18) Hüseyin Yıldız (Antalya)
19) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
20) Rıdvan Yalçın (Ordu)
21) Metin Ergun (Muğla)
Gerekçe:
Suç olgusu tüm toplumların muzdarip olduğu yaygın
bir problemdir.
Suç'un yetişkin, kadın ve çocuk suçluluğu gibi
değerlendirildiği günümüzde çocuk suçluluğu özel bir öneme
sahiptir ve üzerinde mutlaka durulması gerekir.
Toplumsal kuralların, ahlaki ilişkiler ve değerler
sisteminin, kamu düzeni fikrinin ve hayat disiplininin tam olarak
algılanamadığı yaşlarda olan çocukların, suça
yönelmiş olmalarından onları sorumlu tutmadan önce, toplumun ve
yöneticilerin kendini sorgulaması ve nelerin ihmal edildiğini, hangi
gerekçelerin bu çocukları suç'a yönelttiğini tespit etmesi gerekir.
Çocuk suçluluğu sosyal bir uyumsuzluğun belirtisidir.
Çocuktaki antisosyal eğilimlerin, yasanın müdahalesini gerekli
kılacak hâle gelmesiyle çocuk suçluluğu ortaya çıkar.
Türk hukuk sistemine göre suçlu çocuk, yürürlükteki ceza
kanunlarına göre 18 yaşını doldurmamış ve suç
sayılan bir davranışı işleyen kişidir.
31 Ocak 2010 tarihi itibarıyla ceza infaz kurumlarında;
2.721 çocuk bulunmaktadır. Bunlardan 1.113 çocuğun çocuklara özgü
ceza infaz kurumlarında, 1.606 çocuğun ise yetişkinlerin infaz
kurumlarının çocuklar için ayrılmış bölümlerinde
kaldığı bilinmektedir.
Hem çocuk mahkemelerinde hem de Ağır cezada açılan
davalar göz önüne alındığında yıllara göre önemli
artışın sebepleri irdelenmelidir.
Adalet Bakanlığının
hazırladığı rapora göre; mahkemeler tarafından 2006
yılında 3.773, 2007 yılında 7.453, 2008 yılında
8.080, 2009 yılının 11 ayında ise 9.022 çocuk hakkında
denetimli serbestlik kararı verildiği bilinmektedir.
Bu rakamlara bakıldığında; çocukların suç
işleme potansiyelinin artışı dikkat çekicidir.
Yapılan araştırma sonuçlarına
bakıldığında genellikle suça itilen çocukların
sosyoekonomik durumları düşük ailelere mensup olduğu
görülmektedir.
Kötü ve zor yaşama şartları, fakirlik,
kalabalık ve eğitimsiz aile ve beraberinde gelen göçün çocuk
suçluluğundaki rolü yadsınamaz. Ama meseleyi sadece bu şekilde
açıklamak da mümkün değildir.
Küçük yaşlarda suç işlemiş olan çocukların,
gerekli rehabilitasyon verilemediğinden, ilerleyen yaşlarda da suç
işleme potansiyelinin yüksek olduğu göz önünde
bulundurulmalıdır.
Bu yüzden son yıllardaki artış dikkate alınıp
ileride daha büyük problemler yaşanmasının önüne geçebilmek için
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulacak bir Araştırma Komisyonu
tarafından konu çok yönlü ele alınmalıdır.
Emniyet ve jandarma bölgelerinde çocukların
işlediği, adının karıştığı
suçların nitelikleri, çeşitleri, sebepleri, aile
yapılarının değerlendirilmesi ile suçlu çocuk profillerinin
ortaya konulması ve konunun çözümünde sosyal, ekonomik ve hukuki
tedbirlerin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
4.- Manisa Milletvekili Ahmet
Orhan ve 22 milletvekilinin, küçükbaş hayvan yetiştiricilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/836)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasamızın 98. İçtüzüğümüzün 104. ve 105.
maddeleri gereğince, Ülkemizde artık bitme noktasına doğru
hızlı bir şekilde ilerleyen küçükbaş hayvan
yetiştiricilerinin içinde bulunduğu zor ve kötü ekonomik şartlar
göz önünde bulundurularak küçükbaş hayvan yetiştiricilerinin sorunlarının
ele alınması, bu sektörün bitmemesi için gereken önlemlerin ve çözüm
önerilerinin belirlenmesi amacıyla bir Araştırma Komisyonu
kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ahmet Orhan (Manisa)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
5) Ahmet Bukan (Çankırı)
6) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
7) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
8) Şenol Bal (İzmir)
9) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
10) Akif Akkuş (Mersin)
11) Necati Özensoy (Bursa)
12) Muharrem Varlı (Adana)
13) Alim Işık (Kütahya)
14) Yılmaz Tankut (Adana)
15) Hasan Özdemir (Gaziantep)
16) Murat Özkan (Giresun)
17) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
18) Hüseyin Yıldız (Antalya)
19) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
20) Beytullah Asil (Eskişehir)
21) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
22) Osman Ertuğrul (Aksaray)
23) Mustafa Enöz (Manisa)
Gerekçe:
Tarımın ve özellikle hayvancılığın
ülkelerin ekonomisinde ve diğer ülkeler nezdindeki prestiji
açısından ne kadar önemli olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Tarım ve hayvancılık alanında kendi kendine yeten ülkelerin
dışa bağımlı olmaktan kurtulmaları,
bağımsız bir ülke olmanın vazgeçilmezidir.
Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın
geçim kaynağı olmaktayken artık bugünlerde ortadan kalkmaya
başlayan küçükbaş hayvan yetiştiriciliği konusunun çok
yönlü olarak mercek altına yatırılması gerekmektedir.
Bir zamanlar ülkemizde tarım ve hayvancılıkla
uğraşan nüfusun yüzde 70ler seviyesinde olduğu göz önüne
alınırsa bugün hayvancılık ve tarım bitme
aşamasına gelmiştir.
İleri seviyedeki ülkeler hayvancılık ve tarıma
hak etiği değeri vermektedirler. Tarım ve
hayvancılığı gerektiği gibi kullanmak zorundayız.
Tarım ve hayvancılığı ihmal ederseniz, maalesef bugün
olduğu gibi dışarıya bağımlı hale gelmeye
başlarsınız.
Günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin
belirlenmesinde kullanılan önemli kriterlerden birisi de kişi
başına tüketilen hayvansal ürünler miktarıdır.
İnsanoğlu her kg ağırlığı için günlük 1 gr
protein tüketmelidir. Bununda en az 1/3 ü hayvansal kökenli proteinlerden
karşılanmalıdır. Gelişmiş ülkelerde kişi
başına düşen protein miktarı 102 gr. ve bunun 70 gr.
hayvansal kaynaklı proteinlerdir. Ülkemizde ise kişi başına
84 gr. protein düşmesine karşın bunun yalnızca 17
gr.'mı hayvansal kaynaklı proteinlerdir.
Son yıllarda hemen hemen tüm bölgelerimizde küçükbaş
hayvan varlığımız bir yandan azalmaya devam ederken,
diğer yandan da türlerin oransal dağılımında
koyunculuğun payı giderek azalmaktadır. Cumhuriyetin ilk
yıllarında koyun varlığı, hayvan
varlığımızın yaklaşık % 53'ünü
oluştururken, son yıllarda bu oran % 80'lere çıkmış,
daha sonra tekrar % 50'lere düşmüştür.
Koyunlardan elde edilen etin toplam et üretimindeki
payının 1985 yılında % 33,90'a çıktığı
görülmektedir. Ancak daha sonraki 10 yılda bu oran yaklaşık
yarı yarıya azalarak % 16,46'ya gerilemiştir. Süt üretiminde de
benzer azalmalar olmuştur. Yapağı üretiminde 1985
yılında hayvan kesimlerinin en üst düzeye çıkarılmasıyla
bir azalma, daha sonra artış gözlenmektedir. Bu rakamlardan
açıkça görülmektedir ki, toplam et ve süt üretimi içerisinde
koyunculuğun payı giderek azalmaktadır. Bu azalma 1985-1995
yılları arasında daha da belirginleşmiştir.
İçinde bulunduğumuz dönemde ise yirmi yıl öncesine
göre koyun, keçi sayısı % 50'nin altına düşmüştür.
Koyun varlığımızın sayıca
azalmasına karşın yıllarla birlikte ülke nüfusunun
arttığını göz önüne aldığımızda, koyun
ve keçi yetiştiriciliğinin mutlaka geliştirilmesi gerektiği
anlaşılır.
Ülkemizde koyunculuğumuza ait bugünkü genel yapıda; hem
Devletimize, hem bu işin bilimi ile uğraşan kişi ve
kuruluşlara ve hem de yetiştiricilerimize önemli görevler
düşmektedir.
Özellikle keçi yetiştiriciliğinin birçok yerde
yasaklanması, daha önceleri keçi yetiştiriciliği ile dünyada
meşhur olmuş bazı keçi cinslerinin ortadan kalkmasına sebep
olacak hale gelmiştir.
Yeni nesil Ankara keçisini, sadece parklarda heykellerini görerek
tanımaktadır.
Küçükbaş hayvancılığın; kırsaldan
şehirlere göç gibi, mevcut meraların kullanım
yanlışlıkları gibi, kış mevsiminde yem
fiyatlarının pahalılığı gibi, hatta yeterince
ehil çoban bulamama gibi, hükümetin yerli üreticilere gereken desteği vermeyip
et ithalatına yönelmesi gibi sorunların bir an önce incelenmesi,
alınacak tedbirlerin ve çözüm önerilerinin, yüce Meclisimizce tespiti
amacı ile Meclis Araştırması açılması yerinde
olacaktır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemde yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
Buyurun:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- (10/379) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 15/7/2010 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
15.07.2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 15.07.2010 Perşembe günü (Bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Bengi
Yıldız
Batman
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler
Kısmının 290 ıncı sırasında yer alan 10/379
mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergelerin görüşülmesini, Genel Kurulun 15.07.2010
Perşembe günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde Bitlis Milletvekili
Sayın Mehmet Nezir Karabaş.
Buyurun Sayın Karabaş. (BDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; mevsimlik işçilerin sorunlarıyla ilgili
verdiğimiz araştırma önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, mevsimlik işçiler ve mevsimlik
işçilerin sorunları, yaşadıkları dram, özellikle bahar
ayları geldiğinde onuncu, on birinci aya kadar hem
çalışmaya giderken veya dönüşlerinde yolculuk
yaptıkları araba kazaları, traktörlerdeki görüntüleri hem de
birçok zaman onlarca kişinin öldüğü kazalar hepimizin zihnindedir. O
görüntüleri, sanırım herkes en azından birkaç defa o görüntüleri
görmüş ve o görüntüleri görenlerin ikinci defa unutması mümkün
değil. Dün AKP Batman Milletvekili Sayın Mehmet Emin Beyin
konuşmasında mevsimlik işçilerin sorunlarının çözümüne
yönelik bir konuşma vardı ve Sayın Başbakanın 2010/6
sayılı Genelgesinden bahsetti. Ben de üç gün önce Bursadaydım,
Bursa Yenişehir. Bilenler, Yenişehirin Türkiye tarımında,
özellikle sebzecilikte çok önemli yerinin olduğunu bilir. 300 aile
Yenişehirde eski havaalanının bulunduğu yerde
yaşıyor ve yirmi yıldır, 1990dan hatta daha öncesinden
beri gidip orada çalışıyorlar, mevsimlik
çalışıyorlar. 300 aile çadırlarda, -aslında çadır
da denmez- naylondan, bezden yapılmış tek odalı yerlerde
yaşıyor. Sularını 7-8 metrede kazdıkları
kuyulardan alıyorlar. Tuvalet yok veya tuvaletler bu kuyulara yakın,
7-8 metrede su çıkardıkları kuyulara yakın bir yerde.
Tabii, oraya Yenişehir Kaymakamı gitmiş, mal müdürü de
gitmiş ama şu ana kadar sorunun çözümüne yönelik bir adım hâlâ
atılmış değil ve biz hastane yetkilileriyle de
görüştük, doktorla da görüştük, o suyu da aldık tahlil etmek
üzere ama orada çalışanlar daha önce defalarca suyu tahlil
etmişler; doktorların raporları, kesinlikle o suyun içme için
kullanılmaması yönünde.
Elektrik yok, her on-on beş çadırda kurdukları bir
jeneratör -sadece bir lamba takıp aydınlanma- o da akşam
karanlık çöktükten gece saat on buçuk-on bire kadar aydınlanma için
kullanılıyor. Bu işin bir tarafı. Bu sefaleti
yaşıyorken işçiler, diğer taraftan son yıllarda
mevsimlik işçilerin gittiği Karadeniz başta olmak üzere birçok
ilde, son dönemde süren savaş ve çatışmadan kaynaklı
yükseltilen şoven dalga orada da var. Yirmi yıldır, yirmi
beş yıldır gidip çalıştıkları,
kaldıkları yerde, o köylüler ve üreticiyle hiçbir sorunları
yokken, yirmi, yirmi beş yıl biri işçilik yapan, üretilen ürünü
toplayan, biri de oradaki köylü ve işveren olan, o işçiyi
çalıştıran kesim arasında da son dönemde, son yıllarda
yaşanan sıkıntılar orada da yaşanıyor. Bazen,
özellikle bu yıl -geçen yıl da bazı sorunlar
yaşanmış- köylüler, çiftçiler işçilerin oraya bir daha
gelmemesini, bunu yetkililere taşıdıklarında da
yetkililerin E canım, köylü bu işi sizin yapmanızı
istemiyorsa neden geliyorsunuz? Yani yirmi; yirmi beş yıldır
insanlar Diyarbakırdan, Mardinden, Urfadan, Batmandan çıkıp
bir ile gidip çalışıyor. 2 bin kişi, 2.500 kişi çocuklarıyla
birlikte ve devlet bunların hiçbir sorunlarıyla ilgilenmiyor. Suyun
olmadığı, sağlıklı içilebilecek suyun
olmadığı, elektriğin olmadığı yerde ve yirmi
yıl boyunca emek veriyorlar oraya, yirmi, yirmi beş yıl da.
Türkiyede yirmi beş yılda insanlar emekli oluyor. Yani kadınlar
yirmi yıl, erkekler yirmi beş yıl çalıştığı
zaman emekli oluyor. Yani bu köylüler eğer sosyal güvence çerçevesinde
çalışmış olsalardı
Yenişehirde belki bazen
bazı aileler değişiyor ama ailelerin çoğunluğu yirmi
beş yıldır aynı yerde, 85ten, 86dan bu yana aynı
yerde çalışıyor. Eğer sosyal güvenceleri olsaydı bu
insanlar emekli olacakken, bugün devlet yetkilileri E canım,
istemiyorlarsa siz gelmeyin. Üreticiler de bugüne kadar bu işçilerle
hiçbir sorun olmadan çalışıyorken şimdi Bir daha buraya
gelmeyin diyorlar.
Değerli milletvekilleri, bu işçiler ücret anlamında
da sıkıntı yaşıyorlar. Oradaki üretici yerli olan
çalışana 30 lira gündelik veriyorken oradaki bölgeden gelen
çalışanlara 25 lira ücret ödüyor. Yani ücretler arasında da bir
dengesizlik var.
En acı dram, kabul edilmemesi gereken durum, birçok zaman hem
Sayın Başbakanın, Millî Eğitim Bakanının,
diğer bakanların, birçok zaman da muhalefet milletvekillerinin dile
getirdiği eğitim sorunu. Bir taraftan Haydi kızlar okula
diyoruz, bir taraftan da Türkiyede ilköğretimde de, ilköğretimde ilk
beşinci yılda da, özellikle altıncı sınıftan
sonra büyük oranda çocuğun okula gitmediğini, eğitimsiz
kaldıklarını biliyoruz.
Yenişehirde bulunan yaklaşık 2.500 nüfusun
yarısı, istisnasız yarısı, çocuktu, kız ve erkek
çocuklar ve okula giden çocuklar. Bu aileler Nisanın 15inden itibaren
geliyor ve onuncu aya kadar, bir kısmı on birinci aya kadar
kalıyor. Belki tek tük aileler imkânlarını zorlayarak orada da,
geldikleri ilde akrabaları var çocukları okul zamanında
gönderiyorlar ama ailelerin büyük bir kısmının çocukları 15
Nisanda okulu bırakıyor, onuncu, on birinci aydan sonra dönüyorlar,
okula başlıyorlar. Ben çocuklarla bire bir konuştum. O susuz
yerde, birçok hastalığın olduğu yerde, giyimleri ve
ortamları çok kötü olmasına rağmen çocukların öncelikli öne
çıkardığı oyun alanları, giysileri, yemekleri
değildi, öncelikleri, öne çıkardıkları İşte, biz
erken geliyoruz, biz daha karnemizi bile almadık, kimimizin karnesini
oradaki akrabalarımız gönderdi, diğerlerine sorduk durumumuzu,
karnemizi almadık. Biz başlarken diğer öğrenciler bir ay,
kimimiz iki ay başladıktan sonra gidiyoruz, çok
çalışmamıza rağmen, geçmişte derslerimiz iyi
olmasına rağmen, şimdi derslerimiz kötü. diyorlar.
Bu genelge önemlidir. Hani, gerçekten defalarca bu konuda
basın açıklamaları yapıldı, Meclise
taşındı, araştırma önergeleri verildi. Bunun üzerine
mevsimlik işçilerin genel sorunları, mevsimlik işçilerin
çalıştıkları yerdeki su ve kanalizasyon gibi
sağlığı etkileyen sorunlar, yine mevsimlik işçilerin
çalışmaya giderken ve dönüşlerinde ulaşım
sorunları; mevsimlik işçilerin çalıştıkları yerde
işverenle, üreticiyle ve çalışmaya gittikleri ildeki çevrelerle,
halkla, bazen kurumlarla yaşadıkları sorunlar. Bunlar önemli
sorunlar, bunun bir genelgeyle dile getirilmesi önemli.
Onun için, diğer alanları bilmiyoruz. Tabii, bu
genelgeden sonra bunları araştıracağız, ama
yetkililerden, bu genelgeyi yayınlayan, hem Sayın Başbakan hem
takip eden Bakanlık ve kurumlardan şunu öğrenmek istiyorum.
Yenişehirde bu genelge doğrultusunda şimdiye kadar ne tür bir
çalışma yaptınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) Bitiriyorum
Başkan.
Eğer bu konuda çalışma yürütülmemişse,
yetkililerin, hemen bir an önce, gerçekten çok acil olan sorunları
anında ve yerinde tespit etmek için Yenişehirde çalışan
mevsimlik işçilerin durumunu yerinde incelemesi ve sorunlarının
çözümü için çaba sarf etmesi gerekir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önerinin aleyhinde Adıyaman Milletvekili Sayın
Şevket Köse.
Buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin mevsimlik
tarım işçileri hakkında vermiş olduğu grup önerisinin
aleyhinde söz aldım. Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi en
derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiyeye
baktığımızda, yaklaşık olarak sayıları
1,5-2 milyon civarında olan mevsimlik tarım işçileri, bu yurttaşlarımız,
hasat zamanı, nerede bir ürün kalkacak ise yola düşüp üç kuruş
para kazanıp ailelerini geçindirmek ve kendi çocuklarının
geleceğini sağlamak için zor şartlarda gidip çalışıyorlar.
Bu mevsimlik tarım işçiliği, Türkiyede
yaşayan özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
yaşayan yurttaşlarımızın kaderi olmamalıdır
ve kaderi de değildir.
Meseleye baktığımızda, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan yurttaşlarımız,
eski tabiriyle, ağzıma almak istemiyorum, ırgat ama modern
olarak Mevsimlik tarım işçileri. olarak isimlendirdiğimiz bu
yurttaşlarımız, maalesef, her türlü sağlık
koşulundan yoksun, sendikal haklardan yoksun, düşük ücretle ve
gerçekten çok zor koşullarda, sabahın beşinde,
altısında kalkıp akşamın sekizine, dokuzuna kadar
değişik yerlerde, değişik saatlerde çalışma yapan
emekçi kardeşlerimizin sıkıntılarını zaman zaman
bu kürsüde hem kişi olarak ben hem diğer milletvekili
arkadaşlarımız zaman zaman dile getirmişlerdir.
Bunları, biz, zaman zaman yazılı, sözlü sorularla, araştırma
önergelerimizle veyahut da kanun tekliflerimizle defalarca bu kutsal
bildiğimiz çatının altında, bu kürsüde dile getirdik ama
maalesef, hiçbir çözüm elde edilmedi.
En son, Bakanlar Kurulu tarafından bir genelge
yayımlandı. Bu genelge de uygulanmıyor.
Değerli arkadaşlar, çok samimi olarak söylüyorum. Geçen
cumartesi günü Adıyamanda bir televizyon çalışanlarıyla
birlikte, kameraları aldım, 7 kişiyle ben Malatyaya gittim.
Sayın Mevlüt Aslanoğlu da burada. Kendilerinden izin alarak,
Malatyadaki köyleri gezdim, kayısı bahçelerinde çalışan bu
mevsimlik tarım işçi kardeşlerimi ziyaret ettim. Ama neler
gördüm değerli arkadaşlarım: 300 kişinin
çalıştığı -isim de verebilirim- Malatyanın Dilek
beldesinde, Gedik Köyünde 300 kişinin çalıştığı
ve Filistin çadırlarından daha kötü şartlarda çalışan
bu kardeşlerimizi ziyaret ettiğimde -gerçekten teorik olarak
biliyordum ama pratik olarak ilk defa gördüm- çok büyük
sıkıntılarla karşılaştıklarını
gördüm. Çadırlar, bezler birbirlerine yamalı bohça gibi
dikilmiş, bulanlar tabii, bulamayanlar naylon bulmuş ve sekiz gündür,
dokuz gündür orada olup banyo yapmayan insanlarla ben konuştum.
Düşünebiliyor musunuz, yani bu sıcak, 40 derece altında, 45
derece altında bizler, sizler eğer bir gün banyo yapmazsak kendi
hâlimizi düşünecek olursak, yani empati kuracak olursak, bu insanlar
gerçekten yedi, sekiz gündür banyo yapmadıklarını söylediler.
Beslenme sorunlarına bakacak olursak: Biber, domates, onu
sulu dediğimiz yöresel bir yemek yapıp günde bir iki öğün,
beslenme dersek adına, besleniyorlardı. Hele hele
Adıyamanlı bir hanımla konuştuğumda, kamerayı
uzattığımda ben kendimden, kendi kişiliğimden
utandım. Kadıncağız gerçekten ağlıyor idi. CDsi
de elimde var, yakında Halk TVde de yayınlatacağım, ulusal
televizyonda. Dedi ki: Gelinim yatıyor. Gerçekten gelini çadırda
yatıyordu. Bu gelinin kocası İstanbula çalışmaya
gitti ve ben kira paramı ödemek için günde 17 lira ücretle
çalışıyorum. dedi.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin manzarası bu. Bunun
sorumlusu bizleriz. Doğudan, Güneydoğudan, Urfadan
gelmişlerdi, Diyarbakırdan, Mardinden, Adıyamandan
gelmişlerdi ve orada, on beş -yirmi gün çalışıp
-artık ne kazanabilir, kazandığını belki gittikten sonra
doktora mı verir yahut da başka bir sıkıntı var
mı yok mu bilemiyorum ama- karın tokluğuna, kölelik düzeninde
çalışan işçiler gibi çalışıyorlardı.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bunları
konuşurken ben edebiyat olsun diye söylemiyorum. Bu emekçi
kardeşlerimizin sıkıntıları hepimizin
sıkıntılarıdır. Sorumluluk bizdedir, sorumluluk
Türkiye Büyük Millet Meclisindedir ve sorumluluk iktidardır. Sekiz
yıldır baştasınız, iktidardasınız. Gerçekten
bu mevsimlik tarım işçilerinin sayısı her gün niye
artıyor, niye artmaktadır, azalmıyor da niye artıyor?
Yerinde, mahâllinde eğer bunlara iş, aş sağlanmaz ise
bunların sayısı her gün artacaktır ve
ıstırapları daha da katlanarak artacaktır.
Şimdi, sizler, Batmanda, Bitliste, Adıyamanda,
Malatyada, Tokatta, Hatayda tütün üreticilerinin tütün ekmeklerini
ellerinden alırsanız işte bu sayı artar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tütün mü kaldı
Şevket Bey?
ŞEVKET KÖSE (Devamla) Seçim bölgem olan Adıyamanda
700 bin insan yaşıyor. İnanın ve inanın bunun yüzde
35-40ı mevsimlik tarım işçisi konumundadır. Seçim bölgeme
gidiyorum, konuşacak insan bulamıyorum. Aynı
sıkıntı, inanıyorum ki Batmanda da vardır, Bitliste
de vardır çünkü bu insanlar ekmek kazanıyorlardı. Aç insan ne
yapar? Aç insan sağlıklı düşünemez. Aç insanda
sağlıklı bir düşünme göremezsiniz ve bu
sıkıntılar arttığı müddetçe siz, bölgede sosyal
barıştan da bahsedemezsiniz. Sadece terör deyip terörün
karşısına asker ve polisle giderseniz terörü de
sonlandıramazsınız. Evet, belki her devlet, her ülke kendi
tedbirini bu şekilde alacaktır ama siz, o bölgenin insanlarına
iş, aş vermezseniz, sosyal yönden kuvvetlendirmezseniz bir sonuca
varamazsınız.
GAP dediniz, sekiz yıldır iktidardasınız,
Allah aşkına bu GAPta bir adım ileri gidebildiniz mi?
GAPın ancak yüzde 15i sulanacak bir duruma gelmiştir. GAP bugün
biterse 1,8 milyon hektar arazi sulanacaktır. Sulu tarıma
bağlı sektörler güçlenecek, çalışacak ve istihdam
gerçekleştirecektir. Yapılan tahminlere göre yaklaşık
olarak 3,5-4 milyon insanımız ekmek sahibi olacaktır.
Ben, o çadırlarda Siverekten gelen genç kız ve erkek
kardeşlerimle karşılaştım, konuştum.
Telefonları bende mevcuttur, verebilirim sizlere. Bunlar bizim
gençlerimiz, bizim insanlarımız, bunlar bizim umutlarımız,
empati kurarak kendimizi bunların yerine koymamız gerekir. Orada
beş-on gün çalıştıktan sonra veyahut da yirmi gün
çalıştıktan sonra Karadenize fındık toplamaya
gideceklerdir. Basında duyuyoruz, Sayın Giresun Valisi, Sayın
Ordu Valisi sakın o hatalara düşmeyin, doğudan gelen
işçilere potansiyel suçlu gözüyle bakmayınız. O insanlar
terörist değildir, o insanlar aş için, ekmek için o bölgeye gidiyor.
İyi kanun iyi yöneticinin elinde iyi kanundur, iyi kanun kötü yöneticinin
elinde de kötü kanun olur. Buradan uyarıyorum, inşallah
duyumlarımız ve basından yansıdığı gibi
değildir.
Şimdi, bu mevsimlik tarım işçileri, bir de -dedim
ya- okullar tatil olmadan giderler, yine okullar açıldığı
zaman tekrar çalışırlar, yanlarında da
çocuklarını götürürler. Bu çocuklar eğitimden de yoksun
kalmaktadırlar. Eğitimsizlik yoksulluğun en önemli unsurlarından
biridir. Onun için bu mevsimlik tarım işçilerinin
çocuklarının eğitimi konusunda Millî Eğitim
Bakanlığının da çok ciddi ve acilen çalışma
yapması gerekir. Ama tekrar söylüyorum değerli
arkadaşlarım, yayımlanan genelge uygulanmıyor, kesinlikle uygulanmıyor.
Yani oralar ne kontrol ediliyor -ben iki gün oradaydım- ne bir yetkili
geldi bu çadırları inceledi. Barınma sorunlarınız var
mı yok mu, sağlık sorununuz var mı yok mu, beslenme
sorununuz var mı yok mu; bunların hiçbiri yerine getirilmiyor ve incelemeye
tabi tutulmuyor.
Tekrar söylüyorum, bunların çözümü noktasında
Ağırlıklı olarak bu insanlarımız Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşamaktadırlar. Onun için
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine acilen ve gerçekten hiçbir
mazeret içerisine girmeden, kamunun yatırımları mutlaka
sağlanmalı; hatta hatta kamu yatırımları
yapılırken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köse, konuşmanızı
tamamlayınız.
ŞEVKET KÖSE (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. O kadar doluyum ki, yani ülkenin her tarafında
sıkıntılar var. Elbette ki sorun, sadece Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan mevsimlik tarım
işçilerinin sorunları değildir.
Siz hiç düşündünüz mü? Trakyadan, İzmirden bir
kişinin Hakkâride, Diyarbakırda, Muşta, Vanda
çalışmaya gittiğini duydunuz mu arkadaşlar? Siz ne zaman
batıdan doğuya çalışmaya giden insanları görürseniz,
işte o zaman ülkede bir ekonomik dengenin olduğunu,
kalkınmanın, refahın olduğunu görürsünüz. O zaman sosyal
barıştan bahsetme hakkınız olur.
Sıkıntılarımız çok.
Sıkıntılarımızın en büyüğü de sekiz
yıldır iktidarda olan AKP İktidarının yanlış
politikalarıdır. İnşallah, gelecek olan ilk sandıkta
bu halk size dersinizi verecektir de siz de rahat edersiniz, biz de rahat
ederiz.
Ben, grup önerisinin aleyhinde söz aldım ama Barış
ve Demokrasi Partisinin grup önerisinin desteklenmesini diliyor, hepinize
tekrar en derin saygılarımı sunuyorum. (CHP ve BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde Sayın İbrahim
Binici, Şanlıurfa Milletvekili.
Buyurun.
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde
yaklaşık 300 bin mevsimlik tarım işçisi bulunmaktadır.
Bu sayı, aileleriyle beraber 1 milyonu aşmaktadır. Mevsimlik
tarım işçileri, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa,
Adıyaman, Batman ve bölgenin diğer illerinde çalışmak
üzere, aileleriyle birlikte, âdeta bir sürgüne çıkmış gibi
mayıs ayından itibaren yollara düşmekte. Her yıl trafik
kazalarında yüzlerce aile yok olmakta. Bu dram yıllardır devam
ediyor. Tabii ki, bunun sonuçları da bölgede çok acı hissediliyor ama
sekiz yıldır iktidarda olan AKP Hükûmeti bu sorunu devamlı
görmemezlikten gelmekte.
Bu göç, batıdaki on dokuz ile yapılmakta.
İşçilerin, ulaşımdan eğitim ve sağlığa
kadar birçok sorun yaşadıkları malum ancak sorunun
kaynağında çalışma şartları da bulunmakta. Temel
amaçları çalışmak olan bu insanlar batı illerinde
çeşitli etnik ayrımcılıkla karşı
karşıya kalmaktadırlar. Bunu zaman zaman bu kürsüde dile
getirdik. Evvelki sene de aynı ayrımcılığa tabi
tutuldular, geçen sene de, bu sene de. Bunu bilfiil uygulayan da AKPli -AKPli
diyorum- valilerdir. Bizzat telefon açıp konuştuk,
durumlarını söyledik. Doğu, Güneydoğudan bölgeye gelen
işçilerin mevcut yerleşim birimlerinden en az
Ayrıca, mevsimlik işçiler, çalışma ve sosyal
güvenlik sorunları, iş ve sosyal sigorta kapsamı
dışında sayılmaları, ücretlerin düşüklüğü ve
alacakları ücretlerde anlaşmazlık, iş kazaları, ilaç
ve zehirlenmelerle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Sağlık hizmetlerine ulaşımda yetersizlikler, çocuk ve
kadın çalışma yasaklarına uymama şeklinde sorunlar da
günübirlik yaşamaktadır. Bunlar İş Kanunu kapsamı
dışında tutulmaktadırlar çünkü bunlar ötekilerdir.
Mevsimlik gezici tarım işçileri 4857 sayılı
İş Kanunu dışında tutulmuşlardır.
İş Kanunu hükümleri 50den az işçi
çalıştırılan (50 dâhil) tarım ve orman işlerinin
yapıldığı iş yerlerinde veya işletmelerinde
çalışanlara uygulanmamaktadır. Çünkü pamuk toplama işleri
dışında fındık ve diğer işlerde 51 ve üzeri
çalışılabilecek toprak büyüklüğüne hemen hemen
rastlanmamaktadır.
İş Kanunu kapsamı dışında tutulan
işçiler ücret, sözleşme fesihleri, haftalık izin, iş
sağlığı ve güvenliği ile diğer haklardan
yararlanamamaktadır. Özellikle işlerde ailece, çocuk ve
kadınların birlikte çalışmaları nedeniyle, çocuk ve
genç işçiler de İş Kanunu yasakları dışında
kalmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz
geçen hafta Hükûmetin Sözcüsü Sayın Cemil Çiçek şöyle bir kelime sarf
etmişti, hepimizi üzmüştü, inanıyorum ki bu Parlamento
çatısında bulunan bütün insanlar üzülmüştü: Nijeryalılara
Türkçe öğretmesine öğrettik ama Hakkâriliye, Diyarbakırlıya
öğretemedik.
Oysa bir Kürt olarak ben her dili öğrenmek uğruna gerek
ben ve gerek çocuklarımın önünü açık bırakıyorum. Bir
dil bir insan, misali yaklaşıyorum. Irkçı, şoven
yaklaşmıyoruz. Tabii ki Kürtlere özgü
uyguladığınız asimilasyon politikalarının bir
sonucudur açığa çıkan. Bin yıl daha geçse, bin yıl
daha da çabalasanız Kürtleri ana dilinden vazgeçiremezsiniz. Zihniyetinizi
değiştirmek durumunda kalacaksanız. Başka da
şansınız yoktur diyorum. Çünkü bu ülkede bin yıllardır
beraber yaşıyoruz ama ne yazık ki 21inci yüzyılda, Hükûmet
Sözcüsünün çıkıp, Kürtleri neden asimile etmediklerinin beynindeki
açığa vuruşudur bu. Kendisinin bir an önce çıkıp Kürt
halkından özür dilemesi gerekiyor diyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal
güvence bakımından gezici tarım işçileri, yılın
üç dört ayı çalıştıklarından, yeşil kartla
sağlık yardımını elde etmektedirler. Ne
yazıktır ki, çalışmaya geldikleri illerde süresi dolan
yeşil kartlarının vize edilmesi son derece
güçleştirilmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa göre tarımsal faaliyetlerde hizmet akdi ve
sürekli çalışanlar 4/A kapsamında sigortalı
sayılmakta, süreksiz çalışanlar ise sigortalı
kapsamında değerlendirilmediğinden sigortalı
sayılmamaktadırlar.
Süreksiz çalışanlardan 506 sayılı Kanun
dönemine dayananların süreksiz çalışma sigortalılıkları
devam edebilmektedir. Böylece, mevsimlik gezici tarım işçileri
sigortalılık kapsamı dışında kalmaktadır.
Kendileri istemeleri hâlinde isteğe bağlı
sigortalı olabilmeleri mümkün olmakla birlikte, isteğe
bağlı primlerin işçilere getirecekleri ekonomik yük nedeniyle bu
haklarını da çok sınırlı kullanmaktadırlar; hatta
yok denecek kadar az olduğunu söylesek abartı da olmaz.
Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları yukarıda
saydıklarımla sınırlı değildir. Son dönemde
ülkemizdeki çatışmalı süreç bu işçilerimiz için çok ciddi
sorunları beraberinde getirmektedir. Gittikleri çalışma
ortamında işleriyle ilgilenen bu kesim son dönemde özellikle
gittikleri bölgelerde, ayrımcı, milliyetçi, şoven dalgaya karşı,
maalesef, yaşamlarını orada idame edememektedirler.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki iş
alanlarının sınırlı olması,
yatırımların yetersizliği ve en önemlisi
çatışmalı ortamın devam etmesinden kaynaklı işsizlik
had safhaya çıkmıştır. Bu sebepten dolayı bölge
insanı ırgatlıkla geçimini sağlamaya
çalışmaktadır. Irgat olarak bile kendi bölgelerinde iş
bulamayan bu işçiler mecburi olarak batı illerine mevsimlik işçi
olarak göç etmek zorunda kalmaktadırlar.
Oysaki GAP sulama projesi, enerji üretiminin gerçekleşme
oranı kadar gerçekleşmiş olsaydı mevsimlik işçi
sayısında çok ciddi bir azalma yaşanacaktı. GAP bölgesinde
sosyal devlet politikaları uygulanabilseydi, inanıyorum ki, o bölge
yalnız 10 bin insanı istihdam olanağına sahipti. Ama ne yazık
ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Hükûmetin faydacı politikaları halkın
önceliklerinin önüne geçtiğinde sulama projeleri her zaman atıl
kalmıştır. AKP Hükûmeti bölgeye yaptığını
iddia ettiği yatırımları kendi yandaşlarına rant
sağlama amacı güttüğünden halkımız bu
yatırımlardan faydalanamamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumumuzun
kanayan yaralarından biri olan mevsimlik işçilerin
yaşadığı trajedi herkesin malumudur. Bu soruna çözüm
bulmanın tek yöntemi göç veren bölgemizde istihdam yaratacak yöntemlere
başvurmaktan geçmektedir.
AKP Hükûmeti yaşanan şiddeti
tırmandırdıkça işsizlik artacaktır. Ülkemizdeki
barış ve huzur ortamını
sağlayamadığımız sürece bu ve benzeri sorunların
artarak devam edeceği gerçeğini görmezlikten gelemeyiz.
Ülkemizdeki şiddet ortamını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) Bitirmek
üzereyim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür cümlenizi alayım.
Buyurun.
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla)
derhâl
normalleştirmek için herkesin elini taşın altına koyma
cesaretini göstermesi zamanı gelmiş, geçmiş bile. Aksi takdirde,
toplumsal ayrışma gittikçe derinleşecektir. Futbol
maçlarından tutalım da emeğiyle geçinen
BAŞKAN Sayın Binici, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız. Ek sürenizi vermiştim, tamamlayın,
teşekkür edin.
Buyurun.
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) Bitiyor
efendim.
mevsimlik işçilere kadar sirayet eden bu yaramızı
hep birlikte tedavi etmeliyiz.
Emeğin karşılığını
bulacağı bir dünya özlemiyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Siyasi değindiğiniz konular için herhangi bir şey
tabii ki sizin takdirinizdir ama millet için, hepimiz için, sizler ve bizler
için bu asimilasyon kelimesinin son derece ağır bir kelime
olduğunu söylüyorum. Bu milletin tarihinde
SIRRI SAKIK (Muş) Onu Cemil Çiçeke söyleyin.
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
Cemil Beye söyleyin. Sayın Başbakan Almanyada dedi, ona söyleyin.
BAŞKAN Sizin ecdadınız bizim ecdadımız,
hep beraberiz; bu milletin tarihinde asimilasyon yoktur, böyle bir şeyi
kabul etmemiz mümkün değildir.
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
Uygulamayın söylemeyelim Sayın Başkan. Hükûmet uygulamasın
söylemeyelim. Uyguluyorsunuz, kesinlikle uyguluyorsunuz.
BAŞKAN Evet, aleyhte Batman Milletvekili Sayın Mehmet
Emin Ekmen.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Mevsimlik geçici tarım işçilerinin sorunlarıyla
alakalı verilen bu önergeye ilişkin olarak söz almış
bulunuyorum. Benden önce konuşan 3 saygıdeğer milletvekili, her
ne kadar kimi zaman politik argümanlarla süslemiş olsalar da bu insanî
sorunun can yakıcı boyutlarına değişik şekillerde
değindiler. Şüphesiz ki bu sorun yıllardır var olan bir
sorundur ve bu sorunun çözümüne ilişkin olarak, bu sorunun disipline
edilmesine, kontrol altına alınmasına ilişkin olarak da AK
PARTİ hükûmetlerinin 2002den bu yana çok ciddi çabaları ve
girişimleri olmuştur. Son yayınlanan Başbakanlık
genelgesi de bu çabaları derleyen, toplayan bir üst belge niteliğine
kavuşmuştur.
Her ne kadar kamuoyu, çok ölümlü trafik kazalarıyla veyahut
da bir ile işçilerin alınıp alınmamasıyla bu sorundan
haberdar olsa da bu sorunlarla, bu işçilerimizin, evlerinden
çıktıkları andan tekrar kendi evlerine döndükleri ana kadar
birçok problemlerle karşılaştıkları bilinmektedir.
Yakın zamana kadar, bundan dört-beş yıl öncesine
kadar televizyonlar her gece, kamyon kasalarında taşınan
işçi görüntüleriyle dolu olurdu ve bu şekilde meydana gelen üzücü,
ölümlü kaza haberleriyle dolu olurdu fakat çok şükür, birkaç
yıldır, artık bu kamyon kasalarında taşınma
görüntülerinin alınan tedbirler ile ortadan kalktığını
biliyoruz. Aynı şekilde minibüs veyahut da otobüslerde istiap haddini
aşan yolcu taşıma görüntülerinin de ortadan
kalktığını biliyoruz.
Bir şekilde çalışabileceği yere ulaşan bu
işçilerimiz, öncelikle konaklama, daha sonra sağlık problemleri,
daha sonra çocuklarının eğitim problemleri, ücret ve sosyal
güvenceye ilişkin sorunlar ve son olarak da zaman zaman yükselen
tansiyonla birlikte, bulundukları yerlerde potansiyel suçlu muamelesi
görme tehdidi altında. Sadece ve sadece kendi karınlarını
ve ailelerinin maişetini karşılama gayesiyle çalışan
insanlardır ve bu konuda
karşılaştığımız sorunları da çok iyi
biliyoruz ve bu sorunun belki bu derecede büyüyor olmasının en önemli
sebeplerinden biri de, ailelerin topluca çalışmaya gitmek zorunda
kalmalarıdır. Yani kundaktaki bebeden yetmiş yaşındaki
yaşlı, yatalak dedeye, neneye kadar herkes birlikte gitmekte ve deyim
yerindeyse eli kazma kürek tutan herkes de bu şekilde çalışmak
zorunda kalmaktadır.
Fakat geçtiğimiz yıllarda bizim de bir rapor ile sorunun
çözümüne ilişkin konulara dikkat çekmeyi arzu ettiğimiz zaman
şununla karşılaştık ki Türkiyede bu konu sürekli
medyanın gündeminde kalmış ama ILOnun kısmi bir raporu,
İHDnin, EĞİTİMSENin ve MAZLUMDERin yine kısmi bir
raporu dışında bu sorunu bütün boyutlarıyla
çalışan ve ortaya çözüm önerileri koyan ne siyasi ne de sivil topluma
ait bir çalışmanın ortada olmadığını
üzülerek gördük ve bunun üzerine yaptığımız
çalışma sonucunda, Çalışma
Bakanlığımıza ve ilgili bakanlıklarımıza,
evlerinden çıktığı andan geri dönüş anına kadar
sorunları ve çözüm önerileri öneren, arkadaşlarımızla
birlikte bir çalışma hazırladık ve geçen yıl
Çalışma Bakanlığımız başta olmak üzere
İçişleri, Millî Eğitim, Sağlık
Bakanlıklarımız birer genelge yayınladılar ve bu
genelgeler sorunu önemli ölçüde çözen genelgelerdi ve geçen yıl sezon
kaçmış olduğu için, deyim yerindeyse, bu yılın mart
ayında Başbakanlık bir genelge yayınladı ve ben
buradan bu genelgeye ilişkin olarak çok iddialı üç cümle kullanmak
istiyorum: Bu genelge, sosyal devlet ilkesi açısından bir ilktir, çok
önemlidir ve genelgenin uygulanması hâlinde sorun kökten çözülecektir.
Şimdi burada tüm siyasi partilerimize düşen görev bu
genelgenin uygulanmasını takip etmektir. Nezir Bey Bursadaki bir
örnekten bahsetti. Bursa milletvekillerimiz notlarını aldılar,
hemen bugün Bursa Valiliğiyle temasa geçip orada yaşanan görüntülerin
neden genelge temelinde çözülmediğiyle ilgilenecekler. Şevket Bey
Malatya örneğinden bahsetti. Malatya milletvekillerimiz de konuyla
ilgilenecektir. Bence artık bu genelgeyi eğer bu kürsüye çıkan
milletvekillerimiz okudu iseler bu genelgenin uygulanmıyor
olmasını bir siyasi tartışma konusuna çevirmeden ilgili
bürokratlar nezdinde, valilikler nezdinde ve başta Çalışma
Bakanımız olmak üzere siyaset kurumu nezdinde genelgenin
uygulanmasını takip etmelidirler. Bu genelge o kadar içten, o kadar
samimi bir dille yazılmıştır ki içinde kullanılan
kavramlar bile, bana göre, bir mevzuat metni açısından ilk defa
kullanılan kavramlardır; vatandaşlarımız,
yavrularımız gibi, sorunu içselleştirmiş bir
bakış açısıyla yazılmıştır ve yine bu
genelgeyle, birçoğunuzun gözünden kaçan öyle önemli yenilikler gelmektedir
ki
Örneğin, bu işçilerimiz bir yerden başka bir yere nakloluyor
iken eğer bir yerde konaklamaları gerekiyorsa, onların
otogarlarda, tren garlarında alelusul konaklamaları yerine, hükûmete
ve devlete ait misafirhanelerde misafir edilmesi gereği de bu genelgede
yer almıştır ve yine bu genelgede, sağlık tedbirleri
-ben dün bunu ayrıntısıyla anlattığım için tekrar
girmek istemiyorum- mobil sağlık ekiplerinin oluşturulması,
bu çocuklarımızın yatılı bölge okullarında
misafir edilmesi, gerekiyorsa mobil sınıfların
oluşturulması, hatta ve hatta oraya gidip, çalışmayan genç
kızlarımıza ve gençlerimize yönelik olarak meslek edindirme,
iş edindirme çalışmalarının bile yapılması
bu genelgeyle vazedilmiştir ve bana göre, bürokrasi açısından
genelgenin de çok önemli bir yeniliği vardır. Bu genelge
kapsamında herhangi bir valilik Ben bu yıl 20 bin tahminî gezici
işçi bekliyorum, bunlar için bir yer tayin ettim; bu yerin
altyapısını, gezici tuvaletini, gezici banyosunu, ekmek
fırınını, yemek fırınını
yapacağım, aydınlatmasını yapacağım, bunun
için de 1,5 milyon liraya ihtiyacım var. dediğinde, bu genelgeyle,
başta İşsizlik Fonu olmak üzere, Sosyal Yardımlaşma
Fonu ve il özel idaresi bütçesiyle finans sorunu da çözülmüştür ve bu
genelgenin sözde bir genelge olmaması için de Çalışma
Bakanımız bu yılın mayıs ayında, göç alan ve veren
bütün illerin belediye başkanlarını ve il valilerini toplamıştır.
Buna Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer
partilerden de belediye başkanlarımız
katılmıştır ve burada denilmiştir ki: Biz bir genelge
çıkarttık, bu genelgenin uygulama alanını size emanet
ediyoruz. Biz bütün devlet imkânlarını size seferber ediyoruz. Sizler
projelerinizi hazırlayın, Bakanlığa sunun ve biz de
bunları finanse edelim. denilmiştir ve göç veren illere de
çalışma için giden işçilerde farkındalık
oluşturulması için çalışma yürütülmesi istenmiştir.
Denilmiştir ki: Siz işçileri bu haklarından haberdar edin, bu
haklardan faydalanmayan işçilerimiz gittikleri yerde, göç alan ve veren
illerde oluşturulan gezici mevsimlik tarım işçileri izleme
komitesi, bir de Bakanlık bünyesinde müsteşar yardımcılığı
başkanlığında ve ilgili bakanlardan ve çok önemlidir,
tarım iş kolunda faaliyet gösteren sendika ile Türkiye Ziraat
Odaları Birliğinden temsilcilerin ve arzu eden sivil toplum
temsilcilerinin de katılacağı bir yapılanma ile gerçek
anlamda bir sivil toplumun da katkısının alınabileceği
bir izleme kurulu oluşturulmuştur. Bu izleme kurulu her yıl bu
genelge nedeniyle ortaya çıkan sorunları takip edecek ve gelecek
yıla yönelik olarak alınması gereken tedbirleri
Çalışma Bakanlığı bünyesindeki Kurula bildirecektir.
Şimdi, bu kadar ciddi bir genelge yayınlanmış
iken bu sorundan dolayı AK PARTİ kadrolarını sorumlu
tutmayı, kusura bakmayın ama en basit ifadeyle iyi niyetle
bağdaştırmak mümkün değildir. Eğer bir sorun çözülecek
ise bu sorunu çözen iradeye vatandaş teşekkür eder, belki de seçimde,
gelir, oyunu verir düşüncesiyle bu iradeyi yürüten siyasi partiyi
olabilecek en küçük problemlerden dolayı suçlamak ve mahkûm etmeye
çalışmak ancak bir siyasi hesap olabilir, böyle can yakıcı
bir insani konuda da hepimizin siyasi kimliklerimizi bir kenara bırakarak
tamamen insani temelli olarak yaklaşmamız gerektiği de
açıktır. Şimdi, Çalışma Bakanımız da burada,
açık bir
BENGİ YILDIZ (Batman) Eleştiri olarak kabul edin.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Eleştiri olarak kabul
ediyoruz ama kusura bakmayın, bir işverenle işçi arasında
sorun yaşandığında, ki çoğu zaman işverenler
götürü usulü bir bahçeyi satın alır ve kendi işçisini getirir
orada çalıştırır. Bir bürokratın yanlış
uygulamasından dolayı bunu doğrudan
Bu sıklıkla bizim
bölgemizde yapılan bir konudur, Bengi Bey de bunu bildiği için oradan
düzeltme yapma ihtiyacı hissediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ekmen, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Teşekkür ederim.
Bundan doğrudan AK PARTiyi sorumlu tutmak
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sorumlu kim peki, muhalefet mi
sorumlu? Elbette iktidar sorumlu.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla)
olsa olsa siyasi olarak AK
PARTİnin bundan faydalanacağı kaygısına
dayalıdır. Böyle bir genelge olmadığı zaman buraya gelirsiniz,
Hükûmeti eleştirirsiniz.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Eleştirdik ya biz.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Ama böyle bir genelge
yayınlandıktan sonra, sivil toplumun da katkısı
alındıktan sonra, olası küçük sorunlardan dolayı Hükûmeti
sorumlu tutmak ve Hükûmeti bu konudan dolayı suçlamak, ben, bunun
doğrusu siyasi bir kaygıyla yapıldığını
düşünüyorum.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Yani eleştirmeyelim,
yanlışınızı açık söylemeyelim, ne güzel!
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Ben, öncelikle bu genelgeden
dolayı göç veren bir ilin vekili olarak, Sayın
Başbakanımıza ve siyasi parti ayrımı gözetmeksizin tüm
ilgilileri toplayarak bir eylem planı açıklayan Sayın
Çalışma Bakanımıza teşekkürün de bir insani sorumluluk
olduğunu düşünüyorum ve inşallah -bu yıl bu genelge tam
olarak uygulanmayabilir, çünkü bürokrasi hazırlıksız olabilir,
sivil toplum hazırlıksız olabilir ama- el birliğiyle bu
genelgenin tam olarak uygulanmasını temin edeceğiz ve bu
genelgeden dolayı ortaya çıkacak sorunları Hükûmetin dikkatine
sunacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Önümüzdeki yıllarda bu
sorunlar tamamıyla ortadan kalkacaktır diye düşünüyorum. Bütün
heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ekmen.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Evet, Sayın Bakanın çok kısa bir
açıklaması olacak.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin, gezici tarım işçilerinin sosyal
güvenlikle ilgili sorunlarının çözümüne ilişkin
açıklaması
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Gerçekten de
bizim ülkemizde gezici tarım işçilerinin sorunları oldukça ağır
sorunlar ve hem çalışma hayatı itibarıyla hem de bir
şehirden bir başka şehre giderken veya ikamet ettikleri
şehirlerde karşılaştıkları ekonomik ve sosyal
sorunlar itibarıyla oldukça sorunlu olduğunu ve onların bu
gayriinsani yaşam şartlarından kurtarılmasının
hep beraber sorumluluğumuz olduğunu kabul ediyor ve buradan
tekrarlıyorum.
Yaklaşık 300 bin gezici tarım işçimiz var
bizim veya bir başka ifadeyle 50 bin aile, yaklaşık, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinden beş ilden çıkmakta ve toplam
on dokuz ilimize sekiz ay süreyle çalışmaya gitmektedir. Tabii, bu
süreç içerisinde pek çok sorunla da karşı karşıya
kalmaktalar. Az önce, Batman Milletvekili Sayın Mehmet Emin Ekmen
arkadaşımız konu hakkında ayrıntılı bilgi de
verdi, ben teşekkür ediyorum. Genelge hakkında bir şey söylemek
istemiyorum ayrıntısıyla ilgili ama şunu söyleyeyim:
İlk defa benim Bakanlığım dönemimde yine yaklaşık
altı ay süren bir çalışmayla il il, ilçe ilçe, işçilerimizin
çıktığı illerden ve ilçelerden, gittikleri ve
çalıştıkları il ve ilçelere giderek, sorunları yerinde
görerek hazırladığımız bir projeydi ve bu proje
yayımlanan genelgeyle somutlaştı.
Belki bir eksikliğimiz oldu, onu da buradan ifade etmekte ben
hiç mahzur görmüyorum. Çünkü yılbaşında planlanıp bütçeye
konulmadığı için, onunla ilgili kaynak ayırma
işlemlerini biz 15 Mayısta tamamlayabildik ama şunu
söylemeliyim: 15 Mayıstan itibaren de konuyla ilgili bütün il özel
idarelerine gerekli kaynaklar aktarılmış ve bu projeler için hazırlık
çalışması yürütülmüştür. Varsa bir eksiklik, onların
takibini yapmak da bizim sorumluluğumuzdadır. Her türlü denetimi
yapacağız. Zaman zaman ben valilere ve belediye
başkanlarına telefon ederek çalışmaların ne safhada
olduğunu kontrol ediyorum ama şunu da söylemek isterim doğrusu
BAŞKAN Sayın Bakanım, lütfen tamamlar
mısınız konuşmanızı.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) Bitirmek üzereyim Sayın Başkanım.
Özellikle gezici tarım işçilerinin sosyal güvenlik
sorunlarının eğer ciddi bir sorun olduğunu
düşünüyorsak -ki öyledir, sizler de dile getirdiniz- özellikle Cumhuriyet
Halk Partili milletvekili arkadaşlarımıza, BDPli
arkadaşlarımıza şunu sormak isterim: Daha çok gezici
tarım işçilerinin sosyal güvenlik sorunlarını çözmek üzere
düşündüğümüz özel istihdam bürolarına geçici iş
ilişkisi kurma yetkisi verme ile ilgili kanun
tasarılarımıza en büyük muhalefet nereden gelmişti
hatırlayınız. Eğer siz buna benzer yetkileri kanuni
düzenlemelerle verme imkânını ve fırsatını bize
vermezseniz, onların sosyal güvenlik sorunlarını nasıl
çözeceğimize dair önerilerinizi gündeme getirip söylemelisiniz.
Hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan, bir
açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Sayın Köse, tekrar tekrar, efendim,
karşılıklı olarak sizleri konuşturamam, özür dilerim.
Yani Sayın Bakana cevap
O kısa bir açıklama yaptı. Beni
bağışlayın.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Bir dakika sadece, efendim.
BAŞKAN Hayır efendim. Yeri geldiği zaman
Arkadaşlar, bakınız, konuştunuz, daha önce size bir dakika
verdim, tekrar çıktınız kürsüye konuştunuz, artı bir
dakika daha verdim.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Katkı vereceğim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Efendim, bakanları burada cevaplamak falan yok.
Biraz sonra tekrar grup önerileri var, o zaman konuşun.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- (10/379) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 15/7/2010 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
istemiştim ben.
BAŞKAN Ben duymadım özür dilerim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Bakandan önce karar yeter
sayısı istedim.
BAŞKAN Ben farkında olmadım.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanaklarda var efendim.
BAŞKAN Tutanaklarda var mı?
Tutanaktaki arkadaşlarım tespit etmişler, karar
yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.38
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.44
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre vermiş olduğu önerinin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Saygıdeğer milletvekilleri, oylama için iki dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, grup önerisi kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım.
2.- (10/91, 10/674 ) esas
numaralı Meclis Araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15/7/2010 Perşembe günkü
birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Tarih:
15.07.2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 15.07.2010 Perşembe günü (bugün)
yaptığı toplantısında, Siyasi Parti Grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisini İçtüzüğün 19 uncu Maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan 10/91, 10/674 esas numaralı, Türk spor sektör
ve alanının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince
Meclis Araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel
Kurulun 15.07.2010 Perşembe günlü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde
Aydın Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin Türk sporunun
problemlerinin araştırılması ve Hükûmete tavsiyelerde
bulunulması konusunda Meclis araştırması açılması
hususunda söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün
tespitlerine göre Türkiyede 9.979 spor kulübü ve buna bağlı olarak 1
milyon 638 bin 30 lisanslı sporcu bulunmaktadır ve bunların
yönetici ve diğer aktörlerini de dâhil ettiğimizde, Türkiyede spor
camiasıyla ilgili ne kadar büyük bir kitlenin meydanda olduğunu
hatırlamak gerekir.
Değerli milletvekilleri, sporun amaçları, uygulama ve
yapılış biçimleri olarak analiz ettiğimizde şu
kategorilere ayırmak mümkündür: Öncelikli olarak amatör ve profesyonel
olarak ayırmak mümkündür. Yarışmacı zirve sporları
adı altında, amatör ve profesyonel sporcularımız ve
kulüplerimiz bulunmaktadır. Bunun yanında, kendi içinde onlar da
bireysel ve takım oyunları olarak ayrılmaktadır.
Dolayısıyla, buradan baktığımızda,
Türk sporunun bir politikasının, bugüne kadar çağdaş bir politika
olarak uygulanabilir olduğunu söylemek mümkün değildir. Bunu, şu
tespitle de birleştirmek istiyorum: Bugün yetkili konumda olan Sayın
Bakanımız Faruk Nafız Özak Beyefendi de sporun içerisinden
gelmiş, sporculuk ve yöneticilik vasıflarını da
taşıyan değerli bir insandır.
Dolayısıyla, bugün biz sporun, bireylerin ruhsal,
bedensel, zihinsel olarak dengeli ve sağlıklı olabilmelerini
temin eden en önemli aktivite olduğunu kabul ediyorsak; eğer
sağlıklı bir toplum olarak varlığımızı
sürdürmek, Milletler Cemiyetinin bu alandaki dikkate alınır bir üyesi
olmak istiyorsak, devlet olarak imkân ve kabiliyetlerimizi planlı,
doğru, verimli, etkin ve sürdürülebilir bir yapılanmayla organize
etmemiz gerekmektedir. İşte bu da bilgiye dayalı, plana dayalı,
sağlıklı bir spor politikasının oluşmasından
geçmektedir.
Bir yandan, yukarıda saydığımız bireysel
gelişmeleri en geniş halk kitlelerinde temin etmeli, böyle bir Türk
toplumunu oluşturmak hedefimiz olmalı; diğer yandan, amatör
branşlardaki yarışmacı sporcularımızı
destekleyerek onları aynı zamanda profesyonel sporcuların,
profesyonel kulüplerin de bir altyapısını oluşturmak üzere
desteklememiz gerekmektedir.
Ekonomik olarak baktığımızda, sektörün direkt
ve dolaylı olarak etkileriyle kendisini dünyada 4üncü büyük sektör
konumuna taşıdığını görüyoruz. Yani hepimizin
yakından izlediği, yakın zamanda idrak ettiğimiz dünya
kupasına ve diğer spor dallarına
baktığımızda bütün bu dallarda ekonominin büyüklüğüne
herkes şahit olmakta ve parmak ısırmaktadır.
Dolayısıyla aynı zamanda burada bir sorumluluk
karşımıza çıkmaktadır.
Tanıtım açısından, sporun din, dil, ırk,
dünya görüşü ayrımı yapmadan ulaşabildiği sempatizan
kitleleri de apaçık ortadadır. Ekonomik menfaatleri de
düşünüldüğünde ülkeler için ifade ettiği anlam tekraren, çok
kere gözden geçirmeyi gerektirmektedir.
Değerli milletvekilleri, bugün Türk sporunun içinde
bulunduğu politikasızlıktan kaynaklanan birçok çarpık
yapılanmalar vardır. Sektördeki sorunlu, problemli kişilerin
problemleri sektöre zarar verdiği gibi, sektördeki düzensizlik kişisel
mağduriyetleri doğurmakta ve büyütmektedir. Bunun en önemli
merhalelerinden birisi spor kanunumuzun çağdaş biçimde
olmayışı, kulüplerin, profesyonel kulüplerin bile dernekler
tarafından yönetiliyor olması problemin en birincil
basamağını oluşturmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yönetici, sporcu, antrenör, teknik
direktör, hakem, basın, masör, taraftar, seyirci kitlesi olarak
düşündüğümüzde bütün bu aktörlerin birbirleriyle olan
ilişkileri, hak ve ödevleri karşılıklı olarak hukuka
bağlanmalıdır. Sporcunun yöneticiye mesuliyetleri, hakları
ve ödevleri; yöneticinin sporcuya, hocaya; hocanın sporcuya hak ve
ödevleri hukukla teminat altına alınmadığı sürece
sektördeki problemli kişiler sektöre zarar verecek, sektörün bu
boşluklarından birçok problemli ve mağdur insan meydana
gelecektir. Bunların ortadan kaldırılması, söylediğim
gibi, bir hukuki düzenlemeyle mümkündür.
