DÖNEM: 23 CİLT: 52 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
15inci
Birleşim
10 Kasım 2009 Salı
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER
1.- Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün ölümünün 71inci yıl dönümü münasebetiyle saygı
duruşu
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü,
aramızdan ayrılışının 71inci yıl
dönümünde minnetle, şükranla ve
rahmetle andığına ilişkin
konuşması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğanın, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün ölümünün 71inci yıl dönümü münasebetiyle gündem
dışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı
2.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün
71inci yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı
konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün
71inci yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı
konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün ölümünün 71inci yıl dönümü münasebetiyle
açıklaması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının
cevabı
2.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 71inci
yıl dönümü münasebetiyle açıklaması ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğanın, MHP Grubu önerisi
üzerinde yaptığı konuşmadaki bazı sözlerinin
yanlış anlaşıldığına ilişkin
açıklaması
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğanın, MHP Grubu önerisi
üzerinde yaptığı konuşmadaki bazı sözlerinin
yanlış anlaşıldığına ilişkin
açıklaması
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (8/11) esas numaralı Hükûmet adına
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın demokratik açılım
konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergenin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12/11/2009 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- 3/11/2009
tarihli 12nci Birleşimde, 10/11/2009 tarihinde ön görüşmelerinin
yapılmasına karar verilen (8/11) esas numaralı genel
görüşme açılmasına ilişkin önergenin ön görüşmelerinin
Genel Kurulun 11/11/2009 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, MHP Grubu önerisi üzerinde
konuşan Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğanın,
şahsına ve grubuna sataşması nedeniyle konuşması
2.- İzmir Milletvekili
K. Kemal Anadolun, MHP Grubu önerisi üzerinde konuşan Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğanın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, genel görüşme önergesi
üzerinde konuşan Samsun Milletvekili Suat Kılıçın, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Adana
Milletvekili Mustafa Vuralın, genel görüşme önergesi üzerinde
konuşan Samsun Milletvekili Suat Kılıçın, partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, genel görüşme önergesi üzerinde
konuşan Samsun Milletvekili Suat Kılıçın, mensubu
bulunduğu 57nci Hükûmete sataşması nedeniyle
konuşması
IX.-
GENEL GÖRÜŞME
A) Ön Görüşmeler
1.- Hükûmet
adına Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın, demokratik
açılım konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin
önergesi (8/11)
X.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
- GÖSTERİ
VE PROTESTOLAR
1.- (8/11) Esas
Numaralı Genel Görüşme Önergesinin ön görüşmeleri
sırasında CHP sıralarından pankartlar açılması
XI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, dış borç stokuna ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/9342)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerde amatör sporun
desteklenmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız
Özakın cevabı (7/9358)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerde amatör sporun
desteklenmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız
Özakın cevabı (7/9359)
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerde amatör sporun
desteklenmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız
Özakın cevabı (7/9360)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerde amatör sporun
desteklenmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız
Özakın cevabı (7/9361)
6.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Elazığa olimpik havuz
yapımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız
Özakın cevabı (7/9364)
7.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Batman şehir stadına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özakın cevabı (7/9365)
8.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, turizm sektörünün
geliştirilmesine ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/9472)
9.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bir KDV oranı ile turizm
alanına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günayın cevabı (7/9476)
10.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, sosyal turizmin geliştirilmesine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/9481)
11.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Boluda amatör sporun desteklenmesine ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Faruk Nafız Özakın cevabı (7/9487)
12.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, İstanbuldaki sel felaketine ilişkin
Başbakandan sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa
Demirin cevabı (7/9672)
13.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, kadın yönetici sayısına,
Bütçe
hazırlanmasında toplumsal cinsiyetin gözetilmesine,
İlişkin
soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa
Demirin cevabı (7/9717) , (7/9718 Ek cevap)
14.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bütçe hazırlanmasında toplumsal
cinsiyetin gözetilmesine,
Kadın
yönetici sayısına,
- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Basın Özgürlüğü Deklarasyonunun
imzalanmasına,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı
Egemen Bağışın cevabı (7/9754) , (7/9755), (7/9756)
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Kahramanmaraştaki
spor tesislerinin yetersizliğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Faruk Nafız Özakın cevabı (7/9761)
16.- Kars Milletvekili
Gürcan Dağdaşın, Kars turizminin geliştirilmesine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/9836)
17.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, turizm sektörünün desteklenmesine ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/9837)
18.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Bodrumdaki bir koyun planlamasına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/9838)
19.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, vergi borcu
olmadığına yönelik kaydın alınma şekline
ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/9849)
20.-
İstanbul Milletvekili Lokman Ayvanın, tapu harçlarının
banka şubelerinde ödenmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı
(7/9852)
21.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Ayvalık-Alibey
Adasındaki tarihî yapıların restorasyonuna ilişkin sorusu
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/10021)
22.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, denetim ve yönetim kurullarında
görevli personele ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçekin cevabı (7/10139)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.03te açılarak altı oturum yaptı.
Kars Milletvekili
Zeki Karabayır, 30 Ekim Kars ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 89uncu yıl dönümüne,
Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Isparta ili Yakaören köyünde sıcak su için
yapılan sondaj neticesinde çıkan zehirli gazın çevreye
etkilerine,
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış, tekstil işçilerinin sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Isparta
Milletvekili Haydar Kemal Kurt, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın
gündem dışı konuşmasında, sondaj kuyusu açmak için
alınmadığını belirttiği iznin MTAdan
alındığına, köylülerin hiçbir zararının
olmadığına,
Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurtun
açıklamasındaki beyanlarının gerçek dışı
olduğuna,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, müteveffa
başbakanlardan Bülent Ecevitin ölüm yıl dönümü münasebetiyle,
sevenlerine ve Demokratik Sol Partili yurttaşlara
başsağlığı ve kendisine Allahtan rahmet dileyen bir
konuşma yaptı.
Eskişehir
Milletvekili H. Tayfun İçli,
Ankara
Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı,
Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş,
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş,
Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay,
Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak,
Eski
başbakanlardan merhum Bülent Ecevitin ölüm yıl dönümüne ilişkin
birer açıklamada bulundular.
Azerbaycan Millî
Meclisi Uluslararası ve Parlamentolararası Komisyonunun davetine
icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca isimleri bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz ve 20 milletvekilinin, elektrik enerjisi
dağıtım bölgelerinin kullanımındaki sorunların
(10/453),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 milletvekilinin, emeklilerin
sorunlarının (10/454),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 22 milletvekilinin, petrol üretimi ve
işlemesi ile piyasasındaki sorunların (10/455),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Kopenhagda 14-17
Eylül 2009 tarihlerinde düzenlenen Dünya Sağlık Örgütü 59uncu Avrupa
Bölge Komitesi Toplantısına İstanbul Milletvekili Mehmet
Domaçın katılmasının uygun bulunduğuna dair
Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (10/109, 10/444) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 05/11/2009 Perşembe günkü
birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin DTP,
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmının 329uncu sırasında yer
alan (10/412) esas numaralı TOKİ tarafından üretilen
konutlardaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 05/11/2009 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP,
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan (10/20, 10/286, 10/441) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 05/11/2009 Perşembe günkü
birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP,
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
3üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında
Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun (1/706) (S. Sayısı: 407),
Görüşmeleri,
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321) görüşmelerine devam
olunarak, ikinci bölümün 51inci maddesine kadar kabul edildi; verilen aradan sonra,
Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
10 Kasım
2009 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 20.10da son
verildi.
|
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Fatih METİN |
|
Murat ÖZKAN |
|
|
Bolu |
|
Giresun |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 21
II.- GELEN KÂĞITLAR
9 Kasım 2009 Pazartesi
Tasarı
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık Alanında İşbirliğine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/771) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.10.2009)
Teklif
1.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış ve 9 Milletvekilinin; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununun 4 üncü Maddesinde Sayılanlar ile Memur,
İşçi ve Bağ-Kur Emeklilerine, Yılda Bir Defa Olmak Üzere
Her Yılın Eylül Ayı İçerisinde Bir Maaş Tutarında
Kışa Hazırlık Yardımı Adı Altında
İlave Ödeme Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/528)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.10.2009)
Tezkereler
1.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/998) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.11.2009)
2.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/999) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.11.2009)
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Umman
Sultanlığı Tarım ve Balıkçılık
Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/360) (S.Sayısı: 421)
(Dağıtma tarihi: 9.11.2009) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Makedonya Cumhuriyeti
Kültür Bakanlığı Arasında Makedonya Cumhuriyetinde Yer Alan
Bazı Osmanlı Dönemi Eserlerinin Onarımı ve
Rekonstrüksiyonuna Yönelik Yapılan Görüşmelere İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/362) (S.Sayısı: 422) (Dağıtma tarihi: 9.11.2009)
(GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı Hükümeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/381)
(S.Sayısı: 423) (Dağıtma tarihi: 9.11.2009) (GÜNDEME)
4.- 2005 Uluslararası
Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşmasına
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/730)
(S.Sayısı: 424) (Dağıtma tarihi: 9.11.2009) (GÜNDEME)
5.- 2007
Uluslararası Kahve Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/741) (S.Sayısı: 425)
(Dağıtma tarihi: 9.11.2009) (GÜNDEME)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/755) (S.Sayısı: 426) (Dağıtma tarihi: 9.11.2009)
(GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, İstanbulda kiraya verilen bir alana
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1567) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/10/2009)
2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki eğitim kurumları
yöneticilerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1568) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2009)
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki öğretmen
açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1569) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2009)
4.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantep ekonomisinin teşvikine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1570) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/10/2009)
5.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepte kullanılan kömürün hava
kirliliğine etkisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1571) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2009)
6.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoyun, Türkiye-Ermenistan maçına Azerbaycan
bayrağı alınmamasına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1572) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/10/2009)
7.- Gaziantep Milletvekili
Hasan Özdemirin, Gaziantepteki ağaçlandırma ve yeşillendirme
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1573) (Başkanlığa geliş tarihi:
13/10/2009)
8.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, bazı resmi ziyaret programlarına
ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1574) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
9.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, ceza ve tevkif evlerinin
kapasitesine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1575)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
10.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, Ermenistan ile yapılan
protokollerin İsviçrede imzalanmasına ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1576)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
11.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, kamu bankalarının kredi
ve mevduatlarını sigortalamalarına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü
soru önergesi (6/1577) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bazı elektrik
dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10322)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
2.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, özelleştirme
uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10323) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
3.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, bir milli maçta
Azerbaycan bayrağının alınmamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10324)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2009)
4.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Ermenistan ile imzalanan protokollere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10325)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2009)
5.- Kayseri
Milletvekili Sebahattin Çakmakoğlunun, gazi ve şehit aileleri
derneklerinin törenlerdeki yerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10326) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2009)
6.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki
orman yangınlarına ve askeri faaliyetlerin çevreye etkilerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10327)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2009)
7.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, çocuk
işçiliğine ve kayıp çocuklara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10328) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
8.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayanın, sosyal hizmet ve
yardımların yürütülmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10329) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
9.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Ermenistan ile imzalanan protokollere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10330)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
10.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bir gölet
yapımını üstlenen firmayla ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10331)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
11.-
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, özelleştirme sonrası
liman işletmelerinin durumuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10332) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
12.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, tarımda kullanılan elektrik
ve mazot fiyatlarında indirim yapılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10333)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
13.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, hakim ve savcılar hakkındaki
iletişim dinleme kararlarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10334) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2009)
14.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, davaların uzun sürmesine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10335)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
15.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Deniz Feneri Davasına ve
Almanyanın adli yardım talebine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10336) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2009)
16.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, tutuklama ve tutukluluğun
devamı kararlarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10337) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2009)
17.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, cevaplandırılmayan bir
yazılı soru önergesine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10338) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2009)
18.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Ergenekon Davası hakim ve
savcıları ile Emniyet personelinin bir yemekte bir araya gelmesine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10339) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/10/2009)
19.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Ceza İnfaz Kurumu projesine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10340)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2009)
20.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Adli Tıp Kurumunun yeni bina
ihtiyacına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10341) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
21.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, sendika ve konfederasyonlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10342) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
22.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Devlet Denetleme
Kurulunun sosyal yardım ve hizmetlerle ilgili raporuna ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10343) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
23.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Akhisar-Gördes sulama projesine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/10344)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2009)
24.- Tokat
Milletvekili Orhan Ziya Direnin, Karakuş Çayının
ıslahına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10345) (Başkanlığa geliş tarihi:
14/10/2009)
25.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, baraj projelerine ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/10346)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
26.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, RTÜKün bir toplantısında
gerçekleştiği iddia edilen bir olaya ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/10347) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2009)
27.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, TRTnin tarım kanalı açmasına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/10348)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
28.- Mersin Milletvekili
İsa Gökün, Ermenistan politikasına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10349) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
29.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Ermenistan ile imzalanan protokollere
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10350) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
30.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Soma Termik Santraline yönelik bir projeye
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10351) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2009)
31.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Aydın, Denizli ve Muğla illeri elektrik
dağıtım hizmetinin özelleştirilmesine ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10352) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/10/2009)
32.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, Aydın, Denizli ve Muğla illeri elektrik
dağıtım hizmetinin devrine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10353)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
33.- Antalya
Milletvekili Atila Emekin, bazı yaylalara elektrik verilmesine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10354) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
34.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, bir köyün içme suyu sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10355) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
35.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, bir köyün köprü ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10356) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
36.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, kayıp kişilere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10357) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
37.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, İstanbul Emniyet Müdürünün bir kabulüne
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10358) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
38.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, terörle mücadeledeki karma tim
uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10359) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2009)
39.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Merkez Polis Evi projesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10360) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2009)
40.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, bir milli maçta Azerbaycan
bayrağının stada alınmamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10361)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
41.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Bursadaki bir imar planı
değişikliğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10362) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
42.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, bir milli maçta Azerbaycan
bayrağının stada alınmamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10363)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
43.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir işletmenin belediyeye yapması
gereken ödemeyi yapmamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10364)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
44.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Tapu ve Kadastro Müdürlüğündeki
pisuarların kaldırıldığı iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10365) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
45.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, belediyelerin
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10366) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
46.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Soma Vergi Dairesi hizmet binası
projesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10367) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2009)
47.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Saruhanlı Vergi Dairesinin yeni hizmet
binası projesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10368) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
48.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, elektrik sayaçlarının
bakım-onarım ve yenilenmesine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10369) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
49.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, eğitim-öğretim
hazırlık ödeneği ödemelerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10370)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
50.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, ek sınav düzenlemesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10371) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
51.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, mahrumiyet bölgelerindeki
öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10372) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
52.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisadaki eğitim
yatırımlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10373) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
53.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Alaşehir Atatürk Lisesi projesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10374) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
54.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Demirci Ortaöğretim Pansiyonu projesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10375) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
55.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Gördes Genel Lisesi projesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10376)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
56.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Akhisarda Anadolu Öğretmen Lisesi
projesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10377) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
57.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Merkez Ortaöğretim Pansiyonu
projesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10378) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
58.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Osmancalı Kız Meslek Lisesi
projesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10379) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
59.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Öğretmen ve Öğrenci Veli
Rehabilitasyon Merkezi inşaatına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10380)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
60.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Eğitim Teknolojileri Genel
Müdürlüğüyle ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10381) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/10/2009)
61.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, eşitlik ilkesine aykırı
askerlik uygulamalarına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10382) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2009)
62.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, terör olaylarına ve terörle mücadeleye
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10383) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
63.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Sinoptaki insansız hava aracı
deneme uçuşlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10384) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
64.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, balistik koruyucu yelek ihalesine ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10385)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
65.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, tıp hatalarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10386)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
66.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, domuz gribi
aşısına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10387) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2009)
67.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Akhisar Devlet Hastanesi ek hizmet
binası inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10388) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
68.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisadaki sağlık
yatırımlarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10389) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
69.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, domuz gribi aşısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10390) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
70.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, personel alımına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10391) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
71.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, domuz gribi
aşısına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10392) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
72.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, domuz gribi aşısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10393) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
73.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, domuz gribi
aşısına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10394) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/10/2009)
74.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, domuz gribi aşısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10395)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
75.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, sanayi strateji belgesi
hazırlık çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10396)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
76.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, sanayi sicil
kayıtlarının güncellenmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10397)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
77.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, şirketler hukuku işlemlerine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10398) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
78.- Kütahya
Milletvekili Alım Işıkın, teknoloji geliştirme
bölgelerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10399) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/10/2009)
79.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Salihli Organize Sanayi Bölgesi
çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10400) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2009)
80.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Akhisar Organize Sanayi Bölgesi
çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10401) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2009)
81.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Turgutlu 1. Organize Sanayi Bölgesi
çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10402) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2009)
82.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, D-400 karayolu projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10403)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
83.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bazı taşınmaz tasarruflarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10404) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
84.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsta erken yağan
karın oluşturduğu mağduriyete ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10405)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2009)
85.-
İstanbul Milletvekili Ufuk Urasın, TMSF yönetimindeki bir medya
grubundaki personel yönetimine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/10406) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2009)
86.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, oğlunun bir yönetim kurulu
üyeliğine atanmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi
(7/10407) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
87.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Bakanlık Müsteşarına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10408) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
No.: 22
10 Kasım 2009 Salı
Sözlü Soru Önergeleri
1.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, TRT programlarına
ödenen ücretlere ve bazı televizyon programlarına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
sözlü soru önergesi (6/1578) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2009)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, domuz gribine ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1579)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta onkoloji hastanesi
yapılıp yapılmayacağına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1580) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/10/2009)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, suni tohumlama primine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1581)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, ekilen ve ekilmeyen arazilere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1582) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
6.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, okullarda domuz gribine yönelik
tedbirlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1583) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
7.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Fiskobirlik
çalışanlarının yaşadıkları mağduriyete
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1584)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
8.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, hayvancılık politikasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1585) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
9.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, bazı film festivallerine
kaynak tahsisine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1586) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
10.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, ekonominin iyileştirilmesine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1587) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/10/2009)
11.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, korsan taksiciliğin
önlenmesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1588) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, muhalefet partili milletvekilleri
tarafından verilen kanun tekliflerine ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/10409)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2009)
2.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, ateşli silah kullanılan
şiddet olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10410) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
3.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, Tokinin Ankara-Gölbaşı-Örencik
konut projesindeki sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10411) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/10/2009)
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, özelleşen kurumlardan nakli yapılan
teknik elemanların özlük haklarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10412) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, emekli maaşlarında artış
olup olmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10413) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
6.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirnede gümrük
kapılarındaki tır kuyruklarına ve sel sonrası
tarım arazilerinin temizlenmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10414) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
7.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankaradaki işsizliğe
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10415)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
8.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, yaz nüfusu artan belediyelerin ödenek
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10416)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
9.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, ülkemizde kaçak olarak bulunan
Ermeni ve Azerilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10417) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
10.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamanın teşvik
uygulamasındaki yerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10418) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
11.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Sanayi ve Ticaret Bakanlığındaki
bazı bürokratlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10419) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
12.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, güvenlik güçlerinin kelepçe ve diğer
bedensel hareketleri kısıtlayıcı araçları
kullanımına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10420) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
13.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10421) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/10/2009)
14.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirnedeki icra dairelerinin iş
yüküne ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10422) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
15.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, bir patlama olayını
soruşturan görevlilere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10423) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2009)
16.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10424) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
17.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, yabancıların
aldıkları taşınmazlara ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10425) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
18.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10426) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
19.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, SGKnın banka promosyonu
kullanımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10427)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
20.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, SGKya borçlu olan belediyelere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10428) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
21.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, bazı ilaçların
raporlama ve reçetelenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10429)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
22.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Çanakkaledeki baraj, gölet ve sulama
inşaatlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10430) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
23.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/10431)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
24.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, asker alma konusundaki bir
konuşmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/10432) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
25.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/10433) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/10/2009)
26.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, bazı ekonomik verilere ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/10434) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, KEY ödemelerine ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/10435) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, dış kaynak ve yabancı
yatırım potansiyeline ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/10436) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
29.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/10437) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
30.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Vandaki teşvik uygulamalarına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/10438)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
31.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/10439) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
32.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, bazı ülkelere koyun
ve sığır ihracatına ilişkin Devlet Bakanından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/10440)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
33.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, alternatif enerji projelerine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10441) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
34.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10442) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
35.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, TKİnin kömür dağıtımına
ve mali durumuna ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10443) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2009)
36.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, toplumsal
olaylarda güvenlik güçlerinin aşırı güç
kullandığı iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10444)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
37.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, terör olaylarında yaralanan
ve hayatını kaybedenlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10445)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
38.- Antalya Milletvekili
Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve milletvekili
yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10446)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
39.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, Taksimdeki IMF
protestosuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10447) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2009)
40.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, İstanbuldaki bina
stokuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10448) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
41.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, trafik cezalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10449)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
42.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Deniz Feneri Davasında
adı geçen bir şahsın şirketlerinin aldığı
ihalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10450) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
43.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köye spor sahası yapımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10451) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
44.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda müze açılmasına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10452) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
45.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/10453)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
46.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, bir mahallenin okul
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10454) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/10/2009)
47.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, öğretmenlerin eş durumu
atamalarındaki sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10455) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
48.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, öğretmen açığına ve bir
iddiaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10456) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
49.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10457) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/10/2009)
50.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, beden eğitimi derslerine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10458)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
51.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir okulun öğretmen ve laboratuvar
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10459) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2009)
52.-
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, zorunlu eğitimin
kademelendirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10460) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2009)
53.-
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, bölümsüz üniversite modeline
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10461) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
54.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Toplum Yararına Çalışma Programlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10462) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
55.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, gazi ve şehit yakınlarına
yapılan ödemeler ile terör zararlarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10463)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
56.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10464) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/10/2009)
57.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, çelik yelek tedarikine ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10465)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
58.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, bir mahallenin
sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10466)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
59.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Kozdağı
Devlet Hastanesi acil servisinin kapatılmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10467)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
60.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
lisans tamamlama programlarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10468)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
61.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kızamıkçık
aşısı uygulamasıyla ilgili bazı iddialara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10469)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
62.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, hemşire istihdamına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10470)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
63.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, domuz gribi aşısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10471) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
64.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kayıp çocuklarla ilgili
açıklamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10472) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
65.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10473)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
66.- Samsun
Milletvekili Haluk Koçun, Samsundaki kızamıkçık
aşısı uygulamasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10474)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
67.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, domuz gribi aşısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10475)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
68.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, domuz gribine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10476)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
69.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, bazı
ilaçların raporlamasına ve reçetelenmesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10477) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/10/2009)
70.-
İstanbul Milletvekili Necla Aratın, domuz gribi
aşısına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10478) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2009)
71.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, pamuk primlerine ve ham pamuktaki KDV
oranına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10479) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
72.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, tütün üretimi ile ithalat ve ihracatına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10480) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
73.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, tütün alımına ve alternatif ürün
uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10481) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
74.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, pamuk üretimine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10482)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
75.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisanın tarım sektöründe kamu
yatırımlarındaki payına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10483)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
76.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, havuç üreticilerinin desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10484) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
77.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10485) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
78.- Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlunun, bal üretim desteğine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10486) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
79.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, helal gıda pazarına ve buğday
ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10487) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
80.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, ceviz üretimi ve ithaline ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10488) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
81.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, Çorlu-Tekirdağ yolunun bir
kesimine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10489) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
82.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10490)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
83.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın,
Çankırı-Yapraklı yolundaki çalışmalara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10491)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
84.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, E-80 karayolunun
Çankırı kesimindeki çalışmalara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10492)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
85.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, Ankara-Çankırı
yolundaki çalışmalara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10493)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
86.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, Ankara-İzmir otoyolu
projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10494) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2009)
87.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, deniz
taşımacılığındaki sorunlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10495)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2009)
88.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/10496)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
89.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10497)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
90.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10498) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
91.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi
(7/10499) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
92.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru
önergesi (7/10500) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
93.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/10501) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
94.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/10502)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
95.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi
(7/10503) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
96.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi
(7/10504) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
97.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi
(7/10505) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/10/2009)
98.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek)
yazılı soru önergesi (7/10506) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
99.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, açık öğretimde tek ders
sınav hakkı verilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10507) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/10/2009)
100.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, domuz gribine yönelik önlemlere
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/10508) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/10/2009)
101.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, başka görevde bulunan ve diğer
kurumlarda görev yapan TBMM personeline ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/10509)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
10 Kasım 2009 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 15inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
III.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE
TAZİYELER
1.- Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
ölümünün 71inci yıl dönümü münasebetiyle saygı duruşu
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, bugün Büyük Atatürk'ün ölümünün 71inci yıl
dönümüdür. Genel Kurulumuzu onun aziz hatırası önünde iki
dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
(Saygı duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN Ruhu şad olsun.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkanı Mehmet
Ali Şahinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, aramızdan
ayrılışının 71inci yıl dönümünde minnetle,
şükranla ve rahmetle andığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilli
arkadaşlarım, bilindiği gibi, bu gün 10 Kasım. Devletimizin
Kurucu Cumhurbaşkanı, millî mücadele hareketinin ve İstiklal
Savaşımızın Başkomutanı, Meclisimizin ilk
Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürkün fâni vücudunun aramızdan
ayrılışının 71inci yıl dönümü. Onu bir kez daha
minnet ve şükranla anıyoruz.
O, bütün dünya ülkelerine, özellikle mazlum milletlere örnek
olmuş, bağımsızlık ve özgürlük sembolü olarak
yüreklerde yer etmiş bir liderdir. O, savaş meydanlarında
kazanılan askerî zaferlerde olduğu kadar, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin siyasi, sosyal ve kültürel
sahalardaki inkılaplarında da bizzat öncü rol
oynamıştır. Onun liderliğinin yüzyılın tarihi
içinde ne kadar önemli ve anlamlı bir başarı olduğunu bugün
bölgemizde yaşanan olaylar çok daha belirgin bir şekilde ortaya
koymaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Atatürkün cumhuriyet projesi
bir modernleşme ve medenileşme projesidir. Bu projenin
dayanağını oluşturan üç temel kavram demokrasi, hukuk
devleti ve laikliktir. Bugün, Türkiye, modern kurumsal yapısı,
demokrasisi, barış ve istikrar ortamıyla hem bölgesinin hem de
dünyanın önemli bir gücü ve aktörüdür ve Mustafa Kemal Atatürkün
koyduğu muasır medeniyet hedefine en ufak bir
yılgınlık göstermeden ilerlemektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu yolu Atatürk, Onuncu
Yıl Nutkunda şu veciz ifadelerle dile getirir: Yurdumuzu
dünyanın en mamur ve medeni memleketleri seviyesine
çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve
kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü muasır
medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için bizde zaman
ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre
değil asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir.
Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız. Daha az zamanda
daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak
olacağımıza şüphem yoktur
Çünkü Türk milleti millî birlik
ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir ve çünkü Türk milletinin
yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında
tuttuğu meşale müspet ilimdir.
Saygıdeğer arkadaşlarım, Büyük Atatürkün ve
kahraman ecdadımızın bizden beklentisi, eserlerine sahip
çıkmamızdır, cumhuriyetimizi kuruluş amacına
ulaştırmamızdır. Kendisinin de ifadesiyle, az zamanda daha
büyük işler başararak yurdumuzu dünyanın en mamur ve medeni
memleketleri seviyesine çıkarmaktır. Bunları
başarırsak ebedî istirahatgâhlarında rahat uyuyacaklardır.
Değerli arkadaşlarım, milletler tarihlerinden
aldıkları güç, atalarından aldıkları ilhamla
yaşanan zamanı idrak eder ve geleceği kurarlar. Bizler de
zamanı iyi, anlamalı ve geleceği daha iyi görmeye
çalışmalıyız.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Atatürk,
onu anmanın ve anlamanın bir tek güne sığmayacak,
sığdırılamayacak kadar büyük bir liderdir. Her günümüzde
vardır, çünkü milletimize mal olmuştur.
Bir kez daha şükranla, rahmetle anıyorum. Ruhu şad
olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekili arkadaşımıza gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Aziz Atatürkün ölüm yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sayın
Avni Doğana aittir.
Sayın Doğan, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün
71inci yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı
konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder
Atatürkün aramızdan ayrılışının 71inci yıl
dönümü dolayısıyla söz almış bulunuyorum. Sözlerime hepinize
saygılar sunarak başlıyorum.
Değerli arkadaşlar, elbette ki bize ayrılan bu
beş dakikalık süre içerisinde cumhuriyetimizin kurucusunu
anlatabilmek imkânına sahip değiliz. Yapmak istediğimiz
şey, burada, sizinle birlikte, aziz Türk milletiyle birlikte, onu
saygıyla bir kere daha anmaktır.
Atatürkü anlamak çok kolay değil. Atatürkü anlamak için
nasıl bir dönemde yaşadığına bakmak gerekiyor,
İstiklal Savaşı öncesine, cumhuriyetin kuruluş
yıllarına bakmak gerekiyor. Kan revan içerisinde bir ülke,
başkenti işgal edilmiş, coğrafyasının büyük
bölümü işgal altında, ordusu dağıtılmış,
silahları bırakılmış bir ülke. İşte böyle
bir zeminde, Atatürk, bu ülkeyi yeniden var etmek için Anadoluya
çıkıyor. Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi ve dünyanın ilk gazi
Meclisini, ilk kurtuluş savaşı yapan Meclisini açıyor.
Onunla birlikte bir ordu kuruluyor, onunla birlikte büyük bir savaş,
İstiklal Savaşı kazanılıyor.
Cumhuriyet ilan edildiği zamanki manzara neredeyse bir
felaket manzarası. Üretimin sıfır olduğu bir ülke. Üretim
deyince köylülerin kara sabanları akla geliyor. Maalesef, buğday
üretimi ilkel şartlarda, arpa üretimi, meyve sebze üretimi ilkel
şartlarda. Bunun dışında hiçbir üretim yok. Oysa, dünya
sanayi devrimini gerçekleştirmiş. Fert başına gelir 4 lira,
evet, fert başına gelir 4 lira. Bütün coğrafyada, bütün Türkiye
coğrafyasında sadece 100 civarında ortaokul ve lise var. Okuma
yazma oranı yüzde 7, kadınlar arasında yüzde 1. Memleketin
aydınlarını savaşlarda kaybetmişiz. Sanayi
dediğimiz zaman, marangozhaneler akla geliyor, demirci dükkânları
akla geliyor. Atatürk, cumhuriyeti, işte böyle bir enkazdan kurarak
bugünlere getirdi. On yıl, yüzde 7 ile 10 arasında yıllık
millî kalkınma hızına kavuşuluyor. Sanayinin temelleri
atılıyor, çelik fabrikaları, dokuma fabrikaları, şeker
fabrikaları
Tarihte eşine rastlanmamış bir okuma yazma
seferberliği başlatılıyor. Köy enstitülerine
birçokları karşı, ama gerçekten bir devrimdir, halkevleri bir
devrimdir. Eğer bugün, Türkiye, bulunduğu coğrafyada, kendi
dünyası içerisinde en büyük ülkelerden biri demiyorum, en büyük ülkeyse
Atatürkün bize gösterdiği istikamet sayesindedir. Onun gösterdiği
istikamet doğru bir istikamettir. Bulunduğu coğrafyadan
kastım, Kuzey Afrikadan bütün Orta Doğuya, Balkanlardan Kafkaslara,
bütün Doğu Avrupa ülkelerini ele alın ve o gün yoktan var
edilmiş Türkiye Cumhuriyeti ile bir kıyaslayın. Türkiyeden daha
güçlü bir ülke yok bugün. Sıfır ihracattan neredeyse 140 milyar
doları bulan bir ihracata doğru yürümüş Türkiye.
Atatürk birçok devrim yaptı ama şunu bilelim, Atatürkün
yaptığı en büyük devrim bizim zihniyetimizde
yaptığı devrimdir. Bizim anlayışımızda
yaptığı devrimdir. Atatürk bir cümle ile nasıl
anlatılır? Kitaplarla anlatılamaz ama bir cümleyle anlatmak
gerekirse, çağında zamanın ruhunu kavrayan tek önderdi. Onun
için Yurtta sulh, cihanda sulh dedi. Birinci Dünya Harbi bittikten hemen
sonra dünyada İkinci Dünya Harbinin nüveleri yeşermeye
başladı. İkinci Dünya Harbinin kargaşaları,
anlaşmazlıkları zuhur etmeye başladı. İşte
bunu gördüğü andı dünyaya barışı, yurda
barışı önermesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AVNİ DOĞAN (Devamla) Eğer biz o şiar
içerisinde olmasaydık, kuşkusuz İkinci Dünya Harbine
katılırdık. Bakın, coğrafyamızda yüz yılda
bir savaşa katılmamış tek ülkeyiz. Bunun kıymetini
kesinlikle bilmemiz gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, Atatürkün gözümüzle gördüğümüz
devrimleri ayakta. Bunlara saygı duyuyoruz, bunları yaşatmaya
çağırıyoruz. Ama esas devrim gözümüzle göremediğimiz
alanlardadır. O, bu milleti aklın özgürlüğü ile
tanıştırmıştır. Dünyada bütün değerler
değişmeye mahkûmdur. Değişmeyen hiçbir değer yoktur
ama aklın özgürlüğü öyle bir değerdir ki o değişmez.
O, bize, bu millete analitik düşünceyi öğretti. Onun için,
istikametimiz çağdaş uygarlık değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Doğan, ek süreniz de doldu. Size çok
kısa, konuşmanızı tamamlamanız için bir süre daha veriyorum.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Peki.
Değerli arkadaşlar, biraz önce söylediğim gibi,
cumhuriyetimizin kurucusu Aziz Atatürkü beş on dakikalık bir süre
içerisinde anlamak ve anlatmak mümkün değildir. Bize düşen, onun bize
çizdiği yolda yürümektir, onu minnetle, şükranla anmaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Doğan, çok teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, gündem dışı
ikinci söz yine Büyük Atatürkün ölümünün 71inci yıl dönümü münasebetiyle
söz isteyen Bilecik Milletvekili arkadaşımız Sayın
Yaşar Tüzüne aittir.
Sayın Tüzün, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 71inci yıl
dönümü münasebetiyle gündem dışı konuşması ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının cevabı
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Önder Atatürkün bedensel varlığının
aramızdan ayrılışının 71inci yıl
dönümündeki, gönüllerdeki Atatürk ile özdeki Atatürkü bir araya getirebilmek
için söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Atatürkün ilke ve devrimlerini konuşmak ve anlatmak ve onu
anlayabilmek adına çok önemli bir gündeyiz. Cumhuriyetimizin
kurulması döneminde başlatılan reform süreci ve uygulamaları
ulusal kimliğimizin kazanılmasında belirleyici bir rol
olmuştur.
Cumhuriyetin kurulması sürecinde Ulu Önder ile birlikte
mücadele veren isimsiz kahramanlar, liderlerine güvenen bu halkın içinden
çıkmışlardır. Mustafa Kemalin bu süreçte halk ile
arasındaki güven, dünyada belki de başka hiçbir devrimcinin
gerçekleştiremeyeceği boyuttaki değişimleri kısa
sürede yaşama geçirmesini sağlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakıldığında,
cumhuriyetin kuruluş yıllarından itibaren gerçekleştirilen,
modern Türk devletinin kimliğini oluşturmaya yönelik reformların
niteliği, Atatürkün ne derece ileri görüşlü bir siyasi lider
olduğunu gözler önüne sermektedir.
Atatürk reformları gerçekleştirirken Türk
kadınlarına ve çocuklarına da büyük önem vermiştir.
Atatürke göre, bir kadının özgürlük derecesi eğitim ve refah
düzeyinin, çocuklara verilen değer o ülkenin gelişmişlik
düzeyinin bir göstergesidir. Atatürkün kadınlarımıza ve
çocuklarımıza o gün verdiği önem bugün maalesef verilmemektedir.
Üzülerek söylemek istiyorum ki hâlen ülkemizde milyonlarca
kadınımız okuma yazma bilmemektedir, her yıl 1 milyon
gencimiz üniversite kapılarından geri çevrilmektedir.
Değerli arkadaşlar, geçmiş yetmiş bir
yıla baktığımızda, düşünüşü, görünüşü
ve davranışı hep güzel olan bir Atatürk biliyoruz; iyi bir
komutan, iyi bir asker, iyi bir devlet adamı hatırlıyoruz; ileri
görüşlü bir devlet adamı, laik, çağdaş, devrimci ve
özgürlükçü, kadına ve çocuklara ve insanlığa değer veren
bir Atatürk hatırlıyoruz. Bu salona baktığımızda,
hepimizin aynı Atatürkü hatırladığını umuyorum.
Tarih yapan, evrensel kişiliğiyle örnek alınacak
üstünlükleri, ulusun karakterini yansıtan büyük Söylevin sonunda, bilimin
ve teknolojinin son gereklerine göre kurdukları devleti Türk
gençliğine emanet ettiği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Süreniz doldu Sayın Tüzün ama size de ilave
süre veriyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Saatte yanlışlık var
Sayın Başkan.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) İki dakika yirmi dokuz saniye
konuştum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Tüzün, sistemde bir geçici arıza
meydana gelmiş, o nedenle olmuş. Özür dileriz. Şimdi
düzeltiyoruz.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Evet, değerli arkadaşlar,
büyük Söylevin sonunda, bilimin ve teknolojinin son gereklerine göre
kurdukları devleti, Türk gençliğine emanet ettiği söylenen,
kuşkusuz da böyle olan Mustafa Kemal Atatürke gerçekten saygıyla
bağlı mıyız, içtenlikle izleyicisi miyiz? Ona
verdiğimiz sözleri, içtiğimiz antları tutuyor muyuz? Ona
yaraşır durumda mıyız? O, Türkiye Cumhuriyetini kuran
Türkiye halkına Türk ulusu denir. sözüyle hiçbir ayrımı, soy
ve inanç ayrılığı gözetmeden uluslaşmanın
yüceliğini ortaya koymuşken, seksen altı yıl sonra AKP
İktidarı tarafından da din ve ırk nedeniyle
çatışmanın eşiğine gelmemizin sebepleri nelerdir
değerli arkadaşlar?
AHMET YENİ (Samsun) Ne alakası var?
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Parlamentonun genç bir milletvekili
olarak bugün burada sizlerle Atatürkün Gençliğe Hitabesindeki sözlerin
bir kısmını paylaşmak istiyorum:
Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk
cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin
en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum
etmek isteyecek dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün,
istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye
atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve
şeraitini düşünmeyeceksin!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tüzün, şimdi beş dakikalık
süreniz doldu. Size de şimdi ilave süre veriyorum.
Buyurun, devam edebilirsiniz.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Bu imkân ve şerait, çok
namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine
kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin
mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt
edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları
dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil
işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha
vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve
dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri
şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve
şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve cumhuriyetini
kurtarmaktır!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tüzün, ek süreniz de doldu.
Tamamlamanız için çok kısa bir süre veriyorum.
Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Konuşmamızın
bütünlüğü bozuldu ama Başkan, teşekkür ederim yine de.
BAŞKAN Ne yapalım
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Muhtaç olduğun kudret
damarlarındaki asil kanda mevcuttur! (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
Bu asil kanın bugün bu yüce Meclisimizde nasıl tecelli
edeceğini hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tüzün, size de teşekkür ediyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, gündem
dışı üçüncü söz Tokat Milletvekili arkadaşımız
Sayın Reşat Doğruya ait.
Sayın Doğru da yine Atatürkün 71inci ölüm yıl
dönümü münasebetiyle düşüncelerini bizimle paylaşacaklar.
Sayın Doğru, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 71inci yıl dönümü
münasebetiyle gündem dışı konuşması ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının cevabı
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin kurucusu Büyük Atatürkü ebediyete intikalinin 71inci
yılında rahmet, minnet, şükran ve saygı ile anıyorum.
Yaşamını milletine adayan, yepyeni ve güçlü bir devlet yaratan
büyük bir lider, mümtaz bir devlet adamı, güçlü bir komutan olan Atatürk,
yaşamları boyunca yaptıkları eserler ve insanlığa
yapmış oldukları hizmetlerle yaşamlarından sonra da
varlıklarını sürdüren ender insanlardan biri, belki de en
büyüğüdür.
Sayın milletvekilleri, Kurtuluş Savaşı
döneminde ülke dört bir yandan düşman istilası altındayken ve
halkımızın tüm umutları tükenmişken, herkesi birlik ve
beraberlik şemsiyesi altında toplamayı başaran Atatürk, bu
birlik ve beraberlik ruhuyla düşmanı yurdumuzdan
çıkarmış ve Türkiye Cumhuriyetinin temellerini bu ruhla atarak,
ülkeyi işgalci devletlerden kurtarmıştır.
Atatürkün Türk milletini büyük bir atılıma
hazırladığı ve yönlendirdiği yüzyılda Avrupa ve
Asyanın pek çok ülkesinde totaliter rejimler veya diktatörlükler
bulunuyordu. Böyle bir dünyada O, yabancı bir gazetecinin sorusuna Ben,
kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim. diye cevap
vermiştir.
Aynı çağda yaşayan, gerek kendi milletleri gerekse
dünya için endişe ve korku kaynağı olan bazı liderler bugün
ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur;
Atatürk ise, sevgi ve saygı uyandırarak, Türk milletini çağ ile
tanıştırmaya gayret edip, varlığını teminat
altına almaya yöneltmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni neslin
geçmişini çok iyi bilmesi gereklidir. Yalnızca 10 Kasımlarda
değil, düşünce ufkumuzda, Atatürkün mücadele azmi, bizlere
yüklediği sorumlulukları ve gösterdiği hedefler asla unutulmamalıdır.
Atatürkün istediği ülkemizin uygar ve saygın bir ulus olma bilincini
yeni nesillere mutlaka aktarmalıyız, çünkü O, uygarlık olarak
21inci yüzyıl ve daha ileriyi görebilen, daha ileriye gitmeyi amaçlayan
bir liderdi. O, kişisel kazanç ve ün peşinde koşan bir insan
değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya
uğraşan bir komutan, bir devlet adamıdır. Ülkemizi, en zor
anında bile düşünüp ortaya koyduğu millî hedef ve stratejilerin
hatırlanması, bu tür çabaların anlam ve değerinin çok iyi
bilinmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde Ulu Önderin kutsal emanetini
gelecek çağlara ve nesillere ulaştırabiliriz.
