DÖNEM: 23 CİLT: 53 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
22nci
Birleşim
24 Kasım 2009 Salı
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak
içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkan Vekili Meral Akşenerin, 24 Kasım Öğretmenler Günü
münasebetiyle, fedakârca hizmet eden öğretmenleri kutlayan ve ebediyete
intikal edenlerine rahmet dileyen konuşması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Amasya
Milletvekili Avni Erdemirin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
3.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
4.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
5.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
6.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
7.- Konya
Milletvekili Ayşe Türkmenoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
8.-
Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydının, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Finlandiya
Parlamento Başkanı Suali Niinistö ve beraberindeki heyetin ülkemizi
ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1016)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük Cemahiriyesi Arasında
Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1018)
3.- Aksaray
Milletvekili Ali Rıza Alaboyunun, Maltada gerçekleştirilecek olan
İklim Değişikliğine Adaptasyon ve Doğal Afet
Tehlikelerinin Azaltılması konulu toplantıya ismen davet
edildiğine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1017)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu ve 30 milletvekilinin, Artvinin
Şavşat ve Borçka ilçelerinde meydana gelen taşkın
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/471)
2- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 29 milletvekilinin, üniversite
öğrencilerinin barınma sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/472)
3.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 29 milletvekilinin, vişne
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/473)
C) Önergeler
1.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, (2/316) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/161)
VIII.-
ÖNERİLER
1.- Gündemdeki
sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel
Kurulun 25 Kasım 2009 Çarşamba günkü birleşiminde deprem
riskinin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi ile madencilik sektörünün sorunları ve yer
altı kaynaklarına ilişkin Meclis araştırması
önergelerinin görüşülmesine, görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Van
Milletvekili Kerem Altun ve 2 Milletvekilinin, Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanuna Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/532) (S. Sayısı: 428)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Dünya Su Forumuna katılan TBMM
personeline ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Nevzat Pakdilin cevabı (7/8743)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, yatırım ve istihdamın
artırılmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
(7/9960)
3.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, iştirakçilerin SGKya olan
borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/10052)
4.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, denetim ve yönetim kurullarında
görevli personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/10134)
5.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Devlet Denetleme
Kurulunun sosyal yardım ve hizmetlerle ilgili raporuna ilişkin sorusu
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
(7/10343)
6.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavafın cevabı (7/10501)
7.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, bir gazetenin dağıtımına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin cevabı (7/10969)
8.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, TBMM Genel Sekreterinin bir ifadesine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin cevabı (7/10970)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak sekiz oturum yaptı.
Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl,
İzmir
Milletvekili Nükhet Hotar,
Dünya Çocuk
Hakları Gününe ilişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yer fıstığı üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, önümüzdeki dönemde çocuklarla ilgili en
önemli konunun madde bağımlılığı olduğuna,
Millî Eğitim Bakanlığının önlemler alması
gerektiğine;
Adana
Milletvekili Muharrem Varlı, Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin konuşmasında anlattığı gibi
çiftçinin durumunun iyi olmadığına, çiftçilerin her yıl
yeni krediler bularak tarlalarını ekebildiklerine,
Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkun, Tarım Bakanlığının,
yağlık kalitesi yüksek, verimi yüksek yer fıstığı
çeşitleri üzerinde çalışması ve yer
fıstığının yağlık prim kapsamına
alınmasına;
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Ordu Milletvekili
Rıdvan Yalçının (6/1319) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri
verildiği bildirildi.
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, kültür mantarı
yetiştiricilerinin (10/468),
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce ve 29 milletvekilinin, ÖSYMnin (10/469),
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 28 milletvekilinin, üniversitelerin
(10/470),
Sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, Rusya Federasyonu Federal Asamblesi
Devlet Duması Başkanı Boris Gryzlovun davetine icabetle,
Moskovada düzenlenecek olan Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Parlamenter Asamblesinin 34üncü Genel Kuruluna katılmak üzere,
beraberinde bir heyetle Rusyaya resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilip temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul
edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
(1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilip temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul
edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
(1/499) (S. Sayısı: 321),
4üncü
sırasında bulunan, İmar Kanunu ile Bayındırlık ve
İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun (1/713) (S. Sayısı: 397),
5inci
sırasında bulunan, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un, Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun (2/340) (S.
Sayısı: 395),
6ncı
sırasında bulunan, Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporunun (1/704) (S. Sayısı: 383),
7nci
sırasında bulunan, Bolu Milletvekili Fatih Metinin, 491
Sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun (2/137) (S. Sayısı: 228),
8inci
sırasında bulunan, Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/674) (S. Sayısı: 375),
9uncu
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet
Arşivleri Genel Müdürlüğü ile Hırvatistan Cumhuriyeti Devlet
Arşivi Arasında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/669) (S.Sayısı:
351),
11inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiyede Bir Türk-İtalyan
Üniversitesinin Kurulmasına Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/672) (S. Sayısı:
416),
13üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/531) (S.
Sayısı: 380),
14üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti
Hükümeti Arasında Sağlık Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/579) (S.Sayısı:
340),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyrazın,
Sayıştay Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (2/512) (S.
Sayısı: 427),
10uncu
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, İslam
Konferansı Örgütü ve İslam Konferansı Diyalog ve
İşbirliği Gençlik Forumu Arasında İslam
Konferansı Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumunun
İstanbulda Kurulması Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/594) (S. Sayısı:
265),
12nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Singapur
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun (1/601) (S. Sayısı: 373),
Görüşmeleri
tamamlanarak elektronik cihazla yapılan açık oylamalardan sonra kabul
edildi.
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa Milletvekili Ali
Koyuncunun, grubuna sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Aydın Milletvekili Ertuğrul
Kumcuoğlunun, Avrupa Parlamentosundaki seçimle ilgili farklı anlam
ifade eden sözlerine,
Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, sözlerini yanlış yorumladığına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
24 Kasım
2009 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 22.01de son
verildi.
|
|
|
Şükran
Güldal MUMCU |
|
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
Gülşen
ORHAN |
|
|
Konya |
|
Van |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
Yusuf
COŞKUN |
|
|
Burdur |
|
Bingöl |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.:
30
II.-
GELEN KÂĞITLAR
20
Kasım 2009 Cuma
Rapor
1.- Van
Milletvekili Kerem Altun ve 2 Milletvekilinin; Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanuna Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/532) (S.Sayısı: 428) (Dağıtma
tarihi: 20.11.2009) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbulda yıkılan
bir vakıf okuluna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9304)
2.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncının, Ankara Büyükşehir
Belediye Meclisinin bir kararına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9920)
3.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, Polis Meslek Yüksekokullarına giriş
sınavıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/9921)
4.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankaradaki kaçak LPG
istasyonlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/9922)
5.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, bütçe açığına karşı
alınacak tedbirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/9924)
6.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, elektrik zammına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9925)
7.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, tarım
sigortasının sel afetlerini kapsamamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9930)
8.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir cemevindeki cenaze törenine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9932)
9.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Konyadaki yapı denetimine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9933)
10.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, mantar üreticiliğinin
desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/9938)
11.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, trafik müşavirlerinin hukuki durumuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9940)
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, Hekimhan Devlet
Hastanesinde yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9941)
13.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu Anadoluda tabii şartlardan
oluşan mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/9942)
14.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, intihar ettiği
açıklanan TSK personeline ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/9943)
15.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, yabancı bir artistin söylediği iddia
edilen sözlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/9945)
16.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adanada yapılacağı ifade
edilen kavşaklara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/9946)
17.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, yelken kulüplerindeki alkollü
içecek satışına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz
Özak) yazılı soru önergesi (7/9962)
18.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Abdi
İpekçi Spor Salonunun ortasına kurulacak portatif havuzlara
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru
önergesi (7/9963)
19.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bir petrol kuyusuna ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/9964)
20.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, jeotermal enerji kullanımına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9966)
21.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, İrandan alınan
doğalgazdaki kota uygulamasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9967)
22.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, teröre karşı
alınması gereken önlemlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9970)
23.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Ege Üniversitesine yeni kayıt
yaptıran öğrencilere dağıtılan bir broşüre
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9971)
24.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bazı
şirketlerin aldığı ihalelere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9972)
25.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Ankara Büyükşehir Belediye
Meclisinin bir kararına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9973)
26.-
İstanbul Milletvekili Ufuk Urasın, ruhsatsız olduğu iddia
edilen bir işletmeye ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9974)
27.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Polis Meslek Yüksekokulları
giriş sınavıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9975)
28.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Aydında bazı
vatandaşların tehdit edildiği iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9976)
29.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki bir su projesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9977)
30.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bazı
şirketlerin aldığı ihalelere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9978)
31.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Siirtte bazı
işçilere özlük haklarının ödenmediği iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9979)
32.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, Cumhurbaşkanını
internet üzerinden eleştirenlerin belirlenerek ihbar ve şikayet
edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9980)
33.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Selçuklu Nüfus Müdürlüğü ile ilgili
bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9981)
34.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, şiddet gören bir kadına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9982)
35.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Polis Meslek
Yüksekokulları giriş sınavına yönelik iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/9983)
36.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, bir köyün girişine kurulan barikata
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/9984)
37.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, idari para
cezalarının arttığı iddialarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9985)
38.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Hazine taşınmazlarının
satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/9986)
39.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, bir bürokratın bazı sözlerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/9987)
40.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adana Üniversitesi kurulması için
yapılan arsa tahsis talebine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/9988)
41.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, YÖKün vakıf
üniversitelerine yönelik bir kararına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/9991)
42.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, eğitimdeki bazı
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/9993)
43.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, ders kitaplarının
yeterliliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10001)
44.-
İstanbul Milletvekili Ufuk Urasın, füze sistemleri alımına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10008)
45.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, füze sistemi alınacağına
yönelik haberlere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10009)
46.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, mısır alım fiyatlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10010)
47.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Gaziantepteki kuraklık mağduriyetinin
telafisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10011)
48.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, gübre fiyatlarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10012)
49.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Bandırmada selden
zarar gören üreticilerin durumlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10013)
50.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Isparta Havaalanındaki
uçuş güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10014)
51.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Okul Servis Araçları
Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10015)
52.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Okul Servis Araçları Yönetmeliğindeki
değişikliğe ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10016)
53.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Okul Servis Araçları
Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10017)
54.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, otoyol projelerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10018)
55.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, UNESCO Başkanlık seçimi ile
ilgili iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10023)
56.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, Yüksekova Devlet Hastanesinin
yetersizliğine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10024)
No.: 31
23
Kasım 2009 Pazartesi
Tasarılar
1.- Ereğli
Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/777) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.11.2009)
2.- D-8 Üye
Devletleri Arasında Tercihli Ticaret Anlaşmasının ve
Anılan Anlaşmanın Ekini Oluşturan D-8 Üyesi Devletler
Arasında Tercihli Ticaret Anlaşmasına (TTA) İlişkin
Menşe Kurallarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/778) (Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2009)
Teklifler
1.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin; Ceza Muhakemesi Kanunu ve Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/533) (Avrupa
Birliği Uyum ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 09.11.2009)
2.- Demokratik
Toplum Partisi Grup Başkanı Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve Grup
Başkanvekilleri Van Milletvekili Fatma Kurtulan, Diyarbakır
Milletvekilleri Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş ile 17
Milletvekilinin; Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/534)
(İçişleri ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.11.2009)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, deniz bilimleri eğitim ve
araştırma kurumlarının geliştirilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1604) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/11/2009)
2.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, deniz bilimleri eğitim ve
araştırmalarının sürdürülebilirliğine ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1605)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
3.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, deniz kaynaklarının yönetimine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1606) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
4.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, deniz ve tatlı su ekosistemlerinin
korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1607) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2009)
5.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, hayvancılık sektöründeki
gelişmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1608) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2009)
6.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, KEY ödemelerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1609) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2009)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, hayvancılıktaki
gelişmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1610) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/11/2009)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, şeker pancarı üreticilerinin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1611) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/11/2009)
9.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, geçici istihdam projelerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1612) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05/11/2009)
10.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, özelleştirilen Tokat Sigara
Fabrikasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1613)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
11.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta kapatılan köy
okullarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1614) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
12.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, bazı yollardaki trafik
kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1615) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
13.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, müze ve ören yerleri giriş
ücretlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1616) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, bir beldedeki kanser
vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1617) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
15.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki mısır üretimine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1618) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
16.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta verilen KOSGEB kredilerine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1619)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
17.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, bir yolun asfaltlanmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1620) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05/11/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, gazi ve şehit
aileleri ile yaşlı aylıklarının
artırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10707) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/11/2009)
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Emniyet Teşkilatı
çalışanlarının özlük hakları ve çalışma
şartlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10708) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, emekli aylıklarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10709)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
4.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Fransadaki Türk Sezonu etkinliğindeki
bir konsere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10710) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
5.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, KEY ödemelerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10711) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2009)
6.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Hatip ve Ankara çaylarındaki
kirliliğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10712) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
7.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, bir medya grubunun satış ihalelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10713)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
8.- İstanbul
Milletvekili Ufuk Urasın, aşı üretimine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10714)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2009)
9.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Bandırmada
denizcilik fakültesi kurulmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10715) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2009)
10.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, ıslak imza makinelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10716)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
11.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, GDOlu ürünlerle ilgili yönetmeliğe
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10717)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
12.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, hakkında soruşturma ve dava
açılan kamu görevlilerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10718) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2009)
13.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, domuz gribi aşısı
yaptırmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10719) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
14.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, Diyarbakırda 2022
sayılı Kanun kapsamındaki maaşı kesilenlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10720)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker
Fabrikasının değer tespitiyle ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10721)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
16.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Emniyet Teşkilatı
taşıtlarına kasko sigortası yaptırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10722)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
17.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, toplum kalkınması projelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10723)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
18.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoyun, TMSFnin bir medya grubunun
satışı ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10724) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/11/2009)
19.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, arazi toplulaştırması
yapılan bir yöredeki sulama projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10725) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
20.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, icra dairelerine ve dosya yüküne
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10726)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2009)
21.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Türkiyeye gelen bölücü terör örgütü
mensuplarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10727) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
22.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Adli Tıp
Kurumunun bir belge incelemesine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10728) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2009)
23.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, bir
cezaevindeki şartlar ve yönetim ile ilgili iddialara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10729)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
24.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, haksız tutuklama nedeniyle ödenen tazminatlara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10730)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
25.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, kanuna aykırı olarak açılan
eğitim kurumlarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10731) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
26.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Sağlık Uygulama
Tebliğindeki değişikliklere ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10732)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
27.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, bir kişinin özürlü aylığı
başvurusuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10733)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
28.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, silika maddesi
kullanımına ve silikozis hastalığına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10734) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
29.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Almustaki bir gölet yapımına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10735) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
30.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, ÇED sürecindeki halk
katılımı toplantılarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10736) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05/11/2009)
31.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, TRTnin gelir ve giderleri ile personel
alımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/10737) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
32.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, TRTde yayınlanan bir programa
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/10738)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
33.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TRTnin reklam ortamları
satış ihalesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/10739) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
34.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, TRTde
yayınlanan bir programa ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/10740) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
35.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Beyoğlu Belediyesinin bir
projesine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/10741) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2009)
36.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti kapsamındaki bir projeye ilişkin Devlet
Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/10742) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
37.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti kapsamındaki bir projeye ilişkin Devlet
Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/10743) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
38.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul 2010 Avrupa Kültür
Başkenti kapsamındaki bir projeye ilişkin Devlet Bakanından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/10744)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
39.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti Ajansının bütçesine ve kaynak
kullanımına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/10745)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
40.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul 2010 Avrupa Kültür
Başkenti kapsamındaki iki projeye ilişkin Devlet Bakanından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/10746)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
41.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, süt tozu ithalatına
ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı
soru önergesi (7/10747) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2009)
42.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepte bir gümrüklü alan
oluşturulmasına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/10748)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
43.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, İstanbul 2010
Avrupa Kültür Başkenti projesine ilişkin Devlet Bakanından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/10749)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
44.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Bornovadaki çimento fabrikaları ve
taş ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10750) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
45.- Muş
Milletvekili M.Nuri Yamanın, Alparslan II barajına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10751) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
46.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, elektrik dağıtım ihalesi alan bir
şirkete ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10752) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
47.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, güvenlik güçlerine yönelik
bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10753) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2009)
48.- Bursa Milletvekili
Abdullah Özerin, Bursadaki milli maçla ilgili soruşturmaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10754)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
49.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, İstanbulda yapılan Cumhuriyet
resepsiyonundaki bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10755) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2009)
50.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, bir milletvekiline ceza yazan trafik polisinin
görev yerinin değiştirilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10756)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
51.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, intihar vakalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10757)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
52.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana-Karataş bölünmüş yoluna
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10758) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
53.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Emniyet Teşkilatı
mensuplarının özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10759) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
54.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantep Büyükşehir Belediyesince ihaleye
çıkarılan arsalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10760) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
55.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, bazı olaylarda güvenlik güçlerinin
orantısız güç kullandığı iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10761)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
56.- Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanakın, Erganide meydana gelen bir
olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10762) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
57.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, töre ve namus cinayetlerinin önlenmesine yönelik
komite kurulmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10763) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
58.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Vandaki tarihi kiliselere ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/10764) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/11/2009)
59.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, müzelerin eser
alımına ve koleksiyonerlerle ilişkilerine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/10765)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
60.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Erzurumdaki bir türbe ve bazı mezarlıkların
korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10766) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2009)
61.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, merkezi trafo sistemi uygulanan
yerlerdeki sorunlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10767) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
62.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bütçede sosyal yardımlara
ayrılan kaynağa ve ekonomideki daralmaya ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10768) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2009)
63.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti çalışmalarına kaynak
oluşturulmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10769) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/11/2009)
64.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, maliye meslek lisesi
mezunlarının istihdamına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10770) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2009)
65.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Batman-İzmir uçak seferleri konulup
konulmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10771) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2009)
66.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köylerde elektrik direkleri
çukurlarının kapatılmasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10772)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
67.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, kamu görevlilerinin sağlık giderleriyle
ilgili işlemlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10773) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
68.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki köylülerin elektrik ve banka
kredisi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10774) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/11/2009)
69.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, tedavi katılım payı
uygulamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10775) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
70.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, muayene ve ilaç katılım payı
uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10776) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
71.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yurt dışı teşkilatına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/10777)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
72.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Dumlupınar Üniversitesi Tıp
Fakültesinin akademik ve idari personel ihtiyacına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10778)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
73.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yüksek öğrenim yurtlarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10779)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
74.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin, velilerden kayıt parası
talebine ve okullardaki temizlik hizmetlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10780)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
75.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, öğrencilerin internet
salonlarına gitmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10781) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/11/2009)
76.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir ilköğretim okulu
binasının yapımına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10782)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
77.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, okullardaki domuz gribine yönelik
tedbirlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10783) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
78.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, ücretsiz ders kitabı
dağıtımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10784) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
79.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, okullardaki temizlik hizmetlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10785) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
80.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, özel eğitime tabi
öğrencilerin ulaşımına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10786)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
81.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Başkale Endüstri Meslek Lisesi
binasının tahsisine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10787) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
82.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, bazı atamalara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10788)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
83.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın, okul öncesi eğitimdeki şartlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10789) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
84.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kız çocuklarının
eğitime katılmalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10790)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
85.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, domuz gribi
aşısına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10791) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2009)
86.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, domuz gribi aşısı
alımına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10792) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2009)
87.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Edremit
Kazdağı Devlet Hastanesinin kapatılmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10793)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
88.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda domuz gribine yönelik
çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10794) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2009)
89.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, bazı sağlık
verilerine ve yerli ilaç üretimine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10795)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
90.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, özel diyaliz merkezlerinin
sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10796) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/11/2009)
91.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, domuz gribi aşısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10797) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
92.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, domuz gribi aşısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10798) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
93.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, Refik Saydam Hıfzıssıhha
Merkezi Başkanına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10799) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
94.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, esnafın kredi
borçlarının yeniden yapılandırılmasına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10800) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
95.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki Cansuyu Kredisi
uygulamalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10801) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/11/2009)
96.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın, GDOlu ürünlere yönelik düzenleme
ve uygulamalara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10802) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2009)
97.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, süt tozu ithalat
izinlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10803) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2009)
98.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Amik Ovasındaki pamuk üretimine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10804) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
99.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, GDOlu ürünlere ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10805)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
100.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, TMOnun Kırklarelideki
mısır alımına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10806)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
101.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, GDOlu ürünlerin ithalatına ve
tüketimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10807) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/11/2009)
102.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, GAP kapsamındaki bir projeye
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10808) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
103.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, arıcılık kayıt
sistemindeki sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10809)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
104.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, araç
muayene istasyonlarının bir uygulamasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10810)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
105.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana-Karataş bölünmüş yoluna
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10811) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
106.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantep tren seferlerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10812)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
107.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, evrensel hizmet gelirine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/10813)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
108.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Ermenistan politikasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10814) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2009)
109.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 4. teşvik bölgesindeki illerin durumuna
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/10815) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/11/2009)
110.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Alevi Çalıştaylarına ve
cemevlerine imar planlarında yer verilmesine ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/10816)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
111.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, satın alma gücüne ilişkin Devlet
Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/10817)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/11/2009)
No.: 32
24
Kasım 2009 Salı
Tasarı
1.- Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/779) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20.11.2009)
Sözlü Soru Önergeleri
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Bakanlık Hukuk
Müşavirine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1621) (Başkanlığa geliş tarihi:
10/11/2009)
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, yağmurlama ve
damlama sulama sistemleri projelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1622) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/11/2009)
3.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, otomobillerden alınacak bir
vergiye ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1623)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2009)
4.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, bir kanun
tasarısının yasalaşmasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1624)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2009)
5.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, silikozis hastası olan
işçilerin durumuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1625) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/11/2009)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, KEY ödemelerindeki aksaklıklara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1626) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/11/2009)
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, yem maddesi
ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1627) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2009)
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, ithal
gıdaların analizini yapan laboratuvarlara ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1628)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
9.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Turhal-Tokat yoluna ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1629)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
10.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, TRTde
yayınlanan bir programa ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1630)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, domuz gribi aşısına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10818)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2009)
2.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Tokattaki kırsal alanda sosyal destek
projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10819) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/11/2009)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki sosyal hizmet projelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10820)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/11/2009)
4.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, domuz gribi
aşısına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10821) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/11/2009)
5.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, kimlik numaralarının veriliş
standartlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10822) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
6.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisanın kamu
yatırımlarındaki payına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10823) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2009)
7.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, çiftçilerin kredi borçlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10824)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
8.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, KEY ödemelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10825)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
9.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bir ihaleye yönelik ÖYK
kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10826) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
10.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, lösemili çocuklar kenti için arsa tahsisine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10827)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
11.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirne İl Kontrol ve Laboratuvar
Müdürlüğünün ihtiyaçlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10828) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2009)
12.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, çocuk gelişimi mezunlarına
lisans tamamlama hakkı verilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10829) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2009)
13.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, TOKİ Ankara Sevgi Evleri Sitesi
yapımı işine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10830) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
14.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Van çevre yolunun yapımına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10831)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
15.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Batmanla ilgili bazı ekonomik ve
sosyal verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10832) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2009)
16.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Fener Rum Patriğinin bazı
girişimlerine ve Heybeliada Ruhban Okuluna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10833) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
17.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Abdüllatif Şenerin bazı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10834) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yatırım teşvikleri
sistemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10835) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
19.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, kamu yöneticileri hakkında verilen
soruşturma izinlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10836) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
20.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, amatör sporcuların ve spor klüplerinin
desteklenmesine ve bir olaya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10837) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2009)
21.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, bir bakanın danışmanına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10838)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
22.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, kamu çalışanlarına yönelik
bir yasa tasarısı hazırlığına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10839)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
23.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Zonguldaka KÖYDES ve BELDES projeleri
için aktarılan kaynağa ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10840) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2009)
24.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Bilecikte ihtiyaç sahiplerine
dağıtılması gereken kömürün bir belediyede bulunmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10841)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
25.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Söğüt ilçesinde yapılan otağ
görünümlü yapıya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10842) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
26.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, bornoz üretiminin bölgesel teşvik
kapsamı dışında bırakılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10843)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun ısınma sorununa
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10844) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
28.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Ziraat Bankasının personel
politikasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10845) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
29.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, bir su
kaynağındaki riske ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10846) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2009)
30.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, yapılan bir köy yolunun durumuna ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10847)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
31.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, tarihi yapıların ibadete
açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10848) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
32.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, terör eylemlerine ve gelen örgüt
üyelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10849) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
33.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, icra dosyalarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10850)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
34.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, kadın hak ve özgürlükleri konusundaki
çalışmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10851) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
35.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Adli Tıp Kurumu
Başkanının bir açıklamasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10852)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
36.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, çekle ilgili suçluların durumuna
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/10853)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
37.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRT personelinin bir düğünde
görevlendirildiği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10854) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
38.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, YDKnın İller
Bankasıyla ilgili raporuna ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/10855)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
39.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel hareketlerine ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10856) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
40.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, memurlarla ilgili bir
açıklamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10857)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
41.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, sosyal güvenlik
kurumlarının sağlık harcamalarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10858) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/11/2009)
42.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, uçuş personelinin
çalışma şartlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/10859)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
43.- Kayseri
Milletvekili Sabahattin Çakmakoğlunun, silikozis hastalarının
durumlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10860)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
44.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyedeki DSİ tesislerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/10861)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
45.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki DSİ tesislerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/10862)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
46.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin, Karadeniz Bölgesinde planlanan HESlere
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10863) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
47.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, keçi yetiştiricilerinin
sorunlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10864) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2009)
48.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, Deriner Barajı
kapsamındaki yol inşaatlarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10865)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
49.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Saros Körfezinin korunmasına ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/10866)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
50.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Türk parası üzerindeki ay
yıldızın konumlanış biçimine ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/10867) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2009)
51.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, ABDnin bir dönem eğittiği
bazı Iraklılara ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10868) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2009)
52.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel hareketlerine ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10869) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
53.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, YDKnın bir
işletmeye yönelik raporuna ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10870)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
54.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel hareketlerine ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/10871)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
55.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Deniz Feneri
Davasında adı geçen bir şahsın ortağı olduğu
şirketlere verilen ihalelere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10872)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
56.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, Emniyet Teşkilatına verildiği
iddia edilen bir talimata ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10873) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/11/2009)
57.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın, İstanbuldaki
servis araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10874) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
58.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana Büyükşehir Belediyesinin STKlara
yaptığı yardımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10875)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
59.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniye Belediyesinden STKlara yapılan
yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10876) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
60.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Ankarada kaybolan ya da kaçırılan
çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10877) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
61.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursada kaybolan ya da kaçırılan
çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10878) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
62.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Yıldırım ilçesindeki bazı
mahallelerdeki güvenlik hizmetlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10879)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
63.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, İstanbulda kaybolan ya da
kaçırılan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10880) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
64.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, bir okulun çevresindeki trafik
güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10881) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
65.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy meydanındaki çeşmeye
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10882) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
66.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Göle Belediyesinin bazı uygulamalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10883) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
67.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, Kastamonu İl Genel Meclisi
Başkanının yürüttüğü görevlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10884)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
68.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Söğüt Kaymakamıyla ilgili bazı
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10885) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
69.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir kişi hakkında yapılan
hukuki işlemlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10886) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2009)
70.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10887) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
71.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10888) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
72.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10889) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
73.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10890) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
74.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10891) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
75.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10892) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
76.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10893) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
77.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10894) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
78.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10895) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
79.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10896) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
80.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10897) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
81.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10898) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
82.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10899) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
83.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10900) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
84.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10901) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
85.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10902) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
86.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10903) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
87.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10904)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
88.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10905) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
89.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10906) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
90.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10907) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
91.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10908)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
92.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ağrı-Doğubeyazıttaki bir
yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10909) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/11/2009)
93.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10910) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
94.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün bazı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10911) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
95.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Karacabey Boğazındaki kum çekme
işlerine yönelik iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10912) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
96.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Bilecikte Cumhuriyet kutlamaları
çerçevesinde bastırılan bazı afişlerin tahrip edilmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10913) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
97.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Söğütte Cumhuriyet kutlamaları
provalarında öğrenciler arasında kavga çıkmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10914) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
98.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, mesleki ve teknik ortaöğretim
kurumlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10915) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/11/2009)
99.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bazı derslerin seçmeli hale
getirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10916) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/11/2009)
100.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Mersindeki bazı okullarda ders kitabı
dağıtımındaki sorunlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10917)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
101.-
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin, bir okul müdürü hakkındaki
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10918) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2009)
102.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, öğretmenlerin tedavi
yolluklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10919) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
103.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Yıldırım ilçesindeki okul
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10920) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2009)
104.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin, YÖK Başkanıyla ilgili bir habere
ve vakıf üniversitelerinin mal varlığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/10921)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
105.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Denizlide eğitimle ilgili
bazı durumlara ve bir öğrenci yurduna ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10922)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
106.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun kalorifer sorununa
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10923) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
107.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Söğütte Cumhuriyet kutlamaları
provalarında öğrenciler arasında kavga çıkmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10924) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
108.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın,
Şırnaktaki H1N1 vakalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/10925)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
109.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Vandaki H1N1 vakalarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10926)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
110.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, domuz gribi aşısı
tartışmalarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10927) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
111.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Silifkedeki Devlet Hastanesi ve
sağlık ocaklarının ihtiyaçlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10928)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
112.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Şevket Yılmaz Devlet Hastanesinin
durumuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10929) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
113.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, kuş gribi aşısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10930) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
114.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgunun, domuz gribi tedavisine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/10931)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
115.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ağrı-Hamur Devlet Hastanesi
inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10932) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/11/2009)
116.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, yeşil kartlılara
yapılan harcamalara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10933) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/11/2009)
117.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, pamuk ve tekstil sanayinin teşvikine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10934) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
118.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Göleye küçük sanayi sitesi
yapılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10935) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2009)
119.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, KOSGEBte yapılan bir sınava
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10936) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
120.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel hareketlerine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/10937)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
121.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsta borcunu ödeyemeyen
çiftçilerin durumuna ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10938) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/11/2009)
122.- Kocaeli Milletvekili
Hikmet Erenkayanın, Kandırada yoğun
yağışın oluşturduğu zararın tazminine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10939) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
123.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Balıkesir tarımındaki
fare sorununa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10940) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/11/2009)
124.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, GDOlu ürünlerle ilgili
yönetmeliğe ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10941) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/11/2009)
125.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, GDOlu ürün ithalatına ve bazı
risklere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10942) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
126.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bal üreticilerinin sorunlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10943) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
127.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, gıda denetimlerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10944)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
128.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, ekmek israfının önlenmesine ve
tüketimde hijyenin sağlanmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10945)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
129.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, sağlıklı ve zengin içerikli
ekmek üretimi ve tüketiminin sağlanmasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/10946)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
130.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bazı ürünlerin ihracat ve
ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10947) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/11/2009)
131.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, GDOlu ürünlerle ilgili düzenlemelere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10948) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
132.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan Telekom İl Müdürünün tayinine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10949) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
133.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, bazı davalardaki vekalet ücretlerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10950) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
134.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, hava aracı
kazalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10951) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/11/2009)
135.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Gazipaşa Havaalanına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10952) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
136.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel hareketlerine ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/10953)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
137.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
eğitimine ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/10954) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
138.- Erzincan
Milletvekili Erol Tınastepenin, TAPDKnın bazı işlemlerine
ve yönetimine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/10955) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/11/2009)
139.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel hareketlerine ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/10956) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
140.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, İzmir Kalkınma Ajansının
faaliyetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz)
yazılı soru önergesi (7/10957) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
141.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel hareketlerine ilişkin Devlet
Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/10958)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
142.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bazı turizm verilerine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10959) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/11/2009)
143.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, İstanbuldaki tarihi bir köprüye
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/10960) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
144.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Bakanlığa tahsis edilen
taşınmazların kullanımına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/10961)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/11/2009)
145.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki kışlaların
üniversiteye tahsisine ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10962) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2009)
146.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, astsubayların sorunlarını
iletmek üzere temsiline ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10963) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2009)
147.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, terör mağdurlarının
istihdamına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/10964) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/11/2009)
148.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, iade edilen bal
miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/10965) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2009)
149.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRT personelinin bir düğünde
görevlendirildiği iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/10966) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2009)
150.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Göle TİGEM işletmesinin
kiralanmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10967) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2009)
151.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, dış denetim raporlarındaki
bazı hususlara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/10968)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/10/2009)
152.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, bir gazetenin dağıtımına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/10969) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/10/2009)
153.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, TBMM Genel Sekreterinin bir ifadesine
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/10970) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/11/2009)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu ve 30 Milletvekilinin, Artvinin
Şavşat ve Borçka ilçelerinde meydana gelen taşkın
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/471)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 29 Milletvekilinin, üniversite
üğrencilerinin barınma sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/472) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.10.2009)
3.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 29 Milletvekilinin, vişne
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/473) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.10.2009)
24 Kasım
2009 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.05
BAŞKAN : Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22nci
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme
giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden
yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise
yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Meral
Akşenerin, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle, fedakârca
hizmet eden öğretmenleri kutlayan ve ebediyete intikal edenlerine rahmet
dileyen konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşimin
başında, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle bazı
duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
24 Kasım 1928 tarihinde açılan millet mekteplerinde yeni
harflerle okuma yazma öğretilmeye başlanmıştır. Millet
mekteplerinin açılışı ve Atatürkün
başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü 1981
yılından itibaren Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
Bedeli maddi karşılıklarla ifade edilemeyecek kadar saygın
bir fedakârlık ve bilgelik mesleği olan öğretmenlik ve
öğretmenlerimiz milletimizin gönüllerinde en güzide konuma sahiptir.
Çocuklarımızın ve milletimizin aydınlık
geleceğini sağlamak için ülkemizin her köşesinde büyük bir
fedakârlıkla hizmet veren öğretmenlerimiz her türlü övgüye
layıktır. Bu vesileyle ben de Öğretmenler Gününü en içten
duygularla kutluyorum. Ebediyete intikal etmiş tüm öğretmen ve
eğitimcileri rahmetle anıyorum.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 24 Kasım Öğretmenler
Günü münasebetiyle söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Şenol
Bala aittir.
Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından
alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili
Şenol Balın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla
öğretmenlerimizin sorunları hakkında gündem dışı
söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün dolayısıyla, insan
yetiştirmenin kutsiyetine inanmış, her türlü zorluğa
karşı imkânlar yaratarak kendisini geliştirip bilgiyi en iyi
şekilde öğrencilerine aktarmış, millî birlik ve
bütünlüğümüzün oluşmasında çok önemli rol üstlenmiş,
doğruyu, dürüstlüğü, iyiyi, güzeli, millî ve insani duyguları
ilmek ilmek işlemiş, cumhuriyetimizin ve
bağımsızlığımızın anlamını
yüreklere nakşetmiş, vatanımıza ve aziz Türk milletine
hizmet aşkını kendi kimliğinde ortaya koymuş,
Atatürkümüzün yolunda fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller
yetiştirmeyi şiar edinmiş çalışan ve emekli tüm
değerli öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyor, sevgi ve
saygılarımla bu kürsüden onları selamlıyorum.
Yine, ebediyete intikal eden ve her birimizde emeği olan
öğretmenlerimizi ve görev bölgelerinde hain teröristlerce şehit
edilen vatan evladı öğretmenlerimizi rahmetle ve şükranla
anıyorum.
Sayın milletvekilleri, öğretmenlerimizin
sorunlarını, yüzlerce öğretmen yetiştirmiş ve
öğretmenlerin dertlerini yakinen bilen biri olarak bu beş
dakikalık süre içinde ancak genel başlıklar hâlinde dile
getirmeye çalışacağım.
Öncelikle, öğretmenlik mesleğinin sadece bir memuriyet
olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ifade ediyorum.
Öğretmenler bu toplumun mimarlarıdır. Maalesef bugün
öğretmenlerimiz gerek maddi ve özlük gerekse sosyal açıdan hak
ettikleri konumda değildir. Öğretmenliği severek yapılan
bir meslek olmaktan uzaklaştıracak tüm olumsuz şartlar ortada
iken geleceğe nasıl güvenle bakabiliriz sayın milletvekilleri?
Geçim derdine düşmüş, kredi kartı ve banka kredileri borcuna
dolanmış, bu yüzden ailevi sorunlar yaşayan, ikinci bir iş
yapma derdine düşmüş, geleceğe güvenle bakamayan
öğretmenler gelecek nesillere nasıl bir güven telkin edebilecektir?
Kira, ulaşım, giyim, gıda giderlerini dahi karşılamaktan
uzak, mesleki gelişimleri için gerekli kaynak ve günümüzün en teknolojik
yapılarından en azından İnternet ve bilgisayar gibi
kaynaklara ulaşamayan öğretmenlerimiz bu çağda
öğrencilerine nasıl hedef gösterme imkânına sahip olacaklar,
onlara nasıl bir misyon ve vizyon yükleyebilecekler? Adam
kayırmacılığın ve
ayrımcılığın son sürat devam ettiği, liyakatin
önemsenmediği, taltif edilmenin partizanlıktan yana olduğu bu
süreçte öğretmenlerimizin manevi dünyasında oluşacak yaralar
nasıl kapanacaktır? Öğretmenler arasında oluşan
samimiyetsizlik nasıl giderilebilecektir? Eski Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin giderayak binden fazla kişiyi kariyer,
liyakat ilkelerini göz önüne almadan makam oluruyla 76ncı maddeye göre
idareci olarak atadığı bu süreçte çalışma
barışı nasıl uygulanacaktır?
Sayın milletvekilleri, eğitime yeterli kaynak
ayrılmamasından dolayı öğretmenlik mesleğinde kadrolu,
sözleşmeli, ücretli ve vekil olmak üzere farklı istihdam
şekilleri ihdas edilmiştir. 600 bine yakın kadrolu
öğretmenin aldığı maaş yoksulluk
sınırının çok altındadır.
Yine 70 bine yakın sözleşmeli öğretmenin
maaşı daha da azdır. Hiçbir iş güvencesi olmayan,
mesleğinin geleceği amirlerinin iki dudağı arasında
olan muvakkat ve istikrarsız bir öğretmen yapısı ortaya
çıkmıştır.
Sözleşmeli öğretmenlerin eş durumundan aynı
yere tayini yapılamamaktadır. Hasta olsalar otuz günden fazla rapor
alamazlar. Asker öğretmenlik yapamazlar. Sözleşmeli
öğretmenlerin durumu hem insan haklarına hem de hukuka
aykırıdır.
Ücretli ve vekil öğretmenler 70 bine yakındır.
Ücretli öğretmen mevsimlik işçi gibidir ve aldığı
ücret açlık sınırının altındadır. Vekil
öğretmen uygulaması, yetişmiş yeterli sayıda öğretmen
olmadığı zamanlarda geçici olarak başvurulan eski bir
yöntemdir. Hâlbuki bugün eğitim fakülteleri ve formasyon almış
fen edebiyat fakülteleri mezunu olan 300 bine yakın öğretmen
mesleğe başlamak için can atıyor. Eğitim fakülteleri her
yıl en az 40 bin mezun veriyor ve bugün okullarımızda 150 bin
öğretmene ihtiyaç var.
Öğretmenlik mesleğini ölçmekten çok uzak KPSS
sınavı bir sektör olmuş, kan emiyor ve pırıl
pırıl yetişmiş, öğretmenlik aşkıyla dolu
vatan evlatları bunalımda. Mutsuz, umutsuz öğretmenlerle
eğitimi yarınlara taşımak, kaliteli, kalifiye öğrenci
yetiştirmek ne kadar gerçekçi?
Sayın milletvekilleri, bu kısa sürede hangi konulara
tercüman olayım, dersleri bir saate indirilen beden eğitimi
öğretmenlerinin isyanına mı, denge tazminatından
faydalanamayan teknik öğretmenlerin mağduriyetine mi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
ŞENOL BAL (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
emekli öğretmenlere sahip
çıkılmadığına mı ve hatırlanmamalarına
mı, şehit ve gazi yakınları öğretmenlerin zorunlu
hizmet muafiyetleri sorununun çözülemediğine mi, eğitimde sürekli
değişen programlar ve bu programlara uyum sağlamak için hizmet
içi eğitimlerinin yetersizliğine mi, okullarda yeterli ödenek
olmadığından idareci ve öğretmenlerin tahsildar durumuna
düşürülmesine mi, zaten yeterli olmayan sosyal tesislere
öğretmenlerimizin gidememesine mi, ek ders ücretlerinin 2005
yılında 10 TLye çıkacak denmesine rağmen hâlen 5 TL
olduğuna mı, eğitimde başarısızlıkların
tüm faturasının öğretmenlere mal edilmesinin
haksızlığına mı tercüman olayım?
Ben buradan saygıdeğer öğretmenlerimize
sesleniyorum: Biliyorum ki, tüm sorunlara rağmen fedakârca en iyi
şekilde görevinizi layıkıyla yapacaksınız ve
yapmalısınız. İçinde yaşadığımız
bu süreç ve kaos sizlerin önemini bir kere daha ortaya koymuştur. Gelecek
nesiller sizlerin eseri olacaktır ve yetiştireceğiniz nesillerle
yeniden hak ettiğiniz saygınlığa erişeceğinize
inanıyorum.
Sevgi ve saygılar. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bal.
Gündem dışı ikinci söz, yine aynı konuda söz
isteyen Amasya Milletvekili Sayın Avni Erdemire aittir.
Buyurun Sayın Erdemir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- Amasya Milletvekili Avni
Erdemirin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yirmi yıl eğitimle iç içe
yaşamış, eğitimin değişik kademelerinde
çalışmış bir arkadaşınız olarak 24
Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, insan sevgisi, vatan, millet, bayrak
sevgisi ve büyük Türkiye idealiyle yurdumuzun her köşesinde yılmadan,
usanmadan, onurlu ve gururlu bir mesleğin mensubu olmanın
şuuruyla görev yapan vefakâr, fedakâr öğretmenlerimizin, değerli
meslektaşlarımın Öğretmenler Gününü kutluyorum,
kendilerini muhabbetle selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
öğretmenlerimiz, bir ülkenin yetiştirdiği kuşaklara
hamurunu ve mayasını katan, yoğuran, onlara ruh ve şekil
veren sanatkârlardır. Bir ülkenin imarı, yükselişi ve
yücelişi ancak ve ancak insanların yüreklerinin ve zihinlerinin
doğru şekilde imarıyla mümkündür. Bugün şikâyetçi
olduğumuz bir çok meselenin temelinde de çözümünde de en önemli rol hiç
şüphesiz eğitime aittir.
Değerli öğretmen arkadaşlarım,
unutmayalım, her başarı, sahibinin ürettiği bir
şaheserdir. Başkasının eserini satın alabiliriz ancak
kimsenin başarısını satın alamayız. Bu sebeple
başarıyı siz üretiyorsunuz. Yavrularımızı
geleceğe siz hazırlıyorsunuz. Onları bilgi ve sevgi
çeşmesinden kana kana siz içiriyorsunuz. Onların kaderini
fedakârlıklarınızla siz değiştiriyorsunuz.
Yavrularımızı bu ülkenin zirvelerine, ülkemizi o kutlu hedef
olan çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne taşıyacak olan
da yine sizsiniz.
Sevgili meslektaşlarım, ülkemiz dünden bugüne değişimler
yaşadı, hızla gelişti. Hiç şüphesiz, bu gelişim
ve değişim, sizin ve sizden önce hizmet veren öğretmenlerimizin
eseri. Sayenizde rekabete açık, dünyayı tanıyan ve dünyayla rekabet
edebilecek aklı hür, vicdanı hür, fikri hür bir nesil geliyor.
Değerli öğretmen arkadaşlarım,
başarılı bir eğitim için yüksek bir moralle
mesleğinizi icra etmenin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.
Hükûmetimiz, iktidar olduğumuz günden beri bu şuurla devletimizin
imkânları ölçüsünde eğitim alanında önemli atılımlar
gerçekleştirdi. Bütçeden en büyük pay eğitime ayrıldı.
Okullarımızda fiziki iyileştirmeler yapıldı.
Edirneden Karsa kadar okullarımız bilgisayar
laboratuvarlarıyla donatıldı. Yeni yurt binaları
yapıldı. 2003ten 2009a kadar 147 bin kadrolu toplam 217 bin öğretmenin
ataması yapıldı. Her şeyden önemlisi, öğretmen
ataması ve tayinlerde objektif kriterler getirildi. Yıllarca köylerde
çalışıp şehir merkezine gelmeden emekli olan
öğretmenler devri kapandı. Şükürler olsun, bugün
öğretmenlerimizin tayinleri ve nakilleri şeffaf bir şekilde puan
üstünlüğüne göre yapılıyor. Nakillerde herkes tercihini
yapıyor. Öğretmenlerimiz hangi okulda, kaçıncı sırada
olduğunu takip edebiliyor. Öğretmenlerimiz artık tayinlerinde
siyasi tavassut peşinde koşmuyor. Elbette, eğitim sistemimizin
bütün sorunları tamamen çözüldü, öğretmenlerimizin beklentileri
tamamen karşılandı demiyoruz ancak şunu diyoruz ki, yedi
yıllık İktidarımızda ülkemizin bütçe imkânları en
iyi şekilde değerlendirildi, yapılabileceklerin azamisi
yapılmaya çalışıldı. İnşallah ülkemiz
eğitimde yapılan bu hamlelerin
karşılığını alacak, ülkemiz geliştikçe
sizlerin imkânları da daha iyiye doğru gelişecektir.
Değerli öğretmen arkadaşlarım, sizlerin hangi
şartlar altında çalıştığınızı
biliyoruz. Anadolunun kuş uçmaz kervan göçmez köylerinde, kentlerinde,
varoşlarında kendi kendine açıp solan çiçekler kalmasın
diye öğrencilerinize ömrünüzü, sevginizi, yüreğinizi veriyorsunuz.
Hiç şüphesiz sizler her şeyin en iyisine, en güzeline layıksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Verilebilecek hiçbir maddi
değer, para pul, makam, mevki sizlerin emeklerinizin
karşılığı olamaz çünkü sizlerin öğrencilerinize
verdiğiniz yüce değerleri karşılayabilecek bir maddi
değer de yoktur.
Bu vesileyle, hizmetlerinizden dolayı hepinize sonsuz
teşekkürler ediyorum. Ömürlerini bu onurlu görevle geçirmiş olan
emekli öğretmenlerimize, çalışan öğretmenlerimize,
sevdikleriyle birlikte sağlık ve afiyet dolu günler diliyorum.
Başta şehit öğretmenlerimiz ve başöğretmenimiz Atatürk
olmak üzere, ebediyete uğurladığımız bütün
meslektaşlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.
Öğretmenlerimizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öğretmenler Günümüz kutlu olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdemir.
Gündem dışı üçüncü söz, yine aynı konuda söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Fatma Nur Sertere aittir.
Buyurun Sayın Serter. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili
Fatma Nur Serterin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına gündem
dışı söz almış bulunuyorum.
Ben öncelikle tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım
Öğretmenler Gününü kutluyor, onlara saygılarımı,
sevgilerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Aramızdan
ayrılan, ebediyete intikal eden bütün öğretmenlerimize de
Tanrıdan rahmet diliyor, onları bir kez daha burada saygıyla
anmayı görev biliyorum.
Değerli milletvekilleri, her birimiz öğrenci olduk, her
birimiz öğretmenlerimizin elinden geçtik, onların bilgisiyle,
sevgisiyle, şefkatiyle ve özverisiyle yoğrularak gelecek
yaşamlarımıza hazırlandık. Onun için, değerli
öğretmenlerimizin her birimizin üzerinde büyük emeği
bulunmaktadır. Ancak, ülkemizde öğretmen kavramı cumhuriyet
kavramıyla özdeşleşmiştir. Çünkü Cumhuriyet Dönemi
yetiştirdiği öğretmenleriyle aydınlık geleceğin
yollarını açmış ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk
cumhuriyetimizi öğretmenlerimize emanet ederek aydınlık ve
çağdaş kuşaklar yetiştirme sorumluluğunu cumhuriyet
öğretmenlerine vermiştir. O nedenle cumhuriyet öğretmeni
kavramının giderek unutturulmaya çalışıldığı
bir süreçte ben bir kere daha, emeği geçen, çağdaş değerleri
yeni kuşaklara benimseten ve bu ülkeyi ayakta tutan cumhuriyetçi
aydınların yetişmesine büyük katkıları olan cumhuriyet
öğretmenlerimizi saygıyla anıyorum.
Öğretmenler günlerinde genellikle öğretmenlerimize olan
saygımızı ifade edecek süslü cümleler kurarız, onlara olan
sevgimizi dile getiririz. Ancak, sanıyorum, içinde
yaşadığımız bu süreçte öğretmenlerimizin sadece
sevgiyle ve saygıyla, süslü cümlelerle anılmalarının çok
ötesinde başka temel gereksinimleri bulunmaktadır. Ne yazık ki
yedi yıllık AKP Hükûmeti döneminde öğretmenlerimizin
sorunları giderek daha da ağırlaşmıştır.
Sözleşmeli öğretmen diye başlatılan uygulamayla
öğretmenlerimiz, öğretmenliği bir meslek olarak bile uygulamaktan
yoksun bırakılmış, istihdam güvencesinden yoksun
bırakılmış ve çok açık bir biçimde siyasetin etkisi
altında hareket etmeye zorunlu tutulmuşlardır.
