DÖNEM: 23 CİLT: 75 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
136ncı
Birleşim
16 Temmuz 2010 Cuma
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Sakarya
Milletvekili Erol Aslan Cebecinin, Sakarya ili Sapanca ilçesinin ve Sapanca
Gölünün durumuna ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki tütün üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, üzüm üreticilerinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, tütün üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, tütün üreticilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, et ve besi danası
ithalatına ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
4.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, çekirdeksiz üzüm üreticilerinin desteklenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
5.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Mersin ilindeki üzüm
üreticilerinin sorunlarına ve domateste ortaya çıkan yeni bir
hastalığa ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
6.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamanın Besni ve
Gölbaşı ilçelerindeki üzüm üreticilerinin desteklenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
7.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Edirnede çeltiklerde ortaya çıkan
karapas hastalığıyla mücadeleyi Bakanlığın
desteklemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, başlayacak olan
fındık hasadına ve fındık sektörünün serbest piyasaya
terk edildiğine ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
9.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Muşta üzüm üretiminin
geliştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
10.- İzmir
Milletvekili Tuğrul Yemişcinin, Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Yasasının uygulanmamasına ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyanın bazı ilçe ve
köylerinde haziran ve temmuz ayında meydana gelen şiddetli
yağış ve doluda zarar gören çiftçilerin tarım kredi
kooperatifleri ve Ziraat Bankasına olan borçlarının
ertelenmesinin sağlanmasına ilişkin açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Necat Birincinin, açıklanan lisans
yerleştirme sınavına ilişkin açıklaması
13.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, et ithalatına ve çiftçilerin
tarımsal sulama elektrik borçlarına ilişkin açıklaması
14.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, hayvan sağlığı ve
Ziraat Bankası kredilerine ilişkin açıklaması
15.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, BDP grup önerisine ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/2092) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/227)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve 22 milletvekilinin, intihar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/837)
2.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, koruculuk sisteminin
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/838)
3.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, tutuklu ve hükümlülerin
ailelerinden uzaktaki cezaevlerinde bulunmasının etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/839)
4.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, kentsel alanlardaki
sağlık hizmetlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/840)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/150) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 16/7/2010 Cuma günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- (10/403) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 16/7/2010 Cuma günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
"II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya
Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.03te açılarak on bir oturum yaptı.
Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü Oturumlar
Malatya
Milletvekili Öznur Çalık, Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına,
Niğde
Milletvekili Mümin İnan, Sakarya ili Sapanca ilçesinin ekonomik, sosyal ve
kültürel sorunlarına,
İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meral, Karabük Demir Çelik İşletmesinde son
günlerde yaşanan işçi hakları ihlaline,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Muş
Milletvekili Sırrı Sakık, Malatya Milletvekili Öznur
Çalıkın, Terörle Mücadele Kanunu hakkındaki gündem
dışı konuşmasına,
Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, Sapanca Gölünün turizm ve içme suyu
açısından önemine,
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, idare amirlerinin aldığı bir kararla
Meclise ziyaretçi yasağı getirilmesine,
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, sendikalı işçilerin sosyal ve
psikolojik yönden baskı gördüğüne,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Van Milletvekili
Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, huzurevleri ve yaşlı
rehabilitasyon merkezlerindeki sorunların (10/833),
İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 21 milletvekilinin, genç işsizliği
sorununun (10/834),
İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 20 milletvekilinin, çocuk suçluluğu
sorununun (10/835),
Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve 22 milletvekilinin, küçükbaş hayvan
yetiştiricilerinin sorunlarının (10/836),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan:
(10/379) esas
numaralı, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergenin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 15/7/2010 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP,
(10/91, 10/674 )
esas numaralı, Türk spor sektör ve alanının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergelerin görüşmelerinin Genel Kurulun
15/7/2010 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP;
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 15inci sırasında yer alan 395 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bu kısmın 3üncü
sırasına alınmasına ilişkin CHP,
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 536, 526, 522, 342, 539, 541, 521 ve 523 sıra
sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 3, 4,
8, 9, 10, 11, 12 ve 13üncü sıralarına alınmasına ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine;
Genel Kurulun, 15 Temmuz 2010 Perşembe günü 536 sıra sayılı
Kanun Tasarısının ikinci bölümünün bitimine kadar, 16 Temmuz
2010 Cuma günü 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının
tümünün bitimine kadar, 21 Temmuz 2010 Çarşamba günü 541 sıra
sayılı Kanun Tasarısının bitimine kadar, 22 Temmuz
2010 Perşembe günü 521 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bitimine kadar, 23 Temmuz 2010 Cuma günü 523
sıra sayılı Kanun Tasarısının bitimine kadar
belirlenen günlük çalışmalara devam edilmesine; ayrıca
yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24.00'te günlük
programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların
tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesine ilişkin
AK PARTİ Grubu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, gezici tarım işçilerinin
sosyal güvenlikle ilgili sorunlarının çözümüne,
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, MHP grup önerisine,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Muş
Milletvekili Sırrı Sakık, Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, şahsına,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, şahsına,
Sataşması
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasına alınan ve İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesi kabul edilen, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
"II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya
Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/886, 1/838, 2/599,
2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536) tümü üzerinde bir süre görüşüldü.
Birleşime
saat 19.34te ara verildi.
Nevzat PAKDİL |
Başkan
Vekili |
|
Harun
TÜFEKCİ Bayram
ÖZÇELİK |
Konya Burdur |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
|
Yusuf COŞKUN |
Bingöl |
Kâtip
Üye |
Beşinci, Altıncı, Yedinci, Sekizinci,
Dokuzuncu, Onuncu, On Birinci Oturumlar
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının:
3üncü
sırasına alınan ve İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesi kabul edilen, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu
Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet
Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492
Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten
Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun
152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G)
Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya
Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı:
536) birinci bölümünün 10uncu maddesine kadar kabul edildi; verilen aradan
sonra komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından görüşmeleri ertelendi.
Alınan karar
gereğince, 16 Temmuz 2010 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşime 02.12de son verildi.
Sadık YAKUT |
Başkan
Vekili |
|
Fatih
METİN Harun
TÜFEKCİ |
Bolu Konya |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Bayram ÖZÇELİK Yusuf COŞKUN |
Burdur Bingöl |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
No.: 181
II.- GELEN KÂĞITLAR
16 Temmuz 2010 Cuma
Tasarı
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Teknik ve Mali İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/908) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8.7.2010)
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 103.
Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/737) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.7.2010)
2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 13
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/738) (Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.7.2010)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve 22 Milletvekilinin, intihar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/837) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.05.2010)
2.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik ve 19 Milletvekilinin, koruculuk sisteminin
araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/838)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.05.2010)
3.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 Milletvekilinin, tutuklu ve hükümlülerin
ailelerinden uzaktaki cezaevlerinde bulunmasının etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/839) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.05.2010)
4.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, kentsel alanlardaki
sağlık hizmetlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/840)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.05.2010)
Geri
Alınan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz, Bakanlık merkez binasındaki bazı
inşaat çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesini 13.07.2010 tarihinde geri
almıştır. (7/15039)
2. - Kütahya
Milletvekili Alim Işık, TMSF kapsamına alınan bir
işletmenin durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesini 08.07.2010 tarihinde geri almıştır. (7/15212)
3. - Adana
Milletvekili Hulusi Güvel, Adana Hacı Sabancı OSB yönetimine
yapılan ödemelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesini 08.07.2010 tarihinde geri
almıştır. (7/15319)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, süresi içerisinde
cevaplandırılmayan yazılı soru önergelerine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/15605) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/07/2010)
2.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, çalışma odasının yasa
dışı dinlemelere karşı aranmasına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/15606) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/07/2010)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, yasa dışı dinlemelere
karşı alınan önlemlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/15607)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/07/2010)
16 Temmuz 2010 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı Birleşimini
açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Yeterli kalabalığımız
vardır.
BAŞKAN Üç
arkadaşıma gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Sakarya ili Sapanca ilçesinin ve Sapanca Gölünün
durumuyla ilgili olarak söz isteyen Sakarya Milletvekili Erol Aslan Cebeciye
aittir.
Buyurun
Sayın Cebeci. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Sakarya Milletvekili Erol Aslan Cebecinin, Sakarya ili
Sapanca ilçesinin ve Sapanca Gölünün durumuna ilişkin gündem
dışı konuşması
EROL ASLAN
CEBECİ (Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
dün Meclisimizde Değerli MHP Niğde Milletvekili, Sakarya ili Sapanca
ilçesinin ekonomik, sosyal ve kültürel durumu hakkında söz istedi ve
bizlere geçen hafta bu ilçeye yaptığı bir iki saatlik
ziyaretteki -belki de ilk defa Sapancayı ziyaret ediyordu Sayın
Milletvekili- gözlemlerini anlattı. Her şeyden önce kendisine
teşekkür ediyorum çünkü bu gündem dışı konuşma bana
bugün bu konuşma fırsatını sağladı.
Şunu
bilmenizi istiyorum: Ben Sapancada doğdum, üniversite eğitimime
kadar Sapancada yaşadım ve okudum, milletvekili seçildiğim
2002den bu yana da Sapancada oturuyorum.
Bilmeyenler için,
değerli arkadaşlar, Sapanca sadece Sakaryanın değil
Türkiyenin en güzel, en yeşil, en yaşanılır ilçelerinden
birisidir; çok güzel, masmavi bir gölle, koyu yeşil bir orman arasına
yerleşen ilçemiz Sakarya ilinin âdeta misafir odasıdır. Normal
nüfusu 37 bin olan bu ilçenin, 3 bine yakın ikinci ev nedeniyle bütün
yıl boyunca hafta sonları ve yazın nüfusu 70 bine kadar
çıkar ve Türkiyenin iç turizmi açısından ciddi bir destinasyon
sayılabilecek ilçemizde, çok yakınımızda, Karpetede kayak
tesislerimiz var. Biri göl kenarında, diğeri ise ormana
sırtını dayamış iki tane beş
yıldızlı wellness ve spa otelleri var ve çok sayıda da
butik otelimiz var. Marmara Bölgesinin hafta sonu harcanabilecek en güzel
yerlerinden birisi olan bu ilçe ve
Bu ilçeyle ilgili bana bunları söyleme
fırsatı verdiği için hem şükrediyorum hem teşekkür
ediyorum.
Şimdi,
MHPli milletvekili arkadaşların bu yaptıkları yurt
gezilerinde, özellikle Doğu ve Güneydoğudaki ilçelere
yaptıkları gezilerle ilgili gözlemlerini de merakla beklediğimi
bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Yalnız, bir
nokta daha var temas etmek istediğim. Eğer bu konuşma ana
muhalefet partisinden bir arkadaşımız tarafından yapılsaydı
Sakaryada ana muhalefet partisinin milletvekili yok arkadaşlar, onlar
Sakaryayla ilgili konuları başka bir ilin milletvekili
arkadaşımızdan konuşmasını rica etmek durumunda
kalabilirler ama Sakaryada MHPnin 1 tane de olsa bir milletvekili var.
Keşke bu konuşma Sakaryayı ve Sapancayı daha iyi bilen bu
değerli milletvekilimiz tarafından yapılsaydı hem daha
şık hem de gözlemler daha sağlıklı olurdu diye
düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başbakanımız, hem şu ana kadar
anlamayanlar anlasın, az anlayanlar daha iyi anlasın, anlayanlar daha
fazla anlasın diye, geleneğimizde yerleşmiş Tekrarın
güzelliğinde fayda vardır. deyimini de kullanarak AK PARTİ
İktidarı öncesi Türkiye ile AK PARTİ İktidarı
sonrası Türkiyeyi karşılaştırıyor. Ben de
izninizle küçük ölçekte, sizi fazla rakamlara boğmadan, AK PARTİ
öncesi Sapanca ile AK PARTİ sonrası Sapancayı
karşılaştırmak istiyorum.
Şimdi, bizim
iki alanımız var: Biri turizm, diğer dış mekân süs
bitkisi dediğimiz bitki ve fidan üreticiliği. 2002de biz iktidara
geldiğimizde Sapancada bir tane beş yıldızlı tesis
yoktu arkadaşlar. Bugün üç tane beş yıldızlı tesis var
ve bu üç tane beş yıldızlı tesiste yatak kapasitesi 1.681
ve bunların tamamı yerel yöneticilerimizle ve Hükûmetimizin
teşvikiyle AK PARTİ döneminde yapıldı. Sadece bir rakam
daha: Toplam yatak kapasitesinin yüzde 83ü bu dönemde yaratıldı.
Dış
mekân süs bitkiciliğinde, yine 2002den bu yana, değerli
kaymakamlarımızın ve belediye
başkanlarımızın emekleriyle, teşvikleriyle, yılda
1 milyon liradan fazla yeşil bitki, dış mekân bitkisi üretiliyor
ve satılıyor ve bunların yüzde 70-80i küçük üreticiler
tarafından üretiliyor.
Bir ekonomik
rakam daha: Sapancada, 2002 sonunda 1.489 vergi mükellefi vardır. Bugün
itibarıyla, 2.168dir vergi mükellefi sayısı. Bu, net yüzde 45
artış demektir.
Yine Sapancada,
bu dönemde, AK PARTİ İktidarı döneminde, bir hükûmet
konağı, bir adalet sarayı yapılmıştır.
Hastane binası yapılmak üzeredir ve bir yığın okul
yapılmıştır.
Şimdi, dün
burada konuşan arkadaşımızın, gölün dolgusuyla ilgili
yaptığı iddiaların tamamı geçersizdir. Özellikle bunun
birilerine ilişkilendirilmesiyle ilgili ve belediyenin buna sessiz
kaldığıyla ilgili iddia kesinlikle gerçek dışıdır.
Belediye, elbette ki 8 kilometreye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Cebeci, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
EROL ASLAN
CEBECİ (Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
vatandaşların
sahip olduğu arazilerde ve boş arazilerde, fırsatı kullanmak
isteyen ve kanuna uymak istemeyen insanlar çıkacaktır. Sapanca
Belediyesi, Sakarya Büyükşehir Belediyesi ve Adasu -ki gölün
korunması konusunda söz sahibidir- bu konuda yapılması gereken
bütün hukuki işlemleri yapmıştır ve yapmaktadır.
Ben, şunu
söylemek istiyorum: Sapanca Belediye Başkanı, üç dönemdir AK
PARTİden. İki dönem AK PARTİden seçildi ve Sapancada ilk defa
üç dönem seçilen, başarılı, çalışkan, dürüst bir
arkadaştır. Bildiğim kadarıyla, seçim dönemini yarıda
bırakmak zorunda kalıp da belediye başkanlığı
dönemini, dokunulmazlık zırhı alma ihtiyacı da yoktur.
Bu görüş ve
düşüncelerimle, hepinizi saygıyla selamlıyor ve bana bu
fırsatı verdiği için arkadaşıma teşekkür
ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Avrupa Konseyinde konuş, Avrupa Konseyinde.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Erol Bey benden şanslıydı. Ben
geçen gün 16 kişi daha az bir topluluğa hitap ettim, o 14
kişiden
Ama seçmene mesajı verdi.
BAŞKAN
Gündem dışı ikinci söz, Denizlideki tütün üreticilerinin
sorunlarıyla ilgili söz isteyen Denizli Milletvekili Ali Rıza
Ertemüre aittir.
Sayın
Ertemür, buyurun efendim.
2.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Denizlideki tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
ALİ RIZA
ERTEMÜR (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tarımımızın geleneksel ürünlerinden olan tütün ve tütün
üreticilerinin sorunlarını dile getirmek üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, tütün kıraç alanlarda
yetişen bir üründür. Tütün alanlarının büyük kısmı
başka bir ürünün yetişmesi için uygun değildir. Bu nedenle bölgelerimizde
yaşayan çiftçilerimiz için tütün yaşamsal önemdedir. Diğer bir
açıdan, aile tarımı olarak sürdürülen ve özellikle insan
emeği ürünü olan tütün tarımı gerek istihdam gerekse ulusal
gelir açısından ekonomik desenimizin önemli bir ögesidir.
Değerli
milletvekilleri, Tekelin özelleştirilmesinin ardından tütün
üreticisinin sorunları çığ gibi büyümüştür. Tarımda
pamuk, mısır, buğday üreticileri gibi tütün üreticilerimiz de
kaderine terk edilmiş, toprağını ekemez duruma
getirilmiştir. Bu olumsuz tablo karşısında kredi
borçları ve haciz batağında çırpınan çiftçilerimiz
umudunu her yıl bir sonraki yıla ertelemek zorunda
kalmıştır. Bu yıl yaşanan küresel iklim
değişikliğine bağlı olarak aşırı
yağışlar üreticimizi yine perişan etmiştir. Bir
taraftan uygulanan yanlış politikaların neden olduğu
yıkımlar, diğer taraftan doğal afetler, başta tütün
üreticimiz olmak üzere her alanda büyük zarar açmıştır.
Değerli
milletvekilleri, tütün deyince akla gelen illerimizden biri de Denizlidir.
İlimizde tütün tarımı 13 ilçemizde, 182 köyde, 11.635 çiftçi
tarafından 203.048 dekar alanda yapılmaktadır. Bu
insanlarımızın hayatları sadece tütün
yetiştiriciliğine bağlıdır. Denizlide
yaklaşık 35 bin insanımız tütün
yetiştiriciliğiyle doğrudan ilişkilidir. Bunun yanı
sıra, 2 bin üreticimiz de arazi kiralama ile tütün üretimi
yapmaktadır. Bu sayıyı da eklediğimizde 45 bin kişinin
umut kapısı durumundadır.
Değerli
milletvekilleri, 2010 yılı tütün üreticimiz için tam bir
yıkım yılı olmuştur. Bu yıl havaların hasat
zamanına kadar yağışlı, nemli ve kapalı
oluşu tütünde yıkıma neden olmuş, mavi küf
hastalığı salgın hâline gelmiştir. Bu durum tütün
üretiminde yüzde 80lere varan ürün ve kalite kaybına yol açmıştır.
Yaşanan bu
süreçte üreticimiz yalnız bırakılmış, ne yazık ki
üreticimiz sözleşme yaptıkları şirketlerin insafına
bırakılarak hastalık konusunda zamanında
bilgilendirilmemiş ve hiçbir önlem alınmamıştır.
Gelinen noktada, sözleşme yapan firmalar, tek taraflı olarak, hiçbir
bedel ödemeden sözleşmelerini iptal ederek üreticimizi mağdur
etmiştir.
Değerli
milletvekilleri, üreticilerimiz, sözleşmelerinde kendi lehlerine hiçbir
madde olmadığı için, iptaller sonrası hak talebinde de
bulunamamışlardır.
Denizlide tütün
üreticilerimiz tam bir çaresizlik içindedir. Üreticimiz, zararının
devletimiz tarafından hemen karşılanmasını
beklemektedir. Bugüne kadar, üreticimiz, dekar başına 400-450 TL
masraf yaptıklarını ve bu masrafların kendilerine
ödenmemesi durumunda daha çok mağdur olacaklarını
bildirmiştir.
Değerli
milletvekilleri, sonuç olarak, Kale ve Tavas ilçelerimizin köy ve beldelerinde
yaptığım incelemelerde, üreticimiz, yoğun
yağışlardan dolayı mağdur olduklarını ifade
etmekte, bölgenin tütün üreticisi olarak afet bölgesi kapsamına
alınmasını ve zararlarının devletçe
karşılanmasını beklemektedirler. Bu nedenle, mazot ve gübre
destekleri ile mevcut salgın hastalığın neden olduğu
zarar miktarı toplamı ve dekar başına yapılan tüm
masraflar doğrudan mağdur üreticimize ödenmeli ve bankalara olan
borçları bir yıl faizsiz ertelenmelidir ki gelecek yıla umutla
bakmaları sağlansın. Aynı zamanda, bankalardan,
doğrudan üretim yapan, ellerinde alıcı firmalarla
sözleşmesi olan üreticilerimizin ipotek istemeden kredilerden
faydalanması sağlanmalıdır. Bu konuda Hükûmetin
atacağı her adım, yanlış politikaların ve afetin
neden olduğu yıkımın acısını az da olsa
hafifletecek, üreticimiz âdeta can suyu alacaktır.
Dileğim,
Hükûmetin üreticimizin bu feryadını duyması ve dikkate
alması yönündedir. Denizliden ve ülkemizin diğer illerinden yükselen
tütün üreticilerimizin sesine kulak vermelisiniz.
Değerli
milletvekilleri, bu konuyla ilgili sizlere şu anda Kale ilçemizin ve Tavas
ilçemizin tarlalarında bulunan tütünleri göstermek isterim. Bu tütünler ne
yazık ki kırılamıyor, toplanamıyor, toplansa dahi sergilerde
çürüyor. Köylümüz perişan bir vaziyette.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ertemür.
ALİ RIZA
ERTEMÜR (Devamla) Bu konu üzerinde Sayın Tarım Bakanımız
Mehdi Ekerle telefon görüşmesi yaptık. Sayın
Bakanımız, konunun henüz kendisine gelmediğini
Geldiği
zaman bu konu üzerine eğileceğini umut ediyorum. Ama şunu
söylemeden geçemeyeceğim, gerçekten tütün üreticisi perişan bir
vaziyette, bir an önce afet kapsamı içerisine alınarak bu
sorunların gündeme getirilmesi, bu insanlarımızın da
hayatlarını devam ettirmek adına bu katkıyı yüce
Meclis verecektir, Sayın Bakanımız verecektir.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Ertemür, teşekkür ediyorum.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Tütünle ilgili mi Sırrı Bey?
SIRRI SAKIK
(Muş) Evet, Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sakık.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Evet, Sevgili
Arkadaşımız tütünle ilgili epeyce şeyler söyledi, aynı
noktada bizim de sıkıntılarımız var. Yani Batmandan
Adıyamana, Muşa ve Bitlise kadar yani birçok yerde Hakkâride de
vardı, uzun yıllar
Ben de tütün bölgesinden geliyorum. Hatta köyümde
Virjinya tipi tütün yetişirdi yani bu Amerikada katkı maddesi olarak
sigaraya dâhil edilen tütünden bizde yetişirdi ama şu anda tek yaprak
tütün satılmıyor.
Sayın
Bakanımız da burada, alternatif bir ürün sunulacağı
söylendi ama şu anda mesela bölgede en çok tütünle geçimini sağlayan
insanlar gerçekten çok mağdur noktada, alternatif bir ürün de
sunulmadı. Sayın Bakanım da orada, hemen yanı
başında Batman Milletvekili de duruyor. Eminim ki onlar da aynı
noktada aynı sıkıntıyı paylaşıyorlar,
gerçekten bir yara. Bu yarayı hep birlikte sarmalıyız yani bu
tütün üreticileri kötü noktada.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Köse,
siz de herhâlde Adıyaman olunca tütünden konuşacaksınız.
Buyurun.
2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, tütün
üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de Sayın
Bakan gelmişken katkı anlamında bir iki şey söylemek
istiyorum.
Sayın
Sakık çok güzel dile getirdi. Gerçekten alternatif ürün
yetiştirilmediği için bölge halkı çok sıkıntı
çekmektedir. Geçmiş zamanda, geçen sene yanılmıyorsam, bir yasa
çıkarılmıştı. 50 kilo kıyılmış
tütün yani vatandaş yetiştirdiği tütünü, içeceği kadar, 50
kilograma kadar serbest edilmişti.
Sayın
Bakanım, vatandaş bunu ektiği için çevre illere götürüp satıyor.
Haklı olarak 50 kilo değil de 100-150 kilo götürüyor. Sayın
Mevlüt Aslanoğluyla birlikte yasa teklifimiz var, bu kilonun 150ye
çıkarılması için. Yani bölge halkının tek geçim
kaynağı budur. Bu konuda bir genelgeyle eğer mümkün olursa,
serbest bırakılırsa inanıyorum ki vatandaş
ekmeğini bu şekilde kazanır. Hem bölgenin sosyal
barışı için, huzuru için, ekonominin canlanması için büyük
bir katkı olacağını düşünüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köse.
Sayın
Bakanım, bir de üzümle ilgili bir konu var, beraber cevap verirsiniz.
Evet, gündem
dışı üçüncü söz üzüm üreticilerinin sorunları hakkında
söz isteyen Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöze aittir.
Sayın Enöz,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Mustafa Enözün, üzüm
üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzüm
üreticilerinin sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bağcılık,
ülkemiz ekonomisi ve tarım sektörü içerisinde büyük bir öneme sahip bulunmaktadır.
Türkiye, dünyanın dördüncü büyük bağ alanına sahip olup
ülkemizde zengin asma gen potansiyeli bulunmaktadır.
Bağcılık için dünyanın en uygun iklim kuşağı
üzerinde yer alan ülkemizin sahip olduğu potansiyel ve kaynakların
daha iyi değerlendirilmesi ve bu sektörden geçimini sağlayan binlerce
ailenin gelir ve refah düzeyini artırarak üretici diğer ülkelerle
rekabet edebilme ve kaliteli üretim yapabilmelerine imkân
sağlanmalıdır. Türkiye, asmanın gen merkezi olmasının
yanı sıra son derece eski ve köklü bir bağcılık
kültürüne de sahiptir.
Ülkemizde Ege,
Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde üzüm üretimi
yapılmaktadır. Üzüm, sofralık tüketim dışında
kurutmalık, şaraplık, şıralık olarak da
tüketilmekte ve son yıllarda da üzüm yaprağı ihraç edilerek gelir
elde edilmektedir.
Sayın
milletvekilleri, tarım, ülkemiz için hem sektörel hem de toplumsal olarak
büyük önem taşımaktadır. Tarımda
çalışanların insanca yaşaması devletimizin ve
Hükûmetimizin temel hedefi olmalı, tarım üreticisinin toprağa
küskünlüğüne son verilerek üretimle barışması
sağlanmalıdır.
Ülkemizde
tarım özellikle son yıllarda büyük aşınmaya
uğramıştır. Ülkemizin tarımsal verimliliği
gelişmiş ülkelerin oldukça gerisindedir. Dünyada esen liberal
politikaların ülkemize yansımaları tarımı sanayileşmeye
engel olarak görmektedir. Bu son derece yanlıştır. AKP bu
yanlış algılamadan kurtulmalı ve bu sektöre yeterli
desteği vermelidir. Uygulanan teslimiyetçi politikalar sonucunda çiftçimiz
perişan olmuş, ektiğini biçemez, ürettiğini satamaz,
borçlarını ödeyemez konuma düşürülmüşlerdir.
Sayın
milletvekilleri, üzüm üreticilerimizin ve çiftçilerimizin sorunlarıyla
ilgili olarak değişik zamanlarda Tarım
Bakanlığına soru önergeleri vermekteyim. Bunlardan
bazılarına Tarım Bakanlığı klasik cevaplar
vermekte, bazı sorularımızı ise cevapsız
bırakmaktadır. AKP hükûmetleri döneminde diğer çiftçilerimiz ile
birlikte üzüm üreticilerimiz de perişan duruma gelmişlerdir ve kendi
kaderleriyle baş başa bırakılmışlardır.
Geçen aylarda
Manisa Gediz Ovasındaki üzüm bağlarında yaşanan
ağır don hasarında özellikle Manisa merkez, Saruhanlı,
Turgutlu, Salihli, Ahmetli, Alaşehir ve Sarıgöl ilçeleri önemli
derecede etkilenmiş, tarım ilçe müdürlüklerinin
yaptığı tespitlerde bağların yüzde 60-70 oranında
zarar gördüğü anlaşılmıştır. Don afetleri
nedeniyle zarar gören çiftçilerimize telafi edici destek ödenmesi ile ilgili 22
Mayıs 2010 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu
Kararına üzüm üreticileri girmemiştir. Üzüm üreticilerinin acilen bu
kapsama alınması gerekmektedir. Konu ile ilgili olarak Tarım
Bakanlığına vermiş olduğum soru önergesinden de bir
cevap alamadığımı burada belirtmek isterim.
Sayın
milletvekilleri, ülkemiz çekirdeksiz kuru üzüm üretici ülkeleri içerisinde
üretim ve ihracatta dünyada birinci sırada yer almaktadır. Ülkemizde
üretilen çekirdeksiz kuru üzümün yaklaşık yüzde 90ı ihraç
edilmekte olup üzüm ticaret hacminden yüzde 50ye yakın pay
alınmaktadır. Yine ülkemiz fiyatların oluşmasında
belirleyici rol oynamakta ve çekirdeksiz kuru üzüm ihracatından
yaklaşık her yıl 250 milyon dolar ihracat geliri elde
edilmektedir.
Türkiye
açısından bu kadar öneme sahip olan çekirdeksiz kuru üzüm, Ege
Bölgesi halkının büyük çoğunluğunun tek geçim
kaynağıdır. Bunun yanı sıra, sofralık üzümün
merkezi olan Mersin, Tarsus, Gaziantep gibi bölgelerimizdeki üzüm üreticileri
de bugünlerde üzümlerini kesmekte ve pazarlamaktadırlar. Ancak üreticiler
Maliye tarafından rahatsız edilmekte ve sıkıntıya
düşürülmektedirler. Bu konuda ben Maliyeyi, zaten zor durumda olan
üreticilere daha insaflı, daha hoşgörülü olmaya davet ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Enöz, buyurun.
MUSTAFA ENÖZ
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, ülkemiz ve Ege Bölgemizin
ekonomisinde önemi çok büyük olan çekirdeksiz üzüm üreticilerimiz büyük
sorunlarla karşı karşıyadırlar. Yıllardır
üreticilerimiz için uygulanan yanlış politikalar bu sorunların
giderek çoğalmasına sebep olmuştur. Bu durumda, Hükûmetten acil
olarak üreticilerle ilgili şu tedbirlerin alınmasını
beklemekteyiz:
Tarım
sigorta kapsamının genişletilerek yeniden değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Kredi borcunu
ödeyemeyen tüm üreticilerin kredi borçlarının faizleri silinerek
yeniden yapılandırılması sağlanmalıdır.
Girdi
fiyatlarının en önemli kalemlerinden olan mazot, gübre, elektrik gibi
maliyetlerin yüzde 18 olan KDVleri kaldırılarak üreticilere
sunulması gerekmektedir.
Bugün elektrik
borçlarından dolayı elektrikleri kesilen üreticiler sulama
yapamıyorlar. Zaten kuraklıktan etkilenen ve üretim kaybına yol
açan bu durumun telafisi için kesik elektrikler acilen açılmalı,
icralar durdurulmalıdır.
Üretici ve
ihracatçıya teşvik primi verilmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Mustafa Bey.
MUSTAFA ENÖZ
(Devamla) Teşekkür ederim.
Yirmi gün sonra
Manisada üzüm hasadı başlayacaktır. Rekoltenin bu yıl
geçen yıla oranla daha az olacağı
anlaşılmaktadır. Fiyat belirlemesinde Hükûmet mutlaka müdahale
edici olmalı, üretici birlikleri desteklenmeli, müdahale alımı
yapılmalı ve üretici tüccara teslim edilmemelidir.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Enöz.
Sayın
Bakanım, kısa bir açıklama yapacak arkadaşlar var, önce
onlara söz vereyim, sonra cevabınızı alırım.
Buyurun
Sayın Paksoy.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
et ve besi danası ithalatına ilişkin açıklaması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Tarım
Bakanlığımızın kötü hayvancılık
politikaları yüzünden et ithal eden ülke hâline geldik. Bu zamana kadar
ABye taahhüt edilip de ithal edilmeyen 19 bin ton etin artık her sene
alınması zaruri hâle gelmiştir. Bugünkü Resmî Gazetede
yayınlanan tebliğe göre artık özel sektör de besi danası
ithal edecek ve böylelikle ithalat tamamıyla serbest hâle gelecek olup
yerli hayvancılığın sonu olacaktır diye
düşünüyorum. Tarım Bakanımız da tarihte
hayvancılığı ve tarımı yok eden biri olarak
anılacaktır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Uslu...
4.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslunun, çekirdeksiz
üzüm üreticilerinin desteklenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben çekirdeksiz
kuru üzümle ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. Yıllık 300 bin ton
ortalama üretimi olan bir ürünün ihracat getirisi de yaklaşık 250
milyon dolar oluyor her yıl. Ancak bu konuda üreticilerin ciddi
şekilde desteklenmesine ihtiyaç var. Özellikle üretici birliklerinin,
TARİŞ Üzümün bu konuda ciddi sıkıntıları var. Bir
arz fazlası ürün değerlendirme fonunun kurulmasında büyük fayda
var gerçekten. Bu sayede hem fiyat istikrarı korunacaktır hem üretici
kazancı en üst seviyede olacaktır hem de ihracat geliri en üst
seviyede olacaktır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Sayın
Şandır.
5.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
Mersin ilindeki üzüm üreticilerinin sorunlarına ve domateste ortaya
çıkan yeni bir hastalığa ilişkin açıklaması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Sayın
Bakanın da burada bulunmasını fırsat bilerek, Mersinde
yaşanan, Mersin çiftçilerinin yaşadığı iki sorunu arz
etmek istiyorum:
Birincisi: Üzüm
hasadı başlamıştır. Ne yazık ki son yıllarda
çiftçinin hasat mevsimi bir nevi ıztırap mevsimine dönüştü. Ya
tabii afet oluyor ya bir başka şekil gelişiyor, çiftçi hasada başlayınca
ıztırabı da artıyor. Şimdi üzüm çiftçilerinin, üzüm
üreticilerinin Maliyecilerle başı dertte. Adam iki sandık
üzümünü kesiyor, şehre indirirken Maliye yolda tutuyor Ruhsatın var
mı?, İznin var mı?, Belgen var mı?. Yani bizim
oralarda, Tarsusta, Silifkede ve Mersinin birçok yerinde yaşanan bu
hususa bir çözüm üretmek lazım. Bu insanlar, elinin emeğiyle, çoluk
çocuğuyla o toprakları işleyerek onuruyla yaşamaya
çalışıyorlar, zulmetmemek gerekir. Sayın Bakanım bunu
bir tespit edin.
İkinci bir
husus: Her yıl yeni bir hastalık çıkmaya başladı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Mikrofon otomatik kesti.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakanım, şimdi domatese dadanan bir
kelebek türü çıktı. Tarım İl Müdürlüğümüz
vasıtasıyla bir tespitini yaparak, tedbirini
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Güve, tespitini yaptırdık. Dışarıdan geldi.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ederim Sayın Şandır.
Sayın Köse.
6.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin,
Adıyamanın Besni ve Gölbaşı ilçelerindeki üzüm
üreticilerinin desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Üzüm, tarım
sektörümüzün çok değerli bir ürünü ve beslenmemiz için de gerçekten
değerli bir meyvedir.
Değerli
milletvekilleri, üzümün faydaları şudur: Bilhassa çekirdekli üzümün,
çekirdeğinin üzerindeki jelatinimsi tabaka sayesinde anti kanserojen
özelliği olduğu ve üzümün aynı zamanda kalp
hastalıklarına çok iyi geldiği bilinmektedir.
Adıyamanın
Besni ilçesi dediğimiz zaman, herkesin aklına Besni üzümü gelir ve
üzümden aynı zamanda pekmez ve pestil gibi ürünler de elde edilir. Bunlar
beslenme için çok önemlidir. Kansız insanlar için de içinde bulundurduğu
demirden dolayı mutlaka alınması gerekir.
Sayın
Bakanım, ben şunu söylemek istiyorum: Adıyamanın Besni ve
Gölbaşı ilçelerinde üzüm üreticileri desteklenme amacıyla bilgi
ve maddi yönden desteklenmelidir. Bilhassa, küçük de olsa kooperatifler kurulup
dışarıda tanıtımı için devletin desteğine
büyük ihtiyaç vardır.
Bu konuda bir
eğiliminiz olsa çok sevinirim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Çakır
7.- Edirne Milletvekili Rasim Çakırın, Edirnede
çeltiklerde ortaya çıkan karapas hastalığıyla mücadeleyi
Bakanlığın desteklemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, Sayın Bakanın Genel Kurulda olmasından
istifadeyle, Türkiyede çeltik üretiminin yarısını yapan
Edirnede bu yıl karapas hastalığı diye bir hastalık
ortaya çıktı. İfade edilene göre, bu hastalık üretimde
ciddi rekolte kayıplarına sebep olabilecek bir hastalık. Bir an
önce uçakla ilaçlamayı serbest bırakarak, izin verilerek tedbirin
alınması ve çeltik üreticilerinin bu hastalıkla mücadelede
Bakanlık tarafından daha aktif bir biçimde desteklenmesi yönünde
talepler var.
Aracılığınızla,
ben bu talepleri Sayın Bakana iletmek istiyorum ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çakır.
Sayın
Yalçın
8.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının,
başlayacak olan fındık hasadına ve fındık
sektörünün serbest piyasaya terk edildiğine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Müsamahalı
tutumunuzun Sayın Sadık Yakuta da örnek olmasını diliyorum
önce.
Sayın
Bakanı bulmuşken, Sayın Bakanım, fındık
hasadına da sayılı günler kaldı. FİSKOBİRLİK
piyasada olamayacak, TMO olmayacak. Bu sene mahsulün de bol olması
bekleniyor. Lisanslı depoculuk ve borsa altyapısı kurulmadan serbest
piyasaya terk edilmiş bir fındık sektörü var.
Sayın
Bakanım, eğer rekolte beklenen düzeyde olursa sahil kentlerindeki
üreticiler ürünü sattığında yukarıdaki yoksul ilçelerin
ürünlerine fırsat kalmadan sezon kapanmış olacak.
Gerçekten bu
durumu göre göre serbest piyasa şartlarında ısrar edecek
misiniz? Devlet hiçbir şekilde müdahale alımı yapmayacak
mıdır? En yetkili ağız olarak sizden duymak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Sayın
Sakık
9.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Muşta üzüm üretiminin geliştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
SIRRI SAKIK
(Muş) Başkanım, ben de teşekkür ediyorum. Bugün hoş
bir görüşme var. Sayın Bakanımız da burada.
Şimdi,
geçmişte Muşta önemli bağlar, yani Ermeni bağları
denilen ama orada gerçekten Muşa özgü bir üzüm yetişiyor ve çok
yakın bir tarihte Sayın Bakanımız Zafer Çağlayan da
bir heyetle oraya gitmişti ve büyük de vaatleri vardı. Bu
bağları geliştireceğiz. Bu Muş üzümünü işte
Geçmişte çünkü orada iki tane de
şarap fabrikası var. Benim söylediğim cumhuriyet öncesi,
sonra tabii fabrikalar kapatıldı ama bu bağların bir kısmı
devam ediyor. Bu bağları geliştirebilme şansımız
var. Yani dünyaya üzüm ihraç edebilecek noktada olduğumuzu biliyorum ve
Sayın Bakanımızın da bu konuda Muşa taahhütleri
vardı. Bunu acaba geliştirebilir miyiz? Bu konuda bir
çalışmanız var mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Evet, son olarak
Sayın Yemişci...
10.- İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişcinin,
Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Yasasının
uygulanmamasına ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
TUĞRUL
YEMİŞCİ (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Ben de üzüm, tütün,
fındıkla ilgili, çok onları ilgilendiren bir konuda katkıda
bulunmak istiyorum.
Lisanslı
Depoculuk ve Ürün Borsacılığı Yasası geçtiğimiz
yıl çeşitli teşvikleriyle birlikte Hükûmetimiz tarafından
teklif edilmişti tasarı olarak ve Meclisimizden iktidar, muhalefetin
katkısıyla çıktı. Ancak ilgili tarafların pek fazla
eğilmediğini ama eski alışkanlıklardan, herkesin
yeniden Hükûmete dönüp bu piyasalardaki olan açığın Hükûmet
tarafından kapatılmasını istediğini görüyorum. Bu,
âdeta taşıma suyla değirmen döndürmeye benzer. Ama bizim
yapacağımız, bölgedeki ilgililerin hepsinin bu yeni çıkan
yasayla sağlayacakları avantaja yaklaşmalarını daha
fazla teşvik etmek olmalıdır. Bu hususları açıklamak
istedim.
Fındıkçının
da, üzümcünün de geleceği lisanlı depoların faaliyete geçmesiyle
ancak olacak. Bunu da devlet
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, gündem dışı konuşmalarla ilgili olarak
Sayın Bakanın açıklama talebi vardır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Denizlideki tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(Devam)
3.- Manisa Milletvekili Mustafa Enözün, üzüm
üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (Devam)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
1.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı (Devam)
2.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, tütün
üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (Devam)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
et ve besi danası ithalatına ilişkin açıklaması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(Devam)
4.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslunun, çekirdeksiz
üzüm üreticilerinin desteklenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı (Devam)
5.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
Mersin ilindeki üzüm üreticilerinin sorunlarına ve domateste ortaya
çıkan yeni bir hastalığa ilişkin açıklaması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(Devam)
6.- Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin,
Adıyamanın Besni ve Gölbaşı ilçelerindeki üzüm
üreticilerinin desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(Devam)
8.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının,
başlayacak olan fındık hasadına ve fındık
sektörünün serbest piyasaya terk edildiğine ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı (Devam)
9.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Muşta üzüm üretiminin geliştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (Devam)
10.- İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişcinin,
Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Yasasının
uygulanmamasına ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (Devam)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Geçtiğimiz
salı günü ben yine burada huzurlarınızdaydım. Yine bir
değerli Manisa milletvekilimizin gündem dışı
yaptığı
Yine bağla, yağışlarla, görülen
zararlarla ilgili konuşulmuştu. Ben orada da o zaman, konu
hakkındaki kanaatlerimi, Hükûmet üyesi olarak bilgilerimi sizlerle
paylaşmıştım. Bugün tabii, hem üzümle ilgili, bağlarda
görülen yağışlarla ilgili hem Denizlide görülen -ki Sayın
Ertemürle de yine iki gün önce telefonla görüştüm; ben Ankara dışındaydım,
telefonla beni aradı, kendisine telefonda da bilgi verdim-
yağışlarla ilgili konular dile getirildi ve bu vesileyle de
tabii, tarımla ilgili, hayvancılıkla ilgili, bütün
tarımın konularıyla ilgili -bütün arkadaşlarımız
tarafından- çeltikle ilgili, fındıkla ilgili, domatesle ilgili,
hayvancılıkla ilgili konular dile getirildi.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, tarımın tabiat
şartlarına bağlı olduğu ve zaman zaman tabii
afetlerden, gerek kuraklıktan gerek yağışlardan, gerek
dondan gerek doludan, gerek soğuktan gerek sıcaktan muhtelif
şekillerde etkilendiği malumunuz, hepimizin malumu. Bu, Türkiyeye
mahsus bir şey değildir. Dünyanın her yerinde, her
tarafında, tarım yapılan bütün ülkelerde, bütün bu afetler,
bütün bu sıkıntılar geliyor çünkü konu biyolojik bir varlık
yani ya bitkisel üretim veya hayvansal üretim, en nihayet, bir ortamdan,
ekolojiden bir şekilde etkileniyor.
Şimdi,
burada, önce Denizliyle ilgili olarak söyleyeyim: Yaklaşık 500 bin
dekar alanda, toplamda, 500 bin dekarı etkileyen yağışlarla
ilgili bir durum var ve bunun 200 bin dekar civarındaki alanı da
tütünle ilgili. Burada ilk tespitlere göre tabii yağış sebebiyle
mildiyö hastalığı dediğimiz bir mavi küf
hastalığı ortaya çıkıyor. Esasen, Manisadaki bağlarda
olan problem de yine benzeri bir problem.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Şu anda en önemli şey.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Yani bu
meyvelerde, sebzelerde, diğer bütün bitkilerde yağışın
ortaya koyduğu, sıcakla, rutubetle birlikte ortaya çıkan
birtakım mantari veya birtakım küf hastalıkları meydana
geliyor. Mesela, çeltikte de buna benzer bir problemin olma ihtimali var.
Dolayısıyla ne yapılacak bunlarla ilgili, biz bunları
konuşuyoruz. Bunlarla ilgili tabii tespitlerimizi yapıyoruz ve mevcut
yasalar çerçevesinde de biz çiftçilerimizin bir şekilde
sorunlarını çözme, onlara bir vesileyle yardımcı olma
gayreti içerisindeyiz.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, tabii ki biz 22 Mayıs tarihine kadar
Türkiyede gerek sel gerek don, dolu buna benzer doğal afetlerle ilgili
olarak Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde meydana gelen afetlerle ilgili bir
kararname çıkardık. O kararnamenin askı süresi dün sona erdi ve
şimdi, bu son itirazlar da dikkate alınıp icmaller gelecek ve
ondan sonra da üreticilerimize 200 milyon civarında olduğunu tahmin
ettiğimiz bir destekleme ödemesi yapılacak. Ayrıca, yine
kararname kapsamında ekilişleri zarar gören çiftçilerimizin, belirli
oranlarda zarar gören üreticilerimizin zirai kredi borçları yüzde 7 ile
bir yıl süreyle ertelenecek. Onlar, şu anda yapılıyor.
Bunun
dışında, Manisada 30 Nisana kadar, bu kapsamda zarar gören
çiftçiler de zaten birinci kararname kapsamında bundan istifade edecek,
diğer illerimizdeki gibi.
Daha sonra, bu
tarihten sonra, yani mayıs ayından sonra yine Türkiye'nin
değişik yerlerinde -geçtiğimiz salı günü de burada yine
söyledim- muhtelif illerimizde, Konyada, Kırşehirde, Ispartada,
başka birtakım illerimizde, kimi yerde dolu oldu, kimi yerde
yağış oldu. Onlarla ilgili olarak da tespitler,
çalışmalar yapılıyor ve yasalar çerçevesinde de onlara
yardımcı olacağız.
Şimdi,
Manisada mayıs ve haziran aylarının mevsim normalleri üzerinde
yağışlı geçmesi nedeniyle, tüm ürünlerde mildiyö (külleme)
artışı bir şekilde meydana gelmiş. Şimdi, bunun
tabii, iklimle, mevsimle yakın bir ilişkisi var, biraz önce de arz
ettiğim gibi. Peki, biz ne yaptık? Onlarla ilgili olarak sürekli
bilgilendirmeler yapıldı. Sadece mildiyö hastalığı
konusunda, çiftçilere 5 uyarı mesajı olmak üzere, toplam 16 bin üzüm
üreticisine 80 bin mesaj gönderildi.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) İl Tarım Müdürlüğü gönderiyor, onda bir problem yok.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
İşte, İl Tarım Müdürlüğü benim teşkilatım.
Tarım Bakanlığının talimatıyla, Tarım
Bakanının talimatıyla tarım teşkilatı olarak
faaliyet gösteriyor. Yani o başka bir ülkenin tarım
teşkilatı değil, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin Tarım
Bakanlığının teşkilatı il tarım
müdürlükleri. Onu biz yapıyoruz, yani o bizim sistemimiz zaten.
Dolayısıyla
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Mersin) Yani, devletin.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
yanlış olunca Hükûmetin oluyor, doğru olunca devletin oluyor.
Öyle bir şey yok arkadaşlar, hepsi bir, Hükûmet de devlet de bir.
Mesajlarda,
ilaçlama önerilerinin yanında yine kültürel önlemler de
anlatılıyor. Diğer hastalık ve zararlılarla ilgili
konularda da çiftçi toplantıları ve eğitimleri
yapılıyor, uyarı mesajları gönderiliyor.
Tabii,
Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde bağcılık var ve Türkiye
hakikaten, bağ alanları bakımından
Ki Türkiye'de,
işte Muşta da -bahsedildi- Orta Anadoluda da, Egede de,
Türkiye'nin diğer birçok ilinde bağcılık var, üzüm üretimi
var. 483 bin hektar alandaki bağ varlığıyla Türkiye dünyada
4üncü sırada, bağ alanları itibarıyla ve 4 milyon 264 bin
ton üzüm üretimiyle de yüzde 5,8 pay ile üretimde dünyada 6ncı
sırada. 2009 yılı üzüm üretimimiz 2008e göre yüzde 8,8; 2003
yılına göre ise yüzde 14 oranında artış
göstermiştir. Yani Türkiye'de, bu manada, üzüm üretimi,
bağcılık geriye gitmiyor, ileriye gidiyor. Özellikle
Hükûmetimiz döneminde de geriye gidiş
söz konusu değil, ileriye gidiş söz konusu. Yine, 2007
yılının FAO verilerine göre, yaş üzüm ihracatında 170
bin ton ile Türkiye dünyada 7nci sırada, kuru üzüm ihracatında 241
bin ton ile dünyada 1inci sırada yer almaktadır.
Tabii, zaman
zaman karşı karşıya kaldığımız, gerek
kullanılan ilaçlardaki kalıntı sorunlarıyla ilgili gerek
buna benzer birtakım üretimle ilgili, pazarlamayla ilgili sorunlarla
ilgili de biz zaten Hükûmet olarak, Bakanlık olarak tedbirlerimizi
alıyoruz. Gerek Avrupa Birliği gerek Rusya Federasyonuyla Maksimum
Rezidü Limitleri dediğimiz MRL değerleri dikkate alınarak
bilgilendirme yapılmakta ve gerek iç tüketimde gerekse diğer
pazarlarda satışa sunulan ürünlerin sağlıklı ve kaliteli
olması yönünde bir çaba içerisindedir.
