DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 76
137nci Birleşim
20 Temmuz 2010 Salı
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak
içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, Hükûmetin fındık politikasına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
2.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgatta haziran ayında meydana gelen sel
ve dolu afetine ve Yozgat çiftçisinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.- Hakkâri
Milletvekili Abdulmuttalip Özbekin, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında
yargılanan çocukların durumuna ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hakkârinin Çukurca ilçesinde terör
örgütünün saldırısı sonucu hayatını kaybeden 6 askere
Allahtan rahmet, ailelerine, yakınlarına, Türk milletine
başsağlığı dilediğine ve Kıbrıs
Barış Harekâtının 36ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
2.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Hakkârinin Çukurca ilçesinde terör örgütünün
saldırısı sonucu hayatını kaybeden 6 askere Allahtan
rahmet, ailelerine, yakınlarına, Türk milletine başsağlığı
dilediğine ve Kıbrıs Barış Harekâtının
36ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
3.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Hakkârinin Çukurca ilçesinde terör
örgütünün saldırısı sonucu hayatını kaybeden 6 askere
Allahtan rahmet, ailelerine, yakınlarına, Türk milletine
başsağlığı dilediğine ve Kıbrıs
Barış Harekâtının 36ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
4.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Lâtif Yunusoğlunun, Rize Milletvekili Bayram Ali
Bayramoğlunun, konuşmasındaki, çay üreticilerinin problemleri
yerine, çay sektörünün problemlerinin araştırılmasının
daha doğru olacağı yönündeki ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, 2010 bütçesinden tarıma ayrılan
ödeneklere ilişkin açıklaması
6.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin açıklamalarının gerçekleri
yansıtmadığına ilişkin açıklaması
7.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, MHP Samsun Milletvekili Osman
Çakırın, askerî suçlarla ilgili kanun teklifinin benzer mahiyetli
diye komisyon tarafından 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısıyla birleştirilmesinin yanlış olduğuna
ilişkin açıklaması
8.- Adalet
Komisyonu Başkanı ve Ankara Milletvekili Ahmet İyimayanın,
Samsun Milletvekili Osman Çakırın kanun teklifinin 526 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesiyle ilgili
olduğu için birleştirildiğine ilişkin açıklaması
9.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, Kastamonu Milletvekili Hakkı
Köylünün, konuşmasındaki bazı sözlerini kastetmediği
anlamda ifade ettiğine ilişkin açıklaması
10.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Adalet Bakanı Sadullah Erginin, terör
örgütünün bu yasayı istemediği yönündeki ifadelerine ve açık
oylamada İstanbul Milletvekili Mehmet Müezzinoğlunun 2 defa oy
kullandığına ilişkin açıklaması
11.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinde yapılan düzenlemenin af
niteliği taşımadığına ilişkin
açıklaması
12.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinde yapılan düzenlemenin af
niteliği taşımadığına ilişkin
açıklaması
13.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinde yapılan düzenlemenin af
niteliğinde olduğuna ve buna göre oylama yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
14.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, 526 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesinde
yapılan düzenlemenin af niteliği
taşımadığına ilişkin açıklaması
15.- Adalet
Komisyonu Başkanı ve Ankara Milletvekili Ahmet İyimayanın,
526 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü
maddesinde yapılan düzenlemenin af niteliği
taşımadığına ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/841)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Kütahyadaki
özelleştirmelerin ekonomik ve sosyal etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/842)
3.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin,
yargıdaki bazı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/843)
4.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 milletvekilinin, tüketici
hakları alanında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/844)
B) Meclis
Soruşturması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve 54 milletvekilinin, seviye belirleme
sınavı uygulamasında görevini kötüye kullanarak ve yetkisini
suistimal ederek öğrenciler ve ailelerin mağduriyetine ve kamunun
zararına neden olduğu iddiasıyla Millî Eğitim Eski
Bakanı Hüseyin Çelik hakkında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/3)
C) Tezkereler
1.- Çin Halk
Cumhuriyetinde düzenlenecek olan 2010 Dünya Kanser Liderleri Zirvesine davet
edilen, TBMM kanser hastalığı konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanı Kemalettin Aydının davete icabet etmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1258)
D) Önergeler
1.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, (2/73) esas numaralı Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/228)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- (10/646) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20/7/2010 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı;
Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi
Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında
Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
"II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya
Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536)
4.- Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Samsun Milletvekili
Osman Çakırın, Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın, Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin,
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2 Milletvekilinin;
Mardin (Eski) Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç ve Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmenin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Adalet Komisyonu Raporu (1/775, 2/84,
2/407, 2/477, 2/508, 2/534, 2/711) (S. Sayısı: 526)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmakın, AK PARTİ Grubu Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
X.- OYLAMALAR
1.- Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının maddelere geçişine
ilişkin oylaması
2.- Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1inci maddesinin
oylaması
3.- Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2nci maddesinin
oylaması
4.- Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3üncü maddesinin
oylaması
5.- Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4üncü maddesinin
oylaması
6.- Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 5inci maddesinin
oylaması
7.- Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6ncı
maddesinin oylaması
8.- Terörle Mücadele
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 7nci maddesinin oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, nükleer santral ihalesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/15107)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, BAĞ-KUR emeklilerinin
aylıklarına yönelik düzenleme çalışmalarına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı (7/15136)
3.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Vanda İşsizlik Sigortası
Fonunun kullanımına ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/15139)
4.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Denizli-Merkez ve bazı
ilçelerindeki yatırımlara ilişkin soruları ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/15151), (7/15152), (7/15153), (7/15154), (7/15155)
5.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, BOTAŞın organize sanayi
bölgelerine geriye dönük borç çıkarmasına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/15156)
6.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bazı madencilik faaliyetlerine ve verilen
cezalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/15157)
7.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, arazileri kamulaştırılan
kişilerin bir maden işletmesinde istihdamına ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/15261)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TKİye bağlı bir
müessese müdürlüğünün promosyon bedeli kullanımına yönelik
iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/15263)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TKİye bağlı bir
müessese müdürlüğünün banka ile yaptığı sözleşmeye
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı
(7/15264)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Irak sınırındaki maden
sahasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/15422)
11.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, süresi içerisinde cevaplandırılmayan
yazılı soru önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/15605)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak dokuz oturum yaptı.
Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci,
Altıncı Oturumlar
Sakarya
Milletvekili Erol Aslan Cebeci, Sakarya ili Sapanca ilçesinin ve Sapanca
Gölünün durumuna ilişkin gündem dışı bir konuşma
yaptı.
Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Denizlideki tütün üreticilerinin
sorunlarına,
Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, üzüm üreticilerinin sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına ve Muş Milletvekili
Sırrı Sakık, Adıyaman Milletvekili Şevket Köse,
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, Edirne Milletvekili
Cemaleddin Uslu, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Ordu Milletvekili
Rıdvan Yalçın, İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişcinin
açıklamalarına Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Eker cevap verdi.
Muş
Milletvekili Sırrı Sakık,
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse,
Tütün
üreticilerinin sorunlarına;
Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, et ve besi danası ithalatına,
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu, çekirdeksiz üzüm üreticilerinin desteklenmesi
gerektiğine,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Mersin ilindeki üzüm üreticilerinin
sorunlarına ve domateste ortaya çıkan yeni bir hastalığa,
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, Adıyamanın Besni ve Gölbaşı
ilçelerindeki üzüm üreticilerinin desteklenmesi gerektiğine,
Edirne
Milletvekili Rasim Çakır, Edirnede çeltiklerde ortaya çıkan karapas
hastalığıyla mücadeleyi Bakanlığın desteklemesi
gerektiğine,
Ordu Milletvekili
Rıdvan Yalçın, başlayacak olan fındık hasadına ve
fındık sektörünün serbest piyasaya terk edildiğine,
Muş
Milletvekili Sırrı Sakık, Muşta üzüm üretiminin
geliştirilmesi gerektiğine,
İzmir
Milletvekili Tuğrul Yemişci, Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Yasasının uygulanmamasına,
Kütahya
Milletvekili Alim Işık, Kütahyanın bazı ilçe ve köylerinde
haziran ve temmuz ayında meydana gelen şiddetli yağış
ve doluda zarar gören çiftçilerin tarım kredi kooperatifleri ve Ziraat
Bankasına olan borçlarının ertelenmesinin
sağlanmasına,
İstanbul
Milletvekili Necat Birinci, açıklanan lisans yerleştirme
sınavına,
Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz, et ithalatına ve çiftçilerin
tarımsal sulama elektrik borçlarına,
Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal, hayvan sağlığı ve Ziraat
Bankası kredilerine,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/2092) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü
sorunun geri verildiği bildirildi.
Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve 22 milletvekilinin, intihar olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/837),
Siirt Milletvekili
Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, koruculuk sisteminin
araştırılması (10/838),
Van Milletvekili
Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, tutuklu ve hükümlülerin ailelerinden
uzaktaki cezaevlerinde bulunmasının etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/839),
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, kentsel alanlardaki
sağlık hizmetlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi (10/840),
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan:
(10/150) esas
numaralı, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanunun uygulanmasında
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergenin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 16/7/2010 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP,
(10/403) esas
numaralı, kamu personel rejimindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergenin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 16/7/2010 Cuma
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP;
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, BDP grup önerisine ilişkin bir açıklamada
bulundu.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
(1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan, Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı Adli
Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat
Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten
Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun
152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G)
Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya
Milletvekili Kerim Özkul ve 4
Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599,
2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536) birinci bölümünün 18inci maddesine
kadar kabul edildi.
Birleşime
saat 19.38de ara verildi.
Nevzat
PAKDİL
Başkan
Vekili
Bayram ÖZÇELİK Harun
TÜFEKCİ
Burdur Konya
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fatih METİN
Bolu
Kâtip
Üye
Yedinci, Sekizinci, Dokuzuncu Oturumlar
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan, Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı
Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve
Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657
Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar"
Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
(1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536) ikinci bölümü
üzerindeki görüşmeler tamamlandı; verilen aradan sonra komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
görüşmeleri ertelendi.
20 Temmuz 2010
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 22.23te son
verildi.
Sadık
YAKUT
Başkan
Vekili
Fatih
METİN Harun
TÜFEKCİ
Bolu Konya
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 182
II.- GELEN KÂĞITLAR
19 Temmuz 2010 Pazartesi
Rapor
1.-
Sayıştayda Boş Bulunan Üyeliklere 832 Sayılı
Sayıştay Kanununun 6 ve Ek 8 inci Maddeleri Hükümlerine Göre
Yapılacak Seçime Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ve Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu Raporu
(3/1253) (S. Sayısı: 543) (Dağıtma tarihi: 19.7.2010)
(GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, TMSFye devredilen bankalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15045)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
2.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, özelleştirilen KİTlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15046)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
3.- Çankırı Milletvekili Ahmet
Bukanın, bir Yahudi örgütünün verdiği ödülü iade edip
etmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/15047) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
4.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Mertin,
Suudi Arabistandan döviz girişi iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15048)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
5.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, bazı tren seferlerinin kaldırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15050)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
6.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, İnsani Yardım Vakfına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15051)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
7.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Suudi
Arabistandan para girişi olduğu iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15052)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
8.- Bursa Milletvekili Necati Özensoyun,
yabancılara taşınmaz satışına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15056)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
9.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
Batmandaki belediyelere aktarılan kaynaklara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15057)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/06/2010)
10.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
Oğuzeli Doğanpınar Barajı projesine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15063)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
11.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın,
İstanbuldaki derelerin ıslahına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15064)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
12.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlakın, İstanbulda meydana gelen sel afetlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15071)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
13.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
hayatını kaybeden bir gence ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15072)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
14.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
İstanbulda şiddetli yağışlar için alınacak
tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15073) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/06/2010)
15.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Muğlada trafik
kazalarına yönelik önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15074) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
16.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
kendilerinden haber alınamayan bazı teröristlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15075)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
17.- Batman Milletvekili Bengi
Yıldızın, üniversitelerdeki güvenlik olaylarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15076) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
18.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, bir köydeki afet lojmanlarının
eksiklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/15077) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/06/2010)
19.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, okul ve
okul çevrelerinde çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/15078) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
20.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Muğlada ilköğretimde
öğretmen başına öğrenci sayısının
yüksekliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15079) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
21.- Batman Milletvekili Bengi
Yıldızın, üniversitelerde yaşanan olaylara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15080)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
22.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, İsraille yapılan askeri anlaşmalara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15083)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/06/2010)
23.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın,
askeri tatbikatlarda ve bazı harekatlarda yapılan harcamalara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15084) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/06/2010)
24.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, İstanbul-Çerkezköy
yolcu treni seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15090) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
25.- Tekirdağ Milletvekili Kemalettin
Nalcının, limanlarda bekleyen gemilere ve
balıkçıların avlanma
yerlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15091) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/06/2010)
26.- Adana
Milletvekili Muharrem
Varlının, Ceyhan ve Adanadan geçen tren seferlerinin
kaldırılmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/15092) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/06/2010)
27.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin,
vergi denetmenlerinin sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/15093) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/06/2010)
28.- Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın, Süper Ligde yabancı oyuncu
sayısının artırılmasına ilişkin
Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/15095) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/06/2010)
29.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif
Yunusoğlunun, Rize Ticaret Borsası hakkındaki bazı
iddialara ve Çay Kanunu
Tasarısı hazırlıklarına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/15097)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif
Paksoyun, esnafın Halk Bankasından kullandığı kredilere
ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/15099) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/06/2010)
No.: 183
20 Temmuz 2010 Salı
Meclis Soruşturması Önergesi
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve 54 Milletvekilinin; Seviye Belirleme
Sınavı Uygulamasında Görevini Kötüye Kullanarak ve Yetkisini
Suistimal Ederek Öğrenciler ve Ailelerin Mağduriyetine ve Kamunun
Zararına Neden Olduğu, Bu Eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 257 nci
Maddesine Uyduğu İddiasıyla Milli Eğitim Eski Bakanı
Hüseyin Çelik Hakkında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107
nci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına
İlişkin Önergesi (9/3) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/07/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 Milletvekilinin, emeklilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/841) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31.05.2010)
2.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık ve 23 Milletvekilinin, Kütahyadaki
özelleştirmelerin ekonomik ve sosyal etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/842) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.05.2010)
3.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 Milletvekilinin,
yargıdaki bazı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/843)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02.06.2010)
4.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 19 Milletvekilinin, tüketici
hakları alanında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/844) (Başkanlığa geliş tarihi:
02.06.2010)
20 Temmuz 2010
Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Güneydoğudaki terör örgütünün
saldırısı nedeniyle kısa bir söz talebim var Sayın
Başkanım.
BAŞKAN -
Gündem dışı ilk söz fındıkta uygulanan politikalarla
ilgili söz isteyen Muğla Milletvekili Gürol Ergine aittir.
Buyurun
Sayın Ergin.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Muğla Milletvekili Gürol Erginin, Hükûmetin
fındık politikasına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
GÜROL ERGİN
(Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKPnin fındık
politikası konusunda görüşlerimi açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken Sayın Başkan
sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla
selamlıyorum.
Hükûmetin geçen
yıl uygulamaya koyduğu ve devrim olarak nitelendirdiği
fındık politikası, fındık üreticisinin kooperatifçilik
sayesinde elde ettiği yetmiş yıllık kazanımlarına
karşı yapılan bir karşı devrim olmuştur.
Hükûmetin yaptığı, yerli-yabancı sermaye grupları ile
alivreci tüccarın isteğini karşılamak, fındık
üreticisini ve topyekûn Karadenizliyi yok saymaktır.
AKP Hükûmeti,
önce, 2006 yılında Yöneticileri bizden değil. diyerek
FİSKOBİRLİKi zora sokmuş, sonra Yönetimi AKPden
oluşturursanız FİSKOBİRLİKi yeniden destekleriz.
söylemiyle FİSKOBİRLİK yönetimini ele geçirmiş ama yine de
FİSKOBİRLİKe destek olmamış,
FİSKOBİRLİKi görev yapamaz hâle getirdikten sonra da devreden
çıkarıp TMOyu fındık alımıyla
görevlendirmiştir. Böylece, AKPnin gerçek amacının
FİSKOBİRLİKi güçlendirmek değil, ortadan kaldırmak
olduğu açıkça anlaşılmıştır.
FİSKOBİRLİK bitirildikten sonra, hiç anlamadığı
bir işe sokularak 2 milyar lira görev zararına uğratılan
TMOnun da fındık alımına son verilerek üreticiyi tüccar
karşısında tamamen savunmasız bırakan şeytani
plan uygulanmıştır. Hükûmetin yaptığı,
Karadenizliye ihanet olduğu kadar, hazinenin ihracat gelirini
tırpanlamak yani devleti de zarara uğratmaktır. Alıcının
birkaç kişi, satıcının yüz binlerce üretici olduğu bir
piyasada fiyatı, alım satım koşullarını
belirleyen yalnızca tüccar olur. AKP, bu yeni düzenlemeyle zihniyetinin
gereğini yapmış, her zaman olduğu gibi, çiftçinin
kanını sülük gibi emenlerden yana olduğunu göstermiştir.
Diğer
ürünler için DGDyi kaldıran Hükûmet, fındıkta DGD
uygulamasına geçmiş ve bu da bir hinliği ortaya koymuştur.
Fındık üreticisi, üç yıl sürecek DGD uygulaması
kalktıktan sonra, ortada FİSKOBİRLİK de
olmayacağına göre, insafsız alivreci karşısında,
fırsatçı tüccar karşısında ne
yapacağını düşünmelidir. Yapacağı hiçbir şey
yoktur. Nitekim, 2005 yılında fındığını
7-7,5 liradan satan üretici, aynı düşük üretimi
yaşadığı bu dönemde fındığını 3-4 liraya
satmak zorunda kalmıştır çünkü artık
FİSKOBİRLİK ortada yoktur. Fındık üreticisi,
ayrıca Hükûmete, 2004 don afetinden kalan 169 milyon lirayı niye
ödemediğini de sormalıdır.
Değerli
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında biz,
FİSKOBİRLİKi yeniden canlandırıp çiftçinin ürününe
sahip çıkmasını sağlayacağız. Fındık
taban fiyatını mutlaka hasat başlamadan önce
açıklayacağız. Fındık fiyatını hiçbir
yıl 6 liranın altına düşürmeyeceğiz. Fındık
üretiminde kullanılan mazottan özel tüketim vergisi almayacağız,
mazotun fiyatını yarı yarıya indireceğiz.
Fındık tarımında kullanılan kireç, ilaç ve gübrede
KDVyi yüzde 1i düşüreceğiz. Fındık üreticisinin elektrik
ücretlerinin eylül-ekim aylarında tahsil edilmesini
sağlayacağız. Uluslararası fındık
borsasını da Türkiyede kuracağız.
Şimdi,
konuyu biraz değiştiriyorum. Sayın Bakan, sürekli olarak
Türkiyede buğday kalitesinin arttığından ve artık
kaliteli buğday ithalatına gerek duyulmadığından söz
ediyor. Sayın Bakana yanıtı, Çorum Ticaret ve Sanayi Odası
ile Türk Standartları Enstitüsünün eski Başkanı Kenan
Malatyalı, dünkü Hürriyette şöyle veriyor: Yedi sekiz ülkeye un
satışımız var fakat Çorum ve yakın bölgemizde
istediğimiz kalitede buğday bulamıyoruz. Buğdayın
yüzde 80ini Rusya, Ukrayna ve Kazakistandan ithal ediyoruz çünkü Çorumda bu
yılki 650-700 bin tonluk rekoltenin büyük bölümü süne emgili ya da
paslı. Keşke durum Sayın Bakanın söylediği gibi olsa.
Üstelik aldığımız 1inci sınıf değil, 2nci
sınıf buğday. Buna da mecbur kaldık. diyor. Ben,
Sayın Başkanın bu ifadesine söyleyecek söz bulamıyorum.
Sayın Bakan,
bir de her seferinde, hayvancılığa verdikleri büyük destekleri
ballandıra ballandıra anlatıyor. O zaman diyorum ki: Keşke
bu Hükûmet zamanında hayvancılığa bu büyük destekler
yapılmasaymış! Bu nasıl desteklemek ki destek arttıkça
et üretimi artıp dışarıya satacak et fazlamız
olması gerekirken dışarıdan et satın almak zorunda
kaldık.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ergin.
GÜROL ERGİN
(Devamla) Demek ki bu işte bir terslik var Sayın Bakan. Bu milletin
parasını ya haramilere yedirdiniz ya da beceriksizlikten
batırdınız. Bu nedenle Sayın Bakan sakın bu kürsüye
gelip de yanıt verme zahmetine katlanmasın. Çünkü Sayın
Bakanın bu kürsüden anlattığı öyküler karın
doyurmuyor. Fındık üreticisinin karnını doyuracak olan Sayın
Bakanın abartılı ve gerçeklerden uzak söylemleri değil,
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında fındığa mutlaka
verilecek olan en az 6 lira fiyat olacaktır.
Sözlerime son
verirken Sayın Başkan size, değerli milletvekillerine, yüce Türk
ulusuna ve sevgili fındık üreticilerine içten gelen sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ergin.
Sayın
Hamzaçebi, zannediyorum terör nedeniyle söz istediniz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Evet.
BAŞKAN
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Hakkârinin Çukurca ilçesinde terör örgütünün saldırısı sonucu
hayatını kaybeden 6 askere Allahtan rahmet, ailelerine,
yakınlarına, Türk milletine başsağlığı
dilediğine ve Kıbrıs Barış Harekâtının
36ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün gece
Hakkârinin Çukurca ilçesinde terör örgütünün saldırısı
sonucunda meydana gelen çatışmada 6 askerimiz hayatını
kaybetmiştir. Ben hayatını kaybeden askerlerimize Allahtan
rahmet diliyorum. Onların ailelerine, yakınlarına ve milletimize
başsağlığı diliyorum ve bu vesileyle şunu ifade
etmek istiyorum: Terör, adına hareket ettiğini ifade ettiği Kürt
kökenli vatandaşlarımızın kimliklerini özgürce
yaşamalarının ve kimliklerini özgürce ifade edebilmelerinin en
büyük engelidir. Terör örgütü ulaşmak istediği amaca ulaşmak bir
yana, tam tersine, adına hareket ettiği Kürt kökenli
vatandaşlarımızın özgürlüklerinin daha az bir düzeyde, daha
eksik bir düzeyde yaşanmasına neden olmaktadır terör örgütünün
bizatihi kendisi tarafından. Terör örgütünü
kınadığımı ifade ediyorum ve 20 Temmuz 1974 tarihinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Yine bugün, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kurulmasına yol açan, onun başlangıcı
sayılan 20 Temmuz 1974 tarihindeki Barış Harekâtının
yıl dönümüdür. Bu yıl dönümü nedeniyle Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetini kutluyorum. Oradaki vatandaşlarımıza buradan selamlarımızı
gönderiyorum.
Bu harekâtı
gerçekleştiren dönemin Başbakanı Sayın Bülent Eceviti
rahmetle anıyor, o dönemin Hükûmetini teşekkürle anıyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun
Sayın Vural.
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Hakkârinin Çukurca ilçesinde terör örgütünün saldırısı sonucu
hayatını kaybeden 6 askere Allahtan rahmet, ailelerine,
yakınlarına, Türk milletine başsağlığı
dilediğine ve Kıbrıs Barış Harekâtının
36ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak bölücü terör örgütünün hain
saldırısı sonucunda şehit olan 6 askerimize Allahtan
rahmet diliyoruz, gazilerimize acil şifalar diliyoruz. Türk Milletinin
başı sağ olsun. Şehitlerimizin koruduğu bin
yıllık kardeşliğimiz, millî kimliğimiz, üniter
yapımız, ulus devletimiz ilelebet yaşayacaktır. Bu
bakımdan Hükûmeti, acil olarak bu konularla ilgili elindeki bütün hukuki
imkânları kullanarak bu bölücü terör örgütünün bu cüretkâr
tavırları karşısında devletin gücünü kullanmaya davet
ediyorum.
Ayrıca otuz
altı yıl önce bugün Kıbrısta yok sayılmak istenen,
öldürülmek istenen, kimliği yok sayılan Kıbrıs Türklerini
bir harekâtla o insanların kimliğine, egemenliğine ve devletine kavuşması
Bu süreç içerisinde o harekâtı gerçekleştirenlerden Allah razı
olsun diyorum ve bu vesileyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
devletiyle, halkıyla, bölgesiyle, vatanıyla beraber, birlikte nice yıllar
geçirmesini diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Canikli, aynı gerekçeyle istediniz zannediyorum.
Buyurun.
3.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Hakkârinin
Çukurca ilçesinde terör örgütünün saldırısı sonucu
hayatını kaybeden 6 askere Allahtan rahmet, ailelerine,
yakınlarına, Türk milletine başsağlığı
dilediğine ve Kıbrıs Barış Harekâtının
36ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son terör
saldırısında maalesef 6 tane Mehmetçikimiz şehit
olmuş ve 16 Mehmetçikimiz yaralanmıştır. Hakkın
rahmetine kavuşan, şehit olan Mehmetçiklerimize Allahtan rahmet
diliyorum. AK PARTİ Grubu olarak ailelerine ve bütün milletimize
başsağlığı diliyoruz. İnşallah yaralı
askerlerimiz en kısa sürede sağlıklarına kavuşurlar.
Onlara da Allahtan acil şifalar diliyoruz.
Milletimizin
terörle mücadele konusunda tek vücut oluşu bu beladan kurtulmamız
için en büyük gücümüzdür. Bu güç devam ettiği sürece, bu
kararlılık ortada olduğu sürece terör örgütünün amacına
ulaşamayacağı kesindir. Kesinlikle bu meseleyi bu millet
halledecek inşallah ve en kısa zamanda halledecek. Buna yürekten
inanıyoruz ve bu vesileyle bir daha terör olaylarının
olmaması ve şehitlerimizin, fidanlarımızın
toprağa düşmemesi için herkesin elinden gelen bütün gayreti
gösterdiğini, göstermeye devam edeceğini de burada ifade etmekte
fayda var.
Kıbrıs
Barış Harekâtının 36ncı yılı vesilesiyle
bütün Kıbrıslı soydaşlarımızı tebrik
ediyoruz. Onların bağımsızlığa
kavuşmalarının adımı olan, başlangıcı
olan bu tarih nedeniyle onları tebrik ediyoruz.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
Gündem
dışı ikinci söz, Yozgat ilinde meydana gelen sel ve dolu
afetinden zarar gören çiftçilerin durumu hakkında söz isteyen Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekiciye aittir. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Ekici.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgatta haziran
ayında meydana gelen sel ve dolu afetine ve Yozgat çiftçisinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MEHMET
EKİCİ (Yozgat) Sayın Başkanı ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün 20 Temmuz,
Barış ve Özgürlük Bayramının kutlandığı bir
günde yaşıyoruz. Dilerim, 20 Temmuzların anlamına uygun
kutlayacağımız yüzlerce yılı Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti devletinin yaşamasını Cenabıallahtan
niyaz ediyorum.
Yine Hakkâri
Çukurcada 6 şehit ve 10 yaralı verdik dün. Şehitlerimize
Allahtan rahmet, yaralılara, gazilerimize acil şifalar diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugün Yozgat Merkez, Saraykent, Akdağmadeni,
Çekerek, Sorgun, Şefaatli, Sarıkaya ve Kadışehrinde,
toplam seksen iki köyümüzde 5.231 çiftçimizin mağdur olduğu dolu ve
sel felaketiyle ilgili olarak söz aldım. Hasar oranları bu seksen iki
köyümüzde çok yüksektir, yüzde 20 ile yüzde 100 arasında hasarlar
mevcuttur. Bu felaketin tamamı haziran ayı içerisinde
gerçekleşen felakettir. Dolayısıyla bu felaketzedelere belli bir
tazminat ödeme yükümlülüğü de vardır. Umarım, Hükûmetimiz vakit
geçirmeden, çiftçinin ihtiyaçlarını da dikkate alarak bir an önce ödemeyi
yaparlar. Değerli milletvekilleri, bu konuda Sayın Başbakana,
Başbakanlığa, Yozgat çiftçisinin müracaatı vakidir ancak
bugüne kadar henüz bir söz çıkmamıştır. Bu konuda
Sayın Bakandan bir hassasiyet istiyorum.
Değinmek
istediğim bir başka afet de doğal afet gibi kabul
edeceğimiz elektrik borçlarıyla alakalı bir afettir. Bu da bir
hükûmet ve devlet afetidir. Söz gelimi, Boğazlıyan ilçemizde 1.100
tarımsal sulama abonesi var. Bunların yüzde 80i elektrik borcundan
dolayı icralık duruma düşmüştür. Burada vahim olan da
şudur: 22 trilyon genel borç vardır. Bu 22 trilyon çiftçi borcunun,
elektrik borcunun yaklaşık yüzde 65i faizdir. Dilerim, Cumhuriyet
Hükûmeti bu faizler konusunda, çiftçinin belini büken bu faizler konusunda
gerekli tedbiri alır, alması gerekir çünkü 2002 yılında 490
liraya satılan buğday bugün piyasada 440lardan fiyat
bulmaktadır. Buğday fiyatı artmamıştır ama gübre
fiyatı, mazot fiyatı ve tarımsal girdi fiyatları en az 3
kat artmıştır; buna bir de faizi eklediğiniz zaman bu
çiftçi makarna veya yağa muhtaç hâle gelir, üretici olmaktan çıkar.
Bu konuda Sayın Bakandan hassasiyet ve bilgi arz ediyorum.
Bir başka
konu: Bu kırsal kalkınmada Ziraat Bankası
dışındaki diğer bankalar çok ağır şartlar
ileri sürüyorlar. Yozgat bir hayvancılık bölgesi olarak
hayvancılık alanında son derece kalkınmaya müsait bir
bölgemiz olmasına rağmen, sadece zengin çiftçilerimizin
faydalanabileceği bir kredi sistemi kurulmuş vaziyette. Bu sistemin
ıslahı gerekiyor, zira, köylüden şehirden ipotek isteniyor.
Köylü şehirde evi olsa zaten şehirde oturur. Bu noktada Sayın
Bakanın dikkatini çekiyorum.
Son olarak arz
etmek istediğim husus Toprak Mahsulleri Ofisiyle ilgilidir. Şu anda
başta Yozgat çiftçisi olmak üzere TMOdan, TMOnun uygulamalarından
büyük bir sıkıntı vardır. Toprak Mahsulleri Ofisinin temel
görevi buğday almak, hububat almak değildir aslında, Toprak
Mahsullerinin asıl fonksiyonu ürün fiyatlarını regüle etmektir.
Toprak Mahsulleri Ofisinin başarılı olduğunu kabul
edebilmemiz için Türkiyede oluşan piyasa fiyatlarına ne kadar
katkıda bulunduğu ölçüsü önemlidir. Bu regülasyon görevini Toprak
Mahsulleri Ofisi yapamıyor. Bu münasebetle şimdi 430 liradan, 420
liradan buğdayını satmak zorundan kalan bir çiftçi var, borsa fiyatlarına
ve tüccara mahkûm olmuş bir Yozgat çiftçisi var. Sayın Bakandan da bu
konuda bir hassasiyet rica ediyorum.
Ayrıca, son
olarak, sertifikalı tohum uygulaması var. Bu doğru bir uygulama.
Sertifikalı tohumun kullanıldığı bölgelerde ürün
artışı olduğu, yüzde 30lar civarında ürün
artışı olduğu da doğru. Devletin bu tohumluğu
desteklediği de doğru. Bunlara itirazımız yok ancak...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ekici, buyurun.
MEHMET
EKİCİ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
...750-800 lira
civarında buğdayı, sertifikalı buğdayı çiftçiye
verip de buğdayı eğer -yani sonradan üç ay sonra, beş ay
sonra ödemiş olmanıza rağmen- 440 liradan satıyorsa köylü,
algılama son derece önemlidir, tohumluğu pahalıya
aldığını zanneden bir psikolojik ortam meydana geliyor.
Sayın Bakanım, bunu fondan fona geçiş hâlinde, köylüyü hiç
muhatap etmeden o desteklemelerinizi sağlayabileceğiniz
düşüncesindeyim. Bu konuyu da bir incelemenizi rica ediyorum.
Bu, dolu ve sel
felaketi münasebetiyle hasara uğramış olan çiftçimize
sağlıklar diliyorum ve Cumhuriyet Hükûmetinden bu felakete
uğrayan çiftçilerimize bir an evvel ulaşmasını diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ekici.
Gündem
dışı konuşmalara Hükûmet adına Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verecektir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Sayın Başkan, bu konuşmalarla ilgili yerimizden söz
talebimiz oldu. İsterseniz biz de söyleyelim ondan sonra Sayın Bakan
cevap versin.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, bir saniye.
Sayın
Ertugay, söz talebinizi gördüm ama İç Tüzükün 59uncu maddesine göre
işlem yapıyoruz. Dolayısıyla isteğinize cevap
veremiyoruz efendim.
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Sayın Bakan, bütün oturumlarda gündem dışı...
BAŞKAN -
Olağanüstü olay olduğu için 3 sayın grup başkan vekiline
terör nedeniyle söz verdim.
Buyurun
Sayın Bakanım.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben de sözlerimin
başında bugün terör saldırısıyla kaybettiğimiz
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, milletimize
başsağlığı diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, hububat, hasat dönemindeyiz.
Tarımla ilgili ve tarım ürünleriyle ilgili değerli
milletvekilleri gündem dışı konuşmalar yapıyorlar, biz
de Hükûmet olarak bu konularla ilgili gerek sorulara cevap verme gerekse
gelişmeler hakkında yüce Meclisi bilgilendirmek için sizlerin zaman
zaman huzuruna bu şekilde çıkıyoruz.
Öncelikle
hububatla ilgili, iki sayın milletvekili de değindiğinden
dolayı ben de müsaade ederseniz bir açıklamada bulunmak istiyorum.
Şu an
itibarıyla Türkiye'de, Akdeniz, güneydoğu Egede yüzde 100
oranında hububatta hasat tamamlandı, Marmarada yüzde 95, İç
Anadoluda yüzde 87, Karadenizde yüzde 66, Doğu Anadoluda yüzde 15
dolayında hasat gerçekleşmiş durumda, tamamlanmış
durumda, Türkiye ortalamasında buğdayda yüzde 80, arpada yüzde 89
hasat tamamlanmış durumda.
Biz, 19 Temmuz
tarihi itibarıyla, yani dün tarihi itibarıyla, Toprak Mahsulleri
Ofisi olarak, Türkiye'de üreticiden 1 milyon 450 bin ton hububat aldık. 1
milyon 450 bin ton. Bu, çiftçimizin yanında olduğumuzun ve hububat
piyasalarında, hem piyasayı regüle etmek maksadıyla hem de
ihtiyaç hisseden çiftçimizin ürününü satın almak için yanında
olduğumuzu göstermesi açısından önemli.
Şimdi,
fiyatlarla ilgili de bilgi vereyim. Yani mesela hasat başındaki
fiyatlar Türkiye ortalaması 480 ile 535 lira arasında
buğdayın tonu değişiyordu. TMOnun alım fiyatı
575 şu an itibarıyla. Piyasa fiyatları da şu anda 450 ile
590 lira arasında değişiyor. Yani hem üretici
açısından piyasada ürününü değer fiyattan, eder fiyattan satma
imkânı var hem de Ofise satmak isteyenlere de Toprak Mahsulleri Ofisi,
şu anda Türkiye'de ihtiyaç duyulan her yerde, yani talep olan her yerde
Toprak Mahsulleri Ofisi kalıcı veya geçici alım merkezleriyle,
sabit iş yerleriyle veya açtığımız geçici alım
merkezleriyle çiftçimizin yanında.
Şimdi,
tabii, buğdayla ilgili hususlarda, hububatla ilgili hususlarda zaman zaman
toplumda bazı açıklamalar da yapılıyor. Tabii bunların
birçoğu aslında politik açıklamalar, siyasi açıklamalar;
aslında gerçekleri biraz çarpıtmaya dönük gibi görünüyor çünkü
Türkiye
Şunu söyleyeyim: Benim elimde tablo var. 1990 yılından
bugüne Türkiyede buğdayın üretimi ne, ithalatı ne,
ihracatı ne? Hepsi benim elimde. Türkiye, tarihinde ilk defa 2005te, AK
PARTİ Hükûmetiyle dünyada buğday unu ihracatında birinci sıraya
çıkmıştır. Hiç ondan önce
GÜROL ERGİN
(Muğla) Dışarıdan aldığın
buğdayı öğütüp satıyorsun
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Öncesinde de
var.
GÜROL ERGİN
(Muğla)
Sayın Bakan, ürettiğin buğdayı değil.
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Bir dinle ya! Biz seni dinledik.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sabredin.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Karışma oradan!
MUZZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Bir dinle be!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bakın
GÜROL ERGİN
(Muğla) Sen kim oluyorsun be!
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Sen kim oluyorsun!
BAŞKAN
Sayın Milletvekilleri, lütfen
GÜROL ERGİN
(Muğla) Benim kim olduğumu sen de biliyorsun, millet de biliyor.
Otur oturduğun yerde.
BAŞKAN -
Sayın Ergin, lütfen
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Terbiyesizlik yapma! Bir sus. Sus da dinle.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Terbiyesiz senin gibi olur!
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olalım.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Ergin, Allah
aşkına, yakışıyor mu?
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ona söylesene. Bana niye söylüyorsun? Avukat mısın
sen?
BAŞKAN
Sayın Ergin
Sayın Bakan,
buyurun.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz tabii sabırla dinliyoruz,
sabırla da biz dinlenirsek
GÜROL ERGİN
(Muğla) Ama doğru konuşmuyorsun Sayın Bakan.
BAŞKAN
Sayın Ergin, lütfen
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ben
doğru konuşuyorum Sayın Vekil. Sizin bana Doğru
konuşmuyorsunuz. deme hakkınız yok.
GÜROL ERGİN
(Muğla) Dışarıdan getirdiğin buğdayı
satıyorsun. İçeride mi üretiyorsun o buğdayı?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bak, onun
açıklamasını yapıyorum. Belgeler burada. Gerçeklerden
rahatsız olmayın lütfen. Bunlar gerçekler. Herkese açık
GÜROL ERGİN
(Muğla) 2009da kaç milyar dolarlık buğday aldın?
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Böyle bir şey olur mu Sayın
Başkanım?
BAŞKAN
Sayın Ergin, lütfen sabreder misiniz.
Lütfen,
Sayın Milletvekili.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Herkese
açık
Sayın
Başkan, arkadaşlar lütfen tahammül etsinler. Ben devletin gerçek,
kayıtlı rakamlarını söylüyorum. Bunlar şeffaftır,
herkese açıktır. Dolayısıyla, burada çarpıtma,
yalanlama olmaz. Benim tercihimle söylenecek bir şey değildir.
Rakamlar burada.
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Sayın Bakan, o rakamların hepsi yanlış.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ama
gerçeklerden de rahatsız olmamak lazım. Yani, illa sizi
sevindireceğiz diye kötü rakam mı vereceğiz? Doğru rakam
veriyoruz, doğru rakam bu. Siz söylersiniz, hoşunuza gider gitmez,
yani o sizin bileceğiniz iş.
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Gerçekleri söylemiyorsunuz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
1990dan örnek veriyorum. Elimde rakam. Gidin bakın, TÜİK
rakamlarında. Türkiyenin üretimi 20 milyon ton buğday; ith51) Ali Koçal (Zonguldak)
52) Hüseyin Ünsal (Amasya)
53) Abdulaziz Yazar (Hatay)
54) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
55) Ahmet Tan (İstanbul)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın
100üncü maddesindeki Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve
karara bağlar. hükmü uyarınca Meclis soruşturması
önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha
sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
C) Tezkereler
1.- Çin Halk Cumhuriyetinde düzenlenecek olan 2010 Dünya
Kanser Liderleri Zirvesine davet edilen, TBMM kanser hastalığı
konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanı Kemalettin Aydının davete icabet etmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1258)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
18-21
Ağustos 2010 tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyetinde düzenlenecek
olan 2010 Dünya Kanser Liderleri Zirvesine, TBMM Kanser
Hastalığı Konusunun Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanı Sayın Kemalettin
Aydın davet edilmiştir.
Davete icabet
edilmesi hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 9. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Nevzat
Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
BAŞKAN
Kabul edenler
MUHARREM VARLI
(Adana) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.18
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.24
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır ve kabul edilmiştir.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- (10/646) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
20/7/2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
MHP Grubu önerisi
Tarih:
20/07/2010
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 20/07/2010 Salı günü (bugün) toplanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan 10/646 esas numaralı Çay üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98. ve
İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis
Araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun
20/07/2010 Salı günlü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen, Süleyman Lâtif
Yunusoğlu, Trabzon Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yunusoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN
LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Doğu Karadenizin en önemli ürünlerinden birini
teşkil eden çay ürününün üreticilerinin problemlerinin
araştırılması, çözüm yollarının bulunması
amacıyla vermiş olduğumuz Meclis araştırma komisyonu
kurulması önergesi için Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum.
Konuşmama
başlamadan evvel, hain terör saldırıları neticesinde
Çukurcada şehit verdiğimiz Mehmetçiklerimizin ailelerine
başsağlığı diliyor, kendilerine Yüce Allahtan
rahmetler temenni ediyorum. Yüce Türk milletinin de terörün
sonlandırılması için üzerine düşen görevi en iyi şekilde
yapacağı inancıyla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün, başta Rize olmak üzere Artvin, Trabzon, Giresun
illerimizde geçimlerini çay üretimine bağlamış bulunan
üreticilerimiz yaş çay kampanyasında ikinci sürgün dönemini
yaşamaktadırlar. Önceki yıllarda çayın en verimli dönemini
teşkil eden ikinci sürgünde kazancını ve evlerine ekmek
götürmenin huzurunu yaşayan Doğu Karadenizli müstahsiller bugün büyük
bir sıkıntı içerisinde bulunmakta, ülkede
yaşandığı söylenen bolluk ve refah onların hanelerine
uğramamaktadır. Asıl konunun, başta Türk çiftçisi olmak
üzere vatandaşlarımızın yaşadığı
sıkıntılar olması gerekirken, bunun yerine ülkenin gündemi
suni başlıklar ile işgal edilmekte, gizli ajanda ve okyanus
ötesi projeler ile halkın yönlendirilmesi ve amaca hizmet edecek
şekilde speküle edilmesi amaçlanmaktadır.
Diğer
yandan, 2010 çay sezonu çay üreticileri açısından son yıllarda
her dönem olduğu gibi yine sıkıntılarla
başlamış, Milliyetçi Hareket Partisi ve üretici birliklerince
yapılan açıklamalar ve bunların dayanağı hesaplamalara
göre kilogram fiyatının en az 1,25 TL olması gereken yaş
çaya verilen fiyat üreticinin beklentisinin çok altında kalırken,
başta gübre fiyatları olmak üzere girdilerin aşırı
zamlanması üreticileri maalesef zor durumda
bırakmıştır. Ayrıca, hava şartlarından
dolayı rekoltede düşme yaşanması, toplanmanın çok zor
geçmesi çay üreticilerini bu yıl da oldukça mağdur etmiştir.
Bütün bu sorunların üzerine bir de konulan dekar başına günlük
10 kilo kota veya kontenjan eziyetleri işin tuzu biberi olmaktadır.
Doğu Karadeniz yöremizin
vazgeçilmez ekmek teknesi olan çayda yaşanan tüm bu sorunların AKP İktidarının
en önemli gündem maddelerinin birini teşkil etmesi gerekirken Sayın
Tarım Bakanı, Türk çayını ve ÇAYKURu ortadan
kaldırmayı kendini şiar edinmiş bir zihniyetin çok önceden
belirlediği düşük ve üreticiyi mağdur eden bedeli açıklamak
için Rizeye gidebilmektedir.
Diğer yandan
Avrupa Birliği ile müzakere yürüten bir ülkenin Tarım
Bakanının bilmesi gereken en önemli husus, küresel ekonominin
beraberinde getirdiği şartlar sebebiyle tarımın devlet
desteği olmadan yaşayamayacağıdır. Her fırsatta
Türk milletinin yararına olmayan amaçları için AB mevzuatına
sığınanlar, her ne hikmetse iş Türk müstahsiline gelince bunun
örneklerini görmezden gelmektedirler.
Avrupa
Birliği sağladığı destekleriyle çiftçisini refah
içerisinde yaşatıp stratejik tarımsal ürünlerini emniyet
altına alırken AKP İktidarı Türk tarımını
yok etmek, her şeyi ithal getirip yandaşlarına kâr sağlayıp
ülkeyi de tamamen bağımlı kılmak için ne gerekiyorsa
yapmaktadır.Dün mısır, pirinç, şeker şurubu
ithalatıyla başlatılan oyun, Yunanistandan pamuk
alımıyla devam ettirilmiş, tütün piyasası tamamen
yabancılara teslim edilmiş; bugün yurt dışından et
getirilirken yarın çay ithalatıyla işe devam edileceği de
açık bir şekilde ortaya konmuş bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, yaş çaya 2008 yılında 11,3 kuruş, 2009
yılında 11,5 kuruş ve 2010 yılında ise gene 11,5
kuruş olarak verilen ve hiçbir artışa gidilmeyen destekleme
priminin bütün bunların dışında açıklanması
mümkün değildir. Bazı kesimler için sonuna kadar seferber edilen
kaynaklar, Doğu Karadeniz insanından esirgenmekte, halkımız
açlığa ve göçe mahkûm edilmektedir. Ayrıca, tüm olumsuzluklara
ve kısıtlamalara rağmen ÇAYKURun müstahsiller
açısından ne denli önemli olduğu bir kez daha ortaya
çıkmıştır. Fırsattan istifade eden özel sektör,
üreticiden aldığı yaş çayın bedelini 50-60 kuruş
düzeylerine düşürmüş, ödeme vadelerini ise neredeyse bir yıla
çıkarmış bulunmaktadır. Bu bağlamda yaş çay
fiyatı içerisinde yer alan destekleme priminin düşük
kalmasındaki sakıncalar bir kez daha ortaya
çıkmıştır.
Bütün bunlardan,
üç acil konuda girişim yapılmasının önemi ortaya
çıkmaktadır. Birincisi, yaş çay destekleme primi
artırılmalı ve yaş çay üretimini sağlıklı
bir şekilde teminat altına alacak olan, kilogramda asgari 40-45
kuruş düzeyine çıkarılmalıdır. İkincisi, ihmal
edilen ve verimleri düşen yaşlı çaylıkların
yenilenmesi projesine devlet tarafından acilen başlanmalıdır.
Üçüncüsü, çay konusunda bugüne kadar ihmal edilen ARGE faaliyetlerine hız
verecek, sektörün sorunlarına akademik düzeyde çözüm üretecek bir
araştırma enstitüsü Rize Üniversitesi bünyesinde kurulmalı,
başta Rize Ticaret Borsası olmak üzere yetkisiz, konu ile ilgisi
bulunmayan ve art niyetli kuruluşların eline düşen kaynak ile
imkânlar acilen kurtarılarak bu enstitüye devredilmeli, çay üretimi ve çay
üreticisi odaklı proje çalışmalarına bir an evvel başlanmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, 1 milyonu aşkın Türk insanının ekmek
teknesi olan çay sektörü acil çözüm beklemektedir. Bu bakımdan bu
önergemizin dikkate alınmasını yüce Meclisten istirham ediyorum.
Bu arada, çay
üreticisinin mağdur edilmesinde, çayın problemlerinin
başında, ülkemizin tükettiği çayın neredeyse yüzde 30unun
kaçak yollarla Türkiyeye gelmesi ve kaçak olarak tüketilmesi gelmektedir.
27 Mart 2010
tarihinde Şanlıurfadaydım. Urfayı gezerken çok enteresan
bir durumla karşılaştım. Kapalıçarşıda bir
esnafın dükkânı önünde bir çay çuvalı, üzerinde de bir etiket
vardı. Bu etiket dikkatimi çekti. Bu etikette aynen şu
yazıyordu: Garantili kaçak çay. O esnaf arkadaşa sordum: Garantili
kaçak çay ne demek? Garantisi var, kesin kaçak, karışığı
yok. dedi. Maalesef, Güneydoğu halkımız ÇAYKUR
çayının lezzetini bilmiyor. O gün oradan çıktım ve bir
lokantada yemek yedikten sonra garson bir çay getirdi. Çayı içtikten
sonra, ikinci çay için Bir daha çay arzu eder misiniz? dediğinde Bu ne
çayı? dedim. Kaçak çay efendim.dedi. Peki, Rize çayı yok mu?
dedim. Hayır efendim, burada kimse istemiyor. Patronuna söyle, bir
demlik de Rize çayı demlesin. Bir dahaki sefer Şanlıurfaya
geldiğimde o çaydan isteyeceğim. dedim. Siz yapın,
bakalım vatandaşlar istiyor mu istemiyor mu? Acilen devletin, kaçak
çayı önlemesinin tedbirlerini alması gerektiğine
inanıyoruz. O bakımdan da bizim araştırma komisyonumuz çok
büyük ehemmiyet ifade etmektedir.
Çay
fiyatları konusundaki açıklamalar da dikkate alınması
gerekiyor zannediyorum. Rize eski Milletvekilimiz Sayın Ahmet Kabil, bu en
son verilen fiyat üzerinde yapmış olduğu açıklamada
Verilen fiyat göçü tetikler. demektedir. Evet, çay üreticisi alın
terinin karşılığını alamayınca, memleketinden,
topraklarından büyük şehirlere göçü düşünmekte ve büyük
şehirlerde sağlıksız bir hayat devam ettirme peşine
düşmektedir. Bu, mutlaka engellenmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yunusoğlu, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
SÜLEYMAN
LÂTİF YUNUSOĞLU (Devamla) - Yine Rizeden bir örnek daha
vereceğim: Rize Saadet Partisi İl Başkanı Sayın Cemil
Çolak Taban fiyatını anlamakta güçlük çekiyorum. demiştir.
Bir tepki daha:
Yine Demokrat Parti Rize İl Başkanı Sayın Arif Kopuz,
Başbakan sözünü sekiz yıl sonra hatırladı. demiştir
ve ardından yaptığı açıklamada Rize Cumhuriyet
Meydanında sekiz yıl evvel çayı 750 olarak belirleyen
Başbakan, bunu sekiz yıl sonra hatırladı, ancak sekiz
yıl sonra çayın fiyatı 1 lira oldu. demiştir. Nitekim,
14/6/2010 tarihinde ben basına yaptığım bir açıklamada
çayın fiyatının en az 1 lira 25 kuruş, artı,
destekleme fiyatı olması gerektiğini söylemiştim.
Aynı, bu benim görüşüm, ziraat odalarının, çay müstahsil
derneklerinin de açıkladığı fiyatla uygunluk arz ediyordu.
Dolayısıyla çay üreticimizin üretiminde akıtmış
olduğu alın terinin karşılığını
alabilmesi için, bu Meclis araştırma komisyonunun kurulması
için, desteklerinizi bekliyor ve saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yunusoğlu.
Grup önerisi
aleyhinde söz isteyen Abdurrahman Arıcı, Antalya Milletvekili
ABDURRAHMAN ARICI
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu tarafından verilen, çay üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırma
önergesi aleyhine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Yine, Hakkâri
Çukurcada şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı diliyorum. Yine, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin kuruluş yıl dönümünü de kutluyorum.
Meclis Genel
Kurulumuz yoğun gündemi nedeniyle bu hafta da çalışacaktır
ve önümüzdeki gündemimizdeki tasarıları görüşerek
kanunlaştırmaya çalışacağız. Hep beraber
bunları sağlamaya, beraberce gündemimizdeki bütün kanun
tasarılarını, tüm grupların inşallah
katkılarıyla, bu hafta da çalışarak hafta sonunda da tatile
gireceğiz.
