‑DÖNEM: 23 CİLT: 57 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
38inci
Birleşim
21 Aralık 2009 Pazartesi
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile
konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ
1.- 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S. Sayısı: 442)
2.- 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile
Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2008
Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk
Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443)
A) SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI
1.- Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
B) REKABET KURUMU
1.- Rekabet
Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Rekabet
Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
C) MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ
1.- Millî Prodüktivite
Merkezi 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
2.- Millî
Prodüktivite Merkezi 2008 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ
GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1.- Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Küçük ve Orta
Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK AKREDİTASYON KURUMU
1.- Türk
Akreditasyon Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Türk
Akreditasyon Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
1.- Türk Patent
Enstitüsü 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
2.- Türk Patent
Enstitüsü 2008 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ
1.- Türk
Standartları Enstitüsü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Türk
Standartları Enstitüsü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
H) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI
1.-
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.-
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
I) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
İ) ULAŞTIRMA BAKANLIĞI
1.-
Ulaştırma Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
2.-
Ulaştırma Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesabı
J) KARAYOLLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1.-
Karayolları Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
2.-
Karayolları Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
K) BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE
İLETİŞİM KURUMU
1.- Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
2.- Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesabı
L) DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI
1.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Denizcilik
Müsteşarlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
M) SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
2.- Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesabı
N) MALİYE BAKANLIĞI
1.- Maliye
Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Maliye
Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
O) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1.- Gelir
İdaresi Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
2.- Gelir
İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesabı
Ö) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1.-
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.-
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
P) KAMU İHALE KURUMU
1.- Kamu
İhale Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Kamu
İhale Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
R) GELİR BÜTÇESİ
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
- Gösteri ve
Protestolar
1.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, konuşması
sırasında elindeki limonu konuşma kürsüsünün önüne
bırakması
V.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Genel Kurul
çalışma saatleri ile bütçe programının yeniden düzenlenerek
25/12/2009 Cuma günkü birleşimde tümü üzerindeki son görüşmelerin ve
açık oylamaların tamamlanmasına kadar çalışmalara devam
edilmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 11.00de açılarak beş oturum
yaptı.
2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/759) (S. Sayısı: 442) ve 2008 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim
Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2008 Bütçe
Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve
Eki Raporlarının Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresinin (1/728, 3/934) (S.
Sayısı: 443) görüşmelerine devam edilerek;
Millî Eğitim Bakanlığı,
Yükseköğretim Kurulu,
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi,
Üniversiteler:
Ankara Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Hacettepe
Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul
Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Marmara Üniversitesi,
Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,
Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, Uludağ
Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi,
Erciyes Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, 19 Mayıs Üniversitesi,
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, İnönü Üniversitesi,
Fırat Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi,
Gaziantep Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Gebze Yüksek
Teknoloji Enstitüsü, Harran Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Adnan
Menderes Üniversitesi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Mersin Üniversitesi,
Pamukkale Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi,
Sakarya Üniversitesi, Celâl Bayar Üniversitesi, Abant İzzet Baysal
Üniversitesi, Mustafa Kemal Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Kafkas
Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Niğde Üniversitesi,
Dumlupınar Üniversitesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Muğla
Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi,
Kırıkkale Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi,
Galatasaray Üniversitesi, Ahi Evran Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, Düzce
Üniversitesi, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Uşak Üniversitesi, Rize
Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Erzincan Üniversitesi, Aksaray
Üniversitesi, Giresun Üniversitesi, Hitit Üniversitesi, Bozok Üniversitesi,
Adıyaman Üniversitesi, Ordu Üniversitesi, Amasya Üniversitesi,
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi, Sinop Üniversitesi, Siirt Üniversitesi, Nevşehir
Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Kilis Yedi Aralık Üniversitesi,
Çankırı Karatekin Üniversitesi, Artvin Çoruh Üniversitesi, Bilecik
Üniversitesi, Bitlis Eren Üniversitesi, Kırklareli Üniversitesi, Osmaniye
Korkut Ata Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, Muş Alparslan Üniversitesi,
Mardin Artuklu Üniversitesi, Batman Üniversitesi,
2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçeleri ve 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesapları;
Ardahan Üniversitesi, Bartın Üniversitesi, Bayburt
Üniversitesi, Gümüşhane Üniversitesi, Hakkâri Üniversitesi,
Iğdır Üniversitesi, Şırnak Üniversitesi, Tunceli
Üniversitesi, Yalova Üniversitesi,
2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçeleri;
Kabul edildi.
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Zonguldak Milletvekili Ali Koçalın, AK PARTİ Grubu
Başkanına,
Zonguldak Milletvekili Ali Koçal, Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun, şahsına,
Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Alınan karar gereğince, 21 Aralık 2009 Pazartesi
günü saat 11.00de toplanmak üzere birleşime 18.04te son verildi.
Sadık YAKUT
Başkan
Vekili
Yusuf
COŞKUN Fatih
METİN Bingöl
Bolu
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Gülşen ORHAN
Van
Kâtip Üye
No.: 47
II.- GELEN KÂĞITLAR
21 Aralık 2009 Pazartesi
Teklif
1.- Kars
Milletvekili Zeki Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/550)
(İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20.12.2009)
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Arasında
Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/365) (S. Sayısı: 449) (Dağıtma tarihi:
21.12.2009) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Arnavutluk Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/405) (S.
Sayısı: 450) (Dağıtma tarihi: 21.12.2009) (GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Gümrük
Konularında Karşılıklı Yardım ve
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/660) (S. Sayısı: 451) (Dağıtma tarihi:
21.12.2009) (GÜNDEME)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari
Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/734) (S. Sayısı: 452)
(Dağıtma tarihi: 21.12.2009) (GÜNDEME)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Umman Sultanlığı Arasında Hukuki, Ticari ve
Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/753) (S. Sayısı: 453)
(Dağıtma tarihi: 21.12.2009) (GÜNDEME)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik
ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/765) (S. Sayısı: 454)
(Dağıtma tarihi: 21.12.2009) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, esnafın kredi ihtiyacına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1665)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, resim ve müzik öğretmeni
istihdamına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1666) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
3.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, Tarsus sahil bandındaki tesislerin
tahsislerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1667)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
4.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, gelirlerinin azalması sonucu personeline
ödeme yapmakta güçlük çeken belediyelere ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1668) (Başkanlığa
geliş tarihi: 09/12/2009)
5.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, akaryakıt ödeneği bulunmayan
belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1669) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
6.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, çiftçilerin elektrik borçlarına
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1670)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
7.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, muhtarların özlük haklarına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1671)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
8.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, Çankırıdaki yeni
devlet hastanesinin hizmete girmesine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1672) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/12/2009)
9.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Erzincan Cumhuriyet
Başsavcısı hakkındaki soruşturmaya ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1673) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/12/2009)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Dersim olaylarından sonra ilden
götürülen çocukların durumuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11336) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2009)
2.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, gazetecilerle ilgili bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11337)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
3.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, İsrail Büyükelçisinin
Karadenizdeki temaslarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11338) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/12/2009)
4.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, oyuncak piyasasının
denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11339) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TKİnin ihtiyaç sahiplerine
dağıtılmak üzere kömür alımına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11340)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
6.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, özelleştirmelere ve bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11341) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07/12/2009)
7.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, bir Amerikan güvenlik şirketinin
Türkiyeyi ilgilendiren ilişkilerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11342) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2009)
8.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, SGKnın ilaç fiyat
indirimlerini erken uygulamaya koymasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11343) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2009)
9.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, telefon ve ortam
dinlemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11344) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
10.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, kişisel bilgilerinin elektronik ortamda
SGKya aktarılmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11345) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/12/2009)
11.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, YÖKle ilgili bazı hususlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11346)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
12.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, hukuk fakültelerinde
bazı anabilim dallarının kaldırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11347)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
13.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, tütün sektöründeki duruma ve
TEKEL işçilerinin akıbetine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11348) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/12/2009)
14.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, konut kredi geri ödemesini
yapamayanların durumuna ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/11349) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/12/2009)
15.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaşın, TEKELin
özelleştirilmesinin ekonomik ve sosyal etkilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11350)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
16.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, boru hatlarıyla transit
taşımacılık yapan firmalara ve bir grubun durumuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11351)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
17.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, RTÜK üyelerine soruşturma izni
verilmemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11352) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
18.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda Kentsel Dönüşüm Projesi
uygulanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11353) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
19.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
borçlarına ve hizmet ücretlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11354) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
20.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, TOKİnin
İstanbuldaki faaliyetlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/11355) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
21.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Erzurum kapalı
cezaevinde adli ve siyasi tutukluların aynı koğuşa
konulmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11356) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
22.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, adliyelerde nöbet tutan personele
nöbet ücreti ödenmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11357) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/12/2009)
23.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ekonomik nedenlerden dolayı
haklarında ceza davası bulunan esnafa ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11358)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
24.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, adli para cezalarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11359)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
25.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve
şikayetlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11360) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
26.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Posoftaki kadastro
çalışmalarında hak mağduriyeti oluştuğu
iddialarına ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11361)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
27.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve
şikayetlere ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11362)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
28.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Türkiye İş Kurumunun
Burdurdaki projelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11363)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
29.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, trafik kazalarında
yaralanan kişilerin giderlerinin karşılanmasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11364) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/12/2009)
30.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, SGKnın elektronik ortamda
kişisel verileri toplamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/11365)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
31.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Türkiye İş Kurumunun
Ispartadaki projelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11366)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
32.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Iğdır ile
Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki hava kirliliğine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11367)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/12/2009)
33.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Ulubat Gölündeki kirliliğe ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/11368)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
34.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, mısır ithalatına ve
nişasta bazlı şeker piyasasına ilişkin Devlet
Bakanından (Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/11369)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
35.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, kullanılmış makine
ithalatına ilişkin Devlet Bakanından (Zafer Çağlayan)
yazılı soru önergesi (7/11370) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2009)
36.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, komşu ülkelerle yapılan ikili ticaret
anlaşmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Zafer
Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/11371)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
37.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, Tekirdağ
Gençlik Merkezi Tesislerine ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz
Özak) yazılı soru önergesi (7/11372) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/12/2009)
38.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Futbol Federasyonuna
bağışlanan bir araziye ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/11373)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
39.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Nilüfer Spor Kompleksinin tamamlanmasına
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) yazılı soru
önergesi (7/11374) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
40.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TEİAŞın
özelleştirileceği iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11375)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
41.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bazı linyit işletmelerinden
ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere kömür alımına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11376) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
42.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, elektrik dağıtım
bölgelerinin özelleştirilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11377)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
43.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, TKİnin kömür alım ve
satışlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11378)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
44.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, enerji sektöründe faaliyet gösteren
firmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11379) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
45.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bazı linyit işletmelerine
personel alımıyla ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/11380)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
46.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Rusya ve İrana doğalgaz ödemelerine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11381) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
47.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, polisin durdurulan ve tutulan
kişilere vermesi gereken belgeye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11382)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
48.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Elazığda kaybolan ve
kaçırılan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11383) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2009)
49.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Erzurumda kaybolan ve kaçırılan
çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11384) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
50.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, bazı boş
yapıların durumuna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11385) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/12/2009)
51.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, bir köy yolunun
onarımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11386) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/12/2009)
52.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, Çamlıyayla ilçesindeki yol
genişletme çalışmalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11387)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
53.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kayseride kaybolan ve kaçırılan
çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11388) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
54.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, Tekirdağ çevre
yolunda bazı kamyonlara ceza yazıldığı iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11389) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
55.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, Tekirdağda
tamamlanmayan kapalı pazar yerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11390)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
56.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, bir sanığın telefon görüşmesi
kaydının deşifresine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11391)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
57.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Ankaradaki kaldırım ve bordür
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11392) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
58.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, AK Parti Doğanhisar İlçe
Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11393)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
59.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Şanlıurfada kaybolan ve
kaçırılan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11394) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
60.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki
gösterilere yapılan müdahalelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11395) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
61.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğlukun, Diyarbakırdaki bir
toplumsal olaya yapılan polis müdahalesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11396)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
62.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, Taksim Polis Merkeziyle ilgili
bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11397) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
63.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul kara
surlarının aydınlatılması projesine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/11398)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
64.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, Çorludaki evlerin
restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11399) (Başkanlığa geliş tarihi:
09/12/2009)
65.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, defineciliğin
cezalandırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11400) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
66.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Çal Dağı ve çevresindeki
arkeolojik alanların korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11401)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
67.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Ulubat ve Gölyazıda turizmin
geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11402) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
68.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, fazla çalışmalar
konusundaki bir düzenlemeye ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11403) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2009)
69.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, gelir uzmanlığına
yapılacak atamalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11404) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/12/2009)
70.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, çiftçilerin sulamada kullandıkları
elektrik borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11405) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/12/2009)
71.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özelleştirme kapsam ve programındaki
kuruluşlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11406) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
72.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, özürlülerin eğitimlerindeki bir
düzenleme değişikliğine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11407) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/12/2009)
73.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, elektrik
faturasını ödeyemeyenlerin durumuna ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11408)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
74.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, selden etkilenen
bazı belediyelere aktarılacak ödeneğe ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11409)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
75.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kelesteki elektrik dağıtım
hatlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11410) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
76.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ÖSYM sınavlarının
güvenilirliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11411) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2009)
77.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, lisans ve lisansüstü eğitim için
yurt dışına gönderilen öğrencilere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11412)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
78.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Dış İlişkiler Genel
Müdürü ve beraberindeki heyetin yurt dışı seyahatlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11413) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
79.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, dersliklere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11414)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
80.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, boş yönetici
kadrolarının duyurulmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11415)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
81.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, Denizlide yapılan müdür ve müdür
yardımcılığı sınavına katılan
adayların ödeneklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11416) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/12/2009)
82.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, alım yoluyla gördürülen
hizmetlerin denetimine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11417) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2009)
83.- Aydın
Milletvekili Fatih Atayın, domuz gribi aşısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11418) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
84.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, ilaçların raf ömrünün
uzatılmasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11419) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09/12/2009)
85.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, trafik kazalarında
yaralanan sürücülerin giderlerinin karşılanmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11420)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
86.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, bir sağlık
ocağının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11421)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
87.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, HIV virüsüne
karşı alınan tedbirlerin yeterliliğine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/11422)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
88.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın,
Şanlıurfada hastanede verilen kanla AIDSe yakalanan bir
çocuğun ve ailesinin durumuna ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11423)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
89.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, domuz gribi aşısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11424) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
90.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Karstaki çocuk doktoru ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11425) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
91.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki diyabet uzmanı
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11426) (Başkanlığa geliş tarihi:
10/12/2009)
92.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Türk Patent Enstitüsüyle ilgili
çeşitli iddialara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11427) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2009)
93.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, TOBB gelir ve giderlerine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/11428)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
94.- Edirne
Milletvekili Cemalettin Uslunun, Edirnede bazı alıcıların
çiftçileri mağdur etmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11429)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
95.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ziraat mühendisi ve veteriner
istihdamına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11430) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2009)
96.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesirde süt
sığırcılığının desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11431) (Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
97.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, tütün sektöründeki duruma ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11432)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
98.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, arazi toplulaştırmasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11433) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
99.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, rekolte düşüklüğü nedeniyle gelirleri
düşen çiftçilere yardım yapılmasına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11434)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
100.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, çiftçilere yönelik destek ve teşvik
uygulamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11435) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
101.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, icralık olan esnafın durumuna
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/11436)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
102.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Posofta arıcılığın
geliştirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11437) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
103.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, Hayrabolu ve Malkara
bağlantı yollarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11438)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
104.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan-Posof yoluna ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11439)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2009)
105.-
Ardahanın, Ensar Öğütün, Bingöl-Yedisu yolunun
iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11440) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2009)
106.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Gümrük Müsteşarlığında
sendika yöneticilerinin tayinlerine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/11441)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
107.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Fırat ve Dicle nehirlerinin
idaresine yönelik iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Egemen
Bağış) yazılı soru önergesi (7/11442)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2009)
108.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, terör eylemlerine katılan
çocuklar hakkında koruma tedbirleri uygulanmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/11443)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09/12/2009)
109.-
Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcının, Tekirdağ
Çanakkale Şehitliğinin düzenlenmesine ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11444) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/12/2009)
110.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, 90. yıl kutlamaları çerçevesinde
yapılan bisiklet turunda kullanılan bisikletlere ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/11445) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2009)
21 Aralık 2009 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Bugünkü
gündemimize göre, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Program
uyarınca bugün iki tur görüşme yapacağız.
On ikinci turda,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu, Millî Prodüktivite
Merkezi, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Akreditasyon
Kurumu, Türk Patent Enstitüsü, Türk Standartları Enstitüsü,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü bütçeleri yer almaktadır.
III.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S.
Sayısı: 442) (x)
2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve
Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) (x)
A) SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI
1.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
B) REKABET KURUMU
1.- Rekabet Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
2.- Rekabet Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesabı
C) MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ
1.- Millî Prodüktivite Merkezi 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Millî Prodüktivite Merkezi 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
(x)
442 ve 443 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri
14/12/2009 tarihli 31inci Birleşim Tutanağına eklidir.
D) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ
GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1.- Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK AKREDİTASYON KURUMU
1.- Türk Akreditasyon Kurumu 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
2.- Türk Akreditasyon Kurumu 2008 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
1.- Türk Patent Enstitüsü
2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Türk Patent Enstitüsü
2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ
1.- Türk Standartları Enstitüsü 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
2.- Türk Standartları Enstitüsü 2008 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
H) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI
1.- Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
I) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
On ikinci turda
grupları ve şahısları adına söz alan sayın
üyelerin isimlerini sırasıyla okuyorum:
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına: İzmir Milletvekili Tuğrul
Yemişci, Kırıkkale Milletvekili Mustafa Özbayrak,
Elâzığ Milletvekili Tahir Öztürk, Kahramanmaraş Milletvekili
Fatih Arıkan, Balıkesir Milletvekili Ayşe Akbaş, Kütahya
Milletvekili İsmail Hakkı Biçer, Trabzon Milletvekili Safiye
Seymenoğlu, Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına: İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun, Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür,
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan, Muğla Milletvekili Fevzi
Topuz.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına: Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu,
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu, Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan.
Şahıslar
adına: Lehinde, Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan; aleyhinde,
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz.
Şimdi, ilk
söz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Tuğrul Yemişciye ait. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika efendim.
Buyurunuz.
AK PARTİ
GRUBU ADINA TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 yılı merkezî yönetim
bütçemizin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bütçesinde AK PARTİ
Grubum adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizin önemli ürünlerinden, fındık, pamuk,
buğday, mısır, çekirdeksiz kuru üzüm, zeytinyağı gibi
ürünlerin üreticilerinin, yıllar içinde zaman zaman fiyatların
düşük olduğundan ve üretim maliyetlerini
karşılamadıklarından şikâyet ettiklerini hep birlikte
duyuyoruz. Tabii bu fiyatların düşüklüğünün çok sebepleri var
ancak ben, bunlardan en önemlisi saydığım pazarlama
sorunlarından dolayı, arz ve talebin dengelenmemesinden dolayı
meydana gelen fiyat düşüklüklerini önleyecek bir çalışmadan söz
etmek istiyorum.
Fiyatların
düşük olması, üreticinin ürünü pazara arz ettiği zaman talebin
azlığı, zaten o anda fiyatların azlığı ve
üreticinin de fazla dayanacak hâli kalmadığı için,
yetiştirdiği ürünün parasını yıl içinde
harcadığı için fiyatların düşük olduğuna
inanıyorum. İşte bunu önlemek için, sizlerin de gayet iyi bildiği
gibi, yıllardan beri çıkarılan yasalarımız var. Bir
tanesi 5174 sayılı Yasa, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin
Yasası; bununla ürün borsası kurulmasına imkân sağlayan
madde bunun içinde vardı. Ayrıca bir diğer yasa 5300
sayılı Lisanslı Depoculuk Yasası, bunu da yüce Meclisimiz daha
önce çıkarmıştı. Bildiğiniz gibi, bunun ticaretini
yani lisanslı depolara konulan ürünlerin ürün borsalarında
alınıp satılmasıyla ticaretini yapanlara kurumlar ve gelir
vergisi istisnası sağlayan yasayı da geçtiğimiz yaz tatile
girmeden önce yüce Parlamentomuz çıkarmıştı. Bu konuda
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yetkili
bürokratlarının çok önemli çalışmaları olduğunu
biliyorum ve takip ediyorum. Bu çalışmaların bir an önce
bitmesini tabii ki temenni ediyoruz.
Bu sistem
gelmekle neyi sağlayacak onu kısaca sizlere izah etmek istiyorum.
Bakın, bizim Doğu Anadolumuzda, Güneydoğu Anadolumuzda
yetişen pamuk ürünü, Çukurovamızda, Egemizde; fındık,
Karadenizde, Orduda, Trabzonda, Giresunda; çekirdeksiz kuru
üzüm,İzmirde, Manisada; bu ürünlerin çıktığı yerde
kurulacak depolara konulacak ürünlerin -çiftçiler tarafından veyahut da
tüccar tarafından- karşılığında alınacak
ürün senetlerinin işte bu yeni ürün borsasında el
değiştirmesiyle üreticinin arzının fazla olduğu zaman
karşılığında talebin de dengelenmesi
sağlanmış olacak. Ayrıca bir faydası, daha
kayıtlı ekonomiye geçilmiş olacak; bir diğer faydası,
depolama sorunu, modern depolarda usulüne uygun şekilde depolanacak; bir
de sanayicinin, ihracatçının ve tüccarın bu ürünleri uzun süreli
sağlıklı tedariki sağlanmış olacak. Bunun
yanında, bu piyasalara yatırım yapmak isteyen
insanlarımızın, yatırımcıların bu piyasalara
katılımı sağlanmış olacak. Ayrıca, en
önemlisi, hazinenin yükünün kalkması ve daha sonra Türkiyemizin
çeşitli yerlerinde, ürünlerin üretildiği yerlerde kurulacak depolarla
ve bu borsanın faaliyete geçmesiyle buna bağlı olarak binlerce
kişiye istihdam yaratılmış olacak.
Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; bu çalışmaları
neticesinde ülkemizin faydalanacağı bu sistemde Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımızın çok önemli çalışmaları
olduğunu biraz evvel bahsetmiştim. Dileğimiz o ki, bu
çalışmalar bir an önce biter, tamamlanır. En büyük faydası,
Urfadaki üreticinin Trakyadaki veyahut buğdayı Konyada
çıkaran bir üreticimizin Konyadaki depoya konulan ürününü Kayserideki,
yine Trakyadaki, İzmirdeki, İstanbuldaki sanayiciye sunabilme
imkânı gelecek. Bu faydalı girişimin bir an önce
tamamlanmasını tekrar, iyi dileklerimi ileterek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
TUĞRUL
YEMİŞCİ (Devamla)
Sanayi ve Ticaret Bakanımız
başta olmak üzere bürokratlarına, emeği geçenlere, bu
çalışmaları yapanlara çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca, 2010
yılı bütçemizin bakanlıklarımıza, ekonomimize ve
ülkemiz insanlarına hayırlar ve bereket getirmesi temennilerimle yüce
heyetinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yemişci.
Kırıkkale
Milletvekili Mustafa Özbayrak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Özbayrak.
AK PARTİ
GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZBAYRAK (Kırıkkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2010 yılı Merkezi Bütçe Kanunu
Tasarısı hakkında AK PARTİ adına, Millî Prodüktivite
Merkezi ve Rekabet Kurumu bütçesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bir
hatırlatma ile başlamak istiyorum. Millî Prodüktivite Merkezi
adında yer alan prodüktivite kelimesi bildiğiniz gibi Latince
kökenli bir kelimedir ve ne dilimizin seslerine ne de ağız
yapısına uygun bir kelimedir. Dolayısıyla bu kelimenin bize
ait bir karşılığı olan verimlilik kelimesiyle
değiştirilmesini ve mesela bu kurumun Türkiye Verimlilik
Araştırmaları Merkezi ya da Kurumu olarak
adlandırılmasının daha doğru olacağını
belirtmek istiyorum.
Bugün dünyada
tartışma konusu, ülkelerin ve de bütün olarak dünyanın
geleceği, artan nüfus ve artan tüketim ihtiyaçları
karşısında dünya kaynaklarının hoyratça
tüketilmesidir. Bu çerçevede gerek doğal kaynakların gerekse insan
kaynağının doğru yönetilmesi ve verimli
kullanılması ile tüketim taleplerinin makul düzeylerde tutulması
modern iktisat felsefesinin temel problemi olarak
karşımızdadır. Özellikle de enerji verimliliği ve
yenilenebilir enerji kavramının öne çıkması doğal
kaynakların korunması hususunda ümit verici bir gelişmedir. Her
alanda sağlanacak verimlilik artışlarının ülkelerin
gelişme ve kalkınmasında temel faktör olduğu hem bilimsel
hem de tarihsel olarak doğrulanmıştır.
Günümüzde küresel
rekabette öne çıkmış ülke ekonomileri incelendiği zaman
bunun sağlanan verimlilik artışları ve kaynakların
etkin kullanımıyla doğrudan ilişkili olduğu
görülmektedir. Verimli ve sürdürülebilir
bir iktisadi yapıyı oluşturabilmek için her şeyden
önce bulunduğumuz toplumla, çevreyle ve tabiatla barışık
olmak zorundayız. Temel felsefesi ve çıkış noktası
barış olmayan bir sistemin verimli ve sürdürülebilir olması
mümkün değildir. Temel felsefesi Savaş ve kazan. ve Daha çok
tüketmek için daha çok üret. olan kapitalist bir düzende verimliliğin çok
anlamlı olmayacağı açıktır. Buna
karşılık bu toprakların temel felsefesi olan İsraf
haramdır. ve Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.
felsefesi paylaşmayı ve tüketimde ölçü ve disiplini öğütleyerek
bir bakıma verimliliğin anahtarını ve şifresini göstermektedir.
Geçmişte
ülkemizde yaşanan ve toplumsal ve ekonomik hayatımızda tahrip
edici etkiler bırakmış olan ekonomik krizler, bunalımlar ve
bunların neden olduğu çalkantılardan sonra verimliliğin hem
ekonominin tümünü kapsayan toplam verimlilik bazında hem de firma ve
kuruluş düzeyinde ölçülmesi, izlenmesi ve artırılması için
gerekli önlemlerin alınması, kısaca yönetilmesi gereken bir
husus olduğu artık iyice anlaşılmış
bulunmaktadır. Yaşamış olduğumuz deneyimler ekonomik krizlerden
en az etkilenmenin yolunun kaynakların etkin ve verimli
kullanımından geçtiğini ortaya koymuştur.
Ülkemizde
verimlilik sorunlarını ve çözüm yollarını
araştıran verimliliğin nasıl
artırılabileceğine ilişkin olarak kamu ve özel kesim
kuruluşlarımıza yol gösteren Millî Prodüktivite Merkezine bu
ortamda önemli görevler düşmektedir. Bu kuruluş özellikle son
yıllarda önemli bir hizmet atağı geliştirmiş olup
bunlar arasında ülke düzeyinde bir verimlilik hareketi şeklinde
hızla yaygınlaştırılan ve günümüze kadar yaklaşık
elli ilimizde uygulanmış olan verimliliği artırma projeleri
gelmektedir. Millî Prodüktivite Merkezi 2009 yılı Haziran
ayından itibaren resmî istatistik programı kapsamında ve
uluslararası karşılaştırmalara da imkân veren üç
aylık ve yıllık verimlilik göstergelerini yayınlamaya
başlamış olup bu göstergeler de ülkemizde sektörler bazında
verimlilik gelişmelerinin sağlıklı bir biçimde izlenmesine
imkân vermektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, 80lerden sonra
ülkemizde rekabet anlayışına dayalı piyasa ekonomisi modeli
benimsenmiştir. Bu modelde devlet mal ya da hizmet üreten konumdan
sıyrılıp piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi rolünü
üstlenmektedir. Zira piyasalarda faaliyet gösterenler için serbestlik
başıboşluk olarak algılanmamalıdır. Aksi hâlde
piyasalarda kartelleşme veya tekelleşmeler görülebilir ki bu,
Anayasamızın 167nci maddesiyle de devletin önlemesi gereken bir
durum olarak belirtilmektedir.
Anayasanın
söz konusu maddesine dayanan 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun ile kurulan Rekabet Kurumu mevcut durumda on iki
yıldan beri tüm piyasalarda sağlıklı bir rekabet
ortamının yerleşmesi ve korunması amacıyla faaliyet
göstermektedir. Bugün gelinen noktada Rekabet Kurumu ülkemizde mal ve hizmet
piyasalarında hukuka aykırı olan tekelleşme ve
kartelleşme ile diğer, rekabeti sınırlayıcı eylem
ve işlemlerle mücadele etmektedir.
Son dönemde
Rekabet Kurumu tarafından yürütülen faaliyetler kamuoyunun da dikkatini
çekmiştir. Hatırlanacağı üzere, akaryakıt sektörüne
ilişkin hazırlanan sektör raporu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MUSTAFA ÖZBAYRAK
(Devamla) -
büyük ilgi görmüş ve sektörün önemli sorunlarının
altını çizen ve çözümler öneren bir kaynak olmuştur. Benzer
şekilde çoğu vatandaşımızın sıklıkla
dile getirdiği yalın ADSL konusunda da önemli bir karar vererek
telefon hattı alma zorunluluğu bulunmadan ADSL hizmeti verilmesi için
gerekli çalışmaların başlatılması
istenmiştir. Nitekim 2010 yılı Ulusal Programında da
yalın ADSL uygulamasının yıl içinde başlaması planlanmıştır.
Rekabet Kurumu,
aynı zamanda, ülkemizde Avrupa Birliğine tam üyelik sürecinde rekabet
politikası faslı bakımından kilit bir konuma sahiptir.
Önümüzdeki süreçte, ABye uyum anlamında, hem ülkemiz hem de rekabet
mevzuatında değişiklikler yapılması hem de devlet
yardımları konusunda gerekenlerin yapılması gündemdedir.
Sözlerimi burada
bitirirken, hem Millî Prodüktivite Merkezi hem de Rekabet Kurumu bütçesinin
şimdiden hayırlı olmasını diliyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özbayrak.
Elâzığ
Milletvekili Tahir Öztürk.
Buyurunuz
Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2010 mali bütçe tasarısının Sanayi
Bakanlığına bağlı KOSGEB bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
KOSGEB 12 Nisan
1990 tarih ve 3624 sayılı Kanun ile kurulmuş olup, yirmi
yıldır, öncelikle üretim yapan küçük, orta boy esnafa maddi destek
sağlayan bu kuruluş, bugün KOBİlerimizi desteklemek üzere çalışmalarda
bulunan KOSGEB faaliyetlerine ilişkin düşüncelerimi sizlerle
paylaşmak istiyorum.
2009
yılı bütçesi görüşmeleri sırasında KOSGEBin imalat
sanayisi dışındaki işletmelere destek olması konusunda
Meclisimizde görüşmeler dile getirilmiş, 2009 yılında
KOSGEB Kanununda değişiklik yapılmış ve
işletmelere de destek olunmasının önü
açılmıştır. İşletme temsilcilerimizle
yaptığımız görüşmelerimizde bu değişiklikten
ziyadesiyle memnun oldukları anlatılmaktadır. Aziz Meclisimize
bu kanun değişikliğinden dolayı teşekkür ediyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; global ekonomik krizin
ağırlıklı bir şekilde hissedildiği 2009
yılında KOSGEB, işletmelerimizin faizsiz bir şekilde kredi
kullanmasını sağlamıştır. Bilindiği üzere
her kriz bir fırsattır. Bu fırsatı KOBİlerimizin
yakalayabilmesi açısından KOSGEBin yaptığı
çalışma çok faydalı olmuştur. Global kriz sonrası
ülkemizde rekabet gücünün artacağı çeşitli uluslararası
finans kuruluşları ve iş adamları tarafından ifade
edilmektedir. KOBİlerimizin geleceğin Türkiyesinde önemli bir yer
tutacağı aşikârdır. KOSGEBin bu dönemde önemini gören
Hükûmetimiz, bu yıl içerisinde KOSGEBe ek finansman sağlayarak
küçük, orta ölçekli işletmelere daha fazla kredi desteği sağlayarak
o firmaların gelişmesine büyük katkılarda bulunmuştur.
Finansal destekler, banka kredileri destekleri, bileşim ve bölgesel
kalkınma destekleri, danışmanlık ve eğitim destekleri,
girişimciliği geliştirme, kalite, pazar ve araştırma,
ihracatı geliştirme, teknoloji geliştirme ve uluslararası
iş birliğini geliştirme konusunda büyük destek verilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, kasım ayında sanayi üretimimiz artmış,
uluslararası derecelendirme kuruluşları Türkiyenin kredi
derecelendirme notunu artırmıştır. Ülkemizin krizden
çıkışını gösteren bu işaretler ile birlikte 2010
yılının ülkemiz için büyüme, gelişme yılı
olacağı beklenmektedir. Bu gelişme, büyüme döneminde
işletmelerimizin yönetimi geliştirmeye, ihracata, pazarlamaya,
ARGEye yönelik çalışmaları artacaktır. Bu
çalışmaların KOSGEBce de desteklenmesi, KOSGEBin
desteğiyle sağlıklı bir şekilde işlemesi ülkemiz
ekonomisi bakımından çok önemlidir. İşletmelerimizin
çoğunun mikro ölçekli işletmelerden oluştukları düşünüldüğünde
ve serbest rekabet ortamında küçük işletmelerin büyükler
karşısında rekabet edemez duruma geldikleri göz önünde
bulundurulduğunda iş birliğine yönelik projelere de önem
verilmesi ve buna yönelik destekleme planlaması faydalı
olacaktır.
KOSGEBin hedef
kitlesinin yaklaşık 10 kat büyümesiyle söz konusu kuruluşun
yapısal bir dönüşüm göstermesi gerekmektedir. Bu konuda
yapılacak çalışmaların hızlı ve bir plan
dâhilinde yapılması önemlidir. Hedef kitlenin gelişmesi,
KOSGEBin diğer aktörlerle meslek kuruluşları, sektörel ve
bölgesel kuruluşlar ile ortak hareket etmesini ve bu aktörlerden gelecek,
işletmelerimizin gelişmesine yönelik projeleri ve desteklemesi
kaçınılmaz olacaktır. Kurumlar arası iş birliği,
ekonomimizde sinerji oluşturacak ve daha hızlı,
sağlıklı bir gelişmeye katkıda bulunacaktır.
Kurumun finans ihtiyaçları dâhilinde önümüzdeki yıllarda daha fazla
bütçe ayrılması faydalı olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, KOSGEB, 35 işletme geliştirme merkez müdürlüğü,
20 teknoloji geliştirme merkez müdürlüğü ve 63 sinerji
odağıyla ülke sathına yayılmış bir yapıda
KOBİlerimize hizmet vermektedir. Ekim ayı içerisinde duyurusu
yapılan 100 bin KOBİye Kredi Faiz Desteği Programı
kapsamında, iki aylık kısa sürede, KOSGEBin etkin
çalışmasıyla 115 bin KOBİnin başvurusu
alınmıştır. Bu başvurular ciddi manâda
değerlendirilmektedir. Ülkenin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının
karşılanmasında küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin
küresel rekabet ortamında daha güçlü olmalarını sağlayan,
yüksek nitelikli, öncü bir kurum olmayı kendine vizyon edinmiş
KOSGEBin önümüzdeki dönemde bu desteğinin artarak devam etmesi
temennisiyle, 2010 yılı Sanayi
Bakanlığımızın ve KOSGEBin bütçesinin
hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Kahramanmaraş
Milletvekili Fatih Arıkan.
Buyurunuz
Sayın Arıkan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk sanayisi için önemli işlevleri yerine
getirme görevini üstlenmiş olan Türk Akreditasyon Kurumunun Hükûmetimiz
döneminde gerçekleştirdiği başarılı
çalışmaları ve geldiği noktayı dikkatlerinize sunmak
istiyorum.
Hepinizin
bildiği gibi, Türk Akreditasyon Kurumu, Avrupa Birliği
müktesebatına uyum çerçevesinde, 1999 yılında, 4457
sayılı Kanunla kurulmuş ve 15 Haziran 2001 tarihi
itibarıyla akreditasyon başvuruları kabul edilmeye
başlanmıştır.
Türk Akreditasyon
Kurumu, yapmış olduğu faaliyetlerin uluslararası alanda yer
bulması amacıyla yapılanmasını, akreditasyon kuruluşlarının uyması gerekli kuralları ihtiva
eden ISO/IEC 17011 standardına göre gerçekleştirmiştir. Kurum
yerine getirdiği akreditasyon hizmetlerinde ise uluslararası alanda
geçerli standartları kullanmakta ve Avrupa Birliğine üye ülkelerde
gerçekleştirilen akreditasyon prosedürlerine tamamen uyarak hizmet
vermektedir. Bu çalışmalar sonucunda TÜRKAK dört yüzün üzerinde
kuruluşu akredite etmiştir.
Akreditasyon
kuruluşlarının uluslararası tanınabilirliği,
ticarette malların serbest dolaşımını sağlamak
için çok önemlidir. TÜRKAK gerçekleştirdiği başarılı
çalışmalar ile Avrupa Akreditasyon Birliği, Uluslararası
Laboratuvar Akreditasyon Birliği ve Uluslararası Akreditasyon Forumu
ile de tüm alanlarda uluslararası karşılıklı tanıma
anlaşmasını imzalama başarısını
göstermiş ve kısa sürede dünya standartlarında kabul görmüş
bir akreditasyon sistemine sahip olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, TÜRKAK hizmette başarılı performans
göstermesinin yanı sıra, 2003 yılından bu yana kendi öz
gelirleriyle giderlerini karşılamakta ve hazine yardımı
almamaktadır.
Türkiyede
akreditasyon sisteminin kurulması, ülkemizde verilen belgelerin
uluslararası itibarını ve geçerliliğini
artırmıştır. Bu sayede ihraç ürünlerimiz dünya
piyasalarında teknik engellere takılmamaktadır. Ülkemiz
açısından döviz ve zaman kaybına yol açan belgelendirme
hizmetlerinin yurt dışından temin edilmesi ulusal akreditasyon
sisteminin varlığıyla önlenmiş ve iç piyasada belli bir
kalite düzeyinin oluşmasına katkıda bulunulmuştur. Bunun
yanında, ülkemizin uluslararası alanda rekabet gücünü artırmak
ve özellikle imkânları kısıtlı olan KOBİlerin gerekli
uygunluk değerlendirme faaliyetleri için yetkili laboratuvarları,
belgelendirme kuruluşlarını ve muayene
kuruluşlarını kullanmaları daha kolay, ucuz, çabuk ve
güvenilir hâle gelmiştir.
Avrupa
Akreditasyon Birliği, Uluslararası Laboratuvar Akreditasyon
Birliği ve Uluslararası Akreditasyon Forumu gibi uluslararası
platformlardaki faaliyetleri yürütmekte olan TÜRKAK, ayrıca ECO ve BASB
gibi çeşitli bölgesel organizasyonlarda da aktif olarak
çalışmalarını sürdürmeye devam etmektedir.
Bu kapsamda
Özbekistan ve Azerbaycanda gerçekleştirilen başarılı
çalışmaların yanı sıra, Kazakistan,
Kırgızistan, Moldova ve benzeri ülkelerde standardizasyon ve
akreditasyon kuruluşlarına destek verilmektedir.
TÜRKAK, Türk cumhuriyetlerinden,
bazı İslam ülkelerinden ve Balkan ülkelerinden gelen eğitim
talepleri almış, söz konusu kuruluşların personelini de
eğitmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Türk Akreditasyon Kurumunun bundan böyle yapacağı
faaliyetlerde belgelendirme hizmetleri ve laboratuvar deneylerinin, üretici
sektörlerimizin ihtiyacını karşılaması için Avrupa
Birliğinin ilgili standartlarını esas alarak yapılan
akreditasyonların sayısının artırılmasını
ve niteliğinin korunmasını hedefleyen
çalışmalarının sürmesini bekliyor ve TÜRKAKın ilgili
olduğu Sanayi ve Ticaret Bakanlığımıza teşekkür
ediyorum.
Ayrıca,
şu hususu da ifade etmeden geçemeyeceğim: Geçen dönemden beri
üzerinde şahsım ve grup olarak çok çalışma
yaptığımız ve yasa teklifi verdiğim,
sayıları çok, imkânları kıt küçük
esnafımızın birazcık da olsa taleplerini
karşılamaya yardımcı olacak olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
FATİH ARIKAN
(Devamla)
Büyük Mağazalar Yasa Tasarısının Bakanlar
Kurulumuza ve oradan da Meclisimize sunulacağını Sayın
Bakanımızdan öğrenmiş bulunuyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yedi senedir gelecek!
FATİH ARIKAN
(Devamla) Bununla ilgili olarak Hükûmetimize ve Sayın
Bakanımıza ve bürokratlarına da teşekkürlerimi arz eder
GÜROL ERGİN
(Muğla) Teşekkür etme, yedi yıldır bekliyor!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yedi senedir teşekkür ediyorsunuz!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bekle bir yedi sene daha!
FATİH ARIKAN
(Devamla) -
hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Arıkan.
Balıkesir
Milletvekili Ayşe Akbaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Akbaş.
AK PARTİ
GRUBU ADINA AYŞE AKBAŞ (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı ile bağlı ve ilgili
kuruluşlarının bütçesi üzerinde görüşlerimi açıklamak
için söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz dünyada
sınai mülkiyet hakları adına ilk yasal düzenlemeleri yapan
ülkeler arasındadır. Markaların korunmasıyla ilgili
Avrupanın ikinci kanunu olan 1871 tarihli Alameti Farika Nizamnamesi ve
buluşların korunmasıyla ilgili 1879 tarihli İhtira
Beratı Kanunu ülkemizdeki sınai mülkiyet sisteminin temelini
teşkil etmektedir.
1994
yılında Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı
Türk Patent Enstitüsünün kurulmasıyla birlikte sınai mülkiyet
hakları konusunda yeni bir aşamaya geçilmiştir. Ortaya konulan
yeniliklerin etkin bir şekilde korunması ve yenilik üreten
kişilerin ve işletmelerin teşvik edilmesi, ülkemiz sanayisinin
gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sınai mülkiyet bilgisine
erişimi kolaylaştırmak ve bu alandaki bilinci artırmak
amacıyla ülke genelinde bilgi ve doküman birimlerinin kurulması
çalışması hızlandırılmıştır. 2004
yılında sayısı 5 olan bilgi ve doküman birimi
sayısı son beş yıl içerisinde 41e yükseltilerek
Avrupadaki en üst seviyelere taşınmıştır.
Sınai
mülkiyetin üretimi konusunda kilit rolü bulunan üniversitelerin ve
KOBİlerin potansiyelinin harekete geçirilmesi için Türkiyenin birçok
ilinde bu iki kitleyi hedef alan çalışmalar devam etmektedir. Patent
Günleri adlı etkinlikler ildeki üniversite, sanayi odası ve ticaret
odaları iş birliğiyle gerçekleştirilmektedir, Türk patent
uzmanları tarafından KOBİlere ve üniversite mensuplarına
patent bilgisinin önemi anlatılmaktadır.
KOBİlerimizin
inovasyonunun kapasitelerini artırmak amacıyla Hezarfen adıyla
önemli bir proje geliştirilmiştir. Bu projeyle, KOBİlerin
patent dokümanlarında yer alan bilgilerden yararlanması ve yenilik
faaliyetlerini de geliştirmesi amaçlanmıştır.
Üniversitelere
yönelik olarak patent uzmanları ile akademisyenlerin bire bir
çalıştıkları patent randevu sistemi
geliştirilmiştir.
Üniversitelerimizde
üretilen bilginin ve yeniliğin sanayiye kazandırılması
açısından çok büyük önem taşıyan teknoloji transfer
ofislerinin kurulması konusunda önemli çalışmalar
yürütülmektedir. Üniversitelerin, sanayi ve ticaret odalarının
bünyelerinde oluşturulan bu birimlerde halkımıza sınai
mülkiyet konusunda bilgi aktarılmakta ve başvurular konusunda destek
sağlanmaktadır.
Yine,
üniversitelerimizde, akademik yükselme kriterlerinin patentin etkisinin
artırılmasına yönelik bir model oluşturulmaktadır.
Ayrıca, sınai mülkiyetle ilgili ana bilim dalı ve lisansüstü
programlarının açılmasına yönelik bazı
çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
E-devlet
uygulamaları kapsamında, patent, marka, tasarım
araştırma ve dosya takibi hizmetleri, sınai mülkiyet
başvuruları on-line olarak İnternet üzerinden
yapılabilmektedir. Türk Patent Enstitüsünün sunmuş olduğu
on-line hizmetler kullanıcılar tarafından büyük ilgi
görmüş, 2009 yılının on ayında 16 milyon patent, marka,
tasarım araştırması ve tüm sınai mülkiyet
başvurularının yarıdan fazlası on-line olarak
gerçekleştirilmiştir.
Ülkemizde
faydalı model başvurularıyla birlikte Türk Patent Enstitüsüne
yapılan başvuru sayısı cumhuriyet tarihinde ilk kez on
binin üzerine çıkmıştır. 2008 yılı verilerine
göre Türkiye, 75 bin marka, 6 bin tasarım başvurusu ve 30 bin
tasarım ile Avrupada üçüncü ülke durumuna gelmiştir. Şu ana
kadarki 2009 yılı verilerine baktığımızda ise
yerli patent başvurularında geçen yıla göre yüzde 8lik bir
artışın yaşandığını görmekteyiz. Pek
çok ülkede küresel krizin etkisiyle patent başvuru sayılarında
düşüşlerin yaşandığı bir dönemde ülkemizde böyle
bir artışın yaşanması son derece sevindiricidir.
Sınai
mülkiyet başvurularında ülkemizin potansiyelinin artık harekete
geçtiğini görmekteyiz. Bu nedenle, Türk Patent Enstitüsünün önümüzdeki
dönemde iş yükünün çok daha fazla artması
kaçınılmazdır. Enstitünün mevcut durumunu verimli sürdürebilmesi
için idari ve teknik kapasitesinin güçlendirilmesi, personel
sayısının artırılması büyük önem arz etmektedir.
Son dönemde gerçekleştirilen sınai mülkiyet hakları konusunda
şu anda tasarı ve taslak aşamasında olan kanunların
hayata geçirilmesi, teknoloji transfer ofislerinin ve patent değerlendirme
ajansının kurulması, patent ve marka vekillik sisteminin
güçlendirilmesi gerekmektedir
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomimizin, ülkemiz ekonomisinin
ve sanayisinin küresel rekabet ortamında özgün markalarla,
tasarımlarla ve ekonomik değeri yüksek patentlerle öne
çıkacağı düşüncesindeyim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
AYŞE
AKBAŞ (Devamla) Teşekkür ederim.
Bu nedenle,
sınai mülkiyet hakları konusunda güçlü bir Türkiye için Türk Patent
Enstitüsü tarafından geliştirilen projelerin en büyük destekçisi ve
takipçisi olacağımızı belirtmek isterim.
Bu duygu ve
düşüncelerle 2010 yılı bütçesinin hayırlı
olmasını diliyor, başta Sayın Bakanımız olmak
üzere emeği geçen herkese ve kamu çalışanlarına
teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akbaş.
Kütahya
Milletvekili İsmail Hakkı Biçer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Biçer.
AK PARTİ
GRUBU ADINA İSMAİL HAKKI BİÇER (Kütahya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı ile ilişkili olarak Türk Standartları
Enstitüsü bütçesi üzerinde grubumuz adına görüşlerimi belirtmek üzere
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, cumhuriyet döneminde standardizasyonla ilgili ilk yasal
düzenleme, 10 Haziran 1930 tarih ve 1705 sayılı Ticarette
Tağşişin Meni ve İhracatın Murakabesi ve
Korunması Hakkında Kanun olup özellikle ihracatı denetim
altına almak amacıyla düzenlemeler getirmiştir. Sonraki
yıllarda hükûmetler bazı mallarla ilgili murakabe nizamnameleri
çıkartmışlardır. 1940ta çıkartılan yerli ve
sınai mamullerin işlenmesi konulu nizamname ile de işaretleme ve
ambalajlama işlerine yeni düzenlemeler getirilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü, Türkiye ticaret odaları, sanayi odaları
ve ticaret borsaları birliği bünyesinde 16 Ekim 1954 tarihinde
kurulmuştur.
Türk
Standartları Enstitüsü, 26 Mayıs 1955te Uluslararası
Standardizasyon Teşkilatına, 1 Ocak 1958de ise Uluslararası
Elektroteknik Komisyonuna tam üye olmuştur. 18 Kasım 1960 günlü 132
sayılı Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Yasası ile
kurum bugünkü kimliğini kazanmıştır.
Türk
Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanununda İlgili bakanlık
Başbakanlıktır. şeklindeki düzenleme, daha sonra, 2002
yılında Cumhurbaşkanlığının onayıyla
değiştirilmiş ve Türk Standartları Enstitüsü Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı ile ilgilendirilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanununda tüzel kişiliği
haiz, özel hukuk hükümlerine göre yönetilen bir kamu kurumu olarak
düzenlenmiş ve kurumun kısa adı ve markası TSE olarak
belirlenmiştir.
Enstitünün temel
görev ve hizmetleri, özetle, standart hazırlama, belgelendirme, deney
laboratuvarları aracılığıyla raporlama yapmak,
kalibrasyon hizmetleri, gözetim, muayene, eğitim hizmetleri şeklinde
gruplandırılabilir. Enstitünün kuruluş kanununda tanımlanan
yetki ve görevlerinin
dışında muhtelif yollarla Enstitüye tevdi edilmiş
ithalat uygunluk değerlendirme gibi bazı görevleri de
bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Standartları Enstitüsü
kadrolu ve sözleşmeli olmak üzere iki ayrı statüde istihdam
ettiği çalışanları ile hizmetlerini sunmaktadır. 2009
yılı itibarıyla Enstitü bünyesinde 1387 kadrolu çalışan
bulunmaktadır. Genel olarak bakıldığında Türk Standartları
Enstitüsü personelinin yüzde 66sı yükseköğretim, yüzde 32si
ortaöğretim ve yaklaşık yüzde 2si ilkokul düzeyinde
öğretim görmüştür. Kadrolu personelin büyük çoğunluğunu
orta yaş ve üstü grubun oluşturması kurum için avantaj ve
dezavantajları beraberinde getirmektedir. Bu durum, kurum
hafızasının güçlü olmasını sağlaması ve
tecrübe ve bilgi birikimine ulaşılması açısından
olumlu olduğu kadar mevcut sisteme ve çağın getirdiği
yeniliklere ayak uydurulması açısından yaşanan
sıkıntılar ile verimlilik kaybı göz önünde
bulundurulduğunda değişime uyumun sağlanması için
kurumsal esnekliğin artması önünde engel teşkil eden bir unsur
olarak da değerlendirilebilir.
Piyasadaki
tekelci konumunun sona erip yerli ve yabancı rakiplerinin artması ile
son yıllardaki veriler incelendiğinde kurumun gelir-gider dengesinin
bozulduğu, her yıl giderlerinin artış gösterdiği buna
karşılık gelirlerin azaldığı görülmektedir.
Küreselleşme ve sanayi toplumu şartlarından bilgi toplumuna
geçiş şeklinde özetlenebilecek olan dünyadaki gelişmeler ile
kamuda artan ve çeşitlenen talep yapısı, etkinliğin
artırılması ve katılımcılık ekseninde
genelde kamu yönetiminde, özelde Türk Standartları Enstitüsü bünyesinde
değişimi zorunlu hâle getirmiştir.
Temel vizyonu,
istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte
rekabet gücüne sahip bilgi toplumuna dönüşen ve ABye üyelik için uyum
sürecini tamamlamış bir Türkiye olan, Dokuzuncu Kalkınma
Planı doğrultusunda Türk Standartları Enstitüsü temel
politikalarını hizmet sunduğu kesimin taleplerine
karşı daha duyarlı, katılımcılığa önem
veren, hedef ve öncelikleri netleştirilmiş, hesap veren, şeffaf,
etkin bir yönetim oluşturma noktasında şekillendirmelidir. Bu kapsamda,
Türk Standartları Enstitüsünün, Türkiye'nin ve sanayinin geleceğine
yön verecek olan kurumsal dönüşümün beşerî ve teknik
altyapısına ilişkin çalışmaların
hızlandırılmasını, kurumun görev ve yetkilerine uygun
teşkilat yapısına kavuşturulmasını, işlevi
kalmamış birimlerin kaldırılmasını, hizmet
gereklerine uygun sayı ve nitelikte personel istihdamını,
birimler ve teşkilatlar arasında dengeli bir görev ve yetki
dağılımının yapılmasını, hizmetlerin
sunumunda bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin bir araç olarak
kullanarak kaliteli, hızlı, entegre hizmet sunabilen iyi yönetişim
ilkelerinin benimsendiği bir yönetim yapısının
oluşturulmasını, e-devlet hizmetlerinin
kullanımının yaygınlaşması için gerekli
altyapının oluşturulmasını
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
İSMAİL
HAKKI BİÇER (Devamla) Teşekkür ederim Başkan.
mükerrer
yatırımlardan kaçınmak ve kaynak kullanımında
etkinliği artırmak üzere elektronik hizmet sunumunda ortak çözümler
geliştirilmesini, iş süreçlerinin müşteri ihtiyaçları
doğrultusunda yeniden tasarlanarak hizmetlerde etkin, şeffaf,
sürekli, güvenilir bir yapının oluşturulmasını
sağlayacak bir dizi reform gerçekleştirmek yoluna gitmesi
zorunluluğunu beraberinde getirmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu görüş ve düşüncelerle,
2010 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diler,
bir kez daha yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Biçer.
Trabzon
Milletvekili Safiye Seymenoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Seymenoğlu.
AK PARTİ
GRUBU ADINA SAFİYE SEYMENOĞLU (Trabzon) Sağ olun.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 yılı mali bütçe
görüşmelerinde Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı bütçesi üzerinde grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı, şehirleşme ve
yapılaşma alanlarında bir buçuk asırdan beri
gerçekleştirdiği alt ve üstyapı çalışmaları ile
ülkemizin kalkınmasında önemli hizmetlerde bulunmuştur.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı için 2010
yılı bütçesinde, merkez teşkilatı için 774 milyon 446 bin
TL, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü için 475 milyon 709 bin TL olmak
üzere genel bütçeden toplam 1 milyar 250 milyon 155 bin TL ödenek
ayrılmıştır. Ayrıca, İller Bankası Genel
Müdürlüğünün 330 milyon TL yatırım bütçesi bulunmaktadır.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı, günümüzde ulusal ve bölgesel düzeyde
yerleşme, şehirleşme ve yapılaşmaya ilişkin
görev, hizmet ve faaliyetler ile ulusal afet yönetim sistemi konusunda da çok önemli
sorumluluklar taşımaktadır. Bu kısıtlı bütçe ile
üstlenmiş olduğu görev ve hizmetleri en iyi şekilde yerine
getireceğine olan inancımı belirtmek istiyorum.
Bakanlığımızın 2003-2009 yılları
arasında göstermiş olduğu çalışmalar, bu
inancımın kanıtı olacak niteliktedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz, topoğrafik
özelliklerinden dolayı, dünya üzerinde doğal afetlerin etkilerini en
fazla yaşayan ülkeler arasında yer almaktadır. Bilindiği
üzere, ülkemizde topraklarımızın yüzde 96sı, nüfusumuzun
yüzde 98i, sanayi tesislerimizin yüzde 75i, büyük
barajlarımızın önemli bir bölümü deprem riski
altındadır. Ülkemizde son yüzyılda meydana gelen depremler
yaklaşık 613 bin konutun yıkılmasına, 100 bin
insanın ölümüne neden olmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımız,
deprem afetinin tüm yönleri ve taraflarıyla ele alınarak
değerlendirilmesi amacıyla 2004 yılında geniş
katılımlı bir Deprem Şûrası gerçekleştirmiştir.
Deprem Şûrasında alınan kararların, benimsenen temel
görüşlerin ve politikaların hayata geçirilmesi amacıyla çok
sayıda çalışmalar yapılmıştır. Bu
çalışmaların birkaçını başlık olarak
söyleyecek olursak, Afetler Kanunu Tasarısı, İmar Kanunu
Tasarısı, Yapı Kanunu, Dönüşüm Alanları Hakkında
Kanun Tasarısı, Yapı Denetimi Kanunu Tasarısı, Kat
Mülkiyeti Kanun Tasarısını söyleyebiliriz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Deprem Şûrası
sonrasında gerçekleştirilen çalışmaların bir
devamı niteliğinde olan Kentleşme Şûrasını da çok
önemli bir çalışma olarak görüyoruz. Özellikle afetlere duyarlı
yerleşme ve şehirleşme, doğal ve kültürel
varlıkların korunması, kaçak yapılaşma, kentsel
yenileme-dönüşüm, teknik ve sosyal altyapı, yerel kalkınma,
kentlilik bilinci, yönetişim ve yerel yönetimler ile sürdürülebilir
kentsel gelişme konularında ilke ve stratejiler geliştirmek
amacıyla ülkemizdeki bütün tarafların düşünce ve önerilerini
açıkça ortaya koyabilecekleri bir platform olması en büyük
dileğimizdir.
Gerek Deprem
Şûrası gerekse Kentleşme Şûrası sonrasında ortaya
konulacak görüş, düşünce ve önerilerin bir an önce uygulamaya
aktarılması çok yararlı
olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimizin yedi yıllık
iktidarı döneminde, ülkemizin diğer alanlarında olduğu gibi
İller Bankasının çalışmalarındaki yeni
anlayış ve başarılarına da birkaç cümleyle
değinmek istiyorum.
İller
Bankası, kâr amacı güden bir kurum olmaktan çıkarılıp
hizmet amaçlı bir kurum hâline getirilmiştir. Kredilerin faiz
oranları düşürülmüş ve vadeleri
uzatılmıştır. Uzun vadeli yatırım kredilerinin
vadesi beş yıldan on beş yıla
çıkarılmış, faiz oranı da yüzde 35ten yüzde 9a
indirilmiştir ayrıca üç yıla kadar geri ödemesiz dönem
uygulaması başlatılmıştır. 2009 yılında,
belediyelerimizin araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarının
karşılanması için verilen krediler de dâhil, her türlü
yatırım projesi kredilerinde faiz oranı yüzde 9 olarak
uygulanmaktadır. Böylelikle, İller Bankası, yaklaşık
yirmi-yirmi beş yıldır Türkiyede ilk defa bankaların
uyguladığı faiz oranını yüzde 10un altına
indirmiş bulunmaktadır.
BELDES projesi
kapsamında, nüfusu 10 binin altında bulunan, şebekeli içme suyu
olmayan veya çok yetersiz olan belediyelerin içme suyu tesisleri İller
Bankasınca projelendirilmekte ve hibe olarak yapılmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
Buyurunuz.
SAFİYE
SEYMENOĞLU (Devamla) Yerel yönetimlere ait projelerin
kredilendirilmesinde banka kaynaklarının yanı sıra
uluslararası finans kaynaklarından da faydalanılmaktadır.
Yüksek maliyetli çevre projelerine mali ve teknik destek verilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime burada son verirken 2010
yılı bütçemizin ülkemize ve vatandaşlarımıza
hayırlı olmasını diliyor, emeği geçen Sayın
Bakanımızı ve
değerli bürokratlarını kutluyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Seymenoğlu.
Gaziantep
Milletvekili Mehmet Sarı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Sarı.
AK PARTİ
GRUBU ADINA MEHMET SARI (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2010 yılı bütçe görüşmelerinde Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tapu ve kadastro
hizmetlerinin temelini gayrimenkul ve mülkiyet hakkı oluşturur.