Ünlü bir devlet adamının dediği gibi, Atatürk gibi
insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi, belli bir devre için
de doğmazlar; onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerin
tarihlerinde hüküm sürecek insanlardır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde bugün yaşananlar,
Atatürkün yıllar önce bizlere nasihat niteliğinde söylediği
sözlerde ne kadar haklı olduğunu, vatanımıza,
bayrağımıza ne denli sahip çıkmamız gerektiğini
de göstermektedir.
Son günlerde Cumhuriyete ve kurucu liderine yönelik maksatlı,
organize saldırılar yapılmaktadır. Cumhuriyetimize, millî
değerlerimize, Atatürkçülüğümüze ve Onun söylemlerine her vatansever
sahip çıkmalı, bunu ülkenin en önemli meselesi olarak görmelidir.
Vatanımızı parçalamaya, yok etmeye yönelik güçlere
karşı ona sahip çıkmalıyız.
Yedi düvele karşı Türk tarihine yakışır
mücadele veren bu büyük devlet adamına çok şeyler borçlu
olduğumuz unutulmamalıdır. Milletimiz en zor günlerde kendisini
boyunduruk altına almak isteyenlere hak ettikleri cevabı dün
vermişti. Maalesef bugün de ebediyete gidişinin 71inci yıl
dönümünde maksatlı çaba ve faaliyetlerin sonucunda büyük eser olan Türkiye
Cumhuriyetini bölmek, parçalamak ve ortadan kaldırma
çalışmaları görülmektedir ancak bütün dünya bilmelidir ki bu
aziz millet var oldukça bu ülkeyi kimse bölemeyecektir.
Tarihin gerçeklerle alay edercesine çarpıtılıp
yeniden yazılmak istendiği ve kahramanlar ile hainlerin yer
değiştirdiği bir dönemdeyiz ama biliyoruz ki daha Kurtuluş
Savaşımız sürerken atalarımız da bir taraftan
düşman güçleriyle vatanı kurtarmak için savaşırken bir
taraftan da Avrupanın soğuk savaş iş birlikçileriyle
mücadele ediyordu. Bugün biz ne kadar kendimizi millî mücadelecilerin
torunları olarak görüyorsak karşı taraftakilerin
torunlarının da olduğunu unutmamalıyız. Bu yüzden
çocuklarımıza ulusal destanlarımızı doğru
anlatmanın ve 21inci yüzyılda Atatürkü yeniden anlamanın yollarını
bulmalıyız.
Türkiye'nin yükselişi, cumhuriyeti kuran, milleti yapan irade
ve değerlerde Atatürkün koyduğu hedeflerde saklıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Doğru, size de bir dakikalık
ilave süre veriyorum, lütfen tamamlayınız.
REŞAT DOĞRU (Devamla) Atatürkün koyduğu ilkelere
sahip çıkarak ülkemizi, sağlam bir istikbal yolunda sulhun, adaletin
ve yeni bir hayatın olduğu, özlenen lider ülke Türkiye hedefine
götürmeliyiz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; aramızdan
ayrılışının 71inci yılında Ulu Önder
Atatürkü tekrar rahmet, şükran ve minnetle yad ediyor, Onun
özlediği lider Türkiye ülküsünün mutlaka gerçekleşeceğine
yürekten inanıyorum.
Aziz Atatürk! Sen rahat uyu. Milliyetçi irade, önümüzdeki dönemde
bu ülkeye millî irade olarak yansıyacaktır. Türkiye Cumhuriyeti
devleti sonsuza kadar var olacaktır. Ne mutlu Türk'üm diyene! (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Doğru, teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, gündem dışı
konuşmalar tamamlandı ancak iki sayın milletvekili
arkadaşımız yerinden söz talebinde bulunmak için sisteme
girmişler ancak hangi nedenle söz istediklerini kendilerinden kısaca
öğrenmek istiyorum.
Sayın Demirtaş, aynı konuyla ilgili mi efendim?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın
Başkanım, gündem dışı söz hakkımız yoktu.
Grup olarak 10 Kasımla ilgili düşüncelerimizi ve
duygularımızı kısaca ifade etmek istiyoruz.
BAŞKAN Ayrıca Sayın Erçelebinin de söz talebi
var.
Siz de aynı konuyla ilgili, bu günle ilgili mi
konuşacaksınız?
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) Evet efendim.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, üç grubumuza
mensup milletvekili arkadaşlarımız Atatürkün ölüm yıl
dönümü dolayısıyla düşüncelerini bizimle paylaştılar.
Diğer bir grubumuz Demokratik Toplum Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Demirtaş da bu günle ilgili, Atatürkü anmayla ilgili yerinden
söz talebinde bulundular.
İki dakikalık süre içerisinde düşüncelerinizi
bizimle paylaşırsanız sevinirim efendim.
Sayın Demirtaş, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaşın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün
71inci yıl dönümü münasebetiyle açıklaması ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının cevabı
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün tabii ki Türkiye için önemli, anlamlı bir gün. Grup
olarak çalışmaya başlamadan önce duygularımızı
sizlerle paylaşmak istedik. Üç grubun değerli temsilcisi gündem
dışı söz alarak duygularını paylaştılar. Biz
de öncelikle Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ilk Meclis
Başkanımız, ilk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal
Atatürkü ölümünün 71inci yıl dönümünde saygıyla, rahmetle
andığımızı ifade etmek istiyoruz.
Doğrusu, Türkiyede cumhuriyetin niteliklerinin ne kadar
yerli yerine oturduğu, Atatürk cumhuriyetinin bugünle
kıyaslandığında cumhuriyet ilkelerinin ne kadar dejenere
olup olmadığı, Atatürkün ne kadar anlaşılıp
anlaşılmadığının da bir yandan yoğunca
tartışıldığı bir dönemde Atatürkü anmak, belki
de onu en iyi anlamakla, o dönemi en iyi anlamakla olur. Dolayısıyla,
biz de Demokratik Toplum Partisi olarak böylesi bir günde Atatürkü
anmanın ve anlamanın, kurucusu olduğu cumhuriyeti demokrasiyle
taçlandırmakla mümkün olacağı inancındayız.
Biz DTP olarak, politikamızla, pratiğimizle bu
doğrultuda çalışmaya ve cumhuriyetin giderek eksilen
demokrasisini güçlendirerek ve demokrasisi olmayan bir cumhuriyetin bu topluma
layık bir yönetim olmayacağı anlayışıyla, elbette
ki bu ilke etrafında biz de elimizden gelen bütün gayreti
göstereceğiz.
Bu duygularla, bu düşüncelerle bir kez daha Mustafa Kemal
Atatürkü rahmetle, saygıyla andığımızı ifade
etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Demirtaş, ben de teşekkür
ederim.
Sayın Erçelebi, yine size de aynı konuyla ilgili, iki
dakika içerisinde düşüncelerinizi bizimle paylaşmak üzere söz
veriyorum.
Buyurun.
2.- Denizli Milletvekili Hasan
Erçelebinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 71inci yıl dönümü
münasebetiyle açıklaması ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi Demokratik Sol Parti ve şahsım adına saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürkün aramızdan ayrılışının 71inci yıl
dönümü. Büyük Atatürkü, silah arkadaşlarını ve bu gazi Mecliste
görev yapan ve şu anda aramızda olmayan, Hakkın rahmetine
kavuşmuş bütün milletvekillerini rahmetle, minnetle, saygıyla ve
özlemle anıyoruz.
Bugün, aslında hep Atatürkü konuşmamız lazım.
Onunla bir vicdan muhasebesi, bir tarihî muhasebe yapmamız gereken bir gün
olarak görüyoruz bu günü ve onun gösterdiği hedef olan çağdaş
medeniyet düzeyinin üzerine ne kadar yaklaştık, bunun
hesabını yapmamız gerekir diye düşünüyoruz. Milletimizin
hassasiyetlerinin bu günde dile getirilmesini diliyoruz. Atatürkü sadece
heykelleriyle değil, düşünceleriyle, fikirleriyle yaşatmamız
gerekir diye düşünüyoruz. Onun düşüncelerini genç kuşaklara
doğru, düzgün aktarmalıyız. Atatürkü unutmamalıyız,
unutturmamalıyız diye düşünüyoruz. Atatürkçülük hiçbir zaman
geçmişte kalan bir düşünce sistemi değildir ve Atatürkçülük
süreklidir diye düşünüyoruz. Biz yüce Meclisin değerli
milletvekilleri olarak yaptığımız yemine saygılı
ve yaptığımız yemine layık olarak
çalışmamız gerekir diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Erçelebi, çok teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, gündem dışı
konuşmalara Hükûmet adına Devlet Bakanı Sayın Mehmet
Aydın cevap vermek veya bu günle ilgili düşüncelerini Genel
Kurulumuzla paylaşmak isteğini bize bildirdiler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Aydın, hoş geldiniz.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Cevabı biraz sonra
İçişleri Bakanı verecek zaten Sayın Başkan!
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün
71inci yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı
konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(Devam)
2.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 71inci yıl
dönümü münasebetiyle gündem dışı konuşması ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının cevabı (Devam)
3.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 71inci yıl dönümü
münasebetiyle gündem dışı konuşması ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının cevabı (Devam)
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
1.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaşın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün
71inci yıl dönümü münasebetiyle açıklaması ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının cevabı (Devam)
2.- Denizli Milletvekili Hasan
Erçelebinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 71inci yıl dönümü
münasebetiyle açıklaması ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı (Devam)
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de bugün yani Büyük Atatürkün
vefatının 71inci yıl dönümünde bu büyük önderi ve
cumhuriyetimizin kurucusunu minnet ve şükranla anıyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. Benden önce konuşan
arkadaşlarıma da bu vesileyle teşekkür etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Atatürkün dünya çapında
yüzlerce büyük özelliklerinden sadece bir tanesi üzerinde ve kısaca durmak
istiyorum. O da bir kişinin, bir insanın kendi kişiliğinde,
şahsiyetinde, yeri geldiğinde savaşla ilgili her türlü irade
gücünü, her türlü mukavemeti ve liderliği göstermesi ama yeri
geldiğinde de aynı gücü barış istikametinde
gösterebilmesidir. Başka bir deyişle, bir şahsiyette her iki
gücün de muntazam bir şekilde, bir ahenk içinde var olmasıdır.
Nitekim Kurtuluş Savaşımızın ne büyük bir mücadele
olduğunu hepimiz biliyoruz, benden önce konuşan
arkadaşlarım da kısaca temas ettiler. Fakat aynı Atatürk,
savaşın hemen sonrasında büyük bir barış insanı
olarak ortaya çıkıyor ve gerçekten de dünya barışına
en önemli katkıyı yapan büyük liderlerden biri, belki de birincisi
oluyor. Zaten görüşlerini dikkatlice takip ettiğimiz zaman
anlıyoruz ki, açıkça görüyoruz ki Atatürkün ifadesi şu:
Aslolan barıştır. Savaş ne zaman meşrudur, ne zaman gereklidir?
Eğer bir milletin hukuku, bir milletin varlığı tehlikeye
düştüğü zaman. Eğer bir milletin hukuku, varlığı
tehlikeye düşerse savaş zaruri olur. Bunun dışında
aslolan barıştır. diyor ve dolayısıyla, sırf
menfaate dayalı bir savaş ise Atatürke göre bir cinayettir. Bunu
bizzat kendisi zaten çok açıkça ortaya koymuştur.
Yunanistanın Anadolu içlerine kadar gelmesi ve gerçekten
tarihimizde en büyük yarayı açan bir millet olmasının üzerinden
on bir yıl gibi kısa bir süre geçmiş iken Venizelosa
barış elini uzatabilen ve onu Ankarada kabul buyuran Atatürkün
kendisidir. Yine hepiniz hatırlarsınız, Çanakkale
Savaşında, gerçekten Mehmetçiği büyük bir zorlukla
karşı karşıya, yıkımla karşı
karşıya bırakan ama çok şükür sonu da zaferle biten
Çanakkale Savaşında ölenlerin büyük çoğunluğu, o günlerde
bize karşı olan Yeni Zelandalı, Avustralyalı askerlerin
analarına söylediği sözü de hepimiz hatırlayacak
durumdayız. Ne diyor? Analar, gözyaşlarınızı
dindirin, çocuklarınız bağrımızdadır,
çocuklarınız bu mukaddes vatanın toprağındadır.
diyebilen bir cesareti, diyebilen bir büyüklüğü gösterebiliyor.
Tabii Atatürk için barış sadece silahların
bırakılması değil, barış sadece silahlardan
vazgeçilmesi değildir. Barışın yaşayabilmesi için daha pek çok şeyin birlikte
yapılması gerekiyor. Ben sadece bunlar arasından birkaçına
temas etmekle yetineceğim. Evvela barışın sürdürülebilir
olması için milletlerarası bir itina ve dikkate ihtiyaç vardır.
Eğer gerçekten barış, sulh olduktan sonra, silahlar
bırakıldıktan sonra beynelmilel bir dikkat yoksa, bir itina
yoksa barışın devamı mümkün değildir.
İkincisi: Yine barışın idamesi için
-aşağı yukarı kendi ifadeleriyle söylüyorum- beynelmilel
bir hukuka ihtiyaç vardır ama o beynelmilel hukukun sadece
varlığı yetmez. Karşılıklı olarak o
beynelmilel hukukun gereklerine riayet etmemiz gerekiyor. Eğer ortada bir
beynelmilel hukuk varsa ve bu hukuka riayet edilmiyorsa, bu hukuk görmezlikten
geliniyorsa, bu hukuk çeşitli bahanelerle bir bakıma arka plana
itiliyorsa barışın idamesi yine mümkün değildir, mümkün
olmadığını da zaten çok yakın bir tarihte kendi
çevremizde görmüşüzdür.
Üçüncüsü: Barışın idamesi için yine namuslu ve
dürüst bir beynelmilel siyasetin mevcudiyeti gerekiyor. Bu da yine kendi
sözleridir. Eğer biz dış ilişkilerimizde ve dış
politikamızda samimiyete dayalı ilişkileri sürdüremezsek
barışı da sürdürmemiz kolay olmayacaktır.
Dördüncüsü -ki hakikaten hâlâ son derece önemli bir sorun olarak
karşımızda duruyor- zora ve baskıya dayanmayı, zoru ve
baskıyı dayatmayı ve yoksulluğu ortadan
kaldıramadığımız sürece dünya
barışını güvence altına almak mümkün değildir.
Kendi ifadesiyle Refah açlığın ve baskının yerini
almadıkça dünya sulhunu devam ettirmemiz mümkün değildir. diyor.
Son olarak da yine -ki bu da hakikaten büyük önem
taşıyor- sulhu, barış anlayışını bir
terbiye mevzuu hâline getirmemiz gerekiyor. Yani onu eğitimin konusu
yapmamız lazım. Her ulus, her millet ve milletlerarası eğer
barış eğitimi yapılamıyorsa, çocuklarımıza
barış terbiyesi verilemiyorsa, barış zihniyeti,
barış mantalitesi yerleştirilemiyorsa barışı
bizim yine idame ettirmemiz mümkün değildir.
Kısaca bu saydıklarımın hepsini
topladığımızda hem millet kendi
varlığını devam ettirmek için güçlü olmak zorundadır,
her zaman savaşa hazır olmak zorundadır. Kendisi açıkça
söylüyor Benim milletimin kaderine göz dikenler bu görüşlerinden
vazgeçmedikleri sürece benim en büyük düşmanımdır. diyor.
Dolayısıyla, hem bu hazırlık içinde olacağız ama
aynı zamanda da yine kendisi açıkça söylüyor: Türkiye Cumhuriyeti
barış konusunda kendisine tevdi edilen hiçbir vazifeden kaçmamıştır
ve bundan sonra da kaçmayacaktır. Dolayısıyla barışa
da, uluslararası barışa da son derece hazır olmamız
lazım. Bu, gerçekten Atatürkün bize bıraktığı en
önemli tavsiyedir, insanlığa bıraktığı en önemli
tavsiyelerdir ve benim dediğim gibi, kısaca hülasa ettiğim bu
beş barış koruma noktası konusu bugün bile bütün
tazeliğini, bugün bile bütün canlılığını ve
geçerliliğini muhafaza etmektedir.
Hepinizi dikkatinizden dolayı saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın, teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
var.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi var, okutup oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- (8/11) esas numaralı
Hükûmet adına Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın demokratik
açılım konusunda genel görüşme açılmasına
ilişkin önergenin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12/11/2009 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 10.11.2009 Salı günü (bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Genel
Görüşme 8/11 esas no.lu, Hükûmet adına Başbakan Recep Tayyip
Erdoğanın Demokratik açılım konusunda genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerinin
Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince
12.11.2009 Perşembe günü 17. birleşimde yapılması
önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımızla arz ederim.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP Grup Başkanvekili
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, grup önerisi
üzerinde söz talebinde bulunan arkadaşlarımız var.
Grup önerisi lehinde, Mersin Milletvekili
arkadaşımız, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili
Mehmet Şandır söz istediler.
Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın
03/11/2009 tarih, 4342 sayılı yazısıyla, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına yazdığı
yazısıyla ismi -muhtelif diyelim- demokratik açılım, Kürt
açılımı, Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi olarak
nitelendirilen bir konunun Meclis Genel Kurulunda genel görüşme
formatında görüşmeye açılmasını talep eden
yazısı, talebinin Meclis Başkanlığımızca
-yine geçen hafta kararlaştırıldığı şekilde-
bugün ön görüşmelerinin yapılması, kırk sekiz saat sonra
da, karar verilirse, genel görüşmesine başlanılması
konusundaki kararın yanlışlığına dayalı
olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bugün Danışma Kuruluna
müracaat ettik ve AKP Grubunun grup önerisiyle kararlaştırılan
ön görüşmenin 10 Kasım tarihinde, yani bugün
yapılmasının mahsurlarını ifade ederek bu ön
görüşmenin 12 Kasım Perşembe günü yapılmasını ve
kırk sekiz saat sonrası için de önümüzdeki salı günü, denetim
gününde de karar verilirse genel görüşmenin yapılmasını
talep ettik. Bunun Genel Kurulumuzca kabul edilmesi hâlinde Kürt
açılımının, demokratik açılımın ön
görüşmelerinin perşembe günü yapılmasını, genel
görüşmenin de salı günü yapılmasını takdirlerinize ve
oylarınıza sunmak üzere bu grup önerisini gündeme getirdik.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bizden önce 3 tane,
hatta 5 tane arkadaşımız Türkiye Büyük Millet Meclisinin
hislerine tercüman olacak şekilde 10 Kasımın anlam ve önemini
ifade ettiler. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurucusu, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün ölüm yıl dönümünün 71inci
yıl dönümünün anıldığı, törenlerin
yapıldığı bir günde, bize göre ve birilerine göre,
Atatürkün kurduğu cumhuriyetin temel değerlerinin
sorgulandığı, tartışılacağı bir konunun
yine Atatürkün En büyük eserim. dediği bu Mecliste gündeme
getirilmesinin doğru olmayacağını, hak
olmadığını ısrarla ifade ettik. Bunu geçen hafta da
ifade ettik ama ne hikmetse
Buradan cevabını öğrenmek istediğimiz
husus şu: Neden 10 Kasım? Neden 9 Kasım değil, 11
Kasım değil, 15 Kasım değil? Üç ay geçen bir sürecin,
oluşturulan beklentinin 10 Kasıma getirilmesinin sebebi ne? Niyet
sorgulaması yapmak istemiyoruz ama diyoruz ki: Bu özel günde bu önemli
konuyu tartışmanın gerekçesi ne? Eğer siz
getirdiğiniz konuyu sıradan bir konu olarak görüyorsanız, biz
öyle görmüyoruz. Eğer 10 Kasımı sıradan bir gün kabul
ediyorsanız ki bu yönde beyanlarınız var, biz yine öyle kabul
etmiyoruz. 10 Kasımın milletin hayatında, devletimizin
hayatında, bu Meclisin kuruluş felsefesinde, yerinde çok önemli bir
yeri bulunmaktadır ama ne hikmetse, değerli milletvekilleri, AKP
İktidarı tek kelimeyle -başka bir izahı yok- inat
etmektedir. Üç muhalefet partisi bu konuda çok iyi niyetli bir şekilde
Hatta bizim Grup Başkan Vekilimiz Gelin, bunu 10 Kasımda
yapmayın, ön görüşmeleri yapmayalım, doğrudan
oylayalım, genel görüşmeye karar verelim ama 10 Kasımda bu
konuyu bu Mecliste konuşmayalım. diye teklif getirdi ama inat
ediyorsunuz. Sizin için muhalefetin talebi önemli değil. Sizin için bu
konunun tartışılması, bu konunun üzerine özel anlamlar
yüklenerek Meclis gündemine getirdiğiniz çok önemli konunun başka
anlamlara çekilmesi endişesi de önemli değil. Çok açık
yüreklilikle soruyorum: Bir suçlama, bir niyet okuma falan değil. Niye bu
ısrar? Bu inadın sebebi ne? Sayın bakanlar burada oturuyorlar,
Sayın Başbakan Yardımcımız da burada. Biz bugün ve
geçen hafta, Sayın Meclis Başkanımıza da ısrarla
söyledik: Niye, niye 10 Kasım?
Değerli milletvekilleri, milletin gözünün içine baka baka,
milletin önemsediği veya birtakım endişelerin ifade
edildiği konularda Adalet ve Kalkınma Partisinin bu dayatmacı
üslubu doğru değil. Sizin adınıza da doğru değil.
Erzurum Kongresinin yıl dönümünde, Erzurum Kongresinin
yapıldığı salonda, bu milletin egemenlik
haklarını Avrupa Birliğine teslim eden uyum
yasalarının altına törenle imza attınız. Niye? Yani 23
Temmuzda olacağına 25 Temmuzda olsaydı, Erzurum Kongresinin
salonunda olacağına Ankarada bu Bakanlar Kurulu toplantısı
yapılmış olsaydı neyi eksik kalacaktı? Kime meydan okuyorsunuz
değerli arkadaşlar, kime meydan okuyorsunuz? Birileri diyor ki: Siz
cumhuriyetle dövüşüyorsunuz. Bir rövanş psikolojisiyle bu
cumhuriyetin değerlerine, kutsallarına, önemli günlerine
karşı anlamsız bir direnç, anlamsız bir inat ortaya koyuyorsunuz.
Bunun size de faydası yok, ülkemize de faydası yok. Ne gereği
var bu tartışmanın şimdi? Ya açık yüreklilikle ifade
ediyoruz, muhalefet partisi sözcüsü olarak değil, ortak sorumluluk
taşıyan bir insan olarak sizin için de önemli olduğunu çok ifade
ettiğiniz, bizim için de önemli gördüğümüz bu açılım
dediğiniz hadise ister demokratikleşme deyiniz, isterse millî
birlik, kardeşlik projesi deyiniz ama ülkemizi geren, ülkemizde
tarafların oluşmasına, bize göre ayrışmaya sebep olan
bu önemli konunun 10 Kasımda tartışılmasının, 10
Kasımda bu Meclise getirilmesinin sebebi ne arkadaşlar? Keyfekeder
mi? Biz yaptık oldu övüncünü duymak için mi? Neyinizi tatmin ediyorsunuz
Allah aşkına? Ne olur 11 Kasımda yapsak, bugün normal
gündemimizi görüşsek, bu Meclis gene çalışsa? Bugün bayraklar
yarıya indi. Birileri diyor ki: Bir başka bayrağı
yükseltirken
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Başka bayrak
mı var?
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Türk Bayrağını
yarıya indirenler bunun bayramını kutluyorlar. Doğru mu?
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Yanlış!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Evet ama Haburda, Silopide
başka bayraklar kaldırılmasına sebep olan bu
açılım meselesini, bugün Türk bayraklarının yarıya
indirildiği gün bu Meclise getirmek gaflet ötesi bir durumdur arkadaşlar,
gaflet ötesi bir durumdur. (MHP sıralarından alkışlar)
Vazgeçin bu inattan, vazgeçin bu inatlaşmadan. Muhalefetle akıl
yarışı yaparak sayısal çoğunluğunuzun
üstünlüğü ile muhalefetten gelen her talebi reddederek siyaset
yapmış olmazsınız, güçlü olduğunuzu ifade etmiş
olmazsınız. Burada hep beraber sahiplendiğimiz Büyük Atatürkün
ölümünün yıl dönümünde bu tür konuşmalara, bu tür nitelemelere,
suçlamalara sebep olmak size bir şey kazandırmaz ama diyorsanız
ki Gerginlikten biz siyasi rant elde ediyoruz. Türkiye sürekli gerginlik
içerisinde, tartışma içerisinde, hatta en kutsal değerler
üzerinden ayrışma içerisinde, cepheleşme içerisinde olsun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şandır, süreniz doldu.
Sözlerinizi tamamlayabilmeniz için size bir dakika ek süre vereceğim.
Buyurun, lütfen tamamlayınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkanım, çok
teşekkür ediyorum.
Bu tavrınızın yanlış olduğunu tekrar
ifade ediyorum. Tüm sözlerimi geri alırım. Bu genel görüşmenin
ön görüşmesinin bugün yapılmasından vazgeçiniz. Yarın
yapalım, cuma günü çalışalım, cumartesi
çalışalım, pazar çalışalım ama bugün 10
Kasım. Bize göre cumhuriyetin temellerinin tartışılmasına
sebep teşkil edecek görüşmelerin, konuşmaların
yapılacağı bugün, bu konuda bugün bu tartışmayı
açmayalım.
Bir başka şey daha söylemek durumundayım:
Sayın Meclis Başkanımızın tavrını da
tartışmaya açıyorum. Bu tür önemli konularda Meclis
Başkanlığımız inisiyatif koymak durumundadır.
(MHP sıralarından Koydu, koydu! sesleri)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kürsüde yer alarak taraf oldu.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bu Meclisin Başkanı
olarak, bu Meclisin hükmi şahsiyetini, bu Meclisin kuruluş
felsefesini savunmak, hepimiz adına, bu millet adına öncelikle Meclis
Başkanımıza düşer.
Israrla istirham ediyoruz: Bunu geri çekin. diye Sayın
Meclis Başkanımızın, İç Tüzük
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkanım, söz
konusu siz olunca bir dakika daha verir misiniz?
BAŞKAN Sayın Şandır, süreniz doldu. Sadece
tamamlamanız için mikrofonu bir kez daha açıyorum.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
Ama bunu da konuşmamız lazım arkadaşlar. Yani
Meclis Başkanlığı gruplardan gelen taleplerin sevk
makamı olmamalı. Bu Meclisin kuruluş felsefesinin, hükmi
şahsiyetinin, teamüllerinin, İç Tüzük dışı
kurallarının savunucusu, takipçisi olmak mecburiyetinde. Biz,
Sayın Mehmet Ali Şahinden, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
özellikle bunu istirham ediyoruz, yoksa iktidar partisinin sayısal
çoğunluğu kendilerine zaten yetiyor.
AHMET YENİ (Samsun) Milletin çoğunluğu, milletin
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Değerli milletvekilleri,
tekrar ifade ediyorum: Tüm sözlerimi geri almaya hazırım, kaldı
ki, siz bu görüşmenin ön görüşmesini bugün yapmaktan vazgeçiniz,
yoksa sizi çok daha ağır sözlerle itham etmeye devam edeceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şandır, çok teşekkür
ederim.
İsmimden de bahsederek, inisiyatif almam bu süreçte gerekirdi
değerlendirmesinde bulundunuz. Benim şu anda yürütmekte olduğum
görev, tarafsız olmamı gerektiren bir görevdir.
ŞENOL BAL (İzmir) Olun o zaman!
BAŞKAN Danışma Kurulu toplantılarına,
bilindiği gibi, siz de iştirak ediyorsunuz, ben Başkanlık
ediyorum. Bu öneriler oraya geldi. Ben gruplarımız arasında bu
konuda bir mutabakat sağlanması konusunda -Sayın Vural
katılmıştı o toplantıya, siz yoktunuz- gayret ettim
ancak bir mutabakat sağlanamadı.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) İnisiyatiften bahsediyor
Sayın Başkan!
BAŞKAN Buraya grup önerileri geldi ve Genel Kurul bir karar
verdi. Bugün görüşülmesi kararı verdi.
Şimdi, Meclis Başkanı olarak, Başkanlık
Divanı olarak, bu Genel Kurulun vermiş olduğu karar gereği
bugün bunları görüşmenin dışında bizim başka
alternatifimiz olabilir mi? Yani, ben, Meclisin vermiş olduğu
kararın üstünde onu değiştirecek bir yetkiye sahip miyim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, biz,
sizden, Sayın Başbakanla görüşmenizi bekledik. Yani bu işin
bugün görüşülme kararını Sayın Başbakan verdiyse,
Meclis Başkanı olarak bu oluşan hassasiyeti Sayın
Başbakana ifade edebilirdiniz.
BAŞKAN Ben bugün genel görüşme önergesinin ön
görüşmelerinin yapılacağı kararını bu Genel Kurul
verdi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bugün yeni
bir talep var.
BAŞKAN Bu Genel Kurulun vermiş olduğu karar
gereğince bunları görüşüyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Biz beklentimizi ifade ettik.
BAŞKAN Efendim, ismimden bahsettiniz, ben de bu konudaki
düşüncelerimi çok samimi olarak sizlerle paylaşma
ihtiyacını duydum.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde
Kahramanmaraş Milletvekili arkadaşımız Sayın Avni
Doğan.
Buyurun Sayın Doğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
verdiği Danışma Kurulu önerisinin aleyhine söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlamadan hepinize saygılar sunarım.
Danışma Kurulu önerileri, İç Tüzüke göre Meclisin
gündemini belirlemek, acil konuları gerekirse öne almak amacıyla
yapılan bir Meclis çalışma sistemi. Hep de böyle olmuştur
bugüne kadar ama şu yakın zamanda benim gördüğüm -bu,
tutanaklara geçsin diye söylüyorum- bu konu bir engelleme vasıtası
olarak kullanılmaya başlanmıştır. Üç muhalefet grubu,
Mecliste görüşülmesi gereken konular görüşülmesin diye gereksiz yere
Danışma Kurulu önerileri vererek bir engelleme yapmaktadırlar.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bizim önerilerimiz ne zaman gereksiz
oldu?
ŞENOL BAL (İzmir) Bu rutin bir konu mu?
AVNİ DOĞAN (Devamla) Elbette ki demokrat bir insan
olarak, muhalefetin her türlü demokratik kurallar içerisinde yapacağı
engellemeye biz saygı duyarız ancak mutlaka demokratik kurallara,
İç Tüzükün amacına da uygun olması gerekir. Bu Mecliste en
ağır muhalefeti biz yaptık ama hep İç Tüzük içerisinde
yaptık geçmişte.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) İç Tüzük dışı
mı bunlar?
AVNİ DOĞAN (Devamla) Değerli arkadaşlar,
şimdi, bugünkü iki Danışma Kurulu önerisi niye veriliyor?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) İç Tüzüke
aykırı bir şey mi Sayın Başkan?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, İç
Tüzüke aykırı bir talep mi var?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen. Siz de
çıkacaksınız biraz sonra düşüncelerinizi Genel Kurulla
paylaşacaksınız. Dinleyin sabırla.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Önerilerimizi gereksiz olarak
tanımladı, onu düzeltsin.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
AVNİ DOĞAN (Devamla) Hükûmet, bir genel görüşme
istiyor. Diyor ki
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ne zamandır muhalefetin
önerileri gereksiz oldu? Bunu düzeltin lütfen! Bunu düzeltin lütfen!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Ben bir proje getirdim. Ben
Millî Birlik ve Bütünlük Projesi adında bir proje getirdim, bunu
görüşelim. diyor Hükûmet.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bunu düzeltin.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Ben bir barış projesi
getirdim. diyor Hükûmet. Bunu görüşelim diyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Muhalefetin önerisi ne zaman
gereksiz oldu? Bunu düzeltin.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Ben demokratik açılım
projesi getirdim. diyor Hükûmet. Bunu görüşelim. diyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yarın görüşelim,
yarın.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Victor Hugonun bir sözü var
değerli arkadaşlar. Victor Hugo der ki: Ağlama.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sen başkasına söyle onu.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Victor Hugo der ki: Gülme.
Victor Hugo der ki: Bağırma. Dinle ve anla. Dinleyin ve
anlayın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Düzeltin, bu tabiri düzeltin.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Hükûmet Bir Millî Birlik Projesi
getirdim. diyor.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Açıkla da anlayalım.
Açıkla, neyi söylüyorsun, neyi söylemek istiyorsun açıkla, ona göre
anlayalım.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Muhalefet diyor ki: Bugün
barış günüdür, bugün yas günüdür. Hayır, bugün yas günü falan
değil.
CANAN ARITMAN (İzmir) Milletin yas günü, millete saygı
duyun. Saygısız adam!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Hem Atatürk ölmedi, kalbimizde
yaşıyor. diyeceksiniz hem de Yas günü diyeceksiniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından
gürültüler) Bugün Atatürkü anma günü.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Atatürkü böyle mi anıyorsunuz!
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Açıkla da anlayalım.
Açıkla da anlayalım.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Bugün, ömrünü bu ülkenin millî
birliğine, millî bütünlüğüne, barışına vermiş bir
lideri anma günü.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Hayal görme, palavra kesme!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Eğer bu projenin adı
Millî Birlik Projesiyse bugün görüşülmeyecek de ne zaman
görüşülecek? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bu projenin adı öyle
değil.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Eğer bir konu
yanlışsa bugün görüşülmesi de yanlış, yarın
görüşülmesi de yanlış.
ŞENOL BAL (İzmir) Özellikle mi getirdiniz?
AVNİ DOĞAN (Devamla) Bu istemezük siyaseti
yeniçeriden bu yana geliyor arkadaşlar. Aslında bunları
konuşmayacaktım. Boğaz Köprüsü yapılıyor:
İstemezük. (CHP ve MHP sıralarından Ne alakası var?
sesleri) Keban yapılıyor: İstemezük. Annan Planı
oylanıyor: İstemezük. Siz istemiyorsunuz ama oradaki Türkler
istiyor, siz istemiyorsunuz ama Rumlar da istemiyor sizinle birlikte. Mecbur
musunuz onlarla birlikte düşünmeye?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ne alakası var?
AVNİ DOĞAN (Devamla) Artık Türkiye kabına
sığmıyor, artık Türkiye dışarıya
taşıyor, artık Türkiye büyük bir ülke olmak istiyor.
ŞENOL BAL (İzmir) Atatürk Teslim olma. diyor.
AVNİ DOĞAN (Devamla) İç
barışını sağlamak zorunda değerli
arkadaşlar, iç huzurunu sağlamak zorunda.
Atatürkçülük yas tutmak falan değildir.
CANAN ARITMAN (İzmir) Teröristleri affederek mi?
AVNİ DOĞAN (Devamla) Atatürkçülük bir
paradigmanın arkasına sığınıp çözümsüzlüğü
desteklemek değildir.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Demokratik
açılımı anlatsana. Demokratik açılım neymiş,
bilmek hakkımız.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Atatürkçülük, bu ülke medeniyete
doğru yürüsün diye yol yapmaktır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Demokratik açılımı
anlatsana? Demokratik açılım neymiş, anlatsana.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Atatürkçülük, Türk milletinin iyi
eğitim almasını, iyi sağlık imkânı
almasını sağlamaktır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Atatürkçülük bölmek değildir!
Atatürkçülük ayrımcılık yapmak değildir!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Atatürkçülük enflasyonu
düşürmektir.
ŞENOL BAL (İzmir) Yakışmıyor
ağzınıza!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Atatürkçülük teröristi
dağdan indirmektir. Tamam mı? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
ŞENOL BAL (İzmir) Atatürkçülük teslim olmak
değildir!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Atatürkçülük yıkmak
değildir!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Atatürkçülük yolsuz köylere yol
yapmaktır, susuz köylere su getirmektir.
Biliyoruz, bu ülkede iki tür siyaset yapılıyor
ŞENOL BAL (İzmir) Teröristle anlaşmak
değildir Atatürkçülük!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Biri istikrarı
arayanların siyaseti, biri Kurt buhranlı havayı sever. misali
kaos siyaseti yapanların siyaseti. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar; CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Ama istikrar kazanacaktır, mutlaka istikrar
kazanacaktır. Gerçeklerin bir kötü huyu var, sonunda
anlaşılır. Gerçeklerin böyle bir kötü huyu var, sonunda mutlaka
anlaşılır.
Değerli arkadaşlar, Atatürkçülük çözümsüzlüğü
besleyen paradigmaları ortadan kaldırmaktır...
GÜROL ERGİN (Muğla) Atatürkçülük PKK hamiliği
yapmak değildir!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Çözümsüzlük, âdeta bir terör
bataklığı hâline gelmiş mevzuatı ortadan
kaldırmaktır.
CANAN ARITMAN (İzmir) Türk milletinin onuruyla oynamak
değildir?
AVNİ DOĞAN (Devamla) AK PARTİ bunu yapmaya
çalışıyor.
CANAN ARITMAN (İzmir) Türk milletine
saygısızlık yaparak değil ama!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Sizin karşı
olmadığınız nedir ki? Siz istemezükten başka ne
bilirsiniz ki? Yapmadınız, yaptırmadınız şimdiye
kadar, yapılmasına engel oldunuz. Darbeleri
alkışladınız. (CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, darbeyi kim
alkışlamış, onu söylesin.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Bununla kimse bir yere varamaz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Darbeyi kim
alkışlamış? Sataşma var.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Değerli arkadaşlar,
insanlık ilk insandan bu yana hep ileriye yürümüştür...
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Palavra anlatma, otur yerine!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Yontma taştan füzeye hep
birtakım kalıpları, birtakım paradigmaları yıka
yıka gelmiştir bugüne.
ŞENOL BAL (İzmir) Demokrasi düşmanları!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Demokrasiye ulaşmak,
istikrara ulaşmak, uygarlığa ulaşmak için siyasal
dogmaların insan iradesi karşısında çaresiz
kaldığına tanık olmuştur insanlık bugüne kadar.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Git de Maraşta anlat
bunları, Maraşta!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Biz de Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak işte bu zemini sağlam tutmak istiyoruz. Zira
insanlığın gittiği yöne, zamanın ruhuna engel olmak
kimsenin yapabileceği bir iş değildir. Buna kimse engel olamaz.
ŞENOL BAL (İzmir) ABDnin isteğine göre
yapıyorsunuz.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Hükûmetler gider, hükûmetler
gelir; siyasi partiler gider, siyasi partiler gelir; demokratlar gelir,
diktatörler geçer ama insanlık gideceği yöne mutlaka gider...
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) İhanetçiler de
gidecek bir gün! Tarihin kirli sayfalarına, tarihin çöplüğüne gidecek
bir gün!
AVNİ DOĞAN (Devamla)
Türkiye de o yöne gidiyor
işte. Buna kimse engel olamaz. Bunlara engel koyduğunu zannedenler,
sadece kendine engel koyar. Bize şunu söylüyorsunuz: Kime meydan
okuyorsunuz? Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Evet, kime?
AVNİ DOĞAN (Devamla) CHPnin ağzı size
yakışmıyor, onu söyleyeyim. (CHP sıralarından
gürültüler, AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜROL ERGİN (Muğla) Tahrikçilik yapma! Sen
terbiyesizlik yapma! Sen o pis ağzına CHPyi alma! O ağzına
CHP yakışmaz!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Biz kimseye meydan okumuyoruz,
biz meydan okuyorsak Türkiyedeki karanlığa meydan okuyoruz... (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiyedeki teröre
meydan okuyoruz, Türkiyedeki yokluğa, enflasyona, ağır faize
meydan okuyoruz ve bu savaşı da kazandık. Farkında
değil misiniz? Bu ülkede bir başka bayrağın
yükseldiğinden söz etmek yanlıştır
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Olmadı mı!
AVNİ DOĞAN (Devamla)
gaflettir, bu ülkede bu
topraklarda bir tek bayrak yükselir, o da ay-yıldızlı al
bayraktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunun
aksini düşünmek, gaflettir, dalalettir. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) İnkâr mı
ediyorsunuz?
GÜROL ERGİN (Muğla) O al bayrağı buraya
sokmadınız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hangi bayrak?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) İnkâr mı
ediyorsun Avni Bey, inkâr mı ediyorsunuz!..
CANAN ARITMAN (İzmir) PKK bayrağı!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Değerli milletvekilleri,
böyle aziz bir günü istismar etmek yanlıştır. Bu ülkede din
istismarı vardır, bu ülkede millî değerlerin istismarı
vardır, ama maalesef bu ülkede en fazla yapılan şey de bu
ülkenin kurucusu, bu cumhuriyetin kurucusu Aziz Atatürkün istismarıdır.
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, lütfen
AVNİ DOĞAN (Devamla) Bu yanlıştır. Bu
yanlışı da millet hiçbir zaman affetmemiştir, hiçbir zaman
affetmeyecektir.
Arkadaşlar, Victor Hugonun sözünü tekrarlıyorum
(CHP
ve MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Victor Hugo Bağırma
diyor.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Bağırmayın,
dinleyin, anlayın. Anlarsanız belki katkıda bulunursunuz.
Anlarsanız karşı çıktığınız şeye
gerçekten doğru olarak karşı çıkarsınız.
Anlarsanız, burada söylediğiniz sözlerin bir anlamı olur.
Erzurum Kongresinin yapıldığı salondan lüzumsuz yere
bahsetmezsiniz, yeter ki anlayın. Sizin probleminiz dinlememektir. Sizin
probleminiz istemezükçülüktür, sizin probleminiz anlamamaya
çalışmaktır. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM VARLI (Adana) Senin problemin tetikçilik yapmak,
tetikçilik!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Değerli milletvekilleri
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Doğru şeyler söyle
de anlayalım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sen köle ruhlu bir adamsın,
vicdanın, hepsi esaret altında, beynin
AVNİ DOĞAN (Devamla) Bu ülkede kadim zamandan beri
tetikçiliği kimin yaptığını bu millet bilir.
