DÖNEM: 23 CİLT: 57 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
41inci
Birleşim
24 Aralık 2009 Perşembe
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S. Sayısı: 442)
2.- 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile
Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2008
Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk
Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443)
3.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
4.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
5.- Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kars Milletvekili Zeki
Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/551, 2/550) (S. Sayısı: 456 ve 456ya 1 inci Ek)
6.- 28
Ağustos 1952 Tarihinde Pariste İmzalanan Kuzey Atlantik
Andlaşmasına Uygun Olarak Yapılan Uluslararası Askeri
Karargâhların Statüsüne İlişkin Protokol Uyarınca
Uluslararası Statüsü Belirlenen Türkiyedeki Tüm Müttefik Karargâhlar ve
Onların Atanmış Personeline Uygulanacak Belirli
Ayrıcalıklara İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/736) (S. Sayısı: 457)
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıçın, Isparta Milletvekili Mevlüt
Coşkunerin grubuna sataşması nedeniyle konuşması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
V.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurul çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına
29 Aralık 2009 Salı gününden başlamak üzere 3 gün ara
verilmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI.-
OYLAMALAR
1.- Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kars Milletvekili Zeki Karabayır
ve 2 Milletvekilinin; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin oylaması
2.- 28
Ağustos 1952 Tarihinde Pariste İmzalanan Kuzey Atlantik Andlaşmasına
Uygun Olarak Yapılan Uluslararası Askeri Karargâhların Statüsüne
İlişkin Protokol Uyarınca Uluslararası Statüsü Belirlenen
Türkiyedeki Tüm Müttefik Karargâhlar ve Onların Atanmış Personeline
Uygulanacak Belirli Ayrıcalıklara İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
VII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Alevi Çalıştaylarına ve
cemevlerine imar planlarında yer verilmesine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/10816)
2.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, tarihi yapıların ibadete
açılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/10848)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, YDKnın İller
Bankasıyla ilgili raporuna ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin
cevabı (7/10855)
4.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel hareketlerine ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demirin
cevabı (7/10856)
5.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseri Terminal Camisinin
yıkılmasına,
camilerdeki
kıymetli halıların değerlendirilmesine
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/11003),
(7/11004)
6.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Samsun Hafif Raylı Sistem
inşaatına işçi teminine ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/11083)
7.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Bodrumda bir burunda marina
yapılacağı haberlerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/11153)
8.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel alımlarına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı (7/11170)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 11.03te açılarak altı oturum yaptı.
2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/759) (S.
Sayısı: 442) ve 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki
İdare ve Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap
Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresinin (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) görüşmelerine
devam edilerek 25inci maddesine kadar kabul edildi.
Konya
Milletvekili Faruk Bal, Sivas Milletvekili Hamza Yerlikayanın, mensubu
bulunduğu Hükûmete,
Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş, Sivas Milletvekili Hamza Yerlikayanın,
şahsına,
Sataşması
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
24 Aralık
2009 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 11.00de toplanmak
üzere birleşime 21.34te son verildi.
|
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
Fatih
METİN |
|
|
Bilecik |
|
Bolu |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 49
II.- GELEN KÂĞITLAR
24 Aralık 2009 Perşembe
Raporlar
1.- Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kars Milletvekili Zeki
Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/551), (2/550) (S.
Sayısı: 456) (Dağıtma tarihi: 24.12.2009) (GÜNDEME)
2.- 28 Ağustos 1952 Tarihinde Pariste
İmzalanan Kuzey Atlantik Andlaşmasına Uygun Olarak Yapılan
Uluslararası Askeri
Karargahların Statüsüne İlişkin Protokol Uyarınca
Uluslararası Statüsü Belirlenen Türkiyedeki Tüm Müttefik Karargahlar ve
Onların Atanmış Personeline Uygulanacak Belirli
Ayrıcalıklara İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/736) (S. Sayısı: 457)
(Dağıtma tarihi: 24.12.2009) (GÜNDEME)
No.: 49a ek
24 Aralık 2009 Perşembe
Rapor
1.- Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kars Milletvekili Zeki
Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/551), (2/550) (S. Sayısı:
456ya 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 24.12.2009) (GÜNDEME)
24 Aralık
2009 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat
ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, programa göre 2010 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S. Sayısı:
442) (x)
2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve
Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen
birleşimde 2010 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 24üncü maddesi kabul edilmişti. Şimdi,
25inci maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ KISIM
Çeşitli
Hükümler
Uluslararası
kuruluşlara üyelik
MADDE 25 (1)
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler
tarafından kanun, kararname ve uluslararası anlaşmalar
gereği üye olunan uluslararası kuruluşlar
dışındaki uluslararası kuruluşlara, gerekli
ödeneğin temini hususunda Maliye Bakanlığının uygun
görüşü alınmadan üye olunamaz ve katılma payı ile üyelik
aidatı adı altında herhangi bir ödeme yapılamaz.
(2) Hazine ve
Dış Ticaret Müsteşarlıklarının uluslararası
anlaşmalar, kanun ve kararnamelerle Türkiye Cumhuriyeti adına üye
olduğu uluslararası kuruluşlara ilişkin işlemlerine
(katılma payı ödemeleri dahil) bu madde hükmü uygulanmaz.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Malatya Milletvekili
Buyurun
Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, yüce
Meclisin çok değerli üyeleri; hepinize saygılar sunarım.
(x)
442 ve 443 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri
14/12/2009 tarihli 31inci Birleşim Tutanağına eklidir.
Değerli
milletvekilleri, hepimizin görevi, bu ülkede toplumun bir bütününe yönelik
haksızlıkları, adaletsizlikleri ortadan kaldırmak,
bütçelerle ülkemizdeki tüm insanlara ülke olanaklarıyla gerekli
imkânı vermektir. Hepinizin amacı budur. Bütçe bunun için
yapılır ama haksız ve adaletsiz devam eden işlere de bu
Meclis el koymalıdır. Bütçe hazırlanırken eğer bir
haksızlık varsa, bir adaletsizlik varsa bunu da gidermek hepimizin
görevidir.
Şimdi, size
bir iki örnek vereceğim. Değerli arkadaşlarım, Türkiyede
bir büyükşehirler bir de normal belediyeler var, il belediyeleri.
Dikkatinizi çekiyorum, siz hiç çifte kavrulmuş bilir misiniz, siz hiç
bir koyundan çift post bilir misiniz, siz hiç alıp da gider misin?
bilir misiniz?
Değerli
arkadaşlarım, ne yaptılar biliyor musunuz? Özellikle 2005
yılındaki Büyükşehir Yasası değişirken bazı
illerin
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Hayır, hayır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Evet, evet efendim.
hem de
büyükşehir paylarına giriyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, bir ülkede bir il belediyesine 1 lira giderken bir
büyükşehir belediyesine 4,5 lira para gidiyorsa, kişi
başına, bunun hak, adalet ölçüsünü siz tayin edin. Kocaelide kaç
tane köy kaldı? Kocaelide kaç köy kaldı?
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Köyler şehir gibi oldu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bitti, tüm köyler bitti. Hepsi büyükşehre
bağlandı.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) İstanbula bağlandı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bağlandı.
Şimdi, hem
özel idare paylarından tıkır tıkır para alıyorlar
hem de öbür belediyelere göre 1e 4,5 para alıyorlar.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) 1e 2
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) 4,5; ispat ederim size.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Sorunları da o kadar arttı ama.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
haksızlık yapmayın. Burada hepimiz her ili temsil ediyoruz.
Bugün Şanlıurfanın, bugün, siz, eğer
Samsun örneği
veriyorum, Adapazarı örneği veriyorum, Erzurum örneği veriyorum.
Samsun 330 bin nüfuslu bir Samsundu, ayda aldığı para o zaman
40 bin liraydı. Siz Samsunu
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Büyükşehir belediyesi
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
Niye hatibe söz atıyorsunuz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika
Bir dakika efendim, müdahale etmeyin.
Bildiğinizi gidin komisyonda haksızlığa sahip
çıkın, haksızlığa sahip çıkın. Hem
haksızlığa sahip çıkmıyorsunuz hem de burada bana
cevap veriyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, lütfen Genel Kurula hitap edelim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ben size örnek veriyorum. Samsuna yılda 200
milyon para veriyorsunuz. Nüfusu 500 bin.
Şanlıurfa
Şanlıurfanın şu andaki, büyütmeden nüfusu 600 bin.
Şanlıurfaya 80 bin lira para veriyoruz. Eğer bu haksa,
adaletse, siz söyleyin arkadaşlar. Ben bunu söylüyorum. Siz 330 bin
nüfuslu Samsunu
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Malatyaya da veriliyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Malatyaya da verin tabii. Ben de 500 bin nüfusum.
Benim de hakkımı verin. Niye vermiyorsunuz? Ama ben, sadece Malatya
demiyorum. Şu anda siz Erzurumu 350 bin nüfus yaptınız.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, niye karşılıklı
konuşuyorsunuz? Lütfen, Genel Kurula hitap edin. Lütfen
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ama sabahtan beri, Başkanım
BAŞKAN
Uyardım, tamam
Genel Kurula hitap edin.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlarım, zaten sorun
burada. Belediyelerin İçişleri Bakanlığına
bağlı olmasını anlamak da mümkün değil. Herhâlde
İçişleri Bakanlığı belediyelere trafik memurluğu
yaptırıyor. Belediyeleri sadece inceliyor, belediyelerin hiçbir
sorunuyla ilgilenmiyor. Belediyelere ne hizmet verdiğini anlamakta ben
zorluk çekiyorum İçişleri Bakanlığının. Belediyelerin
hangi sorununa sahip çıkıyor, bilmiyorum. Aynı, tıpkı
sulama birliklerinde olduğu gibi. Hâlâ sulama birliklerinin
İçişleri Bakanlığına bağlı
olmasını ben kabullenemiyorum. Acaba İçişleri
Bakanlığı sulama birliklerine trafik memurluğu mu
yaptırıyor? Aynı şekilde belediyelerin bir tek denetimini yapıyor.
Belediyelerin hangi sorunlarına sahip çıkıyor?
Değerli
arkadaşlarım, Sivasın 1.300 köyü var bildiğim
kadarıyla. Bildiğim kadarıyla Balıkesirin 1.000 köyü var.
Şimdi özel, idare paylarına bakın. Kocaelinin kaç köyü var, kaç
para gidiyor? 1.000 köyü olan Balıkesire kaç para gidiyor? 1.300 köyü
olan Sivasa kaç para gidiyor? Bir bakın arkadaşlar, ne olursunuz ya,
bir bakın. Bir bakın. 1.300 köylü Sivasa giden özel idare payı
kaç para, 50 köyü olan başka bir ilimize giden para kaç para? Burada haksızlıklara
hepimizin göğüs germesi gerekiyor. Haksızlıksa, hepimiz, kendi
illerimiz değil, ülkedeki tüm insanların sorununu hepimiz çözmemiz
lazım ama biz hâlâ yedi senedir, sekiz senedir
Haa, bu zamanında yapılmış
ama üstüne 2005te iyice, büyükşehir paylarını artırarak
iyice
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Ufak bir düzelme oldu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ufak bir düzelme değil, büyük bir düzelme.
Büyük bir düzelme oldu.