Biz, tabii,
biliyorsunuz, geçen gün de söyledim, tarım sigortalarını hayata
geçirdik ve Manisa ilimizde 30.925 poliçe satıldı, 359.263 dekar
alanda sigorta yapıldı ve 7 milyon lira da hasar ödendi. Şimdi,
biz, sigorta priminin yüzde 50sini hibe olarak ödüyoruz Bakanlık olarak.
Bu uygulamayı biz başlattık, bu kanunu biz çıkardık ve
başarılı bir şekilde de gidiyor. Dolayısıyla
sigorta kapsamını da her yıl biraz daha geliştiriyoruz. Yani
her yıl, mesela bu sene 1 Ocak itibarıyla sel felaketini de kapsam
içerisine aldık. Dolu, yangın, deprem, heyelan vesaire
fırtına, don, bunlar da ayrıca sigorta kapsamında ve biz
bunların hepsi için çiftçilerimiz ekilişlerini, tarlalarını
veya seralarını, bağlarını sigorta ettirdiklerinde
zaten onların yüzde 50sini, o poliçe bedelinin yüzde 50sini biz hibe
olarak veriyoruz. Bu nedenle bizim esasen orta ve uzun vadede
geliştirmemiz gereken sigortayı yaygınlaştırmak, daha
çok kişinin, daha çok üreticimizin bundan istifade etmesini
sağlamaktır ama kuşkusuz tek başına sigortayla da biz
yetinmiyoruz, bunun dışında, sigortanın
kapsamadığı alanlarda da çeşitli eğer riskler varsa
veya afetler, felaketler varsa onlarla ilgili de destekler yapıyoruz.
Manisa ilinde
2003-2010 yılları arasında 760 milyon lira biz çiftçilerimize
tarımsal destek ödedik. Bu, ceplerine nakden koyduğumuz destektir.
Bunlar, hem kırsal kalkınma yatırım destekleri hem mazot ve
kimyevi gübre desteği hem prim ödemesi hem hayvancılık
desteği ve hem de alan bazlı destekler, toprak analizi, tarım
sigortası vesaire gibi destekler. Bugüne kadar Manisalı çiftçilerimiz
bunlardan istifade etti, bundan sonra da istifade etmeye devam edecek.
Değerli
milletvekilleri, tabii, tütünden bahsedildi, özellikle tütündeki alternatif
ürün desteklerinden. Biz, Hükûmet olarak, Türkiyede, Tekelin
özelleştirilmesiyle birlikte -Tekel tarafından daha önceden
alınan tütünlerde- özellikle işte, Muş, Adıyaman,
Diyarbakır, Bitlis gibi bu tür vilayetlerdeki üreticilerimizin bundan
mağdur olmaması için de bir alternatif ürün desteğini hayata
geçirdik, böyle bir proje. O proje, asgari gelir getiren ürüne göre
hesaplandı, asgari. Yani tütün ektiği takdirde ne alıyor?
Diyelim, buğday ekerse -tütünün yerine en çok zarar edeceği ürün
buğdaydır- buğdayla arasındaki farkı kapatacak bir
destekle onları yaptık. Şimdi, eğer başka sorunlar
varsa, bu başka sorunların çözüm şekli farklıdır. Yani
eğer arazisi çok küçükse, araziyle ilgili mülkiyet sorunu varsa,
kardeşiyle, babasıyla veya hazineye aitse
Bunlar, tabii, başka
sorunlar. Ama biz, normalde, kendi arazisi içerisinde üretim yapan
üreticilerimize, bu alternatif üründen dolayı destek ödüyoruz dekara 120
lira karşılığında. Dolayısıyla bunu ödemeye
de devam edeceğiz.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, tabii, bu vesileyle çiftçilerimizin
sorunlarının dile getirilmesi bizi memnun eder. Biz de bu
sorunları çözmek için zaten varız ve bunları da çözüyoruz. Ama
şunu söylediğiniz zaman, o zaman, benim de şu bilgileri vermem
lazım; eğer kalkıp da Türkiyede son yıllarda tarım
aşınmaya uğradı, teslimiyetçi politikalar işte Türkiyede
tarımı bitirdi. derseniz, böyle bir iddia, böyle bir suçlamada
bulunursanız ben size şunu söylerim: Çiftçilere tohumluk verilmesiyle
ilgili yasayı benim Hükûmetim kaldırmadı, aksine, işlerlik
kazandırdı, 2090 sayılı Kanuna. Gübre desteğini benim
Hükûmetim kaldırmadı. Benim Hükûmetim, aksine,
kaldırılmış olan gübre desteğini geri getirdi.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Bizim Hükûmetimiz demek istiyorsunuz sanırım.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Benim
Hükûmetim çiftçiye verilen kredilerin faizlerini normal ticari faiz hâline
getirmedi, o düzeye çıkarmadı. Benim Hükûmetim yüzde 59dan çiftçiye
verilen zirai kredi faizlerini yüzde 13e düşürdü. Hatta, bunun da yüzde
60 oranında büyük bir kısmını, bir kısmını
yüzde 50, bir kısmını yüzde 40, yüzde 90ınına da,
aynı zamanda bir de sübvansiyon uyguluyor. Geçen sene, bizim, Ziraat
Bankasına kredi faiz sübvansiyonu olarak uyguladığımız
miktar 475 milyon lira.
Şimdi bir
husus daha söylendi benim şahsımla ilgili, Türkiyede
hayvancılığı bitirdiğim şeklinde. Şimdi,
bunu söylemek tabii mutlaktır, farzdır, özellikle kayıtlara
geçmesi açısından. Şimdi saygıdeğer
milletvekillerimizin lütfen beni bu konuyla ilgili dikkatle dinlemelerini
istirham ediyorum.
Türkiyede
hayvancılık nereden nereye geldi, ben size bunu söyleyeceğim.
Yani sadece suçlamak kolaydır ama bu suçlamaların bir belgeye,
bilgiye, bir rakama dayanması lazım.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede büyükbaş hayvan sayısı -2002yle
mukayese ediyorum, benim Hükûmetimin görevi devraldığı tarihtir-
9,8
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) İthal eti de söyleyin Sayın Bakan. 2002de
yapılan ithal et ile şimdi yapılan ithal et
rakamlarını da söyleyin.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sabredin,
sabredin. (CHP sıralarından gürültüler) Ben sizin hepinizi
sabırla dinledim, tahammül edin lütfen. Demokraside tahammül vardır,
ben size tahammül ettim, herkesi dinledim, bütün arkadaşlarımı.
Siz de sabredin. Niye söyleyeceklerimden endişe ediyorsunuz, hoşunuza
gitmeyeceğini düşündüğünüz için mi?
RAHMİ GÜNER
(Ordu) Hoşumuza gidecek bir şey söylemiyorsunuz ki.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sizi
yalanlayacağını düşündüğünüz için mi?
Şimdi,
bakın, 9,8 olmuş 10,8. Büyükbaş hayvan sayısı,
artış kaç? Yüzde 9,3. Süt verimi
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Bunları her hafta iki kere dinliyoruz sizden.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Her şey iyi gidiyor ama hasta ölüyor.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkanım, sessizliği temin eder misiniz?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Buyurun
Sayın Bakanım, siz Genel Kurula hitap edin.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede süt üretimi 8,4 milyon
tondan 12,5 milyon tona çıktı. Artış kaç? Yüzde 49,7.
Süt
verimliliği hayvan başına 1.700 litreden 2.800 litreye
çıktı. Artış kaç? Yüzde 64,8.
Et
verimliliği: Hayvan başına 183 kilogramdan 217 kilograma
çıktı. Artış kaç? Yüzde 17,3.
Suni tohumlama
sayısı 614 binden 2 milyon 180 bine çıktı. Artış
kaç? Yüzde 254.
Kayıtlı
süt üretimi 1,5 milyon tondan 5 milyon tona çıktı. Artış
kaç? Yüzde 237. Küsuratları söylemiyorum.
Kültür
ırkı sığır oranı yüzde 19dan yüzde 35e
çıktı. Artış kaç? Yüzde 82,7.
Hayvancılık
destekleri: Şimdi burayı iyi dinleyelim, burada devraldık biz.
Arkadaşlar, Türkiyede hayvancılığa biçilen değer 83
milyon liraydı, o günkü hükûmetin toplam hayvancılığa verdiği
destek sadece 83 milyon liraydı. Toplam tarım desteklerinin yüzde
4,4üydü. Bugün kaç? 1 milyar 251 milyon lira. 14 kalemde 15 kat
artış var ve toplam bütçenin yüzde 22sine denk geliyor
hayvancılık destekleri.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Sayın Bakan, ben Erzurum Şenkayalıyım.
Köyümde sürüler çıkardı. Geçen yaz gittim, kebap kesmeye bir tane
kuzu bulamadım. Sen ne anlatıyorsun? Kebap kesmeye bir tane kuzu
bulamadılar köylüler ya!
RAHMİ GÜNER
(Ordu) O zaman niye et ithal ediyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Akıncı, Sayın Akıncı
Lütfen arkadaşlar
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Oturun,
oturun. Oturun, sabredin. Tahammül edin, tahammül; doğrulara tahammül
edin.
BAŞKAN
Sayın Bakan, Genel Kurula hitap ediniz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, hayvancılık soy kütüğü kayıtları 178
binden 1 milyon 700 bin başa çıktı. Bu ne demek? Hayvanlar
pedigrili, annesinin, kızlarının, kardeşlerinin süt
verimleri de kaydediliyor. Pedigri bu. Soy kütüğü kaydı 178 binden 1
milyon 700 bine çıktı. Artış kaç? 10 kat.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Bakan, niye hayvan ithal ediyorsunuz o zaman?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - 50 baş
üzeri işletme sayısı yani içinde 50den fazla büyükbaş
hayvanın bulunduğu işletme, çiftlik sayısı, bakın
değerli arkadaşlar, 4.300 adet idi, şu anda 18.600 adet
olmuş. Ne demek bu? 4,5 katlık bir artış demektir. Yani
Türkiyede insanlar hayvancılığa daha çok yatırım
yapıyor, 50 başın üzerindeki işletme sayısında
4,5 katlık artış var.
Yem bitkilerinin
yemi karşılama oranı 25 milyon tondu, yüzde 50
karşılanıyordu, şu anda 37 milyon ton, yüzde 75i
karşılıyor. Yüzde 50lik artış demektir.
Hayvancılığa
verilen kredi -şimdi burayı bir bileceğiz- 47,5 milyon lira idi
2002de, 2009da 2 milyar 468 milyon sadece hayvancılığa
kullandırılan kredi. Kaç kat? 52 kat.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA
ERTEMÜR (Denizli) Sayın Bakan, tütünü unuttunuz gittiniz,
hayvancılığa döndünüz. Asıl meselelere gelin lütfen.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Fındık ne oldu Sayın Bakan?
BAŞKAN
Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlayınız
efendim.
Buyurun.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Tamam
Başkanım, tamamlıyorum.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, Ziraat Bankasından toplam kredi kullanan
çiftçi sayısı, bakın, çiftçi sayısı
RAHMİ GÜNER
(Ordu) Ya, bu kredi nereye gidiyor Allah aşkına?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ziraat
Bankasından hayvancılık için kredi kullanabilen çiftçi
sayısı 16 bin idi; 16 bin kişi sadece Türkiyede
hayvancılık kredisi kullanabiliyordu Ziraat Bankasından. 2010da
202 bin kişi. Kaç kat? 16 kat. (CHP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar,
Ziraat Bankası tarafından 2009 yılında
kullandırılan toplam zirai kredi 7 milyar 708 milyon.
Sübvansiyonlu
kredi uygulamasını biz başlattık 2006 yılında.
Süt sığırcılığına yüzde 60, besicilik
işletmelerine yüzde 50 indirimli kredi desteği verilmektedir.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bir şeyi daha söyleyeceğim.
Arkadaşlar, tek başına ithalatla bir şeyi izah edemezsiniz.
Bakın, elimde rakamlar var: Amerika Birleşik Devletleri et
ihracatı 848 bin, ithalatı
(CHP sıralarından gürültüler)
BAYRAM ALİ
MERAL (Ankara) Domuzlar da dâhil mi buna?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Müsaade
edin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Sayın Bakan, çeltiğe ne zaman geleceksin, çeltiğe?
BAŞKAN
Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan, bitiriyorum.
Şimdi, bütün
arkadaşlara söz verildi, hepsi konuştu, cevap vermem lazım. (CHP
sıralarından gürültüler)
RAHMİ GÜNER
(Ordu) Seni yirmi dakikadan beri dinliyoruz.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) - Sayın Bakan, sizi haftada iki kere dinliyoruz, Allahtan
korkun ya!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Amerika Birleşik Devletlerinin et ithalatı 1 milyon
192 bin ton, ABnin (Avrupa Birliğinin) et ithalatı 495 bin ton.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Bizim ihracatımız yok.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi
Amerikanın canlı hayvan ithalatı 2 milyon 516 bin
sığır, ABnin sığır ithalatı 3 milyon 423
bin.
RAHMİ GÜNER
(Ordu) Türkiyeden bahset.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Peki, ihracatımız ne kadar Sayın Bakan?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)Bakın,
Türkiye tarımını dünyanın 11incisiyken aldık,
dünyanın 8incisi yaptık.
BAYRAM ALİ
MERAL (İstanbul) Allah razı olsun!
BAŞKAN
Sayın Bakanım
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 23 milyar
dolardan 56 milyar dolara çıktı Türkiyenin tarımsal gayrisafi
yurt içi hasılası. Bunu ben söylemiyorum; açın, Dünya
Bankasının raporlarına, İnternete girin, orada okuyun,
orada öyle yazıyor ve Türkiye övünüyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAHMİ GÜNER
(Ordu) Türkiyenin acınacak hâlini mi alkışlıyorsunuz?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Teşkilatı,
başarı öykülerinde Türkiyeyi örnek gösteriyor.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
BAYRAM ALİ
MERAL (İstanbul) Sayın Başkan, bu kadar hayvan var da niye
kokmuş etler Türkiyeye geliyor? Bu kadar hayvan var da Türkiyede
hormonlu etler niye geliyor Türkiyeye Sayın Bakanım?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi için
söylüyorum: Sayın Bakan çok başarılı ama Türkiyeyi et
ithal etmeye mecbur bıraktı, bununla da övünebilir!
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Eskiden de ithal ediliyordu, eskiden ithal edilmiyor muydu?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Dört yıldan bu yana Rusyayla ilgili yaş sebze
meyve ihracatı sorunlarını aşamadınız.
BAŞKAN
Sayın Şandır
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
İhracat 3 kat arttı.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Türk çiftçisinin domatesi elinde kaldı, yine
aşamadınız, 250 bin ton domates kapıda.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) 2
milyon dolar yaş sebze ihracatı.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, müsaade eder misiniz efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bir Mersine gel.
BAŞKAN
Sayın Şandır, arkadaşlar; şimdi efendim müsaade
ederseniz
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Sayın Başkan, çeltik üretimiyle ilgili soru sordum,
Sayın Bakan tenezzül etmedi.
ALİ RIZA
ERTEMÜR (Denizli) Bekliyor millet, kara kara düşünüyorlar orada.
BAŞKAN
Sayın Ertemür
Arkadaşlar,
bakınız, bazı arkadaşlarımıza iki defadan fazla
söz verdim. Yani şimdi her defasında burada konuşarak
Sayın Bakan elindeki rakamları söylüyor; beğenirsiniz,
beğenmezsiniz, ayrı bir şey. Siz de söylüyorsunuz ama şimdi
her defasında Sayın Bakana cevap vereyim, Sayın Bakan cevap
versin
O zaman biz Meclisi yönetemeyiz, sürdüremeyiz. Böyle bir üslup yok
yani.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Ama Sayın Başkan, çeltik üreticileri bekliyorlar
televizyon başında Sayın Bakanın
açıklamasını.
BAŞKAN
Söylendi, lütfen arkadaşlar.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, tutanaklara geçsin diye bir soru
soruyorum: Kendi yaşadığı coğrafyada ve bizim
yaşadığımız coğrafyada
BAŞKAN
Arkadaşlar, son defa olarak bazı arkadaşlarıma söz verip
kapatıyorum bu konuyu.
Sayın
Işık, buyurun efendim.
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahyanın bazı ilçe ve köylerinde haziran ve temmuz ayında
meydana gelen şiddetli yağış ve doluda zarar gören
çiftçilerin tarım kredi kooperatifleri ve Ziraat Bankasına olan
borçlarının ertelenmesinin sağlanmasına ilişkin
açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan
tabii, icraatlarını açıklarken Türkiyenin neden et ithal etmek
zorunda kaldığını açıklamamıştır.
Tar-Gel
kapsamında çalıştırılan ziraat mühendisi ve veteriner
hekimlerin sorunları had safhaya ulaşmış ve çözüm
beklemektedir.
Bir de,
Kütahyada haziran ve temmuz ayları içerisinde meydana gelen şiddetli
yağış ve dolu zararından zarar gören Dumlupınar ilçesi
Ağaçköy ve Allıören köyleri ile Altıntaş merkez ve
bazı köyleri; Aslanapada Adaköy, Haydarlar, Çukurca, Gölbaşı ve
Nuhören köylerinde yüzde 20 ilâ 95 arasında zarar tespiti
yapılmıştır resmî görevliler tarafından. Bu konuda
Kütahya ilinde zarar gören çiftçilerimizin tarım kredi kooperatifleri ve
Ziraat Bankasına olan borçlarının ertelenmesi sağlanabilir
mi? Eğer bu konuda bir katkınız olursa teşekkür ederim.
Sağ olun
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, bu konuşan arkadaşlarımızın
hepsi, gündem dışıları, mesela iki tanesi muhalefete bir
tanesi iktidara aitti. Şunu demek istiyorum: Şimdi, sayın bakanlar
burada, milletvekilleri burada. Ben doğrusu kendi adıma üzülüyorum.
Şunu çok merak ediyorum: Yani biz birbirimizle konuşamıyor
muyuz? Mutlaka mikrofon aracılığıyla konuşmak
şart mı? Yani Sayın Bakan burada şöyle bir kenara çekilsin,
kürsü arkasına geçsin, gidip meseleleri tartışın
arkadaşlar. Lütfen
İstirham ediyorum
Sayın Bakan,
herhâlde siz de bu hususta hazırsınız. Arkada gidip konuşun
efendim.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Sayın Başkan, biz Ayşeden bahsediyoruz, Bakan
Fatmadan bahsediyor. Cevap vermiyor ki
Biz tütünden bahsediyoruz, bir
başka şeyden bahsediyor efendim, olmaz ki.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Birinci.
12.- İstanbul Milletvekili Necat Birincinin,
açıklanan lisans yerleştirme sınavına ilişkin
açıklaması
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün lisans yerleştirme sınavı sonuçları
açıklandı. Sonuçlarda millet olarak bizi mutlu kılacak bir
sonucu hep birlikte gördük. Türkçe ve sosyal bilimlerde Bitlis birinci, Siirt
ikinci, Batman beşinci sırayı almıştır. Bu, Millî
Eğitim Bakanlığının 2003ten bu yana
yaptığı yatırımların bir sonucu olarak değerlendirilmesi
gereken bir husustur. Eğitim uzun vadelidir. Bu uzun vade
sonuçlarını vermeye başlamıştır. Bu sonucun bir
başka taraftan da önemi, buralarda Türkçe ve sosyal bilimlerde birinci,
ikinci ve beşincilik alınmasıdır. Bu iki alan, milletin,
vatanın, bu coğrafyanın çimentosudur. Bu bakımdan, bu
alanlardan ümitliyiz, bu alanda başarı gösterenleri tebrik ediyorum
ve devamını diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Ağyüz
13.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün, et
ithalatına ve çiftçilerin tarımsal sulama elektrik borçlarına
ilişkin açıklaması
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
niye 50 baş ve üstüne destek veriyorsunuz, küçük yetiştiricileri,
besicileri neden desteklemiyorsunuz? Bu kadar iyi et durumumuz var,
besicilikte, hayvancılıkta bu kadar ileriyiz, et ithalatını
neden devam ettiriyorsunuz? Geçen hafta Karadenizdeydim, yanlış
aşılardan hayvanlar ölüyor, bilginiz var mı? Şu ana kadar
hiçbir açıklama yapmadınız. Tarımsal sulama elektrik borcu
altında çiftçiler inim inim inliyor, intihar edenler var, bu borcu
ödeyemiyorlar. Bunun için niye duyarlı davranmıyorsunuz? Ziraat
Bankasının kredilerinden bahsediyorsunuz, o kredilerin dönüşüne
bir bakın bakalım, yüzde kaçı dönüyor? Yabancı bankalar
çiftçileri kasıp kavuruyor Sayın Bakan, bunlardan haberiniz var
mı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Yüzde 97.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Hiçbir zaman doğruları söylemedin, hiçbir zaman.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Son olarak,
Sayın Ünsal, buyurun efendim.
14.- Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsalın, hayvan
sağlığı ve Ziraat Bankası kredilerine ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
şimdi, burada yaptığınız konuşmada, geçende de
aynı şekilde karşılıklı konuştuk, Hayvan
sayılarıyla ilgili bana yeni rakam geldi. demiştiniz, daha
sonra da, ertesi gün Amasyayı ziyaret ettiniz, Suluovaya da gittiniz.
Maalesef Suluovada besicileri ziyaret etmek yerine, yapılmakta olan besi
bölgesine 9 tane üreticiyi çağırıp onlara birtakım
taahhütlerde bulundunuz, başka yaptığınız bir iş
olmadı.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Doğru değil, doğru değil. Doğru konuşun,
verdiğiniz bilgiler doğru değil.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Daha sonra Merzifona gittiniz, Merzifonda spor salonu
kiralandı, sizin karşınızda çiftçi bulamadınız
konuşacak.
Ziraat
Bankası kredilerinden bahsediyorsunuz Sayın Bakan, hiç
dönüşlerine baktınız mı? Bakın, Suluovada herkes,
icra ve haciz peşinde koşuluyor artık, üreticilerin
traktörlerini alıkoyup
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Dönüşleri yüzde 97, yüzde 38lerden devraldık.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Lütfen cevap vermeyin, beş dakika konuşuldu yirmi
beş dakika cevap verdiniz, oturduğunuz yerden cevap veriyorsunuz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Siz
soruyorsunuz, cevap veriyorum. Bana sormayın o zaman bir şey.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Türk insanını ve çiftçisini, oradan,
kandırmakla mükellef değilsiniz, doğruları söylemekle
mükellefsiniz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Doğruları söylüyorum.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Bu konuda, gittiğiniz yerlerde çiftçilerden tepki
alıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun (6/2092)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/227)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü
Sorular Kısmının 494. sırasında yer alan (6/2092) esas
numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili Ahmet
Orhan ve 22 milletvekilinin, intihar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/837)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasamızın 980., İçtüzüğümüzün 104. ve 105.
maddeleri gereğince, ülkemizde ve özellikle Manisa ilimizde son günlerde
artan intihar olaylarının incelenmesi, gereken önlemlerin ve intihar
olaylarının durdurulması için çözüm önerilerinin belirlenmesi
amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm
boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ahmet Orhan (Manisa)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
5) Akif Akkuş (Mersin)
6) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
7) Şenol Bal (İzmir)
8) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
9) Alim Işık (Kütahya)
10) Murat Özkan (Giresun)
11) Yılmaz Tankut (Adana)
12) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
13) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
14) Hüseyin Yıldız (Antalya)
15) Osman Ertuğrul (Aksaray)
16) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
17) Ahmet Bukan (Çankırı)
18) İsmet Büyükataman (Bursa)
19) Mustafa Enöz (Manisa)
20) Hasan Özdemir (Gaziantep)
21) Muharrem Varlı (Adana)
22) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
23) Beytullah Asil (Eskişehir)
Gerekçe:
Toplumsal açıdan önemli bir sorun olan intihar olgusu
diğer bütün toplumsal olgulara göre farklı bir özelliğe
sahiptir. Bütün toplumsal olguların temelinde insan
yaşamını devam ettirebilme çabası vardır. Bir
kişi, yaşamını devam ettirebilmek için birçok eylemi
yapabilmekte; kendisi için olumsuz olan şartları
değiştirebilmek için elinden gelen tüm çabayı
gösterebilmektedir. Fakat intihar eden bir kişi, tüm bu mücadele yollarını
bırakarak, kendi yaşamına karşı bir eyleme
girişmiştir.
İnsanlık tarihinin her döneminde görülen intihar olgusu,
çağımızda gün geçtikçe artmakta ve önemli bir toplumsal sorun
hâline gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, son 45 yılda
tüm dünyada intihar oranları yüzde 60 artmıştır.
İntihar, günümüzde tüm ülkelerdeki ölümlerin ilk 10 nedeni arasında
sayılırken geleneksel olarak en yüksek oranlar hâlâ yetişkin
erkeklerde görülmekteyse de 15-34 yaş arası gençlerde artış
gösteren intihar oranları dikkat çekici bir problem hâline gelmiştir.
Avrupa ülkelerinde intihar görülme sıklığı yüz
binde 25 ile İskandinav ülkelerinde, en az ise yüz binde 10 ile
İspanya'da görülüyor. Türkiye Avrupa ülkelerine kıyasla intihar
vakalarında daha iyi durumda gözükmesine rağmen Türkiye'de intihar
olayları Avrupa ülkelerine göre daha hızlı artış
göstermektedir.
Ülkemizde Aile Araştırma Kurumu uzmanlarınca
hazırlanan bir rapora göre intiharların en önemli nedeni yüzde
36'lık bir oranla hastalık olarak gösteriliyor. Aile
geçimsizliği ve geçim zorluğu ise ikinci ve üçüncü sırada yer
alıyor. İntiharların yüzde 51'i kendini asma, yüzde 17'si
ateşli silah kullanma, yüzde 13'ü de kendini yüksekten atma şeklinde
gerçekleştiriliyor.
Yalnız Manisa ilimiz ve ilçelerinde yaşananlar dikkate
alındığında Turgutlu, Akhisar, Salihli, Alaşehir gibi
büyük ilçelerde yaşanan intihara teşebbüs ve ölümle sonuçlanan
intihar olaylarının sayısı neredeyse her gün onlarla ifade
edilen sayılara ulaşmakta, ölümle sonuçlananların ise çok önemli
miktarda arttığı görülmektedir.
Son yıllarda yaşanan ağır ekonomik
sıkıntılar ve yaşamsal faaliyetlerin zorla yanlış
yönlendirilmesi sebepleri ile ülkemizdeki intihar vakaları artış
göstermektedir. Sorunların bir an önce incelenmesi, alınacak
tedbirlerin ve çözüm önerilerinin, yüce Meclisimizce tespiti amacı ile
Meclis Araştırması açılması yerinde olacaktır.
2.- Siirt Milletvekili Osman
Özçelik ve 19 milletvekilinin, koruculuk sisteminin
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/838)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Koruculuk sisteminin kaldırılmasına yönelik
Anayasanın 98'inci ve TBMM içtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Osman Özçelik (Siirt)
2) Selahattin Demirtaş
(Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak
(Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) M. Nuri Yaman (Muş)
13) Mehmet Nezir Karabaş
(Bitlis)
14) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır
(Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
27 Haziran 1985 tarihli ve 9632 sayılı Kanun ile
yürürlüğe giren koruculuk sistemi ilk olarak 13 ilde uygulanmaya
başlamıştır. Bugün gelinen noktada resmi veriler
incelendiğinde sayıları 72 bine yaklaşan köy korucularının
Devlet gözetiminde insan öldürmeden işkenceye, uyuşturucu madde
kaçakçılığından ırza geçmeye, silah
kaçakçılığından dolandırıcılığa
kadar birçok suça karıştıkları görülmektedir.
İnsan Hakları Derneğinin verilerine göre 1990 ile
2009 Eylül ayı arasında korucuların
karıştığı suçların bilançosu şu
şekildedir:
Köy Yakma: 38, Köy Boşaltma: 14, Taciz ve Tecavüz: 12,
Kaçırma: 22, Silahlı Saldırı: 294, Silahlı
Saldırı sonucu yaralananlar: 189, Silahlı Saldırı
sonucu yaşamını yitirenler: 181+4, Kayıp olayı: 2,
İnfaz: 50, Gasp: 70, İşkence-Kötü Muamele: 454, Gözaltına
alma: 59, İntihara sebebiyet verme: 9, Ormanlık alanları yakma:
17
Genelkurmay Başkanlığı, 2004'te
hazırladığı raporda, korucuların
karıştıkları suçları şöyle aktarmaktadır:
"Örgüte yardım yataklık, gasp, soygun, öldürme, yaralama,
zabıta kuvvetleri ile müsademe, zabıta kuvvetlerine toplu
saldırı, mesken ve araçlara saldırı, adam kaçırma,
patlayıcı madde kullanma, kasten ev ve ot yangını; ev,
işyeri, banka ve otodan hırsızlık, yankesicilik, boru
hattına saldırı, zorla çek senet imzalatma, tahsil etme; devlete
ait bina, araç ve tesislerde yangın çıkarma, ormanlarda yangın
çıkarma, zirai mahsul ve otları yakma,
dolandırıcılık, emniyeti suiistimal; suç eşyası
satmak, saklamak ve satın almak, mala zarar vermek, bilişim
suçları, kolluk kuvvetlerine mukavemet, darp ve saldırı, hükümet
emirlerine muhalefet, rüşvet, zimmet, irtikâp, ihtilas; kız,
kadın ve erkek kaçırma, çocuk kaçırma, rehin alma, tehdit, aile
fertlerine kötü muamele, hakaret ve sövme, müstehcen hareket, ırza geçme,
ırza tasaddi, fuhşa teşvik, kadın ticareti, kumar oynamak
ve oynatmak, mesken masuniyetini ihlal, meskun mahalde silah atmak,
uyuşturucu madde kaçakçılığı, silah ve mühimmat
kaçakçılığı, gümrük ve tekel
kaçakçılığı, canlı hayvan
kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve çevre
suçları.
Bölgede korucuların kendilerine ait nezarethane, cezaevi ve
karakollarının bulunduğu ve korucuların
araçlarının plakalarının olmadığı
bilinmektedir.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Türkiye'de görev
yapan 72 bin korucu için devletin sadece 2008'de 360 milyon TL harcama
yaptığını belirtmiştir.
Yukarıdaki mali ve sosyal veriler incelendiğinde
koruculuk sisteminin bir suç mekanizmasına dönüştüğü
görülmektedir ve konunun araştırılması gerekmektedir.
3.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulan ve 19 milletvekilinin, tutuklu ve hükümlülerin ailelerinden uzaktaki
cezaevlerinde bulunmasının etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/839)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Tutuklu ve hükümlülerin, ailelerinden uzak yerlerdeki
cezaevlerinde tutulmaları nedeniyle, tutuklu ve hükümlülerin ve
ailelerinin yaşadığı maddi-manevi zorlukların tespit
edilerek, yaşanan sorunların ortadan kaldırılması için
bu doğrultuda alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzüğün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılması için
gereğini arz ve teklif ederiz.
1) Fatma Kurtulan (Van)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun'un 2. maddesinde, "ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına
ilişkin kurallar hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk,
cinsiyet, doğum, felsefi inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya
diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer
toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın
ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın
uygulanır" hükmü bulunmaktadır. Ayrıca aynı maddede
"ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık
dışı, aşağılayıcı ve onur
kırıcı davranışlarda bulunulamaz" ibaresi yer
almaktadır.
Ancak Türkiye Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri gün
geçtikçe derinleşmekte, verilen cezalar hukuksuz uygulamalarla
amacını aşmış bulunmaktadır. Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 2. maddesinde belirtilen
"hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet,
doğum, felsefi inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer
fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal
konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir
kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır"
hükmü açık bir şekilde sürekli ihlal edilmektedir. Bu hüküm özellikle
siyasi hükümlü ve tutuklular için yok sayılmakta ve tutukluların en
temel insanî haklardan yararlanmaları bile engellenmektedir.
Siyasi hükümlü ve tutuklular genellikle ailelerinden uzak
yerlerdeki cezaevlerine nakledilmektedir. F Tipi Cezaevleri genelde uzak
yerlerde (Ankara - Sincan, Bolu, Tekirdağ, İzmir, Adana vb)
yapılmıştır. Aileler ekonomik açıdan zorluklarla yüz
yüze kalırken, bu uygulama ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ihlal edilmekte, tutukluların
aileleri ile görüşmesini zorlaştırmakla, tutuklunun ruhsal
durumunu gözetmek yükümlülüğünün dışına
çıkmış olunmaktadır. Özelikle hükümlülerin, ailelerinin
ikamet ettikleri yerlerden yüzlerce kilometre uzağa nakilleri,
onların yanında yakınlarını da mağdur etmektedir.
Bu uygulama ile "cezanın şahsiliği" ilkesinden
çıkılarak ailenin tüm bireylerini kapsayacak bir boyut almasına
yol açmaktadır.
Sivas katliamı hükümlüleri, çeşitli iddialar nedeniyle
nakledildikleri cezaevinden, "uzaklıktan ailelerinin
gelemediği" gerekçesi ile yaptıkları başvuru
neticesinde Sivas'a geri gönderilmişlerdir. Ancak buna karşın
hâlihazırda ne ile suçlandıklarını dahi bilmeyen binlerce
tutuklu ve hükümlü de ailelerinden uzakta olup, yakınları ile
görüşememektedirler. Söz konusu tutuklu ve hükümlüler, aileleri ile
görüşemediklerinden yakınmakta ve bu taleplerini içeren
başvurularda bulunmalarına rağmen başvuruları reddedilmektedir.
Üstelik çoğu tutuklu vatandaş ne ile suçlandığını
dahi bilmemekte, aradan geçen onca zamana rağmen iddianameleri
düzenlenmediğinden yargılamalarına dahi
başlanmamış durumdadır. Ailelerinin bulunduğu yerden
çok uzak cezaevlerinde kalmakta olan bu vatandaşlar aileleri ile
görüşme hakkından mahrum kalmaktadırlar. Bu yöndeki talepleri
ise hiç değerlendirilmemektedir. Ailelerin yakınlarının
tutuklu bulunduğu illere gitmek için maddi imkân bulamamakta ve kimileri
yılda bir defa gidebilme imkânı bulmakta bile zorlanmaktadırlar.
Görüş günlerinde bile gidecekleri ilde kalma koşulları
olmadığı için aile fertlerinde ya yalnızca biri görüşe
gidebilmekte ya da görüşe gidilmemektedir. Söz konusu uygulama hem
tutukluları hem de tutuklu yakınlarını maddi ve manevi
olarak zorlarken, en temel hakları bu uygulama ile fiilen
engellenmektedir.
Tutuklu ve hükümlülerin sevk taleplerinin
zorlaştırılmaması, ailelerin bu konudaki mazeret ve
mağduriyetlerinin dikkate alınması, hükümlü ve tutukluların
cezalarını, ailelerine en yakın ikamet yerlerindeki ceza ve
tutukevlerinde çekmelerinin sağlanması için gerekli
koşulların oluşturulması ve bunun yasal düzenlemeler
yapılarak hayata geçirilmesi gerekmektedir.
4.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, kentsel alanlardaki sağlık hizmetlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/840)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son dönemlerde uygulanan sağlık
politikalarının sağlık kavramına olan negatif
dönüştürücü etkisi sonucunda; kentsel alanda sağlığın
ve sağlık hizmetlerinin içinde bulunduğu durumun incelenmesi ve
gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98 inci ve
TBMM İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) M. Nuri Yaman (Muş)
2) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
3) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
4) Ayla Akat Ata (Batman)
5) Bengi Yıldız (Batman)
6) Akın Birdal (Diyarbakır)
7) Emine Ayna (Mardin)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Türkiye'de modernleşme ve batı ile entegrasyon ile
birlikte 50'li yıllar ile birlikte başlayan ve halen yoğun bir
biçimde devam etmekte olan kırdan kente kitlesel göçler
yaşanmıştır. Kente gelenler şehrin
varoşlarında yaşam mücadelesi verirken beraberinde pek çok
sosyal tartışma başlamıştır.
Gecekondularda sürdürülen yaşam aynı zamanda
sağlık hizmeti gereksinimini de arttırmıştır.
Bununla birlikte modern kentler ve buna uygun sağlık hizmetlerinin
planlanması ve sunumu ise sürekli değişen bir ihtiyaç olarak
durmaktadır.
Gerek gereksinimler, gerekse sosyo-ekonomik
gelişmişlikler açısından kentler farklılıklar
göstermektedir. Metropol dışındaki kentlerde gelir düzeyi çok
düşüktür, ancak gelir dağılımı daha iyidir yani
yoksullukta eşitlik sağlanmıştır. Bununla birlikte
metropollerde gelir düzeyi daha yüksek, gelir dağılımı
oldukça kötüdür. Metropollerde zenginlikte kutuplaşmalar söz konusudur.
Bir yanda yoksul kentler, bir yanda ise yoksul çoğunlukları içeren metropoller
Türkiye'nin bir gerçeği haline gelmiştir.
Sağlık ve sağlık hizmetleri
sosyo-ekonomik-kültürel çevre ile birlikte değerlendirilmelidir.
Dolayısıyla sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi tek
başına ele alındığında bulunacak her çözüm,
başarısız kalmaya mahkumdur. Yoksulluk ve derin
eşitsizliklerin yaşandığı toplumda, sağlık
hizmetlerinin gücü sosyal eşitsizliklerin acılarını sarmaya
yetmeyecektir. Nitekim eşitsizliklerin en yoğun olduğu
kırsalda yürütülen sağlık hizmetleri ile sağlık
düzeyinde önemli başarılar elde edilmediği görünmektedir.
Kırsalda her açıdan sağlık göstergeleri kabul edilemez
şekilde kötüdür. Gerek sağlık hizmetlerine ulaşabilirlik
gerekse temel yaşam gereksinimlere ulaşılabilirlik vahim bir
durumdadır. Sağlık kurumlarının ve sağlık çalışanlarının
sayısı oldukça yetersizdir.
Yoksul kırsalın, kente göçen yoksulları, kentin
"ucuz iş gücü" olarak tanımlanan emekçi kesimleridir. Bu en
yoksul kent emekçilerini, kırsalda olduğu gibi kentte de temel
yaşam gereksinimlerine ve sağlık hizmetlerine ulaşmada
aynı sorunlar beklemektedir. Yoksulluktan kaynaklanan sağlık
sorunları kentte daha da katmerleşmiş, sağlık
hizmetlerinden yararlanma şansları daha da düşmüş,
eşitsizlikler derinleşmiştir.
Demografik dönüşüm sadece kentlerdeki mutlu
azınlıkları etkilememiş, kentlerde çoğunluğu
oluşturan emekçi kesimleri de etkilemiştir. Tarihsel olarak
gelişen bilimsel ve sosyoekonomik gelişmeler nedeniyle ölümler
azalmış, ancak yaşam bu insanlar için daha da çekilmez hâl
almıştır.
Çözülmemiş bulaşıcı hastalıklar, beslenme
bozuklukları, kötü yaşam ve çalışma
koşullarının yol açtığı birçok sağlık
sorununun yanında, nüfusun yaşlanmasının getirdiği
kronik hastalıklar bu grupları da etkilemiştir.
Ertelenmiş/karşılanmamış sağlık talepleri
nedeniyle kronik hastalıklar emekçi kesimler için daha da ağır
bir durum almıştır.
Bir yandan kentlerimiz eşitsiz bir şekilde
gelişirken sağlık hizmetleri alanında eşi
görülmemiş bir özelleştirme programı yürütülmektedir.
Sağlığı kamusal bir hak olmaktan çıkartan, devletin
sorumluluğunu yurttaşa aktaran ve sağlık alanını
tamamen meta karakterine büründüren bir piyasanın geliştirilmesi
girişimleri yaşama geçirilmektedir.
Sağlık alanında yapılmak istenenler ile
kentlerdeki eşitsiz gelişim aynı politik aktörler ve aynı
amaçlarla yapılmaktadır. İnsanı merkez alan politikalar
yerine parayı merkez alan politikalar tercih edilmektedir. Tamamen
piyasaya terk edilmiş bir dünyada sağlıkta daha eşitlikçi,
daha toplumsal olan, para kazanmayı hedeflemeyen bir sistemi kurmak ve
yaşatmak mümkün değildir. Bu nedenle sağlık hizmetlerini
geliştirmeyi hedefleyen her girişim mutlaka bütünlüklü bir
programın parçası olmalıdır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemde yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- (10/150) esas
numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
16/7/2010 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP
Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 16.07.2010 Cuma günü (Bugün)
yaptığı toplantısında,
toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Bengi
Yıldız
Batman
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler
Kısmının 86 ıncı sırasında yer alan 10/150
sayılı Terör ve Terörle mücadeleden doğan zararların
karşılanması hakkında Kanunun uygulanmasında
yaşanan sorunların, araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesinin
görüşülmesinin, Genel Kurulun 16.07.2010 Cuma günlü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde Batman Milletvekili
Sayın Bengi Yıldız.
Buyurun Sayın Yıldız.
BENGİ YILDIZ (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun vermiş
olduğu Meclis araştırması konusunda söz aldım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1987
yılından 1999 yılına kadar Türkiyede çatışmalı
ortamdan kaynaklı, vatandaşlarımızın köylerini
boşaltmaları, faili meçhul cinayetler ve benzerleri gibi konularda
vatandaşlarımızın uğradığı zararları
karşılamaya yönelik çıkarılan 5233 sayılı Yasa
uzun zamandan beri uygulamadadır ve bu Yasa çeşitli tarihlerde
süreleri uzatılmak suretiyle uygulamada kalmaya devam ediyor. Tabii, bu
süreç içerisinde Meclis araştırma komisyonları bölgede dört bin
beş yüz köy ve mezranın boşaltıldığı,
binlerce faili meçhul cinayetin gerçekleştiği tespitini
yapmıştı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan
başvuruların çokluğu ve özellikle Türkiye'nin çoğu zaman ya
birinci sırada ya da ikinci sırada yer almasından kaynaklı,
ülkemizin de dış politikada ciddi şekilde
yıpratılmasına neden olan davalar nedeniyle, kısmen iç
hukuk yollarını da tüketmek ve soruna çare bulmak için bu yasal
düzenlemeler yapıldı ama ne yazık ki uygulamada çok ciddi
sıkıntılarla karşı karşıya kaldık.
Özellikle bölgede tapusu olmayan on binlerce vatandaşımız
vardı ve zilyetlik yoluyla mülkiyeti elinde bulunduran
vatandaşlarımızın bürokratik nedenlerden dolayı bunu
ispatlaması çok ciddi sorunlara neden olmuştu.
Ne yazık ki bu uygulama sırasında, bir köyün
boşaltılıp boşaltılmadığı meselesi,
çoğu zaman, o köyün boşaltılmasına neden olan, faili olan kurumlardan
soruldu. Mesela, köyde ise o köyün karakoluna o köyün boşaltılıp
boşaltılmadığı sorusu soruldu ve çoğu zaman da
bunlara olumsuz yanıt geldi.
2004 yılından 2007 yılına kadar bu tür
davalara, keşiflere çokça ben de katıldım ve pratikteki bu
sıkıntıları beraber gördük. Mesela, bir köyün birbirinden
farklı mahallelerinin bazılarının
boşaltıldığı resmî kayıtlarda görülüyordu ama
diğer mahalleler boşaltılmadığı için, bu
boşaltılan ve resmiyete de yansıyan mahallelerin tazminat
meselesi halledilmedi ve bu köylerdeki başvurular ne yazık ki
reddedildi.
Özellikle iki üç husus çok önemli. Bir: Bu
başvurucuların başvuruları hangi zaman dilimi içerisinde
sonuçlanacak? Bunların tazminatı nasıl hesaplanıyor ve
hangi tarihte verilecek? Bu noktalarda çok ciddi bir belirsizlik, esneklik ve
hatta çoğu zaman idarenin takdirine kalmış bir düzenlemeyle
karşı karşıyayız. 2004 yılında yapılan
ilk başvuruların, daha keşfi yapılmamış yerler
var, keşfi yapılıp da sulhname imzalanan binlerce dosyanın
parasının da verilmediğini çok yakından takip etmekteyiz.
Bu, beraberinde çok ciddi sorunlara
Ve gerçekten de vatandaşın
hukuka olan inancını ciddi şeklide zedeliyor. Hâlen de
keşif bekleyen, tespit bekleyen köyler var ve bu köylere ne zaman
gidileceği, bu köylerin tazminatının ne zaman ödeneceği
şeklinde başta avukatlar olmak üzere uygulamadaki hiç kimse ne
yazık ki buna net cevaplar veremiyor.
Bir başka husus: Bu Yasanın çıkmasıyla
beraber aslında iç hukuk yollarının üç dört yılı,
beş yılı tespitle geçiyor ve eğer sulhname imzalanmazsa
vatandaş yeniden yargıya başvuruyor, idare mahkemelerinde birkaç
yıl, ondan sonra eğer orada da önemli bir sonuç alınmazsa
Danıştaya gidiliyor yani vatandaş sekiz ila on yıl
arasında iç hukuku tekrar tüketmek gibi uzun zaman mücadele verme gereğini
duyuyor ve ne yazık ki eğer burada başarı
sağlayamadıysa, bu vatandaşlar zaten mağdur oldukları
için, ekonomik güçleri olmadığı için çoğu mahkemeye
başvuramıyor veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine tekrar
başvurma gibi bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Bu yasalardaki
bu esnekliğin ve uygulamadan kaynaklı sorunların çözümü için bir
an önce tedbirler alınması gerektiğine inanıyoruz. Bunun
için bu Meclis araştırma önergesini verdik.
Bu arada tabii tekrar çatışmalı ortamın
başlamasıyla beraber köy yakmalar, orman yakmalar tekrar
başladı. Milletvekili olduğum Batman ilinin Hasankeyf ilçesinde
geçen haftalarda aslında kısmen boşaltılan köylerin tekrar
ateşe verildiğini de gördük. Siirtte aynı şekilde bu tür
olaylar ve özellikle dağlık alanlarda günlerce süren orman
yangınlarının devam ettiğini görüyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii bu
hukuksuzluklar, haksızlıklar devam ederken Sayın
Başbakanın bugün kendi il başkanlarıyla yapmış
olduğu bir toplantı var ve bu toplantıda partimizin aleyhinde
aslı astarı olmayan, tamamen gerçek dışı ve yalanlar
üzerine kurulu beyanları oldu. Özellikle bölgede hizmetlerin
yapılmasının engellendiği Barış ve Demokrasi
Partisi belediyeleri tarafından, TOKİ Başkanının
tehdit edildiği şeklindeki beyanlarının gerçekten aslı
astarı olmayan bir yaklaşım olduğunu belirtmek isterim.
Sayın Başbakan bu referandum kampanyasında çok
zorlanmış olacak ki başlangıcı bu iftiralar üzerine
kurmaya başladı.
Sayın Başbakan, Barış ve Demokrasi Partisinin
10dan fazla belediye başkanını, binlerce yöneticisini zaten
cezaevinde tutuyor ama nedense TOKİ Başkanını tehdit eden,
AKPnin bölgede icraatlarını engelleyen insanların nerede
olduğunu, cezaevinde mi yoksa işbaşında olup olmadığını
açıklama gereğini duymuyor ama bunlar üzerine kendi referandum
propagandasını kurmaya çağırıyor, Barış ve
Demokrasi Partisinin Kürtleri ne kadar temsil ettiği noktasına vurgu
yapıyor.
Biz, önümüzde bir referandum var, Sayın Başbakana
öneriyoruz: O referandum paketine bir madde daha eklesin, Kürtleri AKP mi temsil
ediyor, Barış ve Demokrasi Partisi mi temsil ediyor? şeklinde.
Bu merakını da giderebilir diye söylüyoruz. O zaman bizim de
sandığa gitme gibi bir durumumuz olabilir Sayın Başbakana
yardımcı olmak için.
Ve yine, ne yazık ki Barış ve Demokrasi Partisi ile
görüşmemesinin sebebinin ona göndermiş olduğumuz resimler ve
CDler olduğunu söylüyor. Sayın Başbakan yine
ayrıştırıcı bir yaklaşım içerisinde Bizden
10 bin şehit var, biz de gönderelim mi? diyor. Sayın Başbakan
bu ülkede Başbakan olduğunu unutuyor, kendisini bir aşiret
reisinin veya Afrikadaki bir kabilenin reisi olarak görüyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne alakası var?
BENGİ YILDIZ (Devamla) Bu ülkede yaşanan
kayıpların hepsi
EMİN NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) Bizim
teröristlerimiz!
BENGİ YILDIZ (Devamla)
Sayın Başbakanın
Evet, sizin terörist dediğiniz de Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı ve siz onların gözünü, kulağını
çıkarmayı meşrulaştıramazsınız. O
kayıplar hepimizin kayıplarıdır. Kim yapıyorsa
yapsın, insan vücudu üzerinde, insan cesedi üzerinde öldürüldükten sonra
yapılan muamele insanlık dışıdır. Sayın
Başbakanın da bunu lanetlemesi lazım, bizim de lanetlememiz
lazım ve hukuken de bunun hesabını sorması lazım.