MUHARREM VARLI (Adana) Belli belli, görüyoruz burada.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Meclis de esaret altında.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Tamam mı? Kimin tetikçilik
yaptığını, kimin mafyaya hizmet ettiğini, kimin
darbelerle, darbecilerle kol kola yürüdüğünü herkes bilir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşünceler içerisinde MHPnin Danışma
Kurulunun aleyhine oy vereceğimi bildiriyor, hepinize saygılar
sunuyorum. Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Doğan, teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yazıklar olsun!
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Öğren de gel, öğren
de! Yirmi sene vekillik yapmışsın ama boşuna, haybeye
yapmışsın. Danışma Kurulu önerisi değil o.
BAŞKAN Sayın Anadol, bir şey mi söyleyeceksiniz?
Buyurun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkanım,
Sayın Konuşmacı konuşmasında Darbecilere
alkış tuttunuz. diyerek
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Şimdi değerli arkadaşlarım,
bakın, grup başkan vekillerinizi duyamıyorum, gürültü
çıkarıyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Oradan anlatsınlar,
Başkan
BAŞKAN Sayın Anadol, lütfen tekrar eder misiniz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Konuşmacı
Darbecilere alkış tuttunuz. diyerek ve bu sözü birkaç defa
tekrarlayarak açık sataşmada bulunmuştur.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Size söylemedi ki
Size söylemedi
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bize söylemediyse çıksın,
Cumhuriyet Halk Partisine söylemedim. diye söz istesin.
AHMET YENİ (Samsun) Siz de karşı olduğunuzu
söyleyin.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kime söyledi? Darbelere kim
alkış tuttu, kim?
BAŞKAN Evet, Sayın Doğan, neredesiniz efendim? O
ifadeyi kullandınız. Darbecileri alkışladınız.
ifadesinin muhatabı kimdir? Kimi kastettiniz efendim?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kime söyledi o lafı,
açıklasın.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğanın, MHP Grubu önerisi üzerinde
yaptığı konuşmadaki bazı sözlerinin yanlış
anlaşıldığına ilişkin açıklaması
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Evet, tabii, bu
ülkede, ben bunu konuşurken, bir kere, bir siyasi parti grubunu
kastetmedim, özellikle MHPyi hiç kastetmedim, bunu söyleyeyim.
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) Kimi kastettin o zaman?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kimi kastettin? Kimdi o?
BAŞKAN Sayın Anadol, herhangi bir siyasi
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Yani Milliyetçi
Hareket Partisini özellikle kastetmediğimi buradan söylemek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Anadol, sizi kastettiğini söyleseydi
size söz verecektim.
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Milliyetçi Hareket
Partili arkadaşlar tarafından bu tür bir yanlış
anlaşılma beni üzer.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yanlış
anlaşılma yok.
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Yani bir siyasi parti
grubunu da ayrıca kastetmedim.
MUHARREM VARLI (Adana) Sen hiç üzmezsin bizi çünkü sen
tetikçisin.
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Ama bu ülkede
e-muhtırayı alkışlayanlar olduğu kesin. Bu ülkede 28
Şubatı alkışlayanlar olduğu kesin. 28
Şubatçılarla birlikte hükûmet kuran insanlar olduğu kesin
(CHP
sıralarından Yeter sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Peki, Sayın Doğan
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kim onlar?
OKTAY VURAL (İzmir) Kimi kastettiğini söylesin!
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş)
bu iktidarda 60
darbesini alkışlayanlar olduğu kesin. Onları kastettim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Doğan, teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Niye söz veriyorsunuz Sayın
Başkan! Kim onlar?
BAŞKAN Bir saniye
Bir saniye
Sayın Anadol, sizi kastetmediğini ifade ettiler.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kimi?
BAŞKAN Bir saniye
Sizi kastetmediğini ifade ettiler.
GÜROL ERGİN (Muğla) Kimi kastetti Sayın
Başkan?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Cumhuriyet Halk Partisini
kastetmedim demedi. Söylesin...
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Açıkça
grupları kastetmedim dedi.
BAŞKAN Herhangi bir parti grubunu kastetmedim dediler.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Gruplarla olmaz!
OKTAY VURAL (İzmir) Sözünü geri alsın!
BAŞKAN Yetmez mi efendim bu? Yetmez mi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Cumhuriyet Halk Partisini
kastetmedim demedi. Ağır bir suçlamadır bu.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Söyledi ya!
Kastetmiyorum dedi.
MUHARREM VARLI (Adana) Gülme, gülme! Sözünün arkasında ol!
BAŞKAN Sayın Doğan, Cumhuriyet Halk Partisini
kastederek söylemediğinizi ifade ettiniz değil mi biraz önce? (CHP ve
MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Sözünü geri alsın! Özür dilesin!
BAŞKAN Evet efendim, sizi kastetmediğini söylüyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Grubumuza
BAŞKAN Sayın Anadol, sizi kastetmediğini ifade ediyor.
Ben duydum. Sizin grubunuzu kastetmediğini ifade ediyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) O zaman, kendi grubu için
Kendi
grubunu kastetmiş.
OKTAY VURAL (İzmir) Çıkıp söylesin
BAŞKAN Söyledi efendim.
GÜROL ERGİN (Muğla) AKPyi mi kastetmiş
Sayın Başkan! Öyle şey olur mu?
BAŞKAN Sayın Şandır, buyurun.
ŞENOL BAL (İzmir) Kimi kastettiğini söylesin!
KADİR URAL (Mersin) O zaman sizi kastetti Sayın
Başkan.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen, oturur musunuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın, söz isteyen
arkadaşlarımızı duyamıyorum. Lütfen, sakin
olalım.
KADİR URAL (Mersin) Meclis Başkanı
Büyük
ihtimalle sizi kastetti. (MHP sıralarından alkışlar,
gülüşmeler)
Kimi kastettiğini söyle lan!
BAŞKAN Benim, böyle bir alınganlığım
yoktur.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
konuşmacı soy ismimi de ifade ederek, burada bize dönüp Siz diyerek
bazı ifadelerde bulundu. Bunların üzerinde söz istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Özür dilesin!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Tutanaklar gelsin.
BAŞKAN Evet, Sayın Doğan, konuşması
esnasında Cumhuriyet Halk Parti ağzı size
yakışmıyor ifadesini kullandı. (MHP sıralarından
gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Zaten, bu, yeteri derecede
sataşmadır.
BAŞKAN Sayın Anadol, lütfen, oturun.
Sayın Şandır, yeni bir sataşmaya mahal
vermeyecek şekilde, size, üç dakika içerisinde diyeceklerinizi ifade etmek
için söz veriyorum.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, MHP Grubu önerisi üzerinde konuşan
Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğanın, şahsına ve
grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kastetmek istediğim husus buydu.
Sayın Hatibin söylediklerini öncelikle bütünüyle kendisine ve
grubuna iade ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
KADİR URAL (Mersin) Gülme!
MUHARREM VARLI (Adana) Gülme, gülme! Sözünün arkasında ol,
gülme!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Allah aşkına,
alkışlayan sizsiniz, Hatibi ayıplayacağınıza
alkışlayan sizsiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Söylemediğini
ifade etti, Sayın Şandır. Söylemediğini ifade etti, daha ne
diyorsun?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Söylediği şey şu:
Tetikçi diyor. Böyle dönüp Tetikçi diyor. Kendisi, Victor Hugonun
ağzıyla konuşarak bizi CHPnin ağzıyla konuşmakla
suçlamak haddi değil, haddi değil.
Sayın Avni Doğan, senin geçmişini de biliyoruz biz.
(MHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Geçmişini
satarak yeni sahiplerine yaltaklanmaya ihtiyacın olmasa gerek. (MHP
sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ortalıkta
dolaşamazsın sen. Utanç içinde dolaşacaksın. Yazıklar
olsun!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Değerli Başkanım
BAŞKAN Sayın Şandır, yeni bir sataşmaya
lütfen mahal vermeyelim. Siz, o konuyla ilgili lütfen
açıklamanızı yapın. (MHP sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ama söyledi.
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Ne biliyorsan söyle.
MUHARREM VARLI (Adana) Otur Yerine!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkanım,
Sayın Hatip, burada tetikçiliği yapmakla suçladığı
kişinin veya grubun kim olduğunu açıklamak mecburiyetinde. Bunu
siz açıklatmak durumundasınız. Kim bu tetikçi? Bunu bilmek
mecburiyetindeyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisinde tetikçi olan kim?
OKTAY VURAL (İzmir) Çıksın, özür dilesin
Meclisten.
ŞENOL BAL (İzmir) Çıksın, özür dilesin.
OKTAY VURAL (İzmir) 28 Şubatta partilerini
bırakıp kaçanlar
TAYFUR SÜNER (Antalya) Mecliste tetikçi olmaz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bir başka husus: Bir siyasi
grubu, bir başka siyasi grubun ağzıyla konuşmakla suçlamak
ne kadar nezaketli bir hadisedir? Bir yandan Victor Hugodan söz edecek, bir
yandan da -hiç haddi olmadığı hâlde- bir başka grubu itham
ederken bizi de onun ağzıyla konuşmakla suçlayacak. Böyle bir
şeyi kabul edebilir miyiz? Bunu kabul ederek bu Mecliste müzakereyi
nasıl yapabiliriz? Nasıl bir arada otururuz?
İtiraz ettiğim husus şu: Burada yanlış
konuşmalar olur ama yanlış konuşmaların
alkışlanmasını kabul edemeyiz değerli arkadaşlar.
Asla kastım size hakaret etmek değil ama
yadırgadığımı da ifade ediyorum. Biri yanlış
söylüyor, siz de alkışlıyorsunuz; böyle bir şey olur mu?
Sayın Meclis
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Size ne efendim!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Evet, bize neyse
Sayın Başkan, bize neyse biz de gereken cevabı
veririz.
Tekrar ediyorum: Tetikçi kim, bunu burada açıklayacak
OKTAY VURAL (İzmir) MHP Grubundan özür dilesin.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Talimatname yollasaydın
buraya!
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
ya da özür dileyecek. Bunun yolu
budur.
Dolayısıyla Sayın Başkan, tekrar
hatırlatıyorum: Bu günde, bu önemli ve özel günde, Atatürkü de
Atatürkçülüğü de kullanarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Süreniz doldu Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum ama buna müsaade edilmemesi gerekir. Müsaade
edildiği takdirde burada müzakere yapamayız efendim. Bunu da arz
etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan CHP
ağzıyla konuşmakla suçladı MHPyi. Bu, açık
sataşma sebebidir. CHP ağzıyla konuşmak asla hakarete yol
açacak bir olay değildir. Cumhuriyet Halk Partisine açıkça
sataşıyor. Söz istiyorum.
ŞENOL BAL (İzmir) Ne demek bu? Ne varmış
ağzınızda?
BAŞKAN Sayın Anadol, size de yeni bir sataşmaya
mahal vermeyecek şekilde konuşmak üzere üç dakikalık süre
veriyorum. Siz tecrübeli bir arkadaşımızsınız,
tansiyonu yükseltmeyeceğinizi biliyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili K.
Kemal Anadolun, MHP Grubu önerisi üzerinde konuşan Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğanın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan, fazla vaktinizi işgal etmeyeceğim.
Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri, burada, iktidar ve
muhalefet partileri olarak görev yapıyoruz. Şimdi burada, hem
muhalefetin toplantıyı germemesi, bu oturumda olay
çıkartmaması gibi, Meclis çalışmaya başlamadan evvel
grup başkan vekilleri televizyon ekranına çıkacaklar, ondan
sonra da birisi çıkacak
OKTAY VURAL (İzmir) Tetikçilik yapacak!
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
Kuvayımilliyeyi
örgütlemiş, Türkiyeyi bağımsızlığına
kavuşturmuş, Türkiye Cumhuriyetini kurmuş Cumhuriyet Halk
Partisine, şerefli Cumhuriyet Halk Partisine dil uzatmak cüretinde
bulunacak. Böyle bir şey olamaz arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, evvela şunu söyleyeyim: Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu içinde darbecileri alkışlayan şeref yoksunu bir tek
milletvekili yoktur arkadaşlar! (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Söyleyeyim. Bu bir.
Daha bir hafta geçti. Demokratik Toplum Partisi bir grup önerisi
getirdi. Neydi o? Darbecilerle ilgili komisyon kurulsun, araştırma
komisyonu kurulsun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Aleyhte oy verdiler.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Çıktınız, bu kürsüden
karşı laflar ettiniz, aleyhte oy kullandınız. Cumhuriyet
Halk Partisi önergenin lehine oy kullandı. Daha bir hafta geçti! Daha bir
hafta geçti! (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ATİLA EMEK (Antalya) Darbecileri alkışlayan
AKPdir.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Darbecilere diyet
borcunuz var.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Son olarak şunu söylüyorum:
Darbeci yaşıyor! Darbeci yaşıyor, 12 Eylül darbesini yapan
kişi ve kişiler.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Ya, diyet borcu bu,
diyet borcu!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Dedik ki: Darbeciler
yargılanacaksa önce onlar yargılansın. Anayasanın geçici
maddeleri kaldırılsın. Sayın Başbakan dedi ki:
Eğer bu bir sulu şaka değilse hemen evet diyeceğiz.
(CHP sıralarından Ne oldu? sesleri) CHP Grup Başkan Vekilleri
geldiler, size öneriyi sundular. Yetkili kurullarımız inceleyecek.
dediniz, hâlâ cevap vermediniz. Hadi canım sen de! Hadi canım sen de!
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; AKP
sıralarından gürültüler)
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Otur yerine!
BAŞKAN Sayın Anadol, teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun vermiş olduğu öneri üzerinde görüşmelere devam
ediyoruz. Şimdi, önerinin lehinde söz isteyen
ŞENOL BAL (İzmir) Özür dilesin.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, tetikçiyi
açıklayacak. Sayın Başkanım
(MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
Milliyetçi Hareket Partisini CHP ağzıyla konuşuyor. diye
suçlamıştır. Milliyetçi Hareket Partisinden özür dilemeye,
gruptan özür dilemeye davet etmeniz gerekiyor. Böyle bir şey olabilir mi?
Bizim kendi ağzımız yok mu?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Böyle olmaz Sayın Vural,
bir talimatname yazın da imzalayalım!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tetikçiyi açıklaması
lazım.
MUHARREM VARLI (Adana) Yanına mı kalacak Sayın
Başkan?
BAŞKAN Sayın Vural
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, konuşmasını yaptı.
BAŞKAN Sayın Vural, biraz önce konuşan hatibin
-Sayın Doğanın- konuşmasına atıfta bulunarak
sataşma talebiyle söz istediniz, ben de Sayın Şandıra söz
verdim. O da çıktı kürsüye, düşüncelerini ifade etti,
cevabını verdi. Başka ne istiyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, böyle bir şeyin
tutanaklarda yer almasını nasıl hazmedebilirsiniz bir Meclis
Başkanı olarak? İstirham ediyorum! Lütfen!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tetikçi kim Sayın Başkan?
BAŞKAN Talebiniz nedir efendim? Talebiniz nedir?
OKTAY VURAL (İzmir) Lütfen çağrıda bulununuz,
sözünü geri almıyorsa tutanaklara girsin! Çağırınız
lütfen!
BAŞKAN Şimdi biz grup önerisi üzerinde
görüşmelerimize devam etmek durumundayız.
Hakkı Suha Okay, Ankara Milletvekili
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
taraflı yönetiyorsunuz!
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
önerinin lehinde konuşacaklar.
Buyurun
Buyurun
(MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani o sözler kalacak mı
tutanaklarda efendim?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Gelecek ve özür dileyecek!
BAŞKAN Sayın Şandır, gelir misiniz bir
dakika.
Efendim, ben size söz vermedim mi?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Konuştun, daha ne
konuşacaksın ya?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
tavrınızla ilgili İç Tüzük 63e göre usul
tartışması açıyorum. Takdir hakkınız yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, ikaz etmeniz
gerekiyordu!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tetikçiyi ifade edecek, kim tetikçi?
BAŞKAN Sayın Şandır, siz sataşma
nedeniyle söz istediniz, verdim mi? Verdim, konuştunuz. Daha ne
istiyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ben beklentimizi ifade ettim. Grubum
adına, Sayın Hatibin özür dilemesini, sözünü geri almasını
talep ediyorum. Bunu temin etme görevlisi ve sorumlusu sizsiniz. Olmayacaksa,
nasıl müzakere yapacağız?
BAŞKAN Sizin böyle bir talebiniz olmadı.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Oldu efendim veya şimdi oluyor.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Şandır,
tutanakları getirteceğim. Sayın Okay konuşmasını
yapsın
(MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, bakın,
arkadaşımız
BAŞKAN Sayın Okay konuşmasını
yapsın, değerlendireceğim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hayır efendim, hayır
BAŞKAN Sayın Şandır, talebinizi
değerlendirmeye çalışacağım, tutanakları
isteyeyim. (MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, bu sıra kapaklarına
vurmak suretiyle ne yapmak istiyorsunuz Allah aşkına?
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Özür dileyecek!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Özür dileyeceksin!
Çıkacaksın ve özür dileyeceksin!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, arkadaş
çok açık ifade etti, burada herkes duydu. Arkadaş, bize dönerek,
tetikçilikle suçladı.
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Sözünü geri alacak! Sözünü geri
alsın!
BAŞKAN Bakın, orada elektronik cihazlar var.
Bakın, o elektronik cihazlar bozulabilir. Lütfen
Lütfen
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, arkadaş tetikçi
lafını geri alacak, CHP ağzıyla konuşuyor
ithamını geri alacak. Almadığı takdirde neyi müzakere
edeceğiz?
RECEP TANER (Aydın) Meclisi idare edemiyorsun!
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, geldi, bak.
BAŞKAN Avni Bey, buyurun.
Sayın Doğan, niçin söz istediniz efendim?
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, ben herhangi bir partiye tetikçi demedim.
BAŞKAN Sözlerinize açıklık mı getirmek
istiyorsunuz efendim? Tavzih etmek mi istiyorsunuz?
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Evet Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğanın, MHP Grubu önerisi üzerinde
yaptığı konuşmadaki bazı sözlerinin yanlış
anlaşıldığına ilişkin açıklaması
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii biz, konuşulurken sükûnet
içerisinde dinliyoruz ama arkadaşlarım beni konuşturmak
istemedi. Burada hatip yanlış şeyler de konuşabilir. (MHP
sıralarından gürültüler) Birilerinin işine gelmeyen şeyler
de konuşulabilir ama sükûnet içerisinde dinlenmesi lazım. Ben
konuşurken grupların birinden -çünkü konuşuyorum, hangisinden
olduğunu bilmiyorum, tutanaklara bakın Sayın Başkan-
ısrarla Sen tetikçilik yapıyorsun! Sen tetikçilik yapıyorsun!
diye bağırdılar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hayır
AVNİ DOĞAN (Devamla) Tutanaklara bak.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hayır
Hayır
AVNİ DOĞAN (Devamla) Sayın Şandır,
tutanaklara bak.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hayır Avni Bey, hayır.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Ben Milliyetçi Hareket Partisini
incitmek istemem.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hayır Avni Bey
AVNİ DOĞAN (Devamla) Tutanaklara bakın Sayın
Şandır.
Ben de -hangi gruptan geldiğini de bilmiyorum- şunu
söyledim: Tetikçilik kimin yaptığını bu millet biliyor.
dedim. Benim ağzımdan MHP
lafı mı çıktı? CHP lafı mı çıktı?
Herhangi bir lafı mı çıktı? Niye üstünüze alıyorsunuz
anlamıyorum. Bunu üstünüze almamanız gerek arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KADİR URAL (Mersin) Meclis Başkanına mı
söylediniz Tetikçi diye?
AVNİ DOĞAN (Devamla) Hayır, hayır,
hayır
KADİR URAL (Mersin)
Kime söylediğini söyle!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Bana, bana Tetikçi diye
bağırana Bu millet kimin tetikçi olduğunu biliyor. dedim.
KADİR URAL (Mersin)
Kime söylediğini söyle!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Şimdi Sayın
Şandır: Senin geçmişini biliyoruz. dedi. Arkadaşlar,
benim onurlu bir geçmişim var.
MUHARREM VARLI (Adana) Belli
Belli
Belli
AVNİ DOĞAN (Devamla) Kim benim geçmişim
hakkında lekeli bir şey biliyorsa da çıksın
açıklasın.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Başkan, özür dilesin
bitirsin, uzatmasın.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Bu ülkenin anlı ak,
geçmişi temiz insanlarından biriyim, tertemiz insanlarından
biriyim.
Saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Özür dilemedi ki! Özür dilemedi!
BAŞKAN Avni Bey, bir saniye
Milliyetçi Hareket Partisine, Cumhuriyet Halk Partisi
ağzıyla konuşmak yakışmıyor. sözü sebebiyle
arkadaşlarımızın bir itirazları var. Onunla ilgili
arkadaşlarımızı rahatlatacak bir ifadede bulunur musunuz
lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Herkes kendi
ağzıyla konuşsun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Esas ağzı olan
konuşuyor da ondan çıkıyor sorun Başkan.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Sayın Başkanım
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Ağzı olan
konuşuyor.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Ben, birazcık, bugünkü
Milliyetçi Hareket Partisinin üslubunu CHPye benzettim, benzetemez miyim yani?
Böyle bir hakkım yok mu benim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Böyle bir hakkın yok!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Yani, bizi bu kadar
sınırlayamazsınız arkadaşlar.
MUHARREM VARLI (Adana) Yazıklar olsun sana, yazıklar
olsun!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Bir milletin vekilini bu kadar
sınırlayamazsınız. Siz bizi kimlere benzetiyorsunuz, biz
bir şey diyor muyuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Biz, sizin geçmişinizi
tartışamaz mıyız?
BAŞKAN Peki, Sayın Doğan, teşekkür ederim.
AVNİ DOĞAN (Devamla) Arkadaşlar, ben, bugün
Milliyetçi Hareket Partisinin üslubunu CHPye benzettim.
MUHARREM VARLI (Adana) Vallahi yazıklar olsun sana!
AVNİ DOĞAN (Devamla) Böyle bir hakkım var. Bu
hakkı benim elimden kimse alamaz. Kusura bakmayın, vermem.
Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Benzetemezsin
Biz de seni
başka şeye benzetiriz!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Biz de senin geçmişini
tartışmaya açarız o zaman.
BAŞKAN Sayın Şandır, kastettiği,
üsluptur.
OKTAY VURAL (İzmir) Kandil üslubuyla konuşuyor,
Kandil!
BAŞKAN O nedenle, daha fazla üzerinde durulmasına mahal
olmadığını düşünüyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, yani
BAŞKAN Çok teşekkür ederim.
Şimdi, Sayın Okay, sizi davet etmiştim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, siz ne
diyeceksiniz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bu Parlamentonun
çatısı altında hiçbir milletvekili ne darbecidir ne de
darbecileri alkışlar.
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Avni Doğan, sen de
gömleğini değiştirenlere benziyorsun!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Buna izin vermemeniz
lazım. Burada gelip özür dilemesi
lazım.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, bakın,
o sözler üzerine ben Grup Başkan Vekili arkadaşımız
Sayın Anadola söz verdim, geldi konuştu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Arkadaşın özür
dilemesi lazım efendim.
BAŞKAN Sayın Okay, sizi davet ediyorum.
Buyurun efendim, lehinde söz istemiştiniz.
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan
Sayın
Başkan, Avni Doğan Bey de gömleğini değiştirenlere benziyor.
Onu, ben, buradan söylemek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Okay, buyurun.
KADİR URAL (Mersin) Fransıza, Fransıza
Sütçü
İmamlara karşı çıkan
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (8/11) esas numaralı
Hükûmet adına Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın demokratik
açılım konusunda genel görüşme açılmasına
ilişkin önergenin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12/11/2009
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP
Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, evet, grup
önerisinin lehinde, Ankara Milletvekili ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Hakkı Suha Okay.
Buyurun Sayın Okay, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu Parlamentonun gergin ortamının nedenine
baktığımızda, Sayın Meclis Başkanımız,
dün basına yapmış olduğu açıklamada, Meclisin
mehabetine, saygınlığına zarar vermeyecek görüşmeler
umut ettiğini ve parlamenterlerden de böyle bir konuşma üslubunu
benimsemelerini ifade etmişti. Ancak Sayın Başkan Meclisi
yönetirken yönetimi nedeniyle buna sebebiyet verdi. Asıl sorun burada
başladı. Sayın Başkan, eğer biraz evvel konuşan
AKP Grup Sözcüsüne zamanında müdahale etseydiniz, ona Sizin sözcünüz de
çıkacak, o zaman cevap verir. diye onun bu üslubunu tasvip etmeseydiniz
bu tartışmalara neden olmazdınız.
Sayın Başkanım, bu Parlamentoda ola ki sizin de
tutumunuz eleştirilir. İç Tüzükte de açık hüküm var. Ama siz
her eleştiriye karşı kendinizi savunmak
zorundaymışçasına, sataşmayla söz
almışçasına burada bunlara da cevap vermek zorunda
değilsiniz. Siz bu Meclisi tarafsız olarak yönetmekle görevlisiniz ve
bu yönetimi gösterirken sadece bu kürsüde değil, Danışma
Kurulunda da aynı tarafsızlığınızı
göstermeniz lazım.
Biraz evvel Sayın Şandırın ifade ettiği
husus: Siz Meclis Başkanı olarak bugün, gündemi böylesine
önemsiyorsunuz, yönetimde bulunuyorsunuz. Ama siyasal iktidarla da temasa
geçebilirdiniz ve Bu görüşmeleri, bu ön görüşmeleri 10 Kasım
değil, 11 Kasım günü yapalım. diyebilirdiniz. Siyasi partilerle
olan
Geçmişte hiçbir Meclis Başkanı böyle bir görüşme
yapmadı değil. İlk defa da böyle bir talepte bulunulmuyor.
Bugün tartıştığımız konu şu:
Senenin üç yüz altmış beş gününden bir gün, 10 Kasım günü,
özellikle ve özellikle 10 Kasım günü bu açılıma ilişkin
genel görüşmenin ön görüşmesinin yapılma tarihi olarak
belirlendi ve bu 10 Kasım günü belirlenirken birileri Sıradan bir
gün. dedi, birileri Herhangi bir gün. dedi, birileri Özel bir önemi yok.
dedi. Oysa 10 Kasım günü özel önemi olan bir gündür ve 10 Kasım günü,
cumhuriyetimizin kurucusu ve yurdu sadece işgalci düşmandan kurtaran
kişi değil, onun da ötesinde yurdumuzu bin yıllık
hurafelerden, çağ dışı kafalardan, yoksulluktan, yokluktan,
eşitsizlikten ve ezilmişlikten kurtaran bir vatan
kahramanının ölüm yıl dönümüdür. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bugün tatil günü değil, zaten Meclis de
çalışıyor veyahut da salı günleri sadece denetime
açtığımız günler, denetim yapıldığı
günler, eh, bu da, genel görüşme de bir denetim günüdür, bunu da salı
gününe alalım mantığı içerisinde bu işe
bakamayız. Çünkü 10 Kasım tarihine bakmamız lazım.
Bu açılım söyleminin ilk başlangıcı 8
Mayıs tarihi. Aradan altı ayı aşkın süre geçmiş
ve altı ayı aşkın süre geçtikten sonra, on beş gün
kadar önce Hükûmet açıklıyor, özellikle 10 Kasım gününü de
takvim olarak veriyor, 10 Kasım günü diyor, sorun burada.
Sorun şu: Bu Parlamentonun çalışmasındaki bir
gerginlik, bu uzlaşmazlığın arkasında da bu
yatıyor. AKP Grubunun dayatmacı anlayışı, AKP Grubunun
kimi cumhuriyet değerlerini gölgeleme anlayışı. 11
Kasım olsa ne olurdu, 12 Kasım olsa ne olurdu? Altı aydır
konuşuyoruz bunu, altı aydır.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) 10 Kasım olsa ne
olur?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bu oluyor işte, bu!
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) 10 Kasım olursa Atatürkün gününü
gölgelersin.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Biz onu göstermelik
yapmıyoruz.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Konuşma oradan!
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Otur yerine!
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Konuşma! Dinle!
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) 10 Kasımın idrakinde
değilsen bu soruyu normaldir sorman senin. 10 Kasımı çünkü
benimseyemiyorsun, Mustafa Kemalle kavgan var senin! (CHP
sıralarından alkışlar)
Biraz evvel Atatürkçülük dağdan teröristi indirmekti.
diyor. Atatürkçülük dağdan teröristi indirmek dedi biraz evvelki hatip.
Değerli arkadaşlarım, dağdan teröristi indirmediniz,
teröristleri devlet töreniyle karşıladınız. Bu mu
Atatürkçülüğünüz?
Kaldı ki herhangi bir gün diyorsunuz; o zaman
bakacaksınız yasalara. Yasalara bakacaksınız,
İçişleri Bakanlığının teşkilat ve
görevleriyle ilgili yasaya bakacaksınız, ona dayalı olarak
çıkarılan yönetmeliklere bakacaksınız ve orada şunu
göreceksiniz: Mahallî kurtuluş günleri ve Atatürkü Anma Günüyle ilintili
olarak düzenlemeler var. Bugün özel gündem belirleniyor, bugün özel programlar
yapılıyor ve bu özel programlarda Mustafa Kemal anılıyor.
Oysa sizler bu etkinlikleri, Mustafa Kemale ilişkin bu söyleşileri,
Mustafa Kemale ilişkin kimi medyadaki yayınları, hepsini
gölgelemek için, yarınki çıkacak haberleri biçimlemek için özel
olarak 10 Kasım gününü seçtiniz.
ASIM AYKAN (Trabzon) Çok ayıp ediyorsunuz.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Özel olarak 10 Kasım gününü
seçtiniz. 10 Kasım günü öyle bir tesadüfün günü değildir. 10
Kasım günü sistemli, bilinçli getirilmiş bir tarihtir. Oysa bu
Parlamento çoğunluğunun 10 Kasımı 11 Kasım günü
yapmaması için hangi neden var veyahut da MHP grup önerisinde ifade
edildiği gibi 12 Kasım günü yapılmaması için hangi neden
var? Neyi kaçırıyorsunuz? Nereye, neyi yetiştirmek istiyorsunuz?
Aceleniz ne? Bir günle neyi kaybedersiniz? Niye geçen hafta getirmediniz de
bunu özellikle ve özellikle 10 Kasım gününe denk getirdiniz? Sorun burada,
bugün tartışılan konu da bu.
Biz 10 Kasım günü yapılmasın. diyoruz. 11
Kasımda olabilir, 12 Kasımda olabilir ama 10 Kasım günü
yapıyorsanız meydan okumadır bu. 10 Kasım günü
yapıyorsanız rövanş almadır bu.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ertuğrul Günaya sorun,
Ertuğrul Günaya!
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Şimdi, bütün bunlar göz
önündeyken hiç kimse bunun masum bir tarih çakışması
olduğunu, bir kasta matuf olmadığını söyleyemez.
Eğer, 10 Kasımda bunu özel olarak getiriyor ve bu kadar
ısrara rağmen ve geçen hafta da bu
tartışıldığı hâlde, Parlamentoda grubu bulunan
siyasi partiler, Milliyetçi Hareket Partisi, Demokratik Toplum Partisi bunu hem Danışma Kurulu toplantılarında ve Demokratik
Toplum Partisi bu Genel Kurulda Milliyetçi Hareket Partisiyle beraber ifade ediyorsa
ve bunun görüşme takvimini bizler ısrarla ve ısrarla 10
Kasım günü olmasın. diyorsak niçin 10 Kasım? Niçin 10
Kasım?
Değerli arkadaşlarım, bu ülkede ümmetten ulus
yaratan, kuldan özgür birey yaratan cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemalin
anıldığı gün özellikle bu tartışma
açılmıştır ve bu tartışmanın sonucunda,
bilesiniz ki ne yaparsanız yapın Mustafa Kemali ve onun eserlerini
gölgeleyemeyeceksiniz. O nedenle Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi
lehinde oy kullanacağım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Okay, teşekkür ederim.
Şimdi, grup önerisinin aleyhinde Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın.
Sayın Aydın, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi aleyhine söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, çok değerli
halkımız bizleri izliyor burada. Bizler geçtiğimiz salı
gününden itibaren bir grup önerisi vermiştik ve hem salı hem
çarşamba hem perşembe günü ve daha öncesinde de örneklerini çok
gördük, mevcut gündemin dışında gündemi savsaklamak adına
başka başka birtakım gündemlerle maalesef milletimizin çok
değerli zamanı burada harcanıyor, tüketiliyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yahu, Genel Kurulda bir
çoğunluğu sağlayın, bir toplantı yeter
sayısını sağlayın;
340 tane milletvekiliniz var!
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar, bizler,
salı günü vermiş olduğumuz grup önerisinde 10 Aralığa
kadar çalışma takvimini hep beraber çok değerli
milletvekillerinin oylarıyla burada kabul etmiştik. Madem öyle, bu
gündem devam edecektir.
KADİR URAL (Mersin) AKPnin oylarıyla kabul edildi!
AHMET AYDIN (Devamla) Yine, değerli arkadaşlar,
şunu özellikle istirham ediyorum: Bakın, halkımız bizi
izliyor. Bazı değerlerin arkasına sığınarak
siyaset yapmayalım. Ülke, vatan, bayrak hepimizce kutsaldır,
hepimizce saygındır. Bunu herkes biliyor, en çok da
halkımız biliyor.
Yine, değerli arkadaşlar, Atatürk, büyük
kurtarıcı, büyük önder hepimizce kutsaldır. Bugün hepimizce
saygındır.
ŞENOL BAL (İzmir) Sizin için şüpheli.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Saygınızı böyle mi
gösteriyorsunuz?
AHMET AYDIN (Devamla) Bugün onu rahmetle, minnetle
anıyoruz. Saygınlığını şu şekilde ifade
edebilirim:
Değerli arkadaşlar, bakın, Atatürkü anıyoruz.
Doğru, hepimiz anıyoruz ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasına
vesile olan çok büyük bir önder, dünyada eşi az rastlanır bir önder.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Vesile olan değil, cumhuriyeti
kuran, kuran!
AHMET AYDIN (Devamla) Ancak lütfen, onu anmak kadar
anlamayı da düşünün. Atatürk ne yaptı bu ülkede, neler yapmak
istiyordu? İşte, bizler Atatürkü anmak kadar anlamanın da
değerli olduğunu düşünüyoruz ve biliyoruz ki, o aslında
millî birlik ve kardeşlik projesini en çok savunan liderlerinden biriydi.
ŞENOL BAL (İzmir) Başbakan da öyle diyor.
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar, Türkiye
Cumhuriyeti, bu kardeşliğin bir eseridir, ülkede yaşayan
herkesin ortak adıdır. Zira, kendileri zaten reformlarına
başlarken yurtta sulh, cihanda sulh parolasıyla hareket
etmişti. Bizler de AK PARTİ olarak kurulduğu ilk günden itibaren
bir defa dışarıdaki düşmanları eritmeye
çalıştık.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Büyük Orta Doğu Projesine
eş başkanlık yaparak mı?
AHMET AYDIN (Devamla) Çünkü bizler ta evvelden beri maalesef
çevresi düşmanlarla örülü bir ülke olarak bilirdik. Maalesef içeride kendi
düşmanlıklar üzerine siyasetler yapardık. Artık bu devir
bitti değerli arkadaşlar.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Eş başkanlık yaparak
mı sağlıyorsunuz?
AHMET AYDIN (Devamla) AK PARTİyle birlikte artık
düşmanlıklar geride kaldı ve bu vesileyledir ki, bizler
komşularımızla barışmak suretiyle
ihracatımızı da beşe katladık. Tüm dünyayla
barış içinde yaşamak arzusundayız. Hele ki, tüm dünyada var
olan savaş ortamının sona erdirilmesi adına Medeniyetler İttifakının
bir üyesiyiz; gayretli, çalışkan bir üyesiyiz.
Yine, Türkiye bu sayededir ki, yurtta sulh, cihanda sulh ilkesi
sayesindedir ki, bugün 151 ülkenin oyuyla Güvenlik Konseyinin geçici ülkesi
konumunda. İslam Konferansı Örgütünün Genel Sekreterliğini
üstlenmiş durumda. Bugün, Türkiye,
bu çalışmasıyla, bu düşüncesiyle dünyada enerji koridoru
olma durumunda.
ŞENOL BAL (İzmir) Piyon, piyon!
AHMET AYDIN (Devamla) Ekonomisini büyüten, eğitimde,
sağlıkta, her alanda birtakım çalışmalar yapan ve
önceki çalışmaları âdeta katbekat artıran, cumhuriyet
tarihinden 2002ye baktığınız zaman, 2002den bu tarafa
kıyasladığınız zaman, ivmesini giderek artıran
bir ülke konumundayız. Her alanda, ekonomide, sağlıkta,
eğitimde, adalette, her alanda reformlar yapan bir ülkeyiz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) İşsizlikte, borçlarda
ŞENOL BAL (İzmir) Boyun eğmede
AHMET AYDIN (Devamla) İşte, biz bununla birlikte
istiyoruz ki, bu süreçte yıllardır ülkemizin önünü tıkayan,
bizim daha çok gelişmemize engel olan, enerjimizin heba olmasına
sebebiyet veren birtakım sıkıntıların, sorunların
da çözülmesini istiyoruz ki bu ülkemiz çok daha büyük yerlere gelsin, daha da
gelişsin istiyoruz.
Bu manada, çeteler başta olmak üzere bütün faili meçhullere
yönelik çalışmalar, işkenceye sıfır tolerans, ana
dilinin öğrenimi, ana dilde yayın yapan TRT Şeş gibi, yine
üniversiteler bünyesinde kurulacak enstitüler gibi birçok
çalışmaların içerisinde olmuşuz ve bundan sonra yine bu
Meclis birçok reform niteliğinde tasarı, teklif
yasalaştıracaktır.
KADİR URAL (Mersin) Adıyamandaki işsizlikten
bahset, yoksulluktan bahset!
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar, lütfen, bunu
yaparken biraz daha vicdan sahibi olalım, biraz daha
çalışalım, çünkü bizler, Atatürkün dediği gibi, yine
Türkiye'yi muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmak
arzusundayız, lütfen sizler de bu düşünceyle çalışın.
Burada Meclisi tıkamaktansa, gelin, destek olun, hep birlikte, el
birliğiyle ülkemizin var olan sıkıntılarını
giderelim diyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde olduğumu
belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın, teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
[MHP sıralarından
alkışlar(!)]
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bravo! Tarihe kaydoldunuz.
MUHARREM İNCE (Yalova) İki elinizi birden
kaldırıyorsunuz, Bakanlar Kurulu teslim mi oldu IMFye?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bravo!
BAŞKAN Teşekkür ederim, indirebilirsiniz.
Öneri kabul edilmemiştir.
Değerli arkadaşlarım,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşlarına devam
ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi var, okutup oylarınıza
sunacağım.
2.- 3/11/2009 tarihli 12nci
Birleşimde, 10/11/2009 tarihinde ön görüşmelerinin
yapılmasına karar verilen (8/11) esas numaralı genel
görüşme açılmasına ilişkin önergenin ön görüşmelerinin
Genel Kurulun 11/11/2009 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 10.11.2009 Salı günü (Bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Kemal
Kılıçdaroğlu
İstanbul
Grup Başkanvekili
Öneri: 03.11.2009 tarihli 12. Birleşimde, 10.11.2009
tarihinde (bugün) öngörüşmesine karar verilen (8/11) Esas numaralı
Genel Görüşme önergesinin, 11.11.2009 Çarşamba günlü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Saygıdeğer arkadaşlarım,
önerinin lehinde ilk söz, İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkan Vekili Sayın Kemal Anadola aittir.
Sayın Anadol, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, yüce
Meclisin saygıdeğer üyeleri; epey bir süredir bu müzakerelerin 10
Kasımda yüce Mecliste olmaması için uğraşıyoruz, büyük
gayret sarf ediyoruz. Ama, iktidar partisi gerekçelerimizi anlamamazlıktan
geliyor, söylediklerimizi dinlemiyor. O zaman da bizi daha net konuşmaya
davet ediyor. Niye biz böyle 10 Kasım konusunda duyarlıyız? Niye
10 Kasımda bu tartışma olmasın, bu genel görüşme
tartışılmasın istiyoruz?
Arkadaşlar Türkiye Cumhuriyetinin yetmiş
yıllık tarihine baktığımızda, rejimin yüz
akıyla çıktığını söyleyemeyiz. Türkiye
Cumhuriyeti, 1923ten bu yana sürekli gerileyiş içindedir. Türkiyenin
yetmiş yıllık tarihi boşa harcanmış bir
zamandır. Tevhidi Tedrisat Kanunu nelerin önünü tıkamak, nelerin
önünü açmak içindir? Harf İnkılabı vasıtasıyla bir
ülkenin tamamının bir anda sıfır okuryazar seviyesine
indirgenmesi kimlere yaramıştır? Bu cümleleri daha
okuyabilirim. Bu cümlelerin sahibi şu anda Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
Başbakanı ve AKPnin Genel Başkanıdır. Niye
duyarlı olmayalım? Niye duyarlı olmayalım?
Şimdi, CHP ağzıyla konuşmakla Milliyetçi
Hareket Partisini suçladı Sayın Avni Doğan, Kahramanmaraş
AKP Milletvekili ve -özür dilemek için
buraya geldi zannettik- Benim MHPyi eleştirirken CHP ağzıyla
konuşuyorsunuz demek hakkım yok mu? dedi. Siz bizi nasıl
görüyorsunuz? dedi.
Onu da söyleyeyim: Biz sizi, Anayasa Mahkemesi kararıyla
laikliğin, laiklik karşıtı eylemlerin odak noktası
hâline gelmiş bir parti olarak görüyoruz! (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Yetmiyor mu? Yani, 10 Kasıma itiraz
etmemizin gerekçeleri yetmiyor mu? Yetmiyor mu?
Bu sabah -çok küçük bir ayrıntı gibi gelecek size-
kulaklarımla dinledim ve nereden nereye geldiğimizi gördüm. Sabah
kalktım, tıraş oldum; radyoyu dinliyorum bir yandan. TRT-3...
