DÖNEM: 23 CİLT: 54 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
27nci
Birleşim
8 Aralık 2009 Salı
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Konya
Milletvekili Hüsnü Tunanın, Hazreti Mevlânânın 736ncı Vuslat
Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenlerine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, kadın haklarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun, eczacı ve
eczanelerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- 2010
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Genel
Kurulda görüşme programının bastırılıp
dağıtıldığına ve bütçeler üzerinde
şahısları adına söz almak isteyen milletvekillerinin söz
kayıt işlemlerine ilişkin Başkanlık duyurusu
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvi ve 21 milletvekilinin, domuz gribi ve diğer
salgın hastalıklar konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/483)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış ve 20 milletvekilinin, elma üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlen-mesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/484)
3.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 23 milletvekilinin, ÖSYMnin
sorunlarının araştırılarak daha sağlıklı
çalışabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/485)
C) Tezkereler
1.- TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, İsveç Parlamento
Başkanı Per Westerbergin davetine icabetle, İsveçe resmî ziyarette
bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1025)
D) Önergeler
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, (2/389) esas numaralı Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/166)
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/128,
10/272, 10/378) esas numaralı Meclis araştırması
önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 08/12/2009 Salı günkü
birle-şiminde birlikte yapılmasına ilişkin MHP Grubu
önerisi
2.- (10/44,
10/147) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 08/12/2009 Salı günkü birleşiminde
birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
3.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili ve KİT Komisyonu Başkanı Ünal Kacırın,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, konuşmasında Başkanı
olduğu KİT Komisyonuna sataşması nedeniyle konuşması
2.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, Kocaeli Milletvekili Fikri
Işıkın, grubuna ve görev yaptığı Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmazın, sözlerinin farklı yorumlanarak AK
PARTİli bazı milletvekillerinin uygunsuz sözlerle
sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Kocaeli Milletvekili Fikri
Işıkın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.-
AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, İstanbul Milletvekili
Ünal Kacırın belirttiği gibi TOKİyi KİT Komisyonunun
değil Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetlediğine
ilişkin açıklaması
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın;
5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/779, 2/523)
(S. Sayısı: 444)
X.-
OYLAMALAR
1.- 5664
Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin oylaması
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, gözaltındaki cinsel taciz ve tecavüz
iddialarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/9275)
2.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, kanser hastası bir hükümlüye
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/9277)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Van-Saray Cumhuriyet
Başsavcılığına memur atanmasına ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/9278)
4.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın,
yargılanan çocuklara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/9281)
5.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, bir tutuklunun sağlık durumuna
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/9282)
6.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Mardin-Midyat Cezaevindeki koşullara
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/9285)
7.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, ÇYDDden burs alan öğrencilerin
soruşturulmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/9287)
8.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Ergenekon soruşturması kapsamındaki
bazı uygulamalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/9288)
9.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, Ergenekon davası iddianamesinde yer alan
bazı bilgilere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/9289)
10.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamana yeni adliye
sarayı inşasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Erginin cevabı (7/9423)
11.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, tutuklu bir turistin
serbest bırakılmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Erginin cevabı (7/9701)
12.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya eski adliye binasının
öğrenci yurduna dönüştürülmesine ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/9705)
13.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, bir cezaevindeki yemekten
zehirlenme iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/9709)
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, Anayasanın geçici
15inci maddesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/9711)
15.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Karstaki cezaevi yapımına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/9714)
16.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Tekirdağdaki bir cezaeviyle ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/9715)
17.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, üniversite mezunlarının iş
bulabilmesi konusundaki konuşmasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı (7/10032)
18.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, TMSFye devredilen bir medya grubundaki personel
hareketlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
(7/10042)
19.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, denetim ve yönetim kurullarında
görevli personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/10061)
20.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, denetim ve yönetim kurullarında
görevli personele ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/10097)
21.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, tedavi katılım paylarının
artırılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/10098)
22.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirnedeki öğretmen
açığına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/10103)
23.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Çelikhandaki bazı
okullardaki taşımalı eğitime ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/10104)
24.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, bir okul müdürü hakkındaki
iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/10112)
25.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, denetim ve yönetim kurullarında
görevli personele,
- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, damızlık hayvanların
kasaplık et olarak kesimine,
- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, üzüm üreticilerinin desteklen-mesine,
- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, gübre fiyatlarındaki
artışın çiftçiye etkisine,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/10118), (7/10119), (7/10120), (7/10121)
26.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, denetim ve yönetim kurullarında
görevli personele ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergünün cevabı (7/10140)
27.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, kamu kurumlarının basılı
yayınlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin
cevabı (7/10142)
28.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Eskişehir Yazılım Üssü Projesine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/10155)
29.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Ege Medeniyetler Müzesi Projesine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/10187)
30.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, İzmirin
tanıtımına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/10188)
31.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, İzmirin kongre merkezi
ihtiyacına ve bir tatil köyüne ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/10189)
32.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, tedavi katılım payı
uygulamasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/10193)
33.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, sigara yasağı nedeniyle
işletmelerin yaşadığı sıkıntılara
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/10194)
34.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, çiftçilerin elektrik borçlarının
yeniden yapılandırılmasına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/10195)
35.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Muştaki öğretmen
istihdamına ve okulların durumuna ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/10197)
36.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, zorunlu eğitime katılamayan
çocuklara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/10204)
37.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, eğitimle ilgili
bazı verilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/10208)
38.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Okul Servis Araçları
Hizmet Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/10209)
39.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerdeki işsizliğin
önlenmesine yönelik projelere,
Bazı illerde
tarım ve hayvancılık sektörünün güçlendirilmesine,
Hayvancılıktaki
kayıt sistemine,
- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepenin, bir fabrikaya personel alımına,
- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, bir ihaleye,
Bazı
yabancı şirketlerle ilgili iddialara,
- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, tarım politikasına,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/10222), (7/10223), (7/10224), (7/10225), (7/10226), (7/10227),
(7/10228)
40.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, marka tescillerine ilişkin sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/10229)
41.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bir lise müdürünün görevden alınmasına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/10272)
42.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, tarım ve
hayvancılıktaki desteklemelere,
- Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcanın, GDOlu ürünlerin dış ticaretine,
- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bazı kişilerle
bağlantısı olup olmadığına,
İlişkin,
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/10279), (7/10280), (7/10281)
43.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, ekonomik krizin turizm sektörüne etkilerine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/10318)
44.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bazı elektrik
dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/10322)
45.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, özelleştirme
uygulamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/10323)
46.-
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, özelleştirme sonrası
liman işletmelerinin durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/10332)
47.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, TRTnin tarım kanalı açmasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/10348)
48.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Soma Vergi Dairesi hizmet binası
projesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/10367)
49.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Saruhanlı Vergi Dairesinin yeni hizmet
binası projesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/10368)
50.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, elektrik sayaçlarının bakım,
onarım ve yenilenmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/10369)
51.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, mahrumiyet bölgelerindeki
öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/10372)
52.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, şirketler hukuku
işlemlerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergünün cevabı (7/10398)
53.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsta erken yağan
karın oluşturduğu mağduriyete ilişkin sorusu ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(7/10405)
54.-
İstanbul Milletvekili Ufuk Urasın, TMSF yönetimindeki bir medya
grubundaki personel yönetimine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
(7/10406)
55.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, özelleşen kurumlardan nakli yapılan
teknik elemanların özlük haklarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/10412)
56.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, yabancıların
aldıkları taşınmazlara ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin
cevabı (7/10425)
57.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/10433)
58.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, bazı ülkelere koyun
ve sığır ihracatına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/10440)
59.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/10453)
60.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bürokrat olarak atanan bakan ve
milletvekili yakınları ile milletvekili adaylarına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı (7/10505)
61.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, TOKİnin site yönetimlerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/10517)
62.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, SGKnın
açığına ve katılım payı uygulamasına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı (7/10539)
63.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, Tekirdağdaki
tarihî yapıların korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/10587)
64.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir kanyonun tanıtılmasına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/10590)
65.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, müze ve ören yeri
gelirlerinden il özel idarelerine pay aktarılmasına ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/10591)
66.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Karabüke yurt yapımına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/10609)
67.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, TOKİ Gölbaşı Örencik
konutlarındaki eksikliklere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/10651)
68.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, TRT verici ve aktarıcılarına,
TRT Genel
Müdürünün bazı yurt dışı seyahatlerine,
İlişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/10666), (7/10667)
69.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Kağızmandaki yurt ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
(7/10686)
70.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, koleksiyonerlere
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/10705)
71.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, satın alma gücüne ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/10817)
72.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, TOKİ Ankara Sevgi Evleri Sitesi
yapımı işine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/10830)
73.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, kamu çalışanlarına yönelik
bir yasa tasarısı hazırlığına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/10839)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak dört oturum yaptı.
Devlet
Bakanı Selma Aliye Kavaf, 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü vesilesiyle
gündem dışı bir açıklamada bulundu; Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş, İzmir Milletvekili Nükhet Hotar
grupları adına, Tunceli Milletvekili Kamer Genç şahsı
adına, aynı konuda görüşlerini belirttiler.
Konya
Milletvekili Orhan Erdem,
Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş,
Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut,
Dünya Özürlüler
Gününe ilişkin birer açıklamada bulundular.
Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve 20 milletvekilinin, hasta tutuklu ve hükümlülerin
sağlık sorunlarının (10/480),
Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 39 milletvekilinin, Bursada oynanan
Türkiye - Ermenistan millî maçıyla ilgili bazı konuların
(10/481),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 21 milletvekilinin, Adıyaman Besnide
Antep fıstığı yetiştiriciliğindeki
sorunların (10/482),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Birleştirilerek
görüşülmesi kabul edilen ve daha önce görüşmeleri yarım kalan,
madencilik sektörünün sorunları ve yer altı kaynaklarımızla
ilgili Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergelerin (10/67) (10/75) (10/82) (10/122) (10/141) (10/180) (10/193)
(10/208) (10/216) (10/229) (10/304) (10/309) (10/320) (10/324) (10/336)
(10/337) (10/342) (10/374) (10/377) (10/388) (10/404), yapılan ön
görüşmelerden sonra kabul edildiği açıklandı.
Kurulacak
komisyonun :
16 üyeden
teşekkül etmesi,
Çalışma
süresinin, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi
tarihinden itibaren 3 ay olması,
Gerektiğinde
Ankara dışında da çalışması,
Kabul edildi.
Kütahya
Milletvekili Hasan Fehmi Kinay, Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, bir kişi tarafından
yanıltılması nedeniyle yanlış iddialarda
bulunduğuna,
Kütahya
Milletvekili Alim Işık, sözlerinin Hasan Fehmi Kinayın
şahsıyla ilgili olmadığına, basında çıkan
beyanatlara ve bir vatandaşın gönderdiği yazıya
dayandığına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Danışma
Kurulunun, 2010 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
ile 2008 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşülme yöntemine ilişkin;
1.- 2010
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008
Yılı Merkezî Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısının,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmının 1inci ve 2nci
sıralarında yer alması; bütçe görüşmelerine 14/12/2009
Pazartesi günü saat 13.00'te başlanması ve bitimine kadar, resmî
tatil günleri dâhil, her gün saat 11.00'den 13.00'e ve 14.00'ten günlük
programın tamamlanmasına kadar çalışmalara devam olunması
ve görüşmelerin on üç günde tamamlanması,
2.-
Başlangıçta bütçenin tümü üzerinde gruplar ve Hükûmet adına
yapılacak konuşmaların (Hükûmetin sunuş konuşması
hariç) 1'er saat (Bu süre birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilir), kişisel konuşmaların ise 10'ar dakika ile
sınırlandırılması,
3.- Kamu
idarelerinin bütçeleri üzerindeki görüşmelerin on üç turda
tamamlanması, turların bitiminden sonra Bütçe ve Kesinhesap Kanunu
Tasarılarının maddelerinin oylanması,
4.- İç
Tüzükün 72nci maddesi gereğince yapılacak görüşmelerde, her
turda gruplar ve Hükûmet adına yapılacak konuşmaların 40'ar
dakika (Bu süre birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilir), kişisel konuşmaların 5'er dakika
olması, kişisel konuşmalarda her turda İç Tüzükün 61inci
maddesine göre biri lehte, biri aleyhte olmak üzere iki üyeye söz verilmesi ve
bir üyenin sadece bütçenin tümü üzerinde veya sonundaki görüşmelerde ya da
bir turda söz kaydı yaptırması,
5.- Bütçe
görüşmelerinde soruların gerekçesiz olarak yerinden sorulması ve
her tur için soru-cevap işleminin 20 dakika ile
sınırlandırılması,
6.- Bütçe
görüşmelerinin sonunda gruplara ve Hükûmete 1'er saat süre ile söz
verilmesi (Bu süre birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilir), İç Tüzükün 86 ncı maddesine göre
yapılacak kişisel konuşmaların 10'ar dakika olması,
Önerisi kabul
edildi.
8 Aralık
2009 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 18.20de son
verildi.
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
Murat
ÖZKAN |
|
Konya |
|
Giresun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
Fatih
METİN |
|
|
|
Bolu |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 36
II.- GELEN KÂĞITLAR
4
Aralık 2009 Cuma
Tasarılar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kanada Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/784) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.11.2009)
2.-
Kullanılmış Yakıt İdaresinin ve Radyoaktif Atık
İdaresinin Güvenliği Üzerine Birleşik Sözleşmeye
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/785) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji; Çevre ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2009)
Teklifler
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; 5510
Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/540) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20.11.2009)
2.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Ankara Milletvekili Reha Denemeçin; Serbest Bölgeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/541) (Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.12.2009)
No.: 37
7
Aralık 2009 Pazartesi
Rapor
1.- İmar Kanunu
ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/713) (S. Sayısı: 397ye 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi:
7.12.2009) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, Adli Tıp Kurumu
Başkanının bir cinayetle ilgili açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9189)
2.- İstanbul
Milletvekili Ufuk Urasın, tutuklu ve hükümlü çocukların
eğitimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/9217)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, tartışmalı bir belge fotokopisine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/9245)
No.: 38
8
Aralık 2009 Salı
Raporlar
1.- Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın;
5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/779,
2/523) (S. Sayısı: 444) (Dağıtma tarihi: 8.12.2009)
(GÜNDEME)
2.- Çek Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/710) (S. Sayısı:
445) (Dağıtma tarihi: 8.12.2009) (GÜNDEME)
No.: 38e Ek
8
Aralık 2009 Salı
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvi ve 21 Milletvekilinin, domuz gribi ve diğer
salgın hastalıklar konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/483) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.10.2009)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış ve 20 Milletvekilinin, elma üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/484)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.11.2009)
3.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 23 Milletvekilinin, ÖSYMnin
sorunlarının araştırılarak daha
sağlıklı çalışabilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/485) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5.11.2009)
8 Aralık
2009 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Hazreti Mevlânânın
736ncı Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri
münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili Hüsnü Tunaya aittir.
Buyurun Sayın Tuna. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili Hüsnü
Tunanın, Hazreti Mevlânânın 736ncı Vuslat Yıl Dönümü
Uluslararası Anma Törenlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
HÜSNÜ TUNA (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Mevlânâ Haftası nedeniyle gündem dışı
şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, Tokat Reşadiye ilçesinde barışa ve huzura
kurşun sıkanlarca şehit edilen askerlerimize Allahtan rahmet
diliyorum. Ailelerine ve Türk milletine başsağlığı,
yaralı kardeşlerimize de acil şifalar dilerim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hazreti
Mevlânâ, tüm insanlığın önem verdiği bir şahsiyettir.
Bir sevgi insanı olan Mevlânâ, başta Anadolu olmak üzere Rumeli, Orta
Doğu, Mısır gibi Osmanlı İmparatorluğunun sahip
olduğu geniş topraklar içerisinde yaşayan, dili, rengi,
coğrafyası ve tarihi farklı insanlara kendine has bir dünya ve
ahiret yorumu kazandırmıştır. Temelinde insan sevgisi ve
saygısı, ahlak, fazilet, hoşgörü ve ümit prensipleri bulunan
Mevlevilik, Türk mütefekkiri ve mutasavvıfı Mevlânânın
birliğe, dirliğe, barışa, dostluğa,
kardeşliğe ve beraberliğe çağıran mesajının
gönülden gönüle ulaşmasını sağlamıştır.
Mevlânâ, asırlar boyunca sesiyle, soluğuyla, aşkıyla,
heyecanıyla çağlar geçse de hep taze ve canlı
kalmıştır. Zaman onun mesajlarını eskitememiş,
olaylar ve esen rüzgârlar tesir etmemiştir. Mevlânânın
mesajları, yüzlerce yıl önce söylenmiş olsalar da her zaman
eskimez yeniler olarak kalacaktır. Ortaya koyduğu çağlar üstü
ölümsüzlük mesajları, fazilet ve meziyet yüklü öğretileri uyuyan
gönülleri uyandırmıştır. Ortaya koyduğu ruhi ve ahlaki
kaideler o kadar yenidir ki sanki bugün söylenmiş, az önce
yazılmış gibidirler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mevlânâ
düşüncesinin temelinde aşk vardır. Mevlânâya göre Allaha
ulaşmak için gerekli olan en önemli şey aşktır. Hazreti
Mevlânâ, bütün gücünü Kur'an ve sünnetten almıştır. Mevlânâ,
Kur'an-ı Kerimin kölesi, Hazreti Muhammed Aleyhisselâmın yolunun
tozu olduğunu söylemekten her zaman onur duymuştur. Yedi yüz yıl
kadar önce Anadoluda, Konyada mutasavvıf bir şahsiyet olarak yaşayan
Celâleddin Rûmî, insanlara ilahî aşkı, hoşgörüyü ve umudu
öğretmiştir. Günümüze kadar bu değerler geçerliliğini
yitirmemiştir. Özellikle gerçek değerlerin yitirildiği,
ortalıkta kan ve gözyaşının yayıldığı,
kardeş kavgalarının zirveye çıktığı
zamanlarda Mevlânâ öğretilerinin değeri daha da artmıştır.
Mevlânâ, ayrımcılık yapanları da şiddetle
reddetmiştir. Ayrılık için harekete geçenlerin, insanları
kavim kavim yaratan ve ona can veren Hakkın ayetlerini dahi
ayrılık aracı yapabileceklerini belirtir.
Ayrımcıların, varlıklarını kendi
dışındakilerin, moda tabirle ötekilerin yokluğuna
endekslemiş olduklarını düşünür. Hâlbuki, dünya hepimize
yetecek genişliktedir.
Mevlânâ, akılların buluşmasını,
kardeşliğin gelişmesini öğütlerken nefsî
davranışlardan kaçınmayı fazilet olarak
değerlendirmektedir; her türlü sevgiyi yüceltir çünkü bir
başkasını seven insanın kendisini, tüm
insanlığı, evreni ve Allahı sevebileceğini
düşünür. O, tüm insanlığa derin bir sevgi beslemiştir ve
insan sevgisini bir aşka, tutkuya dönüştürmüştür.
Mevlânânın sevgisi evrenseldir; ırk, din, dil ayrımı
yapmadan tüm insanları kapsamaktadır. Ona göre tüm insanlar
Allahın bir görüntüsüdür, insanlar arasında ayrım yapmak
Allaha saygısızlıktan başka bir şey değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öğütlerinde, gerçek insanlardan oluşan mutlu toplumun nasıl
oluşacağını anlatan Hazreti Mevlânâ, gerçek insanın
vasfını tanımlarken de hırs ve öfke zamanında
kendisine hâkim olabilen gerçek bir insandan bahseder.
Mevlânâ, insan ve toplumun zaman içerisinde değişim ve
gelişime ihtiyacı olduğunu vurgular. Aslında, yalnız
onun yaşadığı asra has bir hâl değildir bu ihtiyaç.
Hayat, asırlar, yıllar, mevsimler için olduğu kadar haftalar,
günler, saatler, hatta anlar içinde bile yenilenen tabii bir
akıştır. Dün dünle gitti cancağızım / Şimdi
yeni şeyler söylemek lazım. diyerek insanın kendisini
yenilemesini öğütleyen Mevlânâ
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tuna, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
HÜSNÜ TUNA (Devamla)
bütün canlıların gayriihtiyari
yaşadığı bu yenilenme hâlini sadece insanlar görüp, bilerek
takip etme imkânına sahip olduğundan, görmekle kalmamaları,
hakiki manasıyla yaşayarak tekamül etmeleri gerektiğini
belirtir.
Mevlananın engin hoşgörü ve sevgisi, bugün
insanlığın ihtiyaç duyduğu barış, kardeşlik
ve iç huzurun anahtarıdır. Mevlana kültürü yedi yüz otuz altı
yıl önce nasılsa, günümüzde de o kadar diridir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm dünya,
her şeyden daha çok barış ve hoşgörü kültürüne ihtiyaç
duyduğu bir dönemden geçmektedir. İnsanlığın ortak
aklını, ruhunu, vicdanını besleyen kaynak sulardan birisi
hiç kuşkusuz Mevlanadır. Farklılıklarımızı
hoş görerek Kim olursan ol yine gel. diyen bu kutlu sese bugün her
zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır. Daha iyi bir dünya için
mutlaka hepimiz Mevlana gibi şefkat ve hoşgörüyle
kollarımızı açmak zorundayız. Türkiye, medeniyetler
arası çatışmaları, gerilimleri, kutuplaşmaları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSNÜ TUNA (Devamla)
kin ve nefreti ortadan kaldırma
misyonunu üstlenebilecek ülkelerden birisidir.
Evet, bu vesileyle, Hazreti Mevlananın 736ncı Vuslat
Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenlerinin verimli geçmesini, millî
birlik, barış ve kardeşlik çabalarına katkıda
bulunmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tuna.
Gündem dışı ikinci söz kadın hakları
konusunda söz isteyen Adana Milletvekili Nevingaye Erbatura aittir.
Buyurun Sayın Erbatur.
2.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbaturun, kadın haklarına ilişkin gündem dışı
konuşması
NEVİNGAYE ERBATUR (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel, Reşadiyede
şehit olan 7 kardeşimize Tanrıdan rahmet diliyor, kederli
ailelerine başsağlığı gönderiyorum.
Türkiyede kadınların hak ve özgürlüklerini
kullanabilmeleri ve nihai eşitlik için yapılması gerekenler
konusuna dikkat çekmek amacıyla gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Ülkemizde kadınların hak ve özgürlüklerini
kullanabilmeleri amacıyla önemli hukuki düzenlemeler
yapılmış olmasına rağmen, gerçekleştirilen bu
düzenlemelerin günlük yaşamda fiilî eşitliğin sağlanmasına
gereği kadar yansıtılamadığı açıktır.
Türkiyede toplumsal cinsiyet eşitliği
açısından öncelikli sorun alanları eğitim,
çalışma yaşamı, şiddet ve siyasal katılım
olarak belirlenmektedir. Bu sorunların çözümü için de cinsiyet
eşitliğinin her alanda kararlara, politikalara ve uygulamalara en başından
itibaren dâhil edilmesi sağlanmalıdır. Bu sadece kadınlar
için gerekli olan bir tedbir değildir, toplumun yarısını
oluşturan kadınların erkeklerle nihai eşitliğe ulaşması
toplumsal kalkınmanın da yolunu açacak ve Türkiyeyi
gelişmiş ülkeler sıralamasına sokacaktır.
Nihai eşitlik için gerçekleştirilmesi gereken ilk hedef,
toplumsal cinsiyet eşitliğini yaşamın her alanına
dâhil etmektir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin okul öncesi
eğitimden başlanacak şekilde tüm bireylerce
içselleştirilmesi için gerekli müfredat değişikliği
gerçekleştirilmeli ve ilköğretim, lise ve yükseköğretimde
toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına karşı
şiddetle mücadele konularında derslere de yer verilmelidir.
Gerçekleştirilen hukuki düzenleme ve ilerlemelerin gündelik
yaşama yansıtılabilmesi için emniyet mensupları,
sağlık çalışanları, eğitimciler, mülki idare
amirleri, bütçenin düzenlenmesi ve uygulaması sırasında görev
alan personele toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verilmelidir.
Alınan kararlar ve uygulanan politikalarda kadın
bakış açısının sağlanabilmesi için özel sektöre
de örnek olacak bir biçimde kamu sektöründe kota uygulamasına geçilmeli ve
karar alıcı pozisyonlarda kadınların
sayısının artırılması için tedbir
alınmalıdır.
Geçtiğimiz hafta İstanbulda düzenlenen Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu toplantısında
katılımcıların ve konuşmacıların dile
getirdiği önemli bir konu Komisyona dair yüksek beklentilerdi. Sivil
toplum örgütleri, akademisyenler ve toplum geneli Komisyonu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisini nihai eşitliği sağlama konusunda
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün ve ilgili
bakanlığın da üzerinde bir konuma koymaktadır. Bu nedenle
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından talebim, tüm tasarı ve
teklifleri görüşülmek üzere Komisyonumuza göndermesidir çünkü kadın
erkek eşitliği yaşamın tüm alanını ve
konularını ilgilendiren bir hak eşitliğidir.
Yasalaşacak tüm tasarı ve tekliflerin Komisyon incelemesinden
geçirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için
şarttır.
Bununla beraber, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altında akademisyenlerin, kadın sivil toplum örgütlerinin de
görüşlerine başvurulabilecek bir biçimde Türkiye Cumhuriyeti tarihi
boyunca kabul edilmiş tüm yasaların toplumsal cinsiyet eşitliği
algısıyla yeniden incelenmesi ve eşitliğe aykırı
hükümlerin ayıklanması da sağlanmalıdır.
Ayrıca, bütçelerin hazırlanması ve uygulanması
sürecinde toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme ilkesi artık
uygulanmalıdır. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme Anayasaya
ve 5018 sayılı Kanuna aykırı olmamasına rağmen,
bütçeleme sürecinde yer alan personelin konuya ilişkin eğitimi
alamamasından ötürü merkezî ve yerel bütçeler hâlen toplumsal cinsiyete
duyarsız bir biçimde hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Kamu
kurum ve kuruluşları ve yerel yönetimlerde bütçeleme sürecinde görev
alan personeli toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme konusunda
eğitmekle görevli birim olan Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğünün bu konudaki çalışmalarını
hızlandırması gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasanın 10uncu maddesi gereğince nihai eşitliği
sağlamak artık bir kamu görevidir. Bu kamu görevini yerine getirmek
bu çatı altında yer alan herkesin ödevidir. Ülkemizin 20 Aralık
1985te imzaladığı Birleşmiş Milletler Kadınlara
Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine
Dair Sözleşme de bize bu ödevi vermektedir.
Sözleşmenin 3üncü maddesine göre, taraf devletler,
özellikle politik, sosyal, ekonomik ve kültürel sahalarda olmak üzere bütün
olanaklar kadınların erkeklerle eşit olarak insan
haklarından, özgürlüklerinden yararlanmalarını ve bu
haklarını kullanmalarını garanti etmek amacıyla
kadının tam olarak gelişmesini sağlamak için yasal
düzenlemeler dâhil bütün önlemleri alacaklardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erbatur, lütfen tamamlayınız.
NEVİNGAYE ERBATUR (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Yine, Sözleşmenin 4üncü maddesi de Kadın ve erkek
eşitliğini fiilen sağlamak için taraf devletlerce alınan
geçici özel önlemler işbu Sözleşmede belirtilen cinsten bir
ayrım olarak değerlendirilmeyecek ve hiçbir şekilde
eşitsizlik veya farklı standartların muhafazası sonucunu
doğurmayacaktır. Fırsat ve uygulama eşitliği
hedeflerine ulaşıldığı zaman bu uygulamalara son
verilecektir. diyerek nihai eşitliğe ulaşmak için geçici ve
özel önlemler alma konusunda bizi görevlendirmektedir. Ayrıca,
Anayasamızın 90ıncı maddesi de bize bu görevleri
vermektedir.
Gerçekleştirilen tüm yasal değişikliklerin gündelik
yaşamda nihai eşitliği sağlaması dileğiyle, beni
dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Erbatur.
Gündem dışı üçüncü söz eczacı ve eczanelerin
sorunları hakkında söz isteyen Kırıkkale Milletvekili Osman
Durmuşa aittir.
Buyurun Sayın Durmuş. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.- Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuşun, eczacı ve eczanelerin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; eczane ve ilaç sorunlarıyla ilgili
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Dün Tokat ilimizde 7 askerimizin şehit edilmesi ve 3ünün
yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıyı nefret ve üzüntüyle
kınıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilaç, dünyadaki beş büyük
sektörden birinin temsil edildiği bir üründür. Türkiye 2002
yılında 5,2 milyar dolarlık ilaç tüketirken, dünya ilaç
kartellerinin AKPye verdiği sağlıkta dönüşüm ya da
hastalık programı sayesinde Türkiye 2008 yılında 15,4
milyar dolar küresel ilaç kartellerine para aktarmaktadır.
İlacın piyasaya sunumunu sağlayan
eczacılık mesleğinin sahipleri yüzde 25 kârla
sattıkları ilaçtan dolayı ciddi sıkıntı
yaşamaktadır. Türkiyede var olan 27 bin eczacının, üzülerek
ifade edeyim, 24 bini eczane eczacısı konumundadır. Batı
Almanyada veya Almanyada 8 bin eczane varken Türkiyede 24 bin eczane var.
Niçin? Eczacılık eğitimindeki eksiklikler, istihdam
politikasındaki yanlışlardan dolayı. Biz, Türkiye olarak
eczacıyı dört ana dalda istihdam etmek zorundayız. Eczane
eczacısı olarak, ilaç firmalarının distribütörlüğünü
yapacak eczacılar yanında, araştırmacı eczacı
biyolojik araştırmalarda istihdam edilmelidir. Mesleki sorumluluk
kanununu çıkardığımız takdirde, hasta
haklarını korumak bakımından, hasta
sağlığını korumak bakımından klinik
eczacılığı istihdam etmek zorundayız; tüm tedavi
kurumlarında, yataklı tedavi kurumlarında ilacı
eczacının bizzat takdim etmesi lazım.
15 milyar dolarlık bir payda Eczacılar Birliği 7
bin civarında eczanenin kapanacağını ifade ediyorsa bu
ülkenin ekonomisini yönetenler bu işi iyi yönetemiyorlar; tüm kârlar
uluslararası ilaç kartellerine gidiyor.
Bakın, günümüzde 15,4 milyarlık ilaç pazarı varken
Türk ilaç sanayisi batıyorsa Sağlık
Bakanlığının uyguladığı hastalık
programı ya da sağlıkta dönüşüm diye uluslararası
küresel güçlerin rantına hizmet eden bir politika uygulamasından
dolayıdır.
Aile hekimliği uygulamasıyla reçete sayısı 2,5
kat artmıştır. Bu uygulamalar özel tıp merkezleri, özel
hastaneler, üniversite hastaneleri ve özellikle ifade edeyim, tıp fakültelerinde
reçete yazma, ilacın hastaya ulaştırılmasıyla ilgili
bilgi ve eğitim maalesef ilaç reprezantları tarafından
yapılmaktadır. Böyle bir eğitimin verilme zorunluluğu
vardır. Günümüzde her şeyin reklamını en üst düzeyde yapan
Bugün Türkiye için en az elzem olan grip aşısının durumunu
görüyorsunuz, her gün ölü reklamı yapıyor Sağlık
Bakanı. Niçin? Arkasında ilaç kartelleri var, adamı
bağırtırlar, söylettirirler.
Bakın, Sosyal Güvenlik Bakanı ilaç
harcamalarını kısmak istiyor, 3 milyar dolarlık tasarruf yapmak
istiyor, hastaların sağlığından tasarruf yapmak
istiyor.
Daha evvelki Sosyal Güvenlik Bakanı dert yandı,
Sayın Başesgioğlu uluslararası karteller tarafından
görevden uzaklaştırıldı, bürokratları da
uzaklaştırıldı. Daha sonra Sayın Çelik Sosyal Güvenlik
Bakanı oldu; tasarruf yapmak istedi, o da gitti, bürokratları da
gitti.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan Sayın Recep
Akdağı görevden alamaz. Niçin? İlaç kartellerinin rantı
bozulur. Bu politikalar ilaç kartellerinin Türkiyeye dayattığı
dönüşüm programıdır. Türkiye zincir hastaneler kuracak, para
uluslararası sermaye gruplarına gidecek. Türkiye zincir eczaneler
kuracak, para uluslararası kartellere gidecek. Türkiye, bir sömürge
olarak, bu hizmeti Recep Akdağ marifetiyle yapacak. Eyalet valisi odur.
Recep Tayyip Erdoğanın ona gücü yetmez! Almaya kalksın görün,
Hükûmetin düşeceği durumu hep beraber seyredeceğiz.
Eczacılar ağlamakta haklı ama Türkiye'nin ilaç
potansiyelinin yüzde 60ı ithal ilaç. Yerli ilaç sanayisi onun için
batıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durmuş, lütfen
tamamlayınız.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bakın, biz ilaç üretiminde fiyat verirken yerli ilaca,
jenerik ilaca, yüzde 80 fiyat veriyoruz, ithal ilaca yüzde 100 veriyoruz.
Kurumsal indirim yapıldı; kurumsal indirimin her iki grupta da
yapılması lazım. Ama gelin görün ki ithal ilaçta yüzde 4 ama
yerli ilaçta yüzde 10 indirim yapıldı. Bu büyük bir
haksızlıktır. O yüzde 6lık pay yerli ilaç sektörünü
batırmıştır. Şimdi eczanelerin stokları eriyor, o
stok paralarını da yerli işverenler ödeyemiyor. Böylesine
özenli, iyi eğitilmiş bir meslek grubunu göz göre göre aç ve
işsiz bırakacağız. Bunun yolu istihdam politikaları
üretmektir, bunun yolu uluslararası ilaç kartellerinin payından
eczacıya da, yerli ilaç sektörüne de vermekten geçer. Onun için yerli ilaç
sektörü daha fazla iskonto yapmamalı, o yüzde 6lık pay kendisine
verilerek yaşayabilme şansı verilmelidir. Türkiye bir savaş
hâlinde ilaçsız kalacaktır AKP politikaları yüzünden.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- 2010 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Genel Kurulda görüşme
programının bastırılıp
dağıtıldığına ve bütçeler üzerinde
şahısları adına söz almak isteyen milletvekillerinin söz
kayıt işlemlerine ilişkin Başkanlık duyurusu
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 2010 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Genel Kurulda
görüşme programı bastırılıp dağıtılmıştır.
Bütçeler üzerinde şahısları adına söz almak
isteyen sayın üyelerin söz kayıt işlemleri, 9/12/2009
Çarşamba günü (yarın) 09.30 ile 10.30 saatleri arasında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu toplantı salonunda Başkanlık
Divanı kâtip üyelerince yapılacaktır. Söz kaydını her
sayın üyenin bizzat yaptırması gerekmektedir. Başkası
adına söz kaydı yapılmayacaktır.
9/12/2009 Çarşamba günü saat 09.30 ile 10.30 saatleri
dışındaki söz kayıtları Kanunlar ve Kararlar
Müdürlüğünce yapılacaktır.
Genel Kurulun aldığı karara uygun olarak, bütçenin
tümü üzerinde, her tur için ve bütçe görüşmelerinin sonunda lehte ve
aleyhte olmak üzere ve bunlardan sadece biri için kişisel söz kaydı
yapılacaktır.
Sayın üyelerimizin bilgilerine sunulur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kocaeli Milletvekili Cevdet
Selvi ve 21 milletvekilinin, domuz gribi ve diğer salgın
hastalıklar konusunun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/483)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2009 yılı başında ilk olarak Meksika'da ortaya
çıktığı ve Dünya'ya hızla
yayıldığı iddia edilen, halk arasında domuz gribi
olarak bilinen H1N1, virüsünün ölümcül olduğu ve bu nedenle
aşılama yapılması gerektiği konusunda Amerika
başta olmak üzere birçok ülkede ve ülkemizde yoğun
tartışmalar yaşanmaktadır.
Neredeyse her yıl ortaya bir yenisi çıkmaya
başlayan, ölümcül ve salgın olduğu iddia edilen yeni
mikropların neden olduğu yeni hastalıklar, Dünya'da ve ülkemizde
halk arasında korku, telaş ve panik yaratmakla birlikte yeni
tartışmalara da kaynaklık etmektedir.
Bu konuda toplumlar neredeyse ikiye bölünmüşlerdir. Bir
bölümü resmi otoritelerce de kabul edilen tehdit ve tehlikeyi kabul etmekte ve
aşı dahil gerekli önlemlerin alınması konusunda istekli
davranırken diğer bir bölümü ise aslında bu konuda bir tehdit ve
tehlikenin olmadığını konunun bilinçli ve sistemli olarak
abartıldığını, tekel konumundaki bazı uluslar
arası ilaç firmalarının kâr amacıyla bunu
yaptıklarını, hatta bazı devletlerin ekonomilerini durgunluktan
çıkarmak, ya da rakip devletlerin ekonomilerini baltalamak amacıyla
bu yola başvurduklarını düşünmekte ve bu nedenle
aşı dahil alınması gereken tedbirlerde isteksiz
davranmaktadırlar.
Ancak salgın riski olan hastalıklarla mücadelede,
mücadelenin başarılı olabilmesi toplumun bütününün tehlikenin
varlığı ve alınacak tedbir konusunda bilinçlendirilmesine
ve ciddi olarak ikna edilmesine bağlıdır.
Bu nedenle, gerek domuz gribi tehlikesi için gerek ise bundan
sonra ortaya çıkması muhtemel yeni salgın hastalık
tehlikelerinin toplum üzerinde yarattığı-yaratacağı
tereddütlerin ciddi-inandırıcı bir biçimde giderilmesi
kaçınılmaz hale gelmiştir.
Sık sık bir yenisi ortaya çıkmaya başlayan bu
yeni salgın hastalıkların, varlığı,
gerçekliği ve alınması gereken tedbirler konusunda toplumda var
olan tereddütlerin giderilmesi ve ileride benzeri durumun yaşanmaması
için gerçek durumun ortaya konularak alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasa'nın 98inci ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve
105 inci maddelerine göre Meclis araştırması
açılmasını dileriz.
1) M. Cevdet Selvi (Kocaeli)
2) Ali Arslan (Muğla)
3) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
4) Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
7) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
8) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
9) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
10) Ensar Öğüt (Ardahan)
11) Gürol Ergin (Muğla)
12) Osman Kaptan (Antalya)
13) Bülent Baratalı (İzmir)
14) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
15) Osman Coşkunoğlu (Uşak)
16) Rasim Çakır (Edirne)
17) Fatma Nur Serter (İstanbul)
18) Atila Kart (Konya)
19) Şahin Mengü (Manisa)
20) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
21) Ahmet Küçük (Çanakkale)
22) Atila Emek (Antalya)
2.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalış ve 20 milletvekilinin, elma üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/484)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Elma üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98. ve TBMM içtüzüğünün 104
ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve talep ederiz.
1) Hasan Çalış (Karaman)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Behiç Çelik (Mersin)
4) Reşat Doğru (Tokat)
5) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
6) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
7) Alim Işık (Kütahya)
8) Mümin İnan (Niğde)
9) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
10) Ali Uzunırmak (Aydın)
11) Mehmet Ekici (Yozgat)
12) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
13) İsmet Büyükataman (Bursa)
14) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
15) Cemaleddin Uslu (Edirne)
16) Gürcan Dağdaş (Kars)
17) Durmuşali Torlak (İstanbul)
18) Atila Kaya (İstanbul)
19) Recep Taner (Aydın)
20) Erkan Akçay (Manisa)
21) Mustafa Enöz (Manisa)
Gerekçe:
Sofralarımızı süsleyen, severek yediğimiz
besin değeri yüksek bir meyve olan elma A ve C vitaminleri yönünden çok
zengin özelliklere sahiptir. Muhtevasında su, protein, meyve şekeri,
lif ve bakır, flor, magnezyum, kalsiyum, potasyum gibi mineraller bulundurur.
100 gramında 59 kalori mevcuttur.
Solunum yolları, beyin, prostat ve cilt hücrelerinin
sağlam kalmasında, hastalıklara karşı
korunmasında faydalı etkileri vardır. Bulundurduğu
antioksidanlarla bazı kanserlere karşı koruyucu özelliği
olduğu ve bağırsak faaliyetlerini düzenleyerek
kabızlığı önlediği bilinmektedir.
Dünyada yıllık ortalama 50-60 milyon ton elma
üretilmektedir. Dünyada geniş bir üretim potansiyeline sahip olan elma,
ülkemizde de en fazla yetiştiriciliği yapılan meyve türleri
arasında yer almaktadır. Türkiye, yıllık yaklaşık
3 milyon ton civarında üretimle Çin ve Amerika Birleşik
Devletlerinin arkasından 3. sırada yer almaktadır.
Ülkemizde rakımı 600-
Artan üretim miktarı, kurulan modern elma bahçeleri,
gençleştirilen elma ağaçlarımıza rağmen bugün ne
yazık ki ürünlerimiz, hak ettikleri emeğin
karşılığını alamamaktadır. Bu yıl da
geçen yıl olduğu gibi elmada hasat mevsimi sıkıntılı
başlamıştır. İç ve dış pazarlarda
satışa sunulmak üzere bin bir emekle yetiştirilen elma, kimi
yerlerde dalında, kimi yerlerde de soğuk hava depolarında
alıcısını beklemektedir. Bu durum, ülke ekonomisi
açısından önemli bir ekonomik kayba neden olmaktadır.
Hâlbuki elma, bol çeşitli olması, soğuk iklimlere
dayanıklılığı ve sanayide çok farklı
şekillerde değerlendirilmesi bakımından önemli bir
meyvedir. Elmada iç piyasanın yanında dış piyasa
koşullarının da devlet desteğiyle iyi
değerlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye genelinde her yıl
gerçekleştirilen verimli üretimi kârlı bir tüketime dönüştürmek
için elmayı; elma kurusu, elma püresi, elma suyu ve elma nektarı gibi
ürünlere dönüştürecek ve pazarlayacak yatırımlara yönelmek
gerekmektedir.
Üreticilerimizin, yan sanayi yetersizliğinin yanı
sıra ihracat konusunda da sıkıntıları vardır.
Bugün, elma ihracatının önündeki en büyük engel, disiplinsiz ve
kontrolsüz yapılan ithalat uygulamalarıdır. Hükûmet, üretim ve
pazarlama konusunda yetersiz kalmakta ve iyi bir planlama
yapılmamaktadır. Teşvikler konusunda da üreticilerimiz,
sıkıntı yaşamaktadır. Bahar aylarında verilen
teşvikler, üreticilere çok az yansımaktadır. Elma
teşvikleri, zamanında ve üreticinin işine yarayacak şekilde
verilmelidir. İhracat teşvikleri, hep bir plan dahilinde
verilmelidir. Üretici ile tüketici arasında yüksek oranda fiyat farkı
yaşanmaktadır. Bugün, bahçede üreticiden zararına alınan
elmalar, iç piyasada tüketiciye çok yüksek fiyatlarla satılabilmektedir.
Dünya pazarlarında rekabet sorunu yaşayan elma
üreticilerimizin, yüksek girdiler konusunda da sorunları
bulunmaktadır. Kredi, iç ve dış pazar açısından da
sorun yaşayan elma üreticileri, taşıma ve depolama ile ilgili de
sorun yaşamaktadır. Bu nedenle; elma üreticilerimizin
sorunlarının Anayasanın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104
ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurularak araştırılması ve gerekli önlemlerin
alınması yerinde olacaktır.