Gayrimenkul aynı zamanda bir yatırım aracıdır. Türk
toplumunun sosyal yapısı özel mülkiyet esası üzerine
kurulmuştur. Halkımızın taşınmaz mala ilgisi ve
sahiplenme duygusu çok güçlüdür. Gayrimenkullerin
sınırlarını, üzerlerindeki hakları belirleyip
sicillerini oluşturmak ve bu siciller üzerinden satış, miras,
intikal, ifraz gibi oluşan değişiklikleri izlemek ve
işlemek, bu hizmetleri yerine getirmek Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün
ve taşra birimlerinin en önemli görevlerindendir.
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü, merkez ve taşrada yaklaşık 17 bin
personelle 22 tapu ve kadastro bölge
müdürlüğü, 1.018 tapu sicil
müdürlüğü, 325 kadastro
müdürlüğü olarak ülkemizin
en küçük ilçelerinde dahi
yılda ortalama 6 milyon işlem yaparak 20 milyon
vatandaşımıza hizmet vermektedir.
Ülke
kadastrosunun genel durumuna bakıldığında son üç dört
yılda kadastronun yüzde 94,4 oranında tamamlanmış
olduğunu ve hedeflere ulaşıldığını
görüyoruz. 2010 yılında tamamlanma oranının yüzde 99a ulaşacağı,
ayrıca geçen yıla kadar 2 bin civarındaki sorunlu birim
sayısının da 495e indirildiği gözlemlenmektedir. Ancak bu,
hizmetlerin bittiği anlamına gelmemektedir. Nüfus arttıkça,
insanlar toprağa müdahale ettikçe,
kentleşme ve kırsal kalkınma oldukça, toprağa yönelik
yatırımlar devam ettikçe hizmetin niteliği de gelişmekte ve
değişmektedir. Tapu ve kadastro bilgileri artık Tarım Bilgi
Sistemi, Kent Bilgi Sistemi, Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi gibi
bilgi sistemlerinin temelini teşkil eden bilgiler olmakta ve dinamik,
güncel ve yasal olarak değişmekte ve gelişmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına bağlı, genel bütçe içerisinde ayrı
bütçeli bir kuruluştur. 2009 yılında 463 milyon 621 bin TL
bütçeye karşılık ilk
altı aylık dönemde genel bütçeye 788 milyon 821 bin TL gelir
sağlanmıştır. Bu gelirin 2009 yılı sonu
itibarıyla 2 milyon 500 bin TL olması tahmin edilmektedir.
Buna göre Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü, kendine tahsis edilen bütçenin 5-6 katı
kadar genel bütçeye gelir sağlamaktadır. Bir başka ifadeyle,
yapılan yatırımlar hem hizmet olarak hem de kaynak ve katma
değer olarak tekrar geri dönmektedir.
Tapu ve kadastro
hizmetlerinde başlatılan iyileştirmeler
vatandaşımızın bürokratik zorluklarla mümkün olduğu
ölçüde daha az muhatap olması ve tapu kadastro işlemlerini en
kısa zamanda tamamlayabilmesi yönündedir. Kurum, gerekli bilgi birikimine
ve teknik düzeye sahiptir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu güzide kuruma gerekli mali destek
ve güven sağlandığında başarılamayacak proje veya
çözülemeyecek problemler olmadığına yapılan
çalışmaları izleyerek inanıyorum. Kurumun önünü açmak ve
daha modern bir yapıya kavuşturmak amacıyla Sürekli Kurumsal
Gelişim Projesi başlatılmıştır. Eğitim ve
bilgilendirme bu sektörümüzde en önemli husustur. Yalnız hizmet verenlerin
değil, hizmete aracılık edenlerin eğitimi ve kamuoyunun
bilgilendirilmesi de önem arz etmektedir.
Tapu ve Kadastro
Modernizasyon Projesi ile eski yıllarda üretilmiş tapu kadastro
bilgilerini günümüzdeki ihtiyaç ve şartlara uygun olarak bilgisayar
ortamına aktararak kullanıma sunulması çok önemlidir.
Bunların yanında, gayrimenkul değerlerinin belirlenmesi ve
kayıt altına alınması alanında hukuki, teknik ve idari
yapının oluşturulması çerçevesini ve politikasını
belirlemek amacıyla başlatılan çalışma önemli bir
boşluğu dolduracaktır.
E-devlet
projesinin temel bileşenlerinden birisi olan TAKBİS Projesinin hayata
geçirilerek yerel yönetimlerin ve ilgili kuruluşların teknik anlamda
tapu ve kadastro ile ilişkileri bağlamında doğru, güvenilir
ve güncel bilgilerin zamanında sunulması amacıyla
yaygınlaştırma çalışmaları devam etmektedir.
Farklı standartlarda üretilen mükerrer haritaların ve kaynak
israfının önüne geçilmesi için ülke genelindeki tüm haritaların
belli bir standartta yapılması amacıyla harita bilgi
bankası oluşturulmuştur.
15inci ve
19uncu yüzyıllara ait Osmanlı Devleti sınırları
içerisinde kalan birçok ülkenin tarihine ışık tutacak olan
eşsiz bilgi kaynağının derlenmesi ve korunmasını
sağlayacak Tapu Arşiv Bilgi Sistemi Projesinin başarıyla
tamamlandığını görmekteyiz. Sürekli ölçüm yapan sabit GPS
istasyonlarının kurulması projelerinin de tamamlanmış
olduğu ve işletilmeye başlanmış olduğu bilgisi
bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Ayrıca, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığıyla müştereken yürütülen Tarım
Reformu Uygulama Projesi kapsamında doğrudan gelir desteği ve
çiftçi kayıt sistemi oluşturma çalışmalarına gerekli
katkı ve destek verilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tapu ve kadastro
çalışmalarının sağlıklı yürüyebilmesi için
dört önemli unsur daima göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlar,
eğitilmiş personel, teknik donanım, mekân ve mali destektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET SARI
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Tapu Kadastro
Genel Müdürlüğünde artık görülüyor ki yerleşim sorunu ortaya
çıkmaktadır. Çünkü yıllık işlem hacmi 2 milyondan 6
milyona ulaşmıştır. Tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinin
mümkünse aynı binada çalışması gerektiği
inancındayım. Bu nedenle müdürlüklerin rahat
çalışabilecekleri, tapu kütüğü, harita ve diğer bilgileri
arşivleyebilecekleri kendine ait binalara ihtiyaçları vardır. Bu
konuda gerekli kaynak sağlanmalı ve desteklenmelidir. Zira,
Anayasamıza ve Medeni Kanunumuza göre, tapu sicilinin düzenli
tutulmasından devlet kusursuz sorumludur. Bu sorumluluk nitelikli personellerle
yerine getirilebilmektedir. Bu personelin de yaptığı iş ve
işlemlerinden dolayı zaman aşımı olmaksızın
mirasçılarına kadar uzanan sorumlulukları vardır.
Bu duygu ve
düşüncelerle sözlerimi tamamlarken 2010 yılı bütçesinin
hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Sarı.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Susam.
Süreniz dokuz
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı bütçesiyle ilgili elli dakikaya yakın süredir AKP
Grubunun sözcüleri arkadaşlarımızın
konuşmalarını dinliyoruz.
Bugün bu bütçe
görüşülürken aslında bizi izleyen piyasalar, sanayiciler, ticaret
âlemi, esnaf-sanatkârlar neler bekliyorlar? Bir krizin içinden geçtik.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hâlâ devam ediyor.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Bu krizde Türkiye hangi dersleri çıkardı? Hangi, bu
krizin etkilerinden, sonuçlar elde ettik? Kamu ve özel sektör bu dönemde hangi
işleri yapmalıydı yapamadı? İç pazarda talebin
artırılması ne durumda? Esnaf-sanatkârın içinde
bulunduğu koşullar nasıl iyileştirilebilir? Kamu
kaynakları bu bütçede ne kadar artırıldı? Organize sanayi
bölgelerinin altyapısına hangi kaynakları aktarıyoruz?
Tarımda tarım kooperatifler birliklerinin içine düştüğü
finansman sıkıntılarını nasıl aşacağız?
Destekleme farklarından oluşan faizleri ne yapacağız?
Üreticinin üretimdeki sıkıntısını nasıl
çözeceğiz? Bunlarla ilgili sanayideki politikaları nasıl
değerlendireceğiz ve üretimle tüketimi paralel olarak nasıl
büyüteceğiz? Aynı zamanda, dünyadaki global rekabet ortamında,
ulusal sanayiyi rekabetçi noktaya nasıl getirebileceğiz? Bu soruların
cevapları için bir tek kelime konuşuldu mu? Veyahut da bu bütçede,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının vizyonunda herhangi bir
değerlendirme var mı? Veya Sayın Bakanımız bu
konularda hangi değerlendirme, bu kriz döneminin, içinde bulunduğumuz
durumun doğru tahlilini yapıp hangi vizyonla yeni bir sanayi
stratejisinin ortaya konulacağını ve bu sanayi stratejisiyle
bundan sonraki sürecin doğru değerlendirilebileceği konusunda
bize umut veya ışık vermiştir?
Sayın Bakan,
geçen gün, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiyenin
notunu artırmasıyla ilgili olarak Bakın, kredi derecelendirme
kuruluşları bizim notumuzu arttırıyor. İşte,
Başbakanın dediği Kriz teğet geçti. İşte, biz
bunu söylemiştik, biz en az etkilendik. diyor. Bir Sanayi Bakanı
olaya Başbakanın sözünü doğrulatma açısından
bakmamalı. Bir Sanayi Bakanı olaya, sanayinin içinde bulunduğu
durum nedir ve gerçek nedir, o açıdan bakmalı.
Peki, bu not
artışına piyasa ne diyor bir de ona bakalım: Piyasa diyor
ki bu konuda Sayın Bakanım, piyasa Kredi derecelendirme
şirketlerinin rating notumuzu artırmasına, sadece
bankaların ve kamunun kredi borçlarını geri ödemedeki olay
olarak bakıyor. Ekonominin geri kalanında iyileşmeye dair bir
not yükselmesi yoktur. diyor. Bunu kim diyor? Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu söylüyor.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Piyasa mı o?
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Evet, piyasadır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Türkiye piyasasının göstergesidir.
Peki, Rifat
Hisarcıklıoğlunun değerlendirmesi doğru değilse
dün sizin katıldığınız Birinci Girişimci
Kurultayında genç girişimcilere sorulan sorularda, anket
sorularında hangi cevaplar çıktı? Soralım, bakalım.
Girişimciye soruyorlar: En büyük engel olarak neyi görüyorsunuz? Finansmana
erişim ve finansmana erişimdeki zorluk, yüzde 23. TOBB Genç
Girişimci Kurulunun en çok hangi alanda faaliyet göstermesini
istiyorsunuz? Genç girişimcilere yönelik kamu desteklerinin
artırılması. Kamunun genç girişimciye desteğinin
olmadığı, yüzde 40,5. İşte en önemli nokta.
Soruyorlar: 2009da yaşanan ekonomik sıkıntılar küresel
ekonomideki krizden mi kaynaklandı? Evet, küresel kriz tek nedendir.
diyen yüzde 27, Hayır, Türkiyedeki ekonomik problemler krizi
derinleştirmiştir. yüzde 73.
Sayın
Bakanım, işte piyasa bu. Dün bin tane genç girişimci geldi. Bu
genç girişimcilerin anketlerinde bir siyasi mülahaza yoktur,
piyasanın içinden çıkan insanların değerlendirmesidir. Bu
kriz, dünya krizinden daha çok Türkiye'nin kendi krizidir ve bu krizin en
ürkütücü boyutunu işsizliğin, bütçe açığının,
finansmana erişme zorluğunun ve bürokratik engellerin ötesinde
siyasal kutuplaşma olduğunu söylüyor. Bir ülkede siyasal
kutuplaşmayı önleyecek kimdir? İktidardır, ülkedeki siyasal
iklimi ılımanlaştıracak olan iktidardır.
Aynı
şekilde, Bugün, ekonomik krizle mücadelede politikalardan hangisi en
etkili olacaktır? sorusuna verilen cevap: İç tüketimin
desteklenmesi, yüzde 34 vergi yükünün azaltılması. Bunlar Hükûmetin
sorumluluğu değil midir? İç talebi artırmak yerine, iç
talebi daraltan; memura, işçiye, emekliye para vermeyen; Amerika
piyasalara harcama çeki verirken 1 kuruş bu insanlara artırım
yapmayan; emekliyi 11 liraya, memuru 8 liraya mahkûm eden anlayışlar
iç talebi canlandırabilir mi?
Peki, İç
pazarda toparlanma gözüküyor mu? diye soruyorlar. Yüzde 38i Kısmen
gözüküyor. diyor, yüzde 51i Hayır, gözükmüyor. diyor, yani yüzde
90ı piyasada iyileşme olmayacağını söylüyor bu
rakamlar burada- ve ihracatla da ilgili aynı rakamlar
Yüzde 41
kısmen, yüzde 48,5 Hiç gözlenmiyor. diyor.
2010
yılında şirketlerinizde istihdam artacak mı? sorusuna da
yüzde 84 oranında artmayacağını söylüyorlar.
İşte,
piyasa bu Sayın Bakanım. Siz, Başbakanın sözünü
doğrulamak yerine piyasanın sözüne kulak verip çözüm
bulmalısınız.
Sayın
Bakanım, zamanım kısıtlı olduğu için bir şey
daha söyleyeceğim. Bürokratlar bu bütçeyi hazırlarken hiçbir özen
göstermemişler. Bu bütçe, kes, yapıştır, kopyala bütçesi.
Bakın, bu
bütçede, hazırladığınız 2010 bütçe
tasarısında, bütçenin hizmet gerekçesi ve hedeflerlinde Teftiş
Kurulu Başkanlığının 507 sayılı Esnaf ve
Sanatkârlar Üst Kuruluşları Kanunu diyor.
Bakanlığınız, 2005 yılında 507 sayılı
Yasa değiştirildi, 5362 oldu, dört yıl geçmiş, daha bu
Yasanın değiştirildiğini bilmiyor. Böyle bir
anlayışla hazırlanan bütçede ne hayat olur? (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İkincisi:
Trakyada toplantı yaptınız. Yaptığınız
toplantıda -zamanım kısa olduğu için söylemek istiyorum-
hipermarket yasasını hazırlayıp hızla şubat, martta
getireceğinizi söylemişsiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Bu kürsüde onlarca kez sordum. 2007de, 2008 bütçesi
görüşülürken Sanayi Bakanı: Hazırlıyoruz, getireceğiz.
dedi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir ay içinde.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Şimdiki Bakan, şimdiki Meclis Başkanı,
ondan sonra Sanayi Bakanıyla konuştum. 2008 Şubatında
gelecek. Dedi, 2009da gelecek. dedi Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan
ve Zafer Çağlayan kitap bastırdı: Neler yaptık?
Bakın 56ncı sayfasına: Alışveriş Merkezleri,
Büyük Mağazacılık, Zincir Mağazalar Kanun
Tasarısı Taslağını dünyadaki uygulamaları
incelenerek, görüşler alınarak serbest piyasa doğrultusunda
Başbakanlığa sevk ettik, yaptık. diyor.
Siz diyorsunuz
ki: Hazırlık yapıyoruz. Martta veya şubatta
göndereceğiz. Bu, piyasayı oyalamaktır, bu kanunu
çıkarmama niyetinizin açık bir göstergesidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözünüzü bağlayınız Sayın Susam.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dilin kemiği yok ki işte.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Onun için bu piyasada bu küçük işletmeler yok olurken,
bu konuda piyasada bu pazar günü İzmirde Alman elektronik devi ile
Amerikan elektronik devi rekabet için kıyasıya
yarışırken ulusal sanayinin yok olduğu, pazarın büyük
global sermaye şirketlerine teslim edildiği bir ortamda bu bütçe
görüşülüyor. Onun için hızla size görev düşüyor. Ya bunu
yapacaksınız ya ilk seçimde iktidardan gideceksiniz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Bunlar gitmeden bu yasa gelmez zaten. Bunlar gidecek, o yasa
gelecek.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Susam.
Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun.
Buyurunuz
Sayın Durgun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı Millî Prodüktivite
Merkezi ve Rekabet Kurumunun bütçeleriyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Ekonomik krizin
Türkiye'yi derinden etkilediği bu süreçte, 2010 yılı bütçesinin
ülkemiz ekonomisinin sorunlarını çözecek, çiftçiye, işçiye,
memura, çalışana, esnafa, iş arayan işsize umut verecek bir
bütçe olmasını isterdim. Ne yazık ki yatırım ve üretim
yerine faizi temel alan, çalışanların haklarını
gerileten, ücret ve maaş artışlarını
sınırlayan, istihdamı daraltan, yeni vergiler ve vergi
artışları öngören bir bütçeyle karşı
karşıyayız.
Değerli
arkadaşlarım, bir bütçe yapılırken ülkenin içinde
bulunduğu durum göz önüne alınarak yapıldığı
takdirde o bütçe halkın bütçesi olur ve toplumun içinde bulunduğu
sorunlara çözüm getirilir.
Şimdi,
ülkemize bir bakalım. Ülkemiz ne durumda? Ülkemizin sorunlarının
çözümüne dair bu bütçede ne var?
Değerli
arkadaşlarım, taşlı sopalı, kimi zaman da silahlı
sokak çatışmalarının yaşandığı,
şiddetin şehirlerin sokaklarına ve caddelerine indiği,
belediye otobüslerinin, polis araçlarının
yakıldığı, molotofkokteylleriyle ve havai fişeklerle
evlere, iş yerlerine saldırılar düzenlendiği,
karakolların, polis ve askerî lojmanların saldırıya
uğradığı, evlerin ve iş yerlerinin
kundaklandığı, çok acı ama, hatta Türk
Bayrağı'nın yırtıldığı,
özelleştireceğiz diye inat ettiğiniz Tekelin işçilerinin bu
soğukta sokaklara döküldüğü, dayak yediği, AKP Genel Başkan
Yardımcısının dahi sokakta yürürken işçilerin tacizine
maruz kaldığı, Başbakanın gittiği her yerde
açım diyen vatandaşların tepkisiyle
karşılaştığı, itfaiye
çalışanlarının sokaklara döküldüğü, Devlet
Demiryolları personelinin eylemle iş bıraktığı,
milletvekillerinin gazlı biberli saldırıya
uğradığı, 1 milyon insanın son bir yılda
işini kaybettiği, 64.292 iş yerinin kapandığı,
halkın yüzde 74ünün borç içinde olduğu, Silopiden dağdan
inenlere, 34 kişiye, İçişleri Bakanlığı
Müsteşarının, MİT Müsteşarının, Emniyet
yetkililerinin, valilerin, savcıların, hâkimlerin Hükûmet
tarafından gönderildiği, İmralıdakinin talimatıyla
İstifa etmeceğiz. diyen milletvekillerinin bu çatı
altında bulunduğu, savcıların, hâkimlerin ve birçok
insanın dinlendiği, ülkemizin kendi içinde hızla bir etnik
ayrışmaya sürüklendiği, Türkiye'nin iç ve dış
güvenliğinden sorumlu Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı gerçekle
ilgisi olmayan imalı beyanların Hükûmetin yetkililerince ifade
edildiği, Her türlü planımız var. deyip hukuku arkadan dolanma
anlayışında olan bir YÖK Başkanının görevde
bulunduğu, her türlü yolsuzluğun, hukuksuzluğun ve
usulsüzlüğün yaşandığı, en az oy alanların sizin
gibi düşündükleri için rektör olarak atandığı, Türklük
kavramı Anayasadan çıkarılsın. diyenlerin Mecliste
olduğu bir Türkiyeyle karşı karşıyayız. İşte,
ülkenin geldiği nokta bu değerli arkadaşlarım. Türkiyeyi
yedi yılda getirdiğiniz nokta bu. Bu tablonun iyi olduğunu
söylemek, düşünmek mümkün mü? Peki, bu sorunların çözümüne yönelik
bir bütçe midir bu görüştüğümüz 2010 yılı bütçesi?
Değerli
arkadaşlarım, bu doğru değildir. İşsizlik
oranının yüzde 20lere ulaştığı ülkemizde
yatırımı, üretimi, istihdamı teşvik etmeyen, ücretleri
artırmayan 2010 yılı bütçesi, geçmiş yıllarda
olduğu gibi vatandaşlarımızın üzerinden yine siyasi
istismar konusu olarak ortaya çıkacaktır.
2010
yılı bütçesi, yatırımlara kaynak
ayırmamıştır, ekonomik krizden çıkış ve
işsizliğin azaltılması için bir politika ortaya
konmamıştır. Bu durumda, Hükûmetin ve hazırlanan bütçenin
işsizliğe ve ülke sorunlarına çözüm getirmeyeceği ve
yoksulluk sınırının her gün daha da artacağı
ortaya çıkmaktadır. Türkiyede bugün kayıtlı yoksul
sayısı her 4 kişiden 1idir. İşte AKP Hükûmetinin
gerçeği bu. İşte getirdiğiniz nokta bu, Türkiyeyi.
Bu bütçede
yatırımlara ayrılan pay ne kadardır biliyor musunuz? Yüzde
1,9. İşçiye, çiftçiye, emekliye, dula, yetime ayrılan pay yüzde
5,9 yani toplam millete ayrılan pay yüzde 7,8; bütçenin geriye kalan yüzde
92,2si ise başka kesimlere aktarılmış durumda.
Hazırlanan
2010 yılı bütçesinin her kuruşunda bu milletin
memurlarının, çiftçilerinin, esnafının hakkı
vardır. Ancak ne yazık ki bu bütçede esnaf, memur, çiftçi, halk
bulunmamaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Bir an
önce, ülkenin gerçeklerinin farkına varın ve girdiğiniz bu
yanlış yoldan dönün. Bu kürsüde ettiğiniz yemini
hatırlayın.
Bakın, Büyük
Atatürk, Türk Gençliğine Hitabesinde ne diyor: Cebren ve hile ile aziz
vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine
girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve
memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu
şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere Burası çok önemli,
altını çizerek okuyorum- memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar
gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde olabilirler. Hatta bu iktidar
sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit
etmiş olabilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap
düşmüş olabilir.
Ey Türk
istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi,
vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç
olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Ben de Atatürke
bu kürsüden cevap veriyorum: İstikbal ve cumhuriyeti korumak mecburiyeti
hasıl olursa, bulunacağımız ahval ve şerait ne olursa
olsun kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak
bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz.
Türk
gençliği olarak özgürlüğün,
bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyetin ve
devrimlerin yılmaz bekçileriyiz.
Her zaman ve her
yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden
ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa
geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü
verip kendimizi Türk milletimize adarız.
Bu duygu ve
düşüncelerle sözlerime son verirken bu bütçenin hayırlı
olacağını düşünmüyorum.
Genel Kurulu
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Durgun.
Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür.
Buyurunuz
Sayın Ertemür. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ALİ RIZA ERTEMÜR (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri ve ekranları başında bizleri
izlemekte olan vatandaşları şahsım ve grubum adına
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz, tarihinde daha önce hiç olmadığı kadar
zor bir dönemden geçmektedir. Yanlış ekonomik ve sosyal politikalar,
atılan yanlış ve tehlikeli adımlar, eğitimden
sağlığa, güvenlikten işsizliğe kadar pek çok
alanı ve vatandaşlarımızı derinden etkilemektedir.
Vatandaşlarımızın çoğu geleceğe ilişkin
ciddi endişeler taşımaktadır. Bu duruma gelinmesinde AKP
İktidarının da payı büyüktür.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütçesini görüştüğümüz
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı,
ekonomimizin bel kemiği olan esnaf ve sanatkârlarımızı
doğrudan ilgilendiren bir kurumdur. KOBİler, sanayileşmenin,
sağlıklı bir sosyal yapının, gelir dağılımındaki
dengenin ve ticaretteki dinamizmin sürükleyici faktörü ve ekonominin de vazgeçilmez
unsurudur. Ürettiği mal ve hizmetle ekonomiye can veren, katma değer
yaratan, istihdamın yükünü çeken esnaf ve sanatkârlarımız, bütün
gayretlerine ve iyi niyetli çalışmalarına rağmen artık
ayaklarının üzerinde duramaz hâle gelmişlerdir. Bu kesimin çökmesi,
ekonominin çökmesi, üretimin durması, milyonlarca işsize yenilerinin
eklenmesi demektir. Son bir yılda kapanan iş yeri sayısı
64.292ye ulaşmıştır. Bunlara kayıt
dışı işletmeler dâhil değildir sayın
milletvekilleri. Esnafımız çekini ve senedini ödeyemez duruma
gelmiştir; bırakınız çeki, senedi ödemeyi, pek çok
işletme elektrik ve su paralarını dahi ödeyemez durumdadır.
Tüm bu
olumsuzluklar karşısında esnaf ve sanatkârların büyük
umutla beklediği can suyu kredisi ne yazık ki tam bir fiyaskoyla
sonuçlanmıştır. KOSGEB tarafından kullandırılan
bu krediye kredi şartları nedeniyle işletmelerin büyük bölümü
başvuru dahi yapmamıştır. Bu krediye başvurmak için
son bir sene içinde sicili temiz olmak şartı aranırken krediyi
sağlayan bankalar kredi başvurusu yapan iş yerlerinden ekstra
şartlar istemektedirler. Zor durumda olan esnaf ve işletmelere
yönelik olarak çıkartılan kredi paketi ne yazık ki başvuru
koşulları ve bankaların tutumu nedeniyle amacını ve
işlerliğini yitirmiş durumdadır. Ne yazık ki KOSGEB, asli
görevi olan KOBİlere destek verme görevinden yavaş yavaş
uzaklaştırılmaktadır; giderek bankalar ile iş
birliği ve kredi faiz desteği veren bir kurum hâline
dönüşmektedir. KOSGEBin asıl destek mekanizmalarına acilen ivme
kazandırılması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, küçük işletmelerin en önemli sorunlarından biri de
ağır vergi yükü ve sosyal güvenlik primleridir. Bugün, ülkede her 3
BAĞ-KURludan 2sinin Sosyal Güvenlik Kurumuna prim borcu
bulunmaktadır. Krizin etkisiyle borçlu sayısı son bir yılda
hızla artmıştır. Esnaf ve sanatkârlarımız yüksek
girdi fiyatları nedeniyle uluslararası piyasada rekabet
şansını kaybederken âdeta diğer ülkelerin açık
pazarı hâline gelmiştir. Türk sanayicisi, ara mallarda Batı
ülkelerinin, nihai mallarda ise Uzak Doğunun dayanılmaz,
yıkıcı rekabeti karşısında ezilmekte, ya kapasite
düşürmekte ya da üretimini tamamen bırakmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başbakana göre teğet geçen kriz,
TÜİK verilerine göre Türk sanayicisini felç etmiştir. Büyüme
rakamları -bu durumun- ve işsizlik bunun en önemli göstergelerinden
biridir. Büyüme rakamları ve işsizlik verileri umut verici
değildir. Türk sanayicisi bu denli ağır bir üretim
düşüşünü bundan önceki hiçbir kriz döneminde görmemiştir.
Nitekim 2009 yılının ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde
14,7 oranında daralmıştır. Böylece, 2009
yılının ilk dokuz aylık döneminde bir önceki
yılın aynı dönemine göre ekonomi yüzde 8,4 oranında
küçülmüştür. 2009 yılının ilk on aylık döneminde
sanayi üretimi yüzde 13,1 oranında azalırken imalat sanayisindeki
azalış yüzde 14,6yı bulmuştur. İşsizlik
oranları ise 2009 yılının Ocak ayından itibaren
hızlı bir yükselişe geçmiş olup 2009 yılının
Şubat ayında yüzde 16,1 oranıyla tüm zamanların en yüksek
düzeyine çıkmıştır.
Ülke içinde yatırıma
ve üretime önem vermeyen, istihdam yaratamayan bir ekonominin içine
düşeceği en önemli girdap gelir dağılımındaki
bozulma ve toplumun hızlı
yoksullaştırılmasıdır. Ancak daha da acısı,
AKP Hükûmetinin yoksulluktan kurtulmayı ve insanca yaşamayı
temel bir insan hakkı olarak değil, bir ihsan, bir lütuf olarak
algılamakta oluşudur. AKP Hükûmeti, bir taraftan ülke
kaynaklarını sorumsuzca, savurganca harcarken diğer taraftan
yoksulluk yardımını siyasi ve partizanca bir tutumla oy
aldığı seçmenine dağıtmakta bir sakınca
görmemektedir.
Özetle,
değerli milletvekillerimiz, ülkemiz bu yıl da büyümeyecek,
fakirleşecek, işsizlik artacak. Bu rakamlar
vatandaşımızın yaşamakta olduğu gerçekleri ifade
etmektedir.
Peki, madalyonun
diğer yüzü yani iktidar ve yakın çevresinin durumu nedir, bir de ona
bakalım: Halk Bankası, esnaf ve sanatkârlara veremediği krediyi
Sayın Başbakanın damadına ATV ve Sabah gazetesi
satışı nedeniyle bir günde vermiştir. Başbakanın
çocukları gemi ve kuyumcu firması sahibi olurken bakan çocukları
TOKİlerden ballı ihaleler almıştır. Hak arayan Tekel
işçilerine, milletvekillerine tazyikli su ve biber gazıyla müdahale
eden iktidar, başbakan yardımcısının oğlunu Tekel
Yönetim Kuruluna atamıştır. Bir bakanın oğlunun
Yönetim Kurulunda olması siyasi etik olarak doğru değildir,
derhâl istifa etmelidir. Sayın Başbakanın her fırsatta
ifade ettiği halkın çocukları ise 547 milyon asgari ücretle ölüm
pahasına maden ocaklarında çalıştırılmaktadır.
İşte sizin yani AKPnin adalet anlayışı budur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ALİ RIZA
ERTEMÜR (Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, küçük işletmelerin sorunlarıyla mücadele konusunda
muhalefet olarak her zaman katkıya açığız. KOBİleri
organize edebilecek, doğru biçimde yönetebilecek bir bakanlık,
KOBİ ve esnaf bakanlığı kurulmalıdır. Burada
asıl yapılması gereken, KOBİlere hizmet vermesi için
kurulmuş bulunan Halk Bankasının asli vazifesine dönmesidir.
2010
yılının zor geçeceği ortadadır değerli
milletvekilleri. Varılan bu olumsuz tabloya rağmen 2010
yılı bütçesinin ve 2010 yılının tüm ulusumuza
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla ve de sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ertemür.
Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Aydoğan.
CHP GRUBU ADINA
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Türk Patent Enstitüsü ve Türk
Standartları Enstitüsü konularında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve bizi izleyenleri
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Türk Patent
Enstitüsü Türkiye'de sınai mülkiyet sisteminin altyapısını
oluşturan bir kurumdur. Ülkemiz, patent almak ve marka oluşturmak
konusunda Avrupa'nın ne yazık ki gerisindedir. En somut örnek
üniversitelerdir. Patent başvurularında öncü olmaları gerekirken,
yabancı üniversitelerin Türkiye'deki patent sayısı 400
civarındayken Türk üniversitelerinin aldığı patent
sayısı yalnızca 30dur.
Türk
Standartları Enstitüsünün görev ve işlevlerine ilişkin yeni yasa
yıllardır gündemde, hâlen çıkmış değil. Bu önemli
bir sorun. Belki de bu yasal düzenleme yapılmadığı için ülkenin
standardı maalesef bozulmuş durumda. Öyle bir bozukluk
yaşıyoruz ki AKP kadrolaşması, bütün alanlarda olduğu
gibi, Patent Enstitüsünde de maalesef devam ediyor. AKPde bugüne kadar 7 bayan
milletvekilinin eşi bürokraside. AKP Milletvekili Aşkın
Asanın eşi Prof. Habip Asan Patent Enstitüsünün başına
getirilmiş ve bununla ilgili de savcılıkta davalar
açılmış, dava da devam etmekte. Dava -iddia- konusu öyle bir
konu ki resmî kamu görevinin gereklerine aykırı hareket etmek,
görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak, görevinin
gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme göstererek, hileli
davranışlarda bulunarak kişilerin ve kamunun zararına neden
olmak, kişilere haksız bir kazanç sağlamak ve resmî kamu
sıfatıyla yalan beyanda bulunmak, personel arasında
ayrımcılık yapmak. Patent Enstitüsünün başına
getirilen AKP milletvekilinin eşinin savcılıkta davası
maalesef devam ediyor. Tabii, ülkede, Hukukun arkasını
dolanabiliriz. ifadesi eğer YÖK Başkanınca söyleniyorsa, YÖKün
başındaki yetkili bunu söylüyorsa, hiç kuşku yok, AKP bayan
milletvekillerinin eşlerinin bulunduğu Patent Enstitüsü Kurumu
Başkanı ve görevlileri de bu hukuksuzlukları yaparlar.
Değerli
arkadaşlarım, bütçe görüşmelerinde bütçe dışında
konuşmalar yapıldığı söyleniyor. Evet doğrudur, çünkü
2009 bütçesi tam bir faciaydı. Geçen yıl Hükûmetin
açıkladığı bütçe hedefleri tutmamış, yüzde 100ün
üzerinde yanılma olmuş, bırakın yüzde 4 büyüme hedefini,
yüzde 6 küçülme yaşanmış. Bütçe açığının 10
milyar olacağı söylenmiş, 6 kat yanılmayla 62 milyar
olmuştur. Bu yıl da yüzde 3,5 büyüme ve 50 milyar bütçe
açığı hedefleniyor. Nasıl inanalım; böylesi hesap
hatası yapan bir yönetim anlayışına, 2009 yılında
yüzde 100 yanılan Hükûmet bütçesine nasıl inanıp güvenecek,
nasıl yatırım yapacak? Hükûmetin hatalarının bedelini
vatandaş, açlık, yoksulluk, sefalet, işsizlik; çek
mağdurları, kapanan iş yerleri olarak ödüyor.
Değerli
arkadaşlarım, hesapsızlığı ve beceriksizliği
sakın ola küresel krize bağlamayın. Siz Kriz bizi etkilemez,
kriz bizi teğet geçecek, bizde TOKİ var, biz krizi fırsata
çevireceğiz. dediniz. Şimdi deyin ki: Biz krizi göremedik, krizi
yönetemedik. Ama burada AKP yöneticilerinin, yedi yıllık süre
içerisinde yaşanan olumsuzlukları ve son iki yıldaki bütün
olumsuzlukları, hiç etkileri yokmuş gibi, küresel krize
bağladıklarını görüyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan ve
Hükûmetin bakanına, biraz önce bütçede olduğu gibi, nasıl
inanacağız? Devlet Bakanı Sayın Arınç
Danıştayla ilgili bir ifadesinde diyor ki: Ben espri yaptım, bu
gerçek düşüncem değil. Peki, bir bakanın, sorumluluk
taşıyan bir bakanın fikirlerinin gerçek olup
olmadığını, espri olup olmadığını
nasıl anlayacağız?
Sayın
Başbakan zaman zaman muhalefetin katkı
yapmadığını
Böyle muhalefet olur mu? Öneriniz varsa
anlatın, düşüncenizi, çözüm yolunuzu söyleyin, katkıda bulunun.
diyor. Aynı Başbakan Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel
Başkanı Deniz Baykalın işsizlikle ilgili önerileri
karşısında Sen kim oluyorsun, fikrini kendine sakla! diyor,
Sana mı soracağım, sen ne anlarsın! diyor. Kendileri çok
anladığı için, bildiği için ekonomi bu hâle geldi.
İşsizlik tarihî rekorlar kırıyor, çalışanlar
işini kaybediyor. Her taraf satılıyor ve
çalışanları, hakkını arayanları da sokaktaki
işsizlerle tehdit ediyor.
Değerli
milletvekilleri, ülke yönetenlerin görevi işsizleri,
çalışanları işsizlikle tehdit etmek değildir;
işsizlere iş bulmakla birlikte, çalışanların
yaşam koşullarını iyileştirmek olduğu gibi,
gelirlerini de artırmaktır.
Başbakanın
sabah başka akşam başka konuştuğu, dün
söylediğini ertesi gün inkâr ettiği biliniyor. Aynı
Başbakan başkalarıyla ilgili, özellikle Genel
Başkanımızla ilgili sabah başka akşam başka
söylediğini ifade ediyor ama Sayın Başbakanın bu konuda ne
kadar yetenekli, ne kadar maharetli olduğunu hepimiz biliyoruz. Biz
şimdi, biraz önce bütçenin inanılırlığı
olmadığı gibi Başbakanın hangi sözüne
inanacağız? Sabah Tanımıyorum. dediği Oferi
öğlen tanıdığını, akşam da Birkaç kez
birlikte oldum. diyen Başbakana mı, gömlek değiştiren
Başbakana mı, demokrat Başbakana mı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla)
demokrasiyi araç gören Başbakana mı,
İnadına demokrasi. deyip hakkını arayan
çalışanları havuza döktüren, pis su sıkan, biber gazı
sıktıran Başbakana mı, hangisine inanacağız
değerli milletvekilleri?
AKP sözcüleri,
bütçe görüşmelerinde, yaşanan olumsuzlukların global krizden
kaynaklandığını, vatandaşın mağdur
edilmediğini, faturanın vatandaşa ödettirilmediğini
söylüyorlar. Lütfen sokağa çıkıp baksınlar, görsünler bu
uygulamalardan, Hükûmetin ekonomi politikalarından vatandaşın ne
kadar etkilendiğini?
Bakın,
değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan diyor ki: Türkiye'nin
borcu leblebi çekirdek. Demokrasi araçtır. Diyor ki Sayın
Başbakan: Her üniversite bitiren iş sahibi olur diye bir kaide yok.
Ve diyor ki: Büyük Orta Doğu Projesinin Eş
Başkanıyım. Bir başka konuşmasında bunun aksini
söylüyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aydoğan, lütfen sözünüzü bağlayınız.
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Diyor ki Sayın Başbakan:
Değiştim, gelişerek değiştim. 2002de. Aynı
Başbakan diyor ki: Asla Değişmem. 2006, bir röportajında.
Yine Başbakan diyor ki: Hem laik hem Müslüman olunmaz, ya Müslüman
olacaksın ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslama
yapar. Mümkün değil, ikisi bir arada olmaz. Bunları çoğaltmak
mümkün değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım.
Bugün görüşmekte
olduğumuz 2010 yılı bütçesinin de, 2009 yılında
olduğu gibi, ülkemizde yaşanan sorunları çözmeyeceği,
vatandaşın refah seviyesini yükseltmeyeceğini biliyoruz ama
bütün bunlara rağmen bu 2010 yılı bütçesinin ülkemize,
milletimize, ulusumuza hayırlı olmasını diliyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aydoğan.
Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz.
Buyurunuz
Sayın Topuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
FEVZİ TOPUZ (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2010 Mali Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bütçesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi belirtmek
üzere söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı, kamu hizmetlerinde memleketin imarıyla ilgili
işlerini yürütmekle görevli kuruluşların en başında
gelir. Cumhuriyetle birlikte, bazı istisnalar dışında,
yapımla ilgili bütün kuruluşları bünyesinde toplamış
ve onları yönlendirmiştir.
Ülkenin
modernleşmesi ve kalkınması Bayındırlık ve
İskân Bakanlığı faaliyetleriyle doğrudan
ilişkilidir. Bakanlık, bugüne kadar, ülkemizin gelişme ve
kalkınma süreci içinde merkezî yönetimin yatırımlarını
gerçekleştiren bir yapısıyla önemli sorumluluklar
üstlenmiştir.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığının misyonu, ülke genelinde
teknolojiyi ve bilimsel gelişmeleri kullanarak sürdürülebilir
sağlıklı kentleşme ve yerleşme için etüt, plan, proje,
yapım, denetim ve afet hizmetlerini düzenleyici ve denetleyici bir
yaklaşımla yapmak ve yaptırmak olarak
tanımlanmıştır.
AKP
hükûmetlerinin iktidara gelmesinden sonra Bakanlığın görev
alanı hızla daraltılmış olup neredeyse tasfiye
sürecine girmiştir. AKPnin bu politikaları sonucunda,
Bakanlığın verdiği kamusal mal ve hizmetler önce parçalara
bölünmüş, sonra da bazıları diğer bakanlıklara
bağlanmış, önemli bir bölümü de kamu hizmetlerinden
çıkarılmıştır. Karayolları Genel
Müdürlüğünün Ulaştırma Bakanlığına
bağlanması, imar planı yapma ve onarma yetkisinin
Özelleştirme İdaresiyle, TOKİyle ve diğer birimlerle
paylaşılmak zorunda kalınması, Afet İşlerinin kapatılacak
olması, kamu yatırımlarıyla ilgili görevlerin de
TOKİye, il özel idarelerine, köylere hizmet götürme birliklerine terk
edilmesi karşısında Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının varlığı
tartışılır hâle gelmiştir. Bilindiği gibi, İller
Bankasının tasfiyesine yol açacak çalışma
yapılmaktadır. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünü de başka
bir bakanlığa bağladığınız takdirde
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına gerek
kalmayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, planlama ve yapılaşma alanında birçok kurumun
görev ve yetkilerinin bulunması, her kurumun kendi sektörü
açısından planlama ve yapılaşmaya açılması,
planlama bütünlüğünü kavrayan stratejik bir belgenin bulunmaması,
kurumlar arasında koordinasyonun yeterince sağlanamaması ile
yaşanan sorunlar Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının görevini tam yapamamasından
kaynaklanmaktadır. Söz konusu sorunların çözümüne yönelik ülke
çapında fiziki planlamaya ve imara dayalı genel ilke, strateji,
standart, usul ve esasların tek elden belirlenmesine ihtiyaç
duyulmaktadır.
Değişen
planlama anlayışı, planların yerelde
katılımcı süreçlerle hazırlanmasını gerekli
kılmakla beraber kentlerin ve nüfusun ülke mekânında dengeli
dağılımının sağlanabilmesi, kaynakların
rasyonel kullanılabilmesi, bölgeler arası gelişmişlik
farklarının azaltılabilmesi, ülke mekân strateji belgesinin
hazırlanmasını artık zorunlu kılmaktadır. Bu söz
Sayın Bakana ait. Eğer bir şeyleri doğru tespit
ediyorsanız, tespitleriniz doğrultusunda derhâl harekete geçmeniz
gerekmektedir. İktidarda olduğunuzu unutuyorsunuz, şikâyet
edeceğinize çözüm yolları bulunuz. Eğer yapamıyorsanız
o zaman da çekilirsiniz, yapacak olan gelir, istenen kanunları
çıkarır ve uygular, kısaca gereğini yapar.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizdeki konutların yüzde 40ı kaçak veya
ruhsatsızdır, Yapı Kullanma İzin Belgesi esas
alındığında bu oran yüzde 67ye çıkmaktadır.
Kaçak ve ruhsatsız yapılar, kent planlamasına ilişkin
sorunlar yarattığı gibi, insanların can ve mal
güvenliğini tehdit etmektedir. 17 Ağustos depreminin sonrasında
yapılan taramalar göstermiştir ki ülkemizdeki bina stokunun yüzde
10unun yenilenmesi, yüzde 30unun onarılması gerekmektedir. Bunun
anlamı ülkemizdeki konutların yüzde 40ının oturulabilir
durumda olmadığıdır. Yapı Denetimi Kanununun bugüne
kadar geçen süredeki uygulamasında çok ciddi sorunlar
yaşanmıştır. Bu sorunlar Kanunun çıkarılma
amacına gölge düşürmüş, gerek yapı sahipleri ya da
yüklenicileri gerek yapı denetim kuruluşları ya da yapı
denetimi yapan mühendisler var olan bu yapıdan rahatsızdırlar.
Denetimsizliğin sonucu ortaya çıkan ve hepimizi çok üzen
sonuçları daha belleklerden silinmemiştir. Yeni can ve mal
kayıplarını önlemenin birinci görevimiz olması gerekiyor.
Gelinen bu
noktada işin en kötüsü, halkımızın kamuya olan
inancını kaybetmiş olmasıdır. Adı geçen Kanunun
uygulamalarından doğan sorunları çözecek, Kanunun on dokuz ilde
değil tüm Türkiyede uygulanmasını öngören, yüklenici firma ya
da yapı sahibiyle para ilişkisini ortadan kaldıracak yeni
düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç vardır.
Değerli
milletvekilleri, halkın barınma ihtiyacının
karşılanmasından yapıların güvenliğine,
altyapı hizmetlerinden çevre sorunlarına, kent planlamasından
afet yönetimine kadar pek çok boyutu olan konut sorunu basit anlamda bina
yapımına indirgenemez.
Bu noktada, AKP
konut sorununu çözme işini TOKİye havale etmiş, bu
yaklaşım sorunu çözmek yerine daha da karmaşık hâle
getirmiş olup, sınırsız yetkilerle donatılan devasa
bir şirket hâline getirilmiştir.
Yapılan
yasal düzenlemeler sonucu TOKİ, okul, hastane, stat, karakol yapar hâle
gelmiş, hatta daha da ileriye giderek birçok bakanlığın
projelerini yapan, uygulayan bir kurum hâline dönüştürülmüştür. Oysa
TOKİ yoksulları ev sahibi yapacaktı; kısa sürede bu amaçtan
uzaklaşarak orta ve üst sınıflara konut üreten bir
işletmeye dönüşmüştür.
Güvenli
yapıların olmazsa olmaz koşulu zemin, proje, malzeme, yapı
denetimlerinden muaf olan TOKİ tarafından yaptırılan
binaların güvenilirliği tartışılır hâle
gelmiştir.
TOKİ
işlerinin büyük bir kısmı 2000li yıllarda kurulan ve
büyüyen şirketler tarafından yapılmaktadır. Şirketlere
bakıldığında, AKP İktidarına siyaseten yakınlığıyla
tanınan, AKP ile yakın ilişkisi bulunan sermaye
gruplarının çoğunluğunu oluşturduğunu
görmekteyiz. TOKİ örneği, AKP İktidarının sorunlara
nasıl yaklaştığının en açık göstergelerinden
birisidir.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmeti diğer konularda olduğu gibi afet
yönetimini de sosyal devlet anlayışından çıkarıp afet
öncesi ve sonrasında devletin mal ve hizmet üreten, dağıtan,
yöneten tüm yapıyı tasfiye etmektedir. Bu noktada afet hizmetlerinde
devletin rolü sosyal devlet ilkesinden düzenleyici devlet
yapısına götürülürken, cumhuriyetin kurduğu kamu kurum ve
kuruluşları birer birer yıkılıp yok olmaktadır.
AKP İktidarının tek amacı vardır, o da kendi siyasal
kadrosunu kurmaktır.
Ülkemizde
beklenen olası bir deprem öncesindeki tedbirler alınmadığı
gibi sonrasında gerekli müdahaleleri yapacak olan deneyimli Türkiye Acil
Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü
ve Sivil Savunma Genel Müdürlüğünü kaldırıp Başbakanlığa
bağlı Afet ve Acil Durum Başkanlığını
kurdunuz. Kurulmak istenen yeni kamu yapısı sosyal devlet
örgütlenmesini tasfiye etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, AKP hükûmetleri ihaleyle yapılacak işleri
başından itibaren İhale Kanunu kapsamı
dışında tutmak istemektedir. 2002 yılından bu yana
İktidarın kendisine yakın, bir anlamda yandaş sermayesine
ve destekçilerine denetimsiz, kontrolsüz bir ortamda pay verebilmek için Kamu
İhale Kanunu defalarca değişikliğe tabi tutulmuştur.
Tekrar bu yasama yılında Kamu İhale Kanununu
değiştirme çabaları yapılmaktadır. Bu Yasa kapsamı
dışında iş yapma yaygınlaştırılmak
istenmektedir. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu AKP iktidar
olduğu dönemde tam on altı kez değiştirilmiş, yüze
yakın değişiklik yapılmıştır. Aynı
dönemde İhale Kanunu uygulama yönetmelikleri kırk bir kez
değiştirilmiş, tüm bunlara ek olarak otuz yedi yasal düzenlemeyle çeşitli kurumlar veya
konular Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına
çıkarılmıştır. Yolsuzluklar almış başını
gitmişken bir de Kamu İhale Kanunuyla açık bir denetimin de önü
kapatılmaktadır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
FEVZİ TOPUZ
(Devamla) Sağ olun, teşekkürler Sayın Başkan.
Bunun sonucunda
ne olacak? Tek bir açıklaması vardır: Bu konunun yolsuzluklara
yeni yolsuzluklar katmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, 1925 tarihinde başlayan kadastro süreci hem politika hem
hukuk hem uygulama hem kurum düzleminde çok ilginç gelişmelere sahne
olmuştur. 2009a geldiğimizde ülkemiz kadastro sistemi sorunlarla
karşı karşıyadır: Kuruluş kadastrosu
çalışmalarının ülke genelinde tamamlanmamış
olması, özellikle büyük kentler başta olmak üzere kadastronun yüzde
60ının eskimesi, gereksinimleri karşılayamaması ve
yenilenmesi gereği, Türkiye kadastrosunun yalnızca tapu sicillerini
kurma hedefi koymuş olması, Türkiye kadastrosunun mekânsal bilgi
sistemlerinin mekânsal temel verilerini üretecek kalitede olmaması, yasal
altlıklarının yetersizliği ve kurumun
siyasallaşmasıdır. Bu sorunları ne zaman çözeceğini
Sayın Bakana sormak isteriz.
Kentlerin
planlaması
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Topuz, lütfen bağlayınız.
FEVZİ TOPUZ
(Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
yaşanan
deprem, sel ve benzeri doğal afetler de ülkemizdeki yapıların bu
durumunu göz önüne sergilemektedir. Orta şiddette yaşanan bir
doğal afette bile can ve mal kaybının yüksek olmasının
suçlusu, altyapıya önem vermeyen, planlama yapmayan, denetim
mekanizmalarını çalıştırmayan, rant esasına göre
şekillendirilmiş politikalardır. Bu politikaların baş
sorumlusu olan AKP bugüne kadar sorunları çözmek yerine göz ardı
etmeyi tercih etmiştir. Özellikle ifade etmek gerekirse bir dönem proje
denildiğinde, yatırım denildiğinde akla gelen
Bayındırlık ve İskân Bakanlığından eser
kalmamıştır.
2010 mali
yılı bütçesi üzerinde yapmış olduğumuz
uyarıları Hükûmetin dikkate alacağını umuyor, bütçenin
ülkemize hayırlı olması dileğiyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Topuz.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına, Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Uslu.
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 2010 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı bütçesi ve faaliyetleri hakkında görüşlerimi
arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle, sizleri, şahsım ve
Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Bakanlığın 2010 yılı bütçesi 671
milyon 109 bin lira olarak belirlenmiştir. Bağlı, ilgili ve
ilişkili kuruluşların ödenekleriyle beraber bu rakam 1 milyar
293 milyon 737 bin TLye ulaşmaktadır. Bu bütçeyle, Bakanlık,
yıl içerisinde düşündüğü bütün faaliyetleri yürütebilecek midir?
Bu biraz zor görülüyor.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamın başında, ülkemizin içinde
bulunduğu ekonomik ortamda bazı verileri sizlerle paylaşmak
istiyorum.
2002
yılında AKP iktidara geldiğinde bizimle benzer şartlara
sahip 149 ülke içerisinde Türkiye en hızla büyüyen 29uncu ülkeyken, 2009
yılında büyüme hızı sıralamasında 136ncı
sıraya düşmüştür. Aynı şekilde, büyüme hızı
açısından G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen
3üncü ülkeyken, 2009 yılında 17nci sırada yer almaktadır.
Türkiye ekonomisinde 2006 yılında başlayan yavaşlama
2007de artarak devam etmiş, 2009 yılının ilk dokuz
ayında ekonomi yüzde 8,4 küçülmüştür. IMFnin son tahminine göre 2009
yılında küresel daralma yüzde eksi 1,1; Türkiyede ise yüzde eksi 6
olacaktır. 2003-2007 döneminde hesaplama yöntemi değiştirilerek
düşük kur ve azalan nüfus baz alınarak gayrisafi yurt içi hasıla
rakamsal olarak artırılmıştır. Gerçek anlamda
yatırım, üretim ve büyüme artışından kaynaklanmayan
fert başına gelir yükselişi vatandaşın refahına
olumlu yansımamıştır. Sanayi sektöründe 2007
yılında yüzde 5,8 olan büyüme 2008 yılında yüzde 1,1e
gerilemiştir. 2009 yılının dokuz aylık döneminde ise
sanayi sektörü yüzde 11,8 oranında daralmıştır.
Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliğinin kayıtlarına göre son bir yılda kapanan
iş yeri sayısı 64.292ye ulaşmıştır. 2007
Kasım ayında yüzde 82,6 olan imalat sanayisi kapasite kullanım
oranı 2008 yılı Kasım ayında yüzde 72,9; 2009
yılı Kasım ayında ise yüzde 70,7 seviyesinde
gerçekleşmiştir. İç pazardaki talep yetersizliği, iş
yerlerinin düşük kapasiteyle çalışmasının nedeni
olmaya devam etmektedir. Düşük kapasiteyle çalışmada iç
pazardaki talep yetersizliğinin etkisi yüzde 55,4 ve dış
pazardaki talep yetersizliğinin etkisi ise yüzde 28,7 olmuştur.
Kamuoyunda
ekonomiye ilişkin iyimser bir hava yaratılmak isteniyorsa da
özellikle ekonominin lokomotifi olan sanayi sektöründeki üretim durumu ve
iş gücü piyasası göstergeleri henüz bir umut vermemektedir. Tüketici
ve reel kesim güven endeksleri ile sanayi üretim rakamlarına
bakıldığında AKP Hükûmetinin bakanlarının
söylediği Krizden çıkış başlıyor. sözünün
gerçekçi temellere dayanmadığı açıkça görülmektedir.
Ayrıca bu açıklamaların dayandığı tahminler de
gerçekçi görülmemektedir.
Bakınız,
işsizlik oranları yüzde 13-yüzde 14 seviyelerinde. Bu, cumhuriyet
tarihinin en kötü işsizlik rakamı. Derecelendirme
kuruluşlarının kendi kredi notumuzu
artırdığı söylemleriyle bu işsizlik gerçeği
örtbas edilebilir mi? Tarımda çalışan gizli işsizleri de
hesaba katsak işsizlikte dünya lideri oluruz. Kayıt
dışı işsizliğin yüzde 45 olduğu ülkemizde
kalkınmadan ve istihdam olmadan büyümeden söz edilebilir mi? Sizce
istihdam durumu psikolojik midir? İnsanların psikolojisi düzelirse
istihdam sorunu çözülmüş mü olacaktır?
Türkiye
ekonomisinin krizden çıkabilmesi için öncelikle iç talebin
canlanması, üretim artışının başlaması
gerekmektedir. Hükûmetin iç talebi canlandırmaya yönelik ciddi bir
çabası görülmemektedir. Başbakan ve Hükûmet yetkililerince
açıklanan ARGE desteği, teşvik sisteminde değişiklik,
işveren sigorta prim oranında 5 puanlık indirim gibi tedbirlerin
birçoğu da krize yönelik olmayıp, önceden
gerçekleştirileceği açıklanan uygulamalardır. Geçici
süreyle uygulanan vergi indirimleri de bazı büyük sanayicileri geçici bir
süre rahatlatmıştır. Küçük ve orta ölçekli işletmeler,
küçük sanayici, esnaf, çiftçi perişan durumda olup bu kesimlere yönelik
kayda değer bir tedbir alınamamıştır.
Değerli
milletvekilleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ekonominin çok
büyük bir bölümünü ilgilendiren bir bakanlık, faaliyet alanı çok
geniş, sorumluluk alanı çok büyük. Bu bakımdan,
Bakanlığın bütün faaliyetlerine burada değinmek mümkün
değildir. Birkaç hususa değinmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi,
esnaf ve sanatkârlarla ilgili faaliyetlerdir.
Esnaf ve
sanatkârlarımız her yönüyle, ekonomik ve sosyal
hayatımızın en önemli unsurlarından birisidir.
Bakanlığın tespitlerine göre 2009 itibarıyla ülkemizde 1
milyon 926 bin 611 esnaf ve sanatkâr bulunmaktadır. Bu kesimin
yanlarında çalışanlar ile aile fertleri de göz önüne
alındığında, sayıları toplam nüfusumuzun önemli
bir kısmına tekabül etmektedir; son yıllarda meydana gelen
küresel değişimler ve yaşanan ekonomik dalgalanmalardan olumsuz
etkilenmişlerdir. Esnaf ve KOBİler ne yazık ki,
karşılaştıkları anlık sorunlarına geçici ve
basit çözümler sunularak âdeta oyalanmaktadır. Bu İktidar döneminde
üç kez bakan değişmesine rağmen, Bakanlık köklü çözümler
üzerinde çalışmamıştır. KOBİ ve esnafın
kalıcı çözüm içeren beklentileri hep oyalamaya kurban edilmiş,
büyük işletme ve sermayenin gelişimi karşısında
kaderine terk edilmiştir. Yılan hikâyesine dönüşmüş büyük
mağazalar hakkındaki yasa taslağı buna tipik bir örnektir.
Şehrin, kasabanın ortasındaki zincir mağazalar küçük
esnafımızı bitirmiştir. Esnafımızın vergi ve
sigorta prim borçlarının yeniden yapılandırılması
çok önem teşkil etmektedir. Sigara yasağı insan
sağlığı için çok önemlidir ancak kahveci ve lokantacı
esnafı bazı AB ülkelerindeki örneklerde olduğu gibi çare
üretilmesini talep etmektedir. Nakliyeci esnaf ÖTV indirimli yakıt,
şoför esnafı araç yenileme kolaylığı, yeni iş
açan esnaf vergi desteği talep etmektedir. Keza esnaf ve
sanatkârlarımızın yaşanan ekonomik krizde ayakta
kalmaları için destek paketlerine ihtiyaç vardır. Bunun yanında
kamu kurumlarının ve belediyelerin sosyal tesislerinin esnafımızın
faaliyet alanında haksız rekabet ettikleri de bilinen bir gerçektir.
Sayın Bakanın Bakanlık bütçesinin sunuş
konuşmalarında esnaf ve KOBİler için yapılanlar diye
anlattıklarına dikkatlice baktığımızda bu kesimin
karşılaştıkları anlık sorunlarına bulunan
geçici çözümlerle nasıl oyalandığı açıkça
görülmektedir.
KOBİler ve
esnaf can derdinde, Bakanlık ve Hükûmet ise hâlâ bunlar üzerinden hamaset
siyaseti yapmanın duygusallığı içerisindedir. Sermayeleri
büyük olmayan, kanaatkârlığından ve terbiyesinden dolayı
sesleri yüksek çıkmayan esnaf ve KOBİlerin ağırlık ve
önemi Hükûmetçe daha fazla göz ardı edilmemelidir. Sosyal, siyasal ve
ekonomik dengelerde etkileri nedeniyle esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ
olarak isimlendirilen küçük ve orta boy işletmeler için Anayasamızda
ve bu Bakanlığın kuruluş yasasında verilmiş
görevler yapılmalı, bu önemli kesimin haklarının
karşılığı olan bütçeler ayrılmalı, samimi ve
kalıcı çareler hayata geçirilmeli, bu konuda hiçbir
fedakârlıktan kaçınılmamalıdır. Esnaf ve sanatkârlarımızın
ve KOBİlerimizin dünya ve ülkemizdeki değişim ve dönüşüme
uyumlarının temini, ekonomik gelişmelerden olumsuz
etkilenmelerinin önüne geçilmesi hedef alınarak Hükûmet ve Bakanlığın
buna göre bütçe yapması ve faaliyet yürütmesi, köklü çözümlerle destek
vermesi daha fazla geciktirilmemelidir.
