DÖNEM: 23 CİLT: 54 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
30uncu
Birleşim
11 Aralık 2009 Cuma
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkanı Vekili Sadık Yakutun, Bursanın Mustafakemalpaşa
ilçesi yakınlarındaki kömür ocağında metan gazı
sıkışması nedeniyle meydana gelen grizu patlaması
sonucunda toprak altında kalarak hayatını kaybeden 19
işçiye Allahtan rahmet, ailelerine sabır ve metanet, milletimize
başsağlığı dileyen konuşması
2.- TBMM
Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun, Bursa Mustafakemalpaşa
ilçesindeki bir maden ocağında yaşanan grizu patlamasında
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dileyen konuşması
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğanın, Tutum, Yatırım
ve Yerli Malları Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.-
Iğdır Milletvekili Ali Günerin, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet
Başkanı merhum Haydar Aliyevin ölüm yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesi
Devecikonağı köyündeki maden ocağında meydana gelen grizu
patlamasına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Samsun Milletvekili
Suat Kılıçın, Bursa Mustafakemalpaşa ilçesindeki bir maden
ocağında yaşanan grizu patlamasına ilişkin
açıklaması
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Bursa Mustafakemalpaşa
ilçesindeki bir maden ocağında yaşanan grizu patlamasına
ilişkin açıklaması
3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Ankara Milletvekili Ahmet
İyimayanın, vekâlet konusundaki yorumlarının
yanlış olduğuna ilişkin açıklaması
VI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- TBMM
Başkanı Vekili Sadık Yakutun
Cumhurbaşkanlığına vekâlet etmesi nedeniyle Genel Kurulu
yönetip yönetemeyeceği hakkında
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmaz ve 25 milletvekilinin, KEY ödemelerinde
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/492)
2.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce ve 31 milletvekilinin, yükseköğ-renim
öğrencilerinin barınma sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/493)
3.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul ve 20 milletvekilinin, belediyelerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/494)
B) Tezkereler
1.- Kenya Millet
Meclisi Dış İlişkiler ve Savunma Komitesi ile Çek
Cumhuriyeti Senatosu Dışişleri Savunma ve Güvenlik Komisyonu
heyetlerinin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1026)
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Çek Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/710) (S. Sayısı:
445)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıçın, Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmakın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Samsun Milletvekili Suat
Kılıçın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıçın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
grubuna sataşması nedeniyle konuşması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, bazı eğitim materyallerindeki
hatalara ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/10105)
2.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bilimsel ilerlemenin sağlanmasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının cevabı (7/10143)
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki
orman yangınlarına ve askerî faaliyetlerin çevreye etkilerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/10327)
4.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Çanakkaledeki baraj, gölet ve sulama
inşaatlarına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/10430)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, hemşire istihdamına
ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/10470)
6.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, Kemerburgaz kömür
havzalarının kiralanmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/10543)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Simav-Örenli sulama barajına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/10545)
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerdeki doğal gaz
çalışmaları ile odun ve kömür fiyatlarına ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
(7/10576)
9.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, Diyarbakırda 2022
sayılı Kanun kapsamındaki maaşı kesilenlere
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
(7/10720)
10.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Almustaki bir gölet yapımına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/10735)
11.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Saros Körfezinin korunmasına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/10866)
12.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, silikozis
hastalığı mağduru olan işçilerin sosyal güvenceden
yararlanmalarına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı (7/10997)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak beş oturum yaptı.
Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsal, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi ve şekerde kotaların düşürülmesine
ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.
Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçamın,
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdalın,
Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunca İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin
kabulünün 61inci yıl dönümü ve 10 Aralık Dünya İnsan
Hakları Gününe ilişkin gündem dışı
konuşmalarına Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç cevap verdi.
İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş, İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesinin kabulünün 61inci yıl dönümüne ilişkin bir
açıklamada bulundu.
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 22 milletvekilinin, emniyet teşkilatı
mensuplarının çalışma şartlarında ve özlük
haklarındaki sorunların (10/489),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 19 milletvekilinin, mülteci ve kaçak göçmenler
sorununun (10/490),
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 22 milletvekilinin, ÖSYMnin
sorunlarının (10/491),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin (6/1571, 6/1573) esas numaralı sözlü
sorularını geri aldığına ilişkin önergesi okundu;
sözlü soruların geri verildiği bildirildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri,
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan, Çek Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/710) (S.
Sayısı: 445) 3üncü maddesine kadar kabul edildi, 3üncü maddesi
üzerinde bir süre görüşüldü. İstem üzerine elektronik cihazla
yapılan yoklamalarda toplantı yeter sayısı bulunamadı.
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Samsun Milletvekili Ahmet Yeninin,
şahsına,
Mersin
Milletvekili İsa Gök, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın, şahsına,
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın, şahsına,
Sataşması
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
445 S.
Sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesinin
görüşmeleri sırasında istem üzerine elektronik cihazla
yapılan yoklamalarda toplantı yeter sayısı
bulunamadığından, alınan karar gereğince, 11 Aralık
2009 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşime 21.51de son
verildi.
Sadık YAKUT
Başkan
Vekili
Gülşen
ORHAN Bayram
ÖZÇELİK
Van Burdur
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fatih METİN
Bolu
Kâtip
Üye
No.: 41
II.- GELEN KÂĞITLAR
11 Aralık 2009 Cuma
Rapor
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Ankara Milletvekili Reha Denemeçin; Serbest Bölgeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/541) (S. Sayısı: 446) (Dağıtma tarihi:
11.12.2009) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmaz ve 25 Milletvekilinin, KEY ödemelerinde
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/492) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5.11.2009)
2.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce ve 31 Milletvekilinin, yükseköğrenim
öğrencilerinin barınma sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/493) (Başkanlığa geliş tarihi:
5.11.2009)
3.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul ve 20 Milletvekilinin, belediyelerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/494) (Başkanlığa
geliş tarihi: 6.11.2009)
11 Aralık
2009 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.10
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30uncu
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
geçiyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkanı Vekili
Sadık Yakutun, Bursanın Mustafakemalpaşa ilçesi
yakınlarındaki kömür ocağında metan gazı
sıkışması nedeniyle meydana gelen grizu patlaması
sonucunda toprak altında kalarak hayatını kaybeden 19
işçiye Allahtan rahmet, ailelerine sabır ve metanet, milletimize
başsağlığı dileyen konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, dün 19.30
sıralarında Bursanın Mustafakemalpaşa ilçesi
yakınlarındaki kömür ocağında metan gazı
sıkışması nedeniyle meydana gelen grizu patlaması
sonucunda toprak altında kalarak hayatını kaybeden 19
işçimize Allahtan rahmet diliyorum. Hakkın rahmetine kavuşan
işçilerimizin kederli ailelerine sabır ve metanet tavsiye ediyor,
acılarını yürekten paylaşıyor, milletimize
başsağlığı diliyorum.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Tutum, Yatırım ve
Türk Malları Haftası münasebetiyle söz isteyen Gümüşhane
Milletvekili Yahya Doğana aittir.
Buyurun Sayın Doğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Gümüşhane Milletvekili
Yahya Doğanın, Tutum, Yatırım ve Yerli Malları
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
YAHYA DOĞAN (Gümüşhane) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; ülkemizde 12-18 Aralık tarihleri
arasında kutlanan Tutum, Yatırım ve Yerli Malları
Haftası münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Konuya geçmeden önce son günlerde ülkemizde yaşanan bazı
olaylarla ilgili olarak görüşlerimi arz etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dışarıdan aldığı destekle terör örgütü
yıllardır huzurumuzu bozmakta, birlik ve beraberliğimizi
dinamitlemeye çalışmaktadır. Son günlerde yaşanan terör
olayları ve Tokattaki hain saldırı bu oyunların bir
parçasıdır. Çok şükür milletimiz şimdiye kadar bu oyunlara
gelmedi ve asla gelmeyecektir. Milletimizin içerisine kin ve nifak sokmak
isteyenler emellerine ulaşamayacak, hüsrana uğrayacak ve hak
ettikleri cezayı göreceklerdir. Türkiye bir yandan terörle mücadelesini
sürdürürken, diğer taraftan da demokrasi içerisinde kalkınmasını
hızla gerçekleştirecektir. Hayatlarının baharında
canlarını vatan için veren şehitlerimize Cenabıhaktan
rahmet dilerken ailelerine ve milletimize de
başsağlığı dilerim ve teröristleri de lanetliyorum.
Keza Bursa Mustafakemalpaşada kömür ocağında ekmek
parasını kazanmak için çalışırken elim bir kaza sonucu
şehit olan işçi kardeşlerimize de Cenabıallahtan rahmet,
kederli ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bazılarımıza biraz nostaljik şekilde çocukluğumuzun
Yerli Mallar ve Tutum Haftasını hatırlatsa da, hâlâ ülkemiz
için tutum ve yatırım mallarının kullanılması
önemlidir. Bir ülkenin kalkınabilmesi yapılacak olan verimli
yatırımlarla mümkündür. Yatırımlar için ise en sağlam
ve önemli kaynak tasarruflardır. Tasarruf ise israftan kaçınmakla
mümkün olur. Birey olarak, toplum olarak ve gerekse devlet olarak israftan
kaçınmak ve tutumlu olmak zorundayız. Tutumluluk asla cimrilik
değildir. Tutumluluk bizi israf hastalığından koruyan bir
panzehirdir. Maalesef ülke olarak israfın önlenmesi hususunda yeterince
başarılı olduğumuz söylenemez.
Bugün hemen her alanda dünyayla rekabet hâlinde olan bir ekonomiye
sahibiz. Birçok sanayi ürünümüz kalite ve fiyat itibarıyla dünya
standartlarının üzerindedir; tekstil, cam, otomotiv, beyaz eşya
ve elektronikte olduğu gibi. Yerli sanayimiz, Türk mühendis ve
işçisinin ürettiği bu ürünlerin kıymetini bilmeli ve ürün
alırken bunları tercih etmeliyiz. Uzak Doğudan gelen ve ucuz
olduğunu sandığımız kalitesiz mallar aslında daha
pahalıya gelmektedir. Türk malını kullanmak demek, Türk
işçisine, mühendisine iş, sanayicisine destek vermek demektir. Bu
aynı zamanda vatanperverliğin de bir gereğidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarruf
öncelikle israfı önlemekle başlar. İsraf, gereksiz yere para,
zaman ve emek harcanmasıdır. Savurganlık, tutumsuzluk
manasına gelir. İsraf sefahatle gelir, sefaletle sonuçlanır.
Bunun için her alanda israftan kaçınmalı, tasarruflu olmayı
kendimize ilke edinmeliyiz. Kaynak israfı kalkınmanın önündeki
en büyük engeldir ve israf sosyal bir yaradır ve bunun da bir an önce
gerekli tedbirlerle tedavi edilmesi gerekir. Gerek bireysel israf gerekse
kamudaki israfın mutlaka önüne geçmek zorundayız.
Dünyamız kaynakların sonsuz olduğu bir yer
değildir. Basit bir örnek vermek gerekirse, son yıllarda küresel
ısınmayla birlikte su konusunda baş gösteren
sıkıntı ve bu çevredeki çalışmalar, medyada yer alan
yayınlar konunun önemini ortaya koymuştur ve
insanlarımızın bu konuya bakışı
değişmiştir. Bu, tüm kaynaklar için de geçerli bir örnektir.
Sonsuz görülen kaynaklar bile sınırlıdır ve gerektiği
gibi kullanılmalıdır. Yüce Kitabımız Kuran-ı
Kerim Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz, çünkü Allah israf edenleri
sevmez. buyurmaktadır. Bu, şüphesiz tüm insanlar için çok açık
bir ölçüdür. Yine Kim emanete hıyanet ederse kıyamet günü
hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir, sonra da hiçbir
haksızlığa el uzatılmaksızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Doğan, lütfen
tamamlayınız.
YAHYA DOĞAN (Devamla)
herkese
kazandığının karşılığı
tamamıyla ödenir. ayetiyle kamu mallarını kullanırken çok
daha dikkatli olmamız gerektiğini bize hatırlatır. Kamu
malında herkesin hakkı vardır ve bunları kullanırken çok
özen gösterilmesi gerekir. Bu, kul hakkına girer ki Allah hiç birimizi
bunun hesabını vermek zorunda bırakmasın.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef
ülkemizde kamu sektöründe de gerektiği kadar tasarruf
yapıldığını söylemek mümkün değildir. Kamudaki
yöneticilerin kendi kuruluşları içerisinde hizmeti aksatmayacak,
aksine verimliliği artıracak, israfın önüne geçecek, tasarruf
yapılmasını sağlayacak önlemlere azami dikkati göstermesi
gerekir.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.
Gündem dışı ikinci söz, Azerbaycan Cumhuriyeti
Devlet Başkanı Haydar Aliyevin ölüm yıl dönümü münasebetiyle
söz isteyen Iğdır Milletvekili Ali Günere aittir.
Buyurun Sayın Güner. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- Iğdır Milletvekili
Ali Günerin, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Başkanı merhum Haydar
Aliyevin ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
ALİ GÜNER (Iğdır) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Azerbaycan Cumhuriyetinin umum millî lideri,
Türk dünyasının büyük dostu, değerli devlet adamı eski
Cumhurbaşkanı merhum Haydar Aliyevin ebediyete intikalinin
6ncı yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, Bursada
Mustafakemalpaşada göçük altında kalan işçilerimize Allahtan
rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, merhum Haydar Aliyev 12 Aralık
2003 tarihinde vefat etmiştir fakat malumunuz olduğu üzere yarın
Meclis çalışması olmadığı için bu
konuşmayı bugün yapmak mecburiyetinde kaldım.
Haydar Aliyev, siyasi yaşamı boyunca
yaptıklarıyla tüm dünyanın hafızasında yer
almıştır. Merhum Aliyevi yakinen tanıyan biri olmam
nedeniyle onun yokluğunu derinden hissedenlerden bir tanesiyim. Haydar
Aliyev, 10 Mayıs 1923te Nahcivanda dünyaya geldi. 1944ten sonra Sovyet
Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde Devlet Güvenlik Komitesinde
çalıştı, 1967-69 arası Komite Başkanı oldu.
Komite içerisinde bu göreve gelen, rütbesi generalliğe yükselen ilk Azeri
Türküdür. Haziran 1969da Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesi Birinci
Sekreteri seçilerek cumhuriyetin yönetimini üstlendi, 1980e kadar bu görevde
kaldı. 1982ye kadar Sovyetler Birliği Merkez Komitesi ve Politbüro
üyeliğine seçilen Haydar Aliyev, Sovyetler Bakanlar Kurulu Başkanı
Birinci Yardımcısı görevine atandı ve Sovyetler
Birliği yöneticilerinden biri oldu. Azerbaycan ve Nahcivana yapılan
yatırımlar bu dönemde gerçekleştirilmiştir.
20 Ocak 1990da Azeri ayaklanması sonucu Sovyetlerin
yaptığı ölçüsüz müdahaleyi kınadı ve suçluların
cezalandırılmasını istedi. Bu isteği yerine
getirilemeyince partiden istifa etti. 1991-1993 yılları arasında
Nahcivan Otonom Cumhuriyetine Meclis Başkanı oldu. 1993
yılında Azerbaycan iç savaşın eşiğindeyken,
ülkeyi düzene koyması için Baküye resmî olarak davet edildi. 3 Ekim
1993te yapılan genel seçimler sonunda Cumhurbaşkanı seçildi.
Azerbaycan, bağımsız olduktan sonra içine
düştüğü ekonomik ve politik problemleri Haydar Aliyevin
önderliğinde aşmayı başardı. 1994 yılında
yüzyılın anlaşması olarak bilinen petrol
anlaşmasıyla birlikte Azerbaycan ekonomisi yükselişe geçti. On
beş farklı ülkeden otuz üç firma ile 60 milyar dolarlık petrol
anlaşması imzalanmış ve ülke içerisindeki yabancı
yatırımlar 4 milyar dolara yaklaşmıştır.
Uygulanan tutarlı ekonomik politikayla birlikte Azerbaycan yüzde 10luk
bir büyüme oranına ulaştı.
Haydar Aliyev, sadece ekonomi politikalarıyla değil
takip ettiği barışçı politikalarla dünya siyasetinde
dikkatleri üzerine çekiyordu. Topraklarının yüzde 20si işgal
altında olmasına rağmen, o bu sorunu barışçıl bir
şekilde çözmeye çalışıyordu. Takip ettiği bu
barışçıl politikayla hem ülkesini hem de Kafkasyayı
yaşanması muhtemel bir faciadan uzak tuttu.
Kendisi, yaşamı boyunca Azerbaycanın ekonomik
yapısını güçlendirmek ve vatandaşların yaşam
şartlarını yükseltmek için mücadele etti. Demokrasiyi çok
önemsiyor ve Yolumuz demokrasi yoludur. diyordu. Ruhu şad olsun.
Kendisi, Azerbaycanın rotasını en iyi şekilde
belirledikleri gibi Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkileri de en
veciz şekilde belirtmişlerdir, Bizler tek millet iki devletiz.
demişlerdir. Bu iki ülkenin arasındaki ilişkiler bu söylem
çerçevesinde hâlen devam etmektedir.
Azerbaycan bağımsız olduğunda
Azerbaycanı ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur. Bununla beraber,
ülkemiz, Azerbaycanın çıkarlarını kendi
çıkarları olarak bilmiş ve
bağımsızlığının ilk yıllarında
maddi ve manevi her konuda yardımda bulunmuştur. Haydar Aliyev de
birçok alanda ülkemizin yanında yer almıştır. Haydar Aliyev
yapacağımız uluslararası projelerde Türkiye yoksa biz de
yokuz. diyordu. Bunun en iyi örneğini 1994 yılında imzalanan,
yılın anlaşması olarak bilinen petrol anlaşması
teşkil ediyordu. Anlaşmanın ilk şeklinde Türkiyenin
payı yüzde 1,75 idi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Güner, lütfen tamamlayınız.
ALİ GÜNER (Devamla) Merhum Haydar Aliyev inisiyatifini
kullanarak, Azerbaycanın kendi payından yüzde 5ini Türkiyeye
vermiş ve ülkemizin payını yüzde 6,5a
çıkarmıştır. Daha sonra Hazar Denizi, Şah Deniz Petrol
Gaz Yatağı Anlaşmasıyla Türkiyenin payı yüzde 9a
çıkarılmıştır. Zaten kendisi bunları 06/05/1997
yılında ülkemize gelerek Genel Kurulumuzda yaptığı
konuşmayla beyan etmiştir. Sadece bu paylaşımcı
davranışı bile merhum Aliyevin ülkemize ne denli önem
verdiğinin açık bir delilidir.
Haydar Aliyevin bıraktığı güçlü ve demokratik
Azerbaycan Sayın İlham Aliyevin yönetiminde bu gücünü devam
ettirmektedir. O da kendi babası gibi ülkenin daha refaha
ulaşması için, daha ileriye gitmesi için elinden gelen gayreti sarf
etmektedir.
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler ise en iyi
şekilde devam etmektedir. Türkiye Azerbaycan dostluğu her şeyin
üzerindedir. Bu geçmişte de böyleydi, şimdi de böyledir, bundan sonra
da böyle olacaktır.
Büyük millî lider Haydar Aliyev 12 Aralık 2003 tarihinde
ebediyete intikal etmiştir. Kendisini minnet ve şükranla
anıyorum. Mekânı cennet olsun.
Sözlerimi büyük şair Bahtiyar Vahapzadenin bir şiiriyle
bitirmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Güner, lütfen
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan,
okusun, önemli bir konu.
BAŞKAN Öyle bir uygulamamız yok.
Teşekkür ediyorum Sayın Güner.
ALİ GÜNER (Devamla) Teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz, Bursa ili
Mustafa Kemalpaşa ilçesi Devecikonağı köyündeki grizu
patlaması sebebiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürke
aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürkün, Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesi
Devecikonağı köyündeki maden ocağında meydana gelen grizu
patlamasına ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bursa Kemalpaşa ilçesi
Devecikonağı beldesi yakınlarındaki Bükköy Madencilik
adlı özel bir şirkete ait maden ocaklarında dün saat 19.30-20.00
civarında dinamit patlaması sonucu, birikmiş metan
gazının patlamasında 19 işçi yanarak ve zehirlenerek
yaşamlarını kaybetmişlerdir. Ölenlere Allahtan rahmet
diliyorum, ölenlerin yakınlarına, tüm madencilik camiasına ve
Bursa halkına Cumhuriyet Halk Partisi olarak
başsağlığı diliyoruz.
Değerli milletvekilleri, burada bir olayı da söylemek
istiyorum. Ölenlerin arkasından yönetimlerin ağıtlar
yakması çok doğru bir yöntem değildir. Bugün ülkenin
Başbakanı, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı,
yönetimin en tepesindeki 3 adam hem Reşadiyede 7 kişinin ölümü
sırasında hem de böylesine üzücü bir kazanın meydana
geldiği sırada Türkiyede yok. Sayın Bakan olaydan yedi buçuk
-sekiz saat sonra Bursadaki ocaklara erişiyor ve Bursa Valisi de her
nedense yedi buçuk- sekiz saat sonra oraya geliyor. Cumhuriyet Halk Partisi il
ve ilçe başkanları ve milletvekilleri yedi buçuk-sekiz
sıralarında, olayın meydana geldiği andan itibaren olay
yerindeler ve Türkiyede ilk kez Bursa Milletvekilimiz Sayın Abdullah Özer
19 kişinin öldüğünün bilgisini veren tek kişidir.
Değerli arkadaşlarım, grizu, metan
gazının hava içerisinde yüzde 2 oranından fazla artması
hâlinde meydana gelen bir gazdır. Bu grizu yüzde 2den fazla olduğu
zaman temizlenmesi gerekir, tehlike arz etmektedir. Özellikle yüzde 5-9
arasında bir patlama meydana geliyor. Şimdi, burada, grizu,
patladığına göre demek ki kabul edilebilir sınırlar
dışına çıkmış demektir. Bu kazaların, kaza
olarak adlandırılan bu olayların nedeni
Aslında gerçekten bunlar kaza değildir. Bu kürsüde
defalarca söyledik, Türkiyede en kolay tasarruf edilebilen yer işçi
sağlığı ve iş güvenliği konusudur. Kaza,
öngörülemeyen ve dolayısıyla tedbir alınması mümkün olmayan
risklerin gerçekleşmiş hâlidir. Burada eğer öngörülebilen ve
tedbir alınması mümkün olan o riskler gerçekleşiyor ise bunu
kaza olarak kabul etmek mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, madencilik, doğası
gereği riskleri içeren bir kuruluştur; özellikle işçi
sağlığı ve iş güvenliği konusunda tehlikeli bir
sektördür ve dolayısıyla deneyim, uzmanlık, bilgi birikimi
gerektirmektedir. Madencilik sektörünün gerektirdiği deneyim ve
uzmanlık uzun yıllar hatta nesiller boyu elde edilebilen bir
birikimdir. Özellikle AKP İktidarı döneminde bu madencilik ve kömür
sektörünün redevans karşılığı özel kişilere
bırakılması ve faaliyetin etkinliği ve verimliliği
sağlanacağı açısıyla bu uygulamaların devam
ettirilmesi, buradaki bilgi birikimini, tecrübeyi, deneyimi
darmadağın etmiştir. Redevans karşılığı
özel sektöre devredilen işletmeler de denetimsiz ve kuralsız
işletmeler hâline gelmiştir. İşçi
sağlığı ve iş güvenliği açısından bu
kürsüde defalarca söyledim, gerçekten bugün Türkiyede ihmal edilen tek
konudur. Hatta bu konuda Meclis araştırma önergesi verdim ancak
Meclis araştırma önergesi hâlen gündeme
alınmamıştır.
Değerli arkadaşlarım, burada üstünde durulması
gereken önemli konu
Madencilik sektöründe işçi
sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili iki
kuruluş, birincisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
diğeri de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıdır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu işçi
sağlığı ve iş güvenliğindeki denetim görevini
yerine getirememektedir. Zaten özel işletmelere terk edilen madencilik
sektöründe kamu denetiminin ve kamu etkinliğinin tamamen ortadan
kalkması sonucu oluşan bir başıbozukluğu Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı da denetim yapmayınca tamamen başıbozuk
hâle gelmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığında madencilik işletmelerini denetlemekle görevli
yeterli maden mühendisi bulunmamaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı
yazın bir yönetmelik çıkardı işçi
sağlığı ve iş güvenliği konusunda. Bu
Yönetmelikle işçi sağlığı ve iş güvenliğini
önlemek mümkün değil. Bu konuda Türkiye Maden Mühendisleri Odası bunu
bildirdi ve Bakanlık hiç umursamadı ve nitekim yaşanan olaylar
bunları gösteriyor ve o da bu yönetmeliğin iptali için
Danıştaya dava açtı. İşçi sağlığı
ve iş güvenliği konusunda etkin denetimlerin yapılması
artık şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bugün bu kazaların meydana
gelmesinin en önemli nedenlerinden birisi gerçekten mevcut kurallara
işverenlerin uymaması ve devletin de denetim yetkisini yerine
getirmemesidir.
Değerli arkadaşlarım, on iki yıl
şantiyelerde ve yer altı madeninde çalışmış bir
mühendis olarak söylüyorum on iki yıllık maden işletme boyunca
benim çalıştığım iş yerinde ölümle sonuçlanan tek
bir kaza olmadı. Bunun bir tek nedeni vardı: Mühendisliğim
sırasınca bütün, her konuda işçi sağlığı ve
iş güvenliği konusundaki önlemlere tamamen uydum. Yani sadece
yasaların emretmiş olmasından dolayı değil, orada
çalışan insanları üretimin aracı olan birer makineler
olarak görmediğimdendir; orada çalışan insanların da insan
olduğunu, çoluğunun çocuğunun karnını doyurmak için
orada çalışmak zorunda kaldıklarını
bildiğimdendir; çalışan insanlara da insanca değer
verdiğimdendir.
Bugün kazaların temel nedeni, çalışan
kişilerin, üretim sürecinin bir makinesi olarak görülmesi, onların
insan olarak değerlendirilmemesindendir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın Durmuş ve Sayın Doğru, sisteme girdiniz
ama İç Tüzükümüzde böyle bir uygulama yok.
Grup Başkan Vekili...
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Haydar Aliyevle ilgili
konuşma yapıldığı için, bir iki cümleyle onu ifade
edeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Durmuş, biliyorum da
Yani İç
Tüzükün zorlanması, İç Tüzükte
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Azerbaycan Devlet
Başkanlığı sırasında
BAŞKAN İç Tüzükte de yok, benim uygulamalarımda
da yok. Kaldı ki, bugünkü olayla ilgili Grup Başkan Vekiliniz sisteme
girdi, söz vereceğim grup adına.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Peki, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
Cumhurbaşkanına kim vekâlet ediyor?
BAŞKAN Efendim Sayın Genç?
KAMER GENÇ (Tunceli) Cumhurbaşkanına kim vekâlet
ediyor? Siz mi ediyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Genç
Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Cumhurbaşkanına siz mi vekâlet
ediyorsunuz?
BAŞKAN Ben vekâlet ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ee, nasıl burayı yönetiyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Genç, daha önce Türkiye Büyük Millet
Meclisinde o konunun tartışması yapıldı, o konuyla
ilgili karar var.
KAMER GENÇ (Tunceli) Olmaz, Cumhurbaşkanı
vekilliği yapan Başkan Vekili burayı yönetemez.
BAŞKAN Sayın Genç, burada bir işlem yaparken
Anayasa, yasa, tüzük, yönetmelik ve aynı zamanda Türkiye Büyük Millet
Meclisi
KAMER GENÇ (Tunceli) Cumhurbaşkanı zaten milletvekili
değil.
BAŞKAN Sayın Genç, bir şey söylüyorsunuz, lütfen
bir dinleyin, cevabını verelim, ondan sonra!
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın Sayın Başkan,
Cumhurbaşkanı milletvekili değil. Milletvekili olmayan bir
kişi burayı yönetemez.
BAŞKAN Sayın Genç, izahını yapıyorum
ben size.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bakın, çok
açık seçik
BAŞKAN - Daha önceki Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu idare edilirken alınan kararlar, yapılan tartışmalar
var. Onu getirtiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hangi kararlarda? Böyle bir şey yok.
BAŞKAN Sayın Genç, burada kuralları siz
belirleyecek değilsiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ee, tabii, o zaman bir usul
tartışması açalım Sayın Başkan. Sonra, bugün
çıkan kanunlar keenlemyekün addedilir.
BAŞKAN 12/6/1985 tarihinde
Meclis Başkanının Cumhurbaşkanına
vekâlet ettiği dönemde Meclis toplantılarına riyaset edebilir mi,
edemez mi konusu oylarınıza sunulacaktır. Ben bunu şu anda
oylarınıza sunmak istiyorum.
M. Seyfi Oktay (Ankara) Sayın Başkanım, müsaade
eder misiniz?
Başkan Buyurun efendim.
M. Seyfi Oktay (Ankara) Konu tümüyle Anayasaya ilişkin bir
konudur. Meclisin bu şekilde oylamaya alet edilmemesi gerekir
kanısındayım.
Başkan Sayın Oktay, biraz önce görüşümü
açıkladığımda zatı âliniz burada yoktunuz galiba.
Mesele bir usul meselesidir ve 64 üncü maddenin son fıkrası da bu
konuda oya başvurulabileceğini hükme bağlamaktadır. Ben
buna dayanarak konuyu yüce heyetin, yüce Meclisin oylarına arz
edeceğim. (HP sıralarından olmaz, olmaz sesleri)
M. Seyfi Oktay (Ankara) Anayasaya aykırı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın
BAŞKAN - Bir saniye
KAMER GENÇ (Tunceli) O zaman hatalı bir karar
alınmış.
BAŞKAN Sayın Genç, bilemeyiz yani. Biz buradaki
uygulamalarımız
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir defa Cumhurbaşkanı
milletvekili değil. Bakın, Cumhurbaşkanı milletvekili
değil. Milletvekili olmayan bir kişi gelip burada Başkanlık
yapamaz.
BAŞKAN Necdet Calp (Ankara) Usul hakkında söz
istiyorum.
Başkan Bir dakika efendim, bir dakika
Usul hakkında
söz vermiyorum; çünkü sabahleyin bu konuda ariz amik görüşmeler
yapılmış
KAMER GENÇ (Tunceli) O zaman usul tartışması açın.
BAŞKAN
mesele yeteri kadar vuzuha kavuşmuştur.
Şimdi meseleyi oylarınıza sunuyorum (HP
sıralarından Oylayamazsınız sesleri),
oylarınıza sunuyorum
(HP sıralarından gürültüler)
M. Seyfi Oktay (Ankara) Bu, Anayasanın oylaması
demektir Sayın Başkan. Anayasayı oyluyorsunuz. Anayasa oylanamaz
efendim.
Başkan Meclis Başkanının,
Cumhurbaşkanlığına vekâlet ettiği dönemde Meclis
toplantılarına
(HP sıralarından gürültüler)
M. Seyfi Oktay (Ankara) Bu konu Anayasaya ilişkindir,
oylayamazsınız!
M. Turan Bayezıt (Kahramanmaraş) Ana muhalefet partisi
genel başkanı usul hakkında söz istiyor, nasıl vermezsiniz?
Başkan Usul hakkındaki görüşmeler sabahleyin
yapılmış, bitirilmiştir.
M. Turan Bayezıt (Kahramanmaraş) Bu basit bir usul
konusu değildir.
Başkan Meclis Başkanının,
Cumhurbaşkanına vekâlet ettiği dönemde Meclis
toplantılarına riyaset edebileceğini oylarınıza
sunuyorum
(HP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
Şükrü Babacan (Kırklareli) Anayasayı
çiğniyorsunuz, oylayamazsınız.
Başkan Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Antalya) Sayın Başkan, o, o
günün kararıydı, bugünün kararı olmaz. O, o günün. Dün dündür,
bugün bugündür.
BAŞKAN Sayın Öztürk, Sayın Genç, buradaki
uygulamalarımız Anayasa, yasa
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, Sayın Başkan, o zaman
hatalı bir karar alınmış. Bakın,
Cumhurbaşkanı milletvekili değil. Bu çok önemli.
BAŞKAN
İç Tüzük ve daha önce Türkiye Büyük Millet
Meclisinde Genel Kurul idare edilirken alınan kararlar.
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bakın, bir defa öyle
hatalı bir karar alınmış olabilir. Evvela şuradan bir
mantıkla, Cumhurbaşkanı, milletvekili değil, milletvekili
olmayan bir kişi gelip nasıl Meclisi yönetir?
BAŞKAN Anladım Sayın Genç, ortadaki kararı
okudum ben size, yapılan uygulamayı okudum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, yanlış karar
alınmış. Bir usul tartışmasına açalım yani
başka bir başkan vekili arkadaşımız gelsin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Şandır, buyurun efendim
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bir usul
tartışmasına açalım.
BAŞKAN Hayır, niye usul tartışması
yapalım Sayın Genç, usul tartışması
yapılmış daha önce.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye yani? Yaptığınız
hata. Yarın, buradan çıkardığınız kanun Anayasa
Mahkemesine giderse usul yönünden Meclis Başkanlık
sıfatını haiz olmayan bir başkan zamanında
çıkmıştır. derse bu keenlemyekün olur o zaman. Bunu grup
başkan vekilleriyle bir tartışın.
BAŞKAN Sayın Genç, ana muhalefet partisi veya
başka partiler Anayasa Mahkemesine götürüp bu konuyu gündeme
getireceklerse getirirler, bunda herhangi bir engel yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Anayasa Mahkemesine giderse, bakın,
fuzuli bir iş yapmayalım.
BAŞKAN Ama daha önce usul tartışması
yapılmış ve oylanmış. Ben Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki uygulamayı okudum size.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, yani o zaman
Mecliste
Siz Cumhurbaşkanına vekâlet ediyorsunuz, sonra burada
birisi çıkar size karşı bir saygısızlık yaparsa
Cumhurbaşkanlığı makamına olur. O bakımdan,
Cumhurbaşkanlığı makamı tarafsız bir
makamdır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Başkanım, beş dakika
ara verin de bunu bir değerlendirelim.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.36
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.29
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 30uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, bir önerge
vardı.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Önergem vardı.
BAŞKAN Bir dakika efendim, biliyorum önergenizi.
Gündem dışı konuşmalar sona ermişti.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
2.- TBMM Başkan Vekili
Şükran Güldal Mumcunun, Bursa Mustafakemalpaşa ilçesindeki bir maden
ocağında yaşanan grizu patlamasında hayatını
kaybedenlere Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dileyen konuşması
BAŞKAN Bursa Mustafakemalpaşada
yaşadığımız grizu patlaması nedeniyle ben de
yakınlarına başsağlığı dileklerimi
iletiyorum ve Allah rahmet eylesin diyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, ben de söz
istemiştim.
BAŞKAN - Gruplar adına, Sayın Kılıç, size
yerinizden kısa bir söz veriyorum, sonra da Sayın Şandıra
söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Kılıç.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Samsun Milletvekili Suat
Kılıçın, Bursa Mustafakemalpaşa ilçesindeki bir maden
ocağında yaşanan grizu patlamasına ilişkin
açıklaması
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün Bursa ilimizde çok acı bir hadise yaşandı.
Maden ocağındaki grizu patlaması neticesinde 19 maden
işçimizi kaybettik, kendilerine Allahtan rahmet diliyorum,
acılı ailelerine sabır ve başsağlığı
temenni ediyorum ve yine mensubu oldukları maden işçileri camiasına,
bütün işçilerimize, emekçilerimize sabır ve metanet temenni ediyorum.
Söz konusu maden ocağı özel sektöre ait bir maden
ocağıdır ve Bakanlık tarafından en son denetimi 2009
yılı Mayıs ayında gerçekleştirilmiştir. Acı
kaza haber alınır alınmaz Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımız Sayın Ömer Dinçer Bursaya hareket etmiş ve gece
02.30 itibarıyla maden ocağında kurtarma
çalışmalarının hemen başına intikal
etmiştir. Bursa Valisi ve yerel ilgililer kendisinin refakatindedir.
Şu ana kadar bize intikal eden bilgiler doğrultusunda, 2
işçimizin cesedi çıkarılmıştır, 17 maden
işçimizin arama çalışmaları ise devam ettirilmektedir.
Kazanın hemen arkasından Soma, Tunçbilek ve Dursunbeyden uzman
ekipler derhal bölgeye ulaştırılmıştır ve
çalışmalara başlanmıştır. İş
müfettişleri, bakanlık uzmanları, savcılık ve
bilirkişiler, olay mahallinde ve evraklar üzerinde incelemeye
başlamıştır. Raporların oluşmasının
hemen akabinde sorumlular hakkında adli ve idari takibat yapılacak ve
gereken işlemler tekemmül ettirilecektir.
Bilvesile, bütün emekçilerimize, maden işçilerimize, bursa
halkına ve hayatını kaybeden işçilerimizin acılı
ailelerine bir kere daha sabır ve metanet temenni ediyorum, ebediyete
intikal eden işçilerimize de bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kılıç.
Buyurunuz Sayın Şandır.
2.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Bursa Mustafakemalpaşa ilçesindeki bir maden
ocağında yaşanan grizu patlamasına ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bursada yaşanan maden faciası dolayısıyla,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de hayatını kaybeden
değerli vatandaşlarımıza yüce Allahtan rahmetler
diliyoruz, acılı yakınlarına sabır diliyoruz. Temenni
ediyoruz, dua ediyoruz, niyaz ediyoruz ki ülkemiz, insanımız bu tür
faciaları, afetleri bir daha yaşamasın. Devletimizi yöneten
yetkililere de muhtemeli öngörerek, geleceği öngörerek alınması
gereken tedbirleri yeterince ve zamanında almalarını, bu türlü
acıları ülkemize bir daha yaşatmamalarını tavsiye
ediyoruz.
Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Bursa
milletvekillerimizden oluşan bir heyeti bugün kazanın olduğu
yere gönderdik ve halkımızın acılarını
paylaşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi olarak orada bulunuyoruz. Saat
11.00de de bir basın toplantısıyla bu acıya
katıldığımızı ifade ettik.
Tekrar, Milliyetçi Hareket Partisi camiası olarak, Bursada
yaşanan facia dolayısıyla maden şehitlerimize, işçi
şehitlerimize yüce Allahtan rahmetler diliyor, yakınlarına
başsağlığı diliyoruz. Milletimizin başı
sağ olsun, sabır diliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
İç Tüzükün 63üncü maddesi uyarınca Sayın Tayfun
İçlinin söz talebi vardır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Lehte söz istiyoruz efendim.
BAŞKAN Ne için acaba?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Bana mı
soruyorsunuz Sayın Başkanım?
BAŞKAN Evet. Hangi tutum nedeniyle?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Şimdi, efendim,
dilekçemde belirttim ama özetleyeyim. Sizin şu anda orada bulunmuş
olmanız zaten benim önergemin haklı olduğunu gösteriyor.
BAŞKAN Evet.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Ancak dün Sayın
Başkan Vekili burada Türkiye Büyük Millet Meclisini yönetti. Hem
Cumhurbaşkanlığına vekâlet
O konuda görüşeceğim
efendim.
BAŞKAN Buyurun efendim, kısa bir şekilde olursa
lütfen
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) İç Tüzükün
63üncü maddesi gereğince on dakika.
BAŞKAN Evet.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bir
teamül oluşturacağı için bu görüşme, müsaade ederseniz,
biraz uzun olmasını istirham ediyorum çünkü bir teamül
oluşturacak.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- TBMM Başkanı Vekili
Sadık Yakutun Cumhurbaşkanlığına vekâlet etmesi
nedeniyle Genel Kurulu yönetip yönetemeyeceği hakkında
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu belirtmek isterim: Bu sözüm, söyleyeceklerim
Sayın Güldal Mumcuya, Sayın Başkan Vekiline değil, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin uygulamasıyla ilgili eleştirilerim.
Sayın Başkan Vekilinin değişmiş
olması, Sayın Sadık Yakutun Başkanlık Divanından
ayrılmış olması biraz evvel milletvekili
arkadaşlarımızın, Sayın Kamer Gençin, benim, birçok
arkadaşımızın itirazının ne derece haklı
olduğunu ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, dün ve bugün
uygulanan olay aslında bir skandaldır. Hukuk, özensizliği,
keyfîliği kaldırmaz. Özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında böyle bir özensizlik, böyle bir keyfîlik hiçbir
zaman hoş görülemez. Sayın Sadık Yakut hem
Cumhurbaşkanlığına vekâlet etmektedir hem Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanına vekâlet etmektedir hem dün ve bugün
Başkan Vekili sıfatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisini yönetmiştir.
Değerli arkadaşlarım, sadece bu konuda özensizlik
gösterilmemiştir. Belki önemsiz görebilirsiniz ama bugün Türkiye Büyük
Millet Meclisi saat 14.00te açılması gerektiği hâlde on-on
beş dakika geç açılmıştır; bu da bir keyfîliğin,
bir özensizliğin bir göstergesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
saygın bir kurumdur.
Başka bir örnek: Sayın Sadık Yakut oturumu
kapatırken Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşimine beş
dakika ara vermiştir, aradan bir saat geçmiştir; o zaman, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bu oturumunun Divan teşkil etmediğinden
derhâl kapatılması gerekirdi, Sayın Güldal Mumcunun burada
Başkanlığa vekâlet etmemesi gerekirdi. Bunu ben neye göre
söylüyorum? Tabi olduğumuz hukuk kurallarına göre, İç Tüzüke
göre söylüyorum.
Bir teamül oluşturmaması açısından,
tutanaklara geçmesi açısından da bu konuşmamın dikkate
alınmasını istiyorum çünkü Anayasamızın 152nci
maddesine göre, bu kanun eğer buradan geçse dahi, Cumhurbaşkanlığı
tarafından onaylansa dahi Anayasa Mahkemesine götürüldüğünde, bu
kanunun görüşülmesi sırasında Anayasa ve İç Tüzük ihlalleri
yapıldığı gerekçesiyle, bu kanunun ve maddelerinin iptali
söz konusu olabilir; olur demiyorum, olabilir.
Değerli arkadaşlarım, Anayasamızın
106ncı maddesi çok açıktır: Cumhurbaşkanına vekillik
etme ve son cümlesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Cumhurbaşkanlığına vekillik eder ve
Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. der.
Anayasamızın Cumhurbaşkanının yetki ve görevleri
başlıklı 104üncü maddesinde de Cumhurbaşkanının
neleri yapıp neleri yapamayacağı tadat edilmiştir yani
teker teker sayılmıştır. Geniş bir yorumla,
Cumhurbaşkanlığının yetkilerini geliştirmek
mümkün değildir. Örneğin, yasama ile ilgili olanlar bölümünde,
gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye
Büyük Millet Meclisinin açılışında konuşma yapma
hakkı vardır. Ama Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük
Millet Meclisinde Başkanlık yapma hakkı yoktur. Yine 104e göre,
yürütmeyle ve yargıyla ilgili görevleri varken, sayın
Cumhurbaşkanının yüksek yargıya veyahut herhangi bir
mahkemeye başkanlık etmeye yetkisi olmadığı gibi,
Cumhurbaşkanının Bakanlar Kuruluna, Anayasanın 104üncü
maddesi gereğince, tutup hükûmetin başı olarak girmesi de mümkün
değildir. Ama dün ve bugün yapılan uygulamada, 106ncı maddeye
göre Cumhurbaşkanı yetkisini kullanan Sayın Başkan Vekili,
aynı zamanda Meclis Başkanlığına Vekillik eden
Sadık Yakutun yönetimindeki bütün olanlar hukuk tabiriyle keenlemyekündür
yani hükümsüzdür. Bunun özellikle tutanaklara geçmesini önemle belirtmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, skandal dedim. Gerçekten
çok büyük bir skandal. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaşanmış
olması gerçekten büyük bir skandal. Bunların tekrar
yaşanmaması için, özellikle belirtmek istiyorum.
Bir de, yeri gelmişken, başka bir keyfîlikle ilgili
olarak
Sayın Harun Öztürk, Demokratik Sol Parti İzmir Milletvekili
Arkadaşımın, Plan ve Bütçe Komisyonundaki, 120 sayfadan ibaret
görüşünün oluşturduğu kitap da Türkiye Büyük Millet Meclisi
İdare Amiri tarafından dağıtılmamış,
engellenmiştir. Ben, Sayın Harun Öztürkten de bu bilgiyi aldım,
diğer milletvekili arkadaşımın da bilgisi bu. Bu da,
keyfîliğin, özensizliğin bir göstergesidir. Umarım bundan sonra
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Anayasaya ve
İç Tüzüke uygun davranır ve yasama faaliyetlerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla)
Anayasa ve İç Tüzüke
uygun olarak yapar diyorum.
Hepinize sabrınız için şükranlarımı sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın İçli.
Lehte Mersin Milletvekili Mehmet Şandır. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir teamül oluşturması açısından bu
görüşme, bu usul tartışması önemli. Daha önceki zamanlarda
böyle bir durumda yine bir tartışmayla bir teamül
oluşturulmuş ama bu teamül hukukun genel esaslarına, İç
Tüzükümüze aykırı. Meclis Genel Kurulunun kararıyla hukuka
aykırı bir teamül oluşturulmuş, bugün burada bunu
değiştiriyoruz.
Olay nedir? Şu: Çok önemli bir kanunu, bir toplumsal soruna
çözüm üretmek üzere Hükûmet tarafından verilen bir tasarıyı
müzakere ediyoruz. Muhalefet partileri olarak bizler de bu kanunun eksikliklerine,
yanlışlıklarına rağmen, bütçe görüşmelerinden
önce çıkartılmasını ve bu kanunun uygulamasından
dolayı toplumda oluşan mağduriyetin,
insanlarımızın özgürlüklerinin, hürriyetlerinin
kısılması hususunun önlenmesini istiyoruz. Bu kanuna katkı
vermek için de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak hem Komisyonda, alt
komisyonda ve Genel Kurulda yoğun katkı vermeye
çalışıyoruz ama burası Türkiye Büyük Millet Meclisi,
burası toplumun sorunlarının çözümü için hukuk oluşturmak
yeri, görevi bu ama kendisi hukuk kurarken kendi hukukuna da uymak
mecburiyetinde.
Değerli milletvekilleri, Ben yaptım, oldu. demek
burada mümkün değil. Uygulamada bir şeyler yapabilirsiniz ama burada
yapmamak gerekir. Bunun korunması da Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanına ait bir husus yani bu Meclisin hukukunu
korumak, bu hukuka uygun çalışmasını temin etmek sorumlusu
Meclis Başkanlık Divanıdır.
Dünden bu yana bir olay yaşıyoruz: Sayın
Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisini yönetiyor. Dün
haberimiz olmadı, bugün basından duyduk maalesef, duyunca itiraz
ettik. Bu, hukuka aykırı. Cumhurbaşkanının yetkileri
içerisinde yasamaya başkanlık yapmak yok. Yürütmeye
başkanlık yapabilir ama yasamaya başkanlık yapamaz.
İşte, Anayasamızın 104üncü, 106ncı, 101inci maddeleri
çok açık, net ama dün, Sayın Sadık Yakıt,
Cumhurbaşkanı Vekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisini yönetti.
Aslında, milletvekili olmamak kimliğiyle burayı yönetti.
Bütünüyle yanlış, hukuken de mantıken de tamamen
yanlış. Ama, burada bir şeyi ifade etmek lazım:
Değerli milletvekilleri, tabii, bir üzüntüyü ifade ediyorum.
Bugün, Sayın Cumhurbaşkanımız yok, Sayın Meclis
Başkanı yok, Sayın Meclis Başkan Vekili de Ankarada yok,
Sayın Başbakan da yok.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başbakan burada, yeni geldi.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Siesta bitti!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Geldi mi? İnşallah,
akşama kadar buradadır, yarın muhtemel bir başka yere
SUAT KILIÇ (Samsun) Burada.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Burada, iyi.
Ama, şimdi düşünebiliyor musunuz, Meclisi yönetecek bir
Meclis başkan vekili
Sağ olsun, Sayın Güldal Hanımefendi
Ankarada bulunduklarından ve lütfettiler, görevleri
olmadığı hâlde geldiler, Meclisi yönetiyorlar. Yoksa, Sayın
Cumhurbaşkanına Türkiye Büyük Millet Meclisini, İç Tüzüke,
Anayasaya aykırı bir şekilde yönettirerek, burada hukuk
dışı bir kanun çıkartarak,
vatandaşlarımızın mağduriyetini ortadan kaldırmak
görevini yapmış olacaktık. Böyle bir durum, gerçekten
Meclisimize yakışmıyor ama acı olan durum şu:
İktidarın, iktidar partisi grup yöneticilerinin bu olaydaki
tavırlarını sorgulamak gerekir. Gerçekten, muhalefetin
vermiş olduğu desteği, vermiş olduğu
katkıyı, ortaya koyduğu uzlaşmacı tavrı bu kadar
basite almak ve gerekeni yapmamak hak değil. Şimdi tekrar ediyorum,
bir teamül olarak söylüyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisini İç Tüzüke
göre yönetmek mecburiyetindeyiz. İç Tüzükte de Meclisi Meclis
Başkanı veya vekilleri yönetir. Sayın
Cumhurbaşkanının veya Cumhurbaşkanının yetkilerine
sahip sayın vekilinin Meclisi yönetmek gibi bir yetkisi
bulunmamaktadır. Cumhurbaşkanı vekilinin yönettiği Meclisin
müzakere ettiği, görüştüğü ve
kararlaştırdığı hususlar da yok durumundadır.
Dolayısıyla, bir mağduriyeti ortadan kaldırmak için ortaya
koyduğumuz hukuk, başlangıcı itibarıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim, tamamlayınız lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Çek Yasasının
-başlangıcı itibarıyla- tümünün görüşmeleri
bitmiştir, 1inci, 2nci maddelerinin görüşmeleri bitmiştir. Bu
iki görüşme maalesef şekil şartı yerine gelmeden, İç
Tüzüke ve Anayasaya aykırı bir yönetimle
gerçekleştirilmiştir. Bunun hukukta yeri nedir, hukukta nasıl
bir cevap bulacaktır, o da Sayın Komisyon Başkanının
sorumluluğundadır.
Dolayısıyla, bu usul görüşmesinin,
tartışmasının faydası lehinde söz aldım. Söz
verildiği için de teşekkür ediyorum. İnşallah
düzeltilmiştir. Bundan sonra Meclisimiz İç Tüzüke uygun ve toplumun
yaralarına çözüm olacak kanunlar çıkararak çalışır
diye ümit ediyor, temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Aleyhte Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın İyimaya.
AHMET İYİMAYA (Ankara) Değerli
Başkanım, yüksek Parlamentonun değerli üyeleri; sözlerimin
başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, usul tartışmaları aslında İç Tüzük
oluşturan tartışmalardır, İç Tüzükün üretim merkezi
olan tartışmalardır ve parlamento hukukunun bütün parametreleri
içerisinde yapılması gereken bir tartışmadır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İç Tüzükte hüküm yoksa.
AHMET İYİMAYA (Devamla) Somut sorun,
Cumhurbaşkanlığına vekâlet sıfatı ile Meclis
Başkanlığına vekâlet sıfatının, Meclis
Başkanlığı yönetimi sırasında, eş
zamanlı olarak içtiması hadisesidir, bir araya gelme hadisesidir.
Burada yürürlükteki hukukumuzun doğrudan bir çözümü var mı? Yok.
Kuvvetler ayrılığı yoluyla çözümler üretilebilir, Bu
görevler eş zamanlı olarak bağdaşmamalıdır.
denebilir. Hukuk boşluğunun var olduğu hâlde, İç Tüzükü,
anayasa hukukumuzu ve Parlamento teamüllerini esas alan bir yoruma gitmek
lazım.
Benim de temennim, Cumhurbaşkanlığına vekâlet
eden zatın Parlamentoya, Parlamentonun müzakerelerine vaziyet etmemesidir.
Bu etik olarak böyledir fakat hukuken nasıldır? (MHP
sıralarından gürültüler)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Çıkan kanunu
Cumhurbaşkanı onaylayacak, belki muhalif olacak.