3.- Adana Milletvekili Yılmaz
Tankut ve 23 milletvekilinin, ÖSYMnin sorunlarının
araştırılarak daha sağlıklı
çalışabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/485)
05/11/2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) başta olmak
üzere, diğer merkezi sınavları hazırlayan ve
gerçekleştiren Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin (ÖSYM)
çalışma kuralları ve işleyişinin yeniden gözden
geçirilerek, daha sağlıklı, adaletli ve şaibesiz sınavlar
yapması konusunda gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi ve son
yapılan sınavlardaki şaibe iddialarının tespiti,
araştırılması ve çözümü amacıyla Anayasanın 98.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Yılmaz Tankut (Adana)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Recai Yıldırım (Adana)
5) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
6) Alim Işık (Kütahya)
7) Akif Akkuş (Mersin)
8) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
9) Mehmet Ekici (Yozgat)
10) Hüseyin Yıldız (Antalya)
11) İsmet Büyükataman (Bursa)
12) Hakan Coşkun (Osmaniye)
13) Rıdvan Yalçın (Ordu)
14) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
15) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
16) Recep Taner (Aydın)
17) Ahmet Orhan (Manisa)
18) Hasan Özdemir (Gaziantep)
19) Beytullah Asil (Eskişehir)
20) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
21) Mümin İnan (Niğde)
22) Mithat Melen (İstanbul)
23) Mustafa Enöz (Manisa)
24) İzzettin Yılmaz (Hatay)
Gerekçe:
Bilindiği üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki tüm personel
alımları Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) Öğrenci
Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından
yapılmaktadır.
ÖSYM tarafından geçtiğimiz Eylül ayında 60 binin
üzerinde gencin katılımıyla yapılan Polis Meslek
Yüksekokulları (PMYO) sınavında, soruların büyük bir
kısmının önceden çalındığı öne
sürülmüştür. Sınavdan günler önce seçilmiş bazı adaylara
"deneme testi" şeklinde verildiği iddia edilen 100 sorunun
85'i sınavda küçük değişikliklerle adayların
karşısına çıktığı ve sınavdan 2 saat
sonra da deneme testinin bir kopyasının ÖSYM'nin eline geçtiği
belirlenmiştir.
Soruların aynı merkezden çıktığı
düşüncesine yol açan örnekler, kitapçıkların tarih coğrafya
ve genel kültür sorularının yer aldığı bölümünde
yoğunlaşmaktadır. Deneme kitapçığındaki 32 sorunun
tümünün ÖSYM kitapçığında da yer alıyor olması ve
burada da soru kökleri ve cevap şıklarının aynı
olması düşündürücüdür.
Bu bilgiler ışığında, ÖSYM'nin üzerine
düşeni yaparak, sınavın iptal edilmesi anlamlı görülmekle
beraber, yeterli olmadığı ortadadır. Sınav
sorularının kimler tarafından, nasıl ve kimlere
sızdırıldığı üzerinde çok ciddi durulması
gereken bir sorundur. Ayrıca benzer durumların geçtiğimiz
yıllarda yapılan merkezi sınavlarda olmadığından
nasıl emin olunacağı konusunda da kafalarda soru işareti
oluşturmuştur. Aynı endişe sonraki yıllarda
yapılacak olan sınavlarda da korku ve kuşkuya haklı olarak
sebep olmaktadır.
Ayrıca benzer şekilde emniyet teşkilatında
polis olarak görevlendirilecek personeli belirlemek amacıyla yine
geçtiğimiz yıllarda yurt genelinde 22 merkezde sınav
yapılırken, Adana Kemal Serhadlı Polis Meslek Yüksek Okulu'nda
görevli bir yardımcı hizmetlinin, sınav sorularını
sattığı iddiasıyla tutuklanması ve soruları
sattığı belirlenen adayların sınavlarının
iptal edilmesi hafızalarda tazeliğini korumaktadır.
Önceki yıllarda yine KPSS ile ilgili bazı
sahtekarlık iddiaları üzerine verdiğimiz bir yazılı
soru önergesindeki, Bu sınava ait sınav soruları nasıl,
nerede ve kimler tarafından hazırlanmaktadır?"
şeklindeki sorumuza Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM)
tarafından verilen cevapta "Bu testler, Merkezimizdeki ilgili
alanların uzman personeli ve üniversite öğretim üyeleri
tarafından gizlilik ve güvenlik önlemleri altında Merkezimizde
hazırlanmaktadır" ifadesiyle, bu konudaki şaibe ve
suistimal endişelerini gidermekten uzak bir yaklaşım
sergilenmiştir.
Bundan dolayı tüm merkezi sınavların şaibesiz,
tarafsız, adaletli bir şekilde yapılmasını
sağlayacak, sınav sorularının her ne şartta olursa
olsun sınav öncesi dışarıya sızmasını,
çalınmasını veya tahmin edilmesini önleyecek gerekli tüm
önlemlerin yeni baştan alınması zorunluluk haline
gelmiştir. Ayrıca bu sayede vatandaşların ÖSYM'ye yani
dolayısıyla devlete olan güvenlerinin azalmasının ve
insanların midesinin bulanmasının önüne geçileceği
kanaatindeyiz.
Netice olarak;
Yukarıda anlatılmaya çalışılan gerçekler
çerçevesinde; "KPSS" başta olmak üzere, diğer merkezi
sınavları hazırlayan ve gerçekleştiren Öğrenci Seçme
ve Yerleştirme Merkezinin (ÖSYM) çalışma kuralları ve
işleyişinin yeniden gözden geçirilerek, daha sağlıklı
ve adaletli, şaibesiz sınavlar yapması konusunda gerekli
düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla Meclis Araştırma
Komisyonu kurulmasını arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
C) Tezkereler
1.- TBMM Başkanı Mehmet
Ali Şahinin, İsveç Parlamento Başkanı Per Westerbergin
davetine icabetle, İsveçe resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1025)
2
Aralık 2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali
Şahinin, İsveç Parlamento Başkanı Per Westerbergin
davetine icabetle, 12 Aralık 2009 tarihinde Stokholmde düzenlenecek
Avrupa Birliği Parlamento Başkanları Olağanüstü
Konferansına katılmak üzere İsveçe gitmesi hususu Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9. Maddesi uyarınca Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
AKİF AKKUŞ (Mersin) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum ancak karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.43
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.56
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 27nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının tezkeresinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için
elektronik cihazla yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır ve kabul edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/128, 10/272, 10/378) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 08/12/2009 Salı günkü birleşiminde
birlikte yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 08.12.2009 Salı günü (bugün)
yaptığı toplantıda oybirliği
sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan 10/128, 272 ve 378 esas numaralı Tütün
sektöründeki sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince
Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin Genel
Kurulun 08.12.2009 Salı günlü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Mustafa Enöz, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Enöz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce Tokat Reşadiyede
şehit edilen askerlerimize Cenabıallahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dileklerimi iletiyor,
bütün Türk milletinin başı sağ olsun diyorum.
Tütün sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergemiz üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına lehte söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, cumhuriyetimizin ilk
yıllarında âdeta
bağımsızlığımızın sembolü olarak
kurulan İnhisar İdaresi, sonradan Tekel, son olarak da TTA (Tütün,
Tuz ve Alkol İşletmeleri AŞ Genel Müdürlüğü)
adını alan millî bir kuruluş olup ülkemizde yüz kırk yedi
yıldır tütün ve alkol sektöründe faaliyet gösteren, önemli
sorumluluklar üstlenen bir kurumdur.
Bu tarihî süreçte Tekeli kimi gün
bağımsızlığımızın sembolü, kimi gün
çiftçimizin en yakın dostu, kimi gün ise hazinemizin en büyük kaynak
sağlayanı olarak görmek mümkündür. Tekelin alkol birimi, 2004 yılında,
iki yılı ödemesiz yedi yıl vadeli 230 milyon dolarlık kredi
kullanılarak 292 milyon dolara Nurol-Özaltın-Limak-TÜTSAB
konsorsiyumu tarafından satın alınmıştır. Sadece
iki yıl sonra, bu ortak girişim grubu tarafından kurulan MEY
İçkinin yüzde 90ı 810 milyon dolara özel yatırım
şirketi Pacific Groupa peşin olarak satılmıştır.
Tekelin alkol bölümünü alan konsorsiyum hiçbir yatırım
yapmadığı gibi, devraldığı stok, mamul, yedek
parça ve hammaddelerin büyük meblağlarda olması nedeniyle, o günün
alkolden sorumlu Tekel bürokratları hakkında Yüksek Denetleme Kurulu
raporları kamuoyuna açıklanmış, alkol müessesesi müdürünün
daha sonra Mey İçkiye transfer olması da bu raporlarda dikkat çeken
diğer bir husus olmuştur.
Ülkemiz sigara ve tütün pazarına göz diken uluslararası
tekellerin, 1986 yılında zamanın Hükûmeti tarafından
gerçekleştirilen Türkiye pazarına girme emelleriyle daha da kabaran
iştahları, elde ettikleri pazar payı ile tatmin
olmadığından uluslararası para organizasyonları IMF ve
Dünya Bankası kullanılarak yeni boyutlara
ulaştırılmaya çalışılmıştır.
Bütün bu gelişmelerden ders almak bir yana, ülkemiz sigara
pazarında yaklaşık yüzde 30 pazar payına sahip olan Tekelin
sigara birimi 2008 yılında 1,72 milyar dolar gibi düşük bir
fiyatla BAT şirketine satılmıştır.
Türkiye halihazırda dünyanın en büyük şark tipi
tütün üreticisi konumunda iken son yıllarda uygulanan yanlış
politikalar, tüketici eğilimlerinin ve tercihlerinin değişmesi,
rekabetin yoğunlaşması, sağlık endişelerinin
artmaya başlaması ve ekonomilerin globalleşmesi gibi birçok
sebebe dayalı olarak Türkiyenin şark tipi tütünde rekabet
şansı azalmaya başlamıştır.
Aynen fındıkta olduğu gibi, ülkemiz tütünde de en
büyük üretici olma konumunu, izlediği yanlış üretim ve pazarlama
politikaları nedeniyle iyi kullanamamış, bu da tütünü hem
üreticiler hem de ülke için ekonomik bir ürün olmaktan
çıkarmıştır. Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının uygulamaya çalıştığı
Tütüne Alternatif Ürün Projesi de kâğıt üstünde kalan tam bir fiyasko
olmuştur. Bu arada, Tekelin stoklarında bulunan tütünler ise son
yıllarda komik rakamlarla dünya piyasalarına satılarak ülke
tütüncülüğünün pazar ve pazarlık gücü
zayıflatılmıştır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde yaşanan tüm
olumsuzluklara rağmen tütüncülük, tarım ve sanayi sektöründe önemli
bir istihdam alanı olmaya devam etmektedir. Hâlen Doğu ve Güneydoğu
Anadolu, Ege, Trakya, Marmara ve Karadeniz Bölgelerinde tütün
tarımından geçimini sağlayan 750 bin kişiye ek olarak tütün
ve tütün mamulleri sektöründe toplam 25 bin kişi istihdam edilmektedir.
Tütün piyasasında 51 firma faaliyette olup tütün ihracatımız
2008 yılında 152 milyon kilogram olarak gerçekleşmiştir.
Bunun ekonomiye katkısı 428 milyon dolardır. Ülkemiz belki
artık bir daha hiçbir zaman bu tütün ihracat rakamlarını
göremeyecektir.
Değerli milletvekilleri, yurt genelinde, Tekel bünyesindeki
yaprak tütün işletme müdürlüklerinde çalışmakta olan 12 bin
işçinin -ki bunların en yenisi on üç yıllık
çalışma sürecine sahiptir- kamuoyunda 4/C uygulaması adıyla
bilinen özelleştirme uygulamaları sonucunda işsiz kalan ve
bilahare işsiz kalacak olan işçilerin diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında geçici personel statüsünde istihdam edilmelerine dair
Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda değişik kamu kurum ve
kuruluşlarına gönderilmeleri söz konusudur. Bunun gerçekleştirilmesi
hâlinde, 4/C kapsamına alınan çalışanlarda önemli ölçüde
gelir eksikliğinin yanı sıra, sosyal haklar açısından
da ciddi kayıplar yaşanacaktır. Ne işçi ne de memur
statüsünde kabul edilmeyen 4/Cliler, işçi sendikalarına mı
yoksa memur sendikalarına mı üye olabilecekleri belirlenmediği
için de sendikal haklarını kullanama-yacaklardır. Ayrıca,
bir yıldan az süreyle çalışmaları öngörüldüğü için
ücret ve sosyal haklarını en fazla on ay süreyle alabilmekte, geriye
kalan iki aylık sürede ne sosyal güvenceleri ne de ücret hakları
bulunmaktadır. Dört ayda iki günden fazla sağlık raporu alamayan
ve mazeret izni kullanamayan 4/Clilerin hasta olmaya dahi hakları yoktur.
Sayın milletvekilleri, Sayın Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, 05 Aralık 2009 tarihinde bir açılışta
yaptığı konuşmada, özlük haklarını arayan bir
grup Tekel işçisine yatarak maaş kazanma devrinin bittiğini
söylemiştir. Sayın Başbakana, yüz kırk yedi
yıldır ülke ekonomisine büyük katkılar sağlayan Tekeli,
çalışanların değil, komik bir ücret
karşılığında özelleştirilmesi ve mevcut
değerlerinin eşe dosta yok pahasına pazarlayanların bugüne
getirdiğini birilerinin hatırlatmasına gerek olduğu
anlaşılmaktadır. Tüm bunlara seyirci kalanların bugün
gelinen noktada hiç payları yokmuş gibi ekmeğinin peşindeki
insanları azarlayarak yönetememe sorumluluğundan kurtulmaları
mümkün değildir. Tekelin hiçbir çalışanı yatarak ücret
almaya gönüllü olmamıştır. Kurumlarının bu duruma
düşürülmesine engel olamayan bu insanlar, gelinen bu noktada, başka
kurumlarda insan onuruna yakışır biçimde çalışabilmeyi
istemiş, konuyla ilgili Hükûmetten çözüm beklemişlerdir. Oysaki,
çözüm üretme sorumluluğunu üstlenmekten uzak olanlar, yeni bir popülizm
örneği ile işçileri, işleyecekleri tütünleri sanki onlar
eşlerine dostlarına pazarlamışçasına yavuz
hırsızlık yapmaktadırlar. Sayın Başbakan, bu
davranışıyla o meydanda olan 40-50 kişiyi azarlayarak o
meydanda kendilerini izleyenler karşısında hedef
göstermemiş, Muştan Çanakkaleye, Bitlisten Tokata, Denizliye,
Samsundan Manisaya, yurdun dört bir yanında iş yerleri kapanan binlerce
Tekel çalışanını da azarlayarak zan altında
bırakmıştır.
Sayın milletvekilleri, gelin, bu çalışanları,
eline 3-5 kuruş verip hazırı tüketmek ya da senede azami on ay
çalışıp mevcut hayat standartlarından uzak, asgari ücret
ile yaşamaya mahkûm olma ikileminden kurtaralım. Bu insanları
istihdam açığı bulunan ve eleman ihtiyacı olan
bakanlıkların yörelerindeki kamu kurum ve kuruluşlarına
özlük hakları ile beraber nakledelim. Gelin, TTA AŞde, 4857
sayılı İş Kanunu kapsamındaki işçilerden mevcut
üretim yapısı itibarıyla istihdam fazlası olarak
nitelendirilen işçilerin, Tekel Genel Müdürlüğüne yazılı
olarak başvurmaları hâlinde, çalışmakta oldukları
iş yerlerine en yakın kamu kuruluşları veya kamu iktisadi
teşebbüslerinin sürekli işçi kadrolarına -mevcut ücret ve özlük
haklarını muhafaza etmek suretiyle- belirli bir süre içinde sürekli
işçi kadrosuna nakline ya da 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 4/B maddesi statüsünde ve meri hükmün bir istisnası olarak
mevcut ücret ve özlük haklarını muhafaza etmek suretiyle
geçirilmelerine imkân verecek, gerekmesi hâlinde Devlet Personel
Başkanlığınca kadro tahsisi yapılmasını
sağlayacak yasal düzenlemeleri yapalım.
Sayın milletvekilleri, ülkemizdeki toplam sigara
pazarının küçülmesinde en önemli etkenin kaçak ve sahte sigara
olduğu düşünülmektedir. Kayıt dışı bir sektör
olmasından ötürü tam olarak boyutları bilinmemekle beraber, toplam
pazarın yüzde 10-15inin kaçak ve özellikle sahte ürünlerden
oluştuğu tahmin edilmektedir. Bu durum, ülke açısından çok
ciddi vergi kaybı oluşturmakla beraber, yasal sigara üreticilerinin
ve tütün yetiştiricilerinin pazar kaybetmelerine neden olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Enöz, lütfen, sözlerinizi
tamamlayınız.
MUSTAFA ENÖZ (Devamla) Bununla mücadele için, ilgili kamu kurum
ve kuruluşlarının yıllardır bu işlerde fiilen
çalışan TTA AŞnin elemanları ile desteklenmesi mücadele
gücünü hiç şüphe yok ki artıracaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, önerimizin gündeme
alınmasını bekliyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Enöz.
Grup önerisi aleyhinde söz isteyen Alaattin Büyükkaya,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Büyükkaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; MHP grup önerisinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce hepinizi
saygıyla selamlarım.
Evet, sanıyorum -bu öneri ile ilgili konuşmaya
başlamadan önce- bugün, maalesef, hepimiz için çok üzücü, acı bir
gün. Bugün İstanbuldan geldim. Geçen gün belediye otobüsünde diri diri
yakılmak istenen insanlar içerisindeki Serap kızımızın
cenazesi vardı ve ayrıca Reşadiyede hain bir saldırıyla
7 tane erimiz şehit edildi. Önce bu hain saldırıları
kınıyorum. Bunun hak istemekle, insanlıkla asla ve asla
alakası olamaz. Bu ülkeyi seven, bu ülkenin ekmeğini yiyen hiçbir
kimse böyle bir düşmanlık yapamaz, yapmamalıdır.
Dolayısıyla, nefret ve şiddetle
kınadığımı belirterek sözlerime başlamak istiyorum.
Çok değerli milletvekilleri, evet, bugün Milliyetçi Hareket
Partisinin bir grup önerisini tartışıyoruz. Diyor ki Tekel
işçileriyle ilgili: Tekelin kapatılmasından sonra
uğranılan bu işçilerin kayıpları ortadan
kaldırılsın, bunlarla ilgili gerekli tedbirler
alınsın. Bir kere şuradan başlamak istiyorum: Biz, parti
olarak 2002 Kasımında iktidara geldiğimizde bu millete bir
taahhüdümüz vardı, dedik ki: Biz, özelleştireceğiz, devletin
elindeki bütün tesislerin özelleştirmesini yapacağız. çünkü
biliyorduk ki ve inanıyorduk ki bu işletmeler devletin elinde
olduğu sürece birtakım siyasi çıkarlar, yolsuzluklar ve birçok
kanun dışı işlemlerin de maalesef sebeplerinden biri
oluyordu, istediğini zengin istediğini fakir yapıyorlardı.
Ayrıca, bizim paralarımızla, bizim vergilerimizle bunlar zarar
ediyor ve bu zararı da kapatıyorduk ve bunun yanında,
ayrıca, bunların verimli çalıştığı da
söylenebilecek durumda değildi. Çünkü, bunlar belki bir dönemde ihtiyaçtı,
doğru da yapılmıştı ama daha sonra bunların
artık miadı bir anlamda dolmuştu. Dolayısıyla, biz
bunların özelleştirileceğini taahhüt ettik. Özelleştirdik
mi? Evet, özelleştirdik. Bakın rakamlara. 1984te özelleştirme
programı başlamış, 84te karar alınmış,
demişiz ki: Biz bunları özelleştireceğiz. Ondan sonra
gelen bütün hükûmetler, partiler de herkes Özelleştireceğiz.
demişler. On dokuz senede, özelleştirme gelirlerinin toplamı 8
milyar dolar. Özelleştirme İdaresinin giderleri neredeyse bunun
üstünde olmuş. Bazı yıllarda, gerçekten, Özelleştirme
İdaresine ödenen paralar bunun üstünde olmuş. Peki, biz gerçekten
bunu yapabilmiş miyiz? Yapmışız. 2003 ile 2009
arasında özelleştirmeden elde ettiği bu ülkenin geliri,
bütçesine giren para 32 milyar dolardır.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Nereye gitti?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (Devamla) Dolayısıyla, biz
bunu bihakkın yaptık, yapıyoruz da, daha da yapacağız;
daha bitmedi bazı şeyler, onları da yapmamız lazım.
Bu dönemde, 117 tane iştirak ve işletme
özelleştirilmiş ve bunların 6 bin civarında gayrimenkulü,
makine ve teçhizatının da satışı
gerçekleştirilmiş ve özelleştirilen bu kurumların
birçoğu da özelleştirildikten sonra görüyoruz ki gerçekten verimli
olmuş, markalaşmış ve dünya ile rekabet edebilir
işletmeler hâline gelmişler.
ALİM IŞIK (Kütahya) Hangisi?
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Hangisi? Örnek
ver.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (Devamla) Evet, o örnekleri hepimiz
biliyoruz. (MHP sıralarından Örnek ver. sesleri)
Evet, şimdi, biz bunları yapmışız,
bunları hakkıyla gerçekleştirmişiz. Peki, biz bunları
yapmasaydık ne olurdu? Her yıl gene zararlar bütçeden
karşılanacaktı, bu işletmelerle birtakım insanlar
siyasi çıkarlar sağlayacaktı
ALİM IŞIK (Kütahya) Şimdi nasıl
çıkarlar sağlanıyor?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (Devamla)
ve birçok
sıkıntılar gene yaşanacaktı.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Gene Telekomun zararı
ödenecek.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (Devamla) Yani, bildiğimiz
hikâyeler aynen devam edecekti.
Bundan dolayı bu ülke zarara mı uğramış?
Hayır, uğramamış. Peki, özelleştirildiği zaman,
bunlar yapılınca ne ortaya çıkmış? Üç tane problem
var:
1) İşletme ve tesislerin durumu. Bunlar ne olmuş?
2) Çalışanların durumu.
3) Bu faaliyetlerin durumu ne olmuş?
Baktığımız zaman, zaten bu işletmelerin
çoğunda kullanılan makine ve tesisler yeni yatırımlar
yapılmadığı için eskimiş, çok kullanım içinde
olan makineler değil, demode makineler. Çok, o kadar büyük bir kayıp
yok ama çalışanların durumu var.
Tabii, çalışanlar haklı olarak
Burada
yıllarca çalışmışlar. Bunların gelir ve
durumları
İşini kaybedecek, doğru. Bu yok mu? Var. Ve daha
önce o özelleştirme kararı veren hükûmetler, 1984ten itibaren o 8
milyarlık özelleştirme yapanlar, çalışanların
durumuyla ilgili bir düzenleme yapmış mı? Yapmamış ve
biz iktidara geldikten sonra 2004 yılında 7898 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı ve Özelleştirme Sosyal Destek Projesi ile bu
insanlara güvence sağlamışız. Nereden başlatarak
güvence sağlamışız? Taa 1992den itibaren,
özelleştirilip de açıkta kalan her türlü çalışan için
güvence sağlamışız.
Bir kere, çalışanların durumuyla ilgili
kararları alan bu Hükûmet, bu insanları sokağa bırakmayan
bu Hükûmet. Dolayısıyla eğer burada bir problem varsa
çalışanlarla ilgili, bunlarla ilgili bundan önce hiç kimse karar
almamış, bu iktidar karar almış. Ve ne kararı
almış? Alınan karar şu: Demiş ki: Kardeşim senin
sosyal haklarını aynen koruyorum. İki: Belli bir süre -ki bir
yıldan aşağı olmamak üzere- aynı ücreti, parayı
vermiş. Eğer işini bulabilir, başka bir yerde
çalışmak istersen ol. Erken emeklilik mi istiyorsun? Erken emeklilik
istersen bunu da yapmaya hazırım. demiş
AKİF AKKUŞ (Mersin) Peki, yaş
sınırı ne olacak?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (Devamla)
ve eğer buna muvaffak
olamamışsa da 4/C kapsamında bunları diğer kamu
kuruluşlarında uygun işlere yerleştirmeye
çalışmış.
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) 17 tane 4/Cli intihar etti,
intihar
17 tane 4/Cli intihar etti Sayın Milletvekili.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (Devamla) Gayet tabii ki
Hiç problem
olmamış mı? Olmuş.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Çok problem oldu, çok
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (Devamla) Problem şurada: Burada
çalışanların bazıları tabii ki belirli kademelerde
-genel müdür, daire başkanı, müdür- belli seviyelerde, yüksek
ücretler alıyorlardı, belli şeyler alıyorlardı. Gayet
tabii ki bunların o düzeni bozulmuş. Onlar olmamış,
olması mümkün de değil. Dünyanın her yerinde de bu böyledir.
Özel sektörde de bir işletme satıldığı zaman birçok
kalemler değişir, oradaki pozisyonlarda değişiklikler olur.
Tabii bu tip sıkıntılar olmuş,
olmadığını söylemiyorum ve bundan sonra da olacak ama
şunu yapmış: Devlet olarak biz belirli asgarileri
sağlamışız. Bu güvenceyi vermişiz, bu güvenceyle
yürümüş. Dolayısıyla kimseyi kapının önüne
koymamışız, böyle bir durum yaşanmamış.
Bakın, Tekel işçileriyle ilgili tabloyu, müsaade
ederseniz sadece bir iki noktayı söyleyeyim, diğerlerine gerek yok.
Sadece şu anda Tekelle ilgili Özelleştirme Yüksek Kurulunun
2/11/2009da aldığı karardan sonraki tabloyu söylüyorum: Bu
yeniden yapılanma, işçi kadrosunda 8.635 kişi ve memur
kadrosunda da 644 kişi, toplam 9.279 kişinin mevcut, şu andaki
görevlerinden ayrılması sonucunu doğuracak.
Peki, bunlara ödediğimiz para ne kadar şu anda? Biz
bütçe disiplinini sağlamak zorundayız. Eğer bütçe açık verirse
ya fazla vergi toplayacağız veyahut da borçlanacağız,
başka çare yok.
RECEP TANER (Aydın) Ne kadar açık verdi bütçe?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (Devamla) Biz bunlara aylık 30
milyon 620 bin lira para ödüyoruz -şu anda ödenen para- ve bunun için,
iş akdi feshedilenler için ise 345 milyon 400 bin lira da
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Büyükkaya, lütfen toparlayınız.
Buyurun.
ALAATTİN BÜYÜKAYA (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
tazminat, ihbar ve kıdem tazminatı ödenecek. Böylece bu
insanların yeniden hayata bağlanmaları, düzenlerinin devamı
için de gerekli şeyler yapılacak. Tabii ki bazılarının
ücretinde azalmalar olacak. Bu sıkıntıları da biliyoruz ama
yani Eski düzen devam etsin. diyorsanız bunları yapmamak
lazım. Peki, hangisi daha kârlı? Milletin takdirine
bırakıyorum ve milletin -sanıyorum ki- bu konudaki
düşünceleri, kararı belli. Biz Hükûmet olarak, devlet olarak bu
insanları kapının önüne koymayarak, onlara gerekli asgari
güvencelerini sağlayarak sanıyorum ki vazifemizi yaptık.
Hepinize sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Büyükkaya.
Grup önerisi lehinde söz isteyen Ali Arslan, Muğla Milletvekili.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ARSLAN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisinin
önerisinin lehinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Öneri, Türkiyedeki Tekelin ve tütüncülüğün sorunlarıyla
ilgili. Gerçekten çok önemli bir konu ancak ben sözlerime başlamadan önce
dün Tokatta şehit olan, Türkiye'nin doğusundan batısından
7 şehit kardeşimize Tanrıdan rahmet diliyorum, ailelerine ve
Türk ulusuna sabırlar diliyorum. Ayrıca, yine bir ay kadar önce
molotofkokteylli hain bir saldırıda yanan ve dün kaybettiğimiz
on yedi yaşındaki Serap kardeşimize Tanrıdan rahmet
diliyorum, sabırlar diliyorum ailesine ve Türk ulusuna. Yine
Diyarbakırda bir gencimiz, biliyorsunuz, vuruldu. O gencimize de
Tanrıdan rahmet diliyorum.
Türkiye'nin çok önemli, gerçek gündemleri varken maalesef
dışarıdan, kökü dışarıda, içeride de iş
birlikçilerini bulan melun PKK terörüyle yıllardan beri
boğuşuyoruz. Dün de sisli bir havada, kalleşçe 7 askerimiz
şehit edildi. Bunun acısıyla tütün konusundaki görüşlerimi
de sunmaya çalışacağım.
Değerli arkadaşlarım, ben tütüncü bir ailenin
çocuğuyum. Yine, yaprak tütün işletmesinde çalışan bir
işçi emeklisinin de oğluyum. Tütün konusunda söyleyecek çok
şeyim var. O ailenin çocuğu olarak tıp fakültesini bitirdim ve
bugün milletvekiliyim. Ama bugün şöyle bir düşünüyorum, tütüncü bir
ailenin artık yüksekokulda bir çocuğunu okutması mümkün
değil çünkü gelirleri gerçekten çok düşük.
Yıllardan beri, biliyorsunuz, önce kota uygulamasıyla bu
çiftçi kardeşlerimiz, tütüncüler tütün üretiminden vazgeçirilmeye
çalışıldı. Sonra da düşük verilen fiyatlarla
yurttaşlarımız yavaş yavaş tütün ekim alanından
çekilmeye çalıştılar. Ancak başlangıçta hedef
şuydu: Tütün ekiminden vazgeçirelim çiftçilerimizi -çünkü fazla
üretiliyor, işte, yakılıyor, Türkiye'nin paraları heba
oluyor- onun yerine alternatif ürün yetiştirsin bu çiftçiler diye
mantıklı, insana ikna edici gelebilecek gerekçeler gösterildi ancak o
dönemden bu döneme alternatif ürün yetiştirme konusunda hiçbir doğru
dürüst işlem yapılmadı, vatandaş yönlendirilmedi. Çiftçimiz
tütüncülük alanından çekilirken bırakın başka bir ürün elde
etmeyi, açlıkla karşı karşıya, burun buruna geldi.
Şimdi de en son artık Tekel son alımını bu yıl
yaptı. Tekel tütün çiftçisinin, tütün üreticisinin ürünlerini almayacak.
Değerli arkadaşlarım, Tekel, bildiğiniz gibi
1925te Reji İdaresinin
Reji İdaresi, biliyorsunuz,
Osmanlının Düyunu Umumiyeden borçlarının ödenmesi için
yabancı ülkeler tarafından, emperyalist ülkeler tarafından
kurulmuş bir kurumdur. O kurumun yerine bir
bağımsızlık mücadelesinin sembolü olarak kurulmuş
tarihî, köklü geçmişi olan, bu ülkenin bağımsızlık
sembolü olan kurumlarımızdan bir tanesi ve maalesef bugün biz, siz,
böylesine önemli, böylesine anlamlı bir kurumu yok ederek hem çok büyük
bir değer yaratan, vergi şampiyonu olmuş gerek sanayisinde gerek
tarımında önemli bir istihdamda, hatta önemli derken birinci gelen
bir kurumu ortadan kaldırarak hem Türk çiftçisini perişan hâle
getirdiniz -Türk köylüsünü, Türk tütüncüsünü-hem de onun sonucu olarak -bugün
tabii tütüncülük olmayınca yaprak tütün işletmeciliğine de gerek
yok- 12 bin yaprak tütün işçisi arkadaşımızı da büyük
bir sıkıntıya sokuyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, tablo çok hazin tütüne
bakınca. Bakın, 2000de 578 bin aile 234 bin hektar toprağı
işliyormuş, 208 bin ton tütün elde ediyormuş; 2008de
yarıdan çok daha aşağısına düşmüş, 194 bin
aile 146 bin hektar toprak işliyor, 118 bin ton tütün elde ediyor. 2009da
bu rakamlar daha da aşağıya düşüyor. 2000de 100 bin ton
tütün ihraç ediyoruz, 372 milyon dolar gelir sağlıyoruz. Biraz önce
konuşmacı arkadaşımız, Zarar ediyorduk ve
özelleştirdik. gibi yıllardan beri
alıştığımız, halkı yanlış
yönlendirmeye çalışacak sözler etti. 2008de ihracat 42 bin tona,
ihracat geliri 173 milyon dolara geriliyor.
Türkiye, dünyanın en önemli şark tütünü üreticilerinden
bir ülkeyken -ki şark tütünü aromasıyla birçok sigaranın içinde
bulunması zorunlu olan bir tütün- maalesef bu alandan yok oldu gitti.
Şimdi, bazı bölgelerimizdeki çiftçiler bu soruna başka alanlarda
iş bularak çözüm bulmaya çalıştılar. Şimdi,
bakın, 2002den 2008e gelene kadar ekici sayısında yüzde 62
azalma var.
Sevgili arkadaşlarım, Türkiye işsizlikte dünya rekorları
kırıyor. Al işte, dünya rekorunu neden
kırdığımız ortada! Siz tarım
istihdamını
Pamukta da benzer sorunları yaşıyoruz,
şekerde de benzer sorunları yaşıyoruz, zamanım olursa
biraz sonra değineceğim.
Üretim miktarı yüzde 47 azalmış, ekici
sayısı yüzde 62. Nerede bu insanlar, ne yapıyor, ne yiyip
içiyor, nasıl geçiniyor, düşünüyor musunuz? Ege Bölgesinde 2004
yılında 66 milyon 289 bin
Şimdi, ben, bu tütün konusu bana verilince bir
araştırma yaptım Doğu ve Güneydoğuda çıkan yerel
gazetelerde, insanlar perişan. Diyor ki bir üretici: İznin
çıkmamasıyla göç yapmak zorunda kalacağız. diyor.
Sevgili arkadaşlarım, bu göç, biliyorsunuz, büyük
şehirlerde başka sorun oluyor; göç bir de dağa doğru da
olabiliyor. Siz, Terörün sosyal boyutu var, ekonomik boyutu var. diyorsunuz.
Alın size sosyal boyutu, ekonomik boyutu. Tütün, biliyorsunuz,
ekilmediği zaman o toprak boş kalıyor, başka bir ürün
yetişmiyor, erozyon oluyor. Toprağı da korumuş oluyorsunuz
siz tütün ekimini desteklerseniz. O nedenle, Avrupa Birliği ve Amerika
tütün ekicisini desteklerken eğer siz tütüncüden desteğinizi
çekerseniz, alın işte size sosyal sorun, ekonomik sorun. Terörün hem
kökünü kazıyacağız, işte, artık terör olmayacak,
demokratik çözümler bulacağız, ekonomik çözümler
bulacağız. diyorsunuz ama bir yandan da insanları âdeta
dağa mahkûm hâle getiriyorsunuz. Kendi toprağında tütününden
başka hiçbir şey yapamayacak olan yurttaşlarımızı
o tütünü yapmaya zorluyorsunuz ama insanlar aç. Şimdi, bu sene,
artık, tütün alımını da bıraktınız, o
insanlar kaderiyle baş başa.
Şimdi, Doğudaki, Güneydoğudaki
milletvekillerimize soruyorum: Aponun cezaevindeki 1.700 santimetrekare
Değerli arkadaşlarım, metrekarenin beşte 1inden daha az
azalmayı bahane edip bütün Türkiyeyi yangın alanına
çevireceksin, tütün çiftçisi perişan olacak, tütün ekicisi perişan
olacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arslan, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ ARSLAN (Devamla)
tütün ekicisi açlıkla
karşı karşıya olacak, 4 çocuğunu, 5 çocuğunu
okutamadığı için intiharla burun buruna gelecek, bu konuda hiç
sesinizi çıkarmayacaksınız!
Değerli arkadaşlarım, Anayasanın 3üncü
maddesi: Türkiye Devleti, ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
diyor. Ülkesiyle derken toprak bütünlüğünü kastediyor. Milletiyle de
derken Lazı, Kürtü, Çerkezi, Boşnakı, Arapı hepimiz
Türk milletiyiz, tek milletiz. diyor. Ne olursunuz, bu, Türkiye'nin çok önemli
sorunları varken, açlık sorunu, yoksulluk sorunu varken Türkiyeyi
başka belalarla uğraştırmak zorunda kalmayın.
Özellikle bu kürsüye çıkıp Anayasaya bağlılık yemini
yapmış milletvekili arkadaşlarımızın bu konuda
son derece duyarlı olması gerekiyor.
Ben bu duygularla hepinizi yeniden saygıyla
selamlıyorum. Tütün çiftçisi üreticilerimize de Tekel işçilerimize de
sabırdan başka burada diyecek bir şey bulamıyorum.
İnşallah önümüzdeki seçimlerde bu sorunu hep birlikte çözeceğiz.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Arslan.
Grup önerisi aleyhinde söz isteyen Mehmet Nezir Karabaş,
Bitlis Milletvekili.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; ben de MHPnin tütün ve tütün üreticilerinin
sorunlarıyla ilgili verdiği önergenin aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, klasik anlamda aleyhinde söz almak denildiği zaman
bu verilen önergenin doğru olmadığı anlamında
anılır ama biz, sonuçta kendi grubumuzun düşüncesini burada dile
getirmek için aleyhte söz almış olduk.
Şimdi, biraz önce AKP adına konuşan Sayın
Hatibi dinlediğiniz zaman gerçekten insan bu kadar iddiadan, bu kadar
söylemden sonra bir milletvekili, iktidar partisinin milletvekili bu kürsüye
çıkıp milyonların karşısında şu anda çok
ciddi sıkıntılar yaşayan ve gözü Mecliste olan tütün
üreticisi ve geçmişte Tekel işçisi, şimdi Yaprak Tütün
İşletmelerinde çalışan ve yarın öbür gün
kapının önüne bırakılmayla karşı
karşıya olan işçilerin karşısında nasıl bu
kadar rahat konuşabiliyor; anlamış değilim, anlam
verebilmiş değilim.
Tabii, sanırım, Sayın Hatip, Sayın
Başbakanından güç alıyordur. Diğer hatipler de dile
getirdi: Geçenlerde İstanbulda Yaprak Tütün İşletmesi
işçilerinin taleplerine ve haykırışına Yan gelip
yatana para vermeyiz. diyor.
Şimdi, tüm arkadaşlar belirtti, bu ülkede yüz binlerce
çiftçi tütün üretiminden geçimini sağlıyordu. Yine, Tekel sigara
fabrikaları ve Yaprak Tütün İşletmeleri bu ülkenin en fazla
işçi çalıştıran işletmelerinden biri ve ilgili sendika
Tekgıda-İş de bu ülkenin en büyük ve güçlü sendikalarından
biriydi.
Şimdi, son kararlarla tütün üretimi yapılıyor ama
artık, Yaprak Tütün İşletmeleri tütün almıyor yani yüz
binlerce tütün üreticisini işsiz, aşsız ve aç
bıraktık. Ha, şimdi, bazı alınan kararlar var.
İşte, tütün üreticisine üç yıla kadar, dekar başına, hektar
başına bu kadar para. Bunların ne kadar propagandaya yönelik, aç
ve perişan bırakılmış üreticinin o andaki
psikolojisini ve o andaki öfkesini dindirmeye yönelik olduğunu hepimiz
biliyoruz.
Şimdi, Tekel sigara fabrikaları
özelleştirildiği dönemde hepimiz şunu iyi biliyoruz: Bu kürsüde
de değerli hatipler çıkıp işçinin sorununu dile
getirmişti. Ankaranın göbeğinde eksi 10 derece soğukta
işçinin üzerine tazyikli su sıkılmasını da burada
gündeme getirmiştik; günlerce, haftalarca bu konu Türkiye'nin gündeminde
kalmıştı.
Nitekim, işçinin o direnişinden sonra Hükûmet
aldığı bir kararla, o dönem Tekel sigara fabrikalarında
çalışan işçileri Yaprak Tütün İşletmelerine devretti
ve o sorun, nispeten işçiler büyük zarara uğramadan, işçiler
büyük oranda mağdur edilmeden giderilmiş oldu. Yine, bu Hükûmetin
övündüğü, Ben tüm mevsimlik işçileri kadroya aldım.
dediği işçiler şu anda Yaprak Tütün İşletmelerinde
çalışan ve o dönemde mevsimlik olan, o kararla, Mevsimlik işçi
artık kalmayacak. kararıyla kadroya alınan işçiler ve
şimdi, siz, bırakın mevsimlik çalışmayı, o
işçileri kapının önüne koyuyorsunuz. Şu anda yirmi
iki-yirmi üç yıl olmak üzere, en azı on yılın üzerinde
çalışan 11 bin işçinin, sendikal hakları, bugüne kadarki
yaşamları, bugüne kadar yaptıkları üretimler, hiçbir
şey dikkate alınmadan, göz önüne alınmadan ve o işçilerin
çalıştıkları bölgelerdeki ekonomik sorunlar, işsizlik
ve onların bu aldıkları maaşlarla bulundukları ilde
esnaftan tutun diğer kesimlere kadar sağladıkları
katkı düşünülmüyor.
Şimdi, Yaprak Tütün İşletmelerinde
çalışan işçilerin büyük çoğunluğu Doğu ve
Güneydoğu Anadolulu. Şu anda, bu işçiler kapının önüne
bırakıldıktan sonra hiçbiri Bitliste yaşamayacak. Bir
taraftan göçten, bir taraftan büyük kentlerin yoğunluğundan, bir
taraftan İstanbulun böyle gitmeyeceğinden, her kalkanın
İstanbula geldiğinden bahsedeceğiz; diğer taraftan,
insanları üretimden koparıp pamuk üreticisini, tütün üreticisini ve
bu ürünlerin üretiminden kaynaklı fabrikaları, işletmeleri
kapatacağız, ondan sonra da insanlara, Niye İstanbula, niye
Ankaraya, İzmire, büyük kentlere geliyorsunuz? diyeceksiniz. Hem
bunları Doğu ve Güneydoğu Anadoludan, Karadenizden
İstanbula, İzmire göndereceğiz hem de onları, yeri geldiği
zaman, o günkü siyasi ihtiyaçlarımız ve bazı kesimlere mesaj
vermek için ötekileştireceğiz; taşlatacağız evlerini,
iş yerlerini.
İşin vahim olan yanı, bu kadar işçiye zulüm
yapılıyor iken üzerine de hakaret yapılmasıdır.
Başbakanın işçiye İstanbulda söylediği hakarettir.
Yine, AKP sözcülerinin bayram öncesi işçi sendikalarına,
sendika yöneticilerine İşte, siz muhalefet partileri eğer kanun
teklifi
Ki o konuda kanun teklifimiz var. Bize sendikacılar Teklifi
geri çekin
AKP yetkilileri Eğer muhalefet bu konuda yasa teklifi veya
öneri verirse Başbakan kızar. Onun için, bu talepleri geçirmeyebilir.
Siz bunu sağlayın. Biz Başbakanı ikna edip,
Kızılcahamamdaki toplantıda, işçinin mağduriyetini
çözeceğiz.
Ve yine, daha önce bin tane işçinin
çalıştığı, Bitlisin tüm ekonomik yükünün
yarısının üzerinde olduğu sigara fabrikası
kapatıldı. Şu anda da 300 civarında Yaprak Tütün
işçisi kapının önüne bırakılıyor. Bitlis
Milletvekili, AKPli Milletvekili işçiyi gidip iş yerinde tehdit
ediyor, diyor ki: Siz AKP İl Binası önünde veya sokakta eylem
yaparsanız
Biz sizler için bir şeyler yapmaya
çalışıyoruz, aman bundan vazgeçin!
Peki arkadaşlar, değerli iktidar mensupları,
değerli Hükûmet mensupları; bir taraftan, sen, sıradan
gerekçelerle işçiyi, üreticiyi mağdur edip kapının önüne
bırakıyor iken, diğer taraftan da bu şekilde tehditler
Yani böyle bir mantık olabilir mi? Sen Hükûmetsin, iktidarsın,
istediğini düzenleyebilirsin. Eğer bu konuda bir düşüncen varsa,
eğer işçinin mağduriyetini giderme konusunda, gerçekten, bölgene
gittiğin zaman oradaki üreticinin, işçinin, esnafın senin
üzerinde bir baskısı varsa, getir, bunu ciddi bir şekilde
Başbakanınla, Bakanınla, yetkilinle geçir ve muhalefetin
vereceği her yasa teklifi, vereceği her araştırma önergesi
gerçekten oradaki işletmelerin kapatılmasını istemeyen o
ilin milletvekillerine güç verir, destek verir ama bakıyoruz, AKPnin
buradaki mantığı farklı.