Değerli milletvekilleri, hemen, burada, yakın zamanda
şahit olduğumuz birçok hukuki mağduriyeti sizlerle
paylaşmak istiyorum. Düşünün ki benim de yöneticiliğini
yaptığım Aydınspor Kulübü, Hatayspor Kulübü, Edirnespor
Kulübü, Malatyaspor Kulübü, bu gibi dernek yönetimleri, usulsüzlüklerden
kaynaklanan, hukuk boşluğundan kaynaklanan mağduriyetlerle karşı
karşıyadır.
Değerli milletvekilleri, bu konuda bugün gelecek olan Gelir
Vergisi Kanunuyla ilgili olarak bir düzenleme yapılmasıyla ilgili
Plan Bütçe Komisyonunda Milliyetçi Hareket Partisinin temsilcisi olan
arkadaşımıza bir önerge verdirdim ve diğer grup başkan
vekili arkadaşlarımdan da burada rica ediyorum. Düşünün ki 2005
yılında yöneticilik yapmış olduğunuz bir dernek, bir
kulüp o gün KDVde veya birtakım alanlarda usulsüz işlemler
yapmış. 2010 yılında siz veya içinizden birisi kulüp
yöneticisi olmuşsunuz, o usulsüzlük o gün mahkeme kararıyla tespit
edilmiş. 2005 yılındaki usulsüzlükten 2010 yılındaki
yönetici sorumlu tutuluyor. 2010 yılındaki gelirler geçmişe
mahsup ediliyor, gelirlerden 2010 yılındaki yönetici
faydalanamıyor ama 2010 yılında ayrıca doğacak olan
borçlardan gene 2010 yılındaki yöneticiler sorumlu tutuluyor.
Edirnesporda, Aydınsporda, Hataysporda, Malatyasporda 200-300 kişiye
hep bu konularda Maliye tarafından hacizler
başlatılmıştır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ali Bey, sadece
Malatyasporda 328 kişi.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Bu hacizler haksızdır, bu
hacizler uygulanmamalıdır; insan haklarına da
aykırıdır, hukuka da aykırıdır. Gönüllülük
esasına dayanan yöneticilik bu gibi mağduriyetlere sebep vermemelidir.
Onun için, bu düzenlemelerin yapılması, Türk sporunun
dünyada başarılı bir şekilde temsil edilebilmesi, her
şeyden önce, bunların, aktörlerin devletle, aktörlerin birbirleriyle
olan ilişkilerinin bir hukuk düzeni içerisine oturtulmasıyla
mümkündür. Maalesef biz Türkiyemizde bunu temin etmediğimiz sürece
kaynaklarımız verimli, etkin değerlendirilemeyecek, aynı
zamanda hem profesyonel hem amatör kulüpler, başkalarının,
yabancıların âdeta cirit attığı sahalar durumunda
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, sektördeki bütün aktörlerin
problemleri, sorunları araştırılmalı. Sektördeki bütün
aktörlerin verimli ve etkin olabilmesinin yolları aranmalıdır ve
Türkiye her alanda olduğu gibi bu alanda da kendi kaynaklarından
beslenmelidir. Hocasından, sporcusundan, masöründen, antrenörüne
varıncaya kadar her alanda kendi aktörlerinden faydalanmalıdır,
kendi kaynaklarına dönmelidir. Bunu temin etmediğimiz sürece Türk
sporunun dünyada etkin ve sürdürülebilir bir politikayla bir düzende mücadele
edebilmesi, rekabet edebilmesi mümkün olmayacaktır.
Bu arada, konuşmamın sonunda Süper Lige çıkan
başta bölgemin takımı olan Bucaspor ve aynı zamanda
açık puan farkıyla çok üstün başarıyla çıkan
Karabüksporu ve elemelerden çıkan Konyasporumuzu
başarılarından dolayı tebrik ediyorum, onlara Süper Ligde
kalıcı ve başarılı bir sezon diliyorum.
Sayın Bakanımızın da sektörün içinden gelmesi
hasebiyle sektöre sahip çıkmasını ve araştırma
önergemizin çoğunluğu elinde bulunduran Sayın AKP Grup
Başkan Vekilimizle görüştüğümüzde doğru bir tespit
olduğunu
Sadece futbol alanında değil söylediklerim, bütün
alanlarda uluslararası kuruluşların direktifleri
doğrultusunda hukuki yapılanmaların temin edilerek Türk sporunun
da çağdaş bir politikasının olması gerektiğinde
hemfikir olduk
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla)
ama belki bugün değil
yakın bir gelecekte böyle bir araştırma komisyonunun
kurulmasında mutabık kaldık.
Desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılarımı
sunuyorum. Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Grup önerisinin aleyhinde Abdurrahman Arıcı, Antalya
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Arıcı.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Abdurrahman, aleyhinde ne
diyeceksin bunun, sen de hakemsin yani
BAŞKAN Hakemlik yapacak...
OKTAY VURAL (İzmir) Tarafsızım de
Sayın Başkan, tarafsız konuşsun.
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Tarafsız konuş.
ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) Evet, tabii, hakemler dünyada tarafsızdır.
OKTAY VURAL (İzmir) Spordan yana
ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) Ben, öncelikle Türk hakemlerini de
kutluyorum. Bu Dünya Kupası finallerindeki hakem hataları görüldükten
sonra inşallah Türk hakemlerine bakış açısı da biraz
değişmiştir kamuoyunda.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama niye yok, onu sormamız
gerekiyor, değil mi?
ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) Dünya genelinde ve ülkemizde her
alanda yaşanan hızlı bir değişim süreci spor
sektöründe de yaşanmaktadır. Hızla değişen ve
gelişen toplumumuzda da gençlik ve spora ilişkin hizmet ve
beklentiler her geçen gün daha da yoğunlaşarak artmaktadır.
Toplumların her zaman ilgisini çeken spor faaliyetleri,
günümüzde geniş kitleleri etkileyen, uluslararası ilişkileri
geliştirerek dünya barışına katkıda bulunan evrensel
bir faaliyet alanıdır. İnsan haklarına verilen değerle
birlikte sanat ve spor bugün toplumların aynası olarak kabul
edilmektedir. Bedenen ve ruhen iyi yetiştirilmiş genç bir nüfus, her
alanda olduğu gibi spor sektöründe de ülkemizin rekabet gücünü artıracaktır.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün rakamlarına göre,
Türkiye genelinde 9.979 spor kulübünde 1 milyon 638 bin lisanslı sporcunun
bulunduğu gerçeği dikkate alındığında bu spor
kulüplerinin birçok sorun yaşadıkları zaman zaman medyaya da
yansımaktadır. Nüfusun yarısı yirmi sekiz yaşın
altında olan ülkemizde spor kulüplerinin önemi de inkâr edilemez çünkü
genç bir nüfusa sahibiz ve bu genç nüfusumuza da spor yaptırmak gibi bir
yükümlülüğümüz var. Gelecek nesillerin de sağlıklı
yetişmesi açısından önemli işlevler teşkil ederek de
yürümektedir.
Tabii, bugün amatör spor ve profesyonel spor diye
ayırdığımızda amatör sporumuzun da birçok sorunu var.
Bu konuda geçmişte, 2007 sonlarında, 2008de Türkiye Futbol
Federasyonu Yasasını görüştüğümüzde bir nebze olsun amatör
sporculara katkı sağlayabilmek amacıyla o Yasada önemli
değişiklikler yapılarak Türkiye Amatör Spor Kulüpleri
Federasyonuna hem maddi hem de manevi yönde yardım
yapılmasını kanunlara koymuştuk. Bu konuda da bundan
sonraki süreçte bunlar artarak devam edecek.
Yine, spor tesislerini ve bu tesislerin bakım ve
onarımını yapacak personel ile her türlü araç ve gereç,
ayrıca antrenör gibi unsurları spor yapılması amacıyla
bir araya getiren hukuki müessesenin kulüp olduğu da açıktır.
Spor kulüpleri, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 20nci maddesi uyarınca
Dernekler Kanununa göre teşekkül eder ve tescili ile Gençlik ve Spor
teşkilatına dâhil olurlar. Kulüplerin organları, bu
organların görev ve yetkileri, kulüplerin Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünce de denetlenmesi ve bunlara yapılacak
yardımların şekil ve şartları, üst kuruluş
oluşturmada uyulacak esas ve usuller, gençlik ve spor faaliyetlerini
yürüteceklerin nitelikleri ve bunlara uygulanacak disiplin işlemleri,
kulüplerin kayıt ve tesciline ilişkin esaslar İçişleri
Bakanlığının uygun görüşü üzerine Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlıkça yürürlüğe
konulacak yönetmelikte düzenlenir. hükmü yer almıştır.
Dernekler Kanununun, bu maddelerin ikinci fıkrası
uyarınca hazırlanan ve 8/7/2005 tarihli, 25869 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Gençlik ve Spor Kulüpleri
Yönetmeliği ile de gençlik kulübü, spor kulübü, gençlik ve spor kulübü
adını alan derneklerin organlarının teşkili ve görev
ve yetkileri, denetimleri, yapılacak yardımların şekil ve
şartları, üst kuruluş oluşturmaları, gençlik ve spor
faaliyetlerini yürüteceklerin nitelikleri ve kulüplerin kayıt ve tesciline
ilişkin usul ve esaslara ilişkin hususlar da ayrıca
düzenlenmiştir.
Bu konuda Bakanlığımız ve Gençlik Spor Genel
Müdürlüğümüz, spor kulüplerinin yapılarına uygun özel
kanunların bulunmaması ve bunların Dernekler Kanununa tabi
olmaları sebebiyle uygulamada zorluklarla
karşılaşılmaktadır. Bunları da göz önüne alarak,
mevcut yapı ve ülkemizdeki kulüpleşme düzeyi uluslararası
standartlara da ulaşamadığı için bu konuda spor
adamlarını bir araya getirerek 2008 yılında Spor
Şûrasını toplamış ve tüm katmanlar burada katkı
sunarak tartışılmış, ayrıca 2009
yılının Haziran ayında İstanbulda geniş
katılımlı başka bir kanun taslağı üzerinde
yeniden toplantılar yapılmış ve son olarak da Sayın
Bakanımız Faruk Nafız Özakın
başkanlığında, tüm spor federasyonlarına, kulüplere ve
spor yazarlarına, akademisyenlerine, spor adamlarına yazılar
yollanarak bu konuda görüşleri alınmış ve bunlar bir araya
getirilerek Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Bakanlık nezdinde yeni
bir taslak meydana getirilmiş ve bu taslak da Türkiye Büyük Millet
Meclisimize yakında sevk edilerek, spor kulüplerinin kanunu üzerinde
çalışmalar yapılarak önümüzdeki süreçte bunun,
tasarının kanunlaşması yönünde Türkiye Büyük Millet
Meclisinin takdirlerine sunulacak ve hepimizin buradaki
çalışmalarıyla da inşallah yasalaşacaktır. Bu
konuda tüm partilerimizin görüşleri de alınarak, destekleri
sağlanarak iyi bir spor kulüpleri yasası çıkarılmaya
çalışılacaktır.
Yine geçmiş dönemde Türkiye Futbol Federasyonu Yasası
görüşülürken -alt komisyonda ve Komisyonumuzda tüm partilerimizin
katkılarıyla Türkiye Futbol Federasyonu Yasası
çıkarılarak- tüm görüşler burada dikkate alınarak
katkılar konulmuş ve iyi bir yasa çıkarılarak Türkiye
Futbol Federasyonunun özerkliği,
bağımsızlığı sağlanmış ve bunun
yanında diğer federasyonların da -altmışa yakın
federasyon var Türkiyemizde- bunların da özerklikleri sağlanarak
kendilerine devlet desteği, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve
Bakanlığımız tarafından destekleri sağlanarak
faaliyetlerine devam edilmesi sağlanmıştır.
İşte, Türkiyenin göğsünü kabartan
Cumhurbaşkanlığı bisiklet turunun son iki üç yılda iyi
bir seviyeye gelmesinde hem Bisiklet Federasyonumuzun hem de Sayın
Cumhurbaşkanımızın bilhassa katkılarıyla,
Türkiyede hem Türkiyemizin tanıtımı, turistik bölgelerimizin,
kültürel, tarihî bölgelerimizin tanıtımı açısından
önemli olmuş, yüz yirmi iki ülkeye yedi sekiz gün boyunca yayın
yaparak güzel ülkemizi tanıtma fırsatını spor yoluyla
başarmış bulunmaktayız. Bugün de yine Türkiye Bisiklet
Federasyonunun bir ayağı, Avrupa Şampiyonasının bir
ayağı Ankarada yapılmaktadır, bugün saat 12.00de
başlamıştır. Bu da yine yayın
aracılığıyla yüz on iki ülkeye verilmekte ve ülkemizin
tanıtımı amacıyla sporun ne kadar önemli olduğu
konusunda hemfikir olduğumuzu göstermiştir.
Bu MHP grup önerisi olarak getirilen şeyi tabii ki biz de
tasvip ediyoruz. Söz konusu taslak çalışmaları da -biraz önce
bahsettiğim şekilde- kulüpler yasası, ayrıca dopingle
mücadele yasası, şiddet yasası önümüzdeki süreçte hepsi
Parlamentoya gelecek, hepimizin de desteğiyle inşallah mutabakat
içerisinde yasalaşacaktır bunlar.
Söz konusu taslak çalışmaları yakın tarihte
yüce Parlamentonun huzuruna geleceğinden ve bu konuda gerek komisyonlarda
ve gerekse de Genel Kurulda spor kulüplerinin her türlü sorunları
detaylı olarak görüşülerek çözülmeye
çalışılacağından, bu aşamada spor kulüpleriyle
ilgili bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasında yarar
olmadığını düşünmekteyim. Bu konuda aleyhte
olduğumu bildirir, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Lehine konuştun.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Lehine konuştu ama
aleyhte oy verecek.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lehte, İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam,
buyurun efendim.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin, spor kulüplerinin
içinde bulunduğu sorunların araştırılmasıyla
ilgili vermiş olduğu önerge lehinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu önergenin lehinde olmanın
her açıdan bu Parlamentoda olan arkadaşlarımızın görevi
olduğuna inanıyorum. Sizin önce bir olayla hafızanızı
yoklamanızı istiyorum: İspanya Güney Afrikadaki Dünya
Kupasında şampiyon oldu. Aynı gün İspanyada Katalanlar
Anayasa Mahkemesinin kararıyla ilgili olarak yürüyüş
yapıyorlardı. O kadar birbirine denk gelen olay oldu ki,
İspanyanın şampiyonluğu, Katalanların
ayrılıkçı tavırları ama şampiyonluktan sonra
bütün İspanyada İspanyol bayraklarıyla insanlar sokaklara
çıktılar, birlik beraberlik içerisinde güçlü bir
İspanyanın sesini verdiler. İspanyada ekonomik kriz unutuldu,
İspanyanın dünya üzerinde kredibilitesi
tartışılmaktansa şampiyonlukla ilgili yeni umutlar oldu.
Bunu şu anlamıyla veriyorum: Spor, sadece spor
değil. Spor çok geniş bir olay. Kitleleri o kadar peşinden
sürükleyen, sadece ekonomisiyle değil, sosyal ve siyasal hayattaki
etkinliğiyle çok önemli bir olay ve futbol günümüzde geldiği nokta
itibarıyla çok geniş kitleleri ilgi alanına çekiyor ve bu
söylediğim olayla da bunun ne kadar etkin bir noktada olduğunu
hepinizin bir daha düşünmesi gerektiğine inanıyorum.
Ama bugün Türkiye'nin bu Dünya Kupasında
olamamasını hep beraber de düşünmemiz gerekiyor. Biz,
dünyanın 20 büyük ekonomisi içerisinde 17nci büyük ekonomiyiz. Peki,
Dünya Kupası finallerinde niye yokuz? Diyebilirsiniz ki ekonomi büyüklükleri
ile sporda veya dünya kupalarında yer almak eş değer midir?
Muhakkak ki eş değer değildir ama Türkiye'yi, geçmişte
dünya 3üncülüğü olan bir ülke olarak bu Dünya Kupasının
finallerinde de görmek hepimizin en önemli isteğiydi. Ama buralarda bir hata
var, bir eksiklik var, bir sıkıntı var. Bu
sıkıntıyı giderme konusunda bu Meclise sunulan
araştırma önergesinin lehinde olup, nedir sıkıntı
futbolda, futbol kulüplerinde, bunları görmeliyiz.
Bakınız, transfer sezonu başladı. Turkcell
Birinci Lig kulüpleri hariç, Bank Asya Birinci Lig, İkinci Lig ve
diğerlerinin yüzde 80inin transfer yasağı var. Ne demek
transfer yasağı? Futbolculara olan, kulüplerin borçlarından
dolayı yeni futbolcu almalarına Futbol Federasyonu müsaade etmiyor ve
kulüpler öyle bir arayış içerisine girmişler, çeşitli
alaverelerle, dalaverelerle farklı yollardan kendi kulüplerine futbolcu
arama noktasına geliyor. Bu konuda binlerce insan kulüplerin
borçlarından dolayı icralık. Kulüplerin gelirlerinin hepsine
Maliye borçları veya futbolcu borçları nedeniyle el konulmuş
durumda.
İzmir kulüplerini bu konuşmayı yapmadan önce
aradım. Bir kulüp hariç hepsinin transfer yasağı var, beş
yıllık gelirlerinin üzerinde borçlulukları var. Böyle bir
sıkıntılı süreç, yöneticilerin hacizle karşı
karşıya oldukları bir durum. Peki, bunu ne yapmalıyız?
Araştırmalıyız. Nereden kaynaklanıyor? Nasıl
çözebiliriz? Bunun çözüm yolları konusunda bu Parlamento acilen hangi
yasal düzenlemeleri yapmalı? Bunun üzerine gitmeliyiz.
İşte kulüpler kanununu çıkarmak çok önemli bir
nokta. Dernek statüsüyle işletilen kulüplerin bugün içine girdiği
ekonomik krizleri çözmeleri mümkün değil. Bunları bu kulüpler
yasasıyla yeni bir şirket yönetimi noktasına getirmemiz
şart. Ama bazı kulüpler ve bazı şehirler var ki, onlar her
koşulda işini yürütüyor.
Mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
takımı var, işi gidiyor, birinci ligde hiç
sıkıntısız gidiyor. Ankara Büyükşehir Belediyesinin
denetiminde Ankaragücü -kümeden düşürülen Ankaraspor- ve bu anlamıyla
Ankarada işler gidiyor. Ama İzmirde belediyeler spor kulüplerine
yardım yapmaya kalktığı zaman, başlarında Maliye
müfettişleri, Bakanlık denetmenleri Siz bunları
yapamazsınız. diyor. Bakanlık denetmenleri ticaret odalarına,
başka odalara gidip, yapmış oldukları yardımların
amaçları dışında olduğu nedeniyle yardım
yapmalarının engellenmesini söylüyor.
Peki, arkadaşlar, bu sorunu nasıl çözeceğiz? Bu
insanları spor yapmaya teşvik etmek ama doğru ortamda,
doğru kurallarla ve doğru yöntemlerle spor yapabilmenin önünü açmak
bu ülke insanının görevidir. Bu Parlamentoda bu anlamıyla bunu
yapmalıyız.
Şimdi, acilen bir ihtiyaç var. Bakın, bugün vergi
yasalarını konuşuyoruz. Kulüplerin Maliyeye olan borçları
faizleriyle birlikte ertelendiği zaman çözüm olmadığı
ortada. Geçmişte bunu yaptık, olmuyor. Bunun bu yapılanmayla
kulüplerin üzerinde yük olması devam ediyor. Çünkü gecikme faizlerinin
veya ertelenme faizlerinin oranları yüksek. Bunların önüne geçmemiz
lazım. Burada yeni bir değerlendirme yapmamız lazım. Bunun
için Kulüplerin gelirlerinin yüzde 30 veya yüzde 40ından
fazlasının üzerine icra işlemi konulamaz. demek, bu
Parlamentoda kulüplerin rahatlaması için önemli bir noktadır.
Kulüplerin borçlarının karşılanması için bir alt limit
konulmalı ki, kulüpler dönsün. Bugün yıllık 4,5 milyar, 5 milyar
geliri olan kulüp bütün gelirini sadece vergi dairesine ödese yetmiyor
arkadaş. Ee, böyle bir noktada bunlar ne olacak? Kulübe gönül vermiş,
amatör ruhlarla yöneticilik yapan insanların kendi ticari
ilişkilerine haciz işlemlerinin uygulandığı bir
noktaya geliyoruz.
Bu anlamıyla, aynı şekilde yasayla kulüp
yöneticiliği de bir disiplin altına alınmalı. Kulüp
yöneticiliğinde transfer düzgün yapılabilecek bir anlayış
içerisine girilmeli. Bugün kulüplerde hem yetki vermek hem sorumluluk yüklemek
birlikte olmalı. Dernek örgütlenmesiyle profesyonel yöneticilik
olması mümkün değildir. Bunun ikisini birbirinden ayırarak,
sorumlulukla yetkiyi beraber paylaştıracak bir yapılanmaya
ihtiyaç vardır.
Değerli arkadaşlar, bu vesileyle, tabii, bir tebrik
olayını fırsatı bulmuşken yapmak istiyorum. Bank
Asyadan birinci lige çıkan, İzmirin birinci ligde takımı
olma onurunu bize yaşatan Bucasporu buradan yürekten tebrik ediyorum.
Bucaspor önemli bir örnektir arkadaşlar. Bucaspor,
altyapısıyla, çok küçük bütçesiyle, özverili yönetim kadrosuyla bir
yılda hem Bank Asyaya, oradan da Turkcell Süper Ligine
çıkabilmiş önemli bir kulüptür. Bakmak lazım burada. Bir kulüp
örnek alınarak bunun yaşatılması, kurmuş olduğu
futbol altyapısının teşvik edilmesi lazım. Sahalar vermişiz,
üzerinde yeni tesisler yapmasının önünde engeller var, ecri
misillerle, orada, kulübün -bu zor şartlarda- yaşamasına engel
olabilecek tavırlarımız var. Bu anlamıyla bu noktada
Bucasporu tebrik ederken sorunlarının da altını da çizmek
istiyorum. Bu örneğin bir yıl Turkcell Süper Ligde kalıp geriye
düşmemesi lazım. Bunun için, yasal, önüne gelecek engellerin
aşılıp desteklerin verilmesi, belediyelerin bu kulüplere
sağlayacağı destekler konusunda geniş bir imkân
sağlanması ve vizyon konulması, yasal düzenleme
yapılmasına ihtiyaç var.
Bursaspor şampiyon oldu, beşinci bir kulüp olarak
şampiyonluğun tadına vardı. Bursasporu kutluyorum.
Doğduğum bir kent olarak da Bursasporu bu
başarısından dolayı sonuna kadar kutluyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Ama, Bursasporun 50 milyar borcu
var. 50 milyar civarındaki borcunu bu anlamda, şu an, desteklerle
götürmekten öte, Bursasporun da bu anlamıyla sorunlarını
çözebilecek yasal düzenlemelere ve borç yapılandırmasına ihtiyaç
var. Demek ki iki tane başarılı örnek ama bu
başarılı örnekler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Susam, 50 milyon mu 50 milyar mı?
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) 50 milyon
BAŞKAN Ha, 50 milyon
50 milyarsa zaten iflah olacak
hâlleri kalmamış.
Buyurun konuşmanızı tamamlayınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Mehmet Ali Bey,
ocaklar yıkıldı, ocaklar
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) 50 milyon YTL.
Evet arkadaşlar, burada, birçok kulüp tabii ki
başarılı oldu -onların hepsini saymaya, Konyaspora,
Karabükspora diğer şeyleri olan kulüplere- ama kulüplerimizin
başarısını geçici değil kalıcı
kılabilmeye, bir yasaya, düzenlemelere ve bu Parlamentoda bu
sorunların görüşülmesine ihtiyaç var. Bunları yaparsanız,
bize düşen görevi yapmış olarak sporun önünü açan, spora destek
veren, sporu geliştiren ve ülke gençliğinin sporla, iyi ahlaklı,
dürüst, çevik ve namuslu olmasını sağlayan Atatürkçü gençler
yetiştirilmesinin önünü açarsınız.
Onun için, bu önergeyi yürekten destekliyorum, bu önerge lehinde
bir araştırma yapılarak Türk sporunun, Futbol Federasyonunun
sağladığı, yaptığı çalışmalarda,
kulüpler yasasının çıkartılmasına, terör
yasasına, futbolda terörün bitirilmesine ve terörden kulüplerin
arındırılması konusundaki çalışmalarına
destek verecek çalışmaların yapılmasının
gereğine inanıyorum. Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Grup önerisinin aleyhinde Sivas Milletvekili Sayın Hamza
Yerlikaya, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAMZA YERLİKAYA (Sivas) Sayın Başkanım,
değerli milletvekillerimiz
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sporun aleyhinde
konuşmak size yakışır mı Hamza Bey?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Hamza aleyhinde
konuşmaz.
BAŞKAN Hamzaya söz hakkı verelim, Hamza konuşsun
bakalım, bir dinleyelim.
Buyurun.
HAMZA YERLİKAYA (Devamla) Ben şimdi sporun
aslında lehinde konuşacağım.
Ben açık ifade etmek istiyorum, MHP grup önerisini destekliyorum,
sonuna kadar destekliyorum. Bu konuda herhangi bir tereddüdünüz olmasın.
Ben biliyorsunuz spor camiasının içinden geldim. Spor camiamızda
gerçekten çok sıkıntılı süreçlerden geldik. Ben de bu
süreçlerin içinden geldim. Özellikle üstüne bastırarak söylemek istiyorum,
eskiden spor ve sporcu tesadüfi, ailelerin bireysel katkılarıyla,
ailelerin bireysel destekleriyle yetişiyor ama sonradan devletimizin sahip
çıkmasıyla bir yola giriyordu. Tabii, ilk, amatör sporların
önünü açan ve ufkunu açan rahmetli Özaldı, hakkını teslim
lazım. Ondan sonra, ikinci dönemde spora ve sporcuya katkı
sağlamak amaçlı en büyük desteği tabii MHP, CHP, AK PARTİ
Grubu ve özellikle Sayın Başbakanımızın bizlere, spora
ve sporcuya vermiş olduğu desteklerle sporumuzu biraz daha geliştirdik.
Ne yaptık, spora ne yaptık?
Biliyorsunuz, Türkiyede çeşitli meslek grupları
vardı, bunların içinde herhangi bir titri olmayan, herhangi bir
kimliği olmayan tek camia da spor camiasıydı. 2008
yılında çıkarmış olduğumuz devlet sporculuğu
kanunuyla, parlamentomuzda bütün parti gruplarınca takdir görerek, spor
camialarımızı da bir kimlik sahibi yaptık. Kimlik sahibi
yaparken sadece kimliklerinin üzerine devlet sporcusu unvanı
yazmadık, orada belirli kriterleri kazanmış sporcu
kardeşlerimize, sporcu büyüklerimize, ağabeylerimize de bir maaş
bağladık. Maaşın yanında, devletin hâkim olduğu
otobüslerden, toplu taşımalardan, enerjiden, sudan yüzde 50 indirimli
faydalanma imkânlarını da sağladık. Ardından, belki
duyulmamıştır, belki gözden kaçmıştır, spor
camialarımızın -bu devlet sporculuğu kanunundan önce-
eskiden isyanları vardı, spora çok hizmet verdiğini ama bunun
karşılığında sefalet içinde süründüğü beyan
edenler vardı. Bunu bu şekilde çözdük.
Genç sporcularımızın da Spor yapıyoruz,
sporda başarılı oluyoruz, bu yolda devam ediyoruz,
geçinemiyoruz, geçinme imkânımız yok. gibi söylemleri vardı.
Bir kanun hükmünde kararnameyle,
Başbakanlığımızın, Hükûmetimizin Bakanlar Kurulu
kararıyla, olimpiyatta, dünyada, Avrupada, gençlerde, üniversite
oyunlarında, askerî oyunlarda, Akdeniz Oyunlarında, ordu millîlerde
başarılı olmuş sporcularımızın
tamamının KPSSye girmeden direkt atanması yolunu açtık ve
şu anda atıyoruz.
Peşinden, bu şartlara uymayan
sporcularımızın da Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüzün bünyesinde
sözleşmeli personel olarak taşrada istihdam edilmeleri, orada sporun
ve sporcunun geliştirilmesi için imkân sağlıyoruz.
Bir de, devlet sporculuğu kanunu içine bir madde koyduk. Bu
maddeyle, bin tane sporcumuza, on altı yaşını geçmemek
kaydıyla, olimpiyatlara hazırlanmak amaçlı maaş ödüyoruz.
Yani sporcuları tesadüf değil devlet eliyle eğiterek, maddi
imkânları sağlanarak sporcularımızı başarıya
giden bu yolda teşvik ediyoruz.
Ben MHP grup önerisini destekliyorum, böyle bir
araştırmanın, yapılmasını da destekliyorum. Ali
Ağabeyime de çok çok teşekkür ediyorum. Ama biraz da bilgi vermek
istiyorum. Türkiyemizde amatör branşımız, tesisleşme
açısından her gün biraz daha tesisleşiyor, her gün biraz daha
modern tesislere kavuşuyor. Organizasyonlar yapılıyor, sportif
faaliyetler yapılıyor. Bunlardan birkaç tanesinden, 2010-2011
yıllarında ülkemizde yapılacak olan bazı organizasyonlardan
bahsetmek istiyorum, ki eskiden bunların örneğini göremezdik,
Türkiye'de bu tarz organizasyonların yapılması da mucize gibi
görülürdü. 2010 Büyükler Halter Dünya Şampiyonasını Antalyada
yapacağız, 2010 Büyükler Basketbol Dünya Şampiyonası
Türkiye'de yapılacak, 2011 Büyükler Güreş Dünya
Şampiyonasını İstanbulda yapacağız, 2011
Universiade Kış Oyunlarını Erzurumda yapacağız,
2011 Trabzon Gençlik Oyunlarını Trabzonda yapacağız. Bu
organizasyonları Türkiyemize, Bakanlığımız,
federasyonlarımız, Genel Müdürlüğümüzün katkısı
Tabii, bunu, kabul ediyorum, kabul etmemek de mümkün değil.
Biz burada bu çalışma ve faaliyetleri yaparken muhalefet
partilerimizin de görüş ve fikirlerini alarak bu konularda,
uluslararası federasyonlarda baskılarımızı
yapıyoruz.
Bir defa, spor kulüplerine yardım
Spor kulüplerinin ayakta
durması için Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüz, Spor Toto Teşkilatımızın
çok ciddi katkıları vardır. Toto Teşkilatımız
taşradaki bütün spor kulüplerine, bütün ama, bir tanesini ayırmadan
maddi katkı ve yardım sağlıyor ve sağlamaya da devam
ediyor. Aynı zamanda tesisleşmede büyük katkı
sağlıyor, sağlamaya devam ediyor. En önemlisi, söylenmesi
gereken, evet kulüplerimizin SSK primlerinden dolayı -kulüp
yöneticilerimizin ve idarecilerimizin- ciddi problemleri var. Bunu bütün
gruplarımız dile getirdi. 2008 yılında Ankarada
yapılan Spor Şûrasında da bu dile getirildi. Spor
Şûrasında -çıkan karar- bunun bir kanuna yerleştirilmesi,
kanunla düzenlenmesi gerektiği söylendi ve bu konuda -Genel
Müdürlüğümüz ve Bakanlık olarak- çalışmalar tamamlandı
ve şu anda metin Bakanlığımızın önünde. Bunu da
müjde olarak söyleyebiliriz. Önümüzdeki dönemde Parlamentomuzda hızlı
bir şekilde -hem MHP hem CHP hem de AK PARTİmiz- güçlü bir
şekilde bunu kanunlaştırıp bu problemi de ortadan
kaldıracağız.
Ben bu duygularla bütün Meclis çalışmalarında
sporumuza katkı sağlayan siyasi parti gruplarına çok çok
teşekkür ediyorum ve tabii, istemeyerek de olsa -Ali ağabey de
yukarıdan gözlerime bakıyor- gündemin yoğunluğu,
Parlamentoda gündemin takviminin belirlenmiş olmasından dolayı
önerinin aleyhinde olduğumu söylüyorum ancak önümüzdeki dönemde altına
da imza atmak kaydıyla -Ali ağabeyimle birlikte- lehinde
olduğumu bildiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, MHP grup önerisine ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkanım, sporu konuşuyoruz, sporu yönetenleri konuşuyoruz
ama spor sevgidir, barıştır. Ama eğer başka bir önlem
alınmazsa, spor kulüplerine özellikle mali konuda çözüm getirilmezse spor
kulüplerine yöneticilik yapan bir tek insan bulamayacağız Sayın
Başkanım. Özellikle Birinci Lig, İkinci Lig ve Üçüncü Liglerde
çok dürüstçe hizmet eden, yörenin özelliğini bilen, sevgiyle, ilgili spor
kulübüne gönül vermiş insanlara çok ağır faturalar geldi. Sadece
Malatyaspor Kulübünde 328 kişiye
Devlet memuru bu insanların
çoğu. İçinde para ödeyecek insan çok az. Ama çözüm, sadece Ben
parayı tahsil ederim. demek değil, Acaba bu sorunu nasıl
çözerim? demek çok daha önemli. Ben, bir kez daha bu konuyu çözüm yönüyle
dikkatlerinize sunuyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- (10/91, 10/674 ) esas numaralı
Meclis Araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 15/7/2010 Perşembe günkü birleşiminde birlikte
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.32
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.42
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre vermiş olduğu önerinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Saygıdeğer milletvekilleri, oylama için iki dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, grup önerisi kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutuyorum:
3.- Gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP Grubu önerisi
15.07.2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 15.07.2010 Perşembe günü
(Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
Kısmının 15 inci sırasında yer alan, 395 Sıra
Sayılı Kanun Teklifinin, bu kısmın 3 üncü
sırasına alınması önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde Kütahya Milletvekili Alim
Işık.
Sayın Işık, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin yenilenebilir enerji
kaynaklarının ve bu alanda yapılacak yatırımlara
ilişkin sorunların araştırılmasına yönelik
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin lehinde
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, öncelikle yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, dün on iki saati aşkın bir
tartışmanın sonunda bu yüce Meclis, Mersin Akkuyuda nükleer
santral kurulmasıyla ilgili uluslararası anlaşmayı kabul
etti. Bu anlaşma, daha önce bu yüce Meclisin çıkarmış
olduğu yasanın hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilemeyen
nükleer güç santrali yatırımının Anayasa Mahkemesine
başvurulamaması da dikkate alınarak uluslararası
anlaşma adı altında bu yüce Meclise dayatıldı, geçirildi.
Bunun hesabını bu millet zamanı geldiğinde soracaktır.
O nedenle, dün Sayın Bakanın, o tartışmalar
sırasında bu kürsüye çıkan değerli milletvekillerinin de
isteğine cevap vererek Yarın bu konuyu görüşelim. demesi,
hakikaten bizleri ve yenilenebilir enerji kaynakları alanında
yatırım yapacak birçok yatırımcıyı heyecanlandırmıştı
ama gördük ki Sayın Bakan bu cümlesini sarf ettikten yaklaşık
iki saat sonra sözünü değiştirmeye başladı. Ne oldu bu iki
saatte? Acaba birileri mi Sayın Bakana Sen ne yapıyorsun? Sen bu
konuyla ilgili kime danıştın da Genel Kurula söz veriyorsun?
gibi bir uyarıda mı bulunuldu? Bunu gerçekten merak ettiğimi
ifade etmek istiyorum.
Eğer bu ülkede enerji politikalarını ekonomiden
sorumlu Sayın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan
belirleyecekse bu Enerji Bakanlığını kaldıralım
çünkü 2005 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik
üretimini amaçlayan kanunun görüşmeleri sırasında da bu tür
engellemeler ve doğal gaz ve petrol lobisinin baskılarının
olduğu iddiaları gündeme geldiğinde bu yüce Meclis o gün kanunu
çıkardıktan sonra o günün Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler
bir ifade de bulunmuş ve Uluslararası doğal gaz kömür ve petrol
lobileri yüzünden bu kanun bu hâle gelmiştir. şeklinde bir
beyanatı basına ve bu amaçlı bir dergiye de yansımıştır.
Yıl 2005, yıl
2010, değişen hiçbir şey yok. O gün baskısı olan lobi
bugün de baskıyı devam ettiriyor ve Türkiyede yeni yenilenebilir
enerji kaynaklarına yatırım yapılması yerine,
Rusyayla yapılan ikili anlaşmayla bir taraftan Rusyanın Türk
topraklarında nükleer santral kurmasına, diğer taraftan da bu
hizmetinin karşılığında Samsun-Ceyhan boru
hattından akacak petrolle Ceyhanda kurulacak bizim Çalıkın
rafinerisinin sürekli çalışmasına zemin
hazırlanmış oluyor.
Değerli milletvekilleri, bu ülke hepimizin ortak mekânı.
Burada olacak her yatırım hepimizi heyecanlandırır ama bu
yatırım eğer kendi kaynaklarımızın üretime
dönüştürülmesini amaçlıyorsa bu heyecanımız iki katına
çıkar. Şimdi konu son derece önemli. Yeni ve yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla ilgili yatırımların önünün açılması
gerekiyor. Bu amaçla 2009 yılı Haziran ayında Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine gelen ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonunun çok
yoğun çalışması ve sektör temsilcileri ile Bakanlık
birimlerinin önemli katkılarının alınmasının
ardından son hâlini almış ve gündemin 395 sıra
sayılı Kanun Teklifinin mutlaka bu yasama yılının
sonuna kadar gündeme alınarak öncelikle görüşülmesi gerekiyor.
Nedir bu kanun teklifi? Sayın Kütahya Milletvekili Soner
Aksoyun, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi
Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinde amaç şu:
Türkiyede yatırım yapacak yenilenebilir enerji kaynakları
yatırımcılarının yani rüzgârda, güneş
enerjisinde, suda, biyokütlede ve dalga, akıntı, gelgit enerjisine
dayalı üretim tesisi yapacak olan yatırımcılardan,
üretilecek olan enerjinin en az on yılla başlayan bir süreçteki
alım garantisi var, bu alım garantisinde öngörülmüş fiyatlar
var. Bir de eğer bu santraller, üretim tesisleri yerli kaynak
kullanırsa, yerli üretimle elde edilen makine teçhizatı
kullanırsa ayrıca bu alım garantisi fiyatlarının
üzerine, kilovatsaat enerji başına belirli miktarlarda, euro sent
cinsinden teşvikler öngörüyor.
İşte, Sayın Babacan bu kanunun geçen yıl
komisyondan çıkıp gündeme geldiğini görür görmez -ilgililerin ve
bu konuda basına da yansımış demeçleri de dikkate
alındığında- birinci önerisi: Bu fiyatlarla cari
açıklar artar, dolayısıyla yeni yatırımlara destek
veremeyiz. İkinci mazereti: Gümrük birliği anlaşması
yaptığımız ülkeler söz konusu yerli enerji
kaynaklarına yönelik teşvikleri kabul etmezler, problem çıkar.
Sayın Bakan, buradan, bu milletin bir milletvekili olarak
size sesleniyorum. Bu ülkede üretilecek bir birim enerjiye karşı
çıkacak ülke kim olursa olsun, onun malı orada kalsın, gelin
bunu kendimiz üretelim ama bu bahaneyle bu ülkedeki
yatırımcıların önünü tıkama hakkınız yoktur.
Nükleer enerji santralinden üretilecek enerjinin birim kilovatsaati
başına 15 dolar sent gibi parayı vereceksiniz ama burada
rügârdan üretilecek enerjinin birim kilovatsaati başına 8 euro senti
ya da hidrolik kaynaklarımızdaki 7 euro senti çok göreceksiniz. Böyle
bir düşünceyi asla kabul etmemiz mümkün değildir.
Dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu bu Meclis
araştırma önergesinin yerinde bir önerge olduğunu
düşünüyoruz. Bu amaçla, yüce Meclisin siz değerli üyelerinin bir an
önce ülkemizde yenilenebilir enerji kaynakları
yatırımlarında karşılaşılan sorunların
yerinde tespiti ve doğru tespiti konusunda desteğinizi de esirgemeyeceğinizi
düşünüyorum.
Diğer taraftan, geçen hafta yaptığımız
bir konuşma üzerine Sayın Bayramoğlunun, buraya, yenilenebilir
enerji kaynaklarının gündeme alınmasını ya da enerji
politikalarının belirlenmesine yönelik araştırma
önergemizin aleyhinde aldığı sözde dile getirdiği bir
ifadeyi
Tabii, sektörün ilgili temsilcileri bize ve inanıyorum ki
kendisine de belirtmişlerdir. Güneş enerjisine yönelik
yatırımların dünya piyasalarında şu anda yüksek
fiyatlarda olduğu, ileriye doğru bunun, birkaç yıl sonra daha
düşük fiyatlara inmesi nedeniyle bu bekleyen yenilenebilir enerji
kaynaklarına ilişkin teşvik yasasının biraz daha
bekletilmesinin gerektiği anlamına gelen konuşmasına
istinaden güneş enerjisi yatırımcıları platformunun
yazısını okudum. Kendilerinin ifadesi şu: Yenilenebilir
enerji kaynakları içerisinde, en iyimser rakamlarla, güneş
enerjisinin yüzde 5-6lık bir payının olduğu, bu bahane
edilerek bu yasanın görüşmesinin engellenmek istendiğini ve
hedefin başka yönlere saptırıldığı yönünde
yazısı var. Ben bunu da bu kürsüden sizlerle paylaşmak
istiyorum. Getirin yasayı, güneş enerjisiyle ilgili, desteği
gerekirse çıkartalım. Nasıl olsa verdiğiniz bir önergeyle
burada istediğiniz değişikliği yapmak sizin elinizde.
Şimdi, Sayın Bakanın dün verdiği sözün
neresinde durduğunu merak ediyorum. Anlaşın, yarın getirelim,
bu kanunu çıkaralım. demişti. Sayın Bakan gördüğüm
kadarıyla yine yok. Çünkü konu enerji olunca gerek yok ama nükleer olursa,
ikili anlaşma olursa, arkasında başka hesaplar olunca Sayın
Bakan burada.
Sayın Bakan, Dışişleri Komisyonunda
görüşülen nükleer santrallerin iki ülke arasındaki anlaşmaya
göre kurulmasını amaçlayan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla) Sayın Başkanım...
BAŞKAN Buyurun efendim.
ALİM IŞIK (Devamla) ...bu sözleşmede
Dışişleri Komisyonunda bu sözleşmenin sahibi olarak
oturuyor, Hükûmet adına. Dün, Dışişleri Komisyonundan
geçmiş bir anlaşmayı görüşüyoruz, sahibi olarak Hükûmet
adına Sayın Enerji Bakanımız oturuyor ama bugün yok. Daha
önce? Yok. Dolayısıyla bu konunun çok önemli bir konu olduğunu
hepimiz biliyoruz. Türkiyenin geleceğine atılacak imzaların yer
alacağı çok önemli çalışmalar olduğuna
inandığımız bir konudur. Bu konunun mutlaka Meclis
gündemine alınıp yerinde her türlü tedbirin alınabileceği
ve sorunların belirleneceği bir komisyon tarafından Meclis
gündemine önerilerin getirileceği bir çalışmanın
yapılmasında yarar olduğunu düşünüyor, bu vesileyle tekrar
yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde Muş Milletvekili Sayın
Sırrı Sakık.
Buyurun efendim.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; ben de sizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında ne önerge gelirse gelsin kimsenin çok fazla
ilgilendiği, konuştuğu, tartıştığı yok.
Bir grup milletvekilimiz köy kahvesi gibi bir sohbette, bir kısmı hiç
gelmiyor. Ülkenin temel sorunları tartışılıyor,
konuşuluyor ama Parlamentomuzda her gün körler, sağırlar
birbirini ağırlıyor. Bir taraftan, işte bugün mesela
Parlamentoda, işte önemli konuyla ilgili Ana Muhalefet Partisi Lideriyle
Sayın Başbakan görüşüyor. Hemen karşısında, daha
önce de konuşup Bu Meclise haksızlıktır. dediğimiz
ödül törenleri yapılıyor. Ne ödül törenidir, anlamıyoruz. Ben üç
yıldır Divandayım, oturuyoruz, konuşuyoruz; kendi
finansörlerini getiriyorlar, dayatıyorlar; elinde liste var, bilmem ne
yardımlaşma derneği, yok bilmem ne folklor ekibi, bilmem neyi.
Yani Parlamentonun görevi bu değil ki sevgili arkadaşlarım. Yani
Parlamento Türkiyede, yani dünyada sorunları çözmek için var. Şimdi,
siz oturuyorsunuz, sayısal çoğunluğunuzla birçok ilden onlarca
insana, onlarca kuruluşa ödül veriyorsunuz. Kimin adına? Parlamento
adına. E, bizim burada onayımız yok. Yapmayın. Geçen
yıl da yaptınız. Hatta geçen yıl Divanda
tartıştık, konuştuk. Bizim dışımızda
ödül verdiniz. Biz daha karar vermeden bazı gruplar bazı
şahsiyetlere gidip söylemişti Size ödül vereceğiz. diye. Sonra
biz Divanda reddettik. Bu sefer büyük bir tartışmaya neden oldu. E,
biz grup olarak gidip Efendim, şu şahsiyetlere ödül vereceğiz.
dedik ama Divandan böyle bir karar çıkmadı. Ondan dolayı geçen
yıl alelacele bu arka odalarda dönemin Meclis Başkanıyla oturup
kararı yeniden gözden geçirmek
Bana dediler ki: Efendim, ne olur şu
imzayı atın. Hayır, atmam. Bugün de aynı şeyi
söylüyorum. Siz haksızlık ediyorsunuz, siz kendi
yandaşlarınıza, kendi finansörlerinize ve sizi seçimlerde
destekleyen birimlere ödüller veriyorsunuz. Parlamento bunu hak etmiyor. Yani
ülkenin önemli sorunları varken Parlamentoyu bu tür olaylarla meşgul
etmeyiniz. Geçen yıl da dedik, bugün de aynı şeyi söylüyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisinden de Divan üyelerinin bu konuda
eleştirileri vardı ama ne yazık ki bugün baktım, Cumhuriyet
Halk Partisinden bazı milletvekilleri de o ödül töreninde bulunuyor ve
ödül töreninin bir kısmı
Ya, sevgili arkadaşlar, yirmi derslikli bir okul
yapmış. Nereden? Devletin vergisinden. Ee? Ben buna ödül
vereceğim. Peki diğerlerine niye vermiyorsunuz? Yani bir ilden 5
kişiye veriyorsunuz, özellikle ayrımcı olmadığınızı
söylüyorsunuz, peki, Diyarbakır, Şırnak, Mardin, onlarca ili
sayabilirim, bir tane niye yok içinde? O vesileyle, bu tür uygulamaların
yanlış olduğunu söylüyoruz.
Sevgili arkadaşlar, yine ikinci bir sorunumuz, bugün
Sayın Başbakan ve Sayın Ana Muhalefet Lideri oturdular,
konuştular. Neyi konuşuyorlar? Efendim, demokratik açılım,
millî birlik projesi
Aslında bu millî birlik projesi
Kürtlere karşı bir
millî birlik oluşturmaya çalışıyor Sayın Başbakan
yani beyaz Türklerle buluşmayı sağlıyor. Kim? Sorunun
çözümünü istemeyenlerle. Asıl sahipleriyle oturup konuşmuyor.
Kimlerle konuşuyor? Anketlerde sıfır noktada olan siyasi
partilerle konuşuyor ama 20 milletvekili olan ve halkın iradesi olan
bir siyasi partiyle konuşmuyorum, diyor.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Seninle konuşunca sen
de diyorsun ki: Başkasıyla konuş. Nasıl olacak bu
iş?
SIRRI SAKIK (Devamla) Siz bizimle konuştuğunuzda
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Hele bir konuş da bakalım!
Hele bir konuş önce!
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Nasıl olacak bu
iş! Başka adres gösteriyorsun.
SIRRI SAKIK (Devamla) Ben adresi size gösteriyorum:
Barış ve Demokrasi Partisi.
Bakın, sevgili arkadaşlar, siz aslında
vicdanınızda mahkûm ama tabii siyaseten bir şeyler söylemek
zorundasınız.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
SIRRI SAKIK (Devamla) Size açıkça söylüyorum: Şimdi,
size en çok taslak sunanlarla, en çok bu Anayasa değişikliğinde
sizlerle diyalog kurmak isteyenlerle yan yana gelmediniz, sizi teslim alanlarla
yan yana gelmeye çabaladınız. Bugün de aynı şey. Yani sizi
teslim alanlarla birlik oluşturmaya çalışıyorsunuz.
Şimdi, bugün görüşüyorsunuz, neler çıkıyor? Et
ve Balık Kurumu
Et fiyatını konuşacağız sanki.
Mayınlı araziler, bilmem neler
Bunlar Kürt sorununun çözümü için
sunulan bir proje değil sevgili arkadaşlar. Eğer gerçekten
yüreğiniz yetiyorsa -ve Ana Muhalefet Partisi de bu konuda bir kanun
teklifi hazırladığını söylüyor- barajı indirelim.
Bu bir ilk adım olabilir ama bunları yapmıyorsunuz. Gidip orada
bir buçuk saat ne konuşuyorsunuz, onu da anlamıyoruz. Şimdi, siz
gidip Büyük Birlik Partisiyle konuşacaksınız, DSPyle
konuşacaksınız, CHPyle konuşacaksınız; zaten
sizler ruh üçüzüsünüz yani sorunlar Kürtler olunca, yani sınır ötesi
operasyon olunca üç parti ortak bir platformda buluşuyor. Şimdi, ruh
üçüzlerinizi ruh dördüzlerine, beşizlerine, altızlarına
çevirmeye çalışıyorsunuz ama emin olun ki siz kendinizi
kandırırsınız. Siz sorunun çözümüyle ilgili değil,
yani topluma dönüp Ya biz bir şeyler yapmak istiyoruz
Oluk oluk kan akıyor.
Bir şeyler yapılacaksa bu kanın önünde bir barikat oluşturmalıyız
yani bu kanı durdurabilmek için hepimize görevler düşüyor. Bununla
ilgili küçük bir adım yok ama Sayın Başbakan Ben yine bu süreci
devam ettireceğim. diyor. Bu süreç bu şekilde devam edemez. Bu
sürecin gerçekten muhataplarıyla konuşmalısınız. Evet,
siyaseten ne yapılacaksa bizimle konuşmalısınız ama
Sevgili Kardeşim biraz önce Adres
Silahları susturacaksanız
kimin elinde silah varsa onlarla konuşacaksınız. Dünya da öyle.
Silahları onlarla görüşerek toprağa gömeceksiniz. Benim elimde
silah yok, benim elimde şiddet yok. Ben silah ve şiddetten bir
hayatın doğacağına inananlardan değilim ama
birilerinin elinde silah varsa bu silahı nasıl alacaksanız
onlarla oturup konuşacaksınız. Bu benim işim değil.
Onun için, laf atarak, onun için, farklı mesajlar vererek
sorun çözülmüyor. Yani, yine bugünkü görüşmelerde, yine Türk büyüklerinden
Sayın Cemil Çiçek de vardı orada Nijeryalılara Türkçe
öğrettik de bunlara öğretemedik. diyor. Vallahi ben Türkçeyi en az
senin kadar konuşurum, benim için bir kayıp değil, bir
kazançtır. Peki, siz beyaz Türkler niye Kürtçe konuşmuyorsunuz? Siz
niye Kürtçeyi öğrenmeyi kendinize hakaret telakki ediyorsunuz?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Niye hakaret telakki
edelim canım!
SIRRI SAKIK (Devamla) Biz sizin dilinizi öğrenirken bundan
onur duyuyoruz. Peki, siz niye şey yapmıyorsunuz? O zaman siz de
döneceksiniz yani siz de dönüp kardeş halk dediğiniz halkın
dilini öğreniniz. Elinizi açmayınız. Yani bu Türk büyüğü
bunları söylerken, asimilasyon politikalarında
Sayın Başkanımız,
biraz önce arkadaşımız burada asimilasyondan bahsederken
asimilasyonun kötü olduğunu söyledi, teşekkür ediyorum. Biz de zaten
asimilasyonun kötü olduğunu söylüyoruz. Dilimizi, kültürümüzü asimile ettiğiniz
için kavga ediyoruz sizlerle. Asimile bir insanlık suçudur. diyoruz.
İşte buradan da ne çıkıyor, asimilasyon politikası:
Biz, Kürtleri asimile edemedik. Yani siz Kürtleri asimile edemezsiniz. Yani
geçmişten bugüne kadar bütün politikalarda asimile politikaları iflas
etmiştir. Dönemin Cumhurbaşkanlarından Demirel bile Asimile
edemedik, kabul etmek zorundayız. diyor ve bu ülkede birçok şahsiyet
de döndü Biz asimile edemedik, kabul etmek zorundayız. Şimdi
birbirimizi kabullenme dönemidir yani birbirimizi reddederek, inkâr ederek bu
sorunlar çözülmüyor. Bu sorunların çözüm adresi hep diyoruz Türkiye Büyük
Millet Meclisidir ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde belli bir kesimi
dışlayarak da bu işin olmadığını hayat
hepimize göstermedi mi? Gösterdi. Peki, niye direniyoruz? Niye
dayatıyoruz? Niye gerçekleri
Bakın, Sayın Başbakan bütün partilerin genel
merkezine gidiyor, değil mi? Yani sıfır noktada olan partilerin
genel merkezine gidiyor, onlar beyaz. Ne yapıyor? Burada gelip kendi
grubunda oturuyor, Barış ve Demokrasi Partisi, siz buraya gelin.
İşte, tepeden bakma budur. Emir kipleriyle siyaset dizayn edilmez.
Biz, Barış ve Demokrasi Partisi, bütün bu mücadele
arkadaşlarımız, genel başkanımız, hepimiz,
hiçbirimizin bu konuda bir kompleksi yoktur. Bu ülkenin barışı
için, bu ülkenin huzuru için Sayın Başbakanın da Sayın
İçişleri Bakanının da ayağına gitmeye
hazırız, yeter ki kan dursun, yeter ki şiddet dursun. Ama siz
eğer diğer
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Eğer şiddet duracaksa
Bin yıllık
birliktelikten hep bahsediliyor. Aslında bu bin yıllık
birliktelikte çok da böyle onurlu bir birliktelik yok, içinde zulüm
vardır, zulüm dolu yıllar vardır. Şimdi biz dönüp bin
yılın ortak platformunu birlikte oluşturmalıyız.
Eğer bunu oluşturabilirsek, eğer bu noktada ortak
paydalarımızla kümelenirsek ortak vatanda birlikte yaşarız.
Kimsenin ayrılıp gitmek gibi bir talebi yok. İşte son
günlerde tartışılıyor, konuşuluyor. Diyorlar ki:
Efendim, BDP bunları söylüyor. BDP yıllardır bunu söylüyor.
Biz zaten hiçbir dönemde toprakları tartışma konusu
yapmadık, belli değerleri tartışma konusu yapmadık.
Biz neyi dâhil etmek istiyoruz buraya? Evet, bütün halkların kimliklerini,
yasalar, anayasa ve bu toprakta yaşayan bütün halkların kültürlerini
yasalar ve anayasa düzeyinde güvence altına almaya
çalışıyoruz; çabamız budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bu konuda Sayın Başbakan da bu ruha uygun
davranmalıdır. Yani artık tepeden bakan o
anlayışından vazgeçmeli, derhâl diyaloğun
yollarını açmalıdır. Eğer Parlamento
Bakın,
Parlamentoda uzun süredir, yirmiye yakın gündür
çalışıyoruz, belki bir süre daha da
çalışacağız ama temel sorunlarımızla ilgili
çalışmaya hazırız, yeter ki sorunların çözümüyle
ilgili adımlar atın, biz eylüle, ekime kadar da çalışmaya
hazırız.
Bu duygularla hepinize teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Tabii ki asimilasyon konusundaki görüşlerimi
söylemiştim, siz de katıldınız. Teşekkür ederim ama
şimdi siz Beyaz Türkler falan derken acaba başka,
söylediğiniz, sürekli unsurların, mesela beyaz Kürtler, kara Kürtler,
başka bir kısım Kürtler falan olabilir mi veya bir şeyi
ifade ederken kimin adına kim, nasıl konuşuyor?
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Çifte standart.
BAŞKAN Lütfen bu konularda daha hassas olalım. Yani
şimdi çıkıp sizin
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, ama siz de hassas
olun, hep bizden hassasiyet beklemeyin.
BAŞKAN Sayın Sakık, biri de sizlere Siz, beyaz
Kürtler adına mı konuşuyorsunuz? veya başka bir şey
dese sizin cevabınız ne olacak?
MUHARREM İNCE (Yalova) Beyaz Türkler
tanımını bilmiyorsunuz, o tanım farklı bir tanım.
Entelektüel alanda işi düzgün olanlar için kullanılır.
SIRRI SAKIK (Muş) Biz ne konuştuğumuzu biliyoruz.
BAŞKAN Lütfen bu hususta şeylik yapmayalım, daha
hassas olalım, birleştirici olalım.
Sayın İnce, buyurun efendim.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri)
Ayrımcılığın ve çifte standardın ifadesi o.
BAŞKAN Her hususta.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Her hususta.
BAŞKAN Tamam, anlaştık.
Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın milletvekilleri; öncelikle belirteyim, Sayın
Sakık, o gazetelerde, son dönem romanlarında çokça yazılan
Beyaz Türkler tanımını bilmiyor. Beyaz Türkler
tanımı, üst düzeyde, işi düzgün, Nişantaşı erbabı,
böyle kullanılan bir tanımdır o. Onu çok farklı bir anlamda
kullanıyor.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Ayrıcalıklı olanlar
yani, sizin gibi ayrıcalıklı olanlar için.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Siyasette yok mu yani?
MUHARREM İNCE (Devamla) Şimdi, bakın değerli
arkadaşlar AKP, CHP, MHP, ruh üçüzü diyor. İşte diyor Ruh
dördüzü, beşizi, altızı
Terör konusunda mesafe koyan, terör
konusunda kararlılık gösteren herkesi bir tarafa koyuyor, kendini bir
tarafa. Bu, şuna benzer: Temel, bir gün Almanyada araba kullanıyor
otobanda. Radyoyu açmış, radyoda bir anons:
SIRRI SAKIK (Muş) Başka şeyler söyle, bunu
hepimiz biliyoruz.
MUHARREM İNCE (Devamla) Dikkat dikkat, değerli
sürücüler, çok tehlikeli birisi otobanda ters yöne girdi, dikkatli olun. diye.
Temel demiş ki: Ne birisi, ne birisi, hepisu, hepisu.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) CHPyi kastetmiş herhâlde!
MUHARREM İNCE (Devamla) Yani kendinden başka herkes
ters tarafta, bir tek Sayın Sakık düz tarafta. Temelin otoban
hikâyesi gibi bir şey bu.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Temel CHPli.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Bizi bu düzeyde görüyorsunuz
Sayın İnce, düzey bu.
MUHARREM İNCE (Devamla) Şimdi, diyor ki Siz de Kürtçe
öğrenin. Bakın, bizim Kürtçe öğrenip öğrenmemekle ilgili
bir kompleksimiz yok. Mesela, bana sorsanız, çocuğumun İtalyanca
mı öğrenmesini isterim, İngilizce mi öğrenmesini isterim?
İngilizce öğrenmesini isterim çünkü İngilizce daha çok
konuşuluyor. Ben, çocuğumun Hollandada konuşulan dili mi
öğrenmesini isterim, İngilizceyi mi öğrenmesini isterim?
İngilizceyi öğrenmesini isterim. Yani bu ülkede herkes Türkçe
anlaşabilir ama bu ülkede herkes Kürtçe anlaşamaz. Özel bir
kompleksimiz olduğundan değil ama siz, kinlerinizi, nefretlerinizi
kürsüye taşıyorsunuz.
Siz, terörle
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sadece sevgi taşıyoruz.
MUHARREM İNCE (Devamla) Siz Benimle görüşmüyorsun.
diyorsun. Seninle nasıl görüşecekler? Ben muhatap değilim,
muhatap İmralıdır, muhatap Kandildir. diyorsun, seninle
nasıl görüşülecek? Bunu geçeceksin, Ben muhatabım, sorunun
çözümüne adayım. diyeceksin, kendini ortaya koyacaksın, seninle
çözecekler.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Ne düşünüyorsun? dedin mi bir
defa?
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sizin
anlayışınız bu!
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Bir defa sordun mu? Çözüm
istiyorum. dedin mi bir defa?
MUHARREM İNCE (Devamla) Şimdi, gelelim konumuza. Biz,
kimseyle ruh üçüzü değiliz. Biz, Cumhuriyet Halk Partisiyiz,
Kuvayımilliye geleneğinden gelen Atatürkün partisiyiz.
İlkelerimiz ortadadır, hiç kimseyle böyle bir benzerliğimiz de
yoktur.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Kürtler söz konusu olunca
uzlaşıyorsunuz, anlaşıyorsunuz.