Bu vesileyle,
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde olduğumu bildirir,
yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Arıcı.
Grup önerisi
lehinde söz isteyen Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş olduğu çay sektörünün, çay
üreticilerinin sorunlarının araştırılmasına
yönelik önergenin lehinde söz aldım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Doğu Karadeniz Bölgesinin iki
temel tarımsal ürünü vardır: Bunlardan birisi çaydır,
diğeri fındıktır. Bugün, çayı, burada,
konuşuyoruz ama zaman izin verirse belki bir miktar da
fındığa değinmek isteyeceğim.
Biraz önce
Sayın Tarım Bakanını burada dinledik. Hemen her gün
Mecliste yapılan konuşmalara veya soru önergelerine verdiği
cevapta tarım sektörüne AKP hükûmetlerinin vermiş olduğu
olağanüstü destekten söz ediyor. Doğrusu, tabii, tek yanlı bir
konuşma olunca Sayın Tarım Bakanının
konuşması, oturduğumuz yerden onun konuşmalarını
düzeltme veya ona katkı verme imkânı bulunmuyor.
Tarım
sektörüne verilen destekler. deyince ben bütçe rakamlarını
anlarım değerli arkadaşlar, bütçe dışında
herhangi bir sözü ben geçerli kabul etmem. 2010 yılı bütçesi, yani
Sayın Tarım Bakanının imzası bulunan 2010
yılı bütçesinde tarım sektörüne verilen desteklerin
toplamı, verilmesi öngörülen -verilip verilmeyeceğini de bilmiyoruz-
toplam 5,6 milyar TLdir. Bu rakam 2007 yılı rakamına
eşittir. 2007 yılı rakamı da 5,5 milyar TLdir, hatta 5
milyar 555 milyon TLdir, yani aynı rakam. Bırakın oransal
olarak artmayı bir kenara, 2007 yılı rakamını 2010
yılında Hükûmet ancak yakalayacak.
Şimdi, böyle
bir tabloda, çay olsun, fındık olsun, diğer tarımsal
ürünler olsun, hayvancılık olsun, Hükûmetin Ben tarıma iyi
destek veriyorum. Tarımda, tarım üretiminde rekorları
zorluyoruz, rekorlar kırıyoruz. açıklamalarının bir
geçerliliği olabilir mi? Olmaz.
Çaya gelirsek:
Çay Doğu Karadeniz Bölgesinde toplam 209 bin üretici aileyi
ilgilendirmektedir ve Türkiye çay üretiminde dünya 5incisidir, Avrupaya da en
yakın çay üreticisi olan ülke Türkiyedir. Çok önemli avantajları
vardır.
1,1 milyon
tonluk, bir miktar bunun üzerinde seyreden bir yaş çay üretimi vardır
Türkiye'nin. Aşağı yukarı bunun yüzde 55-56sını
ÇAYKUR alır, yüzde 44-45ini de özel sektör satın alır. 210 bin
ton civarında, bunu bir miktar aşan bir kuru çay üretimi söz
konusudur. Yine bunun yüzde 55-56sını ÇAYKUR üretir, 44-45ini de
özel sektör üretir. 90 bin hektar alanda Türkiye çay üretimi yapmaktadır,
bunun 77 bin hektarı kayıtlıdır, tahminen 13 bin
hektarı da kayıt dışıdır.
Çay fiyatına
gelirsek -temel belirleyici olan unsurlardan birisi odur- çay fiyatı 88,5
kuruştur kiloda, 11,5 kuruş da destekleme primi vardır, toplam 1
TLdir fiyat, aşağı yukarı 1 TLdir, bir önceki yıl fiyatıyla
ve destekleme primiyle kıyaslarsak, yüzde 10 civarında bir
artış söz konusudur.
Şimdi, 204
bin çay işletmecisi, çay üreticisi var dedik. Bunu Türkiye'de çay üretimi
yapılan alana oranladığımızda, bir işletmenin,
bir üreticinin ortalama 4-4,5 dekarlık bir çay üretim alanı
olduğu ortaya çıkar. Ee, bu miktardan yılda elde edilen çay
miktarı 4,8 tondur. 4,8 ton çay elde edilir bu kadar alandan.
Şimdi, bunu
fiyatla çarparsak, aile başına bölersek, aşağı
yukarı aile başına aylık 400 TL gibi bir çay geliri
düşer. Rakam budur. Bu rakam, Türk-İşin, Türkiye
İstatistik Kurumunun yayınladığı rakamlarla
kıyaslandığında neredeyse açlık
sınırına yakın bir rakamdır.
Şimdi, bir
yandan Tarım Bakanı tarım sektöründe pembe tablolar çiziyor,
öbür tarafta çay üreticisi almış olduğu gelirle
hayatını idame ettirmekte zorluk çekiyor. Girdi fiyatlarındaki
artışa baktığımızda, gübre fiyatındaki
artışa baktığımızda, çay fiyatında bu
yıl meydana gelen yüzde 10luk artışın bir anlam ifade
etmediği ortaya çıkacaktır. Gübre fiyatlarında son iki yıllık
artışı lütfen Sayın Tarım Bakanı dikkate
alsın, bir değerlendirme yapsın.
Yine, destekleme
priminde yaşanan bir sorun vardır. Destekleme priminde yaşanan
sorun, çay üreticisi bugüne kadar ne kadar çay üretmiş ve bunu
satmış ise bu miktar üzerinden destekleme primi alırken,
şimdi yapılan bir uygulamayla 2 tonla
sınırlandırılmıştır. Evet, bazı özel
sektör firmalarının kötü uygulamaları nedeniyle belki buna
gidilmek zorunda kalındığını Hükûmet
açıklayacaktır, ama bunun önlemi çay üreticisinin cezalandırılmasına
neden olmamalıdır. O nedenle, bu önlem gözden geçirilmelidir.
Bir de Ulusal Çay
Konseyi vardır değerli arkadaşlar, çay sektörünün
sorunlarına çözüm üretecek, üreticinin sorunlarını Parlamentoya,
Hükûmete taşıyacak. Ulusal Çay Konseyinin Başkanlığını
bir değerli AKP milletvekili yürütmektedir. Ama öte taraftan, Ulusal Çay
Konseyinin yapmış olduğu uygulamalara
baktığımızda, üreticinin aleyhine sonuç verecek,
Türkiyedeki çay üretiminin aleyhine sonuç verecek düzenlemelere imza
attığını görüyoruz.
Tarım
Bakanlığı, 2008 yılında Siyah Çay Kodeksi
Tebliğini yayınladı. Bu konuyu daha önce de Parlamento
kürsüsünden sizlerin, vatandaşlarımın dikkatine sundum, bir kez
daha sunmakta yarar görüyorum. Siyah Çay Kodeksi Tebliğinde sektörün
talebi Konsey tarafından Bakanlığa iletilmemiştir,
sahiplenilmemiştir, tam tersine bir tutum sergilenmiştir. Sektör
şunu istemiştir: Bir çay paketinin üzerinde, o paketin içindeki
çayın menşeinin ne olduğunu gösteren bir ibare, bir
açıklama yer alsın. Yani Bu çayın yüzde 15i ithaldir, yüzde
85i Karadeniz çayıdır. Gayet güzel, doğru bir öneri. Ama her
ne olduysa, Resmî Gazeteye gidene kadar bu ibare oradan çıktı, bunun
zorunlu olmasından vazgeçildi. Bunu bu kürsüden sordum. Sayın Tarım
Bakanına Plan ve Bütçe Komisyonunda sordum. Soru önergeleri verdim. Ben
bugüne kadar bunun cevabını alabilmiş değilim.
Şimdi,
Tarım Bakanı hangi hakla acaba çıkıp da Tarım
sektöründe atılımlar yaptık. diyebilmektedir?
Bu vesileyle,
Tarım Bakanına fındık konusunda şunları da sormak
isterim, Parlamentonun bilgisine, yüce Meclisin bilgisine sunmak isterim bu
konuyu:
Sayın
Tarım Bakanı fındık üreticisinin 2004 yılında
meydana gelen don afetinden kaynaklanan alacağını bugüne kadar
ödememiştir, ödememekte ısrar etmektedir. 2004 yılındaki
don afetinden dolayı Karadenizli fındık üreticisinin Hükûmetten
169 milyon TL alacağı vardır. 169 milyon TL alacağı
Hükûmet ödemiyor.
Şunu ifade
edeyim: Bunun adı gasptır değerli arkadaşlar. Bu sözüm çok
ağır bir kelime. Hükûmet normal olarak vatandaşın
alacağını gasbetmez. Buna bence Sayın Tarım
Bakanının, Hükûmetin, ilgililerin itiraz etmesi gerekir ama maalesef
benim bu iddiam karşısında Hayır, bu bir gasp
değildir. Biz bunu ödeyeceğiz. Bu bizim borcumuzdur. diyebilecek bir
Hükûmet yetkilisi çıkmamaktadır. İşte kürsü burada;
bekliyorum.
Yine bugün
rakamları teyit ettim, 169 milyon TLlik alacak 2004 yılından
beri durmaktadır. Sayın Tarım Bakanı 2009 yılı
bütçesine bir hüküm koymuştu. Bu yıl ne ödedik ödedik, kalanı
bizi ilgilendirmez. anlamında bir hüküm. Yani bunun halk tabiriyle
ifadesi üstüne yatmaktır. Yani 169 milyon TLnin üstüne yattım.
demek istiyor Hükûmet, 2009 yılı Bütçe Kanunuyla.
Tabii ki,
denilecektir ki Efendim, bütçe kanunları yıllıktır, o
yılla ilgilidir. Ben de öyle anlıyorum, 2010 yılında bunun
ödenmesi mümkün. Burada bu rakamın ödeneceğini ifade ederlerse,
sadece mutluluğumu ifade ederim, teşekkürlerimi ifade ederim,
fındık üreticisi adına.
Değerli
milletvekilleri, fındık, Türkiye'nin dünyada söz sahibi olduğu
bir tarımsal üründür. Dünya üretiminin yaklaşık yüzde 75-80i
Türkiyede gerçekleştirilir. Yine, Türkiye, fındık üretiminin
yüzde 75-80ini ihraç eder. Bu ihracattan 2 milyar dolara kadar gelir elde
ettiği yıllar vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bazı
yıllarda bu gelir 600 milyon dolara kadar düşmüştür. İçinde
bulunduğumuz sezonda, bir önceki sezonun ihracat gelirine bakarsak bunun
yaklaşık 900 milyon dolar düzeyinde olduğunu görürüz, yani 1,1
milyar dolarlık bir gelirden Türkiye vazgeçmiş demektir,
politikaları nedeniyle.
2004
yılındaki don afetinin Türkiyeye öğrettiği bir gerçek
vardır. O yıl don afeti nedeniyle üretim düştü, üretim
düşünce ekonominin temel kuralı devreye girdi, fiyatlar yükseldi.
Anlaşıldı ki Türkiye fındıkta belirleyicidir. Bunu
anlamak için don afetinin olmasına gerek yoktu ama anlamayanlar için belki
bu önemliydi ama hâlâ Türkiye bu konuda
ağırlığını, gücünü kullanamamaktadır.
Hükûmet, geçen yıl ilan etmiş olduğu fındık
stratejisinde Hükûmet piyasada görev almayacaktır. demek suretiyle
fındığı piyasanın şartlarına terk
etmiştir. Bu, doğru bir yaklaşım değildir. Hükûmet
mutlaka piyasalarda müdahil olma yönünde bir görev üstlenmelidir.
Sözlerimi burada
bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Grup önerisinin
aleyhinde söz isteyen Bayram Ali Bayramoğlu, Rize Milletvekili
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu grup önerisinin aleyhine
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Ben de
konuşmama başlamadan önce, özellikle, Hakkâride şehit olan
kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine ve tüm ülkemize de
başsağlığı diliyorum.
Doğu
Karadeniz Bölgesinin hakikaten son derece önemli geçim kaynaklarından bir
tanesi çay ürünü. Az evvel, benden evvel konuşma yapan Sayın Grup
Başkan Vekilinin de söylediği gibi Doğu Karadenizin tarım
açısından iki tane önemli ürünü var, bunlardan bir tanesi
fındık, bir tanesi çay.
Yalnız
bilgileri tazelemek ve gerçek anlamda çay sektörünün nerede olduğunu
bilmek açısından bazı yanlış bilgileri düzelterek ilk
önce sözlerime başlamakta fayda görüyorum. Sizlerce de bilindiği
gibi, Türkiye, 1984 senesine kadar çay sektörünü sadece Tekel bünyesinde, yani
ÇAYKUR bünyesinde hem üretim hem de imalat kısmını
yürütmüş, ilk defa 1984 senesinde, çay, özelleştirilmek suretiyle
özel sektöre açılmıştır. ÇAYKURun toplam günlük kapasitesi
6.500 ton yaş çay işleme kapasitesidir. Bunun yanında, o zamanki
gerekli düzenlemeler zamanında yapılmadığı için, özel
sektör olarak Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin vilayetlerinde olmak üzere 360a
yakın irili ufaklı özel sektör fabrikası, yaklaşık 10
bin ton kapasiteli özel sektör fabrikası kurulmuş, maalesef bu
fabrikaların şu anda yarısından çoğu
çalışmıyor, çalışanların da belirli bir
kısmı yüzde 100 kapasiteleriyle çalışmıyor.
Son beş
yıllık sürece baktığımız zaman toplam yaş
yaprak alımı dediğimiz miktar yaklaşık 1,2 milyon ton
civarında. Bu, 1 milyon 210 bin, 1 milyon 220 bin, 1 milyon 190 bin tonlar
civarında seyrediyor, geçtiğimiz yıl da 1 milyon 200 bin ton
civarında oldu. İlk söz alan MHP sözcüsü Süleyman Beyin
söylediği gibi bu sene rekoltede herhangi bir düşüklük söz konusu
değil. Birinci sürgünde şu anda toplanan, yani mayıs ve haziran
ayında toplanan çay 396 bin ton -ki birinci sürgün bu- yaklaşık
3,5 sürgün ürün alındığı için bu seneki beklenen rekolte de
yine 1,2 milyon ton civarında gerçekleşmiş olacak.
Aslında,
burada, öncelikle üzerinde durmamız gereken ana konulardan bir tanesi
şu: Çay sektörü yaş yaprak olarak gerçekten çay çiftçisini
geçindirebilecek bir ürün müdür değil midir? konusunu netleştirmemiz
lazım. Benden önce de söylendi, toplam 210 bin aile çay sektörüyle
ilgileniyor. Yaklaşık 1 milyon 200 bin tonluk rekolteyi 210 bine
bölerseniz, yılda 5,6 ton çay verebilir her aile. 5,6 ton çayın
bugünkü fiyatları, desteklemeleriyle beraber 5.600 lira. İşte
gübrelemelerini, vesairelerini çıkartırsanız diyelim ki 4.800
lira olsa aylık girdisi 400 liraya tekabül ediyor. Peki, bunun
fiyatını mevcut hâliyle değil de 2 katına
çıkarmış olsak, 1 lira değil de 2 lira yapmış
olsak bir geçim kaynağı olabilir mi? Yine olamaz, o zaman da 800 lira
almış olur. İşte, çay sektörünün yalnız
başına bir geçim kaynağı olmadığını ve
dolaylı olarak sektörden, özel sektör marifetiyle ve ÇAYKURda
çalışan, emekli olan insanlar vasıtasıyla bir gayrisafi
millî hasıla oluşturduğunu öncelikle iyi bilmemiz lazım.
İkinci
nokta: Bölgemizde yaşayan nüfusun, özellikle yaşlı nüfus vefat
ettikten sonraki tarımsal alanların sistematik olarak bölünmesinin
getirdiği sonuç da maalesef çaylık alanlarını heba
etmiş durumda. 300 metrekare, 500 metrekare, 600 metrekare, 800 metrekare
gibi alanlar bölündükten sonra bir geçim kaynağı
olmadığı için bakımsızlık ürünü hâline
gelebilmişlerdir.
İşte,
bu noktada verilen önergenin içerisinde çay üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak yerine çay sektörünün
sorunlarının araştırılması gibi bir ifade kullanılmış
olsaydı bence çok daha doğru bir araştırma önergesi
olabilirdi, çünkü çay sektörünün problemi sadece üreticiden
kaynaklanmıyor. ÇAYKURun kendi bünyesinde problemi var, özel sektörün
kendi bünyesinde problemi var. Bu ve benzeri problemlerin çözümüne yönelik de
yapılmış bir dizi çalışmalar var.
Bakın,
Sayın Akif Hamzaçebinin az evvel söylediği Ulusal Çay Konseyi
Başkanı benim ve 2008 senesinde, özellikle Resmî Gazetede, bütün
konseyleri bir araya getirmek suretiyle ve özellikle de konseyleri daha aktif
hâle getirebilmek için, Başbakanlıkla, Tarım
Bakanlığında yaptığımız bir
çalışmadan sonra son derece önemli bir konsey konsepti ortaya koyduk
ve bu Konsey, diğer kurulmuş konseylere ve bizden sonra kurulan
konseylere de örnek teşkil etti. Yani, bir manada sadece konsey statüsünde
değil, aynı zamanda üst kurul statüsünde gibi çalışabilecek
özelliklere haiz hâle getirdik.
Yine Sayın
Hamzaçebinin söylemiş olduğu, şu andaki gıda kodeksi dâhil
olmak üzere her konuda, Ulusal Çay Konseyi, bu meseleleri anında
Tarım Bakanlığına ve ilgili birimlerin tamamına
göndermiştir ve onlarla ilgili bütün bilgileri ve dokümanları da her
an size sunmaya hazırım. Ancak buradaki yanlış
anlaşılan nokta şudur: Bir paketin üzerine, hangi tesiste
üretildiği ibaresini yazmak çok kolay bir şey değildir çay
sektöründe. Sektörü bilirseniz öyledir. Çünkü neden? Bir firma paketlemecidir,
on tane ayrı üreticiden mal alır. On tane üreticinin hangisinin
pakete koyulduğu meselesi bilinebilir özelliğe sahip bir özellik
değildir. Ya bunları tek tek harmanlama yapacaksınız, ki o
zaman lezzet problemi yaşarsınız, sürgünlerin lezzet
farklılıklarından kaynaklanan problemler
yaşarsınız
O nedenle, paketleme ve kodeks konusuyla ilgili biz
Ulusal Çay Konseyi olarak ayrıca bir fikir geliştirerek bunu, zaten,
ilgili birimlere de ulaştırdık. Ancak bundan çok daha önemli bir
konuyu hazır yeri gelmişken sizlerle paylaşmak istiyorum.
Geçtiğimiz
senenin başında olmak üzere, çay sektörüyle ilgili ne kadar sivil
toplum kuruluşu var ise, buna siyasi partiler de dâhil olmak üzere, Ulusal
Çay Konseyi ve Rize Ticaret Borsası, Trabzon Ticaret Borsası dâhil
olmak üzere, yaklaşık yüz seksen saatlik bir çay kanunu
taslağı çalışması yaptık. Bunun içerisine özel sektör
problemleri, üretici problemleri, tekel olarak ÇAYKURun problemleri,
markalaşma problemleri, uluslararası arenadaki gelişmelerin
problemleri, hepsini masaya yatırdık ve bir kanun
taslağını ortaya çıkardık. Bu kanun
taslağını, Türkiye genelinde toplam 800 tane kuruma görüş
sunmaları üzere gönderdik, buna siyasi partiler dâhil, yani Karadeniz
Bölgesiyle ilgili olan vilayetlerdeki bütün partiler de dâhil, sivil toplumlar
da dâhil. 800 tane görüşe sunduğumuz kurumdan 112 tane görüş
geldi bize, cevap. Bu gelen 112 tane cevabın içerisinde ortak özellikleri
ayırdık ve 65 tane kurumu, görüş veren bütün kurumların
hepsini tekrar topladık. Bu görüşlerinizi hangi gayeyle veriyorsunuz,
bunlardaki beklentileriniz nelerdir, çözüm önerileriniz nelerdir konusuyla
ilgili görüşlerini tek tek bütün herkese sorduk. Onlardan gelen nihai
görüşleri, tekrar, yine Ulusal Çay Konseyi, Rize Ticaret Borsası ve
Trabzon Ticaret Borsası olarak, en son nihai kanun taslağı
hâline getirmek suretiyle ilgili kurumların yine görüşüne açtık.
Ancak, ilk günden son güne kadar olayı hiçbir zaman
siyasallaştırma düşüncesinde olmadığımız
için, bir sivil toplum çalışması olarak yürüttüğümüz için,
özellikle hem borsalar hem de Ulusal Çay Konseyi olarak gündeme
getirdiğimiz çalışmayı, hatta ki hatta, bu konuyla ilgili
dünyadaki tecrübeli olan ülkeler dediğimiz Sri Lanka, Hindistan, Kenya,
Çin, Endonezya gibi ülkelerin bir kısmını yerinde ziyaret etmek
suretiyle ve partilerin il başkanları da dahil olmak üzere, yerinde
ziyaret etmek suretiyle değerlendirmelerini yaptık. Ama iş ne
zaman ki siyasi cenaha çekilmeye başlandı, bir sivil toplum
çalışmasından öteye çıktı, biz de bu ana kadar
yapılmış olan çalışmayı, bir sivil toplum
çalışmasından çıkartılmaması için geçici bir
süreyle geriye çektik.
Ama, ben
inanıyorum ki, er veya geç, çay sektörünün -sadece üretici
açısından değil- bu problemini çözecek olan bu kanun, sadece çay
sektörüne hizmet etmeyecek, fındığa da hizmet edecek,
kayısıya da hizmet edecek, pamuğa da, üzüme de, hepsine de
hizmet edecek ve siyasetin etkisinden tamamen tarımı çekebilecek bir
mekanizmadır. Eğer bu konuyla ilgili araştırma
merakınız varsa, Rize Ticaret Borsasının sitesine
girebilirsiniz, yoksa taslağı benden istiyorsanız hepinize bunu
mail yoluyla da gönderebilirim.
Şuna
inanıyoruz ki, bu çalışmanın sonucu Türkiyenin
tarımını kurtaracak önemli çalışmalardan bir
tanesidir. Velev ki bunun içerisinde kurulmasını hedef olarak
göstermiş olduğumuz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Bunun
kurulmasında hedef olarak gündeme getirdiğimiz üst kurulda da bir üst
kurul karmaşası yaşanmaması için nihai hedef olarak üç,
beş, on tane üst kurul kurulmasındansa bir tane tarım ve
gıda üst kurulu kurulmasını, onların altında daire başkanlıkları
statüsünde şu gün var olan tütün gibi, şeker gibi, çay ve diğer
tarımsal ürünleri de daire başkanlıkları statüsünde, bunun
altında derleyip toparlayacak bir mekanizmayı önerdik. Eğer
istiyorsanız, bence, bu çalışmayı bir daha
değerlendirin arkadaşlar. Bunun üzerine bir daha konuşalım,
bakalım bir araştırmaya ihtiyaç var mı, yoksa bu kanun
hakikaten problemlerimizi çözecek mi diyor ve bu nedenle bu önergeye
karşı olduğumu söylüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bayramoğlu.
Sayın
Yunusoğlu, söz talebiniz var, buyurun.
SÜLEYMAN
LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Yerimden konuyla ilgili kısa bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Ama
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre zaten on dakika konuştunuz
Sayın Yunusoğlu.
SÜLEYMAN
LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Ama çok kısa bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Trabzon Milletvekili Süleyman Lâtif Yunusoğlunun,
Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlunun, konuşmasındaki, çay
üreticilerinin problemleri yerine, çay sektörünün problemlerinin
araştırılmasının daha doğru olacağı
yönündeki ifadelerine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN
LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak çay üreticilerinin problemlerinin
araştırılması için verdiğimiz Meclis önergesi üzerinde
sayın konuşmacıların yaptıkları açıklamalar
için kendilerine teşekkür ediyorum. Ancak bu konuşmacılardan Sayın
Ali Bayramoğlu, konuşmasında Çay üreticilerinin problemleri
yerine, çay sektörünün problemlerinin araştırılması
konusunda bir Meclis araştırması gündeme getirilseydi daha
doğru olurdu. diye söylemişti, bu doğrudur. Biz daha önceki
beyanlarımızda ve basın toplantılarımızda çay
sektörünün problemlerini dile getirmiştik ancak yapılan bütün
çalışmalar çay müstahsili yerine, çay üreticileri yerine daha çok çay
sanayicilerinin problemlerini ele aldığı için çay üreticilerinin
problemleri hep göz ardı edilmektedir. Biz bu konuyla ilgili çay
üreticilerimizin de haklarını savunmak maksadıyla bu
araştırma önergesini verdik. Bu açıklamayı yapmakta lüzum
hissettim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yunusoğlu.
Sayın
Canikli, sizin de bir söz talebiniz var, buyurun.
5.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, 2010
bütçesinden tarıma ayrılan ödeneklere ilişkin
açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce 2010
bütçesinden tarıma yapılan destek rakamıyla ilgili bir bilgi
verildi. Bu bilginin eksik olduğunu öncelikle ifade etmek istiyorum. 2010
bütçesinden tarım için ayrılan ödenek toplamı 8,4 milyar
liradır. Bahsi geçen 5,6 milyar lira, sadece Tarım
Bakanlığı bütçesinden tarımı desteklemek amacıyla
yapılması planlanan harcamayı kapsamaktadır.
Bunun
dışında, bu rakamın dışında, yine tarım
ve tarım kesimine yönelik olarak ayrılan ödenekler şu
şekildedir: Tarımsal kredi faiz desteği 532 milyon lira. Yani,
normal piyasa faizi oranının altında tarım kesimine verilen
kredi desteğinin sübvansiyonu için aktarılan rakam 532 milyon lira,
5,6 milyar liranın dışında. Tarımsal sübvansiyon
amaçlı 1,369 milyar lira. Tarımsal ürünler ihracat desteği 302
milyon lira. Tarımsal KİTlere sermaye desteği olarak 192 milyon
lira. Tarımsal amaçlı kooperatiflere kredi desteği 135 milyon
lira. GAP eylem planı kırsal kalkınma ve hayvancılık
işletme desteği 108 milyon lira. Tütün alım desteği 35
milyon lira. Aciz vesikası karşılığı yapılan
yardımlar 129 milyon lira. Tarım kesimine 2010 bütçesinde
ayrılan ödenek toplamı 8 milyar 428 milyon liradır. Bu
rakamın, 2002 bütçesinde ayrılan 1,8 milyar lirayla
kıyaslandığında yaklaşık 6 kat artış
olduğu anlamına gelir, yüzde 600lük bir artış olduğu
anlamına gelir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
yerinizden Sayın Hamzaçebi.
6.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin açıklamalarının gerçekleri
yansıtmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Sayın Grup Başkan Vekilinin yapmış
olduğu açıklama gerçekleri yansıtmamaktadır. Sayın
Grup Başkan Vekili gayet iyi bilmektedir ki, elma ile armutlar
kıyaslanmaz. 2002 yılının 1,8 milyar TLlik tarımsal
teşvikini 2010 yılının 5,6 milyar TLlik tarımsal
teşvikiyle kıyaslarsınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hepsi dâhil.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Bakın,
sözünü ettiğiniz diğer uygulamaları, 2010 yılı için
sözünü ettiğiniz diğer tarımsal destekleri 2002 yılı
için de ayrıca alıp toplarsanız o rakamları
kıyaslarsınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yok denecek kadar az.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Rakam yok denecek kadar az değil. Gerçek
rakamları söyleyin öyle konuşalım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Rakam 1,9.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Rakam 1,868 milyar TLdir 2002 yılı için,
2010 yılı için 5,6 milyar TLdir, gayrisafi yurt içi hasıla
oranları da 0,53 ile 0,54tür, aynıdır.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Aynı değil, 1,9dan 8,4e
çıkmıştır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Hayır, hayır. Siz, şimdi 2010
yılında ayrıca şunlar vardır. derseniz, 2002
yılında da ayrıca şunlar vardır. demek gerekir.
Sayın Grup Başkan Vekili, bunları gayet iyi biliyorsunuz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
III.- Y O K L A M A
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN -
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza
sunacağım ancak bir yoklama talebi var onu yerine getireceğim.
Sayın Vural,
Sayın Bal, Sayın Akcan, Sayın Akkuş, Sayın
Çalış, Sayın Faruk Bal, Sayın Yalçın, Sayın
Yıldız, Sayın Enöz, Sayın Taner, Sayın Özensoy,
Sayın Yunusoğlu, Sayın Korkmaz, Sayın Ayhan, Sayın
Tankut, Sayın Orhan, Sayın Coşkun, Sayın Işık,
Sayın Varlı ve Sayın Bölükbaşı.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/646) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
20/7/2010 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN -
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri
kabul edilmemiştir.
Şimdi,
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır. Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
D) Önergeler
1.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin, (2/73) esas
numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/228)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/73 esas
numaralı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifim havale edildiği Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunca 45 gün içinde
görüşülmediğinden İçtüzüğün 37. maddesine göre
doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini
arz ederim. 12.10.2009
Hasan
Erçelebi
Denizli
BAŞKAN
Önerge sahibi adına Hasan Erçelebi, Denizli Milletvekili.
Buyurun.
HASAN
ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi Demokratik Sol Parti ve şahsım adına
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken Hakkâri Çukurcada şehit düşen 6 vatan evladına
Allahtan rahmet diliyor, yüce milletimize başsağlığı
diliyorum.
28 Kasım
2007 tarihinde vermiş olduğumuz kanun teklifi şehitlerimizin
çocukları, gazilerimiz ve gazilerimizin çocuklarının
üniversitelere sınavsız girmesiyle ilgiliydi. Bugün yürürlükte olan
uygulamaya göre beden eğitimi bölümlerine yüzde 10 millî sporcular
kontenjanı ayrılmaktadır. Biz de istiyoruz ki bu vatan
uğruna şehit olmuş askerlerimizin, polislerimizin
çocuklarına, gazilerimize ve gazi çocuklarına hiç olmazsa binde 1
kontenjan ayrılsın. Şehit ve gazilerimize yönelik terörist mayınları
ve terörist kurşunları adres sormuyor, şehitlik ve gazilik
sınavla olmuyor. 2010 yılı üniversite kontenjanlarının
sayısı 708 bindi. Binde 1 kontenjan ayırsak 700 çocuğumuzu
üniversiteye kazandırmış oluruz. Biz bu 708 bin kontenjandan
binde 1 kontenjan ayırsak, değerli milletvekilleri, kıyamet
kopar mı? Bin üniversite gencinden birisi şehidimizin çocuğu
olsa, gazimiz olsa, gazimizin çocuğu olsa ne olur Allah aşkına?
Sayın
Başbakan bugün grupta gerçekten çok duygusaldı. Televizyonda onu
izlerken biz de çok duygulandık.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sanaldır!
HASAN
ERÇELEBİ (Devamla) - Bu duygusallık, bu göz yaşları acaba
sizin için de, şehitlerimiz için, gazilerimiz için, onların
çocukları için de söz konusu mu acaba?
AHMET YENİ
(Samsun) Evet.
HASAN
ERÇELEBİ (Devamla) Evet sesleri duyuyorum, bu sevindirici.
Şimdi
sizler, sayın iktidar partisi milletvekilleri, şehitlerimizin ve
gazilerimizin çocukları için umarım gözleriniz yaşarıyor,
duygu yüklüsünüz.
Biraz sonra,
bugün, taş atan çocuklar için seve seve olumlu oy vereceksiniz.
Şehitlerimizin ve gazilerimizin çocuklarıyla ilgili benim kanun
teklifime biraz sonra acaba hangi oyu vereceksiniz, gerçekten merak ediyorum.
İşte o yüzden, bu kanun teklifim bu ülke için yararlı bir kanun
teklifidir. 2007den bu yana birkaç kez sizin oylarınızla reddedildi.
Umuyorum bu sefer kabul edeceksiniz ve yüce Meclisin Genel Kurulunda
doğrudan görüşülme imkânı sağlayacaksınız. Yani
bu vereceğiniz oylarla kanunlaştırmış
olmayacaksınız.
Değerli
milletvekilleri, şehit ve gazilerimizin çocuklarının
üniversiteye sınavsız girmeleriyle ilgili kanun teklifimi sizin
vicdanlarınıza ve oylarınıza, sizi de yüce milletimize ve
Allaha havale ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bir milletvekili
adına söz isteyen Ayşe Jale Ağırbaş, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ağırbaş. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYŞE JALE
AĞIRBAŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Demokratik Sol Parti Denizli Milletvekili Sayın
Erçelebinin Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan Genel Kurul
gündemine alınmasına ilişkin söz almış bulunuyorum,
konuşmama başlamadan önce yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Hakkârinin Çukurca ilçesinden gelen şehit haberleri
hepimizin yüreğine ateş düşürmüştür. Şehitlerimize
Allahtan rahmet, acılı ailelerine ve Türk milletine sabır ve
başsağlığı, gazilerimize de acil şifalar
diliyorum.
Ülkemizin insan
kaybına tahammülü kalmamıştır. Hükûmet acilen terörle
mücadele konusunda tedbirleri almalıdır, akan kan
durmalıdır. Kürtler ve Türkler et ile tırnak gibidirler,
birbiriyle herhangi bir sorunları yoktur. Birbiriyle derdi olanlar terör
örgütünün finansman kaynağı olan uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığının
ortaya çıkardığı ranttan pay alma kavgasında
olanlardır. Hükûmet akan kanı durduracak tedbirleri ivedilikle
almalı, terörün destek kaynaklarını kurutmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, bugün Kıbrıs Barış Harekâtının
36ncı yıl dönümü ile Barış ve Özgürlük
Bayramıdır. Bülent Ecevitin bütün dünyaya meydan okuyarak
gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış
Harekâtının 36ncı yıl dönümüdür. Barış
Harekâtında şehit düşen Mehmetçiklerimize Allahtan rahmet,
gazilerimizi şükranla anıyorum. Kıbrıs Türk
halkının 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramını
da kutluyorum.
Demokratik Sol
Parti Denizli Milletvekili Sayın Erçelebinin kanun teklifi şehit ve
gazi çocuklarının ve gazilerin vakıf ile devlet üniversitelerine
sınavsız alınmasını öngörmektedir. Bazı
kişiler tarafından üniversiteye sınavsız giriş
yadırgansa da, ben, bu kanun teklifinin sağladığı
üstünlüğün şehit ve gazi ailelerine sahip çıkılması
adına bir gereklilik olduğuna inanıyorum.
Vatanın
bekası için şehit ya da gazi olanların ailelerine ve
çocuklarına sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur. Bugün ülkemizde
vatandaşlarımız geleceğe güvenle bakabiliyorsa bunun yegâne
güvencesi her bir yurttaşımızın içinde bulunan vatanı
uğrunda hiçbir fedakârlıktan kaçmaması duygusu ve
düşüncesidir. Bu ulvi düşünce ve davranışa
karşılık ne yaparsak bu fedakârlığın
karşılığını ödeyemeyiz.
Ülkemizin içinde
bulunduğu koşullar maalesef ki yaşam koşullarını
gün geçtikçe ağırlaştırmaktadır. Yoksulluk
sınırında, hatta açlık sınırında
yaşayan vatandaşlarımızın sayısı giderek
artmaktadır. Vatandaşlarımız zaruri ihtiyaçlarını
borçlanarak karşılamaktadır. Açlık ve yoksulluk
sınırında yaşam mücadelesi veren toplum kesimlerinin
başında şehit ve gazi aileleri gelmektedir. Genç yaşta
babasını kaybeden hayatın çetin ve ağır
koşullarını erken yaşında omuzlarında hisseden
şehit çocuklarıyla, gazi olduğu için çalışamayan,
çalışacak iş bulamayan evlatlarımızın durumu
herkesçe bilinmektedir. Şehit ve gazi ailelerine bağlanan
aylıklar onların hayatlarını rahatlıkla idame
ettirecek tutarda değildir. Şehit ve gazi ailelerini açlık
sınırında yaşamaya mahkûm eden aylık miktarları
en kısa zamanda iyileştirilmelidir. Ayrıca, şehit ve gazi
çocuklarının eğitim ve istihdamlarında gerekli
kolaylaştırıcı mekanizmalar devreye sokulmalıdır.
Bunları
gerçekleştirmek her birimizin üzerine düşen bir borçtur diye
düşünüyorum. Kişi, şehit ya da gazi olabileceği bilinciyle
vatani görevini yaparken, vazifesini icra ederken gözü arkada
kalmamalıdır. Bana bir şey olursa aileme, çocuklarıma
devletim sahip çıkacaktır diye düşünmelidir. Biz, bu hususta
üzerimize düşen görevi yerine getirmeliyiz.
Bu çerçevede
gazilere verilen haklar, özürlü statüsünden çıkartılarak onlara
ayrı bir statü verilmelidir. Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki
malullük tespiti yetkisi Sosyal Güvenlik Kurumundan alınarak Millî Savunma
Bakanlığına verilmelidir. Gazilik maaşları
iyileştirilmelidir.
Devlet Övünç
Madalyası sahibi şehit aileleri ve gazilere madalya maaşı
ve yeşil pasaport hakkı verilmelidir.
Doğrudan
Genel Kurul gündemine alınması talep edilen kanun teklifinde
öngörüldüğü gibi üniversitelerde şehit ve gazi çocuklarına
kontenjan ayrılmalı, üniversitelere sınavsız girebilmeleri
sağlanmalıdır.
Vatanı için
bedenlerini, canları gözlerini bile kırpmadan bir çırpıda
feda eden kahramanların geride bıraktığı gözü
yaşlı yetimlerine...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ağırbaş, lütfen tamamlayınız sözlerinizi.
Buyurun.
AYŞE JALE
AĞIRBAŞ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
...gazilere ve
gazi çocuklarına hiçbir zaman yalnız olmadıklarını
göstermek şu anda elimizdedir. Vatanımızın bölünmez
bütünlüğü için canlarını feda eden aziz şehitlerimizin
bizlere emaneti olan çocuklarının ve kahraman gazilerimizin
çocuklarının üniversite eğitimlerine desteklerinizi esirgemeyeceğinize
inanıyorum.
Teklifin, Genel
Kurul gündemine alınması, bir an önce yasalaşması
temennisiyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
(Bağımsızlar ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.24
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.38
BAŞKAN
: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu
Milletvekili Rahmi Güner'in; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet
Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492
Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten
Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun
152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G)
Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya
Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu
Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin
"II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya
Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Samsun Milletvekili Osman Çakırın; Şırnak Milletvekili
Sevahir Bayındırın; Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin;
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2
Milletvekilinin; Mardin (Eski) Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin;
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve Batman Milletvekili Mehmet Emin
Ekmenin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Samsun Milletvekili Osman Çakırın, Şırnak Milletvekili
Sevahir Bayındırın, Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin,
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2
Milletvekilinin; Mardin (Eski) Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve Batman Milletvekili Mehmet Emin
Ekmenin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Adalet Komisyonu Raporu
(1/775, 2/84, 2/407, 2/477, 2/508, 2/534, 2/711) (S. Sayısı: 526) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
526 sıra sayısı ile bastırılıp
dağıtılmıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir
saniye
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Buyurun
Sayın Vural, bir şey söyleyeceksiniz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, MHP Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, askerî suçlarla ilgili kanun teklifinin
benzer mahiyetli diye komisyon tarafından 526 sıra sayılı
Kanun Tasarısıyla birleştirilmesinin yanlış
olduğuna ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, kanunun ismi biraz önce burada okundu. İç
Tüzükümüze göre biliyorsunuz komisyonlar benzer mahiyetteki teklifleri
birleştirerek görüşebiliyorlar. Bizim de Milliyetçi Hareket Partisi
Samsun Milletvekili Sayın Osman Çakırın bir önergesi var ama bu
konuyla uzaktan yakından alakası yok. Yani askerî suçlarla ilgili tutuklama
sebepleriyle ilgili bir teklifi alıp burada görüşüyor ve
Benzer
mahiyete koymanın anlamı nedir Sayın Başkan? Yani böyle bir
benzerlik, illiyet bağı nasıl kurulmuş? Yani, şimdi,
kamuoyunda Terörle Mücadele Kanununda, taş atan çocuklarla ilgili bir
kanun, bizim milletvekilimizin verdiği kanun teklifi askerî
komutanlıkların gaspı, siyasal ve askerî casusluk
suçlarının tutuklama sebebi
BAŞKAN
Sayın Vural, isterseniz oturun, yerinizden buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, tabii, bugün burada bu raporu görüşüyoruz ve bizim
Samsun Milletvekilimiz Osman Çakırın teklifi de benzer mahiyetli
diye birleştirilmiş. Bu birleştirme işlemi son derece
doğru olmamıştır, yanlıştır.
Dolayısıyla, bugün böyle bir adla, birleştirilerek
görüşülen bir kanun teklifinin görüşülmesi söz konusu değildir.
Çünkü, Komisyon yanlış işlem yapmıştır. Osman
Çakırın verdiği teklif, tutuklama sebepleriyle ilgili askerî
casusluk suçunun tutuklama suçları içerisinde yer almasını
amirken, bu, taş atan çocuklar! Yani bu, milletvekilinin iradesini
saptırmak demektir. Dolayısıyla, Komisyonun çekmesini ve bu
düzeltmeyi yapmasını istirham ediyorum. Bu konuda
milletvekillerimizin verdiği bir kanun teklifi söz konusu değildir.
Sayın Komisyonun bu konuda gerekli düzeltme işlemini
yapmasını istirham ediyorum.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum, Sayın Vural, sözleriniz, tutanaklara
geçmiştir. İsterseniz şimdi Sayın Komisyona söz verelim ve
bir açıklama yapsın. Ama kararı komisyon aldı.
Buyurun
Sayın Başkanım.
8.- Adalet Komisyonu Başkanı ve Ankara
Milletvekili Ahmet İyimayanın, Samsun Milletvekili Osman
Çakırın kanun teklifinin 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 5inci maddesiyle ilgili olduğu için birleştirildiğine
ilişkin açıklaması
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Değerli
Başkanım, tasarının 5inci maddesi ile teklif sahibi Osman
Çakırın istihdaf ettiği madde Türk Ceza Kanunu, muhakeme, yani
Ceza Muhakemeleri U uygulamada çocukların
cezaları, ailelerinden alınarak ve onları da cezalandırarak
yani aileleri de cezalandırarak yatılı bölge okulları veya
Çocuk Esirgeme Kurumuna ait yurtlarda infaz edilecektir. Böylece çocuklara özgü
bu güvenlik tedbirleriyle yine çocukların özgürlükleri
kısıtlanmakta, kendilerini suçlu, ailelerinden, çocuk çevresinden ve
toplumdan yalıtılmış, itilmiş bir psikoloji içinde
bulacakları tehlike kaçınılmaz olacaktır.
İkinci
tehlike ise TCKya rağmen, şimdiye kadar olmayan hukuk sistemine
çocuk mükerrirliği kavramını monte etme
şaşkınlığıdır. TCK 58/5 maddeye bir
bakınız, varsa yanınızda Yasa bakınız: Fiili
işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış
olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür
hükümleri uygulanmaz. denilmektedir. Onun için tasarı, Ceza
Yasasının bu genel hükmüne dolayısıyla Anayasaya, çocuk
haklarına ve uluslararası temel sözleşmelere de aykırı
düşmektedir.
Ayrıca, on-on
iki yaşındaki bir çocukta mükerrirlik kavramı ve
sonuçlarını algılayabilecek muhakeme ve temyiz kudretinin
olamayacağı da hukuki bir saptamadır. Bu nedenle anılan
tasarının yasalaşmasıyla cezaevleri yine terörist muamelesi
gören çocuklarla dolup taşacaktır. Zaten ceza yargılama yöntemi
yasasının tutuklamaya ilişkin 100üncü maddesi bu işlemi
doğal ve günlük alışkanlığa çevirmiştir. Oysaki
Çocuk Hakları Sözleşmesinin 37nci maddesinin (b)
fıkrasına göre çocukların tutuklanması en son
başvurulacak ve en kısa süreyle tutulacak geçici bir önlemdir
denilmektedir.
Arkadaşlar,
çelişkiler bitmiyor, bir paradoks da Çocuk Koruma Yasasının 19,
21 ve 23üncü maddelerinde görülmektedir. Söz konusu Yasanın bu
maddelerinde cezaların ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının
geriye bırakılması bakımından sınır üç
yıl olarak kabul edilmiştir. Oysaki çocuk adalet sistemi
gereğince bu sınırın en az beş yıla
çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz ve savunuyoruz.
Değerli
milletvekilleri, tüm bu acemi şaşkınlıklar
karmaşasında Hükûmet önerdiği düzenlemelere dahi sahip
çıkma basiret ve iradesini göstermemiştir.
Anımsayacaksınız, önceki konuşan arkadaşlar da
değişik bir biçimiyle değindiler: Tasarının ilk
hâlinde yargılamanın yenilenmesine ilişkin Ceza Muhakemeleri
Kanununun 311/2nci maddesi
Evet, evet, CHP ve MHPnin kendilerince Abdullah
Öcalana yeniden yargılama yolunun açılabileceği
varsayımı ve kuşkusu üzerine yapılan itirazla taslaktan
çıkarılmıştır.
Bakınız,
hukuki düzenlemeler, kuşkular ve acabalar üzerine kurulamaz. Her hukuki
düzenleme, genellik ve eşitlik ilkesi gereğince herkesi kapsar. Özel,
şahsi istisnalar, hukukun doğasına aykırıdır. Bu
endişe, korku ve çifte standartların çağdaş hukuk
normlarında yeri yoktur ve olamaz.
Ayrıca, her
hukuki düzenlemede lehe olan hükümler herkes için makabline şamildir, yani
geriye yürür. Kaldı ki böylesi pozitif bir gelişmeden başka
yurttaşların da yararlanması söz konusudur ancak bu
subjektivizmden ötürü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş
olduğu kesin kararlara rağmen, aralarında Hulki Güneş
davasının da bulunduğu tam iki yüz sekiz davada
yargılamanın yenilenmesi hakkı engellenmiştir.
Bakınız,
bireye özgü hukuk yaratma, onun evrensel hukuktan kaynaklı
haklarını bloke etme, o hakları yok sayarak ve
dolayısıyla başka yurttaşların hukukunu da engellemek,
ilkel kabile hukuklarında bile rastlanamaz. Çağcıl hukukun temel
ilkesi ve mantığı bir bütündür. Bütünselliğin şahsi
parçalara bölünmesi yasalitenin bölücülüğüdür, evrensel hukuk
normlarını ayaklar altına alma yaklaşımıdır.
Değerli
arkadaşlar, biz, Terörle Mücadele Yasasının bir bütün olarak
ortadan kaldırılması gerektiğini her defasında
düşünüyoruz ve savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz. Zira, tüm
yaşananların arka planına baktığımızda, ne
yazık ki çocukları ana rahminde terörist gören bir anlayış
vardır. Bu da büyüyünce dağa gidecek. kuşkulu ve korkulu
yaklaşımıdır ve Kürt sorununu terör sorunu olarak gören
görme körlüğü, yirmi altı yıllık bir yıkım ve
kıyımdır. Çocukların yaşadığı sorunlar
ise aslında büyüklerin yaşadığı sorunların
kendilerine yansımış hâlidir. Ayrıca, demokrasi ve
toplumsal barış çözümsüzlüğünün en önemli bir
parçasıdır. Hiç sordunuz mu kendinize, bu çocuklar neden taş
atıyor? Neden demokratik eylemlere katılıp tepkilerini ortaya
koyma gereğini duyuyorlar? Onları taş atma noktasına
taşıyan nedenler nelerdir? Çocukları mahkûm ve mağdur etme
yerine nedenleri mahkûm etmek gerekmez mi değerli arkadaşlar?
Asıl sorgulanması gereken asırlık çözüm bekleyen
sorunlardır. Bunlarla yüzleşmek ve geçmişi iyi okumaktan başka
bir seçeneğimiz yoktur, çünkü yaşananlar birer sonuçtur.
Çocuklara
taş attıran sonuçların sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik
nedenlerine özce bir bakalım. Bu çocuklar, 4 bin civarında
boşaltılan, yakılan, yıkılan ve talan edilen köylerden
kopan çocuklardır. 4 milyon civarında göçe zorlanan, gittikleri yerde
hiçbir şekilde güvende olmayan, her tür yaşamdan
alıkonulmuş ailelerin çocukları bunlar ve bunlar, babası,
kardeşi, en yakını öldürülmüş veya faili meçhule
gitmiş, işkence görerek sakat kalmış ya da zindanda yatan,
bir dramın içinde büyümüş, gülüşleri yere düşen çocuklar
bunlar. Bu çocuklar, her sabah Türk'üm, doğruyum. Varlığım
Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene.
ayrıştırıcı, benzer ezberler
dayatılmış, ana dili yasaklanmış, zorla başka
aidiyetler kalıbına sokulmuş, öz benliği
hiçleştirilmiş ve her yanıyla ret ve inkâr edilmiş, aç ve
çıplak çocuklar.
Değerli
arkadaşlar, kuşkusuz, bütün dünya çocukları gibi Filistinli
çocuklar da çok değerlidir. Evet, çok değerlidir çünkü yaşadıkları
ve yaşananlara karşı meşru duruş ve tepkileri
onları daha da değerli kılmaktadır. Peki, benzer kaderi
paylaşan Kürt çocukları yaşadıklarıyla ve
meşruiyetlikleriyle daha mı az değerlidirler?
Başbakan
Gazzenin, Kudüsün kaderini Ankarayla eşitleyerek çizerken Hakkâriyle
kaderdaş kentlerimizin kaderine neden çizikler atıyor peki?
Sorarım. Neden Çocuk da olsa kadın da olsa gereği
yapılacaktır. diyor? İşte onun için şimdiye kadar
gereği hep düşünüldü ve ayağa kalkıldı, gereği
düşünüldü ve kimi öldürüldü, kiminin kolu, bacağı koptu, gerisi
ise zindanlara atıldı ve arkasından da Sevmeyen terk etsin.
denildi. Bu cesaretin bir sonucu olarak da -altını çizerek
vurguluyorum, bu cesaretin bir sonucu olarak da- biz dağdan ülkeye
barış yollarının açılması gayreti içindeyken ve
bu gayreti yaparken çok bedeller ödememize rağmen, Genelkurmay
Başkanı neden savaşa giden dağ yollarını
gösteriyor? Tüm bunlar kimin hakkı ve kimin haddine?
Değerli
arkadaşlar, çocuklara ve büyüklere dair yaşamın her
alanındaki hak ihlalleri ve hukuksuzluklar
son yirmi altı yılla birlikte asrın serüvenidir. Bu da
sadece öfkeyi ve ayrıştırmayı çoğaltır,
kayıpları artırır. Hiçbir ayrım
yapılmaksızın her kayıp bu ülkenin kaybıdır, her
damla kan canımızdan sızan derin bir acıdır. Bunu tüm
samimiyetimizle söylüyoruz. Ne var ki
acılar, ne günlük ne yıllık ve de ne bir iki iktidar dönemlik
değildir. Yaşanan acılar son yirmi altı yılın
cumhurbaşkanları, başbakanları, genelkurmay
başkanları, siyasi partileri, dönemin hükûmetleri ve bağlı
tüm kuruluşları kapsayan bir ezber çözümsüzlük, ısrar ve
inadın bakiyesidir. 72 milyon insanımızın
çağrısı Gelin, bu inattan vazgeçin. diyor.