Şimdi, bu konuda bir yasa teklifi de verdik. Bu konuda, yasa
teklifinin bir an önce Meclise indirilmesi ve tütün üreticisinin
mağduriyetiyle ilgili -yarın da öbür gün de konuşuruz,
konuşmamız gerekir ciddi bir şekilde- bu araştırma
önergelerinin kabul edilip bir komisyonun oluşturması,
araştırılması gerekiyor. Ama şu anda acil olan,
iş yerlerine, Yaprak Tütün İşletmelerine yazıların
gönderildiği ve yarın öbür gün kapının önüne
bırakılacak işçilerle ilgili bir an önce tedbir almak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karabaş, lütfen
tamamlayınız.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) Şimdi, daha önce
örnekleri var. Birçok kamu kurumunda çalışan işçiler, iş
yerinin bir diğerine bağlanması, özelleştirilmesi veya
kapatılması nedeniyle -örnekleri var- bu işçiler, başka bir
kamu kurumuna, özlük haklarıyla, diğer haklarıyla, tüm
haklarıyla aktarıldı. Yine, sürekli kamu kurumlarına
personel alınıyor ki bazı Hükûmet veya bakanlık
yetkilileri
Önümüzdeki yıl 30 bin civarında kamu kurumlarına
personel alınacağıyla ilgili söylentiler var.
Biz, şu anda Sırtüstü yatıyorsunuz.
dediğimiz, hakaret ettiğimiz işçiyi, ki bu doğru
değil
Bu işçiler, yıllarca, kimisi sigara fabrikalarında,
kimisi Yaprak Tütünde, bu kurumların bugüne gelmesine, ülke ekonomisine
katkı sunmuşlardır. Biz, bunların diğer kurumlara
aktarılmasını sağlayalım, bunların mağduriyetlerini
giderelim ve o yasa teklifini de bir an önce Meclise indirip tüm parti
grupları olarak destek verelim diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Karabaş.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum. Karar yeter sayısı
III.- Y O K L A M A
(CHP ve DSP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Toplantı yeter
sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın
Köse, Sayın Korkmaz, Sayın Tütüncü, Sayın Serter, Sayın
Süner, Sayın Keleş, Sayın Emek, Sayın Aydoğan,
Sayın Özkan, Sayın Özer, Sayın Yıldız, Sayın
Öztürk, Sayın Baytok, Sayın Anadol, Sayın Altay, Sayın
Okay, Sayın İçli, Sayın Macit, Sayın Koç.
Evet, yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/128, 10/272, 10/378) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin
Genel Kurulun 08/12/2009 Salı günkü birleşiminde birlikte
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.56
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 27nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım.
2.- (10/44, 10/147) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 08/12/2009 Salı günkü birleşiminde
birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 08.12.2009 Salı günü (Bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Kemal
Kılıçdaroğlu
İstanbul
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan (10/44) ile (10/147) esas numaralı Meclis
Araştırma Önergelerinin görüşmelerinin, Genel Kurulun,
08.12.2009 Salı günlü birleşiminde birlikte yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Mehmet Sevigen, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Sevigen. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; konuşmama
başlamadan önce, bugün cenazesi kalkan, İstanbuldaki terör
saldırısıyla hayatını kaybeden Serap Eserin ailesine
buradan başsağlığı diliyorum, kendisine rahmet
diliyorum. Yine, Diyarbakırda üniversite öğrencisi Aydın
Erdemin ailesine de başsağlığı diliyorum ve dün
akşam hepimizi yasa boğan, Tokat Reşadiyede
acımasızca, kalleşçe kurşunlara hedef olan askerlerimizin
ailesine ve bütün milletimize, burada bulunan milletvekillerine de
başsağlığı diliyorum, hepsine Allah da rahmet eylesin.
Ümit ediyorum, bir daha böyle acı günleri yaşamayız diye
düşünüyorum.
Böyle bir günde -ateş düştüğü yeri yakıyor-
biz buralarda yıllardır kanayan bir yara olan Tekeli konuşmaya
başlamadan önce, milletvekili arkadaşım Alaattin Büyükkaya biraz
önce konuşma yaparken konuşmasında Tekelle, tütün
üreticileriyle, Yaprak Tütünle ilgili bilgi verirken yanlış bilgiler
verdi diye düşünüyorum. Millete buradan ben doğrularını
söylemeye çalışıyorum.
Sevgili arkadaşlarım, Tekel, biliyorsunuz 2002
yılında yani Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti iş
başına gelinceye kadar dünyanın en büyük 10 kuruluşundan
bir tanesiydi. 2002 yılında dünya araştırmalarında
Tekel 10 büyük kuruluş arasına giriyordu. Türkiye devletinin
sağlık ocağı bulunmadığı yerlerde Tekelin
tütün depoları vardı. Bakın, sağlık
ocağının bulunmadığı yerlerde, bankaların
bulunmadığı yerlerde, PTTnin bulunmadığı
yerlerde, Türkiye devletinin var olmasını sağlayan o yerlerde
tütün depoları, tütün alım depoları var. O dönemden bu döneme
kadar en çok kâr eden kuruluş, en çok istihdam yapan kuruluş, en çok
vergi ödeyen kuruluş nasıl oluyor da biraz önce Alaattin
arkadaşımızın söylediği gibi, AKP Sözcüsünün
söylediği gibi zarar ediyor? En büyük vergiyi vereceksiniz, kâr etmeden
nasıl vergi ödeyebilirsiniz! En büyük vergiyi vereceksiniz, en çok insan sizde
çalışacak ve hiç yatırım yapmadan bunları yok
pahasına birilerine peşkeş çekeceksiniz, satacaksınız
yetim hakkını, tüyü bitmemiş çocuğun hakkını ve
diyeceksiniz ki bunun adına: Biz, devlet zarar ediyordu, özelleştiriyoruz.
Arkadaşlar, kim inanır buna! Siz hepiniz, çoğunuz işçi
çocuklarısınız, köyden geliyorsunuz, köylü
çocuklarısınız. Siz bunları bilmiyor musunuz?
Şimdi o Tekelin işçileri, 10 bin-15 bin tane işçi
dışarıdan buradaki konuşmaları bekliyor, buradaki tam
görüşmeleri bekliyor. Bu görüşmeler arasında Özelleştirme
Daire Başkanlığından İzmirdeki Balatçık Yaprak
Tütüne bir yazı gidiyor: 31/12de bütün iş haklarınız
feshedildi. Şimdi biraz önce telefonla bildirdiler bana, yani
şuradan, beş dakika evvel. Biz burada bunları konuşmaya
başladık, Tekel Büyük Millet Meclisinde görüşülmeye
başlandı, Milletvekili belki de bu konuda geri adım atar.
düşüncesiyle hemen, alelacele Özelleştirme Daire Başkanı,
kimden talimat alıyorsa, oradaki işçilere bu tebligatı
yapıyor saat dört itibarıyla sevgili arkadaşlarım.
Acımasızca bir durum.
Şimdi şunu anlayamıyorum: İçki bölümü
satıldı, içki bölümünde çalışan 3.500 tane
insanımıza özelleştirme dediler, zoraki işten
çıkarma dediler, Ya gideceksin 4/Cye tabi kalacaksın ya buraları
terk edeceksin
İstanbulda çalışan Diyarbakıra,
Diyarbakırda çalışan Mardine, Mardinde çalışan
Adanaya
Ya gidersin ya işini bırakırsın ya da emekli
olursun
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Onların hepsi
kapandı.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Başka bir şey yok,
bunların hepsi kapandı gitti.
İki: Sigara bölümü yine aynı şekilde oldu.
Dağıtım-pazarlama bölümü zaten mahvoldu gitti. Ortada hiçbir
şey yok. Orada da kaldı 2.500 tane işçi, yine bu dediğim
olaylar karşısında zorunlu emekliliğe ya da göçe zorlanarak
yok edildi gitti. Şimdi kaldı bir Yaprak Tütün elinizde.
Yaprak Tütünde çalışan 10 bin-15 bin tane işçi
sokakta bekliyor şimdi sevgili arkadaşlarım. Bütün bu Tekeli
aldığınız zaman yaklaşık 1,5 milyon insan bundan
ekmek yiyordu. Şimdi bizden gelecek bir merhameti bekliyor, bir el
uzatmayı bekliyor sizlerden. Diyor ki: Lütfen bizi 4/C gibi veyahut da
daha önce yapılan uygulamalar gibi sokağa atmayın. Bakın
biraz önce söyledim, yine aynı şekilde bir telefon geldi. Daha önce
İstanbul Tekelde çalışan, İstanbul Sigara Fabrikasında
çalışan İmam ismindeki bir işçiye 4/C uygulanıyor,
başka bir bölüme gönderiliyor, gece kendini asıyor, gece kendini
asıyor. Bir Tekel işçisi
Bundan acaba Özelleştirme Daire
Başkanlığının, Hükûmetin bundan haberi var mı
acaba? Bunalıma giriyor, asıyor, işsiz kalıyor, çocuk yok,
et yok, para yok.
Sevgili arkadaşlarım, tabii bunların yanında
bu insanlar da feryat edecek, bu insanlar da demokratik ülkede
haklarını arayacaklar. Nasıl girecekler? Ya milletvekillerine
gelecekler ya sokağa dökülecekler. Sokağa da dökülemezsin. diyor.
Sokağa döküldüğü zaman ne oluyor biliyor musunuz? Sokağa
döküldüğü zaman eksi 10 derecede -geçen sene buraya geldi bu insanlar,
hatırlarsınız- üzerlerine sanki Nazi ülkelerinde bile
rastlanmayacak bir şekilde soğuk su dökerek
İşkenceye
bakın, şunlar işçilere uyguladıkları şeyler.
Geçen sene hakkını aramaya gelen Tekel işçilerinin
başından geçen olaylar bunlar sevgili arkadaşlarım. Eksi 10
derece, geçen sene Ankarada hava soğuk ama soğuk suyla vurduğun
zaman eksi 30 derece. Kim vuruyor bunu? Başbakan işçi dostu ya,
Başbakan diyor ya: Ben sonuna
kadar, benim inancım gereği
Daha önce katıldığı
bir toplantıda grev önlükleriyle il başkanlığını
beraber yapmıştık, o il başkanlığı döneminde
bir toplantıya katılıyor, grev sözcüleri için, matbaa
işçilerinin toplantısına; o toplantıda diyor ki: Benim
inancım gereğidir sizin haklarınızı sonuna kadar
savunmak. Benim inancım gereği. diyor! Başbakan muhalefette
inançlı da iktidarda inançsız mı oluyor sevgili
arkadaşlarım, bu kadar ucuz mu inanç! Ve bu bakımdan Sayın
Başbakan -işte burada var resmi- greve katıldığı
zaman Bu işçilerin haklarını sonuna kadar
savunacağım. diyor. Ve yine bu işçiye, su sıkılan
çocuklar var ya, biliyorsunuz Samsunlu bir işçi kardeşimiz
Bir
yazı var, onu da okuyayım size de bir dinleyin. Samsunda Tekel
işçisi Yılmaz Gümüş diyor ki: Mehmet Bey, oğluma
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın adını verdim
Yani o
dövülen çocuk, gazetede resmini gösterdim biraz önce, Samsunlu Yılmaz
Gümüş isminde birisi.
Gönül verdim, oy verdim, oğluma ismini verdim,
ancak beni işsiz ve oğlumu aşsız bıraktılar.
Tayyip olan oğlumun adını mahkeme kararıyla
değiştireceğim. Ankaradaki eylemde de polisin panzerle su
sıkmasıyla yere düşüp elinde Türk Bayrağı olan
İnanın, Türk Bayrağını da getirmişti bana -siz
bilirsiniz, çok unuttuğumuz bir şey ama o da benim yanımda
bulunuyor- onu da getirip bana vermişti. Samimi olarak söylüyorum,
açın, kendisine de sorun.
Yani demek istiyorum, bayrağı yaşıyor, sadece
hakkını arıyor ve o eksi derecede insanlar dövülmeye, sövülmeye
layık görülüyor ve şimdi, bu insanlar bizden bir umut bekliyorlar,
bir haber bekliyorlar, diyorlar ki: Bizi 4/Cye göndermeyin. 4/C nedir?
4/Cyi biliyorsunuz; 4/Cde yol parası yok, 4/Cde yemek parası yok,
4/Cde mesai yok, 4/Cde kıdem tazminatı yok. On ay
çalıştıracaksınız, on ay sonra diyeceksiniz ki: Sen
zorunlu izne çıkacaksın. Maaş da vermeden izne göndereceksin.
Ya bunları kabul edeceksin -çünkü bunlardan sonra bir daha tazminat filan
talep etmeyesin diye- ya bunu yapacaksın ya bunu uygulamayacaksın.
Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan
gideceksin! Ama yok, perişan insanlar, aç susuz
İlkokul mezununa kaç para veriyorlar biliyor musunuz? 600 bin
lira. Lise mezununa kaç para veriyorlar biliyor musunuz? 680 bin lira.
Yüksekokul mezununa da 720 bin lira para verecekler başka yerlerde
çalıştırdıkları zaman. Yani bunlar bizim ve Allah
aşkına, samimi olarak söylüyorum, biz istesek bir kalemde
bunları düzeltiriz şu dakika. Arkadaşlarım, daha önce bunun
örnekleri var, 1995 yılında bunun örneklerini yaşamış
insanlar. Yani daha önce bu Köy Hizmetlerinde özelleştirme
yapıldığı zaman, bunlar, sevgili arkadaşlarım,
değişik kurumlarda görev almışlar, değişik
yerlerde istihdam edilmişler ama özlük haklarını koruyarak
gitmişler ve oralarda mağdur olmamışlar. Eğer biz
böyle -çeşitli kurumlarda, iş arayan, işçi arayan bütün
bakanlıklarımızın, kurumlarımızın sitelerine
girdiğiniz zaman orada görürsünüz insanlar iş arıyor-
bunların özlük haklarını koruyarak, biz bunların
geleceklerini koruyarak, mağdur etmeden bunları, eğer gerçekten
biz bu 4/Cden kurtararak değişik
Kendi illerinde ama.
İstanbulda çalışıyorsa İstanbul. Çünkü gidip kira
ödeyemiyor, yol parasını ödeyemiyor, ailesini götüremiyor, okulunu
götüremiyor, mecburi, zorunlu olarak işinden ayrılmak zorunda
kalıyor.
Bu bakımdan, yani Sayın Tayyip Erdoğanın Yan
gelip yatma yeri değildir. Bizim dönemimizde benden öyle müjdeli haber
beklemesin. dediği gibi, bunların zaten yan gelip yatmaları
filan yok. Bunlar işten atılıyor. Bunlar Adanada, Mersinde,
Diyarbakırda, hepsi bunların sizin döneminizde işten
atıldı, yani sizin döneminizde. Bu Adalet ve Kalkınma Partisi
2003ten sonra işten atıldı. Hiç olmazsa yarısını
kurtardık, geri kalan yarısını kurtarırız diye
düşünüyorum.
Bu konuda ben, biraz önce bizim verdiğimiz Meclis
araştırma önergesinin, arkadaşlarımın verdiği
önergenin kabulünü rica ediyorum. Eğer böyle bir düşünürseniz, el ele
verirsek, inanıyorum ki biz, en azından, olmazsa bu işçilerin
bir kısmını, yarısını kurtarırız diye
düşünüyorum.
Beni dinlediğiniz için hepinize saygılar, sevgiler
sunuyorum.
Sağ olun, eksik olmayın. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Sevigen.
Önerinin aleyhinde söz isteyen Ünal Kacır, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Kacır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Kacır,
komisyonlardaki gibi yapma ha!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz
almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce değerli bir arkadaşımızın
konuşmasını burada birlikte dinledik: Belli bir yıla kadar
-işte 2002 yılına kadar- kâr eden bir kuruluş, ondan sonra
sizin döneminizde zarar etmeye başladı ve siz burayı
özelleştirdiniz. diyor.
Değerli arkadaşlar, evet, raporlarda, yazılı
evraklarda öyle görünüyor. Ama bir de bunun, madalyonun arka yüzü var. Tekelin
işlediği tütünler hazine tarafından satın alınır,
depolanır, bakılır, Tekel kullandığı
kısmını değerlendirir, ona göre hesap
yapılırdı. Ama 2002den sonra o öyle olmadı, artık
Tekel kendi aldı, kendi aldığını, efendim, kullanmaya
başladı ve sistem değişti. Ondan önce bütün bunlar hazineye
yazılırdı, Tekele yazılmazdı bu zararlar, bu giderler.
Tekelin sigara fabrikaları vardı, sigara fabrikalarında tütünü
kullanırdı ama depolardaki tütün hazinenin tütünüydü. Hazine
destekleme olarak alırdı ve hazineden bunun parası ödenirdi ve
değerli arkadaşlar, biliyor musunuz, Tekelin sigara
fabrikalarının olduğu, en çok üretim yaptığı o
dönemde depolarda biriken tütün miktarı ne kadardı? 470 bin ton.
Evet, 470 bin ton tütün depolarda yığılı, bizim
geldiğimizde depolarda yığılı bu tütün ve bu tütüne
bakacaksınız, bu tütünün bakımını yapacaksınız.
Bakım maliyeti ne kadar biliyor musunuz arkadaşlar? Kilogram
başı 50 sent yani 235 milyon dolar yıllık bakım
masrafı. Sizin biriktirdiğiniz, sizlerin döneminde biriken tütünün
bakım masrafı 235 milyon dolar ama bu, Tekelin masrafına
yazılmadığı için zarar görünmüyor orada.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Siz de vardınız, sizin
parti de iktidar oldu.
ÜNAL KACIR (Devamla) Tekelin masrafına
yazılmadığı için zarar görünmüyor. Ne görülüyor? 61 milyon,
efendim, Tekel buradan kâr elde etmiş; bu, kârmış! Nerede 235
milyon dolar masraf?
Değerli arkadaşlar, bakın, az önce de yani bu
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinden önce de Milliyetçi Hareket Partisinin
grup önerisi aynı mahiyetteydi ama Tekelin özelleştirilmesi
gerektiğine siz karar verdiniz 2001 yılında, dediniz ki: Tekel
özelleştirilmeli. Şimdi ne diyorsunuz? Tütün sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin tespiti
Kim istiyor? Milliyetçi Hareket Partisi. Siz karar vermişsiniz burayı
özelleştirmek lazım diye ve bir de yasa
çıkarmışsınız.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Özelleştirmeyle bunun ne
alakası var Sayın Kacır? Bir sefer de doğruyu söyleyin.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Yani doğru
yapılıp yapılmadığını mı...
ÜNAL KACIR (Devamla) Evet, doğru
yapmışsınız.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Biz de sizin doğru
yapıp yapmadığınızı araştıralım.
ÜNAL KACIR (Devamla) Biz de sizin yaptığınız
doğrunun üzerine devam ettik ve sizin döneminizde özelleştirilmesine
karar verildi. Bizim dönemimizde de özelleştirildi.
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) Kaç kişiyi işsiz
bıraktı, kaç kişi işsiz kaldı?
ÜNAL KACIR (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar,
bak şimdi, kaç kişi işsiz kaldı? (Gürültüler) 4/C denilen
bir şey
Dinleyin, bakın arkadaşlar
RECEP TANER (Aydın) 4/C işçilik değil.
BAŞKAN Sayın Kacır, lütfen Genel Kurula hitap
edin.
ÜNAL KACIR (Devamla) Genel Kurula hitap ediyorum efendim.
4/C denilen bir şey sizin döneminizde yoktu.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Kacır
BAŞKAN Sayın Özkan, lütfen
ÜNAL KACIR (Devamla) Siz özelleştirdiğiniz yerdeki
işçileri kapının önüne koyuyordunuz, Git ne yaparsan yap.
diyordunuz ve biz geldik, hem bizim dönemimizde özelleştirilenleri,
oradaki mağdur olan işçileri ve hem de bizden önce, yıllarca
önce, sizlerin dönemlerindeki özelleştirme mağdurlarının
hepsini aldık, 4/C diye bir şey çıkardık ve hepsini,
yeniden devlete gel kardeşim
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Çok hayırlı bir
iş yaptınız, çok!
ÜNAL KACIR (Devamla)
sen kırk yaşına
gelmişsin, kırk iki, kırk beş yaşına
gelmişsin, emekliliğine bir iki yıl var, mağdur olma,
devlette çalış ama biz sana ancak şu şekilde
karşılayabiliriz diye, devlet bir destek olmak adına bu 4/Cyi
bizim dönemimizde çıkardık.
KADİR URAL (Mersin) 4/Clilere bir sorarsanız
söylerler size niye olduğunu. 4/Clilere bir sorun, nasıl oluyor.
ÜNAL KACIR (Devamla) Değerli arkadaşlar, 4/Clilerin
hepsi çok iyi biliyorlar. Mesela, Petrol Ofisi bizim dönemimizde
özelleştirilmedi ama Petrol Ofisinin özelleştirilmesinden dolayı
özelleştirme mağduru olanları da, yıllar sonra biz
onları da 4/C kapsamına aldık, aman bu vatandaşlarımız
mağdur olmasın diye.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sizlere hayır
duaları ediyorlar, AKPye hayır duası ediyorlar! Her seferinde AKPye hayır duası
ediyorlar!
ÜNAL KACIR (Devamla) Şimdi, sizin döneminizde
özelleştirin diye karar verdiğiniz yerler
özelleştirilmiş, şimdi, Bunları
çalıştırmaya devam edin
Değerli arkadaşlar, Tekelin artık sigara
fabrikaları falan yok. Sadece mevcut depolarda az bir miktar tütünü
kaldı ve bundan sonra da bu, sürmeyecek. Artık özel sektör kendi
tütününü kendisi yine üreticilerden sözleşmeler yaparak alıyor ve
dolayısıyla bu tütün depoları da sürmeyeceğine göre, burada
bu işçilerimizi aynı şekilde devam ettirin demek popülizmden
başka hiçbir şey değildir. Popülist yaklaşıyorsunuz
KADİR URAL (Mersin) Et ve Balık Kurumunu da
özelleştirin o zaman Sayın Kacır!
ÜNAL KACIR (Devamla) Popülist yaklaşıyorsunuz ama
KADİR URAL (Mersin) Et ve Balık Kurumunda da var
aynı şeyler.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, lütfen
ÜNAL KACIR (Devamla) Değerli arkadaşlar, popülist
yaklaşmanın bu ülkeye nelere mal olduğunu hepimiz gördük,
görüyoruz.
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) Ne kâr etti bu ülke? Ne kâr
etti? Dış borcu yükseldi, iç borcu yükseldi. Ne faydası oldu?
ÜNAL KACIR (Devamla) Şimdi, yine bu işçi
kardeşlerimiz
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) Kamu yararı ne oldu?
ÜNAL KACIR (Devamla)
burası özelleştirilirken -bir
bilgi olsun diye de vermek istiyorum değerli arkadaşlar- sigara
fabrikaları özelleştirilirken, sigara fabrikalarını da yeni
alan firmada çalışmak isteyenler orada çalışmaya devam
ettiler. Buradan 2.700 arkadaşımız Ben orada çalışmak
istemiyorum, ben Yaprak Tütünde kalacağım. dedi. Bu neticenin de bu
tarafa gideceği bilindiği hâlde bu arkadaşlarımız bunu
tercih ettiler. O tabii kendi tercihleridir, saygı duymak gerekir. AK
PARTİ, iktidarı döneminde kimseyi mağdur etmemiştir ama
popülist yaklaşımlardan da uzak durmuştur.
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyor ve CHP
önerisinin aleyhinde olduğumu ifade etmek istiyorum.
Arz ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kacır.
Önerinin lehinde söz isteyen Ali Uzunırmak, Aydın
milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş
olduğu önergenin lehinde söz aldım, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, her şeyden önce, biz,
mantık ve bilginin konuşmasını yapmamız gerekir. AKP
Grubundaki konuşma yapan arkadaşlarımızı dikkatle
dinliyorum. Değerli arkadaşlar, muhalefetin karşı
çıktığı veya öngördüğü birtakım konular sizlerle
mantıken âdeta bilgi kirliliği yaratılmak için bir
tartışma konusu şekline getiriliyor.
Değerli arkadaşlar, geçmişte elbette ki
özelleştirme bu ülkenin politikasıydı, dünyadaki gelişmeler
elbette ki özelleştirmeyi gerekli kılıyordu. Dün
özelleştirmenin dünyadaki ve ülkemizdeki konjonktür olarak sahip
olduğu imkân ve kabiliyetlerle AKP İktidarının Türkiyede
yönetimde olduğu gündeki dünyadaki konjonktür, imkân ve kabiliyetler
aynı değildir. Öyleyse geçmişe dönük imkân ve kabiliyetlerin
eşit olmadığı şartlarda uygulayıcıları
suçlamak mantıki değildir. İkincisi, muhalefetin karşı
çıktığı konuları sağlıklı
değerlendirmeyi sayın milletvekillerinden ben rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, karşı çıkılan
özelleştirme değildir. AKPnin mantığı
özelleştirme değildir. İktidarın mantığı,
Hükûmetin mantığı satmaktır, iktidarın
mantığı yabancılaştırmaktır. İktidara
muhalefetin karşı çıktığı nokta,
yabancılaştırmaya karşı çıkmaktadır, haraç
mezat satmaya karşı çıkmaktadır. Yoksa, özelleştirme
politikalarının doğru yapıldığı anda ben
inanıyorum ki bu ülkenin kuruşuna kadar halel getirmek istemeyen bütün
milletvekilleri bu politikaların desteğinde olacaktır.
Değerli arkadaşlar, sadece işçilerin problemi
olarak meseleyi görmemek lazım. AKP İktidarının
bakışında acaba üretime nasıl bir bakış
açısı vardır?
Bakın, kıymetli arkadaşlar, Tarım
Bakanlığının, Tütün Eksperleri Derneğinin
düzenlediği basın toplantısı var. Tarım Bakanlığının
tarımsal destekleme modelinde Türkiyede 30 havza öngörülüyor. Bu 30
havzadan 23ünde tütün üretiliyor ve bu 23ündeki tütün üretimi, 145 bin hektar
alanda 180 bin aile ekici olarak geçiniyor ama işte bu Tarım
Bakanlığının destekleme modelinde tütün bir ürün olarak
hiçbir yerinde, programın hiçbir yerinde deklare edilmiyor. Tütün
tarımsal üretim ürünü olmaktan, Tarım Bakanlığından
çıkartılmış. Tütün hiçbir yerinde deklare edilmiyor. Acaba
sayın milletvekillerimizin, iktidar milletvekillerimizin bundan haberi var
mı?
Değerli arkadaşlar, biz elbette ki ülke siyasetçileri,
ülke yöneticileri olarak küresel gelişmelere kayıtsız
kalamayız ama küresel düşünceyi okurken, küresel imkân ve
kabiliyetleri okurken biz kendi bölgesel imkân ve kabiliyetlerimizi,
potansiyelimizi ve fırsatları inisiyatif kullanır şekilde
değerlendirmezsek o zaman küresel rüzgârların teslimiyetinde oluruz.
İşte, bizim karşı çıktığımız bu
teslimiyetçiliktir.
Değerli arkadaşlar, tabii ki ülkemizdeki içinde
bulunduğumuz şartlarda 12 bin Tekel işçisi bedava ekmek
aramıyor. diye Tekgıda-İş Sendikasının
basın toplantısı var. Sayın Başbakanla bir
tartışma yaşandı. 5/12/2009 tarihinde Sayın
Başbakan İstanbuldaki bir törende Tekel sizden müjde bekliyor.
diyen Yaprak Tütün işçilerine çok sert bir şekilde bir uyarıda
bulundu. Sayın Başbakanın bu alışık
olduğumuz bir davranışıydı. Elbette ki Sayın
Başbakan bugüne kadar Yargıtaya kızıyor,
Danıştaya kızıyor, Anayasa Mahkemesine kızıyor,
askere kızıyor, medyaya kızıyor, memura kızıyor,
çiftçiye kızıyor, işçiye kızıyor, muhalefete
kızıyor, kızıyor da kızıyor Sayın Başbakan.
Başbakanın kızmadığı bir taraf yok ama siz
değerli milletvekili arkadaşlarımızdan, devlet adamına
ve Sayın Başbakana bir uyarıda bulunmak lazım.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede Başbakanın
kızgınlığından nasibini almayan kalmadı ama siz
ikna edebilir misiniz? Zannetmiyorum. Eğer milletin iradesinin
tecelligâhı olan Meclis Başkanına da biz, Sayın
Başbakan için o hâletiruhiyeyi yaşattıysak, Sayın
Başbakanı bu konuda herhâlde ikna edecek ancak millet iradesi
olacaktır, işçinin iradesi olacaktır, emeğin iradesi
olacaktır. Onun dışında artık Başbakanı bu
huyundan vazgeçirmek mümkün değildir.
Yaprak Tütün İşletmeleri AKP İktidarında,
siyasi iktidar iradesiyle kapatılmaktadır değerli
arkadaşlarım. İşte Yaprak Tütün İşletmelerinde 12
bine yakın işçinin çalıştığı illeri okuyorum
sizlere: Adana, Adıyaman, Ankara, Amasya, Aydın, Batman, Bursa,
Bitlis, Denizli, Diyarbakır, Hatay, İstanbul, İzmir, Malatya,
Manisa, Muğla, Muş, Siirt, Samsun, Tokat ve Trabzon. Yirmi bir il ve
kırkı aşkın ilçedeki işletme iktidar tarafından
kapatılmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu insanlar neyi istemektedirler? Bu
insanlar, elbette ki bu ülkede yatarak para kazanmak, öyle Sayın
Başbakanın dediği gibi Devlet deniz, yemeyen domuz. falan
benzetmelerine asla ve asla muhatap olmamalıdırlar.
Değerli arkadaşlar, bu işçiler mevzuatın
Mevcut özlük haklarıyla ilgili üç öneri sunmuşlardır: Başka
kamu kuruluşlarına geçmek istemektedirler, eğer olmuyorsa kamuda
sözleşmeli personel olmak istemektedirler, eğer olmuyorsa 4/Cnin
statüsünün iyileştirilmesini istemektedirler. Bu, sendikanın
basın toplantısındaki Hükûmetten olan talepleridir.
Dolayısıyla 4/C statüsündeki iyileştirme
isteklerini de şu şekilde izah etmişlerdir: Aylık ücretin
en az 1.200 lira olması, çalışma süresinin on iki aya
çıkartılmasını istemektedirler ve hâlen 4/C statüsünde 12 bin
Tekel işçisinin yanında, toplamı 26 bini bulan bu ülke insanı
vardır, bu ülke evladı vardır.
Tekel işçisi alın teriyle çalışarak para
kazanmak istemektedir. AKPnin sosyal yardımlarına muhtaç olup
AKPnin oy deposu olmak istememektedir. Şahsiyetiyle, gururuyla, onurlu
vatandaşlık bilinciyle demokrasideki siyasi tercihini özgürce
kullanmak istemektedir. Ama AKP, onları ve vatandaşları sosyal
yardımlarla bir oy deposu ve bir kul noktasına taşımak
istemektedir.
Değerli arkadaşlarım, okuduğum vilayetler
Türkiyenin dört bir yanıdır. Bu dört bir vilayette, dört bir yanda
iktidar milletvekili arkadaşlarımız da vardır.
İşte Türkiyenin dört bir yanı yangın yerine
dönmüştür. Tokatta yaşadığımız olay,
sayının, şehidin 1 veya 7 olması önemli değil
kıymetli arkadaşlar, önemli olan o ülke insanının, ülkenin
askerine, ülkenin devletine karşı kurşun sıkabilecek duruma
getirilmiş olmasıdır.
Sayın Başbakan, gene bir kurtuluş yolu
aramaktadır. Sanki Türk askerini şehit eden terörist değil,
sanki Türk askerini şehit edenler provokasyon eylemlerdir. Sayın
Başbakan, eğer silahı eline alanın maksadından sen
vazgeçirmiyorsan o zaman bu provokasyonlar çok meydana gelecek demektir.
Ve kısaca şunu ifade etmek istiyorum kıymetli
arkadaşlar: Millî güvenliği oluşturan en önemli unsurlar ülke
insanının birbiri arasındaki adaletli
paylaşımdır. Dolayısıyla, eğer bir ülkede 4/C
statüsünden başka statülere varıncaya kadar personel rejiminde
onlarca çeşitli kademe ve eğer maaş farklılıkları
meydana gelmişse, bu ülkede etnik bölücülükle ilgili konularda millî
birlik projesi sunmak yerine, en kolay şekilde bu personel rejimindeki
düzenlemeleri yaparak, insanımız arasında eşit emeğe,
eşit bilgiye, eşit işe eşit ücret ve hakkaniyetli ücret
vererek millî birliği sağlamanın yolu siz kıymetli
milletvekillerinin iradesinden geçmelidir.
Bu araştırma önergesi Hükûmet iradesinin üstüne Meclis
iradesini koyma önergesidir kıymetli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uzunırmak, lütfen
tamamlayınız.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Dolayısıyla, Hükûmete bir
yol gösterme önergesidir bu, iktidar karşıtlığı falan
değildir, Meclis iradesini Hükûmet iradesinin üstüne koyma, ona bir yol
gösterme önergesidir. Dolayısıyla, siz kıymetli milletvekili
arkadaşlarımızın mutlaka daha sağlıklı,
iktidar-muhalefet çekişmesi ve bağnazlığı
dışında görerek önergeye oy vereceğinize inanıyorum.
Bakın, 13/11/2009 tarihinde daha, Aydından Kenan
Telefoncu, Orhan Özyörük, Menderes Çomak, Tuncay Maden isimli işçiler
bizzat Büyük Millet Meclisine gelerek bizlerle görüştüler, iktidar ve
muhalefet milletvekilleriyle görüştüler kıymetli arkadaşlar. Bu
insanları Türkiye Büyük Millet Meclisine kadar getiren
sıkıntı var ki bu insanlar buralara geliyor. Bunların
sesine kulak vermek gerektiğine inanıyorum.
Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Uzunırmak.
Öneri aleyhinde söz isteyen Mehmet Nil Hıdır, Muğla
Milletvekili.
Buyurun Sayın Hıdır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önergenin aleyhinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Çok değerli arkadaşlar, tütünün mazisine
baktığımızda, ilk defa 1986 yılında, Dünya
Sağlık Örgütünün tütün ve tütün mamullerine, ekim alanlarına daraltma
getirme tavsiyesinde bulunduğunu görüyoruz. 1986 yılında henüz
göreve yeni başlamış olan ANAVATAN Partisi İktidarı
Dünya Sağlık Örgütünün bu uyarısına çok küçük
adımlarla
Çünkü bütün dünyada tütün ve tütün mamullerinin zararları
sebebiyle, kalp rahatsızlıkları, beyin damarındaki
tıkanıklıklar, ayaklarda, ekstremitelerde reyno fenomeni
dediğimiz damar tıkanıklıkları sebebiyle ölümlerin
sayısı yaklaşık 7 milyon kadardır.
1986da ilk defa hükûmet gündemine gelmiş, ekim alanları
daraltılmış ya da vatandaşımız bu noktada
bilinçlendirilmeye çalışılmış, ülkemizin bazı
tütün ekim alanlarında bu uyarılar nazarıitibara
alınmış. Örneğin Manisa bu uyarılara dikkat kesilmiş,
tütün ekim alanlarını daraltmak suretiyle çekirdeksiz üzüm ve
salçalık domates ekimlerine ağırlık vermiş, susuz
alanları, kurak alanları sulama faaliyetlerine girişmiş ve
o günkü hükûmetten yeterli yatırımı almak suretiyle kurak
alanları sulu alanlara tahvil etmiş. Bugün Türkiyede salçalık
domates deyince aklımıza Manisa geliyor, ihracata yönelik çekirdeksiz
kuru üzüm deyince aklımıza yine Manisa geliyor.
İkinci hamle olarak, 1996 yılında, Refahyol
döneminde, yine Dünya Sağlık Örgütünün bütün ülkelere
yaptığı tavsiye neticesinde -Tütün Yasasıyla ilgili-
alanların daraltılması ve sigaranın kapalı alanlarda,
özellikle yolcu otobüslerinde yasaklanmasına dair yasa
çıkarılmış. Türkiye ikinci bir merhaleye daha girmiş.
Bazı illerimizde, yine bunların başında Aydın ilimizi
görüyoruz, Kütahya ilimizi görüyoruz, Gediz Ovasında, Menderes
Ovasında, Söke Ovasında tütün ekim alanlarını daraltmak
suretiyle ihracata yönelik pamuk, incir ve narenciye ekim alanlarının
genişletildiğini görüyoruz. Ne zaman Dünya Sağlık Örgütünün
ülkelere tavsiye ettiği kararlar hükûmetler tarafından ciddiye
alınmak suretiyle vatandaşın sağlığı,
vatandaşın emeklerinin heba olmayacak ürünlere yönlendirilmesi
gündeme geldiyse, bu paralelde icraat gösteren illerimiz kazançlı
çıkmış. Tütün ekiminde Türkiyede sayılı iller
arasında olan Muğla ili, benim de seçim bölgem olan Muğla ilinde
maalesef bu iki dönemde de hiçbir şekilde tütün alanlarının
daraltılması çalışmaları yapılmamış, ta
ki 2005 yılına gelinceye kadar.
AK PARTİ hükûmetleri tütüncünün derdini çok yakinen takip
ediyor. Ben tütüncü bir ailenin çocuğu değilim ama tütüncü ailelerin
altı kez kırmak, çizmek, depolamak, ekspertize bunun birinci kalite
tütün olduğunu anlatabilmek için dil dökmek suretiyle kurak alanlarda
kızıyla kızanıyla, çoluğuyla çocuğuyla
yapmış olduğu ekimler neticesinde 10 liraya, 12 liraya mal
ettiği tütünü 4,5 liraya ekspertize yalvara yakara satmak suretiyle
nasıl kazanç elde ettiğini çok yakinen bilen kardeşlerinizden
birisiyim. Eğer popülist politikalara devam edeceksek bu milletin
çilesini, bu milletin ektiği, diktiği bitkilerden kazanç elde edemeden
nasıl fakirleştiğini görerek politikamızı devam
ettirelim ama 2005 yılında Muğlada da gerek Tekel Tütün
İşletmelerinin bölgeye intikal ettirilmesiyle gerek ekim
alanlarının daraltılması suretiyle, evet, Muğlada da
radikal kararlar aldık. Çoğu arkadaşımız bunun siyasi
olarak rantını elde etmeye de çalıştı ancak gururla
söyleyebilirim ki vatandaşımız kendisine uzatılan
yardım elinin hayırlı mı, hayırsız mı olduğunun
farkında. AK PARTİ Hükûmeti hiçbir zaman, tütün alanlarının
daraltılması karşısında vatandaşımızın
ekmeğiyle oynamadı. Ya ne yaptı? Kıraç alanların
sulanması için barajların temelini attı. Önceki dönemde
atılmış olan, 2020de bitirilmesi düşünülen Dalaman Akköprü
gibi, Akgedik gibi, Geyikli barajları gibi barajların ödeneğini
artırmak suretiyle beş yıl, altı yıl, on yıl daha
erken bitirilmesini, çiftçinin alanlarının, arazilerinin
sulanmasını temin etti.
Yine, DSİ Genel Müdürlüğü, Çevre ve Orman
Bakanlığı, yaptığı master planlarla, bölgede bir
gram suyun, yer altı suyunun ya da yer üstüne çıkmış olan
suyun değerlendirilmesi amacıyla yeni projeleri de Yüksek Planlama
Kuruluna, Devlet Planlama Kuruluna intikal ettirdi. Bunların en bariz
örneği, 60 bin dönüm arazinin sulanması babında, yirmi sene önce
projesi yapılmış olan, Yaşyer Ovasını, Bafa
Ovasını ve 60 bin dönüm araziyi sulayacak olan Derince
Barajının Çevre ve Orman Bakanlığımız
tarafından 2009 yılında ihale çalışmalarının
başlatılmasıdır.
Gelin, tütün ekimi yapan Milas Ovasındaki milletimize sorun:
Tütüne mi devam etseniz daha iyi, yoksa Derince Barajının 60 bin
dönüm araziyi sulaması suretiyle mısır, nar, narenciye,
hayvancılık yem ürünleri gibi yem bitkilerinin ekilmesi mi daha
avantajlı? Milletimiz, kimin popülist politika yaptığını,
kimin toprakları değerlendirerek milletin önünü
açtığını, milletin makûs talihini yenme noktasında
atılım yaptığını gayet güzel görüyor ve biliyor.
Burada, elbette, özelleştirme neticesinde işini kaybeden ama bu arada
kendisini özelleştirme mağduru olarak takdim eden 10-12 bin
civarında vatandaşımız, arkadaşımız, Tekel
çalışanımız var. Eğer olayı
vatandaşımızın sağlığı
bakımından, ülkemizin kalkınması açısından ele
alırsak, bu 12 bin kişilik komplikasyonu çok rahatlıkla bu
milletimiz tolere eder, edebilir, etmiştir de. Ama biz eğer bunlara
kıdem tazminatlarını ödememişsek o zaman devlet olarak
zulmetmişiz demektir; tam tersine, 4/Cye geçenlere kıdem
tazminatları bihakkın ödendi.
Yine, bu arkadaşlarımız, asla kapının
önüne bırakılmadı. Bu arkadaşlarımızın arzu
edenleri kıdem tazminatıyla emekliye ayrıldı, arzu edenleri
4/C kadrosunda havuzda toplanmak suretiyle yeni iş alanlarına
gönderildi. Eğer biz korkak siyaset yaparsak, eğer biz ülkemizin
hayvancılıkta, yem bitkilerinde, meyvede, sebzede bu milletin önünü
açmazsak, daha on yıllar boyunca seher vaktinde tütün kırmakla,
maliyetinin yarı fiyatına satmak suretiyle bu milletimizin makûs
talihini devam ettirmeye gayret etmiş oluruz ki bu da Türkiye Büyük Millet
Meclisine ve onun onurlu, haysiyetli milletvekillerine yakışmaz.
Ben bu duygularla, ümit ediyorum ki milletimize, tütün ekincimize,
tütün çiftçimize yeni açmış olduğumuz ufukları bu
milletimiz anlar, anlamaya da devam edecektir ve tütünün
sağlığımıza verdiği zararları yakinen bilen
milletimiz sigarayı da, tütünü de tamamen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Hıdır, lütfen tamamlar
mısınız.
MEHMET NİL HIDIR (Devamla)
bırakmak suretiyle,
sağlığını en üst düzeyde korumaya devam edecektir.
Bu sebeple, önergenin aleyhinde olduğumu bir kez defa daha
ifade ediyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Hıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
toplantı yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Arayacağım Sayın
Kılıçdaroğlu.
Kabul etmeyenler
Sayın Kılıçdaroğlu, ben karar yeter
sayısı anladım, doğrusu
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul ) O da olur.
BAŞKAN Sayar mısınız
AHMET YENİ (Samsun) Hangisi? Karar versinler.
BAŞKAN Karar verildi, oylama yaptık arkadaşlar.
Lütfen, sayın milletvekilleri
Başkanlık
Divanı biliyor ne yaptığını.
Karar yeter sayısı vardır. Kabul edilmemiştir.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır Sayın
Başkan!
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edilmiştir efendim.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Kabul edenler dediniz
ve kabul edildi.
SUAT KILIÇ (Samsun) Hayır, hayır
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim..
Tutanakları getirtin efendim. Kabul edenler diye sordunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, Kabul edenler diye sordunuz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Kabul edenler
Kabul etmeyenler
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edenler diye sordunuz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Kabul etmeyenler diye soruldu.
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edenler diye sordu.Kabul
etmeyenleri sormadı. Karar yeter sayısı
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen,
Kabul edenler diye sordum, siz el kaldırdınız.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Tutanaklara bakın
efendim, siz Kabul edenler dediniz, arkadaşlar el
kaldırdı.