Değerli
milletvekilleri, Bakanlığın bir başka faaliyet alanı
tarım satış kooperatifleri ve birlikleridir. Her ne kadar 2000
yılından itibaren birlikler özerk bir yapıya kavuşmuş
olsalar da bugüne kadar olan bu yeniden yapılandırma süresince
Bakanlık üzerine düşeni yapmadığı gibi âdeta
birliklerin bir an önce tasfiyesinin sağlanmasına da gayret
etmiştir. Nitekim, bu süre içerisinde TASKOBİRLİK, KAYISIBİRLİK
yok olmuştur; FİSKOBİRLİK, ÇUKOBİRLİK,
TARİŞ birliklerinin bir bölümü bugün görevlerini sürdüremez hâle
gelmişlerdir. Sayın Bakan, burada, birliklerle ilgili yeni yasal
düzenlemeyi bir an önce gerçekleştirmek lazım. Birlikler üzerinde
bulunan DFİF kredilerinin birliklerin özel durumuna göre
değerlendirilip birliklerin bilançolarının düzeltilmesi gerekir.
Aksi hâlde bu kredilere faiz yürütülerek birliklerin hızla borç
batağına sürüklenmesi kaçınılmaz olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, ifade etmek istediğim bir diğer husus da
lisanslı depoculuktur. Tarım ürünlerinin sağlıklı
şartlarda depolanması, muhafazası ve pazarlanması
açısından fevkalade önemli gördüğümüz bu konuda
çalışmalar hâlâ bitirilememiştir. Bir an önce uygulamaya
geçilmesi, Türk tarımına yapılabilecek önemli hizmetlerden
birisidir.
Sözlerime son
verirken, Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın bütçesinin
hayırlı hizmetlerde kullanılmasını temenni ediyor,
sizleri bir kez daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Uslu.
Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak.
Buyurunuz
Sayın Uzunırmak. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızın,
Rekabet Kurumu, Millî Prodüktivite Merkezi ve KOSGEB bütçeleri üzerinde grubum
adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, limon tekel işçilerinin direniş sembolü hâline
geldi. Burada ve her konuşmasında Sayın Başbakan
Sivasın ötesine gidemeyenler. diye bazı siyasetçileri suçluyor.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Ayıp ediyor.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Ben Sivasın ötesine demiyorum, AKP milletvekili
arkadaşlarımızdan veya Hükûmetten acaba Sıhhiyede,
Ankaranın ortasında Tekel işçilerinin yanına giden oldu
mu? Gidebilen var mı arkadaşlar? (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
GÜROL ERGİN
(Muğla) Bravo Ali Bey.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Dolayısıyla, gitmek gerektiği kanaatini
taşıyorum. Onlar bizim vatandaşlarımız. Elbette ki
birtakım haklı taleplerini görmezlikten gelmemeliyiz ve biber
gazı sıktırmamalıyız. Bunu, iktidar milletvekilleri de
devletin kurumlarına söylemeli.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
- Gösteri ve Protestolar
1.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın,
konuşması sırasında elindeki limonu konuşma kürsüsünün
önüne bırakması
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Mecliste onların arkasında bir iradenin
olduğunu ifade etmek için, ben, onların direniş sembolü olan bu
limonu konuşma kürsüsünün önüne bırakıyorum.
III.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S.
Sayısı: 442) (Devam)
2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve
Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) (Devam)
A) SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
B) REKABET KURUMU (Devam)
1.- Rekabet Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
2.- Rekabet Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesabı
C) MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ (Devam)
1.- Millî Prodüktivite Merkezi 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Millî Prodüktivite Merkezi 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
D) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ
GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1.- Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
E) TÜRK AKREDİTASYON KURUMU (Devam)
1.- Türk Akreditasyon Kurumu 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
2.- Türk Akreditasyon Kurumu 2008 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)
1.- Türk Patent Enstitüsü
2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Türk Patent Enstitüsü
2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)
1.- Türk Standartları Enstitüsü 2010 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Türk Standartları Enstitüsü 2008 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
H) BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI (Devam)
1.- Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
I) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Değerli milletvekilleri, ülkemizde yapılan
mutlaka iyi şeyler vardır. Bu iyi şeyler için ben bütün iyi
niyetli, emeği geçen herkese teşekkür ederek sözlerime başlamak
istiyorum ama şunu ifade etmeden geçemeyeceğim: Yöneticiler iyi
niyetli hatalar yapabilirler, yöneticiler teferruatta iyi şeyler
yapabilirler, yöneticiler esasta iyi şeyler yapabilirler, yöneticiler
esasta hatalı işler yapabilirler. Eğer bir yönetici teferruatta
iyi şeyler yapıp esasta hatalı şeyler yaptıysa o
esasta yaptığı hatalı şeyler teferruatta
yaptığı iyi şeyleri alır götürür. Aynı bugün
Türkiyede böyle AKP İktidarında olan bazı yapılan
işler gibi.
Değerli
milletvekilleri, eğer bir hasta tedavi olması için önce
hastalığını kabul ediyor, kendinden bir şey koyuyorsa
ortaya, doktor doğru teşhis koymuşsa o hasta tedavi olmaya
yönelir. Onun için biz ülkemizdeki krizin acaba ülkemiz krizi midir, dünya
krizi midir, yoksa ülkemizdeki krizle birlikte dünyada bir kriz meydana
gelmiştir, o dünyadaki krizin ülkemiz krizinin, esas krizinin içerisindeki
tesir ve fonksiyonu nedir buna doğru teşhis koyamazsak, aynı
bugünkü iktidarın olduğu gibi, bu krizi çözemeyiz. Bunu nereden ifade
etmek istiyorum?
Değerli
milletvekilleri, işte elimde Maliye Bakanlığının 2009
Ekonomik Raporu var. Elbette ki Türkiyede birtakım kurumlar var. Bunlar
mızrağı çuvala sığdırmıyorlar. Gelenekleri
var. Maliye, Dışişleri bürokrasisi gibi. Onlar çok yalan
söylemiyorlar. Bazen doğruları mutlaka devlet açısından
gündeme getiriyorlar. İşte burada kendi raporlarında, eğer
Sayın Başbakan ve sayın iktidar milletvekili arkadaşlarımız,
Hükûmet bunları okusa bazı şeylere daha doğru teşhis
koyar kanaatini taşıyorum.
Bakın, bu
rakamlar ne diyor: Krizin üssü olan Amerika Birleşik Devletlerinde 2008
yılında büyüme artı binde 4, Türkiyede artı binde 9. 2009
yılında krizin üssü olan Amerikada büyüme eksi 2,7; Türkiyede eksi
6. Krizin üssünde eksi 2,7; işte dünyada kriz Türkiyeye tesir etti
denilen ülkede eksi 6. Peki, Hükûmetin 2009 yılında öngördüğü
büyüme rakamı ne? Yüzde 4tü. Gerçekleşen ne? Eksi yüzde 6. Peki,
Hükûmet, 2010 yılı bütçesinde neyi öngörüyor? Artı yüzde 3,5u
öngörüyor.
Değerli
arkadaşlar, bu demektir ki eksi 6dan artı yüzde 3,5a, yüzde 9,5
gibi bir büyüme. Bunu gerçekleştirebilecek babayiğit ister Türkiye,
bunu gerçekleştirebilecek! Bu ekonomik raporlardaki, DPTnin 2010
yılı programında olduğu gibi birçok alanda, Türkiyede ve
dünyada talepte ve üretimde ve birtakım alanlarda daralma olduğu
gerçeğini işaret ede ede yüzde 3,5 artı büyümeyi öngören bir
Hükûmet hayal alemindedir değerli milletvekilleri.
Her şeyden
önce, değerli milletvekilleri, Türkiye her açıdan ama her açıdan
sıkışmıştır. Bakın, eğer ekonomik
rapordaki sektörel gelişmeleri takip ettiğimizde bizim, Hükûmetin
söylediklerine inanmamız gerekirse bu yazılanların Hükûmet hesabını
sormalıdır. Tarım sektöründeki gelişmeyi, tamamen mevsime
ve kuraklığa dayandırıyor ekonomik rapor; Hükûmetin
gelişmeyle ilgili programlarına dayandırmıyor, sanayi
sektöründeki gelişmeyi, tamamen talep daralmalarına veya talebin
genişlemesine dayandırıyor. Hizmet sektöründeki büyüme,
değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri, öyle
zannedildiği gibi bir büyüme değildir. Siz, kamu sektöründeki hizmet
alanındaki işçileri emekli eder çıkartır, onun yerine özel
sektördeki bir şirketle özel sektöre bu işleri
yaptırırsanız bu sektör büyüyor anlamına gelmez. Dün devlet
yapıyordu, bugün özel sektör yapıyor anlamındadır bu
büyüme. Dolayısıyla buradaki değerlendirmelerin de doğru
olması gerektiği kanaatini taşıyorum.
Değerli
milletvekilleri, temel göstergelere geldiğimizde, her zaman Sayın
Başbakan ve iktidar milletvekili arkadaşlarımız
çıktıklarında rakamlar söylüyorlar, IMFye
ihtiyacımız yok, dış borç şöyle oldu, gayrisafi
millî hasıla böyle oldu ve birtakım rakamlar veriyorlar. Şimdi,
Maliye Bakanlığının 2009 ekonomik raporundan yüce Meclise
ve millete duyuruyorum. Bakın değerli arkadaşlar, kamu kesimi
toplam dış borç stoku 2002de 129,5 milyar dolar, 2008de 278 milyar
dolar; merkezî yönetim iç borç stoku
2002de 149 milyar TL, 2008de 274 milyar TLye yakın.
MUHARREM VARLI
(Adana) Bunları kendileri söylüyor değil mi Ali Ağabey?
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Şimdi, biz neyi esas alacağız? Burada daha
özel sektör borcu yok değerli milletvekilleri.
Burada daha
başka verileri sizlerle paylaşmak istiyorum ve Meclis kürsüsünden
iddia ediyorum: Türkiyedeki büyüme, millî sermayenin, millî
varlıkların aleyhine, genetiği değiştirilmiş bir
büyümedir. Bakın, Türkiyedeki büyüme banka sektöründe, finans
sektöründedir. Finans sektörüne dayalı bazı sektörlerdeki
gelişmeler bizleri kandırmamalıdır. Türkiyedeki büyüme,
yabancı sermaye girişindeki gayrisafi yurt içi hasılanın
büyümesidir. Türkiyedeki büyüme
İhracat ve
ithalat rakamlarına baktığınızda, ihracatın
ithalatı karşılama oranlarına
baktığınızda, Türk milletinin günden güne, üretmeyen,
ürettiğini satamayan, ihracatı ithalata dayalı duruma
gelmiş ve sadece ve sadece millî olarak sermayesi kaybolmuş, üretim
araçları yabancılaşmış, sermayesi
yabancılaşmış, millî olan bir tek emeği
kalmış bir Türkiyeye, işçiliği kalmış bir
Türkiyeye doğru gidiyoruz ki, üretim araçlarındaki teknolojik gelişmeler
o açıdan da emeğimizin aleyhine gelişmektedir.
Dolayısıyla, iktidar bizzat, hemen, acilen, küçük ve orta ölçekli
sanayi projelerini, verimlilik esası olan Millî Prodüktivite Merkezini
desteklemeli ve ilk başta hemen adını değiştirerek bu
işe başlamalı. Türkiye'nin verimliliğe ihtiyacı
vardır, Türkiye'nin rekabete, ekonominin temel kuralı olan rekabete
ihtiyacı vardır ama bugün, iktidarın birtakım kurumlar
üzerindeki baskısı zannediyorum ki Rekabet Kurulu üzerinde de devam
etmektedir, çünkü enerji alanında yapılan bir ihaleye beraber giren
iki şirketin daha sonra, ihale kazandıktan sonra ortaklık
kurmalarına müsaade edilmiştir. Bu nasıl bir rekabettir? Bu
nasıl bir ihale metodudur değerli milletvekilleri? Acaba Rekabet
Kurulu bunlara dikkat etmiyor mu, yoksa üzerlerinde iktidar yanlısı
bir baskı mı vardır?
Değerli
milletvekilleri, bütün bunlardan öteye, sizlerle bir şeyi paylaşmak
istiyorum: Türkiye maalesef, ekonomik, sosyal, siyasi bunalım
noktasına hep birlikte, kurumlar arası çatışmalarla birlikte
sürüklenmektedir, Türkiye o noktaya doğru gitmektedir. Bunların,
ekonomik, sosyal, siyasi bunalımların ve kurumlar arası
çatışmanın aynı anda tezahür ettiği bir Türkiyenin ne
hâlde olacağını yüce Parlamentonun vicdanına
bırakıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri
bunları dikkatle takip etmeli ve gereğini yapmalıdır,
iktidarı uyarmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, son bir dakikanız, lütfen
Çalışma
süremizin de sonuna geldik.
ALİ UZUNIRMAK
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, maalesef iletişimin
zenginliğinde bir metot gelişmiştir, İnternetten bilgiye
ulaşmak kolaylaşmıştır. İnternetten indir,
yapıştır, prompterlarda konuş. Lafla peynir gemisi
yürümüyor değerli arkadaşlar! Şeyh Edebaliden, Mevlânâdan,
Yunus Emreden, Atatürkten sözleri prompterlarda okuyup ama onlar gibi
davranmamak devlet adamına yakışmaz. O, insanı,
söylediğiyle yaptığı, söylemiyle eylemi birbirine uymayan
münafık nitelenmesine doğru götürür. Onun için, bizlerin, hepimizin
bu alanlarda çok dikkatli davranması gerektiği kanaatini
taşıyorum ve Sayın Genel Kurula ve Türk milletine şunu
ifade etmek istiyorum: İlkesiz siyaset, emeksiz zenginlik, vicdansız
haz, niteliksiz bilgi, ahlaksız ticaret, çilesiz fikir, insanı olgunlaştırmaz
ve bir yere götürmez.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz efendim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, biraz önce sayın
konuşmacı bir münafık kelimesinden bahsetti.
BAŞKAN -
Çalışma süremizin sonuna geldik Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, lütfen
BAŞKAN -
Saat 14.00e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.05
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun konuşmasını dinleyeceğiz. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika
efendim.
MHP GRUBU ADINA
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Türk Patent Enstitüsü, Türk Standartları Enstitüsü ve
Türk Akreditasyon Kurumu bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere söz aldım. Sizleri en iyi
dileklerimle selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, geçmişte iş gücü, ham madde ve doğal kaynaklar
dünya ekonomisinin baş faktörleri iken, günümüzde, özellikle iletişim
teknolojileri başta olmak üzere meydana gelen önemli gelişmeler
sonucu, bilgi, yenilikçi düşünce ve teknoloji transferi gibi yeni
kavramların önemi artmıştır. Sanayimizin küresel rekabeti
için katma değeri yüksek olan bu buluşlara, yeni tasarımlara ve
güçlü markalara ihtiyaç vardır.
Bu anlamda
sınai mülkiyet sisteminin altyapısını oluşturan Türk
Patent Enstitümüzün, Türk sanayisi için önemi çok büyüktür. Ayrıca,
tasarımcılığın önem kazandığı günümüzde
Türk tasarımı imajının tüm dünyada yerleştirilmesi
artık bir zarurettir. Türk Standartları Enstitümüz ile Türk
Akreditasyon Kurumumuz da ithalatçımız, ihracatçımız ve
sanayicimiz için, tabiri caiz ise can damarıdır. Özellikle sanayimiz
açısından büyük öneme sahip olan bu üç kurumumuzun
imkânlarının daha da geliştirilmesi, eksik ve
ihtiyaçlarının giderilmesi önceliğimiz olmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, AKP hükûmetlerinin toplamda sekizinci bütçesini
görüşmekteyiz ancak ne yazık ki bu son bütçede de, AKPnin sekiz
yıllık tek başına iktidarına rağmen hâlâ
geçmişi karalama politikası devam ediyor. AKP İktidarı,
artık, kendisinden önceki hükûmetleri sorgulamaktan, bahane bulmaktan ve
haksız yere suçlamaktan mutlaka vazgeçmelidir. Aslında, geçmişi
suçluyor olmanız, sekiz yıllık AKP İktidarının
başarısız olduğunun en büyük, en önemli göstergesidir ve
kanıtıdır. Hükûmet geçmişe bahane bulacaksa, bunun
adı, ne 2001 yılı koalisyon Hükûmeti ne de ondan önceki hükûmetler
olmamalıdır. Bulacağınız bahane, sekiz
yıllık AKP İktidarının ta ve ta kendisi
olmalıdır. Üstelik, bu tavrınızın siyasi ahlakla
bağdaşır yanı kalmadığı gibi, komik olmaya
da başlamıştır. Millet, sekizinci yıldaki
başarısızlığın müsebbibini hepimizden daha iyi
biliyor.
Çok değerli
milletvekilleri, Sayın Başbakan bütçe konuşmasında,
enflasyonu yüzde 30lardan devralıp bu noktalara getirdiğini
söylemiştir. Bu, doğrudur ancak devraldığı hükûmet de
enflasyonu 0dan alıp yüzde 30lara getirip size devretmedi; o da yüzde
90lardan alıp, asrın depremine ve o büyük krize rağmen, üç
buçuk yılda düşüş trendine girmiş olan enflasyonu yüzde
29,7yle size teslim etti. Tabii ki enflasyonun kaymağını siz
yediniz. AKP İktidarına sesleniyorum: Artık, geçmişle
uğraşmayı bir kenara bırakın, sekiz yıllık
tek başına İktidarınızın hesabını vermeye
çalışın, hesabını!
Değerli
milletvekilleri, bakın, 2002 seçimleri öncesinde, Kastamonu Nasrullah
Camisi önündeki o meydanda, bugün geçmişi suçlayan Sayın
Başbakan -işte bu CDde var, hayalî konuşmuyorum- ne diyor: Bu
ülkede yağ var, şeker var, un var yani her şey var ama
helvayı yapacak usta yok. Ve ilave ederek diyor ki: Bu helvayı
yapacak usta benim. Ve millet de kendisine Hadi bakalım ustam, şu
helvayı yap da görelim. diyor ve onu iktidara getiriyor. Peki, usta ne
yaptı? Usta, helvayı da kazanı da yaktı ve bunu yakmakla da
kalmadı, bir daha yapacak ne un ne şeker ne de yağ
bıraktı yani ülkenin var olan imkânlarını da çarçur etti.
Değerli
milletvekilleri, altın yumurtlayan Telekom, TÜPRAŞ, PETKİM,
demir-çelik fabrikaları, limanlar, SEKAlar, şeker fabrikaları
ve niceleri, neleri neleri
Hele hele, çok eleştirdiğiniz
geçmişteki hükûmetin, hortumcuların elinden hazineye
aldığı bankaların paralarını özelleştirme
adı altında buharlaştırdınız. Öksüzlere,
yetimlere babalık yapacağınıza, bu millî varlıklarımızı
eşe dosta maalesef babalar gibi sattınız, babalar! El insaf!
Geçmişte bakkal dükkânı gibi banka açtıranları değil
de hortumcuların elinden alıp hazineye devredenleri suçluyorsunuz ve
hâlâ da konuşuyorsunuz. Hadi canım sen de! Muhafazakârlık bunun
neresinde değerli milletvekilleri?
Bugün bir yandan
da Bankalarımız kriz yaşamadı. diyorsunuz. Diyoruz ki:
Döneminizde bankalarla ilgili hangi yasaları çıkarttınız?
Bankalar sizden önceki hükûmetin yasaları ile sağlam zemine oturtulmuştur.
Niye doğruyu söyleyemiyorsunuz, niye bundan çekiniyorsunuz, anlamak mümkün
değil. Daha bir hafta önce, 20 bin dönüm arazisi olan 6 şeker
fabrikasını 600 milyon dolara, sadece ve sadece arsa değerine
sattınız, yani dönümü 30 bin dolara geldi. Arsanın üzerindeki
fabrika ve tesisleri de bu arsaların eşantiyonu oldu. Peki, bunca
borçlanmadan ve özelleştirmeden elde ettiğiniz paraları hangi
yatırımlarda kullandınız? Bu paralarla istihdamı
artırıp İktidarınızda rekorlar kıran
işsizliğe mi çare oldunuz,;kovduğunuz çiftçiye mi, Gözünüzü
toprak doyursun. dediğiniz üreticiye mi, her gün siftahsız kepenk
kapatan esnafa mı, açlık ve yoksulluk sınırındaki
emekli ve memura mı, yoksa üzerine su sıktığınız
şu gariban işçilere mi verdiniz? Hiçbiri değil. Ama sekiz
yılda yıldızı parlayanları bu ülkede herkes çok iyi
biliyor, çok iyi.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başbakanın 2002den bu tarafa
hassasiyetle üzerinde durduğu çay-simit hesabına dayanan ekonomi
politikaları sonucunda ve yaptığınız bu
yanlış bütçelerle 52 milyon yoksul, 17 milyon yeşil kartlı,
10,5 milyon açlık sınırının altında yaşayan
ve 5 milyon aileyi de odun, kömür ve erzak torbalarına muhtaç hâle
getirdiniz.
İşsizlik,
cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesindedir. Gençler bunalımda,
üniversite mezunları sokaklarda, esnafın, çiftçinin, emeklinin,
memurun, işçinin ve işsizlerin durumu ise gerçekten içler
acısı.
Üstüne üstlük,
ülkenin bölünmez bütünlüğünün tartışıldığı,
asayişin, ahlakın ve kardeşliğin bozulduğu,
insanların birbirine olan güveninin kaybolduğu, kısaca devasa
sorunlarla dolu bir Türkiye tablosuyla ve gerçeğiyle karşı
karşıya geldik.
İşte,
2002 seçimlerinden önce, meydanlarda Un var, yağ var, şeker var,
helva yapacak usta yok. deyip helvayı yapacak olan usta, yani
helvacızade Sayın Başbakanımızın ülkeyi nereden
nereye getirdiği gözler önünde değerli milletvekilleri. Siz, pembe ve
sanal tablolarla ekonominin iyi olduğunu söyleseniz de millet elini cebine
attığında ekonominin ne olduğunu hepimizden daha iyi
bilmekte ve görmekte. Bilmeleri bir kenara, toplumun neredeyse her kesimi düne
kadar sabırla beklerken bugün sokaklara dökülmüş feryat ediyor.
İşçiler, memurlar, eczacılar, demir yolu
çalışanı, itfaiyeciler, emekliler ve en son Tekel işçileri
sokaklarda maalesef hak arıyor, hak.
Sayın
milletvekilleri, bu, bu buz dağının görünen tarafı.
Yarın veya öbür gün şeker işçileri, esnaf, çiftçi ve
diğerleriyle birlikte milyonlarca işsiz sokaklarda, meydanlarda hak
arama eylemleri içinde, seslerini duymayan kulaklara, kendilerini görmeyen
gözlere ulaşmaya çalışacaklardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET
SERDAROĞLU (Devamla) Kısaca özetlersek: İstihdamı ve
refahı artırmayan yaptığınız bu yanlış
bütçelerle ve özellikle de bitirim tavırlarla ve tüccar siyaset
anlayışı ile ülkeyi İstanbul Belediyesi gibi yönetmenin bir
doğal sonucu olan bu tablolara ne bu ülke ne bu nezih ve güzel millet
layık değildir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.
Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Akcan.
MHP GRUBU ADINA
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 2010 yılı merkezî yönetim
bütçesinin Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüyle ilgili bölümleri üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi en kalbî duygularla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, pazartesi günü, bütçenin yüce Meclise sunumunu Sayın
Maliye Bakanından, Hükûmetin görüşlerini Sayın Başbakandan
dinledik. Tozpembe tabloları Meclis Genel Kurulunda seyrettikten sonra
Meclis dışına çıkınca, gerçek hayattaki tablonun
pembesinin gittiğini yalnızca tozunun kaldığını,
tabloyu iliklerine kadar yaşayan vatandaşlardan dinliyoruz. Biz
dinliyoruz, eğer vatandaşın arasına
karışırsanız kesinlikle sizler de dinleyeceksiniz.
Soğukta karşılaştığımız vatandaş
diyor ki: Sayın Vekilim, 57nci Hükûmet görevi AKPye
bıraktığı günlerde bir adet büyük boy mutfak tüpünü 17
liradan satın alabiliyorduk, şimdi 60 liraya dayandı. Benim
gelirim 4 kat artmadı. Hayvan yetiştiricisi diyor ki: Sayın
Vekilim, sizin zamanınızda bir çuval yem 9 lira idi, şimdi 30
lira; süt o zaman 38 kuruş idi, bundan bir ay önce 40 kuruştan süt
sattım. Benim ürünümün fiyatı 3 kat artmadı ama girdilerim 4 kat
arttı, bu nasıl refah artışı?
Değerli
milletvekilleri, dört gün önce yani perşembe akşamı, iki önemli
parametreyi, istisnasız bütün televizyonlardan ve gazetelerden dinleyip
okuyoruz. Birinci parametre, ocak-kasım ayları arası bütçe
açığı yüzde 460 seviyesinde artmış. Hani Maastricht
Kriterlerinden olan, bütçe açığının yüzde 5in altına
düşürülmesine ulaşmıştık? Sayın Babacan, bunu
övünerek her fırsatta ve her yerde söylüyordu, şimdi ne diyecek?
İkinci parametre ise Avrupa ülkelerinin insanlarının alım
güçlerine göre sıralamasında 37 ülke arasında Türkiye 31inci.
Ne hakla burada bütçeyi allandıra pullandıra takdim ediyorsunuz?
Hele bir durum
var ki, pazartesi günü, Sayın Başbakanın, 57nci Hükûmet
döneminde bir gecede hazinenin özel bankalara 4 milyar TLnin üzerinde
soydurulduğu hikâyesi. Oysa, aynı Sayın Başbakan,
yolsuzlukların üzerine gitme vaadiyle iktidara gelmiş iken neden yedi
yılını geride bırakmış AKP iktidarları
döneminde bunun hesabını sormamıştır? Sayın
Başbakandan, sorulması gereken hesapları sormayarak görev ve
yetkisini kötüye kullandığı gerekçesiyle mutlaka bir gün hesap
sorulacaktır, bunu iyi bilmesi lazım.
18 Kasım
2002 tarihinde tamamen Hükûmeti devralmış olan birinci AKP
İktidarının kuruluşunun üzerinden otuz iki gün geçtikten
sonra, 20 Aralık 2002de, Gelirler Genel Müdürünün teklifi, Sayın
Maliye Bakanının onayı ile, Sayın Başbakanın, hortumlatıldığı
iddiasında bulunduğu yabancı bankaların 3 milyar doların
üzerinde vergi borcunun silinmesinin hesabı, hiç kimse zannetmesin ki
sorulmayacak, kesinlikle sorulacaktır.
Bunu da böylece
ifade ettikten sonra, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içi
neredeyse boşaltılma seviyesine gelmiş
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı bütçesi
üzerinde birkaç fikir ifade etmek istiyorum.
Ülke genelinde
fiziki yapılanma, fiziki planlama ve imara dair genel kuralların,
standart usul ve esasların tek bir otorite tarafından belirlenmesi
gerekir. Bu otorite, hiç kuşkusuz, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığı olmalıdır. Ancak ve
yalnızca, plan bütünlüğünün sağlanması ve korunması
yoluyla, yaşam alanlarının
sağlıksızlaştırılmasının,
kimliksizleştirilmesinin, doğal ve kültürel varlıkların
zarar görmesinin önüne geçilebilir.
Türkiyede gerçekleşen
ve geometrik olarak kendini gösteren hızlı nüfus
artışı, dün kentlerde ve kentleşmede yaşanan
olumsuzlukların günümüzde daha da artmasına neden olmaktadır.
Özellikle kentsel nüfus artışı, kente olan göçler; kentlerde
imar ölçeklerinin büyütülmesini, çağdaş kapasiteli altyapı,
ulaşım ve haberleşme imkânlarının
yaratılmasını ve gerçekleştirilmesini zorunlu
kılmaktadır. Modern dünyanın tersine, Türkiyede planlama ve
yapılaşma alanında kurumlar arasında çok ciddi anlamda bir
yetki karmaşası söz konusudur.
Türkiyede
yaşanan manzara oldukça yürekler acısı ve yürek yakıcı
sorunlar yaşanmakta. Sadece adında çevre olduğu için çevre
düzeni planının Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından yapıldığını, turizmle ilgili
olduğu gerekçesiyle turizm alanlarında imar planı yetkisinin
Turizm Bakanlığına devredildiğini, inşaatlar
yapılıp iskâna açıldıktan sonra o alanı terk edecek
olan TOKİnin konut yapmakla görevini kullanacağı alanda konutu
yaptıktan sonra, ayrılıp gittikten sonra, sorumlu olan
belediyelere rağmen imar yetkisinin TOKİde olduğunu göz önüne
alırsak, bu noktada ne kadar çok başlılığın söz
konusu olduğunu ve yaklaşık bir buçuk asırdır
özellikle kamuda bu tip sorunların sorumluluğunu üstlenmiş olan
Nafıa Vekâletinin, bugünkü adıyla Bayındırlık
Bakanlığının ne kadar fonksiyondan yoksun
bırakıldığını göreceğiz.
Bir
yapının sağlıklı olarak gerçekleştirilmesi,
sadece ihale etmekle değil, ihtiyaç programından başlayarak,
arsa seçimi, projelendirme, uygulama süreçlerinin bütünüyle
sağlıklı olarak gerçekleşmesiyle ancak mümkün olabilir. Bu
da ancak merkez ve taşra teşkilatıyla, bu konuda gerekli bilgi
birikimine ve deneyimine sahip, yeterli teknik teşkilat kadrosuyla mümkün
olabilir ki bu bakanlık, bütün boyutuyla, sadece Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı olarak anlaşılmalıdır.
Oysa, pek çok
bakanlığın, sadece merkezinde yapı işleri dairesi veya
şubesi bulundurarak kamuya ait bütün yapı stoklarını
kendisinin ihale ettiğini ve özellikle taşraya gelindiği zaman
da, taşra teşkilatında yapılmakta olan inşaatın
kontrolünün Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının teşkilatları tarafından
yapılmasını istediğini görüyoruz. Bu durumun, gerçekten,
davulun Bayındırlık Bakanlığında,
tokmağın başkalarında olduğunu ve sorumluluğun
başkalarının üzerinde olabileceğini bize işaret etmesi
gerekir. Gerçekten, olacak bir depremde bir hastane yıkılırsa,
Bayındırlık Bakanlığı her ne kadar kontrol
etmiş olursa olsun, hastanenin ihalesini ve yapım sorumluluğunu
Sağlık Bakanlığı üstlenmişse, hiç kimse
Bayındırlık Bakanlığını bu noktada sorumlu
tutamaz. Oysa, bu işin sorumlusu Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı olmalıdır, zira teşkilat
yapısı ve kuruluş amacı budur.
Değerli
milletvekilleri, Bayındırlık Bakanlığına
bağlı bulunan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde çok ciddi
çalışmaların yapılması gerekir. Türkiyede
kadastrolama işinin bir an önce bitirilmesi için, teknik
altyapının buna uygun olarak geliştirilip, daha sonra Tapu
Kadastro Genel Müdürlüğüne bağlı birimlerin
fonksiyonlarını icra edebilmesi için en son teknolojiyle donatmak,
bilgili elemanları oraya yerleştirmek ve bunu iyi koordine etmek
gerekir. Gerçekten, Millî Emlak Genel Müdürlüğünün fonksiyonu ile Tapu
Kadastro Genel Müdürlüğünün fonksiyonları birbirine
çakışır vaziyettedir. Bu çok başlılığı
bu noktada ortadan kaldırmak gerekir. Bunu ortadan kaldırmak için
Millî Emlak Genel Müdürlüğünün bir biçimde, Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğü gibi Bayındırlık ve İskân
Bakanlığıyla ilişkilendirilmesi şarttır.
Değerli
milletvekilleri, günümüzde bütün dünyada bu yerel yönetimlerin fonksiyonu
artırılmakta. Yerel yönetimlerin fonksiyonu arttıkça
sorumluluklarının yerine getirilmesi için de imkân ve
kabiliyetlerinin de bu doğrultuda artması gerekir. Türkiyedeki
yapılan düzenlemelerle özel idarelere ve mahallî idare olarak belediyelere
gerçekten büyük sorumluluklar verilmiş olmasına rağmen, bu
alanda yapılacak bir çalışmada, mesela bir imar
çalışmasında il özel idaresi, kendisine kanunla verilmiş
olan görevi, Bayındırlık İskân Bakanlığının
taşra teşkilatı bayındırlık iskân
müdürlüğüyle çözmeye çalışmaktadır. Eğer bu sorunu
bayındırlık iskân müdürlüğü çözecekse, yetkiyle de mahallî
idare yetkilendirilmişse o zaman İçişleri
Bakanlığındaki Mahallî İdareler Genel Müdürlüğünün
denetim fonksiyonu dışında ne önemi kalmakta? Bir biçimde bu
kurumun Bayındırlık İskân Bakanlığıyla
ilişkilendirilmesi gerekir.
Değerli
milletvekilleri, İller Bankası -gerçekten- kuruluş
yıllarında belediye bankası olarak kurulmuştur,
belediyelerin altyapı hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde çok ciddi
fonksiyonu ve önemi var ve belediyelerin asli gelirleri olan katkı
payları, toplanan vergilerin belli oranında belediyelere
yansıtılması İller Bankası üzerinden
gerçekleştirilmekte.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Bu faaliyet gerçekleştirilirken herhangi bir
kişiye, tavassuta gerek kalmamakta ama özellikle projeye dayalı
desteklemeler ve hibeler konusunda Çevre Bakanlığının Çevre
Genel Müdürlüğüyle ilgili hibelerinin, projeye dayalı hibelerinde
olduğu gibi, İller Bankasından adil davranmasını,
özellikle Çevre Bakanlığının bu noktada
yaptıklarını uygulamamasını hassaten bekliyoruz.
Çevre
Bakanlığı ne yapıyor? Bir belediye bir altyapı
projesini hazırladığında il bayındırlık
iskân müdürlüğünden projeyi onaylattırıyor. İl
bayındırlık iskân müdürlüğü projeyi
onayladığı hâlde, onaylanmış olarak Çevre
Bakanlığına vermiş olmasına rağmen, eğer
veren belediye bir muhalefet partisi belediyesi ise, eften püften bahanelerle
ve gerekçelerle proje iade edilip desteklenmemektedir. Bu noktada Çevre
Bakanlığındaki partizanlığı yüce Mecliste
milletimle paylaşmak istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Bu noktaya dikkatinizi çekerek Çevre
Bakanlığının adil ve herkese hizmet eden
anlayışla hareket etmesini bekliyorum ve bu hususu muhalefet partisi
belediye başkanlarının bir sözcüsü olarak burada ifade etmeyi
bir görev sayıyorum.
Değerli
milletvekilleri, söz konusu bütçenin, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün 2010
yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akcan.
Lehinde Gaziantep
Milletvekili Mehmet Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Erdoğan.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı bütçesi hakkında şahsım adına lehte
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünya coğrafyası yeniden şekillenirken
duruşumuzu, değerlerimizi ve yapısal gücümüzü çağın
gereklerine, değişim ve gelişimine hızla
uyarlamalıyız. Üretim hızla Asyalaşırken, dünya
ekonomisinin lokomotifi olma yolundaki rolümüzle ilgili tedbirleri hızla
almalıyız. Bunun için daha fazla yatırım, istihdam ve
üretim sağlayarak Sanayi Bakanlığımız,
yatırımcının önündeki engelleri kaldırmak,
verimliliği artırmak için ARGE, teknopark, KOSGEB, SAN-TEZ ve benzeri
tedbirleri artırıcı yeniliklere ve tebliğlere
ağırlık verdi.
Türkiye
ekonomisinin omurgası niteliğindeki KOBİlerimiz 3 milyona
yaklaşan sayısıyla ülkemizdeki tüm işletmelerin yüzde
98ini, toplam istihdamın yüzde 81ini, toplam yatırımların
ise yüzde 62sini oluşturmaktadır.
Hükûmetimiz
olarak bu gerçekten hareketle, Bakanlığın ilgili kuruluşu
KOSGEB aracılığıyla KOBİlerimize yönelik bugüne kadar
çok önemli destek programları hayata geçirilmiştir. İş gücü
maliyeti düşük üretim ve sanayi yerine yenilikçi, rekabetçi bazı
sektörlerde dünya lideri olma noktasında bazı sektörlerimizi
geliştirip düzenleme ve reformlara gitmeye devam eden
çalışmaları desteklemekte ve sürdürmektedir. Piyasalara
canlılık getirilmesi için KDV, ÖTV indirimine gidilerek hedef sektöre
canlılık getirildi, ayrıca vergi gelirlerindeki artışa
yol açtı.
KOBİ
teşvikleriyle proje desteği, kredi desteği, ARGE ve KOSGEB
Kanununda yapılan düzenlemeye uygun olarak, Bakanlar Kurulu
kararıyla imalatçı KOBİlerle birlikte hizmet sektörlerinin de
KOSGEB desteklerinden faydalanmasının önü açıldı. Böylece
turizm, inşaat, toptan ve perakende ticaret, ulaştırma,
madencilik, bilgi ve iletişim dâhil on üç başlıkta toplanan
KOBİlere artık KOSGEB desteği sağlanmaya
başlanmıştır. Bu kapsamda finansman ve işletme
sermayesi sıkıntısı çeken KOBİlerimize de KOSGEB
Kredi Faiz Desteği Yönetmeliği Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
KOSGEB
tarafından hem yayın hem de proje bazlı olarak destek sağlanan
KOBİlerimiz, ülkemiz için katma değer sağlayan alanlara
yönlendirilerek, böylece Türkiyenin sanayi politikası ve stratejisi
geliştirilecektir.
Değerli
milletvekilleri, Sanayi Bakanlığımız, tekstil, hazır
giyim, deri ve deri ürünleri sektörü stratejisi çalışmalarına
ilaveten, otomotiv, cam, seramik, demir-çelik başta olmak üzere önde gelen
faktörlerimize ilişkin strateji belgeleri de hazırlamaktadır.
21inci
yüzyıl dünyasında yoğun bir rekabet gücü üstünlüğü elde
etmenin yolu, emeğe dayalı ucuz mal ve iş gücü ile hizmet
üretimi yerine teknoloji, bilim, bilgi yoğun üretimden geçmektedir. Bunun
için de ARGE ve yenilikçilik şarttır. Bu amaçla Sanayi
Bakanlığı, teknoparklarla, üniversite-sanayi kurumu iş
birliği çerçevesinde teknoparkların sayısını bugün
36ya çıkarmıştır. Ayrıca yerli ve yabancı özel
sektörün ARGE faaliyetlerini ülkemizde yapmalarını sağlayan 5746
sayılı Kanun kapsamında ARGE Merkezleri ve Rekabet Öncesi
İşbirliği Projesi, ARGE yenilik projeleri ve teknogirişim
sermaye desteği programlarını da yürütmektedir.
Değerli
milletvekilleri, yatırımcı, ihracatçı, iç ve dış
pazarlarımızı genişleterek çalışmalara ve büyüme
hızımızı artırmaya devam etmeliyiz.
Konjonktürel
küresel krizle ihracatımızdaki azalış iç pazardaki
tüketimin önemini artırdığı gibi, dış pazarlarda
da çeşitlendirmeye gitmemizi gerektirmektedir. Özellikle Uzak Doğu,
Afrika, Orta Doğu, Balkanlar, Rusya ve Türk cumhuriyetleri gelecek dönemde
bizim için yeni fırsatlar doğuracaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Krizle, Avrupadaki talep daralması nedeniyle
yönümüzü daha az keşfedilen ülkelere çevirdik. İş
adamlarımız Afrika, Orta Doğu, Körfez ve Orta Asyayı
ticaret platformuna dönüştürdü. İlişkilerin
geliştirilmesinde Hükûmetimiz ve Bakanlığımız bu
bölgelerde yoğun çalışmalara ve faaliyetlere girdi. Bu
bağlamda, sadece Afrika ülkelerinde üç yıl içerisinde on yedi
büyükelçilik açıldı. Geliştirilen ilişkiler sonucunda
Afrikayla 5 milyar dolar olan ticaretimizi 17 milyar dolara
çıkardık. Hedef, birkaç yıl içerisinde 50 milyar doları
yakalamaktır. ARGE harcamaları da 2009da 6,9 milyar dolara
çıkarıldı.
Değerli
milletvekilleri, bu hafta Gaziantepimizin kurtuluş yıl dönümü.
Gaziantepimiz Fransız işgalinden 6.317 şehit vererek
kurtulmuştur. Bugün yüce Meclisimizdeki vekil
arkadaşlarımızın -tabii bu bazıları için geçerli-
o günü hatırlamalarını istiyorum. Birilerinin piyonu olarak
Mecliste vekâletle göreve devam edeceğiz. açıklamalarını bir
şanssızlık olarak kabul ediyorum ve bu yüce Mecliste yer alan
tüm vekillerin milletten aldığı oylarla, onların temsilcisi
olarak devam etmelerinde hem ülkemiz adına hem milletimiz adına hem
kendileri adına yarar vardır.
Bu vesileyle
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erdoğan.
Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergün.
Buyurunuz
Sayın Ergün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakika.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; yüce heyetinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Konuşmamın
başında Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız ile
bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarımızın
faaliyetleri ve gelecek hedefleri hakkında benden önce söz alan,
yapıcı eleştirilerini sunan bütün arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum.
Bugün bana
ayrılan sürede sanayi, ticaret, teknoloji, tüketiciler, esnaf, sanatkâr ve
KOBİlere kadar geniş bir yelpazede 72 milyon
insanımızı ilgilendiren sorumluluk alanına sahip olan
Bakanlığımızın 2010 yılı hedefleri ve
çalışmaları hakkında bilgi sunacağım ancak
Türkiye'nin ekonomik potansiyeli ve kriz sonrası döneme ilişkin
kısa bir değerlendirmeyle başlamak istiyorum. Krizle ilgili
süreci uzun uzun anlatacak değilim. Buradaki herkes bu süreci zaten
yakından biliyor. Evet, üretim, istihdam ve ihracatımızda bir
miktar gerileme olmuştur ancak dünyadaki gelişmeleri ve Türkiye'nin
potansiyelini dikkate aldığımızda bu gerilemenin hızla
telafi edilebileceği de ortadadır. Sahip olduğumuz bu
potansiyeli hep birlikte harekete geçirmemiz büyük önem
taşımaktadır. Ekonomik kriz, Türkiyeyi konjonktürel olarak
etkilemiş, ülkemiz ekonomisinde yapısal sıkıntılara
yol açmamıştır.
Bugün,
bulunduğumuz noktada, kriz sonrası dönemde Türkiye'nin toparlanma
sürecine ilk önce girerek uzun bir büyüme dönemi
yaşayacağını görüyoruz. Bunu bir grafik olarak
düşünelim. 27 çeyrek üst üste büyüyen ekonomimiz, 4 çeyrektir
küçülmektedir ancak şimdi, yeniden büyüme istikametindeyiz ve büyüme
trendine başlıyoruz. Bu yılın son çeyreğinden itibaren
büyümeye geçecek olan ekonomimiz yeniden üst üste büyüme rakamlarını
yakalayacaktır.
İtiraz
edenler olabilir ama bunu sadece biz söylemiyoruz, birçok uluslararası
kurum ve kuruluş yayınladıkları raporlarda bu gerçeğe
işaret ediyorlar. Bunlardan sadece birini sizlerle paylaşmak
istiyorum. OECD tahminlerine göre: Türkiye, 2010 yılında yüzde
3,7lik oranla 30 ülke arasında Güney Koreden sonra 2nci; 2011 de ise yüzde
4,6lık oranla yine en fazla büyüyen ülkeler arasında
sayılıyor. Türkiye'nin 2011-2017 yılları arasında da
yıllık ortalama yüzde 6,7lik büyümeyi yakalayarak üye ülkeler
arasında ilk sırada yer alacak birkaç ülkeden biri olabileceği
yine tahminler arasında.
Bugün,
dünyanın 17nci, Avrupanın ise en büyük 6ncı ekonomisine sahip
bir ülke olarak önümüzdeki dönemde de başarılı bir performans
sergileyecek, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden
birisi olacağız.
Dünya ülkeleriyle
olumlu ilişkiler geliştiren, komşu ülkelerle maksimum iş
birliği yaklaşımıyla hareket eden, sanayide, üretimde
teknolojiyi daha çok kullanan bir Türkiye bu hedefe ulaşacaktır.
Katma değeri yüksek ürünlere geçerek dünya çapında markalar
oluşturmak, ileri teknoloji ürünlerin üretim ve ihracat içindeki
payını artırarak, sürdürülebilir büyüme zemininde ilerleyerek
amacımızı gerçekleştireceğiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 60ıncı Hükûmet
Programımız sanayi ve ticaret alanlarında özellikle istihdam
oluşturma ve rekabet gücünü artırmada
Bakanlığımıza önemli görev ve sorumluluklar vermektedir.
Bakanlığımız, ülkemiz için, üretici ve tüketicilerimiz için
birçok önemli faaliyeti yürütüyor. Bu çerçevede önemli çalışmaların
başında gelen Girişimci Bilgi Sistemiyle ilgili gelişmeleri
sizlerle paylaşmak istiyorum:
Farklı kamu
kurumlarınca toplanmakta olan verilerin ortak standartlar çerçevesinde
entegrasyonunu amaçladığımız Girişimci Bilgi Sistemi
sadece sanayi sektörünü değil Türkiyede sanayi ve hizmet sektöründe
faaliyet gösteren tüm gerçek ve tüzel kişileri kapsayan bir sistemdir.
Günümüzde en önemli kaynak bilgidir. Doğru politika ve stratejik planlar
oluşturmamız için öncelikle doğru ve yeterli bilgiye
ihtiyacımız var. Proje, bu politikaları oluşturmak için
kullanacağımız verileri bir araya getirmesi itibarıyla son
derece önemlidir. Ülkemizde faaliyet gösteren işletmelerin ekonomik
faaliyetlerine ilişkin önemli verileri topluyor,
sınıflandırıyor ve değerlendiriyoruz. Bu bilgileri güncelliyor,
dinamik ve esnek bir veri tabanı oluşturuyoruz. Bu program gerek
kamuya politika oluşturma noktasında gerekse
yatırımcılarımıza rehber olma noktasında büyük
önem taşımaktadır.
Nitekim, bu
sistemden elde edilen verilerden Türkiye Sanayi Strateji Belgesi
oluşturulurken azami derecede istifade edilmiştir. Sanayi Strateji
Belgesini dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeler ve Avrupa
Birliğine tam üyelik sürecinin bir gereği olarak revize ettik.
Sanayi
stratejimiz, temel olarak, ülkemizin rekabet gücünü ve verimliliğini
artırmayı hedefliyor. Bu amaca ulaşmak için orta ve ileri
teknoloji kullanan sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payını
artırmamız, düşük teknoloji kullanan sektörlerde katma
değeri yüksek ürünlere geçişi sağlamamız, becerilerini
sürekli geliştirebilen şirketlerin ekonomideki
ağırlığını artırmamız gerekiyor.
Hazırladığımız yeni sanayi stratejisiyle Türkiye'yi,
Avrupa ve Avrasyanın bilgi yoğun, teknoloji tabanlı, katma
değeri yüksek üretim merkezi hâline getirmeyi amaçlıyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 21inci yüzyılda güçlü ve
saygın bir ülke olmak istiyorsak, bilim ve teknolojiye büyük önem vermemiz
gerekiyor. Türkiye gibi büyük bir ülke teknolojiyi takip etmekle yetinemez,
ülkemiz dünyanın bilim ve teknoloji üretim merkezlerinden biri olmalıdır.
Bilgi, sermaye ve
nitelikli iş gücünü bir araya getirerek teknoloji yoğun ürün ve
üretim yöntemleri geliştirmek için, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde
de sanayi-üniversite iş birliğini hayata geçirmeliyiz.
Gelişmiş ülkelerde üniversitelerin bilimsel
araştırmaları sanayinin ihtiyaçlarına göre şekillenir
hâle gelmiştir, biz de bu bilinçle çalışarak 2012
yılında gayrisafi yurt içi hasıladan ARGEye ayrılan
payın yüzde 2ye çıkarılmasını hedefliyoruz. Tabii,
sadece kaynak ayırmak yeterli olmaz, bu kaynağın etkin
kullanımını da sağlamalıyız.
Ülkemizin
üzerinde yoğunlaşması gereken öncelikli sektörleri belirlemek,
bu sektörlere yönelik politikaları geliştirmek durumundayız.
5593
sayılı Kanunla Bakanlığımızın ARGE ve
inovasyonla ilgili çalışmalarının kapsamı
genişletilmiştir. Bu kanun kapsamında
başladığımız Sanayi Tezleri Programıyla,
üniversite-sanayi iş birliğinin kurumsallaşması yönünde
önemli bir adım attık.
KOBİlerin
ARGE faaliyetine yönelik harcamalarının yüzde 75ini biz
karşılıyoruz. Yeni teknoloji veya teknolojik ürün
geliştirip rekabet gücünün artmasını sağlıyoruz.
Şu anda bu alanda 100ü aşkın KOBİ projesi desteklenmekte
ve ARGE çalışmaları sürmektedir ve bunları üç yıl
boyunca destekliyoruz. Sanayicimizin bilgi ve teknoloji yoğun üretime
geçmesi amacıyla Patent Destek Programı, ARGE Yatırım
Destek Programı, Tanıtım, Pazarlama Destek Programı gibi
yeni destek programları üzerindeki çalışmalarımız da
sürüyor.
Yine, 5746
sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Kanun ile ülkemizde yürütülen ARGE ve yenilikçilik
çalışmalarına yeni bir boyut kazandırdık. Bu kanunla,
ARGE çalışması yürüten işletmelerin ARGE
harcamalarında önemli oranda teşvik ve muafiyetler getiriyoruz. ARGE
merkezlerinde çalışan araştırmacı personele gelir
vergisi, kurumlar vergisi, damga vergisi istisnası ile yüzde 50 sigorta
primi indirimi sağlıyoruz. Yine doktoralı personel için yüzde
90, doktora altı personel için yüzde 80 oranında gelir vergisi stopaj
teşviki veriyoruz. Ayrıca, elektrik, doğal gaz, su,
İnternet gibi girdi maliyetleri de yüzde 100 oranında
desteklenmektedir.
31 Temmuz 2008
tarihinden bu yana Bakanlığımıza 75 işletme ARGE
merkezi başvurusu yapmış ve 60 işletmeye de ARGE merkezi
kurma izni ve belgeleri verilmiştir. Aynı Kanun kapsamında
nitelikli girişimciliği özendiren, yüksek eğitimli ve nitelikli
gençlerimizi iş hayatına kazandıran Teknogirişim Sermaye
Desteğini de uygulamaya başladık. Bu destekle, genç
girişimcilerimize 100 bin Türk lirası kefilsiz,
karşılıksız, geri ödemesiz hibe desteği
sağlıyoruz. Parlak bir fikrim var. diyen genç girişimcilerin
projelerini ticari ürüne dönüştürme imkânı veriyoruz. Bu destekten
üniversite son sınıf öğrencileri, master ve doktora
öğrencileri ile doktorasını son beş yıl içinde
tamamlamış genç akademisyenlerimiz faydalanıyorlar.
Nisan ayında
ilk başvurularını kabul ettiğimiz Teknogirişim Sermaye
Desteği için 159 başvuru yapılırken bunlardan 78 tanesine
onay verilmiş ve 100 bin Türk liralık hibe destekleri kendilerine takdim
edilmiştir. 2010 yılı programı için de başvuruları
4 Aralıkta almaya başladık. 4 Ocak 2010 tarihine kadar
gençlerimizden yeni başvurular beklediğimizi bir kere daha ifade
etmek istiyorum.
Yine, 2002
yılında Türkiyede sadece 2 olan teknoloji geliştirme bölgesi
yani teknopark sayısı bugün 37ye ulaşmıştır.
2009 yılı sonu itibarıyla 26 tanesi faaliyette olacak ve bu
teknoparklarımızda faaliyet gösteren firma sayısı bugün
itibarıyla 1.191e, istihdam edilen personel sayısı 11.082ye,
biten proje sayısı 5.661e, üzerinde çalışılan proje
sayısı 3.476ya, ihracat 540 milyon dolara, yabancı firma
sayısı 56ya, bu firmalarca yapılan yatırım
tutarı 450 milyon dolara, alınan patent sayısı ise 281e
ulaşmıştır.
Şimdi de
teknoparkların işletilmesinde yaşanan sorunların ortadan
kaldırılması amacıyla, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Kanununda değişiklik yapılması için çalışma
başlattık. Bu çalışmada, Kanunun uygulamasında ortaya
çıkan sorunlar giderilecek, aynı zamanda, bu bölgelerin etkinliği
daha da artırılacaktır. Yapacağımız yeni
düzenlemeyle, teknoloji geliştirme bölgelerine sağlanan destek,
teşvik ve istisnaları 5746 sayılı ARGE Kanununa paralel
olarak 2023 yılına kadar uzatacağız.
Ayrıca,
bölgelerde çalışan ARGE personelinin bu projelerle ilgili olarak
teknoloji geliştirme bölgeleri dışında geçirdikleri
sürelerin belirli bir kısmı da destek, teşvik ve istisnalar
kapsamına alınacak. ARGE çalışması tamamlanan projeler
konusunda ortaya çıkan ileri teknolojik ürünlerin seri üretimleri de
desteklenecek.
Bunun
yanında, bu bölgelerde üretilen teknolojilerin
yaygınlaştırılması ve ticarileştirilmesi
amacıyla, teknolojik transfer ofisleri de kurulacaktır. Bilgi ve
teknolojiye verdiğimiz bu önemle, ülkemizin çok daha güçlü ve müreffeh bir
ülke hâline gelmesine önemli bir katkı sağlayacağız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, sanayi
çalışmalarımızı çevresel değerleri koruma
hedefiyle uyumlu bir şekilde sürdürüyoruz. Organize sanayi bölgeleri ve
küçük sanayi siteleri çevre tahribatını minimize etmek, maliyetleri
düşürmek gibi önemli roller oynamaktadır. Özellikle, sanayileşme
ve istihdama katkı sağlayan ve girişimcilere uluslararası
standartlarda çalışma ortamı hazırlayan organize sanayi
bölgelerinde günün şartlarının gerektirdiği mevzuat
değişikliklerini titizlikle ve en kısa sürede hayata
geçiriyoruz. Bakanlığımızca ülkemizde planlı
kalkınma döneminin başladığı 1960lı
yıllardan itibaren OSB ve küçük sanayi sitesi uygulamalarında bugün
önemli bir seviyeye geldiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. 120 adet
organize sanayi bölgemizin altyapı inşaatı
tamamlanmıştır. Bu projelerin tamamlanmasıyla
yaklaşık 800 bin kişiye istihdam imkânı
sağlanmıştır. Yine 429 adet küçük sanayi sitesinin üstyapı
ve altyapı inşaatı tamamlanmış, bu projelerin
tamamlanmasıyla yaklaşık 460 bin kişiye, daha
sağlıklı şartlarda çalışma imkânı
getirilmiştir.
2009
yılında 13 organize sanayi bölgesiyle 7 küçük sanayi sitesi
projesinin tamamlanmasını planlamıştık ancak bu hedef
aşılarak yıl sonunda 16 organize sanayi bölgesi ve 8 küçük
sanayi sitesi tamamlanmış olacaktır. Bu projeler
tamamlandığında ise 80 bin kişiye daha iş imkânı
sağlanmış olacak.
2010
yılı yatırım programı teklifimizde ise organize sanayi
bölgeleri için 133 milyon 299 bin Türk lirası, küçük sanayi siteleri için
51 milyon 561 bin Türk lirası ödenek tahsisi öngörüyoruz. Bu ödeneğin
kullanımında kriterlerimiz kaynakların israf edilmeden etkin
kullanımını sağlamak ve sonuç odaklı olmak yani
bitirilmesi ve hızla üretime geçilebilmesi mümkün olan
yatırımlara öncelik vermektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; esnaf ve sanatkârımız
işletme sayılarının çokluğu, ülke çapında
istihdam oluşturma imkânları, bölgesel kalkınma ve
gelişmeye katkıları yönüyle ekonomik ve sosyal
hayatımızın en önemli unsurlarından biridir. Bakanlık
olarak esnaf ve sanatkârımızın sorunlarını tespit
etmek ve izlenecek politikaları da belirlemek amacıyla esnaf ve
sanatkâr değişim, dönüşüm ve destek strateji belgesi ve eylem
planı ile ilgili hazırlıkları tamamladık. Esnaf
strateji belgesini önümüzdeki günlerde bir eylem planıyla birlikte önce
Bakanlar Kuruluna, ardından Yüksek Planlama Kuruluna sunarak hayata
geçirmiş olacağız. Hazırlanan yeni strateji belgesiyle
esnaf ve sanatkârların kredi ve finansman şartlarını
iyileştirmeyi, vergi ve istihdam gibi yüklerini azaltmayı,
eğitim ve danışmanlık hizmetlerini geliştirmeyi,
yenilikçilik ve girişimciliği artırmayı, altyapı,
kümelenme ve ortaklık faaliyetlerini desteklemeyi, gerekli yasal
düzenlemeleri tamamlamayı, Avrupa Birliği programlarından ve
kaynaklarından daha fazla yararlanmalarını sağlamayı
temel önceliklerimiz olarak belirledik.
Şu bir
gerçek ki Türkiyede çok dağınık bir esnaf örgütlenmesi var ve
işletmelerimiz genel olarak küçük işletmelerden oluşuyor. Bu
durum, büyük işletmelerin imkânlarından yararlanmayı asgariye
indiren bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
nedenle, ortaklık kültürünü ve birleşmeleri
yaygınlaştırmamız bu alandaki temel yapısal
dönüşümlerden birisi olacaktır.
Esnaf ve
sanatkârımızın sorunlarını çözme konusunda bugüne
kadar hiçbir fedakârlıktan kaçınmadık. Öncelikle esnaf ve
sanatkârımızın Halk Bankası üzerinden
kullandıkları krediye ulaşma imkânlarında önemli
ilerlemeler kaydettik. 2002 yılında yüzde 59 seviyelerinde olan kredi
faiz oranı 1 Eylül 2009 itibarıyla yüzde 8e düşürülmüştür.
2002 yılında toplam 153 milyon Türk lirası kredi
kullanabilmiş olan esnaf, 2009 yılı itibarıyla 3,6 milyar
Türk lirası kredi kullanır hâle gelmiştir. Kredileri geri ödeme
güçlüğüne düşenler için yeniden yapılandırma
çalışmaları da yaptık. Ayrıca, yaptığımız
kanun değişikliğiyle KOSGEB desteklerinden hizmet sektöründe
faaliyette bulunan esnaf ve sanatkârımızın da yararlanabilmesi
imkânını sağladık. Bu çerçevede, KOSGEB aracılığıyla
yaklaşık 100 bin esnaf ve sanatkârımıza 25 bin lira;
eğer işletmeci bayan ise, bayan girişimcilere de 30 bin liraya
kadar kredi desteği sağladık ve bu çalışma devam
ediyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; güçlü bir ekonomi, güçlü bir reel
sektör sayesinde kurulabilir. Biz de bu gerçekten hareketle ekonomimizin bel
kemiğini oluşturan KOBİlerimize yönelik çok önemli destekleri
KOSGEB aracılığıyla sürdürüyoruz. KOSGEB, 2003
yılından Ekim 2009 tarihine kadar, yönetmelik destekleri
kapsamında toplam 244 milyon Türk lirası tutarında destek
ödemesi gerçekleştirmiş, kredi faiz desteğiyle bankalar
aracılığıyla verilen 5,2 milyar TL tutarında kredi
hacmi oluşturmuştur. Sadece 2009 yılında KOSGEB
tarafından -Ekim ayı sonuna kadar- 10.594 işletmeye 54 milyon TL
destek sağlanmıştır. Bunun 15 milyonu geri ödemesiz
destekler, 3 milyonu geri ödemeli destekler, ayrıca yürütülen projeler
için de 3 milyon TL tutarında harcama yapılmıştır.