BAŞKAN
Sayın Bayraktar, lütfen
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Eskiden fark 1e 2ydi arkadaşlar. Şimdi
fark 1e 4,5 olan yer var arkadaşlar. Eskiden bir il belediyesi 1 lira
alıyorsa büyükşehir 2 lira alıyordu. Şimdi 4,5 lira alan
yer var.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Sayın Aslanoğlu, Denizliyi söylemediniz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi geleceğim, geleceğim
Şimdi, bak,
şu andaki mevcut büyükşehri bırakın
Sizin,
Muğlaya yılda verdiğiniz para 10 milyon. Muğlanın
yaz nüfusunu biliyor musunuz arkadaşlar? Şimdi, yılda 200 milyon
alan bir ille yılda 10 milyon alan bir ile hizmette yarış
yapabilir mi arkadaşlar, hizmette yarış yapabilir mi? Ben bu
konuyu hepinizin vicdanına, Türkiyedeki sosyal adalet yönünden,
Türkiyedeki insanlara adil davranma yönünden, illerdeki insanlara eşit
davranma yönünden bir kez daha vicdanlarınıza sunuyorum. Eğer
bir haksızlık yapmadık diyorsanız yapılan bir
haksızlığı önlemek de sizin görevinizdir. Eğer bunu
yapmıyorsak yine haksızlık yapıyorsunuz demektir. Ben bir
kez daha bu konuyu hepinizin dikkatlerinize çekiyorum.
Yine illerdeki
köy sayısına bakın, giden özel idare paylarına bakın.
Hangi il kaç köye hizmet veriyor, hangi ile kaç para gidiyor ve köyü olmayan,
köyü çok az olan ve az olan köylerine rağmen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla)
daha büyük özel idare payı giden illerimize
bakın. Bunların köy yolu yok, hatta hatta bazı illerimiz var ki
kışın altı ay karla mücadele veriyor. Yani bunlara hiçbir
farklı bir ücret gitmiyor. Altı ay karla mücadele veren bir ille hiç
kar mücadelesi yapmayan bir ile aynı para gidiyorsa arkadaşlar, buna
oturup bakmak lazım.
Ben bir kez daha
bu haksızlığı -dün de yapılmışsa bugün de
yapılmışsa, buna sahip çıkmak bu Meclisin görevidir-
hepinizin dikkatlerine sunuyorum.
Saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Reşat Doğru, Tokat Milletvekili.
Buyurun
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
Çeşitli Hükümler bölümündeki 25inci madde üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, ülkemizdeki terör örgütünü ve bütün
saldırılarını şiddetle kınıyorum.
Geçtiğimiz haftalarda başta Tokat ilimizde olmak üzere ülkemizin
birlik ve dirliği için canını feda eden bütün şehitlerimize
minnet ve şükranlarımı sunuyor, Allahtan rahmet diliyorum.
Ruhları şad olsun.
Ülkemiz
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere birçok uluslararası
kuruluşa üyedir. Uluslararası kuruluşların hepsinin
farklı farklı kuruluş hikâyeleri vardır. Bütün bu
kuruluşların tüzüklerinde İnsana değer vermek. ve
Devletler arasında iş birliği imkânları sağlayarak
barışa katkıda bulunmak. yazılıdır. Ancak bu
kuruluşların çalışmalarına
baktığımız zaman çalışma yöntemlerinin ve
yaptıkları işlerin hiç de barışa hizmet etmediği
görülmektedir.
Bu
kuruluşların birçoğu ABD ve AB kontrolünde kalmakta,
insanlık için değil de kontrolünde oldukları ülkelerin
menfaatleri doğrultusunda çalışmaktadırlar. Buna
karşılık harcadıkları paralarını da insan
hakları, barış sözleriyle Türkiye dâhil diğer
devletlerden almaktadırlar. Ülkemiz de bu kuruluşlara milyonlarca
dolar ödemektedir.
İnsani
değerleri koruyoruz derken Irakta 1,5 milyon, Afganistanda yüz binlerce
Müslüman insan ABD destekli koalisyon tarafından öldürülmüştür.
Bunlar içerisinde binlerce Türk vardır.
Sayın
milletvekilleri, ABD 57nci Hükûmet zamanında Iraka müdahale edemedi
ancak daha sonraki AKP hükûmetleri döneminde Iraka müdahale ettiler ve yüz
binlerce insan öldü. Her gün yeni yeni bombalar patlatılarak ölümlere
devam ediliyor. Bunun sorumluları, sadece ABD destekli koalisyon
değil, buraya müdahaleye izin veren veya tepki göstermeyenlerdir. Ancak,
Batı tarafından Türkiye gibi çeşitli ülkelere talimatlar
yağdırılırken, haksızlıklar dünyanın birçok
yerinde yine de devam ediyor.
Aynı durumu
işgal altındaki Dağlık Karabağ (Azerbaycan)
topraklarında da görüyoruz. Dağlık Karabağ (Azerbaycan) toprakları
işgal altındayken, Ermenistanla ilişki kurmak, iş
birliği yapmak doğru değildir. Bizim kırmızı
çizgimiz Ermenistanın işgalden ve soykırım
iddialarından vazgeçmeleri olmalıdır. Maalesef, bu durumlara
uluslararası kuruluşlar duyarsız kalmaktadır.
İşgal esnasında Hocalı katliamı
yaşanmıştır. Bir gecede yüzlerce Azeri Türkü
öldürülmüş ve yüzlercesi de öz topraklarından zorla göç
ettirilmiştir. Maalesef, 2010 yılına geldiğimiz bu zamanda
bile sorumlular tespit edilip, dünya gerekli cezayı vermemiştir.
İşgal altındaki topraklardan zorla göç ettirilen 1 milyonun
üzerindeki göçmenler, çok zor şartlar altında Azerbaycanın
çeşitli şehirlerinde yaşamaktadırlar. Bu insanlık
dışı hak ihlallerinde insan hakları savunucularından
hiç ses duymuyoruz. Milyonlarca dolar aidat ödediğimiz kuruluşlar
sağırlaşıyor. Yine, konu Türkler olduğunda maalesef
her şey unutuluyor.
Sayın
milletvekilleri, diğer taraftan Uygur Türkleri
Kardeşlerimize
yapılan saldırılar, asimilasyonlar, idamlar ortada duruyor. Bu
vahim durumla ilgili kaç tane uluslararası kuruluştan ses duyduk?
Ancak bu sesi onlar duymasa da biz duymak mecburiyetindeyiz. Bizler buralara
her türlü yardımı yapmalıyız. Bu
soydaşlarımıza yapılan haksızlıkları bizler
dünyaya duyurmalıyız. 300 milyonluk Türk dünyası bizden bunu
bekliyor.
Ancak AKP
Hükûmeti Türk dünyasına arkasını dönmüş görünüyor. Varsa
yoksa AB diyor, başka bir şey demiyor. AB istekleri
doğrultusunda Türk dünyası ve kültürel değerlerimiz
yıpratılıyor, yok sayılıyor, aramıza geri
dönülmez ayrılıklar maalesef giriyor. Unutulmamalıdır ki,
hiçbir iyi gelişme yapılmasa da geleceğimize dönük tamiri mümkün
olmayan yanlışlıklar, hatalar yapılmamalıdır.
Çeşitli Batı kökenli uluslararası kuruluşlar yanında,
ülkemizin kurduğu kuruluşlar da vardır; KEİPA, KEİ,
TİKA bu kuruluşlara birer örnektir. Daha önce bahsettiğim Türk
dünyasına yapılan bu haksızlıkları,
yanlışları KEİPA ve KEİ vasıtasıyla dile
getirebiliriz.
TİKAda
ülkemizin önemli bir kuruluşudur. TİKA marifetiyle Türk
dünyasında her yere ulaşmalıyız. TİKA, Türk
dünyasıyla ilişkilerimizin düzenlenmesi, onlarla aramızda her
türlü ekonomik, ticari, teknik, sosyal ve kültürel manada yardım ve
iş birliğimizin koordinasyonunu sağlamak amacıyla kurulan
bir devlet kuruluşudur ancak TİKA, AKP İktidarıyla
birlikte, kuruluş amacına aykırı olarak Türk
dünyasının dışında da hizmet yapmaktadır. Acaba
TİKA neden Türklerin yoğun yaşadığı ve
mağdur edildiği Irakta, Doğu Türkistanda, Suriyede ofisler
açmıyor? Buralara da süratli bir şekilde ofisler
açılmalıdır. Evet, AKP Hükûmeti TİKAyı kuruluş
alanları dışında başka coğrafyalarda da
görevlendiriyor; bu konu tartışılmalıdır.
Türk dünyası
ülkemizi bekliyor; onlara her gün yeni yeni projeler sunmalıyız.
Sayın Başbakan konuşmalarında, kendi iktidarı
dışında, neredeyse, eski hükûmetler zamanında hiçbir
şey yapılmadı diye ifadeler kullanıyor; bu doğru
değildir. Türk dünyasında, bağımsızlıktan
itibaren, büyük öğrenci projeleri, çeşitli üniversiteler, Sultan Sencer
Türbesi gibi çok önemli restorasyonlar, Eximbank kredileri gibi birçok proje
gerçekleştirilmiştir. Acaba AKP hükûmetleri süresince büyük bir proje
yaptık denebilir mi? Başbakanın söylemiş olduğu
projelerin hepsi, daha önceki hükûmetler zamanında ortaya konmuş ve
yürütülen projelerdi. Sadece yapılan, Sayın Başbakan devamlı
olarak bunu söylüyor, daha önce asfaltı olmayan Orhun Abideleri yolu
olmuştur. Bu yol da maalesef şu anda kum
fırtınalarından dolayı neredeyse kullanılmaz hâle
gelmiştir.
Türk dünyası
coğrafyasına yeni yeni okullar açılmalı, ortak tarih, ortak
dil ve alfabe konusunda çok önemli projeler yapılmalıdır.
Bakınız, şu anda, Manas Üniversitesi Kırgızistanda,
Ahmet Yesevi Üniversitesi de Kazakistanda bulunmaktadır. Bu
üniversitelerin benzerlerini acaba bir Azerbaycanda açamaz mıyız
veya Tacikistanda açamaz mıyız, Türkmenistanda açamaz
mıyız? Çünkü üniversiteler aynı zamanda büyük bir köprü vazifesi
görüyor ve Türk kültürünün gayet rahat bir şekilde
anlatıldığı yerler olabiliyor. Tabii ki ülkemiz uluslararası
kuruluşlara üye olmalıdır ancak bu kuruluşların da
Türk dünyasına yönelik çalışmalarını mutlaka koordine
etmeliyiz.
Uluslararası
kuruluşların toplantıları yapılmadan önce
-Dışişleri Bakanlığı veya başka
kuruluşlar olabilir- hazırlık toplantıları
yapılmalıdır. Toplantılara katıldıktan sonra
katılımcıların hepsinden raporlar ve bilgiler
alınmalı, bir koordinasyon sağlanmalıdır. Bu konuda
bir bilgi bankası oluşturulabilir. Daha sonra yapılacak olan
toplantılarda bunlardan faydalanılabilir. Yapılan toplantıların
faydası, sonuçları, beklentilerimiz birileri tarafından mutlaka
takip edilmelidir.