Değerli
arkadaşlar, can pazarı üzerine yapılan oy hesapları kimseyi
insanlık, barış ve demokrasi iklimine taşımaz, hele
hele cennet kapısını hiç açmaz.
Arkadaşlar,
bütün oylar sizin olsun, bütün oylar sizin olsun. Yeter ki yirmi altı
yıldır yüzlerce hudut birlikleri, benzerleriyle denediğiniz
yöntemler sonucu daha da derinleşen çözümsüz, ezber klişelerden
vazgeçiniz. Vazgeçiniz. Toplumsal barışın inşası
iradesini gösteriniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayınız lütfen.
HAMİT
GEYLANİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet
arkadaşlar, toplumsal barışın iradesini ve cesaretini
gösteriniz. Evet, o zaman bütün oylar sizin olsun.
Değerli
arkadaşlar, bu havarımızı toplumsal barışa olan
susamışlığımızın bir ifadesi olarak kabul
edin.
Evet, sözlerime
son verirken eksikliklerine rağmen tasarıyı
desteklediğimizi, ancak verilecek değişiklik önergeleriyle bu
tasarının sorunları kökten çözüme kavuşturacak bir hâle
gelmesini umuyor, Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tasarının
tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz isteyen Hakkı Köylü,
Kastamonu Milletvekili.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 526 sıra sayılı Tasarı ve Teklifin
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
Konuşmacılar,
genellikle tasarının sadece bir bölümü üzerinde görüş
serdettiler. Çocuklarla ilgili kısmı çok önem arz ediyor gerçekten.
Ben de o kısımdan bahsedeceğim ancak oraya geçmeden önce
tasarıda başka neler var, birer ikişer cümleyle kısaca izah
etmek istiyorum.
Bu tasarıda
İnfaz Hakimliği Kanununda bir değişiklik var. Bu
değişikliğe göre cezaevlerinde disiplin cezası
almış olan kişilerin infaz hâkimliğine yapmış
olduğu itiraz sonrasında, bu itirazın üzerine hâkimin ilgili
kişinin savunmasını alması gerektiği yönünde -bu
savunma yazılı da olabilir ama bizzat şifahi savunma da
yapabilir- buna imkân tanıyan bir düzenleme var.
İkinci
olarak ülkemizi çok yakından ilgilendiren ve başımızı
ağrıtan göçmen kaçakçılığı suçlarıyla ilgili
bir düzenleme var. Bu düzenlemeyle göçmen kaçakçılığı
suçları teşebbüs derecesinde kalmış olsa bile
tamamlanmış gibi cezalandırılacaktır. Zira, bunun
gerekçesi, bu kaçakçılık suçlarından -daha önceki
bildiğimiz gümrük kaçakçılığı suçlarında da buna
benzer bir hüküm vardı- bu suçlardan dolayı faillerin
yakalanması çoğu zaman imkânsız hâle geliyor. Suç
tamamlandığı andan itibaren herkes zaten Türkiyeyi terk
etmiştir, tamamlanmadığı takdirde Türkiye
sınırları içerisinde veya karasuları içerinde
yakalandığı zaman da teşebbüs sayılıyor,
cezası da az olduğundan istenilen sonuç alınamıyor. Hem
bunu tamamlanmış gibi kabul ettik hem de cezalar yükseltildi.
Yükseltilme gerekçesi de kamyonlarla, 50 kişilik motora 100 kişi
doldurmak suretiyle deniz motorlarıyla insan onuruna
yakışmayacak tarzda, hayvanlar gibi bu insanların nakledilmesi
söz konusu idi. İşte, bundan dolayı, bu şekilde insan onuruna
ve haysiyetine yakışmayan bir fiil işlendiği takdirde
cezada artış var, ayrıca bu nakil sırasında eğer
bu kişilerin hayatı tehlikeye girmişse yine cezada önemli bir
artış var.
Bunun
dışında, itiraz edilmeyen, genellikle kabul gören çocuk
mahkemelerinin bütün çocukları yargılamasına ilişkin bir
değişiklik var. Terör suçları, özellikle Ceza Muhakemesi
Kanununun 250nci maddesinde yazılı suçlardan dolayı
yargılanan çocuklar, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde
yargılanıyordu. Bu düzenlemeyle artık, çocuklar, hangi suçu
işlemiş olurlarsa olsunlar, özel yetkili ağır ceza
mahkemesinde değil, tek hâkimli çocuk mahkemelerinde veya ağır
ceza mahkemesinde yargılanacak.
Bunun
dışında, çocuklar hakkında verilen, özellikle terör
suçundan dolayı verilen cezalarda diğer suçlular gibi kanundan ileri
gelen bir hükümle Bu suçlardan dolayı verilen cezalar seçenek
yaptırımlara çevrilemez ve ertelenemez. hükmü vardı. Çocuklar
için bu hükmü kaldırdık ve bu imkân kendilerine tanındı.
Evet,
kısaca, bahsedilmeyen hükümler bunlar. Gelelim çocuklara.
Şu anda
bildiğimiz gibi, çocuklar, gerçekten gündemimizi meşgul etmektedir.
Ülkemizin özellikle bir bölümünde toplantı ve gösteri yürüyüşlerine
katılan çocuklar, bu gösteri yürüyüşleri sırasında
işlemiş oldukları fiillerden dolayı çeşitli cezalara
maruz kalmaktadırlar. Nedir bu cezalar? Önce kısaca onu izah edeyim
size. Bir çocuk düşünün veya birkaç çocuk, birisi bunları teşvik
etti, iteledi. Her ne olursa olsun, cebir ve şiddet kullanarak
çocukları buraya birisi yönlendirdiyse -arkada-şımızın
bahsettiği gibi- bunun zaten cezası yok ama birisi teşvik eder,
ikna eder veya para verirse veya başka şekilde bu çocukları bu
toplantı ve gösteri yürüyüşlerine dâhil ederse bu yürüyüşe
katılmaktan ve yürüyüş sırasında görevli memurlara mukavemet
etmekten
Nedir bu mukavemet? Taş atmak veya sopayla karşı
gelmek. Silahlı kısmını saymıyorum, silahı
ayrı tutuyorum, en basitinden başlıyorum işe. Taş
atmak suretiyle karşı geldilerse buradan aldıkları ceza,
büyüklerin asgari aldığı ceza on üç buçuk yıldır,
çocukların aldıkları ceza dokuz yıl ve altı yıl
dokuz ay. Yani on beş-on sekiz yaş arasındaki çocuklar dokuz
yıl, on iki-on beş yaş arasındaki çocuklar da altı
yıl dokuz ay ceza almaktadırlar. Basitçe söylediğimiz takdirde,
bir gösteri yürüyüşüne katıldı, bu gösteri yürüyüşü örgüt
propagandasına dönüştürüldü ve burada birkaç tane taş attı.
İşin temeli bu.
Şimdi, bu
ceza gerçekten doğru mudur, adil midir, değil midir? Önce bunu
tartışalım. Çocuğun ne maksatla, nasıl
yaptığından ziyade bu cezanın adil olup
olmadığını tartışırsak bu cezanın adil
olduğunu kimse söyleyemez.
Biz ne
yaptık? Yapılan şudur: Bu çocuklar hakkında, büyükler de
dâhil olmak üzere
Bazı arkadaşlarımız Büyüklere daha çok
imkân tanıyor bu tasarı. dedi. O da 2911 sayılı Kanun,
olağanüstü şartlarda çıkarılmış olan despot bir
yasa. Bu Yasaya göre, demin bahsettiğim şekilde, herhangi birisi
izinsiz bir gösteri yürüyüşüne katıldı, polis
Dağılın. dedi, dağılmadı, başka bir
şey yapmadı. Polis dağıtmaya başladığı
andan itibaren ceza hükümleri devreye giriyor ama taşla, sopayla
-bakın silah demiyorum, silah daha sonra, diğer silahlar- eğer
polise karşı geldilerse buradan alınacak ceza beş
yıldır, çocuk için de büyük için de. İşte bu ceza, bundan
dolayı ağırdır ve bu hareketten dolayı, toplantı
ve gösteri yürüyüşlerinin cezasının bu kadar çok olmasından
dolayı birçok kişiye de ceza verilmemektedir. Zira, hâkimler, bu
kadar bir olayın cezasının bu kadar ağır olmaması
gerektiğini düşünerek çoğu zaman beraat ettirme yolunu
aramışlardır. Bunu örgütler için söylemiyorum. Eğer örgüt
adına yapıldıysa dedim zaten, on üç buçuk yıla
çıkıyor. Hiçbir örgütle ilgisi yok. Tekel işçilerini ele
alalım. Onlar da polise karşı geldiler, direndiler. Tazyikli
suyla, hatta gazla polis bunları engellemeye çalıştı.
Onların da alacağı ceza beş yıldır. Eğer
doğru diyorsanız ve uygundur diyorsanız söyleyecek sözüm yok
ama bu ceza da haksızdır ve ağırdır. Birkaç gün önce
bir yerde minibüsçüler bir direnişe geçtiler. Onlar da aynı şeyi
yapabilirler ve onlar da buradan beş yıl ceza alabilirler. Bu
doğru değildir.
Şimdi, biz
ne yaptık? Buradaki cezayı aşağı düşürdük.
Doğrudur, alt sınırı altı aya indirdik, üst
sınırı üç yıl ama memura karşı gelmekten
dolayı zaten bizim Ceza Kanunumuzda bir hüküm var, 265inci madde. Orada,
bu şekilde karşı gelindiyse -bu tarif ettiğim şekilde-
memura, bir yıldan başlayan cezası vardır. Yani
silahlı karşı geldiyse alt sınırı bir
yıldır bunun, üst sınırı altı yıla kadar
çıkabilir. Buradan ceza verilecektir karşı gelenlere.
Ayrıca,
propaganda yapmaktan ceza verilecektir. Ayrıca, örgüt üyesi olmaktan gene
ceza verilecektir -büyükler için söylüyorum bunu- ve büyüklerin şu anda,
bu indirime rağmen alacağı ceza on bir yıldır. Yani on
üç buçuk yıl ceza on bir yıla indirilmiştir ve kurtulmaya
yönelik herhangi bir düzenleme olarak kimse bunu görmemesi lazım.
Şimdi,
değerli arkadaşlar
ŞENOL BAL
(İzmir) - Anlatmakta bile zorlanıyorsun.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) İnanmadan anlatıyorsun, inanmadan!
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Öyle mi? Peki, peki...
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Öyle konuşuyorsun.
BAŞKAN
Sayın milletvekili, lütfen
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Size istediğiniz zaman dışarıda da
anlatırım. Neyse
BAŞKAN -
Sayın Köylü, Genel Kurula hitap edin lütfen.
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Ben Genel Kurula hitap ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, çocukları kurtarmaya yönelik birtakım
davranışlar dedik, birtakım düzenlemeler dedik. Büyüklerle
ilgili kısmını size kısaca izah ettim. Elbette ki bundan
çocuklar da istifade edecek Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanununda eğer bir değişiklik yapıyorsak. Zaten birinci
hedefimiz çocuklardı ama çocuklarla ilgili düzenlemeyi yaparken ister
istemez büyükler de istifade etmiştir, bir miktar edecektir ve
doğrudur, etmesi de doğrudur.
Çocukları
cezaevine atarsak, şu andaki gibi altı yıl veya dokuz yıl
cezayı verirsek ne olur? Bazı arkadaşlarımız dediler
ki: Siz çocukları serbest bırakırsanız, bu çocuklar
yarın kahraman gibi gezer, örgüt de bundan zafer kazanmış gibi
bir davranış içerisine girer ve örgütü güçlendirirsiniz. Ben bunun
tamamen karşısındayım, tam tersini iddia ediyorum. Neden
tersini iddia ediyorum? Hangi suçtan olursa olsun cezaevine girip çıkan
adamın çoğuna baktığınız zaman önce
ayakkabısının topuğuna basarak başlar bu işe.
Daha sonra yan yürümeye başlar. Daha sonra yan bakmaya başlar. Derken
cezaevinden bir kabadayı çıkmıştır.
Çocuk ne yapar?
ŞENOL BAL
(İzmir) Hiç kimseyi atmayın o zaman cezaevine.
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) - Şimdi, bakın, ben size gerçekleri söylüyorum,
bilmeyenlerin de bunu öğrenmesinde fayda vardır.
Çocuk veya büyük
hiç fark etmez, cezaevine girdiği zaman böyle bir suçtan dolayı, bir
örgüt üyesi olarak kabul edildikten dolayı cezaevine girerse şu olur:
Örgüt üyeleri hemen çocuğa yapışırlar. Çocuğun
peşinden ayrılmazlar ve bunu bırakmazlar. Söyledikleri şey
şudur: Seni artık bu devlet yakaladı. Sen polisle
karşı karşıya geldin. Bundan sonra senin peşini
bırakmazlar. Her hâlde ve her şartta seni örgüt üyesi kabul ederler.
Sen ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş, seni örgüt üyesi olarak kabul
edip senin defterini dürerler
.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Vekilim, nereden biliyorsun?
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) - Sana bundan sonra hayat hakkı tanımazlar. Çocuk ne kadar
karşı çıkarsa çıksın, gel
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sana mı uyguladılar?
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) - Ben yıllarca savcılık yaptım, biliyorum.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Yok böyle bir şey!
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) - Savcılık yaptım biliyorum ben.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sizin gibi savcılar yüzünden oluyor zaten.
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) - Sen işine bak.
OKTAY VURAL
(İzmir) Böyle bir şey olur mu ya! Yani devlet diye bir şey yok
mu? Yapar, eder
Kaç tane çocuk bu?
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) - Sen işine bak.
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bu, büyük için de geçerlidir, çocuk
için de geçerlidir.
Daha
sonrasını anlatayım. Çocuğun ailesi elbette ki
çocuğunun örgüte karışmasını istemez, engel olmak
ister, çocuk da karışmaz istemez. Belki suçu işledi, belki
işlemedi; bir süre sonra cezaevinden çıkar ve uzaklaşır.
Örgütle ilgisini keser. Daha sonra, terör örgütü bir yerde bir suç işler.
Herhangi bir örgüt üyesi yakalanır. Ya yakalananlardan birisi ya da
dışarıdaki başka örgüt üyeleri bu çocuğun daha önce
almış olduğu kimlik bilgilerini, ailesini, etrafını, adreslerini,
hepsini bildiğinden dolayı Bu suçun içinde kimler de var? deyince
ilk önce bu çocuğun ismini söyler, yetişkin de olabilir bu, onun
ismini söyler. Ondan sonra tabii ki polis, gider Sen bu suça
karışmışsın, gel bakalım buraya. der ve çocuk,
artık Ben karışmadım. diye derdini anlatamaz.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Polislerimizi suçlamayalım.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Peki, polis ne yapsın?
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Ve sonunda şuraya gelir iş: Aynı kişiler gene
tekrar çocuğun peşine düşer, Biz sana daha önce
söylemiştik, biz sana daha önce demiştik, seni devlet bir defa
yakaladı mı bir daha seni bırakmaz, sen artık bu devletin
mimlediği birisisin, sen bize gelmek zorundasın. diye
OKTAY VURAL
(İzmir) Böyle bir şey olur mu ya! Devlet basıyor, çekiyor,
götürüyor. Şu anlayışa bak ya!
Sayın Bakan,
böyle bir açıklama olur mu? Devlet alır, yapar, suçlu sensin
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Konuşma özgürlüğü var, çıkar
konuşursunuz.
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) -
çocuğa tekrar müracaat ederler ve işte o garip çocuk
veya işte o bildiğimiz herhangi bir insan, yaşlı da
olabilir bu, örgütten kaçan kişi bu takdirde der ki: Demek ki bu iş
böyleymiş, ben gitmesem de devlet beni bir defa
OKTAY VURAL
(İzmir) Grup adına konuşuyor bir de ya!
BAŞKAN
Lütfen Sayın Milletvekili
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla)
yakaladı mı ben örgütten kurtulamıyorum, o hâlde
örgüte döneyim. İşte, çocukları cezaevinde tutmanın,
örgütle karşı karşıya getirmenin sonucu budur.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Ne söylediğini bilmiyorsun ya! Bilmediğin
şeyleri konuşma!
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Çocuğu cezaevinde tutarsanız örgüte daha kolay
karışır. Bu sadece çocuk için değil, çocuğun ailesine
de giderler, onlara gerekirse maaş da bağladıklarını
söylerler ve o çocukların ailesini de ikna etmeye
çalışırlar.
OKTAY VURAL
(İzmir) Demek devlet yapıyor bunları! Polisler mi yapıyor
bunları?
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) - Başta razı olmasalar dahi sonunda eğer dönüp
dolaşıp bu çocuk tekrar cezaevine düşerse o zaman ailesi de buna
inanır.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Çözüm söyle, çözüm!
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Yani sizin İktidarınızda polislere
bunları mı yaptırıyorsunuz? Sayın Vekilim, olmuyor ya!
Bir de Savcılık yaptım. diyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Yıldız, lütfen
Sayın Köylü,
buyurun.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Ya, sonuçlarını söylüyor adam.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne sonuçlarını söylüyor? Devlet suça teşvik
ediyor. diyor ya! Suç işletiyor. diyor ya!
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) O zaman İçişleri Bakanına soralım, böyle
mi yapıyor polisleri?
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Sizin konuştuklarınızı fazla ciddiye
almıyorum, kusura bakmayın.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sen kendin ciddi değilsin. Sen ciddiyetten de
uzaksın, olmasan bunları söylemezsin.
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Şimdi, başka bir şey daha söyleyeceğim.
Değerli
arkadaşlar, şu andaki düzenlememiz -demin Ali Rıza Bey de
söyledi- yetersizdir, açık konuşuyorum ben, yetersizdir.
Esasında, Terörle Mücadele Kanununda yapmış olduğumuz
değişiklikler bizim istediğimiz tarzda bir değişiklik
değildi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yapın, elinizi tutan mı var!
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Hiçbir yerde, Terörle Mücadele Kanununda yazılı
olduğu hâlde -ki, bu kanunlardaki suçların cezaları yüksektir,
terör suçu olduğu için zaten yüksek ceza konulmuştur- ayrıca
başka bir maddeyle burada yazıldığı için Yarı
oranda daha, bir defa daha artırılır. diye bir hüküm yok hiçbir
yerde. Biz bunu aslında kaldırmak düşüncesiyle Terörle Mücadele
Kanunundaki cezaları yükselttik, yani terör suçlarının
cezalarını yükselttik ama 5inci maddedeki artırmayı
ortadan kaldıramadığımız için anormal bir ceza sistemi
çıktı ortaya ve fahiş bir ceza çıktı. O yüzden, bu
cezaların gerçekten indirilmesi doğrudur.
Şimdi
gelelim çocuklarla ilgili yaptığımız kısma. Şu
andaki elimizdeki Adalet Komisyonundan geçen tasarıya
baktığımız takdirde, çocuklara verilecek ceza gene üç
yıl ile dört yıl arasındadır ve bu cezalar seçenek
yaptırıma çevrilebilecek bir ceza değildir görünüşte. Ali
Rıza Bey demin söyledi Bu yeterli değildir. diye. Evet, bizim için
de yeterli değildir. Şu anda arkadaşlarımız bir
çalışma yapmışlardır, bir önerge
hazırlamışlardır. Bu çocukların, yani toplantı ve
gösteri yürüyüşü yapmak suretiyle 2911 sayılı Gösteri
Yürüyüşleri Kanununa muhalefet ve örgüt adına propaganda yapmak
suçları işlediği kabul edilen bu çocukların otomatik olarak
aynı zamanda da örgüt üyesi gibi cezalandırılmasının
önüne geçecek bir düzenleme vardır, şu anda hazırdır.
Asıl olması gereken de doğrusu da odur. Biz bunu Komisyonda
yapamadık ama şu anda arkadaşlarımız öyle bir önerge
hazırladılar. Bu önerge hazırlandıktan sonra, 34/a
maddesinde yapılan bir değişiklik vardı, artık o
değişikliğe de ihtiyaç kalmayacaktır. Bu yeni önerge
işi daha düze çıkaracaktır.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Hapishaneler yetersiz, herkesi affedin, herkesi!
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) - Şimdi bu yalnız bütün çocukların terör örgütü üyesi
olamayacağını, terör örgütü üyesi gibi hiçbir zaman ceza
alamayacağını öngören bir düzenleme değildir. Bir çocuk
terör örgütü üyesi elbette ki olabilir, terör örgütü adına gider bir yeri
bombalayabilir, bir insan öldürebilir, bir sabotaj yapabilir. Bunlar
ayrıktır, bu maddenin kapsamına girmemektedir. Buradaki incelik
şudur: Bir toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleniyor; nereden
geldiği, nereden gittiği belli olmayan bir yürüyüş. Çocuklar
bunun içine karambolden gidiyor
ŞENOL BOL
(İzmir) Ne karambolü ya?
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) -
ama sonunda öyle bir şey çıkıyor ki ortaya
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Bu kadar basit mi Hakkı Bey ya? Bu kadar basit mi
Allahını seversen ya?
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) -
bu çocukların tamamen iradesinin dışında. Taş atmıştır tamam,
yürüyüşe katılmıştır, başka belki bir yerde
birinin camlarını da kırmıştır, o da ayrı
bir suçtur.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Hâkim arkadaşlara da saygısızlık ediyorsun
Hakkı Ağabey. Yapma Allahını seversen!
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Camları kırmak ayrı bir suçtur, o da bunun içinde
değildir.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Yapma, hâkim arkadaşlara saygısızlık ediyorsun.
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Bunun dışında işte bu iki suçtan dolayı
otomatik olarak bu çocukları örgüt üyesi gibi
cezalandırılması hukuk mantığına
uymamaktadır. İşte bundan dolayı
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Ya, bu kadar psikopat mı Türk hâkimleri? Yapma
Allahını seversen!
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Hâkim psikopat değil. Düzenlemeyi değiştiriyoruz.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Yahu, sokaktan geçenlere ceza mı veriyor? Yapma
Allahını seversen ya!
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) - Benim söylediklerimi iyi dinlersen anlarsın. Biz bunu
değiştiriyoruz, o şekilde olmaması gerektiğini öne
sürüyoruz.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Beraat edenler de var.
OKTAY VURAL
(İzmir) Biraz önce söyledin
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, yani burada söylemek istediğim:
Sadece bu iki suçtan dolayı -sadece örgüt propagandası yapmak ve
gösteri yürüyüşüne katılmaktan dolayı- çocukların otomatik
olarak örgüt üyesi olarak cezalandırılmasını doğru
bulmuyoruz ve bu düzenleme de bunu getirmektedir.
Bir şey daha
söyleyeyim: Geçtiğimiz günlerde İstanbulda düzenlenen kırk
ülkenin katılmış olduğu, kırk ülkenin profesörlerinin,
cezacılarının katılmış olduğu
Uluslararası Ceza Kongresinde ortaya çıkan görüşlerde genel
olarak çocukların terör örgütleriyle ilişkilendirilmemesi yönünde bir
çalışma var.
ŞENOL BAL
(İzmir) Dünyada örneği yok.
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) İkinci olarak da çocukların on dört yaşından
önce ceza sorumluluğunun kaldırılmasına yönelik bir
çalışma var dünyada. Şu anda biz de henüz o yönde bir
girişim yok.
ŞENOL BAL
(İzmir) Dünyada kaç ülkede teröre karışan çocuk var?
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Ayrıca bir şey daha var: On sekiz-yirmi bir yaş
arasındaki gençlerle ilgili de özel düzenlemeler yapılıyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ha, oraya da geleceğiz, tamam.
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Şu anda bizim konumuz değil bu, biz böyle bir şey
düzenlemedik ama bizi de bu konuda eleştirdiler.
OKTAY VURAL
(İzmir) Onu da düşünüyorsunuz. Önergeyle mi getireceksiniz on
sekiz-yirmi bir yaşı?
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) On sekiz-yirmi bir yaş arasındakilerin cezaevinde
bulunduğu koşullarla ilgili bir düzenleme bu yoksa On sekiz- yirmi
bir yaş arası ceza almasın, cezaevinden çıksın.
şeklinde bir şey değil.
Bu düzenlemeler
var. Yani ister istemez dünyayı da bir tarafından takip etmek
zorundayız ama şunu kabul edebiliriz: Terör örgütüne bu
çocukları kaptırmamak için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu,
terörle bir mücadele usulüdür, terörle bir mücadele şeklidir.
ŞENOL BAL
(İzmir) Terörü bitirin, terörü!
OKTAY VURAL
(İzmir) Terör örgütüyle mücadele edin siz. Çocukları terör örgütüne
teslim ediyorsunuz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Bu güne kadar sekiz yıldır ne yaptınız, bir
anlatın bakalım.
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Terör örgütü ne kadar çok çocuğu yanına çekerse o kadar
çok adam kazanır. Bizim derdimiz çocukları terör örgütüne teslim
etmemektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlar mısınız.
HAKKI KÖYLÜ
(Devamla) Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Başkanım, yerimden kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Ne
diye söz talebiniz var?
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın konuşmacı konuşmasında sözlerimi benim
kastetmediğim anlamda ifade etti.
BAŞKAN Ne
söyledi, Sayın Yalçın, ne söyleyerek sözlerinizi yanlış
aksettirdi?
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Efendim, şunu ifade etti: Benim getirdiğim
eleştirilere, efendim, devletin çocukları hapse
attığında bu çocukların örgüt üyesi
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden bir dakika.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının,
Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylünün, konuşmasındaki bazı
sözlerini kastetmediği anlamda ifade ettiğine ilişkin
açıklaması
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bir şeyi özellikle ifade etmek istiyorum.
Bir suçun önemi zamana göre azalabilir, artabilir, bir eylemi suç olmaktan
çıkarabilirsiniz ama çıkıp da bu kürsüde savcılık
yapmış bir insanın Efendim, bu çocukları hapse atarsak
bunları örgüt kapıyor, daha büyük suçlu oluyorlar. gibi bir acziyeti
devlet adına ifade etmeye hakkının olmaması gerekir.
Aynı mantıkla yaklaşırsak o zaman hırsızları
tutuklamayalım, gaspçı olurlar; efendim, sarkıntılık
edenleri tutuklamayalım, tecavüzcü olurlar! Böyle bir mantık olabilir
mi, böyle bir şey ifade edilebilir mi? Siz devlet olarak neredesiniz, bu
infaz kurumları sizin kontrolünüzde değil mi yani? Tutuklanan
herkesin daha büyük suçlu olarak karşımıza
çıkacağını ifade etmek, ceza mantığında,
ceza teorisinde böyle bir şey yok. Bir suç, anlamı değişir,
cezası değişir, suç olmaktan çıkabilir ama böyle bir
mantık bir hukukçu tarafından ifade edilemez diye düşünüyorum.
Söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yalçın.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
4.- Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Samsun Milletvekili Osman Çakırın, Şırnak Milletvekili
Sevahir Bayındırın, Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin,
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2
Milletvekilinin; Mardin (Eski) Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve Batman Milletvekili Mehmet Emin
Ekmenin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Adalet Komisyonu Raporu
(1/775, 2/84, 2/407, 2/477, 2/508, 2/534, 2/711) (S. Sayısı: 526)
(Devam)
BAŞKAN
Komisyon adına Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya söz
istemişlerdir.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Sayın
Başkanım, yüksek Genel Kurulun değerli üyeleri; sözlerimin
başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yüce Meclis
şu anda, bir büyük sorunla bir büyük değerin
çatışmasından kaynaklanan problemlere ilişkin yasal bir
çözüm arayışı içerisinde. Büyük sorun ortak gerçeğimiz,
ortak acımız, varlığımıza ve güvenliğimize,
bütünlüğümüze yönelik bir saldırı. Büyük değer insan
varlığının devamının bir şartı,
demokrasi ve barış amacının tam da odak noktası,
çocuklarımız.
Değerli
arkadaşlar, evlatlarımız sadece bir insan değil, hukuk
öznesidir. İnsanlık tarihinin bidayetinden şu ana kadar,
çocuğun tabi olduğu hukukla büyüğün tabi olduğu hukuk
tamamen farklı olmuştur. Dinlerde bu durum vardır, klasik hukuk
metinlerinde bu durum vardır ve nihayet, şu andaki dünya pozitif
hukukunda da evrensel anlamda bu fark vardır.
Çocuk ceza
hukuku, bizim yürürlükteki mevzu ceza hukukumuzda gerçekten evrensel
standartlara uygun şekilde tanzim edilmiştir ancak mücadele
ettiğiniz terör, yürürlükteki ceza hukukunun başlangıçta
tanıdığı veya karşılaştığı
bir sorun değil. Terörle mücadelede hukuk bir araç, gerekli fakat yetersiz
bir araç.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Taziyede bulunun, yanlış anlaşılır Amasyada.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) - Şu soru
sorulmalı: Terör ortak sorunumuz olduğuna göre teröre sürüklenen
çocukların hukuki rejimi, bağlı bulunduğu ceza,
yargılanacak yargı ve infaz kuralları aynen büyüklerinki gibi mi
olsun? Bu soru sorulmuştur. 2006 yılında Türkiye, suça
sürüklenen çocuklara, büyük olan teröristlerin fiillerinin, büyük olan
teröristlerin tabi olduğu yargılama rejiminin hükümleri uygulansın
denmiştir ve Türkiye şu anda bir değerli partimizin
savunduğu tezi pratik olarak kurallaştırmış ve
uygulamıştır. Fakat, değerli arkadaşlar,
yaşadığımız tecrübemizden elbette ki dersler
çıkarabiliriz. Bundan öte, Türkiye 1994 yılında
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini yüce
Mecliste oy birliğiyle kabul etmiştir ve Çocuk Hakları
Sözleşmesi bir çocuk ceza hukuku sözleşmesidir. Türk Ceza
Kanunundaki hükümlere, terör mevzuatındaki hükümlere rağmen, bu
hükümler ola ola Türk hâkiminin bu hükümleri yok sayarak doğrudan uygulama
mükellefiyeti vardır Anayasamızın 90ıncı maddesine
göre. Yüksek Kurulun dikkatlerine bu sözleşmedeki çocuk cezalandırma
prensiplerini arz etmek ve paylaşmak istiyorum.
Der ki bu
sözleşme: 1) Çocuk suçlarında hapis son çaredir, olmazsa olmaz
çaredir. Ondan önce, eğitici, ıslah edici, geleceğin ortak
varlığı teminatı olan çocuğu kaybetmeyecek,
kazandıracak yöntemler geliştiriniz. Birinci ilke budur.
2) Son çare
olmasına rağmen en kısa ceza olmalıdır ve büyüklerin
tabi olduğu cezalar olmamalıdır. diyor.
3) Çocuk
büyüklerin tabi olduğu yargılama rejimine, büyüklerin
yargılandığı mahkemelere, büyüklerin infaz edildiği
tutukevlerine konamaz.
Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kararı öyledir, Birleşmiş Milletler
Çocuk Hakları Sözleşmesi öyledir ve nihayet -temenni ediyorum ki
Adalet Bakanlığı not alır bunu, telafi eder- bu
sözleşmeye göre çocukla ilgili ceza yaptırımının
niteliği, türü ne olursa olsun, onun mutlaka zorunlu olarak, resen temyize
tabi kılınması lazım. Çocuk Güney Afrikalı olabilir,
çocuk benim evladım olabilir, çocuk düşmanımın çocuğu
olabilir ama çocuk insanlığın ortak değeridir ve hukuk, onu
gerçekten ıslah edici sistem içerisinde çözüm ürettiği zaman
hukuktur, ceza hukuku da o anlamda insanidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Ağabey, diğer suçlu çocuklar önemli değil mi?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) - Şu anda
yapılan nedir? Suça sürüklenen çocuklarda sürükleyen mutlaka
ağır şekilde cezalandırılacaktır. Ceza Kanununun
37nci madde, sanıyorum diğer maddeler 68dir, belki şey
ediyorum...
Yine, burada
yaptığımız ne?
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Ağabey, sadece bu çocuklar mı var içeride? Sadece bu
çocuklar mı var Sayın İyimaya?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, yüksek Genel Kurula sesleniyorum. Sevgili Rıdvan
Yalçının sorusuna özel sohbetimde cevap veririm.
Şimdi,
yaptığımız ne?
OKTAY VURAL
(İzmir) Taş attığı zaman mı çocuk oluyor?
Başka çocuk yok mu?
AKİF
AKKUŞ (Mersin) O taşlardan birisi kafanıza değse ne
yaparsınız Sayın İyimaya?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) -
Yaptığımız ne?
Bir: Diyoruz ki
çocuk suça sürüklenmiş ve suç işlenmişse büyüklere uygulanan
ağırlaştırılmış rejim değil diğer
çocuklar olsaydı böyle bir cürüm olmasaydı, böyle nitelikli terör
cürümü, ne uygulanacaksa odur; bir, yani maddi ceza hukukuna müdahale var.
İki: Özel
yetkili ağır ceza yargısında yargılanmasın.
Üçüncüsü:
İnfaza da yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bize tertip
ettiği mahkûmiyet ve ihlal kararlarını bertaraf edecek bir
yapı.
Arkadaşlar,
aslında sorunu felsefe, mantık ve backgraund olan temelinde
tartıştığımız zaman farklı
tartışmıyoruz.
ŞENOL BAL
(İzmir) Her konuyu öyle tartış o zaman!
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) - Hiç kimsenin
çocuğun ortak değer olacağı, hiç kimsenin terörün ortak
acımız olacağı noktasında farklı bir
düşüncede olacağını düşünmüyorum.
Yüce
Parlamentonun hayırlı şey yaptığını
düşünüyorum.
Yüce Parlamentoyu
gönülden saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İyimaya.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sizi dinlemeye bile gelmiyor partilileriniz, dikkat et!
BAŞKAN
Tasarı üzerinde şahsı adına söz isteyen Mevlüt Akgün,
Karaman Milletvekili.
Buyurun
Sayın Akgün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın
hemen başında Hakkârinin Çukurca ilçesinde terör örgütü PKKnın
saldırı sonucu şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet,
kederli ailelerine ve Türk milletine başsağlığı
diliyorum. Ayrıca yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.
Bugün Mecliste bu
yasanın görüşülmesi nedeniyle hain ve bölücü örgüt PKKnın
saldırı yapabileceği endişesindeydim. Nitekim de öyle oldu
çünkü PKK devletimizin ve milletimizin ortak düşmanıdır.
Aynı zamanda Kürt kökenli vatandaşlarımızın da
düşmanıdır. Kürt-Türk, kadın-çocuk demeden öldürmeye devam
etmektedir. Amaçlarından bir tanesi de demokratik gelişmelerin önüne
geçmektir. PKKnın demokrasi, barış, hak, hukuk ve adalet
talepleriyle ilgisi yoktur ve hiç olmamıştır.
Ülkemiz ne zaman
ekonomik ve sosyal bakımdan gelişmesini hızlandırsa, hangi
zaman demokratik standartlarını yükseltmek için çaba gösterse PKK
devreye girmekte ve Türkiyenin önünü kesmeye çalışmaktadır.
Ancak çabaları nafiledir, sonuçsuz kalacaktır. Bizler bu milletin çocukları
olarak bin yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşadık,
sevinçleri ve acıları paylaşan ortak bir tarihimiz var, et ile
tırnak gibi iç içe geçen aile ve toplumsal dokuya sahibiz. Türkülerimiz,
şarkılarımız, oyunlarımız,
masallarımız, velhasıl kültürümüz aynı iklimden
beslenmektedir. Dolayısıyla bundan sonraki bin yıllarda da
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, güçlü, mutlu, huzurlu, tam
demokratik bir ülkenin vatandaşları olarak birlikte yaşamaya
devam edeceğiz. 2023 yılında inşallah dünyanın en
güçlü 10 ülkesinden 1i olma hedefini birlikte yakalayacağız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun tasarısı,
kamuoyunda taş atan çocuklar kanunu diye adlandırılan ve
uzunca bir süredir gündemi meşgul eden önemli bir tasarıdır.
Ancak, tasarı sadece -az önceki konuşmacılar da ifade ettiler-
suça itilen çocuklar lehine düzenlemeler içermemektedir; aynı zamanda 2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda düzenleme
yapmaktadır. Kanunun Direnme başlıklı 32nci ve 33üncü
maddeleri yeniden ele alınmaktadır. Ayrıca çeşitli
uluslararası örgütlerde eleştiri konusu olan ve insan
haklarını ihlal eden bazı konular yeniden düzenlenmektedir.
4675
sayılı İnfaz Hâkimliği Kanununun 6ncı maddesi
yeniden ele alınmakta, disiplin cezalarına itiraz hâlinde hükümlü ve
tutuklulara savunma hakkı getirilmektedir. Yine, Türk Ceza Kanununun
insan kaçakçılığını düzenleyen 79uncu maddesi yeniden
düzenlenmekte, teşebbüs aşamasında kalan suçların
cezalandırılması imkânı getirilmektedir. Ayrıca suç
mağdurlarının hayati tehlikeye maruz kalması veya onur
kırıcı bir muameleye bırakılmaları hâlinde
cezanın artırılacağı kabul edilmektedir.
Tasarıyla
Ceza Muhakemesi Kanununun 231inci maddesine yeni bir cümle eklenerek
sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilemeyeceği kabul edilmektedir. Bu düzenleme, beraat etme ihtimali olan
sanığa, bu ihtimali değerlendirmek ve deyim yerindeyse temize
çıkmak için önemli bir hak getirmektedir. Geçici 2nci maddede hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen
kişilere, kanunun yürürlük tarihinden itibaren on beş gün içinde
mahkemeye başvurmaları hâlinde, yeniden hüküm kurulmasının
yolu açılmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, hiç şüphe yok ki tasarının en önemli
düzenlemeleri suça itilen çocuklarla ilgili maddelerdir. Maalesef ülkemizde
terör örgütü ve yandaşları tarafından sokaklara ve gösterilere
itilen binlerce çocuk bulunmaktadır. Bu çocuklar terör örgütü mensubu gibi
değerlendirilmekte ve Terörle Mücadele Kanunu gereğince özel yetkili
savcılarca soruşturulmakta ve özel yetkili ağır ceza
mahkemelerinde yargılanmaktadır. Yani çocuklara değil,
yetişkinlere ilişkin hükümlere tabi tutulmaktadır. Bu çocuklar
için Terörle Mücadele Kanununda öngörülen cezalar neredeyse on
yılları bulmaktadır.
Yaşından
büyük cezalar alan çocuklar terör örgütün PKKnın kucağına
itilmekte, deyim yerindeyse yeni teröristler yetişmektedir. Terörün
kıskacında 4 bine yakın çocuk bulunduğu ifade edilmektedir.
Bu durum kamu vicdanını yaralamaktadır. Hâlbuki
cezalandırma sistemi çocuk ceza hukukunda en elverişsiz araçtır.
Ceza çocuklara suça iten sebepleri ortadan kaldırmamaktadır, aksine
çocuklar mahiyetini bile tam kavramadıkları suçlardan dolayı
ceza almakta, hem kendi geleceklerini hem de toplumun geleceğini
karartmaktadırlar. Hâlbuki amaç, çocuğu topluma yeniden
kazandırmak, ailesine ve okuluna kavuşturmak suretiyle onların
ülkesine faydalı bir fert olarak yetişmelerini sağlamak
olmalıdır.
Türkiyenin taraf
olduğu 1989 tarihli Çocuk Hakları Sözleşmesi ve yine 5395
sayılı Çocuk Koruma Kanunu ve temel hukuk metinleri dikkate
alındığı takdirde, suça itilen çocuklarla ilgili
uluslararası bazı normların varlığı kabul
edilmektedir. Buna göre -az önce konuşmacılar da ifade ettiler-
çocuklar yalnız çocuk mahkemelerinde yargılanmalı,
yargılama usulleri çocukların psikolojik ve ruhi yapılarına
göre düzenlenmeli, çocuklar için hapis veya para cezası en son çare olarak
düşünülmelidir.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) 2 bin çocuk niye yok içinde ?
MEVLÜT AKGÜN
(Devamla) Çocukları topluma kazandıracak tedbirlere öncelik
verilmelidir. Bütün uygulamalarda çocuğun üstün yararı
gözetilmelidir.
İşte,
bu evrensel hukuk kuralları ve Anayasamızın adil
yargılanma hakkını düzenleyen 37nci maddesi dikkate
alındığında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun
yeniden düzenlenmesi ve çocuklar lehine hükümler getirilmesinin zarureti ortaya
çıkmıştır.
Görüşmekte
olduğumuz tasarıyla çocukların çocuk mahkemelerinde
yargılanmasının önü açılmaktadır, ayrıca
cezalarda çocuklar lehine indirim yapılmaktadır. Toplantı ve
gösteri yürüyüşüne katılan, bu katılmaya bağlı olarak
örgüt üyeliğinden ve propaganda suçlarından yargılanan çocuklara
ceza yerine, çocuklara özgü güvenlik tedbiri uygulaması kabul
edilmektedir. Aslında suç cezasız kalmamakta ve ceza tümüyle ortadan
kaldırılmamaktadır. Kanunun genel amacı, suça itilen
çocuklara bir defalığına güvenlik tedbiri uygulamak suretiyle
çocukları terör örgütünün kucağına itmek değil, ailelerinin
ve toplumun şefkatine kavuşturmaktır. Bu
çocuklarımızın PKK tarafından istismarını önlemek
amacıyla ailelerinin de çocuklarına ve geleceklerine sahip
çıkmalarını beklemek bizim hakkımızdır diye
düşünüyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Türkiye'nin tam
demokratik bir ülke olmasını hedeflemiştir. Bir yandan millî bir
politika olan terörle mücadele kararlılıkla sürdürülmektedir. Bu
mücadele için bütün cumhuriyet hükûmetleri gibi AK PARTİ Hükûmeti de tüm
imkânları kullanmaktadır, bu konuda siyasi bir irade ortaya
koymaktadır. Diğer yandan, herkesin üzerinde ittifak ettiği gibi
terörle mücadele sadece silahla ve askerî yöntemlerle sonuç alınabilecek
bir mücadele şekli değildir; askerî tedbirlerin yanında
ekonomik, sosyal, psikolojik, diplomatik ve diğer tedbirlerin
alınması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla, Türkiye'nin
demokratik zeminini güçlendirmeyi amaçlayan ve muhatabının millet
olduğu demokratik açılım çalışmaları sürmektedir.
İşte bu tasarı da açılım sürecinin bir
parçasıdır.
Devletin eksik
demokrasi uygulamaları sonucu bozulan toplumsal barış
ortamının yeniden sağlanması temel hedeftir.
Vatandaşı devletine küstüren bütün kötü uygulamalar ortadan
kaldırılmalıdır. Devlet gücüyle vatandaşına
işkence yapan yapı yok edilmelidir. Bu nedenle, devlet içinde
oluşmuş çetelerle sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.
Yıllarca sandıktan çıkan millî iradeyi kendisine düşman
sayan yapıyı süratle değiştiriyoruz.
Diğer
yandan, terörün istismar ettiği illerimizde, başta KÖYDES ve BELDES
projeleri olmak üzere, toplu konut uygulamaları, inşa edilen
hastaneler, okullar, duble yollar, havaalanları, GAP, DAP projeleri gibi
cumhuriyet tarihimizin en önemli yatırımlarını hayata
geçiriyoruz. Bu yatırımlar bölgenin çehresini değiştirecek
yatırımlardır.
Değerli
arkadaşlarım, kanunun hayırlı olmasını dilerken
bir kez daha vatanımızın ve milletimizin bölünmez bütünlüğü
için şehadet mertebesine eren tüm şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, gazilerimize sıhhat ve sabır diliyorum. Onların
inandığı ve yücelttiği milletimizin ortak değerlerine
sahip çıkmak hepimizin görevidir diye düşünüyor, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, birleşime saat 21.00e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.01
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 21.02
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
526 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi
tasarının tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen Rahmi
Güner, Ordu Milletvekili.
Buyurun
Sayın Güner.
RAHMİ GÜNER
(Ordu) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 526 sıra
sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla
ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun, daha değişik tabiriyle, taş
atan çocuklarla ilgili bir kanun şeklinde tanımlanmış ve
basında da söylemlerde de hep bu şekilde anılmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, on sekiz yaşından küçük çocukların
yargılanması ve onlar hakkında verilecek cezaların
indirilmesi şeklinde bir kanun tasarısını görüşürken
bugün, Türkiye Cumhuriyetinin üniter yapısını, Türkiye
Cumhuriyetinin Misakımillî hudutlarını, Türkiye Cumhuriyetinin
rejimini korumak için daha yirmi-yirmi bir yaşlarında gencecik
çocuklarımız şehit edilmektedir, öldürülmektedir. Bugün
Türkiye'nin her tarafına, Türkiyede yetmiş milyon kişinin
ailesine ateş düşmüş durumdadır. Öyle bir duruma
düştük ki, her gün bu çocuklarımız şehit edilmektedir. Ama
biz, Türkiyede sanki bu olayları normal
karşılarmışız gibi bu olayların neden meydana
geldiğini araştırma durumunda değiliz değerli
arkadaşlarım.
Terör, en basit
anlamıyla, Türk Dil Kurumu sözlüğünde Yıldırma, cana
kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş.
şeklinde tanımlanmaktadır. Kabul etmek gerekir ki, bu
tanım, genel çerçeveyi çizmekle birlikte eksik bir tanımdır.
Fransız Petit Robert Sözlüğünde Bir toplumda bir grubun halkın
direnişini kırmak için yarattığı ortak korku. olarak
tanımlanır. Oxford İngilizce Sözlükte Genellikle siyasal
nedenlerle halkın gözünü korkutmak ve halkı yıldırmak için
dehşet ögesini kullanmak. olarak tanımlanır. Bir dönem
ülkemizde bu durum anarşi sözcüğüyle tanımlanmaya
çalışılmıştır. Oysa anarşi sözcüğü
Oxford İngilizce Sözlükte Otorite yoksunluğundan veya otoritenin ve
diğer yönetim mekanizmalarının tanınmamasından
doğan düzensizlik durumu. olarak tanımlanmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, 2002 yılında AKP iktidara gelmeden terör
sıfırdı. Şimdi, dikkat edin, her gün çocuklarımız
öldürülmekte, her gün şehit vermekteyiz. Neden bu duruma geldik?
Değerli
arkadaşlarım, bu, iktidarda bulunan AKPnin basiretsiz
politikaları sonucu meydana gelmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, İçişleri Bakanı 12 Temmuz günü bir
gazeteye verdiği demeçte, başlattıkları açılım
süreciyle ilgili olarak Habur, bir yol kazasıdır. şeklinde
tanımlamıştır.
Değerli
arkadaşlarım, biz bu kürsüde anlattık. Yanlış
yapıyorsunuz. dedik. Siz, teröristlerle görüşmek suretiyle bu
çözümü getirmek istiyorsunuz, sorunu çözme durumunu getiriyorsunuz. Bu, olmaz.
dedik. Bu kürsüden tekrar tekrar söyledik ama maalesef İçişleri Bakanı
bunu nazara almadı. Özel savcılar, özel hâkimler, müsteşar
yardımcıları, hepsi Habura koştular.
Değerli
arkadaşlarım, bu, Türkiyede bir hukuk zafiyetiydi. Bu, Türkiyede
terörün üzerine gitmede bir onlara avans verme şeklindeydi. Şimdi
bunun yanlış olduğunu Sayın İçişleri Bakanı
söylüyor.
Değerli
arkadaşlarım, işte Terör, işin en acı boyutu ama
şimdi iyi bir yerdeyiz. diyor Sayın Bakan. Şu manada: Halk,
şu anda teröre bir anlam veremiyor. gibi ifadeler kullanıyor.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakan da mı anlam verememe sorunu
yaşıyor? Bunu çok merak ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletinin
İçişleri Bakanı teröre bir anlam veremiyormuş.
Bırakın o makamı Sayın Bakan. Bırakın o
makamı, anlam verebilecek bir anlayış götürsün bu işi. AKP
İktidarının bu olayın Türkiyeyi nasıl
kamplaştırdığını görmediğini Sayın
Bakanın bu açıklamaları net bir şekilde ortaya koyuyor
değerli arkadaşlarım.
Bugün yine
basında Sayın Adalet Bakanı diyor ki: Bu, Habura gelen
kişiler geri dönmüşler de, ya, dönmeselerdi iyiydi. şeklinde
demeci var; bilmiyorum, basında benim okuduğum kadarıyla böyle.
Değerli
arkadaşlarım, bu şekilde uygulamalarla terör önlenmez, terörün
sonu gelmez. İşte biz bu durumu devamlı uyardık,
devamlı söyledik.
Şimdi, bir
devletin en büyük geleceği, bir devletin ileride yönetim kadrolarında
yer alacak olan, o devleti yönetecek olan kişiler bugünün
çocuklarıdır değerli arkadaşlarım ve biz bu
çocukları tam yetiştirmezsek, bu çocukları eğitmezsek, bu
çocuklara Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesini, Türkiye
Cumhuriyetinin ilkelerini, Misakımillî hududunu, Türk milleti
kavramını eğer veremezsek, değerli arkadaşlarım,
hiçbir zaman o iktidar ve o yöneticiler görevini yapmış
sayılmazlar. İşte, bugün, görüşmekte olduğumuz bir
kanun var, taş atan çocuklar ve bu kanun teklifi önce bir Hükûmet
tasarısı şeklindeyken, daha sonra milletvekillerinin teklifi
şeklinde komisyona geldi.
Değerli
arkadaşlarım, bu teklif geldiği zaman, son maddesinde bu
teklifin çok enteresan bir durum vardı. Abdullah Öcalanın
yargılanmasına yol açacak bir madde vardı. Bu maddeye
karşı çıktık ve Sayın Bakan bu maddeyi alt komisyona
giderken geri çekti. Fakat alt komisyonda hiç beklemediğimiz bir şey
oldu. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanun teklifi geldi alt
komisyonda. Bu da bizi gerçekten şaşırtacak bir durumdu.
Değerli
arkadaşlarım, işte Türkiyedeki terör, 30-40 bin kişinin
ölümüne sebebiyet veren kişiyle iletişim kurmak, Kandille
iletişim kurmak şeklinde çözülmez, teröristlerle görüşerek
çözülmez. Bunun ekonomik boyutu vardır, sosyal boyutu vardır,
soruşturma boyutu vardır. Bunları çok iyi değerlendirmekte
yarar görüyorum.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, burada bazı cezalarda indirim var,
bazı cezalarda yargılanma şeklinin değiştirilmesi var.
Türkiyede 1970li yıllardan beri gelen bir mahkeme kurulma durumu
ortadaydı. Önce devlet güvenlik mahkemesi şeklinde geldi. Buna, iyi
hatırlıyorum, 70li yıllarda en fazla karşı
çıkanlardan birisiyim. Fakat 1980 yılından sonra devlet güvenlik
mahkemeleri gündeme geldi. Her nasılsa, dikkat ederseniz, bugün özel
yetkili mahkemeler var. Bu özel yetkili mahkemelerde de, dikkat ederseniz,
nasıl yargılama yapıldığı, Türkiyede nasıl
hukukta sorunların ortaya çıktığı meydandadır.
Örnek olarak Silivriyi gösteriyorum. Silivrideki mahkemeler, Erzurumdaki
mahkemeler, değerli arkadaşlarım, bunlar hukuk yorumları
değildir. Dikkat ederseniz, bu taş atan çocuklar, gösteri
yürüyüşüne katılan çocuklar da özel yetkili mahkemelerde
yargılanıyor. Peki, değerli arkadaşlarım, özel yetkili
mahkemelerde yargılanacak bu çocuklar hakkında, 15/7/2005 tarihinde
Çocukları Koruma Kanunu yürürlüğe girdi, peki o zaman neden dikkate
alınmadı?