Kredi faiz destekleri kapsamında 33 milyonluk faiz desteğine
karşılık 1,3 milyarlık kredi hacmi
oluşturulmuştur; bu, 2009 yılının Ekim ayına
kadar. 2009 yılının Kasım ve Aralık aylarında
işletmelerimize yönelik üç ayaklı yeni bir kredi destek programı
uygulamaya koyduk ve 2,5 milyar lirayı aşan bir kredi desteği
sağladık. 1990la 2002 yılları arasında, KOSGEBin
kuruluşundan bu yana, on iki yılda 14 milyon lira civarında bir
destek sağlanmışken, 2002 ile 2009 yılları
arasında, yedi yılda 900 milyona yakın destek
sağlanmıştır; yaklaşık 60 kat civarında,
KOSGEB destekleri artırılmıştır.
KOSGEBin
destekleri bunlarla sınırlı değil. Bir işletmemiz yurt
dışında fuara mı katılıyor, stant ücretinden
tutun da konaklama ve ulaşım ücretlerine kadar birçok masrafın
karşılanmasında KOBİlerimize destek veriyoruz.
İşletmelerimize İnternet sitesi kurmaları için bile destek
veriyoruz. Artık, hizmet sektörüne de destek vermeye başlayan KOSGEB,
işletmelerimizin yapılarını daha da güçlendirmeleri için
önümüzdeki dönemde desteklerini artıracaktır. Bu çerçevede,
KOBİlerimizin yönetim biçimlerini modernize etmeleri, nitelikli eleman
yetiştirmeleri için danışmanlık ve eğitim desteği
vermeye devam edeceğiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) KOSGEB desteklerini önümüzdeki
dönemde KOBİlerin ARGEye, inovasyona, yönetim kabiliyetlerini
geliştirmeye, dış pazarlara açılmaya, ürünlerini
tanıtmaya ve birleşmelerine ayıracağımızı da
buradan açıklamak istiyorum. Ayrıca finansmana erişim
noktasında teminat sıkıntısı yaşayan
işletmelerimize rahat nefes aldıracak bir uygulamayı da bu
süreçte hayata geçirdik. KOSGEBin de ana ortağı olduğu Kredi
Garanti Fonunun sermayesi bu dönemde güçlendirilerek 60 milyon liradan 240
milyon liraya çıkarıldı. Kredi garanti kuruluşlarına 1
milyar lira hazine desteği sağlandı ve KOBİlerimize yaklaşık
12 milyar liralık yeni bir kredi hacmi oluşturuldu. Bununla ilgili
başvurular da geçtiğimiz günlerde alınmaya başlandı.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi bitiriyorum. Türkiye, patent
başvurularında da büyük artışların
gerçekleştiği bir dönemi yaşıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurunuz.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) Başkanım
bitiriyorum.
Dünyada son
yıllarda patent başvurularındaki yıllık
artış oranı ortalama yüzde 5in altında gerçekleşirken,
ülkemizde yerli patent başvurularındaki artış 2007
yılında yüzde 70, geçtiğimiz yıl ise yüzde 23 olarak
gerçekleşmiştir. 2008 yılında faydalı model
başvurularıyla birlikte değerlendirildiğinde cumhuriyet
tarihimizde ilk defa Patent Enstitüsüne bir yılda 10 binin üzerinde
buluş için başvuru yapılmıştır. Şu ana
kadarki patent başvuru verileri, patent başvurularında, 2009
yılında, 2008in üzerine çıkacağımızı
gösteriyor.
Bakanlık
olarak yeni pazarlara açılma konusunda anahtar rol oynayacak tasarım
politikası oluşturmak için de
çalışmalarımızı hızlandırdık. Bu
amaçla, Bakanlığımızın girişimleriyle, Türkiye'de
ilk kez bir Türk Tasarım Danışma Konseyi kuruldu. Türk
tasarımı imajını yerleştirmek ve ilk kez bir
tasarım stratejisi oluşturmak üzere çalışmalarımıza
başladık. Bu çerçevede, ocak ayında geniş
katılımlı bir çalıştay düzenleyerek tasarım
politikası ve bir eylem planı oluşturuyoruz.
Tüm bu
çalışmalar Türkiye'nin ileri teknoloji ürünlerinin üretim ve ihracat
içerisindeki ağırlığını artırmaya yönelik
hedeflerdir ve çalışmalardır.
Hizmet
alanlarına baktığımızda Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının ve faaliyetlerinin ülkemiz açısından
ne kadar önemli olduğu görülüyor. Ülke olarak ekonomik ve sosyal anlamda
kalkınma istiyorsak, özellikle iş hayatına ve reel sektöre
sağlam, sağlıklı bir zemin hazırlamamız
gerekiyor.
Bakanlığımız,
Türkiye'nin, 2023 hedeflerine ulaşması, Avrupanın,
Asyanın ve Afrikanın kesiştiği bu bölgede bir üretim ve
teknoloji üssü olması için çalışmalarına ara vermeden devam
edecektir.
Konuşmamın
sonunda, yaptığınız bütün katkılar için teşekkür
ediyor, yapıcı eleştirilere her zaman açık olduğumuzu
bir kere daha ifade etmek istiyorum.
2010
yılı bütçesinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız
ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarımız ve ülkemiz
için hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ergün.
Bayındırlık
ve İskân Bakanı Mustafa Demir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Demir.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Bayındırlık ve İskân
Bakanlığımızın 2009 yılı faaliyetleri ile
2010 yılı bütçe tasarısı hakkında bilgi sunmak üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken, parti grupları adına söz alan,
Bakanlığımıza katkı sağlayıcı
eleştirilerinden dolayı tüm milletvekillerimize şükran ve
teşekkürlerimi sunuyorum.
Kamuya ait
yapım işleri, afet işleri ve imar hizmetleri olmak üzere
başlıca üç temel alanda faaliyetlerini sürdüren
Bakanlığımız, şehirleşme ve yapılaşma
alanlarında yüz yılı aşkın bir süredir
gerçekleştirdiği planlama, altyapı ve üstyapı hizmetleriyle
ülkemizin kalkınmasında önemli işlevler yerine getirmiştir.
İnsanlık
tarihi kadar eski olan inşaat faaliyetlerinin yapım teknolojileri
açısından ulaştığı seviye, çağı
yakalamak ve dışa açılma çabası içinde olan ülkemizi de
yakından ilgilendirmektedir.
Şehirlerde
ve kırsal alanlardaki planlama ve yapılaşma faaliyetleri
Bakanlığımızın en önemli misyonunu
oluşturmuş ve ülkemiz yapı kalitesinin iyileştirilmesi,
inşaat sektörümüzün dış pazarda rekabet gücünün
artmasını da sağlamıştır.
Hükûmetimizin
görevde olduğu süre zarfında gerek
Bakanlığımızın çalışmaları ve gerek
Hükûmetimizin diğer icraatları sonucunda Türk inşaat ve
yapı sektörü ile yapı malzemeleri sektöründe çok önemli
gelişmeler yaşanmıştır. Yıllar boyu durgunluk
yaşayan, hatta bazı yıllarda gerileme içine düşen
inşaat sektörü Hükûmetimizin görevde olduğu dönemde âdeta bir dönüm
noktası yaşamıştır. Hükûmetimiz döneminde hız
kazanan kentsel dönüşüm çalışmalarının, büyük
altyapı projeleri, toplu konut uygulamaları, duble yollar, diğer
ulaşım projeleri, eğitim yapıları, sağlık
yapıları gibi geniş alanda inşaat sektörünün canlanması
üzerinde çok önemli katkıları olmuştur.
Geçmiş dönem
verileri de dikkate alındığında, inşaat sektörü bizim
dönemimizde, tabiri caizse, altın dönemini yaşamıştır.
Ekonomik büyüme inşaat sektörünü 2005 yılından itibaren bütün sektörler
içinde 1inci sıraya yükseltmiştir.
Sektör 2008
yılının 2nci altı aylık döneminde ve 2009
yılında küresel etkiler nedeniyle bu hızını
kaybetmiş gibi gözükse de krize karşı alınan önlemlerin
önümüzdeki dönemde etkili olması neticesinde inşaat sektörünün
hızlı bir şekilde toparlanması beklenmektedir.
İnşaat
sektörünün toparlanması sonucunda ise ilgili diğer birçok sektör de,
tabiatı gereği, üretimde canlanma ve ekonomik büyümeye ciddi anlamda
katkı sağlayabilecek çok geniş sektörleri de sürükleyici rolünü tekrar
yerine getirecektir.
Hükûmetimiz
döneminde yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde de büyük
gelişmeler kaydedilmiştir. 1970li yılların
başında uluslararası piyasaya açılan Türk müteahhitlik
firmaları yetmişe yakın ülkede bugün faaliyet göstermektedir. Bu
süreçte Türk müteahhitlerinin üstlendikleri proje sayısı 5 bine
yaklaşmış, bu projelerin toplam tutarı ise 130 milyar ABD
dolarına ulaşmıştır.
Müteahhitlerimizin
Türkiye dışında üstlendikleri projelerin tutarı 2002
yılında 1,7 milyar dolar iken bu rakam 2008 yılında 23,6
milyar dolara çıkmış. Bu rakamlar müteahhitlerimizin yurt
dışındaki güven ve saygınlığının en
büyük göstergesini oluşturmaktadır.
Yurt
dışında müteahhitlik hizmeti veren firmalar arasında
yapılan araştırma sonucunda, ülkemiz, 2009 yılında 31
firmayla Çinden sonra 2nci sırayı alarak yurt dışı
müteahhitlik hizmetlerindeki başarı ve istikrarını
korumuş, dünya piyasalarındaki etkin konumunu da
güçlendirmiştir.
İnşaat
sektöründe yaşanan gelişmeler ülkemizi yapı malzemeleri
alanındaki pek çok ürünün üretiminde de, ihracatında da ayrıca
dünyanın ve Avrupanın ilk sıralarına
çıkarmıştır.
Bu veriler,
yapı sektörüne ve Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı olarak bizim yerine getirdiğimiz sektöre yol
gösterme ve öncülük gibi görevlerin önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; planlamayla ilgili yetkilerin
farklı kurumlarda bulunması, planlarda yetki karmaşasına,
zaman ve kaynak israfına, plan bütünlüğünün bozulmasına neden
olmaktadır. Planlama sistemindeki bu dağınıklık
aynı zamanda kentsel ve kırsal yerleşme problemlerine de yol
açmaktadır.
Özellikle üst
ölçekteki imar planlarına ilişkin olarak kamu kurum ve
kuruluşları arasında doğan anlaşmazlıkların
giderilmesi, her düzeydeki plan içeriğinin bölgesel ve yerel koşullar
da dikkate alınarak yeniden tanımlanması ve planlama konusunda
dil birliğinin sağlanması gerekmektedir.
Bu sebeple,
yerleşme, şehirleşme ve yapılaşma konularında
deneyimi ve birikimi bulunan Bakanlığımızın, yeni
yapısıyla, bu alanlardaki üst kamu otoritesi olma vasfına
kavuşturulup ülkemizdeki imar, yapı ve planlama hizmetlerindeki görev
ve yetki karmaşasıyla, görev boşluklarını önleyerek
daha etkili, verimli ve ekonomik hizmet üretebilme imkânına sahip
olması hedeflenmektedir.
Ülkemizin devam
eden kentleşme sürecinde çarpık yapılaşmış
yerleşmelerden planlı, sağlıklı ve güvenli
yerleşmelere geçişin bir aracı olan ve doğal, kültürel,
tarihî alanların korunmasına fırsat yaratacak kentsel
dönüşüm ihtiyacı önem ve aciliyet arz etmektedir.
Kentsel
dönüşümün müstakil bir kanunla düzenlenmesi ihtiyacı artık tüm
taraflarca kabul edilen bir husustur. Kentsel dönüşüme ilişkin yasa
tasarısı hazırlık çalışmalarında son
aşamaya gelmiş bulunuyoruz ve ilk Bakanlar Kurulu
toplantısında Bakanlar Kuruluna arz edilecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizdeki mevcut yapı stokunun
yarısına yakınının depreme dayanımın istenen
düzeyde olmadığı, kaçak, ruhsatsız ve gerekli mühendislik
ve mimarlık hizmetlerinden yeterli hizmeti almadığı
tarafımızca tespit edilmiştir. Depreme maruz
kalındığında bugün en fazla yapı ve insan kaybına
uğrayan ülkeler arasında bulunmaktayız. Elimizdeki kaydı
bulunan yapıların dışındaki tüm yapıları
inceleyerek ve tespitini yaparak yapı envanterini en kısa sürede
oluşturup elde edeceğimiz veriler neticesinde
yıkılması gerekli binalarla ilgili yıkım
kararlarının alınıp yıkımları
gerçekleştirmeyi temin etmek durumundayız. Bütün bunlar, bir sistem
dâhilinde, çeşitli yöntemler de geliştirilerek,
vatandaşlarımız mağdur edilmeden yapılacaktır.
Aynı zamanda, güçlendirilmesi ve iyileştirilmesi gerekli
yapıların bir program dâhilinde güvenli hâle getirilmesi de
sağlanacaktır. Yapı envanteri ve müteakiben yapılması
gereken çalışmaları en kısa sürede tamamlamayı
planlıyoruz. Bu çalışmalara öncelikle 1inci ve 2nci derece
deprem bölgelerinde yoğun yapılaşmaların bulunduğu
bölgelerden başlıyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizin, iktidarı ve
muhalefetiyle, geçtiğimiz daha önceki hafta içerisinde ittifakla kabul
etmesi sonucunda kanunlaşan, 17/12/2009 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren 5940 sayılı İmar Kanunu
ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bahse konu hususlara
ilişkin düzenlemeler için önemli bir adım
atılmıştır. Bu konuda fennî mesullük, şantiye
şefliği, yapı müteahhitliği ve yapı sahipliği
yeniden tarif edilmekte ve sorumlulukları ayrı ayrı belirlenmektedir.
Proje, ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapan müteahhitlerin bu eksikliklerini
gidermedikçe yeni bir yapı için inşaat ruhsatı alması ve
müteahhitliğe devam etmesi mümkün olmayacaktır. Müteahhidin vergi
veya sigorta borçlarından dolayı projesine uygun olarak
yapılmış ve hâlen içerisinde oturulmakta olan
yapıların yapı sahiplerince yapı kullanma izin belgelerinin
alınabilmesinin önü açılmış olup bu konuda çok
sayıdaki vatandaşımızın da mağduriyeti
giderilmiştir.
Yine, özel
inşaatlarda belgeli usta çalıştırılması
öngörülmekte, Kanunun inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgesi
olmayan usta çalıştırılamayacağına dair hükmü 1
Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu süre içinde ustalara geçici
yetki belgesi verilecek ve hiçbir çalışanı mağdur etmeden,
piyasada bir usta sıkıntısına sebebiyet vermeden,
tatlı bir şekilde geçiş temin edilecektir.
Ayrıca, bu
Kanun ile Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemini oluşturma görevi
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına
verilmiş, bu sistemle ulusal, mekânsal veri altyapısının
temel bileşenleri bütüncül bir yapıya kavuşturulacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yukarıda özetle vurgulamaya
çalıştığım önemli hususlardaki faaliyetleri bir bir
gerçekleştirmek üzere çalışmalar sürdürülmekte olup, bu amaçla,
üzerinde çalışılan sekiz adet kanun taslağı
hazırlıklarının son aşamasına gelinmiş ve
kısa zamanda Bakanlar Kurulunun gündemine sunulup hükûmet
tasarısı hâline dönüşmesi durumunda yüce heyetimizin oyuna,
kabulüne inşallah
Kabul oyuyla yasalaşması hâlinde, burada
birçok sözcülerimizin de ifade ettiği Bayındırlık
Bakanlığının artık içinin
boşaltıldığı şeklinde değil,
mimarlık-mühendislik uygulamalarıyla ilgili hem genel hem yerel
yetkileri de kısıtlamadan tüm desteğini, politikaları
üreten ve onları denetleyen, bugüne kadar mühendislik ve mimarlık
uygulamalarını da şikâyet ettiğimiz hemen hemen tüm
konuları çözüme kavuşturacak bir hüviyete kavuşmuş, yeni
ismi de muhtemelen değişecek olan Bayındırlık ve
İskân Bakanlığının yeni yüzüyle inşallah 2010
yılında görevine devam etmesini hedeflemekteyiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yapı İşleri Genel
Müdürlüğümüz 2009 yılında kendi yatırım
programımızda olan işlerin yanında diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına ait geçmiş yıllardan devam eden ve yeni işler
olmak üzere 6 milyar 601 milyon TL proje bedelli ve yılı ödeneği
2 milyar 201 milyon TL olan 1.957 adet yatırım projesi üzerinde
çalışmalarını sürdürüyor.
Bakanlığımız,
yapımını üstlendiği kamu yapılarının hem
yüksek kalite standartlarında yapılmasına çalışmakta
hem de işi taahhüt edilen süreden önce bitirip teslim etmeyi büyük ölçüde
artık temin etmektedir.
Yapı denetim
sisteminin uygulanmasına hâlen on dokuz pilot ilde devam edilmekte olup,
denetim işleri biten ve sertifika alarak sistemden çıkarılan
inşaatlar hariç bugün itibarıyla 115 milyar TL bedelli 235 milyon
metrekarelik inşaat denetimi sürdürülmektedir.
Mevcut sistemin
sorunlarının ve eksikliklerinin giderilerek daha etkin ve daha iyi
işler hâle getirilmesi amacıyla hazırlanan ve sistemi
altyapısı müsait elli dört ile yaygınlaştıracak olan
yeni bir yapı denetim kanunu taslağı hazırlanmış,
2010 yılının ilk ayları içerisinde yüce Meclisimizin
gündemine getirilecektir.
Bakanlığımız,
yapıda kullanılacak olan malzemenin üretim aşamasından
başlayarak yapıda nihai kullanımına kadar geçen süreçte
denetimin yapılmasının sağlanması görevlerine devam
etmektedir. Tüm süreçlerin takibi açısından denetim yapan personelin
sayısıyla laboratuvar sayılarını da
artırmayı sürdürüyoruz.
Avrupa
Birliğinin yapı malzemeleri direktifinin
uyumlaştırılması çalışmalarıyla ilgili
olarak Bakanlığımız tarafından hazırlanan
Yapı Malzemeleri Yönetmeliği 1/1/2007 tarihinde uygulamaya
girmiş, uyumlaştırılması ve uygulanması için
gerekli olan on adet tebliğ yayımlanmıştır. Yapı
Malzemeleri Yönetmeliği CE işareti kapsamı
dışındaki ürünlerin piyasaya arz koşullarını ve
CE işareti taşısın taşımasın tüm ürünlerin
yapıda kullanım koşullarını belirleyen Yapı
Malzemelerinin Tabi Olacağı Kriterler Hakkında Yönetmelik ise
1/7/2010 tarihinden itibaren uygulamaya girecektir.
Piyasa gözetimi
ve denetimi faaliyetlerinde rol alacak hâlen seksen bir il müdürlüğümüzde
görev yapan 329 kişiden oluşturulan yapı malzemeleri denetim
grubunun on ildeki eğitim çalışmaları tamamlanmış
olup periyodik olarak diğer illerdeki eğitimlere devam edilmektedir.
5627
sayılı Enerji Verimliliği Kanunu uyarınca hazırlanan
Merkezi Isıtma ve Sıcak Su Giderlerinin
Paylaştırılmasına İlişkin Yönetmelik 14/4/2008
tarihinde, Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği ise 5/2/009
tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımız
2003-2009 yılları arasında, afet sonrası müdahalede hasar
tespiti, yer seçimi, hak sahipliliği ve borçlandırma işlemlerini
eş zamanlı olarak planlayarak çok kısa sürede
tamamlamış ve geçici iskân konutuna ihtiyaç duyulmaksızın
afetzedelerin daimi iskânını sağlamıştır. Hükûmet
ettiğimiz 2003-2009 yılları arasında toplam 43.577 konut ve
2.492 ahır binası afetzedelere yapılarak teslim edilmiştir.
Hükûmetlerimiz döneminde gösterilen çalışmalar sonucu kırk
yılı aşkın bir süredir konut yapımını
bekleyen afetzedelerden Muş Varto, Diyarbakır Lice ve Hani
depremlerinde hak sahibi olanlara konutları tamamlanarak teslim
edilmiştir. Bakanlığımız yaşanan afet
olaylarını hasar tespit, acil yardım, afet etüdü, geçici iskân
ve bunlar gibi çalışmaları ile anında müdahale etmiştir.
Afete uğrayan yerleşim yerlerindeki üst ve alt yapılara meydana
gelen hasarlardan dolayı toplam 235 milyon TLlik acil yardım
ödeneği bu yerleşim yerlerine gönderilmiştir. 2009
yılında ise afete uğrayan yerleşim yerlerine 54 milyon TL
acil yardım ödeneği gönderilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimizin kurumsal
yapılanma faaliyetleri kapsamında afet, acil durumlar ve sivil
savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek üzere Başbakanlığa
bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının kurulması, teşkilatı ile
görev ve yetkilerini düzenleyen 5902 sayılı Kanun 17 Haziran 2009
tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanun hükmü gereği altı ay
sonrasına tekabül eden 17/12/2009 tarihi itibarıyla
Bakanlığımızın afetle ilgili görevleri bu
Başkanlığa devredilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımız
bünyesinde hizmet veren bir diğer ana hizmet birimi Teknik
Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, imar mevzuatına
ilişkin düzenlemeleri yapan, bunların yurt çapında
uygulanmasına yön veren, yerel
yönetimlere rehberlik eden, mali ve teknik yardımlarda bulunan
kıyı ve kamu yapılarına ilişkin planları
onaylayan, yurt içi ve yurt dışı yapı müteahhitlerine, plan
ve harita müelliflerine belge veren teknik bir hizmet birimimizdir.
2014
yılı sonuna kadar tüm ülkemiz kıyılarının kamu
yararına kullanımı ve korunmasına yönelik planlama
çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.
Bakanlığımızca onaylanan her türlü ve ölçekteki imar
planları gerek stratejik gerek ekonomik ve gerekse nitelik
bakımından oldukça önemli planlardır. Bu planlara konu tesisler,
yapılar veya yerleşmeler ekonomik ve sosyal açıdan ülkemize
büyük katkılarda bulunmakta, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesine
yaptığı katkıyla da stratejik öneme sahip
bulunmaktadır.
Yine, Kırsal
Yerleşmelerde Güvenli ve Yöre Özelliklerine Uygun
Yapılaşmanın Yaygınlaştırılması
Projesi, ünlü Türk mimarımız Mimar Sinanın doğum yeri
olduğu için Kayseri pilot il seçilerek başlatılmıştır.
Köy yerleşik
alan sınır tespitlerinin yaygınlaştırılması
ve köylerde yaşayan vatandaşların mağduriyetlerinin en aza
indirilmesi amacıyla köy yerleşik alan
sınırlarının tespit edilerek yerleşik alan
sınırlarının tespitlerinin bir program dâhilinde
tamamlatılmasına yönelik çalışmalarımız da
sürdürülmektedir.
Yürütülmekte olan
Kentsel Gelişme Stratejisi Hazırlama Projesinin (KENTGES) İlk
aşamasında Kentleşme Şûrası düzenlenmiştir.
Şûra sonucunda alınan kararların özeti Şûra sonuç
bildirgesiyle kamuoyuna duyurulmuş, Şûrada yapılan tespit ve
öneriler de değerlendirilerek 2010 yılı başında
kapsamlı bir KENTGES (Kentsel Gelişme Strateji Belgesi) eylem
planı elde edilmesine yönelik çalışmalar tamamlanacak ve Mart
2010 tarihinde Devlet Planlama Teşkilatına sunulacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
Bakanlığımızın ilgili kuruluşu olan İller
Bankası Genel Müdürlüğümüz, toplam 3.047 mahallî idare birimine
hizmet üretmektedir. İller Bankası, 2002 yılına gelene
kadar varlığı tartışılan,
kaldırılması düşünülen bir kamu kuruluşuydu. Ama yedi
yıl içerisinde yaptığı çalışmalarla, artık
-2009 yılı itibarıyla ifade ediyorum- il özel idarelerine ve
belediyelere 1 milyar liraya yakın, 1 milyar liraya ulaşan bir finans
desteği sağlamış ve tüm belediyelerin, il özel
idarelerinin, talep etmeleri hâlinde, proje, müşavirlik ve diğer
hizmetlerini verimli bir şekilde sürdürmektedir. Bugün, artık,
İller Bankasının kapatılmasını değil,
şu anda Plan ve Bütçe Komisyonumuzun Alt Komisyonunda görüşülmekte
olan teşkilat yasasıyla birlikte, tam tersi, güçlendirilen yurt
dışı kamu fonlarından da ülkemize getirip yerel
yönetimlerimizin hizmetine sunulmaya genişleyecek yetkisiyle birlikte bu
hüviyete kavuşan bir İller Bankasını hedeflemekteyiz.
Eğer Komisyondan geçmesi durumunda, yüce Meclisin de kabul etmesi hâlinde,
İller Bankasının bugün, 2010 yılı için öngördüğümüz
1,3 milyar liralık yerel yönetimlere destek sağlama kapasitesini
2-2,5 milyar liralara çıkarmayı hedefliyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ayrıca, İller
Bankamızın 2010 yılında safi kârından yüzde
60ını, yaptığımız bir düzenlemeyle, nüfusu 10
binin altındaki belediyelere ve kırsal kesimdeki köylere hibe olarak
alt yapılarda kullanılmak üzere ayırıp
kullandırmayı da, 2010 yılında inşallah,
gerçekleştireceğiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin tapu ve kadastro
hizmetlerini gerçekleştirmekle görevli olan Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü, tarihinin her döneminde devletin en önemli kurumları
arasında yer almaktadır. Bu Genel Müdürlük, halkın devletle en
önemli temas noktalarından biridir; özellikle son dönemde klasik
yapısından sıyrılarak ciddi atılımlar
yapmış, önemli projeler gerçekleştirmiştir.
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğümüzün önemli projelerinden bazılarını
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir: Kadastronun
Tamamlanma Projesi. Şu anda kadastro
çalışmalarımızı 2009 yılı itibarıyla
493 birimin dışında tamamını tamamlamış
bulunuyoruz. Bu 493 birim, belli problemleri olan, kadastro
çalışmasının şu anda yapılmasının
mümkün olmadığı birimler. Bu problemlerle ilgili
çalışmalar devam ediyor. Bunlar da tamamlanınca o birimlerde de
kadastro çalışmalarını tamamlayacağız.
Ayrıca,
yetmiyor, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüz, burada da ifade
edildiği gibi, geçmişte yapılan, yenilenme ihtiyacı duyulan
tüm kadastro çalışmalarına bir taraftan başladı. 2012
yılı sonuna kadar bunları tamamlamayı hedefliyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Devamla) Bu çalışmaları,
biz, tüm yeni yapılacak çalışmaları
sayılaştırarak elektronik ortama aktarıyor, tüm kamu kurum
ve kuruluşlarının ve kendi kullanımına da elektronik
ortamda kullanması mümkün hâle getirilmektedir.
Diğer bir
projesi Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün, bildiğiniz gibi,
TARBİS Projesiyle birlikte tüm arşivdeki Osmanlıca bilgilerimiz
-ki yirmi dört ülkeye ait bunlar mülkiyet kayıt bilgileri- elektronik
ortama aktarıldı. O belgeler, tamamı eskimiş,
yıpranmış ve kaybolmak üzere olan o belgeler restore edildi;
şu anda elverişli ortamda bir daha eskimeye, yıpranmaya, yok olmaya
maruz kalmayacak şekilde, gelecek kuşaklara intikal ettirecek
şekilde gerekli çalışmalar yapıldı, ayrıca
elektronik ortama atılan, yüklenen bilgiler ilgililerin
kullanımına Osmanlıca ve Türkçe olarak sunulmuş
bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir diğer projemiz, Tapu
Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS). İlk iki programı
aşamalı olarak tamamlandı...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Devamla)
üçüncü
aşamasını da 2012 yılının sonuna kadar
tamamlamayı planlıyoruz. Tüm kadastro bilgilerini yazılım
ortamında tapu sicil müdürlükleri ve diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının
kullanımına açacak şekilde, 2012 yılı sonunda
tamamlamayı planlıyoruz. Ayrıca, bu sistem coğrafi bilgi
sistemine de ciddi anlamda altlık oluşturacak bir sistemdir.
Diğer bir
proje, harita bilgi bankasının kurulması projesi. Diğer bir
yürüttüğümüz proje, sürekli ölçüm yapan sabit GPS
istasyonlarının kurulması projesi. Bu proje
tamamlandığında artık araziye gitmeden, alet edevat
kullanmadan, bilgisayar başında, teknik kadrolarımız
oturduğu yerden tüm kadastro ölçüm ve çalışmalarını
bizzat yapabilecek konuma gelecektir.
Diğer bir
projemiz, tapu ve kadastro modernizasyon projesi de hızla yürümektedir.
Şurada şunu ifade etmek istiyorum: Artık Türkiyede
vatandaşlarımız nerede bulunursa bulunsun, bulunduğu
yerdeki il tapu sicil müdürlüğüne giderek, iki yıl içerisinde,
mülkiyeti hangi bölgede olursa olsun, oradan işlemlerini artık
yapabilir hâle gelecek.
Bir de şunu
hedefliyoruz: İnsanlarımız paralarını saklarken banka
şubelerindeki fiziki mekânları görüyoruz. O parayı vesile olarak
kullanıp mülkiyet satın aldığı, asıl mülkiyetin saklandığı
ve mülkiyet değişimlerinin yapıldığı tapu sicil
müdürlüklerimizi en az o mekânlardan çok daha sağlıklı,
vatandaşlarımıza o nezih ortamlarda hizmet vermeye
başladık. Bu mekânları tüm Türkiyeye iki - iki buçuk yıl içerisinde
yaygınlaştırmayı planlıyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri de kısaca
bilgilendirmeye çalıştığım faaliyetler,
60ıncı Hükûmet Programında yer alan öncelikleri hayata
geçirecek kapsamlı ve etkili bir uygulama aracı olacaktır.
Gerek
Bakanlığımızın gerekse diğer kurum ve
kuruluşlarımızın başarılı çalışmaları
devam ederek, öngördüğümüz bu hedeflerin de gerçekleşeceğine ve
aşılacağına yönelik inancımı ifade ederek, 2010
yılı bütçemizin ülkemize, vatandaşlarımıza hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Demir.
Aleyhte,
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Ağyüz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bayındırlık Bakanlığı ve Sanayi Ticaret
Bakanlığı bütçesi konusunda aleyhte söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bütçe görüşmeleri ülkemizin çok
sıkıntılı bir süreçten
geçtiği ortamda yapılıyor. Özellikle ekonomik krizin
derinleştiği, herkesin büyük ölçüde feveran ettiği bir ortamda
bütçe görüşmeleri daha çok toplumumuz için önem kazanmaktadır. Ama
bütçe görüşmelerinin bakanlık düzeyinde sonuna
ulaştığımız bir günde görüyorum ki maalesef bütçe
görüşmelerimiz halkta bir sinerji yaratmadı, toplumda bir sinerji
yaratmadı. Demin Sanayi Bakanımız konuşuyor, ben beklerdim
ki KOBİler için daha müjdeci haberler versin ama kaynak yok, kaynak
kıt, bütçe kısıtlı, kamu yatırımlara para
ayıramıyor; bütçe borç ödeme bütçesi, bütçe faiz ödeme bütçesi.
Bütçenin içerisinde halk yok, çiftçi yok, esnaf yok, emekli yok, memur yok ve
bu bütçeyle siz ekonomik krizi 2010da rahat geçireceğiz iddiasında
bulunuyorsunuz.
Bakın, dün
Genç Girişimcilerde yapılan anket, Hükûmet ağzına
alamıyor: Bu krizin evveliyatı 2007dir. Küresel kriz, bu krizi,
ülkemizde var olan krizi artırmıştır. Bunu niye telaffuz
etmiyoruz, niye telaffuz etmeye cesaret edemiyoruz? Bakın, seçim bölgem
Gaziantepte 500 esnaf son altı ayda kepenk kapattı. Esnaf kefalet
kooperatiflerine ödenmeyen kredi oranı geçmişte yüzde 2 düzeyindeydi,
şimdi yüzde 35, yüzde 37lere yükseldi değerli
arkadaşlarım. Sanayi Bakanımız geçen gün. -Televizyonda alt
yazı geçti- Alışveriş merkezleri için yasal düzenleme
yapacağız
Sayın Bakan, iki buçuk yıldır bu hikâyeyi
dinliyoruz, esnaf battı, bakkal battı. Bu esnafı batıran alışveriş
merkezleri hâlen açılmaya devam ediyor ve AKPli belediyeler
uluslararası sermaye örgütleriyle beraber mülkiyet pazarlayarak
alışveriş merkezlerini çoğaltıyorlar. Madem bu kadar
iyi niyetlisiniz, esnafı koruyacaksınız neden AVMlerin yeniden
açılışını engelleyen bir genelge
yayınlamıyorsunuz? Neden imar planlarında bunu
engellemiyorsunuz? Çünkü niyetiniz, yapılabilecekler yapılsın
ondan sonra bu yasayı çıkaralım.
Değerli
arkadaşlarım, şoför esnafı bugün perişan. Yat
alımında KDVyi yüzde 1e, ÖTVyi sıfıra çektiniz. El insaf
yani! Ama şoför esnafı arabasını değiştirirken
ÖTV, KDV verecek, bunlar insafsızlık. Bakın, siz, bu bütçeyle
vergiyi artırdığınız gibi belediyelerin
aracılığıyla zam yaparak halka zulmediyorsunuz. Bugün,
şoför esnafı, taksici esnafı Hükûmetten insaflı,
belediyelerden insaflı, BOTAŞtan insaflı çünkü bu kadar benzin
zammına rağmen hâlen direniyor, zam yapmıyor. Ankarada bunu
görüyoruz, Gaziantepte bunu görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, hepiniz seçim bölgelerinize gittiğiniz zaman
bölgelerinizin de yangın yerine dönmüş olduğunu, ekonomik
olarak, görmüyor musunuz? Ama bu seslendirmeyi yapan, hak arayan insanlara
inadına demokrasi diye bu kürsüden haykıranlar copla, panzerle, biber
gazıyla üzerlerine saldırıyorlar. İnadına demokrasi
diyenlerin önce kendisi demokrasiye
inanması lazım. Demokrasiyi amaç değil araç görenler
inadına demokrasiyi gerçekleştiremezler değerli arkadaşlarım.
Onun için, bu bütçe, halka umut vermeyen, topluma umut vermeyen bir bütçedir.
Gelelim
Bayındırlık Bakanlığına: Sayın Bakan
söyledi: İçi boşaltılmış bir Bakanlık, ben içini
dolduracağım. Sayın Bakanım, hangi dönemde içi
boşaltıldı? 2002-2009 değil mi? Bu dönemde içi
boşaltan zihniyet size içini doldurma olanağını nasıl
verecek? Aylardır, senelerdir kentsel dönüşüm yasasını
çıkaramadınız, imar yasasını
çıkaramadınız. Niye çıkaramadınız kentsel
dönüşüm yasasını? Kentlerde var olan rant alanları ilgili
Yasanın 77nci maddesine göre yapılsın da, TOKİ
peşkeş çeksin, özel müteahhitlere rant sağlansın,
yandaşlara paylaştırılsın, ben ondan sonra kentsel
dönüşüm yasasını çıkarayım.
anlayışındasınız. Bu anlayışla Türkiyede
sağlıklı kentleşmeyi gerçekleştirmeniz mümkün
değildir. Bakanlığınızın
yaptırımcı bakanlık olduğu belli değil,
yatırımcı bakanlık olduğu belli değil, ihtisas
bakanlığı olduğu belli değil ama siz, belirli
kanunları dahi çıkarmakta geç kalıyorsunuz değerli
arkadaşlarım.
Bugün eğer
Bayındırlık Bakanlığı, imar planlama yetkileri
paylaşılırken çeşitli kurumlara -TOKİye, Özelleştirme
İdaresine, Devlet
Demiryollarına- sesini çıkarsaydı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) -
kentlerde imar anarşisi olmazdı değerli
arkadaşlarım.
Kaçak
yapıdan şikâyet ediyor Sayın Bakan. Ayamama Deresi geçenlerde
taştı. Büyük bir felaket oldu. Sayın Başbakan ne dedi?
Dere intikamını alıyor. dedi. Neden intikamını
alıyor? O derenin havzasını dolduranlardan intikamını
alıyor ama cezasını kim çekiyor? Cezasını halk çekiyor.
Su havzaları
işgal edilirken, dere yatakları işgal edilirken siz sesinizi
çıkarmayacaksınız, ranta dayalı imar planları
yapılırken sesinizi çıkarmayacaksınız, bugün burada
diyeceksiniz ki: Ben şu planlamaları, şu yasaları
çıkaracağım. Vallahi Sayın Bakanım, buna artık
çocuklar bile kanmaz çünkü Hükûmetinizin ve
Bakanlığınızın
inandırıcılığı kaybolmuştur.
İnandırıcılığı olmayan hükûmetler hiçbir yaptırımda
bulunamazlar değerli arkadaşlarım. O bakımdan, kentleri
kurtarmak istiyorsak, sizin çoğunluğunuz var Hükûmet olarak, biz de
size destek olalım, imar yasasını getirin, kentsel dönüşüm
yasasını getirin, bunları hep birlikte çıkaralım ve
kentlerimizi rantiyecilerin baskısından kurtaralım değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ağyüz, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) - Bunu yapamadığımız müddetçe kent
işgallerini ortadan kaldıramayız, kentlerdeki rant
paylaşımını ortadan kaldıramayız. Bugün bu
yasaları çıkaramayan iktidar 19 sefer Kamu İhale Kanununu
değiştirmek için gündeme getirmiş, komisyonlara sokmuştur.
El insaf! Kamu İhale Kanununu niye değiştiriyorsunuz? Kendi
yandaşlarınızın, siyasi yandaşlarınızın
ihale almasını kolaylaştırmak için. TOKİyi niye Kamu
İhale Kanunu kapsamından çıkarıyorsunuz? TOKİ niye
denetlenemiyor, niye hesap veremiyor? TOKİnin niye imtiyazı var?
TOKİ niye Başbakana bağlı, niye Başbakana
bağlı?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Rant dağıtıyor, rant.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Bunların hepsi bir hesap ürünü. Bu hesabın
sonucunda da bunun vebalini, günahını halk çekiyor, halk
yoksullaşıyor, halk eziliyor ve siz buna seyirci kalıyorsunuz.
Hani partinizin
programında 3Y vardı; yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar. Hangisini
kaldırdınız?
MUHARREM
SELAMOĞLU (Niğde) Hepsi kalktı, hepsi.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Yolsuzluk diz boyu, yoksulluk diz boyu, yasaklar
döneminizde daha çok arttı. Özgürlükten yanayız diyorsunuz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla)
özgürlükleri kısmak için çaba gösteriyorsunuz.
Bakın, Kızılayda insanlar inim inim inliyor.
BAŞKAN
Sayın Ağyüz, lütfen
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Bunların sesine kulak verin.
Bu bütçe
yatırımcı bütçe değildir. Bu bütçenin içerisinde halk
yoktur ama buna rağmen bütçenin hayırlı olmasını
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.
Soru-cevap
işlemine geldik sayın milletvekilleri.
İlk 12,
sisteme girmiş olan milletvekili arkadaşların adlarını
okuyacağım, eğer süre yeterse daha sonrasına da, ondan
sonraki sıradakilere de devam edeceğim: Sayın Doğru,
Sayın Işık, Sayın Tankut, Sayın Paksoy, Sayın
Uslu, Sayın Özdemir, Sayın Yıldız, Sayın Akçay,
Sayın Akkuş, Sayın Asil, Sayın Kaptan, Sayın Güvel.
Şimdi,
süremiz yirmi dakika; on dakikası soru, on dakikası cevaba.
Süreyi
başlatıyorum.
Sayın
Doğru, buyurunuz.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tokat İli
Esnaf Odaları Birlik Başkanı Mehmet Bekçi ve diğer oda
başkanlarının en büyük şikâyeti olan, Esnaf Odaları
Birliğine kayıtlı olan esnaflardan belediyeler ruhsat
aşamasında ve sicil kayıtta ustalık belgesi istiyor.
Ticaret odasına kayıttan istenmiyor. Bu ikili durumu ne zaman
düzelteceksiniz?
Bankalar sicil
affını uygulamıyor, esnaf da kredi kullanamıyor; bu durum
ne zaman düzeltilecek?
Tokat Erbaa
ilçesi ve Niksar Ormancık köylerindeki toplulaştırmalar
yarım kalmıştır, köylü mağdur olmaktadır.
Toplulaştırmalar ne zaman tamamlanacaktır?
Ülkemizin birçok
yerinde olduğu gibi Tokat ilinde de işletmeler, fabrikalar her gün
kapanmaktadır. Buraların ekonomiye tekrar
kazandırılması noktasında, geçmişteki İstanbul
Yaklaşımı gibi bir çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sanayi
Bakanımıza sormak istiyorum: Türkiyede fabrikalardan ve
hastanelerden çıkan kimyevi tehlikeli atıkların
yakıldığı tek fabrikanın İzmitteki
İZAYDAŞ olduğu bilinmektedir. Türkiyede İZAYDAŞtan
başka tehlikeli atıkların imha edildiği başka bir
tesis var mıdır? Bu çerçevede bütün Türkiyedeki kimyevi
atıkların yok edilebilmesi için sadece tek bir atık imha
merkezinin olması sizce yeterli midir? Adanada günlük 250-300 ton
dolayında kimyasal tehlikeli atık çıktığı ifade
edilmektedir. Bu atıkların da üçte 1i organize sanayiden ve
diğerleri diğer fabrikalardan çıkmaktadır.
Şimdi sormak
istiyorum: Adana ve diğer sanayi kentlerimizden çıkan bu tehlikeli
kimyevi atıklar İzmite gönderilmediğine göre ne
olmaktadır?
Yine
geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan, Adana, Mersin, Kilis,
Gaziantep, Osmaniye ve Hatay illerini de kapsayan Türkiye'nin ikinci kimyasal
atık bertaraf tesisinin Tarsusta yapılmak istendiği
söylenmiş ve belli ölçülerde de kamuoyu oluşturulmuştur. Söz
konusu tesis ile ilgili olarak herhangi bir çalışma ve projeniz var
mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tankut.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Sanayi
ve Ticaret Bakanımıza soruyorum: 2010 yılında uygulamaya
girecek sektörel teşvik sistemiyle birlikte 5084 sayılı Yasa
kapsamında teşvik edilen çok sayıdaki sanayicimiz, birçok
ilimizde olduğu gibi Kütahya ilinde de teşvik kapsamı
dışında kalmış olup iş yerlerini kapatma
noktasına gelmiştir. Bu konuda teşvikin yeniden
uzatılmasıyla ilgili Bakanlığınızın bir
çalışması var mıdır? Bu
yatırımcılarımız durumlarını nasıl
düzeltebileceklerdir?
İki:
Bakanlığınızca Kütahya ili Simav ilçesi Organize Sanayi Bölgesi
için kamu yararı kararı alınmış mıdır?
Alınmadıysa bunu ne zaman alabilirsiniz? 2010 yılı
bütçesinde Simav OSB için ne kadar ödenek sağlanabilecektir?
Sayın
Bayındırlık Bakanına: 2008de yapılan son
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bayındırlık
Bakanımıza sormak istiyorum: Nüfusu 10 binin altında olan belde
belediyelerinde kanalizasyon ve içme suyu gibi altyapı projelerinin
gerçekleşmesinde kullanılan hibe kaynaklarının destekleme
kriterleri nelerdir? Bu projelerden kaç belediyeye destek verdiniz?
Sanayi
Bakanımıza sormak istiyorum: Tarım satış
kooperatifleri ve birliklerinin üzerinde görülen 844,1 milyon TL DFİF kredilerinin
geriye ödenmesi pek mümkün görülmemektedir. Zaten hazine, bu kredilere her
yıl faiz yürüterek birlikleri borç batağına sürüklemektedir. Bu
konuda bir çözüm düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Paksoy.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum Sayın
Nihat Ergüne.
Sayın Bakan,
Bakanlık bürokratları ve TOBB heyetiyle beraber cumartesi günü
Edirneye gittiniz. Bu ziyaretinizden Edirneliler olarak mutlu olduk.
Bildiğiniz gibi, Edirne bir sınır ili ve bundan istifade etmesi
gerekiyor. Adına ne derseniz deyin ama Edirneye lokal teşvikler
verilmeli, organize sanayi bölgesi canlandırılmalı, Edirnenin
tarih ve kültür turizmi, Saros turizmi geliştirilmeli. Kısacası
Edirne için ne yapacaksınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Uslu.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Sanayi
Bakanına soruyorum: Uygulamaya koyduğunuz yeni teşvik
tedbirlerinin 2010 yılı içerisinde Gaziantepe ne kadar yeni
yatırım getireceğini tahmin ediyorsunuz? Hükûmetiniz döneminde
mevcut fabrika ve iş yerlerinin kapanmaya devam ettiği,
işsizliğin çığ gibi arttığı ilimizdeki bu
kötü gidişi nasıl durduracaksınız?
Sanayi
üretiminizde ithalatın payı ne kadardır? Yerli üretimi
artırmayı düşünüyor musunuz? Eğer artırmayı
düşünüyorsanız bu amacı hangi tedbirlerle
gerçekleştireceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özdemir.
Sayın
Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bayındırlık Bakanıma soruyorum: Sayın Bakan, hep
karşılaştırma yaptığınız 57nci Hükûmet
döneminde çıkarılan ve on dokuz pilot ilde uygulanmakta olan
yapı denetiminin seksen bir ilde uygulanabilir hâle gelmesi için
çalışmanız var mı diye soracaktım. Az önce 2010
yılında bu yasayı çıkaracağınızı
söylediniz, bugüne kadar niye beklediniz? Kalan altmış iki ilde
yaşayan insanlarımız sağlıklı bir yapı
kullanma hakkına sahip değiller mi? Sekiz yıl geçti, bir sekiz
sene daha iktidarda kalacağınızı mı
düşünüyorsunuz?
Sayın Sanayi
ve Ticaret Bakanına soruyorum: Sayın Bakan, alışveriş
merkezleri, büyük mağazalar, zincir mağazalar kanun
tasarısı, sebze ve meyve ticaretinin düzenlenmesi hakkında kanun
tasarısı, tarımsal birliklerin yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili kanun tasarıları,
kooperatifler kanun tasarısı ve diğerlerini sayabiliriz, bunlar
üzerindeki nihai değerlendirmelerinizin devam ettiğini söylüyorsunuz.
Sekiz yıldır iktidarsınız, bu değerlendirmeler
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum Sayın
Bayındırlık Bakanına: 5782 sayılı
yabancıların gayrimenkul alımıyla ilgili Yasa daha önce
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine rağmen, iptal
gerekçeleri hiçe sayılarak bir ilin imar planı alanının
yüzde 10u satışa sunulmuştur. Daha önce binde 20yi
aşmış olması gerekçesiyle satışların
durdurulduğu Hatay ilinde satışların devam ettiği
yönünde iddialar bulunmaktadır.
Yine, Mardin,
Kilis, Antalya, Muğla ve Aydın illerinde binde 5
sınırının geçilmiş olmasına
karşılık, yeni yasayla imar alanlarının yüzde 10una
kadar satış sürdürülmektedir. Bütün bunların kontrolünü hangi
kurum yapmaktadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Sanayi
Bakanına soruyorum: Serbest bölgelerin gerek ithalat ve gerekse ihracat
unsurları açısından gittikçe zayıfladığı ve
önemini kaybettiği belirtilmektedir. Son bir yıl içerisinde Mersin
Serbest Bölgesinde ticaret hacminde ne gibi bir değişim meydana
gelmiştir? Kaç iş yeri kapanmış, kaç iş yeri el
değiştirmiş ve kaç iş yeri icralık hâle
gelmiştir?
Sayın
Bayındırlık Bakanına: Ülkemizde hazine tarafından
köylü ve çiftçi aleyhine açılan 2/Bye ilişkin davalar köylünün
aleyhine sonuçlanmakta, bu araziler rayiç fiyatlarla köylüye satılmak
istenmektedir. Köylü, bu miktarı ödeyemeyince bu alanlar köylünün elinden
çıkmaktadır. Hükûmetleriniz döneminde bu şekilde kaç köylü
kullandığı hazine arazisini kaybetmiştir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Teşekkür ederiz Sayın Akkuş.
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Bakan, size iletmem ricasıyla
esnaftan gelen bir mektubu özetleyerek sorumu yöneltiyorum: Tarım
makineleri tamirciliği yapan esnafım. İşimin gereği
sezonluk çalışıyorum. Üç-beş yıldır sezon
dışı aylarda BAĞ-KUR primlerimi bile ödeyemiyorum.
KOBİlere destek programı kapsamında kredi talep ettim, atölyemi
geliştirip bir torna tezgâhı almak istedim. Ancak,
aldığım kredinin neredeyse tamamını BAĞ-KUR borcuma
kestiler. Ben ne yapayım? Bu nasıl anlayış? Hâlbuki
işimi büyütebilsem BAĞ-KUR borcumu da, BAĞ-KURumu da öderim,
insanca da geçinirim. Bu esnafın feryadına ne diyorsunuz?
İkinci
sorum: Büyümenin yüzde 3,5; enflasyonun yüzde 5,3 olarak öngörüldüğü 2010
yılında vergi gelirlerinin yüzde 18,2 artacak olması, yeni
vergilerle bu milletin canının yakılacağını
gösteriyor. Bu vergi artışıyla
anlattıklarınızın kâğıt üzerinde
kalacağını mı anlamalıyız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
- Teşekkür ediyoruz Sayın
Asil.
Sayın
Kaptan
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Sanayi
ve Ticaret Bakanına sormak istiyorum: Sayın Bakan, 2008de yaş
sebze ve meyve ihracatımızın yüzde 24ü domatesten
oluşmuştur. Ülkemizde domates ihracatının maliyeti hemen
hemen Avrupa ülkelerindeki satış fiyatıyla aynıdır. Bu
durumda, fiyat rekabetinin yaşandığı dış
pazarlara ihracat yapmamız domates açısından
olanaksızdır. 30 Haziran 2010a kadar domatese ton başına
75 dolar mahsup teşvik verilmesini Hükûmet niye sağlamıyor?
İkinci soru:
AB ülkelerinin çoğunda olan büyük mağazacılık kanunu sekiz
yıldır niye çıkarılmıyor? Yoksa bu kanunun
çıkmaması yönünde baskı yapan lobiler mi var?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaptan.
Buyurunuz
efendim.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Değerli arkadaşlar,
Sayın Reşat Doğru ustalık belgesiyle ilgili bir soru sordu.
Ustalık belgesi, esnaf odalarında istenen bir belge, ticaret
odalarının iş yeri açılışında
istemediği bir belge ama ustalık gerektiren işlerde, doğrudan
doğruya, ticaret odasına kayıtlı bir kişinin
ustalık belgesi alması değil, yanında
çalıştırdığı kişinin ustalık belgesi
olması gerekiyor. Bu konuda uygulamada bir eksiklik söz konusu olursa bunu
takip etme imkânımız var. Yoksa, yani bir insanın daha
geniş bir ticarethane açması için mutlaka ustalık belgesi
olması gerekmiyor ama ustalık gerektiren bir eleman
çalıştırması gerekiyorsa onun ustalık belgesi gerekir.
Bunu ifade etmek istedim.
Sicil affına
rağmen bazı bankalar kredi vermekte çekingen davranıyor. Evet,
bundan biz de zaman zaman şikâyetçi olduk gerçekten, bankaların bunu
uygulaması gerektiğini
Ancak teminat sorunu yaşayan bankalar,
işletmelerle alakalı
Bir yandan Kredi Garanti Fonu devreye girdi ve uygulamaya
başladı ve bundan daha fazla
Kredi riski kadar ancak bir teminat
isteyebilecek bankalar çünkü riskin yüzde 65ini hazine üstlenmiş
bulunuyor. Dolayısıyla krediye ulaşma konusunda yeni
uygulamalar, hem esnaf hem de tüccarlar için önemli imkânlar getirmiş
bulunuyor.
Sayın
Işıkın sorusu: 5084 uzayacak mı? Bu konuyla ilgili
bazı değerlendirmeler var, henüz sonuçlanmadı. Umarım
yılbaşına kadar bu değerlendirmeler tamamlanmış
olur.
Simav Organize
Sanayi Bölgesiyle ilgili
Mera vasfındaki arazinin vasıf
değişikliği henüz gerçekleşmedi. Bu gerçekleştikten
sonra kamu yararı kararı verilebilecek ve 2010 yılı
içerisinde de imkânlar ölçüsünde yeterli ödenek Simav için tahsis
edilebilecektir.
Sayın
Tankutun sorusu: İZAYDAŞ tek başına yeterli mi? Elbette
tek başına yeterli olmayabilir ama bu, Çevre
Bakanlığıyla birlikte ele alınabilecek bir konudur. Çevre
Bakanlığıyla da gereken temasları sağlayarak bu
konudaki ihtiyacın hangi boyutlarda olduğunu ve nerelerde bunun
desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerektiğini ayrıca
değerlendirip size cevaplayabiliriz.
Sayın
Paksoy, tarım satış kooperatiflerindeki 844 milyonluk DFİF
kredisinin ne olacağını, bunların ödenmesinin zor
olduğunu söylüyor. Tarım satış birliklerinin yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili kanun tasarısı
çalışmaları Başbakanlığa sevk edildi ve orada bu
borcun da yeniden yapılandırılmasıyla ilgili kurumlar
arasında mutabakat sağlanmış durumda. Bu borcun da
yapılandırılmasıyla ilgili bir çalışma
sürdürülecek.
Sayın Uslu
Edirne için ne yapılacak? diyor. Edirnede bu cumartesi günü Trakya Sanayi
ve Ticaret Zirvesi adı altında bir çalışma yürüttük. Üç
tane ilimizin valileri, rektörleri, sanayi ticaret odası
başkanları, esnaf odaları, bütün milletvekili
arkadaşlarımız -milletvekili arkadaşlarımızdan da
orada olanlar vardı- birlikler ve ilgili kesimler, iş adamı
dernekleri çok geniş katılımlı, üç ilimizi de
değerlendiren, buradaki potansiyeli harekete geçirmeyi, potansiyelin
önündeki engellerin neler olduğunu ve hangi tedbirlerin alınması
gerektiğini birlikte ele aldığımız bir
çalışma yaptık. Bunu Edirnede gerçekleştirdik. Edirnenin
de çok önemli bir potansiyeli olduğunu şahsen orada görmüş
olduk. Edirnede, özellikle organize sanayi bölgesinin gereken aktiviteyi
sağlayamamış olduğunu da gördük. İstanbul Sanayi
Odası Başkanımızı ve İstanbul Ticaret Odası
Başkanımızı da özellikle oraya davet etmiştik çünkü
Trakyayı İstanbul ve Balkanlarla birlikte ele almak mecburiyeti var,
komşu ülkelerle birlikte ele almak mecburiyeti var. İlk etapta, biz,
bunu komşu vilayet olan, en büyük vilayet olan İstanbulla birlikte
ele aldık ve Trakyanın özelliklerine uygun bir sanayi transferini
İstanbul Sanayi Odamızla da birlikte orada gerçekleştirmeyi,
Edirne Sanayi Odasıyla, Ticaret Odasıyla birlikte bir
çalışma yapmayı ve Edirnenin sanayi potansiyelini bu
şekilde artırmayı orada planlamış olduk. Bu
çalışmaları daha sonra, ayrıntılı bir
şekilde size ifade edebilirim. Ama bu çalışmada, gerçekten,
Trakyanın büyük bir potansiyeli olduğunu, bu potansiyeli harekete
geçirmek için bazı önemli, belki de stratejik küçük adımlarla ama
stratejik adımlarla çok daha ileri bir noktaya gelebileceğini
görmüş olduk. Onları kamuoyuyla da zaman içerisinde
paylaşacağız.
Sayın
Özdemir Teşvikten Antepe ne kadar yatırım geleceğini
tahmin ediyorsunuz? diyor. Değerli arkadaşlar, güney illerimizde,
Mersinden başlayarak Şanlıurfaya kadar, hatta Diyarbakır
ve Vana kadar, Türkiyede izlenmiş olan komşularla sıfır
problem ve maksimum iş birliği politikası gerçekten çok önemli
katkılar sağladı. Birçok yerde üretim, istihdam ve ihracat azalırken,
güney illerimizde bunun tam tersine üretimde, ihracatta ve istihdamda
artışlar meydana geldi. Bunu Gaziantepe gittiğiniz zaman,
Gaziantep Sanayi ve Ticaret Odasıyla da görüştüğünüz zaman,
Kahramanmaraşla, Osmaniyeyle, Mersinle görüştüğünüz zaman da
yakından görebileceksiniz. Dolayısıyla, hem teşviklerden
elbette bazı yatırımlar gelecektir ama en önemli teşvik,
Türkiye'nin son yıllarda uygulamış olduğu dış
politikanın o bölgelerin ekonomisine sağlamış olduğu
katkı olmuştur. Bu katkıyla, bu bölgelerimizde üretim, istihdam
ve ihracatın artmış olduğunu görüyoruz.
BAŞKAN
Sayın Ergün, sürenizi iki dakika aştınız. Lütfen
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Yıldız,
AVMlerle ilgili kanun çalışmamızı bitirdik. AVMleri izne
bağlayan ve üreticiyi güvence altına alan ve esnafın da
korunmasını sağlayan bir düzenleme getirdik ama burada bu kanun
çıkmadan bile yerel yönetimlerin tedbir alması gerekir. Yerel
yönetimleri hiç kimse AVMler için plan tadilatı yapmaya zorlamıyor
ne milletvekilleri ne Hükûmet. Orada yerel unsurlar, esnaf birlikleri, belki
milletvekilleri şehrin planlanmasında AVM ihtiyacı olup
olmadığı konusundaki kararları yerel düzeyde -Parlamento
bir düzenleme yapana kadar- vermelidirler, verebilmelidirler ama biz gene de
bütün bu düzenlemeleri içeren bir yapıyı getireceğiz.
Serbest bölgeler,
devlet bakanlığımızı ilgilendiriyor. Oradan bilgileri
alıp size transfer edebiliriz ve bu da yine ihracatla ilgili bir konu.
Dış Ticaret Müsteşarlığımızdan gereken
bilgileri alarak sizlere aktarma imkânımız olacaktır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ergün.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakan, Şaban Dişli
olayında direkt müdahale var AVMlerle ilgili.
BAŞKAN -
Buyurunuz Sayın Demir.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Öncelikle,
Sayın Paksoyun sorusu: Nüfusu 10 binin altında olan belediyelere
İller Bankasının 2010 yılında başlayacak
olduğu hibe kaynak kullandırılmasındaki kriterlerde
özellikle içme suyu, kanalizasyon ve arıtma tesislerine öncelik verilecek.
Projeleri hazır olanlar ve mevcut tesislerinin
zayıflığı veya yetersizliği esas alınıp bir
teknik puan sistemi düzenlenecek, aslında burada bir de sıralamaya
tabi tutulacaklar. Önümüzdeki beş yıl içinde nüfusu 10 binin
altındaki bütün belediyelerin bu üç ana -içme suyu, kanalizasyon ve
arıtma tesisleri- probleminin tamamının tamamlanması,
yapılması hedeflenmektedir. Ayrıca, bugün bu teşvik
çıkmadan da harita çalışmaları, imar planları ve tüm
proje faaliyetlerinde İller Bankası yüzde 75ini hibe yapıyor,
yüzde 25ini de belediyelerin hesaplarına para olarak geçecek şekilde
hareket ediyor.
