DÖNEM: 23    CİLT: 76          YASAMA YILI: 4

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

139’uncu Birleşim

22 Temmuz 2010 Perşembe

 

(Bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile

konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak

yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I. -  GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ

III. -  GELEN KÂĞITLAR

IV.-   GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

 

1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, seçim barajı ve demokrasi konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Hatay Milletvekili Abdülhadi Kahya’nın, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının 71’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Tunceli ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, seçim barajına ilişkin açıklaması

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının 71’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

3.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının 71’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya ilindeki çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

5.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Nevşehir, Niğde ve Gaziantep’in bazı köy ve kasabalarının elektrik borçlarından dolayı içme sularının kesilmesine ilişkin açıklaması

6.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Erzurum’un Horasan ilçesine bağlı Saçlık köyündeki sel felaketlerinde hayatını kaybedenlere ve Tunceli ilinin sorunlarının çözümünde pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

7.- İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci’nin, köylerin içme suyu ve belediyelerin aydınlatmadan dolayı olan elektrik borçlarının affedilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

8.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, daha önce yaptığı bir konuşmaya atfen Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin yaptığı açıklamada sözlerini yanlış aksettirdiğine ilişkin açıklaması

9.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, sektör incelemesiyle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması

10.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, önergelerin okunma sırasına, aykırılık sırasına göre oylanmasına ve 500 kelimeyi geçen önergelere ilişkin açıklaması

11.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, AK PARTİ’nin Anayasa kitapçığındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

12.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, AK PARTİ Hükûmetinin ve milletvekillerinin hukuk devletinden ve hukukun üstünlüğünden yana sağlam ve esaslı duruşlarının birilerini rahatsız ettiğine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/229)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 26 milletvekilinin, infaz koruma memurlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/849)

2.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 22 milletvekilinin, TTK’nın Zonguldak Karadon’daki kömür ocağında meydana gelen kazanın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/850)

3.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, bir ilçedeki tecavüz iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/851)

4.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, demiryolu taşımacılığı sistemindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/852)

C) Tezkereler

1.- AL Uluslararası Arap Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetini Suriye’ye vaki davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1260)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine;  TBMM Genel Kurulunun 1 Ekim 2010 tarihine kadar tatile girmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

3.- Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536)

 

4.- Güneydoğu Asyada Dostluk ve İşbirliği Andlaşması ile Andlaşmada Değişiklik Yapan Protokollere Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/906) (S. Sayısı: 542)

5.- Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Kuruluş Yasası ve Sözleşmesinde Değişiklik Yapan Antalya Tam Yetkili Temsilciler Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/673) (S. Sayısı: 519)

6.- Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/333) (S. Sayısı: 306)

7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik, Petrol, Gaz ve Maden Kaynakları Alanlarında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/615) (S. Sayısı: 342)

8.- Ankara Milletvekili Faruk Koca ve 4 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 4 Milletvekilinin 13/10/1983 Tarihli ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/736, 2/739) (S. Sayısı: 546)

 

IX.- OYLAMALAR

1.- Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

2.- Güneydoğu Asyada Dostluk ve İşbirliği Andlaşması ile Andlaşmada Değişiklik Yapan Protokollere Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

3.- Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Kuruluş Yasası ve Sözleşmesinde Değişiklik Yapan Antalya Tam Yetkili Temsilciler Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

4.- Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik, Petrol, Gaz ve Maden Kaynakları Alanlarında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’nin görevlendirdiği bazı muhabirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı  (7/15114)

2.- Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, TMSF’nin bir medya grubunu satış ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı  Ali Babacan’ın cevabı (7/15115)

3.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Türkiye Kalkınma Bankasının denetlenmesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/15123)

4.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa TOKİ 3. Etap konutlarının teslimine ilişkin Başbakandan sorusu ve  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in  cevabı (7/15225)

5.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TOKİ’den konut alanların yaşadıkları ödeme güçlüğüne ilişkin Başbakandan sorusu ve  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in  cevabı (7/15226)

6.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Ağrı ilindeki sel felaketine ilişkin Başbakandan sorusu ve  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in  cevabı (7/15230)

7.- Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, TOKİ’nin yenilediği karakollara ilişkin Başbakandan sorusu ve  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in  cevabı (7/15237)

8.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya kent mezarlığının yetersizliğine ilişkin sorusu ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun  cevabı (7/15251)

9.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, ormancılık alanında eğitim alanların istihdamına ilişkin sorusu ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun  cevabı (7/15252)

10.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da kapatılan DSİ fabrikalarına ilişkin sorusu ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun  cevabı (7/15253)

11.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, yabancı ülkelerdeki yemek organizasyonlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı  Egemen Bağış’ın cevabı (7/15255)

12.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Anayasa değişikliğinin iptali için Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/15324)

13.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, TOKİ’nin yapacağı askerî karakol ve hizmet binalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in  cevabı (7/15326)

14.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Başbakana yönelik yakın koruma hizmetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı  (7/15334)

15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş’a atık su arıtma tesisi yapımına ilişkin sorusu ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun  cevabı (7/15348)

16.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur’da İşsizlik Sigortası Fonu’nun kullanımına ilişkin sorusu ve  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/15434)

17.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki bazı bitki türlerinin korunmasına,

Ardahan’daki bitki çalışmalarına,

Ardahan’daki yan ürün veren bitkilere,

İlişkin soruları ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun  cevabı (7/15440),  (7/15441), (7/15442)

18.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, bir gazetecinin yabancı bir radyoda yaptığı iddia edilen açıklamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/15509)

19.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, tatile çıkmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in  cevabı (7/15561)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak altı oturum yaptı.

 

Uşak Milletvekili Mustafa Çetin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, 14-15 Temmuz 2010 tarihleri arasında Slovenya’ya yaptığı resmî ziyarete,

Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz, Gaziantep’in eğitim ve ekonomik sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel’in, Kayseri’ye yapılmakta olan turizm yatırımlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay cevap verdi.

 

Japonya Temsilciler Meclisi Başkanı Takahiro Yokomichi ile beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve 19 milletvekilinin, infaz koruma memurlarının (10/845),

İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve 19 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve çalışan çocukların (10/846),

Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 26 milletvekilinin, Kütahya’nın ulaşım (10/847).

Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, emeklilerin (10/848),

Sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan:

(10/321, 10/426) esas numaralı, yerel basın ve yayın kuruluşlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 21/7/2010 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP,

(10/367, 10/383) esas numaralı (kamudaki geçici ve taşeron şirketler aracılığıyla çalışan personelin sorunları) Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun 21/7/2010 Çarşamba günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP,

Grubu önerileri yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

 

Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli’nin, grubuna sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

İzmir Milletvekili Oktay Vural, Sayıştay üyelikleri için yapılan seçimlerin parti mutfağındaki tercihleri yansıtan bir oylama olduğuna,

Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Sayıştay üyeliği seçimlerinin bir parti işi, bir siyasi faaliyet olmadığına ve kararın yüce Meclise ait olduğuna,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Sayıştay üyelikleri için yapılan seçim sonucunda, Sayıştay üyeliklerine, Ali Osman Güçlü, Ömer Zengin, İbrahim Kandemir, Bekir Aydınlı ve İsmail Destan’ın seçildikleri açıklandı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

3’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536),

5’inci sırasında bulunan, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Kuruluş Yasası ve Sözleşmesinde Değişiklik Yapan Antalya Tam Yetkili Temsilciler Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/673) (S. Sayısı: 519),

6’ncı sırasında bulunan, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU)  2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/333) (S. Sayısı: 306),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

4’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan, Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’ın, Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani’nin, İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 2 Milletvekilinin; Mardin (Eski) Milletvekili Ahmet Türk ve 20 Milletvekilinin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Adalet Komisyonu Raporu (1/775, 2/84, 2/407, 2/477, 2/508, 2/534, 2/711) (S. Sayısı: 526) üzerindeki görüşmeler tamamlandı; istem üzerine elektronik cihazla yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi ve kanunlaştı.

 

Eskişehir Milletvekili H. Tayfun İçli, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, şahsına,

Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, grubuna,

Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, grubuna,

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, grubuna,

Mersin Milletvekili Behiç Çelik, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, grubuna,

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, şahsına,

Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.

 

Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün sözlerini başka bir alana çektiğine,

Muş Milletvekili Sırrı Sakık, konuşmasında “geçmişle yüzleşmek” hususunda söylediklerinin Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş tarafından farklı değerlendirildiğine,

İzmir Milletvekili Kâmil Erdal Sipahi, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, konuşmasındaki “Diyarbakır’da bir vatandaşın ‘bize pislik yedirdiler’ ” şeklindeki ifadelerine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

22 Temmuz 2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 01.03’te son verildi.

 

                        Sadık YAKUT

                        Başkan Vekili

 

            Yusuf COŞKUN                       Bayram ÖZÇELİK

            Bingöl             Burdur

            Kâtip Üye                    Kâtip Üye

 

                        Fatih METİN

                        Bolu

                        Kâtip Üye

II.- BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.04’te açılarak altı oturum yaptı.

 

Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, seçim barajı ve demokrasi konusuna,

Hatay Milletvekili Abdülhadi Kahya, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının 71’inci yıl dönümüne,

Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, Tunceli ilinin sorunlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Muş Milletvekili Sırrı Sakık, seçim barajına;

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi,

Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının 71’inci yıl dönümüne;

Kütahya Milletvekili Alim Işık, Kütahya ilindeki çiftçilerin sorunlarına,

Niğde Milletvekili Mümin İnan, Nevşehir, Niğde ve Gaziantep’in bazı köy ve kasabalarının elektrik borçlarından dolayı içme sularının kesilmesine,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Erzurum’un Horasan ilçesine bağlı Saçlık köyündeki sel felaketlerinde hayatını kaybedenlere ve Tunceli ilinin sorunlarının çözümünde pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğine,

İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci, köylerin içme suyu ve belediyelerin aydınlatmadan dolayı olan elektrik borçlarının affedilmesi gerektiğine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Siirt Milletvekili Osman Özçelik’in, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 26 milletvekilinin, infaz koruma memurlarının sorunlarının (10/849),

Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 22 milletvekilinin, TTK’nın Zonguldak Karadon’daki kömür ocağında meydana gelen kazanın (10/850),

Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, bir ilçedeki tecavüz iddialarının (10/851),

Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 milletvekilinin, demiryolu taşımacılığı sistemindeki sorunların (10/852),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

AL Uluslararası Arap Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetini Suriye’ye vaki davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan 542 ve 342 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 4 ve 7’nci sıralarına alınmasına; bastırılarak dağıtılan ve “gelen kâğıtlar” listesinde yayımlanan 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 48 saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 8’inci sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, 22/7/2010 Perşembe günü 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesine; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin bu birleşimde tamamlanamaması hâlinde 23/7/2010 Cuma günkü birleşimde görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesine; yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24.00’te günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesine; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin bitiminde ise TBMM Genel Kurulunun 1 Ekim 2010 tarihine kadar tatile girmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),

2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

3’üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536),

4’üncü sırasına alınan, Güneydoğu Asyada Dostluk ve İşbirliği Andlaşması ile Andlaşmada Değişiklik Yapan Protokollere Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/906) (S. Sayısı: 542),

5’inci sırasına alınan, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Kuruluş Yasası ve Sözleşmesinde Değişiklik Yapan Antalya Tam Yetkili Temsilciler Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/673) (S.Sayısı: 519),

6’ncı sırasına alınan, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/333) (S. Sayısı: 306),

7’nci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik, Petrol, Gaz ve Maden Kaynakları Alanlarında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/615) (S. Sayısı: 342),

Üzerindeki görüşmeler tamamlandı, elektronik cihazla yapılan açık oylamalardan sonra;

8- Ankara Milletvekili Faruk Koca ve 4 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 4 Milletvekilinin 13/10/1983 Tarihli ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/736, 2/739) (S. Sayısı: 546) üzerindeki görüşmeler tamamlandı;

Kabul edildi ve kanunlaştı.

 

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, daha önce yaptığı bir konuşmaya atfen Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin yaptığı açıklamada sözlerini yanlış aksettirdiğine,

Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, sektör incelemesiyle ilgili ifadelerine,

Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, önergelerin okunma sırasına, aykırılık sırasına göre oylanmasına ve 500 kelimeyi geçen önergelere,

İzmir Milletvekili Oktay Vural, AK PARTİ’nin Anayasa kitapçığındaki bazı ifadelerine,

Samsun Milletvekili Suat Kılıç, AK PARTİ Hükûmetinin ve milletvekillerinin hukuk devletinden ve hukukun üstünlüğünden yana sağlam ve esaslı duruşlarının birilerini rahatsız ettiğine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Alınan karar ile Anayasa ve İç Tüzük gereğince, gündemde bulunan konuları görüşmek için, 1 Ekim 2010 Cuma günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 05.13’te son verildi.

 

                        Nevzat PAKDİL

                        Başkan Vekili

 

            Bayram ÖZÇELİK                   Fatih METİN

            Burdur                       Bolu

            Kâtip Üye                    Kâtip Üye

 

                        Yaşar TÜZÜN

                        Bilecik

                        Kâtip Üye

                                       No.: 185

III.- GELEN KÂĞITLAR

22 Temmuz 2010 Perşembe

Rapor

1.- Ankara Milletvekili Faruk Koca ve 4 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 4 Milletvekilinin 12/10/1983 Tarihli ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/736, 2/739) (S. Sayısı: 546) (Dağıtma tarihi: 22.7.2010) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 26 Milletvekilinin, infaz koruma memurlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/849) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2010)

2.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 22 Milletvekilinin, TTK’nın Zonguldak Karadon’daki kömür ocağında meydana gelen kazanın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/850) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2010)

3.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 Milletvekilinin, bir ilçedeki tecavüz iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/851) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2010)

4.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik ve 19 Milletvekilinin, demiryolu taşımacılığı sistemindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/852) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.6.2010)  

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, İstanbul’daki hastanelerin depreme karşı dayanıklılığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14535)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da AMATEM açılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14536)

3.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, bir hastanede yaşandığı iddia edilen olaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14538)

4.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, Mersin Toros Devlet Hastanesindeki işten çıkarmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/14578)

5.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Mardin’deki hastanelerin depreme karşı dayanıklılığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14591)

6.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, hastane kurulacak illere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14592)

7.- Muş Milletvekili M.Nuri Yaman’ın, domuz gribi vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14593)

8.- Bursa Milletvekili H.Hamit Homriş’in, Bursa’daki bazı sağlık verilerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14594)

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki iki hastanenin birleştirilmesine ve yeni hastane yapımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14595)

            No.:     185’e Ek

22 Temmuz 2010 Perşembe

Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi

1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut, bir öğretmen görevlendirmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesini 22.07.2010 tarihinde geri almıştır. (7/15284)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, komşu iller arası servislerle yolcu taşımacılığına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2163) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, aracındaki çelengin Başbakanlık polisleri tarafından alınmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2164) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/07/2010)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15687) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

2.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Fener-Balat-Ayvansaray yenileme ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15688) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

3.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya’daki köy yerleşim planı uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15689) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

4.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, mer’a vasfındaki bir araziyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15690) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

5.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, bir gaziye iş imkanı sağlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15691) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

6.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, KPSS ile personel alımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15692) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

7.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, işsizlik sigortası fonunun kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15693) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

8.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, aldığı fahri doktora unvanlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15694) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

9.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15695) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

10.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, Zonguldak’taki sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15696) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

11.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay’ın, Ayaş ilçesindeki don afetine ve tarım sigortası uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15697) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

12.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, eğlence yerlerindeki müzik kapanış saati uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15698) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

13.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, İzmir’de düzenlenen bir ödül törenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15699) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/07/2010)

14.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, canlı hayvan ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15700) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

15.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, TBMM’nin çalışma süresine ve tatiline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15701) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

16.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Ankara Emniyet Müdürü ve Cumhuriyet Başsavcısı atamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15702) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

17.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, Kırklareli’nde yağışlar nedeniyle çimlenen buğdayın satılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15703) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/07/2010)

18.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, tutuklu Mehmet Haberal’ın babasının cenazesine katılamamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15704) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/07/2010)

19.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, AKP Grup toplantısında okuduğu Mustafa Pehlivanoğlu’nun mektubuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15705) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/07/2010)

20.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Konya-Ankara Hızlı Tren Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15706) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

21.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’nin bazı yayınlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15707) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

22.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Atatürk Kültür Merkezi’nin kapatılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15708) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa-Demirci’de organik halıcılığın geliştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/15709) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/07/2010)

24.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, madencilik sektöründeki çalışma sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15710) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

25.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, personel alımına yönelik bazı sınavlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15711) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

26.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, TOKİ’ye devredilen bir arsaya ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15712) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

27.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, maden ocaklarında meydana gelen kazalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15713) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

28.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, SGK’nın eczanelere olan borcuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15714) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

29.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, emeklilerle ilgili İntibak Yasası çalışmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15715) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

30.- Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, ölümlü iş kazalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/15716) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

31.- Mersin Milletvekili Ali Oksal’ın, Berdan Barajıyla ilgili açıklamasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15717) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

32.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Doğu Karadeniz’deki HES projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15718) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

33.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Borçka İlçesi Aksu Mahallesinin içinden geçen Balcı Irmağının suyunun azalması sonucu ortaya çıkan sorunlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15719) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

34.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, Artvin’deki HES inşaatlarındaki sorunlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/15720) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

35.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Vakıfbank Genel Müdür Yardımcısıyla ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/15721) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

36.- Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi’nin, Hazine Müsteşarlığına bağlı olan Damga Matbaası bölümünün yeni hizmet binasına taşınmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/15722) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

37.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van İli Saray İlçesine bağlı Kapıköy’de yaşanan bir şiddet olayına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/15723) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/07/2010)

38.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı yurtlara ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/15724) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

39.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Soma’daki madenlerde grizu patlaması riskine karşı alınan önlemlere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/15725) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

40.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Akkuyu’da kurulacak nükleer santrale ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/15726) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

41.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Kamu mülkiyetindeki elektrik tesislerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/15727) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

42.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, bazı adli olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15728) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

43.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin , Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanının yurt dışı seyahatlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15729) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

44.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, şehit ve malul yakınlarının istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15730) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

45.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Fener-Balat-Ayvansaray Projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15731) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

46.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, TOKİ’ye devredilen bir arsaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15732) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

47.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Kandil ve Mahmur’dan gelen terör örgütü mensuplarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15733) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

48.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Ankara’da yol kenarlarındaki ilanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15734) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/07/2010)

49.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, MHP Aydın İl Başkanlığınca parti binasına asılan pankarta ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15735) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/07/2010)

50.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, İnsani Yardım Vakfıyla ilgili iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15736) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

51.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Beylikdüzü kaymakamıyla ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15737) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

52.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, yeni kurulan Çukurova Belediyesi’ne devredilen personele ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15738) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

53.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana-Pozantı Kamışlı Köyünün elektrik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15739) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

54.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Diyarbakır’lı işçiler için Bursa’da kurulan çadır kente ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15740) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/07/2010)

55.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Çaldıran ilçesindeki bir köyün su deposu sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15741) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/07/2010)

56.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Gürpınar ilçesine bağlı bir köydeki kız çocuğunun ölümüne ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15742) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/07/2010)

57.- İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın, Türkiye’deki Ermeni patriği seçimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15743) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/07/2010)

58.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Hazine taşınmazlarının satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15744) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

59.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, kamuya ait sosyal tesislerin satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15745) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

60.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya İlinde kurulan TEMTAŞ Tavşanlı A.Ş.’nin faaliyetlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/15746) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

61.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, öğretmenlerin özür durumuna bağlı yer değiştirmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15747) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

62.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, Uzunköprü ilçesindeki taşımalı eğitime ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15748) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

63.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Çankaya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınca yapılan bir yardıma ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15749) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

64.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Bitlis Hizan ilçesi Ürünveren Köyü Yapağı Mezrasındaki ilköğretim okulu sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15750) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/07/2010)

65.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, ÖSYM’nin sınav sistemine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15672) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/07/2010)

66.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, öğretmenlere ve özür grubuna bağlı yer değiştirme kılavuzuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15752) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/07/2010)

67.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Muğla’da ölen bir üniversite öğrencisine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15753) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/07/2010)

68.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, ÖSYM’nin sınav sistemine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15754) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/07/2010)

69.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, Milli Eğitim kurumları yöneticilerinin atama ve yer değiştirme Yönetmeliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15755) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

70.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Gaziantep’in üniversite sınavındaki başarı sırasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/15756) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

71.- Mersin Milletvekili Ali Oksal’ın, taşkın mağduru çiftçilere ve tarım sigortası sistemine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15757) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

72.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, tarım ürünleri ithalat ve ihracatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15758) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

73.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, Isparta ilindeki çiftçilerin mağduriyetine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15759) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

74.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Balıkesir-Dursunbey-Harmancık-Tavşanlı yolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15760) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

75.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Türk Telekom’un arsa satışı yaptığı iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15761) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

76.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Türk Telekom imtiyaz sözleşmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15762) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

77.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Türk Telekom hisselerinin satışına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15763) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

78.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Türk Telekom’un istihdam garantisine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15764) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

79.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Türk Telekom çalışanlarına ve TAFICS şebekesinin güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15765) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

80.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Danıştay’ın Türk Telekom’la ilgili kararlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15766) (Başkanlığa geliş tarihi:19/07/2010)

81.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Türk Telekom’un kullandığı kredilere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15767) (Başkanlığa geliş tarihi:19/07/2010)

82.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Türk Telekom’un sözleşmelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15768) (Başkanlığa geliş tarihi:19/07/2010)

83.- İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın, Türk Telekom da çalışan üst düzey personele ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/15769) (Başkanlığa geliş tarihi:19/07/2010)

84.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, UNDP ile yürütülen çalışmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/15770) (Başkanlığa geliş tarihi:19/07/2010)

85.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, özel yetkili mahkemelerin kuruluşu hakkındaki açıklamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/15771) (Başkanlığa geliş tarihi:19/07/2010)

86.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılan bir sınava ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/15772) (Başkanlığa geliş tarihi:19/07/2010)

87.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı ve Türk vatandaşı olan bir sporcuya ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/15773) (Başkanlığa geliş tarihi:19/07/2010)

88.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Habur Türk sınır kapısındaki bazı sorunlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/15774) (Başkanlığa geliş tarihi:21/07/2010)

89.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, ABD Dışişleri Bakanının Ermenistan ziyaretine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/15775) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/07/2010)

90.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Ahlat Kaymakamlığının bir raporuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/15776) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/07/2010)

91.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya İlinde kurulan TEMTAŞ ile ilgili şikayetlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/15777) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/07/2010)

92.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli personelin istihdamına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/15778) (Başkanlığa geliş tarihi:19/07/2010)

93.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu’nun, TBMM TV’nin bir yayınına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/15779) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/07/2010)

 

22 Temmuz 2010 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.04

BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 139’uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündem dışı konuşmalara geçiyoruz.

Gündem dışı ilk söz, seçim barajı ve demokrasi hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’e aittir.

Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, seçim barajı ve demokrasi konusuna ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)  – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bundan tam otuz yıl önce 22 Temmuz 1980 günü Türkiye devrimci sendikal hareketinin lideri, demokrasi, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin önderi Kemal Türkler hunharca bir katliam sonucu yaşamını yitirmiştir. Aradan geçen otuz yıl boyunca Kemal Türkler’in yakınları, çocukları ve Kemal Türkler severleri, Kemal Türkler’i katleden siyasi cinayetin kim ve kimler tarafından gerçekleştirildiğinin, neden ve nasıl yapıldığının açığa çıkarılması için bıkmak, usanmak bilmeden bir mücadele yürütüyorlar, umutsuzluğa kapılmadan mücadelelerini sürdürüyorlar. Ancak, aradan geçen bu otuz yıl sonunda yargılama bir türlü bitmedi ve dün yargılama yeniden, zaman aşımına bırakılacak şekilde eylül ayına bırakıldı. Umut ediyorum ve diliyorum, Sayın Başbakan grup toplantılarında 12 Mart, 12 Eylülde katledilenlerin arkasından ağlamak yerine, o insanların neden ve nasıl katledildiklerinin açığa çıkartılması konusunda ciddi bir siyasi irade ortaya koysun diye bekliyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugünkü konumuz gerçekten demokrasinin önüne kurulmuş olan barajdır. Demokrasi kurallarına uygun bir seçimden söz edebilmemiz için seçimin güvenlikli olması yeterli değildir, seçimin yönteminin dürüst olması yeterli değildir, aynı zamanda seçmen iradesinin hiçbir baskı altında kalmaksızın ve prangalardan çözülmüş olarak, tam ve eksiksiz bir şekilde yasama organına yansıtılması gerekiyor. Seçmen iradesini yasama organına yansıtan mekanizma da seçim sistemidir değerli arkadaşlarım. Bugün Türkiye’de uygulanmakta olan yüzde 10 seçim barajı 12 Eylül çocuğudur. 12 Eylülden sonra, sisteme zararlı olmayan iki parti ve bunların başında da asker kökenli bir Cumhurbaşkanı bulundurma anlayışıyla hazırlanmış bir Seçim Kanunu vardır. 12 Eylülden önce barajsız bir seçim sisteminde istikrarın bozulmadığı çok açık iken, istikrarı koruma adı altında bu baraj getirilmiştir.

Avrupa Konseyine üye 47 ülkeye baktığımız zaman, Linchestein’da yüzde 8 baraj en fazla, Rusya ve Gürcistan’da yüzde 7, üye devletlerin 1/3’ünde baraj yüzde 5, 13 devlette yüzde 5’in altında, 7 devlette ise hiç baraj yok. 21’inci yüzyılda demokratikleşme iddiasında olan bir Türkiye, demokrasi ve hukuk devletini güçlendirme iddiasında olan bir Türkiye Avrupa Konseyine üye barajsız 8’inci ülke neden olmasın? Bunun koşullarını biz neden gerçekleştirmiyoruz?

Değerli arkadaşlarım, baraj sistemi gerçekten seçmenin iradesini kilitliyor, seçmen iradesini kapatıyor. 2002 seçimlerine baktığımızda AKP oyların yüzde 34’ünü almış olmasına rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisinde 363 milletvekili çıkartarak yüzde 66 oranında temsil ediliyor, Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 19 oy almış olmasına rağmen 178 milletvekiliyle yüzde 33 oranında temsil edilmiş olunuyor. 2002’de Türkiye Büyük Millet Meclisine yansımayan seçmen iradesi yüzde 45, yani verilen her iki oydan birisi Türkiye Büyük Millet Meclisine yansımamış değerli arkadaşlarım. 2007’ye geldiğimizde yüzde 46,5 oyla AKP Türkiye Büyük Millet Meclisinde yüzde 62’ye sahip olmuş, Cumhuriyet Halk Partisi ise yüzde 21 oyla yüzde 20’sini almış Türkiye Büyük Millet Meclisinin, MHP de yüzde 14 oyla yüzde 13’ünü almış.

Görülüyor ki bu seçim barajının yüksekliğinden en fazla faydalanan parti AKP. AKP, Türk halkının kendisine tek başına vermediği yönetme yetkisini sadece seçim sistemindeki bu barajın yüksekliğinden almaktadır. Yani, Türk halkı AKP’ye tek başına Türkiye’yi yönetme yetkisini vermediği hâlde, bu seçim barajı sayesinde gerçekten Türkiye’yi tek başına yönetmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinin aldığı bir kararda barajın, seçim sistemindeki barajın çok yüksek olduğu belirtilmektedir, bu barajın düşürülmesi gerektiği söylenilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten bu barajla demokrasiyi yaşatmamız mümkün değildir. Yüzde 10’cu bir seçim anlayışını savunarak, yüzde 10’cu bir anlayışla demokrasiyi, hukuk devletini gerçekleştirmemiz, güçlendirmemiz mümkün değildir. 12 Eylülün getirdiği bu antidemokratik yasadan faydalanarak “Biraz da bu çarpıklığın keyfini biz sürelim.” diyerek, AKP, bu durumu sürdürülebilir olmaktan çıkarmak durumundadır. 12 Eylülde getirilen bu çarpık Yasa’nın keyfini yıllarca Anavatan Partisi sürdü, şimdi de öyle anlaşılıyor ki AKP “Biraz da bunun keyfini biz sürelim.” diyor.

12 Eylül ruhuna her vesileyle karşı olduğunu belirten Başbakan ve AKP kadroları gerçekten 12 Eylülle hesaplaşmak istiyorlarsa, 12 Eylülün getirdiği bu seçim sistemine, baraj sistemine karşı çıkmak durumundadırlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …ve en tez elden bu antidemokratik baraj sistemini değiştirmeleri ve demokrasinin önüne kurulan bu tuzakların bir an önce yıkılması gerekiyor.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayın lütfen.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Türkiye Büyük Millet Meclisinin bence demokratikleşme adına en önemli görevlerinden birisi budur.

Seçim sisteminin önüne ve demokrasimizin önüne kurulan bu barajlar yıkılmalıdır dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Sakık.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, seçim barajına ilişkin açıklaması

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Siz olunca böyle keyifli keyifli söz isteme şansımız oluyor.

Ben Sayın Hatibi dinlerken, evet, gerçekten geçmişte Sayın Baykal şunu söylerdi, derdi ki: “Ulusal birliğimiz yok, onun için yüzde 10’luk baraj devam etmelidir.” Bugün sevinerek gördük, ulusal birliğimiz oluştu, baraj yüzde 7’ye kadar geldi, sosyal demokrat arkadaşlarımız 3 puan demokrat oldular ama Avrupa’nın hiçbir yerinde hâlâ yüzde 7’lik bir baraj yok. Türkiye'de gerçekten adil bir baraj olmalıdır, adil bir seçim sistemi olmalıdır, herkes kendisine özgü bir seçim barajıyla ülkeyi yönetmemelidir.

Bir taraftan, 12 Eylülün ürünü olan Anayasa’ya karşı koyup, bir taraftan da 12 Eylülün ürünü olan Siyasi Partiler Yasası ve yüzde 10’luk barajdan nemalanmak adaletli değil.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündem dışı ikinci söz, 23 Temmuz Hatay’ın ana vatana katılışının 71’inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Hatay Milletvekili Abdülhadi Kahya’ya aittir.

Buyurun Sayın Kahya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

2.- Hatay Milletvekili Abdülhadi Kahya’nın, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının 71’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Hatay ilimizin ana vatan Türkiye’ye katılmasının 71’inci yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi hürmetle selamlıyorum.

Sözlerimin hemen başında, bundan iki gün önce yine hain bir saldırı sonucu Hakkâri ve Van’da şehit verdiğimiz vatan evlatlarımıza Yüce Allah’tan rahmet temenni ediyorum. Bu kardeşlerimizin, Çanakkale’de, İstiklal Harbi sırasında mukaddes değerlerimiz ve vatanımız için şehit düşen bütün şüheda gibi tarihimizdeki ebedî şanlı yerini almış olduğunu düşünüyorum. Bu büyük memleketi, devletimizi ve insanımızı bölmek isteyen hainler ve onlara destek verenlerle her türlü mücadele sonuna kadar elbette devam edecektir.

Hatay’ın adına ilişkin ilk bilgiler Milattan önceki yıllara, Hititler dönemine dayanmaktadır. Hitit prenslikleri birleşerek Hattena Krallığı adını almıştır. Bu krallığın Hatay ilinin Kırıkhan ilçesinin yakınlarındaki Çatalhöyük’te kalıntıları bulunan bir yerleşim birimidir. Mamafih, Hatay adı ilimize “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde kalamaz.” diyen Atatürk tarafından 1936 tarihinde verilmiştir.

Çan, hazan ve ezanın bir arada ses verdiği, tüm inançlar ve mezheplerin hoşgörü ve diyalog içerisinde bir arada yaşadığı Hatay, ılıman iklimi, havaalanı, limanı, sanayi tesisleri, yaylaları, ovalarıyla, Suriye ve Orta Doğu’ya açılan kapı mahiyetinde olmasıyla da Türkiye'nin en önemli illerinden birisidir.

Hatay ili, Birinci Dünya Savaşı sonrasında “Hatay sorunu” olarak Türk-Fransız ilişkilerinde ve Türk dış politikasında önemli bir yer tutmuştur. Hatay sorunu, Türk-Fransız ilişkilerinde olduğu kadar, Atatürk dönemi Türk dış politikasında da önemli bir yer tutar.

Sancak olarak anılan Hatay nüfusunun çoğunluğunu Türkler teşkil ettiği için bu bölge Misakımillî sınırları içine alınmıştı. Ancak ağır Misakımillî mücadele şartlarından dolayı Fransa ile ateşkes sağlayan Ankara İtilafnamesi, Suriye sınırları içerisinde kalan İskenderun sancağına özel bir statü verdi. Ankara Hükûmeti, İtilafname’ye sancaktaki Türk unsurunun çıkarlarını koruyacak ve bölgeye muhtariyet verilmesi için zemin hazırlayacak hükümler koydurmuştu.

İtilafname’nin 7’nci maddesine göre, İskenderun mıntıkası için özel bir idari rejim kurulacaktır. Bu bölgenin Türk ırkından olan sakinleri kültürlerinin gelişmesi için her türlü kolaylıklardan yararlanacaklar ve Türkçe serbest olacaktır.

20 Ekim 1921 tarihli İtilafname ile sancak Suriye’nin egemenliğine verilmişti. Bu esnada Suriye’de Fransız mandası devam ediyordu. Fransa’nın 1936 Eylülünde Suriye’ye bağımsızlık vermesine kadar Türk-Fransız ilişkileri iyi devam etti. Fransızların Suriye’den çekilmesi sonrası sancak statüsünde Türkler lehine değişiklik yapılması gerekmekle birlikte bu durum gerçekleşmedi.

Fransa, Suriye’den çekilirken sancak üzerindeki yetkilerini de Suriye’ye devretti. Beklenmedik bu durumu Ankara Hükûmetinin kabul etmesi mümkün değildi ve hemen Fransa’ya 1936 tarihinde bir nota verildi; İskenderun sancağına da bağımsızlık verilmesi istendi. Fransa ise 1921 İtilafnamesi’nde böyle bir husus olmadığı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozacağı gerekçesiyle, Türkiye’nin bu önerisini reddetti.

Siyasi faaliyetler devam ederken Türkiye, diplomatik girişimlerde bulundu ve Antakya’da bir başkonsolosluk açtı ve bu konu iki tarafın da isteği üzerine Milletler Cemiyetine götürüldü. Türkiye, Milletler Cemiyetinden sancağın kaderi konusunda Türk-Fransız ihtilafı ve sancak Türklerinin güvenlik sorunlarını olağanüstü bir toplantı ile görüşmesini istedi. Görüşmeler sonucunda bir sancak statüsü hazırlandı. Buna göre sancak, içişlerinde bağımsız iken, dış işleri, maliye ve gümrük konularında Suriye’ye bağlı olacaktı.

Türkiye ve Fransa’nın garantörlüğü altında olacak olan bu statüyle seçimler yapılacak ve halk kendi parlamentosunu oluşturacaktı. Sancaktaki olaylar bu şekilde gelişirken Avrupa’da da yeni bir dünya savaşının işaretleri alınmaktaydı. Bu tutum üzerine Fransa kendi davranışını, politikasını biraz daha yumuşattı ve Türk isteklerine karşı ılımlı davrandı ve bunun neticesinde Türkiye ve Fransa’nın sancağa iki bin beş yüzer kişilik kuvvet göndermeleri kararlaştırıldı, 5 Temmuz 1938’de Türk kuvvetleri sancağa girdi ve hemen seçim kararı alındı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kahya, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun efendim.

ABDÜLHADİ KAHYA (Devamla) – Evet Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Bu yeni oluşturulan Meclisle de Hatay’da Hatay Cumhuriyeti’nin kurulduğu, 2 Eylül 1938’de ilan edildi. Meclis Başkanlığına Tayfur Sökmen ve Başbakanlığa da Abdurrahman Melek seçildi. 23 Haziran 1939’da Türkiye ile Fransa arasında yapılan bir anlaşma ile Hatay’ın Türkiye’ye katılması kesinleşti. Aynı gün toplanan Hatay Millet Meclisi de Türkiye’ye katılma kararı aldı. 24 Temmuz 1939 tarihinde son Fransız askeri de çekildi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ili olarak Hatay ebediyen yerini almış oldu.

Hatay’ın Türkiye Cumhuriyetine katılması ve vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü içerisinde yer alması vesilesiyle bu tarihî günü yeniden yâd ediyorum ve sözlerimin sonunda, cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk ve Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen başta olmak üzere, bu amaç uğrunda çaba harcayan herkesi minnetle anıyor, tüm vatandaşlarımızı ve yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kahya.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının 71’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, gerçekten Hatay’ın ana vatana katılmasının 71’inci yıl dönümü dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak ve özellikle bir Hataylı olarak ben de tüm Hataylıları kutluyorum.

Büyük Atatürk’ün “Hatay benim meselemdir.” çıkışıyla başlayan, iradesiyle başlayan süreçte birçok kahramanlıklar gösterilerek Fransızlara karşı verilen millî mücadele sonunda Hatay ana vatana katılmıştır. Buna katkı veren, emek veren başta Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen olmak üzere tüm büyüklerimize Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak ve şahsım adına şükranlarımı sunuyorum. Bu mücadelede şehit olan tüm Hataylılara Yüce Allah’tan rahmetler diliyor, gazilere şükran ve takdirlerimi sunuyor, teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

Sayın Hamzaçebi…

3.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının 71’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hatay’ın ana vatana katılışının 71’inci yıl dönümü münasebetiyle Hataylıları Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hatay’ın ana vatana katılması nedeniyle büyük mücadele veren Mustafa Kemal Atatürk’ü ve dönemin Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’i rahmetle anıyorum, kendilerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygı, sevgi ve şükranlarımızı sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Gündem dışı üçüncü söz Tunceli ilinin sorunları hakkında söz isteyen Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’e aittir.

Sayın Halis, buyurun efendim.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

3.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Tunceli ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ŞERAFETTİN HALİS (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Son günlerde geçmişin acıları üzerinde istismar ve göz yaşları üzerine polemikler yaşanıyor. Her şeyden önce bir insanın ağlaması devlet başkanı da olsa, devlet adamı da olsa, başbakan da olsa normaldir. Ancak bugün devrimcilere, bugünün solcularına, bugünün sosyalistlerine her türlü baskıyı, şiddeti ve örgütleme engeli koyan bir sistemin de başbakanının geçmişin devrimcilerine ağlaması çok da inandırıcı olmaz. Bu itibarla, bu inandırıcılığın sağlanması bugünkü devrimci örgütlenmelere, sosyalist örgütlenmelere kolaylık sağlamaktır. Bir başka yönüyle de dün işkencelerde, darağaçlarının gölgesinde onurlu haykırışlarıyla dik duran o insanlara yeni baştan bir itibar iadesi vermek de kimsenin hakkı olmasa gerek diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, Tunceli’nin sorunları üzerine söz aldım. Sorun Tunceli olunca, sorun Tunceli’nin sorunları olunca kısa zaman dilimi içinde insan söze nereden başlayacağını bilemiyor. 2002 yılında olağanüstü hâl kaldırıldı ama, ne yazık ki fiilî manada olağanüstü hâl kaldırılmadı, olağanüstü hâlin bütün etkileri yaşandı dönem dönem kısmi rahatlamalar olsa bile. Özellikle son günlerde, son aylarda yeniden baş gösteren operasyonlarla beraber, bu olağanüstü hâl uygulamaları biraz daha arttı. Böyle olunca da her operasyondan sonra bölgede ormanlar yanmaya, yakılmaya başladı ve bu ormanların yakılmasına seyirci kalındı. Tabii böyle olunca da bu ülkenin batısında bir ağacı bile önemseyenlerin, bir dikili ağacın yaşamasını önemseyenlerin bizim orada yanan ormanlara bu dikkati göstermesini isterdik, beklerdik.

Yine, Ovacık’ın Yeşilyazı ve çevre köylülerinin akşam saat yediden sonra, yani 19.00’dan sonra dışarı çıkmaları, meralarda hayvan otarmaları ve tarlalarına gitmeleri yasaklanıyor. Bahane, çok sudan sebep, anlaşılır değil, “Bölgede karakol inşaatı var, bu inşaatın bitimine kadar bölgede bu hassasiyeti sizden istiyoruz.” deniliyor. Şimdi böyle olunca da üretim zamanı tarlalarına gidemeyen insanlar, merada hayvanlarını otaramayanlar bu üretimde de bir olumsuz sonuç alıyorlar.

Millî eğitimin, eğitimin sorunlarzenleyici bir fiyat endeksini koyabilmeli.

Birinci sınıf kalite, ihracata yönelik kirazın fiyatının tespitinde üreticinin hiçbir müdahalesi yoktur; ihracatçı firma, şu paraya ben bu kirazı alıyorum diyorsa o fiyata vermek zorundadır. Hâlbuki fiyatının tespitinde, kalitenin tespitinde ilçe tarım müdürlüğünden bir ekspertiz, bir tüccardan ekspertiz, ortak, birlikte karar verebilseler, makul bir fiyatın oluşmasına ciddi bir katkı sağlanır ve bu bir tespitle oluşturulabilirdi. Görebildiğim kadarıyla kiraz üreticilerimizin bu mağduriyeti yüce Parlamentoda tartışılmadı, gündemin yoğunluğu nedeniyle tartışılmadı. Fakat tarım kesimi ciddi bir mağduriyetin içindedir. Hâlâ daha Türkiye’de planlı bir tarım politikasının oluşturulmaması nedeniyle hâlâ daha kiraz yetiştiriciliği teşvik edilmektedir. Bir kiraz ağacı on yılda meyve vermektedir. On yıl boyunca o çiftçi o kiraza gözü gibi bakmaktadır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Kiraz donmadı mı Halil Bey, donmadı mı?

HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Dondu tabii.

Şimdi vişne toplanıyor, vişne de 50 kuruştan. İnanın, bir işçinin ücretini ancak karşılayabilir. Bu insanlar kışın ne yiyecek, ne içecek, neyle uğraşacaklar, geçimini neyle temin edecekler? Yani iktidarın göndereceği 2 kilo unla, buğdayla mı temin edecekler geçimini? Bu insanlar ürettiklerinin karşılığını almak istiyor, üreterek geçimini temin etmek istiyor, Türk toplumunun üretimine katkı sağlamak istiyor.

Üreten bir toplumu yaratabilmenin en önemli unsurlarından birisi tarım kesimine ciddi bir destek vermektir. Göçü önlemenin en önemli faktörü odur. Eğer, siz tarımda, girdilerde destek olmazsanız o insanlar başka bölgelere göçe yönelir. O büyük kentlerdeki o göçün getirdiği girdabı da hepimiz görüyoruz ve yaşıyoruz. Bu nedenle yüce Meclisten o bölgedeki kiraz üreticilerinin sorunlarına daha fazla ilgi gösterilmesini istiyorum, tarım kesiminin sorunlarına daha fazla dikkatli ve özenli bir davranış istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünlütepe, konuşmanızı tamamlayınız.

HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) – Bağlıyorum Sayın Başkanım.

Yani, bir çalışma dönemi geçirdik ama verimsiz. Sorunlar günden güne daha da çoğalmaktadır. Bu sorunlar çözümlenmeli, çözümlenmesi için olumlu mesaj verilebilmeli. O insanların moral desteğe ihtiyacı vardır.

Ben bu sorunların çözümünde Parlamentonun üzerine düşen görevin olduğu inancıyla aleyhe söz almış bulunuyorum. Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlarken Sayın Başkana da gösterdiği toleranstan dolayı teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ünlütepe.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının, 136’ncı Birleşimde ikinci bölüm üzerindeki görüşmeleri tamamlanmıştı.

Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

26’ncı maddede iki adet önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının 26 ncı maddesi ile 178 sayılı KHK’ye eklenen 33/B maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini; üçüncü fıkrasında yer alan “Gelir İdaresi Başkanlığı risk analiz sistemi üzerinden yapılan analizler de” ibaresinin “Gelir İdaresi Başkanlığı risk analiz sistemi üzerinden yapılan analizlerle gelir politikaları ve kalkınma planları da” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Şevket Köse   Tayfur Süner Harun Öztürk

            Adıyaman       Antalya           İzmir

            Birgen Keleş   M. Akif Hamzaçebi     Cevdet Selvi

            İstanbul          Trabzon         Kocaeli

“Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu; Bakanın veya tevkil etmesi halinde Müsteşarın başkanlığında, Gelir İdaresi Başkanı, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı, Gelir İdaresi Başkanlığı Denetim ve Uyum Yönetimi Daire Başkanlığının bağlı olduğu Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı ve Gelirler Kontrolörleri Başkanı ile Maliye Teftiş Kurulu ile Hesap Uzmanları Kurulu başkan yardımcılarından birer üye ve vergi denetmenlerini temsilen bakan tarafından görevlendirilen bir üyeden oluşur.”

                        

(x) 536 S. Sayılı Basmayazı 15/07/2010 tarihli 135’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin “II-Tazminatlar” Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 26 ncı maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   Mehmet Şandır          Nevzat Korkmaz

            Manisa            Mersin Isparta

            Hasan Çalış     Mustafa Enöz

            Karaman        Manisa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 26’ncı maddesi üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yıllardır vergi denetiminin çok başlılığından ve iyi koordine edilememesinden şikâyet edilmektedir. Bugüne kadar, vergi denetiminde koordinasyon ve etkinlik bir türlü sağlanamamıştır. Kronik hâle gelen bu sorun, kamu maliyesine ve vergi adaletine zarar vermiştir ve vermeye devam etmektedir.

Vergi incelemeleri mükellefler bakımından adil, eşit ve tarafsız bir yaklaşımı içermelidir, siyasi iktidarın müdahalelerinden tamamen ve özenle uzak tutulması gerekmektedir. Özellikle AKP İktidarının bu konudaki yaklaşımı mükellefler nezdinde endişe yaratmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti, 1950 yılına kadar tek partili dönemi yaşamıştır; 1950-60 arası çok partili siyasi hayatımızda yine tek partinin büyük çoğunlukla iktidar olduğu Demokrat Parti dönemini yaşamıştır. Türkiye, 1960 ihtilal dönemini, 1971 12 Mart dönemini, 1980 12 Eylül darbe yönetimini ve diğer tek başına iktidar dikta dönemlerini yaşamıştır. Ancak, vergi incelemeleri hiçbir zaman siyasi ve subjektif amaçlara, baskı ve sindirmeye alet edilmemiştir. Vakta ki, AKP döneminde vergi incelemeleri bizzat Sayın Başbakanın vaziyet ettiği bir tehdit, şantaj ve baskı aracı hâline getirilmiştir.

Bu yüzden mükelleflerin büyük çoğunluğu ve iş âlemi korku ve endişe içindedir. Vergi incelemelerinin usul ve esaslarının, incelenecek mükelleflerin objektif kriterlere göre tespitinin, incelemelerin süre ve kapsamının yasal zemine kavuşturulması bir zorunluluk hâline gelmiştir.

Ülkemizde vergi incelemeleri, Vergi Usul Kanunu’nun 135’inci maddesinden aldıkları yetkiyle maliye müfettişleri, hesap uzmanları ve gelirler kontrolörlerince, taşra teşkilatında ise vergi denetmenleri ve vergi dairesi müdürleri tarafından yürütülmektedir.

Tasarının 26’ncı maddesiyle, Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu kurulmaktadır. Bu maddeyle, bu koordinasyonsuzluk sorununa kısmen de olsa bir çözüm getirilmeye çalışılmaktadır ve bu iddia edilmektedir. Ancak bu iddiayla birlikte yapılan bu düzenlemeleri yetersiz buluyoruz ve bu düzenlemelerin şu anda Meclise getirilmiş bulunan teşkilat tasarısıyla görüşülmesinde ve düzenleme yapılmasında fayda bulunmaktadır.

Bu 26’ncı maddeyle ilgili en büyük tartışma, Vergi İnceleme ve Koordinasyon Kuruluna kimin başkanlık edeceği ile Kurulun kimlerden oluşacağı konusunda yaşanmıştır. Koordinasyon Kuruluna başkanlık edecek unvanın belirlenmesinde tevilci bir yaklaşımdan ve bir orta yol bulunmasından başka şimdilik bir çıkar yol göremiyoruz.

Aslında en doğrusu, bu Kurula Gelir İdaresi Başkanının başkanlık etmesidir. Tasarının ilk hâli de böyleydi. Ancak sonra, müsteşarın başkan olması öngörüldü ve en sonunda yine değiştirildi ve “Bakanın veya tevkil etmesi hâlinde müsteşarın başkanlığında…” denildi.

Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kuruluna müsteşarın başkanlık etmesi hiyerarşik yapı itibarıyla doğru görünse bile, aslında bunu yine de doğru bulmuyoruz çünkü müsteşarlık, özünde siyasi ve istişari bir makamdır ve istisnai bir memuriyettir. Bakanlıklarda en siyasi makam ve görev müsteşarlıktır. Müsteşarın görev ve yetkileri, bakanın, âdeta iki dudağı arasındadır. Ayrıca, Maliye Müsteşarına, kanunlarda ve mevzuatımızda, vergiye, vergi incelemesine ve denetimine ilişkin hiçbir fonksiyon ve görev verilmemiştir. Başkanın müsteşar veya bakan olması hâlinde kurulun siyasallaşması söz konusudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı yirmi dokuz ilde kurulan vergi dairesi başkanlıklarında görev yapan 2.800 vergi denetmeni, tüm Türkiye’de vergi incelemelerinin yüzde 90’ını ve toplam denetim gücünün yüzde 80’ini oluşturmaktadır. Bu nedenle Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulunda Gelir İdaresi Başkanlığının taşra teşkilatında yer alan vergi dairesi başkanı ile vergi denetmenlerinden bir üyenin de kurulda yer almasının kurulun çalışmasına olumlu katkı yapacağını düşünüyoruz çünkü vergi dairesi başkanları ve vergi denetmenleri, Gelir İdaresinin gören gözü, duyan kulağı, çalışan elidir.

Tasarının 9’uncu maddesiyle, tam incelemenin bir yıl içinde, sınırlı incelemenin ise altı ay içerisinde bitirilmesi öngörülüyordu. 26’ncı maddede ise tam ve sınırlı incelemenin kapsamının belirlenmesine ilişkin usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği öngörülmektedir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli husus, incelemeye alınacak sektör ve mükelleflerin yalnızca risk analizine dayanılarak tespiti ve seçimi tehlikesidir. Sadece risk analizine dayanmak vergi adaletini, mükellefin vergi dışındaki özel durumlarını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Devamla) – …değişikliği zedeleyebileceği gibi hükûmetin uygulayacağı kalkınma planlarını, maliye ve gelir politikalarını ve sektörel politikaları da olumsuz etkileyebilecektir.

Değerli milletvekilleri, sözlerime burada son veriyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının 26 ncı maddesi ile 178 sayılı KHK’ye eklenen 33/B maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini; üçüncü fıkrasında yer alan “Gelir İdaresi Başkanlığı risk analiz sistemi üzerinden yapılan analizler de” ibaresinin “Gelir İdaresi Başkanlığı risk analiz sistemi üzerinden yapılan analizlerle gelir politikaları ve kalkınma planları da” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Şevket Köse (Adıyaman) ve arkadaşları

“Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu; Bakanın veya tevkil etmesi hâlinde Müsteşarın başkanlığında, Gelir İdaresi Başkanı, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı, Gelir İdaresi Başkanlığı Denetim ve Uyum Yönetimi Daire Başkanlığının bağlı olduğu Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı ve Gelirler Kontrolörleri Başkanı ile Maliye Teftiş Kurulu ile Hesap Uzmanları Kurulu başkan yardımcılarından birer üye ve vergi denetmenlerini temsilen bakan tarafından görevlendirilen bir üyeden oluşur.”

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Maliye Bakanlığı bünyesinde Vergi Denetim ve Koordinasyon Kurulu kurulmasını öngören madde üzerinde verdiğimiz önerge nedeniyle söz aldım. Sözlerime başlarken sizi saygıyla selamlıyorum.

Vergi Denetimi ve Koordinasyon Kurulu maddede belirtilen görevleri yapacaktır. Ancak bu maddenin ulaşmak istediği amacın gerçekte siyaset kültüründe olmadığını, siyaset kültüründe olmaması nedeniyle vergi denetimi konusunda siyasetin etkisinin hissedildiğini, yaşandığını, böyle bir dönemin içinde olduğumuzu belirtmek isterim. Ayrıca, böyle bir Kurulda Bakanlığın bütün denetim elemanları temsil edilirken vergi denetmenleri gibi son derece kapsamlı ve geniş denetim yapan, sayıca oldukça kalabalık olan ve güçlü olan bir birimin burada temsilcisinin olmamasını eksiklik sayıyorum. Madde, yazım itibarıyla artık amacından uzaklaşmıştır, “yarı özerk gelir idaresi” kavramına uygun olmayan bir niteliğe bürünmüştür. Dolayısıyla, böyle bir yazımda vergi denetmenlerinin temsilcisinin de olmasını teknik olarak doğru bulduğumu ifade etmek isterim.

Değerli arkadaşlar, bu maddeden önceki madde olan 25’inci madde üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Nurettin Canikli, geçen hafta cuma günü yapmış olduğu konuşmada, AKP döneminde vergi denetiminde nasıl olağanüstü bir adalet sergilediklerini ifade etti.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Doğru!

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Yalandan kim ölmüş!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Canikli “Geçmişte olduğu gibi birileri de bazı mükellefler için, büyük mükellefler için ayrıcalık istiyorsa bu artık yok.” diyor. Yani, geçmiş dönemde bazı büyük mükellefler kayrılıyordu demek istiyor. Aradaki tek fark, yani AKP dönemiyle önceki dönemler arasındaki tek fark, artık ayrıcalık yok, hiç kimse dokunulmaz değil, herkes eşit, objektif olarak incelemeye muhatap. Yine konuşmasının bir başka yerinde aynen şu şekilde söylüyor: “Geçmişte, uzun yıllardan beri vergi incelemeleri, genelde orta ve küçük mükellefler nezdinde yapılır.” Yani, siyaset, geçmişte büyük mükelleflerin incelenmesini engelliyordu, diyor. Tabii, o dönemin siyasi olarak savunması bana düşmez, o dönemin hükûmetine düşer ama o dönemde sorumluluk üstlenmiş bir bürokrat olarak bu eleştirinin bir açıdan muhatabının da kendim olduğunu düşünüyorum. Üç buçuk yıl Gelirler Genel Müdürlüğü yaptım, yedi yıl süreyle de Ankara ve İstanbul Defterdarlıkları yaptım, gelir idarelerinin henüz defterdarlık bünyesinden alınmadığı dönemlerde. Ben, bu dönemlerde, siyasi makamı üstlenmiş olan kişilerin, sayın bakanların “şunu incele” veya “şunu inceleme” yönünde herhangi bir talimatı değil, telkinini veya imasını bile almış değilim. Bu cümlenin sorumluluğunu bürokrat olarak ben üstleniyorum, Sayın Canikli’nin iddiasının… Böyle bir şey hatırlamıyorum.

Biz sektör incelemeleri yapardık. Bakın, bir sektörü tespit ederdik… Hangi sektörler incelenecektir, bunlar objektif verilerle tespit edilir, o sektörde ayrım yapılmaksızın herkes incelenirdi. Sayın Canikli bunu söyleyebilecek mi acaba? Ben, Gelir İdaresi Başkanlığının ilgili denetim birimlerinin kendi görev alanlarına düşen konularda ciddi çalıştıklarını biliyorum, hepsi son derece düzgün arkadaşlarımızdır. O yönüyle, bürokrasiye yönelik hiçbir olumsuz değerlendirmem söz konusu olamaz ama bir medya grubuna yönelik olarak yapılan incelemeden Sayın Başbakan haberdar oluyorsa, raporun işleme konulması veya konulmaması aşamasını Sayın Başbakan tespit ediyorsa vergi denetiminde objektiflikten, tarafsızlıktan bahsetmek mümkün değildir. Bundan söz edemeyecek tek parti Adalet ve Kalkınma Partisidir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2000 yılında bir genel tebliğ yayınlamış “Anonim şirketlerde geçici ilmühaberler hisse senedi hükmündedir.” demiş. Vergi hukuku, temel kavramlarını maddi hukuktan alır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Ticaret hukuku bazı kavramları tanımlamışsa bu tanımları alır, onun üzerine kendi sistemini kurar. Vergi kanunlarında “ilmühaber” diye bir kavram yoktur. Geçici ilmühaber, anonim şirketlerde hisse senedi çıkarılıncaya kadar onun yerine kaim olmak üzere çıkarılan bir belgedir, sahiplerine hisse senedinin sağladığı bütün hakları sağlar. Ticaret Kanunu bunu söyler ve ilmühaberler, Gelir İdaresinin genel tebliğinde “Hisse senedi gibi değerlendirilir.” şeklinde açıklanmıştır. 2000 yılından  bu yana açıklanmış, istikrar kazanmış bir uygulama.

Siz bir medya grubuna kızıyorsunuz diye, size yönelik, sizi eleştiren yayınlar yapıyor diye “Ben bunu tanımam. Katma Değer Vergisi Kanunu geçici ilmühaber demiyor. O hâlde geçici ilmühaberin devrini ben katma değer vergisine tabi tutarım.” derseniz, siz vergi denetiminde objektiflikten söz edemezsiniz. İstediğiniz kadar merkezde rapor okuma komisyonları kurun, istediğiniz kadar bunları kanuna taşıyın, bu kültür, denetime müdahale etme kültürü sizin aklınızda olduğu sürece burada bağımsız bir özel idare yarattığınızdan söz edemezsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, son cümlem.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – İstediğiniz yasayı geçirin, sizin aklınızda, sizin düşüncenizde, sizin kültürünüzde denetime müdahale etmek, onu şekillendirmek, Türkiye’nin her tarafını şekillendirmek düşüncesi varsa demokrasi olmaz. İstediğiniz yasayı çıkarın… Bu yasa da onlardan biridir. Şeklen birçok şey burada yazılıyor, şöyle olacak, böyle olacak… Fiilen siyaset müdahale etmek istiyorsa edecektir, bürokrasinin direncini kıracaktır. Gelin, gerçekten yarı özerk idareyi, Gelir İdaresini yaratalım. Bu idareyi, insan kaynakları yönünden, yönetim yönünden, kapasite yönünden güçlü olan bu idareyi daha ileriye taşıyalım, daha özerk alanlar yaratalım kendilerine ama maalesef bu tasarıda bu yok.

Sözlerimi bitiriyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Hamzaçebi, benim daha önce yaptığım bir konuşmaya atfen bir açıklama yaptı, bir izahatta bulundu ama benim yaptığım açıklamalarla onun alakası yoktu ya da yanlış aksettirildi. O konuda bir düzeltme hakkı istiyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tutanaklardan okudu efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Tutanaktan okudum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tutanaklardan okudu.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Efendim, yorumladı daha sonra Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sataşma yok efendim, sadece düzeltme yapacağım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tutanaktan okudu Sayın Canikli.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – “Sataşma yok.” diyor Sayın Başkan.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben yapmayacağım.

Sataşmadan değil Sayın Hamzaçebi.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli.

Açıklama, yani kendisinin söylediğinin dışında bir ifade bulunduğunu söyledi, bir açıklasın dinleyelim bakalım.

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

8.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, daha önce yaptığı bir konuşmaya atfen Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin yaptığı açıklamada sözlerini yanlış aksettirdiğine ilişkin açıklaması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, Sayın Hamzaçebi benim daha önceki konuşmamda ifade ettiğim gerçeği teyit etti. Şu şekilde: “Biz sektörel vergi incelemesi yaptırdık.” dedi. Yani bir sektör... Doğru, hâlen de o uygulama devam ediyor. Yani, bir sektör, her yıl değişik sektörler sektör olarak toptan inceleniyor. Karşı olduğum ya da verimli olmadığını iddia ettiğim mekanizmalardan, yöntemlerden bir tanesi de bu zaten. Neden? Neden?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Siz medya sektörünü incelediğinizi söyleyebiliyor musunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – İzin verin Sayın Hamzaçebi, geleceğim oraya da.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Söyleyebiliyor musunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Neden? Çünkü bakın, sektör incelemesi yaptığımız zaman büyük küçük hepsi inceleniyor. Hâlbuki öyle değil. Yani, küçük bir mükellef, orta ölçekli bir mükellef, bunların incelenmesinden önce sektörde önde olanları, sadece önde olanları almak lazım. Bir örnek vereyim: Bakın -tabii biraz belki teknik bir konu olduğu için sıkmak istemiyorum- diyelim ki akaryakıt sektörü incelenecek. Burada petrol ofislerinin incelenmesinin çok fazla bir anlamı yok. Önemli elbette, zamanınız varsa inceleyin, yeteri kadar elemanınız varsa inceleyin, bir sakınca yok ama sektörde başat olan üç beş tane rafineriyi ve çıkışlarını kontrol ettiğiniz zaman, diğer taraftarı incelemenize, detaylı anlamda incelemenize gerek yok. Çünkü oradan, yukarıdan mal ve hizmet akımını izlediğiniz zaman, oranın belge sistemini takip ettiğiniz zaman ulaşırsınız. Ama yukarıyı incelemeden, o esas sektöre hâkim olan dört beş tane, on tane… Her sektör için geçerlidir bu aşağı yukarı. Onu incelemediğiniz zaman, sonuca ulaşmanız kesinlikle… Yani, elbette bir matrah farkı ortaya çıkartırsınız ama düşündüğümüz anlamda, üretilen millî gelirin önemli bir bölümünü kavrama noktasında sıkıntı yaşarsınız. Söylemeye çalıştığımız bu. Sayın Hamzaçebi teyit etti, teşekkür ediyorum. Onun için bu yöntemin değişmesi gerekir.

Bakın, geçmiş dönemlere ilişkin olarak çıkıp bir tanesi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Canikli, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Canikli, petrol ofisi dediniz, petrol istasyonu demediniz.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, konuşmasını tamamlasın.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şimdi, bir tanesi çıkıp “Şu büyük mükellef şu tarihte incelenmiştir…” Bildiğimiz anlamda büyük mükellef, en büyük mükellef. Çıkıp bir tanesi burada söylesin.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Söyleyeceğim.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Tam kapsamlı bir inceleme, çıksın söylesin.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Söyleyeceğim, söyleyeceğim.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şimdi, bakın, bir medya grubuyla ilgili olarak, değerli arkadaşlar, inceleme raporu yazılmıştır. Geçen söyledim, çok fazla burada ayrıntıya girmeye gerek yok -ancak elbette o grubun kendi elemanları var, kendi avukatları var, onların savunmalarını kendileri yaparlar, işin başka boyutu- ancak inceleme elemanları arasında dahi, hatta zaman zaman Gelir İdaresinde farklı dönemlerde aynı konuda farklı uygulamaların olduğunu, farklı görüşlerin ortaya çıktığını biliyoruz. Yani inceleme elemanlarıyla idareler arasında, inceleme elemanlarıyla kendi aralarında, inceleme elemanlarıyla kendi okuma grupları arasında bir konuda teknik olarak farklı görüşlerin ortaya çıktığını biliyoruz. Dolayısıyla yani bir inceleme elemanının tamamen kendi objektif kanaatleri çerçevesinde yazdığı bir raporu tutup siyasi bir hedefmiş gibi ya da siyasi bir talimatın gereğiymiş gibi burada söylemek gerçekten doğru değil. Yani inceleme konusunda uzman olan herkes bunu bilir. Bu yüzden bu tespit doğru değil.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, ben de bir söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, sözünüzü alacağım.

Tabii ki grup başkan vekilleri olarak Sayın Canikli’nin ve Sayın Hamzaçebi’nin bu hususta büyük deneyimleri var, tecrübeleri var, sektörün içinden geldiler. Ben inanıyorum ki söyleyecek çok sözleri vardır. Yani akşama kadar da konuşulsa bu işler bitmez.

Son olarak Sayın Hamzaçebi’ye de söz vereyim ve bu konuda bu kadarla iktifa edelim izninizle. Eğer daha sonra görüşmeler olursa kendi aranızda görüşürsünüz.

Buyurun Sayın Hamzaçebi. 

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Sayın Başkan, sıra bana da gelecek.

9.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, sektör incelemesiyle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, “Benim Genel Müdürlük dönemimde sektör incelemeleri yapılır.” dedim. Sayın Canikli de bu benim cümlemi benim aleyhime veya o dönemin aleyhine bir anlayış olarak değerlendirdi ama verdiği örnekle kendini tekzip etti.

Sayın Canikli, akaryakıt incelemeleri sizin dediğiniz gibi yapılmaz. Yani akaryakıt sektöründeki incelemeler Gelir İdaresinin tarihindeki örnek incelemelerden birisidir. Bir daha o günleri hatırlamanızı tavsiye ederim. Rafineri çıkışından en uçtaki petrol istasyonuna kadar gidersiniz. Tüm Türkiye'nin her yerinde, bütün istasyonlarda, bütün rafinerilerde fiilî envanter yapılmak suretiyle tüm Türkiye’deki akaryakıt kaçağını tespit etmiş olan örnek bir incelemedir. O incelemeyi yürüten Maliye Müfettişi Süreyya Turgut’tur. Maliyenin tarihine geçmiş olan bir incelemedir. Benim de dönemimde gerçekleşmiş olması nedeniyle ben de bundan gurur duyarım. Sektör incelemesi budur. Akaryakıt sektöründe bunu böyle yaparsınız, bir başka sektörde belli büyüklükleri alırsınız ona göre inceleme yaparsınız, yoksa en uçtaki esnafa kadar giden bir inceleme değildir bu. Zaten o sayıda inceleme elemanınız yoktur.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – İstasyonlar incelendi Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ben sizden şunu istiyorum: “Biz, bütün medya gruplarında inceleme yaptık.” diyebiliyor musunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – İhbar geldi oradan. İhbar nereden geldiyse o…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Siz esasen diyemezsiniz bunu, siz siyasi kişiliğe sahip birisiniz. Bunu Sayın Maliye Bakanı söyleyebilir, aslında o da söyleyemez. Sayın Maliye Bakanına da hatırlatmada bulunayım: Zaman zaman vergi denetimiyle ilgili değerlendirmeler yapıyor. Bu görev artık Gelir İdaresi Başkanınındır Sayın Bakan. “Şu mükellefi inceleriz, inceleyemeyiz…” Bunlar yanlıştır. Bizim dönemimizde -yani daha doğrusu “bizim” derken benim bürokrat olarak görev üstlendiğim dönemi, görev alanımı ben tarif edebilirim- her büyüklükteki şirket mükellef incelenmiştir. Bunlarla hiçbir sayın bakan ilgilenmemiştir. Bunların bire bir açıklamasını da size sohbetlerimde açıklarım. Medya gruplarının hepsinde de inceleme yapılmıştır.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, teşekkür ediyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bir büyük medya grubuna yazılan rapor -sizin dönemi demiyorum- daha sonraki dönemde ortadan kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Sayın Canikli, tamam, iktifa ediyoruz bu kadarla.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sizin döneminizde.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hayır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Hangi dönemde?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bizim dönemde yazıldı, sonra kaldırıldı.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Citibank raporu ne zaman kaldırıldı?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Defterdarlık dönemimi kastediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Hayır. Sayın Canikli, Citibank raporunu ne zaman kaldırdınız?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Benim bilgim yok.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Hayır, nasıl bilginiz yok? Citibank raporunu nasıl kaldırdınız? İşinize gelince “Bilmiyorum.” diyorsunuz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

27’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır. Aynı mahiyette önergeler, birlikte işleme alacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Çerçeve 27 nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Halil Ünlütepe

            İzmir   Afyonkarahisar

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152’nci Maddesinin “II-Tazminatlar” kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 27 nci maddesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 27’nci maddesi üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi  saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, biraz önce tanık olduğumuz bu incelemelere ilişkin tartışmayla ilgili bir iki söz de ben dile getirmek istiyorum. Tabii uzun yıllar defterdarlık yapmış bir arkadaşınız olarak çok rahatlıkla ifade edebilirim ki pek çok vergi inceleme türü vardır, onlardan birisi de sektörel incelemelerdir. Bu sektörel incelemeler vergi kayıp kaçağının önlenmesinde, vergiyi doğuran olayın daha iyi kavranmasında önemlidir ve gereklidir, faydalıdır ve bunu yaptığımız uygulamalarla defalarca da gördük ve sistematik bir incelemedir ve ayrıca inceleme adaleti bakımından da yerinde bir denetim şeklidir. Bunu ifade ediyorum. Tasarının 27’nci maddesiyle bakanlıkta daire başkanı veya genel müdür yardımcısı kadrolarında bulunanlar ile defterdar kadrosunda en az üç yıl görev yapmış olanların personel genel müdürlüğünde kontrolör kadrolarına atanmaları öngörülmektedir. Bununla ilgili olarak yirmi adet de yeni kadro ihdas edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, kontrolörlük bir kariyer meslektir, yarışma sınavıyla atama yapılmaktadır ve bu nitelikte olan bir mesleğe sadece görev süresi dikkate alınarak atama yapılması doğru değildir. Bu düzenleme yeni ortaya çıkmış bir fonksiyondan kaynaklanmamaktadır ve bu fonksiyonu karşılayacak personel temin etmek için de getirilmemektedir. Bu düzenlemeyle idare tarafından bazı personelin görevden alınması sebebiyle karşılaşılması muhtemel davalardan kurtulmak için bir altyapı oluşturulmaya çalışılmaktadır, yani görevden alınması durumunda dava yoluyla göreve dönme ihtimali olan personele daha yüksek maaşlı bir görev teklif edilerek günü kurtarmak amaçlanmaktadır. Ancak bu uygulama Maliye Bakanlığının kurumsal kültürüne hiç yakışmamaktadır. Bu itibarla 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkındaki Kanun Hükümdeki Kararnamenin 6’ncı maddesinde kadro ihdas edilirken yapılması öngörülen bir iş analizinden de söz etmek mümkün değildir.