Tabii, öğretmenlerimizin tek sorunu istihdam güvencesinden
yoksunluk ya da siyasete alet edilmeye zorunlu bırakılma
olmamıştır. Öğretmenlerimiz, gerek gelir düzeyleri gerek
özlük hakları bakımından ama belki de en önemlisi 370 bin
öğretmenimizin hâlâ işsizlikle pençeleştiği bir süreçte ne
yazık ki yaşamak zorunda bırakılmışlardır.
Bugün Türkiyedeki öğretmenler dünyayla
kıyaslandığında, örneğin OECD ülkeleri
ortalamasına bakıldığında onların
yarısından, kimi kategorilerde de üçte 1inden daha az maaş
alıyorlar ama çalışma saatleri itibarıyla onlardan çok daha
fazla çalışmak mecburiyetinde bırakılıyorlar. Bugün
Türkiyedeki öğretmenlerimiz, 4 kişilik bir aile esas
alındığında, bu 4 kişilik ailenin bir aylık geçim
masrafını aldıkları aylıklarla ancak yüzde 45
oranında karşılıyorlar. Ama bütün bunları sizlere ben
anlatmayayım. Bütün bunları size bir öğretmen anlatsın, bir
değil çok sayıda öğretmen. Her birimizin odalarına çektikleri
yüzlerce faksla içinde bulundukları koşulları anlatıyorlar.
Onun için, bugün ben burada Cumhuriyet Halk Partisini temsilen
konuştuğum gibi öğretmenin sesini onun kaleminden buraya
taşımak için de konuşuyorum.
Bakınız ne diyor öğretmenimiz: Otuzlu yaşlarımıza
gelip evlenemiyor, ailemizden harçlık almak zorunda
bırakılıyoruz. İş bulamadığımız
için işportacılık, inşaat işçiliği,
tezgâhtarlık yapıyoruz. Her şeyden önce sağlık
güvencesinden yoksun yaşıyoruz. Aramızda
atanamadığı için hayatını düzene koyamayan,
çeşitli psikolojik, fiziksel sorunlar yaşayan ve çözüm yolu olarak da
-arkadaşlar, dikkatinizi çekiyorum- intiharı seçen birçok
arkadaşımız mevcut
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
FATMA NUR SERTER (Devamla)
ve bu sayı her geçen yıl
daha da artmakta. Neden hâlâ ayda 300-500 lira ücretle, yarım sigortayla
çalıştırılmak zorunda bırakılan bunca
öğretmen var? Bu şekilde giderse beş yıl sonra ataması
yapılmayan öğretmen sayısı ÖSS ordusuyla eşit seviyede
olacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu yakarışa kulak vermek
zorundayız. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurul Salonundan
yükselen bu öğretmenin sesine kulak verdiğimiz zaman gerçekten
Öğretmenler Gününü öğretmenlerimize saygı ve sevgimizi
belirtecek şekilde kutlamış olacağız. O nedenle, ben,
iktidar partisinin bu sese kulak vererek öğretmenlerimizin
işsizliğinin önüne geçmesini, bu öğretmen atamalarının
bir an önce yapılmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Serter.
60ıncı maddeye göre yerinden söz talepleri vardır.
Sayın Erçelebi, iki dakika süre veriyorum; buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Denizli Milletvekili Hasan
Erçelebinin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Demokratik Sol Parti ve şahsım adına bütün
öğretmenlerin Öğretmenler Gününü kutluyorum. Ulusumuzun
Başöğretmeni Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve ebediyete intikal eden tüm
öğretmenlerimizi rahmetle, saygıyla, minnetle anıyorum.
Bugün öğretmenlerimizin çalışanlarıyla
emeklileri geçim sıkıntısı yaşarken genç
öğretmenler de iş için Kızılayda eylem yapmaktadır.
Yarın da çalışan öğretmenlerimiz bir hak grevi
yapacaklardır. Sayın Başbakan yarın yapılacak hak
greviyle ilgili, öğretmenlerimizi ve memurlarımızı tehdit
eden bir konuşma yapmıştır. Bu doğru bir şey
değildir. Yarın bu grev sükûnet içerisinde gerçekleşecektir.
Bütün öğretmenlerimize bu grevde başarılar diliyorum ve
öğretmenlerimizin önümüzdeki yıllarda geçim
sıkıntısı olmadan, yarın kaygısı olmadan
gelecek kuşaklarımızı yetiştirmelerini diliyorum.
Bu arada, yaklaşan Kurban Bayramı için tüm İslam
âleminin ve yurttaşlarımızın Kurban Bayramını
kutluyorum, mutlu bayramlar diliyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Macit, buyurun.
2.- İstanbul Milletvekili
Hasan Macitin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
HASAN MACİT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bizi yetiştiren öğretmenlerimizin Öğretmenler
Gününü kutluyor, emekli öğretmenlerimizin sağlık ve mutlulukla
yaşamlarını sürdürmelerini diliyorum. Görevi başında
şehit edilen ve ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimizi rahmet
ve minnetle anıyorum.
Yarın öğretmenlerimiz bir hak grevine katılacaklar
ve bu grevde, biraz önceki söylediğimiz hoşgörü,
öğretmenlerimize yaptığımız övgü ve günlerini kutlamak
için onların ne kadar önemli görevler üstlendikleriyle ilgili iktidar ve
muhalefet partileri olarak söylediğimiz bu sözler, umarım yarın
öğretmenlerimize de yansır ve onların hak grevi noktasında,
bugün övdüğümüz öğretmenleri yarın dövmeyiz. Yarın
onların sağlıklı bir şekilde grevlerini, gösterilerini
tamamlamaları için gerekli düzeni ve sükûneti sağlar yürütme diye
düşünüyorum ve tekrar öğretmenlerimizin gününü kutluyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ertugay, buyurun.
3.- Erzurum Milletvekili Zeki
Ertugayın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Başöğretmen Büyük Atatürkün Yeni nesil sizin eseriniz
olacaktır. dediği ve bugün gerçekten bin bir türlü
sıkıntı içerisinde, bu zor ve kutsal görevlerini yerine
getirmeye çalışan öğretmenlerimizin ben de Öğretmenler
Gününü kutluyorum ve bugün, çok ağır şartlar altında, bin
bir türlü sorunlar içerisinde bu görevi yerine getirmek isteyen
öğretmenlerimizin bu sorunlarının çözülmesi, bu Meclisin önünde
duran en önemli meselelerden biri olmalıdır diye düşünüyorum.
Bugün, bir taraftan binlerce öğretmen adayı mesleğe
girmek için fırsat beklerken, bir taraftan da ülkemizin çok çeşitli
yörelerinde büyük öğretmen ihtiyaçları, talepleri vardır. Bunun
giderilmesi konusunda da Hükûmete büyük görevler düşmektedir.
Tekrar Öğretmenler Gününü kutluyor, yaklaşan Kurban
Bayramının bütün öğretmenlerimize, bütün milletimize hayırlara
vesile olmasını diliyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Halis
4.- Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halisin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
ŞERAFETTİN HALİS (Tunceli) Tabii,
öğretmenlerin yaşam koşulları itibarıyla kutlanacak bir
yanı olmasa da ben DTP Grubu adına öğretmenlerin bu gününü
kutluyorum, kendilerine saygı ve selamlarımı gönderiyorum.
Tabii, çocuklarımızın, dolayısıyla
ülkemizin geleceğini emanet ettiğimiz öğretmenlere
baktığımızda, öğretmenlerin yaşam
koşullarının istenilmeyen bir düzeyde olduğunu görmek
mümkündür. Ekonomik durumları son derece kötü olmakla beraber özlük
hakları yeterince verilmemiş ve örgütlenme haklarında çok ciddi
engeller vardır.
OECD 2009 Raporuna göre, ister öğretmenin niteliği
açısından ister eğitime sunulan olanaklar açısından
OECD ülkeleriyle kıyaslandığında ortalamanın çok
altında bir yerde olduğu görülüyor. Tabii bir ülkede eğer
eğitim sermayenin vicdanına havale edilmişse orada eğitimin
niteliğinden çok şey beklemek doğru değildir.
Bunun ötesinde yine, eğitimin cemaat okulları
aracılığıyla yapıldığı, bir nevi
cemaatleştirme ve dincileştirme noktasındaki girişimler de
eğitimin, bugüne kadarki hedef ve amaçlarının
dışında başka bir mecraya doğru
kaydığını bize göstermektedir.
Bu anlam itibarıyla, öğretmenlerin atamaları
yapılırken de çok önemli bir sorunla karşı
karşıyayız. İhtiyaca dayalı bir öğretmen
ataması yerine, siyaseten göstermelik, küçük dilimlerle atamalar
yapılmaktadır. Oysaki üniversitelerimizden mezun binlerce, on binlerce
genç işsiz gezmektedir ve yaşamlarını da böyle işsiz
sürdürüp tüketmektedir. Bu anlam itibarıyla, Öğretmenler Gününde
eğer Hükûmetin bir samimiyeti varsa bir jest olarak, daha doğrusu bir
lütuf olarak değil, hak sahiplerine haklarının verilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özdemir
5.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Ülkemizde cehaletin ve
fukaralığın yenilmesi için en ücra yerlerde görev yapan bütün
öğretmenlerimizin ben de Öğretmenler Gününü kutluyorum. Bizlerin
buralara kadar gelmesinde büyük emekleri olan eli öpülesi
öğretmenlerimizin yaklaşan mübarek Kurban Bayramını
kutluyor, ben de hepsine sevgi ve saygılarımı arz ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
6.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulutun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Öğretmenlik
karşılıksız sevmek, karşılıksız vermek
sanatıdır. Öğretmenlerimiz mum gibi etrafı
aydınlatırken, erirken, onların haklarını korumak gibi
sorumluluk mevkisinde bulunan insanların onların
sorunlarını görmezden gelmeleri bir haksızlıktır.
Bugün binlerce öğretmen adayı mesleğe atılmak
için fırsat beklerken, meslekte bulanan insanlar, öğretmenler ayakta
kalabilmek için ikinci bir iş ararken, iktidarların baskısı
altında rüzgâr gibi savrulurken, öğretmenlerimizin yine dimdik,
Başöğretmenleri Mustafa Kemal Atatürkün izinde, memlekete hizmet
yolunda vermiş oldukları gayretlerden dolayı kendilerini tebrik
ediyor, günlerini kutluyor, şahsım adına sevgilerimi,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Türkmenoğlu
7.- Konya Milletvekili Ayşe
Türkmenoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Ben de 24 Kasım Öğretmenler Gününün tüm
öğretmenlerimize hayırlı olmasını diliyorum.
Özellikle bir iki hususu belirtmek istiyorum: Millî Eğitimin
bütçemizden en çok pay ayrılan bakanlık olduğunun bilinmesini
istiyorum. Bugün de, 24 Kasımda yine çok manidar bir yasa
görüşeceğiz, 10 bin yeni öğretmen atanmasıyla ilgili.
Şunu da belirtmek istiyorum: Öğretmenlerimizin
artık İnternet ortamında bilgisayarla atamaları
yapılıyor. Bu konuda daha önceki dönemlerdeki kayırmalar,
gözetmeler bu şekilde ortadan kaldırılmış oldu ve
öğretmenlerimiz hakkaniyetle atanıyor.
Öğretmenlerimizin tabii ki sorunlarını biliyoruz.
Bu konuda çözüm noktasında Hükûmet, bütçesinin elverdiği ölçüde
elinden geleni yapıyor.
Ben tekrar Öğretmenler Gününün kutlu olmasını
diliyorum. Öğrencilerimize en güzel ve verimli zamanlarını
ayırdıkları için de kendilerine teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
8.- Gümüşhane Milletvekili
Kemalettin Aydının, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Bir öğretmen çocuğu ve evinde de 5 tane ablası
öğretmen olan bir kişi olarak öğretmenlerimizin, tüm
sorunlarının varlığına rağmen cefakâr, vefakâr ve
özveriyle mesleklerini icra etmelerinden dolayı öğretmenlerimizin bu
güzel günlerini tebrik ediyor, yaklaşan bayramlarını da
kutluyorum. Nice Öğretmenler Gününde daha mutlu günler temenni ediyorum.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Finlandiya Parlamento
Başkanı Suali Niinistö ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret
etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1016)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Finlandiya Parlamento Başkanı Sayın Sauli Niinistö
ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının 16 Kasım 2009 tarih ve 56
sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayıl Kanunun 7. Maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Başbakanlığın İç Tüzükün 75inci
maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
2.- Türkiye Cumhuriyeti ile Libya
Arap Halk Sosyalist Büyük Cemahiriyesi Arasında Tarım Alanında
Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1018)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgide kayıtlı yazımız ekinde Başkanlığınıza
sunulan Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük Cemahiriyesi
Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN Dışişleri Komisyonunda bulunan
tasarı geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Artvin Milletvekili Metin
Arifağaoğlu ve 30 milletvekilinin, Artvinin Şavşat ve
Borçka ilçelerinde meydana gelen taşkın olaylarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/471)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Şavşat ilçesi Tigrat deresinde Devlet Su
İşleri 26. Bölge Müdürlüğü tarafından dere ıslahı
projesi kapsamında 13 adet tersip bendi yapılmıştır.
15 Temmuz 2009 günü meydana gelen feyezanda bu bentlerden 7 adedi dinamik etki
nedeni ile domino taşları gibi birbiri ardınca
yıkılmış ve 5 vatandaşımız
hayatını kaybetmiştir.
Borçka ilçesi İçkale deresi 18 Nisan 1968 tarihinde büyük bir
feyezan yaşamış ancak can kaybı olmamıştır.
41 yıl sonra 23 Eylül 2009 tarihinde İçkale deresi takriben aynı
büyüklükte taşmış ve bu büyük feyezan ve heyelanlarda 5 can
kaybı yaşanmıştır.
Her iki feyezanda toplam 10 can kaybı ve çok büyük miktarda
mal kaybı olmuştur. Ayrıca Hopa-Borçka devlet yolunda çok büyük
tahribat oluşmuş ve yol bir gün trafiğe kapalı
kalmıştır. Bu ve buna benzer olaylarla karşılaşmamak
ve dere yataklarındaki yapılaşmaların incelenmesi
ayrıca DSİ Bölge Müdürlüğünün yaptırdığı
tersip bentlerinin kalitesinin tespit edilmesi, yıkılan ve tahliye
edilen 94 adet konutların ve afetzedelerin oluşan
sorunlarını araştırıp gereken önlemlerin
alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Doğu Karadeniz bölgesi çok yağış alan ve
heyelana müsait bir coğrafyaya sahiptir. Benzer olaylarla
karşılaşmamak için Türkiye Büyük Millet Meclisi olaya el koyup
araştırma komisyonu kurulmasında fayda mülahaza edilmektedir.
10 vatandaşımızın hayatını
kaybettiği bu iki olayda alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla anayasanın 98'nci ve içtüzüğün 104 ve
105'nci maddeleri uyarınca meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
2) Ensar Öğüt (Ardahan)
3) Sacid Yıldız (İstanbul)
4) Fevzi Topuz (Muğla)
5) Gürol Ergin (Muğla)
6) Ali Oksal (Mersin)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Rahmi Güner (Ordu)
9) Kemal Demirel (Bursa)
10) Tayfur Süner (Antalya)
11) İsa Gök (Mersin)
12) Turgut Dibek (Kırklareli)
13) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
14) Bülent Baratalı (İzmir)
15) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
16) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
17) Atila Emek (Antalya)
18) Osman Kaptan (Antalya)
19) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
22) Birgen Keleş (İstanbul)
23) Çetin Soysal (İstanbul)
24) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
25) Hüsnü Çöllü (Antalya)
26) Tekin Bingöl (Ankara)
27) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
28) Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
29) Nevingaye Erbatur (Adana)
30) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
31) Ahmet Küçük (Çanakkale)
2- Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse ve 29 milletvekilinin, üniversite öğrencilerinin
barınma sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/472)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Her yıl olduğu gibi bu yıl da üniversite
kayıtlarının başlamasıyla birlikte öğrencilerin
barınma sorunları tekrar gözler önüne serilmiştir. Yaşanan
ekonomik krizin etkisiyle veliler iyice zorlanmakta, bu zorluğun en büyük
zararını ise düzgün bir barınma ortamına sahip olmayan
öğrenciler görmektedir. Devlet yurtlarının yetersizliği
ülkemizin en çok bilinen eğitim sorunlarının başında
gelmektedir.
Devlet yurtlarının yetersiz olması sonucunda,
veliler ve öğrenciler zor durumda kalmaktadır. Aynı zamanda,
ekonomik zorlukları nedeniyle velilerin eli kolu bağlanmakta; yurtlar
tarikatların ağı hâline gelmektedir. Her yıl aynı
görüntüler yaşanmakta, otogarlarda kimi özel yurtlarca karşılanan
öğrenciler ekonomik mecburiyetin vermiş olduğu zorunlulukla
hareket etmektedir. Veliler ise bu duruma isyan etmektedir.
Hükûmetin son yıllarda izlediği politika, her ile bir
üniversite açmak biçimindedir. Ancak; her ile bir üniversite açılması
tek başına yeterli olmamaktadır. Üniversite öğrencilerine barınma
olanağı sağlamadan üniversitenin açılmasına akademik
çevrelerden de tepkiler gelmektedir. Öğrenciler, yeni açılan
üniversitelere kayıtlarını yaptırırken, barınma
konusunda büyük sorunlar yaşamaktadır.
Yükseköğretimde barınma sorununun çözülmesi için yeterli
çabanın gösterilmediği, kamuoyunun üzerinde fikir birliği
yaptığı konulardan biridir. Yükseköğretimde yaşanan
barınma sorununun çözülmesi için özel önlemlerin alınması
gerektiği anlaşılmaktadır. Bu konuda Başbakanlık
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) akla gelen
ilk alternatiflerden biridir.
Bilindiği gibi, ülkemizin yaşadığı
hızlı nüfus artışı ve hızlı kentleşme
sebebiyle oluşan konut ve kentleşme sorunlarının çözülmesi
ve üretimin artırılarak işsizliğin azaltılması
amacıyla 1984 yılında Genel İdare dışında
Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi
Başkanlığı kurulmuştur. Bu tarihte yürürlüğe
giren 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile özerk Toplu Konut Fonu
oluşturulmuştur. Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının işlevi Türkiye'de konut üretim
sektörünün teşvik edilerek hızlı artan konut talebinin
planlı bir şekilde karşılanmasını sağlamak
yönünde belirlenmiştir. 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu Toplu
Konut İdaresi Başkanlığına özerk ve esnek hareket etme
imkanı sağlamıştır.
1990 yılında 412 ve 414 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameler ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve
Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı
şeklinde iki ayrı idare olarak örgütlenmeye gidilmiştir. 1993
yılından itibaren Toplu Konut Fonu, Genel Bütçe kapsamına
alınmıştır. Toplu Konu Fonu, 20.6.2001 tarih ve 4684
sayılı Kanunla da tamamen yürürlükten
kaldırılmıştır. Halihazırda, Toplu Konut
İdaresi gelirleri, gayrimenkul satış ve kira gelirlerinden,
kredi geri dönüşlerinden, faiz gelirlerinden ve bütçe ödeneklerinden
oluşmaktadır. Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı, kuruluşundan 2002 yılına kadar
yaklaşık 950 bin konuta kredi yoluyla finansman desteği
sağlamış, aynı zamanda kendi arsaları üzerinde 43.145
konutun inşaatını da tamamlamıştır.
TOKİ, özellikle son yıllarda yerel yönetimlerle birlikte
yaptığı projelerle de gündemdeki yerini korumaktadır.
TOKİ'nin ülkemizde yer alan öğrenci yurdu sorununda aktif bir rol
oynamasının olanaklı olduğu görülmektedir. 81 ilde
aynı anda çalışmaların başlatılmasıyla yurt
sorununun büyük oranda çözülebileceği ve aileler ile öğrencilerin
rahat nefes almasının sağlanabileceği belirtilmektedir. Bu
konuda acilen çalışma yapılması şart olmuştur.
Ülkemizde yaşanan yükseköğretim öğrencilerinin
barınma sorunlarının neler olduğunun tespiti, bunların
çözülmesi için neler yapılabileceği ve bu noktada TOKİ'den
nasıl yararlanılabileceği konusunda uzman görüşlerinin
alınarak, araştırmalar yapılabilmesi amacıyla
Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Ali Oksal (Mersin)
3) Tekin Bingöl (Ankara)
4) Ensar Öğüt (Ardahan)
5) Sacid Yıldız (İstanbul)
6) Gürol Ergin (Muğla)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Kemal Demirel (Bursa)
9) Fevzi Topuz (Muğla)
10) İsa Gök (Mersin)
11) Rahmi Güner (Ordu)
12) Turgut Dibek (Kırklareli)
13) Bülent Baratalı (İzmir)
14) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
15) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
16) Tayfur Süner (Antalya)
17) Atila Emek (Antalya)
18) Osman Kaptan (Antalya)
19) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
20) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
21) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
22) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
23) Birgen Keleş (İstanbul)
24) Çetin Soysal (İstanbul)
25) Hüsnü Çöllü (Antalya)
26) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
27) Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
28) Nevingaye Erbatur (Adana)
29) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
30) Ahmet Küçük (Çanakkale)
3.- Afyonkarahisar Milletvekili
Halil Ünlütepe ve 29 milletvekilinin, vişne üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/473)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Vişne üreticilerinin sorunlarının
araştırılması, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, içtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
2)Ensar Öğüt (Ardahan)
3)Sacid Yıldız (İstanbul)
4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Ali Oksal (Mersin)
6) Gürol Ergin (Muğla)
7) Fevzi Topuz (Muğla)
8) Kemal Demirel (Bursa)
9) İsa Gök (Mersin)
10) Rahmi Güner (Ordu)
11) Turgut Dibek (Kırklareli)
12) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
13) Bülent Baratalı (İzmir)
14) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
15) Tayfur Süner (Antalya)
16) Osman Kaptan (Antalya)
17) Atila Emek (Antalya)
18) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
19) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
22) Birgen Keleş (İstanbul)
23) Çetin Soysal (İstanbul)
24) Hüsnü Çöllü (Antalya)
25) Tekin Bingöl (Ankara)
26) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
27) Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
28) Nevingaye Erbatur (Adana)
29) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
30) Ahmet Küçük (Çanakkale)
Gerekçe:
Vişne ülkemizin hemen her bölgesinde yetiştirilebilen ve
bu nedenle de en çok üretimi yapılan meyve türlerinden biridir. Türkiye
dünyanın önemli vişne üreticilerinden biri konumundadır.
Vişne ülkemizin yaş meyve ve sebze ihracatının en önemli
kalemlerinden birini oluşturmaktadır. Türkiye genelindeki üretim
miktarı 185.435 tondur. Ülkemizde dünyadaki vişne üretiminin yaklaşık
%16'sı karşılanmaktadır.
Vişne diğer meyvelere göre daha geniş kullanım
alanına sahiptir. Derin dondurma, kurutma, kozmetik, meyve suyu, konserve
ve reçel yapımında değerlendirilmekte, dondurulmuş olarak
yurt dışına pazarlanmaktadır.
Ülkemizde 2009 yılı vişne üreticileri
açısından son derece sıkıntılı bir yıl
olmuştur. Rekoltenin yüksek olması, iç tüketim ve ihracatın
azalması, vişne alan firmaların krizi bahane ederek düşük
fiyat vermeleri, gübre, mazot, ilaç, elektrik, sulama, işçilik gibi
girdilerin yüksek olması üreticilerin zor günler geçirmesine sebep
olmaktadır. 9 yıl önce 2000 yılında 1,40 TL'den
alıcı bulan, geçtiğimiz yıl 85 kuruştan satılan
vişne, 2009 yılında ancak 50 kuruştan alıcı
bulabilmektedir. Bu fiyat vişne toplayan işçinin yevmiyesini ancak
karşılamaktadır. Bir işçi ortalama 50-
Anadolu'nun pek çok yerinde vişne üreticisi zor durumdadır.
Vişnenin para etmemesi nedeniyle Tokat ilimizde üreticiler ürünlerini
yollara dökmüşlerdir. Antalya'da bir üretici para etmeyen vişneyi
toplayıp suyunu çıkararak su hayratında vatandaşlara
dağıtmıştır. Burdur'da bir üretici bahçesindeki
vişne ağaçlarını kesmiştir. Ülkemizde vişne
üretiminin yüzde 22,46sını karşılayan Afyonkarahisarda
benzer sorunlar yaşanmıştır. Afyonkarahisar Merkez,
Sultandağı, Çay ilçelerinde de birçok üretici ürünlerini toplamaktan
vazgeçmiştir.
Son yıllarda meyve üretiminin yeterince destek görmemesi
üreticiyi meyve üretiminden uzaklaştırmakta ve göçe sebep
olmaktadır. Bu insanlarımız üretici konumundan tüketici konumuna
geçmektedirler. Üreticilerin tarım alanında
varlığını sürdürebilmesi için, tarımsal girdi
maliyetlerinin azaltılması, çiftçi ve köylünün
kullandığı kredilerin yeniden
yapılandırılması, vişne üreticisinin
zararının telafi edilmesi, meyve üreticilerine ek destekleme ödemesi
yapılması, konsantre vişne ithalatının
yasaklanması gibi taleplerin incelenerek değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Vişne üreticisinin içine düştüğü
sıkıntıların daha da derinleşmeden
araştırılması, gereken önlemlerin alınması,
kurumlar arası koordinasyon ve uyum içerisinde sorunların yeni bir
sosyal yara hâline gelmeden çözümlenmesi gerekmektedir. Bu amaçla kurulacak
Meclis araştırma komisyonunun çalışmaları,
tarımsal üretim alanında yaşanmakta olan diğer
sorunların çözümüne de katkı sağlayacaktır.
Bu önerge, vişne üreticilerinin ve meyveciliğin
sorunlarının tartışılması ve çözüm
yollarının tespiti amacıyla verilmiştir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
A) Tezkereler (Devam)
3.- Aksaray Milletvekili Ali
Rıza Alaboyunun, Maltada gerçekleştirilecek olan İklim
Değişikliğine Adaptasyon ve Doğal Afet Tehlikelerinin
Azaltılması konulu toplantıya ismen davet edildiğine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1017)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Malta Temsilciler Meclisi Başkanı Sayın Louis
Galeanın himayelerinde Birleşmiş Milletler ile ortak olarak
düzenlenen İklim Değişikliğine Adaptasyon ve Doğal
Afet Tehlikelerinin Azaltılması konulu toplantı Maltada
gerçekleştirilecektir. Söz konusu toplantıya Aksaray Milletvekili Ali
Rıza Alaboyun ismen davet edilmektedir.
Davete icabet edilmesi hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
sayılı Kanunun 9. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
1.- Gündemdeki sıralama ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 25
Kasım 2009 Çarşamba günkü birleşiminde deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi ile madencilik sektörünün sorunları ve yer
altı kaynaklarına ilişkin Meclis araştırması
önergelerinin görüşülmesine, görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarihi:
24.11. 2009
Danışma Kurulunun 24 Kasım 2009 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
|
|
|
|
Meral Akşener |
|
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
|
Başkanı V. |
|
|
Bekir Bozdağ |
|
K. Kemal Anadol |
|
|
Adalet ve Kalkınma Partisi |
|
Cumhuriyet Halk Partisi |
|
|
Grubu Başkanvekili |
|
Grubu Başkanvekili |
|
|
Oktay Vural |
|
Gültan Kışanak |
|
|
Milliyetçi Hareket Partisi |
|
Demokratik Toplum Partisi |
|
|
Grubu Başkanvekili |
|
Grubu Başkanvekili |
Öneriler:
Gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işler kısmında bulunan 428, 403 ve 424 sıra
sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin, bu kısmın 3, 4
ve 5 inci sıralarına alınmasının ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesinin;
Genel Kurulun, 24 Kasım 2009 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 428 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesinin; 25 Kasım 2009 Çarşamba günkü birleşiminde ise
deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde
alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin Meclis
araştırması önergeleri ile madencilik sektörünün sorunları
ve yer altı kaynakları ile İlgili Meclis
Araştırması önergelerinin görüşülmesinin ve bu görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesinin;
Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisinin lehinde ve
aleyhinde söz talepleri vardır.
Lehinde ilk söz Diyarbakır Milletvekili Sayın Gültan
Kışanaka aittir.
Buyurun Sayın Kışanak.
Süreniz on dakika. (DTP sıralarından alkışlar)
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, uzun bir aradan sonra ilk kez
Danışma Kurulunda Meclisin çalışma biçimine ve gündemine
ilişkin bir uzlaşma yakaladık. Bunu önemsiyoruz. Biz de bu
uzlaşmaya ve Meclisin daha verimli çalışmasına katkıda
bulunmak amacıyla bu öneriyi onayladık, kabul ettik.
Ayrıca gündeme alınan konuları da önemsiyoruz.
Bunlar da Türkiye'nin öncelikli konularındandır, mutlaka
bunların acilen görüşülmesinde fayda vardır. Özellikle
öğretmen atamalarına ilişkin yasa teklifinin bugün getirilmesini
bayram öncesinde olumlu bir gelişme olarak görüyoruz ve katkımız
olsun istedik bu yasanın bir an önce çıkması ve öğretmen
atamalarının gerçekleşmesi konusunda.
Ancak yarın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü. Bu çok
önemli bir gündü. Biz istedik ki aslında Meclis bu konuda bir
duyarlılık göstersin ve 25 Kasım günü kadına yönelik
şiddetin boyutlarını araştırmak, nedenlerini
sorgulamak ve çözüm önerileri geliştirmek üzere bir araştırma
komisyonu kuralım. Bu konuda çabalarımız da oldu, diğer
partilerle ortaklaşmak adına. Özellikle kadın milletvekili
arkadaşlarımızdan destek istedik ve böyle bir günde bu konunun
Parlamentonun gündemine gelmesinin çok önemli olduğunu ve sorunun
aşılmasında bir katkısı olabileceğini ifade
ettik.
Kadına yönelik şiddet dünyada en yaygın suçlardan
birisi, maalesef yine en yaygın biçimde cezasız kalan suçlardan
birisi. Türkiyede de aslında durum böyle. Çok çarpıcı rakamlar
var ortada. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından
yaptırılan bir araştırmada, her 2 kadından 1inin
yaşamı boyunca şiddetle karşı karşıya
kaldığı ortaya çıkıyor, bu araştırmaya göre.
Ayrıca son olarak Adalet Bakanlığımızın bir soru
önergemize verdiği yanıtta 2009 yılının ilk yedi
ayında 953 kadının cinayete kurban gittiği ve
katledildiği görülüyor. Bu kadar büyük bir sorun karşısında
böylesine uluslararası bir günde Parlamentonun bu gündeme
kayıtsız kalmasını doğrusu doğru bulmuyoruz. Bu
nedenle biz yarın bir kez daha Danışma Kurulunda
arkadaşlarımızdan bu konunun tartışılması ve
araştırma önergelerinin görüşülerek bir komisyon kurulması
konusunda uzlaşma arayacağız. Eğer bu mümkün olursa
yarın bu konuyu burada hep beraber tartışacağız ve
bunun çok önemli katkıları olacağını düşünüyorum
ama eğer olmazsa da biz grup önerimizi yarın getirerek bu Mecliste
sizlerden destek isteyeceğiz ve kadına yönelik şiddetin
araştırılmasına yönelik bir araştırma
komisyonunun -umuyoruz ki- kurulmasına hep beraber katkımız
olacak.
Ben bu vesileyle söz almış bulunuyorum, hepinize
saygılarımı sunuyorum. İyi çalışmalar diliyorum
hepinize. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kışanak.
Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde Eskişehir
Milletvekili Sayın Tayfun İçli.
Süreniz on dakika.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz aldım, bu konuda çok
kısa neden aleyhinde söz aldığımı ifade etmek
istiyorum, sonra konuşmamın özüne döneceğim.
Değerli arkadaşlarım, sıklıkla AKP Grubu,
muhalefeti, verilen araştırma önergeleriyle ilgili olarak gündemi
değiştirmek ve Meclisi tıkamakla suçluyordu. Şimdi, önümüze
gelen Danışma Kurulu önerisinde gündemde bulunan borçlar kanununun
yine gerilere itildiğini, öğretmenlerle ilgili Millî Eğitim
Bakanlığının teşkilat ve görevleriyle ilgili tek
maddelik bir kanun teklifinin önümüze getirildiğini ve arkasından da
iki uluslararası sözleşmenin gündeme alınmasının arzu
edildiğini görüyoruz. Birisi, Tacikistanla ilgili bir uluslararası
sözleşme, diğeri de zeytinyağı ve sofralık zeytinlerle
ilgili bir anlaşmanın, uluslararası bir anlaşmanın
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin ön sıralarına çekilmesiyle
ilgili. Öncelikle, bunda bir çelişki olduğunu ifade etmek isterim.
Değerli arkadaşlarım, bugün Öğretmenler Günü.
Ben de öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum. Başta
Başöğretmen Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete
intikal etmiş öğretmenlerimizi de rahmetle anıyorum ve konunun
özüne dönmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, öğretmenlerimizin
sorunları gerçekten çok büyük. Biraz evvel gündem dışı söz
alan değerli arkadaşlarımız, milletvekili
arkadaşlarımız bunları kısa sürede de olsa açıklamaya
çalıştılar. Yerlerinden konuya katılan milletvekili
arkadaşlarımız da Öğretmenler Gününün ne derece önemli
olduğunu ve öğretmenlerimizin ne kadar mağdur olduğunu
ifade etmeye çalıştılar.
Değerli arkadaşlarım, yarın da özellikle
Kamu-Sen, KESK ve birçok sendika, bir günlük uyarı grevi yapacaklar. Bu
eylemi yapacakların arasında da öğretmenlerimiz
bulunmaktadır. Şimdi, öğretmenlerimize çok güzel şeyler
söyleyebiliriz, ne kadar vefakâr olduklarını, bizleri bugünlere
getirenlerin öğretmenler olduğunu söyleyebiliriz ama işin
gerçeğine baktığımız zaman ise öğretmenlerle
ilgili olarak Anayasadaki hükümleri dahi
uygulamadığımızı çok net olarak görüyoruz. Sayın
Millî Eğitim Bakanımız da arkamızda. Özellikle Sayın
Millî Eğitim Bakanımızın da beni bir hukukçu olarak
dinlemesini çok arzu ederim.
Değerli arkadaşlarım, neden Anayasanın
uygulanması gerekir. dedim öncelikle? Şimdi, Anayasamızın
5inci maddesi -ben, sürekli Anayasadan böyle alıntı yapmak
suretiyle vurguluyorum- devletin temel amaç ve görevlerini çok net olarak ifade
eder. Der ki: Devletin temel amaç ve görevleri, -atlayarak okuyorum, konumuzla
ilgili kısmı okumak istiyorum-
kişilerin ve toplumun refah,
huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini,
sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette
sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya,
insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır. der.
Şimdi bu yüce Meclis 1982 Anayasasını yaparken
Anayasamızın 90ıncı maddesini çok
ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir. Bu düzenleme yeterli
olmamıştır. 2004 yılında, 7 Mayıs 2004 tarihinde
5170 sayılı Anayasa değişikliğiyle Anayasanın
90ıncı maddesinin son fıkrasına bir cümle eklemiştir
yüce Meclis ve demiştir ki: Usulüne göre yürürlüğe konulmuş
temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla
kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle
çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma
hükümleri esas alınır. der ve Anayasanın 90ıncı
maddesinin birinci fıkrası da Türkiye Cumhuriyeti adına
yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla
yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına
bağlıdır. der.
Şimdi neden Anayasanın 5inci maddesine ve
90ıncı maddesine gönderme yaptım? Şimdi, birazdan
eğer Danışma Kurulu önerisi kabul edilirse -ki iki
uluslararası sözleşme Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kanun tarafından
onaylanacak- işte yarınki grev, bir günlük grev hakkının,
kamu çalışanlarının toplu iş sözleşmesi grev
hakkının ne derece haklı bir talep olduğunu ifade etmek
için söyledim.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti devleti
Uluslararası Çalışma Örgütü, Birleşmiş Milletler ve
Avrupa Konseyiyle tam sekiz anlaşmaya imza atmış, bu sekiz
anlaşma Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kanunla onaylanmak suretiyle
de yürürlüğe konulmuştur. Şimdi, Anayasamızın 11inci
maddesine göre -yine Anayasaya dönüyorum- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme
ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer
kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk
kurallarıdır. der ve bu Anayasa hükümlerinin ve Anayasamıza
uygun olarak bir kanunla onaylanan milletlerarası, uluslararası anlaşmaların
iç hukukumuzun bir parçası olduğunu ifade etmesi açısından
11inci maddeyi söyledim.
Değerli arkadaşlarım, örgütlenme özgürlüğü, bu
bağlamda toplu sözleşme, grev ve sendikal haklar temel
haklardandır. Bu haklar, insan hakları içerisinde temel hak ve
özgürlükler kategorisine girmektedir. Bu durum, biraz evvel ifade ettiğim
ve Anayasamızın 90ıncı maddesinde belirtildiği gibi,
usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan tam sekiz adet uluslararası
sözleşmeyle de iç hukukumuzun bir parçası olmuştur. Sadece bu
mudur? Sadece bu değildir. Bu sekiz uluslararası sözleşmenin
içerisinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi vardır ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararları bizim iç hukukumuzda kanun
üstü olarak kabul edilmiştir.
Şimdi, zamanımız kısıtlığı
olduğu için çok ayrıntıya girmek istemiyorum ama Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin iki kararı vardır: 27 Mart 2007
tarihinde Karaçay davası ve Satılmış ve diğerleri
diye adlandırılan diğer bir Türkiye davası vardır, o
da 17 Temmuz 2007 tarihlidir.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakan dün
yurt dışına giderken kamu emekçilerinin yapacağı bir
günlük grevin kanuna aykırı olduğunu ifade etmiştir.
Sayın Başbakana yanıt olması açısından, özellikle
de Sayın Millî Eğitim Bakanı buradayken ifade etmek istiyorum
ki, Anayasamızın 90ıncı maddesine göre
imzaladığımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından onaylanan, usulüne uygun olarak onaylanan uluslararası
sözleşmeler gereğince kamu çalışanlarının toplu
görüşme, grev hakları anayasal ve uluslararası hukuka, insan hakları
hukukuna göre yasaldır, bunu ifade etmek istiyorum.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, biraz evvel ifade
ettiğim iki kararından Satılmış ve diğerleri
kararında, bakın, özellikle sendikal hakları ifade ettikten
sonra grev hakkıyla ilgili altmış sekizinci paragrafında
şunu ifade etmektedir: Grev yapma hakkıyla ilgili olarak Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi her ne kadar 11inci maddede bu hak açık
bir şekilde ifade edilmemişse de bu hakkın tanınması
hiç kuşkusuz en önemli sendikal haklardan bir tanesini teşkil
etmektedir. Bu hakkın yanı sıra sendika özgürlüğüyle ilgili
pek çok hak da mevcuttur. Üstelik sözleşmeci devletlerin sendikal
özgürlüğü sağlamak amacıyla izleyebilecekleri pek çok yol
bulunmaktadır." deyip Birleşik Krallıkla ilgili
verdiği daha önceki kararlarına da gönderme yapmıştır.
Değerli arkadaşlarım, sadece kamu
çalışanlarıyla ilgili toplu sözleşme ve grev
haklarıyla ilgili kısıtlamalar yoktur yasalarımızda.
Her ne kadar Anayasanın 53üncü ve 54üncü maddesinde bir yasak olmamakla
birlikte 4668 sayılı kamu çalışanlarının sendikal
haklarıyla ilgili yasakların acil olarak ortadan
kaldırılması gerekmektedir ve sadece o değil, yine taraf
olduğumuz ILO Sözleşmesine göre ve biraz evvel ifade ettiğim
sekiz adet uluslararası sözleşmeye göre yalnız memurlar
değil, işçilerimizle ilgili olarak da mutlaka ve mutlaka
yasalarımızda bulunan Anayasamıza aykırı olan
hükümlerin, uluslararası insan hakları sözleşmelerine
aykırı hükümlerin derhâl, vakit geçirilmeden ortadan
kaldırılması gerekmektedir. Aksi takdirde, yürütme organı,
idare organı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bırakın memurlarımızı, bırakın
kamu çalışanlarının yasaya aykırı
olmasını, Anayasaya ve tabi olduğumuz, bizim iç hukukumuza göre
ulus üstü niteliği taşıyan sözleşmelere aykırı
hükümleri ortadan kaldırmayan yürütme organı bu işten yasal anlamda
sorumludur. Tekrar altını çiziyorum, derhâl ve derhâl siyasi iktidarın
Anayasanın 90ıncı maddesinin hükmünün gereğini yerine
getirmesi gerekmektedir.
Anayasayı rafa kaldırmak, Anayasada tanınan temel
hak ve özgürlükleri görmezden gelmek, özellikle de adil yargılama
hakkıyla ilgili, çalışma hukukuyla ilgili hakları görmezden
gelmek akılcı, makul bir yaklaşım değildir.
Ben bu arada, tekrar, yarın kamu emekçilerinin
yapacağı grevde başarılar diliyorum ve siyasi iktidarı
da yasalarımızdaki bu engelleri kaldırmaya
çağırıyorum.
Hepinize sabrınız için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İçli.
Danışma Kurulu önerisinin lehinde son söz Van
Milletvekili Sayın İkram Dinçere aittir.
Buyurun Sayın Dinçer. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
İKRAM DİNÇER (Van) Sayın Başkanım,
saygıdeğer milletvekillerimiz; Danışma Kurulu önerisi
lehinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin başında öğretmenlerimizin 24 Kasım
Öğretmenler Gününü kutluyor, bu öneri lehinde olduğumu belirtiyor,
tekrar, Sayın Başkanımızı ve heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dinçer.
Danışma Kurulu önerisi aleyhinde son söz İstanbul
Milletvekili Sayın Hasan Macite aittir.
Buyurun Sayın Macit.
Süreniz on dakika.
HASAN MACİT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz aldım. Şahsım
ve Demokratik Sol Parti adına hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu hafta müzakere edeceğimiz
kanunları içeren bir gündemi belirleme tartışmaları
yapıyoruz.
Değerli arkadaşlar, biraz sonra görüşeceğimiz
millî eğitimle ilgili kanun, yerinde fakat yetersiz bir kanundur. Bugün,
ataması yapılmayan öğretmenlerin, işsiz ve güvencesiz
öğretmenlerin gösteri yaptıkları ve basın
açıklamasıyla tüm kamuoyuna durumlarını anlatmaya, izah
etmeye çalıştıkları bir gün ve aynı zamanda
Öğretmenler Günü. Tekrar, öğretmenlerimizin gününü kutluyorum ama
Öğretmenler Gününe ataması yapılmayan işsiz ve güçsüz
öğretmenlerin gösteri yaptığı bir gün; yarın da gene,
fiilen görevi başındaki öğretmenlerin özlük haklarıyla
ilgili gösteri yapacakları, eylem yapacakları bir güne denk
düşmüş olması anlamlıdır. Bu bağlamda, biz,
herhâlde buradaki yaptığımız müzakerelerde hakkıyla,
öğretmenlerimizin yeteri kadar özlük hakları olsun kadroları
olsun, gerekli düzenlemeleri onların lehine yapamıyoruz veyahut da
alamıyoruz diye düşünüyorum.
Ben bir konuşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum:
Yahu, bir sürü bölüm öğretmenimiz boşta geziyor. Resim öğretmeni
matematiğe, müzik öğretmeni beden dersine giriyor. Niye?
Öğretmen ihtiyacı var ama bakın ki işe, bunlar bir de
sınavla öğretmen alıyor! O zaman niye okutuyorsun bu
öğrencileri; yazık değil mi? Öğretmen alamıyorum.
de. Bu evlatlarım okumasın boşuna ama biz iktidar olunca
inşallah boşta kalan öğretmen adayı olmayacak. Haziran
2002 Gaziantep mitingi. Aynı söylem 2002 Samsun mitingi. Aynı söylem
Mayıs 2002 İzmit mitingi. Aynı söylem 2002 İstanbul mitingi.
Bunu söyleyen Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
Değerli arkadaşlar, o zaman, 50 bin öğretmen
açığı
Öğretmen boşta geziyor, ataması
yapılmıyor. diye Sayın Başbakan haklı gerekçelerle
mitinglerde kamuoyuna vadediyor ve vaadinin bir bölümünde de diyor ki: Bizim
iktidarımızda hiçbir öğretmen adayımız açıkta
kalmayacak. Hepsinin atamasını yapacağız. Siyasetçinin,
devlet adamının verdiği sözler ve verdiği sözlerin
arkasında durmakla, verdiği sözleri yerine getirmekle değeri
ölçülür ve saygınlığı ona göre kamuoyunda artar veya
eksilir. Eğer sözünü verdiği konuyu yerine getiremeyecekse,
tutamayacaksa, böyle konuşmaları, doğrusu kamuoyunda,
konuşanların ne derecede, nasıl
saygınlığının olduğunu takdirlerinize
bırakıyorum.
Bugün ataması yapılmayan öğretmenlerimizin,
duyumlarımıza göre, Millî Eğitim Bakanlığı
Personel Genel Müdürlüğüne göre 140 bin
açığımızın olduğunu, sendikaların verilerine
göre de 200 bini aşkın bir öğretmen açığının
millî eğitimde olduğu söyleniyor, yazılıyor, çiziliyor.
Buna karşın, ataması yapılmayan öğretmenlerimizin
sayısının da muhtelif, en az 200 bin ve 200 binin üzerinde, 400
bine kadar olduğu söyleniyor. Yani kısacası 200 bin
öğretmen genç işsiz olarak sokakta dolaşıyor, ama 200 bin
öğretmenin girmesi gereken sınıflarda öğretmensiz olarak
dersler boş geçiyor veyahut da uzmanı olmayan, branşı
olmayan başka kadrolarla o görev tamamlanıyor.
Sayın milletvekilleri, evet, bugün ataması
yapılmayan öğretmenlerin, öğretmen adaylarımızın
gösteri yaptığı bir gün ve biraz sonra bir kanunu
tartışacağız. O kanunda atamasıyla ilgili 10 bin
öğretmene olanak açılıyor. Niçin 10 bin? Niçin Millî Eğitim
Bakanlığı kadrolarında sözleşmeli, ücretli,
kadrolu şekliyle değişik unvanlar altında görev
yapılıyor? Bunları burada konuşmamız gerekir.
Bir çalışma biriminde, kurumunda farklı farklı
unvanlar altında, farklı farklı özlük haklarıyla birlikte
aynı işi yapan öğretmenler veyahut da memurlar veyahut da
çalışanlar varsa, o iş yerinde barış
ortamının olabileceğini düşünemiyorum. Yani bir okulumuz ve
bu okulda öğrencilere ders veren öğretmenler farklı statülerde,
teneffüslerde öğretmen odasında buluştukları zaman, özlük
hakları noktasında konuşurlarken farklı konuşmalar
Bu, çalışma barışını ve çalışma
disiplinini bozan bir uygulamadır. Bu nedenle, gelin iktidarıyla
muhalefetiyle, açıkta olan -hepsini olmayabilir- millî eğitimin
gereksinimi kadar öğretmenin atanmasıyla ilgili bu düzenlemede bu
kadroları yükseltelim ve ne açıkta olan öğretmenlerimiz, atama
bekleyen öğretmenlerimiz sızlansın ne de okullarda öğrencilerimizin
dersleri boş geçsin. Bu, Sayın Millî Eğitim
Bakanlığımızın uygulaması ve Sayın Millî
Eğitim Bakanlığımıza da büyük bir kolaylık
sağlayacaktır. Böyle bir konunun Mecliste çözümlenmiş
olması, onun da elini rahatlatacaktır ve aynı zamanda,
Sayın Başbakanın sekiz yıl önce mitinglerde kamuoyuna
vadettiği ve kamuoyunda deklare ettiği Bizim dönemimizde boşta
kalan öğretmen olmayacak. sözü de gerçekleşmiş olur.
Gelin, Sayın Başbakanın, Sayın Genel
Başkanınızın bu söylediği söylemi, hep beraber burada,
bugün gerçekleştirelim. Hazır kanun tasarısı da
gelmiş. Bu kanun tasarısında gerekli düzenlemeler
yapılarak, bugün, Millî Eğitim Bakanlığındaki
öğretmen açığının tamamlanması için tarihî bir
gün, tarihî bir günde tarihî bir çalışma yapılsın. Bugün,
gerçekten -24 Kasım Öğretmenler Günü tarihî bir gün-
öğretmenlerimizle ilgili bu sıkıntıların burada
konuşulacak ortamın da açılınmış olması bir
fırsattır ve bu sorunu çözelim. Bu sorunu çözersek, başta
öğrencilerimiz, başta işsiz ve güvencesiz olan bütün atama
bekleyen genç öğretmen adaylarımız herhâlde mutlu
olacaklardır; babasının, annesinin, yirminin üzerinde, otuzlu
yaşlarda, eline, harçlık veyahut da çay parası için
bakmayacaklardır.
Aynı zamanda, millî eğitimdeki bu farklı statülerin
kaldırılarak kadroluya geçirilmesi noktasında da
okullarımızda çalışma barışının,
çalışma ahenginin sağlıklı bir şekilde
yürütülmesine olanak sağlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu bir fırsattır. Hem
Öğretmenler Günü hem görüşeceğimiz kanun, millî eğitimle
ilgili kadro tahsisi kanunu ve arada bir açık var, vadedilenlerin
gerçekleştirilmesi açığıdır. Yoksa bu sözler,
Sayın Başbakanın 2002de değişik illerde söylemiş
olduğu sözler her yıl, her platformda, her zaman bu kürsüde
söylenecektir.
Hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Macit.
Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
HASAN MACİT (İstanbul) Karar yeter
sayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN Arayacağım.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.23
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 16.38
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 22nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulu önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
1.- Muğla Milletvekili Gürol
Erginin, (2/316) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/161)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/316) Esas Numaralı Kanun Teklifimin İçtüzüğün
37. Maddesine göre görüşülmesini saygılarımla arz ederim.
Gürol
Ergin
Muğla
BAŞKAN Sayın Ergin, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Hocam, süreniz beş dakika.
GÜROL ERGİN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5179
Sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair
Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimin
doğrudan Meclis gündemine alınması konusunda söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlarken Sayın Başkan sizi, değerli
milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yasa teklifimin konusuna girmeden
önce, zeytinciliğimiz açısından son derece önemli gördüğüm
hususlara kısaca dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Değineceğim birinci husus şudur: Ülkemiz
Uluslararası Zeytincilik Konseyine üyelik başvurusu yapmış,
başvurusu kabul edilmiştir. Şimdi yapılması gereken bu
uluslararası anlaşmanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kabulüdür. Bu konudaki yasa tasarısının daha fazla
geciktirilmeden Genel Kurula getirilip onaylanması
sağlanmalıdır.
Değineceğim ikinci konu, kara su konusudur. Kara su
konusu zeytinyağı işletmeleri için büyük sıkıntı
yaratmaya devam ederken Çevre Bakanlığının 5 Ekim tarihine
kadar lagün yapmayan işletmelerin ruhsatlarının iptaline
gideceği bildiriminde bulunması soruna çözüm getirmeyeceği gibi,
yalnızca zeytinyağı işletmelerini sıkıntıya
sokar, çözüm olamaz. Yapılması gereken, aynen Yunanistanın
yaptığı gibi, işletmelere üç fazdan iki faza geçişi
sağlamaları için beş yıllık bir geçiş süresi
tanımaktır. Kara su sorununa bugüne dek dünyanın hiçbir
ülkesinde, kara suyu lagünlerde depolayarak çözüm bulunabilmiş
değildir.
Üzerinde durmak istediğim üçüncü konu, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilen bir yasa teklifi nedeniyledir.
Hiç kimse Zeytincilik Yasasının zeytinlikleri koruyan hükümlerini
ortadan kaldırma hevesine kapılmasın, zeytinliklere başka
amaçlarla girmeye kalkmasın.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde 104 milyonu meyve veren,
40 milyonu henüz meyve vermeyen yaklaşık 144 milyon zeytin
ağacı bulunmaktadır. Zeytinyağı üretimimiz, son
yıllarda, artan ağaç sayısına koşut olarak
yükselmektedir. Zeytinyağı üretimimiz artarken bu sektörde öne
çıkan ve ivedi çözüm bekleyen sorunlardan biri de yasa teklifimizin konusu
olan taklit ve tağşiş sorunudur. Bu sorunun giderilmesi,
ekonomik olduğu kadar hatta daha da fazla sağlık açısından
önemlidir.
Değerli milletvekilleri, zeytinyağının insan
beslenmesi ve sağlığı açısından değeri tüm
yemeklik yağlardan üstündür. Tereyağı, diğer hayvansal
yağlar ve margarin özellikle kalp damar rahatsızlıkları
açısından tehlike oluşturabilmekte, tohumlardan elde edilen
yağlar ise kanserojen olma riskini taşımaktadır. Bir meyve
yağı olan zeytinyağı, kalp damar
rahatsızlıkları açısından risk
oluşturmadığı gibi kanserojen etkide bulunma riski de
diğer bitkisel yağlara göre çok daha azdır.
Zeytinyağını bol tüketen Akdeniz ülkelerinde, kalp damar
rahatsızlıklarının görülme
sıklığının ve bu hastalıklardan dolayı ölüm
oranının düşük olduğu saptanmıştır.
Zeytinyağının aynı zamanda kan basıncını
düşürdüğü ve diyetlerinde zeytinyağı bulunan toplumlarda
hipertansiyon bulgularına daha az rastlandığı
görülmektedir. İnsan bünyesinde kemiklerde kalsiyum eksilmesini, safra
kesesi, kolesterol taşı oluşumunu ve atardamarda plak
oluşumunu engelleyici etkileri nedeniyle de
sağlığımız için gerekli olan
zeytinyağının gastrit ve mide bağırsak ülserleri
tedavisinde de yararlı etkileri saptanmıştır.
Tüm bu yararlı etkilerinden ötürü son yıllarda bütün
ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de zeytinyağı tüketimi
artmaktadır. Ancak, örneğin Yunanistanda kişi başına
yılda ortalama 21 kilo, bizde ise 1,5 kilonun altında bir tüketimin
olması, zeytinyağı tüketiminin hâlâ çok yetersiz olduğunu
göstermektedir. Tüketimi artırmaya çalışırken namuslu
sanayiciyi de zeytinyağına başka yağlar katarak
sahtekârlık yapanlardan korumak, halkımıza gerçek
zeytinyağı yedirmek, yurt dışına gönderdiğimiz
zeytinyağlarının taklit ve tağşiş edilmesini
önlemek gerekmektedir. Önerdiğimiz yasa değişikliği, bu
amaçlara yönelik olarak zeytinyağlarını taklit ve
tağşiş edenlere uygulanan cezai yaptırımların
caydırıcılığını artırmaya yöneliktir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
GÜROL ERGİN (Devamla) Sağ olun efendim.
Kanun teklifimizde zeytinyağı veya diğer bitkisel
yağları taklit ve tağşiş edenlere 50 bin lira para
cezası verilmesi, işletmenin en az bir yıl üretimden men
edilmesi, taklit veya tağşiş edilen ürünlere el konulması,
taklit veya tağşiş edilmiş yağları bilerek satan
ya da satışa arz edenlere 5 bin lira para cezası verilmesi ve bu
ürünlere el konulması önerilmektedir.
Zeytinciliğimizin ve zeytinyağı sanayisinin
gelişmesi için zorunlu gördüğümüz bu yasa değişikliği
teklifimize Evet. demenizi bekliyor, sizlere ve yüce Türk ulusuna tekrar
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ergin.
Önerge üzerinde, Balıkesir Milletvekili Sayın Ergün
Aydoğan.
Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum ve çocuklarımızın ve
ülkemizin geleceği öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler
Gününü de kutluyorum öğretmenlerimizin umut içerisinde geleceğe
bakmasını diliyorum.
Vermiş olduğumuz kanun teklifi zeytin ve
zeytinyağıyla ilgili. Zeytin ve zeytinyağı konusunda
geçmiş dönemlerde, her dönemde Meclis araştırma
komisyonları kuruldu ama sorunlar devam ediyor. Biraz önce
konuşmacının ifade ettiği gibi, ben de kısaca bu sorun
ve çözüm önerilerine değinmek istiyorum.
Ülkemizin zeytin üretiminde dünya 2ncisi, zeytinyağı
üretiminde dünya 5incisi olduğunu hepimiz biliyoruz ama tabii bununla
birlikte sorunlarımız da devam ediyor. Bu sorunlardan, ulusal bir
zeytincilik politikamızın olmayışı, zeytincilik
sektörünün ulusal bir plan dâhilinde desteklenmesi ve teşvik edilmesi
sektör açısından hayati öneme sahiptir. Zeytin ve
zeytinyağının kalitesinin artırılması için
tarımsal araştırma ve ıslah çalışmalarına
hız verilmelidir. Tabii bu arada, son zamanlarda konuşulan GDO
örneğinde olduğu gibi, fidan konusunda da ciddi çalışmalar
yapılmalıdır.
Yine zeytin üreticimizin önemli sorunlarından birisi
sulamayla ilgilidir. Bununla ilgili de modern, teknik ürünlerle birlikte
desteklenmesi gerekmektedir. Tarımın genel sorunlarıyla birlikte
zeytinde de mazot, gübre, ilaç destekleri gerekmektedir.
Yine, mahsulün toplandığı, mahsulün bol
olduğu, bugünlerde fiyatların istenilen düzeyde olmasına
rağmen asıl sorun maliyetlerin yüksekliğidir. Bu maliyetlerin
yüksekliğinde teknolojik imkânların kullanılmaması ve
arazilerin bölünmüş olması da çok önemli bir etkendir.
Yine bir başka sorun da depoculuk sorunudur. Burada da zeytin
üreticisinin desteklenmesi gerekmektedir. Sofralık zeytinde de ciddi
sorunlar devam etmektedir.
Elbette, bu sorunların giderilmesi, düşük faizli
kredilerin verilmesi ve üreticilerin desteklenmesidir. Tabii, zeytin ve
zeytinyağının en önemli sorunlarından birisi de, üretim
aşamasında kara su sorunudur. Bu kara suyun giderilmesiyle ilgili her
işletmeye havuzların yapılması konusunda bir
yönetmeliğin olduğu ve atık su havuzlarının da ekim
sonuna kadar yapılması gerektiğini, bu yasal sürenin de
bittiğini hepimiz biliyoruz. Burada en önemlisi: Her fabrikaya dinlenme
havuzu yerine tek merkezde tek havuz yeterli olacağı üreticiler tarafından
ifade edilmektedir.
Zeytinyağı söz konusu olduğunda, elbette depolama
da çok önemlidir. Bu anlamda da, yine, eğer mümkünse azot gazı
altında depolanması gerekmektedir. Zeytin üretiminde,
zeytinyağı üretiminde toprak, iklim özellikleri zeytinin ve zeytinyağının
kalitesinde son derece etkilidir.
Zeytinyağı sektöründe kuşkusuz en büyük sorunlardan
birisi tağşiş ve taklit olarak ifade edilen
zeytinyağının içine başka maddeler, yağlar
karıştırma sorunudur. Zeytinyağının taklit sorunu
da bu konu kapsamında değerlendirilmelidir. Bu durum, düpedüz
sahtekârlık, dolandırıcılık, düzenbazlık ve halk
sağlığını hiçe saymaktır; resmen
hırsızlıktır. Sızma niteliğinde olmayan
yağların ısıl işlemle görüntüde sızma hâline
getirilmesi yoluyla haksız rekabet yaratılmaktadır. Gerçek
sızma zeytinyağının asitlik değerinin ötesinde yüksek
asitli yağların ısıl sistemiyle asidi düşürülerek
normalde 3 bin lira olan yağ 5 bin lira diye sızma
zeytinyağı olarak satılmaktadır. Burada esas dikkat çekici,
dehşet verici nokta tüketicinin kolon sızması olarak
adlandırılan bu işlemi anlaması mümkün değildir.
Düşününüz, siz markete gittiğinizde zeytinyağı
aldığınızı düşünüyorsunuz ama
aldığımız zeytinyağının içerisinde
zeytinyağı süsü verilmiş, ne idüğü belli olmayan bir
sıvıyı sağlıklı bir besin kaynağı
olarak eşimize, çocuklarımıza yedirmek durumunda kalıyoruz.
Konuyla ilgili hazırlanmış ve altında bizim de
imzamız bulunan kanun teklifinin amacı da bu
haksızlığı, haksız rekabeti ve
hırsızlığı ortadan kaldırmaya yöneliktir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Özellikle taklit ve tağşiş yağların
önlenmesi konusunda ne gerekiyorsa yapılması gerekir, önlemlerin
alınması gerekir.
Tabii bu tip firmalarla yasal mücadeleye başlanabilmesi için
Uluslararası Zeytinyağı Konseyinin analiz kriterlerinin
belirlenmesi ve bunun Türk Gıda Kodeksine kabul edilerek uygulanması
gerekmektedir.
Yine bu zeytinciliğimizle ilgili, son zamanlarda, mevcut
Zeytin Yasasını değiştirmeye yönelik
hazırlıkların olduğunu hepimiz biliyoruz. 4086
sayılı zeytinciliği korumaya yönelik bu Yasanın
değiştirilmesi ve değiştirilmesinin düşünülmesi
zeytincilik açısından son derece tehlikelidir. Biz mevcut
zeytinciliğin korunmasını ve maden sahalarına
açılmasını doğru bulmuyoruz. Şu anda
hazırlığı devam eden bu çalışmayı da buradan
desteklemediğimizi ifade etmek istiyorum.
Tabii, son olarak da geçmişte üye olduğumuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Benim öyle bir usulüm yok. Yani
tamamlayacaktınız, bir dakika tekrar süre verdim. Sağ olun.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Ulusumuzun Kurban Bayramını şimdiden kutluyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile
diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sıraya alınan, Van Milletvekili Kerem Altun ve 2
Milletvekilinin; Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna Geçici Madde Eklenmesine
İlişkin Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Van Milletvekili Kerem Altun
ve 2 Milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna Geçici Madde Eklenmesine
İlişkin Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/532)
(S.Sayısı: 428) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 428 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın Beytullah Asil.
Buyurun Sayın Asil. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA BEYTULLAH ASİL (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: Eğitim, bir milleti
ya özgür, bağımsız ve yüce bir toplum hâlinde yaşatır
ya da yoksulluğa sürükler.
Okullarımızdaki öğretmen açığına bir
nebze olsun katkı sağlayabilmek için 10 bin öğretmen
alımına imkân veren kanun teklifini görüştüğümüz 24
Kasım Öğretmenler Gününde bir öğretmen olarak bu Gazi
Meclisten, milletin kürsüsünden bütün meslektaşlarımın
Öğretmenler Gününü şahsım ve grubum adına tebrik ediyorum.
Taşıdıkları sorumluluklarını yerine
getirmelerini kolaylaştırıcı çalışma
ortamını sağlamak, içine düştükleri maddi
sıkıntıdan kurtarmak, manevi ve kültürel yönden desteklemek için
var gücümüzle çalıştığımızın bilinmesini
istiyorum. Bu vesileyle, görevleri başında etrafını
aydınlatma çabası içindeyken kendileri eriyen, Hakka yürüyen
öğretmenlerimize bu ulvi görevi huzur içinde tamamlamış, bunun
onuru ile ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimize, bulundukları
yörelerde yaşayan, gençlerimizi, çocuklarımızı
eğiterek, ileride özgür, bağımsız, vatanına milletine
katkı sağlayan bireyler olarak yetiştirmenin
dışında hiçbir gayeleri yok iken görevleri başında PKK
terör örgütünün hunhar saldırısında şehitlik mertebesine
ulaşmış 130 kahraman öğretmenimizi rahmet ve şükran
duygularımla anıyorum. Büyük zorluklar içerisinde
hayatlarını sürdürmeye çalışan emekli öğretmenlerimize
minnet hissiyatımla hayırlı ömürler diliyorum.
Değerli milletvekilleri, öğretmen
açığını kapatmak için bugün olduğu gibi öğretmen
kadroları açmaya, yeni öğretmen almaya devam edeceğiz. Ancak
bölgelerimiz arasındaki eğitimde fırsat eşitliğini
sağlamak için de bazı tedbirler almak zorundayız. Üzülerek ifade
ediyorum ki, ülkemizin bazı
(x) 428 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
yörelerindeki gelişmişlik düzeyi, coğrafi
şartlar nedeniyle mahrumiyetler yaşanmaktadır. Bu da, zorunlu
hizmetlerini tamamlayan öğretmenlerin tercihlerini illerimizin
merkezlerine gitme yönünde kullanmalarına neden olmaktadır. Maalesef,
bu belli bölgelerle de sınırlı değil, tüm ülkemizin
sorunudur. Eskişehirin Han, Günyüzü ve Mihalıççık ilçeleri,
Adananın Feke ve Tufanbeyli ilçeleri, Rizenin İkizderesi,
Şırnakın, Batmanın tamamı buna dâhildir. Bu
örnekleri çoğaltmak mümkündür. Eğitim-öğretimin kesintiye
uğramaması için mahrumiyet bölgelerindeki öğretmenlerin ve
eğitim çalışanlarının farklı tazminatla
desteklenerek mahrumiyet bölgelerinde çalışması mutlaka
özendirilmelidir. Eğitim çalışanlarının
maaşlarında tazminatla artış sağlanması hem
onların bu bölgelerde kalmalarını kolaylaştıracak hem
de mahrumiyet bölgelerindeki öğretmen açığı sorununu
çözecektir; aynı zamanda da küçük yerleşim birimlerinden
şehirlere göçün en büyük etkenlerinden olan çocuk okutmak için
yapılan göçlerin de önüne geçilecektir. Aksi takdirde bölgeler arası
öğretmen dağılımındaki dengesizlikler ve bölgeler
arası eğitim kalitesizliği devam edecek, eğitimde
fırsat eşitliği bir türlü sağlanamayacaktır.
Değerli milletvekilleri, her yıl eğitim
fakültelerinden 40 bin öğretmen adayı mezun olmaktadır, buna
karşın ataması yapılan öğretmen sayısı
oldukça azdır. Bugün ataması yapılmayan öğretmen
sayısı 250 binleri geçmiştir. Meslek aşkı ile
yanıp tutuşan, öğrencileriyle buluşacak günü bekleyen
öğretmen adaylarının birçoğu işsizliğe yenik
düşmekte ve diplomalı işsizler ordusuna katılmaktadır.
Bakanlığın bu acı tabloya daha fazla seyirci kalmaya
hakkı yoktur. Öğretmen alım politikası yeniden ele
alınmalı ve mezunların istihdamı
sağlanmalıdır. Sözleşmeli öğretmen alımından
vazgeçilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirileceği
sözü tutulmalı ve bir an önce hayata geçirilmelidir. Bu öğretmen
arkadaşlarım aynı eğitimi aldılar, aynı okulu
bitirdiler, aynı dersleri okutmaktalar. Ne var ki,
meslektaşlarından farklı tutuluyorlar.
Sözleşmeli öğretmenlere geçici görev yolluğu hariç
yolluk verilmemektedir.
Sözleşmeli öğretmenlerin ek ders ücretlerinden sosyal
güvenlik primi kesintisi yapılmakta, ders ücret tutarları
farklılaşmaktadır.
Sözleşmeli öğretmenler hiçbir şekilde Görevde
Yükselme Yönetmeliği ve Yönetici Atama Yönetmeliğinden
yararlanamamaktadırlar.
Sözleşmeli öğretmenlerin eş, çocuk ve doğum
yardımları yoktur.
Birkaçını saydığım bu
farklılıkların tamamını saymaya kalksam
konuşmamın bütününü ayırmak zorunda kalırım. Bugün
hangi gerekçeyle olursa olsun onlardan esirgeyeceğimiz imkânların
yarın karşımıza çıkacak toplumsal faturası çok
daha ağır olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim
Bakanımız Sayın Nimet Çubukçu 24 Kasım Öğretmenler
Günü nedeniyle yayınladığı mesajda, bir insan yetiştirme
sanatı olan öğretmenlik mesleğinin zaman zaman Türkiye'nin
sosyoekonomik koşullarından olumsuz etkilense de önemini ve
saygınlığını hiçbir zaman yitirmediğini
belirtmiş. Sayın Bakana, ülkemizin en çok üyeye sahip sendikası
Türk Eğitim-Senin 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle ülke
genelinde 3.065 ilköğretim okulu ve okul öncesi öğretmeniyle
görüşerek yaptırdığı anketten birkaç satır okumak
ve bilgilerine sunmak istiyorum. Öğretmenlerin yüzde 70,5inin kredi
kartı borcu vardır. Maddi sorunlar nedeniyle öğretmenlerin yüzde
33,3ü ailesiyle yeteri kadar ilgilenemediğini, yüzde 18,7si ailesine
yönelik saldırgan tutum ve davranışlar sergilediğini, yüzde
14,7si de eşiyle ve çocuklarıyla iyi bir diyalog kuramadığını
söylüyor.
Öğretmenlerin yüzde 21,6sı maddi konular nedeniyle
eşiyle ayrılma noktasına geldiği zamanlar olduğunu
belirtiyor. Öğretmenlerin yüzde 34,1i ekonomik nedenlerle sinir,
kaygı, endişe gibi duygularında artış olduğunu,
yüzde 17,5i uyku bozukluğu, yüzde 11,2si dikkat
dağınıklığı, yüzde 7,5i depresyon, yüzde 1,5i
de panikatak olduğunu söylüyor.
Öğretmenlerin yüzde 62,7si mesleğini severek
yaptığını söylerken, yüzde 37,2si mesleğini severek
yapmadığını ifade ediyor. Millî Eğitim
Bakanlığının öğretmenlere maddi, sosyal ve psikolojik
olarak yeterli desteği vermediğini düşünüyor.
Değerli arkadaşlarım, sorunları
çözülmemiş öğretmen, sorunlu öğrenci ve sorunlu eğitim
sistemi demektir. Evini geçindirmek için öğretmeni ikinci bir işte
çalışmak durumunda bırakan maddi yetersizlikler, çok kalabalık
dershanelerde yetersiz eğitimin neden olduğu gerilim, eğitim
disiplininden uzaklaşmış, fiziki imkânları
kısıtlı eğitim ortamlarının
varlığı, eğitim yöneticilerinin tespiti ve
atamalarındaki liyakatsizlik ve adam kayırma, bitmeyen sistem
arayışlarının öğretmenlerde neden olduğu güven
bunalımı öğretmenliği bir sanat gibi görmesi gerekirken
okul memuru olarak yorumlayan ilkel eğitim anlayışı ve
bunların yanı sıra ek ders ücretlerinin yetersizliği,
hizmet içi eğitim eksikliği ve akademik bilgilerin güncellenmemesi
gibi devam eden sorunlar, işte, yukarıda saydığım,
öğretmenlerdeki bu umutsuzluğu, bu duygu bunalımını
maalesef körüklemektedir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, 1998-1999
eğitim-öğretim yılından itibaren eğitim fakültelerinde
yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında öğretmen
eğitiminin akreditasyonunun yapılması ve bu çerçevede kaliteyi
artırıcı düzenlemeler gerçekleştirilmesi öngörülmüş
olmasına karşın öğretmen eğitiminde bir kalite güvence
sisteminin hayata geçirilmemiş olması, YÖK tarafından
hazırlanan Türkiye'nin Yükseköğretim Stratejisi Raporu, eğitim
fakültesi araştırması ve öğretmen yetiştirme ve
eğitim fakülteleri raporları öğretmen eğitiminde ciddi
boyutlarda bir nitelik sorunu ile karşı karşıya
bulunduğumuzu göstermektedir.
Öğretim üyesi başına düşen öğrenci
sayısı genel üniversite ortalamasından yüksek iken üniversiteler
arasındaki farklılıkların yüksekliği bazı
eğitim fakültelerindeki durumun daha da ağır olduğunu
göstermektedir. Örneğin, Dicle Üniversitesi Siirt Eğitim Fakültesinde
öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı
867 iken, Gaziantep Üniversitesi Gaziantep Eğitim Fakültesinde 12dir.
Benzer bir durum derslik başına düşen öğrenci
sayıları ölçütünde ortaya çıkmaktadır. Örneğin, bu
sayı Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakültesinde 190, Atatürk
Üniversitesi Bayburt Eğitim Fakültesinde 186 iken, Boğaziçi
Üniversitesi Eğitim Fakültesinde 15, Gaziantep Üniversitesi Gaziantep
Eğitim Fakültesinde ise 24tür. Araştırma sonuçları, bu
fakültelerin önemli altyapı sorunlarıyla karşı
karşıya olduğunu göstermektedir. 22 eğitim fakültesinde,
öğretmen yetiştiren 22 eğitim fakültesinde fizik
laboratuvarları, 20 eğitim fakültesinde kimya laboratuvarı, 19
eğitim fakültesinde biyoloji laboratuvarı ve 34 eğitim
fakültesinde ise yabancı dil laboratuvarı yoktur. Bu sonuçlar, bize,
öğretmen mesleği için çok önemli olan uygulama gerektiren bazı
derslerin bile sadece kurumsal düzeyde işlenmekte olduğunu
göstermektedir.
Benzer bir durum bilişim altyapısı için de
geçerlidir. Eğitim fakültelerinde 1 bilgisayar başına düşen
ortalama öğrenci sayısı 39dur. Bu oran İnönü Üniversitesi
Eğitim Fakültesinde 169, Uşak Üniversitesi Eğitim Fakültesinde
166, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesinde 97 iken bu oran Orta
Doğu Üniversitesi Eğitim Fakültesinde 18, Ege Üniversitesi
Eğitim Fakültesinde 11dir.
Öte yandan, eğitim fakültelerinin öğretim
elemanlarının yüzde 61i ise odalarından ya İnternete
bağlanamamakta veya bilgisayar kullanamamaktadır. Eğitim
fakültelerinin öğretim üyesi sayısının yetersiz
olmasına ve öğretim üyesi başına düşen öğrenci
sayısının fazla ve fiziksel imkânların
kısıtlı olmasına rağmen, 47 eğitim fakültesinde
ikinci öğretim uygulaması yapıldığı
görülmektedir. Öğretim elemanlarının yüzde 61inden fazlası
haftada 21 ve daha fazla saat derse girmektedirler.
Değerli arkadaşlarım, gerek öğretmen
yetiştiren kurumlardaki bu düzensizlikler gerekse kendi ailelerinin temel
hayat ihtiyaçlarını karşılayabilmekten çok uzak
kalmış bir mesleğin mensuplarının bu ağır
ekonomik şartlar altında görevlerini layıkıyla
yapmalarını beklemek insaflı bir yaklaşım
değildir.
İnşallah bütün bu sorunların çözüldüğü yeni 24
Kasım Öğretmenler Gününe ulaşmak dileğiyle, yaklaşan
Kurban Bayramınızı da tebrik ediyor, hepinize saygılar
sunuyor; bu kararın, bu yasa teklifinin hayırlara vesile
olmasını temenni ediyor; inşallah arkası gür olur, yeni
öğretmen adaylarımızın mesleğe
kavuşmalarına, öğrencilerine kavuşmalarına vesile olur
temennisiyle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Asil.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Yalova Milletvekili
Sayın Muharrem İnce. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu kanun teklifi nereden çıktı? Ne oldu da 10 bin
öğretmenle ilgili bir kanun teklifini bugün burada görüşüyoruz? Bunun
IMFyle bir bağlantısı var mı? Şöyle bir geçmişe
dönüp baktığımda, henüz gömlek değiştirmediğiniz,
IMFye ay-em-ef dediğiniz günler, Avrupa Birliğini Batı kulübü
olarak gördüğünüz günler, Hak geldi, batıl zail oldu.
dediğiniz günlere yakın günlerdeydi. 2001 Bütçe Kanununda şöyle
bir madde var: 2000 yılında emeklilik, ölüm, istifa sonucu
ayrılan personelin yüzde 80ini geçemez. diyor yani 2001de 100 kişi
emekli, istifa ya da ölüm olayı olmuşsa 80i geçemez 2002de
alınacak personel. Siz bunu eleştiriyorsunuz o günlerde. Diyorsunuz
ki: İşte, IMF politikaları bunlar.
2003ten itibaren ise siz bu yüzde 80 oranını
düşürmeye başlamışsınız. 2006da yüzde 50,
2008de yüzde 25, 2009da yüzde 25, 2010da yüzde 25. Yani bir önceki
yılda 100 kişi emekli olmuşsa, alınacak personel
sayısı 25i geçemez.
Plan ve Bütçe Komisyonunda İzmir Milletvekili Sayın
Harun Öztürk size bir önerge veriyor, diyor ki: Bakın, bunu çözelim, çok
basit. 2010 sayılı Bütçe Kanununun 21inci maddesine
Orada
istisnai durumlar var. Örneğin, emniyet mensupları bu kanuna tabi
değil. Diyor ki: Bunu böyle tek tek uğraşmayalım. O
emniyet mensuplarının dâhil olmadığı bu kanuna
öğretmenleri de dâhil edelim. Zaten on binlerce öğretmen
açığımız var. Onu reddediyorsunuz. Amacınız burada
tribünlere oynamak. Ne yazık ki, Öğretmenler Gününde
öğretmenleri kandırıyorsunuz.
Kamuoyuna ve basına sesleniyorum: Bu kanun teklifi 10 bin
öğretmen alımı değildir. Bu, düpedüz bir palavradır.
Bu, 3 bin öğretmen alımıdır. Bunu şöyle
açıklayayım: Şu anda görev başındaki sözleşmeli
öğretmenler buraya müracaat edecek mi? Edecek. Yani yaklaşık 10
bin öğretmenin 7 bini şu anda görev başındaki
sözleşmeli öğretmenlerden olacak. Bunu neye dayanarak söylüyorum?
Bunu geçmişe dayanarak söylüyorum. 2007 yılında kadrolu atanan
öğretmen sayısı 19.029, sözleşmeliyken kadroya geçen
sayısı 4.330. 2008, 20.093 kadrolu öğretmen, 7.255 tanesi
sözleşmeliyken kadroluya geçmiş. 2009da 12.003 öğretmen
atanmış kadrolu olarak, 7.037 tanesi sözleşmeliyken geçmiş.
Bu kadar basit bir matematik işlemiyle bile insanları,
halkımızı, öğretmenlerimizi kandırmanın yolunu
seçiyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, biraz sonra bir önerge
vereceğiz. Orada, öğretmenlerimizin sorunlarının,
atanmamış öğretmenlerimizin sorunlarının çözümü için
bakalım ne kadar sözünüzün arkasındasınız onu hep birlikte
göreceğiz. Sayın Hüseyin Çelik bütün sözleşmeli
öğretmenleri kadroya geçireceğinin sözünü verdi. Sayın Nimet
Çubukçu tarih verdi, dedi ki: Kasım sonuna kadar bütün sözleşmeli
öğretmenler kadroya geçecek. Sayın Bakan bugün ayın 24ü, kaldı
altı gün. Eğer siz görüşlerinizde samimiyseniz bizim önergemizi
desteklersiniz.
Değerli arkadaşlar, bu önergeyi biraz sonra
tartışacağız. 2009 öğretmenler için yapılan
KPSSye 244 bin aday müracaat etti. 20 bin sözleşmeli, 12 bin kadrolu
atadınız. Dolayısıyla atama 32 bin değil 25 bindir, 7
bin tanesi sözleşmeden kadroya geçti.
Eğitim fakülteleri her yıl 50 bin mezun veriyor. 2005te
mezun sayısı 44 bin, KPSSye müracaat 173 bin. 2009da mezuniyet 49
bin, KPSSye müracaat 244 bin. Birikim artıyor ve üç-beş yıl
sonra işin içinden çıkılmaz bir hâle gelecek. Üniversite
kontenjanları arttı, yeni üniversiteler kuruldu. Bunları da
dâhil ettiğimizde beş yıl sonra bu sorunun içerisinden kimse
çıkamayacak sayın milletvekilleri.
Son yedi yılda kadrolu atanan öğretmen sayısı
147 bin yani yılda ortalama 21 bin kişi
atamışsınız. Son yedi yılda emekli olan, istifa eden
ya da ölen öğretmen sayısı 133 bin yani 147 bin kadrolu
öğretmen atamışsınız, 133 bin kişi
Bakanlıktan ayrılmış. Yani siz 10-15 bin civarında, 16
bin civarında bir öğretmen ataması
yapmışsınız yedi yılda.
ENGİN ALTAY (Sinop) Muharrem Bey, Hükûmet yerinde yok.
MUHARREM İNCE (Devamla) - 2002de 42 bin atama var, sizin
döneminizde, ortalama, yılda 21 bin atama yapmışsınız.
Ortalama, sizden önce, 10 bin kişi emekli oluyordu her yıl, sizin
döneminizde ortalama 20 bin kişi emekli olmuş her yıl.
Değerli arkadaşlar, ne oldu da AKPden önce yılda
10 bin öğretmen emekli olurken neden şimdi yılda
yaklaşık 20 bin emekli oluyor? Çok basit. İş
barışını bozdunuz, liyakati kapı dışarı
ettiniz, hukuksuzluğu öne çıkarttınız, ekonomilerini daha
da bozdunuz, öğretmenler arasındaki
ayrımcılığı öyle güçlendirdiniz ki Lanet olsun.
diyorlar insanlar, Bakanlıktan, ayrılıyorlar.
Öğretmen adayları, öğretmen gençlerimiz,
atanamamış öğretmenlerimiz meydanlarda. Her gün ülkenin bir
başka kentinde eylem yapıyorlar, bugün Bakanlığın
önündelerdi. Biz de değerli milletvekili arkadaşlarımla birlikte
oraya gittik, o çocuklara destek olmaya çalıştık, o gençlere
destek olmaya çalıştık.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakan bu kürsüden Siz
bunları bilmezsiniz, bu ülkenin sorunları size gelmez; onlar bize
gelir, iktidar biziz. diyordu. İşte bu kürsüden söylüyorum:
Değerli öğretmen adayı kardeşlerim, günde üç yüz tane maili
bana göndermeyin, CHP milletvekillerine göndermeyin, AKP milletvekillerini
mesaj bombardımanına tutun. Madem bize gelmiyor. Her gün
sayıyorum, üç yüz tane e-mail geliyor bana bu konuda. Bilmiyorum, size
geliyor mu.
Değerli arkadaşlarım, siz 220 bin
atanamamış öğretmenimizi görmezden geliyorsunuz, AKP
vicdanı bu gençlerin işsizliğini görmüyor ama
İmralıdaki arkadaşın canı sıkılıyor
diye yanına arkadaş gönderecek kadar da vicdanlısınız
Allah için yani!
Değerli arkadaşlarım, yine bir başka örnek
vermek istiyorum
ALİ KOYUNCU (Bursa) Ne alakası var? Ne alakası
var, onu karıştırıyorsun?
MUHARREM İNCE (Devamla) Ali, sen traktör satmana devam et.
Karışma, bu işlerden anlamazsın sen.
ALİ KOYUNCU (Bursa) Satarız biz
MUHARREM İNCE (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakınız, ben Silifke Millî Eğitim Müdürlüğünün bir duyurusunu
okuyorum: İlçemiz okullarında ücretli
çalıştırılmak üzere lisans veya ön lisans mezunu okul
öncesi öğretmenine ihtiyaç duyulmaktadır. İlgililere duyurulur.
Yani 220 bin öğretmen işsiz gezecek, siz, hangi
meslekten olursa olsun, insanları öğretmen yapacaksınız.
Bunun çok güzel bir örneği var: Van Başkale. Van Başkalede 130
ücretli öğretmen ataması yapılmış. Ne yazık ki
bunların 100ü öğretmen değil. Elektrik mezunu, motor mezunu,
bilgisayar programları mezunu, süt ürünleri mezunu, otomotiv
öğretmeni gibi
Değerli arkadaşlar, son günlerde de bir moda
başladı, bu ücretli öğretmenlerin branşlarını
yazmıyorlar artık. İşte, elimde, Necmettin Yalçın
imzalı Bakan adına bütün valiliklere gönderilmiş bir genelge
var. Tarihini istiyorsanız söyleyeyim: 14 Kasım 2008.
Türkçesi şu: İnternet sitelerinizde öğretmen
açığınızı yazmayın. diyor. Gizleyin
insanlardan. diyor. İnsanlar bunu bilmesin. diyor. Genelge de burada.
Sayın Bakan sanırım bundan haberdardır.
Yine, çok ilginç bir şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum:
Değerli arkadaşlarım, Siirt Millî Eğitim Müdürü görevden
alınıyor ve Siirtte bir İnternet sitesi Siirt
milletvekilleriyle röportaj yapıyor, diyor ki: Ne oldu da bu
alındı? Milletvekilinin açıklaması: İl Millî
Eğitim Müdürümüz Atalay ile ilgili uyum konusunda çeşitli
şikâyetler bize ulaşmıştır. İl encümenlerimizin
de ittifak etmesi üzerine böyle bir görev değişikliğine karar
verilmiştir. Ne zamandan beri il genel meclisleri karar veriyor millî
eğitim müdürleri değişiyor? Cumhuriyet tarihinde böyle bir olay
var mı?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Var var, sizde var.
MUHARREM İNCE (Devamla) Bu ne basiretsizlik!
Bakın, yine bir başka milletvekili diyor ki: Kendisinin
aynı zamanda Memur-Sen ile de uyum problemi bulunuyordu. Herkesin
ittifakıyla böyle bir karar alınmıştır. Yani
Memur-Senle uyum sorunu varmış, il encümeninde bunu görüştük,
görevden aldık. diyor. Bu kadar pervasızlığın siyaset
arenasında bir başka örneği yoktur değerli
arkadaşlarım.
Sayın milletvekilleri, neden bu çocuklarımızı,
bu gençlerimizi ücretli çalıştırıyorlar? Çok basit. 15 saat
derse girse ayda yapar 60 saat, 6 liradan ayda yapar 360 lira. Yani bu bir
kölelik düzenidir. Bu, insanlara angaryadır. Geçen yıl 55.786
kişiyi ücretli çalıştırdınız. Sadece Antalyada
görev yapan ücretli öğretmen sayısı 1.200dür.
Yine, atamayla birlikte sorunlar bitmiyor. Atanıyor, sorunlar
devam ediyor. Sayın Bakan diyor ki: Öğretmenlik mesleğinin
saygınlığını hiçbir zaman yitirmediği
görüşündeyim. Bir öğretmen sendikası da araştırma
yapmış. Öğretmenlerin yüzde 93ü saygınlığını
yitirdiğini düşünüyor. İzmir İl Disiplin Kurulunun
yaptığı bir araştırma var; disiplin
suçlarının birinci sırasında öğretmene
saygısızlık ve hakaret yer alıyor.
Millî Eğitim Bakanlığında öğretmenlerde
aranan özellikler: Beceri, tutum ve özellikleri kâğıda dökmüş
Bakanlığımız. Çok ciddi bir çalışma
yapmış, 6 ana yeterlik, 31 alt yeterlik, 233 performans göstergesi
istiyorum. demiş. Yani 270 özellik istiyor bir öğretmenden. Ama
Millî Eğitim Bakanlığının üst düzey yöneticilerinde 3
özellik yetiyor: Bakana sadakat, tarikata bağlılık, sünnete
uygun bıyık. 3 tane özellik var. (CHP sıralarından
alkışlar) 270e 3. Böyle bir adalet olur mu? Bu adaletle
kalkınma olur mu? 270 özellik istiyorsun, üst düzey yöneticilerden 3 tane
istiyorsun.
Değerli arkadaşlarım, yine öğretmen
arkadaşlarımızın yüzde 60ı kirada oturuyor, yüzde
70i kredi kullanıyor, yüzde 34ü Ekonomik sorunlar nedeniyle endişe
duyuyorum. diyor. 21 çeşit öğretmenlik yaptınız; stajyer
öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen, sözleşmeli
öğretmen, usta öğretici, aklınıza ne geliyorsa artık.
O kadar çok işin içinden çıkılmaz hâle getirdiniz ki, sizden
istenen, öğretmenlerin çeşidini artırmak değildi,
öğretmenlerin kalitesini, yaşam kalitesini yükseltmekti,
çalışma koşullarını iyileştirmekti. Ne yazık
ki bunların hiçbirini yapmadınız.
Türkiyede -yıllık- öğretmen 1.832 saat
çalışıyor. OECD ortalaması 1.652 saat. Türkiyede yeni
başlayan bir öğretmen yıllık 14 bin dolar ücret
alıyor, AB ortalaması 29.500 dolar. Türkiyede yeni göreve
başlayanla yirmi beş yıllık öğretmen arasındaki
fark, biri 14 bin dolar alırken diğeri 17 bin dolar alıyor. OECD
ortalamasında ise yeni başlayan 28 bin dolar alırken yirmi
beş yıllık bir öğretmen 54 bin dolar alıyor. Daha çok
çalışıyor Türkiyedeki öğretmen, daha çok öğrenciyle
uğraşıyor ama ne yazık ki daha düşük ücret
alıyor, daha çok cop yiyor.
Değerli arkadaşlarım, yarın bütün kamu
çalışanlarının eylem günü. Grevli, toplu sözleşmeli,
gerçek sendika talepleri için iş bırakacaklar, alanlara
çıkacaklar. Şimdi, Sayın Başbakanın açıklaması
var dün ve bugün, Sonucuna katlanırlar. diyor, Bu yasal değil.
diyor, Yasal olmayan, hak olamaz. diyor. Sayın Başbakana bu
kürsüden öğretmenler adına soruyorum: Silopide PKK
bayrağıyla meydana dökülenler yasal mıydı, hak
mıydı? Onlar hangi sonuca katlandılarsa öğretmenler de
yarın o sonuca katlanırlar. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, yine bir başka örnek,
yoksulluk örneği: 2002de öğretmen maaşı 551 lira, 2002de
yoksulluk sınırı 1.054 lira, maaşın gideri
karşılama oranı yüzde 52. 2009da öğretmen maaşı
1.176 lira, yoksulluk sınırı 2.446 lira, maaşın gideri
karşılama oranı yüzde 46. 52den 46ya düştü sizin
döneminizde. İşte yoksulluğun en büyük göstergesi budur.
Bakın, bir de bir şey yaptınız,
öğretmenleri bir genelgeyle zenginleştirdiniz. Ne yaptınız
biliyor musunuz, bilmiyorum farkında mısınız yaptığınızın
ya da: 10/07/2008 tarihinde Parasız Yatılılık, Burs ve
Sosyal Yardımlar Yönetmeliğini değiştirdiniz. Ailedeki
kişi başına yıllık gelir toplamı 5.400 lira yani
4 kişilik bir aile düşünün, kişi başına 5.400 lira
yıllık. Bunun altında olanlar burs alıyordu, devlet
parasız yatılılıktan yararlanıyordu, yüzde 15i de
öğretmen çocuklarına kontenjan olarak ayrılıyordu. Yani bu
5.400 lira çok yüksekmiş gibi, bunu aldınız 4.353 liraya düşürdünüz.
Ne yazık ki öğretmen çocuklarına kontenjan hukuken var ama
uygulamada yok çünkü bir öğretmen, tek başına geliri dahi olsa
yıllık 5 bin liranın üstüne çıkıyor kişi
başına. Yani şunu demek istediniz öğretmenlere: Üç çocuk
yaparsan çocuğunu burslu okuturum, yatılı okuturum, yoksa
okutmam. Orada bile Ali Cengiz oyunu var. Öğretmenleri bu
yoksulluğun içerisinde üç çocuk yapmaya mahkûm ettiniz. Böyle bir proje
olabilir mi? Yani 5.400 lirayı
Bence Sayın Bakan bu kürsüye gelsin, kendisinden önceki
Bakanın 5.400 lira olan sınırını nasıl oldu da
4.353 liraya düşürdüler, bunu gerçekten anlatsınlar. Ben de
matematikten birazcık anlayan birisi olarak gerçekten bunu öğrenmek
istiyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
konuşmamın bu bölümünü Sayın Bülent Arınça ithaf ediyorum.
MUHARREM VARLI (Adana) Aman ha ağlar!
MUHARREM İNCE (Devamla) Tekrar söylüyorum, tutanaklara
geçsin: Konuşmamın bu bölümünü Sayın Bülent Arınça ithaf
ediyorum. Kendisine ithaf ediyorum
SUAT KILIÇ (Samsun) Burada olmayanlara ithafta bulunulur mu?
MUHARREM İNCE (Devamla) Sayın diyorum, bir
saygısızlıkta bulunmuyorum, bu ülkenin Başbakan
Yardımcısıdır.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Arınç bir konuşma
yaptı, dedi ki: Bu ülkede tuzu kuru olanlar Güneydoğuda askerlik
yapmaz. Arada Başbakana da Civan, Delikanlı falan deyip, bir iki
duygusal konuşma yapıp, biraz da ağlayıp, biraz da böyle
mikrofonu güzel kullanma, ses tonu falan da güzel
Güzel de, içeriğe
bakalım, içeriğe.
Şimdi, ben Sayın Bülent Arınça bu kürsüden
söylüyorum: Ben tuzu kuru olanların da bu ülkede Güneydoğuda
askerlik yaptığını biliyorum ama sizin döneminizde bürokrat
olup da, bakanınızın danışmanı, genel müdür
yardımcısı olan bir kişinin Kahramanmaraşta
çavuş olarak askerlik yaparken İLKSAN Yönetim Kurulundan maaş
alındığını ilk kez duyuyorum. İlk kez duyuyorum
(CHP sıralarından alkışlar)
Ekim ayında aldığı para
Almadı
demesinler, belgeleri dökerim ortaya.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Dök ya, niye dökmüyorsun?
MUHARREM İNCE (Devamla) Muharrem İnce boşa
konuşmaz Fikri.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Dök kardeşim, dök!
MUHARREM İNCE (Devamla) Sayın Işık,
hemşehrim, bak, Muharrem İnce konuşuyorsa boş
konuşmaz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Niye dökmüyorsun?
Dökeceksin
Dökeceksin
SUAT KILIÇ (Samsun) Ver, ver! Ver, ismini ver!
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) İsmini ver
MUHARREM İNCE (Devamla) Bak, diyorum ki: Sayın Hüseyin
Çelikin danışmanı, Millî Eğitim
Bakanlığında Personel Genel Müdür Yardımcısı,
Kahramanmaraşta çavuş olarak asker, öğretmenlerin sosyal yardımlaşma
sandığının, İLKSANın
(AK PARTİ
sıralarından İsmini söyle. sesleri, gürültüler) Burası
Çavuşsan mı, İLKSAN mı? Burası İLKSAN,
öğretmenlerin sandığı. Var mı yok mu?
SUAT KILIÇ (Samsun) Gizli tutma, ver ismini, saklı tutma!
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Kimseyi şaibe
altında bırakamazsın, ismini söyle!
MUHARREM İNCE (Devamla) Ekim ayında 2.770 lira huzur
hakkı aldı mı almadı mı? Ha, ayrıca bunun, bir de
bunun Genelkurmay ayağı var, Millî Savunma Bakanlığı
ayağı var. Millî Savunma Bakanlığı da
Kahramanmaraştaki çavuşun nasıl olmuş da
atlamış, gelmiş, ekim ayında toplantıya
katılmış, parayı da cebe atmış, bu nasıl
olmuş? Millî Savunma Bakanı da gelsin burada bilgi versin. Gelsin
SUAT KILIÇ (Samsun) Bunu kayırmayız, ismini ver!
MUHARREM İNCE (Devamla) Kayırmıyorum ben.
Gerisini de sen bul. Yani, ben personel genel müdür yardımcısı
diyorum, Kahramanmaraşta çavuş diyorum, İLKSANda yönetim
kurulu üyesi diyorum, yani lafın tamamını söyleyemem ki ben,
buradan anlaşılır zaten.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) İsmini söyle, niye
ismini söylemiyorsun?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Bülent Arınçla ne
alakası var?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Yiğitlik, kelime
oyunlarının arkasına sığınmak değildir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) İsmini söyle, ismini!
SUAT KILIÇ (Samsun) Vermedin ismini Muharrem!
MUHARREM İNCE (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakın yine bir matematik dersi verelim biraz,
matematik: Şimdi, 2010 yılı Bütçe Kanunu, diyor ki, 2010
yılı Bütçe Kanunu bakın arkadaşlar: Okul öncesi
eğitim, çıraklık yaygın eğitimi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MUHARREM İNCE (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUHARREM İNCE (Devamla) Başkanım,
konuşmamı beğendiyseniz bir dakika daha verin.
SUAT KILIÇ (Samsun) Verme o zaman Başkanım,
Başkanın tarafsızlığını tartışmaya
açar böyle bir durum.
BAŞKAN Sayın Kılıç, oradan müdahalelere de
çok rahatsız oluyorum. Benim bir usulüm var, herkese bir dakika, o bir
dakikaya bugüne kadar hep uydum, başka arkadaşlar iki dakika
verebilir ama oradan müdahale edildiği zaman da o da hiç uygun olmuyor
benim için.
Teşekkür ederim Sayın İnce, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Sayın Ayla Akat Ata. (DTP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
DTP GRUBU ADINA AYLA AKAT ATA (Batman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 428 sıra sayılı Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanuna Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifinin bütünü üzerine
konuşmak üzere Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz hakkı
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle
bütün öğretmenleri kutlayarak başlamak istiyorum ancak biliyoruz ki
öğretmenlerimiz 24 Kasımı pek çok sorunla boğuşarak
karşılamaktadırlar. Bugüne kadar hiçbir öğretmenler gününde
öğretmenlerin ve eğitimin sorunları çözüm getirme
mantığıyla tartışılmamış, var olan
sorunları gidermek amacıyla herhangi bir adım
atılmamıştır. Yıllardır sadece 24 Kasımlarda
hatırlanan öğretmenlerin yaşadıkları ekonomik, sosyal
ve özlük sorunlarına gerçekçi ve kalıcı çözümler
üretilememiştir. Eğitim ve bilim emekçileri,
yaşadıkları sıkıntıları ve taleplerini ifade
etmek amacıyla, 25 Kasım tarihinde, yani Öğretmenler Gününün
hemen akabinde, haksızlığa, adaletsizliğe,
eşitsizliğe karşı uyarı grevi yaparak seslerini güçlü
bir şekilde duyurmaya çalışacaklardır.
Her fırsatta, Türkiyenin gelecek kuşaklarını
yetiştirdikleri ifade edilen eğitim ve bilim emekçileri, art arda
gelen zamlar sonrasında yoksulluk, sefalet ve açlıkla her geçen gün
daha fazla mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar.