MUHARREM İNCE (Devamla) Şimdi, Sayın Enerji
Bakanı
Dünkü tutanaklardan okuyorum: Öncelikle şunu
açıklıkla belirtmeliyim ki, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla
alakalı kanuna -mevcut Genel Kuruldaki sıra sayısını
alan ve bir buçuk aydan beri gündemde olan yenilenebilir enerji
kaynaklarının desteklenmesi ve çıkartılmasıyla
alakalı- en büyük istek Enerji Bakanlığına aittir. Bununla
alakalı grupların mutabık olması hâlinde, Danışma
Kurulundan lütfen çıkartsınlar
Dünkü tutanaklar bunlar.
Danışma Kurulundan lütfen çıkartsınlar, yarın biz
yenilenebilir enerji kaynaklarını, hatta bu kanunun hemen
arkasından veya fiziken yarın mümkün oluyorsa yarın
görüşmeye hazır olduğumuzu bir kez daha belirtiyorum. Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, meydan okuyor kürsüde,
halkı kandırıyor.
Madem öyle dedik, madem yenilenebilir enerji
kaynaklarını gruplar anlaşırsa getirirsiniz dedik, bugün
Danışma Kurulu istedik Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Sağ olsun
BDP de MHP de. Bu önemli bir konudur. Bakan da dün bu kürsüden televizyonlarda
halkın gözüne baka baka, milletvekillerinin gözüne baka baka dedi ki:
Gruplar anlaşırsa getirin çıkaralım. Hiç dedik muhalefet
yapmayacağız. Danışma Kuruluna geldik, üç grup Evet.
dedi, AKP Grubu reddetti. Samimi değilsiniz.
Bak, tekrar ediyorum: Bakanlar Kurulunda petrol lobilerinin
işini takip eden kimdir? Bu yasanın çıkmasına engel olan
kimdir?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) İddian varsa ispat
et.
MUHARREM İNCE (Devamla) İddiam var.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) İspat et o zaman.
MUHARREM İNCE (Devamla) Dün Bakan buraya geliyor, diyor ki:
Gruplar anlaşsın. Danışma Kurulu istiyoruz, üç grup
destekliyor. Üzerinde konuşmayacağız dahi. diyoruz, Tümü
üzerinde konuşacağız, maddeler, oylama, önerge, bir şey
yapmayacağız. Gelin, hemen bu kanunu kabul edelim.
Sayın Bakan burada meydan okuyor -tutanaklardan okuyorum,
bunları ben uydurmuyorum- bugün Danışma Kurulunda
reddediyorsunuz. Bugün grup önerisi olarak tekrar Genel Kurulun onayına
getirdik. Takdir sizin, ya burada böyle konuşmayın ya da bunu kabul
edin.
Değerli arkadaşlarım, ben bir de şunu
söyleyeyim: Arkadaşlarım soruyor, artık cevap vermek
istemiyorum. Meclis ne zaman tatile girecek? Bugün neyi görüşeceğiz?
Yarın neyi görüşeceğiz? Haftaya neyi görüşeceğiz?
Saat başı Meclisin gündemi değişiyor. Borsa gibisiniz,
borsa! Sabah telefon açıyorlar, diyorlar ki: 16sında. 23ü oldu,
çarşambaya geldi, salıya geldi. Kimse ne olduğunu bilmiyor. Bir
liste geliyor: Şunlar görüşülecek. Mali kural görüşülecek.,
Vazgeçtik. Yenilenebilir enerjiyi görüşebiliriz., Vazgeçtik.
Uluslararası sözleşmeler var, Sayıştay seçimi var, torba
kanun var, taş atan çocuklar geldi, gelecekti.
Değerli arkadaşlarım, lütfen ciddiyet! Lütfen
ciddiyet! Bakanlar, bu kürsüye çıkıp halkı
kandırmasınlar lütfen. Sözlerini söylesinler, arkasında da
dursunlar. Burası Büyük Millet Meclisi, el yordamıyla gündem
yapılamaz.
Şimdi, bir başka konu: Dün bir basın
toplantısı yapmıştım. Yalova Milletvekili olarak
9/11/2009 tarihinde bir soru önergesi vermişim, demişim ki: Anayasa
Mahkemesi Başkanının çocuğunun düğününe TRTden
sanatçı görevlendirildi mi? Sayın Bülent Arınç, TRTden sorumlu
Bakan 17/12/2009 tarihinde bana cevap vermiş. Bir cümlesini okuyorum:
Kurumumuzca bu konuda herhangi bir görevlendirme
yapılmamıştır. Cümle aynen böyle. Sayın Bülent
Arınç Başbakan Yardımcısıdır, orada evrak memuru
değildir, saygın bir konumdadır. Genel Müdür yazmış, üst
yazıyla bana gönderilmiş. Ben dün bir basın
toplantısıyla Anayasa Mahkemesi Başkanlığı
antetli kâğıt. Altta, Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi
Başkanı imzalı bir yazıyı açıkladım: Diyor
ki: Sayın İbrahim Şahin -TRT Genel Müdürü- oğlumun
düğün töreninde yapmış olduğunuz
katkılarınız için size ve Ankara Radyosu sanatçılarına
emeklerinden dolayı teşekkürler, selam ve sevgilerimi sunarım.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Görevlendirme
yokmuş, katkı varmış canım. (CHP ve MHP
sıralarından gülüşmeler)
MUHARREM İNCE (Devamla) Bakın
Pes doğrusu.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Veysi aferin! Bu
kadarı da pes doğrusu Veysi! Hukukçu adamsın, yapma Allah
aşkına!
MUHARREM İNCE (Devamla) Şimdi TRTnin dün akşam
saatlerinde açıklaması
Bakın, resmî soru önergesi
Arkadaşlar, bu benim sorunum değil. Ben yasamanın bir üyesiyim,
sizin gibi birisiyim, bu Mecliste şu anda 542 milletvekilinden birisiyim.
Bunu, yasamaya, kendinize yapılmış hakaret olarak
algılamalısınız. Muharrem İncenin kişisel bir
sorunu değil bu. Yasamanın görevi nedir? Soru önergesiyle yürütmeyi
denetlemektir. Ben bu yasamanın üyesiyim. Sizin de beni savunmanız
gerekir. Yürütme bana cevap veriyor, Böyle bir görevlendirme
yapılmamıştır. diyor; yanlış bilgi veriyor,
doğruyu söylemiyor, gizliyor. Bu size hakaret ediyor, bana da hakaret ediyor,
size de hakaret ediyor. Dünkü açıklaması -görevlendirme yapmadık
demiyor- diyor ki: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Sayın Önder
Savın çocuğunun düğününde de TRT sanatçıları
vardı. Ben biliyorum, Sayın Genel Sekreterim böyle işlere
tenezzül etmez. Bugün gittim dedim ki: Böyle bir talebiniz, böyle bir
görevlendirme, böyle bir isteğiniz var mı? Aktarıyorum: Dedi ki:
Asla ne böyle bir şey oldu ne böyle bir talebim oldu ne böyle bir
görevlendirme oldu. Ancak, TRTde çalışan benim dostlarım var,
onlar düğünüme senin gibi
Belki AKP milletvekilleri de vardı,
görmedim, düğüne davet edilmiş. Ben, bazı AKPlilerin
düğünlerine gittim, yine davet edilirsem yine giderim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Devamla) Konuk olarak düğüne katılmış
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sanatçı olarak
değil
MUHARREM İNCE (Devamla) Sanatçı olarak değil,
konuk olarak düğüne katılmış. Yani bu kadar pişkinlik
olur. Bunun adı pişkinlik. Yani bir görevlendirme yok, bir
görevlendirme isteği yok yani görevlendirme olsa bile yanılgı
var çünkü bana Bir görevlendirme yapılmamıştır. diye
resmî soru önergeme cevap verilmiş.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Anayasa Mahkemesi
Başkanına da bir sor bakalım.
MUHARREM İNCE (Devamla) Ona da soracağım tabii,
ona da soracağım, ona da soracağım.
Ben, benim görevim
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Sor da ondan sonra konuş
MUHARREM İNCE (Devamla) Bakın, Hocam, Abdurrahman Bey,
burada Sayın Bülent Arınçın imzası var, onun altında
İbrahim Şahinin imzası var. Sayın İbrahim Şahin,
Sayın Bülent Arınçı yanıltamaz. Ben, Bülent
Arınçı savunuyorum burada, Size yanlış bilgi
vermiş. diyorum. Böyle bir şey yapamaz, buna hakkı yok bürokratın.
Yani yazmış oraya Genel Müdür Böyle bir görevlendirme
yapılmamıştır. diye, Sayın Bülent Arınç da
imzalamış bana göndermiş. Bu doğru mu? Bu, yasamaya
saygısızlık değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MİTHAT EKİCİ (Denizli) Var mı görevlendirme
yazısı?
BAŞKAN Sayın İnce
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Haşim Kılıça bir
sorun. Onun da dostları gelmiştir.
BAŞKAN Muharrem Bey, tamamlar mısınız
konuşmanızı.
MUHARREM İNCE (Devamla) Çok teşekkür ederim.
Ben, dün burada meydan okuyan Gruplar anlaşırsa
yenilenebilir enerjiyi görüşüz. diyen Taner Yıldıza,
Sayın Taner Yıldıza güveniyorum. Bu grup üzerinde, AKP Grubu
üzerinde bir hâkimiyeti olduğunu düşünüyorum -onun sözünü- ona
kötülük yapmayacağınızı, Sayın Bakanı zor duruma
düşürmeyeceğine inanıyorum. Reddederseniz Sayın Bakan bu
sözünün arkasında duramaz. Bunu kabul edeceğinizi düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Bakan Bey kutlamaya gitmiş
anlaşmayı, kutlamaya
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, Sayın
İnce benim kin ve nefretle konuştuğumu
Bununla ilgili söz
istiyorum.
BAŞKAN Doğru.
Buyurun Sayın Sakık.
İki dakikalık süre içinde konuşmanızı
tamamlayınız.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Ben söylediğim şeyin ne olduğunu bilirim, Beyaz
Türkler derken neyi kastettiğimi bilirim. Ders alacak noktada da
değilim. Ben, sorun Kürtler olunca ittifakın nasıl
gerçekleştiğine vurgu yaptım ama biraz önceki
konuşmanızı da dinlerken, Parlamentoda, gerçekten, Şurada
türkü söylendi, şurada şarkı söylendi
İşte
Parlamento buradan kendisini artık kurtarmalıdır. Birinin,
efendim, düğününe gönüllü geldi, birininkine ne gitti
Yani Türkiye
eğer hâlen bunları konuşacaksa
MUHARREM İNCE (Yalova) Yine dinlememişsin
Sırrı Bey ya! Yine dinlememişsin.
SIRRI SAKIK (Devamla) Ben dinledim, dinledim. Ne yapmak
istediğinizi
MUHARREM İNCE (Yalova) Ben bir yasama faaliyetinden
bahsediyorum. Yine dinlememişsin.
SIRRI SAKIK (Devamla) Bakın, ben size bir şey
söylüyorum
RAHMİ GÜNER (Ordu) Ne ilgisi var ya?
SIRRI SAKIK (Devamla) Bakın, ben sizi izliyorum. Geçen gün
bir çatışma olmuştu, çatışmada birkaç kardeşimiz
yaşamını yitirmişti ve televizyon ekranında aynen
şunu söylüyorsunuz: Yahu, ordunun morali kalmadı, Ergenekon
tutuklandı, bilmem ne
diyor. E, ne alaka, Allah rızası için?
Ergenekon 2 yıl var, 3 yıl var; bu çatışma 26 yıl var.
İşinize geldiği gibi evirip çevirip söylüyorsunuz.
Açıkça söylüyorum: Benim yüreğim ihanet
kuyularından su çekmez, kin kuyularından su çekmez. Bizde ihanet ve
kin olmaz. Buna inanınız. Biz halkların kardeşliğini
savunurken yürekten savunuyoruz yani çıkıp gerçekleri söylediğimizde
bunu kin olarak algılamayın. Zaman zaman küçük tartışmalar
da olduğunda, küçük bir şey olduğunda da ilk çıkıp
burada özür dilemesini bilen insanlarız. Ama bugüne kadar bu Parlamentoda
o kadar çok şey gelişti ki ne Divan veyahut da Meclis Başkan Vekilimiz
kınama çıkardı ne de çıkıp burada özeleştiride
bulunuldu. Ama biz bunu yaparız.
İkincisi, şunu açıkça söyleyeyim: Biz
muhatabız. dedik. Ama işinize geliyor. Biz Barış ve
Demokrasi Partisi üç yıldır çaba sarf ediyoruz ve Biz
muhatabız. diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sakık, buyurun.
SIRRI SAKIK (Devamla) Sayın Başkan, bitiriyorum, özür
BAŞKAN Estağfurullah.
SIRRI SAKIK (Devamla) Bizimle diyalog kurulmadığı
için bunları söylüyoruz ve biz bugüne kadar -yüzlerce Meclis
araştırma önergeleri, soru önergeleri- o kadar çok çaba sarf ettik,
sadece Kürt sorunuyla ilgili değil, Türkiye'nin temel sorunlarıyla
ilgili de çaba sarf ettik; ama ne hikmetse sürekli görmezlikten gelindi ve
ötekileştirildik. Onun için bunu söylüyoruz. Yoksa, biz, evet, elinde
silah olanları nasıl silahsızlandıracağız?
Düşüncemizi açıkça söylediğimiz zaman da dönüp
saldırıyorsunuz. Peki, siz çıkın o zaman -nasıl silahsızlandıracağız-
bir proje sunun. Belki biz o projenin etrafında kümeleniriz, ülkemizi
şiddetten ve silahtan arındırırız.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Bana Beyaz Türk
deme ama! Ben Kürdüm de Türküm de. Bu ülkenin bir bireyiyim ben. Beni
ayırma, ayırma beni!
SIRRI SAKIK (Muş) Ben ayırmıyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkanım,
Sayın Sakık, Ergenekonla benim aramda bir bağ kurdu.
SIRRI SAKIK (Muş) Ama ben bağ kurmadım.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bunu iki dakikada özetlemek
istiyorum. Yeni bir sataşmaya mahal vermem, merak etmeyin.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Aranızda hiçbir bağ yok.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Sayın Başkan, bu
ne ya? Bir o çıkıyor, bir bu çıkıyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, burada Başkanlık
Divanında oturan Meclis başkan vekilleri bu oturumun en kısa
zamanda, en sağlıklı bir şekilde çalışıp
bitmesini temin ediyorlar, bundan hiçbir endişeniz olmasın. Biz bir
şey yapmıyoruz. Yani karşılıklı olarak haklar
oluyor. Birkaç dakikadan bir şey olmaz arkadaşlar, siz diğer
vakitlere bakın. Lütfen efendim
Buyurun.
2.- Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan. Merak etmeyin, hoşgörünüzü kötüye kullanmayacağım.
Değerli arkadaşlarım, ben bu ülkede darbelerden,
çetelerden hesap sorulmasından yanayım, partim de böyle
düşünüyor. Ancak, bakın bugünkü gazete haberlerini
Benim bunlar
içimi yaralar, ben bunları konuşmaya mecburum. Eğer Kardak
Kayalıklarına çıkacak bu ülkenin askerleri, subayları
benzinini kendi kredi kartından geçirip onu saklıyorsa ve bugün
yargılanırken, Çocuklarıma ben ne diyeceğim? Ben kahraman
mıyım yoksa
Bu benim yüreğimi yaralar.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Koskoca Türkiye Cumhuriyetinin
yakıt parası mı yok? Hayret bir şey
MUHARREM İNCE (Devamla) Sizin de yaralayabilir, sizin de
yaralayabilir.
Bir başkası, bakın yine dün ve bugün gazetelerde
bir haber var: Helikopterde 18 kişi var, 18 asker var. Roketle vuruluyor,
düşüyor, 17 tanesi şehit oluyor. 1 tanesinin kemikleri
kırılıyor, yaralı oluyor, sabahleyin
kurtarılıyor, 1 kişi kurtuluyor. Gazi statüsüne
alınmıyor bu kişi. Sonra bir itfaiye sınavına giriyor,
itfaiye sınavında o takma bacağıyla, platinli
bacağıyla koşu yaptırılıyor ve işi kaybediyor,
itfaiyeye eleman olarak alınmıyor.
Bunlar canını ortaya koyarak bu ülkede terörle mücadele
etmiş insanlar. Helikopter
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Parayı
MUHARREM İNCE (Devamla) Bir dakika Fahrettin
Çık
şu kürsüye konuş.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Önce Anayasaya Evet de.
MUHARREM İNCE (Devamla) Otur orada oturduğun yere. Bir
şey anlatıyoruz.
BAŞKAN Sayın Poyraz
Muharrem Bey, konuşmanızı tamamlayınız
lütfen.
MUHARREM İNCE (Devamla) Benim derdim şudur: Bu
insanların, eğer 18 kişi
Bir helikopter düşürülüp 17si
canını kaybetmişse, 1 kişi orada sakat kalmışsa,
bu o platinli ayağıyla itfaiyede memur olacağım diye
sınava giriyorsa bu ülkenin bir milletvekilinin de çıkıp bunu
savunmasından daha doğal ne olabilir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Devamla) Ölsem de ben bunu savunmaya devam
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Ne alakası var?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Muharrem Bey.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkanım, Fahrettin Bey söz istiyor, Fahrettin Bey
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Siz Anayasaya Evet deyin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Gel buraya! Buraya
gel, buraya!
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu
Lütfen arkadaşlar
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan,
söz istiyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, bunlar hepimizin toplumsal bir
meselesidir. Lütfen
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Siz Anayasaya Evet deyin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Gel buraya!
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Hâlâ konuşuyor! Sana
mı soracağız, sen kimsin!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Sana ne ya!
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Sen kimsin!
BAŞKAN Arkadaşlar
Sayın Paçarız
(AK
PARTİ ve CHP sıralarından karşılıkla laf atmalar,
gürültüler)
Arkadaşlar, şöyle arka sıralara geçseniz, bir yerde
buluşsanız veya kulislerde bir çay içip konuşsanız olmaz
mı? Böyle uzaktan birbirinize laf atıyorsunuz. Lütfen efendim,
istirham ederim yani. Lütfen
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
3.- Gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP Grubu önerisi
(Devam)
BAŞKAN Grup önerisinin aleyhinde Yılmaz Tunç,
Bartın Milletvekili.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHP grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinde Yenilenebilir Enerji
Kanunu Tasarısının bugünkü gündeme alınması
önerilmektedir.
Değerli milletvekilleri, CHP Grubu adına konuşan
Değerli Milletvekilimiz yenilenebilir enerjiye önem verilmesini
istemiş, ancak öneri lehine on bir dakikalık -bir de ek süre verildi,
on iki dakikalık- konuşması süresince bu konuya sadece iki
dakikalık bir süre ayırmıştır. Konuşmasının
yedi dakikası TRTyle ilgilidir
MUHARREM İNCE (Yalova) Sen gündeme al, ondan sonra
konuşuruz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
bu da bize, Cumhuriyet Halk Partisinin
yenilenebilir enerji konusunda da ne kadar samimi olduğunu açıkça
göstermektedir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Yazıklar olsun sana
be! Yazıklar olsun!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, AK
PARTİ İktidarı, yedi buçuk yıldan bu yana ülkemizi her
alanda ileriye taşımıştır, bu alanlardan birisi de
enerjidir. Türkiye'nin enerji potansiyelini artırmak için ne gerekiyorsa yapılmış,
Türkiye'nin elektrikteki kurulu gücü 31 bin megavat 2002 yılında
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yalan, yalan!
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
bugün 46.500 megavata
çıkarılmıştır
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Bilmediğin konularda
konuşma!
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
aradaki farkı, yüzde 50lik
artışı takdirlerinize bırakıyorum.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Santraller sizin dönemde
başladı, sizin dönemde bitti! Helal olsun sana! Yüzün de
kızarmıyor!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Böylelikle Türkiye'nin gelişme ve
kalkınmasına paralel olarak, her yıl ortalama yüzde 10luk
elektrik tüketim artışı sorunsuz
karşılanmış, Türkiye karanlıkta
bırakılmamıştır.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ortalama yüzde 3 artış
oldu!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) AK PARTİ İktidarı, enerji
politikasında yenilenebilir enerjiye de ayrı bir önem vermektedir.
Başta rüzgâr, jeotermal, hidroelektrik ve güneş enerjisi olmak üzere
yenilenebilir enerji potansiyelimizi artırmanın gayreti içerisinde
olunmuş, yenilenebilir kaynakların toplam elektrik üretimimizdeki
payı yüzde 20ye çıkarılmıştır. Hedefimiz 2023
tarihi itibarıyla, cumhuriyetimizin yüzüncü kuruluş yıl
dönümünde elektrik tüketiminin yüzde 30unu yenilenebilir kaynaklardan
karşılamaktır.
Neredeyse durma noktasına gelen ve yılda 2 bin metre
olan jeotermal arama sondajı, 2002 yılında sadece 2 bin
metreyken bugün 25 bin metreye çıkarılmıştır.
Yine, ilk kez AK PARTİ İktidarında, Türkiye
Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlası ve Türkiye Rüzgâr Enerjisi
Potansiyeli Atlası da hazırlanarak yatırımcılarımızın
hizmetine sunulmuştur.
2002 yılında 17 megavat olan rüzgâr kurulu gücü bugün
bin megavatı aşmıştır. AK PARTİ
İktidarından önce, Türkiye, rüzgâr enerjisinde Avrupada 35 ülke
arasında sonuncuydu, bugün Türkiye rüzgâr enerjisinde Avrupada ilk 10a
girmiştir.
Bu dönemde, hiçbir iktidarın gerçekleştiremediği
yenilenebilir enerji projelerine imza atılmıştır.
Hidroelektrik potansiyelin kullanılması açısından özel
sektör 1.600 adet test projesi geliştirmiş olup bunların kurulu
gücü 24.400 megavattır. 200e yakın HES inşaatı devam
etmekte, bunların kurulu gücü 4.500 megavattır, yani Atatürk
Barajının 2 katı kadardır. Bu tesislerde yılda
yaklaşık 15 milyar 281 milyon kilovatsaat elektrik üretilecektir. Bu
tesislerin toplam yatırım maliyeti yaklaşık 6 milyar
dolardır. Hedefimiz, rüzgâr kurulu gücümüzü 20 bin megavata, jeotermal
kurulu gücümüzü 600 megavata ulaştırmaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede
yenilenebilir enerji kanununu ilk kez AK PARTİ İktidarı gündeme
getirmiştir. Yenilenebilir kaynaklarımızdan elektrik üretiminin
arzulanan seviyede gerçekleştirilebilmesi için gerekli yasal düzenleme
çalışmaları başlatılmış, hazırlanan
tasarı Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonundan geçerek
395 sıra sayısıyla Genel Kurulumuzun gündeminde yerini
almıştır.
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisiyle tasarının öne
alınarak görüşülmesi istenmektedir. Ancak, Türkiye Büyük Millet
Meclisi tatile çıkmadan başta Gelir Vergisi Kanununda
değişiklik tasarısı olmak üzere önemli kanunların
görüşülmesi planlanmış ve görüşmeler devam etmektedir.
Bizim yerli kaynaklarla elektrik üretimine karşı
olmamız mümkün değildir. AK PARTİ, enerji üretiminde yerli
kaynakları harekete geçirmiş bir partidir. AK PARTİ Hükûmetinin
hazırladığı Yenilenebilir Enerji Kanunu Tasarısı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemindedir. Bu önemli kanun
tasarısının tüm parti gruplarının
katkılarının alınabileceği daha geniş bir zaman
diliminde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesinde fayda
olacaktır.
Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde
olduğumu belirtiyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tunç, teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı arayın.
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.36
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre vermiş olduğu önerinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi yeniden
oylarınıza sunacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre grup önerileri işari oyla yapılır.
BAŞKAN İşari zaten, bu da işari
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim olur mu? Elektronik cihazla
yapıyorsunuz.
BAŞKAN Elektronik cihazla yapmak işari olmaya mâni
değil Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Neyse
İç Tüzükün 63üncü maddesine
göre usul tartışması açılmasını istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Açık açık işaridir Sayın Genç,
bu hususta bir şey yok, defaatle yapıyoruz. Yani dediğiniz
doğru, işari oylama doğru fakat elektronik oylama cihazıyla
yapılması işari oylamadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) İşari oylama elektronik cihazla
yapılmaz ki
Sayın Başkan, İç Tüzüke uymak
zorundasınız!
BAŞKAN Uygundur Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim
BAŞKAN Uygun, İç Tüzüke uygun, işari oylama
çünkü.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yanlış yapıyorsunuz. İç
Tüzüke göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Yani, işari oylamasında bir şey yok.
Evet
KAMER GENÇ (Tunceli) 57inci maddede elektronik cihazla hangi
hâllerde oylama yapılacağı açıklanmış.
BAŞKAN Sayın Genç, Kamer Bey, yani konu şu: Kaç
tane oyun kabul, lehinde, kaç tane oyun aleyhte
kullanıldığını belirtmektir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, işaretle oylama
BAŞKAN İşari oylama dediğiniz odur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, İç Tüzükte
BAŞKAN Buradaki rakam da, çıkan rakam da odur zaten
yani isimler açık oylamada belirleniyor; burada, açık oylamada isim
belirlenmiyor. Oldu mu efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Belirlenmiyor olur mu?
BAŞKAN Evet, tabii
KAMER GENÇ (Tunceli) İç Tüzükte diyor ki: Eğer
işaret oylaması öngörülen oylamalar işaretle yapılır.
BAŞKAN Hayır, burada yok. İşari
oylamadır
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkan, İç Tüzükün 139uncu maddesine bakın.
KAMER GENÇ (Tunceli) 63üncü maddeye göre tutumunuz
hakkında söz istiyorum.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) 3üncü
fıkrası, 139un 3üncü fıkrası elektronik oylama
BAŞKAN Sayın İçli, bakınız
arkadaşlar, kaç yıldır bunu defaatle yaptık ettik. Yeni bir
şey falan keşfetmiş olmuyorsunuz. Lütfen
İstirham
ediyorum
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Yanlış
yapıyorsunuz Sayın Başkan!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Ama efendim,
doğru söylüyor, yanlış yapıyorsunuz!
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, grup önerisi kabul edilmemiştir.
AK PARTİnin İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım.
4.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin
AK PARTİ Grubu önerisi
Sayı: 769 15/07/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 15.07.2010 Perşembe günü (bugün)
yaptığı toplantıda, siyasi parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19
uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler Kısmında yer alan 536, 526, 522, 342, 539,
541, 521 ve 523 sıra sayılı Kanun Tasarılarının
bu kısmın 3, 4, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 üncü sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
15 Temmuz 2010 Perşembe günü 536 sıra sayılı
kanun tasarısının 2. bölümünün bitimine kadar,
16 Temmuz 2010 Cuma günü 536 sıra sayılı kanun
tasarısının tümünün bitimine kadar,
21 Temmuz 2010 Çarşamba günü 541 sıra sayılı
kanun tasarısının bitimine kadar,
22 Temmuz 2010 Perşembe günü 521 sıra sayılı
kanun tasarısının bitimine kadar,
23 Temmuz 2010 Cuma günü 523 sıra sayılı kanun
tasarısının bitimine kadar,
Belirlenen günlük çalışmalara devam edilmesi,
ayrıca yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24:00'de günlük
programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların
tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesi.
Önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde Ahmet Aydın,
Adıyaman Milletvekili.
Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ grup önerimizin lehinde söz almış
bulunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu Parlamento, bu yasama
yılında da çok üstün bir performansla yoğun bir
çalışma sarf etti. Bu gayretlerinden dolayı, bu çatı
altında emek veren tüm milletvekillerine, iktidar-muhalefet, teşekkür
etmek istiyorum. Türkiye'nin önünü açacak olan, başta demokratikleşme
olmak üzere, her alanda kalkınma ve refahı sağlayacak olan
Anayasa değişikliği de dâhil olmak üzere birçok temel düzenleme
yaptık. Millî iradenin üzerindeki ipoteklerin
kaldırılmasını, temel hak ve hürriyetlerin ileri noktalara
taşınmasını sağlayacak anayasal ve yasal düzenlemeler
yaptık. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, her alanda
reformlar gerçekleştirdik. Şimdi de inşallah önümüzdeki hafta
sonu itibarıyla Meclisin tatile girmesiyle birlikte, gönül
rahatlığı içerisinde halkımıza gideceğiz ve bütün
bu yapılanları halkımızla paylaşacağız.
Değerli arkadaşlar, tabii bu yoğun
çalışmadan dolayı, aslında 1 Temmuzda tatile girilmesi
gerekirdi, ama hâlen bekleyen ve kamuoyunda da önemle, acilen beklenen
kanunların çıkması adına gündemi belki biraz uzattık,
bugünlere geldik. Ki, bizim asli görevimiz de vatandaşların sorunlarına,
talep ve beklentilerine çözüm olabilmek. O amaçla, o maksatla buradayız.
Asli görevimiz yasama ve kanun koymak adına da bugüne kadar uzattık.
Değerli arkadaşlar, yine bu grup önerimizle birlikte,
biz, daha da fazla uzamaması adına, belki aciliyeti çok da olmayacak
olan birtakım tasarıları da, daha önceki grup önerimizde gündeme
getirdiğimiz mali kural gibi tasarıları da çıkartarak
gündemi biraz daha sadeleştirmiş olduk. Buna göre, grup önerimizle
birlikte, değerli arkadaşlar, biz, bugün Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısını görüşmeye
başlayacağız ve ikinci bölümün bitimine kadar da bu
görüşmeler devam edecek.
Yarın, yani 16 Temmuz 2010 Cuma günü itibarıyla Gelir
Vergisi Kanunu üçüncü bölümün bitimine kadar, yani kanunun bitimine kadar
görüşeceğiz.
Değerli arkadaşlar, Gelir Vergisi Kanunu, özellikle
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda yeniden
düzenlenmiş ve gelir kaybının da olmaması adına acilen
çıkması gereken bir tasarı olarak duruyor ve o yüzden de bunu
bir an önce çıkartmak durumundayız.
Yine, değerli arkadaşlar, bugün ve yarın Gelir
Kanununu çıkardıktan sonra, önümüzdeki hafta salı günü saat
15.00ten itibaren, yine kamuoyunda taş atan çocuklar olarak da bilinen
suça itilmiş çocuklarla ilgili çok önemli bir tasarı ve teklifi
birlikte görüşeceğiz.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, Birleşmiş
Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine taraf ve aynı zamanda yine
2005 yılında Çocuk Koruma Kanununu çıkarttık ama hâlen
maalesef çocuklar terörle mücadele kapsamında yargılanıyorlar.
Biz bu tasarıyla birlikte, on sekiz yaş altındaki tüm
çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmasını
sağlayacağız. Çocuklara çocukça muamele edeceğiz tabiri caizse.
Onların yeniden topluma kazandırılması, ıslahı
adına da bu çok önemli bir tasarı. Yine demokratikleşme
çalışmaları kapsamında da inşallah bu
tasarıyı önümüzdeki hafta salı günü çıkaracağız.
Yine, değerli arkadaşlar, salıdan sonra,
çarşamba günü, önümüzde acil çıkması beklenen birtakım
uluslararası sözleşmeler var. Yedi tane -zannediyorum-
sözleşmeyi çarşamba günü -önümüzdeki hafta- 14.00te
başlayıp bitimine kadar görüşeceğiz.
Bu uluslararası sözleşmelerden iki tanesi
telekomünikasyonla ilgili, Telekomünikasyon Birliği ile ilgili.
Türkiyenin, burada, özellikle 22 Ekim tarihi itibarıyla yapılacak
olan toplantıda oy kullanması adına bu tasarının da
çıkması gerekiyor.
Yine terörle mücadele için önemli olan bir uluslararası
sözleşme var, Iraka Komşu Devletler Hükümetleri ile Irak Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Terörizm, Sınırlardan Yasadışı
Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla Mücadele Konularında Güvenlik
İşbirliğine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı.
Yine terörle mücadele kapsamında bunun da çıkması elzem.
Yine, değerli arkadaşlar, AK PARTİ, ilk
kurulduğu günden bugüne kadar işkenceyle mücadele ediyor ve
sıfır işkence ile yola çıktı, bu parolayla yola
çıktı. Faili meçhullerle, işkencelerle anılan bir ülkenin
şu anki itibarı çok daha iyi noktada ve işkenceyi de
sıfır pozisyonuna kadar geri çektik, çekmeye
çalışıyoruz. Bu manada da yine bir uluslararası
sözleşme olan İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya
Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler
Sözleşmesine Ek İhtiyarî Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı var. Bunu
çıkartacağız.
Yine, değerli arkadaşlar, çarşamba günü (dün)
Mecliste çıkardığımız nükleer santralle ilgili, onunla
ilintili olan, âdeta onun mütemmim cüzü konumunda iki tane tasarı var,
uluslararası sözleşme var. Onları çıkartacağız. Onların
bitmemesi hâlinde, çarşamba gününden perşembeye veya akabinde cumaya
kadar sarkabilecek durumda belki. Yine, aynı şekilde, bitimi hâlinde
de, perşembe ve cuma günleri de 521 ve 523 sıra sayılı
yasaları görüşeceğiz.
Bu yasalar, dediğim gibi, az önce de ifade ettiğim gibi,
acil. Birçoğu, özellikle Gelir Vergisi Kanunu, Anayasa Mahkemesinin iptal
kararı doğrultusunda hazırlanmış.
Yine, birçok uluslararası sözleşme, taraf olduğumuz
uluslararası sözleşme, Türkiye'nin şartlarını daha da
iyi pozisyona getirmek adına ve zamana bağlı olan kanunlar.
Yine, Terörle Mücadele Kanunu, işte, taş atan çocuklarla
ilgili kanunlar, gerçekten çok ileri noktaya taşımış
olduğumuz insan hak ve hürriyetleri noktasında, çocuklar adına
da çok önemli bir değişim, önemli bir gelişim. Bu manada da
bunların çıkması adına böyle bir grup önerisi verilmiş
olunuyor.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Grup önerisinin aleyhinde Eskişehir Milletvekili Sayın
Tayfun İçli.
Sayın İçli, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkanım, biraz evvel Sayın Kamer
Gençin ve benim itiraz ettiğim konuya çok kısa değinmek
istiyorum. Sizin de kabul ettiğiniz üzere, grup önerisi işaret oyuyla
yapılır, İç Tüzük 19. İç Tüzük 139da da işaret
oylamasının nasıl yapılacağı çok açık bir
biçimde ifade edilmiştir. Bakın İşaretle oylama üyelerin
el kaldırması; tereddüt hâlinde ayağa kalkmaları; beş
üyenin ayağa kalkarak teklif etmesi hâlinde de salonda olumlu ve olumsuz
oy verenlerin ikiye bölünerek sayılmaları suretiyle
yapılır. dedikten sonra, 141inci madde işaret
oylamasının ne şekilde yapılacağını çok
açık bir biçimde ifade etmektedir. Sizin uygulamanız bir açık
oylamadır. Açık oylama da yine İç Tüzükün 139uncu maddesinde
ve 142nci maddesinde çok net olarak belirtilir.
Uygulama ile İç Tüzük değiştirilemez. Daha önce
böyle yapılmış, biz böyle uyguluyoruz. Olmaz! Türkiye Büyük
Millet Meclisi, kendi çıkarttığı -aynı Anayasa gibi-
İç Tüzüküne uymak durumunda. Daha önce yanlış yapıldı
diye
KAMER GENÇ (Tunceli) İşaret oylaması
yapılması gerekli olan hâllerde işaret oylaması
şarttır.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Evet. Çok nettir. Yani, bunu,
lütfen, Divan olarak dikkate alın ve bundan sonraki uygulamaları
kendi çıkarttığımız İç Tüzüke uygun olarak
yapalım. Bunu, özellikle ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma
Partisinin grup önerisi aleyhine söz aldım. Artık, her hafta geliyor,
her hafta da mecburen bu aykırılıkları ifade etmek
durumunda kalıyoruz. Şimdi, bir hafta önce
Şu elimdeki AKP grup
önerisi, 13 Temmuz 2007. Nasıl çalışacağımız
belli. Bugün görüşeceğimiz bu gelir vergisiyle ilgili, aslında
torba kanun, önümüzdeki hafta görüşülecek. Peki, neden getiriliyor bugün?
Bugün, ikinci bölüm bitinceye kadar çalışılacakmış,
grup önerisinde bu var. Değerli arkadaşlarım, eğer, bir
hafta önce alınan Genel Kurul iradesine, bizler yine burada
saygısızlık edersek, Türk toplumunda bizim hiçbir değerimiz
olmaz. İşte, biraz evvel Sayın Muharrem İncenin
söylediği gibi, bir TRT Genel Müdürü, bir Başbakan
Yardımcısını yalancı durumuna sokar ve bir
milletvekilinin soru önergesine, kurumun başı olduğu TRTnin alt
yazısıyla haber olarak cevap verir ve vatandaş da milletvekiline
saygı duymaz.
Değerli arkadaşlarım, burası yüce bir kurum,
hep diyoruz ki: Millî irade burada tecelli ediyor. Egemenlik,
kayıtsız şartsız milletindir. Her hafta ne oluyor? Yani
AKPde 4-5 tane grup başkan vekili arkadaşımız var. Bir
sonraki haftayı göremeyecek kadar çok mu yoğun
çalışıyorlar? Türkiye'nin çok önemli gündemleri var, Sayın
Başbakan, siyasi partilerin genel başkanları Türkiye'nin çok çok
önemli konularını konuşuyor ama önümüze -birazdan ifade
edeceğim- Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapan bir kanun
tasarısı, teklifi, bir çorba olmuş, çorba vaziyette bir olay
getiriliyor. Neyi nereden kaçırıyoruz yangından mal
kaçırır gibi? Dediğim gibi, 13 Temmuz 2010, bir hafta önce
aldığımız kararı -kevgire döndü- yeniden
değiştiriyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu çalışma
koşulları insanlık dışı; insanlık
dışı koşullarda çalışılıyor.
İkinci bölümün bitimi. demek, sabaha karşı üçe, dörde kadar
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışması demektir.
Bakın, sabaha karşı çalışan
Tabii,
Değerli Grup Başkan Vekilimiz Sayın Anadol bir örnekleme
yaptı ama ben de başka bir örnekleme yapayım: Hastanelerin acil
servisleri çalışır, bir de sınırlarda askerdeki
nöbetçiler çalışır, onun dışında üst üste böyle
bir çalışma olmaz.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Ne kadar faydalı
iş yapıyoruz. Onlar da çok faydalı iş yapıyorlar.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Faydalı iş
yapmadığınızı söyleyeceğim. Diyeceksiniz ki:
Faydalı iş yapıyoruz, ya ne kadar çok
çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bakın, eşek
arısı ile bal arısı arasındaki fark nedir? Bal
arısı bal üretir, eşek arısı da uçar ama üretemez.
Yani tabii ki onun doğada faydası vardır. Şimdi, çok
çalışmakla hiç üretmemenin, kısır olmanın, bir gün
önce yaptığını ertesi gün değiştirmenin adı
Çok çalışma değil, Verimsiz çalışmadır,
Gereksiz çalışmadır.
Bakın, getirmişsiniz 2 tane kanun tasarısı, 4
tane kanun teklifi. Bununla ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? 33 kanunda
değişiklik yaptığınız gibi, 4 kanun hükmünde
kararnamede değişiklik yapıyorsunuz. Hükûmetin getirdiği
tasarıya aradan teklifler girmek suretiyle, başka
tasarıları getirmek suretiyle, adına da Çok çalışma
demek suretiyle birtakım şeyler yapıyorsunuz. Bu, çok
çalışma değil. Bu elimizdeki kanun tasarısının,
görüşeceğimiz kanun tasarısının bana aciliyetini
anlatmanız lazım. Madem bu kadar acildi, ülkenin
yararınaydı, bugüne kadar aklınız neredeydi? Bir hafta önce
grup başkan vekilleriniz getirdiği zaman bu kanun
tasarısının hangi sırada olacağını
belirtmiş. İşte size söylüyorum, önümüzdeki hafta
görüşecektik bunu, ayın 20sinden itibaren görüşecektik.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Öne çektik.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) E, Öne çektik!
İşte, Öne çektik! Bu keyfîlik, bunun adı keyfîlik. Yani
oturacaksınız
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Hiç keyfîlik
değil.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Şimdi de
söyleyeceğim onu, bunu bir de temel kanun olarak getiriyorsunuz. Temel
kanun kavramı, değerli arkadaşlarım, hep söylüyorum,
İç Tüzükün 91inci maddesi. Biraz evvel girişte de onu söyledim. Biz
burada ne Anayasayı dinliyoruz ne kendi uymamız gereken İç
Tüzükü dinliyoruz ne örf, âdet kurallarını dinliyoruz. Kendi
kurallarımızı dinlemiyoruz. Bakın, İç Tüzük 91.
İç Tüzük 91 diyor ki: Bir kanun dalını sistematik olarak
bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirecek biçimde genel
ilkeleri içermesi...
Şimdi burada bir kanun değil -bakın, Gelir Vergisi
Kanunu- bir tasarı getirmiş Hükûmet. Arkasından, Hükûmet
başka bir tasarı göndermiş, Harçlar Kanunu.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Maddeyi okursanız
anlaşılır.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) 4 milletvekili arkadaş
adli personelle ilgili bir teklif vermiş. Şimdi, adli personelle
ilgili bir teklifin Gelir Vergisi Kanunuyla ne alakası var?
Ve 33 kanunu değiştiriyorsunuz, 33 kanundaki belirli
maddeler. 4 kanun hükmündeki kararnameyi değiştiriyorsunuz. Bunun
neresi İç Tüzükün, Allah için, 91inci maddesine uygun?
Ha, şunu yapıyorsunuz: Diyorsunuz ki: Sayısal
çoğunluğumuz nasıl olsa var. Biz istediğimizi yaparız,
istediğimizi dayatırız, kabul edersiniz veyahut etmezsiniz.
İşte bu, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.
Bağdaşmadığı gibi bu Parlamentonun da
saygınlığına gölge düşürür. Birincisi bu.
Değerli arkadaşlarım, bir de burada şöyle bir
hastalık var. Anayasamızın 91inci maddesi, kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi. Yani bir kanun hükmündeki kararnamenin ne
şekilde çıkacağı ve kanun hükmündeki kararnamenin ne
şekilde değiştirileceği Anayasada belli. Anayasa 91. Yetki
kanunu çıkacak. Yetki kanununda süre belli.
Şimdi, yine İç Tüzükümüzün 90ıncı maddesinin
dördüncü fıkrası
Yine size ifade ediyorum, bakın, kanun
hükmündeki kararnameler nasıl değişir? Kanun hükmündeki
kararnameler, varsa, değişiklikleriyle birleştirilerek bütünüyle
görüşülür; bölünerek, ayrı metinler hâline getirilerek kanunla
değişiklik yapılamaz. Şurada dört kanun hükmündeki
kararnameyi getiriyorsunuz, bir kanunla Anayasanın ve İç Tüzükün
amir hükümlerine rağmen parçalayarak, bölerek değiştirmeye
kalkıyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bu olmaz. Bakın,
burada hep yanlış, hep İç Tüzüke aykırı işlem
yapıyoruz. Şimdi yine sayısal çoğunluğunuzla -birazdan
Sayın Başkan söyleyecek, işte Grup önerisini kabul edenler
Etmeyenler
yine sayısal çoğunlukla bunları kabul edeceksiniz
ve geçireceksiniz ve bunun adına da diyeceksiniz ki: İşte biz
düzgün yapıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, aşırı sürat
hep -çoklukla söylenir- zarar getirir. Burada da bir ay önce
değiştirdiğiniz, Ülke için gerekli. dediğiniz birçok
kanun maddesini yine değiştirmeye kalkıyorsunuz ve aslında
benim dediğimi de bir anlamda doğruluyorsunuz. Sürekli
yanlışlık
Aradan on beş gün geçiyor, yeni bir kanun
teklifi, yeni bir kanun tasarısıyla bir değişikliği
halletmeye çalışıyorsunuz. Bir örnek vereyim, sadece bir örnek
vereyim. Geçen ay kentsel dönüşümle ilgili bir kanun tasarısı
burada kabul edildi, doğru mu değerli arkadaşlarım?
Şimdi, bakın, burada TOKİ unutulmuş. İzmir
Milletvekilimiz Harun Öztürkün komisyonda söylediği gibi, böyle havada
ikmal yapıyorsunuz! TOKİ uyanıyor, Ya tüh! Kentsel
dönüşümle ilgili olaylarda benim önceliğim unutuluyor. Şimdi
buraya bir maddeyle TOKİye avantaj sağlayıcı düzenleme
getiriyorsunuz. Bu çalışmanın adı kanun yapmak
değildir, bunun adı kanun yapmak değildir. Onu söylüyorum her
konuşmamda; buraya yağmur gibi gelen kanunları
milletvekillerinin okuması mümkün değil; anlamasını
bırakın, okumamız mümkün değil. Bir de gündem
değiştiriyorsunuz. Ben mesela bunu bir dahaki hafta benim
konuşmam
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İçli, buyurun,
konuşmanızı tamamlayın.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Toparlıyorum.
Ben elimdeki Genel Kurulun kararına güvenerek, salı
günü
Benim konuşma sıram salı günü. Yarın Sayın Genel
Başkan Eskişehire gidecek, ben de Eskişehire gideceğim.
Şimdi siz lütfettiniz, ben bütün çalışmalarımı, bütün
disiplinimi, benim gibi birçok milletvekili bıraktı, AKP grup
önerisiyle
Ben ne yapacağım? Benim bütün planımı alt üst
ediyorsunuz. Ben derken, ben milletvekili olarak sadece yasama
faaliyetlerinde bulunmak gibi bir görevim yok ki. Benim denetleme görevim var,
benim halkla dolaşma görevim var; Genel Başkanımla birlikte,
işte, Anayasa referandumu var, onun kampanyasına katılma gibi
görevim var ama siz benim en doğal hakkımı engelliyorsunuz. Biz
plan dahilinde çalışmayacaksak, birilerinin akşam yatıp
sabah kalkıp ona göre, takdirine göre çalışacaksak, o zaman
bırakalım, biz burada hiç yapmayalım. Bir tüzük
değişikliği getirin, milletvekilleri Genel Kurula gelmesinler,
milletvekilleri komisyon çalışmasına katılmasınlar,
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğanın emrettiği
hususlar kanun hükmüne gelsin diyelim, bir anayasa değişikliği
yapalım, biz de hiç buralara gelmeyelim. Eğer
çalışmayacaksak, kanunlara katkı yapmayacaksak gelmeyelim o zaman.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İçli, teşekkür ediyorum size.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın İçli, üç senedir
tanımadınız mı?
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Efendim, ben
tanıdım da, bu işi halkımız daha iyi anlasın diye
anlatmaya çalışıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde Veysi Kaynak, Kahramanmaraş
Milletvekili
Buyurun Sayın Kaynak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; partimizin grup önerisinin lehine söz
aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu ifade etmek ihtiyacı hissettim: Yüce
Meclisimizin eşek arısına benzetilmesi gerçekten şık
olmamıştır.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir)
Anlamamışsın.
VEYSİ KAYNAK (Devamla) Meclis, tarihinin en verimli
dönemini yaşıyor.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Algılama
sıkıntın var, algılama!
VEYSİ KAYNAK (Devamla) Geçtiğimiz sekiz yılda,
bir yandan Avrupa Birliği için gerekli reformları bu Meclis
iktidarıyla muhalefetiyle yaparken, bu dönemde de gene çok önemli
çalışmalara imza attı, önemli değişiklikler
yaptı, yasa ve Anayasa değişikliklerine imza attı.
Dolayısıyla, Meclisimizin verimkârlığı ve
üretkenliği hususunda gerçekten sözlerimize dikkat etmemiz
gerektiğini düşünüyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, grup önerimizi Adıyaman
Milletvekilimiz Ahmet Beyin de ifade ettiği gibi, izah etti, bu önerimize
göre bugün ve yarın 536 sıra sayılı, Gelir Vergisi Kanunu
ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapan
bir tasarıyı ve tasarıyla birleştirilen teklifleri
görüşeceğiz. Bu tasarıyla, 2010-2012 dönemini kapsayan orta
vadeli programda uygulanacak olan gelir politikalarının
uygulanmasında istikrarı sağlayacak, vergilendirmede
öngörülebilirliğin esas olacağı, vergi mevzuatı ve
uygulamalarda sadeliği ve istikrarı sağlamak amacıyla yasal
altyapının güçlendirileceği ve vergi idaresinin denetim
kapasitesinin arttırılacağı bir tasarıyı burada
birlikte görüşeceğiz. Bu tasarı, ayrıca, Anayasa
Mahkememizin iptal ettiği bazı hususları da mahkeme kararı
çerçevesinde yeniden düzenlemektedir. Ayrıca, salı ve çarşamba
günleri de Terörle Mücadele Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik
yapan bir kanun tasarısını ve teklifini görüşeceğiz.
Bunlar milletimizin bir yandan ekonomik istikrarının, bir yandan da
mevzuatımızın çağdaş bir mevzuat hâline gelmesini
sağlayıcı düzenlemelerdir diyorum, grup önerimizin lehinde
olduğumuzu beyan ediyorum, bu vesileyle hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaynak, teşekkür ederim.
Grup önerisinin aleyhinde Sayın Mehmet Şandır,
Mersin Milletvekili.
Sayın Şandır, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisinin gündeme getirdiği grup önerisinin
aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Bugün, yeniden, iktidar partisi grubunun Genel Kurul gündemini
belirlemesiyle ilgili rutin bir görevi yapıyoruz, bir şekil
şartının yerine gelmesi görevini yapıyoruz. Aslında
işi gücü bırakıp bu İç Tüzükü değiştirmek
lazım. Ne lehinde konuşmaya ne aleyhinde konuşmaya hiçbir
gereklilik yok. Milletin zamanını almaktan, çalmaktan öte başka
hiçbir faaliyet yapılmıyor.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Doğru söylüyorsunuz.
Katılıyorum Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Ama şunu kabul etmek
lazım. Yani Türkiyeyi Türk milleti adına yönetmekle sorumlu olan
sizlersiniz. Yapılması gerekli olanların önceliğini
belirlemek sizin göreviniz, sizin yetkiniz. Ama kendi programını
yapamayan, kendi koyduğu kurala uyamayan bir yapı bu milletin
hukukunu nasıl tanzim edecek, tanzim ettiği hukukla adaleti ve huzuru
nasıl temin edecek?
Değerli milletvekilleri söyledim demek hiç de hoş
değil, çok itici bir üslup ama sürekli tekrarladığımız
bir hadise var: Geliniz, değiştirmek mecburiyetinde
kalmayacağınız bir haftalık, hiç olmazsa bir haftalık
bir gündemi birlikte yapalım veya bu işe müdahale etmesi muhtemel
kişilerle, Sayın Bakanlarla birlikte yapınız. Şu Genel
Kurulun gündemini belirleyelim ve çalışalım. Şu an saat altı,
dört saatten bu yana biz hâlâ gündeme geçebilmiş değiliz ve gecenin
saat üç buçuğunda programlanan, görüşülmek üzere karar verilen
beş kanundan iki tanesini çıkartarak bitap düşüp çaresiz Genel
Kurulu kapatmak durumunda kaldık. Dün, burada beş tane kanun
görüşülecekti. Olmaz dedik, Görüşülemez bunlar. Çok net söylüyoruz.
Yani önergeler var, konuşmalar var, bir uzlaşma temin
edilmediği takdirde, rakamlar belli, saatler belli, alt alta koyun, üst
üste koyun bu kadar saati yok bu Meclisin, görüşemezsiniz. Hayır
görüşürüz. 5 kanundan 2 kanunu, o da çok gereksiz, lüzumsuz birtakım
görüntülerin gölgesinde saatin üç buçuğunda tamamladık. Şimdi
yine aynı şeyi yaşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, el kaldırıp kabul
edeceğiniz bu gündemle neyi kabul ettiğinizi lütfen birlikte bir
tekrarlayalım. Bakınız, bugün için diyorsunuz ki: 15 Temmuz
2010 Perşembe günü 536 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümünün bitimine kadar
Nedir bu iki
bölümlük kanun? Kırk dokuz madde. Milliyetçi Hareket Partisi olarak -ben
biliyorum- kanunun gereği, içeriğinin gereği her maddede
önergemiz var. Niye? Çünkü bu kanun
Baktınız mı, bakanlar
bilirler, bu kanunla kaç kanunun kaç maddesi değiştiriliyor
inanınız ki tespit etmek mümkün değil. Sayın Maliye
Bakanı burada, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı da burada, bu
arkadaşlarıma soruyorum: Bu kanunla kaç kanunun kaç maddesini
değiştiriyorsunuz Sayın Bakan? Var mı elinizde bir rakam?
Yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Zor soru soruyorsun!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bizim Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi
5 arkadaşımız var, oturttum, çalıştırdım,
Yahu bir tespit edin kaç kanunun kaç maddesinde değişiklik
yapıyoruz
Biri getirdi kırk iki tane, biri getirdi otuz beş
tane, biri getirdi ellinin üzerinde.
Değerli arkadaşlar, bu kadar çok kanunda, bu kadar çok
kanunun çok maddesinde çok farklı değişiklikler yapan bir torba
kanunu böyle temel kanun hâline getirip bitimine kadar çalışarak
kanunlaştıracağız derseniz, bunun mantığı
yok, tarifi yok, tanımı yok. Neyle, bu niyetinizi, bu
kararınızı nasıl tanımlayacağız? Şu
soru sorulursa alınmayınız: Bu tempoda bu kanunu görüşmeye
bu Genel Kurulu mecbur tutarak, bu sayın milletvekillerini mecbur tutarak
neleri geçirmeye çalışıyorsunuz? Biri sorar, bu sorunun
cevabını veremezsiniz.
Değerli arkadaşlar, torba kanun diye Gelir Vergisi
Kanunuyla birlikte en az kırk tane kanunun, nereden baksak, çok
sayıda, en az kırk tane maddesinde muhtelif konularda
değişiklik yapıyorsunuz ve bu değişikliklerin
anlaşılır olabilmesi, paylaşılır olabilmesi için
zaman tanımıyorsunuz. Bitime kadar çalışma
Bir hesap
yaptım değerli milletvekilleri. Tümünün görüşmeleri, birinci
bölümün görüşmeleri, ikinci bölümün görüşmeleri en az altı saat!
Kırk dokuz madde, elli madde; en az yüz tane önerge var demektir, onar
dakikadan hesaplasanız beş yüz dakika! Nereden baksanız, bu el
kaldıracağınız, kabul edeceğiniz gündemle değerli
milletvekilleri, diyorsunuz ki Biz bugün burada en az yirmi beş saat
çalışacağız! Hesabı kitabı yapın, içinizde
iktisatçı çok! Ya, böyle bir çalışma usulünü hangi mantık
ifade eder, izah eder, makul görür? Kendinizi niye böyle bir mecburiyet
içerisinde görüyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, kusura bakmayınız yani bir
şikâyet anlamında söylemiyorum ama kaçıncı defa oldu
söylüyorum grup başkan vekillerimize: Yahu, arkadaşlar, gelin, daha
önce örneğini gösterdiğimiz, ortaya koyduğumuz gibi, bu konuyla
ilgili, muhalefet partilerinin itiraz ettiği konularda birlikte bir
çalışma yapılsın. Bu kanunun bazı maddelerinin
çekilmesi lazım. Göreceksiniz Hükûmet de çekecek bu kanunun birçok
maddesini. Doğru değil, niye konulduğu belli değil çünkü.
Sizin arkadaşlarınızın da itirazı var. Gelin, bu
konuda bir çalışma yapılsın; işte Cumhuriyet Halk
Partisi burada, Milliyetçi Hareket Partisi
Bunu biz söylüyoruz değerli
milletvekilleri, iktidar partisinin değerli milletvekilleri, bunu biz
teklif ediyoruz: Gelin önce böyle bir çalışma yapalım. Yoksa, bu
Mecliste yirmi saat, yirmi beş saat bitime kadar çalışarak
nasıl görüşeceksiniz arkadaşlar? Yani anlama imkânı yok. Bu
inatlaşma niye? Yani bir irade ortaya koyamama aczi niye? Zor değil
bu işler ya! Kaldı ki bir şeyi daha tenkit etmemiz lazım.
Ya bu torba kanun usulü ne? Sayın Maliye Bakanı
Yani yalnız
Maliye Bakanıyla ilgili kanunlarda değil, 657de değişiklik
yapıyorsunuz, İş Kanununda değişiklik
yapıyorsunuz. O kadar çok çeşitli kanunda değişiklik
yapıyorsunuz ki buna torba kanun değil bir başka isim koymak
lazım.
OKTAY VURAL (İzmir) Çorba!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Ya arkadaşlar, Allah
aşkına. Yani bu Meclisin tarihini geriye doğru inceleyiniz,
hiçbir dönemde böyle bir şey yaşanmadı. Buna kendinizi niye layık
görüyorsunuz, niye buna mecbursunuz, bunu anlamakta zorlanıyoruz.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Başkanım, fazla
utandırma!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Üzüntümü ifade etmek için
söylüyorum. Herkes görevini yapacak.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu kadar çok kanunda
değişiklik yapan bir kanunu anlayabilmek ve millete anlatabilmek için
her maddesinde önerge verip konuşmak, sorgulamak mecburiyetini
hissediyoruz, buna mecburuz. Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, böyle 23 Temmuz falan diye düşünmeyiniz, Eylülün 30una
kadar çalışmayı peşinen kabul edin, rahat rahat, her
akşam sekize kadar çalışalım; teklifimiz bu, normal bir
çalışma düzeni kuralım.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Beşikten mezara
kadar çalışalım.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sekize kadar
çalışalım, evimize gidelim, gelelim, tekrar
çalışalım. İtiş kakış yaşamadan,
yakışmaz görüntüler ortaya koymadan, rahat bir çalışma
saati, mesai saati içerisinde, ülkenin ihtiyacı, Hükûmetin öncelikleri
yönünde hangi kanunlar görüşülecekse, sorgulayarak, katkı vererek,
katılımı sağlayarak, anlaşılır hâle
getirerek buradan çıkartmaya çalışalım. Aksi takdirde, bu
yaptığınızla hukuk kuramazsınız, kurduğunuz
hukukla adaleti, huzuru temin edemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şandır,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bunu söylemekten gerçekten yani
Ben söyledim. demekten hicap duyuyorum ama aşmak gayretiyle, bu
yanlışınızı aşabilmek gayretiyle ısrarla
söylemeye de devam edeceğim. Bir başka şey daha söylemem
lazım:
Değerli arkadaşlar, dün gecenin saat üçünde tekrar
söyledim, bu nükleer santralle ilgili konuşmada söyledim. Yenilenebilir
enerjiyi kanunlaştırmadan buradan nükleer santralle ilgili
sözleşmenin kanunlaştırılması bu Meclise
yakışmamıştır, bu İktidara da
yakışmamıştır. Yenilenebilir enerji kanun teklifi
sizin arkadaşlarınıza aittir. Tüm partilerin mutabakatıyla,
katkısı ve katılımıyla ülkemizin çok temel bir
ihtiyacı olan ve mutlaka gerçekleştirilmesi gereken yenilenebilir
enerjinin hukukunu geçirmeden buradan nükleer santralle ilgili bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Buradan uluslararası bir
sözleşme hükmüne getirdiğiniz bir ihale prosedürünü geçirmiş
olmanız şık olmamıştır, hak
olmamıştır. Ben, bu yanlışlıkların üzerine
yapacağınız ve Türkiye'nin elli yıllık hayali olan
nükleer teknolojiye kavuşma hayalinin gerçekleştirilmesine
yanlışla başladınız, doğruyla
bitirebileceğiniz kanaatinde de değilim. Onun için, Cumhuriyet Halk
Partisinin ve Milliyetçi Hareket Partisinin Getiriniz önce bu yenilenebilir
enerji kanunu geçirelim. teklifini yeniden gündeminize almanızı
tekrar hatırlatıyor, teklif ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim efendim.
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sıraya alınan, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in; 3717 Sayılı
Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve
Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657
Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar"
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı
Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve
Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657
Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar"
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4
Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın,
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727)
(S. Sayısı: 536) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu, 536 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu tasarı, İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle tasarı, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Trabzon Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın
Akif Hamzaçebiye aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu görüşlerini açıklamaya
geçmeden önce, sizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı,
çok sayıda vergi kanunu ile diğer bazı kanunlarda
değişiklik yapılmasını düzenlemektedir. Esas
itibarıyla, yasama tekniğinde torba yasa tasarısı olarak
isimlendirdiğimiz tasarılardan biridir. Torba tasarılarla ilgili
olarak Sayın Maliye Bakanı, daha önce, bakan olduktan bir süre sonra,
Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmeler sırasında
kendi görev döneminde bundan sonra herhangi bir torba yasa tasarısı
hazırlamayacağını, Türkiye Büyük Millet Meclisine böyle bir
tasarı sevk etmeyeceğini ifade etmişti. Görüyorum ki, Sayın
Bakan bu sözünü çok çabuk unutmuş.
Aslında Sayın Bakanın bu sözü bir gerçeği de
yansıtmıyor. Yani eğer çok çeşitli kanunda
değişiklik yapılması ihtiyacını Maliye
Bakanlığı olarak duyuyor iseniz, bunların hepsini bir
tasarı içerisinde getirmenin de herhangi bir sakıncası yok. Yani
böyle bir taahhüde girmek de doğru değildi aslında ama
yanlış olan, Maliye Bakanlığının
hazırlamış olduğu böyle bir tasarıya Plan ve Bütçe
Komisyonunda, o tasarıyla ilgili olan, olmayan birçok önerinin dâhil edilmesidir.