TRT-3ün spikeri Hepinize keyifli bir sabah dileyerek, müzik
yayınına başlıyoruz. dedi. İsteyen, 10 Kasımda
keyifli sabahlar yaşayabilir ama ben biliyorum ki bu milletin büyük
çoğunluğu, kahir ekseriyeti 10 Kasımda Mustafa Kemal Atatürkü
hatırlıyor, onun
(CHP sıralarından gürültüler)
İSA GÖK (Mersin) Bakanlar dinlemiyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Bakanı rahat
bırakın arkadaşlar.
İSA GÖK (Mersin) Ayıp!
BAŞKAN Evet, ayaktaki milletvekili arkadaşlarım,
lütfen yerlerinize oturur musunuz. Daha sonra görüşürsünüz Sayın
Bakanla.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Arkadaşlar, milletvekilleri
iş takip ediyor sayın bakanlarla, onlar devam etsinler!
BAŞKAN Milletvekili arkadaşlarım, lütfen
Sayın Anadol, siz konuşmanıza devam edin lütfen.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Biz onlara değil, tarihe geçmek
için, zabıtlara geçmek için konuşuyoruz. Bugün tarihî bir oturum.
Şimdi, duyarlılığımız buradan.
Neden ayrıca, 10 Kasımda görüşülmesini istemiyoruz?
Arkadaşlar, bu projeyi biz ulusal bir proje olarak görmüyoruz. Önce
Kürt açılımı, sonra demokratik açılım, sonra
millî birlik açılımı diye allayıp, pullayıp,
süsleyip milletin önüne koyduğunuz bu projeyi gayrimillî bir proje
olarak görüyoruz. Onun için 10 Kasımda görüşülmesini istemiyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bu sözlerimin kanıtı ve tanığı Sayın
Cumhurbaşkanıdır. Sayın Cumhurbaşkanı altı
ay altı gün önce yani yüz seksen altı gün önce Çekoslovakya
dönüşünde uçakta -Yeni Şafak gazetesi, Fehmi Koru yazıyor, size
çok yakın gelir bu haber ve yorum- Bir fırsat var,
kaçırılmamalı. diyor. Altı ay altı gün geçti, sorduk:
O fırsat nedir? İçinde ne var? Söyleyin. Bugün bu konuyu
görüşüyoruz, genel görüşmenin ön görüşmesini yapıyoruz,
hâlâ, içinde ne var söylemiyorsunuz. Ama demin konuşan Adıyaman
Milletvekili acemilik etti, ağzından kaçırdı, ana dilde
eğitim istiyorsunuz; bir tanesi o, çözdük şifrenizi,
ağzından kaçırdı.
SIRRI SAKIK (Muş) Günah işledi, günah; değil mi!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Gül Sadece dış politika
anlamında değil, içeride terör açısından da bu fırsat
yılı kaçırılmamalıdır. 2009da ana sorunlarda
adım atmalıyız. dedi.
Fırsat nedir arkadaşlar? Fırsat, irade
dışı meydana gelen bir olgudur. Ondan
yararlanırsınız veya yararlanmazsınız
-alacağınız pozisyona bağlı- ama önemli olan, sizin
iradenizin dışında bir olgu. Demek ki bu proje, bir fırsat
projesi, başkalarının yarattığı bir fırsat;
sizin yazdığınız, çizdiğiniz bir proje değil. En
basit, bir inşaat yapacaksınız, projesini çizersiniz, belediyeye
götürürsünüz, ruhsat alırsınız, inşaata
başlarsınız; kat sayısı bellidir, oda sayısı
bellidir. Sizin projenizin ne olduğunu iktidar grubunun milletvekilleri
bile bilmiyor şu anda. Ne fırsatı? (AK PARTİ
sıralarından Nereden biliyorsunuz? sesleri) E, biliyorsanız
söyleyin! Yalvarıyoruz kaç aydır Söyleyin şunu, bir
anlatın. diye.
Sonra 1 Ekimde Meclis açıldı. 1 Ekimde Meclis
açılınca Sayın Cumhurbaşkanının şifrelerini
çözmeye başladık. Dedi ki 1 Ekimde: Bu sorunu biz çözmezsek gelir
başkaları çözer. Bu ikinci beyan çok daha netti. Projenin ulusal
olmadığını, gayrimillî olduğunu, okyanus ötesinden
sufle edildiğini, dikte edildiğini ortaya koyan bir beyandı bu.
Meclisin açılışında devletin en yetkili kişisi
Sayın Cumhurbaşkanının Meclis tutanaklarına
geçmiş ifadesi.
Aradan bir süre geçti. 19 Ekim Pazartesi günü Türkiyeye
girişler oldu Habur Kapısından. Milletin,
hafızasından silmek istediği ama silemediği görüntülerle
karşılaştık. Güya barış projesi bu, değil
mi? Barış projesi için savaş elbisesiyle mi Türkiyeye
giriş yapılır? Arkadaşlar, Türkiye'nin üniter
yapısıyla tehlikeli biçimde oynuyorsunuz.
Hukukun birliğini bütünlüğünü de bozdunuz. Hukuk
kurallarının genelliği ilkesi vardır. Bir hukuk
kuralı, ülkenin her yerinde ve herkese uygulanır. Siz onu da
bozdunuz; bir Habur hukuku yarattınız, bir Silivri hukuku
yarattınız, bir Ergenekon hukuku yarattınız, bir Deniz
Feneri hukuku yarattınız. Hepsi ayrı hukuk. (CHP
sıralarından alkışlar) Memleketi parça parça ediyorsunuz,
hukuk sistemini de parça parça ettiniz.
O görüntüler karşısında, beyanlar açık. AKP
Grubu, 20 Ekim Salı, Sayın Başbakan diyor ki: Dün Habur
Sınır Kapısında yaşanan manzara
karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur. Türkiyede
bir şeyler oluyor. İyi, güzel şeyler oluyor, umut verici
gelişmeler oluyor. Daha bir gün geçmedi, millet spontane tepkisini ve
aylardır, yıllardır içindeki birikimi dışarı
vurduğu vakit, hemen geri dönüş yaptınız. Biz eskiden beri
biliyoruz, iki adım ileri, bir adım geri. Sizin taktiğinizi
biliyoruz.
Şimdi, bir gün evvel, bu olaydan bir gün evvel planı,
programı yaptınız. Tarım Bakanı Sayın Mehdi
Ekerin bürosunda, Sayın İçişleri Bakanı, daha sonra DTPli
milletvekilleri geldiler, ayın 19unun protokol karşılama
törenini yerine getirdiniz. AKP, DTP ve PKK üzerine düşen görevleri
paylaştırdılar. Orada bir bando, mızıka yoktu.
Çadır mahkemeleri kurdunuz, çadır!
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sözünü geri al, sözünü!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Türkiye hukuk sistemini allak bullak
ettiniz. Bana söyler misiniz
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sözünü geri al! AK
PARTİ, PKKyla iş birliği yapmaz.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Sataşma var. diye söz al, ben
öyle alıyorum.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Utanın bundan,
utanın!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Sataşma var. diye söz
alırsın.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Utanın bu sözlerinizden!
Sözlerinizi geri alın!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Sen utan, böyle bir projeyi buraya
getirdiğin için. Sen utan! Sen utan! (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) AK PARTİ, PKKyla
iş birliği yapmaz! Size yakışmıyor! AK PARTİ
PKKyla iş birliği yapan bir parti değil! Utanın
sözlerinizden! Sözlerinizden utanın, Meclis kürsüsünden
konuşuyorsunuz!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Meclis kürsüsünden konuşuyorum.
Ne söylediğimin bilincindeyim, farkındayım. Sözlerimin
altını çizerek bir daha tekrarlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Anadol, süreniz doldu. Sözlerinizi
tamamlayabilmeniz için size bir dakika ek süre vereceğim.
Buyurun.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) Şimdi, bu projeyi getirdiniz.
Altında kalacaksınız. Şimdi, bir tufan
yarattınız. Bunun altından kalkamayacaksınız.
Şimdi MHP sıralarında oturan Sayın Deniz
Bölükbaşının merhum babası Osman
Bölükbaşının bir cümlesini hatırlatmak istiyorum: Tarih
Ben Nuhum. diyenlerin kendi yarattıkları tufanlarda
boğulduklarını gösteren misallerle doludur.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisinin aleyhinde, Eskişehir Milletvekili Sayın Tayfun
İçli.
Buyurun Sayın İçli.
Süreniz on dakikadır.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Bu gün enteresan bir gün, sadece 10 Kasım olması
sebebiyle değil. Kürsüde söz alabilmek için olağanüstü bir çaba sarf
ettim diğer milletvekili arkadaşlarım gibi ve sanki Millî
Piyangodan en büyük ikramiyeyi çekmiş gibi de sevindim çünkü AKP Grubu
nedense bugün on altı-on yedi tane aleyhte, lehte önergelerle
tıkamaya çalışıyor. Onun için kendimi şanslı
addediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu gün birçok
konuşmacı arkadaşımın da ifade ettiği gibi, 10
Kasım. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, çalışma
arkadaşları ve devrim şehitlerini özlemle, rahmetle ve minnetle
anıyorum.
Aslında, bu gün Kürt açılımı meselesinin
konuşulmasına tepki gösteren arkadaşlarla aynı
düşüncedeyim. Benim takıntım sadece tarih
takıntısı değil, 10 Kasım olmuş, başka bir
gün olmuş meselesi değil. O takıntının ötesinde
başka düşüncelerle hareket ediyorum. Öfkem de biraz da o yönden.
Değerli arkadaşlarım, Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürkün ölümünün 71inci yılını kutluyoruz. Yetmiş
yıldır her 10 Kasımda sadece Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürke
minnet duymuyoruz, silah arkadaşlarına, çalışma
arkadaşlarına, ülkemizi işgalden kurtaran o büyük kahramanlara
minnet duyuyoruz. Sadece ulusal Kurtuluş Savaşını
vermelerinden dolayı değil, Kurtuluş Savaşını bu
yüce Meclisin çatısı altında yönettikleri için, cumhuriyeti ilan
ettikleri için, ülkemize demokrasi ve özgürlük getirdiği için minnet ve
şükran duyuyoruz. Onun için yetmiş yıldır her 10
Kasımda bu değerler konuşuldu Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
kamu kurumlarında, okullarda, meydanlarda; bu yıl ilki yaşanıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu yıl 10 Kasımda,
Sevrin, yırtılıp atılan o Sevr
Anlaşmasının bu ulusa dayatılan bazı hükümleri
konuşulacak; asıl öfkem, tepkim ondan.
Değerli arkadaşlarım, eğer o büyük kahraman ve
silah arkadaşları olmasaydı, bugün mütedeyyin
vatandaşlarımızın o ibadethaneleri olmayacaktı,
birçoğumuzun ismi Tayfun, Ahmet, Ayşe, Fatma olmayacaktı. Onun
için her 10 Kasımda onları şükranla, rahmetle anıyoruz ve
böylesi büyük bir mücadeleyi, o insanların o ortaya koyduğu
mücadeleyi hafifletmesi açısından bugün işte bu Kürt
açılımının konuşulmasını da tepkiyle
karşılıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bugün sadece Kurtuluş
Savaşındaki şehitlerimizin kemikleri sızlamıyor,
Kıbrısta şehit düşen şehitlerimizin,
Güneydoğuda şehit düşen şehitlerimizin kemikleri
sızlıyor.
Değerli arkadaşlarım, AKP Hükûmeti açılımın
daha ne olduğunu anlatmış değil, bugün belki
görüşeceğiz, iki gün sonra da biraz detaya girilecek. AKP sözcüleri
ne olduğunu daha söylemiyor, sadece Sayın Başbakan ve
İçişleri Bakanı biliyor anladığım kadarıyla,
çünkü AKP milletvekilleri de bilmiyor, ama bunu fırsat bilenler demokratik
özerklikten, yerel özerklikten söz ediyor. Biraz daha
kaşıdığınız zaman, Anayasamızın
değiştirilmez, değiştirilmesi teklif edilemez
hükümlerinin konuşulmasını, dillendirilmesini talep ediyor.
Bugün bir televizyonda DTP Grup Başkan Vekili Selahattin
Beyin, Sayın Demirtaşın bir konuşmasına tanık
oldum, Seksen dört yıldır
konuşamadığımızı Türkiye Büyük Millet Meclisinde
konuşacağız. şeklinde bir ifadede bulundu.
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Erdoğanın, Sayın Başbakanın, AKPnin ne
söylediği değil, bu çatı altında nelerin söyleneceği
önemli.
Bu projenin millî birlik projesi olduğu sıklıkla
söyleniyor -ki ilk adı Kürt açılımı idi, sonra millî
birlik açılımı şekline dönüştürüldü- ve bunun
savunması yapılırken de Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün
yurtta sulh cihanda sulh söyleminin arkasına
sığınılmak suretiyle aslında bu ülkeye sulhun
getireceği konusunda da söylemlerde bulunuldu.
Değerli arkadaşlarım, bugün sokaktaki çocuk dahi
anlar, böyle bir proje sulh projesi değildir, böyle bir proje kavga
projesidir.
Daha bu projenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
konuşulması sırasında üslupların nasıl
bozulduğunu, tarafların nasıl iki kampa bölündüğünü çok net
olarak gördük ve görüyoruz.
Bir de değerli arkadaşlarım, çok
saygıdeğer milletvekilleri; ayinesi iştir kişinin lafa
bakılmaz diye de bir söz vardır. Şimdi bu projeyi kim
getiriyor? Bu projeyi AKP getiriyor. Peki, AKP hakkında Anayasa
Mahkemesinin hepimizce bilinen bir kararı var mı? Var. Ne demiş
Anayasa Mahkemesi? AKP laiklik karşıtı eylemlerin
odağı. demiş. Doğru mudur değerli
arkadaşlarım? Peki, laiklik Anayasamızın 2nci maddesinde
belirtilen cumhuriyetin niteliklerinden biri midir? Biridir. Peki,
Anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilmez
hükümlerinden olan 2nci maddesine baktığımız zaman sadece
laiklik ilkesinin mi cumhuriyetin niteliklerinden olduğunu görüyoruz?
Hayır. Başlangıç hükümlerine de atıfta bulunuyor.
Başlangıç hükümlerinde ülkenin bölünmez bütünlüğünden
bahsediliyor değil mi değerli arkadaşlarım? Peki, bu proje
neye sekte vuruyor?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sağlamlaştırmak
istiyoruz.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla)
Sağlamlaştırmak istiyorsunuz! Hayır,
sağlamlaştırmak değil.
Bakın, aslında suç işleniyor, hiç kimse olayın
farkında değil. Buradan da Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığının bilgisine de sunuyorum. 2820
sayılı Siyasi Partiler Yasasının 81inci maddesini
dikkatlerinize sunuyorum değerli arkadaşlarım: Bu 81inci madde
Azınlık Yaratılmasının Önlenmesi
başlıklıdır ve şu amir hükümleri taşır:
Siyasi Partiler:
a) Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde milli ve dini kültür veya
mezhep veya ırk veya dil farklılığına dayanan
azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler.
b) Türk dilinden veya kültüründen başka dil ve kültürleri
korumak, geliştirmek veya yaymak yoluyla Türkiye Cumhuriyeti ülkesi
üzerinde azınlıklar yaratarak millet bütünlüğünün bozulması
amacını güdemezler ve bu yolda faaliyette bulunamazlar. dedikten
sonra, 82 ve müteakip maddelerde, siyasi partilerin neleri
yapamayacağını çok net, emredici hükümlerle düzenler ve 101inci
madde, bunlara aykırı fiillerde bulunan, eylemlerde bulunan siyasi
partilerin temelli kapatılacağına dair de hüküm taşır.
Peki, Anayasamız ve özellikle Siyasi Partiler Yasamız,
siyasi partilerin yapamayacaklarını çok net olarak belirleyip bunun
müeyyidesini en ağır şekilde kapatma cezası olarak
belirlemişken, devletin kurumları, devlette görev yapan kişiler
bu yasada belirtilen eylem ve fiillerde bulunabilir mi? Bulunamaz.
Hatırlarsınız, Anayasanın 10 ve 42nci
maddesinin değiştirilmesi konusu burada görüşülürken bunun
Anayasa suçu olduğunu, Anayasa Mahkemesinin bunu iptal edeceğini
söylemiş ve sonuçta da Anayasa Mahkemesi, Anayasanın
değiştirilmesi teklif edilemez hükümlerini değiştirme
eylemini eylem olarak kabul etmiş ve AKP kapatma davasında bunu bir
kanıt olarak değerlendirmiştir.
Değerli arkadaşlarım, birbirimizi
aldatmayalım. Önümüzde Anayasa var ve Anayasanın
değiştirilmez, değiştirilmesi teklif edilemez hükümleri
var. Meri olan, yani yürürlükte olan 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanunu ve birçok buna bağlantılı kanun var. Peki, değerli
arkadaşlarım, Sayın Başbakan, AKP, İçişleri
Bakanımız ne yapmaktadırlar? Burada uyarıyorum!
Anayasayı ihlal suçunu işlemektedirler. Belki, buradaki
konuşmada, yine, her zaman olduğu gibi, açılımın ne
olduğu konusunda bize bir şeyler söylemeyecekler, belki yöntemleri
söylemeyip, birilerine söyletmek şeklinde olacak. Birileri söylüyor;
Kandildeki söylüyor, İmralıda yatan bölücübaşı söylüyor
ve onların sözcüleri söylediği gibi
AHMET YENİ (Samsun) İmralıya kim getirdi?
İmralıya siz getirdiniz.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) İmralıya biz
getirdik.
AHMET YENİ (Samsun) Evet, konuş bakalım.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Bundan utanç
duymayacaksınız.
AHMET YENİ (Samsun) Siz utanın, siz!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Onu alıp Kenyadan
Dağdan, Suriyeden, oradan çıkıp yakalayıp, getirip,
derleyip, toparlayan biziz. Sadece o değil, bölücü terör örgütünün
elebaşlarını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İçli, süreniz doldu. Sözlerinizi
tamamlayabilmeniz için size de bir dakikalık ek süre veriyorum. Lütfen
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Peki.
Sadece onu değil, yöneticilerini, bordo bereliler, o kahraman
bordo bereliler gittiler Kandilden aldılar getirdiler. Siz ne
yapıyorsunuz?...
AHMET YENİ (Samsun) İmralıya,
İmralıya
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) PKK terör örgütünün
bayraklarıyla, davul zurnayla karşılıyorsunuz,
ayaklarına Türkiye Cumhuriyetinin savcılarını,
yargıçlarını götürüyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun) İmralıya götürdünüz
yargıçları.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Onunla da kalmıyorsunuz,
şimdi af hazırlıkları içerisindesiniz, af, af
Bir de,
yarattığınız bu içler acısı durum üzerine de
siyaset yapmaya kalkıyorsunuz.
Bakın, bu ülkede -Kahramanmaraş Milletvekili geldi,
konuştu- o Fransız işgaline karşı o
Kahramanmaraşın kahraman evlatları şehit olmuştur, o
Urfada şehit olmuştur.
AHMET YENİ (Samsun) Konuyu değiştirme.
İmralıya geri dön!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) O bölgedeki insanlar,
kahraman şehitler bu ülkenin bağımsızlığı
için savaş vermişlerdir. Ama siyasi ikbaliniz için, bir daha
milletvekili seçilebilmek için bu ülkenin değerleri üzerinde oynanan
oyunlara sessiz kalan eğer aranızda kişiler varsa
AHMET YENİ (Samsun) İmralı, İmralı
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla)
ki buna ihtimal vermiyorum,
sizler de en az bizler kadar vatanını seven milletvekilleri
olmalısınız, benim ona inancım sonsuz; göreceğiz,
görüşmelerde kullanacağınız oylardan göreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İçli, çok teşekkür ederim.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Peki efendim, teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
AHMET YENİ (Samsun) İmralı olunca nasıl
kestin!
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi üzerindeki görüşmelerimize devam ediyoruz.
Şimdi, öneri lehinde İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahi sizlere hitap edecekler.
Sayın Sipahi, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün 10 Kasım, Mustafa Kemali saygıyla anıyoruz.
Ancak bu günler, aynı zamanda ondan ve en büyük eseri Türkiye
Cumhuriyetinden Sevrin intikamını almak isteyen emperyalizmin
yeniden hortlattığı parçalanmış Türkiye
haritalarının yerli taşeronlar, iş birlikçiler
tarafından isim özürlü ihanet planlarıyla gündeme getirildiği
günler. Bu günler, günümüz Damat Ferit, Dürrizade versiyonlarının
Atatürke 10 Kasımda sen öldün, şimdi sıra en büyük eserini yıkmaya
başlıyoruz. denilen günler. Binlerce yıllık
kardeşliğe zehir katarak millî birliğe, Türke, Türkiyeye,
Atatürke kastedilen günler. Onun büyük sözü Yurtta sulh, cihanda sulhun
arkasına gizlenerek yurtta bölme, cihanda müstemleke hâline getirilme
niyetinin giderek gizliden açığa döndürüldüğü günler. (MHP
sıralarından alkışlar) Yirmi beş yıllık
terörün başaramadığı ayrışmayı iki üç ayda
becermeyi, terörle mücadeleyi önce terörle müzakere, sonra Habur
kapısında mütareke, şimdi de gazi Meclise hulul etme günleri.
(MHP sıralarından alkışlar) Ve bu günler, şehit
analarının madalyaları, gazilerin takma bacakları malum
suratlara nefretle fırlattığı günler.
Cumhuriyet boyunca iki tehdit vardı: Rejime karşı
tehdit ve bölünmez bütünlüğe karşı tehdit. Günümüzde bu iki
tehdit iş birliği içerisine girdiler
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Şaşırtmıyorsun,
aynen sana yakıştığı gibi konuşuyorsun!
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla)
müttefik hâle geldiler, birleştiler ve
birlikte ihanet projeleri üretmeye ve uygulamaya başladılar.
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Sivilsin, sivil!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Fatih, sen askerliğini
yaptın mı?
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) 8 Nisan 1920,
Mustafa Kemalin Erzurum vilayetine telgrafı: Damat Ferit
Paşanın vazifesi milleti birbirine düşürerek memleketi dâhilen
parçalamak ve bu suretle kolayca ve yeniden işgalcilere çiğnetmek
olacaktır.
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Şaşırıyor, o
kendini başka yerde zannediyor!
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) 2009 Mart ayı,
ABD Başkanının malum ziyareti ve talimatları: Malum
açılımı yapın, aşiret reisleriyle iyi geçinin, Ermeni
sınırını açın, Kıbrısı
peşkeş çekin, Heybeliada papaz okulunu da sakın unutmayın!
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Size göre, faşizme devam
edelim mi?
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) İşbirlikçi
basında ABD Başkanı ilk resmî ziyareti bize yaptı
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Şehit kanları devam
mı etsin
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Hıdır, sus,
dinle!
ŞENOL BAL (İzmir) Dinle!
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Verilen önem,
stratejik ortaklık yaygaraları
Gazi Mecliste verilen talimatlar kim
bilir iktidara hangi üslupta emredildi, bilen yok. 5 Kasım 2007 Washington
teslimiyetinin Ankarada tekrarı.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Şehitler üzerinden
siyaset yapanları
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Türkiyeyi pazarlıyorsunuz!
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Bu ilk resmî
ziyaretin amacı farklı. ABD emperyalizminin Büyük Orta Doğu
Projesinin gerçekleşmesi için ilk talimatın verilmesi gereken ülke
Türkiye, ortam da buna müsait!
Talimatın uygulanmasına Ermeni
sınırının açılmasıyla başlamak isteyip,
gösterilen tepki karşısında geri adım atılması,
bu sefer tarihî fırsat yalanıyla sahnede ihanet açılımı,
bu arada Büyükadada papazlarla papaz okulu açma açılımı,
ardından tekrar Ermeni açılımı! (MHP sıralarından
alkışlar) Açılımlar tek tek olunca tepki fazla oluyor.
Verilen ABD talimatlarını Toptan açalım da, ne yapacaklarını,
neye tepki göstereceklerini şaşırsınlar
açılımı!
3 Ekim 2008 Aktütün olayından, yani 18 şehitten sonra
Hükûmet açıklamaları vardı. Sözün bittiği yere
gelinmiştir: Güvenlik güçlerinin terörle mücadelesi için gerekli yasal
düzenlemeler derhâl yapılacaktır! Ve bir yıl sonra, terörle
mücadeleden sorumlu olduğunu unutup Kandil Dağı mesajlarına
Dikkatli olunmalı. diyen bir İçişleri Bakanı! Habura
Müsteşarını karşılamaya gönderip kendisi eksik kalan
İçişleri Bakanı!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, konuşmacının böyle hakaret etmeye hakkı
yok.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) ABD talimatlı,
Avrupa Birliği ortaklı, İmralı kılavuzlu
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
(MHP sıralarından Otur yerine!
sesleri, gürültüler)
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla)
aşiret reisi
tavsiyeli, PKK koalisyonlu
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bu Meclis kürsüsünden
millete hakaret edemez Sayın Başkan. Güzelce konuşsun, izah
etsin. Ama sabahtan beri kan kusuyor, kin kusuyor. Böyle bir yaklaşım
olamaz Sayın Başkan. (MHP sıralarından Otur yerine!
sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sabahtan beri hakaret
ediyor Sayın Başkan. (MHP sıralarından gürültüler) Bu
Meclisin altında millete hakaret ediyor. Bunlar milletin projeleridir.
Milletin hükûmetine bu kadar hakaret edilmez. Böyle bir konuşma tarzı
olmaz Sayın Başkanım. Reddediyoruz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Müdahale etmeyin. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Canikli, gürültüden duyamıyorum.
Konuşmasına tepki gösteriyorsunuz. Biraz sonra Grup Başkan
Vekili arkadaşınız önergenin aleyhinde konuşacak, bütün bu
iddialara
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Evet, Avrupa
Birliği
(AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler) Amerika
Birleşik Devletleri talimatlı
BAŞKAN Sayın Sipahi
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla)
Avrupa Birliği
ortaklı
BAŞKAN Sayın Sipahi
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla)
İmralı
kılavuzlu
BAŞKAN Sayın Sipahi, bir dakika beni dinler misiniz.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Buyurun efendim.
BAŞKAN Konuşmanızı büyük bir dikkatle takip
ediyorum.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Evet efendim.
BAŞKAN Bazı ifadelerinizi not aldım. Gazi
Meclise hulul etme günleri diye bir ifade kullandınız.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Evet efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Hatip
konuşmasını bitirsin ondan sonra...
BAŞKAN Gazi Meclise kim hulul ediyor bir açıklar
mısınız lütfen? (MHP sıralarından gürültüler) Gazi
meclise kim hulul ediyor?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan
tutanaklardan alırsınız.
BAŞKAN Meclisin saygınlığını
korumak Meclis Başkanlığının ve Divanının
görevidir, o nedenle
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Avni Doğanda niye
aklınıza gelmedi Sayın Başkan, niye uyarmadınız?
(MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
Lütfen oturunuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Niye bugün görüşüyorsunuz?
BAŞKAN Konuşmanız esnasında buna da cevap
verirseniz sevinirim.
Sayın Sipahi, lütfen daha uygun cümlelerle
konuşursanız, tahrik
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Siz konuşmanıza devam edin
Sayın Sipahi.
BAŞKAN Bakın siz biraz önce Sayın
Doğanın konuşmasına tepki gösterdiniz. Bu konuşmaya
da tepki göstermeyi anlayışla karşılamanız lazım.
Sayın Sipahi buyurun, devam edin ama deminki soruma da cevap
verirseniz sevinirim.
Buyurun.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Evet, Amerika
Birleşik Devleti talimatlı, Avrupa Birliği ortaklı,
İmralı kılavuzlu, aşiret reisi tavsiyeli, PKK koalisyonlu,
isim özürlü açılıma kim ne isim verirse versin
(MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, Sayın Konuşmacının kimlerin
İmralının
kılavuzluğunu uyguladığını
açıklaması gerekir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, çok ağır bir cümle ifade etti. Kimlerin
İmralının kılavuzluğunu yaptığını
açıklasın burada. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Sipahi
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla)
biz ihanet
projesi demeye devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Sipahi, bunlar bu Parlamentoya
yakışmayan ifadeler. Bir milletvekili
arkadaşımızın da ağzına hiç
yakışmayacak ifadelerdir. Lütfen
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hatip Hükûmeti tenkit ediyor.
Hükûmeti savunmak size düşmez, Hatibi konuşturmuyorsunuz.
BAŞKAN Efendim, böyle bir konuşma üslubu olabilir mi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hükûmet sözcüsü gibi
davranıyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır efendim, ben de takip ediyorum buradan.
Böyle bir üslup olmaz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hatip Hükûmeti tenkit ediyor,
Hükûmeti savunmak size düşmemeli.
BAŞKAN Bakın, siz biraz önce iktidar partisinden bir
arkadaşımızın konuşmasına tepki gösterdiniz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Görüşme böyle devam
etmez, Hatibin sözünü kesmeyin.
BAŞKAN Ben de size söz verdim, cevap verdiniz. Ama bunlar
onun ötesinde ağır ifadeler içeriyor. Lütfen
Lütfen
(MHP
sıralarından gürültüler)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Hükûmet sözcüsü gibi
konuşuyorsunuz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, Sayın Konuşmacı
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Otur yerine, otur
yerine!
BAŞKAN Sayın Sipahi, lütfen tahrik içermeyen çok daha
düzgün cümlelerle hitap ederseniz memnun oluruz.
Buyurun devam edin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Hatip
Hükûmeti tenkit ediyor. Hükûmeti savunmak size düşmez.
BAŞKAN Sayın Şandır, oturun.
Buyurun.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Siz de lütfen
zamanla ilgili sorunu, Sayın Başkan, giderirseniz.
BAŞKAN Buyurun.
ŞENOL BAL (İzmir) Temiz bir Türkçeyle konuşuyor.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) 2002de Kan dursun,
kan akmasın, analar ağlamasına gelince
2002de iktidarı
aldığınızda terör olayı sayısı 164,
şehit sayısı 10. Yani terör bitti bitecek! Yedi yıllık
iktidarınızda, 2008 yılında olay sayısı 1.614,
şehit sayısı 171. Yani olay sayısını 10 misli,
şehit sayısını 17 misli arttıran iktidarın
adı belli: AKP. Nereden nereye! (MHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Beceriksizlikle, basiretsizlikle terörle mücadeleyi önce müzakere,
sonra mütarekeye çevirmenin, etnik ayrımcılık üzerinden siyaset
yaparak terörün amacı olan siyasallaşmanın iktidar eliyle
yapıldığını anlayın.
Şimdi, açılıma ortak arama
telaşındasınız. Aslında açılım diye,
İmralı affından Anayasa değişikliğine kadar ne
yapacağınız liste yapıp elinize verilmiş. Şimdi,
tepkiler karşısında yıkım projesinin önemli madde
başlarını sonraya bırakıp üç beş az
zararlısını ortaya atacaksınız. Kamuoyunda Aa,
baktınız mı bunda bir şey yokmuş. yaygaraları
pompalanacak, gerisi sonra gelecek. Biz bu oyuna gelmeyiz, bu oyunu da
oynatmayız; başka muhatap bulun! Aklımıza rahmetli Osman
Bölükbaşı büyüğümüzün veciz bir benzetmesi gelmekte, onu
bilenler bilmeyenlere anlatır.
Cumhurbaşkanı ağzından farklı,
farklılık, çeşitlilik, fay kırıklarından
bahsedeceğinize, bin yıllık kardeşliğin
müştereklerinden, birlikteliğinden, beraberliğinden neden söz
etmiyorsunuz? Bu müşterekler, ortak duygular, kaderde, tasada,
kıvançta birliktelikler, farklılıklardan çok daha fazla olmasa
bin yıldır nasıl birlikte yaşanırdı? Asıl
zenginlik müşterek değerlerimiz değil mi?
Bilin ki biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak devletin ülkesiyle
ve milletiyle bölünmez bütünlüğü için her bedeli ödemeye, sonuna kadar
mücadele etmeye, Türkçe düşünmeye, Türkçe konuşmaya, Ne mutlu
Türk'üm demeye devam edeceğiz. (MHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Dünyaya Ankara Kalesinin burçlarından,
Washington ve Avrupa Birliği başkentlerinde sürünmeden Ankara
Kalesinin burçlarından bakmaya devam edeceğiz.
Bilin ki biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bin
yıllık kardeşliğin devamı için tek vatan, tek devlet,
tek millet, tek bayrak ve tek dil demeye devam edeceğiz. (MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bilin ki biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sipahi, süreniz doldu.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Üç dakikasını
aldınız Sayın Başkan.
RECEP TANER (Aydın) Üç
dakika süresi vardı Sayın Başkan.
BAŞKAN Size de ek süre veriyorum, buyurun
tamamlayınız.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Bilin ki Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz bu ihanet projesine sonuna kadar karşı
çıkıp Ne mutlu Türk'üm demeye devam edeceğiz.
Saygılar sunarım. (MHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz önergenin aleyhinde, Yozgat Milletvekili ve AK PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Bekir Bozdağ.
Sayın Bozdağ, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi aleyhine
söz aldım, bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 10 Kasım, bütün Türk milleti için anlamlı ve
önemli bir gün. Cumhuriyetimizin kurucusu, Meclisimizin ilk Başkanı,
cumhuriyetimizin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürkün rahmete
kavuştuğu gündür. Ben, bu vesileyle yüce Meclisin huzurunda bir kez
daha Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkü rahmet, minnet ve şükranla yâd
ediyorum. Tabii, böylesi bir güne de onun mesajının damga
vurması önemli. Herkes konuştu, ben de Atatürkten bir
alıntıyla başlamak istiyorum.
Bu gün Vatan gazetesinde, başında 1930dan 2009a diye
bir başlık var. Altında da Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
imzasını içeren şu ifadeler yer alıyor: Benim
istediğim sadece memleket işlerinin Büyük Millet Meclisinde
açıkça münakaşa edilmesidir. Büyük Millet Meclisinde, Türk milletinin
gözü önünde açıkça konuşulmayacak hiçbir iş yoktur. Büyük Millet
Meclisi bu memleketin düzeni için, iç ve dış güvenliği için,
dokunulmazlığı için en büyük teminattır. Büyük millî dertler
şimdiye kadar ancak Büyük Millet Meclisinde şifa buldu, gelecekte de
yalnız orada bulabilecektir. İmza: Gazi Mustafa Kemal Atatürk. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu Meclis gazi Meclis. Düşman
ülkemizi dört bir yandan işgal ettiği dönemde, Ankaranın
yanı başına geldiğinde bu Meclis
çalışıyordu; hem düşmana karşı mücadeleyi hem de
ülkemizin birliğini, dirliğini burada konuşuyor, müzakere
ediyor, en uygun tedbirler ne ise onun üzerinde duruyordu. O gün birileri gene
dediler: İşte, Meclisi buradan başka yerlere
taşıyalım; şöyle yapalım, böyle yapalım. Onlara
kulak asılsaydı bugün Türkiye nerede olurdu ben sizin takdirlerinize
bırakıyorum.
Diğer bir konu, o gün birileri çıkıp da şunu
da demedi: Düşman işgal etmiş Meclisi. Siz ne oturuyorsunuz
burada? Alın elinize silahı, siz de gidin oraya. Oturmuşlar,
ora da önemli, bura da önemli; derdin dermanı burada alınacak
kararlarla daha erken bulunabilir ve müzakere edilmiş, münakaşa
edilmiş, tartışılmış ve sonuçta, düşman, hem
Türkiyeden atılmış hem cumhuriyet kurulmuş hem de bugün
sahip olduğumuz pek çok imkânın temeli o günlerden
atılmış. Hiç kimse Bugünlerde bunlar
tartışılmaz, münakaşa edilmez. dememiş.
10 Kasım 1938, o da önemli bir tarih. Mustafa Kemal
Atatürkün rahmeti Rahmana kavuştuğu bir gün. Ama bakın, 11
Kasımda Türkiye Büyük Millet Meclisi Atatürkün daha naaşı
ortadayken ne yapıyor? Türkiye Cumhuriyetinin ikinci
Cumhurbaşkanını 11/11/1938de seçiyor ve rahmetli İnönü
Cumhurbaşkanı seçiliyor, 11inde burada yemin ediyor ama o gün
kimseler şunu dememiş: Kardeşim, bizim Ulu Önderimiz bugün
vefat etti, cenazesi ortada, biz kalkmışız
Cumhurbaşkanı seçimiyle uğraşıyoruz. Neden? Çünkü
Cumhurbaşkanlığı önemli bir makam, oranın boş
bulunmaması bu devletin, bu milletin, bu ülkenin geleceği
açısından önemliydi de onun için hiç kimse bunun arkasından Ben
şifreyi çözdüm. diye konuşmadı Ben bunun altında şu
manayı aradım, buldum. diye konuşmadı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yapılanın doğru
olduğuna inandı ve burada o saygıyı gösterdi.
Peki, daha sonraki dönemlere bakıyoruz. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışmaları içerisinde, 10 Kasımlara
baktığımız zaman, tarihleri şöyle bir
hafızanıza getirmek istiyorum, 1992den bu yana. 10 Kasım 1992,
Meclis görüşme yapmış. 10 Kasım 1993; 10 Kasım 1994;
10 Kasım 1995
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yapmasın diyen yok. Allah
Allah!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) 1996; 1997 tatile gelmiş,
Meclisin çalışmadığı gün.
K . KEMAL ANADOL (İzmir) Yahu yapmasın diyen yok!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) 10 Kasım 1998; 10
Kasım 1999;, 10 Kasım 2000; 10 Kasım 2001
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Demagoji yapma!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
10 Kasım 2004; 10
Kasım 2005; 10 Kasım 2006
10 Kasımlarda Türkiye Büyük Millet
Meclisi çalışmış, grubu olan partilerin kimileri
gruplarını yapmış.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yahu çalışmasın
diyen var mı?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Burada sağlık
sorunları tartışılmış, ülkenin başkaca
meseleleri tartışılmış
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Demagoji yapıyorsun.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
görüşler, kanaatler ileri
sürülmüş ama hiç kimse kalkıp da o zaman da Arkadaşlar, bugün
Atatürkün öldüğü gündür, siz bugün sağlık sorunlarını
bu ülkenin, burada konuşamazsınız, eğitim sorununu
konuşamazsınız, güvenlik sorununu konuşamazsınız.
dememiştir ama oturup konuşmuşlardır,
tartışmışlardır, bir karara
bağlamışlardır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yahu, bırak bunu.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Peki, değerli
milletvekilleri, terör yirmi beş yıldır devam ediyor bu ülkede.
Yirmi beş yıldır analar ağlıyor, kadınlar dul
kalıyor, çocuklar yetim kalıyor, ateş düştüğü
ocakları yakıyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Aklına 2009da mı geldi?
Başınıza taş mı düştü? 2009a kadar neredeydiniz?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bütün hükûmetler ve bugüne
kadar görev yapan Meclisler bu terör sorununu bitirmek için mücadele ettiler.
Şimdi biz bu sorunu, yirmi beş yıldır devam eden bu sorunu
bugün burada konuşmayacağız da neyi konucağız Allah
aşkına?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yarın konuşun,
yarın!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bundan daha önemli bir sorun mu
var? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, Atatürkün hayatı, bu ülkenin
birliğini, dirliğini güçlü kılmak, bütün Türk milletinin
fertleri arasındaki sevgiyi, saygıyı kuvvetlendirmek için
geçmiş ve onun mücadelesini vermiş. Eğer bugün bu ülkede yirmi
beş yıldır kan akıyorsa, gözyaşı varsa bu sorunun
çözümü: Gelin, millî birliği konuşalım
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) Hangi millî birlik?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
bu sorun bitsin; kanın
durmasını, gözyaşının dinmesini, kardeşliği
ve bu ülkenin 72,5 milyon insanı arasındaki kardeşliğin,
sevginin güçlenmesini konuşalım, terörü bitirelim, demek Atatürke
azap vermez, aksine onu rahatlatır. Bunun aksini savunmak Atatürkün
ruhunu muazzep eder. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz birliği konuşmayacağız
Yani şimdi şu
denebilir mi: Siz kanın durmasını konuşursanız
Atatürk rahatsız olur.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bırak, bırak
zırvayı!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Siz, bu ülkenin
insanlarının birliğini, dirliğini daha güçlü nasıl
yaparız, onu konuşursanız Atatürk rahatsız olur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Güçlü bir Türkiyeyi
nasıl yaratırız diye konuşursanız Atatürk
rahatsız olur.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) İhaneti konuşursanız
Atatürk rahatsız olur.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Yurtta sulh cihanda sulh.
felsefesini şiar edinen bir liderin ülke içerisindeki bütün güvenlik
sorunlarını
CANAN ARITMAN (İzmir) Yeter artık
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
ortadan kaldırıp
güçlü bir Türkiyeyi nasıl yaratırızı
konuşursanız, Atatürk rahatsız olur. Aksine, bunları
yapmazsak Atatürk rahatsız olur, konuşursak memnun olur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ben ülkemde kan
istemiyorum, diyordur eminim. Kardeşlik olsun, insanlar birbirini
kucaklasın; konuşmalarda hakaret, konuşmalarda hamaset, konuşmalarda
husumet yerine sevgi olsun, saygı olsun, insanlar birbirini daha sevsin
istiyordur. Biz bugün burada bunu konuşacağız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Neyi konuşacağız?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bu ülke nasıl daha güçlü
olur, bu ülkenin insanları birbirini nasıl daha çok sever? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) terör nasıl
bitirilir, nasıl çözüm bulunur, çözümlerimiz nedir; milletin huzurunda
bugün onu söyleyeceğiz ama
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yahu altı aydır
konuşamadık
CANAN ARITMAN (İzmir) Altı aydır
konuşmadınız da bula bula bugünü mü buldunuz?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
bunu konuşmak
istemeyenler kırk dereden kırk bahane getirebilirler (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler) Ama millet bunu görüyor, herkes bunu
görüyor.