Değerli
arkadaşlarım, yine 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda
çocuklara verilecek cezalar ile yargılanacakları mahkeme konusunda
bazı istisnalara yer verilmiştir. Tasarıyla, Terörle Mücadele
Kanununda yer alan bu istisnaların kaldırılması
öngörülmektedir. Peki, bu kanun çıkarken neden onu gündeme getirmediniz ve
bu kanunu çıkarttınız? Şimdi bu kanunu gündeme getiriyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, bir kanunu çıkarırken çok etraflı bir
şekilde çıkarmakta yarar var ama daha sonra o
noksanlığı gidermek için büyük bir sıkıntı
çekilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Sayın Güner, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
RAHMİ GÜNER
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu kanun, elbette,
çocuklarımızın yargılanmalarının çocuk
mahkemelerinde olması, cezai indirimlerin belki bunların lehine
olması
Bütün amaç, bu çocukların bu terör olaylarından,
terörden geri çekilmesidir. Fakat bu örnekler verilirken AKP sözcüsü bir konuya
değiniyor değerli arkadaşlarım, diyor ki: Gösteri
Yürüyüşleri Kanununda Tekel işçilerini örnek gösteriyor.
Değerli arkadaşlarım, Tekel işçileri, alın terinin,
emeğinin, geleceğinin mücadelesini veriyordu. Hangisinde silah
vardı, hangisinde sopa vardı, hangisi direnme şeyine girdi?
Değerli arkadaşlarım, bunu örnek vermeyin lütfen. Oradaki
kişiler kışın soğuğunda sulara
atıldılar, işkence gördüler. Bunu örnek göstermeyin değerli
arkadaşlarım.
Bu kanun belki
çıkar ama bu kanunun esas amacı küçük çocuklar değil büyükleri
de kapsayacak şekildedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAHMİ GÜNER
(Devamla) Biz bu yönden, bu kanunun bazı gerekçeler gösterilmek
suretiyle uygulanmasını yerinde bulmuyoruz ama objektif bir kural olarak
gelmeli ve gerçekten bu çocukların, bu terör olaylarına, bu gösteri
yürüyüşlerine katılıyorlarsa neden
katıldıklarını soruşturmayla ortaya çıkarmak
lazım. Neden on üç, on dört, on beş, on altı yaşında
çocuklar ellerinde molotofkokteyli, ellerinde havai fişeklerle
ortalığı tahrip ediyorlar? Bunun merkezi kim, odağı
kim, onun üzerinde durulması lazım. Burada o şekilde bir kanun
teklifi gelmeli ve bunun önleyici tedbirleri alınmalı. Fiil
işlendikten sonra, çocuklar bu suçu işledikten sonra onlara
nasıl bir uygulama olacağı ayrı bir konu
olmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAHMİ GÜNER
(Devamla) Ben tüm yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Güner.
Sayın milletvekilleri,
İç Tüzükün 72nci maddesine göre tümü üzerindeki görüşmelere devam
olunmasına dair bir önerge vardır; okutup oylarınıza
sunacağım:
TBMM
Başkanlığına
526 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının tümünün görüşmelerine
İçtüzük 72ye göre devam etmesini arz ederiz.
Oktay Vural Hasan Çalış Akif
Akkuş
İzmir Karaman Mersin
Mustafa
Enöz Recep
Taner
Manisa Aydın
Gerekçe:
Milletvekillerinin
bu tasarı hakkında daha fazla bilgilenmelerini sağlamak için
önerilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Oylarınıza sunacağım, aynı zamanda karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.16
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.24
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmelere devam olunmasına dair İç Tüzükün
72nci maddesine göre verilen önergenin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır ve önerge
kabul edilmemiştir.
526 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi yirmi
dakika süreyle tasarının tümü üzerinde soru-cevap işlemi
yapılacaktır. On dakika soru sorma, on dakika cevap verme süresidir.
Sayın
Yıldız, Sayın Taner, Sayın Çalış, Sayın
Akkuş, Sayın Bal, Sayın Kaplan, Sayın Geylani, Sayın
Karabaş, Sayın Sakık, Sayın Yaman, Sayın İçli,
Sayın Uzunırmak, Sayın Genç, Sayın Tankut, Sayın
Dibek, Sayın Işık ve Sayın Paksoy sisteme
girmişlerdir. Birer dakika süre veriyoruz.
Sayın
Yıldız, buyurun.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Hükûmet olarak taş attırılan çocuklarla ilgili cezaların
artırılması ya da azaltılması dışında
hangi müşahhas tedbirler alınmıştır? Aldığınız
tedbirlerden hangi sonuçlar alınmıştır? Taş
attırılan çocuk sayısı azalmış mıdır,
artmış mıdır?
7 şehidimizin
olduğu bir günde bu kanun tasarısını getirmenizi etik
olarak buluyor musunuz?
Bu kanundan
hükümlü, tutuklu, hakkında kovuşturma yapılan kaç yetişkin
yararlanacaktır? KCK kovuşturmasındaki tutuklular da
yararlanacak mıdır? Yararlanacaklar arasında belediye
başkanları da var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, 7 vatan evladının şehit
düştüğü bir günde, milletin infial hâlinde üzüntüsünün öfkeye
dönüştüğü bir anda terörle mücadelede alınması gereken
tedbirlerin görüşülmesi gerekirken, terör örgütünü,
yandaşlarını sevindirecek bir düzenlemeyi yapmayı içinize
sindiriyor musunuz?
İki: Bu
düzenlemeyle 1inci ve 2nci maddelerde getirilen değişikliklerde
çocuklar yoktur. Bu maddeler direkt olarak açılımın
neticelerinden terörle mücadelede zafiyet yaratacak ve terör suçu
işleyenlere getirilen bir indirim değil midir?
Üç: Terör
olaylarına karışan çocukların ceza almasından
rahatsız olan Hükûmet, acaba aç kaldığı için ekmek çalan
çocukları veya on üç-on dört yaşlarında zorla evlendirilen
kızların durumunu içine sindiriyor mu ve bu konuda bir düzenleme
yapmayı düşünüyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Bakan, açılımınızın bir
parçası olup af kanunu nitelikleri taşıyan görüşmekte
olduğumuz bu tasarı yasalaşınca bugün tutuklu ya da hükümlü
olan kaç çocuk salıverilecektir? Kaç çocuğun cezalarında indirim
olacaktır? Bugüne kadar çocukları sokak olaylarında
azmettirmekten kaç kişi mahkûm edilmiştir? Bunların
cezalarında ne gibi değişiklikler olacaktır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakan, terör son
zamanlarda oldukça tırmandı. Gerek askerimize gerekse polisimize
saldırı arttı ve Güneydoğunun birçok ilçesinde
çarşı-pazara terörist hâkim oldum havasında.
Vatandaşın canı ve malı bir avuç çapulcunun insafına
girmiş durumda. İstediğinde kepenkleri kapattırıyor,
istediğinde yola mayın döşüyor, istediğinde de
vatandaşları sokağa döküyor. Bunun açılım garabetiyle
alakasını araştırdınız mı? OHAL
uygulaması için herhangi bir girişim yapacak mısınız?
Olayları nasıl önlemeyi düşünüyorsunuz?
İki:
Çocukları korumak için teklif edilen bu yasayla çocukları
salıverme yerine çocuk cezaevlerini rehabilitasyon merkezi hâline getirmek
gerekmez mi? Bu konuda bir çalışma yaptınız mı?
Yasanın başarılı olacağı konusunda bilimsel
kriterlere başvurdunuz mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bal
ŞENOL BAL
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu tasarıda 2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüşler Kanununun
32nci ve 33üncü maddelerinde cezanın alt sınırı altı
aya indirilmek suretiyle Türk Ceza Kanununun hapis cezasının para cezasına
çevrilmesine ilişkin 52nci maddesi ve CMUKun hükmün
açıklanmasının geri bırakılması olan 231/5
maddesi gibi cezayı etkisizleştirecek, çocukların arkasına
saklanarak büyüklere yasal imkân sağlıyorsunuz. Zaten kamu düzeni ve
güvenliğini sağlayamadığınız ortada iken bu
değişiklikler kamu düzeni aleyhine sonuçlar doğuracak nitelikte
değil midir?
Yine,
çocukların özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde
yargılanmaları 29/06/2006 yılında kabul edilmişken
sizin tarafınızdan, ne değişmiştir de bugüne kadar, ne
önlemler aldınız da bugün bu değişiklik sürecine
girmiş bulunuyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Çocuk Hakları Sözleşmesine konulan çekinceleri kaldırmayı
düşünüyor musunuz? Chomsky, Zizek, Prof. Edward Said Filistinde taş
atan çocukların durumuna dikkat çekmişti ve Türkiyede de bu konuda
bir çalışma oldu. Bu dünya deneyimi örneklerinden yararlanmayı
ve yargı alanındaki bu oransız cezalar konusunda Anayasa
90ıncı maddenin işletilmesi için Adalet
Bakanlığı bir eğitim özel çalışması
düşünüyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Geylani
HAMİT
GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Bakan, sağlıklı yaşam
hakkı büyük-küçük herkes için en kutsal bir haktır. Diyarbakır D
Tipi Cezaevinde hükümlü Erdoğan Dinçerin acil olarak kulak ameliyatı
olması gerekiyor. Ancak Diyarbakır devlet hastanelerinde bu
ameliyatın olamayacağı belirtilmiştir. Kendisi de özel
hastanelerde bu ameliyatın olabileceğini beyan etti ve bunu kendisine
bildirmişler. Masraflarını da kendisinin
karşılayacağını, talep ve raporlarını ben
bizzat size sundum. Bu konuda girişiminiz oldu mu? Olmadıysa olacak
mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Karabaş
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Teşekkür ederim Başkan.
Sayın
Bakanım, yapılan düzenlemeyle çocukların çocuk mahkemesinde
yargılanması, ceza artırımının çocuklara
uygulanmaması, bir defa olan cezanın ertelenmesi olumlu. Ancak mevcut
uygulamayla çocuklar yine 2911 sayılı Kanun ile örgüt
üyeliğinden, örgüt propagandasından ceza alacaklar. Şimdi, tüm
bu cezalara rağmen, çocuklar sokaklara çıkıp taş attı.
Şu anda cezaevleri ilk etapta boşaltılsa bile en geç bir
yıl sonra tekrar yüzlerce çocuk cezaevinde, yine binlercesi
yargılanmayacak mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Cezaevlerinde
uzun süredir sağlık sorunları yaşayan birçok tutukluyla
ilgili bazı girişimlerimiz oldu. Bunlardan Taylan Çintay -mesane
kanseri- Abdulsamet Çelik, Nurettin Soylu, Ahmet Öztürk
Bu, birkaç isim.
Mesela Taylan Çintayın sağlık dosyası kayıp. Taylan
Çintay bir hastaneye götürülürken bir doktor Ben bu vatan hainini tedavi
etmem. diye geri gönderiyor.
Şimdi, bir
taraftan bu kadar ağır şekilde hasta olanların tedavisi
yapılmazken ama apoletlilerin nasıl patır patır
sağlık nedeniyle hastanelere
yatırıldığını ve tahliye edildiğini
biliyoruz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İkinci bir
sorum da, Muş ve Bitlis tarafında Adli Tıp Kurumu
olmadığı için sürekli mağdur insanlar 450 kilometre yol
gitmektedirler ve her gidiş de büyük mağduriyet olmakta. Hemen
yanı başımızda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Yaman
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
çok sayıdaki hükümlünün kendi ailelerinden oldukça uzaktaki (F) tipi
cezaevlerinde cezalarını çektikleri bilinmektedir ve çok sayıda
da bu kişilerin sizlere yaptıkları başvurulardan on
tanesini -yaklaşık olarak- ben size arz etmeme rağmen bugüne kadar
olumlu veya olumsuz bir yanıt almadım. Bu konuda bir yanıt
vermeyi düşünüyor musunuz?
İkincisi,
Van (F) Tipi Cezaevinde bulunan Ahmet Öztürk beyin tümörü teşhisiyle önce
Diyarbakıra gönderildi. Diyarbakırda bu ameliyatın mümkün
olmayacağı bildirilerek tekrar geriye Vana iade edildi. Şimdi
yazışmalarla bunun daha büyük bir merkezde, Ankarada tedavi edilmesi
gibi bir bilgiye ulaşıldı ancak ölümcül bu hastayla ilgili
kısa sürede karar almayı ve bunun tedavisini yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
İçli
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Geçici 1inci
maddeyle, kesinleşmiş disiplin cezalarına ilişkin olarak
yeniden yargı yolu açılıyor. Bu yol örtülü bir af getirmekte
midir? Birçoğu infaz edilmiş olan disiplin cezaları için böyle
bir yol hukuki olarak hükümlüler için tazminat hakkına yol açacak mıdır?
Bir de Sayın
Bakanım, sağlanan bu hak ile AİHM önünde bu konuda terör örgütü
lideri ve yöneticileriyle ilgili kaç adet başvuru vardır?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Uzunırmak
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, bu yasa ile kapsanan çocuklarda acaba hangi coğrafi
bölgelerde, hangi sayıda ve Türkiye sathına yaygınlık
olarak adlandırıldığında ne oranda bu suçları
kapsayacak çocuklar cezaevindedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; ilk
olarak Sayın Yıldızın sorusuyla başlamak istiyorum.
Taş atan
çocuklarla hangi tedbirler alınmıştır? 7 şehidimizin
olduğu bir günde böyle bir tasarının görüşülmesini içinize
sindirebiliyor musunuz? şeklinde bir sorusu var Sayın
Yıldızın. Sayın Taner de benzer mahiyette bir soru
yönelttiler.
Değerli
arkadaşlar, hatırlarsanız, bu tasarı 2009
yılının sonlarında Türkiye Büyük Millet Meclisine
gönderildiğinde, komisyonda gündem yapılması
aşamasında benzer saldırılar gündeme geldi. Reşadiye
saldırısı komisyon görüşmesi gününe denk geldi. Daha
sonraki komisyon görüşmelerine ilişkin takvime bakarsanız, bu
takvime denk gelen saldırıları da görmek mümkün. Bugün Genel
Kurulda görüşülecek olan bu tasarının görüşüleceği
günde tekrar bir saldırıyla beraber ortaya çıkan tabloyu
Kendi
algımı paylaşıyorum; doğrudur,
yanlıştır, buna katılmayabilirsiniz ama bu tasarının
Parlamentoda gündeme gelmesini, yasalaşmasını ben
inanıyorum ki terör örgütü arzu etmiyor çünkü terör örgütü, gene
inanıyorum ki, bu pozisyondan istifade etmek ve bu konuyu istismar etmek
için bütün imkânları sonuna kadar kullanıyor.
Bizim burada
yapmaya çalıştığımız şey şu: Şu
saate kadar konuşuldu; on iki ile on sekiz yaş arasındaki
çocuklarla ilgili bir düzenleme yapmaya çalışıyoruz. Bu
çocukların konumunu elimizin tersiyle iterek bu çocukları çok kolay
kaybetmek mümkün. Bunları çok kolay biz suç örgütlerinin, terör
örgütlerinin kucağına itebiliriz ve uzunca bir ömür var geride; bu
ömür boyunca bu çocuklar bu ülkeye, bu millete düşmanlık faaliyetiyle
hayatlarının kalan kısmını geçirebilirler. Oysa burada
yapılmaya çalışılan şey
Bugün, AK PARTİ Grubunda
görev yapan milletvekili arkadaşlarımız, Adalet Komisyonunda
çalışan arkadaşlarımız bu ülkenin, bu milletin
düşmanları değiller. Yapmaya
çalıştığımız şey: Bu çocukların
istismar malzemesi olmaktan çıkartılması ve bundan sonraki
ömürlerini bu ülkenin güçleriyle, bu ülkenin değerleriyle
çarpışan birer nefer olarak değil, bu ülkeye hizmet eden birer
vatandaş olarak geçirmeleri, bu ülkenin nimetlerinden, imkânlarından
istifade etmelerini sağlayacak bir imkân açabilir miyiz? Bu uğurda 5
tane, 10 tane, 20 tane çocuğumuzu kurtarabilir isek, bu bile çok önemli bir
kazanımdır diye düşünüyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sekiz yılda ne yaptınız Sayın Bakanım?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Dolayısıyla, bugün, şehitlerimizin
olduğu bir günde bu tasarının görüşülüyor
olmasının bizim açımızdan bir çelişki
oluşturmadığını, çünkü bu tasarının bugün
görüşülmesini örgütün de istemediğini düşünüyorum.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Onlara kim haber verdi Sayın Bakan?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Bu ülkede, biz, insanımıza en
geniş anlamda hakları, insanca yaşayabileceği zemini
hazırlamakla mükellefiz ama buna rağmen Ben, her şeye
rağmen terörle iştigal edeceğim, terörle
uğraşacağım. diyenlerle de en amansız bir biçimde
mücadelemize de sonuna kadar devam edeceğiz.
Geçmiş
hükûmetlerin dönemlerinde de yapıldığı gibi, 2002den bu
yana AK PARTİ hükûmetleri döneminde de terörle mücadele konusunda güvenlik
güçlerimizin hiçbir talebi karşılıksız
kalmamıştır, bütün talepleri karşılanmaktadır,
karşılanmıştır. Bundan sonra da gelecek talepler
karşılanacaktır. Terör konusunu AK PARTİnin, MHPnin,
CHPnin, BDPnin, falanca partilerin ayrı ayrı meseleleri olarak
görmek son derece yanlış, bu Türkiyenin meselesi. Bundan sonra gelen
sorular içerisinde
Bir kısım arkadaşlarımız Bu
açılım garabetinden dolayı bu şehit
sayılarının artmasına bir irtibat kuruyor musunuz? gibi
sorular da yönelttiler.
Değerli
arkadaşlar, bu ülkede açılım adı altında
yapılan konuşmalar son bir yıldır
Ama terörün mazisine
baktığınızda, 80 sonrasındaki terörü kastediyorum, 80
öncesi anarşi olaylarını bir tarafa bırakıyorum
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Üç ayda arttığı için söylüyoruz Sayın
Bakan.
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) - ...ama otuz yıldır bu ülkede bu illetle
mücadele ediliyor. Dolayısıyla getirip bu terörle iştigali,
terör faaliyetlerinin cereyan etmesini açılım söylemleriyle
bağdaştırmak Türkiye gerçekleriyle örtüşmez, insafla,
vicdanla bağdaşmaz diye düşünüyorum. Açılım diye
ortaya konulan şey, terörün istismar ettiği konuları istismar
malzemesi olmaktan çıkartma girişimidir, bu ülke insanının
buluşması gereken hakları bu insanlara getirme girişimidir.
Bunun ötesinde bir anlamı yoktur diye düşünüyorum.
Bunun
dışında, değerli milletvekili arkadaşlarım...
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Haburdan gelenler geri gidiyor.
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Soru sordunuz, cevabını vermeye
çalışıyorum arkadaşlar.
OKTAY VURAL
(İzmir) Fazla açılmayın Sayın Bakan, fazla
açılmayın! Aman ha! O kadar açılmayın, analar
ağlıyor.
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gene Sayın Tanerin sorusunun ikinci
kısmında Bu tasarının 1inci ve 2nci maddesiyle getirilen
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 32
ve 33üncü maddelerinde yapılan düzenleme çocuklarla nasıl
ilişkilendiriliyor? diye bir soru soruldu ve bu maddelerdeki ceza limitlerinin
indirilmesinin sebebini de sordu.
Değerli
arkadaşlar, 2911 sayılı Yasanın 32 ve 33üncü maddelerinde
yapılan indirimlerden herkes istifade edecektir; sadece taş atan
çocuklar değil, başka şekilde eylemlere
karışmış çocuklar ve büyükler de. Niçin? Bu 2911
sayılı Yasanın 32 ve 33üncü maddeleri, değerli
arkadaşlar, 1983 yılında, 12 Eylülün en ağır
şartlarının icra edildiği dönemde yapılmış
bir yasa bu Yasa ve o dönemde topluma çekidüzen vermek temel düşüncesiyle
kabul edilmiş, yasalaştırılmış bir kanun.
Bazı maddelerinde, Şubat 2008 tarihinde kabul edilen yeni Ceza
Yasamızda, uyum yasasında değişiklik içerisinde sadece
ağır para cezaları adapte edildi ama yeni TCKya uyum
yasası içerisinde, yüz elli dört yasada yapılan değişiklik
sırasında bu 32 ve 33üncü maddelerdeki hürriyeti bağlayıcı
cezalar bu uyum kapsamı içerisine maalesef o dönemde alınamadı.
Dolayısıyla, şimdi yapılan düzenleme, aslında yeni
ceza mevzuatımızın genel perspektifiyle uyum içerisine
getirilmesi çalışılmasıdır, onun ötesinde bir
anlamı yoktur. Bu düzenlemeden çocuklar da istifade edecektir.
Sayın
Çalış Kaç çocuk salıverilecektir? Çocukları sokak
olaylarına sevk eden kişilerle ilgili ne
yapılmıştır? diye bir soru sordular.
Değerli
arkadaşlar, şu anda cezaevlerimizde 2.460 civarında
çocuğumuz var. Bunlardan 196sı terör suçlarından dolayı
cezaevinde. Yalnız bu rakama bakarsak bu rakam bizi yanıltır. Bu
suçlardan dolayı cezaevinde olan çocuk sayısı 196 olabilir ama
haklarında soruşturma yürütülen, şu anda yargılanması
devam eden çok sayıda dosya var, çocuk var. O açıdan, buradaki
rakamlar yasanın amacıyla bizi belli bir noktada
buluşturmayabilir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Bakanım, ne kadar çocuğa
kovuşturma yapılıyor?
OKTAY VURAL
(İzmir) Kaçı taş atan bunun?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Bununla ilgili, devam eden soruşturmalara
ilişkin bir istatistik elimizde yok çünkü bizim istatistiklerimiz,
değerli arkadaşlar, yıl bittikten sonra, dosya kapandıktan
sonra İstatistik Yasası gereğince istatistik verilerine giriyor.
O açıdan sağlıklı bir bilgiyi şu anda vermem mümkün
değil. Ancak bu sayıyı başsavcılıklardan tek tek
yazışma yaparak toparlamak mümkün.
Değerli
arkadaşlar, Terör arttı -Sayın Akkuşun sorusuna
geliyorum- vatandaşın canı, malı tehdit altında. Bunu
açılım garabetiyle nasıl bağdaştıracaksınız?
Buna bir miktar
cevap vermeye çalıştım.
Çocuk
cezaevlerinin rehabilitasyonu noktasında herhangi bir düşünceniz ve
çalışmanız var mı?
Evet, Sayın
Akkuş, tam da bu konuyla ilgili olarak Türkiyede çocuk ceza infaz
sistemini modern hâle getirme noktasında yeni bir proje
başlattık. Bununla ilgili olarak inşallah Parlamento
açılmadan önce, ekim ayında, bu projemizi kamuoyuyla da
paylaşacağız. Bununla ilgili yeni projelerimizin ihalesini de bu
yıl içerisinde başlatıyoruz. Burada çocuklarımızı
önemli ölçüde eğitecek, ıslah edecek kurumlar kuruluyor,
cezaevlerinden ıslahevlerine, eğitim evlerine doğru bir
dönüşüm çalışması son derece seri bir şekilde
yapılıyor.
BAŞKAN
Sayın Bakan, süreniz tamamlanmıştır.
Sözlerinizi
tamamlayınız lütfen.
ADALET BAKANI SADULLAH
ERGİN (Hatay) Geriye kalan diğer cevaplayamadığım
sorulara da yazılı olarak cevap vereceğim.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunacağım; ancak açık oylama
talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Vural?
Burada.
Sayın
Korkmaz? Burada.
Sayın
Şenol Bal? Burada.
Sayın
Akkuş? Burada.
Sayın Taner?
Burada.
Sayın
İnan? Burada.
Sayın
Yıldız? Burada.
Sayın
Çobanoğlu? Burada.
Sayın
Tankut? Burada.
Sayın
Ertuğrul? Burada.
Sayın
Kumcuoğlu? Burada.
Sayın
Sipahi? Burada.
Sayın
Işık? Burada.
Sayın
Cengiz? Burada.
Sayın Akcan?
Burada.
Sayın
Uzunırmak? Burada.
Sayın
Yalçın? Burada.
Sayın
Varlı? Burada.
Sayın
Özensoy? Burada.
Sayın Günal?
Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının maddelerine geçilmesine dair açık oylama
sonucu:
Oy
Sayısı : 226
Kabul : 206
Ret : 20 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yusuf
Coşkun Bayram
Özçelik
Bingöl Burdur
Şimdi, birinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1
ila 7nci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Turgut Dibek,
Kırklareli Milletvekili
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; görüştüğümüz 526 sıra sayılı
kanunun birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
aldım. Öncelikle Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, konuşmama başlamadan önce
Bugün 7 askerimizi
şehit verdik. Yani buradan bu taziye mesajları artık gerçekten
bir şekilde sona ermek zorunda diyoruz ama maalesef ısrarla, sürekli
bu mesajları buradan vermek zorunda kalıyoruz. Tabii, ölen
askerlerimiz, yakınları, onları sevenler, Türk milleti gerçekten
çok büyük acılar yaşıyorlar. Allah onlara rahmet eylesin,
yakınlarına da ben sabırlar diliyorum, Türk milletine de
sabırlar diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, ben, birinci bölümle ilgili olarak daha farklı bir
değerlendirme yapacağım, daha doğrusu kanunla ilgili olarak
daha farklı bir değerlendirme yapacağım. Başka bir
çerçeveden bu kanunu sizlerle değerlendirmek istiyorum, daha doğrusu
düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki arkadaşlarımızın
düşünmediği, görmediği bir süreci burada sizlerle paylaşmak
istiyorum. Belki konuşmamın sonunda sizlerin de kafasında,
düşüncelerinde Acaba, evet, değerli milletvekili
arkadaşımız bunları anlattı, gerçekten bu süreç böyle
mi yaşandı, gelişti? diye bir soru işareti olursa mutlu
olacağım.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun, bu hâliyle zaten Bakanlar Kurulundan çıkmadı. Bu kanunun
bir gelişi var. Yani, Ekim ayında, bakıyoruz -ben kanunun
sıra sayısına bakıyorum- 12 Ekimde kanun Bakanlar Kurulunda
görüşülmüş. Gerçi o gün bu kanunun biz Bakanlar Kurulunda görüşüldüğünü,
değerli arkadaşlar, öğrenemedik, bilemedik. Bu kanun daha sonra,
çok uzun bir süre sonra, bir ay sonra Hükûmet tarafından Meclis
Başkanlığına sunuldu ve o süreç içerisinde de Türkiyede
çok değişik, çok farklı gelişmeler oldu. Bunları
sizlerle biraz paylaşmak istiyorum, sonra bu süreçle ilgili de bazı
soruları burada, sizlere, kamuoyunun huzurunda sormak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun, çok net bir şekilde, iktidar tarafından,
bu açılım sürecinin bir mahsulü, ürünü olarak düşünüldü. Yani,
adı bir türlü net olarak konulmadı, çok fazla değişik
isimlerle aslında adlandırılmıştı o süreç,
içeriğini bir türlü de öğrenemedik ama o sürecin bir projesi olarak
aslında bu kanun Eylül ve Ekim ayları içerisinde -2009
yılında- düşünülmüş diye değerlendiriyorum ben. Bunu
nereden çıkarıyorum? Bakın, biraz bunu irdeleyelim.
Değerli
arkadaşlar, geçtiğimiz yıl mayıs ayıyla beraber
Sayın Cumhurbaşkanının bir açıklaması oldu.
Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiyede bu sorunla ilgili, Kürt
sorunuyla ilgili çok ciddi, önemli gelişmelerin olacağını
söylemişti, biliyorsunuz. Derken, daha sonra, her nedense, belki Hükûmet
Sayın Cumhurbaşkanının ön plana çıkmasından
rahatsız mı oldu, onu da bilemiyorum ama Sayın Başbakan
birdenbire bir bakanı, İçişleri Bakanını koordinatör
bakan olarak atadı ve Ağustos ayından itibaren Türkiye'de biz
bambaşka bir sürece girdik. Sayın Bakan da az önce bir
yıllık bir süreden bahsediyor.
Değerli
arkadaşlar, Eylül ayının içerisinde bu görüşmeler
yapıldı, Ekim ayının başlarında terör örgütünün
elebaşısı ve İmralıda yatan Abdullah Öcalan,
birtakım açıklamaları avukatları vasıtasıyla
kamuoyuna yapmaya başladı. Bunu da takip etmişsinizdir. 9 Ekimde
avukatları Abdullah Öcalanın açıklamasını kamuoyuna
şöyle duyurdu: İşte, bu açılım sürecine katkı
vermek istiyoruz. Kandilden ve Avrupadan, işte, Kuzey Iraktan
birtakım elçiler Türkiye'ye gelecek. Bu konuda talimat verdi. Avukatlar
böyle açıklamalar yaptılar. Bunu, 9 Ekimde
Bakarsanız sürece,
bunları bulmak çok kolay, yani takvimler
İnternette de zaten bunlar
yer alıyor, göreceksiniz.
Arkadaşlar,
üç gün sonra, bu kanun, tabii, bu hâliyle değil, taş atan çocuklar
diye kamuoyuna sunuldu, ama o zaman da içinde sadece iki maddesi vardı
çocuklarla ilgili olarak, diğer maddeleri bambaşka maddelerdi.
İçlerinde, o gün tartıştığımız konuda, terör
örgütünün başı olan Abdullah Öcalan dâhil olmak üzere 211 tane
teröristin yeniden yargılanmasıyla ilgili olarak, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar gereği yeniden
yargılamasının yolunu açan değişiklikler de bu paketin
içerisinde, o gün görüşülen tasarının içerisinde vardı.
12 Ekimde
Bakanlar Kurulunda bu tasarı görüşülmüş değerli
arkadaşlar, ama ne hikmettir ki Sayın Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu
Sözcüsü, Hükûmetin Sözcüsü -biliyorsunuz kurul toplanıyor, kararlar
alıyor, daha sonra Sayın Çiçek onları açıklıyor- Biz
bu kanunu görüştük, kabul ettik ve bunu Meclise sevk etmeye karar verdik.
diye hiçbir açıklamada bulunmadı arkadaşlar. 12 Ekimden
bahsediyorum. Böyle bir açıklaması yok. Bir gizleme oldu. Şimdi,
niye gizlediler bilmiyorum, onu sonunda sorarız, niye gizlendi?
Burada, tabii,
merak edilen konu bana göre şu olmalı: Bu kanun Bakanlar Kurulunda
görüşülürken neler konuşuldu? Yani, Bakanlar Kurulu üyeleri
-Sayın Adalet Bakanı da burada olmak üzere, çünkü kanunun
hazırlanmasında ev sahibi kendisi- neyi konuştular? 9 Ekimde
Abdullah Öcalanın avukatları vasıtasıyla vermiş
olduğu mesajlar o kurulda konuşuldu mu? Abdullah Öcalan ve
diğerlerinin yeniden yargılanması ile onların önlerinin
açılması için bu tasarıda birtakım hükümlerin yer
alması gerektiği konuşuldu mu? Onları kendileri biliyorlar,
biz bilmiyoruz.
Devam edelim
arkadaşlar. Daha sonra ne oldu? Bakanlar Kurulunda konuşulduktan
sonra bu konu, biliyorsunuz, bir hafta sonra Haburdan, Kuzey Irakdan, Mahmur
Kampından ve Kandilden -içinde çocuklar da vardı, 4 çocuk,
kadınlar vardı, ama teröristler de vardı- gelenler giriş
yaptılar, bir hafta sonra. 9 Ekim açıklama, 12 Ekim Bakanlar
Kurulunda görüşme, 19 Ekim kamptan insanlar geldiler. Tabii, Habur
Sınır Kapısında yaşanan o yüz karası tablo
birtakım değişiklerin olmasına neden oldu diye
düşünüyorum ve konuşulanlar değiştirilerek belki daha sonra
Meclise, Kasım ayının 10unda bu tasarı Bakanlar Kurulu
tarafından gönderildi. O arada, belki ilk görüşmede bazı
konuşulanlar daha sonra değiştirildi. Çünkü biz, komisyonda
konuşurken ısrarla Bundan terörist başı faydalanacak,
yeniden yargılanmayla ilgili olan sürecin içerisine girecek. dedik. Sayın
Bakan Hayır, olmaz. dedi, ama gelirken, tasarının içerisine
bunu koyarken birtakım maddelerle bunu engellediklerini söylemişti.
Değerli
arkadaşlar, daha sonra ne oldu? Komisyona geldi. Daha doğrusu Meclis
Başkanı tarafından Komisyona gönderildi ama bu arada,
anlaşılan o ki, herhâlde sözler yerine gelmedi,
konuşulanların bir kısmı bu tasarı içerisinde yerini
bulmadı ve farklı bir tablo yaşadık.
Değerli
arkadaşlar, az önce Sayın Bakan bir şey söyledi, burada sorulara
yanıt verirken dedi ki: Tam bu konu komisyonda görüşülecekti, Tokat
Reşadiyede -sanıyorum 7 Aralık idi- 7 Aralıkta 7 tane
askerimiz silahsız bir şekilde çarşı izninden dönerken
saldırıya uğradılar ve şehit oldular. Ya sanki Bu
tasarı görüşülecek de o nedenle bu saldırı oldu.
Ardından, yine Komisyonda görüşülme aşamasında da
saldırılar oldu. dedi.
Değerli
arkadaşlar, acaba şöyle olmuş olabilir mi, bir de bunu
düşünmek lazım: Verilen sözler yerine getirilmediği için o
askerler, o sözlerin karşılığında acaba
hayatlarını kaybetmiş olabilirler mi? diye de düşünmemiz
gerekir. Bunu da buradan ben soruyorum. Bunu da
arkadaşlarımızın düşünmesi gerekir.
Değerli
arkadaşlar, tabii süreç daha sonra çok farklı olarak işledi.
Çünkü o Habur Kapısında yaşanan olay gerçekten Türkiyede çok
büyük bir infial, çok büyük bir tepki toplamıştı. Ama bu tasarı,
Hükûmetin ilk aklında görüşürken, konuşurken çok farklı
gerekçelerle değerlendiriliyor değerli arkadaşlar; şu anda
karşımıza farklı geldi. Hem daha sonra, işte bizim
itirazlarımızla, o yeniden yargılanma, iadei muhakeme
dediğimiz konular çıkarıldı ama içine bazı
milletvekili arkadaşlarımızın teklifleriyle, Toplantı
ve Gösteri Kanunundaki değişiklikler sokuldu ve bugün, işte
güzel sözcüklerle kamuoyuna sunuluyor.
Ama değerli
arkadaşlar, bakın, çocuklarımız bu yasada
Ben
basını takip ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Dibek.
TURGUT DİBEK
(Devamla) Medyayı takip ediyorum, haberlerde ilk sırada.
İşte, taş atan çocuklar. Çocuklarla ilgili efendim kanun
görüşülecek. İlginin ne kadar olduğunu işte, bilmiyorum,
kameralar gösterirse bakarlar. Fakat, çocuklarla ilgili olarak bu yasa
tasarısında da çok ciddi sıkıntılarımız var.
Tabii,
çocuklarımızı korumamız gerekiyor. Rakamlar verildi
değerli arkadaşlarım. Ama o kadar çok çocuğumuz mağdur
durumda ki, bazı suçlar için bir düzenleme getiriyoruz ama onun
dışındaki suçlar için çocuklarımızın
mağduriyeti devam ediyor Türkiyede.
Değerli
arkadaşlar, ben geçtiğimiz günlerde bir önerge vermiştim
-Aslında konuya biraz daha belki önergelerde söz alırsam devam
edeceğim- Türkiyede yaşayan çocukların kaçı sokakta
yaşıyor, kaçı çalıştırılıyor, kaçı
dilendiriliyor diye. Sayın Millî Eğitim Bakanı bana yanıt
göndermiş. -Basında da yer aldı bunlar- Diyor ki: 4.600
civarı çocuk sokakta yaşıyor, daha doğrusu
çalıştırılıyor, 112 çocuk sokakta dilendiriliyor.
Yani rakamlar 100 kişi değerli arkadaşlar, 112 çocuk da sokakta
sahipsiz bir şekilde dolaşıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Dibek, teşekkür ediyorum.
TURGUT DİBEK
(Devamla) Değerli arkadaşlar, süre de yetmedi ama Sayın
Başkanım, evet, cümlemi tamamlıyorum.
Şunu
anlatmak istiyorum: Verilen rakamlar, koskoca 75 milyonluk Türkiyede 100
çocuk sokakta dileniyor. diye geldi değerli arkadaşlar, 108 çocuk
sokakta yaşıyor, evi yok. diye geldi, 4 bin çocuk da sokakta
çalıştırılıyor. diye geldi. Türkiyeden bahsediyorum.
Çocuklara sahip çıkalım da Hükûmet bu konuda ne kadar samimi, ne
kadar gerçekçi? Bunları da sizlerin takdirine sunmak istiyorum.
Sayın
Bakanın da, Sayın Başkanın da hoşgörüsüne
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Dibek.
Bölüm üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen İzmir Milletvekili
Şenol Bal.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MİLLİYETÇİ
HAREKET PARTİSİ GRUBU ADINA ŞENOL BAL (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Çukurcada bugün vermiş olduğumuz 7 şehidimize
Allahtan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı, dün
de yine mayın tuzağına düşen 12 vatan evladına
Allahtan acil şifalar diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, özellikle son yıllarda bölücü terör örgütü ve
yandaşlarının eylemlerinde sahaya sürdükleri çocuk
sayısı giderek artıyor. Bu eylemlerde altı-sekiz yaş
grubu arası çocukların bile kullanılması gerçekten
inanılmaz bir vahşet ve insanlık dışı ilkel bir anlayış.
Çocukların ellerine taş, patlayıcı madde vererek sözde
sonuç almaya yönelik, bu çocukları şiddet ortamına
sürükleyenlerden mutlaka hesap sorulmalıdır. Bu çocukları
sokağa itenler aileyse ailesine, bölücü etnik terör mensubu ve
yandaşları ise onlara bunun faturası ödetilmelidir. Eylemlerde
kullanılan çocuk yapısı, kontrol edilemeyen bir hâl
almıştır değerli milletvekilleri. Aynı anda
çeşitli bölgelerde çocuklar fütursuzca alana çıkıp, barikatlar
kurup, ateş yakıp, taş atıyorlar. Bu, çocuk işi midir?
Bu çocukların bu şekilde şiddet ve çatışma
ortamının içinde kullanılması, panzerlerin önüne
atılması, çocuk haklarına ve temelde insan haklarına
aykırı değil midir? Son gösterilerde yakalanan çocuklar,
ellerine taşların kimin tarafından verildiğini itiraf etti.
Sayın
milletvekilleri, ilk önce çocukların neden sokak eylemlerinde
kullanıldığını değerlendirmezsek alınan
kararlar, hafifletici cezayı içeren yasalar meseleyi çözmez, hatta daha da
çözülmez bir hâle getirir. Çocuklar neden sokak eylemlerinde kullanılıyor?
Birincisi: Bölücü
terör örgütü ve onun siyasi uzantısı, devlete meydan okuma
eylemlerini gerçekleştirdiği sokaklarda değişik yaş
grubunu oluşturan çocuklara bir nevi kendi ilkel
anlayışlarına uygun eğitim ve staj yaptırarak, terör
örgütüne katılımın temelini hazırlıyor ve
tabanını canlı tutuyor.
İkincisi:
Bölücü terör, kamu vicdanında duyguların sömürülmesinde
çocukları biçilmiş kaftan olarak görüyor.
Üçüncüsü: Ceza
kanunlarımızın çocuklar için büyüklere göre hafifletici maddeler
içermesi nedeniyle, hedefe gidilen yolda çocuklar istismar edilerek etnik
bölücülüğün reklamı yapılıyor.
Bir
kısım yazardan stratejistlere kadar birçok
sanatçısının içinde yer aldığı Adalet
Çağrıcıları isimli bir platformun ve birçok STKnın
hiç durmadan bu çocukların cezalandırılmalarına ve
yargılanmalarına karşı düzenledikleri toplantılar,
acaba kimin işine yarıyor? Bu STKlar, bölücü terör örgütünün
yandaşlarıyla kol kola girerek basın toplantıları
düzenliyor, güya bu çocukların haklarını savunuyor. Bir defa da
bu STK ve yazarların, bu çocukları alana sürenleri kınayan, bu
çocuklara taş ve molotof attırılmaması için
toplantılar düzenlediğini ne gördüm ne de işittim. Bu
çocukların kullanılmasını, istismar edilmesini neden
kınamıyorlar, neden acaba etnik bölücülüğe dolaylı veya
dolaysız destek veriyorlar? Gazete köşelerinde ahkâm kesenler, bu STK
ve platformlardaki büyük insan hakları savunucuları ve oy
avcılığı yapan siyasiler bu çocukların yok
edildiğini, geleceklerinin karartıldığını
görmüyorlar mı?
Sayın
milletvekilleri, son yıllarda, silahlı bölücü terör eylemlerine
paralel olarak sokakları ve caddeleri
de eylem alanı olarak seçmiş ve sivil itaatsizlik
adını verdiği ayaklanma ve taşkınlıklarla
kalkışma provaları yapılmaktadır ve bu gösterilerde
çocuklar ve gençler de kullanılmaktadır.
Anayasamızı
ve kanunlarımızı bir kenara koyalım çünkü uygulanmıyor
ülkemizde, Birleşmiş Milletler 2625 sayılı Devletler Hukuku
Bildirisinde rejimi demokrasi olan bir ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi
birliğini bozmak için bırakın terörist şiddete
başvurmak herhangi bir eylem, örneğin sivil itaatsizlik bile
yasaktır. Halkın tümünü temsil eden bir hükûmete sahip olan bir
ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğini tahrip edici hiçbir
eylem yapılamaz.
Soruyorum
değerli milletvekilleri: Devletimiz nerededir? Bu yöremizde bu olaylar
olurken koordinatör İçişleri Bakanı nasıl o koltukta
oturabiliyor? Gelişmeler olağan gelişmeler midir? Neden bu
olayları önleyemediği ortadayken Sayın Bakan istifa etmiyor,
Türk devletine tehdit üstüne tehdit yağdırılıyor.
İçişleri Bakanının taviz verilemeyeceğini
söylediği temel değerlerimiz ayaklar altında. Ne diyordu
Sayın Bakan o ilk açılımın ilk günlerinde? Hiç kimse resmî
dilin Türkçe olduğunu, bayrağımızın ay
yıldızlı bayrak olduğunu, millî marşımızın
İstiklal Marşı olduğunu tartışmıyor.
diyordu. Öyle mi Sayın Bakan? O gösteri ve yürüyüşlerde veya
toplantılarda nerede bayrağımız, nerede İstiklal
Marşımız, nerede Türkçemiz? Bölücü terör o yöre
vatandaşlarımızı sindirirken, baskılarken, cam çerçeve
indirirken, kepenkler zorla kapattırılırken, insanlar korkudan
yürüyüşlere zorlanırken, çocuklar alana sürüklenirken,
İmralı canisinin posterleri taşınıp bölücü sloganlar
atılırken, paçavralar bayrak diye taşınırken devlet
olarak bu eylemleri önleyemezseniz, o yörede yaşayan
vatandaşlarımıza devletin varlığını ve
şefkatli gücünü hissettiremezseniz niçin varsınız? Acaba,
çarpık demokrasi anlayışınız yüzünden mi bunlar
yaşanıyor?
Bu yasa
tasarısını ve teklifini getirirken sadece o bölgeden
alacağınız oy hesabına mı kilitlendiniz?
Bu
çocukların durumunu değerlendirirken sorunun sadece hukuki
olmadığını görmüyor musunuz? Konunun adli, siyasi ve sosyal
yönlerini enine boyuna değerlendirdiniz mi?
Bu yasanın
geçmesiyle sokaklara dökülecek çocuk sayısında ve yaş ortalamasında
artış olursa bunun hesabını nasıl vereceksiniz? Bu
yasa tasarısı bu şekilde Meclisten çıkmamalıdır
değerli milletvekilleri.
Özellikle son bir
yıldır, yıkım projesi olan açılımla etnik terör
ve bölücü terör daha da palazlanmış ve daha da azmıştır,
üstelik meşru hâle gelmek üzeredir.
Valilerin
münferit tedbirleri, emniyet mensuplarının top, şeker
dağıtması, çocuklarla arada bir sarmaş dolaş oyun
oynaması dışında ne yaptınız?
Bu konuda neyi
önlediniz de, ne tedbir aldınız da şimdi yasal değişiklik
yapıyorsunuz? Bölücü terör ve ona çanak tutan STKların istekleri ve
dış baskıların neticesinde yasal değişiklik
yapılmasına mı karar verdiniz?
Samimi olarak
söyleyin: Siz, bu yasa değişikliğini kaldırılan el
sayısının çokluğuna göre geçirdikten sonra bu sorunun
çözüleceğine ve biteceğine inanıyor musunuz?
Bu problemlerin
giderek artacağı ortada değil mi sayın milletvekilleri? Bu
çocukları suça yöneltenlere verilecek cezalar
artırılmadıkça, bu provokatif gösteriler önlenmedikçe sorun
çözümsüzdür ve giderek artacaktır çünkü istenilen budur.
Bir yandan
milletimize terörle mücadele kararlılığında olduğunun
imajını vermeye çalışacaksanız, kapı kapı
dolaşıp sözde çare arayacaksınız, bir yandan da
Açılıma devam. diyerek etnik bölücülere selam
çakacaksınız. Lütfen bu takiyeden vazgeçin.
Bu kanun
tasarısının 1 ve 2nci maddeleri 2911 sayılı
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda değişikliği
öngörüyor. Bu değişiklikler çocuklardan daha çok yasa
dışı gösteri yapan ve silah ve benzeri araçları üzerinde
taşıyanlara af niteliğindedir. Kimi kandırıyorsunuz!
Çocukların arkasına saklanarak yetişkinlerin
faydalanacağı hükümleri getirerek sözde terörle mücadele edeceksiniz,
öyle mi?
Terör bitmeden,
ülke yangın yerindeyken bu konuda alınacak hafifletici müeyyidelerin
yanında olmayacağımızı ilan ediyoruz.
Yaptığınız
her uygulama ve verdiğiniz her taviz yenisini ortaya çıkarıyor
çünkü konu insan haklarıyla ve demokrasiyle ilgili değil. Başka
suçsuz, günahsız insanların yaşama hakkını, özgür olma
hakkını, serbestçe mahallesinde, caddesinde gezip
dolaşmasını, dükkânını bismillahla gönül
rahatlığıyla açmasını engelleyen bu provokatif olaylar
ve şantajlar yüzünden o yöre insanının hakları gasp edilmiyor
mu? O yöre insanımız terör örgütüne mahkûm edilmiyor mu? O yörede çalışan
kamu görevlilerinin yaşama ve özgürce görevlerini yapabilme hakkı
gasp edilmiyor mu? Okuluna gitmek isteyen, hayallerini gerçekleştirmek
isteyen, mahallesinde özgürce top oynamak isteyen, çocukluğunu
yaşamak isteyen çoğunluk diğer çocukların hakları gasp
edilmiyor mu? Buna kimin hakkı var değerli milletvekilleri?
Neden devlet
vardır?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ŞENOL BAL
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Kamu düzeni ve
güvenliğini sağlamak için devleti idare etmesi gereken Hükûmet
neredesin? Bizim güzel bir Türk atasözümüz vardır değerli
milletvekilleri: Ya devlet başa ya kuzgun leşe.
Sayın
milletvekilleri, bugüne kadar terör örgütünce bu çocukların suça
itilmesine karşın hiçbir önlem almayan, azmettirenleri yakalayıp
cezalandırmayan, çocukların cezalarını örgütün etki
alanı dışında tam bir eğitim kompleksi hâline
dönüştürerek infaz kurumlarında rehabilite ederek infaz etmeyen, çocukları
ucuz bir propaganda konusu olarak düşünen bir iktidarla karşı
karşıyayız. Bu yüzden, kararlılıkla, topyekûn terörle
mücadeleyi başlatın. Türk milletine bu açılım garabetinden
vazgeçtiğinizi açıklayın ve özür dileyin. Bu arada, çocuk suçluluğu
meselelerini teröristlere yandaş olmayan, taraf olmayan uzmanlarla
değerlendirin ve gerekli kurumları oluşturun, biz de o zaman
yanınızda olalım.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına bölüm üzerinde söz isteyen
Sırrı Sakık, Muş Milletvekili. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
ben de Barış ve Demokrasi Partisi adına buradayım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bu
konuda söylenmedik söz kalmadı ama sorun yerli yerinde duruyor. Bugün
burada görüşülmekte olunan bu yasa, aslında uluslararası arenada
hiçbir yerde, bu Terörle Mücadele Yasası, çocuklarla ilgili
uygulanmıyor, sadece bu ülkede uygulanıyor. Şimdi bunu bir lütuf
olarak sunuyoruz topluma. Oysaki sorunun çözümü için burada Barış ve
Demokrasi Partisinin bütün yöneticileri, bütün milletvekilleri kamuoyuyla
sürekli paylaşıyorlar. Sorunun çözümü için gerçekten bir halkı
terörist ilan eden, terörize eden bu Terörle Mücadele Yasasının
kökten değişmesi gerekir. Bir halkı yok sayan, Anayasada ve
yasalarda yok sayan bu yasaların ve bu antidemokratik yasaların
ortadan kaldırılması gerekir. Şimdi, biz, burada geçici
olarak belki bir iyileşme sürecini bu akşam birlikte
yaşayacağız ama sorun yerli yerinde kaldığı
müddetçe yine bu tür sorunlarla karşı karşıya
kalacağız. Neden çocuklar bu noktada, bu çocuklar niye bu noktaya
geldi; hiçbirimiz bir gün araştırmadık ve bununla ilgili topluma
bir şey sunmadık. Yani bu çocuklar acı dolu yıllar
yaşadılar, aileleri yaşadı, hepsinin ailesinden ya toprakta
olan var ya dağda olan var veyahut da cezaevinde olanlar var ve siz gidip,
o çocukların, o ailelerin evini barkını 1993 yılında
devletin güvenlik güçleri gidip yerle bir etti ve onların büyük bir
kısmını alıp alanlara, sokaklara, varoşlara ve
çocukların diline, kimliğine, kültürüne gem vurdunuz. Şair
Murathan Mungan diyor ki: Biz öksüz savaş çocukları gibiyiz/Enkazlar
arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları
gibiyiz. İşte Kürt çocukları öksüz ve yoksul savaş
çocuklarıdır. Onlar enkazlar arasında kaybolan dilini,
kültürünü, kimliğini arıyor, haksızlığa
karşı başkaldırıyor. Bu ülkede adaletin
olmadığını o çocuklara uygulanan politikalarla bir kez daha
biz görüyoruz.
Şimdi
başta da belirttim, Terörle Mücadele Yasası çocuğundan
kadınına, yaşlısına, herkesi terörist ilan eden bir
yasa ve Kürt sorununun çözümüyle ilgili kim ki düşüncesini ifade ediyorsa,
ister Türkiye demokrasi güçlerinden ister Kürtlerden, herkes bu yasadan mahkûm
oluyor ve bugün Parlamentoda bulunan Barış ve Demokrasi Partisinin 20
milletvekili iki bin yıl cezayla cezalandırılmak isteniyor.