Sayın Maliye Bakanı bu sürece maalesef müdahil
olmamıştır. Maliye bakanları getirmiş olduğu
tasarıların arzu ettiği şekilde Türkiye Büyük Millet
Meclisinden çıkmasından sorumludur. Ne yapalım, Plan ve Bütçe
Komisyonu böyle istedi. derseniz, siz getirmiş olduğunuz
tasarının felsefesinden uzaklaşarak başka yönlere giden,
her isteyenin her istediğini koyduğu bir tasarı yaparsanız,
Maliye Bakanlığının saygınlığını
bir kenara atmış olursunuz. Bu yasa anlayışını,
Maliye Bakanının bu şekilde bir yasama sürecine müdahil
oluşunu doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.
(x) 536 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
Değerli arkadaşlar, tasarı Anayasa Mahkemesinin
çeşitli vergi kanunlarında yapılan düzenlemelerle ilgili olarak
Cumhuriyet Halk Partisinin açtığı dava sonucunda vermiş
olduğu iptal kararı sonrasında ortaya çıkan
boşluğu giderme amacıyla hazırlanmıştır, ilk
yola çıkış gerekçesi budur. Bunun yanına gelir idaresi
teşkilatına ilişkin olarak birtakım düzenlemelerin
yapılması ilave edilmiş, sonra başka başka, ilgili
ilgisiz birçok madde ilave edilerek tasarı bugünkü şekline
dönüştürülmüştür.
Çeşitli vergi kanunlarıyla ilgili olarak Cumhuriyet Halk
Partisinin Anayasa Mahkemesine açmış olduğu dava, esasen o dava
konusu yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi görüşmeleri
sırasında Cumhuriyet Halk Partisinin ifade ettiği görüşlerin
dikkate alınmaması sonucu açılmıştır. Açık
ve net bir şekilde hukuka, Anayasaya aykırı olan düzenlemeler o
dönemin Maliye Bakanı tarafından tasarıya konulmuş, burada
ısrarlı önerilerimiz, uyarılarımız olmasına
rağmen dikkate alınmamıştır. Nihayet, bunlar, Anayasa
Mahkemesinin hukuka uygun kararları sonucunda bozulmuştur, iptal
edilmiştir.
Nedir bunlar? Bunlardan bir tanesi gelir vergisi tarifesidir.
Gelir vergisi tarifesinde bir değişiklik yapıyorsanız,
herkesin vergi yükünü düşürüyorsanız veya en azından sabit
kalıyorsa, belli bir ücret grubunun vergisini yükselten düzenleme
yapamazsınız. Bu, Anayasanın eşitlik ilkesine
aykırı. Hayır, biz yaparız. dedi o zaman Maliye
Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi Yapamazsınız. dedi,
iptal etti. Şimdi onun yerine bir düzenleme getiriliyor ama o da Anayasa Mahkemesinin
iptal gerekçelerini karşılamaktan uzak. Anayasa Mahkemesi vergi
tarifesinde belirli bir gelir seviyesinin üzerinde ücret gelirleri için
% 35
oranında vergilendirilir. hükmünü iptal ederken, bunu Anayasanın
eşitlik hükmüne aykırı bulurken, siz, oranla oynamayıp
gelir dilimleriyle oynayarak Anayasa Mahkemesi kararına uygun düzenleme
yaptım. diyemezsiniz, yaparsanız bunun da Anayasaya
aykırı olduğunu biz bu kürsüden iddia ederiz. Tabii ki karar
Anayasa Mahkemesinindir.
İkinci konu: Neyi Anayasa Mahkemesine götürdük biz?
Yatırım indirimine ilişkin olarak o zaman
yapılmış olan düzenlemeyi. 1/1/2006dan itibaren geçerli olmak
üzere yürürlüğe giren kanun yatırım indirimini
kaldırmış ancak mükelleflerin 2005 yılı sonuna kadar
ilgili yıl kazançlarından indiremedikleri yatırım indirimi
tutarlarının gelecek yıllara yönelik olarak ancak üç yıl
içinde indirim konusu yapılabileceğini düzenlemiştir, yani 2006,
2007, 2008 yıllarında indirim konusu yapılabilir. Peki,
yapamadı, mükellefin kazancı yeterli değil. Hayır
yapamazsın. diyor o zamanki yasa. Yapmayın, bu, hukuk devleti
ilkesine aykırı. Hukuk devleti, bütün vatandaşlarına hukuk
güvenliği veren, tanıyan devlet demektir. Hukuk güvenliği, bugün
karar alan, bugün işlem yapan vatandaşın yarın hangi kararlara
tabi olacağını bugünden bilebilmesi demektir, hukuk
güvenliği budur. Hukuk devleti, vatandaşlara bu güvenliği verir,
yarın sabah uyandığında sürpriz bir kararla
karşılaşmaz.
Evet, Anayasa Mahkemesine götürdük, Anayasa Mahkemesi: Evet, üç
yılla sınırlayamazsınız, bu kazanılmış
hak ilkesine aykırıdır. dedi. Bu kadar zaman kaybetmeye gerek
var mıydı? Yoktu. Şimdi o kararın gereğini yerine
getirmek üzere burada bir madde düzenleniyor. Madde yeni bir Anayasaya
aykırılığı bünyesinde barındırıyor,
nedir bu? Evet, yıl sınırlamasını
kaldırmış Maliye Bakanlığı ama ilgili yıl
kazancının yani 2006 öncesinde kazanılmış olan
yatırım indirimi istisna tutarlarının bundan sonra
yapılacak indirimlerinde yapacağınız indirim ilgili
yıl kazancının yüzde 25ini geçemez. 2006 öncesinde böyle bir
oransal sınırlama var mı? Yok. Yine, bir Anayasaya
aykırılık yaratıyorsunuz burada.
Devam ediyorum. Çok iyi hatırlanacaktır, dar
mükellefler, yani Türkiyede yerleşik olmayan kişilerin,
yabancıların Türkiyede elde ettikleri menkul sermaye
iratlarından yani hazine bonosu, devlet iç borçlanma senedi ve diğer
menkul kıymetlerin alım satım gelirlerinden veya onların
faiz gelirlerinden elde ettikleri gelir Hükûmetin o zamanki kararıyla
yüzde sıfır oranlı stopaja tabi tutulmuştu yani stopaj yok.
Peki, Türkiyede yerleşik kişiler
Onların bu gelirleri yüzde 10
oranında. Kanun yüzde
Evet, Anayasa Mahkemesi, tabii, bunu da iptal etti. Bu da
eşitlik ilkesine aykırı. Evet, onu getiriyor, burada Hükûmet onu
düzenliyor ama Türkiye yıllarını kaybetti bu esnada. 2006
yılında Mayıs-Haziran aylarındaki o ekonomide meydana gelen
para piyasalarındaki dalgalanmadan dolayı o zamanki hükûmet, panik
psikolojisiyle, nedeni vergi olmayan bir problemi vergiyle çözmeye
çalıştı, hemen sıfır dedi yabancılarda, hemen
sıfır
Yabancıların oyununa geldiniz, indirdiniz. Yabancı
onunla ilgili değil, o zamanki dalgalanmanın nedeni burada vergi
olduğu için değil.
Şimdi, bu kadar yılı kaybettik ama yapılan
düzenlemeler hukuka, Anayasaya uygun değil, kazanılmış
haklar ilkesine aykırı. Türkiye, 2005 yılında Gelir
İdaresi Teşkilat Kanununu kabul etti yani daha önce Maliye
Bakanlığı bünyesinde Gelirler Genel Müdürlüğü olarak
faaliyet gösteren birim ikiye ayrıldı. Uygulama işi, vergiye
yönelik uygulama işi ayrı bir birim olarak örgütlendi Gelir
İdaresi Başkanlığı oldu bunun adı. Politika
işi yani vergi oranları ne olacaktır, kanunlar nasıl
yazılacaktır, kanunlarda hangi tercihler yapılacaktır,
neler vergiden istisna olacak, neler olmayacak gibi konulardaki
çalışmaları yürütmek üzere de bir politika birimi
oluşturuldu. Bunun adı da Gelir Politikaları Genel
Müdürlüğü oldu çünkü politika hükûmetlerin işidir, o Maliye
Bakanlığı bünyesinde kaldı. Gelir İdaresi
Başkanlığı, Maliye Bakanlığının
bağlı kuruluşu olarak örgütlendi. Neden bağlı kuruluş
yapıldı? Efendim Bu yarı özerk bir idare olmalı. dendi
çünkü demokratik devletin, bütün dünyada demokratik devletlerin zor
kullandığı en geniş alan vergidir. Çok önemli bir yetkiyi
kullanıyor Gelir İdaresi, yürütme organı. O nedenle Bunu biraz
siyasetin etkisinin dışına çıkaralım, siyasetin
etkisinden uzaklaşsın yani popülizmin, günlük siyasetin, siyasi
müdahalelerin etkisinden uzaklaşsın; onun için yarı özerk bir
yapı oluşturalım. dendi. Yarı özerk bir yapı
olmadı o zamanki; ama bir adımdı, bir adım. Eksiği var
mıydı? Vardı. Bunu o zaman ifade ettik. Dünyada böyle bir
eğilim var. 30 tane OECD ülkesinin bugün itibarıyla -2008
yılı rakamlarını en son OECD yayınlıyor- tam 17
ülkesi böyle bir model benimsemiş, Türkiye de bunlardan birisi. 13 ülke de
klasik Maliye Bakanlığı formunda devam ediyor. İkisinin de
doğruları var, yanlışları var. Olabilir, böyle bir
modele Türkiye geçebilir. Eksiği vardı.
Şimdi, bu tasarıyı Hükûmet Türkiye Büyük Millet
Meclisine getirdiğinde, Gelir İdaresine biraz daha özerklik
tanıma niyetiyle birtakım düzenlemeler yaptı. Düzenlemeler iyi
kurgulanmamıştı, eksikti, yanlıştı ama bir
şeye dayanıyordu. Şimdi öyle bir model geldi ki
karşımıza -Plan ve Bütçe Komisyonundan çıkan model- daha
önceki Gelir İdaresi Teşkilat Kanununda kabul edilen
anlayışın gerisine gitti. Bu hiçbir şeye benzemiyor. Orada
iyi kötü bir adım atılmıştı, bu adımın
devamını getirmek gerekiyordu, oradan geriye gidildi.
Yarı özerk Gelir İdaresinin nasıl bir özelliği
olmalı? Bir: Uygulamaya Bakan karışmayacak. Bakan hesap soracak
Gelir İdaresi Başkanından: Görevini iyi yaptın mı,
yapmadın mı? Vergi iaden iyi mi, kötü mü? Mükellefler idarenden
memnun mu, değil mi? Bütçe hedeflerini tutturabiliyor musun,
tutturamıyor musun? Bu konularda Gelir İdaresi Başkanı
Bakana sorumlu; tam özerk değil onun için, yarı özerk ama uygulamaya
karışmayacak Maliye Bakanı, vergi denetimine
karışmayacak.
Şimdi, Bakan Vergi Denetimi Koordinasyon Kurulunun
Başkanı oluyor burada. Yanlış bir model. Gelir
İdaresine, harcama konusunda personel politikasında esneklik
tanıyan -bence- tasarının en iyi iki hükmü de
çıkarılmış durumda, en iyi iki hükmü
çıkarıldı. İşte siyasetin etkisinden, Bakanın
etkisinden uzak olacak dedik. Yani harcama için Gelir İdaresi
Başkanı Bakana gidip Aman, Sayın Bakanım, bana biraz para
verin de yatırım yapayım. derse o idarenin özerkliği
kalır mı? Kalmaz. Harcama yönünden özerk olacaktı, personel
politikası yönünden özerkliği olacaktı, insan kaynakları
yönetimi yönünden özerk alanları olacaktı. İyi kötü bir şey
vardı, onlar yok edilmiş tasarıda.
Bir de şunu söyleyeyim: Yani Türkiyede yarı özerk Gelir
İdaresine bir adım atıldı gibi oldu ama yarı özerk
Gelir İdaresi döneminde vergi denetimine siyasetin müdahalesi Türkiyede
konuşulmaya başlandı. Bir vergi inceleme raporuyla ilgili olarak
Sayın Başbakan bir televizyon programında, o rapordan haberdar
olduğunu, o raporun işleme konulmasından önce kendisine bilgi
verildiğini söyledi. Bu bir medya grubuna yönelik bir rapordu.
Aslında bu raporla ilgili olarak Sayın Başbakana bilgi veren kim
ise suç işlemiştir. Değil Sayın Başbakana, Sayın
Maliye Bakanına bile Gelir İdaresi bilgi veremez, vergi denetim
raporlarıyla ilgili bilgi veremez, verenler suç işler ama o bilgiyi o
zamanın Maliye Bakanının verdiğini kabul etmek istiyorum
ama Maliye Bakanı bu bilgiyi nereden almıştır? Bürokrasiden
almıştır. Ben arkadaşlarıma buradan kanun hükmünü
hatırlatıyorum. Vergi denetimleriyle ilgili Sayın Maliye
Bakanı
Kim hakkında hangi inceleme yapılıyor, hangi matrah
farkları bulunuyor, nedir burada vergi kanunlarına
aykırılıklar? Bunlar Bakanın bilebileceği şeyler
değildir, kanun bunları yasaklıyor. Ama eski dönemde yani
siyasetin daha hâkim olduğu Gelirler Genel Müdürlüğü döneminde, vergi
denetimine siyasetin müdahalesi Türkiyede hiç konuşulmadı, bunun
gölgesi yoktu Maliye Bakanlığında. Çok şükür, Adalet ve
Kalkınma Partisiyle birlikte bu gölge Maliye Bakanlığı
üzerine, Gelir İdaresi Başkanlığı üzerine
düşmüştür. Sayın Bakana sormak gerekir: Gelir İdaresi
Başkanlığındaki atama yetkilerinden vazgeçtiniz mi?
Kontrolör atamasını bıraktınız mı Gelir
İdaresi Başkanlığına? Başkan
yardımcılarının atamasını
Onlara girmeyeyim,
belki oralarda başka hukuki şeyler çıkacaktır. Değerli
arkadaşlar, bunlar bu tasarının olumsuz yanlarıdır.
Tabii, Türkiyede Gelir İdaresi deyince Türkiyenin gelir
performansını değerlendirmek gerekir, vergi
performansını değerlendirmek gerekir. Harcamalar veya harcama
ihtiyaçları artıyor, buna paralel olarak gelir ihtiyacı
duyarsınız. Gelir ihtiyacında, gelir seviyesinde eğer iyi
bir durumdaysanız sorun yok ama AKP döneminde Türkiye vergi performansı
konusunda bir adım ileri gitmemiştir. Bir adım ileri
gitmemiştir. Rakamlar, uluslararası rakamlar bunu gösteriyor. OECD
rakamlarına bakın, Türkiye kötüye gidiyor veya yerinde sayıyor.
E, harcamalar artıyor
Kayıt dışını
vergileyeceğim, diye sekiz yıldır bir iddia ortaya
koymuşsunuz, sadece iddia düzeyinde, bunun adımlarını
atmıyorsunuz, atamıyorsunuz. Kayıt dışından vergi
alabilmek oradan beslenmemek anlamına gelir. Kayıt
dışıyla mücadele edeceklerin böyle bir bağlantısının
olmaması gerekir, böyle bir felsefeye sahip olması gerekir. Mücadele
edecek felsefe yok ki Adalet ve Kalkınma Partisinde, kayıt
dışını önlemek için adım atabilsin. Onun için, Gelir
İdaresi iyi niyetle çalışmalar yapıyor, ortaya koyuyor ama
iş siyasi kararlılığa, yasa yapmaya gelince Hükûmet sadece
lafını ediyor. Meclis tutanaklarını
araştıralım, bakalım, hükûmetlerin, Sayın Bakanın
bu konuda çok sayıda taahhüdü olduğunu görürüz ama buraya bir tane
yasa getirememiştir. Bu yasada -işte Hükûmet geldi gidiyor- bir tane
hüküm yoktur kayıt dışını önlemeye yönelik.
Değerli arkadaşlar, bu yasada başka hukuka
aykırılıklar var. Olumlu bazı düzenlemeler de var,
örneğin vergi inceleme elemanlarının genelgelere, genel
tebliğlere aykırı rapor yazamaması şeklinde mükellef
hukukunu koruyan, olması gereken düzenlemeler var, ama bir düzenleme var
ki buna bu çerçevede getirilmiş olan, kabul etmek mümkün değil.
Tasarı diyor ki: İdare eğer bir görüş
değişikliği yaparsa, genel tebliğle, sirkülerle herhangi
bir görüş değişikliği yapar ise bu görüş
değişikliği yayınlandığı tarihten önceki
dönemlere uygulanmaz.
Sayın Bakan, siz yasama organı mısınız?
Yani, siz genel tebliğ ve sirkülere hangi yetkiyle bir kanun gücü
tanıyorsunuz. Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Kanunlar
yayımlandıkları tarihten sonrası için hüküm ifade ederler,
ama geçmişe şamil kanun çıkarılabilir,
vatandaşın, mükellefin lehine kanun düzenlemesi yapılacaksa, o
da o kanunlarda düzenlenebilir.
Bir genel tebliğ yayınlayacaksınız Resmî
Gazetede imzanızla, Bu, bundan sonrası için uygulanır.
diyeceksiniz. Bu mümkün müdür? Anayasaya aykırı, hukuka
aykırı. Buralara kadar gelmiş. Böyle geçerse belli ki Anayasa
Mahkemesine de gidecek, götürülecek. Açık, net. Bu yanlışı
nasıl muhafaza ediyor, nasıl buna dayanıyorsunuz?
Vergi performansı iyi değil. dedim, onu tamamlayayım,
biraz önce söylediğim. Bakın, Türkiye'nin vergi yükü 18,6dır,
sosyal güvenlik primleri hariç. OECD 27lerdedir, Avrupa Birliği
28-29lardadır. Geride, yani millî gelire oran olarak söylüyorum,
gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak söylüyorum.
Hükûmet Kayıt dışını önleyeceğim.
diyor. Kayıt dışının önlenemediğinin en büyük
göstergesi nedir? Dolaylı vergilerin toplam vergiler içerisindeki
payı yüksek, yüzde 50lerde, dolaysız vergiler yüzde 33lerde. Yani
sosyal güvenlik primlerini de katıyorum içine, onları da
dolaysız vergi olarak sayıyoruz uluslararası
kıyaslamayı yapabilmek için. Dolaylı vergiler Avrupa
Birliğinde nedir? Yüzde 34lerde. Bizde yüzde 50lerde. İndirdiniz
mi? Hayır. Ama lafını ediyorsunuz.
Şimdi, dolaylı vergilerin yüksekliğinin nedeni
nedir? Kazanılan gelirden vergi almıyorsunuz, alamıyorsunuz,
alma niyetiniz yok. Vergi, vergi yükü ücretlilerin, düzgün çalışan
büyük işletmelerin, sanayicilerin, küçük esnafın, bunların
üzerinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurun
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Toplam gelir
vergisinin oranı, gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 5,6.
Avrupa Birliği nedir? 12-13. Yarısı bile değil. Ama tüketim
vergilerine geliyoruz, Avrupa Birliğinin 2 katıyız. Tüketim
vergilerine, özellikle özel tüketim vergilerine yüklenmişiz, 2 katına
çıkmışız; dolaysız vergilerde, gelir ve kurumlar
vergisinde, kazanç üzerinden alınan vergide onların oldukça
aşağısındayız, yarısındayız. Hükûmet,
şimdi buraya bir vergi tasarısı getiriyor, görev süresini
tamamlamak üzere, dokuzuncu yılına giriyor ama vergi sisteminde hâlâ
adaletin herhangi bir izi yok, adalet sağlama konusunda herhangi bir
taahhüdü, çalışması yok Hükûmetin.
2002 Seçim Beyannamesini hatırlıyorum Adalet ve
Kalkınma Partisinin, vaatlerini hatırlıyorum, önceki Hükûmeti ne
kadar ağır biçimde eleştirdiğini hatırlıyorum
-Acil Eylem Planı dâhil- onların hiçbirisinden eser yok şimdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sözlerimi bitiriyorum
Sayın Başkan, müsamahanıza teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, özel iletişim
vergisini siz kaldırma sözü vermiştiniz. Bugün, özel iletişim
vergisi kalıcı oldu. Onu sabit telefonlara da getirdiniz. Damga
vergisini kaldıracağız. demiştiniz, duruyor. Enerji
kaynakları üzerindeki yani akaryakıt üzerindeki o vergileri
indireceğiz. demiştiniz. Haberleşme üzerindeki vergileri
kaldıracağız. demiştiniz. Onların hepsi duruyor.
Sonra, Sayın Başbakan diyor ki: Biz söz verdiğimizi
yaparız, biz sözümüzün eriyiz.
İşte, açın 2003 Ocak ayındaki Acil Eylem
Planını, açın seçim beyannamelerinizi. Ne vaat ettiniz, ne
yaptınız? Vergi sisteminde yapılan bir şey yoktur. Tam
tersine, vergi denetimlerine müdahale vardır. Sayın
Başbakanın istediği şirketler denetlenmektedir,
istemediği şirketler denetlenmemektedir. Tablo bu durumdadır.
Üzülüyorum!
Gelir İdaresinin bu gücünü yasama düzeyine
taşıyamayan, yani o güçlü kadrosunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Son cümlelerim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Güçlü bir Gelir
İdaresi vardır, kadro olarak son derece güçlüdür, organizasyon olarak
güçlüdür, insan kaynakları olarak güçlüdür. Ama bunu yasama düzeyinde
yapılacak düzenlemelerle daha güçlü hâle getirebilecek bir siyasi irade
yoktur.
Son olarak da şunu söyleyeyim: Gelir İdaresinde
çalışma barışı bozulmuştur. Yönetici personel ile
uzman arasında bir dengesizlik vardır. Uzmanlar, her idarenin en
temel personelidir. Uzmanların özlük hakları mutlaka emsalleriyle çok
uygun olmalıdır ama yöneticilerin de konumu dikkate
alınmalıdır.
İdarenin içinden yapılan uzmanlık
sınavında sınavları kazanan personele büyük
haksızlık yapılmıştır. Sınavı kazanan,
yani 70in üzerinde puan aldığı hâlde hâlâ bir yasal düzenleme
eksikliği nedeniyle kadroya geçemeyen personel vardır; bunu da son
olarak dikkatinize sunuyorum.
Sözlerimi burada bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili
Sayın Erkan Akçay.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 536 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım.
Partim ve şahsım adına muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kamuoyunu bir süredir meşgul
eden bu torba tasarısı, artık torba tasarı olmaktan
çıkmış, Meclisin fonksiyonlarına,
saygınlığına, ciddiyetine zarar verir bir hâle
gelmiştir. Ağır eleştirileri hak eden, adını
koymakta zorlandığımız bu tasarı, yöntemi
yanlış olan bir yasama faaliyetine dönüşmüştür. Tam Meclis
tatile gireceği zaman alelacele bir torba tasarı getirme
alışkanlığı artık bir AKP klasiği hâline
gelmiştir.
Son derece iyi niyetlerle alt komisyona sevkini önerdiğimiz
bu tasarıya bütün gayretlerimizle her türlü olumlu katkıyı
vermeye çalıştığımızı ifade etmek istiyorum.
Ancak olumlu ve iyi niyetli gayretlerimize rağmen görüş ve
tekliflerimizin dikkate alınmadığını, önergelerimizin
hemen hemen tamamının reddedildiğini üzülerek belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, komisyon çalışmaları
sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin atmosferine,
saygınlığına, çalışma usullerine ve İç
Tüzüküne uygun olmayan bir şekilde, alt komisyonda mutabık
kalınmayan veya oylanmayan bazı maddeler üst komisyona
değiştirilerek getirilmiş, alt komisyonda üzerinde mutabakat
sağlanan bazı maddeler ise üst komisyonda ya
değiştirilmiş ya da tasarıdan
çıkartılmıştır. Görüşmelerin bitimine yakın
bir süre kala komisyon, İktidar tarafından önerge yağmuruna
tutulmuştur. İşte o hengameyi, ikide bir bürokratik
oligarşi kavramını kullanan ve bundan şikâyet eden
Sayın Başbakanın görmesini çok isterdik. Sayın
Başbakan görecekti ki kendi oluşturduğu ve
şımarttığı bürokratik oligarşi, o gün, o
oligarşinin temsilcileri ki birisi de TOKİ idaresidir- iktidar
partisi milletvekillerini ve komisyon yönetimini baskı altına almaya
çalışmıştır. Bizler için bir sorun yok,
söyleyeceğimizi söyledik, gereken tepkimizi gösterdik ama yapılanlar
önce iktidar partisi milletvekillerinin itibarını zedelemiştir
ve yüce Meclisin hayrına olmamıştır.
Tasarı, Hükûmet tarafından Türkiye Büyük Millet
Meclisine 51 çerçeve ve 1 geçici madde hâlinde getirilmiştir. Komisyon
görüşmeleri sırasında 51 maddeden 10u tasarıdan
çıkartılmıştır. Komisyonda ise kabul edilen
tasarının çerçeve maddesi 63e, geçici madde sayısı da 6ya
çıkmıştır. Komisyon aşamasında tasarıya
birbirinden ilgisiz 22 madde daha ilave edilmiştir. Tasarının
görüşmelerinde, düzenleme ve madde değişikliğinde ne
İç Tüzüke ne de Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelike uyulmuştur.
Bilindiği üzere, 16 Haziran 2010 tarihinde 5393
sayılı Belediye Kanununun 73üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören bir kanun tasarısı Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görüşülüp kabul edilmişti. Bu kanun
değişikliği ile belediyelere çok büyük yetkiler
verilmiştir. Bu kanun tasarısı daha
Cumhurbaşkanının imzasında beklerken Resmî Gazetede
yayınlanıp yürürlüğe girmemişken AKP Hükûmeti
tarafından kabul edilen bir kanunun mürekkebi dahi kurumadan bununla
ilgili ve bu kanunun mahiyetini değiştiren bir
değişikliğe gidilmiştir. Büyükşehir belediyelerine çok
geniş yetkiler tanınması karşısında TOKİnin
taşınmaz devir taleplerinin önceliğini öngören bu teklif
tasarıya dâhil edilmiştir. Bu durum, AKP Hükûmetinin ve AKP Grubunun
ne kadar özensiz, dikkatsiz ve koordinasyonsuz bir yasama faaliyeti
yürüttüğünü ortaya koymaktadır.
Ezcümle, diyebiliriz ki değerli milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmeti yönetim kabiliyetini tamamen kaybetmiştir.
Komisyon Başkanı, iktidar temsilcisi, Maliye Bakanı, Cumhuriyet
Halk Partisi temsilcisiyle birlikte karar verdiğimiz hâlde sonradan birçok
madde ilavesi daha yapılmıştır. Maalesef pek çok madde
doğru dürüst ne olduğu, ne getirip getirmediği
anlaşılmadan, alelacele, oldu da bitti maşallah ile oylanıp
geçmiştir. Yazıktır ve bu tutumu kabul etmek mümkün
değildir.
Değerli milletvekilleri, tasarının amacı,
tasarının gerekçesinde iddialı bir şekilde ortaya
konulmuştur. Gerekçede tasarının amacının 2010-2012 yıllarını
kapsayan üç yıllık orta vadeli programda uygulanması öngörülen
kamu gelir politikalarının amacına yönelik olarak büyüme,
yatırımı teşvik ve istihdamın desteklenmesi ile ekonomide
kayıt dışılığın azaltılmasına
yönelik olduğu özellikle vurgulanmıştır. Oysa tasarıda
ne büyümeye ne yatırımların teşvikine ne istihdamın
artırılmasına ne de kayıt
dışılığın önlenmesine yönelik hiçbir düzenleme
bulunmamaktadır.
Bu tasarıda ne var ne yok bir bakalım değerli
milletvekilleri: Bu tasarıda ekonomiyi biraz olsun iyileştirecek,
Allah rızası için, hatır için bir tek düzenleme yoktur. Bu
tasarıda yatırım yok, istihdam yok, işsizliğe çare
yok, çiftçi yok, esnaf yok, memur yok, emekli yok. Bu tasarıda maliye
politikasını iyileştirecek, mali idareyi, gelir idaresini iyileştirecek
bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu tasarıda vergi adaletini
sağlayacak, vergiyi tabana yayacak bir düzenleme de yoktur. Vergi
mükelleflerini rahatlatacak, kayıtlı mükellefin yükünü azaltacak bir
düzenleme de bulunmamaktadır.
O yok, bu yok; peki, ne var bu tasarıda değerli
milletvekilleri?
Bu tasarıda rant gelirlerinden menkul kıymetler ve
sermaye gelirleri getirilerinden yerli olsun, yabancı olsun vergi
alınmaması var.
Vadeli işlem ve opsiyon borsalarında
gerçekleştirilen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerine, banka
ve sigorta muameleleri vergisinden istisna var.
Bu tasarıda, Dünya Su Forumunun paralarının 2011
yılı sonuna kadar harcanması var.
TOKİnin yetkilerinin artırılması var.
Mali müşavirlerin KİTlerde yönetici olmasını
sağlayan düzenleme var.
Bu tasarıda, tefecilerin işini kolaylaştıracak
düzenlemeler var.
Yine bu tasarıda, yatırım indirimini
kısıtlayan hükümler bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesinin süre
sınırlaması nedeniyle iptal ettiği bir konuya, bu defa
miktar sınırlaması getirilmektedir. Bu düzenlemeyle, vergi
matrahlarının tespitinde yatırım indirimi istisnası
olarak indirim konusu yapılacak tutar, ilgili kazancın yüzde 25ini
aşamayacaktır.
Değerli milletvekilleri, yatırım indiriminin
amacı, yeni yatırımların teşvik edilmesiyle büyüme ve
özellikle istihdam yaratılmasıdır. Bu düzenleme, Anayasa
Mahkemesinin iptaline konu olan yasal düzenlemeden önce yüzde 100
oranındaydı. Hükûmet, kurumlar vergisi oranının yüzde
30dan yüzde 20ye indirilmesi nedeniyle kaybedilen vergi tahsilatını
yatırım indirimini kaldırarak telafi etmiştir. Hükûmet,
yatırım yapan ve yeni istihdam yaratanla yatırım yapmayan
veya yeni istihdam yaratmayan arasındaki farkı
kaldırmıştır. Eğer yatırım indirimi aynen
devam etseydi, yani yatırımların tamamı indirim konusu
yapılabilseydi, yatırım yapan mükellef açısından vergi
oranının yüzde 30da kalması daha lehine olacaktı. Hükûmet,
vergi oranlarını indirmiş gibi gözükerek istihdam yapanları
âdeta cezalandırmaktadır.
Hazine taşınmazlarını işgal edenlerden
alınan ecri misillerin tespitinde, takdirinde, tebliğinde ve
tahsilatında büyük sorunlar yaşanmaktadır. Ecri misil
takdirlerinde eşitlik, adalet, genellik, ödeme gücü konularında
objektif kriterler uygulanmadığı gibi Türkiye genelinde de bir
uygulama birliği yoktur. Çok sayıda vatandaş ecri misil
uygulamaları nedeniyle zarar görmektedir. Bu yüzden ecri misil
alacaklarının yeniden yapılandırılarak, ecri misil ve
faizinde indirim yapılarak uzun vadeli taksitlendirilmesinde fayda
görüyoruz. 2009 yılı itibarıyla ecri misil tahakkuku
toplamı 685 milyon lira, tahsilatı ise 212 milyon liradır,
tahsilat nispeti ise yüzde 31dir. İdare ecri misili yeterince tahsil
edememektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yıllardır üzerinde en çok tartıştığımız
konulardan birisi de vergi incelemeleridir. Vergi incelemesine yetkili birimler
veya unvanların sayısı çok fazladır ve vergi incelemeleri
çok başlıdır. Tasarı bu noktada bir yenilik
getirmemektedir. Tasarıyla taşradaki vergi denetiminin yükünü çeken
vergi denetmenlerinin sorunları çözülmemekte, statü ve maaş
açmazı kırılmamaktadır. Vergi dairelerindeki sorunlara da
çözüm getirilmemektedir. Ek ücret ve unvan almak için binlerce personel uzman
yapılırken ara kademe yöneticilik ihmal edilmektedir. Tasarıda
buna yönelik bir düzenleme de yoktur.
Tasarının bazı maddeleri Gelir İdaresinin
idari yapılanması ve vergi incelemelerine yönelik düzenlemelerden
oluşmaktadır. Burada söz konusu olan bölük pörçük düzenlemelerdir,
birçoğu sonradan tasarıdan çıkarılmıştır.
Hükûmet kararsızdır ve ne yapmak istediğinden emin
değildir. Bazı Gelir İdaresi Başkanlığı
yöneticilerinin atama usulüne yönelik Anayasa Mahkemesi iptal
kararını karşılamak üzere yapılan düzenlemeler hariç,
diğerleri Meclis tatile girmeden evvel yürürlüğe girme mecburiyeti
bulunmayan düzenlemelerdir. Gelir İdaresindeki yeniden yapılanma
arayışlarının temelinde vergileme hizmetinde etkinlik,
mükelleflere kaliteli hizmet sunulması, vergiye gönüllü uyumun
artırılması ve yeni teknolojinin imkânlarından
yararlanılması gibi çeşitli faktörler yatmaktadır. Gelir
İdaresinin yeniden yapılandırılmasına yönelik
çalışmalarda genel eğilim, mükellef odaklı ve performans
yönetimi anlayışı çerçevesinde misyonu, vizyonu ve stratejileri
belirlenen, şeffaf ve hesap verme sorumluluğuna dayanan, toplumla
iş birliği yapan, mükellef haklarına saygılı ve ileri
teknoloji kullanan, tüzel kişiliğe sahip bir yapının
kurulmasıdır.
Ülkemizde, Gelir İdaresinde yaşanan
kronikleşmiş sorunlar ve yeniden yapılandırma ihtiyacı
uzun yıllar gündeme getirilmiştir ancak bu konuda bir türlü yeterli
çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle Gelir
İdaresi istenen düzeyde güçlü bir idare olarak kurulmamış ve
tüzel kişilik statüsü verilmemiştir. Bunun yanı sıra, Gelir
İdaresinin yeniden yapılandırılmasının temel
nedenlerinden biri olan hiyerarşik bütünlük
sağlanamamıştır. Gelir İdaresinde belirli ölçüde
fonksiyonel ve mükellef odaklı yapı oluşturulmaya
çalışılmış ise de bunun gerekleri tam olarak yerine
getirilememiş ve Gelir İdaresine performans yönetimi
anlayışı yerleştirilememiştir.
Ülkemiz açısından Gelir İdaresinin yeniden
yapılandırılmasında en zayıf kalan konu,
kuşkusuz, vergi denetim birimlerinin yeniden
yapılandırılması olmuştur. Merkezî denetim
birimlerinin tek çatı altında birleştirilmesi, Gelir
İdaresinin âdeta kırmızı çizgisi konumunda kalmaya devam
etmektedir. Bu sorun çözülemediği için, Gelir İdaresinde vergi
denetimi, iç denetim ayrımı da sağlanamamaktadır.
Dolayısıyla vergi denetimi alanında yaşanan sorunlar,
eskiden olduğu gibi aynen devam etmektedir. Bu nedenle, ülkemizde vergi
denetiminin sorumlusu idari birim kimdir, belli değildir.
Gelir İdaresinin yeniden
yapılandırılmasına yönelik değişiklikler
yapılmasına rağmen, bu düzenlemeler düzenli bir taslak hâlinde
bir türlü yüce Mecliste görüşülmemektedir. Oysa Maliye Bakanlığınca
hazırlanan Gelir İdaresi Teşkilat Kanunu Tasarısı
Mecliste beklemektedir. Bu getirilen maddelerin büyük çoğunluğunun o
tasarıyla bir an önce gelmesi mutlaka yerinde olacaktır.
Kayıt dışı ekonominin büyüklüğünün,
çeşitli hesaplamalara göre yüzde 50leri aştığı
ülkemizde iç ve dış borç yükünün varlığı dikkate
alındığında Gelir İdaresi ve vergi denetiminin önemi
iyice anlaşılmaktadır. Kayıt dışı ekonominin
önemli bölümünün kayıt altına alınması hâlinde bugün
itibarıyla bütçe fazla bile verebilecektir. Böylece, toplanan vergiler
yüksek faizle devlete borç verenlere değil, verilen hizmetlerle topluma
geri dönecektir.
Bugüne kadar etkin bir vergi idaresi ve etkin bir vergi denetim
sistemi maalesef kurulamamıştır. Eğer kayıt
dışılık önlenemezse, vergi tabana yayılmazsa, vergi
yükü adaletli dağıtılmazsa başvurulacak yöntemler bellidir.
Birincisi borçlanma, ikincisi dolaylı vergiler. Dolaylı vergilerin
payı yüzde 70lere ulaşmış durumdadır. Bu durumda
vergi yükü sabit ve dar gelirli vatandaşlar üzerinde kalmaktadır.
Bunun anlamı şudur: Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi
alınmıyor, az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi
alınıyor. Bu tam bir vergi adaletsizliğidir.
Dolaylı vergiler aynı zamanda gizli maliyetleri de
artırdığından üretimi de olumsuz etkilemekte ve kayıt
dışılığı beslemektedir. Böylece, hem vergi
adaleti hem de gelir dağılımı bozulmaktadır.
Adaletsizlik ise vatandaşları kayıt
dışılığa yöneltmektedir.
Değerli milletvekilleri, kayıt
dışılık konusunda Türkiye bir yol
ayrımındadır. Kayıt dışılığın
önlenmesi için noksan olan tek şey siyasi kararlılıktır. Hükûmet
bu konuda bir irade ortaya koymamaktadır. Eğer Hükûmet bütçe
açığını kapatmak ve faiz giderlerini azaltmak istiyorsa,
daha fazla yatırım yaparak ekonomiyi büyütmek istiyorsa,
istihdamı artırıp işsizliği azaltmak istiyorsa, gelir
dağılımını daha adil hâle getirmek istiyorsa ve
ülkedeki refahı artırmak istiyorsa kayıt
dışılığı önlemeyi öncelikli olarak ele
alması ve kararlı bir irade göstermesi gerekmektedir.
Anayasamızın 73üncü maddesine göre herkes mali gücüne
göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağılımı maliye politikasının sosyal
amacını oluşturmaktadır. Tasarıda Anayasanın
73üncü maddesi dikkate alınmamıştır. Vergi adaleti, mali
güç, vergide eşitlik, genellik gibi ilkeler göz ardı edilmektedir.
Toplanan vergilerin genellikle yüzde 70inin dolaylı vergilerden
oluştuğu ve asgari ücretten vergi alınan ülkemizde menkul kıymet
ve sermaye piyasası aracı getirilerinden ister yabancı olsun
ister yerli olsun vergi alınmaması hiçbir gerekçeyle izah edilemez.
Sermaye gelirleri yatırıma ve üretime yani reel sektöre
özendirilmemektedir. Bu düzenlemelerle yine rant gelirleri teşvik
edilmektedir.
Tasarının belki de en olumlu gördüğümüz maddesi
geçici 3üncü maddesidir. Bu madde uzun süredir devam eden Gelir personelinin
uzmanlığa atanmalarına ilişkin sorunları büyük ölçüde
çözmektedir. Ancak 5345 sayılı Kanunda öngörülen beş
yıllık süre ve üç sınav şartı donmuş
bulunmaktadır. Şu anda dört yıllık yükseköğrenimini
yeni bitirmiş veya bitirmek üzere olan ve bugüne kadar yapılan üç
sınava katılarak yetmişin altında puan
aldığı için atanamayan yüzlerce memur bulunmaktadır.
Sürenin üç yıl daha uzatılması ve üç sınav hakkı daha
verilmesi personelin motivasyonu bakımından da olumlu etki
yapacaktır.
Diğer taraftan, Gelir İdaresi
Başkanlığı binlerce personeli ile davalıdır.
Kurulduğu 16 Mayıs 2005 tarihinden beri bir türlü taşların
yerine oturmadığı Gelir İdaresi
Başkanlığında huzursuzluk had safhaya
varmıştır. Bu durum personelin verimliliğini,
performansını olumsuz yönde etkilemektedir. Toplam 42 bin personelin
görev yaptığı Gelir İdaresinde uygulanan ücret
politikaları, görevde yükselme ve atama kriterleri, merkez ve taşra
ayrımları, adaletsiz rotasyon uygulamaları neticesinde ne
personel ile idare ne de personelin kendi arasında güven ve huzur
kalmamıştır, çalışma barışının
kalmadığını ifade edebiliriz. Ancak personeli ile
barışık olan, bir bütün oluşturabilen bir kurum daha
kaliteli hizmet verebilecektir.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının 27nci
maddesine göre Bakanlıkta daire başkanı veya genel müdür
yardımcısı kadrosunda bulunanlar ile defterdar kadrosunda en az
üç yıl görev yapmış olanların Personel Genel
Müdürlüğünde oluşturulan kontrolör kadrolarına atamaları
yapılacaktır. Kariyer bir meslek olan kontrolörlük, yarışma
sınavı sonucunda başarılı olan kişilerin
atandığı bir meslektir. Bu nitelikte olan bir mesleğe,
sadece görev süresi dikkate alınarak atama yapılmasını
uygun bulmuyoruz. Bu düzenlemenin hiçbir makul gerekçesi olamaz. Bu
düzenlemeyle Maliye Bakanlığına yeni bir huzursuzluk tohumu
ekilmektedir.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Bakanlıkta daire
başkanı veya genel müdür yardımcısı kadrolarında
bulunanlar ile defterdar kadrosunda en az üç yıl görev yapmış
olanların özlük hakları korunacak da olsa görevlerinin sona
erdirilmesi, yöneticilerin tasfiyesi adına tehlikeli bir kapı
aralanması demektir.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmeti tarafından Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk
edildiği ilk hâlinde özelge verilmesi ile ilgili çeşitli düzenlemeler
bulunmakta idi. Tasarının ilk hâlinde, 18 ve 22nci maddelerde özelge
verilmesine ilişkin işlemler düzenlenmiş ve özelge verilmesi
harca yani paraya tabi tutulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun efendim.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Mevzuatın yeterince açık olmamasından veya mükelleflerin
tereddüt etmesinden dolayı mükellefler bilgi edinme çerçevesinde
görüş istemektedirler. Açık olmayan kanuni düzenlemelerle ilgili
olarak mükelleflerin izahat istemesinin bir bedel
karşılığında olması mükellef haklarına,
yasalara ve Anayasaya aykırıdır. Komisyon görüşmeleri
sırasındaki itiraz ve eleştiriler sonucu özelgelerin
mükelleflere para karşılığı verilmesi yönündeki madde
tasarıdan çıkarılmıştır ancak özelgelerin
mükelleflere para karşılığı verilmesi yönünde bir
maddenin tasarıda yer almış olması dahi Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmetinin bir hizmet anlayışını
göstermesi bakımından ilginç görüyoruz ve dileyelim, temenni edelim
ki, bundan sonra vergi beyannamelerinin mükelleflere parayla satılması
gibi bir düzenlemeyle karşılaşmayalım.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken bu
tasarıya olumsuz oy vereceğimizi belirtiyor, iyi dileklerimle
hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Nezir Karabaş,
Bitlis Milletvekili.
Buyurun efendim.
BDP GRUBU ADINA MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile
bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik
yapılmasına dair kanun tasarısının tümü üzerine
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, aslında söz alan her hatip
normalde görüşülen kanun tasarısı veya teklifinin
adını okur, fakat burada kısaltılmışını
okuduk, çünkü okuduğunuz zaman neredeyse sürenin tümünün geçmesi
gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, vergi kanunlarını, vergi
kanunlarındaki düzenlemeleri görüşüyoruz. Gerçi bu tasarıda
vergi düzenlemelerinin dışında da maddeler var. Ancak, vergi
nedir, verginin mantığı nedir ve bugün demokratik ülkelerde,
gelişmiş ülkelerde nasıl uygulanıyor, Türkiyede vergi
denildiği zaman ne anlaşılıyor, biraz ona bakmamız
gerekiyor.
Şimdi, hazine diyoruz
Vergiler, devletin sosyal
faaliyetlerini yürütme, toplumu düzenleme, toplumun çalışmasını,
toplumun ürettiği değerleri adil bir şekilde bölüştürme ve
yine, bunlardan, sosyal anlamda tüm toplumsal yararlar için kullanabilecekleri
adil bir şekilde düzenleme işidir.
İslamda hazine için Beytülmal deniliyordu. Beytülmal en
yüce değerdi, ona dokunma
Toplumda insanlar her türlü eksikliği,
belki biri diğerinin hakkına hukukuna tecavüz etmeyi düşünen
insanlar bile beytülmala hiçbir zaman dokunma gibi bir şeyi aklından
geçirmezdi İslamiyette. Bugün bizlerde, modern toplumlarda hazine deniliyor.
Aslında İslamdaki beytülmal neyse hazine de odur. Nitekim birçok
zaman hazineyle ilgili, devletin malıyla ilgili bazen yetkililer de, bazen
hükûmet olan, bu işleri düzenlemekle görevli olanlar da tüyü
bitmemiş yetimin hakkı değerlendirmesi yapıyorlar.
Türkiyede vergi adaleti, verginin düzenlenmesi, verginin
belirlenmesi ve adil bir şekilde bölüşümü ne kadar
gerçekleşiyor? Daha önce konuşan hatipler dile getirdiler,
yıllardır bu Türkiyede tartışılıyor. Türkiyede
devletin topladığı vergilerin önemli bir kısmı
dolaylı vergilerdir yani tüketim üzerine, siz bir malı
tükettiğinizde, harcama yaptığınızda onun üzerinden
alınan vergilerdir ve tüketimi toplumun tümü yapar. Ücreti ve geliri az
olan kesimler hem geçmişte bugün de özellikle çağdaş hukukta vergide
kazancı kadar vergi ödeyen, hatta eğer çok az kazancı varsa
vergi ödememe mantığı üzerine kurulmuşken dolaylı
vergilerde mantık kim harcıyorsa isterse en zorunlu, en temel ekmek
alırken karnını doyurmak için, ayağına ayakkabı
alma, üzerine örtünme için aldığı şeyden bile vergi
kesmedir ve Türkiyede vergilerin çoğunluğu dolaylı vergiler
üzerinden alınıyor.
Nitekim burada yapılan düzenlemelerden biri, ücret
gelirlerinde üst tabanla ilgili bir düzenleme. Burada üst taban diğer
gelirleri olanlardan daha fazla belirlenmiş. Bunun düzenlenmesi doğru
ama bu düzenleme yapılıyorken, burada vergi oranlarının
belirlenmesi, asgari ücretliler başta olmak üzere, özellikle alt
sınır grubundakiler için de vergi diliminin düzenlenmesinde bir yeni
düzenleme yapılması gerekiyordu.
Değerli arkadaşlar, birçok zaman, belli alanlarda
değerlendirme yaptığımız zaman barıştan,
demokrasiden bahsediliyor. En fazla Türkiyede sanırım, demokrasinin
her alanda en az olduğu Türkiyede demokrasiden en çok bahsedilmektedir.
Vergi adaletinin olmadığı, vergi bölüşümünün
olmadığı bir yerde demokrasiden bahsedilebilir mi?
Şimdi, bu ülkede asgari ücret açlık
sınırı düzeyinin altındadır ve asgari ücretten vergi
alınıyor. Hükûmet bu konuda, bunu düzenleme gibi bir görev
almıyor, onunla ilgili bir çalışma yapmıyor. Geçmişten
bu yana kadar, siyaset yapan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, iktidar olsun
muhalefet olsun, grubu olsun olmasın yer alan her milletvekili mutlaka bu
kürsüyü kullanırken asgari ücretin vergi dışı
bırakılmasıyla ilgili değerlendirme
yapmıştır. Tabii ki, Türkiye gibi bir ülkede, toplumun önemli
bir çoğunluğunun, ücretle çalışan, emeğiyle
çalışan kesimlerin önemli bir çoğunluğunun asgari ücretle
çalıştığı ve yine denetimin, kayıt
dışılığın yoğun olduğu, kayıt içi
olsa bile, özelde çalışan işçilerin çoğunluğunun,
ücretinin dışında, az prim ödemek için asgari ücretli
gösterildiği bir yerde, bir anda asgari ücretin tümünü vergi
dışı bırakmak mümkün değil, bunu kabul ediyoruz ama
yıllardır Türkiyede bu tartışılıyorken, siyasetin
samimiyeti, siyasetin emekçiyi, toplumun en alt grubunda bulunan insanları
ne derece önemsediği, onlarla ilgili söylediğini seçim
zamanlarında veya oyuna ihtiyaç duyduğu zamanların
dışında ne kadar bunu tartıştığı
önemlidir. Mesela yıllardır, otuz yıldır, kırk
yıldır bu ülkede, bu ülkenin Parlamentosunda asgari ücretin
düşüklüğünden bahsediliyor, asgari ücretin vergi dışı
bırakılması gerekliliğinden bahsediliyor. Nitekim, AKP de
2002de iktidara geldiğinden bu yana bunu defalarca dillendirmiş, o
konuda ileride düzenleme yapılması gerektiğini belirtmiş
ama sekiz yıldır iktidarda olmasına rağmen asgari ücret
nasıl vergi dışı bırakılabilir, vergiden muaf
tutulabilir veya en azından o konuda bir düzenleme yapılabilir,
herhangi bir çalışma yapma ihtiyacı duymuyor bu düzenlemeleri
yaptığı zaman.
Gelir bölüşümünde adaleti sağlamanın diğer bir
yolu kayıt dışılığı ortadan
kaldırmaktır. Türkiyede üretimin, üretilen değerlerin
yarısından çoğu ve Türkiyede emeğin, çalışan kesimin
yüzde 50sinden çoğu kayıt dışıdır. Peki böyle
bir ülkede adalet olur mu? Üretenlerin yüzde 50sinin ortada
olmadığı, çalışanların yüzde 50sinden
çoğunun çalışıp çalışmadığı,
güvencesi, nerede çalıştığının, ne ücret
aldığının belli olmadığı bir yerde
nasıl gelir bölüşümünü sağlayabilirsiniz. Gelir bölüşümünü
adaletli sağlamadığımız zaman da demokrasiyi,
eşitliği nasıl sağlayabilirsiniz?
Türkiyede, genelde, teşvikler
tartışıldığı zaman en başta, işte,
istihdam sağladıkları için, en başta Türkiyede sermaye
geliri sağladıkları için en büyüklere, sanayide, üretimin
diğer alanlarında, bankacılıkta, borsada, her alanda,
başta yabancı sermaye olmak üzere en büyükleriyle ilgili muafiyetler,
vergi indirimleri ve teşvikler getirilmiştir. Ha, bunun
mantığı vardır, bunu anlarız, tabii ki bir ülkede daha
fazla yatırımı sağlama, uluslararası ilişkilerin,
ticaretin günümüzde farklılaştığı tek ülke, ülke
sınırlarının içinde ticaretin artık uluslararası
rekabete dönüştüğü bir ortamda sermayenin daha fazla
yatırım yapmasının, üreticinin daha fazla yatırım
yapmasının ve rekabet edebilmesinin koşullarını
yaratmak gerekiyor ama birçok zaman, sağlanan bu teşvikler gerçekten
yatırımı sağlama, uluslararası rekabeti sağlama,
daha ucuza üretim, daha iyi ücretle işçiyi, emekçiyi
çalıştırıp ülke ekonomisini genel anlamda
zenginleştirme amacıyla yapılmıyor. O döneme göre çıkarılan
mevcut hükûmet, belli grupların baskısı sonucu çok gündemde
olmayan bir yasayı getirip, o istemler doğrultusunda hemen
çıkarabiliyordu.
Türkiyede genelde vergi düzenlemeleri, gelir vergisindeki
düzenleme, gelirdeki ve gelir üzerindeki vergideki adaletsizliği ortadan
kaldırma, genel bir vergilendirme hukuku oluşturma konusunda
hükûmetler çok istekli davranmazlar; o gün hem kendi ihtiyaçları, o gün
etkin olan çevrelerin ihtiyaçları ve yine o gün seçime göre belli kesimlerin
taleplerini içeren kesimlerin o talebini küçük de olsa yerine getirip oyunu
almaya yönelik düzenleme yapmanın mantığıdır.
Eğer öyle olmasaydı bizler
Türkiyede genel hukuku, genel hukukun
dilini sadeleştirme gibi bir talep her zaman toplumda var, bununla ilgili
birçok zaman çalışmalar da var. Ama bizler burada yasa
çıkarırken, kanun çıkarırken hem getirilen
tasarıların
Özellikle Hükûmet ve geçmişte de diğer
hükûmetler tarafından hem komisyonlara getirilen hem de komisyonlarda
tartışılıp bazen dili sadeleştirilme denilse bile Genel
Kurula getirilen kanun tasarı ve tekliflerinin birçoğu, o konuda
ciddi bir çalışma yapmayan, o konuda ciddi bir çaba sarf etmeyen
milletvekilleri tarafından bile anlaşılmıyor. O konunun
uzmanı olmayan, o ayrıntıları yakalayamayan birçok
milletvekili herhangi bir yasa tasarısı veya teklifine
baktığı zaman birçok zaman ne anlama geldiğini bilmiyor.
Peki, değerli arkadaşlar, elbette ki Türkiye Büyük
Millet Meclisinde her grup belli konularda uzman elemanını, belli
konudaki milletvekillerini görevlendirir, yine dışarıdan belli
bilgiler alır ama burada eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun
çıkarıyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi tasarı ve teklifleri
tartışıyorsa ve burada her milletvekilinin neyi
tartıştığı konusunda bilgi sahibi olması
gerekiyorsa bizim bu konuda çok daha dikkatli olmamız gerekmiyor mu?
Birçok zaman, geçmiş dönemde de, bugün AKP Hükûmeti döneminde
de özellikle baştan başlayarak komisyonlar öncesinde ve komisyon
sürecinden Genel Kurula gelinceye kadar bir yasa tasarısı veya
teklifini getirdiği zaman muhalefeti ve kendisi
dışındakileri bilgi sahibi etmeden bastırarak getirebilir
mi? Bir.
İki, bunları hazırlarken diline, onun
sadeliğine hem burada tartışılırken tüm
milletvekillerinin sağlıklı tartışıp doğru
karar verme iradesini kullanmasını hem de bu tasarı ve teklif
burada tartışılırken ve kanunlaşırken bu Meclisi,
bu Meclis kürsüsünden milletvekilini dinleyenlerin o anda ne çıktı
Meclisten, hangi kanun çıktı, beni ilgilendiren herhangi bir şey
var mı, onu bilmesi açısından bu konuya dikkat edilmesi
gerekiyor.
Şimdi, kanun tasarısı ve teklifleri var önümüzde,
birçok, otuzun üzerinde kanunla ilgili düzenlemeler var ve bu temel kanun
olarak getiriliyor. Şimdi, temel kanunun mantığı
Konuları ve içeriği birbirine yakın olan, tek bir
başlık altında görüşülebilecek, tek bir başlık
altında düzenlenebilecek konular temel kanun olarak
çıkarılır ancak otuzun üzerinde değişik kanunlardan
düzenlemelerin olduğu bir tasarı temel kanun olarak getiriliyor.
Bu bölünmüş, neye göre bölünmüş? Şimdi, bu temel
kanun olarak hazırlanıp başlıklar belirlendiği zaman,
birinci bölüm, ikinci bölüm, üçüncü bölüm diye neye göre
belirlenmiş? Yani birinci bölümde bulunan maddelerin ne kadar birbiriyle
ilgisi var, ona göre birinci bölüm denilmiş? İkinci bölümün ne
kadar ilgisi var? O zaman neden bölüm diyoruz? Madem amaç bir an önce, çok
maddeli olan ve tartışıldığı zaman muhalefet
partileriyle uzlaşma, muhalefet partilerinin de taleplerini içeren,
onların getirilen tasarıya, teklife muhalefet etmeleri yerine, onların
önerisinin de alınıp daha kolay anlaşılır, ülkenin
yararına, halkın yararına ve anlaşılır bir
şekilde çıkmasını sağlama yerine kendi
başına çıkarmaksa, amaç oysa o zaman bunu da kaldırın,
böyle birkaç bölüme ayırma yerine tek bölüm deyin yani getirilip burada
tek bölüm hâlinde görüşülsün yani birlikte kanunu görüşelim. Bu
mantıkla ve bu anlayışla biz toplumun karşısına
çıkıp değerlendirmeler yapıyoruz. Toplumun
karşısına çıkıp bu tasarıyı veya teklifi
getirirken Ne kadar, toplumun bugününü ve geleceğini düşündük,
toplumun refahını, toplumun esenliğini, toplumun beklediği
değişiklikleri yaptık. demek çok anlamlı olmuyor.
Sanırım, biraz sonra, AKP adına hatip veya bakan
konuştuğu zaman, burada ne kadar önemli maddeler olduğunu, bu
değişikliklerle ne kadar önemli değişiklikler
yaptıklarını söyleyecekler ama bunun içeriğine
baktığımız zaman, bir kısmı herhangi bir
genelgeyle de veya mevcut durumda da uygulanabilecek, diğerleri de
Burada
diğer partilerin araştırma önergeleri verildiği zaman
Hükûmet yetkilileri çıkıp Çok önemli, çok acil çıkarmamız
gereken yasalar var, tatilimizi erteledik önemli yasaları çıkarmak
için. dedikleri kadar önemli değil. Buradaki düzenlemelerin önemli bir
kısmı, hatta çoğunluğu bugün değil, 2010un Ekiminde,
Kasımında, Aralığında tartışılsa
kıyamet kopmaz, hiç kimsenin önemli bir kaybı da olmaz. Ama belli
kesimlerin, belli çevrelerin, Hükûmete yakın, AKPye yakın belli
çevrelerin, belli dönemlerde Bu yasa tartışılırken şunu
da çıkarın. gibi baskıları sonucu bu tür düzenlemeler
Hem
detaylı tartışma hem de bir an önce çıkarma
Bu yasa
geliyorken şu kesimin de bir talebi vardı, şu kesimin de
istemleri vardı. veya Bu bize yakın olan kesimlerin talebiydi. o
tür kaygılarla yasalar çıkarılıyor.
Sayın milletvekilleri, biz, gerçekten, her
değerlendirmemizde, her söylemimizde, bu Meclis için Sorunların tek
çözüm yeri. diyoruz. Her konuştuğumuzda, ülkenin
sorunlarının tek çözüm yeri olduğu için de Büyük diyoruz,
Yüce diyoruz. Yani bizler Türkiye'de, bu kadar sorunu olan bir ülkede,
gerçekten, sorunlarımızı bu Mecliste
Çok farklı
düşünebiliriz, sorunların çözümüyle ilgili çözüm önerilerimiz çok
farklı olabilir fakat bizler samimi bir şekilde, seçim dönemlerinde
yapılan çalışmalar, halka gitme, seçim döneminde yapılan
propagandalar dışında, bizler bu Mecliste
çalışıyorken, inancımız, taleplerimiz çok farklı
olabilir ama gerçekten gelip bu Parlamentoda, bu Parlamentonun kürsüsünde
inandığımız şeyleri söylemeye dönük bir tavır ve
politika değişikliği içine girecek miyiz, yoksa gerçekten bu
kürsüdeki konuşmalarımızın yüzde 90ını,
inanmadığımız ama partimizin ama bugün siyasetin, bu
kürsüyü kullanmamızın gereği olarak yüzde 90ı içimizden
gelmeyen, beynimizde olmayan şekilde konuşmaya mı devam
edeceğiz? Bu, doksan yıldır, çok az dönemler ve belli zamanlar,
belli kişiler hariç hep böyle gitti; Türkiyeye hiçbir şey
kazandırmadı, bu Meclisin itibarını da yüceltmedi. Nitekim,
Türkiye toplumunun nezdinde itibarı yerlerde sürünen kurumlardan biri
Türkiye Büyük Millet Meclisidir. En yüce olan, tüm sorunların çözüm yeri
olan Meclisin itibarı Türkiye Cumhuriyeti halkının nezdinde
Hangi kesim olduğu hiç önemli değil, Türktür, Kürttür,
Lazdır, sağcıdır, solcudur
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karabaş, lütfen Meclise
haksızlık etmeyelim, konuşmanıza dikkat edelim.
Buyurun.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) Bitiriyorum
Başkan.
Ben, toplumun Meclisle ilgili değerlendirmeleriyle, bu ülkede
yapılan kamuoyu araştırmalarıyla, hangi kurumun toplum
nezdinde ne kadar itibar gördüğüyle ilgili bir değerlendirme
yapıyorum. Elbette, başta da belirttim, bir ülkenin, 70 milyonluk bir
ülkenin tüm sorunlarının çözüldüğü Meclis yüce olmalı, o
yüceliğine denk bir yapı göstermeli ama bakanından,
başbakanından milletvekiline kadar bu kürsüde konuştuğu
zaman, beyninde, ruhunda, inancında olandan -farklı düşünebilir-
yüzde 90, farklı siyaset, kamuoyuna mesaj verme anlamıyla,
yapıyorsa bu itibarı koruyamayız. Bunu yapmamız gerekiyor.
Bundan sonra her türlü konuda, vergi yasası olsun, diğer konularda
olsun, bu yönde bir çabanın olması gerekiyor. Siyasi partiler en
azından bu zihniyetle bugünden itibaren bunu gerçekleştirmeli. Bu
kolay değil ama bunu gerçekleştirmek için bir çabanın da
olması gerekir diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Her birimiz siyaseten farklı düşünebiliriz ama bütün
arkadaşlarımın, Meclisin itibarı ve ülkenin sorunları
için yapacağı
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Meclisin itibarıyla
ilgili bir şey söylemedim. Kamuoyu nezdinde bunu yükseltmemiz
gerektiğini söyledim Sayın Başkan.