BAŞKAN Hayır efendim
Lütfen
Biz burada ne
yaptığımızı
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, tutanakta var canım!
SUAT KILIÇ (Samsun) Kabul edenler dedi
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edilmiştir. Nereden kabul
edilmiştir? Kabul edenler dedi, kaldırdınız
SUAT KILIÇ (Samsun) Kabul etmeyenler diye de
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır, hayır
Tutanaklara bakın
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edenler dendi
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, buradaki
tartışılan nedir; anlamadım. Çünkü Kabul edenler diye
sordum, siz el kaldırdınız.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Kabul etmeyenler diye soruldu.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, hayır, biz
kaldırmadık.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Vural, bir saniye
Sayın
Kılıçdaroğluna soruyoruz, bir cevap versin. Lütfen, sordum,
cevap versin.
OKTAY VURAL (İzmir) Allah Allah!
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Kabul edenler dediniz, arkadaşlar el kaldırdılar. Kabul
etmeyenler diye sormadınız.
BAŞKAN Hayır. Şimdiye kadar, bu uygulamanın
haricinde bir şey mi yapıldı? Kabul edenler denildiğinde
siz el kaldırdınız. Kabul etmeyenler denildiğinde
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edilmiştir diyoruz
SUAT KILIÇ (Samsun) Kabul edenler dedi, sonra Kabul
etmeyenler dedi. Olur mu öyle şey!
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul ettiler, onu diyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) Hayır, hayır.
OKTAY VURAL (İzmir) Öneri kabul edilmiştir..
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Tutanaklara bakalım.
BAŞKAN Tutanakları incelemek için beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.56
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.06
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 27nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Biraz önce oylamaya ilişkin olarak yapılan itiraz
nedeniyle tutanakları getirttim. Tutanaklarda:
Başkan Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) Sayın
Başkan, toplantı yeter sayısı istiyoruz.
Başkan Arayacağım Sayın
Kılıçdaroğlu.
Kabul etmeyenler
Sayın Kılıçdaroğlu, ben karar yeter
sayısı anladım, doğrusu
Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) O da olur.
Başkan Sayar mısınız
Ahmet Yeni (Samsun) Hangisi?
Başkan Karar verildi, oylama yaptık arkadaşlar.
Lütfen, sayın milletvekilleri
Başkanlık
Divanı biliyor ne yaptığını.
Karar yeter sayısı vardır. Kabul
edilmemiştir.
Tutanaklar bu şekilde.
Böylelikle Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
3.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 08.12.2009 Salı günü (bugün)
yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19
uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Suat
Kılıç
Samsun
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
08.12.2009 tarihinde (bugün) dağıtılan ve Gelen
Kağıtlar Listesinde yayımlanan 444 ve 445 sıra sayılı
kanun tasarılarının 48 saat geçmeden Gündemin sekizinci
kısmının 3 ve 5 inci sıralarına alınması,
07.12.2009 tarihinde dağıtılan ve Gelen Kâğıtlar
Listesinde yayımlanan 397 ve 397ye 1 inci Ek sıra sayılı
kanun tasarısının da 48 saat geçmeden Gündemin sekizinci
kısmının 4 üncü sırasına alınması,
diğer işlerin sırasının da buna göre teselsül
ettirilmesi.
Genel Kurulun; 08.12.2009 Salı günkü birleşimde 444
sıra sayılı kanun tasarısının, 10.12.2009
Perşembe günkü birleşimde ise 445 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmaların devam edilmesi, 445 sıra sayılı
kanun tasarısının görüşmelerinin Perşembe günkü
birleşimde tamamlanamaması hâlinde Genel Kurulun 11.12.2009 Cuma günü
saat 14.00te toplanması, bu birleşimde kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesi ve 445 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalara devam edilmesi.
Önerilmiştir.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup önerisi lehinde
söz isteyen Suat Kılıç, Samsun Milletvekili.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, çok
saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerileri görüşüldü, oylandı. Haftalık çalışma
programımızı belirlemek üzere AK PARTİ grup önerisi
görüşülecek ve nihayet, bu öneri doğrultusunda, kabul edilmesi
hâlinde, Genel Kurulun iradesine bağlı olarak haftalık
çalışma programımızı şekillendirmiş
olacağız.
Bu hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda üç önemli
kanun tasarısını görüşmek ve yasalaştırmak
istiyoruz. Bunlardan bir tanesi konut edindirme yardımlarına
ilişkin aksaklıkları ortadan kaldırmayı amaçlayan
konut edindirme yardımına ilişkin kanun
tasarısıdır.
Bilindiği gibi, AK PARTİ Hükûmeti, yılların
kangren sorunu olan Konut Edindirme Fonunda toplanan paraları hak
sahiplerine devretmek üzere, bu önemli problemi ortadan kaldırmak üzere
çok tarihî bir adım attı. Yıllarca bu paraların nerede
olduğu, hangi hesaplarda toplandığı, kimler tarafından
ne şekilde kullanıldığı maalesef bilinemedi.
Hesapların toplandığı, yardımların
biriktirildiği banka hesaplarındaki gerçeklere ulaşmak bile,
maalesef, birkaç yıllık bir zaman diliminde gayretli, kuvvetli
çalışmalar yapmayı gerektirdi. Yani, geriye dönük olarak
bakıldığında, devlet tarafından toplanan, biriktirilen
ama nerede, ne şekilde fonlandığı belli olmayan bir
kaynağın hak sahiplerine devri nihayet çözüm aşamasına
kadar gelebildi.
Bugüne kadar yaklaşık 2 milyar liralık bir kaynak
hak sahiplerine aktarıldı ancak uygulamadan kaynaklanan birtakım
eksikliklerin giderilmesi, yasal düzenleme ihtiyaçlarıyla birlikte, geri
kalan hak sahiplerinin geri kalan haklarına kavuşmaları
noktasında aciliyet arz eden bir düzenlemedir ve 2010 yılı mali
bütçe kanunundan önce çıkmasında gereklilik görülmüştür.
Dolayısıyla, bu çerçevede, bugünkü
çalışmalarımızı KEY Kanun Tasarısını
görüşmek şeklinde başlayıp neticelendirmek istiyoruz.
Diğer iki kanun tasarısı, bu haftanın
gündemine almak istediğimiz: Biri İmar Kanununda
değişiklik yapılmasını öngören kanun
tasarısı. Burada yine müteahhitlerin yapı işlerindeki
kusurlarına ilişkin sorumluluğu şantiye şefleriyle
fennî mesullerle paylaşmasına yönelik düzenlemeleri içeren bir kanun
tasarısı var. Mahkemelere intikal eden değişik konularda,
hukuki ihtilaflarda, muhatabı bulunamayan işlerde çok önemli hukuk
sorunlarını çözüme kavuşturmayı amaçlayan bir kanun
tasarısı olarak şekillenmiştir İmar Kanunu
Tasarısındaki değişiklikler.
Diğer bir aynı kalem altında konu: Kat
karşılığı inşaat sözleşmelerinde
inşaatın yüklenicisi olan müteahhidin borçlarından kaynaklanan
mağduriyetler arsa sahiplerinin hak kullanımı noktasında
çok ciddi yasal engeller çıkmasına maalesef zemin hazırlar
durumdaydı. Yine bu kapsam içerisinde bütün bu sorunların, tespit
edilen, belirlenen hukuki ihtilaflara ilişkin boyutu da olan
sorunların yapılacak düzenleme ile çözüme kavuşturulması
hedeflenmektedir.
Yine, bu haftanın gündeminde görüşüp
yasalaştırmayı düşündüğümüz bir diğer tasarı
Çek Kanununa ilişkin düzenlemeler içeren tasarıdır.
Bilindiği üzere ödenmeyen çeklerle ilgili olarak hapis cezası
yaptırımı mevzubahis olmuştur. Çek evrakının
Türkiyedeki kullanımından kaynaklanan birtakım problemler çek
kavramını kuvvetlendirmek şeklinde geçmiş dönemde ortaya
çıkmıştır, tezahür etmiştir. Ancak hapis cezaları
farklı birtakım sıkıntıları beraberinde
getirdiği için bütün bu süreçler yeni baştan
yapılandırılma cihetine gidilmektedir. Buradaki temel gaye
şudur: Borçlu olan borcunu ödeyebilecek imkânlara kavuşsun, hapis
cezası son noktada gündeme gelen bir faktör olarak değerlendirilsin.
Diğer taraftan bu düzenleme yapılırken alacaklının
hukuku da göz ardı edilmesin. Yani kantarın iki tarafını da
gözeten, terazinin iki kefesini de dengelemeyi amaçlayan bir yaklaşım
burada söz konusudur. Doğrusunu isterseniz Çek Kanununda ideal bir
düzenlemeye bu anlamda mağduriyet olarak nitelendirilen sorunları
ortadan kaldırmak üzere ideal bir düzenlemeye ulaşabilmek ne
yazık ki tam manasıyla mümkün değildir çünkü yaşanan
sorunlar bağlamında hadisenin iki tarafı vardır. Bir
tarafta çek evrakını düzenleyen ama değişik nedenlerle
borcunu ödeyemeyen vatandaşlarımız, sektörel kesimler, imza
sahipleri vardır. Diğer tarafta çek evrakına ve bu evrakın
hapis cezasıyla kuvvetlendirilmiş garantilerine güvenerek kabul
ettiği evraktan dolayı alacağını tahsil edemeyen,
tahsil edemediği alacaktan dolayı da piyasa koşulları
içerisinde zor durumda kalan vatandaşlarımızın içinde
bulundukları koşullar vardır.
Dolayısıyla yapılan düzenleme sorunları önemli
ölçüde çözüme kavuştursa da elbette ki muhalefet sözcülerinin her
şart altında bu konu üzerinde söyleyecek sözleri mutlaka vardır
ama belirttiğim gibi, bu konu üzerinde konuşurken terazinin iki kefesinin
varlığı göz ardı edilmemelidir. Ne alacaklı lehine
borçlunun hukukundan ne borçlu lehine alacaklının hukukundan taviz
verilebilmesi mümkün değildir. Adalet Komisyonunda görüşülen
tasarı, büyük ölçüde bu dengeyi sağlama kaygılarına göre şekillenmiştir.
Temennimiz, değerli milletvekilleri, salı, çarşamba
ve perşembe günü yapılacak çalışmalarla, bugün KEYle
başlamak, yarın İmar Kanunuyla devam etmek, hemen akabinde Çek
Kanunu Tasarısını getirmek ve perşembe günü bitimine kadar
bu görüşmeleri sürdürebilmektir. Eğer perşembe günü
değişik nedenlerle Çek Kanunu Tasarısını
tamamlayamayacak olursak, milletvekillerimizin cuma günü de Ankarada bir gün
daha fazla yasa mesaisi yapmalarını sağlamak suretiyle cuma günü
Çek Kanunu Tasarısının bitmesini sağlayabilmektir. Burada
Cuma olmaz da pazartesi, salıya kalmaz mı? gibi bir soru akla
gelebilir.
Değerli arkadaşlar, 2010 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda
kabul edildi. 14 Aralık-26 Aralık tarihleri, bütçe kanunu
tasarısının Genel Kurulda görüşüleceği takvimi
işaret ediyor. Dolayısıyla bu üç tasarıyı bu hafta en
geç cuma günü çalışmaların bitimine kadar tamamlamak cihetinde
bir kararlılık ortaya koymak durumundayız.
Malumunuz olduğu üzere, bayram öncesi Çek Kanunuyla ilgili
düzenlemenin yetişmesi arzu edildi ancak birden fazla
bakanlığı alakadar etmesi dolayısıyla bu arada bu
düzenleme maalesef Hükûmet tasarısı olarak şekillendirilip
Komisyona intikal ettirilemedi. Nihayet bu tasarı ancak Komisyona geldi,
Genel Kurulumuzun gündemine indirilebildi ve arzu ediyoruz ki araya iki
haftalık bütçe maratonu ve yılbaşı tatili girmeden önce Çek
Kanunuyla ilgili düzenlemeyi yetiştirebilelim.
Tekrar toparlıyorum: Üç kanun tasarısı gündemimizde
var. Cuma gününe kalmamak bizim de arzumuzdur. Eğer olabilirse, belli
noktalarda zaman efektif kullanılabilirse, perşembe günü kanun
tasarısının görüşmeleri bitinceye kadar devam edip,
görüşmeleri tamamlayıp tasarıyı yasalaştırmak
bizim de temel hedefimizdir. Gayemiz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin verimli
çalışabilmesini bu noktada temin edebilmektir; milletimiz
tarafından aciliyeti olan ve hızla, sabırsızlıkla
beklenen tasarıları burada yasalaştırabilmektir. Bütçe
maratonu öncesinde uzun mesailer harcamayı gerektiren grup önerileri
elbette ki bir miktar bizleri tedirgin edebilir. Ancak, andığım
nedenlerle bütçe kanunu görüşmelerine başlamadan önce bu üç
tasarıyı kanunlaştırmanın gereği vardır. Bu
noktada, 23.00ten sonraki saatlerde de mesai yapmak durumunda kalacak olan
milletvekili arkadaşlarımızın anlayışına
sığınıyoruz.
Grup önerimizin kabulüyle birlikte Meclis
çalışmalarının bu hafta üç tasarının
yasalaşmasıyla milletimiz için hayırlı, güzel, verimli
yasalar ortaya çıkarmasını temenni ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Grup önerisi aleyhinde söz isteyen Kamer Genç, Tunceli
Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKP Grup önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Tabii bu grup önerisinden önce, Cumhuriyet Halk Partisiyle MHP
Grubunun önerileri vardı. Bu önerilerde, Tekel tütün depolarında
çalışan işçiler mağdur ediliyor, bu insanların
mağdur edilmemeleri, yıllarca emek vererek, üreterek, bu ülkenin
ekonomisine verdikleri bu emeklerle büyüyen bu ekonomiyi bir yandan
buraları özelleştirerek bu insanları sokağa atmamak
gerektiği vurgulanıyor. Ama, AKP adına konuşan
arkadaşlarımız sanki kendi memleketlerinde bunlar işçi
tanımıyorlar diye Ne olacak yahu! 12 bin tane işçi
At
dışarıya, gitsin. At kapıya, gitsin. Ne olacak 12 bin
işçi olmasa! diyor. Yahu! Haksız yere 1 işçinin görevine son
vermek en büyük zulümdür, en büyük insafsızlıktır, en büyük
gaddarlıktır; değil 11 bin kişi, 12 bin kişi!
Şimdi, yıllarca bunlar bu memleketin ekonomisine
katkıda bulunmuşlar, üretiyorlar. Ondan sonra sen gelmişsin
birtakım holdinglere, patronlara, kendi yandaşlarına devletin
malını peşkeş çektirmek için bunların görevine son
veriyorsun. Devlet tabii ki buna para ödeyecek. Tayyip Erdoğana diyorlar
ki: Bizim işimizi hallet. Yahu bedavadan para alıyorsunuz.
diyorsunuz. Peki, Tayyip Bey, nereden bunlar bedavadan para alıyorlar? Sen
iş verdin mi bunlara da bu insanlar yapmadılar, bedavadan para
aldı!
Yani, Türkiye Cumhuriyeti devletinde değil, hiçbir ülkede bir
devleti yöneten bir kişi bu kadar mantıksız, akılsız,
bir emekçiye hitap edemez: Efendim, çalışmıyorsunuz. diyor.
Sen çalıştır işte! Çalıştır da adam
emeğinin karşılığını alsın. At
dışarıya, kolundan tut
At dışarıya, ondan sonra
da adamın, emeğin hakkını verme!
Arkadaşlar, bu özelleştirmeyi yıllarca
Cumhuriyet
kurulduğu zaman devletin bir iğne yapacak fabrikası yoktu, bir
bez yapacak şeyi yoktu. İşte, bu KİTler kanalıyla
bunlar yapıldı, Telekomlar, o büyük kurumlar ama siz geldiniz ne
ettiniz? Sanki özelleştirmek büyük bir güzellikmiş de, sanki Türkiye
için büyük bir hayır işiymiş de bu özelleştirmeyi bu kadar
övüyorsunuz. Özelleştirince ne oluyor? İşte, neoconcularla
birleşiyorsunuz Türkiye'nin ekonomisini öldürüyorsunuz. Bunda övünecek bir
şey yok ki! Onun için tabii sizin felsefenizde, sizin
inancınızda işçiye, emeğe, alın terine pek değer
olmadığı için, siz nasılsa bedava para kazanan zihniyetle
iş birliği yapan bir kitlesiniz. Dolayısıyla, sizin
düşüneceğiniz o emekçi insan değil, o tabii, emekçinin
birikimiyle kazanılan değerlerin bedava sizin
yandaşlarınıza kanalize edilmesidir. Sizin üzerinde
durduğunuz konu bu.
Şimdi, AKP grup önerisinde getirilen KEY ödemeleri, konut
edinme yardımları
Evet biz de bunu istiyoruz ama siz daha geçenlerde
bunu getirdiniz, altından çıkamıyorsunuz. Yani doğru dürüst
bir kanun düzenlemesini getirmiyorsunuz, böyle enine boyuna
tartışılmadan getiriyorsunuz -uygulamada o kadar büyük
haksızlıklar oluyor ki- arkasından hemen bu kanun
tasarısını yeni bir kanun tasarısıyla takviye etmek
istiyorsunuz. İşte, bunlar burada enine boyuna müzakere edilseydi bu
duruma gelmezdi.
Tabii, en önemlisi, bu arada çok büyük bir soygun aracı olan
İmar Kanunu var. Yani KEY, çek önemli de ama bunların arasına
sıkıştırdığınız o İmar Kanunu var.
O İmar Kanununu daha dağıtmamışsızın bize,
milletvekilleri olarak bilmiyoruz. En büyük yolsuzluk ve soygun nerede var?
İmarda var. Bu imarın bugün en büyük etkisini verdiğiniz
TOKİdir. TOKİde şimdi, vurulan vurgunlar dünya tarihinde
görülmemiştir; değil Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, dünya tarihinde
görülmemiştir. Daha geçen hafta işte, Cemil Çiçekin damadına 1
trilyon 800 milyar liralık iş veriliyor TOKİ tarafından, o
da getiriyor bunu 300 milyar liraya bir başkasına veriyor ve bir anda
1 trilyon 500 milyar lirayı alıp cebine koyuyor! Böyle bir şey
olur mu? Daha bunu incelesek var ya
Bu daha bir diş kovuğunu
doldurmayacak küçük bir iş; bunun binlerce, on binlerce katı kadar
suistimaller var.
Şimdi, Türkiye'nin en güzel arazilerini, en güzel yeşil
alanlarını, devletin en büyük ihalelerini getirip TOKİye
veriyorsunuz. TOKİde denetim yok, eskiden Sayıştay denetimi
vardı, onu kaldırdınız. Peki, burada yapılan işler
usule uygun mudur, değil midir; burada soygun var mıdır, yok mudur
nasıl tespit edeceksiniz?
AHMET YENİ (Samsun) KİT Komisyonu denetliyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, KİT Komisyonu kendisini
denetlemiyor.
AHMET YENİ (Samsun) Biz denetliyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) KİT Komisyonundakiler, evvela
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun gelen sağlıklı
raporları var mı? Abdullah Güle bağlı olan Devlet
Denetleme Kurulu memlekette bu kadar suistimaller var da doğru dürüst
denetliyor mu? Yalnız sivil toplum örgütleri eğer sizin
iktidarınıza karşıysa hemen onların başına
salıyor, Git onları denetle.
AHMET YENİ (Samsun) Bütün partilerden üye var orada.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani bakın, değerli
milletvekilleri, bu TOKİde dönen oyunları bir bilmemiz lazım.
Şimdi, getirdiğiniz bu İmar Kanunuyla kime ne avantajlar sağladığınız
burada enine boyuna tartışılmadan, burada devletin en
kıymetli arazilerinin yok pahasına birtakım yandaşlara
verildiği burada araştırılmadan
Bunlar, denetim de olmadığı
için, işte, devletin bütün kaynakları yandaşlara gidiyor.
İşte, diyorum, bakın, şu Eskişehir
Yolunda eskiden kaç tane gökdelen vardı? Şimdi, o gökdelenleri
yapanlar
İşte, size, İktidarınız döneminde dönen
fırıldaklarla, elde edilen yolsuzluklarla, haksız olarak
kazanılan paralarla dikilen o gökdelenlerdir. Bunları
araştıralım.
Niye bunları vergi incelemesine tabi tutmuyorsunuz? Niye
Tayyip Erdoğan vergi idaresinin özerkleşmesini istemiyor? Çünkü
eğer bir memlekette vergi idaresi özerkleşirse, o zaman siyasi
iktidara rant sağlayanların boğazına yapışacak,
onlardan vergi alacak. Ama şimdi ne yapıyorsunuz? Doğru dürüst
bir vergi incelemesini yapmıyorsunuz. Niye? Ee, çünkü
Bakanlığın emrinde!
Siz, gidiyorsunuz, Citibankın 3,5 milyar dolarlık
vergisini bir anda Merkezî Uzlaşma Komisyonunda siliyorsunuz, ondan sonra
da size karşı siyasi bir mücadele veren insanların
başına da vergi elemanlarını salıyorsunuz,
onların canını alıyorsunuz. Onun için, yani Türkiye sizin
İktidarınızda bir korku ülkesi hâline geldi.
İşte, daha -ben konuşmamın başında
tabii söylemeyi unuttum- dün 7 tane canımızı, kardeşimizi
şehit ettik. Bu, bizim canımızın, ruhumuzun, can
damarımızın kesilmesi kadar bize acı veriyor. Ülkeyi
yönetemez durumdasınız.
Size tavsiyem şu: Bu memleketi yönetemez
durumdasınız, sokaklar yaşanmaz hâle geldi; lütfen şu
iktidarı bırakın gidin. Çünkü eğer bir memleketi yöneten
insanlar o memleketi yönetmiyorlarsa, biraz da sorumluluk
taşıyorlarsa bırakıp gitmesi lazım. Ben beceremiyorum
arkadaşlar yahu! Yani, bu neye benziyor? Bir uzman doktor,
karşısına gelen bir ameliyatı beceremiyor. Buna düşen
şerefli ve haysiyetli şey nedir? Ben bu ameliyatı
beceremiyorum
Bir devleti yönetemez duruma geldiniz. Sokaklar gezilmez hâle
geliyor. İnsanların can güvenlikleri kalmamış. Bu neden
dolayı geliyor? Sizin başarısız ve basiretsiz yönetiminiz
sayesinde gelmiş. Yani, çıkıp da basını
karşınıza alıyorsunuz
Akşam Tayyip Erdoğan Amerikada basın
toplantısı yapıyor, bütün televizyonlar saatlerce onun
basın toplantısını veriyor. Bu nerede görülmüş?
Söylediği de bir ceviz kabuğunu dolduran bir şey yok. Ama
saatlerce bizim bütün basın organları, televizyonlar onu veriyor.
AHMET YENİ (Samsun) Türkiye Cumhuriyetinin
Başbakanını dinliyorlar.
KAMER GENÇ (Devamla) Hangi ülkede böyle bir şey olur? Hangi
ülkede böyle bir şey olur? Ondan sonra da şimdi, burada, maalesef
Türkiyeyi ekonomisiyle batırdınız;
güvenliğiyle batırdınız, insan haklarıyla
batırdınız, maliyesiyle batırdınız; ülkeyi
yönetemez hâle getirdiniz. Tarikatçılara ve cemaatçilere teslim oldunuz.
Yani, bir savcı çıkıyor Erzincanda bir soruşturma
açıyor. Vay efendim, size dokundu diye savcının canına
okuyorsunuz. Böyle bir şey olur mu yahu? Savcıyı görevinden
alıyorsunuz, hemen soruşturma açıyorsunuz. Herkesin telefonunu
dinliyorsunuz. Niye? Korkunuz ne yani? Neden korkuyorsunuz? Demek ki,
arkanızda çok kirli çamaşırlar var. Demek ki, kirli
çamaşırlarınızın meydana çıkmasından
korkuyorsunuz. Alnı açık olan insanların çıkıp da
toplum içinde alnı açık gezmeleri en istenebilir bir
davranış. Ama, siz ne yaptınız? Her yönüyle ülkeyi çökerttiniz.
Bakın, İstanbul Belediyesinde yeşil alan
bırakmadınız yahu, yeşil alan! Sizin zamanınızda
yapılan imar yolsuzluklarının hesabını veremiyorsunuz
ki. İşte sizinkiler diyor ki: Geldikleri zaman 5 bin tane imar
değişikliğini yaptılar ve 250 milyar dolar suiistimal oldu,
rant oldu. Bunlar bizim söylediğimiz değil sizin, orada belediye
başkanlığı yapan kişilerin söylemleridir. Onun için,
gerçekten, hakikaten biraz sorumluluk duygusunu Türkiyeye karşı
duyuyorsanız bence, şu iktidarı bırakın, kısa bir
zamanda erken seçime gidin, bu millete deyin ki: Biz bu memleketi yönetecek
durumda değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Evet, ekonomiyi
aldığınız getirdiğiniz nokta: 600 milyar dolar iç ve
dış borç getirdiniz. Nereye gitti bu paralar? Bu kadar devletin
mallarını sattınız, hazinenin en kıymetli
varlıklarını üzerinize geçirdiniz,
yandaşlarınızın üzerine geçirdiniz. Tayyip Bey daha dün,
94te Belediye Başkanı olmadan önce bir gecekonduda oturuyordu, bugün
dünyanın sayılı zenginleri arasına geldi. Bu paralar
nereden geldi arkadaşlar? Herkes hesabını vermek zorunda. Yani
işçinin 100 lirası da 200 lirası da
Emekliye 100 lira verirken
efendim övünüyorsunuz da, iyi ama 10 bin tane tütün işçisini sokağa
atıyorsunuz da oraya verdiğiniz 30 milyon lirayı burada şey
koyuyorsunuz ama katrilyonlar seviyesindeki servetlerin nereden
karşılandığının hesabını vermiyorsunuz.
Böyle bir şey olur mu? Uganda gibi devletlerde bile bu kadar sorumsuzluk yapılamaz,
bu kadar milletin gözünden kaçılamaz.
Onun için, maalesef, gördüğümüz kadarıyla Türkiyeyi
yaşanmaz bir hâle getirdiniz. Bu İktidarınız devam
ettiği zaman daha da bu yaşanamaz hâl devam edecektir. Benim size
tavsiyem, en kısa zamanda şu iktidarı bırakın. Hiç
olmazsa yeni bir seçime gidelim. Doğru dürüst bir hükûmet gelsin de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun) Yine biz geliriz.
KAMER GENÇ (Devamla) Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kacır.
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
İç Tüzük 60a göre kısa bir açıklama yapmak istiyorum Sayın
Konuşmacının sözleriyle ilgili.
BAŞKAN Ne diye Sayın Kacır?
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
TOKİnin denetlenmediği şeklindeki sözler
yanlıştır efendim. Bu durumda KİT Komisyonu
Başkanı olarak halkımızı doğru bilgilendirmek
BAŞKAN Sayın Kacır, sesinizi yükseltir misiniz,
anlaşılmıyor.
Ne için istiyorsunuz?
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
KİT Komisyonunun görevini yapmadığı, TOKİnin
denetlenmediği şeklinde Konuşmacının ifadeleri var.
Toplumun doğru bilgilendirilmesi amacıyla kısa bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN KİT Komisyonu Başkanı
sıfatıyla istiyorsunuz.
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
Evet efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kacır, iki dakika söz
veriyorum.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
TOKİyi denetleyen Başbakanlık Yüksek Denetleme Komisyonunun da
lağvedildiğini, dağıtıldığını
belirtmek isterim.
Sayın Başkandan sonra ben de söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Yerinizden, yerinizden
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) 60a göre söz isteyip de
Sayın
Başkan, 60a göre söz istedi.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, neye göre söz
verdiniz?
BAŞKAN İç Tüzükün 69uncu maddesine göre
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, 60a göre söz
istedi.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, neye göre söz
verdiniz? (AK PARTİ sıralarından 69a göre sesleri)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) 60a göre. dedi. 60a göre. dedi
Sayın Başkan.
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
Efendim, 69a göre olabilir
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) 60a göre, yerimden söz istiyorum.
dedi.
OKTAY VURAL (İzmir) 60a göre söz istedi.
BAŞKAN Sayın Vural, ne için söz verdiğimi
açıklıyorum. Biraz sabrederseniz öğrenirsiniz. Burada ne için
söz verdiğimi açıklıyordum. Lütfen, oturur musunuz.
İç Tüzükün 69uncu maddesine göre, Komisyon
Başkanı olmanız sebebiyle sataşma nedeniyle
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, talep sahibi
60a göre söz istiyor. Siz talep sahibi adına irade
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
69a göre istedim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili ve
KİT Komisyonu Başkanı Ünal Kacırın, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, konuşmasında Başkanı
olduğu KİT Komisyonuna sataşması nedeniyle
konuşması
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çok kısa bir
açıklamada bulunacağım, o kadar telaş etmeye gerek yok.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Telaş eden sizsiniz!
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (Devamla)
Şimdi, az önce burada konuşma yapan Sayın Konuşmacı,
TOKİnin denetlenmediği, KİT Komisyonunun görevini
yapmadığı. şeklinde algılanabilecek bir şekilde
söylediği için, bir açıklama yapmak lüzumunu hissettim.
Bildiğiniz gibi KİT Komisyonu, 22si iktidar partisi
olan AK PARTİden, 13 tanesi de muhalefet partilerinden oluşan bir
komisyondur. Alt komisyonlarda da aynı şekilde, bu oranı
yansıtacak şekilde alt komisyonlarımız da vardır.
KİT alt komisyonlarımız da, KİT Komisyonumuz da
TOKİnin bütün denetimlerini, zamanında, süresi içerisinde
yapmaktadır. KİT Komisyonu bu denetimlerini yaparken
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun raporları üzerinden
yaptığı gibi, çeşitli duyumlarla önüne gelen bilgiler
çerçevesinde de denetlemelerini yapmaktadır, denetlemeler sürmektedir.
Sanki hiç denetlenmiyormuş gibi, Denetlense neler çıkar. gibi
sözler, doğru sözler değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tarafsız denetlenmiyor
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (Devamla)
Halkı yanıltmak doğru bir şey değil.
Halkın doğru bilgilenmesi amacıyla bu
açıklamayı yapma lüzumunu hissettim.
Yüce heyetinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kacır.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
TOKİnin sağlıklı denetlenmediği konusunda bir
açıklama yapmak isterim efendim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, siz İç
Tüzükü bilen bir grup başkan vekilisiniz...
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ama, Sayın
Başkan
BAŞKAN
gayet de iyi bildiğiniz kanaatindeyim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) O zaman, usulünüz hakkında söz
talebi doğar.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Genç burada bir konuşma
yaptı ve konuşurken Komisyonun görevini yapmadığı
şeklinde, Komisyon Başkanının da huzurunda bir
sataşmada bulunduğu iddiasıyla söz istedi Sayın Kacır.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
TOKİnin yeterince, sağlıklı denetlenmediği ifade
edildi. TOKİnin denetlemesini yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT
Komisyonu değil, denetimini yapan Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kuruludur; onların da burada temsilcisi yoktur.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, böyle bir
usul yok ama buyurun iki dakika da sizi dinleyelim.
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlunun, İstanbul Milletvekili Ünal
Kacırın belirttiği gibi TOKİyi KİT Komisyonunun
değil Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetlediğine
ilişkin açıklaması
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İki dakika konuşmayacağım. Sadece şunu
söylemek istiyorum: Ünal Bey, siz komisyonda başkansınız, uzun
yıllar bürokraside çalıştınız. Ama bana şunu
söyler misiniz: TOKİyi bir kuruluş denetliyor, Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu. Raporları da çıkıyor ortaya. Fakat daha
sonra bu raporlar
TOKİyi eleştirdiği için raporu düzenleyen
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun pek çok denetçisi
TOKİnin denetiminden alınıyor, onlar başka komisyonlarda
görevlendiriliyor. Sizin dikkatinize bunu sunmak isterim. İsterseniz ben
size -TOKİnin siz o dönem başkanı değildiniz- hem
isterseniz o görevden alınan denetçilerin listesini, arzu ederseniz hangi
konularda denetim yapıldığını ve belli çevrelere
nasıl büyük olanakların, çıkarların
sağlandığını da yine o raporlardan, yine
Başbakanlık Yüksek Denetlemeden isterseniz size takdim edebilirler.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
Sayın Başkan, lütfen
BAŞKAN Sayın Kacır
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
Sayın Başkanım, ama yanlış bilgiler efendim, öyle bir
şey yok.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yanlış
değil efendim, ben size vereceğim.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi lehine
söz isteyen İkram Dinçer.
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
Sayın Başkanım, yani yanlış bilgiler...
BAŞKAN Lütfen Sayın Kacır, tamamlandı.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yanlış
değil efendim, yanlış değil.
KİT KOMİSYONU BAŞKANI ÜNAL KACIR (İstanbul)
Bu bilgiler yanlış bilgiler. Olur mu öyle şey!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) İsterseniz
Başbakanlık Teftiş Kuruluna sorun.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan,
ben de Komisyon üyesiyim. Ben de bu konuyla ilgili iki dakikalık söz
istiyorum.
BAŞKAN Oturur musunuz Sayın Milletvekilim. Lütfen
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Ünal Bey, anlam ifade
etmeyen bir açıklama yaptı. Neyin denetlemesini yapıyoruz, hangi
şekilde denetleme yapıyoruz onu sergilemek istiyorum. Sayın
Başkan
BAŞKAN Oturur musunuz Sayın Milletvekilim, lütfen
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- Gündemdeki sıralama ile Genel
Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Sayın Dinçer, buyurun Genel Kurula hitap edin
lütfen.
İKRAM DİNÇER (Van) Değerli milletvekilleri,
sözlerimin başında dün Tokatta hain bir saldırı
neticesinde şehit olan askerlerimizi rahmetle anıyor,
yakınlarına başsağlığı diliyorum;
yaralı askerlerimize ise Allahtan acil şifalar diliyorum.
Yine İstanbulda İETT otobüsüne molotofkokteyli
atılması yüzünden hayatını kaybeden Serap Eser
kızımıza Allahtan rahmet, ailesine ve yakınlarına
başsağlığı diliyorum. Bu hain
saldırıları gerçekleştirenleri de lanetle ve nefretle
kınıyorum.
Değerli milletvekilleri, benden önce Grup Başkan
Vekilimiz Sayın Suat Kılıç, Çek Kanunu, konut edindirme
yardımı ödemeleri ve İmar Kanununda bazı
değişiklikleri kapsayan kanun tasarılarıyla ilgili grup
önerimiz hakkında gerekli açıklamayı huzurunuzda yaptılar.
Ben de şahsım adına AK PARTİ grup önerisi lehinde söz
almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlarım, gerek Çek Kanunu gerek KEY
ödemeleri ve gerekse İmar Kanunundaki değişiklikler toplumun
büyük bir kesimini yakından ilgilendirmektedir. Toplumun orta direği
olarak bilinen esnafımız Çek Kanununun çıkması için büyük
bir beklenti içerisindedir. Yargı ve diğer kamu kuruluşlarından
gelen şikâyetler de bu düzenlemeyi zorunlu kılmaktadır.
Daha önce ödemelerine başlanmış ancak uygulamada
karşılaşılan sıkıntıların giderilmesi
için Konut Edindirme Yasası ödemelerinin düzenlenmesi büyük bir önem
teşkil etmektedir. Bu tasarı ile söz konusu sekiz aylık süre
uzatılarak herhangi bir hak kaybının önlenmesi başta olmak
üzere diğer aksaklıkların giderilmesi sağlanacaktır.
Aynı şekilde, İmar Kanunundaki
değişiklikler ile yetki karmaşasının, farklı
hukuki yorum ve değerlendirmelerin önüne geçilecektir.
Değerli milletvekilleri, vatandaşlarımız
tarafından umutla beklenen bu yasa tasarılarının bir an
önce Türkiye Büyük Millet Meclisimizden geçerek yasalaşması
gerekmektedir. Bu yasanın çıkması durumunda esnafımız,
işçimiz, memurumuz ve diğer vatandaşlarımızın
beklentileri gerçekleşecek, piyasalar da bu hâliyle rahatlayacaktır.
Bu nedenle, belirttiğim kanun tasarılarının bu
hafta görüşülmesini ümit ve talep ediyor, yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Dinçer.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Tayfun İçli, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın İçli.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan evvel, molotofkokteyli
saldırısı sonucu yaşamını yitiren Serap
kardeşimize ve 7 askerimize Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, AKP grup önerisinin aleyhinde
söz aldım. Şüphesiz, AKP grup yöneticileri, gündeme getirmek
istedikleri yasaların ne derece önemli olduğunun bilincindeler, biraz
evvel de kendileri bu konuda görüşlerini ifade ettiler ancak değerli
arkadaşlarım, bu kürsüye çıkan her hatip, biraz evvel benim
yaptığım gibi, terör saldırısında şehit
olanlarımıza Allahtan rahmet diledi. Yani Türkiyenin,
sokağın konuştuğu olay terör saldırıları.
Bir toplumda huzur ve güven kalmadıysa, can güvenliği yoksa, terör
dağdan şehre indiyse, terör mensupları mazlum, kahraman olarak
karşılanıyorsa, öyle kabul ediliyorsa ama teröre karşı
mücadele vermiş kişiler, yeni bir tanımla, tırnak
içerisinde, terör örgütü mensubu olarak algılanıyorsa,
kentlerimizde otobüslere molotofkokteyli atılmak suretiyle
insanlarımız katlediliyorsa o zaman bu ülkede bir sorun var demektir.
Değerli arkadaşlarım, bu sorunun adı da
aslında bir güvenlik sorunudur. Peki, bu sorunun sorumlusu kimdir?
Hükûmettir, başta Başbakan olmak üzere bakanlardır ve özellikle
İçişleri Bakanıdır. Şimdi, neden Hükûmet sorumludur,
neden İçişleri Bakanı sorumludur; daha 7 şehidimizin ölüm
haberini aldıktan sonra İçişleri Bakanının
yaptığı açıklamada aramak lazım.
Sayın İçişleri Bakanı ilk önce adına
Kürt açılımı denilen, sonra demokratik açılım
denilen, daha sonra da millî birlik açılımı denilen
açılımın devam edeceğini ifade etmiş ama kendinde
kusur aramadan sorumluluğu ve kusuru muhalefete yüklemiştir.
Değerli arkadaşlarım -dünyanın hiçbir yerinde-
bir ülkede eğer huzur ve güven kalmadıysa, terörist
saldırılar varsa, insanlar evlerine, işlerine giderken ya da
çocuklarını okullara gönderirken kaygı içerisinde
yaşıyorsa hiçbir içişleri bakanı böyle pişkin bir
açıklamada bulunamaz çünkü o ülkede yaşanan bütün olayın sorumlusu,
güvenlik sorununun sorumlusu içişleri bakanıdır.
Şimdi, çok değerli grup başkan vekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi grup başkan
vekilleri biraz evvel grup önerileri getirdiler. Bence çok önemli grup
önerisiydi. Ama aslında bugün önümüzdeki gündemde görüşülmesi gereken
konu: Anayasamızın 99uncu maddesi, İç Tüzükümüzün
106ncı maddesi gereğince gensoru görüşülmeliydi. Onun için AKP
grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Çünkü gensoru bir anayasal
müessesedir, Anayasamızda tanımlanmıştır.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye yanıyor,
televizyonlarda, gazetelerde hep terör konuşuluyor ama biz farklı
şeyleri konuşuyoruz ve halkın farklı şeyleri
algılamasını istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu sorunlar nereden meydana
geldi? Hiç 2002ye gidip 2002de sıfır terörle teslim
almıştım. noktasında değilim, ben çok kısa bir
tarihe, dört beş ay öncesine gitmek istiyorum; dört beş ay öncesinde,
işte, adına Kürt açılımı denilen, millî birlik
açılımı denilen o süreçten bahsetmek istiyorum. Ne zaman
Sayın Başbakanın ağzından böyle bir ifade
çıktı, Çok geç olur, evet; bu yıl sonu çok geç olur, bunu bir
an evvel halletmemiz... sözü çıktı, Türkiyede birtakım
şeyler değişmeye başladı. Sanki bir kader
mahkûmuymuş gibi bir havaya bürünen bölücübaşı,
İmralıdan Türkiye Cumhuriyeti devletine -dayatmalarda, projelerde-
projeler sundu. Bu projeler halktan saklandı ama PKK terör örgütünün
yayınları bölücübaşının ne gibi taleplerde
bulunduğunu çok net olarak ifade etti, kimi gazetelerimiz de bunu
kamuoyuna net olarak ortaya koydu.
Değerli arkadaşlarım, sadece o mu? Hayır.
Kandilden PKK terör örgütünün sözcüleri, demokratik açılımın,
Kürt açılımının nasıl olması gerektiğini
bizlere söylediler. Sanki bölücübaşı, bebek katili terör örgütünün
başı değilmiş gibi, sanki bir kader mahkûmuymuş gibi,
yattığı İmralıdaki cezaevi koşulları
televizyonlarımızda yayınlandı, gazetelerimizde
yazıldı, çizildi ve açık olarak da Türkiye Cumhuriyeti bu
açıklamalardan dolayı bir şekilde tehdit edildi. Bir taraftan
demokratik özerklik söylemleriyle federal bir yapının Türkiyede
gerçekleşmesi gerektiği, kardeş kavgasının ancak o
şekilde durabileceği çok sıklıkla ifade edilmeye
başlandı.
Değerli arkadaşlarım, işte, bu süreç, bu dört
beş aylık süreç, Sayın Başbakanın ifade ettiği,
Sayın İçişleri Bakanının da birçok ziyaretlerle
aslında hiçbir şey ifade etmediği o millî birlik, kardeşlik
projesinin sonucunda Türkiyede yaşanmaya başlandı.
Değerli milletvekilleri, demokrasisi gelişmiş
ülkelerde demokratik açılım, millî birlik açılımı
söylemleri şunları ifade eder: Daha çok demokrasi demektir, daha çok
özgürlük demektir, hukukun üstünlüğü demektir, yargı
bağımsızlığı demektir; kardeşliktir. Bir
millî birlik projesinden söz ettiğiniz zaman demokratik ülkelerdeki
insanlar bunu algılar. Peki, bizim ülkemizde Sayın
Başbakanın ve Sayın İçişleri Bakanının
açılımından sonra nasıl algılanmıştır?
Daha az demokrasi. Yobazlara ve bölücülere karşı mücadele edenler
terörist, özel mahkemelerde özel muameleye tabi tutuluyor ama bölücü terör
örgütü mensupları terör örgütü giysileriyle geldikleri Haburda özel
kahraman muamelesiyle karşılanıyor. İçişleri
Bakanı Müsteşarı, savcılar, yargıçlar seyyar
mahkemelerle ayaklarına gidiyor. Gazetelere gelen bilgilere göre o
kişilerin verecekleri ifadeler matbu hâle getirilmiş, ne şekilde
ifade verecekleri, Türk Ceza Kanununa göre pişmanlıktan nasıl
yararlanacakları söyleniyor. İşte bizde böyle
algılanıyor; medyaya baskı olarak algılanıyor, medyaya
baskı.
Başka? Hukuk ihlalleri. İşte, Silivrideki sürdürülen
davalara baktığınız zaman, sanık ifadelerine
baktığınız zaman bir komedinin sergilendiğini ama
Haburda başka bir komedinin de sergilendiğini görüyorsunuz.
Başka? Bağımlı yargı olarak
algılanıyor Türkiyede demokratik açılım. Eğer
yargıcınız, savcınız siyasi iktidara tabi değilse
o yargı değil, eğer yüksek yargı siyasi iktidarın
düşüncesinin tersine karar verdiyse yargı tu kaka.