İşte eğer siz sorunu çözmek istiyorsanız buradan
başlamanız gerekir. Buradan başlayabilirsek biz sorunları
çözebiliriz. Ama ne yazık ki sorunun çözümüyle ilgili gerçekten topluma
sunduğumuz bir şey yok. Çünkü Kürt sorunu acımasız
siyasetin kurbanıdır, siyasetin rantı olmuştur. Burada
birçok partinin temsilcilerini görüyoruz, Kürt sorunundan nemalanmaya çalışıyorlar,
şiddetten pay almaya çalışıyorlar. Şimdi Kürt sorunu
bu ülkede acımasız bir şekilde siyasetin kurbanı
olmuştur. Çünkü herkesin vicdanında Kürtlere haksızlık
edildiğini ikili, üçlü sohbetlerde biliyoruz ama sorun oylara
dönüştüğünde herkes çıkıp Kürtlerden nemalanarak iktidarlar
yaratmaya çalışıyor. Onun için, Başbakanın zaman zaman
çıkıp bizim şiddetten nemalandığımızı
söylemesini gerçekten izah etmekte zorlanıyoruz. Biz bu işin
mağdurlarıyız. Mağdurlar kandan ve şiddetten
nemalanmazlar. Sayın Başbakan biliyor ki, bu mücadelede hepimiz,
yanı başımızda onlarca arkadaşımızı
kaybettik ama bu özgürlük mücadelesinde yolumuza devam ettik.
Bugün Sayın
Başbakan grup konuşmasında yine 12 Eylülle ilgili sözleri
gündeme getirirken gözleri yaşardı. Sayın Başbakanı ve
grubunu bilmem, ama ben -birçok arkadaşımızı tanıyorum
Parlamentoda- 12 Eylül gecesi saat 04.00-05.00te yatağımdan
kaldırılarak gözaltına alınanlardan biriyim. Sizin ne kadar
12 Eylül mağduru olduğunuzu bilmiyoruz. Eğer siz 12 Eylül mağduru
ve 12 Eylülden hesap soracaksanız, 12 Eylül yasası, 12 Eylül
Anayasası o ihtilalci generallerin ruhuyla doludur. O 12 Eylül
Anayasasının başlangıç maddesi retçidir, tekçidir,
Türkçüdür, inkârcıdır. Yüreğiniz yetiyorsa, sorunu çözmek
istiyorsanız oradan başlamalıydınız. Ama buna
yüreğiniz yetmiyor. Bunu çözmek istemiyorsunuz. Siz 12 Eylül
Anayasasının ömrünü uzatmak için Anayasayı yamalayarak bir
müddet daha Anayasadan nemalanmaya çalışıyorsunuz ve size
söyledik sevgili arkadaşlarım, eğer gerçekten 12 Eylül Anayasasına
karşıysanız, hodri meydan! 12 Eylül Anayasasına hep
birlikte karşı koyalım. Ama 12 Eylül Anayasasının
yanında 12 Eylül yasaları vardır. Bunlar Siyasi Partiler
Yasasıdır, bunlar Seçim Kanunudur, bunlar sizin
çıkardığınız terörle mücadele yasalarıdır,
bunlar hazinedir. Bunları değiştirin, ama hayır, siz oradan
nemalanmaya çalışıyorsunuz. Siz niye Siyasi Partiler Yasası
ve Seçim Kanununu değiştirmiyorsunuz? Çünkü diktatörlüğü
bırakmak istemiyor Genel Başkanınız. Siz 12 Eylül yasalarının
getirdiği yüzde 10luk barajı niye kaldırmıyorsunuz? Çünkü
buraya Türkiye demokrasi güçleri ve Kürtler güçlü bir şekilde gelmesinler
Bir taraftan açılımdan bahsediyorsunuz, Demokratik zeminlerin önünü
açalım. diyorsunuz, bir taraftan demokratik zeminin önünü tıkamaya
çalışıyorsunuz, dağdakileri öldürmeye, ovada siyaset
yapanları da cezaevine doğru
E, peki, biz nasıl çözeceğiz?
Nasıl bu sorunlarımızı birlikte masaya
yatıracağız? Çıkıp burada sürekli morg
rakamcılığı yapıyoruz. Şuradan şu kadar,
buradan bu kadar öldü! Ölenlerin hepsinin acısını
yüreğimizde hissediyoruz. Artık siyaset dünyasına morg
rakamcılığı yakışmıyor. Çıkıp
sorunun özüyle ilgili oturup konuşmalıyız. Nerede
yanlış yaptık, nerede eksik yaptık, nasıl çözebiliriz
onu masaya yatırmalıyız.
Sayın
Başbakan bizimle görüşmediğini, geçen dönem yine 29 Mayıs
2009da da Demokratik Toplum Partisiyle görüşmemenin nedenini şöyle
Efendim, o tarihte Çukurcada 8 askerin mayına basarak
yaşamını yitirdiğini söylemişti ve Demokratik Toplum
Partisiyle, yöneticileriyle görüşmedi ve arkasından Van askerî
savcının iddiası, bazı generallerin o mayını
nasıl döşediğini hepimiz birlikte biliyoruz. Şimdi
Başbakan çıkıp buna ne diyecek? Şimdi de Başbakan
değişik kesimlerle görüşüyor, bizimle görüşmüyor. Yine
diyor ki
Sayın Başkanımızın sunduğu bir CDde,
evet CDde, insanlığa karşı suç işlenmiştir. Ölen
gerillaların cesetleri paramparça edilmiştir. Buraya getirmedim,
Türkiyeyi germek istemiyoruz. İnsanlığa karşı suç
işlenmiştir ve o bedenler paramparça edilmiştir. Bu, ne
İslam hukukunda var ne evrensel hukukta var ne de kendi hukukumuzda var.
Şimdi Sayın Başbakana biz bunu aktarmayıp da kime
aktaracağız? Siz Başbakansınız, insanlığa
karşı suç işleniyorsa bunu size aktaracağız çünkü siz
2007 seçimleri sonrası çıktınız, dediniz ki: Ben yüzde
47nin değil, bütün Türkiyenin Başbakanıyım. Ama o gün
yaptığınız konuşmada bizim Başbakanımız
olmadığını kendiniz itiraf ettiniz. Peki, bu mantıkla
bu sorun nasıl çözülebilir?
Şimdi dönüp
bize avukat diyorsunuz. Evet, biz insanlığın
avukatıyız, halkımızın avukatıyız.
İnsanlığa karşı suç işleniyorsa bunun
avukatlığını yapmak bizim boynumuzun borcudur. Biz,
halkımızla böyle bir sözleşmemiz var, onun için buradayız;
Sayın Başbakan da bunu iyi bilmelidir.
Şimdi, 12
Eylülü
Gerçekten, 12 Eylülden hesap sorulacaksa bir bütünüyle sorulmalıdır
ama bizim görebildiğimiz kadarıyla, 12 Eylülle bir hesaplaşma
değil
Evet, Millî Birlik Projesi dedikleri projenin Kürtlere
karşı bir millî proje oluşturduğunu, yeniden bir savaş
cephesinin açıldığının bir göstergesidir. Onun için,
eğer Sayın Başbakan bu savaş cephesiyle ilgili bizimle
konuşmadığını söylüyorsa doğrudur,
konuşmamalıdır, zaten kapılarımız
kapalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Savaşla ilgili bizim bir tek görüşmemiz Sayın
Başbakanla olmaz. Biz oturur, yasalar ve Anayasa düzeyinde Kürt
kimliğinin kabulünü, bu ülkede akan kanı durdurtmak isteriz. Onunla
ilgili otururuz, konuşuruz. Biz savaşın paslı dilini oturup
konuşmayız ve Sayın Başbakan yeni bir ordu
oluşturacağını
Kimileri diyor ki, işte, efendim,
geçmişte bıyıkları sarkık olanlar olmayacak. Kimileri
diyor ki, badem ve fındık bıyıklılar
Sevgili
arkadaşlar, biz biliriz; ister bıyıklar sarkık olsun ister
badem ister fındıklı olsun ister de bıyıksızlar
olsun, sorun Kürtler olunca ulusal ittifakın olduğunu hep biliyoruz,
hayat bunu hepimize gösterdi ama bu ittifaklarla da sorunun çözülmediğini
biliyoruz. O vesileyle, çözümsüzlükte dayatmanın Türkiyeye hiçbir
yararı yoktur. Denenmemiş yol, yöntemleri hep birlikte
değerlendirmeliyiz. Kürt sorununu bir rant sorunu olmaktan
çıkarmalıyız, siyasetin acımasız şekilde ranta
dönüştürdüğü sorun olmaktan çıkarmalıyız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK
(Devamla) - Parlamentonun da görevi budur.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Birinci bölüm
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz isteyen Mehmet Emin Ekmen, Batman
Milletvekili
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 526 sıra sayılı
tasarının birinci bölümü üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinize saygıyla selamlarım.
Bugün,
doğrusu burada söze başlarken birçok
arkadaşımızın yaptığı gibi şehit askerlerimize
ve son bir buçuk aydır artan terör ve şiddet dalgasıyla
hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza rahmet
dileyerek başlamak istiyorum ve kamuoyu, özellikle son bir yılda
başlayan bir demokratikleşme hamlesi, insan hakları ve hukuk
eksenli çalışmalarla birlikte artan şiddet dalgasının,
artan terör olaylarının ve bu artan olaylarla birlikte güvenlik
eksenli kaygıların öne çıkması hukukun,
barışın ve demokarisinin dilinin de gölgelenmesi ve bu sonucun
da kime nasıl fayda veya zarar sağladığını da
yerinde bir şekilde takdir ettiğini düşünmekteyim.
Arkadaşlar,
bugün bu memleketin çocuklarına dair bir konuyu konuşuyoruz burada ve
ben birçok konuşmacımızın konuya değişik
boyutlarıyla bakıyor olmasını görmeme rağmen, bu
sorunun Türkiyenin son otuz yılından bağımsız bir
şekilde, âdeta lokal bir vakaymış gibi değerlendirilmeye
çalışıldığını da üzülerek görüyorum.
Arkadaşlar, aslında kökleri yüz yılı bulan ve Türkiyedeki
farklı inançları, kültürleri ve etnik kökenleri inkâr temelinde
kurulu tek tip vatandaş anlayışının ürünü olan bugünkü
bu sorun, maalesef, geldiğimiz noktada hepimizin, hep birlikte, bugüne
kadar denenmiş bütün mücadelelerin tecrübelerinden de faydalanarak
nasıl çözüm üreteceğimizi tartışmamız gerekirken bu
ülkenin emekli kuvvet komutanları, bu ülkenin görevdeki Genelkurmay
Başkanı Biz bu örgütle otuz yıldır mücadele ediyoruz, 6
kere bu örgütü silahlı olarak yendik ama bunun farklı sebepleri
vardır ve iktidarlar hukuki, siyasi, ekonomik ve sosyal tedbirleri
almalıdır. derken biz yine bugün bu kürsüde OHALin geri
getirilmesini, idamların geri getirilmesini ve buna benzer denenmiş
ama sonuç alınmamış bütün yöntemleri tekrar
tartışıyorsak burada yanlış giden bir şey
olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Arkadaşlar,
bu çocukların sorununa çözüm getiren bu yasa teklifi, insani, hukuki ve
siyasi açıdan doğru bir tekliftir. İsterseniz
vicdanlarımıza seslenip insani boyutuyla bu konuyu
değerlendirelim, isterseniz olaylara ve kişilere bakmadan, salt
evrensel hukuk sistemi, salt ulusal hukuk sistemimiz ile konuya bakalım,
isterseniz de siyasi açıdan konuyu değerlendirelim, bu konunun
çözümüne yönelik gelen bu yasanın doğru olduğu kanaatindeyim.
Her şeyden
önce şunu kabul etmemiz gerekiyor ki: 2006 yılından sonra
çocukların bu olaylarda kullanılıyor olmasını
görüyoruz ve bunun bilinçli bir taktik, bilinçli bir yönelim olduğunu da
tespit etmemiz gerekiyor. 2006 yılında, tıpkı bugün
olduğu gibi, güvenlik kaygılarının ciddi şekilde öne
çıktığı bir dönemde TMK ve TCKda ve ilgili yasalarda
yapılan değişikliklerden sonra arttırılan cezalar
birileri açısından kullanılabilir bir alan oluşturdu ve bu
çocuklar 2006 yılından sonra bu olaylarda artan bir yoğunlukla
kullanılmaya başlandılar ve 2006 yılından önce -Batman
Emniyet Müdürlüğünün resmî rakamlarıyla söylüyorum- Batmanda bir
yıl boyunca olaylara katılan çocuk sayısı 18 iken 2007
yılında bu sayı 36, 2008 yılında 74, 2009da 180 ve
2010 yılında 500e yaklaşan bir rakama
ulaşmıştır. O zaman burada durup şunu
düşünmeliyiz.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Mehmet, kim yaptı? 2006da kim vardı?
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) - Rıdvan Bey de
burada ifade etti, kimler yapıyorsa devletin emniyet ve hukuk sistemi buna
ilişkin çalışmasını yürütüyor. Her gün onlarca insan
emniyete çıkartılıyor, adliyeye çıkartılıyor ve
bu yargılamaların da kimi zaman siyasi yönlerle
yapıldığı eleştirileri de gündeme getiriliyor.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) 2006da bu yasayı kim yaptı? Siz yaptınız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kendisi yaptı.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Siz yaptınız.
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Şimdi, eğer ağırlaştırılan
cezalar bir çözüm olmuş olsaydı, bizim 2006da 18 olan çocuk
katılımcı sayısını 2007de sıfıra
indirmemiz gerekirdi.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Mehmet Bey, 2006da bu yasayı kim yaptı, lütfen söyler
misiniz?
BENGİ YILDIZ
(Batman) O yasayı kim yaptı? diyor Emin.
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) - Ama maalesef her yıl bu rakam katlanarak arttı
çünkü ortaya mağduriyetler çıktı. Bugün hepimiz Diyarbakır
Askerî Cezaevinin PKKnın büyümesinde nasıl bir ivme kattığını
kabul ediyorsak bugün yargılanan 4 bine yakın bu çocuğumuza
yönelik olarak yapamayacağımız, yapmayacağımız
bir düzenlemenin de bu olaya, bu boyuta yeni bir ivme
kazandıracağını kabul etmemiz gerekiyor.
Bakın
arkadaşlar, çocuklardan bahsediyoruz ve bu on altı, en yedi
yaşındaki çocuklar İstanbulda Taksim Meydanında veya
Ankarada Kızılay Meydanında eylem yapmaya gitmiyorlar, bunlar
günlük doğal yaşamlarını devam ettirdikleri mahalle
aralarında ve sokaklarında örgütlenen eylemlerin içerisinde bir
şekilde kendilerini buluyorlar. Bunların arasında bilinçli
olarak katılan yok mudur? Vardır. Ama bilinçli olarak katılan
çocuklarımızın ailelerinin hangi acıları
yaşadığını, hangi süreçlerden geldiklerini, birinci
derece yakınlarını nasıl kaybettiklerini ve hangi
acılı ortamlarda büyüdüklerini de göz önüne
aldığımızda aslında onların
katılımını da bir şekilde yorumlayabiliriz.
Ama bugün
çocuklarımızın birçoğunun ifadesinde kendilerini bir
şekilde olayların içinde buldukları açık bir şekilde
gözüküyor. Bakın, Batmanlı bir kızcağız Berivan ile bu
süreç bir noktada sembolleşti. Aynı şekilde de Heybun
adındaki bir kızcağızın dışarıda
kendileriyle ilgilenen büyüklerine gönderdikleri mektuplarda şöyle bir
cümle geçiyor: Ben böyle bir yeri hiç hayal etmemiştim. Çocukluğumu
dört duvar arasında nasıl geçireceğim? Yani siz bu çocukta bir
terörist tipolojisi görüyor musunuz arkadaşlar?
Bizim hukuk
sistemimiz açısından da bu değişiklik doğrudur.
Bakın, bugün dağda bu gece bir terörist yakalansa, Terörle Mücadele
Kanununa göre, Türk Ceza Kanununa göre buna vereceğimiz ceza yedi buçuk
yıl ama bu çocuk bilinçli veya bilinçsiz şehirde bir eylemin içinde
kendini buluyor, aldığı ceza on üç buçuk yıl.
Yine bir örgüt
mensubu herhangi bir operasyon olmaksızın kendi iradesiyle gelip Ben
güvenlik güçlerine teslim oluyorum. derse 221inci maddeye göre hiçbir ceza
almıyor ama bu çocuklar ağlıyorlar, sızlıyorlar,
pişmanlık içerisinde bulunuyorlar ve ne yaptıklarının
farkında olmayan bir tablo çiziyorlar ama Sen bir kere bu hatayı
işledin, sana on üç buçuk yıl ceza vereceğiz. diyor bizim
sistemimiz. Bu ceza
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) İktidara söyleyin de değiştirsinler!
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Şu anda değiştiriyoruz gördüğünüz gibi.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sekiz senedir neredeydiniz?
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Bu, ceza adaleti açısından da doğru
değildir ve bu ceza adaletsizliğine sebebiyet Yargıtay Ceza
Genel Kurulunun bir kararıdır.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Bu kadar şehit verilmesini mi bekliyordunuz ya da bu
kadar çok çocuğun tutuklanmasını mı bekliyordunuz?
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Yargıtay Ceza Genel Kurulu vermiş olduğu
kararla bu çocukların aynı anda dört ayrı fiilden
cezalandırılmalarının önünü açmıştır.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) - Aklınız başınıza yeni mi geldi?
Birileri akıl mı verdi? Talimat mı aldınız?
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Arkadaşlar, biz bu çocuklarımızı kazanmak
zorundayız.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) 2002yle karşılaştırsanız ya!
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Bu çocuklarımızı önce kendilerine, sonra
ailelerine, sonra çevrelerine, toplumlarına, milletine ve vatanına,
devletine saygılı, siyasi düşüncelerini hukuk ve demokrasi
zemininde yol arayan çocuklar olarak değerlendirmek zorundayız ve
bakın, Bu çocuklara yönelik olarak hiçbir şey yapılmıyor.
deniliyor. Hâlbuki Batman Valiliğinin bu sürecin başından beri
yürüttüğü bir çalışma var
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Ciklet dağıtıyorsunuz.
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) -
ve bu çocuklarımıza yönelik olarak Vali
Yardımcısı başkanlığında sosyal hizmetler
uzmanı, psikolog ve pedagoglardan oluşan 10 kişilik bir heyet
çocukları tek tek evinde ziyaret ediyor ve bu çocuklara -aileleriyle
görüşüyor- sosyal imkânlar, demokratik imkânlar hazırlanıyor
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) O imkânlar neler, söyler misin?
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla)
ve bunların neticesinde, bugün, basketbol
turnuvasından futbol turnuvasına, iş edindirmeden model uçak
kurslarına, İzcilik Federasyonunun çalışmalarından
bilgisayar kurslarına kadar SODES ve SYDV aracılığıyla
birçok katkı sunuluyor ve bakın, size bir çarpıcı rakam
daha vermek istiyorum.
BENGİ YILDIZ
(Batman) Ailelere iş bulun, aş bulun.
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Yargılanan 4 bine yakın çocuktan bahsediyoruz ama
bu 4 bine yakın çocuk arasında ikinci kez bu olaylara katılan
çocuk sayısı 10dan daha aşağıdadır.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Bu işi çözmek istemiyorsunuz o zaman. Baştan bu
çocuklar için önlem alsanız ya!
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Gerek bölge baroları gerekse de
arkadaşlarımız, yapmış oldukları
çalışmalarda on vaka bile tespit edememiş durumdadırlar.
Arkadaşlar,
birileri Bu sorunun çözmenin yolu, bu insanlara dillerini
unutturmamızdır. dedi. Bu memlekette insanlar -trajiktir ama- sadece
Kürtüm. dedikleri için dokuz yıl ceza aldılar. Eğer yüksek
verilen cezalar bir çözüm olmuş olsa idi
Bugüne kadar bu yönde hukuk
içinde, hukuk dışında her türlü yöntem denenmiştir ve
hiçbir şekilde bir sonuç alınmamıştır.
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Mehmet Emin, 2002 yılını
değerlendir bir.
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Biz, on beş yıl ceza yiyen bir çocuğu,
tutuklandığı zaman, cezaevine girip çıktıktan sonra,
bu memlekette hukuk sınırları içerisinde, demokrasi
sınırları içerisinde nasıl tutacağız Allah
aşkına? Bu konuda fikri olan var mı?
YILMAZ TANKUT
(Adana) Kaldırın cezaların hepsini, kaldırın!
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) On beş yıl ceza yiyen bir çocuk, bu çocuk bu
devlette, bu hukukta, bu sistem içerisinde nasıl bir adalet
anlayışına
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Konya)
Bataklığı kurutacaksın, bataklığı, suça
itenleri
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) - Siz iktidara geldiğinizde o çocuklar on
yaşındaydı, on! Önlemini alsaydınız
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Biz iktidara geldiğimizde on yaşındaydı o
çocuklar ama bunun kökeni ta İttihat Terakkiye dayanıyor, ta tek
tipçi, ırkçı Jön Türk anlayışına dayanıyor ve
sizin iktidarınız döneminde de bu konuda neler
yapıldığını herkes çok güzel bir şekilde yerinde
biliyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Senin cumhuriyetle hesaplaşman mı var? Açıkça
söylesene!
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) - Bir de arkadaşlar, bir şeye daha değinmek
istiyorum: İnsanların vicdanına seslenirseniz, insanların
adalet duygusuna seslenirseniz her zaman cevap alırsınız.
Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları diye bir örgüt,
dindarıyla Marksistiyle, inançlısıyla inançsızıyla,
Türküyle Kürtüyle, doğulusuyla batılısıyla bir hareket
başlattı ve âdeta iğneyle kuyu kazarak insanların
vicdanına seslendi ve bu Hükûmet bu sesi duydu, bu sorunu fark etti.
AYLA AKAT ATA
(Batman) Bütün bunların sebebi sizsiniz, sizin yasalarınız
bunlar!
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) - Bugün de Genel Kurulun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
duymasını bekliyor.
OKTAY VURAL
(İzmir)- Yakında kurşun atanları da affettirirsiniz.
Taş atanlardan sonra kurşun atanlar
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) - Ben bu arkadaşlarımıza da bu vesileyle
teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Cumhuriyeti içine sindiremedin galiba.
YILMAZ TANKUT
(Adana) Türklüğü inkâr eden siyaseti alkışlayın!
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Öznur Çalık, Malatya Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının birinci bölümü
hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ülkemizde onlarca yıldır süregelen terör
sorunu yüzlerce aileyi derinden yaralamış, ülkemizin geleceği
olarak gördüğümüz evlatlarımız, fidanlarımız bu yolda
canlarından olmuşlardır. Terör örgütü yanlısı
çeşitli gösterilerde kandırılarak güvenlik güçlerimize taş
atmak suretiyle devletle karşı karşıya getirilen
çocuklarımızı da yakından ilgilendiren bu teklifin
kanunlaşması son derece önemlidir ve elzemdir.
Söz konusu kanun
teklifiyle getirilen yasal düzenlemeler bugüne kadar yürürlükte olan bazı
yanlış uygulamaların önüne geçecek ve terör tanımına
hiç uymayan, ancak bu kapsamda ceza alan çocuklarımıza sahip
çıkma ve ülkemize bir değer olarak kazandırma olanağı
sağlayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, başta Sayın Başbakanımız ve
Hükûmetimiz olarak cesur adımlar atarak, cesaretle,
kararlılıkla, iyi niyetle elimizi, gönlümüzü bu taşın
altına koyduk ve Millî Birlik ve Kardeşlik Projesini
başlattık. Yıllardır süregelen uygulamalar bize
çocuklarımızı sert bir şekilde cezalandırmakla sorunlara
çözüm getirilmediğini, bunun aksine onların geleceklerini sildiğini
açıkça göstermiştir. Bu nedenle yapılacak
değişiklikler ile çocuklarımızı geleceğin
suçluları olarak görüp o şekilde sert muamele yapmak yerine onlara el
uzatıp bu sorunların içinden şefkatle kurtarmayı
amaçlıyoruz.
Çocukların
kendi iradeleri dışında içine sürüklendikleri olaylardan
dolayı ağır cezalara çarptırılıp cezaevlerine
sokulmaları onların gelişimlerine katkı
sağlamadığı gibi, kendilerini bu ülkenin geleceğinin
parçası olarak görmemelerine de neden olmaktadır. Bu çerçevede,
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde ve
diğer uluslararası mevzuatta çocuklarımız hakkında
hapis cezası verilmesi en son çare olarak öngörülmekte ve
çocuklarımızın ceza infaz kurumlarından mümkün olan en
kısa sürede tahliye edilmesi ilkeleri açıkça belirtilmektedir.
Birleşmiş Milletlerin yayınladığı bir rapora göre
dünya milletleri silahlanmaya ayırdığı bütçelerinden sadece
yüzde 10unu ayırsalar, bu kaynak ile dünyada sokakta yaşayan ve
çalışan çocuk kalmayacak, açlık ve fakirlik-zenginlik uçurumu
ortadan kalkacaktır.
Çocuklarımız
bizim geleceğimiz, yarınlarımız,
umutlarımızdır. Onlara sahip çıkmak geleceğimize sahip
çıkmaktır. Eğer Devlet anadır, babadır, Allahın
yeryüzündeki gölgesidir. anlayışının temsilcisi olan bir
milletin torunları kendi devletine, kendi devletinin askerine, polisine
taş atıyorsa burada durmak lazım. Bu değişimin
nedenlerini sosyal psikologların, siyaset bilimcilerin iyi bir
şekilde tahlil etmesi gerekiyor. Herkesin soğukkanlılığını
yitirmeden, topu taca atmadan, bu çocukları öteki görmeden ve
ötekileştirmeden konuyu müzakere etmesi gerekiyor.
Unutulmamalıdır
ki hayat boşluk kabul etmiyor. Sizin dolduramadığınız
her boşluk birileri için doldurulması gereken potansiyeldir.
Çocuklarımızın
ve gençlerimizin terör batağından kurtarılmaları ve
yaşam kalitelerinin artırılması uğrunda
sürdürdüğümüz mücadeleye durmadan devam edeceğiz çünkü
çocuklarımız bu ülkenin geleceği ve aydınlık
gelecekler istiyorsak eğer, geçmişin karanlık izlerini hep
birlikte temizlemeliyiz.
Evet,
çocukları aileleri anlamıyorsa, yaşadıkları toplum
anlamıyorsa, ana dediği, baba dediği devlet anlayamıyorsa,
anlamak için çaba sarf etmiyorsa emin olun ki onları anlayacak birileri
çıkacaktır ve işte o zaman artık, iş işten
geçmiş olacaktır.
Bu çocuklar bizim
çocuklarımız, bu çocuklar bizim yavrularımız ve bu çocuklar
bizim yarınlarımız. Unutmayalım ki çocukların
kahkahalarıyla çınlamayan bir gök kubbede huzur bize haramdır.
Bu vesileyle
kanunun hayırlı olmasını temenni ediyor, sözlerime son
verirken yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Faruk Bal Konya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, çocuklar bir milletin en değerli
varlıklarıdır, çocuklar geleceğimizi emanet edeceğimiz
en mukaddes değerlerdir. Onun içindir ki Kurtuluş
Savaşının arkasından millî hâkimiyetimizi tesis
ettiğimizde, yüce Atatürk geleceğimizi çocuklarımıza
armağan etmek üzere, bunu Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak
kutlamıştır.
Değerli
arkadaşlarım, vaziyet böyleyken bugün ülkemizin pek çok yöresinde,
uluslararası destek gören bölücü PKK terör örgütünün kalkan malzemesi
olarak kullandığı, eylem içerisinde terörist yetiştirme
aracı olarak değerlendirdiği ve çocuklarımızla ilgili
olmak üzere ayaklanma provalarını başlattığı bir
süreci yaşamaktayız. Bu hepimizin yarasıdır, bu
milletimizin geleceğiyle ilgili ciddi bir durumdur.
AKP,
anlaşılmaz, acemi ve aceleci politikalarla ülkenin bu en ciddi
sorununu da karıştırmak, birbirleriyle iç içe geçirmek suretiyle
karmaşık bir hâle sürüklemiştir. Terörist ayrı bir mücadele
edilmesi gereken unsurdur, terörizm ayrı bir mücadele edilmesi gereken
unsurdur, Güneydoğu Bölgemizdeki ekonomik, sosyal ve sosyopsikolojik
meselelerin çözülmesi ayrı bir konudur. Bu üç ayrı konu üç ayrı
zeminde değerlendirilerek, devletimizin ve milletimizin tüm imkân ve
kabiliyetleri bu uluslararası destek gören bölücü terör örgütünün ortadan
kaldırılması için seferber edilmesi gerekirken, AKP, bunu
birbiriyle karıştırmak suretiyle Kürt Açılımı
adı altında, Analar ağlamasın. söylemiyle PKK terör
örgütüne bir açılımda bulunmuştur.
İşte,
bu meseleleri birbirleriyle karıştırmak suretiyle anaları
ağlatan PKK terör örgütüne karşı, Güneydoğuda yaşayan
bütün Kürt insanlarımızı sanki PKK terör örgütünün altyapısını
teşkil ediyormuş gibi bir aidiyet ve bir kimlik çerçevesi içerisinde
terörizmi tanımlaması Türkiye'nin başına gelebilecek en
büyük felaketti. Bu en büyük felaket, Güneydoğu Bölgemizde yaşayan
insanlarımızın sosyopsikolojik kırılma noktasına
gelmiştir.
Bu, bir fay
hattıdır. Bu fay hattında bin yıllık kardeşlik
hukukunu yaratmış olan bu millet ve bu milletin bir parçası olan
Kürt kardeşlerimiz geçmişinin kim olduğunu, komşusunun kim
olduğunu araştırmaya başlamıştır. Batı
Anadoluda, Orta Anadoluda, Kuzey Anadoluda bulunan insanlarımız
komşusunun, bakkalının, berberinin kim olduğunu
araştırmaya başlamıştır. Bu kimlik
arayışı, ileride çatışmaya, soruşturmaya ve
kargaşaya neden olacaktır ve Türkiye'nin başına 21nci
Yüzyılda gelebilecek en büyük felaket gelecektir.
Değerli
arkadaşlarım, işte bu felaketin ortadan
kaldırılabilmesi için farklılıklardan değil
müştereklerden hareket etmek gerekmektedir. AKP
farklılıkları ön plana çıkararak
Sayın Başbakan
milleti 36 dilime ayırmıştır, bu dilimlerden bir tanesini
eline almak suretiyle onlarla ilgili yaptığı söylemler bin
yıllık kardeşlik hukukunu bozmuş ve ülkenin geleceği
açısından kederde, tasada, sevinçte ortak bir düşünceyi
oluşturabilme noktasındaki birlikteliğimize en büyük darbeyi
vurmuştur.
Vurulan bu
darbeye bir başkasını ilave edebilmek için gelecek nesillerimizi
emanet edeceğimiz çocuklarla ilgili bir ayrıştırma süreci
daha başlatılmıştır.
Milliyetçi
Hareket Partisinin Sayın Genel Başkanı, millî hakimiyetimizin
bayram olarak ilan edildiği ve çocuklara armağan edildiği
Cumhuriyet Bayramımızın 90ıncı yıl dönümünde
bütün çocukları kapsayan bir af önerisinde bulunmuştu. Ancak AKP,
mozaikçi anlayışıyla, bölücü anlayışıyla, milleti
parçalayıcı anlayışıyla
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Bal.
FARUK BAL
(Devamla) -
PKK terör örgütünün birer kalkan olarak
kullandığı, ayaklanma provasında öncü kuvvet olarak
kullandığı ve eylem içerisinde terörist yetiştirme
aracı olarak kullandığı çocuklarımızı bahane
ederek, 160 tane çocuk için açılım adı altında ifade
edilen hıyanet projesinin adımı olarak bunu yüce Meclisin
huzuruna getirmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, yapılan iş yanlış bir iştir,
etnik bölücülüğü kaşıyan bir iştir. Milletin birlikte, bir
arada yaşama ülküsünü ve kederde, tasada ve sevinçte bunu
paylaşabileceği yarınlara etnik bir kimlik yaratma işidir.
Bu iş yanlıştır. Bu yanlıştan dönülmenin tam
zamanıdır.
Bunu Avrupa
Konseyinin tavsiye kararıyla ilişkilendiren Sayın Bakana sormak
isterim: Avrupa Konseyi tavsiye kararında, çocuklara verilecek
müeyyidenin;
1) Toplum,
2) Birey,
3) Aile,
4) Okulun, aktif
bir katılımını öngörmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bal, lütfen tamamlayınız sözlerinizi.
FARUK BAL
(Devamla) Siz burada PKK terör örgütünün katılımından
başka toplumun hangi aktif katılımını, ailenin hangi
aktif katılımını, okulun hangi aktif
katılımını sağladınız?
Şimdiye
kadar, bu çocukları eline taş vererek ağabey dediği
kişilerin polisin önüne sürmesi karşısında, o taş
verenlere hangi cezayı getirdiniz? O taş atan çocukları
yakaladınız da çocuğun eline taş verenleri nereye koydunuz?
Onları niçin yakalayamıyorsunuz? Onların niçin peşine
düşemiyorsunuz? Dolayısıyla sizin amacınız, üzüm yemek
değil açılım adı altında bağcıyı
dövmek.
Ama biliniz ki,
bu bağcı dediğiniz kavramın içerisinde milletin
bütünlüğü bulunmaktadır. Bu bütünlük bir gemidir. Bu geminin
içerisinde siz de varsınız diyor, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde on
beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Aslanoğlu, Sayın Taner, Sayın Tankut, Sayın Işık,
Sayın Özdemir, Sayın Öztürk, Sayın Varlı, Sayın
İçli, Sayın Çalış, Sayın Akkuş, Sayın Yaman,
Sayın Kaplan, Sayın Genç söz talep etmişlerdir; birer dakika
süre verilecektir.
Sekiz dakika soru
sorma süresidir.
Sayın
Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, ülkemizde yaşayan her çocuk
bizim çocuğumuzdur. Ülkemizde işlenen namus cinayetlerinde,
kapkaçlarda ve diğer suçlarda aileleri veya başkaları
tarafından suça itilen çocuklarımız bizim çocuklarımız
değil mi? Bu çocuklarımızı da bu yasa kapsamına neden
dâhil etmiyorsunuz, onlar bizim çocuklarımız değil mi? Bu yasada
bunları bu kapsam altına almamakla anayasal bir suç işlemiyor musunuz?
Bu, Anayasaya aykırı değil mi?
Ayrıca, bu
çocuklarımızı cezaevlerinde ıslah edebiliyor musunuz?
Cezaevlerinden çıkan çocuklarımızın toplum
yaşamına ayak uyduracağını zannediyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakan, bu düzenlemeye konu olan çocuk
kavramındaki on iki-on sekiz yaş arası çocukların ceza
almalarında gerçek yaşları tespit edilmekte midir yoksa gerçek
yaşı çok fazla olmasına rağmen nüfusta geç yazılmadan
dolayı yaşları küçük gözüken kişileri de kapsamakta
mıdır?
İki:
Sayın Çicek, terörle mücadelenin en etkin birimi ve onlarca şehit
vermiş olan özel harekâtçıların bıyıklarına
takmıştı ve onları önce etkisizleştirdiniz, şimdi
de yeni özel ordu ile değiştirmeye çalışıyorsunuz.
Bakanlık olarak siz de referandumdaki hukuk düzenlemeleriyle badem
bıyıklı hâkim ve savcılar için mi gündeme getirdiniz?
Üç: Biraz önce,
terörün açılım gündeme gelmeden de olduğundan bahsettiniz.
Haklısınız ama son üç ayda 60 şehit verilmesi
açılımdan sonra terörün yüz bulduğuna ve
arttığına işaret değil midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
bu tasarıyla polise ve devletin resmî yer ve araçlarına taş atan
ve suç işleyen çocuklara kısmi af getirmeyle eş anlamlı
birtakım düzenlemeler yapılmaktadır. Bu durumda, PKK ve bölücü
hainlerin acımasızca kullandığı ve öne sürdüğü bu
çocuklar için getirilen bu düzenlemeyle terör örgütünün ekmeğine yağ
sürülmüş olunmayacak mı? Nasıl olsa fazla ceza almayacaklar.
anlayışı çerçevesinde bölücü örgütün pençesine düşen ve
tehdidi altında bulunan aileler, bu durumda PKKnın elinden
çocuklarını nasıl kurtaracaktır?
Diğer
yönden, bu çocukları öne süren ve kontrol etmeyen anne ve babalar için bu
tasarı çerçevesinde herhangi bir yaptırım var mıdır?
Bu durumda, bu tasarıyla terörle mücadele mi yapılmış
olacaktır yoksa bölücü eylemlere mükâfat mı verilmiş
olacaktır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
Yok.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana
soruyorum: Kamuoyunda taş atan çocuklar diye masum hâle getirilen bu
yasa ve bu çocuklar, PKK terör örgütü tarafından bilinçli olarak
kullanılmaktadırlar. Bu yasada çocuklara cezalar az verilirse bu
çocukların kullanılamayacağını sanıyorsanız
yanılıyorsunuz. Cezalar ne kadar azalırsa azalsın, uzun
müddet terörle mücadele eden bir insan olarak söylüyorum, terör örgütü
mensupları bu çocuklarımızı yine kullanacaklardır.
Bunlarla oyalanmaya gerek yoktur, acil ve önemli tedbirler
alınmalıdır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öztürk
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
Mevcut yasal düzenlemede toplantı ve gösteri yürüyüşlerine
bağlı örgüt üyeliğinden ibaresi sıkça yer almaktadır.
Getirilen bu tasarıda da hâlâ toplantı ve gösteri yürüyüşüne
katılmak suretiyle örgüt üyeliği diye uydurma bir suç kavramı
devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Öncelikle, bu
mantığın ve bu kanun hükmünün ivedilikle
değiştirilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz? Eğer
düşünüyorsanız bunu niye değişiklik olarak getirmediniz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Varlı
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu yasayla,
açılım deyip bir türlü adını
koyamadığınız garabete devam ettiğiniz mi belirtmek
istiyorsunuz? Habur rezaletini yaşatan açılım
anlayışınız ne kadar başarılı oldu ki bu
yasayla başarı elde etmeyi düşünüyorsunuz? Çocukları
sokaklara dökmekten alıkoyabilecek misiniz? Bu yasayla daha fazla
katılım imkânı sağlamıyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
İçli
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Hep bu kanun
tasarısı taş atan çocuklarla ilgili diye konuşuluyor ama
tasarının içine baktığınız zaman çok farklı
düzenlemeler de var. Daha önce bir soru sormuştum. Bu tasarının
geçici 1inci maddesiyle birtakım düzenlemeler yapılıyor. Bu
düzenlemeyle, kesinleşen hatta infaz edilen disiplin cezalarına
karşı yeni bir yargı yolu açılıyor. Bunda
meramınız ne? Neden böyle bir yola gidiyorsunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
görüşmekte olduğumuz tasarının kamuoyuna taş atan
çocuklar olarak takdim edilmesi, herhâlde topluma Sayın
Başbakanın hazmettirme projesinin kılıfı olmalı.
Maalesef, bugün çocukların eline taş veren terör örgütü yarın da
silah verecektir. Hükûmetinizin bu gidişatı tersine çevirerek
çocukları topluma kazandırmak için ne gibi projeleri vardır?
Yine, Hükûmetinizin bu çocukların arkasına saklanan gerçek
suçluları ortaya çıkaracak ne gibi çalışmaları
vardır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Teşekkür ediyorum.
Çocuk, sadece
taş atanlar değil; adi suçlardan tutuklanan ve yargılanan
çocuklar da bulunmaktadır. Bu yasa içerisine adi suçlardan tutuklananlar
da dâhil edilemez mi? Taş atan çocukların arkasında terör
örgütlerinin bulunmasının bunda herhangi bir etkisi var mı? Toplumda
genel kanaat olan ve vatandaş tarafından yaygın olarak
konuşulan AKPnin terör örgütleriyle gizli pazarlıklarının
bir sonucu mudur?
İki:
Aydında yasal bir hakkını kullanarak parti binasına güncel
olayları yansıtan pankart asan MHPye ait pankartı indiren
polislere emir verdiği ve olaylara sebep olduğu anlaşılan
Valinin, görevi olmayan bu emri vermesinde teröre sebep olmak ve terörden
nemalanmak gibi bir isteği bulunabilir mi? Bu konuyu
araştırmayı düşünür müsünüz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Çok teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; tabii, aslında önemli bir
yasayı görüşüyoruz ama yasa üzerindeki görüşmelerden,
tartışmalardan anladığım o ki, daha çok, yasanın
getirdiğinin, topluma kazandıracaklarının ötesinde,
açılım olarak nitelediğimiz ya da daha doğru bir isimle
kardeşlik ve millî birlik, bütünlük projesi olarak ifade etmeye
çalıştığımız, Türkiye'nin topyekûn terörden
kurtulması veya en azından terörün minimize edilmesi noktası
üzerinde tartışma yoğunlaştırılıyor.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Bu irtibatı biz kurmuyoruz Sayın Bakan, bu irtibatı
Hükûmetiniz kuruyor.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Müsaade ederseniz sorularınıza
da cevap vereceğim.
Dolayısıyla
bütün bu değerlendirmeler yapılırken Oy hesabına mı
bağlıyorsunuz? şeklinde nitelemeler yapıldı. Önce
bunları cevaplayarak sorulara geçeceğim.
Biz, Türkiyeye
yedi buçuk yıldır her alanda hizmet üretiyoruz, ekonomik, sosyal
sorunlar bağlamında ama daha çok da demokratikleşme noktasında
Türkiyeyi bir yerden aldık ve bugünkü düzeye getirdik. Kopenhag
Kriterlerini Türkiyeye kazandırdık, onun da ötesine geçtik.
İşte, yeni bir anayasa paketiyle, inşallah, 12 Eylülde milletin
huzuruna gidiyoruz. O anayasa paketiyle getirdiğimiz açılımı
kavramakta zorluk çeken arkadaşlarımız, elbette ki Bu
düzenlemeyle oy hesabı mı yapıyorsunuz? diyeceklerdir.
Biz,
icraatımızın hiçbir aşamasında, bu ülkeye
kazandırmayı amaçladığımız faaliyetlerimizin
hiçbir evresinde oy kaygısı içerisinde olmadık, oy hesabı
yapmadık. Çünkü doğru yaparsanız, hizmet üretirseniz, milletin
sorunlarını çözerseniz, inanıyoruz ki biz, demokratik ülkelerde
ve Türk toplumunda millet bunu takdir edecek. Bu inancımız var. Dolayısıyla
bu düzenlemeyle de doğru bir iş yapıyoruz. Doğru iş
yaptığınız zaman millet de bunu doğru takdir edecek.
Yani doğru iş yapıldığını, milletin
yanlış takdir edeceğini düşünmek, bize göre evhamdır,
vehimdir. Bu değerlendirmeye bu açıdan katılmıyoruz.
Efendim, şu,
sunumlarda da ifade edildi: Bir halkı yok sayan, terörize eden yasa
kaldırılmalı. Kim bir halkı yok sayıyor bu ülkede?
Böyle bir anlayış var mı bu ülkeyi yönetenlerde? Gerek Hükûmet
kadrosunda gerek yasama organında gerek yürütme erkinde böyle bir şey
yok ve hiçbir arkadaşım, bu çatı altında, milletten
aldığı oyla buraya gelmiş olmasına rağmen böyle
bir değerlendirme yapma lüksüne ya da hakkına sahip değildir
diye düşünüyorum. Bu ülkede hiçbir Hükûmet üyesinin, hiçbir parlamenterin,
sorumluluk taşıyan hiçbir parlamenterin bir halkı yok sayma şeklinde
bir inancı, bir eylemi olamaz.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Bakan, grubunuzun konuşmacısının
konuşmasına bir bakın.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Kalkıp da Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanını, hiç yakışmayan Diktatör sözcüğünü
kullanarak nitelemek en azından nezaketsizlik bana göre.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Ananı da al git! demedi mi?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Herkes bu kürsüde konuşurken
konuştuğunu ölçmeli, biçmeli, kendisine yakışan sözcükleri
kullanmalıdır diye düşünüyorum. Dolayısıyla, cevap
verirken bu noktalara da temas etmeyi bir zaruret olarak görmüş
bulunduğumu ifade etmek isterim.
Yine burada bir
sözcü kişisel olarak konuşurken Kürt açılımı diye
niteledi. Bizim Kürt açılımı diye bir projemiz yok. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler) Biz
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başbakanın kamuoyuna açıklaması bu.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) -
Dinleyin
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Bakan, Sayın Başbakanın kamuoyuna ilk
açıklaması bu oldu. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Dinleyin
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Bakan, geri adım atmayın, sonuna kadar
savunun.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Bir dakika
Sizin
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Hadi canım! Elli kere değiştirdiniz ismini.
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Sizin istediğiniz gibi konuşmak
zorunda değiliz. Siz belki bir yerde
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başbakanın sözü bu.
OKTAY VURAL
(İzmir) Zenginleşme projesi
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, müsaade edin lütfen.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) -
şartlanmış olabilirsiniz
ama kafanızın zembereğini biraz daha çevirirseniz onu
atlayacaksınız, doğruyu bulacaksınız, ona takılıp
kalmayacaksınız.
MUHARREM VARLI
(Adana) Başbakanı yalancı mı çıkarıyorsun
Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Şimdi, lütfen beni dinlerseniz cevap
vereceğim.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sorulara cevap verirseniz dinleyeceğiz.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Hepsi bunun içerisinde. Hepsi içerisinde.
Ben monoloğa girmem, konuşma tarzım bu.
RECEP TANER
(Aydın) Sorulara cevap ver, sorulara! Bilmiyorsan Bilmiyorum. diye
cevap ver.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sorulara cevap vermiyorsunuz Sayın Bakan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Şimdi, yine, burada bir sözcü, genel
başkanlarının çocuklarla ilgili af önerisinde bulunduğunu
ifade ettiler. Milletvekillerinin teklifleri varsa, böyle bir düşünceniz
varsa bir teklifinizi verin görelim, nasıl bir af getireceksiniz,
nasıl bir af düşünüyorsunuz onu görelim.
Şimdi,
sorulara gelince
OKTAY VURAL
(İzmir) Var mı? diye soruyoruz. Var mı, yok mu?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Siz hazırlayın, o zaman biz de
görüşümüzü ifade ederiz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bakın, tek soruya Evet., Hayır., otuz soruya
değil.
MUHARREM VARLI
(Adana) Önce, verdiğimiz kanun tekliflerini değerlendirin!
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Siz hazırlayın.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen sorulara cevap verin.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Şimdi, Sayın Aslanoğlu
sorusunda diyor ki: Namus cinayetlerindeki çocuklar bizim
çocuklarımız değil mi, onlarla ilgili niye bir düzenleme
yapmıyorsunuz?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Birinci soruya daha yeni cevap veriyorsunuz Sayın Bakan.
AHMET YENİ
(Samsun) Devam, devam Sayın Bakanım, dinliyoruz.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Vallahi, konuşursanız ona da
cevap veremeyeceğim yani müsaade edin cevap vereyim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen sorulara cevap verin.
Sayın
milletvekilleri, lütfen
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Daha yeni birinci soruya geldiniz, zaman bitiyor.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Ben, sanırım, dinlerseniz
faydalı şeyler söylüyorum. Yani dinlerseniz, dinleyen için
faydalı şeyler söylüyorum ama dinlemiyorsanız sizin sorununuz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Faydasız bir konuşma.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Dinledik de, sabahtan beri söylemediniz ki. Sabahtan beri
sizin palavralarınızı dinlemek zorunda mıyız ya!
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Şimdi, Sayın Aslanoğlu
diyor ki: Namus cinayetlerindeki çocuklar bizim çocuklarımız
değil mi?
Sayın
Aslanoğlu, beni bağışlayın, bu yasanın pek
anlaşılmadığını anlıyorum bu sizin
sorunuzdan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ben gayet iyi biliyorum Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Bu yasa Terörle Mücadele Kanunu
kapsamında cezalandırılması öngörülen çocukların durumunu
iyileştirmek için getirilen bir düzenleme.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Öyle bir kanun yapılamaz mı Sayın
Bakan? Diğer çocuklar ne olacak? Onlar bizim çocuklarımız
değil mi Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Dolayısıyla, namus
cinayetlerindeki suç işleyen çocukların durumuyla aynı duruma
geliyor Terörle Mücadele Kanunu kapsamında cezalandırılmak
istenen, yasa bunu getiriyor.
Efendim,
Sayın Taner diyor ki: Gerçek yaşları tespit ediliyor mu? Bu,
yargılama süreciyle alakalı bir şey, bunun tespitini yargı
yapar, hâkim yapar, savcı talep eder, taraflar talep eder,
dolayısıyla mahkemenin işi ve diyorsunuz ki
MUHARREM VARLI
(Adana) Talimat verirsiniz.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Nasıl efendim?
MUHARREM VARLI
(Adana) Haburdaki gibi belki talimat verirsiniz!
BAŞKAN
Sayın Bakan, cevap süresi tamamlanmıştır. Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Sayın Tankut diyor ki: Bu kısmi
af getiriyor. Terör örgütünü daha azgınlaştırmaz mı?
Burada kısmi af yok, cezada bir iyileştirme var. Cezada
iyileştirme kısmi af değildir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yaptırımsız bırakıyorsunuz.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Suç
işleyen çocukların cezalandırılmalarında kısmi
iyileştirme var. Dolayısıyla af olarak nitelenemez.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Şu anda mahkûm olan 300 çocuk bundan istifade edecek.
Kısmi af değil de nedir?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Sayın Özdemir diyor ki: Taş
atan çocuklar PKK örgütü tarafından bilinçli olarak
kullanılıyor. Bu bir görüş.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sizce öyle değil mi?
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Ne demek yani?
METİN
ÇOBANOĞLU (Kırşehir) - Sizce öyle değil mi?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Görüş diyorum.
METİN
ÇOBANOĞLU (Kırşehir) - Hayır, sizce öyle değil mi?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Yahu görüş diyorum. Ne
olacağı bu. Soru değil, görüşünüzü ifade etmişsiniz,
onu söylüyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, süre tamamlanmıştır. Sözlerinizi
tamamlayınız lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) İhtiyacınız yok yani! Muhalefetin görüşüne
ihtiyacınız yok yani, öyle mi?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Ben sorulara cevap veriyorum.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Soruya cevap veriyor, görüşlere cevap vermiyor.
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Bu soru değil, bir görüştür
diyorum, Türkçe konuşuyorum. Yani bu soru değil, bir görüş.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Pek anlaşılmıyor!
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Bakanım, Türkçe anlamıyorlar!
BAŞKAN
Sayın Bakan
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Bakan, ben diyorum ki, eğer taş
atan çocuklara hiç ceza vermezseniz bundan sonrakileri nasıl
önleyeceksiniz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Bakın değerli
arkadaşlarım, şimdi polemik yapmayalım. Değerli
arkadaşlar, soru-cevap kısmında sorulara cevap veriyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, süre tamamlanmıştır, teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sadece siyaset yapıyorsunuz!