Şu anda
Meclisimizin de üye olmuş olduğu dış ülkelerin
kuruluşları vardır. O kuruluşlara gidildikten sonra veyahut
gitmeden önce, ne tür çalışmalar yapılıyor veyahut da
oradaki beklentilerimiz bir bir dile getirilmeli veyahut en azından
bazı kurumlar tarafından takip edilmelidir. Şu anda mesela benim
de üyesi bulunduğum KEİPA kuruluşu gibi tüm
kuruluşların hepsi en azından öncesinde bir hazırlık
çalışmaları oluşturabilmeli, akabinde de geldikten sonra,
döndükten sonra da bunlar bir kayıt altına, kuyudat altına
alınmalı ve akabinde de nelerin yapıldığı veyahut
ne tür beklentilerin olduğu da bir bir buralara
yazılmalıdır ama maalesef bunları yapmakta zorlanıyoruz.
Ancak yapılması gereken en önemli konuların da bu olduğunu
ifade etmek istiyorum. Çünkü ülkemiz bu kuruluşlara katılırken
veyahut katıldıktan sonra -diğer kuruluşlara da-
milyonlarca dolar civarında parayı ödüyor veyahut da bir sürü para,
yani fakir fukaranın hakkı olan o paralar orada
kullanılmış oluyor.
Sayın
milletvekilleri, Türk dünyası, eskiden olduğu gibi kendilerine sahip
çıkılmasını, kendilerine yapılan insanlık
dışı muameleleri ve insan hakları ihlallerinin
durdurulmasını, insani yardım kuruluşlarının
kendilerini de koruyup kollamalarını beklemektedir. Hükûmetin
bunları dile getirmesi, ülkemizi ve soydaşlarımızı
uluslararası kuruluşlarda gerçek manada temsil etmesi gerekmektedir.
Ancak bu şekilde Türk dünyasına, ülkemize hizmet etmiş
olabiliriz.
Bakın, bütçe
görüşmeleri esnasında çok önemli konulardan bir tanesi de Ahıska
Türklerinin durumuydu. Ahıska Türklerinin durumuyla ilgili, takip
ettiğim kadarıyla, çok fazla bir şey
konuşulmamıştır. Hâlbuki Ahıska Türkleri, şu anda
Türk dünyasının en önemli sorunlarından bir tanesini
yaşıyorlar. Nedir bu sorun? Ahıska Türkleri Ahılkelek
Bölgesine dönüş mücadelesi veriyorlar. Gürcistan Hükûmetinin
almış olduğu kararlar doğrultusunda, buraya dönüşle
ilgili birçok yerde çalışmalar yapılıyor. Vatan cemiyetleri
Azerbaycanda, Özbekistanda veyahut da Rusyanın Krasnodar Bölgesinde
Bu bölgelerdeki insanlar, kendi öz topraklarına dönmek istiyorlar.
Ahıska Türkleri, bilindiği gibi, Stalin zamanında, 1940lı
yıllarda zorla göç ettirilen bir gruptur. Hükûmetten bu noktada destek
bekleniyor. Kırım Türklerine uygulanmakta olan Ev Alma Projesiyle
orada başarıya ulaşıldı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Epey
insanımıza dönüşlerinde ev alınarak destek olundu.
Aynı desteği, biz, acaba Ahıska Türklerine neden
yapmıyoruz? Alacağımız bir kararla, Ahıska Türklerinin
Ahılkelek Bölgesine dönüşleriyle ilgili çok güzel
çalışmalar yapabiliriz.
Bunun
yanında, son zamanlarda özellikle gündeme getirilen Türk Dünyası
Başkanlığı sözünün
Türk Dünyası
Başkanlığıyla ilgili bazı çalışmalar var,
bunu da güzel karşılıyorum ancak tabii bunların da sözde
kalmaması gerekiyor. Çünkü Türk dünyasında yapılacak olan
işlerin veyahut yapılmakta olan işlerin bir koordinasyonunun
olması gerekiyor. Bu mealde de, basında yer alan Hükûmetin Türk
Dünyası Başkanlığı kuracağım. sözlerinin
mutlaka gerçekleşmesi gerekiyor. Bunun da takipçisi olmak
mecburiyetindeyiz.
Sözlerimi
bitirmeden önce, tabii, şu anda Tekel işçileri, benim de milletvekili
olduğum Tokat ilindeki Tekel işçileri Ankaramızda çok
perişan bir şekilde duruyorlar. Bununla ilgili, çeşitli
konularda söylemler var, iyileştirilmesi konusunda veyahut da 4/C
kapsamının genişletilmesi konusunda.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Bunda da Hükûmetten ilgi beklediğimizi ifade
ediyor, bütçenin hayırlı olmasını temenni ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Burhan Kayatürk, Ankara Milletvekili...
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BURHAN KAYATÜRK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010
yılı bütçesinin 25inci maddesi üzerine şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selam-lıyorum.
Değerli
milletvekilleri, benden önceki, muhalefet sözcülerinin ifade ettiği Türk
dünyasına ait hizmetlerle alakalı eksikliklere bir iki noktada
değinmek istiyorum: Orhun Kitabeleri ulaşılabilir hâle geldi
bizim dönemimizde. Karakurumdan Orhun Abidelerine 42 kilometrelik yol
yaptık. TİKAnın, kardeş ve akraba toplulukları için
attığı adımların bedeli yedi yılda, değerli
milletvekilleri, 2 milyar dolara ulaştı. Tabii, çok sayıda
hizmetler yapıldı. Ben sadece bu kadarına değineyim, ondan
sonra, müsaade ederseniz konuşmama geçmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kadar kısa bir süre içerisinde Türkiye'nin
uluslararası kuruluşlara üyeliği noktasında takdir
edersiniz çok fazla bir şey söyleyemeyiz ancak şuraya dikkatinizi
çekmek istiyorum: Biz artık bu kurumlara sadece üye değil bu
kurumları teker teker yönetmeye başladık. Bakın, 15 Haziran
2004 tarihinde İslam Konferansı Örgütüne ilk defa bir Türk, Profesör
Doktor Ekmeleddin İhsanoğlu Genel Sekreter seçildi. Yine ilk defa
ülkemiz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine 17 Ekim 2008 tarihinde
önemli ülkeleri geride bırakarak 151 ülkenin oyuyla geçici üye olarak
seçilme başarısını gösterdi. Yine tarihte ilk defa bir
arkadaşımız, Antalya Milletvekilimiz Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisine kesin aday seçildi,
25 ocakta bu prestijli kuruluşun başkanı olacak. Tabii,
ülkemizin dışarıda kaydettiği başarılar bunlarla
sınırlı değil. Bu noktada özellikle NATOnun mücadele verdiği
Afganistan ve Pakistandaki etkinliğimize değinmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu bölgede on yıl bulunmuş bir
arkadaşınız olarak Türkiye'nin, Pakistan ve Afganistandaki
gücünün ve itibarının hiçbir ülkeninkiyle
karşılaştırılmayacak kadar yüksek olduğunu
vurgulamak zorundayım. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve
vatandaşlarının bu bölgede açtığı yüzlerce okul,
hastane, sağlık ocağı ve sosyal kurum, bölge
insanının gönlünde âdeta taht kurmuştur. Afganistanda görev
yapan NATO birlikleri arasında, bir bölgeden öbür bölgeye en rahat hareket
eden, en güvenli hareket eden birlikler Türk birlikleridir. Yine, Afganistanda
tehlikeli bölgeleri teker teker ziyaret edebilen ve başkent Kabilde iki
gece, üç gece kalabilen tek dışişleri bakanı, değerli
arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Dışişleri
Bakanıdır.
Dünyanın bu
çok önemli ve problemli bölgesinin barışına da katkı
sağlıyoruz. Yakın tarihte, önce İstanbulda, daha sonra
Ankarada, Pakistan ve Afganistan devlet başkanlarını bir araya
getirdik. Özellikle Ankara Çankaya Köşkünde, sadece devlet
başkanları değil aynı zamanda iki ülkenin genelkurmay
başkanları ve aynı zamanda millî istihbarat başkanları
da bir araya getirildi. Böylelikle, iki kardeş ülke arasında hem
bölgede hem de dünyadaki barış katkılarımız devam
ediyor.
Dikkatinizi
çekerim değerli arkadaşlar, bu bölge, çok önemli bir bölge. Bu bölge,
Talibanın, El Kaidenin birçok radikal grubunun bulunduğu ateş
çemberidir. Dolayısıyla, bu bölgenin barışına
katkı sağlamak, aslında dünya barışına katkı
sağlamak anlamına geliyor. Bu nedenle, hem bölge insanı bizi seviyor,
bizi takdir ediyor bu samimiyetimizden dolayı hem de dünya bizi takdir
ediyor bu barış katkılarımızdan dolayı.
Sadece Pakistan
ve Afganistan değil, bütün dünya Türkiye'nin büyüklüğünü artık
kabul ediyor. Türkiye'nin çok kısa bir süre içerisinde küresel bir güç ve
bölgesel bir lider olma yolunda hızlı adımlarla
ilerlediğini ifade ediyor. Bakın, çok yakın bir tarihte, ne
diyor Amerikalı diplomat Rum diplomata: Türkiye artık bir süper güç,
Türkiyeye baskı yapma şansımız yok.
Değerli
milletvekilleri, çünkü, Türkiye komşularıyla barıştı.
Proaktif ve sıfır problem politikası ile bütün
komşularımızla teker teker problemlerimizi çözüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kayatürk, lütfen tamamlayınız.
BURHAN KAYATÜRK
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yakın
tarihte savaş eşiğine geldiğimiz Suriyede, bildiğiniz
gibi, dün ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yaptık ve
komşularımızla ticaretimiz arttı.
Komşularımızla, kardeş ülkelerle, dost ülkelerle vizeleri
teker teker kaldırıyoruz. Komşularla ticaretin artması da
doğru. Bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinin hemen hemen
hepsinde komşularla ticaret, dış ticaretin yüzde 60ı
kadardır. Bu nedenle, yedi yıllık süre içerisinde
komşularımızla dış ticarette 7 kat bir artma kaydedilmiştir.
IMF bugüne kadar bütün hükûmetlere kendi şartlarını kabul
ettirdi ancak ilk defa Türkiyede bir hükûmet Benim şartlarımı
kabul edersen seninle anlaşırım, yoksa anlaşmam. dedi.
Son olarak
şuna değinmek istiyorum değerli arkadaşlar: Türkiye birilerinin
ifade ettiği gibi eksen değiştirmedi. Türkiye ne Doğuya ne
de Batıya sadece yüzünü çevirdi; Türkiye, doğrusu, dünyaya yüzünü
çevirdi. Türkiye kendi tarihî geçmişine, büyüklüğüne
yakışır şekilde davranmaya başladı.
Çok teşekkür
ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kayatürk.
Şahsı
adına ikinci konuşmacı Nazmi Haluk Özdalga, Ankara Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HALUK ÖZDALGA
(Ankara) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısının 25inci maddesi üzerinde şahsım
adına söz aldım.