Genel Kurulda bütçe görüşmelerini gerçekleştirmeyi
düşündüğümüz önümüzdeki günlerde Hükûmetin 2010 yılı için
belirlediği zam oranı yüzde 2,5 artı 2,5tur. Ne yazık ki
öğretmenlerimize reva görülen bu zam, elektrik, doğal gaz ve su gibi
temel ihtiyaçlar için düşünülen yüzde 50ye yakın zam ve yaşanan
ekonomik kriz karşısında çok komik kalmaktadır. Bugün
açıkça görülmektedir ki eğitim ve bilim emekçilerinin
sorunlarını dile getirmek ve haklarına sahip çıkmak
nitelikli, kamusal eğitim hakkını savunmak anlamına
gelmektedir. Bu nedenle Demokratik Toplum Partisi olarak kötü ve
sağlıksız koşullarda çalışan, hakları
gasbedilen, sürgünlere ve soruşturmalara tabi tutulan, güvencesiz istihdam
edilen, ataması yapılmayan milyonlarca öğretmenimizin
taleplerini dile getirmeyi bir görev biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede eğitim sisteminin
tüm düzeylerinde sorunlar, sıkıntılar
yaşandığı bilinmektedir. Türkiyede yıllardır
kalıcı bir eğitim politikası oluşturulamamış
olması hem yaşanan sorunların çözümünü geciktirmiş hem de
eğitim sisteminin yeni sorunlar üretmesine sebebiyet vermiştir.
Türkiyede eğitimin sorunları son yıllarda o kadar artmıştır
ki yaşanan sorunları geçici iyileştirmelerle çözmeye
çalışmak neredeyse imkânsız hâle gelmiştir.
Yıllardır çözüm bekleyen ancak çözülmeyen ve gelecek yıllara
artarak devrolan sorunlar, yaşanan yoğun ticarileştirme ve
özelleştirme uygulamaları ile eğitim alanında yaşanan
siyasi kadrolaşma oldukça kaygı vericidir.
Eğitim sisteminde dikkat çeken bir diğer nokta ise
dershane sisteminin daha da büyümesidir. Dershane sistemi bugün başlı
başına bir sektör hâline gelmiştir. Eğitime yeterli
kaynağın ayrılamaması, okullarımızda nitelikli
eğitim verilememesi ve bölgeler arasındaki ekonomik ve sosyal
eşitsizlikler düşünülmeden gerçekleştirilen merkezî
sınavlar özel dershane sisteminin her geçen gün okullara alternatif
kurumlar olarak düşünülmesine neden olmuştur.
Değerli milletvekilleri, yıllardır öğretmen
açığımız yok denilerek atamaları yapılmayan
öğretmenler Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu
adı altında örgütlenmiş ve taleplerini çeşitli eylemlerle
duyurmayı amaçlamışlardır; bu kapsamda, üç gün süren
açlık grevi ve basın açıklamaları
yapmışlardır. Yıllarca bin bir emekle okuyan, üniversite
eğitimi sonrasında açıkta bırakılan, yok sayılan,
görmezden gelinen bu genç eğitimciler, kendi eğitim alanları
dışında iş bulamayan, tam gün kadrolu iş güvencesinden
yoksun, ücretli öğretmen adı altında ayda 400 ila 600 Türk
lirası arasında asgari ücretle çalışmak zorunda
bırakılmaktadırlar. Kamusal bir hizmet olan eğitimin
piyasalaştırılmasının sonucu olarak ücretli
sözleşmeli adı altında esnek olarak
çalıştırılmaktadırlar. Bugün, 327 bin öğretmen,
atamaları yapılmadığından, sağlık
güvencesinden yoksun yaşamakta, umutlarını her yıl bir
sonraki seneye ertelemekte, meslekleri dışındaki alanlarda
çalışmak zorunda bırakılmaktadırlar. Maalesef ki
hayatımızın her dönemini sınav maratonuna dönüştüren
sistem, kendi üniversitelerinde verilen eğitime güvenmeyerek, mesleğe
atanmayı sınavla gerçekleştirmektedir.
Resmî rakamlara göre, 2009 yılında KPSSye giren
öğretmen sayısı 243.569dur. Bu 243.569 öğretmen
arasından ataması yapılan öğretmen sayısı 10 bini
sözleşmeli, 5 bini kadrolu olmak üzere, toplam 15 bindir. Şu anda
sözleşmeli olarak çalışan öğretmen sayısı 68
bindir. Ücretli adı altında çalıştırılan
öğretmen sayısı ise 100 binin üzerinde ifade edilmektedir. Her
yıl emekliye ayrılan öğretmen sayısı 20 bin
civarındadır. Yine her yıl eğitim fakültelerinden mezun
olan öğretmen sayısı ise 50 bindir. Tabii bu rakama yeni
açılan eğitim fakülteleri, fen-edebiyat fakültelerine tanınacak
formasyon hakkı ve açık öğretim fakültelerinden mezun
olacakları da eklediğinizde, gelecek yıllarda mezun ve atama
bekleyen öğretmen sayısının 100 binleri bulması
beklenmektedir. Gelinen aşamada, Türkiyede Avrupa Birliği
standartlarına göre 400 bin öğretmene ihtiyaç duyulmaktadır.
Ülke genelinde ortalama 40 öğrenciye 1 öğretmen düşmektedir
ancak ücretli öğretmenlerle okuldaki kadrolar dolu gösterilmekte, alan
derslerine eğitim fakültesi mezunu olmayan kişiler girmektedir.
Bazı illerde ise lise mezunu kişilere öğretmen
sıfatıyla ücretli öğretmenlik yaptırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanı, Plan
Bütçe Komisyonunda yaptığı açıklamada, 2003ten 2009a
kadar 147 bin kadrolu, 217 bin öğretmenin atamasının
yapıldığını belirtmiş, 2003ten 2009a kadar
emekli olan 110 bin öğretmenden bahsetmemiş, kadroları
şişkin gösteren ücretli öğretmenliğe ise hiç
değinmemiştir. Oysaki her yıl 25 bin öğretmen emeklilik,
ölüm ve benzeri sebeplerden dolayı görevinden ayrılmaktadır. Eğitim
sendikaları Yılda on binlerce öğretmen emekli oluyor, bunların
yerini nasıl dolduruyorsunuz? Türkiyede öğretmen
açığı yüz binlerle ifade edilirken neden bu kadar öğretmen
adayı açıkta kalıyor, niye atamıyorsunuz? diye
sormaktadırlar. Boşalan kadrolar bile henüz doldurulmadan yılda
sadece 20 ila 30 bin alım yapılmaktadır. Bu kadroların
çoğuna sözleşmeli öğretmen atanmakta, bir sonraki dönem
sıfırdan atama yapılıyormuş gibi gösterilip
sözleşmeliler kadroya geçirilmekte iken, 327 bin öğretmen hâlâ
atanmayı beklemekte iken, önümüzde böyle bir tablo duruyor iken kasım
ayında 10 bin ve akabinde 2010 yılı içerisinde 40 bin
öğretmen alımı yapılacağı açıklaması
neden bir müjdeymiş gibi Türkiye toplumuna sunuluyor?
Yaşanan bütün bu olaylar, ataması
yapılmadığı, ücretli öğretmen olarak
çalışmak zorunda bırakıldığı için pek çok
kişiyi ne yazık ki bunalımın eşiğine
getirmektedir. Ekim ayında İstanbulda iki yıldır ücretli
öğretmenlik yapmak zorunda kalan, bu yıl ise ücretli öğretmenlik
başvurusuna ret cevabı alan bir vatandaşımız
yaşamına son vermiştir. Bu üzücü olay da göstermektedir ki mezun
olan ve atanmayı bekleyen çok sayıda kişinin durumu
yapılacak 10 bin veya 40 bin atamayla ortadan
kaldırılamayacaktır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan 2002
yılında, iktidara gelmeden önce yaptığı mitinglerde, o
tarihte var olan 72 bin öğretmen açığına
değinmiş, çok sayıda branş öğretmeninin boşta
olduğunu belirterek eğitim fakültesinden mezun olan
öğretmenlerin KPSS sınavıyla atanmasını eleştirmiş
Bırakın, öğretmenler okul seçsin. demiştir, iktidara
geldikleri zaman yaşanan sıkıntıları çözeceklerini
vadetmiştir ancak son yedi yıldır iktidarda bulunan AKP Hükûmeti
döneminde sorunlar azalmak bir yana artarak devam etmiştir.
Öğretmenlik mesleği, 2003 yılından itibaren
kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil öğretmenlik ve dershane
öğretmenliği olarak kategorilere ayrılmıştır.
Yani, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa uygun olarak ancak
sayısı her yıl daha da azaltılan kadrolu
öğretmenlerimiz bir kategoride; bir yıl için sözleşme
yapılarak kadrolu öğretmenin sahip olduğu haklardan yoksun
tutulan sözleşmeli öğretmenlerimiz bir kategoride -ki bu
öğretmenlerimiz, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi
nedeniyle bir yıl içinde 2 defa atanarak yeni öğretmen
alınıyormuş gibi kamuoyuna yansıtılmaktadır-
yine, çeşitli nedenlerle geçici süreyle görevini yapamayan
öğretmenlerin yerine görevlendirilen vekil sıfatıyla görev
yapan öğretmenlerimiz bir kategoride; devlet okullarında ayda 400 ila
500 liraya çalıştırılan, sigortası ders saati ücreti
üzerinden yatırılan yani ayda altı ila on iki iş günü
arasında sigortalı sayılan, kendi alanı
dışındaki derslere de girmek zorunda bırakılan,
güvencesi olmayan ücretli öğretmenlerimiz bir kategoride; çoğu zaman
sigortası yatırılmayan, günde on saatten fazla
çalıştırılan ve iş güvencesinden yoksun
bırakılan dershane öğretmenlerimiz bir kategoride
değerlendirilmektedir. Yine, resim, müzik ve beden eğitimi dersleri
seçmeli hâle getirilerek ders saatlerinin azaltılmasına yönelik
uygulamalar yapılmaya çalışılmakta, bu şekilde ilgili
branşta görev yapan öğretmenlerin mağduriyetleri göz ardı
edilmektedir.
Son yıllarda giderek artan sayıda sözleşmeli
öğretmen atanmasına karşı, Danıştay 12. Dairesi,
sözleşmeli istihdamın hukuk devleti ilkeleriyle
bağdaşmadığını açıklayan bir karara imza
atmıştır. Daire, söz konusu durumun, çalışanı
sürekli olarak işini kaybetme tehdidi altında
bırakacağı, bireyin çalışma huzuru ve güvenini ortadan
kaldıracağı görüşünü dile getirerek bu konudaki
mevzuatı çağ dışı olarak nitelendirmiştir.
Kamuda sözleşmeli istihdamla ilgili yaşanan sorunlar ve
bu sorunların sözleşmeli istihdam edilenler üzerindeki
yıpratıcı etkisi ortadayken eğitim gibi son derece önemli
bir alanda iş güvencesinden yoksun, düşük ücretlerle
çalışmanın dayatılmasında neden ısrar
edilmektedir? Unutulmamalıdır ki öğretmenlik mesleği
düzenlilik ve süreklilik isteyen ve gerektiren bir meslektir. Bu tablodan da
anlaşılacağı üzere öğretmenlik mesleğine
ilişkin pek çok tanımlama getirilmiş ancak öğretmenlerin
yaşadığı ve eğitim sisteminde yaşanan sorunlara
ilişkin olarak hiçbir iyileştirme yapılmamıştır.
Buradan bu vesileyle bir kez daha Hükûmete soruyoruz: 2002
yılında mitinglerde verdiğiniz sözlerinizi ne zaman yerine
getireceksiniz? AKP Hükûmeti döneminde genel bütçeden millî eğitime
ayrılan pay ve eğitim harcamalarının millî gelire
oranı göstermektedir ki bu sözü tutma iradesi henüz
oluşmamıştır. Çünkü bu oran 2002de yüzde 2,66 iken 2009
yılında yüzde 2,51e gerilemiştir.
Değerli milletvekilleri, küresel ölçekte yaşanan ve
ülkemizi de teğet geçmeyen ekonomik kriz toplumun tüm kesimlerini, tabii
ki öğretmenlerimizi de derinden etkilemiştir. Ne yazık ki son
bir yıl içerisinde çok sayıda okula öğretmenlerin kredi
borçları yüzünden icra tebligatlarının yapıldığı
bilinmektedir. Bugün eğitim emekçilerinin önemli bir bölümü, bırakalım
insanca yaşamayı, ay sonunu nasıl getireceğini
düşünmekte ve ek iş yapmak zorunda bırakılmaktadır.
Bir eğitim emekçisinin maaşının 4 kişilik bir ailenin
ortalama aylık giderini karşılama durumuna bakacak olursak 2002
yılında aldığı maaş 551 Türk lirası iken ve
4 kişilik bir ailenin ortalama aylık gideri 1.054 Türk lirası
iken 2009 yılında aldığı maaş 1.176 Türk
lirası, 4 kişilik bir ailenin ortalama aylık gideri ise 2.589
Türk lirasıdır.
Bu vahim durum göstermektedir ki AKPnin iktidara geldiği 2002
yılından bugüne eğitim emekçilerinin aldığı
ortalama maaşlar ve 4 kişilik bir ailenin gıda, kira,
ulaşım, yakacak, elektrik, su, haberleşme, giyim, eğitim,
sağlık, iletişim, kültür gibi temel ihtiyaçlarını
karşılaması için yapılması gereken ortalama harcama
miktarları 2002 yılında 4 kişilik bir ailenin aylık
yapması gereken harcamaların yarısını
karşılayabilecek düzeydedir. 2002 yılında bir eğitim
emekçisi aldığı maaş ile aylık giderlerinin yüzde
52sini karşılayabilmektedir, 2009 yılında ise toplam harcamaların
ancak yüzde 45ini karşılayabilecek durumdadır. Sadece son on
yıldaki öğretmen maaşlarına ve o yıllara ait yoksulluk
sınırına ilişkin verilere bakacak olursak dahi son sekiz
yılın yedisinde maaşların yoksulluk
sınırının yarısının da altında
kaldığı görülecektir.
Değerli milletvekilleri, yıllardır eğitim
politikalarına kendi çıkarları doğrultusunda yön veren
iktidar anlayışı, bu yıl da, eğitim sisteminde
yaşanan temel sorunlar yerine, rakamlar üzerinde hesaplamalar yaparak
eğitim bütçesini şekillendirmeye çalışmaktadır.
Yaşanan sıkıntılar karşısında çözüm
açıktır: Eğitim ve bilim emekçilerine, insanca
yaşayabilecekleri, kendilerini yenileyerek daha nitelikli hizmet
verebilecekleri çalışma ve yaşama koşulları
yaratılmalıdır. Bunun için de başta maaşlar olmak
üzere mesleki ve özlük hakları insan onuruna yaraşır bir düzeye
yükseltilmelidir. Yüz binlerce eğitim emekçisini yoksulluğun ve
açlığın kıskacına alan, mesleğine karşı
küstüren mevcut ayrımcı uygulamalara karşı bilimsel,
demokratik, nitelikli bir eğitim yaratmak için çalışmalar
yapılmalıdır. Öğretmen açıklarının
kapatılması için yeterli sayıda kadrolu öğretmen ve
öğretim üyesi ataması yapılmalı, Millî Eğitim Bakanlığı
öğretmen atamalarında izlediği politikadan vazgeçmelidir. Millî
Eğitim Bakanlığı, eğitim gibi düzenli ve sürekli ve
kesintiye uğramaması gereken bir kamu hizmeti için öğretmenlerin
mevcut çalışma koşulları ile öğrencilere faydalı
olabilmesi için iş güvencesi kaygısını ortadan
kaldırmalıdır. Esnek, parçalı ve eğitim emekçilerini
rekabete zorlayan tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine son
vermelidir. Eğitim sisteminin piyasacılık sonucunda içine
düşürüldüğü açmazlardan çıkması için herkese kadrolu ve
güvenceli istihdam sağlanmalı, ücretli öğretmenlik
kaldırılarak ataması yapılmayan öğretmenlerin
atanması yoluyla öğretmen açıkları
kapatılmalıdır. Millî gelirden kamu eğitimine ayrılan
pay ilk adım olarak en az 2 katına
çıkarılmalıdır. Kamu üniversitelerine millî gelirden
ayrılan pay ise yükseköğretimin ihtiyaçları göz önünde
bulundurularak yükseltilmelidir. Okulların ve üniversitelerin temel
gereksinimlerini karşılamak için okullara genel bütçeden yeteri kadar
ödenek ayrılmalıdır. Üniversiteler bütçelerinde yeterli
artış sağlanmalı, üniversitelerin bütün giderleri genel
bütçeden karşılanarak yükseköğretimdeki ticarileşme
eğilimlerine son verilmelidir. Eğitim ve bilim emekçilerinin taban
maaşları bütün vergilerden muaf tutulmalıdır.
Sonuç olarak, ilgili kanun teklifi Türkiyede sayıları
yarım milyona yaklaşan atanamayan öğretmenlerin sorunlarına
bir çözüm getirememektedir. Aslında ortada 10 bin yeni atama da
bulunmamaktadır. Açılan kadroların büyük bir kısmına
bir önceki atamalarda sözleşmeli olarak atanan öğretmenlerin yeniden
atanacağını vurgulamakta yarar vardır. Bu durum atanamayan
öğretmen adaylarının
başarısızlığını değil, Hükûmetin
istihdam politikalarının
başarısızlığını ortaya koymaktadır.
Ve son olarak, en önemli konu olarak gördüğümüz eğitimin
ve buna -ayrılacak bütçeden- genel bütçeden ayrılacak pay konusunda
tüm siyasi parti gruplarının bir sözleşmesinin olması
gereği inancının bir kez daha altını çizmek istiyorum.
Hangi sorunu kaldırırsak, hangi sorunun altına bakarsak
bakalım altında eğitim, eğitim yetersizliği ve
eğitim geriliğiyle karşılaşmaktayız. Bu durumda
eğer çocuk istismarlarıyla mücadele ediyoruz deyip bu konuda
verilmesi gereken eğitimi ve eğitim kurumlarını açmazsak,
eğer kadına yönelik şiddetle mücadele ediyoruz deyip bu konuda
gerekli eğitimi vermez ve ilgili kurumları açmazsak bu durumda
yürüttüğümüz politika çok da gerçekçi bir politika olmaz.
Her konuda olduğu gibi eğitim konusunda da bir
duyarlılığın olduğu kesindir ama siyasi partiler
eğitimi ele alırken ve bu konuda bütçeden ayrılan payı
tartışırken kendi politikalarının üstünde bir politika
izlemek durumundadırlar. Aksi hâlde bugün mücadele ettiğimiz ve yarına
taşımayı önümüze koymadığımız, çözmeyi
beklediğimiz, çözmeyi önümüze hedef olarak koyduğumuz birçok sorunda
olduğu gibi bu konuda da biz üzerimize düşen misyonu yerine
getirmeyeceğiz.
Eğitim kurumları, eğitimcilerimiz, bizler
çocuklarımızı, geleceğimizi emanet ettiğimiz
kişilerin üzerine sadece kendi çocuklarımızı değil
başta onların çocuklarına bakma iradesi ve
kararlılığını göstermek gerekiyorken bir bütün
yaşamın tüm ağırlığını ve eğitimin
tüm sorunlarını onların boynuna yıkmak gibi bir lükse sahip
değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
AYLA AKAT ATA (Devamla) Aksine, bu platform, yaşanan
sorunların tekrar tekrar dile getirileceği bir platform değil,
var olan sorunlara çözüm getirileceği bir platformdur. O yüzden her ne
kadar sorunun altını bir kez daha çizdik ve bu konuda örgütlü bulunan
kurumların sesi olmaya çalıştıysak da bugün kürsüden, çözüm
için her türlü iradeyi açığa çıkaracağımızı
ve bu iradenin tarafı olacağımızı bir kez daha
belirtiyor ve eğitim için harcanacak gelirin, eğitime ayrılacak
payın ve ortaya konacak çözüm iradesinin bu ülkeyi yarına
taşıyacak en temel olgu olduğunun bir kez daha altını
çiziyorum.
Selam ve saygılar. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ata.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Sağlam. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
Süreniz yirmi dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün burada 428
sıra sayılı Kanun Teklifiyle ilgili grubumuz adına söz
aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu teklifin esasını bugüne kadar hiç olmamış
bir şey oluşturuyor. Yani Millî Eğitim
Bakanlığımız 2009 yılında kendisine verilen bütün
kadrolara, iki parti hâlinde, başvuran öğretmen adaylarını
atamış. Bunların atanmasının da nasıl
olduğunu hepimiz biliyoruz. KPSS puanına göre, branşlarına
göre, ihtiyaç durumuna göre atama yapılıyor ve gerçekten de
geçmişteki partizanca atamaları vesaire hatırlarsanız,
buralardan da fazla bir partizanca atama, yandaş atama kokusu
çıkmıyor, genelde söylüyorum. Şimdi, öyleyse, bugün en
azından yeni bir uygulamayla Hükûmetimiz 10 bin yeni kadroyu bu yıl
içerisinde -2009da- normalde her yıl yapılan atamalara ilave olarak
atanmak üzere Millî Eğitim Bakanlığımızın emrine
tahsis ediyor. Bu kanunun esası bu.
Şimdi burada, muhalefet sözcüsü arkadaşlarımız
haklı olarak, haksız olarak -neyse- birtakım rakamlar verdiler,
değişik rakamlar verdiler, eleştiriler yaptılar. İlk
önce şu bugünkü konumuzu ortaya koyalım da yani 10 bin tane yeni
öğretmen atamasına herhangi bir itiraz olabilir mi? Mademki bu kadar,
belirttiklerine göre öğretmen adayı var atanmayı bekleyen, 10
bin yeni gencimiz daha öğretmen olacaklar, bu milletin çocuklarına
hizmet verecekler. Bunda fazla tartışılacak bir şey yok.
Ama şunu derlerse ki, bugün Öğretmenler Günü -bu arada
hepimizin öğretmenlerinin Öğretmenler Gününü kutlayalım
buradan- bu vesileyle eğitimimiz hakkında da bir genel muhasebe
yapalım, bir genel değerlendirme yapalım; burada da haksız
değiller. Yani Öğretmenler Günü merasimlerin filan ötesinde,
eğitimle ilgili, öğretmenlerimizle ilgili bir genel muhasebenin
yapılmasında da yarar görüyorum ben de şahsen.
ENGİN ALTAY (Sinop) Öyle yapıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Dolayısıyla
arkadaşlarımızı dinledik ve çeşitli fikirler ileri
sürdüler. Tabii ki Sayın Bakanımız da dinledi, neler
söyledikleri elbette ki değerlendirilecektir ama ilk önce şunu
belirtmek istiyorum: Bir öğretmenler gününde genel değerlendirme
yapılırken Türkiyede öğretmenliğin ve eğitimin
geçmişine ve bugüne gelen sürecine çok kısaca göz atmak lazım.
Şimdi, cumhuriyet aşağı yukarı
eğitimini çok büyük yoksulluklar içerisinde
başlatmıştır, yani büyük yoksulluklara rağmen en
başta Mustafa Kemal elinde tebeşir -devletin başı-
milletine millet mektepleriyle, yeni harflerle yeni şeyler
öğretmenin, eğitimini sağlamanın çabası içine
girmiştir, elindeki bütün imkânları seferber etmiştir. Bu
gelenek, bu cumhuriyetin eğitimdeki başarı hikâyesinin
geleneği buradan başlar, yani devlet başkanı başta
olmak üzere insanlar memlekette eğitime önem vermişler.
Düşününüz ki okuma yazma bilenleri bile eğitmen atayarak
başlamışlar köylere. Bazı arkadaşlarımız
hatırlar, üç yıllık okullar vardı oralarda eğitmenler
vardı, bunlar sadece okuryazar insanlardı. Sonra bildiğiniz
gibi, ilkokuldan sonra beş sene okuyan öğretmen okulları,
altı sene okuyan öğretmen okulları, beş yıllık
köy enstitüleri gibi tecrübelerle lise eğitimi seviyesinde bir
öğretmen yetiştirmeye doğru gidildi. Cumhuriyet ancak buna para
yetiştirebildi, kolay işler değildir. Giderek
öğretmenlerimiz daha da fazla eğitim alsınlar diye eğitim
enstitüleri açıldı, işte Gazi Terbiye gibi Atatürkün
kurduğu çok önemli eğitim fonksiyonu olan -Türk eğitim
tarihinde- kurumlar oluştu. Bir yıllık, iki yıllık, üç
yıllık yüksek öğretmen okulu tecrübeleri oluştu ama 1981le
bütün öğretmenlerimizin Yükseköğretim Kurulu bünyesindeki
fakültelerden yetiştirilmesi gibi yepyeni ve bence zirveye ulaşan bir
öğretmen yetiştirme kararı alındı. Zirveye ulaşan
diyorum, şunun için: Öğretmen de artık toplumda hâkim gibi,
hekim gibi, mühendis gibi göğsünü gere gere Ben de fakülte mezunuyum.
dedi. Bence bu çok önemliydi çünkü bizim personel sistemimizde insanların
mezun oldukları okula göre hayatlarındaki kariyer ve özlük
hakları çok değişiyor. Yani dört yıllık fakülte mezunu
başka, beş yıllık fakülte mezunu başka, altı
yıllık başka başlıyor, daha normal özlük
haklarındaki veya kadro derecelerindeki ücret sistemlerine. Dolayısıyla
öğretmen artık fakülte mezunu olarak, hâkimle, hekimle, mühendisle
toplumda eşit eğitim almış bir insan olarak elbette ki
özlük haklarında da değişiklik istedi, Benim de
haklarımı verin. demeye başladı. Benim kanaatime göre bu,
öğretmenlik mesleğine kazandırılan en büyük itibarlardan
biridir. Eli öpülesi öğretmenler demekle, öğretmenlerimiz bizi
yetiştiriyor, muhterem insanlar demekle öğretmenliğe itibar
kazandırmazsınız. Elbette ki duygusal olarak onun da önemi var
ama önemli olan öğretmene verdiğiniz değeri göstermeniz için
Türkiye'nin en iyi eğitim kademelerinden onu geçirmeniz gerekir, ona bu
eğitimi layık görmeniz gerekir. Lise muadili bir eğitimle, bir
iki yıllık enstitülerle onu orada bırakmak ama toplumdaki
başka mesleklere fakülteler açmak, üniversite mezunu yapmak, kariyerler
hazırlamak
Öğretmenleri asıl taltif etmenin, öğretmenlere
saygınlık kazandırmanın yolu, onların da diğer
fakülte mezunları gibi kariyer basamaklarında ilerlemelerini de
sağlayacak olan bir yolu açmaktır. Bu yol açılmıştır.
Şimdi, arkadaşlarımız örnekler verdiler,
eğitim fakültelerinde öğretim üyesi öğretmen başına,
öğretim üyesi öğrenci başına düşen rakamlarda
yükseklik olduğunu, eğitim fakülteleri arasında farklı
gelişmişlik düzeyleri olduğunu söylediler. Bu doğrudur ama
bu yalnız eğitim fakültelerine mahsus değil, üniversitelerimizin
gelişmelerine göre diğer fakülteler arasında da benzer
farkları görürsünüz. Yani beş yüz yıllık bir İstanbul
Üniversitesiyle, yüz elli yıllık bir İstanbul Teknik
Üniversitesiyle, altmış yıllık Orta Doğu Teknik
Üniversitesiyle, yüz yetmiş yıllık Boğaziçi Üniversitesiyle
daha bir yıl önce kurulmuş, beş yıl önce kurulmuş,
yirmi yıl önce kurulmuş üniversiteleri mukayese ederseniz,
yalnız eğitim fakültelerinde değil, diğer fakültelerde de farklılıklar
olduğunu görürsünüz. Kişi başına yahut da öğrenci
başına düşen öğretim elemanı, öğretim
elemanı başına düşen öğrenci oranı
bakımından, laboratuvarların gelişmişliği
bakımından aynı şeyleri görürsünüz vesaire ama
arkadaşlarımızın haklı olduğu bir nokta var.
Eğitim fakültelerinde bu biraz daha fazla olmuş olabilir. Sebebi de
şudur: Biraz önce arz ettim, 1981den itibaren eğitim
yüksekokullarını fakülteler hâline dönüştürdüler. Orada akademik
kariyerden yetişmiş eğitimciler azdı.
Dolayısıyla, diyelim ki İstanbul Teknik Üniversitesinde, Ankara
Üniversitesinde yıllardır kariyer sahibi olmuş profesörler,
doçentler eğitim öğretim yaparken eğitim fakültelerine
kariyerden yetiştirmek suretiyle adam yetiştirmek gerekti. Onun için,
bir süre öğretim görevlileriyle, daha sonra yardımcı
doçentlerle, sonra doçentlerle ancak bu işi yürütebildiler. Aradaki
farkın, biraz da eğitim fakültelerinin 1980den sonra devreye
girmesinden kaynaklandığını anlamak lazım. Belki
eğitim enstitülerinde çok değerli hocalarımız vardı
ama onlara Eğitim enstitülerinde kariyer yapın. diyen olmadı.
Derslerini verdiler. Öğretmen olarak tecrübeli, bilgili, konusunu bilen
öğretmenlerdi ama doçentlik, profesörlük gibi bir kariyer onlardan
istenmedi çünkü o okullarda bu yoktu. Fakülte hâline dönüşünce,
bunların büyük bir kısmının
Mesela, ben, şahsen,
mesleki eğitim fakültesine dekan atandığım zaman, 1984te,
gördüm ki orada dört yıllık kız teknik öğretmen okulunun en
iyi mezunları seçiliyor, üç dört yıllık bir asistanlıktan
sonra yine oraya öğretmen atanıyor, yirmi -yirmi beş
yıldır da orada liyakatle öğretmenlik yapıyor ama siz
doçent olun, siz profesör olun gibi bir kariyer sistemi ve kadrosu
olmadığı için öğretmenliklerine devam ediyorlar. Benim
atandığım dönemde, aşağı yukarı iki sene
önce, yani 1982de, 1981de, bunların kariyer yapmaları
istendiğinde, bir kısmının bana gelip
gocunduklarını, hassasiyetlerini ifade ettiklerini
hatırlıyorum, Ben burada yirmi yıldır öğretmenlik
yapıyordum. Şimdi beni tekrar master yapmak üzere öğrenci olarak
mı alacaksınız? Öğretim görevliliğine devam edeyim,
ben bu kariyere gitmem. diye.
Sonra, Sosyal Bilimler Enstitüsünde Rektörle görüşüp kendim
gibi bu işe inanmış bazı arkadaşları jüri üyesi
yapmak suretiyle bunları sınava tabi tutup master yaptırıp,
doktora yaptırıp aşağı yukarı iki yıl sonra
ayrıldığımızda ve on beş yıl sonra oraya
gittiğimizde
Şu anda gidiniz, farz edelim Gazi Üniversitesinin
Mesleki Eğitim Fakültesinde en az kendilerinden yetişmiş 30-40a
yakın profesör, bir o kadar doçent ve bir o kadar yardımcı
doçent vardır. Yani bunları o kariyer sistemine soktuğunuz
takdirde onda da başarılı oluyorlar ama başlangıçta,
daha evvel kariyer sistemine girmiş olan fakültelerle yarışabilmeleri
için bir zaman geçti. Dolayısıyla, onlarda daha az öğretim üyesi
olabilir, öğretim üyesi başına düşen öğrenci
sayısında farklılıklar olabilir. Bunu, ne kasti olarak
anlamak lazım ne de sadece eğitim fakültelerine mahsus bir durum
olarak değerlendirmek lazım diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, öğretmeni yetiştirdiniz.
Atama konusunda, yıllarca ama yıllarca yetişmiş
öğretmen aradı Türkiye. 1995lerde, 1996larda, ben Millî Eğitim
Bakanıyken sordum: Geriye doğru beş yıl içerisinde ne
kadar öğretmen ayrılıyor? Bana verdikleri rakam 15 bindi. Ne
kadar öğretmen atayabiliyorsunuz? 5 bin öğretmen atıyoruz.
Neden? Çünkü, eğitim fakültelerinin yılda yetiştirdiği
öğretmen miktarı 5 bin adetti. Peki, geriye kalan 10 binini
nasıl karşılıyorsunuz? Dediler ki: Öğretmen
vekiliyle karşılıyoruz. Zannettim ki ben, bu öğretmen
vekilleri, işte bir sene, iki sene filan. Hâlbuki Güneydoğuda,
Doğuda gördüm ki on senedir, on beş senedir profesyonel
öğretmen olmuş öğretmen vekilleri var, lise mezunu, hatta meslek
lisesi mezunu. O zaman neyle bunu karşılayacağız?
Bulduğunuz çare öğretmen vekili. Bunların eğitimi ne? Sanat
okulu mezunu ya da lise mezunu. O zaman elimizde 60 bine yakın evinde
oturan üniversite mezunu var. Talim ve Terbiyeye Bir çalışma
yapın. dedim, bir çalışma yaptılar. Lise mezununu vekil
olarak göndereceğimize üniversite mezunlarından gönderelim dedik.
Aksi takdirde her yıl 10 bin açık devam ediyordu. Ama bir taraftan,
eğitim fakültelerine o dönemde daha fazla öğrenci alınmaya
başlandı. İşte bugün, aşağı yukarı
38-40 bin civarında yılda öğretmen mezun eder hâle geldi. Ama
ayrılan öğretmenle mezun olan öğretmen arasındaki bugünkü
durum, senede aşağı yukarı 20 bin, 25 bin öğretmen
atarsanız, mezun olan 38-40 bin civarındadır.
Şimdi, elbette ki birikmiş bir durum var. Bu
arkadaşlarımızın sayılarını değerli
muhalefet mensupları, birisi 500 bine kadar çıkardı, diğeri
250 bin dedi, öbürü 370 bin dedi. Önemli değil. Yani birikmiş bir
öğretmen adayı kitlesi var.
Şimdi, bunların sorunlarına, Türkiyenin
imkânları olduğu sürece kadro verip ve bunları istihdam etmenin
büyük faydası olacağı açık. Ama diğer taraftan da
artık özel okullar var. Bunların kendilerinin birçoğu, işte
özel okullar kuruyor, istihdam yaratıyor, vesaire. Yani bütün diğer
mesleklerde olduğu gibi, öğretmen yetiştirmede de bütün
mezunların devlet tarafından alınmasının
imkânsızlığını herkes takdir eder. Ama bugün için
yapılan, en azından 2009 yılındaki atamaya 10 bin daha
ilave etmedir. Bu, aslında fevkalade olumlu bir şey, fevkalade
yararlı bir şey. Dolayısıyla, doğrusunu isterseniz,
ben bunu takdirle karşılamamız gerektiğine inanıyorum.
Şimdi, öğretmen maaşları, rakamları
şöyle veya böyle sıralamak mümkün ama gerçek şu ki, 2002
yılından başlamak suretiyle, yani 2003, 2004, 2005, 2006, 2007,
2008, 2009a baktığınızda, enflasyon bu yedi senelik
dönemde yüzde 70ler civarında kalmış. Öğretmen
maaşlarındaki artış ise yüzde 167. Gerçek rakam budur. Yani
enflasyonun en azından 1 mislinden daha fazla öğretmen
maaşlarına yapılan zamla bir ücret skalasına
ulaşılmış. Bugün aşağı yukarı 9un
1inden maaş alan bir öğretmen 1 milyar 300 bin civarında para
alıyor. Bunun haftalık veya aylık ders ücretiyle beraber bir 300
daha ilave ederseniz, 1 milyar 600 bin civarında para alıyor.
Şimdi, her yıl bir başka gelenek var Türkiyede.
Öğretmenler Günü yaklaştığı zaman gazetelerimizde,
medyada OECDden, Avrupa Birliğinden rakamlar verilir. Şimdi, deniyor
ki OECD rakamlarına göre: Bizim öğretmenlerimizin
aldığı ücret OECD rakamlarının en düşük
olanının bile yarısı civarındadır. Şimdi,
burada da insafla değerlendirmek lazım. OECD ülkelerinin birçoğu
gelişmiş ülkeler bildiğiniz gibi. Şimdi, buralardaki ücret
skalasını yalnız öğretmenlere mahsus değil, başka
mesleklerde de mukayese ettiğiniz zaman benzer bir sonuçla
karşılaşırsınız. Dolayısıyla
yalnız öğretmenlere mahsus bir ücret skalası
farklılığı değil, OECDdeki yüksek ücret alan mühendislere,
doktorlara, avukatlara, hatta milletvekillerine
Bugün Avrupa Birliği
Parlamentosunda 7 bin euro alıyor milletvekilleri. İlla bize de ayda
7 bin euro verin. mi diyeceğiz? Ülkenin şartları var. O
şartlarda değerlendirildiğinde, yani kendileriyle beraber
eğitim alan ve yeni bir mesleğe başlayan bir adam
Mesela
hekimlikte, hâkimlikte, kaymakamlıkta da belirli tazminatların
ötesinde alınan ücretler aşağı yukarı belli Türk
personel sisteminde. E öğretmenlerimize daha fazla verilmesini hepimiz
isteriz ama bir de ülkenin gerçekleri var, gelirleri var, bütçesi var.
Ha, şimdi, öğretmenlik mesleğini diğerlerinden
ayrı tutmalı mıyız? Evet, tutmalıyız. Çünkü
insanı gerçekten, doğumundan itibaren bir yurttaş hâline getiren
eğitimin kendisidir. Burada da en büyük rol öğretmenlerindir. Hangi
literatürü karıştırırsanız
karıştırın, hangi ülkenin eğitim politikalarına
bakarsanız bakın öğretmenlik mesleği çok
önemsenmiştir. Hele bizim gibi nüfusunun yüzde 50si yirmi sekiz
yaşın altında olan bir ülkede bu iş daha da önemlidir. Onun
için Büyük Atatürk gençliğe emanet ederken kurduğu cumhuriyeti,
gençliğin yetiştirilmesinde de öğretmenleri görevli
kılmıştır: Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.
Öyleyse cumhuriyeti emanet ettiği nesli yetiştirmek üzere
görevlendirilmiş insanlara daha fazlasını vermek hepimizin
boynunun borcu ama ülkenin imkânlarıyla, dengeleriyle mukayese
ettiğiniz zaman, son yıllarda Millî Eğitim
Bakanlığına verilen bütçenin bütün bakanlıkların
önünde olduğunu dikkate alırsanız, 2002 yılında 7,5
milyar civarında bütçesi olan bir bakanlığın 2010
yılında 28,5 milyara çıkarıldığını
görürseniz, aşağı yukarı yedi yılda 3 misline
yakın bir artış sağlanmış oluyor. Demek ki
gerçekten Millî Eğitime, bütün bakanlıklardan -son yıllarda-
daha fazla para ödeniyor.
Şimdi, şu söyleniyor: İşte gayrisafi yurt içi
hasılada fazla değişiklik olmadı. Orada da aynı
şey var. Gayrisafi millî hasılada eğitime verilen pay 2002
yılında yüzde 2,13; 2010 yılı bütçesinde bu 2,74e
çıkarılmış yani gerçek hasıladan ayrılan payda da
bunu açık bir şekilde görmek mümkün.
İşte, mümkün olduğu kadar eğitime
hazırlık tazminatı yükseltilmiş, mümkün olduğu kadar
lojman destekleri sağlanmaya çalışılıyor,
aşağı yukarı üç bin civarında konut
yaptırılarak öğretmenlere oradan yardım edilmeye çalışılıyor.
Diyeceksiniz ki Şu kadar rakam olan öğretmen içerisinde bu çok
önemli bir rakam mı? ama yapılması ve giderek
çoğaltılması, hiç olmazsa yaklaşımın doğru
olduğunu gösteriyor, eldeki imkânlara göre Hükûmetin bunu vermeye
çalıştığını gösteriyor. Bu da bir şey.
Bugünkü bütçe rakamlarına baktığınız
zaman da aşağı yukarı yüzde 9,84. Yani demek ki yüzde 10a
yakın bütçe payı almış mevcut bütçe içerisinde Millî
Eğitim Bakanlığı.
E şimdi, bu durumda, gerçekten bu Hükûmetin
öğretmenlerimizi, işte şu şekilde, bu şekilde tayin
konusunda ihmal ettiği filan yok. Bakın, hiç olmamış bir
uygulamayla önümüzdeki kırk beş gün içerisinde 10 bin öğretmen
daha atanacak.
Şimdi, çok enteresandır, bu rakamları böyle rakam
üzerinde veriyoruz ama işin ciddiyetine, işin özüne indiğimiz
zaman çok önemli. İki hafta evvel Kahramanmaraşın
Eskinarlı köyünde bir ilkokul açıyoruz. On yaşlarında bir
genç kız çıktı, dedi ki: Bir şiir okuyacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Mealen dedi ki: Öğretmenim
sen sınıfa girdiğin zaman Atatürk gülümsüyor. Bana inanın
ki bu 10 bin öğretmen sınıfa girdiği zaman Büyük Atatürk 10
bin defa gülümseyecek. Çünkü bunlar ışık saçacaklar ve bu
çocukların geleceğe hazırlanması konusunda emek
harcayacaklar. Dolayısıyla ne yapılırsa yapılsın
fazla küçümsememek lazım. Muhasebe tamam, eleştiri tamam ama diyelim
ki hiç alakası olmayan konularda, böyle bir kanun
tasarısının görüşülmesi sırasında, ne bileyim,
bir başbakan yardımcımızın askerlikle ilgili
söylediği bir şey üzerine, Kahramanmaraşta askerlik yapan adam
İLKSAN Yönetim Kurulundan nasıl para almış
Almışsa yanlış olmuş, düzeltilmesi gerek. Yani böyle
bir şey olamaz. Münferit yanlışlıklar hiçbir zaman genelde
böyle bir güzel olayı gölgelememeli bence. Elbette eleştirmeliyiz,
elbette yanlışlık yapılmışsa düzeltilmeli. Ama
şimdi 750 bine yakın personeli var Millî Eğitim
Bakanlığının. Bu tip münferit olaylar olabilir. Ne kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET SAĞLAM (Devamla) Efendim, çok teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz Mersin
Milletvekili Sayın Mehmet Şandıra aittir.
Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
428 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
şahsım adına söz aldım. Öncelikle, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz bu kanun teklifine olumlu oy vereceğimizi ifade ediyorum.
Gerçekten, 24 Kasım Öğretmenler Gününde
öğretmenlerin çok temel bir sorunu, istihdam sorunu üzerinde Genel
Kurulumuzun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir kanun gerçekleştirecek
olmasını çok önemsiyorum ve buna olumlu katkı vermenin gerekli
olduğuna inanıyorum.
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri;
bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Tabii, öğretmenlerle ilgili,
öğretmenlikle ilgili çok güzel sözler söylendi. Sözlerin en güzelini
söylemek gerekir, en güzelini de söylemeye çalıştı
arkadaşlarımız. İnsan ve eğitim, inanınız ki
bir toplum açısından, bir ülke açısından en değerli
varlık, en önemli yatırım yapılacak, her türlü hesabın
dışında, her türlü siyasetin dışında destek
verilecek çok temel bir konu. Geleceğimizin teminatı eğitim ve
öğretmenler ve eğitime verilecek destek, ayrılacak kaynaklar tüm
tasarruf tedbirlerinin dışında tutulması gereken çok önemli
bir konu. Eğer geleceği büyük düşünüyorsak, geleceği
büyütmeyi amaçlıyorsak, bunun için siyaset yapıyorsak tasarrufu
düşünmeden, gelecekten tasarruf yapmadan her türlü desteği vermemiz
gereken bir konu eğitim ve bir alan öğretmenlik ve öğretmenler
ama ne yazık ki her 24 Kasımda milletin bu kürsüsünden
öğretmenlerin sorununu konuşarak sanki görevimizi yapmış
oluyoruz.
Ben bir tenkit olarak söylemiyorum, bir muhalefet siyaseti olarak
da söylemiyorum. Öncelikle şunu söyleyeyim: Eğitime,
öğretmenlere verilen hizmetin, en azından, en çoğundan- bu
noktada gösterilen gayretin tamamına, şahıs olarak, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak şükranlarımı sunuyorum ama yapılan
bu çalışmaların maalesef yeterli olmadığını,
bu çalışmalarla Türk milletinin büyük geleceğinin
kurulmasının çok da mümkün olmadığı endişesiyle
ifade ediyorum.
Geçen sene, 2008 24 Kasımında yine bu kürsüden -bir
başkasına da ait olabilir bu söz ama- benim bir öz eleştiri
olarak ifade ettiğim şu hususu tekrarlamakta fayda görüyorum. Bana
göre, öğretmenlerle ilgili yapılacak her konuşma bu sözlerle
başlamalıdır: Sevgili öğretmenim, hakkını helal
et, sana olan minnet borcunu ödeyemedik. Seni hâlâ sorunlu olarak anmak,
durmadan sorunlarını konuşmak, en azından sana
karşı haksızlık, sana karşı saygısızlıktır.
Seni yönetenleri ve senin için nutuk atanları lütfen affet. Gerçekten.
Şimdi, bugün Öğretmenler Günü ama öğretmenler sokakta eylem
yapıyorlar.
Değerli konuşmacılar doğru rakamlar verdiler,
muhtemelen Sayın Bakan da cevabi konuşmasında bu rakamları
teyit edecek.
Aslında bugün Danışma Kurulunda bir mutabakat temin
ettik. İnşallah bir başlangıç olur, devamını
böyle getiririz ancak bugün arzu ederdim ki 24 Kasım Öğretmenler Günü
dolayısıyla Sayın Hükûmet, Sayın Bakanımız burada
bir konuşma yapar, öğretmenlerle ilgili programlarını
anlatır ve biz de gruplar olarak kalkar katkı vermeye
çalışırdık ama ne yazık ki bugün, sonuna kadar,
bitinceye kadar çalışma süresi koymuş olmamıza rağmen
Sayın Bakan böyle bir şeye gerek görmedi ve bir başka kanunun konuşmalarında
Öğretmenler Gününü anmaya çalışıyoruz.
Değerli milletvekilleri, öğretmenlerin
sorunlarını konuşmak zannediyorum herkese üzüntü veriyor.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti şu seksen yıllık ömründe
hâlâ öğretmenlerini sorunlu olarak konuşuyorsa burada bir yanlışlık
var.
Bakın, yirmi bir çeşit öğretmenlik olduğu söyleniyor.
Yani aynı işi yirmi bir çeşit farklı unvanlarda
yaptırıyoruz. Aynı işi yapan iki insan -aynı okulda,
aynı köyde öğretmenlik yapan iki insan- farklı statülerde,
farklı hukukla işleme tabi tutuluyor. Bunu aşmak gerekiyor, bu
doğru değil, bu faydalı değil.
Bence bazı alanların hukukuyla çok oynamamak gerekiyor,
bir gelenek geliştirmek gerekiyor. Bunların başında bana
göre eğitim sisteminin hukukuyla bu kadar çok oynanılırsa, bu
kadar farklı statüleri geliştirirsek
Eğitimde teknik
dediğimiz hadise yalnız müfredatta değil, öğretmenin
hukukunda da aynı olmak mecburiyetinde. Özellikle Doğu ve
Güneydoğu Anadoluda, üzerinde çok konuştuğumuz -sayın
Hocam söyledi- on yıldır vekil öğretmenle idare edilen
okullarımız
Madem öğretmene ihtiyaç var ve hiçbir tasarruf
tedbirine tabi tutulmaması lazım -kalkınma, büyüme, gelecek
eğer eğitime ve insana dayalı olacaksa- bunların
eğitildiği, bunların hukuku bence tasarruf tedbirlerinin
dışında tutularak yapılması gereken neyse o
yapılmalı. 220 bin çocuğumuz bugün atamayı bekliyor. 10 bin
kadro verdiniz, teşekkür ederim. Önerge vereceğiz, bunun 30 bine
çıkartılmasını isteyeceğiz.
Tekrar ediyorum: Gerçekten ceketleri satalım, tasarruf
Tasarrufu başka yerde yapalım ama eğitimde yapmayalım.
Çünkü çocuğu eğitemezseniz, o çocuk, büyük şehirlerin
sokaklarında kendi geleceğini kurtaramayan o çocuk toplumun
geleceğine en büyük tehdit oluyor. Her şeyden tasarruf yapalım
ama eğitimden tasarruf yapmayalım.
Değerli milletvekilleri, bu kanun doğru bir kanun. Ama
sözleşmeli öğretmen iş bulmuş çalışıyor;
okumuş, okutulmuş kıt imkânlarla; yememiş yedirmiş,
okutmuş çocuğunu. Bu eğitim fakültelerinin tarih bölümü neye
yarar Değerli Hocam? Buradan mezun olan çocukları nerede
değerlendireceğiz? Hiçbirinin ataması yapılmıyor.
Madem atamasını yapmayacağınız bu insanları niye
okutuyoruz?
10 bin kadro verilmesini -tekrar- önemsiyorum ama bu kadronun daha
çok ataması yapılmamış öğretmenlere
kullanılmasını, mümkünse de 10 bin değil 20 bin, 30 bin
kadro tahsis ederek atama bekleyen bu çocukların devlete, topluma
karşı olan saygısını, güvenini ortadan kaldıracak
bir yanlışı devam ettirmek ısrarından vazgeçelim.
Bu sebeple, bu kanun olumlu bir kanun ama yeterli bir kanun
değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Her 24 Kasımda burada
paranın yokluğunu, yetersizliği, rakamları konuşmak
değil, yapılması gerekeni yapmak sorumlusu olan iktidarıyla
muhalefetiyle siyaset, Türkiye Büyük Millet Meclisi artık bu konuyu
konuşmak değil, gereğini yapmak mecburiyetinde. Bir engeli yok.
Muhalefet partileri olarak Hükûmete destek veriyoruz. Alınması
gereken tedbirler neyse alınsın ama Millî Eğitim
Bakanlığının önünde her gün eyleme kalkan bu
öğretmenlerimizin görevlendirilmesi hemen yapılsın. Vekil
öğretmenlik
Onlar da bizim çocuklarımız, mümkünse onlara da
istihdam temin edilsin ama öğretmenlerin eğer sorununu çözeceksek, bu
noktada, iktidar partisi, siyaset kurumu taşın altına elini
koymalı ve gerekeni yapmalı diye düşünüyor, tüm
öğretmenlerin gününü kutluyorum, bayramını kutluyorum. Ümit
ediyorum ki yapılması gerekenleri yapar ve öğretmenleri
sevindiririz diye düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Şahıslar adına son söz Bitlis Milletvekili
Sayın Cemal Taşara aittir.