BAŞKAN Kendi bulunduğumuz kuruma haksızlık
etmeyelim, şahsi düşüncelerimizi kamuoyunun düşünceleri gibi
takdim etmeyelim lütfen arkadaşlar. Kurumumuza haksızlık
etmeyelim.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Şahsi değil
Sayın Başkan. Yüce olduğunu söyledim.
BAŞKAN Teşekkürler.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Öyle olmasını,
bunu korumamız gerektiğini söyledim.
BAŞKAN Eyvallah, tamam.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Başkan, Meclisin konuya
ilgisi bile bu görüşün bir yansımasıdır.
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, diğer konuşmalar ara verdikten sonra
yapılacaktır.
Şimdi, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.34
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 20.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık
YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi söz sırası tasarının tümü üzerinde
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz isteyen Manisa
Milletvekili Recai Berberde.
Buyurun Sayın Berber. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RECAİ BERBER (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizde olan 536 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bir yasama döneminin sonuna
yaklaştığımız bugünlerde hep birlikte yoğun bir
çalışma temposu gerçekleştiriyoruz. Temel yasa olarak
görüşeceğimiz bu kanun üç bölümden oluşmakta ve 63 madde ile 6
geçici maddeyi ihtiva etmektedir. Birinci bölüm -bugün
başladığımız- 1 ve 25inci maddeler, 26-49uncu
maddeler ikinci bölüm, 50 ve 63üncü maddeler de üçüncü bölüm olarak
görüşülecek.
Kanunla ilgili hususlara geçmeden önce, bugün Sayın Maliye
Bakanımızın altıncı ay sonu itibarıyla, haziran
sonu itibarıyla Gelir İdaresinin bir yerde de performansı ve
dolayısıyla bütçe performansı açısından, bunları
yansıtan gelişmeleri ve sonuçları açıklaması,
kamuoyuyla paylaşması dolayısıyla bu konudaki
görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Öncelikle, bu sonuçlar gerçekten takdire şayan sonuçlar.
Global krizin, küresel krizin bütün dünyayı etkilediği ve bütçe
açıklarının birçok yerde tarihinin en yüksek düzeylerine
çıktığı bir dönemde 2009 yılı krizinin
etkilerinden en hızlı şekilde kurtulan, sıyrılan bir
Türkiye ekonomisi görüyoruz. Bugün yine memnuniyetle kriz yılı olan
2009 yılı bütçesindeki açığın bu yıl hızla
azalmakta olduğunu görüyoruz. Geçen yıl haziran sonu itibarıyla
23,2 milyar TL olan açık bu yıl 15,4 milyar TLye gerilemiş
durumda.
Burada en önemli artış vergi gelirlerinde olmuştur.
Bu açıdan da Gelir İdaremizi ve bütün emeği geçenleri tebrik
ediyorum. Tabii, öncelikle, vergi gelirlerindeki bu artışı
sağlayan mükelleflerimize de teşekkür ediyoruz ve tebrik ediyoruz. 79
milyar TL olan 2009 yılı vergi gelirleri 98,6 milyar TLye
çıkmış. Buradaki artış oranı yaklaşık
yüzde 24. Faiz hariç, aynı dönemde harcamalardaki artış ise 11,5
milyar TLde kalmış. Bunun sonucunda da faiz dışı
fazla, geçen yılın aynı dönemine göre 4 milyar TLden 12 milyar
TLye çıkmış.
Konuşmamı rakamlara boğmak ve sizleri sıkmak
istemiyorum değerli milletvekili arkadaşlarım. Ekonomide en
önemli ve büyük aktör devlet. Devletin bütçe dengesindeki bozukluğun bir
zaman sonra, çok kısa bir zaman sonra bütün aktörleri nasıl
etkilediğini biliyoruz. Geçmişte de bunun çok acı tecrübelerini
toplum olarak yaşadık. Eğer devletin bütçesinde, gelirlerinde
bir şaşma varsa, daha doğrusu öngörülen rakamlar hiçbir zaman
tutmuyorsa bunun sonuçları bütün topluma çok kısa bir süre sonra
olumsuz sonuçlar olarak yansımaktadır.
Hükûmetimizi geçen yılki bütçe açığını
öngörememekle suçlayan başta muhalefet partisi milletvekili
arkadaşlar ve bazı çevrelerin, gelişmiş pek çok ülkenin
bütçe açıklarıyla boğuştuğu bu yılda bütçe
açığındaki son derece olumlu gelişmeler
karşısında herhangi bir şey söylememeleri çok manidar.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Söylediklerimizi dinlemiyorsunuz
ki, biz de o yüzden söylemiyoruz.
RECAİ BERBER (Devamla) Gerçekten ben en azından bu
yöndeki gelişmeleri takdir edeceklerini tahmin ediyordum. .
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya)
Başarılarınızı tebrik edeceğiz ama
dinlemiyorsunuz!
RECAİ BERBER (Devamla) Çünkü gerçekten geçen yıl
özelikle krizle baş edebilmek için bütçe açıklarıyla mücadele
eden büyük büyük ekonomiler ve ülkeler bu yıl ondan daha büyük bir sorunla
karşı karşıyalar ve bu sorun da büyük bütçe
açıkları. Amerika Birleşik Devletlerindeki bütçe
açığı geçen yıl yüzde 12,5lara varmıştı
gayrisafi yurt içi hasılanın. Avrupa ülkelerinin önemli bir kısmında
bu açıklar neredeyse yüzde 10lar seviyesinde. İngilterede yüzde 11.
G20 ülkelerinin birçoklarını ben aldım, 2008e göre 2009daki
artışlar korkunç zaten. Bunların Türkiyede de tabii
yansıması oldu ancak buna sadece şu açıdan bir bakmak
lazım: Türkiyede krizin sonuçları, hemen daha etkileri olmadan önce
mart ayının ortalarında aşağı yukarı
dolaylı vergilerin tamamında, başta özel tüketim vergileri olmak
üzere, temel sanayi dallarının tamamında ciddi vergi indirimleri
yapıldı. Otomotiv sektörü, beyaz eşya, hatta mobilya ve pek çok
sektörde ÖTV indirimleri sayesinde hem ekonomide ciddi anlamda bir soluk
alınması sağlandı hem de bu vergi indirimlerine rağmen
bütçe hedeflerinde, daha doğrusu bütçe açığında Avrupa
Birliği veya OECD ülkelerinin içinde yine aynı sıralarını
korumuş oldu. 2008 yılında 13üncü sıradaydı Türkiye G
20 içinde, 2009 yılında da yine 14üncü sırada yerini aldı.
2010 yılında da Türkiye bütçe açıkları bakımından
G 20 ülkeleri içinde Meksika ile birlikte yüzde 3,4 hedefi için, hedefine
baktığımızda 8inci sırada.
Ben bunu niçin özellikle belirtiyorum: Ben, aynı zamanda
2009 yılında küresel krizle mücadelede en çok gündeme gelen
kurumlarımız, kamuoyunda tartışılan veya bir fonksiyon
icra ettiği düşünülen, hep Merkez Bankası oldu, başka
kurumlar oldu ama Maliye Bakanlığının, özellikle Gelir
İdaresinin ve maliye politikalarının üzerinde fazla
durulmadı. Hem krizin etkilerinin hafifletilmesinde ve
azaltılmasında hem de krizden çıkış sürecinin bu kadar
hızlı bir şekilde oluşmasında gerçekten Gelir
İdaresinin ve Maliye Bakanlığının
performansını bir kere takdir etmek lazım ve ortaya koymak
lazım.
O açıdan da, bu kanunumuz, Genel Kurulumuzda görüşmeye
başladığımız kanunumuz aslında son derece teknik
bir kanun ve bu kanun Plan ve Bütçe Komisyonunda muhalefet milletvekillerinin
de talepleriyle alt komisyona geldiğinde, alt komisyondaki
tartışmalar, inanın, şu anda Genel Kuruldaki müzakerelerin
yanında çok ciddi ve çok seviyeli, son derece teknik ve son derece de
hararetli tartışmalardı. Bunları tutanaklardan da
OKTAY VURAL (İzmir) Ne demek? Milletvekillerinin her yerde
sözleri seviyelidir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Yani burada seviyeli
değil mi Sayın Berber?
RECAİ BERBER (Devamla) Hayır, şunu demek
istiyorum: Yani teknik anlamda söylemek istiyorum. Sürçülisan ettim, kusura
bakılmasın. Şunu demek istiyorum: Yani yoğunlaşma ve
kanunun ele alınış biçimi olarak burada bazı muhalefet
milletvekili arkadaşlarımız söylediler, komisyonlardaki
tartışmaları dile getirdiler. Ben şunu söyleyeyim alt
komisyon başkanı olarak: Alt komisyonda o kadar konu
tartışıldı ki, muhalefet milletvekili
arkadaşlarımızın dile getirdiği ve mutabakat
sağlanmayan hususların önemli bir kısmı Komisyonda hem
tasarıdan çıkarıldı hem de bazıları da
değiştirildi. Bunların hem iktidar hem muhalefet
milletvekillerinin mutabakatıyla çoğu yapıldı. Bu anlamda
da ben teşekkür ediyorum. Yani bu tasarının
oluşmasında, Genel Kurula gelmesinde bütün milletvekillerinin,
Komisyondaki milletvekillerinin çok ciddi katkıları olmuştur.
Teknik anlamda, siyasi anlamda oradaki öneriler son derece, Komisyonumuza ve
tasarının buraya gelen şekline, bu şekli almasına
ciddi anlamda katkı sağlamıştır. Bunu ben olumlu
anlamda söylüyorum ve teknik bir kanunda bu kadar düzenlemeye açık bir
Bakanlık olarak da bu eleştirileri ve bu mutabakat sağlanamayan
hususları dikkate alması da son derece önemli.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, bu kanunun ana
unsurları Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bazı maddelerle
ilgiliydi ve bunlarla ilgili tartışmalarda
arkadaşlarımız burada da yine gündeme getirdiler, Genel Kurulda
da gündeme geldi ve bunlarla ilgili çok net bilgiler verildi Komisyonda
arkadaşlara. Mesela, ücretlerle ilgili olarak vergi dilimlerinde
yapılan, son dilimin haksızlığa yol açması nedeniyle,
daha doğrusu, aynı orana getirilmesi, ücretlerle diğer vergi
dilimlerinin aynı oranda birleştirilmesi nedeniyle daha önce var olan
farklılığın korunabilmesi açısından, matrahlarda
farklılaştırma yapılarak zaten bu sağlanmış
oldu.
Ayrıca, burada, yine, BDP milletvekili
arkadaşımızın söylediği husus, asgari ücretin vergi
dışı bırakılması vesaire gibi hususlar
Bunları herhâlde vergi oranlarına bakmadan arkadaşlar,
incelemeden söylüyorlar. Bizim bu iktidar, AK PARTİ İktidarı
döneminde asgari ücret belli rakamlarda artık vergi dışı
bırakılmıştır diyebiliriz. Zaten o resmî tarifede olan
yüzde 15 oranı, bekâr ve fazla bir indirimden yararlanmayan bir
çalışan için dahi yüzde 5,25tir efektif vergi oranı. Yani
asgari geçim indirimini düştüğünüz zaman, bir kişiden, bekâr bir
çalışandan, asgari ücretli kişiden alınan vergi yüzde 5,25.
Evli çalışanlardan ise çocuk sayısına göre
değişiyor. İnanın, bir kere, evli ve hiç çocuğu yoksa
bile 3,7ye düşüyor hemen, ardından 1,5; 4 çocuğu varsa zaten
sıfır. Dolayısıyla, asgari ücretin vergi
dışı bırakılması Türkiyede AK PARTİ
İktidarına nasip olmuştur. Bunlar da alınmasın
deniyorsa, açıkçası, zaten onun alınmadığı önemli
bir kesim var. O da nedir? Hem bunun alınmadığı hem sigorta
primlerinin alınmadığı kayıt dışı alan.
Kayıt dışı alanın sadece vergi indirimleriyle
giderilemeyeceğinin en önemli kanıtı budur. Bakın neredeyse
vergiyi sıfırlamışız, buna rağmen kayıt
dışı devam ediyor. Demek ki kayıt
dışılık sadece vergi oranları indirimiyle olmuyor.
Yine burada söylendi, gerçekten reform niteliğinde
adımlar bu dönemde yapıldı. Kendileri de ifade etti, Sayın
Hamzaçebi dediler ki: İşte, 2005 yılında Gelir
İdaresi Başkanlığı ile Gelirler Genel
Müdürlüğünün artık fonksiyonları ayrıldı. Gelir
politikaları ayrı bir genel müdürlük, Gelir İdaresi
Başkanlığı ayrı bir teknik genel müdürlük olarak
dizayn edildi ve bununla ilgili altyapılar, personelin eğitimi,
uzmanların alınması, gelir uzmanları, vesaire, şu ana
kadar çok ciddi adımlar atıldı. Bunu takdir etmek lazım ve
bu süreç devam ediyor.
Bu tasarıda da yine aynı şekilde 2005
yılında başlamış olan ve Gelir İdaresi
Başkanlığının teknik yönünü güçlendirmeye yönelik
ciddi bir adım daha atılıyor burada, bu gelir oranları
vesaireden öte.
Bakın, yine ben burada şunu da belirtmek istiyorum: Biz
geldiğimizden bu yana, AK PARTİ İktidarı döneminde vergi
oranları OECD ülkelerinin ortalamalarının altına
çekilmiştir. Kurumlar vergisi oranı yüzde 33tü, yüzde 20ye çekildi.
Gelir vergisi oranları yüzde 47lerdeydi, şu anda en yüksek dilim
yüzde 35. Birçok Avrupa ülkesinde -biz tabii alıştığımız
için- müterakkiyet yok, en üst dilimden ödüyor birçokları.
Dolayısıyla, vergi oranlarında açıkçası
yapılabilecek çok fazla bir şey bence artık yoktur.
Bir de, ilk defa Türkiyede teşvik, Türkiye'nin neresinde
olursa olsun aynı oranlarda yatırım indirimi olarak uygulanan
teşvik sisteminden vazgeçilmiş, sektörel ve bölgesel teşvik
sistemine geçilmiştir. Sektörel ve bölgesel teşvik, şu anda
yapılan yatırımlarla ilgili olarak, neredeyse birçok bölgede
kurumlar vergisini yirmi yıl boyunca, otuz yıl boyunca yüzde 2lere
kadar çekmiştir. Düşünebiliyor musunuz, kurumlar vergisi yüzde 2.
Yedi yıl boyunca sigorta primleri, işveren primleri sıfır
olarak, devlet tarafından ödenecek. Bunların hepsi aslında
yatırımlar üzerindeki vergi yükünün daha da azaltıldığının,
bu süreç içinde, göstergeleri ve bunların sonuçlarını da
alıyoruz açıkçası. Bunların sonuçlarını bu
bölgelerdeki, teşvikli bölgelerdeki yatırımlardaki, krize
rağmen, dünyadaki bu küresel krize rağmen Türkiye'nin cazip bir
yatırım alanı olmasıyla alıyoruz. Ben, kendi bölgemden
çok iyi biliyorum ki yüzlerce yatırımcı, hem de önemli bir
kısmı yabancı yatırımcı Türkiyeye gelip bu
yatırımları yapıyor.
Şimdi, burada, özellikle kayıt dışıyla
mücadelenin yeterince yapılmadığı ve burada da herhangi
bir, bu kanunda da buna yönelik hiçbir düzenleme olmadığı
söylendi.
Değerli arkadaşlar, mükelleflerin vergi ödemedeki en
büyük zafiyeti iki nedene dayanıyor. Bir tanesi, geçmişte, bu bir
alışkanlık, mükellef ödediği verginin nereye gittiğini
görmek istiyor. Vergi dairelerinin sloganıdır biliyorsunuz: Ödediğiniz
vergiler size hizmet olarak dönecektir. Fakat şimdiye kadar insanlar
yakın çevresinde, yerel yönetimlerde, şurada burada somut olarak,
hizmet olarak döndüğünü görmeyince bu sloganın hayalî, afaki bir
slogan olduğunu düşünüyordu. Yani vergileri vereceksin, tabiri
caizse, bir kuyuya atacaksın ama sana dönüp dönmeyeceği belli
değil. Ama şimdi Türkiye'nin her yeri şantiye hâline gelmiş
ve bu vergilerle verilen paraların köylere kadar, köylerdeki, tabiri
caizse, kanalizasyonuna, suyuna, parke taşına kadar
yapıldığını gördüğü zaman insanlar, Ha, demek ki
bu paralar, bizim ödediğimiz vergiler bize hizmet olarak,
yatırım olarak dönüyormuş
Bir kere bu çok önemli çünkü
insanlar gerçekten verdiği paranın nereye gittiğini
düşünmüyorsa, daha doğrusu bilmiyorsa vermez, vermekten
kaçınır.
İkincisi, daha önemlisi tabii, en çağdaş ülkelerde
bile verginin en önemli, başka birçok alandan daha önemli
yaptırımları vardır. Vergiyi devlet kamu zoruyla alır
yani vergiyi gönüllü olarak vermek esastır ancak hiç kimse gönlünden
koptuğu için vergi vermez, devlet kendi otoritesiyle denetimini yapar ve
bu sonuçları sağlar.
Şimdi, çok önemli bir başka hususa değinmek
istiyorum. Bakın, bu kanunla yapılan, hep şimdiye kadar
eleştirilen, getirilen hususlardan bir tanesi, vergi incelemelerinde
koordinasyonun sağlanamaması, denetiminin etkin olmaması.
Şu anda bu kanunun önemli bölümleri: Tamamen, hem Gelir
İdaresi bünyesinde hem Maliye Bakanlığının
değişik -direkt Maliye Bakanlığına bağlı-
vergi denetim birimlerinin koordinasyonu ilk defa bir kurul
aracılığıyla yani bir Vergi İnceleme ve Denetim
Koordinasyon Kurulu aracılığıyla sağlanıyor ve
bununla yetinilmiyor, bu da, Denetim Koordinasyon Kurulu, incelenecek
mükellefleri, inceleme standartlarını, etik kuralları, uyulacak
bütün esasları sağlıyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sekiz senedir koordinasyon yok mu Recai
Bey?
RECAİ BERBER (Devamla) Türkiyede vergi incelemesi yapan,
meslekten olan herkes bilir, hele hele, masanın iki tarafında
bulunmuş benim gibi arkadaşlar çok daha iyi bilir. Türkiyede
mükellefin incelemeye alınması piyango çıkması gibi bir
şeydir. Tabii, standartları vardır ama az inceleme olduğu
için, o insan vergi idaresiyle denetim nedeniyle bir araya, karşı
karşıya geldiğinde gerçekten neyle
karşılaşacağını bilemez ve büyük bir tedirginlik
yaşar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bazılarına hep piyango
çıkıyor, her çekilişte çıkıyor, ne şanslı
adam!
RECAİ BERBER (Devamla) Niye? Mükellef hakları diye bir
şey yok çünkü. Mükellef incelenmeye başlandı. Ne zaman bitecek?
Bunun bir kuralı yok.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Size muhalefet etti mi
yandı...
RECAİ BERBER (Devamla) Dolayısıyla, ilk defa,
bakın, burada, kanunla incelemelere süre getiriliyor. İncelemenin
süresi, eğer kısa incelemeyse altı ayda bitirilecek, eğer
tam incelemeyse bir yılda bitirilecek.
Düşünebiliyor musunuz, şu anda böyle bir olay
olmadığı için, mükellef inceleme süresinin sonuna kadar defter
ve belgelerini vermiş, her akşam kâbus görüyor Acaba yarın ne
olacak, yarın nasıl çağrılacağım? diye. Bu
inceleme süreçlerini yaşamış olan insanlar çok iyi bilir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Daha kısa, her ay
değişiyor. Biri gidiyor öteki geliyor, bulamıyorlar bir daha
geliyorlar.
RECAİ BERBER (Devamla) Dolayısıyla, burada
mükellef niçin incelendiğini bilecek. İncelemeye
başlandığı zaman kendisine tutanakla Şu nedenle
incelemeye başlanmıştır. diye tutanağın bir
örneği verilecek. Bunlar mükellef açısından, Türkiyede iş
yapacak yabancılar açısından son derece önemlidir.
Bakın, Türkiyede diğer hukuk dallarında son derece
önemli adımlar atılmasına rağmen vergi hukukunda mükellef
lehine düzenlemeler yönünden gerçekten geri kalmışızdır. Bu
düzenlemeler aslında gecikmiş düzenlemeler. Ben, burada, Sayın Bakanımızı
ve ekibini tebrik ediyorum. Bunlar çok önemli düzenlemeler; mükellefler
açısından önemli, denetim yapacak arkadaşlar açısından
da önemli. Vergi denetimi yapan insanlar da incelemeyle ilgili süreçten dolayı
tabii ki rahatsız, çünkü incelemenin kuralları, standartları
belli olmalı.
Bugün SPKnın yapmış olduğu,
yaptırmış olduğu bağımsız denetimin bile
standartları çok daha net bir şekilde ortadayken, vergi
incelemesinin, mükellefleri bu kadar ilgilendiren vergi incelemesinin denetim
standartlarının, daha, denetim elemanının inisiyatifinde
kalması düşünülemez. Denetim elemanının, tabii ki, her
inceleme, her olay için ayrı ayrı bir denetim şeyi
olacaktır ama bunun standartları olmalı ve bu standartlar da
burada getiriliyor. Açıkçası bu açıdan da baktığımızda
reform niteliğinde yani 2005 yılında
başlatılmış olan gelir idaresinin özerkleştirilmesi,
kayıt dışı ekonomiyle mücadelede önemli bir adım daha
atılmış oldu. Eğer bu adımları arkadaşlar
yetersiz görüyorsa ve hele hele, Sayın Hamzaçebinin 2002 yılında,
2003 yılında Acil Eylem Planında öngörülen hususlar
yapılmadı. şeklindeki buradaki ithamlarına ben hayret
ediyorum çünkü Acil Eylem Planındaki önemli adımların hepsi
Maliye Bakanlığının yapılandırılmasıyla
zaten atılmıştır ama bu süreç bir günde tamamlanacak bir
süreç değildir, sürekli olarak eksikler giderilecektir.
Burada, Sayın Akçayın ifade ettiği hususlara da
katılıyorum, Gelir İdaresinde motivasyonu artırmak için
özellikle orta kademe yöneticilerle ilgili olarak yapılması gereken
birtakım özlük hakları düzenlemeleri, birtakım imkânlar elbette
Gelir İdaresi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Berber, buyurun.
RECAİ BERBER (Devamla) Hem Gelir İdaremiz hem de
Bakanlığımız tarafından bunlar komisyonlarda dile
getirildi ve bunlarla ilgili düzenlemelerin, kendileri tarafından, yasal
bir düzenlemeye gerek olmadığı için, yapılacağı
açıklandı zaten.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, ben, bu
tasarının
Daha sonra bu tasarıya eklenmiş olan hususlarla
ilgili çok şey söylendi, özellikle komisyonumuzda bilgi veren,
komisyonumuzda diğer kanun maddeleriyle ilgili, önergelerle ilgili bilgi
veren diğer bakanlık mensupları, bürokratlar ve ilgili bakanlar
gerçekten burada
Bir kısmı zaten yine Anayasa Mahkemesinin iptal
ettiği hususları yerine getirmek üzere, acil olduğu için buraya
konulmuştur, bir kısmı da gerçekten süreleri 30 Haziran
itibarıyla dolduğu için konulmuştur. Dolayısıyla
bunların içinde Şu gereksizdir. denilecek bir husus yoktur.
Özellikle burada TOKİyle ilgili haksız bir
eleştiri oldu. TOKİ Başkanımızın -benim
yıllardır tanıdığım bir insan- bürokrat olarak ne
bir siyasi otoriteye ve komisyondaki arkadaşlara bir
saygısızlık amacı vardır ne de öyle bir tavır
sergilemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Berber.
RECAİ BERBER (Devamla) Komisyon toplantısından
sonra da kendisi bire bir görüşmelerinde yanlış
anlaşıldığını özür dileyerek belirtmiştir.
Onun için, ben burada bu yanlış anlaşılmanın da
düzeltilmesini talep ediyorum. Arkadaşlar sonradan bunları
yapmıştır.
BAŞKAN Sayın Berber, lütfen
RECAİ BERBER (Devamla) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bu tasarının hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tasarının tümü üzerinde şahsı
adına söz isteyen Hasan Fehmi Kinay, Kütahya Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Kinay. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Sayın Başkan,
muhterem milletvekilleri; 536 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanununda ve diğer kanunlarda değişiklik öngören tasarı
hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii ki torba kanunlarla ilgili birtakım
tenkitlerde bulunuldu. Bence torba kanunlar elbette ki birçok yasayı,
birçok kurumu ilgilendiren yönüyle kavranması, değerlendirilmesi
belki de güçlük çekilen yasalardır ama belki de birçok noktayı
değerlendirip çözdüğü için de bu yönüyle etkin yasalar olarak da
görülebilir. O kadar da haksızlık etmeyelim. Torba kanunlar, etkin
kanunlar olarak belki de yasama faaliyetlerinde ele alınması gereken,
değerlendirilmesi gereken kanunlardır. Burada biraz evvel Recai
Berber Beyin de ifade ettiği gibi, özellikle Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilen bazı kanunların
Burada, bu yasal
boşluğun giderilmesine dönük bir çalışma sergiliyoruz.
Değerli arkadaşlar, maliye politikası, ekonomik
politikalar arasında, siyaset kurumunun şekillendirdiği yönüyle
önem arz eden yasalardır. Bu cihetle, şimdiye kadar AK PARTİ
döneminde izlenen maliye politikalarımızın gerek mükellef
açısından gerekse ekonomik birimler açısından getirmiş
olduğu birtakım olumlu değerlendirmeleri burada sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Buna geçmeden önce, özellikle iktidar partisi milletvekilleri
olarak bizlerin topluma umut verme noktasında bugün yaşanan,
TÜİK tarafından aktarılan veriler
ışığında bir değerlendirmeyi de vazife biliyorum.
Bildiğiniz gibi, bugün TÜİK işsizlikle ilgili
rakamları açıkladı. Geçtiğimiz nisan ayında yüzde 14,9
olan işsizlik oranı 2010 Nisan ayı itibarıyla yüzde 12ye
geriledi.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Kinay, konjonktürel olarak
o zaten hep iner çıkar.
HASAN FEHMİ KİNAY (Devamla) İşsiz
sayısı 547 bin civarında azaldı, istihdam edilen kişi
sayısı da 1 milyon 803 bin artış sergiledi. Böylelikle, 22
milyon 500 bine ulaştı. Burada özellikle TÜİKin
yapmış olduğu açıklama sonrasında en sevindirici olay,
genç işsizlerin yüzde 26,5 oranından yüzde 21e
azalmasıdır. Her 5 genç işsizin 1i, bu dönemde bir istihdam
imkânı bulabilmiştir.
Değerli arkadaşlar, sanayi üretim endekslerini takip
ediyoruz, fevkalade iyi gelişmeler ortaya konuyor. Artık, küresel
krizin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin sürekli azaldığı
bir süreci yaşıyoruz ve bundan dolayı hepimizin bundan mutluluk
duyması gerektiğini düşünüyorum. Kredi hacmi artıyor, faiz
oranları bugün de Merkez Bankası tarafından
değiştirilmedi, düşük seviyesini sürdürüyor. Türkiye 2004
yılında yakalamış olduğu o büyük büyüme
hızını, yüzde 11,9 büyüme hızını, bir benzerini
bu ilk çeyrekte de yüzde 11,7yle gerçekleştirmiştir. Bütün bu
gelişmeler tabii ki alınan önlemlerin etkisiyle
yaşanmaktadır. Biraz evvel de ifade ettiğim gibi, belki de
maliye politikalarını bu yönüyle daha titiz değerlendirmemiz
gerekiyor. AK PARTİ döneminde maliye politikalarında belki de en çok
vurgulanması gereken konu, gelişme, vergi oranlarının
düşürülmesidir. Evet, Türkiyede doğrudan vergilerde ülke
ekonomisinin rekabet gücünü artırmak üzere önemli ölçüde vergi indirimleri
yaptık, kurumlar vergisinde önemli indirimler yaptık. Keza, birçok
sektörde KDV indirimleri yapıldı. Kurumlar vergisinde baştan
sona mevzuatı yeniledik, sadeleştirme gerçekleşti ve belki de en
çok ülke ekonomisine, kaynaklarımıza, rekabet gücüne etki eden unsur
bu dönemde yürütülen teşvik politikasıdır. Maliye
Bakanlığı tarafından yürütülen teşvik politikası
ülkemizdeki bu büyümenin arkasında ve son yaşanan küresel krizdeki
etkilerin azaltılması açısından
baktığımızda, değerlendirdiğimizde fevkalade önem
taşımaktadır değerli arkadaşlarım.
Gelir İdaresi Başkanlığımız
bildiğiniz gibi 2005 yılı itibarıyla yeni bir statüye
ulaşmış bulunuyor. Bu süreçte mükellef ilişkilerinde belki
de reform sayılabilecek bir çağdaşlaşma süreci
yaşadık. Teknolojinin vermiş olduğu imkânları olabildiğince
kullandığımız bir döneme girdik. Bakın, şu anda
e-beyanname dediğimiz sistemle artık beyannamelerin yüzde 99u
elektronik ortamda verilebiliyor. Bu kayda değer başarı
aynı zamanda OECD raporlarına da yansımıştır.
Mükelleflerimizin Borcu yoktur. yazısı alması için vergi
dairesine gitme gibi bir zorunluluk ortadan kalkmıştır. Motorlu
taşıtlar vergisi ya da trafik para cezalarına ilişkin
ödemeleri, buna benzer ödemeleri kredi kartından yapabilir hâle geldik.
Denetim stratejileri, ortaya konan bu otomasyondan yararlanmak suretiyle çok
daha ciddi, stratejik bir noktaya ulaşmıştır. 2010
yılı Ocak ayı itibarıyla Özelge otomasyon sistemi kurularak
birçok mükellefle idare arasındaki ilişkiyi otomasyon sistemine,
bürokrasiyi azaltmak amacıyla otomasyon sisteminden yararlanma
noktasına getirilmiştir.
Vergi İletişim Merkezi kurulmuştur. Mükellefler,
artık birtakım soruları olduğunda bu iletişim
merkezinde çağrı merkezleriyle görüşmek suretiyle bu
sorunlarına cevap bulabilmektedir.
Yine vergi idaresi etkili iletişim seminerleri
düzenlemiştir bu dönem içerisinde. Böylelikle, 140 bin civarında,
sermaye iradına dayalı olarak oluşan vergi mükellefi
tabanında bir genişleme ortaya çıkmıştır.
Artık KDV sisteminde vergi iade talepleri yine elektronik
ortamda yapılabilmektedir. Böylelikle sahte belge tanzim etmek suretiyle
vergi iadesi yönünde talebi olan kişiler kolaylıkla
ayıklanmaktadır. Gerçek iade talebini ortaya koyan mükellefler de
kısa sürede bunlara ulaşmıştır.
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu görüşmüş
olduğumuz tasarının kısa sürede yasalaşması, hem
Parlamento çalışmalarımız açısından hem de
yasayla ilişkili olan kesimler açısından büyük önem arz
etmektedir. O nedenle ben konuşmamı daha fazla uzatmak istemiyorum
zaman kazanma noktasında. Eğer mümkünse gruplar da bir uzlaşma
zemini bulabilirse, bu tasarıyı öngördüğümüz şekilde
yarın akşam itibarıyla bitirmek arzusunda olduğumuzu ifade
ediyorum. Bu doğrultuda, grup başkanlarımızın, grup başkan
vekillerimizin bu yönde bir girişimde bulunmasını yararlı
görüyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Komisyonda onları hep
denedik de hiç sonuç alamadık.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kinay.
Tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen Ertuğrul
Kumcuoğlu, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın Kumcuoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Gelir Vergisi Kanunu ile ilgili
ilgisiz, yerli yersiz, gerekli gereksiz yirmiyi aşkın çeşitli
kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin 536 sıra
sayılı Kanun Tasarısı hakkında grubumuzun görüş
ve değerlendirmelerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım.
Değerli arkadaşlarım, bugün kabul ettiğiniz
çalışma programına göre bugün ikinci bölümün sonuna kadar yani
49uncu maddenin sonuna kadar çalışmamız gerekiyor. Normal
olarak her madde üzerinde iki tane önerge verildiğini düşünürsek 49
maddede 980 dakika çalışmamız gerekiyor. Bu da on beş saat
ediyor.
Şimdi, size, müsaade ederseniz, Hükûmete yakın, Hükûmete
yandaş bir dergiden bir pasaj okumak istiyorum: İngiliz bilim
adamlarının 25 yıldır sürdürdükleri çalışma, iki
saati aşan fazla mesainin kalp damar hastalıkları
bakımından ciddi bir risk artışına neden olduğunu
ortaya koydu. İngiltere'de 10 binden fazla çalışanın 25 yıl
izlendiği 'Whitehall II adlı araştırmanın
sonuçları normal mesainin üzerinde çalışanların, normal
çalışanlara oranla kalp krizine bağlı ölüm risklerini yüzde
60 oranında artırdıklarını ortaya koyuyor.
Yani eğer bu çalışma temposuna devam etmekte
ısrar ederseniz, akla aykırı işler yapmaya devam ederseniz,
bu beş yüz küsur milletvekilinden birinin başına bir iş
gelirse bunun sorumlusu siz değilsiniz, size bu yönde talimat veren
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğandır. Bunun
altını çizerek ifade ediyorum.
Şimdi, konuşmama girerken ilgili ilgisiz, yerli yersiz,
gerekli gereksiz tabirini kullandım. Bunu espri olsun diye yapmadım.
Bakın, bu kanunla yirmiye yakın kanunda değişiklik
yapıyorsunuz, Merkez Bankası Kanunundan Devlet İhale Kanununa,
adli personel ile devlet davalarını takip edenlere ödenecek
tazminatlardan Kabahatler Kanununa, İş Kanunundan
Yükseköğretim Kanununa, Pasaport Kanunundan Toplu Konut Kanununa kadar
yirmiye yakın kanununda değişiklik yapıyorsunuz.
Yapılabilir mi? Adına torba kanun dediğiniz bir
düzenlemeyle bunu yapmaya çalışıyorsunuz ama bununla
yetinmiyorsunuz, bu kanunu bir de temel kanun olarak görüştürme
-affedersiniz, tabir bulmakta güçlük çekiyorum- yanlışını
yapıyorsunuz.
Şimdi bakalım İç Tüzükümüz ne diyor? İç Tüzük
diyor ki: Bazı kanunlar temel kanun olarak konuşulabilir. Hangi
şartla?
1) Bir hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle veya
kapsamlı olarak değiştirecek biçimde genel ilkeleri
içerdiği takdirde
İçeriyor mu bu kanun böyle bir şey?
Hayır, içermiyor.
2) Kendi alanındaki özel kanunların
dayandığı temel kavramları göstermesi hâlinde
Böyle bir
gösterme hâli var mı? Hayır, yok.
3) Düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler
arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğunun
bulunması hâlinde bazı kanunlar temel kanun olarak
konuşulabilir. diyor. Bu şart yerine geliyor mu? Gelmiyor.
Fakat burada kanun yapma sürecinde açıkça, net bir
şekilde İç Tüzükü ihlal ediyorsunuz ve bunu yaparken de kesinlikle,
gruplar arasında mutabakat aramıyorsunuz, dediğim dedik,
çaldığım düdük esprisiyle hareket ediyorsunuz. Bu işin
sonu iyi değil. Bu kafayla Türkiye'nin temel sorunlarına
sağlıklı çözümler bulunabileceğini zannetmiyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, ne yapıyoruz? Esas
itibarıyla bazı vergi kanunlarında düzenlemeler yapıyoruz.
Ne yapacağız? Vergi idaresini iyileştireceğiz. Ne
yapacağız? Efendim, vergide etkinliği
artıracağız. Ne yapacağız? Sağlıklı
çalışmayan bazı kanun maddelerini değiştirmek
suretiyle daha sağlıklı hâle getireceğiz. Ne amaçla
yapacağız? Sistem daha iyi çalışsın diye, daha fazla
üretelim, daha müreffeh yaşayalım diye ama bu kanun maddelerinin
hiçbirinde bu amacı sağlayacak bir düzenleme yok. Bunların
buraya niye tıkıştırıldığını, niye
sokuşturulduğunu, niye böyle bir çorbaya çevrilip bizim huzurumuza
getirildiğini anlamak da mümkün değil, bunlardan nasıl bir fayda
sağlanacağını değerlendirmek de mümkün değil.
Ekonomimizin yüzde 50sinin kayıt dışı olduğu yerde,
vergi kanunu olmuş, yapmışsınız,
yapmamışsınız ne yazar, yaptığınız
vergi kanunlarını şöyle veya böyle
değiştirmişsiniz, değiştirmemişsiniz, ne yazar!
İşsizliğin alıp başını gittiği,
açlığın, sefaletin kol gezdiği, ekonominin daha 2008
performansını yakalayamadığı bir ortamda bu,
oynamasını bilmeyen gelin oyunudur. Ne
yapacağınızı bilmediğiniz için, âdettendir, hükûmetler
ne yapacaklarını bilemedikleri hâlde hemen maliye bakanına
dönerler Tamam, sen bir şeyler yap. derler. Maliye bakanları da
böyle, kendilerince torba tabir ettikleri -bana göre çorba, isterseniz siz
deyin aşure- kanunlar getirerek bir şeyler
yaptıklarını zannederler ama Sayın Bakan, bununla bir
şey yapmıyorsunuz, yapıldığına dair de kanunun
gerekçelerini incelediğimiz vakit hiçbir yere varamıyoruz.
Bazı AKPli arkadaşlar bu kürsüye çıkıyorlar,
aman ekonomi ne kadar güzelmiş, Adalet ve Kalkınma Partisi ne kadar
başarılıymış, rakamlar döküyorlar, rakamlar
saçıyorlar, bir şeyler ifade etmeye çalışıyorlar ama
hadise o kadar basit değil. Biraz önce burada konuşan
arkadaşımız vergi performansıyla ilgili bazı
değerler ortaya koydu ama gelin, ben de bazı başka değerler
ortaya koyayım. Bakın, 2010 senesinin ilk altı ayında
ithalden alınan KDVler yüzde 41 oranında artmış ama
hazirandaki artış oranı sadece yüzde 6dan ibaret. Yani
eğer herhangi bir şekilde geriye doğru altı aylık değil
de beş yıllık performansı gözden geçirdiğinizde bu
rakam yüzde 50ye yaklaşıyor fakat haziranda birdenbire yüzde 6ya
düşüyor. Yani haziran ayında bu ekonomide frene
basılmış, birileri frene basmışlar, ithalatta çok
ciddi düşüş olmuş. Bu ne manaya gelir? Gayet açık: Türkiye,
açık ve net bir şekilde, yaşamını ithalat üzerine
kurmuş bir ekonomi... Ekonomi artık iç dinamikleri üzerinden büyüme
felsefesini, iç dinamikler üzerinden büyüme projesini, iç dinamikler üzerinden
büyüme anlayışını bir tarafa bıraktı. Ne
yapıyor? İthal ediyor, iyi kötü işliyor, bununla hem içeride
birilerini, pazarı doyurmaya çalışıyor hem de bunun
üzerinden ihracat yapmaya çalışıyor ve ondan sonra da ekonomi
çalışıyor görünüyor fakat Haziran ayındaki
performansınızda alarm zilleri çalıyor. Senenin ilk beş
ayında gösterdiğiniz performansı haziran ayında
gösteremiyorsunuz. Dolayısıyla, ekonomi iyiye gitmiyor, yaz
ayları olmasına rağmen. Biliyorsunuz, yaz aylarında kış
aylarına nazaran ekonominin -işte turizmde biraz hareketlilik olur,
tarımda mahsul alınır, insanlar kışa nazaran biraz
daha tarlaya, bahçeye gitme imkânını bulurlar, meyvedir, sebzedir,
yaz aylarında daha bol olur mülahazaları ile- daha iyi
büyüyeceği ve ekonominin daha canlı olacağı ve buna
bağlı olarak da dış ticaretin buna endeksli olarak daha iyi
bir performans göstereceği beklenirken birdenbire rakamlar tepesi üstü
gidiyor haziran ayında. Bunu tenkit babında söylemiyorum,
dikkatlerinizi belli yere çekmek için söylüyorum çünkü rakamlar şöyle, rakamlar
böyle diye birtakım globallerden hareket ederseniz, detaylara girmezseniz
hep mazide kalır, gününüzü ve istikbalinizi sağlıklı bir
şekilde alıp, değerlendirip bakmazsanız bu gibi
yanlışlar içinde olursunuz. Eğer bu gibi yanlışlar
içinde olursanız da önümüzdeki seçimlerde Bye bye! iktidara veda
edersiniz. Zaten o gayet açık şekilde ufukta görünüyor.
Bakın, arkadaşlar, bu kanunun geneli üzerinde
konuşmak için huzurlarınızdayım. Ayrıntıya girmek
gerektiği takdirde genellemeler yapmak mümkün değil çünkü
-söylediğim gibi- münasebetli münasebetsiz yirmiye yakın kanunun
orasını burasını değiştiriyorsunuz. Böyle bir
konuda genel birtakım münazaralarda bulunmak mümkün değil ama
dikkatimizi çeken bazı hususlarda ben bazı eleştiriler getirmek
istiyorum. Bunlardan birincisi, bu kanunun 29uncu maddesiyle ilgili. Bu
kanunun 29uncu maddesinin gelirle, giderle uzaktan yakından ilgisi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kumcuoğlu, lütfen
tamamlayınız.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Bu, Millî Piyango kanununun,
Millî Piyangonun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 2nci maddesinde değişiklik yapıyor fakat
yaptığınız değişiklik tam üç daktilo
sayfası. Bakın, 2009 senesinde Haldun Taner Armağanını
kazanan hikâye bundan daha kısa idi. Siz, burada bir madde
değiştirmiyorsunuz, bir maddenin bir fıkrasını
değiştirmiyorsunuz, buz gibi, yukarıdan aşağı,
yepyeni bir kanun yapıyorsunuz. Millî Piyango idaresinin
fonksiyonlarının bir kısmının özel şirketlere
devri konusunda bir kanun büyüklüğündeki düzenlemeyi bir tek ek maddenin
içine sıkıştırıyorsunuz. Bu Anayasaya
aykırıdır. Yarın Anayasa Mahkemesine gider de oradan
çevrilirse ağlamayın, Hukuk bizim önümüzü kesiyor. diye
ağlamayın. Şimdiden gelin, doğruyu yapın,
aklınızı başınıza toplayın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kumcuoğlu.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.16
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.29
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
536 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapacağız. On dakika soru sorma, on dakika cevap verme süresidir.
Sayın Çalış, Sayın Taner, Sayın
Ağyüz, Sayın Yıldız, Sayın Asil, Sayın
Nalcı, Sayın Uslu ve Sayın Işık sisteme girmişlerdir.
Sayın Çalış, buyurun.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan,
teşekkürler.
Sayın Bakan, 4/Bli çalışan öğretmen,
sağlık personeli ve diğer 4/Bli çalışanların
gerçekten aileleri bölünmüş durumda. Maliye
Bakanlığının olumlu bakmaması nedeniyle bir dram
hâline geldi. 4/B ve 4/Clilerin problemlerini çözecek herhangi bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, kazanç üzerinden
alınan vergilerin 2002 yılındaki gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı nedir? 2009 yılındaki oran nedir?
İki: Yine, kazanç üzerinden alınan dolaysız
vergilerin içindeki kesinti yoluyla tahsil edilen stopaj vergileri
çıkarıldıktan sonra kalan gerçek kazanç vergisi miktarı ne
kadardır?
Üç: Tahakkuk eden verginin yüzde kaçı tahsil
edilebilmektedir? Vergi tahsilatını artıracak bir tedbir
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ağyüz
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, örneğin, Millî Piyango İdaresi Genel
Müdürlüğünün kanunda yer alması gereken özelleştirmesi birden
çok maddeye bölünmek suretiyle düzenlenmesi gerekirken bu kanunda bir
değişiklik olarak sunulmuş. Bunu teknik olarak doğru
buluyor musunuz?
Elektrik mahsuplaşmaları yer alıyor. Çiftçiler
sulama elektrik borcunun faizinin altında eziliyorlar. Bunlar için neden
bir çözüm getirmek istemiyorsunuz?
Ayrıca, belediyelere verdiğiniz yetkilerle gizli bir
imar affını mı hedefliyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, 1999-2009 yılları itibarıyla
gelir vergisi tahakkukları ne kadardır? Tahsilatları ne
kadardır?
Yine, kurumlar vergisi tahakkukları ne kadardır?
Tahsilatları ne kadardır?
1999-2009 yılları itibarıyla dolaylı
vergilerin tahakkuku ne kadardır? Tahsilatı ne kadardır?
Yine, 1999-2009 yılları itibarıyla illere göre
denetim sayıları ne kadardır?
Yazılı olarak da verebilirsiniz. Arkada
bürokratlarımız var.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Asil
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, dolaylı vergilerin toplam vergi
tahsilatı içindeki payı her geçen gün artmaktadır, geçen
yıl aynı dönemine göre 4,3 puanlık bir artışla yüzde
70lere dayanmıştır. Vergi adaletinin sağlanabilmesi için
az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması gerekirken
maalesef bizde bu işin tam tersi yapılmaktadır. 7 liraya
satılan bir paket sigaranın 5 lira 47 kuruşu vergi, 3 lira 65
kuruşa satılan
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Nalcı
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, gelecek olan İller Bankası kanununda
çalışan personel sözleşmeli personel yapılmak
istenmektedir. Bu konu İller Bankası personelini rahatsız
etmekte ve tedirginlik had safhadadır. Kadro garantili sözleşme
istenmekte olup bu konuya şahsınızın karşı çıktığı
söyleniyor, doğru mu?
İller Bankası gibi yatırımcı bir
kuruluşu dağıtmak mı istiyorsunuz? Çalışanlar
emekli ve zorunlu tayine tabi tutularak yerlerine yeni yandaş kişiler
mi alınacak? Bu uygulama ne olursa olsun bugün ve ileride bu kurumda
çalışanları mağdur etmeyecek mi?
İkinci sorum: Bu vergilerde vergi borcundan dolayı
tüccarların, iş adamlarının tüm şeylerine, yani 10
liralık borç için yaklaşık olarak tüm gayrimenkullerine, banka
hesaplarına, her şeye vergi daireleri haciz göndermekte. Bu da ticari
hayatı çok olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun için bir önleminiz var
mı?
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, toplam vergi gelirlerinde gelir kalemlerine göre
yüzdelik dağılım nedir? Özellikle dolaylı vergilerin
yüksekliği ülkemizde vergi adaletsizliğini göstermiyor mu? Bunda
hedefiniz nedir? Bu hedefe ulaşmada ne kadar zamana ihtiyacınız
var?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, 2010 birinci çeyrek büyüme rakamı yüzde
11,7 olarak açıklandı. Bu büyüme rakamı, geçen yılın
aynı dönemine göre eksi yüzde 14,5luk küçülmeden sonraki büyüme
rakamı olduğuna göre, bu durumu nasıl açıklayabilirsiniz?
Gerçek anlamda Türkiye hâlâ küçülen bir ülke konumunda mıdır?
Diğer taraftan, bu büyümeden hangi sektörler ne kadar pay
almışlardır? Büyümeye kamu ve özel sektörün katkı
oranları nasıl gerçekleşmiştir? 2010 yılı ilk
altı aylık verilerine göre bütçe açıkları hedeflenenden ne
kadar sapma göstermiştir? Özellikle de vergi gelirlerinde ne düzeyde bir
sapma ortaya çıkmıştır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ayhan
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, aracılığınızla
Sayın Bakana sual tevdi etmek istiyorum. Bugün Sayın Bakan
ocak-haziran dönemi bütçe gelir ve giderlerini açıkladı. Ocak-haziran
döneminde bütçe giderleri yüzde 9,3 artarken, haziran ayında 33,2
artmasının sebebi nedir?
İkincisi: İthalde alınan KDVnin haziran yüzde 6,7
artması, daha önce ocak-haziranda 41,4 artmasıyla mukayese
edildiğinde ekonomik açıdan neye delalet etmektedir?
Bir diğer sorum: Haziran nakit dengesinde 10,3 milyar TL
açık gözükmektedir. Bunu bütçe açığıyla
karşılaştırdığımızda, bütçe
açığının haziranda 5 civarında
gerçekleştiğini görüyoruz. Bu aradaki fark nereden
kaynaklanmaktadır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan,
4.999 nüfusa sahip bir belediye ile 5001 nüfuslu bir belediye arasında
veya 9.999 ile 10.001 arasında iki kişilik farktan dolayı
denkleştirme ödeneğinde büyük bir adaletsizlik vardır. Bu
adaletsizliği giderecek misiniz?
İki: Büyükşehir belediyeleri ile il belediyeleri
arasında dağlar kadar bir adaletsizlik vardır. Özellikle
büyükşehir belediyelerine, 350 bin nüfuslu bir ile 160 milyon lira para
veriyorsunuz yılda ama 600 bin nüfuslu bir ile 80 bin lira para
veriyorsunuz. Bunda hak, adalet var mı? Bu nedenle
Elektrik KİTlerinden dolayı
Sulama birliklerinin
şu anda TEDAŞ elektriklerini kesiyor ve en ürün alma dönemi.
Artık, lütfen sulama birliklerinin, köylülerin -elektrik bedelleriyle
ilgili- şu mevsimi atlatmalarını temin edecek misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, ben, soruların bir
kısmını kaçırdım mı bilmiyorum çünkü sorular
başladıktan sonra geldim ama geldikten sonra sorulan sorulardan
başlayayım en azından. Önce, vergi yüküyle ilgili epey bir soru
var, oradan başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, Türkiyede, genel olarak,
vergi yükü -yani mahallî düzeyde, merkezî Hükûmet düzeyinde ve Sosyal Güvenlik
Kurumunca alınan bütün prim, vergileri, hepsini alırsanız ve
millî gelire bölerseniz- yüzde 23,5. Bu oran OECD ülkelerinde ortalama yüzde
35,8. Türkiye toplam vergi yükünde OECD ülkeleri arasında -otuz tane OECD
ülkesi var- 29uncu sırada yani en düşük 2nci vergi yüküne sahip.
Bizden daha düşük olan bir tek Meksika var. Meksikanın da şu
özelliği var: Meksika, özellikle önemli bir petrol üreticisi ve oradan
gelen gelirlerden dolayı bu diğer vergilere fazla yüklenmiyor. Bu,
birinci husus. Yani genel olarak vergi yüküne baktığımız
zaman, Türkiye, vergi yükünde, OECD ülkeleri arasında en düşük 2nci
ülke yani 29uncu sıradayız. Ama bunun bileşenlerine
baktığınız zaman önemli farklılıklar görürsünüz.
Müsaade ederseniz, önce mal ve hizmetler üzerinden, yani KDV ve ÖTV hususuna
değinmek istiyorum çünkü en fazla tartışılan husus budur.
Değerli arkadaşlar, şimdi, mal ve hizmetlerden
dolaylı olarak alınan vergilerin toplamının millî gelire
oranı Türkiyede yüzde 11,8. Yani toplam vergi yükü yüzde 23,5, yüzde
11,8i mal ve hizmetlerden dolaylı olarak elde edilen gelirler. OECDde bu
oran yaklaşık yüzde 11dir. Yani OECDye göre ortalamanın biraz
üzerindeyiz ama çok da değil, yani bizde yüzde 11,8, OECDde de
yaklaşık olarak yüzde 11 civarıdır. Bizdeki temel problem
doğrudan aldığımız vergi gelirlerinin millî gelire
oranının inanılmaz düzeyde düşük olmasından
kaynaklanıyor.
Fakat şöyle bir algı var tabii: Türkiyede bazı
vergiler çok yüksek. O algı şundan kaynaklanıyor: Değerli
arkadaşlar, tabii ki motorinde, benzinde, fuel oilde, LPGde, tütün
ürünlerinde, motorlu taşıtlarda ve iletişim hizmetlerinde
vergiler nispeten yüksektir. Bazı alanlarda Türkiyede çok yüksektir.
Bunları ben kabul ediyorum ama bunlar petrol ürünleri, bunlar ithal edilen
ürünlerdir, bunlarda sürekli bir şekilde vergiler yüksek tutulmuştur.
Aslında özüne bakarsanız bu en büyük ithal kalemlerinden bir
tanesidir. Çevre açısından, ithalat açısından, tasarruf
açısından bakarsanız bu çok yanlış bir uygulama
değil ama yüksek, rekabet gücünü kısmen etkileyen hususlardır.
Tütün ürünleri üzerindeki vergilerde biz 8inci
sıradayız. Motorlu taşıtlarda yine nispeten yüksek,
6ncı sıradayız. İletişim hizmetlerinde maalesef
birinci sıradayız vergi yükü açısından ama bunun dışındaki
mal ve hizmetlerden alınan vergilerde Türkiye çok kötü bir durumda
değil.
Bakın, size katma değer vergisinden biraz bahsedeyim.
Avrupa Birliğinde biliyorsunuz 27 tane ülke var. Bizden KDVsi şu an
itibarıyla düşük olan sadece ve sadece Lüksemburg, Güney
Kıbrıs Rum Kesimi ve İspanya var. Bu ülkelerin
dışındaki ülkelerde KDV oranı bizden yüksektir. KDVnin
ortalama oranı 2005 yılında Türkiyede yüzde 16ydı, daha
sonradan yapılan sektörel indirimlerle yüzde 14,4e kadar
indirilmiştir. Yani KDVde aslında Avrupa Birliğiyle veya OECD
ülkeleriyle karşılaştırdığımız zaman
-tabii bazı OECD ülkelerinde yok- biz çok da yüksek değiliz. Gelir
vergisinde aynı şekilde, yüzde 15den başlıyor 35e kadar
çıkıyor. Bugün birçok Avrupa ülkesinde yüzde 50ye kadar, hatta
50nin üstünde olan ülkeler var.
Yine, diğer vergilere gelince, mesela, kurumlar vergisini biz
-kurumlar vergisi biliyorsunuz yüzde 20- yüzde 33ten yüzde 20ye indirdik ve
Türkiye, en düşük kurumlar vergisinde yine OECD ülkeleri arasında
-yanlış hatırlamıyorsam- 5inci sırada, yani 30 ülke
arasında biz 25inci sıradayız kurumlar vergisi oranı
itibarıyla. Fakat esas sorun şu: Biz, toplam kurumlar vergisinden
elde ettiğimiz gelirle gelirler üzerinden elde ettiğimiz vergilerin
yani gelir ve kurumlar vergisinin toplamının millî gelire oranı
yaklaşık 5,5-6 arasında değişiyor. Bu oran, mesela,
Avrupa Birliği veya OECDye baktığınız zaman
Türkiye'nin en az 2 katı. Yani Türkiyede dolaylı vergilerin nispi
olarak yüksek olmasının temelinde doğrudan vergilerin çok
düşük olması, dolaylı vergilerin o nedenle yüksek seyretmesinden
kaynaklanıyor, bazı ürünler hariç olmak üzere.
Ben, müsaade ederseniz diğer sorulara cevap vereyim.
İller Bankasıyla ilgili bir soru vardı, hemen ondan
başlayayım. Ona ilişkin taslak henüz bana ulaşmadı,
dolayısıyla benim bu konuda herhangi bir önyargım yok. Tamamen,
aslında, bankanın yeniden yapılandırılması, etkin
bir şekilde çalışması ve oradaki performansa dayalı
bir kültürün oturtulması konusunda tabii ki ben hassas olurum. Ama Bu,
şu olsun, bu şekilde olsun. şeklinde henüz bizim bir
önyargımızın olmadığı gibi, bu tasarı bana
ulaşmadı.
Çalışanları dağıtmak, yandaşlar
almak; öyle bir şey söz konusu değil, hiçbir şekilde böyle bir
düşüncemiz olamaz.
Şimdi, tabii ki hacizlerle ilgili bir soru var ama bir de
Sondan başladığım için oradan devam edeyim. Bu
denkleştirme ödeneğini biz Maliye Bakanlığından
aldık İller Bankasına verdik. Orada tabii ki bir haksız
uygulama, adaletsiz bir uygulama varsa hep beraber çalışalım,
düzeltelim.
Büyükşehir belediyeleri veya il belediyeleri arasında
önemli farklılıklar söz konusuysa
Bakın, bunu Plan Bütçe
Komisyonunda da söyledim, olabilir. Ben Maliye Bakanı olarak,
yapılacak yeni bir düzenlemeye her türlü desteği veririm. Tabii ki
takdir edersiniz ki mahallî idarelerle ilgili sorumlu Bakanımız var
ama hazineden sorumlu Bakanımızla ben, gereken katkıyı
veririz, daha rasyonel, daha akılcı bir dağıtım söz
konusuysa ondan yaparız.
Sulama birliklerine gelince, bizim önerimiz -yani Maliye
Bakanlığı olarak- en başından beri şu
olmuştur: Şimdi, takdir edersiniz ki devletin yaptığı
yatırımlarla bir imkân sağlanan yani bir sulama söz konusu, bir
de vatandaşın ciddi bir şekilde elektrik maliyetine katlanarak
yaptığı sulamalar söz konusu. Esas sıkıntı bu
ikincisinde ortaya çıkıyor.
Bizim önerimiz şu ve o konuda da arkadaşlar bir
çalışma yapıyor, ilgili Bakanlık bir çalışma
yapıyor. Biz, cazibe sulamayla tabii ki ürün üreten veya sulama yapandan,
ondan bir miktar, cüzi bir şeyler, bir ücret alalım, onunla, kendi
tabii ki elektrik kullanarak sulama yapmaya çalışan
vatandaşlarımızı, çiftçilerimizi de destekleyelim, sübvanse
edelim. Yani bizim önerimiz o yöndedir.
Bütçe açığına ilişkin rakamlara gelince,
değerli arkadaşlar, yılın ilk altı ayında bütçe
açığı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 33,5 düşmüştür.
Bu açığın daralmasındaki temel faktör: Toplam
gelirlerimizde yüzde 19 civarında bir artış söz konusu, vergi
gelirlerinde yüzde 25e yakın bir artış söz konusu,
giderlerimizde ise genel olarak yani toplam giderlerde yüzde 9,1 civarında
bir artış söz konusu. Bu da enflasyona paraleldir. Yani biz bu
dönemde giderlerimizi kontrol altına almışız, gelirlerimizi
de aldığımız tedbirler ve ekonomideki toparlanma sayesinde
artırmışız.
Şöyle bir husus tabii ki var: Faiz dışı
harcamalarda reel olarak iki-üç puana yakın bir artış söz
konusu. Bunda da yani bu son dönemdeki, özellikle haziran ayındaki
artışı ben açıklayayım. Orada iki üç faktör söz
konusu. Yani genel harcamalara baktığınız zaman faiz
harcamaları bu sene haziran ayında geçen sene haziran ayına göre
-bu tamamen o aya denk gelmiş- 2 milyar lira daha fazla.
Yaklaşık olarak konuşuyorum. Yine, sosyal güvenlik, istihdamda
çok ciddi artış olduğu için devletin de prim katkısı
ve diğer destekleri de söz konusu olduğu için, orada sosyal
güvenlikle ilgili harcamalarda bir artış söz konusu. Bir de,
mevsimsel olarak biz karayollarına yani bu mevsimde yatırım
yapabilecek birtakım icracı bakanlıklara tabii ki ödeneklerini
hızlandırılmış bir şekilde verdik.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) O kadar fark etmiyor Sayın
Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Değerli arkadaşlar, benim bildiğim kadarıyla
-detaylarına baktığım zaman bu sabah- bunlar önemli
hususlardır. Bunun dışında bazı hususlar olabilir ama
bunlar en önemli üç tane husustur.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Rakamlardan bahsediyorsunuz.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Şimdi, sorulara bakayım, devam edeceğim.
Büyümeyle ilgili bir soru vardı. Yılın ilk
çeyreğinde tabii ki Türkiye çok hızlı bir şekilde büyüdü.
Tamamen iç talepten kaynaklı bir büyüme söz konusudur. Net ihracatın
etkisi -ben daha önce de bunu açıkladım- eksi 5,7 puandır. Yani
Türkiyede ihracat -ben daha önce de söyledim bunu- nötr olsaydı -Çin gibi
net katkı yapmayı bir kenara bırakın, nötr olsaydı-
Türkiye bu çeyrekte yaklaşık olarak yüzde 17-18 rahat bir
şekilde büyürdü. Türkiye'nin büyümesini sınırlayan temel faktör
iç tasarruf oranlarının, daha doğrusu Türkiyedeki tasarruf
oranlarının maalesef düşük olmasından kaynaklanıyor.