3046 sayılı Yasa çerçevesinde Bakanlık ana hizmet birimi olmayan bir yardımcı hizmet biriminde denetim kadrosu ihdas edilmektedir. Bu, Bakanlığa yardımcı olacak bir birime danışmanlık ve denetim kadrosu ihdas etmek gibi çelişkili bir durum yaratmaktadır. Kariyer bir meslek olan kontrolörlük, yarışma sınavı sonucunda başarılı olan kişilerin atandığı bir meslektir. Bu nitelikte olan bir mesleğe sadece görev süresini dikkate alarak atama yapamazsınız. Yapılan bu tercih öncelikle Maliye Bakanlığının kurumsal yapısına, yetmiş beş yıllık geçmişi olan kontrolörlük mesleğine ve camiasına haksızlıktır çünkü bu kadrolar günümüze kadarki oluşumu ve uygulamasıyla kariyer meslek standartlarına ve yarışma esasına dayalı giriş sınavlarıyla ön seçimi yapılmıştır. Üç yıllık stajyerlik dönemleri vardır. Refakatte denetim ve eğitim, ara sınavlar, tez hazırlaması ve yetkili denetim gibi aşamalardan geçilerek son derece özel bir süreç içerisinde olgunluk kazanılan ve tüm bunlardan sonra da fevkalade ağır ve kapsamlı yeterlilik sınavlarıyla atanabilen kariyer mesleklere ait kadrolardır.

İfade ettiğimiz bu özel ve tarihî süreçler sonucunda kontrolörlük mesleği Maliye Bakanlığı bünyesinde kurumsal bir yapıya ulaşmışken, kontrolörlük kavramı kesinlikle bir kurumsal yapıyı tanımlıyorken yapılan bu düzenlemenin gerekçesi her türlü izahtan uzaktır ve anlaşılmaz bir tutumdur. Eğer görevden alınacak olan genel müdür yardımcıları, defterdarlar ve daire başkanları için mutlaka atama yapılacak bir kadro aranıyor ise bu görevlilerin atanacağı kadrolar bulunabilir veya bir kadro oluşturulabilir. Ayrıca yeterli sayıda da müşavir kadrosu bulunmaktadır ve yeni müşavir kadroları ihdas edilmektedir. Çözüm, değerli milletvekilleri, liyakate ve fonksiyonelliğe dayalı bir personel yönetiminin tesisinde yatmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Maliye Bakanlığı personelindeki huzursuzluk bu ve benzeri uygulamalarla her geçen gün artmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akçay, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu madde de getirilen bu düzenleme de mevcut huzursuzluğa tuz biber ekmektedir. Çalışanların şevki her geçen gün biraz daha kırılmaktadır. Yapılan anlamsız düzenlemelerle, liyakat ve kariyer sistemi yerle bir edilmektedir. AKP Hükûmetinin getirdiği çeşitli kanun tasarılarıyla sistem, kariyer sisteminden Amerikanvari iş sınıflaması, yani kadro sistemine kaydırılmaktadır. Devletin çekirdeğini oluşturan Bakanlıklardaki memurluklar “uzmanlık” adı altında sisteme kaydırılmaktadır. Üst kademe yöneticilik makamları ve kadroları siyasal kadroların ve özel sektör aktörlerinin iş görme yerlerine dönüştürme yönünde adımlar atılmaktadır ve bu yapılanları da doğru bulmuyoruz.

Değerli milletvekilleri, bir kısım kadro ve atamaya ilişkin kanunlarda Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararına tam uyulmadığı gibi, istedikleri amaca dolanarak ulaşılmaya çalışılmakta ve bazı düzenlemelerle de siyasi kadrolaşma için âdeta bir fırsat gibi değerlendirilmektedir.

Sözlerime burada son veriyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Sayın Hamzaçebi, diğer önergenin gerekçesini mi okutacağım, bir arkadaşımız konuşacak mı? Aynı mahiyetteydi bu.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu maddeyle, 178 sayılı KHK'nin 43 üncü maddesinin (a) bendine üçüncü paragraftan sonra gelmek üzere bir paragraf eklenmektedir.

Eklenen paragraf ile, Maliye Bakanlığında daire başkanı veya genel müdür yardımcısı kadrolarında bulunanlar ile defterdar kadrosunda en az üç yıl görev yapmış olanların, Personel Genel Müdürlüğünde kontrolör kadrolarına atanabilmeleri öngörülmektedir. Bu atamalar için 17 yeni kontrolörlük kadrosu ihdas edilmektedir.

Halen boş bulunan 3 adet kontrolör kadrosu ile birlikte 20'ye ulaşacak olan bu kadrolara atanacakların, her ne kadar, Personel Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatının iş ve işlemleri ile ilgili olarak defterdarlık birimlerinde inceleme ve araştırma işleri ile Genel Müdürlükçe verilecek diğer görevleri yapacakları belirtilse de, bu düzenlemenin 8 yıldır bir türlü tamamlanamayan siyasi kadrolaşmayı tamamlamak için getirildiği açıktır. Bir nevi merkez valiliği sistemi oluşturulmaktadır. Bakanlık Müşavirliği kadrolarının kullanılma biçimine uygun olarak kullanılacaktır. Bu kadrolara atanacaklara kontrolörler için ilgili mevzuatında öngörülen tüm mali ve sosyal hakların ödeneceği hükme bağlanmak suretiyle de, genel müdür yardımcılığı, daire başkanlığı ve defterdarlık görevinden alınanların mali ve sosyal hak kaybı nedeniyle yargıda dava kazanmalarının önü kesilmek istenmektedir.

Mızrak çuvala sığmamakla birlikte, Hükümet adına iddia edildiği gibi, bu kontrolörlük kadroları maddede öngörülen görevleri yapmak üzere ihdas edilmiş olsalar dahi, 3046 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan, "Bakana ve anahizmet birimleri ile bağlı ve ilgili kuruluşlara istişari mahiyette yardımcı olan teknik, idari, hukuki ve mali konularda faaliyette bulunan danışma ve denetim birimleri," hükmü gereği, bakanlığın yardımcı hizmet birimi olan Personel Genel Müdürlüğü bünyesinde bu şekilde bir kontrolörlük kadrosunun ihdas edilmesi yine de hukuki olmaz.

Ayrıca Bakanlık ya da Başkanlık Müşavirliği şeklinde değerlendirilmesi gereken bu kontrolörlük kadrolarının kullanılma biçimi, kariyer meslek olan kontrolörlük müessesesine yapılmış büyük bir haksızlık olacaktır.

Bu uygulama ile bakanlıkların merkez teşkilatında bakana bağlı olarak çalışan bakanlık müşavirlikleri değişik adlar altında genel müdürlük ve altı birimlere yaygınlaştırılmaktadır. Uygulamanın bu şekilde genişletilmesine her şeyden önce Maliye Bakanlığının karşı çıkması ve başkalarına kötü örnek olmaması gerekirdi.

Bu sakıncaları gidermek üzere maddenin Tasarıdan çıkarılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.

Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 1/886 Esas Numaralı Kanun Tasarısına ek madde eklenmesini arz ve teklif ederim.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek       Halil Ünlütepe

            Malatya           İstanbul          Afyonkarahisar

            Kamer Genç   Rahmi Güner

            Tunceli           Ordu

Madde:

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun, Üçüncü Bölüm, Vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi başlıklı 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasına aşağıdaki (ı) bendi eklenmiştir.

ı) Serbest meslek hizmetlerinden doğan ücretin, taksitler veya toptan tahsili halinde, ödenen miktarla sınırlı olarak ödemenin yapılması,

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Salt çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

28’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 28'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Mehmet Akif Hamzaçebi       Şevket Köse

            İzmir   Trabzon         Adıyaman

Madde 28- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendinin sonunda yer alan "teslim ve hizmetleri" ibaresi "teslim ve hizmetleri ile teşhis ve tedaviye yönelik sağlık hizmeti sunan kamu kurum ve kuruluşlarının birbirlerine yapacakları teslim ve hizmetler" şeklinde değiştirilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152'nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 28 inci maddesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   Emin Haluk Ayhan    Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Oktay Vural    Mehmet Şandır

            Antalya           İzmir   Mersin

                        Abdülkadir Akcan

                        Afyonkarahisar

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kumcuoğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gündemimizdeki kanunun 28’inci maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi adına görüş ve düşüncelerimizi ifade etmek üzere huzurlarınızdayım.

Sayın Başkan, bu madde gayet kısa, gayet basit. Bazı kamu kurumları arasında mal alışverişlerinde, bu mal alışverişlerinin katma değer vergisine tabi olacağı noktainazarından hareketle bunun vergiden istisna tutulmasıyla ilgili bir düzenleme. Kanun, yirmi beş yaşında ve bugüne kadar katma değer vergisinde böyle bir aksaklığın farkına varılmamış. Nedense, sizden önceki hükûmetlerin yirmi senede belli kanunlarda yaptığı değişikliklerin birkaç mislini sizler altı yedi senede yaptınız.

Şimdi, bu tür değişikliklere niye ihtiyaç duyulur diye merak ediyorum. Çünkü bu maddede de görüldüğü gibi, sizler bir Bakanlar Kurulu kararıyla, hatta Başbakanlık genelgesiyle yapılacak bazı düzenlemeleri Anayasa’ya koyuyorsunuz, bir bakanlık onayıyla çözülecek problemler için de kanun yapılıyor. Bu neden olabilir? Böyle bir madde, böyle bir tasarı önümüze niye getirilebilir? Birincisi, bu kanunda bazı hedeflediğiniz, fakat gizlemek istediğiniz unsurlar var, gözden kaçırmak için dolgu malzemesi koyup şaşırtmaca veriyorsunuz.

İkincisi, hakikaten kanunların sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için gerekli yapısal düzenlemeyi gerçekleştirememişsiniz. Çünkü biraz önce söylediğim gibi bir genelgeyle yapılabilecek, hatta bakan onayıyla çözülebilecek sorunları buraya kanun maddesi hâlinde getiriyorsunuz. Üçüncü ihtimal, Türk bürokrasisi “Yarın bunun hesabını bizden sorarlar.” endişesi içinde, idari sorumluluğu siyasi sorumluluğa dönüştürmeye çalışıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tür bir yaklaşımla, böyle bir anlayışla Türk hukuk sistematiği sağlıklı bir şekilde inşa edilemez. Bu işte bir yanlışlık var ve bu yanlışlığın tevali etmesi hâlinde de Türk vergi mevzuatı içinden çıkılamaz bir hâle dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya. O bakımdan, kanunlarımızı -Sayın Unakıtan zamanında yapılmıştı, ters bir şekilde kurumlar vergisinden başlandı- Gelir Vergisi Kanunu’muzu da Katma Değer Vergisi Kanunu’muzu da yeniden gözden geçirmemiz, yeniden yapmamız gerekecek ama siz bunlar yerine, taş atan çocuklarla, efendim, kuş uçuran büyüklerle uğraşıp duruyorsunuz, dün yaptığınız gibi.

Şimdi, burada biraz önce -sataşma imkânı doğmasın diye isim vermiyorum- değerli bir AKP milletvekili arkadaşımız “Biz yani AKP iktidar olmadan önce vergi incelemelerinde, efendim, birtakım yönlendirmeler yapılıyordu ve birtakım haksız ve isabetsiz vergi incelemelerine imkân veriliyordu, biz bunun önüne geçtik ve daha da geçmek için de böyle düzenlemeler getirdik.” gibi birtakım ifadeler kullandı. Ben o zaman, uzun süre vergi inceleme elemanlığı ve defterdarlık yapmış olan bu değerli arkadaşımızı bu kürsüye çıkıp kendisi bu görevdeyken hangi bakanın veyahut da hangi seçimle gelmiş veya hangi atamayla gelmiş kamu görevlisinin kendisine “Şu vergi incelemesini yap, bu vergi incelemesini yapma.” şeklinde talimat vermeye teşebbüs ettiğini açıklamasını istiyorum. Gelsin, bu kürsüden “Bana falanca tarihte falanca bakan, bana falanca tarihte falanca müsteşar ‘Şu incelemeyi yap, bu incelemeyi yapma; bu incelemeden olumlu sonuç çıkar, bundan olumsuz çıkar.’ dedi.” şeklinde açıklasın. Aksi takdirde bu çok yanlış olur.

Bakınız, ben meslek hayatımda çok genç bir maliye müfettişi iken bir ilimizde o zaman Cumhuriyet Halk Partisi il başkanının yatak odası dâhil evinde ve iş yerinde aramalı vergi incelemesi yaptım. Başbakan Ferit Melen idi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kumcuoğlu, konuşmanızı tamamlayınız efendim.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) - Ferit Melen Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekiliydi ve Cumhuriyet Halk Partisi Bakanıydı ve bize bir gün dahi “Ne yapıyorsunuz?” diye sormadı ama söz konusu il başkanının kendisine defalarca telefon ettiğini biz bulunduğumuz yerden biliyorduk. Biz böyle bir gelenekten geldik, biz böyle bir anlayıştan geldik.

Bugüne kadar hiçbir siyasetçi, AKP’ye gelinceye kadar, Sayın Erdoğan Başbakan oluncaya kadar bu memlekette hiçbir başbakan, hiçbir maliye bakanı hiçbir denetim elamanına ne yapması veya yapmaması gerektiğiyle ilgili hiçbir talimat vermemiştir. Bu düzen sizinle bozuldu ve siz gidince düzelecek, sizinle bozuldu ve siz gidince tekrar rayına oturacak. Yol yakındır, sandık ufukta. Böyle yanlış kanunlar yapan, böyle yanlış işler yapan hükûmetlerle doğru yere varılamaz. Onun için sizin yaptığınız Anayasa değişikliğine de “Hayır.” demek bu milletin boynunun borcudur.

Saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Millet “Evet.” diyecek.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 28'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

Madde 28.- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendinin sonunda yer alan "teslim ve hizmetleri" ibaresi "teslim ve hizmetleri ile teşhis ve tedaviye yönelik sağlık hizmeti sunan kamu kurum ve kuruluşlarının birbirlerine yapacakları teslim ve hizmetler" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, bu madde sağlık kurumlarının birbirine fatura kesmeleriyle ilgili KDV istisnası… Doğru bir maddedir. Sağlık kurumları arasında…

Ancak, şimdi, Sağlık Bakanlığı ne yapıyor anlamak mümkün değil. Bugün elime Sağlık Bakanlığının bir sirküleri geçti. Önce bir hastane birlikleri kurmaya çalıştılar. Komisyondan kanunu geçirdiler. Çok yanlış bir kanundu ama buna rağmen Komisyondan geçirdiler. Her nedense Genel Kurula gelmedi, bunu uygulamaya sokamadınız.

Ancak, bakıyorum, bugün Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığının bir bildirisi… Bölge merkezleri kurulmuş, alt bölgeler kurulmuş, bazı illeri birbirine bağlamış. Öyle bir sirküler ki anlamak mümkün değil. Ve bir de bazı iller var, hadi birbirine yakın veya belli hastane, üniversite hastaneleri var bazı illerde ama bakıyorum bir Denizli-Aydın bölgesi kurulmuş. Denizli ile Aydın’ın -bilemiyorum ben, Denizlili, Aydınlı arkadaşlar söylesin- aynı hastane gruplarını… Üst bölge yani “Aydın-Denizli bölgesi” diye bir bölge; ne Aydın ne Denizli, bu bölge nerede kurulacak?

Bir Elâzığ-Malatya bölgesi kurulmuş. Bu bölge Elâzığ mı, Malatya mı? Hangisi alt bölge, hangisi üst bölge? Yani Malatya’daki bir hastanın Elâzığ’a gitme olanağı yoktur. Malatya’daki bir hasta İstanbul’a geliyor, Ankara’ya geliyor eğer tedavi… İki, Malatya’da Turgut Özal Tıp Merkezi gibi bir Türkiye'nin en ünlü, karaciğer nakli yapan bir merkezi var. Eğer hastane birliği, üst birlik olacaksa Malatya olmalı. Yani bunu anlamak mümkün değil. Ne yapıyor Sağlık Bakanlığı, ne yapmak istiyor?

Ben buradan ikaz ediyorum. Belki bu sirküleri daha hiçbiriniz görmediniz. Bugün t            Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır          Mehmet Günal

            Afyonkarahisar         Mersin            Antalya

                        Oktay Vural

                        İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 33 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli         Bekir Bozdağ Orhan Erdem

            Giresun           Yozgat Konya

            Mehmet Sait Dilek     Özlem P. Türköne

            Isparta            İstanbul

Madde 33- 4706 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş, altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "üzerinde yapılanma olanlar;" ibaresinden sonra gelmek üzere "Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın" ibaresi eklenmiş, bu fıkranın dördüncü cümlesi "Bu suretle yapılacak satışlarda satış bedeli, en az yüzde onu peşin ödenmek üzere beş yıla kadar taksitlendirilebilir." şeklinde değiştirilmiş, sekizinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "altı ay" ibaresi "bir yıl" olarak değiştirilmiş, bu fıkranın sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş ve maddeye dokuzuncu fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Köy sınırları içerisinde yer alan Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tarım arazilerinin kiracılarından tahsil edilen kira gelirlerinin yüzde onu, 442 sayılı Köy Kanununda belirlenen görevlerde kullanılmak kaydıyla, tahsilatı izleyen ay içinde bu gelirlerin elde edildiği köy tüzel kişiliği hesabına aktarılmak üzere emanet nitelikli hesaplara kaydedilir. Maliye Bakanlığı bu oranı iki katına kadar artırmaya yetkilidir."

"Bu süre Bakanlık tarafından 5 yıla kadar uzatılabilir."

"Bu maddenin altıncı fıkrası uyarınca ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilen taşınmazların yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine doğrudan satılması hâlinde, ilgili belediyelerin devre ilişkin taleplerinin defterdarlık veya malmüdürlüğüne intikal tarihinden itibaren ecrimisil alınmaz. Ancak taşınmazların genel hükümlere göre değerlendirilmesi hâlinde ecrimisil alınır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 33’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

Madde 33- 4706 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş, altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "üzerinde yapılanma olanlar;" ibaresinden sonra gelmek üzere "Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın" ibaresi eklenmiş, sekizinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "altı ay" ibaresi "bir yıl" olarak değiştirilmiş, bu fıkranın sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş ve maddeye dokuzuncu fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Köy sınırları içerisinde yer alan Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tarım arazilerinin kiracılarından tahsil edilen kira gelirlerinin yüzde biri, 442 sayılı Köy Kanununda belirlenen görevlerde kullanılmak kaydıyla, tahsilatı izleyen ay içinde bu gelirlerin elde edildiği köy tüzelkişiliği hesabına aktarılmak üzere emanet nitelikli hesaplara kaydedilir. Maliye Bakanlığı bu oranı iki katına kadar artırmaya yetkilidir."

"Bu süre Bakanlık tarafından 3 yıla kadar uzatılabilir."

"Bu maddenin altıncı fıkrası uyarınca ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilen taşınmazların yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine doğrudan satılması halinde, ilgili belediyelerin devre ilişkin taleplerinin defterdarlık veya malmüdürlüğüne intikal tarihinden itibaren ecrimisil alınmaz. Ancak taşınmazların genel hükümlere göre değerlendirilmesi halinde ecrimisil alınır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Köy sınırları içerisinde yer alan hazineye ait veya devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tarım arazilerinden elde edilen kira gelirlerinin tutarı dikkate alındığında köy tüzel kişiliğine bırakılacak payın yüzde bir olarak sınırlandırılması yerinde olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 33 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

Madde 33- 4706 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş, altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "üzerinde yapılanma olanlar;" ibaresinden sonra gelmek üzere "Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın" ibaresi eklenmiş, bu fıkranın dördüncü cümlesi "Bu suretle yapılacak satışlarda satış bedeli, en az yüzde onu peşin ödenmek üzere beş yıla kadar taksitlendirilebilir." şeklinde değiştirilmiş, sekizinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "altı ay" ibaresi "bir yıl" olarak değiştirilmiş, bu fıkranın sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş ve maddeye dokuzuncu fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Köy sınırları içerisinde yer alan Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tarım arazilerinin kiracılarından tahsil edilen kira gelirlerinin yüzde onu, 442 sayılı Köy Kanununda belirlenen görevlerde kullanılmak kaydıyla, tahsilatı izleyen ay içinde bu gelirlerin elde edildiği köy tüzel kişiliği hesabına aktarılmak üzere emanet nitelikli hesaplara kaydedilir. Maliye Bakanlığı bu oranı iki katına kadar artırmaya yetkilidir."

"Bu süre Bakanlık tarafından 5 yıla kadar uzatılabilir."

"Bu maddenin altıncı fıkrası uyarınca ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilen taşınmazların yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine doğrudan satılması halinde, ilgili belediyelerin devre ilişkin taleplerinin defterdarlık veya malmüdürlüğüne intikal tarihinden itibaren ecrimisil alınmaz. Ancak taşınmazların genel hükümlere göre değerlendirilmesi halinde ecrimisil alınır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Maddede yer alan düzenlemelere ilave olarak, 4706 sayılı Kanunun 5 inci maddesi uyarınca; belediye ve mücavir alan sınırları içinde olan, üzerinde yapılanma bulunan ve Maliye Bakanlığınca; öncelikle üzerinde yapısı bulunan yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilen taşınmazların belediyelerce yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine yapılan satışlarda satış bedellerinin en az dörtte biri peşin, kalanının üç yıla kadar taksitlendirilmesi yerine, vatandaşlarımıza ödeme kolaylığı sağlanması amacıyla, bu satış bedellerinin en az yüzde onu peşin ödenmek üzere beş yıla kadar taksitlendirilebilmesine imkan tanınması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. 

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152’nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "yüzde onu" ibaresinin "yüzde yirmi beşi" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım Sayın…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…

BAŞKAN - Gerekçe…

Gerekçe:

Köy sınırları içerisinde yer alan Hazineye ait tarım arazilerinin kiracılarından tahsil edilecek olan kira gelirlerinin yüzde onunun köy tüzel kişiliğine aktarılması olumlu görülmekle birlikte, bu oran yetersizdir ve ecrimisil tespitlerini teşvikten ve kiralamayı özendirmekten uzaktır. Oranın yüzde yirmi beşe çıkarılması bu amacı gerçekleştirecektir.

BAŞKAN -  Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

34’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 34 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli         Veysi Kaynak Orhan Karasayar

            Giresun           Kahramanmaraş       Hatay

            Özlem Müftüoğlu       Kayhan Türkmenoğlu

            Gaziantep       Van

Madde 34- 4706 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Gümrük Müsteşarlığı tarafından 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilen veya gerçekleştirilecek olan gümrük kapılarının modernizasyonu ile gümrük idarelerine ait bina ve alt yapı tesislerine ilişkin yatırımlar için Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların üzerinde tesis edilen irtifak hakları ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde verilen kullanma izinlerinde irtifak hakkı veya kullanma izni bedelleri ile hasılat payı; özel kanunları uyarınca ilgilileri tarafından bedeli ödenmek suretiyle kamulaştırılarak Hazine adına tescil edilen veya tapudan terkin edilen taşınmazlar üzerinde ilgilileri lehine tesis edilecek irtifak hakları veya verilecek kullanma izinlerinde hasılat payı alınmaz."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 34'üncü maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in; 3717 sayılı Adlî Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 sayılı Kanunun 152'nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 34 üncü maddesinin Tasarıdan çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, siz mi konuşacaksınız?

Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Değerli arkadaşlarım, hepinize saygılar sunarım. İki kelime edip ineceğim.

Hazine arazisi ve meralar var. Son günlerde bir moda başladı, biliyorsunuz, bu tarımsal teşvikler çıktı ya, şimdi her önüne gelen tarımsal teşvik alıyor; inşallah sonu iyi gelir. İşte, nasılsa, bedava inek diyorlar; güzel, yani keşke üretseler de, yetiştirseler de hepimiz gurur duyarız. Yani dürüst, namuslu kim bu işi yapacaksa sonuna kadar destek olalım, hiç buna itirazım yok ama bir moda başladı, köyün arazisini, köyün mezarlığını, köy merasını artık bunlara tahsis ediyorlar. Arkadaşlar, köy tüzel kişiliğinin bir merası var, köyün içinde mezarlığı var; mezarlığın olduğu bir araziyi, siz, teşvik aldı diye birisine kiraya verirseniz bu olmaz. Adres veriyorum: Malatya Akçadağ Karapınar köyü. Mezarlık, kiraya verilen yerin içinde mi değil mi?

Değerli arkadaşlarım, bu, köye bir vefamız. Mezarlığın olduğu bir merayı Teşvik Yasası nedeniyle il komisyonu eğer kiraya veriyorsa, bunu hepinizin takdirine sunuyorum. Özellikle, Millî Emlak Genel Müdürlüğünün takdirine sunuyorum. Mera Kanunu’na tabidir, hazine arazisidir ama köyün malını, içinde mezarlığın bulunduğu bir yeri başkasına kiraya vermeyi ben hazmedemiyorum.

Hepinize teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Biz de hazmedemiyoruz. Varsa bir şey düzeltiriz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Diğer önerge sahipleri adına Sayın Enöz, Manisa Milletvekilimiz.

Buyurun Sayın Enöz. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 34’üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 34’üncü maddesi, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un ek 2’nci maddesinin sonuna bir fıkra eklemektedir. 4706 sayılı Kanun’un ek 2’nci maddesi, hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar üzerinde tesis edilecek irtifak hakları ile devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde verilecek kullanma izinlerini düzenlemektedir. Kanun’un ek 2’nci maddesine eklenmek istenen fıkra “Özel kanunları uyarınca ilgilileri tarafından bedeli ödenmek suretiyle kamulaştırılarak hazine adına tescil edilen veya tapudan terkin edilen taşınmazlar üzerinde ilgilileri lehine tahsis edilecek irtifak hakları veya verilecek kullanma izinlerinde hasılat payı alınmaz.” ibaresini içermektedir.

Değerli milletvekilleri, arkadaşlarımızın muhalefet şerhinde de belirttikleri üzere, kamulaştırma bedellerinin bu kişiler tarafından ödenmiş olması bunlardan ayrıca hasılat payı alınmamasını gerektirmez diye düşünmekteyim.

Sayın milletvekilleri, hazine arazilerine yönelik yapılan işlemlerin amacı, hazinenin özel mülkiyetinde ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup bir kamu hizmeti için gerek olmayan taşınmazların satış, kira, kat karşılığı inşaat, irtifak, ağaçlandırma gibi işlemlere konu edilerek ülke ekonomisine kazandırılması, istihdamın artırılarak bu arazilerin yağmalanmasının, gecekondulaşmanın, erozyonun önlenmesi, bölgeler arası gelir dağılımının dengelenmesi ve bütçe gelirinin artırılması olarak özetlemek mümkündür.

Türkiye'nin ekonomik kalkınma amacıyla kullanabileceği kaynaklardan biri de hazine arazileridir. Hazine taşınmaz mallarının ülkenin ekonomik kalkınması yönünde değerlendirilmesinin çok değişik yolları bulunmaktadır. Ülkemiz yüzölçümünün yaklaşık olarak yüzde 54’ünü oluşturan hazine taşınmaz mallarının ekonomiye kazandırılması için mevcut uygulamaların gözden geçirilerek bunların ekonomiye kazandırılmasını engelleyen sebeplerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Tabii ki hazine taşınmazları ülke ekonomisine kazandırılırken millî çıkarların da titizlikle gözetilmesi gerekmektedir. AKP hükûmetleri döneminde, hazine arazileri millî çıkarlar gözetilmeden dağıtılmak istenmiştir. Özellikle Vakıf Yasası, mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili yasalarda bu durumları maalesef gözlemledik. Milliyetçi Hareket Partisi olarak ülkemiz menfaatine görmediğimiz bu girişimler hakkında doğruları söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz.

Sayın milletvekilleri, günümüz dünyasında ülkelerin ekonomik bağımsızlığını kazanabilmesi ve devam ettirebilmesi ülke kaynaklarının tümünün etkin ve verimli kullanılmasıyla doğrudan ilişkilidir. Türkiye'nin ekonomik kalkınma amacıyla kullanabileceği kaynaklardan bir tanesi, ülke yüzölçümünün yaklaşık olarak yüzde 54’ünü oluşturan hazine taşınmaz mallarıdır. Hazine taşınmaz mallarına yönelik hemen hemen her işlemin doğrudan veya dolaylı olarak ekonomiye etkisinden bahsetmek mümkündür. Birçok ekonomik işleme konu olan hazineye ait malların ülkenin kalkınmasına veya ekonomisine etkileri sadece taşınmaz malların satışından elde edilen gelirle sınırlı değildir. Hazineye ait taşınmaz malların yatırım, istihdam, üretim, gelir dağılımı konularında teşvik amaçlı kullanılarak değerlendirilmesi son derece önemlidir.

Sayın milletvekilleri, hazine taşınmaz mallarına yönelik sorunların çözülmesi, tasfiye amaçlı satış politikasından vazgeçilerek yatırım, istihdam, üretim, büyüme, turizm ve gelir dağılımına ait sorunların çözümüne yönelik uygulanan teşvik amaçlı politikaların genişletilmesi, ardından bu tür politikaların yerli ve yabancı yatırımcılara duyurulması ve tanıtılması ile etkin bir yönetim organizasyonunun oluşturulması hâlinde hazineye ait taşınmaz mallar daha kalıcı ve etkin bir rol üstlenerek ülkemiz ekonomisine ciddi bir ivme kazandırabilecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Enöz, buyurun efendim.

MUSTAFA ENÖZ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu duygu ve düşüncelerle, önergemizin kabulü yönünde oy kullanmanızı bekler, bu vesileyle tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Enöz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 34 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

Madde 34- 4706 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Gümrük Müsteşarlığı tarafından 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilen veya gerçekleştirilecek olan gümrük kapılarının modernizasyonu ile gümrük idarelerine ait bina ve alt yapı tesislerine ilişkin yatırımlar için Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların üzerinde tesis edilen irtifak hakları ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde verilen kullanma izinlerinde irtifak hakkı veya kullanma izni bedelleri ile hasılat payı; özel kanunları uyarınca ilgilileri tarafından bedeli ödenmek suretiyle kamulaştırılarak Hazine adına tescil edilen veya tapudan terkin edilen taşınmazlar üzerinde ilgilileri lehine tesis edilecek irtifak hakları veya verilecek kullanma izinlerinde hasılat payı alınmaz."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Maddede yapılan değişiklikle; maddede, özel kanunları uyarınca ilgilileri tarafından bedeli ödenmek suretiyle kamulaştırılarak Hazine adına tescil edilen veya tapudan terkin edilen taşınmazlar üzerinde ilgilileri lehine tesis edilecek irtifak hakları veya verilecek kullanma izinlerinde hasılat payı alınmaması yönündeki düzenlemeye ilave olarak; Gümrük Müsteşarlığı tarafından, 3996 sayılı Kanun kapsamında, Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde Yap-İşlet-Devret Modeliyle gerçekleştirilen veya gerçekleştirilecek olan gümrük kapılarının modernizasyonu ile gümrük idarelerine ait bina ve alt yapı tesislerine ilişkin yatırımlar yüksek maliyetli ve kamu yatırımı niteliğinde olduğundan; bu yatırımları yapacak olan görevli yatırımcılar lehine tesis edilecek irtifak hakları veya yatırımcılara verilecek olan kullanma izinleri için görevlendirilen yatırımcılardan ilgili mevzuat hükümlerine göre alınması gereken irtifak hakkı ve kullanma izni bedelleri ile bu yapı ve tesislerin işletmeye geçmesinden sonra işletilmelerinden elde edilecek hasılattan Hazinece ayrıca pay alınmaması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde madde 34’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 35 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 35 inci maddesinin birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay  E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Oktay Vural    Mehmet Şandır

            Antalya           İzmir   Mersin

            Mustafa Kemal Cengiz           Abdülkadir Akcan

            Çanakkale       Afyonkarahisar

“Bu madde kapsamında Hazine adına tescil edilen taşınmazlar, Büyükşehirlerde önce ilgili belediyelerine, ilgili belediyesinin talebi olmaması hâlinde Büyükşehir belediyelerine, diğer yerlerde ilgili belediyelere devredilir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 35'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Şevket Köse

            İzmir   Malatya           Adıyaman

            Hüseyin Ünsal            Mustafa Özyürek       Bülent Baratalı

            Amasya           İstanbul          İzmir

                        Muhammet Rıza Yalçınkaya

                        Bartın

Madde 35- 4706 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bu madde kapsamında Hazine adına tescil edilen taşınmazlar, büyükşehirlerde öncelikle büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin talebinin olmaması halinde ilgili belediyelere, diğer yerlerde ilgili belediyelere birinci fıkrada yer alan usule göre belirlenecek bedel üzerinden devredilir. Bu taşınmazların yapı sahiplerine satışı ve genel hükümlere göre değerlendirilmesi bu Kanunun 5 inci maddesine göre yapılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Hüseyin Ünsal.

BAŞKAN – Sayın Ünsal, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 35’inci madde üzerinde verdiğimiz önerge için söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün bir “torba yasa” adı altında bir yasayı tamamlayacağız. Sayın Grup Başkan Vekilimiz Canikli de müjdeyi verdi bize, “Bu yasayı bitirirsek tatile gideceksiniz, bitirmezsek uzayacak.” diye. Böyle dayatmayla yasa çıkması ilk defa görülüyor fakat Adalet ve Kalkınma İktidarında bunlara alıştık.

Bu yasanın ne faydası var diye ben baktım, biraz da arkada oturup çalıştım. Şimdi bu yasanın içerisinde Maliye Bakanlığı ve onun genel müdürlükleriyle ilgili maddeler var, Merkez Bankası var, Kamu İhale Kurumuyla ilgili bir madde var, Millî Piyangoyla ilgili var, hazine taşınmazlarıyla ilgili var, Devlet Hava Meydanlarıyla ilgili, PTT’yle ilgili, Kabahatler Kanunu, sağlık çalışanları, Pasaport Yasası, tabii ki olmazsa olmaz, her yasada dayattığımız TOKİ’yle ilgili de bir madde var. Şimdi bunlar bize dayatıldı, bugün çıkarılmak üzere önümüze getirildi ama bundan da önemlisi tabii söz aldığım hazine mallarıyla ilgili de bir çalışmayı da burada getirdiler.

Şimdi, tabii sizin getirdiğiniz yasalarla ilgili artık şüpheyle bakmaya başladık çünkü hazineyle ilgili konularda sıkıntılar büyük, artık herhâlde para kalmadı, en sonunda hazine mallarını, taşınmazlarını satarak para temin etmeye gidecek anlaşılan Hükûmet ve bu maddede de büyükşehir belediyelerine hak veriliyor ve büyükşehir belediyelerine burada öncelik tanınıyor.

Neden öncelik büyükşehir belediyelerine, o da merak edilen bir şey; çünkü bu büyükşehir belediyeleriyle ilgili. Sayın Bakan gitmiş, Maliye Bakanı, ama yerine bakan Bakana da bunu anlatalım. Büyükşehir belediyelerine öncelik tanıdığınız zaman 2981 sayılı Yasa’yı da bir anda silmiş oluyorsunuz bu maddeyle, 775 sayılı Yasa’nın da yarısını götürmüş oluyorsunuz. Değerli bürokrat arkadaşlarımız da bu konuda bilgilerini Sayın Bakana biraz sonra aktarsınlar diye düşünüyorum.

Kent politikalarıyla ilgili, belediyelerle ilgili yasa değişiklikleri yapılırken maalesef büyükşehir belediyeleri sürekli yetkilendiriliyor ve bu yetkilerle küçük şehir belediyelerinin de, onun alt belediyelerinin de yetkileri kısıtlanıyor. Bu yasal düzenlemelerle büyükşehir belediyeleri maalesef ve maalesef monarşik bir yapıya varıyor, ilçe belediyelerinin varlık nedeni böylece ortadan kalkıyor.

Her konuda, her fırsatta, her söyleminizde demokrasiden bahsediliyor ama yerel demokrasiyi bir anda bu maddeyle yok ediyorsunuz ve yavaş yavaş küçük belediyelerin, ilçe belediyelerin, alt belediyelerin yetkilerini alıyorsunuz. Peki, sebebi ne? Sebebi, herhâlde bir borcunuz var Sayın Melih Gökçek’e, Sayın Topbaş’a; başka türlü olmaz. Dolayısıyla büyükşehir belediyeleri burada daha ön plana çıkıyor ve yetkileri alıyor çünkü büyükşehir belediyeleri elinde. Ankara Büyükşehir Belediyesi AKP’nin elinde ama Ankara’nın iki tane büyük ilçe belediyesi Çankaya, Yenimahalle CHP’nin elinde, dolayısıyla onların yetkilerini almak lazım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKP’nin elinde ama İstanbul’un en önemli ilçeleri Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy, Avcılar, Sarıyer, Maltepe ve hatırlayamadıklarımla birlikte onlar da CHP’nin elinde. Dolayısıyla, bunu çok yanlış bir uygulama olarak görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, hazine mallarında kamu yararı gözetilerek ve toplumsal çıkarlar gözetilerek uyulması gereken temel ilkeler vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

Hazinenin arazileri kentsel ve kırsal ortak gereksinimler için kullanılmak üzere, kamunun tasarrufunda mutlaka ve mutlaka olmalıdır. Bu nedenle hazine arazilerinin dolaylı yollardan getirilen yasalarla satışı yapılmamalıdır. Bu getirilen maddeyle büyükşehir belediyelerine devredilecek, oradan da bir şekilde devredilecektir, özel şahıslara geçecektir, bu çok yanlış bir uygulamadır.

Diğer bir temel ilke de hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların satış dışında başka yöntemlerle değerlendirilmesi, özellikle tarım arazilerinin, ekonomik faydasının elden çıkarılmadan kamuya aktarımını sağlayacak yöntemler bulunmalıdır.

Şimdi, 73’üncü maddeyi geçirdik, kentsel dönüşümle belediyeler belli bir noktada da artık tarım arazilerine el koyacaklar ve orada bulunan hazine arazilerine de el koyabilecekler ve böylece tarım arazileri de “Kentsel dönüşüm.” adı altında elden çıkacaktır, dikkat etmemiz gerekiyor.

Planlama belli kesimlere, yandaşlara rant sağlayacak bir araç olmamalı, toplum yararı gözetilmelidir.

Planların kademeli birlikteliği…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ünsal, buyurun efendim.

HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) – Teşekkür ederim.

…25 binlikten 5 binliğe kadar, binliğe kadar olan planlama anlayışı bir uyum içerisinde yapılmalıdır.

Tarımsal amaçlı kullanılan hazineye ait taşınmazların tahsisinde öncelik topraksız köylüye ve yeterli toprağı olmayan ailelere tanınmalıdır diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, hazine mallarıyla ilgili burada sanırım 5 madde geçmek üzere. Bu konuda çok hassas olmalıyız. Böyle dağınık yasalarla hazine mallarını elde tutmamız pek olanaklı gözükmüyor.

Bu anlamda, ben, ilgili kurumları ve özellikle Sayın Bakanımızı tekrar uyarmak noktasında hazineyle ilgili çıkarılacak yasalarda hassas olunmasını, böyle dağınık, torba yasalar içerisinde değerlendirilmemesini istiyor ve önergemizin desteği doğrultusunda oy kullanmanızı istiyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ünsal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 35 inci maddesinin birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

“Bu madde kapsamında Hazine adına tescil edilen taşınmazlar, Büyükşehirlerde önce ilgili belediyelerine, ilgili belediyesinin talebi olmaması hâlinde Büyükşehir belediyelerine, diğer yerlerde ilgili belediyelere devredilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Mustafa Kemal Cengiz.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Cengiz. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 35’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yine bir kokteyl tasarıyla, torba tasarıyla karşı karşıyayız. İçinde birçok kanunun harmanlandığı ve birçok kanundan alıntılarla bir torbanın önümüze geldiğini görüyoruz.

Bu maddede de yine hazine arazilerinin eşit ve adaletli dağıtılmadığını görmekteyiz. Özellikle 35’inci maddede dile getirilen hazine arazilerinin ilçe ve alt kademe belediyelerine sorulmadan, ilçe ve alt kademe belediyelerinin ihtiyaçları göz önünde bulundurulmadan, özellikle hem ilçe hem belde hem de büyükşehir belediye başkanlarının seçilerek halk oyuyla gelmiş olduklarını, kendilerinin bir meclisi ve encümeni olduğunu ve o yöreye hizmet götürme kapsamında mücadele ettiklerini gördüğümüzde, belediye başkanlarımızın ödenek sıkıntılarından, güvenlik sıkıntısına ve siyasi baskılardan bir de büyükşehir baskılarına kadar birçok problemin içinde sıkıştıklarını görüyoruz. Bu teklifimizde de özellikle biz hakkaniyetin ve adaletin ve hukukun tecelli etmesi noktasında önerge vermiş bulunuyoruz.

Daha önce 1580 sayılı Belediye Kanunu’muz da gerçekten derinliğine bir ihtiva ediyordu. Daha sonra, 88 maddeyle 5393 sayılı bir Belediye Kanunu çıkartıldı. Bu kanun da yine 88 maddeyle de belediyelerin yönetilemeyeceğini ortaya koymasına rağmen bu ek ve tali maddelerle belediyelerimiz, yine adaletsiz bir şekilde böyle bir uygulamayla karşı karşıya kalmaktadır.

Özellikle hazine arazileri verilirken, o yöredeki Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve diğer kamu kuruluşlarının da ihtiyacı olabileceği düşünülmelidir. Eğer bunlar belediyelere verilecekse, eski bir belediye başkanı olarak, bu dağıtımın, bu kanunun daha adaletli olması ve öncelikle en ücra köşedeki bir ilçe belediyesinin veya en ücra köşedeki bir alt kademe veya ilk kademe belediyemizin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, bu hazine arazilerinin, önce bu ilk kademe ve ilçe belediyelerinin ihtiyacı sorulmalı ve bu ihtiyacı olup olmadığını veya tasarrufu bulunmadığını veya imar planlarında hem ilçe belediyesinin hem büyükşehir belediyesinin imar planlarında daha elzem bir ihtiyacın hasıl olduğunu tespit ettikten sonra, belki daha adaletli bir dağıtım olabilirdi diye düşünüyorum.

Özellikle bu teklifimizle, öncelikli olarak, hakkaniyetli olarak hazine arazilerinin ilk ilçe ve ilk kademe belediyelerinin uhdesine verilmesi, bu belediyelerimizin ihtiyacı olmaması hâlinde, tasarrufunu kullanmak istememesi hâlinde de büyükşehir belediyelerine geçirilmesi veya onlara sunulmasının daha adaletli ve daha uygun olacağını ifade etmek istiyoruz grup olarak.

Daha önce çıkarmış olduğumuz -bu kürsüden- belediye yasalarımızda, kentsel dönüşümde ve kentsel gelişim yasalarında ve diğer yasalarımıza baktığımızda, özellikle aslan payının büyükşehir belediyelerine kaydırıldığı ve büyükşehir belediyelerimizin daha çok -bu yasalardan dolayı- pay aldığını ve büyükşehirlerimizin kayrıldığını ve ilçe belediyelerimizin -ilk kademe belediyelerimizin özellikle- bunlardan baypas edilerek bir kayırma ve bir peşkeş noktasında da düşünceleri aklımıza getirdiğini görmekteyiz. Özellikle büyükşehirlerde, hem büyükşehir planlaması hem iş ve işlemler hem de bütçe açısından baktığımızda, büyükşehir belediyelerimizin altında kalan ilçe belediyelerimizin, hem uygulamalarında hem imar çalışmalarında, imarlaşmada ve kentsel ve şehir gelişimlerinde büyükşehirlere çok bağlı kaldığını, büyükşehirlerin bir memuru durumuna düşürüldüğünü ve büyükşehir belediye başkanlarımızın da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Cengiz.

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Devamla) – Büyükşehir belediye başkanlarımızın, ilçe başkanlarını bir daire başkanı, bir memuru, bir alttaki elemanı gibi yok saydığını veya öyle gördüğünü, bir büyüklük kompleksi içinde, altta, seçilmiş, kendi iradesi olan, meclisi olan ve kendi kanunlarıyla da hizmet yapma çabasındaki olan ilçe belediye başkanlarımıza haksızlık edildiğini, onların duygu ve düşüncelerinin alınmadığını ve onların, özellikle, daha önceden de buradan çıkardığımız kentsel dönüşümde ve şehir dönüşümlerinde, şehir gelişim alanlarında ve özellikle TOKİ Kanunu’nda, baktığımızda, birçok belediye başkanımızın mağdur olduğunu, duygu ve düşüncelerinin buradan yansıtılamadığını ve bu noktada da haksızlığın olmaması noktasında, hazine arazilerinin önce ilçe belediye başkanlarımıza ve ilçelere teklif edilmesinin daha uygun olacağını düşünüyoruz.

Yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Cengiz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

36’ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 36 ncı maddesinin (b) bendinde yer alan "altı ay" ibaresinin "on iki ay" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Oktay Vural    Mehmet Şandır

            Antalya           İzmir   Mersin

                        Abdülkadir Akcan

                        Afyonkarahisar

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın Çerçeve 36 ncı  maddesi ile 4706 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 12’nin (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Hüseyin Ünsal            Şevket Köse

            İzmir   Amasya           Adıyaman

                        Muhammet Rıza Yalçınkaya

                        Bartın

c) Belediyelere devredilen ve belediyelerce de yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine doğrudan satılan taşınmazlar için ilgili belediyelerin devre ilişkin taleplerinin defterdarlık veya malmüdürlüğüne intikal tarihinden itibaren tahakkuk ettirilen ecrimisil alacakları hangi aşamada olursa olsun terkin edilir, tahsil edilmiş olan ecrimisil bedelleri ise satış bedeline mahsup edilmez."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

Sayın Ünsal, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 36’ncı maddede bir değişiklik için söz aldım. Bu konuyla ilgili önerimiz gayet açık. Yasanın (b) bendi şöyle söylüyor: “Belediyelere devredilen taşınmazların üzerlerindeki yapı sahipleri veya bunların kanuni veya akdi haleflerinden aynı maddede öngörülen altı aylık süre içinde başvurmayanlar ile yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde…”

Tabii, önergenin dışında bir konu olacak. Ben bu eleştirimi şu noktada getiriyorum, demin de görüştüm değerli arkadaşlarımızla: Altı ay içerisinde zaten vatandaş başvurmamış. O kadar çok yasalar değişiyor ki bu yasalar değişince de vatandaşımız bu konuyla ilgili yeterli bilgiyi alamıyor. “… altı ay içinde bilgi sahibi olamayanların altı ay süre içinde müracaat etmeleri hâlinde…” diyor. Biz, bunun bir yıla çıkarılmasının uygun olduğunu düşünüyoruz. Eğer bu süre çok kısa tutulursa bu sefer akla başka şeyler geliyor; süre yeterli değil, sipariş bir süre mi olduğu aklımıza geliyor. O yüzden bu altı aylık sürenin mutlaka sorgulanması gerekir.

Bir de hak sahiplerinin hangi yasaya göre tespit edildiği tam anlaşılmamıştır. Şimdi, burada eğer hazinenin üzerinde gecekonduysa 2981 sayılı Yasa’da hak sahipliği zaten söz konusudur ama bu yasayla, bir şekilde, 2981 sayılı Yasa’daki hak sahipliği de tartışılır noktaya gelmektedir.

Değerli arkadaşlarım, hazine mallarıyla ilgili düşüncenizde eğer amaç yoksul kesimlere arsa temin etmek ise 2981 sayılı Kanun’a göre talep edilmesi hâlinde tahsis edilecek hazine arazilerinin önünü neden 35’inci maddeyle kapatıyorsunuz? Bu, büyükşehir belediyelerine devredilerek kapatılıyor. Dolayısıyla bu konunun hassasiyetini bir kez daha huzurlarınızda söz etmek istedim.

Bir de fırsat bulmuşken, Saygıdeğer Bakanımız da buradayken belediyelerle ilgili bir konuyu aktarmak istiyorum. Bu, belediyelere Maliye Bakanlığından yapılan yardımlarla ilgili. Son iki yıldır Maliye Bakanlığından belediyelere yardımlar yapılırken CHP’li ve muhalif belediyeler nedense ayrı tutuluyorlar. Ben bunu kesin ispatlıyorum. Amasya iliyle ilgili Sayın Bakana iki kere müracaatta bulundum. CHP’li belediyeler, MHP’li belediyeler ayrı tutulmuş, AKP’li belediyelere yardım yapılmıştır. Değerli arkadaşlarım, ben de uzun yıllar belediye başkanlığı yapan birisiyim. Hele hele ufak beldelerde yan yana iki belediye, birisi CHP’li, birisi AKP’li ise sıkıntı orada doğuyor ve komşu belediyeler arasındaki tartışmalar orada başlıyor. Dolayısıyla, belediye başkanlarının bu anlamda mağdur edilmesini pek doğru bulmuyorum. Yalnız -iki yıl öncesini söylüyorum- bundan evvelki Bakan döneminde çok eleştirdik, ama hiç olmazsa belediyelere gönderilen paraların da hangi belediyelere ne kadar gittiği konusunda zaman zaman bilgi veriliyordu ama iki yıldır bu bilgilerin hiçbirisi gelmemekte. Maliye Bakanını ve yetkilileri, bu konuda bir kez daha uyarmaya çalışıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarında, maalesef, belediyelerle ilgili sadece Maliye yardımları değil İller Bankasıyla ilgili de çok ciddi eleştirilerimiz vardır. Bunlardan bir tanesi, yasalar gereği şimdi artık ilgili idare yüzde 60’ını gönderiyor, yüzde 40’ını da borçlarına alıkoyuyor ama esas sıkıntı şurada: 3.200 taneye yakın belediye var, İller Bankasından kredi kullanan ilk 50 belediyenin kullandığı kredi oranı yüzde 54. Yani 50 belediyeye kredilerin yüzde 54’ü verilmiş, geri kalan 3.100 belediyeye ise bu krediler dağıtılmış ve üstelik bu borçlar da alınmamak kaydıyla. Bugün kredi borcu 2.235 milyon TL yani 2,5 katrilyon, ki bu rakam artış göstermektedir.

Belediyelerle ilgili söylüyorum, İller Bankasından bu borçların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili talepler sadece ve sadece AKP’li belediyelerin talepleriyle olmuştur, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler sürekli mağdur edilmiş ve borçlarının tahsil edilmesi yoluyla ilgili her türlü tedbirler alınmaya çalışılmıştır. Bankaca yürütülmekte olan bu mevcut kredilendirme ve tahsilat uygulamaları ve belediyeye borçlarını ödemedikleri hâlde yeniden açılan kredilerle belediyelerde dönüşümün uzamasına, hatta imkânsız hâle gelmesine neden olmuştur yani İller Bankası yönetmelik hükümlerine aykırı olarak uygunsuz hâle gelmiş, öz kaynakların yitirilmesine neden olmuştur. Banka, yönetmelik ve mevzuata aykırı uygulamalara düşmüştür. Bunun da nedeni Adalet ve Kalkınma Partili belediyelerin kayrılması, muhalefet belediyelerinin ise göz ardı edilmesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ünsal.

HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) - Hem İller Bankasınca hem de Maliye Bakanlığınca belediyeler arasında siyasi ayrım yapılmasını şiddetle kınıyoruz. Bu konuyla ilgili yeni tedbirler alınırken Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin ve muhalefet belediyelerinin de diğer AKP’li belediyelerle eşit şekilde o kaynaklardan yararlanmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ünsal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 36 ncı maddesinin (b) bendinde yer alan "altı ay" ibaresinin "on iki ay" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Cengiz, buyurun efendim.

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 36’ncı maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu konuşmam öncesindeki önergemizde, belediyeler arasında özellikle hazine arazilerinin paylaştırılması, devri konusundaki önergemizde, haksızlık yapıldığı ve bu haksızlığın giderilmesi noktasında da görüşlerimizi açıklamıştık. Özellikle belediyelerimiz gerçekten son zamanlarda, özellikle muhalefet belediyelerine baktığımızda, bir siyasi yargı, haksızlık ve bakanlıklardan, özellikle Maliye fonlarından alınan paraların eşit ve adaletli dağılmadığını, belediye başkanlarımızın özellikle hak ve ödenekleri konusunda da çok büyük sıkıntılarının olduğunu, belediye başkanlarımızın hem hizmet götürürken hem de siyasi, idari ve büyükşehir belediyelerinin altındakiler de büyükşehir baskısını hissettiklerini ve bunların önüne kondukları ifade edilmektedir.

Yine böyle bir maddede de, hazine arazilerinin belediyelere devrinden sonra özellikle bu hazine arazileri üzerinde vatandaşlarımıza ait, şahıslara ait taşınmaz mülklerinin, yapılarının olması noktasında geçmişte başvurularını yapamadığı veya bunların varisçileri veya hukuki ve akdi sahiplerinin bunu takip edemediği, bir şekilde bu süreci izleyemedikleri noktasında haklarını kaybetmiş olmaları karşısında bu kanunun, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren de altı ay içinde başvurulması istenmekte ve bu altı ay içinde de bu hukuki süreci tamamlamaları bu maddeyle getirilmektedir.

Yalnız, olaya baktığımızda, Türkiye’de hem dairelerimizde, kamu kurum ve kuruluşlarımızda hem de mevzuatımızda -vatandaşlarımızın şikâyetleri- zamanında ve hızlı bir devlet işlerliğini ve kamudaki çalışmalarının hızlı bir şekilde halkımıza cevap vermediği dile getirilmiş ve bizim de bu tespitlerimiz doğrultusunda bu altı aylık sürenin yetişmeyeceği, altı aylık süre içinde vatandaşlarımızın bu işlemleri ve işlerini takip ve sonuçlandıramayacağı ortaya çıkmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak çok haklı ve geçerli, mantıklı bir sebep olarak da 36’ncı maddemizin (b) fıkrasında geçen “altı aylık” ibarenin “on iki ay” olarak değiştirilmesinin hem işlerlik açısından hem de mağdur olabilecekler açısından, mağduriyet açısından bunun en doğru bir yaklaşım olacağını, on iki aylık bir sürenin hem vatandaşımızın algılaması hem başvuruları hem iş ve işlemlerin takibi hem sonuçlandırılması hem de yapı sahiplerinin bu gayrimenkullerin haklarını kendi üzerlerine tescil ettirmeleri noktasında yeterli bir sürenin altı ay içinde olmayacağını ve on iki aylık bir sürenin de daha doğru ve daha mantıklı olabileceğini ifade etmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; tabii ki hazine arazileri hem tescilli hem de hüküm ve tasarrufu devletin altında olunan ve bu noktada tescil dışında bulunanlar ve aynı zamanda da 2/B kapsamında olarak vatandaşların arasına girdiğimizde 2/B kapsamında olanlar da vardır. 2/B ile ilgili de özellikle köylerimizde, kırsal kesimlerde de bir düzenleme gerekmektedir. Hem hazine arazilerinin hem de ormandan uzun yıllar, yüz yıldan beri uhdesinde bulunan bu taşınmazların halkımızın kullanımında olmasına rağmen kendilerine birçok engel çıkartılmaktadır. Özellikle Çanakkale ve ilçelerini gezdiğimizde, özellikle köylerimizde, köylülerimizin gerçekten bu kapsamda, 2/B kapsamında, hazine arazileri noktasında ve ormandan kendilerine intikal etmiş fakat bunun hakkını ve hukukunu ispat edememiş, ettirememiş fakat yüz yıldır da kullanımı uhdesinde bulunan bazı somut örnekleri de tespit ettik. Bu tespitlerimiz dolayısıyla özellikle büyük şehirlerde ve rantı yüksek olan yerlerdeki 2/B kapsamıyla ve kırsal…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Cengiz.

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Devamla) - …kesimde, özellikle köylerimizde veya vatandaşımızın çok zor geçirdiği şartlardaki bu gibi örneklerin ayrı bir mütalaa edilmesi, mağdur olan vatandaşlarımızın bu gibi konulardaki istek, arzularının, düzenlemelerin bir an önce yapılması, özellikle tarımla, meyvecilikle geçinen ve uzun yıllar bu gibi taşınmazları uhdesinde bulunan vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi ve bir an önce de kırsal kesimdeki bu gibi sorunlara el atılması ve Hükûmetimizin de Maliye Bakanlığımızın da bu konuda bir çalışma başlatması ve bu çalışmalar sonucunda da bu gibi konuların Meclisimizce de ele alınarak çözümü noktasında halkımızın bir beklentisi vardır.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Cengiz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.06

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.22

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 139’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

37’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 37’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

Madde 37- 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 21 inci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(4) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleştiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 37’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

“(4) Zamanaşımı süresi kararın kesinleştiği takvim yılını takip eden yılbaşından itibaren işlemeye başlar.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Şandır?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe...

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Tasarı metninde ibare ve ifade düzenlemesi yapılmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 37’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 37- 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 21 inci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(4) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleştiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar.”

            Harun Öztürk (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Mevlüt Bey, gerekçeyi mi okutayım?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Gerekçe...

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kabahatler Kanunu’nun 21 inci maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin başlangıcını tespit açısından kararın kesinleştiği tarihi takip eden yılın esas alınması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza  sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

38’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte Kanun Tasarısının 38 inci maddesinde yer alan “5345 sayılı Kanunun” ibaresinin, “5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde yer alan “beş” ibaresi “altı,” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli         Ahmet Yeni    Abdurrahman Arıcı

            Giresun           Samsun           Antalya

            Ahmet Aydın  Orhan Karasayar

            Adıyaman       Hatay

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra  sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 38 inci maddesinin ikinci paragrafının tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   Abdülkadir Akcan      Nevzat Korkmaz

            Manisa            Afyonkarahisar         Isparta

            E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı         Mehmet Günal

            Denizli Konya Antalya

            Mehmet Şandır          Oktay Vural

            Mersin İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 38’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve bu Kanuna ekli cetvellerin bu değişikliğe uygun olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

Madde 38 – 5/5/2005 tarih ve 5345 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Başkan yardımcıları, daire başkanları, vergi dairesi başkanları ve” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Gelir İdaresi Başkan Yardımcıları, Daire Başkanları ve Vergi Dairesi Başkanlarının atanmasına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin İptal Kararındaki gerekçeler dikkate alınmak suretiyle söz konusu görevlilerin atamalarının müşterek kararname ile yapılması sağlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra  sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 38 inci maddesinin ikinci paragrafının tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir ülkeyi ayakta tutan en önemli ilke adalettir. Yönetimlerin adil yönetim ilkesine uyduğu gibi bir kanaat oluşursa vatandaşlar yapılan işlemler aleyhlerinde bile olsa bu kararlara sahip çıkarlar, kararları benimserler, yönetimlerin arkasında dururlar ancak Hükûmet güçlüye karşı serçe, güçsüze karşı şahin olursa hele hele kendi yandaşlarına karşı bir kayırmacılık içerisinde olursa toplumda sürekli gerginlikler ve kutuplaşmalar olur. Büyük reformlar da, bildiğiniz üzere, güçlü ve adil bir devlet düzeni içerisinde gerçekleştirilebilir. AKP Hükûmeti, Türk siyasi hayatının en fazla milletvekiline sahip hükûmetlerinden biri ancak ülkemizin kronikleşmiş, sorunları ortadan kaldıracak hiçbir problemine de çözüm üretememiş bir Hükûmet. Neredeyse bir önceki kuşak ne yaşamışsa bugün de aynı sorunlarla boğuşuyoruz.

Meclis Genel Kurulundaki bu kadar çoğunluğunuza rağmen sizlere soruyorum: Ülkemizi çağdaş milletler seviyesine çıkaracak bir eğitim reformu yapabildiniz mi? “Benim oğlan mektep okur, döner döner gene okur.” misali iki sene önce kaldırdığınız OKS’ye “Yanlış yapmışız, sil baştan.” deyip yeniden müracaat eden siz değil misiniz? İnsanlarımızı dershaneler sistemine mahkûm kılan, zaten üç kuruş olan gelirine dershanelerin göz dikmesine seyirci kalan siz değil misiniz? Tüm dünya eğitim öğretim sisteminin detaylarını tartışırken meseleyi atama, terfi, nakil, okul inşaatları ve kantin işletmelerine kadar indiren sizin bakanlarınız değil mi? Gencinden yaşlısına yeterli ve insan onuruna yakışır bir sağlık hizmeti vermek üzere sağlık reformu yapabildiniz mi? İnsanlarımızı hastane kuyruklarından kurtarabildiniz mi? Sağlıkta günübirlik aldığınız hangi tedbirler derde deva oldu, sıkıntılar aynen devam etmiyor mu? Tarım sektöründeki çiftçimizin, köylümüzün emeğinin, alın terinin karşılığını alın teri kurumadan verecek, üretimi artıracak, çiftçilerimizin yaşam kalitesini yükseltecek tarım reformu yapabildiniz mi? Çiftçilerimiz öbek öbek ziraat sektöründen ayrılıyor, topraklarını terk edip işsiz hâle gelmiyorlar mı? Mazot, gübre, ilaç, işçi yevmiyesi gibi kalemler kat kat artarken, ürün fiyatları yerinde saymıyor mu?

Devam edelim: Sanayici ve iş adamını memnun edecek bir sanayi ve ticaret reformu; kamuda çalışanları memnun edecek kamu personel reformu; işçiyi, işvereni memnun edecek bir istihdam reformu; yaşlılar ve özellikle emekliler hakkında bir yaşlılık hizmetleri ve emeklilik reformu; sokaklarında korkusuzca dolaşılan, hanelerinin kapısı penceresi açık, dağlarında, kırlarında can güvenliği kaygısı taşımaksızın dolaşılan bir ülke için güvenlik ve asayiş reformu; çalışanların vergilerini adil bulduğu, tabana yayılmış ve tahammül edilebilir bir vergi yükü içeren vergi reformu yapabildiniz mi? Hayır, yüz bin kere hayır. Gençlerin, emek ve birikimlerini ülkelerine harcayabileceği, çalışabilecekleri bir iş hayatı tanzim ettiniz de bizim mi haberimiz olmadı? Maalesef, bu suallerin evet cevabı yoktur.

Bugün, ülkemiz birileri için –ki, bu birileri yüzde 1,5-2’yi geçmeyen mutlu azınlıktır- vergi cennetidir, birileri için ise kazanmadığının vergisini ödediği, vergi vermek için bankadan kredi çektiği bir ülkenin adıdır Türkiye.

Değerli milletvekilleri, ülkenin çıkış yolu ekonomimizi üretir hâle getirmekten geçiyor. Bu yüzden, Milliyetçi Hareket Partisi her platformda “üreten ekonomi” diyor. Bu millete iyilik yapmak istiyorsanız, asıl olan, insanların üretmesini, çalışmasını temin etmek; çalışma hayatını desteklemek istiyorsanız, reel sektörleri, öncelikle üretim süreçlerini teşvik etmek.

Ne yapacaksınız? Üretim girdileri üzerindeki lüzumsuz vergi ve harçları kaldıracaksınız. Sigorta primlerini düşürecek, üretime teşvik getireceksiniz. Gelir üzerindeki vergi oranlarını, onları daha çok yatırıma teşvik etmek üzere düşük tutacaksınız. Eğer istihdamı artırmak ise önceliğiniz, bu ve benzeri tedbirleri de emek yoğun sektörlerde alacaksınız. Yoksa, herkese bir şeyler dağıtmakla, çalışmaktan uzaklaştırmakla bu millete ancak ve ancak kötülük edersiniz.

Değerli milletvekilleri, saydığım reformların yapılabilmesi muktedir ve sayısal gücü elinde bulunduran hükûmetleri gerektirir. İki dönemdir sayısal üstünlüğünüz, aldığınız oy oranları ve Meclisteki milletvekili sayınız gösteriyor. O zaman muktedir olup olmadığınızı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - …bu sorunları çözme niyetiniz bulunup bulunmadığını sorgulamak lazım. Sekiz yılda bu önemli sorunları çözme konusunda ne kadar mesafe aldınız? Belki bir arpa boyu. Ancak, zaten o kadarını kıl payı iktidar olmuş hükûmetler de yapıyordu. Bunun için yüzde 47 oy almış tek başına bir iktidar olmaya gerek yoktu ki.