AHMET İYİMAYA (Devamla) Arz ediyorum efendim. Dinleyin
arkadaşlar, herhangi bir sonuca varmak için dinleyin. Yani ben de
parlamento hukukunda makaleleri olan, Anayasa Komisyonu
Başkanlığı yapan ve en azından, 1996 İç Tüzük
reformunun mimarlarındanım.
Burada sorun şu: Cumhurbaşkanlığına
vekâlet Meclis başkan vekilliğini sona erdiren bir hadise değil,
eş zamanlı olarak yürüyor. Ha, burada bir İç Tüzük mâniası
olmadığı takdirde bir İç Tüzük boşluğu
vardır ve o düzenlenmelidir ama ne var ki bu konu yüce Parlamentoda
tartışılmış, aynen 63üncü madde yoluyla bir kural
konmuş, denmiş ki: Cumhurbaşkanlığına vekil olan
Meclis başkan vekili Meclisi yönetebilir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Buradan çıkan kanunu
Cumhurbaşkanı onaylıyor.
AHMET İYİMAYA (Devamla) Bu doğrudur,
yanlıştır ama Anayasa Mahkememizin içtihatlarına göre,
aynen 367 kararında olduğu gibi -eylemsel İç Tüzük
denmişti- Anayasa Mahkemesine başvurulmadığı için
İç Tüzük hükmündedir. Ha, şu anda Parlamento, Sayın
Başkanımız, diler oylama yapabilir, dilerse yeni bir kural ihdas
edebilir, dilerse ona dönebilir. Tek hâlde mutlaka yönetebilir. Meclis
başkan vekili tek olsaydı, Meclis Başkanı da ülke içinde
veya yönetim mekânında, alanında olmasaydı zarureten
yönetebilirdi, zaruret teorisi. Niye? Çünkü burada açık kural vardır,
kamu hukukunda bağdaşmazlık yasaklanmadıkça -şunlarla
şunlarla bağdaşmazlık- sıfatların içtiması
müzakereye mâni olmaz.
Şuna bakmak lazım, çok aşırı, bir ileri
gitme oldu, o da şu: Dünkü yapılan işlemlerin akıbeti
nedir? 1961 Anayasasındaki tartışmalar sebebiyle sorun
yaşandı. Anayasa Mahkemesi devamlı şekil ihlalleri sebebiyle
kanunları şeklen iptal etti ve 1982 Anayasasının 148inci
maddesi, kanunların şekil bakımından iptalini son
oylamayla, son oylamadaki yeter sayıyla sınırladı. Bu tabii
ağır ve acı deneylerdir. 1961den 1982ye kadar müthiş
Parlamento tartışmaları vardır ve kanunlar
çıkmıyordu, bir zaruretin gereğiydi. Hatta Sayın Oya Araslıyla
yaptığımız komisyon görüşmelerindeki bir müzakerede
Diyelim ki bir tasarı komisyonda görüşülmedi -Anayasanın
95inci maddesini ihlaldir, 88inci maddesini ihlaldir çünkü İç Tüzüke
sadık kalmıyor- Genel Kurulda görüşülmedi, maddeler
oylanmadı, geneli oylandı. Anayasa Mahkemesi şekil
bakımından iptal edemez ama etik olarak sıfatların
birleşmesi hâlinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız.
Buyurunuz.
AHMET İYİMAYA (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
birleşme kendi
bilgisinde olan zatın tedvir görevini üstlenmemesi lazım.
Arz ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın İyimaya.
Aleyhte İzmir Milletvekili Kemal Anadol. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, yüce
Meclisin saygıdeğer üyeleri; bir oturum önce Meclisi yöneten Meclis
Başkan Vekili Sayın Yakutun tutumu aleyhine söz almış
bulunuyorum.
Uzun uzun hukuk, teori tartışmasına gerek yok, olay
çözüldü zaten. Devlet yönetimi ciddi bir iş. Devlet üç büyük organdan
oluşuyor; yasama, yürütme, yargı. Şimdi, Anayasaya
baktığımız vakit, 101inci maddenin
başlığı, İkinci Bölümün başlığı
Yürütme ve Cumhurbaşkanı diye başlıyor.
Cumhurbaşkanı yürütmenin başı. Buraya geldiği vakit
Sayın Cumhurbaşkanı, çağrısız toplanan Mecliste
konuşma yapacak, açılışında, 1 Ekim günü, oturumu
yönetebilir mi? Yönetemez, tartışma konusu bile değil.
1987 yani 18inci Dönemin başında dikta
alışkanlığına sahip olduğu için o günün
Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Sayın Meclis
Başkanının mikrofonundan hitap etti Parlamentoya.
Hatırlıyorum, benim gibi 20-30 milletvekili durumu protesto için
içeri girmedik. Sonra bu hata düzeltildi, Sayın Cumhurbaşkanları
bu kürsüden, hitabet kürsüsünden Meclise hitap ediyorlar. Neden? Yürütme,
yasamanın üstünde değil. Cumhurbaşkanı, elbette saygın
kişi, anayasal olarak devletin başı ama yürütmenin
başı olduğu için yasama karşısında ona hükmeden
bir davranış içinde olamaz. Bu, bu kadar açık.
Ee, vekâlet
Deminden beri arkadaşlar anlattı, 101inci
maddeden 106ncı maddeye kadar olan maddelerde bunlar düzenlenmiş.
Parlamentonun saygınlığını önce milletvekilleri
sağlayacak, partiler sağlayacak, asıl iktidar grubu
sağlayacak.
Sorun basit. Sayın Cumhurbaşkanıyla Sayın
Millet Meclisi Başkanı takvimlerini ayarlayacaklar, aynı takvim
alanı içinde ayrı ayrı dış gezilere
katılmayacaklar. Bu bir.
İki: Meclis başkan vekili bir tane değil ki. Sorunu
nasıl çözdük? Sayın Güldal Mumcu geldi, sorun çözüldü. Haa, şunu
söylüyorsanız -bugün o değişti- Meclisin aldığı
hatalı bir karar var -emsal karar diye şimdi o söyleniyor- Meclis
aldığı kararla Anayasa maddesini değiştiremez
arkadaşlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İç Tüzükü de
değiştiremez.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) İç Tüzükü de
değiştiremez, Anayasayı hiç değiştiremez. Toplanacak,
parmak çoğunluğuna göre bir karar verilecek, bu emsal olacak, kötü
misal emsal olarak uygulanıp gidecek. Böyle şey olamaz
arkadaşlar, böyle şey olamaz. Onun için devlet yönetimi, Parlamento
yönetimi ciddiyet isteyen bir şeydir. Biraz ciddi olunsaydı,
Sayın Nevzat Pakdil Mardine gitmeseydi, gönderilmeseydi, diğer
başkan vekilleriyle istişare edilseydi, Sayın Sadık Yakutun
yerine bir başkan vekili -bugün olduğu gibi- konulsaydı bizim
karşımıza ta kaç sene evvel alınmış
yanlış bir emsal kararla, Anayasa karşısında
düştüğümüz bu durum düzeltilmek istenemezdi. O nedenle, artık o
yanlış karar bugün fiilen ve hukuken ortadan
kalkmıştır, asla emsal olamaz. Cumhurbaşkanına vekâlet
eden kişi Meclisi yönetemez. Bu kadar açık.
Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Anadol.
Sayın Özkan, sisteme girmişsiniz ama yeterli
tartıştık diye düşünüyorum.
MURAT ÖZKAN (Giresun) Efendim, bir ekleme yapacağım.
Yeterli olmadığı kanaatindeyim.
BAŞKAN Bir dakika içinde lütfen
Sözünüz sisteme
girdiğiniz için kalmasın.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Giresun Milletvekili Murat
Özkanın, Ankara Milletvekili Ahmet İyimayanın, vekâlet
konusundaki yorumlarının yanlış olduğuna ilişkin
açıklaması
MURAT ÖZKAN (Giresun) Efendim, burada bir hukuk
yanlışı ve hukuk yanlışının nasıl
yanlış yorumlandığının çok güzel bir
örneğini gördük. Ben Sayın İyimayanın da literatüre
yapmış olduğu enteresan katkılarından dolayı
huzurlarınızda da teşekkür etmek istiyorum.
Ancak yapılan hadise çok ciddi bir zafiyet göstergesidir. Bir
kaymakam bile ilçeden ayrılırken, yerine
bıraktığı bir müdürün o boşalttığı
makama başka bir kişiyi atayacağını bilir. Şu Parlamento
ve Parlamentonun arka planındaki yönetim, ki mutlaka o yönetimin bunu
uyardığını, olamayacağını söylediğini
düşünüyorum. Ancak ben yaptım oldu, hukuk tanımayan, daha
doğrusu eksik bilgilerle, yarı cahil bilgilerle ortada dolaşan
bir zihniyetin tezahürünü gördük, üzüldüm açıkçası. Çünkü güçler
ayrılığı ilkesinin bu kadar basit, evrensel hukuk
normlarının, Mecliste geçmiş tarihte alınan basit bir
kararla gösterilerek ortadan kaldırılması gibi bir cehaleti
huzurlarınızda kabul etmek istemiyorum, Meclise de
yakışmadığını ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle, söz verdiğiniz için size de tekrar
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özkan.
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
(Devam)
1.- TBMM Başkanı Vekili
Sadık Yakutun Cumhurbaşkanlığına vekâlet etmesi
nedeniyle Genel Kurulu yönetip yönetemeyeceği hakkında (Devam)
BAŞKAN Tartışmalar sona ermiştir.
Bundan sonra gerekli şekilde bu Meclisin, yasama Meclisinin
kendi kişiliğine ve onuruna uygun davranacağı herkesin
malumu olmalıdır.
Şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Esfender Korkmaz ve 25 milletvekilinin, KEY ödemelerinde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/492)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Konut Edindirme Yardımı hak sahiplerinin önemli bir
bölümüne, eksik ödeme yapılması ya da hiç ödeme
yapılmamasının gerekçelerinin tespiti ve alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98'inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim.
1. Esfender Korkmaz (İstanbul)
2. Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3. Birgen Keleş (İstanbul)
4. Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5. Mevlüt Coşkuner (Isparta)
6. Şevket Köse (Adıyaman)
7. Tekin Bingöl (Ankara)
8. Fevzi Topuz (Muğla)
9. Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
10. Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
11. Hulusi Güvel (Adana)
12. Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
13. Atila Emek (Antalya)
14. Ensar Öğüt (Ardahan)
15. M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
16. Gürol Ergin (Muğla)
17. Ahmet Küçük (Çanakkale)
18. Metin Arifağaoğlu (Artvin)
19. Ergün Aydoğan (Balıkesir)
20. Fatma Nur Serter (İstanbul)
21. Rahmi Güner (Ordu)
22. Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
23. İsa Gök (Mersin)
24. Hüsnü Çöllü (Antalya)
25. Rasim Çakır (Edirne)
26. Bilgin Paçarız (Edirne)
Gerekçe:
Konut Edindirme Yardımı (KEY) Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanun, 22.5.2007 tarihinde TBMM Genel Kurulunda
kabul edilmiş ve 30.5.2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz
konusu Yasa uyarınca yaklaşık 8,6 milyon hak sahibi belirlenmiştir.
Tüm hak sahiplerine ödeme yapılması için yasada 6
aylık süre verilmiştir. Ne var ki, aradan iki sene 5 ay geçmiş
olmasına rağmen, bu hak sahiplerinin önemli bir kısmı
haklarını alamamıştır. Ödeme yapılanlar içinde
ise 1,5 milyon hak sahibi de hakkını eksik almış ve bunlar
da mahkemelere gitmiştir.
KEY ödemesine hak kazananlara, yasada öngörülen 6 aylık
sürede ödeme yapılmayınca, bu defa 2009 bütçe kanunu yeniden liste
hazırlanması için 8 aylık süre verilerek, SGK'nun 28 Haziran
2009 tarihine kadar KEY ödeme listelerini hazırlayıp, tasfiye
halindeki Emlak Bankasına göndermesi öngörülmüştü. Ancak, SGK
öngörülen sürede bu listeyi tamamlayamadı. Listeyi ancak 30 Temmuz 2009
tarihinde gönderdi. Ne var ki ilgili kurumlar bu defa bu şartlarda ödeme
yapılamayacağını ilan ettiler.
Tasfiye halindeki Emlak Bankası'nın Yönetim Kurulu
Başkanı, 8.9.2009 tarihinde Anadolu Ajansına
yaptığı açıklamada, "Kurumların
değerlendirmeler sonucu hazırladıkları yeni listelerin
gönderilme tarihinin en son 28 Haziran olduğunu, bu tarihten sonra
gelenleri kabul etme imkânı olmadığını"
belirtmiştir.
Gerçekte ise, gönderen bir kamu kurumu olan SGK'dur. Ödeyecek olan
da, tasfiye halindeki Emlak Bankası hesabına Hazinedir.
Yasada KEY listeleri için öngörülen süre, hak sahiplerini tespit
etmek için öngörülen ihtiyari bir süredir. Şekli şarttır.
Sürenin aşılmış olması, hak sahiplerinin tespit
edilmiş haklarını ortadan kaldırmaz. Aynı şekilde
kamu kurumlarının ihmali, kamuya hak sahiplerinin hakkının
engellenmesi hakkını doğurmaz. İhlalin hesabının
kamu hukuku ve idare hukuku çerçevesinde görülmesi gerekir.
KEY hesapları SSK ve Emekli Sandığı ile
ilişkili olan yurttaşlarımıza ait hesaplardır. Her
yurttaşımızın ne kadar süre ile bu sosyal güvenlik
kurumlarının iştirakçisi oldukları, hangi iş
yerlerinde ne kadar süre ile çalıştıkları, hangi tarihte
emekli olabilecekleri gibi bilgiler sosyal güvenlik kurumlarında
mevcuttur. Bu nedenle, bilgileri sosyal güvenlik kurumlarında mevcut olan
yurttaşlarımıza KEY ödemelerinin zamanında ve eksiksiz
olarak yapılamaması en hafif değimiyle tam bir iş
bilmezliktir. Çalışanlarının sosyal güvenlik
kurumlarındaki bilgileri teyit edilmek suretiyle bu
yurttaşlarımıza ödemelerin yapılması zor
değildir. Buna rağmen "yasal düzenleme yapmak gerekir"
şeklindeki mazeret, siyasi iktidarın KEY ödemelerini yapmak niyetinde
olmadığını gösteriyor. İktidar, artan bütçe
açıklarını düşürmek için, işçinin işsizlik fonu
gibi birikmiş fonlarını kullanıyor. Bütçe
açıklarının maliyetini çalışanın
sırtından çıkarıyor. KEY ödemelerinin geciktirmesi de yine
bu uygulamanın örnekleridir.
Öte yandan, Tasfiye Halindeki Emlak Bankası
kayıtları ile ilgili kamuoyunda bazı tereddütler mevcuttur.
Bütün bu sorunların araştırılması,
gerçeklerin anlaşılması ve KEY ödemeye hak kazananların
mağduriyetinin önlenmesi için, Meclis araştırması gerekir.
2.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce ve 31 milletvekilinin, yükseköğrenim öğrencilerinin
barınma sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/493)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yüksek öğrenime devam eden öğrencilerin barınma
sorunlarının araştırılması ve alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılması için gereğinin yapılmasını arz ederiz.
1) Muharrem İnce (Yalova)
2) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Osman Kaptan (Antalya)
5) Engin Altay (Sinop)
6) Abdulaziz Yazar (Hatay)
7) Gökhan Durgun (Hatay)
8) Bülent Baratalı (İzmir)
9) İsa Gök (Mersin)
10) Bayram Ali Meral (İstanbul)
11) Rasim Çakır (Edirne)
12) Atila Emek (Antalya)
13) Osman Coşkunoğlu (Uşak)
14) Tayfur Süner (Antalya)
15) Sacid Yıldız (İstanbul)
16) Gürol Ergin (Muğla)
17) Orhan Ziya Diren (Tokat)
18) Tekin Bingöl (Ankara)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Ali Koçal (Zonguldak)
21) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
22) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
23) Ahmet Küçük (Çanakkale)
24) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
25) Akif Ekici (Gaziantep)
26) Abdullah Özer (Bursa)
27) Esfender Korkmaz (İstanbul)
28) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
29) Birgen Keleş (İstanbul)
30) Şevket Köse (Adıyaman)
31) Hulusi Güvel (Adana)
32) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
Gerekçe:
Anayasa'nın 42. maddesinde "Devlet, maddi imkanlardan
yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini
sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli
yardımları yapar." hükmü bulunmaktadır.
1961 yılında yürürlüğe giren 351 sayılı
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanunu ile kurulan Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun amacı kanunun 2. maddesinde
"yüksek öğrenim gören öğrencilere bu kanun gereğince kredi
vermek, yurtlar yaptırmak ve yurt işletmesini sağlamak suretiyle
Türk gençlerinin yüksek öğrenimlerini, sosyal ve kültürel
gelişmelerini kolaylaştırmak" olarak belirlenmiştir.
1961 yılından beri yüksek öğrenim
öğrencilerine kredi, burs ve yurt hizmeti veren Kredi ve Yurtlar Kurumu,
halen 78 il, 90 ilçede bulunan toplam 237 yurtta 217.511 yatak kapasitesi ile
hizmet vermektedir.
217.511 yatak kapasitesinin, yüksek öğrenim
öğrencilerimiz için yetersiz olduğu açıktır.
Ülkemizde yükseköğretime devam eden öğrenci
sayısı yaklaşık 2,3 milyondur.
Kredi ve Yurtlar Kurumunun yatak kapasitesi, yükseköğretime
devam eden öğrenci sayısının ancak yüzde 10'u
kadardır.
2002-2003 öğretim yılında, 191 yurtta, 185 bin 085
yatak kapasitesi varken, bugünkü toplam kapasite 237 yurtta 217 bindir. Yatak
kapasitesi son 7 yılda 32 bin artmıştır.
AKP döneminde, 41 devlet üniversitesi, 22 vakıf üniversitesi
olmak üzere toplam 63 yeni üniversite kurulmuştur. Mevcut üniversitelerin
kontenjanları artırılmıştır.
Yurt yatak kapasitelerindeki artış ile
yükseköğretim düzeyindeki öğrenci sayısındaki
artışın dengeli gitmediği, devlet yurtlarının
kapasitesinin yetersiz olduğu ortadadır.
2005-2006 öğretim yılı başında YURT-KUR
yurtlarında başvuru yapılacak boş yatak kapasitesi 89.250
iken başvuru sayısı 191.706'dır. Karşılama
oranı yüzde 47'dir.
2007-2008 öğretim yılı itibarıyla başvuru
yapılabilecek boş yatak kapasitesi 78 bin iken, başvuran
sayısı 173 bin ve karşılama oranı yüzde 45,3'tür.
2008-2009 öğretim yılı başında ÖSYM
tarafından yükseköğretim kurumlarına yerleştirilen
öğrenci sayısı 505 bin, YURT-KUR yurtlarına müracaat eden
öğrenci sayısı 213 bin iken, yurtlara yerleşen öğrenci
sayısı 89 bindir.
2009-2010 öğretim yılı
başlangıcında, ÖSYM tarafından 585 bin öğrenci
yükseköğretim programlarına yerleşmiştir. Buna
karşın devlet yurtlarındaki boş yatak kapasitesi 92 bindir.
Üniversiteleri kazanan öğrencilerimizin beklentisi güvenli,
huzurlu bir şekilde barınabilecekleri yurtlara yerleşmektir.
Yurt kapasitesinin yurt talebini karşılayamaması
öğrenci ve velilerimizi başka yollara sevk etmekte, kimi
öğrencilerimiz barınma sorununu tarikat ve cemaat ev ve yurtlarında
kalarak çözmektedir.
Barınma sorununu çözmek devletin anayasal görevidir. Bu
görevin gereğince yerine getirilememesi, devleti kuşatma hedefi
taşıyan örgütlenmelerin elini güçlendirmekte, onlara amaçlarına
ulaşma konusunda âdeta yardımcı olmaktadır.
O nedenle, yükseköğretim öğrencilerinin barınma
sorunlarının araştırılması ve gerekli tedbirlerin
alınması son derece önemlidir ve konunun TBMM tarafından gündeme
alınması gereklidir.
3.- Aksaray Milletvekili Osman
Ertuğrul ve 20 milletvekilinin, belediyelerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/494)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde vatandaşlara ilk elden hizmet veren belediyeler
maddi kaynak sıkıntısı yüzünden hizmet veremez hâle
gelmişlerdir.
Daha sağlıklı ve kaliteli hizmet verilebilmesi
doğrultusunda belediyelere gerekli olan mali kaynakların
artırılması ve mevcut kaynakların daha da etkin
kullandırılması yönündeki tedbirlerinin araştırılması
amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104'üncü ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Osman Ertuğrul (Aksaray)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
4) Ahmet Bukan (Çankırı)
5) Muharrem Varlı (Adana)
6) Yılmaz Tankut (Adana)
7) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
8) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
9) Osman Durmuş (Kırıkkale)
10) D. Ali Torlak (İstanbul)
11) Süleyman Nevzat Korkmaz
(Isparta)
12) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
13) Beytullah Asil (Eskişehir)
14) Akif Akkuş (Mersin)
15) Reşat Doğru (Tokat)
16) Metin Ergun (Muğla)
17) Hasan Çalış (Karaman)
18) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
19) Zeki Ertugay (Erzurum)
20) Recai Yıldırım (Adana)
21) Cemaleddin Uslu (Edirne)
Gerekçe:
Yerel yönetimler tarafından verilen hizmetlerin kalite
yönünden üst seviye oluşu, şehirlerimizde, ilçelerimizde ve
beldelerimizde yaşayan insanların da daha mutlu ve huzurlu
olmasını sağlayacaktır.
Buradan hareketle; mevcut belediye gelirlerinin nasıl daha da
artırılarak güçlendirilmesi ve mevcut olanlara yeni gelir
kaynakları geliştirilmesi gerekmektedir.
Bugün bir çok belediyede işçi maaşları dahi
ödenemez, çalışanların SSK primi dahi ödenemez, vergi borçları
ya da başkaca benzer sebeplerle hacizler geldiği, ayrıca
elektrik faturasını ödeyemeyen belediyelerin elektriklerinin
kesildiğini bilmekteyiz. Bütün bu olumsuzluklar sonucunda belediyeler
hizmet üretemez hâle gelmişlerdir.
Böyle bir tablonun olduğu yerde halka hizmetten bahsetmenin
mümkün olamayacağı, çevre projeleri geliştiremeyeceği,
bugün de içinde bulunduğumuz salgın hastalıklar ile mücadeleye
destek veremeyeceği, sosyal ve kültürel hizmetleri sunamayacağı
açıktır.
Günümüzde belediyeler; borç yönetimi, personel hukuku ve
istihdamı, finansman dar boğazı, vergi mevzuatı, imar ve
kentleşme politikalarına kadar pek çok değişik sorunlarla
uğraşmaktadırlar.
Böylesine ayrıntılı sorunlar ile
uğraşacak olan ve vatandaşa her ne şartta olursa olsun iyi
hizmeti sunması beklenilen belediye başkanlarımızın
hepsi seçilmeden önce idari, mali ya da belediyecilikte gerekli olan diğer
ihtisas alanları ile uğraşmamış olabilirler.
Yapılacak bir araştırma sonrasında;
belediyelerin mevcut gelir kaynaklarını nasıl etkin ve verimli
kullanabilmeleri, öte yandan vatandaşlara verilen hizmetin kalitesinin
artırılabilmesi için bu güne yapıldığı
şekliyle değil de vatandaşlarımıza
sıkıntı vermeden, onların cebinden almadan yeni gelirler
elde etmenin yolları daha da netleşecektir.
Açıklanan bu nedenlerle,
vatandaşlarımızın daha iyi bir beldede, daha iyi bir
ilçede, daha iyi bir ilde ve daha iyi bir Türkiye'de mutlu ve huzurlu
yaşayabilmeleri amacıyla yerel yönetimler üzerinde bir Meclis
Araştırması açılması gerekmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Kenya Millet Meclisi
Dış İlişkiler ve Savunma Komitesi ile Çek Cumhuriyeti
Senatosu Dışişleri Savunma ve Güvenlik Komisyonu heyetlerinin
ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1026)
10
Aralık 2009
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Başkanlık Divanının 23 Kasım 2009
tarih ve 58 sayılı Kararıyla, Kenya Millet Meclisi Dış
İlişkiler ve Savunma Komitesi ile Çek Cumhuriyeti Senatosu
Dışişleri Savunma ve Güvenlik Komisyonu heyetlerinin Türkiye
Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak ülkemizi ziyaretleri hususu uygun
bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 7. Maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Şimdi, alınan karar gereğince gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan Çek Kanunu Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.- Çek Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/710) (S. Sayısı: 445) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde 3üncü madde üzerindeki son önergenin
oylanmasında kalınmıştı.
Şimdi önergeyi tekrar okutup daha sonra oylarınıza
sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının 3
üncü maddesinin üçüncü ve beşinci fıkralarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini; maddeye
beşinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki altıncı
fıkranın eklenmesini ve devamındaki fıkraların buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Suat
Kılıç (Samsun) ve arkadaşları
"(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici
dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek
yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması
hâlinde,
1) Çek bedeli beşyüz Türk Lirası veya üzerinde ise, beşyüz
Türk Lirası,
2) Çek bedeli beşyüz Türk Lirasının altında
ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen
bulunması hâlinde,
1) Çek bedeli beşyüz Türk Lirası veya altında ise,
çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî
karşılığı beşyüz Türk Lirasına tamamlayacak bir
miktarı,
2) Çek bedeli beşyüz Türk Lirasının üzerinde ise,
çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî
karşılığa ilave olarak beşyüz Türk Lirasını,
ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka
arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış
olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu
fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından
yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz
önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her
yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede
yayımlanır."
"(5) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle
yükümlü olduğu tutar dahil, kısmî ödemenin hamil tarafından
kabul edilmemesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre
karşılıksızdır işlemi yapılır; ibraz tarihi
ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası
alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün fotokopisi banka
tarafından saklanır. Çek hesabında hiç
karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap
bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu
tutarın ödenmesini talep etmesi hâlinde de bu fıkra hükmüne göre
işlem yapılır."
"(6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle
yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka
yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu
fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki
takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet
başsavcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu
fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı
olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin
aslı bu mercilere gönderilir."
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önerge sahibi
önergesindeki bazı ibarelerin değiştirilmesini istemektedir. Bu
yönde Sayın Kılıç söz istemiştir.
Buyurunuz Sayın Kılıç.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri;
imzamızla Divana arz edilmiş olan önergede bir değişiklik
talebimiz vardır. Bunu Sayın Başkanın, Komisyonun ve
Hükûmetin bilgilerine arz ediyorum.
"(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici
dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı
için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması
hâlinde,
1) Çek bedeli beşyüz Türk Lirası veya üzerinde ise,
beşyüz Türk Lirası,
2) Çek bedeli beşyüz Türk Lirasının altında
ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen
bulunması hâlinde,
1) Çek bedeli beşyüz Türk Lirası veya altında ise,
çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî
karşılığı beşyüz Türk Lirasına tamamlayacak
bir miktarı,
2) Çek bedeli beşyüz Türk Lirasının üzerinde ise,
çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî
karşılığa ilave olarak beşyüz Türk Lirasını,
ödemekle yükümlüdür.
Sayın Başkanım, bu bölüme kadar olan
kısımdaki beşyüz Türk Lirası ibaresinin altıyüz
Türk Lirası olarak değiştirilmesi noktasında bir
değişiklik arzımız vardır. Bunu arz etmek istiyorum.
Önergemizin kalan hükümleri aynıyla mahfuzdur,
saklıdır. Bunu ifade ediyorum.
Sayın Başkanım, buna gerekçe olarak malumları
olduğu üzere bu konudaki düzenleme risk paylaşımına
bankaları, çek koçanlarını veren kurumları da dâhil etmek
üzere yapılmıştı. Dolayısıyla bankaların
buradaki risk paylaşımında alacaklı, borçlu ve bankalar
denklemindeki risk payını artırmak üzere bu rakamın
beşyüz Türk lirasından altıyüz Türk lirasına
çıkarılması tarafımızdan uygun bulunmuş ve takdirlerinize
sunulmuştur.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kılıç.
Bu öneriye Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Sayın Başkanım, Komisyonda belirtilen miktar ile
şu anda 2nci defa değiştirilen miktar arasında ayniyet
olmadığı için İç Tüzükün 42nci, 45inci ve 87nci maddesi
uyarınca katılmam mümkün değil. Genel Kurulun takdirine
bırakıyorum.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bu değişiklikle birlikte önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
ALİM IŞIK (Kütahya) Yazıklar olsun, gerçekten
yazıklar olsun! Bankalar Birliğinin emrini burada onaylamanıza
BAŞKAN Şimdi bu kabul edilen önerge doğrultusunda
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
Şimdi 4üncü maddeyi okutuyorum:
Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 4- (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık
kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme
yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan
ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan
çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler
itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik
ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar
Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin
görüşleri alınarak Gelir İdaresi Başkanlığı
tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile
ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi
ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin
veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek
kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya
temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler
adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel
kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin
varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde,
hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Gelir İdaresi
Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını
kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut
delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta
içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi
Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Saygı duymaya
çalışıyoruz ama
ALİM IŞIK (Kütahya) Olmaz efendim! Bir komisyon
başkanı 500 lirayı 600 liraya çıkaramıyoruz. diyerek
bu milleti alet edemez!
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Sevgili kardeşim
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) O zaman yapmayın! Sözün
geçmiyorsa istifa et!
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Komisyon olarak her zaman söz alma hakkına sahipsiniz.
Buyurunuz, lütfen cevap veriniz.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Değerli arkadaşlar, komisyon başkanının
yetkisi bellidir. Önergeyi üretmek başkasının elinde,
işleme koymak Başkanlığın elinde, komisyon
başkanı önergeyle ilgili bir beyanda bulunacaktır,
yaptığım budur.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz efendim.
4üncü madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu.
Buyurunuz Sayın Uslu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 445
sayılı Çek Kanunu Tasarısının 4üncü maddesiyle
ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz
aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki bugün de
Bursanın Mustafakemalpaşa ilçesinde kömür ocağında grizu
patlaması sonucunda göçük altında kalan 19 işçi
vatandaşımızın ölüm haberiyle sarsıldık. Birkaç
gün önce de Tokat ilimizin Reşadiye ilçesinde menfur bir saldırı
sonucu şehit edilen 7 askerimizin haberiyle
sarsılmıştık. Hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza ve şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyorum; yakınlarına, silahlı kuvvetlerimize ve Türk milletine
başsağlığı diliyorum. Tokat ilimizdeki bu menfur
saldırıyı üstlenen terör örgütü PKKyı şiddetle
lanetliyor, dün benden önceki arkadaşlarımın da bahsettiği
gibi birkaç gündür bu olaya başka anlamlar yüklemeye çalışan
ilgilileri gerçekleri görmeye davet ediyorum. Ülkemizde iş
kazalarının bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, son günlerde ülkemizde kötü
şeyler oluyor; korkular, endişeler, tedirginlikler
yaşanıyor. Bu endişeler vatandaşlarımız
arasında bölünmelere, parçalanmalara, dağılmalara kadar gidiyor.
Hemen her gün ülkemizin değişik yörelerinde sözde barış
yürüyüşleri adı altında ayaklanma provaları
yapılıyor. Asayiş yönünden en seçkin kentlerden biri olan, en
sakin kentlerden biri olan Edirne ilimizde dahi dün akşam saatlerinde buna
benzer bir olay yaşandı. Sağduyu sahibi Edirne halkı ve
güvenlik güçlerimiz bu girişimi büyümeden önledi. Dilerim, ülkemiz
genelinde olan bu tür olaylar artık sona erer.
Değerli milletvekilleri, tabii ki devletimiz güçlüdür. Bütün
bu olanların üstesinden gelecektir. Ancak devleti yönetmek, ülkede huzur
ve sükûneti sağlamak Hükûmetin görevidir. Bütün bu olan bitenler
esnasında Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan
yurt dışındadır. Bu temsil görevleri de mutlaka çok önemlidir
ama dış görevlerin uyumlu bir programla gerçekleştirilmesinin
daha doğru olacağını düşünüyorum. Zira, biraz önce
yaşadığımız gibi bu keyfîlik Meclis
çalışmalarını bile etkilemiştir.
Değerli milletvekilleri, bu düşüncelerimi ifade ettikten
sonra Çek Kanun Tasarısıyla ilgili düşüncelerimi aktarmak
istiyorum. Bilindiği üzere çek, özel hukuk alanında çok
kullanılan bir senet türüdür ve bankalar tarafından matbu olarak
hazırlanan bir kambiyo senedidir. Uygulamadaki kolaylığı
ise hesap sahibinin bankalardaki hesabından dilediği kişilere
ödeme yapmasını sağlayan bir ödeme aracı
olmasıdır. Esasen, diğer kambiyo senetlerinden yani poliçe ve
bonodan farkı da bir ödeme aracı olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu itibarla çek, diğer borç senetlerine ve hatta kambiyo senetlerine
nazaran çok daha yüksek bir güvenilirliğe sahip olmaktadır. Hatta,
çekin günlük yaşamda nakit derecesinde işlem gördüğü de
bilinmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisi özellikle son
yıllarda çok ciddi sorunlar yaşamaktadır. Türkiye ekonomisi,
başlayan küçülme ve artan işsizlik, artan yoksulluk ve nihayetinde
küresel ekonomik krizin yansımaları sonucunda bugün sosyal ve
ekonomik kriz ortamını bütün şiddetiyle yaşamaktadır.
Bunun doğal sonucu iş dünyası borç ve vergi yükü
altında ezilmiş, esnafımız siftah dahi yapamadan iş
yerini kapatır hâle gelmiştir. AKP döneminde, protestolu senet ve
karşılıksız çek rakamlarında görülen yüksek
artışlar, esnaf, sanatkâr ve bütün ticaret erbabının
faaliyetlerini yürütmekte sıkıntıya düştüğü görülmektedir.
Merkez Bankası verilerine göre, protestolu senet ve
karşılıksız çek miktarında AKP İktidarında
yüksek oranda artış görülmektedir. Bu durum AKPnin ekonomi
politikasının ne derece yanlış olduğunu ortaya
koymaktadır. Karşılıksız çek miktarında her geçen
yıl artış görülmekte olup 2008 yılında 1 milyon 537
bin 194 seviyesine ulaşan karşılıksız çek
miktarında 2002 yılına göre yüzde 105 oranında
artış olmuştur. 2009 yılı Ekim ayı
itibarıyla karşılıksız çek miktarı 1 milyon 662
bin 781 olup 2008 yılı toplamını geçmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu ekonomik
sıkıntılarda yaşam mücadelesi veren birçok çek mağduru
vatandaşımız, zaman zaman, derdine çare olur ümidiyle bizlere
mesajla ulaşmaya çalışmaktadır, sizlere de mutlaka
geliyordur. Buna dair birkaç örnek okumak istiyorum.
Vatandaşımızın birisi yazmış: Ben, ülkemizde
enerji tasarrufu sağlayan bir malzemenin buluşunu yaptım. Bu
malın patent sahibiyim. Yeni üretmiş olduğumuz malzememizi
pazara tanıtım mücadelesi verirken yaşanan
sıkıntılardan, daha bu malımızı tanıtamadan
işlerin kötü gitmesinden, sermaye yetersizliğinden biz de nasibimizi
aldık.
Elimde, yine aynı ölçüde
Ülkeme enerji konusunda
faydalı olacak bir üretim söz konusu fakat karşılıksız
çekten hapis yatacağım için bunları gerçekleştirmek, ülkeme
faydalı olmak artık hayal. En çok üzüldüğüm de, bize
Dolandırıcı diyorlar.
Bir başka vatandaşımız da şöyle
yazmış: Günlerdir, sizleri fakslarımızla,
mesajlarımızla, mektuplarımızla ve telefonlarla
rahatsız ettiğimizi bilmekteyiz. Ancak, bizler, büyük çoğunluk
olarak esnaf olan, ticaretle uğraşan, devletimize vergi veren,
yanlarındaki kişilere iş veren durumundayken muhtelif
sebeplerden bugün cezaevine girmiş veya girme aşamasında olan
insanlar konumuna düşmüşüz. Elbette ki geçmişte ticari hatalarımız
olmuştur ancak çok büyük bir çoğunluğumuz
borçlarımızı ödemek için uğraşırken zamanla
yaşanan ekonomik krizlerin de etkisiyle bugün suçlu duruma
düşmüşüz. Sayın Başbakanımız bir söyleminde
Hiçbir güç Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerinde değildir
demiştir. Hâl böyleyken, çek cezaları bakımından 31/12/2008
tarihinden sonra bilinen yasal boşluk ortadayken bugün itibarıyla on
bir aydır hâlâ cezaevinde binlerce arkadaşımız mahkûm
durumundadır.
Yazı devam ediyor ve sonunu şöyle ifade etmiş:
Elbette ki kasıt ve dolandırmak amacıyla hareket etmiş
olanların cezası verilmelidir. Ancak ticaretle yıllarca
uğraşıp da ödemelerini düzgün olarak yapmaya
çalışırken ekonomik krizlerin de etkisiyle ve piyasalardaki
dalgalanmalarla bizim durumumuza gelmiş olanlara Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bulunan sayın milletvekillerimiz bir çare bulmalıdır
diye düşünmekteyim. ve devam etmiş. Bu ve buna benzer birçok
mağdur vatandaşımızın olduğunu da bilmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, doğrusu, acilen yapılacak
düzenleme ile ekonomik suça ekonomik ceza verilmeli, dürüst olan
çalışıp borcunu ödemelidir. Vatandaş cezaevine
girdiğinde iş daha da vahim bir hâl alıyor, hem borcunu
ödeyemiyor hem de ailesi perişan oluyor. Karşılıksız
çekin hapis cezasıyla değerlendirilmesi, bir yandan çek
kullanılmasının yaygınlaşmasına, diğer
yandan karşılıksız çekten dolayı ceza
davalarının artmasına neden olmuştur.
Gerçekten ülkemizdeki ceza davalarının
yaklaşık yüzde 15i karşılıksız çekle ilgilidir.
Bu durum karşılıksız çek olayının tam bir sosyal
felakete dönüşmüş olduğunun önemli bir işaretidir. Öte
yandan ülkede yaşanan ekonomik krizler sonucunda
karşılıksız çekten dolayı mahkûmiyet alan
kişilerin sayısında sürekli bir artış görülmektedir.
Bu yüzden, sorunun acilen çözümü gerekmektedir. Bunun için de
yapılması gereken sırf ekonomik bir olayı ifade eden
karşılıksız çek durumunun cezalandırılması
değil, çekin bir suç aracı olarak kullanılmasının
önlenmesi ve bu durumun cezalandırılmasıdır. Tasarıda
böyle bir tedbir ve cezalandırma öngörülmediği gözlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, tasarıya göre tarafların
anlaşması hâlinde karşılıksız çek verme suçundan
mahkûm olanların cezasının infazı ertelenebilecek veya
durdurulabilecektir. Tasarı yasalaştığında çekten
hapis yatanlar borçlu olduğu kişiyle anlaşarak süresi içerisinde
ilgili makamlara bildirdikleri takdirde herhangi bir sorun kalmayacaktır.
Taraflar arasında anlaşma olmaz ise iki yıl içinde ödemesi için
ceza infazının ertelenmesine imkân tanınıyor. İki
yıl içerisinde borç yine ödenmediği takdirde borçlu tekrar
cezasını çekmek üzere hapse girecek.
Değerli milletvekilleri, tasarı bu hâliyle insani
açıdan olumlu görülmekle birlikte ticari açıdan bazı
eksiklikleri de ortaya koymaktadır. Nitekim Odalar Birliği
Başkanı bir konuşmasında bu konuyla ilgili olarak şu
ifadeleri kullanmıştır: Devlet para harcadıkça para ne
sana ne de bana gelir, sadece vergisi gelir. Çeklerle ilgili
çıkarılmak istenilen yasada 'iki yıl ödeme süresi
vereceğiz' denirse bütün çekler karşılıksız olur,
ticaret biter, ben de dâhil çekimi ödemem. Çeklerden dolayı 2.800
kişi hapiste yatıyor. Hapis cezasının kalkmasını
biz de istiyoruz. Zaten hapiste olan bir kişi borcunu ödeyemez. Yani bu
şunu gösteriyor ki, malınızı satarken dört yıl bir
şey beklemeyin. Bu da şu oluyor ki, mahkeme iki yıl sürüyor, iki
yıl da devlet veriyor, etti dört yıl.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz efendim.
CEMALEDDİN USLU (Devamla) Değerli milletvekilleri,
gerçek çek mağdurlarının çekin suç aracı, muvazaa
aracı olarak kullanıldığı durumlardan
arındırılması gerekmektedir. Esasen çek hesabının
açılması, çek defteri verilmesi, çekin ödenmesi ve karşılıksız
çıkması gibi çek ilişkisinin her aşamasında bankalara
da önemli görevler yüklenmektedir.
Bu yasanın hayırlara vesile olmasını
diliyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Uslu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili
Şahin Mengü.
Buyurunuz Sayın Mengü.
CHP GRUBU ADINA ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bir eksiklik var; benim
anlayabildiğim kadarıyla Sayın Bakanın sağ
tarafında Bankalar Birliği Başkanı, sol tarafında da
parayla oynayanların lobisinin başkanının oturması
gerekiyordu. Maalesef bu kanun
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Mengü
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) - Sayın Canikli, elinizi hiç
açmayın.
Bu kanun, sizin hazırladığınız bir kanun
değil.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Biraz da ekonomik
olarak bak olaya.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) - Bu kanun, Bankalar
Birliğinin talimatıyla hazırlanmış bir kanun.
AHMET YENİ (Samsun) - Bir hukukçu olarak konuşuyorsunuz
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) Hukukçu olarak konuşuyorum
tabii, gayet tabii, neyi söylediğimi de çok iyi biliyorum.
Bu kanunun başından sonuna
baktığınız zaman hiçbir değişiklik getirmiyor.
Şu anda cezaevinde bulunan belki 2 bin, 3 bin, 5 bin kişiyi
dışarı çıkartmaya yarıyor. Onun
dışında, çek olayına en ufak bir katkısı yok.
Bakın, 1980 yılına gelinceye kadar çekin Türkiyede
bir itibarı vardı. Çek, hakikaten, itibar belgesiydi. 1980den sonra
Türk ekonomisindeki değişimler, kötüye gidişler bononun yerine
çeki ikame etti. Biz bugün bononun yerine çekin ikame edilmesini
yasalaştırmaya başlıyoruz.
Fiilen var olan, 1980den evvel uygulanmayan, 1980den sonra
başlayan vadeli çek olayı, çek üstündeki bütün itibarı
kaldırmış, çeki tamamıyla bir bono hâline getirmiştir.
Bütün hukukçular bilirler, kıymetli evrak hukukunda bono bir kredi
müessesesidir ama çek bir havale müessesesidir. Bu havale müessesesini biz
bugün kaldırıyoruz ve bir kredi kurumu vadesi hâline getiriyoruz.
Olaya baktığınız zaman, bu çek kanunu
değişikliğinden sonra bir kısım insanların
borçlarının ertelenmesi için süre tanındığı gibi
bir anlam ortaya çıkıyor. Ancak, bu arada bu kanunu doğru
incelerseniz, bankalar ile bu şahıslar arasındaki irtibatı
da kesiyorsunuz, bu insanların finansal kaynak bulmasını da
engelliyorsunuz. Yani, bu insanlar
Söylenen şu: İki sene boş vakit
verdik, bu insanlar ekonomisini düzeltsin, borcunu ödesin. Eğer siz bu
insanlara yeni finans kaynakları sağlamıyorsanız yani
finans kurumlarıyla ilişkisini hukuken engelliyor iseniz, bu
şahısların kendi ekonomik konumlarını düzeltip
borçlarını ödemesi mümkün hâle gelmez. Burada yapılmak istenen
şu ise hiçbir itirazım yok: Cezaevine düşmüş insanları
kurtaralım diyorsanız bu kadar uzun değişikliğe lüzum
yoktu veya başka bir şey getirirsiniz, bütün dünyadaki gibi çek
kanunu düzenlersiniz. Şimdi bu çek kanununu getiriyorsunuz, Ticaret
Kanununda da çekle ilgili hükümleri getirecek misiniz? Bakın, dünyada
uygulamaları vardır. Eğer çek kanununu ayrıca
düzenliyorsanız artık Türk Ticaret Kanununda çekle ilgili hüküm
getirmemeniz gerekir. Var bunun dünyada örnekleri. Bunun, müsaade edin, dünyada
örnekleri var. Eğer bir kredi müessesesi olan bonodan çeki
ayırıyorsanız, çek ayrı bir kod olarak hukuk hayatında
yerini alır. Biz öyle yapmıyoruz; hem burada çeki düzenliyoruz hem
Ticaret Kanununda çekle ilgili hükümler getiriyoruz. Şimdi, buradaki
sıkıntı ve hukuki yanlış oradan başlıyor.
Bu, olayın en acı tarafı.
Şimdi, arkadaşlarımız diyor ki
İşte, benim söylediğime de tepki verdiniz, Bu, Bankalar
Birliğinin yasasıdır. deyince.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Haksızlık.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) Nasıl yasası
değil? Bizim arkadaşımıza Bankalar Birliği Genel
Sekreteri telefon edip şöyle bir değişiklik vereceğiz
diyor. Biraz evvel yaptığınız 600 liralık teklif de
sırf, bu, Bankalar Birliğinin söylemiyle olmuştur denilmesinin
önüne geçmek için.
Değerli arkadaşlarım, bakın burası Parlamento,
biz burada yasa yapıyoruz. Böyle bir yasa çalışmasında,
elbette komisyon aşamasında Bankalar Birliği de görüşünü
belirtir, bundan daha doğal bir şey olamaz ama dünyanın hiçbir
yerinde, bir bankalar birliği, bir kanunun yapılmasında
ağırlıklı etken olmaz. Eğer burada hapse girmiş
insanları hapisten kurtaracaksak
Bakın, başka
sıkıntılar da var; bonosunu vermiş, ödeyememiş, icraya
verilmiş, taahhütte bulunmuş, o taahhüdü yerine getiremediği
için taahhüdü ihlalden hapse girenler de var. Onların çek
mağdurlarından bir farkı var mı? Hiçbir farkı yok.
Niye yok? Hepsi ekonomik sıkıntı nedeniyle bu duruma
düşmüşlerdir.
Bakın, son on ayda 1,5 milyon karşılıksız
çek verilmiş -bu, devletin resmî rakamları- 1 milyonu icraya
düşmüş. Eğer, bonolar için yani aslında hakiki bir borç
ikrarı gibi kabul edilmesi gereken bonolar için de bu incelemeyi yaparsak
bunun da çok büyük rakamlar oluşturduğunu görürüz. O zaman ne
yapalım? Gelin, bu geçici 2nci maddeye bir hüküm koyalım, bu bonoda
yani herhangi bir nedenle bir hukuki ilişkiden kaynaklanan borcunu
ödeyemediği için aleyhine icra takibi yapılmış ve bu icra
takibi karşılığında taahhüt vermiş insan,
taahhüdünü ihlal ettiği için hapse girmişse bunlara da bir
kolaylık getirelim. Bunlar da çünkü diğer çek mağdurlarından
farksız insanlar.
Şimdi, çok gerçekçi bakarak olayları, sorunları
çözmek mecburiyetindeyiz. Ekonominin iyiye gittiğini kimse söyleyemez. Bir
ekonomik kriz nedeniyle bu kadar insan çek mağduru oluyor. Burada
bankalara hiçbir sorumluluk getirmiyorsunuz; banka, önüne gelene, dilediği
şekilde çek defteri veriyor, bankalar dilediği gibi herkese kredi
kartı veriyor. Yakında önümüze bir kredi kartı faciası da
gelecek.
Bakın, sorun, belki sizlere de olmuştur, hiç haberiniz
olmadan mektupla kredi kartı geliyor arkadaşlar. Bu olaydan bir
farkı yok. Bu, önüne gelenin dilediği şekilde çek defteri
almasının getirdiği sıkıntının
yarattığı olaylardır. Eğer bankalar her önüne gelene
Gelin, buradan biz milletvekili olarak gidelim, bir çek defteri isteyelim,
bizden neler isteyecekler. Ama öyle insanların cebinden çek defterini
çıkarıp imzaladığını görüyoruz ki içiniz
parçalanıyor. Çek defterini, çek yaprağını, kusura
bakmayın, tabirimi mazur görün, lahana yaprağı gibi piyasaya
sürersek sonucu bu noktaya getiririz.
Dün burada konuşan arkadaşlarımız, işte,
Piyasaya para giriyordu. diyorlardı. Yani ben fiktif diyorum,
arkadaşlarım Bu bir kâğıt üstünde yani kaydi
paradır. diyorlar. Eğer bir ülkede paranın değeriyle,
paranın kendisiyle oynarsanız suç oluşmuyor mu? Yani hiçbir
ekonomik gücü olmayan insanlara çek keşide etmenin, vadeli çek keşide
etmenin yolunu açarsanız bu, ekonomiye iyilik değildir. O zaman
gelin, bono lehtarı lehine de bazı düzenlemeler getirelim. Çek
dediğiniz bir özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan olaya Parlamentonun
müdahale etme hakkı yoktur çünkü Türk hukuk sisteminin kabul ettiği
sistem bir akit serbestisi sistemidir. Eğer akit serbestisi sistemini
içinize sindiriyorsanız, kabul ediyorsanız, o zaman buna hukuken
müdahale etmeyeceksiniz. Kendi mecrası içinde vadeli çek olayı
gelinceye kadar Türk hukukunda çeki keseni zaman zaman
dolandırıcılıktan, zaman zaman da görevini suistimalden
yargılardı ceza kanunları. Biz buna ayrı bir suç yaratmaya
başladık. Hiç kimsenin böyle bir suç yaratma hakkı yok. Özel hukuk
ilişkisine müdahale edemezsiniz, bu sefer bono için de etmek
mecburiyetindesiniz. Eğer bono için buna müdahale etmiyorsanız çekin
başka ne özelliği var? Çek kural olarak bankalar üstüne çekilir ama
bir havale müessesesi olduğu için şahsın üstüne de çek
çekebilirsiniz. O zaman ne yapacaksınız? Olay
yanlıştır, baştan sona yanlıştır.
Kanun çıkacak. Herkes niçin bu kanuna destek verecek biliyor
musunuz? 2 bin, 3 bin, 5 bin, 10 bin, kaç bin kişiyse,
yılbaşını cezaevinde geçirmesin çünkü bu insanlar bir ekonomik
modelin neticesi oralara düşmüştür diye bu kanuna destek verilecek
yoksa hukukçu olarak bu kanunu savunmak mümkün değildir. Hakikaten mümkün
değildir, çok iyi niyetimle söylüyorum. Bono mağdurunun günahı
nedir? Bunu bana birisinin izah etmesi lazım yoksa bu yasayla
Biz
alışığız torba yasalarda, hiç alakasız
kanunların içinde birçok kanunda değişiklik yapmaya. Bir an akla
şu gelebilir: Canım o İcra İflas Kanununu ilgilendiren
bir konu! Birçok torba kanunda hiç alakasız kanunları bir arada
düzeltmedik mi, değiştirmedik mi? Bunda da bir maddeyle, bir
fıkraya yeni bir ilave cümleye koyarak aynı şekilde bono
mağdurlarını da kurtarırsınız. Bu
getirdiğiniz sistemde insanların cezaevinden çıkmasını
iki seneliğine ertelersiniz. Gene aynı şekilde bu insanlar iki
sene sonra tekrar cezaevlerine girmeye başlarlar. Bu sistem, bu getirilen
sistem onu doğruluyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Mengü.
4üncü madde üzerinde şahsı adına Denizli
Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Erdoğan.