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) On dakika konuşup hiçbir şey demeyen
bakan!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, yerimden kısa bir söz talebim var
efendim.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Vural.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Adalet
Bakanı Sadullah Erginin, terör örgütünün bu yasayı istemediği
yönündeki ifadelerine ve açık oylamada İstanbul Milletvekili Mehmet
Müezzinoğlunun 2 defa oy kullandığına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adalet
Bakanı yok da, o, konuşmasında sorulara cevap verirken terör
örgütünün bu yasayı istemediğini ifade etmişti. Oysa
İmralı canisi bu taş atan çocuklarla ilgili düzenlemenin
çıkması gerektiğini, Anayasa değişikliğine evet
demek için bu yasanın çıkması gerektiğini kendi
ifadeleriyle avukatlarına bildirmişti. Bütün bunlar gazeteler
tarafından yazıldı. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Evet, teröristbaşının istek ve arzularından
biri buydu.
AHMET YENİ
(Samsun) Size mi bildirdi?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Niye rahatsız oluyorsunuz?
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir de ikinci bir konu var Sayın Başkan: Açık
oylama yapıldı, burada pusulayla Sayın Mehmet
Müezzinoğlunun kabul oyu var ama kendisinin elektronik oylamada da kabulü
var. Bu bakımdan, tutanaklarda, Sayın Müezzinoğlunun oyununun 2
defa sayılmaması konusunda dikkat etmenizi istirham ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
Tutanaklara
geçmiştir, dikkate alınacaktır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
4.- Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Samsun Milletvekili Osman Çakırın, Şırnak Milletvekili
Sevahir Bayındırın, Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin,
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2
Milletvekilinin; Mardin (Eski) Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve Batman Milletvekili Mehmet Emin
Ekmenin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Adalet Komisyonu Raporu
(1/775, 2/84, 2/407, 2/477, 2/508, 2/534, 2/711) (S. Sayısı: 526)
(Devam)
BAŞKAN -
1inci madde üzerinde sekiz adet önerge vardır, ancak dördü işleme
konacaktır.
Geliş
sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre
işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının 1inci maddesiyle
değiştirilen 2911 sayılı kanunun 32nci maddesinin birinci
fıkrasında geçen üç kelimesinin beş olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
yapılmasına ilişkin kanun tasarısının, birinci
maddesinin son fıkrasının metinden
çıkarılmasını, birinci fıkranın ikinci
satırında yer alan altı aydan üç yıla ibaresinin bir
yıldan üç yıla şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın Oktay
Vural
Ordu İzmir
Hasan
Çalış Nevzat
Korkmaz
Karaman Isparta
Mehmet
Ekici Ali
Uzunırmak
Yozgat
Aydın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 526 Sıra Sayılı Terörle
Mücadele Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 1. Maddesi ile düzenlenen 2911
Sayılı Yasanın 32 Maddesinin 1. Fıkrasının
birinci cümlesinde yer alan altı aydan üç yıla, ibaresinin
altı aydan iki yıla şeklinde değiştirilmesini ve son
cümlenin ise madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Bengi
Yıldız M.
Nezir Karabaş
Batman Bitlis
Hamit
Geylani Hasip
Kaplan
Hakkâri Şırnak
Sırrı
Sakık Nuri
Yaman
Muş Muş
Osman
Özçelik
Siirt
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 sıra sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 1. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali İhsan
Köktürk Halil Ünlütepe Hüsnü Çöllü
Zonguldak Afyonkarahisar Antalya
Turgut
Dibek Rahmi
Güner
Kırklareli Ordu
Madde 1:
6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı toplantı ve gösteri
yürüyüşleri kanununun 32. maddesi başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Direnme
Madde 32 - Kanunu
aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar,
ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar
ederlerse, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır. Bu suçu, toplantı veya gösteri
yürüyüşünü tertipleyenlerin işlemesi halinde bu fıkra hükmüne
göre verilecek ceza yarı oranda arttırılarak hükmolunur.
İhtara ve
zor kullanmaya rağmen, kolluk görevlilerine karşı cebir ve
tehdit kullanılarak direnilmesi hâlinde 1. fıkranın birinci
cümlesine göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
23. maddede
yazılı hallerden biri gerçekleşmeden veya 24. madde hükmü
yerilen getirilmeden yetki sınırı aşılarak,
toplantı veya gösteri yürüyüşlerinin dağıtılması
hâlinde, yukarıdaki fıkralarda yazılı fiilleri
işleyenlere verilecek cezalar, dörtte bire kadar indirilerek
uygulanabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
HAYATİ YAZICI (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali İhsan Köktürk, Zonguldak Milletvekili,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 526 sıra sayılı Terörle
Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1inci maddesine
yönelik önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum ve öncelikle bugün gerçekleşen hain terör
saldırıları sonucunda yaşamını yitiren
şehitlerimize yönelik ulusumuzun duyduğu büyük acıyı
yürekten paylaşıyorum; şehitlerimize Tanrıdan rahmet,
ailelerine ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, toplumun değişik kesimlerince farklı anlamlar
yüklenen, terör suçuna sürüklenmiş çocukları cezaevinden
çıkartarak topluma yeniden kazandırmayı amaç edindiği
belirtilen bir yasa tasarısını görüşüyoruz. Tabii ki
ülkemizin hangi coğrafyasında doğarsa doğsun, ülkemizin
hangi coğrafyasında yaşarsa yaşasın bütün çocuklar
bizim çocuklarımız ve bu çocuklar ülkemizin geleceği, ülkemizin
güvencesi. Aynı zamanda, işlediği suçun ayırdında
olmayan, teröre itilen bu çocukların topluma yeniden
kazandırılması, demokratik ve sosyal devlet kavramının
ve daha üst bir kavram olan hukuk devletinin de temel bir görevi ancak
değerli milletvekilleri, söz konusu tasarı her ne kadar taş
atan çocuklar yasa tasarısı olarak ifade edilse de, Cumhuriyet Halk
Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi sözcülerinin de benden önce ifade
ettiği gibi, tasarının genel mahiyetine
bakıldığında çocuklardan daha çok büyükleri, geneli
ilgilendiren bir tasarı olduğu ve bu mahiyeti arz ettiği
açıkça görülmektedir. Nitekim tasarının 1inci ve 2nci
maddesinde yer alan 2911 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 32nci ve
33üncü maddelerini değiştiren düzenlemelerin içeriği de
çocuklardan daha çok erişkinleri ilgilendirmektedir çünkü bu iki madde
kapsamında hâlen cezaevinde tutuklu ve hükümlü bulunan çocuk
sayısı toplam 11dir. Buna karşılık, hâlen muhtelif
suçlardan cezaevinde 2.500 civarında çocuk tutuklu ve hükümlü
bulunmaktadır. Dolayısıyla bu sayılar mukayese
edildiğinde, çocukların büyük bir bölümünün bu tasarının
getirdiği düzenlemelerden yararlanamadığı, bu
tasarının bu çocukların sorununu çözmediği açık bir
şekilde ortaya çıkmaktadır.
Dolayısıyla
değerli milletvekilleri, bu tasarının çocukların topluma
kazandırılması savının arkasına saklanarak
Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmesi ve bu savın arkasında
tartışılması, doğru, samimi, gerçekçi bir
yaklaşım değildir, şık bir yaklaşım da
değildir.
Değerli
milletvekilleri, önergemizin konusu olan 1inci madde, Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasasının 32nci maddesinde ihtar ve zor kullanmaya
rağmen dağılmamakta ısrar edilme hâlini düzenlemekte ve
kolluk görevlilerine karşı cebir ve tehdit kullanarak direnilmesi
hâlini ayrı bir suç olarak öngörerek ayrıca Türk Ceza Kanununun
265inci maddesindeki cezaya da hükmedileceğini belirtmektedir. Ancak bu
durum, hukukun temel prensipleriyle bağdaşmadığı gibi
Türk Ceza Kanununun 44üncü maddesinde açıkça düzenlenen, aynı
eylemden dolayı birden fazla cezaya hükmedileceği ve suç ihlallerinde
ihlal edilen fiilin en ağır olanına göre ceza tayin
edileceği ilkesiyle de açıkça çelişmektedir. Bu nedenle, hukukun
temel prensiplerine aykırı olarak kolluk görevlilerine
karşı cebir ve tehdit kullanılarak direnilmesi hâlinde ayrı
bir suçtan dolayı hüküm kurmak yerine ceza oranının yarı
oranında artırılarak hüküm kurulması tarafımızca
önerilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ayrıca, söz konusu tasarı çocukların sorununu
çözmediği gibi bu tasarıya her gün can almaya devam eden bölücü
terörün hızını kesecek bir anlam yüklenmesi de gerçekçi bir
yaklaşım olarak kabul edilemez. Çünkü Sayın Başbakanın
da ifade ettiği gibi, şayet bölücü terör örgütü taşeron bir
örgütse, bölücü terör örgütünün arkasındaki haricî ve küresel güç
odakları açıkça ortaya konulmadan, bu küresel güç odakları
açıkça ortaya konulmadan, bu küresel güç odaklarının ve
taşeron bölücü örgütün ülkemize yönelik hedefleri açık ve net olarak
belirtilmeden, bu amaç ve hedefleri ortadan kaldıracak ilgili
coğrafyadaki geniş halk kitlelerini samimi olarak kucaklayacak,
terörü enterne edecek ekonomik, sosyal ve askerî tedbirler birlikte
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) -
bir devlet politikası olarak uygulamaya
konulmadan bu tasarı teröre itilen çocukları terörden
alıkoymayacağı gibi, tekerrürden koruyamayacağı gibi,
terörün ortadan kaldırılmasında ve bölgedeki toplumsal
barışın kurulmasında katkı sağlayamaz.
Değerli
milletvekilleri, sonuç olarak, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ülkemizdeki
tüm çocukların topluma kazandırılmasının ve
işlenen fiillerle orantılı olmayan cezaların hukuk devleti
ilkesine uygun olarak yeniden yapılandırılmasının yanındayız
ve hukuk devleti idealine yürekten inanıyoruz. Ancak, siyasi hesaplarla ve
pazarlıklarla hazırlanan bu tasarı ve kararsız,
istikrarsız, samimi olmayan AKP politikalarıyla mevcut
sorunların çözüleceğine de inanmıyoruz.
Bu duygu ve
düşüncelerle önerimizin kabulünü diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.21
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.33
BAŞKAN : Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
526 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu İle Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. Maddesi ile düzenlenen 2911 Sayılı
Yasanın 32 Maddesinin 1. Fıkrasının birinci cümlesinde yer
alan altı aydan üç yıla, ibaresinin altı aydan iki yıla
şeklinde değiştirilmesini ve son cümlenin ise madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Hamit
Geylani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Pervin Buldan, Iğdır Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama başlarken hepinizi saygıyla
selamlarım.
Görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısı evrensel hukukun hiçe sayılarak
yaratılan bir insanlık trajedisine, TMK mağduru edilen
çocuklarımızın durumuna yönelik hazırlanmış olan
bir kanun tasarısı. Tabii ki bu noktada tasarıyı
hazırlayanların bakış açıları ve bu sorunu
nasıl algıladıkları oldukça önem arz etmektedir. Zira,
değişiklikler yapılırken hareket edilen referans
noktaları ve mevcut durum karşısında sergilenen ideolojik
tutum bu soruna çözüm getirmekten ziyade sorunun hasıraltı edilmesine
hizmet etmektedir. Bu noktada, öncelikle, çocuk denilince ne anlaşılması
gerektiğini net olarak ortaya koymak gerektiğini düşünüyorum
çünkü tasarıya baktığımız zaman, hazırlanan
değişikliklerin, Yasanın mağduru durumunda olan
çocukların çocuk olarak değil de yetişkin birer örgüt üyesi
olarak kabul edilerek düzenlendiğini görmekteyiz ve daha
başlangıç itibarıyla yanlış bir algıdan hareket
edilmesinin doğru sonuçlar doğurmayacağı kanaatini
taşıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Birleşmiş Milletler Çocuk
Haklarına Dair Sözleşmeye göre on sekiz yaşını
doldurmamış her birey çocuktur ve çocuklar ile ilgili olarak ceza,
adalet sistemi düzenlenirken çocuğun üstün yararının
korunması temel ilke olarak kabul edilmektedir. Neden? Çünkü
çocuklarımız sadece bizim canımızdan birer parça
değil, aynı zamanda çocuklarımız, doğdukları bu
ülkenin gelecekleridir. Bilinir ki çocukların güvenli, huzurlu ve adil bir
ortamda yaşamasını sağlama sorumluluğu bir yana
dursun, eğer hukuk kuralları ile çocuk haklarını güvence
altına almazsanız, eğer çocuklar için yararlı temel ilke
olarak kabul etmezseniz ve eğer çocuklar üzerinde yakıcı oyunlar
oynarsanız sadece çocukların değil, ülkemizin de geleceğini
karartırsınız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; içine doğdukları bu
şiddet ortamının sorumluları olmadıkları gibi, bu
şiddetin bütün sorunlarının en ağır etkilerine maruz kalan
TMK mağduru çocuklar için Hükûmet yetkililerinin gerçek bir düzenleme
yoluna gitmemesi, bu şiddet sarmalının daha da kökleşmesine
ortam hazırlayacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkenin yakın tarihine
düşen gerçekliklerin en yakıcı olanlarındandır Kürt
çocuklarının maruz kaldığı şiddet. Devlet
güçlerinin bu durumun kaynağı hâline gelmiş olması ise
durumun daha vahim olan boyutunu oluşturmaktadır. Otuz yıldır
yaşanan savaş ortamında güvenlik güçleri tarafından
binlerce Kürt çocuğu yaralandı. Sadece 1991 yılından bu
yana 435 çocuk, asker ve polis saldırısı sonucu öldürüldü.
Üstelik bu çocuklar arasında nasıl bir vahşetin içine
doğduğunu anlamadan yitip giden bebekler de bulunmaktadır.
Köyünden, evinden, ailesinden, dilinden mahrum bırakılan,
gerçekleştirilen infazlara tanıklık ederek büyüyen, göç
ettirildikleri varoşlarda büyük bir yoksulluk ortamında, her
çocuğun sahip olması gereken temel yaşam ihtiyaçlarından
mahrum bırakılan çocuklarımız şu anda büyük bir
hızla cezaevlerine kapatılmaktadırlar. Bugün itibarıyla
büyük çoğunluğu tutuklu olmak üzere otuz dört ilde 4 bin çocuk hukuk
dışı bir şekilde birer yetişkin varsayılarak TMK
kapsamında birçok suçlama ile yargılanmaktadırlar. Üstelik bu
çocukların şu anda içinde bulundukları durum oldukça kaygı
vericidir. TMK kapsamında tutuklanan çocuklar gözaltı sürecinde
küfür, hakaret, dayak, kelepçelerin sıkılması, uykusuz
bırakılma, yemek ve tuvalet gereksinimlerinin ve yakınları
ile görüşmelerinin engellenmesi, cinsel taciz, ağza toprak
basılması gibi kötü muamele ve işkenceye sıklıkla
maruz bırakıldıklarını görüştükleri uzman
kişilere bildirmişlerdir. Bizzat Diyarbakır Valiliği
İnsan Hakları Kurulu raporunda da yer aldığı üzere TMK
mağduru çocuklar yeterli beslenemiyor, pis ortamlarda yaşıyor,
çamaşırlarını ve bulaşıklarını
sağlıksız yerlerde kendisi yıkamak zorunda kalıyor ve
yeterli düzeyde sağlık hizmeti alamıyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet, çocukları, yasal
faaliyetlerde gidilen düzenlemeler ile açık hedef hâline getirmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
PERVİN
BULDAN (Devamla) Polis Selahiyetleri Kanunu ve Terörle Mücadele
Yasasında yapılan düzenlemeler ile kolluk kuvvetlerine hedef
gözeterek ateş etme yetkisi tanımıştır. Bunun sonucunda
ise çocuklar panzerler ile ezilmiş, kurşunlanarak veya gaz
bombaları ile öldürülmüştür.
Otuz
yıldır süren savaş ortamında hiçbir dönemde AKP Hükûmetinin
döneminde olduğu kadar çocuk mahkeme önüne
çıkarılmamış ve tutuklanmamıştır. AKP
Hükûmetinin 2006 yılında TMKda yaptığı
değişiklik sonucu on beş yaşından büyük çocuklar özel
yetkili ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaya
başlanmışlardır ve bu mahkemelerde, yakalandığı
sırada çocuğun terli olması, kalbinin hızlı
çarpması ya da ellerinde taş izi olması gibi ipe sapa gelmeyen
bulgulara dayanarak çocuklara yüzlerce yıl ceza kesilmektedir.
Bu vesileyle,
çıkan yasa tasarını doğru ve yerinde bulmuyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
yapılmasına ilişkin kanun tasarısının, birinci
maddesinin son fıkrasının metinden
çıkarılmasını, birinci fıkranın ikinci
satırında yer alan altı aydan üç yıla ibaresinin bir
yıldan üç yıla şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, sizi ve yüce Parlamentoyu
saygıyla selamlıyorum.
Kamuoyunda
taş atan çocuklar yasası olarak adlandırılan tasarı
üzerinde 1inci maddede verdiğimiz önergeyle ilişkili söz aldım.
Değerli
milletvekilleri, terörle mücadelenin en önemli safhalarından birisi
kullanılan dil, jargondur. Dolayısıyla bu yasanın her
şeyden önce kamuoyuna taş atan çocuklar değil, aslında
taş attırılan çocuklar olarak yansıması gerekirdi.
Bu ifade bile psikolojik olarak terörle mücadelenin ne anlama gelmesi
gerektiğini
Bizleri hislendirmesi gerekir. Tabii ki AKP Hükûmetinin
bunları başarması mümkün değil çünkü AKP Hükûmeti terörle
mücadelede birçok hatalar ve yanlışlar yapıyor.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmeti, eğer terörün kaynağını bir
kimlik problemi olarak görüyorsa, eğer terörün kaynağını
Türkiye Cumhuriyetinin problemli vatandaşları olarak görmüyorsa
terörü çözemez, eğer kaynağı bir kimlik üzerine inşa
ettiyse o terörün çözülmesi mümkün değildir ve bugün Türkiyedeki
gidiş de budur.
Değerli
arkadaşlar, ülke parlamentoları yasalarını
çıkartırken en öncelikli olarak, felsefi olarak ülkenin
vatandaşlık kültür, bilinç ve şuurunu yükselten yasalar
çıkartır. İster ekonomik ister sosyal ister başka
alanlarda, haklar alanlarında çıkan bütün yasalar felsefi olarak,
vatandaşlık bilinç ve şuurunu, kültürünü genişleten ve
yükselten yasalar olması gerekir ama Türkiyede terörün insan kaynakları
konusunda maalesef yanlış teşhisler konulmuştur. İnsan
kaynaklarında, bir terör örgütünü ele aldığımızda,
kategorize ettiğimizde terör sempatizanları vardır örgütün,
elemanları vardır, yöneticileri vardır, kadroları vardır.
İşte, eğer bütün bunları doğru analiz edip daha
sempatizan seviyesindeyken siz tedbirler alıp, insan
kaynaklarını kesemiyorsanız, insan kaynaklarının
geliştiği, büyüdüğü ortamda terör büyüyüp, gelişecektir.
Değerli
milletvekilleri, bugün partilerin grup toplantıları
yapıldı. Dolayısıyla buradan bir şeyi sizlerle
paylaşmak istiyorum. Türkiyede maalesef siyaset, insanları, her
şeyden önce birey olmanın, kendisi olmanın, özgür ve dürüst
kendini ifade edebilmesi gerektiğine inanmalı. Özgür ifade edebilmek
rejimin tanıdığı bir haktır ve o rejimin
inisiyatifindedir ama kendisi olmak için dürüst ifade etmek bireyin kendi
iradesiyle olandır ve bugün bazı siyasetçiler kendilerini dürüst
ifade etmemektedirler.
Bir gün ay,
terziye gitmiş, demiş ki: Bana bir elbise dik. Terzi demiş ki:
Ben sana elbise dikemem. Niçin? Sen bu bölgenin en mahir, en yetenekli
terzisiniz, niçin bana elbise dikemezsin? Demiş ki: Kardeşim, sen
ay başında hilal gibisin, ay ortasında yarım ay, ay sonunda
da dolunay gibisin. Ben senin hangi hâline göre elbise dikeceğim? Ve
bugün Sayın Başbakana baktığımızda, bir
bakıyoruz ay başında hilal gibi, ay ortasında yarım
ay, oy sonunda dolunay gibi. Bir bakıyorsun Sayın Başbakana,
Yahudi kipasını giymiş, oraya bir mesaj veriyor; bir
bakıyorsunuz one minute diyor, başkalarına bir mesaj veriyor.
Bir bakıyorsunuz
MEHMET OCAKDEN
(Bursa) Ayıp be! Ayıp be!
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Ayıp falan değil, bu Başbakanın
hâlleri sayın kardeşim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Başbakanın söylediği ayıp değil mi?
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Bir bakıyorsunuz papaz elbisesini, papaz cüppesini
giyerim diyor, bir bakıyorsunuz namazlarda geziyor. Bir
bakıyorsunuz BOPun eş başkanı oluyor, bir
bakıyorsunuz
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Dinle de
anlayacaksın!
Bir
bakıyorsunuz Ertuğrul Günay Beyin 12 Eylülde babasının
ölümüne cezaevinden gidemediğini, 12 Eylülden hesap
sorulacağını söylüyor.
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Siz sormayın! Siz sormayın!
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Bir bakıyorsunuz sekiz yıldır iktidar
olduğu Türkiye'de, Mehmet Haberal denilen bir profesör, bir üniversite
rektörü, aynı şekilde onun rejimi altında cezaevinde,
babasının cenazesine gidemiyor. Sen hangisisin Sayın
Başbakan? (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Sen, bir yandan
işkencelerle 12 Eylül zindanlarında insanların öldüğünü
istismar ediyorsun, öbür yandan senin yönetiminde bir Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olan Engin Çeber işkencehanelerde ölüyor. Ölmedi mi
senin yönetiminde?
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Hesabı da soruluyor ama, hesabı da soruluyor.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Bir bakıyorsun, ülkücüleri istismar ediyorsun.
Ben, rahmetli
Muhsin Yazıcıoğlundan rahmetli Mustafa Pehlivanoğluna
varıncaya kadar
Sayın Başbakan, bugüne, bu Anayasa
değişikliğine gelinceye kadar, Mustafa Pehlivanoğlunun
hangi gün rahmetli olduğunu biliyor musun?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Bir Fatiha okudun mu?
OKTAY VURAL
(İzmir) Nerede, nerede?
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Senin, ülkücüleri kafatasçı derken savcı olduğunu,
savcı cüppesinde olduğunu; senin, ülkücüleri ırkçı derken
RECEP KORAL
(İstanbul) Ergenekonla aynı saftasın!
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Aynı saftaysak bunları dinle.
Alparslan
Türkeşten bugün medet ummanı; senin, ülkücüleri her türlü hakarete
uğratırken hâkim olarak cüppe giyip karar verdiğini biliyoruz.
MEHMET OCAKDEN
(Bursa) Sen geçmişini unutmuşsun be!
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Ama bugün çıkmışsın ülkücülerin karşısına,
avukat cüppesi giymeye çalışıyorsun. Ülkücüler olarak sana
vekâlet vermedik Recep Tayyip Erdoğan!
OKTAY VURAL
(İzmir) Kendi geçmişinizden bahsedin be! Geçmişlerini silen
adamlar!
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) - Senin avukatlığına da
ihtiyacımız yok. 12 Eylülleri biz yargılayacağız.
Onun için, biz
kendimizin avukatı olageldik, kendimizin avukatı olmaya devam
edeceğiz.
MEHMET OCAKDEN
(Bursa) Ülkücüler hesap soracak sizden.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) - Ülkücüler Tayyip Erdoğan tarafından istismar
edilmeyecek, ettirmeyeceğiz. Nasıl ki, rahmetli Mustafa
Pehlivanoğlunun babasının yayımladığı mesaj
gibi olacak.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Suratlarına şamar gibi geldi.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Bozdağ.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Hatip konuşurken
MEHMET OCAKDEN
(Bursa) Ben ülkücüyüm. diyeceksiniz, ülkücülere ihanet edeceksiniz.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sizden mi öğreneceğiz ihaneti? Haydi oradan!
İhanet edenlerin nerede olduğu belli.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Hatip konuşurken Grup
Başkanımız hakkında ağza alınmayacak laflar
konuşmuştur. Bu nedenle, Grubumun Başkanına sataşmadan
olayı söz istiyorum.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan Ağza alınmayacak laf
söyledi. ne demek? Çok ağır bir itham bu. Ben Sayın
Başbakanın giydiği elbiseleri, kendi söylediklerini söyledim,
ağza alınmayacak bir şey falan söylemedim.
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, yeni bir sataşmaya mahal vermeden, iki
dakikalık süre veriyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın,
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın, AK PARTİ Grubu
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; tabii, biz her defasında bu kürsüde mutlaka belli bir
üslupta konuşulmasının yararını ifade ettik.
ŞENOL BAL
(İzmir) Sana mı soracaktık?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Sayın Başbakanın ismini anarak burada
veya buraya gelip Sayın Başbakana hitap ederek prim yapmaya
çalışan çok insan oluyor ama Başbakana çatanlar hiç prim
yapmadı, onu bilmek lazım. Bu Meclisin tarihini bilirler, çatanların
çoğu burada yok, kendi gruplarından da gelmediler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bir başka
şey, siz üniversitelere gittiğiniz zaman, üniversiteler size fahri
doktora verdiği zaman onun kıyafetini giyiyorsunuz,
dolanıyorsunuz ve o kıyafetlerle alakalı birtakım
değerlendirmeler yapılıyor.
ŞENOL BAL
(İzmir) Avukatı mısın?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Şimdi, bu mantıktan
baktığınızda, nereye varacaksınız? Sayın
Başbakan papaz elbisesi mi giydi yoksa bir üniversitenin verdiği
fahri doktorada mı elbise giydi? Ama şimdi bakıyorsunuz,
efendim, onu aldı, o şu sıfata
İşte, papaz elbisesi
giydi, şöyle oldu veya herhangi bir yerden bir ödül veriliyor, o ödülü
alıyorsunuz
RECEP TANER
(Aydın) Cesaret madalyasını üniversiteden mi aldı?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) O ödülü verenlerle ilgili bir kuşam, kıyafet
var, onu giyiyorsunuz, hemen onlardan oldu. Siz bir yöreye gidiyorsunuz, o
yörenin kendi yöresel kıyafetleri var, onu giyiyorsunuz, hemen oradan
oldu. Bu nedir? Bu, tipik bir çarpıtmadır, tipik bir iftiradır.
Bu millet hepsini biliyor, hepsini görüyor.
Bir başka
şey, biz hiç kimseyi istismar etmiyoruz ne rahmetli Mustafa
Pehlivanoğlunu ne de idam sehpalarında can veren, başka
hukuksuz yargılamalarda kurban giden hiçbir şeyi istismar etmiyoruz.
Dün ne dediysek bugün de öyleyiz, bundan sonra da öyle olacağız. Ama
Mustafa Pehlivanoğlu deyip de onu asanlarla beraber de biz hiç
olmadık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Onların Anayasasını da biz hiç savunmadık, onların
hukukunu da hiç savunmadık, hiçbir zaman
RECEP TANER
(Aydın) Çankaya Köşkünde kimi ağırladı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla)
hiçbir yerde darbecilerin hukukunu da savunmadık
biz. Sayın Mehmet Haberal darbecilerin içeri koyduğu bir şey
değil ama bu ülkede demokrasinin işleyişine
RECEP TANER
(Aydın) - Sayın Başbakan Çankaya Köşkünde kimi
ağırladı?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) -
hukukun işleyişine, anayasal düzenin
işleyişine hukuk dışı yollarla müdahale etme gayreti
içerisinde olduğu için bu ülkenin cumhuriyet savcıları
tarafından soruşturuluyor
RECEP TANER
(Aydın) Yalan söylüyorsun, yalan!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) -
ve bu ülkenin yargıçları tarafından
hakkında tutuklama kararı veriliyor; yoksa üniversitede ders
verdiği için değil, ameliyat yaptığı için değil.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu birbirinden
ayırmak lazım. Bu ülkenin demokrasisine, bu ülkenin hukukuna, millî
iradesine kastettiği için iddianame düzenleniyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tayyip Erdoğan da öyle olmuştu değil mi?!
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Ve ülkenin hâkimleri bu
konuda karar veriyor ama Sayın Günay ile ilgili olay öyle değil. Bu
ülkenin
Darbe yapmışlar, demokrasiyi rafa
kaldırmışlar, Meclisi kapatmışlar. Rahmetli
Türkeş dâhil, Erbakanı, rahmetli Eceviti, bütün liderleri hapse
tıkmışlar. O dönemle bunu karıştırmamak
lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Birileri demokrasiyi hayata geçiriyor, birileri
demokrasiyi yok etmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bozdağ.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
4.- Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Samsun Milletvekili Osman Çakırın, Şırnak Milletvekili
Sevahir Bayındırın, Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin,
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2 Milletvekilinin;
Mardin (Eski) Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç ve Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmenin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Adalet Komisyonu Raporu (1/775, 2/84,
2/407, 2/477, 2/508, 2/534, 2/711) (S. Sayısı: 526) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, bir dakika
ŞENOL BAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
saniye
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun
Sayın Uzunırmak.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başbakan kendi ifadesiyle papaz
elbisesi bile giymeye hazır olduğunu ifade etti. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Sayın Başkan, şimdi bunlar
ayrı bir tartışma konusu.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, şimdi bunlar
BAŞKAN Bir
saniye sayın milletvekilleri
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hatibin böyle söylediklerini dinlemek zorunda
değilsiniz!
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Ama hiçbir zaman biz kendi
avukatlığımızın dışında bir avukata
vekâlet vermedik.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Senin vekâlet yetkin yok.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başbakanın vekaletine de
avukatlığına da ihtiyacımız yok.
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, anlaşılmıştır, tutanaklara
da geçmiştir.
Teşekkür
ediyorum.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Niye rahatsız oluyor onun vekaletini isteyen yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Parasını verelim de sussun bari.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının 1inci maddesiyle
değiştirilen 2911 sayılı kanunun 32nci maddesinin birinci
fıkrasında geçen üç kelimesinin beş olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bu
önerge ile cezanın beş yıla kadar verilebilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunacağım, ancak açık oylama isteği
var, okutup, imza sahiplerini arayacağım.
TBMM
Başkanlığına
Madde
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
arz ederiz.
BAŞKAN
Oktay Vural? Burada.
Şenol Bal?
Burada.
Faruk Bal?
Burada.
Nevzat Korkmaz?
Burada.
Mustafa Enöz?
Burada.
Rıdvan
Yalçın? Burada.
Beytullah Asil?
Burada.
Abdülkadir Akcan?
Burada.
Osman Çakır?
Burada.
Recep Taner?
Burada.
Muharrem
Varlı? Burada.
Yılmaz
Tankut? Burada.
Gürcan
Dağdaş? Burada.
Alim
Işık? Burada.
Hasan
Çalış? Burada.
Mümin İnan?
Burada.
Akif Akkuş?
Burada.
Hüseyin
Yıldız? Burada.
Metin
Çobanoğlu? Burada.
Osman
Ertuğrul? Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesinin açık oylama sonucu:
Oy Sayısı : 256
Kabul : 222
Ret : 33
Çekimser :
1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yusuf
Coşkun Bayram
Özçelik
Bingöl Burdur
Böylece madde
kabul edilmiştir.
2nci madde
üzerinde dört adet önerge vardır, geliş sıralarına göre
okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının 2inci maddesiyle
değiştirilen 2911 sayılı kanunun 33üncü maddesinin birinci
fıkrasında geçen üç kelimesinin beş olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Halil
Ünlütepe Atilla
Kart
Mersin Afyonkarahisar Konya
Ali İhsan
Köktürk Turgut Dibek Rahmi Güner
Zonguldak Kırklareli Ordu
Hüsnü
Çöllü
Antalya
Madde 2- 2911
sayılı Kanununun 33 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Madde 33-
Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine 23 üncü maddenin (b) bendinde
sayılan 6136 sayılı Yasaya tabi silah veya araçlar ile
yakıcı ve patlayıcı maddeleri taşıyarak
katılanlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Silah veya aracın
bulundurulmasının suç oluşturması halinde, ayrıca bu
suçtan dolayı da ilgili hakkında kanun hükümlerine göre cezaya
hükmolunur.
Toplantı ve
gösteri yürüyüşünün kanuna aykırı olması halinde ve
dağılmamak için direnildiği takdirde, ayrıca 32 nci madde
hükümlerine göre cezaya hükmolunur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 2. Maddesi ile düzenlenen 2911
Sayılı Yasanın 33 Maddesinde yer alan altı aydan üç
yıla ibaresinin altı aydan iki yıla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız M.
Nezir Karabaş Hamit
Geylani
Batman Bitlis Hakkâri
Nuri Yaman Sırrı
Sakık Pervin
Buldan
Muş Muş Iğdır
Hasip
Kaplan Osman Özçelik
Şırnak Siirt
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
yapılmasına ilişkin kanun tasarısının, ikinci
maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Rıdvan
Yalçın Oktay Vural Hasan Çalış
Ordu İzmir Karaman
Nevzat Korkmaz Metin Çobanoğlu Mehmet Ekici
Isparta Kırşehir Yozgat
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Metin Çobanoğlu, Kırşehir
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
METİN
ÇOBANOĞLU (Kırşehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesiyle ilgili verdiğimiz öneri
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tabii, sözlerimin başında Hakkâri Çukurcada şehit olan 6
erimize, yine Van Gürpınarda şehit olan askerimizin ailelerine
başsağlığı diliyorum, şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyorum. Bu Parlamento çatısı altında
yaptığımız konuşmalara şöyle bir bakacak olursak
bu şehit haberleriyle ilgili ne kadar sık
başsağlığı dilediklerimizin altını bir kere
daha kalın çizgilerle de çizmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün kamuoyunda taş atan çocuklar olarak bilinen bir
kanun tasarısı üzerinde görüşmeler yapıyoruz. Tabii,
taş atan çocuklar deyince, ne kadar masumane bir şey
aklımızdan geçiyor. Sanki çocuklar sapanla kuşlara taş
atarken komşunun camını kırmışlar da bugün burada
bu çocuklarla ilgili böyle bir kanun tasarısı üzerinde
konuşuyormuşuz gibi kamuoyunda da bir algılama var.
Değerli
milletvekilleri, bugün, burada, terör örgütü PKK tarafından istismar
edilen, suça itilen ve ülkemizin bazı illerinde devlete karşı
kalkışmaya önayak edilen çocuklarımız üzerinde
konuşuyoruz. Gerçekten televizyonlarımızı
açtığımızda ülkemizin muhtelif illerinde taş atan,
molotofkokteyli atan, devletin güvenlik güçlerine saldıran, camları
kıran, bankalara saldıran çocuklar üzerine konuşuyoruz.
Tabii ki
ülkemizde hiçbir çocuğun bu noktaya gelmesini istemeyiz, bu noktaya
düşürülmesini istemeyiz. Bu çocukların topluma
kazandırılmasını bu Mecliste sanırım bütün
milletvekilleri, herkes arzu etmektedir ama getirilen bu tasarıyla bu
çocukların taş atmasını, terör örgütü PKK tarafından
istismar edilmesini önleyeceğiz diye bir düşünce içerisindeyseniz,
üzülerek söylüyorum, bu tasarıyla, bu kanunla bunu önlemeniz mümkün
değil. İddia ediyorum, bugün burada yapılan bu
değişikliklerden sonra, taş atan çocuklar, suç işleyen, PKK
terör örgütü tarafından istismar edilen çocuklar noktasında bir
azalma olacak diye düşünüyorsanız önümüzdeki günlerde bunun
yanlış olduğunu istatistiki bilgilerden hep beraber üzülerek
göreceğiz. Bakış açısı yanlıştır. Bu
tür tedbirlerle bunları önlemek mümkün değildir. Zaten AKP
İktidarının özellikle bu konularda bakış
açısı tavizci, cesaretlendirici bir noktadadır, terörün de
2002den bugüne kadar bu artışı göstermesinin sebebi
İktidarın, AKP İktidarının uyguladığı
politikalardan kaynaklanmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, gidin cezaevlerinin herhangi birine, çocuk
koğuşunda yatan yaşı küçük, cinayet işlemiş,
yaralama yapmış, suç işlemiş çocuklara bakın,
özellikle kan davasıyla ilgili, terörle ilgili suç işlemiş
çocuklara bakın, mutlaka ve mutlaka yönlendirenleri vardır. Hangi
cezaevinde olursa olsun bu böyledir. Bu çocukları da yönlendiren terör
örgütüdür. Özellikle bu bataklığı kurutmadan bu çocukların
istismarını önlemek mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, bugün bu bizim verdiğimiz önergeyle Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33üncü maddesiyle ilgili yapılan
değişikliklerin geri çekilmesini istiyoruz, gündemden
kaldırılmasını istiyoruz. Sebebine gelince, bu madde
çocuklarla ilgili bir madde değildir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla)
bu madde toplantı ve gösteri
yürüyüşlerine silahla katılanlarla ilgili bir maddedir, yani
büyükleri ilgilendiren bir maddedir. Bu maddeyle bakın ne yapıyoruz:
Silahla bu toplantılara katılanlara verilen cezalar iki ile beş
yıl arasında. Biz şimdi bu cezaları altı ay ile üç
yıla çekiyoruz.
Yine,
değerli milletvekilleri, silahla bu toplantıya
katılmışlar, eğer toplantıdan sonra
dağılmıyorlarsa bunlara da üç yıl ve altı yıl
arasında bir ceza öngörüyor. Yine dağılmamakta ısrar edip
silahla güvenlik kuvvetlerine mukavemette bulunanlara da beş yıl ile
sekiz yıl arasında bir ceza öngörülmüş. İşte bugün
burada yapılan bu değişikliklerle de bu suçların alt
sınırları ve üst sınırları aşağı
çekiliyor, bazıları da ortadan kaldırılıyor. Bu nedir?
Bu toplantıda suç işleyenleri teşvik etmektedir.
Onun için, bu
noktada bu önergemize olumlu oy vermenizi diliyor, hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çobanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 2. Maddesi ile düzenlenen 2911
Sayılı Yasanın 33 Maddesinde yer alan altı aydan üç
yıla ibaresinin altı aydan iki yıla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hamit
Geylani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Pervin Buldan, Iğdır Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce bu
kürsüden ifade ettiğim bütün olumsuzlukların -yapılan
düzenlemeye bakıldığı zaman- bu vahim duruma son verecek
değişikliklerin tasarı kapsamına
alınmadığını görmekteyiz.
Mükerrer olan
çocuklar ile patlayıcı madde veya bıçak ile gösterilere
katılan çocukların hüküm dışında tutulması
öngörülmektedir. Burada düzenlenen iki husus da yarar
sağlamadığı gibi tehlikeli sonuçları da beraberinde
getirmektedir. Çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin ne olduğu belirsiz ve
istismara açık bir konudur. Şayet çocuklara özgü güvenlik tedbiri
ile kastedilen çocukların ailelerinden koparılarak yatılı
bölge okullarına veya çocuk esirgeme kurumlarına yerleştirilmesi
ise bu durum bir çocuk için verilebilecek en ağır cezalardan biri
olacaktır. İkinci önemli nokta ise mükerrer, çocukların ilgili
hükümden yararlanmamasını öneren düzenlemedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; adalet sistemi uyarınca suç
işleyen değil suça sürüklenen çocuk vardır. Bu nedenle çocuklar
için mükerrerlik durumu söz konusu olamaz. Nitekim, TCKnın 58inci
maddesinin fıkrasında da Fiili işlediği sırada on
sekiz yaşını doldurmamış kişilerin
işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri
uygulanamaz. ifadesiyle çocuklar için mükerrerlik durumunun söz konusu
olamayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Dolayısıyla,
bu tasarıyla yapılan düzenleme mevcut durumdan daha geri bir
düzenlemeyi öngörmektedir. Bu durum, hukuk kurallarına ve Çocuk
Hakları Sözleşmesine tamamen aykırı bir durumdur. Bir
çocuk ilk kez suç işlediğinde çocuktur da ikinci kez bir suçu
işlediğinde onu çocuk olmaktan çıkaran şey nedir? Çocuk,
bir suçu bir defa da işlese beş defa da işlese çocuktur.
İlk defa taş atanın çocuk kabul edilmesinin, ikinci defa
taş atanın örgüt üyesi olarak muameleye tabi tutulmasının
hukukla hiçbir ilgisi yoktur. Yine, gösteri esnasında patlayıcı
madde kullanan çocuklar da ilgili hükmün dışında
tutulmuştur. Sanırım yasa tasarısını hazırlayanların
şu anda tutuklu bulunan çocukların büyük kısmı
hakkında patlayıcı madde kullandığına dair delil
bulunmamasına rağmen polis tutanakları ya da şahitliği
yeterli sayılarak onlarca yıl ceza verildiğinden haberleri
bulunmamaktadır. Bu kadar bilgisizce yasa tasarısı
hazırlanmayacağını tahmin ederek düzenlemeyle yapılmak
istenenin birkaç göstermelik değişiklikle bir yandan İyi
şeyler yapıyorum. görüntüsü verip diğer yandan mevcut uygulamaların
aynen korunmak istendiği sonucuna varmaktayız. Bu haliyle tasarının
son derece eksik olduğunu ve asla taleplerimizi
karşılamadığını belirtmek istiyorum.
Sözlerimi
bitirirken Nazım Hikmetin çocuklarla ilgili bir şiiriyle son vermek
istiyorum sözlerime:
Benim sizden
kendim için hiçbir şey istediğim yok,
Şeker bile
yiyemez ki kâğıt gibi yanan çocuk,
Çalıyorum
kapınızı; teyze, amca, bir imza ver,
Çocuklar
öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler.
Evet, çocuklar
öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler, çocuklar tutuklanmasın, okula
da gidebilsinler diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Karar yeter
sayısı arayacağım aynı zamanda. Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.14
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 00.20
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
Tasarının
2nci maddesi üzerinde Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
526 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
Madde 2- 2911
sayılı Kanununun 33 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Madde 33-
Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine 23 üncü maddenin (b) bendinde
sayılan 6136 sayılı Yasaya tabi silah veya araçlar ile
yakıcı ve patlayıcı maddeleri taşıyarak
katılanlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Silah veya aracın
bulundurulmasının suç oluşturması halinde, ayrıca bu
suçtan dolayı da ilgili hakkında kanun hükümlerine göre cezaya
hükmolunur.
Toplantı ve
gösteri yürüyüşünün kanuna aykırı olması halinde ve
dağılmamak için direnildiği takdirde, ayrıca 32 nci madde
hükümlerine göre cezaya hükmolunur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Atilla Kart, Konya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan tasarının 2nci maddesiyle ilgili olarak tarafımızdan
verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, ben de konuşmama başlamadan evvel, bugünkü terör
saldırısı sonucunda hayatını kaybeden, şehit olan
askerlerimize rahmet diliyorum, yaralılara da şifa dileklerimi
iletiyorum.
Değerli
milletvekilleri, İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay,
13 Kasım 2009 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde Demokratik
Açılım ve Millî Birlik Projesi başlığı
altında yaptığı değerlendirmede, konuşmada
şu konulara temas etmişti: Sayın Bakan Atalay, kısa vadeli
adımlar, genellikle yasal düzenleme gerektirmeyen idari tedbirler ve
yönetmelik değişikliğiyle gerçekleştirilecek
çalışmalardan söz etmişti. Bir taraftan terörle mücadele, bir
taraftan da açılım projesinin alt ayakları olarak, projeleri
olarak bunları ifade etmişti. Sayın Bakan, kısa vadede
hayata geçirmek için büyük bir anlayış ve sorumluluk duygusu içinde
hareket ettiklerini bu konuşmada yine beyan etmişti. Peki, aradan
geçen dokuz ayın sonunda ne oldu, nasıl bir gelişme oldu?
Bakıyoruz, Sayın Bakan Atalay, daha geçen hafta, on sekiz yaş
altındaki tüm çocukların çocuk mahkemelerinde
yargılanmasını sağlamaya yönelik kanun
tasarısının, nihayet, Meclise sevkinden söz etti. Birkaç kez
iptal edilen tasarı bugün Genel Kurul gündeminde görüşülüyor değerli
milletvekilleri. Bu süreci özellikle vurgulamak, anlatmak gereğini duydum.
Getirilen bu
tasarıda şu yanlışlıkları ve eksiklikleri Genel
Kurulla paylaşmak istiyorum: Çocuklara ilişkin olarak ceza hukuku
bakımından geçerli olan evrensel ilkelerin, kuralların bu
tasarıda göz önüne alınmadığını görüyoruz. Türkiye
hukukunda bu ilkeler, esas olarak Birleşmiş Milletler Çocuk
Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Koruma Kanununda yer almaktadır.
Buna göre çocuk, erken yaşta ergin olsa bile on sekiz
yaşını doldurmamış olan kişidir. Çocuğun
ceza sorumluluğunun başlaması için de on iki
yaşını doldurmuş olması şarttır.
Çocuğun suçla ilişkilendirilmesi asıl olarak çocuğun
iradesi dışındaki etkenlere bağlandığından
suçlu çocuk kavramını kullanmak mümkün değildir, doğru
değildir. Bunun yerine kanunla ihtilafa düşmüş veya suça
sürüklenmiş çocuk kavramlarının tercih edilmesi gerekir.
Nitekim Çocuk Koruma Kanununda da benzeri ifadenin
kullanıldığını görüyoruz. Dolayısıyla
Terörle Mücadele Kanunu ile ihtilafa düşmüş çocuklar için de suça
sürüklenen çocuk kavramının kullanılması yerinde
olacaktır. Böyle bir yaklaşım devletin sorumluluğunu da öne
çıkaran ve sorumlu davranmayı gerektiren bir yaklaşım
olması sebebiyle yine göz önüne alınması gereken bir
davranıştır diye yorumluyor ve değerlendiriyoruz.
Görüştüğümüz
bu tasarının 2, 3, 4, 8, 9 ve 10uncu maddeleri doğrudan Terörle
Mücadele Kanunu mağduru çocuklarla ilgilidir ama üç temel konu var ki bu
üç temel konu gündeme getirilmediği takdirde bu tasarıyla istenilen
amaca ulaşılması mümkün olmayacaktır. Nedir bunlar? Hemen
onları ifade edeyim:
Birincisi,
toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde yüzü kısmen veya tamamen
kapatmakla ilgili özel suçu düzenleyen ve bu suça en az bir yıl ceza veren
Terörle Mücadele Kanununun 7nci maddesinin ilgili bendinin mutlaka gözden
geçirilmesi gerekmektedir.
Yine, örgüt üyesi
olmadığı hâlde örgüt adına suç işleyenlere örgüt üyesi
gibi ceza verilmesine yol açan 220nci maddenin ilgili
fıkrasının uygulanamayacağına dair bir cümlenin yine
bu tasarıya eklenmesi zorunluluğu vardır.
Ve nihayet,
çocuklar için uygulanacak çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin aile
ortamında kalmalarını sağlamak kaydıyla
olacağını düzenleyen bir hükme mutlaka ihtiyaç vardır.
Bunların yine bu tasarıda gözden geçirilmiş olmasını...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
ATİLLA KART
(Devamla) Bu üç temel düzenlemenin tasarıda göz önüne
alınmamış olmasını önemli bir eksiklik olarak
görüyoruz.
Esasen, getirilen
bu tasarının çocuk sorunuyla ilgili suçlu çocuk kavramı, daha doğrusu
suça itilmiş çocuk kavramıyla ilgili sorunlara temel bir çözüm
getirme amacını taşımadığını, bu
tasarının daha çok referandum sürecinde siyaseten kullanılmak
amacıyla getirilen bir tasarı olduğunu, bu süreçte, referandum
sürecinde özellikle doğuda ve güneydoğuda yapılacak propaganda
çalışmalarında siyasi bir malzeme olarak kullanılmak üzere
hazırlandığını bir kez daha ifade ediyor, bu
değerlendirmelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının 2inci maddesiyle
değiştirilen 2911 sayılı kanunun 33üncü maddesinin birinci
fıkrasında geçen üç kelimesinin beş olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önergeyle
cezanın beş yıla kadar verilebilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının
2nci maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair bir önerge vardır, önergeyi okutup imza
sahiplerini arayacağım.
Okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
2. Madde
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
arz ederiz.
Nevzat Korkmaz?
Burada.
Oktay Vural?
Burada.
Mustafa Enöz?
Burada.
Şenol Bal?
Burada.
Faruk Bal?
Burada.
Behiç Çelik?
Burada.
Kürşat
Atılgan? Burada.
Rıdvan
Yalçın? Burada.
Recep Taner? Burada.
Beytullah Asil?
Burada.
Abdülkadir Akcan?
Burada.
Hasan
Çalış? Burada.
Osman Çakır?
Burada.
Yılmaz
Tankut? Burada.
Akif Akkuş?
Burada.
Hüseyin
Yıldız? Burada.
Alim
Işık? Burada.
Osman
Ertuğrul? Burada.
Necati Özensoy?
Burada.
Muharrem
Varlı? Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesinin açık oylama sonucu:
Oy
Sayısı : 221
Kabul : 195
Ret : 26 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Yusuf
Coşkun Bayram
Özçelik
Bingöl Burdur
Böylece madde
kabul edilmiştir.
3üncü madde
üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri geliş sırasına
göre okutup aykırılıklarına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ Afif Demirkıran Osman Kılıç
Yozgat Siirt Sivas
Ahmet Öksüzkaya Kerem Altun Ertekin Çolak
Kayseri Van Artvin
Recep
Koral Orhan
Karasayar
İstanbul Hatay
Madde 3- 2911
sayılı Kanuna 34 üncü maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
Çocuklar
hakkında uygulanmayacak hüküm
Madde 34/A- Bu
Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine
katılarak direnme suçunu veya katıldıkları toplantı ve
gösteri yürüyüşleri sırasında propaganda suçunu işleyen
çocuklar hakkında bu suçlara bağlı olarak ayrıca 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununun 2 nci maddesinin ikinci
fıkrası hükmü uygulanmaz.
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 sıra sayılı
Terörle Mücadele Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun tasarısının 3 üncü maddesine
konu 34/A maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 20/07/2010
Madde : 34/A-
Çocukların,
a) Bu kanuna
aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmaktan,
b) Bu kanuna
aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmaya
bağlı olarak örgüt üyeliğinden,
c) Toplantı
ve gösteri yürüyüşü sırasında işledikleri propaganda
suçundan
mahkûm
oldukları cezalar, süresi aynı olmak koşuluyla ve çocuğun
kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik olmak
kaydıyla çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak infaz edilir. Ancak bu
hüküm, bu suçlardan mükerrir olan çocuklar ve ateşli silah, mermi, kesici
veya delici ya da patlayıcı veya yakıcı maddelerle
toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan çocuklar hakkında
uygulanmaz.
Ali Rıza
Öztürk Atilla Kart Hüsnü Çöllü
Mersin Konya Antalya
Halil Ünlütepe Rahmi Güner Turgut Dibek
Afyonkarahisar Ordu Kırklareli
Ali
İhsan Köktürk
Zonguldak
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
yapılmasına ilişkin kanun tasarısının, üçüncü
maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Rıdvan
Yalçın Oktay Vural Hasan
Çalış
Ordu İzmir Karaman
Nevzat
Korkmaz Mehmet Ekici
Isparta Yozgat
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Korkmaz konuşacak.
BAŞKAN
Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında -tabii tarih itibarıyla dün dememiz gerekiyor- dün
şehadet mertebesine ulaşmış bütün şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum, yaralı askerlerimize de bir an önce
şifalar diliyorum.