Öte yandan, kaş yapayım derken göz çıkarıp yeni ve daha keskin sorunlar yarattınız. Millet çuval çuval oyu bunun için mi verdi? Sorunları çözmeyip çözüyor görünesiniz diye mi? Artık, değerli AKP milletvekilleri, yolun sonu görünmüştür, millet yıllardır kendisine oynadığınız tuluatın farkına varmıştır ve bunun hesabını da önce referandum sonra da genel seçim sandıklarında görecektir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 38 inci maddesinde yer alan “5345 sayılı Kanunun” ibaresinin, “5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde yer alan “beş” ibaresi “altı,” “şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Bu düzenleme ile tasarının 44 üncü maddesiyle ihdas edilmekte olan Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı kadrosuna paralel olarak 5345 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde yer alan Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı sayısının düzeltilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

39’uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 39 uncu maddesindeki "Risk Analiz Sistemi üzerinden mükelleflerin" ibaresinin "Risk Analiz Sistemi, Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulunun plan, program, ilke ve usulleri dikkate alınarak mükelleflerin" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   Emin Haluk Ayhan    Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Oktay Vural    Mehmet Şandır

            Antalya           İzmir   Mersin

            Abdülkadir Akcan      Muharrem Varlı

            Afyonkarahisar         Adana

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 39'uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

Madde 39- 5345 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi "c) Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulunun sekreterya hizmetlerini yürütmek." şeklinde, (f) bendinde yer alan “Başkanlığın vergi inceleme ve denetim yıllık planına uygun olarak" ibaresi “Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulunca hazırlanan Yıllık vergi inceleme ve denetim planına uygun olarak" şeklinde, (j) bendinde yer alan "Mükelleflerin" ibaresi "Risk Analiz Sistemi üzerinden mükelleflerin" şeklinde değiştirilmiş ve (d) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 26 ncı maddesi ile ihdas edilen "Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu" tarafından hazırlanacak vergi inceleme ve denetim planına uygun olarak gerekli incelemelerin yapılması Gelir İdaresi Başkanlığı Denetim ve Uyum Yönetimi Daire Başkanlığı'na verilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 39 uncu maddesindeki "Risk Analiz Sistemi üzerinden mükelleflerin" ibaresinin "Risk Analiz Sistemi, Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulunun plan, program, ilke ve usulleri dikkate alınarak mükelleflerin" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Varlı. (MHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 39’uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu yapılan değişiklikler içerisinde ecri misil ödemelerinde bir miktar iyileştirme yapılıyor. Geçen gün Sayın Bakana bu konuda soru da yöneltmiştim ama yeterli bir iyileştirme değil. Özellikle çiftçiler ekmiş oldukları hazine arazileri, ödemiş oldukları ecri misil konusunda çok büyük sıkıntı içerisindeler. Zaten gübre fiyatları, mazot fiyatları, diğer girdilerin fiyatları, maliyet fiyatlarının yüksekliğinden inim inim inleyen çiftçiler bir de bu ecri misille alakalı konuda yeterince sıkıntı yaşamaktadırlar. Sayın Bakan, özellikle son dönemlerde ecri misil borçlarından dolayı çiftçilere haciz getirilmekte. Çiftçinin babasından, dedesinden kalma 2 dönüm tarlasını, 5 dönüm, 10 dönüm tarlasını sürmek için elinin altında bulunan traktörleri dahi köy yollarında jandarma, şehir merkezinde trafik alıp götürüp icra depolarına bağlıyorlar. Bugün, şehir merkezlerine girerken icra depolarının önünden geçiyorsanız eğer, orada en fazla çiftçiyle alakalı araçları göreceksiniz; biçerdöver, kamyon, traktör, eski tip otomobiller. Zaten çiftçi yeni araba almaya da hasret kaldı ya, eski tip otomobiller bu icra depolarında; sebebi, işte bu vergi borcu, ecri misil borcu.

Bu konuda, peşin ödemelerde faiz silinmesini talep ediyoruz. Bu manada çiftçilerimizin böyle bir talebi var, bunu bize ilettiler, ben de buradan, siz burada olduğunuz için size iletiyorum. Lütfen, çiftçilerin bu manadaki sıkıntılarına yardımcı olalım. Gelin, peşin ödemelerde, ecri misil peşin ödemelerinde faizlerin tamamını silelim, anapara borcuyla çiftçiyi mükellef kılalım. Bu manada bir iyileştirme yaparsanız çiftçilere çok büyük imkân sağlamış olacaksınız.

Yine gübrede yüzde 18 KDV’yi -hep söylüyoruz bunu- bir türlü düşürmediniz. Süs eşyalarında, altında, gümüşte bunu yüzde sıfıra çektiniz ama çiftçinin kullanmış olduğu gübredeki yüzde 18 KDV’yi bir türlü düşürmediniz. Yani çiftçi bunu alıp da götürüp evinde süs eşyası olarak saklamıyor veya lüks eşya da değil bu. Bu, çiftçinin temel girdisi. Gelin, gübredeki bu yüzde 18 KDV’yi indirin ve çiftçiye bu manada da bir fayda sağlamış olun. Zaten zor günler yaşıyoruz, zaten sıkıntılı günler yaşıyoruz, hiç değilse bari gübre manasında bir destek sağlanmış olsun.

Değerli milletvekilleri, şimdi biz çiftçilerin sıkıntılarını gündeme getirdiğimizde, hep buradan “Çiftçi şu kadar prim alıyor, çiftçi bu kadar destek alıyor.” diye çıkıp bizi eleştiriyorsunuz. Evet, çiftçiye prim destek veriliyor ama bakın, çiftçi ecri misil bedeli ödemesine rağmen ecri misil ödediği hazine arazisinden prim desteğini alamıyor. Bu büyük bir haksızlık değil mi?

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Kiralama yapsın…

MUHARREM VARLI (Devamla) – Kiralama yöntemiyle de alamıyor şu anda, onunla ilgili kanun çıkarılması lazım. Siz bilmiyorsunuz, oradan laf atıyorsunuz, kanun çıkarılması lazım. Eğer kanun çıkarılırsa, çiftçi ecri misil ödemiş olduğu hazine arazisinin prim desteğini alabilecek. Bu da, çiftçinin zaten pek para kazanamadığı bir dönemde, en azından kendisinin girdi maliyetini düşürecek bir destek olacak ama bunu da yıllardan beri bağırıyoruz, söylüyoruz, bir türlü düzeltmediniz, düzeltmek de istemiyorsunuz. Onun için, çiftçi sıkıntılı bir dönem yaşıyor, çiftçiyi korumak zorundayız. Niye? Çünkü çiftçi üreten insan, çiftçi ülke ekonomisine katkı sağlayan insan. Bugün yapılan ihracatın birçoğu çiftçinin ürettiklerinden yapılıyor, işte meyve, sebze. Bakın, bütün bu ihracat hep çiftçinin ürettiklerinden yapılıyor. Onun için, çiftçiyi korumak ve desteklemek zorundayız.

Önümüzde bir referandum süreci var. Ben, çiftçiler adına, çiftçilerden bana gelen mesajları buradan hem değerli milletvekillerine hem Hükûmete iletmek istiyorum. Çiftçilerimiz diyorlar ki: “Sekiz seneden beridir bizim sesimizi duymayan, bizim sıkıntılarımıza çözüm getirmeyen AKP Hükûmetinin anayasasına ‘hayır’ diyeceğiz. Mazotu denizcilik işletmeciliği yapanlara 500 bin liradan verip çiftçiye 3 milyon liradan satan bu Hükûmete referandumda ‘hayır’ vereceğiz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Varlı, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MUHARREM VARLI (Devamla) – …gübremizin KDV’sini yüzde 18’den yüzde 0’a çekmediğiniz için ‘hayır’ vereceğiz. Velhasıl ‘çiftçiyi tanımayan, çiftçiyi ihmal eden, çiftçinin anasını belleyen, çiftçiye ‘Gözünü toprak doyursun.’ ‘Ananı da al git!’ zihniyetine ‘Hayır.’ diyeceğiz.”

SUAT KILIÇ (Samsun) – Böyle bir söz olur mu Sayın Başkan!

AHMET YENİ (Samsun) – Ayıp ayıp, çok ayıp! Ağzından çıkanı kulağın duydu mu kulağın?

MUHARREM VARLI (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, söylediğini duymadı, lütfen düzeltsin.

MUHARREM VARLI (Adana) – Sizin bakanınız söyledi.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, düzeltsin bu sözü.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 

40’ıncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 40 ıncı maddesindeki “Madde-14” ibaresinin “Madde-16/A” şeklinde, 5345 Sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin başlığının “Danışma ve Denetim Birimleri” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli            Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar          Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 40’ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk             Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı           Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

Madde 40- 5345 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi başlığıyla birlikte  aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Gelirler Kontrolörleri Dairesi Başkanlığı

Madde 14- Gelirler Kontrolörleri Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır;

a) Yıllık Vergi İnceleme ve Denetim Planına uygun olarak, vergi inceleme ve denetimlerinin gelirler kontrolörleri ve stajyer gelirler kontrolörleri tarafından yerine getirilmesini sağlamak.

b) Gelirler kontrolörleri ve stajyer gelirler kontrolörlerinin belirlenecek görev yerlerinde çalıştırılmalarına ilişkin usul ve esasları belirlemek.

c) Vergi inceleme ve denetimlerinin etkinlik ve verimliliğini artırıcı tedbirler konusunda görüş ve önerilerde bulunmak.

d) Belirlenecek konularda etüt, araştırma ve incelemeler yapmak.

e) Mevzuatla gelirler kontrolörlerine verilen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak.

f) Başkan tarafından verilecek diğer görevleri yapmak."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın İnce, gerekçeyi mi okutayım?

MUHARREM İNCE (Yalova) – Gerekçe…

BAŞKAN - Buyurun.

Gerekçe:

Tasarının 40 ıncı maddesinde yapılması önerilen değişiklikle hâlen Daire Başkanlığı şeklinde örgütlenmiş olan Gelirler Kontrolörleri Daire Başkanlığının bağımsız daire başkanlığı şekline dönüştürülmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı  Kanun Tasarısının çerçeve 40 ıncı maddesindeki “Madde – 14 “İbaresinin” “Madde-16/A” şeklinde, 5345 Sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin başlığının “Danışma ve Denetim birimleri” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Özkan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 40’ıncı maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bu önergeden önce genel anlamda vergiyle ilgili Hükûmetin uygulamalarına bir bakmak lazım. Çünkü, vergi kanunları kamu hukuku içerisinde en önemli kanunlarımızdan birini oluşturmaktadır. Şimdi, Türk vergi sistemine şöyle bir baktığınız zaman: Türk vergi sisteminin yüzde 70’i dolaylı vergilerden, yüzde 30 kadarı dolaysız vergilerden meydana gelmektedir. Hep AKP özellikle kriter olarak Batı’yı alıyor, Batı ülkelerini kendine referans olarak gösteriyor. Hadi burada da bir kıyaslama yapalım, bakalım durum nedir:

Şimdi, Türkiye'de dolaylı vergiler yüzde 70-72 boyutlarında iken acaba OECD ülkelerinde nedir? OECD ülkelerinde, değerli arkadaşlar, ortalama yüzde 30, hatta ABD’ye baktığınız zaman vergi oranları yüzde 17,6 yani dolaylı vergilerin toplam vergiler içerisindeki oranı. Şimdi, dolaylı vergileri niye söylüyorum? Dolaylı vergiler nasıl vergiler? Adaletsiz vergilerdir değerli arkadaşlar. Bunlar niye adaletsizdir? Bu adaletsizliği şöyledir: Ayşe Teyze pazara gider, maydanoz alır. Ayşe Hanım Teyze elektrik kullanır, vergi öder. Ayşe Hanım Teyze süt alır, vergi öder. Ayşe Hanım Teyze giysi alır, vergi öder. Bu vergiler nedir? KDV, ÖTV. Peki, müteahhit Ahmet Efendi ne yapar? O da aynı vergileri aynı oranlarla öder. Peki, vergide adaleti nasıl sağlamak lazım? Vergide adaleti sağlamak için doğrudan vergilere ters bir durum getirmek lazım. Yani Türkiye’de doğrudan vergiler toplam vergilerin yüzde 70’i olmalı, yüzde 30 OECD ortalaması ki ABD’de -biraz önce söyledim- 17,6; diğer bazı gelişmiş ülkelerde, Avrupa’daki bazı ülkelerde, İskandinav ülkelerinde daha da yüksek bu oranlar.

Şimdi, doğrudan vergi kimden alınır? Doğrudan vergi gelir üzerinden bireysel ya da kurumlar vergisi olarak kurumlar üzerinden alınır. Siz, iktidara geldiğiniz günden itibaren, bir bakıyoruz, dolaylı vergilerde artış, dolaysız vergilerde de düşüş var. Şimdi, bu adalet midir? Bir partinin sadece adının adaletli olması, onun işlerinin adaletli olması anlamına gelmiyor, hatta adaleti sulandırıyorsunuz maalesef.

Diğer bir durum değerli arkadaşlar, bu kanunu reform olarak nitelendiriyorsunuz. Şimdi, reform yapabilmek için -biraz önce dediğim gibi- dolaylı vergilerle dolaysız vergiler arasındaki nispeti, oranı tersine çevirmeniz gerekiyor. Peki, ne yapmanız lazım? Ben size söyleyeyim yapmanız gerekeni: Vergi düzenini değiştirmeniz lazım, bunun için kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almanız lazım. Şu anda, kayıt dışı ekonomi, bazı kaynaklarda yüzde 70-72, bazı kaynaklarda yüzde 60 civarında oldu. Tabii, onu da tam tespit edemediğiniz için biz de sizlere net bir rakam veremiyoruz ama her hâlükârda kayıt dışı ekonominin yüzde 50’nin üzerinde olduğu bir gerçek.

Şimdi, bunu da yapamazsınız, kayıt altına alamıyorsunuz. Bu durumda nasıl yapmanız lazım? Ciddi bir çalışma gerekiyor, maalesef, onda da beceremediniz. Peki, diğer bir husus, ne yapmak lazım? Nereden buldun yasasını çıkartmak lazım. Türkiye’de insanların harcamalarıyla gelirleri, yani Maliyeye bildirmiş oldukları beyanlar arasında ciddi bir nispetsizlik var, bunu gidermeniz gerekiyor. Nereden buldun yasasını çıkarmanız gerekiyor. Maalesef, nereden buldun yasasını çıkartamadığınız sürece, kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alamadığınız sürece tüm diğer konularda yaptığınız gibi reform dediğiniz şeyler sadece kandırmaca, göz boyamaca ve aldatmaca eylemlerinden öteye geçmemektedir.

Şimdi, değerli milletvekilleri, devletin yükünü garibin, gurebanın, fakirin üzerine yıktınız, onlardan vergi alıyorsunuz, onların üzerinden; yüzde 70. Peki, zenginle ne yapıyorsunuz? Zenginle iş birliği yapıp, rantiyeciyle iş birliği yapıp devlet yönetiyorsunuz. Devlet yönetirken danıştığınız, görüştüğünüz kişilerin hepsi zengin insanlar. Peki, fakiri ne yapıyorsunuz? Biraz önce bir milletvekili arkadaşım söyledi, fakire de “Ananı al ve git.” diyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MURAT ÖZKAN (Devamla) – Tabii, arkadaşlar, utanıyorsunuz ama Başbakanınız söyledi bu sözü gerçekten, ben söylemedim. Benim terbiyem de buna müsait değil, hayatta da söylemem. Bir Başbakan söylediği için söylüyorum. Evet, evet, evet, Sevgili Vekil, senin üzüldüğünü, utandığını biliyorum, utanman da gerekiyor çünkü bir başbakan böyle konuşmaz; daha edepli, daha tutarlı, daha terbiyeli olması gerekir. Sen de haklısın utanmakta. Gerçekten utanç verici bir hadise.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Konuşmana dikkat et.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Bizim Başbakanımız her zaman edepli ve terbiyelidir.

MURAT ÖZKAN (Devamla) - Diğer bir husus da sayın milletvekilleri, denetim elemanlarının, özellikle gelirler kontrolörlerinin bu önergemizde, bir ana hizmet birimi hâline getirilmesini yanlış telakki ediyoruz çünkü bu, devlet yapımıza aykırı. Bu, denetim hizmetleri sınıfında yer almak zorundadır, ana hizmet değildir. Vergi idaresinin ana hizmeti nedir? Vergiyi toplamaktır. Ana hizmet ile denetim hizmetlerini ayırmak gerekir düşüncesindeyim.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.53

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 139’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Tasarının 40’ıncı maddesi üzerinde verilmiş olan önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

40’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

41’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 41 inci maddesinin altıncı paragrafının Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   Abdülkadir Akcan      Beytullah Asil

            Manisa            Afyonkarahisar         Eskişehir

            Mehmet Şandır          Oktay Vural    E. Haluk Ayhan

            Mersin İzmir   Denizli

            Mustafa Kalaycı         Mehmet Günal

            Konya Antalya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 41'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Atilla Kart       Şevket Köse

            İzmir   Konya Adıyaman

Madde 41- 5345 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“c) 8/1/1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanun hükümlerine göre adli davalarda gerekli bilgileri hazırlamak, Başkanlık merkez ve taşra birimlerinin veya Başkanlığın görev alanıyla ilgili işlemlerden dolayı Bakanlığın taraf bulunduğu idari yargı mercilerindeki davaları avukat sıfatını haiz hukuk müşavirleri ve avukatları vasıtasıyla ait olduğu makam ve mercilerde ikame, takip ve müdafaa ettirmek."

"İdari yargı mercilerindeki davaları ikame, takip ve müdafaa görev ve yetkisi, ilgisine göre daire amiri, avukat sıfatını haiz hukuk müşavirleri ve avukatları tarafından kullanılır.

Hukuk müşavirlerinin temsil yetkisi, Başkanlık merkez ve taşra birimleri ile Başkanlığın görev alanı ile ilgili işlemlerden dolayı Bakanlık husumetiyle açılan bütün dava takiplerini, avukatların temsil yetkisi ise atandıkları veya görevlendirildikleri iller ile bu illerle ilişkilendirilen yerlerdeki dava takiplerini kapsar.

Davalarda temsil yetkisi bulunan hukuk müşavirleri ve avukatların bir listesi merkezde Başkanlık, diğer yerlerde vergi dairesi başkanlıklarınca o yerin bölge idare mahkemesi başkanlığına verilir. Bu listelerin birer nüshası, mahkeme başkanlığınca yargı çevresinde bulunan mahkemelere gönderilir. Danıştaydaki duruşmalarda temsil yetkisini kullanacakların isimleri ayrıca Danıştay Başsavcılığına bildirilir. Listede isimleri yer alan hukuk müşavirleri ve avukatlar, Baroya kayıt ve vekâletname ibrazı gerekmeksizin temsil yetkilerini kullanırlar. Temsil yetkisi sona erenlerin isimleri yukarıda yazılı mercilere derhal bildirilir.

Kurum lehine sonuçlanan davalar nedeniyle hükme bağlanarak karşı taraftan tahsil edilen vekâlet ücretlerinin dağıtımı hakkında 2/2/1929 tarihli ve 1389 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.

Davaların takibi, hukuk müşavirleri ve avukatların temsil yetkisinin kullanılma şekli ve kapsamına dair usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

MALİYE BAKANI  MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kart, buyurun efendim.

ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 41’inci maddeyle ilgili olarak tarafımızdan verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının 41 ve 42’nci maddelerinde kamu avukatları ve hukuk müşavirlerinin hak ve yetkilerini, statülerini düzenleyen yeni hükümler getiriliyor.

Aslında kamu avukatlarının hak ve yetkilerini genel anlamda kamu personel rejimi içinde değerlendirmek gerekir, Türkiye'nin ihtiyacı budur. Kamu yönetiminde Türkiye'nin artık acil bir ihtiyacı hâline gelmiştir bu konu. Ancak bu konuda Hükûmetin hiçbir ciddi çalışmanın içinde olmadığı, son derece popülist bir yaklaşımla tamamen günü kurtarmaya yönelik bir gayret içinde olduğunu, çalışma içinde olduğunu biliyoruz. Bunu 42’nci maddede biraz daha somut olarak anlatacağım.

41’inci maddede, daha çok kamu avukatlarının sorunlarını ana başlıklarıyla sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kamu avukatlarının sorunlarının başında statü sorunu gelmektedir. Kamu avukatları taşıdıkları mesleki sorumluluğa rağmen, hâkim ve savcıların sahip oldukları hiçbir hak ve teminata sahip değildir. Oysa kamu avukatları, savcılar gibi kamu gücünü temsil etmekte ve kamu adına her türlü davada devletin yararını korumaktadır.

Kamuda çalışan avukatlar ayrıca kendi aralarında da farklı statülerde istihdam edilmektedir. Bu durum, kamu avukatları arasında gereksiz farklılıklar ve dengesizlikler yaratmaktadır. Bu kapsamda, kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler ve il özel idarelerinde 657 sayılı Kanun’un 4/B maddesi uyarınca norm kadroya tabi sözleşmeli personel olarak çalışan kamu avukatlarının yaşadıkları sorunlar, diğer meslektaşlarının çok daha ileri boyutlarda muhatap oldukları düzeylere, boyutlara ulaşmıştır.

Kamu avukatlarının istihdam usullerinde de ciddi sorunlar vardır. Kamuda çalışan avukatlar tek bir statüye tabi olmayıp görev yaptığı kuruma göre farklı statülerde istihdam edilmektedir. Bazıları 657 sayılı Kanun’a tabi kadrolu olarak çalışmakta iken, bazıları yine aynı Kanun’a göre sözleşmeli, bazıları KİT’lerde 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye göre, bazıları da 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işçi statüsünde ve nihayet bazıları da 5393 sayılı Kanun’un 49’uncu maddesine göre farklı statülerde çalıştırılmaktadırlar.

Yine kamu avukatlarının mali ve özlük hakları anlamında da çok ciddi sorunlarının olduğunu yeri gelmişken ifade etmek istiyorum. Bu sorunları ek gösterge, vekâlet ücretinde limit sorunu, yan ödeme ve özel hizmet tazminatı, yargı ödeneği, görev makamı ve temsil tazminatı ve derece yükselmesi başlıkları altında toplanabilir.

Kamu avukatlarının bir diğer önemli sorunu da teftiş ve denetleme sorunudur. Kamu avukatları statü olarak klasik devlet memurları statüsünde değerlendirildiği için teftiş ve denetleme yönünden de aynen diğer devlet memurları gibi denetlenmektedir. Bir hâkim veya savcıyı hâkimlik mesleğinden gelen adalet müfettişlerinden başkası denetleyemezken, bir avukatı hukukçu olmayan herhangi bir kişi denetleyebilmekte, bu durum ise avukatlar üzerinde çok ağır bir baskı oluşturmaktadır.

Kamu avukatları gelinen aşamada sorunlarının çözümünü ısrarla beklemektedirler. 2004 yılından bu yana, değerli milletvekilleri, bu konuyu Cumhuriyet Halk Partisi olarak sürekli olarak gündemde tuttuk ancak başta Sayın Mehmet Ali Şahin olmak üzere, Sayın Cemil Çiçek ve Sayın Sadullah Ergin bu sorunlara hiçbir ciddi yaklaşım göstermediler.

Sorunlarının çözümünü şu başlıklar hâlinde öneriyor kamu avukatları:

Devlet avukatlığı bir kariyer mesleği olarak kabul edilmelidir.

Kamuda çalışan avukatlar özlük hakları iyileştirilerek görev yaptığı kuruma göre farklı statülerde istihdam edilmeksizin bir statüye, aynı statüye tabi tutulmalıdır.

Ek göstergeleri minimum 6.000’e yükseltilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayın Sayın Kart.

ATİLLA KART (Devamla) – Vekâlet ücreti limitleri 657 sayılı Kanun’un 146’ncı maddesindeki katsayının 20.000’e yükseltilmesi şeklinde değiştirilmeli.

Yan ödeme ve özel hizmet tazminatı, yargı ödeneği gibi ödemeler yapılmalı.

Nihayet, diğer kamu hukukçuları gibi iki yılda bir derece alabilmelidirler.

Kamu avukatları bu tasarı vesilesiyle sorunlarının çözümünü dikkatle ve kararlı bir şekilde takip etmektedirler.

Ben, Genel Kurulu bu konuda sorumlu davranmaya davet ediyor ve bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 41 inci maddesinin altıncı paragrafının Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Beytullah Asil (Eskişehir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Asil, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 41’inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 41’inci maddenin altıncı paragrafının tasarı metninden çıkartılması hususunda bir önergemiz var. Gelir İdaresi Başkanlığının, bir taraftan kendi bünyesi içerisinde kadrolu avukat istihdam ederken diğer taraftan da hizmet yoluyla avukatlık temin etmeye çalışmasını doğru bulmuyoruz. Zaten eğer böyle bir durumda, zorunlu bir durumda hizmet satın alması, hizmet alımı yoluyla avukatlık hizmeti temin etmesi için bu tür bir değişikliğe de ihtiyaç yok. Böyle bir ihtiyaç doğarsa, 4353 sayılı Kanun’un 22’nci maddesine göre hizmet alımı yapmak suretiyle bu ihtiyacı giderebilir. O nedenle, altıncı paragrafın tasarı metninden çıkartılmasını teklif ediyoruz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu vesileyle Maliye Bakanlığının yaptığı bir uygulama üzerinde de durmak istiyorum.

Eski Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan Eskişehir Milletvekiliydi. Bakanlığının son günlerinde Eskişehir’deki ilçe ve belde belediyelerine, ilçe beledilerine 100 bin lira, belde belediyelerine 50 bin lira para gönderdi. Yalnız, gönderilen para sadece AKP’li belediyelerin bulunduğu ilçe ve beldelereydi. Sivrihisar, Mihalıççık, İnönü ve Sarıcakaya ilçeleri maalesef bu yardımdan istifade edemedi. Ayrıca, Bozan, Kayakent, Kaymaz ve Laçin beldeleri de diğer beldelere gönderilen 50’şer bin lira yardımdan istifade edemedi.

Daha sonra, bugün Hükûmet sıralarında oturan Sayın Mehmet Şimşek Bakan olunca bu durum kendisine tarafımdan iletildi, telafi edeceği hususunda da söz verdi. Ama “Ne oldu?” derseniz, yine Maliye Bakanlığı tarafından ilçe belediyelerine otuz beşer bin lira, belde belediyelerine de yirmişer bin lira para gönderildi. Ama bu sefer, muhalefet belediyeleri olan Sivrihisar, Mihalıççık, İnönü ve Sarıcakaya ilçelerindeki belediyelere yirmi beşer bin lira gönderildi. Yani, adaletsizlik burada da sürdü. Yine Bozan, Kayakent, Kaymaz ve Laçin beldelerine de gönderilen para miktarı, diğer beldelere 20 bin lira iken 10 bin lira oldu.

Değerli arkadaşlarım, bunu hangi adalet kavramıyla, hangi paylaşım kavramıyla bağdaştıracaksınız? Böyle bir uygulama, devlet, kendi içerisinde belediyelere yardım yaparken böyle bir, iktidar-muhalefet ayrımı yapmasını nereye koyacaksınız? Neyle bağdaştıracaksınız?

Ben Sayın Bakana açık sözle, yürekle ifade ediyorum: Sivrihisar, Mihalıççık, İnönü, Sarıcakaya ilçelerinde yaşayan vatandaşlarımız, Bozan, Kayakent, Kaymaz …

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Asil.

BEYTULLAH ASİL (Devamla) – …ve Laçin belediyelerinde yaşayan vatandaşlarımız kendilerine yapılan bu haksız uygulamayı asla unutmayacaklarını ve haklarını da helal etmeyeceklerini ifade ediyorlar.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, önergemize desteklerinizi beklediğimi ifade ediyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

42’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır; okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 42 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “150” ibaresinin “25” şeklinde değiştirilmesini ve maddenin son cümlesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Abdülkadir Akcan

            Manisa            Denizli Afyonkarahisar

            Mustafa Kalaycı         Mehmet Günal           Mehmet Şandır

            Konya Antalya           Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Çerçeve 42 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk             Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı           Şevket Köse    Atilla Kart

            İzmir   Adıyaman       Konya

Madde 42- 5345 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin başlığı "Denetim elemanı, avukat ve uzman personel çalıştırılması" şeklinde değiştirilmiş, maddenin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş, mevcut altıncı fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve aynı maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"Avukatlar, hukuk fakültesi mezunu olup avukatlık ruhsatını haiz olanlar arasından yazılı ve sözlü olarak yapılacak sınav sonucuna göre atanır. Avukatlar, vergi dairesi başkanlıklarında görev yaparlar. Görevlerin yürütülmesinde etkinliği ve verimliliği sağlamak amacıyla avukatlardan biri koordinatör olarak görevlendirilebilir. Avukatların mesleğe alınmaları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir."

"Başkanlığın vergi incelemeleri için yapacağı risk analizi çalışmalarında istihdam edilmek üzere merkez teşkilatında Bakan onayı ile tam veya kısmî zamanlı sözleşmeli personel çalıştırılabilir. Bunlara ödenecek ücret, 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) bendine göre çalıştırılanlar için uygulanmakta olan sözleşme ücreti tavanının üç katını, çalıştırılabilecek toplam sözleşmeli personel sayısı ise 25'i geçemez. Bu suretle istihdam edilen sözleşmeli personele fazla çalışma ücreti hariç bu fıkrada belirtilen ücret dışında herhangi bir ödeme yapılamaz. Bu şekilde istihdam edilecek personelin, yükseköğretim kurumlarının bilgisayar dalında lisans düzeyinde eğitim veren fakülte veya bölümlerinden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilmiş yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olması şarttır. Sözleşmeli personelde aranılacak diğer nitelikler, istihdam türüne bağlı sözleşmeli personel sayısı ile ödenecek sözleşme ücretinin tespiti, istihdama dair hususlar ile sözleşme usul ve esasları Başkanlıkça belirlenir.

Bu madde hükümlerine göre yapılacak sözlü sınavlar, adayın;

a) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücünün,

b) Liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe veya göreve uygunluğunun,

c) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığının,

ç) Genel yetenek ve genel kültürünün,

d) Bilgi düzeyinin göreve uygunluğu ile bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığının,

değerlendirilmesi suretiyle yapılır. Tamamen bilgisayar alanında yetkin kişilerden oluşan Sınav Kurulu, adaylar hakkında yukarıda yazılı özelliklerin her biri için ayrı ayrı değerlendirme yapar. Şu kadar ki (d) bendi ile ilgili yapılacak değerlendirme yüz üzerinden seksen puandan az olamaz. Yapılan değerlendirmeye göre verilen puanlar tutanağa geçirilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, kamu avukatlarının durumunun da aslında kamu personel rejimi içinde bir bütün olarak, sistematik olarak değerlendirilmesi gerektiğini biraz evvel ifade etmiştim. Bu kapsamda, Hükûmetin yine söylemlerinin tutarlı olmadığını, ciddiyetten uzak olduğunu, günü kurtarmaya yönelik çalışmalar içinde olduğunu aradan geçen sekiz yılın sonunda görüyoruz. Hükûmet bu konuda yaptığımız ısrarlı takiplere, uyarılara şu karşılıkları verdi: 2003 yılında, 2004 yılında kamu personel rejimi ve bağlı olarak kamu avukatlarının durumu gündeme getirildiğinde dönemin ilgili Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin, bu çalışmaların devam etmekte olduğunu, takip eden yıl içinde Meclis gündemine getirileceğini ve kanunlaştırılacağını ifade etti. En son, Sayın Şahin, 2006 yılındaki takibimize karşı aynen şu ifadeleri kullandı değerli milletvekilleri: Bu çalışmaların nihai bir aşamaya geldiğini -taslak çalışmalarının- burada taslağın Başbakana sunulduğunu, Başbakanın bu taslağı bizzat incelediğini, bir iki noktada Sayın Başbakanın tereddütleri bulunduğunu, Başbakanın bunları bizzat değerlendireceğini ve bu tasarının 2006 yılı sonunda ya da 2007 yılı başında Meclise sunulacağını ifade etmişti. Ancak, aradan geçen üç yılın sonunda böyle bir çalışmanın yapılmadığını, taslak bir çalışmanın söz konusu olmadığını görüyoruz. Çünkü, Hükûmet, kamu personeli yapılanmasında kıdem, liyakat ve uzmanlığa dayalı bir yapılanmayı istemiyor, böyle bir hedefi yok. Böyle bir yapılanma gerçekleştiği takdirde Hükûmetin, parti memurunu o kamuya taşıması mümkün değil; Hükûmetin, cemaatin memurunu kamu yönetimine taşıması mümkün değil. Bu sebeple, kamu yönetiminde parti memuru yapılanmasını, cemaatin memuru yapılanmasını hedefleyen bir iktidarın aslında kamu personel rejimini gerçekleştirmesi diye bir amacı zaten söz konusu olamazdı. Hükûmet, yine o samimi olmayan tavrını, devleti yönetmek değil devleti ele geçirmeyi amaçlayan tavrını burada da bir kez daha gösterdi. Aradan geçen sekiz yıl bunu çok açık bir şekilde gösterdi.

Gelişmeler şunu gösterdi değerli milletvekilleri: Hükûmet adına Mehmet Ali Şahin’in ya da diğer bakanların yaptığı açıklama ve vaatlerin hiçbir karşılığının olmadığını, o anı kurtarmak amacıyla yapılmış, popülist ve gerçek dışı açıklamalardan ibaret olduğunu gösterdi. Aynı tutumu bakın Sayın Hayati Yazıcı da sürdürüyor. Yine, ısrarlı takiplerimiz üzerine tarafımıza 3/11/2009’da verdiği önerge cevabında ne diyor Sayın Hayati Yazıcı? “Efendim, kamu personel rejimi konusunda Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı yetkilileri ile akademisyenlerden oluşan komisyon, sendikalar, sosyal taraflar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla görüşmek suretiyle çalışmalarını sürdürüyor.” diyor, “Çalışmalar devam ediyor.” diyor. Yani, aradan geçen sekiz yılın içinde hiçbir ciddi çalışmanın olmadığını o da bir şekilde ifade ediyor ama kamuoyunu yanıltmaya devam ediyor, siyaseten dürüst olmayan o söylemleri, o uygulamaları yapmaya devam ediyor. Bu, maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisinin bariz bir karakteristiği olarak, bir yönetim karakteristiği olarak bu olayda da karşımıza çıkıyor.

Kamu avukatlarının ve kamu personelinin hak ve yetkilerinin düzeltilmesi noktasında hiçbir çaba göstermeyen Hükûmet, bakıyorsunuz, bırakın yeni bir düzenleme yapmayı, yeni olumlu bir düzenleme yapmayı, mevcut haklarını dahi ödeme noktasında savsaklayıcı, engelleyici bir tavır içine giriyor. Bakın, Türkiye genelinde sayıları 1.100’e ulaşan avukatlar, kamu avukatları görev yapıyor. Bu avukatların 657 sayılı Kanun’a göre, o Kanun’dan doğan yıllık toplam vekâlet ücreti hakları var. Şimdiye kadar yapılan uygulama, içinde bulunulan yılın yıllık toplam vekâlet ücretleri genellikle o yılın şubat ayında ödeniyor yani 2010 yılına ait ödemelerin şubat ayında yapılmış olması gerekiyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

ATİLLA KART (Devamla) – Bu tutar, değerli milletvekilleri, her avukat için yıl itibarıyla 6.500 lira civarında. Bu para, o avukat arkadaşlarımız için, o kamu görevlileri için çok ciddi bir para. Bütçelerini düzenlemek, denklemek noktasında ciddi bir para ama bu paranın hâlen ödenmediğini, beş ay geçmiş olmasına rağmen, altı ay geçmiş olmasına rağmen hâlen ödenmediğini görüyoruz. Burada tarafımızdan verilen önergeye de ilgili Bakan tarafından cevap verilmediğini de yine hem kamuoyunun hem de kamu avukatlarının bilgisine bu vesileyle bir kez daha sunuyorum.

Geldiğimiz aşamada aslında şunu görmek gerekiyor: Bu Hükûmetin yönetim anlayışının gereği olarak kamu avukatlığının içini boşaltan, işlevsiz hâle getirmeyi amaçlayan bir yönetim anlayışı söz konusudur. Kamu avukatlığı, bilinçli bir şekilde cazip olmayan bir alan hâline getirilmektedir.

Bu değerlendirmelerle önergemizi bir kez daha takdirlerinize sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 42 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “150” ibaresinin “25” şeklinde değiştirilmesini ve maddenin son cümlesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Cengiz. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 42’nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Bu kanun tasarısıyla birlikte bugün yine birçok kanunu burada inceliyoruz. Şu anda önergemiz ile teklif ettiğimiz duruma baktığımızda, Gelir İdaresi Başkanlığının stratejik plan ve performans programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması ve uygulanması için, proje süresiyle sınırlı olmak üzere tam veya kısmi zamanlı sözleşmeli personel çalıştırılması hedeflenmiştir. İşte bu noktaya geldiğimizde, devlette geçici sözleşmeli, daha sonra bu personelin kovulabileceği, terk edebileceği, kendi işlerinden de devlete yeterli zaman ayıramayacağı, hem kendi işlerini yürütürken hem de devletin işlerini ikinci planda yapabilecek bir anlayış ortaya çıkmaktadır.

Biz de grubumuz olarak hem gruptaki uzman arkadaşlarla hem de değerli milletvekillerimizle görüştüğümüzde bu 150 civarındaki sözleşmeli avukat veya diğer personelin çalışmasıyla ilgili Bakanlık planlamasının ve projelerinin, stratejik plan ve performans programlarındaki çalışma şartlarına göre 150 kişinin fazla olduğunu, bunun 25 civarında gerçekleşmesi hâlinde yeterli olabileceği kanısına varılmıştır.

Aynı zamanda, bu tespitimizin yanında, bu kapsamda çalışan personelin Bakanlık personelinden kat kat fazla maaş alabileceği, siyasi yaklaşımlarda bulunabileceği ve bu personelin o Bakanlıktaki dokuyu bozabileceği ve dokuyla uyuşamadığından dolayı kısmi ve tam zamanlı çalışmalara da adapte olamayacağı ve süresinin de belki kısıtlı olabileceği ve bu bağlamda da hem kendileri bu çalışmalara tam konsantre olamayacağı hem de Bakanlıktaki çalışma şartları, alınan ücretler ve personeller arasındaki, Bakanlığın daimî personelleri ile bu sözleşmeli personeller arasında da bir uyuşmazlık ve anlaşmazlık olabileceği, Bakanlığın sırtında yükünü taşıyan gerçek bürokratlarının da moral ve motivasyonunu bozma açısından sakıncalı olduğumuzu görüyoruz. Yarın bu personel eğer bir hata işlerse, bir kusur işlerse, devlet sırrını dışarıya taşırsa, devlet sırrını veya imkânlarını başkalarına doğru peşkeş çekmeye çalışırsa bunlar hangi usul ve adaplara göre veya hangi mevzuata göre yargılanacak, bunlardan hesap sorulacak, bunlar da bunun içinde yoktur.

Dolayısıyla bu önergemize sizlerden destek isterken, Sayın Bakanımız da buradayken, bazı konularda da özellikle vatandaşlarımız bizleri aramaktadır, ben bu konuda da Sayın Bakanımıza bir iki şey söylemek istiyorum: Şu anda bizleri izleyen özellikle baro başkanları ve avukatların KDV konusunda çok büyük sıkıntıları var, bize iletmişlerdi, biz de geçen gün yine Bakanımıza ilettik ama bu kürsüden de dile getirmek istiyoruz. Bu konuda grup olarak da önerge hazırladık. Özellikle avukatlık vekâlet ücretlerinde taksitli bir alışveriş yapıldığı ve taksitle alacaklarını tahsil eden avukatların KDV’yi peşin ödedikleri noktasında, hem de usulsüzlüğe giden bir uygulamayı da beraberinde getirdiği ifade edilerek buna mutlaka bir çözüm getirilmesini istemektedirler.

Bunun yanında, bu avukatlarımızın sıkıntısının mutlaka bu yasa çerçevesinde mütalaa edileceği, önergemizin de dikkate alınacağını umuyoruz.

Bunun dışında, tabii, bazı iş adamlarımızın, özellikle girişimcilerimizin bir sıkıntısı var. Bu da bu kapsam içinde değerlendirilebilirdi, bu yasa tasarısı içinde mutlaka mütalaa edilebilirdi fakat bunun da görülmediği ifade ediliyor. Özellikle varlık barışı noktasında gerçekten haksızlığa uğradıklarını ve varlık barışından yararlanamadıklarını ifade ediyorlar.

Örnek verirsek: Varlık barışı bir yılda çıkmış. Özellikle ocak ve şubat ayında bu yasa kapsamındaki girişimciler ve iş adamları yararlanırken, mart, nisan, mayıs ayı ve 19 Hazirana kadar olan kısımdan yararlanılamamaktadır, 19 Haziran ve 31 Aralığa kadar inceleme kapsamına alınan iş adamlarımız veya girişimcilerimiz bundan yararlanamamaktadır. Yani mart, nisan, mayıs ve 19 Hazirana kadar denetleme kapsamına alınanların…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Devamla) – Yani mart, nisan, mayıs, 19 Hazirana kadar olan ve bu kapsamda denetlemeye giren iş adamlarımızın yararlanamaması da gerçekten -bir dönemde 3 kez uzatılan bu varlık barışından bir kısmının yararlanması, bir kısmının da yararlanmaması- adaletsizliği, haksızlığı da beraberinde getirmektedir. Bu konuda da ben Sayın Bakanımızın mutlaka bir mütalaa yapmasını diliyorum.

Yine bir de kredi kartları var, bankadan alınan krediler var. Özellikle, bizi arayan vatandaşlarımızın bir yıl içinde 18 milyar liranın 48 milyar liraya nasıl yükseldiğini, bu banka veya kredi gelirlerinin faizlerinin bu denli nasıl yüksek olabileceğini ve bu bir, milletin veya esnafımızın, iş adamımızın âdeta soyulduğunu, faizler konusunda mutlaka Bakanlığın bir mütalaa yapması gerektiğini… Özellikle kredi kartı mağdurlarının da bu konuda çok büyük mağduriyetleri vardır. Bakanımızın ve Bakanlık mensuplarının da bunları ele alması ve değerlendirmesini diliyorum.

Bu duygu, düşüncelerle yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

43’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli         Mehmet Şandır          M. Akif Hamzaçebi

            Giresun           Mersin            Trabzon

            Ali Koyuncu    Ahmet Yeni

            Bursa Samsun

“Madde 43- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş, (l) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinin sonuna aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

"(Bunlardan sağlık hizmeti sunanların teşhis ve tedaviye yönelik olarak birbirlerine yapacakları mal ve hizmet satışları bu muafiyeti ortadan kaldırmaz.)"

"(l) Yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları ile yapılan malî ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde yalnızca kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olup bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları teminat sorumluluk fonlarına ekleyen ve sahip oldukları fonları ortaklarına dağıtmaksızın, kredi sağlayan banka ve kuruluşlara yatıran kurumlar."

"Bu bent hükümleri, 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu'na göre kurulan Birliklerin üyeleri ile yaptıkları muameleler hakkında da uygulanır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 43 üncü maddesinin ikinci paragrafının tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Oktay Vural    Nevzat Korkmaz        Mehmet Günal

            İzmir   Isparta            Antalya

            Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Afyonkarahisar         Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın çerçeve 43 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Bülent Baratalı           Mustafa Özyürek       Ferit Mevlüt Aslanoğlu

            İzmir   İstanbul          Malatya

            Harun Öztürk Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

Madde 43- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Bunlardan sağlık hizmeti sunanların teşhis ve tedaviye yönelik olarak birbirlerine yapacakları mal ve hizmet satışları bu muafiyeti ortadan kaldırmaz."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Gerekçe.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kurumlar Vergisi Kanununun muafiyetleri düzenleyen 4 üncü maddesinin mevcut (I) bendi, yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları ile yapılan malî ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde yalnızca küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olup, bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları teminat sorumluluk fonlarına ekleyen ve sahip oldukları fonları ortaklarına dağıtmaksızın küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi sağlayan banka ve kuruluşlara yatıran kurumlara muafiyet tanırken, değişiklik, KOBİ'ler dışındakilere de aynı hizmetin verilmesi halinde muafiyetin yine devam edeceğini hükme bağlamaktadır. Bu değişiklikle söz konusu bent hükmünün, KOBİ'lere yönelik teşvik özelliği kaybolmaktadır. Bu nedenle (I) bendi ile ilgili değişiklik madde metninden çıkarılmalıdır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 43’üncü maddesinin ikinci paragrafının tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bütün siyasi mülahazaları bir tarafa bırakıp şu soruyu cevaplandırmanızı istiyorum: Gerek elde ettiğimiz gelirler üzerinden gerekse kullandığımız mal ve hizmetler üzerinden bizim kadar vergi ödeyen, vergi oranlarının ülkemizdeki kadar yüksek olduğu bir başka ülke var mıdır? Hakikaten merak ediyorum. Neredeyse her lokmamızın, kazandığımız her kuruşun ortağı bir mali sistem ile karşı karşıyayız. Hatta bu konuda sistem o kadar acımasız ki kazanmadığımız gelirin bile vergisini önceden ve peşin almayı kendisinde hak görüyor. “Reel gelirler ne kadar arttı?” demeden, bütçede kötü yönetimden kaynaklanan delikler mi kapatılacak? Yapılacak basit: Hemen vergi oranlarını yükselt. Devletin şahsa borcu mu var? Üç kuruş faiz ancak kamu alacakları için vatandaşın ocağına incir ağacı dik. Bu adaletsizliği yaparken bir de insanların yüreğini yakan bir ayrımcılık da var ki hiç sormayın. Bu yükü, tüm vatandaşlara kazandığı oranda dağıtsa ya! Hayır, devlet tuttuğuna şahin. Kayıtlı vergi mükellefleri üzerindeki vergi yükü gittikçe artıyor ancak kayıt dışı işler yapanlara yahut gelirini gerçek hâliyle beyan etmeyenlere karşı yapılan hemen hemen hiçbir şey yok. Devletin yükünü, sabit gelirli insanlarımız ve gelirini gerçek miktarlarıyla beyan edenler çekiyor. Vergi adaleti dediğimiz değer, ülkemizde sınıfta kalmış. İşçisi, memuru, emeklisi, kaynakta tevkif yöntemiyle her kuruşunun vergisini öderken bazı serbest meslek mensupları, kayıt dışı ekonominin aktörleri, deveyi havuduyla götüren büyük patronlar ve holdingleri ya vergi vermiyor ya da dostlar alışverişte görsün babından komik miktarlarda ödenen vergiler ile sıra savıyor. Hükûmetler değişiyor, bakanlar değişiyor, yükü çeken hep aynı kesimler. Biliyorum, ülkede en zor reformlardan birisi vergi reformu. Güçlü hükûmetler mutlak iktidarlar istiyor.

Değerli AKP milletvekilleri, ilk dönemde neredeyse 370, ikinci dönemde de 340 milletvekili her hükûmete nasip olmuyor. Bakın, bu sizlere nasip oldu. Meclisten her kanunu çıkaracak durumdasınız. Muhalefet partileri milletvekillerimizin hepsini topluyorsunuz, neredeyse sizin yarınız kadar ediyor. Yıllarca fukaralık çekmiş milletimiz bu sıkıntıları çözmeniz için size böyle büyük bir oranda oy vermiş. Daha ne yapsın? Sekiz yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz. Eğitim, sağlık, adalet, güvenlik, istihdam gibi sorunların hiçbirine köklü çözümler getiremediniz. Sorunların etrafında icat ettiğiniz pansumanvari tedbirlerle dönüp duruyorsunuz. Vatandaşın reel kazancından neredeyse daha fazlasını Maliye Bakanlığı alıyor. Köklü, adil, üretimi baltalamadan devletin finansman ihtiyacını karşılayacak bir vergi reformu da yapamadınız, yapacağınız da yok. Eski hamam, eski tas. O zaman, vatandaş haklı olarak şu soruyu soruyor: “Bu kadar çuval çuval oyu bunun için mi verdim? Beni oyalasın diye bir partiyi mutlak çoğunlukla iktidara bunun için mi getirdim?” Ve diyor ki vatandaş: “Sizin sürekli eleştirdiğiniz önceki hükûmetlere söyleyecek ne lafınız var? Onlarca yıldır vatanımda beni mutlu ve huzurlu yaşatacak hiçbir köklü çözüm üretemediniz. Eğitim kalitesi açısından sekiz yıl önceye göre daha mı iyiyiz? Sekiz yıl öncesine göre vatandaş olarak benim daha sağlıklı bir hayata kavuştuğumu söyleyebilir misiniz? On yıl ya da daha fazla süren mahkemedeki hak arayışlarımı nasıl bir çözüme kavuşturdunuz? Öncelikli olarak bu sorunu çözecek adalet reformu yapmak yerine gelecekte Yüce Divanda karşılaşacağınız sorunları çözmek için Anayasa değişikliğini tercih eden sizler değil misiniz? Her gün 5-10 evladım şehit olur, her gün onlarca insan trafikte, güvenliksiz şehirlerde telef olurken, hayatını kaybederken ben bu derdimi kime anlatayım?” diyor sevgili vatandaşlarımız. Bu soruların onlarcasını ardı ardına sıralayabiliriz ancak vakit yok.

Değerli AKP milletvekilleri, samimiyetle soruyorum: Bu suallerin hangisi yanlış? Artık geçmiş hükûmetleri suçlamaktan, “Bugün böyle ama dün daha kötüydü.” demekten bir vazgeçin. Siz, çare makamı olasınız diye yüzde 47’yle iktidar yapılmış bir partisiniz. Sizin mücadele etmeniz gereken yoksulluk, Milliyetçi Hareket Partisi değil. Sizin yakasına yapışmanız gereken yolsuzluk, ülkücüler değil. Sizin alt etmeniz gereken terör, atalarımız Oğuz Han’ın bıyıklarından ilham alan, içinde özel harekâtçılar, asker ve polislerin de yer aldığı Türk milliyetçileri değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Ya gereğini yapın -eğer zamanınız kalmışsa- ya da vatandaş gereğini yapacak. Önce hiçbir derdine deva öngörmeyen AKP anayasasının referandumdaki oylamasında, sonra da genel seçimlerde sekiz yıllık zamanı ağustos böceği hovardalığında geçiren AKP İktidarına kapıyı gösterecek diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli         Mehmet Şandır          M. Akif Hamzaçebi

            Giresun           Mersin Trabzon

            Ahmet Yeni    Ali Koyuncu

            Samsun           Bursa

Madde 43- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş, (l) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinin sonuna aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

"(Bunlardan sağlık hizmeti sunanların teşhis ve tedaviye yönelik olarak birbirlerine yapacakları mal ve hizmet satışları bu muafiyeti ortadan kaldırmaz.)"

"(l) Yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları ile yapılan malî ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde yalnızca kredi teminatı sağlamak üzere kurulmuş olup bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları teminat sorumluluk fonlarına ekleyen ve sahip oldukları fonları ortaklarına dağıtmaksızın, kredi sağlayan banka ve kuruluşlara yatıran kurumlar."

"Bu bent hükümleri, 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu'na göre kurulan Birliklerin üyeleri ile yaptıkları muameleler hakkında da uygulanır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5 inci maddesi uyarınca Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelere ilişkin olarak uygulanan risturn istisnasının, 5200 sayılı Kanun uyarınca kurulan Birliklerin üyeleri ile yaptıkları işlemlere de uygulanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

Ali Bey, siz kabul etmiyor musunuz önergeyi?

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Ediyoruz ediyoruz ya, gruplara da teşekkür ediyoruz.

BAŞKAN – Ediyor musunuz yani, elinizi görmedim.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

44’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 44 üncü maddesine ekli (1) Sayılı listede yer alan "Başkontrolör" ve "20" ibarelerinin tasarı metninden çıkarılmasını, (2) Sayılı listede yer alan "Gelir Uzman Yardımcısı" ibaresinin karşısındaki "5000" ibaresinin "10.000", "Gelir Uzmanı" ibaresinin karşısındaki "2.500" ibaresinin "5.000" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Şandır          Mehmet Günal           Oktay Vural

            Mersin Antalya           İzmir

                        Abdülkadir Akcan

                        Afyonkarahisar

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın Çerçeve 44 üncü maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Şevket Köse

            İzmir   Malatya           Adıyaman

            Bülent Baratalı          Mustafa Özyürek

            İzmir   İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu madde çerçeve 27 madde ile ilgilidir.

Maliye Bakanlığında daire başkanı veya genel müdür yardımcısı kadrolarında bulunanlar ile defterdar kadrosunda en az üç yıl görev yapmış olanların, Personel Genel Müdürlüğünde kontrolör kadrolarına atanabilmelerini sağlamak üzere 20 kontrolör kadrosu ihdas edilmesini öngörmektedir.

Bu kadrolara atanacakların, her ne kadar, Personel Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatının iş ve işlemleri ile ilgili olarak defterdarlık birimlerinde inceleme ve araştırma işleri ile Genel Müdürlükçe verilecek diğer görevleri yapacakları belirtilse de, bu düzenlemenin 8 yıldır bir türlü tamamlanamayan siyasi kadrolaşmayı tamamlamak için getirildiği açıktır.

Bir nevi merkez valiliği sistemi oluşturulmaktadır. Bakanlık müşavirliği kadrolarının kullanılma biçimine uygun olarak kullanılacaktır. Bu kadrolara atanacaklara kontrolörler için ilgili mevzuatında öngörülen tüm mali ve sosyal hakların ödeneceği hükme bağlanmak suretiyle de, genel müdür yardımcılığı, daire başkanlığı ve defterdarlık görevinden alınanların mali ve sosyal hak kaybı nedeniyle yargıda dava kazanmalarının önü kesilmek istenmektedir.

Ayrıca 3046 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, "Bakana ve anahizmet birimleri ile bağlı ve ilgili kuruluşlara istişari mahiyette yardımcı olan teknik, idari, hukuki ve mali konularda faaliyette bulunan danışma ve denetim birimleri," hükmü yer aldığından, bakanlığın yardımcı hizmet birimi olan Personel Genel Müdürlüğü bünyesinde bu şekilde bir kontrolörlük kadrosunun ihdas edilmesi hukuki olmaz.

Bu uygulama ile bakanlıkların merkez teşkilatında Bakana bağlı olarak çalışan Bakanlık Müşavirlikleri değişik adlar altında Genel Müdürlük ve altı birimlere yaygınlaştırılmaktadır. Uygulamanın bu şekilde genişletilmesine her şeyden önce Maliye Bakanlığının karşı çıkması ve başkalarına kötü örnek olmaması gerekirdi.

Açıklanan nedenlerle bu madde Tasarıdan çıkarılmalıdır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 44 üncü maddesine ekli (1) Sayılı listede yer alan "Başkontrolör" ve "20" ibarelerinin tasarı metninden çıkarılmasını, (2) Sayılı listede yer alan "Gelir Uzman Yardımcısı" ibaresinin karşısındaki "5000" ibaresinin "10.000", "Gelir Uzmanı" ibaresinin karşısındaki "2.500" ibaresinin "5.000" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Günal, buyurun efendim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, çok uzun, içinde gereksiz şeylerin de olduğu bir torba, benim tabirimle “çorba” kanun tasarısı görüşüyoruz. Maddeler içerisinde eklenenler, çıkarılanlar, az önce gördüğünüz gibi kimin önergesi olduğunu bilemediklerimizle devam ediyor. Biz isterdik ki bu kadar zaman ayırınca, aceleden, ihtiyaçtan bazı maddelerin değil, gerçekten de vergi reformuna ilişkin, Gelir İdaresindeki yetersizlikleri gidermeye ilişkin düzenlemeler yapılsın diye düşünüyorduk.

Şimdi, buradaki maddede verdiğimiz önergede, “başkontrolör” ibarelerinin metinden çıkarılmasını ve gelir uzman yardımcısı ve gelir uzmanı kadrolarının artırılmasını öngörüyoruz. Tabii ki etkin bir denetim sistemi için öncelikle teknik altyapının ve insan gücünün yeterli olması gerekiyor. Ama Bakanlık içerisinde arkadaşlarımızın verdiği bilgiye göre, hâlen daha bir taraftan da mevcut kadroların da bir kısmının doldurulamadığı, alınan bazı kadrolardaki arkadaşlarımızın da diğer birimlere geçiş yaptıkları, örneğin vergi denetmenlerinin bize aktardığı bilgilerde mevcut. Bilmiyorum, bir eksiğimiz varsa Sayın Bakanımız daha sonra gideremez çünkü kendisi yok, Sayın Demir de bu konuda, herhâlde Sayın Müsteşar bilgi verirse verir.

Ben merak ediyorum: Şu anda vergi denetmeni ve gelir uzmanı kadrolarında, aldıklarınızda boş olan ne kadar vardır? Mevcutlar içerisinde en az yarısının dolu olmadığı söyleniyor 2009 itibarıyla. Aynı şekilde yine gelir uzman yardımcısı ve gelir uzmanlığı kadrolarında boşluğumuz var mı, ne kadarlık bir ihtiyaç var? Bunlar yapılırken bir değerlendirme yapıldı mı ve neye göre bu düzenlemeler yapılıyor? Merak ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, öncelikle vergi sistemini düzenli işler hâle getirmeden bu yapacağımız pansuman tedbirlerle ve ilavelerle bu sistemi düzgün çalıştırma şansımız yok. Maalesef, hâlen daha bu sıkıntılarımız devam ediyor ve aldığımız vergilerin büyük bir kısmı dolaylı vergi olarak tüketim üzerinden vatandaşlardan alınan vergilerden, orta gelirli, dar gelirli vatandaşlardan alınan vergilerden oluşuyor, dolayısıyla vergide adaletsizlik devam ediyor. Öncelikle bunun çözülmesi lazım.

Bu 2002 yılında yüzde 66 civarında olan dolaylı vergi oranının 70’lere kadar çıktığını, geçen yıl biraz talepteki yetersizlik nedeniyle, tüketimde daralma nedeniyle biraz düşüş gösterdiğini ama 2010 içerisinde yine yüzde 68’lere çıktığını görüyoruz. Bu şartlarda baktığımız zaman mevcut vergilerdeki adaletsizlikle beraber, önemli bir bölümünün vergilerin dar gelirli ve orta gelirli vatandaştan alınan KDV ve özel tüketim vergisinden oluştuğunu görüyoruz. Yine bu çerçevede, AKP Hükûmetinin sürekli yapboz tahtası gibi stopajlarla ilgili de yine bir karar aldığını, arkasından tekrar düzelttiğini, altı ay sonra yeniden başka bir karar aldığını görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu şekilde vergiyi tabana yaymak, vergide adaleti sağlamak ve vergi gelirlerini artırmak maalesef mümkün görünmemektedir.

Yine, vergi ile ilgi olarak bir taraftan bakıyoruz ama bir taraftan gelirler ve giderlerle ilgili bütçedeki gerçekleşmelere baktığımız zaman maalesef önceki haftalarda hem Komisyonda hem burada alelacele çıkarmak istediğiniz Mali Kural Tasarısı’nı anlatırken sayın bakanların üzerinde durduğu konular vardı, şimdi bunların bir anda gündemden düştüğünü görüyoruz.

Bir yanda bakıyoruz, bütçedeki açık hedefimiz 10 milyarken, 62 milyar olarak revize ediliyor ve 52 milyar çıktığı zaman da biz buna 10 milyar düşük çıktı diye sevinebiliyoruz. Nasıl bir fark var? Tam 5 misli, 10 milyar hedeflerken bir anda 52 milyara çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla, bu anlayışla, böyle bir vergi yönetimiyle, böyle bir vergi idaresiyle ve bu düzenlemelerle maalesef vergi gelirlerinin artırılması, verginin tabana yayılması ve vergide adaletin sağlanması mümkün değildir.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunlar yapılmadan pansuman tedbirlerle, bazı ilavelerle vergi sorununun çözülmeyeceğini düşünüyoruz. Biz sizlerden daha köklü, vergi reformu getiren ve bununla beraber de kamu personel rejimine uygun olarak çalışanların da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

…özlük haklarının adaletli olduğu, dolayısıyla vergi adaletinin de tesis edildiği bir vergi düzeninin, vergi sisteminin ortaya konulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçevede ancak kayıt dışı mücadele başarılı olabilir, o zaman verginin tabana yayılması sağlanabilir ve etkin bir şekilde vergi yönetimi ve vergi denetimi sağlandığı zaman bütçede de bu açıklarımızın azalmasını sağlamak mümkün olacaktır.

Ben, kısır çekişmelerden ve pansuman tedbirlerden vazgeçerek bu köklü önlemleri sizi geç de olsa almaya davet ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

45’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Çerçeve 45 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Şevket Köse

            İzmir   Malatya           Adıyaman

            Bülent Baratalı          Mustafa Özyürek

            İzmir   İstanbul

Madde 45- 15/10/2008 tarihli ve 5804 sayılı 2009 Yılında İstanbul Şehrinde Yapılacak Beşinci Dünya Su Forumunun Organizasyonu ile Katma Değer Vergisi Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Forum Sekretaryasının tüzel kişiliği en geç 31/12/2010 tarihinde sona erer ve bu süre içinde tasfiye işlemleri tamamlanır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152’nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 45 inci maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   Mustafa Kalaycı         Mehmet Günal

            Manisa            Konya Antalya

            Oktay Vural    Mehmet Şandır          E. Haluk Ayhan

            İzmir   Mersin Denizli

                        Abdülkadir Akcan

                        Afyonkarahisar

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 45’inci madde üzerinde verdiğimiz önerge hakkında söz aldım.

Konuşmama geçmeden evvel, önemli gördüğüm için ve Meclisin de çalışmalarına 1 Ekime kadar ara vereceği bu süreçte bundan sonra bu hususu Genel Kurulda dile getirme fırsatımız olmayacağı için özellikle Sayın Maliye Bakanına bazı soruları bu kürsüden yöneltmek istiyorum ve yine bu Meclisten veya bu kürsüden Sayın Maliye Bakanı bu sorularımıza cevap verirse çok memnun oluruz.

Değerli milletvekilleri, kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yapılan bir çalışmayla traktör ve kamyon gibi araçlarda kırsal motorin kullanımının yasaklanarak euro dizel motorin kullanma zorunluluğu getirileceğini öğrendik. Eğer bu mecburiyet getirilirse Maliye Bakanlığı ne yapacak? Yeni bir vergi düzenlemesine gidecek mi? Özel tüketim vergisini nasıl uygulayacaksınız? Euro dizel motorinin özel tüketim vergisi ile normal motorinin özel tüketim vergisi artacak mı, eşitlenecek mi? Eşitlemeyi özel tüketim vergisi artışıyla mı yoksa özel tüketim vergisini düşürerek mi sağlayacaksınız? Vergi yükü bakımından kırsal ve normal motorin arasında 8,5 kuruşluk katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi farkı bulunmaktadır. Çiftçilerimiz ve nakliyecilerimiz sektör itibarıyla zaten girdi maliyetlerinin yüksekliğinden perişan olmuş bir durumdadır. Motorindeki bir ÖTV artışı çiftçi ve esnafımızı perişan edebilecektir. Bunun kamuoyuna açıklanmasında fayda görüyoruz.

Bir diğer sorun da Avrupa Birliğiyle tam üyelik müzakerelerinde açılan vergi faslıyla ilgili ve bildiğimiz üzere Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerinde, mart ayında vergi faslı açıldığını biliyoruz.

Şunu soruyorum: Vergi mevzuatımızda Avrupa Birliği direktifleri doğrultusunda değiştirilecek hükümler var mıdır; varsa hangileridir? Mesela, katma değer vergisinde yüzde 1 oranlarının artacağı, yüzde 5’e çıkacağı söylenmektedir. Bu doğru mudur? Örneğin, ekmekte yüzde 1 katma değer vergisi uygulanıyor; bu yüzde 5’e çıkacak mı?

Yatırım amaçlı olmayan, tasarruf amaçlı, örneğin düğünlerde vatandaşların taktığı altınlara katma değer vergisi getirileceği ifade edilmektedir. Şu anda sadece işçiliğe katma değer vergisi var. Bu doğru mudur?

Ayrıca, 2004 yılından beri kamuoyunda tartışılan pırlantaya sıfır KDV konusunda ne gibi bir düzenleme yapmayı düşünüyorsunuz? Ve bunların dışında başka ve yeni vergi veya vergi artışları olacak mıdır?

Bir de ikinci el araç satışlarına katma değer vergisi getirileceği de ifade edilmektedir.

Yine araçlarla ilgili olarak, yeni araçlarda düşük motorlu taşıtlar vergisi, daha eski model araçlarda ise yüksek motorlu taşıtlar vergisi getirileceği söylenmektedir.

Yüce Meclisin çalışmalarına ara vereceği bugün itibarıyla Sayın Maliye Bakanının bu konuda bir açıklama yapmasını bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, 45’inci maddeyle, 5804 sayılı 2009 yılında İstanbul şehrinde yapılacak 5’inci Dünya Su Forumunun organizasyonuna ilişkin Kanun’da bir fıkra değişikliği ile Forum Sekreteryasının tüzel kişiliğinin 31 Aralık 2010 tarihinde sona ereceği ve bu süre içinde tasfiye işlemlerinin tamamlanacağı belirtilmektedir. Oysa bu söz konusu Kanun’da, Forum Sekreteryasının tüzel kişiliğinin en geç 30 Haziran 2010 tarihinde sona ereceği ve bu süre içinde tasfiye işlemlerinin tamamlanacağı hükme bağlanmıştı. Kanun’da belirtilen faaliyetler tamamlanmadığı için tasfiye işlemlerinin 30 Haziran 2010 tarihine kadar bitirilmesi gerekirdi. Bu düzenlemenin sebebini anlayamıyoruz. Konu hakkında, Komisyonumuza yeterince ve açık bilgi verilmemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay, konuşmanızı tamamlayınız.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – 15 Ekim 2008 tarihinde özel kanunu çıkan, 2009 yılında gerçekleşen bir organizasyonun iki yıl içinde tasfiye edilecek olmasının hiçbir gerekçesi, mantığı ve izahı olamaz. Fonksiyonu ve görevi bitmiş ve anlaşıldığı kadarıyla da parası bitmemiş ve işleri bitmemiş, tasfiyesi yapılamayan bir organizasyonla karşı karşıyayız.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, 5’inci Dünya Su Forumu 16-22 Mart 2009 tarihleri arasında İstanbul’da yapılmıştır. Suyun ekonomik  büyüme, politik ve sosyal kararlılık ve insan yaşamı için ne denli önem taşıdığı ortadadır. Hâlen 800 milyon insan güvenli su kaynaklarından mahrumdur, 2,5 milyar insan ise su arıtma tesisinden mahrumdur. Dünyadaki 5 kişiden 1’i temiz sudan yararlanamamaktadır. Temiz su ve sağlıklı bir çevre bütün insanların temel hakkıdır.

Değerli milletvekilleri, bu yapılan Forum da...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akçay, konuşmanızı tamamlayın efendim lütfen, ek süre vermiştim.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Sözlerime burada son veriyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Çerçeve 45 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk (İzmir) ve arkadaşları

Madde 45- 15/10/2008 tarihli ve 5804 sayılı 2009 Yılında İstanbul Şehrinde Yapılacak Beşinci Dünya Su Forumunun Organizasyonu ile Katma Değer Vergisi Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Forum Sekretaryasının tüzel kişiliği en geç 31/12/2010 tarihinde sona erer ve bu süre içinde tasfiye işlemleri tamamlanır.”

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinize saygılar sunuyorum.