Onun için, değerli dostlar, bugün bunu konuşmakta
yanlış manalar aramak, şifre çözücülüğü yapmak, niyet
okuyuculuğu yapmak, Hurufilik yapmak doğru değildir. Açık,
şeffaf
CANAN ARITMAN (İzmir) Kimse yutmaz dediklerini!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bugün burada herkes
dağarcığında ne varsa onu konuşacak. Terör sorununun
çözümü için ne söylüyorsunuz, ne düşünüyorsunuz? Bu derdin devası
Mecliste dedik. Bu derdin devası size göre nasıl, onu
konuşacağız ama konuşmak istemezseniz başka.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yarın, yarın
CANAN ARITMAN (İzmir) Altı aydır
konuşmadınız, bula bula bugünü mü buldunuz?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Şimdi, tabii, Sayın
Anadol başka şeyler söyledi, MHPnin adına konuşanlar da
başka şeyler söyledi. İşin doğrusu, o üslupla
konuşulmasını doğru görmüyoruz. Neden? Çünkü biz istiyoruz
ki bugün burada sevgi, saygı güçlensin; ülkenin millî birliğine daha
büyük katkıları herkes sunsun ama birkaç hususu da sözlerime son
verirken ifade etmek istiyorum. O da şu: Anayasa Mahkemesi AK PARTİ
laikliğe karşı eylemlerin odağı. diye karar
vermiş olsa da bu karar hukuka
uygun bir karar değildir. Biz her zaman söyledik. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yok yahu! Yok yahu!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) AK PARTİ bir şeyin
odağıdır.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Bölücü odağı
olacaksınız.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) O da nedir biliyor musunuz?
Laikliğe karşı eylemlerin odağı değil, bu
millete, bu devlete karşı samimi hizmet veren kadroların, samimi
hizmetlerin odağıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bozdağ, bir dakika ilave süre
veriyorum.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bir başka şey: Hiçbir
Türk Hükûmeti ve bizim hükûmetlerimiz de teröristleri hiçbir zaman törenle
karşılamamıştır. Bu da açık bir iftiradır.
Bunu da herkes gayet iyi biliyor. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Yalan söylüyorsun!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Peki, diyecekler ki: Efendim,
şimdi işte geldiler Haburdan
Biz o görüntüleri tasvip
etmediğimizi, en üst düzeyde Sayın Başbakanımız da
söyledi, Biz gerekirse sil baştan yaparız. dedi.
CANAN ARITMAN (İzmir) Şehit anaları
ağlıyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ama bakın, bir şey
söyleyeceğim: Türk Ceza Kanununun 221inci maddesi Ceza Kanununa yeni
girmedi. Eski 765 sayılı Ceza Kanununda da başka bir biçimde vardı
ve uygulanıyordu. Yeni bir şey değildir; bu bir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Haburu da izledin mi?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) İkincisi: Bakın, bu
ülkede bir sürü pişmanlık yasaları
çıkarılmış, tam sekiz tane etkin pişmanlık
yasası çıkarılmış. Bunun altında sizin de,
sizlerin de imzaları var. Etkin pişmanlıktan
yararlansınlar, dağdan gelsinler...
ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) Ama gelen Pişman
değilim. diyor.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) İşte, yasalar burada.
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Ama bakın, bakın ben
bir tanesini söylüyorum. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) Gelenler Pişman
değilim. diyor!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bakın, bakın, diyor
ki: Terör bir toplum için
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bozdağ, süreniz doldu efendim.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan, bitiriyorum. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ek süreniz de doldu.
Sayın Bozdağ, ilave süre de verdim. Son cümlenizi,
lütfen, kullanmanız için size çok kısa bir süre veriyorum. (CHP ve
MHP sıralarından gürültüler) Son cümleniz efendim
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Peki Sayın
Başkanım.
Ben görüşmelerin hayırlı olmasını
diliyorum. Ülkemizin birliğine, dirliğine, kardeşliğine katkı
sunmasını istiyorum ve herkesi katkı vermeye davet ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bozdağ, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisini oylarınıza sunacağım: Kabul edenler
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, sisteme
girdim görmüyor musunuz? Sisteme girdim görmüyor musunuz Sayın
Başkan?
BAŞKAN Oylamaya geçtim efendim. Oylamaya geçtim, daha sonra
söz istersiniz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Yok, ben sisteme oylamadan önce
girdim. Sisteme oylamadan önce girdim Sayın Başkan. Böyle bir
şey yok!
BAŞKAN Kabul etmeyenler
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Bakanlar Kurulunda fazla el kalktı
Sayın Başkan.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Evet, Bakan sayısından
daha fazla el kalktı Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Kabul edilmemiştir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
mikrofonu açarsanız bir şeyi vuzuha kavuşturmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) 60ıncı maddeye göre
bir şeyi vuzuha kavuşturmak istiyorum.
Bu gün 10 Kasım, Kurucumuz Ulu Önderin diğer hayata
intikalidir ve buradan uygunsuz birtakım sözler var. Olayı vuzuha
kavuşturmak yüce Meclisi bilgilendirmek istiyorum.
BAŞKAN Efendim, bizim böyle bir usulümüz yok.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Böyle bir usul yok Sayın
Başkan. Grup önerileri konuşulurken sayın milletvekillerinin
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Var Sayın Başkan, usul
var.
BAŞKAN Hayır efendim, yok.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.38
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.54
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
15inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmına geçiyoruz.
Alınan karar gereğince, bu kısmın 371inci
sırasında yer alan, Hükûmet adına Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından verilen demokratik açılım konusunda
Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 102nci ve 103üncü maddeleri
uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin
önergenin ön görüşmesine başlıyoruz.
IX.- GENEL GÖRÜŞME
A) Ön
Görüşmeler
1.- Hükûmet adına
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın, demokratik açılım
konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/11)
BAŞKAN - Hükûmet? Yerinde.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, ben
sözümü yineliyorum.
BAŞKAN Genel görüşme önergesi Genel Kurulun 3/11/2009
tarihli 12nci Birleşiminde okunduğundan tekrar okutmuyorum.
İç Tüzükümüze göre genel görüşme açılıp
açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete, siyasi parti
gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği
bir diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma süreleri Hükûmet ve gruplar için yirmişer
dakika, önerge sahipleri için onar dakikadır.
Şimdi, söz alan üyelerin isimlerini okuyacağım:
Önüme gelen listeye göre, Hükûmet adına İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay.
Gruplar adına: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa
Milletvekili Sayın Onur Öymen, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
da İzmir Milletvekili Oktay Vural konuşacaklar.
Diğer gruplarımızın isimleri henüz
bildirilmedi.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ben talebimi yineliyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, talebiniz?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Eğer mikrofonu
açarsanız yerimden, kürsüye çıkmadan bir konuyu vuzuha
kavuşturmak istiyorum. Yani böyle bir günde kurucu iradeye sahip bir
liderin yanlış algılandığını,
yanlış tarif edildiğini düşünüyorum ve yüce Meclisin,
Parlamentonun bir konuda dikkatini çekmek istiyorum. Hiçbir sataşma yok.
Hiçbir sataşma olmayacak Sayın Başkan.
BAŞKAN Bu konuda iki saati aşkın bir süre gerek
sizin grubunuza ait gerek diğer gruplara ait
arkadaşlarımız
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, bir
milletvekili olarak
BAŞKAN
düşüncelerini uzun uzun Genel Kurulumuzla
paylaştılar, televizyonları başında bizleri izleyen
vatandaşlarımızla paylaştılar.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, bir
milletvekili olarak İç Tüzük 60a göre iki dakika, rahatsızlık
vermeden, yerimden bir şeyi paylaşmak istiyorum yüce Meclisle. Yani
bu bir teveccüh falan değildir. Bu, hakikaten önemli gördüğüm
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Görüşmelere geçtik Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi, ön görüşmelere başladık,
efendim, siz yerinize lütfen oturun, ben bu talebinizi
değerlendireceğim sizin. Lütfen oturun.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ama görüşme ortasında
olacağını tahmin etmiyorum.
BAŞKAN Sakin olun, sakin olun.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, ön
görüşmeler kısmında ilk sözü Hükûmet adına
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalaya veriyorum.
Sayın Atalay, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika Sayın Atalay.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlarken sizleri en samimi duygularımla selamlıyor, bu
görüşmenin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, demokratik açılım
konusunda neden genel görüşme istediğimizi açıklamak için söz
almış bulunuyorum. Yüce Mecliste tarihî oturumlardan birini daha
gerçekleştiriyoruz. Bu Meclis, en olumsuz koşullarda kurulmuş,
Kurtuluş Savaşını yönetmiş ve milletimizi zafere
ulaştırarak cumhuriyetimizi ilan etmiştir. Ülkemizin en hayati
meseleleri, kurulduğu günden beri bu çatı altında
tartışılmıştır. Bu vesileyle Meclisimizin ve
cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkü vefat gününde bir kez
daha rahmet ve minnetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, açılımın sahibi ve
adresi olarak hep yüce Meclisi işaret ettik, muhatabımızın
millet ve milletin temsilcileri olduğunu vurguladık; konunun, millî
iradenin ve demokrasinin tecelligâhı olan Meclisin çatısı
altında tüm boyutlarıyla
tartışılacağını ve çözüm yollarının
bulunacağını söyledik. Yüce Meclisin mehabetine
yakışır şekilde bu görüşmeyi
gerçekleştireceğimizden ve konuyu aziz milletimizin beklentileri
doğrultusunda seviyeli bir üslupla tartışacağımızdan
kuşku duymadığımı belirtmek isterim.
Ayrıca, şunu da ifade etmek isterim ki: Biz demokratik
açılımı baştan beri sadece AK PARTİ
İktidarının meselesi olarak görmedik, bunu partiler üstü bir
millî mesele olarak gördük. Bu nedenle de her fırsatta muhalefet partilerinin
katkılarını almak istedik. Onlara açık çağrılar
yaptık, randevu taleplerinde bulunduk ancak maalesef bazı muhalefet
partilerimiz bu taleplerimizi geri çevirdiler. Buna rağmen, biz bu
meselenin Meclis çatısı altında tartışılarak
iktidarı ve muhalefetiyle milletin temsilcilerinin görüşlerini almak
istedik. Nitekim, genel görüşme, anayasal sistemimizde hükûmeti denetleme
yollarından biri olduğu hâlde, yüce Meclisi bilgilendirmek ve
muhalefetin görüşlerini dinlemek maksadıyla bu önergeyi Hükûmet
olarak biz verdik.
Unutmayalım ki çoğulcu demokratik rejimlerde muhalefetin
görevi iktidarı sadece eleştirmek değildir; muhalefet, toplumda
sorunları çözmeye yönelik görüş ve önerilerini kamuoyuna sunmak
göreviyle de karşı karşıyadır. Demokrasilerin olmazsa olmazı
muhalefettir zira, iktidar her rejimde, muhalefet ise sadece demokrasilerde
vardır. Ancak çağdaş demokrasilerde muhalefet, sorunun
değil çözümün bir parçasıdır. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen Hatibi
dinleyelim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sadece sorunun parçası olan ve toplumsal meseleler konusunda
hiçbir projesi ve gelecek tasavvuru olmayan muhalefetin kimseye faydası
yoktur. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Temenni ederim ki, bu görüşme vesilesiyle muhalefetimiz,
demokratik açılım konusunda şu ana kadar Hükûmetimizden
esirgediği yapıcı önerilerini, alternatif projelerini ve çözüme
yönelik katkılarını da bizimle paylaşır.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Önerin neyse söyle
Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli milletvekilleri, biz asırlardır
kardeşçe birlikte yaşayan, cephelerde omuz omuza savaşan,
acıyı ve mutluluğu paylaşan bir milletiz. Aziz Türk
milletinin kardeşlik duygularını zayıflatmak,
evlatlarını birbirine düşürmek, birlik ve dirliğimizi
bozmak için bin türlü oyunlar oynanmıştır ancak milletimizin
birlikte yaşama arzusu, engin sağduyusu, basiret ve feraseti
sayesinde her defasında bu oyunlar bozulmuştur. Başladığımız,
başlattığımız tarihî açılımın anlam ve
önemini kavrayabilmek için, birliğimize kasteden bu oyunları ve bugün
nasıl bir meseleyi çözmeye
çalıştığımızı bilmemiz gerekiyor. Özellikle
son çeyrek asırda kanlı ve tahrip edici bir hâle gelen, buna
karşın çözümü sürekli ertelenen, ertelendikçe de daha karmaşık
ve içinden çıkılmaz hâl alan ciddi bir terör meselesiyle
karşı karşıyayız. Bu meselenin tanımlanması
ve kaynakları konusunda ne düşünürsek düşünelim, üzerinde
herkesin birleştiği, hepimizi yaralayan bir gerçek vardır; o da
bu meselenin ülkemize ve insanımıza her bakımdan kaybettiren, on
binlerce insanımızın canına mal olan,
kaynaklarımızı ve enerjimizi tüketen yıkıcı bir
mesele olduğudur.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yedi senedir ne yaptınız
Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Artık, bu gerçekle yüzleşilmesi ve milletimize
yıllardır acı çektiren bu sorunun palyatif tedbirlerle
değil, gerçek ve kalıcı müdahalelerle çözüme
kavuşturulması gerekmektedir. Biz, diğer tüm kronik meselelerde olduğu
gibi, terör meselesinin de cesaret, samimiyet ve kararlılıkla
çözülebileceğine inanıyoruz. Bu anlayışla,
yıllardır devam eden terörün sonlandırılması, temel
hak ve özgürlükler alanının genişletilmesi ve birlik ve
dirliğimizin pekiştirilmesi amacıyla demokratik açılım
çalışmalarını başlattık.
Değerli milletvekilleri, demokratik açılımı,
devletin tüm kurumlarını ve milletin tüm kesimlerini içine alacak
şekilde, bir devlet politikası olarak ve mümkün olan en geniş
katılımla yürütmeye çalışıyoruz. Süreç içerisinde,
ortak aklın ortaya konması ve sorunun çözümü konusunda geniş bir
mutabakat sağlanabilmesi için ilgili tüm devlet kurumlarının
temsilcileriyle, siyasi partilerle, meslek odalarıyla, sivil toplum
örgütleriyle, bilim adamları ve gazeteci yazarlarla bir dizi görüşmeler
ve toplantılar yaptık. Biz, demokratik açılımı
başlattığımız andan itibaren, hiçbir illegal
oluşumu muhatap alamayacağımızı açıkça ilan ettik
ve kesinlikle almadık. Görüşmelerde bulunduğumuz kurum, kuruluş
ve kişiler bu sorunun mutlaka çözülmesi gerektiğini, bu yöndeki
teklif ve hassasiyetlerini bizimle paylaşmışlardır.
RAHMİ GÜNER (Ordu) Halka sor, halka!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli milletvekilleri, baştan beri şunu
söylüyoruz: Bu ülkede aklı başında olan hiç kimse,
Anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez esasları olan
devletin bütünlüğünü, resmî dilin Türkçe olduğunu,
bayrağımızın ay yıldızlı bayrak
olduğunu ve millî marşımızın İstiklal
Marşı olduğunu tartışmıyor, tartışamaz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yüce Meclisin
huzurunda bir kez daha ifade edelim ki: Demokratik açılım, üniter
yapımızı, birlik ve bütünlüğümüzü bozacak hiçbir unsur
ihtiva etmemektedir, etmeyecektir; aksine, bu, bir millî birlik ve
kardeşlik projesidir. (MHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Ne yapacağını
söyle, mavra okuma!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli milletvekilleri, AK PARTİ bu ülkenin her
bölgesini ve her kesimini temsil eden bir Türkiye partisidir. Bu konuda da
maalesef rakipsizdir. AK PARTİ dışındaki tüm partiler bölge
partileridir. (CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sensin bölge partisi olan!
OKTAY VURAL (İzmir) Bölücülük yapıyorsun!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) İşte tam da bundan dolayı Türkiye'nin birlik ve
beraberliğinin en büyük güvencesi ve sigortası partimiz ve
Hükûmetimizdir. (CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye Sayın Atalay
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkanım, diyemez, böyle bir şey yapamaz.
OKTAY VURAL (İzmir) Bölücü düşüncüleri
taşıyorsunuz.
X.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
- Gösteri ve Protestolar
1.- (8/11) Esas Numaralı
Genel Görüşme Önergesinin ön görüşmeleri sırasında CHP
sıralarından pankartlar açılması
(CHP sıralarından Atam seni unutmadık,
unutturmayacağız, Atam eserine sahip çıkacağız,
Atam seni unutmadık, unutmayacağız, Atam, kurduğun
Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacağız., Büyük millî
emanetimiz. Atam izindeyiz yazılı pankartlar açıldı.)
IX.- GENEL GÖRÜŞME (Devam)
A) Ön
Görüşmeler (Devam)
1.- Hükûmet adına
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın, demokratik açılım
konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/11)
(Devam)
BAŞKAN Bir saniye Sayın Atalay
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli milletvekilleri, demokratik açılımın
hedeflerinden biri
(CHP ve MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın Atalay, bir saniye
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla)
her türlü görüşün
(CHP ve MHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın Atalay, bir saniye
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara)
barışçıl şekilde ifade edildiği
(CHP ve
MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın Atalay, bir saniye
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla)
çözüm önerisinin karşılıklı hoşgörü içinde
tartışılabildiği
(CHP ve MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın Atalay
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla)
çoğulcu ve özgürlükçü bir ortamın
sağlanmasıydı. (CHP ve MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın Atalay, sesim gelmiyor mu efendim? Bir
saniye
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın,
burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.
KADİR URAL (Mersin) Müdahale yapsanıza Sayın
Başkan.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Önce Sayın Bakan
kürsüye saygılı olsun.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, burası
miting alanı değil.
KADİR URAL (Mersin) Müdahale etsenize, niye müdahale
etmiyorsunuz?
BAŞKAN Lüften, o pankartları indiriniz. Burası
miting alanı değil.
90ıncı yılını kutlamaya
hazırlandığımız Türkiye Büyük Millet Meclisine bunu
layık göremezsiniz. Burasını bir meydana dönüştüremezsiniz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli
BAŞKAN Sayın Bakan, bir saniye
Lütfen, indiriniz.
İdare amiri arkadaşlarımızı görevlerini
yapmaya davet ediyorum ve birleşime beş dakika ara veriyorum.
Lütfen, o pankartlarınızı indiriniz ve
dışarı çıkarınız.
Kapanma Saati: 18.08
,
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.21
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCi
(Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 15inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
(8/11) esas numaralı Önergenin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Hükûmet adına İçişleri Bakanı Sayın
Beşir Atalay sekiz dakika konuşmuştu.
Konuşmalarını tamamlamak üzere şimdi Sayın Bakanı
kürsüye davet ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce,
tabii, günlerdir ve akşamdan beri Sevrcilik de dâhil her şeyi
söyleyen arkadaşlarımız, benim AK PARTİ Türkiye'nin
genelinden oy alıyor. Diğer partilerimiz genelinden değil, daha
az yerlerden oy alıyor. dememden rahatsız oldular. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
KADİR URAL (Mersin) Öyle demedin Sayın Bakan!
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Öyle demediniz!
BAŞKAN Arkadaşlar, bir saniye
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Benim söylediğim şudur, düzeltiyorum
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bakan izah etsin, düzeltme yapmak
istiyor. Sakin olun.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Düzeltiyorum arkadaşlar, düzeltiyorum. Çünkü ben bugün konuşmama
çıkarken muhalefette hiçbir kimseyi rahatsız etmeden, polemik
yapmadan, bu kadar hayati, ciddi bir meseleyi anlatmak istiyorum. Yani hiçbir
partiyi rencide etmek gibi bir niyetim olmamıştır ve şu
anda bunu bu şekilde düzeltiyorum. Yani bir sonraki cümleyi okusaydım
zaten o, öyle anlaşılacaktı ama ona izin verilmedi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakan, sözlerinize özen
gösteriniz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) İşte tam da bundan dolayı Türkiye'nin birlik ve
beraberliğinin en büyük güvencesi, sigortası Partimiz ve
Hükûmetimizdir. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Çünkü
Türkiye'nin her tarafından oy alıyoruz. Bunu diyorum ben.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Kaç senedir İçişleri Bakanısınız
siz?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli milletvekilleri, demokratik açılımın
hedeflerinden biri, her türlü görüşün barışçıl şekilde
ifade edilebildiği, çözüm önerilerinin karşılıklı
hoşgörü içinde tartışılabildiği, çoğulcu ve özgürlükçü
bir ortamın sağlanmasıydı ve bu hedefin büyük ölçüde
gerçekleştiğini görmek bizi ziyadesiyle memnun etmektedir.
Yaklaşık dört aydır her platformda açılım
tartışılmaktadır. Belki de tarihimizde ilk kez, önceden
tabu olarak görülen meselelerimiz bütün yönleriyle konuşulmaktadır.
Aydınlar, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, basın
mensupları, siyasi partiler, vatandaşlarımız,
kısacası toplumun tüm kesimleri büyük bir olgunlukla ve karşılıklı
anlayışla kronikleşmiş sorunları
tartışmaktadır. Bu durum fırtınalı günler
yaşayan genç demokrasimizin geldiği aşamayı göstermesi
bakımından son derece olumlu bir gelişmedir.
Elbette farklı görüşler, korkular ve kaygılar
olacaktır. Demokratik toplumlarda farklılıkların
olması son derece normaldir. Burada önemli olan, birbirimizin hak ve
hukukuna saldırmadan, karşılıklı anlayış ve
hoşgörü içerisinde, medeni insanlar olarak meselelerimizi
tartışabilmektir. Bazı olumsuz ve yıkıcı
tavırlara rağmen, milletimizin sağduyusu sayesinde bunu önemli
ölçüde başardığımızı söyleyebiliriz.
Değerli milletvekilleri, biz istiyoruz ki, Meclisimiz,
toplumda oluşan bu karşılıklı anlayış ve
şefkat dilinin gelişmesine öncülük yapsın. Buradaki
konuşmalar, topluma kin, nefret, gözyaşı, kan ve
düşmanlık değil, birlik, kardeşlik ve şefkat
duyguları yaysın. Milletimize, yıkıcı, olumsuz ve
karamsar mesajlar yerine, olumlu ve kucaklayıcı mesajlar verelim.
Milletin temsilcilerinden istediği, kavgayı ve düşmanlığı körüklemeleri
değil, sevgi ve kardeşliği teşvik etmeleridir. Milletimizin
bu isteğine uygun hareket ettiğimizde, inanın, yüce Meclis üzerine düşen görevi hakkıyla
yerine getirmiş olacaktır. Gelin, bu millî meselede parti
menfaatlerimizi ve siyasi hesaplarımızı bir kenara
bırakalım, milletimizi tüm renkleriyle kuşatan, hiçbir
kişiyi ve kesimi ötekileştirmeyen, kardeşlik
duygularımızı pekiştiren bir siyasi şefkat dilini hep
birlikte inşa edelim. Yüce Meclis buna öncülük etsin. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler) Bu Meclis buna öncülük ederse bu toplumda
kardeşlik dalga dalga yayılır.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Bu söylediklerinle
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli milletvekilleri
BAŞKAN Sayın Atalay, bir saniye
Bir saniye
Değerli arkadaşlarım, bakın, biraz sonra sizin
grubunuz adına da burada konuşmalar yapılacak. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler) Sizin sözcünüz konuşurken iktidar
partisi grubundan bu şekilde söz atılmasına sıcak bakabilir
misiniz? Razı olabilir misiniz? Kendimize yapılmasını
istemediğimizi niye başkalarına yapıyoruz, bize
yakışıyor mu bu? Lütfen hatibi dikkatle dinleyiniz
arkadaşlar. Söyleyeceğiniz bir şey varsa grubunuz adına
çıkan kişi cevabını verir.
Sayın Atalay, buyurun devam edin lütfen.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli
milletvekilleri, AK PARTİ olarak, iktidara geldiğimiz günden bu yana
terörün kabul edilemez, mazur görülemez, tahammül edilemez olduğunu
devamlı vurguladık. Hükûmet
olarak bu konuda kararlı olduk ve terörle mücadelede en ufak bir zafiyet
göstermedik, bundan sonra da göstermeyeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
Terörle mücadele eden güvenlik güçlerimize, sınır ötesi
operasyon yapma yetkisi dâhil, gerekli her türlü imkânı
sağladık.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aynı şeyi konuşuyor!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bugüne kadar da güvenlik
güçlerimiz terörle mücadelede üzerine düşen görevi fedakârca ve
başarılı bir şekilde yerine getirmişlerdir, kendilerine
milletçe şükran borçluyuz. Ancak terörle mücadelenin sadece güvenlik
tedbirleriyle başarıya ulaşamayacağı, meselenin
diğer boyutlarının da başarılı bir şekilde
ele alınması gerektiği artık herkes tarafından kabul
edilen bir gerçek hâline gelmiştir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sadede gel!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Başlattığımız demokratik açılım
terörü tüm boyutlarıyla ve bir bütün olarak ele almaktadır.
Dolayısıyla, açılım süreci, terörle mücadeledeki zafiyetin
değil, tersine kararlı ve azimli mücadelenin bir sonucu ve
gereği olarak anlaşılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terörle
mücadele ederken binlerce şehit verdik, binlerce güvenlik görevlimiz
gazilik mertebesine ulaştı, binlerce
vatandaşımızı kaybettik. Ülkemizin birlik ve
bütünlüğünü, bu mücadeledeki kararlılığımızı
şehit ve gazilerimizin fedakârlıklarına borçluyuz. Bu vesileyle
bir kez daha tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi de minnetle
anıyoruz. Şehitlerimizin geride bıraktıkları
emanetleri ve gazilerimizi başımızın tacı olarak
görüyoruz. Onların istismarına ve incitilmesine asla müsaade etmeyeceğimizi
de bir kez daha ifade ediyoruz.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Paketi aç, paketi
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Evet, terör, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bizlere
büyük acılar yaşatmıştır.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Aç, aç
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Millet olmanın gereği, bu acıları
paylaşmayı ve birlikte yas tutmayı başarabilmektir. Biz
bunu yaptık ve yapıyoruz. Ancak artık acıların da
bitmesini istiyoruz, şehit ve gazilerimize yenileri eklenmesin istiyoruz,
daha fazla ana ve babanın yürekleri dağlanmasın istiyoruz.
Paylaşılacak yeni acılar, yası tutulacak yeni kayıplar
istemiyoruz. Kısaca, artık yeter diyoruz. (CHP sıralarından
gürültüler)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Aç, aç
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) Paketi açın
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Lütfen
Buyurun Sayın Atalay, devam edin siz.
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) Bu pakette ne var, onu
bilelim!
BAŞKAN Buyurun Sayın Atalay.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kronikleşen terör, bir süre sonra, belli kesimlerin
varlığından ekonomik, kurumsal veya siyasi rant
devşirdikleri devasa bir sektör hâline gelmektedir. Bu kötülük sektörünü
besleyen, terörün sonlandırılmasına yönelik her adımı
boşa çıkarmak için canla başla çalışan bir
çatışma lobisinin varlığını da milletimiz
bilmektedir.
İşte demokratik açılım, sadece teröristle
mücadeleyi değil, teröristi üreten ve onu sürekli hâle getiren bu
çatışma lobisiyle de mücadeleyi esas alan bir süreçtir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
CANAN ARITMAN (İzmir) Aç, aç
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Demokratik açılımı bir bölünme projesi olarak
sunmaya çalışıp topluma sürekli bölünme fobisi pompalayanlar,
bilerek ya da bilmeyerek bu çatışma lobisinin değirmenine su
taşıyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, biz özellikle etnik
milliyetçiliğe dayanan terörün çözümünde demokratikleşmenin önemli
olduğunu düşünüyoruz. Demokrasi, özgürlük ve güvenliğin birbirini
gerektiren değerler olarak kabul edildiği bir yönetim modelidir. Bu
iki değer birbirine karşıt değildir, tersine özgürlük ancak
güvenliğin sağlandığı bir ortamda mümkündür.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Açılımı aç!
Açılımı aç!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Güvenliğin tam olarak sağlanması da herkesin kendisini
devletin eşit vatandaşı olarak hissettiği, öteki olarak
görmediği bir özgürlükçü düzenin varlığına
bağlıdır. (CHP ve MHP sıralarından
Açılımı aç! Aç, aç
sesleri)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, size
yakışıyor mu bu, Allah aşkına!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Çok güzel! Çok güzel! (CHP sıralarından
Açılımı aç! sesleri)
BAŞKAN Bu yakışıyor mu, Allah
aşkına!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) İşte, biz demokratik açılımla, özgürlük,
güvenlik birlikteliği ve uyumunu pekiştirmek istiyoruz. Hedefimiz,
herkesin ama herkesin terör ve şiddetten
arındırılmış bir coğrafyada kendini güvende ve
özgür hissettiği, huzurlu, mutlu ve müreffeh bir ülkeyi adım adım
inşa etmektir.
Değerli milletvekilleri, demokratik açılımı
başlattığımız andan itibaren ilk basın
toplantımızda hedefleri açıkça ortaya koyduk. Buna rağmen
açılımın hedeflerinin belirsiz olduğu, binilen geminin
rotasının belli olmadığı söylendi. Bu nedenle yüce
Meclisin huzurunda bu hedefleri yeniden hatırlatmakta fayda görüyorum ama
daha genişini perşembe günü burada anlatacağım. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Her şeyden önce demokratik açılım, büyük
Türkiyenin ayağındaki prangalardan kurtulmasını
sağlayacaktır. İktidara geldiğimiz tarihten itibaren
hedeflediğimiz büyük Türkiye, büyük Türk milletinin her ferdinin daha
müreffeh, daha eşit ve daha özgür olarak yaşadığı bir
ülkedir. Biz AK PARTİ Hükûmeti olarak bunun inşasıyla
meşgulüz. (MHP sıralarından gürültüler)
Büyük Türkiye, komşularıyla sıfır sorun
politikası izleyen, bölgesinde güvenliğin ve barışın
teminatı olan ve küresel meselelerde belirleyici siyasi aktör olarak kabul
edilen bir ülkedir.
Büyük Türkiye, başta Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi olmak üzere uluslararası organlarda yer alan ve dünya
politikasında söz sahibi olan ülkedir.
Büyük Türkiye, kısa bir süre önce G-20 zirvesinde diğer
büyük ülkelerle küresel meseleleri tartışan ve karar
mekanizmasında yer alan ülkedir.
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) Açılımı
anlat, açılımı.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Biz bugünleri çok özlemiştik çok, bunları ilk defa daha
yeni görüyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
ve MHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Atalay, süreniz doldu, size ilave süre
veriyorum. Lütfen konuşmanızı tamamlamaya çalışın
efendim.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Bir yirmi dakika daha verin.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli milletvekilleri, küreselleşme tarihte hiç
olmadığı kadar iç ve dış politikayı birbirine
yaklaştırmış, birbirini belirleyici hâle getirmiştir.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Andersenden masallar
anlatıyor şimdi!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Dış politikadaki başarı içerideki temel
sorunların halledilmesine, huzur ve barış ortamının
konsolide edilmesine bağlıdır. Bu bağlamda demokratik
açılımın en önemli amaçlarından biri de terörün
sonlandırılarak güven ortamının pekiştirilmesidir.
Terör, ülkemizin bölgesel ve küresel bir siyasi aktör olarak dünya
barışına ve huzuruna yaptığı katkıyı
olumsuz yönde etkileyen bir sorundur. Bu sorunun çözümü iktidarı ve
muhalefetiyle hepimizin özlediği büyük ve güçlü Türkiye'nin önündeki en
önemli bariyerin kaldırılması anlamına gelecektir.
Diğer yandan Türkiye'nin yapıcı ve aktif
dış politikası sayesinde terör örgütünün uluslararası
arenada giderek yalnızlaştırıldığı ve
bununla paralel olarak etkisizleştirildiği de bir gerçektir.
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara)
Dışişlerinin bütçesini mi görüşüyoruz?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli milletvekilleri, demokratik açılım sürecinde
birbirine bağlı iki somut sonucun gerçekleşmesi
hedeflenmektedir: Birincisi terörün sonlandırılması ya da
minimum seviyeye indirilmesi, ikincisi de demokrasimizin geliştirilerek
standardının yükseltilmesidir.
Benzer sorunlarla karşılaşmış olan
diğer ülkelerin tecrübeleri göstermiştir ki terörü
sonlandırmanın yolu terör örgütünün silah bırakmasından
geçmektedir. Dağdan inişlerin özünde işte bu silah bırakma
vardır. Eğer eli silahlı bazı kişiler
silahını bırakıp ülkeye geliyorlarsa, bu, terörle
mücadelenin hedeflediği durumlardan biridir. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Buradan hiç kimse kendisi için bir zafer görüntüsü çıkarmaya
kalkışmasın. Toplumun çok büyük bir kısmının
duygularını rencide edici siyasi şovlar bu meselenin çözümüne
değil ancak çözümsüzlüğüne katkı sunabilir. Biz bunları
asla onaylamıyoruz tekrarını da kimse aklından geçirmesin.
(MHP ve CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, ek süre de doldu. Lütfen
cümlelerinizi tamamlayınız. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Dağdan inenlerin görüntüsünden mutlaka bir başarı
hikâyesi çıkarılacaksa, bu, demokratik açılımın, Millî
Birlik Projesinin ve bin yıldır birlikte yaşayan milletimizin
bundan sonra da birlikte yaşama iradesinin başarısıdır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Herkes
kanunların öngördüğü usul ve esaslara uymak zorundadır. Bu
konuda hiç kimsenin ayrıcalığı ya da üstünlüğü
bulunmamaktadır. (MHP ve CHP sıralarından gürültüler)
Şunu bir kez daha yüce heyetin önünde ifade etmek isterim,
eve dönüş yapan bu vatandaşlarla ilgili bütün işlemler hukuk
kuralları çerçevesinde yapılmıştır. (MHP ve CHP
sıralarından gürültüler) Bu sürecin bundan sonra sağlıklı
bir şekilde işleyebilmesi ve yeni sorunlara sebebiyet verilmemesi
için herkesin daha sağduyulu davranması ve aklıselimle hareket
etmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, demokratik açılımın
diğer temel hedefi de demokratikleşmedir. Zira, biz terörün de etnik
milliyetçiliğin de panzehirinin demokratikleşme olduğuna
inanıyoruz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Esasen bu
açılım özellikle son bir yıldır hız kazanmış
olan
(MHP ve CHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Atalay, ek süre de doldu.
Şimdi, gruplar adına konuşacak
arkadaşlarımıza da -önemli bir konu görüşüldüğü için-
size verdiğim ek süreyi vermek durumundayım.
Bir dakika ek süre daha veriyorum. Lütfen tamamlayınız.
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Bu atılımın bizim İktidarımız dönemi
öncesinde başladığını, başta dil
yasaklarının kaldırılması olmak üzere idam
cezasının kaldırılması, gözaltı sürelerinin
kısaltılması ve DGMlerin sivilleştirilmesi gibi önemli
adımlardan bazılarının bizden önceki hükûmetler
tarafından atıldığını belirtmeyi siyasi
kadirşinaslığın bir gereği olarak da görüyorum. (CHP
ve MHP sıralarından gürültüler)
Hükûmetimiz döneminde atılan ve atılacak olan
demokratikleşme adımlarını, önergemizin kabulü hâlinde, iki
gün sonra sizlere anlatma fırsatı bulacağım.
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) Yemin eder misin? Söz
mü?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Son sözler: Bir kez daha belirtmeliyim ki demokratik
açılım toplumun sadece belli kesimine yönelik değildir.
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Perşembe günü açacak
mısın?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Hedef, herkesin daha özgür, daha müreffeh bir Türkiye'de
yaşamasını sağlamaktır. Bu nedenle demokratik
açılımın sloganı Herkes için daha fazla özgürlüktür.
Değerli milletvekilleri, bu süreçte biz pozitif siyaset
anlayışıyla ve iktidar sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Bu
nedenle kimseye kapımızı kapatmıyoruz. Çözümsüzlüğü
savunarak negatif siyaset yapmanın hiçbir şeye faydası
olmadığını görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen
Sadece selamlamak için
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum, hepinize çok
teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. Sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Atalay, teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, şimdi genel görüşme
önergesi üzerinde gruplar adına ilk konuşmayı Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Onur Öymen yapacaklar.
Sayın Öymen, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (Bursa) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Hükûmetin genel görüşme önergesiyle ilgili
olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün 10 Kasım, Atatürkün ölüm
yıl dönümü. Hükûmetin genel görüşme için böyle bir günü seçmiş
olması ibret vericidir. Bazıları Atatürk öldüğüne göre
meydan bize kaldı, şimdi dilediğimizi yapabiliriz. Onun
çizdiği hedeften saptırıp başka ufuklara götürebiliriz.
diye düşünebilirler. Bunun örnekleri yok mu? Var. Atatürkün en önemli
eserlerinden biri laikliktir ve bugün iktidarda bulunan siyasi parti Anayasa
Mahkemesi tarafından, 11 üyenin oyuyla, laiklik karşıtı
eylemlerin odağı olduğu için mahkûm edilmiştir.
Bırakınız Türkiyeyi, dünyada bunun bir örneğini
hatırlayan var mı? Hem Atatürkün eserine bu kadar karşı
çıkacaksınız, ondan sonra da zaman geldiğinde Biz de
Atatürkçüyüz. diyeceksiniz. Geçiniz, kimse inanmıyor size.
Atatürkün hayatı sona erdi 10 Kasımda, ama Atatürkün
ideali, hedefleri, ilkeleri, devrimleri ve devlet anlayışı bu
milletin kalbinde yaşamaktadır ve size şunu söyleyeyim: Bu
millet Atatürke sahip çıktıkça hiç kimsenin gücü Atatürkün
eserlerini tahrip etmeye yetmeyecektir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bu görüşmenin 10
Kasımda yapılması yalnız Atatürkün anısına bir
saygısızlıktan ibaret değildir. Burada, genel
görüşmede Hükûmetin bir türlü dile getiremediği, ama kafasından
geçen proje, öyle anlaşılıyor ki, terörle mücadele değil
terörle müzakere projesidir ve bu, Atatürkün terörle mücadele konusundaki
politikasına taban tabana terstir, zıttır. Atatürk, terörle
böyle mi mücadele etti arkadaşlar? Atatürk terörle mücadele ederken terörü
yapanlarla, onların temsilcileriyle müzakere mi etti?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kim müzakere
etmiş, açıklar mısınız?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Onların temsilcilerinin
sınırlardan elini kolunu sallayarak girmesine müsaade mi etti? Yoksa
kararlılıkla mı mücadele etti? Yoksa terör örgütü
mensuplarını kıskıvrak yakalayıp adalete mi teslim
etti ve cezalandırılmasını mı sağladı?
Atatürk sizin yaptığınızı mı yaptı?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kim müzakere etti
Sayın Konuşmacı? Açıklayın, bilelim.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Atatürkün ölüm yıl dönümünde yapılan iş, aslında
maalesef, Türkiye için üzüntü vericidir, ibret vericidir ve çok hazindir.
Atatürk, Şeyh Saitle müzakere mi etti, Dersim
isyanını yapanlarla müzakere mi etti?
ŞERAFETTİN HALİS (Tunceli) Dersimde isyan yoktu
Sayın Hatip.
SIRRI SAKIK (Muş) Dersimde katliam oldu, katliam.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Onların sözcüleriyle, temsilcileriyle
masaya mı oturdu? Bunların hiçbirini yapmadı arkadaşlar.
Yabancı ülkelerin istihbaratından mı yararlandı?
Hayır.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Neyi neyle
karşılaştırıyorsunuz Sayın Öymen?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Türkiyenin
istihbaratından yararlandı ve kısa bir sürede bütün terör
örgütlerini dize getirdi.
Değerli arkadaşlarım, Analar ağlamasın.
diyorlar. Maalesef, bu ülkenin anaları çok ağladı. Çok
şehit verdik. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale
Savaşında 200 bin şehidimiz var. Hepsinin anası
ağladı. Bir kişi çıkıp da Analar ağlamasın.
Biz bu savaştan vazgeçelim. demedi. Kurtuluş Savaşında
analar ağlamadı mı?
SIRRI SAKIK (Muş)
Sizin çocuklarınız nerede?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Kimse çıkıp da Analar
ağlamasın. Biz şu Yunanlılarla anlaşalım. dedi
mi? Şeyh Sait isyanında analar ağlamadı mı? Dersim
isyanında analar ağlamadı mı? Kıbrısta analar
ağlamadı mı? Bir tek kişi Türkiyede çıkıp da
Analar ağlamasın diye, bu mücadeleyi durduralım. dedi mi? Dünyada
diyen var mı? Amerikada bir saat içinde 3 bin kişiyi öldürdü
teröristler. Bir Amerikalı devlet adamı çıkıp da Aman,
analar ağlamasın. Şu teröristlerle bir uzlaşalım.
dedi mi? İlk siz diyorsunuz. Niçin? Çünkü, terörle mücadeleye cesaretiniz
yok. Sizden önceki bütün hükûmetlerin gösterdiği cesareti siz
gösteremiyorsunuz.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Niye biz gösteremiyoruz?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Sizden önceki hükûmetler 32 defa
sınır ötesi operasyon yaptılar. Siz yedi yılda
SIRRI SAKIK (Muş) Sizin çocuklarınız nerede?
Yoksul Anadolu çocukları üstünde at oynatmayın!
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Bitmek üzereyken, terör bitmek üzereyken siz geldiniz. Sizin
geldiğiniz yıl, 2002 yılında şehit sayımız
6dan ibaret. Şimdi bunun neredeyse 20 misli şehit veriyoruz. 20
misli analar ağlıyor sizin döneminizde. Niçin? Çünkü yedi senede bir
tek kere, o da yedi günlük sınır ötesi kara harekâtı
yapabildiniz. O da yabancı ülkeler müdahale etti, hemen geri çekilmek
zorunda kaldınız. Bu mudur terörle mücadele? Sayın Bakan
çıkıyor terörle mücadeleden bahsediyor. Böyle mi mücadele
edeceksiniz? Sizden önceki hükûmetler böyle mi mücadele etti? Başka
ülkeler böyle mi mücadele ediyor teröristlerle? Ne yazık ki Hükûmetin bu
konudaki davranışı çok yanlıştır ve son derece
üzüntü vericidir.
Bazıları çıkıyorlar, Atatürkün Yurtta sulh,
cihanda sulh. anlayışının arkasına
sığınıyorlar. Atatürk bu sözü söyledi, fazlasını
da söyledi, Atatürk Ülkenin savunması için yapılmadıkça
savaş bir cinayettir. dedi. Doğrudur ama bir şey daha söyledi,
Atatürk Milletimizin topraklarına göz dikenlerin ve ülkemizi esir almak
isteyenlerin amansız düşmanıyım. dedi. Atatürk bu.