Hepinizin
bildiği gibi, 25inci madde, Türkiye'nin, Türkiyedeki kurum ve
kuruluşların uluslararası örgütlere üyeliği, üye
aidatlarının ödenmesi ve katılım paylarının
ödenmesiyle ilgili bazı düzenlemeler getiriyor. Birinci paragrafına
göre, Türkiyedeki kamu idareleri ve özel bütçeli idareler, kanunların,
kararnamelerin, uluslararası anlaşmaların öngördüğü hukuki
bağlayıcılığı olan durumlar
dışında, bu örgütlere, uluslararası örgütlere üye olurken
Maliye Bakanlığından izin almak, uygun görüş almak
durumundadırlar. İkinci paragrafta bazı istisnalar getiriliyor
Hazine Müsteşarlığına, Dış Ticaret
Müsteşarlığına.
Türkiye
cumhuriyetin ilk dönemlerinden beri bu örgütlere üye olmuştur,
Türkiyedeki kurumlar ve kuruluşlar, ancak Türkiye'nin son yıllarda
çok hızlı bir şekilde artan dış politikadaki
performansı, etkili dış siyaseti, proaktif dış
siyaseti hem kendi bölgesinde hem bütün dünyada uyguladığı, bu
uluslararası kuruluşlara üyeliğe daha da önem
kazandırmaktadır çünkü Türkiye'nin dış
politikasının temel taşları arasında iş
birliği ve ortaklık vardır. Bu çok taraflı iş
birliğinin ve ortaklığın sürdürüldüğü platformlar
özellikle uluslararası kuruluşlardır. Diğer taraftan,
Türkiye'nin dış siyasetinin önemli hedeflerinden, önemli ilkelerinden
bir tanesi, hem kendi bölgesinde hem dünyada, ihtilafların, öncelikle
diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesidir. Çok taraflı diyalogların,
müzakerelerin sürdürüldüğü en önemli platformlar da bu uluslararası
örgütlerdir.
Diğer
taraftan, bizim tabii ekonomi yönetiminde de dikkate almamız gereken
bazı önemli ilkeler var, temel ilkeler. Bunların arasında hemen
bütçe disiplinini, makroekonomik istikrarın korunmasını,
enflasyonla mücadelenin sürdürülmesini, kamu kaynaklarının etkili ve
verimli bir şekilde kullanılmasını sayabiliriz ve o arada
kamu idarelerinin, özel bütçeli idarelerin olabildiğince kendilerine
tahsis edilen ödeneklerin dışına, üstüne çıkmamaları
gerekir.
25inci madde,
başarılı bir dış politikayla etkili bir ekonomi
yönetimi ihtiyacı arasındaki bir dengenin, makul ve akılcı
bir dengenin ürünü olarak görülebilir. Benim temennim, yüce Meclisimizin bu
maddeyi uygun görmesi ve onaylaması istikametindedir.
Ben,
konuşmamın son bölümünde, burada dile getirilen, TİKAyla ilgili
bir iki hususa işaret etmek istiyorum. Öncelikle, birincisi şu:
TİKA, sadece Türk dünyasına dönük bir kurum değildir. O
şekilde görülmesi ve o şekilde yönlendirilmesi çok ciddi bir hata
olacaktır. TİKA, bizim millî tarihimizin ayrılmaz parçası
olan ülkelerdeki ve bölgelerdeki şimdi bize kalmış kültür
miraslarının korunmasını da hedefleyen bir kuruluştur.
Dost ve kardeş, akraba topluluklarına da hizmet etmeyi hedefleyen bir
kuruluştur. Birincisi budur.
İkincisi de
şudur: Türk dünyasıyla ilgili, dost ve akraba toplumlarla ilgili
bugün herkes çok şey söylüyor, daha önce de öyleydi. Bugüne kadar herkes
konuştu, herkes çok şey söyledi fakat 58inci Hükûmetten önce hiçbir
şey yapılmadı. İş yapan hemen hemen hiçbir
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Yapmayın ya!
HALUK ÖZDALGA
(Devamla) Düzeltiyorum çok az şey yapıldı, hiç denebilecek
kadar
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Bir tane büyük proje söyle!
HALUK ÖZDALGA
(Devamla) Rakam vereceğim
Rakam vereceğim
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Bir tane büyük proje söyle!
HALUK ÖZDALGA
(Devamla) Ben biliyorum, Orhun Anıtlarının
Kim sorumluydu
onlardan daha önceki hükûmetler sırasında?
Bakın,
57nci Hükûmete kadar yapılan, ihya edilen -hemen hemen hiçbir şey
yapılmadı diyeyim- eser sayısı 46dır
46dır...
2002den sonra yapılan hizmet ise 3.338dir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bir tarafta 46 vardır, bir
tarafta 3.338 vardır değerli arkadaşlarım.
Orhun
Anıtlarını da biz ihya ettik, Ahmet Yesevi Türbesini de ve
sayılamayacak kadar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Neredeyse Orhun Anıtlarınıda biz yaptık.
diyeceksiniz!
BAŞKAN
Sayın Özdalga, lütfen tamamlayınız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ya, Orhun Anıtlarını da sen yapmış
olmayasın?!
HALUK ÖZDALGA
(Devamla) Gelin buradan itiraz etmeyin. Elinizde farklı veriler varsa
somut konuşun. Bakın, bakın 46 tane yapıldı, daha
önce
REŞAT
DOĞRU (Tokat) TİKAnın kitabını göndereyim sana ya!
HALUK ÖZDALGA
(Devamla) 2002den sonra yapılan eser sayısı 3.338dir.
Ayrıca -altını çiziyorum- TİKAnın sadece -tabii Türk
dünyası bizim önemli hedeflerimiz arasındadır ama- Türk
dünyasına hizmet eden bir kurum olarak görülmesi görüşünü de
kesinlikle paylaşmıyoruz, uygun bulmuyoruz.
Çok teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
ülke genelinde, GAP bölgesi genelinde ve Adıyaman ilimizde kadın
istihdamının artırılması amacıyla
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünce 2009 yılında kaç
proje geliştirilmiş ya da kaç proje desteklenmiştir? Bu
projelerle kaç kadın için istihdam sağlanmıştır? 2010
yılında bunun için ne kadarlık ödenek
ayrılmıştır?
Adıyaman
merkezinde bulunan OSBde yer dolduğu biliniyor, yeni yatırım
için yer kalmadı. OSBnin genişletilmesi ya da ikinci OSBnin
açılması için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?
2010 içinde bu konuda bir çalışmanız olacak mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
şimdiye kadar ülkemiz kaç adet uluslararası kuruluşa üye
olmuştur? Yapılan uluslararası anlaşma sayısı ne
kadardır? Bu anlaşmalardan kaç adedi Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı tarafından
yapılmıştır? Ülkemizin AKP iktidarları döneminde
yaptığı uluslararası anlaşma ve üyelik
sayıları ne kadardır.? Hâlen onay bekleyen başvuru var
mıdır; varsa, sayısı nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
KEY ödemeleriyle ilgili sıkıntı ne yazık ki
giderilememiş ve hâlen büyük bir vatandaş kitlemizin mağduriyeti
devam etmektedir. Bugün 6 milyona yakın insanımızın KEY
ödemelerini tahsil edemediği söylenmektedir. Ne yazık ki iki
yılı aşkın zamandır Hükûmetiniz bu
sıkıntıyı giderememiştir.
Şimdi,
sormak istiyorum: Bugün itibarıyla KEY ödemelerini alamamış
vatandaşlarımızın kesin sayısı nedir? Önümüzdeki
günlerde KEY ödemeleriyle ilgili yasanın uygulama süresinin sonuna
gelindiğinde ortaya çıkacak hukuki boşluk nasıl
giderilecektir? Milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren bu
sorunun acil çözümüyle ilgili Hükûmet olarak hangi tedbirleri
almaktasınız.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tankut.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum:
Bilindiği gibi, ülkemiz deprem bölgesindedir. Binalarımızın
çoğu depreme dayanaklı değildir. Seçim bölgem Gaziantep
şehir merkezinde büyük çapta depreme dayanıksız gecekondu
yapıları vardır ve birçoğunun da inşaat ruhsatı
ve iskân ruhsatı yoktur. Yine, kırsaldaki köylerimizin çoğunda
depreme dayanıksız kerpiç ve taş yapı binalar vardır.
Şehir merkezi, ilçeler ve köylerdeki yapıları depreme
dayanıklı hâle getirmek için bir proje var mıdır? Bu konuda
Maliye Bakanımız ve aynı zamanda Gaziantep Milletvekilimiz
olarak Maliyeden bu konularda bir ödenek ayırmayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Süner
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkanım, Sayın Bakana sormak istiyorum:
2000 yılından önce emekli olan SSKlı
vatandaşlarımıza zam yapılacak haberleri medyada yer
almaktadır. Bu haberler gerçeği yansıtmakta mıdır?
Sosyal güvenlik çatısı altında bir türlü toplanamayan, hâlâ
ayrı ayrı zam yapılan emeklilerimizi aynı düzeye ne zaman
getireceksiniz? Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR emeklilerimizin durumu
ne olacaktır? Onlara da gerekli zamlar yapılacak mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kırım
Türklerinin Kırıma dönüşleri esnasında Türkiye Cumhuriyeti
devleti olarak çok sayıda konut alınarak onlara teslim
edilmiştir. Bu konutlara ne kadar para ödenmiştir? Konut ve arazi
alımı şeklinde benzer bir proje Ahıska Türklerine
Gürcistana dönüşlerinde uygulanamaz mı?
İkinci
sorum: Tekel işçilerine karşı yine hukuksuzluk ve kanunsuzluk
devam ediyor. Şu anda Tekel işçileri partimizi ziyarete gelmek için
yola çıkmışlar. Ancak otobüslerine izin verilmiyor, otobüslerin
partimizin önüne gelmesi engelleniyor. Bunu da buradan protesto ediyor ve
müdahale edilmesini istiyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, demin konuşmamda belirttim.
Tek soruyorum: Mücavir alanı 600 bin nüfuslu olan bir ile 80 milyon,
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim,
şimdi gazeteleri açıyoruz: Türkiye bir facia, bir rezalet içinde.
Askerler bir yerde araştırma yapıyor, polis gidiyor bunu
engelliyor. Vay sen geldin Başbakana, Başbakan
Yardımcısına, Meclis Başkanına suikast yaptın.
Bu, en ilkel bir devlette görülmeyecek bir başıbozukluk, rezalet
yani. Böyle bir şey olur mu? Şimdi, bu Hükûmet nasıl ayakta
duruyor? Yani, bir memleketin askeri her gün işte tutuklanıyor. Vay
efendim, sen Hükûmete darbe yapıyorsun. Ötekisi Bana karşı.
diyor, Beni öldüreceksin. diyor. Bu nasıl bir hükûmet tarzıdır
ki, nasıl bir devlettir ki, bu devlet nasıl ayakta kalacak? Bir
devletin eğer askeri bir istihbarat yapıyorsa, polis niye gidiyor
bunları yakalıyor? Evvela yani Hükûmetin bize bunları
açıklaması lazım. Bu nedir böyle? İki üç gündür, işte
Bülent Arınç diyor Bana suikast yapıyorlardı., ondan sonra
Mehmet Ali Şahin Bana suikast yapıyorlardı, ben girişlerde
kapıyı değiştirdim. diyor. Ben, bir milletvekili olarak
çok rahatsızım Sayın Başkan. Siz, bilmiyorum,
Başkanlık Divanı olarak, Meclis
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın
Gençin sorusundan başlayayım. Sayın Genç, Türkiye Cumhuriyeti
ilkel bir devlet değildir. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Görünüyor, ortada her şey
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Türkiye Cumhuriyeti devleti
bir hukuk devletidir ve çağdaş bir hukuk devletidir. Onun için o
sorunuzu yadırgıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Çağdaş hükûmetler istifa etmesini de bilir.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Sayın Başkan,
diğer sorulara geçmek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Şimdi, Sayın
Işıkın bir sorusu vardı, epey rakam gerektiriyor. Ona
yazılı olarak cevap vereceğim.