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 445
sayılı Çek Kanunu Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz
tasarının iki dikkat çekici özelliğini sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bunlardan birincisi: İleri tarihli çeklerin ibrazı hâlinde
yani gününden önce bankaya götürülmesi hâlinde
karşılaştığımız durum ne olacaktır?
İkinci konu da tacir olan ve olmayan kişilere verilecek olan çeklerin
durumuyla ilgilidir.
Birincisi ileri tarihli çekler yani vadeli çekler, çok
tartışılıyor. Aslında çekte vade olmaması gerekir
ama Türkiyede maalesef vadeli çek kullanımı bir kredi
vasıtası olarak yaygın bir şekilde
kullanılmaktadır. Ve bu çekler tek taraflı olarak hamiline
verilmiyor. Bu çeki bir düzenleyen var, bir de çeki alan hamil dediğimiz
çek alacaklısı var. Çek borçlusuyla çek alacaklısı oturuyor
bir ticari ilişki içerisinde bu çeki tanzim ediyor ve üzerine -ben
örnekleme olarak veriyorum- 1 Ocak 2010 tarihinde bu çek bedelinin ödenmesi
konusunda iki taraf mutabık kalıyor, anlaşıyorlar ve buna
göre de çek keşide eden kişi 1 Ocak tarihi itibarıyla çeki
düzenleyip veriyor alacaklı eline. Alacaklı, çek keşide eden
kişinin yanından çıktıktan sonra bankaya gidiyor, bankaya
Çekin gününde ödenmesi gerekir, bunun ben parası varsa almak istiyorum,
yoksa arkasına Karşılığı yoktur. diye
yazdırmak istiyorum. dediği zaman
tartıştığımız tasarıda, değerli
arkadaşlar, eğer böyle bir durumda o çekin
karşılığı hesapta varsa alacaklı bu parayı
tahsil edebiliyor, hesapta yoksa banka o çekin arkasına
Karşılığı yoktur. diye yazamıyor.
Ayrıca, çek hamili bu çekle ilgili olarak üzerindeki
yazılı tarihten önce hukuki takipte bulunamıyor yani icraya
veremiyor, cumhuriyet savcılıklarına şikâyette
bulunamıyor. Bu, dikkat çekici bir özellik yani 3167 sayılı
Kanundan ayrılan bir konu.
İkinci özellik, değerli milletvekilleri, biz
getirmiş olduğumuz bu tasarıyla,
tartıştığımız bu tasarıyla, çekleri tacir
olan ve tacir olmayan kişilere verilen çeklerle, hamiline çekleri ebat
bakımından, şekil bakımından
farklılaştırdık. Tabii, esnaf ve sanatkârlarımız
tacir çekini kullanabilecekler.
Hamiline çek konusunda ayrı bir hesap açılması
gerekiyor bankadan, ayrı bir hesaptan bu hamiline çeklerin yürütülmesi
gerekiyor.
İkinci olarak, hamiline çeklerde hamiline çek defteri
yapraklarının üzerinde mutlaka Hamiline sözcüğünün matbu
olarak yazılması gerekiyor. Eğer bu vasıfları
taşımıyorsa ve çeklerin ayrıca kullanımı
konusunda bankalara birtakım yükümlülükler getirilmiş.
Tartıştığımız 4üncü madde bu konuda bankalara
bazı yükümlülükler getirmiş. Bunların başında,
eğer hamiline çekler üzerinde Hamiline sözcüğü yazılmadan
hamiline olarak kullanılmak isteniyorsa bankalar bu tip durumlarda Gelir
İdaresine ve cumhuriyet savcılığına ihbarda
bulunacaklar yani durumu cumhuriyet savcılıklarına ve Gelir
İdaresine bildirmek zorunda.
Ayrıca, hamiline çek hesabı sahiplerinin açık
kimliklerinin, vergi numaralarının, vatandaşlık
numaralarının açıkça o çek yaprağının üzerine
yazılması gerekiyor ve yine hamiline çekin ödendiği kişinin
kimlik bilgilerinin zaman zaman belirlenecek süre içerisinde yine Gelir
İdaresine bildirilmesi icap ediyor.
Değerli milletvekilleri, bir de çeklerde bu
tasarının bir amacı da kayıt dışılıkla
mücadele etmektir veya kayıt dışılıkla mücadeleyi
kolaylaştırmaktır, kara paranın aklanması konusunda
imkânlar getirmektir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Devamla)
haksız rekabetin
önüne geçmektir. Bu nedenle, tacir tüzel kişilerin, tacir çeklerini
dolanmak suretiyle başka kişiler üzerinden muvazaalı
işlemler yapması da engellenmektedir. Dolayısıyla,
görüştüğümüz bu tasarının yasalaşması hâlinde,
iddia edildiği gibi çeke daha az rağbet değil -çek daha
güvenilir bir ödeme vasıtası hâline gelecektir- çeke daha fazla güven
doğacaktır ve piyasalarımız bundan daha iyi etkilenecektir,
sanayimizin gelişmesine, ülkemizin kalkınmasına büyük
katkılar sağlayacaktır.
Ben, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Erdoğan.
Şahsı adına Tokat Milletvekili Osman Demir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Demir.
OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan Çek Yasa Tasarısının 4üncü
maddesi üzerine şahsım adına söz aldım. Sürem içerisinde
Reşadiye doğumlu bir milletvekili olmam sebebiyle, Reşadiyede
meydana gelen üzücü olay hakkındaki görüşlerimi ve
yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, olay, bildiğiniz gibi, 7
Aralık günü Reşadiyenin güney yakasında -karşı bir
dağda- Reşadiyeden Sazak bölgesinde bulunan karakol
güzergâhında askerî aracımızın seyahat hâlindeyken bir pusu
üzerine meydana geldi; 7 askerimiz şehit oldu, 3 askerimiz de
yaralandı. Ben, tabii, şehitlerimize Allahtan rahmet, kalanlara acil
şifalar temenni ediyorum.
Olay, evvela Reşadiyemizi, Tokatımızı,
Türkiyemizi, iktidar-muhalefet hepimizi gerçekten derinden yaralamış
bir olaydır. Ben olayın gerçekleştiği bölgeyi çok
yakından bilen bir milletvekiliyim. Daha Kurban Bayramının
üçüncü günü yani 29 Kasım günü o bölgede köyleri ziyaret ettim
bayramlaşmak amacıyla, gezdim. Gittik, köylülerimizle, muhtarlarımızla
buluştuk, dertleştik. Tabii, olayın bu sıcaklığı
üzerine meydana gelmesi de beni fazlasıyla üzmüştür.
Bölge insanının ne kadar güvenilir insanlar
olduğunu anlamamız açısından, daha önce TRT 1de
yayınlanan bölgeyle ilgili bir belgeseli sizlerle paylaşmak
istiyorum: Hemen Sazakın güney tarafında, Tozanlı bölgesi diye
bir bölgemiz var. Almus Barajını besleyen Tozanlı Çayı
geliyor bu dereden. Derenin iki yakasında köylerimiz
karşılıklı dizilmiş durumda. Tabii, geçmiş
zamanda her köyden şehre gelecek bir minibüs bulunmadığı
için, en uzak köyden kalkan minibüse, köylülerimiz iniyorlar, pazardan
satın almak istedikleri ihtiyaçlarını minibüsün şoförüne
bildiriyorlar ve para veriyorlar, bize işte şunları al, getir
diye. Tabii, karşılamak için tekrar dere yoluna köylülerimizin inmesi
gerekiyor ama bazen minibüse tam denk gelebiliyorlar, yetişiyorlar,
yetişemiyorlar. Eğer emaneti ısmarlayan şahıs, aile,
minibüsün geliş saatine denk gelememişse, minibüs daha erken gelip
geçmişse, minibüsün şoförü satın aldığı emaneti
yolun kenarına bırakıyor, eğer paranın üzeri de
kalmışsa onu da emanetin üzerine bırakıyor. Bu, TRT 1de
belgesel olarak yayınlanmıştı.
Burası böyle bir bölge değerli arkadaşlar. O
yüzden, hakikaten, bu üzücü olay Reşadiyeli hemşerilerimizi, bölge
insanını, Tokat insanımızı derinden üzmüştür. Bu
terörün hani gözü kör diyoruz ya, anlaşılan aklı da kör,
vicdanı da kör. Yani düşünebiliyor muyuz ki askerlerimizin tek
amacı var: İnsanlarımızın mal ve can güvenliğini
sağlamak. Sizin mal ve can emniyetinizi sağlamak isteyenlere, isteyen
insanlara siz kurşun sıkıyorsunuz. Bu nasıl bir
anlayıştır, bu nasıl bir vicdandır, bu nasıl bir
akıldır; inanılacak gibi değil. Kaldı ki değerli
arkadaşlarım, olayı PKK üstlendi, tamam, bunu biz en
azından bir belirsizliğin ortadan kalkması açısından
önemli bir bilgi olarak görüyoruz. Ama şu PKK diyor ki: Ben Kürt
halkının hakkını savunuyorum. Yahu senin burada şehit
ettiğin askerlerin içerisinde Kürt kökenli askerlerimiz var. Bu nasıl
hak savunma, bu nasıl anlayış, bu nasıl insanlık?
Gördüğünüz gibi bu tamamen insanlık dışı, son derece
vahim bir hadisedir, bir olaydır. Allah bir daha böyle bir olayı bu
aziz milletimize yaşatmasın; bu tür hain tuzaklar içerisinde, planlar
içerisinde olanlara bir daha fırsat vermesin.
Değerli arkadaşlar, biz olayı duyar duymaz buradan
Tokata hareket ettik. Gece indiğimizde en ağır askerimiz Tokat
Cevdet Aykan Devlet Hastanesinde ameliyata alınmıştı.
Ameliyattan çıktığında durumunun iyi olduğu haberini
aldık ve ziyaret ettik yoğun bakımda. Ertesi gün cenaze
törenleri düzenlendi, inanın halkımızın sağduyusu o
cenaze törenlerinde kendini sonuna kadar gösteriyordu. Şehitlerimizin
memleketine uğurlandıklarında, oralardaki cenaze törenlerinde
cenaze yakınlarının açıklamaları, gazetelerden
okuyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın
Demir.
Buyurunuz.
OSMAN DEMİR (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
milletimizin teröre bakışında hangi olgunluğa
geldiğini, hangi vakur duruşu sergilediğini açıkça ortaya
koymaktadır. Bundan da son derece memnuniyet duyuyorum.
Ben tekrar şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize acil
şifalar diliyorum. Şehitlerimizin ve gazilerimizin
yakınlarına sabr-ı cemîl diliyorum ve Yüce Allahtan aziz
milletimize bir daha böyle bir kirli tuzak kurmak isteyenlere fırsat
vermemesini temenni ediyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Demir.
Sayın milletvekilleri, şimdi 4üncü madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Süremiz on dakika.
Sayın Işık, Sayın Uzunırmak, Sayın
Taner, Sayın Köse ve Sayın Orhan sisteme girmişler. Her birine
1er dakika söz vereceğimi şimdiden belirtiyorum ve süreyi
başlatıyorum.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, biraz önce bir olay yaşandı. Ben
Meclis hayatımda yaşadığım en talihsiz olaylardan
birisi olarak bu konuyu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Bir: Dün 500 TLye düşürülmesi konusunda, bankalar
yükümlülüğünün 500e indirilmesi konusunda bir grup iktidar partisi
milletvekili önerge verdi. Bugün bunun 600 liraya değiştirilmesiyle
ilgili bu milletvekili arkadaşlarımızdan bir tanesi, önerge
sahiplerinden birisi açıklama yaptı, önerge değişmedi. Bu
nasıl bir hukuktur? Burada önergenin değişmesi gerekmez miydi?
Bir kişinin sözlü açıklaması buna yeterli midir? Buna cevap
istiyorum.
İkincisi: Bu tartışmaların Bankalar
Birliğinin isteği doğrultusunda gerçekleştiği
yönündeki açıklamaları doğrular mahiyette. Bu şekilde
sonuca gidilmesi hakikaten buradaki birçok milletvekilini incitmiştir. Bu
konuda Sayın Bakanın görüşünü almak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakana sormak istediğim, acaba Türkiyede 2009
yılında kaç adet 500 TLlik karşılıksız çek
çıkmıştır? Artık 500 TLnin bankadan sorgulama
ücretini ve çek yaprağının maliyet ücreti falan
düşünüldüğünde ticarette 500 TLlik çek kullanan kaç esnaf çıkar,
kaç iş adamı çıkar? Ben merak ediyorum ve bu maddeye de esefle
bakıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunırmak.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, davaya konu çeklerin
büyük bir çoğunluğunun cirolu çekler olduğu ortada. Bu
açılan davalardaki çeklerin yüzde kaçı cirolu çeklerdir? Çekin ciro
edilme sistemi kaldırılabilir mi? Diğer ülkelerde bu uygulama ne
şekildedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Taner.
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan, bin TLlik çek kesen bir kişi hakkında
verilecek adli para cezası ne kadardır?
İki: Bin TLlik çek kesen ve bankada hiç
karşılığı olmayan, adli para cezasını
yatırmayan kişiye ne kadar hapis cezası verilecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.
Sayın Orhan
AHMET ORHAN (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ben de aynı konu üzerinde sorumu yöneltmek istiyorum
Sayın Bakana.
Çek yapraklarına uygulanacak olan teminat tutarı bin TL
adet olmasına rağmen AKP Grup Başkan Vekili ve
arkadaşları tarafından verilen önergeyle önce yazılı
olarak 500, sonra da şifahen 600 TL olarak yine AKP Grubunun
oylarıyla Genel Kurulda kabul edildi. Söz konusu uygulamayla tahminî
olarak kaç Türk Liralık bir bilançonun ortaya
çıkacağını öngörmektesiniz?
Tüm ülkenin ekonomisi küçülürken kâr oranlarını yüzde
30ların üzerine taşımış olan bankacılık
sektörü bilançosuna bu durumun nasıl yansıyacağını
tahmin ediyorsunuz?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Orhan.
Son olarak Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
Sayın Bakana soruyorum: Görüşülmekte olan Çek Kanunu
Tasarısının gerekçe bölümünün 14üncü maddesinde,
karşılıksız çek ile mücadelenin ağır hapis
cezasıyla önlenemediği kaydedilmektedir. Ancak, tasarıya
bakıldığında cezaların 2 misline yakın
artırıldığı ve yeni yeni suç ve cezalar icat
edildiği görülmektedir. Kanun Tasarısı gerekçesiyle çelişir
bir görüntü vermiyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet,
Sayın Başkanım, Meclisimizin değerli üyeleri; Sayın
Alim Işıkın sorusunu cevaplandırıyorum: 4üncü
maddedeki önergeyle ilgili şüphesiz Meclisimizde yasalar
yapılırken uygulanan yöntem belli. Önergelerin kim tarafından
nasıl verildiği, nasıl işleme alındığı
ve bu konuda kararın nasıl oluştuğu hepinizin malumudur.
Dolayısıyla önergede, bir milletvekilimizin verdiği önergede düzeltme
yapma talebini Meclis Başkanlığımız uygun
görmüştür ve işlem tamamlanmıştır. Bu noktada benim
bir tasarrufum
RECEP TANER (Aydın) 6 milletvekili Sayın Bakan, 1
milletvekili değil.
ALİM IŞIK (Kütahya) İmza 6 milletvekili.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Efendim, yani önergeyi verenler adına
Bu teamüller burada hep böyle
uygulanıyor. Onun için bu konuda Meclis
Başkanlığımızın uhdesinde ve iradesinde olan bir
işlem hakkında benim yorum yapmam uygun olmaz diye düşünüyorum.
İkincisi: Sayın Uzunırmak, 2009da kaç tane çek
için sorgulama yapıldığını soruyor. Bu konuda şu
anda elimizde hazır bilgiler var mı arkadaşlar? Bin Türk
liralık
Bu başka. Evet, bu konuyla ilgili bilgiler tam net olarak
elimizde olmadığı için bunu yazılı
cevaplandıracağız.
Sayın Recep Taner Milletvekilimizin sorusu, açılan
davalarda çek karşılığının ciro edildiğine
ilişkin, çeklerin kaçının ciro edildiğine ilişkin
istatistiki bilgi maalesef yoktur. Ciro yasağına ilişkin olarak
da bir hüküm tasarıda yer almamaktadır.
Diğer bir soru, Sayın Şevket Kösenin sorusu. Bin
TLlik çek karşılıksız çıkarsa bin TLlik adli para
cezası tahakkuk eder. Eğer bu ödenmezse de gün başına 100
liradan paraya dönüştürülür yani hapis cezası yoktur. Bu düzenlemeyle
hapis cezası yani hürriyeti bağlayıcı ceza yerine maddi
suça maddi ceza prensibi getirilmektedir.
Sayın Özdemirin sorusunu da yazılı
cevaplayacağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Bakan,
cevabı yanlış veriyorsunuz, yanlış
bilgilendiriyorsunuz. Bir hukukçu değilsiniz...
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Efendim, tabii, 100 lira para cezası gün başına veriliyor, bunu
da ödemezse hapse dönüşüyor.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Ödemezse ne kadar hapis
yatacak? Çünkü toplum yanlış bilgileniyor.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet,
düzeltiyorum. Yani gün başına 100 lira veriliyor, eğer onu da
ödemezse hapse dönüşüyor. Yani birinci kademe, para cezasına devam
ediliyor ama onu da ödemediği hâlde -düzeltiyorum- o da tekrar hapse
dönüştürülüyor.
Bilgilerinize arz ederim.
BAŞKAN Cevap netleşti galiba, tamam.
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
AHMET ORHAN (Manisa) Sayın Başkan, benim sorumun
cevabını alamadım.
BAŞKAN Sizin sorunuz için
Cevabınız var mı
Sayın Bakan? Süremiz var.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Değerli
Milletvekilimizin sorusunu da yazılı cevaplayacağız,
hazır değil arkadaşlarda bilgiler, yanımızda yok.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, şimdi 4üncü madde üzerinde üç
önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
TBM Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 Sıra Sayılı yasa
tasarısının 4. maddesinin 3. fıkrasında geçen (en geç
bir haftada) ibaresinin (en geç 15 günde) biçiminde değiştirilmesini
arz ederiz.
Kamer Genç Akif Ekici Şevket Köse
Tunceli Gaziantep Adıyaman
İsa
Gök R.
Kerim Özkan
Mersin Burdur
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 Sıra Sayılı Çek Kanunu
Tasarısının 4. Maddesinin 4. Fıkrası olarak
aşağıda yer alan metnin eklenmesini
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
(4) Muhatap banka, çekle ilgili olarak
karşılıksız işleminin yapılması hâlinde
hesap sahibiyle ilgili bilgileri, ibraz tarihinden itibaren bir ay içinde Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek
tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi
de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur.
Bu duyururun diğer malî kurumlara yapılmasına ilişkin esas
ve usuller, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü
alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından
belirlenir.
Faruk Bal Kürşat
Atılgan Akif
Akkuş
Konya Adana Mersin
Osman Durmuş Alim Işık Hasan Özdemir
Kırıkkale Kütahya Gaziantep
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının 4.
Maddesinin; 2. fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını teklif ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Halil
Ünlütepe Ali İhsan
Köktürk
Mersin Afyonkarahisar Zonguldak
Turgut
Dibek Rahmi
Güner
Kırklareli Ordu
BAŞKAN Son okuttuğum önergeye Komisyon
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ordu Milletvekili Sayın Rahmi
Güner.
Buyurunuz efendim.
RAHMİ GÜNER (Ordu) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 445 sıra sayılı Çek Kanunu
Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde verilen önerge üzerinde
konuşmak için söz almış bulunuyorum. Öncelikle, Tokatta
öldürülen askerlerimize rahmet olsun diyorum, ruhları şad olsun ve
yakınlarına ve Türk milletine de başsağlığı
diliyorum.
Yine, Bursanın Mustafakemalpaşa ilçesinde maden
ocağında ölen 19 işçimizin ruhları şad olsun,
yakınlarına ve sevenlerine de başsağlığı
diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, elimizde bir Çek Yasası
var. Bu Çek Yasasında daha önceden bir cezai sorumluluk yok, tamamen
dolandırıcılık suç kapsamına gitmek suretiyle bir
müeyyide uygulanmaktaydı. Fakat daha sonra bu Kanun, bu madde
değiştirildi ve 3167 sayılı Yasanın ilgili maddeleri
gündeme getirildi.
Değerli arkadaşlarım, yine, bu maddede bilhassa bu
cezai müeyyideyi uygulamada aksaklıklar getirildiği için tekrar
değişiklikler oldu ve neticeten mahkemelerce tazminata mahkûm
ediliyor, ödenmediği takdirde hürriyeti bağlayıcı bir
cezaya çevrilme uygulaması yapıldı. Bu da yeterli olmadı.
Şimdi, yeni bir çek yasası gündeme geldi.
Değerli arkadaşlarım, bu çek yasası ne esnafa
ne tacire ne ticari işle uğraşan hiçbir kimseye fayda
getirmemektedir. Bu Çek Yasası ancak Türkiye'de yabancı paranın
kapısı olan bankalara yaramaktadır, Türkiyedeki bankaların
da yüzde 80i yabancı bankalardır ve dikkat ederseniz, Türkiye'de kâr
eden kuruluşlar da ancak bu bankalardır.
Değerli arkadaşlarım, biz Komisyonda,
bankaların ödentilerinin 3 bin TL olması için önerge verdik, maalesef
kabul edilmedi ve Komisyon bunu 500 TL olarak kabul etti fakat şimdi
görüyoruz ki bunu 600 TLye çıkarmak için bir önerge verilmiş
durumdadır. Değerli arkadaşlarım, önerge verme süresi
bittiği hâlde, önergenin daha verilemeyecek olduğu bir dönemde
maalesef ikinci bir önerge verilme durumu oldu, bunu biz usulsüz olarak kabul
ediyoruz. Bu, başka bir taraftan, bilhassa bankalardan önerilen 500 TLnin
daha değişik bir şekilde Genel Kurula kabul ettirilmek için
verilmiş bir önergedir.
Değerli arkadaşlarım, bu çekte en çok dikkatimizi
çeken şudur: Dikkat ederseniz, Anayasanın 38inci maddesinde Hiç
kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine
getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz. deniyor ama
bu maddede cezai müeyyide var.
Değerli arkadaşlarım, yine, Ceza Kanununun 2nci
maddesinde açıkça Ceza Kanununda tarif edilemeyen hiçbir fiilden
dolayı da ceza verilemez. ibaresi olduğu hâlde, yine, yargı
organının bu şekilde fiillerden dolayı, ticari anlaşmalardan,
özel sözleşmelerden dolayı ceza verilemeyeceğini belirtmesine
rağmen, yürütme organının başı ve mahkemelerin birçok
kararı maalesef biz yasama organı tarafından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözünüzü tamamlayınız.
Sayın Güner, demin Komisyonda 500 TL dediniz, bin TL
olacaktı herhâlde, Komisyonun belirlediği rakam olarak, onu
düzeltirseniz
RAHMİ GÜNER (Devamla) Evet, bin TL efendim. Ama burada dün
verilen bir önergede 500 TLye inmişti, şimdi 600 TLye
çıkarılıyor; ben onu belirtmek istedim.
BAŞKAN Evet ama Komisyon için bin lira herhâlde
RAHMİ GÜNER (Devamla) Şimdi efendim, şunu
söylemek istiyorum: Bu çek yasası, bizim halkımıza,
esnafımıza ve -ayrıca şunu da belirtiyorum- ticaret
sahiplerimize, tacirlerimize hiçbir faydası olmayan bir
tasarıdır. Bunun bu şekilde kabul edilmesinin hiçbir yararı
olmayacağı düşüncesindeyim.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Güner.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 Sıra Sayılı Çek Kanunu
Tasarısının 4. Maddesinin 4. Fıkrası olarak
aşağıda yer alan metnin eklenmesini
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
(4) Muhatap banka, çekle ilgili olarak
karşılıksız işleminin yapılması hâlinde
hesap sahibiyle ilgili bilgileri, ibraz tarihinden itibaren bir ay içinde
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek
tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi
de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur.
Bu duyurunun diğer malî kurumlara yapılmasına ilişkin esas
ve usuller, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü
alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından
belirlenir.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kötü niyetli kişiler hakkında çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağı kararı verilmesi belli bir zaman
alacaktır. Bu zaman süresince bu bildirimlerin yapılmaması
hâlinde kötü niyetli kişiler çek kullanımına devam edecektir. Bu
durumun önleyici unsuru olarak bu düzenlemenin yapılmasında fayda
görülmektedir.
Dördüncü fıkrada, çekin kısmen veya tamamen
karşılıksız çıkması hâlinde, muhatap banka
tarafından bildirim yükümlülüğü düzenlenmiştir. Buna göre
muhatap banka yeterli karşılığı
olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi
hakkında gereken bilgileri ibraz tarihinden itibaren bir ay içinde Türkiye
Cumhuriyeti Merkez Bankasına bildirmekle yükümlüdür. Bu bildirimden sonra,
çek tutarının hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya
ödenmesi hâlinde de, muhatap banka durumu ödeme tarihinden itibaren 10 gün
içinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına bildirmekle yükümlü
olacaktır. Çek bedelinin hamile ödenmesi hâlinde bu sürenin
işleyebilmesi için bankanın hamile yapılan ödemeyi
öğrenmiş olması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası
da bu bildirimleri en geç 15 gün içinde
bankalara duyurur. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından bu
duyurunun mali kurumlara yapılmasına ilişkin esas ve usuller
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü alınarak
belirlenir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
TBM Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 Sıra Sayılı yasa
tasarısının 4. maddesinin 3. fıkrasında geçen (en geç
bir haftada) ibaresinin (en geç 15 günde) biçiminde değiştirilmesini
arz ederiz.
Kamer
Genç (Tunceli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge sahibi Sayın Genç, buyurunuz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 445 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 4üncü maddesinin son fıkrasında geçen
en geç bir haftanın on beş gün olarak değiştirilmesini
talep ettim.
Burada, Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını
kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut
delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta
Bir
haftayı on beş güne çıkarıyorum. Bunu bir hafta içinde de
bildirebilir ama on beş gün
Çünkü bir hafta içinde bildirmediği
takdirde bir hak düşürücü durum olmasın diye, ben bunu on beş
güne çıkardım.
Değerli milletvekilleri, bakın, Parlamento ciddi bir
kurumdur. Bu kurum maalesef AKP zamanında çok tahrif edildi. Şu
Hükûmetin bir cenaze namazını kılalım. Burada bir tane
bakan var mı? Yani bu çok ayıp, bu çok ayıp. Bakın,
şimdi, Sayın Ulaştırma Bakanımız burada.
Sayın Bakanımız bu konuları bilmez ki. Öteki, Bülent
Arınç olsa, o Adalet Bakanı olsa
Burada zaten yüzü yok ki çünkü
Türkiyede çok büyük hatalar yapıyorlar.
Şimdi, ben özellikle yine kendi ilimle ilgili bir söyleme
gelmek de istiyorum: Şimdi Genelkurmay Başkanlığı da
bugün yayın yaptı, basında da yayın yaptı, efendim,
Tokatta şehit edilen erlerimiz Tuncelideki bir PKK grubunun eylemiyle
olmuş. Ya, arkadaşlar, Türkiyede bir PKK var, bu PKK Türkiye'nin her
tarafında var. Niye Tunceliyi ön plana çıkarıyorsunuz?
SUAT KILIÇ (Samsun) Kim söyledi, onu kim söyledi?
KAMER GENÇ (Devamla) Burada, bakın, son zamanlarda
Bu
tamamen PKKnın oyununa gelen bir söylem ve zihniyettir. Şimdi, son
zamanlarda Tunceli halkı PKKdaki ilgisini kesti ve çok
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ya, onu kim söyledi?
KAMER GENÇ (Devamla) Yani tek tük belki olabilir ama nedir?
Şimdi, PKK da bunu bildiği için, Tunceliyi sırf kamuoyunda kötü
düşürmek için, işte burada her acı olayın arkasında
sanki Tunceli ismini geçirerek buna bir özdeşleştirme yapmak
istiyorlar, bu çok büyük bir hata.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Kim yapmış?
KAMER GENÇ (Devamla) Yani şimdi Türkiyede
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kim yapmış onu?
KAMER GENÇ (Devamla) Ya, PKK yaptı işte, git yakala.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Bizi itham etme.
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam, senin genel başkanın
yapmadı diyor, Bülent Arınç yapmadı diyor, Adalet
Bakanın
Sanayi Bakanın yapmadı diyor, Abdullah Gül
yapmadı diyor. Bunlar şimdi normal demokratik bir ülkede olsa
bunların hepsi istifa eder ve devletin ordusunu zan altında
bırakıyorlar, devletin güvenlik kuvvetleri sanki yapmış
gibi zan altında bırakıyorlar. Yani bu böyle palyaçoluk olmaz
arkadaşlar, böyle bir şey olmaz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ASIM AYKAN (Trabzon) Kim yapıyor palyaçoluğu?
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Biz söylemiyoruz ki.
KAMER GENÇ (Devamla) Burada, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir
kişiliği var, devletin bir şeyi var. Yani sen, devletin
başındaysan onu bir tarafa itiyorsun, ondan sonra
Bunları niye
söylüyorum arkadaşlar: Bakın, Tunceli halkının Türkiyede
yani bu türlü söylemlerle devamlı itibarı kaybediliyor. Ya,
işte sizin memleketinizde PKK eylemi var. Türkiye'nin her tarafında
var ama amaç, o halka devamlı bir terörle iş birliği içinde
olduğu izlenimini aşılamak için yapıyorlar.
Şimdi, bakın, 1938le ilgili burada bir söylemde
bulunuldu, çok sahip çıktınız. 1938de bir askerî harekât yapılmıştır
Tuncelide, çok büyük bir masum insan kitlesi öldürülmüştür. Şimdi,
eğer siz, hakikaten yani gerçekten, bir haktan, hukuktan yanaysanız,
hemen bir kanun çıkaralım, 1938 yılında haksız yere
öldürülen ve zarara uğrayan o insanların zararlarını tazmin
ettirelim. Mesela, özellikle o sırada basında çok şey olan Diyap
Ağa ve bazı kişilerin haksız olarak asılmasıyla
ilgili olayları var. Bunların mezarları nerede tespit edelim,
verelim Tayyip Erdoğana, çıksın
Gidiyor
Üç tane, dört tane
ordu komutanını getirip de yargılayacak gücü kendinde
bulduğuna göre, o zaman bu kişilerin de cenazelerinin nerede
olduğunu askerî birliklerden sorsun, millete söylesin.
Değerli arkadaşlarım, aynı zamanda, Tunceli
halkının üzerinde durduğu, bir Munzur Vadisinin tahrip edilmemesi,
Munzura baraj yapılmaması meselesi var. Oraya da bunu Dersim diye
eğer il olarak değiştirmeyi siz tasvip ettiniz,
değiştirecekseniz, oraya o kanunla olacak. O kanunda da o Munzur
üzerine, hiçbir doğal güzelliğini tahrip etmeyecek, baraj dâhil hiçbir
yapı yapılmaması konusunda da bir hüküm koyalım.
İşte, Tunceli halkının istediği bu.
Yalnız, bu tip, yani her yerde meydana gelen bir silahlı
eylemde, bir acı, şehit olaylarında Tunceli isminin geçmesi,
gerçekten hem Tunceli halkını yaralıyor hem bizi yaralıyor.
Bingölde olay oluyor, Tunceli diyorlar; Tokatta oluyor, Tunceli diyorlar. Ya,
olay belli, yapan belli, Tunceliyle ne ilgisi var? Onun için, yani, bu
insanları bu kadar haksız yere itham etmenin de bir anlamı yok.
Şimdi, gerçekten eğer, hakikaten bir iktidarsanız,
o geçmiş meselelerdeki, ben istiyorum ki artık, bu Tunceli
olaylarının, 1938 olaylarının kapanması gerekir çünkü
yeni yetişen gençlerimize hep acı, hep ıstırap
Özellikle
bazı art niyetli insanlar, her kürsüye çıktıklarında o olayları
dile getiriyorlar. Bunun da hatta, bir daha dile getirilmemesi için de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Evet Sayın Başkanım.
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Önergeye gel!
KAMER GENÇ (Devamla) Zaten önergeyi söyledim.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Önergeyi söyledi baştan.
KAMER GENÇ (Devamla) Söyledim, mahiyetini söyledim.
Bir şey söyleyelim, ben her yerde söylüyorum, bakın:
Tunceli gençlerinin, artık sağlıklı bir istikbal peşinde
koşmaları lazım. Birtakım istismarcılar, hep
çıkıyorlar, bu olayları söylüyorlar ve dolayısıyla,
yeni yetişen gençlere kötü hedef veriyorlar. Ben istiyorum ki bundan sonra
yetişen gençlerimizin, milletine, devletine, ordusuna, polisine sadık
bir düşünce içinde, Türkiye Cumhuriyeti devletine sadık bir
düşünce içinde hareket ederek artık bilime, teknolojiye değer
vermeleri, bu yolda kendilerine istikbal aramaları gerektiğine
inanıyorum. Bunun da yolu, işte, Dersim olaylarını
eğer örtbas etmek istiyorsanız bir kanun çıkaralım, oradaki
acıları telafi edelim ve oraya da bir hüküm koyalım, bundan
sonra bu konuları dile getirenlere de icabında ceza bile
koyalım. Çünkü bunları unutmak lazım.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Bu açıklamadan dolayı kim
istifa edecek?
KAMER GENÇ (Devamla) Tarihi -yetmiş bir sene önce-
geçmiş olayın kimden hesabını soracağız?
Onun için, bu çok istismar ediliyor. Tabii, zamanımız da
çok az olduğu için bunları burada dile getirmiyorum. Ama, maalesef
karşımızda ciddi bir hükûmet bulmadığımız
için bunları dile getirmek çok zor oluyor.
Ben önergemin kabulünü istiyorum, saygılar sunuyorum. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü
madde kabul edilmiştir.
On dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 17.21
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 30uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
445 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
5inci maddeyi okutuyorum:
Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma
yasağı
MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine
göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır
işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında,
hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne
kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para
cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan
miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması
hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının
devamına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz
edildiği veya çek hesabının açıldığı banka
şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin
yerleşim yeri mahkemesinde görülür.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek
karşılığını ilgili banka hesabında
bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek
hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel
kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim
organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa
yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler,
çek karşılığını ilgili banka hesabında
bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına
çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak
tayin edemez.
(4) Karşılıksız çek düzenleyen, adına
karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek
üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde
ibrazında, karşılığını ilgili banka
hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında,
Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hâkimi
tarafından, karşılıksız çıkan her bir çekle
ilgili olarak, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı
verilir.
(5) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği
bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı
açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201
sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat
çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya
fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat
yapılmış sayılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma
yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek
yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu
kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma
yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın
kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş
bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil
edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve
varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste
hâlinde vermekle yükümlüdür.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile
imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı
Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına elektronik ortamda bildirilir. Bu
bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve
usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü
alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından
belirlenir.
(9) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak
yapılan soruşturma veya kovuşturma neticesinde;
a) Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer
olmadığına,
b) Mahkeme tarafından, beraat, ceza verilmesine yer
olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine,
karar verilmesi hâlinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağının kaldırılmasına da
karar verilir. Bu karar, kesinleşmesi hâlinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasına sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân
olunur.
(10) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın
kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da sekizinci fıkradaki bildirim
ve yayımlanma usulü izlenir.
(11) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle kamu
davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına, ön ödemeye ve
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci
maddesinin üçüncü fıkrasındaki tebliğnamenin tebliğine
ilişkin hükümler uygulanmaz.
BAŞKAN 5inci madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Mithat Melen. (MHP
sıralarından alkışlar )
Buyurunuz Sayın Melen.
MHP GRUBU ADINA MİTHAT MELEN (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her
şeyden önce Tokattaki şehitlerimize ve Bursadaki vefat eden
-maalesef- işçilerimizin kendilerine rahmet, ailelerine
başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı
sağ olsun.
Çek Kanunu Tasarısı üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyorum. 5inci madde üzerine
konuşacağım. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Şu konuda bir açıklama getirmekte yarar var: Burada iki
gündür dikkatle bu yasanın tartışılmasını
izliyorum. Hiç kimse burada ekonomiden söz etmiyor. Hâlbuki çek, ekonominin en
önemli aracı, bir kaydi para, kişisel anlamda ekonomiye katkıda
bulunan çok önemli bir para aracı ve Merkez Bankasını
rahatlatan, gereğinde para piyasaya sürmeden -yani para diyorum çünkü
nakit- çok önemli bir araç. Bu aracı biz yıllardan beri doğru
dürüst kullanmak istememişiz bir kere. Niye kullanmak istememişiz? Ya
işimize gelmemiş ya becerememişiz.
Dünyanın hiçbir tarafında, özellikle Batılı
ülkelerde çekle ilgili çok büyük yasa yok, ya ticaret kanunları içerisinde
var bunlar ya teamüllerle var. İngilterede bir çek yasasından
bahsedebilir misiniz? Fransada var ama Fransada yaklaşık olarak
yılda 6 milyarın üzerinde çek el değiştiriyor ama o
çeklerin hepsi çizgili ve hesaba kaydediliyor. Yani piyasaya para sürmeden para
arzını ve talebini ayarlayabilen çok önemli bir unsur.
İşte, biraz önce değerli bir milletvekili
kardeşim söyledi bunları, biz orada çekle bono arasındaki
farkı da pek ayırt edemedik. Bırakın hukuki olarak, esas
ayırt edemediğimiz nokta bu. Çünkü bono ve senet olduğu zaman
devletin vergi alma imkânı doğuyor üzerinden ama çekte yok. Hele
çekin üzerinde ciro, dünyada pek ciro yok, bizde var. Hatta o kadar ki
Kapalıçarşıda altına 30 tane de kâğıt ekliyorlar
çekin. Hiç dünya hukukunun, dünya ekonomisinin anladığı bir
şey değil bu, hayretler içerisinde kalıyor herkes.
Şimdi biz yıllar boyu, 3167 sayılı Yasa da,
ondan önceki yasalar da, 85 yılına kadar belki Türkiyede bunu bir
parça saygınlığı olan bir biçimde götürmüşüz, ondan
sonra saygınlığı da kalmamış çekin. Bu arada
tabii sadece bankaların suçu yok. Bankalar her önüne gelene verebiliyorlar
bunu. Siz bunu yasayla da halledemezsiniz aslında. Niye halledemezsiniz,
biliyor musunuz? Ekonominin şartları pek bağdaşmıyor
çünkü zorlamayla. Yasa çıkarmak -ki çekte demin söylediğim gibi fazla
yasa yok- uymayacak yine piyasaya. Çünkü piyasada bir vakıa var
Türkiyede, bu çek piyasasında da bir vakıa var; çok ciddi bir olay
bu: Türkiyede ticaret bir kayıt dışı olmaya buradan
başlıyor, ticaret kaydın dışında kalıyor ve
piyasada çek sanki bonoymuş gibi gidiyor. Merkez Bankasının
hesaplarına bakın, Merkez Bankası hesaplarında o kadar
düşük ki, yok bile. Farkında değil kimse ne olduğunun.
Efendim, onun için hep tartışmayı hukuki açıya
biz getirdik. Doğrudur, hukuk devletinden bahsettiğimiz bir yerde
hukuktan tabii söz edeceğiz ama YÖK Başkanı Hukukun
etrafında dolanabiliriz. diyor, bir bilim adamı bunu diyor. Mecliste
de işte biraz önce gördük, hukuk ne kadar var, nasıl hukukla
ilgileniyoruz. Onun için, bari bir parça ekonomiyle uğraşalım.
Kimsenin şeyini de yapmak istemiyorum, aleyhinde atmak istemiyorum ama
burada 1 tane ekonomiyle ilgili yetkili yok. Belki Merkez Bankasından veya
Bankalar Birliğinden 1 temsilci vardır ama sayın bakanlar bile
bu işle ilgilenmiyor. Türkiyenin can damarı, ekonominin şu anda
can damarı çek; niye? O piyasada tedavül ediyor da ondan. Bu kadar
karşılıksız çıkmasının nedeni de o.
İngilterede karşılıksız çek yok, Amerikada da yok.
Hayatınızda bir kere karşılıksız çek
verebilirsiniz, ikinciyi veremezsiniz; sistem sizi reddeder, sistemin
dışına atarlar. Ama bizde hem karşılıksız
çek veriyoruz hem onlarla ilgili hapis cezası veriyoruz. Sonra, bu
Mecliste, geliyoruz, bir; o mağdurlar diyoruz, affetmeye
çalışıyoruz onları. İki; peki, o çekin
alacaklıları da mağdur değil mi? Ne yapıyoruz onları?
İki sene erteliyoruz, yani bu olayı iki sene erteleyip iki sene sonra
bu düzensizliğe devam etmek istiyoruz.
Gerçekten böyle bir yasa çıkarmak istiyorsanız,
hakikaten bu işi baştan düzenlemek ve ekonomik anlamda bu işe
bir çare bulmak gerekirdi, hiç öyle bir niyetinizin
olmadığını görüyorum. Niye olmadığını
görüyorum? Çünkü siz de zamanı idare ediyorsunuz, bundan önce olduğu
gibi, günü idare etmeye çalışıyorsunuz ama bu o kadar
ağır bizi etkileyecek ki
Bakın, aramızda iş
adamları var, bunlar bunları çok iyi bilirler, demin yine bir
sayın milletvekili konuşuyordu bu konuda, anlatıyordu
dediklerini.
Şimdi, vadeli çeki bir kere
Vadeli çek olmaz, çek takdim
edildiği zaman geçerlidir. Vadeli çeki bu kanunla yasal hâle
getiriyorsunuz, demek ki çeki öldürüyorsunuz. Bu memlekette vadeli çek
başladığı andan itibaren bitmiştir olay. Vadeyi
kanunlaştırmak herhâlde hukuka hiç uygun bir şey değil ama
biz hukuku kendi anlamımızda yorumluyoruz.
Sonra, efendim, ekonomik olaylarda ağır cezalar, hapis
cezaları falan, bunları da ben çok fazla anlayamıyorum. En fazla
kaçakçılık, cezaların çok ağır olduğu yerde
artar, o da ekonomik bir kural çünkü.
Şimdi, o çıkarılan kanunlarda başka bir
şey de yapmışız, bunda da öyle. Ne yapıyoruz?
İşte, Getir sen çekini, karşılığını
bana öde, hapis cezasından kurtul. E peki, mağdur olan alacaklı
ne olacak? İki sene idare edecek yani. Peki, o zaman devletin ekonomideki
düzenleyici rolü ne olacak? Hiçbir düzenlemeyle ilgili bir şey yok.
Yani, burada piyasayı
Şimdi, çok ilginç bir biçimde
herkes nurlu ufuklardan, piyasa ekonomisinden, piyasa ekonomisindeki
alınan mesafelerden bahsediyor; e hani? Hangi mesafeyi
almışız? Hiçbir mesafe almamışız. Bu kanun, bu
tasarı, bana sorarsanız Türkiyeyi elli yıl değil, yüz
yıl geriye götürmüş bir şey. Cenevizlilerde bile bunun tersi
var. (MHP sıralarından alkışlar)
Bankalar bu arada
Efendim, yani bankaları koruyalım,
efendim idare edelim herkesi. Niye? Hep yatırım. Yani o hapse
girmesin, hapisteki kardeşlerim çıkmasın. Peki efendim, bunlar,
hangimiz
Hiç birimiz belki bu sorumluluğu almak istemiyoruz, korkuyoruz bunları
söylemekten.
Peki, parası olmayana çek verirken, parası olmadan çek
keşide ederken, onu idare edip piyasada ciro ederken, piyasada herkes
birbiriyle dolaştırırken niye bunlar düşünmedi de
şimdi biz düşünüyoruz, yılbaşılarını rahat
geçirsinler diye?
Bakın, suçlar cezasız kalmadı mı
tekrarlanır, hep de tekrarlanacak. Ben ama hayret ediyorum Türkiye Büyük
Millet Meclisi nasıl alet oluyor bunlara? Hayret bir şey.
Dünyanın her tarafında bu kanun, böyle kanunla
çıkarılmıyor, bunlar yönetmelikle halledilen şeylerdir.
Bankalar nasıl Türkiyede sorumluluk almıyor? Bankalar
hep iftihar ediyorlar kendileriyle Biz atlattık bu krizi. diye. Yo, biz
koruyoruz da onun için atlatıyorlar. Yoksa bu krizleri bankaların
atlatmaları mümkün değil ama Hükûmet olarak sizin bankaları da
çekmeniz lazım Gelin bakalım bir buraya. diye, Ne
yapıyorsunuz? (MHP sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) 2009da 17 milyar kâr
etmişler.
MİTHAT MELEN (Devamla) Şimdi, o kâr eden bankalar
1.200 tane adam çıkarıyorlar, 12 bin kişi çıkardılar
geçen. Burada da bir sıkıntı var. Bankaların aleyhine atmak
için burada değilim ama hep birlikte oturup düşünmemiz lazım.
İki yıl. İki yıl sonra ne yapacağız?
İki yıl sonra yeni bir seçim, yeni gelen Hükûmet düşünsün. Öyle
bir şey yok. Hep beraber düşünmemiz lazım.
Bakın, piyasanın
can damarı bu, farkında değilsiniz, sizin de can
damarınız. Niye can damarınız? Çünkü piyasa böyle
çalışıyor. Şimdi, bu piyasada birtakım adamları
memnun edeceğim diye öbür adamları da sıkıntıya
sokuyorsunuz çünkü esas güvence devletin hukuk güvencesidir, hukuk devleti
olmasıdır. Böyle hukuk devleti olunmaz. Yani işini
yapmayanı, görevini yapmayanı veya hile hurda yapanı korumakla
hukuk devleti olunmaz. Eğer devlet olacaksak herkesi
koruyacağız, herkese eşit mesafede olacağız ve birini
memnun etmek için veya seçim için yatırım yapmayacağız.
Onun için, bu çek yasasını belki Anayasa Mahkemesi iptal
eder, ilk 3 maddesini, çünkü Başkan meselesinden dolayı. Belki çok
hayırlı olur öyle olması. Yeni baştan düşünelim, yeni
baştan bir yasa yapalım. Gerçekten çeki düzeltmek, çek hukukunu bu
memlekete yerleştirmek, bu anlayışı geliştirmek
istiyorsanız bunu yapmak lazım. Yok, istemiyorsanız, hep
birlikte devam ederiz, iki sene sonra bir tane daha böyle bir yasa
çıkarırız. Uzun bir yasa, içindekilerin ne olduğunu
anlamadığınız bir yasa. Ben çok zorlanıyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MİTHAT MELEN (Devamla) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Niye zorlanıyorum? Bir kere, yine dünyanın hiçbir
tarafında böyle otuz satırlık yasalar olmaz. Bir maddesi otuz
satır. İşte, nüfus kâğıdından, hüviyetten,
pasaporttan bahsediyor bu yasa. Efendim, kimlik cüzdanı dersiniz
bitirirsiniz, böyle seksen tane şey saymazsınız. Ne demek yani?
Bir adamın bir tane kimliği olur, otuz tane kimliği olmaz, ama
bizde her şeyi buraya yazıyoruz. Niye yazıyoruz? Bu doktora ödevi
falan da değil, bu hiçbir şey değil, bu bilimsel bir doküman da
değil, ama hele şimdi Avrupa Birliği, Avrupa Birliğine
yaklaştık falan. Bir lütfedin de Avrupa Birliğinde bu konudaki
üç tane yasaya bir bakın bakalım, ne var? Ticaret hukukuna, borçlar
hukukuna ve diğer yasalara.
Benim gönlüm, politik açıdan bile olsa, mağdurları
memnun etmek için bile olsa bu yasadan yana değil.
Saygılarla arz ettim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Melen.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Ünlütepe.
CHP GRUBU ADINA HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
kamuoyunun ilgi ve dikkatle izlediği Çek Kanunu Tasarısını
görüşüyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisinin dün Meclis Genel Kurulunda
gerekli çoğunluğu sağlayamaması sonucu, parlamenterlerin
düzenli bir şekilde Meclis toplantılarına katılamaması
sonucu Çek Kanunu Tasarısı bugüne ertelenmiştir.
Zaten bu Çek Kanunu Tasarısı, geçen yıl, daha doğrusu
bu yıl haziran ve temmuz aylarında Parlamentonun gündemine gelmesine
rağmen, Adalet Komisyonundaki görüşmeler uzun bir süreçte
ertelenmiş, Hükûmet içindeki Çek Kanunundaki uygulamalardaki farklı
düşünceler sonucu, yok, Ramazan Bayramından önce çıkması
gereken Çek Yasası Kurban Bayramına ertelenmiş, yok, Kurban
Bayramı öncesi çıkması gereken yasa tasarısını,
şimdi, yılbaşından önce çıkarmaya
çalışıyoruz. Zaten bu Çek Kanunu Tasarısı
iktidarın ciddi bir hazırlığının sonucu
değil, çek mağdurlarının yoğun bir şekilde
parlamenterleri baskı altına almaları sonucu gündeme
gelmiştir. Bu kişiler kendilerine Çek mağduru diyorlar. Peki,
çek mağduru kimdir? Önce, bunun üzerinde anlaşabilmeliyiz. Bana göre çek
mağduru, alacağını zamanında tahsil edemeyen veya çek
borcunu ödeyemeyenler çek mağdurudur.
Çek bir kambiyo senedi, bu konuda hiçbir uyumsuzluk yok. Bilim
adamlarının açıklamalarını ve Çek Kanununu dikkatle
inceliyoruz. Örneğin, Hayri Domaniç Çek, bir havale senedidir. diyor.
Profesör Reha Poroy Çek, senet olarak tarif edilmiştir. diyor, yani bir
kambiyo senedi, bir bono, bir poliçe. Ama, çeki bono ve poliçeden ayıran
en önemli özellik, çek görüldüğünde ödenir, yani uluslararası kural
budur. Peki, Türkiyede? Bu hazırlamaya
çalıştığımız tasarıda Gününde bankaya ibraz
edilince
Peki, Türk Ticaret Kanununa bakıyorsunuz: Çek ibrazında
ödenir. Şimdiki düzenlemeyle Türk Ticaret Kanununa aykırı
birtakım hükümleri getiriyoruz. Peki, bu tasarının başlığı
ne? Bu tasarının başlığı: Çek Kanunu.
Değerli arkadaşlar, Türk Ticaret Kanununda farklı
bir uygulama, bu yasada farklı bir uygulama yaparsanız bu işin
sonunu bulamazsınız. Hâlihazırda Genel Kurulda Türk Ticaret
Kanunu görüşülüyor. Hükûmet, orada, Genel Kurula indirdiği
tasarıda çekin görüldüğünde ödeneceğini söylüyor. Peki,
aynı Hükûmet, aynı bakanlık bu sefer bize geliyor Çekte vadeyi
yapalım, Çek Kanununda. Koşul? Ekonomik koşullar.
Değerli arkadaşlar, günün koşullarına göre,
hazan yaprakları gibi, dökülen yapraklar gibi yasal düzenleme yapamazsınız.
Hukuk, düzenleyici kuralları içerir. Hukuk kurallarının
dışında bir Çek Kanunu.
Biraz önce, saygıdeğer milletvekili de belirtti. Bir
kanundan ziyade her şeye benziyor. Yönetmelikle düzenlenmesi gereken
kurallar kanun kapsamının içine alınmış. Efendim, hem
alacaklıyı koruyacağız, hem şunu
koruyacağız.
Değerli arkadaşlar, çekin bugün Türk toplumunda
saygın bir yeri yok. Bakın, Komisyonda da anlattım bir
arkadaşımızın sözünü. Bir hukukçu
arkadaşımız İzmire gidiyor. Ayakkabı almak istiyor.
Kredi kartını unutmuş, demiş ki Benim çekim var. Esnaf
Yok kardeşim, çekle falan ben alışveriş yapmam. diyor.
Türkiyenin geldiği konu bu. Niye? Kredi kartını banka gününde,
anında ödüyor.