Böyle 10 bin bizden, bilmem ne kadar sizden şeklindeki
yaklaşım, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına yakışan
bir yaklaşım değildir, ötekileştiren, acıları da
ayrıştıran bir yaklaşımdır ama Sayın
Başbakanın çok zor durumda olduğunu biliyoruz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Bunu söylemeden önce
mayını döşeyeni de bir kınayın, ondan sonra bunu
söyleyin. (BDP sıralarından Ya git işine be! sesi, gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Arkadaşlar
Sayın Yıldız
BENGİ YILDIZ (Devamla) Siz aynı
noktadasınız.
BAŞKAN Bengi Bey, buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
BENGİ YILDIZ (Devamla) Dolap beygiri gibi dolaşıp
durmayın. Biz bir sorundan bahsediyoruz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Önce mayını
döşeyeni bir kınasana! (BDP sıralarından gürültüler)
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sana ne! Sana mı soracağız?
BENGİ YILDIZ (Devamla) İnsanlık dışı
bir muameleden bahsediyoruz, herkesin bunu kınaması gerektiğini
söylüyoruz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Ne
yapacağımızı biz sana mı soracağız?
BENGİ YILDIZ (Devamla) Sayın Milletvekili, sen hâlen
aynı noktadasın.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sen aynı noktadasın.
BENGİ YILDIZ (Devamla) Dolaşmaya devam edin,
dolaşmaya devam edin aynı noktada.
Sayın Başbakan yine başka bir şey söylüyor:
Barış ve Demokrasi Partisini muhatap almam.
Sayın Başbakan, biz de seni muhatap almıyoruz. (BDP
sıralarından alkışlar) Referandumda Kürt halkı, Türk
halkı seni muhataplıktan çıkaracak zaten, hiç merak etme.
Dolayısıyla referandumda zaten muhatap olan bir Başbakan ortada
olmayacak.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyeti sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, yalnız konuşmanız
sırasında geçen bir ifadeyi tutanaklardan okursanız uygun bir
ifade olmadığını siz de görürsünüz. Bu, ümit ederim,
sürçülisan etmiş olasınız.
BENGİ YILDIZ (Batman) Sürçülisan etmemeye
çalıştım Sayın Başkan.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Hangisi efendim?
BAŞKAN Bakarsa Bengi Bey kendisi görür, ben o ifadeyi
kullanmak istemem.
M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın Başkan, bu tarz
müdahale yapıyorsunuz, kafalara kuşku giriyor. Ne yani? Burada
söylenmeyecek şey ne ki?
BAŞKAN Bakınız Sayın Yaman, siz
konuşmayı dinlediyseniz, diğer grup başkan vekilleri
M. NURİ YAMAN (Muş)- Ben dinledim.
BAŞKAN - O ki ben tabiri kullanmak istemiyorum. Sayın
Bengi Beyin kendisi de kullanmak istememiştir. Okursa görür şeyi.
Lütfen, ben bu şeyle ilgili, diğer hususlarla ilgili söylemiyorum.
Bir benzetme konusu vardır. (BDP sıralarından gürültüler)
M. NURİ YAMAN (Muş) Burada ne söyledi, onu söyleyin.
Ama soru işareti bırakıyor.
BAŞKAN Sayın Yaman, bildiğim kadarıyla
Sayın Yıldız da avukat galiba, kendisini o hususta savunur.
Lütfen arkadaşlar
Kendisi anladı. Lütfen
BENGİ YILDIZ (Batman) Gerçeğe aykırı beyan
diyelim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Evet, aleyhte Sayın Salih Erdoğan, Denizli
Milletvekili.
Buyurun efendim.
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi
tarafından verilen, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan
Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun uygulamasında
yaşanan sorunların araştırılması ve gerekli
önlemlerin alınmasına dair önergenin aleyhinde söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz önce Sayın
Başkanımız da ifade ettiler. Başbakanımız
hakkında, Türkiye Cumhuriyetinin hangi Başbakanı olursa olsun,
gelmiş geçmiş ve bugün Türkiyeyi idare eden, temsil eden
Başbakanımız dâhil ve bundan sonra gelecek olan başbakanlar
hakkında konuşurken, hakikaten son derece dikkatli ve özenli cümleler
kurmamız ve kullanmamız gerekiyor. Bir tane cumhuriyetimiz var, bir
tane de Türkiye Cumhuriyeti devleti var. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin
başında her zaman bir başbakan olacak, bulunacak. Bu, bugün AK
PARTİdendir, yarın başka bir partiden olacak.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Başbakanlıkla krallık birbirine
karıştırılmamalıdır. Başbakan başbakanlığını
bilmeli, kendini kral zannetmemeli.
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Devamla) - Bu parti,
cumhuriyetimizin, ülkemizin Başbakanı hakkında hiç kimsenin
yakışıksız söz söylemeye
Bazı böyle lüzumsuz
benzetmeler içine girmesini hakikaten yadırgadığımızı
ifade etmek istiyorum.
BENGİ YILDIZ (Batman) Senin konuşman da lüzumsuz bir
açıklama.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Başbakanın istediği şeyi
yapabileceğini mi iddia ediyorsunuz?
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, terör otuz yıldan bu yana ülkemizin en önemli sorunudur,
büyük bir beladır, büyük bir yangındır ve bu terörün önlenmesi
konusunda da otuz yıldan beri mücadele edilmektedir. Değişik
tedbirler alınmıştır, değişik uygulamalara gidilmiştir
ve hâlen de son günlerde Sayın Başbakanımız bu konuda ciddi
çalışmalar, ciddi araştırmalar yapmaktadır ve bu terör
konusunda da en büyük zararı, terörden en büyük zararı ülkemizin
yanında, maalesef Doğu ve Güneydoğu zarar görmektedir. Rakamlar
değişiktir zarar konusunda. İşte 300 milyarlardan, 400
milyarlardan bahsedilmektedir.
Değerli arkadaşlar, biz teröre harcamış
olduğumuz bu 300 milyarı, 400 milyarı bugün ülkemizin
kalkınmasına eğer harcamış olsaydık
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sınır karakollarının
ihalesini kime verdiğinizi bir anlatın da anlayalım sizi.
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Devamla)
belki ondan fazla, on
GAP büyüklüğünde, on GAPı hayata geçirebilecektik.
ÖZDAL ÜÇER (Van) TOKİ üzerinden kimlere verdiğinizi
söyleyin, kimlere hizmet ettiğiniz açıkça ortaya çıksın.
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Devamla) On binlerce duble yolu
hayata geçirecektik, belki yüzlerce, binlerce okulumuzu bu parayla inşa
edecektik, eğitimimize, sağlık sistemimize büyük katkılar
sağlayacaktık. Maalesef, bu konu hâlâ ülkemizin, Türkiyemizin, güzel
ülkemizin en büyük sorunu olmaya devam etmektedir.
Bakın, terör olan yere yatırım gitmiyor, gitmez.
Geri kalmış bölgelerimizle alakalı değişik tedbir
yasaları çıkardık ama bugüne kadar bu tedbir yasalarından
Doğu ve Güneydoğu illerimiz yeteri ölçüde yararlanamadı çünkü
orada terör olduğu sürece, terörle anılır durumda olduğu
sürece, değerli arkadaşlar, yatırımın gitmesi pek
mümkün gözükmüyor. Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu yörelerimiz, bizim
tarih bakımından en zengin olan bölgelerimiz; turist de gitmiyor.
Bunun nedenini hepimizin çok ciddi bir şekilde düşünmemiz gerekiyor.
Biz, birkaç ay önce bir Parlamento heyeti olarak Doğu ve
Güneydoğu Bölgelerimizde bazı illerimizi ziyaret ettik. Bir gece saat
on sularında, yani gece 22.00 sularında, Cizre ilçemizde,
inanın, tarihî yerleri gezdik, birtakım yerleri gece ziyaret ettik ve
orada Ticaret Odası Başkanı şunu ifade etti: Sayın
milletvekilleri, biz terörle anılmaktan, terörle eş değer
tutulmaktan çok rahatsız oluyoruz. Bizim şehir merkezlerimizde,
ilçelerimizin merkezinde, buralarda terör söz konusu değil. Bakın,
siz gece saat 22.00de Cizrede dolaşıyorsunuz, geziyorsunuz. Bunu
biz her zaman, her yerde göstermeye hazırız. dediler.
Dolayısıyla, yani terörün olması, terörle
anılır hâle gelmesi, maalesef bizim Doğu ve Güneydoğu
illerimizin terör olmayan kesimlerine de büyük zarar vermektedir ve en büyük
zararı, maalesef, o bölgede çocuklar yaşamaktadır. Henüz daha ne
yaptığını bilmeyen, attığı taşın
ne amaçla atıldığını bilmeyen, suça itilmiş olan,
teröre bulaştırılmak istenen, maalesef, sorumsuzca suça itilen
bu çocuklarımızın durumu ve hatta bu
çocuklarımızın ailelerinin perişan durumu, bizi bir kere
daha düşünmeye sevk etmelidir.
Geçtiğimiz salı günü gazetenin birisinde bir
kadının çocuğuyla ilgili bir duygusal durumunu gösteren bir
fotoğraf, altında da birkaç cümle yazılıydı. Polise
taş atmak suçundan çocuğu cezaevinde bulunan bu kadının
Ben komşuma iş için gitmiştim, temizlik için gittiğimde
çocuğum polise taş atmış, şu an Midyat Cezaevinde,
param olmadığı için cezaevinde ziyaret de edemiyorum.
şeklinde bir beyanı vardı.
Değerli arkadaşlar, terörün çocuklarımıza,
ailelerimize vermiş olduğu bu zararı hepimiz düşünmek
suretiyle mutlaka tedbirler almalıyız, tedbirler alınıyor.
Tedbirlerin uygulanması konusunda da gerekli çalışmaları el
birliğiyle yürütmeliyiz. Ancak bugün Barış ve Demokrasi Partisi
tarafından verilmiş olan bu önerinin ben yeri ve zamanı
olmadığını düşünüyorum.
Terör, sadece zararıyla ele alınması gereken bir
konu olmanın ötesinde, terörün önlenmesi konusunda da mutlaka çok ciddi
çalışmalarımızın olması lazım.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Çocukların kafasına dipçikle vuranlar
hakkında ne yaptınız?
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Devamla) - Bu konuda eğer biz
bir taraftan çocukları tahrik ediyorsak, teşvik ediyorsak ve
sorumsuzca o çocukları suça itiyorsak, itenler varsa bu konuda hiç
sesimizi çıkarmadan sadece polisimizi suçlamak, sadece polisi haksız
göstermek kadar yanlış bir davranışın
olmadığı düşüncesindeyim.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Onların kafalarını dipçikle
ezenlere ne yaptınız?
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Devamla) - Bu nedenle, gündemimiz
bellidir, o gündemimizdeki konuların görüşülmesi gerekir. Meclisin
tatile girmesi çok yakın bir sürede mümkündür. O nedenle, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemindeki yasa tekliflerinin ve tasarılarının
görüşülmesine devam edilmeli ve ben bu önergenin gündeme
alınmasını bugün için çok lüzumlu, çok önemli
bulmadığımı ifade ediyorum, aleyhinde olduğumu ifade
ediyorum, tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BENGİ YILDIZ (Batman) Neyin ne olduğunu bilmiyorsun.
Tazminatı bitirmeden yeni şeylere başlıyorsunuz.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde Muş Milletvekili
Sayın Nuri Yaman.
Buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
M. NURİ YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan
Zararların Karşılanması -ve uygulaması- Hakkında
Kanun hakkında Barış ve Demokrasi Partisi adına vermiş
olduğumuz önergenin lehinde söz almış bulunuyorum. Bu nedenle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce, benden önce konuşan Değerli Hatip bu
konunun, bu yasanın uygulamasından kaynaklanan sorunların
şu andaki Türkiyenin gündemi olmadığı, daha önemli
sorunların gündeme taşınmasını istedi. İlgili
hatip kendi yönünden haklı olabilir ancak sizin vicdanlarınıza
seslenmek istiyorum.
1984 yılından bu yana, on dört yıldır, on yedi
yıldır bu kargaşa ve savaş ortamından kaynaklı ve
büyük bir çoğunluğu da bulunduğumuz Kürt
coğrafyasındaki köy ve kasabalarda köylerin
boşaltılması, köylerin yakılmasından kaynaklı
uluslararası kuruluşların dayatmasıyla çıkartılan
ve bu tazminatların, bu zararların ödenmesine ilişkin 5233
sayılı Yasanın ne kadar uygulandığını, neler
sağladığını kısa bir süre içinde sizin
bilgilerinize sunmak istiyorum. Üstelik bu coğrafyada uygulamaların
da bir kısmının da Erzurum gibi, Van gibi, Erzincan gibi o
dönemdeki teftişlerinde karşılaştığım hazin
örneklerden de size örnekler sunmak istiyorum.
Bu tazminatların karşılanmasında ne yazık
ki insanlara sanki bir göz boyamaca, sanki uğradıkları bu
mezalimin, çektikleri bu sıkıntıların kendisine bir
kefareti gibi ödenecek sadaka kültürünün bir devamı gibi uzlaşmaya ve
birlikte sulhname hazırlamaya zorlandıklarını gördüm ve çok
uzaklara da gitmek istemiyorum. Sadece Türkiye'nin genel manzarası içinde,
bu konuyla ilgili Yasanın çıktığı ve yürürlüğe
girdiği 2004 tarihinden uzatıldığı 2006 tarihine kadar
başvuru sayısının 361.325 olduğunu, ancak bunlar içinde
ancak 192 bine kadar dosyalarının -o da bu dediğim
yaklaşımla- zorlanarak, dayatılarak, sulhnamelerle
çözümlendiğini gözlerinizin önüne sermek istiyorum. Bu 192 bin dosyadan
4.500ü de şu anda idare mahkemelerinde, büyük bir kısmı da
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önünde ve sırasıyla, bu
süre içinde de, yaklaşık sekiz yıllık süre içinde de
geriye, o tazminatların ödenmesiyle ilgili kararlar geliyor. Hâlen, bu
göstermelik Yasadan dolayı, başvurulardan 165 bin dosya gündeme
alınmış değil. Bu gündeme alınmamadaki en büyük
eksiklik de Yasanın gerçekten çok çelişkili birtakım
durumları ve çelişkili birtakım düzenlemeleri kapsamasından
kaynaklanıyor.
Öncelikle bu Yasa ve onun devamı olan yönetmelikler, bu
bölgede, bu insanlara, sanki bunların manevi bir zararı
olmamış gibi, sanki köyleri boşaltıldıkları
zaman, bu metropollerde, büyükşehirlerde bir sürü sıkıntı
yaşamamışlar gibi, bulundukları yerlerdeki o komisyonlar
ilgililerden tapu istemekte ve zarar tespit komisyonları ise bu
zararların olup olmadığını ne yazık ki o bölgede,
şimdi, belgeleri ve dosyaları ellerinde olmayan güvenlik kuvvetlerine
sormaktadırlar. Ben Erzincanda, Vanda ve Erzurumda bu dosyaları
çok inceledim. Dosyalarla ilgili olarak evvela bu terör nedeniyle, köy
boşaltma nedeniyle bu yerlerden bu insanların göç edip etmediği
ilgili jandarmaya soruluyor ve jandarmanın bu dosyalarla ilgili
verdiği bilgilerde, samimiyetle söylüyorum, yüzde 90ın üzerinde
bölgemizde bu tarihler arasında böyle bir asayiş olayının
ve böyle bir boşaltma olayının vukuat raporlarında bulunmadığı,
bu nedenle bu olayın gerçek olup olmadığının kayıtlara
dayandırılmadığı bilgisi veriliyor.
Erzincanın bir köyünde Erzincan milletvekilleri iyi
dinlesinler- köy muhtarıyla ilgili olarak yaşanan bir olayda
muhtarın yeğeni göç etmek zorunda kalıyor ve o geceyi
anlatırken tutanaklarda aynen şunu söylüyor: Gece olay meydana
geldiği zaman amcam olan muhtarla -yaşlı olan amcam- yengem
yangının, evin enkazı altından
çıkarıldıklarında ölüydü. Bu durumu gördüğümüzden
dolayı -biz zaten hepimiz akrabaydık- bu hanelerden kendi
akrabaları ölen muhtardan dolayı büyük bir çoğunluğu
Erzincana göç etmek zorunda kaldık. Bu olaydan dolayı oradaki
tarlasını, oradaki bağ bahçesini ve ağaçlarını da
sayarak Şu kadar kayısı ağacı, şu kadar üzüm
bağı, şu kadar dönüm de arazimi bırakıp falan tarihten
beri, yaklaşık olarak yedi sekiz yıldan beri -yasanın
çıktığı 2005, 2006da yapmış müracaatı-
Erzincanda yaşıyorum ve Erzincanda kira ödüyorum, Erzincanda
geçimimi günlük çalışarak karşılıyorum. Bu konuda
benim bu arazilerimin, bu gelir kaynaklarımın ve satmak zorunda
kaldığım, ucuza satmak zorunda kaldığım geçimimi
sağlayan şu kadar keçimin, şu kadar ineğimin hesaplanarak
bana tazminat ödenmesini bu Yasa ve yönetmeliğe göre istiyorum. diye
ifade veriyor. Bakın, oradaki zarar tespit komisyonunun, o ilin vali
yardımcısının başkanlığında ve genelde
tarım, sağlık, çevre ve bayındırlık birimlerinden
oluşan zarar tespit komisyonunun verdiği karar: Size yönelik
doğrudan doğruya bir tecavüz veya bir saldırı olmadığı
için, siz bu köyü terk etmek mecburiyetinde değildiniz, siz o köyde yaşabilirdiniz,
ama amcanız, ama yengeniz öldüyse de sizin orada yaşamaya devam etme
şartlarınız vardır. diye bu başvuruyu
reddetmiştir.
Yine Muştan örnek veriyorum: Muşta da Sayın
Valiyle sık sık bu konuyla ilgili görüşüyoruz. Muşun
Altınova beldesinde bir aile, anne hamile, eşi ve 7 çocuğu,
televizyonların da gösterdiği bir biçimde bulundukları evde,
Boludan ve Kayseriden gelen güvenlik birimlerinin müdahalesi ve etkisi,
gözetimi altında diri diri yakılıyorlar. Yıl 1993. Beni
dinleyenler olayı eğer gözlerinin önüne getirirse şimdi belki
gözleri yaşarıyor. Ben dinlediğim zaman dayanamadım. Hâlen
bu 10 kişilik aileye ilişkin başvuru dosyaları şu anda
sonuçlanmamış.
Yine, Muşun Zengök köyünde 5 kişilik bir aile, Boludan
ve Kayseriden gelen güvenlik birimlerinin, komando birliklerinin denetim ve
gözetiminde diri diri yakıldı ve binaları başlarına
yıkıldığı hâlde hâlen dosyaları
sonuçlanmamış.
Bu spesifik olayı, şu andaki Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahinle beraber bölgede
ziyarette bulunduğumuzda, ilgili aile, belgeleriyle durumu Sayın
Başkana bildirdi. Bakın, aradan geçen süre on yedi yıl. Bu aile
çoluk çocuğuyla yok edilmiş ve Valinin verdiği yanıt, bizim
kendisiyle yaptığımız görüşmelerde bize de
verdiği yanıt
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Efendim, bölgemizde, gerçekten, biz mevcut dosyalara baktık.
Bu dosyalar içinde büyük tazminatları gerektiren ve size biraz önce
örneğini verdiğim iki dosyayı da kendisine hatırlatarak
Büyük ödemeleri gerektiren dosyaları biz ödenek yetersizliğinden
dolayı sona bıraktık. Daha ziyade 7-8 milyon liralık,
sulhname yapacak olan dosyaları öne aldık ve biz bunları
öncelikle soruşturuyoruz, bunları sonuçlandırıyoruz.
Muşta 11.153 tane bu tür başvuru vardır. Bunlardan
ancak 7.075 tane dosya sonuçlandırılmış, yani küçük
dosyalar ama geriye 4.150 dosya hâlen bekliyor.
Değerli arkadaşlar,
çıkardığınız kanun eğer amacına uygun olarak
kullanılmıyorsa bu kanunun bir hikmeti harbiyesi olmaz. O nedenle
Sadece uluslararası kuruluşlara, Avrupa İnsan Haklarına
ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
M. NURİ YAMAN (Devamla) Sayın Başkan, sözümü
tamamlamak istiyorum.
sadece Avrupa Konseyinin aldığı öneriyi yerine
getiriyoruz. söylemekle bu devlette hak hukuk ve adalet sağlanmaz.
O nedenle, bu komisyonların bunca süredir
sonuçlandırmadığı bu dosyaların bir an önce
sonuçlandırılmasını ve kanayan kamu vicdanının bu
kanının durdurulmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, grup önerisinin aleyhinde.
Buyurun Sayın Ekmen. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, burada ekranları başından bu
tartışmayı izleyen vatandaşlarımız belki de 2004
tarihinde çıkartılmış olan bu Yasanın hangi amaçla
çıkartıldığını ve nasıl
uygulandığı konusunda sağlıklı bilgi sahibi
olamayabilecekleri ihtimaliyle, düşüncesiyle öncelikle bu Yasanın
neyi kapsadığına ilişkin kısa bir bilgilendirme yapmak
istiyorum.
2004 yılında çıkartılan bu Yasa aslında
AK PARTİ hükûmetlerinin, İktidarının İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. temel felsefesiyle hareket etmesinin
en önemli, en ciddi delillerinden biri olmuştur. Türkiyede 1984
yılında başlayan ve hâlen de maalesef sonuçlanamamış
terör olaylarından meydana gelen zararları tazmin amacı taşıyan
bu Yasa, sadece terör örgütünün faaliyetlerinden dolayı ortaya çıkan
zararları tazmin etmekle kalmayıp aynı zamanda güvenlik
güçlerinin de terörle mücadele esnasında yapmış oldukları
yanlışlıklardan dolayı oradaki halka vermiş oldukları
zararı da tazmin etmeyi hedeflemektedir ve aslında bu Yasayla
Türkiye Cumhuriyeti devleti, her büyük devlet gibi kendi ordusunun, kendi
mensuplarının da vatandaşa vermiş olduğu
zararların tazmini noktasında çok tarihî bir adım
atmıştır ve bu adım, bence, geçmişte bölgemizde -bugün
artık rahatlıkla konuşulan, o gün bunları
konuşmanın bile zor olduğu- yanlış olayların da
yaşandığını bir noktada tespit etmiştir.
M. NURİ YAMAN (Muş) Avrupa Konseyinin kararı
üzerine yaptınız.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Avrupa Konseyinin kararı
M. NURİ YAMAN (Muş) Avrupa Konseyinin dayatması
olmasa yine yapmayacaktınız.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Sayın Vekilim, bu konuda
da aslında bu laf atmanız vesilesiyle bir şeyi söylemek
istiyorum. Güzele güzel demek, insanı ancak yüceltebilir. İyiye iyi
demek, ancak insana güzel bir şey katabilir. Bölgemizde yapılan her
hizmetten dolayı, bunu Avrupa istedi, bunun Dünya Bankası
parasını gönderiyor, bunu filan uluslararası örgüt finanse
ediyor diye küçümsemek olsa olsa bizim orada yaptığımız
hizmetlerden dolayı bize gelebilecek üç beş oyun kaygısını
yaşamaktır ki dün de bunu söyledik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) İkinci bir kaygı da
şu olabilir: AK PARTİ hükûmetlerinin yapmış olduğu
ÖZDAL ÜÇER (Van) Siz onların zararını tazmin
edin, onların yaralarını sarın, hepsi size oy versin. Hiçbir
sıkıntımız yok, hepsi size oy versin.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Bakınız, biz yara
sarıyoruz ama bir şeye dikkatinizi çekerim: Bengi Yıldız
Beyefendi burada, Batmanda avukat iken Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde birçok dosya takip etti.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Siz faili meçhulün önüne geçin, bölgenin
tamamı size oy versin.
BAŞKAN Özdal Bey, Sayın Üçer, her şeye müdahale
etmeyin, her şeye müdahale ediyorsunuz. Lütfen.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Arkadaşım, Özdal Bey,
izin verirseniz
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Başkan, diğerleri müdahale
edince hiçbir refleks göstermiyorsunuz.
BAŞKAN Onlara da söylüyorum. Onlara da söylüyorum. Onlara
da söylüyorum. Lütfen
ÖZDAL ÜÇER (Van) Grup Başkan Vekilimiz konuşurken
orada o kadar müdahale oldu, hiçbir refleks göstermediniz. Lütfen
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Özdal Bey, izin verirseniz
2004 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
nezdinde Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine açılan ve beklenen dosya
sayısı 3 binin altında idi. Eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti
uzlaşmaya giderek bu dosyaları kapatmış olsa idi, Avrupa
Konseyinin Türkiyeden talep edeceği bir yükümlülük bulunmamaktaydı
ve bu 3 bin dosyanın karşılığı bugünkü parayla 50
milyon bile değildi. Ama biz ne dedik? Biz dedik ki: Kötü bir dönem
geçirdik. Önemli sıkıntılar yaşadık. Öyle anlar oldu
ki, vatandaş gidip mahkemeye hakkını arayamadı; öyle anlar
oldu ki vatandaş mahkemeye başvurdu, savcı Güvenliğim
yok. diye gidip orada tespit yapamadı. O hâlde, biz, olayların
başladığı 84 tarihinden bugüne kadar bütün
vatandaşlarımıza bu hakkı verelim dedik. Peki, 3 bin
dosyada, 50 milyon liraya kapatacağımız bu dosyayı,
vatandaşa saygı, demokrasi ve hukuk devleti ilkesinin bir gereği
olarak hayata geçirdiğimizde ortaya çıkan tablo ne oldu? 360.454
başvuru ve bunların 242 bini karara bağlandı. Nuri Beyin
elindeki rakamlar sanırım üç beş aylık eski rakamlar. Bugün
Bakanlıktan gelen rakamları söylüyorum.
M. NURİ YAMAN (Muş) Hayır, 2010
yılının.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Bunun 138 binine olumlu
yanıt verildi. Gerçekleşme oranı yüzde 67,20. Peki,
arkadaşlar, karar verilen dosyaların miktarını biliyor
musunuz? 2 milyar 45 milyon. Eski parayla 2 katrilyon 45 trilyon. Böyle
bir paranın şu ana kadar 1
katrilyon 565 milyarı hak sahiplerine ödendi. Bu, Avrupanın zoruyla,
baskısıyla yapılmış bir işlem midir? Bunu bir hak
olarak, bir güzellik olarak tespit etmek bize ne kaybettirir acaba? Şu
anda mutabakata varılmayan ve yargıda da devam eden dosya
sayısı 3.500. Bu insanlarımızın
acılarını bir nebze de olsa gidermek, yaşadıkları
mağduriyetleri ortadan kaldırmak
Evet, bu dosya, bu Kanunun
kapsamında manevi tazminat yok ama bana göre devletin otuz yıl geriye
dönerek Sana bir haksızlık yapılmış olabilir, istiyorsan
bunun tazminatını sana ödemeye hazırız. demesi en büyük
manevi tazminattır. Bu insanlar zaten bu dosyaları
kapatmıştı, unutmuştu, AİHMe giden ve AİHMde
devam eden dosya sayısı 3 bindi, ama bugün 360 bin
vatandaşımız faydalanıyor.
Yine, bu kapsamda Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi
kapsamında da 100 milyonlarca lira bölgeye aktarıldı ve
insanların tekrar kendi doğal yaşam alanlarına dönmesi
sağlandı. Bu noktada şu anda dosya incelemede gerçekleşme
oranı yüzde 67, tazminat ödemede gerçekleşme oranı yüzde 75. Bu
önerge mantalitesi itibarıyla doğru bir önergedir. Ben buna
karşı çıkmıyorum ama bu rakamları göz önüne
aldığımız zaman sadece son üç ayda ödenen para sayısının
400 milyon olduğunu göz önüne aldığımızda, Meclis bir
araştırma komisyonu kuracak, tatile gireceğiz, ekim ayına
kadar zaten bu dosyaların ödeme oranı ve karar verme oranı yüzde
90lara varmış olacak. Bu boyutuyla bu önergenin gerçekleşmesi
hâlinde amacına hizmet etmeyeceğini savunuyorum.
Şimdi, Bektaşinin, Namaza yaklaşmayınız.
ayeti kerimesine ilişkin yorumu meşhur. Bengi Bey de bugün Sayın
Başbakanın konuşmasını izlemiş ama sadece bir
kısmını alıp buraya taşıyor. Keşke o
konuşmanın ilgili kısmının tamamını
getirebilseydi.
BENGİ YILDIZ (Batman) Bizi ilgilendiren
kısmını anlatacağım, bize sataşan
kısmını söyleyeceğim tabii ki!
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Bakınız,
Başbakanımızın BDPyle görüşmüyor olmasının
birinci derecede sorumlusu BDPdir. Bakınız, ben bölge
gerçekliğini biliyorum. Bazı arkadaşlarımız belki anlamaz
ama ben sizin terörü kınamıyor olamamanızı anlıyorum
ama Başbakanımızın çok haklı gerekçeleri var. Birinci
gerekçe, biz burada bir süreç başlattık, bu halkımız size
bu sorunu çözün diye, bizi temsil edin diye oy verdi ama bu kürsüden ve
sürekli olarak bir muhataplık tartışması dile getirildi.
Bu memlekette yaşayan Kürtlerin demokrasiye, insan haklarına, sivil
hak ve özgürlüklere yönelik talepleri bir kenara bırakıldı,
iş muhataplığa kilitlendi.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Bize neyi sordunuz da biz yok dedik.
Bize ne sordunuz? Bir proje mi getirdiniz? Savaş projesi
dışında ne getirdiniz?
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Bundan on beş gün önce
Sayın Demirtaş bir NTV
programında dedi ki: Sayın Başbakandan randevu talep ediyorum.
Sanıyorum Can Dündar. Peki, Sayın Demirtaş ne diyeceksiniz
Sayın Başbakana? Biz diyeceğiz ki bu işin muhatabı
biz değiliz, bu işi konuşmak istiyorsanız gidin PKKyla
konuşun. (BDP sıralarından gürültüler)
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Yok öyle bir şey.
BENGİ YILDIZ (Batman) Yok, yok
Doğru değil Emin
Bey.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) O zaman Başbakan sizinle
neyi konuşacak? Hani, neyi konuşacak yani? Bu
yaklaşımın karşılığı bu mudur? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZDAL ÜÇER (Van) Bu işin muhatabı
Başbakanınız da değil
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) İkinci olarak:
Bakınız, Barış ve Demokrasi Partisi bir siyasi partidir.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Çözecek olan senin Başbakanın
değil kesinlikle. Sizin tonajı aşar, sizin kapasitenizi
aşar.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Kürtlerden önemli ölçüde oy
alan bir partidir, saygı duyuyorum ama bakın
(BDP
sıralarından gürültüler) Bakın, bu Mecliste Türkleri kim temsil
ediyor? diye bir tartışma yok. Türkler AK PARTİye de, CHPye
de, MHPye de belki de BDPye de oy veriyor çünkü biz, PKKnın kurucu
kadrosunun ve yönetici kadrosunun içerisinde Türk orijinli
vatandaşlarımızın da olduğunu biliyoruz.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Evet.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Şimdi, Kürtleri kim
temsil ediyor? tartışması ancak sivil siyaseti
kadükleştirmeye çalışan bir tartışma olabilir.
BENGİ YILDIZ (Batman) Sayın Başbakan öyle
söylüyor ama. Başbakan söylüyor onu Emin Bey. Bana söyleme, ona söyle.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Ben
aldığınız oyları küçümsemiyorum, önemsiyorum.
Hayır, eğer siz çıkıp Kürtleri sadece biz temsil ediyoruz,
bizi de sadece İmralı temsil ediyor. derseniz, bizim
vereceğimiz en basit cevap, Batmanda AK PARTİye verilen 72 bin oy
kimdir o zaman?
ÖZDAL ÜÇER (Van) İmralı kendini temsil ediyor, biz de
kendimizi temsil ediyoruz.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Bunlar Kürt
vatandaşımız değil midir? (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bunun cevabı budur. Bugün bölgede alınan oylar ortada,
AK PARTİ ile BDP atbaşı gidiyor.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sandık başına diktiğin
polisler sana aynı şeyi yaptı değil mi?
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Genel seçimlerde biz 10 bin oy
fark attık. Yerel seçimlerde nasıl bir atmosfer
yaşandığını herkes biliyor, onlar bizden çok oy
aldılar. Bir dahaki seçime halk yeni bir karar verecek.
Şimdi burada, bizden bölge milletvekillerini her seferinde
hedefe oturtup, ondan sonra Kürtlerin tek temsilcisidir BDP. demek
Bakın, ben
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) 75ler mi? 75ler geliyor demokrasinin gözleri yaşlı
BAŞKAN Sayın Ekmen, konuşmanızı
tamamlayınız.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Bizim çözüm önerimiz Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlığı temelinde her bir
vatandaşın dini ve etnik kökeni ne olursa olsun onurla ve gururla
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. diyeceği bir çözümdür.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bundan daha açık
bir şey olabilir mi?
BENGİ YILDIZ (Batman) Başbakan seni muhatap
alıyor mu Emin Bey? Başbakan bölge milletvekillerini muhatap
alıyor mu, seni dinliyor mu?
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Ben günün yirmi dört saati
Başbakanıma ulaşabiliyorum, vatandaşımın
taleplerini iletiyorum. BDPye oy veren seçmen de beni arıyor, Şöyle
bir sıkıntım var. diyor, ben Bakanıma götürüyorum. Bu
konuda böyle bir şey yok.
BENGİ YILDIZ (Batman) Arada, koridorlarda seni
dinlemediğini söylüyorsun ama, sizi dinlemediğini söylüyorsun,
gerçeklerden bahset biraz.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Şimdi başka bir
şeye daha geleceğim. Seçimde bizim kadın kollarımız
altı kere saldırıya uğradı.
Başbakanımız bugün söyledi, altı tane AK PARTİ
teşkilatı bombalandı. Sivil siyaset ve demokrasiden ve
barıştan anladığımız bu mudur?
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Biz her gün
bombalanıyoruz, her saat bombalanıyoruz, her gün öldürülüyoruz ya.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Bakın, ben burada isim
vererek kişiselleştirmek istemiyorum ama bazı siyasetçilerimiz
çıktılar, dediler ki: Biz AK PARTİlileri mahallelere
sokmayacağız. Bu mudur sivil siyaset, demokrasi? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ekmen, teşekkür ediyorum.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) Ve yirmi gün önce yine bir
siyasetçimiz çıktı, doğrudan
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ekmen, teşekkür ediyorum.
BENGİ YILDIZ (Batman) Yalan üzerine siyaset yapmayın.
Rüşvet dağıtmanıza müsaade etmeyiz. dedik. Buzdolabı
dağıtıyordunuz, çamaşır makinesi
dağıtıyordunuz üç bin, beş bin. Sel felaketinin beyaz
eşyasını seçim öncesi dağıttın. Ben sana müsaade
etmem dedim. Sen biliyorsun. Yalanlarını çevirme evirme. Batmandaki
12 kişinin yaşamını yitirdiği sel felaketinden gelen
buzdolabını seçim öncesinin on gününde Emin Bey mahallelerde
dağıtmak istiyordu. Sana rüşvet dağıttırmam Emin
Bey.
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Hiçbir beyaz eşya
dağıttırmadım.
BAŞKAN Sayın Ekmen, arkadaşlar, lütfen
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Üçer, buyurun.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Başkan, konuyla ilgili olarak
hatiplerin bilgilendirme eksikliğinden dolayı bir bilgilendirme
sunmak istiyorum.
BAŞKAN Hayır, bilgilendirme diye bir şey yok.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Konuyla ilgili, Birleşmiş Milletler
Yerinden Edilmişlik İlkeleriyle ilgili bir bilgi sunmak istiyorum
Meclise. Meclis İç Tüzükü gereği böyle bir hakkım var.
BAŞKAN O ayrı, yok.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sizden ricam, böylesi bir hakkı
BAŞKAN Yerinizden çok kısa bir talepte
bulunabilirsiniz. Öyle, bilgilendirme diye herkes kürsüye gelmez. Yok
ÖZDAL ÜÇER (Van) Yerimizden ya da kürsüde kullanma inisiyatifi
size ait.
BAŞKAN Kürsüden kullanma diye, böyle bir hak yok Sayın
Üçer.
ÖZDAL ÜÇER (Van) - Ben söz hakkı talebinde bulunuyorum.
BAŞKAN Kürsüden kullanma diye bir hak yok.
ÖZDAL ÜÇER (Van)- İç Tüzük gereği söz talebinde
bulunuyorum. Yerimden ya da kürsüden, sizin inisiyatifinize
bırakıyorum.
BAŞKAN Sayın Üçer, cümlenize bir nokta koyun,
konuşalım. Bakınız, husus şu: Grup önerisi
getiriliyor, araştırma önergeleri, bunlar İç Tüzük
hakkıdır ama Ben bir hususta çıkıp bilgilendirme
yapacağım
Böyle bir şey yok ki. Yerinizden çok kısa bir
bilgi
ÖZDAL ÜÇER (Van) Kürsüden yanlış bilgiler
aktarıldı. Sayın Başkan, Meclis İç Tüzüğünü
işletiniz lütfen.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, BDP grup önerisine ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, bu Kanunun uygulandığı
illerden birisi de Tuncelidir. Gerçekten, tabii böyle bir kanun
çıkarılması olumlu bir sonuç doğurmuştur ancak bu
Kanundan zarar gören insanların zararlarının bir an önce
karşılanması gerekir. Çok uzadı. Yani tek bir defa zarar
tespit ediyor, onu da terörden zarar gören vatandaşlara bir para veriliyor
ve ondan sonra da bu insanlar mümkün olduğu kadar mağduriyetlerini
gideriyor ama maalesef, özellikle Tuncelide görüyorum, birçok insana daha zarar
tespiti yapılmadı ve tespit edilen zararlar çok cüzi miktarda.
Oradaki zarar tespitine giden yetkili kişiler oradaki vatandaşı
mağdur ediyorlar. Ben Hükûmetten rica ediyorum, bir an önce, bu terörden
zarar gören kişilere yapılacak yardımları bir an önce
yapsınlar ve bu iş kapansın. Yani bunu uzun zamana
bırakmanın bir anlamı da yok.
Ayrıca, defalarca söyledim, Tuncelide 8 Martta meydana
gelen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/150) esas
numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
16/7/2010 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP
Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisini
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısını
arayacağım.
Grup önerisini oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım.
2.- (10/403) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 16/7/2010 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
Tarih:
16.07.2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 16.07.2010 Cuma günü (bugün)
toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
, İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan 10/403 esas numaralı, Kamu personel
rejimindeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98. ve
İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis
Araştırması önergesinin görüşmelerinin Genel Kurulun
16.07.2010 Cuma günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Grup önerisinin lehinde Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mehmet Akif Paksoy.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda çalışan
taşeron işçilerin sorunları hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak verdiğimiz araştırma önergemiz
hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Hükûmet, Türkiyenin gerçek gündeminin
tartışılmasına bir türlü fırsat vermemiştir.
AKPnin Mecliste sürdürdüğü bu anlaşılmaz ve uzlaşmaz
tutumuna karşı, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de ülkemizin
gerçek sorunlarının yüce Mecliste tartışılması
amacıyla bu önergemizi verdik.
Kıymetli arkadaşlar, Anayasamız Türkiye
Cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğunu hükme
bağlamıştır. Ancak, AKP Hükûmeti iktidarı süresince
Anayasanın bu en temel ilkesini büyük bir fütursuzlukla çiğnemeyi
sürdürmektedir. Bakın, kamuda çalışan taşeron işçi sayısının
300 bini bulduğu ifade edilmektedir. Nedir taşeronlaşma? Kamuda
taşeronlaşma, pek çok hizmetin devlet memurları eliyle
değil de şirketlere ihale edilmesidir. Kamuda istihdamın
çeşitlendirilmesi sonucunda sosyal devlet yerini tüccar devlete
bırakmıştır. Hükûmet, kamuyu içinden çıkılmaz bir
hâle sokmuş, çalışma barışı bozulmuş,
çalışanlar için çağdaş kölelik süreci
başlamıştır. Kamu kuruluşlarındaki
taşeronlaşma sonucu, şirketlerde istihdam edilen
elemanların büyük bir kısmı, insani olmayan koşullarda
ücretlerini alamama korkusuyla çalışmaktadırlar; firma
yetkilisinin iki dudağı arasına
sıkışmış bir karara mahkûm edilmektedirler; ne
doğru dürüst sosyal haklardan ne sigortadan ne de izinden
yararlanabilmektedirler. Kişilikleri çalınan, onurları
kırılan yüz binlerce kişi, kamuda taşeronlaşmanın
mağduriyetini yaşamaktadır. Üstelik taşeron
şirketlerde çalışan personelin önemli bir bölümü de yürürlükteki
mevzuatın memurlar eliyle gördürülmesini zorunlu
kıldığı görevlerde
çalıştırılmaktadır. Bu tür görevlerde çalışan
personelin herhangi bir yetki ve sorumluluğu bulunmadığı
düşünüldüğünde durumun vahameti daha da iyi
anlaşılacaktır.
Son yıllarda kamuda memur statüsünde
çalışanların sayısı 220 bin azalmıştır.
Ülke nüfusu büyüdüğü hâlde memur sayısının azalmaması
gerekirdi. Hizmet alan sayısı arttıkça hizmet veren
sayısı da artmalıydı ama bu noktada tam bir tezatlık
yaşanıyor. Çünkü devletin birçok hizmetini artık memurlar
değil, taşeron firma elemanları asgari ücrete bağlı
olarak yapıyor. Kamu kurumlarında istihdam edilen taşeron firma
elemanı sayısı 300 binin üzerine çıkmıştır.
Öte yandan kamuda 300 bin civarında da sözleşmeli bulunduğu
düşünüldüğünde gelinen noktayı daha iyi anlayabiliriz. Kamuyu
istihdam açısından aşureye çeviren AKP Hükûmeti,
vatandaşın kamudan nitelikli hizmet almasını
engellemektedir. Devlet memurları kadar vatandaş da mağdur
edilmektedir. Kamu hizmetleri devlet memurları eliyle yapılır.
kanun maddesine ve Anayasanın eşitlik ilkesine inat memursuz bir
kamu yönetimi hedefine emin adımlarla gidilmektedir. AKP Hükûmeti, Anayasaya
çalışanlar kavramını getirmeye çalışarak
memurun iş güvencesini elinden almaya çalışmaktadır. Bir
yandan memur sayısı gittikçe azaltılmakta, bir yandan kamu
hizmetleri taşeron firmalara emanet edilmekte, bir yandan da memurun
güvencelerine göz dikilmektedir. Korkarız ki bu politikalar neticesinde,
bugün İŞKURda çalışan bir memur, yarın iş aramak
için kendi kurumuna başvurmak durumunda kalacaktır diye
düşünüyorum.
Kıymetli arkadaşlar, taşeron şirketler
kanalıyla personel istihdamı 657 sayılı Yasa'da
tanımlanmış istihdam şekillerinden değildir. Günümüzde
kamunun memurlar vasıtasıyla yapılması zorunlu olmayan bir
kısım hizmetlerinin -ki bunların başında temizlik
hizmetleri yer almaktadır- dışarıdan hizmet satın alınması
yoluyla karşılanması makul karşılanabilir ancak
taşeron şirketler aracılığıyla kamuda istihdam
edilen personelin amaçları dışında
kullanıldığı ve her geçen gün bu sayının
arttığı bilinen bir vakadır. Bugün hangi kamu kurumuna
gitseniz, Anayasa ve yasalarla memurlar eliyle yapılması hükme
bağlanan bir kısım hizmetlerde taşeron personelin istihdam
edildiğini görmek mümkündür. Öte yandan, taşeron şirketlerde
yıllarca çalışan işçilerin sendikal haklarının
bulunmadığı, kıdem tazminatlarının girdi-çıktı
yöntemiyle zayi edildiği bilinmektedir. Bu uygulama, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin sosyal bir hukuk devleti olduğuna dair Anayasa hükmüne
açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Ayrıca ihale yöntemiyle yapılan bu tür hizmet
alımlarında da çeşitli sıkıntılar
yaşanmaktadır. İhaleye giren şirketler ihaleyi kazanabilmek
için en uygun teklifi sunmak amacıyla fiyatları
kırmaktadır. Bunun sonucu olarak da ihaleyi kazandıklarında
ya çalıştırdıkları personelin haklarından
kesintiye gitmekte, bir kısım yöntemlerle kanuna karşı hile
yöntemlerine başvurmakta veya yükümlülüklerini tam olarak yerine
getirmekten imtina etmekte, daha doğrusu yerine getirememektedirler. Son
olarak da bir kısım şirketler aldıkları ihaleden zarar
ettikleri için işi bırakmak zorunda kalmaktadırlar. Bu durumda
ülke ekonomisi zarara uğramakta, hizmetlerin aksaması sonucu
doğmaktadır.
Hükûmet bu taşeron istihdamının
mahzurlarını ayıklamak bir yana, kamu görevlileri ihaleyi alan
şirkete çeşitli fiilî yöntemlerle müdahale ederek şirkette
çalıştıracağı personeli seçme hakkı
tanımamakta, çalışacak personeli bizatihi kendileri tespit
etmektedir. Bu uygulama, başta milletvekillerimiz olmak üzere tüm
kamuoyunun malumu olan eşitlik, tarafsızlık ve hakkaniyet
ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir.
AKP Hükûmeti memur alımlarında KPSSden dolayı
yapamadığı müdahaleyi taşeron işçiler için
yapmaktadır. Bu durum Hükûmetin düştüğü acziyeti göstermesi
açısından manidardır. İllerde alınacak taşeron
işçilerin listelerinin AKP il başkanlıklarında
yapıldığı söyleniyor.
Bakın, size Sağlık Bakanlığından
örnek vermek istiyorum: Bu personelin büyük çoğunluğu
sağlık personelinin yaptığı işleri yürütmekte,
memur gibi görev yapmaktadırlar. Hastanelerde çalışan
taşeron işçiler kendilerine üvey evlat muamelesi
yapılmasını istemiyorlar. Özellikle iş güvencesine ve
diğer personelin yararlandığı birçok hakka sahip olmak
istiyorlar. Bu konuda yapılacak düzenleme iş
barışının sağlanmasına da katkı
sunacaktır.
Taşeron işçiler seslerini duyurabilmek için sanal âlemde
site kurmuşlar. Taşeron işçilerin sorunlarından sizlere bir
kısmını aktarmak istiyorum:
1) Her yıl yenilenen sözleşmeyle girdi-çıktı
yapılarak tazminat hakları ellerinden alınmaktadır.
2) Kanunen izin kullanma hakkına sahip olmalarına
rağmen izin hakları ellerinden alınmaktadır.
3) Senelik sözleşmeden yol parasını kaldırarak
maaşları düşmektedir.
4) Meslek hastalığı riskine karşı
herhangi bir sosyal güvenceleri bulunmamaktadır.
5) Taşeron şirketlere ucuza verilen ihaleler sonucunda
maaşları düşmektedir.
6) Her yıl yapılan girdi-çıktılar neticesinde
iş garantileri bulunmamakta ve her an işten çıkarılma
korkusunu yaşamaktadırlar.
7) Maddi olarak sıkıntı çeken personel sürekli
stres altında olduğundan işine kendini tam anlamıyla
verememekte ve verimli bir çalışma yapamamaktadır.
8) Acilde çalışan taşeron firma elemanları
herhangi bir acil farkından yararlanamamaktadır.
9) Hastanelerin döner sermayelerinden ve bankaların
verdiği promosyonlardan mahrum bırakılmaktadır.
10) Taşeron şirket personeli kadrolu personelin
baskısı altında kaldığını
düşünmektedir.
Yukarıda saydıklarım bu insanların
şikâyetlerinden sadece bazılarını içeriyor. Hiç
düşündünüz mü, bu arkadaşlarımızın birçoğu evli,
evlenme çağına gelmiş ya da çoluk çocuk sahibi. Ülkemizde
binlerce taşeron mağduru kamu kurum ve kuruluşlarında
çalıştırılmakta ve haksızlığa
uğratılmaktadır. Taşeron diye insanlara dayatılan ve
insanların sırtından şirket patronlarına emeksiz
kazanç sağlatılan bu uygunsuz usul insanımızın
kişiliğine, onuruna, emeğine yapılan en büyük saygısızlıktır.
İnsanları sınıf sınıf ayırarak aynı
iş yerinde aynı işi yapan kişiler arasında statü ve
ekonomik farklılık meydana getiren bu taşeron sistemi âdeta
insanlarımızı sömürmeye ve kanını emmeye muktedir bir
hâle gelmiştir. Her yıl kamu kurum ve kuruluşlarında
girdi-çıktı yapılmak sureti ile çalışanların
sosyal hakları, tazminat ve izin hakları ve daha birçok hakları
ellerinden alınan taşeron çalışanı kâbus dolu günlerin
içine itilmektedir.
Devletin kamuda çalıştırdığı
personeline sahip çıkması gerekmektedir ve bu sistem bozukluğuna
artık bir çözüm bulunmalıdır. Devletin ekonomik sebeplere
bağlı olarak kaynak bulamama korkusu ile böyle bir sistemi göz göre
göre uygulamaya koyması gerçekten de insanlarımızın göz
ardı edildiğini göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Paksoy, buyurun.