Bu da çok ciddi bir yapısal sorundur. Bunun detaylarını biz
ileriki dönemlerde tabii ki rahat bir şekilde konuşabiliriz. Ama
özünde Türkiye çok hızlı bir şekilde büyüyor, yılın
ikinci çeyreğinde de muhtemelen hızlı büyüme bu düzeyde olmasa
da devam etmiştir, yılın ikinci yarısında büyüme
yavaşlayacaktır. Ama Türkiye bu krizden çok güçlü bir şekilde,
çok hızlı bir şekilde çıkıyor. Yüzde 6 civarında
bir büyüme, piyasalardaki ortalamalara baktığınız zaman
yüzde 6lık bir büyüme öngörüsü söz konusu. Bu da OECD ülkeleri
arasında en yüksek büyüme hızı diye düşünmek lazım.
Bunda bir başarı söz konusu. Kamunun katkısı neredeyse
sıfıra yakındır. Tamamen özel tüketim ve özel
yatırımlardan kaynaklı bir büyümedir. Ondan dolayıdır
ki Türkiyede, tabii ki dış açıkta bir artış söz
konusudur.
İncelenen mükelleflerin sayısı sorulmuş. 2009
yılı toplam mükellef sayısı 47.787; yazılan rapor
sayısı 92.752.
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz tamamlandı,
toparlarsanız.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Yine bu hacizlerle ilgili olarak, değerli arkadaşlar,
tabii ki bir yandan biz harcamalarımızı mümkün olduğunca
sağlıklı vergi gelirleriyle finanse etmemiz lazım. Bizim
amacımız hiçbir şekilde iş, aş üreteni veya mükellefi
zora düşürmek değil.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Sayın Bakanım,
ama zora düşürülüyor yani emin olun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Ama
aynı zamanda bizim bu alacaklarımızı da tabii ki kanun
çerçevesinde takip etmemiz lazım, yapılan budur. Sadece ve sadece
alacağımız kadar bir haciz söz konusudur.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Bu şekilde olmuyor
Sayın Bakanım, tümüne birlikte geliyor.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Gelir İdaresi Başkanımız hemen yanımda. Ben bu konuyu
araştıracağım ama bana söylediği o şekilde
konulduğu yönünde. Ben konuyu inceleteyim. Eğer böyle bir şeyse,
yanlış bir uygulamamız varsa düzeltiriz.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Çok teşekkür
ediyorum.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan sabrınız için.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
III.-YOKLAMA
(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Toplantı yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunacağım ancak bir yoklama talebi vardır, onu yerine
getireceğim.
Sayın Günal, Sayın Vural, Sayın Çalış,
Sayın Nalcı, Sayın Yıldız, Sayın Asil, Sayın
Uslu, Sayın Işık, Sayın Taner, Sayın Bal, Sayın
Varlı, Sayın Yalçın, Sayın Özdemir, Sayın Akçay,
Sayın Akcan, Sayın Tankut, Sayın Güner, Sayın Köse,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Emek.
Üç dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı
Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve
Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657
Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar"
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4
Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599,
2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536) (Devam)
BAŞKAN Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ilâ 25inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz isteyen Harun Öztürk, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 536 sıra
sayılı torba tasarının birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi adına söz aldım. Şahsım ve Cumhuriyet Halk
Partisi adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı birbiriyle ilgisi olmayan konuları bir torba içinde
topladığı içindir ki torba tasarı adını
almıştır. Devlet İhale Kanunu, Millî Piyango İdaresi
Kanunu ve Hazineye Ait Taşınmaz Malların Satışı
Hakkında Kanunda değişiklik yapan hükümler bir tarafa
bırakılsa, Hükûmet tasarısı vergi kanunlarında
değişiklik yapan bir tasarı olarak belki
adlandırılabilirdi. Hükûmet, Türkiye Büyüt Millet Meclisine sevk
ettiği tasarıda yer alan 51 maddeden 10u elinizdeki metinde yoktur.
Yani Hükûmet, sevk ettiği tasarıdaki maddelerin yüzde 20sine
komisyonda sahip çıkmamıştır. Durum böyle olunca Sahip
çıkmayacağınız maddeleri niye Türkiye Büyük Millet
Meclisine gönderiyorsunuz? diye bizim de sorma hakkımız vardır.
Değerli milletvekilleri, komisyon aşamasında
Hükûmet tasarısına yirmi üç çerçeve madde daha ilave edilmiştir.
Bu, tasarıya yüzde 50 oranında ilave yapıldığı
anlamına gelmektedir. Tasarı komisyonda âdeta yeniden
yazılmış, birbiriyle ilgisi olmayan kanunlarda yapılan
değişiklik önergeleri havada uçuşmuştur. Tasarıya
torba tasarı adını veren de on yedi ayrı kanunda
değişiklik yapılmasını öngören bu ilavelerdir.
Ayrışık oy yazımızda bu on yedi kanunun hangi kanunlar
olduklarını görebilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, komisyon raporu ve
ayrışık oyların yazımı aşamasında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak yasa yapma tekniğine aykırı
gördüğümüz ve yukarıda açıklanan müzakere yöntemi Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına intikal ettirilmiştir. Bu
başvurudan sonra Komisyon Başkanı, AKPli bir milletvekili
tarafından verilen ve içinde torba tasarıdan alınmış
maddeler bulunan bir kanun teklifini görüşmek üzere komisyonu
toplantıya çağırmıştır. Bu toplantı
sırasında, torba tasarıya eklenmesine bizim de itiraz
ettiğimiz bazı maddelerin İç Tüzükün 43üncü maddesi
uyarınca komisyonda yeniden görüşülmesini talep eden bir önerge de
verilmiştir. Ancak Komisyon Başkanı, gündeme alınan kanun
teklifinin torba tasarıyla birleştirilerek görüşülmesini ve
görüşmelerin torba tasarı esas alınarak
yapılmasını onaylattıktan sonra torba tasarının
tekrar görüşülmesi istenen maddelerini tek tek müzakereye
açmamış; teklifin 13üncü maddesi hariç diğer maddelerinin torba
tasarıda da yer aldığını, 13üncü maddenin de
görüşülen tasarıyla ilgisi olmaması nedeniyle
düştüğünü belirterek toplantıyı kapatır. Yapılan
bu son uygulama da torba tasarıyla ilgili olarak müzakerelerin İç
Tüzüke aykırı bir biçimde yürütüldüğü yolunda Cumhuriyet Halk
Partisinin itirazını ortadan kaldırmamıştır.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının
görüşmelerinin temel kanun prosedüründe yapılması ise bir
başka yanlışlıktır. Görüşmekte olduğumuz
tasarı, İç Tüzükün 91inci maddesinde öngörülen koşulları
taşımamaktadır. Buna rağmen temel kanun olarak
görüştürülmesi, AKP Hükûmetinin alışkanlık hâline
getirdiği eylemli bir İç Tüzük ihlalidir. Eğer biz kendi
koyduğumuz kuralarla uymaz ve eylemli İç Tüzük ihlalleri yapmaya
devam edersek vatandaşlardan koyduğumuz kurallara
uymalarını nasıl bekleriz? Bunun için iyi örnek
oluşturduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Değerli milletvekilleri, yapılan düzenlemede bir
kısım kanunlarda Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal
kararı gerekçelerine tam olarak uyulmadığı, iptal edilen
hükümle elde edilmeye çalışılan sonuca dolanarak yeniden
ulaşılmaya çalışıldığı, hatta kimi
düzenlemelerde siyasi kadrolaşma için iptal kararının bir
fırsat bilindiği dahi görülmüştür.
Değerli milletvekilleri, şimdi de torba tasarıyla
ilgili vergi kanunlarında yapılan değişikliklerin vergi
sistemimizdeki çarpıklığı gidermek üzere bir tedbir öngörüp
öngörmediğine bakalım:
Gelir İdaresinin zayıf yönlerinden birisi
çalışanların ücret beklentilerinin
karşılanamamasıdır. Tasarıda buna ilişkin çözüm
yoktur.
Tasarıda denetimde etkinlik ve koordinasyon eksikliğini
gidermek üzere düşünülen çözüm yöntemleri, idarenin yeniden
yapılandırılmasına, yönetimde performans sistemine
geçilmesine ve nitelikli denetim elemanı sayısının
artırılmasına yönelik düzenlemeler içermemesi nedeniyle
yetersizdir.
Etkin bir gelir idaresinin hayata geçirilmesi
karşısında tehdit olarak duran kayıt dışı
ekonominin kayıt altına alınmasına yönelik bir tedbir
öngörülmemektedir.
Yine, vergi gelirleri için bir tehdit oluşturan ekonomik
istikrarsızlığa bir çözüm önerisi yoktur.
Bazı vergi ve gecikme cezaları için öngörülen af
niteliğindeki düzenlemeler, gelir idaresi için bir tehdit oluşturan
vergi bilincinin yerleşmesine yardımcı olmaktan çok, bu bilinci
daha da zayıflatmaktadır.
Tasarıda verginin tabana yayılması, vergi
sisteminin adil olması ve vergi gelirlerinin yerinde
kullanılmasına yönelik tedbirler de bulunmamaktadır.
Toplam vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı
yüzde 67-68 civarında seyretmektedir. Bu payın dolaysız vergiler
lehine değiştirilmesine yönelik bir çözüm önerisini de tasarıda
ne yazık ki göremiyoruz.
Gelir vergisi tahsilatının gayrisafi yurt içi
hasıla içindeki payı yaklaşık yüzde 3-4ler
civarındadır. Bunun yüzde 3,5i tevkifat yoluyla tahsil edilen gelir
vergisine aittir. 2010 yılı ilk beş ayında genel bütçe
gelirleri içinde gelir vergisi oranının yüzde 18,1 olduğunu,
bunun da 16,6sının gelir vergisi tevkifatından geldiğini
görüyoruz. Aynı dönemde genel bütçe gelirlerinin yüzde 51,6sı
ithalde ve dâhilde alınan KDV ve ÖTV gibi vergilerden
oluşmaktadır. Bütün bu oranlar dar gelirli
vatandaşlarımızı ezen vergi yapısını
değiştiremediğimizi göstermektedir. Bu tasarıda da bu
oranları düzeltmeye yönelik en küçük bir tedbir yer almamaktadır.
Değerli milletvekilleri, şimdi de birinci bölümde yer
alan bazı maddelerle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum. Gelir Vergisi Kanununun 103üncü maddesinde yapılan
değişiklik Anayasa Mahkemesinin iptal kararında yer alan
gerekçeyi tümüyle karşılamamaktadır. 50 bin liraya kadar olan
gelirlerle 76.200 lirayı aşan gelirlerin vergilendirilmesinde ücret
gelirleriyle diğer gelir grupları arasında bir tarife farkı
bulunmamaktadır. Yapılan düzenleme, 50 bin ila 76.200 lira arasında
ücret geliri elde edenlere toplam yıllık 2.096 lira tutarında
bir vergi avantajı sağlamaktadır. Bu avantajdan da genel müdür
ve daha üst düzey kamu görevlileri ile özel sektörde görev yapan üst düzey
yöneticiler yararlanacaktır. Başka bir deyişle yaklaşık
2,5 milyon kamu görevlisinden ancak 5-10 bini geçmeyen bir bölümü bu düzenleme
ile getirilen yıllık 2.096 liralık avantajdan
yararlanacaktır. Oysa ayırma nazariyesinin bir gereği olarak
ücret gelirleriyle diğer gelir gruplarının ayrı vergi cetvellerine
tabi olarak vergilendirilmeleri gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, yatırım indirimiyle ilgili
olarak Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda düzenleme
yapılırken, yapılacak indirimin yıllık kazancın
yüzde 25ini aşamayacağı yolunda tavan getirilmesi vergilemede
öngörülebilirlik ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
BAŞKAN Lütfen sözlerini tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Değerli milletvekilleri, bundan
sonraki önergelerimizde diğer görüşlerimizi ifade etmeye devam
edeceğiz. Burada bir konuya değinmek istiyorum: Ecri misile itiraz
edilmemesi hâlinde, yüzde 20 peşin ödenmesi hâlinde ise ayrıca yüzde
15 indirim uygulanacağına ilişkin devamlı bir hüküm
getirilmesi, hazine taşınmazlarının normal idare şekli
olan kiralama yöntemi yerine ecri misil ödeyerek kullanılmasını
teşvik edecektir. Amaç, birikmiş ecri misil alacaklarının
tahsilatını hızlandırmak ise yapmamız gereken
düzenlemeyi geçici bir maddeye aktarmak durumundayız diyor, yüce
heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının birinci bölümü
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kanunun genel
gerekçesinde, orta vadeli programda uygulanacak kamu gelir
politikalarının temel amacının büyüme, yatırım ve
istihdamın desteklenmesi, ekonomide kayıt
dışılığın azaltılmasına katkıda
bulunma olduğu cihetle, bireysel ve kurumsal tasarruf ve sermaye
birikiminin teşvik edilmesine özel vurgu yapıldığı
hususu yer almaktadır. Ayrıca, programda, vergi
politikasının uygulanmasında, istikrar ve vergilendirmede öngörülebilirliğin
esas olacağının öngörüldüğü, orta vadeli programın
amaçlarının gerçekleştirileceği ve buna ilave olarak
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bazı hükümlerin de
Mahkemenin gerekçeli kararına uygun olarak yeniden düzenlenmesinin
öngörüldüğü ifade ediliyor, belirtiliyor. Şimdi Bunlar gerekçede
var, niye bunları ifade ediyorsunuz, tekrar vakit alıyorsunuz, buna
ihtiyaç duyuyorsunuz? diyebilirsiniz ama bir gerçek var, sanki yukarıdaki
metinleri yazınca ülkenin bütün problemleri çözülmüş, makroekonomik
problemleri hallolmuş, bütün sorunlar çözülüyor, problemler bir bir
ortadan kalkıyor, dış ticarete ilişkin
sıkıntılar gidiyor, cari işlemler dengesi hallolmuş,
kayıt dışılık halledilmiş, vergi diye bir dert
kalmamış, kamu maliyesi diye problemli bir alan yok, her işi
hukuk içinde çözmüşüz. Yaptığınız belli, bir kere
hukuka aykırı iş yapmışsınız, Mahkemeden
dönmüş, ileride dönmeyecekmiş gibi Mahkemeyi de reorganize etmeye
çalışıyorsunuz. Bu düzenleme ile hukukun gereğini yerine
getiriyoruz. diyorsunuz. Doğru mu? Hayır, görüşler muhtelif, muhtelif
görüşlerin hepsi muhalif, sadece Hükûmet hariç. Kamu maliyesi
politikası problemli. Kimse Bu arızi durum krizden dolayı.
falan demesin. Bilerek bazı şeyleri yapıyorsunuz. Hiç bütçenin
harcama yapısını değiştirecek bir yapısal reforma
gittiğiniz var mı? Personelde ne değişiklik var?
Transferlerde ne değişiklik var? Tecriden bile yapma gayretiniz yok.
Başlayalım:
Tasarının bazı maddeleriyle
yaptığınız değişiklik Anayasaya
aykırıydı, şimdi değiştiriyorsunuz.
Yanlışı yapmıştınız, şimdi doğruyu
mu yapıyorsunuz? Arkadan mı dolanıyorsunuz hukuka
karşı? Daha önce yabancı yatırımlar üzerinden
kaldırdığınız o vergi stopajlarını
yerlilerden de kaldırıyorsunuz, bunu da Anayasa Mahkemesi iptal etti,
değil mi? Zaten konulurken de bütün millet size Bunu niye yapıyorsunuz?
Yapmayın. demişti. Yani siz bozdunuz, Mahkeme düzeltti, şimdi
uymaya çalışıyorsunuz. Sayın Unakıtanın
kulakları çınlasın, bu olayı nasıl
anlatmıştı televizyonlarda, seyredenler çok iyi
hatırlarlar.
Yatırım indirimiyle ilgili hususlarda, Anayasa
Mahkemesince iptal edilen hususlar yeniden düzenleniyor. Ancak, iptal gerekçesi
çok önemli, ne diyor: Geriye dönük düzenlemelerde kişilerin
haklarının, hukuki istikrar ve güvenlik ilkesi gözetilmeden
kısıtlanmasının hukuk devleti ilkesiyle
bağdaşmayacağını söylüyor.
Yaptığınız düzenlemenin vahametini düşünebiliyor
musunuz? Hiç mi hukuk bileniniz yok? Hadi bilenden geçtim,
mantığı olan da mı yok?
Tasarının maddelerinden bir kısmı, Gelir
İdaresinin idari yapılanmasıyla ilgili. Gelir İdaresi
Başkanlığı yöneticilerinin atama usullerine ilişkin
Anayasa Mahkemesi iptal kararını karşılamak üzere
yapılan düzenlemeler hariç, diğerlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
tatile girmeden evvel acilen yürürlüğe girmesi gereken hususlar
olduğunu muhalefet şerhinde de belirttik. Gelir İdaresine ait
teşkilat tasarısı dururken, zorunlu olmayan konuların bu
tasarıda ele alınıp düzenlenerek görüşülmesi
yanlıştır.
Daha Komisyondayken tasarıdan birçok maddeyi
çıkardık. Lüzumluydu niye çıkarıyoruz? Lüzumlu değildi
niye koymuştuk? Şimdi, hata
AKP Grup Başkan Vekillerinden biri
bana söyledi, samimiyetine inanıyorum: 15 maddesi kalsın, bir an
önce kanunu çıkaralım, gerisi çıksın. dedi.
Şimdi aslında, Sayın Bakan vicdanını
rahatlatmak istediği için, kötü niyetli değil ama çaresiz. Bir
bürokrat, bütün bakanları esir alıyor. Bakanlarla oturup
anlaşıyorsunuz, siz davet ediliyorsunuz O maddeyi
çıkaracağız, ben de istemiyorum. diyor. O Bakan öğleden
sonra seyahate gidiyor, yerine Başbakan Yardımcısı geliyor,
o bürokrat, Başbakan Yardımcısına o maddeyi dikte ettirip
Komisyonda yine koyduruyor.
Şimdi, şunu ifade etmek istiyorum: Eğer bu AKP
hadisesiyse, Mecliste yapılan farklı. Komisyon bunu niye
kabulleniyor, onu da anlamaya çalışıyorum. Burada da
sıkıntı var.
Şimdi Mükellef haklarının korunması yönüyle
vergi incelemelerinin vergi mevzuatına uygun şekilde yürütülmesi,
öngörülebilir sürede tamamlanması ve incelemelerde yöntem ve uygulama
birliği için düzenlemeler yapılır. diyorsunuz. Güven telkin
etmiyor. Haklı olabilirsiniz, bunun böyle olması da gerekebilir ama
kaç senedir neredeydiniz? Bazen dışarıda konuşulanlar var.
Niye diyorum? Güven telkin etmiyorsunuz. dedim. Şimdi, burada
dışarıda söylenilen şu: Yandaşlara yapılabilecek
denetim kat sayısını seyreltmeye mi
çalışıyorsunuz? diyorlar. Belki olması gereken bir
şey ama güven telkin etmemişsiniz, itimat vermiyor, böyle
düşünüyorlar nitekim. Sizden önce ve sonra, şimdiye kadar denetimler
programsız yapılıyordu. diye bir hava vermeye çalışıyorsunuz,
böyle bir şeyin olmadığını siz de biliyorsunuz.
Doğru yapsanız da millet artık inanmıyor. Zaten
yapılan teftiş programları, inceleme programları da
sayın bakanların denetimi altında yapılıyor.
Şimdi, bu tasarının neyi getirdiğini, neyi
götürdüğünü kimse bilmiyor, maddi olarak bilmiyor. 5018 sayılı
Kanuna göre bunu getirmeniz gerekmiyor mu? Bu tasarı ekinde böyle bir
şey var mı Sayın Bakan? Allah aşkına, söyleyin ne
olur. Maliye Bakanı olduğunda Sayın Şimşek, ikinci
tasarıda -biraz önce de burada ifade edildi- Böyle bir şeyi
getirirsem, söz, mali portesiyle beraber getireceğim. dedi ve
yapabildiği kadar da hakikaten getirdi ama nafile, ondan sonra bir daha
onu yapma imkânı kalmadı. Ya ne yapıldığının
hesabını kitabını kimse bilmiyor veyahut da
yapılanı, hesabı kitabı millete anlatmak istemiyorsunuz.
Şimdi, orada, muhalefet şerhlerinden birinde
16 kanunda
değişiklik yapıyorsunuz, 17 de ilgisiz kanunda
değişiklik yapıyorsunuz, neredeyse -biraz önce zaten
başlangıçta ifade edildi- bu 35-40ı buluyor. Şimdi, bu
kadar farklı hususların aynı tasarıda ele alınıp
görüşülmesinin bir mantığı olduğu söylenebilir mi?
İnanın, bu tasarılar Komisyonda görüşülürken, biz Komisyona
girip çıkarken, özel sektörden, dışarıdan, diğer kamu
kurumlarından herkesin elinde birer önerge taslağı, gelip geçen
milletvekillerine Bu torbada biraz da bizim tuzumuz olsun, bizim de
ihtiyacımız var
Havada imza ikmali yapılıyor resmen.
Şimdi, böyle bir duruma gelmiş bir hadisede bu tasarının
ciddiyeti olabilir mi Sayın Bakan?
Sayın Sali, ciddi olarak tanıdığım bir
milletvekilimiz, çok ciddi. Şimdi, bu hususlara reaksiyon da gösteriyor
ama inanın, bazen sayın milletvekillerine -iktidar milletvekillerine-
imzalattırılan önergelerin sonradan değiştirilmesi veya
geri alınmasından haberleri olmuyor ve çok sinirleniyorlar. Bunu
görüyoruz ama bunları gördüğümüz zaman, bu işlerin ciddiyetinin
olmadığını, Hükûmetin bu işleri ciddiyetle takip
etmediğini görüyoruz.
Şimdi, TOKİyle ilgili bir husus var. Bir süre önce,
TOKİyle ilgili olmayan, belediyelerle ilgili olan bir yasa
çıkıyor -başka bir komisyondan geliyor, Genel Kuruldan
çıkıyor- fakat öyle bir husus cereyan ediyor ki bu, TOKİnin
yetkilerine engel olabilir. Şüphe, kesin bile değil. Ne
yapılıyor? Geliniyor, ona engel olabilir diye TOKİye
ilişkin kanuna bir madde daha ilave etmeye çalışıyoruz.
Koyuyoruz bunu, hem de bakanlara rağmen koyuyoruz, Başbakan
Yardımcısına rağmen koyuyoruz. Peki, ne alakası var
burada? Bu Hükûmet, imzaladığı tasarıların bir hafta
önce geleni ile bir hafta sonra geleni arasındaki farkı bilmiyor mu?
Birbiriyle çeliştiğini bilmiyor mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Hadi, Hükûmet mensupları bilmeyebilir, alanları
değildir, ilgili değillerdir, geleni imzalıyor olabilirler, ya,
yanınızda danışmanlarınız var,
Başbakanlığın Kanunlar Kararlar Dairesi var, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin, komisyonların bu konuda hukukçuları var,
uzmanları var, hiç mi bunlara danışmak aklınıza
gelmiyor Sayın Bakan? Hakikaten sıkıntılı bir hadise.
Şimdi, gerçekten, ben Plan Bütçenin önünde, Komisyonun önünde
herkesin elinde
Niye geldin? diye, özel sektörden bir
tanıdığınız olsa, Bizim de bir problemimiz
vardı, acaba şu torbanın içinden geçer mi? dediğinde hakikaten
bizlerin o hadiseye bakış açısının ne hâle
geldiğini izah etmek istemiyorum, düşünmek de istemiyorum.
Sayın Bakan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini de, Türk
devletini de bu hâle düşürdünüz. Bu, hiç iyi bir şey de değil.
Ben bu konuları arz etmek üzere buraya geldim, söz
aldım. Teşekkür ediyorum beni dinlediğiniz için Sayın
Bakan, Sayın Başkan.
Saygılar sunuyorum yüce heyete. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz isteyen Hamit Geylani, Hakkâri Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa
tasarısının birinci bölümü üzerine Barış ve Demokrasi
Partisi adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yasa tasarısının
içeriğine, amacına ve eksikliklerine değinmeden önce
tasarının yasa yapma tekniği açısından birkaç
belirleme ile konuşmama başlamak istiyorum.
Öncelikle, yasa tasarısı veya teklifinde mutlaka bir
konu ve amaç bütünlüğünün olması gerekiyor. Bu da yasanın daha
iyi anlaşılması, etraflıca tartışılması
için bir kaçınılmazlıktır. Farklı konularda,
farklı yasal düzenlemelerin yapılması esastır. Oysaki
Hükûmet tasarısında getirilen yasa tasarılarının büyük
çoğunluğu torba yasalardan oluşmaktadır.
Daha önce konuşan tüm değerli konuşmacılar da
belirttiler, birbirinden nitelik olarak farklı konular aynı
tasarı içinde yer almakta, kendi başına değerlendirilmesi
gereken bir konu çokça maddeler yığını içinde âdeta kamufle
edilmektedir. Görüştüğümüz yasa tasarısında da aynı
yöntem izlenmiştir. Yasa tasarısına baktığımızda
otuzu aşkın yasada değişikliğe gidilmiştir. Bu
yöntem anlayışı yasaların açık,
anlaşılır ve kapsayıcı olma özelliğiyle
çelişmektedir.
Görüşülmekte olan tasarıda ve genel olarak Hükûmetçe
hazırlanan diğer tasarılarda da görülen bir diğer özellik
ise yasanın doğrudan etkileyeceği emek kesiminin, demokratik
kitle örgütlerinin ve siyasal partilerin görüşleri
alınmamaktadır. Bir yasa tasarısı hazırlanırken
bu yasanın uygulanabileceği, bundan doğrudan veya dolaylı
olarak etkilenecek olan yurttaşların, örgütlerin, muhalefetin
görüşlerinin alınması ve yasanın böylelikle
şekillendirilmesi yasanın demokratik özelliğini ve ömrünü de
belirler.
Değerli arkadaşlar, tasarının genel
gerekçesinde 2010-2012 dönemini kapsayan orta vadeli programa atıf
yapılmaktadır. Gelir politikalarına -büyüme, yatırım
ve istihdamın desteklenmesiyle- ekonomide kayıt
dışılığın azaltılmasına katkıda
bulunma amacıyla bu tasarının hazırlandığı
ifade edilmektedir. Oysaki yasa tasarısına bir bütün olarak
baktığımızda, bu amaçların hiçbirinin yer
almadığını görmekteyiz. Çünkü Türkiye ekonomisi küresel
krizin de etkisiyle her geçen gün daha da küçülmektedir. Bu da çığ
gibi büyüyen işsizliğin katlanarak artması anlamına
gelmekte. Rekor kıran işsizliğin önümüzdeki yıllarda yeni
rekorlar kırması, yüzde 18lere ulaşması ve yüzde 19 olan
tarım dışı işsizliğin de yüzde 22ye çıkması
düşünülmektedir. Sanayi ve hizmetler sektörünün yeni iş alanı
yaratma kabiliyetini de ölçen tarım dışı işsizlik
oranının bu boyutlara ulaşması Türkiye için büyük bir
tehlike arz etmektedir. Ekonomik sorunları görmezden gelerek kriz sürecini
iyi yönetmemenin faturası çok ağır olmuştur ve
ağır olmaya da devam etmektedir. Bu faturayı ödeyen kesim de
çalışan emekçiler, işsizler ve iş bulma umudunu yitirenler
olmuştur.
Değerli arkadaşlar, ekonomik küçülme, Türkiye'nin en
büyük sorunu olan işsizliği daha da büyütmüştür. Kentlerde
işsizlik oranı yüzde 81i aşmış, buna paralel, genç
nüfusta işsizlik ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Genç
nüfusta işsizlik oranı yüzde 30a dayanmış. Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise gerçek işsizlik rakamları
bunun 2, hatta giderek 3 katına ulaşmıştır. Bunun
anlamı, Türkiyede her 3 gençten 1i ne eğitim görebilmekte ne de
iş bulabilmekte, dolayısıyla da çalışamamaktadır.
Türkiye bu rakamlarla dünya sıralamasında en çok işsizin
olduğu 3üncü ülke, bakınız, 3üncü ülke konumuna gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, tasarının gerekçesinde,
azaltılması için hazırlandığı belirtilen
kayıt dışı ekonominin birçok nedeni vardır
kuşkusuz. Özce, mali, ekonomik, politik, sosyal, psikolojik ve hukuki gibi
nedenler. İşte, bu nedenler, ülkenin ekonomi, adalet ve demokrasi
sistemi ile yapısal özelliklerinin kayıt
dışılığı oluşturmada rol
oynadığı görülmektedir.
Özellikle istihdam açısından
bakıldığında, ekonomide küçük işletmelerin
yaygınlığı ile tarım ve hizmetler sektörüne
dayalı faaliyetlerin ağırlıkta olması, kayıt
dışılığa yol açan önemli etkenlerden biri. Bunlara
ilaveten, ekonominin az gelişmişliği, yüksek enflasyon,
yanlış ekonomi politikaları, istikrarsızlık, krizler
ve kayıtlı ekonomide istihdam ve gelir olanaklarının
kısıtlı ve yüksek maliyetli olması kayıt
dışılığı etkileyen en önemli unsurlar olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Ayrıca, ekonomik sebeplere ek olarak hızlı nüfus
artışı, köyden kente zorunlu göç ile birlikte oluşan
işsizlik ve çarpık kentleşme, iş gücü piyasasında
olumsuzluklara yol açarken, kayıt dışı istihdama da zemin
hazırlamaktadır.
Kayıt dışı faaliyetleri etkileyen bir
diğer etken ise gelir dağılımı
eşitsizliğidir. Gelir dağılımından düşük pay
alan kesimin gelir artırmak amacıyla kayıt dışı
istihdama yönelmesi de kayıt dışılığı
artıran başka bir etmen. Özellikle kırsal kesimdeki kadın
ve çocukların kayıt dışı ekonomik faaliyetlerde
bulunduğu bir ayrı gerçeklik.
Sayın milletvekilleri, küreselleşmeye bağlı
olarak da giderek rekabetçi hâle gelen piyasalarda ayakta kalabilmenin gereği
olarak maliyet unsuru ön plana çıkmaktadır. Bu nedenledir ki, küçük
ölçekte fason üretim yapan işletmeler giderek önem kazanmakta ancak söz
konusu piyasa yapısı kayıt dışılığa yol
açmaktadır.
Baş belası kayıt dışılığa
sebep olan bir diğer unsur ise yüksek enflasyondur. Bilindiği üzere
yüksek ve süregelen enflasyon vergi sisteminde adaletsizliklere de yol
açmaktadır.
Anılan bu nedenlerden ötürü işletmelere kayıt
dışılıktan çıkma ve işten çıkarmama
şartları getirilerek teşvikler verilmelidir. Sadece belli
sektörleri kapsayan ve günü kurtarmaya yönelik teşvikler ve vergi
indirimleriyle yetinilmemesi, vergi sisteminin bir bütün olarak gözden
geçirilmesi kaçınılmaz olmuştur.
Daha adil ve sosyal yönü ağır basan açık,
şeffaf bir vergi sisteminin oluşturulması dileğiyle
konuşmama son verirken Genel Kurulu bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Sedat
Kızılcıklı, Bursa Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; 536 sıra
sayılı Yasa Tasarısının birinci bölümünde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, önce bir rakam vermek istiyorum.
2002 yılının sonunda topladığımız vergi 37
milyar lira, altı sıfırı atmadan önceki hâliyle 37
katrilyon lira, 2002 yılında.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) 2002ye çok takılıyorsunuz.
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) 2009 yılında
topladığımız vergilerin tamamı 172 milyar lira yani
172 katrilyon lira.
RECEP TANER (Aydın) 2002 yılında gayrisafi millî
hasıla ne, 2009da ne?
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) Bir tarafta 37 katrilyonluk bir vergi
geliri, bir tarafta 172 katrilyonluk bir vergi geliri var sekiz senelik zaman
dilimi içerisinde. Yani yaklaşık yüzde 500lük bir vergi geliri
artışı var. Demek ki kayıt dışıyla
mücadelede önemli yollar alınmış ve bu sayede vergi gelirleri
artırılmış
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Vekilim, Sayın
Bakanınız öyle demiyor. Bakın, kitapçık
bastırmış kayıt dışıyla ilgili.
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla)
vergi gelirlerinin
artırılmasıyla birlikte de bütçe açığı 2002
yılına baktığınızda yüzde 12li rakamlarda, krize
rağmen 2009 yılı sonundaki bütçe açığı
rakamlarımız yüzde 5,5a kadar da düşürülmüş.
Yine, kamu net borç stoku rakamlarına
baktığımızda 2002de yüzde 74lerdeyken, 2009
yılında bunun da yüzde 45,5 oranlarına düşürülmesi
başarılmış.
Ben şunu hatırlıyorum: 2002de ilk milletvekili
olduğumuzda bu Mecliste ilk yaptığımız işlerden
birisi, hayat standardının süresini uzatmamak suretiyle hayat
standardını tamamen kaldırmaktı. Hayat standardı
kaldırıldı çünkü -birçok arkadaşımız bunu bilir-
hayat standardı uygulaması olduğunda maalesef herkese bir vergi
tahakkuk ettirilirdi, Kazansan da kazanmasan da bu vergiyi
alacağız. denilirdi ama 2002de bu uygulama ortadan
kaldırıldı.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Başka bir uygulama
getirdiniz.
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) Vergi oranları düşürüldü.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Zorla matrah
artırıyorsunuz. Aynı kapıya çıkıyor.
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) Vergiler
ağırlaştırılmak suretiyle milletimize yeni yükler
getirilmek suretiyle bu vergi gelirleri arttırılmadı. Vergi
oranları düşürüldü, bu düşürülen vergi oranları sayesinde
vergi rakamlarında da, toplanan vergilerde de ve kayıp kaçakta da
azalma, toplanan vergilerde de yükselme oldu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hangi vergiler,
kurumlar mı, gelir mi? Kurumlar vergisi düşürüldü.
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) Bakın, kurumlar vergisi bizden
önce yüzde 33 olarak uygulanıyordu, fonuyla beraber şimdi yüzde 20ye
düşürüldü. Yani önceden bir şirket sahibi, bir kurum vergisine tabi
bir işletme kazandığının üçte 1ini vergi olarak
veriyordu, şimdi, kazandığının beşte 1ini vergi
olarak verir hâle geldi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hayır
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) Önceden 3 kazanır, 2si
kendisine, 1i devlete giderdi; şimdi 5 kazanıyor, 4ü kendine, 1i
devlete gitmek suretiyle yatırımlar daha fazla hızlanıyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ya asgari ücretli?
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) Gelir vergisine
baktığımızda 5 puanlık bir indirim olmuş.
SSK primi
Her hükûmetimizin söylediği bir şeydi SSK
primlerini indirmek ama AK PARTİ Hükûmeti bunu başardı.
KDVye baktığınızda, eğitimde,
sağlıkta, gıdada, tekstilde, birçok üründe KDV oranlarında
düşmeler görüyoruz.
RECEP TANER (Aydın) Pırlantada, mücevherde
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) Tabii, değerli arkadaşlarım,
topladığınız bu vergileri nereye
harcadığınız da çok önemli.
Topladığınız vergileri nereye
harcadığınız o kadar önemli ki doğru yerlere
harcamazsanız millete hizmet olarak götüremezsiniz.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Bakanların çocuklarına
gidiyor!
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) Dolayısıyla, millete hizmet
götürebilmeniz için topladığınız vergileri halka
dönüştürmeniz lazım ama bakın, topladığımız
vergilerin yüzde 103ünü biz 2001 yılında faiz ödemesi olarak
götürüyorduk, bir yerlere veriyorduk.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Gemiciklere!
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) 100 lira vergi topluyoruz, üstüne 3
lira da koyuyoruz, götürüyoruz faiz ödemesi altında bir yerlere
bunları ödemek durumunda kalıyorduk.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Senin haberin yok herhâlde!
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) Milletten topluyorduk, faiz
ödemelerine harcıyorduk. Yüzde 103!
RECEP TANER (Aydın) Şimdi yandaşlara!
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) Allaha şükür, bu oran bugün
yüzde 35ler civarına düşmüştür. Dolayısıyla, 65
lirası milletimize, ülkemize kalmaktadır. Tabii ki bu, kayıt
dışıyla yapılan mücadelelerin ve yapılan
politikaların neticesinde geldiğimiz noktadır. Bunların
hepsi önemlidir.
Şimdi, ekonomiye baktığımız zaman da
özellikle ilk çeyrekteki büyüme rakamları, işsizlikle ilgili olumlu
gelişmeler
İnşallah, bu güzellikler devam ederse, ekonomideki
bu yükseliş devam ederse Türkiye krizden hızla çıkar ve eski
günlerine geri döner.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Bu yasa
tasarısına baktığımız zaman, bu yasa
tasarısının ruhunda da uygun şekilde yürütülmesi, denetime
bir sınırlama getirilmesi yönünde mükellef haklarını
koruyan ve mükellef haklarına uygun davranışlar sergileyen bir
yönetim anlayışını görüyoruz. İlk defa Bakanlık
sadece kendini düşünmüyor aynı zamanda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SEDAT KIZILCIKLI (Devamla)
denetim yaptığı
mükelleflerin de hem yöntem ve uygulama birliğini sağlamaya
çalışıyor hem de belli bir süre ve belli kriterler içerisinde bu
denetimini yapacağını taahhüt ediyor. İlk defa böyle bir
uygulamayla karşılaşıyoruz. Bu olumlu uygulamaların da
tabii ki devam etmesini istirham ediyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum. Yasa tasarımızın
hayırlı olmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen, Ferit
Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Bihlun
Tamaylıgil efendim...
BAŞKAN Yerine, Bihlun Tamaylıgil, İstanbul
Milletvekili
(CHP sıralarından alkışlar)
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 536
sıra sayılı -tabii başlığını ve bu
kanun taslağının içeriğini okumaya kalksak herhâlde
beş dakikalık süremizin yeteceğini de pek zannetmiyorum ama-
taslak üzerine şahsım adına söz aldım, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Ay temmuz, Meclis kapanacak oldu mu her zaman bir beklentiye
girmek artık âdet oldu. Çünkü her temmuz bir torba ayı. Bu,
geçtiğimiz senelere de baktığınızda, temmuz ayı
Meclis kapanacak, karşınıza farklı farklı farklı
kanunlardan bir araya getirilmiş parçaların içerisinde alakası,
ilgisi, birlikteliği, bağlayıcılığı,
aciliyeti, kime göre subjektif olarak değiştiği ortada olan bir
yasal düzenlemeyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu torba
yasaların da -her ne kadar Sayın Berber buna çok üzüldüğünü dile
getirse de- bir baş aktörü var, değişmez aktör TOKİ.
TOKİye ya bir yetki veriyoruz ya bir yetkisi az geliyor, onu daha da
genişletiyoruz ya da bu konuda TOKİnin ve diğer kurumların
benzer başlıklarda beklentisi varsa bu torba yasalarla imar
ilkelerini, hukuk ilkelerini hiçe sayarak gidip torba yasanın içinde
aceleyle kanunlaştırıyoruz.
Şimdi bu torba yasaya baktığımız zaman o
kadar geniş ki, içinde vergiyle ilgili konular var, sürekli
değişen İhale Kanunuyla ilgili var, Millî Piyango var, ne
ararsanız var. Tek bulamadığınız, Halkın acil
çözüm bekleyen sorunlarına ne gibi cevaplar veriyorlar? sorusunun
açıklaması; yok.!
Orta vadeli program
Biraz önce hep dinliyorum, arkadaşlar bu
tasarının genel gerekçesinde de yazdığı 2010, 2011,
2012 orta vadeli programın hedeflerine uygun olarak bu tasarının
oluştuğunu dile getirdiler.
Şimdi arkadaşlar, orta vadeli program mayıs
aylarında yapılır. Geçen sene krizdi, oydu buydu diyerek üç
buçuk ay ertelendi, eylülün ortasında açıklandı. Şimdi 2011
yılındayız, 2011 yılının orta vadeli
programını Sayın Bakan Cevdet Yılmaz Haziranın ortasında
mali kuralla beraber açıklayacağız. dedi. Nerede program? Yok.
Nerede mali kural? Yok. Tabii mali kural, mali kural
Orada da başrolde
TOKİ var dışarı çıkartılarak. Böyle bir
düzenlemenin içinde yani ben bakanlar artık tarih, hedef verdiği
zaman gerçekten
Yani bu çok acı, bir ülkenin devletini yöneten
bakanların verdiği söz ve tarihlerin geçerlilik
katsayısını sorgulamak. Dün daha Enerji Bakanımız
Yenilenebilir Enerji Kanunuyla ilgili söz verdi bugün geçecek diye.
Bakıyorsunuz ortada yok. Diğeri bunu, mali kuralı, orta vadeli
programı söylüyor. Yok. O zaman biz ne yapıyoruz, ne için
çalışıyoruz?
Diğer taraftan bu kanun tasarısına
baktığınızda, açıklandığı üzere Anayasa
Mahkemesi kararlarının gereği olarak, hem vergi dilimleriyle
ilgili yeni düzenlemeler hem de yatırım indirimiyle ilgili yeni
düzenlemeler bulunmakta ama çok enteresan, bugün 15 Temmuz. Vergi dilimleriyle
ilgili düzenlemenin Resmî Gazetede yayınlanması sonrasındaki
yürürlük tarihi 8 Ocak ve altı ay geçtikten sonra yürürlüğe giriyor,
yani 8 Temmuz. Yani bir haftadır, bu yüzde 35lik dilime tabi
olanların bordro çalışmalarıyla, oranlarıyla ilgili ne
olduğu büyük bir belirsizlik. Şimdi, bunun cevabı ne olacak? Ve
aynı şekilde yatırım indirimini de dikkate almış,
devletin, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, yatırım indirimi
uygulamalarının ortaya koyduğu anayasal düzenlemelerin de ve
Anayasa Mahkemesinin aldığı kararı da dikkate alan
yatırımcının bu süreç içinde yaptığı
uygulamalar ve kayıt sisteminin getireceği sonuçlar ne olacak? O da
bir belirsizlik. Yani Anayasaya aykırı bir iş
yaptınız, üç yılla sınırlayarak bu yatırım
indiriminden, istisnadan faydalanmayla ilgili yasa çıkarttınız,
arkasından yıl tutmadı Hadi şimdi de yüzde 25lik bir oran
verelim, onunla sınır koyalım. şeklinde gidiyorsunuz.
Yenilen pehlivan güreşe doymazmış! Anayasaya aykırı
yasa yapmaya siz devam edin. Hukukun geçerli olduğu hukuk devleti
Türkiyede de bu yaptığınız yanlışlar gereken
mercilerden dönecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) Sayın Başkan, birinci
bölüme baktığınızda çok önemli bir madde var, kamu
yararına faaliyet gösteren derneklere tahsis edilen hazine mülklerinin
yirmi yıl geçtikten sonra satış imkânını, aradaki
değer artışının yüzde 30unu hazinenin alması
kaydıyla ve aynı faaliyetleri, ilkesel faaliyetlerini sürdürmesi
konusunda.
Şimdi bunun denetimi, bunun sürekliliğinin kontrolü
nasıl yapılacak bilmiyorum ama yani şu kamu yararına
listesinde yer alan derneklerin, hani şu Almanyadaki Deniz Fenerinin
sakladınız ya görüşmelerini yasal olarak
baktığınızda gündeme gelmesine. Şimdi, bunlar
nasıl kontrol edilecek? Bu mantıkta baktığınızda,
bu derneklerin aldığı kaynakların denetimi nasıl
olacak? Daha mahkemesini Almanyadan gündeme gelip de burada
neticelendiremediğimiz, üstüne gitmediğimiz bir konuda biz kendimizle
ilgili konuları nasıl, hangi dikkat, hangi istek ile takip
edeceğiz?
Daha sonra bir madde üzerinde daha devam etmek dileğiyle
teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tamaylıgil.
Madde üzerinde İç Tüzükün 72nci maddesine göre
verilmiş bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Bölüm üzerindeki görüşmelerin İçtüzük 72ye göre devam
etmesini arz ederiz.
|
Oktay Vural |
|
Hasan
Çalış |
Erkan Akçay |
|
İzmir |
|
Karaman |
Manisa |
|
Kemalettin
Nalcı |
|
|
Rıdvan
Yalçın |
|
Tekirdağ |
|
|
Ordu |
Gerekçe: Birçok kanunda yapılan düzenlemeler hakkında
daha fazla bilgilendirmek için görüşmeler devam etmelidir.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur;
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.41
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 22.48
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Kanun Tasarısının
birinci bölümü üzerinde verilen, görüşmelere devam edilmesine ilişkin
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, birinci bölüm üzerinde on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapacağız.
Sayın Çalış, Sayın Işık, Sayın
Uslu, Sayın Yıldız, Sayın Özdemir, Sayın Tankut,
Sayın Taner, Sayın Varlı, Sayın Günal, Sayın
Aslanoğlu sisteme girmişlerdir.
Soru sorma süresi sekiz dakika, cevap verme süresi yedi
dakikadır.
Sayın Çalış, buyurun.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan,
teşekkürler.
Sayın Bakan, biraz önceki turda da sordum, cevap
alamadığım için tekrar soruyorum. 4/B ve 4/C
çalışanlarının mağduriyetini giderecek bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Birinci sorum.
İkinci sorum: Çiftçilerin TEDAŞa olan borçlarıyla
ilgili bir çalışmanız var mı?
Üçüncü sorum: Aynı kurumdan aynı statüde ama farklı
zamanlarda emekli olan emekliler farklı maaşlar almaktadır. Bu
mağduriyeti giderici bir çalışmanız olacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Işık? Yok.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Doğrusu sorumu Çalışma Bakanına göre
hazırlamıştım ama Sayın Bakan cevaplandıracak
umarım.
Bu tasarıyla iş sağlığı ve
güvenliği hizmetlerinde görev yapacak iş yeri hekimi ve iş
güvenliği uzmanlarının eğitimlerini vermek üzere özel
teşebbüslere imkân tanıyorsunuz. Kamu kurumu niteliğindeki
ilgili meslek odalarının bilgi ve deneyimlerinden istifade etmeyi
neden düşünmüyorsunuz? Bu meslek odalarına eğitim ve
belgelendirme imkânı sağlanamaz mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, 1999-2009 yılları arasında
yıllar itibarıyla ne kadar usulsüzlük cezası, ne kadar özel
usulsüzlük cezası, ne kadar kaçakçılık cezası
kesilmiştir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakana soruyorum: Hükûmetinizin
uyguladığı yanlış ekonomi ve tarım
politikaları nedeniyle seçim bölgem Gaziantep ve ülkemizin tümünde Türk
çiftçisi üretimden uzaklaşmış, üretenler de aşırı
borç altında ezilmekte ve hazineyle uğraşmaktadır.
Çiftçimizin tarım kredi kooperatifleri ve bankalara ulan kredi
borçlarının yeniden yapılanmasına yönelik bir
çalışmanız var mıdır? Bu torba yasasında niçin
böyle bir düzenleme yer almamıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Gelir İdaresi
Başkanlığına 16 Mayıs 2005 tarihinden bu yana
açılan sınavlarda başarılı oldukları hâlde
atamaları yapılmayan memurların açtıkları idari dava
sayısının beş bini aştığı ifade
edilmektedir. Bu sayı doğru mudur? Doğru değilse, gerçekte
açılan idari dava sayısı nedir?
Ayrıca Temmuz 2009 tarihinde vergi dairesi müdürü, müdür ve
bunların yardımcıları ile vergi denetmelerinin hukuki
dayanağı olmayan sekiz yüz civarında tayininden dolayı yine
beş yüzü aşkın idari dava açıldığı
belirtilmektedir. Bu sayı da doğru mudur? Değilse, hukuki
dayanaktan yoksun olduğu iddiası ile açılan dava
sayısı nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, kazanç üzerinden
alınan dolaysız vergilerin içindeki kesinti yoluyla ödenen stopaj
vergiler hariç kazanç üzerinden alınan vergilerin vergi gelirleri içindeki
payı nedir?
Biraz önceki konuşmanızda direkt vergilerin düşük
kaldığından, dolayısıyla dolaylı vergilerin
arttığından bahsettiniz. Bunda, kazanç üzerinden alınan
vergilerin az olmasında 2005 yılında Bakanlar Kurulu olarak
çıkardığınız ve yüzde 100 vergi muafiyeti
sağladığınız gıda bankacılığı
sisteminin yani Deniz Feneri ve benzeri derneklerin vergi muafiyetinin bir
etkisi olabilir mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Varlı
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bu çıkartacağınız torba
yasada ecri misilde bir miktar ödendiği zaman yüzde 15 faizini
sileceğinizi beyan ediyorsunuz. Bu çiftçi zaten zor günler geçiriyor. Ecri
misil fiyatlarındaki bu anaparayı alıp da faizini silmeyi
düşünüyor musunuz, böyle bir planınız var mıdır?
Yine çiftçi karşılıklı, diğer bir
çiftçiden tarlayı kiraladığı zaman, kira kontratı
yaptığında prim desteği alabiliyor ama devlete ecri misil
ödediği zaman, devletten hazine arazisini kiraladığı zaman
prim desteği alamıyor. Ecri misil ödenilen hazine arazilerine prim
desteği konusunda çiftçiye bir iyileştirme yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Günal
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Maliye Bakanlığının
kamplarını satışa çıkaracağınız
konusunda basında haberler yer aldı. Bu satış
sonrasında elde ettiğiniz gelirlerden memurların tatil
programlarını sübvanse etmeyi düşünüyor musunuz, yoksa
onları da alıp bütçenin açıklarını yamamada mı
kullanacaksınız?
Diğer bir husus da: 2009 ve 2010da son rakam olarak
ücretlilerden alınan toplam vergilerin miktarı ve vergi içerisindeki
oranı nedir? Dolaylı vergi oranı en son ne olmuştur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu? Yok.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, düşük nüfuslu belediyelerimiz başta
olmak üzere birçok belediyenin taşınır ve tanışmaz
mallarına eski dönem borçları nedeniyle haciz gelmiş
durumdadır. Bu durumdaki belediyeler için nasıl bir çözüm öneriniz
olacaktır?
İkinci sorum da: Emekli maaşlarının
eşitlenmesine yönelik intibak yasası ne aşamadadır? Bu
torba yasada buna yönelik bir düzenlemeyi düşünmez misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Işıkın sorularından başlamak
istiyorum.
Tabii ki belediyelerimizin taşınır veya
taşınmazlarına kimin haciz uyguladığını
bilmiyorum, eğer esnaftan geliyorsa tabii orada yapılabilecek bir
husus yok ama kamu
ALİM IŞIK (Kütahya) Direkt makbuzu kesiyor zaten. Daha
önce esnafa olan borçlarından dolayı
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Evet, esnaftan kaynaklanıyorsa burada birkaç boyut söz konusu. Bizim
mahalli idarelerde tabii ki özellikle küçük belediyelerde ciddi
sıkıntıların olduğunun farkındayım. Buna
ilişkin, genel olarak, biz 2008 yılında, mahalli idare
paylarını artıran yani bütçeden yaptığımız
aktarımları, verdiğimiz gelirleri artıran bir düzenleme
yaptık ama anladığım kadarıyla bu da yeterli
olmadı. Şimdi önümüzdeki dönemde, tekrar bunların gelirlerini
daha rasyonel ve daha ciddi bir şekilde gerek yerelde gerekse başka
türlü artıracak düzenlemeler düşünülebilir. Bu bir boyutu ama bir de
bunların idari kapasitelerinin geliştirilmesi gerekiyor. Gerçekten de
birçok belediyemizde bu türden sıkıntıların olduğunun
da farkındayım.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, İller
Bankası kesintilerini biraz azaltamaz mısınız?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Maliye Bakanlığı olarak biz tabii ki kanun gereği bütün
paylarını zamanında ödüyoruz. Bu sene vergi gelirlerimizde
önemli artışlar var ve bu gelir artışları tamamen
yansıtılıyor. 2008de yapılan düzenlemelerle önemli
artışlar sağlandı, bu sene o fark edilecek. Kriz
yılında, 2009 yılında fark edilmedi ama 2010
yılında çok iyi bir şekilde yansıyacak. Onun
dışında, bir öneri varsa da tabii ki ilgili bakanımız
olsun, bizler olsun değerlendiririz.
Emekli maaşları ile ilişkili olarak bu sene
başında Hükûmet olarak imkânlarımızı zorlayarak en
düşük emekli maaşlarını neredeyse yüzde 24lere varan
oranlarda artırdık. En yüksek emekli maaşı dahi enflasyonun
üzerinde 1-2 puan artmış olacak. En azından öngördüğümüz
şey bu. Dolayısıyla, Türkiye'nin imkânlarıyla
orantılı bir şekilde tabii ki emeklilerimizin de durumunun
iyileştirilmesi için Hükûmet olarak gerekeni şimdiye kadar
yaptık bundan sonra da yapacağız.
Değerli arkadaşlar, tatil kamplarına gelince, tabii
ki Maliye Bakanlığı olarak biz örnek olmak istedik. Elimizde
birtakım sosyal tesisler var, bunların daha verimli bir şekilde
kullanılmasına yönelik bir çaba olarak görülmesinde fayda var. Ben
onu o şekilde değerlendiriyorum.
Ücretlilerden alınan toplam vergiye ilişkin bir soru
vardı. Ücretlerden alınan vergilerin toplam vergiler içerisindeki
payı yüzde 13,1. Asgari ücretten alınan vergilerin toplam vergiler
içerisindeki payı ise yüzde 2,2. Dolayısıyla, göreceğiniz
gibi ücretliler üzerinden alınan vergiler sanıldığı
gibi toplam vergiler içerisinde çok da yüksek değildir.
Sorulan soru çerçevesinde veriyorum: Kesilen usulsüzlük
cezaları yıllar itibarıyla 2005 yılında 27,4 milyon
lira, 2006 yılında 79,6 milyon lira, 2007 yılında 163,4
milyon lira, 2008 yılında 248,5 milyon lira, 2009 yılında
475,5 milyon lira olarak gerçekleşmiştir.
Yine, gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerin
gayrisafi yurt içi hasılaya oranını size ifade edeyim: 2002
yılında yüzde 5,8di, 2009 yılında yüzde 5,9 olarak
gerçekleşmiştir.
Arkadaşların bana verdiği bilgiler çerçevesinde,
idari dava sayısının 3 bin civarında olduğu -bu, Gelir
İdaresiyle ilgiliydi- bu davaların büyük bir kısmının
gelir uzmanlığı özel sınavıyla ilişkili
olduğu ifade ediliyor. Burada şunu söylememde büyük fayda görüyorum:
Gelir uzmanlarının sıkıntıları bize
aktarıldı. Biz dedik ki: Bu konuyu çalışalım.
Komisyonda bu konu gündeme geldiğinde ben geçen sene torba yasası
düzenlenirken. Nitekim çalıştık ve bu torba yasasında, bu
yasada, bu tasarıda, o sıkıntıyı giderecek bir
düzenleme yapılıyor. Bütün o sınavdan 70 ve üzeri alan
arkadaşlarımızın hepsinin hakları bu şekilde
tabii ki kendilerine verilmiş oluyor.
4/B ve 4/C statüsünde çalışanların
mağduriyetiyle ilgili bir soru vardı. 4/B statüsünde
çalışan personelle aynı unvanlı kadrolu personele ödenen
tutarda ücret ödenmek suretiyle ücret dengesizliğini zaten bu dönemde biz
giderdik. 4/C statüsünde
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Bakan, aileler
parçalanıyor, ailelerin parçalanma problemleri var.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Ona
ilişkin de benim bildiğim kadarıyla, son yapılan toplu
sözleşmelerde birtakım hususlar vardı. İlgili
bakanımız, o konuda -anladığım kadarıyla- uzlaşmaya
varılan noktalara ilişkin düzenlemeler yapıyordu ama
detaylarını bildiğimi söyleyemem.
Dolayısıyla, burada 4/C statüsünde çalışanlara
yönelik olarak 2010 yılında, biliyorsunuz, Ocak ayında, çok
ciddi iyileştirmeler yaptık. Aylık ve ücretlerinde önemli ölçüde
artışlar sağlandı yani on aydan on bir aya
çıkarılan çalışma süresiyle birlikte ortalama
artışlar yüzde 27 civarında bir rakam diye
hatırlıyorum. Kıdem tazminatı ödenmesine de bu dönemde
imkân sağlandı.
Yine, 2005-2009 yılları arasındaki dava
sayılarıyla ilgili bir soru vardı, vergi davalarıyla ilgili
bir soru vardı. 234.565 vergi davası açılmıştır,
toplam değer olarak 36,182 milyar lira yani 36 milyar 182 milyon lira.
Davaların yaklaşık 110 bini idare lehine
sonuçlanmıştır, bunun da tutarı 16,2 milyar liradır.
Yine, ecri misille ilgili soru vardı. Tabii ki ecri misle
ilişkin bu tasarıda mükellef lehine, çiftçilerimiz lehine, köy tüzel
kişilikleri lehine gerçekten çok güzel düzenlemeler var. Mesela peşin
ödeyenlere, bunu dava konusu etmeyenlere çok ciddi indirimler var; önce bir
yüzde 15, bir yüzde 15 daha şeklinde. Köy tüzel kişiliklerine bu
kiralamalarda, yine, bu tespitlerde yardımcı olmaları
koşuluyla kendilerine bir miktar pay ayrılıyor. Önümüzdeki
tasarı görüşülürken zaten onun detaylarını size anlatma
imkânı bulacağız.
MUHARREM VARLI (Adana) Ecri misil ödeyenlerin kira kontratıyla
prim desteği almasına ilişkin bir şey var mı?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Değerli arkadaşlar, şöyle: Bizim amacımız, mümkün
olduğunca -kamu mülklerini işgal yoluyla yani ecri misil tahsil
ederek- yani o tür uygulamalara son verip, teşvik ederek
vatandaşı mümkün olduğunca kiralamaya yönlendirmek ve bu
çerçevede de bir indirim sağlıyoruz. Bu husus da o çerçevede
bakılırsa bence yararlı olur.
Yine, bakıyorum, Çalışma Sosyal Güvenlik
Bakanımıza bir soru vardı. Detaylarını bilmiyorum, size
inşallah yazılı olarak cevap verirler diye düşünüyorum.
Sayın Özdemirin çiftçilerimiz hakkında bir sorusu
vardı. Tabii, biz çiftçilerimize bu dönemde destekleri birkaç kat
artırdık, en az 4-5 kat artırdık ama bunun yanında,
dönem dönem, gerek kuraklık nedeniyle gerekse başka
sıkıntılar nedeniyle o bahsettiğiniz anlamda -bölgesel
anlamda- birtakım yapılandırmalara da gidildi. Örneğin, bir
önceki sene -yani geçen sene değil, bir önceki sene- yanlış
hatırlamıyorsam, otuz altı ilde kuraklık vardı, o otuz
altı ilin tamamında yine gerek kredi kooperatiflerinden alınan
krediler gerekse Ziraat Bankasından alınan krediler bir sene
ötelendi, bunun maliyetini hazine üstlendi ve kendilerine yine birtakım
destekler, yani tohum desteği anlamında birtakım destekler de sağlandı.
Bu dönemde tarım üretimimiz dolar bazında en az 2 kat arttı, TL
bazında ise en az 3 kat artmıştır. Dolayısıyla,
çiftçimizin de tabii ki yanında olmaya devam ediyoruz. Destekler, bu dönemde,
yanlış hatırlamıyorsam, 2 milyar liradan yaklaşık
8-9 milyar liraya kadar çıkmıştır.
BAŞKAN Sayın Bakan, süre
tamamlanmıştır.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler bu şekilde
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Günerin; 3717
Sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere
Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununun Bir
Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657
Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin II-Tazminatlar
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 1 inci maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
|
E. Haluk Ayhan |
Mustafa
Kalaycı |
|
Manisa |
|
Denizli |
Konya |
|
Mehmet Günal |
|
Recep Taner |
Abdülkadir
Akcan |
|
Antalya |
|
Aydın |
Afyonkarahisar |
|
Mehmet
Şandır |
|
|
Oktay Vural |
|
Mersin |
|
|
İzmir |
Ödünç para verme işlemini esas iştigal konusu olarak
yapmayanların ticari icaplar gereği yaptıkları borç para
verme işlemleri Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi kapsamında
değerlendirilmez.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 1inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Harun Öztürk |
|
Bülent
Baratalı |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
İzmir |
|
İzmir |
Malatya |
|
M. Ali Susam |
|
Bihlun
Tamaylıgil |
Mustafa Özyürek |
|
İzmir |
|
İstanbul |
İstanbul |
Madde 1- 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider
Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz
işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen işlem
ve hizmetlerden herhangi birini esas faaliyet konusu olarak yapanlar bu Kanunun
uygulanmasında banker sayılırlar. Bir şahsın münhasıran
altın alım ve satımı ile uğraşması banker sayılmasını
gerektirmez."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
Bihlun Tamaylıgil, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birinci
bölüm 1inci maddedeki tasarı içeriğinde gelen Gider Vergileri
Kanununun 28inci maddesinin üçüncü fıkrası değiştiriliyor
ve ödünç verme işlemini esas iştigal konusu olarak
gerçekleştirmeyenler veya esas faaliyet konusu ödünç verme işlemi
olmayanların BSMV kapsamından çıkıp KDV kapsamına
girmesini düzenleyen bir madde.
Bu maddede baktığımız zaman tabii
ikrazatçılar var. Ödünç para verme, ikrazat. Geçmişte kimisi
işte ikrazat deyince Bu, tefecinin resmileşmiş hâli dese de
1998den itibaren Hazine tarafından yetkili olarak ikrazat işlemini
gerçekleştiren kurumlar var. Peki, bu kurumlar ve bu kurumların
uygulamalarıyla nelerle karşılaşıyoruz bu dönemde?