Peki, Türkiyede bu sorunun çözülmesinde hangi yöntemleri
uygulayabiliriz? Bana göre, burada üç ana unsur vardır çeki doğru
değerlendirebilmek, bu yasayı doğru değerlendirebilmemiz
için.
Bunlardan birisi, Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarının takip ettiği ekonomik politikaları göz
ardı edemeyiz.
İkincisi, bankaların araştırma yapmadan
müşterilerine çek karnesi vermesi.
Üçüncü sebep de çek hesabı sahiplerinin özensiz
davranışları.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, bunu biraz açmak istiyorum:
Dedim ki, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının
yanlış, acımasız, toplumu yoksullaştıran ekonomik
politikaları Türkiyede bu kadar çekin karşılıksız
çıkmasında ana sebeplerden birisidir.
Şöyle 2009 yılının ilk dokuz ayına
baktığımızda, ekonomideki küçülme 2008 yılına
göre yüzde 8,5. Bu, İkinci Dünya Savaşını
çıkarırsanız, cumhuriyet tarihi boyunca ekonominin ne kadar kötü
yönetildiği bir dönemi yaşadığımızı
gösteriyor. Ekonominin bu kadar kötü yönetildiği bir dönemde elbette pek
çok tüccarın, pek çok sanayicinin çeki karşılıksız
çıkacaktır. Örneğin daralan ekonomi sonucu 89 bine yakın
esnaf -dün bir arkadaşımız söyledi- iş yerini
kapatmış, 89 bine yakın esnafın yanında
çalışan insanlar işsiz kalmış, ülkemizde doğan
her çocuk bugün 9.825 Türk lirası borçlu doğmakta, işsizlik
artıyor, yoksulluk artıyor, tarım kendi kaderine terk
edilmiş, çalışan işçiler işinden olmuş. Böyle bir
ortamda insanları verdiği çekten dolayı cezalandırarak
onları, ekonomisini kalkındırabilir misiniz? Eğer bu
zihniyeti takip edecek olursanız Türkiye'yi 472 milyar lira
borçlandıran öncelikle Tayyip Erdoğanı cezalandırmak
lazım. Niye onu cezalandırmıyoruz? Niçin onu
cezalandırmıyorsunuz? Türkiye'yi iflasın eşiğine
getirecek, bataklığa sokacak ve onun sonucunda insanlar çeklerini
ödeyemeyecek duruma gelecek; çekleri ödemeyenleri
cezalandıracaksınız, Türkiye'yi bu duruma getiren Sayın
Başbakanı cezalandırmayacaksınız; olmaz öyle şey.
Önce, eğer, bu hukuk sisteminde cezayı kabul edeceksiniz
ASIM AYKAN (Trabzon) Dünyadan haberiniz yok dünyadan!
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Türkiye'yi bu açmazın içine
sürükleyen birinci derecede sorumlu siyasi iktidardır. Şimdi,
efendim, Başbakanı cezalandırmayalım. Hayhay
cezalandırmayalım.
İkinci bir husus: Bankalar. Elbette bu çeklerin bu kadar
karşılıksız çıkmasının sebeplerinden birisi
de bankalardır. Şimdi, değerli arkadaşlar, İktidarınız
döneminde, geçen dönemlerde kredi kartlarıyla ilgili uygulamalardan
dolayı ara ödeme gibi bir bilanço çıkardık. Niye? Kredi
kartları insanlara nasıl veriliyordu? Bankalar sanki bir
işportacı gibi yollara açılmış, her önüne gelene kredi
kartı veriyordu ve o kredi kartlarının ödenemeyecek duruma
gelmesinden sonra birtakım insanların intihar etmesi, birtakım
insanların yükümlülüklerini yerine getirememesi sonucu bankaların
sıcak paraya kavuşabilmesi amacıyla kredi kartlarında bir
yapılandırmaya gittik. Şimdi, bu dönemde de bankaların
müşteri portföyünü çok iyi çekebilmek amacıyla her önüne gelene çek
vermiş olması, bugünkü sistemin doğmasında ikinci etken de
bankaların bu yanlış uygulamasıdır. Bankaları
disiplin altına almak zorundasınız. Demin söyledim, Türkiye,
cumhuriyet tarihinin en karanlık ekonomik gününden geçiyor, yüzde 8,5 bir
daralma var. Bu daralan dönemde Türkiyede tek kâr eden müessese bankalar.
Birileri küçülüyor, Türk devleti küçülüyor, esnaf dükkânını
kapatıyor, sanayici üretimini kesmiş,
tek gelişen kesim bankalar.
Acaba, bu kadar bir açmazın içinde bankalar büyürken bu çek
faciasının ortaya çıkmasında bankaların hiç mi kusuru
yok? Bununla ilgili, bankalarla ilgili bu yasa taslağında hiçbir
önlem alabildik mi? Hayır, yok. Bankada çalışan kâtibi
cezalandırıyorsunuz. Bankanın sorumluluğu gerekir. Borçlar
Kanununun temel hükümleri gereği bankanın sorumluluğu gerekir,
çalıştıranın sorumluluğu gerekir. Temel hukuk kurallarının
dışında bir düzenlemeye gidiyorsunuz. Oradaki -biraz sonraki
maddelerde göreceğiz- bankadaki bir kâtibi cezalandırarak o sistemi
disiplin altına alacağınızı mı zannediyorsunuz?
Niçin bankaya yaptığı yanlış işlemden dolayı
bir cezai yaptırımı uygulayamıyoruz?
Ve üçüncüsü, yani bu olayın doğmasının
asıl sebeplerinden birisi, çek hesabı sahiplerinin çek karnesi
kullanırken özensiz davranışları da bu sebeplerden
birisidir ama bu, en az ve en küçük bir sebeptir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayın.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Tamamlamaya
çalışıyorum Sayın Başkanım.
Sevgili arkadaşlar, bu üç ana konudaki sorunları
çözemediğimiz müddetçe bu soruna köklü bir çözüm getiremezsiniz. Bir buçuk
yıl sonra, iki yıl sonra bu yasa taslağı tekrar gündeme
gelir.
Şimdi, bakın, bu yasayla ne getiriliyor, 5inci maddeyle
ne getiriyoruz: Ceza yaptırımı getiriyoruz çekini ödemeyene.
Acaba, bu yasayı düzenleyenler niçin şunu düşünmüyorlar?
Çeklerini ödeyen insanlar, çekte adli para cezası veya sonucunda hapis
olduğu için çeklerini ödüyor değillerdir. Bu, bana göre, çeklerini
gününde ödeyen insanların -en önemli şey- firmalarının ve
kendilerinin piyasadaki kredi konumudur. Bu önemlidir. Siz, çeklerini
ödemeyenleri ceza tehdidi altında disiplin altına alabileceğinizi
zannediyorsanız, demin söylediğim belki biraz yankı
uyandırdı ama Türkiyede fabrikaların, iş yerlerinin dahi
satılmasına rağmen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü bağlayınız Sayın
Ünlütepe.
Buyurunuz.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Bağlıyorum.
TARİŞi gitmiş, Demir-Çeliği gitmiş,
Türkiyede tüm önemli kuruluşlar gitmiş, buna rağmen
borçları artıyorsa ve hiçbir yatırıma da dönüşmüyorsa
ve bu dönemde ödenmeyen çek sayısı da günden güne daha da
çoğalıyorsa o zaman bunun cezayla çözümlenmesinin mümkün
olmadığını görüyorum. Bu konuda önergemiz vardır,
önergemiz üzerinde de konuşurken cezanın bir sonuç
olmadığı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yüce heyetinizi ve Sayın Başkan sizleri saygıyla
selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ünlütepe.
Şahsı adına Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak.
Buyurunuz Sayın Kaynak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 445 sıra
sayılı Çek Kanunu Tasarısının 5inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle ilgili düşüncelerime geçmeden önce, dün Bursada
maden ocağında hayatını kaybeden 19 işçimize rahmet ve
ailelerine başsağlığı diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, görüştüğümüz çek
kanunu ekonomik hayatımızda önemli bir yer tutan belki de en önemli
enstrümanın düzenlenmesini, karşılıksız
çıkması hâlinde uygulanacak hükümleri vesaireyi düzenlemektedir. Bu
tasarıyla getirilen çözümler aslında ticaret hayatımızda
bir teamül olarak uygulanan çözümleri yasal hâle getirmekten ibarettir. 5inci
madde, özellikle karşılıksız çeklerle ilgili gerek çek
düzenleyenin cezai sorumluluğu ve gerekse çek yasağı
bakımından önemli hükümler ihtiva etmektedir.
Yargıda da farklı uygulamalar sebebiyle önemli
gördüğümüz bu madde, artık, karşılıksız
çıkan çekler için, çek düzenleyene bin beş yüz güne kadar adli para
cezası verilmesini öngörmekte ve para cezasının da çek
tutarından az olmayacağını hükme bağlamaktadır.
Maddenin 2nci fıkrası ise çok çok önemli bir hususu
düzenlemektedir. Bildiğimiz gibi, Türkiye'de firmalarda çalışan,
profesyonel olarak çalışan, bir ücret mukabili çalışan
ancak görevi gereği, kendisine verilen görev gereği, vazife
gereği de çek keşide etmek zorunda kalan insanlar, bugüne kadar
karşılıksız çekten dolayı da sorumlu
tutulmaktaydılar. Artık, tasarı kanunlaştığı
takdirde bu maddenin 2nci ve 3üncü fıkrası gereğince böyle bir
şeyle karşılaşmayacağız çünkü 2nci fıkraya
göre çek karşılığını ilgili bankada bulundurma
yükümlülüğü o çek hesabı sahibine ait olacaktır. Yine, çek
hesabı sahibi eğer gerçek kişi ise kendisi adına çek
düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak da
atayamayacaktır.
Yine maddenin getirdiği önemli bir düzenleme, çek düzenleme
ve çek hesabı açma yasağına ilişkin bilgilerin Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili birimlerine elektronik
iletişim araçlarıyla bildirilmesi ve Merkez Bankasınca da bu
bilgilerin İnternet ortamında yayınlanmasıyla ilgili
düzenlemedir.
Böylece, çeklerine sadık olan, düzenlediği çeklerin
karşılığını ödeyen firmalar, aslında, demin
Halil Ünlütepe Beyin dediği gibi, itibarlarını devam
ettirecekler ama piyasada ticaret yapan, reel ekonominin içinde olan firmalar
da gerçekten, çeklerini ödememeyi alışkanlık hâline
getirmiş olan ya da çekleri karşılıksız çıkan
firmaları takip etme şansına sahip olacaklardır.
Tasarının, piyasamıza, ticaret âlemine ve
milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaynak.
Şahsı adına Mersin Milletvekili Akif Akkuş.
Buyurunuz Sayın Akkuş. (MHP sıralarından
alkışlar)
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 445 sıra sayılı Çek Kanunu
Tasarısının 5inci maddesiyle ilgili olarak şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Reşadiye Sazak köyü
yakınlarında menfur bir saldırıya maruz kalarak şehit
olan askerlerimize ve dün Bursada göçük altında kalarak
hayatını kaybeden maden işçilerine rahmet, ailelerine ve Türk
milletine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyada ekonomik ve sosyal
gelişmelerin hızlandığı ve bunun sonucu olarak da
ticarette yeni birtakım anlayışların ortaya
çıktığı bir gerçektir. İlkel ticarette genellikle
takas söz konusuydu. Yani, iki kilo üzüm veriyoruz, karşılığında
bir kilo -atıyorum- buğday alıyoruz, bunun gibi. Yani, siz,
eğer, biraz fazla miktarda buğday elde etmek isterseniz, birkaç küfe
üzüm taşımak mecburiyetindeydiniz yahut işte birkaç küfe üzüm
almak istiyorsanız birkaç çuval buğday taşımak
mecburiyetindeydiniz. Derken para icat oldu, paranın icat olmasıyla
ticaret birden bire kolaylaştı. Artık insanlar parayı
cebinde taşıyor ve gittiği yerde alıyor,
aldığını da götürüyor yine para
karşılığında bir yerde satıyordu.
Tabii, bu, ticaretin gelişmesine, büyümesine,
hızlanmasına sebep oldu. Ticaret, artık
hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru ve toplum
yaşantısının da en büyük kesiminin ilgilendiği bir
konu hâline geldi. Bu hâle gelince berberinde banka ve banka araçları
ortaya çıktı. Çek, banka ve borç alışverişi konusunda
bugünkü ticaretimizin ana elemanlarından birisidir ve fevkalade bir
gelişme olarak nitelendirmek gerekir çünkü artık para yerine çek
taşıyoruz. Çeki götürüyoruz istediğimiz yerde kullanıyoruz,
o da onu alıyor başkasına veriyor, o başkasına
veriyor, işte o zaman kıyamet kopuyor. Ben çeki yazıyorum
birisine veriyorum, 5inci kişi bir başkasına verdiğinde ve
çek karşılıksız çıktığında, son
kişi bir önceki kişiye geliyor onun yakasına
yapışıyor. Hâlbuki ilk çeki kesen kişi başkası
idi. Böylece birtakım problemlerin çıkması da söz konusu oluyor.
Bütün bunlar çek ile ilgili kanun ve yönetmeliklerin
çıkartılmasını bir zaruret hâline getirmiştir.
Hayatımızı kolaylaştırması için bir araç olarak
ortaya çıkmış olan çek, bugün binlerce insanımızın
itibarını kaybetmesine, hatta cezaevlerine girmesine sebep
olmuştur ve bugün sayıları birkaç bin de olsa cezaevinde
imzası yüzünden hapis yatan vatandaşlarımız
bulunmaktadır.
Tabii diyeceksiniz ki: Çek yazmasaydı, imza atmasaydı.
Ama zorda kaldığımızda, birtakım, yapmamamız
gereken işlere doğru yöneldiğimiz her zaman malumdur, yani hepimizde
olmuştur bu. Dolayısıyla vatandaş bugünkü şartlarda
ekonominin oldukça kötüleştiği, esnafın, tüccarın,
üreticinin iflas ettiği bir dönemde elbette ki bu
sıkıntılardan dolayı insanların çek kullanması da
artmıştır.
Kanunun 5inci maddesi ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağı ile ilgili. Kısaca çek kullanım
esaslarının ele alınmasında bazı
aksaklıkların bulunduğunu belirtmiştik. Bu
aksaklıklara bağlı olarak da bu madde hazırlanmış
bulunmakta.
Tabii, burada şunu belirtmek gerekiyor: İlk 3167
sayılı Kanun 1985 yılında çıkmış ve o günden
bugüne birçok değişikliğin olduğu görülmektedir. Çekin
yaygınlaşması sonucu, yaygınlaşma arttıkça bu tür
ceza işlemlerine yahut mahkeme işlemlerine konu olan olaylarda da bir
gelişme yaşanmış, bu olaylar da artmıştır.
Burada, tabii, birçok şey var ama dikkatimi çeken
şeylerden bir tanesi şu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
Buyurunuz.
AKİF AKKUŞ (Devamla) Teşekkür ederim.
Beşinci fıkrada deniyor ki: Adresin fiilen terk
edilmiş olması hâlinde tebligat yapılmış
sayılır. Fiilen terk edilmiş, belki başka bir şehre
gitmiş, belki başka bir yere gitmiş ve en azından bunun
ulaşması söz konusu olmamış diye düşünüyorum.
Bir de burada, yine, güvenli elektronik imza deniyor.
Değerli arkadaşlar, bir de güvensiz elektronik imza mı var?
Bildiğimiz bir elektronik imza var.
Netice olarak diyorum ki: Çek, uygulanan ekonomik politikanın
röntgenidir. Bu röntgen, iktidarın ekonomik politikasının
maalesef iflas ettiğini göstermektedir. Hoş, iflas etmeyen
politikamız da hemen hemen yok ya! Kısaca, Çek mağduru yok, AKP
mağduru vardır. diye belirtiyorum.
Daha önce de belirttiğim gibi, çeki alan, veren veya bankaya
ibraz eden esnaf bitti, üretici bitti, çiftçi bitti; işçi, memur yoksulluk
sınırı altında yaşamaya çalışıyor, yani
o da bitmiş sayılır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Akkuş.
Madde üzerinde konuşmalar sona ermiştir.
Soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Süremiz on dakika.
Sayın Köse, Sayın Işık, Sayın
Kulkuloğlu, Sayın Öztürk, Sayın Özdemir ve Sayın Buluta
söz vereceğim. Tekrar anımsatıyorum birer dakikayla söz
vereceğimi.
Buyurunuz Sayın Köse.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan, görüşmekte olduğumuz yasa
tasarısı hazırlanırken hangi ülkelerin çek kanunları
incelenmiş ve hangilerinden yararlanılmıştır?
İkinci soru olarak, yine, yasa tasarısı
hazırlanırken hangi ceza hukukçularının görüşleri
nazarıdikkate alınmıştır?
Üçüncü soru olarak, 4üncü maddede soru sormuştum,
cevabını net alamadım, tekrar ediyorum: Bin liralık adli
para cezasını ödemeyen çek borçlusunun cezası hapse
dönüşecektir. Ne kadar hapis yatacaktır, gün, ay ve yıl olarak
açıklayabilir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bilindiği gibi, hakkında ceza
davası açılmış olan herhangi bir kişi adresinde
bulunamadığı zaman, bu adresinde bulunamadığından
dolayı gıyabında hapis kararı çıkarılmakta ve
yakalananlar da cezaevine götürülmektedirler. Bu uygulama nedeniyle çok
sayıda vatandaşımızın mağdur olduğu
bilinmekte. Anlaşılan odur ki, bu tasarıda da bu uygulama devam
edecek.
Sorum: Hâlen adresinde bulunamadığı için
gıyabında hapis kararı verilmiş kaç
vatandaşımız bulunmaktadır? Bu durumdaki
vatandaşlarımızdan kaçı yakalanarak cezaevine
gönderilmiştir? İfadeleri alınmadan gıyabında hapis
kararı verilen vatandaşlarımızın yeniden
yargılanmasını sağlayacak bir düzenleme mümkün müdür? Böyle
bir çalışma varsa, çalışma ne aşamadadır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın Kulkuloğlu
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın
Bakan, AKP olarak iktidarı yedi yıl önce
devraldığınızda vatandaş rahat, borçsuz; bankalar ise
sıkıntılı, borç yükü altında inliyorlardı. Yedi
yıllık İktidarınızın sonucunda ise
geldiğimiz bu günde vatandaş sıkıntılı, borç yükü
altında inliyor; bankalar rahat, rekor kârlar ilan ediyorlar.
Sayın Bakan, sizce, İktidarınız neler yaparak
bu değişimi sağladı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kulkuloğlu.
Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, sadece adli para
cezasını ödeyemediği nedenle hapis cezasına dönüşen ne
kadar dosya vardır? Bunlardan kaç kişi şu anda içeridedir,
cezasını çekmektedir?
İkinci sorum: Bu mahkemelerce cezası kesinleşen ve
Yargıtayca onanan kaç kişi vardır aranmakta olan?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
Sayın Bakana soruyorum: Görüşmekte olduğumuz tasarının
gerekçe bölümünün 12nci maddesinde Çek Kanununun 5237 sayılı
Kanunla uyumlu hâle getirilmesi gerektiğinden bahsedilmektedir, ancak
tasarıda böyle bir uyum söz konusu değildir. 5237 sayılı
Kanunun 21inci maddesi Kast başlığını
taşımaktadır, suçun oluşumunda kastın
varlığına işaret etmektedir. Yine, kanun tasarısı
ile gerekçesi arasındaki bu farkları nasıl
açıklıyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakanım,
Sayın Başkanım, bir konuyu soracağım: Bir özel banka
müdürünün yanına arkadaşı geliyor, ondan çek istiyor, diyor ki:
Sen çek alamazsın, yalnız bana bir kurban bul, ona bir iş yeri
açılışı göster, esnaf odasına kaydet, gel, sana çek
vereyim. Gidiyor bir kurban buluyor, ayağında ayakkabısı
olmayan, hiçbir şeyi olmayan bir zavallı adam; iş yeri yok,
ancak böyle göstermelik, evrak üzerinde iş yerini tamamlıyor ve buna
çek karnesi veriyor banka müdürü. Bu vatandaş, kurbandan vekâlet
alıyor bu çekleri harcamak için ve çeki her yere dağıtıyor,
birçok insanın ciğerini yakıyor, sonra tabii ki bu kurban
yakalanıyor ve cezaevine atılıyor. Şimdi, bunda suçlu olan
banka müdürü mü, bu zavallı kurban mı, buna meydan veren devlet mi?
Bunu soruyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, milletvekillerimizin sorularına
cevap veriyorum.
Sayın Köse buradaki ceza uygulamalarıyla ilgili bir
önceki maddede de bir soru sormuştu. Şöyle: 5inci maddedeki
düzenlemeye göre bin beş yüz güne kadar maddi para cezası veriliyor.
Daha sonra eğer bu ödeme gerçekleşmez ise her gün için 100 liraya
kadar, hâkimin vereceği 20 ila 100 arasında bir hesapla gün
başına bir bedel takdir ediliyor. Bu miktar üzerinden hapis
cezası tahakkuk ediyor ve çek miktarına ulaşınca hapis
cezası tamamlanmış oluyor. Her hâlükârda da bu üç yılı
geçmiyor. Düzenleme bu şekilde.
Diğer yandan, kanun hazırlığı
yapılırken tabii Avrupa Birliği üyesi ülkelerin düzenlemeleri
esas alındı ve ayrıca Cenevre Yeknesak Sözleşmesi de bu
konuda referans olarak alınmıştır.
Hukukçuların da görüşleri şüphesiz
alınmıştır. Burada uzunca bir liste var. Profesör Ünal
Tekinalp, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör
İzzet Özgenç ve diğer kurumlardan; Yargıtay 10. Ceza Dairesi,
Kanunlar Genel Müdürlüğü ve diğer ilgili kurumlardan da gerekli
görüşler alınmak suretiyle tasarı bu hâle getirilmiştir.
Sayın Alim Işıkın sorusu
Tabii bu konuda
elimizde şu anda bilgi mevcut değil. Bu şekilde adreste
bulunamayıp da
Evet bu, şüphesiz ilgili kurumlardan talep edilip
daha sonra tarafınıza yazılı olarak bildirilecektir; tabii,
bu konuda gerekiyorsa bir yasal düzenlemeye de gidilebilir.
Sayın Ali Rıza Öztürkün sorusu: Türkiye genelinde tüm
ceza davalarında verilen adli para cezaları. Ödemediği için, söz
konusu para cezası hürriyeti bağlayıcı cezaya çeviren ve
cezaevine giren kişi sayısı yıllar itibarıyla, 2008
yılında 15.005, 2009 yılında 17.838 olarak şu andaki
kayıtlarda mevcuttur.
Sayın Kulkuloğlu, tabii, Hükûmetimizin ve
İktidarımızın faaliyetleriyle ilgili
değerlendirmelerde bulundu. Kendisinin bu değerlendirmelerine saygı
duymakla beraber katılmadığımı ifade etmek istiyorum.
Bunu da sadece birkaç veri, istatistiki bilgi vermek suretiyle doğru
olmadığını sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle
ki: Türkiye, Avrupa Birliğinde Almanya, İngiltere, Fransa,
İtalya ve İspanyadan sonra altıncı büyük ekonomi hâline gelmiştir; bu,
Dünya Bankasının tespitidir. 2008 yılı itibarıyla
gayrisafi millî hasılamız 794 milyar dolara ulaşmış ve
Türkiye dünyanın 17nci büyük ekonomisi olmuştur. Satın alma
paritesine göre de Türkiyenin dünyadaki sıralaması 15inciliktir.
2008 sonu itibarıyla kişi başı millî gelir 10.436 dolar
olarak belirlenmiştir TÜİK istatistiklerine göre.
2002-2008 arasında ortalama büyümemiz 5,9dur. Sadece küresel
krizde 2009da yüzde 3,5 küçülme vardır, 2010dan itibaren de tekrar
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Ben, size bunu
sormadım; ben borçların yerleri nasıl değişti onu
sordum. Ben İcraatın İçinden cevabı istemiyorum.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet,
onları da söylüyorum. Biz her şeyi söyleyebiliriz ama rakamların
söylediği önemlidir. Rakamlar neyi söylüyorsa
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Dün bankalar
batıyordu, bugün bankalar öne çıkıyor.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Bakın, efendim, şöyle söyleyeyim: Türkiye kamu net borç stoku
değişimine baktığımız zaman, 2000
yılında gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 42,9; 2002
yılında yüzde 61,4; 2004 yılında yüzde 49; 2006
yılında yüzde 34; 2008de yüzde 28,2dir. Borcun büyüdüğü mü
yoksa azaldığı mı gayrisafi millî hasılaya oranla,
istatistiklerde, rakamlarda açık açık ortadadır.
Efendim, diğer bir sorumuz
BAŞKAN Sayın Yıldırım, süremizi biraz
geçtik. Lütfen biraz daha şey olursa
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Evet,
teşekkür ediyorum.
Sayın Ahmet Duran Bulutun sorusudur. Kasıt
Zaten bu
maddede düzenlemeyle kasta yer verilmiştir. O bakımdan, ayrı bir
kasıt düzenlemesi hukuken bir anlam ifade etmemektedir. Bunu arz etmek
istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz efendim.
Madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre de işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 sıra sayılı
tasarının 5. maddesinde 1. fıkrada
karşılıksızdır işlemi yapılmasına
ibaresinden sonra gelmek üzere kasten ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Rıdvan
Yalçın Alim
Işık Ahmet
Orhan
Ordu Kütahya Manisa
Cemaleddin Uslu Hüseyin Yıldız Abdülkadir Akcan
Edirne Antalya Afyonkarahisar
Oktay
Vural Mehmet
Şandır
İzmir Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının
5inci maddesinin üçüncü fıkrasına Gerçek kişinin temsilcisi
veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve
cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir. cümlesinin eklenmesini ve
dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(4) Karşılıksız çek düzenleyen, adına
karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek
üzerinde yazılı tarihe göre kanuni ibraz süresi içinde
ibrazında, karşılığını ilgili banka
hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında,
soruşturma evresinde cumhuriyet savcısının talebi üzerine,
sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde resen mahkeme
tarafından, karşılıksız çıkan her bir çekle
ilgili olarak, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
kararı verilir.
Suat
Kılıç Abdülkadir
Akgül Ahmet Yeni
Samsun Yozgat Samsun
İkram Dinçer Ertekin Çolak Tuğrul Yemişci
Van Artvin İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının 5.
maddesinin;
1. fıkrası hükmünün tümünün,
2. fıkrasındaki birinci fıkra hükmüne göre
ifadesinin,
7. fıkrasındaki
ve varsa lehtarlarını da
ifadesinin,
9. fıkrası hükmünün tümünün,
madde metninden çıkarılmasını,
4. fıkra hükmünün başlangıcına üç kez
kelimesinin eklenerek cümlenin üç kez karşılıksız çek
düzenleyen. şeklinde düzeltilmesini teklif ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Ali İhsan
Köktürk Turgut Dibek
Mersin Zonguldak Kırklareli
Halil
Ünlütepe Rahmi
Güner
Afyonkarahisar Ordu
BAŞKAN - Komisyon son
okuttuğum önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ünlütepe, buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
saygıdeğer üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce de konuşmamda belirttiğim gibi, bu, çekte cezanın
kaldırılması yönünde bir önergemiz olduğunu
Onu sizlerle
paylaşmak amacıyla söz aldım.
Yeni getirilen düzenlemede çek ödenmediğinde adli para
cezası getiriliyor yani ceza sistemi esas alınıyor. Adli para
cezası Türk Ceza Kanununun 52nci maddesine göre süresi içinde
ödenmediğinde hapse dönüşüyor. Biz bu önergemizde öncelikle çekte
hapis cezasının olmaması gerektiği konusunda durduk.
Durmamızın gerekçelerinden birisi şu: Anayasamızın
38inci maddesinde aynen şunu söyler: Ekonomik suçlarda bir yükümlülüğü
yerine getirememesinden dolayı özgürlüğü alıkonulamaz. Bunun
dışında Anayasamızın geçen dönem Parlamentoda kabul
ettiğimiz 90ıncı maddesi var. Biz ikili sözleşmelerin iç
hukukta bağlayıcı olduğunu kabul ettik. Daha önce Anayasa
Mahkemesinin bu konuda bir kararı var ama o dönem 90ıncı madde
yoktu.
Bir de bu konuda Avrupa İnsan Haklarının ve Temel
Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme var; bu Protokol
no 4 aynen şunu söylüyor: Borçtan dolayı özgürlüğünden yoksun
bırakılma yasağı. Avrupa İnsan Haklarının
ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin 4
nolu Protokolü, Anayasanın 38inci maddesi ve geçen dönem Parlamentoda
Anayasanın 90ıncı maddesinde yaptığımız
düzenlemeler çekin karşılıksız çıkmasında cezai
bir yaptırımın hukuksal dayanağının
olmadığını ortaya çıkartıyor. Hukuksuz,
Anayasaya aykırı bir işlemi yürütmeye
çalışıyoruz. Anayasanın 11inci maddesi: Anayasa
hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare
makamlarını, diğer kuruluşları bağlar. diyor.
Bu tasarının Komisyonda tartışılması
sırasında Sayın Komisyon Başkanından da rica ettim
bunun öncelikle Anayasaya aykırılık açısından Anayasa
Komisyonuna gitmesi gerektiğini. Ciddi bir şekilde pek çok hukukçu
bunun Anayasaya aykırı olduğunu söylüyor. Bunun yanında,
örneğin, Yargıtay bu çek taslağı üzerinde
tartışmalar başlayınca şu tür bir açıklamayı
yapıyor: Çekin karşılıksız çıkması ile
ilgili sorumluluk suç olmaktan çıkarılarak idari para
cezasını veya idari tedbir gerektiren bir kabahat olarak yorumlanmalı.
Doğrusu da bu. Bu tür bir yorumlamaya gitmek durumundaydık. Buna
gitmeyerek cezai bir yaptırıma gidersek burada alınacak olan
cezalar çok yüksek.
Bakın, şimdi, bir çek mudisini -atıyorum- 10 bin
liralık bir çek mudisini düşünelim; beş tane çek kesti, bunun
600 lirasını banka ödedi ve bu çekler ayrı ayrı zamanlarda
farklı farklı yerlerde çekler bankaya sunuldu. Bin beş yüz gün
tam gün adli para cezası ama Ödenmeyen çek bedelinden aynen hükmedilecek
adli para cezası çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından
az olamaz. diyor. Karşılıksız kalan miktarı 9 bin
dediğinizde 9 bini 1.500le çarpın çıkan hapis cezası yirmi
yıla yakın çıkıyor. Evet, bunun beş yılı
infaz olacak ama
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) Üç
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Efendim, verilen hapis
cezası, infaz, üç yılını yatacak. Yatacağı günün
netine girmeyelim. Şimdi, ayrı ayrı zaman dilimleri içinde
bunların geldiğini de
Adam ölümünden daha fazla bir
yaptırımın içine gidiyorsunuz. Ekonomi
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) Mükerrer
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Mükerrer olmayabilir, aynı
mahkemede birleşmeyebilir. Eğer aynı mahkemelerde suç döneminde
infazlar birleşirse o beş yılla sınırlı.
Arkadaşlar, cezanın yaptırımında, biraz
önce bizim grubumuzdan bir arkadaşımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Bağlamaya
çalışıyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakana ısrarla o kaç gün
yatacağını sormaya çalışıyor. Sayın
Bakanın hukukçu olmamasından dolayı onu yanıtlamakta zorluk
çektiğini ben de kabul ediyorum ama oradaki bürokratlar Şu kadar
yıl, şu kadar gün, şu kadar ay yatacaktır. diye Sayın
Bakanı bilgilendirselerdi, bizi izleyen kişilerin ne kadar hapis
cezası yatacağını görürdük.
Değerli milletvekilleri, bu taslaktan hapis cezası
kalkmıyor, aksine daha da ağırlaştırılıyor.
Ekonominin temel kurallarından uzaklaşıyoruz. O nedenle, biz,
Anayasamızın 38inci maddesi, İnsan Hakları Protokolünün
4ü, Anayasamızın da düşüncesini kabul ederek o doğrultuda
bu cezaların, ödenmeyen çeklerde cezanın kaldırılması
doğrultusunda öneri vermiş oluyoruz.
Bu önerimize destekçi olmanız dileğiyle, tümünüzü
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ünlütepe.
Önergeyi
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yok. (AK PARTİ
sıralarından Var, var sesleri)
Var mı? 134 kişi görmüyorum ben. (Gürültüler)
Peki, nizaya düştük.
Elektronik oylama yapıyorum.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul olmamıştır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının 5
inci maddesinin üçüncü fıkrasına Gerçek kişinin temsilcisi veya
vekili olarak çek düzenlenmesi halinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezaî
sorumluluk çek hesabı sahibine aittir. cümlesinin eklenmesini ve dördüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(4) Karşılıksız çek düzenleyen, adına
karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek
üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde
ibrazında, karşılığını ilgili banka
hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında,
soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine,
sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde resen mahkeme
tarafından, karşılıksız çıkan her bir çekle
ilgili olarak, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
kararı verilir.
Suat Kılıç (Samsun) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Yüksek Genel Kurulun takdirleridir efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılıyoruz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik önergesi;
- Üçüncü fıkrada, hükmün sonucunu tereddüde yer
bırakmayacak şekilde göstermek;
- Dördüncü fıkrada, koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve
çek hesabı açma yasağı kararının hem soruşturma
evresinde hem de kovuşturma evresinde verilebileceğine
açıklık kazandırmak,
Amacıyla verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 sıra sayılı
tasarının 5. maddesinde 1. fıkrada
karşılıksızdır işlemi yapılmasına
ibaresinden sonra gelmek üzere kasten ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Değerli Başkanım, suç tipinin içinde kast ibaresi
geçmese dahi kasta bağlı bir suçtur, katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Şandır, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önergenin gerekçesi üzerinde söz aldım. Öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten toplumu çok yakından ilgilendiren, piyasayı,
ekonomiyi çok yakından ilgilendiren bir kanun tasarısı üzerinde
görüşme yapıyoruz. En iyi şekilde çıkması
amacımızdır. Sayın Mithat Melenin ifade ettiği
endişeleri hepimiz duyuyoruz. Gerçekten piyasanın, ekonominin
işleyişine hukuk kurarak müdahale etmenin bugüne kadar hiçbir
faydası olmadı, arzulanan sonuçlar da hasıl olmadı.
Denenmişi yeniden denemenin de bir faydasının
olmadığını yine bir kanunla deneyerek görmüş
olacağız.
Bizim bu önergemizde ifade ettiğimiz husus, kanunun 5inci
maddesinde çekle ilgili olarak karşılıksızdır
işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında.
İşte bu kişilerin niyetinin uygulayıcılar, yargı
tarafından sorgulanabilmesi için kasten kelimesinin eklenmesini
faydalı görmekteyiz. Böylelikle, verdiği çekin
karşılıksız çıkmasına sebep olan kişinin
niyetinin sorgulanmasına bir imkân, bir kriter getirelim. Biri ekonomik
zorluklardan dolayı, kendi elinde olmayan sebeplerden dolayı,
müdebbir tüccar gibi davranmasına rağmen, başkasının
verdiği çekin karşılıksız çıkması
sonrasında ona karşılık verdiği çekin
karşılıksız çıkmasıyla böyle bir cezaya muhatap
olan kişi ile bu işi dolandırıcılık hâline
getiren, sektör hâline getiren, bunun için büro kurarak çek kesen ve
piyasayı dolandıran insanları ayırmanın bir yolu
bulunmalı. Eğer, hukuk kuruyorsak, kanun kuruyorsak bu maddede bize
göre bu önergeyle veya bir başka şekilde bu ayrımı yapacak
bir düzenlemenin yapılmasını gerekli görüyoruz. Evet, ekonomik
zorluklardan dolayı verdiği çek karşılıksız
çıktığı için özgürlüğü, hürriyeti kısıtlanan
veya takibe uğrayan insan ile bu işi geçim kaynağı yapan
dolandırıcıyı ayırmanın bir yolunu bulmak
mecburiyetindeyiz.
Hukuk kurarken, ki bu konuda bilenler hukuk kurmak adına
müdahale edilmesini de doğru bulmamakla beraber, eğer ki biz bir
hukuk kuruyorsak bu kasıtlı olan bu işi böyle geçim
kaynağı yapan sektöre dönüştüren insanlar ile elde olmayan
sebeplerle çek verip verdiği çekin karşılıksız
çıkmasından dolayı takibe uğrayan insanları
birbirinden ayırmak gerekir diye düşünüyoruz. Bu niyetle bu önergeyi
verdik. Ancak, önergenin işte Sayın Komisyon
Başkanının ve diğer arkadaşların ifadesiyle
kasten kelimesinin konulmasıyla karşılıksız çek verenlerin
kasıtlı olup olmadıklarını araştırmak için
yargının yükünün çok ciddi artacağını ve kastın
ispatı, yani dolandırıcılık kastıyla çek verenin
kastının ispat edilmesi yükümlülüğünün piyasayı
kilitleyeceğini söylüyorlar. Çok teknik bir konu ama onu da yok saymadan
şunu söylüyorum: Piyasayı dolandırmak için kasıtlı
olarak çek verenleri cezalandırmakla, ekonomik sebeplerden dolayı,
verdiği çekin karşılıksız çıkmasından
dolayı cezalandırılan insanlar aynı kategoriye
konulmamalıdır, farklı değerlendirilmelidir. Bunu
belirleyecek bir kriter bu kanuna konulmalıydı. Genel hukukun
içerisinde, Sayın Komisyon Başkanı Genel hukuk içerisinde bu
tanım vardır. diyor ama zannediyorum bu Çek Kanunuyla uygulamada bu
ayrım yapılamadığı için, kasıtlı olarak,
dolandırıcılık kastıyla çek verenlerin, işte
kader mahkûmu diyelim, ekonominin mağduru diyelim, başka
gelişmelerin sonucu çek verip de karşılıksız
çıkmasından dolayı hürriyeti kısıtlanan insanları
aynı kefeye koymak gibi bir yanlışın vebali de üzerimizde
kalıyor.
Onun için bu önergeyi verdik. Bu önergeyi başka bir
şekilde de düzenleyerek bu ayırımın
yapılmasını faydalı görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bu sebeple önergemizin dikkate
alınarak, ciddiye alınarak yeniden değerlendirilmesini
Hükûmetten, Komisyondan ve Genel Kuruldan diliyor, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Daha önce kabul edilmiş olan önerge doğrultusunda 5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kırk beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.57
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.56
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 30uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
445 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Hükûmet ve Komisyon yerinde.
6ncı maddede kalmıştık.
6ncı maddeyi okutuyorum:
Etkin pişmanlık ve yasak kararının
kaldırılması
MADDE 6- (1) Karşılıksız kalan çek bedelini,
üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz
tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî
işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte
tamamen ödeyen kişi hakkında;
a) Soruşturma aşamasında Cumhuriyet
savcısı tarafından kovuşturmaya yer
olmadığına,
b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından
davanın düşmesine,
c) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme
tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan
kaldırılmasına,
karar verilir.
(2) Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü
uygulanır.
(3) Kişi, mahkûm olduğu adlî para cezası tamamen
infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis
uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her
hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten
sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma
yasağının kaldırılmasını isteyebilir;
mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağının kaldırılmasına
ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın
kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve
ilân olunur.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız.
Buyurunuz Sayın Yıldız. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çek Kanunu
Tasarısının 6ncı maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Şahsım ve Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
başında tüm şehitlerimize Allahtan rahmet, Türk milletine ve
acılı ailelerine başsağlığı ve sabır
diliyorum.
Ayrıca, dün akşam Bursada yaşanan grizu
patlaması sonucu kaybettiğimiz 19 işçimize de Allahtan rahmet,
ailelerine ve yakınlarına sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, serbest piyasada bir ödeme
aracı olarak kullanılan çekle ilgili olarak Türk Ticaret Kanununun
692nci maddesi ile çekin şekli, devri ve ödenmesi, 3167 sayılı
Kanunla da çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması
düzenlenmiştir.
Anayasamızın 38inci maddesi ile Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 4 no.lu Protokolün ilgili hükümleri
değerlendirildiğinde, birbiriyle çelişen yasa maddeleriyle
karşılaşmaktayız. Adalet Bakanımız ve Adalet
Komisyonu Başkanımız da, konuşmalarında bu gerçekten
hareket ederek, açıklamalarda bulundular, daha sonra fakatla
başlayan söylemleriyle de bugün görüşmekte olduğumuz 445
sıra sayılı Çek Yasası Tasarısıyla da bu konuya
bir çözüm getirilebileceğini ifade ettiler.
Bildiğimiz gibi, Anayasayla diğer
yasalarımızın çelişmesi, Avrupa Birliğine girme
hedefinde olduğumuz günümüzde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin,
Avrupa İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin
Korunmasına İlişkin Sözleşmede yayınlamış
olduğu sözleşmelere aykırı yasaların
çıkarılması fakatla başlayan sözlerden sonra gelmektedir.
Deneyimli bir siyasetçi olduğunu bildiğimiz, Anayasa hukuku konusunda
değerli bilgileri ve çalışmaları olduğunu da kendisi
söyleyen, bizlerin de bildiği Sayın Ahmet İyimayanın bu
şekliyle bir yasayı buraya getirmesini ya da o Komisyondan bunun
Meclise gönderilmesini de çok da doğru bulmadığımı
üzülerek ifade etmek durumundayım.
Değerli milletvekilleri, o hâlde çek
alacaklılarının meşru haklarını koruyan, çek
suçlularının borçlarını ödeme mecburiyetlerini
sağlayan, Anayasamızla ve diğer yasalarımızla
çelişmeyen, tarafı olduğumuz insan hakları
sözleşmelerine de aykırı olmayan bir yasal düzenlemeye ihtiyaç
olduğu gerçektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu milletvekillerinin hemen hemen hepsi birçok
konuşmasında bu ihtiyacı dile getirmiş ancak AKP Hükûmeti
bundan sürekli kaçınmıştır. Toplumda oluşan bu
beklentiyi kalıcı şekilde çözmek yerine yine her zaman
yaptıkları gibi geçici ve günün ekonomik beklentilerini bugünlük
çözmek adına 445 sıra sayılı Çek Kanunu Tasarısı
gündeme getirilmiş ve görüşülmektedir. AKP bugüne kadar olduğu
gibi aceleciliğini, muhalefetin itiraz ve önerilerini dikkate almaz
tavrını, sayısal çoğunluğunun verdiği bitmeyen
güç gösterisini, ihtirasını ve muhalefetin uyarılarını
reddetme inatçılığını bu kanun tasarısında
da göstermektedir.
8 Aralık 2009 tarih ve saat 14.30da milletvekillerine
gönderilen taslak, milletvekillerinin incelemesine, ilgililerin talep ve
teklifleriyle ilgili çalışma yapmasına fırsat
tanımadan var olan sıkıntıyı ötelemeye
çalışmakta, sorunu kalıcı çözmekten yine kaçınmaktasınız.
AKP Hükûmeti, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin uyarı ve
ikazlarına rağmen, Türk toplumunu ilgilendiren hemen her konuda
yaptığı yanlış uygulamalar neticesinde, ülkemizi
sorunlar yumağında yaşamaya mahkûm etmeye devam etmektedir.
AKPnin yanlış ekonomik uygulamaları, gelmekte olan küresel
krizi tüm uyarılarımıza rağmen görmemesi ya da görmek
istememesi, kriz kapıya gelince de gerekli ekonomik önlemleri bir bütünlük
içinde almayışı, palyatif ve sektörel önlemlerle krizi
aşacağını öngörmesi, ülkemizde ekonomiyi
tıkamıştır. Bu nedenle, karşılıksız
çekler çığ gibi büyümüş, ticari piyasa tıkanmış,
esnaf, işletme giderlerini, kirasını, ailesinin giderlerini
ödeyemez ve iş yerinin faaliyetlerinden olan vermiş oldukları
çeklerini ödeyemez hâle, maalesef, düşmüştür. Çek
alacaklılarının meşru hakları ve durumun yasal
sonuçları neticesinde hürriyetlerinden de, maalesef, olmaktadırlar.
Hükûmet bu durumu bu tasarıyla zaten kabullenmiş
durumdadır. Adalet Komisyonunca son şekli verilerek yüce Meclise
sunulan ve bugün görüştüğümüz Çek Kanunu Tasarısında
düzenlemesi yapılan alanlarda amaçlanan hedeflerle, AKP kendi eksiklerini,
kendi yanlışlarını ve ülkeyi soktuğu girdabı
kabullenmiştir.
Çek Kanunu ile amaçlananlara baktığımızda, AKP
Hükûmetinin politikaları sonucu, daha önceleri güvenli bir ödeme
aracı olarak kullanılan çek, artık bugün, bu yedi
yıllık AKP Hükûmeti döneminde, maalesef güvenilmez bir ticari meta
hâline gelmiştir. AKP Hükûmeti döneminde, çekin ödeme aracı
olduğunu belirleyici hükümlere bile yer vermesi maalesef sağlanamamıştır.
Bu nedenle, kötü niyetli tacirleri ya da dolandırıcıları
başka amaçlarla çek kullanır hâle getirdiniz. Bunu şimdi bu
yasayla önlemeye çalışmaktasınız.
AKP Hükûmeti döneminde, bankalar güvencesiz bir şekilde ve
yeterli kontroller yapılmadan her önüne gelene çek karnesi
dağıtmıştır. Şimdi bunu bu yasayla önlemeye
çalışmaktasınız. Yedi yıllık AKP Hükûmeti
döneminde, ülkede sağlıklı çek kullanımına yönelik
önlemleri alamadınız. Şimdi yine bu yasayla bunu düzelteceğinizi
sanıyorsunuz.
AKP Hükûmeti döneminde hamiline yazılı çekleri
kayıt dışı ekonominin bir aracı olmaktan
çıkaramadınız, şimdi düzenlemeyle çıkarmaya
çalışmaktasınız. AKP Hükûmeti döneminde çekin, kara
paranın aklanması ve terör finansmanında rol oynamasına
engel olamadınız ama şimdi bu getirdiğiniz yasayla olmaya
çalışmaktasınız. Türk Ceza Kanununun konuşulduğu
günlerde uyumla ilgili Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin
itirazlarını dinlemediniz. Her zaman olduğu gibi yine uyumsuz
bir yasayı burada tartışıyoruz.
Değerli milletvekilleri, karşılıksız çek
ile mücadelede ağır hürriyeti bağlayıcı cezaların
yetersiz kalmasından dolayı suçu önleyici diğer önlemlerin
getirilmesini bu yedi yıllık Hükûmetiniz döneminde
sağlayamadınız, şimdi bu yasayla
sağlayacağınızı ifade ediyorsunuz.
Çek Kanunu Tasarısının 6ncı maddesi ile de
yine kişilerin karşılıksız çek nedeniyle
almış oldukları cezaların iki yıl süreyle ötelenmesi
noktasında katkı vermeye ve bugün mağdur olduğunu ifade
eden çok büyük bir çoğunluğu geçici olarak da olsa bu cezaevlerinden
kurtarmaya çalışacağınızı ifade etmektesiniz.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet olarak
esnaflarımızın, vatandaşlarımızın çeklerini
ödeyebilmeleri için kurların düşük tutularak ithalatçının
avantajlı duruma getirildiği politikadan vazgeçmelisiniz; üretimi
artıracak önlemleri almalısınız; ihracatı
destekleyecek politikaları üretmelisiniz, yani yok ettiğiniz
çiftçiyi, reel sektörü, imalatçıyı ve ihracatçıyı
desteklemelisiniz; bankaları satmaktan artık vazgeçmelisiniz.
Özellikle devlet bankalarında yüksek kâr getiren bireysel kredileri,
tüketici kredilerini, kredi kartlarını desteklemek yerine, reel
üretici sektörleri destekleyici ve yeni yatırımlara ciddi kredi
açacak önlemler alacak kararları vermelisiniz; çek kullanımı ve
uygulamasıyla ilgili bankaların sorumluluğunu da daha fazla
artırarak kontrollü bir sisteme bağlamalısınız; en
önemlisi, insanımızın yarınına güvenle
bakmasını sağlamak, toplumla ve devletin kurumlarıyla
çatışma politikalarından siyaseten faydalanmaktan
vazgeçmelisiniz; her akşam televizyon kanallarında grup başkan
vekillerinin, bakanların, Başbakan
yardımcılarının muhalefet partilerine sürekli iftira atan,
suçlayan açıklamalarından vazgeçmelisiniz çünkü siz Hükûmetsiniz,
ülkemizde yaşanan terör faaliyetlerini önlemekle siz görevlisiniz. Siz
burada misafir değilsiniz şimdilik, bir yıllık daha süreniz
var, dolayısıyla misafirliği sonra yerine getirirsiniz.
Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partili milletvekillerini, 57nci
Hükûmeti suçlamak yerine, elinizde bulunan Hükûmet güçleriyle terör yaratanların
faaliyetlerine engel olmalısınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, bir grup başkan vekilinin,
televizyon programında, 57nci Hükûmet döneminde, 1999-2000
yılları arasında 1.500 şehit olduğunu söylemesi
gerçekten, gerçekten bir iftiradır. Yazıktır, günahtır!
Grup başkan vekillerinin böyle sözler söylemeye hakları yoktur.
Ayrıca, diğer grup başkan vekillerinin de televizyon
programlarına çıkıp terörden bazı partilerin
nemalandığını, terörün bitmesiyle bu partilerin varlık
sebeplerinin ortadan kalkacağını söylemesi kadar garip,
zayıf -ve diğerlerini söylemek istemediğim- şeyler maalesef
yapmaktasınız.
Milliyetçi Hareket Partisi kırk yıllık bir siyasi
partidir, terörden de bugüne kadar hiç nemalanmamıştır. Terörle
başka partileri suçlayanların sonu bugüne kadar ne olduysa AKPnin de
inşallah sonu o olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi bitirirken, şu anda
sayıları 345leri, 350leri bulan vatandaşımızı
kaybettik. Sağlık Bakanı istifa etmek için acaba Türkiyede kaç
kişinin ölmesini bekleyecektir?
Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Rahmi
Güner.
Buyurunuz Sayın Güner. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RAHMİ GÜNER (Ordu) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 445 sıra sayılı Çek Kanunu
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu 6ncı madde 5inci
maddenin bir devamı şeklinde. 5inci madde üzerinde konuşan çok
değerli arkadaşım, Cumhuriyet Halk Partisi adına
yapmış olduğu konuşmada bu 5inci maddenin ceza
hükümlerinin Çek Kanunu Tasarısından çıkarılması ve
bu maddenin içerdiği müeyyidelerin
bütün tacirleri, çek sahiplerini mağdur ettiğini açıkça
belirtmiştir.
Değerli arkadaşlarım, 6ncı maddede ise bu
şekilde hakkında soruşturma olan, kovuşturma olan ve
mahkemeler tarafından verilmiş olan hükümlerin kesinleşmesi
durumunda savcılığın, mahkemenin ve kesinleşen
hükümlerin yine mahkemenin, taraflar anlaştığı zaman ve bu
para ödendiği zaman kaldırılacağı şeklinde bir
düzenleme yapılmış bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, yine şunu belirtmek
istiyorum: Şu anda bizim
almış olduğumuz bilgilere göre 2008 yılında toplam
çıkan dava 177.543. Yine açılan dava sanık sayıları
235.440. Değerli arkadaşlarım, yine 3167 sayılı
Kanunla ilgili 2009 yılına ait veriler: Derdest sanık
sayısı 273 bin. Yine, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığında mevcut dosya sayısı 65 bin.
Yargıtay 10. Ceza Dairesinde mevcut dosya sayısı 22.557. Toplam
87.867.
Değerli arkadaşlarım, bu 3167 sayılı
Yasanın yapısından, onun içeriğinden meydana gelmemektedir.