Atatürkün Yurtta sulh, cihanda sulh. sözleri hiçbir zaman teslimiyetçi bir
anlayışın limanı olarak, bu anlayışı savunmak
için kullanılamaz. Atatürkün sözlerini anlamından çıkararak,
kapsamından çıkararak yorumlamayınız. Atatürk Şeyh
Saitle mücadele ederken de Yurtta sulh, cihanda sulh.
anlayışına sahipti ama bu onu mücadeleden alıkoymadı.
Hatayı almak için biliyorsunuz icabında savaşı göze
aldı. Onun için kimse Atatürkü yanlış anlamasın ve
yanlış yorumlamasın. Atatürk aynı zamanda ne yaptı?
Bütün vatandaşlarımızın, Güneydoğuda yaşayanlar
dâhil, kalbini kazandı, sevgisini kazandı.
ZEYNEP DAĞI (Ankara) Siz de kazanın!
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Belli oluyor! Seksen
beş yılda
ONUR ÖYMEN (Devamla) O tarihlerde o bölgeden gelip bu masalarda
bu koltuklarda oturan milletvekillerimiz acaba ne diyorlardı biliyor
musunuz?
ZEYNEP DAĞI (Ankara) Siz de kazanın, Güneydoğuyu
kazanın!
ONUR ÖYMEN (Devamla) Size bir iki örnek vereyim. Bitlis
Milletvekili Yusuf Ziya Bey
Bakınız ne diyor? Lozan müzakereleri
sırasında Mecliste çıkıyor kürsüye Bendeniz Kürt oğlu
Kürtüm. Sizi temin ederim ki Kürtler hiçbir şey istemiyorlar. Türklerle
beraber kanımızı döktük, onlardan ayrılmadık,
ayrılmak istemedik ve istemeyiz. diyor Yusuf Ziya Bey.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Yusuf Ziya Bey
seçilmemiştir, atanmıştır.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Başka
Diyap Ağa
3 Kasım
1922de Meclis kürsüsüne çıkıyor diyor ki: Dinimiz diyanetimiz,
aslımız neslimiz hep birdir. Düşmanlar bizi birbirimize
saldırtmak için tuzaklar kuruyorlar sen şöylesin, ben böyleyim diye.
Ne yaparlarsa nafile, biz hep kardeşiz.
Bu, eski tarihe ait şeyler zannetmeyin, daha yakın
tarihte de aynı şeyler söylendi. Bitlisin çok
tanınmış ailelerinden birinin evladı olan değerli
diplomat ve siyasetçi Kâmran İnan bakın ne diyor: Kimsenin
değil, devletin adamı olmaya çalıştım. Tek partim
Türkiyeydi. Düşüncem devlet ve millet hizmetiydi. Türk
vatandaşı ve Türk insanı olur, kimse ayrım
yapmasın. Bunu söyleyen arkadaşımız Bitlisin
evladıdır ve bugün bu Mecliste, teröristlerle mücadeleyi müzakereye
tercih eden Kürt asıllı 100e yakın milletvekilimiz var. Onlar
temsil etmiyor da terörün sözcüleri mi temsil ediyor o bölgede yaşayan
vatandaşlarımızı? Değerli arkadaşlarım, her
partide insan var Kürt kökenli.
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
Kürt. Kürt kökenli değil.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Niçin onlarla değil de terörün sözcülüğünü
üstlenenlerle müzakere ediyorsunuz? Onlar bu vatandaşları temsil
etmiyorlar mı? Siz böyle yaparak terörü
meşrulaştırıyorsunuz. Teröristleri muhatap
alıyorsunuz. Teröristlere toz kondurmayanları, Terör liderini
Hükûmet muhatap alsın. diyenleri karşınıza alarak terörü
meşrulaştırıyorsunuz, farkında mısınız?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Kimmiş
onlar? İsmi var mı o partinin? Sayın Öymen, ismi var mı o
partinin?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Değerli arkadaşlarım, 5
Mayıs 1920 tarihinde
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Açık
konuşun, biz de cevabımızı verelim.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde bir bildiri yayınlanıyor. Bu
bildiri, Mustafa Kemal Paşayı destekleyen bildiridir. Altında
kimin imzaları var: Diyarbakır, Urfa, Hınıs, Viranşehir,
Bitlis ve Van müftülerinin imzası var.
SIRRI SAKIK (Muş) Mustafa Kemalin, 1929da Bu ülke
Kürtlerin ülkesidir. dediğini niye söylemiyorsunuz?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
işte siz maalesef Türkiye'nin bu güzel geleneklerinden sapıyorsunuz.
Üzülerek söylüyorum ki Türk milleti, hiçbir 10 Kasımda, bu kadar üzüntü
verici, bu kadar kasvetli ve bu kadar kahredici bir tabloyla karşı
karşıya gelmemişti. (CHP sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayenizde!
ONUR ÖYMEN (Devamla) Aylardır bir açılımdan söz
ediyorsunuz ama içeriğini açıklayamıyorsunuz. Biraz önce
Sayın Bakan geldi, burada uzun uzun konuştu. Açılımla
ilgili bir cümlesini hatırlayanınız var mı? Neymiş bu
açılım? Kimse bilmiyor. İçeriğine ilişkin bir cümle
söyleyemiyorsunuz. Altı aydan beri ülkenin gündemini bu açılımla
meşgul ediyorsunuz; millet aç, millet işsiz, millet perişan.
Bütün gündemini -Türkiye'nin- örtüp açılım diye bir konu
attınız, onun da ne olduğunu bir türlü söyleyemiyorsunuz.
Peki, kim söylüyor bunu? Kim destekliyor bunu? Bakıyoruz,
yurt dışında bazı siyasetçiler destekliyor. Ne tuhaf,
geçenlerde İngiliz Dışişleri Bakanı geldi Türkiyeye
Hükûmetin Kürt açılımını kuvvetle destekliyorum. dedi.
Biz İngilizleri tanırız, yıllardan beri tanırız.
Şimdiye kadar, bilmedikleri bir şeyi desteklediklerini hiç
duymadık; şimdi destekliyor; demek ki biliyor. Demek ki bizim
bilmediğimizi onlar biliyor. Nasıl oluyor bu iş? Bize
söylemediğinizi onlara mı söylediniz yoksa? 2007 seçimlerinden sonra
Anayasa taslağını da ilk önce Amerikalılara
okutmuştunuz, bunu hatırlıyoruz. Efendim, yoksa onun
içeriğinin hazırlanmasına, açılımın
içeriğinin hazırlanmasına sakın yabancılar destek
olmuş olmasın? Bunun da örneği var. Kofi Annan
Planını hatırlıyoruz. Kıbrıs Türk liderlerinin
kabul etmediği bir metni, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine
hazırlattılar ve siz de onu desteklediniz, bunun örnekleri de var.
Acaba yabancılar mı bu yol haritasını hazırlıyor?
Birileri çıkıyor diyorlar ki: Efendim, biz devlet olarak
bu açılımın hazırlanışında rol
oynamadık. Gayet tabii ki böyle diyecek. Böyle demezse şaşmaz
mısınız? Ama sonunda bakıyorsunuz ki, bu tasarıyı
hazırlayanların arkasında evvelce birtakım yüksek devlet
görevlerinde bulunmuş bazı sivil toplum örgütleri var.
Açılım operasyonunun içine giren insanlar, Norveçin bugün
Washingtondaki Büyükelçisi, Ankaradaki eski Amerikan Büyükelçisi, eski
İngiliz Büyükelçisi, kısa süre önce emekli olmuş subaylar.
Bunlar size bir yol haritası hazırlıyor Kürt konusunda. Ne diyorlar?
Sayın Başbakanın yakın zamana kadar, terörü
lanetlemediği için görüşmeyi reddettiği bir siyasi grupla
görüşeceksin. diyorlar. Düşünebiliyor musunuz, söyledikleri bu.
Şimdi bunun raporunun size tarihini de söyleyebilirim, bütün
ayrıntılarını da verebilirim. Açınız
bakınız, David Phillipsin raporu, sayfa yirmi sekiz, satır on
dokuz. Merak edenlere bu raporları verebiliriz. Daha ne söylüyorsa o
raporda adım adım bunu uyguluyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, dağdan inenleri
âlâyı vâlâyla karşıladınız. Sayın Bakan diyor ki:
Biz illegal hiçbir örgütle görüşmeyiz. Yani tesadüfen devletin
valisinin, müsteşarının o sırada Silopiye gideceği
tuttu, hâkimin de oraya gideceği tuttu. Bir de baktılar ki karşıdan
birileri geliyor. Kimmiş bunlar? Aa, bunlar teröristlermiş. Bari
bunları şöyle ayaküstü bir yargılayalım da serbest
bırakalım. İllegal örgütle görüşmediyseniz, nasıl bu
düzeni orada tertiplediniz siz? Kim size bunu sağladı? Kim size bu
bilgileri verdi?
Üstelik, değerli arkadaşlarım, o insanları
karşılayanlar arasında, bakıyoruz PKK
bayraklarını sallayanlar var. Polis müdahale ediyor mu? Etmiyor.
Polis kime müdahale ediyor? İşte bu esef verici olayı protesto
eden, ellerinde Türk bayraklarıyla protesto eden şehit ailelerine
müdahale ediyor. Sıhhiyede şehit ailelerini copluyorlar. Türkiye
Büyük Millet Meclisine girmek isteyen şehit ailelerinin elinden
bayrağını alıyorlar. Bu nasıl devlet
anlayışı? Sayın Bakan, sizin
Bakanlığınıza bağlı bu polisler. Bu talimatı
siz mi veriyorsunuz insanlara? Türk Bayrağını şehit
ailesinin elinden almaya kim cesaret edebilir Türkiye'de? Bu insanı siz
ağlatıyorsunuz. Yalnız evladını kaybettiği için
ağlamıyor ama bayrağı elinden alındığı
için ağlıyor. Nasıl yaparsınız bunu? (CHP
sıralarından alkışlar)
Atatürkçü Düşünce Derneği mensupları Denizlide
Cumhuriyet Bayramı kortejine katılmış. Ne var bunda?
Katılmak istemiş. Cumhuriyet Bayramı kortejlerinde belediye
araçları bile geçiyor, Atatürkçülere yer yok mu? Bu kadar mı
tahammülünüz yok Atatürkçülere? Coplarla, kalkanlarla, polis, yaşlı
kadınları yerlerde sürüklüyor Denizlide. Bu mu sizin
demokratikleşme anlayışınız? Böyle mi
yapacaksınız demokrasiyi?
Adam dağdan inmiş, diyorsunuz ki: Biz bunları
serbest bırakıyoruz çünkü bunlar suç işlememiş. Nereden biliyorsunuz?
Aktütün saldırısını, Dağlıca
saldırısını yapanları tespit ettiniz mi tek tek?
Diğer saldırıların tek tek sicilini tuttunuz mu, parmak izi
ellerinizde var mı? Nereden biliyorsunuz? Bunlar dağa niçin
çıktılar acaba, ellerine silah alarak niçin çıktılar?
Oraya, patates soymak için mi çıktılar, çay servisi yapmak için mi
çıktılar? Dağda ne işi vardı bunların? Kim size
bunların sicilini verdi, tezkiyesini verdi suça karışmamışlardır
diye? PKKdan başka kim olabilir? Kim size diyebilir ki Bunlar hiçbir
suça karışmamıştır. Nereden biliyorsunuz,
bunları serbest bırakıyorsunuz? Adamın üzerinde terörist
üniforması var, zafer işareti yapıyor, orada serbest, bir siyasi
partinin otobüsünün üstünde büyük bir törenle karşılanıyor.
Eline silah alan, dağa çıkan adam serbest ama eline kalem alan
insanın zindanda yatması normaldir sizin hukuk
anlayışınıza göre. Silopide başka hukuk, Silivride
başka hukuk
Sizin, devlete karşı baş kaldıran insana
tahammülünüz var, Hükûmeti eleştirene tahammülünüz yok. (CHP sıralarından
alkışlar) Bir tanesi dağa çıkmış, bir tanesi
konferans yapmış; dağa çıkan serbest, konferans düzenleyen,
Hükûmeti eleştiren aylarca, yıllarca hapiste yatsın!
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Onların silahları yerin
altındaydı Onur Bey.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Bu mu sizin demokratikleşme
anlayışınız? Herkes için demokrasi. diyor Sayın
Bakan; bravo. Silopi için de demokrasi var mı? Var. Peki, Silivri için var
mı? Hayır, onlar için yok. Niye? Onlar Hükûmeti eleştiriyor.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Silivridekiler
Silopide asit kuyularında insanları öldürdüler.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu,
gerçekten savunulması mümkün olmayan bir yaklaşımdır.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, size şunu da
söyleyeceğim: Bazı terör örgütleriyle yabancı ülkelerin
mücadelesini örnek veriyorlar, IRA ile İngilizler nasıl mücadele
etmiş, IRA örgütüyle.
Size, değerli arkadaşlarım, şunu söyleyeyim:
IRA meselesi çözülmeden önce, 7 Nisan 2005 tarihinde IRA bütün
silahlarını bırakmayı resmen kabul etti, ilan etti ve ondan
sonra kurulan bir komisyona son tabancasına kadar bütün silahları
teslim etti. Siz de böyle mi diyorsunuz? Sizin de böyle bir projeniz var
mı? PKK bütün silahlarını teslim etmeden çözüm
yapmayacağız diyor musunuz? PKK hazır mı silahları
teslim etmeye?
Bakın, size bir örnek vereyim: 29 Temmuz 2009 tarihinde,
World Policy dergisinde, Amerikada yayınlanan, PKK liderlerinin demeçleri
var, bir iki tane örnek vereceğim. Diyor ki: Bazıları PKKya
silah bırakma çağrısında bulunuyorlar -Sayın Bakan
gibi- bizim en çok yapabileceğimiz şey bir ateşkesten
ibarettir. Tarih 4 Ocak 2009, imza İmralı.
Başka
Bir çözüm bulunamazsa bu süreçten çekilirim.
Sonbahara kadar çok şey değişebilir, savaş çıkarsa
Kürdistan Türkiyeden ayrılır. İmza İmralı.
Silahlanmadan bahsetmenin hiçbir anlamı yoktur. Kürtler var
olmalarını sürdürmek için kendi savunma güçlerine ihtiyaç
duyacaklardır. Tarih 18 Mart 2009, imza Kandil.
Eğer 2009 yılı içinde savaş olursa, biz
saldırılara karşı koymaya, yani onları tahrip etmeye
ve katletmeye hazırız. İmza Kandil.
Silahları
bırakmak tartışma konusu bile olamaz. PKK hiçbir zaman silah
bırakmayacaktır. Tarih 23 Haziran 2009, imza Kandil.
Daha söyleyelim mi? Daha söyleyelim mi? Kürtler
Kürtler
Kürtler
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Ergenekonculardan onlarla
görüşenleri de söyle!
ONUR ÖYMEN (Devamla) Müsaade edin.
Kürtler ya bağımsız olacaklar ya da
yaşamayacaklardır. 18 Haziran 2009, imza Kandil.
Değerli arkadaşlarım, siz kiminle, neyi müzakere
ettiğinizin farkında mısınız? Bu insanlarla
konuşuyorsunuz ve kalkıp diyorsunuz ki, 3 kişi
sınırı geçti, demek ki silahları bırakıyorlar
Adam size bırakmayacağım diyor, hiçbir koşulda
bırakmayacağım diyor. Daha ne istiyorsunuz? Daha ne
istiyorsunuz? Ondan sonra da kalkıp büyük sözler söylüyorsunuz, analar
ağlamasın vesaire filan.
Değerli arkadaşlarım, acaba Hükûmet bu konuda
muhalefetle niçin görüşmek istiyor, niçin uzlaşmak istiyor?
Cumhurbaşkanı seçiminde uzlaşmadınız, Meclis
Başkanı seçiminde de uzlaşmadınız, Anayasa
değişikliğinde de uzlaşmadınız, hiçbir konuda
uzlaşmadınız; bu konuda illa uzlaşacağız... Niye?
Çünkü bizi bu politikanıza ortak etmek istiyorsunuz. Biz sizinle bu
işlerde birlik olsak bu anlattıklarımızı halka
nasıl anlatacağız? Ne yüzle anlatacağız? Onun için
sizin bu politikanızın farkındayız, Cumhuriyet Halk
Partisini hiç kimse tuzağa düşüremeyecektir, herkesin haberi olsun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bizim görüşlerimiz belli. 1989 raporumuza bakın, 1991
tarihli yasa önergemize bakın, 2008 tarihli programımıza
bakın, bütün bu konuları açıkça söylüyoruz. Etnik köken
servetimizdir diyoruz, hazinemizdir diyoruz, saygı gösterelim, devlet
olarak destekleyelim; millî kimlik, millî birlik, eğitimde Türkçe
konularına siz sıcak bakarsanız, bunlara karşı
çıkmazsanız, diğer konularda biz diyoruz ki çağdaş bir
ülkede etnik kökenli insanların bireysel hakkı neyse hepsini biz
kabul etmeye hazırız. Var mısınız? Var
mısınız? Varsanız, bu tartışmalar niye çıkıyor?
Niye çıkıp şu cümleleri söyleyemiyorsunuz burada,
Anayasanın değiştirilmesine karşıyız
diyemiyorsunuz? Bazılarınız diyor, Sayın Başbakan
dedi, bir iki defa Anayasanın değiştirilmesine
karşıyız. dedi, Sayın İçişleri Bakanı
söyledi; Sayın Arınç diyor ki: Mecliste bir uzlaşma bulursak
bir saniyede değiştiririz Anayasayı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öymen, normal süreniz doldu. Size de ek
süre veriyorum. Sayın Bakana ilave dört dakika süre vermiştim.
Buyurun, konuşmanıza devam edin efendim.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Ne diyor İmralıdaki: Sayın Başbakanın
tutumundan hiç memnun değiliz. diyor; Bir daha kimse gelmeyecek
Türkiyeye. diyor; Bir daha hiçbir teröristi göndermeyeceğiz. diyor;
ama Sayın Arınçın tutumundan memnunuz. diyor.
SUAT KILIÇ (Samsun) İmralının görüşlerini
değil, kendi görüşlerinizi açıklayın ilk önce.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Zannediyorum ki Sayın Arınç bir
terör liderinin bu gibi iltifatkâr sözlerinden çok sevinmemiştir. En
azından biz kendi hesabına üzüntü duyduk.
Değerli arkadaşlarım, Sayın İçişleri
Bakanını hep birlikte dinledik. Onun sözleri arasında bu
açılımın ne olduğuna dair hiçbir ipucu yok ama şu var:
Çözümü şimdiye kadar hep erteledik. diyor, yani terörle mücadeleyi bir
türlü beceremedik. Sayın Bakana hatırlatıyorum: Suriyedeki
terör örgütünü, terör liderini, oradaki terörist örgütün bütün eğitim
kamplarını nasıl biz bertaraf ettik, nasıl temizledik? Bir
tek kurşun atmadan, bir tek operasyon yapmadan nasıl becerdik biz
bunu?
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Amerika sayesinde!
ONUR ÖYMEN (Devamla) Biz bunu diplomasiyle becerdik. Öyle bir
ağırlığını koyduk ki devletin, çözüldü Suriye,
mecbur kaldı, ondan sonra ilişkilerimiz düzeldi. Siz niye
yapamıyorsunuz?
Biraz önce Sayın Bakan anlatıyor, diplomaside ne kadar
başarılıyız
Niçin Irak Hükûmetini ikna edemiyorsunuz
PKKnın tasfiyesi için? Niçin Amerikalıları ikna edemiyorsunuz?
Uluslararası anlaşmalar var, Birleşmiş Milletler
kararları var, Irak Anayasasının 7nci maddesi var. O kadar
başarılıysanız diplomaside sizden önceki hükûmetin
başarısını niye yapamıyorsunuz? Ankara süreci
vardı burada. Eş başkanlar, Türkiye, Amerika, İngiltere.
Bir tarafımızda Barzani, bir tarafımızda Talabani oturuyor,
karşımızda Türkmenler. Ne oldu o dönemde? Hepsi PKKnın
terör örgütü olduğunu kabul etti, hepsi PKKyla silahlı mücadeleyi
kabul etti ve silahlı mücadeleye girdiler. Siz niye yapamıyorsunuz
Sayın Bakan? Sayın Bakan niye yapamıyorsunuz siz bunu? Sizden
öncekilerin başarısını alicenaplık olarak kabul ederiz
diyorsunuz, bunu da söylesenize. Niçin o hükûmetlerin
yaptığını siz yapamıyorsunuz, niye siz
beceremiyorsunuz?
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Niye asamadınız?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Sonra kalkıp nasıl olur da böyle
bir diplomasiyle övünebilirsiniz?
Değerli arkadaşlarım, bazıları bu
diplomasiye 10 vermişler. Ben sordum: Acaba 10 üzerinden mi 10
veriyorsunuz, 100 üzerinden mi 10 veriyorsunuz? Bu kadar hayati bir konumuzda
komşu ülkeyi ikna edemeyeceksiniz, en büyük müttefikimizi ikna
edemeyeceksiniz, sonra diyeceksiniz ki Çok başarılıyız.
Başarılıysanız 1 tane teröristi iade etmelerini
sağlayın, 1 tane, Kuzey Iraktan 1 tanesi yakalansın ve
Türkiyeye iade edilsin. Devri hükûmetinizde bu oldu mu? Olmadı.
Bir de şu var: Efendim, Sayın Bakan açıklamadı
ama basında görüyoruz, bazı uygulamalardan görüyoruz. Sayın
Cumhurbaşkanımız Güroymak ilçesine gitmiş, demiş ki:
Buranın adı Norşin olacaktı, adını
değiştirelim. Sonra karar almışlar Norşin
yapmışlar. Büyük bir endişe içindeyiz biz Bursa Milletvekili
olarak. Çünkü acaba Bursaya gelirse Sayın
Cumhurbaşkanımız, diyoruz, bakarsınız
Mustafakemalpaşa ilçesine gider. Oraya da Kirmaşti mi diyeceksiniz?
Eski adı Kirmaşti imiş. Nerede duracaksınız?
Osmanlı isimlerinde mi, Bizans isimlerinde mi, Roma isimlerinde mi? Nereye
kadar gideceksiniz?
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) İsimlerden niye
korkuyorsunuz?
ONUR ÖYMEN (Devamla) Hititlere kadar yolu var. Dünyada bütün
devletler kendi güçlerini tesis ettikten sonra yerleşim birimlerine kendi
isimlerini verirler. Fransada da böyledir, Yunanistanda da böyledir.
Yunanistan Cumhurbaşkanı Gümülcineye gittiğinde Buranın
adı Gümülcinedir. diyor mu? Eski adı Gümülcine. Onlar Komotini
diyor. İskeçeye gittiğinde Burası İskeçedir. diyor mu?
Demiyor. Ksanti diyor. Kim yapıyor bunu? Sadece biz yapıyoruz,
sadece Türkiye bu tavizleri veriyor.
Değerli arkadaşlarım, çok örnekleri var, vaktimiz
de yok ama size şu kadarını söylüyorum: Biz Cumhuriyet Halk
Partililer bu oyunlara geçit vermeyeceğiz. Biz Cumhuriyet Halk Partililer
milletimizle birlikte, ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte
bu gidişi durduracağız.
BENGİ YILDIZ (Batman) Arkanızda millet yok, sadece
gürültü.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Türkiyeyi teröre teslim etmeyeceğiz.
Terörle müzakereye razı olmayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öymen, dört dakika ilave süreniz de
doldu. Tamamlamanız için tekrar açıyorum mikrofonunuzu. Lütfen
tamamlayınız.
ONUR ÖYMEN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Biz, hangi kökenden gelmiş olurlarsa olsunlar bütün
insanlarımızla el ele, çağdaş dünya insanlarının
sahip oldukları bütün haklara sahip olarak demokrasi ve özgürlük içinde
kalkınmalarını sağlayacağız ve yurt
dışından hazırlanan yol haritalarını
yırtarak tarihin çöplüğüne atacağız.
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi de gruplar
adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
ve Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural hitap edecekler.
Sayın Vural, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır, size de ilave süre vereceğim
daha önceki uygulamaya uygun olarak.
MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, Hükûmetin genel görüşme
önergesinin ön görüşmelerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinize
saygılarımı arz ediyorum.
Tabii, biraz önce şu genel görüşme gerekçesiyle ilgili
yirmi dakikalık açıklamada, doğrusu bu açılımla ilgili
Türkiye Büyük Millet Meclisinden ve siyasi partilerden hangi yönde bir
katkı beklendiği, neler yapmak istedikleri konusunda hiç, ufak bir
bilgi bile verilmemiştir. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bugün ön görüşmelerini yaptığımız bu genel
görüşme önergesiyle aslında usulen getirilmiş bir genel
görüşme önergesinden başka bir anlam yoktur. Maalesef Sayın
Bakan, Hükûmet, kendisi çalıp kendisi oynamıştır ve bütün
milletvekilleri de gerçekten bu içi boş tartışmalarla neden 10
Kasımda yapıldığını, böyle bir güne neden rast
getirildiğini de merak etmektedir.
Evet, bugün 10 Kasım 2009, Türk milletinin Millî
Mücadelesinin lideri, Türkiye Cumhuriyetinin kurucu önderi, cumhuriyetimizin
ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürkü ebedi âleme
uğurlayışımızın 71inci yıl dönümü.
Mekânı cennet, ruhu şad olsun.
Sayın milletvekilleri, Türk milletinin
bağımsızlık mücadelesi ve kuruluş felsefesiyle
cumhuriyetimizin kurumları ve kazanımlarını ortak bir
duyuşla anlamamız ve anlatmamız gereken bir gündeyiz.
Farklı siyasi anlayışımız olabilir ancak Türk milleti
adına egemenlik yetkisi kullananların -bizlerin, sizlerin- Millî
Mücadelenin anlamına, şahsiyetlerine, tarihine, millî
egemenliğin mimarına, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusuna, dava
arkadaşlarına karşı sorumlu olduğumuz da
akıllardan çıkarılmamalıdır. Maalesef tüm
uyarılarımıza ve talebimize rağmen milletimiz nezdinde
derin hassasiyet ve endişeler uyandıran bir siyasal
tartışma böylesi bir günde Meclis gündemine getirilmiştir. Bu,
tarihimize ve varlığımıza karşı bir
tavırdır. Bu, kurucu felsefeye karşı bir
hesaplaşmadır. Daha iyimser yorumlamaya da imkân yoktur.
Hem milletimizin hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu
bulunan siyasi partilerin süreçle ilgili olarak duyduğu kaygılar göz
ardı edilmiştir. Bu kürsüde 10 Kasımla ilgili
endişelerimizi Hurufiye bağlayanların aslında Sayın
Başbakanın Hazreti Musanın soyundan geldiğini ya da
sandıktan çıkan mehdi olarak ilan eden Hurufilere
danışmasında daha büyük fayda bulunmaktadır.
Evet, bugün tatil günü değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışacak ama eğer siz bizlerin kaygılarını
dikkate almıyorsanız, siz bizlerin kaygılarını dikkate
almadan bunu bugün yapmak istiyorsanız bizim katkımızı
beklediğinizi de açıkçası
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Söylemeye hakkınız yok.
OKTAY VURAL (Devamla)
ummuyorum, hiçbir zaman. Siz, kendiniz,
elinize tutuşturulmuş bir senaryoyu getireceksiniz, o senaryo
çerçevesinde milletvekillerinden Parmağınızı
kaldırın, indirin. şeklinde bir talepte
bulunacaksınız.
Maalesef -bunu bugün getirmenizin elbette bir sebebi vardır-
böylesine önemli bir günün tarihinde bile uzlaşmayı
başaramıyorsunuz, başaramadınız, dikkate bile
almadınız, buna birtakım kılıflar uyduruyorsunuz ve
böyle bir günde bizleri uzlaşmaya çağırmanız da
aslında çok nafile bir çaba. Gerçekten tam bir aldatma ve kandırma
senaryosuyla karşı karşıyayız.
Sayın Başbakan 10 Kasımı bilerek seçtiklerini
söylemiştir Cumhuriyetle hesaplaşmanın ön görüşmelerini
yapmak için bu tarihin seçildiği ve siyasi bir anlam yüklediklerini itiraf
etmiştir. 10 Kasımda böyle bir konunun görüşülmesinin bahanesini
Atatürkün Yurtta sulh, cihanda sulh. sözlerine bağlamayı,
aslında karşımıza çıkartılmak istenen
yıkım projesinin ve PKK açılımının makyajlanma ve
Atatürkün arkasına saklanma olarak görmek lazımdır.
Bu kılıfa uydurmanın ilham kaynağı da
belli olmuştur. Obamanın Türkiyeyi ziyaretinde Anıtkabirde
yazdığı notta yer verdiği Yurtta barış, dünyada
barış. ifadesinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı
konuşmada sözde demokratik açılım konusundaki önerilerinden
ilham alanlar 10 Kasımda ön görüşmeleri yaparak ev ödevlerine ne
kadar sadık olduklarını da ortaya koymuştur.
Ne mutlu Türk'üm. diyerek iç barışın
esasını ortaya koyan Atatürkün Ne mutlu Türk'üm diyene. vecizesini
kazımak isteyen bu açılım görüşmesinin 10 Kasımda
yapılması yurtta sulh yerine çatışmayı ve gerilimi
ikame etmek isteyen siyasal bir zihniyetin açığa
vurulmasıdır. Yüklenmek istenen bu siyasi anlam aslında sözde
açılımların da hedefini ortaya koymaktadır.
Cumhuriyeti kuran iradenin anıldığı bir günde
bu konuyu gündeme taşımanızın ikinci cumhuriyet
sevdalılarına, bölücülüğün emellerine, küresel projelere Türkiye
Büyük Millet Meclisinde meşruiyet kazandırmaktan öte bir siyasal
anlamı yoktur. Teşhisi ve muhtevası bile böylesine
tartışmalı ve Sayın Bakan tarafından dahi bilinmeyen
böyle bir konuyu 10 Kasımda Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmek,
aslında toplumda cepheleşmeyi artırmak, millî ve manevi
tarihleri hafızalardan kazımak amacını ortaya koymaktadır.
Evet, 10 Kasım Benim büyük eserim Türkiye Cumhuriyetidir. diyen
Atatürkün ölüm yıl dönümüdür ve böyle bir günde cumhuriyeti
tartışmanın yolunu açan sözde açılımların ön
görüşmelerini yapıyorsunuz ve Bakanlar Kurulunda 12 Kasımda da
açıkçası bunun genel görüşmelerini yapmak durumunda
kaldığınızı Türkiye Büyük Millet Meclisine âdeta
dayatıyorsunuz. Peki neden 10 Kasım dedik? Peki niye 12 Kasım?
Niye 12 Kasım? 12 Kasımda acaba terörist başının
Romada yakalandığı bir dönemde, orada yakalandığı
bir dönem içerisinde, bir günde onun sözde kılavuzluğunda
hazırlanmış yol haritalarını bugün Mecliste
tartıştırmak için mi acaba 12 Kasımı da ona denk
getirdiniz? (MHP sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, lütfen konuştuğu sözünü geri alsın.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet, dolayısıyla iktidar
zihniyetinin bu oturumu
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bu proje, terör örgütü
ve terör örgütü başıyla hiçbir alakası yoktur; Sayın
Konuşmacı çarpıtıyor; bu tamamen Hükûmetimizin ve bütün
milletimizin bir projesidir ve milletimizin sahiplendiği bir projedir.
Bunun terör örgütüyle, terör örgütü başıyla en ufak bir alakası
yoktur. Sayın Bakanımız da bütün konuşmacılar da
defalarca altını çizerek ifade ettiler Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet, ben bunu bir zillet olarak görüyorum
ve buna
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Yalan söylüyor.
BAŞKAN Sayın Canikli
Biraz sonra sizin grubunuz
adına da sözcü arkadaşımız çıkacak, bütün bu iddialara
cevap verir.
İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Ankara)
İftira ediyor, yalan söylüyor; düzeltsin.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Bakan Düzeltsin. diyor.
Neresini düzeltelim Sayın Bakanım?
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (Devamla) Bugün 10 Kasım, 12 Kasım da
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (Devamla)
terörist başının Romada
yakalandığı gün.
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen düzgün bir üslupla
konuşmaya özen gösterelim.
OKTAY VURAL (Devamla) Şimdi bu, bu günler, bu günlerde
konuşmayı yapanlar için ibretlik bir olay olarak
anılacaktır. İbret verici olmuştur gerçekten. (MHP
sıralarından alkışlar)
Bir zillettir aynı zamanda. Üzülüyorum. Keşke özenle
tarihleri seçseydiniz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, Bugün 10 Kasım. Emanetin emin
ellerde. diye her zaman nakaratla söylenen sözlerin aslında çok gerisinde
olduğumuzu düşünüyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) Senin için nakarat olabilir, bizim için
nakarat değil.
OKTAY VURAL (Devamla) Bugün, onun fikirlerini tekrarlama
imkânı bulduğumuz ve düştüğünüz bu teslimiyet
girdabında fikirlerinizi ve düşüncelerinizi de mukayese edebilmek için gerçekten önemli bir
fırsat olmuştur. O bakımdan, böyle bir fırsatı
kullanmak gerekiyor.
Atatürk, milletin haysiyetini, izzetinefsini her değerin
üstünde tutan yüksek bir şerefin temsilcisiydi; yabancılara
sırnaşarak, masalarda yüz sürerek, teslim olarak siyaset
yapmamıştı. Atatürk, yedi düvelin göz diktiği vatan
toprağını, insanını ve mukaddesatını ayakta
tutmanın savaşını vermişti; hiçbir zaman Biz de
faşizan yaklaşımlar yaptık. diyerek ecdadına hakaret
etmemiş, töhmet altında bırakmamıştı.
Atatürk Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu,
İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep bir ırkın
evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. demişti,
milletimizi bölmemiş, birleştirmişti; emsali görülmemiş bir
çürümüşlükle ayrışmayı kaşımamış, otuz
altıya bölmeye çalışmamıştı.
Atatürk Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvela
bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren,
fiilen, bütün iş ve hareketlerimizde gösterelim. demişti, gidip
yabancı başkentlere boyun eğmemişti, Papa heykeli
altında imza atmamıştı. (MHP sıralarından
alkışlar)
Barışçı idi, barışın değerini
bilirdi fakat Düşmana merhamet, acizlik ve zaaftır; bu insaniyet
göstermek değil, insanlık özelliğinin yok oluşunu ilan
etmektir. Demişti; teröriste tören düzenlememişti, omuzlarına
almamıştı, ihanete kucak açmamıştı.
Millî devletin ve millet varlığının
omurgası olan resmî dile ortak koşmamıştı.
Atatürk, Siyasi, adli, iktisadi ve mali
bağımsızlığını imhaya ve sonuç olarak
yaşama hakkımızı inkâr ve ortadan kaldırmaya yönelik
olan Sevr Anlaşması bizce mevcut değildir. diyerek Sevri
reddetmişti. Müslüman kardeşlerimize, Türk dünyasına zulüm ve
kan getiren gizli Sevr olan Büyük Orta Doğu Projesinin eş
başkanlığını yapmamıştı. (MHP
sıralarından alkışlar)
Atatürk, asırlar boyunca bu topraklar için hayatını
vermiş aziz şehitlerimizi tazimle, saygıyla, hayranlıkla
anmıştı. Hepsi onun kader arkadaşıydılar. Bu
topraklar ve millet için kahramanca mücadele ederken hayatını
kaybeden şehitlerimize kelle dememişti.
Atatürk, Mehmetçiği anlatırken Öleni görüyor, üç
dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir bezginlik bile göstermiyor,
sarsılmak yok. Okumak bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim, cennete
girmeye hazırlanıyorlar, bilmeyenler kelimeyi şehadet getirerek,
çekerek yürüyorlar. demişti. Muhteşem mücadelelerini
aşağılayıp Yan gelip yatıyorlar. dememişti.
(MHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Atatürk bir yerde, yalnız, maalesef,
yanılmıştır: Mazinin kararsız, çürümüş zihniyeti
ölmüştür. demişti ama ne hazindir ki o sözden altmış dört
yıl sonra sözde açılım adı altında, mazinin
kararsız, çürümüş zihniyetleri, tedavülden
kaldırdığımız bu zihniyetleri Türk milletinin önüne getirebilmektedir.
İşte, bugün geldiğimiz bu noktada, bütün bu
çürümüş zihniyetin hezeyanları manşetlerde, köşelerde,
açılım paketleri içerisinde Türk milletine, açıkçası kan
üzeriden siyaset yapanlar tarafından Türk milletine
dayatılmaktadır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) 80 öncesi 5 bin tane
evladımızı katlettiniz
(MHP sıralarından gürültüler)
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) Biraz utanın,
utanın!
OKTAY VURAL (Devamla) Bu muhteşem ruhun ve vicdanın
sahibi bugün milletin yüreğinde
BAŞKAN Lütfen
Sayın milletvekilleri, lütfen
OKTAY VURAL (Devamla)
ebedî istirahatgâhında yaşamaya
devam ediyor.
Ne üzüntü vericidir ki bugün ayrışma, bölünme, parçalanma
olarak algılanan senaryo müsveddeleriyle açılım adı
altında gündeme bu konular taşınabilmektedir. Bu, bir utanç
tablosudur aslında. Bu, yozlaşmanın en çukur
noktasıdır, daha derini ve karanlığı yoktur.
Sizi milletimize şikâyet ediyorum. Sizi şehitlerimize,
gazilerimize, kahramanlarımıza şikâyet ediyorum. Sizi asla
kapatamayacağınız bu hain vebalin günahının
müstahakına ulaşmanız için Yüce Allaha havale ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bu projenin ön görüşmelerinin
başlangıç tarihini siyasi amaçla belirleyenlerin niyetleri de
bellidir. Bugün ambalajlar arayan açılımın içeriği
aynıdır. Zarfa değil, mazrufa bakmak gerekiyor. Esasen
yapılmak istenenleri saklamak için sürekli olarak ambalaj
değiştirmek de hazmettirmek çabalarından başka bir anlam
taşımıyor. Önce Kürt açılımı deyip Türkiye
modeli olarak sunulan, daha sonra Anaların gözyaşı dinsin.
diyenler, sonra da demokratik açılım diye kamuoyuna sunanlar
şimdi de millî birlik projesi olarak aynı paketi milletimize
hazmettirmek istiyor. Bukalemun gibi bir paket. Amaç ve hedefler belli. Bu,
adı gibi sahibini de bir türlü bulamamış bombalı paket
aslında yıkım projesidir. Zamana, mekâna göre amaç ve hedefleri
kamufle edilmekte, yeni kılıf içinde sunulmaktadır. Ancak
yaşananlar, tartışmalar ve talepler sürecin ne olduğunu
açığa çıkartmıştır.
Sayın milletvekilleri, yedi yıl önce
sıfırlanmış, tüketilmiş bir terör örgütünü
canlandıranlar Nasıl oldu da terör örgütünü canlandırdık?
diye önce kendini sorgulamalıdırlar. Sayın Bakandan ve
Hükûmetten önce bunun hesabını vermesini isterdik Türkiye Büyük
Millet Meclisinde. Terörle mücadeleden vazgeçilmiş, Türkiye,
kafalarındaki siyasal çözüme hazırlanmıştır.
Şimdi, sayın milletvekilleri, sizlere soruyorum:
Türkiyeyi etnik kimliklere göre tanımlayan kimdir? Eyaletlerden bahseden
kimdir? PKK hakkında terörist, ayrılıkçı, bölücü
sıfatlar kullanmayın. diyen kimdir? Ne mutlu Türküm diyene.
sözünden rahatsız olan kimdir? Türklüğü etnik kimliğe indiren
kimdir? Milletimizin kimliğini altüst eden kimdir? Lozan
Anlaşmasındaki azınlık tanımını yetersiz
bulan insan hakları raporu kimin zamanında
hazırlanmıştır? Milletin bölünmezliği ilkesinin
sorunun çözümüne engel olduğu kimin zamanında raporlara
girmiştir? Bölücülük propagandasını suç olmaktan kim
çıkartmıştır? Kim terörist başının serbest
kalmasını sağlayacak şekilde kanun
değişikliğini Meclise sunmuştur? Aslında, o zamanlar,
bulunduğu partinin yazdırdığı raporla milliyetçi,
muhafazakâr, sağcı bir parti olarak görülmesinden rahatsız
olduğunu ifade ederek
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) İdam dosyası
Başbakanlıkta nasıl bekledi?
OKTAY VURAL (Devamla)
bugün sözde siyasal çözümle partisini ve
ona oy verenleri bu değerlerden uzaklaştırmak isteyen kimdir?
ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) Başbakan.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) İdam
dosyasını Başbakanlıkta bekleten kim?
OKTAY VURAL (Devamla) Bu soruların cevaplarını
elbette sizler vereceksiniz. Hepinizin bu konuda vereceği muhakkak bir
cevap vardır.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) İdam dosyasıyla
ilgili cevap ver.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın milletvekilleri, tarihî
fırsat denilerek terörle mücadelede önümüze sözde çözümler
konulmaktadır. Nedir o fırsat? Kimin için fırsattır?
Ekonomik krizi fırsata çevireceğiz diye ahkâm kesenlerin milletimizi
nasıl işsiz, aşsız ve takatsiz
bıraktığı hatırlardayken, terörle mücadelede
fırsat yakaladığını söyleyenler bu defa da milletimizi
kimliksizleştirmeyi, huzurunu bozmayı,
ayrıştırmayı çözüm olarak yutturmak istemektedirler.
Fırsat denilen, Türkiyeyi etnik temelde ayrıştırmayı,
etnik nifak sokarak ötekileştirmeyi, kimliksizleştirmeyi,
parçalamayı, çatıştırmayı ve bölmeyi amaçlayan bir
yıkım projesidir. Bizi biz yapan, milletimizi millet yapan,
devletimizi ayakta tutan bütün değerler uçuruma yuvarlanmaktadır. Bin
yıllık varlığımızın ve
kardeşliğimizin şifreleri, kodları kırılarak bu
karanlık uçuruma doğru yuvarlanıp gitmektedir. Soruyorum: Bu
yapılanlar, bu söylenenler bizim için nasıl bir fırsat olabilir?