MEHMET AKİF PAKSOY (Devamla) Hele de sağlık
alanında ve diğerlerinde böyle bir anlayışın
işleyişi ileride kişisel haklar anlamında bir çok sorunu
beraberinde getirecektir ve insanımızın devlete olan
bağlılığını ve güvenini sarsacaktır. Bir an
evvel sağlık alanında ve diğerlerinde çözüm bulunarak
taşeron mağduru personelin sıkıntısı giderilmeli
ve mağduriyetine bir son verilmelidir. Yapılacak yeni bir
iyileştirme neticesinde taşeronda çalıştırılanlara
4/C statüsü verilebilir.
Bu vesileyle önergemizin kabulünü bekler, yüce heyetinize
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Akif Bey.
Grup önerisinin aleyhinde Bitlis Milletvekili Sayın Cemal
Taşar.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEMAL TAŞAR (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin kamu personelinin sorunları ve çözümüyle
ilgili vermiş oldukları önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Bu vesile ile yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ancak, konunun özüne girmeden önce, sözlerimin başında,
2010 yılında yapılan LYS sınavında ilim Bitlisin,
Bitlis ilinin Türkçe sosyal puanında Türkiye genelinde il olarak birinci
olması bizi ziyadesiyle mutlu etmiştir; bu anlamda, emeği geçen
tüm yönetici, öğretmen, öğrenci ve velilerimizi tebrik ediyorum, onları
kutluyorum. Bütün bunlar, yapmış olduğumuz hizmetlerin
artık ürünlerini vermeye başladığının bir
ibaresidir.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Ya, ya
Sıfır çekenler
neyin ibaresi?
CEMAL TAŞAR (Devamla) İnşallah, diğer
alanlarda da başarıya koşacağımıza inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, biraz önce önerge lehinde
konuşan arkadaşımızı cankulağıyla dinledim,
önergeyi de incelemiştim ama önergede geçen hiçbir maddeyle ilgili
arkadaşımız maalesef konuşma yapmadı. Sadece hizmet
alımıyla ilgili konuşma yaptı, o konuşmanın da
şu önergede bir tek kelimesi geçmiyor; bu, önergenin ne kadar afaki
verildiğinin bir ifadesidir, onu bir kere sözlerimin başında
belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, yedi buçuk yıldır AK
PARTİ hükûmetlerinin önceliklerinden, bizim hedeflerimizden birisi de
hantal, ağır işleyen devlet bürokrasisini işler hâle
getirerek halkımıza etkin ve süratli hizmet sunmaktır. Bundan
dolayıdır ki şu anda kamuda çalışanların durumlarını
iyileştirmeye yönelik ciddi adımlar attık, ciddi
çalışmalar yaptık hem maddi anlamda hem özlük anlamında.
Yine, bu hizmeti daha süratli, daha etkin, daha verimli kılabilmek için de
kamu kurum ve kuruluşlarımızın personel
ihtiyaçlarını tespit ettik; bütçe imkânları
dışında, bütçe imkânları da zorlanarak, tamamen objektif
kriterlere dayanılarak, gerek kadrolu gerek sözleşmeli olarak -biraz
sonra açacağım- kamuya atanmaları
sağlanmıştır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, geçmişte
kamu personeli alınırken nelerin yaşandığını
çok iyi biliyoruz. Önergenizde özellikle millî eğitim ve sağlık
alanında sıkıntıların yaşandığı
anlatılmaktadır. Bakın, artık, Millî Eğitim
Bakanlığıyla ilgili personel alımından tutun, atamalarından,
çalışmalarından, bütün işlemlerine kadar e-personelle
ilgili arkadaşımız evinde oturuyor, müracaatını
yapıyor, nereye atanacağını biliyor ve tamamen objektif.
Hiç kimsenin bir müdahalesi, bir tavassutu yok.
Yine, Sağlık Bakanlığında tamamen
objektif kriterler, burada bir sıkıntı yok. Hiçbir milletvekili
arkadaşımıza, bir Millî Eğitim personeli veya sağlık
personeli gelip de Ya ne olur, bizi şuradan alın, şuraya verin.
Bu konuda aracı olun. diyen bir arkadaşımız var mı?
Kesinlikle yoktur çünkü objektif kriterler var ama biz bunlar da yetmez
diyoruz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sürgünlere ne diyeceksiniz?
CEMAL TAŞAR (Devamla) Kamu
çalışanlarımızın daha verimli olması için, moral
ve motivasyonlarının daha yüksek olması için sürekli onları
destekliyoruz. Bir kere bizim bu atamalarımızda torpil ve tavassut
kesinlikle söz konusu değildir.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Hiç
inandırıcı değil.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Şimdi, bu önergede deniliyor ki:
Efendim, sendikalar arasında ayrıcalık
yapılıyormuş. Sendikalara bazı haklar verilmiyormuş.
Arkadaşlar, AK PARTİnin tam demokrasiye olan
inancından dolayıdır ki STKların özgürce örgütlenme,
bağımsız bir şekilde kendi kendilerini idare etme ve
isteyen kamu personelinin de istediği sendikaya üye olma hakkı var.
Hatta son çıkardığımız anayasada toplu sözleşme
hakkını getiriyoruz. Bütün bunları herhâlde görmemezlik
Bilmiyorum yani, buna ne diyeceğiz?
RAHMİ GÜNER (Ordu) Toplu sözleşmenin ne anlamı
var kardeşim?
CEMAL TAŞAR (Devamla) Yine, efendim, sendikalar üzerinde
baskı varmış
RAHMİ GÜNER (Ordu) Grev hakkı var mı, grev
hakkı? Ondan bahset. Yanlış söyleme.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Yok böyle bir şey.
Şimdi, sözleşmeli personel alımı, zaman zaman
kurumların ihtiyaçlarına göre sorunların acil çözümüne yönelik
bir şekilde yapılmıştır ama bu yapılan, bütün
sözleşmeli alımlarda yapılanlar da yine KPSS sonucu olmuş,
yine objektif kriterlerde olmuş. Burada bir ayrımcılık, bir
partizanlık asla söz konusu olmamıştır değerli
arkadaşlar.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Psikiyatri raporu
alanı müfettiş yapıyorsunuz, ayıp be! Bir de
ayrımcılık yapmıyoruz diyorsunuz.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Yine, burada kamu
yapılandırmalarıyla ilgili, bakanlıkların yeni
yapılandırmalarıyla ilgili, önergede bir şikâyet var.
Arkadaşlar, elbette ki günün şartlarına göre zaman
zaman yapılandırmalar olacaktır. Elbette ki bakanlıklar
kendi ihtiyaçlarına göre, kendi durumlarına göre yeni birimler
oluşturacaklardır. Yani, eğer biz bunları
yapamıyorsak, hâlen gerileri düşünerek hep statükoyu korumaya yönelik
bir anlayış içindeysek, bu olabilir mi, biz çağa ayak
uydurabilir miyiz? Onun için, bunlar gayet doğaldır.
Değerli milletvekillerim, Kamu Personel Yasasının
yeniden ele alınmasıyla ilgili çalışmalar Hükûmetimizin
nezdinde devam etmektedir zaten. Bundan dolayı da sözlerimi fazla da
uzatmak istemiyorum çünkü gündemimiz hakikaten yoğun, söz konusu önergede
iddia edilen konuların gerçeklerle bir ilişkisinin
olmadığı ortada. Bundan dolayı da Meclis
araştırmasının açılmasına karşı
olduğumuzu belirtiyor, bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde, Kocaeli Milletvekili Sayın Cevdet
Selvi, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
M. CEVDET SELVİ (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin, kamu
çalışanlarının sorunları, kamu çalışanlarının
sıkıntıları ve çözümleriyle ilgili vermiş olduğu
Meclis araştırmasının lehinde görüşlerimizi belirtmek
üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygı, sevgiyle selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede uzun süreden beri
sık sık tekrarlanmış olmasına rağmen, emek
kesiminin, işçinin, memurun, çiftçinin, esnafın yani namusluca
çalışıp insan gibi geçinmek isteyen tüm insanların
sıkıntıları tahammül edilmeyecek boyutlara
ulaşmıştır, bunların başında da memurlar
gelmektedir. İşin ilginç yanı, bir devlet memuru, sorumlusu olan
insanlar, âdeta, düşman gibi, hasım gibi görülmüştür. Her
vesileyle, biraz önce de çıkan arkadaşımız, AKP
milletvekili arkadaşımız, sorunları çözmek yerine,
sorunların kaynağına inerek, nedenlerini anlayarak
sağlıklı bir noktaya ulaştırmak üzere
araştırmamış, bakmamış, sadece hantal yapı,
sadece yetersiz hizmet, sadece memurları suçlamaktan ileriye
gidememiştir ancak seçim bildirgelerinde ve Hükûmet Programında
-gerçekten düzeltilmesi gereken- Kamu personel rejimi yasası mutlak
değiştirilecektir. denilmesine rağmen
Hatta 2003
yılının Ocak ayında kamu personel yasasının, kamu
personel rejiminin reform şeklinde düzeltileceği Hükûmet
tarafından kamuoyuna duyurulmuş ama ne yazık ki
Arkasından
da Altı ayla bir yıl içinde Türkiyedeki bu karmaşık
yapı değiştirilecek. denilmiş olmasına rağmen
Yine arkasından 657 sayılı Yasanın yetersiz olduğu da
söz konusu edilerek değiştirileceği söylenmiştir.
İşte, gerçekten Türkiyede kamu personel rejiminin ele
alınması gerektiği, tüm olaya gerçekçi bir biçimde bakanlar
tarafından
Kamuoyuna yıllar önce söz vermiş olmanıza
rağmen ne yazık ki en ufak bir olumlu iyileştirme
yapılmamış, tam tersine, gerçekten, kamu
çalışanlarına bir hasım gibi yaklaşılarak,
yıpratılarak, bu ülkenin en önemli unsurlarından biri olan,
yaklaşık 3 milyona yakın memurun olduğu bir yerde böylesine
bunalım artırılmıştır.
Ne yazık ki kamu çalışmalarında son derece
karmaşık bir yapı vardır, karmaşık bir statü
vardır. Bu 4/A, 4/B, 4/C, 4/D, sözleşmeli, geçici işçiler,
taşerona iş verilir biçiminde çağımıza uygun olmayan
ve özellikle iktidara gelirken AKPnin söylediği Avrupa Birliğine
gireceğiz, Avrupa kriterleri
ve özellikle dilinden düşürmediği
demokrasi, hak ve özgürlüklerle ilgili Avrupa ve uluslararası
sözleşmelerine burada onay verilmiş olmasına rağmen,
uyulacağı sözlerinin tam tersine, var olan karmaşayı
Yani
kamu personelinin, memurlarının, kamuda çalışanların
sorunlarını bunalım hâline getirmiştir. İşte,
böylesine verilen sözlere rağmen, daha çok rahatsız edici noktaya
gelinmiştir.
Kamu çalışanlarının fazlalığı
söylenmektedir. Kamu istihdamı çok yüksektir, buna rağmen hizmette
kalite yoktur. diye, o hiçbir suçu olmayan, sorunlar yumağı
içerisinde, büyük özveriyle çalışan memurlar âdeta kamuoyunda
küçümsenir, horlanır hâle gelmiştir. Bu nedenle, bunun mutlaka
araştırılması gerekir.
Şu sürem içerisinde hemen iki üç örnek vereyim: Türkiyede
kamu çalışanlarının sayısı diğer ülkelerle
kesinlikle bağdaşmayacak kadar, son derece az ve yetersizdir.
Bazı ülkelerdeki kamu istihdamı ile ülkemizdeki kamu istihdamı
karşılaştırıldığında: Örneğin,
Kanadada kamu çalışanlarının toplam istihdama oranı
yüzde 17,5; toplam nüfusa oranı ise yüzde 8,1dir. Almanyada kamu
çalışanlarının toplam istihdamı yüzde 12,5 ve kamuda
çalışanların istihdamı yüzde 5,3tür. Finlandiyada toplam
çalışanların içerisinde kamuda çalışanların
oranı yüzde 24,3 ve kamuda çalışanların içerisinde de yüzde
10,4tür. Avrupa Birliği
Biraz önce verilen örnekte ve her zaman,
sık sık, Türkiyeye aykırı, Türkiyeye yarar getirmeyen ve
uymayan örnekler veriliyor. Amerikada da toplam istihdama oranı yüzde
14,6; kamuda çalışanların toplam nüfusa oranı da yüzde 7,5
düzeyindedir.
İşte, Türkiyeye gelip baktığımızda
kamuda çalışanların toplam istihdamı yüzde 9,1; toplam
nüfusa oranı ise yüzde 3,2dir. İşin ilginç yanı, kamuda
çalışan memurların ve kamu çalışanlarının
böylesine aleyhine laflar üretilirken, böylesine yetersiz ve büyük yük
altında çalışan memurların son sekiz yılda IMFnin ve
Dünya Bankasının da baskısıyla, etkisiyle son sekiz
yılda 4 milyon 700 bin nüfus artışına karşı,
kamuda çalışanların bu yetersizliğe rağmen 152 bin
kişi, memurun azaltıldığı da açıkça ortaya
çıkmıştır.
Demek ki topluma çıkıp o memurları sosyal
haklarından mahrum, çalışma koşullarına dikkat
edilmeyen memurların aleyhine konuşmak İktidara
yakışmadığı gibi gerçekleri de ortaya
koymamaktadır. Bunun için kamu hizmetlerinin bu yetersizlik nedeniyle
elbette kalitesi düşük olmakla beraber bu memurların yükü de
ağırdır uluslararası standartlara göre.
İşte, bu verilen sözlere ve yıllar geçmesine
rağmen 657 sayılı Yasa değiştirilmeye
kalkılmış, saklı gizli kamu personeli rejimi yasası
hazırlanmış, muhataplarının haberi yoktur.
Memurların ve onların sendikaları, kamu
çalışanlarının hiçbirinin haberi yoktur, saklı
yapılmaktadır ve öylesine 2003 Ocağında söz verilen kamu
personeli istihdam rejiminde yapılacak değişiklik,
korkulduğu için, çok büyük sorunlar yaratacağı bilindiği
için parça parça 657 sayılı Yasada da yine saklı gizli
değişiklikler yapılarak burada parça parça torbada, kenarda
getirilerek, güvencesiz, iş güvencesinden yoksun, iş
güvenliğinden yoksun, iki dudağının arasında,
partizan, kendinden yana olanlara gereken hizmeti verebilecek, verdirebilecek
baskı altında insanlar yetiştirilmektedir. Çelişki
içindedir.
Anayasada memurlara getirilen bir şey yok, haklar geri
götürülmüştür ve çelişki şudur: Bir taraftan 657
sayılı Yasa değiştirilirken diğer taraftan da hiçbir
anlamı olmayan, geriye giden Anayasa değişikliğiyle toplu
iş sözleşmesi yapılacağı söylenmektedir; bu
çelişkidir.
İşte böylesine bir parça elimize
aldığımızda, haksızlıkların,
adaletsizliklerin, Türkiyede var olan bunalımı daha da teşvik
edecek ve tahrik edecek gelişmelerin bir an önce oturulup İç
Tüzükümüzün verdiği yetkiyi, görevi kullanarak bir araştırma
komisyonunun kurulması kaçınılmaz hâle gelmiştir. Çünkü
burada işsizlikle ilgili, o toplumun belirli sorunlarıyla ilgili,
milletvekilleri, muhalefet milletvekilleri, araştırma önergesi
vermekte, burada oy çokluğu nedeniyle, nedenine ve ülkedeki yararına
bakılmadan reddedilmektedir. Sonra da kamuoyuna gidip Sayın
Başbakan tüm Türkiyeye İşsizlikle ilgili veya yolsuzlukla
ilgili veya sokakta yaşayan ve çalışan çocuklarla ilgili herhangi
bir önerisi var olan olursa gelsin bize. diye topluma şikâyet etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Selvi, buyurun,
konuşmanızı tamamlayınız efendim.
M. CEVDET SELVİ (Devamla) İşte bu konular,
yıllardan beri işsizlikle ilgili nedenleri, kaynakları ve çözüm
yollarıyla ilgili araştırmalar reddedildiği için işte
şimdi bu çıkmaz içerisine girilmiştir.
Memurların bu bunalımdan, bu haksızlıktan, bu
tahrikten sonra, verilen sözlerin yerine getirmemesinin sonucunda ortaya
çıkacak olayda da Sayın Başbakan sendikaları, şimdi
hiç konuşmadığı örgütlerini bir tarafa bırakıp
muhalefet partilerine Varsa bir öneriniz getirin... İşte öneriler
buradadır, bu komisyonlarda oturulur konuşulur. Akıllı iktidarlar,
sorumlu iktidarlar, art niyeti olmayan iktidarlar da bu komisyonların
raporlarından yararlanır. İş işten geçtikten sonra,
Türkiye de kangren hâline geldikten sonra bir başbakan ve iktidar
kapı kapı dolaşarak muhalefeti şikâyet edip dedikodu
yapmaz. Bu nedenle biz sizden de rica ediyoruz, bu çok önemli konu için Meclis
araştırmasına oy verirseniz ülkemiz için yararlı olur.
Hepinize bu anlayışla teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Selvi.
Grup önerisinin aleyhinde Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Fatih Arıkan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygı ve hürmetle
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, MHP grup önerisinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, bu önergeyi veren MHP
acaba kendi iktidarı döneminde memurlarla ilgili ne tür
iyileştirmeler yapmıştır, öncelikle onu bir incelemelerini
ve daha sonra bizim yaptıklarımızla
kıyaslamalarını onlara öneriyorum.
Bakınız, sayın milletvekilleri, AK PARTİ
iktidara geldiğinden bugüne kadar kamu personeliyle ilgili olarak birçok
iyileştirmeler yapmıştır. Bunların
bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz: 1991
yılından sonra göreve başlayan kamu çalışanlarına
2004 yılında bir derece verilmiştir. Yine 2004 yılında
memurlarla ilgili disiplin affı çıkarılmıştır.
Açıktan vekil olarak atanan din görevlilerinin kadroya geçirilmesi
sağlanmıştır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Biz ne yaptık burada, siz onu
yaptınız da?
FATİH ARIKAN (Devamla) Sağlık hizmeti yürüten
icapçılara yine nöbet ücreti verilmiştir. Yine çocuk
yardımının sıfır-altı yaş grubunda bir kat
artırımlı olarak ödenmesi sağlanmıştır.
Yine, disiplin kurullarında sendika temsilcilerinin yer
alması 2004 yılında sağlanmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurulu Yönetim Kurulunda kamu görevlileri
sendikalarının temsil edilmeleri sağlanmıştır.
Bunun yanında, istek dışı geçici
görevlendirmelerde süre sınırlaması getirilmiştir. Eskiden
bir memuru geçici olarak bir yere gönderiyordunuz, ondan sonra onun amirinin ya
da o ilgilinin isteği kadar orada kalıyordu ama şimdi buna bir
süre getirilmiştir. Bunlar iyileştirme değil midir?
Çalışma yaşamını ve kamu personelini
ilgilendiren mevzuatın hazırlanmasında sendikaların
önerileri de alınmıştır.
Yine, hamile olan bayan memurlara belli şartlarla gece nöbeti
ve gece vardiyası görevi verilmemesi sağlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, kamuda ücret dengesizliğinin
giderilmesi amacıyla denge tazminatı ödenmesi getirilmiştir.
Yine, sözleşmeli personele sendikalara üye olma hakkı
tanınmıştır.
Bunun yanında, şehit eşlerinin naklen atamalarda
özür grubu kapsamına alınması sağlanmıştır.
KEY hesaplarının tasfiyesi ve bu fonda biriken
paraların ödenmesi yine bizim zamanımızda olmuştur.
Kamu görevlilerinin aylıklarına karşılık
bankalarca verilen promosyonlarının ödenmesi usulünün belirlenmesi,
kamu çalışanlarının bundan faydalandırılması
bizim zamanımızda sağlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, bunlar daha saydığım
çok az şey, bunun yanında birkaç şey daha söylemek istiyorum:
Yine, çocuğu görev mahalli dışında bir
ortaöğretim kurumunu kazanan memura belli şartlarla, öncelikle o yere
atanma hakkının da verilmesi bizim dönemimizde
sağlanmıştır.
Sözleşmeli personele eş durumu sebebiyle yer
değişikliği ve askerlik dönüşü göreve başlama
hakkı yine bizim dönemimizde verilmiştir.
Aile yardımı ödemesinde 2 çocuk
sınırlamasının kaldırılması
sağlanmıştır.
Emekli olanlara verilen 500 lira ödemenin 750 liraya
çıkarılması da yine bizim zamanımızda olmuştur.
Disiplin cezalarında savunma süresinin
artırılması sağlanmıştır.
Yine, tatil günlerinde il dışına
çıkışlarda kolaylık sağlanmıştır.
Eskiden biliyorsunuz hafta sonu bir memurun kendi bulunduğu görev
mahallinden dışarı çıkması amirinin iznine tabiydi ama
biz bugün artık böyle bir sorunu halletmiş bulunmaktayız.
Değerli arkadaşlar, biraz önceki MHPli
arkadaşımın bazı ifadeleri beni gerçekten üzdü. Hep
şirket elemanlarının sıkıntılarından
bahsetti. Ben şunu çok iyi biliyorum, çok değişik firmalarda
çalışan insanlar, çok değişik işlerde
çalışan insanlar bugün şayet devlet kapısında bir
şirket işi varsa inanın ilk önce orayı tercih ediyorlar.
Bugün kendi memleketimde yüzlerce insan, 10 kişi alınacak yer için
Aman, beni de oraya geçirebilir misiniz? diye ricalarda bulunuyor. Oradaki
şartlar kötü olsa bu kadar insan niye oraya müracaat etsin? Zaten
çalışıyor, işi var, buna rağmen devlet
kapısında taşeron elemanı da olsa çalışmak
istiyor. Demek ki buradaki şartlar gerçekten iyi.
AHMET ORHAN (Manisa) Bunda övünülecek bir şey yok
Sayın Vekilim.
FATİH ARIKAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, daha
önceki gündemde Sayın CHP Milletvekili Arkadaşımızın
söylediği bazı şeyleri de burada ifade etmek istiyorum, onlara
cevap vermek istiyorum.
Bir kere memurlara yargı yolu açılmıştır,
yeni Anayasa paketinde bu var biliyorsunuz.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Hangi konuda? Uyarma ve
kınama cezaları
FATİH ARIKAN (Devamla) Mesela uyarma ve kınama
cezalarıyla ilgili, bunlara yine yargı yolu
açılmıştır.
Bunun yanında, YAŞ kararlarına biliyorsunuz-
mahkemeye gitme hakkı tanınmıştır.
Toplu sözleşme hakkı veriliyor, emekliler de bunlardan
yararlanıyor.
M. CEVDET SELVİ (Kocaeli) Yok öyle bir şey canım
yani! Toplu sözleşme falan yok.
FATİH ARIKAN (Devamla) Nasıl yok efendim, Anayasa
maddesinde tamamen var. Çok dikkat edin, lütfen.
M. CEVDET SELVİ (Kocaeli) Tanımı
değişmiştir, daha tehlikeli olmuştur, daha geriye
gitmiştir.
FATİH ARIKAN (Devamla) Lütfen efendim
M. CEVDET SELVİ (Kocaeli) Toplu sözleşme falan yok,
sadece cümle değişmiştir, öyle bir ciddi değişiklik
yok.
FATİH ARIKAN (Devamla) Kamuoyuna, halka sunulan
Anayasayı tekrar bir gözden geçirin. Bunları çok güzel görürsünüz
orada.
Yani kısaca hülasa edecek olursak, gerçekten, biz Hükûmet
olarak, bugüne kadar yapılanların dışında bugünden
sonra da inşallah, memurlarımız için, kamuda
çalışanlarımız için en güzelini yapmaya, en iyi
çalışmayı bir şekilde devam ettirmeye
çalışıyoruz.
Kamu personeline bu kazanımları sağlayan ve bunun
yanında sayamadığım birçok kazanımlar sağlayan AK
PARTİ İktidarı, yeri ve zamanı geldikçe de
iyileştirmelerine devam edecektir.
Ben, bu düşüncelerle MHP grup önerisinin aleyhinde
olduğumu söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı arayın lütfen.
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.05
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 136ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre vermiş olduğu önerinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince,
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in; 3717 Sayılı
Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve
Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657
Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının
(G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı
Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve
Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657
Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar"
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4
Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599,
2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İç Tüzükün 91nci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının geçen birleşimde birinci bölümde yer
alan 9uncu maddesi kabul edilmişti.
10uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Günerin; 3717
sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere
Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununun Bir
Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657
sayılı Kanunun 152nci Maddesinin II-Tazminatlar
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu maddesindeki tasdik konuları
ibaresinden sonra gelmek üzere ve dönemleri ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Manisa Denizli Konya |
Mehmet
Şandır Münir
Kutluata Abdülkadir
Akcan |
Mersin Sakarya Afyonkarahisar |
Mehmet
Günal Oktay
Vural |
Antalya İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 10uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 10- 213 sayılı Kanunun mükerrer 227 nci maddesinin
birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
3. Vergi kanunları kapsamındaki yeminli mali
müşavirlik tasdik işlemlerini elektronik ortamda yaptırmaya
Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Bülent
Baratalı |
İzmir Malatya İzmir |
Halil
Ünlütepe Mustafa
Özyürek |
Afyonkarahisar İstanbul |
(x) 536 S. Sayılı
Basmayazı15/07/2010 tarihli 135inci Birleşim Tutanağına
eklidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL ÜNLÜTEPE
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Vergi Usul Kanununun Mükerrer 227nci maddesinin mevcut
halinde Maliye Bakanlığına uygulamaya ilişkin usul ve
esasları belirleme yetkisi verildiğinden mükellef grupları,
faaliyet ve tasdik konuları ibarelerini madde metnine koymaya ihtiyaç
bulunmamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152'nci Maddesinin
"II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 10
uncu maddesindeki "tasdik konuları" ibaresinden sonra gelmek
üzere "ve dönemleri" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kutluata. (MHP
sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önergemizde, yeminli mali müşavirlerin
tasdik işlemleri, mükellef grupları ve faaliyetleri konularıyla
birlikte dönemlerin de önemli olması dolayısıyla, dönemlerin de
dikkate alınmasını sağlamak üzere dönemleri ifadesinin
kanun metnine girmesini teklif ediyoruz. Önergemize, bu anlamda, bu
açıdan, bu ifadenin önemi açısından destek istiyoruz. O
bakımdan, şimdiden ilgilerinize teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, ben, bugün bu Mecliste konuşulan bir
başka konu vesilesiyle önemli saydığım bir hususa temas
etmek istiyorum. Dün burada Niğde Milletvekilimiz Sayın Mümin
İnan, Milliyetçi Hareket Partisinin çeşitli illerde yaptığı
tarama ve bilgilendirme gezilerinden bir tanesini Sakaryada yapıyor
olması dolayısıyla ortaya çıkan, Sakaryalı
hemşehrilerimizden milletvekillerimize gelen şikâyetlerden birine
dayalı olarak Sapanca Gölü kenarında ve üzerinde yapılan
yanlışlıkları dile getirmişti. Bugün AKP milletvekili
bir arkadaşımız da ona cevap vermek vesilesiyle söz aldı ve
bazı ifadelerde bulundu. Ben, hem bu konuda bir açıklama yapmak hem
de bu bilgilendirme gezilerinde ortaya çıkan durum ve sonuçlarıyla
ilgili Genel Kurulu kısaca bilgilendirmek istiyorum. AKPli Milletvekili
Arkadaşım, diyor ki: Keşke Sakarya Milletvekili
Sapancanın problemini dile getirseydi.
Değerli arkadaşlarım, 22 Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekili Sakaryada söz konusu Milletvekilimizin söylediği gibi bir
iki saatlik değil sabah ondan gece birlere kadar iki gün bu gezileri
sürdürmüşlerdir, iki grup hâlinde ikişer gün üzerinden. Her
gittiğimiz yerde bütün vatandaşlarımızın birçok
şikayetleri var. Bir milletvekilinin
karşılaştığı bir şikâyeti, olumsuzluğu
içinde şüphe celbedecek özellikler gördüğü hususları
vatandaşlar dosyalar hâlinde kendisine verince buradan söylemek görevidir.
O bakımdan, şunu ifade etmek isterim ki: Sakaryada 6 milletvekilinin
5i Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinden oluşmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Sakaryadaki şikayetlerin aza inmesi
konusunda gayret ederlerse kimin konuşması gerektiği konusundaki
tavsiyeden daha yararlı olur düşünüyorum. Bu vesileyle değerli
milletvekillerimizin gezisi vesilesiyle onların topladıkları,
bizlere de intikal eden zaten bildiğimiz birkaç hususu kendilerine buradan
duyurmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, temmuz ayının
yarısını geride bıraktık, üç hafta sonra
fındık toplanacak, bütün Karadeniz Bölgesinde olduğu gibi
Sakarya bölgesinde de piyasanın insafına terk edildiğini bilen
fındık üreticisi -beni bir kenara bırakın- gördükleri her
siyasiden imdat istemektedirler. Bunu iktidar milletvekillerine, Hükûmete
duyurmalarını istemektedirler. Ben Sakaryalı
milletvekillerimizden bu konuda oralarda gezip milleti ferahlatmalarını
istiyorum, ferahlatmalarını bekliyorum. Mümin İnan Beye buradan
cevap yetiştirmek yerine, Mümin İnan Beyin eline tutuşturulan
dosyada neler var onları alıp onunla ilgilenmelerini bekliyorum.
FİSKOBİRLİKin tasfiye sürecine sokulup, diğer taraftan
depolarının özel birtakım şahıslar tarafından
kiralanarak piyasanın insafına bırakılmış
düşük rakamlara indirilmekte olan fındıkların
toplanması için kullanılmasına el atmalarını bekliyorum.
Bu geziler vesilesiyle ortaya çıkan bir
sıkıntılı durumu da sizlerle paylaşmak istiyorum
değerli milletvekilleri. Mesela Hendeke Milliyetçi Hareket Partisinin
diğer milletvekilleriyle beraber bir eski bakanı da gitti. Bu eski
bakanımız Hendekte, Akyazıda, diğer ilçelerde milletin
şikâyetlerini dinledi, not etti, Meclise taşımaya gayret ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kutluata, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) Tamamlıyorum efendim.
Bunun arkasından birkaç gün içerisinde, iktidar partisinin
bir eski milletvekili, bu geziler dolayısıyla, bir eski bakanı
yine Hendek ilçesine gitti. Hendekte çocukların eline
tutuşturulmuş birtakım pankartlarla çocukları etnik
bölücülüğe alet ederek Manavım, Türkiyeliyim, Lazım
Türkiyeliyim gibi bütün grupları saydırmak suretiyle, etnik
bölücülük çalışmalarını Sakarya sathına yayma
faaliyetlerine hız vermişlerdir. Bu ilgili eski Bakan, bugün de
birtakım inciler döktürmüş olan Hüseyin Çeliktir.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanın ayrı
zannettiği ve ayrıştırmaya
çalıştığı bu insanlar, Türkiyeli olmak bir yana, Türk
milletinin parçasıdırlar ve her biri, aynı evin içerisinde ya
anne, ya gelin, ya elti, ya damat, ya dede, ya torun olarak aynı evin, aynı
ailenin parçasıdırlar. Bunları kendi içinde
ayrıştırmaya gayret etmek kadar yakışıksız
bir şey yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) Söylemek istediğim,
Milliyetçi Hareket Partisinin eski Bakanı Sakaryalının derdini
dinlemek için gidiyor, İktidar Partisinin maalesef Bakanlık
yapmış bir şahsı, Sakaryayı böyle dilim dilim
ayırmak üzere gidiyor.
Durumu takdirlerinize sunuyorum ve değerli iktidar
milletvekillerine, Milliyetçi Hareket Partisinin Sakaryadan topladıkları
şikâyetlere kulak asmalarını, onları Hükûmetleri
nazarında takip etmelerini tavsiye ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
Karar yeter sayısı Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, önergeyi oylarınıza
sunup karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.18
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.25
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 136ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Tasarının 10uncu
maddesi üzerinde verilen Sakarya Milletvekili Münir Kutluata ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Arkadaşlar, kâtip üyeler arasında ihtilaf var. İki
dakika süre verip elektronik cihazla oylama yapacağım.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci maddesindeki
Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Manisa Denizli Konya |
Mehmet Günal Abdülkadir Akcan Mehmet Şandır |
Antalya Afyonkarahisar Mersin |
Oktay
Vural Recep
Taner |
İzmir Aydın |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 11inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Halil
Ünlütepe |
İzmir Malatya Afyonkarahisar |
Mustafa
Özyürek Bülent
Baratalı |
İstanbul İzmir |
Madde 11 - 213 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinin (8)
numaralı bendinin sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Ancak, bu bent uyarınca kesilecek özel usulsüzlük
cezasının toplamı bir takvim yılı içinde 100.000 TLyi
aşamaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin (8) numaralı
bendinin sonuna eklenen cümle ile bu bend uyarınca kesilecek Özel
Usulsüzlük Cezasının toplamının bir takvim
yılında 100.000 TLyi aşmaması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
"II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya
Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 11
inci maddesindeki
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Taner, buyurun.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu Tasarısının 11inci maddesiyle ilgili
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu
maddeyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353üncü maddesinin (8)
no.lu bendindeki, matbaacıların belge basımıyla ilgili
görevini tam olarak yerine getirmeyenlere uygulanan usulsüzlük
cezasının bir yılda 114 bin TLyi aşamayacağı
düzenlenmektedir.
Getirilen yeni düzenlemeyle matbaaların yaptıkları
basım işlerini İnternet yoluyla bildiriminde
bulunmadıkları hâllerde kesilmekte olan 420 TLlik usulsüzlük
cezasına bir yıl içinde 114 bin TLlik ceza kesilebileceği
sınırlandırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, AKP temsilcilerinin en önemli
iddialarının başında, Başbakanın tabiriyle,
krizin teğet geçtiği gelmektedir. AKP İktidarının ampulünün
ışığından faydalanabilen bir kısım
yandaş çevre ve iş adamları için doğru olabilir ama ampul
yukarıya baktığından, maalesef, altta kalan millete
yeterince ışık vermiyor ve vatandaş perişan
durumdadır.
Öncelikle şunu sorgulamamız lazım: AKP ekonomik krizden
etkilenmemek için hangi tedbirleri almıştır? 1 kişi
çıksa da bu alınan ekonomik tedbirleri anlatsa ki millet de bilse.
Krizin ekonomi üzerindeki etkileri düşük olduğundan dünyada bankalar
batarken bizim bankaların sağlam olduğundan bahsedenler neden
Banka Denetleme ve Düzenleme Kurulunu, Mevduat Sigorta Fonunu,
Bankacılık Kanununu ve daha birçok ekonomideki düzenlemeyi 57nci
Cumhuriyet Hükûmetinin ve onun koalisyon ortağı olan Milliyetçi
Hareket Partisinden gelen tekliflerle, o bankalarla ilgili düzenlemeler
sayesinde ayakta kaldığından bahsetmiyor? Gündeme getirilmeyen o
kadar çok şey var ki. Örneğin 2003-2009 döneminde yaklaşık
1,2 trilyon borç ana para ve faizi ödediğimizden, bunun 1 trilyon
lirasının da yeniden borçlanarak
karşılandığından bahsetmemektesiniz. Yine, ülkemizde,
seksen yılda verilen cari açık -yani 1923ten 2003 yılına
kadar geçen seksen yılın toplamı- 40 milyar dolar. Son sekiz
yılda ise 165 milyar dolar cari açık verildiğinden hiç
bahsetmiyorsunuz.
Görüşmekte olduğumuz kanun vergi kanunu olduğuna
göre AKP döneminde kayıt dışılığından,
azaldığından bahseden Sayın Bakan veya temsilciler 2002
yılında 6 milyon 450 bin kişi olan mükellef sayısının
şu anda 6 milyon 200 bin seviyelerine düştüğünden neden
bahsetmiyor? 2010 yılı bütçe gelirlerindeki 212 milyar TL vergi
gelirinin sadece ve sadece 60 milyar liralık kısmının
kazanç üzerinden alınan adil vergiler yani üretimden, ticaretten
alınan vergiler, gelir ve kurumlar vergisi olduğundan, kalan 150 milyar
TL verginin ağırlığının 72 milyondan toplanan ÖTV
ve KDV gibi vatandaşın tüketimi üzerinden alınan vergiler
olduğundan neden bahsetmiyorsunuz?
Anayasamızı kendi amaçları doğrultusunda
düzenlemeye çalışanlar, neden Anayasamızın mevcut 73üncü
maddesine göre Herkes, kamu hizmetlerini karşılamak üzere, mali
gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağılımı, maliye politikasının sosyal
amacıdır. hükmü görmezlikten geliniyor da Koç ve Sabancı gibi
zenginlerle asgari ücretlinin ödediği dolaylı vergiler her yıl
artırılmakta?
Neden kazanç üzerinden alınan vergilerin son yıllarda
düşmesinin en önemli etkenlerinden birinin Deniz Feneri, Kimse Yok Mu
gibi devlet yerine vergi toplamaya başlayan dernekler için
çıkarılan 2004 yılındaki Gıda
Bankacılığı Kanunu yani fakirlere yardım amacıyla
gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve
vakıflara yapılan bağışların tamamı gelir
veya kurum kazancından indirilebilir düzenlemesi olduğundan
bahsetmiyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Taner.
RECEP TANER (Devamla) Teşekkür ederim. Değerli
milletvekilleri, ekonomi öyle sizin bahsettiğiniz gibi güllük
gülistanlık değil. Türk milleti köylüsüyle şehirlisiyle,
memuruyla işçisiyle tam bir borç batağında. Bu ülkede
çoğunluğunu yabancılara devrettiğiniz bankacılık
sektörü ise maalesef yüzde 18 büyümektedir, bunun tedbirleri
alınmalıdır. Keşke referanduma götürülen Anayasa
değişikliklerinizde kendinizi koruyacak düzenlemeler yerine milleti
koruyacak düzenlemeler yapsaydınız veya en azından 73üncü
maddeyi uygulasaydınız da bu millet size, yapılacak referandumda
hayır demek mecburiyetinde kalmasaydı.
Kanunun hayırlı olmasını diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı
BAŞKAN Sayın Durmuş, vereyim mi? İsterseniz
daha sonra vereyim. Bu hususta mıydı
konuşacağınız?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sonra olsun.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyelerimiz
arasında yine ihtilaf var.
Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.41
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.47
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 136ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Tasarının 11inci
maddesi üzerinde verilen Aydın Milletvekili Recep Taner ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Oylama için iki dakikalık süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesinin birinci fıkrasındaki
Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Manisa Denizli Konya |
Mehmet
Günal Aldülkadir
Akcan Mehmet
Şandır |
Antalya Afyonkarahisar Mersin |
Oktay
Vural |
İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 12nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek |
İzmir
Malatya
İstanbul |
Bülent
Baratalı Halil
Ünlütepe Kamer
Genç |
İzmir
Afyonkarahisar
Tunceli |
Mehmet
Ali Susam |
İzmir |
Madde 12- 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci
maddesinin dördüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümle eklenmiş ve beşinci fıkrasında yer alan 15 gün
ibareleri 45 gün, 1/4 ibaresi 1/10, 1/2 ibaresi 1/5,
altıncı fıkrasında yer alan 1/2 ibaresi 1/5 şeklinde
değiştirilmiştir.
Ancak, bu fıkra uyarınca bir takvim yılı
içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı 770.000 TLyi
geçemez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç. (CHP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu madde Vergi Usul Kanununun mükerrer 355inci maddesinde
beyannamelerin süresinden on beş gün sonra verilmesi sırasında
kesilecek usulsüzlük cezası süresini, on beş günlük süreyi kırk
beş güne çıkarıyoruz. Bir de tahsilat ve ödemeleri banka ve
benzeri finans kurumu veya PTT kanalıyla yaptıran kişilere,
banka kanalıyla yapmamaları hâlinde özel usulsüzlük cezası
kesilmesini Vergi Usul Kanunu emrediyor. Burada senede 770 bin lira özel
usulsüzlük cezası kesilmesi öngörülüyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, Meclisin
çalışmasını görüyoruz, Parlamento âdeta curcuna gibi
çalıştırılıyor. Bugün, Tayyip Erdoğan
çıktı, bir konuşma yaptı, bütün televizyonlar
konuşmasını verdi ve bu yaptığı
konuşmanın hepsi yalan yani hepsi demeyelim de büyük bir
kısmı yalan.
OSMAN DEMİR (Tokat) Yalan sana yakışır.
KAMER GENÇ (Devamla) Nasıl yalan? Efendim Bu
Anayasayı kabul ederseniz Türkiyenin kaderi değişecek,
Türkiyeye aydınlık gelecek gelecek. diyor. Şimdi, arkadaşlar,
Anayasa referandumda kabul edildi, ne olacak? Anayasa Mahkemesine 3 tane üye
Mecliste seçilecek, bu Meclisin seçtiği 2 üye Sayıştaydan ve 14
üyesini de Abdullah Gül atayacak. Nasıl atayacak? Size söyleyeyim:
Şimdi, Abdullah Gülün atayacağı kişiler, işte, YÖK
Başkanlığına atadığı kişi ortada.
OSMAN DEMİR (Tokat) Şimdi kim atıyor?
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, yani bir üniversitede seçim
yapılıyor, 32 oy alanı atamıyor, göndermiyor, 1 oy
alanı gönderiyor. Yani Abdullah Gülün Anayasa Mahkemesine
atayacağı kişilerin tıyneti de bu şekilde olacak, hak
duygusu da, adalet duygusu da
Ondan sonra ne olacak? Şimdi, Anayasa
Mahkemesi ne yapıyor? Parti kapatıyor. Artık, bundan sonra AKP
ne yaparsa yapsın kapatabilir mi veya bir başka partiyi? Ancak muhalif
partileri kapatabilir. Anayasa Mahkemesi ne yapıyor? Kanunları iptal
ediyor. Arkadaşlar, burada AKPnin çıkardığı bir tek
kanun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebilir mi? Edilemez. Anayasa
Mahkemesi ne yapıyor? Yüce Divan görevini yapıyor. Burada, AKP
iktidardan düştükten sonra, o kadar soygun var, devletin bütün
malları, mülkleri talan edildi, ihaleler yandaşlara verildi, bunlar
da Anayasa Mahkemesine gidecek. AKPli bakanlar ve Başbakan ne yapacak?
Hepsi beraat edecek.
Ey Türk vatandaşları, beni dinleyin: Böyle bir Anayasa
Mahkemesi Türkiyeyi karanlığa götürür. Bunu bilesiniz ve göresiniz.
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Yalan söylüyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, diyor ki: Yurt
dışına vatandaşlar serbest çıkacak. Kimler
çıkacak? Vergi kaçakçıları çıkacak, serbest; naylon
faturacılar çıkacak, hayalî ihracatçılar gidecek ve bunlar hem
hayalî ihracat yapacak hem naylon faturacılık yapacak hem vergi
kaçakçılığı yapacak ve bundan sonra da bunlar yurt
dışına elini kolunu sallaya sallaya gidecek. Tayyip Beye göre
bunlar getirilmiş çok büyük hak ve özgürlüklerdi.
El insaf arkadaşlar! Ey vatandaşlar, dinleyin:
Bakın, yılların politikacısıyım. Eğer bu
Anayasa referanduma giderse, referandumda kabul edilirse, artık, Türkiye
Cumhuriyeti devletine geçmiş olsun arkadaşlar.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Sana geçmiş olsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Ey vatandaşlar, bunu bilesiniz.
Şimdi, yargı bağımsızlığı
ne olacak? Yargı tamamen Adalet Bakanlığının emrine
giriyor yani Adalet Bakanlığı ne yapıyor? İstediği
hâkim ve savcı hakkında soruşturma izni veriyor, istemediği
hâkim ve savcı hakkında soruşturma izni vermiyor.
Bu Hükûmetin uygulamaları ortada. Hâkimler ve savcılar
kendisine karşı olan bir karar vermişse o hâkim ve savcılar
sürülüyor. İşte, Sincan Hâkimi arkadaşlar. Abdullah Gülün
kayıp trilyon davasında kendisinin hakkında aleyhine karar
verdi, Yargılanmalıdır. dedi. Ne yaptı? Başına
gelen kalmadı. Ayrıca, burada, 9 Eylül Üniversitesinde, yüzde 45 oy
alan rektörü seçmedi Abdullah Bey, getirdi, yüzde 10 oy alan rektörü seçti.
Ankara İdare Mahkemesine dava açıldı. Ankara İdare
Mahkemesi dedi ki: Bu seçilen rektör rektörlük vasfına sahip
değildir. Bu seçim keenlemyekündür. dedi ve buna yürütmenin
durdurulması kararını verdi. Hâkim hemen ertesi gün Erzuruma
gönderildi.
Ey vatandaşlar! Bunlara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Necdet Sezerden öğrendi
Abdullah Gül.
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bunlara inanmayın.
Bakın, Türkiye karanlık bir rejime giriyor çünkü Anayasa Mahkemesi
Bakın, geçen gün burada bir kanun çıkardınız, nükleer
enerji. Gittiniz, Ruslarla özel sözleşme yaptınız,
anlaşmayı buradan geçirdiniz. Türkiye bu anlaşmayla tam 25
milyar dolar zarar ediyor. Şimdi, memleket bu kadar soyuluyor. Türkiyeye
ne getiriyor? Dolayısıyla, bu memlekette hukuk herkese lazım.
HAMZA YERLİKAYA (Sivas) En çok da sana lazım.
KAMER GENÇ (Devamla) Değerli vatandaşlar, değerli
arkadaşlarım; şimdi, ne olacak? Televizyonlara devamlı
çıkacak Tayyip Erdoğan, bütün kanallar kendi
konuşmalarını verecek ama karşısında kimse
konuşmayacak. Birisi şimdi çıkmış diyor ki: Bu
Anayasa oylaması kabul çıkarsa memurların maaşlarına
yüzde 17 zam yapılacak. Görüyorsunuz, ne gerçek dışı ne
yalanlar ne insanları kandırmak için olaylar atılıyor
ortaya. Onun için, bu Anayasanın her hâlükârda referandumda reddedilmesi
lazım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.59
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.05
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 136ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Tasarının 12nci maddesi
üzerinde verilen Tunceli Milletvekili Kamer Genç ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesinin birinci fıkrasındaki
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Emin Haluk Ayhan
konuşacak efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Taner.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanununun 13üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu
madde ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 367nci maddesinin birinci
fıkrasında değişiklik yapılmaktadır. Getirilen
yeni düzenlemeyle, yaptıkları inceleme esnasında muhasebesinde
bilmeden sahte evrak veya belge kullananların tespiti hâlinde durumun
ilgili cumhuriyet savcılığına bildirilmesi mecburiyeti
getirilmektedir.
Öncelikle
BAŞKAN Sayın Taner, biz şu anda 12nci maddeyi
konuşuyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, Sayın Ayhanın
konuşması var.
BAŞKAN Sayın Şandır, bir
karışıklık oldu galiba. Ben ikaz etmedim.
Sayın Taner, müsaade ederseniz -zaten imzanız da yok bu
önergede- Sayın Ayhanın konuşması lazımdı, uygun
olan oydu ama yaptınız.
Buyurun efendim, Sayın Ayhanı çağırayım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tabii, ben söyledim, Sayın
Emin Haluk Ayhan konuşacak. dedim, siz Recep Taneri
çağırdınız efendim.
BAŞKAN Hayır, farklı madde üzerinde
konuşuyor zaten Sayın Taner.
Emin Bey, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
yoğunlukta bu tür karışıklıklar olabiliyor.
Şimdi, görüşülmekte olan tasarının 12nci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değişiklik önergemizin gerekçesi: Elektronik ortamda
verilme zorunluluğu getirilen bildirim ve formlar süresinden sonra
düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formlar için ceza kesilmesinin
doğru bir uygulama olup olmadığı
tartışmalıdır. Bu konuda bir ceza uygulanacaksa dahi,
bazı tekerrür şartlarının getirilmesi ve ceza
tutarının asgari düzeyde tutulması gerekmektedir. Ayrıca,
cezaların caydırıcılığının ve
ödenebilir düzeyde olmasının yaptırımının
uygulanabilirliği bakımından da önemi büyüktür.