AKP Hükûmetinin
adına açılım dediği yıkım projesinin alt uygulama
başlıklarından birisiyle daha karşı
karşıyayız. Kamuoyuna duyurulmasının üzerinden
yaklaşık bir yıl geçmiş, bu süre içerisinde 150
şehidimize mal olmuş, arkasında şehit evladı,
karısı, kardeşi, şehit anası babası olmak üzere
binlerce gözü yaşlı insan, terör mağduru
bırakmıştır. Bu şehitlerimizin acısı
yüreklerimizde, hatıraları zihinlerimizde henüz taptazeyken daha
bugün Hakkâri Çukurcada 6 şehit 10 yaralımız var ve
kanları henüz namertlerin ellerinde kurumamış iken terör örgütü
ve yandaşlarının talepleri üzerine getirilen bu
tasarının Genel Kurulda konuşuluyor olmasından hicap
duyuyorum. Bu acıları dindirmek ve evlatlarını, eşlerini,
babalarını teröre kurban vermiş bu insanlarla helalleşmek
yerine Hükûmet, fütursuzca adımlar atmada bir beis görmemekte,
uluslararası güçlerin kendisine biçtiği rolüne devam etmektedir.
Yıkım
projesi, yabancı menşelidir ve Washington, Brüksel dayatmaları
sonucunda David Philips adlı bir Amerikalı tarafından bir rapor
hâlinde Nisan 2009da hazırlanmıştır. Raporun alt
başlıkları incelendiğinde, hele hele Parlamentonun son bir
yılındaki gündemi ile Türkiyede Hükûmet çevrelerinin
başlattığı tartışmalar düşünüldüğünde
ülkemizin başına örülmek istenen çorap çok daha iyi
anlaşılmaktadır.
Bu rapor Türk
Hükûmetine bakın hangi tavsiyelerde bulunuyor? Rapor diyor ki: Terörizme
karşı mücadelenin ötesine geçin. Yani terör sorununa çözüm
arıyorsanız siyasal çözüm, demokratikleşme, İmralı
canisini muhatap alma gibi önerileri de değerlendirin.
Hemen yandaş
medyadaki bölücü kalemşorlar harekete geçiyor, Türkiye Cumhuriyeti
devletiyle sorunlu kişi ve kuruluşlar mevzileniyorlar, devletin
bütünlüğü, milletin birliği ve cumhuriyetimizin temel
değerlerini hedef alarak saldırıya geçiyorlar. Federasyonu da
konuşalım, ayrı yaşama taleplerini de dikkate alalım
gibi şayet ihanet içermiyorsa gaflet ve delalet barındıran
sözler... Ne ilginç bir zamanlama değil mi değerli milletvekilleri?
Devam ediyorum.
Rapor diyor ki: Anayasa değişikliği, Vatandaşlık
Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu gibi kanunlarda
değişiklik yapın. Meclis bir ay Anayasa
değişikliğini konuşuyor. Meclisteki siyasi parti
grupları ve halk kutuplaştırılıyor. Bu Anayasa
değişikliği açılım projemizin bir parçasıdır,
açılım kapsamında atacağımız adımların
önünü açıyor, alt yapısını hazırlıyor. diyor
Sayın Başbakan. Ne zaman? 17 Nisan 2010 tarihinde.
Bir müddet sonra
Anayasaya aykırılık iddiasıyla açılacak davalar
sonucu açılım adımlarına engel olabilecek Anayasa
Mahkemesinin teşkilat yapısında, yargıda istediği
atamaları yapmak üzere Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
teşkilat yapısında değişiklik yapılıyor.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı tanımında
değişiklik yapma talepleri dikkat çekiyor. Nitekim, bugün de Terörle
Mücadele Kanununda bazı değişiklikler Meclise getiriliyor. Ne
büyük bir tesadüf değil mi değerli milletvekilleri?
Devam ediyorum.
Rapor diyor ki: Her iki tarafın -yani kastettiği bir tarafta devlet,
diğeri ise bölücü terör örgütü ve yandaşları-
mağduriyetlerini ortadan kaldırın, uzlaştırın.
Hiçbir yüz kızarma belirtisi olmadan şehit anaları ile
teröristlerin aileleri aynı kefeye konuluyor. Analar
ağlamasın. gibi istismara açık bir slogan üretiliyor, sanki
Analar ağlasın. diyen varmış gibi. Milletimizin
milyarlarca doları terörle mücadeleye harcandı, keşke
kalkınmaya harcansaydı. gibi, bu ekonomik kriz ortamında
insanlarımızı şah damarından yakalayan cümleler sarf
ediliyor. Sekiz yılda harcadığı 1 trilyon doların
hesabını veremeyen AKPnin
başarısızlığını, yirmi beş yılda
terörle mücadeleye ayrılmış kaynaklarda arayan, basiretsiz,
terör karşısında insanları yılgınlığa,
bezginliğe iten bir yaklaşım. Rapordaki cümleler ile bu sözler
ne kadar benzeşiyor. Ne ilginç bir benzerlik değil mi değerli
milletvekilleri?
Devam ediyorum.
Rapor diyor ki: Irakın kuzeyindeki bölgesel yönetimle ilişkileri
güçlendirin. Elinde binlerce Mehmetçikin kanı olan, Türkiye'ye tut,
teröriste kaç diyen Barzani birden Mesut Ağabey oluyor, Barzani mutlu
olsun diye diplomatik kurallar altüst ediliyor, Irakın bütünlüğünün
simgesi Irak Bayrağı hiç ortalarda gözükmüyor. Hükûmetin bu
davranışları ile raporun cümleleri üst üste oturmuyor mu
değerli milletvekilleri? Bu raporu hiç merak edip bir göz atma zahmetine
katlandınız mı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Mesela oy verme makinesi görülmek dışında
hayırlı bir iş yaptınız mı? Biz ne için oy
veriyoruz diye hiç kendinizi sorguladınız mı değerli
milletvekilleri?
Bugüne kadar olan
biten göstermiştir ki terör örgütü taleplerini bazen doğrudan bazen
de dolaylı olarak dillendirmektedir ve adım adım mesafe
almaktadır ve maalesef, olan bitenler, Başbakanın tabiriyle
Hazmettire hazmettire milletimize zerk edilmektedir. Devlete ve devletin
güçlerine karşı taş attırılan çocuklar meselesi de
terör örgütünce istenmiş, müzahir STKlar, siyasi kuruluşlar ve
uluslararası güçlerce desteklenmiştir.
Milliyetçi
Hareket Partisi, çocukların istismarı suretiyle yıkım
projesinin adımlarının devamı niteliğindeki,
devletimizin terör karşısındaki reflekslerini kırmaya
yönelik bu tasarıya karşıdır ve bugün Genel Kurulda,
yarın da meydanlarda AKPnin terör odaklarıyla girdiği al takke
ver külah ilişkisini anlatacaktır diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısının aranmasını
istiyoruz.
BAŞKAN
Arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 sıra sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile bazı kanunlarda
değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 3 üncü maddesine konu 34/A maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. 20/7/2010
Madde : 34/A-
Çocukların,
a) Bu kanuna
aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmaktan,
b) Bu kanuna
aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmaya
bağlı olarak örgüt üyeliğinden,
c) Toplantı
ve gösteri yürüyüşü sırasında işledikleri propaganda
suçundan
mahkûm
oldukları cezalar, süresi aynı olmak koşuluyla ve çocuğun
kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik olmak
kaydıyla çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak infaz edilir. Ancak bu
hüküm, bu suçlardan mükerrir olan çocuklar ve ateşli silah, mermi, kesici
veya delici ya da patlayıcı veya yakıcı maddelerle
toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan çocuklar hakkında
uygulanmaz.
Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Atilla Kart, Konya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART
(Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu bir
kez daha saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi, kritik konularda olduğu gibi, yine bu tasarıda
da sorunu çözüyormuş gibi görünüp aslında esasa yönelik olarak, öze
yönelik olarak hiçbir ciddi öneriyi getirmiyor.
Şimdi, biraz
sonra bu maddeyle ilgili olarak bir önerge oylanıyor, görüşülüyor,
görüşülecek. Burada, getirilen bu önergeyle bu soruna çözüm getirilmesinin
mümkün olmadığını çok açık olarak ifade ediyoruz. Bu
önerge, Türk Ceza Kanununun 314/3, 220/6 ve 7nci fıkralarındaki
düzenlemeyi hiçbir şekilde etkilemiyor.
Bu soruna
gerçekten çözüm getirmek iddiasında iseniz, bu konuda samimi iseniz, bu
konuda siyaseten dürüst iseniz şunu yapmanız gerekiyor, bu gayet
açık: Terörle Mücadele Kanununun 2nci maddesi, 7/2nci maddesine yönelik
olarak bir düzenleme yapıyor musunuz, yapmıyor musunuz?
Yine Türk Ceza
Kanununun 314üncü maddesine yönelik olarak, 220nci maddesinin altı ve
sekizinci fıkralarına yönelik olarak bir düzenleme yapıyor
musunuz, yapmıyor musunuz? Bu cesareti, bu tutarlılığı
göstermeniz gerekiyor. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi diğer birçok
kritik konuda olduğu gibi bu konuda da yine tamamen referandum sürecine
yönelik olarak, siyaseten malzeme olarak kullanmak amacıyla, bir düzenleme
yapıyor görüntüsüyle yine kamuoyunu yanıltma girişimi içinde.
Değerli
arkadaşlar, sevgili milletvekilleri, değerli milletvekilleri;
hukukumuzda çocuk ceza adalet sisteminin artık yeniden
yapılandırılması gerekiyor. Bu kapsamda, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi tarafından 1999 yılında verilen Thompson
kararındaki ilkelere uygun olarak, İngilterede yapılan
uygulamalar doğrultusunda çocuklara yönelik yargılamalarda hiçbir
oturumun bir ders saati olan kırk beş dakikadan uzun sürmemesi,
düzenli araların verilmesi gereğini yeri gelmişken ifade
ediyoruz.
Gerçekten bir
düzenleme yapmak isteniliyorsa, çocuklara pedagog ve psikologlar
aracılığıyla kendilerine isnat edilen suç ve
yargılamanın muhtemel sonuçları anlatılmalı,
anlayabilecekleri bir dille anlatılmalı; izlenebilecek savunma stratejisi
çocuk ve ailesinin aktif katılımıyla tespit edilmelidir. Çocuk,
işlediği suçun kötülüğü ile yüzleşmek
dışında, yargılamadan kaynaklanabilecek herhangi bir
tahribata veya travmaya uğratılmamalıdır.
Taş atan
çocuklarla ilgili olarak, taş atma eylemlerinin yoğun olarak
görüldüğü, zırhlı personel taşıyıcının
dahi zorlukla ilerlediği yerleşim birimlerinde, örneğin
Diyarbakır Bağlar Mahallesinde, Yeniköy Mahallesinde, Bağlar 5
Nisan Mahallesinde, bu gibi yerlerde şehir planlamaları yeniden
yapılmalı, bu yerleşim yerlerinde kentsel dönüşüm projeleri
hazırlanmalı ve uygulamaya konulmalıdır ama getirilen
tasarıda, bırakın böylesine derinlemesine incelemelerin,
tartışmaların, bütün bunların ötesinde son derece yüzeysel
ve çelişkili düzenlemelerin yapıldığını
görüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, geldiğimiz aşamada, Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarı şu yüzleşmeyi göstermek durumundadır, bu
cesareti sorgulamak durumundadır. Nedir o? Şunu artık görmemiz
gerekiyor: Terör örgütünün bu çocukları, hepimizin çocukları olan bu
çocukları kendi amaçları doğrultusunda kullandığı
ve bundan böyle de kullanmaya devam edeceği açıktır. On
beş, on sekiz, yirmi yaş grubundaki bu çocuklar ve gençler devlet ve
toplum kavramından ve aidiyet duygusundan kopmuş durumdadırlar
değerli arkadaşlarım. Böyle bir tablonun
ayrışmayı yaratması kaçınılmazdır. Böyle bir
tablonun bölünmeye altyapı hazırlaması
kaçınılmazdır. Bu tablo, kabul etmek gerekir ki vahim bir tablodur.
Hükûmet bu tablonun maalesef idrakinde değildir. Hükûmet slogan üretmek
yerine, artık öngörülü ve sorumlu davranarak bu konuya
sağlıklı, tutarlı bir çözümü bulmak zorundadır. On
beş, on sekiz, yirmi yaşındaki o çocuklar hepimizin
çocukları -tekrar ifade ediyorum- zihnen devlet kavramından
kopmuş durumdalar değerli arkadaşlarım. Bakın,
kırk yaş ve üstü öyle veya böyle devletle
bağlantısını, toplumla bağlantısını
sürdürüyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
ATİLLA KART
(Devamla) Ama toplumdan her anlamda kopan bir nesilden söz ediyorum, bunun
yaratacağı vahim tablodan söz ediyorum. Buna yönelik olarak bir
düzenleme yapıyor muyuz, bir çalışma yapıyor muyuz?
Bakın, konu
artık İçişleri Bakanının basiretsizliğine,
dirayetsizliğine ve polis akademisinin kifayetsizliğine teslim
edilmeyecek kadar önemli bir konu hâline gelmiştir. Aradan geçen sekiz
yılın sonunda terörün arşivini tutmaktan söz eden, sekiz
yılın sonunda hâlen terörün arşivini tutmaktan söz eden
beceriksiz, dirayetsiz bir İçişleri Bakanıyla bu konuya çözüm
getiremezsiniz. Bunu artık görmeniz gerekiyor.
AYHAN YILMAZ
(Ordu) İşine bak, işine!
ATİLLA KART
(Devamla) Aradan geçen sekiz yılın sonunda terörle mücadelede
koordinasyon için Başbakanlığı devre dışı
bırakan, İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurduğu
bir Müsteşarlıkla bu konuya çözüm getireceğini zanneden bir
iktidar bu sorunu çözemez. Artık bu gerçekleri görmeniz gerekiyor
değerli milletvekilleri.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLLA KART
(Devamla) Bakın, aslında bunları söyleyen İçişleri
Bakanı aczini ve
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
ATİLLA KART
(Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkanım, bir iki cümle
lütfen.
BAŞKAN
Verdim Sayın Kart. Lütfen Sayın Milletvekili
ATİLLA KART
(Devamla) Sayın İçişleri Bakanı, aslında aczini ve
yetersizliğini ifade ediyor. Bu İçişleri Bakanının
yapacağı en büyük iyilik nedir biliyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Kart, lütfen
Teşekkür ediyorum.
ATİLLA KART
(Devamla) Hem kendisi için hem partisi için hem Hükûmet için hem Türkiye için
yapacağı en büyük iyilik, istifa etmektir. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bu erdemi, bu sorumluluğu, bu saygıyı göstermelidir.
BAŞKAN
Sayın Kart
ATİLLA KART
(Devamla) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları
Madde 3- 2911
sayılı Kanuna 34 üncü maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
Çocuklar
hakkında uygulanmayacak hüküm
Madde 34/A- Bu
Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine
katılarak direnme suçunu veya katıldıkları toplantı ve
gösteri yürüyüşleri sırasında propaganda suçunu işleyen
çocuklar hakkında bu suçlara bağlı olarak ayrıca 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununun 2 nci maddesinin ikinci
fıkrası hükmü uygulanmaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Yüksek takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yürürlükteki
hükümler çerçevesinde yapılan uygulamada, toplantı ve gösteri
yürüyüşlerine kitle psikolojisinin etkisinde kalarak katılan
çocukların bu toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında
terör örgütünün propagandası mahiyetinde fiil ve davranışlarda
bulunması halinde, Türk Ceza Kanununun 28 inci maddesi hükmü dikkate
alınmaksızın 2911 sayılı Kanunun 32 ve 33 üncü
maddelerinde ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin
ikinci fıkrasında tanımlanan suçların yanı sıra
3713 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının
hükmü gereğince ayrıca örgüt üyesi olmaktan dolayı mahkûm
edilmeleri yönüne gidilmektedir. Bu uygulama, çocukların işledikleri
suçlara nazaran çok ağır cezalar ile ölçüsüz bir şekilde
cezalandırılmaları sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Keza
bu uygulama terör örgütleri tarafından çocukların istismar edilmeleri
bakımından büyük bir kolaylık oluşturmaktadır. Bu
yanlış uygulamanın önüne geçmek amacıyla iş bu
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Tasarının
3üncü maddesinin oylamasında
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, efendim bu 3üncü madde af
niteliğinde bir maddedir. Dolayısıyla, Anayasamıza göre
beşte 3 çoğunluğun aranması gerekmektedir.
Dolayısıyla, bu konuda Başkanlığınızın
bu af niteliğinden dolayı yüce Meclise nitelikli çoğunluk
arayacağınızı ifade etmenizi istirham ediyorum.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.54
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.02
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
526 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Buyurun
Sayın Bozdağ, bir söz talebiniz vardı.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım, bu bir af değildir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, daha önce Türk Ceza Kanununu baştan sona
değiştirdi ve Ceza Kanununu değiştirirken cezaların
kimisinde farklılaştırmalar yaptığı gibi
bazılarını suç olmaktan çıkardı. Örneğin hafif hapis
cezasını kaldırdı. Hafif hapis cezası öngörülen
konuların çoğu idari yaptırıma bağlanıp
Kabahatler Kanunu olarak ayrıca düzenlendi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kürsüde kısa olarak gruplara söz verin, sonra
tavrınızı belirlersiniz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Bir
saniye sayın milletvekilleri, lütfen
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Dolayısıyla bir de Sayın
Başkanım, hatırlarsanız geçende Seçim Kanunuyla
BAŞKAN Bir
saniye
Yerinize oturur musunuz Sayın Bozdağ.
OKTAY VURAL
(İzmir) Usul tartışması açsın da üç dakika sen
konuş.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Bu konuda usul tartışmasına gerek yok.
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri, şurada hukuki bir konu
tartışılıyor.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın, 526
sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesinde
yapılan düzenlemenin af niteliği
taşımadığına ilişkin açıklaması
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde Türk Ceza Kanunu yasalaştırıldı. Daha sonra
Kabahatler Kanunu da yasalaştırıldı. Türk Ceza Kanunu
yasalaştırılırken herkes bilir ki, kimi cezaların
cezalarıyla ilgili farklı sonuçlar olduğu gibi, artırma,
azaltma gibi, bazı suçlar da suç olmaktan çıkarıldı.
Örneğin Kabahatler Kanunu ayrı bir kanun olarak düzenlendi. Eskiden
Türk Ceza Kanununda hafif hapis cezasıyla karşılanan kimi
suçlar kabahat statüsüne alındı, ayrı bir yerde düzenlendi.
Dolayısıyla bunlar af değildir, bu bir.
İkincisi,
daha yakın zamanda, Genel Kurulda, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkındaki Kanunda değişiklik yapılırken
seçim zamanında propagandada kullanılan dille ilgili bir farklı
düzenleme oldu. Burada da bir usul tartışması açıldı.
Yine Af denildi, Değil denildi ve Genel Kurul usul
tartışmasıyla bu tip düzenlemelerin af
olmadığını bir kez daha karara bağladı. Daha önce
de değişik kararları vardır.
Arz ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Hamzaçebi, sözünüz var mı?
12.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 526
sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesinde
yapılan düzenlemenin af niteliği
taşımadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yapılan
düzenlemenin af olmadığı kanaatindeyiz. Af, bir ceza kanununda
yer alan bir ceza hükmü dururken, bu hükümde herhangi bir değişiklik
yapılmazken, geçmişe yönelik olarak o cezadan dolayı
cezalandırılmış olan kişilerin cezalarının
hafifletilmesi veya ortadan kaldırılmasıdır. Burada
yapılmakta olan düzenleme, var olan bir cezanın hafifletilmesi veya
ortadan kaldırılması yönündedir yani fiilin suç olmaktan
çıkarılması yönündedir, aksi bir kabul tarzı ceza
kanunlarında hiçbir zaman değişiklik
yapılmayacağı gibi bir sonucu yaratır ki bunun doğru
olmadığı kanaatindeyim. Düzenlemenin af olmadığı
kanaatindeyiz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Bal,
buyurun.
13.- Konya Milletvekili Faruk Balın, 526 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesinde
yapılan düzenlemenin af niteliğinde olduğuna ve buna göre oylama
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
FARUK BAL (Konya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Af nedir? Af,
kanunen muayyen olan bir cezanın kısmen veya tamamen ortadan
kaldırılmasıdır. Bir de örtülü af vardır. Örtülü af
nedir? Kanunen muayyen olan bir cezanın nevinin
değiştirilmesidir. Kanunen muayyen olan bir cezanın nevinin
değiştirilmesi mahkemenin takdirinde ise bu mahkeme tarafından
uygulanması gereken bir işlemdir, eğer bu Mecliste
yapılırsa bunun adı örtülü aftır. Görüşmekte
olduğumuz kanunda Terörle Mücadele Kanununun 2nci maddesinin ikinci
fıkrasına uygulanmayacağına dair ifade kâmil anlamıyla
bir aftır ve bundan önce işlenmiş olan suçları da tamamen
kapsamaktadır. Sorun burada bitmemektedir, bu bir düzenleyici hüküm
olduğuna göre eşitlik ve genellik kuralına uygun olması
gerekir. Kanunların eşitlik ve genellik kuralına uymayan bir
hüküm ihdas edecektir bu Meclis eğer af olarak değerlendirmediği
takdirde. O takdirde, Anayasa Mahkemesine Eşitlik ve genellikle ilgili
genel hukuk kuralı ihlal edilmiştir düşüncesiyle yapılacak
başvurularda hiç istenmediği hâlde PKK terör örgütüyle ilgili mahkûm
olmuş pek çok kişi önceki mahkûmiyetlerinden bu örtülü af nedeniyle
kurtarılmış olacaktır.
Bu
düşünceleri Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak yüce Meclisin
bilgisine sunuyor, tamamen bir af niteliğinde olan bu teklifin af
niteliği olarak oylanmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Kaplan, buyurun.
14.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
526 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü
maddesinde yapılan düzenlemenin af niteliği
taşımadığına ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle bu
düzenlemenin bir af olmadığını ifade etmek istiyorum. Çünkü
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2008/44 sayılı bir içtihadı
var. Burada hem örgüt üyesi olmaktan hem örgüt adına faaliyet yürütmekten
hem Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunundan hem propaganda
suçundan üç ay cezadan başlıyor yirmi beş yıla kadar.
Şimdi burada yapılan düzenleme, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt
adına faaliyet yürütmek gibi bir hükmü dizayn eden bir durum. Burada
diğerleri olduğu gibi, üç madde duruyor, yani cezalar yine verilmeye
devam edilecek.
Zaten Sayın
Başkanım, bu 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun
asıl çıktığı tarih tutanaklarına
baktığımız zaman -1991de- bu tartışmanın
yaşandığını görüyoruz. Biliyorsunuz o tarihte Türk
Ceza Kanununun 141, 142 ve 163üncü maddeleri
kaldırılmıştı. Yine Şartla Salıverilme
Yasasının tartışıldığı bir
yasadır bu asıl ana temeli olan 91 yasası, 3713. Ve orada da
tartışıldığı zaman, Şartla Salıverilme
Yasasının bir af yasası olmadığı, 141, 142 ve
163üncü maddelerin kaldırılmasının da
olmadığı
Kaldı ki burada taş atan çocukları
konuşuyoruz. Bugün burada taş atan çocukları konuşurken
şunu göz önünde tutmak gerekiyor: Yani işkenceden, çeteden, darbeden,
bilmem ne cezalarından çok az ceza alan ve alamayan yüzlerce, binlerce
insanın olduğu bir ortamda, toplumda çocuklar yaşlarından
fazla bir ceza alıyor ve bu adalet duygusunu son derece yaralayan bir
durum. Bu adalet duygusunu sarsan durum, orantısız ceza durumunda
sadece bir dizayn, yani bu bir af değil. Aslında af dilemesi gereken
biziz, Parlamentonun çocuklardan af dilemesi gerektiğini düşünüyorum.
Onu belirtmek istiyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, buyurun.
15.- Adalet Komisyonu Başkanı ve Ankara Milletvekili
Ahmet İyimayanın, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinde yapılan düzenlemenin af
niteliği taşımadığına ilişkin
açıklaması
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Değerli
Başkanım, afla, sürekli kanunu birbirinden ayırmak lazım,
karıştırmamak lazım. Af, yasama organının veya
yetkilendirilmiş başka bir organın tertip edilen veya tertip
edilecek cezaya geçici bir müdahalesidir. Yasa ise uygulanmakla hemen tükenir,
kararsa yine uygulanmakla hemen tükenir. Yasama organın sürekli norm
koyması, sürekli bir kural ortaya koyması sebebiyle kişilerin
işledikleri suçlarda veya cezalardaki başkalaşım
yansımalı bir sonuçtur. Anayasa hukuku anlamında da Türk Ceza
Kanunu anlamında da af sayılmaz. Aksi takdirde şu ana kadar
kanunlaştırdığımız maddeler dahi cezanın
türünün değişimi veya dönüşümü ve suç yapısında, ceza
yapısındaki değişimler af olabilirdi. Af değil.
Teşekkür
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle Çocukların Terörle
Mücadele Kanununun 2nci maddesinin ikinci fıkrasına göre
ayrıca örgüt üyesi olmaktan mahkûm edilmeleri hükmü
kaldırılmaktadır. Bu düzenleme sürekli bir düzenleme olup af
niteliğinde değildir. Daha önceki uygulamalar da zaten bu yöndedir.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
4.- Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Samsun Milletvekili Osman Çakırın, Şırnak Milletvekili
Sevahir Bayındırın, Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin,
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2
Milletvekilinin; Mardin (Eski) Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve Batman Milletvekili Mehmet Emin
Ekmenin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Adalet Komisyonu Raporu
(1/775, 2/84, 2/407, 2/477, 2/508, 2/534, 2/711) (S. Sayısı: 526)
(Devam)
BAŞKAN
Şimdi, tasarının 3üncü maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge
vardır. Önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Madde
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
arz ederiz.
Nevzat Korkmaz?
Burada.
Oktay Vural?
Burada.
Mustafa Enöz?
Burada.
Şenol Bal?
Burada.
Faruk Bal?
Burada.
Behiç Çelik?
Burada.
Kürşat
Atılgan? Burada.
Rıdvan
Yalçın? Burada.
Recep Taner?
Burada.
Beytullah Asil?
Burada.
Abdülkadir Akcan?
Burada.
Hasan
Çalış? Burada.
Osman Çakır?
Burada.
Yılmaz
Tankut? Burada.
Akif Akkuş?
Burada.
Hüseyin
Yıldız? Burada.
Alim
Işık? Burada.
Osman
Ertuğrul? Burada.
Necati Özensoy?
Burada.
Muharrem
Varlı? Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinin açık oylama sonucu:
Oy
Sayısı : 239
Kabul :
212
Ret : 27 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun
Tüfekci Bayram
Özçelik
Konya Burdur
Böylece madde
kabul edilmiştir.
4üncü madde
üzerinde dört adet önerge vardır; geliş sıralarına göre
okutup, aykırılıklarına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının 4üncü maddesiyle
değiştirilen 3713 sayılı kanunun 5inci maddesine eklenen
fıkrada geçen hakkında kelimesinin için olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 sıra sayılı yasa teklifinin 4. maddesindeki Bu madde
hükümleri çocuklar hakkında uygulanmaz ifadesi yerine Bu madde hükümleri
tüm çocuklar hakkında uygulanmaz şeklinde değiştirilmesini
arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Vahap Seçer Ramazan Kerim Özkan
Malatya Mersin Burdur
Yaşar
Ağyüz Rahmi
Güner
Gaziantep Ordu
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Tasarısının
Çerçeve 4. Maddesi ile düzenlenen 3713 Sayılı Terörle Mücadele
Kanununun 5. Maddesine eklenen fıkradaki çocuklar ibaresinin bütün
çocuklar şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız M.
Nezir Karabaş Nuri
Yaman
Batman Bitlis Muş
Sırrı
Sakık Osman
Özçelik Hasip
Kaplan
Muş Siirt Şırnak
Hamit
Geylani
Hakkâri
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
yapılmasına ilişkin kanun tasarısının, dördüncü maddesinin
Anayasaya aykırılık sebebiyle madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın Oktay Vural Hasan Çalış
Ordu İzmir Karaman
Nevzat Korkmaz K. Erdal Sipahi Mehmet Ekici
Isparta İzmir Yozgat
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Erdal Sipahi, İzmir Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclise
saygılar sunarım.
Sözlerimin
başında, Çukurca ve Vanda hain saldırı sonucu şehit
olan Mehmetçiklere rahmet, milletimize başsağlığı
diliyorum.
Terörle
pazarlık ve teröriste şirin görünme uğruna AKP
İktidarı döneminde şehit sayısı 809a çıktı.
Açılımın başlangıcı olan, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gülün Güzel şeyler olacak. sözünden bu yana
açılımın bedeli 158 şehit, bugün itibarıyla.
İşte, açılımın bedeli bu ve bu açılımın
son perdesi de Anayasa değişikliği.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak tasarının 4üncü maddesinin Anayasaya
aykırı olduğu gerekçesiyle değişiklik önergesi verdik.
Maddeye göre, öldürme, kundaklama, adam kaçırma gibi kanunda belirtilen
suçların terör amacıyla işlenmesi hâlinde öngörülen
artırım çocuklar için uygulanmayacaktır. Bir suç, işleyenin
yaşına, cinsiyetine ya da herhangi bir özelliğine göre daha az
ya da daha çok yaptırıma bağlanamaz. Nitekim, yaş
küçüklüğü bir indirim sebebidir. Buna rağmen, maddeyle,
çocukların Anayasaya aykırı şekilde terör suçu
işlemesi imtiyazlı hâle getirilmektedir. Bugün 7 şehidin
kanı kurumadan teröre taviz ve terörle müzakere sürecine devam
edilmektedir. Bu, temel kanun değil teröre destek kanunudur, teröristi
aklama kanunudur.
PKK
tarafından istismar edilen çocuklar şimdi de AKP tarafından
istismar edilmekte taş atan çocuklar gibi masum ve mağdur bir
ifadeyle konu kısa pantolonlu beş altı yaşındaki
çocuklar gibi takdim edilerek Türk milleti kandırılmak istenmektedir.
Bölgede kamu düzeni ciddi bir sarsıntı içindedir ve bölgedeki kamu
yönetimi, maalesef, böyle bir konuyu, çocukların yaşlarını,
eylemlerini takip ve işleme tabi tutmaktan âciz hâle gelmiştir.
Buradan hareketle, bölgede sağlıklı bir nüfus kaydı yoktur,
yaş küçültme, kardeşinin, akrabasının nüfus
kaydını kullanma, sahtecilik ve baskılarla büyük
yaştakilerin, hatta bizzat teröristlerin konuyu istismar edebileceği
açıktır. Aynı yaştaki güya çocuklar dağ kadrosunda
Mehmetçike saldırırken hâlâ teröriste şirin görünmenin, aczin
devamını anlamak da mümkün değildir. Şu ana kadar 158
şehide mal olan açılımla ilgili olarak Aydında Milliyetçi
Hareket Partisi il binasına asılan pankartı Aydın Valisi
AKPli bir belediyenin desteğiyle indirmiştir.
Geçen yıl
İstanbul Valisi şehit analarının Edirnekapı
Şehitliğinde ellerinde Türk Bayrağıyla
yaptıkları toplantıdan rahatsız olmuştur. Şehit
anaları taciz edilmiş, Türk bayrakları ellerinden alınarak
toplatılmıştır ve mükâfat olarak da kendisi müsteşar
yapılmıştır.
Geçen sonbaharda
Kırıkkalede açılımcılar hırslarını bir
şehit astsubayın mezarını tahrip ederek
çıkarmışlardır. PKKyla iş birliği koordinatörü
İçişleri Bakanından ses yok, Haburda PKKyı
karşılayan Müsteşardan ses yok, Kırıkkale Valisinden
hiç mi hiç ses yok.
Bursa Valisi
kardeş Azerbaycan bayraklarını Ermenilere ve AKPye şirin
görünmek için yerlere attırdı, ses yok.
Adana Valisi PKK
yandaşlarına açılım konferansı verdirdi, alan memnun,
veren memnun. Şimdi, Aydın Valisi devletin değil PKK
açılımının valisi olarak açılımın neden
olduğu 158 şehitten utanmıyor, efeler diyarı
Aydının teröre verdiği 176 şehitten utanmıyor,
kendisini ziyaret eden şehit ailelerine hitaben Sadece terörist
değil devlet de silah bırakmalı. demekten utanmıyor.
İşte, Aydında böyle bir vali var. Bunun gibi adamlarla güya
terörle mücadele edilecek. Kendisi 1 Ağustosta Aydın Meydanında
gereken dersi alacak.
Evet, şimdi
biraz tarihte gezinti yapalım. 15 Mayıs 1919da İzmir
Yunanlılar tarafından işgal edildiğinde Damat Feritin
İzmir Valisi Kambur İzzet Türk halkının toplanmasına,
işgale karşı durmasına mâni olmuştu. Ardından
yine 1919da Damat Feritin Manisa Valisi Hüsnü Efendi Manisayı topuyla,
tüfeğiyle Yunanlıya teslim etmişti ve bu vali Kurtuluş
Savaşının sonunda Yunan askerleriyle beraber Yunanistana
kaçmak zorunda kalıp Hüsnüyadis ismini almıştı. Bugün
Manisadaki akrabalarının kimler olduğu bazı rivayetlere
maruzdur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Sayıları gittikçe azalan devletin gerçek
valilerini tenzih ediyorum ama iktidar uşaklığı,
açılım yalakalığı, ikbal ve makam uğruna yeni
Damat Ferit valileri, yeni Kambur İzzetler, yeni Hüsnüyadisler
hortlamıştır.
FATİH ÖZTÜRK
(Samsun) Anlat anlat! Bir de ciddi bir şey konuş.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Merak etmesinler, bu gidişle akıbetleri
onlarınkinden pek farklı olmayacaktır.
Sözlerime son
verir, yüce Meclise saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, içerde otursunlar Allah
aşkına!
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Elektronik yapın Sayın Başkan.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Kendinizi inkâr ediyorsunuz. Bunun sayılacak bir
tarafı yok Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Yapma Sayın Başkan!
RECEP TANER
(Aydın) Çok ayıp, çok ayıp Sayın Başkan!
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, böyle şey olmaz!
Başkanlığın saygınlığına halel
getiriyorsunuz.
BAŞKAN -
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 4. Maddesi ile düzenlenen 3713
Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5. Maddesine eklenen
fıkradaki çocuklar ibaresinin bütün çocuklar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Nuri Yaman, Muş Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
M. NURİ
YAMAN (Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 526
sıra sayılı Kanun Tasarısının 4üncü maddesiyle
ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde Barış
ve Demokrasi Partisi adına söz aldım. Hepinizi en içten duygularla
selamlıyorum.
Evet, gecenin bu
saatinde az da olsa Bu saatten sonra madde üzerinde görüşmektense
gerekçeyi okuyun, bu iş geçsin. diyen birtakım sesler duyuyorum ama
değerli milletvekilleri, gerçekten, bugün, ileride bizim gibi bu
sıralarda Türkiye'nin geleceğini tayin edecek, bizim geleceğimiz
ve teminatımız olan çocuklarımızla ilgili çok önemli bir
eksikliği ve ileride demokrasinin yolunu açacak önemli bir eksikliği
gidermek üzere bu yasayı görüşüyoruz.
Aslında bu
yasayla ilgili değişikliklerle ilgili söylenecek çok söz var. Bu
sözleri söylemeden önce, bugün Sayın Başbakanın grup
konuşmasında muhalefet partilerinin milletvekilleriyle ilgili
söylediği bir sözde bayağı birtakım
yanlışların olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
Ben sayın
Cumhuriyet Halk Partisi ve MHP milletvekilleriyle ilgili olarak, 12 Eylülde
yapılacak Anayasa referandumunda gönüllerin neye eğilimli olduklarını
bilemem ama bu kürsüden net ve açık olarak söylüyorum: Sayın
Başbakan, iyice biliniz ki nasıl ki 2007nin 22 Temmuzunda Kürt
halkı kendi temsilcilerini bu Meclise gönderip kendi seslerini istediyse,
kendi seslerinin olmasını, soluklarının olmasını arzu
ettiyse, bu sizin referandum değişikliğinizle ilgili olarak da
yine bu milletvekillerinin sözünü dinleyecek ve onların isteği
doğrultusunda 12 Eylülde sizin o yamalı Anayasanıza, o 12 Eylül
ruhunu taşıyan Anayasanıza kırmızı kart
gösterecek ve boykot tokadını yüzünüzde hissedeceksiniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Helal olsun sana! Bravo!
M. NURİ
YAMAN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Gerçekten öyle
olacak çünkü siz bu Anayasayla o halka hiçbir şey vermiyorsunuz. O
halkın
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Neyine karşı çıkıyorsun?
M. NURİ
YAMAN (Devamla) 12 Eylülün ruhunu aynen taşıyorsunuz.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Neyine karşı çıkıyorsun, neyine?
M. NURİ
YAMAN (Devamla) - O Anayasanın başlangıç hükümlerine
bakınız, başlangıç hükümlerine.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Faili meçhulleri niye
M. NURİ
YAMAN (Devamla) - Beş paragraflık bir başlangıçta dahi
belli bir ırkın ve etnisitenin vurgulaması yapılıyor.
Bu etnik kimliğin bu kadar vurgulanmasına ve diğer kültürlerin,
diğer dinsel, dilsel ve kültürel varlıkların yok
sayılmasına o gün, 12 Eylülde o halk, o bölgede ve Anadolunun her
tarafındaki yaşayan ve kendisini o kimlikte hisseden kişiler,
sizlere o Anayasa referandumu tokadını rahatlıkla vuracak.
SELAMİ UZUN
(Sivas) Kenan Evren kadar olamadınız.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) - Öyle sanıyorum ki Sayın Başbakan şimdi o
tokadın acısını hissediyor ki şu anda korkuya
kapılmış. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) O
korkudandır ki ama o korkudandır ki şimdiden birtakım bilgi
kirliliğine dayanan ve gerçekleri yansıtmayan birtakım
söylemlerle diğer muhalefet partilerinin sepeti içine bizi de sayma gibi
bir yanılgıya düşüyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Evet, bu Anayasa
gerçekten Kürtlerle ilgili hiçbir şey öngörmüyor. Kürtlerle ilgili ne
özgürlükleriyle ne beklentileriyle ne dilleriyle ne kültürleriyle ve ne de
kendilerinin kendi öz kimlikleriyle ifadesine imkân vermeyen bir Anayasa. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Bu Anayasaya biz o gün gerçekten
dur diyeceğiz ve onun acısını da şimdiden sizin
hissetmenizi istiyorum. Tabii, bu konularda halk kararını
vermiş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) Zaten çok yakında bütün Anadoluyu, o güzel halkla
buluşurken
AYHAN YILMAZ
(Ordu) Evet mi diyeceğiz, hayır mı diyeceğiz? Ne
diyeceğiz?
M. NURİ
YAMAN (Devamla)
Egeden, Marmaradan, Kürtlerin yoğun olarak
yaşadığı bölgedeki insanlarla
kucaklaşacağız, Burada sizin adınız yok, burada sizin
kimliğiniz yok, burada size verilen hiçbir şey yok. diyeceğiz
ve ona göre de size olan cevabı vereceğiz. Bu konuda hiç kimsenin
şüphesi olmasın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Benim dikkatimi
çeken bir şey var, bundan en çok rahatsız olanlar da ne yazık ki
o bölgenin insanlarının burada temsil edilen
şahıslarını görmekten de büyük üzüntü duyuyorum diyor ve
biz
RECEP KORAL
(İstanbul) İstismar ediyorsunuz, ondan.
SELAMİ UZUN
(Sivas) Kenan Evren değişsin diyor.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) Kenan Evrenin de zamanında neler dediğini herkes
biliyor ve sizler de o gün Kenan Evrenle beraber o referandum
tokadının acısını birlikte hissedeceksiniz diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) O bile değişsin diyor Nuri Bey. Bak, Anayasa
değişsin diyor.
SELAMİ UZUN
(Sivas) Bak, Kenan Evren ne diyor.
AYHAN YILMAZ
(Ordu) Evet mi, hayır mı?
M. NURİ
YAMAN (Muş) Boykot, boykot
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- Y O K L A M A
(MHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Toplantı yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım
ancak bir yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.
Sayın Vural,
Sayın Bal, Sayın Korkmaz, Sayın Enöz, Sayın Çelik,
Sayın Orhan, Sayın Akcan, Sayın Taner, Sayın Çakır,
Sayın Özdemir, Sayın Paksoy, Sayın Varlı, Sayın
Tankut, Sayın Akkuş, Sayın Dağdaş, Sayın
Yalçın, Sayın Akçay, Sayın Uzunırmak, Sayın
Atılgan, Sayın Özensoy.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
4.- Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Samsun Milletvekili Osman Çakırın, Şırnak Milletvekili
Sevahir Bayındırın, Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin,
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2
Milletvekilinin; Mardin (Eski) Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve Batman Milletvekili Mehmet Emin
Ekmenin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Adalet Komisyonu Raporu
(1/775, 2/84, 2/407, 2/477, 2/508, 2/534, 2/711) (S. Sayısı: 526)
(Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 sıra sayılı yasa teklifinin 4. maddesindeki Bu madde
hükümleri çocuklar hakkında uygulanmaz ifadesi yerine Bu madde hükümleri
tüm çocuklar hakkında uygulanmaz şeklinde değiştirilmesini
arz ederiz.
Ramazan
Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, ben hukukçu değilim, olayın hukuki tarafına
girmeyeceğim ama çocuklar, bizim çocuklarımız, ister taş
attırılsın ister kapkaç yaptırılsın ister namus
cinayetine alet edilsin, bunlar bizim çocuklarımız. Bunları kim
yaptırıyor? Hepimiz anneyiz, hepimiz babayız. Bir çocuğun
hapiste olmasının anne yüreğini, baba yüreğini ne kadar
ezeceğini siz tahmin edin. Kim ister ki çocuğu hapiste olsun? Kim
ister ki çocuklar en iyi yaşında, çocuk yaşında,
eğitim yaşında hapse girsin? Hepimizin çocukları bunlar. Bu
yasa, sadece bu çocukları terörle mücadele kapsamından çıkarıyor.
Gelin, bu ülkedeki tüm çocukların sorunlarına çözüm bulalım,
onlar da bizim çocuklarımız.
Değerli
arkadaşlarım, size iki tane örnek vereceğim. Amerikada bu
iş nasıl yapılıyor? Bir arkadaşımın
çocuğu Amerikada bir suç işlemiş. Annedir, babadır, çok
üzüldüler, apar topar ben de onlarla gittim. Ve olay nasıl oluyor biliyor
musunuz arkadaşlar? On sekiz yaşından küçük olduğu için suç
işleyen çocuğu önce aileye teslim ediyorlar. Hapse falan
atmıyorlar. Aileye polis kontrolünde
Aile de kefil oluyor: Evet, çocuk
benim yanımda ve benim yanımdan gitmeyecek. Kefalet veriyor. O çocuk
ne suç işlediyse mahkemeye çıkarıyorlar, ama jüri kim biliyor
musunuz? Mahkeme jürisi var, jüri aynı suçu işleyen kişiler.
Dikkatinizi çekerim. (AK PARTİ sıralarından Vay be! sesi)
Vay be
değil, bilmiyorsan öğren! Bilmiyorsan öğren! Size bir vaka
anlatıyorum, burada oturup da Vay be! diyecek, orada oturup da ahkâm
kesecek bir hâliniz yok. Vay be! Size örnek anlatıyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Vay be! Ne demek Vay be! Ya dinle,
dinlemesini bilmiyorsan dışarı çık, git! (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar,
jüri o suçu işleyen kişilerden oluşuyor. Bir hâkimin
başkanlığındaki jüri o suçu işleyen kişilerden
oluşuyor. Önce bu suçu işleyen kişiyi mahkeme, jüri heyeti
sorguya alıyor ve nasıl ceza veriyorlar, biliyor musunuz? Diyor ki:
Sen, bir ay parkta çalışacaksın, iki ay parkta
çalışacaksın, üç ay şunu yapacaksın. Hapis yok
arkadaşlar. Bir çocuğun hapse girmesinin, hapiste zamanını
geçirmesinin, hapisten sonra toplum yaşamına
alışmasının nasıl olacağını siz tahmin
edin. Bu nedenle, mesele sadece burada taş atan çocukları bu yasa
hükmünden çıkarmak değil; mesele, bu ülkedeki tüm çocukların, bu
ülkede namus cinayetine alet edilen, bu ülkede kapkaça alet edilen, bu ülkede
diğer suçlara alet edilen
Alet ediliyor bu çocuklar. Ben, bugün, bu
ülkede taş atan çocuklar dâhil bunların hiçbirinin, suç işleyen
çocukların kendi iradesiyle suç işlediğine inanmıyorum,
mutlaka birileri suç işletiyor. Önce sorunu burada arayalım.
Bu nedenle, biz,
öncelikle bu çocuklarımızın gelecekleri için, toplumun
geleceği için, meseleyi bu açıdan, Türkiyedeki tüm çocukların
-Türkiyedeki tüm anne-babalar için, bir şekilde, bu yasa kapsamı
sadece bu değil, bu kapsamın dışına çıkarıp,
tüm çocukların- işlediği suçların nedenlerini, niçin
işlemiş, kim işletmiş; bunları
araştırmamız lazım. Bu çocukların
yargılanmalarını, işlediği suçlardan
yargılanmasını değiştirmemiz lazım. Bunları
psikolojik bir tedaviye almamız lazım, topluma
kazandırmamız lazım. Yoksa, at hapse çocuğu, çocuğun
ömrü hapiste geçsin. O çocuk
Bakın, Türkiyede hapisten çıkan
çocukların geleceğine bir bakın. Yani hapisten
çıktıktan sonra topluma ne kadar adapte olmuş? Ve bu
çocukları bir inceleyelim. Acaba bu çocuklar topluma ne kadar adapte
oluyor? Acaba bu çocuklar tekrar hapse
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen tamamlayınız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) İşte, birtakım gelenek, görenek
öğrenip, acaba bunlar aynı suçları bir daha işliyor mu
işlemiyor mu? Gelin, buna bakalım. Hapisten çıkan
çocukların topluma ne kadar adapte olduğunu mutlak incelememiz
lazım. Yoksa sadece bu yasayı almışsın, bu
çocukları terörle mücadele kapsamı dışına
çıkarmışsın; konu bu kadar basit değil
arkadaşlar.
Bu nedenle, ben
hepinize
Türkiyedeki hepimiz anneyiz, babayız. Hiç birimiz
çocuğunun hapiste çürümesini istemeyiz. Bu nedenle olaya bu pencereden
bakıp, geniş kapsamla bakıp konuyu bu şekilde incelememiz
gerekiyor.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının 4üncü maddesiyle
değiştirilen 3713 sayılı kanunun 5inci maddesini eklenen
fıkrada geçen hakkında kelimesinin için olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bu
önerge ile kelime tashihi yapılarak ifadelerin daha açık olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının
4üncü maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair önerge vardır; önergeyi okutup, imza
sahiplerini arayacağım.
TBMM
Başkanlığına
4üncü madde
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
arz ederiz.
BAŞKAN
Nevzat Korkmaz? Burada.
Oktay Vural?
Burada.
Mustafa Enöz?
Burada.
Şenol Bal?
Burada.
Faruk Bal? Yok.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN
Behiç Çelik? Burada.
Kürşat
Atılgan? Yok.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN -
Rıdvan Yalçın? Burada.
Recep Taner?
Burada.
Beytullah Asil?
Burada.
Abdülkadir Akcan?
Burada.
Hasan
Çalış? Yok.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN -
Osman Çakır? Burada.
Yılmaz Tankut?
Burada.
Akif Akkuş?
Burada.
Hüseyin
Yıldız? Burada.
Alim
Işık? Burada.
Osman
Ertuğrul?
Necati Özensoy?
Burada.
Muharrem
Varlı? Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Üç dakika süre
veriyorum:
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü maddesinin açık oylama sonucu:
Oy
Sayısı : 229
Kabul :
207
Ret : 22 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yusuf
Coşkun Bayram
Özçelik
Bingöl Burdur
Böylece madde
kabul edilmiştir.
5inci madde
üzerinde dört adet önerge vardır, önergeleri geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının 5inci maddesiyle
değiştirilen 4675 sayılı kanunun 6ncı maddesinin
ikinci fıkrasının sonuna eklenen cümlede geçen
kararını verir ibaresinin nihai kararını verir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Sefer Üstün
Sakarya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 sıra sayılı tasarının 5. maddesi ile eklenen
fıkrada geçen
talep edilen diğer
ibaresinin madde metninden
çıkartılarak yerine
istenen
kelimesinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Turgut Dibek Halil Ünlütepe
Mersin Kırklareli Afyonkarahisar
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Ali
İhsan Köktürk
Malatya Zonguldak
BAŞKAN - Son
iki önerge aynı mahiyette olduğu için birlikte işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
yapılmasına ilişkin kanun tasarısının,
beşinci maddesiyle eklenen son cümlenin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın Oktay
Vural Hasan
Çalış
Ordu İzmir Karaman
Ali
Uzunırmak Nevzat
Korkmaz Behiç Çelik
Aydın Isparta Mersin
Mehmet
Ekici
Yozgat
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 5. Maddesi ile düzenlenen 4675
Sayılı İnfaz Hakimliği Yasasının 6. maddesinin
2. fıkrasının sonuna eklenen cümlelerden sonuncusunun madde
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız M.
Nezir Karabaş Hamit
Geylani
Batman Bitlis Hakkâri
Hasip Kaplan Sırrı
Sakık Nuri
Yaman
Şırnak Muş Muş
Sebahat
Tuncel
İstanbul
BAŞKAN -
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Önerge üzerinde söz isteyen?
AYLA AKAT ATA
(Batman) Sebahat Tuncel konuşacak, İstanbul Milletvekili.
BAŞKAN
Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 526
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine
verdiğimiz değişiklik üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün,
Türkiye'nin uzun süredir beklediği TMK mağduru çocukların
sorunlarını giderecek bir yasayı görüşüyoruz. Tabii gönül
isterdi ki aslında bugün burada TMKnın
kaldırılmasını tartışalım. Türkiye
demokrasisi açısından büyük bir ayıp olan TMK, hem Türkiye
demokrasisi açısından hem de Türkiye'de Kürt sorununun
çözümsüzlüğü açısından hâlâ sorunlarla devam eden bir yasa ama
ona rağmen, çocuklar için yapılan düzenlemenin, yetersiz olsa da,
önemli olduğunu düşünüyoruz.
Sayın
milletvekilleri, düzenlemede değişiklik yapılması lehte bir
durum olarak lanse edilen çocukların yetişkinlerle aynı
mahkemelerde yargılanması sorunu, 1991de çıkartılan 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve yine, 2006 yılında AKP
tarafından düzenlenen, TMKda yapılan değişikliklerle
sınırlı kalan bir sorun değil ne yazık ki.
Çocukların, sıkıyönetim mahkemelerinde ve onların yerine
kurulan devlet güvenlik mahkemelerinde büyüklerle aynı yargılama
usullerine tabi tutularak yargılandıklarını hepimiz
biliyoruz.