Sizi biraz bilgilendirmek istiyorum. Bu Forumla ilgili sekretaryanın ilk sözleşmesi 24 Ocak 2008’de bu Meclisten geçti, 24 Ocak 2008 arkadaşlar. Forumun kurulması ve Forumun kaynakları ile ilgili yine Meclisten 15/10/2008’de geçti. Bu Forum yani su organizasyonu ne zaman yapıldı arkadaşlar? 2009’un Mart ayında. 2009 Mart, 2010 Mart… Hep bir kamu kaynağı aktı buraya, kamu kaynakları.

Arkadaşlar, onurlu insan hesap verir. Eğer bir forum sekreteryası oluşuyor, aradan bir buçuk yıl süre ile hâlâ tasfiye olmuyorsa dikkatlerinize sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu Forumun kefili bu Meclistir. Bu kaynakları bu Meclis aktardı buraya. Bu Meclise karşı hep o Forumun hesap vermesi lazım, Forum bize hesap vermiyor. İşin özeti bu arkadaşlar ve 2011’e uzatıyor. Lütfen, sizden rica ediyorum. Sizin, hepimizin sorumluluğu var burada. Çünkü bu Forumun kurulmasına, hepimiz, Türkiye’de yapılması için onay verdik. Bu Forum sekretaryasının bize hesap vermesi lazım, işin özeti hesap vermiyor. Gelsin hesabını versin bize, Meclise hesabını versin. Onun için, arkadaşlar, 2011 yılı sonuna kadar, dikkatinizi çekerim, 2010 yılı sonuna kadar beyler bu sekreterya görevini sürdürecek.

Değerli arkadaşlarım, önergemiz 2010 yılı sonudur. Hesaplar bitmiş, Forum Mart 2009’da yapılmış. Neden bunun hesapları kapatılmıyor? Ben dikkatlerinize sunuyorum. Hepinizin sorumluluğu var. Sizleri sorumluluğa davet ediyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

46’ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeler aynı mahiyettedir, birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Çerçeve 46 ncı maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Bülent Baratalı          Mustafa Özyürek       Ferit Mevlüt Aslanoğlu

            İzmir   İstanbul          Malatya

            Şevket Köse   Harun Öztürk

            Adıyaman       İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 46 ncı maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Mehmet Şandır          Mustafa Kalaycı         E.Haluk Ayhan

            Mersin Konya Denizli

            Erkan Akçay   Abdülkadir Akcan      Mehmet Günal

            Manisa            Afyonkarahisar         Antalya

                        Oktay Vural

                        İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Uslu, buyurun.

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 536 sıra sayılı Tasarı’nın çerçeve 46’ncı maddesi üzerinde verdiğimiz bir değişiklik önergesiyle ilgili söz aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.

46’ncı maddeyle getirilen düzenlemeyle, esasen Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un 18’inci maddesine ilave bir fıkra ekleniyor. Bu da şu şekilde düzenlenmiş: “Bu görevlerin ifası ile ilgili olarak müfettişlerin bilgi ve belge taleplerini, kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar dâhil gerçek ve tüzel kişiler karşılamakla yükümlüdürler.”

Değerli milletvekilleri, bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyulmuş? Esasen 1985 yılında bu Kanun yürürlüğe girmiş. 1985 yılından beri bu Kanun’la ilgili yani teşkilat ve görevleri hakkındaki düzenlemelerde 5830 sayılı 7/1/2009 tarihinde bir kanuni düzenleme yapılmış. Yine 5983 sayılı 30/6/2010 tarihinde bir düzenleme yapılmış ve bu düzenlemelerde şu an getirilen düzenlemeye ihtiyaç duyulmamış.

Esasen, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teftiş Kurulu, Bakanlık teşkilatıyla bağlı ve ilgili kuruluşların her türlü faaliyetleri ve işlemleriyle ilgili olarak teftiş, inceleme ve soruşturmayı yürütmek yanında, yine yerli ve yabancı tüm kurum ve kuruluşların, anonim şirketlerin, komandit şirketlerin, limitet şirketlerin, kooperatiflerin, organize sanayi bölgelerinin, küçük sanayi sitelerinin, teknoloji geliştirme bölgelerinin, endüstri bölgelerinin, ticaret ve sanayi odalarının, ticaret borsalarının, esnaf ve sanatkâr odalarının üst kuruluşlarının denetim yetkisi zaten bu kanuni düzenleme içerisinde mevcut. O hâlde neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor? Bu tasarının gerekçesine baktığımızda, müfettişler, bu denetim kapsamında az önce saydığım kuruluşları, özel ve tüzel kişi ve kuruluşları bilgi ve belge isteyebiliyorlar ancak 1/11/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 73’üncü maddesinde getirilen bir düzenlemeyle bazı sıkıntıların yaşandığı ifade ediliyor. Dolayısıyla bu sıkıntıları aşmak için de bu düzenleme getiriliyor yani şimdi bu düzenlemeyle, bu kuruluşlar, denetime tabi olan kuruluşlar istenilen bilgi ve belgeleri vermek zorunda olacaklar. Esasen, bu, zannediyorum, özellikle birçok kanunda da daha önce bu tür düzenlemeler getirildi. Kurum ve kuruluşların iktidar gibi düşünmeleri, iktidara daha yakın olmaları için yapılan kanuni düzenlemeler yani bir anlamda dayatmalar. İşte bu düzenleme de bunu getiriyor gerçekten.

Yine daha önce Kooperatifler Kanunu’nda da 48’inci maddesinde ve 90’ıncı maddesinde de geçtiğimiz aylarda bu tür düzenlemeler yapılmıştı. Mevcut düzenlemelerde daha etkin olabilmek, özellikle bu esnaf ve sanatkârlar, kredi ve kooperatifler hariç tutuldu. Bu da çok manidar gerçekten. Ama ortak sayısı 500’den fazla olan kooperatiflerin ve üst kuruluşların genel kurullarında gizli oy, açık tasnif esasına göre yapılması düşünüldü. Bu doğru bir uygulamadır, buna bir itirazım yok. Ancak bir anlamda bu kuruluşları, özellikle PANKOBİRLİK kooperatifleri ve üst birliği için bu tür düzenlemenin getirildiği ifade ediliyor.

Yine Kooperatifler Kanunu’nun 90’ıncı maddesi denetim yetkisini haiz bir maddedir. Burada da bir düzenleme yapıldı. Burada özellikle teşekküllerin, denetlenen kuruluşların denetim sonuçlarına göre ilgili bakanlıkça verilecek talimata uyma zorunluluğu getirildi. Bu zaten 90’ıncı maddede daha önce böyle bir düzenleme vardı. Bununla biraz daha etkin olma düşüncesi getiriliyor. Az önce de söylediğim gibi bunlar birer dayatma anlamına geliyor. Dolayısıyla bunların çok doğru olmadığını düşünüyoruz.

Bu dayatmanın bir örneği de esasen Anayasa değişikliğiyle ilgili 12 Eylülde getirilen düzenlemelerdir. Bunun için sanıyorum, bu ülke vatandaşı bu dayatmaya “hayır” diyecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Cemaleddin Bey.

CEMALEDDİN USLU (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu 12 Eylülde yapılacak olan referandumda Anayasa değişikliklerinin bir dayatma sonucu getirildiğini düşünüyoruz. Halkımız da bu dayatmaya “hayır” diyecektir.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın İnce, gerekçeyi mi okutayım diğer önergenin?

MUHARREM İNCE (Yalova) – Gerekçe.

BAŞKAN – Buyurun.

Gerekçe:

Bu madde tasarıya Komisyon aşamasında eklenmiş olup, Çerçeve Tasarıda yer alan konularla bir bağlantısı olmadığından öncelikle tasarıdan çıkarılmalıdır.

Eklenen fıkra, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişlerinin görevlerini ifa ederken ihtiyaç duydukları bilgi ve belge taleplerinin, kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar dâhil gerçek ve tüzel kişiler tarafından yerine getirileceğine ilişkindir.

Bu maddenin önerge ile Torba Tasarıya eklenmesi manidardır.

Çünkü, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla ilgili olarak 16.1.2009 tarihli ve 5830 sayılı kanunla düzenleme yapılırken bu ihtiyaç akla gelmemiştir. 3.6.2010 tarihli ve 5983 sayılı kanunla düzenleme yapılırken bu ihtiyaç yine akla gelmemiştir.

Bu maddenin Komisyonda Tasarıya ilave edilmesine ilişkin önergenin görüşmeleri sırasında, Bakanlık Teftiş Kurulunun yeni bir kurul olmadığı, bugüne kadar ortaya çıkmayan ihtiyacın niye bugün çıktığı, somut bir olayda bilgi ve belge edinilmesinde bir sorun mu yaşandığı ve bu somut olayın hangi olay olduğu sorulmuştur.

Bakanlık temsilcisi önce incelemenin gizliliğini ileri sürerek cevap vermek istememiş, sorulan sorunun, incelemenin içeriğine değil hangi incelemeye ait olduğuna ilişkin olduğu şeklindeki ısrarımız üzerine, yapı kooperatifleri ile ilgili bir örnek verilmiştir. Ancak, bakanlık adına sorularımıza cevap veren bürokratın TOBB ile ilgili yapılan bir inceleme nedeniyle bu değişikliğin yapılmakta olduğunu ısrarla saklaması dikkatlerden kaçmamıştır. Nitekim TOBB Başkanı izleyen günlerde yaptığı açıklamada bu değişikliğin kendilerinden istenen bilgi talebiyle ilgili olduğunu söylemiştir.

Olayları bu ayrıntıda anlatmakta amacımız, mevcut iktidarın yasama organını muhalif düşünceleri susturmak için kullanmaktan kaçınmadığına işaret etmek içindir.

Açıklanan nedenlerle madde Tasarıdan çıkarılmalı, varsa bir ihtiyaç ayrı bir çerçeve tasarı ya da teklifte ele alınmalıdır.

BAŞKAN – Birlikte işleme aldığımız önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

47’nci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Çerçeve 47’nci maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Hüseyin Ünsal            Şevket Köse

            İzmir   Amasya           Adıyaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 47’nci maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 45 inci maddesinde yapılan değişiklikle meslekle bağdaşmayan işlerin kapsamı daraltılmıştır. Yapılan düzenleme ile; 233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki iktisadi devlet teşekküller, Kamu İktisadi Kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri; kamu idarelerinin doğrudan ya da dolaylı hissedarı olduğu kurumlar ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun yönetimindeki kurumların bu kanun kapsamındaki faaliyetlerini yürütmemeleri şartıyla, bu kurum ve kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği görevleri ile bilirkişilik ve tasfiye memurluğu yapabilecekler ve bu işler meslekle bağdaşmayacak, işlerden sayılmayacaktır. Tasarının bu maddesini çok yanlış bir düzenleme olarak değerlendiriyoruz. Söz konusu mali müşavirlik mesleğinin görev ve fonksiyonları ve mesleğin özel ve hassas konumu, meslek ilke ve etik kuralları bakımından bazı görev ve fonksiyonların mali müşavirlikle beraber yürümeyeceği hususu hem yasal düzenleme altına alınmış, hem de genel kabul görmüş bir durumdur. Bu düzenleme ileride meslekte ve bazı alanlarda hiç tahmin edilemeyecek bozulmalara ve istismara yol açacaktır. Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler maddede sayılan kuruluşların müşaviri ve denetçisi olabilirler, ancak yönetim kurulu üyesi ve başkanı olarak görev yapmaları doğru ve etik bir uygulama olamaz. 2009 yılındaki yasa döneminde de yine bu madde bir torba tasarı ile getirilmiş ancak komisyonda tasarıdan çıkartılmıştır. Maddenin tekrar tasarıya eklenmesini ve ısrarcı olunmasını manidar buluyor, endişeyle karşılıyoruz.

BAŞKAN – Diğer önergenin de gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Bu madde ile, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunun 45 inci maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilerek, meslek mensupları için bazı görevler ikinci görev yasağı olmaktan çıkarılmaktadır.

3568 sayılı Kanunda değişiklik yapan 10.7.2008 tarihli ve 5786 sayılı kanun görüşmeleri sırasında da aynı düzenleme yine yapılmak istenmiş, ancak eleştirilerimiz üzerine Tasarıdan çıkarılmıştı.

O gün eleştirilerimiz üzerine Tasarı metninden çıkarılan ve bugün yeniden 3568 sayılı Kanuna eklenmek istenen hüküm; hayri ve ilmi kuruluşlar, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri, kamu idarelerinin doğrudan ya da dolaylı hissedarı olduğu kurumlar ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun yönetimindeki kurumların bu Kanun kapsamındaki faaliyetlerini yürütmemeleri şartıyla, bu kurum ve kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği görevleri ile bilirkişilik ve tasfiye memurluğu görevlerinin meslekle bağdaşmayan işlerden sayılmayacağını hükme bağlamaktadır.

Meslek mensuplarının maddede sayılan kuruluşların yönetim ve denetim görevlerinde bulunabilmeleri için, görev aldıkları kuruluşların 3568 sayılı Kanun kapsamında işlerine bakmamaları yeterli değildir. Meslek mensupları 3568 sayılı Kanunla kendilerine verilen kamu görevini yerine getirmelidirler, bunun dışında, başka bir meslek mensubu arkadaşının aynı kanun çerçevesinde işlemlerine baktığı bir kuruluşun yönetiminde ve denetiminde görev almamalıdırlar.

Nitelikli meslek mensuplarından kuruluşlar yararlanmalıdır, düşüncesini kabul etmek de mümkün değildir. Bugün Türkiye'de bu kuruluşlarda başarı ile görev yapabilecek eleman temininde herhangi bir sıkıntı bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle bu madde Tasarı metninden çıkarılmalıdır.

BAŞKAN - Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

 48’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı  Kanun Tasarısının çerçeve 48 inci maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkrada geçen “Bu Kanunun” ibaresinin “Bu Kanun hükümlerinin” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Mehmet Şandır          Mehmet Günal           Mustafa Kalaycı

            Mersin Antalya           Konya

            Abdülkadir Akcan      Erkan Akçay   Oktay Vural

            Afyonkarahisar         Manisa            İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Çerçeve 48 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı

            Malatya           İzmir   Balıkesir

            Ahmet Tan     Halil Ünlütepe            Orhan Ziya Diren

            İstanbul          Afyonkarahisar         Tokat

                        Ali Arslan

                        Muğla

Madde 48- 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun ikinci maddesinin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Bu Kanunun uygulanması bakımından;

a) İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde görev yapmak üzere gerekli eğitimi almış olan hekimler, işyeri hekimini; mühendis, mimar ve teknik elemanlar ise iş güvenliği uzmanını,

b) Bünyesinde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanını istihdam etmek yükümlülüğü bulunmayan işyerlerinin bir araya gelerek iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini almak üzere kurdukları, gerekli donanım ve personele sahip birim, ortak sağlık ve güvenlik birimini,

c) İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde görev yapacak işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının eğitimlerini vermek üzere, bu alanda lisans ve lisans üstü eğitim veren üniversiteler, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki ilgili meslek kuruluşlarınca birlikte ya da ayrı ayrı oluşturulan birimler eğitim kurumunu,

ifade eder.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ali Arslan, Muğla Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ ARSLAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 48’inci maddedeki önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, ben iki dönemdir milletvekiliyim. Böyle, yaz tatilinin başlangıcına doğru geldiğinde, her yasama döneminde bir âdeti var AKP’nin; bir torba yasa getirir, bu torba yasanın içinde ne olduğunu, kim olduğunu çoğumuz bilmez -hatta bugün gazetelerde resimler var biliyorsunuz, yorgunluktan artık bitap düşmüştür Meclis- işte, ne koyarsan içine geçirir, bu da benzer bir yasa. Bakın, söylemekte bir beis görmüyorum, bu yasanın tali komisyonlarından birisi Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu. Size burada şunu iddia ediyorum: Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı ve tüm üyelerinin hiçbirisinin bu maddeden haberi yok. Sağlık alanında çok önemli bir düzenleme yapıyor. Bakın, iş kazaları konusunda, Türkiye, dünya rekorları kırıyor yani utanılacak bir şey bu.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Çalışma Bakanının haberi var mı?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sağlık Bakanının yok, Çalışma Bakanının yok.

ALİ ARSLAN (Devamla) – Bakanının yok. Gerçekten içler acısı bir durum. Yazık, yazık, böyle şey olmaz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Komisyona geldi Bakan ya.

ALİ ARSLAN (Devamla) – Ne yapıyor bu yasa? Yeni bir dershane. Gözünüz aydın arkadaşlar, yeni dershanelerimiz olacak. Nedir o dershaneler? İş yeri hekimliği sertifikası verecek dershanelerimiz olacak. Yani sürücü kursu için adam iki tane oda açacak, burası da işte “Gel, doktorsan sana bir sertifika verelim.”

Arkadaşlar, iş sağlığı konusunda, iş güvenliği konusunda bu kadar sıkıntılı bir ülkenin, böyle alelacele, Meclisin son günlerinde, hiç kimsenin haberi bile yokken böyle bir yasa maddesini geçirmeye bence hakkı yoktur yani iş kazaları konusunda, iş güvenliği konusunda belki aylarca, günlerce düşünmemiz gerekiyor ne yapmamız gerekir diye. Gerçi siz iş kazalarını kadere bağlayıp geçiyorsunuz.

Şimdi, bakın, Avrupa’da iş kazaları konusunda sondan birinciyiz. Almanların, İngilizlerin, Fransızların kaderi ya da Romanyalıların kaderi, Yunanlıların kaderi, İtalyanların, İspanyolların kaderi bizimkinden daha mı iyi? Sadece işi kaderciliğe bağlayarak kurtulmak mümkün değil. Eksik yaptığımız, yapmadığımız bir şeyler var. İş güvenliği konusunda bir şeyleri ihmal ediyoruz. Sadece kadere bıraktığımız için belki de başımıza bunlar geliyor. Maden kazalarında patır patır insanlarımız ölüyor. İşte, tersaneler ölüm tarlası gibi. Bu kadar ciddi bir konuyu Meclisin son günü dikkatler dağılmışken, Komisyondaki hiçbir milletvekilinin haberi bile yokken -sağlık alanında bir düzenleme yapılıyor- böyle bir maddeyi geçirmek gerçekten nasıl açıklanabilir bilemiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bakın, iş yeri hekimlerine eğitim verme, sertifika verme hakkı Türk Tabipleri Birliğindeydi. İnsan şunu düşünüyor: Acaba bu madde konurken kendisine Sağlıkta Dönüşüm Programı nedeniyle muhalefet eden Türk Tabipleri Birliğinden bu Hükûmet intikam mı almak istiyor? Yani elindeki iş yeri hekimliği sertifikası verme hakkını alıp özel dershanelere vererek -ki bu özel dershaneler, kulaktan kulağa söylenenlere göre, AKP milletvekillerinin çok yakınlarının kurduğu dershaneler, on bir tanesi kurulmuş zaten- acaba Türk Tabipleri Birliğinden intikam mı alınmak isteniyor? Türk Tabipleri Birliği, biliyorsunuz, Sağlıkta Dönüşüm Programı’na muhalefet ediyor Cumhuriyet Halk Partisi gibi. Hatta, Sayın Bakan, Türk Tabipleri Birliğine, Samsun’da yaptığı bir konuşmada diyor ki: “Niye muhalefet ediyorsun kardeşim? Benim elimde yetki var, istersem bir kanun çıkarırım, Türk Tabipleri Birliğini de, Diş Hekimleri Birliğini de, Eczacılar Birliğini de kapatıveririm.” Arkadaşlar, burası Patagonya mı? Yani kimin elinde böyle bir hak var? Yasalarla kurulan odaları bir kanun maddesi çıkarıp da kapatıvermek, “Aman ha sesini çıkarma…” Bu faşist yönetimlerde bile olacak bir şey değil. “Bana muhalefet edersen kapatırım. Kapatamazsam ne yaparım? Elindeki sertifika verme yetkisini alırım, görürsün gününü!”

Şimdi, Tam Gün Yasası’yla ilgili tartışmalar yaşıyoruz biliyorsunuz. Bugün, yine Danıştay bir karar verdi. Geçtiğimiz hafta cuma günü, Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisinin başvurusu üzerine, Tam Gün Yasası’nın bazı maddelerini iptal etti. Cumhuriyet Halk Partisi Tam Gün Yasası’na, Türk Tabipleri Birliği Tam Gün Yasası’na karşı olan bir duruş sergilemedi. Burada görüştük, hepimizin talebi şuydu: “Tam Gün Yasası’na ‘Evet’ diyoruz ama Tam Gün Yasası’nda, çalışanlara emekliliğe de yansıyan, taban ücretleri yüksek, döner sermaye performans ücretlerine bağlı olmayan güvenceli bir yasa, güvenceli bir hak verelim, ücret verelim, biz buna ‘Evet’ diyeceğiz.” dediler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Arslan, konuşmanızı tamamlayınız.

ALİ ARSLAN (Devamla) – Dağ fare doğurdu. “Size emekliye yansıyan ücret vereceğiz.” dediler. Ee, ne olacak? “Kendi emeklilik işveren payını sen yatıracaksın, yirmi beş sene sonra, talep ettiğin gibi hâkimlerle, savcılarla eşit emeklilik hakkına sahip olacaksın.” Arkadaşlar, böyle bir komedi var mı? Türkiye’de hangi çalışan işveren payını kendisi yatırıyor? Ben işveren payını yatıracağıma, giderim özel sigorta şirketlerine yatırırım, daha yüksek maaşla emekli olurum. O nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi, yasalara uygun olmayan, Anayasa’ya aykırı bir durum nedeniyle Anayasa Mahkemesine gitti ve yasayı iptal ettirdi. Bakan kavga ediyor, “Yakarım, asarım, keserim. Yapamazsınız, açamazsınız…” Ee, bugün Danıştay bir karar verdi. “Hayır, bu Anayasa Mahkemesindeki iptaller sadece üniversite hastanelerindeki hocaları değil, muayenehanesi olan öğretim üyelerini değil, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde çalışan hekimleri de karşılamaktadır.” dedi ve yargı kararını verdi.

Şimdi bakın, gürültü patırtı sona erdi. Bekleseydi Sayın Bakan Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Arslan, son cümlelerinizi alayım.

Buyurun.

ALİ ARSLAN (Devamla) – Bağlıyorum Başkanım, çok teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, inatlaşmayı bırakmak gerekiyor. Sağlık sektörünün içindeki insanlar, meslek örgütleri, doğru şeyler söylüyor. Hoşunuza gitmeyebilir ama katlanmak zorundayız, birbirimizi dinlemek zorundayız. Bu insanları cezalandırmak için “Yok, seni kapatırım, hakkını elinden alırım.” Dershanelerin hâli ortada, yeni bir dershane ekliyoruz, iş yeri hekimliği belgesi veren dershaneler. Hakikaten, trajikomik bir durum.

Ben, bu duygularla hepinizi yeniden saygıyla selamlıyorum, hepinize iyi tatiller diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arslan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkanım, burası daha çok.

BAŞKAN – Buradaki çoğunluk buradan fazla, buranın yayılma alanı fazla olduğu için görünmüyor.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı  Kanun Tasarısının çerçeve 48 inci maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkrada geçen “Bu Kanunun” ibaresinin “Bu Kanun hükümlerinin” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 48’inci maddesine dair verdiğimiz önergeyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu maddenin gerekçesinde, iş yeri sağlık ve güvenlik birimi veya konuyla ilgili uzmanı bulunmayan küçük ve orta ölçekli işletmelerin iş yeri dışından iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri sunan Bakanlıkça yetkilendirilmiş ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden iş sağlığı ve güvenliği hizmeti alması imkânının sağlanması ile hizmetin ulaşılabilirliğinin ve ekonomik açıdan uygulamayı yaygınlaştıracak bir düzenlemenin amaçlandığı ifade edilmektedir.

Esasen bu düzenlemeyle ülkemizin işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı da AKP İktidarınca piyasaya açılarak sağlık sermayesine yeni bir imkân ve rant kapısı hâline getirilmek istenmektedir. Bu düzenleme ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları dışlanarak eğitim hizmetlerinin piyasaya açılması planlanmaktadır.

İş yerlerine özgü sağlık ve güvenlik sorunlarıyla ilgili risk analizleri, iş sağlığı ve güvenliği sistemlerinin kurulması, periyodik denetimler ile eğitim ve belgelendirme doğrudan mühendislik disiplinlerinin görev alanına girmektedir.

İş güvenliği mühendisliği, sağlık ve güvenliğe yönelik tüm önlemlerin alınması ve eğitimlerin verilmesini de içermektedir. Bilgi birikim düzeyi bilinmeyen ticari kuruluşlara iş güvenliği uzmanı yetiştirme yetkisi verilmesi, bu alanda onlarca yıldır birikim sahibi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve odaların yok sayılması, iş kazalarının daha da artmasına neden olacaktır. Mahkemelerce iptal edilen yönetmeliklerin yerine hukuku arkadan dolanıp kanun çıkararak sorunları çözmek mümkün değildir.

Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konudaki düşüncemiz şudur: Bu tasarının 48, 49 ve 50’nci maddeleri tasarıdan çıkarılmalı ve tüm tarafların görüşü alınarak hazırlanacak iş sağlığı ve güvenliği yasası mutlaka yürürlüğe konulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan ve iş yerlerinde beliren yoğun makineleşme birtakım sorunları da beraberinde getirmiş, teknolojik gelişmenin ve sanayileşmenin süreklilik kazanması nedeniyle de her gün çalışma hayatına katılan yeni iş kolları, kimyasal maddeler, makine ve teçhizatlar yeni sorunlar doğurmuş ve bunların çözümlenmesi, çalışma hayatının taraflarının katkılarıyla mümkün olabilecek hâle gelmiştir.

Tarihî süreç içinde iş güvenliği kavramı bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç ise sanayileşmenin yol açtığı tehlikelerden insanın hukuken korunmuş varlıklarına, özellikle hayatına, vücut bütünlüğüne ve sağlığına yönelik zararlardan ve her türlü olumsuz etkilerden korunması düşüncesidir.

İş kazalarında ölen ve sakat kalan kişilerin oranlarına bakıldığında, rakamların hâlâ ciddi boyutta olduğu ve kayda değer bir azalma olmadığı görülmektedir. Üstelik söz konusu rakamların Sosyal Güvenlik Kurumu verileri olduğu ve her işçinin de sigortalı olmadığı ve büyük bir kayıt dışı sektörün varlığı göz önüne alındığında sorunun büyüklüğü daha net biçimde ortaya çıkmaktadır. Üstelik sigortalılar arasında da ihbar edilmeyen iş kazalarının sayısı azımsanmayacak miktardadır.

Değerli milletvekilleri, bu sorunun somut bir örneğini hep beraber gördük. İnsanlık dışı koşullarda, büyük çoğunluğu sigortasız olarak çalıştırılmış ve meslek hastalığı silikozise yakalanmış kot kumlama işçileri, sosyal güvenlik haklarından hastalıkları oranında yararlanma taleplerini dile getirmek üzere geçtiğimiz günlerde Ankara’ya gelmişlerdir. Yaptıkları açıklamalara basınımız yoğun ilgi göstermiş, değişik sendikalar, meslek örgütleri ve siyasi partiler de destek açıklamaları yapmıştır. Ancak verilen sözlere rağmen bu işçilerin sosyal güvenlik haklarından yararlandırılmasına ilişkin düzenleme maalesef yapılmamış, bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak önerimize rağmen bu düzenleme kabul edilmemiştir.

Ne yazık ki ülkemizde meslek hastalıklarıyla ilgili yaygın bir çalışma yoktur ve çalışanlar bazı hastalıkların meslek hastalığı olup olmadığını bilememektedir. Ülkeler arasında değişmekle birlikte, genel olarak meslek hastalıkları görülme sıklığının binde 4-12 arasında değişmesi beklenmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Kalaycı, konuşmanızı tamamlayınız.

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – Bu beklentiye göre Türkiye’de yalnızca zorunlu sigortalı sayıları üzerinden her yıl en az 35 bin yeni meslek hastalığı olgusu saptanması gerekir. Eğer tüm çalışanlar söz konusu edilirse, olgu sayısının 100 bin ile 300 bin arasında olması beklenmelidir.

Türkiye’de meslek hastalıkları, gerek tanısının korunması ve tedavinin düzenlenmesi gerekse rehabilitasyonunun sağlanması açısından çok sorunlu bir alandır. Ülkemizde meslek hastalıkları tanı konulması sürecinin yeniden ele alınması zorunludur.

Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken yine aynı konuyu yineliyorum, iş sağlığı ve iş güvenliği yasası mutlaka çıkarılmalı, böyle bölük pörçük düzenlemelerle bu alanı düzenlememeliyiz diyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

49’uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 49 uncu maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 81 inci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkrada geçen “diğer Kanunların kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaz.” ibaresinin “diğer Kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   Abdülkadir Akcan      Mustafa Kalaycı

            Manisa            Afyonkarahisar         Konya

            Mehmet Şandır          Mehmet Günal           Oktay Vural

            Mersin            Antalya           İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Ban Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Çerçeve 49 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Orhan Ziya Diren       Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı

            Tokat  İzmir   Balıkesir

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Halil Ünlütepe            Ahmet Tan

            Malatya           Afyonkarahisar         İstanbul

Madde 49- 4857 sayılı İş Kanununun 81 inci maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış, ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“İşyeri sağlık ve güvenlik birimleri ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin nitelikleri, ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin kurulmasına ilişkin hususlar, bu birimlerde bulunması gereken araç, gereç ve teçhizat ile görevlendirilecek işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinin nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve sorumlulukları, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri; Sağlık Bakanlığı, Türk Tabipleri Birliği ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin görüşü dikkate alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 7/1/2004 tarihli ve 5038 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin 155 Sayılı Sözleşme ile 7/1/2004 tarihli ve 5039 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin 161 Sayılı Sözleşme hükümlerine uygun olarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Diğer Kanunların, işyeri hekimlerinin işyeri sağlık ve güvenlik birimleri ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde verdikleri birinci basamak sağlık hizmetlerine yönelik kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaz."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba yasa tasarısının 49’uncu maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin iş yerinde sunulmasını hizmetin etkinliği açısından zorunlu görmekteyiz. Bu hizmetten sadece iş yerinde 50’den fazla işçi çalıştıran işletmeler değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 98’ini oluşturan KOBİ’ler de yararlandırılmalıdır, bunu sağlayacak olan da kurulacak ortak sağlık ve güvenlik birimleridir.

Bu birimlerin bu hizmeti satın alacak işletmeler dışındaki şirketlerce kurulması doğru değildir. Doğru değildir, çünkü bu birimler para karşılığı iş yerlerine hizmet verdikleri için bağımsız bir biçimde görev yapamazlar. Geçmişte yapı denetimi ve sürücü ehliyet kursu gibi uygulamalarda benzer sakıncalar ortaya çıkmıştır.

50’den fazla işçi çalıştıran işletmeler, iş yerlerinde bizzat bu birimleri oluşturabilecekleri gibi, işverenler tarafından oluşturulan ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden de bu hizmeti satın alabileceklerdir.

Maddede, 50’den az işçi çalıştıran işletmelerin de bu hizmeti ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden almalarına zorunluluk getirilmesi uygun olacaktır. Çünkü, iş hekimliği ve güvenliği hizmeti alma konusunda bir boşluk bırakılmaması gerekir. Ancak, bu hizmetin KOBİ’lere olan yükünün hafifletilmesi için bunlara yönelik bir devlet desteği mutlaka düşünülmelidir.

Öte yandan, 50 işçinin hesabında taşeron yanında çalışan işçiler de dikkate alınmalıdır.

Maddedeki altı aydan fazla çalışma zorunluluğu da geçici ve mevsimlik çalışmayı öngören istihdam yapımız, kayıt dışı istihdamın yaygınlığı ve işverenlerin işçilere İş Kanunu’ndan doğan bazı hakları ödememek için altı ayda bir işçi değiştirmeleri nedenleriyle işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almaktan kaçınmaları sonucunu doğurabilecektir.

Değerli milletvekilleri, işletmelerde kurulu birimlerde görev yapan iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının ücretleri ile ortak sağlık ve güvenlik birimi hizmetlerinin bedelinin doğrudan işverenler tarafından ödenmemesi gerekir. Aksi takdirde, hizmetin bağımsız ve etkin bir şekilde verilmesi mümkün olmayacaktır. Yapılmakta olan düzenlemede buna ilişkin bir hüküm yer almamaktadır. Bu bağımsızlığı sağlayacak olan da işverenlerin ve devletin katılımıyla oluşturulacak bir fon olacaktır.

Bunun içindir ki, değişiklik önergesinde, çıkarılacak yönetmeliğin ülkemiz tarafından da onaylanan ILO’nun iş sağlığı ve güvenliği ve çalışma ortamına ilişkin 155 sayılı Sözleşmesi ile iş sağlığı hizmetlerine ilişkin 161 sayılı Sözleşmesi hükümlerine uygun olması teklif edilmiştir.

Ayrıca Bakanlık, söz konusu yönetmeliğin çıkarılmasında, doğrudan ilgili meslek kuruluşları olan Türk Tabipleri Birliği ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğini devre dışı bırakmak istemektedir. Meslek kuruluşları ile sosyal taraflara maddede görüş alınacak birimler arasında açıkça yer verilmemesi, uzlaşmadan kaçan ve dayatmacı bir anlayıştır.

Bu düzenlemeyle Hükûmet, hem yargı kararlarını hem de yargıda görülmekte olan bir davayı baypas etmek istemektedir. Hükûmetin bürokrasiye ve yargıya takılan konuları yasa çıkararak aşmaya çalışması ve yasama organını keyfî bir şekilde kullanması kabul edilemez.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla İş Kanunu’nun 81’inci maddesine eklenen yeni fıkra ise iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı istihdamında hem Türk Tabipleri Birliği ve hem de Türk Mühendis Mimar Odalarına yetki veren bazı hükümleri devre dışı bırakarak, hem de bazı maddeleri henüz yürürlüğe bile girmeyen Tam Gün Yasası’na istisna getirmeyi amaçlamaktadır. Değişiklik teklifimizle bu sakıncaların da ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, iş yerinde çalışan ve her an iş kazası ve meslek hastalığı riskiyle karşı karşıya bulunan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – …alanında uzman, işverene karşı sendika yöneticilerinde olduğu gibi çeşitli güvencelerle korunmuş kişilerin de iş sağlığı ve güvenliği birimlerinde görev almaları son derece önemlidir. Gerektiğinde işin geçici olarak durdurulmasına karar verebilecek olan bu kişilerin işverene karşı korunmaları gerektiği ise açıktır.

Değerli milletvekilleri, eğer yüzlerce kez aynı nedenlerden kaynaklanan kazalar oluyorsa, bu durumu talihsizlik ve kader diye açıklayamazsınız. Bu, göz göre göre ihmaldir.

İş hukukunun diğer alanlarından farklı olarak bu alanda işçi, işveren ve devletin çıkarları örtüştüğünden, ön yargısız doğru adımlar atılırsa sorunun çözümü kolaylaşabilecektir.

Doğru yasal düzenlemeler, sağlıklı ve doğru verilerle uygulamanın düzenli denetimi, iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının aşılmasına katkı verecektir diyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 49 uncu maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 81 inci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkrada geçen “diğer Kanunların kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaz.” ibaresinin “diğer Kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akcan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 49’uncu maddesine bağlı olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, aslında, kanunları yapmak kadar kanunların anlaşılabilir hâlde olması, uygulanabilirliliğini sağlayan temel hususlardan birisidir. Biz bu önergeyle bunu amaçladık. Yapılan icraatlarla insanların uygulamadan olumsuz etkilenmemesi, uygulamaların rahat gerçekleştirilmesi, hem idare hem muhatapları tarafından önemlidir. Yapılan işlerin bu açıdan ele alınması oldukça önemli ve her değişikliğin kendi kanunu içerisinde yapılması esas alınmalıdır.

Aslında, şimdi yapmak istediğim konuşmayı 45’inci maddedeki önergede konuşmak istiyordum. Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Değerli Yıldız’ın burada bulunması şimdi değinmek istediğim konu bakımından önemli. O nedenle, müsaade ederseniz şu hususa değinmek istiyorum:

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız oldukça önemli bir bakanlığımız. Titizlikle işlerinin yürütülmesi, muhalefet olarak iktidar olarak hepimizin arzusu ve sonuçta, milletimize iyi sonuçları yansısın düşüncesiyle hareket ediyoruz. Biraz önce Afyonkarahisar ilimiz Emirdağ ilçemizde… Ki Afyonkarahisar’ın en fazla sayıda köyü bulunan ilçelerinin başındadır, yetmiş altı köyü vardır. Bu köyler yoğunlukla pancar tarımıyla ve hububat tarımıyla uğraşır. Bu köylerde şu anda pancar tarımıyla uğraşan, pancar üreticisi durumunda olan çiftçilerimiz iki gündür çok ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıya. Sıcaklar had safhada. Sıcakları bahane eden, sıcakları gerekçe gösteren ve çiftçinin zor durumda olduğunu bilen, özelleştirmeden elektrik dağıtımını üstlenmiş olan, özelleştirmeden bu yetkiyi alan firma bunu fırsat bilerek çiftçinin üzerine gitmekte. Çiftçi, zaten, gerçekten uygulanan yanlış tarım politikalarının sonunda kâr edemez, para kazanamaz hâlde, geçen yıllardan devretmiş borcu var. Çiftçi bu borcu inkâr etmiyor, bu borcu ödeyecek. “Taksitlendirelim.” diyorsunuz, tamam. Birinci taksitini ödediği hâlde “Efendim, geçen yıla ait borcunuz, hepsini birlikte ödeyeceksiniz.” diye bütün çiftçilerin elektrikleri, tarımsal sulama amaçlı kullanılmış elektrikleri kesilmiş durumda. Şu anda Emirdağ köylerinde elektrik tarımsal sulamada yok Sayın Bakanım ve çiftçilerimiz, “Ne olur bunu bir dile getirin…” Eğer bu sıcakta o pancar, en kritik olduğu, üretimin vejetatif dönemin en kritik olduğu safhasında sulanamazsa, bundan on beş gün sonra helikopterlerle su serpin tarlaya, dilediğiniz kadar su verin, o pancardan bir hayır bekleyemezsiniz ve elde edemeyecek çiftçilerimiz. Bu nedenle, bu pozisyonu bilen dağıtıcı, istismar etmemesi gerekirdi. Onun daha fazla sulama imkânına kavuşmasını teminden en az çiftçi kadar, en az Bakanlığımız kadar, en az elektrik üreten kurumlarımız kadar sorumlular ki dağıtanlar, verdikleri elektriğin parasını üretimi garanti altına alarak, ondan daha fazla gelir temin etmesini sağlayarak paranın geri dönüşünü, elektrik ücretinin geri dönüşünü temin için onun verim almasını temin etmesi gerekirdi. Bu, aslında, sadece üreticinin sorunu değil, hep beraber tüm ülkenin ve bu noktada elektriği dağıtanların da sorumluluğu üretenler kadar. Bu nedenle de çiftçilerimiz, Sayın Bakanım sizden, bu konuya el atmanızı bekliyor. Ben kendilerine telefonda söylediğimi söylüyorum, açık kalplilikle: “Sayın Bakanıma bir fırsat olur ben bunu mutlaka iletirim, bugün iletirim, olmazsa telefonla ulaşır iletirim.” dedim, fakat bir fırsat oldu, zatınızı da burada görünce bu önergeyi vesile kılarak size konuyu aktarma fırsatı buldum.

Bu duygularla ben konuya el atacağınıza inanıyorum, bu inançla da şimdiden teşekkür ediyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır. Saat 21.30’a kadar birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 20.56

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 21.38

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 139’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi üçüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Üçüncü bölüm, geçici 1, 2, 3, 4, 5 ve 6’ncı maddeler dâhil olmak üzere 50 ila 63’üncü maddeleri kapsamaktadır.

Üçüncü bölüm üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na aittir.

Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, üçüncü bölümde, genelde bu bir torba yasa, torba yasaya da her şey dolduruldu. Torbayı geçti, çuval da değil, harar oldu; bunu bir kere arz edeyim.

Bu bölümde üç konu üzerinde durmak istiyorum. Konunun bir  tanesi, bu bölümde Türkiye büyük Millet Meclisini ilgilendiriyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2 tane olan hukuk müşavirliği ve 2 tane olan müşavir avukat sayısı iptal ediliyor, bunların yerine 10 tane hukuk müşavirliği kadrosu getiriliyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir bütündür. Burada kim çalışıyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında kim çalışıyorsa, herkesin çalışma koşullarını, herkesin sosyal ve ekonomik yapısını hepimizin düşünmesi lazım. Maalesef Plan Bütçe Komisyonunda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan diğer personelle ilgili önergemiz ve kanun teklifimiz olmasına rağmen, kanun teklifimiz birleştirilmedi, önergemiz reddedildi.

Değerli arkadaşlarım, burada çalışan odacıdan ta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına kadar bu zor koşullarda nasıl çalıştıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Danışmanından çay ocağındaki arkadaşlarımıza, polis arkadaşlarımıza, sabahın beşine kadar, gecenin üçüne kadar bizlerle beraber hakikaten aynı yorucu mesaiyi veren kardeşlerimiz, danışmanımızdan, sekreterimizden hepsi. Şimdi, burada bir bütünlük yok arkadaşlar. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir bütünlük olmalı. Kim çalışıyorsa, hangi koşulda çalışıyorsa, aynı koşulda çalışan iki ayrı personel çok farklı ücret alıyor Türkiye Büyük Millet Meclisinde. Bir objektif kriter yok burada. Bir, Meclisin esas personeli var; bir, başka bakanlıktan gelenler var; çok farklı uygulamalar var. Bir kere, Türkiye Büyük Millet Meclisi eğer hepimizin yasa yaptığı bir yerse burada çalışan herkesin objektif bir kritere sahip olması lazım. Maalesef, Meclis çatısı altında bu objektif kriter yoktur. Her Meclis Başkanı geldiğinde farklı kriterler uygulamışlar, her Meclis Başkanı geldiğinde birileri başka adamlar getirmiş ve maalesef burada hak eden, çalışan, üreten insanlar hâlâ daha Meclis kadrosu dışında kalmıştır arkadaşlar. Yani verimliliğe, çalışmaya, emeğe hiç değer verilmemiş. Ben bunu üzülerek söylüyorum. Bunu hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Yani gezin bankolarda, gezin bankolarda, yirmi yıldır burada çalışmasına rağmen hâlâ kadrosu bakanlık kadrosunda olan bir sürü arkadaşımız var, ama buraya altı ay önce gelmiş, direkt Meclis kadrosuna geçmiş. Yani, bir kere ekonomik olarak çok fark ediyor arkadaşlar. Eğer bir insan çalışıyorsa, bir insan üretiyorsa, bir insan yirmi dört saatini burada geçiriyorsa, verimliyse, biz bu insanlara değer vermek zorundayız. Bunlar, günde kaç kişinin Meclise geldiğini, polis arkadaşlarımızdan tutun… Bakın, polis arkadaşlarımız, emniyetçi arkadaşlarımız kimlerin, nasıl dertlerini çekiyorlar, buraya gelen tüm insanlarla nasıl muhatap olup onları nasıl ağırlamaya çalışıyorlar. Yemekhanede çalışan arkadaşlarımız Meclisin açık olduğu saatlerde, sabahın beşine, sabahın yedisine kadar burada kalmak zorunda. Onun için, burada eğer Meclis personeline bir şey yapıyorsak sadece hukuk müşavirleriyle ilgili bir şey yapmayalım arkadaşlar, Meclisin bütününü ele alıp mutlaka bunu çözmemiz lazım arkadaşlar. Mecliste her çalışan geleceğini, istikbalini bilmek zorundadır. Ama maalesef böyle gelmiş, dün de böyleymiş, bugün de böyle. Bir şey değişmemiş, değişmiyor, umudum da yok değişeceğinden. Her gelen birisini bulmuş, Meclis kadrosuna girmiş.

Değerli arkadaşlarım, bir kere -üzülerek söylüyorum- Meclise emek veren -yine söylüyorum- kapıdaki emniyet görevlisi arkadaşlarımızdan, yemekhanesinden çay ocaklarına kadar çalışan, üreten kim varsa bunları tek tek ele alıp haklarını vermek zorundayız. Biz bu arkadaşlarımızın haklarını vermiyoruz, bir kere bunun altını çiziyorum. Yani burada sadece 10 tane yeni hukuk müşavirliği kadrosu niye açılıyor, neden açılıyor? Tabii, 10 değil, 20 verelim, eğer hakikaten gerekliyse. Ben “Niye veriyoruz?” demiyorum ama sadece hukuk müşavirliğini bu torba yasa içine sokup Meclisin diğer personeliyle ilgili hiçbir düzenleme getirmemeyi de kendime yakıştıramıyorum; bir kere bunun altını çiziyorum.

Yine, arkadaşlar, burada, bu üçüncü bölümde hazine avukatları var, diğer kamu avukatları var.

Değerli arkadaşlarım, ben, hakikaten, kamuda verimlilik esasına göre çalışılmadığını -avukatlar olarak söylüyorum- haklarının verilmediğini, özellikle kamunun değişik kesimlerindeki değişik avukat arkadaşlarımın çok farklı ücretlere sahip olduğunu, örneğin KİT’lerdeki bir avukat arkadaşın aldığı ücretle, bir BOTAŞ’ta, bir başka kurumda, bir Kamu İhale Kurumunda… Yani bir bakın arkadaşlar ya. Yani hepsi elinizin altında, bakın, kamudaki avukat arkadaşların skalalarına bakın. Hepsi devlet memuru. Yani bu, BOTAŞ’ta çalışıyor diye… Yani BOTAŞ kamu adına görev yapmıyor mu? Veya Kamu İhale Kurumu veya elektrik işleri kurumunda, yani kamu adına görev yapan, “bağımsız” dediğiniz kurumlardaki avukatlara bir bakın. Bu arkadaşlarımıza yazık değil mi, hazine avukatlarımıza, kamunun diğer avukatlarına, Maliye Bakanlığındaki, Karayollarındaki, Bayındırlık Bakanlığındaki, Orman Bakanlığındaki hukuk müşavirlerine yazık değil mi arkadaşlar? En az 4 katı kadar fazla para alan var, bakın arkadaşlar ya.

Kamu avukatları kamu adına görevlerini yapıyorlar, kamunun hakkını savunuyorlar ama maalesef kamuda özellikle bu hukuk müşavirleri konusu yıllardır böyle gelmiş, hâlâ böyle gidiyor. Ben üzülüyorum bu arkadaşlarıma, özellikle hazine avukatlarıma, Maliye Bakanlığı avukatlarıma, Karayolları avukatlarıma. Yani kamunun bazı kurumlarındaki avukat arkadaşlarım çok değerli hizmet vermelerine rağmen ve çok yoğun hizmet yani kamu hakkını daha çok yoğun korumalarına rağmen kamudaki avukat arkadaşlarımın hakkının yendiğine inanıyorum.

Bağımsız kurumlardaki avukat arkadaşlarım bu arkadaşlarım kadar çalışmıyor. Tamam, onlar da kurumlarının hakkını koruyorlar ama hiç değilse birazcık olsa -ben “O arkadaşlarım niye fazla para alıyor?” demiyorum- emeklerinin hakkını alıyorlar ama diğer avukatların, onların hakkını vermiyoruz arkadaşlar. Özellikle kamu avukatlarımın yani hazine avukatlarımın bu konuda hakkının yendiğine inanıyorum.

Ben bir kez daha kamudaki tüm avukatların gözden geçirilip, diğer kurumlardaki avukatların, hep birlikte, hangi ücreti aldığının gözden geçirilip bu arkadaşlarımın haklarının teslim edilmesini istiyorum. Bir verimlilik esası vardır. Bazı avukatlarımız çok önemli davalar kazanmasına rağmen hiç çalışmayan -bunu da söylüyorum, çalışan kim varsa, emek veren kim varsa ben saygı duyuyorum- üretmeyen bir arkadaşım çalışan arkadaşıma göre eğer fazla bir para alıyorsa, ben, vicdanıma bunu sığdıramıyorum arkadaşlar ve onun için, kamu avukatları konusunda, özellikle hazine avukatları konusunda bir kez daha dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabii o kadar çok şey var ki, yine bu bölümde, ama hangi birini söyleyeyim. Tabii bir de burada yine bir özel idareler konusu var - biraz önceki maddelerde geçti belediyeler- özel idarelerle ilgili bir bölüm var.

Değerli arkadaşlarım, burada da adalet yoktur, yine söylüyorum. Özel idareler konusunda kesinlikle Türkiye’de bir adalet sisteminden bahsetmek mümkün değildir. Yani özel idareler, genellikle köylere yönelik hizmetleri yapan, özellikle il özel idareleri ve köylere yönelik hizmet yapan, ağırlıklı KÖYDES projeleriyle ilgilenen kurumlar oluyor ama bazı illerimizin, örneğin bir Sivas’ın 1.200 köyü, bir Balıkesir’in 900 küsur köyü olmasına rağmen, bir Malatya’nın 600 küsur  köyü olmasına rağmen, bazı illerimizde 1 tane köy kalmadı. Hem büyükşehirden para alıyorlar… Artık büyükşehir konusunu söylemek istemiyorum, adaletsizlik, haksızlık… Yani, bunu artık, hakikaten sekiz yıldır söylüyorum anlatamıyorum her nedense. 1 tane köyü yoktur, il ismi vermek istemiyorum, nüfus başına olduğu için hem özel idare payını alıyor hem de büyükşehirden dolayı alıyor. Hâlbuki o köy diye bir şey yok ortada. Yani Türkiye’de özel idare paylarında ve büyükşehir paylarında büyük bir haksızlık vardır. Yine söylüyorum bunu, elli kere söyleyeceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -  Sayın Aslanoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Malatya’yı da büyükşehir yapalım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) -  Nerede? Kocaeli… Bak, şimdi siz şey yaptınız. Şimdi, hem Beyefendi tıkır tıkır, 1 tane köyü kalmamış, hem tıkır tıkır tıkır özel idare payından alıyor, tıkır tıkır da…

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Darısı başınıza Sayın Vekilim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Başıma, tamam, ben kıskanmıyorum ama hakkımı verin diyorum. Hakkımı verin. Urfa’nın hakkını verin, Urfa büyümeden… Bazı illeri büyüttünüz, 30 kilometre büyüttünüz, 35 kilometre büyüttünüz. Geçen burada örnek verdim: Akyazı’yı Adapazarı Büyükşehre aldınız, kaç kilometre? 35 kilometre.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Sırasıyla yapıyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ha, sırasıyla. Beyefendi, sekiz senede sıra gelmedi mi?

Şanlıurfa’nın sadece merkez nüfusu 600 bin arkadaşlar. Şanlıurfa yılda 80 bin lira para alıyor ama -isim vermeyeyim- 350 bin nüfuslu bir büyükşehir belediyesi yılda 160 bin lira para alıyor. Bu, bir haksızlıktır. Aynı şey özel idareler için geçerli.

Ben, bir kez daha hepinizin dikkatlerine sunuyorum. Nerede haksızlık varsa karşı çıkalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, bitiyorum.

Kimin hakkı yeniyorsa ona sahip çıkmak da benim için bir erdemliliktir ama lütfedip siz de… Siz kendiniz alıyorsunuz diye sevinmeyin, hakkı yenenin hakkını vermek de bir erdemliliktir.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

“Sayın Başkan, sayın milletvekilleri” diyeceğim ama karşımda milletvekilleri yok. (AK PARTİ sıralarından “Biz neyiz?” sesleri) “Sayın vatandaşlarım” desem “Meydan nutku mu çekiyorsunuz?” diyeceksiniz. Sayın TRT 3 seyircileri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın üçüncü bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüş ve değerlendirmelerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Bu üçüncü bölümde, altı geçici madde dâhil yirmi madde var, yirmi maddede tam on üç kanun maddesinde değişiklik yapıyoruz. Peki, bu durumda, bu tasarının bu bölümünün geneli üzerinde nasıl konuşulur? Geneli yok ki, tamamı özelinden ibaret, her şey özel.

Şimdi, nasıl bu hâle geldi bu kanun? Bu kanun, evvela, Maliye Bakanlığında hazırlanması safhasında, torba kanun mülahazasıyla içine ne varsa tıkıştırıldı, getirildi, Komisyonda on beş-yirmi madde daha bindirildi. Bunun üzerine, Başkanlık Divanı ayıldı “Bu yaptığınız iş yanlış, bu kanun olduğu gibi Anaya Mahkemesinden dönerse hâlimiz harap olur. Bunun bir çaresini bulun.” dedi. Alelacele, yel yeperek yelken kürek Komisyonu topladınız, oraya tıkıştırdığınız maddeleri evvela ayıklayıp teklif hâline getirdiniz. Sonra, tekliflerle tasarıyı birleştirip kanunu tekrar aynen buraya getirdiniz. Ve bundan, Hükûmet kanadının, grup başkan vekillerinin ve efendim, Komisyondaki arkadaşların hiç de yüzleri kızarmadı. Bu, kanuna karşı hile değil mi? Artık, hile hurda, Adalet ve Kalkınma Partisinin karakteri hâline dönüştü.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ayıp, ayıp, ayıp! Çok ayıp, çok ayıp! Yapmayın ya! Ne biçim laf bu ya!

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Kanuna karşı hile değil mi Nurettin Bey Kardeşim ya! Değil mi ya!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yakışıyor mu size yani? Kendinize yakıştırıyorsanız ben bir şey demiyorum.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Kanuna karşı hile değil mi yaptığınız?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yapmayın Allah aşkına yani bu saatte.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Yapmayayım da yaptırtıyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ayıp ya ama çok ayıp, böyle bir şey olmaz!

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kendinize yakışan şeyleri söyleyin o zaman.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Yani bunun nedir tabiri? İçinizde bir sürü avukat var. Hadi buna bir tabir bulsunlar. Doğru mu yapılan?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Böyle bir şey olmaz ya! Böyle bir tavır olmaz ya! Biraz seviyeli olacaksın!

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – İyi, kalkar cevap verirsiniz.

Şimdi, efendim, ne yapıyoruz? Bu kanunu yapıyoruz. Bakın, ben size bir şey söyleyeyim, bir başka misal vereceğim: Bundan bir hafta önce burada Karayollarıyla ilgili bir kanun çıkarmadık mı? Bu kanunda dolmuşların kapasitelerine ilişkin bir ceza hükmü koymadık mı? Bu kanun daha Resmî Gazete’den neşredileli, daha mürekkebi kurumadan, dün alelacele, yel yeperek yelken kürek Plan ve Bütçe Komisyonunu toplamadınız mı? Oradaki ceza hükmünü değiştirtmediniz mi? Bunu niçin yaptınız, biraz sonra söyleyeceğim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gözden kaçtı, düzeltiliyor. Bu kadar basit.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Bunu niçin yaptığınızı biraz sonra… Bunları niçin yapıyoruz? Diyoruz ki: Anayasa Mahkemesinden on madde döndü. Kanunda boşluk oldu. Bunu telafi etmek için bu düzenlemeyi yapmamız gerekir. Tamam, amenna ve saddakna, getirdiniz, bu düzenlemeyi yapıyorsunuz ama ben size söyleyeyim: Bu kanunun pek çok maddesi tekrar Anayasa Mahkemesinden dönecek ve siz “Hukuk önümüzü kesiyor.” diye tekrar şikâyet edeceksiniz. Yani “Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.” “Yap kanun, boz kanun.” “Yap kanun, boz kanun.” Böyle kanun yaparak, bozarak ve bir hafta önce burada parmak kaldırarak kanunlaştırdığınız bir kanunu hemen bir hafta sonra değiştirerek “Biz doğru iş yapıyoruz. Biz haklı iş yapıyoruz. Biz bu memleketi iyi idare ediyoruz.” diyebilir miyiz Allah için yani? Şu kadar, bir elinizi vicdanınıza koyun, düşünün yani. Bunun neresi doğru? Ondan sonra “Yapma Ertuğrul Bey! Haksızlık ediyorsun!” Tamam, haksızlık ediyorsak bunun hesabı bir şekilde görülür.

Şimdi, bakın arkadaşlar “Bu kanunda bazı şeyleri düzeltiyoruz.” diyorsunuz, düzeltirken yeniden sakatlıyorsunuz. Mesela, Gelirler Genel Müdürlüğünde bir uzmanlar sorunu var. Bir kanun yapmışsınız, bu kanunu uygulamışsınız, baltayı taşa vurmuşsunuz, bir yığın Maliye memuru durumdan şikâyetçi olmuş, ondan sonra bunu düzeltelim diye… “Nasıl düzeltiriz?” demişsiniz. “Kapıları ardına kadar açarak, her önünüze gelene gelir uzmanı unvanı vererek bu sorunu çözersiniz.” demişsiniz. Ha, bir bakıyorsunuz, çözüldü gibi görünüyor ama çözülmüyor.

Değerli Bakanım, çok sevgili, değerli bürokrat arkadaşlarım, şu muhalefet kulisinde, iktidar kulisinde onlarca Maliye memuru, ellerinde birer önerge, değişiklik metniyle “Bizim hakkımız yeniyor, bize haksızlık ediliyor.” diye, durumlarını iyileştirmek veyahut da haklarını korumak için mücadele veriyorlar. Yani, yapılan bu düzenleme sorunu çözmüyor. Bu düzenleme, beraberinde yeni sorunlar getiriyor. Bir sorunu çözelim derken, bir başka soruna davetiye çıkarıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, Maliye Bakanlığı huzursuz, insanlar hâllerinden memnun değil. Biraz önce burada konuşan arkadaşımız, uzun uzun Maliye memurlarının belli kesimlerinin tazallümü hâlinden bahsetti. Şimdi, Maliye memurları artık birbirlerine düşmüşler, bir yarış hâlindeler, “O benim bir adım önümde, koşup ben onun önüne geçeceğim. Bu benim bir adım önümde, koşup önüne geçeceğim.” Şimdi, ne yapıyorsunuz bu düzenlemeyle? Maliye Bakanlığında gelir uzmanı unvanını, gelir uzmanı konumunu, gelir uzmanı statüsünü, siz de biliyorsunuz, bunu hak etmeyen - kimseyi küçümsemek istemiyorum, kimseye haksızlık etmek istemiyorum ama- bazı memurlara bazı statüler tanıyorsunuz ve Gelir İdaresinde ne iş yaptığı belli olmayan bir kimseye, Maliye Bakanlığının kilit personelinden fazla maaş veriyorsunuz. Bu “gelir uzmanı” dediğimiz arkadaşlara, defterdarlardan, gelir müdürlerinden, muhasebe müdürlerinden fazla para vereceksiniz bununla. Ondan sonra, o memurdan sağlıklı hizmet beklenir mi? O memurdan doğru hizmet beklenir mi? O memur size içtenlikle hizmet eder mi? Etmez. Dolayısıyla, Türk bürokrasisinde, bizler, uzun yıllar çok mütevazı maaşlarla çalıştık ama huzurlu çalıştık. İstediğiniz kadar para verin insanlara, eğer onlara huzur veremezseniz; istediğiniz kadar imkân verin insanlara, eğer o imkânları adil dağıtamazsanız; o memurdan gerekli performansı alamazsınız, memur mutsuz gelir, mutsuz gider, mutsuz gelir, mutsuz gider, dolayısıyla, iyi performans veremez.

Değerli arkadaşlar, dün de burada, taş atan çocuklar meselesinde bir kanun çıkardınız. Aslında, taş atan çocuklara, tamam, bir iyilik yapıyor şeyiyle -bu konuda uzman bir arkadaşımız dün kürsüde defalarca dile getirdi- siz, İmralı’daki bebek katiline böyle bir ikram sofrası sundunuz. Bütün bunları niye yapıyorsunuz? Bu 70’e yakın maddeyi, bugün, Anayasa’ya göre tatilde olması gereken bu Meclisten çıkarmaya niye çalışıyorsunuz? Niye bir hafta önce yaptığınız bir kanunu, dün Plan ve Bütçe Komisyonunda değiştirmeye kalktınız? Niye dün Taş Atan Çocuklar Kanunu’nu buradan çıkardınız? Hepsinin amacı gayet açık ve net: Siz, 12 Eylül referandumuna oynuyorsunuz. 12 Eylül referandumundan mümkün olduğu kadar çok oy alabilmek için, onun bunun ağzına birer parmak bal çalıyorsunuz. Bunun böyle olmadığını iddia edecek birisi var mı içimizde? Buraya haziran ayı sonu itibarıyla, temmuz ayı itibarıyla getirdiğiniz her kanun tasarısının, her kanun teklifinin hedeflediği bir tarih vardı: 12 Eylül ve referandum. 12 Eylül referandumunda mümkün olduğu kadar çok oy almak ama bunun için devlet teşkilatını harap etmeye, devletin hukuki düzenini bozmaya, devletin temel kolonlarına dinamit koymaya hakkımız yok. Çıkarsınız, eğer haklıysanız, eğer doğruysanız tezinizi halka anlatırsınız ama arkadan dolanarak, onun bunun ağzına birer parmak bal çalarak mümkün olduğu kadar oy toplamaya çalışma yöntemi çalışmaz, amaca hizmet etmez. Ne olur 12 Eylülde? 12 Eylülde bakın ben size ne olacağını söyleyeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylülde bu millet “Yalana dolana hayır” diyecek, “İşsizliğe, aşsızlığa hayır.” diyecek, “Bölücüye ve bölücülere hayır” diyecek, “Haksız servete, güçsüz devlete hayır” diyecek, “Güce tapanlara, yanlış yapanlara hayır” diyecek, “Yabancı  dayatmalara, iki yüzlü ayartmalara hayır” diyecek, “Siperde dizüstü çökenlere; hesabı için el etek öpenlere hayır” diyecek, “Çıkarı için işini bilenlere, milleti dilim dilim bölenlere hayır” diyecek,  Gereksiz can kayıplarına, çirkin Habur ayıplarına hayır” diyecek, “Deveyi havuduyla yutanlara; Mehmet’i eşkıyayla bir tutanlara hayır” diyecek. 12 Eylülde bu millet ikinci 12 Eylül darbesine hayır diyecek.

Saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahsı adına Tokat Milletvekili Osman Demir.

OSMAN DEMİR (Tokat) – Feragat ediyoruz konuşmamızdan Sayın Başkan.

BAŞKAN - Konuşmuyorsunuz, peki.

Başka bir söz talebi? Yok.

Evet, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Taner, buyurun efendim.

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakan, geçen görüşmelerde sorularıma cevap verirken Maliye Bakanlığı personelinin kendi personeline ücret artışı yapmasının diğer çalışan memurların taleplerini doğuracağını söylemiştiniz. Şimdi soruyorum: 5984 sayılı Yasa ile ilköğretim müfettişlerine, 6001 sayılı Yasa ile Karayolları personeline, 6002 sayılı Yasa ile Diyanet İşleri personelinin özlük haklarına yönelik ücret artışı yapılmadı mı?

İki, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı mensuplarının özlük hakları ile ilgili düzenlemeler yapılmamış mıdır?

Üç, 2002 yılından bu yana yani 58, 59, 60’ıncı hükûmetler döneminde Maliye Bakanlığı personelinin özlük haklarını iyileştiren bir düzenleme yapılmış mıdır?

Dört, sadece Vergi Usul Kanunu’nun ek 13’üncü maddesi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Tankut…

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, özellikle nüfusu 2 binin altında bulunan birçok belediyemizde, belediyenin taşınır ya da taşınmaz mallarına haciz konmuş durumdadır. Bu belediyelerde başkanlık yapan belediye başkanları maaş alamadıkları gibi, çalıştırdıkları personelin de maaşlarını ödeyemez durumdadırlar. Bunların probleminin çözümü konusunda bu torba yasaya bir önergeyle ekleme yapılabilir mi? Bu konudaki düşüncenizi öğrenebilir miyim?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Kart…

ATİLLA KART (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, çipli pasaport olayının, çipli pasaport ihalesinin Emniyet tarafından yapılan ihalesinin başarıyla sonuçlanmadığı, bu ihalenin, sözleşmenin feshedildiği, fesihten sonra da çipli pasaport çalışmalarının Emniyetin Gölbaşı’ndaki kampüsünde, o tesislerde sürdürüldüğü bilinmektedir. Bu konuda da kamuoyuna ve tarafımıza bilgiler yansımıştır. Hâl böyle olmasına rağmen Hazine tarafımıza cevaben yazdığı 7/7/2010 tarihli cevabi yazıda çipli pasaport işinin ihale edilen firma tarafından başarıyla yerine getirildiğini ve işin teslim edildiğini bildirmiştir. Bunun açıklaması nedir? Bunun bir izahı var mıdır?

BAŞKAN – Sayın Akcan…

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:

Sayın Bakanım, değişik vesilelerle Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna kanun tasarıları geldi. Son 23’üncü Parlamento Döneminde değişik zamanlarda bu tasarıları ele alırken Tarım Bakanlığı çalışanlarından veteriner hekimlerin özlük haklarının layıkı veçhile iyi düzenlenmediği olayı bütçe görüşmelerinde de sizden önceki Sayın Bakan tarafından da ikrar edildi, kabul edildi ama sehven yapıldığı söylendi. Bugüne kadar bu tasarılar sırasında da konu dile getirildiğinde Bakanlığınızın görevlileri ve Sayın Tarım Bakanı “Efendim, ben bu tasarıyı Bakanlar Kurulundan bu içerikle geçirdim. Özlük haklarıyla ilgili bir düzenleme gerekli ama bunu burada katarsak olmaz.” diyerek cevaplandırdı. Veteriner hekimlerin özlük haklarının düzeltilmesi konusunda ne zaman ve nasıl bir çalışma yapacaksınız?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tankut, buyurun efendim.

YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, Maliye Bakanlığının 2010 yılının ilk yarısında yaklaşık 2,4 milyar TL para cezası tahsil ettiği belirtilmektedir. Bu durumda, 2010 yılı bütçesinde 3 milyar 164 milyon TL’lik para cezası toplamayı öngören Bakanlığınız, bu hedefin yüzde 75,6’sını ilk altı ay içerisinde gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Bu oran aynı şekilde devam ederse, yıl sonu hedeflenen para cezası miktarının çok çok üstünde para cezası toplanacağı anlaşılmaktadır. Ceza miktarlarının bütçede öngörülenden çok fazla olması, mükelleflerin ve vatandaşların büyük şikâyetlerine ve birtakım şaibelere de yol açmaktadır ve ceza mekanizmasının caydırıcılıktan ziyade diğer bütçe kalemlerindeki açıkların giderilmesine yönelik olarak çalıştırıldığı kuşkusunu meydana getirmektedir. Bu durum normal midir? Meydana gelen şaibe ve kuşkular nasıl giderilecektir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Başkan, bir dakika daha vardı.

BAŞKAN – Sayın Taner, Sayın Bakana söz hakkını vereyim, eğer arta kalan vakit olursa siz soru sormuştunuz, tekrar size de vereyim.

Sayın Bakanım, buyurun efendim.

RECEP TANER (Aydın) – Yarım kaldı sorum.

BAŞKAN – Efendim, size bir söz hakkı vermiştim, Sayın Bakana bir söz hakkı vereyim, tamamlarsa…

Evet, buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarıma teşekkür ediyorum soruları için.