Şimdi, gerçekten, Sayın Bakan dün burada iç
tasarrufların yetersizliğinden
bahsetti. Bunlar önemli meseleler. Gerçekten, bu Parlamentoda kanun
yapmak kadar bu memlekete istihdam sağlayacak yatırımların
yapılması için sağlanacak kaynakların tespiti
açısından Parlamentoda görüşülmesi son derece önemli. Biz
bunları görüşmüyoruz, bunları müzakere etmiyoruz, bunlarla
ilgili konuşmuyoruz. Gerçekten, getirilen kanun tasarısı da ne
kadarı lüzumlu, ne kadarı gerekli, ne kadarı gerekli olmayan
şeyleri ihtiva ediyor bunları bilmeden sayın vekillerin burada
ilgisini de çekmeyen hususlarda tartışmaya
çalışıyoruz. Ama gerçekten -burada ben de bahsettim- gereksiz
bir sürü şeyi burada görüşmek için zorlanacağınıza,
istihdam yaratacak yatırımların kaynağı için
tasarrufları artıracak hususları görüşelim. Kısır
çekişmelerle burada kötüyü iyi, iyiyi kötü gösterecek ifadelerden
kaçınmamız lazım. Bütçe şu kadar arttı
ocak-haziranda diye ifade kullanıyorsunuz. Haziranda da tablo
farklı, ocak-hazirandaki gibi değil, iş aşağı
doğru gitmeye başladı, buna bir bakmamız lazım. Nakit
dengesi, gerçekten baktığınız zaman haziran ayında
kötü. İthalde alınan KDVyi söyledik, yüzde 40-50lerdeki
artış yüzde 7lere düşmüş. Bunlar birer sinyal, gelecek
açısından acil tedbir almanız gereken şeyler. Siz burada
gerçek gündemle uğraşmıyorsunuz, önünüze doğru
bakmıyorsunuz. Ne olacağını vatandaş sizden bekliyor.
Bakın Sayın Bakan, bir ülkenin hızlı ekonomik
büyüme gerçekleştirmesi kadar büyümenin istikrarlı hâlde uzun dönemde
sürdürülebilmesiyle ülkenin gelişmişlik düzeyinin korunması ve
artırılması yüksek gelişmişlik seviyesindeki ülkelerle
arasındaki farkı kapatması açısından önemli bir
husustur. Yatırım kavramı, ekonomideki yapısal
dönüşümü sağlayan ve millî geliri artıran sermaye stokuna
yapılan ilaveleri de ifade etmektedir. Bu itibarla ekonomik istikrara
ulaşma yolunda ve ekonominin yapısında bir değişiklik
yapılması gerektiğinde kullanılacak en önemli politika
aracının yatırımlar olduğu açıktır. Bu
bakımdan, yatırımlar ister sermaye stoku olsun ister beşerî
sermaye stokuna yapılsın ekonominin üretim düzeyini
artırırlar. Ekonominin üretim düzeyini artıracak yatırımlar
yapılabilmesi için kuşkusuz kaynak gereksinimine ihtiyaç vardır.
Ülkede tasarrufların seviyesinin yatırımların altında
seyretmesi durumunda cari işlemler açığı oluşacak. Bu
durumda, gereksinim duyulan kaynakların dış dünyadan
sağlanması gerekecektir. Cari işlemler açığındaki
artışın ülkenin kırılganlığını
artıracağı ve ekonomik istikrarın sağlanması
yönünde önemli bir engel oluşturacağı için ülkenin tasarruf
seviyesinin ve yatırımlara ayrılan kaynakların
yükseltilmesi, ekonominin, büyümenin sürdürülebilmesi açısından büyük
önem taşımaktadır.
Türkiye'nin karşılaştığı temel
makroekonomik problemlerden birisi, diğer ülkelerle
karşılaştırıldığında gözlenen, sizin de
ifade ettiğiniz gibi, yurt içi tasarruf oranlarıdır. Gelin
bunları tartışalım. Buraya ne ilave kaynak koyabiliriz,
yatırımlar için ne ilave edebiliriz, gerek beşerî sermaye
gerekse diğer yatırımlara ne kadar kaynak ilave edebiliriz? Biz
bunları görüşmüyoruz, biz çok farklı şeyleri görüşüyoruz.
Bakın mali kural dediniz -bir sonraki önergede belki onlara
da değineceğim- sanki sadece Türkiyeyi değil dünyayı
kurtaracaktı sizin Mali Kontrol Kanununuz. Bugün duyduğum
kadarıyla, sanıyorum ondan da vazgeçiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayhan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Şimdi, ondan neden
vazgeçiyorsunuz, bilmiyorum. Sayın Başbakan Yardımcısı
bize yukarıda ifade etti
Avrupalılar bile, bunu bu kanun çıktıktan sonra
copyright olmasın diye izninizle
belki kullanabilir miyiz dediler. dedi. Avrupalıları biz bundan niye
mahrum ediyoruz? Gelin, hem bu memlekete faydası olsun hem
Avrupalılar bu mali kuraldan istifade etsin. Yukarıda iki
ayağımızı bir pabuca soktunuz Komisyonda mali kural diye
diye. Getirdiğiniz mali kuralın formülü de
tartışılır. Gerçi hakeza o orada
tartışılmadı, 5inci maddede böyle şeyler vardı
ama.
Şimdi, gerçekten, Hükûmet, gündemine hâkim değil, ne
yaptığını bilmiyor, memleketin ihtiyacını
bilmiyor, ekonomik anlamda hangi kanunun, hangi ihtiyaçların gerekli
olduğunu bilmiyor. Siz sadece burada Anayasa Mahkemesinden dönen
hususları revize etseydiniz ve tekrar onlar dönmeyecek şekilde
organize etmiş olsaydınız bile bu memlekete çok
hayırlı hizmetler yapmış olurdunuz.
Ben bu vesileyle yüce heyete tekrar saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Önergenin oylanmasından önce bir yoklama talebi
vardır.
Şimdi arkadaşlarımızı tespit
edeceğim: Sayın Hamzaçebi, Sayın Özyürek, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Keleş, Sayın Çakır, Sayın Yazar,
Sayın Genç, Sayın Öztürk, Sayın Emek, Sayın Köktürk,
Sayın Güner, Sayın Hacaloğlu, Sayın Ağyüz, Sayın
Ünsal, Sayın Kesici, Sayın Yalçın, Sayın Orhan, Sayın
Uslu, Sayın Işık, Sayın Taner.
Sayın milletvekilleri, ismini kaydetmiş olduğumuz
arkadaşlar yoklamaya girmeyeceklerdir.
Yoklama için -toplantı yeter sayısı için- üç dakika
süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı
Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve
Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657
Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar"
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4
Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599,
2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 13üncü madde üzerinde aynı
mahiyette iki önerge vardır, önergeleri birlikte işleme
alacağım ve istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Giden ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı Harçlar
Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında
Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152'ncı Maddesinin II-Tazminatlar
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü maddesindeki inceleme
sırasında ibaresinin vergi incelemesi sırasında
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Abdülkadir
Akcan E. Haluk Ayhan |
Manisa Afyonkarahisar Denizli |
Recep
Taner Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı |
Aydın Mersin Konya |
Mehmet
Günal Oktay
Vural |
Antalya İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu İle
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 13'üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Bülent
Baratalı Halil
Ünlütepe |
İzmir İzmir Afyonkarahisar |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek Ahmet Tan |
Malatya İstanbul İstanbul |
Madde 13- 213 sayılı Kanunun 367 nci maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Yaptıkları vergi incelemeleri sırasında 359
uncu maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden
maliye müfettişleri, hesap uzmanları ile bunların
yardımcıları ve gelirler kontrolörleri ile stajyer gelirler
kontrolörleri tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun
mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan
diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme
komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı
veya defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet
başsavcılığına bildirilmesi mecburidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Vergi inceleme elemanlarının Vergi Usul Kanunu'nun 359
uncu maddesinde yazılı suçları vergi incelemeleri
sırasında tespit etmeleri halinde Cumhuriyet
Savcılıklarına suç duyurusunda bulunmaları uygun
olacağından söz konusu değişiklik önerilmektedir.
BAŞKAN Sayın Şandır, diğer önergenin de
mi gerekçesini okutayım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Taner konuşacak
efendim.
BAŞKAN Sayın Taner, buyurun.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunuyla ilgili vermiş olduğumuz 13üncü maddedeki
değişiklik üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki dün olduğu gibi saat
ikiden gece ikiye kadar on iki saat çalışma olursa, arkasından
bu tür aksaklıkların, bu tür hataların yapılması da
doğal hâle gelir.
Biraz önce bahsettiğim gibi, görüşmekte olduğumuz
bu madde 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 367nci maddesinin birinci fıkrasını
düzenlemektedir.
Bu maddenin ne olduğuna baktığımızda da
yeni düzenlemeyle inceleme esnasında muhasebesinde sahte evrak veya belge
kullanan insanların cumhuriyet savcılığına
bildirilmeleri istenilmektedir. Geçmişte sahte belge kullanan insanlarla
ilgili, bunu bilerek kullanmaları mecburiyeti varken daha sonradan bu
düzenleme kaldırılmış, sonraki dönemde de sahte belge
düzenlemeyle ilgili ispat yükümlülüğü iddia edenden alınarak sadece
raporlara bağlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, böylesine keyfî uygulamaların
zirvede olduğu ve bu yapılan düzenlemenin de yarınlarda ne tür
keyfîlikleri ortaya çıkaracağını bilememekteyiz.
Hükûmet politikalarının aleyhinde yayın yapan
basın kuruluşlarına, bölgesel veya yerel olarak aleyhlerinde
faaliyet gösterdikleri veya muhalif oldukları için haklarında
inceleme başlatılarak susturulan, baskı altına
alınanların olduğu bir ortamda, bu yeni getirilen düzenleme
yanlış uygulama yapanların elinde herhâlde çok daha tehlikeli
bir konuma gelecektir.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz 1920lerden 1980lere kadar
kalkınma modeli olarak yatırım ve üretim politikalarına
önem verirken, 1983 yılından itibaren tüketim ekonomisine geçmiş
ve bunun sonucu olarak 1985 yılında başlayan özelleştirme
ve yabancılaştırma furyası AKP İktidarı döneminde
tavan yapmış ve özelleştirmeler, maalesef, peşkeş
hâlini almıştır.
Özelleştirme uygulamalarının
başlatıldığı 1985ten 2002 dönemine
baktığımızda, 7 milyar 996 milyon dolar olan
özelleştirme son sekiz yılda 34,5 milyar dolar seviyelerine çıkmıştır.
Bunun neticesinde de kendi ilim olan Aydından başlarsak,
Kuşadası Limanı İsrailliye; İzmir Limanı Çinliye;
PETKİM Azeri ve Ermeniye; Türk Telekom ve İETT garajı Araplara;
Avea, MNG Bank Lübnanlıya; Eczacıbaşı İlaç Çeklere;
DÖKTAŞ Finliye; İzocam, Başak Sigorta, TEB Bankası,
Denizbank Fransıza; Oyakbank Hollandalıya; Adabank ve Türkiye Finans
Kuveytliye; Süper FM Kanadalıya; Yeni Rakı, TGRT, Beymen, Garanti
Bankası ve Akbankın bir kısmı Amerikalıya; araç
muayene ve Demirdöküm Almanlara; Telsim, Migros, Demirbank İngilizlere;
Alternatif Bank ve Finansbank Yunanlılara gibi liste devam etmektedir.
Yine bu tabloda, yabancılara toprak satışı
adı altında son sekiz yılda 86 bin yabancıya satılan
vatan topraklarımız ile yabancıların eline geçen
bankaların, kredilerini ödeyemedikleri için el koydukları
çiftçilerimizin, üreticilerimizin arazileri de değerlendirmeye tabi
tutulmamıştır.
Değerli arkadaşlarım, bunların bir çoğu
siz iktidara gelmeden önce, yani sekiz yıl önce Türkün malıydı
ama bugün maalesef elimizden çıkmış durumda.
Değerli milletvekilleri, 2002 yılında 57nci
Cumhuriyet Hükûmetinden görevi devraldığınızdaki gayrisafi
yurt içi hasılanın sektörlere göre dağılımına
baktığımızda bir başka ilginç gelişmeyi
görmekteyiz. 2002 yılında gayrisafi millî hasılanın yüzde
12,2si tarım sektörüne ait iken, bu pay AKP İktidarı döneminde
yüzde 6lara gerilemiştir. Tarım sektörünün payı azalırken,
maalesef tarımın istihdamdaki payı ise hâlâ devam etmektedir.
Tarımsal desteklerde de durum farklı değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Taner.
RECEP TANER (Devamla) Tarımsal desteklerde de durum
aynıdır. 2002 yılında verilen tarım desteklerinin 2009
yılına gelindiğinde rakam olarak artmasına rağmen
tarım kesiminin hakkı alınmış durumda değildir.
Bunu, 2002 yılı gayrisafi yurt içi hasıladaki tarımsal
desteklerin payı ile 2009 yılındaki desteklerin payını
karşılaştırdığımızda net bir
şekilde görmekteyiz. 2002 yılında gayrisafi yurt içi
hasılanın binde 65ini alan çiftçimiz için bugün maalesef bu binde 50
civarlarına düşmüştür. Çiftçimiz sekiz yıldır ürününü
aynı veya daha düşük fiyatlardan değerlendirirken, gübrede,
ilaçta, mazotta yüzde 100lerin üzerinde bir artış olmuştur.
Ekonomik politikalarınız üreten kesim için maalesef
hayırlı olmamıştır. Dolayısıyla bu
yapılacak referandumda üreticiler size cevaplarını hayır
oyu olarak vereceklerdir.
Saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, karar yeter
sayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN Evet, birlikte işleme aldığım
önergeleri oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Bir dakika süre vereceğim ve elektronik oylama cihazıyla
oylama yapacağım.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.32
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.37
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 136ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
536 sıra sayılı Tasarının 13üncü
maddesi üzerinde verilen aynı
mahiyetteki iki önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Oylama için iki dakikalık süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki
veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın
değişmiş olması ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Manisa Denizli Konya |
Mehmet
Günal Abdülkadir
Akcan Mehmet
Şandır |
Antalya Afyonkarahisar Mersin |
Oktay
Vural |
İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 14üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek |
İzmir Malatya İstanbul |
Halil
Ünlütepe Bülent
Baratalı Mehmet
Ali Susam |
Afyonkarahisar İzmir İzmir |
Madde 14- 213 sayılı Kanunun 369 uncu maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Yanılma ve görüş değişikliği:
Madde 369- Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı
ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma
tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş
olması halinde vergi cezası kesilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz.
Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların
genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle
görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, görüş
değişikliğine ilişkin tebliğ ve sirkülerler, geriye
doğru da hüküm ifade etmek üzere yayımı tarihinde yürürlüğe
girerler.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile VUK'nun yanılma başlıklı 369 uncu
maddesi değiştirilerek, yetkili makamların genel tebliğ
veya sirkülerde yer alan görüş ve kanaati değiştirmesi
durumunda, değişikliğin geriye yürümeyeceği hükme
bağlanmaktadır. Değiştirilen genel tebliğ ve
sirkülerler çerçevesinde önceden mükelleflere fazladan ödettirilen vergilerin
düzeltilmesinin kabul edilmemesi mükelleflerin vergi idaresine olan güvenini
zayıflatacaktır.
Maddede yargı kararları üzerine iptal edilen tebliğ
ve sirkülerlerle ilgili olarak geriye yürütmenin mümkün olacağı ifade
edilmektedir. Bu hüküm olmasa da yargı kararları üzerine zaten bu
şekilde hareket etme zorunluluğu vardır. Bu nedenle söz konusu
hüküm, malumun ilanından başka bir anlam
taşımamaktadır. İşbu değişiklik önergesi bu
sakıncaları ortadan kaldırmak üzere verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı Harçlar
Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında
Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152nci Maddesinin II-Tazminatlar
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasındaki veya bir hükmün
uygulanması tarzına ilişkin bir içtihadın
değişmiş olması ibaresinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ayhan, buyurun.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 14üncü maddesi üzerine verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değişiklik önergemizin gerekçesi: Madde metninden
çıkartılmasını istediğimiz ifade uygulanabilir bir
hüküm değildir, bu ifade mevcut kanun metninde yer almaktadır ancak
içtihat ile ne kastedildiği açık değildir. İçtihat ile
içtihadın birleştirilmesi kararı kastediliyorsa bu kararlar
idareyi bağlayacağından hiçbir şekilde yasada yer
almasına gerek yoktur; diğer taraftan, bu kararlar
dışında kalan diğer kararlar kastedilmişse, yine bu
kararların özelge gibi değerlendirilmesi hukuken mümkün
değildir.
Şimdi, biraz önceki önerge üzerine konuşurken iç
tasarrufların yetersizliğinden bahsettik, bunun önemli bir mesele
olduğunu, Sayın Bakan da, dün, bunu görüşürken, çok önemli bir
husus olduğunu ifade etti. Bu nedenle, gerçekten bu konunun üzerinde
durulmasının devamının gerektiğine inanıyorum. Bu
konudaki değerlendirmelerimi biraz daha sürdürmek istiyorum. Bunları
kayda geçsin diye de söylüyorum.
Gerçekten 2001 krizini takip eden dönemde değişime
uğrayan tasarruflar
Artık özel sektör tasarruf oranları
düşmüş iç tasarruflarda, kamu tasarrufları artmaya
başlamış. Bu gelişmede özel kesim tüketim talebinin etkisi
olduğu kadar, kamu sektöründe benimsenen yüksek faiz dışı
fazla politikası neticesinde artan tasarruflar da etkili olmuştur.
2002 yılında negatif yüzde 4,8 olan kamu kesimi
tasarruflarının yurt içi hasıla içindeki payı 2005
yılından itibaren pozitife geçmiş, 2008 yılının
son çeyreğinden itibaren hissedilen ekonomik kriz ile 2009
yılında kamu sektörü tasarrufları dört yıl sonra tekrar,
maalesef, negatife dönmüştür ve kamu tasarruflarının yurt içi
hasıla içindeki payı negatif olmuştur.
Bununla birlikte kamu kesimi tasarruf açığının
yurt içi hasıla içindeki payı 2002 yılında 9,8 seviyesinden
2009 yılında ancak 2,9 puan azalabilmiş ve yüzde 6,9
olmuştur. Bu, istikrarın yok olduğu anlamına gelir.
Kamu kesimi tasarruflarında bu gelişmeler gözlenirken
özel sektör tasarruflarının yurt içi hasıla içindeki
payında 2002-2009 döneminde ciddi düşüş kaydedilmiştir.
2002 yılında yüzde 23,4ü, yurt içi hasılanın, tasarruf
olan özel sektör 2009 yılına gelindiğinde yüzde 16,8
civarında tasarruf edecektir. Bununla birlikte, Türkiyede uzun
yıllardır tasarruf fazlası vermekte olan özel kesim 2005
yılından itibaren tasarruf açığı vermeye
başlamış, 2008 yılına gelindiğinde özel sektör tasarruf
açığının yurt içi hasıla içindeki payı yüzde
2,7ye yükselmiştir. Özel tasarruflardaki bozulmanın kamu
tasarruflarındaki düzelmeden daha fazla olması neticesinde genel
olarak ekonominin dış tasarruflara olan ihtiyacında bir azalma
gözlenmemiş, aksine dış tasarruflara olan ihtiyaç
artmıştır; bir anlamda, dış kaynaklar, artık özel
sektör tasarruf açıklarını finanse etmek için
kullanılır hâle gelmiştir. Seçilmiş bazı ülkelerde
tasarruf oranlarının millî gelir içindeki paylarıyla da -gerek
birçok gelişmiş ülke gerekse gelişmekte olan ülkelerle-
karşılaştırıldığında Türkiye'nin
tasarruf oranları oldukça düşük bir seviyede bulunmaktadır. Kriz
sonrası dönemde izlenen programla bütçe açıkları hızla
aşağıya çekilmeye
Maliye politikası alanında yüksek
faizle dış fazla verilmesi uygulaması kamu gelirlerinin
artırılması yoluyla değil, daha çok harcamaların
kısılması yoluyla sağlanmış, kapsamlı bir
vergi reformu ortaya konulamadığı için faiz dışı
fazla hedefine ulaşılması hedefi özellikle yatırım
harcamalarının kısılmasıyla sürdürülebilmiştir.
Vergi gelirleriyle kamu sabit sermaye
yatırımlarının yurt içi hasıla içindeki
paylarında son sekiz yılda bir artış kaydedilememiş,
aksine az da olsa bir düşüş gözlenmiştir. 2002 yılında
yurt içi hasılanın yüzde 17,1i oranında bir vergi geliri olan
Türk ekonomisinin 2009 yılına gelindiğinde vergi gelirinin yurt
içi hasıla içindeki payında önemli bir değişiklik
olmamıştır.
Kamu yatırımlarındaki fiziki, sosyal, imalat
sektörü ve diğer alt başlıklar
toplulaştırılıp incelendiğinde ise göze çarpan,
kamunun sosyal ve fiziki altyapı yatırımlarında gözlenen
düşüştür, maalesef hadise böyledir. Ülkenin fiziksel ve sosyal
altyapısının yenilenmesinin ve geliştirilmesinin taşıdığı
büyük önem düşünüldüğünde, kamunun bu yatırımlardaki önemi
göz önüne alındığında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
son dönemde kamu yatırımlarının yurt içi
hasıla içindeki payında kaydedilen düşüşün ekonominin
büyüme potansiyelini olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.
Şimdi, bunları sürdürmek, ileriki önergelerde de devam
ettirmek mümkün olacak. Yalnız, ifade etmek istediğim bir şey
var. Şu, Maliye Bakanlığının yayını. 2009
yılı Mahallî İdareler Mali İstatistikler Bülteni
Mayıs 2010da yayınlanmış.
Şimdi, bunun içine baktığınız zaman,
toplam mahallî idareler yükümlülüklerinin 2006 yılında 30,9 milyar
TLden 2009 yılında 51,2 milyar TLye yükseldiğini görüyoruz.
Artış yüzde 66. Belediyeler ise aynı dönemde artış
yüzde 70. Belediyelerin bütçe emanetlerindeki artış yüzde 96.
belediyelerin bağlı idarelerinde yükümlülük artışı, il
özel idarelerinin yükümlülük artışı yüzde 70.
Şimdi, bunları düşündüğünüz zaman önümüzdeki
seçimlerde siz bu tablonun ne hâle geleceğini biliyor musunuz? Mali
kuraldaki vazgeçmenizin sebebi bu mu Sayın Bakan, bunu öğrenmek
istedim, kamuoyuna bunu ifade etmek istedim.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 15inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek |
İzmir Malatya İstanbul |
Bülent
Baratalı Halil
Ünlütepe Yaşar
Ağyüz |
İzmir Afyonkarahisar Gaziantep |
Madde 15 - 213 sayılı Kanunun 413 üncü maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Mükelleflerin izahat talebi:
Madde 413 - Mükellefler, Gelir İdaresi Başkanlığından
veya bu hususta yetkili kıldığı makamlardan, vergi
durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve
tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında yazı ile izahat
isteyebilir.
Gelir İdaresi Başkanlığı, kendisinden
istenecek izahatı özelge ile cevaplandırabileceği gibi,
aynı durumda olan tüm mükellefler bakımından uygulamaya yön
vermek ve açıklık getirmek üzere sirküler de yayımlayabilir.
Sirküler ve vergi mahremiyetine ilişkin hükümler gözönünde
bulundurulmak şartıyla özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığınca
internet ortamında yayımlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152'nci Maddesinin
11-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
413 üncü maddesine aşağıdaki iki fıkranın eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Abdülkadir
Akcan E. Haluk Ayhan |
Manisa Afyonkarahisar Denizli |
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Mehmet
Günal |
Konya Mersin Antalya |
Oktay
Vural |
İzmir
|
Sirküler ve vergi mahremiyetine ilişkin hükümler göz önünde
bulundurulmak şartıyla özelgeler, Gelir İdaresi
Başkanlığınca internet ortamında yayımlanabilir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Maliye Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının 15inci maddesi üzerine verdiğimiz
önerge hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Vergi Usul Kanununun 413üncü maddesine göre mükellefler Maliye
Bakanlığından veya Maliye Bakanlığının
yetkili kıldığı makamlar tarafından, vergi
durumları ve vergi uygulaması bakımından açık olmayan
ve mükelleflerin tereddütlü gördükleri hususlar hakkında izahat
isteyebilmektedirler. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de
yetkili makamlar da açıklama istenen konularda mükelleflere
yazılı açıklama vermek zorundadırlar. Bu yazılı
açıklamaların uygulamadaki adı mukteza veya özelgedir. Aynı
konuda açıklama talebi birden fazlaysa bu konuda sirküler adı
verilen metinlerle ortak açıklama da yapılabilmektedir. Bu
tasarının 15inci maddesiyle özelgelerin yayınlanması
öngörülmektedir. Böylelikle vergi incelemelerinde yayınlanan bu özelgeler
dikkate alınarak özelgelerin tamamı vergi hukukunun asli kaynağına
dönüştürülmektedir. Bu durumda özelgeler icrai işlem
olacağından yargı organlarında iptal talebiyle de dava
açılabilecek düzenleyici bir işlem hüviyetine
kavuşmaktadır. Bu durum ayrı bir hukuksal süreç
başlatacaktır. Düzenleyici işlem niteliğine bürünen
özelgelerin değiştirilmesi hâlinde ise yine ayrı bir hukuksal
sonuç ortaya çıkacaktır. Özellikle kişinin lehine yapılan
değişikliklerde cezanın ortadan kalkması hâlinde lehe olan
hüküm uygulanacağından geçmişe dönük etki de yaratabilecektir.
Gelir İdaresi Başkanlığına verilecek
özelge talebine belli bir süre içerisinde veya söz konusu özelgeye konu olan
verginin beyan dönemi içinde cevap verilme zorunluluğu getirilmesi yerinde
olacaktır. Ayrıca, çıkarılacak yönetmelikle özelge
talebinin Dilekçe Kanunu ve Bilgi Edinme Kanunu ile de ilgisinin kurulması
gerekmektedir. Mevzuatın yeterince açık olmamasından,
mükelleflerin mevzuata yeterince nüfuz edememesinden veya vergi idaresinin
görüş değiştirme ihtimalinden dolayı mükellefler bilgi
edinme çerçevesinde görüş istemektedirler. Taşrada
yıllardır mükelleflere özelgeler verilmektedir. Taşra birimleri
bu konuda birikimli bir hâle gelmiştir. Bu imkânın taşradan
alınarak merkezde oluşturulacak komisyona verilmesi, komisyonun
kapasitesini çok aşan özelge talebi yığılmasına yol
açacaktır. Bize göre komisyon sadece sirküler
hazırlamalıdır.
Değerli milletvekilleri, özelge ve sirküler müessesesi, vergi
hukuku bakımından yıllardır tartışılan ve
eleştiri konusu olan bir husustur. Aslında özelge ve sirküler
müessesesini özünde doğru bulmadığımızı ifade
etmek istiyorum. Bu konuda tebliğ çıkarmanın yeterli olması
gerekir ancak maalesef yeterli olmuyor. Burada, Vergi Usul Kanununun 413üncü
maddesinde belirtildiği şekilde, özelge ve sirküler yoluyla vergi
uygulamaları bakımından açık olmayan hususları izah
etmek ve tereddütleri gidermek başkadır, idarenin bir yasa koyucu
gibi hareket ederek vergi koyma veya vergi kaldırma anlamına gelecek
tasarrufta bulunması başkadır. Arada kıldan ince,
kılıçtan keskin bir nüans vardır. Bu konuda maalesef, zaman
zaman bu ince sınır aşılmaktadır. O yüzden, bu
tasarının 15inci maddesinde öngörülen yönetmelikte,
belirttiğimiz bu hususların özenle, ayrıntılı bir
şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Özelge ve sirkülerin
sınırlarını alabildiğince daraltmak gerekir.
Değerli milletvekilleri, eskiden vergi herkesin vermesi
gereken, vermezse zorla alınması gereken bir kamu geliriydi ancak
günümüzde, devletlerin ekonomi anlayışlarıyla insan hakları
ve hukuk devleti anlayışları gereğince ve bu
değişimler sonunda da devletler vergi toplamada da mükellefi
çoğu zaman karşısına alarak vergi toplamak yerine,
mükellefle birlikte vergi toplamayı yani gönüllü uyumu esas alan
sistemlerle vergi toplamanın avantajlarını kabul etmişlerdir.
Bu yeni anlayışın özünü ise önceliği mükellefe vermek ve
onun haklarına saygı göstermek oluşturmaktadır.
Mükelleflerin talepleri basittir: Şeffaflık, doğru ve adaletli
uygulama, haklarına saygı gösterilmesi gibi temel noktalara dayanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bu maksatla pek çok devlet, mükelleflerin haklarını,
mükellef hakları bildirgesi veya mükellef hakları imtiyazı
şeklinde kabul etmiştir. Kabul edilen mükellef hakları incelendiğinde,
bu hakların genel ve özel haklar biçiminde oluştuğu
görülmektedir. Genel haklar genel yasalarda topluca vurgulanmakta, özel haklar
da vergi müesseselerinde ve özel vergi kanunlarında yer almaktadır.
Ülkemizde de Gelir İdaresinin web sayfasına mükellef hakları
bildirgesi konulmuştur ancak bu uygulama bir anlam
taşımamaktadır maalesef. Çünkü bir hukuk belgesi değildir
ve hak ihdas etmemektedir. Dolayısıyla bu bildirge idare, mükellef ve
yargı nezdinde hayata geçememiştir.
Düşüncelerimi bu şekilde ifade ediyor, önergemizin
kabulünü diliyorum. Muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 15inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 15 - 213 sayılı Kanunun 413 üncü maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Mükelleflerin izahat talebi:
Madde 413 - Mükellefler, Gelir İdaresi
Başkanlığından veya bu hususta yetkili
kıldığı makamlardan, vergi durumları ve vergi
uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri
hususlar hakkında yazı ile izahat isteyebilir.
Gelir İdaresi Başkanlığı, kendisinden
istenecek izahatı özelge ile cevaplandırabileceği gibi, aynı
durumda olan tüm mükellefler bakımından uygulamaya yön vermek ve
açıklık getirmek üzere sirküler de yayımlayabilir.
Sirküler ve vergi mahremiyetine ilişkin hükümler gözönünde
bulundurulmak şartıyla özelgeler, Gelir İdaresi
Başkanlığınca internet ortamında yayımlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçe...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Ağyüz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ağyüz. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 536 sıra sayılı Yasanın
çerçeve 15inci maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında CHP Grubu
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, mükelleflerin izahat talebi
istemini, sirküler ve özelgelerin nasıl verileceğini, çerçeve madde
değişiklikle kurala bağlıyor. Bize göre
değişikliğe uğramaması gereken bir madde. Bu maddenin
tasarıdan çıkarılması önerimiz vardı.
Tabii, önemli bir yasa görüşüyoruz
başlığına bakınca. Komisyona gelirken 16 kanunda
değişiklik yapıyor, Komisyonda 17 kanunda daha
değişiklik yapılması öneriliyor ve şu anda 63 madde, 6
tane geçici maddeyle karşı karşıyayız. Ne yok ki!
Millî Piyango var, Toplu Konut var, belediyeler var, içinde ne ararsan var ama
ne hikmetse ekonomi yok değerli arkadaşlar.
Şimdi, böyle bir yasayı görüşürken
başlığına bakınca ciddi, Parlamentoya bakınca
ciddiyetsiz. Arkadaşlar, yasaları iktidar partisi çıkarmaya
çalışır. Muhalefet eleştirir, gerektiğinde destek
olur, gerektiğinde olumsuz oy vererek engellemeye çalışır.
Bu doğaldır ama yarım saattir izliyorum, üç tane karar yeter
sayısı istendi, üç tanede de yoksunuz arkadaşlar.
Aldığınız oyu hak etmediğiniz gibi
aldığınız maaşı da hak etmiyorsunuz. Allahtan
korkun, bari maaşı hak edin! Hak etmediğiniz maaşı da
bir hayır derneğine bağışlayın değerli
arkadaşlar.
Şimdi, bu çoğunluk baskısıyla komisyonlardan
geçen yasa burada da yeterli şekilde işlenmiyor, incelenmiyor,
incelense bile zaten dinleyen yok.
Peki, Türkiye'nin gündemi bu yasal değişiklikler mi?
Hayır, bunlar değil. Esnaf sizden izahat istemiyor. Esnaf, şu
yayınladığınız Değişim, Dönüşüm, Destek
Programındaki vaatlerinizi istiyor. Bunun hangisi yerine geldi? Maliye
Bakanlığına bakın, Basit usulden gerçek usule geçen esnaf
için imkân sağlanacak. diye madde var. Yerine geldi mi? Hayır,
değerli arkadaşlar.
Peki, bugün 4 kişilik ailenin açlık
sınırı 818 lira, yoksulluk sınırı 2.664 lira.
Mutfakta enflasyon, son on iki aylık artış yüzde 11,54. Bir
günlük çalışma karşılığı 1 kilo et etmiyor
ama biz büyümeden bahsediyoruz. Emekli diyor ki: Büyüdü isek benim cebimde
para niye eksiliyor, para niye artmıyor? Cebim delik de değil. Ama
siz diyorsunuz ki: Refah var. Bakkal, esnaf diyor ki: Ben krediyle
geçiniyorum, borcumu kredi alarak ödüyorum, artık tahammülüm
kalmadı. Ama siz diyorsunuz ki: Gelişme var. Şimdi
esnafın, tüccarın, küçük esnafın, KOBİlerin vergi ödeyecek
gücü kalmadı ki Maliyenin önünden geçsin, Maliyenin içine girsin de izahat
alsın. Siz bunları görmezlikten geliyorsunuz. Bunlarla
uğraşacağınıza
Mesela, miktarına ve önemine
bakılmaksızın vergi daireleri tarafından bankalara
gönderilen e-haciz uygulamalarıyla vergi mükelleflerini canından
bıktırdık. Yani bu insanları bu kadar zorlukla
karşılaştırmaya bizim hakkımız yok ki.
Seçim bölgem Gaziantepte vergi matrahını
artırmaları için vergi denetmenleri tarafından baskı
yapılıyor. Bu yanlış bir uygulamadır. Bizim
esnafın üzerindeki, yatırımcının üzerindeki vergi
yüklerini azaltmamız gerekirken maalesef yeni düzenlemelerle bunu daha çok
artırıyoruz.
Değerli arkadaşlar, TOKİnin bu yasa içerisinde ne işi
var? TOKİye niye bu kadar yetkiler veriyoruz? Bugün, ülkemizde ekonomi ön
plandayken, terörle beraber yarışırken biz ekonomiye niye
ağırlık vermiyoruz?
İşsizlik yüzde 12, genç işsizde yüzde 22. Yoksulluk
sıralamasında 104 ülke arasında 70inci sıradasınız
değerli arkadaşlarım. Bunun övünülecek ne yanı var?
Çıkıyor, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Emeklilere bir maaş promosyon vereceğim. diyor.
Bankalar diyor ki: Olmaz bu, yakışmaz, beceremeyiz bunu. Ama
ısrar ediyor ve veremiyor. Şimdi, emeklilere siz ne diyeceksiniz?
Emeklilerin niye intibak yasasını çıkarmıyorsunuz? Asgari
ücretlilerin niye vergi dışı kalmasını
sağlamıyorsunuz? Çiftçilerin elektrik borcu var, faizi altında
inim inim inliyor. Bunları niye düzenlemiyorsunuz? Yazık, günah
değil mi bu insanlara? Küçük esnaf AVMlerin baskısı
altında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ağyüz, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Hani alışveriş
merkezlerini düzenleyen yasayı çıkaracaktınız?
Bakınız, üçüncü yılınız bitiyor, Parlamentonun üç
yılı bitiyor, bir yıl ya kaldı ya kalmadı. Gene bu
yasaları çıkarmayacaksınız, esnafı perişan etmeye
devam edeceksiniz, emekliyi perişan etmeye devam edeceksiniz.
Bugün Sayın Başbakanı televizyonda izliyorum. Sayın
Başbakan, söylenmesi gereken şeyleri söylemiyor ama Anayasa paketini
öyle bir allayıp pulladı ki sanki Anayasa paketi Türkiyede bolluk
yaratacak, sanki Anayasa paketi emeklilerin intibak yasasının önünü
açacak, sanki intibak yasası memurlara toplu sözleşme, grev
hakkı verecek, sanki Anayasa işsizliği önleyecek, sanki Anayasa
özürlüleri çözecek! Bunlar zaten elinizde var. İntibak yasasını
çıkarmak için Anayasa paketine gerek var mı? Memurlara zam yapmak
için Anayasa paketine gerek var mı? Özürlüleri işe almak için Anayasa
paketine gerek var mı?
Atma Recep, din kardeşiyiz. Üç yıldır bu ülkede
toplum yararına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) -
hiçbir şey
yapmadınız ve toplumun tüm kesimini yoğun bakıma
tıktınız. O nedenle bu yasa gerçekçi bir yasa değildir.
BAŞKAN Sayın Ağyüz, teşekkür ediyorum.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Bu önergeye destek
olmanızı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 16 ncı maddesinde yer alan 31.12.2012
ibaresinin 31.12.2011 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Abdülkadir
Akcan Emin Haluk Ayhan |
Manisa Afyonkarahisar Denizli |
Mustafa Kalaycı Mehmet Şandır Mehmet Günal |
Konya Mersin Antalya |
Oktay
Vural |
İzmir
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 16ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Bülent
Baratalı Tayfur
Süner |
İzmir İzmir Antalya |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mehmet Akif
Hamzaçebi Mustafa Özyürek |
Malatya Trabzon İstanbul |
Madde 16 213 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 28 1/1/2005 tarihinden önceki dönemlere
ilişkin olarak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce
matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiş olup, komisyonca
takdir edilen matrah üzerinden 31/12/2010 tarihine kadar tarh ve tebliğ
edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Bu hüküm, 374 üncü
maddede yer alan ceza kesmede zamanaşımı açısından da
uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; aslında, bu önerge vesilesiyle
huzurunuza geldim ama gerçekte konuşma isteğinde değildim.
Ancak, biraz önce kabul edilen madde, Gelir İdaresinde, görünüşte iyi
gibi gözüken ancak uygulamada olağanüstü sorunlara yol açabilecek olan,
mükellefin talebinin karşılanmasını olağanüstü ölçüde
uzun sürelere yayabilecek olan bir düzenlemeyi içeriyor.
Biraz önce kabul edilen madde şudur: Bir mükellef, vergi
kanunlarının uygulanmasıyla ilgili olarak herhangi bir konuda
tereddüde düşmüş ve Gelir İdaresinden görüş istemiş
ise Gelir İdaresi oturacak, eğer o kanun maddesiyle ilgili olarak ilk
defa talep edilen bir görüş ise bu, örneğin İstanbul Vergi Dairesinden
talep edilen bir görüş ise bu, İstanbul Vergi Dairesi bu talebi
merkeze intikal ettirecek. Merkezde, daire başkanlığı veya
daha üstü görevlerde bulunan kişilerden oluşan, en az 3 kişiden
oluşan bir komisyon kurulacak. Yani, daire başkanlarının
altında grup başkanları var, onlar da değil, en az 3 daire
başkanından oluşan bir komisyon olacak. Bu komisyon oturacak,
konuyu değerlendirecek, bir görüş verecek, bu görüşü
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığına intikal ettirecek,
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı da bu görüşü
mükellefe bildirecek.
Değerli arkadaşlar, bu olağanüstü bir süreç. 80li
yıllardan itibaren, Gelir İdaresinde taşra
teşkilatının güçlendirilmesi yönünde bir eğilim
vardır. Çok nitelikli kadrolar vardır taşra teşkilatında.
Ben o kadrolarda görev yaptım, o teşkilatta, taşrada görev
yaptım. Buraya o kadar nitelikli elemanları koyup ondan sonra bu
elemanlara çok basit bir konuda özelge veya mukteza vermek konusunda bir yetki
tanımıyorsanız, her şeyi merkezîleştiriyorsanız
bu idarenin çalışması mümkün değildir, süratli
çalışması mümkün değildir. Bu maddenin arkasında
taşradaki kadrolara güvensizlik vardır. Bunu doğru bulmuyorum.
Gelir İdaresi geriye gidiyor.
Dün Sayın Maliye Bakanı bütçe uygulama
sonuçlarını açıkladı, başarılı olduğunu
ifade ettiler. Oraya girmiyorum yani başarılıydı,
değildi değil ama Gelir İdaresinin performansında iyi bir
tablo olduğu gözüküyor ilk altı ayda. Yani bütçenin harcama
tarafındaki bozulmayı belki bir nebze düzelten performans gelir
tarafında. Gelir İdaresini gerçekten vergi performansı nedeniyle
kutlamak gerekir. Uzun yıllardır Gelir İdaresi bu şekilde
çalışır. Hükûmetlerin övündüğü bütün ekonomik program
başarılarının gerisinde Gelir İdarelerinin
başarıları vardır. Zaman tanımadan, mesai kavramı
tanımadan, hiçbir tehdide, şantaja boyun eğmeden, fedakârca
çalışan kadrolar, hükûmetlerin övündüğü o ekonomik
başarıların arkasındaki gerçek başarıyı
yaratan insanlardır. Bunlar nitelikli insanlardır aynı zamanda.
Bu insanlardan çok basit konularda bile bir özelge verme yetkisini esirgeyip
bunu merkeze çekerseniz, merkezde de daire başkanına güvenmeyip en az
3 kişiden oluşan bir komisyon kurarsanız bu çalışma
anlayışını sorgulamak gerekir diye düşünüyorum.
Yazıktır.
Maddede teknik problem de var. Şimdi, özelgeyi ne için ister
mükellef? Madde yazıyor, diyor ki: Vergi kanunlarının
uygulanmasında tereddüt edilen hususlarda mükellefler özelge ister.
Açıklama istiyor, açıklama, Bana açıkla. diyor. Madde de ona
göre düzenlenmiş ama daha sonra Bunun adı sirküler olur ise bu,
uygulamaya yön vermek içindir. diyor, uygulamaya yön veren yani düzenleyici
bir idari işlem niteliğine büründürüyor onu. Her ikisi de
açıklamadır aslında. Onu düzenleyici idari işlem seviyesine
çıkarıyorsanız, o zaman özelgeyi de aynı kapsamda mütalaa etmeniz
gerekir. Yani özelge verirseniz mükellefe, bunun adı ona açıklama
ama Birden çok kişide bu sorun olabilir, bunu bir kişiye yönelik
özelgeye dönüştürmeyelim, sirkülere dönüştürelim, genel olsun.
derseniz bunun adı düzenleyici idari işlem, açıklama
değil. Bu olmaz.
Ayrıca, mademki siz özelgeyi en az 3 kişiden, en az 3
daire başkanından oluşan bir komisyona verdiriyorsanız,
geri dönüp 9uncu maddede rapor değerlendirme komisyonlarının
neden özelgelere uygun rapor yazılıp yazılmadığını
aramak zorunda olmadığını
açıklamalısınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) O zaman, özelgeye
aykırı rapor da yazılamamalı çünkü özelge artık
taşrada sizin güvenmediğiniz İstanbul Vergi Dairesi
Başkanlığındaki Vergi Dairesi Başkanının veya
Başkan Yardımcısının veya oradaki grup
başkanının verdiği bir görüş değil, en az 3 daire
başkanından oluşan bir komisyonun verdiği görüş. Genel
tebliğde bile siz en az 3 daire başkanı demiyorsunuz. 3 daire
başkanı değil, 1 grup başkanı, 1 daire başkanı.
O silsile içinde Resmî Gazeteye giden bir metin de istemiyorsunuz.
Yani o silsilede imzası olan herkes vergi konularına
nüfuz edebiliyor mu? Nüfuz edecek arkadaşlar mı? Edemeyebilir.
İhtisası vergi değildir -o arkadaşları herhangi bir
şekilde eleştiri konusu yapmak için söylemiyorum-
uzmanlığı değildir. Sayın Bakan özelgeyi imzalarken,
genel tebliği Resmî Gazeteye gönderirken vakti olmayabilir, giremeyebilir
konuya.
Sistem yanlıştır, sistem taşraya güvensizlik
taşımaktadır. Bu güvensizlik mükellefi süründürme sonucunu
yaratacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan. Bitiriyorum.
Çok basit bir konuda, örneğin Defterikebir Vergi Usul
Kanununa göre tasdike tabi midir? diye mükellef sordu. Bu sorunun cevabı
çok basittir. Genellikle de bu sorulmaz. Tek tük sorar ama mükellefler. Belki
sorabilir. Veya Ücretler gelir vergisine tabi midir? Evet, ilk defa verilecek
bir görüş olduğu için, İstanbul Vergi Dairesi
Başkanlığı bunu Gelir İdaresi
Başkanlığına intikal ettirecek, Başkan 3 tane daire
başkanından oluşan bir komisyon kuracak, komisyon görüş
verecek Ücret gelirleri gelir vergisine tabidir. diyecek. Bu görüş
İstanbula gidecek, İstanbul da bunu mükelleflere duyuracak. Ondan sonra
ücret gelirlerinin gelir vergisine tabi olması konusunda bir özerk alan
edinmiş olacak. Kutluyorum sizi!
Sözlerimi burada bitiriyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Başkan Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 16 ncı maddesinde yer alan 31.12.2012
ibaresinin 31.12.2011 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Siz mi konuşacaksınız Emin Bey?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının 16ncı maddesi üzerindeki
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi selamlıyorum.
Değişiklik önergemizde -destek istiyorum- gerekçemiz, 1
Ocak 2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak takdir komisyonuna
sevk edilen vergilerin bir an önce takdir işlemlerinin
yapılması, kamu alacağı ve mükellefin bir an önce takdiri
görmesi bakımından önemlidir. Gelir İdaresinin teşkilat ve
personel kapasitesi de bu süre içinde takdirleri gerçekleştirebilecek
durumdadır.
Şimdi, bugün burada kanun tasarısının
aciliyeti olmadığını, hukuken yerine getirilmesi ve
düzenlenmesi lazım gelen bazı hususlar için gerekli olduğu,
bunun dışında ilgili ilgisiz, aciliyeti olan olmayan
hususların bir sepete konulduğu şeklinde görüşmenin devam
ettiğini de görüyoruz. Komisyonda biz bunları ifade ettik,
komisyondan sonra görüşüldü ama burada da aynı şekilde Hükûmet
bunları sürdürmekte ısrar ediyor fakat Sayın Bakanım,
ülkenin gerçek gündemi
Söylemekten, ifade etmekten üzüntü duyuyorum ama siz
iyi bir disiplin ve eğitim almış bir insansınız, bunu
ilk Maliye Bakanı olduğunuzda gösterdiniz ancak bu Hükûmet sizi de
çok zora soktu, söylediklerinizi inkâr eder hâle getirdi. Zaman zaman da
sinirli hâle geliyorsunuz ve söylüyorsunuz ki Yapmak zorundayım. Bazen
de itiraf ediyorsunuz samimi olarak. Bu kolay bir şey değil. Bizim
sevdiğimiz bir Sayın Bakana da burada bu sözleri söylemek gerçekten
bizim için de zor bir iş. Bu, Hükûmetin hem kendisini hem grubunu hem
Bakanını hem de ülkeyi ne hâle getirdiğini göstermesi
açısından gerçekten önemli.
Şimdi, şunu biraz önce konuştuk: Mali Kural Kanunu
Tasarısı. Bunu Sayın Başbakan Yardımcısı
geldi, orada bizim -biraz önce de söyledim- iki ayağımızı
bir pabuca soktu Mutlaka geçmesi gerekli. dedi, büyük tartışmalar
oldu vesaire, geçti. Torontoya gitmeden önce mutlaka çıkması
gerektiğini söylediler. Neyse
Biraz bu derecelendirme
kuruluşları bizim notumuzu artırsın, Avrupadaki
problemlerden dolayı sıkıntıya düşmeyelim diye
düşünüldü.
Bakın, bundan vazgeçmekle bir kere kendinizi
kandırdınız, bizleri kandırdınız,
Komisyondakileri kandırdınız, buradaki sayın
milletvekillerini kandırdınız, buna ilave Türk milletini kandırdınız,
Avrupayı kandırdınız, G20de Torontoda herkesi
kandırdınız. Bunları siz söylediniz. Şimdi, bunun
madem bu kadar gereği yoktu, bunları niye söylediniz?
Bakın, siz bu hadiseyi gerçekleştirmemekle millete ne
zulüm ediyorsunuz: Mali kuralın uygulanmamasıyla kamu
açığı ve borç yükü sürdürülebilir bir yapıya
kavuşmayacak, iyi olmayacak, mali disiplin anlayışı
kalıcı hâle gelmeyecek, maliye politikasına olan güven
artmayacak, zayıflayacak, artan güven ve kredibiliteyle beraber risk primi
de düşmeyecek. Bu kanun çıksaydı bunlar olacaktı. Siz
bunları söylediniz, şimdi vazgeçiyorsunuz. Hükûmet olarak ya daha
önce söylediklerinizde bir yanlışlık, bir eksiklik var
Yalan
söylediniz demek istemem, bu yakışmaz hem Hükûmete hem bizlere
-burada ifade etmek- ama hilafıhakikati söylediniz. Buna hakkınız
yok, milleti kandırmaya da hakkınız yok, Hükûmet olarak da
hakkınız yok.
Şimdi bakıyorum
Bakın, başka bir şey
var. Şimdi, zaten dolaylı vergiler
Ben size biraz önce ifade ettim.