Bunun tek nedeni vardır, o da yedi sene iktidarda bulunan AKP Hükûmetinin
başarısızlığıdır. Tacirler mağdur,
esnaf, sanatkârlar mağdur, üreticiler mağdur, KOBİler tamamen
ortadan çıkmış bir ekonomik düzen değerli
arkadaşlarım. Bunun tek sebebi ekonomik düzendir.
Değerli arkadaşlarım, bu 5inci maddeye ve
6ncı maddeye karşı olduğumuzu, bunun
çıkarılması gerektiğini daha önceden söyledik.
Anayasanın 38inci maddesi, Türk Ceza Kanununun 2nci maddesi, Avrupa
İnsan Haklarının ilgili maddeleri
Değerli arkadaşlarım, biz, bu maddelerin tamamen
kaldırılmasını istiyoruz. Değerli
arkadaşlarım, nasıl ekonominin bozuk olduğu gibi,
Türkiyede gerçekten bozuk olmayan, düzenli olan hiçbir branş, hiçbir
meslek, hiçbir kuruluş kalmamıştır değerli
arkadaşlarım.
Sayın Başbakan Amerikada Dünyada en fazla basın
özgürlüğü olan ülke Türkiyedir. diyor.
Amerikadan dahi bizim basın özgürlüğümüz fazladır.
diyor.
Değerli arkadaşlarım, Amerikada bir kuruluşun
yapmış olduğu sıralamaya göre, 168 ülke arasında
Türkiye 122nci sırada basın özgürlüğünde.
Değerli arkadaşlarım, şunu da ayrıca
söylemek istiyorum: Bu İktidar yandaş gazete, bu İktidar
yandaş medya tutmak suretiyle Türkiyede her şeyi çıkmaza
sokmuş, Ergenekon adı altında açmış olduğu bir
davada maalesef en gizli sırları, açıklanmayacak olan belgeleri
o gazeteler vasıtasıyla kamuoyuna açıklamıştır.
Bunlar hakkında hiçbir tahkikat yapılmamıştır, hiçbir
soruşturma yapılmamıştır, kimse de
tutuklanmamıştır değerli arkadaşlar. Bu nasıl
basın özgürlüğü, nasıl taraf medya ve basın tutma
şeklinde uygulanan bir uygulama?
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede biz ulusal
bütünlüğü, Türkiyede üniter yapıyı, Türkiye'nin
bağımsızlığı, Türkiyenin dünya üzerindeki
konumunda bağımsız bir ülke olmasını en çok savunan
hem partiyiz hem bunu savunan basının ve medyanın
yanındayız.
Değerli arkadaşlarım, bakın, bugün bu
İktidarın yaptığı yanlışlıkları,
bu İktidarın dış politikada yaptığı
yanlışları, bu İktidar mensuplarının
yandaşlarına, yakınlarına menfaat çıkarmak için
kimlerle anlaştıklarını ortaya koyan ve bu konuda
Türkiyenin stratejik önemi olan bir Kıbrısta -nasıl onun Kıbrıs
Rumlarına- nasıl oradaki Türkleri mağdur edecek bir
talimatın verildiği, oranın Reisicumhuruyla yapılan
görüşmeyi yayınladı diye, değerli arkadaşlarım
iki gazeteci tutuklanmıştır. Yandaş medyadan, diğer
yandaş basından kimse tutuklanmadı.
EYÜP AYAR (Kocaeli) Çekle ne alakası var?
RAHMİ GÜNER (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
bakın, bir ülkede demokrasi yoksa, bir ülkede objektif uygulama yoksa,
demokrasinin olmadığı yerde ne ekonomi olur ne de demokrasi olur
değerli arkadaşlarım.
AHMET YENİ (Samsun) Çek olur çek.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Ne de çek olur değerli
arkadaşlarım, onu da belirtmek istiyorum.
Yine değerli arkadaşlarım, bugün, bunları
yayınladığı için Ufuk Akkaya ve Deniz
Yıldırım şu anda tutuklu durumdadır. Neden? Türkiyede
yapılan olumsuzluğu yayımladıkları için.
Değerli arkadaşlarım, şunu da ayrıca
belirtmek istiyorum: Yine, Türkiyede 7 askerimiz öldü, şehit oldu.
Değerli arkadaşlarım, onun cenazesine gittim. Benim ilimde bir
senede 5 şehit var değerli arkadaşlarım. Siz ne
yapıyorsunuz? Teröristle el sıkışıyorsunuz
değerli arkadaşlarım.
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) Yapma ya!
RAHMİ GÜNER (Devamla) Teröriste omuz veriyorsunuz.
Teröriste omuz veriyorsunuz inkâr etmeyin.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Yapma be!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ayıp oluyor ama.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Bugün yol haritası sizde, yol
haritasının bir tanesi Kandilde, bir tanesi Öcalanda değerli
arkadaşlarım.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Onlar öyle demiyor ama.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Öyle değil mi? Öyle değil
mi? 7 askerimiz şehit olduğu zaman, bunun derin devletle, Türkiye
Cumhuriyetini kuran, gerçekten ulusal Kurtuluş Savaşını
veren ve dünya emperyalizmine karşı mücadele veren TSKnın, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin sanki bunu bir provokasyon şeklinde,
yapıldığı şeklinde konuşmalar olmadı
mı? Bakanlarınız olmadı mı? Dün burada dinledik bir
tanesini.
SUAT KILIÇ (Samsun) Hayır hayır, Türk Silahlı
Kuvvetleri milletin göz bebeğidir.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Bunun altında çok şeyler
var, provokasyon var. diye bunları söylemediniz mi değerli
arkadaşlarım? Bunlar söylendi. Söylenmedi mi?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Bunlarla çekin ne
alakası var?
AHMET YENİ (Samsun) Çekle alakalı bir sözün var
mı çekle?
RAHMİ GÜNER (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
siz komplo teorileri üretmediniz mi bu konuda? En son PKK Ben yaptım.
deyince sesi kestiniz. Taraf gazeteleriniz, taraf medyanız bu konuda
konuşmadı mı değerli arkadaşlarım? Hangi
soruşturmayı açacaksınız bunlar hakkında?
Şimdi siz Türkiye'nin gerçekten üniter
yapısını, cumhuriyetinin ve bizim özümüz olan bir kuruluşu
yıpratılıyor diye yazı yazan Aydınlık
gazetesini kapatıyorsunuz değerli arkadaşlarım ve
yandaş basına, yandaş gazete hakkında bir tek
soruşturma açtınız mı? Yaptınız mı bunu? Ama
sizi açığa çıkardığı için
yaptığınız uygulamaların yanlış
olduğunu yazan Aydınlık gazetesini kapatıyorsunuz
değerli arkadaşlarım.
AHMET YENİ (Samsun) Reklamını yapma!
RAHMİ GÜNER (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
savunacak hiçbir yanınız yok. Şehit cenazelerine gidiyoruz. Ben
vicdanımın sesiyle gidiyorum. Yeni gitmiyorum buna. Sayın
Başbakan
Sayın Bakanınız benim hemşehrim, Siz oraya
siyasi yatırım için gidiyorsunuz, siyasi rant için gidiyorsunuz.
diyor.
Değerli arkadaşlarım, insan olan kişi, Türk
milletinin mensubu olan, bu vatanı, milleti seven kişi o şehit
cenazelerine rant sağlamaya gitmez. Ona vicdanı gelmez. Orada
nasıl ıstırap çektiğimizi gördüm. Ayağında ayakkabısı
olmayan, üzerinde elbisesi olmayan çok mağdur bir anne babayı gördüm
değerli arkadaşlarım ve o çocuklar bu memleketin özgürlüğü,
bu memleketin üniter yapısı, Misakımillî hudutları, rejimi,
Türk milleti adına kendilerini feda ediyorlar değerli arkadaşlarım.
Nasıl bundan rant sağlanır? Ama siz, terörle, teröristle
anlaşmaya gidiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Güner, lütfen sözünüzü
tamamlayınız.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
siz onlarla anlaşmaya gidiyorsunuz. Teröristle anlaşma olmaz,
mücadele olur. Onlarla anlaşma olmaz, onlarla uzlaşma olmaz;
örneğini gördük. Türkiye'nin bütün şehirleri, birçok şehri bugün
hep olaylarla geçmekte. Siz buna karşı hangi önlemi alıyorsunuz?
Onlara bu morali, bu gücü siz vermediniz mi değerli
arkadaşlarım? PKK bayrağıyla gelenleri, PKK
marşıyla gelenleri orada karşılamadınız mı?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Karşılamadık! Yalan
söylüyorsun! Yalan konuşuyorsun!
RAHMİ GÜNER (Devamla) Mobil mahkeme kurmadınız
mı?
AHMET YENİ (Samsun) Yalan konuşuyorsun!
RAHMİ GÜNER (Devamla) Siz, müsteşarları, genel
müdürleri oraya göndermediniz mi?
Değerli arkadaşlarım, bu açılımın
iyi olduğunu söylemediniz mi?
AHMET YENİ (Samsun) Baştan aşağıya
yalan konuşuyorsun! İftira ediyorsun!
RAHMİ GÜNER (Devamla) Sayın İçişleri
Bakanı, benim Genel Başkanımdan özür dilemeli.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Ne biçim konuşuyorsun
terbiyesiz adam!
AHMET YENİ (Samsun) İftira! İftira!
RAHMİ GÜNER (Devamla) Sayın Arınç, benim Genel
Başkanım Deniz Baykaldan özür dilemeli değerli
arkadaşlarım.
AHMET YENİ (Samsun) Hadi oradan be!
RAHMİ GÜNER (Devamla) Ve özür dilemeli.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Sen özür dile.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Basında görüyoruz. Ve bunu
görün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Güner.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Sayın İçişleri
Bakanı, bu memleketin huzurunu, düzenini korumakla sorumludur.
BAŞKAN Sayın Güner
RAHMİ GÜNER (Devamla) Ya istifa etsin ya bu işi
bıraksın ya da özür dilesin.
AHMET YENİ (Samsun) Hadi oradan! Hadi oradan!
SUAT KILIÇ (Samsun) Süre bitti.
BAŞKAN Sayın Güner, çok teşekkür ediyoruz.
RAHMİ GÜNER (Devamla) Ben de teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şahısları adına söz yok.
Soru-cevap işlemine geçiyoruz.
On dakika soru-cevap işlemi vardır.
Sayın Işık, Sayın Serdaroğlu, Sayın
Kulkuloğlu ve Sayın Öztürk sisteme girmişler.
Buyurunuz Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Özellikle dün birkaç değerli milletvekili de dile getirmesine
rağmen, Sayın Adalet Bakanı 3167 sayılı Kanuna
muhalefetten dolayı cezaevine giren vatandaşların
sayısını söyledi ama adli para cezasından dolayı
cezaevlerinde olan vatandaşların sayısını söylemekten
imtina etti. Bugün Sayın Ulaştırma Bakanı biraz önceki
bölümde bu konuyla ilgili son iki yıla ait verileri verdi, kendisine
teşekkür ediyorum.
Tekrar Sayın Bakana soruyorum: Hâlen adli para cezası
nedeniyle şu anda cezaevlerinde yatan
vatandaşlarımızın sayısının 50 bin
dolayında olduğu iddiasını nasıl
değerlendiriyorsunuz? Bu sayı tam nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın Serdaroğlu
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Bakanımız, kısaca üç dört soru sormak
istiyorum.
Bir tanesi, piyasada dönen çeklerin meblağı ne
kadardır?
İkincisi, karşılıksız ve ödenmeyen
çeklerin meblağı ne kadardır?
Üç, çek kullanan ticaret erbaplarının çeklerini düzenli
ödeyebilir hâle gelmesi için ekonomik tedbirlerinizi çok kısa
özetleyebilir misiniz?
Dördüncüsü, bu kanunla tahsil edeceğiniz cezalarla, ilk defa
döneminizde bütçede yer alan ceza gelirlerini tamamlayabilecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.
Sayın Kulkuloğlu
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, çek keşide edenler tarafından
yanlış ve hoyratça kullanılan ve Hükûmetinizce de tedbir
alınıp düzenleme yapılmakta çok geç kalınmış olan
Türk Ticaret Kanununa göre 711inci madde, üçüncü fıkra, halkın
bildiği gibi, yani banka kaşesinde yer aldığı gibi,
711e (b) maddesi gereğince yani Hilafım dışında
elimden çıkmıştır ibaresi kullanılarak ödemeden men
edilen çek miktarı ne kadardır? Bu yolla çeklerin gününde ödenmemesi
sonucu yani alacaklarını alamayarak, çeklerini ödeyemeyip,
karşılıksız çek keşide etmiş olanların
sayısı ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kulkuloğlu.
Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, şimdi ben
bu soruyu soracaktım ama uzmanından doğru dürüst yanıt alamadım,
sizden nasıl yanıt alacağım onu merak ediyorum.
Bir yılda kesilen çek sayısı ve bunun parasal
miktarı? Bir yılda karşılıksız çıkan çek
sayısı ve karşılıksız çıkan çeklerin parasal
miktarı? Yani çeklerin ihtiva ettiği miktar? Hani deniliyor ya ekonomi
dalgalanıyor falan diye, ekonomiyi dalgalandırıyor mu
dalgalandırmıyor mu, onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
Sayın Bakana soruyorum: Tasarıda göze çarpan önemli bir yenilik,
vadeli çeklerin gününden önce ibraz edilmesi hâlinde
karşılıksız çek suçunun oluşmayacağı
yönündedir. Bu düzenlemeyle zaten çarpık olan uygulama
meşrulaşmaktadır. Bu hükmün gerekliliğine gerçekten
inanıyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Türkiye Cumhuriyetinin
sonsuza kadar var olmasını isteyenleri, Türk milletinin
birliğinin sonsuza kadar devam etmesini isteyenleri, bin yıllık
kardeşliğimizi yaşayıp, yaşatmak isteyenleri, ülkenin
içinde bulunduğu kargaşaya hayır diyenleri, çek
mağdurlarını pazar günü Tandoğan Meydanında seslerini
yükseltmeye bu vesileyle davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.
EYÜP FATSA (Ordu) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunda dışarıda yapılacak bir eyleme
çağrı yapılabilir mi? Nasıl müsaade ediyorsunuz buna?
BAŞKAN Sayın Hükûmet, buyurunuz efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Işıkın adli para cezalarıyla
ilgili sorusu: Şimdi, Türkiye genelinde tüm ceza davalarında verilen
adli para cezalarını ödemediği için söz konusu para cezası
hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilen ve cezaevine giren kişi
sayısı 2009 yılında 17.838; 2008 yılında da bu
15.005, sayı bu. Tabii, bunların
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, 2007de kalan
toplam sayı nedir?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) 2008 yılında 15.005; 2009 yılında
17.838.
ALİM IŞIK (Kütahya) 2007; hâlen cezaevinde olan?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, bunlar zaten şu anda cezaevinde, ceza
almış olanlar, hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilen ve
cezaevine giren kişiler bunlar. Tabii, aranmakta olan kişiler
olabilir bu çerçevede ama bununla ilgili tabii şu anda takdir edersiniz ki
elde hazır böyle her türlü istatistiki bilgiyi burada bulundurmam mümkün
değil. Onunla ilgili gerektiğinde yazılı cevap veririz.
Sayın Kulkuloğlunun sorusuyla ilgili olarak da: Türk
Ticaret Kanununun 711inci maddesinin üçüncü fıkrası Şubat 2009
tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.
Sayın Özdemirin sorusuna biz yazılı cevap
vereceğiz çünkü vadeli çeklerle ilgili bir detay.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın
Bakanım, kaldırıldığını biliyorum ama adet
nedir?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, Sayın Serdaroğlunun ve Sayın
Öztürkün sorularıyla ilgili olarak da: Toplam keşide edilen çekle
ilgili elde şu anda bilgi yok ancak, takas odasına ibraz edilen
çeklere göre 2008 yılında 265 milyar, 2009 yılının on
bir aylık verisi de 202 milyar lira. Karşılıksız çek
sayısı da 2008 yılında 1 milyon 540 bin ve 2009
yılının ilk on bir ayında 1 milyon 780 bin.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) İhtiva ettiği parasal
miktar Sayın Bakan? Parasal miktarı soruyorum, parasal.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Ona yazılı olarak cevap veririz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Canım
cevaplamadınız bir aydır ya! Komisyonda
cevaplamazsınız, burada cevaplamazsınız. Öğrenin öyle
gelin buraya!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, biz yalnız
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Komisyonda da sordum ben bu
soruyu. Öğrenin öyle gelin!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Değerli Milletvekilim, bağırmanıza
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ekonomiyi
dalgalandırıyor
Ekonomiyi nasıl dalgalandırıyor?
Ekonomik rakamlar bilinmeden nereden biliyorsunuz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, oturunuz.
BAŞKAN Sakin olun Sayın Öztürk.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Sakin sakin
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Halkı
kandırıyorsunuz.
BAŞKAN - Sorunuzu sordunuz, cevap verecek.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Siz bile bilmiyorsunuz ne
yaptığınızı.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Benim zamanımı alıyorsunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Olmaz ama.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Benim zamanımı alıyorsunuz. Önce sakin sakin
oturunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Milletvekillerine hakaret
ediyorsunuz siz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Sakin sakin oturunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Saygısızlık
yapıyorsunuz bize. Bir aydır şu soruyu sorarım, cevap
veremezsiniz. Olmaz böyle bir şey ya!
BAŞKAN Sayın Öztürk, sorunuzu sordunuz.
Buyurunuz Sayın Bakan, devam ediniz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hani ekonomi dalgalanıyordu?
Ekonomi hani dalgalanıyordu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Devam edeyim mi?
BAŞKAN Devam ediniz, buyurunuz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, saygıdeğer
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bilmeden rakamları, ekonomi
dalgalanıyor! Nerede ekonomistleriniz!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Konuşabilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN Tabii tabii, buyurunuz, devam ediniz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum.
Şimdi, Sayın Milletvekili, burada bir kanun
görüşmesi var ve yasama faaliyetleri gereği, İç Tüzük gereği de maddelerden
sonra soru-cevap işlemi var, ama takdir edersiniz ki biz, hangi soruda
zatıalinizin hangi soruyu soracağınızı önceden bilemeyeceğimiz
için de tüm muhtemel sorulara karşı elimizde bilgiyle buraya gelme
imkânımız yok, olsa bile buraya bir istatistik bilgisayar
koymamız lazım, çünkü istatistiklerle ilgili sürekli
değişen sorular soruluyor. Bunları da yine, İç Tüzükün
hükümlerine göre yazılı olarak size takdim edeceğimizi ifade
ettim.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının
6ncı maddesinin birinci fıkrasındaki
3095 sayılı
Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faiz oranı
ifadesinin, yasal
faiz oranı
şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Ali İhsan
Köktürk Turgut Dibek
Mersin Zonguldak Kırklareli
M.
Şevki Kulkuloğlu Rahmi
Güner
Kayseri Ordu
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kulkuloğlu, buyurunuz efendim.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının 6ncı
maddesinin birinci fıkrasındaki
3095 sayılı Kanuna göre
ticarî işlerde temerrüt faiz oranı
ifadesinin yasal faiz oranı
şeklinde değiştirilmesini bu önergemizle teklif etmekteyiz.
Önergemize destek vereceğinizi umarak gerekçemizi anlatmaya
çalışacağım.
Bilindiği gibi, karşılıksız çek
vakalarında borçlunun ödeme kabiliyeti kazanabilme süresi uzadıkça
alacaklının parasının da değer kaybı
olabilmektedir. Bunun yasal düzenlemeler yapılırken mutlaka göz
önünde bulundurulması gerekmektedir.
Yasal faiz oranı para piyasalarında ödenen faize
yakındır, ancak temerrüt faiz oranı bunun daima çok üzerindedir.
Bunu örneklemek gerekirse, bugün yasal faiz oranı yıllık yüzde
9dur, temerrüt faiz oranı ise yıllık yüzde 19dur.
Çeki karşılıksız çıkmış, ceza
davası bir yıl sürmüş, Yargıtay süreci üç yıl
sürmüş ve bugün alacaklısı ile bir yılda borcunu ödemek
üzere anlaşacak bir borçlunun 100 lira ana borcu olsun. Yıllık
yüzde 19 çarpı 5 yıl, yüzde 95 faiz eder. Buna göre 100 liralık
borç oluyor 195 lira. Hani, neredeyse 2 katı. 100ü ödeyemeyen borçlu
200ü nasıl ödeyecek? Gerçekçi olmak, kimseyi kandırmamak, çifte
standartlar oluşturmamak, olmayacak duaya amin dememek gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, Hükûmetin çek
mağdurlarının hepsini suçlu, dolandırıcı gibi
görerek hazırladığı bu tasarıda olduğu gibi, çek
mağdurları konusunda yaptığı bir yanlışına,
bir çifte standardına daha değinmek gerekiyor.
Tüm yurt köşelerinde, Güneydoğuda can alanların
ayaklarına göndereceksiniz valiyi, hâkimi, savcıyı; ekonomik
krizden etkilenmiş, işi bozulmuş, çekini ödeyememiş
olanların kapılarına göndereceksiniz polisi, jandarmayı,
icracıyı.
Dağlarda gezen 30 bin teröristten
karşılıklı anlaşarak Habura getirttiğiniz bir
avuca Terörist başının emriyle geldik, mektup getirdik.
dedikçe onlar, Aman, duymamış olalım. diyeceksiniz,
üzerlerindeki terörist kıyafetlerine Aman, görmemiş olalım.
diyeceksiniz, Pişman mısın? diye sorunca Pişman
değilim. diyenlere Aman, duymadık. diyeceksiniz, döktükleri
binlerce şehidin kanını yok sayacaksınız, binlerce
şehidin anasının analık haklarını hiçe
sayacaksınız ama kötü ekonomik yönetiminizden, ekonomik krizden
işleri bozulmuş, servetlerini, sermayelerini kaybetmiş, iş
yerlerini kaybetmiş 1 milyon 700 bine yakın alacaklı-borçlu çek
mağduruna gelince, Borcumu, ekonomik krizden etkilendim, işlerim
bozuldu, ondan ödeyemedim. diyenlere,
Ne? Dolandırıcıyım mı dedin. diyecekseniz.
Pişmanım, affedin. diyenlere, Ne? Affedeyim de bir daha mı
yapacaksın. diyeceksiniz. Anaların analık haklarını
yok sayacak teröristi affedeceksiniz, çek mağdurlarına gelince,
mağdur olan borçluyu affeden o vicdan sahibi alacaklıyı da
koruyacak yasa tasarısı yapmak yerine, bankaların, tefecilerin
dayatmalarıyla, bankaları, tefecileri koruyan yasa
yapacaksınız. Olmuyor beyler. Davaların çoğuna gelin
bakalım, genelde dava eden alacaklı, tüccar alacaklı değil.
Onlar alacaklarını kısmen de olsa, taksit taksit de olsa
aldıklarına bakıyorlar. Dava edenlerin çoğu bankacılar
ya da tefeciler. Gelin, yapacağınız işleri, önceliklerinizi
sıralarken, önceliğinizi 30 bin teröristi affetmek yerine, 1 milyon
700 bin çek mağdurunu affederek yeniden ekonomik hayata kazandırmaya
veriniz.
Sayın milletvekilleri, Hükûmet ve mensup olduğu AKP,
iktidarı döneminde ekonomiyi son derece kötü yönetmiştir. 2002de 2,5
milyon işsiz varken, yedi senede bu rakam bugün 4,5 milyona çıkmıştır.
Döneminizde işsiz kalan 2 milyon insanın kendisi de bugün
ağlamaktadır, anaları da ağlamaktadır. Yine devri
İktidarınızda, hiç olmayan bir hastalık ortaya çıkmış,
2 milyon kredi kartı mağduru yaratılmıştır. Bugün
2 milyon ailenin, aile reisi olan babası da ağlamaktadır, evinin
anası da ağlamaktadır. İyi gidiyor diye iddia
ettiğiniz ekonomiye ve sizin beyanlarınıza inanarak iş
açmış tüccar, yatırım yapmış sanayici,
tarlasını ekmiş çiftçi bugün sayenizde borçlarını
ödeyemez hâle gelmiştir. Yatırımları ellerinde
kalmış, yüzlerce insan iflas etmiş, bu nedenle de intihar
edenler olmuştur. İntihar edenlerin arkalarından aileleri
ağlamaktadır, tüm memleket de onların canlarına, ailelerine
ağlamaktadır. Karşılıksız çekten sadece 50 bin
kişi sıkıntılıyken, bugün bu rakam 1 milyon 700 bine
çıkmış. Sonucunda alacaklının da anası
ağlamaktadır, borçlunun da anası ağlamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) - Yani yedi
yıllık devri İktidarınızda sadece teröre
çocuklarını şehit vermiş analar ağlamamaktadır,
onlarla beraber bütün bu saydığımız milyonların da
anaları ağlamaktadır. Milyonların göz yaşlarında,
çocuklarınıza ve kendilerinize aldığınız gemileri
şimdilik yüzdürüyorsunuz. Size dostça tavsiyem, yüzme bilmiyorsanız
hemen öğrenin. Alabora olursanız, dikkat edin, tüm bu
mağdurların gözyaşlarında boğulmayın.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kulkuloğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
Diğer ceza hükümleri
MADDE 7- (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve
işlemlerinde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek
düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken
çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar
adlî para cezasına hükmolunur.
(3) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yükümlülüğe
aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan
kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen,
hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan
kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev
yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel
kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılığı
bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen,
karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi,
şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere
bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta
mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın
kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka
görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma
yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek
düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç
oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma
yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek
hesabı açan banka görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili
kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve
bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve
binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla
cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan
hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı
içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
(10) 2 nci maddenin, sağlanması ve saklanması
gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket
edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması
dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine
düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine
verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı
tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak.
Buyurunuz Sayın Uzunırmak. (MHP sıralarından
alkışlar).
MHP GRUBU ADINA ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 445
sıra sayılı Çek Kanunu Tasarısı 7nci maddesi üzerinde
grubum adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, Bursa ilimizin
Mustafakemalpaşa ilçesindeki emek şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, ailelerine ve çalışma arkadaşlarına
başsağlığı diliyorum. Elbette ki Tokattaki,
Reşadiyedeki, birtakım yetkililer tarafından henüz neye
uğradıkları tam kesinliğe kavuşturulamamış
vatan şehitlerine de ben Allahtan rahmet diliyorum; milletimize ve
acılı ailelerine, gene silah arkadaşlarına başsağlığı
diliyorum.
Çok değerli milletvekilleri, yasalar bireyleri ve
dolayısıyla toplumları davranış ve
dolayısıyla bir mantık yönlendirmesi yaparlar. Eğer yasalar
bu anlayış içerisinde yapılırsa toplumu düzenleyen kurallar
olurlar ama bu anlayışın dışında yasa
yapılırsa o zaman bunlar toplumu eğer bir davranış ve
bir mantık yönlendirmesine hizmet etmiyorsa o yasa uygulanmaz ve
geçerliliği olmaz.
Şimdi, ben, bu yasayla ilgili olarak -iki günden beri
çalışıyoruz- sormak istediğim bazı sorular var,
onları da sizlerin vicdanlarına emanet edeceğim.
Bugün -Sayın Bakan, hoş geldiniz her şeyden önce-
Sayın Bakan dördüncü Bakan. Bu kanunun sahibi kim? Bu Meclise
saygısı ne?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Meclis.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Bu kanunun sahibi Meclis,
tasarının sahibi Meclis değil.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hükûmet
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Ancak kanunlaştıktan
sonra Meclis yasanın sahibi olur. Tabii ki, o, sizlerin de ne kadar
olaylara ilgili olduğunuzu ortaya koyuyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bildiğim için konuşuyorum, sen bilmediğin için
oradan laf atabilirsin.
Değerli arkadaşlar, burada birtakım
arkadaşlarımız çıkıyorlar iktidardan
konuşuyorlar. Ben o arkadaşlarıma bugünden sonra bir
uyarıda bulunmak istiyorum. İşte çıkarlar derler ki: Muhalefet
engelleme yapıyor. Bu Meclisin dakikası, saati kaça mal oluyor? Kıymetli
arkadaşlar, karar yeter sayısını bulamıyorsunuz,
toplantı yeter sayısını bulamıyorsunuz ve bugün bu
kanunun sahibi yok. Burada sorulan, milletvekillerinin sordukları sorulara
cevap veremiyor bakanlar. İşte, bu Meclise böyle yasa
yaptırıyorsunuz. Bu bir mantıktan kaynaklanıyor. Bu
mantık parti devleti olmaya giden mantık.
Kıymetli milletvekilleri, Türkiyede parti devleti kuruluyor.
Bütün uygulamalar, her alandaki uygulamalar parti devleti olmaya doğru
gidişi gösteriyor. Bunun neticesinde siz sevgili milletvekillerinin de
iradesi ve yarınları olmayacaktır. Onun için, bunları,
sayın milletvekillerinin, sayın bakanların çok
sağlıklı değerlendirmesi gerektiği kanaatini
taşıyorum.
Devlet vekâletle idare ediliyor. Cumhurbaşkanı vekil,
Meclis Başkanı vekil, bakan vekil, vekilin vekili, bürokrasi vekil
Niye aslı yok? Niye asılları mesuliyet üstlenmiyorlar? Böyle bir
devlet mantığı, böyle bir devlet yönetimi olur mu kıymetli
arkadaşlar?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Devlet göreviyle yurt
dışına gitmiş.
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) Biz de vekiliz.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Şimdi, kıymetli
arkadaşlar, AKP Hükûmeti iktidardaki muhalefet olmaktan vazgeçmelidir,
devleti yönetme mesuliyetini üstlenmelidir. Yeri geldiğinde iktidar,
emreden, tahakküm eden, Meclisi, toplumu, sivil toplum örgütlerini baskı
altına alan bir hükûmet, bir yürütme; yeri geldiğinde iktidardaki
muhalefet; açıklamalarına baktığınız zaman,
politikalarına baktığınız zaman bütün bunları
görmek mümkündür.
Bugün mağdurlar var, gerçekten mağdur olan insanlar var.
Keşide sahibi alacağını alamamış ve
dolayısıyla keşide sahibi olarak yükümlülük altında; bunun
yanında cirolarından dolayı mağdur durumda olanlar var, bunun
yanında kendini mağdur olarak niteleyen ama birçok insanın
mağduriyetine sebep olan bir fiil sahibi olan insanlar var. Bunların
hepsini aynı kategoride mağdur olarak görmek ve göstermek gerçek
mağdurlara haksızlık yapılacaktır. Bu umutla bekleyen
insanlara bir ışık vermek, gerçekten mağdur olan
insanları bu içine düştükleri durumdan kurtarmak lazım.
Onun için, bu yasayı aslında çok da böyle
dallandırmanın bir gereği yoktu. 70 küsur maddeyle halledilecek
bir şeyi 11 maddeye almışlar, sanki böyle roman yazar gibi,
kanun tekniğine hiç uymayan, yönetmeliklerle, birtakım şeylerle halledilebilecek
konuları bir kanun metni hâline getirmişler.
Değerli arkadaşlar, ABye girmek için
uğraşıyoruz. Acaba çekin tarifinde, çekin uygulamalarında
Avrupa Birliği ülkelerinde böyle bir yasa, çekin böyle bir kabulü var
mı kıymetli arkadaşlar? Bu Meclisi niye bu kadar meşgul
ediyor bu arkadaşlarımız, saatlerce? Bakın, çek bir havale
aracıdır, çek bir transfer aracıdır, çek bir vadeli
işlem aracı değildir. Biz, bu uygulamalarla, çeki vadeli
işlem aracı hâline getirdik. Dünyada bunun uygulaması yok. Nereye
giderseniz gidin bunun uygulaması yok. Dolayısıyla
yarınlarda bu kanunlar, Avrupa Birliği müktesebatında tekrar
değişecek, tekrar bu Meclisin vakitleri alınacak.
Kıymetli arkadaşlar, ama bir noktada şunu ben
kabulleniyorum. Hükûmet itiraf ediyor, diyor ki -Allaha çok şükür, 2002
uygulaması, 2002 söylemleri yok burada- Bizim iktidarımızda,
devri İktidarımızda ekonomik sıkıntılar,
başka birtakım sebeplerden dolayı Türkiyede çok, işte
anlaşmalarını yerine getiremeyenler var. Bunların
mağduriyetini giderelim. manasında bir yasa
tasarısıdır bu. Biz tabii ki gerçek mağdurların
mağduriyetinin giderilmesi için bu yasaya destek verdik.
Değerli arkadaşlar, ben başka bir konuya da
sizlerin dikkatini çekmek istiyorum. Parti devleti kurmaya doğru
gidişten bahsettim. Kıymetli arkadaşlar, devlet adamları,
siyasi hırslarından dolayı, devletiyle, milletiyle ilgili
konularda yanlış uygulamaların içerisine sadece iktidarda
kalabilmek için düşmemelidirler, siyasi hırs aklın önünde
olmamalıdır. Geçmişte haksızlığa uğradığı
inancı içerisinde, yönetimlerin muhatap oldukları zaman içerisinde,
sanki devletle problemi varmış gibi devletten intikam alma
hırsı içerisinde, devletten intikam duygusu içerisinde de
olmamalıdırlar. Devlet adamları ideolojik körlük içerisinde de
olmamalıdırlar. Bugünkü uygulamalar,
maalesef AKP Hükûmetinin uygulamaları bu üçünün de tezahürleriyle
karşımıza çıkmaktadır. Yeri geldiğinde ideolojik
körlük vardır, yeri geldiğinde geçmişte
haksızlığa uğradıklarından intikam almak
istercesine devlete açılan bir savaş vardır, yeri
geldiğinde siyasi ikbali için, gözünü hırs bürümüş bir
şekilde yapılan birtakım uygulamalar vardır. İşte
bunların neticesindedir ki bugün Türkiye yangın yerine dönmüştür,
ekonomik açıdan yangın yerine dönmüştür, siyasi açıdan, sosyal
açıdan yangın yerine dönmüştür ve âdeta, geçmişten bugüne
gelirken, devlet suçlu, eşkıya masum ilan edilir hâle gelmiştir.
Bunu nefretle kınıyorum. (MHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Herkes kınıyor.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Herkes kınıyor,
herkes.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Değerli milletvekilleri,
kıyas bir kültürdür, kıyas bir bilgidir. Dün Güneydoğuda
kurtarılmış bölgeler vardı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yöneticilerinin lojmanlarına hapsedildiği, sokağa
çıkamadığı, saatine göre kurtarılmış veya
genel manada kurtarılmış bölgeler vardı. O şartlar
içerisinde mücadele eden insanları, devletin kadrolarını sizler,
suçlu ilan etti birtakım yöneticileriniz, bunu da kınıyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Olur mu öyle şey!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Bu, devlet
mantığıyla bağdaşmaz; bu, devlet
adamlığıyla bağdaşmaz. Ayaküstü sözlerle, ayaküstü
söylenen birtakım hadiselerle 7 askerimizin şehadetine provokasyon
diyebilecek kadar gözünü hırs bürümüş bir devlet adamından Türk
millet ve devletinin geleceğini endişe ettiririz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) PKKnın yaptığına
provokasyon diyor.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Değerli arkadaşlar,
PKKnın açıklaması olmasa
Şimdi Sayın Başbakana ben buradan soruyorum:
Devletin kurumları, bilgi unsurları Sayın Başbakanın
elindedir. Buradaki hadiseden üç dört saat sonra Amerikada acaba o
açıklamayı Sayın Başbakana hangi bilgi kaynağı
vermiştir de o açıklamayı yaptırmıştır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
İşte bugün telefon dinlemelerinden telsiz dinlemelerine
varıncaya kadar birtakım unsurlarla devletin kurumları
açıklama yapıyor, olayın sahiplerini açıklıyorlar.
Peki, onlar devletin kurumu değil mi? Sayın Başbakan devletin
kurumlarından bilgi almıyor da acaba parti kanallarından veya
ağabeylerinden mi bilgi alarak Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetiyor?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Provokasyon deyince, ne bu? Kim
yaparsa yapsın provokasyondur, provokasyon değilse nedir?
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Provokasyonsa da sorumlusu
Sayın Başbakandır. Açılımı engellemek için
provokasyon yapıyorlarsa da o 7 şehidin sorumlusu, yine azmettiricisi
Sayın Başbakandır, sebebi açılımdır. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ayıp be! Yazıklar olsun be!
Yazıklar olsun!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Onun da sahibi, azmettiricisi
Sayın Başbakandır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ağzından çıkanı
kulağın duyuyor mu senin!
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Ayıp be!
Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu ya!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yazıklar olsun sana!
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Ayıp be! Bu kadar
ileri gidilmez be!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Eğer
Eğer
Ben
(AK
PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, Yuh!
sesleri, gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, sözlerinden
dolayı özür dilesin.
MEHMET SEKMEN (İstanbul) Yaşından
başından utan be! Utan be!
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, bu kürsüde
konuşamaz, bu şekilde konuşamaz Sayın Başkanım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ayıptır be, ayıp!
Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanına bunu nasıl söylersin!
BAŞKAN Sayın Uzunırmak
Arkadaşlar sakin olunuz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, sözlerinden
dolayı özür dilesin. Bu sözlerinden dolayı özür dilesin.
BAŞKAN Sayın Uzunırmak lütfen
Buyurunuz.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Ergenekonu da savundun
zaten!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Provokatörsün sen, provokatör!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Ergenekonu falan savunmayız.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Az önce savundun.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Ergenekonu falan savunmayız.
Eğer bir devlet başkanı
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, özür dileyecekse söz
verin, özür dilemeyecekse sözünü uzatmanın gereği yoktur Sayın
Başkan.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Bir devlet başkanı
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, sözünü keser
misiniz!
BAŞKAN Sakin olunuz lütfen.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Eğer bir devlet
başkanı, provokasyonlara karşı tedbir almıyorsa,
eğer provokasyon olarak niteliyorsa
SUAT KILIÇ (Samsun) Özür dilemeyecekse, sözünü uzatmanın
gereği yoktur Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Uzunırmak lütfen, sözünüzü
tamamlayınız.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) -
elbette ki, o provokasyondan
yönetimler sorumludur. (AK PARTİ sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne saygısı! Ayıp,
ayıp, utanmaz herif! Utanmaz!
HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat) Terbiyesiz!
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, İç Tüzükün
69uncu maddesine göre grubumuza yönelik sataşmadan dolayı söz talep
ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kılıç.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Söylediğin sözü bil, el
kol hareketi de yapma millete!
BAŞKAN Sakin olun sayın milletvekilleri.
EYÜP AYAR (Kocaeli) Konuşma!
SUAT KILIÇ (Samsun) Arkadaşlar, Eyüp Bey, bir saniye
arkadaşlar
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz, niye
engellemiyorsunuz? Kimi suçluyorsun?
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Suat
Kılıçın, Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın,
grubuna sataşması nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, çok
saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi, Genel Kurulu
en kalbî saygılarımla selamlıyorum.
Çok saygıdeğer milletvekilleri, birkaç gündür terörle
mücadele üzerinden yapılan açıklamalara istinaden bu kürsüden
provokasyon sözcüğü bolca kullanılmaktadır. Provokasyon
nedir? Kelimenin derin anlamı üzerinde çok fazla durmaya gerek yok. Meclis
çalışmaları gayet güzel, saygılı, edepli, düzgün bir
şekilde devam ederken ortamı germeye yönelik az önceki cümleler ve
yaklaşımlar provokasyondur. İşte provokasyon budur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir diğer mesele, çok saygıdeğer milletvekilleri,
günlerdir yılbaşı gelmeden önce hapisteki insanlarımız
çıkabilsin diye, işittiğimiz bazı cümleleri
duymazlıktan geliyoruz. Zannediliyor ki, çok güzel konuştular, çok
güzel şeyler söylediler, gerçeklere temas ettiler de onun için susuyoruz.
Değerli arkadaşlarım, Tokatın Reşadiye
ilçesinde vuku bulan terörist saldırı, hain, alçak saldırı
hangi odaktan geliyor olursa olsun provokasyondur. Bunu herkesin bu
şekilde bilmesi lazım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani, PKK yaptığında terör de DHKP-Csi,
TİKKOsu, başka taşeronları yaptığında terör
değil midir? Hepsinin hedefi Türk milleti değil midir? Hepsinin
hedefi anayasal bütünlüğümüz değil midir? Tamamının hedefi
bu milletin kardeşlik hisleri değil midir, birlik ve beraberliği
değil midir? Hepsinin hedefi barışı dinamitlemek değil
midir, milletimizin yeni ve güçlü bir gelecek inşa etmesi,
kardeşlerin arasına nifak tohumları ekilmesi değil midir?
Günlerdir, sözüm ona istifa çağrıları, gerekli gereksiz. Bu
ülkenin Başbakanı ve Başbakan
yardımcılarının söylediği nedir? Anlamak için dinlemek
lazım.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Dinlemeye gerek yok, burada var.
SUAT KILIÇ (Devamla) Merhum Uğur Mumcu Bilgi sahibi
olmadan fikir sahibi olunamaz. derdi.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Gazetede var, dinlemeye gerek
yok.
SUAT KILIÇ (Devamla) Bilgi sahibi olmayanların fikir sahibi
olabilmesi mümkün değildir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Burada var.
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, dün bir
muhalefet milletvekili
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Cumhurbaşkanı
uyarıyor Herkes ağzından çıkanı duysun. diye,
Cumhurbaşkanı uyarıyor!
SUAT KILIÇ (Devamla) Dün bir muhalefet milletvekili bu kürsüye
çıkmak suretiyle
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Kimi uyarıyor
Cumhurbaşkanı?
SUAT KILIÇ (Devamla)
terör örgütünün sözde haber sitesinden
indirdiği bir metni burada okudu ve terör örgütünün bildirisini okurcasına
okudu. Sonra, bir bağımsız milletvekili çıktı Dersim
adını, Tunceli adını bu hadiselere
karıştırmayın. dedi. Buraya bakarak değil başka
yere bakarak söyleyecekse şayet, söylemesi lazımdı.
Saygıdeğer milletvekilleri, Kıbrıs bir millî
davadır değil mi? Türkiyenin terörle mücadelesi de aynı ölçüde
bir millî davadır. Hiç kimse, terör olaylarını istismar ederek
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini hedef alamaz, almamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim, devam ediniz.
SUAT KILIÇ (Devamla) Hiç kimse, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
ve devletinin bütün kurumlarıyla birlikte teröre karşı
yürütmekte olduğu mücadele sürecini istismar edemez ve etmemelidir.
Günlerdir burada yapılan konuşmalara bakıyorum. PKK
denilen terör örgütünün yaptığı açıklamayı
itibarlı gören, muteber kabul eden ama Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
Başbakanı ve bakanlarının açıklamalarını yok
sayan, dikkate almayan bir anlayış. Ondan sonra, kalkıp,
PKKyı aklamak gibi iğrenç, ayıp bir iftirayı burada bize
karşı gündeme getirecekler. Buna hakkınız yoktur.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Başbakan aklıyor
PKKyı, provokasyon demekle.
SUAT KILIÇ (Devamla) PKKyı aklamak olarak söylenen
şey, bunu söyleyenlerin ta kendileri tarafından
yapılmaktadır.
Değerli kardeşlerim, sayın milletvekilleri;
Türkiyenin terörle mücadelesi bir millî mücadeledir. Ekonomide ihtilafa
düşebiliriz. Dış politikada
tartıştığımız şeyler olabilir. Kara
yolları politikasında eleştirdiğimiz hususlar bulunabilir.
Tarım politikaları üzerinde farklı görüşler ortaya
konulabilir ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılıç, lütfen
bağlayınız sözünüzü.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Orada da koydunuz.
SUAT KILIÇ (Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Kıbrıs meselesinde farklı görüşler ortaya
konulmaz; millî davadır.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Koydunuz!
SUAT KILIÇ (Devamla) Türkiye'nin terörle mücadelesinde
farklı görüşler ortaya konmaz, bunlar millî davadır. Herkes bu
konular üzerinde konuşurken ayağını yorganına göre uzatma
iradesini ortaya koyabilmelidir.
Ben diyorum ki: Benim ülkem Türkiye Cumhuriyeti ve benim milletim
Türk milleti, CHPliler de, MHPliler de, Parlamentonun dışında
bulunan siyasi partiler de hep birlikte cumhuriyetin değerlerine sahip
çıktığında daha güçlüdür, daha kuvvetlidir ama siz
sırf siyaset yapmak adına birilerini çıkarıyorsunuz ve
birileri bölen, parçalayan, kınayan, ayrıştıran cümleleri
buradan sarf ediyorlar.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Her şeyde koydunuz
farklı görüşleri.
SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu
ülkenin hiçbir hükûmeti bu millete ihanet etmez, bu milletin kardeşlik
bağlarına kastetmez. Bugünden sonra yapılacak konuşmalarda
her kim bu cümleleri inadına ve ısrarla istismar ederse bölücü de
odur, provokatör de odur, provokasyon da o hadisenin kendisidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kılıç.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
Sayın Sözcü siz diye zannediyorum bizleri kastetti. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) Hiç kimseyi kastetmedim. (MHP
sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, açıklayabilirim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Siz derken kimi kastettiniz?
RECEP TANER (Aydın) Ayinesi iştir kişinin, lafa
bakılmaz.
BAŞKAN Evet, bir dakika
Dinliyorum, Sayın
Şandır, dinliyorum.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, açıklamak
istiyorum, açıklayabilirim. (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sakin olun lütfen. Burası sakin bir
şekilde müzakere etme yeri, lütfen sayın milletvekilleri
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan,
açıklayabilirim.
BAŞKAN - Dinliyorum Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
Sayın Sözcü, siz diyerek başladığı cümlenin sonunu
ZEYİD ASLAN (Tokat) Niye üstüne alınıyorsun?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Kimdir sizce arkadaşlar?
BAŞKAN Lütfen
ZEYİD ASLAN (Tokat) Niye üstüne alınıyorsun?
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan,
açıklayabilirim, sizden kimi kastettiğimi, neyi kastettiğimi
açıklayabilirim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Siz kim? Kimi kastettiniz?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Şandır, bunun
savunulacak bir tarafı yok.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, sizden kimi
kastettiğimi açıklayabilirim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
müsaade ederseniz, siz sözünü üzerime alarak
ÜNAL KACIR (İstanbul) Olur mu öyle şey canım!
SUAT KILIÇ (Samsun) Siz sözünden söz verilmez Sayın
Başkanım, açıklayabilirim, açıklamam lazım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Arkadaş provokatörlükle
suçladığı cümlenin, öznesi siz olan, yüklemi provokatör olan cümlenin
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkanım, bu sözden söz
istenmez, ben açıklayabilirim.
BAŞKAN Sayın Kılıç, sizin sözlerinizi de
dinledim, Sayın Şandırın ne demek istediğini de
anlıyorum.
Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Sayın Başkan,
önce sözünü geri alsın.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Konuşmasındaki
Başbakana azmettirici lafını geri alsın Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Samsun Milletvekili Suat Kılıçın,
grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın milletvekilleri, lütfen,
Hükûmetinizin getirdiği bir tasarıyı burada katkı vererek
çıkartmaya çalışıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Lütfen
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Böyle veriyorsanız,
çıkartmayın yasayı!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Size hakaret etme yetkisi vermez.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Şimdi, size bir beyan
okuyacağım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Beyefendiler, lütfen, dinleyiniz. Size bir beyan
okuyacağım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Katkı veriyoruz diye hakaret
mi edeceksiniz! Öyle şey olmaz!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Hakaret etmiyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ediyorsunuz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Siz öyle anlıyorsanız,
öyledir.
Bakın, size bir şey okuyacağım, lütfen
dinleyiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Lütfen
dinleyiniz.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Katil Başbakan
diyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Özür dilemesi gerekir.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Dışarıda
konuşun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Hayır. Lütfen, dinleyiniz.
Bakın, Sayın Başbakan Vekili, Başbakan
Yardımcısı Sayın Bülent Arınç, olaydan bir iki saat
sonra televizyonlara çıktı, dün burada da itiraf etti Evet, ben
konuştum diye, şu sözleri söyledi: Türkiyede daha çok ses
getirecek, milliyetçi duyguları daha fazla körükleyecek, özellikle bu
söylem içerisinde siyaset yapan partilerin işini biraz daha
kolaylaştıracak bir eylemi çok akıllıca planlamış
olabilirler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) PKK girmiyor mu bunun içine!
SUAT KILIÇ (Samsun) Size yönelik ne var bunda?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Değerli milletvekilleri,
milletin aklıyla alay etmeyiniz, milletin aklıyla alay etmeyiniz.
Milliyetçi duygularla siyaset yapmakla suçlanan parti kim?
AYHAN YILMAZ (Ordu) Onlar da milliyetçilik yapıyor
Başkanım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sadece siz mi?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Biz bu sözü, Sayın
Arınçın bu sözünü üzerimize alınıyoruz
(AK PARTİ
sıralarından Alın, alın. sesleri)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sadece Türk milliyetçiliğini
niye algılıyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Alınmayın!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) -
ve tüm Türkiye bu sözle Milliyetçi
Hareket Partisinin ihsas edildiğini anladı ve buna tepki gösterdi.
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Milliyetçilik sadece sizin
tekelinizde mi?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Tekelimizde, tekelimizde.
Tekelimize aldık, var mı diyeceğin! Milliyetçi ol, gel al.
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Neyi alıyorsun!
Ayıp, ayıp!
RECEP TANER (Aydın) Sizde olmadığı kesin.
Sizde yok.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın milletvekilleri,
bakın, size bir şey söylüyoruz. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler) Bakın, bir şey söylüyoruz.
Sayın milletvekilleri, bakın, bir şey söylüyoruz size: Hükûmet
olan sizsiniz. Devletin tüm kayıtları elinizin altında. Bu
ülkeyi yönetmek sorumlusu ve yetkilisi sizsiniz. Provokasyon varsa bu
provokasyonu bulmak
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bulacağız,
bulacağız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
provokatörü bulmak sorumlusu da
sizsiniz ama olay olur olmaz
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Türkiyede faili meçhul
kalmadı, bu da çıkacak.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Bulunur, bulunur, hiç merak etmeyin.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
hemen derin komplo diye,
Elâzığda yaşanan, Bingölde yaşanan 33 erin şehit edilmesiyle
ilişkilendirerek, bir yerleri ihsas ederek, milliyetçi duyguları
suçlayarak, milliyetçilik üzerine siyaset yapan partileri suçlayarak siz
Reşadiyedeki katliamı anlatmaya çalışırsanız
buradan cevabı hak edersiniz. Yapılan da budur. Milliyetçi
(MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkanım, son
cümlemi söyleyip kapatıyorum. (Gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Savunulacak bir tarafı yok bunun.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Ona sen karar vermeyeceksin, Türk
milleti karar verecek.
BAŞKAN - Lütfen tartışmaya mahal vermeyecek
şekilde
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Burada olmayacaksınız,
millet kararını verecek, göreceksiniz.
BAŞKAN - Buyurunuz, sözünüzü tamamlayınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Tamam efendim.
Sayın milletvekilleri, şunu bilmelisiniz ki
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sizin gibi çokları oturdu
orada, yoklar şimdi. Hele sen hiç olmayacaksın.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
milletin gözü önünde bu olaylar
cereyan ediyor. Siz akıllı
Millet sizin her söylediğinizi kabul
edecek değil. Bunlardan bu anlam çıkmıştır, millet
bunu anlamıştır.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Başbakana
yapılan ithamı doğru buluyor musunuz Sayın Başkan?
MEHMET SEKMEN (İstanbul) Başbakana yapılan
hakareti geri al.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bu, meseleyi gerçekten provoke
etmektir. (Gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) İtham etmeyin, itham
duymayın, sözlerinize sahip olun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Dolayısıyla, Milliyetçi
Hareket Partisinden cevabı alırsınız.
Arkadaşımız da bunu yapmıştır.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Arkadaşınız
sözünü geri alsın.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Arkadaşımızın
hakaret kastı yoktur. (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
AHMET YENİ (Samsun) Savunulacak tarafı yok.
BAŞKAN - Sayın Şandır, lütfen yerinize
oturunuz.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Şandır, müdafaa
etmeyin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Arkadaşımızın
hakaret kastı yoktur.