Sayın
Kösenin bir sorusu vardı, benzer şekilde kadın istihdamına
ilişkin rakamları istiyorlar. Ona da yazılı olarak cevap
vereceğim.
Adıyamandaki
organize sanayi bölgesinde yer kalmadığı ifade edildi. Eğer
böyle bir durum söz konusuysa, tabii ki Hükûmet olarak gereğini
yaparız. OSBlerin yer seçim komisyonu ihtiyaca göre yer belirler. Sanayi
Bakanlığınca da bu alan uygun görülünce, biz de Maliye olarak bu
konuda eğer hazine taşınmazlarına ihtiyaç varsa
gereğini yaparız.
Sayın
Tankut, KEY ödemeleriyle ilgili bir soru sordular. Şimdi, değerli
arkadaşlar, KEY ödemeleri bizden yıllar önce, önceki hükûmetler
tarafından alınmış, çarçur edilmiş. Ortada para yok ve
1998de bir karar veriliyor KEY ödemelerini iade edeceğiz. diye. Hiçbir
hükûmet bunu yerine getiremiyor. Bizim Hükûmetimiz geliyor, nasıl ki
zorunlu tasarruflarda olduğu gibi vatandaşımızdan daha önce
alınan paraları ödediyse, KEY ödemelerine başlıyoruz.
Nitekim bizim dönemimizde, biz getirdik burada bir kanun geçirdik, gerekli
düzenlemeyi yaptık ama gelin görün ki bazı belediyeler, bazı
şirketler veya bazı idareler zamanında tutmaları gereken
kayıtları tutmamışlar. Sosyal Güvenlik Kurumu bu işin
içinden bir türlü, yani veri yetersizliğinden dolayı
çıkamadı. Onun için biz ne yaptık? En son, daha bundan bir iki
hafta önce bir kanun getirdik. O kanun çerçevesinde bütün hak sahiplerine
haklarını -tabii ki kendilerine- karşılayacak şekilde
bir düzenleme yaptık, süre tanıdık.
Tabii ki burada
sıkıntı Hükûmet kaynaklı bir sıkıntı
değildir, tam aksine Hükûmetimiz ne yapmıştır?
Geçmişte alınıp da şu anda aslında hiçbir fonda,
hiçbir yerde olmayan bir parayı tekrar vatandaşın bu
mağduriyetini gidermek üzere ödemeye başlamıştır.
Hükûmet bırakın bir sorunu çözememeyi, sorunu çözmek için de ciddi
bir çaba göstermektedir ve 6 milyon rakamı da son derece
abartılı bir rakamdır. Şu ana kadar -rakamlar önümde yok,
tabii bunu Hazine takip ediyor ama- biz en azından 2,5 milyon
vatandaşımıza bu ödemeleri yaptık, bundan sonra da gerekeni
yapacağız. Yani, rakam olarak belki tam doğru olmayabilir ama
sonuçta bu ödemeler yapılacak. Herhangi bir mağduriyet söz konusu
değil, tam aksine Hükûmetimiz yapılmış olan bir
mağduriyeti gideriyor.
SSK emeklilerine
bir düzenleme yapılacak mı? Tabii ki Hükûmet olarak bütçe
imkânlarının verdiği ölçüde biz emeklilerimizin durumunu
iyileştireceğiz, ama bütçe imkânları çerçevesinde bunu
yapacağız. Eğer, biz ek bir harcama talebiyle
karşılaşırsak veya böyle bir irade gösterirsek bunun
gelirini de ortaya koyarız ve bu şekilde bütçe disiplinini de
koruruz.
Sayın
Doğrunun galiba bir sorusu vardı Ahıska Türkleriyle ilgili
olarak. Biz, Ahıska Türklerine gereken her türlü yardımı
gösteriyoruz. Özellikle Türkiyede yerleşmeleri, esas memleketlerine
tekrar geri dönmeleri konusunda uluslararası alanda da gerekli çabayı
gösteriyoruz. Yine, imkânlar çerçevesinde o bahsettiğiniz ölçüde de
yardımcı olmaya çalışırız.
Şimdi, Tekel
işçileriyle ilgili tabii birçok şey soruluyor. Değerli
arkadaşlar, bakın, Tekel özelleştirme kapsamına ne zaman
alınmış? 5 Şubat 2001 tarihinde. Evet, yani 5 Şubat
2001 tarihinde Başbakan Sayın Bülent Ecevitin
Başbakanlığı döneminde, Sayın Devlet Bahçelinin de
imzası olduğu bir kararla, Özelleştirme Yüksek Kurulu
kararıyla kapsam ve programa alınmış ve nitekim 2002
yılında, yani AK PARTİ hükûmete gelmeden önce 2002/06
sayılı kararla özelleştirme stratejisi belirlenmiştir.
BAŞKAN
Sayın Bakan, süreniz tamamlandı.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Şimdi, dün de bu konuda
çok şey söylendi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Özelleştirme programına ne zaman alındı
Sayın Bakan?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Programına bakın.
OKTAY VURAL (İzmir)
Program? Kapsam ayrı, program ayrıdır.
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen siz soruya cevap verin.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Bakın, okuyorum size: 5
Şubat 2001 yılında ve
OKTAY VURAL
(İzmir) 2007de ne yapıldı?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
2001/06 sayılı
Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla Tekel, özelleştirme kapsam
ve programına alınmış ve strateji de 2002
yılının Haziran ayında belirlenmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) 2007 yılında siz programa aldınız mı?
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Dolayısıyla
Değerli
arkadaşlar, burada karşılıklı soru sormayalım
lütfen. Şu anda ben cevap veriyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğru bilgi vereceksiniz o zaman.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Doğru bilgi veriyorum,
doğru bilgi veriyorum arkadaşlar, doğru bilgi veriyorum. Ben
size çıkartayım Özelleştirme Yüksek Kurulu kararını.
OKTAY VURAL
(İzmir) 2007de ne kararı aldınız peki siz?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Evet, teşekkür ederim.
OKTAY VURAL
(İzmir) 2007de aldığınız karar ne?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Özelleştirme kararı almadınız mı siz
2007de? Bunu söyleyin ya! Niye saklıyorsunuz?
BAŞKAN
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Özelleştirmeyi biz yaptık. diyorsunuz
böbürleniyorsunuz, şimdi de kalkıp Yapmadık. diyorsunuz. Bu ne
perhiz bu ne lahana turşusu?
BAŞKAN
26ıncı maddeyi okutuyorum:
Kamu idarelerince
işletilen sosyal tesisler
MADDE 26 (1)
Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince işletilen eğitim
ve dinlenme tesisi, misafirhane, çocuk bakımevi, kreş, spor tesisi ve
benzeri sosyal tesislerin giderleri, münhasıran bu tesislerin
işletilmesinden elde edilen gelirlerden karşılanır. Bu
yerlerde, merkezi yönetim bütçesi ile döner sermaye ve fonlardan ücret ödenmek
üzere 2010 yılında ilk defa istihdam edilecek yeni personel
görevlendirilmez.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mevlüt Coşkuner
Isparta Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 26ncı maddesi hakkında konuşma
üzere grubum Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce ulusumuzun yeni yılını kutluyor, yeni
yılın tüm insanlığa ve yurdumuza barış, mutluluk
ve güzellikler getirmesini diliyorum fakat görülüyor ki 2010
yılının da çok iyi geçmeyeceği
Sizlere, konuma
geçmeden önce, aldığım bir mektup, bir de mesajı okumak
istiyorum: Sayın Vekilim, ben çocuklarımla beraber aç
kalmış, bedensel engelli bir anneyim. Eşim, eşimin
ablası, ağabeyi ve ben hepimizde kas erimesi hastasıyız.
Biri iki buçuk yaşında, diğeri on bir aylık 2
kızımız var. Kayınvalidem hasta , kayınpederim
OSMAN YILDIZ
(Sivas) Bunu herkese gönderiyor.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Herkese gönderiliyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Niye müdahale
ediyorsunuz?
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Size geldiğini de söyleyeceğim.
Sabırlı ol.
hepimize birden
bakmaya çalışıyorlar. İflas edip bir yerden bir ile göçtük.
Evde ekmek alacak paramız yok, yiyeceğimiz yok. Allah
rızası için bizim elimizden tutun, çocuklarımın yüzüne
bakın. 21inci yüzyılda eğer yardım edilmezse açlıktan
ölecek bir aile var. Ne olur geri dönün.
Antalya
Milletvekilimiz geri dönmüştür, Sayın Badak ve Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekillerimizden bir tanesi de dönmüştür. Yani 21inci
yüzyılda ve 2010da ne durumda olduğumuzu görelim. Sosyal devletin hangi
durumda olduğunu görmek durumundayız.
Diğeri de,
Kulüp Adres Şantiye Tekirova, Kemer, Antalyada ve konuları iyi
görmediğimiz için, takip yapmadığımız için orada 70e
yakın işçi sigortasız çalışıyor, 1 tanesinin
parmağı kopmuştur. O da feryat ediyor. Durum bu iken 2010un iyi
geçmesini nasıl düşünüyorsunuz, anlamıyorum!
Hepimizin
bildiği gibi kamu idarelerinde işletilen sosyal tesisler, kamu
personelinin kendi emeğiyle oluşmuştur. Bu tesislerin
varlığının amacı ise, kamu personelinin barınma
ihtiyaçlarına çözüm sunmak, personel, aile giderleri ve kreş,
dinlenme gibi sorunları çözmektir. Maalesef, günümüz Türkiyesinde bunu
görmek mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde yaklaşık 2,5 milyon kamu
çalışanı vardır. Verdiğimiz zam yüzde 2,5 artı
2,5; ama maalesef öğretmenevlerinde bir gece konaklamak, örneğin
Ispartada 36 lira, deniz kenarlarına ve belli yerlere gittiğimiz
zaman bu 60-70 lirayı bulmaktadır.
Öğretmenevlerinde,
yine 2009 yılında 12 lira olan oradaki üyelik kartı 5 kat
artırılarak 60 liraya çıkarılmıştır.
Bunları düzenlemediğimiz müddetçe neyi paylaşıyoruz,
ülkenin nereye gittiğini hepimiz açıkça görmek durumundayız.