Sayın
Yıldızın sorusundaki Yapı Denetimi Kanunuyla ilgili
denetleme
Evet, sekiz yıldır gözlemlendi, hâlâ eksiklikleri olan bir
sistem. Yeni yaptığımız düzenlemede hem eksikliklerin
giderilmesi hem de yaygınlaştırılmasında çok
sağlıklı bir şekilde çalışmamızı
tamamladık. Ocak ayı içerisinde inşallah Meclise Hükûmet
tasarısı olarak sevk etmeyi planlıyoruz.
Diğer
uygulanmayan yerlerde boşluk mu vardı? Hayır, dörtlü TUS
sistemi oralarda uygulanmaya devam ediyor. Ülkemizin hiçbir yerinde yapı
denetiminde yasal ve denetim olarak boşluk yoktur. Yapı denetimi ve
Dörtlü TUS diye iki ayrı sistem ülkemizde uygulanmaktadır. Biz yapılan
çalışmalarla ülkenin tamamına yapı denetimini yeni yüzüyle,
yeni düzenlemeyle birlikte yaygınlaştırmayı
planlıyoruz.
Sayın
Akcanın sorusu: Yabancılara taşınmaz mal
satışında il bazında imarlı alanın yüzde 10unu
geçen miktar hiç yok; yüzde 10unu bulan illerden Hatay ve Kiliste
satışlar kapanmıştır, devam etmiyor, diğer
yerlerde, il bazında yüzde 10u yakaladığında otomatik
olarak duruyor. Bunun üzerine herhangi bir satış yapılması
asla söz konusu değildir.
Sayın
Akkuşun sorusu: Evet, 2/Byle ilgili satışları Millî Emlak
Genel Müdürlüğü yürütmektedir. Bu konuyla alakalı bilgiler bizde
bulunmamakta.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Demir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi sırasıyla on ikinci turda yer alan
bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı
okutup oylarınıza sunacağım.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
19 SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI
1. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama (TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 250.389.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 491.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 420.162.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 67.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 671.109.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 428.558.928,00
- Toplam Harcama : 393.990.584,77
- İptal Edilen Ödenek : 34.568.343,23
- Ertesi Yıla Devredilen Ödenek : 5.109.229,99
BAŞKAN (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu
2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
42.07- REKABET KURUMU
1. Rekabet Kurumu 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 24.641.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 135.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
işler ve Hizmetler 17.514.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 42.290.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KOD Açıklama (TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 509.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 41.781.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 42.290.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu
2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu
2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2. Rekabet Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 43.883.407,00
- Toplam Harcama : 36.589.981,33
- İptal Edilen Ödenek : 7.293.425,67
BAŞKAN (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
B - CETVELİ
(YTL)
- Bütçe Tahmini : 33.274.517,00
- Yılı Tahsilatı : 36.787.808,09
BAŞKAN (B)
cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu
2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Millî Prodüktivite
Merkezi 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.23 MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ
1. Millî Prodüktivite Merkezi 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
02 Savunma
Hizmetleri 1.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 183.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 12.929.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 13.113.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
B C E T V E L İ
KOD Açıklama
(TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 514.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 7.217.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 3.382.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 11.113.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî
Prodüktivite Merkezi 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Millî
Prodüktivite Merkezi 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Millî Prodüktivite Merkezi 2008 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 12.395.000,00
- Toplam Harcama : 11.473.528,19
- İptal Edilen Ödenek : 921.471,81
BAŞKAN (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin
genel toplamını okutuyorum:
B - CETVELİ
(YTL)
- Bütçe Tahmini : 6.273.000,00
- Yılı Tahsilatı : 5.530.899,88
BAŞKAN (B)
cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Millî
Prodüktivite Merkezi 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2010 yılı merkezi yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.30 - KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L
İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 16.251.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.360.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 341.713.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 360.324.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KOD Açıklama
(TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 1.855.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 234.161.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 60.042.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 16.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
08 Alacaklardan
Tahsilatı 8.000.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 304.074.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Küçük ve Orta
Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2. Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı 2008 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 293.996.288,00
- Toplam Harcama : 283.089.667,43
- İptal Edilen Ödenek : 10.906.620,57
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
B C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe Tahmini : 141.626.000,00
- Yılı Tahsilatı : 259.648.792,26
BAŞKAN (B)
cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Küçük ve Orta
Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk Akreditasyon
Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.21- TÜRK AKREDİTASYON KURUMU
1. Türk Akreditasyon Kurumu 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
A C E T V E L
İ
KODU Açıklama
(TL)
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 5.970.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 5.970.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L
İ
KOD Açıklama
(TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 6.552.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 1.500.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 8.052.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk Akreditasyon
Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Türk Akreditasyon
Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Türk Akreditasyon Kurumu 2008 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 4.710.000,00
- Toplam Harcama : 4.393.310,80
- İptal Edilen Ödenek : 316.689,20
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
B C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe Tahmini 4.710.000,00
- Yılı Tahsilatı : 8.409.359,96
BAŞKAN (B)
cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türk Akreditasyon
Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk Patent
Enstitüsü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.24
TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
1.
Türk Patent Enstitüsü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 12.177.500
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
02 Savunma
Hizmetleri 11.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 750.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 19.572.500
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 32.511.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 71.995.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 33.005.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 105.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk Patent
Enstitüsü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Türk Patent
Enstitüsü 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.
Türk Patent Enstitüsü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 35.741.085,00
- Toplam Harcama : 20.828.607,74
- İptal Edilen Ödenek : 14.912.477,26
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
B C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe Tahmini : 77.362.000,00
- Yılı Tahsilatı : 86.384.750,40
BAŞKAN (B)
cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türk Patent
Enstitüsü 2008 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.22 TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ
1. Türk Standartları Enstitüsü 2010 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 25.675.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetler 1.800.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 140.945.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 168.420.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KOD Açıklama
(TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 161.100.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 89.600.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Red ve
İadeler (-) -700.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 250.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Standartları Enstitüsü 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.
Türk Standartları Enstitüsü 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 179.707.000,00
- Toplam Harcama : 130.964.762,26
- İptal Edilen Ödenek : 48.742.237,74
- Ertesi Yıla Devreden Ödenek : 19.069,60
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
B C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe Tahmini : 200.000.000,00
- Yılı Tahsilatı : 234.040.159,84
BAŞKAN (B)
cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Standartları Enstitüsü 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
14
- BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANLIĞI
1.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 16.526.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 366.100
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 391.666.900
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 88.948.400
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 597.600
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 276.341.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 774.446.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 1.385.594.608,19
- Toplam Harcama : 1.187.666.727,36
- İptal Edilen Ödenek : 114.263.538,30
- Ertesi Yıla Devreden Ödenek : 83.664.342,53
BAŞKAN (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
14.81 - TAPU VE
KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 475.496.700
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 212.300
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 475.709.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 430.208.875,00
- Toplam Harcama : 407.315.584,53
- Ödenek Dışı Harcama : 87.324,60
- İptal Edilen Ödenek : 20.409.055,94
- Ertesi Yıla Devreden Ödenek : 2.571.559,13
BAŞKAN (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Böylece, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu, Millî Prodüktivite
Merkezi, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Akreditasyon
Kurumu, Türk Patent Enstitüsü, Türk Standartları Enstitüsü,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğününün 2010 yılı merkezî yönetim
bütçeleriyle 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesapları kabul edilmiştir.
Böylece, on ikinci
tur görüşmelerimizi tamamlamış bulunuyoruz.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.11
21 Aralık 2009 Pazartesi
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Şimdi, on
üçüncü tur görüşmelerine başlayacağız.
On üçüncü turda,
Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Genel
Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Denizcilik
Müsteşarlığı, Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi
Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı,
Kamu İhale Kurumu bütçeleri ile gelir bütçesi yer almaktadır.
III. KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S.
Sayısı: 442) (Devam)
2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve
Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) (Devam)
İ) ULAŞTIRMA BAKANLIĞI
1.- Ulaştırma Bakanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Ulaştırma Bakanlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
J) KARAYOLLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Karayolları Genel Müdürlüğü 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
K) BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE
İLETİŞİM KURUMU
1.- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
L) DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI
1.- Denizcilik Müsteşarlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Denizcilik Müsteşarlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
M) SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
N) MALİYE BAKANLIĞI
1.- Maliye Bakanlığı 2010 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Maliye Bakanlığı 2008 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
O) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1.- Gelir İdaresi Başkanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Gelir İdaresi Başkanlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
Ö) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1.- Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
2.- Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesabı
P) KAMU İHALE KURUMU
1.- Kamu İhale Kurumu 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
2.- Kamu İhale Kurumu 2008 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesabı
R) GELİR BÜTÇESİ
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince tur üzerindeki
konuşmalar bittikten sonra yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapacağız. Bu konuyu biliyorsunuz.
Şimdi,
Gelir ve finansman başlıklı 2nci maddeyi okutuyorum:
Gelir ve
finansman
MADDE 2 (1)
Gelirler:
Bu Kanuna
bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018
sayılı Kanuna ekli;
a) (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 231.235.584.000
Türk Lirası,
b) (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri
4.898.274.700 Türk Lirası öz gelir, 13.386.485.400 Türk Lirası Hazine
yardımı olmak üzere toplam 18.284.760.100 Türk Lirası,
c) (III)
sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların
gelirleri 1.949.287.082 Türk Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman:
Bu Kanuna
bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018
sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel
bütçeli idarelerin net finansmanı 134.598.000 Türk Lirası olarak
tahmin edilmiştir.
BAŞKAN On
üçüncü turda grupları ve şahısları adına söz alan
sayın üyelerin isimlerini okuyorum:
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına: Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz,
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, İstanbul Milletvekili Esfender
Korkmaz, İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına: İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu, Adana Milletvekili Kürşat Atılgan, Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu, İstanbul Milletvekili Ümit
Şafak.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına: Erzincan Milletvekili Sebahattin
Karakelle, Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan, İstanbul Milletvekili
Mehmet Beyazıt Denizolgun, Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç,
Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün, Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi
Kinay, Hatay Milletvekili Orhan Karasayar, Bursa Milletvekili Sedat
Kızılcıklı.
Lehinde Bingöl
Milletvekili Yusuf Coşkun, aleyhinde İstanbul Milletvekili Mithat
Melen.
Şimdi, ilk
söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüze ait. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
Buyurunuz
Sayın Ağyüz.
CHP GRUBU ADINA
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığı bütçesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ulaşım, ülkelerin
kalkınmışlık düzeyinin belirlenmesinde önemli bir
göstergedir. Ülkelerin ve kentlerin çağdaşlığı,
gelişmişliği, ulaşım ağının hem
teknolojik hem standartlara uygun hem geniş bir ağ şebekesinin
oluşturulmasıyla ölçülür. Şimdi, Ulaştırma
Bakanlığının bütçe görüşmelerine
baktığımız zaman bu böyle mi gerçekleşmiş, bir de
bütçe gerçekleşmesine baktığımız zaman doğru mu?
Ulaştırma
sektörünün 2008 yılında yüzde 37,7 olan payı 2009da yüzde
33,9a gerilemiş. 2010 yılında bu payın yüzde 31,9a
düşeceği öngörülmektedir bütçede.
Ulaştırma
sektörü yatırımlarında 2009da başlayan yavaşlama
2010da da süreceğinin somut göstergesidir. O nedenle, Ulaştırma
Bakanlığının bazı zamanlarda övünerek bahsettiği bölünmüş
yollarla şunu sağladık, bunu sağladık sözleri bu 2010
yılında da bu bütçeyle daha ileri noktaya varamayacaktır
değerli arkadaşlarım.
Yalnız bu
bütçede Ulaştırma Bakanlığının sevindirici bir
yönü vardır. Yıllardır, özellikle AKP tarafından Yurdun
her tarafını demir ağlarla ördük. sözünün istismar
edildiği günleri yaşadık. Ama bu bütçede gördük ki 1950li
yıllara kadar 9.024 kilometre demir yolu yapılmış,
şimdi ise 11.004 kilometreye ulaşmış. Yani, 2 bin kilometre
dahi demir yolu yapılmamış. Ama bu bütçede görüyoruz, bütçe
payının yüzde 48inin, sanıyorum, demir yolu
yatırımlarına ayrılması önemli bir gelişmedir.
Sayın Bakanlığı ve AKP zihniyetini demir yolu ağı
örme anlayışına geldikleri için, Atatürk zihniyetinin
sağladığı ulaşım ağına geldikleri için
de tekrar kutlamak gereğini hissediyorum değerli
arkadaşlarım.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizde özellikle kara yolu
taşımacılığı ağırlıktadır.
Avrupa Birliği ülkelerinde kara yolu
taşımacılığı yüzde 60-65 seviyesindeyken ülkemizde
yüzde 90 seviyesindedir. Bu standartları geliştirmek elbette ki
Ulaştırma Bakanlığının, belediye
sınırları içerisinde de, kent içi ulaşım için de
kentlerin belediyelerinin görevidir. Özellikle bu iş için ulaşım
master planının olması lazım ama görüyoruz ki Hükûmetin de,
Bakanlığın da Ulusal bir ulaşım politikası
maalesef yok. Büyük şehirlerimizde ulaşım politikası,
ulaşım master planına rastlamak mümkün değil. Bir gün
bakıyorsunuz, hafif raylıdan, metrodan vazgeçiliyor, metrobüse
geçiliyor, yokuşları çıkmakta zorlanan metrobüse trilyonlar
harcanıyor, biz buna seyirci kalıyoruz.
Bir
bakıyorsunuz, fizibilite çalışmaları iyi
yapılmadığı için Gaziantep Büyükşehirde hafif
raylı diye bir sisteme geçiliyor, trilyonlarca para sokağa
atılıyor. Güzergâhlar yanlış, toplayıcı
özelliği yok ve o hafif raylı sistem adı altında esnaf
perişan ediliyor, halk perişan ediliyor. Bunların hepsi
ulaşım master planının olmamasından kaynaklanan
sorunlardır değerli arkadaşlarım.
Tabii, bu
kararları alırken İstanbula, büyük kentlere
baktığımızda plan dışı olarak gerçekleştirilen
ulaşım yatırımlarını da görüyoruz. Örneğin,
geçenlerde Sayın Bakan, gezerken üçüncü köprü iddiasını ortaya
attı, İstanbula üçüncü köprü yapılacakmış; üçüncü köprü
tartışmasını ortaya atınca gündem değişti ve
günlerce o tartışıldı. Kimi dedi ki Üçüncü köprünün
güzergâhı belli değil. Ama spekülatif amaçlı kullananlar bundan
gerekli payı aldılar, gerekli dersi aldılar.
Nasıl
belirlendi bu? Bilimsel kriterleri var mı? 1/100.000lik çevre
planında var mı? Hayır, yok. Sivil toplum örgütlerinin
görüşü alındı mı? Hayır, yok. Üç değerli
arkadaş, Başbakan, Ulaştırma Bakanı ve Büyükşehir
Belediye Başkanı helikoptere biniyorlar. Helikopterde diyorlar ki
Üçüncü köprü şu güzergâhtan geçsin. Yani bu, en gelişmemiş
ülkelerde bile denenmemiş bir yoldur. Eskiden park yapılırken,
yol konulurken derdik ki Yolu yapmayın önce, insanların
akışına bırakalım. Şimdi, biz de
Başbakanın akışına bıraktık Boğaz
köprüsünün güzergâhını. Bilimsellikten uzak, teknik donelerden uzak,
çevre istismarı, çevre talanı konusunda büyük bir talan yaratacak
olan bir proje ama biz bu projeyi günlerce tartışıyoruz. Buna
sivil toplum örgütleri, mühendis odaları, vesaireler, hepsi
karşı, aydınlar karşı, köşe yazarları
karşı ama Ulaştırma Bakanımız bundan vazgeçmiyor
değerli arkadaşlarım.
Bu çok
yanlış bir karardır. Bunu savunurken de diyorlar ki: Üçüncü
köprüye önce karşı çıkıyorlar, sonra da üzerinden
geçiyorlar. diye ilkel bir yaklaşımla cevap veriyorlar.
Bugün artık,
çağdaş dünyada hafif raylı var iken, metro var iken, yer altından
ulaşım var iken, Boğaz köprüsü ile, üçüncü Boğaz köprüsü
ile ki amacına hizmet etmeyecek bir Boğaz köprüsüyle
uğraşmak, bence kaynak israfından başka bir şey
değildir değerli arkadaşlarım.
Yine ülkemiz,
günlerdir telekulak dinlemesiyle uğraşıyor. TİB diye bir
kurum. TİBi denetlemeye gidiyor yargı mensupları. Önce
alınmıyor, sonra alınıyor. TİB açıklama
yapıyor Yargıtayı dinlemedik. diye. Bugün gazetelerde var,
bakın, Yargıtay dinlenmiş. Biz TİBe inanmayacak isek,
dinlenme yargı kararları var ise, bu kararları uygulayan
TİBe inanmayacaksak kime inanacağız? TİBin
Başkanını kim atıyor?
Değerli
arkadaşlarım, telefon dinleyerek haberleşme özgürlüğünü
zedelemeye, Anayasayı ihlal etmeye hiçbir siyasetçinin ve hükûmetin
hakkı yoktur. Telefon dinleyerek korku imparatorluğu yaratmak ancak
faşist idarelerde olur, demokrasilerde olmaz. O nedenle bu
uygulamanız demokrasiyle bağdaşır bir uygulama
değildir.
Abdülhamid
döneminin jurnalciliğini yaşıyoruz sanki. Yargı
mensupları baskı altında, gazeteciler baskı altında.
Geçen, Amerikaya bir konu için davet edilen gazetecilerin bir kısmı
demiş ki: Biz gelemeyiz, Hükûmetin haberi olursa bize baskı yapar.
Yani bu korku imparatorluğuyla nereye varacağız?
Korku
imparatorluğu sadece bu tür davranışlarla da bitmiyor ki kürsüde
de yapılıyor. Sayın Başbakanın özellikle bütçe
açış konuşmasında ben beklerdim ki hem bize moral versin
hem topluma moral versin hem de önümüzdeki 2010 yılının karamsar
olmadığını söylesin ama dinlerken ben ürktüm, televizyonu
başında dinleyen insanlarımızın ürkmemesi mümkün
değil. Ekonomi yok içinde. Sen otur, sen kalk! Konuşmayı
önlemezsen ben önlerim. Bu tür tavırlarla biz bütçe açış
konuşmasını geçirdik değerli arkadaşlarım.
Bütçe
görüşmeleri çok önemlidir. Bunu eski, büyüklerimiz çok daha iyi bilir.
Bütçe görüşmeleri yapılırken bütün katmanlar, toplum
katmanları -televizyon yoktu o dönemlerde- radyonun başına
gider, kulağını verirlerdi, Benim için ne var bu bütçede?diye
-memursam memur için, işçiysem işçi için, emekliysem emekli için-
merakla beklerlerdi, Bakanı dinlerlerdi ama şimdi ben
Başbakanı dinliyorum, Başbakan hakaretten başka bir
şey yağdırmıyor, bakanları dinliyorum, moralleri
bozuk, motive yok, kendilerinde motive yok çünkü bütçe kısır bir
bütçe.
Onun için
değerli arkadaşlarım, bu bütçenin -başlangıçta da
söyledim- ben geniş halk kitlelerine bir şey vereceği
inancında değilim ama ulaşım sektörünün gelişmesi,
büyümesi için elden gelen çabanın gösterilmesinin tek sebebi var, tek yolu
vardır, özelleştirmelere sağlıklı, açık,
şeffaf bir şekilde önayak olmak, özelleştirmeleri
sağlıklı bir şekilde yapmaktır, başka türlü
kaynak bulma şansınız da yoktur değerli
arkadaşlarım.
Ayrıca,
Gaziantepte yarın Çobanbeyli Sınır Kapısı
açılıyor. Çok teşekkür ederim, çok güzel bir
çalışmadır. Bunun devamında da Gaziantep-Halep yüksek
hızlı tren yapımının gerçekleşmesi de benim
dileğim değerli arkadaşlarım.
Tabii tüm bunlar
olurken Ulaştırma Bakanlığında kaynakların
israfını da görüyoruz. Mesela, Telekom satıldı.
Yıllık 2 milyar dolar kâr eden Telekomu, üç yıllık
kârı karşılığında sattık.
İşçilerin perişan olması bir yana, yabancıları
yüzde 50den fazla hissesiyle biz zengin ettik değerli
arkadaşlarım. Araç muayene istasyonlarını
özelleştirdik. 2003 yılı geliri 125-130 milyon dolar olan bir
kurumu kamu yararıdır diye özelleştirdik. Meslek odaları
karşı çıktı, yargı kararı çıktı; bunu
dinlemediler, özelleştirdiler değerli arkadaşlarım. Bunlar
hep yanlış kararlardı ve bu özelleştirmeler de maalesef
amacına uygun kullanılmadı. Onun için de bu sektör bugün bu
durumda ve cılız ilerliyor.
Tabii ülkemize
baktığımız zaman da kişi başına düşen
gelir bakımından Avrupada sonuncuyuz, dolar milyarderliği
sayısı bakımından da 1inciyiz, işsizlik
sıralamasında 5inci sıradayız değerli
arkadaşlarım. Bunlar bir şey ifade etmiyor mu sizlere?
Ayrıca da bu ekonomik sıkıntıyla beraber toplumsal
barış kaybolmak üzere. Toplumsal barışı sağlamak
için her siyasetçi çaba göstermek zorundadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Bugün alanlar hak arayanlarca doluyor ise, bunların
sesine kulak vermiyor isek bu yanlıştır. Tekel işçileri
yürüyor meydanlarda, Devlet Demiryolları işçileri haklı
direniş yaptılar. Sayın Bakan bilginiz var mı, 46 kişi
işinden oldu. Bunlar acilen işe iade edilmelidir çünkü
uluslararası şartnamelere, şartlara, anlaşmalara
aykırıdır değerli arkadaşlarım. Devlet
Demiryolları işçileri bugün yükü çeken insanlardır. Bugün Devlet
Demiryollarının yüzü ağarıyorsa, makinist için, orada çalışan
işçiler için ağarıyor ama siz bir müdürün, bir genel müdürün
Siz memur musunuz, serserisiniz! tabirini bu işçilere
yakıştırıyorsunuz Sayın Bakanım. Bunun için,
genel müdür özür dilemelidir işçilerden ve bu işçiler geriye
dönmelidir sevgili arkadaşlarım.
Son günlerde ben
televizyon seyrederken bir eksiklik, bir heyecansızlık duyuyordum.
Arkadaşıma sordum, dedi ki: Başbakan Sayın Tayyip
Erdoğan rahatsızlanmış. Sayın Tayyip Erdoğana
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Tabii, sesimizi kesmeye
çalışırken ilahî adalet onun sesini kesti.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözünüzü bağlayınız Sayın Ağyüz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) - Bir slogan var, işçiler çok güzel kullanıyor
onu. Susma, sustukça sıra sana gelecek! diye bir slogan var. Siz
Cumhuriyet Halk Partisini suçlamaya devam ederseniz, Milliyetçi Hareket
Partisini suçlamaya devam ederseniz, siyaset üretmezseniz, sorunlara çözüm
üretmezseniz, demagojiyle uğraşırsanız ülkenin
geleceği nokta budur.
Ben, Sayın
Başbakana acil şifalar dilerken açılım rüyasından da
bu sebeple uyanmasını, ülkemizin ana sorunlarına
bakmasını ve ekonomiyle uğraşmasını diliyor,
hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.
İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan.
Buyurunuz
Sayın Oyan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OĞUZ OYAN (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, Maliye
Bakanlığı ve Gelir İdaresi bütçesi üzerine grubumun
görüşlerini belirtmek üzere söz aldım.
Geçen yıl bu
zamanlar 2009 yılı bütçesini görüşürken henüz birkaç gün sonra
bütçenin başına gelecek olaydan haberimiz yoktu. İktidar, kendi
sunduğu bütçede yasama organının, hatta bakanların haberi
olmaksızın kısıntılara gitmişti,
hatırlayınız. Bütçenin faiz dışı
harcamalarında yaklaşık yüzde 6,8lik bir azalma,
yatırımlarında yüzde 15lik bir azalma, tarım desteklerinde
yüzde 10luk bir azalma. Tabii diğer cari giderlerde de var. Peki, bunu
Yani biz burada şimdi olduğu gibi bütçeyi görüşüyoruz, hiç
habersiziz, bir bütçe büyüklüğü görüşüyoruz, son üç gün
karşımıza böyle bir irade geliyor. Bu kimin iradesi? Yasama
organının iradesi olmadığı açık. Ben,
aslında yürütme organının iradesi olmadığını
da düşünüyorum. Ulaştırma Bakanının geçen yıl,
tam da bu zamanlar Yatırımlar bu kadar da kısılır
mı? diye nasıl şikâyetçi olduğunu Olur mu canım?
dediğini hatırlıyoruz, basına yansıdı bunlar.
Yani aslında, demek ki burada bizlerin, yasamanın -en üst organ- ve
yürütmenin üzerinde birtakım güçler var, IMFnin görünmez eli var.
Başbakan övünüyor, diyor ki: Biz IMFsiz götürüyoruz. Hadi canım
sen de! Hangi IMFsiz! Yani bu bütçeye, 2009un bütçesine IMFnin eli
değmedi mi? Orta Vadeli Program, bugün IMFnin niyet mektubu olarak pekâlâ
kabul edebileceği bir program değil mi? Tam da daraltıcı
Sizin dış açığınız var, dış açık
veren ekonomi, siz genişletici program uygulayamazsınız,
daraltıcı uygulamak zorundasınız. Dolayısıyla,
IMFnin seve seve ayakta alkışladığı, zaten onun
onayından geçmiş bir program değil mi? Dolayısıyla,
burada iktidar partisinin liderinin gelip de IMFsiz devam ediyoruz.
diye böbürlenmeye ne hakkı var?
Yedi yıllık iktidarının beş buçuk
yılını IMF altında geçireceksin, 2009 bütçesine IMFyi
müdahale ettireceksin, Orta Vadeli Program gene IMFnin talepleri
doğrultusunda gelişecek, daraltıcı ekonomik politikalar
E
daha ne olsun! Beş buçuk yıl, yedi yıl üzerinden
Şimdi,
dolayısıyla, değerli arkadaşım, burada samimiyet
meselesi çok önemli, hem bütçede samimiyet hem siyasetçilerin samimiyeti çok
önemli. Bir başbakan yalan yanlış bilgiyle toplumun önüne
çıkabilir mi bu kürsüden? Ama çıkıyor ne yazık ki. Onlardan
örnekler vereceğim vaktim yeterse. Gerçi yarın gene söz
alacağım.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bu 2009 bütçesinde en çok aksayan şey
ne oldu: Gelir bütçesi oldu. 248 milyar lira öngörülmüş bütçe, 203 milyar
yani yaklaşık yüzde 20 eksiğiyle bağlandı. Bütçe
açığı 10 milyardan 63 milyara çıktı. Esas nedeni 45
milyarlık bir gelir bütçesi azalışından kaynaklandı.
Ha, giderde de bir miktar artış oldu öngörülenlerin dışında
falan ama esas itibarıyla, öngörülen giderin -genel olarak
bakıldığında- hedefine yakın bir yerlerde olduk ama
gelirlerde inanılmaz uzak. Şimdi, 2010 bütçesinde bu defa
pompalanmış gelirler üzerinden gene de 50 milyarlık bir
açıkla başlıyoruz, pompalanmış gelirler. Yani acaba o
gelirler gerçekleşecek mi, o vergi gelirleri? Arkasında hangi imalar
var, hangi bize söylenmeyen, şeffaf olmayan birtakım niyetler var,
biz bunları bilemiyoruz. Biz niyet okuyamayız. İnşallah
Maliye Bakanı bizi bugünden aydınlatır.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bu bütçe, 2009 bütçesi, IMF
kısıtlamalarına rağmen çok büyük ölçüde açık verdi.
Şeffaflık ve samimiyet açısından çok önemli bir şeyi
söyleyeyim: Bütçe çağrısı her yıl mayıs, haziranda
yapılırken bu yıl 18 Eylülde yapıldı. Orta Vadeli
Programla ilgili mayıs ayında yapılması gereken düzenleme
16 Eylülde Orta Vadeli Program açıklandı. Dolayısıyla,
burada, yasama organının bütçe hakkına çok ciddi bir tecavüz
olduğunun altını çizelim ve yasama organını,
başta iktidar partisi milletvekilleri olmak üzere, bu bütçe hakkına
sahip çıkmaya çağıralım çünkü muhalefet bunu burada zaten
yapıyor. Yapmayan kim? Yapmayan, çoğunluk.
Değerli
arkadaşlarım, Orta Vadeli Programın bir tek meziyeti var, krizi
resmen kabul etmesidir. Yani, Başbakanın o geometrik tahlillerle,
teğet tahliliyle ifade ettiği o Teğet geçti. yani bize
değmedi şeyini, bu Orta Vadeli Program, açıkça, altını
çizerek Türkiyede bir kriz olduğunu, hatta bu krizin 2012ye kadar yürüyeceğini
söylüyor, çünkü 2012de bile 2008in ekonomik büyüklüklerine, istihdam
büyüklüklerine erişemeyeceğimizi söylüyor, yani kriz hâlinin
devamından bahsediyor.
Aslında
teğet denilen şey öylesine büyük bir vuruş yaptı ki
Türkiyeye, son dört çeyrektir, yani 2008 Ekim-2009 Ekim arasında ekonomi
yüzde 8,2 küçülmüştür. Bu yılın ilk dokuz ayında 8,4
küçüldü, on iki aylık alırsak 8,2 küçüldü. 2001 krizinde -o kadar
burada gelip vuruyorsunuz 2001 krizine- yeni millî gelir hesaplarıyla
küçülme 2001 yılında -ki başlangıçla son, yani dört çeyrek,
2001in başıyla sonu arasında krizin önemli anlarıdır-
5,7dir. 5,7 2001deki kriz. Burada Genel Başkan geliyor, Başbakan,
bağırıp çağırıyor 2001e. E güzel, 2001 krizi
kötü bir krizdi ama bu kriz, sizin kriziniz daha kötü bir kriz.
Şöyle bir
kaçamak yok, Başbakan burada ona sığınıyor, diyor ki:
2001 krizi Türkiyedeki kötü yönetimin sonucuydu, oysa 2009 krizi
dış dünyadaki kötü yönetimin sonucudur. Yani biz bunu ithal ettik,
bizim hiçbir kusurumuz yok, dışarıdan geldi ve şunu da
ekliyor: Biz bir mali kriz de, aslında bir finans krizi de
yaşamadık.
Aslında buna
iki açıdan gireyim. Bir, finans krizi yaşamadığı hâlde
bir reel sektör krizi yaşayan ender ülkelerden birisiyiz ve bu övünülecek
bir şey değildir. Yani bir finans krizi yaşamıyorsunuz çünkü
daha önce finans reformları bir şekilde yapılmış. Onu
yaşamıyorsunuz yani o sayede, yani kötülediğiniz 2001 krizinin
bir nimeti olarak.
2001 krizi ne
yapmış? Siyasi bedel ödetmiş üç tane partiye. Ne
yapmış başka? İktidar partisine iki kere genel seçim
kazandırmış. Daha ne! Ama yetinmiyor Başbakan,
Başbakan yetinmiyor; daha ona vuracak, hâlâ 2001den, 1 koyundan 8 post
çıkaracak. O bedel ödetti, size de sürekli iktidar sağladı, iki
dönem iktidar sağladı. Dolayısıyla o finans krizinin
etkileri bugün duyulmuyorsa -bugünkü dünya krizinin şeyi- o 2001 krizine
karşı alınan önlemlerin de etkisiyle...
Ama bir finans
krizi olmadığı hâlde büyük bir şok yaşamak, millî
gelirde yüzde 8,2lik bir şok yaşamak da herhâlde bir tek Türkiyeye
nasip oldu. Bu da övünülecek bir şey değil değerli
arkadaşlarım. Tam tersine, ya ne oldu da biz bir finans krizi
yaşamadığımız hâlde bu kadar kötü bir ekonomik kriz
yaşıyoruz? Başbakanın burada vermesi gereken hesap budur.
Maliye Bakanının, Hazineden sorumlu bakanların da aynı
hesabı vermesi gerekiyor.
Maliye
Bakanı konuşmasında diyor ki: Biz Yunanistana göre daha
iyiyiz, onun bütçe açığı bizden fazla. Efendim, onların
bütçe açığı bizden fazla
Biz Yunanistanla mı
kıyaslayarak gideceğiz? Kaldı ki Yunanistanda ekonomik küçülme
bizden daha fazla değil. Ekonomik küçülme temeldir. OECD ülkeleri ya da
G20 içinde en kötülerinden biriyiz.
Tabii bu arada
bilinmeyen bir şey ya da dikkate alınmayan bir şey var. Kriz
geçti bitti. deniyor, kriz geçti bitmedi. Bakın, şimdi tek tek
ülkeler kendi krizleriyle baş başa kaldılar. Yunanistan kendi
krizini yaşıyor, Güney Akdeniz ülkeleri, İspanya, Portekiz,
İtalya, bunlar peş peşe krize girecekler. Bütün bunlar aynı
zamanda bizim ticari partnerlerimiz, ortaklarımız.
Dolayısıyla bu Türkiye'nin dış satımlarına yeni
darbe demektir. Zaten -bir şey söyleyeyim- bu 2009da -2008 Ekim, 2009
Ekim- ithalatta Türkiyede büyük bir çökme olmasaydı, Türkiyedeki bu
daralma, yüzde 8,2 dediğim daralma yüzde 12yi aşacaktı. Oradaki
tek kurtarıcı çok hızlı bir içe çöküş olmuştur
dış ticarette ve özellikle ithalatta. Ama değerli
arkadaşlarım, bunu sadece, cari açığın bu kadar
gerilemesini sadece enerji fiyatında düşmeye bağlamayın.
Enerji talebi düşüyor bir kere. Türkiyedeki ekonomi
daraldığı için enerji talebi düşüyor ve esas üçte 2si,
cari açığın azalmasının üçte 2 nedeni Türkiyedeki
ekonomik daralmadır. Yani umarım, tabii, bugün mali sektöre
değmemiş gibi gözüken kriz önümüzdeki dönem değmesin.
Bakın
değerli arkadaşlarım, aslında mali sistem de çok iyi
durumda değil çünkü geçen yıla kıyasla banka kredileri sadece
yüzde 1 artabildi. Ödenmeyen çek, senet ve kapanan iş yerlerinde büyük bir
artış var geçen yıla, döneme kıyasla. Takipteki kredi
oranı 2008 Ekimde yüzde 3,2 iken 2009da 5,4 oldu, KOBİler söz
konusu olduğunda yüzde 7,8e çıktı. Bakın, 2008de 3,2;
KOBİler yüzde 7,8.
Firmaların
temerrüde düşme oranlarında çok yüksek artışlar var.
2008de yüzde 8 iken şimdi yüzde 11i aştı.
Dolayısıyla burada önemli bir bozulmadan bahsediyoruz. Sanayide bir
çöküntüden ve bir çözülmeden bahsediyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Teşekkür ederim.
Yani, Türkiyede
sanayi stokunda çok ciddi bir aşınma var. Türkiyede en ciddi sorun
sabit sermaye yatırımlarında gerilemedir. Türkiyedeki
küçülmenin ana nedeni sabit sermaye, özel sabit sermaye
yatırımlarında gerilemedir çünkü kamu sabit sermaye
yatırımlarında bir miktar artış vardır.
Dolayısıyla özel sektör çökmektedir gözlerimizin önünde. Türkiyedeki
sanayi varlığı çökmektedir, erimektedir,
aşınmaktadır. Hâlâ, burada teğettir, yoktur vesaire;
bunlarla Türkiyeyi avutmak inanılmaz bir gaflettir.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, size son bir şey söyleyerek
tamamlayayım: Sayın Başbakan burada, geldiğinde diyor ki:
Bizim IMFye olan borçlarımız azaldı. Şunu söyleyemiyor
tabii: Yani bizim borçlarımız genel olarak azaldı diyemiyor
çünkü artık oran hesabıyla da dolanamıyor etrafında,
oranlar olarak da artış var çünkü toplam dış borçta. IMFye
olan borç Türkiye'nin borçlarının çok küçük bölümüdür. 23,9 milyar
dolarla devraldık. diyor, doğru söylemiyor. Ben başka ifade
kullanmayayım. 2002 sonunda IMFye borç 13,9 milyar dolardı, bu
2004te 18 milyar dolar oldu, yani AKP döneminde arttı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Oyan, lütfen tamamlayınız.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Neyse, bunu
uzatmayayım. Daha sonra bir azalma eğilimi, 2009da gerçekten 8
milyar dolar oldu. Yani, son söylediği doğru, 8 milyar ama devraldığı
yer 23,9 değil, 13,9. Yani, burada, inanılmaz bir tahrifat var,
kamuoyunu çarpıtma, aldatma var. Değerli arkadaşlarım,
burada bu övünülecek bir şey de değil. Türkiye'nin dış
borçları ikiye katlanmış durumda. Özel sektör borcu benim borcum
değildir diyemezsiniz. Türkiye gibi ülkelere bunu dedirtmezler. Bunun
örneklerini Korede gördük, Demirbank krizinden sonra Türkiyede gördük.
Dolayısıyla, Türkiye iyi bir durumda değildir ama daha kötüsü,
Türkiyede bunu kavrayacak ekonomi yönetiminin olmamasıdır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Oyan.
İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Korkmaz.
CHP GRUBU ADINA
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; saygılar sunuyorum.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı ve Kamu İhale Kurumu
bütçeleriyle ilgili görüşlerimi Cumhuriyet Halk Partisi adına arz
etmeye çalışacağım.
Bugüne kadar
yapılan özelleştirme uygulamalarını örnekler vererek
tartışmak istiyorum. Bunları şu başlıklar
altında toplamak gerekiyor:
Bir:
Özelleştirme gelirleri bugüne kadar çarçur edildi. 2008 sonuna kadar
Telekom dışında 26,9 milyar dolar özelleştirme
yapıldı. Bunun 18 milyar doları hazineye aktarıldı,
10,3 milyar doları da kapsamdaki KİTlere ödendi. Demek ki bu kadar
varlık satışından hazineye kalan 18 milyar dolardır
yirmi senede ve arkadaşlar o yirmi senede hazineye özelleştirmeden 18
milyar dolar kalmış, buna mukabil Türk Telekomun yüzde 55lik
hissesinin satışından dolayı, yirmi yıllık
satışından dolayı, Türkiyeden giden 25 milyar dolar
olacaktır. Bunun 5 milyarı gitti, 20 milyarı da kalan on
beş-on altı yıl içinde gidecektir. Düşünebiliyor musunuz,
özelleştirmeden hazineye 18 milyar dolar gelmiş ama yalnız
Telekomun götürdüğü 25 milyar dolar.
Özelleştirme
gelirlerinin aslında okul, yeni yatırım, altyapı
yatırımı için harcanması gerekirdi, özelleştirmenin
temel felsefesi buydu ama bunlar, daha sonra özelleştirme gelirleri
bütçeye aktarıldı, bütçe açıklarını ve nakit
açıkları kapamak için kullanıldı.
İki:
Özelleştirmede kayırmalar oldu, özelleştirme işlemleri
şeffaf yapılmadı.
Değerli
arkadaşlar, bunu ben söylemiyorum, bunu özelleştirme işlemlerinin
şeffaf olmadığını ve kayırmalar olduğunu ben
söylemiyorum, Özelleştirme İdaresinin bağlı olduğu
eski Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener
söylüyor.
İki örnek de
ben vermek istiyorum. Bir: TÜPRAŞın sermayesinin yüzde 14,76sı
İMKBde toptan satışlar pazarında işlem
fiyatının altında satıldı. Yargı Bu işte
aleniyet yoktur, halka duyurulmadı. diye bu satışı iptal
etti, bozdu.
İki: Manisa
Sümerbank Mensucat Fabrikası 3 milyon 750 bin dolara satıldı.
Dört buçuk ay sonra arsasının bir kısmını satın
alan firma Kipa Tescoya 13 milyon 750 bin dolardan sattı.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Güzel para bu!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) AKP rantı bu!
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) Arkadaşlar, tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu
altyapı yatırımları ucuza satıldı. Türk Telekom
bunun en canlı örneğidir. Türk Telekomun yüzde 55i 2005
yılı Kasım ayında 6 milyar 550 milyon dolara blok
satış yoluyla yabancı sermayeye satıldı. Türk Telekom
satıldığında kurumlar vergisi oranı yüzde 30 idi. Türk
Telekom kurumlar vergisi oranı yüzde 20ye indikten sonra yani altı
ay sonra satılsaydı vergi sonrası kârlılık oranı
daha yüksek olacağı için daha pahalı satılırdı
çünkü yüzde 30 vergiye göre yüzde 20 vergi oranı firmaya daha çok kâr
bırakıyor. Diyelim ki o zaman, net bugünkü değerini hesaplarken
firma, 6,55 milyar dolar değil, örneğin -kaba bir hesap yaptım-
8,5 milyar dolar verecekti altı ay sonra satılsaydı. Neden acaba
altı ay sonra satılmadı Telekom? Bunu doğrusu çok merak
ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, çok fazla işi rakama boğmak istemiyorum ama Türk
Telekomun dört yılda sağladığı net kâr -2006-2007
yılları zaten yayınlandı, 2009 yılının üç
çeyreği yayınlandı, ona göre düzeltirsek ve dört yıl
itibarıyla sağladığı net kâra bakarsak- 7,8 milyar
dolar. Gayet güzel, verimli, etkin çünkü tekel niteliğinde altyapı.
Yalnız, bu kârın -bu, vergi sonrası net kâr- yüzde 55i yani 4
milyar 309 milyon dolar yurt dışına transfer edildi. Neden?
Çünkü firmanın yüzde 55 kısmının kârı.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, eğer 6,56 milyar doları Türk Telekom
adına Hükûmet tahvil çıkararak borç alsaydı yani bu parayı
borç alsaydı bir yılda bir yıllık geliriyle beş
yıllık borç faizini ödeyecekti. Diyelim beş yıllık
borç alsaydı bir yıllık Telekom geliriyle bunun faizini
ödeyecekti, dört yılda ana borcunu ödeyecekti, toplam beş yılda
ve dolayısıyla Türk Telekom, beş yıl sonra, daha
doğrusu beş yıl içerisinde Türk Telekom o alınan borcu
ödeyecekti, on beş yıl bize çalışacaktı. Şimdi
yirmi yıl yabancıya çalışıyor ve bu yirmi yılda
götüreceği ortalama, demin ifade ettim, yılda 1 milyar 250 milyon
dolar olursa götüreceği para 25 milyar dolardır.
Yetti mi? Yetmedi
arkadaşlar, yetmedi. Bakın bu bir anlayış meselesidir. Bu,
IMFnin 2001 yılında getirdiği politikaların devamı
meselesidir. IMF bugün yok ama politikaları var, IMFcilik devam ediyor.
Hani IMF olsun olmasın, IMFyi biz kapıya koymuyoruz. diye övünmek
yanlış. IMFyi koymuyorsun ama IMF yolundan da bir saniye
ayrılmıyorsun ve bu nedenle yetmedi diyorum. Yetmedi çünkü 2003
yılıyla 2009 yılının Temmuz ayına kadar
Türkiyeden doğrudan yatırımlar nedeniyle bunlar resmî
rakamlardır- 10 milyar 465 milyon kâr transfer edildi,
dışarıya para gitti, kaynak gitti ve portföy
yatırımları nedeniyle 21 milyar 668 milyon dolar para gitti.
Toplam AKP İktidarı döneminde altı yıl yedi ayda 32 milyar
133 milyon dolar para gitti. Eğer isteyen olursa bunu Merkez Bankası
ödemeler bilançosundan çıkarabilir. Daha kolay ulaşmak isteyen
arkadaş olursa, ANKA Ajansı hesaplamış, 20-21 Eylül 2009da
bunu görebilirler.
Bakın arkadaşlar,
burada 4 milyar demiyorum, 4,5 milyar demiyorum, 32 milyar 133 milyon
dolar diyorum. Bu, yurt dışına gitti. Bu, Türkiye'nin kan
kaybıdır, kaynak kaybıdır. Bu
çıkmıştır, bu para bizden çıkmıştır.
Bizim burada çalışıp kazandığımız, emek verdiğimiz
kaynaklar yurt dışına, yalnızca uygulanan kur
politikası ve yanlış dışa açılma nedeniyle,
yanlış politikalar nedeniyle gitmiştir, göz göre göre, aleni,
bağırta bağırta götürmüştür ve yine söylüyorum: Bu 4
milyar dolar, 4,5 milyar dolar değil, bu, bugünkü parayla -eğer
doları Türk lirasına çevirirseniz- 49 milyar liradır. Eski
parayla trilyon falan değil, 49 katrilyondur; 49 katrilyondur
arkadaşlar!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) Peki, teşekkür ederim.
Bu, Türk
milletinin, Türk halkının gelecekte fakirleşmesine neden
olacaktır. Devamlı kaynak çıkışı ülkenin kan
kaybı demektir ve nihayet arkadaşlar, bugün satılacak köprü ve
otoyollarda Türkiyeye iltizam usulünü yeniden getirmektir. Yüz yıl önce
terk edilen, yüz yıl önceki ilkel bir metot olan iltizam usulü yani
devlet gelirlerinin ihale yoluyla satılması yeniden gündeme
gelecektir, eğer köprü ve otoyollar gelirleri satılırsa. AKP
Hükûmeti bundan vazgeçmelidir. Bunun yerine borçlanırsa daha ucuza
çıkaracaktır yapacakları yatırımları. Bunu
şiddetle öneriyorum.
Bütçenin
hayırlı olmasını diliyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürek. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Özyürek.
CHP GRUBU ADINA
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri, gelir bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 2010 yılı bütçesinin Gelirler bölümüne
baktığımızda şunları görüyoruz: Öncelikle 2009
yılı bütçesinde toplam vergi gelirleri öngörülenden yüzde 19 daha az
toplanmıştır. Bunun böyle olacağını biz 2009
yılı bütçesi görüşülürken açıkça ifade etmiştik ama o
zamanki Maliye Bakanı demişti ki: Siz hep kötümser
bakıyorsunuz. Merak etmeyin, biz bunu gerçekleştiririz. Ama ne
yazık ki bizim dediğimiz çıktı. Sayın Maliye
Bakanı da Biz yanılmışız, yüzde 19 daha az gelir
topladık. demedi; gene çeşitli bahaneler bulundu ve toplum bir
anlamda uyutuldu.
Değerli
arkadaşlarım, 2010 yılı bütçesine
baktığımızda yüzde 18lik bir artış öngörülüyor;
enflasyon hedefi yüzde 5,3; deflatör yüzde 5, büyüme yüzde 3,5; buna
karşılık vergilerdeki artış yüzde 18. Bu nasıl
olacak? Bunun iki yolu var: Ya vergi oranlarını -KDV ve ÖTVyi-
Hükûmet artıracak veya yeni vergi getireceksiniz. Eğer Sayın
Bakan aksini söylüyorsa gelir, burada, açıkça Biz vergi
oranlarını da artırmayacağız, yeni vergi de getirmeyeceğiz.
der. Özellikle ÖTV ve KDVde çok büyük artışlar öngörülüyor; petrol
ve doğal gazda yüzde 26, tütün mamullerinde de yüzde 36 bir
artış. Bu nasıl olacak? Akaryakıttan alınan vergilerde
artış olacak, tütün mamullerinden alınan vergilerde
artış olacak. Bu, gün gibi aşikâr. Tabii, akaryakıt
üzerinde daha fazla yeni ek vergiler almak, gerçekten, ulaştırma
sektörünü ve tarım sektörünü çökertir çünkü dünyada en pahalı benzin
Türkiyede satılıyor, dünyada en pahalı motorin Türkiyede
satılıyor ve Avrupa Birliği ülkelerinde en yüksek ÖTV bizde
tahsil ediliyor. Ayrıca da ÖTV üzerinden de yüzde 18 katma değer
vergisi alan bir ülkeyiz yani vergiden de vergi alan bir ülkeyiz.
Değerli
arkadaşlarım, bu ÖTVlerin yüksekliği tarım sektörünü,
ulaştırma sektörünü gerçekten çok güç durumda bırakıyor.
Biz, balıkçılardan ÖTV alınmamasından büyük mutluluk
duyuyoruz ama çiftçilerden de ÖTV alınmaması gerektiğini ifade
ediyoruz ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak da iktidarımızda
çiftçilerden kullandıkları mazot üzerinden ÖTV
almayacağımızı seçim bildirgemizde ifade etmiştik.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyenin en temel sorunlarından biri kayıt
dışılıktır. AKP Hükûmeti 2003 yılında
yayınladığı, bugün unuttuğu Acil Eylem Planında
demişti ki: Altı ay içinde biz kayıt dışılığı
önleyeceğiz. Ama bugün aradan yedi sekiz yıl geçti, kayıt
dışılıkla ilgili hiçbir önemli adım
atılmamıştır. AKP, kapsamlı bir vergi reformu
yapmaktan yana olmadığı için, günübirlik önlemlerle bütçe
açıklarını azaltmaya çalıştığı için
yasa dışı vergi toplama yollarına başvuruyor.
Bunların başında özellikle kurumlar vergisi ve gelir vergisinin
beyannamesinin vergilendiği dönemde vergi dairesine çağrılan
mükelleflerden Ya beyanını artırırsın veya senin
hesaplarını incelemeye alırız. tehdidiyle vergi toplanmaya
çalışılıyor. Bu doğru bir yol değildir, bu hukuki
yol değildir.
Bir diğer
önemli nokta da kod uygulaması diye bir uygulama var biliyorsunuz. Sahte
belge kullanan, adresinde bulunamayan, KDV beyannamesini veremeyen, defter
ibraz etmeyen kimselerden mal alan mükellefler ödedikleri vergileri, KDVleri
tekrar ödemek durumuyla karşı karşıya kalıyorlar. Kod
uygulaması denilen bu uygulamayı ucundan, kıyısından
biraz Hükûmet düzeltmeye çalışıyor ama Sayın Bakandan,
artık bu uygulamaya bütünüyle son vermeleri gerektiğini ifade
ediyorum ve bu vesileyle, özellikle muhasebecileri ve malî müşavirleri
yakından ilgilendiren Ba ve Bs bildirimlerinde uygulanmakta olan 1 milyar
liralık -eski parayla- özel usulsüzlük cezasının çok ağır
olduğunu, bunun normal usulsüzlük cezasına çevrilmesi
gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Bir diğer
önemli hukuk dışı uygulama da şu anda süresi geçen ilaçlar,
kullanılamayacak hâle gelen süt, meyve suyu ve konserve, paketlenmiş
et ve tavuk için ödenmiş olan KDVlerin indirim hakkı varken
şimdi Maliye Bakanlığı çıkardığı bir
vergiyle bu indirim hakkını mükelleflerin elinden alıyor.
Özellikle eczacılar, zaten baskı altında bulunan eczacılar
süresi geçmiş ilaçların KDVsini iki defa ödemek durumuyla
karşı karşıya kalacaklar. Hukuki hiçbir dayanağı olmayan bu uygulamadan
Maliye Bakanının vazgeçmesini diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu İktidar vergi denetimini
siyasallaştırmıştır. Oysa vergi denetiminin
bağımsızlığı, tarafsızlığı
yargı bağımsızlığı kadar önemlidir çünkü bu
da insanların ekonomik hayatına doğrudan müdahale anlamı
taşıyor. AKP işine gelmeyen, kendisine rakip gören iş
adamlarına vergi incelemesini bir silah gibi, bir Demoklesin
kılıcı gibi kullanıyor. Bunlardan biri -çok yaygın
olduğu için ifade etmek istiyorum- Doğan Grubuna uygulanmakta olan
vergi ve onlara salınan vergi ve cezalar, özellikle katma değer
vergisi. Hisse senedi
Doğan Grubuna esas itibarıyla inceleme sonucu
uygulanan vergi ve cezanın temelinde şirketler arasında alınıp
satılan hisse senedi meselesidir. Hisse senedi alım
satımında katma değer vergisi uygulanmayacağına dair
ilgili kanunda çok açık, net hüküm olmasına rağmen doğrudan
katma değer vergisi istenmektedir ve bunun için de çok büyük bir vergi ve
ceza salınmıştır.
Şimdi, bu
grup, özellikle basın özgürlüğü ile çok yakından ilgili olan bu
gruba dönük uygulamanın haksızlığı şurada da
kendini gösteriyor: Bunlar dava yoluna gidiyorlar
Hiç kuşku yok,
Türkiyede hukuk varsa, belli bir düzeyde, özellikle Danıştayda bu
davaları kazanabilirler ama büyük bir teminat baskısı
altında, haciz baskısı altında
bırakılıyorlar. Oysa, eğer inceleme raporu
hazırlandıktan sonra vergi hesaplıyorsanız, vergi
salıyorsanız oradan artık ihtiyati haciz
uygulayamazsınız. Bununla ilgili Maliye
Bakanlığının böyle bir yayını var, o yayında
çok açık bir şekilde ifade ediliyor ve deniliyor ki: İnceleme
sonuçlanıp tarhiyat yapıldıktan sonra bu düzenleme uyarınca
ihtiyati haciz kararı alınması mümkün değildir. Diğer
bir deyimle, bu madde uyarınca ilgililer hakkında ihtiyati haciz
kararı alınabilmesi için incelemenin henüz tamamlanmamış
olması gerekmektedir. Bu sadece Maliye Bakanlığının
daha önce ifade ettiği görüşü değil, aynı zamanda
Danıştayın çeşitli dairelerinin de ifade ettiği bir
görüşüdür. Maliye Bakanlığı başka mükellefler için, bu
şekilde, demiş ki: Rapor yazdıktan sonra salınan vergi ve
cezada ihtiyati haciz uygulanmaz. Danıştay bu yolda çeşitli
kararlar vermiş ama Doğan Grubuna geldiği zaman bu taahhütler,
verilen bu sözler, yargı kararları bir kenara itiliyor; bu grubu
sıkıştırabilmek için, bu grubun basın özgürlüğünü
kullanmasını önlemek için çok yoğun bir baskı
yapılıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, IMFyle yapılan
müzakerelerde zaman zaman, özellikle Sayın Başbakan dedi ki: Gelir
İdaresinin özerkleştirilmesini istiyorlar bizden. Biz, bunu
kesinlikle yapamayız. Niçin yapamazsınız? Yani vergi
incelemeleri objektif kriterlere göre yapılması gereken incelemeler
değil mi? Tabii, siz, bu daireyi, vergi idaresini, vergi yönetimini
özerkleştirirseniz keyfî vergi incelemesi
yaptıramayacaksınız. O nedenle, özerkleştirmeye ciddi
şekilde karşı koyuyorsunuz.
Biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak vergi idaresinin,
vergi yönetiminin mutlaka özerkleştirilmesi, vergi denetiminin de objektif
kıstaslara bağlanması gerektiğini düşünüyoruz.
İş adamları eğer Demoklesin kılıcı gibi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
keyfî bir
şekilde kullanılan vergi denetimi baskısında olursa
yatırım yapamazlar, iş yapamazlar. Nitekim, özellikle Doğan
Grubuna uygulanmakta olan bu keyfî vergi incelemesi sonuçları
dışarıdan gelecek yatırımcıları da
caydırmakta, içerideki yatırımcıların da
iştahını önlemektedir.
Bu bakımdan,
artık vergi idaresinin özerkleştirilmesini, vergi denetiminin
objektif kıstaslara bağlanmasını ve hukuk
dışı uygulamalara son verilmesi gerektiğini ifade ediyor,
hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özyürek.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu.
Buyurunuz
Sayın Tanrıkulu. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma
Bakanlığının 2010 yılı bütçesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hem grubumuz hem de şahsım adına Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünyayı etkisi altına alan küresel finans krizinin
ülkemizi de çok derinden etkilediği bir dönemde 2010 yılı bütçe
görüşmelerine devam ediyoruz. Bu dönemde ekonomideki küçülmenin son
yapılan resmî revizyonlara göre yüzde 6yı bulduğu
açıklanmakta, öte yandan bazı uluslararası kuruluşlar da
-örneğin Dünya Bankasında olduğu gibi- bu küçülmenin yüzde 6,5u
da geçeceğini belirtmektedir. Böyle bir küçülmenin
yaşandığı ortamda doğal olarak işsizler ordusu da
çığ gibi büyüyecek ve bu da ülkemizdeki yoksulluğu
artıracaktır. Bu bir yıllık geçtiğimiz dönem
içerisinde işsizler ordusuna yaklaşık 1 milyona yakın yeni
nüfus katılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, her 7 kişiden 1inin yoksulluk
sınırının altında yaşadığını
ölçtüğümüze göre böyle bir ülkede ne sosyal bir refahtan ne bilgi
çağından ne de erişen ve ulaşan Türkiye gibi
parıltılı laflardan bahsedebiliriz. Devlet Planlama
Teşkilatı her yıl bir rapor hazırlıyor. Bu rapor, hem
Yüksek Planlama Kurulunda hem de Hükûmetin gözetiminde hazırlanan bir
rapor. İşte bu raporda geçtiğimiz yedi yıl içerisinde AKP
hükûmetlerinin ulaştırma alanında gösterdiği performans
düşüklüğü kendi dilleriyle anlatılmakta değerli
milletvekilleri. Bu yılın ilk dokuz ayındaki verilere
baktığımız zaman da ekonomide yüzde eksi 8,4lük bir
küçülmeyle karşı karşıyayız. Ekonomi genel olarak
böyle küçülürken bizim incelediğimiz sektör olan ulaştırma, depolama
ve habercilik sektöründe küçülme, gene yaklaşık olarak yüzde 12,2ye
ulaşmış gözüküyor. İşte bu ölçüdeki bir küçülmenin
yaşandığı ekonomide ulaştırma sektöründeki
krizin, hem ekonominin genelinde hem de bu sektörde hissedilenden daha
ağır boyutta seyrettiğini bize göstermekte. Ulaştırma
ve haberleşme sektörü, yine burada veya ülkemizde
bazılarının ifade ettiği gibi, ne uçaktaki yolcu
sayısının ne de kontör sayısının artmasından
ibaret. Bu kadar basit de görülmemesi gerekir bu sektör. Ulaştırma
demek, gerçek anlamda reel sektörün kendisi demek değerli arkadaşlar.
Üretemeyen bir
ekonomide doğal olarak yük taşımacılığı da
artamayacağından bu sektörün etkisi bütün ekonomiye
yansıyacaktır. Krizi tam ve doğru olarak
değerlendirebilmemiz için de hem deniz taşımacılığında
hem liman elleçlemesinde hem de kara yolu taşımacılığında
ve havacılıktaki kargo taşımacılığında
bir rakamlara da bakmak gerekir. İşte ancak o zaman bu rakamları
doğru okuduğumuzda bu sektördeki yüzde 12,2lik küçülmeyi doğru
algılayabiliriz ve doğru yorumlayabiliriz. Eğer bu
yaşananların hepsine gerçekçi bir şekilde bakabiliyorsak ve
bunları doğru yorumlayabiliyorsak o zaman yarınlara ilişkin
plan ve projemizi de doğru yapıp doğru uygulama
şansımız olacak.
Değerli
milletvekilleri, muhtelif zamanlarda, özellikle geçtiğimiz on yıllar
içerisinde değişik sektörlerde ana planlar hazırlanır.