AHMET YENİ (Samsun) Tutanaklara bakın, müdafaa
edilecek tarafı yok.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Tutanaklara bakın
Sayın Şandır.
SUAT KILIÇ (Samsun) O sözün hiçbir tarafı savunulur
değil.
AHMET YENİ (Samsun) Arkadaşınız
doğrudan doğruya hakaret ediyor.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Siz sözlerinizi geri alın,
biz de alırız varsa yanlış bir şeyimiz. Siz çok söz
söylediniz, siz sözlerinizi bir geriye alın.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bu sözler geri alınacak
arkadaşlar. Bu sözler boşuna söylenmedi.
BAŞKAN - Lütfen Sayın Şandır, gerekli sözleri
söylediniz, lütfen yerinize oturunuz.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Söyleyecekleriniz olacaksa
duyacaklarınız fazlasıyla olacak. Bunlar sayıyla
değil.
BAŞKAN - Müzakereye devam edelim yoksa ara mı vereyim,
onu mu tercih ediyorsunuz?
SUAT KILIÇ (Samsun) Devam edelim Sayın Başkan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Devam edelim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İstiyorsanız devam edelim,
istemiyorsanız etmeyelim arkadaşlar. (Gürültüler)
MEHMET SEKMEN (İstanbul) Siz tahrik ediyorsunuz, bize
destek vermiyorsunuz.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Siz iktidarsınız, siz
katlanmak zorundasınız. (Gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Çek Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/710) (S. Sayısı: 445) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Öztürk.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ayıptır ya, hakarete
katlanılır mı?
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri, sakin olarak
dinleyiniz, gerekli cevabı kürsüden tekrar verirsiniz. Lütfen
Buyurunuz Sayın Öztürk.
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Çek Kanunu
Tasarısının 7nci maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, AKP Grup Başkan Vekili arkadaşımız
Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz. dedi. Doğrudur,
katılıyorum ancak bu sözü öncelikle Başbakana,
Cumhurbaşkanına, Sanayi ve Ticaret Bakanına ve Bülent
Arınça söylemesini ben öneririm. (AK PARTİ sıralarından
Ne alakası var? sesleri, gürültüler)
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Oraya söyle, oraya!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Hiç bakın zorlamayın,
beni sinirlendirmeyeceksiniz bugün, zorlamayın. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Neden? Şimdi, Başbakan, Cumhurbaşkanı, Sanayi
Bakanı ve Bülent Arınç, hangi belge ve bilgiye dayanarak o
açıklamaları yaptılar?
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Görürsün!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Önce insan açıklama
yapacağı konuda bir bilgi, bir belge sahibi olmaz mı?
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Daha çok şey
öğreneceksiniz!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, öte yandan, Suat Kılıç dedi ki
Yani, gören
de dışarıdan Allah Allah, bu AKP, bu içerideki çek
mağdurlarını hakikaten bir an önce çıkartmak için çok çaba
sarf ediyor. diyecek.
AHMET YENİ (Samsun) Ediyoruz, ediyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Ya kardeşim, 9 Haziranda bu
Çek Kanunu, Adalet Komisyonu alt komisyonundan geçti. 9 Hazirandan bugüne kadar
altı ay geçti. Bu altı aylık süre içerisinde AKP neredeydi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Borçlar Kanununu
biliyorsunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bir sürü önemsiz yasayı
buraya getirdiniz de niye dondurdunuz, niye dondurdunuz? Sonra, bu yasayla, bu
yasanın hangi maddesinde siz cezayı kaldırıyorsunuz da
hapishanedeki adamları dışarı çıkaracaksınız
Allah aşkına ya?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Geçici madde
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bakın değerli
arkadaşlarım, bakın, hukuksuzluğu,
haksızlığı eğer yok etme gücünüz yok ise
haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı duruş
göstermenin bir insanlık görevi olduğuna inandığım
nedenle, tüm hukuksuzluklara ve haksızlıklara karşı isyan
ediyorum. Bu kürsüde, bakın
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Siz istediğiniz gibi yapın. Aynaya bakacaksınız,
aynaya!
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) O söz size ait!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakın, bu ülkede bugün gelinen bu noktada, bu
ülkeyi yönetenlerin bu ülkede olmadığını sabahki
konuşmamda söyledim. Bu sizin içinizi acıtmıyor mu? Ve
Türkiyede öylesine hukuksuzluklar ihdas ediyorsunuz ki bu hukuksuzlukları
Meclise dahi taşıyorsunuz. Egemenlik kapsamında yargı
yetkisini kullanan Silopi Hâkimini Habura gönderdiniz. Bugün de en son, bu
kürsüye taşıdınız, Cumhurbaşkanlığı
görevini ifa eden Meclis Başkan Vekiline Meclis
Başkanlığını yönettirdiniz. Gazeteleri susturdunuz.
Kendinize muhalif -bırakın muhalif olmayı- kendinizin
yararına yazı yazmayan ne kadar gazete varsa hepsinin üzerine
gittiniz. Yargıda yaptığınız hukuksuzlukların haddi
hesabı yok. En son da bugün, bakın, hukuksuzluk oldu. Ne oldu? Hem de
bu Adalet Komisyonunun gözünün önünde oldu, Divana kadar sıçradı
hukuksuzluk.
Değerli arkadaşlarım, dün burada
Önce şunu
açıklamak istiyorum: Getirilen Çek Kanunu Tasarısında bankaların
her bir yapraktan sorumluluğu 470 liraydı. Hem -Adalet Komisyonunda-
ana komisyonda hem alt komisyonda bunun tartışması oldu. AKPli
arkadaşların oylarıyla bin liraya çekildi ve tüm bürokratlar
vardı, Bakan da oradaydı. Daha sonra Bankalar Birliğinin
ısrarla itirazları oldu 500 lira olsun. diye. Bunu AKPli
arkadaşlarımız kabul etmedi, bin lirada durdular. Biz de 3 bin lira olsun. dedik. Sonuç
itibarıyla bu bin lira olarak kaldı.
Bankalar Birliğinin orada itirazları var. Ondan sonra
Bankalar Birliği bu 500 lira konusunda mücadelesini devam ettirdi. Hem
bize yönelik hem de AKPli arkadaşlara yönelik hem de MHPye yönelik bu
çalışmaların olduğunu hepimiz biliyoruz. Burası hiç
önemli değil, 500 olur, bin olur. Tabii ki bankalar onda kendi kavgasını
verir. Ama burada, dün Bankalar Birliğinin bize de gönderdiği,
faksladığı önergeler doğrultusunda 500 lira olsun. diye
AKP Grup Başkan Vekili Suat Kılıç ve 6 arkadaşı önerge
verdi, verebilir.
Değerli arkadaşlarım, dün bu önerge oylandı
iki kez, açıklandı, kürsüden okundu. Açıklandı, iki kez
oylandı. Toplantı yeter sayısı bulunamaması nedeniyle
önerge kabul edilemedi. Bir gün geçti, bugün önergenin oylaması
sırasında, okunduktan sonra tekrar, önerge sahiplerinden birisi söz
alarak önergesindeki 500ü 600 yaptı. E niye zahmet ettiniz
arkadaşlar ya, 500de kalsaydı! Keşke hukuku
çiğnemeseydiniz, keşke hukuku eğip bükmeseydiniz, takla
attırmasaydınız, 500 kalsaydı, daha iyiydi!
Şimdi, arkadaşlar, önerge verme süresi geçmiş.
Önerge oylanmış bir gün önce, kabul edilmemiş.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Oylanmadı, oylanmadı.
AHMET YENİ (Samsun) Oylanmadı, hayır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Oylanmadı önerge.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) İkinci gün önergelerden bir
tane
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Okundu, oylanmadı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
Kabul edilmemiş arkadaşım, kabul edilmemiş.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hayır, oylanmadı.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Oylanmadı Ali
Rıza Bey.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ali Rıza Bey, yapma. Önergenin
oylamasına geçilmedi.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bir saniye
İkinci gün burada arkadaşlardan birisi yeni önerge
BAŞKAN Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Âdeta bir yeni önergedir o.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Oylamaya geçilmedi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Oylamaya geçilmedi.
BAŞKAN Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bu hukuksuzluğun altını çizmek
istiyorum.
Bakın, bu hukuksuzluklar, hukuksuzluklardan yarar
umanları da boğar atar.
AHMET YENİ (Samsun) Önerge oylanmamıştır,
onu da düzeltin.
BAŞKAN Sayın Öztürk, bu
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlarım
BAŞKAN Sayın Öztürk, beni duyuyor musunuz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım
BAŞKAN Bir dakika
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) O zaman süremi durdurun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Bu önerge dün oylanmamış. Sadece, karar
yeter sayısı bulunmadığı için
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hayır, toplantı yeter
sayısı.
BAŞKAN -
toplantı yeter sayısı
olmadığı için işleme konulamamış.
AHMET YENİ (Samsun) Yarım bilgilerle kürsüye
çıkıyorsunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Zaman işliyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN Ben size zamanınızı vereceğim,
merak etmeyin. Yanlış bir anlaşma olmaması için bu konuya
açıklık getirme gereği duydum, onun için.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Önce bilgi sahibi olmak lazım.
BAŞKAN Devam edin.
Buyurunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Şimdi, Sayın
Başkan, o önerge açıklandı kürsüden. Bunun
tartışmasını yapmak istemiyorum, ben bu hukuksuzluğun
altını çiziyorum, bu hukuksuzluğun altını çiziyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Kendi Meclis Başkan Vekilinize
de inanmıyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun) Ne söylersen söyle boşa
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, şimdi, bakın, şunu söylemek istiyorum:
Biz kanunlar çıkarıyoruz ve toplumun problemlerini bu enstrümanla,
bu kanunlar aracılığıyla çözmeye ya da küçültmeye gayret
ediyoruz. O hâlde, çıkaracağımız kanun bizatihi problemin
kaynağı olmamalıdır. Eğer kanunun kendisi problemlerin
başı olacaksa o takdirde o kanunu hiç çıkarmamak gerekir. Altına
imzamı atıyorum ben bunun. Bunu söyleyen Cemil Çiçek.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, Sayın Bakan
orada söyledi. Bakın, bu çekle ilgili, ikide bir, bakanlar, AKPnin
yetkili kadroları, hep açıklamalarında bu çekin ekonomiyi
dalgalandırdığını söyledi. Ancak ben ısrarla bu
çeke bağlı alacak miktarının yıllık ne kadar olduğunu
söylüyorum. Buna yanıt veremiyorlar. Komisyonda sorduk vermediler.
Ekonomiden sorumlu bürokratlar veremedi.
Şimdi, bu sıradan bir soru değil. Siz, ekonominin
üzerinde çeklerin bu kadar etkili olduğunu söylediğinize göre
kamuoyunda, bunun miktarını bilmeniz lazım. Yani, parasal olarak
ne kadar etkiliyor, bunu bilmeniz lazım bugüne kadar.
AHMET YENİ (Samsun) Söylendi, dün söylendi.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Şimdi, bakın
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Dün söylendi.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Hayır, hayır, dün de
söylenilmedi, bugün de söylenilmedi. Açarsın tutanakları
bakarsın.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Dün söylendi.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Neyse
Açarsın
tutanakları bakarsın.
Sadece takas odasındaki rakam söylendi, diğerleri
söylenilemedi. Karşılıksız çek miktarının ihtiva
ettiği parasal miktar söylenilmedi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 13 milyar.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
Sadece çeklerle ilgili söylenildi.
Değerli arkadaşlarım, öbür taraftan Cenevre
Yeknesak Kanununun esas alındığını söyledi. Kanunun
gerekçesinde, Cenevre Yeknesak Kanununda tacir çeki, tacir olmayan çek
konusunda ayrı hükümlerin olmadığı burada açıkça
belirtilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, biz bir kanun
çıkartıyoruz. Bu kanunda kimlerin yararı ve çıkarı
olduğu belli. Elbette ki insanlar sınıfsal duruşları
gereği belirli düşünceleri, belirli yararları savunabilirler,
buna hiçbir itirazım yoktur. Ancak burada hapishanelerde olan 500 bin
kişi bu çek olayıyla ilgili. Öyle söylenildiği gibi 2 bin
değil. Demin bir
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Abartıyorsun!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Hayır, bürokrattan
aldım. Şu anda bürokrattan aldım ben. Abartmıyorum,
bürokrat orada. Hesap ettik, şu anda mahkemeler, Yargıtay ve
toplamına şey yaptığınızda 480 bin civarında
kişiyi ilgilendiriyor bu, şu andaki çek olayı.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakın
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hapisteki
sayıları... İkisi farklı şey ama.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Hayır, şimdi
aldım, az önce aldım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hapiste olan değil
bu ama.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bakın, az önce aldım,
az önce aldım.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Cezaevinde kaç kişi
var?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Şimdi, arkadaşım,
az önce aldım. Tartışmaya gerek yok, az önce aldım.
Bürokrat orada. Bakanla beraber aldım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Dava sayısı
Dava sayısı
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakın şimdi, dediniz ki: Biz ekonomideki
dengeyi, balansı oturtmak için çeki hâlâ savunuyoruz. Aslında çekte
cezaya gerek yok ama altyapılar yapılmadı. E yedi
yıldır altyapısını niye yapmadınız? Bu
olayla ilgili bir cümleyi okumak istiyorum: Çeke güven duyulmasının
ve kayıt dışı ekonominin kayıt altına
alınmasının sağlanması, çekin kara paranın aklanmasında ve terörün
finansmanında kullanılmasının önlenmesi için
karşılıksız çek keşide etme fiilinin suç olarak
düzenlenmesi çözüm değildir. Karşılıksız çek
keşide etme veya çekin karşılıksız çıkmasıyla
ilgili fiil suç olmaktan çıkarılmalıdır. Bu, bu
işlerle ilgili Yargıtay 10. Ceza Dairesi üyesinin açıkça
bildirdiği bir görüştür.
Değerli arkadaşlarım, burada birbirimizi
kandırmamızın anlamı yok. Bu yasanın çek
mağdurları olarak adlandırılan hapishanelerde yatan veya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) -
hapishanelere girme tehlikesiyle
kaçan insanlara getirdiği hiçbir yarar yoktur
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Var, var.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
bunlara
sağlayacağı hiçbir fayda yoktur. Bu yasa bankalara yarar
sağlayabilir.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Bankaya ne yararı
olacak?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bu yasa faktoring
kuruluşlarına yarar sağlayabilir.
Bakın, burada 400 milyarlık çek var. Bunu Ankaralı
bir iş adamı az önce getirdi, verdi, Bizim esnaf olarak birbirimizle
problemimiz yok. Esnafların birbirine şikâyeti sadece binde 5
bulamazsınız. Karşılıksız çek davasının
şikâyetçileri ya bankalardır ya faktoringlerdir. dedi, Ben
alacaklıyım. Bu çekler, benim alacak çekim. Hiçbir şikâyet
etmedik. dedi. Çünkü bunları bankalar zamanından önce
kırdırıyor, birisi battığı zaman zincirleme
hepimizi etkiliyor. dedi.
Değerli arkadaşlarım, bakın, burada mesele
şudur: Olayı çözmektir. Bugün bir yandan
karşılıksız çek keşide etme suçunun hakikaten
olmaması gerektiğine inanır gibi gözüküp öbür taraftan
altyapısı olmadığı nedenle ceza ihdasları yapmak
doğru değildir.
Bu Çek Kanunu, açıkça bir ceza kanunu hâline gelmiştir.
7nci madde üstünde konuştuğumuz bu madde tamamen cezai hükümler
içermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bu haksızlıktır,
adaletsizliktir, bu zulmetmektir halka.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Şahsı adına söz yok.
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Bir kişi söz istemiş.
Sayın Işık, buyurunuz efendim.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla Sayın Bakana
soruyorum: Devlet, 2003-2009 yılları arasında adli para
cezasından dolayı ne kadar gelir elde etmiştir? Çekten
cezanın kaldırılmamasının nedeninin devletin
sağladığı bu gelir olduğu şeklindeki görüşü
nasıl değerlendiriyorsunuz?
İkinci sorum: Karşılıksız çekten adli
para ve hapis cezası uygulamasının kaldırılması
yönünde Hükûmetinizin görüşü, net, nasıldır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Buyurunuz Sayın Bakan, soru bu kadardı.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Adli para cezasından ne kadar gelir elde
edildiğini soruyor, tabii, 2003-2009 arasında. Bu tür hesaplar
Maliyede yapılıyor. Dolayısıyla da ona biz yazılı
olarak cevap vermek durumundayız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi bitmiştir.
Madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutup sonra aykırılık
sırasına göre de işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 Sıra Sayılı Çek Kanunu
Tasarısının 7. Maddesinin 3. Fıkrasının 2.
cümlesinde yer alan Almadan veya beyannameye rağmen ibaresinin Almadan
veya yazılı beyana rağmen şeklinde
değiştirilmesini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Kürşat
Atılgan Akif
Akkuş
Konya Adana Mersin
Osman Durmuş Alim Işık Hasan Özdemir
Kırıkkale Kütahya Gaziantep
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek kanunu tasarısının 7.
maddesinin;
1. fıkrası hükmünün tümünün,
3. fıkrasındaki 2. maddenin üçüncü
fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek
dışı beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. ifadesinin,
9. fıkrası hükmünün tümünün,
Madde metninden çıkarılmasını
6. fıkradaki Bir yıldan 3 yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır
ifadesinin, altı aydan 2
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
şeklinde değiştirilmesini
teklif ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Halil
Ünlütepe Ali İhsan
Köktürk
Mersin Afyonkarahisar Zonguldak
Rahmi
Güner Turgut
Dibek
Ordu Kırklareli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 7nci madde üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 7nci madde, gerçekten tam
bir ceza hükümlerini içeren Ceza Kanununun bir maddesi gibi. Bunlardan en
önemli saydıklarımdan bir tanesi, tacirlerin tacir olmayan çek
kullanması hâlinde verilen ceza, iki yıla kadar üst sınır
olmak üzere verilen ceza. Yine 2nci maddede hesap sahiplerinin beyannamedeki
yükümlülüklerine uymaması hâlinde verilen ceza. Arkasından, yine o
çek hamiliyken hamiline olmayan çek kullanılması hâlinde verilen
ceza.
Bakın, bunların hepsi doğru şeyler değil.
Çünkü bugüne kadar girmeye çalıştığımız, uyum
sağlamaya çalıştığımız hem Avrupa
Birliği kanunlarında hem de diğer ülkelerin kanunlarında
tacir olan çek, tacir olmayan çek ayrımı yoktur. Bir insan, tacir
olan bir insan pekâlâ ticarethanesiyle ilgili işlerle ilgili kendi özel
çekini kullanabilir veya özel çekini tacir işleriyle ilgili kullanabilir. Zaten
burada önemli olan o ticarethanenin sahibi veya oradaki atılan
imzanın güvenilir olup olmamasıdır. Dolayısıyla bu çek
kanunu, mevcut çek kanunu, mevcut Kanundan daha ağır cezalar
getirmektedir. Deminden arkadaşlarımız söyledi ne
getirdiğini söylediğimizde.
Bakın, mevcut sistemde çek bedeli kadar bir para cezası,
adli para cezası öngörülmüşken ve bu 80 milyar TL ile
sınırlandırılmış iken getirilen tasarıyla
1.500 güne kadar adli para cezası öngörülüyor. Bu adli para cezası
ödenmediği zaman da doğrudan doğruya hapis cezasına
dönüşüyor. Bu da 100 lirayla şey yaparsanız aşağı
yukarı 150 milyar yapar ve hemen ekliyor, Ancak verilecek ceza çekin
karşılıksız kalacak miktarından daha az olamaz.
diyor. O zaman 300 milyarlık bir çek bedeli olduğu zaman verilecek
ceza 300 milyar TLdir, adli para cezası. Ancak bunu 100le
böldüğünüz zaman da, para cezasına çevirdiğiniz zaman 3 bin gün
yapar. Efendim İnfaz Kanunundan dolayı bunun tavanı beş
yılmış, yok üç yılmış
Bu
tartışmaları bir kenara bırakalım. Yani İnfaz
Kanununa bağlı olarak olmaz bu. Adli para cezasında zaten
ödemeye kalktığı zaman parasal olarak o miktar ne ise onu
alacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bu kanunun ne iş
adamına, bu kanunun ne esnafa, bu kanunun ne de
vatandaşımıza ne de ekonomiye hiçbir katkısı yoktur.
Dolayısıyla ekonomik alanı siz cezai hükümlerle
düzenleyemezsiniz. Mademki ekonominin kendisine has kuralları var -bunu
sık sık ekonomistler söylüyor- o zaman, ekonomi alanındaki
birtakım ekonomik kuralları siz cezai kurallara bağlarsanız
bu işin içinden çıkamazsınız.
Burada deniliyor ki: Efendim, çeke bağlı alacaklarda
insanlar çeki güvenerek alıyor. Çek vadeli bir alışverişin
aracı hâline geldi uygulamada. Doğru. Çek niye bir vadeli
alışverişin aracı hâline geldi? Senedin arkasına siz
bir ceza koysanız, deseniz ki Senet bedelini ödemeyenler altı aydan
iki yıla kadar -veya senet bedeli kadar- adli para cezasına
uğrayacak. insanlar senedi mi alır, çeki mi alır? Şimdi,
çeki almalarındaki sebep insanların, çekin kara gözünü, kara
kaşını sevdiklerinden değil, çekin arkasında bir cezai
müeyyide olduğu için çeki alıyorlar. Siz bunu senede getirseniz senet
alırlar. Aslında bugün yapılan şey çekin çek olarak
değil, senet yerine alınmış olmasıdır. Bu da çeki
alan kişi çeki aslında senet olarak aldığını
bilmektedir çünkü çekin o anda karşılığının
olmadığını, bankalarda
karşılığının olmadığını
bilmektedir, bilerek bunu almaktadır. Çekin o anda
karşılığının bankalarda
olmadığını bilerek alan bir kişi, bu çekin
karşılığının olmadığını bilen
bir kişi ileride bu çekin vadesi geldiğinde, daha doğrusu o
üstündeki tarihte ödeneceğini umut ederek almaktadır bu çeki.
Dolayısıyla, aslında, o da senet aldığının
farkındadır.
Değerli arkadaşlarım, çeki siz bu yasayla bu hâlde
düzenlerseniz Türk Ticaret Kanunundaki kuruluş sisteminden, iskeletinden
koparmış olursunuz, çeki senet düzeyine indirgemiş olursunuz,
asıl işlevinden çıkartmış olursunuz.
Bu çekin gerekçesinde de söyleniyor ki Bugüne kadar
ağır cezaların öngörülmüş olması
karşılıksız çek keşide etme suçlarını
azaltmamıştır. Nerede diyor? Kanunun gerekçesinde diyor,
Bilakis artırmıştır. diyor, Bundan dolayıdır
ki 2003te ve ondan önce de değişiklikler
yapılmıştır. diyor. Her değişiklik
yapıldığında bu gerekçelerle değişiklik
yapılmış.
Şimdi gelinen noktada bunun çıkmaz bir yol olduğu
anlaşılmıştır. Önemli olan, bu yolda ısrar
etmemektir. Çekte ceza olmaz. Nasıl ki modern ülkelerde gerçekten bu çek
Türk Ticaret Kanununda düzenlendiği anlamıyla yürürlük görüyor ise
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
işlevini Türk Ticaret
Kanununda tanımlanan amacına uygun olarak sadece bir ödeme
aracı olarak ifa ediyor ise Türkiyede de çekin vadeli bir
alışverişin aracı olma işlevini sürdürecek bir kanunu
çıkartmamamız lazım, Türk Ticaret Kanunundaki anlamına
çekmemiz lazım.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak zaten şunu söylüyoruz:
Karşılıksız çek keşide etme suçu çözüm değildir.
Bunun yerine doğru çözüm, cezayı kaldırmaktır, bunu suç
olarak tanımlamaktan çıkartmaktır, bankaların parasal
sorumluluğunu artırmaktır. Doğru çözüm budur. O zaman
insanlar çeke daha fazla güven duyacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 Sıra Sayılı Çek Kanunu
Tasarısının 7. Maddesinin 3. Fıkrasının 2.
cümlesinde yer alan Almadan veya beyannameye rağmen ibaresinin Almadan
veya yazılı beyana rağmen şeklinde
değiştirilmesini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçeyi okutun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fıkranın bir önceki cümlesinde çek hesabı sahibinin
çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda
bankaya yazılı beyanda bulunacağı hüküm altına
alınmıştır. Beyanname genellikle mali yükümlülüklere ilişkin
idare tarafından düzenlenmiş matbu bir formun doldurulması
suretiyle verilir. Yazılı beyan ile beyanname bu açıdan
farklılık arz etmektedir. İfade birliği ve
doğruluğunun sağlanması açısından beyanname
ibaresinin yazılı beyan şeklinde değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.27
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 21.47
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 30uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
445 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
8inci maddede kalmıştık.
Maddeyi okutuyorum:
Hesaben ödeme
MADDE 8- (1) Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben
ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve
gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş
aracılığıyla da kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi,
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmî
Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî
olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas
odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap
bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762 sayılı Türk Ticaret
Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz
edilmiş çekler için, 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasında
belirlenen sorumluluk miktarı dâhil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu
durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme
yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları
aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli
karşılığının olmadığının
belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî
karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş
gün süreyle bloke edilir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Giresun
Milletvekili Murat Özkan
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Konuşmayacak Sayın
Başkan.
BAŞKAN Konuşmayacak, peki.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse.
Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 445 sıra sayılı Çek
Kanunu Tasarısının 8inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlarken hepinize en içten saygılarımı sunarım.
Değerli arkadaşlar, dün Bursada yitirdiğimiz maden
emekçilerini rahmetle anıyorum, ailelerine sabır ve ülkemize
başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz
tasarı kamu hukuku nitelikli hükümler içermektedir. Bu hükümlerin
gereği gibi işleyebilmesi, bir taraftan çek hesabı açma
yetkisini haiz bankalara, diğer taraftan da Merkez Bankasına
bağlıdır. Bu çek tasarısını uzun zamandan beri
takip etmekteyim. Bu tasarı, bu hâliyle sorunu çözmekten son derece uzak
bir tasarıdır. Evrensel ve temel hukuk normlarıyla, Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 4üncü Protokolünün 1inci
maddesiyle, Ticaret Kanunu Tasarısıyla
bağdaşmamaktadır. Bu tasarı aynı zamanda Anayasaya da
aykırıdır, aynı zamanda Ticaret Kanunuyla da
çelişmektedir ve ticari ilişkiye yönelik olarak ceza
kanunlarında öngörülmeyen suç tipi yaratılmıştır.
Sayın milletvekilleri, iktidar çek nedeniyle bazı
mağduriyetlerin yaşandığını sık
sık dile getiriyor.
Unutmamalıyız ki asıl mağduriyet çekten doğmamaktadır,
mağduriyetin temel nedeni ekonominin kötüye gidişindendir.
Bakınız, esnaflar kepenk kapatıyor, kredi borçları geri
ödenemiyor, doğal olarak çek kullanan kişiler de mağdur oluyor.
Şimdi bu konuyla bağlantılı olarak bir şeyler söylemek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bir il düşünün ki bu ilin en
büyük geçim kaynağı tütün olsun ve üstelik dünyanın en güzel
tütünlerinden birini üretsin. Bu il şimdi açlıktan dolayı göç
veriyor olsun ve nüfusunun yarısına yakını mevsimlik
tarım işçisi olsun. Evet arkadaşlar, bu il benim seçim bölgem
olan Adıyaman ilidir. Adıyamanda tütün, diğer illerimizde
olduğu gibi, göz göre göre öldürüldü. Adıyamana tütün nedeniyle eski
parayla trilyonlar giriyordu ve tütün ekenler kazanıyordu ve tütün ekenler
kazandığı paraları ne yapıyorlardı acaba? Tabii
ki doğal olarak harcıyorlardı, dolayısıyla
Adıyaman esnafı da kazanıyordu, esnaf bunun sonucunda çekini de
ödeyebiliyordu ve kepenkleri de kapanmıyordu. Esnafın bir
kısmı şimdi çeki ödemediği için cezaevinde, bir
kısmı da kepenk kapatıp daha fazla borçlanmadan
dükkânını kapatmaya çalışıyor.
Sayın milletvekilleri, devlet tütünden elini çektiği
için üretici şimdi zor durumda kalmıştır. Ekonomisi tütüne
dayanan birçok il alternatif ürün projesi yerleşmeden kaderine terk
edildi.
Sayın Başbakan Tekel işçilerine diyor ki:
Özelleştirmeden sonra Tekelde depodan başka bir şey
kalmadı. Sayın Başbakan doğru söylüyor. Kendi Hükûmeti
sayesinde Tekelde depodan başka bir şey kalmadı. 2002
yılında dünyanın en büyük on kuruluşundan biri olan Tekel
şu an sadece depo hâline geldiyse Sayın Başbakan suçu kendisinde
aramalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Başbakan Tekel işçilerine hitaben yaptığı bir
konuşmasında şöyle dedi: Tekel çalışanlarına
kıdem tazminatlarını
verdik, isteyenlere de 4/C istihdam kapısını açtık.
Değerli arkadaşlar, 4/C statüsü dediğiniz şey,
650 lira maaşla on ay çalışmak demektir; başka bir
deyişle, işçileri açlığa terk etmek demektir;
işçilerin ailelerini, eşlerini, çocuklarını
sağlıktan, eğitimden mahrum bırakmak demektir; kısacası,
işsiz, aşsız bırakmak demektir. Üstelik, bir
yılın sonunda sözleşmeleri yenilenmezse o işçilerin
kapının önüne konma olasılıkları da var demektir.
Değerli milletvekilleri, bu işçilerin kimisi
maaşlarına güvenerek kredi çekmiş, kimisi de değişik
yerlere borçlanmıştır. Peki, sorarım size, bu borçları
kim ve nasıl ödeyecek, insanlarımıza bunu nasıl
açıklayacaksınız?
Değerli arkadaşlar, Tekelde örgütlü olan
Tekgıda-İş Sendikası Hükûmete üç öneride bulundu.
Sayın Başbakan her fırsatta demokrasiden ve millî iradeden
bahseder. İşte, karşınızda bir demokrasi
sınavı bulunmaktadır. Madem demokrasi diyorsunuz, oturup sendika
temsilcileriyle görüşün. Sayın Başbakan Tekelde örgütlü
sendikanın üç önerisine kulak versin.
Değerli arkadaşlar, dünyanın en iyi tütününün
yetiştiği, Şark tipi tütünde bir zamanlar ihracat şampiyonu
olan bir ülkede bu konuşmaları yapmak maalesef bana üzüntü veriyor.
Bakınız, Adıyamanın kulağı bizde; Denizli,
Muş, Samsun, Bitlis, İzmir, Manisa, Diyarbakır, Hatay, Adana,
Tokat da bizi dinliyor.
Değerli arkadaşlar, Tekel çalışanları
yaşadıkları soruna bir çözüm bulmamızı istiyor.
İşçiler iyi niyetle müjdeli bir haber beklediler Başbakandan.
Sayın Başbakan, işçilere fırça atacağınıza,
onları açlığa mahkûm edeceğinize bu Tekel emekçilerine
iş ve aş güvencesi veriniz.
Bakın arkadaşlar, dün Adıyamanda Tekel
işçileri -700e yakın Tekel işçisi- çoluğu çocuğuyla
birlikte AK PARTİnin binasına doğru bir yürüyüşe geçtiler
ve orada sizleri protesto ettiler. Üzülerek de söylemek istiyorum, 127 tane
işçi AKP partisinden kayıtlarını sildirdiler, bu da böyle
biline.
Değerli arkadaşlar, ülkenin ekonomisini düzeltmeden Çek
Yasası tek başına yararlı olmaz. Şüphesiz, çek ile
mağduriyet yaşayanlar için bir düzenleme gerekiyordu. Hapis yatan ya
da mağduriyet yaşayan insanlara elimizi uzatmamız lazımdı;
bunlara sözüm yok. Yalnız, ülkenin ekonomisi düzelmediği takdirde,
bugün çekte yaşanan yarın başka konularda
yaşanacaktır. Yurttaşlarımız fakirleştikçe kredi
kartına yükleniyor, çek, senede yükleniyor. Sayın milletvekilleri,
ekonomi düzelirse bu sorunlar da kendiliğinden düzelir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde, tabii ki suç
işleyenler vardır ancak suç işleyip de yargılanmayanlar da
vardır. Bu suç işleyenlerin de tıpkı normal
vatandaşlar gibi yargılanması gerekir. Ancak, bu suç
işleyenlerin normal vatandaşlar gibi temel hukuk düzenlemeleri
çerçevesinde yargılanabileceğine yönelik kararlar veren
bağımsız yargı temsilcilerinin Adalet
Bakanlığı müfettişleri kanalıyla nasıl baskı
altına alındığı da açık bir şekilde
görülmektedir. Ancak, bu potansiyel suç iradesini, piyasa koşulları
altında ezilen esnaflar ve sanatkârlar, iş yeri sahipleri,
işçiler ve emekliler arasında değil, başka yerlerde
aramamız gerekir. Dokunulmazlıkları zırh ve kalkan olarak
kullanmamak gerekir diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, sonuç olarak: Bu tasarıyla
sorunlar çözülmemekte, sorunlar biriktirilmekte ve âdeta halının
altına süpürülmektedir. Yapılması gereken şey,
sorunların halının altına süpürülmesi değil, bir daha
önümüze gelmemek üzere delikten süpürülmesidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
son verirken hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.
Şahsı adına Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz efendim.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 445 sıra
sayılı Çek Kanunu Tasarısının 8inci maddesi üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, Tokat ilimizin Reşadiye
ilçesindeki hain terör saldırısı sonucu şehit olan 7
askerimize Allahtan rahmet, yakınlarına ve yüce Türk milletine
başsağlığı ve sabırlar diliyorum, yaralılara
acil şifalar diliyorum.
Ayrıca, terör örgütü mensuplarınca İstanbulda
belediye otobüsüne düzenlenen molotoflu saldırı sonucu
yaşamını yitiren Serap kızımıza da Allahtan
rahmet ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Dün akşam saatlerinde Bursanın Mustafakemalpaşa
ilçesine bağlı Deveci köyündeki maden ocağında meydana
gelen göçük nedeniyle vefat eden 19 vatandaşımıza da Allahtan
rahmet diliyor, kederli ailelerine başsağlığı ve
sabır diliyorum.
Sayın milletvekilleri, ülkemizin esas sorunlarının
ekonomik kriz, fukaralığı önleme, işsizlik ve yolsuzlukla
mücadele olması gerekirken, maalesef, AKP Hükûmetleri döneminde üniter
devletimizin temellerine, millî birlik ve kardeşliğimize yapılan
saldırılar gündemde yerini korumaya devam etmektedir.
Açılım sürecinin kötü neticelerini büyük şehirlerimiz ve
bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki illerimizde PKK terör
örgütünün sokaklardaki eylemleriyle görmekteyiz. AKP Hükûmeti açılım
sürecinin tehlikelerini artık görmeli ve yol yakınken bu sevdadan
açıkça ve acilen döndüğünü bildirmelidir.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmetinin en önemli, görevi
terör örgütlerinin inlerine kadar girerek terör olaylarını bitirmek
ve ülkemizde huzur ve güveni acilen temin etmektir çünkü bütün hükûmetlerin de
görevleri bu olmalıdır. Ayrıca Hükûmet terör konusunda kamuoyunu
yanıltıcı ve yanlış anlamalara sebep olabilecek
beyanatlar vermekten acilen vazgeçmelidir. Hükûmetin görevi, yanlış
yönlendirmeli beyanlarla yarışma değil bu
saldırının faillerini kim olursa olsun acilen yakalamak ve
insanlarımızı rahatlatmak olmalıdır. Saldırıların
failleri en kısa zamanda yakalanmalıdır, aziz
şehitlerimizin mübarek kanları yerde kalmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, tasarı ile ekonomik krizin
etkilerinin hafifleştirilmesi amaçlanırken tasarının sosyal
yönü de göz ardı edilmemelidir. Çek Kanunu Tasarısı kamuoyunda
ekonomik etkisinin ötesinde sosyal yönleriyle tartışılagelmiştir.
Vatandaşlarımızla ilgili yasal düzenleme bir beklenti
oluşturmuş, bu tasarının gerek ekonomik gerek sosyal
aciliyeti âdeta göz ardı edilerek aylarca rafta bekletilmiştir. Çek
Kanunu Tasarısı aylardır kamuoyu gündemindedir. 2009
yılının ilk altı ayında
karşılıksız çek nedeniyle 159.774 dava
açılmış, bu davalarda 221.755 kişi
yargılanmış, cezaevlerine giren kişi sayısı ise
1.461i bulmuştur.
Değerli milletvekilleri, tasarının sosyal yönü daha
ayrıntılı bir tartışma gerektirmektedir. Tasarı
çek suçlarından hapishanelerde bulunan oldukça geniş bir toplumsal
kesimi ilgilendirmektedir. Çeklerini ödeyemeyen
vatandaşlarımızı cezaevine koyarak ekonominin
çarklarının işletilmediği görülmüştür. Karşılıksız
çek nedeniyle hapse giren insanlar işlerini kaybetmekte ve
borçlarını ödeyememektedir. Oysa çek bir alacak-verecek meselesidir.
Ceza yönünden çok konunun bu yönü üzerinde durulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, tasarı bu hâliyle ekonomik ve
sosyal sorunlara çözüm üretmekten ziyade sorunları daha da içinden
çıkılmaz bir hâle getirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz, devam ediniz.
HASAN ÖZDEMİR (Devamla) Konuşmama burada son verirken,
tasarının yine de kamuoyundaki beklentiyi yansıtması
bakımından faydalı olması ümidiyle olumlu oy
vereceğimizi bildirir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.
Soru-cevap işlemi yok.
Bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 Sıra Sayılı Çek Kanunu
Tasarısının 8. Maddesinin;
1- 3.
Fıkrasının 1. cümlesinde yer alan "6762 Sayılı
Türk Ticaret Kanununun 710. Maddesine göre" ibaresinin "Türk Ticaret
Kanunu hükümlerine göre" ibaresi şeklinde değiştirilmesini,
2- Madde metnine 4.
Fıkra olarak aşağıdaki metnin eklenmesini
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
"Karşılıksız çek sebebiyle zarara
uğrayanların zararlarının, yönetmelikte belirlenecek
kurallar dahilinde karşılanması amacıyla
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu nezdinde bir
Karşılıksız Çek Garanti Fonu oluşturulur.
Karşılıksız Çek Garanti Fonu'nun gelirleri çek hesabı
açan bankalardan ve çek hesabı açtıran müşterilerden tahsil
edilecek katılım paylarından oluşur. Katılım
paylarının tespitinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nca
tespit edilen karşılıksız çek olaylarına göre
bankaların ve müşterilerin risk durumları nazara
alınır. Karşılıksız Çek Garanti Fonunun
kuruluşuna, işleyişine, fon varlıklarının
nemalandırılmasına, fondan yapılacak ödemelere ve diğer
hususlara ilişkin esaslar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu'nun görüşü alınarak, Hazine
Müsteşarlığının bağlı bulunduğu
Bakanlık tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
Karşılıksız Çek Garanti Fonu, ödediği miktar ölçüsünde
karşılıksız çek keşide edilmesinde kusuru bulunanlara
rücu edebilir."
Faruk Bal Mehmet
Şandır Kürşat
Atılgan
Konya Mersin Adana
Akif
Akkuş Osman
Durmuş Alim
Işık
Mersin Kırıkkale Kütahya
Hasan
Özdemir
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Değerli Başkanım, ileri dönem yasama
çalışmalarında benzeri modeller düşünülmektedir.
Şimdilik katılamıyoruz. (Gülüşmeler)
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Şandır, buyurunuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; öncelikle gecenin bu geç saatinde Sayın Komisyon
Başkanına öncelikli olarak teşekkür ediyorum, hepimizi güldürdü
sağ olsun.
Dinlediniz ama değil mi? Bu önerge doğru bir önergedir,
olması gereken bir önergedir ama ileri zamanda düşünüyoruz.
diyorlar.
Şimdi, bakınız, Sayın Bakan, sayın
iktidar, sayın iktidar grubu, bakınız, bir kanun
çıkartıyoruz. Her defasında da böyle yapıyoruz.
Farkında mısınız, iki yıldan bu yana
değişiklik kanunu çıkartıyoruz. Daha önce
çıkmış bir kanunun uygulamada çıkarttığı
sorunları çözmek için değişiklik kanunu çıkartıyoruz.
Ya ne olur arkadaş, bu kadar insanız, kafa kafaya versek, bu
sorunları köklü çözecek müesses -Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük bir
devlettir- nizamlar kursak, kurumlar oluştursak, değişmez
kurallar oluştursak.
Bakın, bu çek meselesi bir toplumsal yara, yara. Yani
piyasayı döndüren, işte rakamları biliyorsunuz, piyasada nakit paranın
birkaç katı fazlasıyla çek dolaştığı için piyasa
dönüyor. Çeki piyasadan çektiğiniz takdirde ekonomi çökecek deniliyor,
piyasa çöker deniliyor, olmaz deniliyor. Ekonomiden sorumlu bakanlar buna
itiraz ediyor. Ee, çeki sorun olmaktan çıkartalım. Şimdi
getirdiğimiz kanunla iki yıllık bir rahatlama getiriyoruz.
İki yıl sonra ne olacak? İki yıl vadesini erteledik. Bir de
vadeli çeki resmen hukuklaştırıyoruz şimdi. Esas
yanlışlık
Zannediyorum Avrupa Birliği, IMF, Dünya
Bankası, tüm ekonomik uluslararası kuruluşlar bu kanuna itiraz
edeceklerdir, Böyle bir ekonomik sistem olmaz. diyeceklerdir.
Ee, şimdi, bu çekin böyle bir
dolandırıcılık aracı olarak
kullanılmasını engellemenin yolu nasıl sağlanır?
Sayın Bakan da ifade etti, Sayın Komisyon Başkanı da ifade
etti, bürokratlar da söylüyorlar, diyorlar ki: Bir çek garanti fonu
oluşturularak çek veren bankaların ve çek hesabı açtıran
şirketlerin, kurumların ortak fonladığı bir fon
oluşturalım ki piyasada dolaşan çekleri garanti altına
alalım. Bu çekler sanal çekler olmasın, piyasayı böyle
yanlışa sürüklemesin. Bunun yolu ne? Bunun yolu bu önerge. Bu
önergede önerdiğimiz, çek garanti fonu. Çek garanti fonunu kanuna
geçirelim, yönetmeliğin çıkartılmasını daha sonra
ekonomi kurumlarının da görüşlerini alarak işler hâle
getirelim.
Biz bu önergeyi hazırlarken, kurmaylar veya bu konuyla ilgili
uzmanlar bu önergeyi hazırlarlarken 2918 sayılı Kanun ile
kurulmuş olan Trafik Sigortası Garanti Fonunu örnek alarak kurduk.
Bu sistem işliyor Türkiyede. Çeklere limit koymayı, konulan limite
göre, yani çek kullananların sermayesine, cirosuna, performansına,
samimiyetine, ciddiyetine, dürüstlüğüne dayalı bir limit konularak
çek kullanımını disipline edebilmenin bir başka yolu
bulunmamaktadır. Bunun eksikliği, böyle bir fonun, bir garanti
fonunun olmayışıdır. Kuralım, işte çek kanununu
çıkartıyoruz. Çek kanununun 8inci maddesinde böyle bir fonun
kurulmasını kanunlaştıralım. Uygulamasını
zaten yönetmeliklere bağlıyor. Yönetmeliklerle tamamlanamayacak
hususları da gelip -Sayın Komisyon Başkanının
söylediği gibi- daha sonraki hukuk düzenlemelerinde gerçekleştirelim.
Önergemiz buna amir değerli milletvekilleri, iktidar partisinin
değerli milletvekilleri, sizin faydanıza.
Bakın, üç gün sonra bu çek kanunundan dolayı piyasa tekrar
sıkışacak, tekrar buraya gelecekler. İnşallah yine
burada olacağız ve bunu hatırlatacağız size. Gelin,
böyle bir fon kuralım. Bu fon bizim sistemimiz içerisinde vardır:
Garanti fonu. Çeki veren banka, çek hesabı açtıran şirket bu
fona kaynak oluşturacaklar, eğer çek yanlış
kullanılırsa o kaynaktan karşılanacak, yani verdikleri çek
karnesine veya aldıkları çeke kendileri garanti olacaklar, sistem bu.
Bu sistemi kurmadığımız takdirde, çek dediğimiz
hadisenin ne ciddiyeti var ne faydası var. Şimdi yaşadığımız
ve çözmeye çalıştığımız sorundan, dertten
başka bir şey getirmiyor çek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkanım,
gelin bu önergemizi altı ay sonrasına atmayın. Fırsat
şimdi. Bakın, bu Meclis çok nadir uzlaşmalarından birini
yaşıyor.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Altı ay sonra biz yaparız,
boş verin Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Altı ay sonra biz
yaparız. İnşallah ama bu doğru işlemden sizlerin de
faydalanmasını, sizlerin de nasipdar olmasını samimiyetle
arzu ediyoruz.
Bu önerge doğrudur. Bu önergeyi bugün değilse yarın
mutlaka siz bir kanun tasarısı veya teklifi olarak buraya
getireceksiniz, gerçekleştirmeye çalışacaksınız, çünkü
piyasayı regüle eden, piyasayı döndüren çek denen sistemi sorundan,
dertten veya yolsuzluk aracı olmaktan kurtarmanın veya birtakım
insanları mağdur etmekten kurtarmanın başka yolu yoktur.
Bunu muhalefet partisinin, bunu Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş
olması meselenin özünü ortadan kaldırmaz. Doğrunun yanında
olun. Bu bir doğru önergedir, bu önergeye destek verin.
Her ne kadar Hükûmet ve Komisyon katılmıyorsa da siz
sayın milletvekillerinin takdirine sunuyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayı bizde daha fazla, kabul
edenler daha fazla efendim.
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım
AHMET YENİ (Samsun) Geçti bir kere.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
önergeyi kabul edenler daha fazla.
BAŞKAN Daha fazla değil efendim. Kabul
edilmemiştir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani kişileri değil,
kalkan elleri saysaydınız kabul edenler daha fazlaydı.
BAŞKAN 8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi okutuyorum:
Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 9- (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle
Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun
ile 26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve
Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanunun geçici 1 ilâ geçici 5 inci
maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN 9uncu madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Ali Torlak.
Buyurunuz Sayın Torlak. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA D. ALİ TORLAK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Çek Kanunu
Tasarısının 9uncu maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce,
Tokatta asayiş görevi esnasında askerlerimize yönelik yapılan
hain saldırıyı nefretle ve lanetle
kınadığımı belirtmek istiyorum. En zor şartlar
altında huzur ve güvenliği sağlamak için görev yapan aziz
şehitlerimize Cenabıallahtan rahmet, yakınlarına, silah
arkadaşlarına ve yüce Türk milletine
başsağlığı, yaralılarımıza ise acil
şifalar diliyorum.
Aynı şekilde, Bursada göçük altında kalan 19
işçi kardeşimize de Allahtan rahmet, yakınlarına ve milletimize
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki mevcut ekonomik
yapı, kârlılık için kâğıt çeklerle
yaratılmış vadeli bir reel sektör, kredi kartlarına
yönelmiş bir millet, yaratılan sanal bir ekonomik yapı ve bu
yapının işleyişinin kısa bir özetlemesidir. Bu
yapı içerisinde bankalar müşteri çekleriyle ticaret erbaplarına
kredi vermektedirler. Enflasyonun yaklaşık yüzde 6 olduğu
ülkemizde vadeli piyasa ve nakit ihtiyacı nedeniyle ticaret yapan özel ve
tüzel kişiliklere yıllık yüzde 25-30 faiz oranlarıyla
kullandırılan rotatif krediler ve bu kredi faiz oranlarına
rağmen kredi kullanmak zorunda kalan esnaf, tüccar ve sanayiciler. Sonuç
olarak, bu çekler ve oluşturduğu vadeli çek piyasası, ülkemize
vurulmuş bir darbe niteliğindedir. Buradan hareketle, bütün
tarafların üzerinde önemle durduğu ve bir an evvel yasalaşarak
yürürlüğe girmesini istediği görüşülmekte olan yasa
tasarısının tartışmakta olduğumuz ek geçici 2nci
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde şöyle bir
düzenleme getiriliyor: Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi
gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve
taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet
başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde,
anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar,
soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün
infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu
durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren
iki yılı geçemez. Taahhütnamenin bir örneği alacaklıya
gönderilir. denilmektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde göstermelik şirketler
kurulup, bu şirketler adına çek karneleri alınıp,
anında şirket ortaklarının şahsi mal
varlıklarına başvurma imkânı bulunmayan bir borç alanı
yaratıldığı her kesim tarafından bilinmektedir. Gerçek
çek mağdurlarının, çekin suç aracı ve muvazaa aracı
olarak kullanıldığı bu tür olaylarda alacaklarına
ulaşamayan alacaklılar olduğu tartışmasızdır.
O hâlde tasarıyla çekin muvazaa aracı olarak
kullanılmasının da önüne geçecek düzenlemeler
yapılması gerekmez miydi? Oysa tasarıda, ne borçlu ne de
alacaklının gözden çıkarılmaması şeklindeki
prensibin tam aksine, hem borçlu hem alacaklı gözden
çıkarılmış olmaktadır. Bu hâliyle tasarının,
kamuoyunda çek mağdurları olarak adlandırılan
karşılıksız çek hükümlülerine tek seferlik yararsız
bir geçici durum sağlamaktan başka bir amaç gütmediği, bunun
dışında kötü niyetli olarak çek yazan keşideciye de iki
yıl daha zaman kazandırdığı görülmektedir.
Dolayısıyla, bu maddeyle karşılıksız çekten
mağdur olan tarafın mağduriyetini uzatmaktan başka işe
yaramayacağı açıktır.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere çek, bankalar
tarafından matbu olarak hazırlanan ve hesap sahibinin bankadaki
hesabından dilediği kişilere ödeme yapmasına imkân sağlayan
bir ödeme aracıdır. Çek hakkındaki yasal düzenlemelerin
başında 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu gelmektedir. Bu
Kanunun maddelerinde çekin keşidesi, şekli, devri ve ödenmesine
yönelik düzenlemeler detaylı olarak yer almaktadır. Çekle ilgili özel
hükümlere duyulan ihtiyaca binaen, 19 Mart 1985 tarihinde, 3167
sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin
Korunması Hakkında Kanun hazırlanmış, Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulmuş ve kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.
3167 sayılı Kanunun en dikkat çekici tarafı, hesabında
yeterli karşılık olmadığı için ödeme yapamayan ve
şikâyete bağlı olarak, çek veren kişilere beş
yıla varan bir ceza uygulamasının öngörülmüş
olmasıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ek
4üncü Protokolünün ülkemizce onaylanmasının ardından bu hüküm
Anayasaya aktarılarak, sözleşmeden doğan borcunu ödeyemeyen
kişilere hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi
yasaklanmıştır. Ayrıca, 3/10/2001 tarihinde
çıkarılan 4709 sayılı Kanunda, Hiç kimse, yalnızca
sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden
dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz. denilmektedir. Bununla
birlikte, kanunlara eklenen geçici maddelerle, adından da
anlaşılacağı üzere geçici bir rahatlama sağladıktan
sonra tekrar yeni mağdurlar oluşturulmasının önü
açılmaktadır. Daha önceki yıllarda da böyle düzenlemeler
getirildiği hâlde sorun çözülmemiş, geçici maddelerin uygulanma
süresinin bitiminden itibaren karşılıksız çekin hapis
cezası müeyyidesine tabi tutulması, bir yandan çek
kullanımının yaygınlaşmasına, diğer yandan
karşılıksız çekten dolayı ceza davalarının
artmasına neden olmuştur. Türkiyedeki ceza davalarının
yaklaşık yüzde 15i karşılıksız çekle ilgilidir. Bu
oran, karşılıksız çek olayının sosyal bir
felakete dönüşmüş olduğunun en önemli işaretidir.