Yine kamu
idarelerinde işletilen kurumlara baktığımız zaman,
daha önceki Millî Eğitim Bakanımız, kendi
bakanlığından ayrılmasına iki hafta kala sadece
Ispartada 7 tane okul müdürü atamıştır ve bir de
öğretmenevi müdürü atamıştır, yani buradaki atamalarda
tecrübe ve puan göze alınmamaktadır. Kendisine, yeni Bakana önerge
verdiğimizde Hizmetin aksamaması için yapılmıştır.
deniliyor. O güne kadar hizmetin aksaması görülmemiş de sadece o gün
mü görüldü? Türkiye'nin değişik yörelerine
baktığınız zaman, sadece Ispartada 7 kişi ise,
Türkiye'de yüzlerce insanı kapsamaktadır diye düşünüyorum.
Öğretmenlerin
sorunları bununla da bitmiyor. 2002 yılında, 4 kişilik bir
aile, aldığı parayla ihtiyaçlarının yüzde 52sini
karşılıyor idi, bugün baktığımız zaman
sadece yüzde 45ini karşılıyor ve öğretmenler açlık
sınırında yaşamaktadırlar, ama
çocuklarımızı teslim ettiğimiz öğretmenlerimize
baktığımız zaman, onları övmekle, onları bir gün
için anmakla yetiniyoruz. Öğrencilerimizi teslim ettiğimiz
öğretmenler kendilerini yenileyemezler ise kendi sorunlarını
çözemez ise onlar bizim çocuklarımıza nasıl faydalı
olacaklardır?
Biz
işçilerimizin yaşadığı sıkıntıları
da biliyoruz. Meclis Genel Kurulunda oturduğunuz yerden eğer ki gülüp
de bunları geçiştirir iseniz bugün sizin güldüğünüz insanlar,
yarın sandıkta sizi de değerlendirir ve size de gerekeni
anlatır diye düşünüyorum.
Şimdi bir de
bakıyoruz, 1936larda Kocaelinde SEKA kurulmuş rahmetli İsmet
İnönünün temelini atmasıyla. Ama maalesef, Hükûmet SEKAyı
kapatıp, onun kapısına kilit vurup ve sorduğumuz zaman da
Park, bahçe yapacağız, insanlar stresini atacak. diyor.
İnsanlar açken nasıl stres atacaklar? Bu işçilerimiz de
kapının önüne bırakıldı ve biz, işçimizi
kapının önüne bırakırken, kâğıdı başka
ülkelerden alıp başka ülkelerin işçilerinin
maaşlarını öderken, kendi ülkemizin çocuklarını,
işçilerini kapının önüne koymaktayız.
Isparta Sümer
Halının da durumu aynıdır değerli dostlarım.
Isparta Sümer Halının başına gelenler de bunlardan
farklı olmadı. Sümer Halı özelleştirme kapsamına
alındı ve yine bir sürü işçimiz mağdur oldu, özlük
haklarını ve işini kaybetti. Hatta, 2003-2004 yılında
70e yakın işçi buradan çıkarıldı ve onların o
dönemdeki sigortaları ödenmediği için, bugün, onlar mahkeme
kapılarında sürünmektedirler ve mahkeme kararı olmasına
rağmen, onlar göreve döndürülmemiştir. Bu nedenle, bahsettiğim
işçi kardeşlerimiz işsiz kalmalarının yanı
sıra, bugün, eğer ki 2001-2004de yatırılmayan
sigortalarını ödeyemezler ise durumları ortadadır. Hani,
nerede kaldı sosyal devlet ve her biriniz buraya çıktığı
zaman, Genel Başkanınızı, Sayın Başbakanı
övüyorsunuz, ondan icazet alırcasına konuşuyorsunuz ve onun
ötesini de, Türkiyeyi güllük gülistanlık gösteriyorsunuz.
Öğretmenimizin
hâli ortada, işçimizin hâli ortada ve diğer kurum ve kuruluşlar
birbirine düşmüş ama maalesef, siz, önünüzdeki dönemde milletvekili
olmak için kendinizi ve yüce halkı, milleti aldatmaktan başka bir
şey yapmıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ön sıralara oturup, laf yetiştirmek, laf atmak ve onun ötesinde de,
maalesef, oturumları açamıyorsunuz ve bugün bir kanun, yasa
çıkacağı zaman, anons edildiği zaman, hepiniz koşarak
parmaklarınızı kaldırarak geliyorsunuz. Ne oylanıyor,
ne bitiyor bilmiyorsunuz.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) İşine bak, işine!
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Ama maalesef, siz bizi de iş takibi yapan ve
insanların dertlerinden başka onların lehine yasa çıkaran
bir milletvekili konumundan çıkardınız. Kendinizi
aldattığınız gibi ülkeyi de aldatıyorsunuz. Sosyal
devletin bugünkü durumu ortada. Bizi Arap ülkesi yapmaya yüzünüz tuttunuz
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Geç, geç!
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Geçerken seni de göreceğiz. Sen de şöyle
bir önümden geç de görelim diye düşünüyorum.
Sevgili
dostlarım, yüce Meclisin değerli milletvekilleri; burada sözlerime
son verirken, dün, öbürkü gün Demir Yolları ve diğer
işçilerimizin yanında bulunmamızı buradan, kendi
koltuklarından gülerek, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine gülerek,
onları o görevden dolayı kutlaması gereken siz AKP
milletvekillerini de kınıyorum.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) AK PARTİ
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Buradan kendi koltuğunuzda gülerek işçi
haklarını, gülerek memur haklarını, gülerek insan
haklarını yürütemeyeceğiniz açık, ortadadır.
AHMET YENİ
(Samsun) İzmirdeki belediye işçilerini düşün.
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Yol yakın
Sizi ben çok iyi anlıyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) İzmirdeki belediye işçileri ne oldu?
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Siz şu örneği yaşatmaya
çalışıyorsunuz bize: Hani kurbağa örneği var ya
sindire sindire dediğiniz. Eğer kurbağayı kaynayan bir
kazana atar iseniz refleks gösterir, kendini kurtarır.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Sen kime yaranmak istiyorsun?
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Ama kazanın altını hafif yakar ve
kurbağayı da kazanın içine koyarsanız, hafif hafif
öldürmeye çalışıyorsunuz. Size bu ülkeyi teslim
etmeyeceğiz.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Kime yaranacaksın, kime? Ülke milletin!
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Size Fethullah Gülenin istemlerini ve Arap ülkesi
istemlerini yaşatmayacağız. Bu nedenle Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Coşkuner, buyurun, lütfen bitirin.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Ülke milletin!
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Sen kimsin!
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Ben milletvekiliyim.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Bizi millet getirdi buraya!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Millet getirdiyse milletin sorunlarına
eğileceksin, milletin sorunlarına eğileceksiniz.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Tahrik edip duruyorsun sabahtan beri!
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Ülkemde her gün kargaşa yaşanırken,
buradan, kürsüden halkı kandırmayacaksınız.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Tahrik etmeye mi çıktın oraya, niye tahrik
ediyorsun? Buradaki vekilleri tahrik etme!
AHMET YENİ
(Samsun) İzmirdeki işçiler ne oldu, İzmirdeki? İzmir
Belediyesi?
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri
MEVLÜT
COŞKUNER (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi olarak işçinin, memurun
ve sosyal hakkını arayan insanların yanında
olacağımızı bildiriyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kılıç.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkanım, Sayın Milletvekili
konuşması sırasında grubumuzu itham eden açıklamalarda
bulunmuştur ve seri bir şekilde hakaretlerde bulunmuştur.
İç Tüzükten kaynaklanan hakkımızı, yeni bir sataşmaya
mahal vermeyecek şekilde kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Ne
dedi Sayın Kılıç?
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başbakanın Türkiye'nin bir Arap ülkesine
dönüştürülmesini istediğini ifade etti, milletvekillerimizin söylem
ve beyanlarıyla
BAŞKAN
Sayın Kılıç, yeni bir sataşmaya mahal vermeden, İç
Tüzükün 69uncu maddesine göre üç dakika süre veriyorum.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Suat Kılıçın,
Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkunerin grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri;
öncelikle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Devam eden, 2010
mali yılı bütçesi üzerinde gönül arzu ederdi ki çıkan
milletvekilleri Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin menfaatlerine
paralel konularda menfaatlerine paralel konuşmalar yapsınlar ama
maalesef on dakika sürenin bazı milletvekillerine fazla geldiği
anlaşılıyor. Süre fazla gelince de zamanı doldurmak için
olur olmaz konularda vara yoğa iftiralarda, isnatlarda, bühtanlarda
bulunmak suretiyle on dakikalık zamanını doldurmaya
çalışıyor. Milletvekili arkadaşlarımızca söylenen
sözlerde içerik olarak dikkate alınır bir husus
bulunmadığı hâlde dikkatle, saygıyla ve İç Tüzükün
bir milletvekilinde olması gereken vakar ve saygınlığa
ilişkin arzusuna, beklentisine paralel bir şekilde milletvekillerimiz
teenniyle, saygıyla kendisini dinlediği hâlde kürsüdeki Hatip maalesef
konuşmasında sürekli olarak milletvekillerimizi hedef alarak
akıl almaz suçlamalarda bulunmuştur. Öncelikle, milletvekillerimize
parmakla işaret ederek iftira niteliğindeki bu bühtanları
kendisine aynıyla iade ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEVLÜT
COŞKUNER (Isparta) Orada memur gitti
SUAT KILIÇ
(Devamla) AK PARTİnin siyaset anlayışında milleti
aldatmak yoktur.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Kimi kandırıyorsunuz?
SUAT KILIÇ
(Devamla) Biz bu yola çıkarken bir beyanda bulunduk: Aldanan da
olmayacağız, aldatan da olmayacağız. dedik. Herkesin bu
beyan doğrultusunda hareket etmesi kaçınılmaz zarurettir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, Anayasanın 2nci maddesinde
tanımını bulduğu şekilde demokratik ve laik, sosyal
bir hukuk devletidir.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Laikliği bitirdiniz, sosyal devleti bitirdiniz! Ne
kaldı?
SUAT KILIÇ
(Devamla) Türkiye Cumhuriyeti devleti bir Arap devleti değildir ama
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Avrupa Birliğiyle de, Amerika Birleşik
Devletleriyle de, Asyayla da, Orta Doğuyla da, Rusyayla da,
Kafkasyayla da, Balkanlarla da, düzeyli, seviyeli, nitelikli, çok boyutlu
iş birliği ilişkileri vardır.
Elbette ki
Suriyeye resmî ziyaret düzenleyen Sayın
Başbakanımızın kaldığı otelde protokol
kurallarını hiçe sayan Suriye Devlet Başkanı
tarafından gece yarısı ziyaret edilmesi, bu kadar geniş bir
destek görmesi sizi rahatsız ediyor olabilir, biliyorum.
MEVLÜT
COŞKUNER (Isparta) Geç, geç! Geç onu geç!
SUAT KILIÇ
(Devamla) Suriye sokaklarında Sayın Başbakanın bu kadar
büyük bir teveccüh görüyor olması sizi rahatsız edebilir, biliyorum.
KADİR URAL
(Mersin) Hangi sataşmaya cevap veriyor Sayın Grup Başkan
Vekili? Hangi sataşmadan dolayı söz verdiniz? Hayret bir şey ya!