Sizden çok önemli bilgileri aldım, kendim değerlendirdim, üzerinde
çalıştım, size de ifade ettim. Orada bir şeyi gördüm, gelir
idaresine falan gerek kalmayacak. Yaklaşık otuz kalemde -2.500 gruba
ayırdığınızda- önemli oranda dolaylı vergileri
topluyorsunuz zaten. Burada bir problem kalmıyor. Vergi dairesini de
özelleştirelim, geçsin gitsin. Şimdi hadiseye böyle bakmak var.
Bir husus daha var, onu da arz edeceğim. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı herkes Emeklilere
banka ikramiye versin de versin
Ya, bankalar çok kâr etti, bunu vermesi
gerekiyorsa koyun verginizi, alın, emekliye de Bu sizin
ananızın ak sütü gibi helal. deyin. Bunu demiyorsunuz,
vıcık vıcık, Öyledir, böyledir
Olmaz böyle bir şey!
Yani ciddi bir devlette, ciddi bir hükûmette Ya, biz onlara söylüyoruz, biraz
daha sağınızı solunuzu sallayın, oradan biraz daha
para çıkarın da şunlara, gariplere verin. falan olmaz. Siz
devletsiniz, yapacaksınız, anlatacaksınız; geleceksiniz
buraya, vergiyi koyacaksınız. Gelin, alalım bankalardan
vergileri, emeklilere verelim ne hakkı varsa. Ne demeye hakkımız
var?
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
17nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 17 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet Sait
Dilek Zeki
Karabayır |
Giresun Isparta Kars |
Ali
Koyuncu Veysi
Kaynak Bayram
Özçelik |
Bursa Kahramanmaraş Burdur |
Öznur
Çalık Yılmaz
Tunç |
Malatya Bartın |
Madde 17- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi
Kanununa ekli (2) sayılı tablonun, III- İşçiler, çiftçiler
ve göçmenlerle ilgili kağıtlar başlıklı bölümüne
aşağıdaki fıkra eklenmiş, IV- Ticari ve medeni
işlerle ilgili kağıtlar başlıklı bölümünün (30)
numaralı fıkrasında yer alan 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunun 10 uncu maddesi çerçevesinde tüketici
finansman şirketlerince kullandırılacak tüketici kredilerinin
ibaresi Finansman şirketlerince kullandırılacak kredilerin
şeklinde, (33) numaralı fıkrasında yer alan Ekici ile
alıcı arasında düzenlenen tütün alım satımı
mukavelenameleri ile ibaresi Ekici ve alıcı arasında
düzenlenen tütün alım satımı mukavelenameleri ile 5488
sayılı Tarım Kanunu çerçevesinde, üretici ve alıcı
arasında düzenlenen tarımsal üretim sözleşmeleri ve
şeklinde değiştirilmiştir.
10. Tarımsal destekleme programları kapsamında
hibe desteği sağlanması uygun görülen yatırım
projelerine ilişkin olarak proje sahipleri ile Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı arasında düzenlenen
kâğıtlar
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 17'nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek |
İzmir Malatya İstanbul |
Bülent
Baratalı Halil
Ünlütepe |
İzmir Afyonkarahisar |
Madde 17- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi
Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni
işlerle ilgili kağıtlar' başlıklı bölümünün (30)
numaralı fıkrasında yer alan "4077 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10 uncu maddesi çerçevesinde
tüketici finansman şirketlerince kullandırılacak tüketici
kredilerinin" ibaresi "Finansman şirketlerince
kullandırılacak kredilerin şeklinde, (33) numaralı
fıkrasında yer alan "Ekici ile alıcı arasında
düzenlenen tütün alım satımı mukaveleleri ile ibaresi "Ekici
ve alıcı arasında düzenlenen tütün alım satımı
sözleşmeleri ile 5488 sayılı Tarım Kanunu çerçevesinde,
üretici ve alıcı arasında düzenlenen tarımsal üretim
sözleşmeleri ve" şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin Tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Abdülkadir
Akcan Mustafa Enöz |
Manisa Afyonkarahisar Manisa |
E.Haluk
Ayhan Mehmet
Şandır Mehmet
Günal |
Denizli Mersin Antalya |
Oktay
Vural Mustafa
Kalaycı |
İzmir Konya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hasan Bey, gerekçeyi mi okutuyorum?
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Damga Vergisi Kanunun (2) sayılı tablosundaki III.
Bölümüne bir fıkra ilave edilerek 657 Sayılı Devlet
Memurları Kanunun 4/C kapsamında çalışanların
yaptıkları sözleşmelerin damga vergisi istisnası
kapsamına alınması öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 17'nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
Madde 17- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi
Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni
işlerle ilgili kağıtlar başlıklı bölümünün (30)
numaralı fıkrasında yer alan "4077 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10 uncu maddesi çerçevesinde
tüketici finansman şirketlerince kullandırılacak tüketici
kredilerinin" ibaresi "Finansman şirketlerince
kullandırılacak kredilerin şeklinde (33) Numaralı
fıkrasında yer alan "Ekici ile alıcı arasında düzenlenen
tütün alım satımı mukaveleleri ile ibaresi "Ekici ve
alıcı arasında düzenlenen tütün alım satımı
sözleşmeleri ile 5488 sayılı Tarım Kanunu çerçevesinde,
üretici ve alıcı arasında düzenlenen tarımsal üretim
sözleşmeleri ve" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Aslanoğlu
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, siz mi
konuşacaksınız?
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada bir tütün
alıcısı ve satıcısı tabiri geçiyor. Tütün
alıcısı ile satıcısı arasındaki mukaveleler
damga vergisinin dışında kalacak.
Tütün bıraktınız mı ki arkadaşlar? Tütün
ekicisi bıraktınız mı ki? Onun için, yani böyle bir madde
çıkarmışsınız ne işe yarayacak? Türkiye tütün
üreten bir ülke. Dünyaya baktığınız zaman, hangi ülkeler
tütün üretiyor, bir bakın. Bunların bir tanesi Türkiye. Biz Sigara
sağlığa zararlıdır. şeyine kapılarak, bunun
arkasına sığınmayın arkadaşlar. Dünyada, Amerika
Virginia
Bakın, hangi ülkeler tütün üretiyor, hangi tütünü kimler, nereye
satıyor? Tekel vardı, bir Tekel bir zamanlar, rahmetli oldu. Tekel
rahmetli oldu. Ve üstelik Tekelin tüm fabrikalarını da
alıcıya verdiniz, şimdi o fabrikaları da belki
alış fiyatının yarısı kadar para toplayacak bu
fabrikalardan, Adanadan, Bitlisten, Malatyadan, Tokattan, Samsundan,
Cevizliden.
Değerli arkadaşlarım, eğer bir ülkede bir ürün
üretiliyorsa
Bir ürün ürettiriyorsunuz, serbest diyorsunuz, Tütün ekimi
serbest. diyorsunuz, alıcısı, Yasak, satamazsınız.
diyorsunuz.
Arkadaşlar, böyle bir şey olur mu? Böyle bir şey olur
mu arkadaşlar? Tütün ekimi serbest diyeceksiniz, ondan sonra
satıldığı zaman satılan dükkânlara gidip 5 bin lira
ceza kesiyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye geleneksel tütün
üreticisi bir ülkedir. Bakın, Tekeli sattığınız
şirket acaba kimlerden tütün alıyor? Yunanistandan tütün getiriyor.
Türkiye'nin tütününü bugün kısmen alıyor, batı bölgelerinin
tütününü alıyor ama doğu ve güneydoğudan tütün almıyor.
Almıyorum diyor. Bu insanlar yıllarca alışmışlar,
bunların toprakları tütün üretiyor. Geleneksel ürün yerine başka
bir ürün geliştirmeyeceksin, ondan sonra sen tütün ekimini serbest
bırakacaksın, arkasından satamazsın diyeceksin.
Değerli arkadaşlarım, yazık ediyoruz, bu
ülkenin kaynaklarına yazık ediyoruz. Türkiye'deki sigara
fabrikalarının hepsi kapandı. Hepsi kapandı, bir tek
Samsunda üretim yapılıyor. Dört tanesi bitti. Dört tanesi, hani, o
Tokata makineler getirmiştiniz ya, çok sigara üretecekti, hepsi öldü,
haşat
Bunlar bu makineleri başka ülkelere gönderdiler. Tokat Sigara
Fabrikasını da birilerine alan şirket sattı. Biz size
söyledik günlerce burada Özelleştirecekseniz bu fabrikaları o ilde
başka bir üretim için verin, bedava verin. Ama siz, maalesef, o
şirkete sattınız, o şirket de şimdi çok güzel bir
şekilde satıyor. Şehrin göbeği bunlar, şehrin
göbeğinde. Adanadaki sigara fabrikasına bakın, şehrin
göbeği, edeceği paraya bakın. Malatyadaki sigara
fabrikasına bakın, şehrin göbeği.
Değerli arkadaşlar, ben olsam sizin yerinizde artık
tütün kelimesini ağzıma almam.
SIRRI SAKIK (Muş) Zaten almıyorlar Aslanoğlu,
almıyorlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Tütünle ilgili hiçbir
kanun getirmem, tütünle ilgili bir kanun getirmem. Siz Virginiadan tütünü
ithal edeceksiniz, İzmirdeki ürettiği fabrikada ürettireceksiniz.
Nedir? Adı tütün.
Değerli arkadaşlarım, aynı şekilde, daha
önce söylemiştim, Hint keneviri dediğimiz dünyanın en büyük ilaç
ham maddesini bir zamanlar birileri yasaklattı Türkiyeye ama kendileri
şakır şakır üretip ilaç ham maddesine yılda kaç milyar
dolar olduğunu
Hakikaten sadece ilaç ham maddesinde 8 milyar
dolarlık Hint keneviri yağı kullanılıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu ülke bizim, bu ülkenin
kaynaklarını bu kadar hor kullanmak, bu ülkenin üreten
insanlarını yok etmek, bu ülkede insanların kasasına giren
parayı yok etmek, hakikaten hiçbirimize yakışmıyor.
Adıyamanda, Çelikhanda, Malatyada üretiyorlar, gelin
beraber gidelim, görün. Bu insanların tarlalarında tütün, gelip kimse
almıyor bu tütünü. Mecburen sarma sigara dediğimiz bir şekilde
bunu kullanan insanlara satmak zorundalar ama bunu satan dükkânlara da ceza
uyguluyorlar. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Böyle bir mantık
var mı? Ben hakikaten mantığınızı
anlamıyorum.
Sigara sağlığa zararlıdır. deyip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Lütfen
Sigara
dünyanın her yerinde sağlığa zararlıdır. Ama
başka ülkenin ürettiği tütünü alıyorsunuz, burada
kullandırıyorsunuz. Ondan sonra Sigara sağlığa zararlıdırın
arkasına girerek, bir şekilde Türkiyede tütün üreten insanların
ekmeğini yok ediyorsunuz arkadaşlar.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) İnsanları kanser mi
edelim? Ne yapalım?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) İşte,
mantıkta anlaşamıyoruz. Ya, sigara sağlığa
zararlı; bunu herkes kabul ediyor. Ama, eğer Türkiyede, dünyada bir
sigara olgusu varsa, sen ürettiğin tütünü sen yabancılara sat. Sen o
zaman başkalarını zehirle eğer bu zehirse. Sen sat.
1982 yılında Türkiyenin tütün ihracatı 1,5
milyar dolardı; 6 milyar dolar tüm
Türkiyenin ihracatı varken, sadece tütünden 1,5 milyar dolar ihracat
yapılıyordu. Sen niye satmıyorsun?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Sen bilmiyorsun!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Evet, evet. Gel ben
sana bunun hesabını vereyim, gel hesabını vereyim.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Sen
bilmiyorsun!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Sen gel ben
hesabını vereyim sana, rakamları göstereyim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)- Rakamları
göstereyim. Sen hesap bilmiyorsun, hesap. Hesap bilmiyorsun. Gel ben sana hesap
vereyim, hesap.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Sen bilmiyorsun!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Gel hesap vereyim
gel! 82nin hesabını vereyim. Bilmeden konuşma!
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 17 nci
maddesinin aşağıdaki
şekilde,
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Madde 17- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi
Kanununa ekli (2) sayılı tablonun, III- İşçiler, çiftçiler
ve göçmenlerle ilgili kağıtlar başlıklı bölümüne
aşağıdaki fıkra eklenmiş, IV- Ticari ve medeni
işlerle ilgili kağıtlar başlıklı bölümünün (30)
numaralı fıkrasında yer alan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunun 10 uncu maddesi çerçevesinde tüketici finansman
şirketlerince kullandırılacak tüketici kredilerinin ibaresi
Finansman şirketlerince kullandırılacak kredilerin
şeklinde, (33) numaralı fıkrasında yer alan Ekici ile
alıcı arasında düzenlenen tütün alım satımı
mukavelenameleri ile ibaresi Ekici ve alıcı arasında
düzenlenen tütün alım satımı mukavelenameleri ile 5488
sayılı Tarım Kanunu çerçevesinde, üretici ve alıcı
arasında düzenlenen tarımsal üretim sözleşmeleri ve
şeklinde değiştirilmiştir.
10. Tarımsal destekleme programları kapsamında
hibe desteği sağlanması uygun görülen yatırım
projelerine ilişkin olarak proje sahipleri ile Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı arasında düzenlenen
kâğıtlar
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılması önerilen değişiklikle, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı ile tarımsal destekleme
programları kapsamında hibe desteği sağlanması uygun
görülen yatırım projelerine ilişkin olarak proje sahipleri
arasında düzenlenen hibe sözleşmelerinin damga vergisinden istisna
edilmesi amaçlanmaktadır. Böylece, Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında
yapılan hibe sözleşmeleri ile bu sözleşmelere ilişkin
düzenlenen kâğıtlardan damga vergisi alınmaması
sağlanmış olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.38
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.45
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 136ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
18inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 18. maddesinin sonuna bir cümle ilave edilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hükmün tebliğe çıkarılması için gereken
masraf başvuru harcı ile birlikte tahsil edilir ve karar resen
tebliğe çıkarılır.
Rıdvan
Yalçın Hasan
Çalış Hüseyin
Yıldız |
Ordu Karaman Antalya |
Reşat
Doğru Beytullah
Asil Erkan Akçay |
Tokat Eskişehir Manisa |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 18inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Bülent
Baratalı Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
İzmir İzmir Malatya |
Mustafa
Özyürek Rahmi
Güner |
İstanbul Ordu |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ordu Milletvekili Rahmi
Güner.
Buyurun Sayın Güner.
RAHMİ GÜNER (Ordu) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 536 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 18inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz almış buluyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu maddeyle ilgili Harçlar
Kanununun 28inci maddesini Anayasa Mahkemesi iptal etmiştir. Anayasa
Mahkemesi bireylerin hak arama özgürlüğüne karşı olduğu
için bu maddeyi iptal etmiştir. Anayasanın 36ncı maddesi
Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı
mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan
kaçınamaz. diye bu maddeyi gerekçe göstermek suretiyle Anayasa Mahkemesi
28inci maddeyi iptal etmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu yargının, hak
aramanın en büyük unsurlarından birisi de maddi imkânlardır.
Maddi imkânsızlıktan birçok davalar açılamamakta, açılan
davalarda bilhassa davacılar masraflarını
karşılayamamaktadır. Bu şekilde hak aramalarda büyük bir
sıkıntı yaşanmaktadır.
Yine, değerli arkadaşlarım, dava
açılırken genellikle büyük miktarlardaki davalarda büyük
sıkıntı çekiliyor. Ödeme durumu bakımından
davacıların büyük sıkıntısı oluyor. Bilhassa
meni müdahale davaları gibi, tazminat davaları gibi davalarda,
imarla ilgili büyük miktardaki davalarda dikkat edilirse yine büyük bir
sıkıntı çekiliyor. Yine bunların içinde dikkat edilirse
tenkis davaları var, büyük miktarda taşınmazların ve
varlıkların değerlendirildiği davalar. Bu davalarda,
eskiden, dörtte 1 miktarında peşin ödenir, geri kalanı da
mahkeme sonunda ödenirdi. Mahkeme sonuna kalan bu kısmın ödenmesinde
davacıların büyük bir sıkıntısı olurdu çünkü
elinde imkânı olmayan kişiler
Aylarca mahkemede bu karar bekler, bir
türlü tebliğe verilemez, tebliğe verilemeyen bu kararların da ne
temyiz edilme imkânı vardı ne de infaza gönderme imkânları
bulunmaktaydı. İşte Anayasa Mahkemesi, bu durumu nazara alarak
bu duruma son vermiş ve mahkemelerin kararı yazdıktan sonra
tebliğe verilmelerinde harcın yatırılmasını
şart koşmamıştır.
Değerli arkadaşlarım, 536 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 18inci maddesinde bir
düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemede de dikkat edilirse
Karar ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı
kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir. Şu kadar ki,
ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat
davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir
olarak uygulanır. diye belirtilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, şunu belirtmek
istiyorum: Bu ölüm ve cismani zararlardan doğan davalarda yirmide 1
şeklinde bir durum ortaya atılmış, bir oran tespit
edilmiş peşin alınmak suretiyle. Yine, mahkeme karar verdikten
sonra geri kalan kısmı da zaten ödeyecek durumda olmaz bu kişi
ve burada da yine bir yanılma olduğunu tespit ediyorum.
Yine ikinci bir husus daha var: Dörtte 1i peşin alınan
davalarda ise dikkat edilirse Geri kalan kısmı da iki ay içinde
ödenir. şeklinde bir durum var. Bu iki ay içinde ödenirin, ödenmezse
müeyyidesi ne olur? Bir hak kaybına mı neden olur yoksa bu iki
aylık süre buraya niçin konuldu? Bunu da anlamış değilim
gerçekten. Yanlış bir uygulama olduğu şeklinde düşünüyorum.
Şunu açıkça belirtmek istiyorum: Bu davalarda,
kesinlikle, şahıslar için,
nasıl ki kamu alacaklarında, kamu davalarında davacı
yahut davalılar, sanık yahut da müşteki taraf bir para ödememe
durumundaysa, bir harç ödememe durumundaysa hukuk davalarında da aynı
durumun olmasının bilhassa gerektiği düşüncesindeyim çünkü
orada da tazminat davaları var, ağır ceza mahkemelerinde mahkeme
karar verir ve orada da zarar ziyana -kamu davaları- karar verir ama orada
bir harç alınmaz, mahkeme bittikten sonra bu harç karşı taraftan
talep edilir. Bunu da bir büyük noksanlık olarak görüyorum.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten, hak aramanın
en büyük unsurlarından birisi maddi imkândır. Maddi imkânı
olamayan kişilerin, şu maddede öngörülen duruma göre
haklarını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
RAHMİ GÜNER (Devamla) -
objektif bir şekilde arama
hakkından mahrum olacakları düşüncesindeyim ve açıkça
belirtmek istiyorum, bu maddenin tamamen davacının ve dava açan
kişilerin lehinde olması gerektiği düşüncesindeyim. Bu
yönde, bir nebze durumu hafifletmek için dörtte 1 değil de onda 1
şeklinde bir peşin harcın alınması şeklinde bir
önerimiz var. Bu önerimizin de yüce Meclis tarafından kabul edilmesini
istiyor ve hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olana 536 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 18. maddesinin sonuna bir cümle ilave edilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hükmün tebliğe çıkarılması için gereken
masraf başvuru harcı ile birlikte tahsil edilir ve karar resen
tebliğe çıkarılır.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Rıdvan Yalçın,
Ordu Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, tasarının 18inci
maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilişkili olarak söz
almış bulunuyorum. Konuşmamın başında yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, belki özel hukuk
mantığına, özel hukukun talebe
bağlılığı prensibine aykırı gibi gözükse de
önergemizde, baştan peşin harçla birlikte tebliğ masrafları
ödenmesi koşuluyla kararın resen dava bitiminde taraflara
tebliğini, tebliğe çıkarılmasını öneriyoruz. Bu
aslında bir zorunluluktan da doğuyor. Pratik hayattan gelen
arkadaşlarımız bilecekler, birçok davada
vatandaşlarımız dava son celsesi olduğunda davanın
kendiliğinden bittiği ve sonuçlarının doğduğu
gibi bir inanış içerisinde. Bu hususun düzeltilmesi, belki bu
önergenin geçmesiyle mümkün olabilirdi ama bu maddede hak arama hürriyeti için
kısmi bir iyileştirmede emeği olduğunu düşündüğüm
Sayın İyimaya, herhâlde çok iyi niyetli bakmayacak bu önergeye.
Değerli milletvekilleri, söz almışken birkaç hususu
sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle siyasette zarafete en çok ihtiyaç
duyulan bugünlerde -Genel Kurul salonunda göremiyorum- burada olmayan birinin
aleyhinde ya da hakkında konuşmayı da tercih etmezdim ama beni
de her Milliyetçi Hareket Partili gibi çok yaralayan bir beyanın sahibi
Sayın Hüseyin Çelikin beyanlarına da ilişkin birkaç hususu
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, kurulacak yeni
birlikle ilgili hiç yeri yokken, hiç güncelliği yokken Efendim, bu
birlikte kimler olur bilmiyorum ama sarkık bıyıklı ülkücü
militanlar olmayacak. gibi yakışıksız, devlet adamı
ciddiyetiyle bağdaşmayacak bir beyanda bulunmasını
açıkçası üzüntüyle karşıladığımı ifade
ediyorum. Her şeyden önce bu beyan bir ayrımcılık
ifadesidir. Ha, bu ülkede kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. Bu
MHPli olabilir, millî görüşçü olabilir, suç işleyen elbette
karşılığını görecektir fakat bir siyasi görüşün
hiçbir istisna koymadan bütün fertlerini, sempatizanlarını kendi
bakış açınızla mahkûm etmeye kalkışmak her
şeyden önce, Bakanlık yapmış bir insana
yakışmamıştır. Biz bu millet için, bu vatan için
hayatını ortaya koymuş bütün kahramanlarla gurur duyuyoruz.
Militanlığı kabul etmeyiz ama bu memleket için fedailiği de
kabule hazırız. Eğer Sayın Çelik, militan arıyorsa
kendi etrafında bir yerlerde aramasının kendisi
açısından daha doğru olacağına inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, birkaç hususu gene, özellikle
hukukçu milletvekili arkadaşlarımın dikkatine sunmak isterim. Epey
bir zaman önce İcra İflas Kanununda, ev eşyalarına haciz
konamamasına ilişkin bir kanun teklifi sunmuştuk. Ne yazık
ki iktidar kanadında yetkili olan arkadaşlarımızın da
doğru olduğunu özel sohbetlerimizde ifade ettiği bu yasa bütün
muhalefetin verdiği yasalar gibi gündemde yerini alamadı.
Arkadaşlar, bir insanın ölçüsüz bir
harcamasının sorumlusu onun çocuğu olmamalı, eşi
olmamalı; ölçüsüz bir harcamanın cezalandırılan tarafı
olarak eş ve çocuklar olmamalı. Bugünkü şartlar içerisinde ev
eşyalarının haczedilmesiyle borcun tahsil edilemediği de
hepimizin bilgisinde olan bir husus. Baştan dolandırma kastıyla
hareket eden insanlar için bir ödüllendirme şeklinde de olmayacaktır
bu kanun teklifi çünkü zaten kişi baştan dolandırmayı göze
almışsa onda mal bulmak da mümkün olmuyor, adresinde de bulmak mümkün
olmuyor. Özellikle ekonomik krizin
yıkıcılığının önemli ölçüde
arttığı bugünlerde, on binlerce ailenin dağılma
noktasına geldiği bugünlerde, çocuklar üzerinde, kadınlar
üzerinde çok ciddi ruhsal travmalara yol açan ev eşyalarının
haczi ayıbından Türkiyenin kurtulması gerektiğine
inanıyorum. Eğer iktidar kanadı bu kanun teklifini sırf
muhalefet verdi diye bir yasama kıskançlığı içerisindeyse,
onlar bir kanun teklifi versinler, ben kendi teklifimi geri çekmeye
hazırım.
Değerli arkadaşlarım, bir diğer önemli hususu
yine sizlerle paylaşmak istiyorum. Türk hukukunda önemli
sıkıntılı alanlardan birisi de bilirkişilik
müessesesi. Son günlerde bilirkişilik meselesinin taraflarından çok
ciddi şikâyetler alıyoruz. Bir defa, bilirkişiler adliyelerden
paralarını tam alamadıklarını ifade ediyorlar.
Adliyelerde, bilirkişiliğin bir profesyonel mesleğe
dönüştürüldüğünü, belli bir havuz oluşturulduğunu, o havuza
girmenin birtakım bedelleri olduğunu arkadaşlarımız
ifade ediyorlar. Bu konuda, dilerdim ki Adalet Bakanımız bu
konuşmayı dinliyor olsun fakat maalesef, zannediyorum il
dışındaymış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, bilirkişilik meselesi
başka açılardan çok ciddi mahzurlar taşıyor. Özellikle
mahkemelerin hukukçu bilirkişi tayinini, avukat olduğum zamanlarda da
hiç anlayamamışımdır. Hukuki konularda bilirkişilik
biliyorsunuz yapılamaz, hâkimin bizatihi yapması gereken
hususlardır. Öyle anlaşılıyor ki bilirkişilik
müessesesi birçok açıdan istismar edilen, haksız rantların
döndüğü bir noktaya gelmiştir ve ne yazık ki mahkemelerimiz de
birçok kararında, bilirkişi kararını çok da tahlil etmeden
aynen kararına dönüştürmektedir.
Bu konuyu, fırsat olsa bu kürsüde daha fazla
ayrıntılı konuşmak isterdim ama inşallah daha sonraki
bir zaman diyor, önergemizin kabulünü diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülen tasarının 19. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
Madde 19: 492 sayılı Kanunun 123. maddesinde 3.
fıkradaki dahil ibaresinden sonraki kısmın bu kanunda
ibaresine kadar metinden çıkartılmıştır.
Rıdvan
Yalçın Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı |
Ordu Manisa Konya |
Beytullah
Asil Mehmet Günal Oktay Vural |
Eskişehir Antalya Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 19uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Bülent
Baratalı Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
İzmir İzmir Malatya |
Mustafa
Özyürek Ali
İhsan Köktürk |
İstanbul Zonguldak |
Madde 19 492 sayılı Kanunun 123 üncü maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Bu maddede yer alan harçtan muafiyete ilişkin hükümler, bu
Kanunun (1) sayılı Tarifesinin (A) Mahkeme Harçları bölümünün
(V) numaralı fıkrasındaki keşif harcı ve (1)
sayılı Tarifesinin B) İcra ve iflas harçları bölümünün
(III) numaralı fıkrasındaki haciz, teslim ve satış
harcı bakımından uygulanmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Ali
İhsan Köktürk konuşacak.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali İhsan Köktürk,
Zonguldak Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 536 sıra
sayılı Vergi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 19uncu maddesine yönelik önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Öncelikle, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hatırlayacağınız
üzere, 17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldakta TTKya bağlı Karadon
Maden Ocağında meydana gelen elim grizu faciası sonucunda 30
madencimiz yaşamını yitirmişti. Bugün yine Zonguldakta
Gelik beldesinde kaçak bir maden ocağında meydana gelen grizudan 2
madencimiz daha yaşamını yitirdi. Ben, öncelikle,
yaşamını yitiren madencilerimize Tanrıdan rahmet
diliyorum, ailelerine ve bu acıyı paylaşan tüm
Zonguldaklılara, tüm ulusumuza başsağlığı
dileklerimi sunuyorum.
Ayrıca, yine, bu şekilde ölümün bir kader
olmadığını, ölümün herkes için katlanılması zor,
büyük bir acı olduğunu hatırlatarak bir daha bu
acıların yaşanmamasını ve sorumluların gerekli
önlemleri bir an önce almasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının 19uncu maddesi,
bu maddede ve diğer kanunlarda yer alan harçtan muafiyete ilişkin
hükümlerin mahkeme harçları, keşif harçları, haciz, teslim ve
satış harcı bakımından
uygulanmayacağını düzenlemektedir. Yani, tasarı, bu
düzenlemesiyle, adalet hizmetlerinden yararlanmayı, belirtilen
harçların ödenmesi koşuluna bağlamıştır. Bu
durum, mali bir bakış açısıyla
bakıldığında makul bir durum olarak
değerlendirilebilir, makul bir durum olarak görülebilir çünkü harç,
devletin yüklenmiş olduğu görevleri yerine getirmek, hizmetleri
sunmak için anayasal sınırlar içerisinde egemenlik yetkisine
dayanarak, egemenlik yetkisini kullanarak elde ettiği bir kamu geliridir.
Dolayısıyla, devletin sunduğu hizmetlerden yararlanan
vatandaşların bu hizmetlerin bedelini ödemesi veya bunlara katkı
sağlaması, sanki doğru bir anlayışmış gibi
görülebilir.
Ancak, değerli milletvekilleri, adalet hizmeti,
tıpkı eğitim hizmeti gibi, tıpkı sağlık
hizmeti gibi, devlet organizasyonunun temel bir görevidir. İçinde
yaşadığımız yüzyılda, modern, çağdaş,
sosyal devlet anlayışı, parası olmayan
vatandaşına Eğitim hakkından yararlanamazsın.
diyemeyeceği gibi, yine parası olmayan vatandaşına Sen
sağlık ve tedavi hizmetlerinden yararlanamazsın.
diyemeyeceği gibi Adalete erişim hakkı da sadece parası
olan vatandaşa aittir. diyemez, dememelidir.
Bu nedenle, gerek ulusal gerekse uluslararası pozitif hukuk
belgeleri ve mevzuat, adalete erişim hakkını güvence altına
almış, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ilgili
maddeleri ve Hak arama hürriyeti başlıklı
Anayasamızın 36ncı maddesi, adalete erişim
hakkının herkes tarafından kullanılabileceğini ve
kullanılması gerektiğini emredici bir hüküm olarak
düzenlemiştir.
Değerli milletvekilleri, adalete erişim hakkı,
aynı zamanda, Anayasamızın 2nci maddesinde düzenlenen,
cumhuriyetimizin temel nitelikleri arasında sayılan,
değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan hukuk devleti
ilkesiyle de bağdaşamaz. Çünkü, hukuk devleti tanımı,
sadece yönetilenlerin değil, yönetenlerin de hukukla bağlı
olduğu bir devlet anlayışı tanımı değildir.
Hukuk devleti anlayışı, aynı zamanda, hakların elde
edilmesini kolaylaştıran ve hak aramanın önündeki engelleri
kaldıran bir devlet anlayışının, bir devlet
kavramının tanımıdır. Bunun içindir ki, devletin
egemenlik yetkisine dayanarak alacağı harçlar yoluyla adalete
erişim hakkının engellenmesi ve ortadan
kaldırılması asla kabul edilemez.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde milyonlarca
insanımız açlık ve yoksulluk sınırının
altında yaşama tutunmaya çalışmaktadır, milyonlarca
insanımız asgari ücretin altında bir gelir düzeyiyle
yaşamını sürdürmektedir. Bu, ülkemizin acı bir
gerçeğidir. Ancak hâl böyle iken sadece harçların zorunlu olması
değil, aynı zamanda oldukça yüksek miktarlarda saptanması
nedeniyle başlı başına hak aramayı engelleyen,
hakların kullanılmasını zorlaştıran bir durum söz
konusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) Dolayısıyla bu
düzenlemeler ve bu anlayış, temel hak ve özgürlükler sözcüklerini
ve demokrasi kavramını dilinden düşürmeyen Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarının samimiyetsizliğini ve
hukuk devleti kavramını bir amaç olarak değil, hedeflerine
ulaşmada bir araç olarak gördüğünü açıkça ortaya
koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, vergi ödemediği
tartışmaları ulusal basınımıza yansıyan
iş adamlarına Üstün Hizmet Ödülünü layık gören
anlayışın, kâr rekoru kıran bankalara ve yine bazı
ticari şirket türlerine tanıdığı muafiyet ve
ayrıcalıkları hem de adalet hizmeti gibi temel bir hakkın
kullanılması konusunda vatandaşlarımıza tanımaması
kabul edilemez.
Bu nedenle, önergemizin kabulünü diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülen tasarının 19. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
Madde 19: 492 sayılı Kanunun 123. maddesinde 3.
fıkradaki dahil ibaresinden sonraki kısmın bu kanunda
ibaresine kadar metinden çıkartılmıştır.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Rıdvan Yalçın,
Ordu Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, tekrar yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Tasarının 19uncu maddesinde
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında bir sonraki maddede
ifade etmek istediğim bir husus vardı, ona kısaca değinip
bu maddeyle ilgili önergeye gelmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, -özellikle grup başkan
vekillerimize ifade ediyorum- yedieminlik hususunda da çok ciddi
şikâyetler alıyorum. Özellikle vatandaşlarımızdan,
borçlarını ödedikten sonra şu an çalışan, faal
yediemin bürolarına gittiklerinde kendilerine mallarının
başka bir depoda olduğu, bir imza atmalarının söylendiğine,
o imzayı attıktan sonra depoya gittiklerinde mallarının
olmadığı ya da kırık dökük olduğuna ilişkin
şikâyetler alıyorum. Bu konuda dikkatinizi çekmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, çerçeve 19uncu maddede düzenlenen
492 sayılı Kanunun 123üncü maddesinde biz değişiklik
öneriyoruz. Benim de aslında bu kadar detaylı bilgim yoktu, Genel
Kurulun muhterem üyelerinin birçoğunun bilgisi olduğunu da
zannetmiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu maddede, yani 123üncü maddede
bir önceki hükûmet döneminde yapılan değişiklik ile birlikte,
maalesef, Türkiyede kurulu bankalar ve yabancı finans
kuruluşları Harçlar Kanununda yer alan bütün harçlardan muaf
durumdalar.
Değerli arkadaşlarım, bunlar nedir? Mesela,
yargı harçlarından, mahkeme harçlarından bankalar ve finans
kurumları muaf. Celse harcı, karar ilam harcı, icra iflas
harçları, ticaret sicili harçları, kayıt tescil harçları,
ticari işletme rehni dâhil, kayıt, belge, suret, tasdikname
harçları, muhafaza harçları, defter tutma harçları, noter
harçları, vergi yargısı harçları, maktu harçlar, tapu
kadastro harçları ve hatta trafik harçları diye
Daha fazla detaya
gerek yok.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, belki
yalnızca icra iflas harçları ya da yargı harçları
bakımından baktığınızda şöyle bir
haklılıktan bahsetmek mümkün olabilir: Bu harçları bankalar
ödese bunu vatandaşlarımıza yansıtacağı ifade
edilebilir ama Harçlar Kanunundaki bütün her kalem harçtan bankaların
muaf tutulması açıkçası bize göre kamu vicdanına ve
eşitliğe de aykırı olsa gerek. Bugün bir gariban
vatandaşımız 50 lira, 100 lira nafaka tahsil ettiğinde
bunun harcını ödemektedir, ekonomik krizin kâr şampiyonu
bankalar maalesef harç ödememektedir.
Değerli arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz güçlü bankalar olmasından yanayız, güçlü ekonomiden
yanayız. Hatta bankaların sadece devlete para sattığı,
devlet üzerinden kâr ettiği değil, reel sektörü desteklediği,
üreten ekonomiyi desteklediği bir düzenden yanayız ve 57nci Hükûmet
içerisinde siyasi bedeli ağır da olsa bankacılık sektöründe
yaşanan sıkıntıları toparlayıp bir programa
kavuşturmak ve güçlü bir finans sektörünü sizlere teslim etmek o iktidara
nasip olmuştur ve bugün vicdanı olan herkes -AKP de olsa- kabul
etmektedir ki yaşanan ekonomik kriz finans sektörünü sarsmadan ya da daha
az sarsarak geçmişse bunda 57nci Hükûmetin hükûmet dönemindeki
alınan o önemli tedbirlerin katkıları bulunmaktadır.
Şimdi, değerli arkadaşlar, o günkü şartlar
içerisinde belki yeniden kurulan, yeniden dizayn edilen sistemin oturması
aşamasında bu tür muafiyetler getirilmesi haklı da görülebilir.
Ancak aradan geçen zaman içerisinde ekonomideki gelişmeler çerçevesinde
bugün bu kriz ortamında bile her sektör bundan çok ya da az
etkilenmişken en az bankacılık sektörünün etkilendiği,
hatta kriz ortamında bankacılık sektörünün yine devletimiz
tarafından dolaylı olarak desteklendiği hesaba
katıldığında artık kamu vicdanını yaralar
şekilde bu muafiyetlerin sürdürülmesinin hakkaniyete uymadığı
kanaatindeyiz.
Onun için, değerli arkadaşlarım, ben, bilemiyorum,
bankalardan sorumlu Sayın Bakan ne diyecek ya da Sayın Başbakan
ne diyecek, bilemiyorum ama öyle zannediyorum -bürokrat arkadaşlardan
aldığım bilgiler de o şekildedir- eğer bu önergemiz
kabul edilirse yani banka ve finans kuruluşlarının Harçlar
Kanunundaki muafiyetleri kaldırılırsa bu, hazinemize 85-90
milyon tutarında yani 100 trilyona -eski parayla- yakın bir kaynak
ilavesi anlamına gelmektedir. Bu, devletimiz için de önemli bir
kazançtır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIDVAN YALÇIN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) Daha önce de ifade ettiğim gibi,
bankalar bakımından da ortada bir haksızlık
doğmayacağı, bilakis, süren bir haksızlığın
giderileceği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Ben, bu fırsatı bulmuşken, üstelik bankalarla kötü
olmanıza da gerek yok, böyle bir önergeyi muhalefet vermişken bu
fırsatı kaçırmamanızı tavsiye ediyor, önergemizin
kabulünü diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler. Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler. Madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri
geliş sırasına göre okutup, aykırılıklarına
göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 20 inci maddesinde yer alan haciz
ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Manisa Denizli Konya |
Mehmet
Günal Mehmet
Şandır Oktay
Vural |
Antalya Mersin İzmir
|
Abdülkadir
Akcan |
Afyonkarahisar
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte Olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 20'inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 20- 492 sayılı Kanunun (1) sayılı Tarifesinin
(A) Mahkeme Harçları bölümüne aşağıdaki (V) numaralı
fıkra ve (1) sayılı Tarifesinin B) İcra ve İflas
harçları bölümüne aşağıdaki (III) numaralı fıkra
eklenmiştir.
V. Keşif harcı: 100
TL
(Mahkemelerce re'sen veya istem üzerine verilen keşif ya da
tespit kararlarını yerine getirmek için)
III- Haciz, teslim ve satış harcı: 40 TL
(Yukarıdaki (I) ve (II) numaralı fıkralarda yer
alan icra ve iflas işlemlerinin daire dışında memur eliyle
yerine getirildiği her bir işlem için)
Harun
Öztürk Halil Ünlütepe Mustafa Özyürek |
İzmir Afyonkarahisar İstanbul |
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Bülent
Baratalı |
Malatya İzmir |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Halil Ünlütepe,
Afyonkarahisar Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; vermiş olduğumuz önergenin
üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Parlamentonun yeterli bir
şekilde rutin bir çalışmasını yürütemediğini
görüyoruz. Şu anda, bugün, tekrar yoklama istesek, yoklamayı bulacak
bir durumda değiliz. Hâlbuki yasama organı anayasal bir kurum.
Anayasal kurumda görev alan parlamenterlerin yapması gereken görevler var.
Eğer bir parlamenter, yasama organının görevini yürütürken
buradaki görevini ihmal ediyorsa bunda bir eksiklik vardır. Vicdan
muhasebesini yapmak zorundayız hepimiz ama bu vicdan muhasebesini
yapamıyoruz, yapamıyoruz. Birileri Şu yasa şu tarihe kadar
çıkacak. diyor, onu yapmaya çalışıyoruz. Bizim birilerine
karşı değil, bizim Türk toplumuna karşı
sorumluluğumuz var. Öncelikle bunu sizlerle paylaşma ihtiyacı
duydum.
İç Tüzük, eylemli olarak, fiilen ihlal ediliyor. İç
Tüzük, yasama organının çalışma şekil ve yöntemlerini
belirler. Elbette zaman zaman yasama organı bu tarih ve saatleri
değiştirebilir ama bu çok az, istisnai bir yöntemdir. Eğer
İç Tüzük fiilen artık, öğleden sonra iki-gece bitinceye kadar
bir yöntemin içine giriyorsa, bu, İç Tüzükün fiilen, eylemli bir
ihlalidir. Meclis Başkanlığının bu konuda çok daha
dikkatli olması gerekir ve Meclis Başkanlığının
ayrıca devam etmeyen parlamenterlerle ilgili bir yaptırıma
girmesi gerekir. Bu millet fakirdir, bu millet yemiyor içmiyor bize ödenek,
para veriyor. O almış olduğumuz ödeneğin hakkını
vermek zorundayız, veremiyoruz.
Sevgili arkadaşlar, bu düzenlemeyle keşif
harçlarında ve hacizlerde bir düzenlemeye gidiliyor. Keşif harcı
olabilir mi? Keşif, bir yargılamayı sonuçlandırabilmek
amacıyla yapılması gereken bir işlemdir. Bu, harç
değil yolluktur. Harç farklı bir işlemdir. Niçin yolluğu
harç olarak yorumlama ihtiyacını duyduk? Şimdi, yeni
düzenlemeyle bunu bütçeye dâhil ederek, bütçe üzerinden, keşfe
katılan kişilere bu yollukları ödenecektir. Bu, daha önce
denendi ama hazine bu paraları hak sahiplerine çok geç ödedi ve ondan sonra
yapılan bir düzeltmeyle yurttaşın yatırdığı
keşif giderleri hemen ertesi gün veya iki üç gün sonra ilgilisine
ödenebilecek bir hâle geldi. Şimdi, keşif bir davanın en önemli
unsurlarından birisidir. Türkiyede yoksul insan sayısında ciddi
bir artış var. Keşif giderlerini bir yurttaşımız
yatıramazsa -o, davanın ön koşuludur- Hukuk Muhakemeleri
Kanununda da hüküm var: İkinci sefer de
yatırmadığında kesin önele riayetsizlikten dava redde
gider. Yargı, satılan bir hizmet olmaktan
uzaklaştırılmalıdır. Siz, devletin okullarında
çocuğunuzun iyi eğitim görmediğine inanıyorsanız,
ekonomik durumunuz iyiyse onu özel bir okulda okutabilirsiniz. Siz,
eşinizin veya çocuğunuzun sağlık hizmetini devletin
hastanelerinden yeterli bir şekilde alamadığına
inanıyorsanız özel bir hastanede ciddi bir sağlık hizmeti
alabilirsiniz ama dünyada yargının özeli yoktur. Yargı hizmeti,
satılan bir hizmet hâline getirilmeye çalışılıyor, bu
çok tehlikeli bir olaydır. Harç mefhumu buradan
kaldırılmalıdır. Devlet, yani daha doğrusu Hükûmet elini
yoksul insanın cebinden çıkarmıyor. Yahu! İnsanlar aç,
yiyecek ekmeği yok. Hâlâ daha yargı giderleriydi,
harçlarıydı diye bunu devam ettirirseniz, bu uygulamayı devam
ettirirseniz Türkiye bir hukuksuzluk ortamının içine düşer,
parası olanların yargıdan faydalandığı bir
ortamın içine gelir. Bundan kaçınmak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Hep almak hoşumuza gidiyor, hâlbuki sosyal devlet verir, hele
hele yargı hizmetlerinde
Bundan uzaklaşılmış bir
durumdadır. Peki, örneğin haciz işlemlerinde harcırah 40
lira yatırılacak. Bir dosyada en az on sefer hacze gidiliyor, anapara
1 milyon lira diyelim, 400 milyon lira da yargı masrafı. Allahtan
korkun! Onun borçlusu zaten anaparayı ödeyemiyor. Bunların bir
denetime girmesi lazım.
Bu tür bir düzenleme asli komisyon olan -torba yasa şeklinde
değil de- hukukçuların yoğun olduğu ilgili ihtisas
komisyonunda görüşülseydi bu aksaklıklar belki giderilebilirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Şimdiki yapılan
düzenlemede ne olursa olsun vatandaştan alabildiğiniz kadar alarak ve
vatandaşı tabiri caizse -bağışlayın- soyarak
yargı hizmetini devam ettirmeye giderseniz bu bir hüsran olur.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum ve Sayın Başkan, size de teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 20 inci maddesinde yer alan haciz
ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Haciz işleminin daire dışında
gerçekleşmesi harç alınmasını gerektirmez.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 21'inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek |
İzmir Malatya İstanbul |
Bülent
Baratalı Halil
Ünlütepe |
İzmir Afyonkarahisar |
Madde 21- 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 61 inci maddesi
başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Değerleme farkları
Madde 61- Bankanın aktifindeki ve pasifinde yer alan döviz,
efektif ve yabancı para cinsinden diğer varlık ve yükümlülükler
ile altınların değerlemesi sonucu oluşan değerleme
farkları ayrı bir hesapta izlenir.
Türk parasının yabancı paralar
karşısındaki değerinin ve uluslararası piyasalarda
altın fiyatlarının değişmesi nedeniyle Bankanın
aktifindeki ve pasifindeki dövizlerin, efektiflerin ve yabancı para
cinsinden diğer varlık ve yükümlülükler ile altınların
değerlemeye tabi tutulması sonucu Banka lehine oluşan
gerçekleşmemiş değerleme farkları, değerlemenin
yapıldığı dönem kazancına dahil edilmez ve kurumlar
vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınmaz.
Banka aleyhine oluşan gerçekleşmemiş değerleme
farkları ise değerlemenin yapıldığı dönem
kazancından düşülmez ve kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak dikkate alınmaz.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 280 inci maddesi hükmü
bu madde kapsamında yapılacak değerlemede uygulanmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 21 inci maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasına arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Manisa Denizli Konya |
Mehmet
Günal Abdülkadir
Akcan Mehmet
Şandır |
Antalya Afyonkarahisar Mersin |
Oktay
Vural |
İzmir |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya
Milletvekili.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu madde Merkez
Bankasının değerleme hesabıyla ilgili, birtakım daha
önceki geçici hesaplardaki artış ve azalışla ilgili bir
düzenleme getiriyor. Ben, bu vesileyle dün size Merkez Bankasıyla, cari
işlemler açıklarıyla ilgili kısa bir giriş
yapmıştım, ama sabah Sayın Başbakanı dinledim,
yine ekonomide, maşallah, aldı gidiyor. Danışmanları
yine herhâlde bir şey söylememiş. Ben, onun için bugün size, Merkez
Bankasıyla ilgili bazı konuları bu vesileyle tekraren
hatırlatmak istiyorum. Bundan sonra aynı şekilde devam ederse
her seferinde yeniden o fasılları açacağım.
Merkez Bankasının döviz biriktirmesiyle ilgili, dün
bahsetmiştim
Esas itibarıyla, sıkıştıkça, Merkez
Bankası Başkanının bazen günah keçisi
yapıldığını, bazen bakanların bile, bile bile
Efendim, biz Faizi düşür. diyoruz, düşürmüyor veya Bu kur böyle
olmaz, ihracatçılar sıkıntı çıkarıyor. diye
söylediklerini biliyoruz. Allahtan, Sayın Bakan oraları bildiği
için söylemiyor, kendisini tenzih ediyoruz, ama dış ticaretten sorumlu
bakanlarımız gittikleri kesimlerde fazla tepki görünce biraz
yumuşatmak babından Biz de söylüyoruz, ama olmuyor. diyorlar.
Öncelikle birincisi, Merkez Bankası
bağımsızdır, 2001 yılında çıkarılan
kanunla araç anlamında bağımsızlığa
kavuşturulmuştur, amacı da fiyat istikrarıdır. Ama
Merkez Bankası kur politikası izlerken, söylemiştim, kur
rejimini hükûmetle beraber belirler, kur politikasında, yani dövize
müdahalede serbesttir, hükûmetten talimat almaz, biriktireceği rezervde de
talimat almaz, satacağı rezervde de talimat almaz. Tek şey,
sizinle beraber oturup, sabit kur mu olsun serbest kur mu olsun kontrollü
dalgalı kur mu olsun, onu belirler; birinci husus burası.
İki, fiyat istikrarı
Merkez Bankası
Başkanı da fiyat istikrarından sorumludur, ama Ben sadece fiyat
istikrarını bilirim, enflasyondan başka hiçbir şeye
karışmam. diyemez, dememelidir. Neden? Çünkü, temel görevlerine
baktığınız zaman, kanunda yazan şey, fiyat
istikrarında
Neye göre fiyat istikrarı? Enflasyon hedefini
nasıl belirliyor? Kendiliğinden belirlemiyor. Devletin diğer
kurumlarıyla beraber Hükûmetin uygulayacağı politikalara,
yıllık programlara, beş yıllık plana bakarak büyüme
tahminlerine ve diğer makroekonomik büyüklüklere göre belirliyor. O zaman,
büyüme hedeflerini dikkate almadan bir enflasyon hedefi belirleme
şansınız var mı? Yok.