Değerli arkadaşlarım, alt kimlik, üst kimlik,
şimdi insanlar Sen Kürt müsün, Türk müsün
Daha yeni İzmirde bir olay,
DTPli 200 kişi açıklama yapmaya kalkmış, bayraklar
asılmış, İzmirde yeni bir gerginlik. Ee, peki, ülkenin
güneydoğusunda
Vatandaşlarla görüşüyorum, ziyaret edenler diyor
ki: Orada Arap kökenli, Türk kökenli, ikinci sınıf vatandaş,
orada bir kimlik verilmeye çalışılıyor.
Değerli arkadaşlarım, böylesi mi millî birlik
projesi? Kardeşler birbirine düşmüş, kardeşler birbirine
yan gözle bakıyor ve bunun arkasında emperyalist politikalar var.
Peki, bu millî birlik projesi sadece ırk temeline, ırkçılık
temeline mi dayalı? Hayır, mezhep temeline dayalı. Alevileri,
Sünnileri, kardeşleri birbirinden ayırdık; şimdi Alevileri
de kendi içinde ayırmaya tabi tuttuk. Emperyalistlerin böl parçala yönet,
salam politikası! Hazmetme! Bu kadar salamı yiyemezsiniz, dilim
dilim; dilim dilim kıyacaksınız, her ay, on beş günde bir
onları yedireceksiniz! İşte, hazmettire hazmettire, demokratik
açılım böyle hazmettiriliyor değerli kardeşlerim,
değerli milletvekili arkadaşlarım.
Onun için, önümüzdeki Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi
gensorudur. Demin Kamer Genç arkadaşım istifa etmesi, çekilmesi
gerektiğini söyledi. Hayır, çekilmezler, çekilmeyecekler çünkü
kendilerini kusurlu görmüyorlar çünkü ellerindeki o millî birlik projesinin
kendi projeleri olmadığını kendileri çok iyi biliyor; bir
yerlerden o projeler hazırlanıyor getiriliyor. O zaman onun adı
demokrasilerde Anayasamızdır, Anayasanın 99uncu maddesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Kendine bak, kendi partine bak!
BAŞKAN Sayın İçli, lütfen tamamlayınız.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Ben milletvekili olarak 20
milletvekilinin imzası olmadığı için veremiyorum ama bu
konuda siyasi partilerin gruplarını
NURETTİN AKMAN (Çankırı) Tahrik ediyorsunuz!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Anayasadan bahsediyorum,
tahrik değil. Biraz vicdan sahibi olan benim ne dediğimi anlar. Bu
böyle lafta başsağlığı dilemekle algılanmaz. Laf
atmakla bundan kurtulamazsınız. Ama ben hep onu söylüyorum,
içinizdeki vicdan sahibi arkadaşlarım bu giden sürecin iyi bir süreç
olmadığını çok iyi biliyorlar. Bir milletvekiliyim ben. Hep
demokratik açılımdan bahsediyorsunuz. İşte, bakın
demokratik olarak görüşlerimi ifade ediyorum. Alınmayacaksınız,
bundan sonuç çıkaracaksınız.
NURETTİN AKMAN (Çankırı) Tahrik ediyorsunuz!
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Yani insanlar son dönemlerde
-zamanım çok az kaldı- yalnız gıdaların
genetiğini değiştirmekle uğraşmıyorlar,
artık insanların genetiğini değiştiriyorlar ve
Türkiyede genetiği değiştirilmiş insan
manzaralarını görmek de çok mümkündür diyorum.
Hepinize, beni dinlediğiniz için sonsuz saygılar ve
teşekkürler sunuyorum.
BAŞKAN AK PARTİ grup önerisini oylarınıza
sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Toplantı yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Tamam efendim.
Yoklama talebiniz var Sayın Kılıçdaroğlu,
arayacağız.
Sayın Korkmaz, Sayın Kılıçdaroğlu,
Sayın Tütüncü, Sayın Köse, Sayın Emek, Sayın Ağyüz,
Sayın Keleş, Sayın Köktürk, Sayın Özkan, Sayın Küçük,
Sayın Aydoğan, Sayın Dibek, Sayın Gök, Sayın Öztürk,
Sayın Çakır, Sayın Paçarız, Sayın Okay, Sayın
Erbatur, Sayın Oyan, Sayın Güvel.
Beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Kaç
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Yedi dakika olsun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sizin isteğinize
biz bağlı kalırız, eğer on dakika isterseniz veririz
tabii ki
AKİF EKİCİ (Gaziantep) On dakika da olabilir.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Herkes üç dakika veriyor, siz niye
beş dakika veriyorsunuz.
BAŞKAN Siz İç Tüzükteki bir hakkı
kullanıyorsunuz, biz de yetkiyi kullanıyoruz aynı İç
Tüzükteki.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Öyle mi, aynı şey mi?
Yarım saat ver; ad okunmak suretiyle yap, evdekiler de gelsin!
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime 19.45e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.59
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 19.48
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 27nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin, (2/389) esas numaralı Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/166)
05.05.2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
21.01.2009 tarih ve 2/389 esas numarası ile
Başkanlığınıza gelen ve tarafımdan verilen
Nâzım Hikmet Müzesinin Kurulmasına Dair Kanun Teklifi ile ilgili olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37. maddesine göre
işlem yapılması için gereğinin yapılmasını
bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Şevket
Köse
Adıyaman
BAŞKAN Önerge üzerinde, teklif sahibi Şevket Köse,
Adıyaman Milletvekili.
Buyurun Sayın Köse.
Süreniz beş dakikadır.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
sözlerime başlamadan önce, dün Tokat ilimizde yedi ocağa ateş
düştü. Şehit olan 7 askerimize rahmet diliyor, 3 askerimize de
geçmiş olsun diyor ve kederli ailesine, ulusumuza
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi
kardeşçesine. diyen dünyaca ünlü şairimiz Nâzım Hikmet
Ranın adına bir müze kurulmasına dair verdiğim yasa
teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, Nâzım Hikmet 15 Ocak 1902de
Selanikte dünyaya geldi. Henüz on bir yaşındayken ilk şiirini
yazdı ve 1918 yılında ilk kez bir dergide şiiri
yayınlandı. Bu bir aşk şiiriydi ancak büyük usta
İstanbulun işgaliyle birlikte yurtsever nitelikte şiirler
yazmaya başladı. Bu şiirler çeşitli gazete ve dergilerde
yayınlandı. Bununla birlikte çok sayıda yazısı da
yayınlandı, kitapları basıldı. Böylelikle usta
Nâzım siyasal yaşamda aktif bir rol üstlenen ünlü bir şair
konumuna geldi. Şiirleri ders kitaplarına girdi, oyunları devlet
tiyatrolarında oynandı ama kovuşturmalardan da bir türlü
kurtulamadı. Sık sık gözaltına alındı, yargı
önüne çıkartıldı. Düzmece davalarla yaşamının on
yedi yılını hapishanelerde geçirdi. Neticede Nâzım,
yaşamına yönelik komplolar nedeniyle yeniden yurt
dışına çıkmak zorunda kaldı ve ölene dek yurduna,
halkına, sevenlerine hasret şiirleri yazacağı göçmenlik yılları
başladı. Cezaevi yıllarından kalan hastalıklar onu
rahat bırakmadı ve acılı yüreği 3 Haziran 1963 günü
sabahı Moskovadaki evinde durdu.
Sayın milletvekilleri, ülkemizin yetiştirdiği ve
dünyanın en büyük sanatçılarından biri olan Nâzım Hikmetin
eserleri onlarca farklı dile çevrilmiş ve onlarca farklı ülkede
okunmaktadır. Ne yazık ki, ülkemiz bu denli büyük bir isme yeterince
sahip çıkmamıştır. Ünlü şairin ölümünün ardından
iftiralar, aslı astarı olmayan hikâyeler uyduruldu ancak hiçbir
karalama, halkının Nâzım Hikmetten soğumasına neden
olamadı.
Değerli arkadaşlar, şair vatandaşlıktan
çıkarıldıktan elli sekiz yıl sonra yine bir Bakanlar Kurulu
kararıyla vatandaşlığa alındı ancak Nâzım
Hikmet gibi büyük bir şaire yalnızca Türk vatandaşlığını
geri vermek sanat tarihindeki yeri için yeterli değildir. Nâzım için
ulusal ve uluslararası düzeyde daha ayrıntılı
çalışmalar yapılmalı ve bu bağlamda Nâzım Hikmet
müzesi kurulmalıdır. Biliyorsunuz, ülkemizde önemli
şairlerimizin evleri müze hâline getirilmiştir ve dünyada da bunun
çeşitli örnekleri mevcuttur.
Değerli milletvekilleri, merkezi İstanbulda olan ve
Nâzım dostlarının yürüttüğü çalışmalar sonucunda,
şairin kız kardeşi merhum Samiye Yaltırım
tarafından 22 Mayıs 1991 tarihinde kurulan bir vakıf
bulunmaktadır. Vakfın yönetim kurulunda Rutkay Aziz, Tarık Akan,
Deniz Kavukçuoğlu, Kıymet Çoşkun gibi çok değerli isimler
yer almaktadır. Nâzım Hikmet müzesinin kurulması amacıyla
en ciddi girişim bu Vakıf tarafından gerçekleştirilmiş
ve bir anı odası kurulmuştur. Bu anı odasının
müze statüsüne kavuşturulması için çeşitli girişimler de
yapılmıştır ancak şairin İstanbulda
yaşadığı yerlerin varlığını
koruyamamış olması, müze açılmasında gereken yasal ve
maddi koşulların zorluğu Nâzım Hikmet müzesinin
açılmasına engel olmuştur.
Sayın milletvekilleri, Nâzım Hikmetin ülkemizde hak ettiği
yeri bulması, anısının sürekli yaşatılması,
Türk ve dünya edebiyatına yaptığı katkıların
unutulmaması amacıyla yaşamının önemli bir bölümünün
geçtiği İstanbulda Kültür ve Turizm Bakanlığının
öncülüğünde bir müze yeri tahsis edilmelidir. Ayrıca, bu müze
çalışmaları Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfıyla
birlikte yürütülmelidir. Çünkü Vakıf müze konusunda çok sayıda
çalışma yapmıştır, bu konuda ciddi birikime ve
araç-gerece de sahiptir. Bu verilerle birlikte müzenin kurulması
amacıyla bir yasa teklifi sundum.
Değerli arkadaşlar, herkes salonlarda, kongrelerde
Nâzım Hikmetin şiirlerini okumakta, ona övgüler
sıralamaktadır. Yalnız bu iş methiye düzmekle, şiir
okumakla olmaz. Nâzım Hikmete sahip çıkılacaksa ismi
yaşatılmalı ve mutlaka müzesi açılmalıdır.
Ustanın şiirini okuyan, ona övgüler sıralayan herkesi bu konuda
desteğe davet ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili
müzenin kurulması için Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir yasa teklifinde
bulunuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu konuda girişimde
bulunsun, biz de destek olalım ve müzenin açılış
kurdelesini hep birlikte keselim.
Değerli arkadaşlar, sözlerime son verirken
Nâzımın dizeleriyle sizlere seslenmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Köse.
ŞEVKET KÖSE (Devamla)
Bilekleri kan içinde, dişleri kenetli, ayakları
çıplak
Ve ipek bir halıya benziyor toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim...
Verdiğimiz önergenin kabul olması dileğimle
hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Köse.
Bir milletvekili adına Hulusi Güvel, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Güvel.
HULUSİ GÜVEL (Adana) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket
Kösenin vermiş olduğu Nâzım Hikmet müzesi kurulması
hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, dün hain bir pusuda
şehit verdiğimiz 7 vatan evladına Allahtan rahmet; Türk
Silahlı Kuvvetlerine, yakınlarına ve tüm ülkemize sabır;
çatışmada yaralanan askerlerimize acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, 1902 yılında Selanikte
doğan Nâzım Hikmet bu memleketin, bu toprağın dilidir,
onurudur. Türkçenin ve Türk kültürünün insanlığa
kazandırdığı ve artık yalnızca bizim kültürümüzün
değil insanlığın tümünün sahip olduğu evrensel bir
değerdir. Onun yazdığı Kurtuluş Savaşı
Destanı, tüm halkımızın emperyalizme karşı
verdiği onurlu mücadelenin anlatıldığı en güzel
eserlerden bir tanesidir. Böylesine yurtseverce yazılmış bir
destanın şairinin 1951 yılında dönemin Başbakanı
tarafından vatan hainliğiyle itham edilmesi tarihte pek az
rastlanabilecek trajik bir durumdur.
Bir ağaç gibi tek ve hür olmanın ve aynı zamanda
bir orman gibi kardeşçe yaşamanın hasretini yaşayan büyük
şair, yalnızca Türk Kurtuluş Savaşının sesi
olmakla kalmamış, yaşadığı dönem içerisinde dünya
üzerinde nerede insanı insana kul eden bir düzen varsa orada o düzenin
karşısında yer almıştır. Bu nedenle, Nâzım
Hikmet, Türk şairi olduğu kadar insanlık şairidir de.
Değerli arkadaşlar, Nâzım Hikmet ömrü boyunca
sömürüye, adaletsizliğe, emperyalizme, faşizme ve savaşlara
karşı durmuş, yaşamının her anında rüzgâra
karşı yürümüştür; bu toprağın sesi olmuş, halktan
ve haklıdan yana, özgürlük ve eşitlik için savaşım
vermiştir. Barış ve kardeşlik onun en büyük özlemi
olmuştur. Böylesi değerlerin sesi olan Nâzım Hikmet ömrünün en
güzel çağlarında hapislerde yatmıştır, çok
sevdiği ülkesini bırakıp gitmek zorunda
bırakılmıştır. Yurt dışında
bulunduğu yıllarda aleyhinde çok çirkin kampanyalar
yapıldı. Uzunca bir dönem yok sayıldı. Ölümünden sonra bile
o kadar korktular ki, Nâzım Hikmetin şiirlerini yasakladılar.
Nâzım Hikmeti yok sayan, ondan ve onun kişiliğinde halktan
korkanlar tarihin sayfaları arasında kalırken büyük şair
hâlâ olanca ihtişamı ve pırıltısıyla dimdik
ayaktadır.
Değerli arkadaşlarım, küresel sömürünün daha da
acımasızlaştığı, insanların köklerinden
koparıldığı, savaşların yüceltildiği bir
dönemdeyiz. Böylesi dönemlerde Nâzım Hikmet gibi sömürünün
karşısında dimdik duran, barışı savunan insanlara
özlemimiz daha da artmaktadır. Günümüzde Nâzım Hikmet gibi
insancıl seslerin çıkmaması nedeniyle hepimiz daha
yoksullaşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, Nâzım Hikmet gibi bir
şairi yetiştirmiş olmak her ulusa nasip olmayacak bir onurdur.
Nâzım Hikmet gibi bu toprağın, bu dilin yetiştirdiği
çınarlar halktan kaynaklanan kültürü bir sonraki kuşağa ve daha
ötelere taşıyacak birikimlerimizdir. Bu birikime sahip çıkmak
hepimizin boynunun borcudur. Bu teklif, Nâzım Hikmete ve büyük
şairin kişiliğinde acı çeken, sürgün edilen, öldürülen,
yasaklanan, yok sayılan insanlarımıza olan saygımızı
göstermek için bir fırsattır; çevremizi kuşatmış olan
savaşlara, acımasız sömürüye karşı insan onurunu
yüceltmenin gereğini göstermek için bir fırsattır.
Değerli arkadaşlar, Nâzım Hikmet gurbette çok
sevdiği vatan toprağına hasret, çok sevdiği halkına
hasret, 3 Haziran 1963te yaşamdan ayrılmıştır. Bu
öylesine büyük bir hasretti ki memleketinde başucunda bir
çınarın dikili olduğu bir mezardan başka bir şey
istememiştir. Uzak kıyılardan vatanına giden gemileri büyük
bir özlemle seyretti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Güvel, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
HULUSİ GÜVEL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Vatanına, toprağına, halkına hasretini bu
büyük şairin kendi dizeleriyle anlatmak daha doğru olacaktır. O,
Bulgaristanda Varna kıyısında geçen gemilere bakarak şöyle
diyordu: Çok yorgunum, beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın...
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Arayacağım Sayın Enöz.
Teşekkür ediyorum Sayın Güvel.
Başka söz talebi? Yok.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.02
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.09
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 27nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin (2/389) esas
numaralı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 37nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınması önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında uyuşmazlık olduğu için
elektronik cihazla oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum:
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.13
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık
YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin (2/389) esas numaralı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması
önergesinin ikinci oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır ve kabul
edilmemiştir.
Alınan
karar gereğince, sözlü soru önergelerini ve diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Esfender Korkmazın; 5664 Sayılı Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Konut Edindirme Yardımı Hak
Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın; 5664 Sayılı
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/779, 2/523) (S. Sayısı:
444) (x)
(x) 444 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
raporu 444 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Esfender
Korkmaz, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Korkmaz.
CHP GRUBU
ADINA ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, önce, Reşadiyede şehit olan 7 aziz şehidimiz
için Tanrıdan rahmet diliyorum, Türk milletine
başsağlığı diliyorum.
Önümüzde
görüşülmekte olan kanun tasarısı, Cumhuriyet Halk Partisi
adına benim verdiğim 20/10/2009da bir kanun teklifi ile Hükûmetin
bir ay sonra 20/11/2009da verdiği bir kanun tasarısının
birleştirilmiş şeklidir.
Değerli
milletvekilleri, KEY ödemeleri, Türkiyede 15 milyon nüfusu ilgilendiriyor. 8,6
milyon çalışanın, emekli ve SSKya bağlı
çalışanın bir kısmı bu ödemeleri aldı, bir
kısmı almadı, bir kısmı itiraz etti. Netice olarak,
Türkiyede 15 milyon insanı ilgilendiriyor. Çünkü bunların içinde 1,5
milyon insan, 1,5 milyon memur itiraz etti ve bunların da beklentisi bu
yasanın bir an önce çıkması.
Ancak, bu
tasarı, bu Hükûmet tasarısı, Plan ve Bütçe Komisyonundan
geçtiği şekliyle burada yasalaşırsa sorunları çözmekte
çok etkili olmayacaktır çünkü tasarıda çok eksikler var. Bir defa,
önemli bir eksik ve önemli bir hak eden insanı ilgilendiren eksik, hak
ettiği hâlde, her ne sebeple olursa olsun KEY ödemesini hak ettiği
hâlde başvurmayı unutmuş, hangi nedenle unutmuş, hangi
sebeple başvurmamış ama başvurmayan önemli ölçüde, önemli
sayıda insan var.
Arkadaşlar,
madem biz bu tasarıyı geçiriyoruz, o zaman bu eksiği de
tamamlamamız lazım. Bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda
tamamlayamadık ama burada tamamlamamız lazım çünkü bu
tasarı, yalnızca başvuranların ödemesini bir nevi erteleyen
bir tasarı. Hiç başvurmayan insanların, hiç başvurmayan hak
edenlerin yeniden başvurmaları söz konusu değil ve bunların
hakları zayi oluyor.
Değerli
arkadaşlar, burada, bizim teklifimizde, başvuru şartı
aranmadan bunun yapılması lazım şeklinde idi çünkü
başvuru şartı bir hakkı ortadan kaldırmaz. Ayrıca
bu yasada var ama eğer hakkıysa bu hakkı başvuruya
bağlamak da hukuka uygun değil. Dolayısıyla, burada
başvuru şartı yapılmadan bunların ödenmesi gerekiyor.
Bunların SSK, Emekli Sandığı kayıtlarında yer
alan şekliyle, ona göre ödenmesi gerekiyor. Başvurmayanlar için en
azından bir aylık bir süre tanınması lazım, eğer
başvurma şartı kaldırılmadan yapılmak
isteniyorsa. Hiç olmazsa başvurmayanlar için, bugüne kadar
başvurmuş olmayanların hakkı kaybolmasın diye, bunlara
bir aylık bir süre getirilmesi lazım. Bu konuda Cumhuriyet Halk
Partisinin bir önergesi de var.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, KEY ödemelerinin üzerinden çok zaman geçti. Önce
yasada bir altı aylık süre tanındı, olmadı, 2009 Bütçe
Kanununda sekiz aylık süre tanındı, olmadı ve nihayet
bugüne kadar geldik. Bu tasarı ile de bir süre tanınıyor.
Şöyle: Son liste belirleme süresi. İlgili kurumların son liste
belirleme süresi 31 Mart 2011de kesinleşiyor. Bu şimdi ne demektir
arkadaşlar? Çok açıktır. Yani üç yıl on ay sonra hak eden
hakkını alacak. Bu neden böyle, neden bu kadar gecikiyor? Çok
açıktır. Birisi bütçe açıkları. Aslında Hükûmet bunu
bilerek erteliyor çünkü tasfiye hâlindeki Emlak Bankasına bu, Sosyal
Güvenlik Kurumundan bir ay gecikmeyle geldi, ödenmedi. E bir ay gecikmeyle
geldi
Yani bu, hakkın ortadan kaybolmasını mı gerektirir?
Sen ödersin, o geciktirenlere de yasal takibat yaparsın.
Dolayısıyla, burada, arkadaşlar, Hükûmet bütçe
açığını kapatmak için hak eden çalışanların
hakkını maalesef erteliyor.
Ayrıca,
burada, kamu kurumlarının görevini aksatması var. SSK ve Emekli
Sandığının bunu zamanında göndermemesi önemli bir
sorundur. Kamu kurumları birbirini suçluyor. Yani Emlak Bankası
işte Zamanında gelmedi. diye, öbürü de Tam gönderdik. diye
birtakım karşılıklı suçlamalar içinde. Bu, devleti
zayıflatan, devleti zafiyete sokan bir tartışma.
Nihayet
gecikme faizinin yüzde 10 fazlası deniyor. Değerli arkadaşlar,
siz devlet olarak vergisini vermeyenden, örneğin gelir vergisini geç
ödeyenden senelik ne gecikme faizi alıyorsanız kendi verdiğiniz,
kendi geciktirdiğiniz ödemeye de aynı faizi ödemeniz lazım. Onun
için, bizim tasarımızda bu ödemenin Amme Alacaklarının
Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 149uncu maddesine göre faiz ve gecikme
tazminatı ödenmesi var.
Değerli
arkadaşlar, ben şunu merak ediyorum: Neden Hükûmet hep memura
karşı, çalışana karşı bir tutum içerisinde?
Bakın, 2010 yılı zammı, memura 2,5 artı 2,5 verildi,
ortalama 3,78. Memur, hiç olmazsa enflasyonu telafi etmek için 4 artı 4
istedi ve Uzlaşma Kurulu da bu 4 artı 4e evet dedi. Buna
rağmen, Hükûmet kendi 2,5 artı 2,5unda direndi ve bütçeye bu
konuldu; bir örnek.
İkinci
örnek: Şimdi, bütün Avrupa Birliğinde, Avrupa ülkelerinde ve Avrupa
Birliğinde, memura grev hakkı var. Neden Hükûmet memura grev
hakkı vermekte direniyor? Yani, toplu sözleşmeli grev hakkı
bütün Avrupa Birliğinde var. Avrupa Birliği müktesebatı için,
uyum için uğraşıyoruz, peki neden memura grev hakkı
vermiyoruz? Grev hakkını vermeyi bir tarafa bırakın,
Sayın Başbakan Uyarı grevini yapanlar bunun hesabını
verirler. diye de memuru tehdit ediyor. Nihayet, bu KEY ödemeleri de memura
karşı yapılan bir haksızlıktır.
Değerli
milletvekilleri, bizim önerimiz, çözüm önerisi olarak: Başvuru
yapılmadan, SSK ve Emekli Sandığı kayıtlarına
göre bu ödemenin hemen yapılması. Ayrıca, bugüne kadar KEY
ödemeleriyle ilgili gecikmenin, tartışmaların bir Meclis
araştırmasıyla tespit edilmesi. Yani, biz bunu burada
bırakamayız, ödemeyi yaptıktan sonra her şey bitti
diyemeyiz çünkü ortada bir gecikme, bir haksız gecikme var, bir yerde
devletin memurun hakkını gasbetmesi var, bunun hesabını
sormamız lazım; kamu kurumları arasında kavga gürültü var,
bunun hesabını sormamız lazım. E bunun için de ancak Meclis
araştırması açmak lazım. İşte Cumhuriyet Halk
Partisi bir Meclis araştırma önergesi de bu anlamda vermiştir.
Arkadaşlar,
bu KEY ödemelerinin bu şekilde gecikmesi devleti de
zayıflatmıştır yani halkın nezdinde, memurun nezdinde
devletin zayıflamasına neden olmuştur.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede eğer devleti zayıflatırsanız,
devletin uygulamalarını, devletin imajını zedelerseniz
işte bugünkü ortamı yaratmış olursunuz. Bugünkü ortam,
devletin zayıflaması ve Hükûmetin devamlı taviz vermesi üstüne
oluşmuş bir ortamdır. Taviz nasıl veriyoruz?
Verdiğimiz taviz, terör örgütüyle devletin aynı kefeye
konulmasına yol açmıştır.
Bakın,
çok önemli bu. Ne diyor bir belediye başkanı? Sorun çözülmek
isteniyorsa -dikkatinize sunuyorum- DTP, PKK, Öcalan buna hazırdır, yeter
ki devlet hazır ve samimi olsun.
Arkadaşlar,
siz devleti böyle PKKyla aynı kefeye koyan, eşit tutan bir belediye
başkanını bu ülkede nasıl tutarsınız? Nasıl
belediye başkanı olarak devam ettirirsiniz bunu? (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar) Ee, siz bunu yaparsanız işte terör bu boyuta
gelir, işte siyasette kaos yaşanır.
Arkadaşlar,
siyasette kaos yaşanırsa
AHMET
YENİ (Samsun) Hocam, KEY ödemesiyle ne alakası var bunların?
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Var, var, her şeyle var.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Bakın, dinleyin, öğrenin lütfen.
Siyasette
kaos yaşanırsa siyasetin iç dinamikleri bu kaosu çözemez. Ekonomide
çözer, ekonomide kriz olur, ekonominin iç dinamikleri bu krizi yener, uzun
zamanda yener -iki senede, üç senede- ama yener ama siyasette kaos, yeni kaos
doğurur. Onun için Türkiyede can güvenliği yok. Onun için Türkiyede
-insanın aklına geliyor- acaba bir iç savaş
hazırlığı mı var?
Bakın,
bir örnek vereyim: Bir fabrika sahibi bana Bugün fabrikamı tatil ettim,
işçilerimi izne çıkardım, çünkü can güvenliğinden
korkuyorum, fabrikamın çalışmasından korkuyorum
Arkadaşlar,
bakın, bunları görmezlikten gelmeyelim. Siyaset kendini onaramaz,
siyasette kaos olursa siyaset kendini onaramaz. Neden onaramaz? Çünkü demokrasi
yok. Siyaset ancak demokrasi içinde kendini onarır, eğer demokrasi
yoksa kendini onaramaz. O zaman işte birtakım dış
müdahaleler, iç müdahaleler ortaya çıkar.
Neden
Türkiyede demokrasi yok? Bunu yalnız biz söylemiyoruz. Bakın, Avrupa
Birliğinin 2009 Raporunda demokrasiyle ilgili söylediklerini söyleyeyim:
Türkiye'nin siyasi partilerle ilgili mevzuatını hâlâ Avrupa
standartlarına getirmesi gerekmektedir. Sayfa 1. Savcılar Yüksek
Kurulunun yapısı ve bölge adliye mahkemelerinin kurulması gibi
konularda yargının bağımsızlığı,
tarafsızlığı ve etkinliği ile ilgili kaygılar
devam etmektedir. Başka ne diyor demokrasiyle ilgili
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Ergenekonla ilgili ne diyor Avrupa Birliği?
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Medya üzerindeki siyasi baskı ve hukuki
belirsizlikler uygulamada basın özgürlüğünü etkilemektedir.
Arkadaşın
sorusu: Ergenekonla ilgili ne diyor? Ergenekonla ilgili biz
söyleyeceğiz, biz söyleyeceğiz ve Ergenekonun hesabını
soracağız! Avrupa Birliğine gerek yok, biz soracağız
onun hesabını!
Değerli
arkadaşlar
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Siyasi kaosu kim istiyor?
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Siyasi kaosu Hükûmet yaratmıştır. Siyasi
kaosu Hükûmet taviz vererek, açılım adı altında
aslında çeşitli taviz vererek, devleti zafiyete uğratarak
sağlamıştır.
Arkadaşlar,
şimdi, bu kaos içinde demokrasi de yok. Ne yapacağız?
Halkın tek güvendiği orduya da, orduya karşı da maalesef
asimetrik propaganda yapılmaktadır. Hadi gelin, işin içinden
çıkın. Halkın yüzde 85i -benim yaptırdığım
birçok ankette- orduya güvenmektedir. Asimetrik propaganda yaparsanız
orduya karşı
E peki, Türkiye neye güvenecektir söyler misiniz?
AHMET
YENİ (Samsun) Halkımız tüm bunların
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Bu dışarıdaki kaosu kim çözecektir?
Eğer siz çözebilseydiniz bu kaosu yaratmazdınız. Madem kaos
yarattınız, bırakın Türkiye'nin millî kurumları,
Türkiye'nin ordusu ve halkın beklentisi bu kaosu çözsün.
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Yedi sene değil, on yedi sene daha kalsalar
çözemezler.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri;
elbette ki hiçbirimiz Türkiye'nin bu kaosa girmesini istemezdik, bugün de
istemiyoruz ama biz burada kanunlardan önce bu kaosun çözülmesine
uğraşmamız lazım. Aksi takdirde hepimiz tarih önünde bunun
hesabını vereceğiz.
Ben
demiyorum ki Türkiyede illa müdahale olsun. ama halk, halk müdahalenin
zaruri hâle geldiğine karar verirse olur. Bunu halka söyletmeyin.
AHMET
YENİ (Samsun) Siz bir milletvekili olarak nasıl söylersiniz bunu?
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Bunu halka söyletmeyin. Eğer, eğer, eğer
halk
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Ayıp, ayıp!
AHMET
YENİ (Samsun) Kürsüdeki milletvekilinin sözüne bak!
MEHMET
TUNÇAK (Bursa) Burası Millet Meclisi! Millet Meclisi burası!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Eğer halk Türkiyede bir müdahale gereğine
inanırsa ki buna elbette ki hiçbirimizin gönlü razı değil. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET
YENİ (Samsun) Bu kürsüde bunu söylüyorsunuz ya!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Eğer halk Türkiyede kaosun çözülmediğine kanaat
getirir ve bu siyasi kaos içinde çözüm olmayacağına kanaat getirirse
ve mecbur kalırsa bir müdahale istemeye, bundan hiçbirimiz hoşnut
olmayız.
MEHMET
TUNÇAK (Bursa) Hiçbir şey olmaz! Hiçbir şey olmaz!
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Onun için böyle bir müdahale olmadan biz çözelim.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Demokrasiden korkma, demokrasiden!
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Amerikadan yardım isteyerek
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Demokrasiden korkma!
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Amerikadan yardım isteyerek Türkiye'nin iç
sorunlarını çözemeyiz. Türkiyede demokrasi yok. Sen ön seçimle mi
geliyorsun?
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Demokrasiden korkma!
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Sen ön seçimle mi geliyorsun?
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sen neyle geldin, sen neyle geldin?
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Nasıl demokrasi var, hangi demokrasi var? Avrupa
Birliği Raporunu okudum
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Eksik okumuşsun, eksik!
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Türkiyede eğer istiyorsanız, Siyasi Partiler ve
Seçim Kanununu değiştirelim demokrasinin gelmesini
istiyorsanız. Eğer istiyorsanız gelin,
dokunulmazlıkları kaldıralım; demokrasi mi istiyorsunuz,
gelin kaldıralım; kaldırmıyorsanız,
direniyorsanız Türkiyede demokrasi yoktur.
VEYSİ
KAYNAK (Kahramanmaraş) Türkiyede tek parti demokrasisi yoktur!
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Demokrasinin olmadığı bir ortamda kaos
vardır. Siyasi kaosu demokrasi olmadan çözemezsiniz. Gelin o zaman Siyasi
Partiler Kanununu, Seçim Kanununu değiştirelim,
dokunulmazlıkları kaldıralım ve Türkiyede bu kaosu
önleyelim. Aksi takdirde bunun ekonomik sonuçları da var.
Arkadaşlar,
bakın, geçenlerde kasım ayı itibarıyla Türkiyede enflasyon
oranları açıklandı. Bakın enflasyon oranlarına:
Türkiyede ortalama kasımdan kasıma TÜFE 5,53; buna mukabil
Diyarbakırda 7,83. E yazık değil mi, Diyarbakır halkı
ne diye daha pahalı ürün alsın, ne diye bunu Diyarbakır
halkı çeksin, neden çeksin?
Arkadaşlar
MEHMET
TUNÇAK (Bursa) Hocam, sen bilemezsin bunu!
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Ben bunu senden de iyi bilirim. Senin yaşın kadar
da benim tecrübem var.
MEHMET
TUNÇAK (Bursa) Hocam sen hâlâ darbeyi savunuyorsun Mecliste.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Senin yaşın kadar da benim tecrübem var.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.
Sayın
milletvekilleri
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Biz aklımızı başımıza
alalım.
MEHMET
TUNÇAK (Bursa) Bunlar CHPye yazıyor, CHPye.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Biz aklımızı başımıza
alalım.
MEHMET
TUNÇAK (Bursa) CHPye yazık oluyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyin.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Benim yazmakla falan ilgim yok.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) CHPye yazık ediyorsunuz.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Benim Türkiye'nin geleceğiyle ilgili endişelerim
var. Bu endişeleri çözmemiz lazım.
AHMET
YENİ (Samsun) Demokrasiye inanmayanlar o kürsüye
yakışmıyor.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Bakın, Avrupa Birliği Raporunda ne diyor.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Devamını oku, devamını.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Bakın, ne diyor Avrupa Birliği Raporunda.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Ergenekonla ilgili kısmı oku Avrupa
Birliği Raporunda.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Diyor ki: Ancak yolsuzluk pek çok alanda yaygın
olmaya devam etmektedir. Bakın Ancak yolsuzluk pek çok alanda
yaygın olmaya devam etmektedir. Ulusal yolsuzlukla mücadele stratejisinin
kabul edilmesi ve etkili uygulanması önem taşımaktadır.
Gelin bunu yapalım. Ne diyor bakın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET
YENİ (Samsun) Bir kere demokrasiye inanın önce! Demokrasiye
inanmıyorsanız söylediklerinizin hepsi boş!
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, lütfen tamamlayınız.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Bir dakika var değil mi?
Diyor ki:
Mali şeffaflığı artırmaya yönelik tedbirlerde
duraklama, hatta bazı durumlarda geriye gidiş olmuştur.
Bakın,
bu, sizin inandığınız, güvendiğiniz ve girmekte
ısrar ettiğiniz -ki haklısınız da, tabii ki
edeceksiniz- Avrupa Birliği, raporunda diyor ki
MEHMET
TUNÇAK (Bursa) Siz istemiyor musunuz?
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) İstiyoruz.
Devlet
yardımlarının şeffaf olmayan biçimde verilmesine devam
edilmiştir. Buyurun, Avrupa Birliği Raporu.
AHMET
YENİ (Samsun) Siz, demokrasiye inanmıyorsunuz bir kere!
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET
YENİ (Samsun) Önce demokrasiye inanın.
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Ergenekonu savundun burada, ayıp ya!
AHMET
YENİ (Samsun) Talihsiz bir konuşma yaptınız!
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 444 sıra sayılı Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının geneli hakkında MHP Grubunun görüşlerini
arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği
gibi, 29/12/1999 tarih ve 23921 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan Konut Edindirme Yardımı Hesaplarının
Tasfiyesine Dair 588 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4üncü
maddesiyle 11/11/1986 tarih ve 3320 sayılı Memurlar ve
İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme
Yardımı Yapılması Hakkındaki Kanun, konut edindirme
yardımı hesaplarının toplam
karşılığı Türkiye Emlak Bankası Anonim
Şirketine ait gayrimenkullerin Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı AŞ'ye ayni sermaye olarak devri suretiyle
yürürlükten kaldırılmış, hisse senetlerinin hak sahiplerine
payları oranında verileceğini hükme
bağlamıştır. Ancak hak sahibi tespiti ve bu hak sahiplerine
Emlak Gayrimenkulün hisse senetlerinin verilmesi çalışması
tanınan yasal süre olan 17/8/2001 tarihine kadar kurum ve
kuruluşların istenilen belgelerinin gelmemiş olması
nedeniyle sonuçlandırılamamıştır.
Bu kez
30/5/2007 tarih ve 26537 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 5664
sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanun ile mülga 3320 sayılı Memurlar ve
İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme
Yardımı Yapılması Hakkında Kanun uyarınca hak
sahibi olanlara nakit veya hisse senedi olarak ödeme yapılmasına
ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
5664 sayılı
Kanunun 3üncü maddesi, bankaca hak sahiplerinin anapara ve
nemalarının tespit edilebilmesi için tüm kurum/kuruluşların
kesintilere ilişkin bilgileri Yasanın yayım tarihinden itibaren
en geç altı ay içerisinde göndermelerini zorunlu
kılmıştır.
Konut edindirme
yardımı hak sahiplerine nakit veya hisse senedi olarak yapılacak
ödemelere ilişkin usul ve esasları düzenleyen 5664 sayılı
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun 30/5/2007 tarih ve 26537 sayılı Resmî Gazetede ve 5664
sayılı Kanunun uygulamasına ilişkin Yönetmelik de
14/8/2007 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir.
Bilindiği
üzere, konut edindirme yardımı uygulaması 3320 sayılı
Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme
Yardımı Yapılması Hakkında Kanun ile 1/1/1987
tarihinde başlatılmış ve bu uygulama 1/1/1996 tarihinden
itibaren durdurulmuştur.
Bahse
konu KEY tutarları maaşlardan kesilen tutarlar olmayıp
maaşa ilave olarak işveren tarafından
yatırılmış olan tutarlardır.
1999 yılına
gelindiğinde, 29/12/1999 tarih ve 588 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile söz konusu konut edindirme yardımı
hesaplarının tasfiyesine ilişkin yasal süreç
başlatılmıştır. 3320 sayılı Kanun, konut
edindirme yardımı hesapları toplamı
karşılığı Emlak Bankası Anonim Şirketine ait
gayrimenkullerin Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı AŞ'ye ayni sermaye olarak devri suretiyle
yürürlükten kaldırmış, Emlak Gayrimenkulün hisse senetlerinin
hak sahiplerine payları oranında verileceğini hükme
bağlamıştır. Fakat 588 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile ilgili mevzuatla oluşturulan hak sahiplerine hisse senedi
verilmesi suretiyle hak sahiplerinin alacaklarının itfası
sistemi bir türlü sonuçlandırılamamıştır.
KEY hak
sahiplerini belirlemede yaşanan güçlükler nedeniyle yaşanan
mağduriyeti bir an önce gidermek amacıyla KEY hak sahiplerine nakit
veya hisse senedi olarak yapılacak ödemelere ilişkin usul ve
esasları belirleyen 5664 sayılı Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun
30/5/2007 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak, daha önce ifade
ettiğimiz gibi, yürürlüğe girmiştir.
5664
sayılı Kanun ile mülga 3320 sayılı Memurlar ve
İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme
Yardımı Yapılması Hakkında Kanun uyarınca hak
sahibi olanlara nakit veya hisse senedi olarak ödeme yapılmasına
ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
5664
sayılı Kanunun 3üncü maddesi, bankaca hak sahiplerinin anapara ve
nemalarının tespit edilebilmesi için tüm kurum ve
kuruluşların kesintilere ilişkin bilgileri Yasanın
yayım tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde göndermelerini
zorunlu kılmıştır.
KEY hak
sahipliğinin tespiti ve hak sahiplerinin alacağı nema dâhil KEY
tutarlarının belirlenmesi işlemleri 5664 sayılı
Kanunda tanımlanan süreler çerçevesinde ilgili kurumlar tarafından
yürütülmüştür.
57nci
Hükûmet döneminde başlatılan söz konusu kesintilerin hak sahiplerine
ödenmesi sürecinin, o günden bu yana yapılan çalışmalar sonucu
neticelenmesi yine de sevindiricidir. Ancak bunun
sonuçlandırılamaması, maalesef, uygulamada gerekli
düzenlemelerin tamamıyla yapılamamasından
kaynaklanmaktadır.
Şimdi,
enflasyonun yüzde 100ü aştığı dönemlerde bunlar yüzde
30la nemalandırılmıştır. Emlak Bankasında o
günün parasıyla 420 trilyon ödeme kabiliyeti olmaması nedeniyle Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı kurulmuş, sermaye
ayni olarak buraya konulmuştur. Ama o gün o değerde olan
arsaların, bugün ödediğiniz paralarla
karşılaştırıldığında hangi ölçüde
gerçekçi olduğunu ifade etmek Hükûmete düşmektedir.
Hükûmet,
KEY hesaplarıyla ilgili çalışmaların sadece kendi döneminde
yapıldığını ifade etmekle birlikte, daha önceki
dönemde yapılan çalışmalar, maalesef, inkâr edilmektedir.
İktidara geldiği 2002 yılından 5664 sayılı
Kanunun çıktığı 2007 tarihine kadar bir şey
yapmamıştır.
Şimdi,
kanun teklifinin görüşülmesi esnasında, konut edindirme
yardımı kapsamında 1987-1995 yılları arasında
çalışanların maaşından kesinti
yapıldığı, 2008 yılının Temmuz ayında
Resmî Gazetede yayımlanan listenin 8 milyon 630 bin 604 kişiyi
kapsadığı, bunlardan başvuruda bulunan 5 milyon 399 bin 741
kişiye toplam 2,5 milyar TL civarında ödeme
yapıldığı, geriye kalanların alacağının
400 milyon TL civarında olduğu, bunların ağırlıklı
olarak küçük meblağlardan oluştuğu; ek bildirimlerde yer alan
kişiler, Sosyal Güvenlik Kurumunun ödemeye hazır olduğu
kişiler, deprem, sel gibi nedenlerle kayıtları zayi olan
kişiler gibi 3 milyon civarında hak sahibine de 1,4 milyar TL
civarında ödeme yapılacağı; kayıtların binin
üzerinde ayrı kamu kuruluşunda tutulduğu, bunların yedi
yüzden fazlasının sekiz aylık süre içerisinde bildirimde
bulunamadığı, ancak bunlardan bir kısmının
sonradan listeleri tamamlayarak ek süre istedikleri, bunlara bir aylık ek
süre verildiği; bazı kuruluşlarda çalışmaların
hâlen devam ettiği; uzun yıllar boyunca milyonlarca kişinin elle
tutulmuş olan kayıtlarının elektronik ortama
aktarılmasında karşılaşılan güçlükler,
işverenlerin eksik ya da hatalı bildirimleri nedeniyle yapılan
itirazlar ve aynı kişilere ait kayıtların farklı kamu
kuruluşlarında yer alması gibi nedenlerle listelerin
hazırlanmasında aksaklıkların ve gecikmelerin
yaşandığı; bugüne kadar 3 milyon civarında
itirazın değerlendirildiği, pek çok hak sahibinin yayımlanan
listede yer almakla birlikte kesintilerinin eksik bildirilmesi nedeniyle
alacaklı durumda olduğu; Ağustos 2008den Ekim 2009a kadar
kümülatif TÜFEnin yüzde 8,3 olarak gerçekleştiği,
dolayısıyla gecikmelere uygulanacak yüzde 10luk
artışın yeterli olduğu; esasen ödemelerin büyük
çoğunluğunun yapılmış olduğu; 5664 sayılı
Kanunun yirmi iki yıllık bir sorunu ortadan kaldırmak
amacıyla çıkarıldığı ancak uygulama
sırasında Kanunun bazı eksikliklerinin tespit edildiği,
tasarının bu eksikliklerin giderilmesi amacıyla
hazırlandığı; tasarı ile KEY alacaklarının
nemalandırılmasının öngörüldüğü; ayrıca
belediyelerin hak sahiplerine kendi kaynaklarından ödeme yapabilmelerine
imkân tanındığı ifade edilmiştir.