SUAT KILIÇ
(Devamla) Ama şunu bilmelisiniz ki Sayın Başbakan, rahmetli
Celal Bayardan sonra Batı Trakyayı ziyaret eden ilk Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanıdır ve Sayın Başbakan Batı
Trakyada, Gümülcinede de aynı coşkuyla, aynı heyecanla,
aynı sevgiyle karşılanmıştır.
MEVLÜT
COŞKUNER (Isparta) Biraz da Oferden bahset, Oferden! Hikmetyardan
bahset!
SUAT KILIÇ
(Devamla) Arnavutlukta, Kosovada, Priştinede de aynı heyecanla,
aynı coşkuyla, aynı sevgiyle
karşılanmıştır.
Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanına bu çabalarından dolayı
teşekkür ediyoruz, iftira ve hakaretleri de sahibine iade ediyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S.
Sayısı: 442) (Devam)
2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve
Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) (Devam)
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mustafa Kemal
Cengiz, Çanakkale Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2010 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu
Tasarısının 26ncı maddesi üzerinde söz aldım.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ve şahsım adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, sözlerime geçmeden önce şu anda
Ankarada Tekel tütün işçileri otobüslerine binmişler, Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Merkezine doğru hareket etmektedirler. Fakat
maalesef Hükûmetin emriyle emniyet güçleriyle otobüsleri çevrilmiş ve bu
ziyaret, bu buluşma engellenmiştir. Biraz önce Grup Başkan
Vekili hukuk devletinden bahsederken
Türkiyede olan bu hukuksuzluğu,
işçilere yapılan bu revayı PKKya bile reva görmeyen bu Hükûmeti
kınıyoruz ve bu uygulamalarının da, yol kesme
hareketlerinin de Türkiyeye yakışmadığını,
gelecekte de Türk milleti de AKPnin yolunu bir gün bu yollarda keseceğini
buradan uyarıyoruz ve bu gibi olayları da asla Türkiyede görmek istemiyoruz.
(MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Muhalefet partilerinin siyaset yapmaları engelleniyor,
polis zoruyla! Ne hakla yapıyorlar?
MEHMET SAİT
DİLEK (Isparta) Sen çık konuş o zaman!
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Oktay Bey geçsin, konuşsun!
BAŞKAN
Sayın Vural, lütfen
Konuşmacınız konuşuyor, sözcünüz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Değerli milletvekilleri
BAŞKAN
Böyle bir hakkınız var mı sizin orada?
OKTAY VURAL
(İzmir) Var, var!
BAŞKAN Yok
böyle bir hakkınız. Hayır, söz istersiniz ona göre
davranırız. Lütfen, Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Yerimden söylüyorum!
BAŞKAN
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Meclis Başkanının her lafa girmesine gerek var
mı?
BAŞKAN Siz
konuşursanız girerim tabii ki!
OKTAY VURAL
(İzmir) Senin işin bana cevap vermek değil!
BAŞKAN
Ben, tüm grup başkan vekillerine gereksiz lafa girdiği takdirde cevap
veririm.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sen İç Tüzükü uygulamakla yükümlüsün! Bunlar ne? Bu
saldırılar ne? Partimize karşı bu saldırılar ne?
Gıkın çıkmıyor!
BAŞKAN
Sayın Cengiz, buyurun lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Ben diyorum ki polis müdahalesiyle siyaset yapmamız
engelleniyor, siz oradan bana cevap yetiştiriyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Vural, yüksek sesle konuşmakla burada kimseyi korkutamazsınız.
Onu söyleyeyim, lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Niye korkutacağım seni!
AHMET BUKAN
(Çankırı) Sen korksan ne olur, korkmasan ne olur!
AHMET YENİ
(Samsun) Başkana saygıya bak!
BAŞKAN
Sayın Cengiz, buyurun.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Sayın Başkanım, beş dakika
istiyorum.
BAŞKAN
Grup Başkan Vekiliniz engelledi, beni ilgilendirmez Sayın Vekilim.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Sayın Başkanım, bakın beş
dakikam gitti, bunu mutlaka dikkate alın. (Gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) O benim hakkım, o benim hakkım.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, madem hukuk ülkesindeyiz, iktidarın önce bu
hukuku tesis etmesi lazım, muhalefetin de haklarını gözetlemesi
lazım. Böyle bir hukuksuzluk karşısında tabii ki bu
konuşmalar tabii oluyor.
Değerli
milletvekillerim, tabii bu kürsüden bizi izleyen milletimizin de
değerlendirmeleri var. Ben de milletin içinden gelen -sekiz yıl
memurluk, iki yıl müdürlük, dokuz yıl belediye
başkanlığı yapmış ve iki buçuk yıldan beri
de Mecliste milletvekili olarak- hep halkın içinde biri olarak halka
gittim. Emek 8. Caddede (Bişkek Caddesinde), Çukurambarda esnaflarla
görüştüm. Gölbaşında, orada pehlivanlar var, esnafımız
var, gittik onları bulduk, sıkıntılarını dile
getirdik ve özellikle de Emek 8. Caddedeki Çıtır Simitten tam
aşağıdaki rahmetli Halil İbrahimin
bıraktığı Halil İboya kadar galericilerle, oradaki
esnaflarla, emlakçılarla ve hem Çukurambar Taksideki hem de oradaki
Yeşiltepe Taksi Durağındaki 35 civarında, gece gündüz orada
çalışan insanlarla bir görüşme yaptım. Sizler bu bütçeye
nasıl bakıyorsunuz? dedim. Sizler, Meclisteki bu görüşmelere,
yapmış olduğumuz bütçeye, ekonomiye ve Türkiye gündemine
nasıl bakıyorsunuz? diye sorduğumuzda, gerçekten, Türk
milletinin bizi çok dikkatli izlediğini ve bu bütçeden de bir şey
anlamadığını ve Mecliste konuşanları,
iktidarın ifadelerini ve İcraatın İçinden
programlarını izleyip de sokağa
çıktığımızda bu programlarla sokaktaki ekonomi
Mecliste anlatılan ekonomi diliyle de sokaktaki esnafın, iş
adamının, memurun, işçinin ekonomisinin çok farklı
olduğunu ifade ediyorlar ve Biz burada ekmek peşinde, aş
peşinde ve özellikle de çoluğumuzu çocuğumuzu nasıl
okuturuz, bunlara nasıl ekmek buluruz, bunlara nasıl iş buluruz
diye çabalarken bir bakıyoruz, açılımla karşı
karşıya kalıyoruz. Çukurambardaki taksi durağındaki
arkadaşlar diyor ki: Bakın, burada Kürtü var, Türkü var, Lazı
var, Nusayrisi var. Yine Yeşiltepe Taksi Durağında 35
kişi çalışıyor, aynı şeyi ifade ediyorlar. Biz
burada kardeşiz ama düne kadar birbirimize ters bakmıyorduk. Bu
açılımla birlikte, birbirimize yan bakmaya başladık, ters
bakmaya başladık ve bizim bu günden
AHMET YENİ
(Samsun) Kimse yan bakmıyor sizden başka!
BAŞKAN Sayın
Milletvekili, lütfen
Sayın Yeni
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Bakın, millet orada, Çukurambar orada,
Yeşiltepe Taksi Durağı orada, gidin
AHMET YENİ
(Samsun) Kimse bakmadı, öyle bir şey yok orada.
BAŞKAN
Sayın Yeni
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Gidin, tamam mı gidin.
AHMET YENİ
(Samsun) Öyle bir şey yok orada.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Ben, milletin içinden geliyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Biz orada oturuyoruz, öyle bir şey yok orada.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Meclis Başkanı, müdahale eder misiniz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Ben, insanların içinden geliyorum ve oradaki
insanların ne dediğini de sizler öğreniyorsunuz.
KADİR URAL
(Mersin) Sayın Başkan, müdahale edin.
BAŞKAN
Sizden alacak değilim dersi ben.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Ve millet çocuğunun parasını ödeyemiyor
OKTAY VURAL
(İzmir) Müdahale edin.
BAŞKAN
Ediyorum müdahale. Lütfen sayın milletvekilleri
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz de doğru düzgün idare edin.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla)
millet kirasını ödeyemiyor
KADİR URAL
(Mersin) Siz de doğru düzgün idare edin Meclisi.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla)
millet çocuğuna iş bulamadığı
noktada, bakın, gelmişiz biz burada
BAŞKAN
Buyurun Sayın Milletvekili, siz yönetin burada, buyurun.
KADİR URAL
(Mersin) Ne oldu? Kimi korkutacağını zannediyorsun?
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla)
ekonomiden bahsediyoruz.
Bakın
değerli milletvekilleri, basın da aynısını ifade
ediyor. Ulusal bir basın yazarı ve ünlü bir basın yazarı
diyor ki; Kim inanır senin bütçene diyor. Bakın, Kim inanır
senin bütçene. Bu nasıl bütçe görüşmesi, en az konuşulan para
diyor. Parayı konuşmuyormuşuz, ekonomiyi
konuşmu-yormuşuz ama her şeyi konuşuyormuşuz.
Diyor ki: Geçen
yıl da bu zamanlarda Mecliste yine bütçe görüşmeleri vardı.
Maliye Bakanı yığın hedefler koydu, yığın
açıklamalar yapıldı. 2009 yılında yüzde 4
büyüyecektik, bütçe açığı 10 milyar lira olacaktı fakat
yüzde 4 büyüyemediğimiz gibi yüzde 6 küçüldük, bütçe açığı
da 62 milyar oldu. Şimdi, böyle bir tahmin edememe durumunda
geldiğimiz nokta bu.
Geçenlerde,
İstanbulda Ruhban Okulunu ziyaret ettim. Bartholomeos Amerikaya gitti,
isteklerini Obamaya verdi, Obama da Sayın Başbakana verdi. Bunlar
aşikâr olan şeyler. Kapıda bekçi Yorgo var, Yorgo, benim de
ismimi görünce -baktı Mustafa Kemal- aynen iletmemi istedi benden, dedi
ki: Sayın Vekilim, ben, on üç yıldır rüyamda Atatürkü
görüyorum. Bu gidişat iyi değil, kızgın, bunu mutlaka
iletin. Öfkeli
Ve dedi ki: Herkes aklını başına
devşirsin, aklını başına alsın. Bakın,
diyen adam da Yorgo, burada.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Size mi dedi onu!
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Bana dedi.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Siz böyle mi yapın dedi?
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Hayır, sizi uyardı.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Size ulaşamadığı için
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Bakın, bizi ayrıştırmaya
kalkanların, bizi ayırmaya kalkanların, Rum, Türk, Kürt
kavgasını yapanların, Rum vatandaşının, Ruhban
Okulunun bekçisinin verdiği mesajı iyi alın, onun için
söylüyorum.
Bakın, Emek
8. Caddede geziyorum, oradaki esnaflar zor durumda, işgaliye
açmışlar. İşgaliye satan emekli bir memur var, İlhan
Bey var. İlhan Bey emekli olmuş ve orada hırdavat satıyor
ve ekonomiyi düşünürken, ekonominin nereye geldiğini düşünürken
tam hırdavatçı İlhan Beyin önünde durdum. Aklım orada bir
yere takıldı, dedim ki: İlhan Bey, şurada kaç kalem mal
satıyorsun? Düşündü, dedi ki: Vekilim, 300 kalem. Ben dedim ki:
İlhan Bey, şu 300 kalemin içinden bana bir tane Türk malı bir
şey ver, ne verirsen ver ama bir tane Türk malı ver. İlhan Bey
aradı, ben aradım, yarım saat aradık, değerli
milletvekilleri, en sonunda 300 kalem, 300 kalem içinde bir tane Türk malı
mamul bulduk. İşte o da, bu traş sabunu.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) O da bizim zamanımızda
çıkmıştır.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Evet, bu da AKP İktidarının son
buluşu.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) İnsanların ağzını kapatmak üzere
kullanıyorsunuzdur!