Buyurun Sayın Taşar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
CEMAL TAŞAR (Bitlis) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 428 sıra sayılı Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanuna Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi ile ilgili
olarak şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyanın en zor işi,
insanı yani bireyi yetiştirmektir. Hepimizi dantel dantel
işleyen, bugünlere gelmemizde nice emekleri olan, eserleri nesillerden
nesillere ulaşacak olan bu muhteşem mesleğin
icracılarını bugün burada anmaktan dolayı mutlu ve bahtiyar
olduğumu ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla, elleri öpülesi
kıymetli öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü en
içten duygularımla kutluyor, görevlerinde üstün başarı,
yaşantılarında sağlık, huzur ve aydınlık
yarınlar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, millî eğitim, bir milletin genç
nesillerini, bu milletin maddi ve manevi değerlerinin gösterdiği
hedefler içerisinde sosyal ve kültürel yapısını, toplumun
gelişmesini, ekonomik kalkınmayı sağlayan temel unsurdur.
Yaşadığımız yüzyıl bilgi ve teknoloji
çağı, bilişim çağı gibi ifadelerle
adlandırılmaktadır. Çağımız içindeki her şey
değişim ve gelişmelere paralel olarak etkilemektedir.
Çocuklarımızı, gençlerimizi gelecekte dünya milletleriyle
yarışacak, hatta daha ileri bir seviyeye taşıyacak
çağdaş bir eğitim anlayışıyla
yoğrulmuş, kendi öz değerlerini benimsemiş, aynı
zamanda onları birer dünya vatandaşı olarak yetiştirme
gayreti içerisindeyiz. Kendisi ve ailesi ile içinde
yaşadığı toplumla barışık,
araştıran, eleştiren, analiz eden, yorumlayan özgür bireylerin
yetiştirilmesi temel hedefimiz olmuştur. Bu gayretimiz, Türkiye'nin
toplumsal dönüşümünü sağlamak, çağdaş uygarlık
hedefini yakalamak ve hatta aşmanın eğitim ile
sağlanacağına olan inancımızın gereğidir.
Dolayısıyla bizler de geleceğimizin teminatı sevgili
çocuklarımızı, gençlerimizi bilgi ve teknoloji toplumu hâline
getirmek görev ve şuuru içinde hareket etmekteyiz.
Değerli arkadaşlar, hiç şüphesiz bu hedefleri
yakalayabilmek için eğitimin bu büyük rolünü gerçekleştirecek en
önemli faktör ise öğretmendir. Amerikalı bir eğitimci olan Brown
bu konuda şöyle diyor: Eğitimde en fazla etki ve nüfuza sahip olan
faktör öğretmendir. Yine Atatürk, Öğretmenler yeni nesil sizin
eseriniz olacaktır. ve Ulusları kurtaracak olan yalnız ve
ancak öğretmenlerdir. demekle öğretmenliğin önemini veciz bir
şekilde ortaya koymuştur. Buradan hareketle, İktidar olarak
bütçenin bütün imkânlarını zorlayarak, son yedi yıldır en
yüksek payı Millî Eğitim Bakanlığına ayırmak
suretiyle cumhuriyet tarihi boyunca millî eğitime en fazla önem veren
Hükûmet olmanın da iktidar partisi olmanın da mutluluğunu
yaşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, sadece bugün için değil,
gelecek için de eğitim anlayışımızda birçok yenilikler
yapılmıştır. Okul öncesinden ilköğretime,
ortaöğretimden yükseköğretime, kısaca eğitimin her
kademesinde ve alanında her yönüyle çağa uygun fiziki mekânlar,
teknolojik altyapı, müfredat ve donatım alanında yedi yıl
öncesine göre kıyaslanmayacak kadar rekor nitelikte başarılar
sağlanmıştır.
Bilindiği gibi, bugüne kadar Hükûmetimiz bütçe kanununda her
yıl kadroların yüzde 50sinden fazlasını Millî Eğitim
Bakanlığına tahsis etmektedir ve etmeye de devam edecektir.
Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının
öğretmen ihtiyacının giderilmesi için 5828 sayılı 2009
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanununun 22nci maddesi gereğince
2009 yılı için Bakanlığımıza kullanım izni
verilen kadroların tamamı 2009/1 ve 2009/2 öğretmen atama
dönemlerinde yapılan atamalarla kullanılmıştır. Tabii
büyük bir camia olan Millî Eğitim Bakanlığı personelinin
gerek emekliye ayrılmaları gerek zaman zaman değişik
nedenlerle kurumdan ayrılmaları ciddi açıklara neden
olmaktadır. Bu nedenle, Millî Eğitim Bakanlığına
tahsis edilen serbest öğretmen kadrolarında boş bulunan 10 bin
kadroya öğretmen ataması yapılabilmesi için kanuni düzenlemeye
ihtiyaç duyulmuştur. Kanun teklifi de bu amaçla düzenlenmiştir. Bu
vesileyle, atama bekleyen öğretmen adayı
arkadaşlarımıza da 24 Kasım Öğretmenler Gününde müjde
vermiş olacağız.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ
İktidarımız döneminde yaklaşık 184 bin kadrolu, 70 bin
sözleşmeli olmak üzere toplam 254 bin öğretmen ataması
yapılmıştır. Yani şu anda görevde bulunan 660 bin
kadrolu öğretmenin hemen hemen üçte 1ine yakınının bu
İktidar döneminde tamamen objektif kriterlerle ve KPSS puanıyla
atamaları gerçekleştirilmiştir.
Bunun yanında 2003-2009 yılları arasında
sadece biz personel atamalarıyla değil, biraz önce sözlerimde
belirttiğim gibi, millî eğitimde rekor nitelikte hizmetler
yapmışız. 132 bin derslik yaparak bu alanda bir rekor
kırılmış. Hükûmetimizin eğitimi öncelikli sektörler
arasında değerlendirerek konsolide bütçede en büyük payı Millî
Eğitim Bakanlığına ayırdığından
bahsetmiştik. Bundan sonraki yıllarda da en yüksek ve yeterli ödeneğin
eğitime ayrılması çabalarının yanı sıra
bütçe dışı kaynaklar da harekete geçirilerek sınıf
mevcutlarının OECD seviyesine çekilmesi hedeflenmiştir.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ İktidarıyla
ülkemiz her alanda çağ atlamış, bunda da en fazla millî
eğitim faydalanmıştır. Burada yapılanları saymaya
kalksam süremizin yetmeyeceğini biliyorum, ancak bunlardan birkaçına
değinmeden geçemeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, ben de bu camiada yani millî
eğitimde yirmi dört yılını vermiş bir
arkadaşınızım. Geçmişini, evet, geçmişini
biliyoruz, biz bir kara tahta, bir tebeşir bulamazken, biz hamdediyoruz,
bugün bütün okullarımızda İnternet, bütün
okullarımızda bilgi teknolojisi sınıfları
oluşmuştur; bu, çağ atlama değil de nedir?
Öğretmen atamaları: Bugün 10 bin öğretmen kadromuzu
alacağız, çok kısa bir sürede inşallah bunların
atamasını yapacağız. Geçmişe bakıyoruz, bu 10 bin
öğretmenin ataması için günlerce kuyruklar, banka kuyrukları,
işlem kuyrukları, sonra da bilmem neler neler. Tamamen objektif
kriterlerle, öğretmen kardeşime yakışır bir
şekilde evinde oturuyor, bilgisayarın başında
İnternetle müracaatını yapıyor; bu, çağ atlama
değil de nedir?
Bizim öğretmenlerimizin hemen hemen büyük bir kısmı
bilgisayar, bilişim teknolojisini kullanmayla ilgili hizmet içi eğitimden
geçirildi.
Öğretmen ücretlerinde ciddi iyileştirmeler
yapıldı. Ancak geçmişte bir öğretmen olarak şimdi de
söylüyorum: Tabii ki öğretmenlerimize yapılması gereken daha çok
şey vardır. Biraz önce değerli
konuşmacılarımız da bunları sözlerinde aktardılar.
Elbette ki öğretmenin emeği, alın teri fazlasıyla
ödenmelidir ama size bir örnek vermek istiyorum: Öğretmenlerimizin
maaşı gayrisafi yurt içi hasıla oranına göre -OECD
ülkelerine göre kıyaslıyoruz arkadaşlar- OECD ülkelerinde yurt
içi hasılaya göre 1,17dir, Avrupa Birliği ülkelerinde 1,14tür,
Türkiyede 1,21 oranındadır. Kendi gelirlerine göredir bu OECDnin
belgelerinde, isteyen arkadaşlara da veririm arkadaşlar.
MUHARREM İNCE (Yalova) İsterseniz maaşları
düşürün yani siz, madem fazlaysa düşürün.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Ama şunu söylüyorum:
Öğretmen arkadaşlarımıza bütün bu
yaptıklarımızın yanında daha fazlasını
yapmak bizim arzumuzdur. Bakın örnek vereyim: 2002de 9un 1inde bir
öğretmen 478 lira alırken şimdi 1.350 lira alıyor. Ek
derslerimiz 3,5 lira iken şimdi 6,60 olmuş. Bütün imkânlar bu konuda
seferber edilmiş.
Değerli arkadaşlar, yeni öğretim
programlarını, müfredatı hayata geçirdik. 68 modeli
bıraktık, 2007 modelle yola devam ediyoruz.
Efendim, öğretmenlerle ilgili kariyer basamaklarını
getirdik, öğretmenlerimizin sürekli kendilerini yenilemelerine yönelik
çalışmalar yaptık.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Öğretmenler niye yürüyor o
zaman?
CEMAL TAŞAR (Devamla) Bakın, hayalimizin
yetmediği yerde Ücretsiz Ders Kitapları Projesini gerçekleştirerek,
Hakkârinin en ücra köyünden Edirnenin en ücra köyüne kadar biz
kitaplarımızı öğrencilerimizin masasına
bıraktık, başkalarının hayal edemediğini
gerçekleştirdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İSA GÖK (Mersin) Mersinde üç tane okulun hâlâ kitabı
yok, biliyor musunuz. Önerge verdim.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Her ile bir üniversite sözüyle,
değerli milletvekilleri, yine Her ile bir üniversite sözü dediğimiz
zaman, Her ile bir üniversite dediğimiz zaman Bunlar hayaldir, geçin.
diyordunuz. Her ile bir üniversite var mı yok mu? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Hocaları yok,
hocaları
CEMAL TAŞAR (Devamla) Ve Allaha şükürler olsun,
artık altyapıları başladı, çok kısa bir süre sonra
da göreceksiniz ki burada bilim yuvaları olacak, tabii bundan eminim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Biz, millî eğitimin bütün
kademelerinde, değerli milletvekilleri, vicdanen elimizden geldiğini
Hükûmet olarak, İktidar olarak yaptığımıza
inanıyoruz, vicdanen rahatız.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Öğretmenler niye sokakta o
zaman?
CEMAL TAŞAR (Devamla) Ben sözlerime son verirken, bu
kanunun çıkarılmasında emeği geçen ve destek veren herkese
teşekkür ediyorum. Ataması yapılacak 10 bin öğretmenimize
de şimdiden başarılar diliyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Taşar.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Bu konuşmadan dolayı
öğretmenler sana minnettar(!)
BAŞKAN Soru-cevap faslına geçiyorum.
Sayın Ata
AYLA AKAT ATA (Batman) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Aracılığınızla Sayın Bakana sorumu
yönelteyim.
Sayın Bakanım, özellikle kız çocuklarının
okul oranının yükseltilmesi noktasında gerçekten ciddi projeler
son dönemde hayata geçiriliyor, Haydi Kızlar Okula ya da Kardelenler.
Bunlar kamuoyunda bilincin yükseltilmesi noktasında önemli
çalışmalar ancak her yıl
karşılaştığımız bir sorun var ki her geçen
yıl artarak büyüyor. O da kız çocuklarının özellikle
ilköğretim sonrası ortaöğretime devam ederken
yaşadıkları sorun. Bunların başında barınma
ve taşıma problemi geliyor kırsal alandan kente. Bu konuda bir
projeniz var mı ya da Batmanlı kız çocuklarına bu konuda
verebileceğiniz bir müjde var mı? Çünkü, her sene, seçildiğimiz
dönemden bu yana her sene bu konudaki maruzatımızı ilgili
birimlere, kaymakamlıklara, valiliklere ve Sayın
Bakanlığınıza ifade ettik. Bir pansiyona çok acil ihtiyaç
duyuyoruz, bu konudaki iradenin somutlaşması açısından çok
önemli buluyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin -bu kanunla 10 bin yeni öğretmenin
alınmasının- Öğretmenler Gününe denk gelmesi iyi bir
tesadüf olmuştur. Ama eğitim camiası sizden özlük
haklarının iyileştirilmesiyle ilgili bir müjde beklemektedir. Bu
konuda bir müjde vermeyi düşünüyor musunuz?
İkincisi: Okullarda elektrik ücretlerinin ödenmesinde
yaşanan sıkıntıları gidermek için bir tedbir
almayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir düzenleme yapacak
mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Ben de öncelikle sözlerimin başında tüm
öğretmenlerimizin karşı karşıya olduğu
sorunların bir an önce çözülmesi dileklerimle Öğretmenler Gününü
kutluyorum, bu vesileyle birkaç soruyu da Sayın Bakana iletmek istiyorum.
Teklifte, 2009 yılında ataması yapılacak 10
bin öğretmen kontenjanının branşlara göre
dağılımı nasıldır?
Teknik eğitim fakültesi mezunları ve beden eğitimi
ve spor yüksekokulu mezunlarına ne kadar kontenjan ayrılacaktır?
Bu kadroların ne kadarının mevcut sözleşmeli statüdeki
öğretmenler için kullanılması düşünülmektedir?
2010 yılında kaç öğretmen almayı
planlamışsınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Önce sevgili öğretmenlerimin Öğretmenler Gününü
canıyürekten kutluyorum, hayatlarını kaybedenlere de
şükranlarımı sunuyorum.
Sayın Bakan, OECD raporlarına göre öğretmenlerin
hâli haraptır. Türkiyede, öğretmenler, OECD ülkelerindekilerden
yılda iki yüz saat kadar fazla çalışmalarına rağmen,
ancak onların yarısı kadar ücret almaktadırlar. Millî
gelir arttı. dendiğine göre bu durumu ne zaman düzeltmeyi
düşünüyorsunuz? Öğretmenler için nereden nereye geldik mi, nereden
nereye indik mi ifadesini kullanmaktasınız?
Öğretmene yatırım geleceğe
yatırımdır. anlayışını ne zaman hâkim
kılacaksınız?
2009 Kasım sonunda tüm sözleşmeli öğretmenlerin
kadroya geçeceği sözünü vermiştiniz. Kaldı altı gün.
Sözünüzü tutacak mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Dibek
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, geçen ay, ekim ayının
ortalarında sanıyorum, Ankarada beden eğitimi, müzik ve resim
öğretmenleri bir eylem yaptılar, o branşlarla ilgili
sorunlarını dile getirmişlerdi. Şimdi, biliyorsunuz, bu
yılbaşında bir çizelge yayınladı Millî Eğitim
Bakanlığı. Orada işte dokuzuncu sınıflardaki bu
dersi seçmeli hâle getirdiler; on, on bir, on ikide de iki saatler bir saate
indi. Şimdi ben şunu merak ediyorum: O kadar çok öğretmen
adayı bu branşlardan mezun oluyor ki, bunların kamuda istihdam
edilme şansı olacak mı? Çünkü bu insanlar, bu adaylar kamuda
çalışmak istiyorlar ama bu şekilde nasıl mümkün olacak?
Bir de şunu merak ediyorum: Bizim bu millî eğitim
müfredatındaki bu derslere, beden eğitimi, müzik ve resim derslerine
ayrılan zaman Avrupada, diğer ülkelerde nasıl? Aramızda ne
kadar fark var, bir benzerlik var mı? Bu konuda bir örnek verirseniz,
teşekkür ederim Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Coşkuner
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Önce meslektaşlarımın gününü kutluyorum ve
Sayın Bakana soruyorum: Ispartada 210 ana sınıfı
açıldı ve 87 öğretmeniniz var. Ana sınıfı
açılabilmesi için de 10 öğrenciye gerek var. 9 öğrenci olunca bu
öğrenciler taşımalı sisteme geçiyor. Sizlere
verdiğimiz önergede maalesef sizin kendi bilgilerinizden değil, millî
eğitim müdüründen ve okul müdürlerinden size gelen bilgileri bize
aktarıyorsunuz. Bu sorunu nasıl çözeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ben de Öğretmenler Gününü biraz sonra kürsüden
kutlayacağım ama Sayın Bakana bir iki soru sormak istiyorum.
Bugün Millî Eğitim Bakanlığını aradım, ilgili
daire başkanına dedim ki: Türkiyede birleştirilmiş
sınıflı ilköğretim okulu ve öğrenci sayısını
bana verir misiniz? dedim. Maalesef alamadım. Bakanlık bu
sayıyı bilmiyor mu? Önce onu sormak istiyorum.
İkincisi, Sayın Bakan, biraz önce iktidar partisine
mensup hatipler de söyledi, Başbakan müteaddit defalar söyledi, selefiniz
de söylüyor hep: 132 bin derslik yaptık. diyorsunuz. Şimdi, Millî
Eğitim Bakanlığı istatistik yıllıkları bu
iddianızı yalanlıyor. 2002-2003 öğretim yılı
istatistik yıllığına bakın, bir de 2008-2009a
bakın, kendi Bakanlığınızın yayınlarına
bakın, böyle bir derslik falan yok. Bu derslikleri nereye
yaptınız, bunu çok merak ediyorum.
Ayrıca, bu kadar derslik yaptıysanız, ikili
eğitim gören okul sayımız AKP İktidarının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Bitti mi Başkanım sürem?
BAŞKAN Sayın Koçal
ENGİN ALTAY (Sinop) Başkanım sözüm yarım
kaldı.
BAŞKAN Mümkün olduğunca çok milletvekiline söz
verebilmek için herkese bir dakika dedim.
Buyurun.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Darüşşafaka İstanbul
Fatihte bulunan binasını terk etmiş, yeni kampüsüne
taşınmıştır ve bu binayı Millî Eğitim
Bakanlığına devretmiştir, bu hepimiz tarafından bilinmektedir.
Bu binanın İlim Yayma Cemiyetine verilmesinin gerekçesi nedir?
İlim Yayma Cemiyetine verilmiş bu bina. Bu gerekçe nedir? İlim
Yayma Cemiyetinin tercih edilmesinde hangi gerekçeler göz önünde
bulundurulmuştur? İlim Yayma Cemiyeti bu bina karşılığında
Bakanlığınıza hangi taahhütlerde bulunmuştur?
Bununla ilgili ikinci sorum: Bu bina Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında korunması
gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Tescilli
bir binanın İlim Yayma Cemiyeti tarafından yapılan
bakım ve onarım çalışmaları için yetkili mercilerden
gerekli izinler alınmış mıdır? Bununla ilgili neler
yapılmıştır?
Son olarak da, okullarımızda biliyorsunuz hizmetli
eksiği vardır. Bu hizmetli eksiğini giderme bakımından
birtakım okullara Deniz Feneri Derneği tarafından kimseler
gönderilmiş ve maaşları Deniz Feneri tarafından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
Sayın Bakana soruyorum: İlköğretimde Türkiye genelinde derslik
başına 31 öğrenci düşüyor. Bu rakam Gaziantepte 49dur.
Yine şehirlerimizin imar planlarında özellikle okullar için
arazilerin ayrıldığını biliyoruz ancak Gaziantepte bu
araziler yüksek rantla belediyeler tarafından başka yerlere
satılmaktadır.
Yine Gaziantepteki okullarda yüzde 85 oranında ikili
eğitim verilmektedir. Kalan yüzde 15lik oranın büyük bir
çoğunluğu da ilçe ve köylerdeki okullardadır. Gaziantepte
öğretmen eksikliği had safhadadır ve okulların birçok
müdürleri vekil olarak götürülmektedir. Bu eksiklikleri gidermeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ünlütepe
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, bildiğiniz gibi eğitim devlet
okullarında parasızdır. Böyle olmasına rağmen
ülkemizde genellikle köy okullarında çalışan hizmetlilerin
ücretleri Bakanlığınızca karşılanmamakta,
bunların ücretleri öğrenci velileri tarafından
karşılanmaktadır. İllerdeki okullarda hizmetli kadrosunun
maaşı Bakanlığınızca karşılanırken
köy okullarındaki hizmetlinin maaşını niçin ödemiyorsunuz?
Bu farklı uygulama Bakan olarak sizi rahatsız etmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydoğan
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Balıkesir ilimizin Sındırgı
ilçesinin Osmanlar köyü İlköğretim Okulu Müdürü olup vekâleten
Şube Müdürlüğüne bakan İbrahim Işıkın hiçbir
okulda derse girmediği hâlde 2006 yılı Eylül ayından 2009
yılı Ocak ayına kadar denge tazminatı
aldığına yönelik iddianın sübuta erdiği, konuyla
ilgili teftiş raporlarından anlaşılmaktadır. Bu
hukuksuz uygulamanın sorumluları kimlerdir? Yine rapordan
anlaşıldığına göre, İlçe Millî Eğitim Müdürü
olarak görevlendirilen İbrahim Işık ve Mehmet Zemherinin
mevzuatı yorumlamakta yeterli olmadıkları gerekçesiyle
haklarında soruşturma izni verilmemiştir. Bu durum hukuki
açıdan büyük bir skandaldır. Vatandaşların bir suç
işlemeleri hâlinde, suç teşkil eden eylemi yasaklayan yasal
mevzuatı yorumlamakta yeterli olmadıkları için cezadan muaf
tutulmaları hukuk devletinde kabul edilebilir bir durum mudur? Bu duruma
ilişkin olarak konuyla ilgili teftişi gerçekleştiren ve raporu
hazırlayanlar ve onay verenler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bal
ŞENOL BAL (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, Ek ders ücretleri 2005 yılında 10
TLye çıkacak. denmişti ama hâlen 5 TL olarak devam ediyor. Her ne
kadar Denge tazminatları yaptık. deseniz de öğretmenler bir
müjde bekliyorlar.
Yine ikinci sorum: Dersleri bir saate indirilen beden eğitimi
öğretmenleri bu konuda isyanlarını dile getirdiler.
Sağlıklı bir toplum için gerekli olan beden eğitimi
dersleri konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yine, şehit ve gazi yakınları öğretmenlerin
zorunlu hizmet muafiyetleri sorununun çözümü için bir çalışmanız
var mı? Unutuldular mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, kız çocuklarının okullaşması
konusundaki soruyla başlamak istiyorum.
Gerçekten, ülkemizde özellikle kız çocuklarına yönelik
olarak uygulanan onları okula göndermeme şeklindeki negatif
ayrımcılığın ilköğretimin zorunlu olması ve
ücretsiz olmasına rağmen ve seksen yıldır, cumhuriyetimizin
kurulduğu günden bugüne kadar ilköğretimin kız ve erkek
çocuklara eşit olarak zorunlu olmasına rağmen, maalesef
toplumdaki bazı olumsuz ön yargılar nedeniyle kız çocuklarımızın
okullaşması erkek çocuklarımızla eşit oranda
ilerlememiştir. Bu sebeple, 2002 yılından bugüne kadar özellikle
toplumdaki bu konudaki ön yargıların ve kalıp
yargıların değiştirilmesi, kız çocuklarının
eğitime teşvik edilmesi konusunda son derece önemli programlar ve
kampanyalar uygulandı. Bunların en önemlilerinden bir tanesi,
kız çocuklarının eğitime kazandırılması
amaçlı Haydi Kızlar Okula kampanyasıydı ki bu kampanyayla
gerçekten 350 bin civarında kız çocuğumuz eğitim kurumlarına
kazandırıldı.
Elbette ki kız çocuklarının okullaşma
oranlarındaki bu artışlar tamamen işimizin
sonuçlandığını göstermiyor. Kız
çocuklarımızın sadece temel eğitim alması da hedefimiz
olamaz. Öncelikle, devamında ortaöğretim kurumları ve
yükseköğrenim görmeleri konusunda mücadele etmemiz gerekiyor çünkü
gerçekten kadın sorunları olarak nitelendirdiğimiz,
kadınlara özgü sorun olarak nitelendirdiğimiz, şiddet başta
olmak üzere, ayrımcılıkla mücadele etme, ekonomik anlamda
istihdama katılım gibi sorunların çözümüne baktığımız
zaman, gerçekten bunu minimum düzeyde yaşayan kadınlar, yükseköğrenim
görmüş kadınlar. Yükseköğrenim görmüş
kadınlarımızın istihdama katılımı,
şiddete uğrama oranları çok düşük. Bu sebeple kız
çocuklarının okullaşması, yükseköğrenim görmesi,
sadece ilköğretim değil, en önemli hedeflerimizden bir tanesi.
Sizin de belirttiğiniz gibi Sayın Akat, gerçekten
ortaöğretim kurumlarına kız çocuklarının
devamının en önemli aşaması, onların barınma
sorunlarının giderilmesi ve taşımalı eğitimde
desteklenmeleri. Bugün kız çocukları, eğitim dönemlerinde,
ilköğretim ve ortaöğretim döneminde, şartlı nakit transferi
yoluyla yapılan yardımlarda erkek çocuklardan daha yüksek ücret
alıyorlar ve bu yardımın dahi kız çocuklarının
ortaöğretim kurumlarına devamını çok yükselttiğini biz
biliyoruz. Dolayısıyla kız çocuklarının
ortaöğretim kurumlarına devamında anahtar rolü olduğuna
inandığımız barınma ve taşıma
ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda önemli çalışmalar
yapıyoruz ve yapacağız. Batmanla da bu konuda özel olarak
ilgileneceğim. Eğer bir ortaöğretim barınma yurdu konusunda
öncelik taşıyan illerimizdense -ki, öyledir- onun da 2010
yılı içerisinde gerçekleşmesine çalışacağız.
Özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda genel
olarak çeşitli milletvekillerimiz dile getirdiler. Elbette ki bugünkü
koşullarda daha iyisini yapmaya
çalıştığımızı
Ülkemizin gelirleri
doğrultusunda öğretmenlerimizi en iyi şekilde, mesleklerinin
saygınlığına yakışır bir ücretle
değerlendirme konusunda da çalışmalarımız var.
Özellikle elektrik, su, yakıt ücretlerine ilişkin bir
soru geldi. Şu anda 150 milyon elektrik, su, yakıt ve yolluk için 22
milyon olmak üzere Maliye Bakanlığımızdan aldık.
Yakında bunları da illere de aktaracağız.
Branşlara göre dağılım konusunda bir soru
soruldu. Yaklaşık 82 branşta atama yapacağız yeni bu
10 bin kadroya ilişkin. Ben sayın milletvekilimize, eğer
ilgilenirse şu anda yanımda atama yapılacak alanlar var, çok
kapsamlı ve çok uzun olduğu için tek tek dile getirmeyeyim, bir
örneğini sizlere verebilirim.
Sözleşmelilerin özellikle bu kadrodan ne kadarı
yararlanacak diye bir değerlendirme oldu. Genel görüşmeler içerisinde
de şöyle bir şey oldu: Yani sözleşmelilerin bu kadroya
başvurmalarının engellenmesi veya buna ilişkin bir
düzenleme yapılması istendi. Sözleşmelilerin de kadrolara
başvurması her şeyden önce anayasal hakları. Biz eğer
onların kadroya yönelik başvurularına bir engel koyar isek, her
şeyden önce, bu, Anayasadaki hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir
işlem olur ve buna engel olur. Tabii ki bu atamalarda, kadrolu
atamalarında kaç öğretmenin sözleşmeli olarak kazanıp
başvurabileceğini, başvurma hakkı
kazanacağını bizim şu anda tahmin etmemiz, öngörmemiz
mümkün değil.
Yine, OECD raporlarına çok atıf yapıldı.
Gerçekten -az önce şahsı adına konuşan milletvekilimiz de
bunu vurguladı- millî gelirine göre oranladığımız
zaman, millî geliri doğrultusunda OECD ülkeleri arasında oransal
durumumuz o kadar şey değil.
Bir taraftan da kasım ayı sonuna kadar bütün
sözleşmelilerin kadroya alınacağına dair benim sözlerim
olduğu söylendi. Ben, gerçekten, sözleşmeli öğretmenlerin
kadroya alınması konusunda taraftar olduğumu ve bunun
çalışmalarını sürdürdüğümü söyledim ama bir tarih ve
takvim açıklamadım. Bu konuda çalışmalarımız
sürüyor. Bir tarih ve takvim açıklaması hiçbir yerde yapmadım.
Böyle bir şeyi, özellikle bir hukukçu olarak bu konularda çok titiz
olduğumu ve söylediğim şeyi gerçekleştireceğimi söylerim.
Beden, resim ve müzik branşlarına ilişkin bir soru
geldi. Bir taraftan da bu atamalarda ne kadar beden eğitimi öğretmeni
atanacağı söylendi. Şu son atamada 119 beden eğitimi
öğretmeni ataması yapacağız.
Beden, resim, müzik branşlarının derslerinin
azaltıldığına dair ve seçmeli hâle getirildiğine dair
Aslında 2004 yılından bu yana bu dersler seçmeli olarak
uygulanıyor ve 9uncu sınıftan itibaren. Biz, ilave olarak bir
saat daha fazla eğitim almaları konusunda bir düzenleme
yapmıştık. Bu da sanıyorum, yani beden eğitimi
dersleri fiziki şartlar itibarıyla öğrencilerin çok da tercih
etmediği bir ders oldu. Bu seçimin bu kadar az olması nedeniyle tabii
ki beden eğitimi öğretmenlerimizin
Müzik ve resim de olmadı
yalnız. Bakın, bu üç alandan müzik ve resim öğretmenleri mevcut
durumdan ve bu ders çizelgelerinden bu manada memnundu, bir
sıkıntı olmadı ama eski düzenlemeye döndük. O konuda da
mevcut itirazları dikkate aldık ve döndük.
Kamuda istihdam edilebilecek mi? diye aynı yönde bir soru
vardı. Elbette ki eğitim fakültelerinin mezun ettiği tüm
branşların ve tüm öğretmenlerin kamu tarafından istihdam
edilmesi imkânı yok. Bunu öncelikle söylemek istiyorum. Konuşmalarda
da çok vurgulandı. 200 binin üzerinde öğretmen atama bekliyor ama
Millî Eğitim Bakanlığı, ihtiyaçları doğrultusunda
ve kadro durumlarına göre atama yapabiliyor. Dolayısıyla, bu
bölümlerin hepsinden mezun olan öğrencilerin, her yıl, kamuda
atamasının yapılması gibi bir durum söz konusu değil.
Sayın Coşkuner 210 ana sınıfı
açıldığını ve 87 öğretmen olduğunu söyledi.
Özellikle ana sınıfları yani okul öncesi eğitim konusunda
dönemimizde gerçekten çok büyük çalışmalar yapıldı. Göreve
geldiğimiz dönemde okul öncesi eğitimde okullaşma oranı
yüzde 11 iken yüzde 33lere çıktı. Bu yıl, otuz iki ilde okul
öncesi eğitimi pilot uygulama olarak, altı yaş için temel uygulama
hâline getirdik ve şu anda yüzde 40 civarında. O illerde anaokulu
okullaşmasını yüzde 100e çıkaracağız. Son
dönemde yaptığımız atamaları, yaklaşık 11
binin üzerinde öğretmen atamasını okul öncesi eğitim olarak
ayırdık ve bu atamaları gerçekleştirdik. Elbette talep olan
ve hızlı artış olan yerlerde okul öncesi öğretmeni
ihtiyacı devam ediyor olabilir. Şu son atama listemizde de, bugün
görüştüğümüz kadrolarda da yine 700 civarında okul öncesi öğretmeni
atayacağız.
Darüşşafakanın yerine ilişkin sorular geldi.
Şimdi, Darüşşafakadan Millî Eğitim
Bakanlığına geçen o yerle ilgili zamanında basında da
çok yayımlar yapıldı ve biz bunları da tekzip ettik
aslında. İlim Yayma Cemiyetine buranın devri gibi bir durum söz
konusu değil. Burası Millî Eğitim Bakanlığında
Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne devredilmiş, restorasyonu sadece
Diyanet Vakfı ve İlim Yayma Cemiyetiyle bir protokol dâhilinde
yapılıyor. Herhangi bir devir söz konusu değil, sadece restorasyonu
Diyanet Vakfıyla birlikte o kurum tarafından yapılıyor.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) O protokolü alabilir miyiz Sayın
Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Sayın Özdemirin Gaziantepte okul yerlerinin rant
amaçlı çıkarıldığına dair bir itirazı
vardı ve de yüzde 85inin ikili öğretimli ve öğretmen
eksikliğine ilişkin.
Gaziantep ve diğer çok yoğun göç alan illerimizde
eğitimin planlanmasında ve yürütümünde zorluklar var, bunu kabul
etmek gerekir. İstanbul, Adana, İzmir gibi iller de aynı
şekilde.
İkili öğretim temel hedeflerimizden değil, elbette ki
tekli öğretim. Tekli öğretimde başarı oranlarının
yüksek olduğunu biliyoruz. Okul yerlerine ilişkin olarak tasarruflar,
bir yerin imar planında okul yeri olarak ayrılması durumunda
buranın ancak ve ancak Bakanlığımızın izniyle
okul yeri olmaktan çıkarıldığı ve bu konuda da çok
titizlik gösterdiğimizi söylemek isterim.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Belediyeler tarafından
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Dolayısıyla bir yerin okul arazisi olarak tahsis
edilmesi, ayrılması durumunda biz oranın tekrar bir şekilde
ticaret alanı olmasına, okul ihtiyacı devam ettiği sürece
böyle bir duruma biz izin vermiyoruz. Eğer bu konuda özel olarak
bildiğiniz bazı hususlar var ise, yani okul yeri olup da çıkarılan,
o konuları bilmek isterim.
BAŞKAN Sayın Bakan, süremiz doldu, biraz da
aştık.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
MİLLİ
EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ
HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 30/4/1992 tarihli ve 3797 sayılı Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 9- Milli Eğitim
Bakanlığına tahsis edilen serbest öğretmen
kadrolarından boş bulunan 10.000 öğretmen kadrosuna, 5828
sayılı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 22 nci
maddesi kapsamında yapılan atamaların dışında
31/12/2009 tarihine kadar atama yapılır.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına ilk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Sayın Engin
Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Ben de, bilginin efendisi olmak için bizlere
ışık olan Atatürkün sevgili meslektaşlarının bu
anlamlı gününü kutluyorum. Parlamentomuzdaki öğretmen
arkadaşlarımın da gününü kutluyorum.
Keşke, öğretmenlerimiz cumhuriyetin ilk
yıllarındaki saygın konumunu korumuş olsalardı da biz
de bugün böyle buruk bir 24 Kasım kutlamasaydık diye
düşünüyorum. Bir öğretmen ve siyasetçi olarak, bütün
meslektaşlarımızdan, sistemin içinde olan ve sistem
dışında kalan bütün meslektaşlarımızdan da
peşinen özür diliyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün, 10 bin öğretmen kadrosu
tahsisi için bir kanun çıkarıyoruz. Bu, aslında, 2009
bütçesindeki bir öngörüsüzlüğün de bugün telafisi anlamına da
gelmektedir. Kaldı ki -arkadaşlarım da söyledi- bu 10 bin
öğretmenin tümü sisteme ilk kez girmeyecektir, büyük kısmı zaten
sözleşmeli olarak çalışıyor olacak. Peki, sözleşmeli
öğretmenlere verilen söz ne oldu? Buradan Sayın Hükûmete, Sayın
Bakana bunu sormak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün yaptığımız
iş şudur: Bir çukurun içine 30 tane insan düşmüş, elinizde
imkân var, 1 tanesini kurtarıyorsunuz, 29 tanesini orada
bırakıyorsunuz. Yaklaşık, sistemin dışında
300 bin öğretmen olduğu varsayılırsa, Hükûmetin burada
yapması gereken, hiç değilse bu 300 bin öğretmenin dörtte 1ini,
beşte 1ini kurtarmaktır. Yani, bu mantık, çok düşük bir
kısmını buradan kurtarmak mantığı kabul
edilebilir bir mantık değildir. 300 bin kişiden 10 bin
kişiye ikramiye çıkmış olacak, diğerleri -bir benzetme
yapacağım, Sayın Bakan bağışlasın- Nimet
Abla gişesinde bilet alıp bekleyecekler, kendilerine ikramiye
çıkmasını bekleyecekler; bu, doğru bir yaklaşım
değil. Hükûmetten, Sayın Bakandan bu konuda biraz daha tolerans, bu
konuda biraz daha iyi niyet ve katkı istemek bir öğretmen olarak önce
benim hakkım.
Özellikle döneminizde, plansızlık ve öngörüsüzlük büyük
bir toplumsal trajediye dönüşmüştür. Dışarıda,
maalesef bazı branşlarda, Türkiye'nin otuz yıllık
ihtiyacını karşılayacak kadar işsiz öğretmen var.
Şimdi, yedi senedir bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz, size sormazlar mı:
Bu ülkenin bir öğretmen istihdam politikası, programı yok mu? Bu
ülkede YÖK denilen -ne diyelim- sistemin, aygıtın bir insan gücü
planlaması yok mu? Millî Eğitim Bakanlığı-YÖK
ilişkisi ne hâlde? Ne durumda? Böyle bir şey olabilir mi sayın
milletvekilleri? Hani, Türk millî eğitim sisteminin 1940-1950lerden beri
bir temel politikası var, Mesleki teknik eğitime ağırlık
vereceğiz. diyorsunuz, biz Verilmesi gerekir. diyoruz. E, ne
yapıyorsunuz? Son beş yılda -sayın milletvekilleri, bir
yılda değil- 5.067 tane mesleki teknik öğretime öğretmen
almış Millî Eğitim Bakanlığı. Ama son beş
yılda değil, sadece bir yılda 5 bin tane din kültürü ve ahlak
bilgisi öğretmeni ve bu tarz öğretmen almışız. Bu ne
perhiz, bu ne lahana turşusu? Sizin mesleki teknik öğretimle ilgili
düşünceniz bu mu? Millî Eğitim Bakanlığının bu
konuda yıllara sâri, bilinen projesine böyle mi yaklaşıyorsunuz?
Beş yılda sadece topu topu 3 tane motor, 1 tane döküm, 1 tane
halıcılık öğretmeni almışsınız. Ondan
sonra diyeceksiniz ki Efendim, mesleki teknik eğitimde üçte 1 olan
makası üçte 2ye çıkarmazsak eğitim sisteminin altından
kalkamayız. E, siz böyle giderse üçte 1i de beşte 1e çekeceksiniz.
Bu, politikasızlığınızın bir basit göstergesi.
Sistem dışı kalan öğretmenlerimizin anne,
babaları çocuğum öğretmen olacak diye onları fakültelere
gönderdiler ve dört yıl boyunca türlü meşakkatlerle o çocukları
orada -yemediler, içmediler- muhtelif eğitim fakültelerinde okuttular.
Şimdi, siz diyorsunuz ki spor akademisini bitirmiş binlerce
öğrenciye: Git, bir Fatih Terim ol. Siz diyorsunuz ki resim bölümünü
bitirmiş binlerce öğrenciye: Git kardeşim, bir İbrahim
Çallı ol. Siz diyorsunuz ki müzik bölümünü bitirmiş bir
öğrenciye: Git, sen de bir Fazıl Say ol. Keşke olabilseler ama
devlet bu demek değildir ki! Devletin işi, özellikle öğretmenlik
gibi bir konuda -ki arkadaşlar söyledi- birçok yerde de vekil öğretmenler
çeşitli isimler altında öğretmenlere iş gördürüyorsunuz.
Bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur.
Fen-edebiyat fakülteleri ayrı bir yaradır; formasyon
veriliyor, MEB bunu dikkate almıyor. Fen-edebiyat fakülteleri
öğrencileri, para karşılığı, üniversitelerde
formasyon alıyor, belki öğretmen oluruz diyorlar. Velhasıl, bu
sistem dışındaki 300 bine yakın insana çare olmak Hükûmetin
asli görevidir.
Gelelim sistemin içine, çalışan öğretmenlerimize:
Sayın Başbakan Öğretmenlerimizin hayat standartlarını
yükseltmek için büyük adımlar attık. dedi. Hiçbir rakam, ne millî
eğitim istatistikleri ne çok konuşulan OECD rakamları ne
TÜİKin rakamları böyle söylemiyor. Sayın Başbakan ütopik
konuşuyor, Sayın Başbakan politik konuşuyor, gerçekçi
konuşmuyor. Güzel bir davetiye hazırlamışsınız,
-orada, yani sıramda kaldı- Onların da birer öğretmeni
vardı. diye. Sayın Başbakanın da bir öğretmeni var.
Yapmadığı bir şey için, Öğretmenlerimizin hayat
standartlarını yükseltmek için büyük adımlar attık.
dememelidir. Hiçbir öğretmen öğrencisine yalan söylemeyi
öğretmez.
Şimdi, bakın, Muharrem Bey de verdi, 2002 ile 2009
arasında, 4 kişilik geçim endeksleri bakımından, sizin
devri iktidarınızda 6 puanlık bir küçülme var. Bu bir resmî
rakam. Ondan sonra İyi şeyler yaptık
Lafla olmaz! Karda
yürüdü de biz mi görmedik, bunu bilemiyoruz.
Sayın Bakanın Öğretmenler Günü mesajını
okudum, sevindim, hoş bir mesaj, iyi niyetlerle, temennilerle dolu bir
mesaj: Öğretmenlerimize vatan borcu gibi düşünmüş,
doğrudur ama öğretmenler de Kredi kartları manevi yükümlülükle
ödenmiyor. diyor. Gerçekten büyük mali sorunlar var. Biraz muhalefet
ağzıyla yazılmış. Acaba, Sayın Bakan şunu
deyiverse de kurtulsa: Kardeşim, uzatmayın. Ey muhalefet, ne
uzatıyorsunuz! Ben bir enkaz devraldım bununla
uğraşıyorum. dese muhalefet olarak biz de
uğraşmayız, Sayın Bakan da önümüzdeki dönemde inşallah
iyi şeyler yapar diye düşünüyorum.
Şimdi gene Sayın Bakan diyor ki: Öğretmenlik
mesleğinin önemi ve saygınlığı hiçbir zaman
yitirilmedi. Keşke olsaydı. Ben de diyorum ki: Öyle olsaydı,
öğretmenler bu açlık ve sefalet ücretine mahkûm edilmezdi.
Öyle olsaydı, öğretmenler hak arama mücadelelerinde
onların yetiştirdiği polisler tarafından devri
iktidarınızda coplanmazdı.
Öyle olsaydı eğer, öğretmenler sözleşmeli,
ücretli, kısmi zamanlı, vekil, usta öğretici, kadrolu gibi
basamak ve kategorilere ayrılmazdı.
Şayet Sayın Bakanın dediği gibi olsaydı,
öğretmenlere düz uzman baş gibi sıfatlar verilmezdi.
Şayet öyle olsaydı, İDOnun, Türk Hava
Yollarının, bankaların ve mağazaların 24
kasımlarda öğretmenlere indirim yapması gibi onur
kırıcı bir davranışla öğretmenler karşı
karşıya kalmazdı.
Öyle olsaydı şayet, biyoloji öğretmeni Zonguldakta
madende çalışmazdı.
Öyle olsaydı, matematik öğretmeni Ayrancı
Pazarında çamaşır satmazdı.
Öyle olsaydı, sınıf öğretmeni Sakarya
Caddesinde midye satmazdı.
Durum budur.
Gene öyle olsaydı, döneminizden önce yılda 8 bin
öğretmen emekli olurken döneminizde -AKP dönemini kastediyorum, yani yedi
yıllık dönemi kastediyorum- ortalama 17.250 kişi emekli
olmazdı.
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Öğretmen olmak isteyen kaç
kişi var?
ENGİN ALTAY (Devamla) Eğer öyle olsaydı,
öğretmenin eşi Boyabatda kendisi Gerzede görev yapıp
çocuğu da Sinopta ninesinin evinde kalmazdı.
Şimdi, burada Sayın Bakan, maalesef öğretmenler hak
ettikleri saygın noktada değildir.
Şimdi, bir İLKSAN meselesi var, buna geçemiyorum,
zamanım az. Ama, bir şey söylemem lazım: 96-97. Sayın
Sağlam biraz değindi ama bir cevap hakkı olmasın.
Bugün Türkiyede, maden mühendisi sınıf
öğretmenliği yapıyor, matematik öğretmeni de maden
ocağında çalışıyor. Böyle çarpık bir eğitim
sisteminin görüldüğü, dünyada daha başka da bir ülke ben bilmiyorum
var mıdır?
Şimdi, sayın milletvekilleri
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Sistemi değiştirelim o
zaman Engin Bey.
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Sizin zamanınızda
alındı.
ENGİN ALTAY (Devamla) Meydan burası, gel burada
konuş.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Sistemi değiştirelim.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, Sayın Başkan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın milletvekilleri,
yarın, başta öğretmenler olmak üzere, yandaş
sendikanız hariç, kamu emekçileri iş bırakarak alanlara inecek.
Başbakan Bedelini öderler. dedi. Şimdi, ben de Başbakana
diyorum ki: Bir dakika Başbakan. One munite Başbakan.
Danıştay 12. Dairesi kararı burada. Eğer bu 12. Daireyi de
şimdiye kadar dinletmediysen hemen dinletmeye al. Bu karar varken
yarın sokağa inecek hiçbir memura Başbakan kılını
da kıpırdatamaz, elini de kaldıramaz. Hukuk mu iktidar mı,
bunu yarın hep beraber göreceğiz!
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Niye bağırıyorsun ya!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
Madde üzerinde gruplar adına ikinci söz, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Ahmet Duran
Bulutta. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 428 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesi hakkında grubum adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi, asil Türk milletini ve bizleri
izleyen Öğretmenlere bir müjde gelir mi? Öğretmenler Gününde Meclis
bizim için ne düşünüyor? diye bizi dinleyen değerli
meslektaşlarımı saygıyla selamlıyor, onların
Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün öğretmen ordusuna
katılmak istenen 10 bin kadro, Türkiye'nin öğretmen
ihtiyacını karşılamaktan çok uzaktır. Şu an
eğitimin ihtiyaç duyduğu öğretmen sayısı 150 bindir.
70 bin öğretmen ücretli olarak görev yapmaktadır. Bu ücretli olarak
görev yapan öğretmenler onurları kırılarak, sanki
kapının ucunda bekler vaziyette derse girdiklerinde Yarın ne
olacak, seneye ne olacak, sözleşmem yenilenecek mi? endişesi ve
kuşkusu içerisinde. Dersten çıktığında
öğretmenler odasında kendisinin farklı bir sınıfta,
farklı adda bir öğretmen olduğunun ezikliği içerisinde
görev yapan 70 bin öğretmen var.
Şimdi, Sayın Bakanın, Hükûmetin almak için
tasarı getirdiği 10 bin öğretmen mutlaka sevindirici ve
memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak bu 10 bin rakamının
az olduğunu, ihtiyacı karşılamaktan uzak bulunduğunu
Sayın Bakanın daha önce ifade ettiği gibi Sözleşmeli
öğretmenleri kadrolu yapacağız. şeklinde söylediğini
basından okuduğum sözlerinin gerçekleşmesini beklemektedir 70
bin öğretmen. Ayrıca benden önceki değerli
konuşmacının ifade ettiği gibi, Türkiye'nin bir
eğitim planlaması olmaz mı?
Demin bir başka milletvekilimiz konuşmasında Bütün
illere üniversite açma sözü verdik ve açtık. dedi. Güzel bir şey.
Bir müdür, bir mühürle okul açıldığı gibi, ülkenin
ihtiyacı olan bölümlerden oluşmayıp yarın Millî Eğitim
Komisyonuna getirilen -yine- bir üniversite gibi, bundan öncekiler gibi, insan
ve toplum bilimleri fakültesi bölümü, eğitim fakültesi bölümü,
işletme ve yönetim bilimleri fakültesi, sosyal bilimler enstitüsü, bu
bölümlerden oluşarak kuruluyorsa eğer bu üniversiteler, o
üniversiteleri bitiren çocukların Türkiyede istihdamı, iş
bulması mümkün değil. Onun için, toplumu kandırmayarak, dört
yıllığına oyalamayarak çocuklarımızı,
eğitimin bir planlamasının yapılması ve ihtiyaçlara
yönelik çalışmanın yapılması gerekmektedir.
Eğitim yönetimi, bilgi ve beceri ve yeterlilik gerektirir.
Sayın Bakanım olaya bir hukukçu gözüyle bakar ancak
çalıştığı ekibin, sekiz yıla yaklaşan AKP
İktidarı döneminde, eğitim camiasını giderek bir
çıkmaza soktuğu, yanlış yönlendirdiği, bugüne kadar
çıkardıkları bütün atama yönetmeliklerinin hukuktan geri döndüğü,
bir düzgün, Türkiye'nin ihtiyaçlarına uygun atama yönetmeliğini bile
çıkarma becerisinden yoksun olduklarını, başlarındaki
Bakana karşı, Bakanı ezik duruma düşürdüklerini ve bu
beceriksiz, başarısız, bu işi yapamaz kadroların
nasıl seçildiği konusunda bunun irdelenmesi ve incelenmesi
gerektiğini ifade etmek istiyorum. Tabii ki hukuksuz atamalar, haksız
tayinler, kayırmalar öğretmen camiası içerisinde güveni,
birbirlerine olan saygıyı, üstlerine, amirlerine olan güveni,
itimadı sarsmıştır. Onun için döneminizde emeklilik
oranları yükselmiştir, onun için insanlar Aman, kurtulalım.
diye emeklilik yolunu tercih etmişlerdir. Yoksa, genç yaşta
çalışabilme imkânları varken niçin insanlar emekli olsunlar?