Değerli milletvekilleri, hâlâ şiddetli bir şekilde
yaşamakta olduğumuz küresel kriz, son yüz yıl içinde, 1927,
1929, 1932 ve 1945 yıllarında yaşanılan buhranlar gibi
büyük ekonomik buhranlar olup yüz binlerce çalışan
vatandaşımızın işsiz kalmasına, reel sektör
sermayesinin büyük bir bölümünün değersizleşerek yok olmasına
neden olmuştur. Sanayideki likidite sorunu çarkların
yavaşlamasına, esnaf ve tüccarın ödemelerine de
yansımış, 2009 Aralık ayına kadar
karşılıksız çeklerde rekor bir artış
yaşanmıştır. 2009 Eylül ayı sonu itibarıyla
mahkemeler tarafından yapılan bildirimlere göre, Merkez
Bankasınca duyurusu yapılan, yasaklanan çek sayısının
bir önceki aya göre yaklaşık yüzde 151 oranında artarak
2.842den 7.133e yükseldiği bilinmektedir. Aynı dönemde mahkemelerin
bildirimleriyle yasaklanan birikimli çek sayısının yüzde 14,8
artarak 48.016dan 55.149a çıktığı görülmektedir.
Aktarmış olduğum bu rakamlar, Hükûmetin millî meselelere olan
bakış açısında olduğu gibi ekonomik meselelere de dar
görüşlü olarak baktığının tescili niteliğindedir.
Bugün iyi niyetli olarak, tamamen ticaret amaçlı çek keşide eden
iş adamlarının hapishanelerde yatmaya ya da kaçmaya mahkûm
edilmesi yaşamakta olduğumuz ekonomik buhranın bir
yansımasıdır ve bunun sorumlusu da AKP Hükûmetidir.
Değerli milletvekilleri, 4814 sayılı Kanunda çekin
karşılıksız sayılması hâlinde para
cezasının öngörüldüğü, para cezasının ödenmemesi
hâlinde hapis cezasına dönüşmesi söz konusudur. Meclis gündemine
getirilen bu Çek Kanunu Tasarısında karşılıksız
çekte hapis cezasından vazgeçilemiyor. Kanun hapis cezasından söz
etmiyor ancak para cezası ödenmezse hapis cezasına dönüşüyor.
Değerli milletvekilleri, görüyoruz ki söz konusu olan bu Çek
Kanunu Tasarısının kanunlaşmasıyla, çeklerle ilgili
yaşanan sıkıntıların aynen devam edeceğini ve bir
müddet sonra bugünkü yaşadığımız problemler, aynen
2008 son çeyreğinde bütün ekonomi ve sosyal çevrelerin, ekonomist ve
muhalefet partilerinin önlem alınmazsa küresel kriz ülkemiz için bir
felaket olacaktır uyarılarına rağmen Hükûmetin bu
uyarılara kulak tıkaması ve sonucunda da sanayicinin,
işletme sahiplerinin ve KOBİlerin batmasına ve devamında
da yüz binlerce çek mağdurunun suçlu duruma düşerek hapse girmesine
neden olduğu gibi, artarak büyüyecektir.
Temsil etmekten onur duyduğum İstanbul ili ise ekonomik
hayatımızın kalbi olması nedeniyle ayrı bir öneme
sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
D. ALİ TORLAK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Ülkemiz ekonomisi içerisinde İstanbul, sanayi üretimi,
hizmetler sektörü ve hatta kültürel hayatımız için vazgeçilmez
büyüklük ve öneme sahiptir.
Ekonomimiz için bankaların önemi de
yaşadığımız kriz dönemlerinde daha da belirgin hâle
gelmektedir. Bugün yaşanan süreçte, bankaların, ülkemizi ayakta tutan
iş dünyasına, özellikle KOBİlere gereken finansı
sağlamakta isteksiz oldukları görülmektedir. Bugüne kadar çekle dönen
piyasa tek kelimeyle tıkanmış durumdadır. Ne yazık ki
çekin ticari meta özelliği kuşkulu hâle gelmiştir. Hükûmetin
yapması gereken iş, yasaları suçlamak yerine kesinlikle ekonomik
hayatı düzeltecek düzenlemeler yapmak olmalıdır.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, bu kanun
tasarısının büyük Türk milletine hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.
Şahsı adına Siirt Milletvekili Mehmet Yılmaz
Helvacıoğlu.
Buyurunuz Sayın Helvacıoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu hafta ülkemiz yine yasa boğuldu.
Acımız büyük. 7 vatan evladımızla birlikte, 19
vatandaşımızı yitirdik ve şehit verdik. Ailelerinin,
milletimizin ve hepimizin başı sağ olsun. Şehitlerimizle
birlikte, vefat eden vatandaşlarımızı rahmetle anıyor,
ailelerine başsağlığı diliyorum, gazilerimize de
sağlık diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 445 sayılı Tasarının 9uncu maddesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Bu nedenle hepinize saygılar
sunuyorum.
Kanun tasarısı, kıymetli senet olan çeki yeniden
düzenlemekle beraber, çek düzenlemelerindeki ihtilafları mümkün
olduğu kadar azaltmayı hedeflemektedir. Hukuksuz bir çeki
düşünmek mümkün değildir. Çek, ekonominin ve para
piyasasının hem kendisi ve hem de teminatıdır. Çekin
kullanımının piyasalarda yaygın bir ödeme aracı
olduğu bilinmektedir. Piyasalarda çek ödemelerinin büyük
sıkıntılar sebebiyle yapılamaması, çek
keşidecisini ve alacaklısını büyük zorluklara soktuğu
gibi, ailelerin bölünmesine, faciaların yaşanmasına ve daha
başka kötülüklere sebebiyet vermektedir. İş âleminin ticari
ilişkilerinde ayağını yorganına göre uzatma
felsefesine sahip olması ve önünü görebilme yeteneğini yitirmemesi
gerekmektedir. Bu nedenle, çek alacaklısının ve çek borçlusunun
ticari ahlakın gereklerine göre hareket edebilmesi piyasaları
rahatlattığı gibi ekonomik düzenin sağlıklı ve
düzenli sürdürülmesinin olanağını doğurmaktadır.
Ekonomik bir enstrüman olan çek, her yönüyle bir ödeme aracıdır.
Şu an üzerinde görüşülmekte olan madde, 1985 yılından bu
yana var olan ve Ticaret Kanunundaki hükümleri farklı bir yöntemle
pekiştiren Çek Kanununu hukuk tarihine havale etmektedir. Çekin ticarette
etkisini ve faydasını doğurması daha çok çek borçlusunun
elindedir. Çek borçlusu, ödeyemeyeceği miktarda çek keşide
etmemelidir.
Görüşmekte olduğumuz kanunun en temel karakteri,
çeşitli nedenlerle borçlarını ödeyemeyen,
karşılıksız çek suçu sebebiyle cezaya mahkûm olan
vatandaşlarımıza tanınan geçici bir imkândır. Bu
imkân, özgürlüklerinden yoksun kalan kişilerde yeni umutlar, yeni kararlar
ve yeni atılımlar yaratabilecektir. Bu, piyasanın âdeta gizli
bir eli gibi yeni canlanmalara yol açabilecektir. Toplumda meydana gelebilecek
pozitif psikoloji yeni bir enerji üretecektir. Önemli bir kanunu
düzenlediğimizi, alacaklıyla borçlunun menfaatlerini bir dengeye
oturttuğumuzu söyleyebiliriz.
Görüşmekte olduğumuz yasanın birinci maddesindeki
kanunun amacını kısaca belirtmek istiyorum: Bu kanun
tasarısında yapılan düzenlemelerle, Türk Ticaret Kanununun
Cenevre Yeknesak Kurallarını esas alan çekle ilgili hükümlerinde
herhangi bir değişiklik yapılmamasına özen
gösterilmiştir. Ancak, çek bir peşin ödeme aracı olmasına
rağmen Türk Ticaret Kanununda ileri tarihli çek düzenlemesine imkân
tanınmıştır. Bu nedenle, Türk Ticaret Kanunu
dışında ayrı bir kanunla çek defterlerinin içeriklerine,
çek düzenlemesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına
ilişkin düzenleme yapılmasına gerek duyulmuştur. Bu
itibarla, çekin karşılıksız çıkması ve çek
hesabı açılmasından çekin
karşılığının tahsiline kadarki süreçle ilgili
olarak belirlenen yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer
hakkında uygulanabilecek ceza hukuku yaptırımlarını belirlemek
amacıyla özel kanuni düzenleme yapılması zarureti ortaya
çıkmıştır. Ayrıca, yapılan bu düzenlemelerle
kayıt dışı ekonominin denetim altına
alınması önlemlerine katkıda bulunulması
amaçlanmaktadır.
Maddenin birinci ve ikinci fıkralarında, yeni çek
defterlerinin bastırılıp dağıtılmasına, eski
çek defterlerinin toplatılmasına ilişkin usul ve esaslar
belirlenmiştir. Bankalarca, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu
kanunun yayımını izleyen bir ay içinde 2nci madde hükmünce
çıkarılıp yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara
uygun olarak yeni çek defterleri bastırılacaktır.
Bankaların öngörülen tarihe kadar müşterilerine yeni çek defterleri
vermesi ve ellerindeki eski çek defterlerini imha etmesi öngörülmüştür.
Beşinci fıkra hükmüyle, 3167 sayılı Kanun
hükümlerine istinaden karşılıksız çek keşidesi
suçundan dolayı açılmış olan davalarla ilgili olarak yeni
kanunun bir bütün olarak evvela milletimiz için, sonra ticari
hayatımız için, daha sonra borçlular için ve alacaklılar için
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Helvacıoğlu.
Soru-cevap yok, önerge yok.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 9uncu
madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 1i okutuyorum:
Geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasınca bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay
içinde, 2 nci maddeye göre yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara
uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, 1/7/2010 tarihine kadar müşterilerine yeni çek
defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
düzenlenmiş çeklerle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun
hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 26/9/2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi hükmü saklıdır.
(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 3167
sayılı Kanun hükümlerine istinaden karşılıksız
çek keşidesi suçundan dolayı açılmış olan davalar
bakımından asliye ceza mahkemesinin görevi devam eder.
(5) 31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme
tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.
(6) Bu Kanunun 5 inci maddesinin sekizinci fıkrası
uyarınca yapılacak bildirimler, 1/7/2010 tarihine kadar
yazılı ortamda yapılabilir.
(7) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3167
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca kurulmuş olan
Bankalararası Takas Odaları Merkezi, bu Kanunun 8 inci maddesinde
öngörülen tüzel kişiliği haiz sistem kuruluncaya kadar faaliyetlerine
devam eder ve yeni kurulacak tüzel kişiliğe herhangi bir işleme
gerek kalmaksızın devrolunur. Yeni kurulacak tüzel kişilik bu
devir nedeniyle doğacak her türlü vergi, resim, harç ve fondan
muaftır.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yok efendim.
BAŞKAN Şahısları adına da söz yok.
Soru-cevap yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, şahsım
adına söz istiyorum.
BAŞKAN Geçtik efendim, bitti.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ne geçmesi Sayın Başkan? Efendim,
söz istiyorum.
BAŞKAN Madde üzerinde iki önergemiz var.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım, söz
istiyorum efendim!
BAŞKAN Sayın Genç, daha sonra.
KAMER GENÇ (Tunceli) Böyle bir şey olur mu Sayın
Başkan! Ben söz istiyorum. Böyle
bir şey olur mu ya!
BAŞKAN Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının
geçici 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinin
"Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle
ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına
devam olunur." şeklinde; aynı maddenin dördüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 3167
sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan
dolayı açılmış olan davalar bakımından asliye
ceza mahkemesinin görevi devam eder."
Suat
Kılıç Abdulkadir
Akgül Ahmet Yeni
Samsun Yozgat Samsun
İkram Dinçer Ertekin Çolak Tuğrul Yemişci
Van Artvin İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek
Kanunu
Tasarısının geçici 1. maddesinin; 5. fıkrası hükmünün madde metninden
çıkarılmasını teklif ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Ali İhsan
Köktürk Turgut Dibek
Mersin Zonguldak Kırklareli
Halil
Ünlütepe Rahmi
Güner
Afyonkarahisar Ordu
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 3. maddesinin 7. fıkrası hükmü ve 5.
maddesinin 1. fıkrasının ilk hükmü, herhangi bir süreyle
sınırlı olmadan erken ibrazı kabul etmiyor. Bu iki madde
hükmü uyarınca erken ibraz geçersizdir. Oysa Geçici 1. maddenin 5.
fıkrası, 31.12.2001 tarihine kadar, üzerinde yazılı
düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı
geçersizdir hükmünü getirerek 3. ve 5. maddelerdeki hükümlere aykırı
olarak bir süre koymuştur. Dolayısı ile geçici nitelikteki madde
hükmü, ana maddelerdeki hükümlerle çatışmaktadır. Bu nedenle
madde metninden çıkarılarak ana maddelerle uyumsuzluğun
giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının
geçici 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinin
"Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle
ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına
devam olunur." şeklinde; aynı maddenin dördüncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 3167
sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan
dolayı açılmış olan davalar bakımından asliye
ceza mahkemesinin görevi devam eder."
Suat
Kılıç (Samsun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Genel Kurulun takdirleridir efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
SUAT KILIÇ (Samsun) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam
edilecek çeklerin kapsamı konusunda uygulamada çıkabilecek
tereddütleri gidermek amacıyla üçüncü fıkranın birinci
cümlesinde değişiklik yapılması; ifade birliğinin
sağlanması amacıyla da dördüncü fıkrada
değişiklik yapılması için bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici madde 1
kabul edilmiştir.
Geçici madde 2yi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2- (1) 3167 sayılı Kanunun 16
ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı, 1/11/2009 tarihi
itibarıyla, haklarında soruşturma veya kovuşturma
başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm
olan kişilerin;
a) Şikâyetçi ile belirledikleri miktarın belirli
vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve
anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya yasal
temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına
veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşmada öngörülen süre kadar
soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün
infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir.
Anlaşmaya varılmış olması, şikâyetçi
bakımından şikâyetin geri alınması sonucunu
doğurmaz.
b) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken
miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve
taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet
başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde,
anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar,
soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün
infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu
durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten
itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamenin bir örneği
alacaklıya gönderilir.
(2) Birinci fıkrada yazılı anlaşma veya
taahhütnamenin en geç 1/4/2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve mercîlerine
verilmiş olması şarttır.
(3) Soruşturma veya kovuşturmanın durması
hâlinde dava zamanaşımı; hükmün infazının ertelenmesi
veya durdurulması hâlinde ise ceza zamanaşımı işlemez.
(4) Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya bu
Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarın
ödenmiş olması hâlinde; kovuşturmaya yer
olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün
sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.
(5) Şikâyetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya
taahhüde uyulmadığının tespiti hâlinde, soruşturmaya,
kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilir.
(6) Soruşturma veya kovuşturması durdurulan ya da
hükmün infazı ertelenen veya durdurulan kişi hakkında Ceza
Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a)
bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yok efendim.
BAŞKAN Vazgeçtiniz, konuşmuyorsunuz... Peki.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Ünlütepe.
CHP GRUBU ADINA HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer üyeler, görüşmekte olduğumuz çek
kanununun geçici 2nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İki gündür yapılan çalışmaların son
aşamasına geldik. Bu madde üzerinde düşüncelerimi sizlerle
paylaşmak istiyorum. Yani yasanın şimdi hâlihazırda
soruşturma geçiren, kovuşturma geçiren, hükümlü olanlarla ilgili
uygulama maddesi bu. Daha önceki yaptığımız oylamalarla
kambiyo senetlerinde çeki, cezalandırabilecek unsurların arasına
oylarınızla aldınız. Hâlbuki, tüm dünyadaki uygulamalarda
kambiyo senetlerinde çeke ceza uygulanmamakta. Türkiyeye özgü bir yöntemi
koyduk.
İktidar partisi milletvekillerinin çek üzerindeki cezada
ısrarlı davranmalarının asıl sebebi şu: Hapis
cezasını kaldırdığımızda piyasalarda
güvensizlik doğacaktır, likiditeyi daraltırız. Bu iki ana
ilke doğrultusunda hapsin devamı yönünde iktidar partisinin siyasi
bir karar aldığını görüyoruz. Elbette bu siyasi
kararın sorumluluğu da size ait olacaktır. Hâlbuki, daha önceki
yaptığımız konuşmalarda da belirttiğimiz gibi ve
biraz sonra bir önergemizde de belirteceğimiz gibi, kambiyo senetlerinde
ceza olmaz. Ekonomik ilişkilerdeki yaptırım ekonomik
olmalıdır. İnsanları cezaevine alarak çözüm yolu
bulamazsınız, bulamayız ve 1985ten beri de bulunamadığı
ortaya çıkmıştır.
Şimdi, dün, Sayın Adalet Komisyonu Başkanımız
yasayla ilgili açıklamalarda bulunurken, kambiyo senetlerindeki
uygulamalarda cezai bir yaptırımın uygulanamayabileceğini,
hele hele bunun, örneğin, ekonominin çok kötü bir duruma düştüğü
dönemlerde bu konunun dikkatlice takip edilebileceğini belirtmişti ve
aynen Komisyon zabıtlarından okuyorum, daha doğrusu Meclis
tutanaklarından okuyorum Sayın Komisyon
Başkanımızın sözünü: Değerli arkadaşlar, af
konusunda siyasal deneyimi olan bir arkadaşınızım. Af
yaşandı. Bir af, Anayasadan Cumhurbaşkanının geri
göndermesi sebebiyle beş defa burada konuşuldu. Eğer sistem bir
cezayı üretmişse af hukukun inkârıdır, af hukuka güvenin
inkârıdır ve affa ancak istisnai hâllerde
Devlet çökmüştür,
yeniden kurulacaktır, işte Kurtuluş Savaşı'ndaki
gibi.
Orada ben Ekonomi çöktü Başkanım! diyorum.
Sayın Komisyon Başkanı devam ediyor: Çok büyük
ekonomik krizdir, olabilir
Yani Sayın Adalet Komisyonu Başkanı ekonomik bir
krizin çok büyük bir şekilde olduğunu Mecliste dün resmen kabul
etmiştir.
Böyle bir ekonomik krizin yaşandığı bir
dönemde, bir geçiş döneminde Sayın Başkanın da
belirttiği hususlar bugün için varlığını
korumaktadır. Böyle bir ortamda cezaevlerinde bulunan kişileri, yasa
maddesinde belirtildiği gibi alacaklıyla anlaşmaya zorlayarak
veya alacaklıyla anlaşma olmasa dahi, 6ncı maddede biraz önce
oylarınızla kabul edildiği gibi, çekin ibraz tarihinden itibaren
3095 sayılı Yasaya göre uygulanacak ticari işlerdeki faiz
miktarı da hesaplanarak onu iki yıl içinde ödeyeceğini taahhütte
bulunursa cezaevlerindeki hükümlü olanlar tahliye edilebilecekler,
cezaları durdurulabilecek.
Bu bir çözüm değil arkadaşlar. O insanın
çıkmasıyla, o süreç içinde ne kadarını ödeyebilecek?
İnsanları baskı altında tutarak ticari hayatta
başarıya ulaşabilmeniz olanaklı değildir. Ceza
hukukunda bu yoktur. Adalet Komisyonu Başkanının, Meclis
zabıtlarından, yaptığı konuşma metnini
açıkladım, ekonominin bir çöküntü içinde olduğunu Sayın
Başkan burada ikrar ediyor. Böyle bir çöküntü içinde olan ekonomiden
çıkışın yöntemi, o tarif ettiğimiz gibi çekten
mağdur olmuş, çekten hüküm giymiş olan insanları geçiş
döneminde rahatlatabilecek bir uygulamayı getirmektir.
Anayasanın 38inci maddesi, geçen dönem Anayasanın
90ıncı maddesindeki yapmış olduğumuz
değişiklik, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
4üncü Protokolündeki hususlar, esaslar alındığında bir
ceza yaptırımı hukuken de olanaklı değil.
Bu nedenle, şimdi, burada, bu yasaya göre, eğer hükümlü
veya soruşturma geçiren veya kovuşturma geçiren, alacaklıyla
anlaşırsa, cumhuriyet savcılığına verecekleri bir
dilekçeyle, soruşturmayı veya kovuşturmayı iki yıl
erteleyebilecekler; hükümlüyse mahkemeye verilerek bu iki yıllık bir
süreçle ertelenebilecek. Eğer alacaklıyla anlaşma ortamı
yoksa, o zaman, ya soruşturma geçiren ya kovuşturma geçiren veyahut
da hükümlü, iki yıllık bir taahhüdünü yaparak ama 3095
sayılı Yasanın o 6ncı maddesinde geçen ticari
işlerdeki uygulanacak olan faizi de bunun üzerine ekleyerek bir taahhütte
bulunacaktır ve ondan sonra, cezaevindeyse tahliye olacak, soruşturma
veya kovuşturma geçiriyorsa, onlar belirli bir süreç içinde
duracaktır. Bu yükümlülüğünü yerine getiremezse hükümlü tekrar
cezaevine davet edilecektir. Bu bir çözüm değil ki, bu bir sonuç
aşaması da değil. Hâlbuki bir yıla yakın bir süreçtir
siz değerli milletvekillerinin davranışları,
bakanların zaman zaman ekonomide farklı yorumları, burada,
insanlarda daha değişik beklentiler getirdi.
Bakın, bu beklentilerle ilgili bir düşünceyi sizlerle
paylaşmak istiyorum, bir yazarın bir konuşmasını
sizlerle paylaşmak istiyorum: Dağdan inen PKKlılar
savcıya ifade verip serbest bırakıldılar. Herkes, Ne için
ifade verdiler diye merak etti. Ben söyleyeyim. Çek ifadesi verdiler.
Savcı, PKKlılara Karşılıksız çekiniz var
mı? diye sordu. PKKlılar Yok deyince salıverildiler.
Eğer karşılıksız çek vermiş olsalardı
şimdi hepsi hapisteydi. Ama PKK yönetimi tedbirli davranmış, çek
davası olanları yollamamış. Gelenler, çek suçu işlememiş
basit terör suçluları. Yani, düşündürücü bir yazı. Bizim,
Türkiyede ticari hayattaki olanları ne duruma getirdiğimizin bir
göstergesi bu yazı. Bunu Komisyon üyesi arkadaşlarımla
paylaştım.
Bizim bugün yapacağımız işlem şudur ve
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konudaki önerimiz şudur: Eğer
ekonomide tıkanıklığın önüne geçmek istiyorsak
Anayasanın ve deminki söylediğim Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin gereği bu kişilerin salıverilmeleri gerekir.
Bu, bir iç hukuk gereğidir. Bunların bu tür bir düzenlemeyle
cezaevlerinden koşullu çıkartılmaları ekonomik hayata bir
katkı getirmeyecektir. Ayrıca, yeni bir sistemi de kabul
edeceğiz, ekonomik sistemde ekonomik suçların ön plana
çıkmasını sağlayacağız, yoksa bu tür tedbirlerle
bir yere varabilmemiz olanaklı değil. Zaman zaman, demin de söyledik,
bir yıl sonra tekrar bu yasada değişiklikler olacaktır veya
iki yıl sonra olacaktır dedik fakat bu ekonomideki gidişatı
dikkate aldığımızda, bunun bir yıldan fazla
gideceği kanaatinde değilim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Bağlıyorum Sayın
Başkanım.
Hatta bir ara söyledim, bakın, bu borçların ödenmesinde
eğer bir tedbirse Sayın Başbakanın konumunu dikkate
alalım dedim. Türkiye'nin 442 milyar liralık bir borç içine
battığını söylediğimde bazı
arkadaşlarımızın tepkisini gördüm. İşte, hukukçu,
saygın birisinin düşüncesi: Bu düzenlemeyle Anayasaya
aykırılığı ortadan kaldıran bir hapis cezası
ortaya çıkıyor. Hapis cezasını kaldırmadan
kaldırmış gibi gösteren bir durum oluşturuluyor. Bu,
seçkin bir hukukçunun bu yasayla ilgili açıklamaları.
Bu çekler üzerinde bugün yargı birliğinin de
oluşturulamamış olmasından dolayı, o konuda 31/12/2008
tarihine kadar yasal düzenlemeyi getirememenizden dolayı pek çok insan
bugün cezaevinde haksız yere yatmaktadır. Pek çok mahkemeler bu çek
üzerinde 31/12/2008 tarihinden sonra yargılama yapmamışlar,
yargılamayı durdurmuşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü bağlayın Sayın
Ünlütepe.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Efendim, bir cümleyle bağlıyorum.
siyasi iktidarın 31/12/2008e kadar yasal düzenlemeyi
yapmamasından dolayı, yargı birliğinin
oluşmamasından dolayı da bazı mahkemelerin ceza vermesi
sonucu birtakım insanlar cezaevinin dışında ticari
hayatına devam ederken birileri de tutukludurlar. Bu hukuk garabetinin
önüne geçmek yüce Meclisin işidir. Bu nedenle, buradaki düzenlemeyi
vereceğimiz önerge doğrultusunda desteklemenizi diliyorum.
İki gündür Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasanın çek
mağdurlarının mağduriyetini gidermesi yönündeki olumlu
desteklerimizi yüce Parlamentodaki parlamenterlere anlatmaya
çalıştık, fakat düşündüğünüz gibi bir yasal düzenleme
yaptınız. Bu yasal düzenlemenin topluma faydalı
olacağı kanaatinde değilim.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ünlütepe.
Şahıslar adına söz talebi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 445 sıra sayılı Yasa
Tasarısının geçici 2nci maddesiyle ilgili olarak
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, o kadar
laçkalaşmış bir Meclis yönetimi var ki
Yani, burada biz söz
istiyoruz, maalesef Efendim, geçti
Geçen ne ki yani! Türkiye Büyük Millet
Meclisi, İç Tüzüküne göre yönetilir. İç Tüzükte her konuda ve kanun
tasarı ve teklifleri üzerinde grupların söz hakkı var, 2 tane
milletvekilinin söz hakkı var. Biz şimdi daha söz istiyoruz, Efendim,
geçti
Böyle bir şey olmaz. Yani bu keyfîlik nereye getirir belli olmaz.
İşte, daha önce Meclis Başkanlığına çıkan
kişi Cumhurbaşkanına vekâlet ediyor, daha
Cumhurbaşkanının Meclisi yönetemeyeceği kadar bilgiden
yoksun insanlar Meclis Başkanlık Divanında. Meclis
Başkanı yok, Başbakan yok, Cumhurbaşkanı yok, hepsi
yurt dışında seyahatte, keyiflerine bakıyorlar! Bu Türkiye
böyle yönetilmez sayın milletvekilleri.
Şimdi, maşallah bir Adalet Komisyonu
Başkanımız var, çıkıyor burada böyle çok felsefi
konuşmalar yapıyor ama hukukun gerçek yönüne şey etmiyor.
Şimdi, Sayın Başkan, siz burada bir af
getiriyorsunuz. Anayasanın 87nci maddesine göre bu affın kabul
edilebilmesi için beşte 3 çoğunluğun gerekmesi lazım.
SUAT KILIÇ (Samsun) Af yok.
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi şu 6ncı fıkrada
kesinleşmiş hükmü bütün sonuçlarıyla kaldırıyorsunuz.
Bu af değil mi?
SUAT KILIÇ (Samsun) Af değil o.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi bakalım, burada
oylayacağız. Beşte 3 çoğunlukla kabul etmek
zorundasınız. Aksi takdirde bu kanun çıkmaz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Afla ilgisi yok.
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi Hükûmete bakıyorum,
Hükûmette bu kanunu burada müdafaaya yetkili olan kişilerin yüzü yok
buraya gelmeye. Çünkü o kadar büyük suçlar işlemişler ki,
Parlamentonun karşısına gelmeye yüzleri yok.
Bakın, bir Deniz Feneri olayı var sayın
milletvekilleri. Bu Deniz Feneri olayı Türkiye'nin yüz karası bir
olay. Burada en büyük parayı alan Zekeriya Karaman. Zekeriya Karaman kim?
Zekeriya Karaman ile Tayyip Erdoğanın oğlu bacanak. Ve burada o
Deniz Fenerinden gelen paraların büyük kısmı bunlara
gelmiş, Zekeriya Karamana gelmiş. Hatta Frankfurt
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bakın, ben size ciddi şeyler
söylüyorum. Sizin vicdanınız kabul etmeyebilir ama bu halk bizi
dinliyor. Yani oradan gelen paralar birilerinin zimmetine gitmişse, siz
hâlâ alay ediyorsanız, siz bu halkın
dışındasınız.
Frankfurt Vakıflar Bankası Şubesinde 1 milyon 700
bin euro çekiliyor. Kim çekiyor? Deniz Feneri çekiyor, bir gemi almak için.
Bunun 400 bin eurosu Zekeriya Karamanın oğlunun hesabına
geliyor, Haliç Ticaret Limitet Şirketine. Haliç Ticaret Limitet
Şirketi kime ait? Zekeriya Karamanın oğluna ait. Zekeriya
Karamanın oğlu kim? Tayyip Erdoğanın oğluyla
bacanak. Arkasından, bu para
geldikten sonra Tayyip Erdoğanın oğlu da 500 bin dolarla bir
gemi taksitini ödüyor. Ben diyorum ki şimdi: Ben milletvekiliyim, ya, bu
para nereden geldi, nereye gitti, bize bir hesap vermek zorundasınız.
Şimdi, bu Deniz Fenerinde yayın yasağı
koydunuz. Peki, şimdi o Adalet Bakanı denen kişi burada
olsaydı, sorardım: Diyorsunuz ki yargı bağımsız
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan
KAMER GENÇ (Devamla) -
hesabınıza geldiği zaman
yargı bağımsız demiyorsunuz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, bu şekilde bir
konuşmaya müdahale etmeksizin bırakamazsınız!
BAŞKAN Sayın Kılıç, konuşması
bittikten sonra
Lütfen
Gündeme alacağım.
KAMER GENÇ (Devamla) Mesela, Erzincan Cumhuriyet
Başsavcısının açtığı tarikatlar ve
cemaatlerle ilgili
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, böyle bir
konuşma üslubu yok!
BAŞKAN Bir dakika Sayın Kılıç
KAMER GENÇ (Devamla) - Ya,
sen otur! Sen daha dünkü çocuksun kardeşim, sen bu işten
anlamazsın! Sen oraya otur bakalım, otur! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
SUAT KILIÇ (Samsun) Böyle bir konuşma üslubu yok Sayın
Başkan. Buradan Hükûmetin temsilcilerine hakaret edilemez.
BAŞKAN Sayın Kılıç
SUAT KILIÇ (Samsun) - Böyle bir hakaret üslubuna müsaade
edemezsiniz Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, ondan sonra, onlarla ilgili
olarak açtığı soruşturmaları
Hemen savcıyı
görevinden alıyorlar.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, böyle bir
çirkinliğe, böyle bir saçmalığa, hukuk
dışılığa müsaade edemezsiniz. Bunlar hukuk
dışı beyanlar, bunlar çirkin sözler, bu iftiralara Divan
kayıtsız kalamaz.
BAŞKAN Sayın Kılıç
KAMER GENÇ (Devamla) Peki, sizin hesabınıza
gelmediği zaman niye bu savcılara
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, böyle bir
konuşma usulü yok!
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, arkadaşlar, iki senedir
Deniz Feneriyle ilgili, maalesef, bir
soruşturma yapılmıyor.
SUAT KILIÇ (Samsun) Böyle bir konuşma üslubu yok!
Saygılı konuş, edepli konuş! Hukukun içinde kalmak
zorundasın.
BAŞKAN Sayın Kılıç, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Otur yerine, ben konuşayım, sen
çık ondan sonra
BAŞKAN Sayın Genç
SUAT KILIÇ (Samsun) Sen otur dediğin için ben oturmam! Bu
şekilde konuşamazsın!
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkanım, şimdi
oturtun da ben bir konuşayım da ondan sonra konuşsun.
BAŞKAN - Sayın Genç, burada milletvekillerinin yerine
oturmasını buradaki makam söyler.
SUAT KILIÇ (Samsun) Şahsın adına söz aldın,
madde üzerinde konuşacaksın! Terbiyeli olmak zorundasın, edeple
konuşmak zorundasın!
KAMER GENÇ (Devamla) Ben edebi senden öğrenecek
değilim. Ben şahsım adına konuşuyorum, edebi senden
öğrenecek değilim. Otur yerine! Lütfen, otur yerine, otur!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.57
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.09
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 30uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
445 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şahıslar adına konuşurken ara verdik.
Sayın Genç, size kalan üç dakika sürenizi veriyorum. Lütfen
yeni sataşmalara mahal vermeyiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, aslında,
konuşmamın insicamı kesilmişti. Onun için yeniden
başlamam lazım.
BAŞKAN İki dakika konuştunuz, onun için üç
dakikanızı veriyorum.
Buyurunuz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben, yılların deneyimli
politikacısıyım.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Hep aynı
şeyleri söylüyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, şu Hükûmet
sıraları, bu kadar, tarihte bugüne kadar boş kalmadı. Bir
tane bakan var burada, Tarım Bakanı. Bu, hukuktan ne anlar?
(Gülüşmeler) Hukuktan ne anlar arkadaşım?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen ne anlarsın?
KAMER GENÇ (Devamla) Biraz önce Ulaştırma Bakanı
vardı. Yani, niye Adalet Bakanı gelip de burada oturmuyor? Niye
Bülent Arınç, dün
Yüzü yok ki. Yani ne laflar etti. Ben onun yerinde
olsaydım istifa ederdim. İstifa, onurlu bir insanın göstermesi
gereken basiretli bir harekettir. Yani, insanlar siyasi hayatında hata
ediyorlarsa, o hatanın gereği istifa etmek lazım
arkadaşlar. Yani, bakın, Almanyadaki bir genelkurmay
başkanı, bir adalet bakanı gitti istifa etti. Niye etti?
Hatalı bir yere bomba attığı için.
Şimdi, Bülent Arınç, Adalet Bakanı, Tayyip
Erdoğan, Abdullah Gül, Tokatta meydana gelen o şehitlik
olayını Türkiyede bir istifham yarattılar. Sanki bunları
devlet güçleri yapmış gibi bir istifham yarattılar. Böyle bir
şey olur mu yani?
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın demen lazım, düzgün
konuş.
KAMER GENÇ (Devamla) Böyle bir istifham yarattıktan sonra,
şimdi o makamlarda nasıl oturabilirler?
SUAT KILIÇ (Samsun) Düzgün konuş, hukuki konuş.
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, bakın, sayın milletvekilleri
SUAT KILIÇ (Samsun) Dedikodu, iftira üretme Meclis kürsüsünde.
KAMER GENÇ (Devamla)
siz iktidar partisisiniz. İktidar
partisi milletvekilleri tahammül etmek zorundadır.
SUAT KILIÇ (Samsun) Hakarete tahammül yok.
KAMER GENÇ (Devamla) Çünkü ben iktidar değilim, bu devleti
yöneten
SUAT KILIÇ (Samsun) Saygılı konuş.
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, saygıyı senden mi
öğreneceğim?
SUAT KILIÇ (Samsun) Benden öğreneceksin!
KAMER GENÇ (Devamla) Sen daha dünkü çocuksun yahu!
SUAT KILIÇ (Samsun) Benden öğreneceksin!
KAMER GENÇ (Devamla) Sen daha saygıyı benden
öğreneceksin.
SUAT KILIÇ (Samsun) Benden öğreneceksin!
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Akıl yaşta
değil baştadır.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bakın, Sayın
Başkan, şimdi bu kanun komisyonda da kabul edildi. Her maddesi
iktidar partisi tarafından verilen önergelerle değişiyor. E,
peki, o zaman, komisyona niye ihtiyaç var? Niye bu kanunları komisyonlara
gönderiyorsunuz, orada komisyonlarda müzakere ediliyor? Yahu, sizde akıl
ve izan yok mu? Getirip de, burada, Genel Kurulda son anda önergelerle
değiştiriyorsunuz. Niye?
Bakın, Türkiyede bankacılık sistemini perişan
ettiniz. Türkiyedeki bankaların yüzde 45i, o civardaki bir
kısmı yabancıların eline geçti. Şimdi, bu
yabancılara geçen bankalarda o kadar bankacılık sistemine rant
sağlayan bir düzenlemeler yaptınız ki
Mesela,
kiralarının 500 lirasını aşanları bankaya
yatırıyorsunuz ama onun dışında ne yaptınız
biliyor musunuz? Bankaların kurumlar vergisini yüzde 30dan yüzde 20ye
indirdiniz. Burada Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütçesinin kaybı 10
katrilyon lira.
Peki, bunu kimin için siz çalışıyorsunuz? Kimin
için çalışıyorsunuz yahu?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Milletimiz için,
milletimiz için...
KAMER GENÇ (Devamla) Siz memlekete ihanet ediyorsunuz
kardeşim.
CUMHUR ÜNAL (Karabük) Seviyeyi düşürme, seviyeyi
düşürme!
KAMER GENÇ (Devamla) - Yani asgari ücretliden, 500 lirasından
para alıyorsunuz, vergi; ama yabancı bankaların
kazandığı kârlardan 10 katrilyon lira vergi almıyorsunuz
yahu! Bunu, bu memlekete en düşman olan insanlar yapmaz yahu, bunu en
düşman insanlar yapmaz. Yani, bunları buradan söylediğimizde
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Söylediklerinizin hepsi
yanlış, hepsi yanlış.
KAMER GENÇ (Devamla) - Hem yapıyorsunuz hem de
söylediğimiz zaman bize karşı tepki gösteriyorsunuz. Böyle bir
şey olur mu arkadaşlar?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Alkollü müsün Sayın
Kamer Genç?
KAMER GENÇ (Devamla) Gel gidelim de seninle kontrol edelim
birbirimizi! Gel, gel, gidelim beraber kontrol edelim!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani Sayın Başkan bu adamlara
bazı şeyler çok dokunuyor. Yahu, ya yapmayın bu işleri.
Bunları yaptığınız zaman da söylediğimiz zaman,
bunların
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Evet
BAŞKAN Lütfen
Süreniz bitti.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, daha yeni bitti. Bir dakika
vereceksiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen son sözlerinizi
Bağlayınız
sözünüzü lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, bakın, her konuşmama
müdahale ediliyor. Her konuşmama müdahale ediliyor. Benim bu kürsüye
çıkmamam için AKPliler her türlü hileişeriyeye başvuruyorlar.
Ben orada oturuyorum arkada, AKP Grup Başkan Vekilleri ikide bir arkaya
bakıyorlar, ben oradaysam
Yahu, boyunlarınız fıtık
olur kardeşim, yazıktır size yahu! Boyunlarınızda
fıtık olmasını
SUAT KILIÇ (Samsun) Dışarı çıkıp gelme.
Dışarı gidip gelince, nasıl geldiğin belli değil.
Gayrimümeyyiz misin, mümeyyiz misin belli değil!
KAMER GENÇ (Devamla) - Ben oradaysam, her konuda sözcülerini
çıkarıyorlar, değilsem, ondan sonra konuşma yok diyorlar.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Bu akşam alkolü fazla
almışsın!
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, bakın sayın
milletvekilleri; ben bu saatten sonra ne şöhret peşindeyim ne
şan peşindeyim ne servet peşindeyim. Ben, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin çağdaş, laik, dünyada lider olması gereken bir devlet
olduğuna inanan ve bunun mücadelesini yapan insanlarım. Ben istiyorum
ki, bu memlekette bu devlet bu seviyeye gelecek bir kabiliyete ve kaynaklara
sahip ama bu devleti yöneten insanlar, bu devleti bu makama taşıyacak
nitelikte, kişilikte, dürüstlükte değilse
AHMET YENİ (Samsun) Millet karar verir ona.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sana ne.
KAMER GENÇ (Devamla) -
ben bunları mecburum burada
söylemeye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) - Sizlerle ilgili o kadar çok suistimaller
var ki
Peki önergem de var konuşacağım.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Sağ olun.
Soru-cevap yok.
Dört önerge var. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutup sonra aykırılık sırasına göre de
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 sıra sayılı yasa
tasarısının geçici 2. maddesinde geçen (1.11.2009) ifadesinin
(10.12.2009) olarak değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının
geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine ikinci
cümlesinden sonra gelmek üzere Taahhütnamede yer alacak birinci yıl
taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. cümlesinin; aynı maddenin ikinci
fıkrasına da Birinci fıkranın (b) bendinden yaralanan
kişi, taahhütnamede belirttiği süre içinde şikayetçi ile
anlaşmaya varması ve bu anlaşmanın bir nüshasının
şikayetçi veya yasal temsilcisi tarafından mercilerine verilmiş
olması hâlinde, aynı fıkranın (a) bendi hükmünden
yaralanır cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Suat
Kılıç Abdulkadir
Akgül Ahmet Yeni
Samsun Yozgat Samsun
İkram Dinçer Ertekin Çolak Tuğrul Yemişci
Van Artvin İzmir
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının Geçici 2nci maddesinin
(b) fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ödeme taahhüdünde bulunan kişilere, ilgili banka
tarafından tüketici kredisi kullandırılmasını,
kullanılan bu kredinin, alacaklının hesabına
aktarılmasını teminen, BDDK gerekli düzenlemeleri yapar.
Mehmet Serdaroğlu Oktay Vural Reşat Doğru
Kastamonu İzmir Tokat
Mustafa Enöz Cemaleddin Uslu Ahmet Orhan
Manisa Edirne Manisa
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek kanunu tasarının geçici 2.
inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Halil Ünlütepe Ali İhsan Köktürk Ali Rıza Öztürk
Afyonkarahisar Zonguldak Mersin
M.
Şevki Kulkuloğlu Akif
Ekici
Kayseri
Gaziantep
Geçici Madde 2 : 3167 sayılı kanunun 16. maddesinde
tanımlanan suçtan dolayı 1.12.2009 tarihi itibarıyla
haklarında soruşturma yahut kovuşturma başlatılan veya
mahkum olan kişiler hakkında yürütülen bu işlemler sona
erdirilir. Cezaevlerindeki hükümlüler derhal serbest bırakılır.
Söz konusu işlemler kişilerin sabıka kayıtlarından
silinir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerekçe Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
7.11.1982 Tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 38 ve 90. maddeleri, Avrupa İnsan Hakları ve
Temel Özgürlüklerine İlişkin Sözleşme gereği hiç kimsenin
sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden
dolayı hapisle cezalandırılamayacağı prensibi.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının Geçici 2nci maddesinin
(b) fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ödeme taahhüdünde bulunan kişilere, ilgili banka
tarafından tüketici kredisi kullandırılmasını,
kullanılan bu kredinin, alacaklının hesabına
aktarılmasını teminen, BDDK gerekli düzenlemeleri yapar.
Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, Sayın Serdaroğlu konuşacak.
BAŞKAN Sayın Serdaroğlu, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüştüğümüz tasarının geçici
2nci maddesinde değişiklik yapılmasını amaçlayan
önergemizi bilgilerinize sunmak üzere söz aldım. Sizleri en iyi
dileklerimle selamlıyorum.
Sayın konuşmacılarımızın da ifade
ettikleri gibi, karşılıksız çıkan çek sayısı
milyonlarla ifade edilmektedir. Sadece karşılıksız çekler
ve sayılarındaki artış ekonomimizin içinde bulunduğu
durumun vahametini bütün çıplaklığıyla ortaya
koymaktadır. Oysa İktidarımız hâlâ ekonominin
iyiliğinden bahsederek hayalî rakamlarla hem kendinizi hem de milletimizi
oyalıyor, bir başka ifadeyle -tabiri caizse-
kandırıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, milyonlarca ödenemeyen çek
sahiplerinin tamamının kötü niyetli olması mümkün değildir.
Belli ki bu kişiler, yani çeklerini ödeyemeyenler işleri kötü
gittiği için borçlarını ödeyememişlerdir. Bu çek
sahiplerine herhangi bir imkân tanınmazsa bundan sonra da
borçlarını ödeyemeyeceklerdir. Paraları olsa zaten çeklerini
ödeyeceklerdi. Bu sebeple onlara bir imkân tanımazsak, bir
çıkış yolu bulup onlara sunamazsak
çıkardığımız bu kanun hiçbir önem ve anlam ifade
etmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, burada konuşan bütün muhalefet
sözcülerinin de ifade ettikleri gibi, çek karnesi veren bankalara bazı yükümlülükler
getirilmekle birlikte, karşılıksız çıkan çeklerle
ilgili ciddi bir sorumluluk verilmemektedir. Karşılıksız
çıkan çeklerden en çok çek hamili, yani alacaklılar mağdur
olmaktadır. Tasarının gerekçesinde de ifade edildiği gibi,
hukuksal yaptırımlar alacağın tahsilinde çoğu zaman
işe yaramıyor.
Önergemizle, çek karnesi veren bankaların borç
miktarını tüketici kredisine çevirerek -tekrar ediyorum- borç
miktarını tüketici kredisine çevirerek çek hamiline, yani
alacaklıya ödemesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla çek
borçlusuna bir çıkış yolu, bir imkân tanınacaktır. Bu
sayede çıkardığımız kanun işe yarar hâle gelecek,
aksi takdirde hiçbir işe yaramayacaktır. Önergemizin kabulü ile
bankalar da bol keseden dağıttıkları çeklerin
sorumluluğunu bir ölçüde paylaşmış olacaklardır.
Borcun tüketici kredisine çevrilerek zamana yayılması, çek kesene
işlerini yoluna koyması için zaman da kazandıracaktır. Bu
durumda olan milyonlarca kişinin yeniden ticaret hayatına dönmesi
ayrıca piyasaları canlandıracak, 2009 yılının ilk
dokuz ayında yüzde 8,4 daralttığınız ekonomimiz biraz
olsun nefes alabilecektir. Kısaca, bu yasanın faydalı olabilmesi
için borcunu ödeyemeyen kişilerin ve bu sebeple de
alacağını alamayan mağdurların sorununun çözülmesi
gerçekten ama gerçekten isteniyorsa çeki veren bankanın da elini
taşın altına koyması gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, harıl harıl tüketici
kredisi vermeye çalışan bankalar, tüketici kredisi kullanma
şartlarını haiz olan çek sahiplerine, BDDKnın da
belirleyeceği esaslar dâhilinde kredi kullandırmaları, bu
sorunun çözümüne ciddi katkı sağlayacaktır diyoruz. Bu böyle
olmadığı takdirde bu kısır döngü içinde sorunlar devam
eder.
Sonuç olarak, çekinin arkası yazılmış
milyonlarca borçlu ve bunların alacaklıları adına bu
önergemizi destekleyin lütfen.
Bu duygularla hepinize iyi akşamlar diliyor, saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Çek Kanunu Tasarısının
geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine ikinci
cümlesinden sonra gelmek üzere Taahhütnamede yer alacak birinci yıl
taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. cümlesinin; aynı maddenin ikinci
fıkrasına da Birinci fıkranın (b) bendinden yaralanan
kişi, taahhütnamede belirttiği süre içinde şikayetçi ile
anlaşmaya varması ve bu anlaşmanın bir nüshasının
şikayetçi veya yasal temsilcisi tarafından mercilerine verilmiş
olması hâlinde, aynı fıkranın (a) bendi hükmünden
yaralanır cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Suat
Kılıç (Samsun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Genel Kurulun takdiridir efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılıyoruz Sayın Başkan.
SUAT KILIÇ (Samsun) Gerekçeyi arz ediyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile;
Taahhütnameye dayalı modelden yararlanan kişinin
yapacağı birinci yıl taksit taahhütlerinin asgari miktarı
belirlenmektedir.
Taahhütname yoluyla iki yıllık ertelemeden yararlanan
borçluya, bu süre içinde alacaklı ile anlaşabilme ve anlaşma
halinin düzenlediği fıkra hükümlerinden yararlanma imkânı
tanınmaktadır. Modeller arası geçiş fırsatı, ifa
ve tasfiye amacını güçlendirmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 445 Sıra Sayılı yasa
tasarısının geçici 2. maddesinde geçen (1/11/2009) ifadesinin
(10/12/2009) olarak değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçici 2nci
maddeyle ilgili olarak verdiğim önergede 1/11/2009 olan tarihi dünkü
tarihe çeviriyorum. Herhâlde 1/11/2009 tarihi Komisyonda bu kanunun müzakere
edildiği tarihtir. Ben diyorum ki, mademki böyle bir af getiriyorsunuz,
işte dünkü, bu kanunun burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşüldüğü tarihe getirelim, daha adaletli bir şey olur ama
tabii bunlar bize peşin hükümlü oldukları için Kamer Gençin
önergelerini kabul etmiyorlar.
Bu, Deniz Fenerinden biraz eksik kaldı arkadaşlar.
Şimdi, bakın, Deniz Feneri Türkiyenin uluslararası düzeydeki
itibarını gösteren bir hukuki olaydır. Deniz Fenerinin baş
elemanı Zekeriya Karamandır. Zekeriya Karaman kimdir? Tayyip Beyin
oğluyla onun oğlu bacanaktır. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, müdahale etmeniz
lazım. Sayın Başkan, bu konuşmaya müdahale edin.
KAMER GENÇ (Devamla) Orada büyük paralar Zekeriya Karamana
gelmiştir. Bu, adaletle ilgili bir şey ve bu olayda; bakın,
kendisi ifadeye gitmemiştir. İfadeye -bir senedir bu, yargıda
yargılanıyor- bir defa gitmiştir, Susma hakkımı
kullanırım. demiştir
AYHAN YILMAZ (Ordu) Hep aynı şeyi söylüyorsun!
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
KAMER GENÇ (Devamla)
ve ondan sonra da hem törenle
karşılanmıştır. Ondan sonra törene gidilmiştir.
Ayrıca bu Zekeriya Karamanın da İstanbul
Belediyesinde bazı işleri var.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, böyle bir konu
AYHAN YILMAZ (Ordu) Gülünecek bir konu yok Sayın
Başkan!
KAMER GENÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, 350 trilyon
lira para almıştır. Nereden almıştır biliyor
musunuz? Meslek edindirme kursu diye bir kurs açmıştır;
İstanbul Belediyesi meslek edindirme kursu adı altında bir
kurs açmıştır, sadece Zekeriya Karamanın ihaleye
gireceği şekilde şartname hazırlamıştır 2004
ile 2008 arasında ve 359 trilyon lira para ödemiştir.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Gecenin saat on ikisinde
Meclisi germeye hakkın yok!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, tabii bu
arkadaşlarımızı 359 trilyon lira ilgilendirmiyor. Yani bu
memlekette insanlar açlıktan ölürken
AYHAN YILMAZ (Ordu) İspat edemediğin şeyi
konuşma Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla)
insanlar böbreklerini satarken, Tayyip
Erdoğan, İktidarının gelecekteki ismine İnsanlara
böbreklerini sattıran iktidar. diyecekler.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Haydi canım sen de!
SUAT KILIÇ (Samsun) Haydi canım! Sen neyini sattın?
Sen neyini sattın?
KAMER GENÇ (Devamla) Onlar açlık, sefalet, işsizlik
içinde çalışırken ve yaşamak için böbreklerini satarken
İstanbul Belediyesi de Tayyip Erdoğanın oğlunun
bacanağının babasına
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Senin oğlun nerede? Nerede senin
oğlun?
KAMER GENÇ (Devamla)
350 trilyon lira para veriliyor.
Arkadaşlar
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Senin oğlun nerede
çalışıyor?
SUAT KILIÇ (Samsun) Senin oğlun nerede
çalışıyor?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Nerede çalışıyor
oğlun?
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, benim oğlumu siz ne
yapacaksınız? Benim oğlum Mecliste çalışıyor,
tamam. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHMUT DEDE (Nevşehir) Nerede çalışıyor
senin oğlun?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Nerede çalışıyor?
KAMER GENÇ (Devamla) Sizin bakanlarınızın
oğulları nerede?