Ulaştırma, enerji bunların başında gelir. Bu
sektörlerde daha önceki hükûmetler döneminde ana planlar
hazırlanmıştır ve bu planlar, Türkiyenin ufkunu açmaya ve
kalkınmaya da önemli katkılar sağlar. Ulaştırma ana
planının hazırlanması, aynı zamanda kalkınma
planlarımızın da talimatıdır. Bu planlar
hazırlanırken beş yıllık, ülkedeki diğer kamu
otoritelerine de gerekli direktifleri vermektedir. Fakat bu direktiflere
rağmen AKP hükûmetleri maalesef ulaştırma ana planı
hazırlamak yerine Ulaştırma Ana Planı Stratejisi
hazırlatmıştır. Şimdi bu ne demek, ikisinin
arasındaki farkı müsaadenizle sizlerin huzuruna getireyim.
2005
yılında tamamlanan bu çalışmadan sonra stratejisi
hazırlanan ve sektör tarafından dört gözle beklenen
ulaştırma ana planı bir türlü
hazırlanamadığı için ortada planı olmayan bir strateji
metni gelmiştir. Tabii bu strateji metni, herhangi bir
yaptırımsal değeri olmadığı için
Bakanlığa ve sektöre de nasıl bir yol haritası
olacaktır, sizlere soruyorum?
Değerli
milletvekilleri, gene AKP iktidarları, ulaştırma modları
arasındaki dengeyi sağlamada, hız ve güveni, ileri teknoloji
uygulamasını ve sektörel dönüşümü öngören büyük, mega projeleri
maalesef üretip uygulamaya geçirememiştir. Bugüne kadar söylendiği
gibi ortaya konulan ve Biz yaptık, biz başlattık, biz
bitirdik. diyebilecekleri bir mega proje de yoktur.
Baktığımız zaman bölünmüş yol
çalışmaları, İstanbul-Ankara arasındaki demir yolunun
rehabilitasyonu -ki buna daha sonra Yüksek Hızlı Tren gibi bir
kavram değişikliği getirilmiştir- Marmara Tüp Geçit
Projesi, Bakü-Tiflis Demir Yolu Projesi, işte bu kürsülerden zaman zaman
dile getirilen ve hep kıyas yapılan 57nci Cumhuriyet Hükûmetinin
ortaya koyduğu projelerdir.
Değerli
arkadaşlarım, bu projelerin bugün sahiplenilmesi bizleri ancak memnun
eder. Tabii bir hakkın teslim edilmesi suretiyle yani bu projeleri demek
ki o tarihlerde, ulaştırma alanında halkımızın ve
ülkemizin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, doğru bir tespit
yaparak doğru zamanlamayla yapmışız ve uygulamaya
koymuşuz.
Sayın
milletvekilleri, çift yolların kazaları azalttığı
noktasında bir iddia vardır. Bu, iddia olarak kalmaktadır çünkü
iddia derken şunu kastediyorum: Geçtiğimiz altı yıl
içerisinde trafik kazaları rakamlarına baktığımız
zaman, maalesef 450 binden 900 bin civarına trafik kazası
sayısı artmış, yine bu kazalarda ölümlü sonuçlanmalar da 4
binden 5 bin civarına çıkmıştır; müthiş bir fark
var arada.
Her seferinde AB
standartları dile getirilmektedir ki doğrudur. Tabii ki ülkemizin
başta sosyal, kültürel şartları olmak üzere fiziki
şartlarının da AB standartlarına yükseltilmesi gerekir,
buna biz de inanıyoruz ama o hâlde yollarda da ve yollarda kullanılan
malzemelerde de bu standardın sağlanması gerekir.
Bugün buradan
çıkın, İzmire veya Türkiyenin herhangi bir yerine yolculuk
yapın, maalesef bu yolların hiçbirinde bir standardın
sağlanmadığını göreceksiniz, ne oto korkuluklar
vardır ne yol çizgileri vardır
Özellikle birbirine benzemeyen asfalt
türleri, kavşaklar ve işaretlerle
karşılaşırsınız. Ben kara yoluyla oldukça
sık seyahat eden bir arkadaşınızım, bundaki
değişikliği inanın başka hiçbir yerde
yaşamıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Avrupada 15-20 yılda yollar eskimekte, bize
baktığımız zaman, bize geldiğimiz zaman bu rakam 2-2,5
yılı bulmaktadır.
Şimdi, bir
başka alana müsaadenizle geçmek istiyorum. Yüz elli üç yıllık
bir altyapı üzerinde Demiryollarımız işletme faaliyeti
gösteriyor. Buna baktığımız zaman hakikaten ciddi bir
darboğazla karşı karşıya olunduğunu da görüyoruz.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, ulaştırmada konsept, Ankara
merkezli yüksek hızlı tren çekirdek ağı oluşturmak. Bu
ne demek? Böyle konuşulduğu zaman çok şatafatlı bir laf
olarak karşımıza çıkıyor. Biraz önce söyledim,
öncelikle Ankara-İstanbul tren yolunun rehabilite edilmesiyle ortaya bir
Yüksek Hızlı Tren Projesi diye bir şey çıktı.
Şimdi,
aslında bu projenin uygulamaya konulması, 2006 yılında, o
zamanın Hükûmeti tarafından taahhüt edilmişti ama maalesef bu
projenin içerisinden çıkılamadığı gibi,
bırakın İstanbula kadar taahhüt edilen fiziki
şartların gerçekleşmesini, şartların çok daha
elverişli olduğu Ankara-Eskişehir arası bile bitirilemedi.
Değerli
arkadaşlarım, bu böyleyken yani Ankara-İstanbul arasında bu
tamamlanamamasına rağmen, bir de Ankara-İzmir, Ankara-Konya diye
birtakım projelere daha başlanmaya kalkılıyor.
Şimdi, buna
baktığımız zaman çok ilginç bir şeyle karşı
karşıya kalacağız. Ulaşım talebinin nasıl
karşılandığı, kara, deniz ve hava taşımacılığına
bu Ankara-İstanbul ve Ankara-İzmir, Konya arasındaki yeni
uygulamanın nasıl bir etki yapacağı maalesef
hesaplanmış değil. Mesela Ankara-Konya arasındaki
hızlı tren projesinin liman bağlantılarının ne
olacağı veyahut bunların
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
AHMET KENAN
TANRIKULU (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Karadeniz ve
Akdeniz limanları arasında yük trafiğini nasıl
etkileyeceğine dair bir inceleme, bir çalışma da
yapılmamış.
Bu arada
şunu da belirteyim: Tren yollarında çalışan
makinistlerimizin de durumları çok kötü değerli milletvekilleri.
Bunlar belirli bir demokratik hak arama mücadelesi yaparlarken, maalesef bir
zorlamayla karşılaşarak ekmeklerinden olmuş ve
işlerinden çıkarılarak çok zor duruma düşürülmüşlerdir.
Bu durumun da Hükûmet tarafından, özellikle Bakanlığın bu
insanlara sahip çıkarak tekrar iş ve aş sahibi
yapmalarını bekliyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu ve buna benzer olumsuz durumlarla Aliağa,
Dikili, Çeşme Ulusoy limanlarımızda da karşı
karşıyayız. Aynı zamanda Çandarlı Limanında,
Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesinin demir yolu
bağlantılarında da Hükûmet taahhüt etmesine rağmen -ki bu
dokümanlar hep burada var- buralarda yazılmasına rağmen bunlar
yazımdan öteye gidememiş ve neticelendirilmemiş. O zaman,
şöyle bir şeyle karşılaşıyoruz değerli
arkadaşlarım
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
AHMET KENAN
TANRIKULU (Devamla) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum
müsamahanız için.
Bu doküman
Bakanlar Kurulu kararıyla ve ilgili kurulların
katılımıyla çıkarılıyor. O zaman, böyle bir
şey yapmaya hiç gerek duymayalım, kalkınma planı ve program
uygulamaya da gerek duymayalım, zaten ülkenin yedi yıldan beri
yönetildiği şekilde serbest piyasa ekonomisinin en kötüsü, en
savruğu, en vahşisi şeklinde bırakalım, o şekilde
yönetilsin gitsin. Çünkü bu, bu ülkenin kalkınmasına ve büyümesine
katkı yapacak olan insanların fikir jimnastiğiyle bir araya
getirdiği emeğiyle ve bunların sonucunda da hukuki bir tasarımla
ortaya çıkmış bir şey.
Değerli
arkadaşlarım, denizcilikle ilgili bir cümle söyleyeceğim ve daha
sonra şahsım adına alacağım sözde bunun
devamını getirmek istiyorum.
Elli iki
yıldır denizcilik sektörümüz eski yasalarla yönetiliyor. Bugün için
beklediğimiz şu: Bu sektörün ihtiyaçlarını
karşılayacak olan, örneğin deniz emniyet kanun
tasarısı gibi çok önemli tasarıların Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine getirilmesini bekliyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tanrıkulu, ek süreniz de bitti, lütfen, Genel Kurulu
AHMET KENAN
TANRIKULU (Devamla) Kapanış cümlesini söyleyeceğim Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Evet, söyleyiniz.
AHMET KENAN
TANRIKULU (Devamla) Bu vesileyle, değerli milletvekilleri,
Ulaştırma Bakanlığının bu kısa süre
içerisinde anlatmaya çalıştığım
olumsuzluklarının Bakanlık tarafından dikkate
alınacağını umarak hepinize tekrar saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tanrıkulu.
Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Atılgan.
MHP GRUBU ADINA
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığının iki
kurumuyla ilgili, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumunun 2010 yılı bütçesiyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Grubum ve şahsım adına
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yaşamımızın her anını derinden
etkileyen iki önemli kurumumuzun bütçesi hakkında konuşurken sizleri
rakamlarla meşgul etmeyeceğim çünkü bu iki kurumun da bütçelerinin
rakamları göz ardı edebilecek kadar küçük rakamlar ancak bu iki
kurumun fonksiyonları üzerinde, dünyadaki yeri üzerinde, bizim
kurumlarımızın dünyadaki yerleriyle kıyaslanması ve
kendilerine kanunla verilen görevleri ne kadar yerine getirip ne kadar
getirmediği, getiremiyorsa neden getiremediği konularını
sizlere arz etmeye çalışacağım.
Değerli
arkadaşlarım, öncelikle, havacılık konusu, son
yüzyılımızın yani son yüz altı
yılımızın en önemli buluşlarından biridir;
1903ten bugüne geldiğimiz zaman yani ilk uçağın uçtuğu
1903ten bugüne geldiğimiz zaman, çok hızlı gelişen bir
sektördür. Bu, aslında, gelişmişliğin, teknolojinin en
önemli kriterlerinden biri olduğu kadar,
çağdaşlığın da en önemli ölçütlerinden, kriterlerinden
biridir çünkü havacılık bilimle, teknikle, akılla yapılan,
pozitif ilmin ulaştığı en son noktaların uygulama
alanlarının başında gelmektedir.
Havacılık,
hayatın ta kendisidir, hayatımızın içinde olan en önemli
unsurdur. Aslında havacılık, bir hayat modelidir.
Havacılık
dediğimiz zaman, iki ana sektörde faaliyet gösterir: Biri askerî
havacılık, diğeri ise sivil havacılık.
Askerî
havacılığımız 1911 yılında kurulmuştur.
Dünyanın en eski askerî havacılıklarından biridir. Bu
alandaki profesyonel havacılar öngörüleriyle, bilgileriyle, bu işe
verdikleri hayatlarıyla askerî
havacılığımızın çok doğru bir zeminde,
planlı, programlı bir şekilde gelişmesini
sağlamışlar. Bugün geldikleri nokta, dünyanın en önemli
hava kuvvetlerinden, sayılı üç beş hava kuvvetlerinden biri
hâline gelmişlerdir.
Diğeri ise
sivil havacılığımızdır. Değerli
arkadaşlarım, sivil havacılığımızın
sorumlusu, Türkiyede Ulaştırma Bakanlığına
bağlı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüdür. Peki, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünün kanunla kendisine verilmiş
olan görevi nedir? İşte burada kanunla verilen görevi, düzenli,
verimli ve güvenli bir şekilde bu sektörün işleyebilmesi için ülke
içindeki tüm sivil havacılık faaliyetlerinin planlanması,
koordinasyonu ve denetiminden sorumludur. Şimdi, bu kurumumuz kanunla
kendisine verilen bu görevi yerine getirebiliyor mu getiremiyor mu, onun
üzerinde konuşmaya çalışacağım.
Öncelikle
şunu belirtmek isterim ki gerçekten bu soruya Sivil
havacılığımız kendisine verilen bu görevleri dört
dörtlük yerine getirebiliyor. demeyi yürekten isterdim ancak yerine getiremiyor.
Neden getiremediğini şimdi anlatacağım. Neden Yürekten
isterdim. dediğimi de söyleyeyim çünkü Bir muhalefet milletvekili
çıktı, ne söylese şimdi tenkit için söylüyor. dememeniz için
söylüyorum: Havacılığımızın gerçekten saygın
bir yerde olmasını bu Mecliste sanıyorum ki en fazla isteyecek
kişilerin başında ben geliyorum diye düşünüyorum çünkü bu
mesleğin içinden geliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, neden Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bu
görevini yerine getiremez? Çünkü kendisine verilen görevi yerine getirebilecek
bir teşkilattan ve kadrodan yoksundur. Yani Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğünün sahip olduğu 134 veya 136 kişilik kadroyla
uluslararası havacılık kurumlarının Türkiyeye yüklediği
görevleri yerine getirmek ve havacılığımızın
gerektirdiği birtakım işleri yapabilmek de mümkün değildir.
Sanırım ki Bakanımız bu konuda bana hak verecektir çünkü
134 kişiyle gerçekten, dünyadaki bizim ölçütlerimizde olan bir sivil
havacılığı idare etmek mümkün değildir veya denetleme
görevlerini tam olarak yerine getirmek mümkün değildir veya planlama ve
koordinasyon işlerini yerine getirmek mümkün değildir. Ne yapmak
lazımdır? Öncelikle müsteşarlık seviyesine çıkarmak
lazım, en az 300-350 kişilik nitelikli personelle bu kadroları
yeniden oluşturmak lazım. Tabii kadroları oluştururken,
nepotist bir yaklaşımla yani eş dost
kayırmacılığıyla işi anlamayan kişilerle
doldurursanız yine yapamazsınız. Önemli olan, bu sektörün
içinden gelen, bu işi iyi bilen insanlarla bu kadroyu doldurmak gerekir,
aksi takdirde bin kişi de yerleştirseniz, müsteşarlık
değil bakanlık hâline de getirseniz yönetmeniz mümkün olmaz çünkü bu
iş o kadar teknik bir iştir ki bu teknik işleri yapacak, bu
teknik işin içinden gelmiş kişiler gerektirir.
Değerli
arkadaşlarım, diğer bir konu: Havacılık konusu bir
zihniyet meselesidir. Ne demek istiyorum zihniyet meselesi dediğim zaman?
Başlangıçta söyledim yani havacılık akılla, ilimle,
bilimle, pozitif ilimle yapılan bir iştir, teknolojinin en son
harikasıdır. Dolayısıyla, bu iş de zihniyet
meselesidir. Ben, burada geçen sene dedim ki: Havacılığı
İETT zihniyetiyle yönetmek mümkün değildir. Böyle dediğim
zaman, bazıları alınganlık gösterdi. Hâlbuki, ben burada
bunu, İETTyi küçümsemek için söylemedim. İETTnin bütün
kurallarını siz koyarsınız. Şoförleri gerekirse fazla
mesai verirseniz on dört saat çalıştırırsınız ama
havacılıktaki kuralları siz koyamazsınız.
Havacılıktaki kuralların tamamı bu sektörün üzerindeki
uluslararası kurumlar tarafından konur ve onlara da yüzde yüz
uymanız istenir, uymazsanız başınıza birçok işler
gelir. Dolayısıyla, bu sözlerimi sadece açıklık
kazanması için, yani İETT zihniyetiyle idare edemezsiniz. derken
birinin millî, diğerinin uluslararası boyutunu izah etmek için söylüyorum
yoksa İETTyi küçümsemek haddimize mi. İETT Başbakan
çıkarmış bir kuruluştur. Bu noktada, sivil
havacılık teşkilatı kendisine verilen, özellikle
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün (ICAO), Avrupa
Havacılık Emniyet Ajansının ve müşterek
havacılık otoritelerinin Türkiyeden istediği standartları
yerine getirmesi mümkün değildir değerli arkadaşlarım.
Diğer bir
konu: Özellikle bağımsız bir kaza-kırım inceleme
kurumunun oluşturulması gerekir. Direkt Bakana bağlı, mali
ve özerkliği olan bir kurumun oluşması gerekir. Bütün ciddi
ülkelerde böyle bir kurum vardır. Sanırım bu konuda da
Sayın Bakan önümüzde- neler yapabileceğini açıklayacaktır
bize. Bu kurum ne iş yapar? Yani sivil havacılıkta bir kaza
olduğu zaman bu kurum mutlaka o kazanın doğru bir şekilde
kamuoyuna anlatılması, bilgi sunulması, kazadan sonra
kazanın sebeplerinin bir daha olmaması için dersler
çıkarılmasını sağlar. Yoksa bizde olduğu gibi,
Isparta uçağında kaza oluyor, Ulaştırma
Bakanlığı bir şey söylüyor, medya başka şeyler
söylüyor, onlarca senaryo yazılıyor ve bu senaryolar yıllarca
devam ediyor. Kaldı ki Türkiyedeki gibi herhangi bir kaza olduğu
zaman kazanın neticelerini veya bilgilendirmesini işte bu kurumlar
sağlar. Yani bakanlar ve başbakanlar kazayla ilgili bilgi vermez. Bu
tür kurumlar çıkar, kamuoyunu doğru yönlendirir, doğru bilgilendirir
ve birtakım senaryoların oluşmasını da engellerler,
dolayısıyla bilgi kirliliğini engellerler. Bu konu da ivedilikle
sivil havacılığımızın üzerinde durması
gereken önemli bir husustur. Yoksa Isparta uçağındaki gibi pilotaj
der çıkarsınız ama pilotaj olmasının asli sebebi,
arızalı olan yer ikaz cihazıdır. Yani herkes kendi
penceresinden haklıdır çünkü pilotaj diyordur. Doğrudur,
pilotajdır ama pilotun pilotaj hatasına sebep olan, arızalı
aletle uçulmasıdır. Dolayısıyla, bu olaya böyle bakmak gerekir.
Diğer bir
konu ise sivil havacılığımızdaki kazaların dünya
ortalamalarının çok üzerinde olmasıdır. Değerli
arkadaşlarım, dünyadaki kaza ortalaması, 1,75 milyon uçuşta
1dir. Türk sivil havacılığında kaza oranı
bunların çok çok üzerindedir. Çok önemli bir ölçüttür kazaların dünya
ortalamasında olması çünkü kazaların olmasının önemli
sebeplerinin bulunup bu sebeplerin giderilmesi gerekir. Bunda benim
gördüğüm en önemli sebeplerden biri, sektörün çok hızlı büyümesidir.
Hızlı büyürseniz birtakım riskler alırsınız. O
riskleri yönetmek için ilave tedbirler almanız gerekir. İşte,
Türk sivil havacılığının son yıllardaki çok
hızlı büyümesi
Bunu böyle söylediğim zaman Yani halkımızın
uçağa binmesini istemiyor musunuz? deniyor ama evet,
halkımızın uçağa binmesini çok istiyoruz, herkes uçaklarla
seyahat etsin ancak halkımızın can güvenliğini daha fazla
yerine getirebilmek için de ilave tedbirler almak gerekir. Hızlı
büyümek iyidir, ancak emniyet içinde hızlı büyümek gerekir. Bu da
hızlı büyümenin getirdiği diğer bir konudur.
Yine,
kazaların önemli sebeplerinden biri Hava İş Kanunudur. Hava
iş kanunu, ne hikmetse tasarı hâlinde uzun yıllardır bu
Meclisin gündemine gelememektedir. Kimler engellemektedir? Hangi şirketler
lobi yapmaktadır? Onun da üzerinde düşünmemiz gerekir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KÜRŞAT
ATILGAN (Devamla) Çünkü, pilotların belirli konularda risk
almasının asli sebeplerinden biri, bir iş kanununun
olmamasıdır. Bunun da kaza oranının azaltılması
için çok önemli bir yeri olduğunu burada sizlere belirtmek isterim.
Değerli
arkadaşlarım, burada daha
havacılığımızın çok önemli sorunları var ama
zamanımız yetmediği için bu konuyu geçip bir iki dakika da
İletişim Kurumuyla ilgili konuşmak istiyorum.
Ama, ona geçmeden
önce, Sayın Bakanımıza bir konuda teşekkür etmek istiyorum.
Bizim yıkım projesi dediğimiz, Türk insanını
ayrıştırmaya doğru götüren bu açılım projesinde
Türk Hava Yollarının uçaklarını alet etmediği için
kendisine teşekkür ediyorum. Üniter yapımıza
aykırıdır. diyerek Hükûmetin genel politikasına
aykırı bir şey söyleyebilme cesaretini gösterdiği için
gerçekten ben buradan Sayın Bakana teşekkür ediyorum. Doğrudur,
Türk milleti, bir etnik yapı değildir; Türk milleti, bu ormandaki
bütün etnik yapıları kucaklayan bir milletin adıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Atılgan, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KÜRŞAT
ATILGAN (Devamla) Sağ olun Sayın Başkan.
Bunu da buradan
sizlere söylemek istiyorum.
Diğer bir
konu, iletişim konusudur değerli arkadaşlarım. Bunun en
önemli görevi Türk insanına konuşma ücretlerini ucuza mal etmektir.
Yani öyle bir ortam sağlayacaksınız ki, öyle bir rekabet
ortamı sağlayacaksınız ki Türk insanı konuşma
fiyatlarını ucuza alacak.
Şimdi, geçen
sene burada, bu sözüme karşı, Sayın Bakan bizim
konuşmalarımızın çok ucuz olduğunu söyledi. Bunun
üzerine İletişim Kurumuna yazıyla konuşma
fiyatlarını sordum değerli arkadaşlarım; acaba millî
geliri Avrupa Birliğinin üçte 1i olan bizler, millî geliri 22 bin euro
olan Avrupa Birliği ortalamasının neresindeyiz diye -bize benzer
ülke Romanya ve Bulgaristandır millî gelir açısından, 8 bin
euro civarındadır- yani millî geliri daha yüksek olan ülkelerin
neresindeyiz?
Burada size
gösteriyorum: Şu gördüğünüz hat, uluslararası aramalarda Türk
fiyatlarıdır. Türkiye'nin ortalaması, şurada bulunan bütün
ülkelerden fazladır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Atılgan, süreniz
İki dakikadan daha da fazla verdik.
Lütfen Genel Kurulu selamlayınız ve bitiriniz.
KÜRŞAT
ATILGAN (Devamla) Teşekkür ediyorum efendim, peki.
Bu hat ise yerel
aramalardır, bu da hemen ortalamalara yakındır. Ama bu fiyatlar,
millî geliri 8 bin euro olan ile diğer taraftan millî geliri 22 bin euro ortalamasında
olan Avrupa Birliğinin kıyaslamalarıdır. Bunları da
sizin takdirinize bırakıyorum.
Dolayısıyla
bu konuyla ilgili -telekulakla ilgili- çok önemli fonksiyonları olan
TİB başkanlığıyla ilgili düşüncelerimi dile
getiremedim ancak Türkiyedeki dinleme paranoyasının sorumlusu
TİB başkanlığıdır, yani İletişim
Kurumunun içindeki İletişim Başkanlığıdır.
Bu Kurumun da çalışması, bilgileri depolaması ve bilgilerin
sızdırılmasıyla ilgili sanıyorum ki
Bakanlığımızın üzerine birtakım görevler
düşmektedir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Atılgan.
Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Kumcuğlu.
MHP GRUBU ADINA
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Maliye
Bakanlığı ve Maliye Bakanlığına bağlı
Gelir İdaresi bütçeleri hakkında konuşmak üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim,
sözlerime Sayın Başbakanın pazartesi günkü
konuşmasındaki en ilginç cümleyle başlamak istiyorum. Sayın
Başbakan pazartesi günü dedi ki: İçinden geçtiğimiz kriz
küresel boyutludur ve Türkiye'nin hiçbir dahlinin olmadığı bir
krizdir. Fesüphanallah! Kim dedi ki Bu krizin sebebi sizsiniz. diye de Biz
değiliz. demek lüzumunu hissediyorsunuz?
Bana bu durum bir
fıkrayı hatırlatıyor. Hani öğretmen, tarih hocası
sınıfta sormuş İstanbulda Sultanahmetteki
Dikilitaşın üzerindeki yazıyı kim yazdı? diye,
öğrenci Vallahi billahi öğretmenim, ben yazmadım. demiş.
Bunun ondan farkı yok. Bizim dediğimiz başka. Biz diyoruz ki: Bu
küresel kriz, başlangıçta sizin Türkiyeye
uğramayacağını söylediğiniz, inandığınız
kriz Türkiye'nin 2009 senesinde yaşadığı ekonomik
çöküşün ve çaresizliğin tek sebebi değildir. Bu kriz Türkiyeye
ve Türk ekonomisine bulaşmadan önce Türk ekonomisi ciddi surette
rahatsızdı ve önemli ölçüde kan kaybediyordu.
Nereden
çıkarıyoruz? Rakamlardan, hem de Hükûmetin bize verdiği
rakamlardan çıkarıyoruz. Ne diyor rakamlar? 2004 senesinde 9,4 olan
büyüme hızı 2005te 8,4e düşmüş, gerileme 1,5 puan;
2006da 6,9a düşmüş, gerileme 2,2 puan; 2007de 4,5e
düşmüş, gerileme 3,8 puan; 2008de 0,9a düşmüş, gerileme
5,7 puan. Bu durumda bir iktisat fakültesi ikinci sömestir öğrencisinin
eline bir kalem, bir defter verseniz ve 2009 senesinde Türkiye'nin büyüme
hızı ne olacak? diye sorsanız, bu çocuk size, 2009 senesinde
Türkiye'de büyüme hızının eksi yani negatif
olacağını ve bunun yüzde 3ten, yüzde 4ten de düşük olmayacağını
söyler. Bu durum bu kadar bedihidir. Onun için biz, dertlerimize,
sıkıntılarımıza sağlıklı teşhisler
koyamazsak sağlıklı çözümler üretemeyiz.
Peki, niye biz
sağlıklı teşhisler koyup, sağlıklı tedavi
metotları getiremiyoruz? Olay son derece sade ve basit. Çünkü Adalet ve
Kalkınma Partisinin hiçbir zaman uzun vadeli, kapsamlı ve
tutarlı bir ekonomi ve maliye politikası olmadı. Şimdi ona
itiraz ediyorsunuz değil mi? Peki, size itiraz etmeyeceğiniz bir
şey söyleyeyim: Bir ülkede ekonomi ve maliye politikalarının en
önemli unsuru vergi politikası mıdır? İtiraz yok,
katılıyorsunuz, muhalefet kanadı katılıyor, bürokrasi
katılıyor. Gelin şimdi sizin bir vergi politikasına
bakalım. Lütfen şu cetvele bakın, şu cetvele bir dikkatlice
bakın. Bu cetvel ne? Bu cetvelde herhangi bir abartı, herhangi bir
zorlama yok. Bilgisayarda normal satır aralıklarıyla ve 12
puntoluk rakam ve harflerle düzenlenmiş bir cetveldir bu. Nedir biliyor
musunuz bu cetvel? Sizin iktidara geldiğinizden bugüne kadar Türk vergi
sisteminde ne kadar oynadığınızın listesidir bu.
Bakın, son yedi senede tam 47 defa Türk vergi sistematiğiyle
oynamışsınız. Gelir Vergisi Kanununda 80 esas, 10 geçici
maddede değişiklik yapmışsınız. KDVde 29 esas, 7
değişik maddede değişiklik yapmışsınız.
Vergi Usul Kanununda 63 esas, 36 geçici maddede değişiklik
yapmışsınız. Bu durumda Allah için Adalet ve Kalkınma
Partisinin bir vergi politikası vardır. demek mümkün mü? Değil.
Sizin bir vergi politikanız, bir ekonomi, maliye politikanız
olmadı. Ne yaptınız? Ne yaptınız? Bir: Bir stratejiniz
vardı, üç ayaklı bir stratejiniz vardı. Neydi? Durumdan vazife
çıkardınız, yelkeni rüzgâra göre açtınız, yandaş
kişi ve kurumlara torpil geçecek kanuni düzenlemeler yaptınız.
Bunu cümle âlem biliyor.
Şimdi
diyeceksiniz ki Ertuğrul Bey, bir zayıf noktamızı
yakaladın, oradan yükleniyorsunuz. Hayır. Bakın, ben size bir
şey söyleyeyim: İktidara gelişinizin birinci yılında
bir kanun yaptınız, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu. Biliyor musunuz, bu kanunda son altı senede ne kadar
oynadınız? Tam on dokuz kere oynadınız ve 83 maddesinden
73ünü değiştirdiniz, oynadınız. Bu durumda, Allah için,
bir Allahın kulu çıkıp da Adalet ve Kalkınma Partisinin
bir kamu yönetimi politikası vardır. diyebilir mi?
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Yok diyoruz zaten.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yazboz tahtası
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Şimdi, arkadaşlar, bir başka konuya
devam edeceğim. Vergi idaresi
Vergi idaresiyle ilgili bir düzenleme
yaptınız, vergi idaresiyle ilgili bir düzenleme yaptınız.
Ne yaptınız bu vergi idaresi neticesinde? Yeni bir Gelirler
İdaresi kurdunuz.
Bakın, ben
size bir şey söyleyeyim: Bu vergi idaresiyle
yaptığınız düzenlemede bir temel olguyu, bir temel
vakıayı ihmal ettiniz, yok farz ettiniz, göz ardı ettiniz. Ne? Bugün
Türkiyede toplam vergi gelirlerinin üçte 1inden fazlası Maliye
Bakanlığına bağlı Muhasebat Genel Müdürlüğü ve
Gümrükler Müsteşarlığına bağlı mal
saymanlıkları tarafından tahsis ediliyor. Siz
yaptığınız düzenlemede bu vergi idaresinin veyahut da Gelir
İdaresinin üç ayağından ikisini yok farz ederseniz ve esas Gelir
İdaresiyle bunlar arasındaki bağlantıları
sağlıklı bir biçimde kurup düzenleyemezseniz sonuç
başarısızlıktır ve nitekim de öyledir. Bugün bu
Kanunun Türk Gelir İdaresine getirdiği, memurlar arasında
huzursuzluktur ve performans yetersizliğidir. Hayır, biz bu Kanunu
getirdik, Türk vergi idaresinin performansı şöyle arttı, böyle
arttı diyecek durumda mısınız? Değilsiniz.
Burada ikinci
hususa temas etmek istiyorum: Bakın, vergi bir zor alım
müessesesidir. Öyle adının vergi olduğuna bakmayın, kimse
gönlünden koptuğu için vergi vermez. Devlet gelir, vergisini alır.
Eğer mükellef vergisini doğru hesaplamadıysa ve doğru
ödemediyse de denetmenini gönderir, resen hesaplar ve vergisini zorla
alır. Bunu nasıl yapar? Bunu, arkasına devlet gücünü alarak
yapar. Dolayısıyla dünyanın her yerinde vergi idaresi, devletin
zorlama gücünü temsil eden emniyet güçleriyle aynı şekilde
düzenlenir. Yani siz Türkiyede bir vergi reformu yapacaksanız,
yaptığınız idari düzenlemenin Emniyet Genel
Müdürlüğüyle paralel bir durumda olması lazım. Aksi hâlde, zorla
vergi almaya kalktığınız vakit ve hatta mükellefi zorlamaya
kalktığınız vakit etkili olamazsınız.
Şimdi,
bakın arkadaşlar, ne yapmışsınız, geçen sene ne
yaptınız: Cumhuriyet tarihinin en bütçeye benzemeyen bütçesini
yaptınız mı? Yaptınız. Acaba bu sene daha iyi olabilir
mi? Bakalım, ne yapmışsınız: Orta Vadeli
Programı kanuni süresinden tam yüz altı gün sonra, Orta Vadeli Mali
Planı kanuni süresinden tam doksan üç gün sonra, Bütçe Hazırlama
Rehberini kanuni süresinden tam yetmiş iki gün sonra, Yatırım
Genelgesi ve Yatırım Programı Hazırlama Rehberini de
kanuni süresinden tam yetmiş dokuz gün sonra getirip uygulamaya
koymuşsunuz. Sayın Maliye Bakanı, öyle arkana bakıp da
memurlarına Niye böyle hata yaptınız? demeyin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Bu, memurların hatası değil. Siz
dünyadaki ve Türkiyedeki ekonomik gelişmeleri zamanında, doğru
ve sağlıklı bir biçimde algılayıp teşhis
edemediğiniz için makro dengeleri zamanında belirleyemediğiniz
ve bürokratlara gerekli endikasyonları zamanında veremediğiniz
için böyle oldu.
Sözlerimi
tamamlamadan önce bir küçük konuya da temas etmek istiyorum. Sayın
Başbakan diyor ki: Türkiyede ilk defa enflasyonda tarihî
düşüşler yaşadık. Siz iktidarı kimden
devraldınız? 57nci Hükûmetten. 57nci Hükûmet kaç sene iktidarda
kaldı? Üç buçuk sene, 1999-2002. Bakın, ben size rakam vereyim: 57nci
Hükûmetin iktidarı teslim aldığı 1999 yılından
bir önceki yılda, 1998 sonunda enflasyon nispeti 54,3; 2002 sonunda bu
ekonomiyi size teslim ettiğinde bu oran yüzde 30,8; düşüş
oranı 23,5. Bunu bölün üç buçuk seneye, her yıl 57nci Hükûmet bu
memlekette enflasyonu 6 ila 7 puan arasında düşürmüş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız Sayın Kumcuoğlu.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Siz ne yapmışsınız? Yedi senede
yüzde 30,8den yüzde 10,8e indirmişsiniz, 20 puan
düşürmüşsünüz. Her yılınız için 3 puan. Hangisi tarihî
düşüş bunun?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Müsteşar, yapmayın!
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) 1999 yılındaki cumhuriyet tarihinin en
büyük doğal afetine rağmen 57nci Hükûmet her yıl enflasyonu 6
ila 7 puan aşağıya çekmiş, siz yapa yapa 3 puan
aşağıya çekmişsiniz, ondan sonra Tarihî düşüş
sağladık. diyorsunuz. Bu milleti hakikaten saf mı
zannediyorsunuz?
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Millet saf değil, kararını veriyor.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Bakın arkadaşlar, biraz önce, bazı
kanunları buraya getirip ondan sonra ne kadar çok
oynadığınızı söyledim. Biraz önce bazı
milletvekillerimiz de yeni yeniden yapılanma kanunları geleceğini
söylediler. Benim sizden bir istirhamım var: Getirilecek düzenlemeleri,
yine böyle gelişigüzel oynayacaksınız, efendim, kanun üstüne
kanun, 19uncu defa, 29uncu defa,
80inci defa değiştirecekseniz, hiç buna temas etmeyin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kumcuoğlu, ek süreleriniz de bitti. Lütfen Genel Kurulu
selamlayınız.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Bakın, genel
seçimlere şurada en çok bir yıl yedi ay bir gün kaldı. Bu büyük
Türk milletinin hayrına olan, bu devleti ebet müddetin, efendim,
yararına olan her türlü doğru, düzgün düzenlemeyi biz yaparız,
seçimlerden sonra. Onun için, lütfen bu fırsatı, öyle bizi daha zora
çekecek şekilde kullanmaya kalkmayın.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bugün güzel bir rüya görmüşsünüz
anlaşılan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kumcuoğlu.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.03
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
On üçüncü tur
üzerinde şimdi söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Ümit Şafaka ait.
Buyurunuz
Sayın Şafak. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
ve Kamu İhale Kurumu bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclise saygılar
sunarım.
2010 bütçesini
görüşüyoruz. 2008 yılının ortalarında küresel bir
krizin işaretleri alınmışken, abartılı olarak
yapılan 2009 yılı bütçesinde makroekonomik hedefler
tutturulamamış, 2009 bütçesi üzerinde, katılım
ortaklığı programında ve Orta Vadeli Planda birçok kez
değişiklik yapılmıştır. 2009 yılı
makroekonomik hedeflerinin tutmamasında suçlu Merkez Bankası ilan
edilmiştir. Sayın Başbakan en önemli reform dediği Merkez
Bankasının bağımsızlığıyla
övündüğünü unutmuş görünüyor Davul benim omzumda tokmak Merkez Bankasında.
diyerek şikâyet etmektedir.
Sayın
milletvekilleri, bütçe görüşmeleri sırasında, başta
Sayın Başbakan olmak üzere, AKP Grubu adına konuşan
bazı milletvekilleri verdikleri bilgilerle milleti
yanıltmaktadır. Geçmişle ilgili mukayeseler doğru
yapılırsa nereden nereye geldiğinizi daha iyi görürsünüz.
Şimdi,
sizlere 1994, 2001 ve 2008 krizleriyle ilgili birkaç örnek vermek istiyorum.
Önce büyümeye bakalım: 1994 krizinde 6,1 küçülen ekonomi 2001 krizinde 5,7
küçülmüştür. AKP iktidarları ne yapmış? AKP 2009un birinci
çeyreğinde ekonomiyi yüzde 14 küçülterek kepenkleri
kapattırmıştır.
1994 krizinde
yüzde 8,5 olan işsizlik, 2001 krizinde yüzde 8,4tür. Şimdi
bakalım, işsizlik konusunda AKP ne yapmış: AKP, yüzde
9larda teslim aldığı işsizliği yüzde 14lere
çıkararak, milletin elinden işini, aşını
almıştır.
Sizin
hazırladığınız raporda Afrikada işsizlik
oranı yüzde 11lerde görülmektedir. Yani, AKP iktidarları döneminde
Türkiye daha fazla işsizlik oranını yakalamış,
Afrikayı bile bu konuda geçmiştir.
2002
yılında yüzde 31lerde olan kayıt dışı istihdam,
2009un sekizinci ayında yüzde 46lara yükselmiş, 2002de 15 milyar
dolar olan dış ticaret açığı, 2008 sonunda 70 milyar
dolar olmuştur. Hangisini anlatalım? Bütçe açıklarını
mı anlatalım? Cumhuriyetin en büyük borçlanmasını yapan AKP
iktidarlarının Türkiyeyi nasıl borç batağına
soktuğunu mu anlatalım? Yoksa yedi yılda bu ülkeye 225 milyar
dolar faiz ödettiğinizi mi anlatalım?
İktidarın
sayın milletvekillerine sesleniyorum: Lütfen, İmralı canisinin
DSP azınlık Hükûmeti döneminde yakalandığını
biriniz Sayın Başbakana anlatsın. İdamın kalkması
için oy veren 45 kişi AKPde milletvekili, bakan ve Meclis
Başkanı olarak siyaset yapıyor. İdamın kalkmasına
oy verenlerin bu listesini AKPnin sayın milletvekilleri isterlerse
konuşmamdan sonra kendilerine verebilirim.
Sayın
milletvekilleri, bu ülkede şirket kurmak için vatandaş çile çekerken
mantar gibi özel banka kurulduğu günleri hepimiz hatırlarız.
Bankalar Kanunu yokken özel banka kuranların, kurulmasına müsaade edenlerin
de bugün AKP sıralarında milletvekili, bakan olarak oturduğunu
görüyoruz.
57nci Hükûmet,
bankalarla ilgili kanunu çıkarmış, BDDKyı kurmuş,
gerekli düzenlemeleri yapmış, hortumcuları okyanus ötesinden
yakalayıp adalete teslim etmiştir. Siz ne yaptınız? Siz de
bu hortumcuları salıvermişsiniz, vergi borçlarını
affedivermişsiniz. 2008 krizinde banka batmadıysa, AKPliler,
yatsın otursun 57nci Hükûmete dua etsinler.
Sayın
milletvekilleri, 2010 yılı bütçesinde büyüme hedefi yüzde 3,5
alınırken, KDV tahsilatında yüzde 21lik artış,
dayanıklı tüketim mallarının satışından da
yüzde 33lük bir vergi artışı öngörülmüştür. Hükûmet bütçe
gelirlerini dolaylı vergilerden artırmayı planlamaktadır. O
sebeple 2010 yılı da tüketici için, fakir fukara için zor geçecektir.
Her çiftçinin
bankaya borcu var, her ailede en az bir kişi kredi kartı kurbanı
olmuştur, esnaf çekini, senedini ödeyememektedir, piyasalarda yaprak
kımıldamamaktadır. Bu bütçe piyasaları hareketlendirip
esnafı canlandıracak, üretimi artıracak bir bütçe değildir;
memuru, işçiyi, çiftçiyi, emekliyi rahatlatacak ve işsizliğe
çare bulacak bir bütçe de değildir. 2010 yılında da iş
yerleri kapanmaya devam edecektir. 2002 yılından bugüne kadar gelir
vergisi ve basit usulde vergi mükellefi sayısındaki azalma 100 bini
aşmıştır. Yedi yılda on binlerce iş yeri
kapandı, işsiz sayısı 4 milyona dayandı. AKP ekonomiyi
de krizi de iyi yönetemiyor.
Sayın
milletvekilleri, vergi beyana dayalıdır; zorbalıkla, tehditle,
şantajla vergi toplanmaz. AKP iktidarları vergi mükelleflerinden
rızaen tarhiyat ya da gönüllü uyumluluk adı altında tehditle
vergi toplamaya devam etmektedir. Bir mükellefe gelen bir yazıyı
aynen okuyorum: 2008 takvim yılı beyanınızı yeniden
gözden geçirmeniz ve gerçeğe uygun olarak düzeltmeniz hâlinde, beyan
dönemi sonrası denetim çalışmaları kapsamında
durumunuz özel olarak ele alınmayacaktır. Sayın Bakan,
dikkatinizi çekerim,
özel olarak ele alınmayacaktır. diyorsunuz.
Mükellefe bir şey yapmayın diye üstünü kapattım. Bu yazıda
hem tehdit hem de şantaj vardır Sayın Bakan.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, yaptığınız her
yanlışın takipçisi olmaya bundan sonra da devam
edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Hükûmet özelleştirme yerine
yabancılaştırmayı tercih etmiştir, ülkemiz
yabancı markaların ve ülkelerin açık pazarı hâline
gelmiştir. İletişim sektöründe, Türk Telekom Araplara, Telsim
İngilizlere, Aycell ve Aria İtalyan ve Araplara
satılmıştır; bankacılık sektöründe dört banka
dışındaki bankaların tamamı yabancı sermayenin
eline geçmiştir; Demirdöküm Almanların, İzocam
Fransızların, İzmir Limanı Hong Kongluların olurken
Başak Sigorta Fransızlara satılmıştır. AKP
iktidara geldiği zaman bunların hepsi yerliydi.
Telekomu kime
sattınız, niye sattınız, kaça sattınız? Telekom
satışından bu ülke ne zarar etti? Bakınız, 14
Kasım 2005 tarihinde Oger, Türk Telekomun yüzde 55 hissesini 6 milyar 550
milyon dolara satın aldı. Oger, 2 Nisan 2008 tarihinde,
aldığı yüzde 55 hissenin yüzde 35ini Suudi Telekom firmasına
3 milyar 560 milyon dolara sattı. Oger, Araplara yaptığı
satıştan ve dört yılda elde ettiği kâr payıyla Türk
Telekom için verdiği 6 milyar 550 milyon doların tamamını
geriye aldı. Dört yıl gibi kısa bir sürede de yüzde 35,75lik
Türk Telekom hissesi Ogere kâr olarak kaldı yani Oger, çayın
taşıyla çayın kuşunu vurdu sayın milletvekilleri.
Özelleştirme tarihi olan 2005 yılında 1 milyon 323 bin 838 lira
vergi ödeyen Oger, Türk Telekom 2008 yılında Ogere geçtikten sonra
sadece 643.728 lira vergi ödemektedir. Telekom satıldıktan sonra on
binlerce işçi işini kaybetmiştir. Vatandaşın
işini, aşını kaybetmesi AKPnin umurunda değil.
Binlerce Tekel işçisi sokakta, işinin, aşının
peşinde ama AKP iktidarları polislere Tekel işçilerini
coplatıyor fakat Haburdan giren teröristlere bir, halı
sermediğiniz kaldı. Türk Telekomu ve daha birçok kuruluşu
yabancılara yok pahasına satanlara çok sözümüz olacak. Bir gün
mutlaka ülkeye verdiğiniz bu zararın hesabı yine bu Mecliste, bu
çatı altında sizlere sorulacaktır.
Sayın
milletvekilleri, AKP iktidarları yedi yılda Kamu İhale Kanununu
18 kez değiştirmiştir. Özellikle 3üncü madde
değişikliğiyle birçok kurum kanun dışına
çıkarılmış, 21inci ve 22nci madde
değişiklikleri ile de ihalesiz doğrudan teminin önü
açılmış, ihaleler adil ve şeffaf olmaktan
çıkarılmıştır. Zaten ihaleler uçakta
yapılmaktadır. O sebeple, bana göre Kamu İhale Kurumunu
kapatın da siz de rahat ihale yapın.
2010
yılı bütçesinin ülkemize hayır getirmesini diliyor, yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şafak.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Erzincan Milletvekili Sebahattin
Karakelle.
Buyurunuz
Sayın Karakelle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ulaştırma
Bakanlığımızın 2010 yılı bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ulaştırma
Bakanlığının kara, hava, demir yolları, deniz
yolları ve iletişimde Türkiye'nin en büyük hamlelerine imza
attığını gururla izliyoruz. Yarım asırda
gerçekleştirilemeyenler yedi yılda vücut buluyor. Milletimizden
aldığımız yetki ve güçle ülkemizin problemlerini çözmek,
insanımızın umutlarını gerçeğe dönüştürmek
için çalışmalarımızı kararlılıkla
sürdürüyoruz. Her konuda olduğu üzere ulaştırmada da görev
anlayışımız, Edirneden Hakkâriye, Hataydan Rizeye,
yönetimi bize emanet edilen aziz vatana hizmet etmektir. Çünkü biz
sınırları şehit kanlarıyla çizilmiş bu
coğrafyada 72 milyonu kardeş sayan bir anlayışı temsil
ediyor, bu anlayışla ülke kalkınmasına hizmet ediyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin geleceği milletimizin
yüce iradesiyle yeniden şekilleniyor. Ulaştırma
Bakanlığımız, yıllardır
vatandaşlarımızın beklediği asgari ulaşım ve
erişim ihtiyacını karşılamak için canla başla
çalışıyor, ilklere imza atıyor, ezberleri bozuyor,
Türkiye'yi hızlı ulaşım ve iletişimde dünyada
gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarıyor. Bakınız,
bu ülkede yüksek hızlı tren fikri otuz yıl konuşuldu ancak
yapılan projelere otuz yılda çivi çakılmadı, projeler
Ayaş Tünelinde tıkandı kaldı. Biz Hükûmet olarak
Ankara-Eskişehir Yüksek Hızlı Tren Projesini bitirdik, hizmete
açtık. Türkiye'yi, dünyada 8inci, Avrupa'da 6ncı yüksek
hızlı tren işletmecisi ülke yaptık, Eskişehir-İstanbul
etabı ise hızla devam ediyor. Ankara-Konya Hızlı Tren
Projesinin altyapısı bitti. 2010 yılında, Allah nasip
ederse o da hizmete açılacak. Ankara-Sivas Hızlı Tren
Projesinin yapımı ise devam ediyor. Türkiye'yi Pekinden Londraya
kadar uzanan Demir İpek Yolunun merkezi konumuna getirecek -belgesellere
konu olan- Marmaray Projesine ve Bakü-Tiflis-Kars projelerine Hükûmetimiz
karar verdi. Bunların da yapımı devam ediyor. Peki, bunları
kim yaptı? Bunları AK PARTİ iktidarları yaptı
arkadaşlar, bunları Yol medeniyettir. felsefesinden hareket eden
Ulaştırma Bakanlığımız yaptı.
Yalnızca
demir yolu mu? İşte kara yolları: Cumhuriyetin kuruluşundan
bu yana bu ülkede yapılan bölünmüş yol 6.100 kilometredir. Bugün, son
yedi yılda, yeniden 11.225 kilometre bölünmüş yol yaparak hizmete
açtık. Bütün iller bölünmüş yollarla, doğudan batıya,
kuzeyden güneye birbirine bağlandı; yetmedi, otoyol projeleri hayata
geçiriliyor. Yasal düzenlemelerle kara yolu taşımacılığı
kayıt altına alındı. Mesleki ve mali yeterlilik hâkim
kılındı. Kısacası,
taşımacılığa kural getirildi.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımız bir
başka büyük gelişmeyi de hava
taşımacılığında yaptı. Alınan ciddi
tedbir ve yatırımlarla, 2002 yılında yurt içi ve yurt
dışı toplam 33 milyon olan yolcu sayısı 80 milyona
ulaştı, 8,5 milyon olan yurt içi yolcu sayısı 35 milyona
ulaştı. İnsanımız uçakla tanıştı, hava
yolu halkın yolu oldu. 8 milyon vatandaşımız hayatında
ilk defa AK PARTİ iktidarları sayesinde uçağa bindi. Ölü
yatırım olan, üzerinde yün kurutulan, sebze kurutulan
havaalanlarına büyük kaynaklar ayrılarak aktif hâle getirildi. Sabiha
Gökçen Havaalanı bunlardan biridir.
Denizcilikte;
kıyı yapılarıyla, yat limanlarıyla, balıkçı
barınaklarıyla, yeni yapılan tersanelerle, Türkiye, nihayet bir
deniz ülkesi olduğunu AK PARTİ iktidarıyla hatırladı.
Gemi inşasında dünyada ilk 20ye bile giremezken, şimdi bugün
dünyada 5inci sıradayız.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Balıkesirden uçağı
kaldırdınız ama.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Devamla) Oradan da kalkar, canını sıkma Sayın
Milletvekilim.
Türkiye, deniz
taşımacılığında kara listeden çıktı,
beyaz bayrak ülkesi oldu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilişim hizmetleri, geniş bant hizmetleri, teknoloji
sınıfları, PTT Bank gibi Bakanlığımızın
yüz akı projeleri milletimize hizmet vermektedir. Bu hizmetler,
milletimizin efendiliğine değil hizmetkârlığına talip
olduğumuzun en güzel ifadesidir. Görmesini bilenler için,
bakmasını bilenler için yapılanlar ortada. Gerçekleştirilen
eserler, Sayın Başbakanımızın ifadesiyle nereden
nereye geldiğimizin en iyi şahididir ve bunun en iyi şahidi de
yüce Türk milletidir.
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) Yolun sonu da göründü artık.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Devamla) Ne diyor Aşık Veysel, Sayın Milletvekilim:
Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece. Bizim yolumuz hizmet
yoludur. Bizim yolumuz gönül yoludur. Bizim yolumuz kardeşlik yoludur.
Bizim yolumuz millî birlik ve beraberlik yoludur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekleştirdiği
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Devamla)
eserleriyle, ulaştırmada ırakları
yakın eden, ezberleri bozarak tarihe not düşen, çok
sınırlı imkânlarla hizmetlerini yılmadan, yorulmadan
ülkemize kazandıran Ulaştırma Bakanımız Sayın
Binali Yıldırıma ülkem adına şükran borcumuzu belirtmeden
geçemeyeceğim.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Ama ne yazık ki burada yok kendi!
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Devamla) Sayın Milletvekilim, şu anda burada olmayabilir
ama bakınız AK PARTİ milletvekilleri buradalar, diğer
Maliye Bakanımız burada.
MUHARREM VARLI
(Adana) Hani, kaç kişi?
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Geldi, geldi
BAŞKAN
Sözünüzü tamamlayınız Sayın Karakelle, süremizi aştık.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Devamla) Bu duygularla Ulaştırma
Bakanlığımızın 2010 yılı bütçesinin
hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Tam zamanında geldi Sayın Bakan. Tabii böyle bir
övgüyü kaçırır mı!
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Devamla) Bir şair diyor ki: Sesinizi değil, sözünüzü
yükseltin. Unutmayınız ki zambakların boyunu uzatanlar gök
gürültüleri değil yağmurlardır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Diyarbakır Milletvekili Osman Aslan.
Buyurunuz
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA OSMAN ASLAN (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 2010 yılı
Karayolları Genel Müdürlüğü ile Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hiç kuşku
yok ki kalkınmanın temelini ulaşım ve bilişim
altyapısı oluşturur. İktidara geldiği 2002
yılından itibaren bu bilinçle hareket eden AK PARTİ hükûmetleri
ulaşım ve iletişim alanında yaptığı önemli
yatırımlarla ve bu yatırımların
yarattığı katma değerle ülkemizin sosyal ve ekonomik
kalkınmasına büyük bir ivme kazandırmıştır.
Cumhuriyetin
100üncü yılında lider Türkiye hedefine odaklı olarak
çalışan Hükûmetimiz, ulaşım ve bilişim alanında
yaptığı yasal düzenlemeler ve yatırımlar ile ülkemizi
dünyada daha rekabetçi ve dinamik bir yapıya kavuşturmuştur ve
bu hedef doğrultusunda da çalışmalarını
sürdürmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kara yolu ulaşımı,
ülkemizin hem yolcu hem de yük taşımacılığında en
çok kullanılan ulaşım türüdür. Ancak bu durum, özellikle yol
taşımacılığının payının yüksek
olması nedeniyle kara yollarında trafik güvenliği sorununu da
beraberinde getirmektedir. Bu noktadan hareket eden AK PARTİ hükûmetleri,
bir yandan diğer ulaşım türlerine yapılan sistemli
yatırımlarla kara yollarının yükünü hafifletmiş,
diğer yandan da, iktidara geldiği gün, ülkemizin güvenli ve rahat
kara yolu ulaşımı için 15 bin kilometrelik bölünmüş yol
yapımı çalışmalarını Acil Eylem Planı
kapsamında başlatmıştır.
Yapılan bu
çalışmalar neticesinde bugün 64.250 kilometreye
ulaşmış kara yolunun 17.189 kilometresi bölünmüş yol
standardındadır. Hatırlarsınız ki bu rakam bizim
iktidara geldiğimizde 6.101 kilometre mertebesindeydi.
Burada,
zamanım kısıtlı olduğundan, İktidarımız
döneminde yapılan otoyollar, il ve devlet yolları, köprüler,
güvenlik, iyileştirme, onarım ve bakım
çalışmalarına dair rakamlara girmeyeceğim. Ancak sadece
bölünmüş yol uzunluğunda yedi yılda sağlanan yüzde 185
mertebesindeki artış bile bu alandaki başarımızı
göstermesi yönünden kanımca yeterlidir.
Bölünmüş yol
önemlidir çünkü üretime, istihdama, verimliliğe katkısı
vardır, turizme katkısı vardır ve en önemlisi,
ulaşımda can güvenliğinin sağlanmasına
katkısı vardır. Nitekim, 100 milyon taşıt çarpı
kilometre başına düşen ölü sayısı 2002
yılında 6 iken bu yıl itibarıyla 4,6ya düşmüş,
yani yüzde 23,5 azalma göstermiştir.
Bu vesileyle,
yoğun mesai vererek güzel başarılara imza atan başta
Sayın Bakanımız ve Genel Müdürümüz olmak üzere tüm
Karayolları camiasını kutluyor, teşekkürlerimi sunuyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; telekomünikasyon sektörü, bireysel
haberleşmeyi sağlamasının yanı sıra bilgi
toplumunun temel altyapısını oluşturan ve kendi
başına ekonomik değeri olan stratejik bir sektördür. Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu da, Türkiyede telekomünikasyon
sektöründe, sektöre özgü bağımsız düzenleyici kurum olarak
görevlendirilmiştir. Kurumun temel amacı sektörde tam rekabetin
sağlanmasıdır. Kurumun varlığı, sektörde
devamlılığın, düzenin, güvenirliğin ve
şeffaflığın sağlanması açısından önem
arz etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, son yirmi yılda dünyada bilgi ve bilgiye erişimde
yaşanan baş döndürücü gelişmeye ülkemiz de kayıtsız
kalmamış, özellikle İktidarımız döneminde yapılan
yasal düzenlemeler ve altyapı yatırımlarıyla bu alanda da dünya
ile entegrasyon sağlanmıştır.
2002-2009
yılları arası yapılan çalışmalarla Elektronik
İmza Kanunu ve Elektronik Haberleşme Kanunu yürürlüğe
girmiş, Telekomun özelleştirilmesi yapılmış,
altyapı, kablo, platform işletmeciliği, rehberlik hizmetleri
işletmeciliği ve 3G lisansları verilmiştir.
Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı, İnternet Dairesi
Başkanlığı ve piyasa gözetim laboratuvarları kurularak
faaliyete geçmiştir. Bu çalışmalar bir yandan sistemin düzenli
bir şekilde yapılanması ve gelişmesi için dayanak
teşkil ederken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayın.
OSMAN ASLAN
(Devamla)
bir yandan da rekabetin artmasıyla birlikte, Hükûmetimiz
döneminde, ücret tarifelerinde yüzde 50nin üzerinde düşüş kaydedilmiştir.
Gizli numaralar
ile aramanın engellenmesi, SMSlerdeki Türkçe karakter kullanımı
sorununun giderilmesi ve mobil numara taşınabilirliğin faaliyete
geçmesi gibi gelişmelerle vatandaşımızın iletişim
hizmetlerinden daha özgür ve daha ucuz yararlanması
sağlanmıştır.
Burada bir
noktayı özellikle vurgulamak istiyorum: Sektörde faaliyet gösteren
firmaların çağrı merkezleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerine kaydırılmış ve bu bölgede 5 bine yakın
istihdam sağlanmıştır. Bölge ve özellikle bölge gençleri
için son derece faydalı olduğunu düşündüğüm bu gelişme
için, yönlendirmeyi yapan Bakanlığımıza ve bu talebe cevap
veren firmalara teşekkürlerimi sunuyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kısıtlı olan sürede
ulaştırma ve iletişim alanında yaşanan
gelişmelere değinmeye çalıştım. Tabii, Hükûmetimiz
döneminde yapılanları bu kadar kısa sürede anlatmak mümkün
değil. Ancak, eminim ki vatandaşlarımız AK PARTİ
İktidarıyla elde ettiği kazanımları biliyor ve her gün
hayatında bizzat yaşıyor.
Aynı azim ve
kararlılıkla devam edecek ak icraatlara olan inancımla 2010
bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını yüce
Allahtan niyaz ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aslan.
İstanbul
Milletvekili Mehmet Beyazıt Denizolgun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Denizolgun.
AK PARTİ
GRUBU ADINA MEHMET BEYAZIT DENİZOLGUN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Denizcilik
Müsteşarlığı bütçesi hakkında şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Denizcilik
Müsteşarlığı Ulaştırma Bakanlığına
bağlı olarak 7 bölge, 71 liman başkanlığında
1.259 personelle hizmetini yürütmektedir. Sizlere, İktidarımız
döneminde denizcilik alanında yapılan atılımlar ve
faaliyetlerin bir kısmını anlatmak istiyorum.
Ülkemiz,
coğrafi konumu, kıyı şeridinin büyüklüğü, denizcilik
sektörünün çeşitliliği ve deniz ticaret filosuyla denizcilik
konusunda büyük gelişmeler kaydetmek zorunda olduğunu hep ön planda
tutmuştur. Dünya denizciliğine daha büyük katkılar
sağlamak, güvenlik ve emniyete yönelik gereken tedbirleri almak her zaman
ana hedeflerimiz arasında olmuştur. Bu amaçla özellikle son
yıllarda Denizcilik Müsteşarlığı tarafından büyük
atılımlar gerçekleşmiştir.