Ülkenin bu kadar öğretmene ihtiyacı varken niçin ayrılsınlar?
Bu, çalışma ortamındaki huzursuzluktan kaynaklanmaktadır.
Çünkü siz ayakları baş, başları ayak yaptınız.
Liyakate, bilgiye, beceriye değil, size yaranmak isteyen kimselere göre atamalar
yaptınız. Nasıl yaptınız? Okulları, eğitim
yönetimlerini, millî eğitim müdürlüklerini, şube müdürlüklerini
yıllarca vekâleten yürüttürdünüz. Bakanlıkta birçok kadro vekâleten
yürüdü, belki hâlâ devam ediyor. Tabii ki sizin bu uygulamanız devletin
diğer kurumlarına da sirayet ediyor.
Balıkesirin Sındırgı ilçesinde bir köydeki
okuldan alınan bir öğretmenim, ilçe millî eğitim şube
müdürlüğüne vekâleten getiriliyor. Bu şube müdürüme halk eğitim
müdürlüğü vekâlet ettiriliyor. Bu şube müdürüme -zaten kendi okulunda
da duruyor, kadrosu kendi okulunda- bir de millî eğitim müdürlüğü
vekâlet ettiriliyor. Açıyorum Kaymakama: Değerli Kaymakamım,
657 sayılı Devlet Memurları Kanununda bir insana üç ayrı
vekâlet verilmez. Bunu uygulamakla görevli kişisin. Niçin bunu böyle
yapıyorsun? diyorum. Bizim yoğurt yiyişimiz bu. diyor
Kaymakam, Balıkesirin Sındırgı Kaymakamı. Tabii ki
Bakanlıkta sayın genel müdürle görüşmemde daha sonra bu
vekâletin azaldığını, düzelttiğini ifade ettiler.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Tam AKPli! AKPnin memuru!
AHMET DURAN BULUT (Devamla) Öğretmen atamaları da
aynı şekil. Bunun için, değerli milletvekilleri, Millî
Eğitim Bakanlığı -emin olun- çok kötü bir gidişat
içerisinde. Eğitimde başarı yıllara göre giderek
düşmekte. Bu, hani, sayın vekiller kalkıp da, Millî
eğitime ayrılan pay bütün bakanlıklardan daha fazladır.
diye geçen yıl da hem Meclisi hem Türkiyeyi
yanılttıklarını hatırlarsınız. Bu yıl
geçen yılın da gerisine düşmüş bir bütçeyle
karşımıza geliyor Hükûmet. Ne derslikleri ne
çalışanların aylıklarını karşılamaktan,
Millî Eğitim Bakanlığının ihtiyaçlarını
karşılamaktan çok yoksun bir bütçe.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar on yedi millî
eğitim şûrası yapılmıştır. Şûralarda
alınan kararların veya uygulamaların doğruluğu veya
yanlışlığı bugünkü eğitilmiş insan
yapımızın niteliği ve niceliği ile doğru
orantılı mıdır acaba? Hedeflenen insan modeli bugünkü
yapı mıdır? Yıllar itibarıyla suç, suçlu, suç
oranı ve suç çeşidindeki -varsa- azalma veya artmanın
eğitimle ilgisi yok mudur? 18inci millî eğitim şûrası
yapılmadan önce bugüne kadar yapılan on yedi millî eğitim
şûrasının muhasebesinin yapılması ve ortaya
çıkacak tablo ve doğrultusunda 18inci millî eğitim
şûrasının gündeminin belirlenmesi gerekmektedir.
Bize bir fabrika teslim ediliyor, fabrika bozuk ürün imal ediyor.
Ya fabrikanın müdüründe hata var ya ustasında ya makinesinde. Bir
yerde hata var, bir aksama var. Millî Eğitim Bakanlığı,
bunu incelemenin, irdelemenin yoluna bakmıyor. Neden? Çünkü, mevcut siyasi
iktidarların görüşünün tasdiklendiği göstermelik
toplantılara dönüşmüştür bu şûralar. Bunun için,
Bakanlık dışında bir kuruluş, mesela Türkiye ve Orta
Doğu Amme İdaresi gibi, bağımsız bir kuruluş
tarafından bu toplantıların, şûraların
yapılması, sonuçlarının ortaya konup bir sonraki
şûrada bunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bunun gibi, Bakanlığın aksayan, eğitimdeki
başarısını düşünürseniz değerli milletvekilleri,
2000 yılında 9.322 öğrenci, 2009 yılında 29.927
öğrenci sıfır puan almıştır. Nereden? LGS, OKS,
SBS, ÖSS, KPSS, DPY ve bursluluk gibi sınavlarda, bu sınavlarda
yapılan
Öğrenci ÖSSdeki aldığı sıfır puan
Yani 2002 yılında 9.319 iken, 2009 yılında 29.927
öğrenci ÖSSde sıfır puan almıştır. Ayrıca,
yıllar itibarıyla üç aşağı beş yukarı
değişmekle beraber en son
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
AHMET DURAN BULUT (Devamla)
2009 yılında 1.230 lise
birincisi, 1.230 lise birincisi ÖSSyi kazanamamıştır. Liselerde
eğitim-öğretimin ciddi bir şekilde irdelenmesi gerekmektedir.
Öğretmen okulu mezunlarının
katıldığı Anadolu ve fen lisesi sınavlarında
2004te 64 bin, 2005te 65 bin, 2006da 46.700 öğrenci sıfır
puan almıştır. Sayın Bakanımın
bağımsız, tarafsız uzman kadrolara bunu, bu konuyu
değerlendirmesini rica ediyorum.
Yine Bakanlık ilköğretim müfettişleri
sınavı açtı. Mülakatta elendi tabii bazıları.
Elenenler mahkemeye verdiler. Mahkemeyi kazandılar çünkü filme
alınmamış, mülakat tespit edilmemiş. Bunlar yeniden mülakat
hakkı kazandılar. Sayın Bakanıma soruyorum, Devleti
mahkemeye vermeyerek bu sınavlara giremeyen müfettişlere bir
sınav hakkı yeniden tanıyacak mısınız? diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.26
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.53
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 22nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
428 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Teklifin 1inci maddesi üzerinde şimdi söz sırası,
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili
Sayın Sevahir Bayındırda.
Buyurun Sayın Bayındır. (DTP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
DTP GRUBU ADINA SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, 428 sıra
sayılı Yasa Teklifi üzerine DTP Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, sözlerime başlarken, yine, 24 Kasım
Öğretmenler Gününü tüm emekçi öğretmenlerin kutluyorum ve
mücadelelerinde başarılar diliyorum.
Yıllardır hep 24 Kasım kutlanır,
öğretmenlerin ve öğretmenliğin ne kadar kutsal bir meslek
olduğu, ne kadar önemli olduğu üzerine çok ciddi sözler söylenir, ama
öğretmenler de, kendi cephesinden, yıllardır, Kamu Emekçileri
Sendikaları olarak bu önemli günde yaşadıkları
sorunları kamuoyuyla paylaşmak, Hükûmete seslerini duyurmak,
ihtiyaçlarını yeniden güncelleştirmek ve çözüm aramak
istiyorlar. İşte yarın, 25 Kasımda kamu alanında
emekçi sendikalarının içinde örgütlü bulunan eğitimciler bir
günlük iş bırakacaklar. Yani üretimden gelen güçlerini kullanarak
yarın seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Eğitimciler
yarın böyle bir eyleme hazırlanırken bugünü Öğretmenler
Günü olarak kutlamaya çalışıyoruz.
Hükûmetin, Sayın Başbakanın öğretmenlerin
seslerine kulak vermek ve Bunlar niye böyle bir demokratik haklarını
kullanıyor. diye düşünmesi gerekirken, kamu emekçilerinin bu
meşru, demokratik eylemlerini yasa dışı gibi göstererek
âdeta suçlu pozisyona düşürmektedir. Oysa suçu işleyen, şu anda
Türkiye devletinin Anayasasında belirtmesine rağmen, Hükûmetin bu yasalara
uymayarak suç işlediğidir. Yani 90ıncı madde çok net,
açık olarak şunu ifade eder: Ulusal hukukun
tıkandığı noktada uluslararası sözleşmeler
geçerlidir. Peki, nedir uluslararası sözleşmeler? Grev ve sendika
hakkı konusunda tüm çalışanların örgütlenme hakkı var,
tüm çalışanların kendi sosyal, özlük, demokratik hakları
konusunda iş bırakma hakkı vardır. Yaklaşık bir
yıldan fazladır Komisyonumuzda, yani Sağlık, Sosyal ve
Çalışma Yaşamı Komisyonunda, yasa geçirildi. Tabii ki bu
yasa yine uluslararası ve ILO normlarına uygun değil. Ne
yazık ki amalar, ertelemeler ve engellemelerle
sınırlandırmış ve Komisyondan
çıktığı hâliyle durmaktadır ve her yıl ILO
konferanslarında Türkiye çalışma yaşamında
yarattığı hukuksuzluk ve engellerden dolayı mahkûm
olmaktadır.
Eğitimcilerin temel sorunları nedir? Hatipler belirtti,
grubumuz adına da Ayla Hanım ne kadar içler acısı bir
pozisyon olduğunu ifade etmeye çalıştı.
Şimdi, Türkiyede eğitimci sayısı, işte,
300-400 bin insan
Açık, uluslararası normlara göre, OECDnin
normlarına göre 400 bin öğretmen ama TÜİK ya da Türkiye'nin
normlarına göre 150 bin öğretmen açığı belirtiliyor.
Şu anda görüştüğümüz yasayla Türkiye normlarına göre 150
bin, OECD normlarına göre 400 bin eksik olan öğretmenin sadece 10 bin
öğretmeni atanarak bu devasa boşluk, ihtiyaç, sınırlı
bir şekilde giderilmeye çalışılıyor. Niye böyle bir
mantık?
Şimdi, yine, OECD ülkeleri kıyaslamasını
yaptığımızda
İşte, Türkiye, Avrupa
Birliğine girmeye çalışan bir ülke. Bu Avrupa Birliği
süreci içinde mukayese edildiğimiz ülkeler arasında eğitim
sıralamasında gayrisafi millî hasıladan bütçe ayırmakta son
sıradayız, derslik sayısında son sıradayız,
öğrenci başına düşen öğretmen sayısında son
sıradayız ama bazen Macaristan bizi bu son sıraya düşmekten
kurtarıyor! Yani Macaristan ülkesiyle eşdeğer bir pozisyondayız.
Yine, bu gelişmiş OECD ülkeleri gayrisafi millî
hasıladan ortalama yüzde 3-4 pay ayırırken, Türkiyede bu kadar
büyük bir eğitim açığı varken, hâlâ gayrisafi millî
hasıladan 1,9luk bir oranla biz pay ayırıyoruz. Bu kadar devasa
bir sorunu, bu kadar temel bir sorunu; her insanın eğitim görme
hakkı, insanca yaşama hakkı, kendini gerçekleştirme
hakkı, yeteneklerini açığa çıkarma hakkı, meslek
edinme hakkı ve sonrasında da edindiği mesleği uygulama
hakkı böylece rafa kalkmış oluyor. Dolayısıyla Türkiyedeki
eğitim sorunları ve eğitimciler üzerinden çok
sıkıntılı bir pozisyonda.
Bir kere, yine, Anayasanın 10uncu maddesi ihlal
edilmektedir. Yani, nasıl oluyor ki öğretmenlerin bir kısmı
kadrolu, bir kısmı geçici, bir kısmı yedek öğretmen
kadrosunda? Aynı okulu bitirmiş, aynı emeği
harcamış, aynı bilgiye sahip insanlar, aynı iş yerinde
farklı farklı statülerde tanımlanarak, yine, eşit olmayan
ücretle ücretlendirilerek yine bir Anayasa ihlali yapılmış
oluyor yani 10uncu madde ihlal edilmiş oluyor. O yüzden, bu,
çalışma barışını engelliyor. İşte,
yedek öğretmen ya da geçici çalışan öğretmenler, ne
yazık ki, açlık sınırlarının altında ücret
almakta yani hayatını idame ettirememekte. Bu öğretmenler, bu
şartların reva görüldüğü eğitimci, nasıl
öğrencileri rahat bir psikolojide eğitsin, nasıl bunların
sorunlarıyla ilgilensin, nasıl çözüm bulsun, nasıl etkili bir
perspektif sunsun bu öğrencilere?
Bilimden yoksun bir eğitim sistemimiz zaten devasa bir
problem. Bireylerin kendilerini gerçekleştireceği, özgürleştireceği
bir mekanizma adıyla âdeta zapturapt altına alınarak, zorunlu
eğitim diyerek, aslında, bilinçli, kendini gerçekleştiren,
yaratma gücüne kavuşan bir insan yetiştirmek yerine, sadece, mecburi
hizmet gibi, mecburiyeten bir şeyler yapmak mantığı bile
tek başına sorgulanması gereken bir mantık.
Tabii, eğitimcilerin sorunları bölgeler arasında da
değişiyor. Örneğin Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Her zaman
öğrenciler, burada, ÖSSde, ÖYSde son sıraları hiç kimseye
vermiyor. Hele bu son sırada yer alanlar, 2009 ÖSS sınavından
sonra, son üç sıraya giren Ardahan, Hakkâri, Şırnak; yani, hem
coğrafyanın en ucunda, sınırında ve bu
sınırın mesafesinden mi kaynaklı acaba bu
başarısızlık? Rakımın yüksekliğinden mi
acaba bu öğrencilerin başarısızlığı? Tabii
ki değil. Yani, ayrımcılığın, haklardan
yoksunluğun, imkânlara erişmemenin yarattığı bir
haksız, ayrımcı bir uygulamanın sonucudur. Şırnak
ilinde geçen yıl yüz yirmi yedi okulun müdürü değiştirildi.
Niye? Sayın bölge valisi, adı Yerlikaya ama ne kadar yerli müdür
varsa bunlara yabancı bir politika uyguluyor. Yani yerinde eğitim
görmesi gerekirken yani eğitimdeki
başarısızlığın en temel nedenlerinden biri de
bölgede öğretmen sirkülasyonundan kaynaklı. Peki, öğretmen
sirkülasyonunu engellemek için ne yapıyor yereldeki mülki amir? Sözde
başarıyı yani öğrencilerin başarılarını
artırmak için böyle bir uygulamaya gidiyor. Derslik sayısı
artırılmış mı? Hayır. Bir sınıfta
öğrenci sayısı fazla mı? Evet. Öğretmen sirkülasyonu
engellenmiş mi? Hayır. Peki, nasıl başaracak?
Kadrolaşarak başaracaklarını sanıyorlarsa en büyük
yanılgıyı burada yaşayacaklar.
Yine, bölgede eğitimdeki
başarısızlığın en temel nedenlerinden biri de ana
dilde eğitim görmemesinden kaynaklıdır. Yani bilimsel olarak
tespit edilmiş ki bir insan eğer ana diliyle kendisini
gerçekleştiremezse ne yetenekleri ne becerisi ne bilgisi istediği
ölçüde, kendi yetenekleri ölçüsünde gelişmeyecektir. Şimdi,
başarısızlığın bir sürü nedeni var ama
bunların içinde en temel nedenlerinden biri de ana dilde eğitim
hakkını görmemektir. Yani tesadüf müdür Kürtlerin yoğun
yaşadığı Doğu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi olarak
tanımlanan bölgedeki bu illerin eğitimdeki
başarısızlığı? Herhâlde bir kader değildir,
tesadüf de değildir yani bu politikaların bir sonucudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) Çok teşekkür ederim.
Dolayısıyla eğer biz eğitim sistemini ele
alacaksak, şuradan
Bir kadın bakanımızın olması
bir şans, toplumsal cinsiyet boyutuyla eğitimi
sorguladığını takip ediyoruz biz boyutuyla ama
eğitimdeki temel sorunların, ana dil eğitim sorununun da
eğitim başarısızlığında bir sorun
olduğunu hızlı olarak daha fazla görmek ve bu
başarısızlığın nedenlerinden biri olan bu sorunu
yasal ve anayasal boyutuyla gidermek, çözüme kavuşturmak gerekir.
Yine, kısa bir zaman dilimi içinde şunu söylemek
istiyorum: Sayın Bakanın Şırnakla özel olarak
ilgilenmesini talep ediyorum. Gerçekten Şırnak mahrum kalması
gereken, geride kalması gereken bir il değil; coğrafik olarak
çok güzel, yer altı, yer üstü kaynakları çok gelişkin,
insanları kültürüne, diline hâkim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bayındır.
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) Lütfen bu güzel
coğrafyayı ve insanları doğal haklarını koruyacak
bir şekilde, uygulayacak bir düzeye kavuşturalım diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bayındır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kocaeli
Milletvekili Sayın Fikri Işık.
Süreniz on dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 428 sıra
sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanuna Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, kandil misali, kandili tüketerek başkalarına,
ülkeye ve insanlığa ışık veren öğretmenlerimizin
en anlamlı günü, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Tüm
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyor, muasır medeniyet
seviyesinin üzerine çıkma idealinde en önemli paya sahip olan fedakâr
öğretmenlerimize partim ve şahsım adına en içten
saygılarımı sunuyorum. Aramızdan ayrılan
öğretmenlerimize rahmet diliyor, ülkenin geleceği için
canını feda eden şehit öğretmenlerimize de rahmet ve minnet
diliyorum.
Parti programımızda da açıkça belirttiğimiz ve
başarmak için hep birlikte gece gündüz
çalıştığımız 2023 vizyonu cumhuriyetimizin
kuruluşunun 100üncü yılında ülkemizi dünyanın en güçlü ve
en gelişmiş on ülkesi arasına sokmaktır. Hiç kuşku yok
ki, bu hedefe ulaşmanın en önemli, olmazsa olmaz yolu da
eğitimde, bilim ve teknolojide yapmaya
başladığımız ve yapmaya devam edeceğimiz
sıçramadır. İşte, bugün burada bu ideale bir adım daha
yaklaşmak için silahlı kuvvetlerimiz kadar önemli eğitim
ordumuza 10 bin tane can daha katmak, kadromuzu daha da güçlendirerek yolumuza
emin adımlarla devam etmek için mesai harcıyoruz. Bu vesileyle, en
geç aralık sonunda aramızda olacak isimlerini bilmediğimiz ancak
sayılarını ve vasıflarını bildiğimiz bu genç
arkadaşlarımıza şimdiden hoş geldiniz diyor, onlara da
aydınlık Türkiye, çağdaş Türkiye, güçlü ve müreffeh Türkiye
ideali yolunda başarılar diliyor, peşinen hayırlı
olsun diyoruz. Görev almak için sabırsızlıkla bekleyen öğretmen
kardeşlerimize de inşallah bu fırsatı sunmak için 2010,
2011 ve ileriki yıllarda bütçe imkânları çerçevesinde fırsat
sunmak için gerekli tüm gayreti göstereceğimizi ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elbette ben
bugün burada eğitimde yedi yılda yaptıklarımızı
anlatmayacağım; zaten anlatmaya kalksam, sadece
başlıkları saymaya kalksam saatler alır. Arzum, bugünün
anlam ve önemine de uygun olarak öğretmenlerimizin yaşam
koşulları ve eğitime ayırdığımız bütçe
üzerinde durmak, gelinen noktanın bir muhasebesini yapmak, önümüzdeki
süreç için hedeflerimizi paylaşmaktır. Kuşkusuz ki, bugüne kadar
gelen bütün iktidarlar iyi niyetle eğitime önem vermiş ve
sorunların çözümü için kapasiteleri, hedefleri ve ülke gerçekleri
doğrultusunda çalışmalar yapmışlardır. Emeği
geçen herkese teşekkür ediyorum. Ancak eğitimde sorunun
kaynağının tam olarak tespit edilemediğinden veya bilinse
dahi tedavinin çok önemli kararlar ve kaynaklar gerektirdiği endişesi
ve korkusuyla eğitimde köklü reformlar yapılamamış,
atılması gereken adımlar yeterince
atılamamıştır.
Eğitimdeki fiziki altyapının geliştirilmesi,
okullaşma oranları, teknolojik altyapı, rehberlik sistemi gibi
pek çok konuda ülkenin geleceği adına çok önemli hamleler
yapılmıştır. Ancak, bana göre en önemli değişim:
Ezbere dayanan, sadece teorik bilgilerin öğrencilerimizin beyinlerine
âdeta boca edildiği tek tip insan yetiştirme eksenli müfredat terk
edilmiş, yerine, düşünen, tartışan, eleştiren, sorgulayan,
pratiğe dayalı, her bireyin kişisel yeteneklerini ortaya
çıkaran demokratik eğitim müfredatı getirilmiştir.
İnanıyorum ki bu
müfredatın meyveleri ülkemizin geleceği açısından son
derece önemli ve verimli olacaktır. Artık, öğrencilerimiz,
sadece konuları ve sorunları öğrenmek yerine var olan sorunların
çözümüne odaklanan problem çözme mantığıyla
yetiştirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
eğitimde hedefimizi yakalamamızda en önemli iki unsur, kuşkusuz
insan kaynağımız ve eğitime
ayırdığımız bütçedir. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürkün veciz şekilde ifade ettiği gibi dünyanın her
tarafından insan toplumlarının en fedakâr ve en muhterem
topluluklarını oluşturan ve yine Hazreti Alinin buyurduğu
gibi Bana bir harf öğretenin kölesi olurum. dediği, kendilerinden
fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller istediğimiz
öğretmenlerimizin yaşam koşulları çok partili hayata
geçtikten bu yana hep tartışılmış, hiçbir zaman
ulaşılan nokta yeterli görülmemiştir. Tüm muhalefet partileri
stratejilerini daha fazla hak verme üzerine kurarak ve iktidara geldikleri
takdirde öğretmenlerin tüm sorunlarını çözeceklerini beyan
etmişlerdir ancak iktidara geldiklerinde, istisnalar olsa da hemen her
konuda olduğu gibi bu konuda da sözlerini unutmuşlar ve memurlarımızı,
öğretmenlerimizi enflasyonun esaretinden
kurtaramamışlardır. Bu konuda muhalefette verdiği sözleri
tutan ve eğitim ordumuzun özlük haklarını sürekli
iyileştiren, bu konuda istikrarlı, tutarlı ve kararlı
adımlar atan parti AK PARTİdir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Dışarıda
öğretmenler niye yürüyor?
FİKRİ IŞIK (Devamla) Evet, söyleyeceğim,
biraz sonra geleceğim, hiç merak etmeyin.
Bakınız, Niye yürüyorlar? Şimdi, biliyorsunuz,
meşhur fıkradır: Hazırlıksız giden Temel
Amerikada çok gelişmiş bir bilgisayara soru sorması
istendiğinde aklına soru gelmeyince Ne var, ne yok? demiş,
bilgisayar da darmadağın olmuş. Hikâyeyi biliyorsunuz.
Şimdi, siyaset belli mantık temelinde ve belli
rakamlarla konuşulur. Biz 2002de aldığımız Türkiyeyi
eğer ortaya koymazsak 2009da geldiğimiz noktayı tam olarak
ölçemeyiz.
Evet, enkaz edebiyatı yapmayacağız, geçtiğimiz
yönetimleri suçlamayacağız, ancak rakamları çok net olarak
koymamız lazım. 2002 yılında
Bakın 1997-2002,
beş yılda ortalama, Türkiyede yüzde 78,3 olan enflasyona
karşı öğretmenlerimize verilen rakam yüzde 58.
Öğretmenlerimiz enflasyon karşısında yüzde 20,3 geriye
düşürülmüş. Buna karşılık, 2002 yılı sonunda
devraldığımızda, 9uncu derecenin 1inci kademesindeki bir
öğretmenimiz 470 lira maaş, on beş saat
karşılığı ücret olarak da 165 lira alıyor;
toplam, aşağı yukarı 635 lira. 2009 sonunda, şu an
içinde bulunduğumuz aynı derecedeki bir memur öğretmenimiz
şu anda
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Öğretmenlerin yüzde 70inin
kredi kartı borcu var.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bir dakika, bir dakika
Sabret
Sabret
Sabret
şimdi 1,7; yani 1 milyon 700 bin lira maaşa ek dersle
birlikte gelmiş. Yani, neredeyse, öğretmen maaşı 3-4
katına çıkmış. Öğretmen maaşının 3-4
katına çıktığı dönemde enflasyon yüzde 80i bulmamış.
Şimdi, bu mu öğretmenin, memurun hakkını korumak yoksa
enflasyona karşı yüzde 20 ezdirmek mi? Efendim, öğretmenlerin
kredi kartı borcu var
Elbette vardır. Türkiyede sorunlar tamamen
çözülmüş. diye bir iddiamız yok. Ama bizim iddiamız AK
PARTİ olarak: Geldiğimiz nokta 2002ye göre çok daha iyidir ve
ilerisi için, gelecek için istikbal vadediyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yani keyfinden mi yürüyor
öğretmenler?
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bunun
dışında, değerli arkadaşlarımız, bakın,
2002de eğitime hazırlık ücreti 175 lira, 2010da 540 lira.
Tabii, şimdi, her konuda 2002den çok daha iyiyiz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Öğretmenler öyle demiyor.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Yeterli mi? Elbette yeterli
değil ama bizim hedefimiz ülkeyi bütünüyle büyütmek. Efendim,
dışarıda bu kadar öğretmen var niye almıyorsunuz?
İktidarlar
Bakın, iktidarlar
MUHARREM İNCE (Yalova) Tüp gaz 2002de kaç liraydı
şimdi kaç lira? Ona da bir bakın.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Muharrem Bey, bir dakika.
İktidarlar, önce bütçe disiplinine bağlı kalarak
ülkenin bir daha ekonomik krize girmemesi noktasında dikkatli olmak
durumundadır. Böyle, ikide bir ekonomiyi duvara toslatıp, ekonomik
krizler çıkarıp, ondan sonra gidip IMFden para dilenmekle bu
işler yürümez. Onun için ayağımızı
yorganımıza göre uzatacağız, almamız gereken tedbiri
bütçe imkânları doğrultusunda maksimum noktaya getireceğiz.
Şimdi, bu arada öğretmen sayılarımızla
ilgili değerli arkadaşım Muharrem İnce Bey bazı
rakamlar verdi ve matematikle ilgili
Ben matematikçiyim. Şimdi,
Sayın İnce dedi ki: 2000de, 2001deki Kanunda bütçede ayrılan
memurun en fazla yüzde 80i alınabiliyordu. 2006da bu yüzde 25e
düştü. Şimdi, Sayın Bakan ya siz kanunları çiğnediniz
ya millî eğitim bu işin dışında ya da biz bu
hesabı yapamıyoruz? Şimdi 2002-2009 arasında 86 bin
öğretmen ayrılmış. Eğer bu hesaba göre biz 60 bin öğretmeni
alıp bu işi kapatmamız lazımdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MUHARREM İNCE (Yalova) Emniyet mensupları için böyle
bir sınırlandırma yok, öğretmenler için de böyle
yapın.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Şu ana kadar
aldığımız öğretmen bu 10 binle birlikte 222 bin,
neredeyse 3 kat. O zaman ya bu millî eğitim bu Kanunun
dışında ya da biz Kanunu çiğnedik ya da siz hesap
bilmiyorsunuz.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bütçe Kanununu
değiştirelim.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Şimdi, bakın,
gerçekler ortada, rakamlar ortada. Şimdi, efendim, cumhuriyet tarihindeki
en büyük özlemimiz neydi bizim? Millî eğitim bütçesi en büyük bütçe olsun.
Şu anda bütçemizin, fiilî olarak, YURTKUR bütçesini de koyduğunuz
zaman yüzde 10unu geçiyor. Bu noktada AK PARTİ İktidarı
başarılıdır ve geleceğe gerçekten güven ve umut
veriyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) Kredi ve Yurtlar Kurumu Millî
Eğitimden alındı Sayın Işık.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bu noktada, değerli
arkadaşlarım, bu kanun teklifinde emeği olan bütün
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Başta Sayın
Başbakanımıza, Hükûmetimize, eğitim camiamıza ve
desteklerinizden dolayı sizlere çok teşekkür ediyorum. Cuma günü
idrak edeceğimiz Kurban Bayramımızı tebrik ediyorum.
Ülkemize, İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlar
getirmesini temenni ediyor, tekrar 24 Kasım Öğretmenler Gününü
kutluyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Madde üzerinde şahıslar adına söz hakkı
İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürke aittir.
Buyurun Sayın Öztürk.
Süreniz beş dakika.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Hem çalışan hem emekli
olan bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü en içten duygularımla
kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun
teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmiş
olmasının gerekçesi 2009 yılı Bütçe Kanununun 22nci
maddesinde öngörülen kısıtlamadır. Bu kısıtlama
nedeniyle, ihtiyaç duyulan 10 bin öğretmen ataması bugüne kadar
yapılamamıştır. Kanun teklifini prensip olarak biz de
destekliyoruz. Aşağıda soruna kesin çözüm için
yapacağımız önerileri Komisyonda da dile getirmiş olmama
rağmen Komisyon raporunda tek satır yer almamasından
üzüntülerimi ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, eğitim-öğretim
yılının başlamasının üzerinden aylar geçmiş
olmasına rağmen, Hükûmetin sorunu çözmek için 24 Kasım
Öğretmenler Gününü beklemiş olmasını istismarın bir
diğer örneği olarak dikkatlerinize sunmak isterim.
Değerli milletvekilleri, şimdi kanun teklifinin verilme
gerekçesini oluşturan 2009 yılı Bütçe Kanunundaki
kısıtlamaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. 2009 yılı
Bütçe Kanununun 22nci maddesinin birinci fıkrası 2009
yılında kamu idare kurum ve kuruluşlarına 2008
yılında emeklilik, ölüm veya nakil sonucu ayrılanların
dörtte 1i oranında atama yapılabileceğini, bu oranın
yeterli olmaması hâlinde üniversiteler için 4 bin, diğerleri için
ilave 21 bin kadro için atama izni verileceğini hükme
bağlamaktadır. Yıllardır devam eden bu uygulama kamu
görevlilerinin sayısında azalmaya ve kamu hizmetlerinin sunumunda
aksamalara yol açmaktadır. Nitekim 2002 ile Eylül 2009 arasında memur
emekli sayısı 382 bin kişi artarken memur statüsünde
çalışanların sayısı 110 bin kişi
azalmıştır. Bu rakamlar Sosyal Güvenlik Kurumuna ait
rakamlardır. Bu veriler Hükûmetin Bütçe Kanunu ile konulan
sınırlar dâhilinde bile verilen izin ölçüsünde atamaları
yapmamış olduğunu göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, kamu kurum ve kuruluşlarına
ihtiyaç ölçüsünde yapılacak atamalarda sıkıntıların
aşılması için öncelikle 4 bin ve 21 bin olarak belirlenen atama
izni hakkının artırılması gerekir. 2000 yılı
bütçesinde de aynı sınırlamalar korunduğu için bayram
sonrası Genel Kurulda görüşülecek 2010 yılı bütçesinde bu
değişikliğin yapılması uygun olacaktır.
Değerli milletvekilleri, öğretmen atamalarında
önümüzdeki yıllarda bugün yaşadığımız
sıkıntıların yaşanmaması ve bu konuda yeni kanun
teklifleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin meşgul edilmemesi için bir
kariyer hizmet sınıfı olan eğitim ve öğretim
hizmetleri sınıfına yapılacak atamaların da emniyet
hizmetleri sınıfına yapılacak atamalarda olduğu gibi
2010 yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 22nci maddesinin
ikinci fıkrasına dâhil edilmesi uygun olacaktır çünkü bu
fıkrada sayılanlar için herhangi bir atama sınırlaması
bulunmamaktadır. Komisyonda bu yönde değişiklik
yapılmasını içeren bir önerge verilmiş ancak tüm makul
önerilerimizde olduğu gibi bu önerimiz de Komisyonda AKPli
milletvekilleri tarafından reddedilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet sorunlara kesin çözümler
üretmek yerine geçici çözümler getirerek herkesi kendine muhtaç konumda tutmak
istemektedir. Bu kanun teklifi ile de kesin çözümden kaçılarak aynı
yol izlenmektedir. Hükûmet istemektedir ki öğretmen adaylarının
duygularını siyaseten uygun gördüğü zamanlarda istismar etmeye
devam edebilsin.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan
öğretmenlerin ve sendikaların yarın yapacakları Hükûmete
uyarı grevinin kanunsuz olduğunu belirtmektedir. Grevi yapanlar
sonucuna katlanırlar. diyerek çalışanları tehdit
etmektedir. Sayın Başbakan, Anayasanın 90ıncı
maddesi ve onayladığımız ILO sözleşmelerinin, uyum
yasaları çıkarılmamış olsa dahi, çalışanlara
grev hakkını verdiğini hatırlatmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın
lütfen.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Teklifin atama bekleyen öğretmen adaylarımıza
hayırlı olmasını dileyerek tekrar yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum.
Sadece eğitim-öğretim hizmetleri mensubu olan öğretmenlerimize
verilen eğitim-öğretim ödeneği mevcut. Öncelikle, bu oranın
yetersiz olduğunu belirtmek istiyorum.
İki tane sorum olacak.
Bir tanesi: Bu ödeneği artırmayı, örneğin bir
maaş düzeyine çıkarmayı düşünüyor musunuz?
İkinci sorum: Bu ödeneğin hiç olmazsa bir
miktarının okullarda görevli genel idare hizmetleri
sınıfına mensup memur ve hizmetlilere de verilmesi yönünde bir
çalışmanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Bakan, Burdur
ilinde öğretmenlerinin, velilerinin emeklerini boşa çıkarmayan
öğrencilerimiz üç yıldır seviye belirleme sınavlarında
Türkiye 1incisi olmaktadır. Ancak Burdur il merkezinde fen lisesi
bulunmamaktadır. Bu çalışkan öğrencilerin, velilerin,
öğretmenlerin başarısını taçlandırma adına
önümüzdeki eğitim ve öğretim yılında Burdur fen lisesinin
kurdelesini beraber kesmeyi düşünür müsünüz?
Ayrıca, eğitimin temel unsuru öğretmenlerdir ama
öğretmenlerin yüzde 90ı borca batmıştır, ayrıca,
yüzde 25i ek iş yapmaktadır. Öğretmenlik, bir yan iş, ek
iş, fason uğraş, geçici iş, sözleşmeyle zaman zaman
yapılabilecek bir iş hâline dönüştürülmüştür. Bu duruma ne
zaman son vermeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Cengiz
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana aracılığınızla:
Domuz gribiyle ilgili çalışmalar devam etmektedir.
Özellikle Çanakkalemize temizlik ve dezenfekte noktasında
Bakanlığımızın ödeneği gönderildi mi ve bu konuda
ne kadar ödenek gönderilmiştir?
Yine, 2009 yılı eğitim-öğretim
yılında Çanakkaleye yakıt giderleri noktasında bir ödenek
tahsisi var mıdır? Bununla ilgili kulağımıza bazı
şeyler geldi. Net olarak buradan öğrenmek istiyoruz. Ne kadar
gönderildi?
Bir de, şu anda bizi de izleyen yardımcı hizmetler
sınıfı arkadaşlarımız var. Bunlar da şunu
ifade ediyorlar Sayın Bakanım, diyorlar ki: Millî Eğitim tabii,
öğretmenlere ve idarecilere hazırlık ödeneği vermektedir
öğretim yılı başlamadan önce. Bizler bütün yaz okulun
temizliği, baca temizliğine kadar ve okulların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, taşımalı eğitimde servis
hizmeti veren taşıyıcıların ödenek yokluğu
nedeniyle servis ücretlerini alamadığı yönünde şikâyetleri
bulunmaktadır. Bayram öncesinde acaba bu çalışanların
ödenekleri sağlanıp bu ödemeler yapılabilir mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkanım,
Sayın Bakana soruyorum: Biraz önceki sorumda belirttim ama tam
anlaşılmadı herhâlde. Gaziantep ilimizde diğer illerde
olduğu gibi şehirlerimizin imar planlarında belediyelerin
özellikle okullar için ayırdıkları araziler olduğunu
biliyoruz. Gaziantepte de bu araziler yüksek rantlar nedeniyle AKPli
belediyeler tarafından okul inşaatı dışındaki
amaçlara kullanılmakta ve ÖSYMde Gaziantep son sırada
bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili Sayın Bakanın belediyelerle
görüşmek suretiyle bu okul yeri arazilerinin büyük rantlar nedeniyle
başka yerlere satılmalarını ve bunların yerlerine
okullar yaptırmalarını düşünüyor mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Ben de Sayın Bakana birkaç soru yöneltmek istiyorum. Bu
vesileyle, ayrıca 24 Kasım Öğretmenler Gününü ben de kutlamak
isterim.
Ticarileşen eğitim sektörünü, Millî Eğitim Temel
Kanununun genel amaçları ve ilkeleri bağlamında ne ölçüde
başarılı görüyorsunuz?
Diğer bir sorum: Özel okul-devlet okulu senkronizasyonunu
gerçek anlamda sağlamayı düşünüyor musunuz?
Eğitim çalışanlarının ve
öğretmenlerin açlık sınırına yakın
olmalarına karşı tedbirleriniz ne olacaktır ve hormonlu
sendikaları himayeden ne zaman vazgeçeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Bize sıra gelmedi mi efendim?
BAŞKAN Beş-beş bölmüştüm.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) On dakika mı?
BAŞKAN Yani benim kadar dakik bir insan zor bulunur.
Lütfen
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Peki, madem siz öyle diyorsunuz.
BAŞKAN Hızlı hızlı gidiyoruz ki biz,
hepinize sıra gelsin diye. Öbür madde de duruyor, devam ederiz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Tamam Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel olarak eğitim-öğretim sorunlarına
değinirken genel idari sınıflar dâhil olmak üzere ödeneğin
artırılıp artırılamayacağı, genel idari
sınıfa da bunun verilip verilemeyeceği şeklinde sorular
geldi. Bölgeler arası talepler var, bazı illere ödenek gidip gitmeyeceğine
ilişkin. Çanakkaleden başlamam gerekirse, herhangi bir şekilde
şu anda illerimizde bir ödenek sorunu bulunmuyor. Ödenek sorunu olan ve
herhangi bir nedenle istekte bulunan illere ihtiyaçları doğrultusunda
gönderiyoruz. Eğitim ve öğretim ödeneğine ilişkin şu
anda artırmaya yönelik bir çalışmamız yok.
Burdur, üç yıldır SBS birincisi dedi. Evet, gerçekten,
Burdur, özellikle sınavlarda çok başarılı illerimizden bir
tanesi. Bu fen lisesine ilişkin, diğer Burdur milletvekillerimiz,
Bayram Özçelik ve diğerleri de bu talepte bulunmuştu. Fen lisesi
konusunda Valiliğimizin yürüttüğü bir çalışma vardı.
Bir bina tahsis ettiler. İnşallah 2010-2011 öğretim
yılında birlikte açarız diyorum.
Taşımalı eğitimde ödenek sorununa ilişkin
bir soru geldi. Zaman zaman taşımalı eğitimde ödeneklerin
geciktiği doğrudur ama muhakkak ki ödemeler yapılıyor.
Sayın Özdemir, Gaziantepe ilişkin olarak az önceki
sorunuzu doğru anladığımı düşünüyorum.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Çok ciddi bir sorun Gaziantepte
bu Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Ben de size Eğer Gaziantepte okul arazisi olarak imar
planında ayrılmış bir yer var da bunun ticari amaçla veya
rant amaçlı değiştirildiğine dair bir bilginiz varsa bunu
bana iletin. dedim az önce de. Bu konuda ona ilişkin bir
değerlendirme yaparız.
Ayrıca özel okul-devlet okulu senkronizasyonu dendi. Bu
konuda doğrusunu isterseniz ben bu sorudan çok net olarak bir şey
anlayamadım ama senkronizasyon derken okulların birbirine uyumu
konusunda mı bir soruydu bu? Elbette biz, hem özel
okullarımızı hem devlet okullarımızı aynı
perspektifte, aynı bakış açısıyla ve Anayasanın
çizdiği sınırlar çerçevesinde eğitim veren kurumlar olarak
görüyoruz. Özel okullarımızın bu manada eğitime de çok
önemli katkıları var yani Türk eğitim sistemimizdeki yerleri son
derece önemli, aralarında da bir uyum olduğunu düşünüyoruz.
Bugün en fazla değinilen konulardan bir tanesi de, heyetin ve
konuşmacıların en fazla değindi konulardan birisi de
öğretmenlerin aldıkları ücretlere ilişkindi. Ülkemiz
şartları doğrultusunda öğretmenlerimiz için en iyisini
yapmaya ve en yüksek şekilde ücret vermeye
çalıştığımızı söyledim ama bu, ülkemizde
çalışan diğer kamu görevlileri, diğer çalışanlar
gibi öğretmenlerimiz için de yeterli olmamakla beraber, göreve
geldiğimiz günden bugüne kadar, gerçekten öğretmenlerimizin özlük
hakları, çalışma koşulları bağlamında en
yüksek düzeyde katkıyı sağladığımızı
düşünüyorum. Bunu daha da ileriye götüreceğimize ben yürekten
inanıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bir dakikalık süre var.
Sayın Koçal
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Hatırlayacaksınız, sizden önceki Sayın Bakan
Hüseyin Çelik, giderayak bin kişilik bir usulsüz atama
yapmıştı. O bin kişilik atama yargı sonucu yavaş
yavaş iptal ediliyor. Acaba iptal edilenleri uygulayacak
mısınız? Bu konudaki düşünceniz nedir? Çünkü bu
atamaların tamamı usulsüz atamalardır. 76ncı maddeye
kısmen dayandırılıyor olsa da bunlar usulsüz
atamalardır.
İkincisi -biraz önceki sorum yarım
kalmıştı- bazı okullarda çalışan hizmetlilerin
maaşlarını yani kadronun dışında
çalışan bazı hizmetlilerin maaşlarını Deniz
Feneri Derneğinin verdiği söyleniyor. Böyle bir duyum
aldınız mı? Doğru mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Çok hızlıca cevaplandırayım.
Özellikle ikinci sorunuz yarım kalmış bir soru ama
hiç ilgisi olmayan bir şey. Yani nereden çıktı, doğrusu
nasıl olabilir öyle bir şey? Bu da çok anlamsız.
Sayın Bakanımız Hüseyin Çelik döneminde
yapılan atamalar usulsüz atamalar değil, hukuki atamalar. 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 76ncı maddesi bu
yetkiyi veriyor millî eğitim bakanlarına ve bu doğrultuda
kullanılmış hukuki bir atamadır.
İdari yargının vermiş olduğu kararlar
Şu ana kadar 288 iptal kararı verildi 76ncı madde
doğrultusunda ve hepsi uygulandı.
Teşekkür ediyorum.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Madem usulüne uygun da yargı
niye iptal etti?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 428 sıra sayılı Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem İnce Ali Koçal Engin Altay
Yalova Zonguldak Sinop
Rahmi Güner Hüsnü
Çöllü
Ordu Antalya
Madde 1 - 30/4/1992 tarihli ve 3797 sayılı Milli Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 9 - Milli Eğitim Bakanlığına
tahsis edilen serbest öğretmen kadrolarından boş bulanan 46.000
öğretmen kadrosuna, 5828 sayılı 2009 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun 22 nci maddesi kapsamında yapılan
atamaların dışında 31/12/2009 tarihine kadar
sözleşmeli öğretmenlerin kadrolu olarak atanmaları
sağlanır ve kalan kadrolara atama yapılır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu nedenle, önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 428 Sıra Sayılı Kanunun
Çerçeve 1. Maddesinin Geçici Madde-9da geçen 10.000 öğretmen ibaresinin
30.000 öğretmen olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Prof. Dr. Alim
Işık |
Metin Ergun |
Mehmet
Şandır |
|
|
Kütahya |
Muğla |
Mersin |
|
|
Muharrem
Varlı |
Beytullah Asil |
Ahmet Duran
Bulut |
|
|
Adana |
Eskişehir |
Balıkesir |
|
|
|
Akif Akkuş |
|
|
|
|
Mersin |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 428 sıra sayılı Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkındaki Kanuna Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun
Teklifinin 1. maddesi ile kanuna eklenen geçici madde 9da geçen boş
bulunan 10.00 öğretmen kadrosuna ifadesi yerine boş bulunan 30.000
öğretmen kadrosuna ifadesine yer verilmesini talep ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Pervin Buldan |
Sebahat Tuncel |
|
|
Batman |
Iğdır |
İstanbul |
|
|
Gültan
Kışanak |
|
Sevahir
Bayındır |
|
|
Diyarbakır |
|
Şırnak |
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Işık, önerge sahibi
olarak.
MUHARREM İNCE (Yalova) Aykırıdan
başlamıyor mu?.
BAŞKAN Her ikisine de ayrı ayrı vereceğim,
ondan sonra da sizinkine vereceğim tekrar, en aykırı
bunlardı.
MUHARREM İNCE (Yalova) Hem önergeyi en önce verdim hem en
aykırı benimkiydi.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 428 sıra
sayılı Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna Geçici Madde Eklenmesine
İlişkin Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Türk millî eğitim
camiasının tamamına 24 Kasım Öğretmenler Gününün
kutlu olmasını diliyor, sayın kabinenin tek bayan bakanına
da bu konudaki çalışmalarında başarılar diliyorum.
BAŞKAN 2 hanım bakan var.
ALİM IŞIK (Devamla) 2, pardon.
2 bayan bakanından birine, önemli bir bakanlık
olması nedeniyle de kendisine başarılar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok önemli
bir teklif üzerinde görüşülüyor. Elbette ki Türkiye'de öğretmen
açığının hangi boyutlarda olduğu hepimiz
tarafından çok iyi bilinmekte. Dışarıda, yüz binleri
aşan öğretmen adayı kadro bekler iken böyle bir teklifin görüşülmesi,
böyle bir günde oldukça anlamlı. Bu nedenle teklife olumlu görüş
vereceğimizi baştan belirtmek istiyorum. Ancak 10 bin kadronun
yeterli olmadığı görüşü doğrultusunda bu önergeyi
verdik. Sebebi şudur: Gerçekten şu anda dörde bölünmüş
öğretmen kadrosunda ayrı ayrı sıkıntılar
vardır. Kadrolu olanların sıkıntısı ayrı,
sözleşmeli olanların ayrı, ücretli ve vekil öğretmenlerin
ayrıdır. Bakınız, ücretli öğretmenlerin
yaşadığı durumu eminim ki çok iyi biliyorsunuz. 350 bin
lira için anası, babası siyasi parti teşkilatlarının
kapısının önünde âdeta kul olan bir dönemde yaşıyoruz.
Bu, öğretmenlik camiasına hiç yakışmayan bir manzara. O
nedenle bu kadronun artırılması elzem. Tabii ki
öğretmenlerin bölündüğü bir ortamda öğretmen
açılımına da ihtiyaç olduğunu belirtmem gerekiyor.
Kurumlar arası yatay geçiş kontenjanları ne
yazık ki İktidarınız döneminde giderek
azaltılmış. Bir başka meslekte çalışırken
gecesini gündüzüne katarak öğretmenlik mesleğini elde etmiş
insanların âdeta cezalandırıldığı bir dönemdeyiz.
Öğretmen adayı sayısı artıyor ancak ne yazık ki
kadrolarda ciddi anlamda yetersizlik devam ediyor.
Eğitim fakültesi mezunları öncelikli alınır
iken fen-edebiyat fakültelerini bitiren, üzerine bir-bir buçuk yıllık
formasyon kurslarını alıp öğretmen olma hakkını
kazanan birçok gencimiz ne yazık ki bugün kapılarda bekliyor, bunlara
imkân tanınmıyor.
Teknik eğitim fakültesi mezunları 2000
yılından beri, birçok bölümde, atama bekliyor. Bu insanlar
sanayilerde âdeta çırak ve teknisyen muamelesiyle iş bulabilirlerse
buna dahi razı duruma gelmiştir. Teknik eğitim fakültesi
mezunlarının durumu bu iken bu fakültelerin ne olacağı
konusunda ne yazık ki üç dört yıldır sadece söylenti var,
geleceği belirsiz; teknoloji fakültelerine dönüştürüleceği
söyleniyor ancak ne olduğu ve ne olacağı
Maalesef
sıkıntı devam ediyor.
Taşımalı Eğitim Yönetmeliğinde ciddi bir
sıkıntı var. Bu ülkede, bir taraftan okul açığı
kapatılmaya çalışılırken, bir taraftan
dördüncü-sekizinci sınıflar arasındaki öğrenci
sayısı minimum 60 olmayan yerlerde okullar kapatılıyor.
Benim, bir ilçemde üç tane okul bu sene sırf bundan dolayı
kapatıldı. Gediz ilçemizin Kayaköy, Gürlek ve Cebrail beldeleri,
1924ten bu yana eğitim veren, seksen beş yıllık okulu, bu
Yönetmelike takıldığından dolayı, 54 öğrencisi bulunması
nedeniyle bu sene kaybetti. Kayaköy beldemizde, maalesef, 6 öğrenci eksik
diye, seksen beş yıllık okul döneminizde kapandı Sayın
Bakanım. Bu Yönetmelikin mutlaka bu maddesinin değiştirilmesi
ve 30lu, 40lı sayılara indirilmesi gerekiyor.