Sayın Tankut’tan başlayayım. Tabii, bu cezalara ilişkin bütçe rakamları tamamen birer hedef, birer tahmin. Dolayısıyla, yani illa da bu hedefleri tutturalım veya aşalım, bütçeye bir gelir kaydedelim şeklinde hiçbir yaklaşımımız olamaz. Ben şunu çok isterim ki mükellefle hiçbir şekilde bizim bir sıkıntımız olmasın, hiçbir şekilde mahkemelere veya…

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Sizin yok da onların var!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Değerli arkadaşlar, dolayısıyla bizim ceza kanalıyla gelirlerimizi artırma, bütçeye bir gelir imkânı yaratma gibi kesinlikle bir hedefimiz olamaz, ama öyle görünüyor ki belki tahsilatta veya denetimin etkinliğinde belki biraz daha bizim arkadaşlar iyi çalışıyorlar -kendilerine teşekkür ediyorum- yoksa, sizin bahsettiğiniz anlamda bir hedefimiz olamaz.

Tarım, Orman Komisyonundaki hususla ilgili olarak, değerli arkadaşlar, bu özlük haklarıyla ilgili konular sık sık gündeme geliyor. Tabii ki takdir edersiniz ki aslında yapılması gereken -ben bunu hep söylüyorum- kamu personel rejiminin gerçekten köklü bir şekilde, kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi lazım. Benzer işi yapanların hangi departmanda, hangi bakanlıkta çalışıyor olurlarsa olsunlar benzer ücretleri almalarında ben büyük yarar görüyorum. Çünkü, bu şekilde, en azından değişik birimler arasında personel akışını da en azından kısmen minimize etmiş oluruz, kısmen de bu mağduriyet, vesaire gibi hususları da gidermiş oluruz.

Teşkilat kanunları çerçevesinde birtakım özlük haklarının düzenlenmesi, eğer Maliye Bakanlığı ve tabii Bakanlar Kurulundan da geçmişse biz genelde sorun çıkartmıyoruz. Ama sonradan, Mecliste veya komisyonda bu türden düzenlemelere biz elimizden geldiğince engel olmaya çalışıyoruz, müdahale etmeye çalışıyoruz tam bu sebeplerden dolayı.

Değerli arkadaşlar, bu çipli pasaport ihalesiyle ilgili olarak, Sayın Kart’ın sorduğu soruyla ilgili olarak benim fazla bir bilgim yok. Ben “İçişleri Bakanlığımızdan veya Hazineden kimse var mı?” diye sordum, herhâlde yoklar, o konuda bana bir bilgi gelmedi. Ben iletirim, size yazılı bir şekilde cevap versinler.

ATİLLA KART (Konya) – Sizi bilgilendireceğim Sayın Bakan. Önergelerde anlatacağım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Anlıyorum. Benim fazla bir bilgim yok. O nedenle, şey yapamam.

Sayın Işık, yine bu nüfusu 2 binin altında olan belediyelerimizle ilgili sıkıntıları gündeme getirdi. Ben bunların farkındayım ve bana da sık sık yansıyor bu. Dolayısıyla, yine İçişleri Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı ve Hazine bir araya gelip bu gelir paylarında bir düzenleme yapıp belki bu konuda bir adım atılabilir.

Takdir edersiniz ki, nüfusu 2 binin altında olan yerler aslında hizmet üretmede de sıkıntı yaşıyorlar, mali sıkıntı olmasa dahi, bu tür birimlerin bir şehir planlamacısı veya kent planlamacısı; ne bileyim, uzman eleman istihdamı, doğru düzgün bir makine parkına sahip olması olasılığı kısmen düşüktür. O nedenle, biz Hükûmet olarak dedik ki: “Bunları, nüfusu 2 binin altına düşmüş olan belediyeleri kapatalım, bu hizmetleri…”

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Sayın Bakan, parayı dağıtırken…

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Ama doğru bir yaklaşımdı arkadaşlar. Bakın, rasyonel düşüneceksek, aslında doğru bir yaklaşımdı. Ama maalesef…

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Parayı dağıtırken yanlış dağıtıyorsunuz Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Ama maalesef arkadaşlar, biliyorsunuz o nüfusu 2 binin altında olan belediyelerin büyük bir kısmı da AK PARTİ’dendi, yani neredeyse yüzde 59’u yanlış hatırlamıyorsam. Yani bunlar kapatılsa daha iyi hizmet üretilebilir yaklaşımındayız. Ama bugün itibarıyla kapanmadıklarına göre, elimizde bir sıkıntı olduğuna göre, gerçekten belki otururuz, bu konuda gelir paylarındaki paylaşımda bir düzenlemeye gidilip, kısmen bu sıkıntılar giderilmeye çalışılırsa bunların size de yansıması, bana da yansıması sınırlı olur.

Yine maliye personeli ve özlük haklarıyla ilgili birtakım sorular soruldu.

Şimdi, Maliye Bakanlığı, bakıyorum, 2002-2010 döneminde Maliye Bakanlığı personeline kamu görevlilerine yapılan genel artışlar çerçevesinde zam yapılmıştır. Bakanlık personeline yönelik özel bir düzenlemenin yapılmadığı görülüyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ben geçen defa da şunu söyledim: Yani Maliye Bakanlığı Teşkilat Kanunu veya kamu personel rejiminde bir düzenlemeye gidersek, tabii ki, mutlaka Maliye Bakanlığı da bu çerçevede Maliye Bakanlığı personeli de değerlendirilir, durumları iyileştirilir. Ama şunu unutmayalım: 2002’den bu yana kamu personelinin tamamına biz enflasyonun üzerinde, yani bütün dönemlerde enflasyonun üzerinde bir ücret artışı verdik. Keşke ülkenin imkânları daha fazla olsa çok daha fazla bir şekilde biz bu arkadaşlarımızı yaptıkları hizmetlerinden dolayı ödüllendirelim. Ama şunu da unutmayalım, verdiğimiz, yani kaynağı olmayan verdiğimiz ekstra enflasyonun çok ötesindeki tabii ki ücret artışları da bize borçlanma olarak dönüyor. Sürekli olarak piyasalardan, oradan buradan borçlanmak da bu ülke için uzun vadede sürdürülebilir bir yapı değil. Ben dengeli…

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Bu işe iyi çalışmışsınız ama Sayın Bakan!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Değerli arkadaşlar, bakın, bu işi dengeli götürmek lazım. Yani bol keseden dağıtmak kolay. Ama sonradan vatandaşa bu yük olarak dönüyor. Ondan sonra, tabii ki, eğitimde, altyapıda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Onun için bu işi dengeli götürelim. Arkadaşlarımız imkânlar çerçevesinde tabii ki, onlara…

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – 17’nci büyük ekonomiyi etkiler mi bu!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Değerli arkadaşlar, 17’nci büyük ekonomi değil. Bugün Yunanistan’da, İspanya’da, birçok ülkede ücretler ya donduruldu ya da ücretler azaltıldı. Macaristan’da, birçok ülkede bu ücretler dondurulmakla kalmadı, bazı ülkelerde, gerçekten -mesela İngiltere’den söyleyebilirim- birçok memurun işine son veriliyor. Yani, dolayısıyla Türkiye’de, çok şükür, biz bu krizi bu boyutuyla ne memurumuza ne emeklimize ne işçimize yansıtmadık ama bol keseden de dağıtılan dönemlerde sonradan sıkıntılar yaşadığımızı da biliyoruz. Onun için, bizim bu yaklaşımımızın daha dengeli, uzun vadede daha sürdürülebilir bir yaklaşım olduğu kanısındayım.

Hatırladığım kadarıyla bütün sorularınıza cevap verdim.

Sayın Başkan, varsa bir soru daha alabilirim.

BAŞKAN – Evet, soru sormayan arkadaşlarımızdan Sayın Varlı vardı.

Buyurun.

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan bu cezalarla ilgili cevabında belki kendine göre haklıdır ama daha önceki bir kanun görüşmesinde burada İçişleri Bakanına ben trafik cezalarıyla ilgili bir soru yöneltmiştim. İçişleri Bakanı da trafik cezalarını çok önemsediklerini ve bu cezaların bir kısmının Sosyal Yardımlaşma Kurumuna aktarıldığını söylemişti. Şimdi, Maliye Bakanlığında da çok ağır cezalar var, trafikte de çok ağır cezalar var; hatta ceza yazmak için bazen sebep aranıyor! Bu paraların, kesilen ceza miktarının ne kadarı Sosyal Yardımlaşmaya aktarılıyor? Sosyal Yardımlaşmadan yapılan yardım yine vatandaşın kendi sırtından, ceza kesilerek kendi sırtından mı ödettiriliyor?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Buyurunuz Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, trafik cezalarının yüzde 50’si Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’na aktarılıyor, doğrudur ama şunu da söyleyeyim: Ben Maliye Bakanı olarak hiçbir trafik kuralının ihlal edilmemesini tercih ederim ve hiçbir şekilde oradan gelir elde etmemeyi de gönlüm arzu eder. Yani, trafik kuralları ihlal edilmesin, maliyeye de bir tek kuruş gelir gelmesin yani ben bunu samimi olarak söylüyorum. Ama, Türkiye’de bu husus, yani bu cezalar var, bu ihlaller söz konusu. Sadece Türkiye’ye özgü değil, birçok, dışarıda, yabancı ülkede yaşadım, gördüm. Oralarda çok çok daha ağır trafik cezaları, park cezaları söz konusu. Ha, bunun nerede kullanıldığı hususu tabii ki tartışılabilir ama Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’na yüzde 50’sinin gidiyor olması bence doğru bir şeydir, hiç olmazsa o çerçevede doğru yerde kullanılıyordur.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Taner, sorunuzu tamamlayacaksanız süremiz doldu ama “Ek bir kısım kaldı.” demiştiniz.

Buyurun tamamlayın, bitirelim.

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Bakanım, Vergi Usul Kanunu’nun ek 13’üncü maddesinin 4/a bendindeki 200 puanı 300 puana çıkarmakla mağduriyet kısmını ortadan kaldıracağız. Bunu yapmayı düşünür müsünüz?

Bir de gelir uzmanlarına verilen yüzde 25 denetim tazminatı neden aynı işi yapan, aynı denetim görevini yerine getiren vergi dairesi müdürleri ve diğer müdürlere verilmemektedir? Bu, bir ücret adaletsizliği değil midir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taner.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Teşekkür ederim.

Çok kısa bir şekilde, ek ödemelere ilişkin, biliyorsunuz 2008 yılında yani ek denge tazminatı vesaire o çerçevede bir düzenleme yapıldı, ilk adımı attık. O ilk adımın maliyeti -yanlış hatırlamıyorsam- 2,5 milyar lira civarındaydı. Daha sonra, bütçe imkânları elvermediği için sonrasını getiremedik ama şu anda üzerinde çalışılıyor. Önümüzdeki dönemde yine bütçe imkânları çerçevesinde fazla borçlanma ihtiyacını artırmadan bunu sağlayabilecek bir şekilde tabii ki çalışmaları yapıyoruz, bu konuda yardımcı olacağız.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi üçüncü bölümde yer alan maddeler varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

50’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 50 nci  maddesi ile 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanununun 12 nci maddesine eklenen (m) bendinde geçen “Türk Ticaret Kanunu” ibaresinden önce gelmek üzere “29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   Abdülkadir Akcan      Mustafa Kalaycı

            Manisa            Afyonkarahisar         Konya

            Mehmet Şandır          Oktay Vural    Mehmet Günal

            Mersin İzmir   Antalya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Çerçeve 50 nci maddesi tasarı metninden çıkarılarak sonraki madde numaralarının ona göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı

            Malatya           İzmir   Balıkesir

            Orhan Ziya Diren       Halil Ünlütepe            Ahmet Tan

            Tokat  Afyonkarahisar         İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Ahmet Tan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tan.

AHMET TAN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 536 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 50’nci maddesi üzerinde önergemiz dolayısıyla söz aldım. Bu vesileyle, saygılar sunuyorum.

Çalışma Bakanlığının Teşkilat Yasası söz konusu olan. Bakanlık görev ve yetki istiyor. Bu görev ve yetkiyi nasıl kullanacağı konusunda en ufak bir fikrimiz yok.

Torba yasa konusundaki hissiyat ve fikriyat bu kürsüde dile getirildi fakat bu torba yasanın içine atılan bu kanunlarla ilgili en ufak bir yanıt alamadık. Arkadaşımızın söylediği gibi torba olmaktan çıktı, bu artık çok büyük bir çuval hâline geldi. Çünkü otuzdan fazla yasanın altmıştan fazla maddesi bu çuvalın, torbanın içine atılmış durumda. Neyin nasıl çıkacağı, hangi maddenin ileride neye dönüşeceği herhâlde ortaya çıkacak yeni yanlışlıklar, yeni haksızlıklarla görülecek. O zaman, yeni torba yasalar önümüze getirilecek. Bu iktidarın bir uygulaması var. Bu uygulama, dar zamanda, zor zamanda hızlı değişiklikler, çabuk değişiklikler yaparak müzakeresiz kanun çıkartmak yahut da belli kanunların, işte yine aceleyle çıkarılması gereken, tabii Anayasa Mahkemesinin iptali dolayısıyla, maddeleri alelacele yenileriyle değiştirmek.

Şimdi, mükellef hakları, vergi denetiminde koordinasyon, Gelir İdaresi Başkanlığının özerk hâle getirilmesi gibi bahanelerle, vergi denetimi ve Gelir İdaresi Teşkilatı daha da siyasetin emrine sokulmuş olacaktır. Bu, biraz uyku mahmurluğundan, biraz da el çabukluğuyla ortaya çıkacak yeni yasa metniyle önümüze getirilmiş olacaktır. Şimdi Anayasa’ya aykırılıktan iptal edilen bazı maddeler; 3, 4, 5, 6, 8, 16, 18, 22, 37’nci maddeler dışındaki bütün maddeler bu fırsattan istifade ederek torbanın içine tıkıştırıldı.

Daha önceki uygulamaya bakacak olursak tarihî bir günde, “tarihî gün” derken bu tür kanunların çıkması ebcet hesabı gibi akılda kalıcı, tarih bakımından söylemek gerekirse 5/5/2005’te bir başka kanun burada çıkardık, Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat Kanunu’ydu. Bu kanun daha sonra değiştirildi, otuz beş maddelik bu kanunun beş yıl geçmeden tam on maddesi değiştirildi. Şimdi önümüze çıkarılan bu kanunda ne kadar süre sonra kaç tane maddenin değiştirileceği de Allah’ın bileceği iş.

Devlet mevzuatı yap-boz tahtasına dönmüş durumda. Gelenekleri ve kökleri Fatih Sultan Mehmet’e dayanan Defterdarlık kurumu tasfiye edildi. Bu Defterdarlık kurumu tasfiye edilirken de gene el çabukluğuyla önümüze getirilen bir kanunla, defterdarlar, vergi dışı mali işlerle görevli kişiler hâline getirildi. Bundan kim yarar umdu bilemiyoruz tabii. Bu yasa operasyonlarının ne anlama geldiğinin kokusu, belirttiğim gibi, daha ileriki aylarda çıkacaktır.

Bu yasanın içine vergiyle, mükellef haklarıyla asla ilgisi olmayan iş yeri hekimliği gibi sağlıksız maddeler de sokuşturulmuş durumda. Oysa ki ILO’nun sözleşmesi var, 161 sayılı Sözleşme. Bu Sözleşmeye göre her üye ülke bütün işçiler için iş sağlığı hizmetlerini sürekli kılmak, iş ve işveren kuruluşlarına danışmakla yükümlü. Buradan sormak gerekiyor Çalışma Bakanına ama Çalışma Bakanını bulmak mümkün değil tabii, çalışmayla ilgili bir kanun olduğu hâlde! Danışılmış mıdır acaba işçi kuruluşlarına, işveren temsilcilerine? Danışılmadıysa niye danışılmamıştır bunu da bilme imkânı yok.

Bir başka konu, 161 sayılı iş sağlığı hizmetlerine ilişkin bir sözleşme daha var ki bu sözleşmeler yasa hükmündedir. 10’uncu maddesi iş sağlığı hizmetlerini sunan personelin görevlerinin yerine getirilmesinde işçiler ve işverene karşı bağımsız olmaları gerekiyor. Oysaki bu bağımsızlık ortadan kaldırılmaktadır. Bu bağımsızlık nasıl sağlanacaktır? Bu tür mekanizmaları göz ardı eden bir kanunda bu da cevapsızdır.

Günde ortalama 3 kişinin ne yazık ki iş kazalarıyla öldüğü ve en az beş işçinin de sürekli iş göremez hâle geldiği ülkemizde, iş yeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı gibi hayati bir konunun böyle aceleye getirilmesi ve bu hizmetlerin güvencesizleştirilmesinden, taşeronlaştırılmasından ne fayda umuyoruz? Bu umduğumuz fayda, maalesef işçilerin, emekçilerin canlarıyla ödenecek bir manzara sergileyecektir.

Sözlerimi noktalarken, iki gün önce, övünçle bahsettiğimiz sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili bir bildiri yayınlandı. Bu bildiride....

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız Sayın Tan.

AHMET TAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Eğitim dâhil olmak üzere işçi sağlığı ve iş güvenliğinin pazar hâline getirildiği bu kanun vesilesiyle yayınlandı bu bildiri. Maden ocaklarında ve tersanelerde ne yazık ki “güzel ölümlerin” -ne yazık ki yine bu ifadeyi kullanmak zorundayız, bu tabir Çalışma Bakanına aittir- önleyecek midir, önleyemeyecek midir? Bunu herhâlde önümüzdeki bir hafta, iki hafta gösterecektir.

Bu sivil toplum kuruluşlarının bildirisinde diyor ki: “İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanı tümüyle piyasaya açılmakta, bu alandaki taşeron firmalara kâr alanı yaratılmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının çok öne çıktığı şu demokratikleşme günlerinde -referandum dolayısıyla herhâlde çok vurgu yapılıyor- çok sayıda, yüzlerce örgütü temsil eden, sivil toplum örgütünü temsil eden Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, KESK, Türkiye Mühendis Mimar Odaları Birliği ve Türk Tabipler Odaları Birliğinin yayınladığı bildirgedir bu, “Torba yasa geri çekilsin.” diyor. Tabii ne geri çekilecek ne de bu torbadan vazgeçilecektir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tan, son cümlelerinizi alayım lütfen.

AHMET TAN (Devamla) – Bu torba, işçinin, emekçinin başına geçen korkarız ki bir torba olmasın! Bu vesileyle tekrar saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 50 nci maddesi ile 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanununun 12 nci maddesine eklenen (m) bendinde geçen “Türk Ticaret Kanunu” ibaresinden önce gelmek üzere “29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akçan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 50’nci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.

Aslında burada ifade etmek istediğim şeyler… Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülen kanuna 48, 49 ve 50’nci maddelerin değişiklik hâlinde eklenmesini görüyoruz bu tasarıda. Özellikle tasarıdaki ifade ettiğim bu maddelerle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teşkilatı Yasası’na ek yapılarak işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki bazı önemli konuların, yetkilerin ve görevlerin İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün görevleri arasına eklenmesi hedeflenmektedir.

Bütün bu kanun değişikliklerinin ortak noktası, işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinde görev yapacak olan iş yeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı yetkisinin kazanılması, bu yetkinin kazanılabilmesi için gerekli eğitimi verecek kuruluşların saptanması ve anılan mesleklerin hizmet sunum yöntemlerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenmesine yöneliktir.

Öncelikle ifade etmek gerekirse, iş kazası ve meslek hastalıklarına ilişkin sayısal veriler göstermektedir ki personel ve altyapı eksikliğinin de etkisiyle anılan Bakanlık ilgili yasayla kendisine verilen görevleri bile yerine getirememektedir maalesef.

Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politikası Belgesi’ndeki bir raporda “Bir ülkede meslek hastalıklarının görülme sıklığı çalışan nüfusun yüzde 4’ü ile 12’si arasında değişmektedir; buna göre Türkiye'de 30 bin ile 100 bin arasında meslek hastalığı beklenmelidir ancak Sosyal Güvenlik Kurumunun istatistiklerine göre, mesela 2007 yılında 1.208 meslek hastalığı vakası tespit edilebilmiştir.” saptaması yapılarak belirlenemeyen, dolayısıyla uygun tedavisi yapılarak sahip olduğu özlük hakları kendisine verilemeyen on binlerce işçinin varlığı bu raporla itiraf edilmektedir.

Öte yandan yine kayıt dışı istihdam ve eksik verilerle oluşturulmuş SGK istatistiklerine göre 2007 yılında toplam 80.602 iş kazası ve 1.208 meslek hastalığı sonucu 1.044 kişi yaşamını yitirmiş, 1.956 kişi ise sakat kalmıştır. Ülkemizde günde ortalama 3 işçi yaşamını yitirmekte, 5 işçi sürekli iş göremez duruma gelmektedir.

Bütün bu tablonun değiştirilebilmesi için, işçi sağlığının korunup iş güvenliğinin sağlanması için bu alanda gerekli önlemlerin alınması, bu kapsamda nitelikli iş yeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı hizmetlerinin iş yerlerinde bulunmasının sağlanması gerekmektedir. Oysa bugün, söz konusu kurumsal yapıların zayıflatılması ve bu hizmetlerin kâğıt üzerinde bırakılmasına yönelik bir girişimle karşı karşıyayız. Yükseköğretim alanında hiçbir yetkisi bulunmayan ve örgütlenmesinde de buna uygun olarak herhangi bir kadrosu mevcut olmayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, görüşülmekte olan torba yasa ile hekimlerin iş yeri hekimi olabilmesi ya da mühendislerin iş güvenliği uzmanı olabilmesi için almaları gereken eğitimi belirleyen, bu eğitimleri verecek kuruluşları yetkilendiren ve eğitimler sonunda sınavlar yaparak ya da yaptırarak hekim ve mühendisleri iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı olarak çalışabilmesi için belgelendiren kurum hâline gelmektedir. Daha önce yapılan yasa ve yönetmelik düzenlemeleriyle istediği sonucu elde edemeyen ve bu alanda yetkisi bulunmadığı yargı kararlarıyla tespit edilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu kez torba yasa ile söz konusu yetkileri kazanmaya çalışmaktadır.

Bu noktada anılan Bakanlığın hukuka aykırı düzenlemelerine güvenerek işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimi ve taşeronluk hizmetlerinde faaliyet göstermek üzere kurulan şirketlerin, mağduriyet belirterek yasal düzenleme talep etmeleri hiçbir biçimde kabul edilmez olmalıdır. Bu alanda yapılacak bütün bu düzenlemelerin insan yaşam ve sağlığıyla doğrudan bağı dikkate alınarak yaşam ve sağlık hakkını geliştirecek şekilde düzenlenmesi zorunludur. Aksine düzenlemeler Anayasa’nın yaşam hakkını koruyan 17’nci maddesi başta olmak üzere, temel hakları düzenleyen birçok hükmüne aykırı olacaktır. 49’uncu maddede verdiğimiz önergede de ifade ettiğim gibi, tasarıda yer alan düzenlemeye göre “İşyeri hekimlerinin bu görevlerini yapmaları sırasında diğer kanunların kısıtlayıcı hükümleri uygulanamaz.” denilmekte, aslında 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Yasası’nın 5’inci maddesi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

 BAŞKAN -  Sayın Akcan, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) -  Teşekkür ederim Sayın Başkan.

…“İşyeri tabipleri, çalıştıkları yerlerin sağlık hizmetlerinin, başka bir yerde ikinci bir görev yapmalarına elverişli bulunduğu tabip odaları idare heyetince kabul edilmedikçe, her ne suretle olursa olsun diğer bir kurum ve işyerinin tabipliğini alamazlar.” hükmünü devre dışı bırakmaya yöneliktir. İş yeri hekimliğinin ülkemizde gelişip kurumsal kimlik edinmesi de ve iş yaşamında etkin bir konuma yükselerek işçi sağlığının korunmasında önemli bir yer tutmasında çok önemli yere olan Türk Tabipleri Birliğinin sürecin dışında tutulmaya çalışılması dikkat çekicidir.

Bu düzenlemelerin amacı işçi sağlığı ve güvenliği alanını tümüyle piyasaya açmak, bu alanda taşeron firmalara rant ve kâr alanı sağlamaktır dersek abartmış olmayız.

Bütün bu düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

51 inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 51’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Hüseyin Ünsal            Şevket Köse

            İzmir   Amasya           Adıyaman

Madde 51- 4/2/1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun ek 37 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve maddenin son fıkrasında yer alan "telekomünikasyon" ibareleri "elektronik haberleşme" şeklinde değiştirilmiştir.

"Kurum tarafından sayısı sınırlandırılarak, ulusal çapta, kamuya açık mobil elektronik haberleşme hizmeti sunmak üzere;

a)  Yetkilendirilen işletmeciler aylık brüt satışlarının yüzde 10'unu,

b)  Yetkilendirilen işletmecilerin şebekeleri üzerinden elektronik haberleşme hizmeti sunan diğer işletmeciler brüt satışlarından, hizmet sunmak için şebeke kullanımı karşılığında söz konusu işletmecilere ödedikleri ya da borçlandıkları tutar düşüldükten sonra kalan tutarın yüzde 10'unu,

Hazine payı olarak öderler."

"Hazine payının hesabında süresinde ödenmeyen bedeller için tahakkuk ettirilen gecikme faizi ile vasıtalı vergiler, harç ve resim gibi malî yükümlülükler ile raporlama amacıyla muhasebeleştirilen tahakkuk tutarları dikkate alınmaz."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 51 inci maddesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Yılmaz Tankut

            Antalya           Afyonkarahisar         Adana

            Mehmet Şandır          Oktay Vural

            Mersin İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Tankut, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, devletin içeride ve dışarıdaki faaliyetlerini sürdürebilmesi, güvenlik, sosyal ve ekonomik alanda hizmetlerinin devamı, kısaca, devletin, devlet olarak varlığını devam ettirebilmesi için elbette ki gelirinin olması şarttır, bu da ancak devletin vatandaşlarından adil bir şekilde toplayacağı vergilerle mümkün olacaktır. Eğer, devlet olarak, topladığınız veya toplayacağınız vergilerde düzenli, adil ve eşit bir şekilde vatandaşlarınıza yaklaşmaz iseniz, kati surette, arzu edeceğiniz gelirlere ulaşmanız da söz konusu olmayacaktır. Bu yüzden, devletin vergi toplamada şeffaf, samimi, adil ve güven sağlayıcı bir şekilde hareket etmesi elzemdir. Ancak daha önce şunu ifade etmek gerekmektedir ki: Verginin hasıl olması için öncelikle üretim yapılması ve her alanda üretimin fazlalaşması şarttır. Ancak, bugün, üretmeden tüketen, tüketerek borçlanan ve borçlarını da ne var ne yok satarak ödemeye çalışan bir ekonomik anlayışla elbette ki bu düzenlemelerin ve bu gelirlerin elde edilmesi de söz konusu değildir. Üretmeden kazanmak, kazanmadan vergi vermek de elbette mümkün değildir ve almadan vermek de ancak Allah’a mahsustur. Dolayısıyla gerçek ya da tüzel vergi mükelleflerinin kazanmadan devlete vergi ödemesini beklemek de doğru bir anlayış ve yaklaşım da değildir.

Bugün ülkemizdeki sisteme baktığınızda, özellikle de son yıllardaki uygulamalara baktığınızda, devlet, kazananın yanında kazanmayandan da vergi alma yoluna gitmektedir. Yine, son yıllarda pek çok sanayicinin, ticaret erbabının, küçük ya da orta büyüklükteki işletmelerin ve küçük esnafın bu yöndeki yakınmalarına ve çok önemli ölçüde sıkıntılarına tanık olmaktayız. Kazanıp kazanmadığına bakmadan, vergi memurlarının kapısına dayanıp gelir matrahını artırmasını istediği, vergi daireleri tarafından telefonla aranarak “Vergini şu kadar artıracaksın. Yoksa…” diyerek tehdit edilen mükelleflerin sayısı ne yazık ki her geçen gün fazlalaşmaktadır.

Bugün, ne yazık ki, AKP İktidarı, kendi politikalarına uymayan, AKP’yi en ufak bir şekilde eleştiren ve muhalefet gibi gözüken ticarethane sahibi ve vergi mükellefi olanları vergi cezası ve incelemesiyle tehdit etmektedir ve âdeta mahalle temsilcisi gibi kullandığı birtakım vergi denetmen ve memurlarını bu vatandaşlarımızın üzerine acımasızca göndermektedir. Bugün, maalesef, AKP’nin yürütme adına siyaseten ortaya koyduğu ceberut anlayışın vergi toplamada da hâkim bir unsur hâline geldiğini görmekteyiz.

Sayın milletvekilleri, az önce de ifade ettiğim gibi, vergi konusu üretimle ve kazançla ilintilidir dolayısıyla üretimin önündeki engelleri kaldırmadan, mükellefin kâr mı ziyan mı ettiğine bakmadan zorba bir anlayışla vergi toplamak ancak ilkel ve dikta rejimlerde görülür ki bunun bir sosyal  hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devletinde kabul edilmesi elbette ki mümkün değildir. Bu nedenle, Hükûmeti bu konuda ikaz ediyor, ilkel ve ceberut uygulamalarına son vermeye davet ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuda çok önemli bir husus da dar gelirlinin, ücretli kesimin üzerindeki vergi yüküdür. Bugün, milyonlarca asgari ücretli açlık sınırı altında yaşamaya mahkûmdur. Yine milyonlarca çalışanımız, işçi ve memurlarımız açlık ve yoksulluk sınırı arasında hayat mücadelesi vermektedir. Dolayısıyla, emekliler de unutulmadan, bu en büyük sosyal dilimin refah seviyesinin artırılması, başta Hükûmet olmak üzere, bu yüce Meclisin öncelikleri arasında olmalıdır. Bir simit, bir çay parası bile etmeyen komik zamlarla avutulmaya çalışılan, ekonomik olarak en zayıf olan bu sosyal katmanın refah seviyesinin artırılmasına vergi yükünün azaltılmasıyla başlanabilir.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde, buradan, bu kürsüden yapmış olduğum bir konuşmada Türkiye'nin en önemli ve büyük kentlerinden birisi olan güneyimizin incisi, güzel Adana’mızın yaşadığı sıkıntı ve uğradığı haksızlıkları dile getirip Hükûmetin dikkatini çekmeye çalışmıştım. Özellikle de yedi ile yedi devlet üniversitesinin kurulmasıyla ilgili olarak, 2 milyonluk nüfusuyla çok önemli bir tarım ve sanayi merkezi olan Adana’nın AKP İktidarı tarafından dikkate alınmamasının büyük bir haksızlık olduğunun da altını çizmiştim. Bugün, yüzde 26’lık işsizlik oranıyla ülkemizin en büyük işsizler ordusuna sahip olan Adana’nın hem ikinci bir devlet üniversitesini hem de diğer özel teşvik ve primleri en fazla hak eden bir kentimiz olduğunu da çeşitli vesilelerle bu kürsüden ben ve diğer Milliyetçi Hareket Partisine mensup milletvekili arkadaşlarımız ifade ettiler ancak, ne yazık ki bizim bütün bu ikaz ve hatırlatmalarımız Hükûmet tarafından duyulmadı ve dikkate alınmadı.

Değerli arkadaşlar, biz, ülkemizin hiçbir vilayetine veya bölgesine yeni bir üniversite açılmasına veya yatırımlar yapılmasına elbette ki karşı değiliz ve bunlardan da Milliyetçi Hareket Partisi olarak büyük memnuniyet duyarız ancak seçim bölgem olan Adana’nın AKP İktidarı tarafından âdeta bir üvey evlat muamelesine tabi tutulmasına da elbette ki kayıtsız kalamayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tankut.

YILMAZ TANKUT (Devamla) – İşte bu yüzden, gelir vergisiyle ilgili bu torba yasa görüşülürken, ülkenin gelir ve bütçesini sevk ve idare eden Sayın Maliye Bakanı da hazır buradayken, Adana’mızın yaşadığı sıkıntı ve uğradığı haksızlıklara karşı daha duyarlı ve ilgili olmaları konusunda kendilerine bir kez daha hatırlatmalarda bulunuyor, sözlerimi tamamlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 51’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

Madde 51- 4/2/1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun ek 37 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve maddenin son fıkrasında yer alan "telekomünikasyon" ibareleri "elektronik haberleşme" şeklinde değiştirilmiştir.

"Kurum tarafından sayısı sınırlandırılarak, ulusal çapta, kamuya açık mobil elektronik haberleşme hizmeti sunmak üzere;

a) Yetkilendirilen işletmeciler aylık brüt satışlarının yüzde 10'unu,

b) Yetkilendirilen işletmecilerin şebekeleri üzerinden elektronik haberleşme hizmeti sunan diğer işletmeciler brüt satışlarından, hizmet sunmak için şebeke kullanımı karşılığında söz konusu işletmecilere ödedikleri ya da borçlandıkları tutar düşüldükten sonra kalan tutarın yüzde 10'unu,

Hazine payı olarak öderler."

"Hazine payının hesabında süresinde ödenmeyen bedeller için tahakkuk ettirilen gecikme faizi ile vasıtalı vergiler, harç ve resim gibi malî yükümlülükler ile raporlama amacıyla muhasebeleştirilen tahakkuk tutarları dikkate alınmaz."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; temel yasa olarak görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 51’inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu tasarının bir torba tasarı olduğunu sürekli söyledik. Bizim bunu söylememiz öylesine kabul gördü ki TRT 3 bile yayınlarında, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarını özetlerken, ekranlarında, bu tasarıdan söz ederken “torba tasarı” ifadesini kullanmıştır. Bizim bu hatırlatmamız üzerine kim bilir belki de TRT Genel Müdürünün kulakları biraz çekilir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının temel yasa olarak görüşülmesinin eylemli bir İç Tüzük ihlali olduğunu tutanaklara yeniden geçirtmek istiyorum. Bu durum uyarılarımıza rağmen AKP’nin hukuk tanımazlıkta ısrarını göstermesi açısından önemlidir. Peki, temel yasa olarak görüşülen bu tasarının bölümleri belirlenirken birbirleriyle bağlantılı hükümlerin aynı bölümde yer almasına özen gösterilmiş midir? Hemen iki ve üçüncü bölümde yer alan hükümlere  bakalım: Tasarının İş Kanunu’nda değişiklik yapan 48 ve 49’uncu maddeleri ikinci bölümde yer almışken aynı maddelerde yapılan düzenlemeyle paralellik taşıyan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teşkilat Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören 50’nci madde üçüncü bölüme bırakılmıştır. Yasama faaliyetindeki bu özensizliği hangi sözcüklerle açıklayabilirsiniz? 50’nci maddede yer alan ve Anayasa’ya aykırı olmayan yetkiler 3146 sayılı Yasa’nın 12’nci maddesinin (l) bendinde zaten var olduğu için 50’nci maddede tekrar yeni bir (m) bendi eklenmesi de doğru değildi, bunu da bu arada dikkatlerinize sunmak istedim.

Değerli milletvekilleri, bu bölümde yer alan maddeler Hükûmet tasarısında yer almayıp tasarıya Komisyonda önergelerle eklenen ve Hükûmet tasarısına torba tasarı adının verilmesine neden olan maddelerdir. 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun ek 37’nci maddesinde değişiklik öngören 51’nci madde de bunlardan biridir. Ulusal çapta kamuya açık mobil elektronik haberleşme hizmeti sunmak üzere yetkilendirilen işletmelerin şebekeleri üzerinden hizmet sunan üçüncü işletmelerin mükerrer olarak ödedikleri hazine payındaki mükerrerliğin giderilmesini amaçlamaktadır. Bu madde 406 sayılı Kanun’a 24/7/2008 tarihli ve 5793 sayılı Kanun’la eklenmişti. Söz konusu Kanun’la ilgili olarak Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda yer alan karşı oy yazımızda bakınız ne demişiz: “406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’na eklenen ek madde 37’de, ulusal çapta kamuya açık mobil telekomünikasyon hizmeti sunmak üzere yetkilendirilen işletmecilerin aylık brüt satışının yüzde 15’i tutarında, yetkilendirilen işletmecilerin şebekeleri üzerinden telekomünikasyon hizmeti sunan diğer işletmecilerin de yine aylık brüt satışlarının yüzde 15’i tutarında hazine payı ödemeleri öngörmektedir. Bu uygulama, yetkili işletmecilerin ve bunların yetkilendirdikleri diğer işletmecilerin aynı tutar üzerinden 2 kez yüzde 15 oranında hazine payı ödemeleri sonucunu doğurmaktadır. Örneğin, birinciler 100 birimlik satış üzerinden 15 birimlik hazine payı ödemiş olsunlar. Bunlardan hizmet alıp sunan diğer işletmeciler de 100 birimlik satış üzerine kendi giderlerini ve kâr payını ekleyerek 120 birime satmış olsunlar, bu sonuncular da 120 birim üzerinden 18 birimlik hazine payı ödeyecektir. Bu durumda, aynı 100 birim üzerinden 2 kez yüzde 15 hazine payı alınmış olmaktadır. Söz konusu mükerrerliğin önlenmesi için KDV’deki mahsup sistemine benzer bir sistemin benimsenmesi hakkaniyete daha uygun olurdu.” demişiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk.

HARUN ÖZTÜRK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Peki, biz bunu örneğiyle açıklamamıza rağmen, o gün bizi niçin dinlemediniz de kısa aralıklarla Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini meşgul ettiniz? İhtisas komisyonları bu tür aksaklıklar olmasın diye kurulmamış mıdır?

Değerli milletvekilleri, şu sorunun cevabını Genel Kurula ve milletimize vermelisiniz: İki yıl önce kabul etmediğiniz düzenlemeyi bugün getirmenizin amacı nedir? Dün kabul etmediğinizi bugün niçin getiriyorsunuz diyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

52’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 52 nci maddesi ile 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 58 inci maddesinin (g) fıkrasına eklenen ikinci paragrafta geçen “2914 sayılı Kanuna” ibaresinin “11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununa” şeklinde değiştirilmesini, “375 sayılı” ibaresinden önce gelmek üzere “27/6/1989 tarihli ve” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Mehmet Günal           Oktay Vural    Mehmet Şandır

            Antalya           İzmir   Mersin

            Mustafa Kalaycı         Erkan Akçay   Akif Akkuş

            Konya Manisa            Mersin

                        Abdülkadir Akcan

                        Afyonkarahisar

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 52'nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Şevket Köse   Bülent Baratalı          Mustafa Özyürek

            Adıyaman       İzmir   İstanbul

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Harun Öztürk

            Malatya           İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım Akif Bey?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Söz konusu madde ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesiyle getirilen ek ödemenin amacına aykırı bir düzenleme getirilmektedir. Ek ödemenin amacı emsali veya benzeri görev ve unvanlarda bulunan personel arasındaki ücret dengesini sağlamak, eşit işe eşit ücret verilmesini temin etmektir. Ek ödemenin asıl amacı, muhtelif kurumlarda çalışmaktan kaynaklanan suni farklılıkların giderilmesi ve ücret adaletinin sağlanmasıdır. Bu nedenle ek ücret ödemesi muhtelif ödemelerde alınan fon, ücret vs gibi tüm ödemelerin mahsubunu öngörmekte ve böylece adaletin tesisi hedeflenmektedir. Bazı kurumların bu mahsup sisteminden muaf tutulması ise doğru olmayacaktır.

Hâlbuki tasarıdan kaldırılması önerilen madde, bu çerçevede yeni bir adaletsizliğe neden olacak niteliktedir. Yeni bir adaletsizliğe neden olmamak için söz konusu hükmün tasarıdan çıkarılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 52 inci maddesi ile 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 58 inci maddesinin (g) fıkrasına eklenen ikinci paragrafta geçen "2914 sayılı Kanuna" ibaresinin "11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununa" şeklinde değiştirilmesini, "375 sayılı" ibaresinden önce gelmek üzere "27/6/1989 tarihli ve" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akkuş... (MHP sıralarından alkışlar)

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 536 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın çerçeve 52’nci maddesi için verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde, 2547 sayılı YÖK Kanunu’nun 21/1/2010 tarihli ve 5947 sayılı Kanun’la değişik 58’inci maddesinin (g) fıkrasına ikinci bir paragraf eklenmesiyle ilgilidir.

Bu değişiklik teklifiyle, yükseköğretim kurumlarının tıp ve diş hekimliği fakülteleri ile sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinde ihtiyaç duyulması hâlinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevli sağlık personeli, haftanın belirli gün ve saatlerinde yahut belirli vakalar için görevlendirilebilecektir.

Görevlendirilen bu kişiler, kadrolarının bulunduğu kurumdaki döner sermaye işletmesinden yapılan ödemenin yanında, katkı sağladıkları ve görevlendirildikleri sağlık kuruluşuna ait döner sermaye işletmesinden de yaptıkları işe ve zamana bağlı olarak ek ödeme alabileceklerdir. Ancak, tabii bu kişilerin nasıl vakit bulacaklarını bilmiyorum.

Bunun yanında, emekliler ücretlerinin yetmemesi üzerine dışarıda bir işe girdiklerinde emekli ücretlerinde, emekli maaşlarında kesintiye gidiliyor. Ama biz bunları ne yapıyoruz burada, ikinci bir ek ödeme almaları için teşvik ediyoruz. Bilemiyorum, nasıl değerlendirirsiniz.

Değerli milletvekilleri, üniversitelerde kurulmuş olan döner sermaye işletmeleri üniversiteye araç gereç alımında faydalanılan kuruluşlar olduğu gibi, araştırma yapılmasında da maddi katkı sağlayan işletmelerdir. Ancak, üniversitelerimizde bilimsel araştırma ve çalışmalar için ayrılan payların yetersiz olduğu dikkati çekmektedir. Döner sermaye gelirlerinden araştırma ve geliştirme payının artırılması yeni ve daha kaliteli proje ve çalışmaların ortaya çıkmasına vesile olacaktır. Ancak, her yıl döner sermayeden bilimsel araştırma ve geliştirmeye ayrılan pay nispi olarak daha da azalmıştır. 2547 sayılı YÖK Kanunu çıktığında yapılan düzenlemeler de, birçok değişiklik yapılmasına rağmen, hâlâ yetersizliğini korumaktadır.

Bu maddeyle getirilen düzenlemeyi sağlık kurumlarının sorununa geçici, palyatif bir düzenleme olarak görüyorum ve problemi çözeceğinden emin olmadığımı belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, gelişmiş ülkelerin ARGE’ye ayırdığı pay ile bizim ayırdığımız payı karşılaştırdığımızda arada muazzam bir farkın olduğunu görürüz. Tabii, ben rakamlar üzerinde durmayacağım. Üniversite, fakülte, enstitü ve yüksekokullarda döner sermaye kurulmasının gayesi, bütçe ödeneklerine ek gelir elde etmek ve bilimsel seviyeyi yükseltmek olmasına rağmen, döner sermaye gelirlerinin ancak yüzde 35’i bilimsel çalışma, araç gereç ve yolluklara ayrılmıştır, geri kalan kısmı ise katkı sağlayanlara ve özellikle idarecilere dağıtılmaktadır. Maalesef, yüzde 600’ün üzerinde, döner sermayeden pay elde eden idareciler bulunmaktadır. Sonuç olarak, döner sermaye gelirleri artmakta fakat bilimsel seviye bir türlü artmamaktadır.

Ayrıca, bu gelirlerin daha adil bir şekilde dağıtılmasının sağlanması gerekmektedir. Aksi takdirde, maaşını az bulan, yetişmiş, çalışkan ve bilime katkısı olacak olan bilim adamlarının birçoğu ya özel sektöre kayacak yahut da vakıf üniversitelerine kaçacaktır.

Bilimsel çalışma merkezleri olan üniversite akademik ve idari personelinin kısıtlı ücretlerinin mutlaka artırılması gerekmektedir. Bu yapılmazsa üniversite akademik personeli cüzdan ile ders yükü arasında sıkışıp kalacaktır.

Üniversitelerle ilgili her konuşmada dünya üniversiteleri içerisinde ilk 500’e giren bir üniversitemizin bulunmadığından yakınır dururuz. Bu şartlarda da daha uzun müddet yakınacağımız kanaatindeyim.

Değerli milletvekilleri, ileriki yıllarda da işsizlik, yoksulluk, yokluk ve yolsuzluklarla anılacak olan AKP Hükûmeti bu sıkıntıların giderilmesinde bir adım atmadığı gibi bilimsel seviyenin yükseltilmesine de herhangi bir katkıda bulunmamaktadır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akkuş,

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Teşekkür ederim.

…ancak, döner sermayeden idarecilere bol kese davranarak, bilimsel çalışmayı yapacak olan personeli varoşlarda yaşamaya mahkûm etmiştir.

Bugün bir araştırma görevlisi 1.500 TL kadar ücret almaktadır ve bölümün ağır işçisidir; aynı zamanda yüksek lisans ve doktora çalışması yapmaya çalışır. Bugün üniversitede görev yapan özellikle öğretim üyesi ve yardımcıları yeterli ücret alamamaktadırlar. Ücretler bir an önce en az yüzde 50 oranında defaten artırılmalıdır.

Verdiğimiz bu önergeyle madde metni daha kolay anlaşılacak hâle getirilmek istenmiştir.

Önergemizi kabul etmenizi diler, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

53’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 53’üncü maddesinde yer alan “üç” ibaresinin “beş” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli            Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Çerçeve 53 üncü maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk             Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı           Şevket Köse    Kamer Genç

            İzmir   Adıyaman       Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 536 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 53’üncü maddesinin tasarı ve teklif metninden çıkarılmasıyla ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında bu, tabii, torba değil de çorba bir kanun. Gerçekten, kanundan başka her şeye benziyor.

Sayın milletvekilleri, tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisi, özellikle AKP’nin iktidara gelmesiyle tam bir çiftlik oldu; ne kanun uygulanıyor ne tüzük uygulanıyor ne Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kadrolar sağlıklı bir yere… Yani uzun zaman bu teşkilatta çalışan, gerçekten -eskiden beri tanıdığımız- çok nitelikli, bilgili insanlar maalesef bir yere getirilmiyor. Mesela, işte bir Genel Sekreter vardı, hakkında bir şikâyet vardı, aldılar, buradan Başbakanlığa verdiler. Geçen gün birisi “Gittik, çift sekreterli, bilmem 50 metrekarelik odada oturuyor.” diyor. Ama, onun yerine yine, işte, Rize’den bir hemşehri getirildi, buraya oturtuldu. Hâlbuki burada, yılların emeğiyle çalışan değerli bürokrat arkadaşlarımız vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin sağlıklı olarak çalışabilmesi için burada sağlıklı bürokratların olması şart ama maalesef AKP’yle beraber burası çiftlik hâline getirildi. İşte geçenlerde gazeteler de yazdı, Ertuğrul Günay’ın karısı buraya alındı, 1’inci dereceden. Şimdi, işte, şeyden alındı, yine on tane 1’inci derece kadro alınıyor, yine işte herhâlde bakanların, etkili AKP’lilerin buraya yakınları alınacak, 1’inci  derece. Çünkü  1’inci derece almak için kamuda çalışan insanların uzun zaman, en azından yirmi-yirmi beş sene burada emek sarf etmesi lazım. Gelirler, burada işte beş altı ay çalışırlar, 1’in bilmem kaçıncı derecesinde kaç lira maaş almak suretiyle emekliye ayrılırlar.

Şimdi, değerli milletvekilleri, maalesef, aslında getirilen bu madde de hatalı bir madde. Efendim “…3 denetçiden oluşan bir komisyonca, yalnızca hesaplar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak incelenir.” deniliyor. Niye yani bu “yalnızca” kelimesini ilave ettiniz? Pekâlâ, Sayıştay tarafından dış denetimi yapılıyor zaten. Buraya bunun tahdit edici bir hâl getirmesine de bence gerek yok.

Tabii, sayın milletvekilleri, eskiden işte bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları yanlarında milletvekillerini yurt dışına götürdükleri zaman sürekli Anayasa’nın 82’nci maddesine göre izin alınıyordu Parlamentodan. Şimdi, onu da kestiler. Çünkü buraya getirdikleri tezkerelere biz müdahale ediyorduk, işte kamuoyu da bunu duyuyordu, bunu kestiler. Ama öyle milletvekilleriniz var, hem birkaç tane milletvekiliniz var senede 540 milyar lira, arkadaşlar, bu 23’üncü Dönemde 540 milyar lira harcırah alan arkadaşlar var. Yani maaşından çok fazla harcırah alan milletvekilleri var.

Maalesef, Meclis Başkanı her gün yurt dışlarında. İşte geçenlerde gidiyor Ormanın helikopterini alıyor aile efradını gezdiriyor. Bir doğru dürüst burada gelip görev yapmıyor. Kendisi Anayasa’ya aykırı tasarıları maalesef burada işleme koyuyor. İşte geçen gün burada bir araştırma önergesi verdi, “Türkiye’deki insanları ırklarına göre sayalım.” diyorlar. Bu Anayasa’ya açıkça aykırı. Bunları burada işleme koyuyor. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarıyla ilgili en ufak bir ilgisi yok.

Yine Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi talan ediliyor. Burada senede kaç tane eleman aldığı belli değil. Her şey gizleniyor. Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiğimiz soru önergelerine cevap verilmiyor. Soruyoruz kendisine  “Kardeşim, hangi milletvekili kaç defa yurt dışına gitti, hangi bakan kaç defa yurt dışına gitti?” Bunları bize bildirin. “Aldığınız kaç tane personel var?” Bunları bildirin. Hiç, sağır sultan sanki. Yani böyle bir şey olur mu sayın milletvekilleri? Bu Meclisin çok kutsal bir Meclis olması lazım, bunun kutsallığı lafla olmaz, burayı yöneten personelin buraya liyakatle gelmesi lazım. Maalesef AKP’yle beraber buraya gelen, müdür seviyesinde, imam-hatip mezunu olmayan kimse kalmadı.

AHMET YENİ (Samsun) – Senin oğlun nerede çalışıyor, senin oğlun?

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani, tamam imam-hatipliler de gelsin, bizim onlara karşı bir şeyimiz de yok ama burası imam-hatiplilerin görev yapacağı yer değil. İmam-hatipli arkadaşlarımızın tabii ki görevleri dinî vecibelerini yerine getirmek. Burası duayla çalışmıyor arkadaşlar, burası akılla, izanla, hukukla çalışan bir kurum. Akıl, izan, hukuk burada hâkim olduğu zaman her şey çok sağlıklı olarak yapılıyor ama, maalesef, birtakım insanlar, efendim, biz… İşte, esas eksen kayması Türkiye Büyük Millet Meclisinde oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisinde ne doğru dürüst Tüzük uygulanıyor ne kural uygulanıyor. Her gün bir bakıyorsunuz başka şeyler dile geliyor burada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – Eskiden getirilen bu kanunlar, burada, böyle, komisyonlara üç maddelik bir kanun gidince komisyondan elli maddelik bir şey çıkmıyordu. Orada başkanın denetleme hakkı var. İç Tüzük’ün 35’inci maddesine göre, komisyonlar kanun teklif edemezler. Bunlar çok açıkken, bir bakıyorsunuz şimdi burada gelen yirmi maddelik bir kanun, bir bakıyorsunuz altmış maddeye çıkmış. Ve gelen bu kanunlar o kadar kötü dille yazılıyor ki, o kadar kötü yazılıyor ki. Bunun sebebi ne? Çünkü komisyonda çalışan çok az kaliteli eleman var. Tabii ki çalışan kaliteli arkadaşlarımız var ama bunları tam anlayabilecek, hukuku, maddeyi tamamını yerli yerine… Amaca uygun bir düzenleme maalesef yapılmıyor. Şimdi ne olacak bu Meclis bu kadar çiftlik gibi kullanılırsa, bu Mecliste hesap sorulmazsa? Yani birisinden hesap sorulmuyor diye yani Allah korkusu da mı yok bunlarda? Her gün devletin parasını, Meclisin parasını istediğin gibi harca. Ee, Allah’tan korkun kardeşim ya, biraz vicdanlı olun ya! Vicdan denilen bir şey vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Önergemizin kabulünü istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 53’üncü maddesinde yer alan “üç” ibaresinin “beş” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ayhan.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 536 sıra sayılı Tasarı’nın 53’üncü maddesi üzerindeki değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerekçe olarak en azından komisyonda 5 üyenin yer alması dış denetimin zamanında ve kapsamlı yapılabilmesi için faydalı olabileceği düşüncesiyle verdik. Şimdi, konu tabii ki Türkiye Büyük Millet Meclisi hesaplarının denetimi. Yaptığınız iş, düzenleme Anayasa Mahkemesinden dönmüş. Her işinizin hukukla problemi var. Her işi hukuka aykırı yapmak için özel gayret sarf etseniz bu kadar beceremezsiniz. Bunu nasıl başarıyorsunuz gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum.

Sayıştay tarafından dış denetim, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin hesap verme sorumluluğu çerçevesinde yönetimin mali faaliyet, karar ve işlemlerinin kanunlara, kurumsal amaç, hedef ve planlara uygunluk yönünden incelenmesi ve sonuçlarının Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlanması amacıyla yapılmaktadır.

5018 sayılı Kanun’un ”Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay denetimi” başlıklı 69’uncu maddesi şu şekildedir: “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay denetlenmesi, her yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı tarafından görevlendirilen ve gerekli mesleki niteliklere sahip denetim elemanlarından oluşan bir komisyon tarafından, hesaplar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak yapılır.” denilmektedir.

Bilindiği üzere, 1050 sayılı Kanun’da Türkiye Büyük Millet Meclisinin özelliği ve süreç içerisindeki rolü dikkate alınarak bütçelerinin hazırlanmasıyla kesin hesaplarının incelenerek sonuca bağlanması, bütçe sürecinin bütünlüğü içerisinde bir alt prosedüre tabi tutulmakta ve mevcut sistemle birlikte sonuçlandırılmakta; bu husus, gerek İç Tüzük’te gerekse 1050 sayılı Kanun ve Sayıştay Kanunu’nda öngörülmekteydi. Bu keyfiyet, hiçbir şekilde denetimsizlik ve ayrıcalık olmayıp Türkiye Büyük Millet Meclisinin konumu ve bütçenin denetimi sürecindeki rolünün bir sonucuydu.

Dış denetim incelendiğinde, 1050 sayılı Kanun ile 5018 sayılı Kanun arasında genel bütçeye dâhil kurumlarla ilgili Sayıştay denetimi açısından mevcut uygulamada farklılık olmamıştır. Ancak daha önce farklı bir sürece tabi ve genel bütçeye dâhil olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin hesaplarının denetimi için 5018 sayılı Kanunun hazırlık aşamasında farklı bir uygulama öngörülmemiştir. Bu durum, belki de bu konudaki düzenlemenin Parlamentoya bırakıldığı şeklinde değerlendirilebilir.

Kanunlaşma aşamasında ise Sayıştayın hesaplarının denetimi için öngörülen denetim şekli benimsenmiş; böylece Parlamento, kuvvetler ayrılığı ve bütçe hakkı bağlamında konuyu gereği gibi değerlendirememiştir.

Tam uzlaşma sağlanamamış olması nedeniyle de konu Anayasa Mahkemesine götürülmüştür. Öncelikle bu konuda siyasi partiler arasında bir uzlaşmanın sağlanması zorunludur. Konunun tekrar Anayasa Mahkemesine götürülmesi hâlinde, yeni düzenlemelerin de iptal edilebileceği düşünülmelidir. Herhangi bir iptal davası açılmasa bile, yeni düzenlemenin, itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine taşınabileceği ihtimalini de unutmamak gerekir. Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi iptal isteminin de dışında gerçekleşmiştir.

Anayasanın 160’ıncı maddesine göre merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumlularının hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlemlerini yapmak görevinin Sayıştaya ait olduğu; Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesini uygulamakla görevli olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bütçe bakımından merkezî yönetim bütçesi kapsamına giren bir kamu idaresi olduğunda kuşku bulunmadığı, nitekim 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 3’üncü maddesi ve ekli (1) sayılı cetvel ile bütçe kanunlarının 1’inci maddesi ve bağlı (1) sayılı cetvelde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri arasında yer aldığı,

Anayasa’nın 87’nci maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinin uygulanmasının, denetlenmesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri arasında belirtilmediği, bu durumda yasa koyucunun kaynağını Anayasa’dan almadan dava konusu düzenlemeleri yapmış olduğu, bu düzenlemelerin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ayhan.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - …Anayasa’nın 6, 87 ve 160’ıncı maddelerine aykırı olduğu,

ileri sürülerek söz konusu hükümler iptal edilmiştir.

Aslında düzenlemenin iyi düşünülmemesi, üzerinde bu kadar sayfa     -sekiz sayfalık bir karar yanılmıyorsam- ve buna ilave olarak da ayrışık oy yazıları bulunmaktadır.

Şimdi, burada yaptığımız işi, gerçekten, konuya verdiğimiz önem derecesinde, o düzgünlükte yapmadığımız takdirde hadise geri dönmektedir. Şimdi de Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi doğrultusunda 14’üncü maddenin ikinci fıkrası Sayıştay denetimine imkân verecek şekilde düzenlenmediği takdirde problem olabilecektir.

Bunun bu şekilde düzenlenmesi gerektiğine inanıyoruz ama önergemize de şu andaki hâliyle destek istiyoruz.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

54’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 54’üncü maddesine ekli (4) sayılı listedeki yer alan “10” ibaresinin “5” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Murat Özkan

            Antalya           Afyonkarahisar         Giresun

            Mehmet Şandır          Oktay Vural

            Mersin İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın Çerçeve 54 üncü maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk             Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı           Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe

17 Haziran 2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin ‘Birden fazla düzenleme ve maddede değişiklik’ başlıklı 17 nci maddesinde, konu itibarıyla aralarında bağlantı bulunması sebebiyle birden fazla mevzuatta düzenleme yapılmasını gerektiren hâller dışında, bir çerçeve taslak ile birden fazla düzenlemenin hükümlerinde değişiklik yapılamaz. Yapılacak değişiklikler her düzenleme için ayrı ayrı çerçeve taslaklar ile yapılır, denildiği için, Tasarıya Komisyonda önergeyle eklenen Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununda değişiklik yapan Çerçeve 54 maddenin, Tasarıdan çıkarılarak, bu konuda düzenleme ihtiyacı varsa ayrı çerçeve kanun tasarı veya tekliflerinde düzenlenmesi gerekir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 54 üncü maddesine ekli (4) sayılı listede yer alan “10” ibaresinin “5” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlarım. Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun tasarısının 54’üncü maddesinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.

Sayın milletvekilleri, bu kanunun özellikle 53 ve 54’üncü maddelerinin temel kanun olarak görüşülen vergi kanunlarında değişiklik yapılmasına dair kanun içerisine sonradan sokulduğu anlaşılıyor. Tabii, bu özellikle Meclis İç Tüzüğünde yer alan temel kanun mantığına aykırı bir durum gösteriyor. Bu acaba niye böyle oldu diye merak ediyoruz. Şimdi durup dururken, toplumun tamamını ilgilendirmeyen, bir bütünlük arz etmeyen bir hususun Tüzük’e aykırı bir şekilde burada görüşülmesinin amacı ne olabilir? Acaba bir özel düzenleme mi yapılıyor, bir özel uygulama mı yapılıyor; onu akla getiriyor.

Tabii ki, bu, bizim değişiklik önergesi verdiğimiz hususla ilgili, Meclisin Hukuk Müşavirliğiyle ilgili bir kadro ihdası ve değişikliği söz konusu. Şimdi niye yapılıyor bu: Hukuk Müşavirliği 83 yılından beri 2 hukuk müşaviriyle götürülen bir husustu. Peki, hukuk müşavirleri Mecliste ne yapar? Yani hukuki danışmanlık yapmazlar arkadaşlar aslında. Ne yaparlar: Meclisin yargıda, Meclisin idari boyutunda yargıdaki davalarını takip ederler, yani bir nevi avukatlık yaparlar, diğer yandan da Mecliste Meclis Başkanına ya da Meclis Genel Sekreterine idari konularda mütalaa verirler. Yani, Meclisin ana görevi olan kanun yapma görevi içerisinde pek bir fonksiyonları yoktur. O açıdan bu kadronun 10’a çıkarılmasının temel gerekçesini anlamakta açıkçası zorlanıyorum.

Ayrıca, 2010-2014 yılları arasında uygulamaya konulan Stratejik Plan’da da böyle bir öngörü yok. Şimdi, böyle bir öngörü yok ise, Stratejik Plan’a konulmamışsa, Mecliste böyle bir ana değişikliğin, kadro değişikliğinin yapılmasının gerekçesi nedir? Özellikle vergi kanunlarını görüştüğümüz şu anda bu kadroyu 10’a çıkararak halktan aldığımız vergiyi nasıl müsrifçe, nasıl keyfîce kullandığımızın da bir göstergesi olmaktadır sayın milletvekilleri. Çünkü, sizin en önemli göreviniz, milletvekillerinin en önemli görevi halktan alınan paraların nasıl kullanıldığı, nasıl kullanılması gerektiğidir. Burada yeni kadrolar yaratmak, bu kadrolara yakın, eş dost atamalarını gerçekleştirmek için yapıldığı izlenimini veriyor. Bu, Meclis adına güzel olmuyor, şık olmuyor. Sizleri uyarmak istiyorum, yanlış yaptığınızı ifade etmek istiyorum. Yanlıştan dönmenin bir erdem olduğunu gösterin ve bunu bence kabul etmeyin. Önergemizi kabul ederseniz belki bir nebze olsun düzeltmiş olursunuz.

Tabii burada asıl sorgulanması gereken, Meclisin olmayan personel politikası. Değerli arkadaşlar, Mecliste Genel Sekreterden odacıya kadar herkes istisnai kadro, bu son derece yanlış. Şimdi, Anayasa’nın 70’inci maddesine baktığınız zaman, burada kamu hizmetine girişi anlatıyor. Anayasa’nın 70’inci maddesinde “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka bir ayırım gözetilemez.” diyor. Ama Mecliste, bir bakıyorsunuz, babası Mecliste çalışan, Mecliste, hiçbir sınav yapılmadan, eşitlik ilkesine, Anayasa’nın 10’un maddesine ve 70’inci maddesine aykırı olarak istihdam ediliyor. “Adalet mülkün temeli” yazan bir kurumda -mülk idare demektir- buranın idaresinin bu kadar keyfî olması, bu kadar yanlış olması, sayısı 8 binlere varan, milletvekili başına neredeyse 15 görevlinin düştüğü… Ki hizmet alımları bunun dışında, bir de “hizmet alımı” adı altında burada personel çalıştırılıyor. Bunlar, keyfî yönetimin yansımalarıdır değerli arkadaşlar, eşitlik ilkesine aykırıdır, hukuka aykırıdır, hakka aykırıdır.

Adalet bizim için çok önemli bir kavramdır. Kültürümüz, adil olmayı, adaletli olmayı hep emretmiştir. Her hafta cuma namazına gidiyoruz “İnnallâhe ye’müru bi’l-adli” diyoruz. Yani ne diyor? “Adaletli olun.” diyor. Sizi adaletli olmaya davet ediyorum, adil olun. Kamu hizmetlerine girişte mutlak suretle eşitlik ilkesini uygulayınız ve şunu yapınız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

Başkan – Buyurun Sayın Özkan.

MURAT ÖZKAN (Devamla) – Buradaki, babadan oğula, babadan çocuğa geçen bir sistemi ortadan kaldırınız. Gerekçe daha da gülünç arkadaşlar “bu bir tasarruf amacıyla” diyorlar. Elli yaşında adamı emekli ediyorsunuz. İşte, Türkiye'nin sürdürülemez bir sigorta yükü var, sosyal güvenlik sistemi var. Bu elli yaşındaki adama -işte kadroluydu- “Emekli ol kardeşim sen. Senin 4/C’den çocuğunu alayım.” diyor. Bunlar son derece yanlış şeylerdir,  bunlardan vazgeçilmesi gerekir.

Bir de Meclisin üst düzeyine atama yapılırken mutlak suretle Meclis personelinden istifade edilmesi gerekir çünkü burada liyakatli, az da olsa kariyer mesleğinden giren arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımıza öncelik verilmelidir ve bunların önünün açılması gerekir.

Ben tekrar sizi adil olmaya, adaletle hükmetmeye davet ediyorum. Hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

55’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 55 inci maddesinde yer alan “metninde” ibaresinin “metnin başında” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   Emin Haluk Ayhan    Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Mehmet Şandır          Abdülkadir Akcan

            Antalya           Mersin Afyonkarahisar

                        Oktay Vural

                        İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın Çerçeve 55 inci maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım efendim?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe

17 Haziran 2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin ‘Birden fazla düzenleme ve maddede değişiklik' başlıklı 17 nci maddesinde, konu itibarıyla aralarında bağlantı bulunması sebebiyle birden fazla mevzuatta düzenleme yapılmasını gerektiren hâller dışında, bir çerçeve taslak ile birden fazla düzenlemenin hükümlerinde değişiklik yapılamaz. Yapılacak değişiklikler her düzenleme için ayrı ayrı çerçeve taslaklar ile yapılır, denildiği için, Tasarıya Komisyonda önergeyle eklenen Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda değişiklik yapan Çerçeve 55 inci maddenin Tasarıdan çıkarılarak, bu konuda düzenleme ihtiyacı varsa ayrı çerçeve kanun tasarı veya tekliflerinde düzenlenmesi gerekir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 55 inci maddesinde yer alan “metninde” ibaresinin “metnin başında” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan,

BAŞKAN – Sayın Ayhan, buyurun.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 536 sıra sayılı Tasarı’nın 55’inci maddesi üzerindeki değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerekçemiz, tasarı metnindeki ibareye açıklık getirilmesidir. Biraz önce de 53’üncü maddeyle ilgili konuştum, orada yapılmak istenen değişikliği. Aynı husustaki düzenleme, Anayasa Mahkemesinin iptali nedeniyle burada da benzer değişiklikler yapılıyor. Şimdi, bu konu görüşülmekte olan tasarının gerçekten 53’üncü, 55’inci maddelerinde düzenleniyor.

53’üncü maddede, daha önce de dedik ama “Türkiye Büyük Millet Meclisi harcamalarının dış denetimi, her yıl Sayıştay tarafından görevlendirilen üç denetçiden oluşan bir komisyonca, yalnızca hesaplar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak yapılır.” deniliyor. 55’inci maddede yapılan değişiklikle, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 69 uncu maddesinin başlığında ve metninde yer alan “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve” ibaresi çıkarılıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetimi için Anayasa Mahkemesinin kararı dışında bir sistem öngörülüyor. Anayasa Mahkemesi Sayıştayın denetimini yani kurumsal bir denetimi öngörmekte. Sayıştay meslek mensuplarından oluşan bir komisyonun denetimini, kurumsal bir denetim olarak değerlendirmek mümkün değil. Nihai karar organı olması nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi için böyle bir süreç yeterli görülüyorsa Sayıştayın denetiminin de benzer biçimde yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Tasarının 53’üncü maddesiyle getirilen yeni sisteme göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin harcamalarının denetiminin Sayıştay tarafından görevlendirilen 3 denetçiden oluşan bir komisyona yaptırılması öngörülürken, mevcut kanunda, Sayıştay harcamalarının denetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı tarafından görevlendirilen ve gerekli mesleki niteliklere sahip denetim elemanlarından oluşan bir komisyona yaptırılacağı hükmü yer alıyor. Karşılıklı bir denetim sisteminin kurgulanmasının ne derece doğru olacağının düşünülmesi gerekmektedir.