5664
sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi
esnasında tasarının 7nci maddesiyle, 5664 sayılı
Kanunun 5inci maddesinin üçüncü fıkrasının yürürlükten
kaldırılması uygun değildir. Çünkü, alacakları
olanların haklarını arayabilmelerine devam etmeleri gerekir.
Tasarının
2nci maddesiyle, 5inci maddesine eklenen dördüncü fıkrayla 30/6/2010
tarihinden sonra yeni hak sahibi bildirimi yapılmaması da hakkaniyete
uygun değildir. Düzeltmeler sonunda 31/3/2011 tarihine kadar Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığına gönderilen listelerin hak
sahipliğinin tespitine esas olmak üzere Resmî Gazetede ilanının
beklenmesi, alacaklılar açısından haklarının
geciktirilmesi anlamını taşımaktadır.
Tasarının
2nci maddesiyle, 5664 sayılı Kanunun 5inci maddesine eklenen
beşinci fıkrasındaki oranın belirlenecek yasal kriterlere
bağlanması uygun olacaktır.
Tasarının
2nci maddesiyle, 5664 sayılı Kanunun 5inci maddesine eklenen
altıncı fıkrayla deprem, sel, yangın gibi sebeplerle konut
edindirme yardımı hak sahiplerinin Kanundan yararlanması
imkânı getirilmesi uygun olmakla birlikte beşinci fıkra
çerçevesinde uygulanan oranlarla belirlenecek meblağın yukarıda
izah ettiğimiz şekilde yasal kriterlere bağlanması uygun
olacaktır.
Tasarının
2nci maddesiyle, 5664 sayılı Kanunun 5inci maddesine eklenen
dokuzuncu fıkrayla belediyelerin bu Kanunla ilgili hususlarla
ilişkilendirilmesi ileride birtakım problemlerin ortaya
çıkmasına neden olacaktır.
Diğer
taraftan, kamu çalışanlarının hakkı olan bu ödemenin
yapılması, çalışanlar açısından gerekli ancak
yeterli değildir. Bizim Hükûmetten beklentimiz, kamu
çalışanlarının insanca yaşayabileceği bir ücreti
alabilmelerinin sağlanmasıdır. Çalışanların bu
gibi ödemeleri kurtuluş saymak yerine, aldığı aylıkla
rahatça geçinebilmelerinin temin edilmesidir. Kamudaki hantallıktan,
personel rejimindeki düzensizlikten, bürokratik oligarşiden bahseden AKP,
Hükûmet olunca bunları unutmuştur. Bu çarpık düzenden
nemalanmayı, eş dost kayırmayı
çarpıklığı gidermeye tercih etmiştir. Personel
rejimine ilişkin düzenlemeyi yapmamıştır. Gerçi kamuoyuna
yansıyan taslaklar sorunu çözmek bir yana daha da derinleştirecek
niteliktedir. Her kurum kendi personel rejim taslağını Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altına getirme gayreti içindedir.
İstihdam
ve ücret rejimi tahrip edilmiştir. Ücret rejimindeki esas problem, ücret
düzeyinin düşüklüğü kadar ücretler arasındaki adaletsizliktir.
Kamuda aynı işi yapmalarına rağmen ondan fazla çeşit
ücret alan personel vardır. Kuruma, statüye veya unvana dayalı
farklı ödemelerin önüne geçilmesi gerekmektedir. Eşit işe
eşit ücreti sağlayacağını söyleyen Hükûmet altı
yıldır bu yönde olumlu hiçbir katkı
sağlamamıştır. Ücret adaletsizliği altı yıl
öncesine göre daha da artmıştır. Teşkilat kanunlarında
yapılan münferit düzenlemelerle o kurum personeline ilave haklar
sağlanarak diğer kurum çalışanlarına nazaran avantaj
sağlanmaktadır. Burada büyük bir haksızlık vardır,
buna sebep olanlar vebal altındadırlar. Yapılacak düzenlemelerin
mutlaka tüm çalışanları kapsayacak şekilde
yapılması gerekmektedir. Ortada dağıtılacak bir pay
var ise bu, adil bir şekilde herkese
dağıtılmalıdır.
Yukarıda
ifade ettiğim hususlar nedeniyle bu tasarıya muhalefet ediyoruz.
Burada, bugüne kadar aceleyle, her şey, her tasarı bir gün öncesinden
getirilmeye çalışılmaktadır, bir hafta öncesinden
getirilmeye çalışılmaktadır. Maalesef, iktidar partisi bunu
alışkanlık hâline getirmiş veya program yapamaz hâle
gelmiştir. Dolayısıyla, çalışanların
haklarının geciktirilmeden, adalet prensibi içinde yerine getirilmesi
gereklidir.
Bu
vesileyle, yüce heyetinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.
Tasarı
üzerinde şahsı adına söz isteyen Mehmet Günal, Antalya
Milletvekili
OKTAY
VURAL (İzmir) Yok.
BAŞKAN
Yok.
Fikri
Işık, Kocaeli Milletvekilli
Buyurun
Sayın Işık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 444
sıra sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine
Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının tümü
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, dün Tokat Reşadiyede menfur bir saldırı
sonucu hayatını kaybeden 7 tane şehidimizi rahmetle
anıyorum, Cenabıallahtan rahmet diliyorum; yaralı askerlerimize
Allahtan acil şifalar diliyorum, bütün ailelerine ve milletimize
başsağlığı diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, üzerinde görüşme yaptığımız
kanunun temel bir mantığı var, o da şu: 1987den 95e kadar
Size konut yapacağız. diye paralar toplanmış ve 95
yılının sonuna gelindiği zaman ortada ne konut var ne para
var. Hem paralar buharlaşmış veya diğer bir ifadeyle,
devletin borç finansmanında kullanılmış ama ortada da bir
tek konut yok. 95 yılının sonunda bu süreç durdurulmuş,
ondan sonra değişik vesilelerle, zamanın hükûmet yetkilileri,
Bu parayı biz işçiden kesmedik, devletten veya işverenden
aldık, dolayısıyla, işçiler bu paranın üzerine bir
bardak soğuk su içsin. demiş ve uzun süre bu işin
varlığı inkâr edilmiş, ta ki AK PARTİ
İktidarına kadar. AK PARTİ iktidara gelmeden önce
FARUK BAL
(Konya) Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
sermayesi nereden geldi?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ta ki
Müsaade
ederseniz
RECEP
TANER (Aydın) Elindeki kanunu
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Müsaade ederseniz
Yok
işte, para ortada yok, para ortada yok, konut ortada yok. 2002
yılında AK PARTİ iktidara geldiğinde, öncelikle şu
Tasarrufu Teşvik Fonunda biriken vatandaşın
alacağının ödenmesi birinci öncelik olarak gündeme
alındı ve Allaha şükürler olsun, bugün, vatandaşa olan
devletin, 14,5 milyar TL yani 14,5 katrilyon lirasının tamamı
ödendi, bu hesap tasfiye edildi ve hemen bir adım daha atıldı,
KEY ödemeleriyle ilgili 2007de kanun çıkarıldı ve şu ana
kadar 2,5 milyar TLlik yani 2,5 katrilyonluk rakam ödendi. Bunun
FARUK BAL
(Konya) Kaynak?..
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bir saniye
Kaynak
Kaynak, bu milletin
varlıklarıdır, bu milletin varlıklarıdır kaynak.
FARUK BAL
(Konya) Kaynak, Emlak Bankasından aktarılan gayrimenkuller.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bakın, bakın
Bu milletin ödediği vergidir
kaynak. (MHP sıralarından gülüşmeler)
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Çok güzel ya!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Şimdi, problem çıktı, eksikler kaldı,
şimdi bugünkü düzenlemelerle bu problemler de çözülecek ve
yaklaşık 5 katrilyon civarında bir para da vatandaşa
ödenmiş olacak ve bu hesaplar da tasfiye edilmiş olacak.
Değerli
arkadaşlar, gülüyorsunuz ama ağlanacak hâlinize gülüyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Işık, lütfen Genel Kurula hitap edin.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Niye gülüyoruz biliyor musunuz? Bu kaynakları evden
getirmediniz Sayın Vekil, sizden önceki hükûmetler yarattı bu
kaynakları.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bakın, sizin İktidarınız döneminde üç
buçuk yılda yirmi iki banka battı, 40 milyar dolara yakın para
kayboldu. Bizim İktidarımız döneminde biz sizin ödemeniz gereken
20 katrilyon lira parayı vatandaşımıza ödedik. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) Biz hepsini yabancılara sattık!
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Özelleştirmelerden aktardınız o
paraları.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Sadece bununla kalmadık, sadece bununla
kalmadık, başka bir şey daha yaptık: Bu ülkede TOKİ
vasıtasıyla şu anda 400 bine yakın konutun 337 binini
bitirdik, anahtarını teslim ettik. 2011de 500 bin konut hedefine de
ulaşıyoruz. Geldiğimiz gün ortada ne para ne konut vardı,
bugün para da ödendi, memura konut da yapıldı, dar gelirliye konut da
yapıldı; AK PARTİnin farkı budur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Piyasa ne âlemde?
RECEP
TANER (Aydın) Bakana sor, sen anlamıyorsun bu işlerden.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Burada, değerli arkadaşlarım, hiç
gocunmayın. Bakın, size düşen, AK PARTİnin
yaptığı güzel icraatları alkışlamak olmalı.
Bakın,
burada demin çok talihsiz bir konuşma yapıldı.
RECEP
TANER (Aydın) Aynı seninki gibi.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Demokrasi adına, bu milletin, bu yüce milletin en
kutsal çatısı altında çok talihsiz bir konuşma
yapıldı. Ne denildi? Efendim, halk isterse darbe olur. Haa, demek
ki darbe olması için halkın istemesi lazım, halkın istemesi
için de şartların olgunlaşması lazım, tıpkı 1980
öncesi gibi. Yahu bu Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda oturan değerli
arkadaşlarım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubunda oturan
değerli arkadaşlarım, bu ülkede 12 Eylüle zemin hazırlamak
için binlerce genç toprağa gitmedi mi?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Biz sandıkta ihtilal yapacağız. Çalarak
aldınız oyları.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Daha biz bunlardan ders almayacak mıyız? Yani,
bakın, bizim halkımız çok iyi bilir. Bu konuşmayı,
size samimi söylüyorum, okuma yazması olmayan bir insan yapmaz ama
talihsizlik şu ki önünde profesör doktor titri olan bir kişi, bir
zat yapıyor.
Bakın,
değerli arkadaşlar, 12 Eylüle Türkiyenin nasıl geldiğini,
bu konuyla ilgili hangi provokatif eylemler
yapıldığını, Maraşta sıkılan
kurşunla, sağcıya sıkılan kurşunun
çıktığı silahla solcuya sıkılan kurşunun
çıktığı silahın aynı silah olduğunu bu ülke
biliyor. Şimdi hâlâ aynı dönemleri mi yaşayacağız?
OKTAY
VURAL (İzmir) Açılıma gel, açılıma.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bugün Türkiye bir demokratik açılım süreci
başlatmıştır.
OKTAY
VURAL (İzmir) Teröre teslim ettiniz ülkeyi.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sen bugüne bak, bugüne. Biz onların hesabını
verdik.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Evet, bakın, dinleyin.
OKTAY
VURAL (İzmir) İmralıda pazarlık yapıyorsunuz.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Dinleyin. Pazarlığı kimin
yaptığını bu millet biliyor. Bakın, siz
pazarlık demeyin de terör örgütünün ekmeğine yağ sürecek
hareketlerden lütfen kaçının.
OKTAY
VURAL (İzmir) Millette huzur bırakmadınız. İnsan bu
tablodan biraz üzüntü duyar bari.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bakın, dikkat edin, dikkat edin değerli
arkadaşlar
OKTAY
VURAL (İzmir) Sen dikkat et!
AKİF
AKKUŞ (Mersin) İnsan biraz üzüntü duyar.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Dikkat edin, bugün demokratik açılım süreci
elbette ülkenin demokratik standartlarını yükseltecek ama aynı
zamanda ülkede terörü de bitirecek.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Hangi demokrasi?
OKTAY
VURAL (İzmir) Tabii
Teröre demokrasi vereceksin, değil mi?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ülkede terörün bitmesinden rahatsız olanlar
OKTAY
VURAL (İzmir) Kim onlar? Sen oluyorsun! Canlandıran sensin!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) ...ülkede âdeta bir karışıklık
çıkarmak için, ülkede bir karışıklık
OKTAY
VURAL (İzmir) Politik açılımla zemin
hazırlıyorsunuz!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Dinle
Dinle
Dinle
Önce dinlemesini bil.
OKTAY
VURAL (İzmir) Yedi yıldır terörle mücadele etmeyerek politik
açılımla zemin hazırlayan sizsiniz.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Keşke, önce dinlemesini bilseniz de
OKTAY
VURAL (İzmir) Ne konuştuğunu bilmiyorsun be!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bakın, bu ülkede demokrasinin Avrupa
standartlarına ulaşması, terör zemininin bitirilmesi bu ülkenin
geleceği için olmazsa olmazdır.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Yedi senedir bitirseydin! Tatilde miydin?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ama bundan korkan terör örgütü her türlü provokatif
eylemi adım adım uyguluyor ama burada terör örgütünün her provokatif
eyleminden sonra birileri çıkar da Ülkede kaos var. derse terör
örgütünün ekmeğine yağ sürer, başka bir iş yapmış
olmaz, başka bir iş yapmış olmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) İktidarda olan sensin, yaptırma!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Muhalefet, kafasına gelen her şeyi
konuşmak değildir.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Haburda ne yaptınız, Haburda? Bu millet
unuttu mu?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Muhalefet ülkenin çıkarlarını kendi
çıkarları üzerinde tutan bir anlayışla hareket etmezse,
seçimde, sandıkta dersini alır.
OKTAY
VURAL (İzmir) Alacaksınız, alacaksınız. Anketlerde
görüyorsunuz.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Burada, değerli arkadaşlarım, burada,
dikkat ediniz
Haburdaki provokasyon milletin tepesini attırmak için
bilinçli şekilde yapılmıştır.
OKTAY
VURAL (İzmir) Provokasyonu siz yapıyorsunuz, provokatör sizsiniz!
Terörü azdıran, teröristlerle el ele, kol kola merasim yapan sizsiniz!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bugün Türkiyenin her yerinde, Türkiyenin belli
merkezlerinde çıkarılmaya çalışılan
karışıklık milletin tepesini attırmaya yöneliktir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Güzel şeyler oluyor değil mi Türkiyede!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bu oyuna biz gelirsek millet olarak, bu ülke daha
yıllarca terörle mücadele etmek zorunda kalır.
OKTAY
VURAL (İzmir) 7 tane şehidimiz kalkmadan bunları
konuşabiliyorsunuz!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Profesör etiketli değerli
arkadaşımız, efendim, diyor, asker
Elbette asker görevini
yapıyor, en güzel şekilde yapıyor.
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Siz niye yapmıyorsunuz görevinizi?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ama aynı Genelkurmay Başkanı
çıkıp demedi mi: Terörle mücadele sadece askerî yöntemle olmaz;
kültürel, sosyal ve ekonomik tedbirler alınmadıktan sonra bu
başarı elde edilmez. Biz ne yapıyoruz?
OKTAY
VURAL (İzmir) Ne yapıyorsunuz?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ne yapıyoruz? Kültürel, sosyal ve ekonomik
tedbirleri alıyoruz. Daha ben bu sabah GAPtan geldim.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Ne yaptığını bilmiyorsun!
RECEP
TANER (Aydın) Yan gelip yatıyorsunuz.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Daha bu sabah GAPtan geldim, o bölgede oluşan
heyecanı gördüm. Ben de çok büyük bir ümit besledim. Bakın, Suruç 17
kilometrelik tünelle su alacak. İnsanlarda müthiş bir heyecan var. Bu
heyecanı baltalamaya, evet, terör örgütü tevessül edebilir çünkü hayat
damarları kesilecek onun ama terör örgütünün ekmeğine yağ sürecek
açıklamalar özellikle bu milletin kürsüsünde
yapılmamalıdır. Herkes sorumlu konuşmalıdır,
herkesin konuştuğu ülkenin geleceğine pozitif katkı
sunmalıdır. Elbette muhalefet eleştirecek, elbette eksikleri
gösterecek ama muhalefet hiçbir zaman yapılanı bozma noktasına
gelmemelidir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Neyi bozduk, neyi?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Aksine
Değerli
arkadaşlarım, eğer bu Hükûmet terörle pazarlık
yapsaydı bugün sokaktakiler yaşanmazdı, bu Hükûmet eğer
terörle müzakere yapsaydı bugün sokaktakiler, dağdakiler
olmazdı. Olmadığı için bunlar yapılıyor.
OKTAY
VURAL (İzmir) Habura gel, Habura gel!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Ama mal bulmuş mağribî gibi bu ülkenin
bütünlüğüne yönelik her hareketi Hükûmet aleyhine çevirmeye
çalışmayın.
OKTAY
VURAL (İzmir) Kim? Sen mi?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Bu, ülkenin hayrına değildir. Bu, muhalefetin
de hayrına değildir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Ne söyleyeceğimize sen mi karar vereceksin!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Biz muhalefetten eksiklerimizi söylemesini isteriz, biz
muhalefetten ola ki hata varsa, yanlış varsa bunları ortaya
koymasını bekleriz.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Doğru yaptığınız bir şey yok
ki! Her şey hata!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Biz muhalefetten terör örgütünün ekmeğine yağ
sürecek bir söylem asla beklemeyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Işık, lütfen toparlayınız.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, bu ülke hepimizin. Sayın Hocam,
şunu iyi bilesiniz: Halk iktidarı seçer, beğenmezse bir sonraki
seçimde değiştirir. Demokrasi budur. Darbeler iktidara
karşı değil, demokrasiye karşı yapılır ve
demokrasinin içinde de olmazsa olmaz muhalefettir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Biz size bunu bir daha
hatırlatıyoruz. Sözlerinizi tavzih edeceğinizi,
düzelteceğinizi ümit ederek bu konuşmamı bitiriyorum.
Yüce
Meclisi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum. Kanun
tasarımızın yasalaşmasını ve ülkemize
hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
FARUK BAL
(Konya) Sayın Başkan, hem mensubu bulunduğum partiye hem de
mensubu bulunduğum
BAŞKAN
Bir saniye Sayın Milletvekilleri, lütfen
FARUK BAL
(Konya)
Hükûmete yönelik sataşmada bulunmuştur, kısa bir
açıklamayla cevap vereceğim.
BAŞKAN
Sayın Bal, önce Mehmet Günala, Antalya Milletvekiline söz
vereceğim.
FARUK BAL
(Konya) Ama şeyi bitmesin
BAŞKAN
Tutanakları istiyorum, bitmeyecek Sayın Bal.
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Sayın Başkan, kişisel olarak ben 60a
göre söz istedim sataşma olduğu için.
FARUK BAL
(Konya) Efendim, değerli üyelerin şu anda duyduğum laflarının
üzerine benim gerçeği açıklamam lazım. Araya bir konuşma
girerse işin sıcaklığı kaybolur.
BAŞKAN
Sayın Bal, vermeyeceğim demiyorum. Sayın Günala söz
vereceğim. Konuşurken tutanakları inceleyeceğim,
değerlendireceğim.
FARUK BAL
(Konya) Benden sonra konuşsun Sayın Günal.
BAŞKAN
Mehmet Günal, Antalya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Günal.
Lütfen
oturun
Tutanakları istiyorum.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Şahsım adına, sataşma olduğu
için yerimden iki dakikalık söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, tutanakları istiyorum, değerlendireceğim.
Buyurun
Sayın Kılıçdaroğlu siz de.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Hatip doğrudan
doğruya Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna seslenerek bazı ifadelerde
bulunmuştur. Konuyu tavzih etmek isterim.
BAŞKAN
Tutanakları istiyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
Sayın
Günal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Böylesine
teknik bir konu ve çalışanlarımızın hak
kaybını önlemek için getirilmiş bir teklif ve
tasarının birleştirilmesi görüşülürken ben böyle
tartışmaları duymaktan gerçekten üzüldüm.
Değerli
arkadaşlarım, burası Meclis kürsüsü. Evet, zaman zaman
arkadaşlarımız söz alamayıp aleyhte, lehte konuşup
birtakım görüşlerini beyan ediyorlar ama gecenin bu saatinde
bunları tartışmanıza ne gerek var Değerli Hatip? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi,
bakın, değerli arkadaşlarım, ben size şimdi
söylüyorum. Hiç üslubunuz
Hocamın söylediklerinin de bir
kısmına yetiştim bir kısmına yetişemedim, o anda
izliyordum televizyonda.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Hocanın avukatlığını yapma!
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Ben Hocamın avukatı değilim. Ben size bir
şey söylüyorum. Hem diyorsunuz ki: Uzlaşma olsun, demokratik kültür
içerisinde olsun. Burada konut edindirme yardımı ödemelerinde hak
alamayan çalışanlarımıza bir ay daha ek süre vermek üzere
bir kanun tasarısı tartışıyoruz.
AHMET
YENİ (Samsun) Siz o konuda konuşun işte.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Şimdi, yani bir taraftan kalkıp hem o tarafa hem bu
tarafa hem sağa hem sola, Allah aklınıza ne verdiyse
konuşuyorsunuz. Eğer oraya geçerseniz bu Mecliste
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Yahu, sen
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Bir saniye, bir saniye
Dur
Dur bir dinle de sana da
söyleyeceğim, dur.
BAŞKAN
Sayın Günal, lütfen
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Bu Mecliste altı maddeyi dört hafta boyunca
tartıştığınızı biliyorsunuz. Bakın,
oralara getirmeyin. Amaç bir şey çıkarmaksa, burada bir kanun
tasarısı çıkarmak istiyorsanız, kanun teklifini
çıkarmak istiyorsanız hem bir taraftan muhalefete yapıcı
olmuyor diyorsunuz
Teknik konuların hangisinde geldiniz? Az önce biz
Plan-Bütçe Komisyonundan geldik.
Bakın,
değerli arkadaşlar, bir dinleyin, ben size anlatayım. Az önce
Plan-Bütçe Komisyonundan geldik. 4 Aralık tarihinde gelmiş. Bakanlar
Kurulu tasarısı üzerine arkadaşlarımız elleriyle
teklif yazarak getirmişler. Bakın, 4 Aralık Cuma günü
geliş tarihi. Kabul edilmiş, gündeme almış Komisyon
Başkanımız, 4 Aralık. Bizlere tebliğ 4 Aralık.
Akşamüstü saat altıda cuma günü tam çıkarken -ki hepiniz
memleketlerinizdeydiniz, ben çalışıyordum- Bir dakika. dedim
görevli gelen arkadaşa, Bunun üzerine saatini yazın. dedim. Az önce
Komisyonda arkadaşların dinledi, gülüyor. Ee, şimdi, orada,
yukarıda tartıştık. İçinde eksiği var,
fazlası var. Genel Kurula gelmek üzere de geliş yöntemini
eleştirdik. Kendi aramızda da konuştuk ama geldi. Neden?
Eksiği olmasına rağmen, başka maddeler de içinde
olması gerekmesine rağmen, içindeki eleştirilerimizle beraber
esasına bir itirazımız olmadı. Sadece başka
hususların da içinde olması gerektiğini, böyle gelmesinin
yanlış olduğunu, arkadaşlarımıza sorulması
gerektiğini söyledik. Eğer bu yaklaşımla siz gerçekten bir
şey yapabileceğinizi zannediyorsanız aldanıyorsunuz. Sadece
yapamadıklarınızı kapatmak için bunu yapıyorsanız
onda da aldanıyorsunuz.
Şimdi
bakıyorum Sayın Bakan demiş ki KEY ödemeleriyle ilgili -yine
Hocama laf atıyordunuz, Hocamın sorusu üzerine, teklif sahibi
olduğu için- Hiçbir hükûmetin el atmadığı, âdeta kenara
bırakılmış bir konuydu. Şimdi biz bunları
çözüyoruz. Bu yaklaşımla uzlaşma arayamazsınız. Bunun
ne zaman geldiğini az önce Sayın Ayhan da söyledi, siz de
biliyorsunuz. Emlak Konuta devredilmesini, hisselere dönüştürülmesini
Ki
yedi yıl boyunca siz hiçbir şey yapmadınız. 2002den
2007ye kadar bir şey olmadı.
Bakınız,
o anda Emlak Konuta bunlar devredilmiş, hisse senetleri çıkarılmış,
belli şekilde ödenmek üzere hazırlanmıştı. Yani bu
anlayışla gidersek
Şu anda ne diyoruz? Hak zayiatı var.
Kimlerin? Listede isimleri eksik bildirilenlerin. Kurumların tam olarak bildirmediklerine
bir ay daha bildirim süresi veriyoruz. Şimdi, bunun üzerinden ne siyaseti
yapabileceksiniz?
ALİ
KOYUNCU (Bursa) Verelim, geçelim.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Hayır. Ama nedir bu yani? Şimdi bu
heyecanınız, telaşınız niye? İşin
demokrasisi, cumhuriyeti, bugün bakınız... Bakınız,
değerli arkadaşlarım
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Siz, ihtilali savunanların
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, burası Türkiye
Büyük Millet Meclisi. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bütün
sorunların burada tartışılmasını, bütün çözümlerin
de burada üretilmesini istiyoruz. Ama şimdi siz kalkar,
dışarıdan aldığınız senaryolarla gelip
burada onun sıkıntısını kendi aranızda
konuşamayıp, bir şey diyemeyip sonra gelip bizlere
çatarsanız o zaman cevabını alırsınız. Bir
taraftan bu olaylar yaşanırken, bir taraftan Allah rahmet eylesin,
Türk milletinin başı sağ olsun diye dileklerinizi burada
söylerken öbür taraftan kalkıp bu konularda lütfen ajitasyon
yapmayın. Bunlar, üzerinden siyaset yapılacak konular değil.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Aynen öyle.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Bakın, değerli arkadaşlarım, çok
yapıcı bir şekilde konuşuyorum. Yapıcı bir
şekilde konuşuyorum. Örneklerini veririm mahcup olursunuz.
VEYSİ
KAYNAK (Kahramanmaraş) Bize nasihat etmeye mi çıktın Mehmet?
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Evet, evet, evet.
Uzlaşma
dediniz, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak getirdiğiniz her türlü
VEYSİ
KAYNAK (Kahramanmaraş) Tasarı hakkında konuşmak için
buradayız, nasihat dinlemek için burada değiliz.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Siz çok tasarı konuştunuz akşamdan beri!
Dinliyorum, çok tasarı konuşuyorsunuz! Az önce indi Hatip, herkese
buradan sataştı. Bak, sırada bekliyor değerli hatipler, hem
partiye hem hükûmete hem şahıslara sataşma var.
ÖZNUR
ÇALIK (Malatya) KEY ödemelerinin darbeyle ne alakası vardı? AK
PARTİye değil, CHPye diye
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Bu mu sizin konuşma üslubunuz o zaman? Yani bu mu
konuşma üslubunuz? Lütfen, bakınız, sizin konuşmanıza
söyledim. Siz ne yaptınız diye dönüp
(AK PARTİ
sıralarından Sen darbe, darbe diyerek
sesi) Hayır,
hayır orayı bırak, sizin söylediğinizi söylüyorum. Ne
dediniz? Siz batırdınız. Biz size
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, niye Hatibe müdahale ediyorsunuz? Lütfen
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Biz, size, KEY hesapları gibi, aynı şekilde, o
dönemde oluşan sıkıntıların çözümü için kurumsal bir
yapı bıraktık. Sizin söylediğinizi gayet net duydum. Siz
bankaları batırdınız, biz ödedik. dediniz.
ALİ
KOYUNCU (Bursa) Onu değil, onu değil.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Şimdi, hayır, söylüyorum. Ben Hatibin bizimle
ilgili kısmını söylüyorum. Hocam kendi cevabını
kendisi verir. Sayın Kılıçdaroğlu da orada söz aldı.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizi ilgilendiren, 57nci Hükûmetle
ilgili kısmını ben söylüyorum. Lütfen, çatışma ve
gerilimden beslenmeyelim. Ülkeyi ne hâle getirdiğiniz ortada. Onun için,
böyle lüzumsuz şeylerle, başka kanunlarla
uğraşacağınıza temel kanunların üzerine gelin ve
hepiniz beraber, burada ortak bir şekilde karar almaya katkıda bulunun,
gerilim ve çatışmadan beslenmeden, düzgün bir şekilde bu kanun
tasarılarını geçirelim. Bizi bu kısır
çekişmelerle yormayın değerli arkadaşlarım.
İşsizliği nasıl önleyeceksiniz onu söyleyin, büyümeyi
nasıl artıracaksınız onu söyleyin. Krizden çıktık.
demekle bu iş olmuyor. Bunun çıkış formülü nedir onu
söyleyin, lafta kalmasın. Gelin, biz size onlarda önerilerimizi söyleyelim
diyoruz. Kaç defa araştırma önergesi verdik, muhalefet verince
hiçbirisini dikkate almıyorsunuz. Gelen kanun tekliflerini de dikkate
almıyorsunuz. Gelin bunları tartışın, lüzumsuz
gündemlerle bizi oyalamayın.
MEHMET
TUNÇAK (Bursa) KEY ödemeleri lüzumsuz mu?
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Bakınız, diyorum, buradaki şeyi siz ne zaman
getirebildiniz? KEY ödemelerinin lüzumsuzluğu değil, bu
tartışmaları yaptığınız zaman üç saatte
çıkması gereken bir kanun tasarısı üç günde çıkar. Onu
anlatmaya çalıştım. Arkadaşlarımız ne
dediğimizi gayet iyi biliyorlar.
Gelin,
burada, işçinin, esnafın, emeklinin
sıkıntısını tartışın, onları
nasıl çözeceğinizi tartışın. Gelin, sosyal güvenlik
açıklarını nasıl kapatacağınızı
tartışın, bütçe açıklarını nasıl
kapatacağınızı tartışın. O getirdiğiniz
bütçedeki gelir hedeflerini tutarlı hâle getirip gerçekten bir yerlerden
bir şeyler olur mu, bu büyümeyi gerçekleştirebilir miyiz, neyle
yaparız diye onlara kafa yorun. Bu gündelik çatışmalarla
ortalığı gererek kendi suçunuzu bastırma
şansınız yok. O konular daha sonraki oturumlarda
konuşulacak geniş konular.
Ben
sizleri tekrar sağduyuya davet ediyorum. Çıktığınız
zaman, konuşmalarda, lütfen biraz daha yapıcı olun. Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak getireceğiniz her türlü olumlu, devlet
yararına olan, millet yararına olan tasarılarda, tekliflerde
arkanızdayız ama yanlışa gidecek her şeyde de her
zaman muhalefet etmeye devam edeceğiz. Onun için, burada lütfen bir an
önce bu kanunun yasalaşmasına, eksikliklerinin tamamlanmasına,
eleştirilerin dikkate alınarak bir an önce hak sahiplerinin
mağduriyetinin giderilmesine yoğunlaşın. Diğer
konuları önümüzdeki günlerde zaten sıkça, bütçe
tartışmaları var, bütün bakanlıkların
konularını sizlerle beraber tartışacağız.
Türk
milleti önünde sorumluluğunuzu yerine getirmeye ve yapıcı bir
şekilde, demokrasinin muhalefeti de içerdiğini, birtakım
eleştirilere tahammül etmek gerektiğini ben bir defa daha sizlere
hatırlatıyorum, siz istediğiniz kadar söyleyin.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Hocanınki eleştiri değil ama!
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Bize de sataşırken lütfen dikkatli olun, biz burada
ne yaptığımızı size tek tek söyleriz. 99 yılından
itibaren o kanunları kimlerin çıkardığını, daha
önce kaybolan bütün verilere rağmen yeniden bir düzenleme yaparak konut
edindirme yardımını o noktaya getirdiğimizi ama 2007ye
kadar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VEYSİ
KAYNAK (Kahramanmaraş) Dördüncü ortağınız Kemal
Derviş getirmiş.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Günal, lütfen tamamlayınız.
MEHMET
GÜNAL (Devamla)
o tarihe kadar sizin bir şey
yapamadığınızı çünkü kısır çekişmelerle
uğraştığınızı, dışarıdan
aldığınız talimatları yerine getirdiğinizi
söylerim.
Onun için
-tekrar ediyorum- demokratik parlamenter rejim içerisinde bütün çözümler
buradadır, bu Parlamentodadır. Sizler de çözüme
odaklandığınız sürece biz eleştirilerimizi yapar,
eksiklerinizi söyleriz ama yapıcı bir şekilde de olumlu olanlara
katkı veririz.
Hepinize
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Günal.
FARUK BAL
(Konya) Söz istemim vardı Sayın Başkanım. Sataşma
nedeniyle söz talebim vardı.
BAŞKAN
Sayın Bal, gelmedi, getirtiyorum; birinci bölüm geldi, ikinci bölümü
istedim, geliyor.
FARUK BAL
(Konya) Efendim, duymadınız mı siz? Herkes duydu, siz
duymadınız mı Sayın Başkan?
BAŞKAN
Ben duymadım Sayın Bal! Gürültüden anlaşılmıyor ki
hiçbir şey!
Yirmi
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Akcan, Sayın Uslu, Sayın Işık, Sayın Atılgan,
Sayın Özdemir, Sayın Taner, Sayın Cengiz, Sayın Akkuş,
Sayın Bulut
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Korkmazın söz talepleri vardır. Birer dakikalık
soru sorma hakları var, birer dakikayla
sınırlandırmış bulunuyoruz.
Buyurun
Sayın Uslu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Sayın Başkan cahil konuşma sözü çok
açıktır.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sataşma var
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Zabıtlara bakmadan, bu bir sataşmadır,
lütfen, İç Tüzükün
BAŞKAN
Soru-cevap işleminden sonra değerlendireceğim Sayın
Korkmaz, lütfen
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Efendim, oturum kapanırsa nasıl
değerlendireceksiniz? Soru-cevaptan sonra
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, kapanmayacak oturum, taleplerinizi
değerlendireceğim, ondan sonra kapanacaktır. (MHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY
VURAL (İzmir) Şimdi niye değerlendirmiyorsunuz yani?
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Açık, ortada; niye zabıtlara
bakıyorsunuz? Öbür tarafa veriyorsunuz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Biraz önce hemen söz verdiniz, tutanak
aramadınız.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Başkan takdir eder.
BAŞKAN
Sayın Vural, sesinizi yükseltmekle bu konunun çözüleceğini mi
zannediyorsunuz?
OKTAY
VURAL (İzmir) Sizin sesiniz alçak geliyor da, o bakımdan,
duyamıyorum, bağırma ihtiyacında oluyorum.
BAŞKAN
Hayır, benim sesimi Genel Kurul ve tüm Türkiye duyuyor. Tutanaklar yeni
geldi, inceleyeceğim, değerlendireceğim.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, biraz önce yaptığınız
uygulamayla doğrudan doğruya söz verdiniz!
FARUK BAL
(Konya) Unutturuyorsunuz Sayın Başkan, sataşmayı unutturuyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Akcan, buyurun
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, söz talebi konusunda
kararınızı verin lütfen!
BAŞKAN
Tutanaklar geldi, inceleyip değerlendireceğim Sayın...
OKTAY
VURAL (İzmir) Geldi, bakın o zaman, verin.
FARUK BAL
(Konya) Okuyun o zaman.
BAŞKAN
Değerlendireceğim diyorum, niye acele ediyorsunuz ki, onu
anlamış değilim ben.
FARUK BAL
(Konya) Sataşılan biziz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Vermeyeceğim demiyorum ki!
OKTAY
VURAL (İzmir) Görevinizi zamanında yerine getirin diye söylüyoruz!
Allah Allah
BAŞKAN
Sayın Bal, Sayın Vural, ben söz vermeyeceğim veya
değerlendirmeyeceğim demiyorum, tutanakları getirttim, inceleyip
vereceğim.
OKTAY
VURAL (İzmir) O zaman, bakın verin kararınızı, niye
geciktiriyorsunuz? Biraz önce başka uygulama yaptınız Ünal
Beyle ilgili! (AK PARTİ sıralarından Bağırma!
sesleri, gürültüler)
BAŞKAN
Öyle bir usul yok, burada bekleyerek
Eğer, Sayın Vural, burada
tansiyonu yükseltmek maksadınızsa o başka bir şey.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, usul
tartışması açıyorum. Tutumunuz taraflıdır, usul
tartışması açıyorum.
AHMET
YENİ (Samsun) Bak bak, harekete bak, harekete! Meclis Başkanı
ya
BAŞKAN
Ne için usul tartışması açıyorsunuz Sayın Vural?
OKTAY
VURAL (İzmir) Evet, tutumunuz taraflıdır, objektif bir
şekilde yönetmiyorsunuz
BAŞKAN
Hangi konudaki usulüm taraflıdır, nedir yani?
OKTAY
VURAL (İzmir) Biraz önce Ünal Beyin söylediği sözle ilgili
tutanağı aramadınız, hemen buradan söz verdiniz, şimdi
Tutanakları getirip bakalım. diyorsunuz. Böyle bir tutumunuz
taraflıdır.
BAŞKAN
Yani, tutanağın incelenip buna göre karar verilmesi taraf
mıdır Sayın Vural?
OKTAY
VURAL (İzmir) Taraflıdır, evet.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Bütün millet duyuyor. dediniz, siz duymuyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Vural, tutanağın incelenip karar verilmesi taraf
mıdır?
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, evet, taraftır.
FARUK BAL
(Konya) O da taraf, şu da taraftır. Sataşma
OKTAY
VURAL (İzmir) Yani, açık olan bir konuda bir talebin yerine
getirilmesinden neden imtina ediyorsunuz, bunu anlamış değilim.
BAŞKAN
İmtina eden yok ki Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) İmtina ediyorsunuz, geciktiriyorsunuz.
FARUK BAL
(Konya) Efendim, zaman kaybettiriyorsunuz, sataşmanın
OKTAY
VURAL (İzmir) Ne demek canım ya! Ortamı geriyorsunuz
BAŞKAN
Ortamı ben germiyorum Sayın Vural.
RECEP
TANER (Aydın) Türkiyeyi gerdiğiniz gibi burayı da
geriyorsunuz!
SACİD
YILDIZ (İstanbul) Şimdiye kadar biterdi.
OKTAY
VURAL (İzmir) Doğru.
Sayın
Başkan, bakın biraz önce söyledim: Sataşmadan dolayı söz
istediler, bu sataşmanın açık bir şekilde
yapıldığını bilmenize rağmen Tutanakları
getireyim
diye söylüyorsunuz.
BAŞKAN
Evet.
OKTAY
VURAL (İzmir) Tutanaklar önünüzde.
BAŞKAN
Evet.
OKTAY
VURAL (İzmir) Tutanaklara bakınız, kararınızı
veriniz, geciktirmenin bir anlamı yoktur. Sataşmayla ilgili
arkadaşlara sözünü verin, bitirin gitsin bu işi.
BAŞKAN
Tamam, sorular sorulduktan sonra
OKTAY
VURAL (İzmir) Veriyorsanız da verin ya!
BAŞKAN
Sorular sorulduktan sonra
FARUK BAL
(Konya) Ondan önce istiyoruz efendim.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Konuşmadan sonra dediniz.
AHMET
ÖKSÜZKAYA (Kayseri) İşlemden sonra devam edersiniz.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sayın Başkanım Bütün Türkiye duyuyor.
diyorsunuz, bir siz duymuyorsunuz herhâlde bu sataşmaları.
BAŞKAN
Sayın Uslu, buyurun, sorunuzu sorun lütfen.
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Sayın Başkan Birinci sırada Sayın Akcan.
dediniz, sözü bana verdiniz.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, benim sorumu
BAŞKAN
Sayın Uslu, işlemde bir yanlışlık oldu, Sayın
Akcana da vereceğim.
Buyurun
Sayın Uslu.
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana
soruyorum: Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
AŞnin nakit durumuna baktığımızda, 1999
yılında 6.912 milyar TL, 2002 yılında 110.756 milyar TL
olduğunu görüyoruz. Bu süre içerisinde nakit yönetimi, etkin bir
şekilde, kamu bankalarında döviz, hazine bonosu ve repo sepeti olarak
değerlendirilmiştir. İktidarınız döneminde nakit
yönetimi nasıl değerlendirilmiştir? Hâlihazırdaki nakit
miktarı nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Uslu.
Sayın
Akcan
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum: KEY
hesabı karşılığı olarak Emlakbanktan Emlak Konut
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına ne kadar miktar ve
değerde gayrimenkul devredilmiştir?
İkinci
sorum: Bu gayrimenkullerin akıbeti nedir? KEY hesabı sahiplerine
hisseleri verilecek midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, söz konusu tasarının yasalaşması hâlinde kaç
vatandaşımıza bu sağlanan haktan yararlanma imkânı
doğmaktadır? Bu vatandaşlarımız hangi miktarlarda ve
ne zaman bu yardımdan yararlanabileceklerdir? Bu ödemelerin ne kadarı
anapara, ne kadarı nemalardan oluşacaktır?
İkinci
sorum da: Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
AŞnin konut arzı 1999-2002 arasında yüzde 1.100ü
aşkın miktarda değişmiştir. Tek başına
iktidarda bulunan AKP döneminde bu konut arzı ve satış
gelirlerinin değişimi nasıl olmuştur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Sayın
Atılgan
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, 1999-2002 yılları arasında, yani 57nci Hükûmet
zamanında Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
AŞ -ki sermayesi KEY hesaplarıdır- yüzde 775
kârlılıkla çalışmıştır, buna
karşılık personel sayısı yüzde 72
azaltılmıştır. 2002-2009 yılları arasında
Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞnin personel
sayısı devri İktidarınızda ne kadar
artmıştır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Atılgan.
Sayın
Özdemir, buyurun.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana soruyorum: Milliyetçi
Hareket Partisinin koalisyon ortağı olduğu 1999-2002
yılları arasında Emlak Konut AŞ, Emlak Konutu
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına
dönüştürmüştür. Bu dönemde ticari kârı yüzde 775 oranında
rekor bir artış sağlamıştır. 2002-2009
arasındaki, AKP dönemindeki kârlılık oranı nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.
Sayın
Taner
RECEP
TANER (Aydın) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
KEY
kesintileri 1996 yılında durdurulmuş, 1999 yılında
57nci Hükûmet döneminde KEYin tasfiyesiyle ilgili karar verilmiş,
başlatılmış ve bunun neticesi olarak da Emlak Konut
AŞ, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına
çevrilmiş ve aktif büyüklüğü de bu üç buçuk yıllık süreçte
yüzde 4.512 oranında artmıştır. 2003-2009 yılları
arasındaki, AKP dönemindeki Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
aktif büyüklüğü nedir? Bu konuda bilgi verir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
Sayın
Cengiz
MUSTAFA
KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
57nci
Hükûmet döneminde, MHP sorumluluğunda bulunan Emlak Konut AŞ, Emlak
Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına
dönüştürülerek, ticari faaliyetleriyle birlikte ödediği kurumlar
vergisi yüzde 672 oranında artmıştır.
Sayın
Bakanım, 2002 ile 2009 yılları arasındaki, Hükûmetinizin,
bu kurumlar vergisi göz önüne alındığında, kurumlar vergisi
ödemesindeki artış oranı nedir? Bu çıkmış
mıdır?
Bir de,
memurlardan, çalışanlardan kesilen bu kesintilerin o günkü kesim
tarihi ile bugün ödeme tarihi arasında bir kıyaslama veya mağdur
olmaması için çalışanların, bir kıyaslama
yapıldı mı? Ödemeler buna göre düzenlendi mi? Yoksa belli bir
kıstas nasıl oldu?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Cengiz.
Sayın
Akkuş, buyurun.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakanım; 5664
sayılı Kanunun 5inci maddesine eklenen (4)üncü fıkrada
30/6/2010 tarihinden sonra yeni hak sahibi bildirimi yapılamaz.
denilmekte. Bu bir hak gasbı anlamına gelmez mi?