Bir diğer konu: TOKİ tarafından yapılan
okullara alelacele taşıtılan öğrencilerin
sıkıntıları büyük, servis problemi var, güvenlik problemi
var, kaloriferler çalışmıyor, veliler
sıkıntılı. Örneğin, kendi ilimde, Kütahya Cumhuriyet
İlköğretim Okulu yeni açıldı. Şu anda,
öğrencilerin güvenlik problemi var, taşıma sorunu çözülmedi,
kaloriferleri yanmıyor. Dolayısıyla, böyle bir dönemde,
öğretmen eksiğinin kapatılması konusundaki bu önergenin
olumlu görüşle onaylanacağı düşüncesiyle, yaklaşan
Kurban Bayramınızı gönülden kutluyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Buyurun Sayın Ata.
Süreniz beş dakika.
AYLA AKAT ATA (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna Geçici Madde Eklenmesine
İlişkin Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine konuşuyorum. Hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Verdiğimiz değişiklik önergesi belki çok
aykırı diye düşünüldü. Sayının 10 binden 30 bine
çıkarılması belki bugünün koşullarında imkânsız
gibi görülebilir bütçenin kendi içerisindeki tutarlılığı
dolayısıyla ama rakamın az olduğuna, yani 10 bin
kişilik rakamın mevcut atama bekleyen öğretmen sayısı
ve Türkiyedeki ihtiyaç söz konusu olduğunda çok az olduğunun
altını çizmek için bu rakamın yükseltilmesi gerektiğini
ifade ettik. Kaldı ki 5828 sayılı Kanunun, 2009 yılı
Merkezî Bütçe Kanununun 22nci maddesi gereği Maliye
Bakanlığınca kullanım izni verilen kadroların
tamamının 2009 yılı içerisinde
kullanıldığını da biliyoruz ama yılın
sonunda böyle bir tasarrufta bulunulması ve düzenlemeye gidilmesi de
oldukça önemli. Bu vesileyle aykırı da olsa böyle bir
değişiklik önergesi vermiş bulunmaktayız.
Bugün Türkiye'nin birçok ilinde Ataması Yapılmayan
Öğretmenler Platformunun bileşenleri, bizim çocuklarımız,
bizim evlatlarımız yaşları çok geçmeden zaten üniversite
kapılarında yaşamın tüm zorluklarını
öğrenmiş ve bundan sonrasında toplumsal üretimin bir parçası
olmak ve kendileri de belki yuva kurmak adına, artık üretimin
içerisinde olmak adına atamayı bekleyen öğretmenler, bizim
çocuklarımız yürüyorlar. Türkiye'nin her tarafında yürüdüler ki
bu yürüyüşler geçen hafta da Türkiyenin değişik illerinde
yapıldı, Batmanda da yapıldı. Bizden de söz istediler,
yine Mecliste siyasi parti grubu olan tüm partilerle bu platform üyeleri gelip
görüştüler, dileklerini, temennilerini ve bu Meclisten beklentilerini
ifade ettiler. O yüzden -az önce konuşmamda da söylemiştim- biz belki
bugün bu yasa teklifi vesilesiyle öğretmenlerimizin ve eğitimimizin
sorunlarına dair birçok konu başlığına değindik
ama bu platform sorunlara değinme platformu değildir. Bu Meclisten
beklenti, sorunların çözümüdür. Bu kararlılıkla hareket etmek
gerekiyor ve yapmış olan
Burada birçok hatip konuştu ve
yapılan eleştirilere verilen cevabında Mali bir disiplin
vardır. Ülkemizi ekonomik krizlerle karşı karşıya
bırakacak birtakım pratikler içerisine giremeyiz, birtakım
düzenlemeler yapamayız. Bu çok yanılgılı bir durum. Niye
ki? Türkiye, evet bugün çok önemli sorunlarla mücadele eden bir ülkedir ama bu
sorunlardan, az önce de belirttim, bir iki örnek de verdim, mesela Çocuk
istismarı dedim, mesela Kadına yönelik şiddet dedim.
Hangisinin kapağını kaldırırsanız altında
eğitim yatıyor. O yüzden buraya ayıracağınız
bütçeyi diğer bakanlık kalemlerinden de alarak ayırmak
durumundasınız. Bunu başaramazsak eğer yarın öbür gün
Şu soruna eğildik ama yeterince başarılı
olamadık. Şu konunun altını çizdik ama yeterince
başarılı olamadık. diye yakınma hakkımız da
yoktur.
Yine, bu öğretmenleri yani ataması yapılmayan
öğretmenleri ben canıgönülden tebrik ediyorum, iyi ki toplumsal
muhalefetin bir parçasılar, iyi ki bugün yürüyerek, demokratik
haklarını kullanarak seslerini duyurmak istiyorlar. Bunlar yarın,
bizim geleceğimizi teslim edeceğimiz çocuklarımızı
yetiştirecekler. Bizden yirmi yıl önce bu sıralarda
başkaları oturuyordu, bizden yirmi yıl sonra da
başkaları oturacaklar, başka milletvekilleri oturacak ve bunlar
yine bu ülkenin sorunlarını konuşacaklar. O sorunu
tartışan, çözümü üretecek olan zihinlerin bulanık olmaması
için bizim bugün eğitime yatırım yapmamız gerekiyor.
Eğitime yatırım yapmazsak ülkenin bugün bile içinden
çıkılmaz olan sorunlarının çözümü için çok geç kalmış
olabiliriz.
Yine, her çalışmanın iki temel unsuru vardır:
Birincisi ekonomisidir, ikincisi kadrosudur. Biz eğer bu
çalışmada yani Türkiyede eğitimin yükseltilmesi, eğitimde
standardın yükseltilmesi, eğitim sorunlarının
aşılması noktasında bir kararlılık ortaya
koyacaksak o zaman bunun ekonomisini ayırabilmeliyiz. Ayırdığımız
ekonomi çok yüksek, bizim dönemimizde daha çok yükseldi, işte bizim
elimizdeki rakamlar bu
Sayın İktidar Partisi Hatibinin ifadesinden
önce, diğer siyasi parti gruplarının hatipleri de konuştular,
hepsi de rakamlar verdiler, hepsi de doğru rakamlardı. Biz burada
rakamlar üzerinden polemik yaparak bu sorunun altını çizemeyiz ya da
çözüm arayışı içerisinde olamayız. Rakamların yetersiz
olduğu noktasında herkesin ortaya bir kararlılık koyması
gerekiyor. Bu rakamlar yetersizdir, eğitime ayrılan bütçe
artırılmalıdır ki bizim altını çizdiğimiz,
bugün Meclisin de gündemine gelen birçok sorun için ortak çözüm alanı
yaratabilelim.
İkincisi, kadrosudur. Bu kadroların yetiştirilmesi
noktasında ciddi problemler var. Yine, Sayın Hatip dedi ki: Ülkenin
her tarafında üniversiteler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
AYLA AKAT ATA (Devamla) Çok acı bir durumdur, bu
üniversiteler açıldı ama kadro eksiği vardır, bu
üniversiteler açıldı ama sadece rektörlük binaları vardır.
Bu konuda bir kararlılık bekliyoruz.
Ve son olarak ana dil konusunda, Sayın Milletvekilimiz de
ifade ettiler, herkes izledi mi bilmiyorum ama İki dil bir bavul diye
bir film vardı, Zülküf diye bir oyuncusu vardı. Bir yıl
içerisinde öğrendiği tek kelime hayır oldu. Öyle ki
öğretmeni sordu yıl sonunda: Yaz tatilinde kitap okuyacak
mısın? Tek öğrendiği kelime hayırdı,
Hayır. dedi, yani Ben kitap okumayacağım. dedi. Bu konuda
duyarlılık göstermek gerekiyor. Ana dilde eğitimin önemine ve bu
ülkenin çocuklarının sağlıklı birer birey olarak
yetişmeleri noktasındaki duyarlılığımıza ve
yine yönetenlerin göstermesi gereken sorumluluğa tekrar dikkat çekmek
istiyorum.
Saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ata.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 428 sıra sayılı Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem
İnce (Yalova) ve arkadaşları
Madde 1 - 30/4/1992 tarihli ve 3797 sayılı Milli
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 9 - Millî Eğitim Bakanlığına
tahsis edilen serbest öğretmen kadrolarından boş bulanan 46.000
öğretmen kadrosuna, 5828 sayılı 2009 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun 22 nci maddesi kapsamında yapılan
atamaların dışında 31/12/2009 tarihine kadar
sözleşmeli öğretmenlerin kadrolu olarak atanmaları
sağlanır ve kalan kadrolara atama yapılır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılamıyoruz. Tabii 80 binden 46 bine
inince rakam birden biz de şaşırdık.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın İnce, buyurun.
Süreniz beş dakika. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Önce şunu düşünmeliyiz: Neden oraya biz 46 bin
yazdık? Aslında oraya 130 bin yazmak isterdik çünkü bizim
tespitlerimize göre açık 130 bin. Fakat Millî Eğitim
Bakanlığının tespitlerine göre öğretmen
açığı 46 bin. Madem bu kadar açık var, bunu yapalım
hep birlikte.
Şimdi, iktidar partisinin 3 sayın temsilcisine önce
cevap vermek istiyorum.
Sayın Işık, Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinin en yüksek payı
aldığını söylediniz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Evet.
MUHARREM İNCE (Devamla) Ben geçen dönem de milletvekiliydim.
Bu, bütçe tekniğinden kaynaklanan bir şeydir. Birtakım fonlar ve
Kredi Yurtlar Kurumu bütçesi Millî Eğitim Bakanlığının
bütçesinin dışındaydı, sonra bunu Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinin içine getirince sanal bir
şişkinlik oldu. Yani burada sanal bir artış var, önce bunu
düzeltelim, bu bir.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Kredi Yurtlar Kurumu millî
eğitime hizmet etmiyor mu?
MUHARREM İNCE (Devamla) İkincisi: Sayın Bakana
ben ve Sayın Ramazan Kerim Özkan Sözleşmeli öğretmenlerin
kadroya geçirilmesiyle ilgili sözünüzü tutacak mısınız? dedik,
Sayın Bakan da Ben böyle bir söz vermedim. dedi.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Kasım ayı sonuna kadar. demedim Sayın
İnce, çarpıtmayın!
MUHARREM İNCE (Devamla) Sayın Bakan, 2 Temmuz 2009
Cihan Haber Ajansı, yine aynı tarihlerde Türk Eğitim-Sen
sendikasını ziyaretiniz, Eğitim-Bir-Sen Genel
Başkanıyla görüşmeleriniz
ANKA Haber Ajansı ve Cihan Haber Ajansından şimdi
okuyorum sayın milletvekilleri: Sözleşmelileri kadroya geçirecek
düzenleme kasıma kadar çıkacak. Bakan Çubukçu, kasım ayında
yapılacak atamalara kadar söz konusu düzenlemeyi uygulamaya koymayı
planladıklarını anlatarak konu ile ilgili
çalışmanın bitirilmesinin ardından açıklama
yapılacağını ifade etti. Çubukçu Görev yerlerine göre, onların
mecburi hizmet yöresi olarak adlandırılan yerlerde
yaptıkları hizmetleri gözeteceğiz. Sözleşmeyi,
öğretmenlerimizin hizmet puanlarını, bulunduğu süreyi
gözeteceğiz, en adil, en doğru şekilde
sonuçlandıracağız. dedi.
Yine Sayın Bakan Çubukçunun Eğitim-Bir-Sen Genel
Başkanını ziyaretinde -ANKA Haber Ajansının- 23 Eylül
2009 ve 00.46 saatinde haberi geçmişler. Yine haber ajanslarından
okuyorum: Bakan Çubukçu: Kasım ayına kadar düzenleme
yetişecek.
Yine Türk Eğitim-Senin İnternet sitesinden okuyorum.
Diyor ki: Türk Eğitim-Sen olarak Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçuyla görüşmemizde Çubukçu, bundan sonra artık sözleşmeli
öğretmen alınmayacağını, mevcut sözleşmeli
öğretmenlerin tamamının kadroya geçirileceğini
söylemişti. Daha sonra Bakan Çubukçu, sözleşmeli öğretmenlerin
kadroya alınmasına ilişkin düzenlemeyi kasım ayına
kadar yetiştirmeyi planladıklarını açıkladı.
Sayın Bakan, yani bu sendikalar, bu İnternet siteleri,
bu haberler, bu haber ajansları, bunlar ne? Siz bunlara hiçbir tekzip
yaptınız mı? Yaptınız da yayınlamadılar
mı? Bunları bilmek istiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Muharrem Bey, belki 2010
Kasımıdır.
MUHARREM İNCE (Devamla) Ben sizlere şunu söylemek
istiyorum sayın milletvekilleri
KADİR URAL (Mersin) Onların hepsi yalan söylüyor,
haberin yok senin.
MUHARREM İNCE (Devamla)
bu Parlamento, bu Büyük Millet
Meclisi yedi yıldır, yedi yıldır kamu ihale
mevzuatını tam 21 kez değiştirdi yani yedi yılda mama
olan yeri, para olan yeri, kamu ihale mevzuatını 21 kez
değiştirip bu Parlamentoyu meşgul ediyorsunuz da sözleşmeli
öğretmeleri kadroya geçirmeye bir kanun değişikliğini çok
mu görüyorsunuz? Bunu mu hazırlayamadınız? Kasım sonuna
yetiştireceğinize söz vermişsiniz. 21 kez kamu ihale
mevzuatını değiştiren insanlar niye sözleşmeli
öğretmenlere gelince bir tane mevzuatı değiştiremiyorsunuz
doğrusu çok şaşırıyorum.
Yine, iktidar partisinin milletvekili ve Komisyon üyemiz
Sayın Cemal Taşara da buradan cevap vermek istiyorum. Sayın
Taşar dedi ki: AKP hükûmetleri olarak çağ atlattık biz bu
ülkeye. Özellikle eğitim alanında çağ atlattık. Şimdi
ben Bakanlık verilerinden açıklıyorum, çağ
atlamış, eğitimde çağ atlamış bir ülkeyi
tanımlıyorum size: Bu ülkenin altı ila on üç yaş grubu
arasında 220 bin çocuğu eğitim sistemine dâhil değildir.
İlköğretimde 453 bin öğrencimiz birleştirilmiş
sınıflarda eğitim görüyor. Genel liselerde derslik
başına öğrenci sayısı 38dir. Okul Servis
Araçları Yönetmeliğinde çok ilginç bir değişiklik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MUHARREM İNCE (Devamla) Okul servis araçlarında on iki
yaş sınırı vardı yani on iki yaştan büyük araçlar
servis yapamazlardı, öğrenci taşıyamazlardı, bunu siz
yirmiye çıkardınız, bu mu çağ atlamak? Talim Terbiye Kurulu
millî eğitimin beynidir, yirmi bir aydır vekâleten yönetiliyor. 224
bin öğretmen işsiz, 130 bin öğretmen
açığımız var. Eğitim sistemimizin bütün
sınavlarını yapan kuruluş olan ÖSYMnin ne yazık ki
kuruluş kanunu yok.
Bütün bu veriler ortadayken nasıl oluyor da bu ülke çağ
atlıyor, doğrusu, anlamış değilim. Bu ülke çağ
atlasa atlasa herhâlde sizin dönemizde Orta Çağa
atlamıştır diye düşünüyorum.
Siz öğretmenlere sözleşmeli öğretmenlik, ücretli
öğretmenliği reva görürseniz, buradan öneriyorum, ücretli
milletvekilliği, ücretli bakanlık, ücretli başbakanlık
olsun. Hep birlikte ücretli öğretmenlerle birlikte biz de bu işimizi
böyle yapalım diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İnce.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına ilk söz Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Sayın Ali Koçala
aittir.
Buyurun Sayın Koçal. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA ALİ KOÇAL (Zonguldak) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 428 sıra sayılı Kanun
Teklifiyle ilgili olarak, 2nci maddeyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 24 Kasım. Tabii, sözlerime çok değerli
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutlayarak başlamak
istiyorum. Başta Başöğretmen Atatürk olmak üzere eğitime
katkı veren, görevi başında şehit olan öğretmenlerimizi
saygıyla anıyorum. Bu onurlu görevi sürdüren öğretmenlerimize
sağlık ve başarılar diliyorum.
Çağdaş ve uygar toplumların rehberi, eğitimin
temel taşları olan öğretmenlerimizin sosyal ve ekonomik
sorunlarının çözümlendiği bir Türkiye, kuşkusuz hepimizin
özlemidir. Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucusu, demokrasi ve
cumhuriyet kazanımlarını iyice özümsemiş, laik ve
çağdaş eğitimi ayakta tutma mücadelesi veren eğitim
emekçilerimizin grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkına
kavuşmaları kaçınılmazdır. Bu mücadelede Cumhuriyet
Halk Partisi olarak biz üzerimize düşen görevlerin bilincindeyiz ve o
görevleri yerine getirme adına mücadelemizi sürdürüyoruz.
Bu dönemde emekli olan arkadaşlarımıza
sağlık ve esenlikler, yeni göreve başlayan arkadaşlarımıza
da başarılar diliyorum. Ülkemiz ve geleceğimizin sahibi ve
mimarı olan sevgili öğretmenlerimizin senede bir gün değil,
sürekli anımsanması hepimizin beklentisidir.
Çok değerli arkadaşlar, tabii, 10 bin yeni
öğretmenin alınmış olması kuşkusuz sevindiricidir,
en azından bir yaraya merhem olacaktır. Bunu, bu 10 bin öğretmen
alımını biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
destekliyoruz.
Burada söz alan konuşmacı arkadaşlarımız,
gerek tasarının tamamı üzerinde gerekse maddeler üzerinde söz
alan arkadaşlarımız hemen hemen, öğretmenlerin ve
eğitimin sorunlarıyla ilgili var olan sıkıntıları
ortaya koydular. Ancak AKPli sözcü arkadaşlarımız, AKP
adına konuşan arkadaşlarımız çok pembe bir tablo
ortaya koydular. Gerçekten bu konuşmacıların da öğretmen
olmuş olmasından dolayı da üzüldüm. Gerçek tablo bu
değildir. Biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına önergede söz
alan arkadaşımız Muharrem Bey de konuştu, ben de bir iki
ilave yapmak istiyorum. Yani böyle bir pembe tablo yok,
sıkıntılarımız oldukça yüksek.
Örneğin, ÖSS sınavlarını ele alacak olursak,
bu geçtiğimiz süreçte, 2009 yılı ÖSS sınavlarına
baktığınız zaman 30 bin öğrencinin sıfır
çektiğini görüyorsunuz. Bu, geçen yıl 65 bindi.
İlköğretimde yine aynı şekilde 20 bin civarında
öğrencinin sıfır çektiğini görüyorsunuz. Yani hiçbir soruya
cevap verememiş yahut da verdiği cevapların tamamı
yanlış çıkmış, puan alamamış. Bu mu yani,
eğitimde çağ atlamak bu mu?
Yine öğrencilerimizden, sınava giren, ÖSS
sınavına giren 1,5 milyon civarında öğrenciden 700 bin
öğrenci fen sorularına hiç cevap verememiş Sayın Millî
Eğitim Komisyonu Başkanımız ve okul birincilerinin üçte 1i
hiçbir yere yerleşememiş, okul birincisi lise öğrencilerinin
üçte 1i hiçbir yere yerleşememiş, üçte 2si de lisans
programlarına değil, iki yıllık ön lisans
programlarına yerleşmişler.
Kontenjanlar doldurulamamış, vakıf
üniversitelerinin yüzde 20si boş kalmış ve hele hele fen
liselerine ve Anadolu liselerine kaç defa, farklı zamanlarda yeniden
öğrenci alınması için puanlar düşürülmüş. Şu
anda, gözümüz, göz bebeğimiz fen lisesi, Anadolu liselerinin
kontenjanlarının büyük bir bölümü açıktır,
üniversitelerimizin kontenjanlarının büyük bir bölümü
açıktır. Yani, çocuklarımız varını yoğunu
velilerimizle birlikte ortaya koyup sınavlara hazırlanıyorlar,
bir yerlere kaydolabilmek için çaba harcıyorlar ama sonunda, şu anda
boş kontenjanlar var, giremeyen öğrencilerimiz var.
Sonuç olarak, 400 bin öğrencimiz tercih yapmış ama
tercih sonucunda herhangi bir yere yerleştirilememiş. Bu konuda
dikkatini çekiyorum arkadaşların ve çağ atlama diye bir
şeyin olmadığını ifade etmek istiyorum. Madem öyle,
yani madem çağ atladık, yani bu söyledikleriniz doğrudur, o
zaman bu 10 bin öğretmeni biz almayalım, onun yerine başka bir
şey yapalım. Niye 10 bin öğretmen alıyorsunuz çağ
atlamışsanız? Millî eğitimin sorunlarını
çözmüşseniz öğretmen almanıza gerek yok.
Değerli arkadaşlar, bu işler tabii bu şekilde
olmaz. Gerçekler neyse o gerçeklerden hep birlikte hareket etmemiz lazım
geliyor, doğruları bulmamız gerekiyor.
Yine buna bağlı olarak, değerli arkadaşlar,
geçenlerde, biraz önce arkadaşım da söyledi, en güvenilir kurum ÖSYM,
ÖSYMnin soruları çalındı, bundan haberiniz var mı?
Vardır herhâlde. Bundan bir sonuç alabildik mi? Yani polislik
sınavında çalınan soruların kimin tarafından, kimler
tarafından çalındığı hâlâ belli mi, kim bu, ortaya
çıktı mı? Değil, ortaya çıkmadı. Yani neyin
çağını atlıyorsunuz? Hangi çağı atlıyorsunuz?
Böyle midir çağ atlamak?
Değerli arkadaşlar, tabii, öğretmen
açıkları yıllardır eğitim sistemimizin öncelikli
sorunları arasında yer almaktadır, bunu hepimiz biliyoruz. Bugün
için eğitimde öğretmen açığı, ataması
yapılması planlanan sayıların çok üzerindedir. Her yıl
yeterli sayıda atama yapılmaması durumunda, binlerce
öğretmenin emekliye ayrılmasıyla bu açık daha da
büyümektedir. Durum böyle iken atama yapılması düşünülen
rakamlarla öğretmen açığı sorununun çözülmesi mümkün
değildir.
Türkiye önümüzdeki beş yıl içinde eğitimli genç
işsizler ordusuyla karşı karşıya kalacaktır.
Bugün elinde öğretmen diploması, tezsiz lisans belgesi bulunan
işsiz öğretmen sayısı 200 binin üzerindedir. Her yıl
40 bin, eğitim fakültesinden mezun olan ve 50 bin de diğer
fakültelerden mezun olan öğrencilerin toplam 90 bin civarında
olduğunu düşünecek olursak, bunların tamamının da
öğretmenlik için hazırlandığını düşünürsek,
2012 yılına geldiğimiz zaman 400 bin civarında
öğretmenin atamasını beklediğini göreceğiz. Bu
açıkları kapatmak üzere beş yılda 150 bin öğretmen
ataması yapılsa bile yine geriye 250 bin işsiz öğretmen
kalmaya devam edecektir. Eğer şimdiden gerekli önlemler
alınmazsa yarın hem eğitim sistemimiz hem de öğretmen
adayları açısından çok geç olacaktır değerli
arkadaşlar.
Öğretmen açığını kapatacak yeterli
atamanın yapılmaması eğitimin niteliğini
düşürürken aynı zamanda binlerce öğretmen adayını
işsizliğe, umutsuzluğa ya da düşük ücretle iş
güvencesinden yoksun olarak çalışmaya itmektedir. Gelecekte ciddi bir
işsiz öğretmen sorunuyla karşı karşıya kalmamak
için her yıl en az 50 bin öğretmen kadrosu alınması ve 50
bin öğretmen ataması yapılması mecburiyeti vardır.
Eğitimde yeni sorunları gündeme getiren -biraz önce de
arkadaşlarımın ifade ettiği- sözleşmeli, ücretli ve
bunun gibi öğretmenlik uygulamalarına derhâl son verme mecburiyeti
vardır. Öğretmen açıklarına son vermenin tek çözüm yolu
öğretmen ihtiyacı kadar kadrolu öğretmen atamasından geçmektedir.
Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması eğitimin sorunlarını
çözmek bir yana, iş güvencesinden yoksun, düşük ücretlerle
çalışma anlamına gelmektedir. Eğitimin vazgeçilmez unsuru
öğretmendir ve eğitimin niteliği öğretmenin niteliği
ile doğru orantılıdır. Öğretmenlik mesleği
düzenlilik ve süreklilik gerektirir. O nedenle de sözleşmeli
öğretmen, ücretli öğretmen uygulaması kesinlikle ortadan
kaldırılmalıdır.
Değerli arkadaşlar, bir ülkenin geleceğini
hazırlayan eğitim ve bilim emekçilerinin açlık ve yoksulluk
çekmesi o ülke için büyük bir talihsizliktir. Eğitim emekçilerinin içinde
bulundukları sıkıntılara rağmen görevlerini en iyi
şekilde yerine getirme çabaları tüm toplum kesimleri tarafından
takdir edilmektedir. Bilimsel, nitelikli bir eğitim yaratmak için tüm eğitim
emekçilerini ekonomik ve sosyal açıdan tatmin eden bir çözüm
bulunması ve zaman geçirmeden somut adımlar atılması
gerekmektedir. Eğitim iş kolunda çalışan tüm emekçilerin
normal yaşam standartlarına ulaşabilmesi için yoksulluk
sınırının üzerinde bir ücret almaları gerekmektedir.
Öğretmenlerimiz ve diğer eğitim emekçileri
yıllardır ekonomik açıdan güçlük çekmekte, büyük bölümü,
hepinizin bildiği gibi, ek iş yaparak ve borçlanarak yaşamaya
çalışmaktadır. Bu durum, ülkenin geleceği olan çocuk ve
gençlerimizin aldığı eğitimin niteliğini olumsuz yönde
etkilemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
ALİ KOÇAL (Devamla) Bu nedenlerle eğitim emekçilerinin
kendilerini yenileyerek daha nitelikli hizmet verebilecekleri çalışma
ve yaşama koşulları yaratılmalı, bunun için de
başta maaşlar olmak üzere mesleki ve özlük hakları
açısından insan onuruna yaraşır bir düzeye yükseltilmelidir
diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Koçal.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili
Sayın Nevzat Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanuna Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesi
hakkında şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi adına
görüşlerimizi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, bizleri eğiten, hayata
hazırlayıp, bugünlere gelmemizi sağlayan bütün
öğretmenlerimize sevgi ve saygılarımı sunuyor, 24
Kasım Öğretmenler Gününü kutluyor, ebediyete intikal eden,
başta şehitlerimiz olmak üzere, tüm öğretmenlerimize de
Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimiz, hepiniz sadece alfabeyi
öğrenmedik öğretmenlerimizden; vatan-millet sevgisini, hakka, hukuka
riayeti, bayrağa bağlılık ve hürmeti de öğrendik
onlardan; bu toprakları vatan yapmış şehitlerimizi, hem
Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafayı hem de cumhuriyetimizin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürkü sevmeyi, onları dua ve minnetle anmayı
öğrendik. Gece gündüz, kar-çamur demeden yaptılar görevlerini. Allah
hepsinden razı olsun.
Şu anda bizleri ekranları başında izleyen
öğretmenlerimiz olabilir. Eğri oturup doğru konuşalım.
Bir kısmı gördüğü tablodan gururlanır iken bir
kısmı da sosyal ayrışma ve kargaşa ortamını
görüp, bu yüce değerleri öğretirken bir yerlerde hata mı
yaptık acaba diye düşünüyor olmalılar.
Kıymetli öğretmenlerim, hiç üzülmeyin, ümitsizliğe
kapılmayın, ektiğiniz kardeşlik, sevgi ve yüce
değerlere hizmet tohumları er geç mutlaka yeşerecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunun takipçisi olmayı görev bildiğimizi
söylüyor, yeniden hepinizi hürmetle selamlıyoruz.
24 Kasım hep güzel anılsın, güzel
yaşansın dileğimiz. Ancak, kuru kuru iltifat ve övgülerden uzak,
onların sorunlarının dillendirilip, çözülmesi yönünde de bir
şeyler yapılması lazım.
Bugünü fırsat bilip 3.065 öğretmen ile yapılan bir
anketin sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum, ki bu tespitin
onların özlük hakları ile çalışma
şartlarının iyileştirilmesine de katkıda
bulunacağına inanıyorum. Biz bu rakamları sizlerle
paylaşalım ki, aynı zamanda, dışarıda yürüyen,
hak arayan öğretmenler varken, eğitimde mutlu tablolar çizen
bazı hatip arkadaşlarımızın da pembe rüya görmelerine
mâni olmuş oluruz, ayaklarının bir nebze de olsa yere
basmalarını temin etmiş oluruz. Hayatını ancak idame
ettirecek bir ücret veriyoruz övgüler düzdüğümüz öğretmenlerimize.
Ancak, onların yüzde 60ının kirada oturduğunu biliyor
muyuz, ücretleriyle kirayı karşılayamayıp kendilerinin
ikinci iş yapması bir tarafa, çoluk çocuk çalışmak zorunda
kaldıklarını bilmeyeniniz var mı?
Yine, bu ankette öğretmenlere kredi kartı borcu sorulmuş,
maalesef yüzde 70i kredi kartı borcuyla uğraşıyor, hepsi
âdeta binde bilmem kaç faizleri hesap ederek o bankadan alıp bu bankadaki
borcunu kapatmaya çalışmaktan neredeyse borç ve faiz uzmanı olmuş.
Günlük yaşamını namerde muhtaç olmadan sürdürmeye gayret
gösteren, artık kendi hayallerinden vazgeçip çocuklarının
hayalleri için umudunu yeşil tutmaya çalışan
öğretmenlerimiz var ülkemizin her köşesinde. Tüm
sıkıntıları ile baş başa
bıraktığımız, yokluğa ve yoksulluğa mahkûm
ettiğimiz öğretmenlerimizden Türkiye için umutlu yarınlar
projesine destek olmalarını istiyoruz, sanki onları umutlu
yarınları için ümitvar kılmışız gibi.
Yine, bu ankette insanın içini acıtan bir soru
sorulmuş öğretmenlere, bu maddi zorluk ve
imkânsızlıkların özel hayatlarını nasıl
etkilediği hususunda. Ankete katılanların üçte 1i eşi ve
çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramadığını
söylemiş, yaklaşık yüzde 19u çaresizlikten dolayı eşi
ve çocuklarına yönelik saldırgan olabildiklerini, yüzde 15i de aile
fertleriyle diyalog kuramadığını belirtmiş ama şu
sonuca dikkat edin lütfen: Evli öğretmenlerin neredeyse beşte 1i
maddi sorunlar nedeniyle zaman zaman eşinden ayrılma noktasına
geldiklerini itiraf etmişler. Sahip olduklarını verme konusunda,
fedakârlık konusunda öğretmenlerimizin üzerine var mı? Ancak,
çocuğuna harçlık veremeyen, evine pazar harcı götüremeyen,
kasaptan, bakkaldan köşe bucak kaçak öğretmenin nasıl bir
hâletiruhiyeye sahip olabileceğini bir düşünün lütfen.
Ankete katılanların yüzde 35i geçim
sıkıntısı dolayısıyla sinir bozuklukları
yaşadığını söylerken, yüzde 17,5u uykusuzluk, yüzde
11i dikkat dağınıklığı, yüzde 7,5u da depresyon
yaşadıklarını söylemişlerdir.
Öğretmenler özellikle siyasi müdahaleler ve okul
yönetimlerinin zorlamalarıyla karşı karşıya
kaldıklarından şikâyet etmektedirler. Buna göre,
katılanların yüzde 60tan fazlası ilişkilerde
samimiyetsizlik, yüzde 20si düşünce farklılıkları, yüzde
11i konuşma ve hitap sıkıntıları, yüzde 6sı
uyumsuzluk, yüzde 1i de cinsiyet ayrımcılığı
yaşadıklarını beyan etmişlerdir. Yine,
öğretmenlerimizin yüzde 42,5u adam kayırma ve
ayrımcılıktan, yüzde 30u duyarsızlıktan
şikâyetçi.
Lütfen şu oranlara dikkat edelim: Yüzde 14,1i
baskıcı ve dayatmacı yönetim ile yüzde 13,9u da sendikal tehdit
ve zorlamalarla karşı karşıya kaldıklarını
itiraf etmişlerdir. Bu son oranları demokratik
açılımcı, kendine demokrat Hükûmetin dikkatine özellikle sunmak
istiyorum.
Bir iğnelemeyi de bizlere, yani aynı zamanda
öğrenci velileri olan kendimize yapalım. Ankette öğretmenler
öğrencilerin yüzde 35inin derse ilgisiz kaldıklarını,
yüzde 25inin öğretmenlerine karşı saygısız
davrandığını, yüzde 17,5unun kendilerini ifade
edemediğini, yüzde 17sinin de aşırı sınıf
kalabalığı yüzünden iletişim
kuramadığını, velilerin yaklaşık yüzde 7sinin de
öğretmenlere baskı ve tehdit uyguladıklarını
söylemişlerdir.
Yaşanan tüm sıkıntılara rağmen
öğretmenlerimizin mesleklerini sevdiği ve gönülden bağlı
oldukları da anketin diğer bir sonucudur. Bu oran yüzde 62,7dir ve
Türk öğretmeninin, karşısında her zaman ceket
düğmelemeyi gerektiren şeref madalyasıdır bu oran.
Yine, yapılan ankette öğretmenlerimizin dörtte 1inin
sosyal aktivitelere, kitap, CD alımı gibi kalemlere para
ayıramadıkları görülmektedir.
Yine, sorulan bir soruya öğretmenlerimiz,
öğretmenevlerinin işlevini yitirdiğini söyleyerek gitmediklerini
beyan etmektedirler. Piyasayı aratmayan öğretmenevi ücretleri ile
elit kesimden fırsat bulamadıklarını söyleyememektedirler
herhâlde, onurlu öğretmenlerimiz.
Bizi bu koltuklara taşıyan öğretmenlerimizin bu
Meclisten bir talebi vardır değerli milletvekilleri, her eğitim-öğretim
yılı başında verilen eğitim-öğretim ödeneklerinin
bir maaş tutarına çıkarılması. Bu istek devletimizin
altından kalkamayacağı bir istek değil. Hangi bakan,
başbakan oğullarına, yeğenlerine gidiyor bu paralar?
Hükûmetin bu konuda gösterdiği bir miktar samimiyet yeter de artar bile.
24 Kasımda bu kuru övgüler yerine, onlara ne güzel bir müjde verebilirdi
Hükûmet, biz de alkışlardık. Yine de geç kalmış
sayılmazsınız değerli AKP milletvekilleri. Ne zaman
getirseniz böyle bir talebe bu Meclisten Hayır cevabı çıkmaz.
İşte Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu iyileştirmeyi Genel
Kurulda bir an önce görüşmeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz.
Tüm öğretmenlerimiz ülkeyi yönetenlerden böyle bir destek bekliyor.
Anketteki bir soru da bu beklentiyi açık bir biçimde
gösteriyor. Sorulmuş öğretmenlere: Millî Eğitim Bakanı
olsaydınız ilk ele alacağınız sorun nedir? Bu soruya
yüzde 38i Özlük haklarının iyileştirilmesi. demiş, yüzde
20si Atamalardaki adaletsizliğin önlenmesi., yüzde 18i Eğitime
yeterli ödenek ayrılması., yüzde 12,5u da kadrolu, sözleşmeli,
geçici gibi farklı istihdam türlerini ortadan
kaldıracağını beyan etmiş. Sadece
meslektaşlarının yani 250 bin öğretmenin hemen atanmasını
istememiş öğretmenlerimiz. Bununla birlikte, herkesin iş güç
sahibi yapılmasından bahisle Türkiyenin en önemli sorunu
işsizlik ve ekonomik kriz. demişler, bu oran da yüzde 51.
Tabii bir de şu sorunun cevabını sizlerle
paylaşmayı uygun buluyorum değerli milletvekilleri:
Öğretmenlerimizin sadece yüzde 1,2si siyasileri dürüst ve güvenilir
bulduklarını ifade etmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Elbette burada abartılı
yaklaşım iddiasında bulunabilirsiniz ancak maalesef,
eğitim camiasından bize bakış, bizi algılama biçimi
bu.
O hâlde, onlara kızmadan, hele hele bugün hepsini
kucaklayarak sorunlarının çözümünde dürüst ve yapıcı
olmamız gerektiğini, onların bulunduğu ortamlarda
farklı, başka platformlarda da farklı konuşulmaması
gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Tüm insanlarımız gibi öğretmenlerimiz de devlet
adamını muhatap görmek istiyorlar karşılarında.
Onların yüce gönlünü kazanmak da zor değil. Onların bizler
üzerinde ana babalarımız kadar hakkı bulunduğunu
söyleyerek, vefalı evlatlar olarak haklı şikâyetlerine
hassasiyet göstermek yetecektir.
Hem çalışan hem emekli olan öğretmenlerimizin
sorunlarının çözümünde Milliyetçi Hareket Partisi olarak her türlü
desteği vermeye hazır olduğumuzu beyan etmek istiyoruz. Bu amaca
matuf her türlü teklifinizi de desteklemeye hazırız.
Son olarak, 24 Kasım Öğretmenler Gününü ve
yaklaşan Kurban Bayramınızı kutluyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın Ömer İnan.
Alkışlayalım dediniz ama
alkışlamadınız ki Hocayı.
Süreniz on dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖMER İNAN (Mersin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. 428 sayılı Kanun
Tasarısıyla ilgili grubum adına söz almış
bulunuyorum.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teklif, teklif
Tasarı
değil.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Teklif.
ÖMER İNAN (Devamla) Teklif, evet.
Çok meraklısın yanlış düzeltmeye.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür etmen
gerekirken...
ÖMER İNAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, 24
Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle bütün öğretmenlerimizin bu
mutlu gününü ben de kutluyorum. Ebediyete intikal eden öğretmenlerimize de
Allahtan rahmet diliyorum. Önümüzde idrak edeceğimiz Kurban
Bayramını da şimdiden tebrik ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bu bir yürürlük maddesi. Bu ve
bundan sonraki yürütme maddesinde konuşmaların
yapılmasını doğru bulmuyorum aslında. Yani yürürlük
maddesini değiştirme gibi bir şey söz konusu olamaz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu kanun yürürlüğe
girdiği, filanca tarihte yürürlüğe girer
Bunu değiştirmemiz
mümkün değil fakat konuşuruz. Evvelki dönem yoktu bu, geçen dönem
ihdas edildi, iyi bir uygulama değil.
Ondan sonra gelen yürütme maddesi de der ki: Bu kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür. E, başka kim yürütecek, niye kalkıp
konuşuruz arkadaşlar burada bilmem.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Niye, konuşmayalım mı
Hocam?
KADİR URAL (Mersin) Madde yürüsün, ne olacak sanki?
ÖMER İNAN (Devamla) Doğru söylüyorum. Bak, Kadir Bey
de bana hak verdi, hemşehrim, Allah senden razı olsun. Yani, yürütme
ve yürürlük maddelerinde konuşmayı kaldıralım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Emriniz olur!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Olur Hocam!
ÖMER İNAN (Devamla) Kısaca bir iki şey
söyleyeceğim, zamanımın hepsini kullanmayacağım, çünkü
büyük alkış vereceklermiş bizim gruptan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hocam, siz şimdi hangi maddede
konuşuyorsunuz?
ÖMER İNAN (Devamla) Yürürlük maddesinde konuşuyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) Konuşmayın o zaman.
ÖMER İNAN (Devamla) İşte konuşmayalım
diyoruz. Neyse, en son ben konuşmuş olayım diyorum Muharrem.
Benden sonra konuşmayın, tamam mı?
MUHARREM İNCE (Yalova) Yani kendi kendine mi yürüsün?
Bakanlar Kurulu yürütmesin, kendi kendine yürüsün.
ÖMER İNAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, bu kanun
tasarısıyla, 10 bin tane öğretmenin
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Siz yürütmeye devam
ettiriyorsunuz zaten, yürütün!
ÖMER İNAN (Devamla)
bu 10 bin tane öğretmen için
kadro kullanım izni veriliyor. Bu kanun tasarısının esprisi
budur. Bugüne kadar, 2002den, 2003ten 2009a kadar toplam 217 bin
öğretmen alınmış. Toplam öğretmen sayımız da
724 bin, şu anda 724 bin öğretmenimiz var. Bu iktidar 217 bin
kişisini almış, yani mevcut öğretmenlerin üçte 1i bizim
dönemde girmiş.
Bir başka rakam -aklınızda kalacak bir şey-
toplam derslik sayısının da, Türkiyedeki toplam derslik
sayısının da yine üçte 1i bu iktidar döneminde
yapılmış. Yani bu iktidar güzel şeyler yapmış.
Elbette yapamadıkları da var, eksikleri de var. Ama, muhalefetin
yaptığı, hep eksikleri ortaya serip kara bir tablo göstermek, bu
doğru değil; ama pespembe bir tablo ortaya koymak, bu da doğru
değil. Muhalefetten ricamız pembeleri de söyleyin burada, biz de
eksiklerimizi söyleriz, eksiklerimiz var.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bir tane söyler misin Hocam?
ÖMER İNAN (Devamla) Öğretmen maaşları
yeterli değil, eksiğimizin birincisi bu.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bir tane daha söyleyin.
ÖMER İNAN (Devamla) Bir tane yeter. Bir tane dedin, bir
tane söyledim. Benim elimde yetki olsa ilk iki tane grup var
maaşını artıracağım; biri öğretmenler, biri
de polisler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Gerçekten içim cız eder bunlarla ilgili şeyde. Eski
İçişleri Bakanımız, bak, polis deyince
alkışlıyor.
Şimdi bir başka güzelliği söyleyeyim size.
KADİR URAL (Mersin) Hocam söz vermiştiniz, yapın
o zaman, yetmiyorsa biz destekleyelim.
ÖMER İNAN (Devamla) Kadir bir dur, dinle.
KADİR URAL (Mersin) Sayınız yetmiyorsa biz
destekleriz. Artıralım.
ÖMER İNAN (Devamla) Bizim partiye mi geleceksin?
KADİR URAL (Mersin) Hayır, partiye geçme değil.
Biz destekleyelim. Öğretmenlerimizin maaşını da
artıralım, polislerimizin maaşını da
artıralım.
ÖMER İNAN (Devamla) Evet, şimdi bu dönem yani 2009
yılında bugüne kadar 33 bin civarında öğretmen
alınmış ama açık hâlâ kapanmamış çünkü açık
76 bin gösteriliyor, 76 bin var. Bir 10 bin ilaveyle açık biraz daha
düşecek ama yeterli mi? Hayır. Bütün illerde ihtiyaç var ayrıca,
bütün illerde öğretmene ihtiyaç var.
Öğretmen başına düşen öğrenci
sayısı ilkokullarda 23, ortaokullarda 17 ama bu bazı illerde
daha yüksek, bazı illerde de düşük. Mesela Kırşehirde 15
ama buna mukabil Şanlıurfada 35. Gönül arzu ediyor ki bu aradaki
20lik farkı da kapatalım. 15 rakamı belki ideal bir
rakamdır, buna getirelim. İşte bütün gayretimiz bunun içindir.
Bir güzelliğimiz de şu: Millî sporcuları da biz
artık bu dönem istihdam ettik. 337 tane millî sporcuyu 2007den itibaren
istihdam etmeye başlamışız.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Hoca, yürürlük maddesinde
İcraatın İçindende gezmeye başladın.
ÖMER İNAN (Devamla) Değerli arkadaşlar,
öğrenci sayısı şu anda yaklaşık 16 milyon, ilk ve
ortaokulda. Bu sayı yedi yıl içerisinde büyük bir artış
göstermedi, 15ten 16ya, 1 milyon artış; ama öğretmen
sayısındaki artış üçte 1 nispetinde
fazlalaşmıştır, bunu tekrar belirtmek istiyorum.
Son olarak
Buradan bir arkadaşımız şunu
söyledi: Beden eğitimi öğretmenlerine de, ne yapıyorsunuz,
onlara kadro verecek misiniz? diye sordu. Millî Eğitim
Bakanımız da cevaben söyledi; işte, 100 küsur öğretmene
kadro vereceklerini söyledi. Yalnız, beden eğitimi
öğretmenlerinin sadece millî eğitimde istihdamı yerine
başka yerlerde de istihdamı mümkün, onu hatırlatmak istiyorum.
Biz Mersinde bir uygulama başlattık. Bu sene itibarıyla 65 tane
köye spor tesisi yapıyoruz. İşte, futbol sahası, voleybol,
basketbol sahası
Ve köylerdeki gençlerin, mahalledeki gençlerin
eğitimi için de bu sene 23 tane beden eğitimi öğretmenini il
özel idaresi olarak istihdam ettik. Yani beden eğitimi öğretmenlerini
başka yerlerde de değerlendirme imkânımız var, bunları
araştırırsak buluruz.
Zamanımın tamamını kullanmadım, iki
dakika arttı.
Hepinize teşekkür ediyorum, hayırlı geceler
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İnan.
Şahıslar adına söz sırası İstanbul
Milletvekili Sayın Hasan Macitte.
Sayın Macit
Yok.
Buyurun Sayın Genç.
Süreniz beş dakika.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 428 sıra
sayılı Yasa Tasarısının maddesi üzerinde kişisel
söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Ben aşağı yukarı dört gündür Tuncelide
geziyorum; ilçeleri, köyleri ve şehri gezdim. Bugün de Öğretmenler
Günü, öğretmenlerimizin bu güzel gününü kutluyorum ama ne yazık ki bu
öğretmenlerimizin boynu bükük. Öğretmen diye Türkiyede istihdam
ettiğimiz, eğitimin temel taşı olan, can damarı olan
bu arkadaşlarımızın ekonomik güçleri çok zayıf.
Maalesef okullarımızdaki birçok, işte, sporu olsun, bazı
branşlarda yeteri kadar önem verilmemiş. Tabii benim il enteresan bir
il. Zaten siz iktidar partisi olarak eskiden Dersim kelimesini
duyduğunuz zaman yerinizden hemen hop oturup kalkıyordunuz,
şimdi Dersim kelimesine sarıldınız, bu ayrı bir
şey.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu öğretmen
konusunda bir defa bir sistem getirmek lazım. İşte,
sözleşmeli öğretmen, bilmem
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Anlaşmalı
KAMER GENÇ (Devamla)
anlaşmalı öğretmen.
Şimdi, bir öğretmeni getiriyorsunuz yani
çalıştığı saate göre para ödüyorsunuz. Böyle bir
şey olmaz arkadaşlar yani öğretmen öğretmendir. Eğer
derse giriyorsa ona belli bir maaş ödemek lazım. Yoksa, şimdi,
yani on iki saat derse giriyorsa, bu on iki saate, ayda aldığı para
bunun yetişmesine veyahut da geçimine imkân sağlayabilecek bir
düzeyde midir? Değildir. Bu hakikaten, çok
Bence bunu bir sisteme
bağlamak lazım. Öğretmen mesleğinde çalışan
kişilere, hepsine aynı seviyede ücret ödemek lazım. Yani böyle
bir şey olur mu? İlle birilerini 4/B, birilerine işte
sözleşmeli, birisine devamlı kadro olmaz. Bu bir hata bana göre.
Türkiye bütçesinde aslında para var değerli
milletvekilleri. Eğer AKP İktidarı bu devletin
kaynaklarını kendi yandaşlarına aktarmasaydı, öyle
çarçur etmeseydi
Türkiyenin bütçesi büyük bir kaynak, ben maliyeciyim. Ama
siz öyle soygunlar, öyle suistimaller yaptınız ki, ya, hep kendi
yandaşlarınıza gidiyor bu paralar; esas hizmet veren, bu
memlekete emeğini veren insanlara gitmiyor bu paralar. Mesela ben,
işte, dün Tuncelide Namık Kemal Teknik ve Endüstri Meslek Lisesini
ziyaret ettim. 20 dönümlük bir arazi. Bir bölümü deprem nedeniyle
boşaltılmış ama 20 dönümlük bir şey. İşte
orada bilgisayar bölümü var, teknik aletler bölümü var, hepsi
çalışmıyor. Üniversite var, üniversitenin
İşte,
okulları boşaltmışlar. O okullarda üniversitenin bir
kısmı eğitim yapıyor, o da sağlıklı bir
eğitim değil. Bölge yatılı okulları var. Bölge
yatılı okullarının bir kısmı boşaltılmış,
yani politik amaçla
Mesela, Akpazarda 350 öğrenci kapasiteli bir bölge
yatılı okulu var, 50 kişilik bir öğretmen lisesi hâline
getirmişsiniz.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Güzel bir şey yok mu
hiç?
KAMER GENÇ (Devamla) Aslında, Tuncelide öğretmen
lisesi var fakat ona böyle gerek yok. O 350 öğrencinin okuyacağı
okul yok. Yani sizin devri zamanınızda o kadar büyük bir eğitim
dejenere edildi ki
Zaten sizin bir hedefiniz var. Diyorsunuz ki:
Kardeşim, bilime, akla, izana dayalı eğitime gerek yok. Biz,
yahu, madem İslam dini
İslam mıyız
İslam esasına
kurulu bir eğitim sistemini getirelim. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletine
vurulabilecek en büyük darbedir çünkü eğitimin gerektirdiği bir
sistemi oturtamıyorsunuz.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Neler biliyorsun sen yahu, neler
biliyorsun sen!