Burada, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi doğrultusunda, 14’üncü maddenin ikinci fıkrası Sayıştay denetimine imkân verecek şekilde düzenlenmeli. Hesapları İnceleme Komisyonuna işlerlik kazandırılabilir. Bu durumda, 14’üncü maddenin dış denetimine ilişkin hükümler çıkarılır. 5018 sayılı Kanun’la harcama öncesi vize uygulaması kaldırıldığından, İç Tüzük’te Hesapları İnceleme Komisyonuyla ilgili maddeler yeniden düzenlenebilir. Ancak, yapılacak bu düzenlemelerin Anayasa Mahkemesine götürüldüğü takdirde ne olacağı konusunu da düşünmek gerekir.

Şimdi, ben tabii ki biraz daha vakit olduğu için farklı bir şeyi ifade etmek istiyorum. Şimdi, 5018 sayılı Kanun önümüzde. Gerçekten, ülke ekonomik açıdan sıkıntılı bir dönem geçiriyor. Geçen sene de Hükûmet yaptı ama bu mali kuraldan vazgeçtiniz, bütün dünyaya ilan ettiniz Sayın Bakan, vazgeçtiniz, onu da anladık ama burada, mayıs ayının sonuna kadar yapmanız gereken bir şey var. Nedir? Orta vadeli program. Şimdi, bunu koymamışsınız, hukuken suç işliyorsunuz; birincisi bu. Geçen sene de aynı durum söz konusu oldu, yani uluslararası kuruluşlara karşı, bütün dünyaya karşı, bunlar sizin kredibilitenizi mi artıracak yani bunu yapmadığınız takdirde? Özel sektör önünü daha mı iyi görecek bunu yapmadığınız takdirde? Bir kere, bunu yapmıyorsunuz, mali planın süresi geçti, bunu ortaya koymadınız. Diğer taraftan, bütçe hazırlama prosedürüyle ilgili hususların da şeyi aşağı yukarı doldu, bitti bunlar. Hiçbir şeyi, bunları dikkate almıyorsunuz. Orta vadeli plan yok, mali plan yok, Hükûmetin bu konudaki düşüncesi de ortada yok. Şimdi, Hükûmet “Bütçe disiplinine uyuyoruz.” diyor, kural deyip mali kuralı getiriyorsunuz bunu atlıyorsunuz, kuralsız bir ortam yaratıyorsunuz. Mevcut hukuki düzene bile uymuyorsunuz, çiğniyorsunuz, yerine getirmiyorsunuz. Bu kadar önemli meseleler varken siz bunlarla ilgilenmiyorsunuz.

Bakın siz, önemli meselelerde, 2010 yılı programında, kendi imzanızın, altında, bulunduğu defalarca benim burada ve komisyonda  telaffuz ettiğim hususlar var: “Sanayinin kredi maliyetlerinin yüksekliği” diyor. “Kayıt dışı ekonomi ve düşük fiyattan kaynaklanan ithalat, haksız rekabet, bürokrasinin fazlalığı, kamunun sağladığı bazı girdilerin fiyatlarının uluslararası fiyatlara göre yüksekliği, vergi oranlarındaki yükseklik gibi temel sorunlar devam ediyor.” diyor.

Şimdi, siz bu temel sorunlardan hangisini çözdünüz? Olur olmaz bir sürü şeyi bu tasarının içine koyuyorsunuz. Hatta bazen, görüşürken şu ifade ediliyor: Diyelim bu tasarının Anayasa Mahkemesinden dönen maddeleriyle ilgili hususları ne yapalım? Geçirelim, diğerlerini bırakalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ayhan, konuşmanızı tamamlayınız.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Akşam bir hususta,  “Bunda anlaşırsak bunu götürelim.” diyorsunuz, bugün başka bir kanunu komisyondan buraya getirmeye çalışıyorsunuz. Belki yarın getireceksiniz, bütün gücünüzle onun muhalefet şerhini almaya çalışıyorsunuz iktidar partisi olarak. Peki, buralarda yazan hukukun hiç mi hükmü yok? Hani orta vadeli program? Hani mali plan? Hani önümüzdeki seneyi göreceğiz, birtakım rakamlar nerede? Özel sektör, dış dünya Türkiye'nin ne yapacağını bilmiyor, siz de bilmiyorsunuz. Hakikati bu. Bilseniz şimdiye kadar yayınlardınız zaten. Olur biterdi, hukuken dolardı.

Şimdi, burada yapılan işlerin hukuka aykırılığı konusu -bunlara Hükûmet hiç dikkat etmiyor- hukuka uygunluğu konusu, hukuka uyulması konusu ve netice olarak bu konuştuğumuz meseleler Anayasa Mahkemesinden geri dönüyor, ondan sonra da “Niye gittiniz?” diye herkesi şikâyet ediyorsunuz. Peki, düzgününü yapsanız ne olur? Yani şu orta vadeli programı vaktinde yayınlasanız ne olur? Demek ki siz Hükûmet olarak önünüzü görmekten, ileriye doğru bakmaktan âciz bir durumdasınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Ben bunları ifade etmek istedim. Önergemize destek istiyorum.

Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

56’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 56’ncı maddesindeki Ek Madde 2'nin ikinci satırında yer alan "personeline;" ibaresinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Şandır          Abdülkadir Akcan      Mehmet Günal

            Mersin Afyonkarahisar         Antalya

                        Oktay Vural

                        İzmir

"Personeli ile Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesi Başkanlığında Hava Trafik kontrolörü lisansına sahip ve bu görevi fiilen yapan personeline;"

"Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görev yapan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personelden (kadro karşılığı sözleşmeli personel hariç), Avrupa Hava Seyrisefer Emniyet Teşkilatı Prensipleri çerçevesinde personel maliyetleri tamamen veya kısmen karşılanan hava alanlarında çalışan personel için en yüksek Devlet Memuru aylığının (ek gösterge dâhil) brüt tutarının % 100'nü, bunların dışında kalan diğer personel için ise, % 75'ni geçmemek üzere, Genel Müdürlük Döner Sermaye İşletmesi Yönetim Kurulu kararı ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine bağlı bulunan Bakan Onayı ile belirlenecek usul, esas ve oranlarda her ay döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılır. Bu ödeme aylıklara ilişkin esaslar çerçevesinde, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın yapılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Eurocontrol tazminatı adıyla da anılan bu tazminat ücretleri aynı kaynaktan olmak üzere 2005 yılında çıkartılan 5335 Sayılı Kanunun 16. maddesiyle Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Personeline, 27. maddesiyle de Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü Personeline verilmiştir. Ancak, görüşülmekte olan bu Kanun Tasarısının 56 ncı maddesiyle sadece Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün çalışanlarının almakta olduğu tazminat oranları artırılırken, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü çalışanlarının almış olduğu tazminat oranlarında bir artış yapılmamaktadır. Bu durum tazminatların verilmesine dair düzenlemeyi içeren yasanın gerekçeleriyle bağdaşmamaktadır. Çünkü 2005 yılında 5335 Sayılı yasayla her iki kurum çalışanlarına verilen bahse konu tazminatların verilme gerekçesi aynıdır. Bunun nedeni, iki kurumun ortak çalışmasıdır. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğünün görevlerinin sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesinde önemli bir görev yerine getirmektedir. Her iki kurum adeta bir takım çalışması sergilemektedir. Kaldı ki, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü çalışanları şu anda almış oldukları Eurocontol tazminat oranlarının çok düşük olması ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle verilen ek ödemelerden mahsup edilmesi nedeniyle bu tazminatı da zaten alamamaktadır. Vermiş olduğumuz bu önergeyle, %50 oranının yüzde %100'e, %25 oranının da %75'e çıkartılmasını, yani unutulduğunu düşündüğümüz Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü çalışanlarının uğrayacağı haksızlığın önüne geçmeyi hedeflemekteyiz.

Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesinde fiilen Hava Trafik Kontrolörü olarak görev yapan personelin de "Havacılık Tazminatı" alması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Sayın Başkanım, maddenin oylamasından önce redaksiyon mahiyetinde olmak üzere bir düzeltme talebimiz var.

BAŞKAN – Buyurun.

SADIK BADAK (Antalya) – Çerçeve 56’ncı maddeyle 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenmesi öngörülen ek 2’nci maddenin birinci cümlesinde yer alan “3 üncü maddesinin” ibaresinden önce gelmek üzere “bu Kanun Hükmünde Kararnamenin” ibaresinin eklenmesini talep ediyoruz, redaksiyon mahiyetinde ve anlama açıklık kazındırmak bakımından.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Bu düzeltmeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

57’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 57 nci maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen ek maddenin son fıkrasında geçen "Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı" ibaresinin "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Manisa            Afyonkarahisar         Mersin

            Mustafa Kalaycı         Mehmet Günal           Oktay Vural

            Konya Antalya           İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı "Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın çerçeve 57 nci maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenmesi öngörülen ek 4 üncü maddenin birinci fıkrasına, "yükümlü olduğu kişilerin" ibaresinden sonra gelmek üzere "kamu kurumları tarafından" ibaresinin eklenmesini ve aynı fıkranın (1) numaralı bendinde yer alan "Türkiye'de ikamet etmemekle birlikte bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı altbendinde geçen "diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları" ibaresi kapsamında zorunlu olarak sigortalı olmayı gerektiren hallerin devam etmesi," ifadesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli         Fatih Arıkan   Abdurrahman Arıcı

            Giresun           Kahramanmaraş       Antalya

            Fikri Işık         Ertekin Çolak

            Kocaeli            Artvin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, gerekçede bir şey var, bilmiyorum. “Bakmakla yükümlü olan aile ferdi olarak kabul edilecek eşlerin kapsamı.” Bu ne demek?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Evet, o konu bir açıklamaya ihtiyaç duyuyor. Yukarıdaki hangi hükümle bağlantılıdır bu gerekçe?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani eşlerin kapsamı, kaç eş?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Yani hangi hükümle ne yapılmaktadır, Sayın Bakan bir açıklarsa…

BAŞKAN – Sayın Bakan, bu hususta bir açıklama yapacak mısınız efendim?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Değerli arkadaşlar, bu madde Sosyal Güvenlik Kurumuyla istişare sonucunda yazılmış. Burada kapsam dışı bırakılanlar kendi nam ve hesaplarına çalışan şirket ortakları, yani Dışişleri mensuplarının, diyelim ki, bir limitet şirketinde küçük de olsa, yüzde 1 ortaklığı da olsa bu kapsamdaydı, şimdi bu kapsam dışına çıkarılıyor. Dolayısıyla, şirket ortakları genel hükümlere tabi oluyor, genel sağlık sigortası kapsamında oluyor. Dışişleri mensuplarının…

OKTAY VURAL (İzmir) – Eşlerle ilgili ne var Sayın Bakan?

Gerekçede diyor ki: “…bakmakla yükümlü olunan aile ferdi olarak kabul edilecek eşlerin kapsamı … yeniden belirlenmektedir.”

BAŞKAN – Sayın Bakanım, şöyle bir husus mu var: Biz, bir kişi olduğu zaman “sen” de diyoruz, “siz” de diyoruz. O anlamda bir çoğul mu var?

Sayın Vural, onu mu diyorsunuz? Çoğul ifadesini diyorsunuz değil mi? Oradaki “Eşler” çoğul ifadesine mi takıldınız?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçede bu amaçla kapsam değiştiriliyor. Kabul edilen eşlerin kapsamı yeniden belirleniyor. Nasıl yeniden belirlenmiş? Yani, kapsama kaç kişi alınmış? Kaç eş? Öyle bir anlam çıkıyor burada Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Vural, takdir edersiniz ki, bu konudaki uzman arkadaşlara sordum, hemen bilgi getirecekler, ben bundan sonra sizi bilgilendireceğim. Bu konuyla ilgili Bakanlıktan arkadaşlara sorduk, onlar hemen birazdan detaylı açıklamayı getirecek.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama önerge Sayın Bakan, bitecek.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – O zaman, görüşmeye ara versek Sayın Başkan, çünkü, neye karar verileceğini bilmiyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Belki amaç farklıdır, belki gerekçe değiştirilecektir. Gerekçede, zannederim, bir yanlışlık var.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.42

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.54

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 139’uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Verilen bir önergeyle ilgili olarak bir açıklama istenmişti.

Buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Başkan, maddenin mevcut hâlinde emekli aylığı alan eşler, aylıksız izinli sayılan eşler, şirket ortağı eşler bakmakla yükümlü olunan eş olarak kabul edilmiş iken şirket ortağı eşlerin kendi sigortalılıkları sebebiyle aktif olarak genel sağlık sigortalılığı devam etmekte olduğundan, şirket ortaklarının madde metni kapsamından çıkarılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Madde bu gerekçeyle hazırlanmıştır.

Anladığım kadarıyla Komisyon tarafından da gerekçeyle ilgili bir düzeltme söz konusu.

BAŞKAN – Ben gerekçeyi okutacağım zaten.

Sizin ayrıca bir düzeltme talebiniz varsa öyle bir hakkınız var.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Okunacak şekliyle katılıyoruz.

BAŞKAN – Tamam, peki.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

Madde ile yapılması öngörülen düzenlemenin,  sürekli görev kapsamında yurtdışına gönderilen kamu görevlileri ve bunların bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri ile sınırlı olduğuna ve kamu görevlilerinin 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu çerçevesinde genel sağlık sigortasına göre karşılanması mümkün olmayan tedavi giderleri için uygulanacağına açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, bakmakla yükümlü olunan aile ferdi olarak kabul edileceklerin eşler yönünden kapsamı, uygulamada karşılaşılabilecek problemleri giderecek şekilde yeniden belirlenmiştir.

BAŞKAN – Yani eşler, bir kamu, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlıysa eşinin hakkından yararlanamayacak, o bağlı olduğu kurumdan yararlanacak.

Önergeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 57 nci maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen ek maddenin son fıkrasında geçen "Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı" ibaresinin "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 57’nci maddesine dair verdiğimiz önergeyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu madde ile kamu kurumları tarafından sürekli görevle yurt dışına atanmış veya yurt dışında geçici olarak görevlendirilmiş olanların tedavi yardımlarından yararlanmasına ilişkin genel ilkelerin belirlenmesi ve bu konudaki hukuki boşlukların giderilmesi amacıyla 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na ek madde eklenmektedir.

AKP döneminde çıkarılan 5510 sayılı Kanun’un en önemli gerekçelerinden birisi sigortalılar arasında norm ve standart birliğinin sağlanması olmasına karşın, birçok konuda norm ve standart birliği sağlanamamış olup bazı konularda yeni farklılıklar ve hak kayıpları ortaya çıkmıştır. Gelinen durum itibarıyla sosyal güvenlik sistemimizin aktüeryal dengeleri alarm vermektedir. Sistemin sorunları daha da ağırlaşmıştır. Sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği kaygı verici boyutlara ulaşmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumunun aktif sigortalı sayısının pasif sigortalı sayısına oranını gösteren aktif-pasif oranı giderek düşmekte olup 2002 yılında yüzde 2,08 iken AKP döneminde her geçen yıl daha da kötüleşerek 2009 yılında 1,78’e kadar inmiştir. Bu durumda, 1,78 aktif sigortalının ödediği primle bir emeklinin aylığı ödenmekte olup sistemin sürdürülebilirliği giderek imkânsızlaşmaktadır. Sosyal güvenlik sisteminin açıkları artarak devam etmektedir. 2002 yılında 7,9 milyar lira olan Sosyal Güvenlik Kurumunun bütçe açığı yaklaşık 4 kat artarak 2009 yılında 28,7 milyar liraya ulaşmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumuna merkezî yönetim bütçesinden yapılan transferlerin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2002 yılında yüzde 2,76 iken bu oran 2009 yılında yüzde 5,51’e yükselmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumunun prim gelirleri, ödenen emekli aylıklarını dahi karşılamaya yetmemektedir. Ülkemizde işsizliğin artması, kayıt dışı istihdamın yaygın bir seyir izlemesi doğal olarak Sosyal Güvenlik Kurumunun çok ciddi gelir kaybını beraberinde getirmektedir.

AKP hükûmetleri, istihdamı artırarak ve kayıt dışı istihdamı azaltarak sigorta kapsamını genişletmek, prim tahsilatındaki sorunları gidermek, etkin bir denetim ve kontrol sistemi kurarak savurganlığı, israfı, usulsüzlükleri ve yolsuzlukları önlemek suretiyle Kurumun gelirlerini artırmak, harcamalarda tasarruf sağlamak, böylelikle aktif-pasif dengesini iyileştirmek ve Sosyal Güvenlik Kurumu açıklarını azaltmak yerine, yaptığı düzenlemelerle emeklilik yaşını altmış beşe yükseltmek, bağlanacak emekli aylıklarını düşürmek, bazı aylık ve ödemelerin şartlarını zorlaştırmak, emeklileri açlık sınırının altında maaşa mahkûm etmek, emekli aylıkları arasındaki eşitsizlikleri giderecek intibak yasasını çıkaracağını sonra da vazgeçtiğini söyleyerek emeklileri aldatmak, kazanılmış bazı haklara el koymak, tedavi ve muayene ücretlerinde katılım paylarına ilişkin düzenlemelerle sağlık sistemini paralı hâle getirmek, bir aldatmacayla İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki kaynakları işverenlere aktarmak yolunu seçmiştir.

Sosyal güvenlik sisteminin iki temel sorunu, aktif-pasif dengesindeki bozulma ve bütçe açıklarındaki artıştır. Yaklaşık sekiz yıldır tek başına iktidarda bulunan AKP, bu sorunların giderilmesine yönelik etkin tedbirler almamış, kayıt dışılığı önleyememiş, sigorta kapsamını yeterince genişletememiş, sağlık harcamalarında savurganlığı artırmış, sistemin daha da kötüleşmesine yol açmıştır. Sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği konusunda yaşanan sorunlar daha da artmıştır.

Son yıllarda Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesini en fazla ağırlaştıran unsurların biri de sağlık harcamalarıdır. 2002 yılında 7,6 milyar lira olan sağlık harcamaları 2009 yılında 28,8 milyar liraya ulaşmıştır. Önemli boyutlara ulaşan hastane, ilaç ve tıbbi malzeme harcamaları konusunda alınacak her tedbir, yapılacak her tasarruf sisteme önemli kazançlar sağlayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kalaycı.

 MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Bu itibarla gerçekçi bir ilaç fiyatlandırma sistemi kurulması, ilaç ve tıbbi malzemelerin üretim veya ithalatından hastada kullanım aşamasına kadar etkin bir kontrol mekanizması oluşturulması, sağlıklı bir reçete ve fatura kontrol sistemi kurulması önem arz etmektedir ancak AKP hükûmetleri bu konuda kayda değer bir tedbir almamıştır; sağlık harcamalarında tasarruf sağlamanın yolunu muayene ve tedavi ücretlerinde katılım payı alınması ve katılım paylarının artırılmasında aramaktadır. Sağlık harcamalarındaki yüksek artışın önüne geçemeyen, başarısız bir yönetim sergileyen AKP Hükûmeti bunun faturasını sigortalılar ile emekli, dul ve yetimlerine çıkarmaktadır.

Bu düşüncelerle hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kalaycı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Biraz önce kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Evet, 58’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 58 inci maddesinde yer alan 5682 Sayılı Pasaport Kanununun 15 inci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Mehmet Şandır          Oktay Vural

            Antalya           Mersin İzmir

                        Abdülkadir Akcan

                        Afyonkarahisar

“Umuma mahsus münferit pasaportlar kanunda yazılı istisnalar saklı kalmak ve altı aydan az olmamak kaydıyla en fazla 5 yıl geçerli olmak üzere İçişleri Bakanlığınca belirlenecek sürelerde geçerli olmak üzere düzenlenir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 58'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk             Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı           Atilla Kart       Bayram Meral

            İzmir   Konya İstanbul

                        Şevket Köse

                        Adıyaman

Madde 58- 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun; 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "azami dört sene için muteber olmak üzere verilip icabında aynı müddetler için üç defa temdit olunur." ibaresi "en az bir yıldan az olmamak kaydıyla Dışişleri Bakanlığınca tespit edilecek sürede geçerli olmak üzere verilir." şeklinde; 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin ikinci paragrafının birinci cümlesi "Hususi Damgalı Pasaportlar bir yıldan az olmamak kaydıyla İçişleri Bakanlığınca belirlenecek sürelerde; hizmet damgalı pasaportlar bir yıldan az olmamak kaydıyla pasaport sahibinin görevinin müddetine göre İçişleri Bakanlığınca tespit edilecek süre için geçerli olmak üzere tanzim edilir." şeklinde; 15 inci maddesinin dördüncü fıkrası; "Umuma mahsus münferit pasaportlar Kanunda yazılı istisnalar saklı kalmak ve bir yıldan az olmamak kaydıyla İçişleri Bakanlığınca belirlenecek sürelerde geçerli olmak üzere düzenlenir." şeklinde; 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci paragrafı "Bir gidiş ve geliş için verilen pasaportlar üç aydan az olmamak kaydıyla İçişleri Bakanlığının takdirine göre belirlenecek süreyle geçerli olmak üzere tanzim edilir." şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şu anda okutacağım önerge en aykırı önergedir ve madde üzerinde hemen tümüyle değişiklik yapmaktadır ve işleme alacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının 58 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli         Ahmet Yeni    Yılmaz Tunç

            Giresun           Samsun           Bartın

            Mithat Ekici    Recep Koral

            Denizli            İstanbul

"Madde 58 - (1) 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun; 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "azami dört sene için muteber olmak üzere verilip icabında aynı müddetler için üç defa temdit olunur." ibaresi "Dışişleri Bakanlığınca tespit edilecek sürede geçerli olmak üzere verilir." şeklinde; aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan "Büyükelçilik unvanı taşıyan Başbakan başmüşavirleri ile Başbakan dışişleri danışmanlarına," ibaresi, "Büyükelçi unvanını almış olanlar ile" şeklinde; aynı maddenin beşinci fıkrası "Diplomatik pasaport alan kimselerin sıfat ve vazifeleri devam ettiği müddetçe, ergin olmayan veya ergin olsalar dahi yanlarında yaşayıp evli bulunmayan ve iş sahibi olmayan öğrenimi devam eden çocuklarına 25 yaşının ikmaline kadar, yine ergin olsalar dahi yanlarında yaşayıp evli bulunmayan ve iş sahibi olmayan aynı zamanda bedensel, zihinsel veya ruhsal özürlerinden en az biri nedeniyle sürekli bakıma muhtaç durumda olduğu resmi sağlık kurumlarının düzenlediği sağlık kurulu raporu ile belgelenen çocuklarına da hak sahibi kişinin pasaportu ile aynı süre geçerli diplomatik pasaport verilir." şeklinde; 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin son paragrafı "Hususi damgalı pasaport alabilecek durumda bulunanların ergin olmayan veya ergin olsalar dahi yanlarında yaşayıp evli bulunmayan ve iş sahibi olmayan öğrenimi devam eden çocuklarına 25 yaşının ikmaline kadar, yine ergin olsalar dahi yanlarında yaşayıp evli bulunmayan ve iş sahibi olmayan, aynı zamanda bedensel, zihinsel veya ruhsal özürlerinden en az biri nedeniyle sürekli bakıma muhtaç durumda olduğu resmi sağlık kurumlarının düzenlediği sağlık kurulu raporu ile belgelenen çocuklarına da hususi damgalı pasaport verilir." şeklinde; aynı maddenin (B) bendinin son paragrafı "Hizmet damgalı pasaport alanların eşlerine, ergin olmayan veya ergin olsalar dahi yanlarında yaşayıp evli bulunmayan ve iş sahibi olmayan öğrenimi devam eden çocuklarına 25 yaşının ikmaline kadar, yine ergin olsalar dahi yanlarında yaşayıp evli bulunmayan ve iş sahibi olmayan aynı zamanda bedensel, zihinsel veya ruhsal özürlerinden en az biri nedeniyle sürekli bakıma muhtaç durumda olduğu resmi sağlık kurumlarının düzenlediği sağlık kurulu raporu ile belgelenen çocuklarına da hak sahibi kişinin pasaportu ile aynı süre geçerli hizmet damgalı pasaport verilir." şeklinde; aynı maddenin (C) bendinin ikinci paragrafının birinci cümlesi "Hususi damgalı pasaportlar altı aydan az olmamak kaydıyla İçişleri Bakanlığınca belirlenecek sürelerde; hizmet damgalı pasaportlar altı aydan az olmamak kaydıyla pasaport sahibinin görevinin müddetine göre İçişleri Bakanlığınca tespit edilecek süre için geçerli olmak üzere tanzim edilir." şeklinde; 15 inci maddesinin dördüncü fıkrası "Umuma mahsus münferit pasaportlar Kanunda yazılı istisnalar saklı kalmak ve altı aydan az olmamak kaydıyla İçişleri Bakanlığınca belirlenecek sürelerde geçerli olmak üzere düzenlenir." şeklinde; 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin birinci paragrafı "Bir gidiş ve geliş için verilen pasaportlar üç aydan az olmamak kaydıyla İçişleri Bakanlığının takdirine göre belirlenecek süreyle geçerli olmak üzere tanzim edilir." şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Gerekçe Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklik ile, maddenin kapsamı, Anayasa Mahkemesinin 7/2/2008 tarihli ve E.:2004/30, K.:2008/55 sayılı Kararı doğrultusunda, resmi pasaport verilmesinde kız ve erkek çocuk ayrımını ortadan kaldıracak şekilde genişletilmektedir. Ayrıca, Dışişleri Bakanlığı meslek mensupları dışından Büyükelçi unvanı verilmiş olanlara da diplomatik pasaport verilebilmesi mümkün hale getirilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, diğer iki önergeyi de arkadaşlarla birlikte değerlendirdi arkadaşlar. Bu önerge maddeyi tümüyle değiştirdiği için, diğer önergelere göre çok daha kapsamlı bir mahiyette olduğu için diğer önergeleri işleme alma imkânı yok -biraz önce Sayın Hamzaçebi’yle de konuştuk- kaldırıyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, oturduğum yerden bir söz alabilir miyim?

BAŞKAN – Tabii tabii, söz vereceğim size.

Sayın Hamzaçebi, bir açıklama yapacak.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

10.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, önergelerin okunma sırasına, aykırılık sırasına göre oylanmasına ve 500 kelimeyi geçen önergelere ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) -Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, gayet iyi bilindiği gibi, İç Tüzük’e göre, önergeler veriliş sırasına göre okunur, aykırılık sırasına göre oylanır. Bu maddeye ilişkin olarak Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önergesiyle Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önergeleri aykırılık açısından eşit seviyededir. İkisi de maddenin yeniden düzenlenmesini önermektedir. Birisinin daha kapsamlı, diğerinin daha az, kapsamının daha dar olması nedeniyle diğeri daha aykırıdır yorumuna imkân veren bir düzenleme İç Tüzük’te yok.

Bugün bir başka konuda bu tasarı üzerinde görüşmeler sürdürülürken önerdiğimiz bir husus, bir önergeyle bir tasarı maddesinde önerdiğimiz bir düzenleme 500 kelimeyi geçiyor gerekçesiyle Başkanlık Divanındaki görevli arkadaşlar tarafından düzeltilmesi yönünde bize iade edildi. Hâlbuki, tasarıda yer alan maddenin kendisi 500 kelimeden fazlaydı. Tasarıda 500 kelimeden daha fazla sayıda kelimeyle, belki 600-700 kelime civarında kelimeden oluşan bir madde var. Biz bu maddede değişiklik önerirken biz de doğal olarak 500 kelimeyi geçiyoruz ama arkadaşlarımız “İç Tüzük’ün hükmü amirdir.” dediler, peki dedim ben, mademki İç Tüzük’te yoruma imkân vermeyen bir düzenleme var. Hâlbuki o 500 kelimeden kasıt, tasarının kötüye kullanılmasını önlemeye yöneliktir ve Hükûmetin kendisi, Komisyon 500 kelimeden fazla bir madde yazmak suretiyle bir düzenleme yapmışsa, asıl kötüye kullanmayı Komisyon yapmıştır ama ben itiraz etmedim, mademki İç Tüzük böyle diyor; İç Tüzük’ün lafzına göre hareket ettiniz, burada da İç Tüzük’ün lafzına göre hareket edilmesi gerekir. Aykırılıkları neye göre değerlendiriyor acaba Divan, ben merak ediyorum: Bu daha aykırı, bu daha az aykırı… Hayır, ben iddia ediyorum, bizim önergemiz daha aykırı. Bu çok uzun yazılmış olmasına rağmen birçok yer tekrardan ibarettir, daha fazla aykırı değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ATİLLA KART (Konya) – Konu ve içerik olarak farklı.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Teşekkür ederim.

Yani bunu bir usul tartışmasına döndürmek gibi bir amacım yok ama Başkanlık Divanında Sayın Başkan Vekili olarak sizin herhangi bir tutumunuzu kastetmiyorum kesinlikle ama bu uygulamalarda bir eşitlik olmadığını, zaman zaman adaletsiz uygulamaların olduğunu burada ifade ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Arkadaşlarla bu konularla…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu uygulamayı devam ettirirseniz, bundan sonra iktidar partisi maddeyi yeniden düzenler, verir önergeleri, öteki önergeler işleme konulmaz. Onun için, iktidar partisinin önergesini ikinci olarak uygulamanız lazım. O zaman önergeler bundan sonra hiç işleme girmez. Yani bu uygulamayı devam ettirmeniz kötü olur.

BAŞKAN – Anladım. Yok, Sayın Genç, o şekilde bir uygulama kastı olamaz zaten ama dediğiniz gibi öyle bir yorumlama olsa o mümkün olmaz ki öyle bir şey yapmamız zaten mümkün değil. Sadece arkadaşların yorumu şu: Yani bu konuyla ilgili olarak madde tümüyle değiştirildiği için maddenin üzerindeki diğer değişiklikler işleme alınamamıştır.

Teşekkür ediyorum.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536) (Devam)

BAŞKAN – Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

59’uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 59’uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Şevket Köse   Atilla Kart

            İzmir   Adıyaman       Konya

                        Bayram Meral

                        İstanbul

Madde 59- 5682 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Ek Madde 6- Elektronik pasaportlarda refakate kayıt işlemi yapılamaz, bu pasaportlar uzatılamaz ve müşterek e-pasaport düzenlenemez.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 59 uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Hasan Özdemir          Erkan Akçay   Behiç Çelik

            Gaziantep       Manisa            Mersin

            Recep Taner   Mustafa Enöz

            Aydın  Manisa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım Sayın Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 59 uncu maddesi elektronik pasaportlarda refakate kayıt işlemi yapılamayacağını hüküm altına almaktadır. Ancak bu hüküm Pasaport Kanununun refakati düzenleyen 13, 14, 15, 18 ve 29 uncu maddeleri ile çatışmaktadır. Maddenin kabul edilmesi hukuk sisteminde ikilik ortaya çıkaracaktır. Bu nedenle maddenin Tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 59’uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk (İzmir) ve arkadaşları

Madde 59 - 5682 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Ek Madde 6 - Elektronik pasaportlarda refakate kayıt işlemi yapılamaz, bu pasaportlar uzatılamaz ve müşterek e-pasaport düzenlenemez.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Atilla Kart.

BAŞKAN – Sayın Kart, buyurun efendim.

ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ilgili maddeyle bağlantılı olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 58, 59 ve müteakip birkaç maddede Pasaport Kanunu’nda değişiklikler yapılmakta ve ayrıca elektronik pasaportlarla ilgili düzenlemeler yapılmaktadır.

1999 yılında, değerli arkadaşlarım, uluslararası bir sözleşme imzalandı, yüz seksen ülkenin katıldığı bir sözleşme imzalandı. Bu sözleşmenin temel amacı, sınır aşan suçlarla mücadele etmek ve pasaport sahteciliğini önlemek idi. Bu sözleşmedeki hükme göre, bu konuda sözleşmeyi imzalayan tüm ülkelerin 1 Nisan 2010 tarihine kadar bu sözleşme kapsamında biyometrik pasaport, çipli pasaport düzenlemesini tamamlaması gerekiyordu. Sözleşme gereğince Türkiye, 2004 yılından sonra 3 kez ihale açtı ama bunu bir türlü sonuçlandıramadı, başaramadı. Bu süreçten sonra şu gelişmeler kamuoyuna yansıdı değerli milletvekilleri: Devlet bu konuda gerekli ödenekleri ayırdığı, ihaleleri yaptığı ve ödemeleri de yaptığı hâlde bu işi neden sonuçlandıramamıştır? Bu konu kamuoyu gündemine gelmeye başlamıştır. Bu konu kamuoyu gündemine geldikten sonra ortaya şu çıktı: Hükûmetin yalanla, dolanla bu süreci kararttığı ve suç ilişkilerini gözden kaçırmaya başladığını görüyoruz. Neydi bunlar? Bunları anlatmak istiyorum.

Hazine Müsteşarlığı, 27 Eylül 2005 tarihinde, çipli pasaport kapağı ihalesini yapıyor. On firmanın katıldığı bu ihale 15 milyon 475 bin avro bedelle Malezya Iris firmasında kalıyor. Bunu soruyoruz ilgili birime, tarafımıza 7 Temmuz 2010 tarihinde yani on beş gün evvelki tarihle bir cevap veriliyor. Bu cevaba göre deniliyor ki: “İhaleyi kazanan bu Iris firması taahhütlerini zamanında yerine getirmiş ve konuyla ilgili hiçbir aksaklığa sebebiyet vermemiştir.” Tamam, ne güzel, bravo, işi başarmış, öyle anlıyoruz, öyle kabul etmek gerekiyor. Devletin Hazine Müsteşarlığı resmî cevap veriyor, diyor ki: “İhaleyi alan firma bu işi başarıyla sonuçlandırdı.” Peki, 2007 yılı Ocak ayında, aynı işin Emniyete ihale edildiğini biliyoruz. Hem de kime ihale ediliyor? Birinci firmanın da aralarında bulunduğu Kunt firmasıyla ortak girişim grubuna veriliyor. O zaman elbette hemen bu soruları sormak gerekiyor. Neyi görüyoruz? Aynı konuda, farklı tarihlerde iki ayrı ihalenin yapıldığını görüyoruz. Bu ihaleler için devlet iki ayrı ödeme yapıyor ancak işin esasında firmalar bu işi sonuçlandıramıyor. Türkiye hâlen çipli pasaport olayıyla, biyometrik pasaport olayıyla boğuşup duruyor. Yüz seksen ülke içinde bu işi yapamayan, sonuçlandıramayan üç ülkeden birisi Türkiye. Kim bu ülkeler? Bangladeş, Hindistan ve Türkiye. Böyle bir ayıbı Türkiye’ye yaşatmışız.

Bakın değerli arkadaşlarım, neresinden bakılırsa bakılsın, yolsuzlukların, karanlık ilişkilerin ve suç ilişkilerinin varlığını gösteren bir tablodan söz ediyorum. Birinci ihalenin akıbeti nedir? Bunu açıklamak zorundasınız. Birinci ihale başarıyla sonuçlanmışsa ikinci ihale neden yapıldı? İkinci ihale yapıldığına göre, birinci ihalenin başarılı olduğundan nasıl söz edilebilir? Bu cevabı, Hazine Müsteşarlığı, kalkıp kurumsal olarak nasıl ifade edebilir? Türkiye Cumhuriyeti Hazine Müsteşarlığı, kurumsal olarak nasıl yalan beyanda bulunabilir? Bunları açıklamak gerekiyor değerli milletvekilleri.

Birinci ihalede başarısız olan… O ortaya çıkıyor. Her ne kadar Hazine “Başarılıdır.” demiş ise de, yalan beyanda bulunmuş ise de birinci ihalede başarısız olan ve işi sonuçlandırmayan bu firmanın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Devamla) - …ihale yasaklısı olması gerekirken bu firmaya ikinci ihalede nasıl yer verilebilmiştir? Sadece bu süreç bile başlı başına, görev ve yetkinin kötüye kullanıldığı anlamına gelmez mi? Ve nihayet şu soruyu soruyoruz: Bu iş şu anda Emniyet Genel Müdürlüğüne havale edilmiş, çipli pasaportların tamamlanması işi. Emniyet Genel Müdürlüğü, Gölbaşı kampüsünde bu işi yapıyor. Emniyet Genel Müdürlüğünün bu işi başaracak gücü varsa, tekniği varsa, imkânı varsa, o zaman 2005’ten bu yana neden birilerine para aktarıyoruz? Devletin 30 trilyonunu ilk ihalede aktarıyoruz, o yetmiyor, ikinci ihalede de 10 trilyon civarında bir parayı aktarıyoruz. Bunu Sayın Hükûmete soruyoruz, Sayın Bakan diyor ki: “Bilgim yok.” Türkiye Cumhuriyeti’nin Bakanı “Fazla bilgim yok.” diyor. Bunları size biraz sonra tekrar anlatacağız Sayın Bakan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ATİLLA KART (Devamla) – Bir cümle Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Devamla) – Umarım bu anlatımlarımızdan sonra gerekli duyarlılığı ve sorumluluğu gösterirsiniz de bu işin üstüne biraz gidersiniz. Bu işin esası nedir, bu noktada gerekli duyarlılığı gösterirsiniz, Meclisi ve kamuoyunu bilgilendirirsiniz.

Bu değerlendirmelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

60’ıncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 60 ıncı maddesindeki “2/3” ibaresinin “3/4” şeklinde  arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay    E. Haluk Ayhan         Mustafa Kalaycı      

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Mehmet Şandır          Akif Akkuş

            Antalya           Mersin Mersin

            Oktay Vural    Abdülkadir Akcan

            İzmir   Afyonkarahisar

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 60’ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Atilla Kart       Bülent Baratalı          Mustafa Özyürek

            Konya İzmir   İstanbul

            Harun Öztürk Şevket Köse   Ferit Mevlüt Aslanoğlu

            İzmir   Adıyaman       Malatya

Madde 60- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 79 uncu maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kurumlarınca gönderilenlerden, uluslararası kuruluşlarda staj yapan ve çalışma esas ve usulleri ile misyon şeflikleriyle ilişkileri Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Dışişleri Bakanlığınca belirlenen memurlara, gittikleri ülkelerde sürekli görevle bulunan ve dokuzuncu derecenin birinci kademesinden aylık alan meslek memurlarına ödenmekte olan yurt dışı aylığı tutarı, diğerlerine bu tutarın 2/3'ü ödenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Atilla Bey, siz mi konuşacaksınız?

ATİLLA KART (Konya) – Evet.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu bir kez daha selamlıyorum.

Bıraktığım yerden devam ediyorum.

Değerli milletvekilleri, biraz evvelki bölümde olayın yolsuzluk boyutunu, ilişkilerini, bunları ifade ettim. Bu olayın aslında yolsuzluk boyutu dışında yarattığı başka vahim sonuçlar da var. Nedir o sonuçlar? Bakıyorsunuz, 5 milyon çipin satın alındığı, ortalama fiyatı 1 avro olan çipin 3 avroya alındığı ve bu çiplerin yeni pasaportlara uyumunun yapılamadığı ortaya çıkıyor.

Emniyet Genel Müdürlüğünden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait kişisel verilerin bilgisayarlardan toplandığı, bu kritik bilgilerin yurt dışına çıkarıldığı, emniyet bünyesindeki birçok kamu görevlisinin bu uygulamaya karşı çıktığı ancak başarılı olamadıkları bilinmektedir. Ulusal güvenlik anlamında bir tehlike ve zafiyet durumu ortaya çıkmıştır. Yine Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına ait kişisel bilgi verileri kayıt dışı bir şekilde belli bir merkezde toplanmıştır. Bir anlamda, fişlemeye malzeme hazırlanmıştır. Böyle bir sürecin sonunda emniyetin yapacağı çipli pasaportların uluslararası sözleşmede belirtilen teknik standartlara uygun olması söz konusu olamayacağı için, emniyetin bu teknik donanımı olmadığı için Türkiye birkaç yıl sonra çipli pasaport meselesini bir kez daha görüşmeye, tartışmaya başlayacak değerli milletvekilleri. Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı şu: Beceriksiz, ehliyetsiz ve iyi niyetli olmayan yönetim kadrolarının devlet yönetimi ve toplum hayatında yarattığı tahribatlardan söz ediyorum. Bunun ibret verici bir örneğiyle karşı karşıyayız.

Bakıyoruz, değerli milletvekilleri, ihale yasaklısı olması gereken Malezya firması -bu sevgi her nereden doğuyorsa, bu özel ilgi her nereden doğuyorsa- ikinci ihaleye de giriyor. Başaramamış birinci ihaleyi, ikinci ihaleye nasıl girebilir? Öylesine karanlık ilişkiler söz konusu ki, bu konuda 15 Nisan 2010 tarihinde verdiğimiz önergeye cevap verilmiyor, geçiştirilmek isteniyor, cevap verilmediği için gelen kâğıtlarda yayınlanıyor.

Bu arada neyi görüyoruz? Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü yetkililerinin, başta Genel Müdür olmak üzere, ihaleyi alan firmayla ihale öncesi ve sonrası onlarca kez telefonla görüştükleri ve mesajlaştıkları, Daire Başkanı, Daire Başkan Yardımcısının ihaleye katılan bir firmanın kadın proje müdürünü dört ay boyunca SMS’lerle taciz ettiği ve birtakım taleplerde bulunduğu, kurum yetkililerinin sıkça Malezya seyahatleri yaptığı ortaya çıkıyor. Bunlar kayıtlara intikal ediyor ve Bakanlığın, ilgili bakanlıkların bütün bu gelişmelerden haberi yok.

Her bakımdan tefessüh etmiş bir yönetim anlayışından söz ediyorum. Dışişleri Bakanı ve Hükûmetin Malezya sevgisi ve ilişkilerinden ve işin ehline verilmemesinden kaynaklanan bir başarısızlık ve perişanlık tablosu. Teknik niteliği olan bir işin eş dost, ahbap ilişkileri ve ideolojik yakınlık içinde kişi ve firmalara verilmesinin yarattığı vahim bir tablo. Bütün bu karanlık ilişkilere rağmen, bütün bu açıklanması gereken ilişkilere rağmen, hesap verilmesi gereken ilişkilere rağmen on beş gün evvelki, 7/7/2010 tarihi itibarıyla “Her şey yolundadır, her şey yasaldır.” diyerek kurumsal bir şekilde yalan beyanda bulunma pervasızlığını gösteren bir yönetim yapısı ve yönetim anlayışından söz ediyorum değerli milletvekilleri. Bunun başka bir açıklaması varsa, bu söylediklerimin, beni uyarın, ama şu olayların herhâlde başka bir açıklaması olamaz. Bu konuları önergeyle soruyoruz, cevap alamıyoruz. Tam anlamıyla bir sorumsuzluk ve bir keyfîliğin yaşandığı, kurumlar arasında yaşandığı…

Bakın, bir kurum bünyesindeki herhangi bir bürokratın yaptığı usulsüzlükten söz etmiyorum, kurumlar arasında dört beş yıla yayılan organize bir şekilde ihalelere fesat karıştırılmasından söz ediyorum değerli milletvekilleri. Bu gerçekten vahim bir tablodur. Bu, inanıyorum ki sizin vicdanlarınızda da rahatsızlık yaratan bir tablodur, ama bunları bilmiyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Devamla) – Tabii, üzücü olan şu aslında, bunları bilmek için bir gayret içinde de değilsiniz. Asıl sorulması gereken, asıl gerçekten üzülmemiz gereken, kaygı duymamız gereken olay budur diye düşünüyorum.

İşte, değerli arkadaşlar, şunu bir kez daha ifade etmek istiyorum: Maalesef, çipli pasaport konusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumları yalan beyanda bulunmuşlardır. Akademik derinliği olanlar, kurumsal olarak ihalelere fesat karıştırılmasının ve yine kurumsal olarak yalan beyanda bulunmanın herhalde hesabını vereceklerdir. Bu derin ilişkilere herhâlde açıklama yapılması gerekecektir.

Biz konunun önemi sebebiyle, olayla, olay öncesi ve sonrasında görev ve sorumluluk sahibi olan toplam 5 bakan hakkında, ilgili bürokratlar hakkında ve iki firmanın yetkilileri hakkında, organize çıkar ilişkileri içinde ihalelere fesat karıştırmaktan, kamuyu zarara uğratmaktan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kart, tamamlayın konuşmanızı.

ATİLLA KART (Devamla) – Hemen bağlıyorum efendim.

…görev ve yetkiyi kötüye kullanmaktan dolayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurumuzu yaptık. Umarım sizler de bu konuda bilgilenmek ihtiyacını duyarsınız, ilgili bakanlardan, bu işin gelişimi muhalefet milletvekilinin anlattığı gibi mi, yoksa muhalefet milletvekili yanıltma mı yapıyor, yalan beyanda mı bulunuyor, bunu değerlendirmek kaygısıyla, gerekçesiyle, sorumluluğuyla bu işin takibini yaparsınız. Biz bu işin takibini yapmaya devam edeceğiz ve bunu, elbette, gelişmeleriyle birlikte kamuoyuyla paylaşacağız değerli arkadaşlarım.

Bu değerlendirmelerle, Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 60 ıncı maddesindeki “2/3” ibaresinin “3/4” şeklinde  değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yurtdışı aylık tutarının artırılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair üç adet önerge vardır. Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.

Bu nedenle, önergeleri okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergelere salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.

Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı tasarıya aşağıdaki maddenin eklenmesi arz ve teklif ederiz.

            Mustafa Özyürek       Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu

            İstanbul          İzmir   Malatya

            Bülent Baratalı           Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

“Madde 61- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli I Sayılı Cetvel, I-Genel İdare Hizmetleri sınıfı bölümünün (c) bendine, Gelir İdaresi Başkanından önce gelmek üzere Maliye Teftiş Kurulu Başkanı ile Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı unvanları eklenmiştir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Çoğunluğumuz olmadığından katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T.B.M.M. Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı yasa tasarısına 60. maddesinden sonra gelmek kaydıyla aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ederiz.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek       Harun Öztürk

            Malatya           İstanbul          İzmir

            Şevket Köse   Bülent Baratalı

            Adıyaman       İzmir

Madde 61: 657 sayılı kanunun 108. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

( c) Üç yaşını doldurmuş çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşlere, çocuğun ana ve babasının rızasının kesinleştiği tarihten veya vesayet dairelerinin izin verme tarihinden itibaren 4 ay aylıklı izin verilir, istekleri üzerine 24 aya kadar ücretsiz izin verilir. Evlat edinen her iki eşin memur olması durumunda, bu süre, eşlerin talebi doğrultusunda 2’şer aylık iki bölüm halinde eşlere veya 4 ay olarak eşlerden birine aylıklı olarak yine 24 aylık aylıksız izin ise bu süreyi geçmeyecek şekilde, birbirini izleyen iki bölüm halinde eşlere kullandırılabilir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Çoğunluğumuz olmadığından katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T.B.M.M. Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı yasa tasarısına 60. maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ederiz.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek       Halil Ünlütepe

            Malatya           İstanbul          Afyonkarahisar

            Şevket Köse   Bülent Baratalı

            Adıyaman       İzmir

Madde 61: 14.07.1965 ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun

1- Ekli (IV) sayılı makam tazminatı cetvelinin, 9. sırasının (b) fıkrasından sonra gelmek üzere, aşağıdaki (c) fıkrası eklenmiştir.

(c) Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrosunda görev yapanlar ile vergi dairesi müdürü 2.000,. ( c) bendinde sayılanların yardımcılarına % 50 oranı uygulanır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Çoğunluğumuz bulunmadığından katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, ayrıca, Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay ve arkadaşlarının, yeni madde ihdası şeklinde, Vergi Usul Kanunu’nda değişiklik öngören üç adet, Katma Değer Vergisi Kanunu’nda değişiklik öngören bir adet ve Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklik öngören bir adet değişiklik önergesi Başkanlığımıza verilmiştir. Bu kanunlara ilişkin değişiklikler, Vergi Usul Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunu’nda birinci bölümde, Katma Değer Vergisi Kanunu’nda ikinci bölümde gerçekleştirilmiştir. Kanun tekniği ve sistematiği açısından söz konusu değişiklik önergelerini şu aşamada işleme almamız mümkün bulunmamaktadır.

Yine, Sayın Akçay ve arkadaşlarının, görüştüğümüz kanun tasarısında yer almayan Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da değişiklik öngören bir önergesi vardır. Bu önergeyi de İç Tüzük’ün 87’nci maddesi üçüncü fıkrası uyarınca işleme alamıyoruz.

Bu arada, İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk ve arkadaşlarının, belediyeler ve il özel idarelerinden yapılan bazı kesintilerle ilgili, geçici madde olarak verilen değişiklik önergesi içerik ve sonuçları bakımından geçici nitelikte bulunamadığından işleme alınamamıştır.

Bilgilerinize saygıyla arz ederim.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 61’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır.

Aynı mahiyetteki önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 61’inci maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli            Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar          Mersin

            Yılmaz Tankut            Oktay Vural

            Adana İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın Çerçeve 61 inci maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk             Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı           Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bilindiği üzere, 17.06.2010 tarihli ve 5998 sayılı Kanunla 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesi değiştirilmiş ve 6 ncı fıkrası, kentsel dönüşüm ve gelişim alanları içinde yer alan eğitim ve sağlık alanları hariç kamuya ait gayrimenkullerin harca esas değer üzerinden belediyelere devredileceğini hükme bağlamıştı.

Aynı maddenin son fıkrasında, bu Kanunun konusu ile ilgili hususlarda Başbakanlık Toplu Konut İdaresine 2985 sayılı Kanun ve diğer kanunlarla verilen yetkiler saklıdır, denilmesine rağmen, 5998 sayılı kanun henüz Cumhurbaşkanlığında onay aşamasında beklerken, Komisyonda verilen bir önerge ile kentsel dönüşüm ve gelişim alanlarında belediyelere devredileceği belirtilen kamuya ait gayrimenkullerde önceliğin TOKİ'de olduğuna dair bir düzenleme yapılmıştır.

Çerçeve 61 inci madde ile 2985 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 16 aynen şöyledir:

“Kanunlar ile verilmiş yetkiler çerçevesinde Başkanlığa devri talep edilen taşınmazların kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen yerlerde kalması hâlinde, Başkanlığın devir talebi önceliklidir. Bu yerlerde Başkanlık mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile devri talep edilen taşınmazlara ilişkin olarak Başkanlık, kanunlardan kaynaklanan tüm yetkilerini münhasıran kullanır."

Görüldüğü üzere daha Cumhurbaşkanlığında onay aşamasında bulunan bir kanun hükmü Komisyonda verilen önerge ile etkisiz kılınmıştır. Yani TOKİ'nin etkisi ile Komisyon havada ikmal yapılmasına alet edilmiştir.

17 Haziran 2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin ‘Birden fazla düzenleme ve maddede değişiklik' başlıklı 17 nci maddesinde, konu itibarıyla aralarında bağlantı bulunması sebebiyle birden fazla mevzuatta düzenleme yapılmasını gerektiren hâller dışında, bir çerçeve taslak ile birden fazla düzenlemenin hükümlerinde değişiklik yapılamaz. Yapılacak değişiklikler her düzenleme için ayrı ayrı çerçeve taslaklar ile yapılır, denildiği için, Tasarıya Komisyonda önergeyle eklenen bu maddenin Tasarı metninden mutlaka çıkarılması gerekir.

BAŞKAN – Sayın Vural, diğer önergenin gerekçesini mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yılmaz Tankut…

BAŞKAN – Sayın Tankut, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar) 

YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugüne kadar bu kürsüden pek çok kez seçim bölgem olan Adana’nın içinde bulunduğu önemli sorunları fırsat buldukça huzurlarınızda paylaşma imkânı buldum. Bugün de yine vermiş olduğumuz bu önerge vesilesiyle, görüşmekte olduğumuz bu tasarı ve ülke gündeminin çok önemli bir meselesi olması münasebetiyle, ülke ve Adana’nın öne çıkan önemli sorunlarından birisi olan, hatta en önemli meselelerinden birisi hâline gelen işsizlik gerçeğini dile getirmek istiyorum.

Bilindiği üzere, Adana, ülkemizin en büyük illeri arasındadır ve açıklanan yüzde 26’lık işsizlik oranıyla ülkemizin işsizlik sıralamasında 1’inci sıradadır; maalesef Adana 1’inci sıradadır. “Maalesef” diyorum çünkü Adana, Türkiye'nin âdeta besin deposu olan ülkemizin sanayisine önderlik etmiş, bilgi birikimine sahip, Çukurova Üniversitesi ve bağlı fakülteleriyle hem eğitimde hem sağlıkta bölgesine önemli hizmetler sunan, yine ülkemizin batıyla doğusunu birbirine bağlayan önemli bir coğrafi bölgede bulunmaktadır. Yine Adana’nın bir başka özelliği de, Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri başta olmak üzere, civar bölgelerden yoğun göç alan illerin başında gelmesidir. Dolayısıyla, güneyimizin incisi konumunda bulunan Adana, tarımdan sanayiye, eğitimden ticarete ve ulaşımdan ılıman iklimine kadar pek çok pozitif özelliğinin yanı sıra, genç bir nüfus potansiyeline de sahiptir. Ancak Adana, bu potansiyeline rağmen, ne yazık ki, günden güne gerilemektedir. Son sekiz yıllık tabloya bakıldığında, tıpkı ülke genelinde olduğu gibi, Adana’nın sorunlarının azalmadığını, aksine daha da fazlalaştığını ve âdeta pik yaptığını söylemek kesinlikle abartı olmayacaktır. Kontrolsüz yoğun iç göçün, artan sorunlarda etkisi olduğu düşünülebilir ama “Bu sorunların fazlalaşmasında ve yoğunlaşmasında sadece iç göçün etkisi var.” demek çok doğru bir yaklaşım değildir. Her geçen gün fazlalaşan nüfusumuzla övünen ve söze başlarken 72 milyonluk büyük Türkiye’yi ağzından düşürmeyen bir anlayış için artan nüfus gelişimin önünde engel olmadığına göre, Türkiye'nin ve Adana’nın önünde başka engeller var demektir. Bize göre bu engel, sekiz yıldır ülkeyi kaosa, karmaşaya, kan ve gözyaşına boğan, yoksulluğa, yokluğa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe sürükleyen siyasi iktidarın, yani AKP’nin ta kendisidir.

Sayın milletvekilleri, Hükûmet, Adana’yı görmezlikten geliyor demiyorum; görüyor, bakıyor ama şaşı bakıyor, yan bakıyor ve âdeta söz konusu Adana olduğunda üç maymunu oynuyor.

Şahsım ve arkadaşlarım bu kürsüden pek çok kez Adana’ya yapılan haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri dile getirdik. Bölücülere hamilik eden, bu konuda yirmi otuz yıl ceza talebiyle hakkında davalar açılanlar varken, hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunan belediye başkanları mevcutken Adana Büyükşehir Belediye Başkanının görevden alınması gibi; yeni bir üniversiteye en çok ihtiyaç duyan il olmasına rağmen Adana’nın değil de daha az ihtiyacı olan başka illere üniversite kurulması gibi, teşvik uygulamalarının dışında tutularak cezalandırılması gibi; bunların hangisini sayalım bilemiyorum. Ancak Adana’da işsizlik bugün had safhadadır ve 2002 yılında İŞKUR Adana Bölge Müdürlüğüne 14.448 kişi başvururken 2008 yılında bu rakam 44.486 kişiye yükselmiştir. Oysa ne diyordu Sayın Başbakan? 7 Mart 2009’da geldiği Adana’da yaptığı mitingde “Biz büyük düşünüyoruz, Adana için de büyük düşünüyoruz.” diyordu. İşte o kadar büyük düşündünüz ki Adana işsizlikte bir kez daha şampiyon oldu. 2006’daki yüzde 16,2’lik rekoru kırmak suretiyle 2008’de bu rekoru yüzde 20,5’e çıkardınız, bu da yetmedi, 2009’da yüzde 26,5’luk oran ile Adana’ya yine tarihî bir rekor kırdırdınız. Sizi ne kadar kutlasak azdır! Bu gidişle sayenizde Adana üst üste rekor kırma dalında Guinness Rekorlar Kitabı’nda da yerini alacaktır.

Peki neden bu rekorlar kırılıyor biliyor musunuz? Adana’yla özdeş hâle gelen Bossa’ların bacası artık tütmüyor, Yüksel Tekstil artık yok, Özbucak tarih oldu, Aksantaş’a kilit vuruldu, Doğu ve Güneydoğu’ya kadar hizmet veren Çukobirlik mahalle bakkalına dönüştü. Tekel Sigara Fabrikasını bir kalemde sattınız ve işçilerini sokağa attınız. O kadar büyük düşündünüz ki en çok hak eden olmasına rağmen Adana’ya ikinci bir devlet üniversitesini çok gördünüz. Dahası, özel vakıf üniversitesi kurulması çabalarına da türlü engeller çıkardınız ve hâlen çözemediniz ve yine o kadar büyük düşündünüz ki Adana’yı yıllardır teşvik sisteminin dışında tuttunuz ve o kadar büyük düşündünüz ki değerli arkadaşlar, Adana’yı göç alan illerin dışında tuttunuz, yıllardır dile getirilen feryadını da duymadınız ve nihayet o kadar büyük düşündünüz ki tarımı göz ardı ettiniz,  2002 yılında 2,5 kilogram buğday satıp 1 litre mazot alan üreticiyi bugün 6 kilogram buğday satarak 1 litre mazot almaya mahkûm ettiniz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tankut, konuşmanızı tamamlayınız.

YILMAZ TANKUT (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Türkiye ve Adana’ya bütün bu yaptıklarınız için, AKP İktidarı olarak ortaya koyduğunuz büyük düşüncelerden dolayı vatandaşlarımızın büyük bir kısmı ve Adana’da yaşayan kardeşlerimiz de çok büyük düşünecek ve sekiz yıldır kendisini aldatmanın hesabını, 12 Eylülde referandum sandığında büyük bir ders ile Hükûmetinize “hayır” demek suretiyle soracaktır diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 1 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Geçici 1. maddesinde yer alan “iki ay” ibaresinin “üç ay” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli            Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Geçici 1’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk             Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı           Şevket Köse   Kamer Genç

            İzmir   Adıyaman       Tunceli

Geçici Madde 1- Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla Gelir İdaresi Başkanlığında görevli olan Hazine avukatlarından, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde istekte bulunanlar, bu Kanunla ihdas edilen avukatlık kadrolarına atanırlar. Vergi dairesi başkanlıklarında görevli bulunan Hazine avukatlarının görev ve yetkileri, görevli olduğu vergi dairesi başkanlığına avukat ataması yapılıncaya kadar devam eder, atama yapıldıktan sonra görevli Hazine avukatlarının görev ve yetkileri başkaca bir işleme gerek kalmaksızın sona ermiş sayılır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Kamer Genç.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının geçici 1’inci maddesi üzerinde verilen önergeyle ilgili konuşmak istedim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, önerge öyle yazılmış ki başhukuk müşavirliğinde görevli olup da Gelir İdaresi Başkanlığında görevli bulunan hazine avukatları bu kanunla getirilen kadrolara, Gelir İdaresi Başkanlığına atanmadıkları takdirde sanki hazine avukatlığı görevi sona ermiş gibi bir hâl alıyor. Yani deniliyor ki: “Hazine avukatlarının görev ve yetkileri başkaca bir işleme gerek kalmaksınız sona ermiş sayılır.”

Hâlbuki, bana göre bu hazine avukatlığı görevi sadece Gelir İdaresi Başkanlığında sona ermiş oluyor, esas başhukuk müşavirliğindeki, Muhakemat Müdürlüğündeki görevi sona eremez. Bu zaten mantığa da aykırı ama burada öyle yazılmış bulunuyor. Sırf bu hususu telafi etmek için bunu söyledim.

Şimdi, değerli milletvekilleri, ilimle ilgili dile getirdiğim bir sorunu yani deprem nedeniyle dile getirdiğim bir sorunu defalarca Mecliste dile getirdim, basın toplantısı yaptım, Hükûmetten bir ses çıkmadı, sağırlığını korudu.

Evvelki gün arabama bir çelenk koydum ve Başbakanlığın oraya gittim. Yani bilinmesi bakımından söylüyorum. Arabayla daha Başbakanlığa dönmeden arabamın önünü çok sayıda polis kesti. “Yahu, ne var kardeşim?” dedim. “Efendim, giremezsin.” “Yahu, nasıl giremem, burası ana cadde. Peki, neye istinaden beni yasaklıyorsunuz?” “Yok, giremezsiniz.” Tabii arabayı üzerlerine sürdüm ve biraz ilerledim.

Şimdi, arabanın içine, arabanın arkasına bir çelenk koymuşum. Bir baktım, orada polisin birisi benim arabanın bagajını açtı ve çelengi kaçırdı.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu, tamamen fiilî durum yoluyla bir yağma demektir. Yani düşünebiliyor musunuz, bir arabayla gidiyorsunuz, bir yerde durmuşsunuz, polis yaklaşıyor, bagajını açıyor ve oradaki malınızı alıp kaçıyor. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Yani bunun bir mantığı olur mu? Yani benim daha o çelengi nereye koyup koymayacağım belli değil. Arabamda gidiyorum. Arabanın içinde çelenk. Önümü polis kesiyor ve ondan sonra da… (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

Yani bunun gülünecek bir şeyi yok arkadaşlar, utanılacak şeye gülüyorsunuz.

Benim arabamdaki o çelengi ben parayla almışım. Peki, o çelengi benim arabamı durdurup da benim iznimi almadan; sizin arabanızın bagajını açarak, bir vatandaşın arabasının bagajını açarak oradaki malı almak gasp değil midir? Bu, fiilî durum değil midir? Yani burada, şimdi, siz iktidar partisinin milletvekillerisiniz, ben bir milletvekiliyim. Siz iktidara geldiğiniz zaman, rahmetli Ecevit zamanında biz Başbakanlığı herkese açıyoruz, şimdi yüzlerce polis kapıda bekliyor, yaklaşılmıyor. Milletvekili olarak ben o sokaktan nasıl geçemem arkadaşlar yahu?

Şimdi, ben çelengimi istiyorum. Ben oraya para verdim. Getirsin çelengimi teslim etsinler. Ve bugün soru önergesini verdim. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

ALİ TEMÜR (Giresun) – Gel parasını vereyim, gel!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani gülünecek şeyse… Utanılacak şeye gülüyorsunuz yani bu utanılacak şey. Devri İktidarınız zamanında bu utanılacak şeylere gülüyorsunuz. Demek ki sizdeki kalite bu.

Yani arkadaşlar, burada bir insanın malının gasbı vardır, hem de devletin polisi tarafından gasbı vardır. Tayyip Erdoğan’dan özellikle bekliyorum, bu benim çelengimi getirip bana verecek.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Kaç paraydı?

AYHAN YILMAZ (Ordu) – Ben vereyim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Aynı zamanda benim oradaki vatandaşıma depremle ilgili de çare bulacak. Çare bulmazsa ben başka eylem yapmasını bilirim yani siz merak etmeyin, benim kafamda yüz tane fikir dolaşır.

AYHAN YILMAZ (Ordu) – Ondan şüphemiz yok Kamer Bey!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben eylem yapmasını da bilirim ama benim vatandaşıma hizmet getirmek zorunda.

Bakın, bana bugün bir vatandaştan bir mesaj geldi. Diyor ki: “12-16 Temmuz 2010 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü tarafından Van Hizmet İçi Eğitim Merkezinde düzenlenen 386 no.lu Eğitim Yönetimi Semineri’nde ‘terör ve okullarda alınacak önlemler’ konulu derste Van Terörle Mücadele Büro Amiri gelmiş bu kursa,

1) TC mahkemelerinde davası görülen Ergenekon-balyoz vb. isimli davalardaki iddiaların gerçek olduğunu, ismi geçen kişilerin suçlu olduğunu;

2) Daha önceden polis amirlerinin Türk Silahlı Kuvvetleri komutanları karşısında ayakta durduğunu, şimdi ise polis amirlerinin generalleri tutukladığını…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika verir misiniz.

BAŞKAN -  Buyurun Sayın Genç, verdim, konuşmanızı tamamlayınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – “Daha önceden” diyor “polis amirlerinin Türk Silahlı Kuvvetleri komutanları karşısında ayakta durduğunu, şimdi ise polis amirlerinin generalleri tutukladığını;

3) Ülkemizde iki devlet kurumu arasında çatışma var bu kurumlar emniyet ve Türk Silahlı Kuvvetleridir.

4) Terörle mücadelenin din ile önlenebileceğini bu konuda cemaatlerin etkili olduğunu, kendisinin de aynı duygularda olduğunu ve burada gönüllü misyoner gibi çalıştığını;

5) Son günlerde artan terör ve şiddet olaylarına karşı bir siyasi parti genel başkanının OHAL önerdiğini, “Bu ülke OHAL’den bu hâle geldi. Bu siyasi parti genel başkanı Devlet Bahçeli ve ben ona sayın demem saygı da duymam.” diyor.

Şimdi, bakın, bir kamu görevlisinin bir şeyde, şeye gidip de eğitim seminerinde verdiği derse bakın!

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Bunların hepsi yalan!

KAMER GENÇ (Devamla) -  Bu sizin işte yetiştirdiğiniz kamu görevlisinin seviyesi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, gülüşmeler) Tabii, siz her şeye gülersiniz. Size göre bu devlet var olmuş, yok olmuş; hiçbir anlama gelmez ama bu gibi kamu görevlileri sizin sayenizde bu şekilde görev yapıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

 KAMER GENÇ (Devamla) – Bunun hakkından gelinmesi lazım, bu devlet böyle yönetilmez. Yani bu devletin kurumlarına bu kadar saygısızlık duyulmaz. Ben tabii, okudum ama siz tabii gülüyorsunuz, gülme dışında başka bir şey öğrenmemişsiniz. Tabii, eskiden bu sıralarda insanlar bu gibi konuşmalar karşısında utanırlardı, haysiyet sahibi insanlar utanırlardı ama başkaları utanmıyorsa ben ne yapayım?

Saygılar sunuyorum efendim, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı  Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinde yer alan “iki ay” ibaresinin “üç ay” şeklinde değiştirilmesin arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları.