Dolayısıyla, sıkça
hatırlattığımız bir şey: Efendim, fiyat
istikrarı olmadan sürdürülebilir büyüme sağlanamaz. Her
defasında soruyorum Sayın Başkana da bakanlara da: Peki,
sürdürülebilir büyüme sağlanmadan fiyat istikrarı sağlanır
mı? Sağlanmaz. Enflasyonu düşürmek fiyat istikrarı
değildir. Onu uzun yıllar boyunca belli bir seviyede tutmak, onu
yaparken aynı zamanda istihdama ilişkin, yani büyümeye ilişkin
hedeflerin de tutması gerekir. Dolayısıyla Merkez Bankası
Başkanının da ilgili bakanların da diğer makroekonomik
politikalarla, aynı zamanda maliye politikalarıyla uyumlu bir
şekilde politika uygulamaları gerekir.
Onun için, burada döviz kuruyla ilgili de yine Efendim, ne
yapalım? Serbest döviz kuru var. Biz piyasaya bırakıyoruz. Kimse
endişe etmesin. Peki Aşırı oynaklık olursa biz
müdahale ederiz. Güzel. Aşırı oynaklık ne demek? Merkez
Bankası literatürüne göre yükselmesi demek. Ee, peki
aşağıya doğru oynadığı zaman belli bir
şeyin altında? O da aşırı oynaklık oluyor ama
Merkez Bankası fiyat istikrarından başka bir şey
düşünmediği için, Hükûmetin de işine geldiği için kurun
baskılanması ve onun üzerinden de enflasyonun düşük
çıkması fiktif olarak işine geliyor. Hükûmetin nasıl
işine geliyor? Çünkü kurun düşük olması, reel kur düşük
faizden dolayı sıcak paranın dışarıdan gelmesi,
cari açığın finanse edilmesi, borçlanmanın kolay
olması ve sıkıntıya düşmeden bu çarkın dönmesi.
Peki, nasıl olacak o zaman? İşte, sayın
bakanların zaman zaman Bu yapıyla biz istihdam üretemiyoruz.
demelerinin nedeni, asıl sorun burada yatıyor değerli
arkadaşlarım. Merkez Bankası, Tartılı Reel Efektif Kur
Endeksi yayınlıyor zaman zaman. Bunu periyodik olarak yapmıyor
ama siz de koyduğunuz zaman reel olarak kurun ne kadar
değerlenmiş olduğunu hepimiz biliyoruz.
Onun için Biz kurdan sorumlu değiliz. demek veya piyasa
belirliyor demek doğru değil. Çünkü 30-40 milyonluk sadece kur
üzerinde işlemle, döviz alışverişiyle birileri kuru
belirliyorsa, yani fiktif olarak bastırıyorsa buna serbest kur
politikası demek maalesef doğru değildir. İşte, o
zaman istihdam üretmeyen bir büyüme. Fiktif, sanal büyüme dediğimiz bu.
Rakamlar doğru olsa bile, manipülasyonlara rağmen, revizyonlara
rağmen TÜİKin rakamlarını doğru kabul etsek,
büyümenin istihdam yaratmamasının nedeni budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Kuru düşük tuttuğunuz zaman,
siz eğer Çinden ithal ediyorsanız, Çinin katma değerine
katkıda bulunursunuz. İhracatınız ve büyümeniz yüzde 70
ithalata dayalıysa o zaman sizin yaptığınız katma
değer, o ülkenin katma değerine katkıda bulunmaktan ibarettir.
Dolayısıyla Merkez Bankasının bu uygulamalarının
ve Hükûmetin bu konudaki politikalarının yeniden gözden geçirilmesi
gerekir. İşte, istihdam yaratabilmek için, kendi yerli
malımızı, kendi ara malımızı kullanabilmek için
kurun rekabetçi düzeye gelmesi gerekir. Bu çerçevede de uygulanması
gereken kur politikası, daha doğrusu kur rejimi, doğrudan, her
yönüyle serbest dediğimiz ama birkaç manipülatörün belirlediği,
Merkez Bankasının da seyrettiği bir kur rejimi değil, daha
önce, 90lı krizlerdekinden sonra uygulandığı gibi ve
gelişmekte olan birçok ülkede olduğu gibi, kontrollü bir kur
politikasının, dalgalı kur politikası yine ama bizdeki
gelişmelere göre, yurt dışındaki fiyat
dalgalanmalarına göre, Türkiye'nin durumunu dikkate alan, rekabetçi bir
kur politikası -aşırı değerli değil- bu işin
temelinde yatan konudur. Bunun dikkate alınması durumunda, biraz daha
canlanmanın olacağı ve rekabetçi yapıda da istihdamın
daha çok yaratılmaya başlanacağını burada
bilgilerinize sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bu hususları, Merkez Bankası
maddesi vesilesiyle sizlerin dikkatine sundum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 21inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 21- 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 61 inci maddesi
başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Değerleme farkları
Madde 61- Bankanın aktifindeki ve pasifinde yer alan döviz,
efektif ve yabancı para cinsinden diğer varlık ve yükümlülükler
ile altınların değerlemesi sonucu oluşan değerleme
farkları ayrı bir hesapta izlenir.
Türk parasının yabancı paralar
karşısındaki değerinin ve uluslararası piyasalarda
altın fiyatlarının değişmesi nedeniyle Bankanın
aktifindeki ve pasifindeki dövizlerin, efektiflerin ve yabancı para
cinsinden diğer varlık ve yükümlülükler ile altınların
değerlemeye tabi tutulması sonucu Banka lehine oluşan
gerçekleşmemiş değerleme farkları, değerlemenin
yapıldığı dönem kazancına dahil edilmez ve kurumlar
vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınmaz.
Banka aleyhine oluşan gerçekleşmemiş değerleme
farkları ise değerlemenin yapıldığı dönem
kazancından düşülmez ve kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak dikkate alınmaz.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 280 inci maddesi hükmü
bu madde kapsamında yapılacak değerlemede uygulanmaz."
Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir Milletvekili
Harun Öztürk.
Buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının 21inci maddesi üzerinde verdiğimiz
önergeyle ilgili söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu maddeyle 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası Kanununun Değerleme farkları başlıklı
61inci maddesi değiştirilerek Türk parasının yabancı
paralar karşısındaki değerinin ve uluslararası
piyasalarda altın fiyatlarının değişmesi nedeniyle
bankanın aktifindeki ve pasifindeki dövizlerin, efektiflerin ve
yabancı para cinsinden diğer varlık ve yükümlülükler ile
altınların değerlemeye tabi tutulması sonucu banka lehine
oluşan gerçekleşmemiş değerleme farklarının
değerlemenin yapıldığı dönem kazancına dâhil
edilmeyeceği ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir
olarak dikkate alınmayacağı, banka aleyhine oluşan
gerçekleşmemiş değerleme farklarının da
değerlemenin yapıldığı dönem kazancından
düşülmeyeceği ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde
gider olarak dikkate alınmayacağı, ayrıca 213
sayılı Vergi Usul Kanununun 280inci maddesi hükmünün bu madde
kapsamında yapılacak değerlemede yine uygulanmayacağı
hükme bağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu madde ile Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasına diğer hiçbir bilanço esasına göre defter tutan
gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükellefine tanınmayan bir imkân
tanınmaktadır. Bundan böyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası,
henüz realize olmamış kur farklarını kurumlar vergisi
matrahının tespitinde ne gider ne de gelir yazacaktır. Oysa, hem
döviz cinsinden ticari alacakları hem de döviz cinsinden borçları
olsun bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi ve kurumlar vergisi
mükellefini düşünün. Bu mükellef, Vergi Usul Kanunu gereğince, her ay
sonunda döviz cinsinden ticari alacakları ile döviz cinsinden borçlarını
realize olmasalar da o günkü kur üzerinden değerlemek ve
kayıtlarına intikal etmek durumundadır. Dolayısıyla,
bu işlemler kayıtlara intikal ettirildikleri tarihten itibaren
mükelleflerin hem geçici vergi matrahı hem de kurumlar vergisi
matrahı değişecektir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası yönetiminin, Hükûmetin aksine müdahale girişimlerine
rağmen bağımsızlığını korumaya
çalışmasını hep birlikte izliyoruz, fiyat istikrarı
konusunda kendisine verilen görevi yerine getirmek üzere bir çaba içinde
olduğunu da görüyoruz. Bizim önergemizde kısmen düzeltilmesi teklif
edilmekteydi, ancak bu maddenin tasarı metninden tümüyle
çıkarılmasının daha uygun olacağını tekrar
ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, burada, Sayın
Başbakanın yaz aylarında işsizlik oranını yüzde
10lar düzeyine çekeceklerine ilişkin beyanı üzerinde kısaca
durmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, istihdam ve işsizlik verilerini
takip eden herkes bilir ki, Türkiyede işsizlik oranları tarım,
inşaat ve hizmetler sektöründeki mevsimsel değişikliklerden
etkilenir; bu nedenle, ocak ve şubat aylarında en yüksek noktada
bulunur ve mart ayından itibaren azalarak temmuz ayında da en
düşük düzeye iner. Şimdi, işsizlik oranlarının
aylık olarak hesap edilmeye başlandığı 2005
yılından bu yana gelişmelere birlikte bakalım: 2005
yılı Ocak ayında 11,8 olan işsizlik oranı Temmuz
ayında 2,2 puan azalarak 9,6 puana düşmüştür. Ocak ve Temmuz
aylarında olmak üzere bu oranlar, 2006 yılında 12,1 ve 9,3
şeklindedir, fark 2,8 puandır; 2007 yılında 11,3 ve 9,3
şeklindedir, fark 2 puandır; 2008 yılında 11,6 ve 9,9
şeklindedir, fark 1,7 puandır; 2009 yılında 15,5 ve 12,8
şeklindedir, fark 2,7 puandır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Bu eğilime göre, 2010 yılı
Ocak ayında 14,5 olan, Temmuz ayına gelindiğinde 2009
yılındaki gibi 2,7 puan
düşerse 2010 yılı Temmuzunda enflasyon oranı 11,8lere
düşecektir. Merkez Bankası da bir brifingde Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu rakamın 11,8 ve 11,9a düşeceğini tahmin
ettiklerini söyledi.
Sayın Başbakan bu durumu sadece kendisinin
bildiğini, milletin bilmediğini düşünerek önümüzdeki aylarda
işsizliğin yüzde 10lar düzeyine indirileceğini söylüyor.
Sonunda da millete dönüp Nasıl, ben size söylememiş miydim?
diyecek. Allah aşkına, siz, kendinizi akıllı, âlemi ne
zannediyorsunuz?
Yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin II-Tazminatlar
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 22 nci maddesindeki Gelir İdaresi Başkan
Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere Gelirler
Kontrolörleri Başkanı ibaresinin, Gelir İdaresi Daire
Başkanları ibaresinden sonra gelmek üzere Gelirler Kontrolörleri
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Manisa Denizli Konya |
Mehmet
Şandır Mehmet
Günal Oktay
Vural |
Mersin Antalya İzmir |
Abdülkadir
Akcan |
Afyonkarahisar |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 22nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Halil
Ünlütepe Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İzmir Afyonkarahisar Malatya |
Mustafa
Özyürek Bülent
Baratalı Kamer
Genç |
İstanbul İzmir Tunceli |
Madde 22- 23/4/1981 tarihli ve 2451 sayılı
Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne
İlişkin Kanuna ekli (2) sayılı cetvele Gelir İdaresi
Başkanı, ibaresinden sonra gelmek üzere Gelir İdaresi
Başkan Yardımcıları, Gelir İdaresi Daire
Başkanları ve Vergi Dairesi Başkanları, ibaresi ilave edilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeyi katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Başkan, bu, tasarıdaki metinle aynı,
dolayısıyla katılmak mümkün değil. Tasarı metniyle
aynı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Biz düzgün yazmışız. Ne,
şimdi ayrılığı belirteceğim.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Ama
tasarıda aynı olduğu için katılamıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Bakan, bir kelime
vardır orada, bir bakın!
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kamer Genç, Tunceli
Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 536 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 22nci maddesi üzerinde verilen
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Önergede biraz düzgün bir ifade hâline getirilmiş. Önerge çok
önemli değil. Şimdi, bugün, tabii Tayyip Bey, bir buçuk saat bütün
televizyonlarda konuştu, o televizyonların da hepsi verdi.
Bakın, televizyonları ve basın patronlarını ne kadar
korkutmuş. Şimdi, millet de zannediyor ki bu Tayyip Bey irticalen
konuşuyor. Hâlbuki o konuşmalar birileri tarafından
yazılıyor, o iki tarafında cama geçiriliyor, önde cama geçiriliyor.
Ey vatandaşlar bunları bilin. Yani camdan okuyor bunları.
Sakın ha Tayyip Bey bunları irticalen konuşuyor, çok büyük bir
nutuk atıyor. demeyin, her yerde sizi aldatıyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii ki
vatandaşlardan AKP İktidarı zamanında her şey çok
saklandığı için bazı konuların da bu kürsüde
doğru olarak dile getirilmesi lazım. Bir defa, son, Anayasa
Mahkemesinin verdiği karar facia bir karar. Şimdi, eğer o
kararda hakikaten 4üncü maddeye göre teklif edilmemesi gereken maddeler teklif
edilmişse o zaman Anayasa Mahkemesinin bunu keenlemyekün addetmesi
lazım ve tümüyle yok sayması lazımdı ama onu yapmadı.
İkincisi: Geçmişte Anayasa Mahkemesi kararları var.
Bir ve/veya kelimesi geçtiği zaman onu, maddeyi tümüyle reddediyordu;
burada cümlecikleri çıkardı, Meclisin yerine geçti ve bu kararı,
tuttu, maddeleri iptal etmedi. Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
görülmemiş bir şey. Tabii, görünen o ki AKP ile Anayasa Mahkemesi
karşılıklı, bu konularda bazı temaslar kurdular ve bu,
bu hâle geldi. Ve inanıyorum ki Anayasa Mahkemesinin bazı üyeleri bu
AKP ve yandaşları tarafından tehdit edildi, yoksa böyle bir
karar gelmez yani değerli milletvekilleri.
Bakın, şimdi, getirilen Anayasanın bir maddesinde,
Danıştaydan ve Yargıtaydan gelen üyelerin kimisinin daha üç sene
orada kalma durumu var kimisinin iki sene daha orada kalma durumu var.
Şimdi, bu referandumdan sonra hemen bir ay içinde burada,
Danıştaydan ve Yargıtaydan 3 veya 2 kişi; yani,
Yargıtaydan 3, Danıştaydan da 2 kişi hemen seçilecek, asil
üye olarak gelecek. Yani o üyelerden süresine kadar dolacağı için
Danıştaydan gelen mesela 1 arkadaşımızın daha üç
senesi var. Danıştaydan seçilen asil üye orada gelecek üç sene
oturacak, hiçbir şeye elini vurmayacak şu anda orada görevli olan
kişinin süresi doluncaya kadar. Bu kadar mantıksız, bu kadar
akılsız bir düzenleme olur mu arkadaşlar? Anayasanın
140ıncı maddesi diyor ki: Hâkimlerin aylık ve ödenekleri
yasayla düzenlenir. Siz getirdiniz, Anayasanın geçici maddesinde,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerine 30.000 yan gösterge koydunuz.
Yani böyle bir
Yani Anayasanın ihlali açıkça ortada idi ve Abdullah
Bey daha bunları onaylamadan ben tuttum, iki üç defa basın
toplantısı yaptım, dedim ki: Abdullah Bey, hiç olmazsa bir defa
bir doğru iş yap, şunu Meclise tekrar geri gönder çünkü
Anayasada çok açıkça ihlaller var. Yani sen, üç sene sonra süresi
dolacak bir Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesinin yerine niye
şimdiden adam seçiyorsun, 1 kişi seçiyorsun? Ve o adam gelecek, iki
sene burada kalacak. Onun için, değerli milletvekilleri, her atılan
adım bir facia.
Şimdi, burada, vergileri toplamak önemli değil, önemli
olan vergileri hakkıyla sarf etmek, harcamaları hakkıyla yapmak
lazım.
Bakın, şimdi, Abdullah Bey nerede? Yurt
dışında. Üç gün önce neredeydi? Yurt dışında.
Geçen hafta neredeydi? Yurt dışında. Yanında kimler var?
Yine AKPli bazı milletvekilleri var. Efendim, sülaleyi dolduruyorlar,
yandaşlarını dolduruyorlar, götür, eğlen, iç, gel. Her yurt
dışına çıkışı 500 bin dolar. Bunları
defalarca söyledik burada. Efendim, yurt dışına giderken hediye
götürüyor. Devletin parasıyla pahalı, 50 bin, 100 bin dolarlık
hediye alıyor, o devletin parasından gidiyor ama kendisine verilen
hediyeler cebe gidiyor! Suudi Arabistan Kralından aldığı hediyeler
hâlâ belli değil.
Şimdi, bu Abdullah Beyin tayin edeceği kişiler
Anayasa Mahkemesine gelip üye olacak ve bu Anayasa Mahkemesi orada kendi
görevini yapacak. Yani vicdanınıza
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Bu kadar taraflı atamalar yapan bir
kişinin buraya getirdiği kişiler tarafsız görev yapar
mı arkadaşlar? Yapamazlar. Yani millete niye bunları söylüyoruz?
Vatandaşlarımızın bunu bilmesi lazım.
Çıkıyorlar, vatandaşa yalan bilgi veriyorlar,
yanlış bilgi veriyorlar. Mevcut, getirilen Anayasa
değişikliği 12 Eylül Anayasasının çok çok gerisinde,
tamamen faşist bir dikta rejiminin Türkiye'de kurulma esasını
getiriyor. Tayyip Bey diyor ki: Benim karşımda kimse konuşmayacak.
Yani eğer bir mahkeme karar vermişse, diyor ki: Nasıl sen bana
karşı karar verirsin?
Onun için, Türkiyede rejimin oturabilmesi için bütün partilerin
anlaşarak, 12 Eylül Anayasasının hatalı
taraflarını bularak yeni bir anayasa yapması lazım. Esasen,
bu Anayasa hükmü geçtikten sonra, maalesef, Türkiyede, artık, demokrasiye
de hak getire, insan haklarına da hak getire. Bu itibarla, Türkiyede çok
büyük bir faşist rejim kurulmuş olmaktadır. Onun için,
vatandaşlarımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22 nci maddesindeki Gelir İdaresi
Başkan Yardımcıları ibaresinden sonra gelmek üzere
Geilrler Kontrolörleri Başkanı ibaresinin, Gelir İdaresi
Daire Başkanları ibaresinden sonra gelmek üzere Gelirler
Kontrolörleri ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5345 Sayılı Gelir İdaresi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun yürürlüğe girmesiyle gelir idaresinin yeniden yapılanma
süreci başlamıştır. Yıllardır Vergi inceleme ve
Vergi idaresinin denetiminde başarıyla görev yapan Gelirler Kontrolörlerinin
yeni yapılanmaya uygun olarak atama usulünün belirlenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş
sırasına göre okutup ayrılıklarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 23 üncü maddesindeki yüzde otuzunun ibaresinin
yüzde yirmisinin şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Emin Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Manisa Denizli Konya |
Mehmet
Günal Mehmet
Şandır Abdülkadir
Akcan |
Antalya Mersin Afyonkarahisar |
Oktay
Vural |
İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 23 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Halil
Ünlütepe Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
İzmir Afyonkarahisar Malatya |
Mustafa
Özyürek Bülent
Baratalı Kamer
Genç |
İstanbul İzmir Tunceli |
Madde 23- 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet
İhale Kanununun 72 nci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Ancak, satış tarihinden itibaren en az yirmi yıl
geçen ve veriliş maksadına uygun olarak kullanılan
taşınmazların, mevcut faaliyet aksatılmaksızın
kısmen veya tamamen ticari amaçlarla değerlendirilmesinin
kuruluş gayelerine daha fazla hizmet edeceği hallerde, elde edilecek
gelirin yüzde otuzunun Hazineye verilmesi koşuluyla
taşınmazların satış dahil değerlendirilmesine
Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre izin
verilebilir. Bu suretle kendilerine satış ve değerlendirme izni
verilenlerin maddede öngörülen koşulları yerine getirmemeleri hâlinde
elde edilen gelirlerin bakiyesi de Hazine tarafından 6183 sayılı
Kanun hükümlerine göre tahsil edilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kamer Genç, Tunceli
Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, Divan Kâtibi niye
benim ismimi okumuyor? Yani, önergeyi eksik okuyor, ismimi okumuyor, böyle bir
şey olur mu? O zaman, orada oturmasın.
KÂTİP ÜYE FATİH METİN (Bolu) Sana mı
soracağız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Evet, Kamer Beye
soracaksın! Bir önerge hazırladık, okuyacaksın.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; efendim, bu müzakere edilen kanunun 23üncü maddesinde
verdiğimiz bir önerge ile ilgili söz almış bulunuyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu önergemizin konusu,
burada, kamu yararına derneklere tahsis edilmiş, 2886
sayılı İhale Kanununun 72nci maddesine göre tahsis
edilmiş gayrimenkullerin bir kısmı şimdi çok
değerlenmiş yani çok böyle, eskiden, yirmi sene önceye nazaran çok
değer kazanmış. Şimdi, AKPnin de çok böyle, mala ve mülke
çok sevgisi var, mal mülk deyince hemen her şey gevşiyor! Burada
diyor ki: Eğer bunlar kıymetli olmuşsa, yirmi sene geçtikten
sonra bunları alalım, değerlendirelim, o derneğe de belli
bir para verelim, hazineye de bir para verelim, ondan sonra, bunları
değerlendirelim. Şimdi, ne gerek var?
Değerli milletvekilleri, AKP İktidarı, Türkiyede,
en kıymetli malları, mülkleri, hazine arazilerini sattı ve el
koydu, çoğunu da yandaşlarına verdi. TOKİ Kanununu
çıkardılar, TOKİ Kanununda, TOKİ, istediği yerde mala
mülke el koyuyor, onun imar durumunu tespit ediyor, istediği büyüklükte
tesis ediyor. Belediyeleri, o kadar büyük yeşil alanları, konut
alanlarına, ticaret alanlarına çevirdiler ki bununla ilgili
haklarında çok büyük şeyler var. Mesela, Danıştay 1.
Dairesinin 10/3/2010 tarihli verdiği bir kararda, İstanbul Belediye
Başkanı Topbaşın, yaptığı yetmiş küsur
ihalede görevini ihlal ettiği, suistimal ettiği,
dolayısıyla, bunun hakkında soruşturma açılması
gerektiğini... Bakın, Danıştay kararı burada ama
burada hâlâ İstanbul savcısı bunun hakkında bir
soruşturma açmadı ama öte taraftan, Adana Belediye Başkanı
Aytaç Durakla ilgili ortada açık hiçbir şey olmadığı
hâlde o Belediye Başkanını görevden aldı. Ya bu hangi
hukuk? Hangi devlet? Hangi yönetim? Hangi mantık?
Şimdi, İstanbul Belediye Başkanına niye
savcılar soruşturma açmıyor? Bizim edindiğimiz bilgiye göre
savcılar korktukları için! Şimdi, işte, bu Anayasa
oylamasında, referandumda kabul edildiği takdirde, işte, bütün
savcılar korkacak ve AKP ve yandaşlarının yaptığı
bütün suistimaller karşısında soruşturma açmayacak.
Arkadaşlar, eğer bu memlekette hukuk varsa, hani Tayyip Bey hak, hukuk, demokrasi diyorsa işte
yetmiş tane ihale, İstanbulda, Belediye Başkanı
Topbaşın yaptığı yetmiş tane ihale.
İçişleri Bakanı soruşturma izni vermiyor,
Danıştaya gidiyor, Danıştay üçüncü ayda karar veriyor.
Peki, İstanbul savcıları, siz niye soruşturma
açmıyorsunuz? Karar burada yahu ama korkutmuşlar savcıları.
Hangi savcı cesaret edecek de gidecek, bu soruşturmayı yapacak?
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak) Sen buna inanıyor musun?
KAMER GENÇ (Devamla) İnanmıyorsan, buyurun, sorun. Al
sana karar işte kardeşim, al.
Burada altı ay geçmiş niye soruşturma
açmıyorsunuz? Niye açmıyorsunuz ya? Sizde vicdan yok mu? Vicdan da
herkeste olması lazım.
Şimdi, geçen gün Ataköye gittik. Orada çok güzelim
Yeşilköydeki o yeşilliği getirmiş TOKİ,
başkalarına ihale ediyor, oradaki o yeşilliği yok etmek
için, yeşilliği katletmek için. Yani nerede bir yeşillik varsa
-o yeşillik biliyorsunuz o topluluğun akciğeridir- AKP
İktidarı yeşillik konusunda âdeta büyük bir akciğer
cerrahlığı yapıyor. Nerede güzel bir yeşillik varsa
hemen gidip kesiyorlar. Ya böyle bir ahlak, böyle bir mantık, böyle bir
icraat Allah korkusu olan, insan olan hiçbir yerde olmaz. Böyle bir şey
olur mu?
Devletin en kıymetli arazilerini getiriyorsunuz,
yandaşlarınıza satıyorsunuz. İşte KİTleri
ne duruma getirdiğiniz belli. Ondan sonra da Tayyip Erdoğan
çıkıyor, diyor ki: Bu Anayasa oylaması çıkarsa Türkiye'nin
kaderi değişir. Tabii ki kaderi değişir, Türkiye'nin
kaderi bir Tayyip Erdoğan imparatorluğuna döner.
Tayyip Erdoğan, biliyorsunuz, işte, onu da canı
istediği zaman alıyor uçağa, bütün dünyayı geziyor. Bir
Katara tam on beş defa gittiler ya! On beş defa gidilir mi bir yere?
Tayyip Beyin karısı devletin uçağıyla Katara özel
düğüne gitti!
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Biraz seviyeli ol ya, biraz
seviyeli ol!
KAMER GENÇ (Devamla) Peki, bu vatandaşın vergisini
Bir Katara devletin uçağıyla gitmek en azından 100 bin dolar.
100 bin doları sen yakıt parası
Vatandaş ekmek bulmaktan
acizken, peki, nasıl oluyor da bu devletin uçağına binip de
keyfî düğüne gidiyor?
Arkadaşlar, bakın, AKP milletvekilleri içinde 540
milyar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi sizin milletvekilleri niye
burada yok? Çoğu yurt dışında, harcırah
alıyorlar. Biz Meclis Başkanına soruyoruz: Kardeşim,
bunlar ne kadar harcırah alıyor? diyoruz, bildirmiyor. Geçen gün bir
milletvekili arkadaşımıza bildirmiş, 540 milyar lira alan
milletvekili var içinizde! Günah değil mi arkadaşlar. Günah ya,
günah, günah. İnsanlar
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bildiğiniz bir
şey varsa, yanlış bir şey varsa, yasa dışı
bir şey varsa, kanunsuz bir şey varsa onu söyleyin.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, bildirin işte.
Yine, Mehmet Ali Şahin her gün yurt dışında,
Tayyip Bey her gün yurt dışında, Abdullah Gül her gün yurt
dışında. Bunlar, devletin parasıyla gidiyor, harcırah
da alıyorlar. Ya, sizin içinizde Allah korkusu yok mu arkadaş?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yasa
dışı bir şey varsa onu söyle. Görevli gidiyorlar bunlar.
KAMER GENÇ (Devamla) Ya, işte, kardeşim, sorun Meclis
Başkanına. Yasa dışı değil, keyfî gidiyorsunuz
kardeşim, keyfî seyahat ediyorsunuz. Yani bu memlekette asgari ücret 500
lirayken senin milletvekilin nasıl 540 milyar harcırah alıyor
ya? Yani böyle bir şey olur mu? Milletvekillerinin üç senede
aldığı maaş 480 milyar lirayken, 480 milyar lira tutarken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) -
dört senede -devam ederse- sadece
harcırahlardan aldığı 540 milyar lira ya! Böyle bir
şey olur mu arkadaşlar?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç, Sayın Kâtip Üyenin önerge altındaki
beş imzadan fazla okumamasıyla ilgili itirazınıza İç
Tüzükün 87nci maddesinin sekizinci
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben onu biliyorum. İç Tüzükü daha siz
öğrenmeden önce biliyordum.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Genç! Bir dinleyin lütfen!
Değişiklik önergeleri önce veriliş, sonra
aykırılık sırasına göre okunur ve işleme konur.
Beşten fazla imzalı önergelerde ilk beş imza okunur. Sayın
Genç.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 23
üncü maddesinin yüzde otuzunun ibaresinin yüzde yirmisinin şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Söz konusu olan kamu yararı kararı Bakanlar Kurulunca
alınan Darülaceze, Kızılay vs. derneklerdir. Desteklenmesinde
fayda bulunmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 24
üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki beşi ibaresinin yirmisi
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay E. Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Manisa Denizli Konya |
Mehmet
Günal Şenol
Bal Abdülkadir
Akcan |
Antalya İzmir Afyonkarahisar |
Mehmet
Şandır Oktay
Vural |
Mersin İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının çerçeve 24 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek |
İzmir Malatya İstanbul |
Bülent
Baratalı Halil
Ünlütepe |
İzmir Afyonkarahisar |
Madde 24- 2886 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "13 üncü maddesinde gösterilen komisyonca
takdir ve tespit edilecek" ibaresi "idareden taşınmaz ve
değerleme konusunda işin ehli veya uzmanı üç kişiden
oluşan komisyonca tespit tarihinden geriye doğru beş
yılı geçmemek üzere tespit ve takdir edilecek" şeklinde değiştirilmiş
ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Köy sınırları içerisinde yer alan Hazinenin özel
mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
taşınmazların işgalcilerinden tahsil edilen ecrimisil
gelirlerinin yüzde beşi, 442 sayılı Köy Kanununda belirlenen
görevlerde kullanılmak kaydıyla, tahsilatı izleyen ay içinde bu
gelirlerin elde edildiği köy tüzel kişiliği hesabına
aktarılmak üzere emanet nitelikli hesaplara kaydedilir. Maliye
Bakanlığı bu oranı iki katına kadar artırmaya
yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde ile 2886 sayılı Kanunun 75 inci maddesine
Ecrimisile itiraz edilmemesi halinde yüzde yirmi, peşin ödenmesi halinde
ise ayrıca yüzde onbeş indirim uygulanır. şeklinde yeni
bir fıkra eklenmektedir.
Ecrimisil; Hazine taşınmazının, İdarenin
izni dışında gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya
tasarruf edilmesi sebebiyle, İdarenin bir zarara uğrayıp
uğramadığına veya işgalcinin kusurlu olup
olmadığına bakılmaksızın,
taşınmazın işgalden önceki haliyle elde edilebilecek
muhtemel gelir esas alınarak İdarece talep edilen tazminat olarak
tanımlanmaktadır.
Ecrimisil ile kira bedelleri genellikle birbirleriyle
karıştırılmaktadır. Oysa bu iki kavram birbirinden çok
farklı kavramlardır. Hazine taşınmaz malları
açısından kural, kira suretiyle idaredir. Ecrimisil bir idare
şekli değildir.
Kira karşılıklı rızaya ve sözleşmeye
dayanan bir işlemdir. Ecrimisil ise mal sahibinin rızası olmadan
malın işgal edilmesi halinde istenen tazminattır.
Kira bedeli taşınmaz malın gelecekteki
kullanım bedeline karşılık olarak alınır.
Ecrimisil ise kişinin geçmişteki kullanımı
karşılığı talep edilen bir tazminattır.
Kira alacakları, zamanında ödenmediği takdirde 2004
sayılı İcra İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil edilir.
Zamanında ödenmeyen ecrimisil alacakları ise, 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre
takip edilir.
Kira nedeniyle taraflar arasında çıkan ihtilafların
çözüm mercii adli yargı iken ecrimisilde idari yargıdır.
Ecrimisilde tahakkuk zamanaşımı süresi konusunda
bir kesinlik olmamakla birlikte Yargıtay içtihatlarına göre bu süre
beş yıldır. Buna karşın ecrimisilde tahakkuk
zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğuna ilişkin Danıştay
kararları da mevcuttur. 6183 sayılı Kanun kapsamında takibi
yapılan bir kamu alacağı olması nedeniyle beş
yıllık tahsil zamanaşımı süresi Ecrimisil
alacakları için de geçerlidir. Kira alacaklarında
zamanaşımı Borçlar Kanununda öngörülmekte olup 5 yıldır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, Hazineye
ait taşınmazlar üzerinde fuzuli şagil durumunda
bulunanların ödemeleri gereken ecrimisile, devamlı bir hüküm olarak,
sırf tahsilat oranını artırmak üzere itirazsız ödemede
% 20, peşin ödemede ayrıca % 15 indirim uygulaması getirilmesi,
Hazine taşınmazlarının kiralanması yerine
işgalini teşvik eden bir sonuç doğurabilir.
Bu nedenle, 75 nci maddeye eklenmek istenen fıkranın
madde metninden çıkarılması, tahsilatın
hızlandırılması amaçlanıyorsa geçmiş borçlar için
geçici bir maddede bu ödeme kolaylıklarının tanınması
daha uygun olurdu, işbu değişiklik önergesi bu gerekçelerle
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanunun
çerçeve 24 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki beşi ibaresinin
yirmisi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Şenol Bal,
İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 536 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 24üncü maddesi için vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, şehir içinde kalmış
hazine arazilerinde çiftçilik yapan köylülerin yüksek ecri misil nedeniyle
yaşadığı sorunlar 2007 yılından bu yana artarak
sürmektedir. Çarpık kentleşme ve göç nedeniyle tarım
arazilerinin yanı başında yapılan yazlık villalar veya
konutlar çiftçiye çıkarılan ecri misil faturalarını her
yıl biraz daha kabartmıştır ve tabii, tahakkuk edilen
borçlara sürekli olarak da faiz eklenmiştir.
Seçim bölgem İzmirde bu şikâyetlerle hep
karşılaştım. İnsanlarımızın mağduriyetine,
çaresizliğine yakinen şahit oldum ve zaman zaman soru önergeleriyle
de konuyu Meclis gündemine taşımaya çalıştım ama
yeterli cevabı alamadım.
İzmirde ecri misil mağduru olan en az 20-25 bin orman
köylüsü, çiftçisi var. Biraz önce de söylediğim gibi, kentte yaşayan
üst gelir grubu kişilerin en yakın köylere gidip villa ya da konut
yapmalarının arazi bedellerini yükselttiği ortadadır.
Hâlbuki tarımsal üretim alanı, şehir sınırları içinde
de olsa, en ücra köşede de olsa yapılan tarım, aynı
tarımdır; burada üretilen domates, zeytin veya salatalık
fiyatı farklı değildir. Köylünün geliri aynı da olsa ecri
misil fiyatları farklı tezahür etmektedir. Yüksek ecri misil yani
işgaliye bedelleriyle ilgili Buca, Bornova, Güzelbahçe ve Torbalı
başta olmak üzere İzmirin tüm ilçelerinde ecri misil bedellerini
ödeyemedikleri için binlerce insan haciz ile karşı karşıya
kalmıştır. Traktörüne, evine, eşyasına haciz konan
yüzlerce köylü vardır.
Sayın milletvekilleri, seçim yaklaşıyor. Üzerinde
konuştuğumuz 24üncü maddeyle çiftçilerin ecri misil problemleri için
bir çözüm getiriliyormuş gibi yani mış,
yapılıyormuş gibi -her konuda olduğu gibi- bir
çalışma yapıldığı ortaya konuluyor. Bu, biraz
önce de söylediğim gibi, her konuda olduğu gibi, iktidara mahsus bir
yapı.
Ecri misil gerçekten Türkiyenin en önemli sorunlarından biri
ve hakkaniyetle çözümü de çok çok önemli ve çok çeşitli, değişik
yönden ele alınması gereken bu konunun içinde problemler var ve çok
geniş çaplı çalışılması gerekiyor.
Biliyoruz, daha önce de, 2008de de yine bir torba kanun içinde
2/B problemlerini çözüyoruz. naralarıyla bir konuyu gündeme
getirmiştiniz. Orman vasfını yitirmiş arazileri satmak ve
2/B arazilerinin satışı için alt zeminini hazırlamak üzere
getirmiş olduğunuz kanun maddesi 2/B problemini çözmekten çok uzak ve
vatandaşlarımızın zararına olmuştur.
Şimdi, üzerinde durduğumuz bu 24üncü madde, ecri misil
ile ilgili çok çeşitli sorunları çözebilecek mi? Hayır,
çözemeyecek çünkü birkaç örnek vermek istiyorum konuyla ilgili: Vatandaşların
birçoğu, işletme ve ikamet etmeleri için, babadan, dededen ecri misil
ödedikleri araziler için kanunen satın alma hakkını
kullanabilmek için başvurmalarına rağmen on-on beş
yıldır cevap alamadıklarını ifade ediyorlar.
Yine çok önemli bir konu, özelikle İzmirde yüz-iki yüz
yıllık zeytin ağaçlarının bulunduğu, atadan,
dededen kalma arazilerin tapularının iptal edildiğini
söylemektedir vatandaşlar. Devletin köylüye verdiği tapular Orman İdaresi
ve mahkeme tarafından iptal edilip hazineye verilmiştir. Hazinenin
bunları 2B kapsamında kullanım izni vermesiyle bu yerlerde ecri
misil tahakkuk etmiş ama çiftçiler bu ecri misilleri ödeyemez duruma
gelmiştir.
Zamanında devletin kendi yaptığı kadastro
hataları ve çiftçilerimizin itiraz sürelerini takip edememesi veya
imkânsızlıkları nedeniyle birçok mağduriyet
oluşmuş ve bu mağduriyetin sonucu çiftçilerimiz kendi
arazilerinde mal sahibi iken işgal eden duruma düşmüşlerdir. Bu
vatandaşlarımızın hakkını kim savunacaktır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ŞENOL BAL (Devamla) Teşekkür ederim.
Yine, ayrıca şehirleşmiş yerlerde mülkiyet
sorununun, tapu meselesinin, sit alanları meselesinin hakkaniyetle çözümü
çok önemlidir, kimsenin de hakkının yenmemesi gerekir.
İşte, Gaziemir İzmirde, özellikle Sarnıçta, durum içinden
çıkılmaz bir hâl almıştır. İnsanlarımız
bu meseleyi çözmeye talip kişilerce de aldatılmaktadır.
İstanbul Beykozu da göz önüne alalım, problemler çözülemediği
gibi, içinden çıkılmaz bir hâl almış, bir sorun
yumağı hâline dönüşmüştür.
Değerli milletvekilleri, evet bu değişiklik
önergemizde köy sınırları içinde işgal edilen hazine
taşınmazlarının tespitini teşvik etmek ve
kolaylaştırmak için ecri misil tahsilatının yüzde 5ten
yüzde 20ye çıkarılmasını köyün menfaati için uygun
olacağını ifade etmek istiyoruz ve değişiklik
önergemizin desteklenmesini saygılarımla rica ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanununun çerçeve 25 inci maddesindeki "Terkin edilecek
ecrimisiller" ibaresinin "Terkin edilecek ve yeniden
yapılandırılacak ecrimisiller" şeklinde
değiştirilmesini ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkraların
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay E. Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı |
Manisa Denizli Konya |
Mehmet Günal Abdülkadir Akcan Mehmet Şandır |
Antalya Afyonkarahisar Mersin |
Oktay
Vural |
İzmir |
30.05.2010 tarihine kadar ilgili mevzuatına göre süresi
içinde kısmen veya tamamen ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz
geçmemiş bulunan ecrimisil borçları; bu kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde yazılı olarak
başvurulması şartıyla, ecrimisil asıllarına ödeme
süresinin bitiminden itibaren yeniden yapılandırma başvurusunun
yapıldığı tarihten önceki ayın sonuna kadar Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi
aylık değişim oranı uygulanmak suretiyle yeniden
yapılandırılır. Bu madde hükümlerine göre yeniden
yapılandırılan ecrimisil borçlarına dair gecikme
faizlerinin tamamının tahsilinden vazgeçilir.
Borçların yeniden yapılandırılmasında;
yapılandırılan borcun peşin veya 36 aya kadar eşit
taksitler halinde ödenmesine ilişkin hususlar ile diğer usul ve
esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Yapılandırılan borcun tamamının veya bir
kısmının taksitle ödenmek istenilmesi halinde, taksitlendirilen
toplam borca; oniki aylık sürede ödenirse yıllık yüzde 2, oniki
ayı aşan ancak 24 ayı aşmayan sürede ödenirse
yıllık yüzde 4 ve yirmidört ayı aşan sürede ödenirse
yıllık yüzde 6 oranında taksitlendirme farkı hesaplanarak
ilave edilir ve taksit süresine bölünmek suretiyle aylık taksit
tutarı bulunur.
Bu madde kapsamına giren kamu alacakları ile ilgili
olarak, tatbik edilen hacizler, yapılan ödemeler nispetinde
kaldırılır.
Bu kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuran
borçluların, kapsama giren borçları, dolayısıyla
yaptıkları itirazlardan ve yazı nezdinde sürdürdükleri
davalardan feragat etmeleri ve ihtilaf yaratmamaları
şarttır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ecrisimisil alacakları Kamu alacakları içinde önemli bir
tutar teşkil etmektedir. Ecrimisil borçluları daha çok çiftçilerimiz
ve dar gelirli vatandaşlarımızdır. Bu yüzden bütçe
gelirleri içinde tahsilat nispeti en düşük kamu gelirlerini teşkil
etmektedir.
Teklifimizle ecrimisil borçlusu vatandaşlarımıza
hem ödeme kolaylığı hem de kamu alacağının
tahsiline katkı sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Böylece birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.13
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.19
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 136ncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Kanun Tasarının
görüşmelerine başlayacağız.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İkinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; temel kanun olarak görüşülmekte olan 536
sıra sayılı Kanun Tasarısının ikinci bölümü
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu tasarı torba kanun olarak nitelenen bir özellik
göstermektedir. Konu ve amaç bütünlüğü bulunmadığından
sağlıklı bir şekilde müzakere edilmesi mümkün olmayan torba
kanun uygulamaları nedeniyle kanunlarda sık sık ek ve
değişiklik yapılmak zorunda kalınmaktadır.
Tasarı Meclise Maliye torba tasarısı olarak
gelmiş ancak Komisyonda yirmi iki yeni maddenin ilavesiyle birbiriyle
ilgili ilgisiz, ivedi ivedi olmayan birçok konuyu kapsayan tasarı hâline
dönüşmüştür. Sanki var var ya da yok yok diye satış
yapan mağazalar gibi, her şey var gibi ama içeriğine
bakınca aslında vatandaşın esas sorunlarına çözüm
getiren hükümler bulunmamaktadır.
Tasarıda bazı kanunlardaki birtakım hükümlerin
Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle oluşan hukuki boşlukları
gidermek üzere düzenlemelere yer verilmekle birlikte, yapılan düzenlemeler
Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçesini
karşılamamaktadır.
Tasarının bazı maddeleri Gelir İdaresinin
idari yapılanması ve vergi incelemelerine yönelik düzenlemelerden
oluşmaktadır. Burada söz konusu olan, parça parça düzenlemelerdir.
Birçoğu, komisyonda tasarıdan çıkarılmıştır.
Hükûmet, ne yapmak istediğinden aslında emin değildir.
Tasarıyla vergi incelemelerinin siyasetin güdümüne sokulmakta
olduğu yönünde kamuoyunda ciddi kaygılar oluşmuştur. Öteden
beri, vergi incelemesine yetkili birimler veya unvanların sayısı
çok fazladır. Tasarı bu noktada bir yenilik getirmemektedir.
Tasarıyla taşradaki vergi denetiminin yükünü çeken vergi
denetmenlerinin sorunları çözülmemekte, statü ve maaş
eşitsizlikleri giderilmemektedir.
Vergi dairelerindeki sorunlara da çözüm getirilmemektedir. Ek
ücret ve unvan almak için binlerce personel uzman yapılırken ara
kademe yöneticiliği ihmal edilmektedir. Müdür ve müdür
yardımcıları, sicil amiri olduğu personelinden daha az
maaş almaktadır. Tasarıda bunu düzeltmeye yönelik de bir
düzenleme yoktur.
Bu tasarıda iş sağlığı ve
güvenliği hizmetleri, sağlık yardımları ile ilgili
olarak İş Kanunu, Bakanlık Teşkilat Kanunu ve Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümlerinde ek ve
değişiklik yapan maddeler yer almaktadır.
Ancak, insanlık dışı koşullarda büyük
çoğunluğu sigortasız olarak
çalıştırılmış ve meslek hastalığı
silikozise yakalanmış kot kumlama işçilerinin, sosyal güvenlik
haklarından yararlandırılmasına yönelik olarak bu
tasarıda bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bugün Kot Kumlama İşçileri Dayanışma
Komitesinin çabalarıyla tespit edilebilen silikozis hastası kot
işçilerinin sayısı 600 civarındadır.
Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi
öncülüğünde 50 işçi ve aileleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde tüm
parti grupları ile ayrıca Devlet Bakanı Sayın Cevdet
Yılmaz, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sayın
Zafer Üskül ile görüşmeler yapmış, herkesten destek
aldıkları yönünde basına yansımıştır.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak diyoruz ki: Gelin, bir
hayır yapalım ve meslek hastalığı silikozis
hastalığına yakalanmış kot kumlama işçilerinin
sorunlarını çözecek düzenlemeyi, tüm partiler olarak ortak bir
önergeyle bu tasarıya dâhil edelim. Biz varız, sözümüzün arkasındayız,
işte çözüm.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıda kişiye özel
düzenleme kanaatini uyandıran maddeler de yer almaktadır. Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonunun yönetimindeki kurumların, kamu idarelerinin
doğrudan ya da dolaylı hissedarı olduğu kurumların,
KİT'lerin, bağlı ortaklıklarının ve
iştiraklerinin yönetiminde mali müşavirlerin görev alabilmelerine
imkân sağlayan düzenleme yapılmaktadır. Bunun yanlış
olduğunu düşünüyorum. Bu durumda olan kişi var mıdır
acaba, diye de merak ediyorum.
Değerli AKP milletvekili arkadaşlarım, bunu lütfen
siz de sorgulayın; böylesi hükümlerin getirilmesinin zamanı mı,
yeri mi, ayrıca doğru mu? Memleketin bütün sorunları bitti de
sıra buna mı geldi?
Bu tasarıda hazine taşınmazları ile ilgili
düzenlemeler de yer almaktadır. Hazine taşınmazlarını
işgal edenlerden alınan ecri misillerin tespitinde, takdirinde,
tebliğinde ve tahsilatında büyük sorunlar yaşanmaktadır.
Ecri misil takdirlerinde eşitlik, adalet, genellik, ödeme gücü
konularında objektif kriterler uygulanmadığı gibi Türkiye
genelinde de bir uygulama birliği yoktur. Çok sayıda vatandaş
ecri misil uygulamaları nedeniyle zarar görmektedir. Bu yüzden ecri misil
alacaklarının yeniden yapılandırılarak, ecri misil ve
faizinde indirim yapılarak uzun vadeli taksitlendirilmesini gerekli
görmekteyiz.
Yine toprak reformu çerçevesinde satılan arazilerle ilgili de
sorunlar bulunmaktadır. Mesela, Konyanın Cihanbeyli ilçesine
bağlı Günyüzü ve Taşpınar beldelerinde 2004
yılında gerçekleştirilen arazi dağıtım projesi
kapsamında Taşpınarda 723, Günyüzünde ise 505 çiftçiye meradan
tarım arazisine dönüştürülen toplam 56 bin dekar arazinin tapusu
dağıtılmıştır. Ancak, çiftçilerimiz,
kuraklık ve yanlış politikalar nedeniyle gelir elde
edemediğinden taksitlerini ödeyememiş, icra uygulamalarıyla
karşı karşıya kalmıştır. 6183
sayılı Kanuna göre gecikme faizi ve zam
uygulandığından, katlanan borçları çiftçilerimizin
ödemesine imkân yoktur. Vergi, prim ve kredi borçlarının ödenmesinde
yeniden yapılandırmalar yapılmış olmasına
karşın, bu konuda bugüne kadar hiçbir ödeme kolaylığı
getirilmemiştir. Taşpınar ve Günyüzü beldesinde yaşayan
çiftçilerimizin bugünkü durumu kanayan yaraya bir örnektir. Aslında,
benzer durumda olan birçok beldemizde, ilçemizde, ilimizde çiftçilerimiz
vardır. Bu konuda mutlaka bir düzenlemeye gidilmelidir.
Yine, konut alanı ve köy genel ihtiyaçları amacıyla
köylüye verilen taşınmazlarla ilgili uygulamada da sorunlar
yaşanmaktadır. 442 sayılı Köy Kanununun 20/5/1987 tarihli
ve 3367 sayılı Kanunla eklenen 12nci maddesi ile köy yerleşme
planında konut alanı ve köy genel ihtiyaçlarına ayrılan
yerlerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan mera, yaylak,
seyrangâh, yol, harman ve panayır yerleri gibi alanların ve hazinenin
mülkiyetinde olup kamu hizmetine tahsis edilmemiş taşınmaz
malların köy yerleşme planının onayıyla bu
vasıflarını kendiliğinden kaybetmesi ve valiliğin
talebi üzerine köy tüzel kişiliği adına resen tapuya tescil
edilmesi hükme bağlanmıştır. Bu maddede 27/5/2004 tarihli
ve 5178 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu,
Hazinenin mülkiyetinde olup kamu hizmetine tahsis edilmemiş
taşınmazların devrinin Maliye Bakanlığının
görüşü alınmak suretiyle yapılması şartı
getirilmiştir. Başlangıçta uygun görüş verilmekte iken
mevzuatta herhangi bir değişiklik olmamasına karşın,
verilen farklı görüşler nedeniyle köy yerleşim planları
yaklaşık bir yıldır kilitlenmiş, açılan davalar
ve konulan tedbirler nedeniyle köylüler mağdur olmuştur. Tapular
iptal edilmiş, 100-150-200 milyara varan masraflar köylünün
sırtında kalmıştır. Bu konuda yaşanan sorunlar
mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır. Gerçek ihtiyacı olan
köylülere çıkarılan tapular, sırf görüş alınmadı
diye iptal ettirilmemelidir.