Birleşmiş
Milletler Çocuk Hakları Komitesi 2001 yılında bir bildiri
yayınlayarak, Türkiyedeki çocuk yargılamasını, özellikle
de OHAL bölgesine atıfta bulunarak eleştirince, zorlamayla, 2003
yılında bir yasa çıkartıldı ve çocuklarda, Çocuk
Mahkemeleri Kanununda yapılan değişiklikle, on beş
yaş, on sekiz yaşa çıkarıldı. Ayrıca,
sıkıyönetim, olağanüstü hâl ve DGM kapsamına giren suçlarla
ilgili istisnalar da kaldırılarak, on sekiz yaşına kadar
bütün çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanması yönünde bir
düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeden çok kısa bir süre sonra, 2006
yılında AKPnin yaptığı değişiklikle, ne
yazık ki, tekrardan, çocuklar, büyüklerle aynı koşullarda
yargılanmaya başlandılar. Bu da taş atan çocuklar diye
kamuoyuna yansıyan bir dramı ifade eder.
Bu süreç
içerisinde baktığımızda, bu çocukların büyüklerle
birlikte aynı mahkemede yargılanması ve
tutuklanmasının temel sebebi, Kürt çocukları olması
itibarıyla, aslında, Kürt sorunuyla direkt bağlantısı
olan bir durumdur. Yani, aslında, TMK, Türkiyede Kürt sorununun
çözümsüzlüğünden kaynağını alan ve hâlâ çözümsüzlükte
ısrar eden bir yasa olması itibarıyla da ciddi bir sorundur.
Bu bağlamda,
çocukların çocuk ağır ceza mahkemelerinde
yargılanmalarına yönelik değişikliğe, devam eden
hatanın sona erdirilmesine fazlaca bir anlam yüklememek gerekir.
Çocukların yargılandıkları mahkeme değişse de,
tabi olduğu kanun, yani Terörle Mücadele Kanunu devam etmektedir. Terörle
Mücadele Kanunu devam ettikçe de, çocuklar, ne yazık ki, bu tip sorunlarla
karşı karşıya kalacaktır.
TMK mağduru
çocuk yargılamasına esas temel madde örgüt üyeliği, daha
doğrusu, örgüt üyesi olmasalar da örgüt üyesi gibi
cezalandırılabilmelerini öngören TCKnın 314üncü maddesinin
yollamasıyla gidilen 220ye 6 düzenlemesi. Dolayısıyla,
çocuklara, örgüt üyesi cezasının yanında ek olarak propaganda ya
da 2911 sayılı Yasaya muhalefetten veya kolluğa muhalefetten ve
benzeri birçok suçtan ceza verilmektedir.
Değişiklikte
sadece ek olarak cezalandırdıkları 2911de bir düzenleme var,
TCK 314 ve 220ye 6 maddesiyle ilgili, kanun teklifinde, herhangi bir
değişiklik bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu konuda da
çocukların aslında mağduriyetinin giderildiğini
düşünmüyoruz.
Sayın
milletvekilleri, TMK 4üncü madde, müessir fiil, tehdit, eğitim ve
öğretimin engellenmesi, mala zarar verme vesaire gibi çok sayıda suçu
terör suçu olarak kabul etmektedir ve bunların hepsi 314e 2
yollamasıyla 220ye 6ncı maddenin, düzenlenen, Örgüte üye olmamakla
birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca örgüte üye
olmak suçundan dolayı da cezalandırılır. maddesi
kapsamında örgüt adına işlenmiş bir suç olarak kabul
ediliyor. Yani, DGMlerin kaldırılmasıyla nasıl özel
yetkili mahkemelerde zihniyet değişmedi, sorun devam ettiyse,
çocukların da çocuk ağır ceza mahkemesinde
yargılanması özünde sorunu değiştirmeyecektir.
Öncelikle
çocukların TMK kapsamından tümüyle çıkartılması ve
devletin, örgütün, illegalitenin ne olduğunu bilmeyen, yalnızca
tepkilerini ortaya koymaya çalışan çocukların siyasi dava
sanığı konumundan, örgüt üyeliği suçundan
yargılanmalarının önüne geçilmesi, sanırım
yapılması gereken en önemli düzenlemedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
SEBAHAT TUNCEL
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sonuç
itibarıyla, bugün burada yapılan düzenlemeler yetersiz olsa da,
Barış ve Demokrasi Partisi adına bu kanun teklifini
destekliyoruz. Ancak şunu da ifade etmek önemlidir: Umuyoruz bundan sonra
TMKnın kaldırılması konusunda da burada bir
çalışma yapılır. Ülkemizin sorunlarını, demokrasi
sorununu, Kürt sorununu yok sayarak ya da burada, bu kürsüde şiddeti
körükleyecek sözler söyleyerek Türkiye toplumuna hizmet etmiyoruz. Bunu bir kez
daha ifade etmek istiyorum. Gerçek hizmet, gerçekten demokratik, sivil bir
anayasa hazırlamak ve bu anayasa hazırlanana kadar da en azından
kanunları buna göre hazırlamak, Türkiyede toplumun Kürtüyle, Türküyle, kadınıyla,
çocuğuyla eşit koşullarda yaşayabileceği bir ortam
sağlamak hepimizin görevi ve sorumluluğu diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.56
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 02.03
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
Tasarının
5inci maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
526 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
yapılmasına ilişkin kanun tasarısının,
beşinci maddesiyle eklenen son cümlenin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Behiç Çelik, Mersin Milletvekili.
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz
konusu tasarının 5inci maddesine ilişkin verilen önerge
üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, karşımızda tasarı metnine
baktığımız zaman maddeleri itibarıyla yine bir AKP
yasa yapma klasiğiyle karşı karşıyayız.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunundan Terörle Mücadele
Kanununa ve 4675e, 5237 sayılı Kanuna, 5271 sayılı
Yasaya ve 5275e kadar uzanan altı yasanın ilgili maddelerini
değiştiren Taş Atan Çocuklar
başlığı altında gelen bir torba kanun, temel
kanun olarak görüşülüyor. Böyle yasa yapma tekniği olur mu
arkadaşlar? Baştan sona içeriksiz, mantıksız ve
tutarsız bir metinle karşı karşıyayız.
Türkiyede,
Anayasanın 2nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi burada da
çiğneniyor. Anayasaya aykırılık söz konusu değil ama burada
hukuk, hukuka yasalar ne kadar yakın konulabilirse,
çıkartılabilirse o ölçüde toplumsal, beşerî vicdanda makes
bulur, yankı bulur. Ancak bu olmamakta. Özellikle mali mevzuatta da bunu
AKP yapmakta. Siyasal iktidarın Türkiye Büyük Millet Meclisine bu
dayatmasını hiçbirimizin kabul etmemesi ve buna direnmemiz gerekir
aslında. Ama İktidar Partisi Grubunun, Hükûmetin dayatması
karşısında direnememesi bu tür yasaları ne yazık ki
yüce Meclisten çıkartıyor ve bu da Türkiyede
istikrarsızlığa sürekli kapı aralıyor ve
istikrarsızlık içerisinde bocalayan bir siyasal iktidar ve bugün
maalesef grup konuşmalarında olduğu gibi kendi seçmen
tabanını kaybetmiş bir siyasal iktidar geliyor, bizim
şehidimiz olan Mustafa Pehlivanoğlundan -rahmetliden- medet umar
hâle geliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yazık, çok
yazık, içler acısı bir durum.
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) Böyle mi değerlendiriyorsunuz?
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Evet, evet öyle değerlendiriyoruz.
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) Hepimizin şehidi.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Değerli arkadaşlar, komutan, bak, siz
komutansınız, şimdi konuşmayın.
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) Şehit, hepimizin şehidi.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) O zaman teşekkür ediyorum. Sizin gibi acaba kaç
tanesi var böyle?
Burada Terörle
Mücadele Kanununun maddesi değiştiriliyor ama Terörle Mücadele
Kanununun 8inci maddesini kaldırıyorsunuz. Terörle Mücadele Kanunu
bölücü propaganda yapmayı yasaklarken siz bunu kaldırıyorsunuz.
Şimdi açılım politikanızın, BOP projesi
kapsamında yapmış olduğunuz bu uygulamaların Türk
milletini paramparça edeceğini bilmiyor musunuz, hâlâ bunda niçin
ısrar ediyorsunuz? Ve toplanıp vicdanınıza seslenin ve oy
aldığınız kitlelere gidin, sorun ve burada şu kanaate ulaşacaksınız
sorduğunuz zaman: Artık açılım politikaları iflas
etmiştir ve asla Türk milleti bunu kabul etmemiştir, etmeyecektir ve
hesabını bu ısrarı, bu dayatmaları yapanlardan en
kısa sürede soracaktır.
Terörle Mücadele
Yasasının 8inci maddesini eğer gücünüz yetiyorsa getirin, hep
birlikte kabul edelim. Bu konuda sizin bir direnciniz söz konusu değil.
Sayın Faruk Bal yerinden yapmış olduğu konuşmada bir
hatırlatmada bulundu. Bir hukukçu olarak ne dedi? Örtülü af
niteliğindedir. dedi. Bunu dikkate almanızı özellikle AKP
Grubuna öneriyorum, bunu lütfen dikkate alın ve kimleri affettiğinizi
burada sizlere hatırlatma durumunda değilim, bunu lütfen dikkate
alınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
5inci maddeyle
ilgili uygulamayı aslında Habur
teşrifatçılığı yapan arkadaşlarınız
fiilî uygulamayla başlatmıştı, şimdi yine geliyor.
Aslında devletin bir yönü de seremonidir. Devletin birtakım
uygulamaları vardır. Devletin en önemli erklerinden biri yargı
olduğuna göre, infaz hâkimliğinin tutuklu ve hükümlüleri
makamına çağırarak ifade alma esasını bozmamak
gerekir. Şimdi burada bunu da deliyorsunuz. Böylece yasalarımız
delik deşik edilerek Türkiyede hukuksuzluğun yeni bir temelini daha
atıyorsunuz 5inci maddeyle. Bu, taş atan çocukları af
değil. Ne yazık ki, çocukların ileride terörist olmasına
elverişli iklimi yaratacak uygulamaların kapısını yine
aralıyorsunuz.
Bu duygularla,
hatadan dönmeyi sizlere salık verir, yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım Sayın Vural.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum ancak işaret oylamasını
elektronik cihazla yapacağım.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 sıra sayılı tasarının 5. maddesi ile eklenen
fıkrada geçen
talep edilen diğer
ibaresinin madde metninden
çıkartılarak yerine
istenen
kelimesinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AKP
İktidarı nasıl ki teröre karşı mücadelede titrek,
korkak, ürkek ve çekingen davranıyorsa, demokrasinin geliştirilmesi,
hak ve özgürlüklerin önünün açılması konusundaki mücadelelerde de
çekingen ve ürkek davranıyor. Eğer, AKP İktidarı,
gerçekten, kamuoyunda taş atan çocuklar olarak bilinen çocukların
sorununun demokrasi meselesi olduğuna inanıyor ise, gerçekten çocukların
sorunlarının çözülmesi konusunu siyasi propaganda malzemesi etmekten
öte gerçekten çözülmesini istiyor idiyse bu çocukların doğrudan
sorunlu maddelere neşter atmaktan korkmaması gerekirdi.
Değerli
arkadaşlarım, bugün burada biz, gerçekten terörle mücadeleyi zaafa
uğratacak bir madde düzenlemesi düşüncesindeysek, eğer bu
kuşkuya kapıldıysak bunu yapmamamız gerekiyor. Oysa, ben,
bu düzenlemenin terörle mücadeleyi zaafa uğratacak, teröristlere hizmet
edecek bir düzenleme olduğunu düşünmüyorum ama AKP
İktidarının kafasının karışık
olduğunu düşünüyorum.
Şimdi,
bakın, her ne kadar Terörle Mücadele Kanununun 7nci maddesinin ikinci
fıkrasının çocuklar hakkında uygulanmayacağına
ilişkin bir önerge getirilmiş ise de bu önergenin tarihsel sürecine
baktığımızda bu tasarının Türkiye Büyük Millet
Meclisine sevk edilmesinden itibaren bir sürü değişiklikler
yapıldı. Yani önergeyle kaldırılan madde komisyonda üç dört
kez geldi gitti, geldi gitti, geldi gitti! Bu gelgitler AKPnin
kafasındaki gelgitler! Yani AKP bir yandan bu çocukların
sorunlarını çözermiş gibi gözükerek mesaj vermek istiyor bu
tarafa, bir yandan da bu taraftan korkuyor.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten bu mücadelede kararlıysanız bu
sorunlara bir bütün olarak bakmak durumundasınız. Sizin getirdiğiniz
o Terörle Mücadele Kanununun 7nci maddesinin ikinci fıkrası
sorunları çözmekten uzak. Bir kez daha tarihe not düşmek adına
söylüyorum: Bu çocukların sorunları Terörle Mücadele Kanununun 2, 5,
7/2 (a) ve (b) 9, 13, 17nci maddeleri, Türk Ceza Kanununun 314, 220/6, 220/7
ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun
23, 28, 32, 33üncü maddeleriyle ilgilidir. Siz bu maddeleriyle ilgili bir
düzenleme yapmazsanız getirdiğiniz olay kısırdır değerli
arkadaşlarım. Bugün, gerçekten, Terörle Mücadele Kanunu terörle
mücadeleyi bir kenara bırakmış, demokrasi, özgürlük, hak, emek
ve eşitlik mücadelesi veren insanları potansiyel terörist olarak
gören, halkla mücadele etme kanunu hâline gelmiştir. Bu kanunun da düzeltilmesi
gerekir.
Biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu kanundaki tavrımızı, bu tasarının
Komisyona ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sevkinden beri aynı
kararlılık ve aynı çizgide götürüyoruz. Biz burada değerli
arkadaşlar neyi savunuyoruz? Biz şunu savunuyoruz: Şimdi
Neyiniz varsa benim için feda edin. Hapisten çıktıktan sonra
çalışırım, size öderim. Kurtarın beni buradan. Ben
niye buradayım? Benim suçum yok. Kötü şeyler yaşıyorum
burada, dayanamıyorum. diyen Batmanlı Berivanın o hapishanede
haksız yere yattığına inandığımızdan
dolayı, toplum vicdanını sızlatan, gerçekten hukuk
devletinin temelini oluşturan adalet duygusunu zedeleyen bu hukuk
sisteminin mevzuatımızdan sökülüp atılması için destek
veriyoruz.
Gerçekten
değerli arkadaşlarım, on beş yaşındaki bu
kız çocuğu alkollü ve ehliyetsiz olarak araç kullansaydı yedi
yıl dokuz ay hapis cezası almayacaktı. İşte Cumhuriyet
Halk Partisi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Vay be!
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Vay be, vıy be diye bağırmakla bir
şey yapamazsın arkadaşım, otur bir kere dinlemesini
öğren.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Biz burada konuşmalarımızı
yapıyoruz, tarihe geçiyor. Bizim baştan beri tutumumuz belli, AKPnin
tutumu da belli bu konuda. Siz ne yaptığınızın
farkında değilsiniz. Yani sen eğer kızdırmak
istiyorsan beni, ben kızmayacağım, hiç boşuna
kızdırmaya çalışma.
Değerli
arkadaşlar, demin de söyledim, demokrasi ve özgürlük mücadelesi gerçekten korkusuz
olmayı gerektirir, yürekli olmayı gerektirir, konjonktüre göre
davranmamayı gerektirir. Bu bir samimiyet, bir inanç meselesidir.
Biz gerçekten
Taş atan çocuklar ceza almasın. demiyoruz ama bu cezanın
çocukların yaptığı eylemle orantılı
olmasını, çocuğun yüksek yararını korurken, öbür
taraftan da bu çocuğun eylemine uygulanacak cezanın
orantılı olmasını istiyoruz. Hâlâ daha bu tasarıda,
taş atmakla silah atmayı, silah bulundurmayı aynı kabul
eden bir siyasal anlayış devam ediyor ise bu konuda, çocukların
sorunlarını çözme konusunda samimi olunmadığını
Yüce Meclisinize saygıyla sunmak isterim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
ancak bir yoklama talebi vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın Vural,
Sayın Bal, Sayın Korkmaz, Sayın Yalçın, Sayın Paksoy,
Sayın Akkuş, Sayın Çelik, Sayın Akçay, Sayın Orhan,
Sayın Taner, Sayın Asil, Sayın Akcan, Sayın
Yıldız, Sayın Varlı, Sayın Özensoy, Sayın Tankut,
Sayın Işık, Sayın Dağdaş, Sayın Sipahi,
Sayın Kaya.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
4.- Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Samsun Milletvekili Osman Çakırın, Şırnak Milletvekili
Sevahir Bayındırın, Hakkari Milletvekili Hamit Geylaninin,
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2 Milletvekilinin;
Mardin (Eski) Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç ve Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmenin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Adalet Komisyonu Raporu (1/775, 2/84,
2/407, 2/477, 2/508, 2/534, 2/711) (S. Sayısı: 526) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının 5inci maddesiyle
değiştirilen 4675 sayılı kanunun 6ncı maddesinin
ikinci fıkrasının sonuna eklenen cümlede geçen
kararını verir ibaresinin nihai kararını verir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Sefer Üstün
Sakarya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge ile
kelime tashihi yapılarak ifadelerin daha açık olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının
5inci maddesinin oylanmasında açık oylama yapılmasına dair
bir önerge vardır. Önergeyi okutup imza sahiplerin arayacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
5inci madde
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
arz ederiz.
Nevzat Korkmaz?
Burada.
Oktay Vural?
Burada.
Mustafa Enöz?
Burada.
Şenol Bal?
Burada.
Faruk Bal? Yok.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Takabbül ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Akçay takabbül etti.
Behiç Çelik?
Burada.
Kürşat
Atılgan? Burada.
Rıdvan
Yalçın? Burada.
Abdülkadir Akcan?
Burada.
Beytullah Asil?
Burada.
Recep Taner?
Burada.
Hasan
Çalış? Yok.
Kim takabbül
ediyor?
GÜRCAN
DAĞDAŞ (Kars) Takabbül ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Dağdaş takabbül etti.
Osman Çakır?
Burada.
Yılmaz
Tankut? Burada.
Akif Akkuş?
Burada.
Hüseyin
Yıldız? Burada.
Alim
Işık? Burada.
Osman
Ertuğrul?
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Cengiz takabbül etti.
Necati Özensoy?
Burada.
Muharrem
Varlı? Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik cihazla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - 526
sıra sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesinin
açık oylama sonucu:
Oy
Sayısı : 222
Kabul :
199
Ret : 23 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yusuf
Coşkun Bayram
Özçelik
Bingöl Burdur
Böylece 5inci
madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.29
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.40
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
526 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
6ncı madde
üzerinde dört adet önerge vardır.
Önergeleri
geliş sırasına göre okutup, aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 sıra sayılı kanun tasarısının 6.
maddesindeki son cümlesinde yarısından üçte ikisine kadar
ifadesinin madde metninden çıkartılıp yerine üçte iki
oranında ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Turgut Dibek Halil Ünlütepe
Mersin Kırklareli Afyonkarahisar
Ahmet Tan Selçuk Ayhan Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 6 ncı maddesi ile
düzenlenen 5237 sayılı kanunun 79 uncu maddesine eklenen ikinci
fıkrasının b) bendinde geçen üçte ikisine ibaresinin dörtte
üçüne olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 6. Maddesi ile düzenlenen 5237
Sayılı Türk Ceza Kanununun 79. Maddesine eklenen 2.
Fıkranın son cümlesinde yer verilecek ceza yarısından üçte
ikisine kadar artırılır ibaresinin verilecek ceza dörtte biri
oranında artırılır şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız M.
Nezir Karabaş Hamit Geylani
Batman Bitlis Hakkâri
Nuri Yaman Hasip Kaplan Sırrı
Sakık
Muş Şırnak Muş
Osman
Özçelik
Siirt
TBMM Sayın
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Madde 6.- Türk
Ceza Kanununun 79. maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 79-(1)
Yasal olmayan yollardan;
a) Bir
yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkân
sağlayan,
b) Türk
vatandaşı veya yabancının yurt dışına
çıkmasına imkân sağlayan,
Kişi, üç
yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para
cezası ile cezalandırılır.
(2) a) Suçun
doğrudan veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek
maksadıyla,
b) Bir örgütün
faaliyeti çerçevesinde işlenmesi,
c) Suç
mağdurlarının hayatı bakımından bir tehlike
oluşturması hâllerinde verilecek ceza yarısından üçte
ikisine kadar artırılır.
(3) Bu suçun bir
tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel
kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Rıdvan Yalçın Oktay Vural Abdülkadir Akcan
Ordu İzmir Afyonkarahisar
Faruk Bal Şenol Bal Hasan Çalış
Konya İzmir Karaman
Behiç
Çelik
Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Behiç Çelik, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 526
sıra sayılı tasarının 6ncı maddesine
ilişkin verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Heredotun On Binlerin Göçünden yaklaşık iki bin
beş yüz yıl sonra insanlık farklı bir vakayla
karşı karşıya. Dünya, tok olan, refah içerisinde olan
devletler ve onların toplumları ile açlık ve yoksulluk
içerisinde yaşayan kesimler arasında büyük bir katı çizginin
çizildiği bir çağı yaşamakta. Sanırım, iki bin
beş yüzyıl sonra Heredotun On Binlerin Göçüne benzeyen ama bu
sefer milyonların göçünü yaratacak olan bir dünya gerçeğiyle
karşı karşıyayız.
Burada sizlerin
dikkatini çekmek istediğim husus, aç insanların ülkesinden tok insanların ülkesine doğru
karşı konulamaz, engellenemez, her türlü yasal önleme rağmen
akan kalabalıkların gelecekte daha da artarak devam edeceği
yönünde. Bu göç hareketi Afrikadan Avrupaya doğru, Asyadan yine
Avrupaya doğru ve transit bir ülke olarak Anadolu söz konusu.
Ülkemizin burada
oldukça önem arz ettiğini dikkatinize çekmek isterim. Zira, burası
bir geçiş ülkesi ve Türkiyenin istikrarı, Türkiyenin
güvenliği, aslında Avrupanın ve hatta örgütsel anlamda söylemek
gerekirse Avrupa Birliğinin güvenliğini de teşkil etmektedir.
Ancak Avrupa Birliği, güven ve istikrar artırıcı önlemleri
Türkiye içinde, özellikle Türkiye içinde vurgu yaparken, bu göç, olası göç
hareketini, kitlesel göç hareketlerini Anadolunun içerisinde hiç olmazsa
durdurabilmek, mümkün ise Türkiyenin sınırlarında durdurabilme çabasını özellikle
vurguluyorlar.
Onun için, bizim
çevremizdeki terör olaylarını da bu kapsamda bazen değerlendiren
kendi içlerinde think tank merkezleri mevcut. Yani önümüzdeki yıllar büyük
stabilizasyonların olacağı, yani
istikrarsızlığın olacağı ve hatta devletler
arasında istikrarsızlaştırmaların daha da
artırılarak, bunun devletler arasındaki mücadelede farklı
bir silah olarak kullanılabileceğini özellikle dikkatlerinize sunmak
isterim.
Onun için,
6ncı maddeyle ilgili yapılan düzenlemeyi bu bağlamda ele almak
ve düşünmek de doğru olsa gerek.
Ancak, 5inci
maddede yapmış olduğum konuşmada arz etmiş
olduğum üzere, AKPnin kanun yapma tekniğinin yanlış zemine
oturmuş olması burada 6ncı maddede murat edilenin
gerçekleşmesinde de sıkıntıları bizzat ortaya
çıkarabilmektedir. Onun için AKPyi burada özellikle kanun yapma
tekniği açısından hakkaniyete, adalete, iyi düşünmeye,
sağlıklı düşünmeye özellikle davet ediyorum.
Onun için
6ncı maddedeki göç hareketlerini çok iyi tahlil ederek, bilim
adamlarıyla tartışarak bu tür hükümlerin dünya, insanlık
için, Avrupa için, Asya için ve özellikle kendi ülkemiz için bir istikrar
unsuru hâline gelmesi ve yeryüzünde açlara doğru tok olanların
yardım etmesini sağlayıcı ve insanlık için bazı
idealleri içimizde taşıyor olmamız da sanıyorum önem arz
etmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Değerli arkadaşlarım, ne yazık ki bu
konularda kafa yormadan yasalarımıza ceza hükümleri koyarak ya da
mevcut hükümleri artırarak belli bir sonuca gitme arzusu, asla bu
hareketleri durdurmayacaktır, daha da artıracaktır. Çünkü aç
mutlaka tok olan tarafa doğru ve az gelişmiş olan
gelişmiş olana doğru akacaktır. Önemli olan az
gelişmişin bulunduğu yerde karnının doyması ve
gelişmesini temin etmek ve Türkiye'nin bütün
sınırlarını ve çevresini güven ve istikrar koridoru hâline
dönüştürmesini sağlamaktan geçtiğini özellikle belirtmek
isterim.
Bu duygularla
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 6. Maddesi ile düzenlenen 5237
Sayılı Türk Ceza Kanununun 79. Maddesine eklenen 2.
Fıkranın son cümlesinde yer verilecek ceza yarısından üçte
ikisine kadar artırılır ibaresinin verilecek ceza dörtte biri
oranında artırılır şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi
Yıldız (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Osman Özçelik, Siirt Milletvekili.
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 6ncı
maddesine ilişkin verdiğimiz önergeyle ilgili söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Terörle Mücadele
Kanunu, bilindiği gibi, 1991 yılında yürürlüğe girmiş
ancak daha sonra birçok kez değişikliğe
uğramıştır; 1992 yılında, 1995 yılında,
1999da, 2003te, 2006da, 2007de, 2008de ve şimdi de 2010da. Yani, bir
yasanın, kısa metinli bir yasanın bu kadar sık
değişikliğe uğramasının nedeni, bu yasanın
hukuka bir türlü uydurulamamasıdır. En büyük değişiklikler
de 2006 yılında yine AK PARTİ Hükûmeti döneminde
yapılmış.
Terörle Mücadele
Kanunu, 12 Eylül faşist askerî Anayasasının
mantığıyla düzenlenmiş, insan hak ve özgürlükleri yerine,
insanların yaşam hakkı yerine, güvenliği yerine devletin
güvenliğini esas alan bir mantıkla düzenlenmiş ve yapılan
değişikliklerle giderek
ağırlaştırılmıştır. Bu yasa, 2006da
yapılan değişiklikten sonra da
Cumhurbaşkanlığı tarafından da, ne yazık ki,
onaylanarak yürürlüğe girmiştir.
Bakın,
şu anda görüşmekte olduğumuz tasarının Adalet
Komisyonunun gerekçesinde aynen şöyle deniyor: Terörle mücadele
kapsamında, çocuklarla ilgili sorun, özel soruşturma, yargılama,
cezalandırma ve infaz rejimleri getiren Terörle Mücadele Kanununun kabul
edildiği tarihten bu yana devam etmektedir. Ancak 2006 yılında
Terörle Mücadele Kanununda yapılan değişiklikle bu sorun daha
belirgin hale gelmiş ve hatta sorun daha da
ağırlaşmıştır. Yapılması öngörülen
değişiklikle hatadan bir nebze de olsa geri dönüş olmasına
rağmen yapılan değişiklik yeterli değildir; bu
değişikliklerin yanı sıra, Terörle Mücadele Kanununun 2, 5,
7 ve 17 nci maddelerinde ve Türk Ceza Kanununun 220 nci maddesinde de
değişiklik yapılması gerekmektedir. Bu öngörülüyor,
tavsiye ediliyor bu tasarının raporunda bile. Yani bu yasanın
iler tutar yanı yok. Bu yasanın bütünüyle yürürlükten
kaldırılması hâlinde ancak demokratikleşmeye bir adım
atabiliriz.
AK PARTİ
kamuoyunun, hukukçuların, basının, sivil toplum örgütlerinin,
bilim adamlarının, sanatçıların yoğun demokratik
baskısı ve talebi üzerine artık, mızrağın çuvala
sığmadığını anlaması üzerine kısmi
değişikliklerle bu yasayı düzeltmeye çalışmaktadır
ama mızrak hâlâ çuvala sığmış değil.
Bakın, bu
Yasanın 2nci maddesinin son fıkrası: Terör örgütüne mensup
olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu
sayılır ve örgüt mensupları gibi cezalandırılır.
Dünyanın neresinde görülmüştür, terör örgütüne üye olmasa bile terör
örgütü üyesi gibi cezalandırılması dünyanın hangi hukukunda
vardır? Ama bu Yasada hâlâ bu devam ediyor ve terör örgütü üyesi
olmadığı hâlde terör örgütü üyesi gibi ceza alan binlerce insan
şu anda cezaevinde yatmaktadır.
Arkadaşlar,
burada çocuklar için terör suçlusu, suça itilmiş insanlar, çocuklar diye
söz edildi. Bu çocukların hiçbiri terör suçlusu değil,
çocuklarımızın hiçbiri suça itilmiş değil, eğer
suça itilmişlerse, onlar suçlu değil; onlar, itirazı olan
çocuklar, onların itirazı, onlara dayatılan onursuz yaşama
karşı bir itirazdır. Onlar, sağlıklı bir konutta
yaşamak istiyorlar. Onlar, ana dilinde eğitim görmek istiyorlar.
Onlar, özgür yaşamak istiyorlar. Kimliklerinin inkârına
karşı itirazları var. Suçlu değiller onlar.
Filistin
çocukları ne kadar suçluysa onlar o kadar suçlu. Filistin çocukları
ne kadar özgürlük talebiyle ayaktalarsa onlar da o kadar haklı
itirazlarıyla ayaktalar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MURAT YILDIRIM
(Çorum) Ne ilgisi var?
EYÜP AYAR
(Kocaeli) Ne alakası var?
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) - Başka hiçbir neden yok. Hiç kimse onları suça
itmiyor.
Bakın,
gösterilerde, toplu gösterilerde, yürüyüşlerde tankla, topla, panzerle,
gazla, suyla saldırılmadığı zaman, hiçbir çocuk hiç
kimseye taş atmıyor. Nevrozlarda ve diğer toplantılarda,
1 milyon insanın katıldığı toplantıda güvenlik
görevlileri o etkinliğe müdahale etmemesi hâlinde bir tek taş atma
olayı yok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) Buna karşın, taş attı diye
çocuklar on yıl, on beş yıl cezalandırıldı bugüne
kadar. Umarım bundan sonra bu böyle olmaz. Ama bu çocuklara panzerle,
silahla saldıran ve -panzer altında onlarca çocuk can vermişken-
bu çocukların panzer altında ezilmesine neden olanlarla ilgili elimde
çok kabarık bir dosya var. Bunları okumaya fırsat yok. Çok
sayıda çocuk ölmüştür; polis kurşunuyla ölmüştür, panzer
altında kalarak yaşamını yitirmiştir. Bu kişiler
hakkında ya dava açılmamakta ya da açılan davalarda beraat
kararı verilmektedir.
Çocuklarımız
suçlu değil. Çocuklarımızın, onursuz yaşama
itirazları var. Bunun böyle olunması lazım.
Saygılar
sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 6 ncı maddesi ile
düzenlenen 5237 sayılı kanunun 79 uncu maddesine eklenen ikinci
fıkrasının (b) bendinde geçen üçte ikisine ibaresinin dörtte
üçüne olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bu
önergeyle, verilen cezaların caydırıcı olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 sıra sayılı kanun tasarısının 6.
maddesindeki son cümlesinde yarısından üçte ikisine kadar
ifadesinin madde metninden çıkartılıp yerine üçte iki
oranında ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
O önergeyi
veriş nedenimiz, suçun vasıf ve mahiyetine göre suçla
orantılı olarak cezanın da konulması ilkesine uygun
olması idi.
Değerli
arkadaşlarım, taş atan çocukların sorunları olarak
bilinen bu çocukların sorunlarının elbette Güneydoğu ve
Doğu Anadoluda yaşanan açlık, işsizlik, yokluk ve
yoksullukla tabii ki bağlantısı vardır, tabii ki orada
bilinen, yaşanan Kürt sorunuyla da ilgisi vardır ama terörle
mücadelenin sürdürülebilir olması ne kadar gerekli ve önemli ise aynı
şekilde demokrasi ve özgürlüklerin de sürdürülebilir ve kalıcı
olması o kadar önemlidir. Ya demokrasi ve özgürlük mücadelesi ya da
terörle mücadele dayatmasını bir çerçeveye sokamayız, ikisi
birbirinin alternatifi değildir. Elbette ki terörle mücadeleden hiçbir
şekilde taviz verilmemelidir. Çünkü aksini düşünürsek bu
çocukların gerçekten terörün kaynağı olduğu gibi
yanlış bir düşünceye gideriz, onu da aşmamız
gerektiğini düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye'nin hızla demokratikleştirilmeye ve
özgürleştirilmeye ihtiyacı var. Demokratikleştiriliyormuş
gibi gösterilmeye ihtiyacı yok. Devletin demokratikleştirilmesi,
bireyin özgürleştirilmesi bugün en acil ihtiyaçlarımızdan
birisidir. Devletin hukuku yerine yurttaşın hukukunu, bireyin hukukunu
yerleştirmek ve ona egemen kılmak yapmamız gereken asli
işlerden birisidir.
Yine, hukuk
devleti ilkesinin güçlendirilmesi ve bu konuda hiçbir tarzda taviz verilmemesi
bu Meclisin en önemli görevlerinden birisidir. Bunun için öncelikle hukuk
devletinin geçmişinde pislik yığını ve bataklık
gibi duran faili meçhul siyasi cinayetlerin neden, nasıl ve kimler
tarafından gerçekleştirildiğinin ortaya
çıkarılması ve bunun arkasındaki karanlık
ilişkilerin aydınlatılması demokratik hukuk devletinin
olmazsa olmazıdır. Arkasında pislikler
yığını taşıyarak demokratik hukuk devletinden söz
edemeyiz.
Demokrasinin
gelişiminin önündeki diğer en büyük engellerden birisi ise hepimizin
bildiği gibi seçim barajıdır. Seçim barajı, demokrasinin
gelişmesinin engelidir. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi, adı üstünde
Türkiye'nin Meclisidir. Türkiyede çeşitli siyasal düşüncelerden,
çeşitli etnik kökenlerden insanlar yaşamaktadır; bu Meclis
Türkiye'nin mini bir modelidir, numunesidir. Dolayısıyla, ülkenin
doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar yaşayan
herkesi ve her düşünceyi Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil ettirmeye
çalışmak demokrasinin gelişmesine katkı koyar. Geçenlerde
Adalet Bakanının bu konuda bir açıklaması vardı, Bu
seçim barajıyla sürdürülebilir olması mümkün değildir, bu seçim
barajının değiştirilmesi gerekir. demektedir.
Değerli
arkadaşlarım, ben de gerçekten demokrasinin hak ettiği seviyede
olabilmesi için bu seçim barajının yıkılması
gerektiğini düşünüyorum. Seçim barajının gölgesinde
yaşayarak ya da seçim barajının içerisindeki sularda kulaç
atarak demokrasi mücadelesi vermek mümkün değildir.
Bu seçim
barajı 12 Eylülün çocuğudur. 12 Eylüle şiddetle
karşı olduğunu belirten bir siyasal anlayış Demokrasi
mücadelesi veriyorum. derken, bir yandan da, 12 Eylülün çocuğu olan bu
seçim barajını besleyip büyütemez. Yüzde 10cu bir
anlayışla artık gelinen noktada demokrasi mücadelesinin
başarıya ulaşamayacağı
anlaşılmıştır. O nedenle, bu Parlamentonun
yapması gereken en önemli konulardan birisi, eğer gerçekten demokrasi
konusunda bir samimiyet inancı var ise, gerçekten samimiysek bu
düşüncemizde, bu haksız barajın gerçekten
yıkılması ya da en azından makul, kabul edilebilir bir
seviyeye çekilmesi artık bugün bir zaruret hâline gelmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) - Dün 12 Eylüle aykırı düşen, 12 Eylül
anlayışına aykırı düşen partilerin Parlamentoya
girmesini önlemek için getirilen bu baraj sistemi artık 12 Eylülden otuz
yıl sonraki Türkiyeye yakışmamaktadır. Bugün 12 Eylüle
karşı bir propagandayı dillerinden düşürmeyen AKP
İktidarı, umuyorum ve diliyorum ki, bu 12 Eylülün çocuğunu daha
fazla besleyip büyütmez, bu çocuğu beslemeden, büyütmeden haddini bildirir
diye düşünüyorum. Seçim barajı konusunda da gerçekten demokrasiye
katkı sağlar. (BDP sıralarından alkışlar) AKPnin
demokrasi konusunda samimi olup olmadığının en güzel
göstergesi bu seçim barajına cevap vermektir. (AKP sıralarından
gürültüler) Vallahi, oradan laf falan atmayın, benim cebimde taş var,
ben taş atarım, tamam mı!
Hepinize
saygılar ve sevgiler sunuyorum. (CHP ve BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Tasarının
6ncı maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair önerge vardır. Önergeyi okutup, imza
sahiplerini arayacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
6ncı madde
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
arz ederiz.
Nevzat Korkmaz?
Burada.
Şenol Bal?
Burada.
Oktay Vural?
Burada.
Akif Akkuş?
Burada.
Rıdvan
Yalçın? Burada.
Erkan Akçay?
Burada.
Osman Çakır?
Burada.
Hüseyin
Yıldız? Burada.
Recep Taner?
Burada.
Muharrem
Varlı? Burada.
Necati Özensoy?
Burada.
Alim
Işık? Burada.
Gürcan
Dağdaş? Burada.
Hasan Özdemir?
Burada.
Erdal Sipahi?
Burada.
Atila Kaya?
Burada.
Akif Paksoy?
Burada.
Mustafa Enöz?
Burada.
Mustafa Kemal
Cengiz? Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6ncı maddesinin açık oylama sonucu:
Oy
Sayısı : 223
Kabul :
201
Ret : 22 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yusuf
Coşkun Bayram
Özçelik
Bingöl Burdur
Böylece
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
526 sıra
sayılı TMK ile bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun tasarısının 7. mad-desiyle
eklenen cümlenin başına hakimin hukuki sonuçlarını
bildirmesine rağmen kelimelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın Oktay
Vural Hasan
Çalış
Ordu İzmir Karaman
Nevzat Korkmaz Atila Kaya Mehmet Ekici
Isparta İstanbul Yozgat
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 7 nci maddesi ile
düzenlenen 5271 sayılı kanunun 231 inci maddesinin altıncı
fıkrasının sonuna eklenen cümlede geçen Sanığın
kabul etmemesi hâlinde, ibaresinin Sanığın iradesi kabul
yönünde olmazsa, olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ali
Öztürk
Konya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 526 Sıra Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 7. Maddesi ile düzenlenen 5271
Sayılı Kanunun 231. Maddesinin 6. Fıkrasının sonuna
eklenecek cümlenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sanığın
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını
kabul etmesi gerekir.
Bengi
Yıldız M.
Nezir Karabaş Hamit
Geylani
Batman Bitlis Hakkâri
Sırrı
Sakık Osman
Özçelik Hasip Kaplan
Muş Siirt Şırnak
Nuri
Yaman
Muş
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile CMK
231. Maddesinin 6. Fıkrasına uyum sağlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/775 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 7 nci maddesi ile düzenlenen
5271 sayılı kanunun 231 inci maddesinin altıncı
fıkrasının sonuna eklenen cümlede geçen Sanığın
kabul etmemesi hâlinde, ibaresinin Sanığın iradesi kabul
yönünde olmazsa, olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ali
Öztürk
Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge ile,
cümlenin daha açık olması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
526 sıra
sayılı TMK ile bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun tasarısının 7. mad-desiyle
eklenen cümlenin başına hakimin hukuki sonuçlarını
bildirmesine rağmen kelimelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmamakta Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Önerge üzerinde
söz isteyen Atila Kaya, İstanbul Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ATİLA KAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanunun 7nci maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, her tür teknik düzenlemenin yapıcısı olan
zihniyeti analiz edebilmenin bu türden teknik düzenlemelerin
anlaşılmasında kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu
düşünüyorum. Bu itibarla, konuşmamda iktidarın dilinden
düşürmediği terörden nemalanmak söylemini göz önünde tutarak AKP
ayrılıkçı terör sorununu neden çözemez? sorusuna sahip
oldukları zihniyeti analiz ederek yanıt aramayı
deneyeceğim.
Yüzüm tüm Meclise
dönük ama sözlerim AKPye yöneliktir. İddiam açık ve
yalındır: Sahip olduğunuz zihniyeti muhafaza ettiğiniz
sürece bu sorunu çözemezsiniz. Çözemezsiniz çünkü sizin devlet, millet, adalet,
hukuk, kültür ve siyaset anlayışlarınız çeyrek asırdan
uzun zamandır millî birliğimizi tehdit eden ayrılıkçı
terör sorununu çözmeye uygun değildir. Felsefi anlamda devlet
kavrayışı, geleneğinize takılı
kalanlarınızda yoktur, liberalleşip yüzünü Batıya
dönenlerinizde ise sorunludur. Geleneğinizde devlet kavramıyla olan
ilginiz, sultanların veya halifelerin fazilet kıssalarının
ötesine geçememiştir. Gömleklerinizi çıkardıktan sonra bulduğunuz
ise şirket olarak tasarlanmış bir devlet
anlayışıdır. Devleti şirket gibi görmek
anlayışı en önemli ideolojik göstergelerden biridir. Dünyada
liberal züppeler bu anlayışı pompalamaya başlayalı çok
uzun zaman oldu. Türkiyeden de ne liberal iktidarlar geldi ve geçti ama
hakkınızı teslim etmek gerek, hiç birisi bu
anlayışı sizin kadar içselleştirip Benim görevim ülkemi
pazarlamaktır. diye haykıramadı.
Binlerce
yıllık tarihinde farklı kültür çevrelerinde, hatta medeniyet
dairelerinde bulunmuş bir milletin mensubuyuz. İlk günden bugüne
kesintisizce izleyebileceğimiz yegâne hat devlet geleneğimizdir.
İşte, bu geleneğin taşıdığı devlet
kavrayışına yabancı kalıp da kâr-zarar
hesaplarıyla devlet kavramına yönelmeye
çalıştığınız için bu sorunu çözemezsiniz. Millet
kavrayışınız, millet kavramının özüne
aykırı olduğu için bu sorunu çözemezsiniz. Millet,
tanımı gereği, her tür etnik, dinî ve sınıfsal
ayrımları aşkın ve mensuplarını aynı devlet
ülküsünde birleştiren bir kategoridir. Sizler, sanki devlet yokmuş
gibi toplumu daha küçük birimler hâlinde yapılandırmak istemekle mi
millet bilincine hizmet edebileceğinizi sanmaktasınız?
İlericilik adına insanlığın geride
bıraktığı tarihsel aşamalara dönmeye
çalıştığınızın farkında değil
misiniz? Yoksa, amacınız tam da bu mudur? Öyle ya, daha düne kadar
ayrılıkçı terörün tehdit ettiği şey olan millet
bilincinin sizin kitabınızdaki karşılığı
otuz altı etnik grup değil midir? Belli ki terörün sarsmak
istediği şey sizin için çok da önemli değildir. En azından
gemilerinizden, villalarınızdan, arazilerinizden, beş
yıldızlı otel iftarlarınızdan, yedi
yıldızlı tatillerinizden daha önemli değildir. Kâr-zarar
hesabı bakımından elbet önemi vardır, nihayetinde sizin
için bir iştir bu.
Adalet
anlayışınız bizden olanlar için gibi bir esasa
dayandığından dolayı bu sorunu çözemezsiniz. Hukuk
anlayışınız arzulanan amacın tersine hizmet eder
olduğu için bu sorunu çözemezsiniz. Kültür
anlayışınız, dünyanızda Hektor heykelinin
ayaklarını bastığı yer kadar bir yer işgal
edebildiği için bu sorunu çözemezsiniz. Siyaset
anlayışınız ahlakla
sınırlandırılmamış bir zekânın Makyavelist
yönelimlerince belirlendiği için bu sorunu çözemezsiniz.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Ortaçağ kafası!
ATİLA KAYA
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, bizim inancımıza göre
siyaset, fitneyi ortadan kaldırıp toplumsal barışı
sağlamanın aracıdır. Oysa siz siyaseti fitne
yaratmanın aracı olarak kullanmaktasınız, bunu siz inkâr
etmeye kalksanız da söyleminiz ele vermektedir.
AHMET YENİ
(Samsun) Hadi oradan!
ATİLA KAYA
(Devamla) - Bu söylemin en sefil örneklerinden biri, Milliyetçi Hareket
Partisinin terörden nemalananlar ifadesine konu edilmeye
kalkılmasıdır. Ne çirkin bir üslup, ne vicdansız bir
kasıttır bu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kaya, lütfen tamamlayınız.
ATİLA KAYA
(Devamla) Sizler bu tavırlarla mı terörü bitirebileceğinizi
sanıyorsunuz? Adamlarınıza yazdırıp çizdiriyorsunuz
PKK referandumdan hayır çıkması için eylem yapıyor.
diye. Terörden nemalanmak bu değil midir? Bir yandan terörden
yakınırken öte yandan terörün ardında oldukları bilenen
emperyal güçlerden medet ummak, AKP İktidarını devam
ettirebilmek için buna tevessül etmek terörden nemalanmanın en üst
seviyesi değil midir?
Şunu
bilmelisiniz ki terörün arkasındaki en büyük güç kapitalist
emperyalizmdir. Bir yandan ona ram olurken sonuçlarından kurtulmayı
umamazsınız; ayrılıkçılığı çözemez,
millet bütünleşmesini ve devlete güveni, siyasete inancı sağlayamazsınız
çünkü bu teknik bir iş değil, bir zihniyet ve ruh meselesidir.
Devleti ve milleti önceleyen bu zihniyet ve bu ruh kendi geleneğinizde
bulunmadığı gibi, sonradan bünyenize
kattığınız dönek Marksistlerde veya çakma liberallerde de
bulunmaz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Haydi tetikçi!
OKTAY VURAL
(İzmir) Bitiriyor, bir dakika.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Dinleyin be!
ATİLA KAYA
(Devamla) Bu durumda, her şeye rağmen bu sorunun çözümüne
katkı sağlayabileceğinize milleti ikna etmek istiyorsanız
yapabileceğiniz tek şeyi yapın,
açılımınızı da alın ve gidin.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaya.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Tasarının
7nci maddesinin oylamasının açık oylama şeklinde
yapılmasına dair önerge vardır. Önergeyi okutup imza sahiplerini
arayacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
7nci madde
oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasını
arz ederiz.
Nevzat Korkmaz?
Burada.
Şenol Bal?
Burada.
Oktay Vural?
Burada.
Akif Akkuş?
Burada.
Rıdvan
Yalçın? Burada.
Erkan Akçay?
Burada.
Recep Taner?
Burada.
Hüseyin
Yıldız? Burada.
Osman Çakır?
Burada.
Muharrem
Varlı? Burada.
Necati Özensoy?
Burada.
Alim
ışık? Burada.
Gürcan
Dağdaş? Burada.
Yılmaz
Tankut? Burada.
Erdal Sipahi?
Burada.
Atila Kaya?
Burada.
Mehmet Akif
Paksoy?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Tekeffül ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Cengiz? Burada.
Hasan Özdemir? Burada.
Mustafa Enöz?
Burada.
Mustafa Kemal
Cengiz? Burada.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 526 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 7nci maddesinin açık oylama sonucu:
Oy
Sayısı : 226
Kabul :
204
Ret : 21
Çekimser :
1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yusuf
Coşkun Bayram
Özçelik
Bingöl Burdur
Böylece 7nci
madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 03.23
ON
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 03.30
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.
526 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
İkinci bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Halil Ünlütepe,
Afyonkarahisar Milletvekili.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, önergemiz var orada.
BAŞKAN
Sayın Vural, burada madde ve konu belli olmadığı için
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, önerge verildiği andan itibaren kapalı oturum
yapılır.
BAŞKAN
Sayın Vural, şimdi 70inci maddeyi okuduğumuzda Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu, Başbakanın veya bir bakanın veya
bir siyasî parti grubunun
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir siyasi parti grubu Milliyetçi Hareket Partisi.
BAŞKAN
Evet.
yahut yirmi milletvekilinin yazılı istemi üzerine kapalı
oturum yapabilir.
Ama, konu
olmadığı için
OKTAY VURAL
(İzmir) Konu değil, işte gerekçesi var orada.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçesi nedir?
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, kapalı oturum şeyi alın siz.
BAŞKAN
Hayır, gerekçesini belirterek müracaat ederseniz, yani ne için
istiyorsunuz, onu baştan belirtirseniz
OKTAY VURAL (İzmir)
Gerekçe kapalı oturumda açıklanır. Sayın Başkan,
İç Tüzüke göre gerekçe kapalı oturumda açıklanır.
BAŞKAN
Neyi istiyorsunuz kapalı oturumda görüşmek için?
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçeyi kapalı oturumda açıklayacağız.
Zaten, önerge verir vermez yapılması gereken iş hemen
kapalı oturuma geçeceksiniz, sonra gerekçeyi açıklayacağız.
Aksi takdirde
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Evet, doğru.
BAŞKAN -
Sayın Vural, ikinci bölümün görüşmelerini mi kapalı oturumda
görüşmek istiyorsunuz?
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet.
Verildiği
andan itibaren
Kapalı oturum önergesini verdim.
BAŞKAN
Anlaşıldı da kapalı oturumda ne istiyorsunuz, neyin
kapalı oturumda görüşülmesini istiyorsunuz, onu soruyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Görüşmelerin kapalı oturum şeklinde yapılmasını
istiyorum. Gayet açık.
Böyle bir
nezaketsizlik olur mu?
Kapalı
oturum şeyi alın...
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) İlk defa Meclis bu duruma düştü.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Her siyasi partinin kendi sorumluluğu
ve kendisini ilgilendirir.
MUHARREM VARLI
(Adana) - Biz sorumluluğumuzu biliyoruz.
BAŞKAN
Lütfen ama...
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 70inci maddesine göre verilmiş bir
önerge vardır, kapalı oturum istemine dair.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İç Tüzükün
70inci maddesine göre kapalı oturum yapılmasını arz
ederim.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
BAŞKAN -
Kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler
dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya
çıkmaları gerekmektedir.
Sayın idare
amirlerinden salonun boşaltılmasını temin etmesini rica
ediyorum.
Yeminli
stenografların ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını
oylarınıza sunuyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 03.35
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 03.39
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 137nci
Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Kapalı
oturuma geçilmesine yönelik önergenin işlemi sırasındaki,
yeminli stenografların ve yeminli görevlilerin salonda kalmasına
ilişkin oylamada karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, işleminiz yanlış.
Siz neyi
oyladınız? Stenograflarla ilgili
BAŞKAN
Evet.
OKTAY VURAL
(İzmir) Stenograflarla ilgili husus kapalı oturumla ilgili önerge
kabul edildikten sonra oylanır. Dolayısıyla, usule
aykırı bir işlem yapıyorsunuz.
BAŞKAN
Hayır, önce oylanıyor. Lütfen Sayın Vural... Önce
oylanıyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, hayır.
Bakın
bakalım.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Yanlış Sayın Başkan, yanlış.
OKTAY VURAL
(İzmir) Öyle bir şey olur mu?
BAŞKAN
Şimdiye kadar uygulama bu efendim, yapılan da bu.
Şimdi
oylamayı tekrarlayacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, neyi oyluyorsunuz?
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Bundan sonra da,
ara verilmiş olsa dahi karar yeter sayısı
bulunamayacağı için, Sayıştayda boş bulunan üyelikler
için seçim yapmak üzere, alınan karar gereğince Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşleri
sırasıyla görüşmek için 21 Temmuz 2010 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 03.41