Küreselleşen
dünyamızda rolü daha da önem kazanan deniz
taşımacılığıyla dünya ticaretinin yüzde 90ı
gerçekleştirilmektedir. Uluslararası deniz
taşımacılığının doğası
gereği, taşıyanlar, taşıtanlar çok uluslu bir sistemin
parçası olmaktadırlar. Taşımacılık sisteminde
ülkeler arası uyumun sağlanabilmesi için oluşturulan
uluslararası normlar ve kurallar ülkelerin bireysel
uygulamalarının önüne geçerek uygulama birliklerini
sağlamlaştırmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; daha emniyetli ve çevreye karşı
duyarlı deniz taşımacılığının
sağlanabilmesi için emniyet ve gemi kaynaklı kirliliğin
önlenmesine ilişkin ulusal ve uluslararası sorumlulukların
yerine getirilmesinde büyük gelişmeler kaydedilmiştir.
Denizcilik
Müsteşarlığı, Türk Bayraklı gemilerimizin denetim ve
sertifikalandırma işlemleriyle, liman devleti ve kıyı
devleti sorumluluğu çerçevesinde ülkemiz limanlarına giriş
çıkış yapan yabancı bayraklı gemilerin denetim
işlemleri görevlerini de yerine getirmektedir. Türk Bayraklı
gemilerin kondüsyonu, iyileştirilmesi, gemilerin denetim kalitelerinin artırılması ve
ülkemiz gemilerinin yurt dışında tutulma
sayısının azaltılması amacıyla bayrak devleti
uygulamalarında, yani Türk Bayraklı gemilerin denetimine öncelik
verilmektedir.
Denizcilik
Müsteşarlığı, Türk Bayraklı gemilerin eğitimli
personel tarafından denetlenmesini sağlamak amacıyla uzman
personel tahsis ederek denetim ve eğitim seferberliği
başlatmıştır. Bunun sonucunda Türk Bayrağımız
Paris Memorandumunda beyaz listeye geçmiştir. Yıllardan beri kara
listede olan, daha sonra gri listede olan ülkemiz artık beyaz listededir.
Bilindiği
üzere, Türkiye denizde emniyeti ve güvenliği artırmak, denizcilere
daha emniyetli bir ortam sunmak amacıyla büyük çaba ve gayret sarf
etmektedir. Bu amaçla Denizcilik Müsteşarlığı
tarafından özellikle son yıllarda deniz
taşımacılığında emniyet ve güvenliğin
artırılmasına yönelik önemli atılımlar
gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda Türk boğazları bölgesinde
seyir, can, mal ve çevre güvenliğini artırmak ve deniz trafiğini
daha etkin düzenlemek amacıyla gelişen teknolojilere yönelik
imkânlarından faydalanmak Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri
kurulmuş ve faaliyete geçirilmiştir. Sistem ile Türk
boğazlarından geçen yaklaşık 55 bin adet geminin anlık
olarak izlenebilmesi ve emniyetle geçişleri sağlanmakta ve
başarılı bir şekilde geçiş planlaması
yapılmaktadır.
Türk
Boğazları Gemi Trafik Hizmetlerinin yanı sıra gemi
trafiğinin yoğun ve riskli olduğu tehlikelere yüklerin büyük bir
kısmının yolcu taşımacılığı
yapıldığı İzmit, İzmir, İskenderun, Mersin
körfezlerinde verimli ve emniyetli deniz trafiği
akışını sağlamak ve buna göre gemi hareketlerini
düzenlemek, trafik organizasyonu sağlamak, kaza risklerini azaltmak gibi
çok önemli faydaları olacak şekilde bunların kurulum ihalesi
yapılmıştır.
Bir de Denizci
millet ve denizci ülke ideali çerçevesinde amatör denizcilere hizmet ve
teşvik amacıyla ülkemizde 2009 tarihinde yürürlüğe giren 5897
sayılı Kanun ile MTVde yapılan değişiklikle amatör
kullanıma tahsisli özel teknelerden alınan motorlu taşıtlar
vergisi kaldırılmış, ayrıca ÖTV tamamen
kaldırılmış, KDV de yüzde 1e düşürülmüştür. Bu
sadece, uluslararası sularda Türk Bayrağımızın dalgalandırılması,
denizimizi sevdirmek ve küçük tekne imalatçılığını
artırmak için yapılmıştır.
2009da iç
sularda yakıt indirimi başladı. İç sularda
taşımalarda ÖTVsiz yakıt uygulamasına geçilmiştir.
Uluslararası deniz ticaret hacmi yıldan yıla büyüyerek 2008
yılında 8 milyar tona ulaşmış, son otuz yılda
dünya ticaret hacminin yıllık ortalama değerinin yüzde 3,1
oranında arttığı tahmin edilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET BEYAZIT
DENİZOLGUN (Devamla) Bu denizciliği anlatmak bayağı bir
uzun sürüyor. Bildiğiniz gibi, denizcilik son yedi senede Türkiyemizde
gerçekten çok altın devrini geçirmiştir. Şimdi global kriz var.
Bu krizin etkisiyle ilk önce etkilenen sektör denizciliktir fakat
inşallah, umuyoruz ki denizcilik de bu krizden ilk önce çıkacak sektör
olacaktır.
Ben sizlere teşekkür
ediyorum, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Bilgiç.
AK PARTİ
GRUBU ADINA SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Maliye
Bakanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başkan ve saygıdeğer milletvekilleri; Maliye
Bakanlığı asli fonksiyonları itibarıyla devletin âdeta
omurgasını oluşturan köklü kurumlarımızın
başında gelmektedir. Osmanlıdan cumhuriyete ve günümüze uzanan
yaklaşık yüz elli yıllık güçlü geleneği içinde ülkemizin
kalkınma sürecine eşsiz katkılarda bulunmuştur.
Kasım
2002den bugüne uzanan dönemde ise Maliye Bakanlığının
ortaya koyduğu güçlü performansın diğer politik alanlarda elde
edilen başarıları doğrudan ve dolaylı olarak olumlu
etkilediği görülmüştür.
2002-2008
yılları arasında elde ettiğimiz tecrübenin
ışığında tüm çevrelerce üzerinde anlaşılan
husus, siyasi ve ekonomik istikrar ile mali disiplin arasında güçlü
etkileşim olduğudur. Bu etkileşimin her iki tarafında
görülebilecek olumlu veya olumsuz bir değişiklik kısa sürede diğer
tarafı etkileyebilmektedir. Geçmiş dönemlerde mali disiplin, kamu
hizmetlerinin daraltılması, harcamaların
kısılması, mali yüklerin artırılması
aracılığıyla sağlanmaya
çalışılmıştır. Bu tarz politikalar, devlet
bütçesinden hizmet bekleyen geniş toplumsal kesimlerin
ihtiyaçlarının karşılanamaması ve harcanabilir
gelirlerinin daha da azalmasına yol açmıştır. Buna
karşın 2002-2008 yılları içinde görülmüştür ki mali
disiplin, hizmet kapasitesinin güçlendirilmesi ve mali yüklerin
düşürülmesi suretiyle de hayata geçirilebilmektedir. AK PARTİnin
mali disiplin perspektifi, bir yandan bütçenin hizmet üretme yeteneği
bulunmayan faiz ödemelerinde düşüşler sağlayabilme, diğer
yandan hemen her politikalarında birim maliyet düzeyinde daha fazla hizmet
üretimine odaklanmaktır. Bu perspektif ışığında,
sağlam gelir kaynaklarına dayalı olarak politika öncelikleri
oluşturulurken nicelik kadar hizmet niteliğinin kalitesinin de
güçlendirilmesine önem verilmiştir.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2003 yılından
itibaren faiz dışı fazla performansında hedeflere ulaşılmış,
hatta bazı yıllarda hedeflerin üzerinde faiz dışı
fazla gerçekleşmiştir. Kaydedilen bu faiz dışı fazla
performansı, kamu net borç stokuyla kamu kesimi borçlanma gereğinin
gayrisafi yurt içi hasılaya oranının hızlı bir
şekilde düşmesini de sağlamıştır. 2002
yılında vergi gelirlerinin yüzde 86sı faiz giderleri için
ayrılırken, 2008 yılında bu oran yüzde 30 seviyesine
gerilemiştir. Bu başarı, mali disiplin, vergi
performansındaki artış ve sağlanan ekonomik istikrarın
da etkisiyle faiz oranlarındaki düşüşün bir sonucudur.
Böylelikle, devlet bütçesi borç sarmalından kurtulmuş ve hizmet
üretme, harcama yapabilme kapasitesi güçlenmiştir. 2002 yılında
40 milyar lira olan bütçe açığı, 2008 yılı sonunda 17
milyar liraya düşürülmüş, bütçe açığının
gayrisafi yurt içi hasılaya olan oranı altı yıl içerisinde
yüzde 11,5tan yüzde 1,8e gerilemiştir. Türkiye, krize kadar bütçe
açığı bakımından Maastricht Kriterini
karşılamış ve bütçe açığının gayrisafi
yurt içi hasılaya oranı bakımından birçok Avrupa
Birliği üyesi ülkeden çok daha iyi bir konumda olduğunu ortaya
koymuştur.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; gerek Komisyonda gerek Genel
Kurul görüşmelerinde kriz konjonktüründe bütçe politikası
hakkında çeşitli değerlendirmeler
yapılmıştır. Olumsuz eleştiriler
ağırlıklı olarak bütçe açığında öngörülenin
çok üzerinde bir artış yaşanmasına yönelik olmuştur.
Kriz konjonktüründe bütçe politikası iki temel amaca yönelmiştir:
İlki, kamu hizmetleri harcamalarında kısıntıya
gidilmemesi olmuştur. Ekonomide üretimin, gelirlerin
azaldığı bir konjonktürde vatandaşların temel
gereksinimlerinin karşılanmasında yaşanacak sorunların
krizin toplumsal tahribatını artıracağı
düşünülmüştür.
Diğeri ise
krizin ekonomi üzerindeki daraltıcı etkisini
sınırlandırmak amacıyla alınan dengeleyici mali
tedbirlerdir. Maalesef bu tedbirlerin birçoğu bütçe gelirlerini azaltma
pahasına krizin yükünün hafifletilmesine yönelik olmuştur. Maalesef
Hükûmetin kriz döneminde uyguladığı politikalarına uyum sağlamakta
zorlanan ve gecikmeli tepki veren mali piyasalar ve bankalar, reel sektörün ve
hane halkının bu krizi bu süreçte daha yoğun hissetmelerine
neden olmuştur. Bu sebeple mali piyasalara yönelik alınan tedbirler
kapsamında sorunlu kredi kart borçlarının
yapılandırılması, Kredi Garanti Fonu, KKDF indirimi ve
benzeri tedbirlerin olumlu yansımaları 2010 yılında
belirgin olarak hissedilecektir. Kaldı ki küresel finans
piyasalarında krizin tepe noktasına kıyasla dikkate değer
bir toparlanma görülmektedir. Finans piyasalarında yaşanan bu olumlu
hava reel kesime ilişkin göstergelere de yansımıştır.
2008 yılının ikinci yarısından önceki göstergelerdeki
olumsuz görünüm son dönemlerde yerini toparlamaya
bırakmıştır. Bu iyileşmenin 2010 yılı bütçe
dengesine de olumlu yansıyacağı açıktır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bütçe hakkı açısından da son derece büyük önem
taşıyan yapısal reformların başında bütçe reformu
gelmektedir. Maliye Bakanlığı tarafından yürütülen bu
reformun temel amacı, ülkemizde hesap verme sorumluluğu ve mali
saydamlık ilkeleri doğrultusunda kamu kaynaklarının etkin
ve verimli kullanımının ve elde edilmesinin
sağlanmasıdır. Bu süreçte kalkınma planı ve devlet
bütçesi ilişkisi yeniden belirlenmiş, çok yıllı bütçelemeye
geçilmiştir. Devlet bütçesi ve kesin hesap kanun
tasarısının kapsamı genişlemiştir. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin izin, onay ve denetim fonksiyonu güçlendirilmiştir.
Performans esaslı bütçeleme sistemine geçilmiştir. Sayıştayın
denetim kapsamı genişletilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Özet olarak saydığım bu hususlar
çerçevesinde, bütçe reformunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe
hakkını güçlendirmesi açısından ne kadar büyük önem
taşıdığını takdirlerinize arz ediyorum. Bu
değişim sürecinin tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızda
sorunsuz bir biçimde gerçekleştirilmesinde büyük sahibi olan devlet bütçe
uzmanlarının moral, motivasyonlarının güçlendirilmesi ve
özlük haklarının hak ettikleri düzeye çekilmesi gerekmektedir.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Orta Vadeli Programda
açıklanan ve 2011 yılından itibaren yürürlüğe girecek olan
mali kural uygulaması, bütçe alanında ortaya konulan reform
niteliğindeki bir diğer uygulama olacaktır. Mali kural
çerçevesinde, orta ve uzun vadede kamu açığının millî
gelire oranının sürdürülebilir bir borç yapısıyla uyumlu
bir düzeyde gerçekleşmesi hedeflenecektir. Ayrıca, mali kurallar belirlenirken
fiyat istikrarı ve dış denge gibi temel parametreler de dikkate
alınacaktır. Böylece makroekonomik istikrarın devamı ve
sürdürülebilir bir finansman yapısının korunması yönünde
önemli bir kurumsal adım daha gerçekleşmiş olacaktır.
Bu
düşüncelerle, Maliye Bakanlığının 2010 yılı
bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılarımla.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bilgiç.
Balıkesir
Milletvekili İsmail Özgün. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Özgün.
AK PARTİ
GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığımızın en
önemli kuruluşlarından birisi olan Gelir İdaresi
Başkanlığının 2010 yılı bütçesi
hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle muhterem heyetinizi saygıyla, hürmetle
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, sözlerimin başında, bu bütçenin hazırlanıp
buraya getirilmesinde büyük emeği geçen, başta Maliye
Bakanımız olmak üzere Maliye çalışanlarını, Gelir
İdaresi Başkanlığının
çalışanlarını öncelikle kutluyorum, teşekkürlerimi
sunarak sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, Gelir İdaresi Başkanlığı aslında
1946 yılından beri Gelirler Genel Müdürlüğü olarak Türkiyemize
büyük hizmetler vermiştir. 2005 yılında Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yapmış olduğumuz bir değişiklikle, Gelirler
Genel Müdürlüğü, Gelir İdaresi Başkanlığı
adını alarak burada yeniden bir yapılanmaya gidilmiştir.
Tabii, bu yapılanmaya neden ihtiyaç duyulmuştur diye
bakıldığı zaman, Gelir İdaresinin etkinliğinin
arttırılması, daha etkin bir kurum hâline gelmesi, verimliliğinin
artırılması, mükellefe yapılacak olan hizmetlerin
kalitesinin yükseltilmesi düşünceleriyle böyle bir düzenleme
yapılmış ve Gelir İdaresi Başkanlığı
2005 yılında yeni adıyla bugüne kadar hizmet ederek
gelmiştir.
Tabii ki geçen
dört yıl içerisinde kurumda olumlu gelişmeler
yaşanmıştır, mükelleflere verilen hizmetin kalitesi
artmıştır, mükellef odaklı çözümler üretilmeye
başlanmıştır. Tabii bir taraftan da vergiye gönüllü uyumun
sağlanmasına çalışılırken öbür taraftan verginin
zamanında ve tam olarak tahsil edilebilmesi için özverili
çalışmaları, kurumumuz, geçtiğimiz zaman içerisinde
yürüterek gelmiştir. Bu çerçevede, 2007 yılında faaliyete
geçirilen Vergi İletişim Merkezinde ve 2008 yılında kurulmuş
olan mükellef hizmetleri merkezlerinde sunulmakta olan
danışmanlık hizmetleri nicelik ve nitelik olarak
çeşitlendirilerek bugün de sürdürülmektedir.
Yine kayıt
dışı ekonomiyle mücadele hem Hükûmet Programının hem
de Gelir İdaresi Başkanlığının öncelikli
konularından birisidir. Kayıt dışı ekonomi ile kararlı
bir şekilde mücadele etmek amacıyla Gelir İdaresi
Başkanlığının koordinatörlüğünde
oluşturulmuş olan 2008-2010 Kayıt Dışı Ekonomiyle
Mücadele Stratejisi Eylem Planı uygulanmaya
başlanmıştır. Tabii ki bu kayıt dışıyla
mücadele konusunda çok önemli bir başlangıç olmuştur ve bu devam
edecektir.
Gelir
İdaresi Başkanlığı mükellef memnuniyetinin esas
alındığı mükellef odaklı bir yapıya geçilmesine
paralel olarak verginin bir vatandaşlık görevi olduğunun
benimsetilmesi, mükelleflerin vergi ile ilgili yükümlülükleri ve hakları
konularında bilgilendirilmeleri ve vergi yükümlülerinin yerine getirmesi
gereken vazifeleri konusunda sürecin kolaylaştırılması,
vergi konusunda mükelleflerin bilinçlendirilmesi ve onlara kolaylık getirilmesi
yönüyle vergi mevzuatı ve uygulamalarına ilişkin doğru
bilgilerin en hızlı bir şekilde vatandaşa, mükellefe
ulaştırılması için ve vergiye gönüllü uyumun
sağlanması yönündeki çalışmalar da devam etmektedir. Bu
çerçevede, Vergi İletişim Merkezinde yani VİMER dediğimiz
-kısa adıyla- bu merkezde danışmanlık hizmetleri bugün
de sunulmaktadır. Kısa mesaj bilgilendirme servisiyle
kullanıcılara otomatik bilgilerin iletilmesi ve
kullanıcıların sorgulama yaparak cevap alması şeklinde
hizmet verilmeye başlanmış olması da önemlidir. Artık
beyannameler otomasyon sistemiyle, bilgisayar sistemiyle İnternet
üzerinden gönderilmektedir.
Ben, meslekten
gelen birisi olarak yıllarca vergi dairelerine gitmiş gelmiş,
tahakkuk yaptırmış, vergi ödemiş birisiyim. Şimdi,
bugün geldiğimiz noktada gerçekten mükelleflerimize kolaylıklar
sağlanmış, artık beyannameler İnternet
aracılığıyla verilebilmekte.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
İSMAİL
ÖZGÜN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bu
kolaylıklar mükelleflerimiz için
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından
getirilmektedir.
Ayrıca,
artık ödemeler banka ve PTT aracılığıyla
yapılabilmekte. Ayrıca, İnternet Vergi Dairesinde mükelleflere
sunulan hizmetlerin kapsamı ve yeni İnternet Vergi Dairesi adı
altında daha genişletilerek devam etmektedir.
Tabii ki bu
çalışmaların daha da güçlendirilmesi lazım. Bugün
itibarıyla 448 vergi dairesi, 581 mal müdürlüğü otomasyon
kapsamına alınmış bulunmaktadır. Denetim de önemli bir
konudur bu idaremiz açısından ve bu otomasyon sistemi denetimde de
büyük kolaylık getirmektedir.
Ben, tabii
sözlerimin sonunda şunu söylemek isterim: Bu Gelir İdaresi
Başkanlığımızın imkânları
artırılmalıdır. Bu amaçla Gelir İdaresi
Başkanlığına bütçe esnekliği sağlamak dâhil olmak
üzere birçok yeni imkânlar getirilmelidir. Çalışanların
performansını artıracak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
İSMAİL
ÖZGÜN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
yeni yeni
tedbirler alınmalıdır. Gelir İdaresi
Başkanlığı Türkiyemizin, kamu maliyemizin en önemli
kuruluşlarından biridir.
Kendilerinin
bütçelerinin hayırlı olmasını temenni ediyorum ve hepinizi
saygıyla, hürmetle tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özgün.
Kütahya
Milletvekili Hasan Fehmi Kinay.
Buyurunuz
Sayın Kinay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, süre çok
kısıtlı. Öncelikle, ben, Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü olarak,
bütçenin Meclisimize intikalinden bu yana iktidar ve muhalefet partisi
milletvekillerinin gerek Komisyonda gerekse Genel Kurul safhasında
yapılan müzakerelerde sağladıkları katkı sebebiyle
teşekkürlerimi arz etmek istiyorum. Diğer taraftan, özellikle Maliye
Bakanlığımız, Devlet Planlama Teşkilatımız
ve Sayıştay, bütçe sürecinde bizzat yer alarak büyük katkılar
sağladılar. Bu görev alan arkadaşlarımıza da
ayrıca teşekkür ediyorum.
Özelleştirme
uygulamalarıyla ilgili burada tabii ki muhtelif değerlendirmeler
yapıldı. Bunlara zamanın yettiği ölçüde, belki de birer
satır başlıklarıyla değerlendirme yaparak cevap
vermeye çalışacağım. Ancak şunu bilmeliyiz ki tüm
dünyada, özellikle 1980li yıllardan itibaren Amerika Birleşik
Devletleri, İngiltere gibi ülkelerden başlayan özelleştirme
süreci, daha çok ülkelerin kalkınma ve rekabet ilişkileriyle
değerlendiriliyor. Toplumlar, ülkeler, kalkınma ve rekabetle ilgili
arayışlarını ekonomik birimlerin bünyesine
yerleştirdikçe, burada, verimlilik esasıyla işletmeleri,
faaliyetleri yürüten özel girişimcilik öncülüğünde bir çaba
sergiliyor. Türkiyede de gelişen manzara aynı, tüm dünyada
yaşananlar ne ise Türkiyede de aynı.
Bildiğiniz
gibi, özellikle 1980 sonrası özel sektör sanayide, turizmde inisiyatifi
almış. Biz, tabii özelleştirme süreciyle ilgili birtakım
değerlendirmeler yaparken şu haksızlığı da yapmak
istemiyoruz: Türkiye, 1920li yıllarda, daha çok KİTlerin
oluştuğu dönemde bir toplu iğneyi bile üretemeyen noktadayken,
şeker fabrikaları, alkol ve buna benzer, işte Sümerbankın
giyim kuşamdan tutunuz gıda sektörüne kadar, Et ve Balık
Kurumuna kadar, Atatürkün bizzat başlattığı kamu
sanayiciliği muvacehesinde, büyük bir istihdam ve kalkınma
imkânı bulmuştur. Tabii, şartlar değişmiştir, tüm
dünyada rekabet koşulları değişmiştir; sistem
değiştikçe özelleştirmeyle ilgili ihtiyaç da ortaya
çıkmıştır.
Şunu
bilmemiz lazım: Tüm siyasi partilerimiz, daha evvel koalisyon dönemlerinde
hükûmet eden partilerimiz, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı kurulduğundan 2002ye kadar, bir anlamda
özelleştirme uygulamalarına gerek hukuksal açıdan gerekse sosyal
sorumlulukları yeteri kadar kurgulanmadığı için,
işçilerin ortaya koymuş olduğu tepkiler nedeniyle, ekonomik
birimlerin ortaya koymuş olduğu birtakım tepkiler nedeniyle bu
uygulamaları istenen ölçüde başaramamıştır. 2002den
bu yana, Özelleştirme İdaresi Başkanlığımız
kararlı bir irade sonucu, siyasi irade sonucu 32 milyar dolar
civarında bir özelleştirme uygulaması
gerçekleştirmiştir ve yaklaşık 24 milyar dolar
kısmı da hazineye kaynak olarak aktarmıştır.
Öncelikle
şunu ifade etmek lazım: Bu işin sosyal boyutunda neler
yapıldı? 2004 yılında çıkartılan Bakanlar Kurulu
kararıyla, işçilerimiz 4/C kapsamında, iş kaybı
açısından bir güvence altına alınmıştır.
Burada daha çok getirilen imkân
Özelleştirmede tabii ki tazminatlar
ödeniyor. Örneğin, işte -çok revaçta olduğu için bugünlerde-
tütün sektöründe, yaklaşık 8.500 çalışanı ilgilendiren
düzenlemede 4/Cyle ilgili yapılan tartışmalar. 4/C
kapsamında, en azından işsiz kalmasınlar ve sigorta
primleri yatırılabilsin amacıyla kamuda bir istihdam imkânı
getirilmiştir. Tabii ki bu tartışmalar yapılırken,
özellikle tütün işçilerimize, 8.500 civarında çalışanı
olan tütün işçilerimize 4/C kapsamında bu imkân verilirken, aynı
zamanda Hükûmetimizin 4/C ile ilgili çalışma
koşullarını, ücret koşullarını iyileştirme
yönünde bir gayret içerisinde olduğunu da buradan ifade etmek isterim.
Tabii
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi toparlayınız.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi,
bazı eleştiriler yapıldı, özellikle özelleştirme
yapılırken yabancılara bu tür tesislerin peşkeş çekildiği
yönünde bazı ithamlar yapıldı. Bunlar kamuoyunda farklı
hezeyanlara sebebiyet veriyor değerli arkadaşlarım.
Şimdi, her
şeyden önce şunu bilelim: 1999-2002 yılları arasında,
Hükûmette görev almış Milliyetçi Hareket Partisi dâhil olmak üzere,
yine blok satış yöntemiyle yine yabancılara satış
işlemleri yapıldı. Yani bu bir siyasi tercihten öte, Türkiyenin
özelleştirme uygulamalarında başarısıyla
alakalıdır. Biz bu özelleştirme sürecinde ülkemize
getirebileceğimiz en fazla girişimciyi çekmek ve ülkemizde
yapılan satışlarda en fazla elde edeceğimiz geliri
artırmak gibi bir yan hedefi de elbette ki düşünmek
durumundayız. Bakın, en son şeker fabrikalarıyla ilgili 900
milyon TL tutarında bir özelleştirme imkânı bulunmuştur.
Bunları
dikkatlerinize arz ediyorum ve bütçemizin hayırlı olmasını
diliyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kinay.
Hatay
Milletvekili Orhan Karasayar.
Buyurunuz
Sayın Karasayar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA ORHAN KARASAYAR (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu 2010 yılı mali bütçesi
üzerinde grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bizi
izleyen aziz milletimizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
4734
sayılı Kamu İhale Kanunu 4 Ocak 2002 tarihinde Meclis Genel
Kurulunda kabul edilmiş, Kamu İhale Kurulunun
oluşturulmasına ilişkin 53üncü maddesi yayın tarihinde,
diğer hükümleri ise 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
4734
sayılı Kanunla verilen görevleri yapmak üzere kamu tüzel
kişiliğini haiz idari ve mali özerkliğe sahip Kamu İhale
Kurumu kurulmuştur. Kamu alımlarına ilişkin olarak Kuruma
verilen başlıca görevler: İhale sürecindeki hukuka
aykırılık iddialarını incelemek ve
sonuçlandırmak, 4734 sayılı Kanun ile 4735 sayılı
Kanunun uygulanmasına ilişkin ikincil mevzuatı hazırlamak,
ihale mevzuatıyla ilgili eğitim vermek, ulusal ve uluslararası
koordinasyonu sağlamak, yapılan ihalelere ilişkin istatistik
toplamak, haklarında ihalelere katılmaktan yasaklama kararı
verilenlerin sicillerini tutmak, araştırma ve geliştirme
faaliyetlerinde bulunmak, ihale ilanlarıyla ilgili esas ve usulleri
düzenlemek, basılı veya elektronik ortamda kamu ihale bültenini
yayımlamak şeklinde sayılabilir.
Kamu İhale
Kurumu, kanunla kendisine verilen görevleri, Kurumun karar organı olan
Kurul aracılığıyla yerine getirmektedir. Kurul üyeleri ise
Maliye Bakanlığınca önerilecek 2 kişi,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca önerilecek
3 kişi, Hazine Müsteşarlığının bağlı
olduğu Bakanlık ile Danıştay ve Sayıştay
Başkanlıklarınca önerilecek 1er kişi, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliğiyle, Türkiye İşveren Sendikaları
Konfederasyonu tarafından, kamu alımlarıyla ilgili meslek
gruplarından önerilecek 1er kişi olmak üzere Bakanlar Kurulunca
atanmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Ocak 2003 tarihinden itibaren her
yıl ihalelere yönelik şikâyet ve ihbarlar olmuştur, sadece 2008
yılında 5.180 adet şikâyet hakkında karar verilmiştir.
Kamu İhale Kurulunun asli fonksiyonu olan ihale sürecine ilişkin
şikâyetleri inceleme göreviyle, düzenleme fonksiyonunu daha rahat yerine
getirebilmesi için, Hükûmetimiz döneminde, 20 Kasım 2008 tarihinde, Kamu
İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Meclis
tarafından 5812 sayılı Yasayla birtakım
değişiklikler yapılmıştır. Bu
değişiklikleri, AB kamu alımları mevzuatına uyum
sağlamak amacıyla yapılan değişiklikler, ihalelerde
evrak yükünü azaltmak amacıyla yapılan elektronik ihale yapılmasına
yönelik değişiklikler, dinamik alım sisteminin kurulması,
çerçeve anlaşmalar yoluyla daha kısa sürede idarelerin
ihtiyacını karşılamaya yönelik değişiklikler
şeklinde sıralayabiliriz. Yapılan söz konusu
değişiklikler ile Kamu İhale Kanunu, 2004/18 sayılı
Avrupa Topluluğu Kamu Alımlarına İlişkin AB
Direktifindeki düzenlemelerle uyumlu hâle getirilmiştir.
Kamu İhale
Kurumu tarafından tutulan istatistiklere göre 2008 yılında
188.704 adet ihale yapılarak 84 milyar TL kamu alımı
yapılmıştır. 81 bin yüklenici ihale almış,
alımların yüzde 7sinde yerli üretimimizi korumak için yerli
istekliler lehine fiyat avantajı uygulanmıştır.
En çok ihale
yapan bakanlık olarak Millî Eğitim Bakanlığı
karşımıza çıkmaktadır. Bu da Hükûmetimizin
eğitime verdiği önemin bir göstergesidir.
Kamu İhale
Kurumu görevlerini yerine getirirken bağımsızdır; hiçbir
organ, makam, merci ve kişinin kurumun kararlarını etkilemek
amacıyla emir ve talimat veremeyeceği yasal bir teminat olarak 4734
sayılı Kanunda yer almaktadır. Diğer yandan, Kurul
tarafından verilen kararlar idari nitelikli kararlar olduğundan, daha
doğrusu nihai karar niteliğini haiz olmadığından gerek
idareler gerek başvuru sahipleri tarafından Kurul kararları
aleyhine yargı mercilerine başvurma imkânı bulunmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ORHAN KARASAYAR
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kurul
kararlarının eleştirilmesinin yargısal denetimden geçtikten
sonra yapılması kurumlarımızın
yıpratılmaması adına en uygun hukuki yaklaşım
olacaktır. Bu sebeplerle Kurul tarafından verilen kararların
siyasi mülahazalarla verildiği iddiası kamu vicdanı, medya
etiği ve siyasi ahlakla bağdaşmamaktadır.
Kamu İhale
Kurumu 2010 yılı bütçesinin hayırlı olmasını
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Karasayar.
Bursa
Milletvekili Sedat Kızılcıklı.
Buyurunuz
Sayın Kızılcıklı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gelir bütçesi üzerinde grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, 2010 yılı gelir bütçesi bütçe gelirleri 236 milyar
794 milyon -vergi gelirleri 193 milyar 324 milyon, vergi dışı
gelirler 43 milyar 470 milyon- olarak hedeflenmektedir. Fakat şu ana kadar
yaptığımız bütün görüşmeler, aslında hep gider
bütçesine yönelik; daha fazla yatırım istemek, daha fazla kesimlere
katkı sağlamayı istemek hep gider bütçesi kalemlerini büyütmeye
yönelik talepler. Hâlbuki gelir bütçesini büyütmeden, geliri artırmadan
tabii ki gider bütçesinin artması daha fazla açık demek ve ileride
daha büyük sıkıntılar demek. O yüzden, bizim öncelikle
amacımız pastayı büyütmek olmalıdır. O yüzden, bizim
öncelikle amacımız gelir bütçesini çoğaltmak
olmalıdır.
Tabii ki gelir
bütçesinin içindeki en önemli kalemin de vergi gelirleri olduğunu
biliyoruz. O yüzden, vergileri artırabilmek için, özellikle bu Hükûmet
döneminde, kayıt dışıyla etkin mücadele
yapılmış ve vergiye olan direnç düşürülmüştür. Niye
vergiye olan direnç vardı diye baktığımızda, özellikle
yüksek vergi oranlarını, toplanan vergilerin hizmete
dönüşmemesini ve gelir idaresinin ya da vergi dairelerinin tahsilattan çok
tahakkuka zaman ayırmak durumunda kalmasını söyleyebiliriz. Ama
bu Hükûmet döneminde, kurumlar vergisine baktığımızda yüzde
33lerden yüzde 20lere düşen kurumlar vergisi oranları, gelir
vergisindeki indirimler, bazı ürünlerde KDV indirimlerinin
yapılmış olması tabii ki bu yüksek vergi oranlarından
Türkiye'nin kurtulması anlamına geliyor. Aynı zamanda, gelir
idaresinin yeniden yapılanması, daha çok tahsilata yönelik, denetime
yönelik yapılanması vergi gelirlerini de önemli derecede yükseltti ve
yine artık vergi gelirlerinin hizmete dönüştüğü bir dönemi de
hep beraber görüyoruz. Vatandaşımız herhangi bir ile
gittiğinde yapılan duble yolları görüyor, yine Toplu Konutun
yaptığı iki yüz elli binden fazla konutu görüyor, hastaneleri
görüyor, okulları görüyor, barajları görüyor, sağlık
ocaklarını görüyor, köprüleri görüyor, diyor ki: Ben vergi
vermişim ama bu vergiler de bana hizmet olarak geri dönmüş. Vergi
oranlarını düşürmemiz, gelir idaresini yeniden
yapılandırmamız ve bu hizmetleri milletten topladığımız
vergilerle yapıp tekrar vatandaşımıza hizmet olarak döndürmemiz
tabii ki vergiye olan direnci azaltmıştır, vergi gelirlerini de
yükseltmiştir.
Bakın,
önceden vergi gelirlerinin yüzde 86sıyla bu ülke faiz ödemek zorunda
kalıyordu. Düşünebiliyor musunuz, 2002 yılı, vergi
gelirlerimizin yüzde 86sının faize gittiği; 2001
yılı, vergi gelirlerimizin faiz giderlerini
karışlayamadığı yıllar.
Topladığınız bütün vergileri faize veriyorsunuz,
vatandaşa bir şey kalmıyor ya da yüzde 86sını
verdiğiniz zaman o vergilerden ancak yüzde 14ü 70 milyonluk Türkiyeye
kalıyor. Hâlbuki şimdi vergi gelirlerinin faize gitme oranı
yüzde 30lara kadar düşmüştür. Önceden 86 olan oran şimdi
30lara kadar düşmüş. Dolayısıyla,
vatandaşımıza çok daha fazla kaynak kalmıştır,
Türkiyeye çok daha fazla kaynak kalmıştır. Faiz giderlerinin gayrisafi
yurt içi hasıla içerisindeki durumuna baktığımızda:
2002 yılında yüzde 14,8 ve 2008 yılında bu oranın
yüzde 5,3lere kadar düştüğünü görüyoruz. Tabii, alınan bu
önlemler, yapılan bu çalışmalar neticesinde gerçekten vergi
gelirleri AK PARTİ hükûmetleri döneminde önemli derecede
artmıştır. 2002 yılının vergi gelirine
bakıyorum, 60 milyar 205 milyon; bir de 2008 yılının vergi
gelirine bakıyorum, 168 milyar 109 milyon. Yani, 60 milyarlardan 160 milyarlara,
168 milyarlara çıkan vergi gelirleri var.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Gayrisafi millî hasıla nasıl?
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) Artış 2,8 kattır, vergi gelirlerindeki, bu Hükûmet
dönemindeki artış, 2,8 kattır.
Diğer
taraftan, gider bütçesindeki artışa bakıyorum. Bakın, 2002
yılında, 115 milyar 682 milyonluk bir gider bütçemiz var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2009
yılının Kasım ayına bakıyorum, gider bütçemiz, en
kötü dönemde bile 239 milyar 542 milyon olmuş ve artış 2 kat.
Fakat, gelir bütçesine bakıyorum, 2002 yılının gelirleri 75
milyar 592 milyon; 2009 Kasım itibarıyla, vergi gelirlerinin en
düşük olduğu yıl itibarıyla bakıyorum, 193 milyar 186
milyonluk bir artış var ve artış 2,6. Şimdi, gider
bütçesi 2 artmış, gelir bütçesi 2,6 artmış.
RECEP TANER
(Aydın) Ezbere konuşuyorsun!
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) Ee tabii ki bu, AK PARTİ Hükûmetinin bir
başarısı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani, siz gideri 2 misli artırır, geliri 3 misli
artırırsanız vatandaşa çok daha fazla hizmet verirsiniz
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Yatırım ne yapıyorsunuz?
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla)
vatandaşa çok daha fazla katkı koyarsınız,
bütçe açıklarını da 11,5lardan 5,5lara, 5lere, 6lara
düşürürsünüz, 1,8lere de düşürmüştük. Çünkü,
değerlendirmeleri yaparken de dikkat ederseniz hep bu oranlara bakarak
yapmamız lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü tamamlayınız Sayın
Kızılcıklı.
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkanım.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Bursa verdiğinin ne kadarını geri alıyor
Sedat Bey?
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) Bakın, 2002 yılının, yani geçmiş
dönemlerin en iyi yılında, gelirlerin giderleri karşılama
oranı, değerli arkadaşlar, bütçe içerisinde yüzde 65,3. 2008
yılında, AK PARTİ hükûmetleri gelirleri öyle
artırmış ki 2008 yılında gelirlerin giderleri
karşılama oranı yüzde 92ye çıkmış değerli
arkadaşlar. Bunlar iyi gelişmeler, güzel gelişmeler ve
bunları burada söyleyerek Hükûmete teşekkür etmemiz lazım. Ben
bu Hükûmete gerçekten teşekkür ediyorum, yüzde 65ten yüzde 92lere
çıkarmış. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bu iyi
gelişmelerin devam etmesini temenni ediyorum.
Bütçemizin
hayırlı olması temennisiyle herkese saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kızılcıklı.
Lehte, Bingöl
Milletvekili Yusuf Coşkun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Coşkun.
YUSUF COŞKUN
(Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ulaştırma Bakanlığı bütçesi üzerinde lehte söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizin
genelindeki, Ulaştırma Bakanlığı alanında
yapılmış olan hizmetleri arkadaşlarımız burada
anlattılar. Ama ben bugün, bana burada ayrılan bu kısa süre
içerisinde, bu bütçeden Bingöle yapılması planlanan ve yapılan
hizmetlerden kısaca söz etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Bingöl ilimiz hem arazi ve iklim şartlarının
ağır olması hem de ulaştırma
yatırımlarının büyük harcamalar gerektirmesi nedeniyle
uzunca yıllar bu hizmetlerden mahrum kalmıştır. Bu nedenle
de halkımız yıllarca bazı belde ve ilçelere asfaltsız,
çevre illere de dar, virajlı ve tehlikeli yollardan gitmek suretiyle büyük
çileler çekmiştir; bu yollarda çok kazalar yaşanmış, çok
hayatlar kaybedilmiştir.
İşte bu
sıkıntılara son vermek adına, cumhuriyet tarihinde ilk defa
AK PARTİ döneminde Yedisu ilçemizin yolu ile Sancak, Hasbağlar,
Kiğı ilçe yolumuz ve yine Karlıova-Varto ilçeleri
arasındaki yolumuz asfalta kavuşmuştur. Yine, Yayladere,
Adaklı, Kiğı ilçelerimizin yolları ile Çaytepe, Sancak,
Servi ve Yenibaşak beldelerimizin yollarının onarım ve
asfaltlama çalışmaları tamamlanmış, Yenisu beldemizin
yolunun ihalesi yapılmış, çalışmalar ise devam
etmektedir.
Değerli
arkadaşlar, yol yapımı, devletin bir ilin
kalkınmasına, sosyal ve ekonomik gelişimine temel
oluşturmak üzere yaptığı en önemli hizmetlerden biridir. Bu
amaçla ülkemizin ana ulaşım akışında önemle üzerinde
durduğu bölünmüş yol çalışmalarına Bingölde de
başlanmıştır.
2002
yılı sonuna kadar Bingölde toplamda sadece 5 kilometre bölünmüş
yol yapılmış iken Hükûmetimizin Acil Eylem Planı
kapsamında ilk önce 140 kilometrelik Bingöl-Elâzığ bölünmüş
yolu ile Kuruca ve Boğlan geçitleri bitirilerek hizmete sunulmuştur.
2008 yılında başlanılan Bingöl-Solhan-Arakonak
bölünmüş yol çalışmalarının önemli bölümü 2009da
bitirilmiş ve bu yol trafiğe açılmıştır.
Eksiklikler 2010da tamamlanacak ve böylece daha kısa ve modern bir yola
kavuşulmuş olunacaktır.
Değerli
arkadaşlar, şüphesiz Bingöl halkı bu hizmetleri takdir etmekte
ve şükranlarını sunmaktadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Geçen yıl
yine bu kürsüde yaptığım konuşmada, Bingöl
halkının, Bingöl için çok önem arz eden Bingöl-Diyarbakır ve
Bingöl-Erzurum arasındaki bölünmüş yol
çalışmalarının da bu yıl içerisinde
yapılmasını ve
başlanılmasını istediğini belirtmiştim.
Yoğun ve özverili çalışmalar sonucunda
Bingöl-Genç-Diyarbakır ile Bingöl-Karlıova-Erzurum bölünmüş yol
projelerinin 2009 yılı yatırım programına
alınmasına ilişkin Yüksek Planlama Kurulu kararının 14
Aralık 2009da imzalanması
Bingölde büyük bir sevince yol açmıştır.
Değerli
arkadaşlar, Bingöl-Diyarbakır ve Bingöl-Erzurum duble yol
projeleriyle birlikte Karadenizi güneye ve GAP bölgesine bağlayacak bu
güzergâhın tam ortasında, merkezinde yer alan Bingölde ekonomik ve
ticari canlanma ile gelişme yaşanacaktır. 2010 yılında
ihalesi yapılacak olan ve yaklaşık 315 trilyona mal olacağı
hesaplanan bu projenin hayata geçirilmesini sağlayan başta Sayın
Başbakanımız olmak üzere Ulaştırma Bakanımız
Sayın Binali Yıldırım ile Devlet Bakanımız
Sayın Cevdet Yılmaz ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşeke
huzurunuzda teşekkürlerimi sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlar, Bingöl için önem arz eden projelerden biri de şüphesiz
Bingöl havaalanı projesidir. Gerçekten, Bingöl halkı
yıllardır havaalanına kavuşacağı günü
beklemektedir. Buna ilişkin girişimlerimiz sonucunda havaalanımızın
yatırım programına alınması kabul edilmiş ve ihalesi
27 Ağustos 2009da yapılmış, neticelenmiştir.
Önümüzdeki günlerde yer teslimi yapılacak ve çalışmalara
başlanacaktır. Havaalanımızın uluslararası
inişlere de imkân sağlaması için projesinde değişiklik
ve ilaveler yapılmış olup, üstyapı ihalesi 2010 yılının
ilk aylarında yapılacaktır. Yaklaşık 50 trilyona mal
olacak havaalanımızın en geç 2011de tamamlanarak hizmete
açılmasını arzu ediyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
YUSUF COŞKUN
(Devamla) Bu hizmetlerin artan bir hızla devam etmesi temennisiyle
Ulaştırma Bakanlığı 2010 bütçesinin hayırlı
olmasını diliyorum, emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Bu
vesileyle yüce Meclisi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Coşkun.
Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım.
Buyurunuz
Sayın Yıldırım.
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz
dakika.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Yüce Meclisimizin
değerli üyeleri, değerli milletvekilleri;
Bakanlığımın 2010 yılı bütçesi ve bağlı
kuruluşları Denizcilik Müsteşarlığı,
Karayolları Genel Müdürlüğü ve Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü ile ilişkili kuruluşu Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu
Başkanlığının bütçeleri münasebetiyle söz aldım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Yoğun bir
çalışma neticesinde önce Plan Bütçe Komisyonundan geçerek Genel
Kurula sunulan tasarıya katkılarından dolayı Komisyonumuzun
değerli üyelerine ve ayrıca Ulaştırma
Bakanlığı çalışma arkadaşlarıma
huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bilindiği gibi kara, hava, deniz, demir yolu ve haberleşme
hizmetleriyle sorumlu olan Bakanlığımız son derece
geniş bir hizmet yelpazesi nedeniyle yaptığımız faaliyetleri
zamanı etkin kullanmak bakımından ve süreyi aşmamak üzere
kısa kısa özetlemeye çalışacağım.
Sözlerimin
başında, kendi süresinden bana on dakika veren Maliye
Bakanımıza teşekkür ediyorum. Zira Maliye Bakanımız
yarın, öbürkü gün de sizinle beraber. O, vakit bulacak konuşmaya.
Bunun için bu yönden kendisine teşekkür ediyorum.
Sektör sektör
gidersek:
Kara yoluyla
isterseniz başlayalım. Kara yolu sektöründe ulaşım ve
iletişim, insan ve toplum hayatının olmazsa olmaz bir
ihtiyacıdır. Büyük Atatürk 1930 yılında ulaşıma
verdiği önemi şu sözlerle ifade ediyor: Ekonominin gelişmesi
için başlıca gerekli olan yollar, demir yolları, limanlar, kara
ve deniz ulaşım araçları millî varlığın maddi ve
siyasi kan damarlarıdır; refah ve kuvvet vasıtasıdır.
Medeniyet ve
küreselleşmenin göstergesi de kalıcı bir ulaştırma
politikasıyla mümkündür. Bu bağlamda, 2003 yılında
başladığımız ve 2005 yılında
tamamladığımız Ulaşım Ana Strateji Planı,
Türkiyede ulaştırmanın gelecek on yılını
planlayan ve proje önceliklerini ortaya koyan devletin ilk ve tek resmî
dokümanıdır. O güne kadar hiçbir ulaşım ana planı
yapılmamış merkezî ulaşımla ilgili, 1983
yılında bir deneme yapılmış ancak bu da başarısızlıkla
sonuçlanmıştır.
Ayrıca,
eylül ayı sonunda başladığımız 10uncu Uluslararası
Ulaştırma Şûrasında da Türkiye'nin 2023 vizyonunu ele alan
ve cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş yıl dönümüne giderken
dünyanın en hızlı büyüyen on ekonomisi içerisindeki Türkiyenin
ulaşım ve iletişim altyapısının
planlandığı çok geniş kapsamlı bir şûra
düzenlenmiş ve burada projeler bir bir ele alınmıştır.
Ülkemizde gerek
yolcu gerek yük taşımacılığında kara
yollarının önemli bir ağırlığı olduğunu
hepimiz biliyoruz. Kara yolu ulaştırması türler arasında
yolcuda yüzde 90, yükte yüzde 83 mertebesindedir.
Bakanlığımız, bir taraftan kara yolları üzerindeki
yoğun yükü demir yollarına, deniz yollarına aktarırken,
diğer taraftan da kara yollarımızın kalitesini,
standardını geliştirmek için çalışma
başlatmıştır. Bu amaçla, Hükûmet programımızda da
yer aldığı üzere bölünmüş yollara öncelik verdik. 2002
yılına kadar toplam 6.101 kilometre bölünmüş yol var iken, son
yedi yılda bunun üzerine 11.337 kilometre bölünmüş yol koyduk ve
böylece bugün itibarıyla bölünmüş yol uzunluğumuz 17.438
kilometreye ulaşmıştır. Yıl sonu hedefimiz 17.500
kilometre idi ve bu hedefi de tutturacağız. 2012 hedefimiz ise 22.500
kilometre bölünmüş yol olup, cumhuriyetimizin 100üncü yılında,
2023 yılında ise toplam 64 bin kilometre olan yol ağımızın
yarısı bölünmüş hâle gelecektir.
Değerli
milletvekilleri, burada bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bölünmüş yollarda şüphesiz yapılan çalışmaların
daha iyi anlaşılması bakımından bir örnek vermek
istiyorum: 2003 yılı başında doğrudan birbiriyle
bölünmüş yol ile bağlanan illerimizin sayısı 6ydı,
bugün bu sayı 63e çıkmıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) İşte, bölünmüş
yollarda yaptığımız çalışmanın en
çarpıcı sonucu budur. Hedefimiz seksen bir ilimizi birbiriyle
doğrudan bölünmüş yollarla birleştirmektir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yolları bölüyoruz,
hayatları birleştiriyoruz, ülkeyi birbirine
kaynaştırıyoruz.
Burada Üstat
Aşık Veysele gönderme yapıldı Uzun ince bir
yoldayım/Gidiyorum gündüz gece. diye. Herhâlde Aşık Veysel
sağ olsaydı bu dizeyi Uzun duble bir yoldayım/Gidiyorum gündüz
gece. diye söylerdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Aşık Veysel Türkçe kullanırdı
Sayın Bakan.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Uymadı ama olsun.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Evet, değerli milletvekilleri,
şimdi bu bölünmüş yollar ne işe yarıyor? Kimisi diyor ki:
Bunların bölünmüş yol dediği ne? Biraz kum, biraz toprak. Bir
başkası da diyor ki: Bunların bölünmüş yol yapıyoruz
dediklerine bakmayın, bunlar ceketin düğmelerinin yerini
değiştiriyor. Şimdi bunlara sormak lazım: Böyle bile olsa
keşke yapsaydınız da böyle yapsaydınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi,
bölünmüş yol
Su böreği yapmasını bilenler varsa
bölünmüş yolları su böreği gibi yapıyoruz, kat kat kat,
kırk kat, böyle tabaka tabaka, işleye işleye yapıyoruz ve
üzerine de
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hiç kat yok, bozuk. Eski yola geçelim diye dua ediyoruz Sayın
Bakan.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Böyle değil, böyle değil
Sayın Vekilim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Eski yola geçelim diye dua ediyoruz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi, bak, eğer
zamanımı almazsanız ben hepsini söyleyeyim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Beraber gidelim Konya üzerinden.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Bölünmüş yolları biz
trafik altında yapıyoruz. Bir yandan yolda trafiğiniz devam
ediyor, bir yandan bölünmüş yol yapıyorsunuz. Önce yanına iki
şeritli bir yol yapıyoruz, ondan sonra trafiği buraya
alıyoruz, mevcut yolu kaldırıyoruz, onu da yapıyoruz.
Yaptığımız iş budur. Öyle kum atma, toprak atma, göz
boyama işi bizim işimiz değil.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Nerede, nerede, kaldırılan yerler nerede Sayın
Bakan?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Değerli arkadaşlar, siz
küçümseyebilirsiniz ama sizin Genel Başkanınız bölünmüş
yollar için bize açıktan teşekkür etti. Genel
Başkanınızı dinleseniz bu lafı söylemezsiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Sağ olun,
teşekkür ediyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Bakanım, daha iyi olsun diye söylüyor.
Her hafta sonu
gidip geliyoruz. 3 defa cam değiştirdim Sayın Bakanım.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Değerli milletvekilleri,
şimdi, bu bölünmüş yollar esasında hayat kurtarmıyor. Bu
bölünmüş yollar ekonomiye de hayat veriyor, can veriyor, soluk veriyor. Nasıl?
diyeceksiniz: Şimdi, şu bölünmüş yollara bakın, 14.400
kilometre yaklaşık, küsuratını almıyorum-
yapmışız. Ha, buna önceki dönemlerde yapılanı da
koyduğumuz zaman 17.500 kilometre yol yapmışız.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Önceki yapanlara da bir teşekkür ediyor musunuz Sayın Bakan?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Müsaade et, ya, ne
sabırsız adamsın. Müsaade et, hepsini söyleyeceğiz.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sizden öncekilere de bir teşekkür etmesini
öğrenin.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ya, bir dakika müsaade et. Nereden
biliyorsun söylemeyeceğimi? Daha konuşmamın
başındayım. Niye bu kadar sinirleniyorsun?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) İki buçuk senedir konuşuyorsunuz, sekiz senedir de
konuşuyorsunuz. Önce onu da bir öğrenin, teşekkür
bekliyorsanız teşekkür edeceksiniz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim, biz teşekkür
etmesini de biliriz, yol yapmasını da biliriz, iş
yapmasını da biliriz, laf yapmasını hiç bilmeyiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Hiç duymadık ağzınızdan.
Ağzınız mı kirlenecek? Teşekkür ederken
ağzınız mı kirleniyor?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim, 1 kilometre bölünmüş
yolun zaman tasarrufundan artı
yakıt tasarrufundan ekonomiye katkısı 400 bin Türk lirası,
17.500 kilometre için bu hesabı yaptığınızda 7 milyar
TL bir dönüşü olmuştur.
Peki, biz
bölünmüş yollara ne harcadık? 33 katrilyon para harcadık. Daha
şimdiden 7 katrilyonu geri gelmiş. Hesap bu. Beş yıl
bilemedin
MUHARREM VARLI (Adana)
- Nereden geldi?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim? Dinlemiyorsunuz herhâlde.
MUHARREM VARLI
(Adana) Para mı basıyor?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Evet, neyse, siz şimdi laf
atarken tabii ne söylediğimin farkında değilsiniz, bunlar hesap
kitap işi, kusura bakmayın.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ne kadarı sıfırdan yapıldı Sayın
Bakan, bir de onu söylesene!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakınız, tabii, bölünmüş yolların sadece
ekonomiye faydası yok, bölünmüş yolların aynı zamanda
kazaların azalmasına da faydası var. Kazaların
azalması belki de sağladığı faydaların en büyüğüdür,
zira bir tek vatandaşımızın bile hayatının
kurtarılması cihana bedeldir.
Şimdi, afaki
konuşmayacağız, burada rakamlar var, rakamlara göre
konuşmamızda fayda var.
Bölünmüş
yollarla ilgili yapılan çalışmada, araç sayısında,
Türkiye'de motorlu araç sayısında artış son beş
yılda yüzde 77, seyahat sayısında da o kadar artış
var. Bütün bunlara rağmen, yollarda kaza sayısının
artmış olmasına rağmen, ölümlerde azalma yüzde 89dur,
bölünmüş yollarda. Bunlar istatistiki değerlerdir.
Ha, hâlâ
yüksektir. Avrupayla kıyasladığımız zaman, yani
milyon kişi çarpı kilometre bazından hesap
yaptığımızda, Avrupada katsayı 3 iken, bizde
bölünmüş yollardan önce 6 idi, şu anda 4,6. Demek ki daha hâlâ
kazaları iyileştirmede yapmamız gereken çok şey var.
Şimdi, acaba
kazaların şekli ne olmuş, buna da bakalım: Kazaların
şekline baktığımızda, değerli milletvekilleri,
yollardan kaynaklanan, yolun altyapısından, geometrisinden,
standardından kaynaklanan kusurlarda 4 kat iyileşme var. Sürücü
kusurundan kaynaklanan kazalarda da yüzde 8 artış var. Demek ki,
eğitim. Toplumda, sürücülerimizi kazalara karşı eğitime
aralıksız devam etmemiz lazım. Zira, yolların kralı
olmaz, yolların kuralı olur. Biz bunu söylüyoruz, buna göre yollar
yapıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii burada, konuşmacılar
yollarla ilgili maalesef biraz, doğrusu eleştiri yaptılar.
Eleştiri yapılacak, eleştiriler bizi daha fazla
heyecanlandırır, daha fazla hırsımızı
artırır, daha fazla hizmet yaparız. Eleştirilerinizi her
zaman bekliyoruz ama eleştirilerinizi yaparken lütfen, ölçülü olalım,
insaflı olalım. Cümle âlemin gördüğü ve
kullandığı yolları, yapılan işleri de
görmezlikten gelmeyelim. Bu yolu saklayamazsınız, yol varsa var,
yoksa yok. Yol yoksa gidemezsiniz zaten.
Havaalanlarını
gizleyemezsiniz. Ankaranın meydanı köy meydanı gibiydi,
şimdi Avrupanın en iyi havaalanını biz başladık
biz bitirdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hani,
ne başladınız da ne bitirdiniz? diyordunuz.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sekiz senedir yatacak değildiniz ya, tabii
yapacaksınız.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Daha istiyor musunuz?
Değerli
arkadaşlar, tabii, şimdi Antalya Terminalini alın, İzmir
Terminalini alın.
Yollardan mı
istiyorsunuz?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) - Bursadaki havaalanı niye çalışmıyor?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Yollardan mı istiyorsunuz?
Bakınız,
Bursa Yenişehir Havaalanına hiç uçak gelmiyordu. Bugün üç yere
uçuş var, daha da artacak.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Nereden var? Nereden var Sayın Bakan?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Daha da artacak.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Türk Hava Yollarının Tsi yok orada.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Efendim, Türk Hava Yolları
yoksa diğerleri var. Uçuş
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Kim var?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) İşte,
havacılığı da serbestleştirdik. Türk Hava
Yollarının yanı sıra, diğerlerinin de
vatandaşı uçurmasını sağladık.
Şimdi,
burada Ne yaptınız? Hangi projeye başladınız? Hangisini
bitirdiniz? denildi.
Bozüyük-Mekece-Adapazarı,
Bilecik rampaları, biz başladık, biz bitirdik. Elli
yıldır şoförlerin korkulu rüyası hâline gelen o
dağları yerle bir ettik, 2.200 kilometrelik 2 tane de tünel
açtık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tekirdağ Çevre Yolunu başladık, bitirdik.
Tekirdağ-Malkara-Keşanı başladık, bitirdik.
Şanlıurfadan Habura kadar yolu başladık, bitirdik.
Ankara-Aksaray-Ereğliye kadar olan yolu başladık, bitirdik.
Kayseri Kuzey Çevre Yolunu başladık, bitirdik. Kayseri-Sivas yolunu
bitirdik. Sivas-Erzincan yolunu bitirdik. Liste uzayıp gidiyor, bunlarla
vaktinizi almayayım. Daha hangisinden başlayayım?
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Bolu Tünelini bile açamadınız.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Bolu Tüneli, 93 yılında
başlandı ve 2007 yılında tamamlandı.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Yirmi sene Bolu Tünelini açamadınız!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Peki, on yedi yıl
(MHP
sıralarından gürültüler)
Bir dakika
sayın milletvekilleri. Lütfen dinleyin, burası çok önemli: On yedi
yılda ne yapılmış? Yüzde 50si yapılmış.
Yani on yedi yıl demeyeyim, yanlış söyledim. On bir yılda,
affedersiniz, yüzde 50si yapılmış. Yedi yılda da
diğer yüzde 50sini biz yaptık. Bolu Dağını
açtık.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Abartacak bir şey yapmamışsınız!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Karadeniz Sahil Yolunu, 87de
başlandı, 2003e kadar yüzde 35i yapıldı. 2003ten sonra
yüzde 65ini biz yaptık, bitirdik. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RAHMİ GÜNER
(Ordu) Sayın Bakan, Karadeniz Çevre Yolundan bahset!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ankara-Samsuna 95te
başlandı, yüzde 42si 2003e kadar yapılmıştı.
2003-2008 arasında yüzde 58ini biz bitirdik ve hizmete açtık.
Ankara-İzmir
yolunu tamamladık, 92de başlayan yolu. İzmir Çevre Yolunu, 70
kilometrelik İzmir Çevre Yolunu yaptık, tamamladık, hizmete
açtık.
Şimdi, daha
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakanım, Silifke-Antalya, orayı da
söyle, ne zaman bitecek?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Antalya mı? Antalyayı
söyleyeyim: Antalya-Alanya yolunu biz bitirdik, Antalya-Kemer yolunu bitirdik.