BAŞKAN -  Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN -  Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN -  Sayın Akcan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın daha önceki maddelerinde verdiğimiz önergeler sırasında, Sayın Taner Yıldız’ın Hükûmet adına oturduğu zaman dile getirdiğim hususta gösterdiği hassasiyete teşekkür ediyorum ancak orada, ifade etmede zaman bakımından fırsat bulamadığım bir husus var, o da, bir biçimde teşviklerin farklı tarzda uygulanabileceği hususu. Elektrik Üretim AŞ elektriği üretiyor, Dağıtım AŞ’ye devrediyor, elektrik dağıtımı da özelleştirme kanalıyla dağıtımı üstlenmiş firmalar üzerinden yapılıyor. Tabii ki elektrik dağıtımını yapacak olan firma, dağıttığı elektriğin parasını devlete, Elektrik Üretim AŞ’ye ödeyeceği için burada üzerinde durulması gereken husus, Elektrik Üretim AŞ’nin parayı tahsil ederken, bu parayı kullanıcıdan tahsil edecek olan dağıtım şirketleri üzerinde, kimin ne zaman bu parayı verebileceği hususunu göz önüne alarak tahsilatın yapılmasını sağlamak. Yani çiftçiden alamayan dağıtım şirketleri, bunu Elektrik Üretim AŞ’ye zamanında ödeme şansına sahip değildir. Çiftçi de ne zaman… E, bunun aylık geliri yok, tarlayı ekecek, masraf edecek, aradan üç dört ay geçecek, üretim dönemi gerçekleşecek, hasat sonrası ürününü satıp bu parayı ödeme şansına sahip olacak. İşte, bu durumun hükûmetler tarafından göz önüne alınarak uygulama yapılması da bir anlamda teşvikin bir değişik şeklidir diye düşünüyorum.

Sayın Genç burada yakındı siyah çelenkle ilgili olarak. Sayın Genç hatırlamanız lazım, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına da 2002 yılında siyah çelenk koymuştunuz; devlet yönetiminde tolerans farklılığını idrak edip, fark edip bunu da açık kalplilikle söylemeniz lazım. Neye çelenk koymuştunuz siz o zaman?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Siz bakanken Karayolları berbattı, o nedenle, gittim, çelenk koydum Karayollarına.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – O zaman Doğru Yol Partisi milletvekili olarak şuna çelenk koymuştunuz: Afyon’a çevre yolu yapılıyor, Afyon’a yol yapılıyor diye. Afyon’a çevre yolu yapılırken, o çevre yolunu Afyonlu kullanmaz. Sandıklı-Afyon yolu yapılırken, o yolu, büyük ölçüde, transit olarak kullananlar kullanır, kullanması gerekenler kullanır. Yani Afyon’dan İzmir’e gidecek olan vatandaşa, Afyon’un içinden geçmek yerine çevre yolundan geçerek seyahatini tamamlamak onun daha kolay ve rahatına gelir. Böylece bu işin gerçekleşmesi lazımdır. Biz de onu onun için yaptık ama siz de geldiniz, siyah çelenk koydunuz. Ne zaman siyah çelenk konulacağını, ne zaman konulmayacağını da fark etmelisiniz diye düşünüyorum.

Recai Berber Bey, sağ olsun, tasarının geneli üzerinde konuşma yaparken, çok önemli, herkesin, devlet yöneten herkesin, yönetime ortak olan, katkıda bulunan herkesin dikkat etmesi gereken bir hususu ifade etti.

Bugün, bütçeler görüşülürken veya kanunla harcamalar düzenlenirken veya harcamaya esas düzenlemeler yapılırken, ele aldığımız tasarılar ve daha sonra kanunlaşmış hükümler uygulanırken şunu unutmamamız gerekir diye ifade etti: Vatandaş, vergi adı altında devletine verdiği verginin mal ve hizmet olarak kendisine geri dönmesini ister. Bunu da beklemesi vatandaşın tabii hakkıdır.

Devleti yönetenlerin, ısrarla, bu noktada hassas olmaları gerekir. Şu söyleyeceklerimin belgesini dileyen her arkadaşıma verebilirim. Mesela, şöyle olmaması gerekir: Bakanlarımız, icraatlarını yaparken -bütün hükûmet dönemlerinde- gideceği ilin, ziyaret edeceği ilin, seyahat edeceği ilin milletvekillerine iktidar-muhalefet farkı gözetmeden seyahat programını fakslarlar, gönderirler. Bu genel uygulamadır.

RECAİ BERBER (Manisa) – Valilikler.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Valilikler de gönderir. Aynı şekilde, bakanlık özel kalemleri de gönderir. Bizim elimize gelmiş olan bir seyahat programını, Sayın Berber, ben size anlatayım isterseniz, sizin şahsınızda yüce Genel Kurula: Bir sayın bakanımız Burdur’dadır, Burdur’da faaliyetini tamamlar, tamamlayıp oradan Afyon’un Dinar ilçesine geçecektir, oradaki programını uygulayacaktır. Program akışı şöyle: “Burdur’dan ayrılış -saat var- şu saatte Dinar’a varış. Dinar Kaymakamlığını ziyaret. Dinar AK PARTİ İlçe Teşkilatını ziyaret. Dinar’dan ayrılış.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akcan, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun efendim.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Tamamlıyorum.

Oradan bir başka ilçeye geçer, komşu ilçe, Evciler: “Dinar’dan ayrılış, Evciler’e varış. Evciler Kaymakamlığını ziyaret. Evciler Belediye Başkanlığını ziyaret. Evciler AK PARTİ İlçe Teşkilatını ziyaret. Evciler’den ayrılış.”

Evciler Belediyesi Adalet ve Kalkınma Partili bir belediyedir. Dinar Belediyesi MHP’li bir belediyedir. Bir devlet adına yönetimi sergileyen, yönetimin sorumluluğunu üstlenmiş olan hiç kimsenin bunu yapma lüksü de olamaz, hakkı da olamaz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Onlarda o terbiye daha gelişmemiş.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Bu nedenle, daha hassas olmaları gerekir. Dileyen her arkadaşımıza, milletvekilimize bu ve bunun defalarca tekrarını belgesiyle sunabilirim. Bunu aktarma ihtiyacı hissettim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akcan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 2 üzerinde iki adet önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Geçici 2’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk             Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

Geçici Madde 2- 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun bu Kanunla değişik 61 inci maddesi hükmü, Bankanın aktifindeki ve pasifindeki dövizlerin, efektiflerin ve yabancı para cinsinden diğer varlık ve yükümlülükler ile altınların Türk parasının yabancı paralar karşısındaki değerinin ve uluslararası piyasalarda altın fiyatlarının değişmesi nedeniyle 5/5/2001 tarihinden bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar değerlemeye tabi tutulması sonucu Banka lehine ve aleyhine oluşan gerçekleşmemiş değerleme farkları için de uygulanır. Şu kadar ki, bu uygulama 31/12/2009 tarihine kadar oluşmuş vergi matrahlarının değişmesi sonucunu doğurmaz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici Madde 2’nin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural, gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Mehmet Günal.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Arkadaşlarımız “Konuşma, gidelim.” diyorlar ama ben kendilerini gecenin bu saatinde saygıyla selamlıyorum.

Bayağı da kalabalıksınız, konuşmadan geçmeyelim dedik, bayağı arkadaşlar, dinleyicimiz fena değil.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakanlardan kimse yok, bakanların sonu geldi.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım…

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Müsteşar olarak mı, Hoca olarak mı konuşacaksınız?

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Duruma göre, arkadaşların algılamasına, sorusuna göre bütün unvanları kullanabiliriz ama bugün, ben biraz jüri üyesi olarak konuşmak istiyorum.

AHMET YENİ (Samsun) – Hayırlı olsun, başarılar!

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Yani, jüri üyesi derken sizler de… Önceki günlerde, akşam teknik konuştum, şimdi sezonun kapanışı geliyor.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Halktır jüri, halk!

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Halk adına evet jüri olarak konuşmak istiyorum ben. Sayın Başbakanın…

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sen tarafsın, jüri olamazsın.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Sen baştakini duymadın, birazdan anlatırım ben, arkadakiler biraz muhabbetteydi.

Sayın Başbakanın içli konuşmasından dolayı, sizleri de bugün jüri üyesi olmaya davet ediyorum, bir Oscar ödülünü vermek üzere, başrol oyuncusu olarak, en iyi ağlayan sanatçı olarak. Sonrasında, Sayın Arınç’a da… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ KOYUNCU (Bursa) – Orada samimiyet var, samimiyet!

BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen…

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Sayın Arınç’a da yardımcı oyuncu olarak… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SUAT KILIÇ (Samsun) – Çok ayıp, çok! Vicdanının sesine kulak ver!

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Bir dakika, durun daha, söyleyeyim de jüri ayrıca kararını versin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SUAT KILIÇ (Samsun) – Bağıran bir genel başkan değil.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Sakin olun, sakin olun, sakin olun. Bakalım, daha sonucunu söyleyeceksiniz, durun.

Değerli arkadaşlarım, bu saatte, hepiniz bekliyorsunuz. Bu söylediğime daha durun kızmayın, baştan sadece bir cümle söyledim. Burada…

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Ağlayamazsınız siz, ağlayamazsınız! Merhamet sahibi olmak lazım böyle ağlayabilmek için.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Ben size şimdi söyleyeyim de jüri dinlemeden karar vermez. Jüri dinlemeden karar vermez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Jüri olarak bir dinleyin, ondan sonra…

BAŞKAN – Sayın Günal da sözlerine dikkat edecek, onlar da dikkat edecek Oktay Bey.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Halkın adına buradasınız, siz de bir dinleyin, sonra kararınızı verin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Aynen Sayın Başbakanın içli bir şekilde okuduğu şehidimiz Mustafa Pehlivanoğlu’nun  mektubunun içerisinde atladığı bir yer var, ben jürinin dikkatine onu sunacağım da ondan sonra… Bir dinleyin bakalım.

Değerli arkadaşlarım…

AYHAN YILMAZ (Ordu) – Ama doğru mu değil mi?

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Ona siz karar verirsiniz, birazdan halka da anlatırsınız. Atladığı yerde, mektubun içerisinde atladığı yerde… (AK PARTİ sıralarından “Onu da Bahçeli okusun!” sesi, gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Lütfen arkadaşlar…

MEHMET GÜNAL (Devamla) – …diyor ki: “Allah davasına Mustafalar ölür, Allah’ın davası yaşar, milliyetçilik yaşar.” diyor ve arkasından “ebediyen yaşar” diyor. Arkasından da diyor ki: “Sizlerden ricam, cenazemin arkasından ağlamayın.” Kendi ailesine  bunu söylüyor, “günahtır” diyor, “günahtır” diyor. Atlanılan yer burası. Okuduğu zaman, sonuna kadar okusaydı, cenazenin arkasından ağlamama, yerine… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) – O hepimizin şehidi Allah aşkına ya! Hepimizin şehidi!

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Bir  saniye bekleyin… Dinleyin… Dinleyin… Sakin olun.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Lütfen arkadaşlar…

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Ben gerçekten o süre içerisinde…

AHMET YENİ (Samsun) – “Evet” diyeceksiniz, “Evet, evet.”

MEHMET GÜNAL (Devamla) –  …çok iyi bir şekilde bir senaryo ortaya koyduğunu ve senaryoyu çok güzel oynadığını… Bunu hazırlayan arkadaşlara da teşekkür ediyorum. Ben tam puan verdim yani jüri üyesi olarak ben tam puan verdim…

ALİ KOYUNCU (Bursa) – “Evet” diyecek misiniz o zaman?

MEHMET GÜNAL (Devamla) – …ama eksik kalan kısımlarını size okudum, cenazenin arkasından ağlamak günahtır ama bize yıllardır “şehitler üzerinden istismar yapıyor” diyen sizlere bu yakışmadı.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Cenazelerin arkasından slogan atmak da günah ama.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Yani buraya kadar kaldıysanız, ağlayıp da yalvarmaya kadar kaldıysanız maalesef bunlarla “evet” oyu alamazsınız. Gerekçeyi, çıkacaksınız: 12 Eylül 2010 tarihinde otuz yıl dolunca siz bu darbecileri yargılayabiliyor musunuz, yargılayamıyor musunuz? Bunu söyleyeceksiniz, ağlamayla olmaz.

ÖZLEM PİLTANOĞLU TÜRKÖNE (İstanbul) – Bunu mahkemeler  söyleyecek, biz mi söyleyeceğiz?

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Var mı? Şu anda size “e-muhtırayı ben yazdım” diyen adamı yargılayabiliyor musunuz, yargılayamıyor musunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Danışıklı…

AHMET YENİ (Samsun) – “Evet” de…

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Daha yeni. 28 Şubatı yapanları yargılayabiliyor musun? Çık açıkla, çık açıkla, oku!

SUAT KILIÇ (Samsun) – Anayasa’ya “Evet” de.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Sen çık açıkla, ben de “evet” vereyim. Hadi bakalım söyle bunları. Hangi 12 Eylülcüyü yargılayacaksın, bana bir söyle.

AHMET YENİ (Samsun) – “Evet” de bakalım.

SUAT KILIÇ (Samsun) – “Evet” diyebilecek misin, “evet”?

MEHMET GÜNAL (Devamla) – İçinizde hukukçu grup başkan vekilleriniz var, sorun bakalım: 12 Eylül 2010’dan sonra otuz yıllık süre doluyor mu, dolmuyor mu?

AHMET YENİ (Samsun) – “Evet” de bakalım.

SUAT KILIÇ (Samsun) – “Evet” diyebilecek misin?

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Nerede? Söyle, açıkla! Eğer bunların hepsini yargılayacaksan…

AHMET YENİ (Samsun) – Korkma! Korkma! “Evet” de.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - …hepsini idam edeceksen yarın, müebbede vereceksen ben de sana “evet” vereceğim.

AHMET YENİ (Samsun) – “Evet” de… “Evet” de…

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Kalkın, çıkın herhangi biriniz buradan, Hükûmet üyeleri dâhil, deyin ki: “12 Eylül 2010’dan sonra, 13 Eylül 2010’da da olsa biz darbecileri yargılayacağız.” deyin, bana delilini gösterin, ben size “evet” vereceğim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Gösterin bana hukukta yerini, hukukta yerini gösterin. Otuz yılda dava süresi de ceza süresi de düşüyor, kimseyi kandırmayın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) – “Evet” de… “Evet…”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Onun için, akıtılan gözyaşları timsah gözyaşlarıdır, milleti kandırmayın lütfen.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafında kapatıldı)

ALİ KOYUNCU (Bursa) – “Evet” de… “Evet” de…

BAŞKAN – Sayın Koyuncu…

Sayın Günal, konuşmanızı tamamlar mısınız.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Siz açıklayın, ben de size “evet” vereceğim, söz veriyorum, bunları açıklayın ama hepsini açıklayın, hepsini açıklayın. Milleti kandırmaktan vazgeçin. Bu referandumun milletin ne işiyle ne aşıyla ne ekmeğiyle hiçbir alakası yok.

AHMET YENİ (Samsun) – İmralı da “hayır” diyor, sen de “hayır” diyorsun.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sadece ve sadece milleti bölmek için, Sayın Başbakanın da dediği gibi açılımın sonraki aşamasında altyapısını oluşturacak, Anayasa’nın değişmez maddelerini değiştirecek Anayasa Mahkemesi üyeleri getirmek…

AYHAN YILMAZ (Ordu) – BDP de “hayır” diyor.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - …ve sizin bir sonraki dönemde Yüce Divanda yargılanmanızı engellemek için Anayasa Mahkemesinin üyelerini atamak. Bunun başka gerisinde bir şey yok, milletle alakası yok.

AHMET YENİ (Samsun) – İmralı da “hayır” diyor, siz de “hayır” diyorsunuz.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bana anlatın, milletin bir tek kuruşuna faydası olacaksa, ekmeğini artıracaksa, işsizliği azaltacaksa ben buna “evet” diyeceğim, burada söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) – İmralı da “hayır” diyor.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bir tek darbeciyi yargılama imkânı veriyorsa ben buna “evet” diyeceğim, burada söylüyorum. Siz söyleyin, siz gelin anlatın, vicdanı rahatsız olanların bağrışmasını duyuyor bütün millet. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Günal, teşekkür ediyorum.

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Vicdanın rahat değil senin.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Sizden bir açıklama bekliyorum, söyleyin “evet” vereceğim. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – İmralı da “hayır” diyor, sen de “hayır” diyorsun. İmralı gibi “hayır” demeyin.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın Vural, bir şey mi var?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yerimden kısa bir söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

11.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, AK PARTİ’nin Anayasa kitapçığındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce Milletvekilimiz “Anayasa değişikliğiyle 12 Eylül 1980 darbesinin failleri ve yardımcıları yargılanabilecek mi?” sualini sormuştu. Aslında bu sual, 10’uncu sualle 36’ncı sayfada AKP’nin Anayasa kitapçığında var ve orada cevabını şöyle veriyor: “Amaç, geçmişin acılarını deşmek ve bugüne taşımak değil, dünden ders çıkararak günümüzde ve yarınlarda yeni yanlışlıkların yapılmasına ve acıların çekilmesine mâni olmaktır.” (AK PARTİ sıralarından “Doğru” sesleri, alkışlar) İşte bu cevap, yargılamayacaklarının ve 12 Eylül 1980’i 12 Eylül 2010’da zaman aşımına sokacaklarının itirafıdır. Kendi kitaplarında yargılamayacaklarını söylüyorlar.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen…

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Söz talebinde bulundum.

BAŞKAN – Sayın Kılıç’ın da kısa bir söz talebini yerine getireyim, ondan sonra görüşmelerimize devam edeceğiz.

Buyurun.

12.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, AK PARTİ Hükûmetinin ve milletvekillerinin hukuk devletinden ve hukukun üstünlüğünden yana sağlam ve esaslı duruşlarının birilerini rahatsız ettiğine ilişkin açıklaması

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; konumuz Gelir Vergisi Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında tasarı ve teklifleri içeren bir yasa paketi. Konunun bu noktaya getirilmiş olması günle de gündemle de çok alakalı değil ama anlaşılıyor ki AK PARTİ Hükûmetinin ve milletvekillerinin demokratik, özgür, hukuk devletinden ve hukukun üstünlüğünden yana sağlam ve esaslı duruşları birilerini rahatsız ediyor.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Hadi ya!

SUAT KILIÇ (Samsun) – Anlaşılıyor ki Sayın Başbakanın ve Hükûmet üyelerinin vicdanlarının sesi olan duruş ve yaklaşımları birilerini rahatsız ediyor.

Değerli arkadaşlar, bütün bu rahatsızlıklara rağmen hukukun ve demokrasinin yanında durmaya, milletimizin vicdanını kanatan acıları unutmamaya kararlıyız, irademiz bu yöndedir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – AKP’nin hukuku!

SUAT KILIÇ (Samsun) – Milletle birlikte biz de “evet” diyeceğiz…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yalan söylemeyin!

SUAT KILIÇ (Samsun) – …çok iyi biliyorum ki sizin içiniz de kaynıyor “evet” demek için…(AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yalan söylüyorsun!

SUAT KILIÇ (Samsun) – 12 Eylül acısını yaratanlara ve yaşatanlara haddini bildirmek için sizin de içinizden “evet” akıyor, ama bunu yerine getiremiyorsunuz, çok bağnaz siyasiler yerine vicdanının sesine kulak veren bir Başbakana sahip olmak Türkiye açısından bir şanstır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer arkadaşlarım, Meclisimiz bugün çalışmasını tamamlarsa, ondan sonra millet huzurunda görüşler açıklanır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi Sayın Grup Başkan Vekili bizimle ilgili bir hüküm ifade etti. Kendi iradesini açıklasın, bizim üzerimizden niye siyaset yapıyor?

AHMET YENİ (Samsun) – Bizim kitabı niye okuyorsunuz siz?

OKTAY VURAL (İzmir) – İradeniz varsa…

SUAT KILIÇ (Samsun) – İradeniz ortada…

OKTAY VURAL (İzmir) – …12 Eylül’ü yargılayacağız, diye bir şey söyleyin.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Hüseyin Kurumahmutoğlu’nun cümleleri burada var. “Vicdanımız rahatladı.” diyor.

OKTAY VURAL (İzmir) –  Siz müfteri ve namert olarak tescillendiniz zaten. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak AKP’nin 12 Eylülüne “hayır” diyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SUAT KILIÇ (Samsun) – O acıya hepimiz birlikte karşı çıkalım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Darbecilere hayır.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Birlikte sahip çıkalım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Darbecilere hayır.

BAŞKAN – Tamam, evet…

SUAT KILIÇ (Samsun) – Darbecilere hayır!

OKTAY VURAL (İzmir) – Recep Paşa’ya da, Evren Paşa’ya da hayır!

BAŞKAN – Sayın Vural, Sayın Kılıç, teşekkür ediyorum.

Diğer önergeyi okutuyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Öyle yüreğiniz varsa yazsaydınız!

SUAT KILIÇ (Samsun) – Yürek var, yürek var, Anayasa’yı getirdik.

BAŞKAN – Arkadaşlar, sayın grup başkan vekilleri…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hadi, hadi!

BAŞKAN – Suat Bey, Oktay Bey, lütfen arkadaşlar…

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Tekliflerİ (Devam)

3.- Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Harçlar Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Ordu Milletvekili Rahmi Güner'in, 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun 152 nci Maddesinin "II-Tazminatlar" Kısmının (G) Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Konya Milletvekili Kerim Özkul ve 4 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/886, 1/838, 2/599, 2/712, 2/727) (S. Sayısı: 536) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi okutuyorum, buyurun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Önergeyi dinleyelim arkadaşlar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Geçici 2’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

Geçici Madde 2- 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun bu Kanunla değişik 61 inci maddesi hükmü, Bankanın aktifindeki ve pasifindeki dövizlerin, efektiflerin ve yabancı para cinsinden diğer varlık ve yükümlülükler ile altınların Türk parasının yabancı paralar karşısındaki değerinin ve uluslararası piyasalarda altın fiyatlarının değişmesi nedeniyle 5/5/2001 tarihinden bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar değerlemeye tabi tutulması sonucu Banka lehine ve aleyhine oluşan gerçekleşmemiş değerleme farkları için de uygulanır. Şu kadar ki, bu uygulama 31/12/2009 tarihine kadar oluşmuş vergi matrahlarının değişmesi sonucunu doğurmaz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe, Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Merkez Bankası varlık ve yükümlülüklerinin değerlemesi sonucu oluşan değerleme farklarının 31/12/2009 tarihine kadar oluşmuş vergi matrahlarını etkilememesi ve buna bağlı olarak vergi iadesi çıkmaması amacıyla söz konusu düzenleme önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 3 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici Madde 3 ün sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

“5345 Sayılı Kanunun geçici üçüncü maddesinin dördüncü fıkrasındaki “beş yıl” ibaresi “sekiz yıl”, “en fazla üçüne” ibaresi “en fazla altısına” şeklinde değiştirilmiştir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın Geçici 3’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Mustafa Özyürek

            İzmir   Malatya           İstanbul

            Bülent Baratalı          Şevket Köse

            İzmir   Adıyaman

Geçici Madde 3- 5345 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca yapılan özel sınavların herhangi birinde yetmiş veya üzeri puan almalarına karşın atanamayanlardan halen Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı kadrolarında görev yapanlar, atama tarihinden öncesi için kazanılmış hak doğurmamak kaydıyla, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içerisinden gelir uzmanı kadrosuna atanırlar.

"Mesleğe özel yarışma sınavı ile giren ve üç yıllık yardımcılık döneminin sonunda yapılan yeterlik sınavında başarılı olduktan sonra atanan Gelir Uzmanı kadrolarında görev yapmakta olanlar, Devlet Gelir Uzmanı kadrolarına; bunların yardımcıları Devlet Gelir Uzman Yardımcısı kadrolarına, başka bir işleme gerek kalmaksızın hâlen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılırlar. Bu suretle atananların Gelir Uzmanı ve Gelir Uzman Yardımcılığı kadrolarında geçirdikleri süreler Devlet Gelir Uzmanı ve Devlet Gelir Uzman Yardımcısı kadrolarında geçmiş sayılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Madde ile yeterlik sınavıyla atanan kariyer uzmanlar olan Devlet Gelir Uzmanlığı ve Gelir Uzmanlığı kadrolarının, Devlet Gelir Uzmanlığı kadrosunda birleştirilmesi ve Gelir Uzman Yardımcılarının da Devlet Gelir Uzman Yardımcılığına atamalarının yapılması amaçlanmaktadır.

Ayrıca Tasarının Geçici 3 üncü maddesinde yapılması önerilen değişiklikle, daha önce gelir uzmanlığı sınavına girmiş olup, halen Gelir İdaresi Başkanlığı dışında Maliye Bakanlığının diğer kadrolarında görev yapan memurlara da istemeleri halinde gelir uzmanlığına atanma hakkı sağlanmak verilmek suretiyle eşitlik sağlanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –Sayın Akçay, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan….

SUAT KILIÇ (Samsun) – Mikrofon kapalı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Erkan Bey, Sayın Akçay, bir dakikanızı rica edeyim. Sizin önergeyi okumadığımızı söylüyorlar.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici Madde 3 ün sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“5345 Sayılı Kanunun geçici üçüncü maddesinin dördüncü fıkrasındaki “beş yıl” ibaresi “sekiz yıl”, “en fazla üçüne” ibaresi “en fazla altısına” şeklinde değiştirilmiştir.

            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Bence önerge okunmuştu ama okunmadığını iddia ediyor kâtip. Ben de okuyan o olduğu için ona itibar ettim; ne yapayım?

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, Sayın Akçay, buyurun efendim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, isterseniz bir ara verelim; karıştı işler.

BAŞKAN – Yok; olabilir.

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçici 3’üncü madde üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve bu vesileyle biraz evvel yaşanan tartışmaları hep birlikte gördük ve milletimiz de gördü ve şu anlaşıldı değerli arkadaşlar: 12 Eylülde yapılacak referandumda Anayasa’nın geçici 15’inci maddesiyle ilgili olarak Adalet ve Kalkınma Partisi “Bu referandum sonucunda 12 Eylül’ü yargılayacağız.” diyemiyor. Bu açıkça ortaya çıktı. Yani siz 12 Eylül’ü yargılamayacaksınız. 28 Şubat’tan, e-muhtıradan da hesap soramıyorsunuz. Siz millete açıkça yalan söylüyorsunuz değerli arkadaşlar. Bu yalan nedeniyle, Türk milletine söylenen bu yalan nedeniyle Türk milleti bu Anayasa’ya “Hayır” diyecektir, bu değişikliklere. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Değerli milletvekilleri, Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat Kanunu’nun geçici 3’üncü maddesine göre, Kanun’un yayımı tarihinden itibaren beş yıl içinde açılacak özel sınavlardan en fazla üçüne girme hakkına sahip olup sınavı kazananların gelir uzmanı olarak atanması öngörülmektedir ve bu süre dolmuş bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 2006, 2007 ve 2010 yıllarında toplam 4 defa gelir uzmanlığı özel sınavı yapılmıştır. Yapılan bu sınavlar ve atamalar neticesinde kurumda ve çalışanlar arasında bir kaos ortamı oluşmuş, sınavı kazanıp ataması yapılmayan personelin mağduriyeti daha da büyümüştür ve 2 Aralık 2000 tarihinde yapılan sınavda 70 ve üzeri puan alan ve başarılı olanların, 15 Aralık 2007 tarihindeki sınava girmeden, bu puanlarını saydırarak sıralamaya dâhil edilmesi nedeniyle, yasal düzenlemelere aykırı olarak karma bir liste oluşturulmuştur. 2006 yılındaki sınavda aldığı puanı 2007 yılındaki sınav için saydıran 600 kişinin, bu işlem sonrasında uzmanlık kadrosuna atamaları yapılmıştır. Karma liste oluşturulmasına ilişkin işlemin hukuka aykırılığı nedeniyle açılan davalardan birinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında da, 2006 yılında sınavı kazanıp 2007’deki sınava girmeyen 600 kişinin atamasının haksızlığını ve 2007’de sınava girip kazanan fakat atanmayan 600 kişinin atanmasının yapılması gerektiğini ortaya koymuştur. Bu karara istinaden Gelir İdaresi Başkanlığı, 2006 yılında sınava girip puanını 2007 yılında sınav için saydıran 600 kişinin atanmasına ilişkin işlemini bir nevi telafi etmek için, 18 Şubat 2009 tarihinde kabul edilen ve Teşkilat Yasası’nın geçici 4’üncü maddesine bir hüküm ekleterek atanan 559 kişinin bu hakkının kazanılmış hak olarak değerlendirilmesini sağlamıştır. Böylece -uzun uzun anlatmak da istemiyorum- son derece karmaşık işlemlerden sonra, bu atamaların yapılamayacağı gibi bir gerekçe de ortadan kaldırılmıştır, atamalara ilişkin yönergenin 11’inci maddesine ilişkin olarak. Mahkeme kararları ve yapılan yeni atamalar ile yeni bir hukuki durum oluşmuş ve gelir uzmanlığı özel sınavı usul ve esaslarının yürürlük imkânı kalmamıştır.

Bu tasarının geçici 3’üncü maddesiyle 2006, 2007 ve 2010 yılında yapılan sınavların herhangi birinde 70 ve üzeri puan almış olan personelin atamalarının yapılması öngörülmektedir. Bu konuyla ilgili olarak Sayın Maliye Bakanına daha önceleri soru önergeleri verdik. 70 ve üzeri puan alan gelir uzman adaylarının atanması için defalarca değişiklik önergeleri verdik ve bu kürsüden dile getirdik. Bu, çok geç kalmış, ancak olumlu bulduğumuz iyi bir düzenlemedir. Ancak yetersizliği söz konusudur.

Yapılan gelir uzmanlığı sınavlarına girerek üç hakkını da kullanarak başarılı olamayan ve tekrar sınava katılma hakkını kaybeden personel sayısı 1.065’tir, bunlardan 760’ı 70 ve üzeri puan alanlardan oluşmaktadır. Bu düzenlemeyle atamaları yapılacaktır, ancak geri kalan 305 personelin ataması yapılamayacaktır. 5345 sayılı Kanun’un geçici 3’üncü maddesinde öngörülen bu beş yıllık süre dolmuş, dördüncü sınav da yapılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay, konuşmanızı tamamlayın.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Şu anda dört yıllık yükseköğrenimini yeni bitirmiş ve bitirmek üzere olan ve yapılan sınavların üçüne katılarak 70 puanın altında puan alan yüzlerce memur bulunmaktadır. Sürenin üç yıl daha uzatılması ve üç sınav hakkı daha verilmesi Gelir İdaresi personelinin motivasyonu bakımından yerinde olacaktır.

Önergemizin kabulünü diliyorum ve Gelir İdaresi bu geçiş sürecinde bu toleransı göstermelidir diyerek sözlerime son veriyor, muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akçay, teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 4 üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici 4’de yer alan “2000” ibaresinin “3000” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural, gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Gelir İdaresinin Personel Sayısı yetersiz olduğundan 2010 yılı içinde 2000 yerine 3000 Gelir Uzman Yardımcısının atanmasında yarar bulunmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 5 üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici Madde 5’de yer alan “31.12.2011” ibaresinin “31.06.2012” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Motorlu taşıtların 1985 ve daha eski yıllardan bu yana sürekli el değiştirmesi, aracın bulunamaması ve tespit edilememesi gibi nedenlerle söz konusu 5838 Sayılı Kanunla ilgili işlemler ve süreçler uzun süre almaktadır. 31.12.2011’e kadar uzatılan sürenin daha uzun tutulması yerinde olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 6 üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici 6 ncı Maddesindeki “iki ay” ibaresinin “üç ay” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar         Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe...

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kadroları kaldırılan personelin atamalarının yapılması için tanınan sürenin üç ay olması önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, yeni geçici madde eklenmesine dair önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            M. Rıza Yalçınkaya     Harun Öztürk Şevket Köse

            Bartın İzmir   Adıyaman

            Ali İhsan Köktürk      Mehmet Ali Susam    Bihlun Tamaylıgil

            Zonguldak      İzmir   İstanbul

“Geçici Madde- Yerel yönetimlerin gelişmesi, desteklenmesi amacıyla hazırlanıp hibe almak için ilgili kurum ve kuruluşlara sunulan başvuru dosyalarının kabulünde bu yönetimlerin vergi, sosyal güvenlik kurumu prim borcu bulunmaması şartı 31.12.2012 tarihine kadar aranmaz.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)- Çoğunluğumuz bulunmamaktadır Sayın Başkanım, katılamıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Geçici madde efendim; çoğunlukla ilgili değil.

BAŞKAN – Geçici madde bu, madde ihdası değil.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yerel yönetimlerin desteklenmesi amacıyla işbu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum, geçici madde ihdasına dair:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve talep ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Mehmet Şandır          Oktay Vural

            Antalya           Mersin İzmir

            Abdülkadir Akcan      Ali Uzunırmak

            Afyonkarahisar         Aydın

“21.7.1953 tarihli ve 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında

Geçici Madde- Bu Kanunun yayımı tarihinden önce göreve başlamış veya görev yapmış olan spor kulüplerinin yönetimleri kanun kapsamındaki borçlarından sadece kendi döneminde doğan ve ödenmesi gereken borçlardan sorumludur. Söz konusu Spor Kulübü Yöneticileri kendilerinden önceki ve sonraki dönemde doğan ve ödenmesi gereken borçlardan sorumlu tutulamazlar.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, önerge yanlış okundu tabii. Onun başlığı “21.7.1953 tarihli” değil, o kısım araya giriyor.

BAŞKAN – Tamam Sayın Vural, okla çıkılmış oraya, tekrar okutuyorum önergeyi:

Geçici Madde- Bu Kanunun yayımı tarihinden önce göreve başlamış veya görev yapmış olan spor kulüpleri yönetimleri 21.7.1953 tarihli ve 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamındaki borçlarından sadece kendi döneminde doğan ve ödenmesi gereken borçlardan sorumludur. Söz konusu Spor Kulübü yöneticileri kendilerinden önceki ve sonraki dönemde doğan ve ödenmesi gereken borçlardan sorumlu tutulamazlar.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Spor kulüplerinin yöneticileri sadece kendi dönemindeki gelir ve giderlerden sorumlu tutulmalıdır. Bir sonraki yöneticiler, kendilerinden önceki yönetimin borçlarından ötürü sorumlu tutulamazlar. Önceki yöneticiler de, kendilerinden sonraki borçlardan sorumlu tutulamazlar.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 01.36

 

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 01.48

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 139’uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Geçici madde eklenmesini isteyen bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Ali Uzunırmak

            Antalya           Afyonkarahisar         Aydın

            Mehmet Şandır          Oktay Vural

            Mersin İzmir

Geçici Madde- 30.08.2010 tarihine kadar (bu tarih dâhil) yapılacak müracaatlara uygulanmak üzere; Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu ve özerk spor federasyonlarına tescil edilmiş olan ve Türkiye'de sportif alanda faaliyette bulunan spor kulüplerinin, Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine ödenmesi gereken 21.7.1953 tarihli ve 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre takip edilen borçları ile sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası priminden oluşan borçları müracaat tarihinden itibaren 10 yılı aşmamak üzere tecil edilebilir.

Bu madde kapsamındaki idari para cezası borçları ve bunlara ilişkin gecikme zammı ve gecikme zammından oluşan borçları terkin edilir.

Tecile ilişin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ülkemizde birçok spor kulübü birikmiş vergi ve kamu borçlarından ötürü mağdur durumdadır. Amatör kümeye düşen kulüpler bu yüzden bir mali kriz içindedirler. Spor kulüplerine gönül vermiş çok sayıda eski yönetici de kulüplerin vergi borcu yüzünden hacizli durumdadır. Amatör kümeye düşen kulüplerin borçları terkin edilirse takımlar yeniden derlenip toparlanmak için imkân bulacaklardır. Bu durum Türk sporu ve sporcunun gelişmesi bakımından kazanç olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde eklenmesine dair diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli            Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar          Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

“Geçici Madde - 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren ve 31/3/2010 tarihine kadar ilgili mevzuatına göre vadesi geldiği halde kısmen veya tamamen ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan vergi borçları; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde yazılı olarak başvurulması şartıyla, vergi asıllarına ödeme süresinin bitiminden itibaren yeniden yapılandırma başvurusunun yapıldığı tarihten önceki ayın sonuna kadar Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi aylık değişim oranı uygulanmak suretiyle yeniden yapılandırılır. Bu madde hükümlerine göre yeniden yapılandırılan vergi borçlarına dair gecikme faizi ve gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.

Borçların yeniden yapılandırılmasında; yapılandırılan borcun peşin veya kırksekiz aya kadar eşit taksitler halinde ödenmesine, başvuru süresini bir aya kadar uzatmaya ilişkin hususlar ile diğer usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Yeniden yapılandırılan borcun tamamının veya bir kısmının taksitle ödenmek istenilmesi halinde, taksitlendirilen toplam borca; oniki aylık sürede ödenirse yıllık % 2, oniki ayı aşan ancak yirmidört ayı aşmayan sürede ödenirse yıllık % 4 ve yirmidört ayı aşan sürede ödenirse yıllık % 6 oranında taksitlendirme farkı hesaplanarak ilave edilir ve taksit süresine bölünmek suretiyle aylık taksit tutarı bulunur.

Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesi uyarınca tecil edilip de tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olanlarından, kalan taksit tutarları için mükellefler, talep etmeleri halinde bu Kanun hükümlerinden yararlanabilirler. Bu takdirde tecil şartlarına uygun olarak ödenen taksit tutarları için tecil hükümleri geçerli sayılır. Bu şekilde ödenen taksit tutarlarına tecil tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süre için sadece tecil faizi uygulanır. Kalan taksit tutarları vadesinde ödenmemiş alacak kabul edilir ve bu alacaklar hakkında birinci fıkra hükümleri uygulanır.

Bu madde kapsamına giren kamu alacakları ile ilgili olarak, tatbik edilen hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden teminatlar iade edilir.

Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuran borçluların, kapsama giren borçları dolayısıyla yaptıkları itirazlardan ve yargı nezdinde sürdürdükleri davalardan feragat etmeleri ve ihtilaf yaratmamaları şarttır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN -  Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Ülkemizde son yıllarda ciddi ekonomik sorunlar yaşanmakta, ülkemizin sanayi ve ticaret hayatı olumsuz etkilenmektedir. Özellikle geçtiğimiz yıl Türk ekonomisinde yaşanan durgunluk ve daralma sonucunda milli gelir büyümeyip aksine küçülmüştür. Toplumda gelir dağılımı bozulmuş ve işsizlik artmıştır.

Türkiye çok zorlu ve çetin bir ekonomik buhranın tüm sonuçlarını derinlemesine yaşamış ve toplumun tüm kesimleri bu süreçte çok ciddi yara almıştır.

2009 yılında yaşananlar, bunun en bariz göstergesi olmuş, her sektörden ve kesimden imdat çığlıkları yükselmiştir.

Yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı sanayici, ticaret ve meslek erbabı, esnaf ve sanatkârlar, çiftçiler, dar ve sabit gelirliler başta olmak üzere, toplumun bütün kesimleri ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.

Bunun sonucunda vergi mükellefleri tahakkuk eden vergilerini zamanında ödeyemez duruma düşmüşlerdir.

Öte yandan, ekonomik sıkıntılardan dolayı ödeme zorluğu çeken söz konusu kesimler, fiskal ve parafiskal yükümlülüklerini yerine getirememekten dolayı yüksek gecikme faizi ve gecikme zammına maruz kalmışlardır.

Böylece milyonlarla ifade edilebilecek vatandaşımız ağır bir vergi ve bu vergilere ilişkin gecikme faizi ve gecikme zammından kaynaklanan borç yükü altına girmişler ve haciz uygulamaları sonucu ticari faaliyetlerini idame ettiremez hale gelmişlerdir.

Kanun teklifi ile, bu çarpık durumun giderilerek vatandaşın Devlete karşı ihtilaflı olmaktan çıkarılması, sosyal barışın temini ve bunlara tekrar ödeme kabiliyeti kazandırılarak yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri ve böylece ekonomik ve ticari faaliyetlerini devam ettirebilmeleri imkanı sağlanmaktadır.

Buna göre;

- Vergi asıllarına Tüketici Fiyat Endeksi aylık değişim oranı uygulanmak suretiyle, vergi borçlarının kırksekiz aya kadar taksitlendirilerek yeniden yapılandırılması,

- Yapılandırılan borç, oniki aylık sürede ödenirse yıllık % 2, oniki ayı aşan ancak yirmidört ayı aşmayan sürede ödenirse yıllık % 4 ve yirmidört ayı aşan sürede ödenirse yıllık % 6 oranında taksitlendirme farkı ilave edilmesi amaçlanmaktadır.

Getirilen bu kolaylıklar sayesinde vergi mükellefleri bir yandan birikmiş vergi borçlarını taksitler halinde kolaylıkla ödeme imkanına kavuşacak, diğer yandan da Hazine, birikmiş alacaklarını tahsil etme ve donmuş alacaklarını nakde dönüştürerek gelir elde etme imkanı sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde eklenmesine dair diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki Geçici Maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Atilla Kart       Harun Öztürk             Hüseyin Pazarcı

            Konya İzmir   Balıkesir

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Halil Ünlütepe

            Malatya           Afyonkarahisar

"Geçici Madde 7 - Yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar 8/1/1986 tarihli ve 3254 sayılı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 32/D maddesi hükmü uyarınca Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünde çalışan personele, Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı prensipleri çerçevesinde yapılan ek ödeme, bu Kanunun 56 ncı maddesiyle değiştirilen 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 2 nci Maddesinin 1 inci cümlesinde öngörülen esaslar çerçevesinde, döner sermaye yönetim kurulu kararı, Maliye Bakanlığının uygun görüşü ve bağlı bulunulan Bakanın onayı ile havaalanlarında çalışanlara % 250'si, diğerleri için ise % 200'ünü geçmemek üzere döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılır.

Bu tazminat aylıklara ilişkin esaslar çerçevesinde gelir vergisi ve damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ödenir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım Akif Bey?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, ülkemizin halihazırda mevcut 61 askeri ve sivil hava alanında 24 saat esasına dayalı vardiya sistemi ile uçuculuğa yönelik meteorolojik hizmetler vermektedir. Anılan hizmetten dolayı Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı (EUROCONTROL)'ndan belli bir katkı payı almakta ve belli oranlarda personeline ödemektedir.

Gerek Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü personeline ve gerekse Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü personeline yapılan ek ödemenin kaynağı EUROCONTROL gelirleridir.

Söz konusu ek ödeme, Genel Bütçeye herhangi bir ek yük getirmemekle birlikte, 375 sayılı KHK gereği ödenmekte olan denge tazminatının da altında kalmaktadır.

Bu nedenle, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü personeline ödenmekte olan havacılık ile ilgili ek ödeme oranlarının yeniden düzenlenerek; Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatından personel maliyeti olarak ülkemize aktarılan söz konusu kaynağın arttırılması ve aynı şartlarda ve aynı görev yerinde çalışan kurum personelleri arasındaki ek ödeme dengesinin sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Zekeriya Akıncı          Tayfur Süner Harun Öztürk

            Ankara            Antalya           İzmir

            Hüseyin Pazarcı         Bayram Meral

            Balıkesir         İstanbul

“Geçici Madde – 213 sayılı Kanunun Ek 13 üncü maddesinin 4 üncü fıkrasının (a) bendinde yer alan “yüzde 200’ünü” ibaresi 31.12.2012 tarihine kadar “yüzde 300”ünü şeklinde uygulanır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım efendim?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maliye Bakanlığı Merkez ve Taşra teşkilatı personelini motive etmek amacıyla işbu değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde eklenmesine dair diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Tasarıya aşağıdaki geçici 7’nci maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Şevket Köse   Mustafa Özyürek

            Malatya           Adıyaman       İstanbul

                        Bülent Baratalı

                        İzmir

"Geçici Madde 7 - 31.05.2010 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde bu kanunun yayını tarihine kadar ödenmemiş bulunan ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 1'nci maddesi kapsamında bulunan vergi, resim, harçların bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihi izleyen aydan başlamak ve en fazla 12 ay vade ile yıllık %3 faizle ödenmesi halinde bunlara ait gecikme zamlarının % 50’sinin tahsilinden vazgeçilir, daha önceki dönemlere ilişkin gecikme zamları terkin edilir. Vergi, resim, harç türlerini dikkate alarak ödeme zamanı, usul ve esasları bakımından gerekli düzenlemeleri yapmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım efendim?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Geçen dönemde ekonomik krizden etkilenen mükelleflere ödeme kolaylığı getirilmek için hazırlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Nurettin Canikli         Mehmet Akif Hamzaçebi       Mehmet Şandır

            Giresun           Trabzon         Mersin

            Bengi Yıldız    Bekir Bozdağ

            Batman           Yozgat

"Geçici Madde 7 - Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Türkiye Büyük Millet Meclisi 2009 yılı harcamalarının dış denetimi ile ilgili oluşturulan komisyonun görevi 2010 yılı Eylül ayı sonuna kadar devam eder."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

13/10/1983 tarihli ve 2919 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununun 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri Anayasa Mahkemesinin kararı ile (2007/12 E. ve 2009/153 K.) iptal edilmiştir. Söz konusu cümlelerin iptal edilmesi nedeniyle doğacak boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından (8/1/2010) altı ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır. Mahkemenin iptal kararı doğrultusunda görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 53 üncü maddesinde düzenleme yapılmıştır. Ancak TBMM harcamalarının dış denetimine ilişkin olarak iptal kararının yürürlüğe girmesinden önce 2919 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi ve 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 69 uncu maddesine göre oluşturulan komisyon, çalışmalarına Mart ayında başlamıştır. 2919 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine göre, söz konusu komisyonun hazırlayacağı raporun eylül ayı sonuna kadar TBMM Başkanlığına sunulması gerekmektedir. 53 üncü madde ile yapılan düzenleme, Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinden, 10 Mart 2010 tarihinde oluşturulan komisyonun görevini tamamlayabilmesi konusunda tereddütlerin giderilmesi ve uygulamada duraksamaya yer verilmemesi amacıyla önerge hazırlanmıştır. Önerge ile; mevcut komisyonunun görevinin, 2010 yılı Eylül ayı sonuna kadar devam etmesi öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şimdi okutacağımız iki önerge de aynı mahiyettedir. Birisini okutup diğerinin imza sahiplerini okutacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Tasarıya aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Suat Kılıç        Feyzullah Kıyıklık      Kerem Altun

            Samsun           İstanbul          Van

            Nurettin Akman         Fatih Arıkan   Ahmet Aydın

            Çankırı            Kahramanmaraş       Adıyaman

                        Veysi Kaynak

                        Kahramanmaraş

"Geçici Madde 8- Konusu suç teşkil etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak kaydıyla, bu Kanunun yayımı tarihine kadar, memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka bir tasarrufta bulunarak belediye, büyükşehir belediyesi ve il özel idaresinde çalışan kamu personeline her ne ad altında olursa olsun ek ödemede bulunmaları nedeniyle kamu görevlileri haklarında idarî veya malî yargılama ve takibat yapılamaz, başlatılanlar işlemden kaldırılır."

Diğer önerge imza sahipleri:

            Atila Emek      Kamer Genç   Harun Öztürk

            Antalya           Tunceli           İzmir

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Şevket Köse   Muhammet Rıza Yalçınkaya

            Malatya           Adıyaman       Bartın

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Evet.

BAŞKAN – İkisinin de mi gerekçesini okutayım?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sadece CHP önergesinin gerekçesinin okunması kâfi Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamam, aynı.

Cumhuriyet Halk Partisindeki arkadaşlarımızın önergesinin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

5170 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunla uluslar arası sözleşmelerin sağladığı toplu sözleşme ve sendikal haklar anayasal güvence altına alınmıştır. Ayrıca 07/05/2004 tarihinde kabul edilen ve 22/05/2004 tarih ve 25469 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe geren anayasa değişikliği ile Anayasanın 90. maddesi:

"Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin Milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda Milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır." düzenlemesi getirilmiştir.

Türkiye 1952 yılında ILO'nun (Uluslararası Çalışma Örgütü) 98 sayılı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkının Korunması, 1954 yılında İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesini imzalamıştır. 98 sayılı sözleşme, örgütlenme, sendikalaşma ve toplu pazarlık hakkını memurlar dâhil tüm çalışanlara vermiştir. Diğer yandan; kamu görevlilerinin örgütlenme hakkının korunması ve istihdam koşullarının belirlenmesine ilişkin 151 sayılı ILO Sözleşmesi 25/11/1992 tarih ve 3848 sayılı Kanun ile uygun görülmüş, Bakanlar Kurulu 08/01/1993 tarih ve 93/396 sayılı kararı ile onaylamış ve 25/02/1993 tarih ve 21507 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kapsamda; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, ILO'nun temel haklara ilişkin 87, 98 ve 151 sayılı sözleşmeleri de ülkemiz tarafından kabul edilen ve hukukun bir parçası haline gelen metinlere göre memurlara yapılan yardımlarla ilgili hukuki ve cezai takibata gidilmesi ülkemizin kabul ettiği sözleşmelere aykırıdır.

Ancak uygulamada belediyeler, çalışanları temsilen kamu görevlileri sendikaları ile yaptıkları görüşmelerle, çalışanların ekonomik koşullarını, ihtiyaçlarını çalışma koşullarını değerlendirmekte, Anayasanın 5 inci maddesinde görev olarak yüklediği amacı gerçekleştirmek için çalışanlarının durumunu göz önüne alarak iyileştirici tedbirler almaktadır. Bu tedbirler, sosyal devlet ve eşitlik ilkesinin bir sonucu olduğu gibi hakkaniyet ve hukukun bir gereği olup, çalışma barışı için olmazsa olmaz bir şarttır.

Özellikle mali ve idari özerkliğe sahip olan belediyelerde çalışan memurlara Türkiye Cumhuriyetinin kabul ettiği uluslar arası sözleşmeler uyarınca yapılan ödemelerin, yıllar sonra kişi borcu çıkarılarak memurlardan tahsil edilmesinin, haklarında idari ve mali takibat yapılması olumsuz sonuçlara yol açtığı bilinmektedir.

Önergeyle uluslar arası sözleşmelere uygun bir düzenleme yapılarak yaşanan olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Evet, önergeleri birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmiştir.

Evet, son, bir geçici madde ihdasına dair önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin  eklenmesini  arz ve teklif ederiz.

            Suat Kılıç        Cevdet Erdöl  Necdet Ünüvar

            Samsun           Trabzon         Adana

            Zeki Karabayır           Lokman Ayva Ruhi Açıkgöz

            Kars    İstanbul          Aksaray

            Cafer Tatlıbal Mehmet Sait Dilek

            Kahramanmaraş       Isparta

Geçici Madde 7 - Devlete ait üniversitelerin tıp fakültelerine bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezi birimlerinden, ilgili üniversite rektörlüğünün talebi üzerine Maliye Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Sağlık Bakanı, Hazine Müsteşarlığı ile Devlet Planlama Teşkilatının bağlı olduğu Devlet Bakanları ve Yüksek Öğretim Kurulu Başkanından oluşan  kurulca belirlenmiş kriterler çerçevesinde mali durumunun zayıf olduğu kararlaştırılanlara, belirlenecek tedbirleri uygulamayı kabul etmesi ve fiilen uygulaması şartıyla, yapılacak protokol kapsamında Bakanlar Kurulu kararıyla, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Maliye Bakanlığınca bir yıl içinde ilgili üniversite bütçelerine aktarılacak ödeneklerden ilgili döner sermaye bütçesine yardım yapılabilir. Bu maddenin uygulanması kapsamında gerekli olan iş ve işlemleri yapmaya ve usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – İşleme almadan önce, Başkanlığınızın bunun Anayasa’mızın 163’üncü maddesine göre, bu konuda bütçede harcanacak miktarın sınırlarıyla ilgili hususlarda Bakanlar Kuruluna bütçede değişiklik yapma yetkisi verilemez ve bu konu da harcanacak miktarın sınırını gösterir. Dolayısıyla burada Anayasa’nın 163’üncü maddesine göre Bakanlar Kuruluna kendi kararıyla bütçedeki ödeneklerin dışında bir başka yere aktarma imkânı veriliyor mu, verilmiyor mu? Başkanlık Divanı buna bir baksın, 163’üncü maddeye göre bütçeyle ilişkisi bakımından.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, ben de bir soru sormak istiyorum izninizle.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Tabii ki zor durumda olan tıp fakültelerine, onların döner sermayelerine yardımda bulunmak doğru bir şey. Amaç olarak bu önergenin amacını doğru buluyoruz ancak düzenlenişinde problem var. Döner sermayeye bütçeden yapılacak olan yardım, üniversite bütçesine hâlen genel bütçeden bu yılki bütçeye göre yapılmakta olan yardımın içerisinde midir? Yani bir örnek verecek olursak, üniversitenin bütçe büyüklüğü 100, bunun 80’i hazineden bütçeye aktarılacak olan, üniversiteye aktarılacak olan yardımdır. Bu 80’in içerisinden mi tıp fakültesinin döner sermayesine yardım yapılacaktır yoksa 80’in üzerine ilave bir 5-10 mu koyacaktır acaba? Bu yazımdan benim anladığım, mevcut 80’in bir bölümünün döner sermayeye aktarılmasıdır. Mevcut 80, tıp fakültesinin zaten zorunlu ihtiyaçları için ayrılmıştır; personel gideri, yatırım gideri, vesaire. Yani amaç bu 80’in içerisinden bir tasarruf yaparak bunu döner sermayeye aktarmaksa… Ama yazımınız böyle, ben böyle anlıyorum, böyle yazdınız. Tabii ki ara verip, iktidar partisi olarak bunu tek başına arkada kotarmaya çalışırsanız böyle yanlışlar yaparsınız.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Bakan cevaplandıracak.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – İşin nezaketi, yasama organına yakışan “Arkadaşlar, tıp fakültelerinin bir sorunu var. Ara veriyoruz, buyurun arkada bir toplanalım.” Bu, iktidar partisine düşer ama iktidar partisi çoğunluk anlayışıyla, biz her şeyin en doğrusunu biliriz, en doğrusunu yaparız anlayışıyla bir yasa yapıyor, onu da yüzüne, gözüne bulaştırıyor. Yazık, yakışmıyor!

Sayın Başkan, amaca uygun daha doğru, daha düzgün bir düzenleme yapabiliriz. Ayrıca döner sermayeye yapılacak olan aktarım sermayeye eklenir. Bunun adı “yardım” olmamalı, döner sermayeye aktarılır. Amaç olarak doğru buluyoruz ama önerge yanlıştır, eksiktir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan bir açıklama yapacak galiba.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Değerli arkadaşlar, bu yapılacak ilave aktarımlar bütçede verilen ödenekler dâhilinde olacaktır, dolayısıyla bu anlamda Anayasa’ya bir aykırılık söz konusu değildir. Yani, bütçeye yeni bir yük getirmemektedir, ilave kaynak Maliye Bakanlığının yedek ödeneğinden karşılanacaktır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Yedek ödenek, ilave… Önerge öyle değil bakın.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Söylediğiniz, önergeyle örtüşmüyor.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Değerli arkadaşlarım, burada yapılacak yardım bütçeden, yani Maliye Bakanlığının yedek ödeneğinden üniversitelere ilave bir imkân olarak aktarılacaktır.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – İlave hazine yardımı yapılacak.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Evet, ilave hazine yardımı Maliye Bakanlığının yedek ödeneğinden.

BAŞKAN – Yani, Akif Bey de zaten o hususta bir şey söylemiyor da usul noktasında bir…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Ama önerge bunu ifade etmiyor.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Döner sermayenin sermayesini artırmak normal usul değil mi?

OKTAY VURAL (İzmir) – Önce üniversite bütçesine aktaracaksınız, ondan sonra döner sermayeye…

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Evet.

BAŞKAN – Sayın Vural, Sayın Bakanın açıklamalarıyla herhâlde o hususta, esas üzerinde yaptığı o usul noktasındaki şey de giderilmiş oldu tahmin ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, yedek ödeneklerden üniversite bütçelerine aktarma yapmanız şu anda mümkün mü?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Mümkün.

OKTAY VURAL (İzmir) – Mümkünse niye yapmıyorsunuz?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Ama döner sermayeye aktarmak mümkün değil.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Döner sermayeye aktarmak mümkün değil. Problem döner sermayede zaten.

BAŞKAN – Evet, tamam.

Evet, Sayın Bakanın açıklamaları da o usuldeki şeyi…

OKTAY VURAL (İzmir) – Peki, döner sermayeden aktarıldığı zaman bu döner sermaye gelirleri üniversite mensuplarına dağıtılıyor mu? Döner sermayeden pay alıyor mu üniversite mensupları?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Burada bu önergeden maksat sadece ve sadece üniversitelerin, bu tıp fakülteleri ve ilgili birimlerinin mali durumlarını iyileştirmek üzere buna sadece bunun için aktarılması öngörülüyor. Dolayısıyla burada…

OKTAY VURAL (İzmir) – Döner sermaye gelirleri paylaşılıyor mu, paylaşılmıyor mu?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Normalde döner sermaye gelirleri paylaşılıyor ama burada birtakım kriterler belirlenecek ve dolayısıyla o anlamda kullanılması engellenecektir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Burada bir hüküm yok ama onunla ilgili.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Ama burada birçok kriterler, koşullardan bahsediliyor.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, bu düzenlemeyle döner sermayeden dağıtılacak olan kaynakların kriterleri ve dağıtım kuralları belirlenmemektedir, onlar bellidir zaten.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Bu şartlı yardım değerli arkadaşlar. Bu zaten şartlı bir yardım. Önergede çok açık bir şekilde bunun şartlı bir yardım…

OKTAY VURAL (İzmir) – Şartı belli değil ki!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Şartları…

OKTAY VURAL (İzmir) – Belirlenecek.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Yani amaç burada, bu üniversitelerin mali durumunu iyileştirip, onlardan gerekli tedbirleri alarak daha sürdürülebilir bir mali yapıya kavuşmasını sağlamaktır.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Yani IMF mi oluyorsunuz döner sermayeler karşısında?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakan, şimdi üniversite bütçelerini gönderdiniz, döner sermayeye aktardınız, döner sermayeye aktarıldıktan sonra personele dağıtılacak mı, dağıtılmayacak mı?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Dağıtılmayacak.

OKTAY VURAL (İzmir) – Nerede yazıyor?

BAŞKAN – Sayın Vural, isterseniz bir de… Oktay Bey…

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Sayın Vural, bu para şartlı bir yardım. Bunun çerçevesi…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, izin verir misiniz, bakın bir açıklama yapayım.

BAŞKAN – Bir dakika gerekçeyi okutmadım arkadaşlar, bir de gerekçeyi okutayım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, şartı yok ki burada!

BAŞKAN – Sayın Vural, bir de gerekçeyi okutayım isterseniz.

Gerekçe:

Yapılan düzenleme ile mali durumu zayıf olan üniversite döner sermaye işletmelerine belirli şartlar dâhilinde yardım yapılması ve bu yardımın yapılması için işletmelerde mali disiplini sağlamak üzere uyulması zorunlu genel kriterler getirilmesi amaçlanmıştır. Bu madde ile Maliye Bakanlığınca ilgili üniversitelerin özel bütçelerine gerekli kaynağın aktarılması ve bu kaynağın ilgili üniversiteler tarafından döner sermaye bütçelerine yardım olarak tahakkuka bağlanmak sureti ile verilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Oktay Bey, vuzuha kavuştu galiba?

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, döner sermaye…

Şimdi, bu şunu gösteriyor: Herhâlde Tam Gün Yasası çalışmayacak. Döner sermayeden yeterince kaynak aktarılmayacağı için şimdi bütçeye müracaat etmek zorunda kaldılar. “Döner sermayeleri güçlendireceğiz.” diyenler, şimdi döner sermayeye aktarmak suretiyle dağıtılmasına…

Peki, Sayın Bakan, bu önergeye, sizin burada, bu döner sermayeden personele dağıtım yapılmayacağına ilişkin kuralı siz belirleyeceksiniz öyle mi?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Usul ve esasları Maliye Bakanlığı belirleyecek. Dolayısıyla…

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz Maliye Bakanı değil misiniz?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Evet, biz belirleyeceğiz.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Hamzaçebi’nin de konunun uzmanı olarak bir şeyi yok, sadece usul noktasında duruldu.

Açıklamalar vuzuha kavuştu mu Akif Bey?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, Sayın Maliye Bakanı Sayın Oktay Vural’ın açıklamalarına, sorularına cevap verdi, benim soruma herhangi bir cevap vermiş değil.

Ben sorumu ve tereddüdümü yineliyorum: Bu yazım… Önergenin ilgili bölümünü okuyorum: “Maliye Bakanlığınca bir yıl içinde ilgili üniversite bütçelerine aktarılacak ödeneklerden -zaten aktarılacak yani bu bütçe gereği- ilgili döner sermaye bütçesine yardım yapılabilir.” Madde demiyor ki…

RECAİ BERBER (Manisa) – Ek ödenek demiyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Eğer niyet ilave bir yardım yapmaksa bu iki cümleciğin yer değişmesi lazım. Demesi gerekir ki: “Maliye Bakanlığınca ilgili döner sermaye bütçesine yardım yapılmak amacıyla üniversite bütçesine aktarma yapılabilir.”

BAŞKAN – Sayın Bakanım, buradaki gerekçeyle ilgili Akif Bey’in açıklamaları oldu, sizlerin açıklamaları oldu. Vuzuha kavuştu tahmin ediyorum. Bu minval üzere hareket ederler.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bütçe aşılmayacak. Ben de Akif Bey gibi düşünüyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Kavuşmadı Sayın Başkan ama…

OKTAY VURAL (İzmir) – Gece yarısı önergesi!

BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Tam Gün Yasası’nın iflasıdır bu.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 62’nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 62 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Suat Kılıç        Ahmet Yeni    Veysi Kaynak

            Samsun           Samsun           Kahramanmaraş

            Durdu Mehmet Kastal           Özlem P. Türköne

            Osmaniye       İstanbul

“Madde 62- Bu Kanunun;

a) 2 nci ve 56 ncı maddeleri yayımını izleyen aybaşında,

b) 3 üncü, 6 ncı ve 60 ıncı maddeleri 1/1/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

c) 4 üncü maddesi 1/10/2010 tarihinde,

ç) 5 inci maddesi 2010 takvim yılı kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde,

d) 8 inci, 16 ncı ve geçici 5 inci maddeleri 1/7/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

e) 9 uncu ve 13 üncü maddeleri 1/1/2011 tarihinde,

f) 45 inci maddesi 30/6/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

g) 57 nci maddesi 15/1/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

ğ) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.”

BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir; okutup birlikte işleme alacağım.

Buyurun efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 62 nci maddesinin “1.1.2011 tarihinden itibaren yürürlüğe girer.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Oktay Vural

            Antalya           Afyonkarahisar         İzmir

            Mehmet Şandır          Alim Işık

            Mersin Kütahya

TBMM Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısının 62. maddesinin “Bu kanun 1.1.2011 tarihinden itibaren yürürlüğe girer.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Şükrü Elekdağ            Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı

            İstanbul          İzmir   Balıkesir

            Kamer Genç   M. Akif Hamzaçebi

            Tunceli           Trabzon

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önergemize Sayın Komisyon temsilcisi ve Sayın Maliye Bakanı katılmadığını ifade etti.

Bu önergeyi vermeden önce, bu maddenin iki bendindeki yanlışlığı oraya gidip, oradaki arkadaşlarıma anlattım. “Bunlar yanlış, bunu düzeltin. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının gereklerini yerine getirmiyor, yeni bir Anayasa’ya aykırılık oluşturuyorsunuz.” Arkadaşlar hak verir gibi oldular ama demek ki daha sonra hak verilmedi.

Şimdi size bu maddeyle yapılan Anayasa’ya aykırılığı, açıkça kanun, hukuk tanımazlığı anlatacağım:

Anayasa Mahkemesi, gelir vergisi tarifesinde yapılan değişikliği, bizim iptal başvurumuz üzerine iptal etti. Hükûmet de bu tasarıyla uyum sağlamak amacıyla bu tasarının 3’üncü maddesiyle tarifeyi yeniden düzenledi. Tarifeyi tartışma dışı bırakıyorum.

Bu tarife ne zaman yürürlüğe girecek? Anayasa Mahkemesinin iptal kararı -altı ay yürütme organına süre verdi- 8 Temmuz 2010 tarihinde yürürlüğe girdi. Yani, 8 Temmuz 2010 tarihinden itibaren, bugüne kadar, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle ücretlilere ilişkin -ücretlilerin gelir vergisi tarifesinde yüzde 35’lik gelir vergisi oranı yoktur- en üst oran, en yüksek oran yüzde 27’dir. Ne zamandan itibaren? 8 Temmuzdan itibaren. Diyelim ki: Bu kanunun varsayalım ki 1 Ağustosta yürürlüğe girdiğini kabul edelim, 8 Temmuz ila 1 Ağustos arasında yapılacak olan ücret ödemelerinde, rakam ne olursa olsun -yani en yüksek dilim için söylüyorum- uygulanacak en yüksek oran yüzde 27’dir. Şimdi, “Bu tarife, 1 Ocak 2010 tarihinde yürürlüğe girer.” diyor bu maddede. Bu yanlış. Siz 8 Temmuza kadar AKP olarak tembellik ettiniz, yasayı yasalaştıramadınız, şimdi, gecikmenin faturasını vatandaşa çıkarıyorsunuz. 8 Temmuz ila bu Kanun ne zaman yürürlüğe girecekse o tarih arasında tarifenin en yüksek oranı yüzde 27’dir. Bunu geri dönüp…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Üç aydan beri görüşmedik mi? Üç aydan beri görüşüyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)- Üç aydan beri görüşüyorsunuz ama… Çoğunluğuz var, bakın, çoğunluğunuzla biraz önce, tıp fakültesi hastanelerine ilişkin bir maddeyi hemen çıkardınız.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sabahlara kadar çalıştı bu Meclis.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) -  İktidar, mazeret üretme yeri değildir.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sabahlara kadar çalıştık.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – İktidar, mazeret üretme yeri değildir. “Çözemedik, faturasını halka çıkaralım…” Gelin o zaman…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çalıştık efendim, bu Meclis çalıştı sabaha kadar…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Efendim, gelin o zaman doğrusunu yapın. Bu tarife şu tarihte yürürlüğe girer. 8 Temmuz ila yürürlüğe girdiği tarih arasında en yüksek oran yüzde 27’dir. Hukuk bunu gerektirir. Bile bile, gözüne soka soka “Ben Anayasa’yı çiğnerim.” diyorsunuz; kutluyorum.