Bu coğrafyada bir millet olarak var olmamızı sağlayan
tarihimizden, kültürümüzden, dilimizden, birbirimizin muhtaciyetlerimizden
arınarak başkalarının, yabancıların ortaya
koyduğu fırsatlar peşinde koşarsak yok oluruz değerli
milletvekilleri. Bu fırsat bizim fırsatımız değildir.
Bu fırsat, tarihî emellerini ve stratejik amaçlarını yerine
getirmek isteyenler için bir fırsattır. Dün PKK ile mücadele etmek
için ayak sürüyenler, teröre destek olanlar, bugün terör örgütünü güya bitirmek
için siyasal hedeflerine göre adım atılmasını istemektedir.
Teröre çözüm reçeteleri Türkiyenin çözülmesinin adımlarıdır.
Senaryo dışarıda yazılmıştır. Müellifleri ve
eş başkanları bellidir. ABD Meclisinde görüşülmüştür,
bilgiler verilmiştir, ona göre de adımlar atılmaktadır.
David Phillipsin raporları, Henry Barkeyin raporları, bu raporlarla
nelerin yapılması gerektiği adım adım ortaya
konulmuş, ev ödevleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde, ABD
Başkanının burada konuşmasından sonra yerine
getirilmeye başlanmıştır. Evet bu projeyi milletimiz
desteklemiyor ama biraz önce söylendi, İngiltere destekliyormuş,
Barzani de destekliyormuş. Aziz Türk milletinin temsilcileri, onlar
destekliyor diye teslim mi olacağız?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Millet destekliyor,
millet!
OKTAY VURAL (Devamla) Şimdi, size soruyorum millet
destekliyor diyenler, hodri meydan, gelin, bu konudaki taleplerinizi millete
götürelim de milletin önünde hesap verin bakalım. (MHP
sıralarından alkışlar) Yüreğiniz yetiyor mu acaba?
Hadi gelin bakalım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Evet, bunlar, biliyorsunuz Kevin Costner da destekliyor. dediler ve
baktık ki içinde yokmuş. Aldatma ve kandırmayla, milletimizi, bu
kafes keklikleri gibi öterek uçuruma sokmak istiyorlar.
SUAT KILIÇ (Samsun) Seni sineyi millete götürüyoruz.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 7 Ekim 1998de Bölücü terör örgütünün yok edilmesi için
öncelikle ona verilen lojistik ve politik desteklerin bitirilmesi gereken...
diyen kimdir biliyor musunuz? Bugünkü Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah
Gül. E, peki şimdi terör azdı, lojistik destekler var. Peki bu
desteklerini artırdıklarını, hesabını niye
vermiyorlar? Dün bunu söyleyenler bugün geliyorlar, bununla mücadele yerine
teslimiyeti çözüm olarak getiriyorlar. Politik desteği kesmek gerekir.
diyor. E bugün politik desteğe meşruiyet kazandırmaya
çalışıyor. 7 Ekim 1998de Bölücülüğü destekleyen ve
teşvik eden, onlara politik açılımlar getiren Batılı
ülkelerin durumu daha vahimdir. diyen kimdir? Sayın Abdullah Gül ve
Bugün güzel şeyler olacak. diyerek teröre karşı politik
açılımı çözüm olarak getirebilmektedir. Bugün burada
yabancıların politik açılımları Türkiye Büyük Millet
Meclisine gelebiliyor. Siz yapmazsanız başkaları yapar.
diyenler aslında Başkalarının yapacağını
sen yap. diyerek teslimiyetçiliğin geldiği bu seviyeyi ortaya
koymuştur.
Bugün Türkiye olarak çok dikkat etmemiz gereken konu PKK terör
örgütünün Avrupada siyasallaşmasıdır. Lozan
Anlaşmasından Türkiyedeki azınlıkların kimler
olduğu ve bu azınlıkların statüleri açıkça
belirtilmiştir. Avrupanın bugünkü mantalitesi ve
anlayışı Türkiyedeki azınlık tarifini yeniden
tanımlama eğilimi içerisindedir. Avrupa siyasetinin ve diplomasisinin
güneydoğu meselemizi bir azınlık statüsüne oturtma gayreti Sevr
anlayışından kaynaklanmaktadır. Bugün PKK darmadağınık
hâle geldiyse yapılacak yanlışlarla bunun tekrar
toparlanmasına fırsat vermemek gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) PKK da karşı bu
projeye.
BAŞKAN Sayın Vural, size de ilave dört dakika süre veriyorum.
Lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
OKTAY VURAL (Devamla) Sataşmadan dolayı
Biliyorsunuz,
sustum nezaketen grup başkan vekiline. Onu da dikkate
alırsınız.
BAŞKAN Dört dakika süre veriyorum.
Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Perişan hâle gelmiş terör
örgütü liderinin, onun başının siyasi bir lider hâle gelmesine
de kesinlikle fırsat vermemek gerekir.
Şimdi soruyorum: Bunları kim söylemiş? 18
Aralık 1998de Abdullah Gül söylemiş.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın, sayın
Saygılı
ol.
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) Doğru
söylemiş.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet, sayın milletvekilleri,
darmadağınık hâle gelmiş, 2002 yılında
sıfırlanmış
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne zaman
sıfırlanmış?
OKTAY VURAL (Devamla)
terör bugün toparlanmışsa yedi yıldan bu yana acaba kim
iktidardadır? Türkiyeyi kim yönetmiştir?
ŞENOL BAL (İzmir) AKP
OKTAY VURAL (Devamla) Lozanda azınlık
tanımını değiştirin. diyen AB ilerleme
raporlarına Dengeli ve uyumlu. diyenler nerede? Nerede?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) İdam
kararını uygulamayanlar nerede?
OKTAY VURAL (Devamla) Başbakanlıkta insan hakları
raporuna koyan nerede acaba?
İmralıda hazırlanan yol haritalarına muhtaç
olan, İmralının kılavuzluğunda açılımlar
hazırlayan, muhatap alan acaba kimlerdir? Onu siyasal lider konumuna
yükselten kim olmuştur?
Sözde barış elçileri nasıl oluyor da devletimizin
bir projesinin parçası olabiliyor?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Kimlerin evinde misafir
olmuşlar?
OKTAY VURAL (Devamla) Bugün Kürtçe konuşan
kardeşlerimizi azınlık statüsüne indirgemek isteyen Sevr
anlayışını günümüze taşıyanlar dün var idiyse
bunlar yok mu oldular? Yoksa onların çözümüne teslim olarak böylece sorunu
çözmek yoluna gitmek daha kolayınıza mı gitti?
Sayın milletvekilleri Son zamanlarda ABDnin Kuzey Iraka
yönelik gayretleri kaygılarımızı artırmaktadır.
Kuzey Irakta yaratılmaya çalışılan fiilî durumun
Türkiyedeki bölücülük hareketi için büyük bir stratejik avantaj olduğunu
kimse göz ardı etmemelidir.
Sizce bu sözlerin sahibi kim? Abdullah Gül. 1998 yılında
bunu söylemiş.
Şimdi huzurlarınızda bu soruyu sizlere
yöneltiyorum. Bu fiilî durumu Türkiyeye kabul ettirmek isteyenlerin kimler
olduğunu cevaplamanızı istirham ediyorum. Bölücülük için bu
stratejik avantaj kim tarafından kabullenilmektedir? Bugün fiilî durumu
kim kabul etmiştir? Dün bu fiili durumu bölücülük için fiili avantaj
olarak görenler bugün bu avantajı sağlamakta neden çekince
görmemektedir? Neden orada onları muhatap almak suretiyle konsolosluk
açmaktadırlar?
Evet, Dün söylediklerini bugün unutanlar, tersini yapanlar acaba
iktidara sahip olduklarında gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde
mi olmuşlardır? Bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini
müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit mi etmişlerdir? sorularının
cevabını ve hesabını milletimize elbette vereceklerdir.
(MHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Hükûmetin sunduğu genel
görüşme önergesine Evet. diyeceğimizi
açıklamıştık. Aslında kapalı kapılar
ardında yapacağınız kayıt dışı siyaset
arayışlarının tezahürü olarak kapalı oturum
yapılmasına Hayır. dedik. Kapalı olsa da hain
tuzakları deşifre edeceğimizi Sayın Genel
Başkanımız açıkladı. Herkesin görüş ve
düşüncelerinden milletimiz haberdar olsun. dedik, Saklamayın.
dedik. Sonunda Hükûmet vazgeçmek durumunda kaldı. Bu ön görüşmeden
sonra genel görüşmede de MHP olarak düşüncelerimizi saklamadan mertçe
ortaya koyacağız.
Hükûmet net olarak her şeyi anlatmalıdır. Bugün
hiçbir şey anlatmadı. Açılımdan hedefi nedir? Kısa,
orta, uzun vadeli hedefleri evirmeden çevirmeden, yuvarlamadan
açıklamalıdır. Açıkçası, sizden, olduğunuz gibi
görünmenizi istiyoruz. Bu bir paket değil, bir süreçtir. deyip Türk
milletinin iradesini teslim almayı denemeyiniz. Bu siyasal
düşüncenizi Milliyetçi Hareket Partisi deşifre etmeye
kararlıdır.
Sakladığınız bu amaç ve hedeflerin Türk
milleti tarafından kabul edilmeyeceğini biliyorsunuz. Bunu da
Sayın Başbakan itiraf etti. Hazmede ede, hazmettire ettire
Burada
sesleniyorum: Siz bunu hazmedebilirsiniz ama Türk milleti asla bu dayatmaları
hazmetmeyecektir! (MHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Vural, ilave süreniz de doldu. Dört
dakikayı da doldurduk.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkan, Sayın
Nurettin Canikli sataştı
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
ne alakası var!
BAŞKAN Lütfen
Mikrofonu tekrar açacağım ama
Genel Kurulumuzu selamlamak için size ilave söz veriyorum.
Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın milletvekilleri,
geldiğiniz çizgi gideceğiniz yolu açıkça göstermektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi sürecin tamamına kapalıdır ve
karşıdır.
İmralının kılavuzluğunda PKKnın
elçilerini sınırda devlet töreniyle karşılayanların,
teröristlerle kucaklaşanların, onlara teşrifat yapanların,
cumhuriyetimizle, millî kimliğimizle, birliğimizle, bütünlüğümüzle
sorunu olanların Milliyetçi Hareket Partisini hedef alması tabiidir.
Çünkü MHP onlar için en büyük engeldir. Biz bin yıllık
kardeşliğe sahip çıkacağız. Teröristle şehidin
aynı kefeye konulmasına karşı koyacağız. Etnik
kimlik siyasetiyle ötekileştirmeyeceğiz. Anaların göz
yaşına, şehidimizin koruduğu onurumuza sahip
çıkacağız.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak terör sorununu bitirmeye,
bölücülük gündemini yıkmaya, kardeşliğimize, bütünlüğümüze
sahip çıkmaya kararlıyız. Analarımız gözyaşı
dökmeyecek, milletimiz de bölünmeyecektir. Bunu da herkes böyle bilsin. (MHP
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lafla olmuyor,
hamasetle olmuyor onlar.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın milletvekilleri, PKK
paçavraları altında yapılan karşılama törenini
19
Ekim Pazartesi günü bütün oyunu açığa
çıkartmıştır. Milletimizin ruhu, şehitlerimizin ruhu
incinmiştir. Hepimiz üzüldük. Milletimiz ayağa kalktı ve kral
çıplak oldu. Türk milletini derinden üzen, ayağa kaldıran bu
tablo karşısında, 20 Ekim 2009da Sayın Başbakan grup
toplantısında Dün Habur Sınır Kapısında
yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir
umuttur. Türkiyede bir şeyler oluyor, iyi şeyler oluyor diye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) O sadece teröristlerin
gelişini kastetmiştir, çarpıtmayın. Sayın Vural,
sadece terör örgütünün bittiğini göstermek için söylemiştir,
teröristlerin teslim olmasının altını çizmiştir
sadece.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkan, saygı
sunacağım sadece.
BAŞKAN Sayın Vural, yani beş dakikayı geçti.
Size diğer arkadaşlarımızdan daha fazla süre vermiş
oldum.
Lütfen selamlayınız efendim, lütfen. Lütfen
selamlayınız.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teröristlerin
gelmesinden, teslim olmasından niye rahatsız oluyorsunuz?
OKTAY VURAL (Devamla) Ben huzurlarınızda, böyle bir
çirkin tabloya güzel bir tablo diyen Sayın Başbakanın Türk
milletinden özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum ve hepinizi
sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum, Allaha emanet
ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, genel görüşme
önergesi üzerinde şimdi de Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekili ve Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak.
(DTP sıralarından alkışlar)
Sayın Kışanak, buyurun.
DTP GRUBU ADINA GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Birlik ve Kardeşlik
konulu genel görüşme önergesinin ön görüşmeleri üzerine Demokratik
Toplum Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, bugün bir toplumsal
duyarlılık örneği göstererek bu görüşmeleri dinlemek üzere
buraya gelen ve siyasi partilerle görüşmelerde bulunan Barış
İçin Kadın Girişimi üyelerini de saygıyla
selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
Aylardır süren tartışmaların ardından
gecikmeli de olsa açılım konusunun Meclise gelmesini son derece
önemsiyor ve çözüm süreci açısından bir fırsat olarak görüyoruz.
Meclisin seksen altı yıllık aradan sonra ilk kez, adı
konulmasa da, Kürt sorununu gündemine alması bu görüşmelere tarihî
bir nitelik kazandırmaktadır. Bu, Kürt sorunuyla yüzleşme
adına son derece önemli bir gelişmedir.
Elbette toplumsal sorunların
tartışılacağı, birlikte çözümlerin üretileceği
zemin Parlamentodur. Kürt sorunu gibi çok boyutlu ve derinlikli bir sorunun
görüşüleceği ilk adresin de Parlamento olması gerekir. Eğer
soruna sivil, demokratik bir çözüm aranıyorsa bunun adresi Meclis olmak
zorundadır.
Bu sorun yıllardır Millî Güvenlik Kurulu
toplantılarında, askerî karargâhlarda konuşuldu,
tartışıldı, siyasi iktidarların ve
parlamentoların iradesi hiçe sayıldı. Bu konuda tek söz sahibi olan,
güvenlik kurumları ve onların devreye koyduğu şiddet
politikaları oldu. Bunun sonucu olarak sivil çözüm
arayışının önü kesildi, sivil çözüm
arayışlarına şans tanınmadı. Kürt sorununda
izlenen çözümsüzlük politikasında hükûmetlerin payınaysa düşen,
askerî politikalara itirazsız itaat etmek oldu. Siyasal iktidarlar
devletin bütün olanaklarını savaş politikalarının
hizmetine sundu. Tam 29 kez denenen isyan bastırma
yaklaşımının ve son otuz yılda yaşanan düşük
yoğunluklu savaşın ardından konunun Parlamento zeminine
getirilmiş olması, geç de kalınsa, soruna sivil çözüm
arayışlarının başlaması açısından umut
vericidir.
Yapacağımız bu genel görüşme aynı zamanda
Parlamento ve demokrasimiz açısından bir sınav olacaktır.
Binlerce gencin ölümüne neden olan savaş tezkerelerini çıkartan Parlamentonun
bu olumsuz imajını düzeltebilmek için önüne gelen bir fırsat
olarak görüyoruz bu görüşmeleri. Parlamento üyelerinin bu
fırsatı toplumsal barış ve Türkiye'nin aydınlık
geleceği açısından iyi değerlendirmesi gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden bir kez daha
iktidarı ve muhalefet partilerini, hepimizi, Kürt sorunu gibi Türkiye'nin
kaderini ilgilendiren bir sorun karşısında sorumlu,
vicdanlı, adil, cesur ve kararlı bir tutum içerisinde olmaya davet
ediyoruz. Kürt sorunu siyasi çekişmelere konu olacak bir sorun
değildir. Konuyu partilerüstü bir yaklaşımla ele almak bizi
çözüme götürecek ilk adımdır.
Burada hep birlikte ortak bir çözümü geliştirmek
durumundayız. Bu sorun senin-benim değil, tüm Türkiye'nin sorunudur.
Hiçbir siyasi parti Kürt sorununu yok sayamaz ve çözümden uzak duramaz.
İktidarından muhalefetine herkes bu sorunun gerçek boyutlarıyla
yüzleşmek zorundadır. Demokratik siyasete ve halk iradesine
bağlılığın gereği budur. Kürtüyle Türküyle tüm
yurttaşlarımızın bizlerden, Parlamentodan beklentisi,
demokrasi, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik temelinde
barışçıl bir çözümdür. Bu nedenle sorumluluğumuz
ağırdır.
Değerli milletvekilleri, Kürt sorunu, bin yıllardır
bu topraklarda Türk halkıyla kardeşçe, barış içerisinde bir
arada yaşayan Kürt halkının kimlik, dil ve kültür gibi en temel
hak ve özgürlüklerinin verilmemesi sorunudur.
Yaşadığımız coğrafya, çok kimlikli, çok kültürlü
kadim bir coğrafyadır. Kürtler de medeniyetler beşiği olan
Mezopotamya topraklarının en kadim halklarından biridir.
Mezopotamya tarih boyunca âdeta kültürlerin ve dinlerin kavşağı
olmuş, Kürtler de bu zenginliğin ayrılmaz bir parçası
olarak yaşamış ve uygarlığa çok şey
katmıştır.
Kürtler, stratejik öneme sahip bu coğrafyada, tarih boyunca
çevresindeki halklarla barış içerisinde, kardeşçe bir arada
yaşamayı başarmış bir halktır. Şu iyi
görülmelidir ki Kürtlerin bu tarihsel kardeşlik ittifak
anlayışı, Malazgirtten Kurtuluş Savaşına kadar
uzanan süreçte tarihî bir rol oynamıştır.
Kurtuluş Savaşının kazanılmasında
en önemli etkene baktığımızda, Türk ve Kürt halkı
başta olmak üzere bütün Anadolu halklarının birliğini ve
aynı amaç etrafında kenetlenmesini görürüz. Nitekim, bu birlik ruhu
Kurtuluş Savaşı sonrasında oluşturulan 1920 Meclisine
de rengini vermiş ve 21 Anayasasıyla çoğulcu yapı
Anayasada ifadesini bulmuştur. Cumhuriyetin temelini oluşturan
Erzurum ve Sivas Kongreleri, Amasya Tamimi, Misakımillî, Birinci Meclis
Beyannamesi, 1921 Teşkilatı Esasiye Kanununa bakıldığında
da Kürtlerin cumhuriyetin kuruluşundaki rolünün açıkça ve resmen
vurgulandığı görülecektir.
Bunlardan 20-22 Ekim 1919 tarihli Protokolde, vatan Türk ve
Kürtlerin oturdukları topraklar olarak açıkça
tanımlanmıştır. Ayrıca, devamla, Kürtlerin etnik ve
sosyal haklar bakımından da destekleneceği vurgulanmıştır.
Türkiye Cumhuriyetini kuran Birinci Meclisin bu çoğulcu
niteliği, milletvekillerinin kendi kimlikleriyle temsilini de beraberinde
getirmiştir. Bugün bir suç hâline getirilen Kürdistan tanımı,
o yıllarda Kürdistan mebusu, Lazistan mebusu gibi tanımlamalarla
kurucu Meclisin tutanaklarında da yer almıştır.
Ancak 1924 Anayasasıyla birlikte tam tersi bir süreç
başlamış, toplumsal çoğulculuk, kültürel çeşitlilik ve
farklılıklar reddedilmiş, Türk etnik kimliği tüm topluma
zorla dayatılmıştır. 24 Anayasasıyla birlikte, çok
kültürlü yurttaşlık, özerk yerel yönetim ve kendi kimliğiyle
siyasal temsil anlayışı terk edilmiştir. Kürtler başta
olmak üzere, çoğulcu kültürel yapıya yönelik ret, inkâr ve
asimilasyon süreci başlatılmıştır. 24 Anayasası
ve ardından çıkarılan yasalarla bu ülkede Kürtçe konuşmak,
yazmak, yayın yapmak yasaklanmıştır.
Şark Islahat Planı, Genel Müfettişlik
Uygulaması ve Zorunlu İskân Yasası gibi uygulamalarla Kürtler
yaşadıkları topraklardan göç ettirilmiş, sürgüne gönderilmiş,
yoğun bir asimilasyon sürecine tabi tutulmuştur. Dinsel, dilsel ve
etnik farklılıklar yok sayılarak tek tip yurttaş yaratma
projesi devreye konulmuştur. Yurttaşlık standartları Türk,
İslam, Sünni olarak belirlenmiş, tüm yurttaşlar
farklılıkları bir yana bırakarak bu kalıbın
içerisine girmeye zorlanmıştır.
Bu proje cumhuriyeti demokrasiden
uzaklaştırdığı gibi, Kürt isyanlarını da
beraberinde getirmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin seksen altı
yıllık ömründe tam 29 Kürt isyanı yaşanmıştır.
Günümüzde dünyada çağdaş demokrasiyle yönetildiğini iddia eden
ve katı merkeziyetçi, tek tipçi ulus devlet anlayışına
sıkı sıkıya sarılan hiçbir ülke
kalmamıştır. Fransadan tutalım, İtalyaya,
Almanyaya, İspanyaya, İngiltereye kadar birçok ülke tek tipçi ulus
devlet mantığını aşarak demokratik ve çoğulcu bir
yapıya dönüşmüştür. Türkiye ise dünyadaki bu değişim,
dönüşüm karşısında tekçi ulus devlette ısrar ederek,
giderek demokrasiden uzaklaşmış, darbelere, ara rejimlere,
askerî vesayete teslim olmuştur. 12 Eylül askerî darbesi ve onun
şekillendirdiği darbe anayasasıyla demokrasi tümden rafa
kaldırılmıştır.
Kürtlere karşı uygulanan inkâr, imha ve asimilasyon
politikasının Diyarbakır Cezaevinde yaşanan vahşetle
birlikte vardığı boyut ise son otuz yılımızı
fiilî bir savaş içerisinde geçirmemize neden olmuştur.
Tıpkı Şark Islahat Planında olduğu gibi, Kürt
coğrafyasında olağanüstü hâl ilan edildi, binlerce köy
yakıldı, yıkıldı, boşaltıldı. 17 bin
faili meçhul cinayet işlendi. İnsanlar asit kuyularına
atıldı. Bu acımasız savaşta 40 bini aşkın
yurttaşımız yaşamını yitirdi. Susurluk ve
Ergenekon gibi çeteler bu savaşın ve Kürt sorununun çözümsüzlüğü
üzerine kurulan politikaların bir sonucu olarak demokrasinin
başına bela oldular.
Tek tip yurttaş yaratma projesi, sadece Kürtleri değil,
bu ülkedeki tüm farklı kimlikleri ve kültürleri,
azınlıkları ve farklı inanç gruplarını da
baskı altında tuttu. Alevi kimliği yok sayılırken,
başörtülü kadınlar şahsında inançlı insanlar
ötekileştirilmeye çalışıldı. Maraş, Çorum, Sivas
ve Gazi katliamları, bu tek tip elbiseye sığmayan Alevi
yurttaşlarımızın yaşadığı
katliamlardır. Süryaniler, Keldaniler ve diğer dinî gruplar
inançlarından dolayı büyük baskılara maruz kaldılar.
Değerli milletvekilleri, coğrafyamızın
toplumsal dokusuna aykırı olan bu tek tip yurttaş yaratma
politikası Türkiyeye çok şey kaybettirdi. Ülkemiz, ne
demokratikleşme yolunda ilerleyebildi ne kalkınmasını
gerçekleştirebildi. Avrupa Birliği üyelik süreci de yıllarca bu
nedenle ertelendi. Kürt sorunundan dolayı Türkiye, dış politikasında
sürekli taviz verdi. Uluslararası güçlerin politikalarının esiri
hâline geldi. Ekonomik kaynaklarımızın bir kısmı bu
savaşa harcandı. Eğitime, sağlığa, yatırıma,
istihdama ayrılması gereken pay savunma giderlerine
ayrıldı. Halkın vergileri bu ülkenin dağlarına bomba
olarak yağdı. Savaş bütçesi, halkı yoksulluğa,
açlığa mahkûm etti.
Bütün bunlarla birlikte milliyetçilik,
ırkçılığa varan şovenizm ve militarizm, sokakta,
okulda, iş yerinde, kısacası yaşamın her alanında
toplumsal barışı tehdit eder bir noktaya geldi. Geriye dönüp
baktığımızda cumhuriyetin seksen altı yılı
Türkiyenin kayıp yılları olarak geçti. Bu kayıp
yılları telafi etmek için elimizde yeni bir şans var. O da
çektiği büyük acılara, yaşadığı bütün
tahribatlara ve travmalara rağmen Türküyle, Kürtüyle, Alevisiyle,
Sünnisiyle tüm Türkiye halkının hâlâ barış içerisinde,
kardeşçe, bir arada yaşama arzusundan vazgeçmemesidir. Gelin bu
şansımızı iyi kullanalım. Türkiyeyi çoğulcu,
demokratik bir cumhuriyete; tüm farklılıklarımızı da
özgürlüklerine kavuşturalım. Bu hiç de zor değil. Yeter ki
demokrasiye, çoğulculuğa, farklılıkların zenginlik
olduğuna gerçekten inanalım. Hiçbir kimliği ret ve inkâr
etmeyelim. Asimilasyonu bir insanlık suçu olarak tanımlayalım ve
farklılıklarımızın ilelebet yaşayabileceği
demokratik bir rejim inşa etmek için hep birlikte
çalışalım. Demokratik bir çözüm ve onurlu bir
barışın koşulları artık her zamankinden daha
fazla oluşmaktadır. Gelin bunu başka bir bahara ertelemeyelim.
Değerli milletvekilleri, hak ve özgürlüklerin teminatı,
toplumsal uzlaşının kaynağı anayasalardır. Bu
nedenle, demokrasi ve Kürt sorununda bir çözüm sürecinden bahsedilecekse bu
Parlamento sivil, demokratik, çoğulcu bir anayasa hazırlığını
gündemine almalıdır. 12 Eylül askerî darbe rejiminin
hazırladığı 82 Anayasası Türk etnik kimliği
üzerine kurulmuş, devleti kutsayan, kişi hak ve özgürlüklerini
kısıtlayan, çoğulculuğu reddeden, antidemokratik bir
anayasadır. Yeni anayasada ülkemizdeki farklılıklar, kültürel
zenginlikler toplumsal bütünlüğümüzün temel harcı olarak görülüp
teminat altına alınmalıdır. Herkesin resmî dilin yanı
sıra özel ve kamusal alanda kendi ana dilini de kullanma hakkına
sahip olduğu açıkça ifade edilmelidir. Hantal, sorun üreten,
katı merkeziyetçi yapı yerine, yerel yönetimleri güçlendiren, bölge
yönetimleri kurulmasına olanak tanıyan, yeni, demokratik, özerk bir
idari yapılanmaya gidelim.
Ana dilde eğitim hakkı anayasal güvenceye
kavuşturulmalı, bu hak eğitim ve öğretimin tüm
aşamalarını kapsamalıdır. Türkçeden farklı bir
dilde eğitim yapan kurumlarda resmî dil olan Türkçe de öğretilerek
Türkçenin tüm Türkiye halkının ortak iletişim dili olması
sağlanmalıdır.
Vatandaşlık hakkını Türk etnik kimliğiyle
sınırlayan yaklaşım mutlaka değiştirilerek din,
mezhep, ırk, etnik köken, cinsiyet, kültürel ve benzeri hiçbir fark
gözetilmeksizin, Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla
bağlı olan herkese anayasal vatandaşlık hakkı
tanınmalıdır.
Kadınların ve erkeklerin eşit haklara sahip
olduğu vurgulandıktan sonra, devlete, fiilî ve gerçek
eşitliğin sağlanması için kota ve benzeri özel önlemleri
alma görevi mutlaka verilmelidir.
Parti kapatma cezası, yüksek seçim barajı gibi
antidemokratik yasalardan kaynaklanan temsiliyette adaletsizlik sorunu da
mutlaka çözülmelidir.
Düşünceyi ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü
teminat altına alınmalı, demokratik siyasi hayatın
vazgeçilmez unsurlarından biri olan siyasi partiler anayasal güvence
altında faaliyetlerini sürdürmelidir.
Kısaca ana hatlarını çizdiğimiz bu anayasal
çözüm yaklaşımımız, Kürt sorununa kalıcı,
demokratik, barışçıl bir çözüm olanağı
yaratacağı gibi, Türkiyeyi de çağın demokratik
değerleriyle buluşturacaktır.
Yıllarca yaratılmak istenen bölünme fobisinin ne kadar
yersiz olduğu, gündeme getirdiğimiz bu önerilerle bir kez daha
açığa çıkmıştır. Birlik ve beraberliğin,
ortak vatanın, ortak geleceğin tek dayanağı, demokratik
değerlerin, özgürlüklerin, farklılıkların anayasal
güvenceye kavuşmasıdır. Ayrılığın önüne
geçebilecek güç, tüm farklılıkların kendi dil ve kültürüyle,
ortak vatanda özgür yurttaşlar olarak yaşamasının
koşullarını yaratmaktır.
Değerli milletvekilleri, biz Demokratik Toplum Partisi olarak
barıştan ve demokratik siyasi çözümden yanayız. Demokratik
siyasi mücadelede ısrarlıyız. Sorunlarımızı
demokratik yöntemlerle çözebileceğimize inanıyoruz. Demokratik
tartışmanın, diyaloğun, siyasi çözüm yöntemlerinin
gelişmesi ve demokratik siyasi mücadelenin daha etkili hâle gelmesi için
her şeyden önce silah seslerinin sustuğu, evlere cenazelerin
gitmediği bir ortama ihtiyacımız var. Bu durumun
sağlanabilmesi için bir an önce askerî operasyonların
durdurulması gerekmektedir. Askerî operasyonların durdurulması,
ölümlerin önlenmesi artık tüm demokratik kamuoyunun talebi hâline gelmiştir.
Askerî operasyonlar durdurularak fiilî ve gerçek bir
çatışmasızlık ortamı yaratılmalı ki
birbirimizin ne dediğini duyalım, birbirimizin acılarına
dokunabilelim, empati yapalım, karşılıklı olarak
yaşadığımız travmalarımızı çözümün
önünde engel olmaktan çıkartabilelim. Böyle bir ortam yaratmadan Kürt
sorunu gibi devasa bir sorunu çözmemiz gerçekten imkânsız olacaktır.
Sorunun kaynağını görmeyen, ana ekseni PKKyi
tasfiye etmek olan bir sürecin başarıya ulaşması mümkün
olmayacağı gibi, geçmişte yaşadığımız
acıların daha katmerlisinin yaşanmasına neden
olacağını bilmek için kâhin olmaya gerek yoktur. Zaten son otuz
yıllık çatışmalı sürecin ana ekseninde de PKKyi
tasfiye anlayışı yok muydu? Çok büyük acılar ve dramlar
yaşanmasına neden olan bu yaklaşımın çözüm
üretmediği ortada değil mi? Bir kez daha aynı amaca
kilitlenmiş ama kullanılan yol ve yöntemleri
farklılaşmış bir süreç yaşamak, Türkiyeye, hepimize
maliyeti ağır bir zaman kaybettirecektir. Bu yaklaşımdan
sonuç alınamamasının nedeni, Kürt sorununun nedenlerini bir
kenara bırakıp sonuçlarının ortadan kaldırılmaya
çalışılmasıdır. Nedenleri ıskalarsanız
sorunları çözemezsiniz. Bunları hatırlatma ihtiyacı
duyuyoruz. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın İyi
şeyler olacak. sözüyle başlayan süreçte Hükûmetin sergilediği
tutum her geçen gün kaygılarımızı artırmaktadır.
Hükûmet, şimdiye kadar sadece samimi olduğunu savunarak kendisine
destek verilmesini istedi. Ancak samimiyetinin göstergesi sayılabilecek
bir yaklaşım sergilediği ve olumlu bir adım
attığını da söylemek mümkün olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kışanak, sizin de süreniz doldu
ama size de ilave süre veriyorum dört dakika kadar, lütfen
tamamlayınız.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Altı dakika Başkan
Saydım ben yerimden.
Bir taraftan şiddetin, can kayıplarının
olduğu bir ortamda süreci ilerletmenin mümkün olmadığı
söylenirken bir taraftan askerî operasyonlar ve çatışmalar devam
etti. Hükûmet, askerî operasyonlardaki kararlılığını göstermek
için savaş tezkeresi çıkarttı, sınır ötesi operasyon
yapmak için Meclisten yetki aldı. Silahların susturulmasından,
her türlü düşüncenin özgürce savunulmasından bahsederken demokratik,
sivil alanda siyasal çalışma yürüten bini aşkın kişi
gözaltına alındı. Aralarında partimizin genel merkez, il ve
ilçe yöneticilerinin de bulunduğu 400ü aşkın kişi
tutuklanarak cezaevine gönderildi. Âdeta, sivil demokratik siyaset
kanalları tıkanarak çatışma zemini diri tutulmaya
çalışıldı. Halka ve tüm demokratik kurumlara yönelik
baskılar artarak devam etti.
Bütün bu yaşananlar Hükûmetin samimiyetini sorgulamamıza
neden olmaktadır. Eğer bir samimiyetten söz edilecekse öncelikle bu
baskılara son verilmeli, Kürt halkının iradesi dikkate
alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, çözümsüzlük siyasetinin maliyetini
Kürtüyle Türküyle, Alevisiyle Sünnisiyle hep beraber çok ağır
ödedik, canımızla malımızla ödedik. Bu savaşta 40
binin üzerinde canımızı yitirdik; binlerce köyümüz
yakılıp yıkıldı, viraneye döndü; milyonlarca
yurttaşımız yerinden yurdundan edilerek göçe zorlandı. 5
milyon yurttaşımız açlık sınırında, 20
milyon yurttaşımız yoksulluk sınırında
yaşarken bu savaşın ölçülebilir maliyeti 40 milyar doları
aştı. Kürt sorunu bahane edilerek demokrasi rafa
kaldırıldı. En temel hak ve özgürlüklerimiz
kısıtlandı. Toplumsal cinnet hâlinde yaşar olduk;
şiddet kanıksandı, günlük yaşamın bir parçası
hâline geldi. Her gün ülkemizin dört bir yanından canavarca hislerle
işlenmiş cinayetler, toplu katliam haberleri gelmeye
başladı. Savaşın açtığı derin ruhsal
yaralar, yaşadığımız toplumsal travma neredeyse
geleceğimizi esir almaya başladı.
Bu savaşta kaybettiklerimiz saymakla bitmez. Biliyoruz,
yitirdiklerimiz bir daha geri gelmeyecek, ancak yeni kayıpları
önlemek bizim elimizde. Çözümsüzlük, çatışma siyaseti devam ederse,
bundan sonra da her alanda kaybetmeye devam edeceğiz. Peki ne uğruna?
Şimdiye kadar sormadığımız bu soruyu gelin şimdi
hep beraber soralım. Bu ülkenin yurttaşlarının temel hak ve
özgürlüklerini vermemek uğruna böylesine acımasız bir
savaşa neden olmayalım. Biz inanıyoruz ki, bu soru büyük bir
samimiyetle sorulur ve cevabı aranırsa, hiç birimiz bu
savaşın sürüp gitmesine kayıtsız kalamayız.
Barışta kazanacağımız çok şey var;
barış gelirse tüm Türkiye kazanacak, ekonomi kazanacak, demokrasi
kazanacak, insan hakları kazanacak, kısacası insanlık
kazanacak. Barış gelirse, her şeyden önemlisi, şimdiye
kadar yaşadığımız evlat acılarına yenileri
eklenmeyecek. Tarihî bir süreçte tarihî bir sorumlulukla karşı
karşıyayız, gelin, hep beraber, barışın,
demokrasinin, özgürlüklerin önünü açacak bir yaklaşım içerisinde
olalım, insanlığımızı ve geleceğimizi
kurtaralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Başkan, iki dakika daha
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Kışanak, lütfen, selamlama
yapmanız için mikrofonu açıyorum.
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Bir iki dakika
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
GÜLTAN KIŞANAK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Şimdi de, bugün buraya, bir toplumsal sorumluluk örneği
göstererek gelen Barış İçin Kadın Girişimi üyelerinin
herkese getirdiği metinden çok kısa bir paragraf okumak istiyorum:
Barış için bir araya gelmiş olan biz kadınlar, Mecliste
demokratik Kürt açılımı tartışılırken,
kadınların bu toplumun yarısını teşkil
ettiğini unutmayarak aşağıdaki hususları göz önünde
bulundurmanızı ve tartışmanızı talep ediyoruz.
Savaş sadece Kürtleri değil, tüm yurttaşları
etkiliyor. Savaş sadece anneleri değil, tüm kadınları
etkiliyor. Savaşın yarattığı nefret, korku ve
düşmanlık ortamı şiddeti normalleştirerek gündelik
yaşamın her alanında karşımıza
çıkmaktadır. Bu durumdan hareketle, artan kadın ölümleri,
kadın cinayetleri, kadına karşı şiddeti, toplumda
yaratılan genel şiddet ortamının içerisine
yerleştirerek bu tartışmalarda dikkate almanızı
öneriyoruz. diyorlar.
Arkadaşlarımıza bu sorumluluklarından
dolayı bir kez daha teşekkürlerimizi ifade ediyoruz. Umuyoruz ve
diliyoruz ki herkes bu sorumlu yaklaşım içerisinde olur.
Barışın bu ülkeye ve bu topraklara bir gün ama bir
gün mutlaka geleceğine inanıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz genel görüşme önergesi üzerinde son sözü gruplar adına
AK PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili ve Grup Başkan Vekili
Suat Kılıça veriyorum.
Sayın Kılıç, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika. Size de ilave süre vereceğim.
AK PARTİ GRUBU ADINA SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın
Başkanım, çok saygıdeğer milletvekilleri; millî
birliğimizin, beraberliğimizin, bütünlüğümüzün inşallah
güvencesi olacak olan demokratik açılım süreci üzerinde verilmiş
olan genel görüşmenin ön görüşmeleri noktasında AK PARTİ
Grubunun görüşlerini sizlerle ve aziz milletimizle paylaşmak üzere
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi, çok değerli
milletvekillerini içtenlikle, en kalbî duygularla, saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum.
Çok saygıdeğer milletvekilleri, bugün 10 Kasım.
Gruplar tarafından verilen öneriler vesilesiyle yapılan
konuşmalarda da, bu önerilerin öncesinde gündem dışı
milletvekilleri tarafından yapılan konuşmalarda da, Hükûmetimiz
adına Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydının gündeme
ilişkin gündem dışı söz alıp konuşması
noktasında da 10 Kasıma milletimizin bakışı, 10
Kasıma Meclisimizin bakışı, 10 Kasıma milletvekillerimizin
ve bizi izleyen halkımızın bakışı bu kürsüden
seslendirilmiştir. Bilvesile, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürkü, bizlere emanet ettiği eşsiz cumhuriyet için ve yine
çatısı altında özgürlüğümüzü, millet adına millî
irademizi konuşturmakta olduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisi için
bir kez daha saygıyla, bir kez daha şükranla, bir kez daha milletim
adına minnetle anıyorum.
Çok saygıdeğer milletvekilleri, hepiniz, hepimiz çok iyi
biliyoruz ki Atatürk olmasaydı, Atatürkün cumhuriyeti olmasaydı,
Atatürkün Meclisi olmasaydı, bu Meclisin sayesinde kazanılan
zaferlere ulaşılmasaydı, erişilmeseydi, ben dâhil
hiçbirimiz, Anadolunun dört bir köşesindeki doğup büyüdüğümüz
köylerden kalkıp gelerek burada, millet adına, millî iradenin tecelligâhı
olan bu Mecliste ve bu makamda bulunamazdık.
Sahip olduğumuz bütün değerler, başta cumhuriyetin
temel nitelikleri, özgürlüğümüz ve hukuk devleti için Büyük Öndere ve
eşsiz mücadelesindeki silah arkadaşlarına bir kez daha Allahtan
rahmet diliyorum.
Çok saygıdeğer milletvekilleri, muhalefet demokratik
açılım sürecine temelden ve tümden zaten karşı olduğu
için 10 Kasım istismarı sadece sürece ilişkin daha fazla söz
söylemenin gerekçesi olarak kullanılmış ve milletimizin
duyguları, hissiyatı istismar edilmiştir.
Büyük Atatürk, bugün, milletin tamamını alakadar eden bu
millî mesele burada konuşuluyor olduğu için değil ama milletin
Meclisinde kendi adı ve kendi fotoğrafı bir korsan gösteriye
alet edildiği için ıstırap duyuyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bunu bilmelisiniz. Bunu
bilmelisiniz.
Biz birbirimizi yeni tanıyor değiliz. Millet sizi de,
bizi de tanıyor ve biliyor. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında, Çankaya
Köşkünde, Atatürkün Köşkünde, Reisicumhur makamında bugün
oturmakta olan Sayın Cumhurbaşkanımızın kutlama
etkinliklerine iştirak etmeyeceksiniz, film izlemeye gideceksiniz! Millet
bu filmi biliyor! (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler) Millet bu filmi biliyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sana mı soracağız?
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Senden izin mi
alacağız?
SUAT KILIÇ (Devamla) O filmi bugün de izlersin, yarın da
izlersin, öbür gün de izlersin. (CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Ne alakası var?
SUAT KILIÇ (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi olarak önce
cumhuriyet iradesinin tecelli ettiği Çankaya Köşküne gideceksin,
Atatürkün aziz hatırasını Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle
orada da idrak edeceksin. (CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Başka bir emrin var
mı?
SUAT KILIÇ (Devamla) 10 Kasım savınız, 10
Kasım teziniz, 10 Kasım eyleminiz samimi değil, gerçekçi
değil.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ya, git şuradan!
SUAT KILIÇ (Devamla) Duygularınızla
konuşmuyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Palavracı! Masal anlatma.
Masalcı dede, masal anlatma.
SUAT KILIÇ (Devamla) Zaten bu kürsüden konuşan hatipleriniz
yerine geçip oturduktan sonra yüzüne yayılan tebessüme bakıyorum.