Yine,
5inci maddeye eklenen (10)uncu fıkrada Bu madde uyarınca
yapılan ilan tarihlerinden itibaren beş yıl içinde talep
edilmeyen alacaklar Hazineye irad kaydedilir. denmektedir. Bunun hak sahibi
veya vârislerine ödenmesi daha uygun olmaz mı?
5664
sayılı Kanun kolayca çıkarıldı ve uygulamaya kondu.
Hak edişlerin hak sahiplerine ödenmesi konusunda niçin birçok zorluk
yaşanmakta, ödenmek istenmemesinin bir sebebi mi var acaba?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Sayın
Bulut, buyurun.
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakanım,
çalışanların geciken konut edindirme yardımlarını
almaları, bir nebze olsun bunları rahatlatacaktır. Yeni emekli
olanlarla önceden emekli olanlar arasındaki maaş farkları had
safhadadır. Hükûmetinizin, bu maaş farklarını normal bir
şekle getirmesi, yeni emekli olanlarla aynı seviyeye
dönüştürmesi konusunda bir çalışmanız olabilir mi?
Sayın
Başkanım size de: Siz, AKP grup başkanı değilsiniz,
Meclisin Başkanısınız. AKPli sözcülerle muhalefet
partilerinin sözcüleri arasında davranışlarınız ve
tavırlarınızla sizi taraflı görüyorum.
BAŞKAN
Sayın Bulut, Bakana soru sormak durumundasınız.
Teşekkür
ediyorum.
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Sizi tarafsızlığa davet ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, buyurun.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, sorusuna niye müdahale ediyorsunuz, kesiyorsunuz,
daha konuşması varken oradan konuşuyorsunuz? Allah Allah!
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Sizi tarafsızlığa davet
ettiğimi söylüyorum. Bir dakika bana süre verseniz
OKTAY
VURAL (İzmir) Yani kesiyorsunuz.
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Bakın, sözümü kestiniz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Soru-cevap işlemi yapılıyor Sayın Başkan.
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Sayın Başkan, benim de kestiniz.
BAŞKAN
Vereceğiz Sayın Korkmaz, verilecek, bir saniye bekleyin.
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Efendim, ben açıklama yapacağım. Bana
farklı görüş atfedildi. Burada zabıtlara bakmaya gerek yok.
Benim konuştuklarım farklı şekilde bana atfedildi, bunun
için 69a göre söz istiyorum Sayın Başkan. Bunun zabıtla ne
ilgisi var?
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Soru süresi geçiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, bu tasarıyla ilgili soru
Sisteme girin
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) 69a göre
Benim açıklamalarım
yanlış, farklı atfedildi bana.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Daha soru süresi bitmedi.
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Bu benim hakkım ve bu sözü istiyorum ve
öncelikle istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, daha süre var, niye kestiniz?
RECEP
TANER (Aydın) Sayın Başkan, soru-cevap bitmemiştir daha
niye kestiniz? Sayın Başkanım, soru-cevap bitmedi daha, devam
ediyor.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Üç dakikası gitti.
BAŞKAN
Sayın Işık, buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, biraz önce değerli
milletvekilimiz size bir soru sordu ama sorusunu sormasına vakit
bırakmadan sorusunu kestiniz. Bu taraflı tutumunuzla bu Meclisi
yönetmeye ne kadar devam etmeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Işık, soru bana değil Sayın Bakana sorulacak.
Teşekkür
ediyorum.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Size soruyorum.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Başka türlü fırsat gelmiyor.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sizin aracılığınızla size
soruyoruz.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Başka türlü fırsat gelmiyor yani ancak böyle
geliyor.
OKTAY
VURAL (İzmir) Siz mi tayin edeceksiniz soruyu nasıl
soracağını?
MEHMET
TUNÇAK (Bursa) İç Tüzük tayin ediyor.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ
VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Değerli
arkadaşlar, Emlak Gayrimenkul Yatırım AŞnin aktif
büyüklüğüyle ilgili bugünkü değer 8 milyar Türk lirasına
ulaşmıştır 30/11/2009 tarihi itibarıyla. Yine nakit
durumu bugünkü tarih itibarıyla, Sayın Uslunun sorusu, 103 milyon
Türk lirasına ulaşmıştır. Aynı zamanda, KEY hak
sahipleri adına, Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı Anonim Şirketine 395 milyon Türk lirası
değerinde arsa ve konut devrolmuştur 99 yılında. KEY
alacaklılarının alacağı ise bu miktarın 2
katına ulaşmıştır yani alacağın
yarısına karşılık arsa verilmiştir.
Bunun
dışında, Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının yıllara göre kâr değişimi
şu şekildedir: 2002de 52 milyon, 2003te 98 milyon, 2004te 142
milyon, 2005te 168 milyon, 2006da 175 milyon, 2007de 946 milyon, 2008de 562
milyon, 2009 yılının dokuz ayı itibarıyla 291
milyonluk kâr ortaya çıkmıştır. Bunu bu şekilde ifade
etmek isterim.
2003-2009
yılları arasında, Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının konut sayısı 28 bin konuta
ulaşmıştır.
Bunun
dışında, bu yasa ile çeşitli nedenlerle listede yer almayan
veya hak edişleri eksik ya da hatalı olan kişilere imkân
verilmektedir. Bu yasadan, yaklaşık olarak 3 milyon kişi
yararlanacaktır. Bu kişilere yapılacak ödemelerin
tutarının da 1 milyar 400 milyon Türk lirası civarında
olması beklenmektedir.
Yine,
bunun dışında, Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı AŞnin, gayrimenkul yatırım
ortaklığı olması nedeniyle kazançları, Kurumlar
Vergisi Kanununun 5inci maddesine göre istisna kapsamındadır.
Arkadaşlarımızın
not alabildiğim kadarıyla sorularına vereceğim cevaplar
bunlardır.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Personel artışını söylemediniz.
SANAYİ
VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Evet, diğer sorulara
da
Personel
sayısı, 149 adet personeli bulunuyor. Bugün itibarıyla,
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞnin personel
sayısı 149dur.
Teşekkür
ederim.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Emlak Gayrimenkulün personel sayısı 108 kişi
artmıştır, 41den 149a çıkmıştır.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
Bulut, buyurun.
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan, demin sorumu kestiniz.
BAŞKAN
Sorunuzu kesmedim Sayın Bulut.
Buyurun.
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Ben sizden burada tarafsız
olmanızı, buna dikkat etmenizi istedim efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bulut.
Sayın
Günal
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sayın Bakan, bir sürü soru soruldu ama siz iki tanesine
falan cevap verdiniz herhâlde. Bir on dakika daha zamanımız
vardı.
SANAYİ
VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Hayır, sorular hiç
öyle değil. En az sekiz tane soruyu cevapladım.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Gelen paralarla ilgili sorular vardı, tam söylemediniz.
Bilmiyorum, zaman çabuk bitsin diye mi bakıyorsunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Zaman bitsin diye bakar mı ya?
BAŞKAN
Sorunuzu sorun Sayın Günal.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Ben şunu soracağım
Yani cevap yine
gelmeyecekse boşuna sormayayım diye, hazır, fırsat
geçmişken
Korkuyorum
Başkanım, öyle bir bakıyorsunuz ki, ne olur ne olmaz diye bir
bakıyorum, soru sorsam mı, sormasam mı, gözünüzün içine
bakıyorum.
BAŞKAN
Sayın Günal, lütfen sorunuzu sorunuz.
Buyurun.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sayın Bakanım, şu anda en son durumda
-arkadaşlarımızın sorduğu soruya
Ben tam
duyamadım- bu haktan kaç kişi yararlanacak? Bilgi eksikliği
olarak kalan kaç kişi vardı? Resmî Gazetede yayımlanan bir
liste vardı. Ya onu vermediniz ya da ben tam duyamadım. Onu sormak
için alıyorum. Yani şu anda çıktığı zaman, bilgi
eksikliği olanlar yararlanabilecekler mi? Yani kurumlarda şimdiye
kadar kalmasının nedeni, o kurumların bilgi vermemesiydi. Bizim
bilgilerimizde herhangi bir güncelleme oldu mu, hem Ziraat Bankasının
hem Emlak Bankın devredilen? Herhangi bir bilgi var mı? Aynı
durumda olacaksa zaten bildiremeyecekler demektir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Günal.
Başka
soru yok.
Sayın
Bakan, buyurun cevap verecekseniz.
SANAYİ
VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Şöyle bir bilgi
arkadaşlara aktarayım: Bu kanun çıktıktan hemen sonra 1
milyon 360 bin kişi hemen paralarını alabilecek durumdadır,
daha önce alanlara ilaveten. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hazır
olduğu belirtilen hak sahibi ise 1 milyon 220 bin kişidir.
Yaklaşık 2,5 milyon kişi daha, hemen parasını
alabilecek noktadadır. Bunun dışında Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından ilave giriş yapılacağı bildirilen hak
sahibi sayısı 15 bin kişidir, bu bir aylık sürede
işlemleri devam eden. Diğer kurumlarca deprem, sel, yangın gibi
nedenlerle bildirilememiş ve bildirimleri yapılacak olan
yaklaşık 404.050 kişi söz konusudur. Dolayısıyla
yaklaşık olarak 3 milyon kişi bundan yararlanacaktır,
yararlanacakların ortalama alacağı 471,35 Türk
lirasıdır ve toplam 1 milyar 414 milyon 50 bin Türk lirası bu
kişilere ödeme yapılabilecektir tahminî olarak. Yani önümüzdeki bu
kanunun çıkmasıyla 2,5 milyon kişi hemen bu paralarını
alabilecek noktadadır.
Evet,
sanırım cevaplanmayan bir soru kalmamış oldu.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
Ayhan, buyurun
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, efendim, bu soru-cevap
işlemine girmeden önce sizin yaptığınız bu usulün,
özellikle sataşma münasebetiyle tutanakları istemenizi ve tutanaklar
önünüzde olmasına rağmen soru-cevap işlemine girmeden önce
sataşma nedeniyle söz vermeniz gerekmesine rağmen bunu ötelemenizin
açıkçası bir usul tartışmasıyla gündeme getirilmesini
istedim. Siz bunu geçiştirdiniz. Bunda ısrar etmememin sebebi
farkında olmadığımızdan değil ama eğer bu
konuda sizin tutumunuzla ilgili, bu geriye bırakma işleminizle
ilgili, usulünüzle ilgili bir söz talebimiz varsa öncelikle o söz talebimizle
ilgili karar vermeniz gerekiyor. Dolayısıyla, tekraren, yönetiminizde
daha tarafsız ve objektif olmaya davet ediyorum ve Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bu İç Tüzükten kaynaklanan haklarımızın
hepsini sonuna kadar kullanacağımızı belirtmek istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Ayhan, buyurun.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana bir soru tevdi etmek
istiyorum.
Sayın
Bakan, AKPli bazı sayın milletvekillerini niye yeterince
aydınlatmıyorsunuz? Hatiplerin konuşmalarından, hâlâ bu
düzenlemelerin başlangıcının 57nci Hükûmet döneminde
olduğunu bilmiyorlar, bunu anladık.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Ayhan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Korkmaz
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Ben 69a
Bana
mı söz veriyorsunuz Sayın Başkan?
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, soru için veriyorum. Soru-cevap işlemi
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Soru için değil Sayın
Başkanım, sataşma için söz istedi.
BAŞKAN
İki dakikalık süre var, eğer soru soracaksanız
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Ben açıklama için 69a
BAŞKAN
Vereceğim Sayın Korkmaz, değerlendireceğim,
konuşacağız.
Teşekkür
ederim.
Sayın
Bakan, buyurun.
SANAYİ
VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Evet, milletvekili
arkadaşlarımızın konuyla alakalı yeterli bilgiye sahip
olduklarını şahsen düşünüyorum. Zaten soru-cevap
işlemleri de
Eğer bir bilgi ihtiyacı varsa soru-cevap
işlemleriyle bu bilgi ihtiyaçlarını da buradan
karşılamaya çalışıyoruz. Bu nedenle milletvekili
arkadaşların bilgilendirilmesinde bir sorun olduğunu
düşünmüyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
Yıldız, buyurun.
SACİD
YILDIZ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ataköyde
TOKİnin uygulamalarına halk tepki göstermekte. 9 Aralık
tarihinde -yarın da- TOKİ gene bir ihaleye çıktı. Orada
yeşil alanların ve kıyı şeridinin
yapılaşması söz konusu. Pazar günü bütün o semtte oturanlar
tepkilerini dile getirdiler, bunların hukuksuz olduğunu ilettiler.
Bu, TOKİnin uygulamalarına devam edilecek midir, bu konuda ne
düşünmektesiniz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakan, buyurun.
SANAYİ
VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Bu konuya yazılı
cevap vermeyi düşünüyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
Sayın
Vural, öncelikle, taraflı yönettiğime ve talebinizi ertelediğime
dair İç Tüzükün 69uncu maddesini okuyorum: Şahsına
sataşılan veya ileri sürmüş olduğu görüşten
farklı bir görüş kendisine atfolunan Hükümet, komisyon, siyasî parti
grubu veya milletvekilleri, açıklama yapabilir ve cevap verebilir.
Başkanlığı
ilgilendiren burası: Açıklama ve cevaplar için Başkan,
aynı oturum içinde olmak üzere söz verme zamanını takdir eder.
Talepte
bulundu Sayın Bal, Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın
Korkmaz. Ben, tutanakları getirtip, inceleyip, buna göre söz
vereceğim dedim, takdir edeceğim dedim. Yani 69un ikinci maddesinde
belirtilen esaslar dâhilinde ne yapacağımı söyledim.
Şimdi
tutanaklar geldi.
OKTAY
VURAL (İzmir) Daha önce geldi, on beş dakika önce geldi, şimdi
gelmedi ki.
BAŞKAN
Sayın Vural, on beş dakika filan önce gelmedi ama öyle
değerlendiriyorsanız o çok önemli değil.
OKTAY
VURAL (İzmir) Soru-cevaptan önce geldi.
BAŞKAN
Evet, Sayın Bal, buyurun, şimdi ne için sataştı
diyorsunuz?
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Sayın Başkan, ben bir açıklama
yapacağım için tutanakla ilgisi yok.
BAŞKAN
Bir saniye Sayın Korkmaz, başladım işte Sayın
Baldan. Sayın Kılıçdaroğlu, siz
FARUK BAL
(Konya) Biraz önce ismini cismini hatırlayamadığım bir AKP
milletvekili, konuşmasında
OKTAY
VURAL (İzmir) Ben de hatırlayamadım
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, ama girişi,
sataşmaya meydan vermeden
BAŞKAN
Bir saniye Sayın
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İsmini cismini
hatırlayamadığım
demesi uygun düşmüyor. Lütfen
Sayın Milletvekili
FARUK BAL
(Konya) Böyle yönetime böyle cevap vereceğim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, lütfen Sayın
Milletvekilini uyarınız.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, bir saniye
FARUK BAL
(Konya) Mensubu bulunduğum partiye ve Hükûmete sataşmada
bulunmuştur, cevap vereceğim.
BAŞKAN
Ne diye sataşmada bulundu?
FARUK BAL
(Konya) Siz okudunuz.
BAŞKAN
Sayın Bal, bunu ben
FARUK BAL
(Konya) On beş dakika önce siz getirttiniz tutanağı okudunuz.
BAŞKAN
Sayın Bal, tutanaklara geçmesi için Tüzük gereği soruyorum.
FARUK BAL
(Konya) 40 milyar dolarlık bir hortumlama
yapıldığından bahsedildi.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bal.
Üç dakika
süre veriyorum. Yeni bir sataşmaya mahal vermeden
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Konya Milletvekili Faruk Balın,
Kocaeli Milletvekili Fikri Işıkın, grubuna ve görev
yaptığı Hükûmete sataşması nedeniyle
konuşması
FARUK BAL
(Konya) Sayın Başkan, beş saniyemi erkenden aldınız.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bal, o zaman yeniden veriyorum.
Buyurun.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) KEY hesabı gibi, açıklayamazsanız söz yok,
gitti
FARUK BAL
(Devamla) İki: Sayın Başkan, sizi tebrik ediyorum(!) partime
ve bakan olarak görev yaptığım Hükûmete hakareti size bile
unutturabilecek bir zamandan sonra sataşmaya cevap vermek üzere söz
veriyorsunuz. Bu hakkı nereden görüyorsunuz? Meclis Başkanı
olmak ile takdir yetkinizi şahsen, kasten kullanma hakkını
mı elde ettiğinizi zannediyorsunuz? Siz İç Tüzüke
bağlısınız ve grupların hukukunu korumak sizin
görevinizdir. Grupların hukukunu korurken, geçmiş cumhuriyet
hükûmetlerinin manevi şahsiyetini korumak da sizin görevinizdir.
Dolayısıyla sizi tebrik ediyorum
BAŞKAN
Cevap vereceğim Sayın Bal, devam edin siz.
FARUK BAL
(Devamla)
bu sataşmayı unutturacak kadar bir zamanı
kazandırdığınız için!
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce konuşan milletvekili
arkadaşımız, AKP iktidara gelmeden önce herhangi bir işin,
işlemin olmadığı dünyası içerisinde ve AKP iktidara
gelince
Bu KEY hesaplarıyla ilgili konuşacağım ayrı,
ama, bankaların hortumlandığını, 40 milyar
dolarlık bir hortumlamanın da 57nci Hükûmet tarafından
zamanında yapıldığını ilan etti.
Bu,
sadece bu Sayın Milletvekilinin düşüncesi değil, Sayın
Başbakan da bunları telaffuz ediyor. Bilin, öğrenin: 1997
yılında Bankacılık Kanunu Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edildi. 1999 yılında 57nci Hükûmet kurulana kadar
bankacılık sektörü kanunsuz bir sektör olarak çalıştı.
Bakkal dükkânı açmak için bir usul vardı, banka açmak için usul
yoktu. Önüne gelen hortumcu banka açtı ve 1999 yılında 57nci
Hükûmet kurulana kadar vatandaşın parasını hortumladı.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Siz ne yapıyordunuz o zaman?
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Bir dinle be!
FARUK BAL
(Devamla) 57nci Hükûmetin ilk yaptığı iş, 1999
yılı Haziran ayında Bankacılık Kanununu
çıkardı ve o Bankacılık Kanununun ortaya koyduğu
düzenlemeler ile, hortumlanmış olan sekiz tane banka Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonuna devredildi. İşte bu irin, ekonominin bu
irini, 57nci Hükûmet tarafından ameliyat edilerek ekonomiden temizlendi.
Elbette burada bir yük doğmuştur, bu yük, 24 milyar dolar
civarındadır, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bunun 18 milyar
dolarını geri almıştır. Ancak, sizin Hükûmetiniz
zamanında sadece Uzanın bankasına, İmar Bankasına el
koymakla 15 milyar dolar civarında hazineyi zarara
uğrattırdınız.
Değerli
arkadaşlarım, söz ağızdan çıkana kadar insan o sözün
hâkimidir, söz ağızdan çıktıktan sonra insan o sözün
esiridir. Lütfen sözünüzün esiri olmayın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Millet o hesabı gördü.
BAŞKAN
Bitti süre Sayın Bal, buyurun, bir dakika süre veriyorum.
FARUK BAL
(Devamla) O hesabı siz de milletin mahkemei kübrâsında çok
yakında göreceksiniz inşallah.
Değerli
arkadaşlarım, ikinci olarak sizlere ifade etmek istediğim husus,
burada bir sosyal faciayı çözmeye çalışıyoruz. Bu, gerek
özel sektörde gerek kamu sektöründe çalışmış, 1987 yılında
devletin yalan yanlış çıkardığı bir kanunla
emeğinin hakkını, alnının terini bir şekilde
devlete güvenerek vermiş olan insanların hakkını iade
meselesi.
Dolayısıyla,
burada tansiyonun gerilmesine ihtiyaç yoktur, burada insanları taciz
etmenin ve siyasi polemiğe girmenin bir ihtiyacı yoktur ancak Adalet
ve Kalkınma Partisine mensup arkadaşlarımız bir gerilim
içerisinde. Biz anlıyoruz onun neden doğduğunu. Halkın
huzuruna çıktığınız zaman ekonomik
sıkıntının, açılımın
yarattığı sorunların cevabını verememenin bir
sıkıntısıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL
(Devamla) Burada gerilimi yaratmak ve siyasi partilerimize saldırmakla,
şahsımıza saldırmakla o gerilime derman
olamazsınız. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Sayın
Kılıçdaroğlu, buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Önce Hocam konuşsun, sonra ben konuşurum, izniniz
olursa Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, ne için söz istediniz? Önce ne için söz
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Benim konuşmalarım farklı atfedildi
bana, onun açıklamasını yapacağım;
saptırıldı. 69uncu maddeye göre onun
açıklamasını yapacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Korkmaz, üç dakika süre veriyorum.
3.- İstanbul Milletvekili Esfender
Korkmazın, sözlerinin farklı yorumlanarak AK PARTİli bazı
milletvekillerinin uygunsuz sözlerle sataşması nedeniyle
konuşması
ESFENDER
KORKMAZ (İstanbul) Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; her şeyden önce cahil konuşma sözünü buradaki
Değerli Milletvekiline aynen iade ediyorum, fazlasıyla da iade
ediyorum.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Az gelir!
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, siz, ben konuştuğum
zaman sesli konuştunuz, sataştınız; bu hâlde, kim olursa
olsun, elbette ki söylediklerimi çok farklı yorumlayabilir. Onun için,
bakın, benim söylediklerim şudur özet olarak: Demokrasi
dışı yaptırımları önlemek için demokratik
yasaları çıkaralım dedim ve örnek verdim, dedim ki: Avrupa
Birliği İlerleme Raporunda da Seçim Yasası, Siyasi Partiler
Yasası, bunların çıkarılması gerekir. diye var.
İlaveten, dokunulmazlıkları kaldıralım dedim. Bunlar,
demokrasinin yolunu açmak için gereklidir ve önemlidir. Eğer demokrasinin
yolunu açmazsak bu kaos devam eder dedim. Siyasi kaos, kendi kendini, demokrasi
yoksa, onaramaz, yenileyemez dedim ve halk isterse sözünden kastım da
şudur: Halk en büyük güçtür ve en büyük güç olduğunu söyledim,
halkı farklı tercihlere zorlamayalım dedim. Orada zabıtlar
var arkadaşlar.
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Zabıtları bir daha oku.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Biraz daha böyle dinleseydiniz aynı şeyleri
söylediğimi anlardınız.
AHMET
YENİ (Samsun) Hocam, özür dilerseniz iyi olur.
ESFENDER
KORKMAZ (Devamla) Onun için, arkadaşlar, kimsenin yarası yok, kimse
gocunmaz ama burada her konuyu tartışmamız lazım ki ileride
doğacak sorunları bugünden çözelim. Burası halkın
Meclisidir. Burada her konu, halkla ilgili her sorun konuşulur, ben de
bunları konuştum ve uyardım. Dolayısıyla, bu
uyarılarıma da -teşekkür ediyorum- istemediği hâlde de,
orada, halk istemediği hâlde farklı tercihlere yönelirse de dedim.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
AHMET
YENİ (Samsun) Milletten özür dileyin! Özür dilemedikçe olmaz Hocam.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gruba yönelik sataşma oldu efendim.
BAŞKAN
Ne dedi gruba yönelik Sayın Kılıçdaroğlu?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna olarak.
BAŞKAN
Ne söyledi Sayın Kılıçdaroğlu?
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan Tutanağı okudum.
diyorsunuz, hâlâ soruyorsunuz. Beş sefer söyledi. Hâlâ tutanağa
bakmadınız mı?
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, benim sorduğum sorunun muhatabı siz
değilsiniz; bir.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) İmtihan mı ediyorsunuz?
BAŞKAN
Kimseyi ben imtihan etmiyorum ama İç Tüzük gereği sormak
zorundayım. Bu da tutanaklara geçmek zorunda.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Araya girdiği için böyle oluyor, üç tane konuşma
girince yeniden bir daha soruyorsunuz.
VEYSİ
KAYNAK (Kahramanmaraş) İç Tüzükü bir öğren.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Esfender Hocaya,
doğrudan Unvanında Profesör Doktor titri olan
diye
başlayıp, amacı aşan suçlamalarda bulunmuştur.
Sayın Milletvekiline cevap vereceğim.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, kendisi cevap verdi zaten.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ayrıca CHP Grubu diye
başlayarak suçlamalarda bulundu, ben de CHP Grubu adına cevap
vereceğim.
BAŞKAN
Peki, Sayın Kılıçdaroğlu, okumamı ister misiniz
tutanakları? CHP Grubuyla, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuyla ilgili
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Okuyun da biz de duyalım.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Evet efendim CHP Grubu diye
Tutanaklar
sizde.
BAŞKAN
Tamam, okumamı ister misiniz?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Okuyun. Ben onlara cevap vermek istiyorum,
amacı aşan suçlamalar yapıldı burada.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Üç dakika
süre veriyorum.
4.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, Kocaeli Milletvekili Fikri
Işıkın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok teşekkür
ederim.
Konuşan
Değerli Hatip aynen şunları söyledi: Muhalefet, kafasına
gelen her şeyi konuşmak değildir. Doğru. Muhalefet,
ülkenin çıkarlarını kendi çıkarları üzerinde tutan bir
anlayışla hareket etmeli. Doğru. Ama muhalefet böyle de iktidar
acaba nasıl?
VEYSİ
KAYNAK (Kahramanmaraş) Bunun neresinde sataşma var Sayın
Başkan?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Sataşma var efendim, geleceğim ona da.
Eğer
iktidar, sınır ötesi gelip, yurt içinde terör estirip, tekrar
gittiği zaman Oraya gitmeyeceğim. diye Dubaiye gidip anlaşma
imzalıyorsa, bu iktidar ne demektir? Parlamentonun iradesine ipotek
koyuyor demektir. 1 milyar dolar karşılığında, kredi
olursa 8 milyar dolar karşılığında Parlamentonun
iradesine ipotek koyan bir iktidara siz niçin çağrı
yapmıyorsunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Nerede imza var, çarpıtıyorsun her
şeyi!
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) İftira atıyorsun. Kaç sefer yalanlandı o.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sataşmayla ne ilgisi var?
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen sataşmayla ilgili
konuşur musunuz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Ben kanıtlarsam
TAHİR
ÖZTÜRK (Elâzığ) Sataşmayla ne ilgisi var bunun?
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Sataşma neresinde?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Amerikan Hazine Bakanlığının
İnternet sitesine gireceksiniz, bütçe tutanaklarında vardır,
Sayın Ali Babacana bu soru sorulmuştur, kimse şu ana kadar
yalanlayamamıştır. Ayrıca, Sayın
Başbakanınız da şu anda zaten Atlantik ötesindedir, ona da
sorabilirsiniz.
Yine,
Efendim, açılım yapıldı, Silopideki manzaralar bizim
irademizin dışında oluşan bir görüntülerdir, biz
onları kabul etmiyoruz, provokatif görüntülerdir. 20 Ekim, Sayın
Başbakanın AKP Grubunda yaptığı konuşma, hemen bu
olaydan sonra.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Bu size sataşma mı oluyor yani? Bu sözün
sataşma neresinde?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bu tabloya bakıp umutlanmamak mümkün mü? Bu
bir umuttur. Dün Habur Sınır Kapısında yaşanan
manzara karşısında umutlanmamak mümkün değildir. diye.
Buyurun arkadaşlar, kim provokatif eylem yapıyor?
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Neresi sataşma bunun?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Eğer, 12 Eylül askerî darbesi
Siz demiyor
muydunuz Darbeye karşıyız.
Bakın,
Sayın Elitaş orada
ALİ
KOYUNCU (Bursa) Siz karşı değil misiniz?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Biz beraber gittik 2 grup başkan vekili,
Sayın Elitaşa dedik: Gelin Anayasanın 15inci maddesini
kaldıralım, darbecilerden hesap soralım. Yapmayan namerttir,
getirmeyen de namerttir.
Sağ
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın Grup
Başkan Vekili ismimden bahsederek itham etti. Müsaade ederseniz iki
dakika
BAŞKAN
Sayın Elitaş, bir saniye
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Konut Edindirme Yardımı Hak
Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın; 5664 Sayılı Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/779, 2/523) (S. Sayısı:
444) (Devam)
BAŞKAN
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
KONUT EDİNDİRME YARDIMI HAK
SAHİPLERİNE ÖDEME YAPILMASINA DAİR KANUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN
KANUN TASARISI
MADDE 1-
22/5/2007 tarihli ve 5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı
Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunun 4 üncü maddesinin
beşinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
Bu
fıkra uyarınca ana para ve fer'ilerinin ayrımı
yapılmaksızın 410 numaralı hesaba aktarılan tutarlar
bütçeye gelir kaydedilir.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu.
CHP GRUBU
ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, konuşmayacaktım. Öğleden beri de
konuşmaları takip ediyorum. Hakikaten konuşma talebim yoktu. Ama
bir üzüntümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Çok üzüldüğümü,
halkım adına, insanlar adına, işçiler adına hicap
duyduğumu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 1987, çıkıyor ülkeyi yönetenler Ey
işçiler, ben size ev yapacağım, ben size konut
yapacağım. Bu maaşlarınızdan para keseceğim, sizi
ihya edeceğim. diyor. Herkes mutlu. 87.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Maaşlardan kesilmedi yalnız.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) 87.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Maaşlardan kesilmedi. Sen bu işleri iyi
bilen adamsın.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ben bilirim. Sene 87.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Maaşlardan kesilmedi, sen de biliyorsun.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) 87de başladı kesilmeye bu iş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Maaşlardan kesilmedi, iyi bilirsin!
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Maaş veya hak ettiği ödemelerden.
diyeyim, o zaman öyle söyleyeyim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İşverenden kesilip
yatırıldı.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) İşçinin hakkından kesinti.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Aslanoğlu, sen bu işi iyi
bilirsin!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ben biliyorum ama işveren bir başka
katkıyı işçiye yapacaktı, oradan işçiye katkı
yapmadı, buna katkı yaptı.
Şimdi,
bir kere sene 87. Bu iş 96da durdurulmuş, doğru mu? 96.
Şimdi 87den 96ya bakıyorum, yedi yıl geçmiş. O süreçte
hepiniz, buraya kim çıktıysa işçiler adına büyük
haksızlık yapıldığını -doğru mu?- ve bu
insanların mağdur edildiğini, işçilerin yok edildiğini
tüm konuşmacılar belirtti. Doğru mu?
AHMET
YENİ (Samsun) Gideriyoruz onu işte.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika, dur! Şimdi bir kere siz sütten
ak kaşık gibi çıkmayın! Bir dakika!
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, niye karşılıklı
konuşuyorsunuz? Lütfen Genel Kurula hitap edin.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Baksana Sayın Başkan, oradan laf
atıyor.
BAŞKAN
Lütfen arkadaşlar
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlarım, 96
yılında bu iş sona erdirilmiş. Biz haksızlık
yaptık. denmiş. Haksızlık yapılırken,
bakın, dikkatlerinizi çekiyorum, o günlerde, 87-96 arasında hazine
bonosu faizleri yüzde kaçtı? Arkadaşlar yüzde 90, yüzde 95, yüzde
100, yüzde 130. Doğru mu arkadaşlar? İçinizde bu işi çok
iyi bilenler vardır. Ama her ne hikmetse, özellikle Bu KEY hesapları
Emlak Bankasının altı ay vadeli mevduatına verildiği
faiz oranıyla ödenir. diye bir madde konulmuş, dikkatlerini
çekiyorum. Diğer aylık faizler yüzde 80, yüzde 90. Diyelim ki üç
aylık faiz yüzde 90, ama her ne hikmetse bir aklıevvel ve
aklıevveller işçinin hakkını yemek için öyle bir
getirmiş koymuş ki bir madde, demiş ki: Bu KEY hesapları
Emlak Bankasının altı ay vadeli mevduata
uyguladığı faiz oranıyla değerlendirilir.
Değerli
milletvekilleri, ömrübillah, 87-96 arasında Emlak Bankası hep
altı aylık mevduatını yüzde 30 oranında ilan
etmiş, her ne hikmetse, hep yüzde 30. Faizler yüzde 100, yüzde 120 ama her
ne hikmetse, Merkez Bankasına bildirilen
Yani, diyor ki: Bankaların
Merkez Bankasına bildirdiği faiz geçerlidir. Yani, Emlak
Bankasının Merkez Bankasına bildirdiği altı aylık
faiz geçerlidir, o da yüzde 30. Bir kere, hicap duydum, büyük
haksızlık yapmışız bu insanlara, ayıptır,
yapılmış, bu Parlamento yapmış, bizler değil ama,
burada o gün oturan insanlar bunu bilerek yapmışlar.
TAHİR
ÖZTÜRK (Elâzığ) Şimdi AK PARTİliler düzeltiyor.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Dur şimdi
Hayır
Şimdi,
2002den 2009a geçildi. Siz diyorsunuz ki
Ya, yedi yıl geçti ya, yani
insaf edin ya, sizde de yedi yıl geçti. Eğer çok da işçinin
haksızlığa uğradığını
Çok, böyle
aman, haksızlık, hemen bu işi düzeltelim demediniz. Yedi
yıl sonra
Ha, buna uyguladığınız faiz de aman,
işçiler haksızlığa uğramış. 87den 96
yılına kadar verdikleri paraları değerlendirelim, şu
yüzde 30 faiz değil de günün faizleri, rayiç faizleri neyse onunla
değerlendirelim, işçinin hak kaybını ödeyelim. derseniz, o
zaman ben size teşekkür ederdim. Yaptığınız hiç
farklı bir şey değil, yine aynı tas aynı hamam. Yedi
yıl sonra, şu kalan 500 milyon var arkadaşlar, dikkatinizi
çekiyorum; kalan hepsi 500 milyon!
Bir
işçinin alacağı
Kaç kişi alacak biliyor musun bu kalan 500
milyonu? 3 milyon 200 bin kişi. Kalan 500 milyonu 3 milyon kişi
alacak. İşçi başına kaç lira düşeceğinin
hesabını siz yapın.
TAHİR
ÖZTÜRK (Elâzığ) 3,5 katrilyon
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şu anda kalan
Bu kanun,
çıkardığınız kanun
Kalan 500 milyon. Daha önce 8
milyon 600 bin kişinin -biraz önce Komisyon, yetkili arkadaşlar bilgi
verdiler- hakkı varmış, yaklaşık 4 milyon 800 bin
kişi almış; 2,5 katrilyon. Kalan 500 milyonu 3 milyon
kişiye böleceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, haksızlık yapmayalım. Büyük bir
haksızlık olmuştur. Haa, gelin, eğer siz işçiyi çok
seviyorsanız, işçinin hakkını çok seviyorsanız,
işçinin 87den bugüne kadar hak ettiği, enflasyondan dolayı,
alnının terini silerek hak ettiği kaybı verebiliyor
musunuz? Yok. O zaman ne? İşçiyi çok seviyoruz, hakkını
veriyoruz
Hadi be! Hiçbir şey vermiyorsunuz.
İki:
İşçiyi çok seviyorsunuz
Ben size bir anekdot anlatacağım.
Geçen yıl burada aynı kürsüden Şu Tekel gidiyor, ayak sesleri
geliyor, kapanacak bu fabrikalar
dedim. Yine bugün dinledim. Bu lafları
ben ettiğimde o gün burada oturan arkadaşlarımız
Hayır, üretim devam edecek, siz senaryo yazıyorsunuz, siz kâhin
misiniz? diyorlardı. Biz kâhin değiliz ama biz halkı biliyoruz,
sizin düşüncenizi biliyoruz. Ne oldu? Arkadaşlar, özelleşti, bir
ay sonra Adana, Bitlis, Malatya fabrikaları kapandı. Makineler
kamyonlara bindirildi, yallah
Nereye gitti, bilmiyoruz. Üç ay sonra da Tokat
fabrikası kapandı. Şimdi bir tek kaldı Samsun. O
işçilerin çoğunu, Samsuna, Tokata verdiler. Şimdi, çok
şükür, Tokat da kalmadı! Sonra hepsini bunların aldılar
Yaprak Tütüne
Ne kadar işçi varsa dediler ki: Gelin Yaprak Tütüne.
Şimdi, bak, bir tarafta İşçiye haksızlık yaptık,
işçinin hakkını verelim. diyorsunuz, ama bugün burada öyle bir
haksızlık yapıyorsunuz ki
Şimdi,
12 bin kişi arkadaşlar, 12 bin kişiye diyoruz ki
Fabrikalardan
gönderilen herkes, Yaprak Tütünde çalışan herkes
Bir kere, tütün
üretimi yok olacak, artık Yaprak Tütün kapatıldığı
için hiçbir yerde tütün alınmayacak. İkincisi, 12 bin kişiye
diyoruz ki: Senin çoluk çocuğun, onurun var, senin bir şerefin var,
bir haysiyetin var, bir ekmek yiyorsun. Bugüne kadar insanların bir onuru
var, her türlü onurunu, şerefini, haysiyetini ayaklar altına
alıyoruz. Ey arkadaş -bunların emekliliği gelmemiş-
ya ayrıı tazminatı al -tazminatla kaç ay geçinecek,
dikkatlerinize sunuyorum- ayrılmazsan 750 lira, 600 lira, 650 lira
-eğitim durumuna göre- maksimum üniversite mezunu 750 liraya sen on ay
çalışacaksın, geçici işçi olacaksın, hiçbir sosyal
hakkın olmayacak.
Arkadaşlar,
bunun adı nedir? Yani Dün işçiye büyük haksızlık
yapmış. diye şu KEY ödemelerinden dolayı büyük
eleştiriyorsunuz dünü ama siz bugün bunları yapıyorsunuz.
Yarın şu kürsüde siz eleştirilmeyecek misiniz? Yani şu
yaptığımız vicdanlara sığar mı? Ekmeğini
elinden alıyoruz insanların. Benim vicdanıma sığmaz.
Ben şahsen bir milletvekili olarak 12 bin kişinin ekmeğinin
elinden alınıp, bu insanların aylık 600 lira, 650 lirayla
on ay çalışan, sabit işçi konumundan geçici işçi konumuna
düşürülmesine hiçbir vicdan elvermeyeceği gibi benim vicdanım
hiç kabul etmez.
Onun için
burada yeni bir haksızlık yaratıyorsunuz. Diyorsunuz ki: Biz
anlıyız, şanlıyız, bir haksızlık
Hayır, hiçbir haksızlık gidermiyorsunuz. İşçileri siz
de dokuz yıldır oyalıyorsunuz, haklarını
vermiyorsunuz. Verin o faizlerini, hak ettiği enflasyon faizlerini, yüzde
120, yüzde 130; o zaman ben size döneyim, İşçilere iyilik
yaptınız. diyeyim. Yine yüzde 30larla edindiği şeyi
vereceksiniz ve verdiğiniz para da 500 milyon, 3 milyon 250 kişiye.
Takdiri sizlere sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Madde
üzerinde, MHP adına Faruk Bal, Konya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1987 yılından beri devam eden bir ıstırabı ortadan
kaldıracak, hayırlara vesile olacak bir kanun tasarısına
katkıda bulunmak üzere huzurunuzdayım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, 1987 yılında bir fonlar cenneti
yaratılmıştı. Onlarca, yüzlerce fon devlet bütçesinin
yanında farklı amaçlara hizmet etmek üzere, devlet yönetiminin bir
şekli olarak o zamanın iktidarı tarafından
benimsenmişti. İşte bu fonlar kapsamında devletin nakde
olan ihtiyacını giderebilmek için konut edindirme yardımı
adı altında bir düzenleme yapılmış ve bu düzenleme ile
de 10 kişiden fazla işçi çalıştıran iş yerleri
ile kamu iş yerlerinde ve devlet memurlarında belirli
şartları haiz olan kişilerin
Değerli
arkadaşlarım, Emlak Bankası, o dönemde çok yüksek olan faiz
oranlarına ve enflasyon oranlarına rağmen üç aylık vadeli
hesaplara yüksek bir miktar uyguluyor, daha yüksek vadelere yüksek miktarda
faiz uyguluyor ancak altı aylık hesaplara sadece yüzde 30luk gibi
bir faiz uygulamasıyla bu el emeği, alın teri olarak biriken KEY
hesabı sahiplerinin banka nezdinde biriken parasının enflasyon
karşısında erimesine sebep oluyordu. Mesele 1996
yılına kadar böyle gitmiştir, 1996 yılında bu uygulama
durdurulmuştur ama 1999 yılına kadar bu uygulamadan
uğranılan mağduriyetin giderilmesi için hiç kimsenin
kılı kıpırdamamıştır. Biraz önce
konuşan Sayın AKP Milletvekili meselenin AKP İktidarıyla
başladığını ifade etmişti. Şimdi o
arkadaşımız buradaysa beni iyi bir şekilde dinlesin.
Değerli
arkadaşlarım, 1999 yılına gelindiğinde, Milliyetçi
Hareket Partisi, haziran ayı itibarıyla güvenoyu almış olan
Hükûmette bu işlerden sorumlu Bakanlığın siyaseten
sorumluluğunu üstlenmişti ve 29 Aralık tarihine kadar
yaptığı, o zamanın Bakanı tarafından yapılan
çalışmalar neticesinde, 29 Aralık 1999 tarihine kadar KEY
hesaplarında biriken paranın 387 trilyon 94 milyon 712 bin 170 liraya
baliğ olduğunu tespit etmiş ve bunun
karşılığında bu bankanın varlıkları
içerisinde, nakdi içerisinde karşılığı bulunmadığından,
bankanın gayrimenkullerinin Emlak Konut Anonim Şirketine
aktarılmak suretiyle KEY hesabı sahiplerinin alacakları garanti
edilmeye çalışılmıştır. İşte, 31 Aralık
1999 tarihinde 2.576 konutun ki, bunların bedeli 362 trilyon 300 milyon
lira civarında bulunmaktadır, 362 trilyon diye kabaca söyleyebiliriz
Fakat KEY hesabı miktarı 387 trilyon lira olduğu için, daha
sonra 257 konut daha Emlak Konut Anonim Şirketine aktarılmak
suretiyle 25 trilyon 760 milyar liralık bir gayrimenkul daha ilave
edilmiş ve böylece KEY hesaplarının Emlak Bankasında
bulunan parasının karşılığı nakde
dönüştürülmek suretiyle Emlak Konut Anonim Şirketinin
hesaplarına kaydırılmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, burada da durulmamış, o yıllarda
ekonominin önemli bir unsuru olan gayrimenkul yatırım şirketi,
gayrimenkul yatırım ortaklığı şeklindeki piyasa
enstrümanından yararlanılmak istenilmiş, o zamanın
şartları çerçevesi içerisinde Sermaye Piyasası Kurulundan ve
diğer, devletin ilgili kurumlarından izinler alınmış
ve Emlak Konut Anonim Şirketi gayrimenkul yatırım
ortaklığına dönüştürülerek KEY hesabı sahipleri,
aktarılmış olan 2.833 adet gayrimenkulün hissedarı hâline
getirilmiştir ve 2.833 gayrimenkulün hissedarı olan bu KEY
hesabı sahipleri nakden değil aynen koydukları parayı alma
hakkını elde etmişlerdir. Şimdiki tasarı ve bundan
önceki kanunlar, AKP İktidarı tarafından çıkarılan
kanunlar işi ayni alacak yerine nakdî alacağa
dönüştürmüştür. Biz burada KEY hesabı sahiplerinin mağdur
edildiğini düşünmekteyiz.
Diğer
taraftan gayrimenkul yatırım ortaklığına
dönüştükten sonra bu Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı Emlak Konut Anonim Şirketi iki depreme, iki krize
rağmen nasıl bir performans izlemiştir, bunu bilginize sunmak
istiyorum:
Satışlarının
tutarı 1999 yılında 3 trilyon 830 milyar lira iken yüzde 1.115
artış ile 2002 yılında 64 trilyon liraya
ulaştırılmıştır. Bu, KEY hesapları
sahiplerinin lehine bir durumdur.