İkinci aykırılık: Yatırım indirimine ilişkin düzenlemeyi iptal etti Anayasa Mahkemesi, onun yerine geçerli olmak üzere 5’inci madde düzenlemesi yapıldı. 5’inci maddede yine bir sınırlama var Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin olarak, onu o maddede değerlendirdiğimiz için burada değerlendirme dışı bırakıyorum ancak yürürlük maddesinde bir hukuksuzluk daha yaratıyor. Anayasa Mahkemesi neyi iptal etmişti? “1 Ocak 2006 tarihinde yatırım indirimi uygulaması yürürlükten kaldırıldığı için daha önce yatırım yapmış olup da ilgili kazançlarından indiremediği yatırım indirimi tutarı varsa mükellefin buna herhangi bir sınır getiremezsiniz.” diyor Anayasa Mahkemesi. İptal edilen Yasa ne diyordu? “Bunu ancak 2006, 2007, 2008 yıllarında indirim konusu yapabilirsin. İptal etti olmaz, kazanılmış haktır; sonuna kadar o kazancı nerede yeterli oluyorsa, nerede sona eriyorsa oraya kadar indirim konusu yapabilirsin.” Şimdi, ne diyor yürürlük maddesinin yani 62’nci maddenin beşinci fıkrası? “Ben bunu sadece 2010 yılı kazançlarına uygularım.” diyor, “2010 yılı kazançlarına uygularım.” diyor. Evet, teknik arkadaşlar var aramızda iktidar partisi sıralarında. Böyle bir şey olabilir mi? “Sınır koyamazsın.” diyor. Sonuna kadar indir… “Hayır, ben 2010 yılı kazançlarına uygularım.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bir örnek vereceğim. Diyelim ki mükellef 2009 yılı için ihtirazi kayıtla beyanname vermiş yani “Ben senin uygulamana güvenmiyorum, Anayasa Mahkemesinin iptal kararını bekleyeceğim. Ben 2009 yılında yatırım indiriminden yararlanırım, böyle beyanname vereceğim.” demiş, Anayasa Mahkemesi kararı da mükellefin haklılığını tescil etmiş, şimdi geri dönüp ihtirazi kayıtla beyanname verip, yargıya gidip dava açmış olanın bu hakkını da elinden alıyor, “Ben sana uygulamayacağım, sadece 2010 yılına uygulayacağım, 2011’e de uygulamayacağım.” diyor. Yani bırakalım 2009’u, 2011’e de uygulamayacağım diyor. Hani siz Anayasa Mahkemesi kararının gereğini yerine getiriyordunuz?

Evet, Sayın Bakan, Maliye Bakanlığı koltuğundaki bu hukuksuz uygulamalarınız size hayırlı olsun! Partizanca uygulamalarınızı biliyorduk ama bu kadar Anayasa’ya aykırı, bu kadar hukuk tanımaz bir anlayışa Maliye Bakanlığının sizin döneminizde kavuşacağını ben tahmin etmiyordum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Vural gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Alim Işık, efendim.

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 62’nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz aldım.

Benden önce konuşan Değerli Hatip Hamzaçebi, önergenin mahiyetinin aynı olması nedeniyle gerekçesini aslında açıkladı.  Dolayısıyla, bu değişiklik önergesiyle, dünden bu yana yaptığımız çorba yasadaki bazı hükümlerin uygulamada ortaya çıkaracağı sakıncaları ortadan kaldırmak amacıyla yürürlük tarihlerinde bazı değişiklikler öneriyorduk. Ancak anlaşılan o ki bu da herhâlde kabul edilmeyecek.

Dün gece bu saatlerde taş atan çocukları ve taş attıranları kurtardınız, ama taş atılanları ve devletin kurumlarını unuttunuz. Bugün bu saatte çıkaracağımız bu çorba kanunla toplumun bazı kesimlerinin temsilcilerine birer parmak bal yalattınız, ancak çiftçileri, kamu çalışanlarını, emeklileri, esnafları, sanayicileri, işsiz gençlerimizi ve asgari ücretle çalışan emekçileri unuttunuz. İnanıyorum ki, bugün sizlerin unuttuğu bu kesimler, önümüzdeki 12 Eylül referandum tarihinde mutlaka bunun karşılığını sandıkta verecek, onlar da sizi unutacaktır.

Yine Anayasa değişiklik paketinde şimdiye kadar vatandaşlarımızın gözünden kaçırdığınız ve hiç üzerinde durmadığınız bir maddeyi bu vesileyle ben de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu değişiklik paketinde Anayasa’mızın 125’inci maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesi yürürlükteki hâliyle “Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlıdır.” derken yaptığınız değişiklikle “Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlı olup hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir. Yani siz diyorsunuz ki: “Hiçbir zaman, mahkemeler, kamu adına sizlerin ya da herhangi birilerinin yaptığı yolsuzluğu ve usulsüzlüğü esasen inceleyemez. Yapılmış olan özelleştirmelerdeki usulsüzlüklerin kapanmasının önünü biz kapatırız.” diyorsunuz.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Hayır, çok yanlış. Hukuk temel prensiptir.

ALİM IŞIK (Devamla) – Biz inanıyoruz ki milletimiz bunu doğru anlayacak ve sizlere hak ettiğiniz cevabı verecektir.

CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Siz yeter ki anlayın, millet anlıyor.

ALİM IŞIK (Devamla) – Bu değişiklikten her bir birey, 72 milyon insanımızın her bir bireyi değişik şekillerde etkilenebilecektir. Ne gibi? Yapılan özelleştirmeler, bu durumda eğer Anayasa oylaması, referandum kabul edilecek olur ise özelleştirmeler iptal edilemeyecektir. İhtiyaçlar gerekçe gösterilerek her proje her yerde uygulanabilecek. Örneğin HES projeleri, maden arama faaliyetleri, mera işgalleri, çevre gibi birçok ortam olumsuz etkilenebilecek. Kamu yararına olmayan kanunlar Anayasa Mahkemesince iptal edilemeyecek. Örnek: Bütçe kanunlarında keyfî gelir ve gider kalemleri, işte biraz önce yaşadığımız birçok örnek gibi. Bürokratlar görevden alındığında itiraz kapıları kapanacak.

AHMET YENİ (Samsun) – Nerede yazıyor öyle bir şey ya? Uydurmaya devam ediyorsunuz.

ALİM IŞIK (Devamla) – İşte bunda yazıyor, işte bunda. Bunları lütfen o kitapçığa yazın, doğruyu anlatın. Bunun gibi birçok hakkı maalesef...

AHMET YENİ (Samsun) – Milleti kandıramazsınız, kandıramazsınız!

ALİM IŞIK (Devamla) – Millet bunu çok iyi biliyor.

AHMET YENİ (Samsun) – Milleti hiç kandıramazsınız!

ALİM IŞIK (Devamla) – Ahmet Beyciğim, hiç merak etmeyin, millet çok iyi biliyor ve şunu soruyor millet, diyor ki: “Bu Çukurambar’daki Sayın Bülent Arınç’ın suikast iddiaları ve sonuçları ne oldu? Bunu bir açıklayın.”

AHMET YENİ (Samsun) – Oradan oraya geçme!

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Yargı makamları açıklasın.

ALİM IŞIK (Devamla) – Bir yıldan bu yana bu milletin gerçek gündemini saptırıp gerçek gündemi kapatarak milletin zamanını çaldığınızı, 12 Eylülde millet size soracak. Diyecek ki...

AHMET YENİ (Samsun) – “Evet” diyecek, “evet…”

ALİM IŞIK (Devamla) – Açılım projesini başlattığınız 1 Ağustos tarihinden bu yana verdiğimiz 160’a yakın şehidin vebaline AKP milletvekili olarak sizler katlanacak mısınız diye soracaklar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YENİ (Samsun) – Zaten sizin işiniz gücünüz şehitlerden beslenmek.

ALİM IŞIK (Devamla) – Evet, evet, evet…

BAŞKAN – Sayın Işık, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

ALİM IŞIK (Devamla) – Bugün Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız açıklama yapmış, “Analar ağlamasın diye biz ağlıyoruz.” diye, “Onların yerine ağlıyoruz.” diye.

AHMET YENİ (Samsun) – İmralı da “hayır” diyor, siz de “hayır” diyorsunuz. Birleştiniz!

ALİM IŞIK (Devamla) – Anaların gözyaşında kan var, şehit kanı var ama sizin gözyaşınızda suistimal var, istismar var. Dolayısıyla bunun için bu millet bu referandumda bu yaptıklarınızı da unutmayacak, bu birer parmak bala da inanmayacak ve sizlere “hayır” cevabını verecek diyor...

AHMET YENİ (Samsun) – İmralı da “hayır” diyor, siz de.

ALİM IŞIK (Devamla) – ...gecenin bu vaktinde hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Ben “hayır” diyorum, milletim de bize “evet” diyecek, “evet.”

AHMET YENİ (Samsun) – İmralı da “hayır” diyor, sen de “hayır” diyorsun.

ALİM IŞIK (Devamla) – İmralı sizle beraber. Dün gece gördük. İmralı’nın dün gece birlikte nasıl çocukları, taş atan çocukları... (AKP sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) – İmralı da “hayır” diyor, siz de “hayır” diyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Yeni... Bırakın arkadaşlar...

ALİM IŞIK (Devamla) - ...affettiğini gördük Sayın Yeni, gördük. Dün akşam birlikte AKP ve PKK’nın kol kola nasıl çalıştığını gördük. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen...

ALİM IŞIK (Devamla) – Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – İmralı da “hayır” diyor, sen de “hayır” diyorsun.

ALİM IŞIK (Devamla) – Evet, dün gece gördük onu!

OKTAY VURAL (İzmir) – Terör örgütünün isteklerini burada kanun hâline dönüştürün.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 62 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Suat Kılıç (Samsun) ve arkadaşları

“Madde 62. Bu Kanunun;

a) 2 nci ve 56 ncı maddeleri yayımını izleyen aybaşında,

b) 3 üncü, 6 ncı ve 60 ıncı maddeleri 1/1/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

c) 4 üncü maddesi 1/10/2010 tarihinde,

ç) 5 inci maddesi 2010 takvim yılı kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde,

d) 8 inci, 16 ncı ve geçici 5 inci maddeleri 1/7/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde ,

e) 9 uncu ve 13 üncü maddeleri 1/1/2011 tarihinde,

f) 45 inci maddesi 30/6/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

g) 57 nci maddesi 15/1/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

ğ) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Sayın Başkanım takdire bırakıyoruz ancak bir düzeltme yapmak istiyorum müsaade ederseniz: “ç” bendinde “5 inci maddesi 2010 takvim yılı kazançlarına” ibaresinin “kazançlarına da uygulanmak üzere yayımı tarihinde,” şeklinde…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, önergedir bu. Bunu önerge sahibi değiştirebilir, sizin bu konuda redaksiyon yetkiniz yok.

BAŞKAN – Şimdi, Sedat Bey, Sayın Kızılcıklı, o tashih, redaksiyon ayrı bir olaydır yani, şu anda onun yeri değil. Hayır, öyle bir talebiniz varsa sonra yerine getiririz, şu anda önerge üzerinde konuşuyoruz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Tamam, takdire bırakıyorsunuz.

Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, bu, maddenin esasında çok önemli bir değişikliktir. Ben burada bir eleştiri yaptım, önergeme katılmadığını ifade etti Komisyon ve Sayın Bakan. Bir hukuksuzluk işleniyor dedim. Şimdi bunu redaksiyonla telafi etmeye çalışıyor. Tam amacına ulaşmıyor aslında, bakın, 2009 yılını kurtarmıyor ama bunun bile bir önergeyle olması gerekir, redaksiyon yetkisiyle olacağı kanaatinde değilim efendim.

BAŞKAN – Yok, biz zaten redaksiyon fikrine katılmadık.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, o zaman Komisyon da katılıyor buna.

BAŞKAN – Hangisine?

OKTAY VURAL (İzmir) – Eğer bu konuda bir düzeltme yapılacaksa önerge sahipleri…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Komisyon takdire bıraktı.

BAŞKAN – Hayır hayır, Komisyonun bu önerge konusundaki redaksiyon yetkisi filan yok, biz öyle bir şeyi almadık işleme yani.

Evet…

Gerekçe:

Tasarının son haline göre maddelerin yürürlük tarihinde düzenleme yapılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 62’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

63’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 536 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 63 üncü maddesindeki  “Bakanlar Kurulu” ibaresinin “Maliye Bakanı” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay   E. Haluk Ayhan          Mustafa Kalaycı

            Manisa            Denizli            Konya

            Mehmet Günal           Abdülkadir Akcan      Mehmet Şandır

            Antalya           Afyonkarahisar          Mersin

                        Oktay Vural

                        İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyor ve “hayır”lı sabahlar diliyorum.

Sabah oldu, uzun süredir devam eden bir torba ya da çorba -bu gecenin bu saatinde ancak çorbacılar açık olduğu için çorba aklımıza geldi- kanunun son maddesine geldik. Maalesef yine AKP’nin dayatmacı tavrı burada da sürüyor ama dayatmayı yaparken de usulüne uygun yapamıyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, onu bile kılıfına uyduramadan geliyorsunuz; arada on dakika ara veriyorsunuz, yine olmuyor. Gerekçenin ilk paragrafını size okuyacağım, sonra tekrar yine bir test yapacağım merak etmeyin.

MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Çok merak ettik!

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Merak ettiğin için soruyorsun zaten.

Tasarının gerekçesinde 2010-2012 yıllarını kapsayan üç yıllık orta vadeli programa atıf yapılıyor ve deniyor ki: “Burada öngörülen kamu gelir politikalarının temel amacı olan büyüme, yatırım ve istihdamın desteklenmesiyle ekonomide kayıt dışılığın azaltılmasına yönelik olduğu…” Ben şimdi bütün maddelere baktım, hiçbir şekilde burada istihdamı artıracak, büyümeyi artıracak bir şey yok. Arada sadece böyle, kaçak, döner sermaye maddeleri falan giriyor, ilave bazı maddeler giriyor, orada aylarca oturup yaptığımız bütçeyi delecek çalışmalar giriyor. E, şimdi, neresinde bunun büyümeyle ilgili bir şey var; neresinde yatırım teşvikiyle ilgili bir şey var; kayıt dışılığı önleyecek ne var anlayamadım. Bir kadrolaşma çalışması içerisinde yeni bazı kadroların gelmesi, bazı düzeltmeler yapılması ve bir çorba ortaya konulması…

Yarım sayfalık bir başlık var, bakın; arkadaşlarımız, okurken kısaltalım mı diye imtina ediyorlar, yarım sayfayı geçiyor başlık; sıra sayısının üzerindeki başlık yarım sayfayı geçiyor, bir sayfaya yakın bir başlık var. Yani ne varsa içerisinde! Peki, bunun ne kadarı acil? Kaç tanesi Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği maddelerle ilgili, kaç tanesi böyle sabahlara kadar sizi bekletecek tarzda önemli? Diğer maddeler ne oldu? Mali kural ne oldu? Bekleyen kanunlar ne oldu? Hakikaten, dediğiniz gibi gerekçedeki amaca uygun bir şey olsa, o zaman bakalım. Ne geliyorsa yine söyleyin, “Şu şu maddeler var, sen fark etmemişsin.” deyin, ben yine özür dileyeyim.

Değerli arkadaşlar, burada söyledik, bu işin düzelmesi böyle yamalarla, bohçalarla falan her seferinde gelip alelacele yanına 3 tane arkadaşımızın aklına esiyor veya 2 bürokrat söylüyor bir kanun teklifi; diğer bir taraftan bir tane daha kanun teklifi, diğer bir taraftan bir tane daha kanun teklifi. İşte, bu sizin Hükûmetinizin ve kurumlarınızın arasındaki koordinasyonsuzluğun eseridir. Son saniyede buraya gelip elinizde önergeyle böyle getirirseniz, doğal olarak ne Komisyon’a orada ne olduğunu anlayabilir, ne okuyan arkadaşımız anlayabilir, ne Başkanlık Divanı anlayabilir. O kadar lazımsa oturursunuz, Komisyona geldiğinizde söylersiniz, varsa bir düzeltme, o anda gözden kaçan, yapılır. Beş altı tane teklif, “bazı kanunlar, bazı kanunlar, bazı kanun hükmünde kararnameler…” Bu ne biçim bir şeydir? Yani buna da yetiştiremiyorsunuz, bu sefer arkadan bir daha geliyor. Bu uluslararası anlaşmaları yaptıktan sonra bir iki maddelik yine arkasından gelecek Karayolları Trafik Kanunu. Neyle ilgili? Yine, burada AKP dayatması olarak, Grup Başkan Vekilinizin ve birkaç arkadaşınızın verdiği, yaptığınız yanlışı düzeltmekle ilgili. Sonra bize söylüyorsunuz ki, “Efendim engelliyorsunuz.” E lüzumsuz, lüzumsuz… Yaptığınız yanlışı düzeltmek üzere burada en az bir buçuk-iki saat daha kanun teklifi görüşeceğiz. Dolayısıyla, söylemeye çalıştığımız budur.

Değerli arkadaşlarım, bu şekliyle vergileri artıramazsınız, sadece tüketimden alacaksınız, özel tüketim, KDV… Ee… Ben geçen gün sordum Sayın Bakana, hâlâ yazılı da cevap gelmedi, her seferinde soruyorum: Bir taraftan siz Büyükşehir Belediyesinin 4,2 milyar borcunu tahsil edemeyeceksiniz, ondan sonra döneceksiniz, bir de üstüne üstlük metroyu zararıyla beraber, gece yarısı yine, sabaha karşı devralacaksınız; sonra bize, mali kuraldı, bütçeydi, vergi gelirlerinin artırılmasıydı, adaletliiliyoruz ve bu gelişmeleri gerçekten takip etmekte güçlük çektiğimizi de ifade etmek istiyorum. Dünya Bankasının 2010 yılı verilerine göre, 2009/31 Aralık tarihi itibarıyla son verilerine göre dünya ülkelerini dört grupta topladığı çalışmanın birinci grubunda kişi başına millî geliri 15 bin dolar ve üzerinde olan ülkeler, yüksek gelir grubu olarak tanımlanıyor bu grup; ikinci grubun da orta üst gelir grubu, 8 bin dolarla 15 bin dolar arasında millî gelire sahip olanlar kişi başına; üçüncü grup da orta alt gelir grubu, 2 bin dolarla 8 bin dolar arasında; dördüncü grupta da düşük gelir grubu, 2 bin doların altında millî gelire sahip ülkeler açısından. Ülkemizi dünya ülkeleri arasında nerede görüyoruz diye bir inceleme yaptığımızda, sıralamaya alınan 133 dünya ülkesi arasında birinci grupta, yani yüksek gelir grubunda 46 ülke var, bizim içinde bulunduğumuz orta üst gelir grubunda 32 ülke var, bu 32 ülkede yukarıdan aşağıya 17’nci sıradayız. Yani zaman zaman hepimiz söylüyoruz “Dünyanın 17’nci büyük ekonomisiyiz.” diye. Bu doğrudur, yanlış değil ama kişi başına millî gelir açısından baktığımızda biz, 133 dünya ülkesi arasında 63’üncü sıradayız ve dünya ortalamasına yakın bir millî gelirle bu sırada bulunmaktayız.

MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) – 2002’de nedir?

ALİM IŞIK (Devamla) – Efendim? Bu 2010 verisi. 2002’yi de sen bul. Buraya gelir söylerseniz biz de öğrenmiş oluruz. Teşekkür ediyorum hatırlatmanız için. Bizim zamanımızda daha yukarılardaydı. Onu da sen bul, sırasının yanlış olduğunu burada söyle.

Peki, ülkelerin bilim ve teknoloji, telekomünikasyon altyapısını kullandığı veriler açısından dünya nerede, biz neredeyiz? Buna baktığımız zaman, bilim ve teknolojiye yatkınlık ve yararlanma indeksi olarak tanımlanan bir indekse göre, yine 133 dünya ülkesi arasında 2009-2010 döneminde Türkiye 69’uncu sırada, 2008-2009 döneminde 61’inci sırada, 2007-2008 döneminde 55’inci sırada. Yani son üç yılda bilim ve teknoloji kullanımı ve buna yatkınlık açısından ülkemiz maalesef 14 sıra gerilemiş. Türkiye, dünya ülkeleri arasında 69’uncu sırada, gelir düzeyinde 63’üncü sırada. O zaman, hiç olmazsa ekonomik anlamda bulunduğu sıraya yakın bir yerde olmamızı beklerken bundan 6 sıra daha geri olduğumuzu, dolayısıyla Türkiye’nin sahip olduğu millî gelirden bilim ve teknoloji alanına aktarması gereken parayı aktarmadığını söyleyebiliriz. Bu, ülkemizin şu andaki, içinde bulunduğu bir gerçek durumu. Bu, hepimizin konusu, hepimizin problemi ama son üç yılda 14 sıra gerilemesi manidardır, bunun tedbirinin alınması gerekir.

Yine, tabii, gecenin bu vaktinde çok fazla rakamlarla kafanızı ağrıtmayacağım ama özellikle bilim ve teknolojinin etkinlik açısından değerlendirilmesine baktığımızda Türkiye 133 dünya ülkesi arasında 90’ıncı sırada. Yatırımımız var, bilgisayarımız var, mobil telefonumuz var ama bunları etkin kullanmada, maalesef, bunlara sahip olmadaki oranın çok gerisinde bir konumdayız. O zaman yapılması gereken, bu yatırımların doğru kullanılması ve etkin kullanılması konusunda Türkiye’deki herkesin el birliğiyle çalışması.

ARGE yatırımları açından da çok iyi durumda olmadığımızı… Özellikle kamu sektöründe bilim ve teknoloji yatırımlarının etkinliğinin değerlendirilmesinde özel sektördeki 79’uncu sıra, kamuda 83’üncü sıraya… Yani kamu, özel sektöre göre bu konuda biraz daha geri konumdadır diyebiliriz.

Tabii, Türkiye, son dönemde özellikle telekomünikasyon alanında ciddi yatırımları yapan bir ülke, dünyadan geri kalmama adına millî gelirinden önemli oranda bu alana para ayırmış ülkelerden biri.

Ülkemizde, dünya ülkelerinde olduğu gibi, her geçen gün bilgisayara sahip olma oranı giderek artmakta ancak Türkiye’deki bu artış diğer ülkelerin artış hızına göre daha yavaş.

Yine, ülkemizde 2009 yılında gerçekleştirilen “Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması” sonuçlarına göre hanelerin yüzde 30’unun İnternet erişimine sahip olduğu, İnternet erişimi olmayan hanelerin yaklaşık yüzde 30’unun evden İnternet kullanımına ihtiyaç duymadıkları ortaya çıkmıştır.

ADSL yaklaşık yüzde 86’lık bir oranla Türkiye’de kullanılan en yaygın İnternet bağlantı türü hâline gelmiştir.

Diğer taraftan ülkemizde hâlen 365 işletmeci haberleşme sektöründe hizmet vermektedir. Telekomünikasyon gelirleri 2004 yılından itibaren her yıl artarak 2008 yılında 20 milyar TL’yi aşmıştır ülkemizde. Sektördeki yatırımlarda da yine tedricî de olsa bir artış gözlenmektedir. Yıllık arama miktarının son yıllarda çok büyük bir bölümünün yani yüzde 80’inin mobil telefonlarla yapılır hâle geldiği bir ülke durumundayız. Sabit hatlar giderek düşmekte oran olarak.

Haberleşme sektöründe istihdam edilen kişi sayısı 2003 yılında yaklaşık 66 bin kişi iken Telekom’un da özelleştirilmesinin ardından bu sayı giderek düşmüş, 2009 yılında yaklaşık yüzde 50 oranında azalmıştır. Hâlen sektördeki istihdamın yaklaşık yüzde 80’i Türk Telekom AŞ’ye aittir.

Sabit telefon abonelerinin sayısı giderek azalmış ve 2009 yılında 16,5 milyon aboneye kadar düşmüştür. Türk Telekom tarafından yatırımlar krizin de etkisiyle 2009 yılında önemli ölçüde düşmüş, haberleşme trafiğinin büyük bölümü şebeke içi olarak gerçekleşmektedir.

Yine XDSL abonesi kullanımı yoğun olmak üzere 2009 yılı sonunda toplam İnternet abonesi sayısı ülkemizde 6,8 milyon kişiye yaklaşmıştır. AB ülkelerinde ortalama yüzde 80 dolayında olan DSL bağlantılı abone oranı Türkiye'de yüzde 97’yi geçmiştir. ADSL abonelerinin yüzde 62’si 1 megabit/saniyelik iletim hızına sahip iken yaklaşık yüzde 34’ü 8 megabit/saniyelik hıza sahiptir. Yani İnternet’te büyük oranda “yavaş” olarak ifade ettiğimiz hız şu anda ülkemizde yaygındır.

Dolayısıyla, bu anlaşma, dünya ülkelerinden geri kalmama adına ve dünyadaki gelişmeleri ülkemizde de yakından takip edebilme adına ülkemize önemli katkılar sağlayacak bir anlaşmadır.

Ben, bu verileri sizlerle paylaştıktan sonra, özellikle Türk Telekom’un özelleştirilmesinin ardından bugün sahip olduğu yıllık net gelirine baktığımızda, o günün parasıyla yaklaşık 6,5 milyar dolara özelleştirilen bu şirketin, bugün 20 milyar TL’yi geçen toplam telekomünikasyon gelirleri içerisindeki payının yaklaşık 8 milyar TL olduğunu, aynı şekilde Turkcell’in 8 milyar TL, Vodafone’un yaklaşık 3 milyar TL, AVEA’nın da 2 milyar TL’lik bir paya sahip olduğunu… İşte, günümüzde o gün çok iyi paralarla özelleştirildiği iddia edilen bir şirketin -yıllık net satış gelirinin- neredeyse özelleştirildiği paraya yakın bir parayı yıllık kazandığını da hepimizin bilmesi gerektiğini söylüyorum.

Bu düşüncelerle, Anlaşmanın lehine oy kullanacağımızı ifade ediyor, tekrar hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim Sayın Işık.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

ULUSLARARASI TELEKOMÜNİKASYON BİRLİĞİ (ITU) KURULUŞ YASASI VE

SÖZLEŞMESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPAN ANTALYA TAM YETKİLİ TEMSİLCİLER

KONFERANSI SONUÇ BELGELERİNİN ONAYLANMASININ UYGUN

BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 6-24 Kasım 2006 tarihleri arasında Antalya’da yapılan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Tam Yetkili Temsilciler Konferansı’nda kabul edilen Uluslararası Telekomünikasyon Birliği Kuruluş Yasası ve Sözleşmesi’nde değişiklik yapan Sonuç Belgeleri’nin beyanlarla ve çekincelerle onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN -  Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

 MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET CEYLAN (Karabük) – Sayın Başkan, bir açıklamada bulunabilir miyim?

BAŞKAN – Buyurun.

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET CEYLAN (Karabük) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; Sayın Alim Işık Bey’e teşekkür ediyorum. “Burada, 29’uncu maddede niçin Anlaşmanın dilleri arasında Türkçe yok?” dedi. Bu kuruluş, Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan bir kuruluş olduğu için, Birleşmiş Milletlerin de altı tane resmî dili var, onun için burada altı tane resmî dil belirtilmiş durumda. Türkçe bunun için bulunmuyor.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler. Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Kuruluş Yasası ve Sözleşmesinde Değişiklik Yapan Antalya Tam Yetkili Temsilciler Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

“Oy sayısı        :           211

Kabul  :           211 (x)

            Kâtip Üye                    Kâtip Üye

            Harun Tüfekci                        Yaşar Tüzün

            Konya             Bilecik”

Bu anlaşmanın da milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 6’ncı sıraya alınan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

                                   

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

6.- Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/333) (S. Sayısı: 306) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 306 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Yılmaz Tankut.

Buyurun Sayın Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 306 sıra sayılı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tasarıyla, ülkeler arasındaki frekans spektrumunun ve uydu yörüngelerinin kullanımının usul ve esaslarını belirleyen ve uluslararası bir anlaşma olan Telsiz Tüzüğü’nün idari ve teknik boyutta gözden geçirildiği ve gerekli değişikliklerin yapıldığı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin onaylanmasının uygun bulunması öngörülmektedir.

Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgeleri ile üye ülkeler arasındaki frekans spekturumlarının ve uydu yörüngelerinin kullanımının esas ve usullerini düzenleyen Telsiz Tüzüğü’nün idari ve teknik boyutta gözden geçirildiği ve gerekli değişikliklerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bu konferansta alınan kararlar nihai nitelikte olup “nihai sonuç belgeleri” adı altında toplanarak, bu belgeleri imzalayan ve iç hukuk mevzuatlarına göre onaylayan ülkeler arasında geçerlilik kazanmaktadır.

Sayın milletvekilleri, Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin, üç dört yılda bir konferans hâlinde toplanması neticesinde, gelişen teknolojilere göre tüm telekomünikasyon sistemlerine frekans tahsis edilmekte ve gerekli frekans planlaması yapılmaktadır. 2003 konferansında da telekomünikasyon sektörünün ve üye ülkelerin ihtiyaçları doğrultusunda frekans tahsisi ve planlanması yapılmaktadır. Birlik tarafından düzenlenen Dünya Radyo Komünikasyon Konferansları, sabit uydu yörüngesinin paylaşımı ile frekans spektrumunun hem ülkeler hem de servisler arasında paylaşımının ve kullanımının düzenlendiği ve gerekli kararların alındığı konferanslardır. Ancak, tüm kararların yanı sıra gelişmiş ülkelerin ürettikleri teknolojilere Birlik platformunda frekans spektrumu tahsis taleplerinin altında, bu teknolojileri az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde pazarlama mantığı ve arayışı yatmaktadır ve maalesef ülkemizde de telekomünikasyon konusunda politika yapma süreçleri çoğu zaman dış dinamikler tarafından yönlendirilmektedir. Dolayısıyla, telekomünikasyon altyapılarının iyileştirilmesi sürecinde tercih edilen teknolojiler, altyapıyı ve bu altyapının işletilmesini son derece karmaşık hâle getirmekte olup dışarıdan teknoloji ve uzmanlık satın alınması ihtiyacını fazlalaştırmaktadır. Telekom sektörünün geleceği ve vizyonu, ancak ve ancak ülkeyi idare eden yöneticilerin ve politikacıların bu konuya her türlü siyasi mülahazanın ötesinde, dışında ağırlık vermeleriyle mümkün olabilir.

                                

(x) 306 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Değerli milletvekilleri, pek çok sektör ve konuda olduğu gibi, ithalata dayalı olarak diğer ülkelerin geliştirdiği ürün ve cihazların montajını yaparak kullanmak, kısa vadede bize kolay ve avantajlı gibi gelmektedir. Ancak, bu anlayış devam ettiği sürece, teknolojik üretim ve gelişimimizin önü tıkanmakta ve başta haberleşmemiz olmak üzere, bilgi ve teknolojik gelişmemizin güvenliği ve geleceği de ne yazık ki ipotek altına alınmaktadır. Gelişmiş ülkelerin yanı sıra yöneticilerinin daha duyarlı olduğu diğer ülkelerin de elektronik haberleşme hizmetlerini kısa sürede serbestleştirip kaliteli ancak kontrollü ve düzeyli rekabeti tesis ettikleri görülmektedir. Ancak kendi gelişimini tamamlamış, başka ülkelerin emperyal emellerinin farkına varmış ve kendi haberleşme ve bilgi sistemlerinin altyapısını millî bir anlayışla inşa etmiş hiçbir ülke haberleşme omurgalarının temeli olan kurumların başına yabancı bir genel müdür ve yönetici getirmemiştir. Diğer taraftan, sunulan hizmetleri çeşitlendirmek için gerekli olan ARGE faaliyetlerini de yıllardır büyük bir kararlılık ve ciddiyetle yürütmüşler ve bütçelerinden çok önemli ölçüde payı ARGE faaliyetlerine ayırmışlardır.

Eğer siz Hükûmet olarak her türlü siyasi mülahazanın dışında yerli üretimi destekleyecek gerçekçi ve kararlı uygulamalarda bulunmazsanız, bu konuda samimiyetinizi göstermezseniz özelleştirdiğinizi zannettiğiniz fakat yabancılara altın tepsi içerisinde sunduğunuz Türk Telekom gibi yabancılar tarafından yönetilen şirketlerin yerli üretimin gelişmesi ve kullanılması konusunda hassasiyet göstermesini de elbette ki bekleyemezsiniz.

Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin bilgi toplumu ölçümü 2009 yılı raporuna göre Türkiye 2002-2007 döneminde bilgi ve iletişim teknolojileri gelişim endeksinde 154 ülke arasında 59’uncu sırada yer almaktadır. Ülkemiz beş yılda millî gelirini sözde katlarken sıralamadaki bu yeriyle sadece bazı Afrika ülkelerini geçebilmiştir. Ülkemizin millî gelirde ilk 20’ye girmesine rağmen teknoloji gelişiminde 59’uncu sırada olması üzerinde çok ciddi bir şekilde düşünülmesi gereken bir konudur. Ayrıca bu rapordan da anlaşılacağı üzere gerek fiyat yüksekliği ve gerekse başka nedenlerden dolayı İnternet’e erişim oranının düşük olmasına rağmen bu konuda güvenli erişimin oluşturulması ve güvenliğin sağlanmasının da tesis edilmesi icap etmektedir. Özellikle gençlerin ve çocukların İnternet erişiminde korunması ve bu konudaki istismarcılara karşı çok yoğun yaptırımların uygulanması ve bu konuda çalışmaların mutlaka titizlikle yapılması gerekmektedir.

Bu konferansta küresel, bölgesel ya da ikili düzeyde yapılacak anlaşmalar sonucu ülke sınırlarını aşan nitelikte hizmet sağlayacak mobil ve uzay araştırma servisleri, hava mobil uydu servisleri ve diğer pek çok sisteme frekans planlaması, yayın uydu servisi ve ses kullanımındaki düzenlemelerle ilgili önemli idari ve teknik düzenlemeler  yapılmıştır.

Diğer taraftan teknik çalışmalar sırasında bu sistemlerin mevcut sistemler ile aynı frekans bandının ortak kullanımı veya birbirlerini etkilememeleri için gerekli teknik kriterler de belirlenmektedir. Ülkemiz telekomünikasyon dünyasında sabit, mobil, hava, kara, deniz haberleşmesi, yayıncılık, amatör meteoroloji ve benzerleri gibi temel servislerin yaygın ve ileri teknoloji ürünleriyle kullanımında stratejik konumu itibarıyla önemli ve gelişen bir ülkedir. Bu durum çerçevesinde, konferansta alınan kararlar ışığında yapılması gereken düzenlemeler ve uygulamalar hususunda ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından gerekli işlemlerin yapılabilmesi için Telsiz Tüzüğü’nde değişiklik yapan sonuç belgelerinin doğal olarak onaylanması gerekmektedir.

Kanunun içeriğinde bulunan uydu, telsiz, mobil iletişim konularını görüşürken geçtiğimiz yıl yaşadığımız Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’yla birlikte 6 kişiye mezar olan ve günlerce yeri tespit edilemeyen enkazın, devletin tüm birimleri tarafından 4 bin kişilik ekiple havadan ve karadan aranmasına rağmen bulunmaması ve köylüler tarafından bulunması pek kabul edilebilir bir durum da değildir. GSM şirketinin verdiği koordinatlara rağmen enkaza ulaşılamaması, telekomünikasyon yönünde eksiklikler olduğunun da bir gerçeğidir. Diğer taraftan “Neredeyim?” uygulamasının tüm GSM şirketleri için sabit, aynı numaradan yapılması da gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öbür yandan haberleşmenin sağlıklı gelişmesinin bugün için en önemli unsuru hiç şüphesiz İnternet’tir. Bütün vatandaşlarımızın İnternet’e erişmesi konusunda ucuz, hızlı ve güvenli İnternet erişiminin sağlanması ve kullanımının yaygınlaştırılması amacına yönelik politikalar belirlemek maalesef sözle de olmamaktadır. Bu konuya öncelik verilerek hız ve kapasiteyi de göz ardı etmeden İnternet’e bağlanmayı düşünen düşük gelir seviyesindeki vatandaşlar için ücretsiz veya sembolik bir tarife seçeneğinin mutlaka oluşturulması gerekmektedir. Diğer taraftan, özellikle İnternet haberciliği ve İnternet yayıncılığı konusunda da çok daha etkin ve ciddi düzenlemelerin yapılması mutlaka icap etmektedir. Özellikle de yerel İnternet haber ve içerik sitelerinin sorumluları ile ilgili olarak düzenleme ve yaptırımların bir an önce gerekli yasalar çıkartılarak sağlanması gerekmektedir. Çünkü bu tür kontrol edilemeyen, edilmeyen ve pek önemsenmeyen ancak kendi belde ve bölgelerinde etkili olabilen söz konusu sitelerde haksız yere mesnetsiz ve iftira boyutunda pek çok haber ve yorumlarla pek çok kişi ve kurum acımasızca yıpratılmakta, kişilerin haysiyeti, namusu ve şerefiyle oynanabilmektedir ve ne yazık ki yerel İnternet haber sitelerindeki bu iftira boyutundaki yazı, haber ve yorumlardan hiç kimse sorumlu olmamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün sekiz yıllık AKP döneminde hemen her konuda olduğu gibi maalesef bilgi, iletişim ve teknoloji alanlarında da ülkemiz olması gereken ve beklenen seviyelere ulaşamamış ve atılması gereken pek çok adım, siyasi ve kişisel çıkarlar ön plana alındığı için atılamamıştır. Bilgi üretimi ve teknoloji transferleri yapılarak kendi millî iletişim ve işletim, haberleşme ve yazılım platform ve cihazlarına yeterince sahip olamadan montaj ve ithal anlayışından bir türlü kurtulamadan hareket ettiğimiz için teknolojik altyapımızda büyük oranda dışarıya bağımlılıktan ne yazık ki kurtulamamış bir vaziyetteyiz.

Telekom gibi, Bilgi Teknolojileri gibi, TRT gibi iletişim ve teknoloji üreten kurumlara siyasi ve ticari kaygı ve hedefler doğrultusunda liyakat sahibi olmayan, konusunda uzman olmayan yöneticiler ve kadrolar doldurulmuş ve yıllarca bilgi ve becerisiyle bu kurumlarda çalışan personeller acımasızca mağdur edilmişlerdir. Örneğin adı Türk olan ancak başında yabancı bir genel müdürün olduğu Telekom bünyesinde yıllarca görev yapmış, bilgi, birikim ve tecrübe sahibi olmuş Telekom çalışanları acımasızca harcanmış ve sadece pazarlama amacına yönelik liyakatsiz kadrolara yer verilmiştir.

Keza aynı durum TRT, TAEK, TÜBİTAK ve benzerleri için de geçerlidir ve maalesef AKP zihniyeti için kişilerin çalışkanlığı, uzmanlığı, tecrübesi, bilgisi ve dürüstlüğünden ziyade kendi yandaşı ve emir kulu olup olmadığı önemlidir. Türkiye'nin devasa kurumlarının içi boşaltılarak özelleştirme maskesi altında soyulmasına ve batırılmasına göz yumacak yönetici ve idareciler AKP için daha makbul ve önemlidir. Sanılmaktadır ki ülkenin yetmiş seksen yıllık birikimleri iyi bir fiyata satılınca görev tamamlanmıştır.

Değerli arkadaşlar, varsayalım ki özelleştirmeler ülkenin ekonomik ihtiyaçlarına uygun, akılcı, gerçekçi yöntemlerle yapılmıştır ve yine varsayalım ki özelleştirmelerden de azami ekonomik fayda sağlanmıştır. Peki, özelleştirilen kurumlarda çalışan insanlarımızın durumu, onların mutluluğu, bir insanın yıllarca çalıştığı kurumdan ayrılmak zorunda kalınca yaşayacakları nasıl olacaktır? Bunun karşısında ne gibi tedbirler alınacaktır? Yetişmeleri için yıllar harcanan, konusunda gerçek uzman olan kişilerin bilgisi ve deneyimiyle hiç ilgisi olmayan alanlarda istihdam edilmesinin meydana getireceği beyin gücü israfı ne olacaktır? Yaratılan on binlerce bankamatik memuru ve onların meydana getirdiği sıkıntılar nasıl çözülecektir? Özelleştirilen kurumlardan başka kurumlara giden personelin, diğer personele nazaran aldığı yüksek ücret nedeniyle dışlanmasının, eleştirilmesinin, unvanı elinden alınan personelin gittiği kurumdaki durumu ve konumunun insan psikolojisine etkisi gibi onlarca problem nasıl halledilecektir?

Üstelik, bütün bu sosyal sıkıntılara karşılık, başta Türk Telekom olmak üzere hiçbir özelleştirme uygun ve gerçek değeriyle yapılmamıştır, hemen hepsinde büyük şaibe ve yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmıştır. Hâl böyle olunca da AKP İktidarı yapmış olduğu yolsuzluk batağından kurtulmak ve hesap vermemek için, Habur’daki bölücü hainlere kol kanat gerip onları kahramanlar gibi karşılatma törenlerini unutturmak için, içi boş ve toplumumuzu hiç ilgilendirmeyen suni Anayasa değişikliğinin arkasına gizlenerek milletimizi oyalamaya devam etmektedir. Ancak sekiz yıldır insanımızı ve ülkemizi yokluğa, sefalete, yolsuzluk ve bölücülüğe mahkûm eden AKP İktidarının, bu Anayasa değişikliğiyle bitmiş olan iktidarını artık daha fazla uzatması mümkün olmayacak ve inşallah, 12 Eylülde yapılacak referandumda çok kuvvetli bir ikazla sandığa gömülecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak sekiz yıla yaklaşan icraatıyla şaibeli ilişkiler ve istismarın odağı olmuş, karanlık iş birliklerinde çare aramış zihniyetin zorladığı bu değişikliğe elbette ki “Hayır.” diyeceğiz ve aziz milletimizle birlikte artık tamamen tükenmiş olan AKP İktidarından da inşallah kurtulacağız. Dolayısıyla, etnik kışkırtmaların Hükûmet eliyle yapıldığı, her alanda ağır bir istismarın toplumu kutuplaştırdığı, terör ve bölücülüğün azdığı, bölünme tehditlerinin arttığı böylesine bir AKP Türkiye’sinde, aziz milletimiz Anayasa değişikliklerine “Hayır.” demek suretiyle kendi aydınlık geleceğini de kurtaracaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği ve her geçen gün daha fazla küreselleşen dünyamızın dengesine uygun olarak kendi millî rotasında ilerleyip, millî kimliğimizi ve bin yıllık kardeşliğimizi unutmadan bilim ve teknolojinin icaplarını yerine getirebilirse, inanıyoruz ki, kısa vadede 2023 vizyonuna uygun olarak “Bölgesinde lider ülke Türkiye” idealine ulaşabilecektir diyor, sözlerimi tamamlarken, bilgi ve teknoloji üretecek beyin gücü ve yeteneklerimizi arkamıza alarak sağlıklı ve güvenli düşünce ve yönetimler sayesinde ülkemizin gelişmesini ve bilgi çağını kaçırmamasını temenni ediyor, hepinize hayırlı sabahlar diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

ULUSLARARASI TELEKOMÜNİKASYON BİRLİĞİ (ITU) 2003 DÜNYA

RADYOKOMÜNİKASYON KONFERANSI SONUÇ BELGELERİNİN

ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- 9 Haziran - 4 Temmuz 2003 tarihleri arasında Cenevre’de yapılan Dünya Radyokomünikasyon Konferansında kabul edilen, “Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyokomünikasyon Konferansı Sonuç Belgeleri”nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemine başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği 2003 Dünya Radyokomünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun açık oylama sonucu:

“Oy Sayısı       :           219

Kabul  :           219

Ret      :           -

Çekimser        :           -

Geçersiz          :           -

Boş      :                    - (x)

            Kâtip Üye                    Kâtip Üye

            Bayram Özçelik                      Yaşar Tüzün

            Burdur                       Bilecik”

Anlaşmanın hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, 7’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik, Petrol, Gaz ve Maden Kaynakları Alanlarında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu görüşmelerine başlayacağız.

7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik, Petrol, Gaz ve Maden Kaynakları Alanlarında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/615) (S. Sayısı: 342) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 342 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın Beytullah Asil.

Sayın Asil, buyurun efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Konuşmuyoruz efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim. Evet, Sayın Asil’e ve Grup Başkan Vekili Sayın Vural’a teşekkür ediyorum.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 342 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ

HÜKÜMETİ ARASINDA ELEKTRİK, PETROL, GAZ VE MADEN KAYNAKLARI

ALANLARINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN

BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 4 Ocak 2008 tarihinde İstanbul’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik, Petrol, Gaz ve Maden Kaynakları Alanlarında İşbirliği Protokolü”nün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

 (Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik, Petrol, Gaz ve Maden Kaynakları Alanlarında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun açık oylama sonucunu açıklıyorum:

“Oy sayısı        :           200

Kabul  :           200

Ret      :           -

Çekimser        :           -

Boş      :           -

Geçersiz          :                    - (x)

            Kâtip Üye                    Kâtip Üye

            Bayram Özçelik                      Yaşar Tüzün

            Burdur                       Bilecik”

Hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, 8’inci sırada yer alan, Ankara Milletvekili Faruk Koca ve 4 milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 4 milletvekilinin 13/10/1983 Tarihli ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

                               

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

8.- Ankara Milletvekili Faruk Koca ve 4 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 4 Milletvekilinin 13/10/1983 Tarihli ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/736, 2/739) (S. Sayısı: 546) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 546 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, aslında bu getirilen kanun teklifini maalesef 25 Haziranda yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkartılan bir kanunda yapılan değişikliği değiştirmek için getirdik ve o zaman da Komisyonda Mustafa Elitaş’ın verdiği önergeyle ayakta yolcu taşımaya, taşıdığı fazla yolcu başına 60 Türk lirası ceza kesilmesine ilişkin bir önerge, 25 Haziranda bu kanunlaştı. Şimdi geliyoruz, bu sefer bir değişiklikle yolcu başına değil de fazla yolcu alınması hâlinde 50 lirayla bir cezaya indirmiş oluyoruz. Aslında tabii maalesef, bu, yasama kalitesi bakımından son derece düşünülmesi gereken bir husus fakat bizim de bu konuda bir teklifimiz vardı. Özellikle büyük şehirlerde pik saatlerde minibüslerde fazla yolcu alınmasıyla ilgili bir düzenleme yapılması gerekiyor. Neden? Çünkü halk otobüslerinde oluyor, belediye otobüslerinde oluyor, tramvaylarda oluyor ama minibüslerde olmuyor. Aslında bu yolcu taşıma sistemleri birbiriyle rekabet eden sistemler olduğuna göre aynı esas ve usullere göre düzenlenmesi gerekir. Tabii burada yolcu emniyetini de dikkate alacak şekilde bir düzenleme yapılması gerekiyordu. Bizim amacımız da buydu. Şimdi, düşünün ki halk otobüslerinde tıka basa insanlar dolduruluyor ama maalesef minibüslerde, özellikle pik saatlerde, yolcuların da isteği üzerine binmesine rağmen kesilen cezalar artık minibüsçüleri canından bezdirdi, geçenlerde İstanbul’da kendilerini yakmak durumuna kadar götürebilecek bir eyleme giriştiler. O bakımdan, biz, bu konuda makul bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer minibüslerde yolcu taşımayla ilgili bir düzenleme, halk otobüsleri ve diğer otobüsler gibi metrekare başına yapılabilecek bir düzenlemeyle ayakta kısmi bir yolcu alınması ve pik saatlerde bunun yapılması, hem trafiği rahatlatmak açısından mümkün olabilecek hem de açıkçası bu kadar bezdirici ceza uygulamalarından küçük esnafı korumuş olacaktık.

Bizim önerimiz buna amirdi ancak maalesef sadece 25 Haziranda, yani on beş-yirmi gün önce yaptığımız bir kanunda yapılan yanlışlığı düzeltme yoluna giderek çözüm aranıyor. Aslında bu bir çözüm değil, gerçekten çözüm değil. O bakımdan burada bir önergemiz olacak bizim. Bu önerimizde, bu konuda, ayakta yolcu taşımayla ilgili düzenlemenin yönetmelikte yapılması. Bununla ilgili sınırlama da pik saatlerde olabilir, yolcu emniyetini dikkate alacak, aracın teknik kapasitesini dikkate alabilecek bir düzenleme yapılabilir. Bu düzenleme yapılırsa zannederim minibüs esnafı daha rahat edecek, yolcular da daha rahat edecek. Takdir edersiniz ki ayakta yolcu zorla bindirilmiyor, o arada vatandaşlar evine gitmek için binmek durumunda kalıyor. Böyle bir durumda, vatandaşların da ivedilikle işlerine ya da evlerine gitmesini temin için makul bir çözüm alanı bulunabilir diye biz kanun teklifini vermiştik ama bu kanun teklifi dikkate alınmadı. Bir önergeyle bunu özellikle tekrar vurgulayacağız.

                               

(x) 546 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

O bakımdan, haksız rekabete de yol açtığını düşündüğümüz bu düzenleme gerçekten dolmuşçu esnafımızı rahatlatmayacaktır. Bu bakımdan, sabah ve akşam saatlerinde işine ve evine giden insanlarımızı taşıyan dolmuşçular da minibüs esnafı da sürekli bir ceza tehdidi altında kalmayacaktır. Gelin diyoruz, bununla ilgili bir düzenlemeyi bu şekilde yapmak daha uygun olur, hakkaniyete daha uydundur diye düşünüyoruz.

Burada şunu ifade etmeliyim ki, bu düzenlemenin tamamıyla yolcu emniyetini riske atmayacak bir düzenleme olması gerekiyor. Elbette bu konuda muhakkak yolcunun emniyetini, seyahatin emniyetini dikkate alacak şekilde bir düzenleme yapılması gerekir.

Bence bu düzenleme kâfi bir düzenleme, talebi karşılayan bir düzenleme değildir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak minibüsçü esnafından, küçük esnaftan gelen bu talebi bir teklife dönüştürmüştük. Gerçekten, cezaları getirdiler bize, 850 milyon, 650 milyon cezalar. Bir de maalesef bu çok acımasızca kullanılabiliyor. Bu konuda hukuki bir garanti oluşturulabilirse zannederim daha rahat hizmet etmesi mümkün olabilecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanun teklifinde benim de ismim geçiyor ama bu kanun teklifini verirken amacımız tamamıyla bu çerçevedeydi. Ama huzurlarınıza gelen, Komisyonda kabul edilen kanun teklifinin bizim arzu ve isteklerimizi yerine getirmekte, minibüsçü esnafının taleplerini karışlamakta çok etkisiz kalacağını düşünüyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, daha önce yapılan bir yanlışlıktan dönülmesi doğrudur ama biz yanlışlıktan dönülmesini değil de doğru olanı bulmamız gerektiği kanaatindeyiz.

Bu düşüncelerle hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Vural.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Yalova Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Muharrem İnce.

Muharrem Bey, buyurun.

CHP GRUBU ADINA MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sabahın bu saatinde çok fazla zamanınızı almak istemiyorum. Ama az önce Sayın Vural’ın söylediği gibi halk otobüsünde oluyor, belediye otobüsünde oluyor, minibüste olmuyor. Bu, devletin bakış açısıyla ilgili bir şeydir. Demokrat devlet, hesap veren devlet, örnek olan devlet, adil devlet… Bakın, ben size böyle olmadığına, devletin yurttaşına, vatandaşına nasıl baktığına sadece minibüslerde değil, başka konularda da nasıl baktığına birkaç örnek vermek istiyorum.

Siz bir özel okul kurmak isteseniz devletin müfettişleri gelir, sizin müdür odanızı ölçer, der ki: “Şu kadar metrekare olacak, ”Pencerenizi ölçer “Şu kadar olacak”, tabanınızı ölçer; teneffüs saatini, metrekaresini bulur, pencerelerini, her şeyini ölçer. Eğer 10 santimetre azsa oraya ruhsat alamazsınız, mümkün değil ama devletin 55 bin okuluna bakın, 35 bin tanesi buna uymaz. Devlet hiçbirine uymaz çünkü devlet kabadayıdır. Sizin Hükûmetinizi kastetmiyorum, devletin bakış açısını kastediyorum.

Mesela, bir başka örnek vereyim: Sizin bir özel okulunuz var. Burada altı saat, yedi saat bir dersiniz boş, bu dersi dolduracaksınız. Bir öğretmen de iki günde bu dersleri yapabilir diyelim. Siz bir kişiye haftanın iki günü sigortasını ödeyerek o kişiyi orada çalıştıramazsınız, otuz gün sigortasını ödemeye mecbursunuz ama devlet kendisi çalıştırır. Devlet gelir usta öğreticiye hiç de otuz gün sigorta ödemez. Bakın, bu mantığı değiştirmemiz lazım. Yani vatandaşın yapamadığını devlet kendisi yapar.

Bir de şöyle yapar: Sanki parasını o vermiş gibi getirir böyle kapının önüne  “Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı bilmem ne lisesi” diye yazar. Parasını sen vermedin, kendi uymadığın kuralların tümünü vatandaştan istersin, eğer vatandaş kurallara uyacaksa, devlet ondan önce uymalıdır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Yani bu, bir ceberut devlet anlayışıdır. İçimizde burada Millî Eğitim Bakanlığında üst düzey yöneticilik yapmış arkadaşlarımız var, ben onları da görüyorum, yani beni onaylıyorlar, bu böyledir. Ben devletin kısmında değildim, vatandaşın kısmındaydım, bunları çok iyi biliyorum. Bunları toptan değiştirmemiz lazım, toptan, anlayışı değiştirmemiz lazım, felsefeyi değiştirmemiz lazım. (Alkışlar) Bu, bence demokrasi kültürüyle ilgili bir şeydir. Yani devlet, örnek olacak. Devlet…

MUSTAFA CUMUR (Trabzon) – CHP politikalarına aykırı konuşuyorsun.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Bak bu saatte, sabahın beşinde bana, CHP’ye laf atarsan, ben yirmi dakikayı burada doldururum, ondan sonra bir yirmi dakika daha doldururum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Lokman Bey, ne diyorsun, sen mi attın? Sen atmadın değil mi?

LOKMAN AYVA (İstanbul) – Hayır.

MUHARREM İNCE (Devamla) -  Tamam o zaman, peki.

Bu mantığın kayıtlara geçmesini istedim, bu örnekleri gerçekten çoğaltmak mümkün. Şu anda ilk etapta sabahın beşinde aklıma bunlar geldi.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim Sayın İnce.

AK PARTİ Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurun efendim.

AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çok kısa konuşacağım. Bir yanlış algılama söz konusu, onunla ilgili. Bu teklifle ilgili çalışmalar yapılırken, hangi süreçten geçirildi, kimlerin görüşü alındı, o konuda sizleri bilgilendirmek istiyorum. Şimdi, bu talep tamamen ilgili arkadaşların istekleri doğrultusunda ve onların talebini tamamen karşılayacak şekilde dizayn edildi, ne eksik ne fazla. Hatta 63 lira asgariye indirilmiş ceza, o 50 liraya düşürüldü. Yani o noktada iyileşme söz konusu. Aslında, Sayın Vural’ın söylediği hususlar gündeme geldi o zaman da ama şu söylendi, hatta kendileri tarafından bu itiraz yapıldı: Her oynama, her değişiklik, her yeni düzenleme plaka fiyatlarında, minibüslerin piyasa fiyatlarında ciddi değişikliklere yol açabiliyor. Ben de ilk defa orada öğrendim, bu tartışmalar, bu görüşmeler sırasında öğrendim. Yani diyelim eski hâlinde kalmış olsaydı, yani yolcu başına kalmış olsaydı, minibüsün fiyatlarını düşürüyor; bu, bununla yükseliyor tekrar. Biraz daha farklı bir… Mesela cezayı tamamen kaldırsak ya da başka birtakım düzenlemeler yapsak fiyatlar ona göre değişiyor, bu anlamda piyasaya çok da müdahale etmemek lazım. Bunlar, tamamen Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonunun talebi doğrultusunda aynen, bire bir gerçekleşti; onlar 60 lira istedi, 50 liraya düşürüldü ayrıca ilave olarak. Dolayısıyla, onların talebi tamamen karşılanıyor bu düzenlemeyle, orada hiç problem yok, yani en ufak bir problem yok. Bu tartışmalar yaşandığı için… Olsa yaparız yani bir şey.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ekonomiyle çok yakın bir alaka kurdunuz, hayret ediyorum doğrusu. Şimdi ne yaptınız? Ucuzlattınız mı?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şöyle, bakın, Sayın Vural, yani o düzenlemeden sonra bir sıkıntı ortaya çıktı, doğal olarak, temsilcileri bize de geldiler ve konu bu şekilde ıttılamıza girdi, muttali olduk.

OKTAY VURAL (İzmir) – Halk otobüslerinin plakası yok mu?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Hayır, şöyle ama bakın, mevcut bir sistem var yani mevcut bir yapı var, bir statüko var, bir ilişki var ve o yapının bir fiyatı var, ha onu biz değiştirmeyelim diyorum yani çünkü o zaman yeni bir denge kurulacak, yeni bir fiyat sistemi oluşacak, buna müdahale etmeyelim ama mağduriyetleri vardı, şikâyetleri, eleştirileri vardı, onları da gideriyoruz yani ona da kayıtsız kalamazdık, hep birlikte…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hiç minibüsçülerin böyle bir şeyi yok. İstanbul’dakilerin hepsi geldi, tekliflerini de verdiler.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani tamamen kendi talepleri doğrultusunda.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

KARAYOLLARI TRAFİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR

KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 25/6/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile değişik 65 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “taşıdığı fazla yolcu başına” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve aynı fıkrada yer alan “60 Türk Lirası” ibaresi “50 Türk Lirası” olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, ülkemizde çok çeşitli alanlarda para cezaları uygulanmaktadır. Bunları, adli ve idari para cezaları, vergi cezaları, Kabahatler Kanunu uyarınca kesilen para cezaları ve trafik cezaları olarak sayabiliriz. Kesilen bu para cezalarının caydırıcılık etkisi nedir, bilemiyoruz. Bugüne kadar bunun herhangi bir ölçümü yapıldığı konusunda bir bilgi sahibi değiliz ancak bütçeye ciddi bir katkısı olduğunu açıklanan bütçe gelirleri sonuçlarından anlıyoruz. 2010 yılında ilk altı aylık para cezası tahsilatına baktığımızda, Adalet ve Kalkınma Partisinin bütçe performansında tek başarılı kaleminin para cezası tahsilatında olduğunu görüyoruz. 2010 yılının ilk altı ayında 2 milyar 392 milyon lira para cezası tahsil edilmiştir. 2010 yılı bütçesinde 3 milyar 164 milyon liralık para cezası toplaması öngörülüyor idi ve Maliye Bakanlığı bu hedefin yüzde 75’ini daha ilk altı ayda gerçekleştirmiştir ve geçen yılın aynı dönemine göre de para cezası tahsilatında yüzde 27’lik bir artış söz konusudur.

Değerli milletvekilleri, bireylerin ve toplumun hak ve yararlarına ilişkin kuralların uygulanmasına yönelik yaptırımları içeren cezaların uygulanmasına hiç kimsenin itirazı olamaz. Kural varsa, uyulmuyorsa ceza da olacaktır ancak kuralların ve cezaların adil, haklı, insaflı, eşit, uygulanabilir, caydırıcı ve etkili olması gerekmektedir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, şoförlüğü meslek edinmiş ve geçimini taksicilik, minibüsçülük, servis aracı işletmeciliği, kamyonetçilik, kamyonculuk ve otobüsçülük yaparak sağlayan esnafımızı ileri derecede mağdur edecek ve ekmek parası kazanamaz duruma düşürecek cezai müeyyideler de içermektedir. İşlenen bazı trafik suçları dolayısıyla hem idari para cezası kesilmekte hem şoförün sürücü belgesi geri alınmakta ve hem de aracı trafikten men edilmekte, dolayısıyla şoför esnafı çok büyük sıkıntılara düçar olmaktadır. Örneğin, bu yapılan düzenlemede de aynı şekilde, aynı Kanun’un 65’inci maddesine göre, minibüslere ayakta yolcu alınması hâlinde yolcu başına 60 lira idari para cezası kesilmekte idi ve 20 ceza puanı yazılmakta ve ceza puanı 100’ü bulduğu takdirde şoförün sürücü belgesi geri alınmaktadır. Para cezasına ilişkin düzenleme şimdi değiştiriliyor.

Yine 65’inci maddeye göre, aracına istiap haddinden fazla yük alınması hâlinde araç işletmecilerine 1.321 lira adli para cezası kesilmekte ve tekrarında da bu ceza 2 katı olarak uygulanmaktadır ve ayrıca araç trafikten men edilmektedir.

Yine aynı Kanun’un 30’uncu maddesine göre de araçların fren, lastik ve ışıklar sisteminde noksanlık, bozukluk veya teknik şartlara aykırı olan durumlar sebebiyle, bu noksanlıkların giderilmesine imkân tanımadan şoförler 62 lira idari para cezasına çarptırılmakta ve 20 ceza puanı verilmekte ve araçları da trafikten men edilmektedir.

Daha Kanun’un birçok maddesi gereğince, şoförlere bir suçtan dolayı üç ayrı ceza uygulanmaktadır. Özellikle, ceza puanlarının 9 Haziran 2008 tarihinde yeniden düzenlenmesi ve en düşük ceza puanının 1’den 5’e, en yüksek ceza puanının da 15’ten 20’ye çıkarılması sebebiyle, on binlerce şoförün sürücü belgeleri geri alınmış, mesleklerini icra edemez hâle gelmişlerdir. Kanun gereği, sürücü belgesi 2’nci veya 3’üncü defa geri alınanlar ise çok daha uzun süreler boyunca araç kullanmaktan men edilmektedir.

Altyapı hazırlanmadan, makul bir geçiş süresi de tanınmadan yapılan yasal düzenlemeler ve cezai müeyyideler, ilgili kesimlerin ekonomik, sosyal ve kültürel durumlarını hesaba katmadan uygulanınca da infiale yol açan tepkilere de yol açmaktadır. Bu sebeple, şoför ve nakliye işleriyle uğraşan esnaf, ceza puanlarının yüksekliği ve bir trafik suçuna birden fazla ceza uygulanması yönünden gerçekten zor durumdadır.

Bu düzenlemeyle de ilgili olarak bu kanun teklifinde “60 Türk Lirası” ibaresinin 15 lira olarak değiştirilmesi önerilmişken, Komisyonda verilen önerge ile “taşıdığı fazla yolcu başına” ibaresi de madde metninden çıkarılmış ve “60” ibaresi “50” olarak değiştirilmiştir.

Bu 1 maddelik kanun teklifinde dahi, değerli milletvekilleri, Komisyonda değişikliğe gidilmiştir. Böyle bir değişikliğe gidilmesi dahi Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin kafa karışıklığını ve ne yaptıkları konusunda bir tereddüt içerisinde olduklarını göstermektedir ve yaptıkları işten emin değildirler. Bu durumun bir başka göstergesi de bu kanun teklifiyle önerilen bu değişikliğin, daha üç hafta önce, 25 Haziran 2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’na eklenen bir maddeyle bu cezanın 60 liraya çıkarılmış olmasıdır. Komisyonunuzun kabul ettiği metin hilafına Kayseri Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Mustafa Elitaş ve arkadaşlarının teklifiyle bu ceza o tarihte 60 Türk liraya çıkarılmış idi, şimdi ise yeniden kanun teklifiyle değişiklik öncesi duruma dönülmesi kabul edilmektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun çalışmalarına ara vermek üzere olduğu ve birçok tasarının beklediği bir süreçte bu değişiklik âdeta yapboz tahtasına döndürülmüştür. Eğer şimdi minibüsçü ve dolmuşçu esnaf düşünülüyor ise neden üç hafta önce düşünülmemiş ve komisyon üyelerinin de salt çoğunlukla katılmasıyla ceza miktarı yolcu başına 60 Türk liraya çıkarılmıştı ya da şimdi düşünülüyor ise neden Milliyetçi Hareket Partili milletvekillerinin teklifi dikkate alınarak minibüs ve dolmuşçular kapsam dışına çıkarılarak haksız rekabet önlenmemiştir diyor ve sözlerime burada son vererek muhterem heyetinize saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 1. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Mehmet Günal           Oktay Vural    Erkan Akçay

            Antalya           İzmir   Manisa

            Alim Işık         Hüseyin Yıldız            Mustafa Kalaycı

            Kütahya          Antalya           Konya

Madde 1 - 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun "Araçların Yüklenmesi" başlıklı 65 inci maddesinin a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Araçların yüklenmesinde, yönetmeliklerle belirlenen ölçü ve esaslara aykırı olarak;

a) Şehir içi toplu taşımacılık yapan Otobüs dolmuş ve minibüsler hariç, taşıma sınırı üstünde yolcu alınması,

Şehir içi toplu taşımacılık yapan araçlarda ayakta yolcu istiap haddi ile ilgili esas ve usuller yönetmelikle belirlenir,

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın  Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Şehir içi diğer toplu taşıma araçlarına tanınan ayakta yolcu alma hakkı minibüs ve dolmuşçulara tanınmayarak haksız rekabete sebep olunmaktadır. Bu kanun maddesi ile uygulanmakta olan ve haksız rekabete yol açan şehir içi toplu taşımacılıkta otobüsler ile dolmuş ve minibüsler arasında farklı uygulamaların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün çalışmalarımızı tamamlamış bulunuyoruz, sabahın beşi. Gerçekten, maalesef milletvekillerinin çalışma saatleri, çalışma takvimi konusunda son derece dikkatsiz bir dönem geçirdiğimizi düşünüyorum. Milletvekillerinin bu saate kadar bekletilmesi, gerçekten yasama kalitesinin oluşması bakımından çok büyük sakıncalar oluşturmaktadır.

Ben bütün milletvekillerine, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bütün milletvekillerine yasama çalışmalarına katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak milletin bize verdiği yetkiye istinaden burada sözümüzü ve sesimizi ifade ettik, vatandaşlarımızdan gelen talepleri ifade ettik, eleştirilerimizi yönelttik, önerilerimizi yaptık.

Şimdi Danışma Kurulunun AKP Grubunun aldığı karara istinaden bu son kanun teklifinin kabul edilmesiyle birlikte tatile, 1 Ekime kadar Meclisi tatile sokuyorsunuz. Ben bütün milletvekillerine, aileleriyle birlikte hayırlı bir tatil diliyorum.

Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

AK PARTİ Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir yasama yılının daha sonuna geldik. Tabii bu yasama yılında da Türkiye Büyük Millet Meclisi çok önemli değişimlere, dönüşümlere, milletimizin hayrına ve yararına çalışmaların altına imza attı. Bu çalışmaların hepsinde iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan bütün milletvekili arkadaşlarımızın emeği var, teri var, katkısı var. Ben bu vesileyle bütün milletvekili arkadaşlarıma, ayrı ayrı hepsine teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Gecenin bu saatine kadar çalışmaları sürdürdük. Sadece bugün değil, bundan önceki zamanlarda da gece geç vakitlere kadar, sabaha kadar çalıştığımız oldu, emeğinizi, mesainizi hiçbir zaman esirgemediniz.

Bu kanunun kabulünden sonra tatile giriyoruz, umarım iyi tatil geçirirsiniz ve dinlenmeyi hak ettiniz ama halk oylaması da var, tabii orada da halkımızla, milletimizle beraber olacağız. Milletimizin kabulleriyle yeni dönemde, daha yeni bir dönemde Meclisimizde yine 1 Ekimde birlikte olacağız. Tekrar, tekrar tekrar hepinize teşekkür ediyorum, hepinize kolaylıklar diliyorum, ailenizle birlikte, halkımızla birlikte olmanızı diliyorum ve kabullerle Ankara’ya dönmenizi temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Yalova Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Muharrem İnce. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU  ADINA MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben alışkın değilim sizin beni alkışlamanıza. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Evet, çok teşekkür ederim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bunda da bir hayır vardır!

MUHARREM İNCE (Devamla) – Çok teşekkür ederim.

OSMAN DEMİR (Tokat) – Bu üslubu değiştirme Muharrem Bey.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Evet, gerçekten yorucu günleri geride bıraktık. Ben de hepinize iyi tatiller diliyorum fakat tatili siz yapacaksınız, grup başkan vekilleri burada nöbetçi kalacak.

FATİH ARIKAN (Kahraman