KAMER GENÇ (Devamla) Getiriyorsunuz
Mesela, bizim Tuncelide
-yani ben oradan geliyorum- bir defa eğitim kadrolarını o kadar
zayıflatmışsınız ki Tuncelideki eğitimde eskiden
o ilk 10 sırada olan üniversite imtihanını kazanma durumunu
şimdi 81 ilde 75inci sıraya yükselttiniz. Niye? Çünkü bütün
okullardaki eğitim seviyesini düşürdünüz, yönetici seviyesini
düşürdünüz. Tuncelide görev yapan o kadar kaliteli yöneticiler var ki ama
siz onların hepsini diskalifiye ettiniz. Hani şimdi sizin lideriniz
çıkmış diyor ya: Efendim, işte biz
diyor. Tunceliye
sarıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum. Tamamlayın
lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) İşte İnançlara aynı
mesafedeyiz. Yani özellikle Alevi inançlı öğretmen kadrosunu Türk
eğitim sisteminden sildiniz. En basiti Tuncelide. Gelin, gidelim beraber.
Orada yani
Ben imam-hatiplere karşı değilim ama din kültürü ve
ahlak öğretmenini getiriyorsunuz, işte, üç ay bir lisede müdür
yardımcılığında çalıştırıyorsunuz,
ondan sonra bir lise müdür yardımcılığına
Hep
bunları vekâleten atatıyorsunuz, ondan sonra millî eğitim
müdürlüğüne getiriyorsunuz. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar?
Gelin, gidelim Tunceliye, ben size göstereyim bunları. Onun için, bu
eğitim Türkiye Cumhuriyeti devletinin can damarıdır.
Eğitimin kalitesini ve niteliğini ne kadar artırırsak bu
memleketin geleceği de o kadar parlak olur.
Değerli milletvekilleri, onun için, burada öğretmenlere
verilmesi gereken maaşın en fazlasını verelim. Biraz önce
burada konuşan AKP Grubu adına diyor ki: Verelim. Ee, senin elini
kolunu kimse tutmuş mu kardeşim? Bütçenin imkânları da var, ver.
Ama paralar ceplere gidiyor, oralara gitmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkanım, müsaade
ederseniz
BAŞKAN Ama hiç kimseye yapmadım.
Teşekkür ederim, sağ olun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Peki, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, öğretmen açığıyla
ilgili olarak çok çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Siz Millî
Eğitim Bakanı olarak öğretmen açığının ne
kadar olduğunu açıklar mısınız? Bu
açığı nasıl kapatacaksınız? 224 bin atanamayan
öğretmen sorununu nasıl çözeceksiniz?
İkinci sorum: Çoğu okullarımızdaki telefon ve
temizlik giderlerini vatandaşlarımız
karşılamaktadır. Hâlbuki ilköğretim ücretsizdir. Çocuklar
okulun temizlik giderleri için ücret ödemek zorunda kalıyorlar. Bunu ne
zaman kaldıracaksınız?
Üçüncü ve son sorum: Adıyaman ilimizde çok fazla
öğretmen açığı bulunmaktadır. Bu öğretmen
açığını nasıl kapatacaksınız? Ne zaman ve ne
şekilde kapatmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Cengiz
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, akşamdan beri izliyoruz, sorulara
gayet böyle cevaplar veriyorsunuz ki gelen izleyicilerden şu anda bizi
izleyen öğretmen arkadaşlar var -özellikle İsmail Azman diye de
hizmetli bir arkadaş, Sorduğunuz sorulara Sayın Bakanım
cevap vermedi. Biz net bir şeyler duymak istiyoruz. diyor ama- gayet
böyle yuvarlak laflarla cevap alamadığımızı onlar da
ifade ettiler.
Özellikle biraz önce de sorulan temizlik, dezenfekte gibi ve
yakıt gibi, ben, Çanakkaleye gönderildi mi gönderilmedi mi diye net
sordum. Bunun cevabını alamadık. Buna yazılı da cevap
verebilirsiniz.
İki: Yine toplanan arkadaşlar diyor ki:
Öğretmenler Günü dolayısıyla Sayın
Bakanımızın ileriki yıllarda bize bir müjdesi, projesi, o
günle ilgili işte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köktürk
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben de öncelikle tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım
Öğretmenler Gününü kutluyorum ve bu vesileyle ulusumuzun lideri,
Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürkü saygı ve şükranla
anıyorum.
Sayın Bakan, bir eğitim sendikamızın
yaptığı çalışmaya göre, ülkemizde toplam millî
gelirden eğitime ayrılan pay oranı yüzde 2,5 ile Fijinin ve
Hondurasın bile gerisinde kalıyor. Bu konudaki yorumunuz ve
almayı düşündüğünüz önlemler nelerdir?
Diğer sorum Zonguldak bölgemize yönelik. Zonguldakta
Alaplı ilçesinde Millî Eğitimden taşıma ihalesini alan okul
servisi taşıyıcıları eğitim döneminin
başından itibaren kendilerine ödeme yapılmadığını
ifade ediyorlar. Bu konudaki gecikmelerin sebebi nedir?
Yine bundan bir süre önce Zonguldaktaki on iki okulumuzun
elektrikleri kesildi. Okullarımızdaki bu elektrik kesintileri
tekrarlanacak mıdır, devam edecek midir Sayın Bakanım?
BAŞKAN Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakanım,
öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının kayba
uğrayan statülerinin, ekonomik durumlarının düzeltilmesi
adına bu camiaya bir jest yapmayı düşünür müsünüz? Mesela 1inci
dereceye yükselmiş olan eğitim çalışanları ve
öğretmenlere 3600 ek gösterge vermeyi düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakandan şunu öğrenmek istiyorum: Tunceli
Namık Kemal Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi binalarının büyük
bir kesimi deprem nedeniyle tehlikeli olarak ilan edilmiş ve eğitim
dışı bırakılmıştır. Bu
aşağı yukarı 20 dönümlük bir araziye sahip olan bir yer.
Şimdi, bu Teknik Endüstri Meslek Lisesi âdeta eğitim yapılamaz
duruma düşmüştür. Bu kısa zamanda burada bir ek bina
yapmayı düşünüyor musunuz? Buranın spor salonları da yok.
Bu spor salonunun karşılanması için aynı kompleks içinde
bir spor salonu yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öğretmen açığıyla ilgili Sayın Kösenin
sorusu vardı. 76.721 öğretmen açığımız var. Bugün
itibarıyla, inşallah yasalaştıktan sonra bu miktar daha da
azalacak. 2010 bütçesinde de kamu personel atamalarının büyük bir
bölümünü yine öğretmen atamaları olarak değerlendireceğiz.
Okulların temizlik giderleri ve telefonları
öğrenciler ve öğrenci velilerinden toplanıyor. dendi.
Adıyaman ilinde öğretmen açığı
Şimdi, özellikle okulların temizlik giderleri ve
temizlik hizmetlerinin giderilebilmesi için bu yıl il özel idaresi
bütçelerinden, okulların temizliği için hizmet satın alma dâhil
olmak üzere, temizlik malzemelerinin de alınması suretiyle,
okulların hijyenine dikkat edilmesi açısından çok önemli bir
çalışma yaptık. Özellikle bugünlerde H1N1 virüsüyle ilgili
yapılan mücadelede bu öncelikli aldığımız,
okulların hijyenine yönelik aldığımız çok önemli
tedbirlerin de aslında rolünü görüyoruz. Bütün
okullarımızın bu manada daha temiz, hijyen -sıvı
sabun- ve kurallara uygun bir şeklide yürütülmesini sağlamaya
çalışıyoruz.
Ayrıca, okulların temizlik personelinin
çalışması için de İŞKUR tarafından
İşsizlik Fonu çerçevesinde organize edilen toplum yararına
çalışma ilkesi çerçevesinde en büyük projeyi de Millî Eğitim
Bakanlığı olarak biz yaptık ve şu ana kadar 16 bin
personel Millî Eğitim Bakanlığının kurumlarında
ve okullarında çalışmaya başladılar.
Eğitim ödeneği konusunda Sayın Cengiz, ben net
cevap verdiğimi düşünüyorum. Bu konuda şu anda yürüttüğümüz
bir çalışma yok. Bu sorunun cevabının net olduğunu
düşünüyorum.
Sayın Köktürkün Zonguldakla ilgili servis ihalesini
Okulların taşıma ihalelerine yönelik olarak ödemelerde bazı
aksamalar oluyor ama mutlaka üçer aylık dilimler hâlinde ödeme
yapıyoruz. Yeni dönemde de taşıma ihalelerinin ödeneklerini
gönderiyoruz.
Yine az önce sorulmuştu, elektrik, su gibi giderler için de
çok büyük miktarda bir ödenek aldık, illere aktarmaya başladık.
Bu konuda da bir sıkıntı olmayacak diye düşünüyoruz.
Sayın Genç, Namık Kemal Endüstri Meslek Lisesine
ilişkin olarak Eğitim dışı
bırakılıyor. dedi. O konuda bir inceleme yaptıktan sonra
bir değerlendirme yapıp size bilgi veririz. Yalnız,
şahsınız adına yaptığınız
konuşmada özellikle Alevi inancına sahip öğretmen yok.
dediniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Öğretmen değil, yönetici
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Öğretmen kadrolarının atanma şekli kamu
personel sınavındaki puan esasına göre ve tercihlerine göre
otomatik ortamda yapılıyor. Öğretmen ataması objektif,
eşit ve adil koşullar altında, hiçbir öğretmenin
inancı nedeniyle bir göreve atanma veya atanmama gibi bir durum söz konusu
değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Bakan, yönetici, yöneticiler
diyorum.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Yönetici atama konusunda da yine aynı kurallar geçerli.
KAMER GENÇ (Tunceli) Maalesef yok!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Yönetici Atama Yönetmeliği çıkardık ve çok
yakın bir tarihte yönetici kadrolarında boş olan yerler için
açtığımız sınavda yine objektif, eşit ve adil
koşullarla ve hizmetlerinin süresine ve puanına göre atamalarına
başladık.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hüseyin Çelik 76ncı maddeye göre
atıyor.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Bu konuda uyguladığımız kuralların
ben eşit, objektif ve adil olduğuna inanıyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, şimdi, bu Türkiyedeki öğretmen
açığıyla ilgili bir mevzuya ben değinmek istiyorum.
Yılda kaç öğrenci acaba öğretime katılıyor?
Dolayısıyla branşlaşma da söz konusu olduğu zaman
yılda katılan yeni öğrenci sayısı ile kadroya
alınacak veya eğitim ordusuna seferber edilecek öğretmen
sayısı oranını düşündüğümüzde Türkiyenin bu
oranlarla bu açığı kapatmasının hiçbir zaman mümkün
olmadığı kanaatini taşıyorum. Yani yılda ortalama
yeni öğretime katılan çocuklarımızla, kadro verilen, ki
birçoğunu sözleşmeli öğretmenlerden alıyorsunuz şimdi
kadroya. Dolayısıyla bir kadroya
Zaten eğitim ordusunun
içerisinde olan öğretmenleri kadroya alıyorsunuz. Eğitim
ordusuna katılan yeni bir kadro yok. Dolayısıyla, bu
açığın, 76 bin açığının, böyle
yıllık 10 bin öğretmenle kapanabilmesinin mümkün
olmadığı kanaatini taşıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Şimdi, geçen yıl itibarıyla, yani bu
yılı tamamladığımızda, bu 10 bini de
eklediğimizde 43 bin öğretmen atamasını 2009
yılında yapmış olacağız ve son üç ay içerisinde
bunun yaklaşık 25 bininin atamasını
gerçekleştiriyoruz.
Öğretmen açığının öğrenci
sayısındaki artışla ilgili, paralel olması
gerektiği konusunda ve öğrenci sayısının
arttığı
Bu yıl yaptığımız
kayıtlarda -yaklaşık 70 bin civarında öğrenci-
ilköğretime kaydolan öğrencilerde düşme söz konusu, önceki
yıllarda da bu söz konusu yani Türkiye'de daha önceden de
Bu biraz
artabilir, arttığı dönemler de olabilir. Genel itibarıyla,
öğrenci sayılarında herhangi bir değişiklik yok. Zaman
zaman bu konu da ediliyor ama Türkiyenin nüfus artış
hızında bir düşme söz konusu ve bu da yansıyor.
Dolayısıyla, bugün de planladığımız öğretmen
alımları öğrenci sayısının
artışına göre değil, tam tersine, öğrenci
sayısı artmadığı hâlde bu öğretmen
atamalarını gerçekleştiriyoruz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Kaç yılda norm kadronun
dolması mümkün olacak?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul)
Önümüzdeki yıl da alacağız. İki üç yıl içerisinde,
normalde, bu öğrenci sayısı bu kapasitede giderse üçüncü
yılın sonunda, genel manada
Şu anda da çok ciddi olarak
Evet,
şu andaki açık yüzde 10 civarında. Bunun da
giderilebileceğini düşünüyorum.
Sözleşmeliler kadroya geçecek
Aslında, bu bir kadrolu
öğretmen alımı değil diyorsunuz ama sözleşmeli
kadrolar zaten, bizim açımızdan, hemen tekrar sözleşme
yapılarak alacağımız kadrolar. Bu ayrı bir şey.
Eğer, sözleşmeli öğretmenlerden kadroya geçen olursa onlardan
eksilen yerlere biz atama yapabileceğiz yeniden.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Durdu Özbolat. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 428 sıra
sayılı Kanun Teklifiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi en içten
duygularımla selamlıyorum.
Biliyorsunuz, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Bütün
öğretmenlerimizin günlerini kutluyorum. Bu güzel gün aynı zamanda Ulu
Önder Atatürkün millet mektepleri başöğretmeni olması nedeniyle
daha da anlam kazanıyor. Ben böylesi bir günde başta Gazi Mustafa
Kemal olmak üzere yaşamını yitirmiş tüm öğretmenlere
Tanrıdan rahmet diliyorum. Yaşamını bu onurlu göreve
adamış tüm eğitim emekçilerine en içten sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. Ayrıca, 25 Kasımda, yarın
yapılacak olan Eğitim-Senin, KESKin hak arama mitingini
destekliyorum ve yarın yanlarında olacağım.
Bugün görüşmesini yapacağımız kanun teklifi
yasalaşırsa atamayı bekleyen 327 bin öğretmenimizin
sayısı 317 bine düşmüş olacak. 10 bin gencimizi mutlu
edeceğiz. Geride kalan 317 binin durumu ne olacak? O, düşünmemiz
gereken asıl konulardan birisi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim bu
konuda konuşmam biraz sıkıcı olacak çünkü rakamlarla
konuşacağım. Hamaset yapmayacağım, bu arada Sayın
Bakana da yardımcı olmaya çalışacağım. Gerçi bir
önceki Sayın Millî Eğitim Bakanı, Millî Eğitim
Bakanlığını otomatik pilota
bağladığını ve Sayın Bakana ve muhalefete,
bizlere pek bir iş kalmadığını ima etti ama yine de
milletimizin vekili olarak tespitlerimizi, önerilerimizi sunalım. Takdir,
yüce Meclisin ve Sayın Bakanın.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, bu
yıl okul öncesi eğitim otuz iki ilde zorunlu oldu, önümüzdeki yıl
tüm yurtta zorunlu olacak. Biz bunu olumlu buluyoruz yapabilirsek. Zorunlu okul
öncesi eğitimi iki yıla çıkaralım, biz de bu konuya gerekli
desteği verelim. Bu alandaki okul sayısı 23.653, derslik
sayısı 39.481, öğrenci sayısı 804.765, öğretmen
sayısı 47.633tür. Eğitim bilimciler, okul öncesi eğitimde
sınıflardaki ideal öğrenci sayısını 10-15 olarak
belirliyorlar. Bizde 20 öğrenci gibi görünüyor ama okul öncesi eğitim
ülke çapında yaygınlaşmadığı için,
sınıflarımızdaki öğrenci sayısı kesinlikle
20nin üzerinde, hatta bazı anaokullarında ikili eğitim
veriliyor. Şimdi burada Sayın Bakana soruyorum: Okul öncesi
eğitimde daha kaç dersliğe ve öğretmene ihtiyaç var?
Çalışmasını yaptınız mı?
Yaptıysanız lütfen bizi bu konuda bilgilendirin,
yapamadıysanız bu konuda size yardımcı olalım.
Gelelim ilköğretime: Okul sayısı 33.769, derslik
sayısı 320.393tür, öğrenci sayısı ise 10.709.920,
öğretmen sayısı ise -kadrolu, sözleşmeli- toplam 453.318.
Bu rakamlara baktığımızda, derslik başına
düşen öğrenci sayısı 34 gibi görünüyor ancak gerçek bundan
da çok farklı değerli arkadaşlar. Özellikle büyük
şehirlerde derslik başına düşen öğrenci
sayısı 40-45. İlköğretimde öğrencilerin 24
kişilik sınıflarda normal eğitim görebilmeleri için gereken
derslik sayısı ise 125.853tür.
İlköğretimin AKP İktidarı dönemindeki
gelişim tablosuna baktığımızda, okul
sayısında yaşanan azalma dikkati çekmekte. Örneğin, 2002
yılında okul sayısı 35.133 iken, 2009 yılında bu
sayı 33.769 olmuştur. Yani Sayın Bakanım, 2002
yılından bu yana, ilköğretimde okuyan öğrenci
sayısı artmış, okul, derslik ve öğretmen
sayısı bu artışa paralel olarak artmamıştır.
Gelelim ortaöğretime: Okul sayısı 8.765, derslik
sayısı 109.042, öğrenci sayısı ise 3.837.164tür. Bu
rakamlara baktığımızda, derslik başına düşen
öğrenci sayısı 35 olarak gözüküyor ancak özellikle büyük
şehirlerde dersliklerdeki öğrenci sayısı bu rakamın
çok üzerindedir. Yani ortaöğretimde de yeterli okullaşma henüz
sağlanamamıştır. Rakamlar böyle Sayın Bakanım.
Otomatik pilot buysa, gelin biz manuel çalışalım.
Değerli arkadaşlarım, bizim, muhalefet olarak bu
veriler ışığında Sayın Bakana verdiğimiz not
zayıftır.
Gelelim öğretmenlerimizin durumuna. Sayın Bakan Nimet
Çubukçu, Plan ve Bütçe Komisyonunda 2003 yılında, 26 Ekim 2009
tarihine kadar 147.702si kadrolu, 70 bini sözleşmeli olmak üzere toplam
217.702 öğretmenin atamasının
yapıldığını belirtti. Ayrıca, 37.500
öğretici, yani kısmi zamanlı geçici öğretici,
İngilizce dil öğreticisi, bilgisayar öğreticisi, vekil
öğretmen ve 189.254 usta öğretici görevlendirmiştir. Yani
değerli arkadaşlarım, öğretmen statüsünde
çalıştırılmayan öğretici ve usta öğreticilerin
toplam sayısı 226.754tür. Şimdi bu rakamları da göz önüne
alarak öğretmen açığının ulaştığı
boyutu bir düşünün. Ayrıca, her yıl 20 bin civarında öğretmen
emeklilik, istifa, ölüm ve benzeri nedenlerle meslekten
ayrılmaktadır. Yani Sayın Bakanın belirttiği 217 bin
rakamının yarıdan fazlası böylece gitmiş oldu.
Şimdi ben yüce Meclise soruyorum: Yedi yıllık AKP
İktidarı döneminde öğretmen açıkları arttı
mı azaldı mı?
HASAN ANGI (Konya) Azaldı.
DURDU ÖZBOLAT (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizler burada 10 bin öğretmen adayımızı
sevindireceğiz, az da olsa güzel. Şimdi merak ettiğim bir konu
da şu: Bu 10 bin kadroya öyle zannediyorum ki sözleşmeli kadroda
çalışan arkadaşlarım da başvuracaklar. Peki,
onların boşalttığı yerlere yeniden hemen öğretmen
ataması yapılacak mı? Yapılmayacaksa dersleri boşalacak
öğrencilerimizin durumu ne olacak? Sayın Bakanım, öyle
zannediyorum ki sizin de okul çağında çocuğunuz var. Sene
içerisinde öğretmen değişikliği bu çocuklar üzerinde
olumsuz etkiler yaratıyor. Bu çalışmaları daha iyi
planlayıp sene başında yapmak en doğrusu değil mi?
Değerli arkadaşlarım, benim, Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi bir milletvekili olarak
anlayamadığım bir diğer konu da öğretmenlerimizin
atamasında uygulanan kadrolu sözleşmeli ayrımı. Sayın
Bakan da benim gibi düşünmüş olacak ki Kadrolu sözleşmeli
ayrımı ikiliğine çok üzülüyorum. Önümüzdeki dönemde bir daha
sözleşmeli öğretmen almayacağım. Bundan sonra tüm
öğretmenler kadrolu olacak. demişti, yine sözünde mi? Benim ve bu
işin mağduru olan birçok öğretmenimin merak ettiği
konulardan biri de bu. Şimdi burada, bu sözü, atama bekleyen öğretmen
arkadaşlarıma verebilecek mi Sayın Bakan? Sayın Bakan,
sözleşmeli öğretmenlerin durumuna üzülüyor, biz de üzülüyoruz ama
çözüm makamı biz değiliz, Sayın Bakandır.
Şimdi, Sayın Bakanımın daha üzüleceği bir
başka konuya dikkatinizi çekmek istiyorum: Öyle zannediyorum ki
sayıları 100 bin civarında ücretli öğretmen bugün okullarda
görev yapmaktadır. Bunların aldığı ücret 300 ile 500
TL arasında, sigortaları da yarım zamanlı.
Değerli arkadaşlarım, bu öğretmenlerden
birinin de kendi çocuğunuz olduğunu düşünün. Üniversiteyi bitirmiş,
yaş otuza yaklaşmış, ailesinden harçlık almak zorunda,
evlenemiyor, yuva kuramıyor, temel ihtiyaçlarını dahi
karşılayamıyor. Bunlar için biraz daha üzülelim Sayın
Bakanım. Gazetelerde bu çocukların intihar haberleri yer alıyor.
Bu çocukların da anaları ağlıyor Sayın Bakanım.
Bu gençlerin çoğu depresyonun eşiğinde. Size
ulaşabiliyorlar mı bilmiyorum ama ben her gün bu gençlerle muhatap
oluyorum, sorunlarını dinliyorum ama sorunlara ben çözüm üretemiyorum
Sayın Bakanım. Bu çocukların durumunu da bir göz önüne
alın, kendi çocuklarınızı bu çocukların yerine koyarak
ama. Yönettiğiniz Bakanlık, bu ülkenin en önemli
bakanlığı, biz de sizlere yardımcı olmaya
çalışan insanlarız. Bütçemiz daha büyük olsun, eğitimde
tasarruf olmaz. Gelin, hep beraber bu imkânları genişletmeye
çalışalım. Ben, maliye bakanlarıyla çok ciddi
pazarlıklara girip bakanlığını,
çalışanları gözeten, tartışan bakanlar
hatırlıyorum. Bunu sizden de bekliyoruz Sayın Bakanım.
Yine, Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunda, 9uncu
derecenin 1inci kademesinde bulunan bir öğretmenin
maaşının 1.302 TL olduğunu açıkladı, ek ders
ücretiyle bir öğretmenin eline 1.699 TL geçtiğini belirtti. Allah
aşkına Sayın Bakanım, öğretmenlerin kaç tanesi ek ders
ücreti alabiliyor? Madem bu kadar ücret alıyorlar da neden bu
arkadaşlarımızın önemli bir kısmı ikinci, üçüncü
işleri aramak ve yapmak zorunda kalıyorlar? Gelin, biraz empati
yapalım, kendimizi bu öğretmen arkadaşlarımızın
yerine koyup onların kazandığı para ile kira verelim,
çocuklarımızı okutalım, mutfak
harcamalarımızı yapalım, kendimizi geliştirecek
etkinliklere para ayıralım, elektrik, su, doğal gaz, telefon
ücretlerimizi verelim.
Üzülerek belirteyim ki Sayın Bakan, bu konuda biz de,
öğretmenler de size geçer puan vermedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
DURDU ÖZBOLAT (Devamla) Karneniz kırık notlarla dolu.
Bugün 10 bin genç arkadaşım sevinecek. Değerli
arkadaşlarım, bizler de onların sevincine birazcık da olsa
vesile olacağız ama benim dikkatimi bir nokta daha çekiyor: Bazı
branşlardan mezun olan öğretmen adaylarını hiç
sevindiremiyoruz. Bu branşlarda neredeyse hiç öğretmen ataması
yapmıyoruz. Peki bu çocukları da bu bölümlerde niçin okutuyoruz?
Niçin bu bölümleri kapatmıyor ya da sayısını
azaltmıyoruz? Bir öğrencinin devlete ve ailesine yıllık
maliyeti ne kadar Sayın Bakanım, hiç hesabını
yaptınız mı? Ama bazı branşları da çok
sevindiriyoruz. Gelin, hepsini sevindirelim. Onlar bunu hak ediyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özbolat.
Şahıslar adına ilk söz talebi Amasya Milletvekili
Sayın Avni Erdemire aittir.
Buyurun Sayın Erdemir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkanım,
çok değerli milletvekili arkadaşlarım; Millî Eğitim
Bakanlığına 10 bin yeni öğretmen alımıyla ilgili
428 sıra sayılı Kanun Teklifinin yürütme maddesi olan 3üncü
maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün eğitim camiamız için
ve genç öğretmen arkadaşlarımız için mutlu bir gün.
Meclisimizin bir Öğretmenler Gününde 10 bin yeni öğretmen
atanmasıyla ilgili karar almak için toplanmış olması
anlamlı ve mutluluk verici. Çünkü öğretmen eğitimin en temel
unsuru ve öğretmen cehaletin kuşattığı bilgi
okyanusunun şifrelerini insanlığın hizmetine sunan
insandır.
Âkifin Ey hasmı hakiki, seni öldürmeli evvel / Sensin
düşmanlarımızı bize üstün çıkaran el. diye hitap
ettiği ve düşman unsur olarak gördüğü cehaleti de biz ancak
eğitimle yenebiliriz, öğretmenlerimizle yenebiliriz.
Tabii ki bizden önce konuşan arkadaşlarımız
icraatlarımızla ilgili bazı ifadelerde bulundular ki
haklarıdır. Özellikle 10 bin öğretmen alımından daha
çok şu anda sözleşmeli olarak görev yapan öğretmenlerimizin
yararlanacağını ifade ettiler arkadaşlar. Biliyorsunuz
öğretmenlerimiz puan üstünlüğüne göre atanıyor. Bugün 80 puanla
sözleşmeli olarak atanmış bir öğretmen
arkadaşımın müracaatını engeller, aynı
branşta 75 puan almış bir öğretmen
arkadaşımızı atarsak acaba bu adil olmuş olur mu?
Elbette olmayacak. Hani diyorduk ki Sözleşmeli öğretmenlerimize
kadro verilsin. Bakın, kademeli olarak bir bakıma sözleşmeli
öğretmenlerimize kadro da verilmiş oluyor.
Değerli arkadaşlarım, tabii ki muhalefette
sayıları yazmak, rakamları artırmak, 46 bin demek, 130 bin
demek çok kolay ama rakamlarla, parmaklarla bütçeyi artırmak, geliri
artırmak ve neticede pastayı büyütmek mümkün değil.
İnşallah icraatlarımızla, el ele vererek üretimi
artıracağız, ihracatı artıracağız, geliri
artıracağız, bütçeyi büyüteceğiz, pastayı
büyüteceğiz ve neticede, değerli arkadaşlarım, öğretmenlerimizin
maaşlarını da artıracağız.
Acaba bu Mecliste daha önce görev yapan arkadaşlarım
öğretmenlerimizin maaşlarının çok daha iyi
olmasını istemiyorlar mıydı? Elbette istiyorlardı
değerli arkadaşlarım. Bütün iktidarlar memuruna,
öğretmenine iyi ücret vermek ister ama bakın, bazı
rakamları sizinle paylaşmak istiyorum: Yıl 1989,
öğretmenlerimizin maaş artı ücreti, değerli
arkadaşlarım, 236 dolar. Değerli arkadaşlarım,
yıl 1993, maaş artı ücret, 9a 1 bir öğretmenin maaş
karşılığı 318 dolar. Yıl 2003ün
başları, maaş artı ücret, bir öğretmenimizin
aldığı maaş 450 dolar civarını geçmiyor.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Doların satın alma
gücü düştü.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Yıl 2009, evet, bugün
öğretmenlerimiz, 9a 1 bir öğretmenimiz bin doların üstünde ücret
alabiliyor. Yeterli mi? Elbette yeterli değil değerli
arkadaşlarım çünkü öğretmenlerimiz çok önemli bir iş
yapıyor. Elbette öğretmenlerimizin her şeyin en güzeline, en
iyisine layık olduğunu biraz önce ifade ettik. Onların
emeklerinin karşılığını asla ve asla maddi olarak
veremeyeceğimizi ifade ettik. Sokratesin ifade ettiği gibi: Dünyada
her şeye değer biçilebilir ama öğretmenin eserine değer
biçilemez. Bunun idraki içerisinde bu Meclis.
Değerli arkadaşlarım, tabii ki 2002den bugüne
kadar çok önemli icraatlar yaptık ama bunlar tekrar tekrar Meclisimizde
ifade edildi.
Ben sözlerimin sonunda bütün öğretmen arkadaşlarıma
saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Öğretmenler Gününü
tebrik ediyorum. Nice nice bayramlarda, güzel günlerde buluşmak
dileğiyle hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdemir.
Şahıslar adına ikinci söz, İstanbul
Milletvekili Sayın Hasan Macite aittir.
Sayın Macit yok mu?
Sayın Genç, buyurun.
Süreniz beş dakika.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın milletvekilleri, Millî Eğitime 10 bin kadro
verilmesiyle ilgili bir yasa teklifinin maddesi üzerinde kişisel söz
almış bulunuyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, öyle sahalar var ki buralarda
tasarrufa gerek yok. Burada ülkenin kaynaklarını en iyi şekilde
buralara kanalize etmek lazım. Türkiye'nin eğitim ordusuna ciddi
ihtiyacı var. Şimdi, üniversiteyi bitirmiş, öğretmen olma hakkını
kazanan yüz binlerce insanımız var, gençlerimiz var. Bunları
niye almıyoruz? Üstelik de okullarımızda açık var, birçok
okulda öğretmen yok. Öğretmenliği de öyle bir rayından
saptırmışız ki birisi sözleşmeli, birisi 4/Cli, birisi
bilmem ders başına para alıyor.
Ben, bugün Tuncelinin birkaç tane okulunu gezdim, dün de gezdim.
Mesela bugün Pertekte Öğretmenler Gününe katıldım, Tuncelinin
Pertek ilçesinde. O kadar pırıl pırıl, o kadar güzel
çocuklar, o kadar güzel duygularla o kadar güzel şiirler dile getirdiler
ki ben kendimi onlar karşısında gerçekten o kadar güzellikleri
ifade edecek bir ifadeyi kendimde bulamayacağımı hissettim.
Şimdi, bu nedir? Bir eğitim meselesidir, bu duygu meselesidir,
hayatın güzelliklerini anlama meselesidir.
Onun için, değerli milletvekilleri, Türkiyemizin kaynakları
var. Bu kaynakları getirip de heba edeceğimize bu kaynakları
ülkemizin aydınlık geleceği için eğitime seferber etmek
bana göre gerekli. Buraya niye 10 bin koyuyoruz? Burada Millî Eğitim
Bakanlığına bir yetki verelim, Türkiyede öğretmen
açığını karşılayacak düzeyde atama yapabilmek
üzere Millî Eğitim Bakanlığına bir yetki verelim. Çünkü
burada, değerli milletvekilleri, ekonominin de kendisine göre
kuralları var.
Şimdi, birçok, devletimizin büyük kaynakları
birtakım yandaşlara, holdinglere peşkeş çektiriliyor,
katrilyonlar seviyesinde peşkeş çektiriliyor. Yani işte bir
Telekomun, bir bankaların kurumlar vergisini yüzde 30dan yüzde 20ye
indirmekle devletimiz 10 katrilyon zarar gördü. Bunu siz yaptınız.
Peki, bu 10 katrilyon liranın 1 katrilyon lirasını
millî eğitime verseydik ne zarar görürdük? 100 bin tane öğretmen
istihdam etseydik
Şimdi aynı öğretmen odasına
gidiyorsunuz, birisi 1.500 lira alıyor, birisi 300 lira alıyor. Bu
yüz kızartıcı bir şey.
Değerli milletvekilleri, öğretmenin bu kadar onuruyla
oynanabilir mi? Öğretmenlik, eğer bu memlekette eğitim hakikaten
çağdaş, akılcı, bilime dayalı bir seviyede olursa
bizim geleceğimiz parlak olur ama çocuklarımız eğitimsiz
kalırsa, istenilen seviyede, istenilen yaşta, istenilen düzeyde
eğitim almazsa o toplumda hayat olmaz.
Onun için, Türkiye'ye biçilmek istenen şey cahil bir toplum
yaratmak. Bu cahil toplum yaratmanın da hedefi sizin
İktidarınız zamanında geldi. Yani, bakın,
üniversitelerde ARGEye ayrılan para ne kadar? Var mı sizde?
Eğitime, araştırmaya ayrılan para ne kadar? Yok.
Onları kıstınız çünkü Türkiye'nin geleceğinin
parlaklığına, geleceğini sağlığa
kavuşturacak araştırmayı, eğitimi siz yok ettiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Senin bilmemen yok manasına
mı geliyor?
KAMER GENÇ (Devamla) Ben bunları, hepsini biliyorum da
neyse, sizinle
ÜNAL KACIR (İstanbul) Senin bilgin yoksa, yok mu oluyor?
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, keşke burada beş dakika
konuşmasam da sizinle her zeminde konuşayım.
MEHMET ZEKAİ ÖZCAN (Ankara) Farklı bir şey söyle
de dinleyelim.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben gördüm işte, insanları
gördüm. Gittim bugün şey ettim.
Şimdi, her gün, sizin, işte, Tayyip
Erdoğanınızla Abdullah Gülünüz 300-500 kişiyi uçaklara
doldurup da gidip de dışarıda eğleneceğine o
paraları getirelim bu eğitim seferberliğine harcayalım.
AHMET YENİ (Samsun) Bir defa saygılı konuş!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, daha Tayyip Bey
Erbakan gitti.
AHMET YENİ (Samsun) Saygılı konuş,
saygılı!
KAMER GENÇ (Devamla) Erbakan Libyaya gitti. Libyada Türkiye
Cumhuriyeti devletini en aşağılayıcı bir durumla
karşılaştı.
AHMET YENİ (Samsun) Saygılı ol biraz!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, niye kendisi gitti, bilmiyorum.
Bakalım, inşallah, Kaddafi kendisine de o çadırda bir
şeyler yapmaz. Neyse, göreceğiz tabii.
AHMET YENİ (Samsun) Saygılı ol biraz,
saygılı ol!
KAMER GENÇ (Devamla) Ben saygıyı sizden öğrenmem
ki, siz benden saygıyı öğrenin. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Saygıyı bizden
öğreneceksin!
KAMER GENÇ (Devamla) Siz benden saygıyı öğrenin.
Çünkü bu Türkiye Cumhuriyeti devletini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun) Saygıyı bizden
öğreneceksin!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Genç, bir dakika ek süre veriyorum, buyurun
tamamlayın.
KAMER GENÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, eğitim
konusunda, yani öğretmenlerin bugün içinde bulunduğu durum çok kötü
vaziyette. Tuncelide bölge yatılı okulları var. Bölge
yatılı okulunda, mesela öğrenci miktarına göre yakıt
parasını veriyor. Hâlbuki, yani bir binanın
ısınması için gerekli olan kapasite belli. Öğrenci
sayısı azalır veya çoğalır. Yani, öğrenci
sayısı azalınca oranın yakıt parasını
mı kısmak lazım?
Sonra, inanmanızı istiyoruz, taşıma sisteminde
çok sıkıntı var. Yani, orada, maalesef, Tunceliyi ben gördüm,
söylediler bana, öğrencilerin taşıma sisteminde çok ciddi
eksiklikler var. Para vermiyorlar. Efendim, dolmuşa diyor ki, 3 milyon
para vereceğim sana, o öğrenciyi gideceksin, bilmem
Yahu, şimdi sen gel beraber gidelim, burada itiraz
edeceğine gel beraber gidelim. Burada havadan atmak mümkün değil.
Gel, erkekliğiniz varsa gidelim oraya. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) İşte gelin gidelim,
yiğitliğiniz varsa gidelim. O insanların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, siz iktidarsınız
(AK
PARTİ sıralarından Gel gidelim, gel sesi) Bazı insanlar
bilmez. Ben burada yıllarca konuşmalar yapıyorum. Yani, orada
memleketimizin durumu çok kötü
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
PLAN VE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ
BERBER (Manisa) Boşuna görmüşsün, boşuna.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben çok kötü bir şey söylemiyorum ki,
ben size doğru şeyleri söylüyorum, ama gelin yiğitliğiniz
varsa gidelim, işte gelin bakın, Tuncelideki eğitim durumunu
görelim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ (Devamla) Ben size, gidelim, o Tuncelideki
eğitim seviyesini size göstereyim.
Ama Sayın Başkan, onları da bir sustursanız
yani.
BAŞKAN Sizin konuşma süreniz bitti, ben de onlara
Sayın milletvekilleri
dedim. Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Beyefendi, niye gülüyorsunuz? Siz
bürokratsınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Oradaki bürokrat gülüyor. Niye gülüyor? Burada milletvekili konuşuyor.
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ederim.
Soru işlem faslına
AHMET YENİ (Samsun) Gücün bürokrata mı yetiyor?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ (Tunceli) Sana da gücüm yetiyor. Var mı!
AHMET YENİ (Samsun) Hadi geç yerine!
KAMER GENÇ (Tunceli) Hadi gel! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Yeni
Şimdi, ben size yarım saat ara vereyim. Hanımefendi
kanunun çıkması için büyük gayret içerisinde, herkes aynı
durumda. Ben de o zaman, madem ki dinlemiyorsunuz siz beni, ben de onun için
şimdi size yarım saat ara vereyim, yarım saat sonra, nasıl
olsa bitinceye kadar, oturalım kanunu oylayalım tamam mı?
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Cengiz
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, bize gelen yine bir şeyde, düz lise
olarak veya genel lise olarak ifade edilen liselerin, özellikle Çanakkale
Gelibolu Bolayır beldesinde ve Ayvacık ilçemizin Gülpınar
beldesindeki bu liselerimizin kapatılacağı ifade edildi.
Bunların yerine başka bir mesleki lise düşünülüyor mu veya
bunların kapatılması, kriterleri ortadan kalktığı
için mi kapatılmaktadır? Bunlarla ilgili
Bakanlığımızdan da bir cevap alamadık. Özellikle buna
benzer diğer beldelerde de -böyle bir kapatılma- bu düz liselerin
veya genel lise olarak adlandırdığımız bu liselerle
ilgili Bakanlığımızın yeni bir düzenlemesi varsa
bunları da bilmek isteriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Özellikle lise, ortaöğretim planlamasında bazı
şehirlerimizde ortaöğretim kurumlarına, yani genel
ortaöğretim kurumlarına olan ihtiyacın, talebin azalması,
bunun yanı sıra mesleki eğitime olan talebin artması
durumlarında, eğitim planlamasına göre bu talepler
doğrultusunda, öğrenci talepleri doğrultusunda
değerlendirme yapılıyor. Ama Çanakkale özelinde doğrusunu
isterseniz söylediğiniz yerlere ilişkin olarak sizlere
yazılı olarak bilgi vereyim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümünün oylanmasından önce oyunun rengini belli
etmek üzere lehinde Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet Aydın,
aleyhinde Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce söz
istemişlerdir.
İlk sözü lehinde konuşmak üzere Adıyaman
Milletvekili Sayın Ahmet Aydına veriyorum.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bayram öncesi
böyle hayırlı bir iş yapıyoruz. Bütün öğretmen
camiasına, millî eğitim camiasına hayırlı olsun
diyorum.
Bununla ilgili söylenecek her güzel söz söylendi.
İnşallah bugüne kadar yaptığımız gibi bundan
sonraki süreçte de hem eğitim camiası adına hem
öğretmenlerimizin şartlarının iyileştirilmesi
adına AK PARTİ olarak, Hükûmet olarak elimizden geleni
yapacağız, yapmaya da devam ediyoruz. Zaten âyînesi iştir
kişinin lafa bakılmaz. Burada söylenen laflardan ziyade,
halkımız her şeyi biliyor, görüyor.
Ben tekrar oyumun renginin evet olduğunu söylüyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Teklifin aleyhinde söz isteyen Yalova Milletvekili Sayın
Muharrem İnce.
Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki bu yasaya evet oyu vereceğiz ama Sayın Bakan az
önce 76 bin öğretmen açığı olduğunu söyledi.
Şimdi burada 10 bin kadro veriliyor. Niye 76 bin değil diye aleyhte
söz istedik, yanlış olmasın.
Ama şunu da söyleyelim: Bu, 10 bin kadro olayı
değildir; bu, 3 bin kadro olayıdır. Bu 10 bin kadronun
yaklaşık 7 bin tanesi şu andaki sözleşmeli öğretmen
olarak görev yapan arkadaşlarımızın kadroya geçmesi
olacaktır. Sistemin içinde bu arkadaşlarımız. Bunun en
güzel örneği de 2009 atamasıdır. 2009 atamasında 12.003
öğretmen kadrolu olarak atanmıştır. Bunların 7.037
tanesi sözleşmeden kadroya geçmiştir. Tekrar söylüyorum: Bu, 10 bin
öğretmen alımı değildir, 3 bin öğretmen
alımıdır.
Değerli arkadaşlarım, yine bir başka konu: Ben
hepinizin vicdanına sesleniyorum, bu çocuk bizim çocuğumuz
olabilirdi, 2009 öğretmen KPSSsinde Türkiye birincisi, ODTÜ fizik
öğretmenliği bölümü mezunu, Nazım Öztunalı. Bu çocuk benim
branştaşım, ben de fizik öğretmeniyim. Bu da Türkiye
birincisi olmuş, 2009 KPSS birincisi. Fizik öğretmeni
alınmadığı için bu çocuk atanamadı. Bunu sizin
vicdanınıza bırakıyorum. Yani bu ülkede öğretmen
olmayan pek çok insanı sözleşmeli, ücretli öğretmen
yapacaksınız, Türkiyede birinci olmuş, ODTÜ fizik bölümünü bitirmiş
bir çocuğun atamasını yapmayacaksınız; takdir sizin,
vicdan sizin, adalet sizin, hepsi sizin olsun.
Değerli arkadaşlarım, bu ücretli öğretmen
ataması yalnızca Cizrede olmuyor, Diyarbakırda,
Beytüşşebapta olmuyor. Size örnekler vereyim: Şırnak,
İdil, Cizre, Silopi, doğru, var ama Manavgat, Çayırova,
Bulancak, Acıpayam, Başkale, Şuhut, Ceyhan, bunların ilçe
millî eğitim müdürlüklerinin sitelerine girin, buralarda da ücretli
öğretmen olduğunu görürsünüz. Mesela, Silopi deyince bana bir
çağrışım yaptı, araştırdım, Silopideki
ücretli öğretmen sayısı 63müş. 63 kişi ücretli
öğretmen olarak çalışıyor, 300 liraya, 400 liraya
çalışıyor burada. Silopiye MİT Müsteşarını
gönderdiniz, İçişleri Bakanlığı
Müsteşarını gönderdiniz, hâkimleri, savcıları
gönderdiniz, çadır mahkemesini gönderdiniz ama Silopiye öğretmen
gönderemediniz. Öğretmen gönderemediniz, ücretli öğretmen 63
kişi burada görev yapıyor, bunu da sizin takdirlerinize sunuyorum.
Son olarak, çok ilginç bir Tutanak Dergisi var elimde. Yıl
1991. 25/11/1991. İmzaları okuyorum: Salih Kapusuz, Kayseri
Milletvekili; Kemalettin Göktaş, Trabzon Milletvekili; Abdullah Gül,
Kayseri Milletvekili; Zeki Ergezen, Bitlis Milletvekili.
Şimdi okuyorum: Öğretmenleri toplumda layık
oldukları statüye kavuşturmak, içinde bulundukları
sıkıntıların çarelerini gidermek için Meclis
araştırması önergesi verilmiş. Birinci imza sahibini biraz
sonra söyleyeceğim. Denilmiş ki dilekçede: Bu bir parti sorunu
değildir, bir devlet ve millet sorunudur. Partiler üstü ve partiler
arasında milletçe üzerinde ittifak edeceğimiz belki de tek sorundur.
Öğretmenlerimizin hayat standartları fevkalade düşüktür. Yeterli
sosyal hakları yoktur. Kendini yenileme, geliştirme ve yeni bilgiler
edinme haklarından, imkânlarından mahrumdur. Yine bugün için
öğretmenlik âdeta çaresizlik mesleği hâline gelmiştir.
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Doğru, o zamanki
şartlar öyleydi.
MUHARREM İNCE (Devamla) Evet, bugün farklı mı?
Birinci imza sahibi de Necmettin Erbakan, Konya Milletvekili.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ne var bunda!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Allah uzun ömürler versin, Hoca
sizin için Bunlar benim sınıftan kaçan talebelerim. demişti.
Bence Hoca doğru söylemiş, siz 1991de aşağıda
isimleri yazılı milletvekillerinin imzalarıyla, Hocanın da
birinci imza sahibi olarak verdiğiniz bu Meclis araştırması
önergesini ben ve arkadaşlarım da verdik, önümüzdeki günlerde,
bayramdan sonra bunu Meclise getireceğiz, gelecek bu. O gün bu komisyon
kurulmuş
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Tarih tekerrürden ibaret.
MUHARREM İNCE (Devamla) -
bakalım siz Hocanın
öğrencileri olarak, sınıfta kalan öğrencileri olarak, siz
Hocanın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Muharrem Bey, Hocanın
sınıfına git kaydol!
MUHARREM İNCE (Devamla) Sen kaydolmuşsun ama devam
etmemişsin, kaçmışsın hep. Ben söylemiyorum ki bunu, hocan
söylüyor, ben mi söylüyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Beğeniyorsun, git kaydol!
MUHARREM İNCE (Devamla) Benim hocam başkaydı.
Siz, bu Meclis gündemine geldiğinde hep birlikte
göreceğiz, bakalım bu komisyonu kuracak mısınız?
Bakalım öğretmenlerin sorunlarını gündeme getirecek
misiniz? Açlık sınırında yaşayan
arkadaşlarımızın
Saygın bir meslekken
öğretmenlik ne yazık ki sizin sayenizde sorunlu bir meslek hâline
geldi. 224 bin öğretmen arkadaşımız atama bekliyor. Biz
tabii ki 76 bin olmasını isterdik bunun ama ben de diyorum ki oyumun
rengi evettir ama yaptığınız iş 10 bin atama
değildir, 3 bin atamadır.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) CHPden 4 kişi var, 4!
Öğretmenlerin yanındasınız, 4 kişi!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır,
hayırlı uğurlu olsun.
Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Yani 4 kişiyle
öğretmenlerin yanındasınız, ana muhalefet partisi! Ana
muhalefet partisi 4 kişiyle destek verdi öğretmenlere!
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) O çok bile size, size yeter!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24
Kasım Öğretmenler Gününde Büyük Önder Atatürkün gösterdiği
hedef ve ilkeler doğrultusunda eğitim ordumuza 10 bin
öğretmenimizin daha katılacak olmasından çok büyük bir mutluluk
duyuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle tüm
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyor, Başöğretmen
Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ebediyete intikal etmiş
değerli öğretmenlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.
Bakanlığıma bağlı resmî eğitim
kurumlarının öğretmen ihtiyacının
karşılanması için 10 bin öğretmen kadrosuna atama
yapılmasına imkân sağlayan 3797 sayılı Kanuna geçici
bir madde eklenmesine ilişkin Kanun Teklifi iktidar ve muhalefet partisi
milletvekillerinin mutabakatıyla Genel Kurula getirilmiş ve
geçirilmiştir.
Söz konusu teklifin yasalaşması, Genel Kurula
indirilmesinin, Öğretmenler Gününe rastlamış olması ise
bütün öğretmen ve öğretmen adaylarının yanında
eğitim camiamızı da mutlu etmiştir.
Eğitim politikası bir milletin varlık
politikasıdır. Dolayısıyla, gençlerimizi çağın
gerektirdiği her türlü bilgi ve donanım ve beceriyle
zenginleştirerek, yaratıcı, üretken, bilgiyi hayatın içinde
kullanabilen nesiller olarak yetiştirme hedefimizin en önemli unsuru
öğretmenlerimizdir.
Şurası bir gerçek ki, kendini bilgiyle yenileyen ve
öğretmenlerine gerekli önemin verilmesi, bu durumda
Bu gerçeği bilen
yüce Atatürk Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
demek suretiyle öğretmenlik mesleğinin önemini
vurgulamıştır. İşte bu kutsal mesleğin
mensuplarına bir Öğretmenler Günü hediyesi olarak bu kararın
alınması sürecinde desteklerini esirgemeyen başta Plan ve Bütçe
Komisyonu üyeleri olmak üzere Genel Kurulun iktidar ve muhalefet
mensuplarının tamamına teşekkür eder,
şükranlarımı sunarım. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KADİR URAL (Mersin) Yarın eyleme katılacak
mıyız Sayın Bakanım?
BAŞKAN - Alınan karar gereğince, deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesine ilişkin Meclis araştırması
önergeleri ile madencilik sektörünün sorunları ve yer altı
kaynaklarıyla ilgili Meclis araştırması önergelerini
görüşmek için 25 Kasım 2009 Çarşamba günü saat 13.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
22.22