1999
yılında bu şirketin 3 trilyon 334 milyar lira ticari kârı
var iken 2002 yılında, Milliyetçi Hareket Partisinin iktidar
olduğu dönemde kârı 50 trilyona çıkmıştır.
Bu
şirketin 1999 yılında ödediği kurumlar vergisi 1 trilyon
249 milyar lira iken, Milliyetçi Hareket Partisinin siyasi sorumluluğu
döneminde, iki depreme, iki krize rağmen ödediği kurumlar vergisi,
2001 yılı sonu itibarıyla 8 trilyon 394 milyar liraya
ulaşmıştır.
Bu
şirket, aynı zamanda KEY hesabı haklarını koruyan bu
şirket, Milliyetçi Hareket Partisinin siyasi sorumluluğunda
bulunduğu 1999 yılında aktif büyüklüğü 15 trilyon 252
milyar lira iken, 2002 yılında 688 trilyon 259 milyar liraya
ulaşmıştır.
Bu
şirket o kadar rantabl bir şekilde yönetilmiştir ki üç
yıllık bir süre içerisinde, ticari performansının
artmasına, aktiflerinin büyümesine, vergisinin artmasına rağmen,
149 olan 1999 yılındaki personel sayısı 2002
yılında 45 kişiye düşürülerek yüzde 72 oranında
personel tasarrufu yapılmıştır.
İşte,
devlet böyle yönetilir. Biraz önce Milliyetçi Hareket Partisini suçlayan AKP
milletvekiline söyleyeceğim söz bu. İşte, alın teri böyle
korunur. İşte, yetim hakkı böyle korunur. İşte, emek
böyle korunur. İşte, devlet böyle korunur. İşte, KEY
hesaplarının hakkı böyle korunur.
Şimdi,
benim merak ettiğim bir husus var: Adalet ve Kalkınma Partisi 2002
yılında iktidarı ele geçirdi, 2009 yılındayız.
AHMET
ÖKSÜZKAYA (Kayseri) İktidarı ele geçirmedi, halk, halk
FARUK BAL
(Devamla) Yedi yıllık devri İktidarınızda niçin KEY
hesabı sahiplerinin -ki milyonlarca insanı buluyor ve onların
alnının teridir bunlar- bunların derdine deva
olmadınız da bugün geliyorsunuz? Tabii seçim görülüyor galiba. (AK
PARTİ sıralarından Sizin öbür borçlarınızı
ödüyoruz. sesi)
Hayhay
Hayhay
Bu hesapları görecek, herhâlde milletin bir mahkemei kübrası
vardır. Milletin o mahkemei kübrasında da sizler de
tartılacaksınız.
Değerli
arkadaşlarım, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir an önce KEY
hesabı sahiplerinin haklarının kendilerine teslim edilmesinden
yanayız ve bunun bir an önce gerçekleştirilebilmesi için de elimizden
gelen katkıyı göstermeye gayretliyiz. Ancak merak ettiğim husus,
Sermaye Piyasasında
BAŞKAN
Sayın Bal, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
FARUK BAL
(Devamla)
tedavül edebilecek şekilde gayrimenkul yatırım
ortaklığına hissedar yapılan KEY hesabı sahiplerinin
niçin bu ayni hakları yerine kendilerine enflasyon
karşısında kar gibi, buz gibi erimiş nakde dönük bir para
vermeye çalışıyorsunuz?
İkinci
merak ettiğim husus ise, onların paydaş olarak gayrimenkul
yatırım ortaklığına konulan 2.833 gayrimenkulü ne
yapacaksınız? Sayın Bakandan bunun açıklamasını
alabilirsek mutluluk duyarım.
Teşekkür
eder, saygıyla, bu kanunun KEY hesabı sahiplerine hayırlara
vesile olmasını dilerim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AK
PARTİ Grubu adına ve şahsı adına söz isteyen Ayhan
Yılmaz, Ordu Milletvekili.
Sayın
Yılmaz, hem grup ve şahsınız adına istediğiniz
için süreniz on beş dakika.
Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA AYHAN YILMAZ (Ordu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine
Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının
1inci maddesi üzerine grubum ve şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, Tokat Reşadiye ilçesinde 7 tane yiğidimizi
yitirmenin üzüntüsünü yaşadığımı ifade ediyor;
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, yaralı olan 3
kardeşimize de acil şifalar diliyorum. Tabii içimiz
yanmıştır. 1997 yılında da bu bölgede böyle bir hadise
zuhur etmiştir. Aslında bu tür hadiseler, memleketimizin
geleceğine, birliğine, beraberliğine sıkılan
kurşunlardır. Bu hunharca saldırıları şiddetle
kınarken, buna her kim çanak tutuyor ise bu tür tavır ve davranışlardan
vazgeçmesini, bir milletin vekili olarak buradan söylemek istiyorum. Bir
tarafta askere kurşun, bir tarafta çocukların eline molotofkokteyli
verilerek insanların bindikleri araçta yakılması vahşet bir
durum. Bunu kabul etmek, bunu telin etmemek mümkün değil. Ama şunu
aziz millet biliyor ki doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine
herkes kimin ne yaptığını çok iyi biliyor. Kimlerin bu
çocukların ellerine molotofkokteyli verdiğini, kimlerin bu
teröristlerin ekmeğine yağ çaldığını biliyor.
Başka
bir Türkiye yok değerli dostlar. Biz, bir ve beraber olmak
durumundayız. Her şeyden önce bütün milletvekilleri olarak bizi, bu
insanlar, bu aziz millet, bu Parlamentoya hak ve hukukunu korusun,
birliğini ve beraberliğini müdafaa etsin diye gönderdi. Bu işin
bilincinde olmamız lazım. Bilinmelidir ki bu aziz millet her
şeyin en güzeline layıktır.
Öyle
demiş şair: İbret ile bakmalı daldan düşen
yaprağa/ O da bir zamanlar bakardı yukarılardan toprağa.
Biz milletvekiliyiz
Öyle senaryolar görüyoruz ki, bir kızımız
diri diri yanıyor, televizyon kameraları karşısına
gülerek poz veren siyasileri görüyoruz. Ne kadar üzücü bir durumdur bu. Bunu
kabul etmemiz mümkün değil.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) AKPli mi o?
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Değil tabii. Siz biliyorsunuz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) O zaman, biliyorsan söyle.
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, evet, DTPli bir milletvekili
gülerek karşılık veriyor ve bunu ben ayıplıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Kim? Kim?
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Bu bilinçlidir, bilinçli değildir bilmiyorum ama
ayıplıyorum ben bunu.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hangi siyasi, söyleyin biz de bilelim.
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Söyleriz, söyledim; okursunuz gazetelerden, bilirsiniz.
Değerli
arkadaşlar, bugün burada, tabii, hayırlı bir kanunu konuşuyoruz,
KEY ödemeleri, işçiden, memurdan kesilmiş paralar.
Muhalefet
milletvekili arkadaşlarımızdan bazıları geldiler,
burada Yedi yıldır iktidardasınız, neden bu paraları
ödemediniz, bu gecikmeyi yaptınız? dediler. Hadi, yedi yıl
öncesini tartışmıyorum, konuşmuyorum ama sonuç
itibarıyla iktidar partisi olarak aldığımız Türkiyeyi
de konuşmakta fayda var. Yani geldiğimizde kasalarda, keselerde çok
para yoktu arkadaşlar. Yani geldiğimizde boş kasanın
üzerine geldik, çok çalıştık, çok çabaladık, o paralarla
14,5 katrilyon nema ödedik. Evet, 14,5 katrilyon nema ödedik. Bu paraları
biz kesmedik bu işçiden, memurdan. Hangi siyasi hükûmet AK PARTİ
İktidarına kadar bu nemalara el atabilmiştir? Bakın, bizim
ne günlerden geldiğimizi hepimiz biliyoruz, bu aziz millet de biliyor.
Onun için AK PARTİyi üst üste dört seçim Türkiye'nin en büyük ve birinci
partisi yapıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunlar boşuna yapılan şeyler değil çünkü en büyük hakem
millettir, birbirimize bağırmaya, çağırmaya gerek yok. Güzel
şeyler yaparsanız bu millet takdir eder ama o güzellikleri şayet
AK PARTİ kaybederse bu millet onu da takdir eder, onun da
kararını verir. Onun için çözümü başka yerde aramanın
hiçbir manası ve mantığı yoktur. Bu tür konuşmalar bir
milletvekili olarak, bir insan olarak, bir vatandaş olarak beni derinden
yaralamıştır. Aziz millet en büyük hakemdir, kararı o
verir, indirir, kaldırır, güzel yaparsan devam ettirir ama o
güzelliği, o düzgünlüğü kaybedersen seçimlerde de seni
sandığa gömer tıpkı geçmişte olduğu gibi. Biz çok
siyasi partilerin yüzde 20-22lerden yüzde 1lere düştüğünü
yakın tarihte gördük, hepimiz biliyoruz. Onun için, biz AK PARTİ
olarak milletvekilleri, il teşkilatları, ilçe teşkilatları,
Hükûmeti ve Başbakanıyla gece-gündüz çalışıyoruz. Her
şeyi dört dörtlük yaptık demiyoruz ama azimle, gayretle
çalışıyoruz. İnsanımıza
sırtımızı dönmedik, dönmeyeceğiz de. Onun için
değerli milletimiz, aziz milletimiz bizim ne yaptığımızı
biliyor arkadaşlar.
KEY
ödemeleri
Tabii ki bunlar parayla oluyor. Hepimiz şuradan, Ankaradan
çıkıyoruz, Karadenize doğru giderken o duble yolları
görüyoruz. Bunlar neyle yapılıyor arkadaşlar? Karadeniz sahil
yolu yıllarca bir bilmeceydi. Karadenizli bir milletvekili olarak konuşuyorum:
O 4 kilometrelik tüneller, bunlar neyle oldu? Bunlar parayla oldu. Var
mıydı bu para? Yoktu.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Borçlanmayla oldu onlar. Dış kaynaklı
onlar, hepsi dış krediyle oldu onların.
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Bu paralar işte bu hükûmetlerin büyük gayretiyle
olmuştur.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Bu Hükûmetin 1 kuruş parası yok.
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Bunu da aziz millet biliyor. Onun için sandıkta da
gerekli desteği her zaman sağlamıştır.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) O otoyollardan
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) O otoyollar için 57nci Hükûmete teşekkür etmeniz
gerek.
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Sayın Bakanım o otoyollardan hep beraber
geçiyoruz. Bak, ben geçen gün Ankaradan Samsuna gittim.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) 57nci Hükûmetin aldığı kredilerle oldu
bunlar.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, lütfen Genel Kurula hitap ediniz.
AYHAN
YILMAZ (Devamla) İnanın bir vatandaş olarak, bırakın
AK PARTİli bir milletvekilliğini, bir vatandaş olarak gurur
duydum, onur duydum. Onun için bu Hükûmete teşekkür etmemiz lazım
gelmez mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından gürültüler) Lütfen arkadaşlar, bir tane de bir
doğru şeyini
Bu Hükûmetin bir tane bir doğrusu yok mu? Gelip
şurada insan bir teşekkür etmez mi?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) 57nci Hükûmete teşekkür ettiniz mi?
AYHAN
YILMAZ (Devamla) 14,5 katrilyon nema ödemiş. Bu Hükûmet teşekkürü
hak etmiyor mu? Bakın, bu KEY ödemeleri
Anlatıyorsunuz,
konuşuyorsunuz, Bizim zamanımızda aldık, yaptık.
diyorsunuz. Ne ödediniz Allah aşkına?
AKİF
AKKUŞ (Mersin) 301i çıkardınız, ihanet; Vakıflar
Kanununu çıkardınız, ihanet! Hangisi iyi?
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Bak, 2,5 katrilyon para ödedik. Arkasından geri kalan,
işte tutanaklarınız
İşte bu kanunları bunun için
yapmaya çalışıyoruz. Değerli dostlar, değerli
arkadaşlar, işte, biz
Bu Hükûmet ödüyor ve ödemeye de devam ediyor.
İşte, onun için bu Hükûmet işçinin, bu Hükûmet emekçinin, bu
Hükûmet memurun, bu Hükûmet çiftçinin yanındadır.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Çiftçi mi kaldı?
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Çünkü, bu Hükûmet kurtarmıştır çiftçiyi haciz
kapılarından. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu Hükûmet kurtarmıştır çiftçiyi esnafı
haciz kapısından.
OKTAY
VURAL (İzmir) Bravo, helal olsun(!)
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Evet, öyledir, sağlık konusunda da öyledir.
Hastaneye gitmek bir bela, çıkmak bin belaydı. [MHP
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar(!)] Değerli
arkadaşlar, bakın, şimdi bugün yeşil kartlı
vatandaş bir genel müdür, bir milletvekili nereye gidiyorsa, o hastaneye
gidebiliyor. Bunun için bir teşekkür gerekmez mi?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Başka hastane mi var?
OKTAY
VURAL (İzmir) Yahu sizden önce Türkiyede hastane yoktu, okul yoktu
zaten!
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Ama hayır arkadaşlar, bunu yapmıyoruz; bak
bunlar doğru değil, bunlar doğru değil. Sayın
milletvekili arkadaşlarım, bu yapılanlar doğru değil.
Bu milletin gözü önünde konuşuyoruz. Hep burada konuşuyoruz.
Değerli arkadaşlar, kıymetli arkadaşlarım
OKTAY
VURAL (İzmir) Nevzat Bey milletvekili de olmamıştı, Cemil
Çiçek bakan da olmamıştı, Abdülkadir Aksu bakan da
olmamıştı, bunlar hiç Türkiyeyi yönetmediler!
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Müsaade edin, müsaade edin Sayın Grup
Başkanvekili, ilk defa çıkıyorum konuşmaya
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Evet, belli oluyor!
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Bak biz sizi hep dinliyoruz. Hep dinliyoruz, evet. Hep
dinliyoruz sizi
Sizi hep dinliyoruz, onun için azıcık sabrederseniz,
biz de sözlerimizi tamamlayacağız.
Değerli
arkadaşlar, bu Hükûmet hangi konuda başarısız
olmuştur?
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Yahu KEYden bahset.
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Bakın, KEYden bahsediyoruz işte. KEY ortada;
ödeyen de biziz, ödeyecek olan da biziz.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Devam et, güzel.
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Evet, ödeyecek olan da biziz. Millî eğitimden
bahsettiğimizde niye sıkılıyorsunuz, ne var? Her okulda bir
online sistemi, her okulda bir online sınıfı olmasından
sıkılacak ne hâlimiz var? Neden?
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Hortumlardan bahset!
AYHAN
YILMAZ (Devamla) Hangi hortumlardan, hortumların nerede kesildiğini
herkes biliyor, ne zaman kesildiğini herkes biliyor. Onun için, bu millet,
hak edenin her zaman hakkını vermiştir değerli
arkadaşlar, her zaman hakkını vermiştir. Bu manada da ben
inanıyor ve güveniyorum ki inşallah bu tasarı
yasalaştıktan sonra da geriye kalan yaklaşık 2-2,5
milyonluk vatandaşımız da bu haktan, hukuktan yararlanacak.
Bu
yasanın hayırlı olmasını temenni ediyor,
dinlediğiniz için hepinize şükranlarımı sunuyorum, sağ
olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.
Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Ahmet Yeni, Samsun
Milletvekili.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yok.
BAŞKAN
Madde üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Işık, Sayın Taner ve Sayın Uslu sisteme girmişlerdir.
Sayın
Işık, buyurun.
Yok.
Sayın
Taner
RECEP
TANER (Aydın) Sayın Bakan, görüşmekte olduğumuz KEY
yasasının 2nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan
yüzde 10luk artış nasıl hesaplanmıştır?
Hesaplama kriterleriniz nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
Sayın
Uslu
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana soruyorum: KEY alacaklısı vatandaşlarımız, ilk
ödeme tarihinden bu yana geçen sürenin faizi de dâhil olmak üzere gerçek
getirisi üzerinden ödenmesini talep etmektedirler. KEY ödemeleri en kısa
sürede ne zaman ödenecektir ve gerçek değeri üzerinden ödenecek midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Uslu.
Sayın
Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Bakan, bu yasa
tasarısının 1inci maddesinin son fıkrasında Bu
fıkra uyarınca ana para ve ferilerinin ayrımı
yapılmaksızın 410 numaralı hesaba aktarılan tutarlar
bütçeye gelir kaydedilir. diyor. Bu, hangi yıl bütçesine gelir
kaydedilecektir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Asil.
Sayın
Bakanım, başka soru yok.
Buyurun.
DEVLET
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Tanerin sorduğu soru yüzde 10 artışla ilgili, bunun nasıl
hesaplandığı konusunda. Esas itibarıyla, ilk ödemenin
başladığı Ağustos 2008den Ocak 2010 arasındaki
TÜFE baz alınarak böyle bir rakam belirlenmiştir, işin
esası TÜFEdir.
Sayın
Uslunun sorusuyla ilgili, hazırlanan listeler üzerinden ödemelerin
yapıldığını ifade edebiliriz.
Yine,
değerli diğer vekilimizin sorusuyla ilgili olarak, ilgili yıl
bütçesine kaydedilmektedir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Bütçeye kaydedilir. diyor Sayın Bakanım. Hangi
yıl bütçesine?
DEVLET
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) İlgili yıl bütçesine kaydediliyor.
İçinde bulunulan, işlemin yapıldığı
yılın bütçesine kaydediliyor; esas itibarıyla, tahsil
edildiği yıl. Rakam da cüzi bir rakam yani öyle çok yüksek bir rakam
değil, 586.600 lira gibi cüzi bir rakam.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
Işık, buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Benim de
bir sorum vardı, onu sormak istiyorum Sayın Bakana.
Sayın
Bakanım, 1987-1996 yılları arasında KEY hesabında
biriken paranın ne kadarı o dönemde çalışan işçi ve
memurlardan kesilen paradan, ne kadarı da çalışanlar adına
SSK, Emekli Sandığı ya da 10dan fazla işçi
çalıştıran işletmeler tarafından yatırılan
paradan oluşmaktadır?
Yedi
yılı aşkın bir süredir tek başına iktidarda
bulunan partiniz, KEY hesabında birikmiş anaparayı ve bu
paranın nemasını niçin bir türlü hesaplayıp zamanında
hak sahiplerine dağıtamamıştır? Bu konuda ihmali
bulunanlar hakkında Bakanlığınızca herhangi bir
işlem yapılmış mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakan, buyurun.
DEVLET
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın Işıka teşekkür
ediyorum.
Tabii, bu
KEYle ilgili hadisenin yirmi iki yıllık bir tarih olduğunu
dikkate almamız lazım. Bizden önceki dönemlerde, maalesef bir
işlem yapılmamışken, bizim Hükûmetimiz döneminde bu
işlerin tasfiyesine dönük olarak ciddi adımlar
atılmıştır. Bugün yapılan da zaten bunu
sonuçlandırmaya dönüktür.
5 milyon
400 bin insanımıza ödeme yapılmıştır bu süre
içinde.
Diğer
sorduğunuz hususla ilgili, uygun görürseniz, arkadaşlarımız
size yazılı bir cevap iletsinler.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.48
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 22.57
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN
(Van), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 27nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
444 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 5664 sayılı Kanunun 5 inci maddesine
aşağıdaki fıkralar eklenmiş, maddenin ikinci
fıkrasının ikinci cümlesi ile üçüncü fıkrası
yürürlükten kaldırılmıştır.
(4) İkinci fıkrada belirlenen sürenin sonuna kadar
ilgili kurum ve kuruluşlarca Bankaya gönderilen listelerde belirlenen
hatalı bildirimler, Banka tarafından azami 3 ay içinde ilgili
kurumlara düzeltme işlemleri için iade edilir. Hatalı bildirimlerin
düzeltilmesi ile ilgili süre 31/12/2010 tarihinde sona erer. Ancak kurum ve kuruluşlar
süre sonunu beklemeden düzeltmesi tamamlanan listeleri üçer aylık dönemler
halinde Bankaya gönderir. Bu düzeltme sırasında, 30/6/2010 tarihinden
sonra yeni hak sahibi bildirimi yapılamaz. Banka, ikinci fıkrada belirlenen
sürenin sonuna kadar yapılacak bildirimlerden hatasız olanlara göre
hazırlanacak listeleri 31/3/2010 tarihine kadar, kurum ve
kuruluşlarca düzeltme işlemleri yapılarak gönderilen listeleri
ise üçer aylık dönemler halinde EGYOya gönderir. Düzeltmeler neticesinde
hazırlanacak son liste 31/3/2011 tarihine kadar EGYOya gönderilir.
Bankaca EGYOya bildirilen listeler hak sahipliğinin tespitine esas olmak
üzere EGYO tarafından Resmi Gazetede ilan edilir.
(5) Dördüncü fıkraya göre Resmi Gazetede ilan edilen ilk
listede yer alan hak sahipleri için 4 üncü maddeye göre yapılan nema
hesaplaması neticesinde oluşan yardım tutarına ilk
ilanın yapılacağı tarihe kadarki dönem için % 10
artış uygulanır. İlk ilan tarihinden sonraki listelerde
isimleri yer alan hak sahiplerine ise her ilan dönemi için
başlangıçtaki % 10 artışa ilave olarak basit usulde % 1,25
artış uygulanır.
(6) Deprem, sel, yangın gibi sebeplerle konut edindirme
yardımı hak sahiplerinin bildirimlerini bu Kanuna ekli (1)
sayılı cetvele uygun şekilde yapamayan kurum ve
kuruluşların, bu bilgilerin yukarıda belirtilen sebeplerle zayi
olduğuna ilişkin mahkeme kararını ekleyerek hak
sahiplerinin kurum ve kuruluşlarında çalıştıkları
tarihleri 30/6/2010 tarihine kadar bu Kanuna ekli (2) sayılı
cetveldeki formatta ve elektronik ortamda Bankaya bildirmeleri halinde, hak
sahiplerinin bu kurum ve kuruluşlarda çalıştıkları
tarihlere isabet eden kanuni yardım dilimleri dikkate alınmak
suretiyle beşinci fıkra çerçevesinde nema hesaplaması yapılır.
(7) Birinci fıkra uyarınca Resmi Gazetede ilan edilen
listelerde yer aldığı halde hatalı bildirimler nedeniyle
yardım tutarını alamayanların bilgileri de dördüncü
fıkrada belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda işleme
alınarak Resmi Gazetede iptal ve düzeltme listesi olarak ilan edilir. Bu
listelerdeki hak sahiplerinin alacakları da beşinci fıkra
çerçevesinde nemalandırılır.
(8) Birinci fıkra uyarınca Resmi Gazetede ilan edilen
listelerde yer aldığı halde, yardım tutarını
eksik alan hak sahiplerinin alacakları ile Resmi Gazetede ilan edilen
listelerde yer almayıp hak sahibi oldukları ilgili kurum ve
kuruluşlarca bildirilen kişilerin alacakları ile ilgili olarak;
düzeltme, nemalandırma ve ilan işlemleri dördüncü ve beşinci
fıkrada belirtilen esaslar uyarınca yapılır.
(9) Belediyeler, bu Kanunda belirlenen kriterlere ve nema
hesaplama yöntemine göre nemalandıracakları tutarı kendi
kaynaklarından çalışanlarına ödeyebilir.
(10) Bu madde uyarınca yapılan ilan tarihlerinden
itibaren beş yıl içinde talep edilmeyen alacaklar Hazineye irad
kaydedilir.
(11) Bu maddede yapılan düzenlemeler uyarınca ilan
edilen listelerde yer alan;
a) 3 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde
ve bu maddenin ikinci ve altıncı fıkralarında
tanımlanan gruptaki hak sahiplerine 4 üncü maddenin üçüncü
fıkrası ve 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun geçici
18 inci maddesi uyarınca,
b) 3 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde
tanımlanan gruptaki hak sahiplerine 4 üncü maddenin dördüncü
fıkrası uyarınca,
ödenmek üzere Hazine Müsteşarlığı
tarafından EGYOya kaynak aktarılır.
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Oktay Vural, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, KEY
ödemeleriyle ilgili görüştüğümüz
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ses yok.
BAŞKAN Sayın Vural, bir saniye. Sistemde bir
arıza var.
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Mustafa Bey, duydunuz mu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben sizi duyuyorum ama
milletimiz duymuyor.
OKTAY VURAL (Devamla) Siz milleti duymuyorsunuz ki beni
duyasınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biz milletten hiç
ayrılmıyoruz.
OKTAY VURAL (Devamla) Gözler var ama görmüyor, kulaklar var ama
duymuyor. Dolayısıyla, kendinizi gözden geçirseniz iyi olur
gerçekten.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biz sizi duyduğumuzu
ifade ettik. Hiç uymadı, bu söylediğiniz hiç uymadı.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; konut edindirme yardımının
ödenmesine ilişkin günümüze kadar gelen sorunları ortadan
kaldırmak amacıyla bir kanun tasarısı ve teklifini
görüşmekteyiz.
Aslında, bugün görüştüğümüz konut edindirme
yardımıyla birlikte, daha önce çalışanları tasarrufa
teşvik hesabıyla birlikte, 1987 ve 88li yıllarda ülkemizdeki
insanların tasarruf oranını cebrî tedbirlerle çoğaltmak
amacıyla ortaya konmuş ve çalışanların aleyhine
tecelli etmiş bir uygulama.
Maalesef bugün Türkiyede zaten emek-sermaye hasılası
emek aleyhine bozulmuş, insanlarımız zaten bu ekonomi
politikası münasebetiyle tasarruf edemez hâle getirilmiştir.
Günümüzde, bu uygulamalarla, maalesef, emeğin, çalışanın
millî gelirden aldığı payı düşürmek suretiyle
bunları tasarruf edemez hâle getiren bir ekonomi politikasıyla
karşı karşıya olduğumuzu belirtmek istiyorum.
İşte, bugünkü ekonomi politikasının sonucunda
memurların hepsi bir günlük işi bırakıyor, eczacılar
ayakta, Tekel işçileri ayakta, şeker işçileri ayakta, memurlar,
devlet memurlarının dışında çiftçi ayakta; herkes
perişan edilmiş bir vaziyette, bu ekonomi politikasının
bedelini ödüyor. Sadece emek-sermaye hasılası emek aleyhine
bozulmuş değil, aynı zamanda çalışan sayısı
da giderek azalmış durumdadır. Dolayısıyla, bugünkü
ekonomi politikası da açıkçası, daha önce emeğin
maaşı ve ücretinden indirim yapmak suretiyle zorunlu tasarrufa sokan
bir Hükûmet uygulaması vardı, bugün de ekonomi politikasıyla
fakirleştirmek suretiyle yine maaş ve ücretleri geçinemez duruma
düşürmüş bir çalışan kesimi vardır.
Şimdi, epey gecikme oldu. Ben burada iki tane teknik konuyu
sizlerle paylaşmak için söz istedim. Bu konut edindirme
yardımlarıyla ilgili bütçede görüşeceğimiz Hazine
İşlemleri Raporunda Sayıştayın da bir raporu var,
yaklaşık bir 970 milyon YTL, bir de 1,3 milyon YTLlik iki tane ödeme
yapıldığını ifade ediyor ve Sayıştay burada
şunu söylüyor -aynen buradan okuyorum- diyor ki: İhraç edilen özel
tertip devlet iç borçlanma senetleri tutarı, bütçede ödeneği
olmaması nedeniyle bütçe gideri yapılmamakta ve bu bakımdan da
bütçe açığından daha fazla borçlanma olmaktadır. Bu ne
demektir? Bütçe gideri yazmayarak, bütçe açığını azaltmak
için bir araç olarak kullanmıştır. Bugün
karşınızda bu bütçeyle ilgili getirilen rakamların
çoğunun sanal olduğunu burada ifade etmektedir ve burada da söylüyor:
Bütçedeki saydamlık ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bütçenin
gideri ne kadardır? Geliri ne kadardır? Sayıştay diyor ki:
KEY ödemelerini siz gider olarak bütçeye ödenek koymak suretiyle
karşılamadığınız için bütçenin giderlerini az
gösteriyorsunuz. İşte, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesinin
kandırılması burada. Biz bütçeyi yapıyoruz ama bu bütçeyi
yaparken maalesef bunlar bütçe gideri olarak yazılmadığı
için, açıkçası bütçe gideri açığı az gösterilmektedir.
Bu bakımdan bu KEY ödemeleriyle ilgili açıkçası bu raporda yer
alan husus çerçevesinde Hükûmetin bütçe uygulamasının ne kadar
yanlış olduğunu da ortaya koymuş olduk.
Şimdi, bir diğer konu daha var: Biraz önce AKP sözcüsü
söyledi Bu çalışanları tasarrufa teşvik hesabı
ödedik. deniyor.
Evet, değerli milletvekili arkadaşlarım, bu da yine
Sayıştayın 2007 Hazine İşlemleri Raporunda yer
alıyor ve burada, bu raporda şunu söylüyor:
Çalışanları tasarrufa teşvik hesabında biriken para
karşılığında 4,9 katrilyonluk senet itfa
edilmiştir ama bunlar vatandaşa ödenmemiştir. diyor. Yani
vatandaşa ödenen 10,1 katrilyonun dışında 4,9 katrilyonun
da ödenmesi gerekiyordu. Burada, Hazine İşlemleri Raporunda aynen
bunu söylemektedir.
Dolayısıyla, çalışanların tasarrufu
teşvik hesabında birikip de devlet iç borçlanma senedi
çıkardığımız ve itfa ettiğimiz kısım
maalesef çalışanlara dağıtılmamıştır.
Bu da dağıtılan miktarın yüzde 48ini teşkil
etmektedir. Bu Hazine İşlemleri Raporunda yer aldı. Dipnot
olarak yer almasına rağmen dipnotla ilgili, diğer konularla
ilgili raporun o kısmı çıkartıldı. O
çıkartılan rapor da buradadır ve burada aynen söylüyor, diyor
ki: Öneriler: Diyor ki: Bu yükümlülüklerden doğan bütün bu bilgiler
Ziraat Bankasından devralınmalıdır, bunların
dağıtımı sağlanmalıdır. Ama
Sayıştayın raporunda maalesef bu özel kısım dahi
çıkartılmış, dipnot unutulmasına rağmen
çıkartılmış ve burada, aynen bu raporda şunu
söylemektedir: Bakın, burada 4.860 senet iadesi vardır. 4.860 senet
iadesi olmasına rağmen bu da bütçede gelir olarak
yazılmamıştır. Gelir yazılmamasının
amacı da gider olarak yapılmamasıdır yani gelir olarak
yazılırsa gider yapılması gerekmektedir.
Çalışanlara ödememek için gelir konusu dahi
yapılmamıştır. Böylelikle çalışanların 4.860
milyon dolarlık ana parası maalesef gasbedilmiştir.
İşte, hazine işlemleri raporlarında ortaya
konan gerçekler bunlardır. Bu vesileyle, bu kanun vesilesiyle
bunların tutanağa girmesini ve Hükûmetin, aslında gerek bu
zorunlu tasarruf gerek KEY ödemeleri münasebetiyle
çıkarttığı tahvillerin itfasını,
açıkçası nasıl bütçe giderlerini ve bütçe
açığını az göstermek için bir araç olarak
kullandığını da burada gösteriyor. Biz burada
çıkarıyoruz, bütçe gideriyle ilgili, bütçe gelirleriyle ilgili kanunu
çıkarıyoruz ama maalesef bu uygulamalarla, 5018 sayılı
Kanunun gerektirdiği saydamlık ilkesine uygun olmayacak şekilde
bütçe açıkları az gösterilmektedir; bu da Hükûmetin, toplumda sanal
bir şekilde makroekonomik verilerle ilgili masa başında
kâğıt üzerinde yaptığı birtakım düzenlemelerdir
ama sonuçta çalışanların 4,8 katrilyonluk ödemesi
gerçekleştirilmemiştir, onların senetleri
vatandaşlarımıza ödenmemiştir.
Bu konularla ilgili görüşlerimi belirtmek amacıyla söz
talep ettim. Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Oktay.
Başka söz talebi yok.
Soru da yok.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 444 Sıra Sayılı
Tasarının 2 nci maddesinin (5) numaralı fıkrasındaki
%10 artış ibaresinin Kanuni faiz oranından az olmamak üzere,
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 48 inci maddesi uyarınca uygulanan faiz oranında
artış olarak değiştirilmesini ve fıkranın son
cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Bülent Baratalı Osman Kaptan
Trabzon İzmir Antalya
Esfender Korkmaz Şevket Köse Gürol Ergin
İstanbul Adıyaman Muğla
Mehmet
Sevigen
İstanbul
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 444 Sıra Sayılı
Tasarının 2 nci maddesinin (4) numaralı
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
|
Bülent
Baratalı |
Gürol Ergin |
|
Trabzon |
|
İzmir |
Muğla |
|
Osman Kaptan |
|
Esfender
Korkmaz |
Mehmet Sevigen |
|
Antalya |
|
İstanbul |
İstanbul |
|
|
|
Şevket
Köse |
|
|
|
|
Adıyaman |
|
4- İkinci fıkrada belirlenen sürenin sonuna kadar
ilgili kurum ve kuruluşlarca Bankaya gönderilen listelerde belirlenen
hatalı bildirimler, Banka tarafından azami 3 ay içinde ilgili
kurumlara düzeltme işlemleri için iade edilir. Hatalı bildirimlerin
düzeltilmesi ile ilgili süre 31/12/2010 tarihinde sona erer. Ancak kurum ve
kuruluşlar süre sonunu beklemeden düzeltmesi tamamlanan listeleri üçer
aylık dönemler halinde Bankaya gönderir. Banka kendisine gönderilen
listeleri en geç intikal ettiği tarihi takip eden ayın onbeşine
kadar EGYO'ya gönderir. Bankaca EGYO'ya bildirilen listeler de EGYO'ya intikal
tarihini takip eden ayın onbeşine kadar hak sahipliğinin
tespitine esas olmak üzere Resmi Gazetede ilan edilir. Hak sahibi olmak için
ilgilinin ilgili kuruma başvurması şartı aranmaz. Kurumlar
KEY ödemelerine ilişkin listeleri başvuru şartı
aranmaksızın hazırlarlar."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
KEY ödemelerinin iadesi için başvuru şartı
kaldırılmakta, ayrıca ödemelerin kısa zamanda
yapılması sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
III.- Y O K L A M A
(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Bir yoklama talebi vardır, isimleri okuyorum:
Sayın Vural, Sayın Akcan, Sayın Özdemir, Sayın
Korkmaz, Sayın Özkan, Sayın Asil, Sayın Enöz, Sayın
Atılgan, Sayın Yıldız, Sayın Gök, Sayın Dibek,
Sayın Köktürk, Sayın Bulut, Sayın Taner, Sayın Cengiz,
Sayın Işık, Sayın Sönmez, Sayın
Kılıçdaroğlu, Sayın Öğüt, Sayın Uslu.
Pusula gönderecek olan sayın milletvekilleri Genel Kuruldan
ayrılmasınlar lütfen.
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakikalık süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Pusula gönderen sayın milletvekillerinin Genel
Kurul salonunda olup olmadıklarını arayacağım.
Sayın Özak? Burada.
Mehmet Nil Hıdır? Burada.
Mehmet Müezzinoğlu
OKTAY VURAL (İzmir) Yok.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
burada olanları da lütfen tutanaklara geçelim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Zaten kayıtlara geçiyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Geçmiyor efendim Yok.
demesi gerekiyor.
BAŞKAN Sayın Müfit Yetkin
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın;
5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/779,
2/523) (S. Sayısı: 444) (Devam)
BAŞKAN Akif Hamzaçebi ve arkadaşlarının
verdiği önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 444 Sıra Sayılı
Tasarının 2 nci maddesinin (5) numaralı fıkrasındaki
%10 artış ibaresinin Kanuni faiz oranından az olmamak üzere,
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 48 inci maddesi uyarınca uygulanan faiz oranında artış
olarak değiştirilmesini ve fıkranın son cümlesinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU KÂTİBİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum Sayın
Kılıçdaroğlu.
Gerekçe:
KEY ödemelerinin enflasyon karşısında belli bir
tarih itibarıyla reel değerlerinin korunması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi ekli 2 sayılı cetvelle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 5664 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1- Bu Kanunun 5 inci maddesinin ikinci
fıkrasındaki 8 aylık süre içerisinde yapmaları gereken
bildirimleri Bankaya yapamamış olan kurum ve kuruluşlara,
bildirimlerini yapabilmeleri için bu maddenin yayımı tarihinden
itibaren 1 aylık süre verilmiştir.
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz isteyen, Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan.
Buyurun Sayın Akcan.
MHP GRUBU ADINA ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
tasarının 3üncü maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi
Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
NURİ USLU (Uşak) Hayırlı olsun. deyin!
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) Sayın Vekilim,
Hayırlı olsun. demek üzere burada olmak isterdim ama konuşmak
zorundayım. Çünkü biraz önce söz alan Ordu Milletvekili
Arkadaşımızın Karadeniz sahil yoluyla ilgili olarak ve
çoğu zaman da Sayın Başbakan başta olmak üzere pek çok AKP
milletvekilinin dile getirdiği bir hususu bu on dakikalık süre içinde
özetlemeye çalışacağım. Burada Hazine Müsteşarı
da aramızda iken konunun netliğe kavuşması,
açıklığa kavuşması lazım.
Değerli milletvekilleri
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sonra
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) Yok, şimdi
konuşacağız.
Bir eser var
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) Sayın Başkanım,
biraz önceki konuşma sırasında bu dile getirildiği için
bunu özellikle orada ikaz etmenizi bekliyordum, lütfen bu hakkı
esirgemeyin muhalefetten.
BAŞKAN Esirgeyen yok Sayın Akcan. Ben Sayın
Milletvekiline size müdahale etmesin diye
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) Şimdi, değerli
milletvekilleri, 1990lı yılların başlarında Karadeniz
sahil yolu 22nci Dönemdeki milletvekili arkadaşlarınızın
Yüce Divana göndermek üzere Meclis soruşturması istediği ilgili
bakan Sayın Topçu tarafından o bakanlık döneminde ihale edildi.
İhale ediliş şekli: Karadeniz sahil yolu
Karadeniz sahil yolu, Samsun-Çarşamba arası hariç,
tamamı böyle yapılmıştır değerli milletvekilleri
ve bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin borç hanesine yazılmıştır,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin borçları böyle kabarmıştır.
Şimdi, bu borçlar bir taraftan kabarırken, bu borcu
bizim milletimiz hep beraber, sizler, ödemek üzere o eserlere sahip olurken
birilerinin kalkıp Bu işi biz yaptık. diyerek övünmesi ve kendilerinden
öncekilerin ihalesiz iş vermek suretiyle suçlanması, hakkında
Meclis soruşturma önergesi verilerek Yüce Divana gönderilmeye
çalışılması Türkiye'nin gerçeğiydi. Bunlardan bir
tanesi de bendim ama aranızda bulunan, elini vicdanına koyabilen
insanların Burada yanlışlık yok. demesi üzerine o
yanlıştan, Yüce Divana gönderilme yanlışından dönüldü.
Bu sefer de Sayın Başbakanı yanlış bilgilendirenler
mahcup oldular. Keşif artışı vermeden Karadeniz sahil
yolunun bitirilemeyeceği ayan beyan ortaya çıktıktan sonra bir
taraftan keşif artışı vermeye karşı
çıkacaksınız Hükûmetin üyesi olarak, öbür taraftan keşif
artışı vereceksiniz. Nasıl izah edeceksiniz? Veremediler.
Cumhuriyet tarihinde bir ilk: 2004 yılının Aralık
ayında, 20 Aralık veya 22 Aralık tarihli Başbakanlık
Genelgesiyle Sayın Başbakan Karadeniz sahil yoluna keşif
artışı verme talimatı vermiştir. Keşif
artışı verme talimatı Başbakanlık Genelgesiyle
verilmemiş olsaydı ve keşif artışı verilmeseydi o
yol bitmezdi ve 2002de görevi devraldıktan sonra 58inci Hükûmet
döneminden bu keşif artışı talimatı verilen 59uncu
Hükûmet dönemine kadar Karadeniz sahil yolunda bu şaibeler yüzünden, bu
dedikodular yüzünden bir küreklik iş yapılamamıştır ve
bir buçuk yıl heba edilmiştir.
Onun üzerine, zamanı telafi etmek için Sayın
Başbakan Karadeniz sahil yolunun müteahhitleriyle Başbakanlıkta
toplantı yapmıştır Bu yolu bitirin, ne pahasına
olursa olsun bitirin. diye ve o müteahhitler bitirmiş ancak hak edişlerinin
düzenlemesi gecikmiş ve mağdur edilmişlerdir. O mağduriyetin
önüne Bozüyük-Bilecik, Bilecik-Mekece arası yolun, dış krediyle
yapılan yolun, kredisini benim getirdiğim yolun yapımı
geciktiği için işin içinden çıkılmaz hâle geldiğinden
burada bir kanun tasarısı geçişi sırasında verilen bir
önergeyle tekrar yapılabilir hâle getirildi; bunda muhalefetin
katkısı vardır. O çerçevede, Karadeniz sahil yolu da ele
alınmak istendi ve ele alındı. Çıkmaz, çıkar hâle
getirildi, o yolun açılışı yapıldı.
59uncu Hükûmetin bu yola katkısı, 58inci Hükûmet
dönemiyle beraber bu yolun bir buçuk yıl gecikmesi şeklinde
olmuştur; buna inanın, burada milletin huzurunda söylüyorum bunu. Hiç
öyle değil. Bir küreklik iş yapılmamıştır ve
dolayısıyla, burada, dış krediyle yapılan ve borcunu
bu milletin ödeyeceği, yavaş yavaş ödeyeceği bu yolun
ihalesini başkası yapmış, yoluna başkası
konulmuş
Bolaman Tüneli bir tarih, şahane eserdir. Bolaman
Tünelinin içerisinde ben bizzat Bakan olarak incelemelerde bulundum. Ondan
sonra da bu şahane tüneller diye kalkıp nutuk atmaya
başlarsanız, onları gören insanlar gülerler, tıpkı
Ankara-İzmir bölünmüş yolunun açılışında
olduğu gibi.
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) Onu da sen
yaptın!
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) İzmir-Manisa
arasının açılışını bu ülkenin 57nci Hükûmet
döneminin Bakanı, Maliye Bakanı Sümer Oralla beraber açtım.
Turgutlulu bilir, Salihlili bilir, Manisalı bilir o yolun ne zaman ne
şekilde yapıldığını. Benden önceki Bakan bu yolun
üzerinde bulunan İzmirin içine tekabül eden Karşıyaka
Tünelinin içerisinde bitişinin hazırlığını
yaparak bize bu görevi devretmiştir.
Değerli milletvekilleri, hiç öyle değil.
Başlayıp bitirdiğiniz eserleri getirin burada söyleyin, hep
beraber teşekkür edip alkışlayalım.
Hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akcan.
Başka söz talebi yok.
Soru da bulunmadığı için, madde üzerinde bir adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 444 sıra sayılı kanun
tasarısının 3. maddesiyle eklenen geçici birinci maddede geçen
(bir aylık) ibaresinin (üç aylık) olarak değiştirilmesini
arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU KÂTİBİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç
Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bir ay çok azdır, üç ay daha makuldür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanunun;
a) 1 inci maddesi ve 2 nci maddesiyle 5664 sayılı
Kanunun 5 inci maddesine eklenen dokuzuncu fıkra 30/5/2007 tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümünün oylamasından önce madde üzerinde
aleyhte söz talebi Kamer Genç, Tunceli Milletvekili
Yok.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu
yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca vekâleten oy kullanacak Sayın Bakanlar var ise hangi Bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad
ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın;
5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin yapılan açık oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 193
Kabul :
193 (x)
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Alınan karar gereğince kanun tasarı ve
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 9 Aralık 2009 Çarşamba günü saat 13.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.40
(x) Açık oylama kesin
sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.