Çünkü biraz önce değerli milletvekili arkadaşım AKPden Bursa
Milletvekilimiz Sedat Bey, Türkiyedeki gelişmelerin olumlu
başlıklarını dile getirdi ama şimdi bakıyorsunuz
ikrazatçılara talep artmış. Neden artmış? Çünkü
bankaların kara listelerine girmiş olan kişiler çare aramak, can
damarı bulabilmek için ikrazatçılara başvurmuşlar. Peki,
faiz oranları nedir diye baktığınızda, normal faiz
oranlarının 5-6 katı yani aylık yüzde 8lere varan
Madem
bu kadar iyi, esnaf iyi, KOBİler iyi, niye bu işlemler, bu kadar
yüksek maliyetli işlemler gerçekleşebiliyor, bir onu sorgulamakta
fayda var diye düşünüyorum.
Bir de 2009 yılının vergi rekortmenlerine bir
bakmanızı diliyorum. O sıralamaya bir
baktığınızda, Türkiye'nin gelir vergisi rekortmeni yine bir
ikrazatçı. Yani ekonomik kriz, krizle etkilenmeyen diye
düşündüğümüz, bu kadar iyileşen rakamlarıyla
Ama en büyük
kazanç kaynaklarının nerede olduğunu da görebilmiş
oluyoruz.
Değerli milletvekilleri, yine mükellefler için çok olumlu
tasarı içinde uygulamalar var deniyor ama ben bu Vergi Usul Kanununun
Yanılma başlıklı maddesinde yapılan
değişiklikle mükellefe nasıl bir yarar, fayda, nasıl bir
olumlu düzenleme yapılıyor, hakikaten çözebilmiş değilim.
Çünkü bu düzenleme içerisinde deniyor ki, yetkili makamların genel tebliğ
veya sirkülerde yer alan görüş ve kanaatinin değişmesi durumunda
değişikliğin geriye yürümeyeceği hükme bağlanmakta ve
değiştirilen bu tebliğ veya sirkülere bağlı olarak
önceden mükelleften alınmış olan fazla ödettirilmiş olan
vergileri de Sayın Bakan yasamanın büyük gücü gibi görerek onlara
geri vermiyor. Evet, mükelleflere çok olumlu, çok önemli bir iyilik
yapmış oluyorsunuz, öyle mi?
Diğer taraftan stopaj sıfırlandı. Ben,
kulakları çınlasın, Sayın Unakıtana zamanında
sormuştum bir beyanatını, diyordum ki, Eminönünde Yeni Cami,
bizim de seçim bölgemiz, oradaki kuşlar gibi bu stopaj
sıfırlamasından sonra yabancı yatırımcılar.
Biz yemi atıyoruz, onlar havada kaparak gelip bize borçlanma imkânı
tanıyorlar. Peki, bizim yerli yatırımcı mükellefin kabahati
ne? Yani siz, sıfıra indirdiniz, yabancıyı kuşlar gibi
hissettirdiniz, avladınız, getirdiniz, bunu da beceri olarak
sundunuz. Peki, yıllardır o yatırımcının
günahı ne? Uygulamada, yine, Türkiyede işlem yapan veya
yatırım yapan, Türkiyedeki vatandaş olan mükellef mi suçlu
olacak? Ama o mükellef de nasıl biliyor musunuz? Bizde büyük
montanlı, büyük değerli işlemlerde eğer böyle
yabancılara tanınmış avantajlar varsa,
bıyıklı yabancı dediğimiz Türkler vardır;
fonlar vasıtasıyla bu işlemleri yaparlar ve onlar yine büyük
montanlı işlemlerinden bu avantajları kullanırlar, yine
olan küçük yatırımcıya olur.
Değerli milletvekilleri, bir şeyi,
yanlışı düzeltmeyi başarı olarak görmek doğru
değil, yanlışı zamanında yapmamak önemli olan.
Şimdi, bu yasa tasarısı da torba yasa olarak
geliyor ya, bir anda aklıma Anayasa değişiklikleri ve onunla
ilgili tanım geldi. Hatırlarım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) Peki Sayın
Başkan.
Sayın Başbakanımız, bu Anayasa
değişikliğinde, Hepsini bir hap yaptık, bu hapı
yutturacağız. demişti. Ben Türk halkının o hapı
yutmayacağını ve Hayır diyeceğine inanıyorum ve
biliyorum ama aynı şekilde sizin bu torba yasayla oluşturmaya
çalıştığınız o hap mantığına da
Türk halkı adına buradaki milletvekilleri hassasiyetle Hayır
demeyi bilecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum sayın
milletvekilleri.
Kapanma Saati: 23.15
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.22
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Kanun Tasarısının
1inci maddesi üzerinde verilen İstanbul Milletvekili Bihlun
Tamaylıgil ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 1 inci maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
Ödünç para verme işlemini esas iştigal konusu olarak
yapmayanların ticari icaplar gereği yaptıkları borç para
verme işlemleri Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi kapsamında
değerlendirilmez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Recep Taner, Aydın
Milletvekili.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasını Düzenleyen
Kanun Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, sözlerime başlarken Vanın
Gürpınar ilçesinde mayın patlaması sonucu şehit olan
askerimize Allahtan rahmet, Türk milletine ve ailesine
başsağlığı, yaralı askerimize de acil
şifalar dilemekteyim.
Görüşmekte olduğumuz bu madde ile Gider Vergileri
Kanununun 28inci maddesindeki bankerlik işi ile
uğraşanların statüleri tekrar belirlenmekte ve ikraz
işleriyle uğraşanlar haricindeki kişilerin ticari
faaliyetleri icabı yaptıkları borç verme işlemleri ile
bankerlik işlemleri birbirinden ayrılmaktadır.
Bankerler banka ve sigorta muameleleri vergilerine tabi tutulurken
ticaret gereği borç para veren finansman hizmeti kapsamına
alınmakta ve katma değer vergisine tabi tutulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun
mali konulara ilişkin olduğuna göre ülkemizde uygulanmakta olan mali
politikalardan ve sonuçlarından da kısaca bahsetmekte fayda
olduğu kanaatindeyim.
Bildiğiniz gibi, bu ay başı 2010 yılı ilk
çeyrek büyüme rakamları açıklandı. TÜİK verilerine göre ilk
çeyrekteki büyüme oranı yüzde 11,7dir. Bu oran
açıklandığından bu yana kürsüye gelen her AKPli
konuşmasının bir bölümünde mutlaka ve mutlaka ilk çeyrekteki
büyümeden bahsediyor ama hiçbirisi 2008 yılında ülkemizin yüzde 14,5
küçüldüğünden bahsetmemekte. İlk çeyrekteki büyümenin istihdama
yansımadığından, işsizliğin hâlâ çok yüksek
seviyelerde olduğundan veya yüzde 11,7 büyümenin içindeki en çok
desteklenen ve çok rahat oldukları söylenen çiftçi kesiminin, tarım
sektörünün aynı dönemde yüzde 3,8 daraldığından hiç kimse
bahsetmemekte. Tıpkı, Hükûmet yetkililerinin ve biraz önceki
Sayın AKP Milletvekilinin ihracat rakamlarından bahsederek ithalat
rakamlarını hiç gündeme getirmemesi gibi.
Yapılan açıklamalara baktığımızda,
ihracatın artışından bahsedenlerin ithalatın ne
olduğundan bahsetmediklerini hep beraber görmekteyiz. Bu ülkede
ihracatın ithalatı karşılama oranı, dış
ticaret açığından, cari açıktan hiç dem
vurulmadığı ortadadır. Gerçekten ihracatın 100 milyar
dolarların üzerine çıkmasını önemseyenlerin, ithalatın
140 milyar dolar seviyesinde olduğundan da bahsetmeleri gerekir. Yani
yıllık yaklaşık 40 milyar dolarlık dış
ticaret açığının ortaya çıktığından ki
bunun 2007de 63 milyar dolar, 2008de 70 milyar dolar seviyelerine
çıktığından da bahsetmelerini beklemekteyiz veya 2000li
yıllardaki ihracatın ithalatı karşılama oranı ile
bugünkü ihracatın ithalatı karşılama oranını
kıyaslamalarını da beklemekteyiz.
Yine, yapılan ihracattaki üretim oranlarından da
bahsetmeleri gerekir. Yapılan ihracatın ne kadarını ara
malları ithalatıyla getirilen mallar oluşturmaktadır?
Yıllık ihracatın içindeki yerli üretim miktarı 2002
yılında nedir bugün ne seviyeye düşmüştür? Bunlardan da
lütfen bahsedelim.
Yine, cari işlemler açığı 2002
yılında 0,6 milyar yani sadece 600 milyon dolar iken 2009
yılında neden 14 milyar dolardır veya son yirmi beş
yılda verilen 191 milyar dolarlık cari açığın 171
milyar dolarının AKP İktidarı döneminde gerçekleştiği
neden gündeme getirilmiyor? 2010un ilk çeyreğinde büyümeden bahsedenler bütçeden
yatırımlara ayrılan payın 2000li yıllarda yüzde 16
seviyelerinde iken 2010 yılı bütçesinden yatırımlara
ayrılan payın yüzde 7,5lara düşmesinden neden bahsetmiyor?
Cumhuriyetin kurulduğu 1923ten iktidara geldiğiniz 2002
yılına kadar geçen seksen yıllık cumhuriyet döneminde
biriken toplam borç stoku 222 milyar dolardır. Bu borç stokunun içindeki
sizin son yıllarda özelleştirdiğiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Taner.
RECEP TANER (Devamla) Teşekkür ederim.
35 milyar dolarlık tesisler, fabrikalar, GAP; otoyollar,
hava alanları, limanlar, barajlar, hortumlamalar, batan bankaların
getirdiği yükler, terörle mücadelenin verdiği zararlar, gümrük
birliğine girmemizin getirdiği mali yükler dâhil hepsinin toplamı
seksen yıllık birikim 222 milyar dolar. Bu ülkede ne oldu da ülkenin
toplam borcu 222 milyar dolardan 500 milyar dolar seviyelerine çıktı.
Olan belli; 2002 yılında ülkemizde 6 olan dolar milyarderi
sayısı 2009 yılına geldiğimizde 28lere
çıktı ki onların da kimler olduklarını hep beraber
bilmekteyiz.
Efendim, kişi başına düşen millî gelir 10 bin
dolar imiş. Gittiğimiz yerlerde vatandaşa soruyoruz: Hükûmet
yetkilileri size 10ar bin dolar millî gelirden pay vermişler. ama hiç
kimse bugüne kadar o payı aldığından bahsetmiyor.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar bu payı
almayanların yarınlarda yapılacak olan referandumda sizlerden
hesap soracağını hatırlatmak isterim, hepinizi
saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Karar yeter sayısı
.
BAŞKAN Arayacağım.
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için
elektronik cihazla oylama yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde iki önerge vardır; geliş
sırasına göre okutup, aykırılıklarına göre
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Özyürek
İzmir Malatya İstanbul
Mehmet Ali Susam Ensar Öğüt Bülent Baratalı
İzmir Ardahan İzmir
Madde 2- 6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (p) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
p) Arbitraj muameleleri ile Türkiyede kurulu borsalarda
gerçekleştirilen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerine
ilişkin muameleler sonucu lehe alınan paralar ile para ile temsil
edilen değerler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 2 nci maddesinin Tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
|
E. Haluk Ayhan |
Mustafa
Kalaycı |
|
Manisa |
|
Denizli |
Konya |
|
Mehmet Günal |
|
Abdülkadir
Akcan |
Mehmet
Şandır |
|
Antalya |
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
|
|
|
Oktay Vural |
|
|
|
|
İzmir |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Başkan az
önce, yoklamadan sonra söyledi
Kaç kişi var? diyoruz, sayı
çıkmıyor. 3 arkadaşımız anlaşamıyorlar,
yeniden yoklama yapıyoruz. Ne görüşüyoruz? Gelir vergisi ve
yanında binlerce maddeler içeren, komisyondan, alt komisyondan, üst
komisyondan çıkmış
Ben Bu maddede oy kaldırırken eliniz
ne getiriyor? diye soruyorum, arkadaşlar tekrar içeri girip bir daha oy
veriyorlar, ondan sonra da grup başkan vekilleri çıkıyor
Çalışmayı engelliyorsunuz. diyor. Gerçekten, böyle bir kanun
çıkarma tekniği olabilir mi? Bu maddede ne getiriyor, niye
çıkarılsın? dedik, yine vergi istisnaları, yine bir yerlere
farklı muameleler
Her çıkan kanunda mutlaka bir yerlere bir selam
gönderme çıkıyor. Kamu İhale Kanunu çıkıyor,
arkasından her gelenin içine: Şu muaftır, bu istisnadır, bu
harç ödemez, bu vergi ödemez diye çıkıyor. Kaç defa
tartışıldı. Bu kanunun nerede olması gerekir?
İlgili kanunun içerisinde olması gerekir diye de defalarca söyledik.
Bir oradan yama, bir buradan yama; maalesef, torba derken çorba oluyor, bohça
derken harara dönüyor, maalesef öyle oluyor. Ve gecenin bu saatinde 24.00e
kadar bitmezse devam. Kaç madde geçti, kaçı geçecek sizce sabaha kadar?
İki bölüm birden söylemişsiniz.
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Kaç tane geçerse.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Şu anda bir kaba hesap yapın
bakalım, sabah namazına kadar kaç madde geçecek? (AK PARTİ
sıralarından Tamam, sabaha kadar çıkartırız sesleri)
Anlayamadım, kaç geçecekmiş?
ZEKERİYA ASLAN (Afyonkarahisar) Beraber
çalışırız.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ha, beraber çalışırsak.
BAŞKAN Sayın Günal, lütfen...
Sayın milletvekilleri...
MEHMET GÜNAL (Devamla) Değerli arkadaşlar, çıkan
arkadaşlarımız da burada bize pembe tablolar okuyorlar. Az önce
Sayın Kızılcıklıyı dinledim, Sayın Berberi
dinledim, komisyondan arkadaşlarımız. Bazılarını
sorduk ama yani bir dönüp bakmak lazım, biz şu kadar faizi
kurtardık derken nereye gittiğine, nereden geldiğine hakikaten
ya bakmıyorsunuz ya mecburiyetten gelip burada pembe tablolar
çiziyorsunuz. Sorduğumuz sorulara cevap gelmiyor. Anlatın, özür
dileyeceğim diyorum, arkadaşlardan hiçbir tanesi gelip de o anda bana
Anlamazsın diyorlar ama ben de anlatanı göremedim. Özür dileme
şansını bana vermiyorsunuz. Şimdi, ya başka rakamlara
bakıyoruz -biz de TÜİKten alıyoruz- veya siz onun işinize
gelen tarafını içinden, Sayın Kılıçın tabiriyle
cımbızlayıp alıyor musunuz, nasıl oluyor, bilemiyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada, banka sigorta
muameleleri vergisi istisnası getirilmesini biz doğru bulmuyoruz.
Spekülasyon amaçlı işlemlere... Şimdi, bakın, her gelen
şeyde siz bir yerlere selam gönderiyorsunuz. Dolayısıyla burada
bunları tartışırken, az önce söylendi, bunlara bir
itirazınız varsa kaç maddenin komisyona geldiğini, alt
komisyondan komisyona ne geldiğini buraya gelen Hükûmet
tasarısıyla bunun ne kadar alakalı olduğunu
arkadaşlarımız söyledi. Eğer ona karşı bir
argümanınız varsa söyleyin, düzeltelim. Daha önceki kanunlarda da
geldik. Beş tane, altı tane burada ekleme yaptık. Yani ne
komisyonun çalışma adabı kaldı, ne Genel Kurulun
çalışma adabı kaldı. Bu gidişle bizim de herhâlde
milletvekili olarak çalışma kanunlarında, iş
kanunlarına karşı, bu insan hakları ihlallerine
karşı galiba hakkımızı hukuki olarak aramamız
gerekecek, herhâlde, bu zorlamadan, tahakkümden kurtulmak üzere.
Değerli arkadaşlarım, bir taraftan pembe tablolar
çizip Krizden çıkıyoruz. diyorlar. Sayın Bakan da
aynısını söylüyor. Rakamlara bakıyorum
Yüzde 11 büyüdük,
efendim dünyada rekor kırdık. diye bütün konuşmacılar
söylüyor. Peki, yüzde kaç küçülmüşüz? Geçen sene birinci çeyrekte yüzde
kaç küçülmüştük arkadaşlar? Kimseden ses çıkmıyor. Yüzde
14ten fazla küçülmüştük.
Peki, ben size kaba bir hesap yapayım, o zaman tekrar sözümü
geri alma şansım olsun: 100 liranızda eğer yüzde 14,5
küçülürseniz reel anlamda ne yapar? Yüzde 85. Üzerine bu sene yüzde 11
büyüdünüz. Haydi ben imkânımı biraz artırayım, yüzde 10
daha koyalım, etti yüzde 95. Peki, 100 liramız kaç olmuş? 95
lira. Şimdi, buna sevinmemiz mi lazım?
Değerli arkadaşlar, ha, Belli bir toparlanma var,
önceki yıla göre biraz daha geldik, bunu daha iyi yere götüreceğiz.
demek yerine, kalkıp da Efendim, biz rekorlar kırıyoruz.
demenin bir anlamı var mı?
Baktınız mı? 2002de krizin arkasından yüzde
7den fazla büyüyünce Efendim, ne kadar büyüdük. denmiş mi? Efendim,
eksiklerimiz var, bunları tamamlayacağız. denmiş.
Bakın söylüyorum, bir önceki yıldaki 100 liranız
şu anda 95 lira olmuş, çeyrek itibarıyla bakarsanız. Bunun
neresine sevineceğiz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Dolayısıyla gelin, burada gerçekten halkın
yararına olan, işsizliği önleyecek, birtakım yerlere selam
gönderip bazı istisnalar tanıyacak şeyler değil, üretimi
artıracak, istihdamı artıracak kanun tasarı ve teklifleri
üzerine çalışalım. Bunu yaparken de böyle zorlamalarla Biz
yaptık oldu. ile değil, düzgün bir şekilde, öncelik
sırasına göre yapalım. Her gün her gün de yeni grup önerisiyle
birini 3üncü, birini 5inci, birini 10uncu sıraya almayalım diyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 2- 6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (p) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
p) Arbitraj muameleleri ile Türkiyede kurulu borsalarda
gerçekleştirilen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerine
ilişkin muameleler sonucu lehe alınan paralar ile para ile temsil
edilen değerler
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ensar Öğüt, Ardahan Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; 536 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi
üzerinde vermiş olduğum önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, yatırım indiriminde
Anayasa Sınırlama olmaz. demesine rağmen Adalet ve
Kalkınma Partisi yüzde 25 sınırlama getiriyor ve Bu
sınırlamayla da yatırımları teşvik edeceğim.
diyor. Şimdi, burada, özellikle kalkınmamış illerde,
kalkınmada öncelikli illerde, doğu, güneydoğu başta olmak
üzere geçen dönemde çıkartılan bir teşvik yasası
vardı, maalesef bu teşvik yasasından doğu, güneydoğu
nasibini almadı, hiç kimse doğru dürüst götürüp oraya
yatırım yapmadı. Niye yatırım yapmadı? Çünkü
Düzce, Bartın, Kütahya, Osmaniye gibi illerle Hakkâri, Şırnak,
Van, Ağrı, Kars, Ardahan bir tutuldu, aynı teşvik
yasası çıkartıldı. Biz burada Cumhuriyet Halk Partisi
olarak dedik ki: Hiç olmazsa bölgelerin kalkınmışlık
durumuna göre kademeli olarak bir teşvik yasası
çıkartalım. Bunu kabul etmediler.
Şimdi, en önemlisi Türkiye'nin bugün gündeminde ithal et var,
hayvancılık var. Köylü para kazanamıyor, vergi ödeyemiyor; esnaf
para kazanamıyor, vergi ödeyemiyor. Esnafın çeklerinin arkası
yazılı, esnafın şu anda bir kısmı cezaevinde.
Senetleri protesto olmuş, mal beyanında bulunmadığı
için hem köylü hem esnaf cezaevinde. E, kimden vergi alınacak? Yani siz
nasıl kanun çıkartırsanız çıkartın, vergi alamadıktan
sonra neye yarar ki! Öncelikle bu insanların kalkınmasını
sağlamak lazım.
Şimdi, sekiz yıldır biz diyoruz ki: Türkiye'de
hayvancılık öldü, gitti, bitti. 100 bin tona yakın et
açığı var her yıl. Hayır dediler, dediler ama en son
et ithal etmek mecburiyetinde kaldılar. Şimdi ise yeni bir
teşvik çıktı hayvancılıkla ilgili, doğu ve
güneydoğunun sadece yirmi beş ilinde, 50 baş ve üstü
damızlık hayvan besleyenlere yüzde 40 civarında bir hibe
veriliyor. Böyle bir hayvancılık kalkınabilir mi
arkadaşlar? 50 baş ve üstü damızlık hayvanı beslemek
için ahır yapacak, süt toplama tankı yapacak, hayvan alacak -yüzde
40ını da hibe alıyor- 400 milyar lira sermaye lazım. 400
milyar lira sermayeyi köylünün vermesi mümkün mü? Sayın bakanlarım,
buradasınız, Hükûmet yetkilileri, buradasınız. 400 milyar
lirayı hangi babayiğit köylü verecek de orada sizin verdiğiniz
teşvikten, hibeden yararlanacak, para kazanacak, devlete vergi verecek?
Ama, lütfen, sizden rica ediyorum, bu mümkün değil. Bunu 10 baş ve
üstüne indirirseniz Türkiye'de aile işletmeciliği gelişir.
Bakın, Türkiye'de 500 bin civarında besici var ama aile
işletmeciliği yapan, 3, 5, 10 hayvan besleyen insan sayısı
15 milyondur, bu 15 milyon insanı öldürüyorsunuz.
Şimdi, bir yandan, geliyorsunuz, tüketiciye Ucuz et
getireceğiz. diyorsunuz, ithalat yapıyorsunuz; bir yandan, tüccara
yani besiciye ucuz mal vereceğiz diye hayvan getiriyorsunuz, ona
veriyorsunuz. Köylü ne olacak? 15 milyon köylü perişan durumda. Bunu,
lütfen, 10 baş ve üstü yaparsanız o zaman 40-50 milyar lira bir
sermaye gerekir, bu 40-50 milyar sermayeyi hiç olmazsa köylünün
yarısı karşılar, o zaman hayvancılık
gelişir, et açığı azalır arkadaşlar. Onun
dışında, mantık var, akıl var, izan var, başka
türlü olacak mı? Hesap kitap bilen yok mu yani bu Hükûmette ben
anlayamıyorum ya. İnanın, şaşırıyorum ya.
Yani nasıl oluyor da 50 baş ve üstü diyorsunuz? Kendi
yandaşlarınız kazansın, onlar çalışsın
mı acaba. diye düşünüyorum. 10 baş derseniz, aile
işletmeciliği gelişirse, işsizlik giderilirse ve göç
durursa, insanlar para kazanırsa kötü mü olur?
Değerli arkadaşlar, bakın, işsizliğin
panzehri tarım ve hayvancılıktır çünkü yediden yetmiş
yediye kadar herkes orada çalışıyor. Yani biri tarlaya gidiyor,
biri su getiriyor, biri hayvanını besliyor, bir hayvanını
sağıyor, biri hayvanını dağa götürüyor çünkü herkes
çalışıyor ama hayvancılık öldü, şimdi artık
köylü hayvan bağlamıyor, Enayi miyim? diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Şimdi köylü hayvan
bağlamıyor, beslemiyor. Devamlı bundan sonra
Bak, burada
konuşuyorum, tutanaklara da geçiyor, Türkiye bundan sonra et
ithalatına mahkûm kaldı, devamlı et ithal edecek. Yazık
günah değil mi yani kendi kendine yeten, artan, 1930lu yıllardan
1968e kadar Rusyaya, İrana mal, hayvan ihraç eden bir Türkiye bugün et
ithalatı yapmaya mecbur kalıyor. Bu nasıl bir anlayış,
bu nasıl yönetim, bu nasıl tarım anlayışı,
nasıl Tarım Bakanlığının yönetimi ben
anlayamıyorum. Verin Tarım Bakanlığını, altı
ay içerisinde bakın bakalım Türkiyede hayvancılık ne oluyor,
tarım ne oluyor. Yazıktır, günahtır. Samimi söylüyorum,
kardeşim, siz bunu beceremiyorsanız bırakın! Ha,
beceriyorsanız, deyin ki: Kardeşim, biz sekiz yılda et ihraç
ediyoruz. Eti ihraç değil, ithal ediyorsunuz, ne eti olduğu da belli
değil değerli arkadaşlar.
Bakın, mübarek ramazan geliyor Et ucuzladı. dediniz,
hani nerede? Ucuzladı mı, nerede ucuzladı?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Et değil, hayvan ithal ediyoruz.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Evet, o hayvan nasıl besleniyor
Sayın Bakanım? Nereden geliyor o hayvan, nasıl besleniyor onu
bana lütfen söyler misiniz; neyle besleniyor, hangi yemle besleniyor?
Değerli arkadaşlar, polemiğe girmeyelim,
birbirimizi yormayalım, üzmeyelim. Siz, tarım ve
hayvancılığı geliştirmedikten sonra, köylüyü icra
dairelerinde sıraya dizip cezaevine gönderdiğiniz müddetçe bu
insanlardan vergi alamazsınız, vergi alamadığınız
zaman ülke kalkınmaz. Esnaf öyle, sanayici öyle. Evvelsi gün Sayın
Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu da
açıkladı, Referans gazetesi yazmış, 100 tane büyük fabrika
kapanmış. Bunların işçileri işsiz, perişan
durumda. Bunlar vergi ödeyemiyor. Türkiye nasıl kalkınacak
arkadaşlar? Böyle bir şey olabilir mi? Vergi üzerine vergi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Nerede kapanmış,
nerede, Fransada mı?
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Türkiyede.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Hangileri
kapanmış? Sallıyorsunuz işkembeden ya!
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) Üç tane isim söyle, üç
tane!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Sayın Başkanım,
bitiriyorum.
BAŞKAN Verdim bir dakikanızı Sayın
Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Peki, o zaman, ben şunu
söyleyeyim değerli arkadaşlar: Halk bizi seçti, getirdi buraya.
Halkın sorunlarını çözmek için Büyük Millet Meclisi var. Bunu
çözmek mecburiyetindeyiz. Kavga değil, sorunu çözelim. Sorunu çözecek
şekilde getirin, biz de yardımcı olalım, sorunu çözelim,
insanlar perişan olmasın.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Böylece, her iki önerge de kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 3 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Harun Öztürk |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
İzmir |
|
Malatya |
İstanbul |
|
Mehmet Ali
Susam |
|
Bülent
Baratalı |
Halil Ünlütepe |
|
İzmir |
|
İzmir |
Afyonkarahisar |
Madde 3- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun
103 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 103- a) Ücret gelirleri;
8.800 TLye kadar %
10
22.000 TLnin 8.800 TLsi için 880 TL, fazlası % 15
50.000 TLnin 22.000 TLsi için 2.860 TL, fazlası % 20
50.000 TLden fazlasının 50.000 TLsi için 8.460 TL,
fazlası % 25
b) Ücret geliri dışında gelir vergisine tabi
gelirler;
8.800 TLye kadar %
15
22.000 TLnin 8.800 TLsi için 1.320 TL, fazlası % 20
50.000 TLnin 22.000 TLsi için 3.960 TL, fazlası % 27
50.000 TLden fazlasının 50.000 TLsi için 11.520 TL,
fazlası % 35
oranında vergilendirilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 3 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
|
E. Haluk Ayhan |
Mustafa
Kalaycı |
|
Manisa |
|
Denizli |
Konya |
|
Mehmet Günal |
|
Oktay Vural |
Mehmet
Şandır |
|
Antalya |
|
İzmir |
Mersin |
|
|
|
Abdülkadir
Akcan |
|
|
|
|
Afyonkarahisar |
|
Madde-3 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 103 üncü maddesi aşağıda yazılı şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 103- Gelir vergisine tabii gelirler;
8.800 TLye kadar %
15
22.000 TLnin 8.800 TLsi için 1.320 TL fazlası % 20
50.000 TLnin 22.000 TLsi için 3.960 TL fazlası % 27
50.000 TLden fazlasının 50.000 TLsi için 11.520 TL
fazlası %35
oranında vergilendirilir.
Bu tarife ücret gelirleri yönünden asgari ücret tespit komisyonu
tarafından 16 yaşını doldurmuş kişiler için
belirlenen ve her yılın ilk günü itibariyle geçerli olan
yıllık asgari ücret tutarını aşan kısım için
uygulanır.
Ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde, yukarıdaki tarifede
yer alan vergi oranları % 10, % 17, % 25 ve % 34 olarak uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Erkan Akçay Manisa
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüştüğümüz tasarının 3üncü maddesi
üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin 2009/144
sayılı Kararıyla Gelir Vergisi Kanununun 103üncü maddesinde
yer alan vergi tarifelerindeki fazlası % 35 oranında ibaresi ücret
gelirleri yönünden Anayasaya aykırılık nedeniyle iptal
edilmiştir ve bu madde de bu iptal kararını
karşılamaya yöneliktir.
Anayasa Mahkemesinin bu kararında, Anayasanın 55inci
maddesinde ücretin emeğin karşılığı olduğu,
devletin çalışanların yaptıkları işe uygun
adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan
yararlanmaları için gerekli tedbirleri alacağı belirtilmiştir.
Anayasa, ücreti, diğer gelirlerden farklı olarak, özel şekilde
düzenlemiştir. Bu düzenlemede ücretin özellikli ve ayrık durumunu
gözeterek devlete adaletli bir ücret için tedbir alma görevi vermiştir.
Yine Anayasanın 73üncü maddesindeki mali güç ilkesi ile
55inci maddesindeki adaletli bir ücret elde etme ilkesi bir arada
değerlendirildiğinde, ücret gelirlerinin ücret dışında
elde edilen gelirler ile aynı oranda vergiye tabi tutulması ve hiçbir
önlem alınmadan ücrette azalmaya neden olacak şekilde yükseltilmesi
adalet ilkesini de zedeler. şeklindeki gerekçesi ile ücret gelirlerinde
farklı vergi oranı uygulanmasını öngörmüştür.
Oysa, bu tasarıyla getirilen yeni tarifeye göre, daha önce
yıllık 50 bin lirayı aşan ücret gelirlerine yüzde 35
oranı uygulanırken bu tasarıda yıllık 76 bin
lirayı aşan ücret gelirlerine yüzde 35 oranı
uygulanacaktır. Bu hâliyle, yeni tarife, yüksek ücret geliri olanlara
vergi avantajı sağlamakta, düşük ve orta düzeyde ücret geliri
olanlara herhangi bir avantaj sağlamamaktadır.
Kayıt dışılığı sekiz
yıldır önleyemeyen AKP Hükûmeti, 2002 yılında yüzde 60lar
civarında olan dolaylı vergi payını kendi döneminde yüzde
68lere, hatta 70lere dayandırmıştır. Zaten, vergi
gelirlerinin önemli bir kısmı nasıl dolaylı vergilerden oluşuyorsa,
çok önemli bir kısmı da stopajlardan oluşmaktadır.
Durumun vahametini göstermesi bakımından 2009
yılında tahsil edilen vergi gelirlerinin gelir vergisi
bakımından durumunu dikkatlerinize sunmak istiyorum.
2009 yılında tahsil edilen 172 milyar tutarındaki
vergi gelirlerinin yüzde 22si, yani 38 milyar lirası gelir vergisinden
oluşmaktadır. Bu 38 milyarlık gelir vergisinin 35 milyarı,
yani yüzde 92si -ki çok büyük bir çoğunluğu- gelir vergisi stopajından
oluşmaktadır ve bunların büyük bir çoğunluğu da
ücretlerden yapılan stopajlardan oluşmaktadır. Sadece yüzde 5i
beyana dayalı gelir vergilerinden oluşmaktadır. Geldiğimiz
acı durum budur.
Vergi adaleti ve kayıt dışılık için
gerekli tedbirleri almayan AKP Hükûmeti, dolaylı vergilere ve milyonlarca
çalışanın yoksulluk sınırı altında
aldığı ücretlere yüklenmektedir. Dikkatinizi çekiyorum:
Pırlantaya sıfır vergi, menkul kıymet ve sermaye geliri
getirilerine sıfır vergi kurumlar bakımından, ekmeğe
yüzde 1; ete, süte, sağlıkta kullanılan kan ürünlerine, seruma,
aşıya yüzde 8 KDV uygula. Bu adalet adelet değildir.
2010 yılı yeniden değerleme oranı 2,2 iken
harçlar ve damga vergisi yüzde 10 civarında
artırılmıştır. 2006dan beri gelir vergisi
dilimlerinin tutarlarının yeniden değerleme oranının
altında artırılması nedeniyle brüt bin lira maaş alan
yüzde 1,19 fazla, brüt 2 bin Türk lira maaş alan yüzde 3,44 fazla vergi
ödemiştir ve brüt 4.500 lira maaş alan da yüzde 3 fazla vergi
ödemiştir. Bu uygulama bir nevi gizli vergileme uygulamasıdır.
Değerli milletvekilleri, Türk-İşin
araştırmasına göre 2010 Haziran itibarıyla 4 kişilik
ailenin açlık sınırı 818, yoksulluk sınırı
ise 2.664 lira olarak belirlenmiştir. Mutfaktaki enflasyon
yıllık yüzde 11,5tur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Milyonlarca çalışan bir günlük
çalışmanın karşılığı olarak evine
2010 yılının ikinci yarısı için asgari
ücret tutarı 760 lira, net 599 liradır. Asgari ücretten hesaplanan
gelir vergisi tutarı 96 liradır. Hesaplanan gelir vergisinden
indirilecek olan asgari geçim indirimi tutarı ise çalışanın
bekâr, evli, eşinin çalışıp çalışmamasına ve
çocuk sayısına göre değişmektedir. Bekâr bir asgari
ücretlinin asgari geçim indirimi tutarı 54 lira; evli, eşi çalışmayan
ve çocuksuz ise 65 lira; bunun dışında 1 çocukları varsa
73; 4 çocuklu ise 92 Türk lirası olmaktadır. Buradan da görülmektedir
ki, asgari geçim indiriminin asgari ücretin vergisine isabet edebilmesi için asgari
ücretlinin evli, eşinin çalışmaması ve 4 çocuğunun
olması hâlinde yaklaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, eğri oturup doğru
konuşalım, günümüz şartlarında asgari ücret tutarı
komik, asgari geçim indirim tutarları ise son derece yetersizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
2010 yılında 6 milyon 710 bin asgari ücretli kişi
bulunmaktadır. Başta asgari ücretliler olmak üzere
çalışanların en az yüzde 90ı yoksulluk
sınırının altında aylık gelire sahiptir. Bu
nedenle önergemizin kabulünü diliyor, muhterem heyetinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 3 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 3- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 103 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 103- a) Ücret gelirleri;
8.800 TLye kadar %
10
22.000 TLnin 8.800 TLsi için 880 TL, fazlası % 15
50.000 TLnin 22.000 TLsi için 2.860 TL, fazlası % 20
50.000 TLden fazlasının 50.000 TLsi için 8.460 TL,
fazlası % 25
b) Ücret geliri dışında gelir vergisine tabi
gelirler;
8.800 TLye kadar %
15
22.000 TLnin 8.800 TLsi için 1.320 TL, fazlası % 20
50.000 TLnin 22.000 TLsi için 3.960 TL, fazlası % 27
50.000 TLden fazlasının 50.000 TLsi için 11.520 TL,
fazlası % 35
oranında vergilendirilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Harun
Öztürk konuşacak.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Harun Öztürk, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 3üncü madde üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle
ilgili olarak söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle ilgili olarak birinci bölümde yaptığım konuşmada
bazı değerlendirmelerde bulunmuştum. Bu maddede yapılan
değişikliğin gerekçesi, 5479 sayılı Kanunla getirilen
tarifedeki fazlası yüzde 35 oranında ibaresinin, Anayasa
Mahkemesinin Esas: 2009/144 sayılı Kararıyla ücret gelirleri
yönünden iptal edilmesine dayanmaktadır.
Bilindiği gibi, 2006 yılında 5479 sayılı
Kanun ile gelir vergisi tarifesi sermaye gelirlerinin lehine ve ücretlilerin
aleyhine değiştirilmişti. Söz konusu düzenlemede, ücret
dışındaki gelirler için yüzde 20 olan başlangıç vergi
oranı yüzde 15e düşürülerek ücretlilerle bir eşitlik
sağlanırken, ücretlilerin 78 bin liraya kadar yüzde 30 olan vergi
oranı yüzde 35e çıkarılmıştı. Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği, ücret gelirlerinde 78 bin liraya kadar yüzde 30
olan vergi oranının yüzde 35e çıkarılmasıdır.
Değerli milletvekilleri, bu değişiklikle getirilen
şu: Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini tümüyle karşılamaktan
uzak bir değişiklik getiriliyor. Çünkü getirilen düzenlemede, 50 bin
liraya kadar olan ücret gelirleri ile diğer gelirler arasında oran
farkı bulunmamakta ve diğer gelirlerde 22 bin lira ve 50 bin lira
arasında yüzde 27 ve 50 bin lira üzerinde yüzde 35, ücret gelirlerinde ise
22 bin lira ile 76.200 lira arasında yüzde 27 ve 76.200 lira üzerinde ise
yüzde 35 vergi oranlarının uygulanması öngörülmektedir. Böylece
76.200 liranın üzerindeki gelirlerde ücret gelirleri ile diğer
gelirlerin vergi oranı eşitlenirken, 50 bin ile 76.200 TL
arasındaki ücret gelirleri ve diğer gelirler arasında vergi
avantajı sadece 2.096 lirayla sınırlı kalmaktadır.
Biraz önce de ifade ettiğim gibi, birinci bölümde
yaptığım konuşmada bu avantajdan sadece genel müdür ve üst
düzeyde görevlilerle, özel sektörde yine üst düzey görevde bulunanların
yararlanabileceğini ve bunun da kamu görevlileri içerisinde,
yaklaşık 2,5 milyon kamu görevlisinden sadece 5-10 binini
kapsadığını ifade etmiştim ve demiştim ki,
ayırma nazariyesi gereği vergilendirmede ücret gelirleri için
uygulayacağımız vergi tarifesi ile diğer gelir
unsurları için uygulayacağımız vergi tarifesini birbirinden
ayrı ayrı düzenlemek gerektiğini ifade etmiştim ve bu
önergemizle yaptığımız bu. İlk gelir dilimi için ücret
gelirleri yüzde 10 vergilendirilirken, diğer gelir grupları yüzde 15,
ikinci dilimde ücret gelirleri yüzde 15 vergilendirilirken, diğer gelir
grupları yüzde 20, üçüncü dilimde ücret gelirleri yüzde 20
vergilendirilirken, diğer gelir unsurları yüzde 27 ve son grupta da
ücret gelirleri yüzde 25 vergilendirilirken, diğer gelir
gruplarının yüzde 35 vergilendirilmesi öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri, burada bütçe performansıyla
ilgili olarak da bazı rakamlar verildi. Ben de dikkatlerinize bazı
rakamlar sunmak istiyorum ve Sayın Bakandan da bazı açıklamalar
beklediğimi ifade ediyorum.
Altı aylık sonuçlara baktığımızda
harcamaların 9,3, gelirlerin ise 19,1 oranında artması olumlu
bir gelişme. Geçen yılın ilk altı ayındaki bütçe
açığıyla bu yılın ilk altı ayındaki bütçe
açıkları karşılaştırıldığında
da yine olumlu bir gelişme olduğunu görüyoruz. Ancak, haziran
ayı rakamlarındaki artışlar yeni bir sinyalin işareti
oluyor. Harcamalarda haziran ayında yüzde 33,2lik artışa
karşılık, gelirlerdeki artış aynı seyrini
koruyor, 19,7. Burada cari transferlerde özellikle sosyal güvenliğe olsa
gerek bazı transfer
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla)
harcamalarının
bekletildiğini görüyoruz çünkü haziran ayında bu transfer
harcamalarının yüzde 24,9 oranında arttığını
görüyoruz.
Yine, Sayın Bakandan açıklama beklediğimiz bir
husus da şudur: Haziran ayında borç faiz ödemelerindeki yüzde
197,6lık artışın nereden kaynaklandığı?
Bir de Sayın Bakandan
Gelirlerin alt kalemleri arasında
yer alan sermaye gelirlerinde ilk altı aylık rakamlara
baktığımızda 429,3 milyon TLlik bir düşüş var
yani bu mutlak bir değer olarak düşüş. Bu şu demektir: Yani
altı ay içerisinde sermaye geliri tahsil edilmediği gibi, daha önce
yapılmış sermaye gelirlerinden bir iade
yapıldığı anlaşılıyor. Bunun da nedenini
açıklarlarsa sevinirim.
Hepinize tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHARREM VARLI (Adana) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.09
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.23
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Tasarının 3üncü maddesi
üzerinde verilen İzmir Milletvekili Harun Öztürk ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde, sayın milletvekilleri, iki adet önerge
vardır ve bu iki önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri birlikte
işleme alacağım ve istemleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinin yedinci satırındaki
|
Erkan Akçay |
|
Mehmet Günal |
Oktay Vural |
|
Manisa |
|
Antalya |
İzmir |
|
Mithat Melen |
|
Mehmet
Şandır |
Abdülkadir
Akcan |
|
İstanbul |
|
Mersin |
Afyonkarahisar |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 4 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Harun Öztürk |
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
|
|
İzmir |
|
|
Malatya |
|
Mustafa Özyürek |
|
|
Mehmet Ali
Susam |
|
İstanbul |
|
|
İzmir |
|
Halil Ünlütepe |
|
|
Bülent
Baratalı |
|
Afyonkarahisar |
|
|
İzmir |
Madde 4- 193 sayılı Kanunun geçici 67 nci maddesinin
(1) numaralı fıkrasının birinci paragrafında yer alan
Dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için bu oran % 0 olarak
uygulanır. cümlesi 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2
nci maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki mükellefler ile
münhasıran menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
aracı getirileri ile de değer artışı kazançları
elde etmek ve bunlara bağlı hakları kullanmak amacıyla
faaliyette bulunan mükelleflerden 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanununa göre kurulan yatırım fonları ve yatırım
ortaklıklarıyla benzer nitelikte olduğu Maliye
Bakanlığınca belirlenenler için bu oran % 5 olarak
uygulanır. şeklinde ve (17) numaralı fıkrasında yer
alan her bir kazanç ibaresi her bir sermaye piyasası aracı,
kazanç şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mithat Melen,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Melen. (MHP sıralarından
alkışlar)
MİTHAT MELEN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 536 sıra sayılı
Tasarının 4üncü maddesi üzerindeki değişiklik önergemiz
hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde, gerçekten Anayasa
Mahkemesi tarafından reddedilmiş bir maddenin tekrar arkasından
dolaşıp ifade edilmesiyle ilgili bir şekil. Yani, bunun buradan
geçtiği zaman yine iptal olacağı belli oluyor. Anayasa Mahkemesi
bu maddeyi iptal etmişti.
Şimdi, biz öyle bir önerge getirdik ki -sıfırı
yüzde 5e çıkaralım diye- bu aslında Hükûmetin üzerine
atlaması gereken bir şey çünkü dünyanın her tarafında
hükûmetler vergileri artırır, muhalefet onu azaltmaya
çalışır veya kaldırmaya çalışır, burada da
bir fırsat sanki veriyoruz. Hakikaten yüzde 5 vergiyle bunu düzeltmek bir
derece doğru.
Bir de anlaşılmayan bir şey var zaten. Yüzde 60a
yakın vergi gelirlerimizi dolaylı vergilerden topluyoruz. Türkiyede
gelir vergisinin doğrudan toplanmadığı bir ortam
içerisindeyiz. Bunları da göz önüne alırsanız Anayasanın
73 ve 138inci maddelerine zaten başından aykırı görünüyor.
O zaman bu maddeyi yeniden düşünmek lazım veya yeni şekliyle
ifade etmek lazım ki bu bir kere Anayasa Mahkemesinde reddolmasın.
Ayrıca, gerçek usuldeki kişiler zaten bu vergileri ödüyorlar. Bu,
kurumlarla ilgili bir iş ama bu arada da kurumlara bütün enstrümanlar
üzerinde bunu yapmak hakkı veriliyor. Bu yani sadece yabancı, yerli
meselesi değil. Bu, gerçekten dünyada da yeni gelişen bir olayın
bir başlangıcı olması lazım çünkü artık finansal
vergi meselesi gündeme geliyor yani sıcak fonlara vergi meselesi gerçekten
dünyada gündeme geliyor.
Bu fonları tabii nasıl vergileyeceğiniz de çok
önemli. Niye nasıl vergileyeceğiniz çok önemli? Kaçırabilirsiniz
ama bu kadar da boş bırakıp bir cennet hâline getiremezsiniz, ki
Türkiye gerçekten bu konuda bir cennet hâline getirilmiştir. Tabii,
borçlanma üzerine kurulmuş bir ekonomik yapı bundan sonra da
borçlanma üzerine devam edeceği için böyle bir esnekliğe belki
ihtiyaç duyabilirsiniz ama ileride başımıza
sıkıntılar çıkarabileceğini biliyoruz. Çünkü
artık dünyadaki fonlara sadece gelişme yolundaki ülkeler değil,
yükselen pazarlar ve diğer ülkeler de fena hâlde saldırmış
durumda yani Türkiye fon bulmakta sıkıntı çekebileceği bir
döneme girebilir. Bakın, bütçe açıklarımız, özellikle
ödemeler bilançosundaki açıklarımız ve kur farkından
dolayı ithalatın ihracatı karşılamama meselesi bizi bu
fonlar konusunda daha da sıkıya sokacak 2010 yılında. Onun
için, yani bunu vergiyle çözmek, bunu sıfıra indirgemek ve bir
bakıma da sistemi zorlamak gerçekten yanlış geliyor. Hukuken
Anayasa Mahkemesi yanlışlığını söylüyor ama bir
de işin pratik bir yönü var. Türkiye 2010 yılında ve 2011
yılında daha fazla borç bulmak zorunda. Yani siz sıcak fonlara
ihtiyacınız var diye bunu genişlettiğiniz sürece başka
fonları da kaçırma ihtimaliniz var çünkü Türkiyenin uzun ve orta
vadeli fona daha fazla ihtiyacı var, kısa vadeli fonlardan uzun
vadeli ve orta vadeli fonlara akmak, onlara geçmek zorundasınız.
Bunun için de yüzde 5lik bir vergi, belki ekonomik sistemde bir reform
şeklinde de olabilir. Türkiye bunu yapabilir çünkü diğer taraftan
gerçek kişilere yaptık. Kurumlara da yaparsak bankaları
sıkıntıya sokabiliriz ama özel sektörün borçlanma trendini de
belki biraz aşağı çekeriz çünkü özel sektörün borçlanma trendi
kamunun daha fazla borç piyasasına girmesi yüzünden biraz zaten
düştü. Çünkü kamu bir yansıma etkisi yaparak daha fazla
borçlanıyor ve piyasaya giriyor, bu da faizlerin yükselmesine sebep
oluyor.
O yüzden bunu tekrar düşünmenizi ve bu önergemize müspet oy
vermenizi diler, yüce heyeti saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Özyürek
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 536 sıra sayılı
Tasarının 4üncü maddesiyle ilgili önergemiz üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bir uzlaşma
arayışı devam edip gidiyor ama zamanında
uzlaşmayı sağlayamazsanız bu aşamada işler zora
girer. Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşürken ben arkadaşlara dedim
ki: Tamam, yirmi iki maddeyi ilave ediyorsunuz, yeni yeni maddeler
koyuyorsunuz ama bunu Genel Kuruldan nasıl geçireceksiniz, bunu
düşünüyor musunuz? dediğimizde Kolay, hallederiz. dediler ama
şimdi geldi, tıkandı.
Değerli arkadaşlarım, bu birinci bölüm bu tempoyla
giderse sabah 10.00da biter. Ertesi gün ikinci bölüme geçtik, cuma günü ancak
ikinci bölümü bitirebiliriz, üçüncü bölüm salı gününe kalır. Yani,
bunu, gerçekçi olalım. Biz de istiyoruz bunun zamanında
tamamlanmasını ama olup bitenleri de hep beraber görelim. Şimdi,
Plan ve Bütçe Komisyonunda bizim itirazımız olan maddeleri
arkadaşlarımız biliyorlar, o noktada bir anlayış
gösterilseydi şu ana kadar epeyce mesafe almış olurduk.
Değerli arkadaşlarım, bu 4üncü madde gene Plan ve
Bütçe Komisyonunda bizim itirazlarımıza rağmen daha önce
çıkarılmış bir yasa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edildi. Şimdi o iptal doğrultusunda bir düzeltme yapılıyor.
Neydi o? Öyle bir yasa çıkarılmıştı ki yabancı
yatırımcıların gelirlerine, kazançlarına
sıfır stopaj, yerli yatırımcıların
kazançlarına yüzde 10 stopaj. Yani bunun adaletle, hakkaniyetle
bağdaştırılması kesinlikle mümkün değildi.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz Anayasa Mahkemesine gittik ve Anayasa
Mahkemesi iptal etti. Şimdi o doğrultuda bir düzenleme yapılmaya
çalışılıyor. Yani hep Plan ve Bütçe Komisyonunda da ifade
ediyorum, burada da söyleyeyim. Biz Anayasa Mahkemesi bunu iptal eder.
dediğimiz zaman arkadaşlarımız -tabii gecenin bu saatinde
kimse laf atmıyor ama- şöyle laf atarlardı: Vay, Anayasa
Mahkemesinin ne yapacağını siz nereden biliyorsunuz? Biz
Anayasa Mahkemesinin ne yapacağını Anayasa Mahkemesinin
geçmiş kararlarını değerlendirerek biliyoruz. Şimdi,
Anayasamızda vergide temel ilke, mali güce göre vergi almaktır ve
vergide eşitlik ilkesine dikkat etmektir. Siz, yabancı
yatırımcıdan sıfır vergi, yerli
yatırımcıdan yüzde 10 vergi alırsanız bu mali güce
aykırı olur, eşitlik ilkesine aykırı olur. O nedenle
de Anayasa Mahkemesi iptal etmişti. Bugün, bu şekliyle bir
düzenlemeyle karşı karşıya kaldık. Yani Meclisi
boşu boşuna çalıştırıyoruz.
Bu -biraz önce arkadaşlarım da ifade etti- 3üncü
maddede de ücret tarifesiyle ilgili bir Anayasa Mahkemesinin iptal
kararının gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz
ama Anayasa Mahkemesinin kararına tam uymadığımız
için, bugünkü düzenleme de, yani şu anda, biraz önce kabul ettiğimiz
düzenleme de Anayasa Mahkemesi kararına aykırıdır. Çünkü
Anayasa Mahkemesi, ücret gelirleriyle diğer gelirlerin farklı
tarifelerden vergilendirilmesini istemektedir, o yönde karar vermektedir. Bunun
da yolu ücret vergileri, ücret gelirleri için uygulanan tarife ile diğer
gelirler için uygulanan tarife arasında bir fark olmasıdır. Bu
yönde bizim Anayasa Mahkemesi kararına uyum gösteren bir önergemizi ne
yazık ki biraz önce reddettiniz.
Değerli arkadaşlarım, gecenin bu saatinde fazla vaktinizi
almak istemiyorum. Önergemizin kabul edilmesi yönünde oy verirseniz mutlu
oluruz. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum...
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Şimdi olur Sayın Yıldız.
...karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur;
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.38
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Tasarının 4üncü
maddesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi maddeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Maddeyi oyluyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, 5inci madde üzerinde aynı
mahiyette iki önerge vardır, önergeleri birlikte işleme
alacağım ve istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin beşinci
satırındaki değiştirilmiş ibaresinin
değiştirilmiştir. şeklinde değiştirilmesini ve
sonra gelen bütün ibarelerin madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
|
E. Haluk Ayhan |
Mustafa
Kalaycı |
|
Manisa |
|
Denizli |
Konya |
|
Mehmet Günal |
|
Abdülkadir
Akcan |
Mehmet
Şandır |
|
Antalya |
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
|
|
|
Oktay Vural |
|
|
|
|
İzmir |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı nın Çerçeve 5 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Harun Öztürk |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
İzmir |
|
Malatya |
İstanbul |
|
Bülent
Baratalı |
|
|
Halil Ünlütepe |
|
İzmir |
|
|
Afyonkarahisar |
Madde 5 - 193 sayılı Kanunun geçici 69 uncu maddesinin
birinci fıkrasında yer alan yine bu tarihteki mevzuat hükümleri
(vergi oranına ilişkin hükümler dâhil) çerçevesinde
kazançlarından indirebilirler. ibaresi yine bu tarihteki mevzuat
hükümleri (bu Kanunun geçici 61 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan vergi oranına ilişkin hüküm dâhil) çerçevesinde
kazançlarından indirebilirler. şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, buradaki konu yatırım
indirimi, yani yatırımla, istihdamla ilgili bir madde. Teşvik
yasalarında söz vermişiz, demişiz ki: Siz yatırım
yapın, ben size yatırım indirimi sağlayacağım.
Söz vermişiz ama ondan sonra -sözün söz ama- diyorsun ki: Her sene en
fazla yüzde 25 indirebilirsin. Nerede söz? Nerede söz? İnsanlar bir
projeyle yola çıktılar, insanlar nakit akımlarını,
insanlar fizibilitelerini devletin verdiği söze göre yaptılar. Ondan
sonra, getiriyorsun, diyorsun ki: Sen, bu yatırım indiriminin
yılda en fazla yüzde 25ini kullanabilirsin. Bu nasıl söz
arkadaşlar, bu nasıl söz?
Değerli arkadaşlarım, bir kere bu yüzde 25in
kalkması lazım. İnsanlara söz vermişiz, insanlar
planını, projesini buna göre yapmış. Kimseyi zor durumda
bırakmak bizim hakkımız değildir. Şimdi, Türkiyede
Teşvik Yasası diye bir yasa yoktur artık arkadaşlar,
birbirimizi kandırmayalım. Türkiyede ulusal sanayiciyi, sanayiciyi,
yatırımcıyı koruyan bir teşvik yasası yoktur.
Daha önceki Teşvik Yasasında, biliyorsunuz, kırk sekiz yıl
vardı ve hiç değilse bir elle tutulur, üretime yönelik bir
teşvik vardı, şu anda bu da yok. Ben soruyorum: Özellikle
Teşvik Yasasında -geri kalmış yörelere karşı
uygulanan bir yasaydı- bazı iller hariç hangi ile hangi
yatırım geldi? Siz Düzceyle Hakkâriyi, siz Çankırıyla
Ağrıyı aynı kefeye koyarsanız o illere
yatırım gider mi arkadaşlar? Siz Gaziantepi almazsanız,
burnunun dibindeki Osmaniyeye, burnunun dibindeki Adıyamana siz
teşvik verirseniz Gaziantepe yatırım yapılır mı?
Değerli arkadaşlar, bu ülkede şu anda teşvik
diye bir sistem yoktur. Aslında, yanlış olan şuydu:
Yanlış olan, Teşvik Yasasını o gün Maliye
Bakanlığının yönetmesiydi. Hayır, bu ülkenin Maliye
Bakanı hep alıcıdır, vermeyi sevmez arkadaşlar,
vermeyi hiç sevmez. Bu nedenle, Teşvik Yasasının bu ülkede bir
kez daha gözden geçirilmesi lazım. Bu ülkenin kendi değerlerini, bu
ülkede kaynak yaratan, kaynak üreten, ülkeye döviz kazandıran özellikle
ihracatın teşvik edilmesi lazım. Yani siz, yüzde 10 katma
değer yaratan bir ürünle yüzde 100 katma değer yaratan bir ürünü
aynı kefeye koyup aynı Teşvik Kanununu uygularsanız
arkadaşlar, hiçbir işe yaramaz. Siz, gelin, ülkeye yüzde 100 katma
değer yaratan ürünlerle
Ben, otomobil ihracatını teşvik
etmeyin demiyorum ama siz yüzde 100 dövizi ülkede kalacak şekilde bir
fındık ihracatıyla, siz yüzde 10 şeklinde katma değer
yaratan otomobil ihracatını aynı teşvikle yaparsanız,
bu ülkede birtakım şeyleri eksik yapıyoruz arkadaşlar.
Ulusal sanayiciyi, ulusal ürünlerimizi, kendi değerlerimizin, kıymetini
bilmiyoruz.
Bu nedenle arkadaşlar, lütfen elinizi vicdanınıza
koyun, bu ülkede şu anda bir teşvik sistemi yoktur. Geçen yıl
uygulamaya konulan teşvik sisteminin hangi ilde ne işe
yaradığını, takdirini sizlere sunuyorum. Burada çok
bağırdık, burada söyledik, bu teşvik sistemi bir işe
yaramayacaktır dedik, üretime yönelik çok bir şey getirmeyecektir
dedik. Nitekim, eski kanun, bir önceki teşvik sistemi yani bazı
illerdeki haksızlığa rağmen, hiç değilse üretene,
istihdama bir katma değer yaratıyordu. İnsanların cebine
para koymayın. İnsanların, üreten insanın üretimini
teşvik etmek için yapalım. Kim üretip kim ihraç ediyorsa
Yoksa
kimsenin cebine para koymayalım. Örneğin, bir enerji teşviki
vardı, ne kadar üretirse, ne kadar elektrik parası öderse onu
teşvik ediyorduk yani üretimi teşvik ediyorduk, istihdamı
teşvik ediyorduk ama şu anda bu kalmadı.
Değerli arkadaşlarım, bu ülkenin temel bir
teşvik sistemine ihtiyacı var. Öncelikle, devlet verdiği söz
tutmalı. Biz söz verdik. Bu Meclisten geçti bu teşvik kanunu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Yatırım indirimi kavramı
O gün Arkadaş, yap
yatırımını, ben sana bu kadar indirim yapacağım,
senden yatırım indirimi kadar vergi almayacağım. dediniz,
dedik, hep beraber dedik ama şimdi tornistan yapıyoruz, en fazla
yılda yüzde 25. O zaman nerede kalır bizim güvenilirliğimiz?
Devlet bir söz verince yerine getirmeli ama nice insanlara belki bu yönde sorun
yaratacaksınız. Ben söylüyorum, Sayın Bakan burada. Türkiyede
küçük esnaf ve sanayicinin krizden sonra bir sürü vergi ve sigorta borcu var,
bunları yeniden yapılandıralım. Affedin demiyorum,
affedelim demiyorum, altını çiziyorum. Bu insanları finansman
darboğazından kurtarmazsak özellikle küçük işletmeler, 3
kişi, 5 kişi çalışan küçük işletmelerin hepsi
yavaş yavaş kapanacaktır. Onun için bu ülkenin öncelikle 2008
krizinden sonra bir vergi ve sosyal güvenlik prim
yapılandırmasına ihtiyacı vardır arkadaşlar.
Acildir, herkes gümbür gümbür batıyor arkadaşlar. Bu nedenle bir kez
daha bu yüzde 25in devlet sözü olarak kalkması yönünde hepinizin
dikkatlerine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeler üzerinde başka söz talebi
OKTAY VURAL (İzmir) Emin Haluk Ayhan.
BAŞKAN Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından
alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Tasarının
5inci maddesi üzerindeki değişiklik önergesi üzerinde söz
aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemize destek vermenizi istiyorum.
Bu maddeyle, bildiğiniz gibi yatırım indirimiyle
ilgili düzenlemeler yapılmaktadır. Yapılan bu düzenleme ile süre
sınırlaması kaldırılmakta, bu defa miktar
sınırlaması getirilmektedir. Ancak Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini
de tam olarak karşılamamaktadır. Şimdi şunu açık
ve seçik söylüyorum: Bu durumda yeni değişiklik ile oluşan
düzenlemeler Anayasaya aykırıdır. Böyle bir şeyi neden
yaptığınızı anlamakta da güçlük çektiğimi ifade
etmek istiyorum gerçekten Sayın Bakan.
Şimdi, yatırım indiriminin amacı
yatırımların teşvik edilmesidir. İstihdam ve üretimin
artırılması için bu yapılır. Bu işin bir
yanı. Diğer yanı nedir? diyecek olursanız, devlet
verdiği sözü tutar. Bu önemli bir hadisedir. Bu devlet verdiği sözü tutmadığı
takdirde bu kimin sözü? AKP bunu yapmakla, bunu geçirmekle sadece kendi
verdiği sözü tutmamış olmuyor, devletin verdiği söz de
tutulmamış oluyor. Bu gerçekten çok enteresan bir durum.
Şunun hiçbir hesabı var mı Sayın Bakan:
Buradan kim, ne kadar, ne alacak, ne gidecek, ne gelecek? İptal edilen ne?
Şimdiki getirdiğinizin ne olacağı belli mi? 5018e göre
bunun neyini hesapladınız, neyini getiriyorsunuz? İlk zamanlar,
Bakan olduğunuzda, Maliye Bakanı olarak bu konuda
hassastınız, gerçekten de sevinmiştik. Bu konularda ikinci
tasarıda bir öneri getirmiştiniz, bir teklif getirmiştiniz:
Miktarı ne kadar, ne kadar kaynak ayrılıyor... Şimdi
bunları unuttunuz.