Değerli milletvekilleri, tasarı, çeşitli
konuları içeren ve geçici maddelerle birlikte yetmiş maddeden
oluşmasına karşın ne çiftçimizin ne
esnafımızın ne sanayicimizin ne
çalışanımızın ne emeklimizin ne de iş bulamayan
gençlerimizin hiçbir beklentisine cevap vermemektedir.
Vergi kanunlarında değişiklikleri de içeren bir
tasarıyı görüşüyoruz. Ne gariptir ki Sayın Başbakan
tarafından, bakanlar tarafından verilen sözleri de bu tasarıda
göremiyoruz. "Haberleşme üzerinden vergiler
kaldırılacak." dendi "Özel iletişim vergisi
kaldırılacak." gibi sözler verildi ancak bu sözler havada
kaldı.
Yine, çiftçi ve köylünün hasat dönemi dikkate alınarak
tarımsal sulamada kullanılan elektrik bedellerine ilişkin
faturaların, yılda en fazla 2 defa düzenlenmesi konusunda söz
verilmiş olmasına rağmen, bugüne kadar gerekli düzenleme
yapılmamış olup bu tasarıda da yoktur.
Çiftçilerimizin ürün girdilerine aşırı zam
yapılırken ürün fiyatları, tarımsal desteklemeler ve prim
bedelleri düşük belirlenmiş ve geç ödenmiştir. Bu sebeplerden
dolayı çiftçilerimiz elektrik borçlarını, kredi
borçlarını, prim borçlarını ödeyemedikleri için idari ve
kanuni takibe uğramaktadırlar. Çiftçilerimizin artık dayanacak
gücü kalmamıştır. Çiftçilerimizin bu borçları mutlaka
ödenebilir şekilde yapılandırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) - Sayın Başbakan 10 Nisan 2010
tarihinde ekonomi ile ilgili 6 bakan ile birlikte İstanbul Dolmabahçe
Sarayı Başbakanlık Ofisi'nde düzenlenen basın
toplantısı ile "Esnaf ve Sanatkârlar Değişim,
Dönüşüm ve Destek Strateji Belgesi ve Eylem Planı"nı
açıklamıştır. Ancak bugüne kadar bu eylem planıyla
ilgili, aradan üç ay geçmiş olmasına rağmen bir gelişme
yoktur. O toplantıda Sayın Başbakan "Esnaf
muaflığı kapsamındaki meslek kolları için, 'vergiden
muaf esnaf belgesi' uygulaması getiriyoruz. Gelir Vergisi Kanunu
Tasarısında, basit usulden gerçek usule geçen esnaf ve
sanatkârların şartlar oluştuğunda basit usulde
vergilendirilmelerini sağlayacak düzenlemelere yer vermeyi
planlıyoruz." diye açıklama yapmıştır. Ancak bu
düzenleme hâlen yapılmamıştır. Aslında, Sayın
Bakan, bu kanun, bu düzenleme için Hükûmetinizin verdiği, Sayın
Başbakanın verdiği sözün de yerine gelmesi için bir fırsat
idi. Nedense bu haksız, bu eşitliğe aykırı olan bu hüküm
maalesef bu tasarıda da düzenlenmemiş oldu.
Ben teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kalaycı.
İkinci bölüm üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına söz isteyen Hasip Kaplan... Yok.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen
Mustafa Özyürek, İstanbul Milletvekili.
Sayın Özyürek, aynı zamanda şahsınız
adına da söz talebiniz var, dolayısıyla süreniz on beş
dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, 536 sıra
sayılı Tasarının ikinci bölümü üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, gecenin bu saatinde boş
sıraların önünde vergi konuşmak oldukça zor bir iş ama
görevimizi yapacağız ve bu zoru başarmaya
çalışacağız. Bereket, bürokrat arkadaşlarım
yoğun bir şekilde katılmışlar. Onların katılımıyla
hiç yoksa Meclisimizde bir hareket sağlanmış oluyor.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarı milletin
lehine, milletin sorunlarını çözen hükümler, maddeler içermemektedir.
Çeşitli şekillerde, bazı yasalarda bazı müesseselerin
işleyişindeki tıkanıklıkları gidermek üzere böyle
kapsamlı bir tasarı hazırlanmıştır. Tasarı
52 madde olarak Meclise sunulmuş, 10 maddesi
çıkarılmış, daha sonra çeşitli önergelerle 22
ayrı madde tasarıya dâhil edilmiş ve böylece kapsamlı bir
torba tasarı ortaya çıkmıştır. Artık buna torba
demek doğru değil, buna belki harar demek, yani Anadoluda
samanı içine koyduğumuz büyük çuval demektir. Ne yazık ki bu
gelenek maliye bakanlarının söz vermiş olmasına
rağmen, hem Sayın Unakıtan, şu anda da burada bulunan
Sayın Şimşek söz vermiş olmasına rağmen yani
Bundan sonra torba yasa getirmeyeceğiz. demelerine rağmen sekiz
yıllık dönemin en kapsamlı torba yasasıyla karşı
karşıya kalıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarıda özellikle
yapılmak istenen: Vergi denetimiyle ilgili önemli düzenlemeler. Nedir
bunlardan biri? Bunlardan biri: Vergi denetimini düzenleyen, koordine eden bir
kurul oluşturulmaya çalışılıyor. Bir diğer önemli
düzenleme ise: Vergi inceleme elemanlarının
hazırladıkları raporları okuyup değerlendiren
değerlendirme komisyonları kuruluyor.
Tabii, bugüne kadar Maliye Bakanlığı inceleme
birimlerinin hazırladığı programları onaylayarak
çeşitli inceleme birimlerinin arasındaki koordinasyonu
sağlayarak bu görevi yürütüyordu, şimdi daha kapsamlı bir
Koordinasyon Kurulu oluşturulmaya çalışılıyor. Bu
Koordinasyon Kurulunun çok önemli eksikleri var. Nedir? Biliyorsunuz, bizim
şu andaki mevzuatımıza göre, Maliye müfettişlerinin vergi
inceleme yetkisi var, hesap uzmanlarının vergi inceleme yetkisi var,
gelirler kontrolörlerinin vergi inceleme yetkisi var ve yaygın bir
şekilde, özellikle taşrada vergi denetmenlerinin inceleme yetkisi var.
Bu, Bakanın başkanlığında, gerektiğinde
Müsteşarın tevkil edilmesi hâlinde Müsteşarın
başkanlığında oluşan bu Kurulda vergi denetmenleri
temsil edilmemektedir. Sayısal olarak en çok vergi denetimi yapan bir
birimin temsilcisinin yer almayışı bu Kurulda, bana göre büyük
eksikliktir, bize göre büyük eksikliktir. Bu yönde verdiğimiz bir önerge
var, kabul edilirse bu eksiklik giderilmiş olur.
Bir diğer önemli eksiklik değerli
arkadaşlarım: 3568 sayılı Yasaya göre, mali
müşavirlerin ve yeminli mali müşavirlerin bir ön denetim yetkisi
vardır, vergi beyannamelerini tasdik yetkisi vardır.
Sayıları 70 bine ulaşan bu TÜRMOBun mensupları
piyasayı çok yakından bilmekte, onun içinde olmakta, onun
sorunlarını yakından gözlemlemektedir. TÜRMOBun da burada
temsil edilmesi, gerçekten, çalışma açısından çok daha
etkinlik sağlayacaktı; ne yazık ki bu da dikkate
alınmamıştır.
Özellikle bundan sonra görüşülecek olan 26ncı maddede
denetimle ilgili kapsamlı düzenlemeler yapılmaktadır. Daha önce
uygulamada hep kullanılan, işte, tam inceleme, sınırlı
inceleme gibi aslında yönetmeliklerle düzenlenebilecek konular yasada
konulmuştur. Gene, Plan ve Bütçe Komisyonundaki müzakereler
sırasında bazı düzenlemeler yapılabilmiştir. Mesela,
risk analizinin, vergi incelemesi programında temel alınmasına
dönük bir düzenleme vardı, şimdi bu Dikkate alınır.
denilmek suretiyle daha makul bir hâle getirilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bir diğer önemli
düzenleme, rapor okuma komisyonları. Şu ana kadar, şu andaki
uygulamada da inceleme birimlerinde, hesap uzmanlarında, Maliye
müfettişlerinde, gelirler kontrolörlerinde zaten vergi okuma üniteleri
vardı yani kıdemli inceleme elemanları
hazırlanmış olan raporları okuyorlardı, onun yasaya
uygunluğunu denetliyorlardı. Şimdi bu yasal hâle getiriliyor.
Hem birimlerin içinde okuma komisyonları var hem de merkezî okuma
komisyonu var. Tabii, merkezî okuma komisyonunu kurduğunuz zaman ve
özellikle tarh edilen, belli vergiyi aşan meblağ içeren raporlar da
bu komisyona doğrudan gidince inceleme elemanının inisiyatifi
geniş ölçüde kayboluyor. Çünkü inceleme elemanları, sahada,
artık, kendi bilgisiyle, birikimiyle olayları değerlendiren,
belgeleri değerlendiren, incelemesini yapıp, raporunu yazan kimseler.
Bunların şekil yönünden, yasalar yönünden bazı eksikleri
olabilir, bunlar giderilebilir ama siz Yazdığınız raporu
-belli meblağ içinde- mutlaka bir değerlendirme kuruluna
vereceksiniz. dediğiniz zaman, o inceleme elemanının artık
inisiyatifi kayboluyor ve o kurulun âdeta dediği uygulanır hâle
geliyor. Bu, tabii, vergi incelemesini çok sıradan bir devlet görevi
hâline getiriyor.
Büyük şirketler vardır, büyük denetim şirketleri
vardır, üniversiteyi yeni bitiren çocukları alırlar,
onların eline bir rehber tutuştururlar ve o rehbere göre de o
çocuklar giderler, belli işaretleri koymak suretiyle bir denetim yaparlar,
çok fazla konuyu bilmemelerine rağmen. Bunun, Maliye müfettişini,
hesap uzmanını, gelirler kontrolörünü, vergi denetmenini, bu düzeye,
sıradan iş yapan memur düzeyine indiren tarafı var. Eğer bu
kişileri, işte, yeterlilik sınavıyla
aldığımız, uzun uzun muavinlik dönemleri geçiren kimseleri
sıradan memurlar hâline getirdiğiniz zaman, müesseseden, bekleyen
sonucu bulamazsınız.
Denilebilir ki bazı inceleme elemanları çok keyfî
davranıyorlardı. Mesela, Doğan Grubuna dönük incelemelerde
olduğu gibi, yasaları hiçe sayan inceleme raporları da ortaya
çıkıyordu. Peki, bu sistem bunu önleyecek mi? diye Plan ve Bütçe
Komisyonunda sorduğumuz zaman, doyurucu bir cevap alamadık.
Değerli arkadaşlarım, vergi denetimi, yargı
bağımsızlığı kadar önemlidir. Eğer siz,
vergi denetimini siyasallaştırırsanız, o ülkede artık
teşebbüs özgürlüğünden, sermayenin güvencesinden bahsedemezsiniz. Bir
süredir, ne yazık ki, Türkiyede vergi denetimi
siyasallaşmıştır ve pek çok çevre âdeta korkar hâle
gelmiştir. Bu, bir muhalefet partisi milletvekili olarak benim sözüm
değil, Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rıfat
Hisarcıkloğlunun açıklamasıdır; demiştir ki:
Bir eleştiri yaptığımız zaman, ertesi gün Maliyeden
geliyorlar Getirin defterlerinizi. diyorlar.
Şimdi siz, vergi incelemesini böylesine
siyasallaştırırsanız, farklı düşüncede olan
insanları sindirme yöntemi olarak kullanırsanız, o ülkede
artık teşebbüs özgürlüğünden bahsedemezsiniz ve bunu -Doğan
Grubu incelemesinde görüldüğü gibi- basın özgürlüğünü de tehdit
eder hâle getirmiş olursunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarıda, biz,
özellikle son zamanda yaşanan krizin de etkisiyle büyük
sıkıntılar yaşamakta olan, vergi borçlarını
ödemekte zorluk çeken esnafın, ticaret erbabının sorunlarını
çözen, onların vergi borçlarını yeniden yapılandıran
bir düzenlemenin burada yer almasını beklerdik. Bu yönde bir
önergemiz var, eğer ilgi gösterilirse, kabul edilirse memnun oluruz.
Gerçekten, büyük sıkıntı içinde yaşayan, sürekli haciz
tehdidi altında yaşayan önemli bir esnaf grubu vardır. Bunlar
sorunlarının çözülmesini bekliyorlar, o noktada önemli bir adım
atılması gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, vergi incelemesiyle ilgili
kurulları, koordinasyon kurulunu kuruyorsunuz, vergi raporlarını
okuyan komisyonları kuruyorsunuz fakat inceleme elemanlarının
ücret sorununu, mali sorununu, özlük haklarını dikkate alan en ufak
bir düzenlemeyi buraya getirmiyorsunuz. Gerçekten, böylesine önemli görevler
üstlenen insanlarımızın mutlaka ücret yönünden tatmin edilmeleri
gerekir. Bu noktada da önemli bir adım atılmıyor, hiçbir
şey yapılmıyor.
Bir de yıllardır Maliye Bakanlığında
belli düzeyde insanların gidip makul fiyatlarla, uygun fiyatlarla
yazlık kamplarda tatil yapmalarını önleyen bir girişime de
Maliye Bakanlığı adım atmış bulunuyor. Nedir o?
Maliye Bakanlığına ait kamplar satışa
çıkarılıyor.
Sayın Bakan diyor ki: Üzülmesinler, çok cüzi fiyatlarla
beş yıldızlı otellerde de tatil yapmaları mümkündür.
Şimdi ben Sayın Bakandan memurun da tatil yapabileceği beş
yıldızlı otellerin isimlerini istiyorum. Bunları
açıklayalım ki memurlarımız Kamplar kapanıyor,
kamplar satılıyor. diye üzülmesinler, gitsinler, o beş
yıldızlı otellerde tatillerini yapsınlar. Herhâlde
Sayın Bakan ya beş yıldızlı otellerin fiyatlarını
bilmiyor veya kampların fiyatını bilmiyor. Maliye
Bakanlığının en gözde kampı Marmaristedir, günlük,
her şey dâhil fiyatı 44 liradır. 44 liraya kalınacak bir
beş yıldızlı otel varsa hemen memurlarımız oraya
gitsinler.
Değerli arkadaşlarım, gene bir önergemiz var, ondan
da kısaca bahsetmek istiyorum. Özellikle mali müşavirlerin ve
avukatların karşı karşıya kaldıkları bir
sorun var. Çoğu zaman, tahsil etmedikleri ve bazen de hiç tahsil
edemeyecekleri serbest meslek kazancının katma değer vergisini
ödeme durumuyla karşı karşıya kalıyorlar. Bu, Katma
Değer Vergisi Yasasından kaynaklanan bir durum, yıllardır,
bir türlü düzelemedi. Yine bu noktada bir önergemiz var. Gruplar arasında
da belli bir uzlaşma var, eğer kabul ederseniz, yıllardır
devam eden avukatların, mali müşavirlerin bu kronik sorununa da bir
çözüm getirmiş oluruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
kısaca şuna da değinmek istiyorum: Ben on bir yıl TÜRMOBun
Genel Başkanlığını yaptım. Yeni kurulmuş
olan bir kuruluş, bütün dünyada var olan, çağdaş bir müessese.
Bu müessesenin özü, serbest çalışanların bağımsızlıklarını
korumalarıdır, yani ücretle, bir bordroya dâhil olarak veya yönetim
kurulu üyesi olarak görev yapmamalarıdır. Ne yazık ki burada
getirilen bir hükümle bir mali müşavirin -yeminli mali müşavir veya
serbest muhasebeci mali müşavir- hem bürosu olacak hem de bir anonim
şirkette yönetim kurulu üyesi olacak. Bu, mesleğin
bağımsızlığına indirilmiş büyük bir
darbedir. 1989dan beri gayet iyi işleyen, önemli görevler üstlenen bu
kurumu böylesi düzenlemelerle tahrip etmeyelim, bütün dünyadaki
işleyişini burada da
koruyalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özyürek, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) Dünyanın hiçbir yerinde hem
serbest çalışan hem de bir şirkette yönetim kurulu üyeliği
yapan mali müşavir yoktur. Bunun bir örneği bulunursa biz de bu eleştirilerimizi geri
alırız ama bu yoktur. İlk kez geçen dönemde de bu girişimde
bulunmuştu. O zaman da derdimizi anlattığımızda AKPli
milletvekili arkadaşlarım anlayış gösterip bu
girişimlerinden vazgeçmişlerdi. Bu kez de bu girişimden
vazgeçilmesini 70 bin kişilik meslek camiasının
bağımsızlığı, mesleklerinin haysiyeti adına
talep ediyorum.
Gecenin bu saatinde vaktinizi aldım. Hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Nurettin
Canikli, Giresun Milletvekili.
Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce burada yapılan konuşmada vergi
incelemeleriyle ilgili olarak -bana göre- Hükûmetimize ve
Bakanlığımıza haksız bir saldırı oldu yani
bu kelimeyi kullanmam özellikle gerekiyor çünkü mesele şu: Yani deniliyor
ki: Bazı kişi ve grupların üzerine kasıtlı olarak
gidiliyor ve siyasi amaçlı birtakım vergi incelemeleri
yapılıyor. Anlatılan ya da kastedilen bu, benim
anladığım o şekilde.
Şimdi, tabii, o özel ismi zikredilen grupla ilgili olarak
basına yansıyan birçok bilgi oldu. Aslında o bilgileri dikkate
aldığınızda bu incelemenin, içeriden o Grupta daha önce
çalışan bir kişinin ve işi bilen, işe vâkıf,
detaylara hâkim bir kişinin
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) İhbar mektubu
mu?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
ihbar mektubuyla
başladığını basından ben okudum yani birçok
gazete yazdı.
Şimdi, Maliye Bakanlığına veya bir inceleme
grubuna herhangi bir ihbar veya şikâyet geldiği zaman elbette ve
özellikle bu mektupta, bu bildirimde, bu ihbarda ciddi birtakım iddialar
varsa yani vergi kaçağının tespitine imkân sağlayacak ve
vergi kayıp ve kaçağının olduğuna dair karine
teşkil edecek, delil olacak birtakım bilgiler, doneler varsa
kuşkusuz inceleme elemanları ve Maliye Bakanlığı o
ihbar mektubu çerçevesinde gereğini yapmak ve incelemesini yürütmek
zorundadır. Bu bir zorunluluktur, yasal zorunluluktur.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Ama yasal dayanaklarda olmak
şartıyla.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Şimdi, tabii,
bizim incelemelerde şöyle bir durum var bakın, şöyle bir husus
var: Geçmişte, uzun yıllardan beri vergi incelemeleri genelde orta ve
küçük mükellefler nezdinde yapılır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Yok öyle bir şey
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Öyle, evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Canikli,
yok öyle bir şey.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Rakamlara
baktığınız zaman, sayı olarak da, adet olarak
baktığınız zaman bunu görürsünüz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Nerede, hani?
Sayıları verin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bu kesin yani bugüne
kadar bu bir vakıa, bu bir tespit.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Hayır, nereden
çıktı öyle bir tespit Sayın Canikli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yani bütün inceleme
elemanları yazın illere giderler, vergi denetmenleri, Maliye
müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri illere
dağılır, Türkiye'nin tüm illerine giderler ve orada mükellefler
incelenir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Oradaki en büyük mükellefi
incelerler.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Tamam, doğru,
oradaki en büyük ama o en büyük dediğiniz Türkiye ortalamasını
aldığınızda orta ölçekli bir mükelleftir;
kastettiğimiz o zaten.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Ama büyük şehirlerde de
daha uzun çalışır
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Dolayısıyla
Türkiyede millî gelirin yüzde 80den fazlasını üreten mükellef
sayısı bin civarındadır yani en fazla 1.500 olarak ifade
edenler var, 2 bin olarak kabul edelim yani millî gelirin yüzde 80i bunlar
tarafından üretilir, bunlar tarafından oluşturulur.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Canikli, yanlış
biliyorsun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Öyle efendim. Biz de o
görevlerde bulunduk, rakamları biliyoruz.
RECEP TANER (Aydın) 50 milyar TL vergi geliri var
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Şimdi,
bakın, dolayısıyla vergi incelemesinde amaç nedir? Etkinliktir,
daha çok vergiyi doğuran olayın kavranmasıdır. Bunun için
ne yapılması gerekiyor? Millî gelir nerede üretiliyorsa, nerede
üretim varsa, nerede hizmet varsa, orayı incelemeniz gerekiyor, orada
yoğunlaşmanız gerekiyor. Bazen bin mükellef, bin küçük mükellef,
bir mükellef kadar vergi ödeme potansiyeli ya da iş imkânı
çıkaramayabiliyor. Dolayısıyla geçmişten gelen
birtakım, maalesef, incelemelerimizde bir uygulama var. Tabii, burada bu
büyük mükellef dediğimiz mükellef grubunun kendini koruma ve
incelemelere karşı gerekli mekanizmayı oluşturma konusunda
çok başarılı olduklarını da kabul etmemiz gerekiyor,
şu veya bu nedenle. Çok ayrıntıya girmeyeceğim.
Şimdi, sıkıntı şu: Geçmişten gelen
bu alışkanlığın sürdürülmesi isteniyor yani herhangi
bir ihbar, şikâyet mektubu herhangi bir mükellef için
uygulandığında, gündeme geldiğinde gereği
yapılıyor ama biraz daha büyük, güçlü mükellefler için benzer bir
uygulamanın realize edilmemesi isteniyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Niçin incelendiğini
sormuyoruz. Dayanakları çürük, dayanakları hukuki değil.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Dolayısıyla
böyle bir şeyin kabulü mümkün değil. Çok açık, kendileri de
ifade ettiler, dediler ki: Bir ihbar mektubu neticesinde
İncelemeyi
tetikleyen unsur ihbar mektubu. Nasıl bunu gözden
Yani görmezden
gelebilir misiniz?
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Hayır, olabilir, önemli
değil ki. Niçin incelendiği değil, dayanakları önemli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Nasıl bunu yok
sayabilirsiniz? Hasır altı edebilir misiniz? Edemezsiniz. Olay budur.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Siz yasaya aykırı
matrah farkı bulursanız, olacak iş değil.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ha, inceleme
elemanının raporu konusunu gündeme getirirseniz, o ayrı bir
konu, inceleme elemanı bağımsızdır yani eskiden beri
zaman zaman inceleme elemanlarının yazdıkları raporlarda
bunun nasıl olduğunu, ne kadar güçlü olduğunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
ne kadar yasalara
uygun olup olmadığını bilmiyorum. O ayrı bir konu ama
önemli olan şu burada: Siyasi iradenin özellikle ve kasıtlı
olarak böyle bir inceleme başlatmadığını vurgulamak
için söylüyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Hayır, Sayın
Başbakan bu işi bildiğini söylemişti.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bu ihbar mektubu da
çok net olarak bunun ispatıdır, delilidir değerli
arkadaşlar. Bir tane örnek verilemez; bakın, bir tane örnek somut
olarak verilemez.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başbakan Bu
konu bana intikal ettirildi. demişti.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Herhangi bir mükellef
için -kasıtlı olarak- AK PARTİ hükûmetleri döneminde
kasıtlı inceleme yapıldığı, üzerine
gidildiği -şu veya bu nedenle- bir tane örnek verilemez ama
geçmişte var, geçmişte sayısız örneği var. Yani, bir
polemik yaratmak istemiyorum ya da bir tartışma açmak istemiyorum.
Bir tane somut örneği yok. Bir tane verilen örnek var, o da ihbar
mektubuyla başlamış bir inceleme, onun dışında
yok değerli arkadaşlar. Ama ben şunu biliyorum: AK PARTİ
milletvekillerinden onlarcası bu dönemde incelemeye maruz kalmıştır
ve birtakım tarhiyatlarla karşı karşıya
kalmıştır. Bunların isimleri bende var, neden? Bana
geliyorlar çünkü yani geçmişimiz, Maliye Bakanlığından
orijinli olduğumuz için bize geliyorlar ve birtakım, işte
istişare ve görüşümüzü alıyorlar, oradan biliyorum. Trabzonda
var, İstanbulda var, Ankarada var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Canikli, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Dolayısıyla
yani bu dönemde AK PARTİ milletvekilleri inceleniyor ve tarhiyatla
karşı karşıya kalıyor değerli arkadaşlar. Sizin
söylediğiniz mantık doğru olsa böyle bir uygulama olabilir mi?
Olamaz, ama oluyor. Dolayısıyla incelemelerde herhangi bir subjektif
unsur kesinlikle gündeme gelmez AK PARTİ Hükûmeti döneminde ve
gelmemiştir, gelmesi de düşünülemez.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Yasaya aykırı matrah
tesisi
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ama geçmişte
olduğu gibi, birileri de bazı büyük mükellefler için
ayrıcalık istiyorsa bu ayrıcalık yok, onu söyleyelim.
Aradaki tek fark bu, artık ayrıcalık yok. Hiç kimse dokunulmaz
değil, herkes eşit, objektif olarak incelemeye muhatap. Bakın,
objektif ve eşit olarak incelemeye muhatap olacaktır
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Herkes incelenir ama inceleme
sonuçlarının delillere dayanması lazım, yasaya
dayanması lazım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
ve tercihen de yine
objektif kurallar çerçevesinde incelemenin büyük mükellef nezdinde olması
gerekir, biraz önce söylediğim gerekçeyle.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Yasaya aykırı olamaz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani bin tane küçük
mükellef yerine 3 tane büyük mükellef incelersiniz, daha çok matrah farkı,
daha çok vergi inceleme imkânı ortaya çıkar ve dolayısıyla
akılcı yöntem de budur değerli arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) İnceleyin,
incelemeyin demiyoruz ama objektif olun Nurettin Bey, objektif olun!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Objektif olduğunu
söyledim.
BAŞKAN Şimdi, on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapılacaktır.
Sayın Taner, Sayın Işık, Sayın Tankut,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Cengiz, Sayın Tan ve Sayın
Hamzaçebi sisteme girmişlerdir.
Sayın Taner, buyurun.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, bütçenin en önemli
kalemi vergiyi toplayan teşkilat olan Gelir İdaresi
Başkanlığının taşra teşkilatlarında
görev yapan grup müdürü, vergi dairesi müdürü, müdür, müdür
yardımcısı ve denetmen gibi yöneticilerin aldıkları
maaşların, gelir uzmanlarının maaşlarıyla
kıyasladığımızda düşük kaldığı,
düşük olduğu ve artırılması gerektiği konusuna
katılıyor musunuz?
İki: Aynı dairede aynı işi yapan memurlar
arasındaki ücret adaletsizliğini gidermeyi düşünüyor musunuz?
Örneğin, veri hazırlama kontrol işletmeni, şef ve
memurların maaşları ile gelir uzmanlarının
maaşlarına baktığımızda bu diğer
memurları gelir uzmanları seviyesine çıkarmaya yönelik bir
çalışmanız var mıdır veya biz o konuda bir önerge
versek destekler misiniz?
Üç: Dünkü konuşmanızda ecri misilden bahsederken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bu yıl Güneydoğu ve Doğu Anadolu
bölgelerine ait illerimizden batı illerine tarım işçisi olarak
gelen vatandaşlarımızın konaklama giderlerinin
Hükûmetinizce karşılanacağı ve bu konuda ilgili valiliklere
genelge gönderildiği iddiaları doğru mudur? Doğruysa bu
uygulamanın Hükûmetinizin sözde açılım projesiyle bir ilgisi var
mıdır?
İki: Sulama mevsimi olan bu aylarda elektrik borçları
nedeniyle elektrikleri kesilen sulama birliklerinin borçlarının
yapılandırılması ve birliklerde
çalıştığı hâlde ücretlerini alamayan personelin
mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda Hükûmetinizin bir
çalışması var mıdır?
Son olarak: Son dönemde meydana gelen aşırı
yağış ve doludan ciddi zarar gören Kütahya ili Dumlupınar,
Altıntaş ve Aslanapa ilçeleri ve köylerindeki çiftçilerimizin
tarım kredi kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına olan
borçlarının bir yıl süreyle ertelenmesi sağlanacak
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, nisan ayında işsizlik
oranının 2,9 puan azalarak yüzde 12 olduğu söylenmiştir. Bu
önemli düşüş hangi önlem ve istihdam merkezlerinin faaliyete
geçmesiyle gerçekleşmiştir?
Diğer taraftan, seçim bölgem olan Adanada geçen ay
açıklanan ve Türkiye'nin en yüksek oranı olan yüzde 26
oranındaki işsizlikte bir düşüş olmuş mudur?
Olmuş ise bunun rakamsal değeri nedir? Türkiye ortalamasının
2 katından fazla olan Adanadaki bu işsizlik oranını en
azından Türkiye ortalamasına yaklaştırabilmek için Adanaya
Hükûmet olarak özel teşvik, destek ve benzeri önlemler ve projeleriniz
olacak mıdır? Olmayacak ise özel teşvik proje ve destek
kapsamına almayı önümüzdeki günlerde düşünecek misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, siz
Maliye Bakanlığı personelini sevmiyorsunuz. Diğer
kurumlardaki uzmanlarla, diğer kurumlardaki memurlarla, diğer
kurumlardaki müdür yardımcılarıyla karşılaştırın.
Maliye Bakanlığı personeli bir uzman ile diğer, başka
kurumların uzmanı aynı parayı alıyor mu almıyor
mu? Eğer farkı varsa özür diliyorum, özür diliyorum. Ama bazı
bakanlıklardaki uzmanlar, Maliye Bakanlığı personeli
uzmanlarından 1,5 kat fazla para alıyorlar.
İki: Burada kanun görüşüyoruz. Battılar,
gidiyorlar. Ne olursunuz, 2008 krizinden bu yana, hiç değilse küçük esnafa
şu vergi ve SSK primlerini
Affedin demiyorum Sayın Bakan, affedin
demiyorum. Onlar adına hakikaten hicap duyuyorum. Yaşamak istiyorlar,
adam çalıştırmak istiyorlar, istihdam yaratmak istiyorlar.
Affedin demiyorum, hiç değilse gelin bunları bir
yapılandırın.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Cengiz
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, bugün bu oturumu izleyen barolar ve
avukatlar da bizleri aradılar ve özellikle KDVyle ilgili,
müvekkillerinden taksitle vekâlet ücretlerini aldıklarını ve
KDVyi de toptan ödemek zorunda kaldıklarını, bunun da hem
yasalara aykırı olduğunu, usulsüzlüğe vesile çıkardığını,
bu konuda bir düzenlemeyi bu torba içinde görmediklerini ifade ettiler. Bu
konuda yasa tamamlanmadan acaba bir çalışma yapabilir miyiz veya
böyle bir olayı gündeme alabilir miyiz?
Kredi kartı mağdurları ve banka kredileriyle
ilgili, ödenemeyen ve çok fahiş bir şekilde artmış olan bu
faiz yapılandırmalarıyla ilgili, acaba yeniden bir
değerlendirme ve bu faizlerin ödenebilir boyutlarda halkımıza
yeniden değerlendirme olaylarını yapabilir miyiz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tan
AHMET TAN (İstanbul) Sayın Bakan, varlık
barışıyla ilgili bir vatandaşımızın 7,1
milyar liralık, yani 64 ton altın değerinde bir beyanı
olmuştu. Bu konu esrarını hâlâ koruyor. Bu vesileyle bu konuda
kamuoyuna bir net açıklama yapmayı düşünür müsünüz?
Bir de, tam da bu sırada vergi incelemesi ve denetimiyle
ilgili radikal değişikliklere gidilmesi biraz rastlantı mı
yoksa bir kuşku verici tarafı var mı? Bu da kamuoyunun merak
ettiği bir konu.
Son bir cümle belki, madem torba yasa konuşuyoruz, torba bir soru
olarak da değerlendirmek mümkün. Sayın Dokuzuncu
Cumhurbaşkanı, kendisine sorulan, kendi döneminde verginin silah
olarak kullanılıp kullanılmadığı sorusuna
karşılık Eğer zeval yakınsa zulüm eşyaya
yönelir. demiştir.
Bu konudaki değerlendirmeniz ne olacak?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, dünkü
konuşmanızda ecri misilden bahsederken peşin ödemeden
bahsettiniz. Ecri misil geçmişe yönelik yapılan bir uygulama
değil midir, yoksa kira gibi geleceğe yönelik de uygulanabilir mi?
Bir de, biraz önce Sayın Canikli vergi gelirlerinin yüzde
80inin bin mükellef tarafından yaratıldığından
bahsetti. Ülkemizin toplam vergi geliri 212 milyar TL olduğuna ve bunun
150 milyar TLsi ÖTV, KDV gibi dolaylı vergiler olduğuna göre bu
konudaki görüşe katılıyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Millî gelir dedim
ben vergi demedim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Önce, müsaadenizle, bütün sorular için teşekkür ediyorum. Bu
torba yasaya ilişkin, daha doğrusu benim bir torba yasayı buraya
getirmem konusunda epey eleştiri oldu. O eleştiriler, tabii ki
Doğrusu, ben torba yasalardan hiç hoşlanmıyorum, fakat bir süre
sonra bunların bir mecburiyet teşkil ettiğini de
anlamış durumdayım. Biz, başlangıçta bu
tasarıyı getirirken tamamen Maliye Bakanlığını
ilgilendiren hususlarla sınırlamıştık.
Yaklaşık 49-50 madde vardı ve dediğim gibi tamamen Maliyeyle
ilişkiliydi. Ama Komisyon düzeyinde daha sonradan diğer birtakım
tasarılarla birleştirildi, genişletildi ve mevcut hâlini
aldı. Bu türden tasarıların, dediğim gibi, bir ihtiyaç
teşkil ettiği ortada. Keşke, komisyonlarımız
Batıda olduğu gibi çok etkin, çok daha kapsamlı, geniş
zaman alan çalışmalarla bu işi götürse
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sağınıza söyleyin!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Komisyondan
yarın istifa edelim!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Hayır, hayır, ben sistem açısından konuşuyorum.
Daha sonra Genel Kurulda da farklı bir şekilde
değerlendirilse, belki Türkiyede o anlamda bir sistem
değişikliği faydalı olabilir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bizim getirdiğimiz özellikle
denetimle ilişkili düzenlemelerde ben şuna büyük hassasiyet
gösterdim: Denetimin ve denetim elemanlarının kesinlikle daha da
güçlenmesi ve saygınlık kazanmasını arzuluyorum. Ortada
varsa bir keyfîlik algısı, bunu tamamen ortadan kaldıracak bir
yaklaşım ve mantıkla bunlar ortaya konulmuştur.
Denetimde koordinasyonun mantığı şuna
dayanmaktadır: Şu anda inceleme yetkisine sahip, Maliye
Bakanlığımızın içerisinde çok değerli farklı
birimler var. Bunlar arasında bazen standart ve uygulamalarda
farklılıklar olabiliyor. Bu denetimdeki koordinasyonun bir amacı
da aslında bunları gidermeye yönelik, denetimin etkinliğini
artırmaya yönelik ve mükellefler açısından
sıkıntı yaratan hususların azaltılmasına yönelik
bir çabadır. İdeal olarak, vergi denetiminde çok
başlılığın azaltılması tabii ki bence bir
ihtiyaç. Ama bu aşamada koordinasyonla, mükelleflere de yansıyan
bazı sıkıntıların giderilmesine yönelik bir adım
atıyoruz.
Burada bir hususun altını çizmek istiyorum: Denetim
elemanlarının bağımsızlığının
korunması çok kritiktir ve ben Sayın Özyüreke katılıyorum,
yani denetimin bağımsızlığı en azından
yargı bağımsızlığı kadar önemlidir. Bu
hususların teknik olarak kalmasında ben büyük fayda görüyorum. Hiçbir
şekilde Maliye Bakanlığı denetim elemanlarının
denetim konusunu siyasi bir konu olarak algılamalarının ben
doğru olmadığını
Ve zaten böyle bir
yaklaşım içerisinde olmadıklarına da emin olmak istiyorum.
Özellikle bu genel girişi yapmak istedim.
Burada yaptığımız düzenlemelerde gerçekten
mükellef haklarını, mükellefi idareye karşı ciddi anlamda
koruyan düzenlemeler var. Biz mükellefle minimum ihtilaf istiyoruz.
İdarenin mükellefle sorunlarını tabii ki minimize etmek
istiyoruz ama şu da bir gerçek: Uygulamada sıkıntılar
olabiliyor. Hiçbir şekilde mükemmel olduğumuz iddiasında
değilim.
Şimdi Sayın Başkan, müsaade ederseniz bir de
soruları da cevaplandırmak istiyorum, bana biraz zaman verirseniz.
Sayın Taner, Gelir İdaresi
Başkanlığında, özellikle taşra teşkilatında
bazı, tabii ki grup müdürleri vesairelerin uzmanlara oranla ücretlerde
geriye düştüğünü, buna katılıp
katılmadığım
Değerli arkadaşlar, Maliye
Bakanlığı içerisinde de tabii ki maaşlarda, ücretlerde,
yeterli olup olmadığına dair hususlar benim de dikkatime
getirildi ama ben bunların, her zaman, bir teşkilat kanunu
çerçevesinde, kapsamlı olarak değerlendirilmesi gerektiği
kanısındayım. Ben diğer bakanlıklara örnek olmak
durumundayım yani sadece Maliye Bakanlığının
personelinin durumunu iyileştirmeye yönelik adım atarsam, o zaman,
mali disiplini bozacak diğer düzenlemelere ben burada nasıl itiraz
ederim? Doğrusu biraz zordur. Ücret adaletsizliği kamuda var. Bunu
gidermeye yönelik olarak denge tazminatı müessesesini getirdik, ilk
adımını da attık. İmkânlar çerçevesinde, bu
düzenlemelerin ileride de devam etmesi gerektiğine ben inanıyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Işık,
güneydoğu veya doğu illerimizden batı illerimize gelen, geçici,
işte, mevsimlik işçilerin konaklama bedellerinin valiler
tarafından karşılanıp karşılanmayacağı
veya bunun açılımla ilgisinin olup olmadığı hususunda
bir soru sordular. Benim bildiğim kadarıyla konaklamaya ilişkin
herhangi bir düzenleme düşünülmüyor ama şu da bir gerçek: Bu
vatandaşlarımızın, oralara giderken, yolculuklarda, oraya
gittikten sonra, hele özellikle çoluk çocuklarını da beraber
götürmüşlerse birtakım sıkıntılarla
karşılaştığı da bir gerçek. Bu
vatandaşlarımızın en azından bu mevsimlik iş
sürecindeki birtakım sıkıntılarını gidermeye
yönelik eğer Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımız birtakım düzenlemeler yaparsa biz Maliye
Bakanlığı olarak tabii ki kendilerini destekleriz, Türkiye'nin
bir problemi ise tabii ki bunun çözümünde biz de katkıda bulunuruz.
Sulama birliklerinin borçlarının
yapılandırılması yine konuşuldu. Ben dün de ifade
ettim. Sulamada iki durum söz konusu: Bir, cazibe sulama söz konusu.
Burayı bence fiyatlamak lazım, doğru fiyatlamak lazım.
Buradan gelen gelirle vatandaşın kendisinin parasıyla
kazdığı kuyuları ve orada kullandığı
elektrikle yaptığı sulamayı bizim sübvanse etmemiz
lazım; doğru sistem budur.
Tabii ki Kütahya ilinde yağışlar nedeniyle ortaya
çıkan bir afet söz konusuysa
Tarım Bakanlığımız bunu dikkate alır, Bakanlar
Kuruluna getirir, biz de Maliye Bakanlığı olarak yine bütçe
imkânları çerçevesinde kendilerine gereken desteği veririz.
Nisan ayında işsizlik oranının yüzde 12ye
düşmesi tabii ki aslında Türkiye için gerçekten önemli bir
kazanımdır, büyük bir başarıdır. Çünkü ben
baktığım zaman Avrupa ülkelerinin bazılarında hâlâ
işsizlik oranları artan ülkeler var, hâlâ resesyonda olan ülkeler
var. Türkiye'nin temelleri sağlam olduğu için gerek büyümede gerek
istihdam artışında gerekse diğer hususlarda gerçekten
makroekonomik performans olarak çok iyi bir noktada olduğunu söylemek
lazım, bunu kabullenmekte fayda var.
Adana ilimiz tabii ki Gaziantep gibi ve diğer bazı büyük
illerimiz gibi büyük ölçüde göç çeken bir ilimiz. Orada
sıkıntıların çok daha yüksek düzeyde hissedildiğine
de
Ben değerli arkadaşıma katılıyorum. Aslında
bu tür illerimize belki farklı yaklaşmak lazım. Yani orada, oralara
özgü teşvik, projeler konusunda Devlet Planlama
Teşkilatımız tarafından bir çalışma
yapılırsa biz Maliye Bakanlığı olarak olumlu
bakarız.
Yine benim, Maliye Bakanlığı personelini
sevmediğim iddiası atıldı, çok yanlış bir iddia.
Ben çalışanlarımızı sevmekle kalmıyorum,
aslında çabalarını takdirle de karşılıyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Para
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Değerli arkadaşlar, biz örnek olmak durumundayız. Bir bütünlük
içerisinde, diğer kamuyla birlikte ben imkânlar çerçevesinde bizim
çalışanlarımızın imkânlarının da
geliştirilmesine katkıda bulunurum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sen
başkalarına yap, Maliye Bakanlığına yapma!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Küçük
esnafın SSK, vergi borçlarının yapılandırılması
Ben her zaman şunu söylemişimdir: Alacağımızın
reel değerinin korunması koşuluyla bir yapılandırmaya
ben Hayır demem, ama şunu da ifade etmek istiyorum: Af niteliğindeki
yapılandırmalar vergide uyumu bozuyor, vergide çok ciddi
adaletsizlikler yaratıyor ve bu nedenle de ben onlara
karşıyım.
Sayın Cengiz, Özellikle avukatlar, KDV tahsilatında
kendileri taksitle alıyor ama KDVyi toptan ödüyorlar. şeklinde bir
sıkıntının olduğunu ifade ettiler. Bu
sıkıntı bana da ulaştı. Gelir İdaresi
Başkanlığımız bu konuda bir çalışma
yaptı. Bu türden uygulamaları minimize edecek bir idari
çalışma yapılıyor ve o çerçevede de yeni bir uygulamaya
geçeceğiz.
Kredi kartı mağdurları, vesaire gibi
Değerli
arkadaşlar, bu konuda geçmişte bir yapılandırma
yapıldı. Tabii ki bankalarımızın inisiyatifine
bırakılmış bir husustur. Aslında özel bankalar, kamu
bankaları, biliyorsunuz hepsi ticari esaslara göre
çalışıyorlar, bireysel bazda herhangi bir kredi kartı
kullanıcısının kanuna gerek kalmadan borcunu
yapılandırabilirler çünkü bunlar tamamen özel hukuk hükümlerine göre
yapılabilir. Bunun için yeni bir yasaya dahi gerek yoktur, yeter ki bu
konuda gerekli irade olsun.
Varlık barışına ilişkin, değerli
arkadaşlar, biz son derece şeffaf davrandık. Vergi mahremiyetine
giren hususlar hariç ne gerekiyorsa bütün detaylarıyla, idaremiz,
açık açık ortaya koydu. 7,1 milyar lirayla ilgili
O ayrı bir
konu, 64 ton altın konusu ayrı bir konu. O konuda da gereken
açıklamaları yaptım. Vergi mahremiyetine giren hususlar
nedeniyle, ben, tabii ki bunların kim olduğu vesaire konularında
size bilgi veremem ama şunu bilmenizi isterim: Bu türden, beyanda bulunup
daha sonra beyanın gereğini yerine getirmeyenler hakkında gerek
takip gerek inceleme yapılıyor, gerek MASAK tarafından gerek
Gelir İdaresi tarafından; ne gerekiyorsa o
arkadaşlarımız gereken çalışmaları
yapıyorlar, kendilerine bu konuda ben her zaman talimat vermişimdir.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanımızın ifadelerine tabii
ki katılmıyorum. Zaten, bu kanundan kastımızı da çok
açık bir şekilde ifade ettim. Amacımız, Gelir
İdaresini bir nebze olsun güçlendirmek, denetimi, denetimin
kaynaklarını daha verimli, daha etkin bir şekilde kullanmak.
Tabii ki vergi denetim elemanlarının hepsinin bağımsızlığını
korumak
Hiçbir şekilde siyasallaşma algısının bu
şekilde ortaya konulmasına ben tabii ki katılamam.
Sayın Taner ecri misille ilgili bir soru sordular. Orada,
tabii ki ecri misillerde şöyle bir husus söz konusu: Bir, geçmişe
dönük bir uygulama var. Orada zaman aşımı biliyorsunuz on
yıldı Borçlar Kanunu gereği, biz onu mükellef lehine beş
yıla indirdik. Burada hani Vatandaş lehine hiçbir şey yok.
denildiği zaman, aslında bu hususları dikkate almanızda
tabii ki yarar var.
İkinci bir husus, tabii, yıllar itibarıyla
işgal altında olanlar, mesela cari yıl için tabii ki bir ecri
misil ödenmesi lazım, orada eğer peşin öderse ve eğer,
örneğin mahkemeye götürmezse yani bu işi dava etmezse
BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
birtakım kolaylıklar sağlanıyor.
Sabrınız için çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Komisyon
Başkanımız acaba bir açıklama yapacak mı?
BAŞKAN - Sayın Komisyon Başkanının bir
talebi var.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben konuşmama Sayın Bakanımızın Plan
Bütçe Komisyonunda söylediği sözü tekrarlayarak başlamak istiyorum.
İstisnai durumlar hariç olmak üzere, benim bildiğim kadarıyla,
kendisinden de teyit ettim, prensip olarak aslında torba kelimesini bu
Meclis Genel Kurulunda bir yasa için kullanmayı da çok içime
sindirmiyorum, onu da size söyleyeyim. Daha uygun bir isim bulunabilir diye
düşünüyorum.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Çuval olabilir!
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Hayır. Yani torbadan daha seviyesiz bir öneride
bulunacaksanız ona ben bir şey diyemem.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Ama
bulamadınız torba yerine ki onu kullanıyorsunuz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Hayır, hayır, yani çuval veya başka
şey daha mı uygun üstadım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Neyse
Esasa gelelim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Esasa gelelim.
Beceriksiz Komisyon üyeleri biz değil miyiz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Daha seviyesiz bir öneri bana göre.
BAŞKAN - Sayın Aydoğan
Lütfen Sayın
Aydoğan
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Şunu söylemek istiyorum
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Beceriksiz miyiz
değil miyiz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Sayın Bakanımızın söylediği
şudur: Plan Bütçe...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Beceriksiz miyiz,
değil miyiz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Bir dakika...
Plan Bütçe Komisyonunda istisnai durumlar hariç olmak üzere
prensip olarak ben bu torba yasa şekline karşıyım.
demiştir. Yoksa getirmeyeceğim dememiştir; bir.
İki...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Torba değil mi
Beyefendi?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Müsaade eder misiniz?
İki: Türkiye gerçeği olduğunu da, biraz önce, kabul
ettiğini söylemiştir. Bu yasa tasarısı şekli, bu
Meclise gelen ne ilk yasa tasarısı şeklidir ne de bundan sonra
son olacaktır. İstisnai durumlarda devletimizin ihtiyaçları...
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Yola devam!
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Devam değil, istisnai olarak gelebilecektir. Onu
söylemek istiyorum.
İstisnai durumlarda devletimizin ihtiyaçları,
halkımızın ihtiyaçları, çeşitli
kuruluşlarımızın ihtiyaçları dikkate alınarak ve
zorunluluk hâllerinde bu tür torba yasa tasarıları gelmeye devam
edecektir ama sürekli olarak değil, istisnai olarak gelecektir.
BAŞKAN Sayın Başkan...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Öbür soruya...
Etkisiz ve beceriksiz Komisyon üyeleri değil miyiz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Bu anlamda, Komisyonumuz etkin ve iyi görev
yapmaktadır. Ben, Komisyonu temsilen bunu söylemek isterim. Sayın
Bakanımız da bundan farklı bir şey söylememiştir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Tutanaklarda var,
tutanaklarda.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Başkan, bir yanlış anlaşılma oldu, mümkünse
onu açıklayabilir miyim?
BAŞKAN Lütfen Sayın Bakan
Teşekkür ediyorum.
Zaten çok fazla süre kullandınız. Teşekkür ediyorum.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.19
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.22
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 136ncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
536 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 20 Temmuz 2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.23