Burada gergin konuşuyor, burada kaygılı konuşuyor, burada
sıkıntısı yüzüne yansıyor, yerine geçtikten sonra,
yaptığı konuşmadan aldığı hazdan olsa gerek,
gülmeye başlıyor, mütebessim bir yüz ifadesine terk ediyor yüzündeki
ifade.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Masalcı
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Artistlik yapma da pakete gel
bakalım.
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
milletimizin kullandığı bir söz vardır Güleriz
ağlanacak hâlimize. diye. Gülüyorsunuz ağlanacak hâlinize. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Açılımla ilgili bir
cümle söylemedin, kürsüyü boşa işgal ediyorsun.
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin tutanakları milletin
hafızasıdır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Konuya gel, konuya. Anlat
anlatacaklarını.
SUAT KILIÇ (Devamla) Geçmiş 10 Kasımlara şöyle
bir bakıyorum: 10 Kasım 2001.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Artistlik yapma!
Kayınbabanın hesabını ver. Artist!
SUAT KILIÇ (Devamla) İktidardaki hükûmet Demokratik Sol
Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Anavatan Partisi Koalisyon Hükûmeti.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Daha konuya gelemedin.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Artist, kayınbabanın
hesabını ver, kayınbabanın!
SUAT KILIÇ (Devamla) Tarih 10 Kasım 2001, günlerden
salı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu çalışıyor
ve ne getiriyorlar gündeme?
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Kayınbabanın
hesabını ver. Şovmen!
SUAT KILIÇ (Devamla) Hemen size okuyorum: Amerika Birleşik
Devletleri tarafından başlatılan Sürekli Özgürlük
Harekâtı kapsamında Türk Silahlı Kuvvetlerinin (Afganistana
gönderilmek üzere) sınır ötesine gönderilebilmesine olanak
sağlayan yetki tezkeresini görüşüyor.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Kayınbabana gelelim,
kayınbabana.
SUAT KILIÇ (Devamla) Kim görüştürüyor? DSP, MHP, ANAP
koalisyonu.
Bugün 10 Kasım istismarı yapanlara şunu sormak
istiyorum: Mustafa Kemalin askerlerini
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Kardeşim, AKP ne diyor
açıklasana ya!
SUAT KILIÇ (Devamla)
Afganistana göndermek için 10
Kasımdan başka gün mü kalmadı? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) AKP ne diyor açıkla, bir
öğrenelim ya!
ŞENOL BAL (İzmir) Cumhuriyetin emanetçiliği size
mi kaldı?
SUAT KILIÇ (Devamla) Çok saygıdeğer milletvekilleri,
bir muhalefet grup sözcüsü çıktı şöyle bir cümle sarf etti, dedi
ki: Bu genel görüşmenin tümü üzerindeki görüşmeler, nihai
görüşmeleri 12 Kasım Perşembe günü yapılacak.
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Sadede gel, sadede!
SUAT KILIÇ (Devamla) Neymiş? Biz bilmiyorduk
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Öğreneceksin!
AKİF AKKUŞ (Mersin) Yaşın genç,
yaşın genç!
SUAT KILIÇ (Devamla)
onlar iyi takip ettikleri için biliyorlar,
12 Kasım terörist başının Romada
yakalandığı tarihin adıymış.
Dolayısıyla özellikle mi bugüne getirdiniz? diye soruyor. Ben de
kendisine sormak istiyorum: Dediler ki gün boyu, bugün, dün, önceki hafta:
Bunu 10 Kasımda görüşmeyelim, 12 Kasımda görüşelim,
önümüzdeki hafta da genel görüşmeyi gerçekleştirelim. Affedersiniz
ama 12 Kasım konusunda böyle bir hassasiyeti olan sizsiniz galiba, bizim
böyle bir hassasiyetimiz yok. 12 Kasım tarihi bizim için bir anlam ifade
etmiyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Ayıp, ayıp!
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Yalan söylüyorsun, yalan!
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
milletin hafızasıyla dalga geçmeyeceksiniz.
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) Utanmıyor musun!
SUAT KILIÇ (Devamla) O 1 Mart tezkeresi döneminin
müsteşarı niye laf atıyor bana, anlamıyorum.
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Elini sallama bu tarafa dönüp
de!
SUAT KILIÇ (Devamla) Bu Hükûmete müsteşarlık yapan
birinin bana laf atması çok ayıp, doğru değil.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Komik oluyor, komik, başka
şey söyle!
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) DJ yaparım ben seni, DJ!
Güzel DJ olur senden!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi
dinleyelim.
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, bir şeyi
unutuyorlar: Hafızayı beşer nisyan ile maluldür ama o kadar da
değil
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Başka şey söyle, başka
şey söyle, komik oluyorsun!
SUAT KILIÇ (Devamla)
o kadar da değil. Bu Meclisin
tutanakları var, milletin hafızası var, millet bütün
bunları hafızasında kaydediyor.
Bir diğer konuya cevap vermek istiyorum: Öyle bir kara
propaganda yaptınız ki, öyle bir dezenformasyon yaptınız
ki, bu süreci siyasi istismara maruz bırakmak için milletin
hafsalasıyla, milletin vicdanıyla, milletin iradesiyle öylesine dalga
geçtiniz ki yalanın bini bir para
MUHARREM VARLI (Adana) Sen yalan söylüyorsun!
SUAT KILIÇ (Devamla)
iftira, bühtan, her türlü riyakâr beyanlar
yerlerde sürünüyor.
Değerli milletvekilleri, öyle kara propaganda yaptılar
ki kapalı oturumun varlığını bile başka
vesilelerle istismar konusu hâline getirdiler.
Çok saygıdeğer milletvekilleri
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Niye korktunuz?
Yapsaydınız kapalı oturum. Niye yapmadınız?
SUAT KILIÇ (Devamla) Sen yeni milletvekilisin, Koalisyon
Hükûmetinin neler yaptığını bilmiyorsun. Otur, ben sana
anlatacağım. (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Kılıç, lütfen Genel Kurula
hitap edin.
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri,
bakınız, biz dedik ki:
Kapalı oturumda
Hani, randevu vermediler, Sayın Bakanla
görüşmediler
MUHARREM VARLI (Adana) Görüşmeyi sana mı
soracağız!
SUAT KILIÇ (Devamla)
Sayın Başbakanla
görüşmediler, kameralar olmadan, BBG evi olmadan görüşemiyorlar!
Dolayısıyla, gerekirse bir kapalı oturum yapabiliriz. Sayın
Başbakana söyleyemediğinizi, Sayın Beşir Atalaya,
İçişleri Bakanımıza söyleyemediğinizi, gelir burada
kapalı oturumda ifade edersiniz. Ne dediler? Devlet
adamlığıyla bağdaşmayan bir şekilde, devlet
adamı ciddiyetiyle örtüşmeyen bir şekilde
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Devlet adamına bak! Devlet
adamına bakın!
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sen misin devlet adamı!
SUAT KILIÇ (Devamla)
kanun tanımayan, yasa tanımayan,
hukuk bilmeyen bir biçimde, çıktılar dediler ki
AKİF AKKUŞ (Mersin) Kayınpederin devletini mi
diyorsun!
SUAT KILIÇ (Devamla) Biz sır tutamayız, biz kanun
tanımayız, kapalı oturumda ne görüşülürse çıkar
dışarıda millete açıklarız. Suç! Ama değerli
arkadaşlarım
(MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, devlet
adamlığı meselesini bir anlatsın! Devlet
adamlığı ne demek, bir anlatsın!
BAŞKAN Daha sonra
SUAT KILIÇ (Devamla) Şimdi bak, yerinizden
bağırmayacaksınız.
Değerli milletvekilleri, belgelerle konuşuyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
Sayın
Kılıç
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan Devlet
adamlığına yakışmaz. dediği nitelemeyi kimin
için kullanıyor, onu bir açıklasın.
BAŞKAN Şimdi, hatibi dinlemeye devam edin.
Konuşması bittikten sonra değerlendiririz.
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, belgelerle
konuşuyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hangi belgelerle?
SUAT KILIÇ (Devamla) Söylediklerim arasında belgesi olmayan
hiçbir şey yok. DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükûmeti iki tane kapalı
görüşme gerçekleştirmiş.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan!
BAŞKAN Konuşması bittikten sonra
değerlendiririz.
Sayın Kılıç, devam edin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Demin hatibe müdahale ettiniz ama.
Olmaz ki!
SUAT KILIÇ (Devamla) Hangi tarihte? Biri 2000 yılında,
biri 2001 yılında. 2000 yılında gerçekleştirdikleri
kapalı görüşmede Mavi Akım petrol ve doğal gaz boru
hattı, Rusyadan Türkiyeye enerji getiren nakil hatları ve
Türkiye'nin enerji politikaları konuşulmuş.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Demin hatibe müdahale ettiniz. Niye
müdahale etmiyorsunuz?
SUAT KILIÇ (Devamla) İktidarda kim var? DSP-MHP-ANAP
Koalisyonu. Genel görüşme nasıl yapılmış? Kapalı
oturumla yapılmış. Tutanaklar on yıl
dolmadığı için hâlâ gizli.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Söyle de bilelim!
SUAT KILIÇ (Devamla) Şimdi soruyorum: O genel
görüşmede Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin hangi menfaatlerini,
kaç paraya, kime sattınız? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan!
Sayın Başkan!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, böyle mi
devam edecek!
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
KADİR URAL (Mersin) Sayın Başkan! Meclisin
Başkanı!
SUAT KILIÇ (Devamla)
2001 yılında bir kapalı
oturum daha yapılmış. (CHP ve MHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
2001 yılında yapılan kapalı oturumun konusu
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs
politikaları. (CHP ve MHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Lütfen
SUAT KILIÇ (Devamla) Bu kapalı oturumda getirdikleri konu
Kıbrıs politikaları ve yine kapalı oturum, yine kapalı
oturum. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) Laflarına dikkat et, haysiyetsiz!
Utanmıyorsun değil mi!
BAŞKAN Lütfen yerinize oturun arkadaşlar, lütfen
(Mersin Milletvekili Kadir Uralın hatip kürsüsüne doğru
yürümesi)
KADİR URAL (Mersin ) Neyi satıyor ya! Neyi
sattırıyor!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.11
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.44
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 15inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
MUSTAFA VURAL (Adana) Sayın Başkan, ben Demokratik Sol
Partinin 57nci Hükûmet döneminde Antalya Milletvekili olarak
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bitmedi daha konuşma
Sayın Başkan.
BAŞKAN Biraz sonra dinleyeyim Sayın Vural. Bir saniye
Bir saniye
Ne yaptığımızı Genel Kurula izah etmem ve
zabıtlara geçirmem lazım.
(8/11) esas no.lu genel görüşme önergesinin ön
görüşmelerine, değerli arkadaşlarım,
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Samsun
Milletvekili Suat Kılıç
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) Özür dileyecek.
BAŞKAN
on iki dakika konuşmuştu. Ancak
Sayın Kılıç, size söz vermeden önce biraz önce
gruplarımızın tepkisine neden olan bazı ifadeleriniz
olmuştu. Bu ifadelerle ilgili
tavzih edici bir açıklama
(MHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Tavzihle olmaz Sayın
Başkan.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) Özür dileyecek
Sayın Başkan.
BAŞKAN
yapmanız da koşuluyla sizi, kalan
sürenizi tamamlamak üzere kürsüye davet ediyorum.
MUSTAFA VURAL (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN Daha sonra sizi dinleyeceğim efendim.
MUSTAFA VURAL (Adana) Hayır ama, bakın bizim grubumuz
yok ama biz o dönemin iktidar partisinin birinci partisiyiz. Ben o dönemin
içinde olduğum için, milletvekiliydim, kısaca cevap vermek istiyorum.
Bu bizim hakkımız Tüzükün
hükümlerine göre.
BAŞKAN Grup adına
MUSTAFA VURAL (Adana) Grubumuz olmadığı için
BAŞKAN Hayır, grup adına söz isteyen, daha
doğrusu söz verdiğim ve sözü yarıda kalmış olan
Sayın Kılıç sözünü tamamlasın
MUSTAFA VURAL (Adana) Hayır ama ona da yol gösterecek
kısacık bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN Efendim, şimdi, bir başka hatibe söz
vermişim, sözü yarıda kalmış, onun sözünü tamamlamadan size
söz vermem uygun değil.
MUSTAFA VURAL (Adana) Onun konuşmasından sonra
BAŞKAN Sizi daha sonra dinleyeceğim, şimdi
yerinize oturun.
Sayın Kılıç, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) Niye
alkışlıyorsunuz? Utanmanız lazım hepinizin.
AK PARTİ GRUBU ADINA SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın
Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime devam etmek
üzere söz aldım. Tekrar ve yeniden Genel Kurulu saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum.
KADİR URAL (Mersin) Önce, söylediğin lafı geri
al! Satma lafını geri al!
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlar, ben
gereğini söyleyeceğim siz eğer dinleme sabrını
gösterirseniz, nereden başladığını, nereye
gittiğini ben ifade edeceğim. (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar
Arkadaşlar lütfen
sabırlı olalım.
SUAT KILIÇ (Devamla) Çok saygıdeğer milletvekilleri,
az önce cümlemin tamamlanmasına maalesef fırsat kalmadı. (MHP
sıralarından gürültüler)
KADİR URAL (Mersin) Daha ne tamamlayacaksın
SUAT KILIÇ (Devamla) Geçen haftadan
hatırlayacaksınız değerli arkadaşlar, burada şunu
söyledim, siyaseten üsluba herkesin dikkat etmesi lazım.
RECEP TANER (Aydın) Önce sen dikkat et.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sen kendine mi söylüyorsun?
SUAT KILIÇ (Devamla) Arkadaşlar, bitireceğim.
Hakaret içeren, kırıcı olan, incitici olan cümleler
sadece sizi değil, hepimizi incitiyor ve rahatsız ediyor. Gene geçen
hafta, değerli arkadaşlar, Danışma Kurulu önerisi üzerine
söz aldığımda şunu ifade ettim: Söylemlere dikkat edilmesi
lazım, karşılıklı empati yapılması
lazım, birbirimizi karşıdakinin yerine koyarak düşünmek ve
cümlenin sonunun gelmesini beklemek lazım. dedim
AHMET BUKAN (Çankırı) Sen benim Genel
Başkanımın devlet adamlığını
tartışıyorsun.
SUAT KILIÇ (Devamla)
ve
şunu ifade ettim: O gün bir muhalefet sözcüsü konuşmasında
Hükûmete atfen Damat Ferit Hükûmeti benzetmesi yapmıştı ve
yine basın toplantısında
(MHP sıralarından
Doğru sesleri) Bak Doğru diyorsanız açıklama yapma
gereği kalmaz değerli arkadaşlar. (MHP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
SUAT KILIÇ (Devamla) İşte, değerli
arkadaşlar, yanlış, bu üslup yanlış.
KADİR URAL (Mersin) Provokasyon yapıyorsun,
provokatörlük yapıyorsun. Provokatörlük yapma.
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlar, kapalı
oturum mevzubahis olduğunda, bizden önceki Hükûmetin iki tane
yaptığı kapalı oturum var. Bazı sorular sordum.
Kıbrıs konusunda da soruları sorduktan sonra cevabı
metinden kendim verecektim ve bunun cevabı şudur: Cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana görev yapan, bu ülkede Başbakanlık
makamında oturan, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinde Bakan
sıfatıyla görev alan hiçbir devlet adamı vatan haini olamaz,
vatana ihanetle suçlanamaz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Kapalı oturum sizin devri iktidarınızda
yapılmış olsa bile o dönemin koalisyon ortaklarını
böyle bir bühtanla, böyle bir iftirayla karşı karşıya
bırakmak bizim bugünkü siyaset anlayışımız
çerçevesinde kabul edilebilir bir durum değildir. Cümlelerin devamı
gelebilseydi ifade edilecek olan husus buydu değerli
arkadaşlarım.
KADİR URAL (Mersin) Ya, sen ağzından
çıkanı bilmiyorsun orada!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
zırva tevil götürmez.
SUAT KILIÇ (Devamla) Bir saniye, bir saniye
OKTAY VURAL (İzmir) Zırva tevil götürmez. Mavi
Akım formülüyle 27 milyar
Rusyaya kaça
sattığınızı siz açıklayın.
BAŞKAN Sabırlı olun.
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
devamını şu şekilde ifade etmek istiyorum: Biz burada
sabahtan bu yana dinliyoruz. Sabahtan bu yana söylenmeyen söz kalmadı.
KADİR URAL (Mersin) Sayın Meclis Başkanı
niye müdahale etmiyorsun? Tutanaklarda ne yazıyor?
BAŞKAN Lütfen oturur musunuz. Lütfen oturun.
SUAT KILIÇ (Devamla) Grup önerileriyle ilgili söylenmedik söz
kalmadı. Hepsini teenniyle, hepsini sükûnetle, suhuletle
karşıladık. Bütün grupların hatipleri burada
konuşurken, Genel Kurulun mehabetine aykırı hiçbir cümleyi hiç
kimse duymadı. Herkesin ne dediği, ne konuştuğu, ne
anlattığı harfiyen anlaşıldı; hakaretleriyle, iyi
cümleleriyle, kötü cümleleriyle beraber anlaşıldı.
Değerli arkadaşlarım, burada hükûmet
tarafından getirilen bir genel görüşme önergesi var. İktidar
Grubunun grup sözcüsünün, aylardır Hükûmete yöneltilen suçlamalara cevap
vermesinden ve bu cevapları verirken tutanakları, Meclis
tutanaklarını, belgeleri, bilgileri, evrakları
kullanmasından daha doğal bir yöntem olamaz. (MHP
sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, Genel Kurulun mehabeti
hepimizi alakadar eden bir hadisedir. Millet bizi izliyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Kaça sattınız? Kaça
sattınız mavi formülü?
SUAT KILIÇ (Devamla) Eğer söylem sahipleri
OKTAY VURAL (İzmir) Kaça sattın?
SUAT KILIÇ (Devamla) Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti
Kıbrısı satamaz, satmaya teşebbüs edemez.
OKTAY VURAL (İzmir) Kaça sattın? Sor bakalım
Sorosa.
SUAT KILIÇ (Devamla) Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti bu
milletin ve bu memleketin millî meselelerini pazarlık konusu hâline
getiremez. Sorduğum sorulardan geleceğim cevap budur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, basın toplantılarında
konuştuğunuz zaman karşınızdakini nasıl
rahatsız ettiğinizi burada duyduğunuz rahatsızlıktan
anlamanız lazım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sorosa sor, kaça almış
acaba?
SUAT KILIÇ (Devamla) Basın toplantılarında
konuştuğunuz zaman
OKTAY VURAL (İzmir) Sorosa sor, Sorosa sor.
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin Sayın Kılıç.
SUAT KILIÇ (Devamla) Genel Kurulda konuştuğunuz zaman,
basın toplantılarında konuştuğunuz zaman ortaya
koyduğunuz lafları, sözleri, iftiraları, hakaretleri,
bühtanları bir de bu gözle değerlendirmek zarurettir.
Çok değerli milletvekilleri, millet bizden birlik ve
beraberlik bekliyor. Millet adına başlatılan, özü demokrasi
olan, özü hukuk ve hukukun üstünlüğü olan, özü cumhuriyetin
değerlerini çok daha ileri düzeylere çıkarmak olan bir projeyi
konuşurken
(MHP sıralarından gürültüler)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ne yapacağınızı
söyleyin.
SUAT KILIÇ (Devamla)
milletin temsilcilerinin nahoş bir
tartışma ortamının, nahoş bir diyalog
ortamının içerisinde olmasının anlaşılır bir
yanı ve boyutu yoktur.
Ha sözlerime itiraz edenler esasında bir ölçüde
amaçlarına da ulaşmış oldular çünkü bu süreçte sarf edilen,
Hükûmetimiz açısından iftira olan, grubumuz açısından
iftira olan, milletvekili arkadaşlarım açısından iftira
olan; imza atmadığımız, el vermediğimiz,
desteklemediğimiz o kadar çok şey bize mal edildi ki. Bütün
bunları buradan reddetmek, bütün bunları buradan belgeleriyle
çürütmek imkânımı elimden almış oldunuz. Bu noktada
başarılı sayılabilirsiniz. (MHP ve CHP
sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sen zaten bir şey söylemedin
Suat, iftira atmaya çıktın.
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu
detaylara şu andan itibaren girmiyorum
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Zaten söyleyecek bir şeyin yok
Meclisi karıştırmak dışında.
SUAT KILIÇ (Devamla)
ama muhalefet partilerinin geriye dönük
tutanaklarında, muhalefet partilerinin geriye dönük yazılı
raporlarında, geçmişten bugüne getirdikleri ve
olgunlaştırdıkları siyasal süreçlerinden bugünlere
devreden, gelen yazılı metinlerinde demokratik açılım
sürecine de, bu sorunun çözümüne de bugün bizden ne kadar fazla istekli
oldukları geçmişten bugüne aşikârdır ve bu evraklarda
bunlar mevcuttur. Perşembe günü yapılacak görüşmelerde bu
konuların muhtemeldir ki gereği yerine gelecek, söylenmesi gerekenler
mutlak surette söylenecektir. Ama değerli arkadaşlarım,
insanın canını sıkan, hepimizi tahammül edemez bir noktaya
taşıyan, millîliğimizin, kimliğimizin, birliğimizin,
birlik irademizin sorgulandığı söylemlere dayanmak da tahammül
etmek de katlanabilmek de
OKTAY VURAL (İzmir) Hazmetmeyin, hazmetmeyin.
SUAT KILIÇ (Devamla)
mümkün değildir. Hepimiz, bütün
milletvekilleri, bu Anayasadaki milletvekili andını içmek suretiyle
burada görev yapma hakkını ve imkânını elde ettik. Bu
Anayasaya göre yemin eden milletvekillerinin bu millete ihanet içerisinde
olabileceğine biz ihtimal vermiyor ve bunu kabul etmiyoruz.
Demokratik açılım sürecinde gündemimizde olmayan,
yapılacaklar arasında bulunmayan, kimseye söz vermediğimiz,
kimseye taahhüt etmediğimiz, kimseyle müzakeresini
yapmadığımız, kimseyle
paylaşmadığımız o kadar çok şey bize mal edildi
ki, hem bunları hem de neyin yapılmayacağını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılıç, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız. Süreniz doldu.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, o sözlerini düzeltsin. Yoksa o
tutanakları yer!
SUAT KILIÇ (Devamla)
sizlerle kalan süre içerisinde
paylaşmak istiyorum.
Çok değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyetinde iktidar
ya da muhalefet koltuğunda görev yapan bütün siyasal parti
gruplarını bağlayan Anayasa 1982 Anayasasıdır.
Hiçbirimizin, hiç kimsenin bu Anayasanın kavramları ve kapsamı
dışında hareket etme hürriyeti ve özgürlüğü yoktur, olamaz.
Bu süreçte bize mal edilenleri iftira ve bühtan boyutundaki
yaklaşımları külliyen reddediyoruz. (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Hepsi size ait.
SUAT KILIÇ (Devamla) Anayasanın 1inci maddesi Türkiye
devleti bir cumhuriyettir. diyor. Türkiye Cumhuriyetinin adını bu
süreçte hiç kimse, hiçbir irade, hiçbir siyasal ya da siyasal olmayan
yaklaşımın Türkiye Cumhuriyetinin adını
tartışmaya açması ve devletin adını
tartışılır hâle getirmesi asla mümkün değildir.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Bir de onu yapsaydın!
SUAT KILIÇ (Devamla) Anayasamızın 2nci maddesi
Türkiye devletinin, cumhuriyetimizin temel niteliklerini sayar.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yeni mi okuyorsun?
SUAT KILIÇ (Devamla) Her şeyden evvel Türkiye devleti
üniter bir devlettir. Bununla beraber Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk devletidir.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Anayasa Mahkemesi ne diyor
partin hakkında?
SUAT KILIÇ (Devamla) Ne
demokrasiyi laiklikten ne laikliği demokrasiden ayrı düşünmek
mümkün değildir. Bu dört değer, demokrasi, laiklik, sosyal
devlet ve hukuk devleti kavramları herkes için olduğu gibi bizler
için de bu sürecin olmazsa olmaz kavramlarıdır.
OKTAY VURAL (İzmir) Niyetinizi açıklayın,
niyetinizi!
SUAT KILIÇ (Devamla)
Saygıdeğer milletvekilleri, bu süreçte öyle şeyleri
tartıştınız ve tartıştınız ki muhalefet
etme noktasında bunların hiçbirinin kabul edilebilir bir tarafı
yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bu arkadaşımız
söylediklerini geri alacak. Onun için söz verdiniz.
SUAT KILIÇ (Devamla) AK PARTİ Hükûmeti bu yola
çıktığı ilk günden bu yana olduğu gibi
(MHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, geri alacak!
SUAT KILIÇ (Devamla)
Anayasanın 3üncü maddesinde sarf
edilen
(MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Öyle zamanı arkaya
yatırıp
Tavsiyeye gerek yok.
SUAT KILIÇ (Devamla)
değerleri bugün de gelecekte
savunmaya devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılıç, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
OKTAY VURAL (İzmir) O söz geri alınacak! O sözü
yiyeceksiniz!
SUAT KILIÇ (Devamla) Türkiye devletinin başkenti
Ankaradır...
BAŞKAN Sayın Kılıç
SUAT KILIÇ (Devamla) ... dili Türkçedir. (MHP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA VURAL (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN Bitiriyor
Söz vereceğim efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Geri alacak! Geri alacak Sayın
Başkan!
MUSTAFA VURAL (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN Söz vereceğim efendim size.
SUAT KILIÇ (Devamla) Tek vatan, tek devlet, tek bayrak ve tek
milletin inancı etrafında
BAŞKAN Sayın Kılıç, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
SUAT KILIÇ (Devamla)
bu sürecin milletimize hayırlı,
uğurlu olmasını diliyor, sizleri saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar;
MHP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar.)
OKTAY VURAL (İzmir) Geri alacak! Geri alacak! Geri al! Geri
al.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, ne
konuştu?
BAŞKAN Efendim, tashih etti. (MHP sıralarından
gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Geri alacak Sayın Başkan!
MUSTAFA VURAL (Adana) Söz istiyorum
BAŞKAN Buyurun
Buyurun
OKTAY VURAL (İzmir) O sözü yiyecek! Sorosa hesap verenler
Meclise de hesap verecek!
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet, sayın milletvekili
arkadaşlarım
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
konuşmasına niye itiraz etmiyorsunuz!
BAŞKAN Sayın Şandır, söz istediniz
MUSTAFA VURAL (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN Vereceğim efendim, lütfen yerinize oturun, size
yerinizden vereceğim. (MHP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, lütfen sakin olun
Sayın Şandır, söz istediniz, gerekçesini
kısaca izah eder misiniz? (MHP sıralarından gürültüler)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Gerekçeyi sen bilmiyor
musun! Bal gibi biliyorsun.
OKTAY VURAL (İzmir) Söyledi şimdi.
BAŞKAN Efendim, zabıtlara geçsin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Hatip, grubumuzu itham eden, grubumuzun ortağı olan hükûmeti itham
eden, Genel Başkanımızı itham eden beyanlarda
bulunmuştur. Bu sözleri tevil etmek üzere kürsüye geldi, maalesef,
aynı şeyleri tekrarladı. Onun cevabını kürsüden vermek
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Şandır, size sataşma
nedeniyle üç dakika söz vereceğim
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bitinceye kadar.
BAŞKAN
ama lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyin.
(MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Onu arkadaşlara
söyleyeceksiniz.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA VURAL (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN Yerinize geçin, size de söz vereceğim.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, genel görüşme önergesi üzerinde konuşan
Samsun Milletvekili Suat Kılıçın, grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yeni bir usul geliştirildi. Yani hem burada
temennilerinizi ifade edeceksiniz, şöyle yapalım, şöyle
davranalım. diyeceksiniz, sonra bu kürsüye geleceksiniz söylenmesi bu tür
kavgalara sebep olan laflar edeceksiniz.
Bakın, Sayın Hatibin tutanaklardan beyanını
okuyorum: O genel görüşmede Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin
hangi menfaatlerini kaç paraya kime sattınız? Söz bu. (MHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Cemil Çiçeke sorun!
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Siz de vardınız
Sayın Başkan, siz de vardınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Cemil Çiçek bu sorunun
cevabını versin, Sayın Mehmet Ali Şahin bu sorunun
cevabını versin. Çünkü o kapalı oturumda bu beyefendiler de
vardı. Türk milletinin hangi menfaatinin, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri
tarafından kaça satıldığının
OKTAY VURAL (İzmir) Açıklamayan müfteri!
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
madem kendi grubunun Grup
Başkan Vekili soruyor, cevabını kendileri vermeliler.
Biz şimdi buradan çok net söylüyoruz: Sayın Suat
Kılıç ve bağlı olduğu Hükûmet, sayın iktidar
partisi grubu, bütün belgeler elinizde, devletin bütün imkânları elinizde,
bütün kayıtlar elinizde.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) İftira edildi,
iftiralara
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Burada gelip karnınızdan
konuşma hakkına sahip değilsiniz. Ne biliyorsanız ortaya
çıkartın. Namertsiniz eğer bu söylediğinizi ispat
etmezseniz. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Kıvırtmayın
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Böyle mi? Böyle mi Hıdır
Bey? Böyle mi söyleyeceğiz? Biri bu.
Bir diğer husus: Bakın arkadaşlar, Sayın Hatip
buraya nereden geldi? Ben başka şeyler söyleyecektim. Siz bizi
kapalı oturum yapmayın diye suçladınız ama siz de
kapalı oturum yaptınız. Biz sizi böyle bir suçlamayla suçlasak
iyi olur muydu diye konuşacaktım, müsaade etmediniz. dedi.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sizin Grup Başkan
Vekiliniz Kıvırtmayın. dedi, siz de
(MHP
sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
Müsaade edin
Müsaade edin
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Sayın Suat
Kılıç buraya şu sözden geldi
Biz dikkatlice dinliyoruz, hatta
ben not alıyorum; Sayın Bakanın konuşmalarını,
herkesin konuşmasını da not alıyorum.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Vallahi, adama denir
Sayın diye; deme ya
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Ne diyor Sayın Hatip?
Sayın Beşir Atalaya, İçişleri Bakanımıza
söylemediğinizi gelip burada kapalı oturumda ifade edersiniz. Ne
dediler? Devlet adamlığıyla bağdaşmayan bir
şekilde, devlet adamı ciddiyetiyle örtüşmeyen bir şekilde
kanun tanımayan, yasa tanımayan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şandır, üç dakikanız
doldu. Tamamlamanız için bir dakika daha ilave süre veriyorum; Lütfen
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
hukuk bilmeyen bir biçimde
çıktılar dediler ki
Kimi kastediyorsunuz? Yüreğiniz yetiyorsa
bunu ifade edin, evet. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Biz diyoruz ki: Milletten saklayarak, milletin geleceğini
tehdit eden hiçbir projeyi milletin kürsüsünde görüşemezsiniz.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Biz İmralıyla
pazarlık yapmadık, iftira atmayın.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Konuşursanız, biz de
millete açıklarız diyoruz.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Eden bulur!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bunu kim diyor? Bunu, Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli diyor. Siz Devlet
Bahçeliye devlet adamı değil mi diyorsunuz? Devlet
adamlığı ciddiyetiyle bağdaşmaz mı diyorsunuz?
Bunu söylemeye hakkınız, haddiniz var mı sizin?
Yakışır mı size?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen her gün söylüyorsun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Suat Kılıç,
yakışır mı? Sayın Başkanım, buna müsaade
etmek Meclis Başkanlığına, iktidar grubuna
yakışır mı? İtirazımız bu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Size yakışıyor mu?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) İtirazımız bu.
Onun için bakın tekrar ifade ediyorum: Devletsiniz,
Hükûmetsiniz, elinizde hangi belge varsa o belgeyi açıklamazsanız, bu
sözün delilini ortaya koymazsanız sizi müfteri olarak ilan ederiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Biz, sizin, kapalı
kapılar arkasında, kayıt altına alınamayan
görüşmelerde kime ne söz verdiğinizi, nereyi, nasıl tüccar
siyasetiyle sattığınızı sormuyoruz. (MHP
sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından
Sen de onu açıkla. sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Sayın Şandır, teşekkür ederim.
Sayın Vural, size yerinizden 60/4 maddesi gereğince söz
vereceğim. Lütfen yerinizden
MUSTAFA VURAL (Adana) Efendim, sataşma...
BAŞKAN Lütfen yerinizden...
MUSTAFA VURAL (Adana) Bu konuşmadan sonra cevap verme
hakkı bize manen doğdu, geç bile kaldık.
BAŞKAN Siz, Demokratik Sol Partiye de atfen sözler
söylendiğini, o nedenle o sözlere cevap vermek istediğinizi
söylüyorsunuz Demokratik Sol Partinin bir milletvekili olarak.
MUSTAFA VURAL (Adana) O dönemde de milletvekiliydim Demokratik
Sol Partiden.
BAŞKAN Size yerinizden söz vereyim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Herkes kürsüden konuşuyor
da o, niye kürsüden konuşmasın?
MUSTAFA VURAL (Adana) Kürsüden efendim.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın
Başkanım
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım...
BAŞKAN Bir saniye, bir saniye... Sayın Vuralla
sorunumuzu çözelim.
Sayın Vural, size de üç dakikalık söz veriyorum, lütfen
Buyurun.
OSMAN DURMUŞ Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir saniye, arkadaşımızı
dinleyeceğiz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, 57nci Hükûmetin bakanlarıyız, bize
sataştı.
ABDULKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Sözcü bizi bir
şeyler satmakla itham etti, biz bunu cevaplamak istiyoruz.
BAŞKAN Grup Başkan Vekiliniz cevap verdi.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Hayır efendim
BAŞKAN Ben grup Başkan Vekilinize bu sataşmalar
için söz verdim.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Bir kişi söz alır
Sayın Başkanım, bütün grup söz alamaz ki. (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Vural, buyurun. (DSP
sıralarından alkışlar)
Üç dakika süreniz var.
4.- Adana Milletvekili Mustafa
Vuralın, genel görüşme önergesi üzerinde konuşan Samsun
Milletvekili Suat Kılıçın, partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA VURAL (Adana) Teşekkür ederim Başkan.
Bana tanıdığınız bu olanaktan ötürü sizi
mahcup etmeyeceğim, edebimle konuşacağım, ettiğim
yemine de sadık kalacağım.
Sayın milletvekilleri, evet, 57nci Hükûmet döneminde bir
kapalı oturum yaptık, AKPnin ondan önceki partisinin yoğun
isteği üzerine. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın Kılıç, çok istemişlerdi, çok istemişlerdi. Ondan
önceki
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Biz hiçbir partinin
devamı değiliz.
MUSTAFA VURAL (Devamla) Pardon, yanlış söyledim,
devamı gibi gözüken parti. Affedersiniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Tamam, tamam yahu! Hakaret mi ediyorum size?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Pardon, bitireyim.
O tutanakların açıklanmasına birkaç yıl ya
kaldı ya kalmadı. (AK PARTİ sıralarından Hocaya
ayıp oluyor hocaya! sesleri) Bir şeyi bilmenizi çok isterim ama
hukuka da saygımı koruyarak konuşmaya
çalışıyorum. Hangi hükûmet döneminde, hangi enerji
bakanıyla, hangi ülkeden alınan doğal gaz fiyatları
anlaşmasında bu ülkenin ne kadar kazık yediğini o zaman
göreceksiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Vural, çok teşekkür ederim.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan
(Başkanlık Kürsüsü önünde toplanmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, genel
görüşme açılıp açılmaması hususunda Hükûmete, siyasi
parti gruplarına ve önergedeki
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Türk milletinin
menfaatlerini sattı. diyen
BAŞKAN
birinci imza sahibine ve onun göstereceği bir
diğer imza sahibine söz verilir.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Türk milletinin
menfaatlerini satmıştır. diyen bir namert burada oturursa
BAŞKAN Lütfen yerinize oturur musunuz.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, o zaman tarafsız
idare edin.
BAŞKAN Grup Başkan Vekilinize bu sataşmalar için
söz verdim, çıktı cevap verdi. (MHP sıralarından
gürültüler)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Grup Başkan
Vekilinin imzası yok, 57nci Hükûmetin bakanları olarak söz
istiyoruz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Grup Başkan
Vekilinin imzası yok, orada benim imzam var.
BAŞKAN Efendim, lütfen
Lütfen yerinize oturun.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) 57nci Hükûmetin
Bakanıyım ben. Türk milletinin menfaatlerini sattı. diye itham
edemezsiniz. Siz buna kayıtsız kalamazsınız.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, lütfen oturur
musunuz, lütfen yerinize oturur musunuz.
(Başkanlık Kürsüsü önünde toplanmalar, AK PARTİ ve
MHP milletvekilleri arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, yakışıyor mu Allah
aşkına, yakışıyor mu?
Sayın Şandıra demin söz verdim, siz
cevaplandırdınız bunları. (MHP ve AK PARTİ sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Burada Türk milletinin
menfaatlerini sattı. diye itham eden namerttir, müfteridir. Eğer
bildiğiniz bir şey var da açıklamıyorsanız
müfterisiniz!
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sen ne biliyorsan
söylesene! Adamsan söylesene! Ne biliyorsun? Söylesene!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Lütfen
Değerli arkadaşlarım, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.08
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.21
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 15inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
(8/11) esas numaralı genel görüşme önergesinin ön
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Genel görüşme üzerindeki gruplar adına görüşmeler
tamamlanmıştı. Ancak, sataşma nedeniyle söz talebi var.
Sayın Bal, kısaca, zabıtlara geçsin, söz vermeden
önce izah eder misiniz, ne için söz istemiştiniz?
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkanım, Sayın
Hatip, konuşmasını yaparken, 57nci Hükümette enerjiyle ilgili
yapılan bir kapalı oturumda enerjiyi ne kadar, kaça
sattığımıza dair bir iddiada bulunmuştur. Bu,
ağır bir iddiadır. O dönemde ben de Bakandım.
Dolayısıyla, sataşmadan dolayı söz almak istiyorum.
BAŞKAN Size üç dakikalık süre veriyorum. Yeni bir
sataşmaya mahal vermeyeceksiniz. Üç dakika içerisinde
meramınızı anlatınız. (MHP sıralarından
alkışlar)
5.- Konya Milletvekili Faruk
Balın, genel görüşme önergesi üzerinde konuşan Samsun
Milletvekili Suat Kılıçın, mensubu bulunduğu 57nci
Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım, önemli bir günde tarihî bir oturum
yapıyoruz. Bu oturumun fikirlerin
tartışıldığı ve ülkenin çok önemli
gördüğümüz bir sorununa grupların açık bir şekilde
fikirlerini ifade edebildiği bir ortamda cereyan etmesi bizim Milliyetçi
Hareket Partisi olarak temennimizdi. Lakin, AKP Grubu adına konuşan
Sayın Hatip, bu kapsamdan konuyu çıkararak, benim de üyesi
bulunduğum, Bakan olarak görev yaptığım 57nci Hükûmet
döneminde enerjiyle ilgili olmak üzere kapalı bir oturumun
yapıldığını, bu oturumda da zabıttan okuyorum:
Tutanaklar on yıl dolmadığı için hâlâ gizli. Şimdi
soruyorum: O genel görüşmede Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti
devletinin hangi menfaatlerini kaç paraya, kime sattınız? Bu çok
ağır bir laftır.
O dönemde, değerli arkadaşlarım, üç parti koalisyon
yapmıştır. Birisi Demokratik Sol Parti, diğeri Anavatan
Partisi, bir üçüncüsü ise Milliyetçi Hareket Partisi. Enerji
Bakanlığı da Anavatan Partisine bağlıydı.
Malumunuz, Bakanlar Kurulu müteselsil bir sorumluluk içerisindedir hukuken ama
siyasi sorumluluk koalisyon ortaklıklarında her bakanın
siyaseten bağlı olduğu parti siyaseten sorumludur.
Şimdi, Sayın Suat Beyin, Milliyetçi Hareket Partisine
dönerek Anavatan Partisinin sorumlu olduğu bir alanda Türkiye Cumhuriyeti
menfaatlerini kime, kaça sattınız? sorusunu açıklığa
kavuşturmaya davet ediyorum. Kime, kaça satılmışsa bunu
milletimizle paylaşmaya davet ediyorum.
Cenabıallah bir şeyden kaçının,
sakının diyor: İftiradan. Onun Peygamberi de İftiradan
Allaha sığınırım. diyor. (AK PARTİ
sıralarından Doğru sesleri) Eğer Sayın Hatip, bunun
kaça, kime, nasıl satıldığını açıklamaz ise
müfteri olarak ilan ediyorum. Diğer taraftan bunu açıklaması
eğer suç ise gerektiğinde bedelini ödemeyi ortaya koyanlar
vardır bu ülkede. Ülkenin millî birliğini, üniter
yapısını bozucu, açılım adı altında
Türkiye'yi çözen bir politikaya karşı eğer kapalı oturum
yaparsanız ben bunun bedelini öder
Kapalı oturumda
konuşulanları açıklayan birisi var; o da Devlet Bahçelidir.
Eğer yiğitseniz, eğer bu konunun arkasında
durabiliyorsanız siz de açıklayın, siz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
IX.- GENEL GÖRÜŞME (Devam)
A) Ön
Görüşmeler
(Devam)
1.- Hükûmet adına
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın, demokratik açılım
konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/11)
(Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, genel görüşme
önergeleri üzerindeki ön görüşme tamamlanmıştır.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Değerli
Başkanım
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkanım
BAŞKAN Şimdi genel görüşme açılıp
açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, biraz evvel ifade ettim
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkanım,
gözlük numaranız küçük geliyor sizin!
BAŞKAN Genel görüşme açılmasını kabul
edenler
Etmeyenler
Değerli arkadaşlarım, genel görüşme
açılması kabul edilmiştir.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, biraz evvel geldim, durumu size izah ettim
BAŞKAN İç Tüzükün 103üncü maddesi gereğince
genel görüşmenin günü daha sonra Danışma Kurulunca tespit
edilerek onayınıza sunulacaktır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.26
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.34
BAŞKAN: Mehmet Ali
ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 15inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
2nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Değerli arkadaşlarım, diğer işlerde de
komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek üzere 11 Kasım 2009 Çarşamba günü
saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.35