Buna ilave olarak yarın bu uygulama mahkemeden dönerse ne
olacak? Bunun iptal olacağını aklı eren herkes bilir. Süre
sınırlamasından miktar sınırlamasına geçiyorsunuz.
Gerçekten sıkıntılı bir durum. Niye ısrar ediyorsunuz?
Ne anlamı var? Ben anlamakta zorluk çekiyorum, vatandaş anlamakta
zorluk çekiyor. Siz bunu anlamayacak durumda da değilsiniz.
Israrınızı anlamakta gerçekten sıkıntı çekiyorum.
Bakın, İnternete girdim bu konu neymiş, ne
yazmış uzmanlar diye. Eski bir yeminli mali müşavirin ifadesi,
1/6/2010 tarihinde yazmış. İsmini söylemeyeyim. Mahzuru da yok
gerçi ama yeminli mali müşavir, eski maliyeci, meslektaşınız
ne diyor: 69uncu maddede yapılması tasarlanan değişiklik
birçok yeni hukuksal tartışmayı ve Anayasaya
aykırılık iddialarını da beraberinde getirecektir.
Peki, bu kadar işe, bu kadar lüzumsuzluğa niye cevaz
verecek bir düzenleme yapmaya çalışıyoruz? Ne anlamı var?
Gecenin bu saatinde bütün arkadaşlar
Bakın, dün Millî gelir yüzde
11,7 büyüdü; bunun niye sizinle sevincini paylaşmıyoruz? diye burada
iktidara mensup arkadaşlar bize söyledi. Yine siz, iç tasarrufların
yetersizliğini, Türkiye'nin en büyük problemi olduğunu biraz önce
söylediniz. Bunlarla ilgili bir düzenleme getirelim, bunlarla ilgili bir
tartışma yapalım. Niye olmayacak şeylerin, yanlış
şeylerin üzerinde ısrarla duruyorsunuz? Özel bir nedeni mi var?
Anlamakta güçlük çekiyorum.
Bakın, gerçekten, Türkiye'nin yüzde 11,7 büyümesine biz mutlu
olmayacak mıyız? Oluyoruz. 5084ü uyguladık. Denizliyi ne hâle
getirdiğini, Antepi ne hâle getirdiğini siz söylediniz. Denizlili
Sayın Bakanımız da burada, ne hâle geldiği belli. 30 bin
kişi kayıtlı, resmî işini kaybediyor, 10 bin kişi
tekrar işe girdi diye neredeyse zil takıp oynayacağız.
Neresi iyi bunun Allah aşkına Sayın Bakanım!
Şimdi, bakın, büyüme ile üretim üzerine: Yüzde 11,7
oranında millî gelir artmış. Bu gelişme, yurt içi üretim ve
talepteki canlanmanın bir miktar devam etmesinin yanı sıra,
geçtiğimiz yıl yüzde 14,5 azalmadan
Biraz önce, hesap nasıl
yapılır, arkadaşlar burada söylediler. Yani geçen seneden çok
iyi, fevkalade, düştüğü yerden çıktığı bir
şey değil ki.
Devam ediyoruz: Mevsimsel düzeltilmemiş verilere göre
dünyanın yüksek oranda büyüyen ekonomileri arasında yer alan Türkiye,
mevsim ve takvim etkisinden arındırdığınız zaman
2010 yılının ilk çeyreğinde yüzde 0,1 ne yapıyor?
Büyüyor. Bu, OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında
geri kalıyor. Bunu söylemiyorsunuz, bir tarafını söylüyorsunuz,
öbür tarafını söylemiyorsunuz.
Devam ediyoruz: Bakın yatırım, üretim, istihdam.
Söyleyeceğim: Kamu makine tesisat yatırım
harcamalarını geçen sene yüzde 50ler civarında
artırdınız o krizde, şimdi yüzde 18,4 düşmüş,
inşaat yatırımları yüzde 26,5 düşmüş. Bunlar cari
fiyatlı ama sabiti de bundan farksız, yakın. Kamu sabit sermaye
yatırımları, hani yapacaktınız? Yapmıyorsunuz.
Problem devam ediyor. Buna ilave olarak bakıyorsunuz 2010 yılının
birinci çeyreğinde yüzde 11,7 oranında büyüyen yurt içi hasılanın
ne kadarı stoktan geliyor, hiç etrafınızdaki bürokratlara
sordunuz mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Kendiniz baktınız
mı ne kadarı stoktan geliyor? Bir de buna bakmak lazım.
Bunun ötesinde ekonomi bu kadar büyüyor diyorsunuz,
baktığınız zaman elektrik talebi ile elektrik tüketimi
yüzde 5ler düzeyinde, onu karşılamıyor. Bu hesaplara, kitaplara
da biraz bakalım, doğru mu değil mi? Nasıl yapıyorsunuz?
Bir gecede yüzde 30 artırdığınız hesaplar var. Bunlar
da ona benzemesin. Gerçi ekonominin büyümesinden mutluluk duyarız,
istihdamın artmasından mutluluk duyarız ama gerçekten gecenin bu
saatinde gelin Bu iç tasarrufları nasıl artırırız?
gelin fakire fukaraya, esnafa, çiftçiye, memura, emekliye, Bunlara nasıl
açılım yaparım? diye bunları konuşalım.
Olmayacak şeyleri konuşuyorsunuz, gecenin bu vaktinde de
geliyorsunuz, bu saatten sonra da Gelin saat ikiye kadar yoklama istemeyin,
anlaşalım. diyorsunuz. Şimdi, bunun bir mantığı
olmalı.
Ben bu nedenle önergemize destek istiyorum ve bundan sonraki
çalışmalarda da gerçekten memleketin yararına olacak hususlar
üzerinde burada istişare edelim, fikirlerimizi ortaya koyalım
diyoruz.
Ben yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 6 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Nurettin Canikli |
|
Ayşe Nur
Bahçekapılı |
Ahmet Yeni |
|
Giresun |
|
İstanbul |
Samsun |
|
Mehmet Alp |
|
|
Orhan Karasayar |
|
Burdur |
|
|
Hatay |
"Madde 6- 193 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 78- 2010 takvim yılına ilişkin olarak
yapılmış ücret ödemeleri için bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar yapılmış olan
gelir vergisi tevkifat tutarlarının 103 üncü maddede bu Kanunla
yapılan değişiklik hükmü uyarınca hesaplanan vergiden fazla
olması hâlinde, fark vergi tutarı terkin edilir, tahsil
edilmişse mükelleflerin sonraki dönemlerde ödeyecekleri gelir vergisinden
mahsup edilir, mahsup imkânının olmaması hâlinde ise red ve iade
olunur. Eksik olması hâlinde ise bu fark, vergi sorumluları tarafından
bu Kanunun yayımlanmasından sonra yapılacak ilk ücret
ödemesinden kesilerek bu ödemenin ait olduğu döneme ilişkin muhtasar
beyannamenin verilme ve ödeme süresi içinde topluca (muhtasar beyanname verme
yükümlülüğü olmayanlar hariç) verilecek ayrı bir beyanname ile beyan
edilir ve ödenir. Bu beyanname için ayrıca damga vergisi hesaplanmaz.
Anılan sürede düzeltilen söz konusu fark için gecikme faizi ve vergi
cezası aranmaz; eksik tahakkuk etmiş olan verginin bu süre içinde
tamamlanmaması hâlinde bu tarihte vergi ziyaı doğmuş olur.
Bu hükmün uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar Maliye
Bakanlığınca belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı"nın 6'ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Harun Öztürk |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
İzmir |
|
Malatya |
İstanbul |
|
Halil Ünlütepe |
|
|
Bülent
Baratalı |
|
Afyonkarahisar |
|
|
İzmir |
Madde 6- 193 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 78- 2010 takvim yılına ilişkin
olarak yapılmış ücret ödemeleri için bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar yapılmış olan
gelir vergisi tevkifat tutarlarının, 103 üncü maddede bu Kanunla yapılan
değişiklik hükmü uyarınca hesaplanan vergiden fazla olması
hâlinde aradaki fark vergi tutarı terkin edilir; tahsil edilmişse
mükelleflerin sonraki dönemlerde ödeyecekleri gelir vergisinden mahsup edilir;
mahsup imkânının olmaması hâlinde ise red ve iade olunur. Bu
hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığınca belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı kanun
tasarısının çerçeve 6 ncı maddesi ile 193 sayılı
Kanuna eklenen geçici 78 inci maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
|
Emin Haluk
Ayhan |
Mustafa
Kalaycı |
|
Manisa |
|
Denizli |
Konya |
|
Mehmet Günal |
|
Abdülkadir
Akcan |
Mehmet
Şandır |
|
Antalya |
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
|
|
|
Oktay Vural |
|
|
|
|
İzmir |
|
Geçici Madde 78- 2010 takvim yılına ilişkin olarak
yapılmış ücret ödemeleri için bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar yapılmış olan
gelir vergisi tevkifat tutarlarından Anayasa Mahkemesinin 8.1.2010 tarihli
Resmî Gazetede yayımlanan 2009/144 sayılı kararı ile ilgili
kısmına münhasır olmak üzere 103 üncü maddede bu Kanunla
yapılan değişiklik hükmü uyarınca hesaplanan vergiden fazla
olması hâlinde fark vergi tutarı terkin edilir; tahsil edilmişse
mükelleflerin sonraki dönemlerde ödeyecekleri gelir vergisinden mahsup edilir;
mahsup imkânının olmaması hâlinde ise ret ve iade olunur. Bu
hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığınca belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Kalaycı,
Konya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; temel kanun olarak görüşülmekte olan 536 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesiyle ilgili
vermiş olduğumuz önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu tasarının 3üncü maddesiyle 193 sayılı
Kanunun 103üncü maddesinde yer alan vergi tarifesinin
değiştirilmesi, yürürlük maddesiyle de bu değişikliğin
1/1/2010 tarihinden itibaren geçerli olması öngörülmüştür.
Yapılması öngörülen bu düzenlemeler nedeniyle değişiklikten
önceki vergi tarifesine göre fazladan yapılmış olan vergi
tevkifatının ret iadesinin yapılması ve buna ilişkin
usullerin belirlenmesi açısından tasarının bu maddesiyle
Gelir Vergisi Kanununa bir geçici madde eklenmektedir.
Tasarının gerekçesinde, 103üncü maddede yer alan vergi
tarifesi değişikliğinin Anayasa Mahkemesinin 8 Ocak 2010 tarihli
Resmî Gazetede yayımlanan kararıyla Gelir Vergisi Kanununun
103üncü maddesinde yer alan vergi tarifesindeki yüzde 35 oranında
ibaresini ücret gelirleri yönünden iptal etmesi nedeniyle
yapıldığı belirtilmektedir. Ücret gelirlerinin ücret
dışında elde edilen gelirler ile aynı oranda vergiye tabi
tutulması ve hiçbir önlem alınmadan ücrette azalmaya neden olacak
şekilde yükseltilmesi Anayasa Mahkemesince adalet ilkesini zedeleyici
bulunmuştur.
Tasarıyla Gelir Vergisi Kanununun 103üncü maddesinde
yapılacak değişiklikle sadece 3üncü ve 4üncü dilimlerdeki
sınırların yükseltilmesi ve yüzde 35 oranının aynen
bırakılması Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesine
aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle, tasarıyla 193
sayılı Kanunun 103üncü maddesinde yapılan
değişikliğin Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri göz önüne
alınarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
103üncü maddede yapılan düzenleme esasen aylık
yaklaşık 4 bin liranın üzerinde ücret geliri elde edenlerin
vergi tarifesindeki sınır yükseltilerek yüksek ücret alanlara bir
vergi indirimi getirilmektedir. Esasen geliri yüksek olmayan çalışanların
vergi yükü hafifletilmeli, asgari ücret üzerinden alınan vergiler
kaldırılmalıdır.
AKP sözcüsü bazı arkadaşlarımız Hükûmetin
asgari ücretten vergiyi kaldırdığını söylüyor. Bu
doğru değildir değerli arkadaşlarım. Gerçi evlenip 4
çocuk yapan asgari ücretli gelir vergisi ödememektedir. Peki, 42 lira 28
kuruş vergiyi ödememek için asgari ücretli evlenip 4 çocuk yapacak da bu
çocuklara nasıl bakacak?
AKP Hükûmeti yüksek geliri bulunanların vergi yükünü
hafifletmektedir. AKP asgari ücretle geçim mücadelesi veren 6 milyon 700 bin
insanımızı hiç umursamamaktadır. 4 kişilik bir ailenin
818 liraya ulaşan açlık sınırı kapsamında asgari
ücreti 600 lira bile olmayan milyonlarca çalışanın
karınlarını nasıl doyuracağı AKP Hükûmetinin
gündeminde yoktur. Fakir fukara, garip gureba edebiyatı yapanlar asgari
ücretlilerin 599 lira ile geçimini nasıl
sağladığını dikkate bile almamaktadır.
Aslında, krizin etkilerine karşı
çalışanın ve kayıtlı işverenin yükünün
hafifletilmesi, temel tüketim ürünlerindeki vergilerin de düşürülmesi bir
zorunluluktur. Bugüne kadar sağlıklı bir vergi reformu
yapılamadığı için, vergi adaleti
sağlanamadığı için ve geniş bir kesimden vergi
toplanamadığı için yük işçinin, memurun ve asgari
ücretlinin sırtında kalmıştır.
Gelir vergisi stopaj gelirinin yüzde 63ü ücretlilerden kesilen
vergileri oluşturmaktadır yani toplam gelir vergisi
stopajının üçte 2sini ücretliler ödemektedir. Bugün yüksek düzeyde
gelir elde ettiği bilinen bazı meslek sahipleri asgari ücretten daha
az vergi ödemektedir, hatta hiç ödemeyen kayıt dışı
olanların da olduğu malumdur. Maliye Bakanlığının
istatistiklerinin analizinde de bu sonuç net olarak görülmektedir.
Vergi politikasının temel amacı, devlete gelir
sağlarken vergi yükünün toplumun çeşitli kesimleri arasında
mümkün olduğu kadar adaletli dağıtılması olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Vergi, vatandaşların mutlu
ve müreffeh yaşayabilmeleri için devletin elinde olan en önemli araçlardan
biridir. Nitekim, devletler, ekonomiye, özellikle maliye politikası araçlarından
birisi olan vergi politikalarıyla müdahalede bulunmaktadır.
Vergi sistemimiz, kamu harcamalarına kaynak sağlamak
olan mali işlevini, gelir dağılımındaki
eşitsizlikleri azaltıcı sosyal işlevini ve ekonomik
istikrarı sağlama işlevini etkin bir şekilde yerine
getirememektedir.
Vergi, devletin en önemli gelir kalemi olduğu gibi, gelir
dağılımını düzenleyen mekanizmaların da
başında gelir. Vergi sistemimiz hatalı olduğundan
doğrudan vergi alınamaz hâle gelmiştir. Bu nedenle de
iletişimden benzine dek her alanda alınan dolaylı vergilerin
ağırlığı artmıştır. Böylelikle de
ekonomi kayıt dışına çıkmıştır.
Tasarının hayırlı olmasını diliyor,
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 6'ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 6 - 193 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"Geçici madde 78 - 2010 takvim yılına ilişkin
olarak yapılmış ücret ödemeleri için bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar yapılmış olan
gelir vergisi tevkifat tutarlarının, 103 üncü maddede bu Kanunla
yapılan değişiklik hükmü uyarınca hesaplanan vergiden fazla
olması hâlinde aradaki fark vergi tutarı terkin edilir; tahsil
edilmişse mükelleflerin sonraki dönemlerde ödeyecekleri gelir vergisinden
mahsup edilir; mahsup imkânının olmaması hâlinde ise red ve iade
olunur. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığınca belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Sayın Başkanım, bundan sonra gelecek önergede daha kapsamlı
bir düzenleme yapılmaktadır. O yüzden buna katılamıyoruz
ama diğer önergeyle bu konu, bu talep yerine getirilmiş olacaktır.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Harun Öztürk
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Harun Öztürk, İzmir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının 6ncı maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Burada değerli hatipler, iktidar grubuna mensup hatipler
ekonominin ne kadar iyiye gittiği yolunda bazı göstergeler verdiler.
Ben de birtakım göstergeler vermek istiyorum ancak bu saatte
anlaşılmasa bile tutanaklardan görme imkânı bulunabilir. O
nedenle, dikkatlerinize sunmaya çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, ekonomi 2010 yılı birinci
çeyreğinde 11,7 büyüdü. Evet, büyüdü. Geçen yıl aynı çeyrekte ne
kadar küçüldü? 14,5. Yani 2008 yılının birinci çeyreğinde
100 birim olan ekonomi 2009da 85,55e düştü, 2010 yılında
95,52ye çıktı. Yani ekonomi böyle büyüdü. Yani rakamları lütfen
çarpıtmayalım ve millete doğru açıklayalım.
Şimdi, buna genellikle 2001 krizi ile de bir benzerlik
kurulmaya çalışılıyor. 2001 krizinde en yüksek küçülme
2001in son çeyreğinde olmuş ve aynı son çeyrekleri
kıyasladığınızda 2002de 11,1 büyümüş -yani
küçülmeden daha çok büyümüş- ve indekslere
baktığınızda 2001 yılında 100 olan indeks -2010a
tekabül eden, 2002yi düşünürseniz- 100ü geçmiş, yani 2001
krizinden, Türkiye, bu açıdan baktığımızda daha kolay
çıkmış görünüyor.
Değerli milletvekilleri, imalat sanayisinde Haziran 2007de
79,3 olan kapasite kullanım oranı bu sene Haziran 2010da 73,6.
Yıllar itibarıyla kurulan, kapanan şirketlere
baktığımızda 2002de her kurulan 100 şirketten 11,9u
kapanmışken Nisan 2010a geldiğimizde her 100 şirketten -kurulan
100 şirketten- 26,2sinin kapandığını görüyoruz.
İhracat rakamları arttı diyoruz, 2010u 2009a göre
kıyaslıyoruz. Yüzde 15 mayıs itibarıyla artmış
görünüyor. Ancak dikkatlerinize sunmak istediğim mayıs
itibarıyla 2008 Mayısına göre küçülme hâlâ yüzde 20,2.
Evet, cari işlemler açığına
baktığımızda, 2010 yılı beş ayında 17,4
milyar açık vermişiz. Bu açık 2006 ve 2007 rakamlarını
geçmiş durumda. Yıllıklandırılmış cari
açığa baktığımızda 26,2 milyar dolar, yine bu
açık da 2006 yılı cari açığını aynı dönemde
aynı hesaplamaya göre yapılan cari açığı
yakalamış görünüyor. Hükûmet bugün 26,2 milyar dolar olan cari
açığı bu yıl için 18 milyar dolar olarak öngörmüştü.
Değerli milletvekilleri, AKP döneminden önce 1975-2000
arasında 40,2 milyar dolarlık cari açığa
karşılık mayıs itibarıyla AKP döneminde verilen
açık tam 188 milyar dolardır.
Değerli milletvekilleri, bu seneki doğrudan yabancı
yatırımlara baktığımızda 2007 Mayıs
ayında beş aylık doğrudan yabancı sermaye
yatırımının 9,7 milyar dolar olduğunu görüyoruz.
Mayıs 2008de 6,4 milyar dolar, Mayıs 2009da 3,3 milyar dolar;
krizden çıktık, 2010 yılında 1,7 milyar dolar. Evet, turizm
gelirlerinde farklı bir yapılanmaya gidiyoruz. Geçen yılın
beş ayına göre 4,9 milyar dolara karşılık 5 milyar
dolarlık bir turizm geliri elde etmişiz fakat turizm harcamamız
geçen yıl 1,5 milyar dolar iken 1,8 milyar dolara çıkmış
görünüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Değerli milletvekilleri, 2002
yılından bu yana mayıs itibarıyla AKP Hükûmetinin borç
stokuna eklediği 146,2 milyar dolardır. Türkiye Cumhuriyetinin borç
stoku ise 264,9 milyar dolar artmıştır AKP döneminde.
Değerli milletvekilleri, borçların üzerimizde fazla yük
olmadığı sürekli söyleniyor. 2002 yılından bu yana
borç çevirme rakamlarına baktığımızda, mayıs sonu
itibarıyla 1 trilyon 249 milyar lira -yeni rakam bu- ödemişiz. Bunun
sadece 204 milyarı öz kaynaklardan karşılanmış, 1
trilyon 235 milyar doları da borçlanma suretiyle
karşılanmış diyorum.
Ekonominin iyiye gidip gitmediğini sizlerin ve milletin
takdirine bırakıyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 6 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"Madde 6- 193 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 78- 2010 takvim yılına ilişkin olarak
yapılmış ücret ödemeleri için bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar yapılmış olan
gelir vergisi tevkifat tutarlarının 103 üncü maddede bu Kanunla
yapılan değişiklik hükmü uyarınca hesaplanan vergiden fazla
olması hâlinde, fark vergi tutarı terkin edilir, tahsil
edilmişse mükelleflerin sonraki dönemlerde ödeyecekleri gelir vergisinden
mahsup edilir, mahsup imkânının olmaması hâlinde ise red ve iade
olunur. Eksik olması hâlinde ise bu fark, vergi sorumluları
tarafından bu Kanunun yayımlanmasından sonra yapılacak ilk
ücret ödemesinden kesilerek bu ödemenin ait olduğu döneme ilişkin
muhtasar beyannamenin verilme ve ödeme süresi içinde topluca (muhtasar beyanname
verme yükümlülüğü olmayanlar hariç) verilecek ayrı bir beyanname ile
beyan edilir ve ödenir. Bu beyanname için ayrıca damga vergisi
hesaplanmaz. Anılan sürede düzeltilen söz konusu fark için gecikme faizi
ve vergi cezası aranmaz; eksik tahakkuk etmiş olan verginin bu süre
içinde tamamlanmaması hâlinde bu tarihte vergi ziyaı doğmuş
olur. Bu hükmün uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar Maliye
Bakanlığınca belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 3 üncü maddesiyle 193 sayılı Kanunun
103 üncü maddesinde yer alan vergi tarifesinin değiştirilmesi,
yürürlük maddesiyle de bu değişikliğin 1/1/2010 tarihinden
itibaren geçerli olması öngörülmüştür. Önerilen
değişiklikle, tasarıyla öngörülen değişiklik öncesi vergi
tarifesine göre eksik vergi tevkifatı yapılması durumunda, eksik
ödenen gelir vergisinin beyanına ve ödenmesine ilişkin usuller
belirlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takıp Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152'nci Maddesinin
ll-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci
maddesinin son fıkrasındaki "yapılacakları ve"
ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibarenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
|
E. Haluk Ayhan |
Mustafa
Kalaycı |
|
Manisa |
|
Denizli |
Konya |
|
Mehmet Günal |
|
Abdülkadir
Akcan |
Mehmet
Şandır |
|
Antalya |
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
|
Recep Taner |
|
|
Oktay Vural |
|
Aydın |
|
|
İzmir |
"PTT idaresinin elektronik adres sisteminden
yararlanmaya"
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın 7'nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Harun Öztürk |
|
Bülent
Baratalı |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
İzmir |
|
İzmir |
Malatya |
|
Mustafa Özyürek |
|
Ahmet Küçük |
Halil Ünlütepe |
|
İstanbul |
|
Çanakkale |
Afyonkarahisar |
|
|
|
Şevket
Köse |
|
|
|
|
Adıyaman |
|
Madde 7- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul
Kanununa l07 nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 107/A
maddesi eklenmiştir.
"Elektronik ortamda tebliğ
Madde 107/A- Bu Kanun hükümlerine göre tebliğ yapılacak
kimselere, 93 üncü maddede sayılan usullerle bağlı
kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres
vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabilir.
Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda yapılacak
tebliğle ilgili her türlü teknik altyapıyı kurmaya ve diğer
kurum ve kuruluşların alt yapılarını kullanmaya,
tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu
getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları
ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Şevket Köse, Adıyaman
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri, 536 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 7nci maddesinin üzerinde vermiş
olduğumuz önergenin üzerine söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, görüştüğümüz bu tasarı,
birçok vergi kanunu ile diğer bazı kanunlarda
değişikliklerin yapılmasını düzenlemektedir.
Aslında hiç de şık olmayan bir torba yasasını
görüşmekteyiz. Yine bir AKP klasiğiyle karşı
karşıyayız. Yani birbiriyle ilgisiz, alakasız birçok madde
ilavesi yapılarak meydana getirilmiş bir torba yasasını
görüşmekteyiz.
Sayın Bakan, halk arasında şöyle bir söz
vardır. Denilir ki: İkrar verirsen ikrarından dönme.
Sorarım size: Hani söz vermiştiniz, özel iletişim vergisini
kaldıracağım diye söylemiştiniz, ne oldu? Damga vergisini
kaldıracaktınız, ne oldu? Yine akaryakıttaki vergileri de
kaldıracaktınız, ne oldu? O da boş çıktı. Bir de
sabit telefon ve benzeri haberleşme üzerindeki vergilerin
kaldırılması sözü de vermiştiniz, o ne oldu peki? Yani
dediğim gibi sözde durmadınız. Sayın Bakan, halk size Allah
aşkına ne zaman güvenecektir? Doğrusunu isterseniz ben de merak
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, 2002 yılına kadar gelir
idaresinde var olan çalışma düzeni sekiz yıllık AKP
İktidarı döneminde maalesef ortadan kalkmıştır. Yani
yöneticiler ile diğer personel arasında önemli bir dengesizlik ortaya
çıkmıştır. Onun için, hem uzman personelin özlük
hakları hem de yönetici konumundaki personelin durumu tekrar gözden
geçirilmeli ve acilen bir düzenleme yapılmalıdır ve yeterlik
sınavında başarılı olanlar mutlaka kadrolu
yapılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, tüm bunların gerçekleşmesi
için ise güçlü ve kararlı bir siyasi iktidara ihtiyaç vardır ama
artık bu güç de AKP İktidarında görülmemektedir. Aslında
AKP İktidarının artık ülkeyi iyi idare edemediği
anlaşılmıştır. Ey iktidar, sizler yoruldunuz.
Yorulanda ise ne moral olur ne de irade. Doğrusunu isterseniz AKP
İktidarının yönetim kabiliyeti de kaybolmuştur.
Değerli arkadaşlar, görüştüğümüz bu
tasarıda aslında yatırım yoktur, istihdam yoktur ve en
önemlisi ekonomik düzenlemeler de yoktur, halk yararına, ülke menfaatine
uygun hiçbir şey yoktur. Yine bu tasarıda vergi adaleti de yoktur ve
en önemlisi vergi mükellefinin sıkıntısını azaltacak
ve rahatlatacak bir düzenleme de yoktur.
Peki, bu tasarıda ne var? Bu tasarıda
rantçıların ve tefecilerin önünü açacak sayısız düzenleme
vardır. Yapmayın beyler! Yazıktır, günahtır,
ayıptır, bu işin sonu kötüdür. Hani Yükseklere kar
yağmış üşümedin mi/Sen bu işin sonunu düşünmedin
mi? şarkısı vardır, gün gelecek söyleyeceksiniz.
Bu tasarıda yine yıllardır var olan vergi
incelemesindeki çok başlılığa çözüm getirecek düzenlemeler
de yoktur. Bu tasarıda taşradaki vergi denetiminin yükünü çeken vergi
denetmenlerinin sıkıntılarına çözüm getirme de yoktur.
Sayın milletvekilleri, tüm bu konularda Hükûmet yani AKP
İktidarı şaşkın olup ne yapacağını da
bilememektedir.
Bu tasarı Gelir İdaresinde birikmiş birçok soruna da
çözüm getirmemektedir.
Her şeye rağmen bu önergemin kabul edilmesini diler,
yüce heyetinize en derin saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152'nci Maddesinin
ll-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7 nci
maddesinin son fıkrasındaki "yapılacakları ve"
ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibarenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"PTT idaresinin elektronik adres sisteminden
yararlanmaya"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Recep Taner, Aydın
Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasını düzenleyen Kanun Tasarısının 7nci
maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu
madde 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Tebliğlere Ait Türlü
Hükümler başlığında değişiklik yapmaktadır.
Getirilen yeni düzenleme ile e-Devlet Projesinin yeni bir adımı
atılmakta ve tebliğ yapılacak kimselere elektronik bir adres
vasıtasıyla tebliğ yapabilme imkânı getirilmekte ve Maliye
Bakanlığının sistemi kurabilmesi için de gerekli teknik
altyapının hazırlanmasına
çalışılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu düzenlemelerin içinde görmek
isteyip de göremediğimiz bazı konular da var.
Bunlardan birincisi: 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanununun 10uncu maddesindeki ve serbest meslek erbabının
en büyük sıkıntılarının başında gelen katma
değer vergisinin tahsilatında hizmet ifası olarak
adlandırılan düzenlemedir. Bu, serbest meslek erbabını,
özellikle avukatları ve muhasebecileri ziyadesiyle zora sokmaktadır.
Avukatlık mesleğinde veya muhasebecilikte hizmetin ifası,
diğer ticari organlarda olduğu gibi malın teslimi gibi
değerlendirilmektedir. Oysa serbest meslekte hizmet, zamana yayılan
ve fasıllar hâlinde gerçekleştirilen bir durumdadır. Serbest
meslek erbabının elde etmediği bir gelir elde edilmiş gibi
makbuzu kesilerek katma değer vergisini ödemesi talep edilmektedir. Katma
değer vergisini yatırın, gelir vergisini ise tahsil
ettiğinizde ödersiniz. uygulaması ise maalesef normal şartlarda
uygulanamamaktadır. Dolayısıyla, serbest meslek erbabı da
almadığı paranın katma değer vergisini ve yıl
sonunda da normal vergisini ödemek zorunda kalmaktadır. Bu düzenleme için
vereceğimiz bir önerge ile vergiyi doğuran olayın hizmetin ifası
sonunda tahsil edilen ücretle sınırlı olmasını ve taksitler
hâlinde yapılan tahsilatın ilgili aylarda düzenlenecek serbest meslek
makbuzlarıyla tahakkuk ettirilmesini talep edeceğiz. Nasıl ki
hizmet sektöründe faaliyet gösteren otel işletmelerinde, otelde kalan
müşteriler için günlük olarak belge düzenlenmesi istenilmemekteyse, otelde
kaldığı sürenin sonunda, çıkışta ücret ödeyebilme
imkânı veriliyorsa, serbest meslek erbaplarının da parayı
tahsil ettikleri ayda makbuz düzenleyebilme imkânına sahip olmaları
gerekmektedir. Bu konuda Sayın Bakanımızın ve AKP milletvekillerinin
desteklerini beklemekteyiz.
Değerli milletvekilleri, bir diğer önemli konu da
ülkemizin içinden geçmekte olduğu zor ve sıkıntılı
sürecin neticesinde, kamu gelirlerini oluşturan vergi
tahakkuklarının tahakkuk rakamları ile tahsilat oranlarının
arasındaki fark her geçen yıl maalesef artmakta ve vergiler ödenemez
duruma gelmektedir. Ekonomik sıkıntıların boyutunu, bugün,
tahakkuk ve tahsil oranlarına baktığımızda rahat bir
şekilde görebilmekteyiz. Özellikle son günlerde had safhaya çıkan
e-haciz uygulamaları ile esnaf kesimimiz kredi kartını bile
kullanamaz duruma gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, tabii ki gerek vergi ve gerekse
sosyal güvenlik yapılandırmaları, savunulması zor olan
olaylardır. Zira, vergisini veya primini zamanında ödeyen mükellefler
cezalandırılmış gibi bir durum ortaya
çıkmaktadır. Ama herhâlde, hepimizin mutabık olduğu bir
gerçek de bu dönemin özellikle ekonomik olarak sıkıntılı
bir süreç olduğu ve özellikle de küçük esnaf ve sanatkârın ödeme
güçlüklerinin had safhada oluştuğu bir gerçektir.
Sanayici ve esnafımıza yeni bir yapılandırma
ile kolaylık sağlanması gerekmektedir. Bu konuda
vereceğimiz önergedeki düzenleme, geçici maddelerin görüşülmesi
sırasında sizlere takdim edilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
RECEP TANER (Devamla) Teşekkür ederim.
Eğer bu konudaki taleplerimizi desteklemez ve önerge
verildiğinde Hayır için ellerinizi kaldırırsanız,
biliniz ki esnaf ve sanatkârlar da referandumda size Hayır demeniz
karşılığında Hayır oyu kullanacaklardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
"II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 8 inci
maddesinin sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Erkan Akçay |
|
Emin Haluk
Ayhan |
Mustafa
Kalaycı |
|
Manisa |
|
Denizli |
Konya |
|
Mehmet Günal |
|
Oktay Vural |
Mehmet
Şandır |
|
Antalya |
|
İzmir |
Mersin |
|
|
|
Abdülkadir
Akcan |
|
|
|
|
Afyonkarahisar |
|
Vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna
başvurulduğu hususu Vergi Dairesi tarafından mükellefe
bildirilir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 8 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Harun Öztürk |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
İzmir |
|
Malatya |
İstanbul |
|
Mehmet Ali
Susam |
|
Halil Ünlütepe |
Bülent
Baratalı |
|
İzmir |
|
Afyonkarahisar |
İzmir |
Madde 8- 213 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir
komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur.
Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi
dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden
işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde
altı aydan fazla olamaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Ali Susam,
İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gecenin ilerleyen bu saatinde, az önce önerge
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşan ve
konuşmasını bitirirken esnafların içinde bulundukları
durumu ve vergi borçları nedeniyle çektikleri
sıkıntıları anlatan Değerli Milletvekili
Arkadaşımın bıraktığı yerden başlayacağım
ben de.
Değerli arkadaşlar, bu sabah odama geldiğimde bir
telefon, Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı: Ağabey,
Takvim gazetesini okudun mu? dedi. Ne var Takvim gazetesinde?, Esnafa vergi
müjdesi. Başbakanla TESK Genel Başkanı konuşmuşlar,
Takvim gazetesi manşet atmış. Başbakan da TESK Genel
Başkanına demiş ki:
Sıkıntılarınızın her birinden haberdarız.
Bakın, sanayide büyüme devam ediyor. Hizmet sektörü de bundan istifade
edecek. Bu düzelme esnafa da, sokaktaki vatandaşa da yansıyacak.
Sorunlarınızın bizzat takipçisi olacağım.
Başbakanın, görüşmede bulunan Sanayi Bakanı Nihat Ergünden
de sorunların çözülmesini istediği gazetede haber olarak
aktarılmış.
O telefondan sonra bu gazeteyi de görünce bayağı
umutlandım. Aslında, Mecliste de torba yasanın
görüşüleceğinden haberim yoktu, çünkü dün akşam
gittiğimizde Bugün belki yenilenebilir enerji gelecek. diye
düşünüyorduk. Sonra öğrendim torba yasa var, Tamam, gazetede bu
haber, torba yasa geldi vergiyle ilgili, bu iş oluyor galiba, esnafın
beklediği müjde gerçekleşecek. dedim. Geldim burada Maliye
Bakanına, onun da onayını alayım, iktidar partisi grubunun
da onayını alayım, bu konuda gelişmeleri yapayım.
Gitmeden önce Grup Başkan Vekilimiz Akif Beyle görüştüm, Akif Bey
dedi ki: Ya, biz onu aslında Komisyonda getirdik önerge olarak ama
reddettiler. Sen yine bir daha git. Ben de gittim, Maliye
Bakanımızla konuştum, Esnafın çok ciddi borcu var, hem
sosyal güvenlik kurumlarına hem vergiye. En acil olan konu bu. dedim.
Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı 3 milyon esnaftan 2
milyonu borçlu, hizmet alamıyor, yani çoluğuna çocuğuna
sağlık hizmeti alamıyor. Vergi memurları elektronik haciz
uyguluyor. Esnaf sabah çek ödemek için para yatırıyor bankaya, Çekin
karşılıksız. diye telefon geliyor. Ya, bankaya
yatırmıştım., Senin o parana Maliye borcuna
karşılık haciz koydu. diyor bankadaki memur. Maliye, o çeki
karşılıksız çıkan insanın ne duruma
düştüğünün farkında bile değil.
Bunların çok yaygın bir şekilde
yaşandığı bir ortamda Maliye Bakanımıza anlatmaya
çalışıyorum: Esnaf zor durumda, bir yapılandırma
yapın., Bize Başbakandan böyle bir talimat gelmedi, böyle bir
şey yok. Komisyon üyesi arkadaşlarla edindiğim izlenimi
söyleyeyim: Bu iş olursa belki -zaten bu Maliye için çok önemli bir para
değil- seçim öncesi olur. Bırak bunlarla uğraşmayı, bu
iş önemli değil.
Oradaki hava bu olabilir, Maliye bürokrasisinde, Maliye
Bakanında, Komisyonda ama arkadaşlar, piyasadaki esnaf, borcu olan
esnaf, çeki için para yatırıp o parasına haciz gelen esnaf için
bu konu çok önemli. O insanın ticari itibarı ortadan kalkıyor. O
insan o gün dişinden tırnağından borç bularak
yatırdığı paranın üzerine haciz konulmasından çok
ciddi şekilde rahatsız. Bir daha banka müdürünün yüzüne
bakamıyor, kredi istemeye gidemiyor. Onun için bugün bu torba yasanın
en önemli maddesi bu zorluk içerisinde bulunan esnaf ve sanatkârın
borçlarının taksitlendirilmesidir. Bunu yapmıyorsanız,
sizin ihtiyaçlarınıza dair yaptığınız torba yasası
hiçbir işe yaramaz, boş bir torba olur boş. Sizin için ne kadar
anlamı olur bilmem ama esnaf için tarifi, boş bir torbadır.
Değerli arkadaşlar, bakınız, sekiz
yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisinin vergi ile
ilgili olarak yapmış olduğu hiçbir reform, yenilik ve düzenleme
doğru düzgün yoktur. Yaptıkları tek şey vergiyle ilgili,
insanların boğazlarına yapışıp dolaylı
vergi, dolaysız vergi ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla)
koydukları denetim
elemanlarıyla insanlarının ciğerini sökerek
paralarını almak.
Biz esnaflar en çok önce Allahtan, sonra da Maliyeciden
korkarız çünkü Maliye memurunun hem girdiği dükkânda hem de
insanın yaptığı işte her zaman tepeden bakan ve Ben
her zaman haklıyım. diyen anlayışından hep korkmuşuzdur
ve bugün de görüyorum ki sekiz yıllık iktidar sonunda esnafa
verilecek tek şey, acaba seçime giderken onların oyunu almak için bir
parmak çalıp da oylarını alabilir miyim?
Size söylüyorum, artık esnaf gözünü açtı, bir daha size,
bu konudaki aldatmacalarınıza hiç prim vermeyecek, bunun
hesabını hem referandumda hem sandıkta soracaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
"II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 8 inci
maddesinin sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
Vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna
başvurulduğu hususu Vergi Dairesi tarafından mükellefe
bildirilir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hüseyin
Yıldız, Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 8inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Öncelikle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. Ben de Cumhuriyet Halk Partisi
Milletvekili Sayın Susamın bıraktığı yerden söze
devam etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, getirdiğiniz tasarıyla
orta vadeli programda uygulanması öngörülen kamunun gelir
politikalarının temel amacı olan büyümenin,
yatırımların ve istihdamın desteklenmesi ile ekonomimizdeki
kayıt dışılığın azaltılmasına
yönelik olduğunu özellikle belirtmektesiniz. Ne yazık ki
tasarıda ne büyümeye ne yatırımların teşvikine ne
istihdamın artırılmasına ne kayıt
dışılığın azaltılmasına ne de
kayıt altındaki mükelleflerin kayıt dışı çalışanlar
tarafından maruz bırakılan haksız rekabetin önlenmesine
yönelik hiçbir düzenleme maalesef bulunmamaktadır.
8inci maddede olduğu gibi, Anayasa Mahkemesinin iptal
kararlarını yerine getirmek üzere iptal edilen hükümle elde etmeye
çalıştığınız sonuçlara dolanarak yeniden
ulaşmaya çalışmaktasınız.
Kimi iptal maddelerini kadrolaşmak gibi daha başka
hedeflerinizi gerçekleştirmek için fırsat olarak kullanmakta, Anayasa
Mahkemesi nezdinde iptallere konu olabilecek düzenlemelerde ısrar
etmektesiniz. Görmemektesiniz, Milliyetçi Hareket Partisinin
uyarılarına da dikkat etmemektesiniz.
Sekiz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarlarında, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi
Teşkilat Kanun Tasarısını çıkarmayarak etkin bir
vergi idaresi ve etkin bir vergi denetim sistemini maalesef
kuramadınız. Bu nedenle de her fırsatta şikâyet
ettiğiniz kayıt dışı ekonominin büyüklüğünü
artırdınız, artırmaya da devam edeceksiniz.
8inci maddede Anayasa Mahkemesinin 2009/144 sayılı
Kararı ile iptal edilen fıkrayı yeniden düzenlemektesiniz ancak
yaptığınız düzenlemede takdire sevk edilen mükelleflere
bilgi verilmesini öngörmemektesiniz.
Önergemizde, mükelleflere bilgi verilmesini de talep etmekteyiz
ancak maalesef bunu kabul etmemektesiniz. Bir hukuk devletinde, idarenin,
mükellefin gıyabında yaptığı mükellef aleyhine sonuç
doğurabilecek işlemleri bildirmesi gerekmektedir. Nasıl ki vergi
incelemelerinde mükelleflerin bilgilendirilmesi için düzenleme yapılmakta
ise takdire sevk edilen mükelleflere de bu durumun bildirilmesinden daha
doğal bir şey olmayacaktır.
Ayrıca, uygulamalarda takdir yetkileri olmasına
rağmen, denetim elemanlarınca mükelleflerle ilgili dönem
matrahının tespiti için takdire sevk işlemi yapılmakta,
zaman aşımını durduran hükümden yararlanma yoluna
gittiği de görülmektedir çünkü incelemeye başlanmış
olması zaman aşımını durdurmamaktadır. Bu yöntem
hukuki olmayıp boşluktan yararlanma hâlidir.
Yasada mükelleflerin bilgilendirilmelerine ve denetim
elemanlarınca yapılan başvurularında
durmayacağına ilişkin düzenlemelere maddede mutlaka yer
verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Sayın Susamın ifade
ettiği gibi, esnaflarımızın Türkiye Büyük Millet
Meclisinden kendi sıkıntılarının giderilmesiyle ilgili
taleplerini elbette sizler de duyuyorsunuz. Bu
sıkıntılarını iletmeye çalışan
esnaflarımızı, özellikle siyasi partileri muhalefetten olursa
onları susturmak için, onların bu itirazlarına karşı
gelmek için bölge çalışma müfettişleriyle, sigorta
müfettişleriyle, vergi denetim elemanlarıyla bir daha konuşamaz
hâle getirmektesiniz. Bu tedbirler paketi yeterli gelmez ise polisiye
tedbirlerle o vatandaşlarımızın Adalet ve Kalkınma
Partisi aleyhine söyleyecekleri sözlerin önüne geçmektesiniz ve bu
vatandaşlarımızı çok zor durumda
bırakmaktasınız. Bunun örneği var mı derseniz, hepiniz
bir sene öncesine kadar bilirsiniz, Türkiyedeki televizyonlarda esnafların
sıkıntılarını, vergisel
sıkıntılarını televizyon televizyon gezerek anlatan
bir Ankara Ticaret Odası Başkanı vardı. Bu Ankara Ticaret
Odası Başkanı maalesef
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
hiçbir televizyona çıkamamaktadır. Yani, Adalet ve
Kalkınma Partisinin uygulamakta olduğu ekonomik politikalarıyla
ve vergi sistemleriyle ilgili ağzını açan her yurttaşa
yaptığınız bu uygulamayı Ankara Ticaret Odası
Başkanına yaptınız ve Sayın Aygünü artık
televizyonlarda göremiyoruz. İşte bunu illerde, ilçelerde bütün
vatandaşlara uygulamaktasınız ve vatandaşlar arasında
kini, nefreti yaygınlaştırmaktasınız. Onlar da
şunu beklemekteler: Bir iktidar olursak biz de sizin sesinizi
keseceğizi söylemektedirler. Bu, Türkiye için çok tehlikeli bir oyundur
arkadaşlar. Bunların artık bu toplumda yaşanmaması
gerektiğini, iktidarların gelici geçici olduğunu, sizden önce de
burada pek çok iktidarların oturduğunu ama onların siyasi
partilerinin bu Mecliste temsil bile edilemediğinin farkına
varmanızı diliyorum.
Açılımınıza da, Anayasanıza da, AKPye
de hayır diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Günerin; 3717 Sayılı
Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve
Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657
Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin II-Tazminatlar
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9uncu maddesinin 2 nci, 3 üncü ve 8 inci
paragraflarının madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
|
E. Haluk Ayhan |
Mustafa
Kalaycı |
|
Manisa |
|
Denizli |
Konya |
|
Mehmet Günal |
|
Abdülkadir
Akcan |
Mehmet
Şandır |
|
Antalya |
|
Afyonkarahisar |
Mersin |
|
|
|
Oktay Vural |
|
|
|
|
İzmir |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 9 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Akif Hamzaçebi |
|
Harun Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
|
İzmir |
Malatya |
|
Mustafa Özyürek
|
|
|
Bülent
Baratalı |
|
İstanbul |
|
|
İzmir |
Madde 9- 213 sayılı Kanunun 140 ıncı
maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki (2) numaralı bent eklenmiş,
mevcut (2) ve (3) numaralı bentler (3) ve (4) numaralı bentler olarak
teselsül ettirilmiş, aynı fıkraya aşağıdaki (5)
ve (6) numaralı bentler ile maddenin sonuna aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
"2. Vergi incelemesine başlanıldığı
hususunu bir tutanağa bağlayarak bir örneğini nezdinde vergi
incelemesi yapılana verirler. Ayrıca, tutanağın bir
örneğini bağlı olduğu birime, diğer örneğini de
ilgili vergi dairesine gönderirler."
"5. Vergi kanunları ve vergi kanunları ile ilgili
kararname, tüzük, yönetmelik ve genel tebliğlerle yargı
içtihatlarına aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemezler.
Ancak, bu düzenlemelerin vergi kanunlarına aykırı olduğu
kanaatine varırlarsa bu hususu bağlı oldukları birimler
aracılığıyla Gelir İdaresi
Başkanlığına düzenleyecekleri bir rapor ile bildirirler.
6. Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı
olduğu birimler, vergi incelemelerinin sağlıklı bir
şekilde yürütülmesi ve makul olan en kısa sürede bitirilmesi için
gerekli tedbirleri alırlar.
Maliye müfettişleri, hesap uzmanları ile bunların
yardımcıları ve gelirler kontrolörleri ile stajyer gelirler
kontrolörleri tarafından düzenlenen vergi inceleme raporları,
işleme konulmak üzere ilgili vergi dairesine tevdi edilmeden önce, vergi
incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birimler
nezdinde meslekte on yılını tamamlamış en az üç
kişiden oluşturulacak rapor değerlendirme komisyonları
tarafından vergi kanunları ile bunlara ilişkin kararname, tüzük,
yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgelerle yargı
içtihatına uygunluğu yönünden değerlendirilir. İncelemeyi
yapanla komisyon arasında uyuşmazlık oluşması halinde
uyuşmazlığa konu vergi inceleme raporları üst değerlendirme
mercii olarak, Maliye Bakanlığınca belirlenen tutarları
aşan tarhiyat önerisi içeren vergi inceleme raporları ise
doğrudan, Maliye Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hesap
Uzmanları Kurulu Başkanlığı ve Gelirler Kontrolörleri
Başkanlığı bünyesinde oluşturulan rapor
değerlendirme komisyonlarının üyeleri arasından
görevlendirilecek üçer üyeden oluşan dokuz kişilik merkezi rapor
değerlendirme komisyonu tarafından vergi kanunları ile bunlara
ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgelerle
yargı içtihatına uygunluğu yönünden değerlendirilir.
İncelemeyi yapanlar, bu komisyon tarafından yapılacak
değerlendirmeye uygun olarak düzenleyecekleri vergi inceleme
raporlarını işleme konulmak üzere bağlı oldukları
birime tevdi ederler.
135 inci madde ile vergi incelemesi yapmaya yetkili
kılınan diğer memurlar tarafından düzenlenen vergi inceleme
raporları, Gelir İdaresi Başkanlığı merkez ve
taşra birimlerinde oluşturulacak rapor değerlendirme
komisyonları tarafından değerlendirilir.
Merkezi Rapor Değerlendirme Komisyonu ile diğer rapor
değerlendirme komisyonları yaptıkları değerlendirme
sırasında, verilmiş bir özelgenin 369 uncu maddenin birinci
fıkrası kapsamında olduğu kanaatine varmaları halinde,
söz konusu özelge, Merkezi Rapor Değerlendirme Komisyonundan üç üye ile
413 üncü maddeye göre oluşturulan komisyondan iki üyenin
katılımıyla oluşturulacak beş kişilik bir
komisyon tarafından değerlendirilir. Bu komisyonca verilen kararlar,
ilgili rapor değerlendirme komisyonu ile incelemeye yetkili olanı
bağlar.
Bu maddede yazılı komisyonların başkan ve
üyelerine her toplantı günü için (2000) gösterge rakamının memur
aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutar
üzerinden toplantı ücreti ödenir. Bu şekilde ödenecek toplantı
ücretinin bir aylık tutarı (10000) gösterge rakamının memur
aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak
tutarı aşamaz.
Bu maddede belirlenen esaslar çerçevesinde, vergi incelemelerinde
uyulacak diğer usul ve esaslar, komisyonların teşekkülü ile
çalışma usul ve esasları ve Merkezi Rapor Değerlendirme
Komisyonu tarafından doğrudan değerlendirmeye tabi tutulacak
vergi inceleme raporlarının tutarları, Vergi İnceleme ve
Denetim Koordinasyon Kurulunun önerisi üzerine Maliye Bakanlığınca
çıkarılan yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Ali Susam,
İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; az önce de -konuşmamda söylediğim gibi-
bu torba yasayla ilgili olarak beklentilerimizin neler olduğunu söyledim.
Bu beklentilerle ilgili olarak olumsuz yanıt almış olmaktan
üzüntü duyduğumu belirtmek istiyorum. Ama önerilerime devam etmeye ve bu
fırsat vasıtasıyla Maliye Bakanlığıyla
bakış açılarımızı en azından birbirimize
anlatma fırsatını bulmak istiyorum.
Grup adına yapılan konuşmalarda Sayın Grup
Başkan Vekilimizin de belirttiği gibi, gelir idaresinin
bağımsızlaştırılması belki Türkiyede vergi
reformu açısından en önemli konulardan bir tanesiydi. Yani bu ülkede
iktidarların denetiminde olmayan, bağımsız gelir idaresi
başkanlıkları hem Avrupa Birliği sürecinde Türkiye'nin
önemli bir konusudur hem de az önce yakındığım konularla da
yakından ilgilidir.
Az önce söyledim Biz esnaflar, Maliyecilerden çok korkarız.
derken kastım şudur, bunu da açmak istiyorum: Bugün siyasi iktidar,
gerçekten gelir idarelerini bağımsız kılmamakla, gelir
idarelerindeki bazı denetimleri kendi siyasi iktidarının
istediği şekilde yaptırmanın yolunu bulmaya
çalışmaktadır. Hakkıyla görevini yapan, hakkıyla
denetim yapan, bu görevi yıllardır kurumsallaşmış bir
yapı içerisinde layıkıyla yapan Maliye
çalışanlarına bir sözümüz yok. Zaten gelir idaresinin
bağımsız olmasını istememizin altında yatan
neden, gelir idaresinin bir siyasi baskı aracı olarak
kullanılmaması, vergi politikalarında bu kurumun hiçbir zaman
Hükûmetin denetimi altına sokulmamasıdır. Maalesef bugünkü
iktidar bu noktada çok ciddi sabıkaya sahiptir. Bu anlamıyla maliye
idaresiyle yapılan birçok çalışmalarda bu konuda olumlu
adımlar atılmıştır.
Bakın, bir meslek örgütü başkanı olarak esnaf ve sanatkâr
camiasının vergilerinin sadece oranlarının düşürülmesi
değil, vergi ödemenin basitleştirilmesinin de çok önemli
olduğuna inanan bir insan olarak kendi başına
bağımsız hareket eden gelir idareleriyle yerel
yaptığımız çalışmalarda çok önemli sonuçlar
aldık. Hem vergi artışı sağladık hem vergiyi
basitleştirdik. Özellikle taksi işletmelerinde, minibüs
işletmelerinde, kamyon işletmelerinde kolay vergi alınma ve daha
çok vergi alma yollarını açtık. Gelir idaresiyle meslek
örgütlerinin bağını kurup politikacıların gelir
idaresi üzerindeki etkisini sıfırlayarak onları özerk kurum
hâline getirmek, bugün Türkiyede yapılması gereken en önemli
konulardan bir tanesidir.
Değerli arkadaşlar, bu anlayışla, biz, bu
noktada, bundan sonraki süreçte maliyenin gerçekten gelir idaresini başta
olmak üzere Bakanlık denetimini, sadece Bakanlık denetimi
Ama
bağımsız, özerk bir kurum hâlinde bulundurmasının
maliyenin vergi toplama açısından da, verginin basitleştirilmesi
açısından da toplumun vergi idaresine ve vergi alınmasına
daha sıcak bakan bir anlayış içerisine gireceğine
inanıyoruz. Ama bu torba yasa da bütün bu beklentilerimizi bulmaktan uzak.
Sadece Bakanlığın kendisine ihtiyaç duyduğu bazı
yasaları ve yasal düzenlemeleri yapmaya çalışan, muhalefetin
önerilerini dikkate almayan, Ben biliyorum, benim dediğim olur.
anlayışıyla bu kanunu buraya getirmesi bu anlamıyla bizim
karşı çıkmamızın temel gerekçeleridir.
Bir kez daha bu nedenle söz aldım. Maliye
çalışanlarıyla, bu kurumda maliyeye vergi veren mükelleflerle
birlikte çalışabilmek ve onların birlikteliğinden iyi sonuç
alabilmek hepimizin görevidir. Biz mükellefler maliyenin bize sermaye koymadan
ortak olduğunu biliyoruz ama sermaye koymadan ortak olan maliyenin bizimle
işbirliğinde bizim işimizi daha kolaylaştıran, daha
ileri noktaya taşıyan anlayışla, bağımsız
vergi idaresiyle ve esnaf ve sanatkâra destek olan bir anlayışla,
bundan sonraki süreçte de bizlere destek olması, bu kanunda da
beklentilerimizin içerisindedir.
Bu duygularla -gecenin ikisi oldu- konuşmamı tamamlıyorum,
saat de doldu.
Hepinize saygılar sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9uncu maddesinin 2 nci, 3 üncü ve 8 inci paragraflarının
madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa
Milletvekili
(MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 9uncu madde üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz
aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
9uncu maddede Vergi Usul Kanununun 140ıncı maddesine
eklenen beşinci fıkrayla, inceleme elemanının vergi
kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük, yönetmelik, tebliğ ve sirkülere
aykırı rapor düzenlemeyecekleri öngörülmüş. Eğer inceleme
elemanı bu düzenlemelerin kanunlara aykırı olduğu kanaatine
varırsa bu hususu Gelir İdaresi Başkanlığına bir
rapor ile bildirecekleri belirtilmektedir. Sirküler bir tarafa, vergi inceleme
elemanlarının kararname, tüzük ve yönetmeliklere aykırı
olduğu düşüncesiyle mükellefin aleyhine rapor düzenlediğini
bugüne kadar ne gördük, ne duyduk ne de bir bilgi sahibiyiz. Böyle bir durum
olduğunu da zannetmiyoruz.
Diğer bir dikkat çekici husus da gıyapta yapılan
vergi incelemeleri ile ilgili olarak mükelleflerin bilgilendirilmesi maddede
yer almamaktadır. Oysa, bizzat yapılan vergi incelemelerinde
mükellefin bildirileceği hususu bu maddede ayrıntılı olarak
yer almıştır. Yani asıl bilgilendirme yapılması
gereken bir durumda bilgilendirme yapılmıyor. Her hâlükârda, zaten,
vergi bakımından incelemesi yapılan mükellef bu durumdan
haberdar olmaktadır. Benzeri bir durumda kıymet takdirine sevklerde
de mükellefe bilgi verilmesi gerekir, orada da herhangi bilgiye ilişkin
bir düzenleme bulunmamaktadır. İnceleme raporunu tanzim eden inceleme
elemanı için özelgeyi dikkate alma şartı bulunmamakta iken rapor
okuma komisyonları özelgeyi dikkate alacaktır. Bunu bir çelişki
olarak değerlendiriyoruz. Diğer taraftan özelgeler vergi hukukunun
tali kaynaklarıdır. Özelgelerin dikkate alınması
gerekliliği ise bugünkü özelgenin hukuki durumu ile çelişmektedir. Bu
maddede yapılan düzenleme ile vergi inceleme elemanına bazı sorumluluklar
getirilmesini incelemenin süresinin hangi gerekçe ile olursa olsun çok uzun
tutulmaması için bir esasa bağlanmasını mükellef
hakları bakımından doğru buluyoruz. Şu anda
Türkiyenin dört bir yanında üç, dört yıldır hatta beş yıla
yakın bir süredir bekleyen vergi incelemeleri vardır. Mükellefin
defter, belgeleri alınmış, güya inceleme devam ediyor, dört
yıldır bekletiliyor. Bu bir keyfîliktir ve bu keyfîliği de bir
son vermek gerekir. İnceleme açısından getirileceği
anlaşılan süre sınırlaması ise bir denetim
elemanının sadece vergi incelemesi yapmasını
gerektirmektedir. Bu uyarıları ileride yapılacak yönetmelik
değişikliklerinde ve ikincil mevzuatta dikkate alınması
bakımından dile getiriyorum. İç denetim dediğimiz vergi
denetimi yapan maliye müfettişleri, gelirler kontrolörleri ve vergi denetmenlerince
soruşturma, teftiş ve hizmet içi eğitim görevi
yapılması hâlinde bu süreler nasıl hesaplanacaktır? Yine
bir mükellefin birden fazla yılı incelendiğinde yine bu süreler
nasıl hesaplanacaktır? Çoğu zaman bir vergi inceleme
elemanına birden fazla vergi incelemesi görevi de verilmektedir.
Diğer taraftan geçici görev, sağlık sorunu, askerlik gibi
durumlarda tamamlanamayan incelemelerde sürecin nasıl
hesaplanacağı gibi bütün bu konularda belirttiğimiz üzere
yönetmelikte ve diğer ikincil mevzuatta ayrıntılı olarak
düzenleme yapılması gerekmektedir. İnceleme süreleri bu
şekilde belirlendikten sonra bir denetim elemanının
inceleyebileceği mükellef sayısı da
sınırlandırılmış olmaktadır.
Bir yılda tam incelemeyi bitirmesi gereken denetim
elemanının aynı yılda birden fazla, örneğin on
inceleme yapması beklenemeyecektir. Bu noktada, bugün itibarıyla her
bir denetim elemanının üzerinde olan vergi incelemesi
sayısının ve niteliğinin de tespit edilmesi ve denetim elemanı
sayısının dikkate alınması gerekmektedir. Ancak madde
gerekçesinden anlaşıldığı kadarıyla bu konuda
herhangi bir çalışmanın yapılmadığının
düşünüyoruz.
Maddede sadece rapor okuma komisyonlarının asgari
sayısı ve komisyon üyesi olacaklar için on yıllık süre
şartı dışında herhangi bir şart bulunmamaktadır.
Komisyonun teşkili tamamen idarenin inisiyatifine
bırakılmaktadır. Bu düzenleme ile komisyonlara bir nevi
yargısal yetkiler tanındığı dikkate
alındığında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) ... komisyon üyelerinin nasıl
seçileceği, seçilenlerin görev süresi, üyelerin tekrar seçilip
seçilmeyeceği, komisyonların karar süresinin ne olacağı,
komisyon başkanlarının nasıl belirleneceği gibi ayrıntıların
yasada belirlenmesi gerekirdi. Rapor değerlendirme
komisyonlarının üyelerine her toplantı günü için toplantı
ücreti ödenmesi öngörülmektedir. Bu doğru bir yaklaşım
değildir değerli milletvekilleri. Rapor okuyana ücret ödenip rapor
yazana bir ücret ödenmemesi de kendi içinde ayrı bir çelişki
taşımaktadır. Rapor yazan da, o raporu okuyan da kanunların
öngördüğü şekilde görevlerini yapmakta ve maaşlarını
almaktadırlar. Ayrıca bir ücret ödenmesini doğru bulmuyoruz.
Bugüne kadar uygulanan rapor okuma komisyonlarındaki iş ve
işlemlerin araştırılması, mutlaka tespit edilmesi
gereklidir. İncelemenin bir süreye bağlanması doğru
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Raporları ne kadar süre içinde okumak
zorunda olduğu hususu belirlenmemiştir.
Sözlerime burada son veriyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 02.09
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.11
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulumuz geç saatlere kadar son
derece yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Ben bu
vesileyle son derece özverili bir çalışma içinde olan sayın
milletvekillerine, başta Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğü olmak üzere,
Tutanak Müdürlüğü stenograflarına, Meclis Televizyonu personeline,
teknik personele, emniyet personeline, kavaslara ve diğer tüm Meclis
çalışanlarına, bakanlıkların bürokratlarına
Başkanlık Divanı adına teşekkürlerimi sunuyorum. (Alkışlar)
Alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 16 Temmuz 2010 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.12