(Gürültüler)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Nerede, nerede? Doğruyu söyle!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) İşte bitti, git
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Bitmedi Bakanım, bitmedi.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Siz hele bir gidin, tüneller de
açıldı, on beş gün sonra açıyoruz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Ne zaman bitecek Sayın Bakanım?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) On beş gün sonra
açıyoruz, on beş gün sonra. Siz de buyurun, beraber açalım.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Olur tabii, hayhay.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi, Alanyadan Mersine
doğru, Mersin-Silifke-Muttan Alanyaya doğru o kayaları yara
yara on beş tane tünel açarak o yolu yapıyoruz. Mersin, Mut
(CHP ve
MHP sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Bu yol ne zaman bitecek Sayın Bakanım?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Yapıyoruz, yapıyoruz,
harıl harıl çalışılıyor. Bakın, burada,
değerli arkadaşlarım
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yanlış yer olmasın? Kâğıtlara bir daha
bakın, orada tünel yok Sayın Bakanım.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Var, var, hem de dokuz tane tünel
var Sayın Günal, hem de dokuz tane tünel var o projede.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Planlanan mı? Daha yapılacak
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) O projede, devam eden projede
dokuz tane tünel var. Kusura bakmayın, burada konuşulan
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Projede
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Yapılıyor, ihalesi
yapılıyor, yapımı devam ediyor.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Ha, ihalesi yapılıyor.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Oranın ne kadar zor
olduğunu siz bilirsiniz Ali Rıza Bey, bunlar yapılıyor,
ihaleleri yapıldı, hepsi yapılıyor.
Burada söylenen
hiçbir söz yanlış değildir, söylenenlerin eksiği
vardır, daha fazlasını da biz yapmışızdır,
onlara da vakit yok anlatamıyorum. Bakın, daha kara
yollarındayım, dokuz dakikam kaldı, müsaade edin de biraz demir
yollarından bahsedeyim.
Şimdi,
bakın, demir yollarında Osmanlı Döneminde 14.500 kilometre
yolumuz var, Osmanlı Misakımillî sınırlarımıza
geldiğinde elimize kalan yol miktarı 4.500 kilometre. Atatürkün
talimatlarıyla, Büyük Atatürk diyor ki: Yurdu demir ağlarla
öreceğiz dört baştan. Ve bir seferberlik başlıyor. 1946
yılına kadar hızla demir yolu devam ediyor ve 8.700 kilometreye
geliniyor ve bu dönemde yıl başına düşen demir yolu
miktarı 124 kilometredir. 1950den itibaren demir yollarında bir
duraklama hatta geriye gidiş başlıyor. Bunu hepimiz biliyoruz.
Bunda tabii çeşitli nedenler var.
2003te göreve
geldiğimizde Sayın Başbakanımız Demir
yollarını devlet politikası hâline getireceğiz ve projelere
başlayacağız. dedi. Biz de Ankara-İstanbul Hızlı
Tren Projesi, Ankara-Konya Hızlı Tren Projesi, Bakü-Kars-Tiflis
Projesi
Kemalpaşa-Turgutlu 2010da açılıyor ve
Tekirdağ-Muratlı ile Edirne hattına bağlamak suretiyle
demir yollarımızın yapımına başladık.
Ankara-Eskişehir bir rehabilitasyon projesiyle
başlamıştı, daha onun rehabilitasyon projesinde hız
140 kilometreydi. Bu ne demekti? Bir hattın, mevcut hattın
yanına aynı bir hattı yapmaktı. Bunun hiçbir şey
getirmeyeceğini gördük ve bu projeyi yüksek hızlı tren projesine
dönüştürdük ve böylece
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Bursayı iptal mi ettiniz Sayın Bakan?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Bursa-Bilecike de 2010da
başlıyoruz, tamam mı. Bak, burada söylüyorum: 2010da
Bursa-Bilecikin inşaatına başlıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) İnşallah
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Her şeye cevap veririm, neyi
sorarsanız sorun buradayım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Karış karış biliyoruz
Türkiyeyi.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) 2009da da başlıyordu ama göremedik!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi, bakın, Edirneden
çıkın, Doğubeyazıta kadar yollara düşün; her 5
kilometrede bir kara yolu şantiyesi göreceksiniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) İşte, iş bu;
işte, çalışma bu! Krize inat yol yapmaya devam ediyoruz ve
yolları yapmaya devam ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Seçime daha çok var Sayın Bakan! Meydanlarda gibisiniz
Sayın Bakan, daha var seçime!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi, burada dendi ki: Kara
yollarına ödenekler kesiliyor, yatırımlar düşüyor.
Bakın, 2008de 1,7 katrilyon ödenek almışız. 2008 sonunda
kaça gelmiş? 7 katrilyonluk iş yapmışız, hepsinin de
parasını ödemişiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) 2009da 2,5 katrilyon ödenek almışız ve
2009un sonunda 8 katrilyona ulaşmışız. İşte
iş böyle yapılır! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Adamakla mal bitmez, adamakla!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Onun için hiçbir şekilde
krizde durmadık, Yola devam. dedik ve yolları yapmaya devam ettik,
bundan sonra da devam edecek. 2010da da durum bundan farklı olmayacak.
2010da ne yapacaksınız? derseniz, burada uzun bir liste var. Bunu,
bunları
ALİ KOYUNCU
(Bursa) - Ankara-İzmir
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ankara-İzmiri açtık zaten,
bitti.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Bakan, Gazipaşa Havaalanını ne
yapacaksınız?
RAHMİ GÜNER
(Ordu) - Sayın Bakan, Ordu havaalanını ne
yapacaksınız?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) - Gazipaşa Havaalanının pistini büyütecek
misiniz?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Evet, görüyor musunuz,
arkadaşlar seksen altı yılın ihtiyaçlarının
hepsini benden istiyorlar. Sağ olun, var olun hepsini yapacağım.
Hepsini yapacağız inşallah. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Siz de yeter ki bunları takdir edin, ara sıra da
İyi olmuş. deyin vatandaş gibi, bu bize yeter. Sağ olun,
var olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Demir
yollarında neredeydik? Şimdi, demir yollarında
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Bakan, Gazipaşa Havaalanını
büyütecek misiniz?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Bakın, yarın
Gaziantep-Çobanbey sınırını açıyoruz. Gaziantep-Halep
seferlerini tekrar başlatıyoruz. Demir yolarında 2003te
başlattığımız çalışmalarla bugün 438 kilometre
demir yolunun inşaatı tamamlanmıştır. Devam eden 1.554
kilometre demir yolu projesi vardır, yeni inşaatı devam ediyor.
Bunlar nedir? Eskişehir-İstanbul, Ankara-Konya. 2010da
açıyoruz, artık Konya git gel altı saat değil, Konya git
gel iki buçuk saat oluyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Bakan, Gazipaşa Havaalanına bir gelseniz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Ankara-Sivasın altyapı
inşaatını yapmaya başladık
Sesime inat, hizmetlere
devam edeceğiz, çalışmalara devam edeceğiz. (AK
PARTİ sıralarından
alkışlar) Hiç kimse bizim sesimizi kısamaz! Bizim sesimizi açan
da, gürleştiren de millettir, sesimizi kısacak olan varsa yine
millettir! (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Bakan, şu Gazipaşa Havaalanına
bir gelseniz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bakanlar Kurulunda seçim kararı mı aldınız
Sayın Bakan?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Biraz Meclise hareketlilik
getirelim dedik. Herkes böyle sessiz sedasız duruyor. Biraz, böyle,
moralleri artıran, hizmetleri anlatan
Karamsarlıkları,
karabulutları ortadan kaldıran hizmetleri paylaşalım dedik.
Bunun için sesimizi gürleştiriyoruz. Sağ olun, var olun. (AK
PARTİ sıralarından
alkışlar)
Havacılık
Havacılıkta
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Mersin Havaalanı?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Havacılıkta Türkiye
uçtu, Türk insanı uçtu.
RAHMİ GÜNER
(Ordu) Bizim havaalanımız yok.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
bakın, 2003 yılında, bu ülkede 8,5 milyon
vatandaşımız uçakla seyahat ederken bugün 36 milyon
insanımız uçakla seyahat ediyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Dünyada
havacılık her yıl yüzde 5 büyürken Türkiye'de her yıl yüzde
53,5 büyüdü. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2009da
dünya havacılığı yüzde 12 küçülürken Türkiye sivil
havacılığı iç hatlarda yüzde 12, toplamda yüzde 6 büyümeye
devam etti. İşte Türkiye'nin farkı bu.
Türk Hava
Yolları, millî bayrak taşıyıcımız...
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Bursadan Ankaraya gidemiyoruz uçakla.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
bakın, Türk Hava Yolları, bizim millî bayrak
taşıyıcımız, bugün dünyayla başa güreşir
hâle geldi; rakamları sizinle paylaşıyorum:
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Bursadan Ankaraya uçamıyoruz.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Skytrax dünya ödüllerinde Güney
Avrupanın en iyi şirketi Türk Hava Yolları seçildi. Türk Hava
Yolları Avrupadaki pazar payını yüzde 4ten yüzde 8e
artırdı, yüzde 100 artırdı. Türk Hava Yolları
dünyadaki uçakla seyahat pastasından on binde 5 pay alırken bugün
yüzde 1,5 pay alıyor, yüzde 300 artırdık. Türkiye'nin bayrak
taşıyıcısı bugün artık bir dünya markası
oldu. Atatürk Havaalanı 22nci sıradaydı Avrupanın 14üncü
büyük havaalanı hâline geldi. Daha rakamlar uzayıp gidiyor. 150
uçaktan 300 uçağa çıktık. Denetimlerde Avrupanın 4üncüsü
olduk.
Bakınız,
denetlemelerle ilgili şurada görüyorsunuz, diyagram her şeyi
açıkça ortaya koyuyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız Sayın Yıldırım.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Teşekkür ederim.
MUHARREM VARLI
(Adana) Cenabı Allah kıstı sesinizi, Cenabı Allah
kıstı! İnşallah seçimde de kısacak!
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Denizciliğe giremedik,
iletişime giremedik. Bunları da inşallah soru-cevaplarda
anlatmaya çalışacağım.
Beni sabırla
dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Geçmiş
iktidarlardan da taş üstüne taş koyanın başımız
üstünde yeri var, teşekkür ediyoruz. (Alkışlar) Her yapılan
iş bu ülke içindir, 72 milyon içindir, ülkemizin refahı içindir,
geleceği içindir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldırım.
Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek.
Buyurunuz
Sayın Şimşek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on
dakikadır.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de sözlerime başlarken hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Maliye bütçesine ilişkin yapılan
bazı tespit ve değerlendirmelere cevap vermek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, küresel krizden tabii ki Türkiye bir miktar etkilendi. Zaten
etkilenmemiş olması da düşünülemez, çünkü Türkiye, son
yıllarda dünya ekonomisinden giderek daha yüksek pay alan, dünya
ticaretinden daha fazla pay alan bir ülke. Ama şunu da ifade etmekte büyük
yarar görüyorum: Geçmişte kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan krizlere
oranla, Türkiye, bu dönemde çok büyük bir dayanıklılık
göstermiştir, büyük bir başarı ortaya koymuştur. Bu
dönemde, bakın -son altmış yılın en büyük küresel
krizi yaşanıyor- kredi notu 2 kez artan, 2 kademe artan bir tek ülke
var dünyada, o da Türkiye.
Türkiyenin risk
primi, nasıl tanımlarsanız tanımlayın, yani
Türkiyedeki tahvillerin, eurobondların faiziyle aynı vadeli ABD
tahvili faiz farkına bakın veya yine tahvillerin iflasa
karşı sigorta primlerine bakın, Türkiye bu dönemde risk primi
azalmış, birçok Avrupa ülkesinden çok daha iyi bir performans
göstermiştir.
Yine Türkiyede
geçmiş krizlere oranla -kriz dönemlerinde enflasyon yükselirdi, faizler
yükselirdi- bu dönemde enflasyon düşmüştür, son kırk
yılın en düşük düzeyindedir ve faizler de düşmüştür.
İlk defa Türkiyede faizler, borçlanma faizleri tek haneye
düşmüştür.
Bu arada,
enflasyonla ilgili bir tespit yapıldı, eleştiriler veya
değerlendirmeler kısmında. Türkiye, 1990 yılı ile 2002
yılı döneminde en yüksek enflasyon ülkeleri liginde her zaman ilk
onda yer almıştır. Türkiye 1990-2002 döneminde, 2002 de dâhil
olmak üzere, dünya enflasyon liginde her zaman ilk 10da yer
almıştır, bugün Türkiye ilk 50de bile değildir. Bu bile
aslında enflasyonda katedilen mesafeyi göstermesi açısından son
derece önemlidir.
Değerli
arkadaşlar, bütçeye yapılan en önemli eleştirilerden bir tanesi,
2010 yılı vergi gelirlerinin gerçekçi olmadığı
yönündeki eleştiridir. Tabii, Plan ve Bütçe Komisyonunda ben bunu, bizim
gelirlerimizdeki yüzde 18,2lik artışın arka planını
mümkün olduğunca detaylandırmaya çalıştım, müsaade
ederseniz bir daha hatırlatmak istiyorum.
Evet, 2010
yılında, 2009 yılı gerçekleşme beklentisine, tahminine
göre vergi gelirlerinde yaklaşık yüzde 18,2lik bir artış
öngörüyoruz, bu iddialı bir artıştır. Bu iddialı
artışın arkasında birkaç faktör vardır.
Her şeyden
önce artışın puan olarak yani oran olarak 6,4 puanı
Orta
Vadeli Programda öngördüğümüz gibi -bazı maktu vergi ve harçlarda
yapılacak güncellemelerden- geçmiş dönemlerde vergilerini ödemeyen
bazı KİTlerin, bazı kamu şirketlerinin, mesela BOTAŞ
gibi şirketlerin mali durumlarını iyileştireceği ve
mali durumlarının güçleneceği ve 2010 yılı vergi
yükümlülüklerini yerine getirebilecekleri, aynı zamanda, belki
geçmişe ilişkin de, bazı geçmiş dönem borçlarını
da ödeyebilecekleri varsayımı var.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Ne kadar Sayın Bakan?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Bu varsayım tabii ki
şu an itibarıyla gerçekçi bir varsayım ama tabii şartlar
değişirse ona da bakarız.
Yine bu yüzde
18,2 puanlık artışın 1,9 puanı
2009 yılında
yapılan vergi indirimlerinin tabii ki 2010 yılında devam
etmeyeceği ortada. Bunu da baza katmamız lazım, buradan da 1,9
puan eklemek gerekiyor, baza dâhil etmek gerekiyor.
Yine bu 18,2lik
artışın 2 puanı
2009 yılının ikinci
yarısında petrol ve tütün ÖTVsine ilişkin olarak
artırılan maktu tutarların 2010 yılında tam yıl
olarak uygulanacak olmasından, çünkü biz bu sene bu
artışları yılın ikinci yarısında
yaptık, 2010 yılında bu tam yıl etkisini gösterecek.
Dolayısıyla bütün bu değerlendirmeler çerçevesinde
bakarsanız, aslında yüzde 18lik artışın bu
bahsettiğimiz sebeplerden ötürü gerçek artışı aslında
yüzde 7,9dur yani öngördüğümüz gerçek artış yüzde 7,9. Bu
bahsettiğim hususlar dikkate alınırsa, aslında nominal
büyüme yani reel büyüme artı deflatörün yüzde 8,67 olduğu dikkate
alınırsa vergilerde öngördüğümüz yüzde 7,9luk
artışın makul olduğunu, gerçekçi olduğunu
göreceksiniz. Bu varsayımlardan bazıları gerçekleşmezse
tabii ki bizim yeni tedbirler almamız gerekebilecek ama biz şu an
itibarıyla bu varsayımların gerçekçi olduğu
kanısındayız.
Değerli
arkadaşlar, getirilen en önemli eleştirilerden bir tanesi de
Hükûmetimizin bir vergi politikası olmadığı yönündeki
eleştiriydi, vergi kanunlarında sürekli değişiklik
yapıldığı ve vergi sisteminin bozulduğu iddiası.
Değerli
arkadaşlar, Hükûmetimizin bir vergi politikası vardır. Bu vergi
politikasının temel amacı yatırımları,
istihdamı desteklemek, büyümeyi sürdürülebilir kılmak, vergi
sistemini etkin, basit ve uygulanabilir bir hâle getirmektir.
Şimdi size
birkaç tane değişiklik örneği vermek istiyorum ve takdiri size
bırakıyorum: Tabii, Hükûmetimiz iktidara gelir gelmez, partimiz
iktidara gelir gelmez vergi barışını getirerek ekonominin
önünü açmıştır.
Önceki
hükûmetlerin cesaret edemediği enflasyon muhasebesi uygulamasını
getirdik. Bence bunu da kötü yapmadık.
Yine, kurumlar
vergisi oranını yüzde 30dan yüzde 20ye indirdik. Bunun amacı
Türkiyedeki şirketlerin dünyadaki rekabet gücünü artırmaktı.
Nitekim OECD ülkeleri arasında daha önce kurumlar vergisinde Türkiye en
yüksek beşinci orana sahipti, bugün yirmi beşinci sıra yani 30
ülke arasında en düşük 25inci ülke konumundayız. Bence bunda da
kötü olmadı, bu değişiklik kötü olmadı.
Yine, asgari geçim
indirimi uygulamasıyla ücretliler üzerindeki vergi yükünü azalttık.
Asgari ücretin büyük bir kısmını, hatta bazı durumlarda
tamamını vergi dışı bıraktık. Bence bu da
olumlu bir adım. OECD ülkeleri arasında, ücretler üzerindeki vergi
yükü açısından Türkiye en yüksek ülke konumundaydı, bugün, 8
basamak iyileşerek 9uncu sıraya düşmüştür. Daha burada da
tabii ki katetmemiz gereken mesafe vardır ama bu düzenleme de olumlu bir
düzenlemedir. İstihdamın artırılması için, kayıt
dışılığın azaltılması için, rekabet
gücünün artırılması açısından bu adımlar olumlu
olmuştur.
Yine, genç ve
kadın istihdamını teşvik ettik. Sigorta primlerinde 5
puanlık indirim yaptık. Bunlar da bence Türkiye'de yine
şirketler açısından, istihdam açısından olumlu
adımlardır.
Başta
gıda, sağlık olmak üzere, eğitim, tekstil, tarım gibi
birçok sektörde KDV oranı yüzde 18den yüzde 8e indirildi.
Yine, ülke
ekonomisinin uluslararası rekabet edilebilir yapısını
iyileştirmek için ARGE çalışmalarını teşvik
ettik. Bölgesel ve sektörel yatırımları teşvik ettik. Bunda
kötü mü yaptık? Hayır, kesinlikle.
KOBİlerin
kriz ortamında birleşerek güçlenmelerini teşvik ettik. Bunda da
kötü mü yaptık? Kesinlikle hayır.
Yine, e-devlet
projesini hayata geçirdik. İnternet erişiminde vergiyi yüzde 15ten
5e indirdik. Bunda da kötü mü yaptık? Kesinlikle hayır.
Vergi
cezalarını artırarak, vergi kaçakçılarına hapis
cezalarını uygulanabilir hâle getirdik. Bence buna da kimse
karşı çıkmaz.
Geçtiğimiz
dönemlerde kayıt dışı kalmış bazı
varlıkların kayıt altına alınması için
varlık barışı uygulamasını getirdik, Türkiyeye
döviz kazandırdık. Bence bu da yine olumlu bir adım.
Dolayısıyla,
yine, geçen sene, proaktif bir vergi politikası uyguladık; kriz
ortamında KDV, ÖTV ve harçlarda indirim yaptık. Ekonomimizin, en kötü
dönemde, bir miktar da olsa canlanmasını sağladık.
Bütün bunlar
aslında bir vergi politikasının olduğunu gösteriyor.
Böylece, vergi düzenlemelerinde amacın istihdamı artırmak,
üretimi artırmak olduğu da ortaya çıkacaktır.
Değerli
arkadaşlar, özelleştirme konusunda da yine birtakım
eleştiriler vardı. Bakın, bugün, Türkiye'de özelleştirmeler
televizyon ekranlarından naklen yayınlanıyor yani Türkiye'de
özelleştirme uygulamaları şeffaf, rekabetçi bir süreç içerisinde
yapılıyor. Dünya Bankası tarafından son yirmi yılda
yapılan özelleştirmeler değerlendirilmiş ve bütün ülkelere
bakılmış ve bu rapor sonucunda ülkemiz, bu işlemlerdeki
rekabetçi, şeffaf ve iyi organize edilmiş yapısı nedeniyle
birçok ülkeye örnek gösterilmiştir. Onun için özelleştirme konusunda
da hiç saklı gizli bir şey yoktur.
1995-2002
yılları arasında hazineye özelleştirmeden dolayı 3
milyar dolar civarında bir para aktarılmıştır.
2003-2009 döneminde hazineye tam 24 milyar 210 milyon dolar
aktarılmıştır. Diğer miktarlar ise,
özelleştirmeden elde edilen diğer gelirler ise yine özelleştirme
kapsamındaki şirketlere aktarılmış, borç ödemeleri
için kullanılmıştır.
Değerli
arkadaşlar, Türk Telekomun özelleştirilmesi de ilgili mevzuat
çerçevesinde çok açık ve şeffaf bir şekilde
gerçekleştirilmiş olup bu özelleştirme gerek ülkemize gelen
doğrudan yabancı yatırım miktarı gerek ihale sürecinin
saydamlığı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
gerekse rekabete
açıklığı yönünden başarılı bir ihale olarak
kayda geçmiştir.
Yine, bu
işlem, birleşme ve devralma konusunda Avrupada 2006
yılında gelişen piyasalarda yılın işlemi olarak
ödüle layık görülmüştür. Dört yıl içerisinde
yatırımcının elde ettiği temettü miktarı 3 milyar
951 milyon liradır. Aynı dönemde, buna 2005 dâhil, hazineye
aktarılan toplam temettü miktarı 5 milyar 395 milyon TLdir. Özelleştirme
yılı olan 2005 yılının temettüsü kıstelyevm
esasına göre hazineye bırakılmıştır.
Değerli
arkadaşlar, yine birtakım iddialarda bulunuldu. Örneğin, 7
milyar dolar alınmasa da işte başka türlü bir uygulama
olsaydı yirmi yılda ne kadar gelir elde edilirdi? gibi rakamlar
verildi.
Bakın, 2005
yılında hazinenin yaptığı bazı ihaleler var.
Örneğin, dolar cinsinden yaptığı borçlanmalar var, faiz
oranı yüzde 7,65. Yüzde 7,65 üzerinden 7 milyar dolar civarında elde
ettiğimiz geliri yirmi yıllık olarak siz değerlendirseniz
tam 23 milyar 764 milyon dolar
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
Buyurunuz.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
nema yani faiz geliri elde
ederdiniz. 7 milyarı da katarsanız tam 30 milyar 920 milyon dolara
çıkar yani burada paranın bir zaman değeri vardır.
Öbür
soruları inşallah önümüzdeki birkaç gün içerisinde cevaplamaya
çalışacağım.
Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şimşek.
Aleyhte
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu.
Buyurunuz
Sayın Tanrıkulu. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET KENAN
TANRIKULU (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüştüğümüz on üçüncü
turdaki bütçelerin aleyhinde görüşlerimi dile getirmek üzere
huzurunuzdayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; biraz önce konuşan
Sayın Ulaştırma Bakanımız en son, havacılık
sektöründen denize henüz inememişti. Müsaadenizle, ben de bir önceki
konuşmamda denizcilik sektörüne fazla yer veremedim, oradan
başlayarak devam etmek istiyorum.
Dünyada
denizlerde yük taşımacılığı yaklaşık
yüzde 91 oran göstermektedir, ülkemizde ise bu yüzde 85 civarına tekabül
ediyor ve gene dâhilî yük taşımacılığında
ülkemizde deniz taşımacılığının payı
yüzde 1,2. Bu oranlar şu açıdan önemli: Demek ki bu noktada
yapılması gereken daha birçok iş var, alınması gereken
daha büyük mesafeler var.
Değerli
arkadaşlarım, TÜİKin verilerine göre, ihracatta miktar olarak
yüzde 75ler civarında denizyolu
taşımacılığını görüyoruz fakat bu,
değer olarak yüzde 50lere düşmüş gözüküyor son yıllarda.
Gene ithalatta baktığımız zaman, yüzde 93ler
civarında olan deniz yolu taşımacılığı
oranı da değer bakımından yüzde 58lere düşüyor.
Eğer, gerçekten, ülke olarak dünya denizciliğinde söz sahibi olmak
istiyorsak Denizcilik Müsteşarlığımızın
uluslararası nitelikte bir yönetim tarzıyla ve
anlayışıyla yönetilmesi ve devam ettirilmesi gerekmektedir.
Mevcut yönetim tarzı, bu sektöre bu şekliyle doğru bir yön
veremediğinden, Müsteşarlığımızın 2009 ve
2010 bütçelerinde bu oranları gayet net görebilmekteyiz.
Denizcilik
Müsteşarlığının 2009 bütçesinde yüzde 30lara varan
bir oranda sapma var yani bu içinde bulunduğumuz yıla ait bütçede. Bu
da ya bu planlama anlayışının düzgün bir şekilde
yapılamadığını yahut da yapılsa dahi plansız
harcamaların bütçe içerisinde, yıl içerisinde
arttığını göstermektedir. Deniz taşımacılığının
bittiği ve kara taşımacılığının
başladığı yerlerde de kıyı yapıları
karşımıza çıkıyor ki biz bunlara limanlar diyoruz.
Bunların da kapasiteleri gerçekten çok önem arz ediyor çünkü Üç
tarafı denizlerle çevrili. diye hep tarif ettiğimiz ülkemizde 8.333
kilometrelik bir kıyı şeridi var. Bu kıyı şeritlerinin
kenarında da yaklaşık üç yüz kadar kıyı
yapısı bulunmakta.
Değerli
arkadaşlarım, deniz yoluyla yapılan dış ticaret
taşımacılığında Türk Bayraklı gemilerimizin
aldığı pay 2002 yılında yüzde 33müş. Bugün
baktığımız zaman bu, yüzde 20 civarına gerilemiş
gözüküyor. Yine deniz ticaret filomuzda son yedi yılda belirgin bir
artışa rastlamıyoruz. 8,7 milyon DWTluk bir deniz ticaret
filomuz var. Bu da dünya ticaretiyle, dünya sıralamasıyla mukayese
yaptığımız zaman şu anda 19uncu sıraya tekabül
ediyor. Ulusal filomuz bu bakımdan bu dönem içerisinde hem erimiş hem
de Türk Bayrağından bir kaçış başlamış. Bu
durum da açıkça gösteriyor ki Hükûmetin deniz
taşımacılığı sınıfta
bırakılmış.
Değerli
arkadaşlarım, bu konuyla ilgili yani Türk Bayrağından
kaçışı durdurabilmek için geçtiğimiz mayıs ayında
yayınlanan 5897 sayılı bir Kanunumuz vardır. Bu Kanunla
Türk Bayrağına geçişin kolaylaşacağını ve
bu suretle de yoğun ilgi görüleceği iddia edilmişti ancak
uygulamaya baktığımız zaman bu iddianın tam tersine bu
Kanundan beklenen netice maalesef sağlanamamıştır. Bunun
da bizce en büyük nedeni, yabancı bayrak taşıyan gemilere
sağlanan mazottaki ÖTV indirimi ve diğer bazı teşvikler
maalesef Türk Bayraklı gemiler üzerinde uygulanmamış, bu gemilerimiz,
yani Türk Bayraklı gemilerimiz âdeta kaderlerine terk edilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, yine bu Kanunla özel teknelerden alınan motorlu
taşıtlar vergileri kaldırıldı, yerine de ruhsat
harçları getirildi. Yani bir adaletsiz uygulamayı düzeltiyoruz,
kaldırıyoruz derken bir başka adaletsiz uygulama yaptık,
mega yat sahiplerine bu manada onların lehine bir tavır
geliştirmiş olduk.
Değerli
arkadaşlarım, denizcilik sektöründe üzülerek ifade edeceğimiz
bir son husus da son zamanlarda tersanelerimizde meydana gelen ciddi
kazalardır. Bu kazalara baktığımız zaman, ardı arkası
kesilmeyen bu kazalarda, birçok yurttaşımız,
çalışanımız hayatlarını kaybetmiş ve ciddi
yaralanmalarla karşı karşıya kalmışlardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
AHMET KENAN
TANRIKULU (Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
Bu tersanelerle
ilgili yani kazaların olduğu tersanelerle ilgili ve deniz, gemi
imalat sektörüyle ilgili ciddi tedbirlerin de alınması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, denizciliğin bu kısmından, müsaade ederseniz
bir diğer konuya, PTT ve posta sektörüne değinmek istiyorum. Daha
geçtiğimiz hükûmetlerde yani 58inci Hükûmet döneminde hazırlanan ve
Acil Eylem Planıyla Ulusal Programda yer almasına rağmen,
posta sektörü ve PTTnin yeniden yapılandırılması
çalışmaları maalesef
sonuçlandırılamamıştır. Gerek kargo işlemlerinde
gerekse APS işlemlerinde bugün çok ciddi kayıplar olmaktadır ve
PTT bu anlamda da müşteri kaybetmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bu anlamda, bu kısa süre içerisinde
görüşlerimi sizlerle paylaştım. Tekrar, bu bütçelerin
hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tanrıkulu.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Yirmi dakika
Sayın
Işık, Sayın Tankut, Sayın Köse, Sayın Özdemir,
Sayın Paksoy, Sayın Uslu, Sayın Süner, Sayın Kaptan,
Sayın Asil ve Sayın Korkmaza öncelikli olarak söz vereceğim.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İlk
sorularım Sayın Ulaştırma Bakanına:
1) Hak
sahiplerine zamanında ödenmeyen kara yolu istimlak bedellerinin 2010
yılı içinde ödenmesi sağlanabilecek midir?
2)
Bakanlığınızın 2009 faaliyetleri
kitapçığının 84üncü ve 136ncı sayfalarında yer
alan Ankara-İzmir Otoyol ve Hızlı Tren Projelerinin, en
kısa güzergâh üzerinde bulunmasına rağmen Kütahya ilinden
geçirilmediği görülmektedir. Bu projelerin Kütahyadan geçecek
şekilde revize edilmesi sağlanabilecek midir?
3)
Altıntaş Zafer Havaalanının ihale hazırlık
çalışmaları ne aşamadadır? Bu proje için 2010
yılı programı nasıldır?
Son sorum
Sayın Maliye Bakanına: Suriye ile 1930lardan bu yana devam eden
-karşılıklı- taşınmaz sorununun çözümüne yönelik
olarak sürdürülen ikili görüşmeler ne durumdadır? Suriye
tarafından el konan, Türk uyruklu vatandaşlarımıza ait 1
milyon dekarın üzerindeki arazinin iadesi ne zaman
gerçekleşebilecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Ulaştırma Bakanına sormak istiyorum: Yapımına 2004
yılında başlanan ancak hâlen tamamlanamayan ve âdeta yılan
hikâyesine dönen Adana-Karataş duble yol çalışmalarında
harcanan kaynak ne kadardır? Fiziki gerçekleşme oranı nedir ve
kesin olarak ne zaman bitirilecektir?
Yine, pek çok il
arasındaki trafik yoğunluğundan bile çok fazla
yoğunluğa sahip olduğu bilinen Adana-Kozan yolu ve
Kozan-Yahyalı kara yolu yıllardan beri bitirilmeyi beklemektir.
Aynı şekilde enerji üssü hâline getirilmeye çalışılan
Yumurtalık ilçemiz ne yazık ki son derece yetersiz bir yola sahiptir.
Adana-Yumurtalık yolunun bitirilmesiyle ilgili yine
vatandaşlarımız beklenti içerisindedir. Söz konusu bu yollarımızın
mevcut durumları nedir ve ne zaman tamamlanacaktır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tankut.
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bakanlarıma
sormak istiyorum.
Birinci sorum:
Gelir uzmanlığı sınavında 70 puanın üzerinde puan
alan Gelir İdaresi çalışanlarının gelir uzmanı
olarak atamalarını ne zaman yapacaksınız?
İkinci
sorum: 31 Mart-19 Haziran arasında defterleri incelemeye alınanlar
varlık barışından yararlanamıyorlar. Nedenini
açıklar mısınız. Bu soruyu Plan Bütçede de sormuştum,
lütfen cevap verir misiniz.
Üçüncü sorum:
Kazanılmış haklarını kaybeden 4/C kapsamındaki
çalışanların durumunu düzeltmek için bir
çalışmanız var mıdır?
Dördüncü sorum:
Kamuya memur alımı ile ilgili, binlerce aile, ön lisans mezunu atama
beklemektedir. 2010 yılında bu atamaları yapacak
mısınız?
Ulaştırma
Bakanına sormak istiyorum: Devlet Demiryollarında işten
uzaklaştırılan emekçileri tekrar işe almayı
düşünüyor musunuz? Üç yıldır şantiye hâlinde bekleyen
Adıyaman-Malatya, Adıyaman-Gölbaşı-Kâhta yolunu ne zaman
bitireceksiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Maliye
Bakanına soruyorum: 31/12/2009 tarihine kadar uzatılan Varlık
Barışı Kanunundan faydalanmak üzere süresi içinde beyan ve müracaatları
-önceki tarihte- yapan fakat tahakkuk ettirilen vergilerini bugüne kadar
ödeyemeyen mükelleflerin, varlık barışından
yararlanamadıkları gibi, tahakkuk ettirilen ancak terkin edilmeyen
vergiyi de ödemek durumunda kaldıklarından mağduriyetleri söz
konusudur. Bu durumdaki mükelleflerin de tahakkuk ettirilen vergiye gecikme
faizi uygulanarak varlık barışından faydalanmaları
için yeni bir çalışma var mıdır? Varsa mükellefleri
aydınlatıcı bir açıklamada bulunur musunuz?
Ulaştırma
Bakanına sorum: Yedi yıllık AKP iktidarları döneminde
11.400 kilometre duble yol yapıldığını söylediniz.
Bunun kaç kilometresi her iki şeridi de yeni açılan yol, kaç
kilometresi mevcut yolun yanına çizilen şerittir? Yoksa eskiden
yapılan bazı yolların ortasına cızık mı
çektiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.
Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim.
Birinci sorum
Maliye Bakanımıza: 5084 sayılı Kanun kapsamında
kırk dokuz ilde uygulanan Teşvik Yasası yıl sonunda sona ermektedir.
Söz konusu Yasayla alınan destek ülkemize ve seçim bölgem olan
Kahramanmaraşa fazlasıyla yarar sağlamıştır.
Ancak, teşvikin sona ermesinin ekonomide büyük oranda durgunluk
yaratacağı kaçınılmaz görünmektedir. Bu sebeple, 5084
sayılı Teşvik Yasasını en az bir yıl daha
uzatmayı düşünür müsünüz?
İkinci sorum
Ulaştırma Bakanımıza: Merkez nüfusu 400 bin olan ilimiz
Kahramanmaraşa Ankaradan uçak seferleri haftada üç gün
yapılmaktadır. Her gün sefer yapılamaz mı? Bu konuda bir
çalışma yaptırır mısınız?
İkinci
sorum: Duble yollardan bahsettiniz. Bu kapsamda Kahramanmaraş-Göksun kara
yolu daha yüzde 35 seviyesindedir. 90 kilometrelik yolu ne zaman
bitireceksiniz?
Bir de personel
yetersizliği sebebiyle ülkemizde kaç demir yolu istasyonu
kapatılmıştır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Paksoy.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Maliye
Bakanımıza soruyorum: Yaşanan son sel felaketinde yapılan
tespitler neticesinde ödenmesi gereken yardım paralarının hâlâ
ödenmediği, Tekirdağın Saray ve Kumbağ belediyelerinin
beklenti içerisinde olduğu bilinmektedir, ne zaman ödenecektir?
2006 ve 2007
yılında sınava girip 70 ve üzeri puan alarak
başarılı olan personelin gelir uzmanı olarak
atamaları yapılmamıştır. Başarılı olan
yaklaşık 800 personel mahkemeye başvurmuş, mahkeme
kararıyla bu personelin ataması yapılmıştır.
Şu anda 70 ve üzeri puan alarak
başarılı olan 1.893 kişi daha atamayı
beklemektedir, ne zaman atanacaktır?
Son sorum
Ulaştırma Bakanına: Edirne ilinde Keşan-Enez yolu ne zaman
genişletilecektir? Ayrıca Enez-İpsala yolu 2010
yılında yapılacak mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Uslu.
NURİ USLU
(Uşak) Sayın Başkan, ben de söz istemiştim. Benim
soyadım da Uslu, iki tane Uslu var.
BAŞKAN
Sayın Süner
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma sormak
istiyorum: Antalyada bulunan Akseki-Cevizli-Beyşehir kara yolunun
genişletme çalışmaları çerçevesinde yolun bitimine 12
kilometre kalmıştır, bu proje 2010 yılı programına
alınmış mıdır?
İkinci
sorum: Son yıllarda uçak ve helikopter kazalarında artış
yaşanmaktadır. Pilotların ve diğer uçuş personelinin
iş haklarını koruyan bir iş kanunu hazırlanmakta
mıdır? Uygun şartlar oluşmadığı takdirde
bile kaptan pilotları uçmaya zorlayan
özel hava yolu şirketlerine pilotların şikâyeti durumunda ne
gibi yaptırımlar uygulanmaktadır?
Üçüncü sorum:
Ülkemizde kaç işsiz kaptan pilot bulunmaktadır? Özel hava yolu
şirketlerinin ve Türk Hava Yollarının kaptan pilot
açığı bulunmakta mıdır? Türk Hava Yollarında
yabancı kaptan pilot çalıştığı doğru mudur?
Doğruysa yabancı kaptan pilot sayısı kaçtır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Süner.
Sayın
Kaptan
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Maliye
Bakanına bir sorum var: Sayın
Bakan, Teşvik Kanununun
süresini uzatmayı düşünüyor musunuz?
Ulaştırma
Bakanına: Sayın Bakan, bugün Fransada, Japonyada, Amerika
Birleşik Devletlerinde hızlı trenler saatte 450 kilometre
hız yaparken bizde niye ortalama en fazla 160 kilometre hız
yapabiliyor? Onlar da bazen raydan çıkıyor. Türkiyeye satılan
yirmi yıl önceki eski teknoloji mi yoksa?
İkinci soru:
Demir yolu işçilerinin 25 Kasımda yaptıkları eylem
nedeniyle 46 kişinin hizmet akdini geçici olarak feshettiniz. Eylem yapan
işçilere Müsteşarınızın terbiyesizler, Genel
Müdürünüzün de serseriler dediği, sendikaların bildirilerinde yer
aldı. Sayın Bakan, bu sözlere siz de katılıyor musunuz;
katılmıyorsanız bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
İş akitleri feshedilen işçileri tekrar işe almayı
düşünüyor musunuz?
Son soru:
Ankara-Antalya
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaptan.
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan,
Eskişehir-Ankara arasının yüksek hızlı tren yolu
yapılan bölümünde tarım ve hayvancılık yapan
vatandaşlarımız, uygun yerlerden geçiş imkânı
sağlanmadığı için büyük mağduriyetler
yaşamaktadırlar. Bugüne kadar yapılan müracaatların
hiçbirine olumlu cevap verilmemiştir. Bu mağduriyetleri gidermeyi
düşünüyor musunuz?
İkinci
sorum: 25 Kasım 2009da yapılan bir günlük iş bırakma
eyleminden on iki gün sonra 16 çalışanı, daha sonra da 30
çalışanı olmak üzere toplam 46 çalışanı
açığa alarak cezalandırdınız.
Cezalandırılması gereken, eylem öncesi tedbir alması
konusunda kendisini ziyaret eden sendikaların genel merkez yöneticilerine
Hiçbir önlem almayacağım ve sizi yolcular ile karşı
karşıya getireceğim. diyen Genel Müdürünüz değil midir?
Devletin polisiyle
vatandaşlarımız ile memuru karşı karşıya
getirip çatıştıran ilgililere bu sıkıntıları
ortadan kaldırmak için bir talimat verecek misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Asil.
En son Sayın
Korkmaz
Son sözü veriyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Bakan, Marmaray boğaz geçiş kısmı
projesi sözleşmesinin süresi Nisan 2009da sona erdi. Aynı
şekilde mühendislik ve müşavirlik hizmetlerinin de süresi sona erdi.
Aldığınız Bakanlar Kurulu kararı kapsamında
sözleşmeleri 2013 yılına kadar uzatılmış ve 2006
yılından itibaren fiyat farklarıyla birlikte hak edişlerin
ödeneceği söylenmiştir. Bu uygulama ne kadar bir maliyet
artışı getirecektir? Bu artış ikinci etabı yani Gebze-Halkalı
banliyö hatları rehabilitasyonunu ve demir yolu araçları alımını
ne kadar etkileyecektir? Bu bölümlerde de maliyet artışı ve süre
uzatımı olacak mıdır?
İkinci
sorum: Fransanın güneyinde Bordeaux civarında 20 binden fazla Türk
yaşamaktadır. Bunların yarıdan fazlası
Ispartalıdır. Çok ciddi sıkıntıları var memleketlerine
ulaşmada. Bordeaux-Isparta yahut Bordeaux-Antalya uçuşu planlanmakta
mıdır?
Son sorum da,
Yalvaç-Akşehir arasındaki, 57nci Hükûmet zamanında
başlanan yolu ne zaman tamamlayacaksınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
Kim konuşacak
önce efendim?
Buyurunuz
Sayın Şimşek.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Önce, Suriyede
bulunan Türk vatandaşlarına ait taşınmazlarla ilgili
sorudan başlamak istiyorum. Suriye vatandaşlarına ait ülkemizde
bulunan gayrimenkuller tabii Bakanlığımız tarafından
yönetilmektedir. Bu durumda görüşmelerde henüz önemli bir ilerleme
sağlanmamıştır ama inşallah önümüzdeki dönemde, Suriye
ile iyileşen ilişkilerimiz çerçevesinde belki bu sorunun da çözümü
mümkün olabilecektir.
Yine, 5084
sayılı Kanunun uygulanmasının uzatılıp
uzatılamayacağı gündeme getirildi. Bildiğiniz gibi, biz,
2009 yılı içerisinde daha rasyonel, kaynakların daha rasyonel
kullanımını içeren oldukça da radikal bir teşvik sistemini
getirdik. Bu teşvik sistemi gerek kurumlar vergisi itibarıyla gerekse
sosyal sigortalar primi, arsa tahsisi, faiz desteği, gümrük muafiyeti, KDV
muafiyeti gibi birçok hususu içeriyor. Bu çerçevede, 5084ün
uzatılmasına ilişkin bütçemizde ek bir kaynak söz konusu
değildir. Yani, şu an itibarıyla 5084ün uzatılmasına
ilişkin herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.
Yine, diğer,
gündeme getirilen hususlardan bir tanesi gelir uzmanlığı
sınavıyla ilgilidir. Biliyorsunuz, 2006 ve 2007 yıllarında
yapılan özel sınavlar neticesinde 70 ve üzerinde puan almalarına
karşılık atanması yapılmayan personel sayısı
2.601dir. Bu personelin gelir uzmanı olarak atanmalarına
ilişkin değerlendirmeler devam etmektedir. Yalnız burada şöyle
bir husus var: Tabii ki Gelir İdaresinin ihtiyaçlarına göre bu atamalar
yapılacaktır. KPSSde olduğu gibi, yani biz 70 puan ve üstü olan
herkesi atayacağız şeklinde değil, 70 puan ve üstünü
ihtiyaçlar çerçevesinde en üstten başlayarak atamaları
yapıyoruz, en üstten. Yani bir insan eğer 99 aldıysa ona öncelik
vererek gelir uzmanlarını o şekilde atıyoruz. Bu, hepsinin
aynı anda atanacağı anlamına, tabii ki takdir edersiniz,
gelmez.
Yine, varlık
barışıyla ilgili bir iki husus vardı. Bildiğiniz gibi
Varlık Barışı Kanunuyla gerçek ve tüzel kişilere ait
olup da yurt dışında bulunan varlıklar ile gelir veya
kurumlar vergisi mükelleflerine ait olup da işletme kayıtları
arasında yer almayan varlıkların kayıt altına
alınması amaçlanmaktadır. Ancak, söz konusu Kanundan yararlanabilmek
için belli bir tarih itibarıyla -ki birinci uygulama 22 Kasım 2008,
ikinci uygulama dönemi 19 Haziran 2009 tarihidir- vergi incelemelerine
alınmış olunmamalıdır. Yani, vergi incelemeleri belli
tarihler itibarıyla başlamışsa tabii ki takdir edersiniz ki
bu Kanun hükmü çerçevesinde bunun idari bir tasarrufla değiştirilmesi
söz konusu değildir. Bu yapılan, kanun hükmü çerçevesinde
yapılmıştır. Bu kanunlar çıkarılırken belli
bir tarihten başlatılmıştır. Dolayısıyla
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) İkisinin arasındaki
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Ama takdir edersiniz ki o
kanunlar çıkarken belli bir tarihten başlıyor.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Bir açma bir kapama gibi bir şekilde olmuştur.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Evet.
Değerli
arkadaşlar, benim dikkatimi çeken, yani bana yöneltilen esas
itibarıyla sorular sanırım bunlardı.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Yıldırım.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Işık istimlak bedellerinden
bahsetti, doğrudur. Kısa sürede çok fazla yol yapımı
gerçekleştirdiğimiz için hukuki davalar zaman almakta ve ödemelerde
bir gecikme yaşanmaktadır ama Maliye
Bakanlığımızla da bu konuda mutabakata vardık, 2010da
ödemeleri daha da hızlandıracağız.
Ankara-İzmir
Otoyol Projesi çalışması yapılıyor. Şimdi, otoyol
çalışması yapılırken, tabii ulusal ve
uluslararası kriterler var, bu kriterler dikkate alınarak
yapılıyor. Şu anda Kütahya yahut Afyon diye bir güzergâh
söylememiz mümkün değildir. Otoyol çalışması, 50
kilometrelik bir bant aralığında proje çalışmaları
yapılıyor. Dolayısıyla en uygun güzergâh bu
çalışmalar sonunda ortaya çıkacaktır. Şüphesiz zaten
50 kilometreyi dikkate aldığımızda bundan Afyon da Kütahya
da yararlanacaktır.
Zafer
Havaalanıyla ilgili yap-işlet-devret modeliyle yapılması
yönünde YPK kararını aldık, ihalesine 2010un başında
çıkacağız.
Sayın
Tankutun sorusu Adana-Karataş, Adana-Kozan yolları. Burada iki
yıldır çalışmalarımız devam ediyor. 2010da
burada çalışmaları daha da hızlandıracağız.
Sayın
Kösenin sorusu
TCDDde yaşanan, 24 Kasımda başlayan eylem
işçilerin değil, memurların bir eylemidir. Bunu bir kere
düzeltmek istiyorum. İşçiler eylem yapmamıştır, memur
statüsünde çalışanlar eylem yapmıştır. Esasen
işçinin hak arama yönündeki yapacağı çalışmaların
tabii ki başımızın üstünde yeri var ancak buradaki eylemler
maksadını aşmış, yürüyen trenler gece yarısı
durdurulmuş, yolcular, makinistler indirilmiş, sinyaller
yeşilken kırmızıya çevrilmiş, trenin frenleri
çekilmiş. Bu gibi eylemin içeriğiyle bağdaşmayan
hareketlerde bulunan arkadaşlar için Devlet Demiryolları ve Ceza
Kanunu maddelerine göre soruşturma başlatılmış, 16
kişilik gruptan 6sının soruşturması tamamlanarak
tekrar görevlerine iade edilmiştir. Bu soruşturma tamamlanınca
diğerlerinin durumu da netlik kazanacaktır. İşten
çıkarılma diye bir şey söz konusu değildir. Açığa
alınma hem işletmenin emniyeti için hem de
araştırmanın daha sağlıklı yapılması
için gereken bir uygulamadır.
Şüphesiz,
değerli milletvekilleri, çalışanlarımızın büyük
bir ekseriyeti ve yolcular bu mağduriyete doğrusu destek
vermemişlerdir. Az da olsa bazı çalışanların
başlattığı bu eylemde, hak arama mücadelelerine sonuna
kadar saygımız var. Onlar yanlış yapmış olsa da
onlara serseri veya bu gibi bir sıfatı yakıştırmak
asla kimsenin kârı değildir. Öyle bir şey yoktur. Burada bir
çarpıtma vardır. Arkadaşlarımız bu konuda gerekli
açıklamayı da yapmıştır.
Sayın
Paksoy, Kahramanmaraş-Göksun yolu çalışmalarımız devam
ediyor. Bununla ilgili 2010-2011 programında da bu
çalışmaları hızlandıracağız.
Diğer soru
Sayın Uslunun. İpsala-Karpuzlu-Enez 30 kilometrelik bir yoldur.
2010da bu yolun da iyileştirme çalışmalarına
başlıyoruz, böylece Trakyada yapılmayan yol da
kalmamış olacak.
Adıyamanın
yollarıyla ilgili, doğru, geçmiş yıllarda Adıyaman
âdeta çıkmaz sokak şeklindeydi. 2008-2009da
Adıyaman-Gölbaşı-Kahta güzergâhında çalışmalara
başladık. Önümüzdeki yıllarda bunları artırarak devam
ettireceğiz.
Sayın
Kaptan, Ankara-Eskişehir hattı 160 kilometre değildir, 250
kilometrelik yüksek hızlı tren standardındadır ve gerek
altyapı gerekse üstyapı tamamen uluslararası standartlara göre
yapılmıştır.
Demir yolu
işçileriyle ilgili cevabı vermiştim. Ankara-Eskişehir demir
yolunda gerekli görülen tali yollara geçişler ya alttan ya üstten
sağlanmıştır. Eğer bunlarda yetersizlik varsa
bunları tekrar yapabiliriz. Bu konuda gereken neyse yapacağız.
Sayın
Korkmazın Marmarayla ilgili bir sorusu var. Marmarayla ilgili,
doğrudur, 2009 Mayısında sözleşme süresi sona
ermiştir. Ancak, İstanbulda yapılan üç yerdeki arkeolojik kazılar
dört buçuk yıl sürmüştür. Bunlar, bizim irademiz
dışında gerçekleşen gecikmelerdir, mücbir sebeptir. O
bakımdan, proje hem uzamış hem de maliyet artışı
kaçınılmaz olmuştur. Bu maliyet artışı ve süreyle
ilgili, diğer kısımlarıyla ilgili hususlara detaylı
olarak yazılı cevap vereceğim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Uçak seferleriyle ilgili bir şey vardı. Bordeaux-Isparta
arası uçak seferleriyle ilgili
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Bildiğiniz gibi, uçak
seferleri her ülkede belirli aktarma alanlarına tarifeli sefer olarak
yapılır. Charter seferleri pekâlâ yapılabilir. Bu konuda biz
firmalara gerekli tavsiyelerde bulunacağız ama tarifeli seferlerin
Ispartaya yapılması bu aşamada söz konusu değildir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Antalyadan
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Antalyaya yapılıyor
zaten. Antalya da bundan istifade edecektir.
Teşekkür
ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldırım.
Sayın
milletvekilleri, şimdi sırasıyla on üçüncü turda yer alan
bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı
okutup oylarınıza sunacağım.
Ulaştırma
Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
16- ULAŞTIRMA BAKANLIĞI
1. Ulaştırma Bakanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 16.763.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 270.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 1.775.869.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.792.902.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ulaştırma
Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Ulaştırma
Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Ulaştırma Bakanlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 1.143.234.000,00
- Toplam Harcama : 982.853.145,19
- İptal Edilen Ödenek : 160.380.854,81
- Ertesi Yıla Devreden Ödenek : 128.589.519,53
BAŞKAN (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ulaştırma
Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Karayolları
Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
16.91 - KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1. Karayolları Genel Müdürlüğü 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 33.474.550
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 446.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 4.564.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 4.949.189.450
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 1.377.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 4.989.051.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Karayolları
Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Karayolları
Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Karayolları Genel Müdürlüğü 2008 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 8.301.594.830,68
- Toplam Harcama : 8.184.884.093,50
- İptal Edilen Ödenek : 102.871.642,22
- Ertesi Yıla Devreden Ödenek : 26.406.519,93
BAŞKAN (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Karayolları
Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2010 yılı merkezi yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
42.02 BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE
İLETİŞİM KURUMU
1. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 88.006.348
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 27.500.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 1.302.723.652
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.418.230.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KOD Açıklama
(TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 1.305.555.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 112.675.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.418.230.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 1.287.935.000,00
- Toplam Harcama : 1.286.557.248,87
- İptal Edilen Ödenek : 1.377.751,13
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
B C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe tahmini : 1.172.247.000,00
- Yılı tahsilatı : 1.286.557.248,87
BAŞKAN (B)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Denizcilik
Müsteşarlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
16.81
- DENİZCİLİK
MÜSTEŞARLIĞI
1.
Denizcilik Müsteşarlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 6.005.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 366.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 77.022.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
07 Sağlık
Hizmetleri 116.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 83.509.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Denizcilik
Müsteşarlığı 2010 yılı merkezi yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Denizcilik
Müsteşarlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.
Denizcilik Müsteşarlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 67.243.035,11
- Toplam Harcama : 62.431.280,00
- İptal Edilen Ödenek : 4.811.755,11
- Ertesi Yıla Devreden Ödenek : 700.035,11
BAŞKAN (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Denizcilik
Müsteşarlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.49-
SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 2.423.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 400.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 13.187.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 16.010.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KOD Açıklama
(TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 50.890.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 10.010.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 60.900.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2010 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2008 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 16.205.000,00
- Toplam Harcama : 6.840.722,51
- İptal Edilen Ödenek : 9.364.277,49
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
B C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe tahmini : 20.371.000,00
- Yılı tahsilatı : 42.417.846,28
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir
Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2008 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir
Maliye
Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
12 - MALİYE BAKANLIĞI
1. Maliye Bakanlığı 2010 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 35.633.508.400
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 532.100
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu
Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 72.942.200
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 2.026.000.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 2.742.300
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 22.023.320.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 59.759.045.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maliye
Bakanlığı 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Maliye
Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2. Maliye Bakanlığı 2008 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 40.193.504.834,77
- Toplam Harcama : 39.455.972.551,86
- Ödenek Dışı Harcama : 22.819.351,99
- İptal Edilen Ödenek : 760.351.634,90
BAŞKAN (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maliye
Bakanlığı 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir
İdaresi Başkanlığı 2010 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
12.76 GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1. Gelir İdaresi Başkanlığı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 1.567.924.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.000.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.568.924.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2010
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir
İdaresi Başkanlığı 2008 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Gelir İdaresi Başkanlığı 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 1.432.468.122,00
- Toplam Harcama : 1.420.975.385,76
- Ödenek Dışı Harcama : 31.383.185,77
- İptal Edilen Ödenek : 42.875.922,01
BAŞKAN (A)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
İdaresi Başkanlığı 2008 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2010 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.35 ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1. Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 8.559.700
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 8.856.300
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 17.416.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 327.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 17.079.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 10.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 17.416.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2010 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2008 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının
2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 18.162.250,00
- Toplam Harcama : 15.724.641,32
- İptal Edilen Ödenek : 2.437.608,68
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
B C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe tahmini : 17.079.000,00
- Yılı tahsilatı : 18.724.606,62
BAŞKAN (B)
cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2008 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu İhale
Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
42.06 KAMU İHALE KURUMU
1. Kamu İhale Kurumu 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
A C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
01 Genel
Kamu Hizmetleri 11.492.700
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 60.507.300
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 72.000.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
B C E T V E L İ
KODU Açıklama
(TL)
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 48.382.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 23.618.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 72.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu İhale
Kurumu 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Kamu İhale
Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Kamu İhale Kurumu 2008 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A)
cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
A C E T V E L İ
(YTL)
- Genel Ödenek Toplamı : 95.123.000,00
- Toplam Harcama : 83.011.806,03
- İptal Edilen Ödenek : 12.111.193,97
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
B C E T V E L İ
(YTL)
- Bütçe tahmini : 69.123.000,00
- Yılı tahsilatı : 71.060.791,42
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir
Kamu İhale
Kurumu 2008 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
Böylece,
Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü,
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Denizcilik
Müsteşarlığı, Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi
Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı ve Kamu İhale Kurumunun 2010 yılı
merkezî yönetim bütçeleri ve 2008 yılı merkezî yönetim kesin
hesapları kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, on üçüncü turdaki görüşmelerin tamamlanmasıyla
birlikte 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının 1inci maddeleri kapsamına giren Bakanlık
ve ilgili kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları ile gelir ve
finansman ile ilgili 2nci maddenin görüşmeleri tamamlanmış
bulunmaktadır.
Şimdi de
program uyarınca, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının maddelerini görüşüp oylamalarını
yapacağız.
Şimdi, 2010
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının gider
bütçesiyle ilgili 1inci maddesini tekrar okuttuktan sonra oylarınıza
sunacağım:
2010 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI
BİRİNCİ
KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Gider, Gelir,
Finansman ve Denge
Gider
MADDE 1 (1) Bu
Kanuna bağlı (A) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere,
10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;
a) (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerine 281.907.405.110 Türk Lirası,
b) (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere 17.799.895.100 Türk
Lirası,
c) (III)
sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlara
1.949.287.082 Türk Lirası,
ödenek
verilmiştir.
BAŞKAN
1inci maddeyi daha evvel kabul edilmiş bulunan cetvelleriyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Gelir bütçesine
ilişkin 2nci maddeyi tekrar okutuyorum:
Gelir ve
finansman
MADDE 2 (1)
Gelirler:
Bu Kanuna
bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018
sayılı Kanuna ekli;
a) (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 231.235.584.000
Türk Lirası,
b) (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri
4.898.274.700 Türk Lirası öz gelir, 13.386.485.400 Türk Lirası Hazine
yardımı olmak üzere toplam 18.284.760.100 Türk Lirası,
c) (III)
sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların
gelirleri 1.949.287.082 Türk Lirası,
olarak tahmin
edilmiştir.
(2) Finansman:
Bu Kanuna
bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018
sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel
bütçeli idarelerin net finansmanı 134.598.000 Türk Lirası olarak
tahmin edilmiştir.
BAŞKAN
2nci maddeye bağlı (B)
cetvelinin bölümlerini okutup ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım:
B - C E T V E L İ
2010
YILI BÜTÇE
KODLAR AÇIKLAMA GELİRLERİ
(TL)
01 Vergi
Gelirleri 212.555.871.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 6.789.078.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 965.983.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 19.712.421.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 10.653.770.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
08 Alacaklardan
Tahsilat 438.194.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
TOPLAM
BÜTÇE GELİRLERİ 251.115.317.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
09 Red
ve İadeler ( - ) 19.879.733.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
NET
BÜTÇE GELİRİ 231.235.584.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
kabul edilen ekli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, programımız gereğince bugünkü görüşmeler
tamamlanmıştır ama şimdi bir Danışma Kurulu
önerisi vardır, okutuyorum:
V.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Genel Kurul çalışma saatleri ile bütçe
programının yeniden düzenlenerek 25/12/2009 Cuma günkü
birleşimde tümü üzerindeki son görüşmelerin ve açık
oylamaların tamamlanmasına kadar çalışmalara devam
edilmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
21.12.2009
Danışma
Kurulunun yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mustafa
Elitaş Kemal
Kılıçdaroğlu Mehmet
Şandır
Adalet ve Kalkınma
Partisi Cumhuriyet Halk Partisi Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkan
Vekili Grup Başkan
Vekili Grup
Başkan Vekili
Öneriler:
Genel Kurulun;
22.12.2009 Salı günü 442 Sıra Sayılı 2010 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 15 inci maddesine
kadar, 23.12.2009 Çarşamba günü 25 inci maddesine kadar, 24.12.2009
Perşembe günü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu
Tasarısının oylanmamış maddelerinin
oylanmasının bitimine kadar çalışmalara devam edilmesi,
2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının ve
2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu
Tasarısının 26.12.2009 Cumartesi günü yapılacak olan tümü
üzerinde son görüşmelere 25.12.2009 Cuma günü saat 13.30da başlanılması
ve bu birleşimde görüşmelerin ve açık oylamaların
tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, programa göre 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının oylanmamış maddelerinin
görüşmelerini ve oylamalarını yapmak için, 22 Aralık 2009
Salı günü saat 11.00de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.02