Sizin Cemil Çiçek
MAHMUT DEDE (Nevşehir) Nerede çalışıyor
senin oğlun, onu söyle?
KAMER GENÇ (Devamla)
Başbakan Yardımcınız
TOKİden
MAHMUT DEDE (Nevşehir) Oğlun nerede
çalışıyor, oğlun, onu söyle?
KAMER GENÇ (Devamla)
300 milyar liraya aldığı
bir ihaleyi
1 milyar 800 milyon lira karşılığında
para alıp da 1,5 trilyon lirayı cebine indiriyor mu indirmiyor mu?
Gelin
MAHMUT DEDE (Nevşehir) Kamer Genç, senin oğlun nerede
çalışıyor?
MEHMET SEKMEN (İstanbul) Genç, senin oğlun nerede
çalışıyor?
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın
Bakın
MEHMET SEKMEN (İstanbul) Hangi iş imtihanıyla
oğlunu işe soktun?
AHMET YENİ (Samsun) MESAda ne kadar arsan var, MESAda?
Mesadaki arsaların hesabını verdin mi?
KAMER GENÇ (Devamla) Siz, bakın o kadar çok
Bakın,
siz iktidardasınız
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHMUT DEDE (Nevşehir) Oğlun nerede
çalışıyor, oğlun? Söylesene oğlun nerede
çalışıyor? Millet duysun.
MEHMET SEKMEN (İstanbul) Oğlun nerede
çalışıyor, oğlun? Onu söyle.
KAMER GENÇ (Devamla) Bak, senin Kartal Belediyesinde
yaptığın pislikleri ortaya koyacağım ha! Kartal
Belediyesinde yaptığın pislikleri ortaya koyacağım.
Tamam mı? Şimdi sus burada!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın Genç
Karşılıklı konuşmayınız lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, benim bu kadar
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Yahu çok üzülüyorum, sizin hâlinize
düşmek de istemezdim. Yani, siz iktidardasınız, ben muhalefet
milletvekiliyim, eğer en ufak bir yasa dışı bir şeyim
varsa, burada getirip de dile getirmezseniz namertsiniz, burada ceza
vermezseniz namertsiniz.
MAHMUT DEDE (Nevşehir) Kamer Genç, oğlun nerede
çalışıyor? Onu söyle.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Kamer Bey, önergeniz üzerinde konuşur
musunuz.
SUAT KILIÇ (Samsun) İddialarını ispat edemezsen
sen namertsin!
KAMER GENÇ (Devamla) Ama benim size söylediğim şeyleri
gelin tartışalım, kamuoyunda tartışalım,
televizyonlarda tartışalım, bu memleketi, bakın, 600 milyar
dolar borçlandırdınız
MAHMUT DEDE (Nevşehir) Kamer Genç, onu bunu bırak,
senin oğlun nerede çalışıyor?
KAMER GENÇ (Devamla) Bu para nereye gitti? Bu kimlerin cebine
gitti? Bu ihaleler kimlerin evine gitti? Ondan sonra TOKİdeki ihaleleri
getiriyorsunuz, bedava alıyorsunuz, kendi yandaşlarınıza
orada paraları veriyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Ezbere konuşuyorsun ezbere,
boş şey konuşuyorsun!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Boş konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Ben anlamıyorum Sayın
Başkan, böyle bir şey olur mu? Böyle bir müzakere olur mu? Ben burada
delil söylüyorum, isim veriyorum.
BAŞKAN - Sayın
Genç
MAHMUT DEDE (Nevşehir) Senin oğlun nerede
çalışıyor? Onu bir söylesene!
BAŞKAN - Sayın Genç
Sayın Genç
Siz önergenizin
doğrultusunda konuşmadınız ama.
Buyurunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) İstanbul Belediyesinden alınan ihaleleri
söylüyorum ama bu arkadaşlar hâlâ bunun
karşılığı
Böyle bir şey olmaz ki! Ben,
şimdi
Bu, Adalet Bakanlığını, adaleti ilgilendiren
bir konudur. Burada suistimaller dile geliyor ve bu suistimaller
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Önergeyle ne ilgisi var Sayın
Genç? Konuşacaksan önergeyle ilgili konuş!
KAMER GENÇ (Devamla) Herhâlde senin de çok ayıpların
var, onları bak araştırırım ha! Bak, ben
araştırırım seni! Ben araştıracağım
seni, araştıracağım! Şimdi,
araştıracağım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Terbiyesizlik yapma! Terbiyesiz herif,
araştır!
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, beni
kızdırırsanız hepinizin hakkında bir sicil
tutacağım, çıkacağım, sizin bu sicilleri hep burada
söyleyeceğim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
CUMHUR ÜNAL (Karabük) Fişleyecek misin bizi?
AHMET YENİ (Samsun) Sicil memuru musun sen!
KAMER GENÇ (Devamla) Benimle uğraşılmaz. Benimle
burada uğraşanların hepsi yok oldu. Bakın, 1980den beri
ben bu kürsüdeyim, benim rakiplerimin hepsi yok oldu. Onun için, benimle
uğraşmayın. Ben Tayyip Erdoğanı da bitireceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Genç, teşekkür ediyoruz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, İç Tüzük 69a
göre grubumuza yönelik sataşmadan dolayı söz talep ediyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Samsun Milletvekili Suat
Kılıçın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, çok
saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu saatinde cevap verme ihtiyacı
doğmasını, doğrusu, arzu etmezdim. Fakat, az önce bu
kürsüde konuşan milletvekili, maalesef hezeyanlarını dile
getirmiştir, iftiralarıyla ölçüsüz saldırılarda
bulunmuştur. Sarf ettiği sözlerin, yaptığı
konuşmanın maddeyle de madde üzerinde verdiği önergeyle de
uzaktan yakından alakası yoktur. İftiralarını
sıralamıştır, hâletiruhiyesini
yansıtmıştır. Anlamama ihtimalini dikkate alarak, ruh
hâlini yansıtmıştır diye daha açık ifade etmek
istiyorum.
Neredeydi? Saatlerdir yoktu. Nereden geldi bilemiyorum tabii ki
ama geldikten sonra sarf ettiği cümleler doğrusu hiçbir şekilde
kabul edilebilir cümleler değil. Bu cümleler, bu Mecliste
milletvekilliği yapan hiç kimseye yakışmaz. Bu cümleler, Tunceli
gibi aydın, erdemli, okumuş insanlar yetiştiren, çok
değerli, çok kıymetli bir yöremizin insanlarının
karakteristiğine hiç yakışmaz. Bu cümleler, zaman zaman, bu
kürsüye gelip hukuk adına birtakım şeyler ifade eden, hukukçu
olduğu izlenimini yaratan bir ismin hukuk adına iddia ettiği
şeylere de yakışmaz.
Yargıya intikal etmiş konular, mahkeme süreçleri devam
ediyor. Deniz Feneriyle Hükûmetin ne alakası var? Deniz Feneriyle Hükûmet
üyelerinin ne alakası var? Muhatapları hesabını mahkemede
verir; yargılanır, hesabını verir. İspat
edemeyeceğin iddiaları bu kürsüye getirmeyeceksin! Kendine
yakışabilir ama yüce Meclisin mehabetine,
saygınlığına yakışmayan çirkin cümlelerle, çirkin
sözcüklerle, çirkin, kötü bir görüntüyle bu kürsüyü işgal etmeyeceksin,
milletin ve milletvekillerinin zamanını almayacaksın! Konu
üzerinde konuşana kürsü açıktır ama iftira atana, isnatlarda
bulunana, hakaret edene, yargıya intikal etmiş meseleleri, yargı
devam ederken, yargılama süreçleri sonuçlanmamışken iftira
mahiyetinde bu kürsüye taşımak hiçbir milletvekiline
yakışmaz. Bu durumu yüce Meclisle paylaşıyorum. Bütün
hakaretleri, ilgilinin kendisine var olduğu gibi, aynıyla iade
ediyorum.
Saygılar, sevgiler sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kılıç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Çek Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/710) (S. Sayısı: 445) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bana
sataştı efendim.
BAŞKAN Ben sataşma görmedim efendim.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Evet, sataştı.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Ruh hâli bozuk dedi.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan bana
sataştı, sataşmadan söz istiyorum efendim.
Şimdi, bakın, Sayın Başkan, orada tarafsız
olmak zorundasınız. Bu kadar saldırgan, bu kadar iftira atan bir
grup başkan vekiline karşı bana savunma hakkını
vermeniz lazım.
AHMET YENİ (Samsun) Otur yerine!
BAŞKAN Sayın Genç, yeterince
karşılıklı sözlerinizi söylediniz, herkes gerektiği
gibi gerektiği şekilde ne aldıysa aldı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, ben müşahhas olay veriyorum,
diyorum ki: Deniz Fenerinden 400 bin dolar gelmiş, bunun
hesabını verin. diyorum. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sizin ne söylediğiniz son derece açık,
karşı taraf da
KAMER GENÇ (Tunceli) Verin. diyorum.
BAŞKAN Söylediniz efendim
Sayın Genç, söylediniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kuru iftira nerede var bunda?
AYHAN YILMAZ (Ordu) İki buçuk yıldır söylüyor
Başkanım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, diyorum ki, yine Zekeriya
Karaman, Tayyip Erdoğanın oğlunun bacanağının
babası
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) -
İstanbul Belediyesinden 359 trilyon
para almış
BAŞKAN Siz söylediniz söyleyeceğinizi, gayet net ve
açık, tutanaklara da girdi.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
meslek edindirme kursunda, bunu
araştıralım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Git araştır be!
BAŞKAN Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Araştıralım. diyoruz
BAŞKAN- Tamam.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
yani burada ne hezeyan var ne iftira var?
Böyle bir şey olur mu efendim!
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Belge, bilgi varsa konuş.
BAŞKAN Tamam Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama yani bize kürsüden söz verin.
BAŞKAN Siz yeterince söylediniz, onlar da cevap verdiler,
siz de cevap verdiniz. Lütfen, tartışma yeterince uzadı ve
bitti.
Geçici Madde 2yi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 10- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Madde üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Kulkuloğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz efendim.
CHP GRUBU ADINA MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 445 sıra
sayılı Çek Kanunu Tasarısının yürürlük maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz önce, bu tasarıyı
Meclise getiren AKP Grubunun Grup Başkan Vekilinin imzasıyla
verilmiş bir önergeyle, iki gündür burada anlatmaya
çalıştıkları samimi duygularının ne kadar yalan,
geçersiz ve lafügüzaf olduğunu verilen ve kabul edilen önergeyle gördük.
Siz, hiçbir iktisadi destek sağlamadığınız,
batmış, zora düşmüş bir insana ödeme takvimini de
ödeyeceği günlerle ve miktarlarla belirterek dayatıyorsunuz. Bunun
neresi iki yıl hak, neresi özgürlük, neresi ödeme hakkı tanıma?
Allah rızası için
Kendi getirdiğiniz hakkı iğdiş
ettiniz burada. İki yıl falan kalmadı. Eğer adam ilk
yıl içerisinde yüzde 30u bulup buluşturup ödeyemezse böyle bir hak
falan vermediniz, sizler de neye el
kaldırdığınızı bilmeden el kaldırdınız.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Katiyetle bilmeden
AHMET YENİ (Samsun) Biz biliyoruz neye el
kaldırdığımızı.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) O zaman samimi
değilsiniz. O zaman samimi değilsiniz. Samimiyetiniz burada
sorgulanır.
AYHAN YILMAZ (Ordu) Samimiyetimizi sorgulamayın.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) Samimiyseniz,
adamın cebine para mı koydunuz ki ödeyeceği parayı siz
tayin ediyorsunuz? Çıkar koynundan bir elma ver kardeşim! Borçlunun
adına, çıkar da koynundan bir elma ver! Kaç kuruş verdin ki
adamın adına ödeme taahhüdünde bulunuyorsun burada? Hem de İki
yıl verdim. diyorsun. Yazıklar olsun! (CHP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Demagoji yapma!
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) Değerli
milletvekilleri, üzülerek ifade
AHMET YENİ (Samsun) Kendinle alakalı bir problemin mi
var?
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) Efendim?
AHMET YENİ (Samsun) Kendinle ilgili problem mi var?
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) Benimle ilgili
problem olup olmadığı burada hiç önemli değil. Biz, burada
70 milyonun problemini konuşuyoruz. Senin samimiyetin ortada.
Üzülerek ifade ediyorum ki bu tasarı mağduriyetlere
mağduriyetler ekleyecek, ticari yaşama büyük sekte vuracaktır;
dostları birbirine düşman edecek, ortakları birbirinden
ayıracaktır; ticari ve sınai ortamda büyük sermaye
açıkları ve sermaye ihtiyacı doğuracak nitelikte bir yasa
tasarısıdır. Bu tasarıyla, çek el değdiğinde
âdeta yakan bir ödeme aracı hâline bugün akşam getirilmektedir. Bu
durum, kuşkusuz, piyasalarda nakde doğru bir yöneliş
gösterecektir; paraya olan talep artacak, faizler yükselecek ve bunu hep
beraber göreceğiz; hem büyük borç altında ezilen vatandaş hem de
rekor borçlanma içerisinde bulunan Hükûmet bu faiz ve borç yükünün altında
kalacaktır. Sonuçta, yine olan gariban vatandaşa olacak,
işsizlik, yoksulluk, zam ve vergi olarak o vatandaşa bu kanunun
sonucu olarak geri dönecektir sayın milletvekilleri. Yani bu
tasarının şüyuu vukuundan beter hâl almıştır bu
gece. Burada, Hükûmet olarak hem suçlu hem güçlü bir rol üstlenmiş
hâldesiniz. Bu tasarıyla yine kendiniz gibi güçlüleri koruyor ve
onların menfaatlerine hizmet ediyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla ülkeyi
bankaların çiftliği hâline getiriyorsunuz. Nakit
sıkıntısı içerisine girmiş bir sanayicinin, bir
tüccarın kredi alabilmek için verdiği teminatlar nelerdir biliyor
musunuz?
AHMET YENİ (Samsun) Biliyoruz, biliyoruz.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla)
Biliyorsanız, o zaman bu deminki önergeyi vermezdiniz.
Değerli arkadaşlar, maalesef burada, ortada bir arena
oluşturulmuş, arenanın seyirci kısmında devlet var.
Borçlu olan insana para cezası, ödeyemezse hapis vererek ortadaki bu
adaletsiz olayı seyretmektedir, maalesef seyretmektedir. Bir
tarafında saçının telinden ayağının
tırnağına kadar kurşungeçirmez elbiselerini giymiş
bankalar vardır, öbür tarafındaysa çırılçıplak, eline
çek denen silah verilmiş, sınırsız mermi atacak özgürlük
tanınmış, hepsi de bir arenanın içine konarak birbirlerine
silah sıktırılan, yani birbirinden alacak ve borçla mağdur
hâle getirilen bir insanlar topluluğu oluşturmaktasınız.
Lütfen, bu gece, tarihe kayıt düşsün diye söylüyorum, bunları
unutmayınız, hep beraber yaşayacağız.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Hükûmet ve AKP olarak
diyorsunuz ki: Karşılıksız çek nedeniyle oluşan bu
hapis cezalarını biz esnetiyoruz. Kimi
kandıracaksınız? Adli para cezasını artırarak
getiriyorsunuz. Adli para cezası demek, ödeyemezsen günlüğü 100
liradan hapis yatmak demek. Peki, ödeyemezsen ne olacak? Ki ödeyemeyeceği
bu şartlarda belli, o zaman hapis yatacaksın. Yaşanan ekonomik
krizde, ticarette, sanayide, yirmi, otuz, kırk, altmış
yıllık çınarlar birbiri arkasına devrildiler. Bunlar
borçlarını ödeyemeyecek hâldedirler. Birçoğu bugün evini dahi
geçindiremeyecek hâldedir. Getirilen bu çek yasası, hapis
cezasını sonlandırmadığı gibi kişinin ticari
hayatını da daha ilk çıkacak karşılıksız
çekinde sona erdirecektir yani ilk karşılıksız çekinde
ticari hayatına yeni başlamış bir insan Harç bitti,
yapı paydos. diyecektir.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi iktidar,
vatandaşımızı sicil affı
çıkardığında da kandırmıştır. Sözde,
kredi borcunu ödemeyenlere sicil affı getirdiniz. Kanun uygulanmaya
başladı, değişen hiçbir şey yok. Bankalar sicil falan
silmiyor, kanun manun dinlemiyor. Kredi kartı mağdurlarıyla
ilgili yasa değişikliğinde de aynısını
yaptınız. Olayın tüm taraflarını dinlemeden, bir masa
etrafında bir araya getirmeden bankaların istediği şekilde
yasa çıkardınız. Çıkardınız da ne oldu? Gördük ki
1 milyon 850 bin kredi kartı mağdurundan sadece 80 bini bundan
faydalanabildi. Burada da göreceğiz hep beraber, 1 milyon 700 bin
mağdurdan çok az insan bundan faydalanabilecektir. Yani,
dolayısıyla demeye devam ediyorsunuz: Durmak yok, kandırmaya
devam!
Ticaretin devamlılığı için daha ilk
karşılıksız çekte bu tedbir nasıl alınabilir,
anlaşılır değildir. Modern ceza hukukunda tedbirlerin
önemli özellikleri, geçici olması ve ölçülü olmasıdır.
Hazırlanan tasarı ölçüyü kaçırdığı gibi tedbir
adı altında, hem tacire hem de ticaretimize büyük bedellerle ceza
ödetecektir.
Sayın milletvekilleri, peki, ne yapmak lazımdır?
Çek kullanımı, dünyanın hiçbir yerinde olmayan ayrı bir
kanunla düzenlenmek yerine, Türk Ticaret Kanunundaki yerine havale edilmesi
gereken bir konudur. Çıkardığınız sicil
affının kapsamını yeniden düzenleyerek genişletmeli ve
Hükûmet, banka ve finans kuruluşlarının ellerinin
taşın altına girmesi mutlaka sağlanmalıdır.
KOBİ kredilerinde belki ayrı bir fon oluşturularak özellikle
mali sıkıntı geçirmiş, bilançosu yetersiz, sicilinde karşılıksız
çekleri olan firmalara finansman desteği sağlanmalıdır.
Karşılıksız çeki olan, işini, iş yerini
kaybetmiş ve borçlarını ödeyebilmek için yeni iş kuracak
çek mağdurlarının borç ve taahhütlerini de dikkate alarak
yeniden ticari hayata kazandırılabilmeleri amacıyla
faydalanabilecekleri bir destek paketi acilen hazırlanmalıdır.
Vergi, BAĞ-KUR, SSK primleri gibi borçların ödemeleri
yapılandırılmalı, ötelenmeli, daha uzun vadede
ödeyebilecekleri düşük faizli bir yapıya
kavuşturulmalıdır.
Sayın milletvekilleri, bozulan piyasaları ceza
önlemleriyle düzenleyemezsiniz. Bu ve benzeri yasa tasarılarıyla,
yapmaya çalıştığınız açılımlarla, ülkem
ve insanı ekonomik sıkıntılarından kurtarılamaz,
hiçbir şey kazanamaz, kazandırılamaz. Sizler çözümü
yanlış yerde arıyorsunuz ama vatandaşımız
doğrusunu biliyor. Bir konuda doğrusunuz, doğru, vatandaş
açılım istiyor ancak yanlış olan, siz vatandaşı
anlamıyorsunuz. Vatandaş sizden, demokratik açılım, Kürt
açılımı, Ermeni açılımı beklemiyor; vatandaş
sizden, yedi yıllık iktidarınız boyunca adını
bile ağzınıza almaktan korktuğunuz ekonomik bir
açılım bekliyor. Gelin arkadaşlar, öyle yasalar, öyle
teşvikler, öyle kararnameler ve yönetmelikler buraya getiriniz ki biz de
bunlara destek verelim. Ekonomiyi düze çıkaracak, ülkede üretimi
artıracak, işsizliği azaltacak, tarlalardan bereket
fışkırtacak yasa, teşvik ve düzenlemelerle işçinin,
çiftçinin, emeklinin, tüccarın, sanayicinin yüzünü hep beraber güldürelim.
Biz de destek verelim, hep beraber vatandaşın acil olarak
beklediği ekonomik açılım gerçekleşsin. Öyle işler
yapalım ki sonucunda hep beraber açalım vatandaşın
cüzdanının içini; içine aş dolsun, iş dolsun, para dolsun;
bol da olsun, bereketli de olsun.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kulkuloğlu.
Şahsı adına Samsun Milletvekili Ahmet Yeni.
Buyurunuz Sayın Yeni.
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 445 sıra sayılı Çek Kanununun 10uncu maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle ilgili olarak sözlerime başlamadan önce, Tokatta
şehit olan Mehmetçiklerimize Allahtan rahmet diliyorum. Bursa
Mustafakemalpaşadaki kömür ocağında meydana gelen patlama
sonucu hayatlarını kaybeden işçi kardeşlerimize yüce
Allahtan rahmet, yakınlarına ve çalışma
arkadaşlarına başsağlığı diliyorum.
Gecenin bu saatinde anlatacağım birçok konu var ama
burada sözlerime son veriyorum. Bu kanunun milletimize hayırlı
sonuçlar getirmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yeni.
Ordu Milletvekili Ayhan Yılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Yılmaz.
AYHAN YILMAZ (Ordu) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; üzerinde görüştüğümüz Çek Kanunu
Tasarısı üzerine şahsım adına söz aldım. Hepinize
hayırlı akşamlar diliyorum.
Bu konuyla alakalı söylenenler zaten söylendi. Gecenin bu
saatinde değerli vaktinizi almak istemiyorum. Bu yasanın
hayırlı olmasını diliyor, bu yasada emeği geçen tüm
milletvekili arkadaşlarıma da şükranlarımı sunuyorum.
Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yılmaz.
Soru-cevap yok.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 11- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır.
Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, tartışmalı
da olsa bir kanunun sonuna geldik. Sözlerime başlarken öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz, bu kanunla bu gece
bir tek vatandaşımız da olsa hapisten çıkacaksa,
kovuşturmadan, soruşturmadan kurtulacaksa, çocuklarına
kavuşacaksa, bir evde sevinç yaşanacaksa, bunu önemsiyoruz ve bunun
için bu kanuna burada uzlaşmayla destek verdik. Onu bilesiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ancak şunu da söylememiz lazım: İki
yıllık bir ertelemeyle çek borçlusu olan
vatandaşlarımıza bir fırsat veriliyor. Bu sonuç, gerek
karşılıksız çek yazmaktan dolayı kovuşturmaya, soruşturmaya
uğrayan, hatta mahkemeye düşüp, hüküm giyip hapse düşen insanlarımız
gerekse bu karşılıksız çekin
karşılığında mal verip, alamayıp yine mağdur
olan insanımız, kabul etmemiz gerekir ki -bir suçlama olarak
söylemiyorum- yaşanan ekonomik krizin sonucunda veya uygulanan
politikaların sonucunda böyle bir noktaya geldi. Alınması
gereken tedbir: Bu ekonomik şartları, bu kriz
şartlarını, bunu doğuran uygulamaları ortadan
kaldırmak, politikaları ortadan kaldırmak. Bu noktada Sayın
Hükûmet, Sayın Hükûmet grubu, iktidar grubu gerçekten yani pansuman
tedbirlerle, işte insani duygularla insanlarımızın
mağduriyetini ortadan kaldırmak adına burada hukuk
oluşturulması bence bir çözüm değil, hak değil, doğru
değil. Emek veriyoruz, sabır gösteriyoruz, birbirimize sabrediyoruz
ama bu emeklerimizin karşılığı bence kalıcı
çözümler olmalıydı; bir kalıcı çözüm üretemedik. Tabii,
borçları, taahhütname karşılığında mahkûmiyeti,
kovuşturması, soruşturması ertelenen
vatandaşlarımıza burada birlikte oluşturduğumuz bu
özgürlüğüne kavuşma veya işte bu takipten kurtulma
imkânını iyi kullanmalarını tavsiye ediyoruz.
Bu kanun, borcu ortadan kaldırmamaktadır, bu borç
mutlaka ödenecektir. Bunun alacaklıları, bu borçların
alacaklıları çek mağduru diye işte
telefonlarımıza mesaj gönderen insanlarımızın
mağduriyetinden çok daha fazladır. Çek mağduru diye tanımlayacağımız
esas insanlar, dişiyle tırnağıyla, çoluk çocuğuyla
toprağı işleyerek ürettiği malı işte
komisyoncuya, toptancıya verip karşılığında çek
alıp çeki karşılıksız çıkan çiftçidir; bu durumun
mağduru esnaftır, KOBİ, sanayicidir, üreticilerdir; malını
üretmiş, sermayesini bağlamış, emeğini
bağlamış, bir mal üretmiş vermiş,
karşılığında çek almış, çeki
karşılıksız çıkmış esas mağdur
onlardır ama karşılıksız çek verdiğinden
dolayı içeriye düşen, soruşturmaya, kovuşturmaya tabi
tutulan insanlarımızın bu Meclisten beklentilerini
karşılarken gerçek mağdur olan üreticileri, gerçek mağdur
olan karşılıksız çek verilen insanları da burada göz
ardı edemeyiz. Onların mağduriyetini ortadan kaldırmak için
de Hükûmete, Meclise büyük görevler düştüğü kanaatindeyim.
Değerli milletvekilleri, şimdi biraz da kendimize dönüp
konuşalım. Bakın, altı aydan bu yana bir kanun
tartışılıyor, bir sosyal ihtiyaçtan dolayı
tartışılıyor yani bireysel bir talepten, bir problemden
dolayı bir kanun tartışılıyor; Alt Komisyon kuruldu
orada tartışıldı, sonra Komisyonda
tartışıldı. Sonuçta, öyle mutabakata varıldı,
böyle mutabakata varıldı ama yine söylüyorum, Değerli Hükûmete,
iktidar partisi grubu yöneticilerine söylüyorum: Bütün bu
tartışmalardan, oluşturulan mutabakatlardan sonra buraya
geldiniz yine bir sürü önerge verdiniz, Komisyonda oluşturulan
mutabakatları burada tekrar değiştirdiniz.
Değerli arkadaşlar, yasama kalitesi dediğimiz,
güvenin, adalet duygusunun teminatı olan yasama kalitesi dediğimiz
hadiseyi maalesef kendi elimizle perişan ediyoruz. Şimdi son anda
verdiğiniz şu son önergenizde getirdiğiniz husus kanunun ruhuna
aykırı. Yani taahhütname veren insanın ödemesini de
şekillendirdiniz borcunun üçte 1ini birinci yılın sonunda
verecek diye. Hani iki yıldı, iki yıl vade vermiştiniz?
Yani bir elinizle verdiğinizi diğer elinizle alıyorsunuz? Buna
niye gerek gördünüz, bunu niye Komisyonda tartışmıyorsunuz?
SUAT KILIÇ (Samsun) Kötüye kullanılmasın diye, o
yüzden.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yasa
çalışmasın diye!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Yani arkadaşlar, değerli
arkadaşlar, elimizi kolumuzu tutan yok.
Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
söylüyorum: İki önemli katkı verdik burada, bu Genel Kurulda. Biri,
dedik ki eğer ki borçluların borcunu ödemesini istiyorsanız,
alacaklıların parasını almasını
istiyorsanız, geliniz, bir önergeyle, burada, bu çeklerin,
karşılıksız çeklerin ödenmesi için bankaların tüketici
kredisi vermesini, verilen bu kredinin de alacaklının hesabına
geçirilmesini Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun uhdesine
verelim. Bunda ne mahzur vardı da Yok. dediniz? Değerli
arkadaşlar, yani hibe istemiyoruz.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet, meseleyi incelemeden;
Komisyon
Yani bugün Komisyonumuz gerçekten kendi iradesine sahip olmadan
Takdire bırakıyorum. diye topu taca attı ama gerek grup
yöneticileri gerek siz değerli milletvekilleri, okunan önergeyi bile
dinlemek gereğini duymadan el kaldırıp indirdiniz.
Şimdi tekrar soruyorum size: Eğer ki borçluların
borcunu ödemesi için, alacaklıların parasını tahsil etmesi
için bir kanun çıkartıyorsak Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
verdiği şu önergeyi niye kabul etmiyoruz? Diyoruz ki: Borcun
ödenebilmesi için, çeki veren banka tüketici kredisi de vermeli ve bu kredi
doğrudan alacaklının hesabına geçirilsin. Bunun ne mahzuru
vardı arkadaşlar ya? Bunu hangi mantıkla reddettiniz anlamak
mümkün değil. Biri bu.
Bir diğer şey teklif ettik, dedik ki: Bu çek sisteminin
sorunlarını çözebilmek için, Hükûmetin de öngördüğü, Komisyonun
da gerekli bulduğu, dün Sayın Adalet Bakanının, bugün
Sayın Komisyon Başkanının Gereklidir. dediği,
bürokratların da Olması gerekir. dediği, bu, çek garanti
fonunun oluşmasıyla ilgili bir önerge verdik. Çek garanti fonunu,
aynen Trafik Sigortası Garanti Fonu örneğinden esinlenerek
düzenledik; ilgili bürokratlara düzenlettik, ilgili hukukçulara düzenlettik,
ekonomistlere düzenlettik. Dedik ki: Geliniz bu çek garanti fonunu
kuralım, bu kanunla kuralım; yönetmelikle işleyişini tanzim
ediniz, eksiğini tamamlayınız.
Bu gereklidir. dedi Komisyon Başkanı ama İleri
bir zamanda düzenleyelim
Niye şimdi düzenlemiyoruz?
Değerli arkadaşlar, gerçekten Meclisimiz, adaleti temin
edecek, gerçekten sosyal düzeni temin edecek hukuk oluşturmak yerine
şekil şartını getiren bir işleyiş içerisinde. Bu
doğru değil. Tekrar ifade ediyorum, buraya getirdiğimiz
kanunların hemen yüzde 90ı değişiklik kanunları. Bir
kanun çıkartıyoruz, üç gün sonra o kanunu değiştirmek üzere
bir daha kanun çıkartıyoruz. Bu doğru değil, bu hak
değil. Sahip olduğumuz zaman, unutmayınız milletin
zamandır. Milletin zamanını hoyratça kullanıyoruz, buna
hakkımız yok. Buna hakkımız yok. Bunu tekrar ifade
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Bütün bu olanlardan sonra Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz,
tekraren söylüyorum, bu gece bu kanunun çıkmasından sonra bir
kişi de olsa mağduriyet diye nitelenen, eğer özgürlüğüne
kavuşacaksa, çocuklarına kavuşup sevinecekse bunu bir
kazanım olarak görüyoruz ama bunun karşılığında
verdiği malın karşılığı
çıkmadığı için, alacağını alamadığı
için mağdur olan insanların mağduriyetini de kaldırmak bu
Hükûmetin üzerinde bir borçtur. Bunu da hatırlatıyorum.
Hepinize gecenin bu son saatinde, dakikasında saygılar
sunuyorum; kanun hayırlı, uğurlu olsun diyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Şahsı adına Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 11inci maddesi hasebiyle söz aldım.
Değerli arkadaşlar, tabii ki görüşmüş
olduğumuz kanun tasarısı özellikle de
vurgulandığı gibi alacaklı ve borçlu ilişkisinde
menfaatler dengesine uygun bir çözüm getiriyor. Bu tasarı, sadece 3167de
olduğu gibi, çek hamillerini değil, çek hamilleriyle birlikte,
aynı zamanda, genel anlamda, piyasayı, ticaret dünyasını ve
aynı zamanda kamuyu da koruyan bir tasarı olacaktır.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu tasarının hem
Komisyon görüşmeleri sırasında -ben Adalet Komisyonu üyesiyim
aynı zamanda- hem de Genel Kurul görüşmeleri sırasında
çokça haksız ve yersiz eleştirilerin olduğunu da burada ifade
etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarımız, özellikle muhalefet
grubuna mensup olan arkadaşlarımız her kürsüye
çıktığında, tasarının dışında,
hatta tasarının da getiriliş amacını da sayarak,
ekonominin çok kötü anlamda seyrettiğini, AK PARTİ
İktidarının ekonomiyi batırdığını,
bitirdiğini defaatle ifade etmişlerdir, haksız bir şekilde
eleştirilerde bulunmuşlardır.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Herkes refah içinde!
AHMET AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tabii, az
önce bir arkadaşımız Niye ekonomik açılım da yok?
dedi. Aslında, sizler, bizim bu demokratik açılım olayına
bakabilseydiniz, onu algılayabilseydiniz, algılama zahmetine
katılabilseydiniz, onda, işsizlikten ekonomideki sorunlara kadar
bütün sorun alanlarının olduğunu görecektiniz. (MHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Yaptınız da arkanızda
tutan mı vardı? 338 milletvekiliniz var, millet size niye verdi bu
koltukları? Yan gelip yatmak için mi verdi?
AHMET AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bütün sorun
alanları var orada, tek bir soruna özgülemeyin.
OKTAY VURAL (İzmir) Çözün! Yapın!
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar, bizler,
sadece ve sadece bir alanla kendimizi sınırlamayalım,
germeyelim.
OKTAY VURAL (İzmir) Yüzde 47,5 oy aldık diye ahkâm
kesiyorsunuz. Hadi yapın!
AHMET AYDIN (Devamla) Şimdi,
borçlandırdığınızı söyleyin
(MHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Hadi yapın bakalım!
AHMET AYDIN (Devamla) - Şöyle biraz dinleyin. Lütfen
arkadaşlar, rahat olun, niye böyle çekiniyorsunuz?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Biz rahatız, sen rahat ol!
AHMET AYDIN (Devamla) - Rakamları verdiniz, bırakın
rakamları bizler de verelim. Şöyle bir rahat edin. (MHP
sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Söyleyeceklerin varsa,
duyacakların da var.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ne yaptınız?
AHMET AYDIN (Devamla) - Devleti
borçlandırdığını söylediniz. Bakın, AK PARTİ
İktidarı 14,5 katrilyon nema ödedi mi? Ödedi. Bu borcu biz mi
yaptık? Hayır. Sizin borçlandığınız, eski
hükûmetler döneminde borçlanılan borcu AK PARTİ ödedi. 2,5 ile 3 katrilyon
arasında KEY ödendi mi? Ödendi.
ALİM IŞIK (Kütahya) Ahmet, bu masalı çok dinledik
senden!
AHMET AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, IMFnin
borcu 23 milyar dolardan yine AK PARTİ İktidarı döneminde 7,8
milyar dolara indi. İhracatımız 36 milyar dolardan 132 milyar
dolara çıktı. Gayrisafi millî hasılamız 230 milyar dolardan
742 milyar dolara ulaştı.
Bakın arkadaşlar, bu kadar borç ödedik, buna
rağmen, Merkez Bankası rezervimizi de 26 milyar dolardan 73 milyar
dolarlara çıkardık.
OKTAY VURAL (İzmir) Milleti iflas ettirdiniz be! Herkes
iflas etti be! Herkesi iflas ettirdiniz. Devleti iflas ettirdiniz.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Yanlış rakam,
yanlış.
AHMET AYDIN (Devamla) - Bölünmüş yollar, yapılan toplu
konutlar, karada, havada, denizde gelinen nokta, eğitimde,
sağlıkta, adalette gelinen nokta, KÖYDESler, BELDESler
En
önemlisi, arkadaşlar, size tek bir rakam söyleyeyim: Bakın, kamu net
borç stokunun millî gelire oranı yüzde 63lerden yüzde 30lara geriledi.
Bu ne demektir?
OKTAY VURAL (İzmir) Başbakanı bile bir
aşı yaptıramadınız.
AHMET AYDIN (Devamla) - Eğer 1 kat
borçlanmışsanız, geliriniz de 2 kat artmış demektir.
Bu manada da millî gelirimizin daha çok arttığı anlamına
geliyor. Türkiye bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden biri konumuna
gelmiş. Tabii ki, 2001 yılında, dünyada bir kriz yokken Türkiye
kendi krizini oluşturdu ama biz bugün, dünyada oluşan krize
rağmen onunla baş etmeye çalışıyoruz, onunla ilgili
sorunlara ilişkin olarak çözümler getirmeye çalışıyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Bakanlık zamanın gelmedi
Ahmet Bey daha.
AHMET AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tabii, bugün
bu tasarıyla iki yıl da olsa bir rahatlama dönemine kavuşacak
olan borçlular olacaktır. Bu nedenle, ben onlara da hayırlı olsun,
bütün ülkemize, milletimize hayırlı olsun diyor, hepinize
hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Aydın.
Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Akgün.
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Çek Kanunu Tasarısının 11inci maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, bu tasarıyla, Hükûmetimiz, bir
yandan çeke piyasada oluşan güven ve itibarı korumakta bir taraftan
iyi niyetli borçlulara iki yıllık bir süre kazandırmak suretiyle
borcunu ödeme imkânı getirmekte, bir taraftan da alacaklının Çek
Yasasından doğan menfaatini korumak istemektedir. Yani dengeleri gözeten,
tarafları gözeten bir yasadır. Bu yasanın, piyasada rahatlamaya
ve piyasanın düzeninin, çarkının işlemesine faydalı
olacağı kanaatindeyiz.
Yasanın hayırlı olmasını temenni ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Akgün.
Soru-cevap kısmına geçiyoruz.
Sayın Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, Komisyon
Başkanına soruyorum: Anayasanın 87nci maddesine göre Türkiye
Büyük Millet Meclisinin yetkileri arasında af kanunu vardır, ancak af
kanununun kabul edilebilmesi için beşte 3 çoğunluk olması
lazım. Burada geçici 2nci maddede getirilen bir af vardır. Burada
beşte 3 çoğunluk aranması gerekmiyor mu?
Yine, Hükûmete soruyorum: Şimdi, tabii, Adalet Bakanı
olmadığı için buradaki Bakan da buna cevap veremez.
Anayasanın 144üncü maddesi, hâkim ve savcıların denetimiyle
ilgili madde. Burada diyor ki: Adalet Bakanlığı
müfettişleri kanalıyla hâkim ve savcılar denetlenir -ikinci
fıkrasında- ancak bakan isterse, hâkim ve savcıyı daha
kıdemli bir hâkim ve savcı kanalıyla da denetler.
Peki, bugüne kadar bu ikinci fıkrayı hiç
uyguladınız mı? Uygulamamanızın nedeni ne? Çünkü
müfettişlerle ilgili, Adalet Bakanlığı müfettişleriyle
ilgili çıkardıkları bir yönetmelikle müfettişler
gidiyorlar, hâkimler hakkında telefon dinleme kararını
alıyorlar, mahkemelerden istiyorlar, mahkemeler de tabii, ilgili hâkim,
mecburen müfettiş de kendisini denetleyeceği için bu kararı
vermek zorunda. Neden bu yola gitmiyorsunuz da yalnız müfettişler
yoluyla hâkimleri denetliyorsunuz? Onları öğrenmek istiyorum Sayın
Başkan.
Ayrıca, şunu da belirtmek istiyorum: Tabii, tarih
yazacaktır, 23üncü Dönem Parlamento hayatını tarih yazarken
diyecek ki, 338 AKP milletvekili bir Kamer Gençi konuşturmamak için her
türlü hileye başvurdu. Ben de AKPlileri çok tebrik ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Buyurunuz efendim.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri;
önümde metin yok fakat rapora hâkimiyet içerisinde ve Anayasanın 87nci
maddesinin aflarda ağırlaştırılmış yeter
sayı kuralını birlikte değerlendirerek cevap veriyorum:
Geçici 2nci maddeyi mütalaa ederken bir af kavramı içerisinde değil,
tasarımızın -ki, kanunlaşıyor- 6ncı maddesindeki
etkin pişmanlık içerisinde değerlendirmek lazım. Burada gerçekten
ödeme hâli cezayı kendiliğinden düşürüyor, şikâyetten
vazgeçme hâli de kendiliğinden düşürüyor. Onun için, teknik anlamda
af değil, etkin pişmanlığın icra fonksiyonu ceza
normuna yansımasından ibaret bir sorun var. 87nci maddenin engeli
veya uygulamalarında bulunmamaktadır.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Buyurunuz Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Evet Sayın Başkan.
Şimdi, Anayasada 144üncü maddede hâkim ve
savcıların denetimiyle ilgili hüküm var. Tabii denetimde, uygulamada
normal, rutin denetim dışında soruşturmayla ilgili daha çok
muhakkik mekanizması, muhakkik görevlendirilmek suretiyle bu mekanizma
yapılıyor. Sıklıkla buna başvuruluyor ki, Anayasanın
144üncü maddesinde de zaten açıkça bunun yapılabileceğine dair
hüküm var. Ama bugüne kadarki denetimlerin, yapılan denetimlerin hangi
tarihte, kaç tanesinde muhakkik eliyle yapıldığı, kaç
tanesinin ise normal denetim, teftiş mekanizması yoluyla yapıldığına
dair istatistik ise takdir edersiniz ki şu anda elimizde yok, onu da
ayrıca yazılı olarak bildiririz.
Burada Hükûmet adına oturan kişinin hangi meslekten
olduğu önemli değil. Siyasetçiler seçilirler, siyasetçiler
seçilmiş insanlardır, milletvekilleri de, bakanlar da, hükûmeti
temsil noktasında bulundukları yerde görevlerini ifa ederler,
layıkıyla yerine getirirler. Çünkü deminden beri de bununla ilgili de
bazı tartışmalar yapıldı. İç Tüzüke göre,
Anayasaya göre sorulan soruların bir kısmı yine İç
Tüzükte yazılan şekliyle yazılı olarak verilir cevaplar,
bazıları da sözlü olarak verilir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, oyumun rengini
belirtmek üzere aleyhte söz istiyorum.
BAŞKAN Evet, İç Tüzük 86ncı maddeye göre oyunun
rengi için Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç, aleyhte. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar(!)]
Siz dediniz ki: Sözümüzü kesmek istiyorlar. Bakın, siz
kürsüye gelirken alkışlıyorlar Sayın Genç!
Buyurunuz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, onların
alkışları bana ıstırap verir. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar(!)]) Çünkü onlar bu memleketi iyi
yönetemiyorlar. Keşke onlar bu memleketi iyi yönetseydi de, biz de bu
arkadaşlar
[AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)]
Ya Sayın Başkan, böyle
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Sakin olunuz,
lütfen
Ölçüyü aşmayalım.
KAMER GENÇ (Devamla) Biz burada tiyatro oynatmıyoruz
bakın
Biz burada tiyatro oynatmıyoruz değerli milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi çok ciddi bir kurumdur, ben burada çok ciddi
şeyler söylüyorum. Bakın siz, geçmişte burada bu lafları
söyleyen sizden önceki hiçbir iktidar benim burada söylediğim
ağırlıktaki laflara muhatap olmamıştır.
NURETTİN AKMAN (Çankırı) Yirmi yıldır
aynı şeyleri söylüyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) - Niye? Çünkü sizin zamanınızda
Türkiyede yapılan talan ve suistimal hiçbir iktidar zamanında
görülmemiştir. Ben bunları burada isim belirterek veriyorum, miktar
belirterek veriyorum, ama siz hâlâ, yani sırf kamuoyunda beni,
zannediyorsunuz ki biz Kamer Gençi küçük düşürüyoruz. Hayır, siz
beni küçük düşürmüyorsunuz, kendiniz küçük düşüyorsunuz.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Söylediklerinin hepsi gerçek
olsa
KAMER GENÇ (Devamla) - Yani Obama sizin
sırtınızı böyle sıvazlayabilir. O Obamanın sizin
sırtınızı sıvazlaması demek sizin
geleceğinizi karanlıklara götürmesi demektir.
Şimdi, bu memlekette, bakın, siz eğer ciddi
şeyler yapsaydınız biz de burada sizi takdir ederdik, tebrik
ederdik.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Her cümlenin yarısı
yanlış yarısı doğru.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi burada Hükûmet
sırasında oturan arkadaşlarımıza 144üncü maddeyi
soruyoruz. Diyoruz ki: Hâkimler ve savcıların denetimi
Anayasanın 144üncü maddesinde belirtilmiştir.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Hiç kimse sana güvenmiyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Bunların müfettişler yoluyla
denetimi sistemi de var ama burada daha tarafsız bir denetim olabilmesi
için
NURETTİN AKMAN (Çankırı) Sen oyunun rengini
belirt.
KAMER GENÇ (Devamla)
muhakkik olarak o ilgili şikâyet
edilen hâkim ve savcının ondan daha kıdemli hâkim ve savcı
eliyle denetimi hakkında tahkikat yapılabilir ama bugünkü bu Adalet
Bakanı hiçbirisini yapmamıştır ve bugünkü bu Adalet
Bakanı adalet cihazını yok etmiştir, hâkim
teminatını bırakmamıştır, savcı
teminatını bırakmamıştır.
AHMET YENİ (Samsun) - Kanunla alakalı bir şeyin var
mı?
KAMER GENÇ (Devamla) Bu, kanunla çok ilgili.
AHMET YENİ (Samsun) Ne alakası var?
KAMER GENÇ (Devamla) Adalet Bakanıyla ilgili bir kanun.
Ya, sen şimdi bir Grup Başkan Vekilisin. Senin gibi grup
başkan vekilleri bu Meclisi çalıştıramaz. Bundan sonra
zaten sizinle de
Bakın, biz burada size gerekli toleransı gösteriyoruz
ama siz göstermiyorsunuz. Yani siz illa gerilim yaratarak bu memleketi şey
ediyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun) Hayır, ben söyledim.
SUAT KILIÇ (Samsun) Hakaret etmediğiniz sürece
konuşabilirsiniz.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, Suat Kılıç, ben
Tunceli gibi bir yerde dar bölge sisteminde altı dönem seçilmişim,
bir dönem de Danışma Meclisi üyesiyim.
SUAT KILIÇ (Samsun) Kaç oyla?
KAMER GENÇ (Devamla) Senin yiğitliğin varsa Tayyip
Erdoğan seni göstermesin, gel benim hangi yerde istiyorsan, gel seçil. Var
mısın?
SUAT KILIÇ (Samsun) Kaç oyla?
KAMER GENÇ (Devamla) Bağımsız seçil,
bağımsız!
SUAT KILIÇ (Samsun) Gel Samsuna!
KAMER GENÇ (Devamla) Halkın o ak oylarıyla seçil.
Genel Başkana kölelik yapılarak seçilmez.
SUAT KILIÇ (Samsun) Gel Samsuna, bağımsız aday
ol.
KAMER GENÇ (Devamla) Onun için, yani ben alnı açık bir
milletvekiliyim.
BAŞKAN Sayın Genç, oyunuzun rengi için
çıkmıştınız, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Ben bu kürsüye bileğimin hakkıyla
gelmişim, mücadele ederek gelmişim, hak ve hukuku savunarak
gelmişim
AHMET YENİ (Samsun) Kaç parti değiştirdin?
KAMER GENÇ (Devamla)
işkencelerle mücadele ederek
gelmişim, en kötü şartlarda hayat mücadelesini vermiş bir
insanım.
SUAT KILIÇ (Samsun) Samsuna gel
KAMER GENÇ (Devamla) Burada da bu millete hizmet etmek için
geliyorum, bu millete ihanet eden iktidarlarla, ihanet eden iktidarlarla
mücadele etmek için geldim buraya. Onun için
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Burada boş boş
konuşuyorsun, konuşmalarının içi boş.
KAMER GENÇ (Devamla) Ama tabii, 340 kişisiniz. Her bir
ağızdan bir laf çıkıyor.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Boş boş
konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Ya, ben seni biliyorum.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Burada konuşuyorsun,
konuştuklarının hiçbirisi doğru değil.
KAMER GENÇ (Devamla) Sen şimdi, geçen gün senin
Muğladaki bir özelleştirmeyle ilgili verdiğim şeyde
Sen
hâlâ onların peşindesin. Demek ki anlaşılıyor ki
AHMET YENİ (Samsun) Kanunla ilgili bir şey söylesene.
KAMER GENÇ (Devamla) - Sen bunları çok savunduğuna göre
demek ki orada bir menfaat ilişkin var
AHMET YENİ (Samsun) Kanunla ilgili bir şey söyle.
KAMER GENÇ (Devamla) Onun için, değerli milletvekilleri
AHMET YENİ (Samsun) Kanunla alakalı bir şey
söyleyecek misin?
KAMER GENÇ (Devamla) -
yani bu halk bizi dinliyor. Ey,
vatandaşlar, ey halkım! Görüyorsunuz ki, burada ben kürsüye
çıktığım zaman beni konuşturmamak için her türlü
çareye başvuruyorlar. Yahu, bir korku içinize girmiş; içine korku
girmiş bir iktidar yaşayamaz, yaşamaz. İşte,
Hükûmetinizin vaziyeti. İşte boş sıralar, işte
boş sıralar.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Ben seni
araştıracağım, neyin var neyin yok
çıkaracağım ortaya.
KAMER GENÇ (Devamla) - Bir
tane bakan yok burada. Hükûmet bu duruma geldikten sonra siz neyi
savunuyorsunuz arkadaşlar?
CUMHUR ÜNAL (Karabük) Herkesin görevi var, her bakanın
görevi var.
KAMER GENÇ (Devamla) Sizin bakanlarınızın yüzü
yok ki bu Meclisin karşısına gelsin, burada otursun, yüzü yok
yahu! Yüzü olan bakanlar gelip burada oturur. Bu Parlamentonun
karşısında şey verir. Hepsi şu anda kim bilir hangi
seyahattedir, nerede keyif çatıyorlar, nerede pazarlıktalar?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Hiçbir bakan sefahat içinde
değil, sensin sefahat içinde olan.
CUMHUR ÜNAL (Karabük) Atma, atma!
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, bunlar böyle. Onun için, yani, biz
bunları söylemek
Benim konuşma insicamımı bozuyorsunuz. Ama siz ne
kadar bozmaya kalkarsanız kalkın, ben bundan önce çok daha iktidarla
biraz daha bu Parlamentoda daha insicam içinde konuşmak istiyordum. Ama
siz beni bundan sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun) Saygı gösterirsen saygı
görürsün.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen, oyunuzun rengini
belirtmediniz. Lütfen, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bu kanunla yabancı bankalara
Türk halkını peşkeş çektiriyorsunuz. Yabancı bankalara
çek verme karşılığında
Bakın, Hükûmetiniz
anlaşıyor her çek başına en azından
karşılıksız çıkarsa bin lira ödemek gerektiğine
karar verdiniz. Sonra, Bankalar Birliği, o yabancı bankaların
üzerinizde yaptığı tahakküm, etkiyle bunu 500 liraya indirdiniz.
AHMET YENİ (Samsun) Esnaf, sanatkârlar istedi, tüccarlar
istedi.
KAMER GENÇ (Devamla) Demek ki etki karşısında,
güç karşısında dayanamıyorsunuz. Türk halkının
menfaatini koruyamıyorsunuz.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Kendini anlatıyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, ben, Turgutluda bir
İngiliz şirketine sizin İktidarınız zamanında
getirilmiş verilmiş bir ruhsat vardı. Ben dedim ki oradaki
AHMET YENİ (Samsun) Bankalara karşı
mısınız?
KAMER GENÇ (Devamla) -
yabancı şirketin, İngiliz
şirketine, İngiliz Büyükelçisinin isteklerine mahkûm olarak bu
ihaleyi verdiniz.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) O İngilizlerle ne
çevirdiğini ben biliyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben, burada, dedim, siz İngiliz devletinin
bakanı mısınız, Türk Hükümetinin mi?
Yalanladınız. Sizin bakanınız çıktı, dedi ki:
Benim zamanımda ben bu ruhsatı vermedim, benden sonraki Bakan
verdi.
Yani şimdi, ne derseniz deyin, ben
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) -
bu milletin menfaatlerini korumak için her
vesileyle söz isteyeceğim. Oyumun rengi de her getirdiğiniz tasarrufa
karşı rettir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı yoktur, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.23
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 00.45
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 30uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
445 sıra sayılı Tasarının tümünün
açık oylaması sonucunda toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi tasarıyı tekrar elektronik cihazla açık
oylamaya sunacağım.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı bulunamadığı için oylama
yapılamamıştır.
Alınan karar gereğince, 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim
Kesinhesap Kanunu Tasarısını görüşmek için 14 Aralık
2009 Pazartesi günü saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.50