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Arkadaşlar, demek ki Türkiyede düşünün bir
Emek Caddesindeki hırdavatçıyı, seyyar satıcıyı,
Türkiyeyi düşünün, 81 ili düşünün, ilçeleri düşünün, beldeleri
düşünün, bütün sokakları, köşebaşılarını
düşünün ve bir seyyar satıcıda 300 kalem, 299 tanesi işgal
malı, yabancı mal, ithal mal. Bunu hangi üretimle
bağdaştırıyorsunuz? Demek ki 299 kalem üretilmemektedir.
Toplu iğne yabancı, çakmak yabancı, kalem yabancı, defter
yabancı, şemsiye yabancı, çiçek yabancı, her şey
yabancı arkadaşlar. Gidin, bakın, ben Emekteki
MEHMET
ŞAHİN (Malatya) Her şey nasıl yabancı?
BAŞKAN
Sayın Şahin
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Ben size söylüyorum yerini.
İşte
iktidarınızın son icadı da bu tıraş sabunu.
AHMET YENİ
(Samsun) Avrupaya beyaz eşya satıyoruz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Değerli milletvekilleri, laf atması kolay ama
üretim durmuş, üretim yok. Artık doğudan gelen işgal
malları bu ülkeyi işgal etmiş. Siz üretmeden, satmadan
nasıl bu ülkenin ekonomisini düzelteceksiniz, nasıl
işsizliğe çare bulacaksınız, nasıl ekonomimizi ikiye
katlayacaksınız, nasıl ihracat ve ithalat
açığını kapatacaksınız?
AHMET YENİ
(Samsun) Avrupaya beyaz eşya satıyoruz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Ben ekonomist değilim, ben bunları bilmem ama
gelinen nokta üretimin durduğu noktadır, gelinen nokta üretmeyen bir
ülkedir, gelinen nokta tüketim ülkesidir. Bu bir gerçektir, bu bir realitedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ
(Samsun) Avrupanın beyaz eşyası bizden.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Sayın Başkan, benim beş dakikamı
unutmadın değil mi?
BAŞKAN
Hayır, Sayın Cengiz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Bakın, beş dakika geçti, bunu istiyorum, bu
benim hakkım.
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız Sayın Cengiz, bir dakikanızı
verdim ben sizin.
AHMET YENİ
(Samsun) Grup Başkan Vekilinizden beş dakikayı alın.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Sizden de alacağım, sizin de üstünüzde
hakkımız var.
Bakın,
burada boş konuşmuyoruz.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Sayın Vekilim, arabanızın markası
ne?
BAŞKAN
Lütfen sayın milletvekilleri, niye müdahil oluyorsunuz?
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Arkadaşlar, burada çıkan
Başbakanından muhalefetine kadar Farklı konuşuyorlar.
diyor, halk diyor ki: İktidar farklı tabela gösteriyor, istatistik
gösteriyor, muhalefet farklı gösteriyor; biz kime inanacağız?
AHMET YENİ
(Samsun) Biz rakamlarla konuşuyoruz, rakamlarla.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Rakamları TÜİK mi yapıyor, kim
yapıyor? diyor.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Takla attırıyorlar, takla.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Bugün, TÜİKin verilerine göre yarım milyon
açlık sınırında insan var, 12 milyon yoksulluk
sınırında insan var. Dolayısıyla bugün gelinen nokta
bu. İktidarın bize gösterdiğiyle, iktidarın
anlattığıyla hayatın içindekiler öyle değil. Bugün,
burada gelinen nokta, maalesef, gelinen nokta bu noktadır. Biz, burada
milletin temsilcisiyiz, milletin de duygu, düşüncelerini
anlatacağız. Bakın, Gölbaşındaki, Çukurambardaki,
Emekteki taksicilerin, emlakçıların, oradaki büfecilerin ve
kuaförlerin size duygularını anlatmaya çalışıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Cengiz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Sayın Başkanım, benim dört dakikam
gitti.
BAŞKAN
Sayın Cengiz, sizin dört dakikanızı sizin Grup Başkan
Vekiliniz başlattı, onun konuşmasıyla geçirdik burada.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Benim dört dakikamı verin Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Cengiz, böyle bir uygulamamız yok burada. Lütfen Sayın
Cengiz, böyle bir uygulamamız
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Lütfen dört dakikamı verin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz ne hakla, Meclisi yöneten bir Başkan Vekili olarak,
benim süreyi aldığımı, geçirdiğimi iddia ediyorsunuz;
siz Meclis Başkan Vekili misiniz, AKP sözcüsü müsünüz? Siz ne hakla bunu
söylüyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Vural, ben
OKTAY VURAL
(İzmir) Burada bu kadar milletvekili sataşırken benim burada
yerimden yaptığım konuşmaya siz orada cevap vermeseydiniz
Hatibin sözü kesilmezdi.
BAŞKAN
Sayın Vural, ben hiçbir partinin Meclis Başkan Vekili değilim.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Sayın Başkan, benim süremi verin.
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Cengiz, bir dinleyin.
Ben, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekiliyim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Öyle mi, yeni mi hatırladınız?
BAŞKAN Ben
idare ederken de buranın sorumluluğu bana ait.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sorumsuzca davranıyorsunuz.
BAŞKAN Her
müdahale eden grup başkan vekiline
OKTAY VURAL
(İzmir) Partizanca davranıyorsunuz.
BAŞKAN
Oturur musunuz lütfen Sayın Vural. Oturur musunuz
OKTAY VURAL
(İzmir) Milliyetçi Hareket Partisine kin ve nefretle
davranıyorsunuz.
BAŞKAN O
sizin hüsnükuruntunuz efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, böyle konuşuyorum.
BAŞKAN O
sizin hüsnükuruntunuz.
Lütfen oturur
musunuz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Konuşmayı sizden mi öğreneceğim. Siz Meclis
Başkanı olarak çıt pıt arada müdahale etmek zorunda
değilsiniz.
BAŞKAN
Sayın Vural, bu tarzınız doğru değil. Bu
tarzınız doğru değil Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Değilsiniz!
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, tutumunuzu düzeltiniz lütfen!
BAŞKAN Sayın
Cengiz, lütfen oturur musunuz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Tavrınızı düzeltin, kendinize gelin!
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Bu nasıl adalet, bu nasıl hukuk. Benim sözümü
dört dakika kestiniz. Lütfen süremi ekler misiniz.
BAŞKAN
Efendim, uygulamamızda yok. Lütfen Sayın Cengiz
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Benim burada dört dakika sözümü kestiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hatibin sözünü kesen sizsiniz.
BAŞKAN
Hatibin sözünü ben kesmedim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz kestiniz.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Sayın Başkan, benim hakkımı korumak
sizin göreviniz.
BAŞKAN
Sayın Cengiz, ben sizin sözünüzü kesmedim ki
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Sayın Başkan, adaletli bir yönetim sergileyin
ve dört dakikalık süremi ekleyin.
BAŞKAN
Sayın Cengiz
Ben sizin sözünüzü kesmedim Sayın Cengiz. Kendi
konuşmalarınızdan dolayı önce Grup Başkan
Vekillerinizle, sonra diğer milletvekilleriyle
karşılıklı konuşma yaptınız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bana cevap yetiştirmek için takla attın.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Beni dört dakika konuşturmak
zorundasınız. Ben dört dakika konuşmadan kürsüden
ayrılmıyorum.
BAŞKAN
Ayrılmayabilirsiniz.
AHMET YENİ
(Samsun) Kürsüyü işgal mi ediyorsunuz?
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Ben konuşma hakkımı istiyorum. Ben
konuşma hakkımı istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Cengiz, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kemal Bey, gelin.
AHMET YENİ
(Samsun) Kürsüyü işgal ediyorsun.
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Etmiyorum, Meclis Başkanı benim
hakkımı korumak zorunda.
AHMET YENİ (Samsun)
Böyle bir yol yok.
BAŞKAN
Sayın Cengiz, lütfen oturur musunuz.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Mustafa Bey, seviyeyi düşürmeyin. Boş verin.
AHMET YENİ
(Samsun) Sizin seviyenize biz düşmeyiz.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Aynı seviyeye düşmeyelim, doğru
söylüyor.
AHMET YENİ
(Samsun) Biz sizin seviyenize düşmeyiz.
BAŞKAN
Madde üzerinde
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Devamla) Sayın Başkan, bu adaletsiz ve hukuk
dışı tutumunuzu kınıyorum ve reddediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Lütfen oturun Sayın Cengiz
Şahsı
adına söz isteyen Mehmet Halit Demir, Mardin Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Demir.
MEHMET HALİT
DEMİR (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2010 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının 26ncı
maddesi hakkında şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, hayata bütüncül bir açıdan baktığımız
zaman, meselelerin birbiriyle bağlantılı olduğunu, sosyal
meselelerin ekonomik ve mali meselelerle, ekonomik meselelerin yine siyasal
meselelerle bağlantılı olduğunu hepimiz biliyoruz ve bu
itibarla olaylara yaklaştığımız zaman, gelecekle
alakalı planlamalarımızı, projelerimizi
yaptığımız zaman elbette hükûmetler ve bugünkü
İktidarımızın AK PARTİ İktidarının
hükûmeti bir taraftan dünya koşullarını dikkate alacak,
değerlendirecek, diğer bir taraftan da yine bölgesel
koşulları dikkate alacak ve bu koşullar doğrultusunda
ülkemizin geleceğini tayin edecek ve ülkemizin geleceğiyle ilgili
amaç ve hedefler belirleyecektir.
Burada,
değerli milletvekilleri, bizim AK PARTİ Hükûmetinin tabii ki en büyük
amacı, ülkemizi daha da büyütmek, daha da ileri hedeflere
taşımak ve daha yüksek gayelere ulaşmaktır. Bunun için
yapılması gereken, öncelikli olarak ele alınması gereken
konu, değerli milletvekilleri, iç dinamiklerimizi ortaya
çıkarmaktır. Bu iç dinamikleri ortaya çıkarmakla beraber bu
dinamiklerin birbiriyle olan ilişkilerini doğru bir eksen üzerine
oturtmak ve yine bu dinamikleri birbiriyle doğru bir orantı üzerinden
kurgulamak öyle sanıyorum ki çok daha yüksek bir performansı böylece
sağlatacaktır ve bu performansla ülkemizi istediğimiz amaçlara
ve hedeflere her geçen gün biraz daha taşıyacağız.
Değerli
milletvekilleri, binlerce yıldır bu ülkede yaşayan halkların
kendilerine ait kültürleri var ve bu halklar bugüne kadar iç içe
yaşamış durumda. Bu ülkede şu anda 73 milyona yakın
insan yaşıyor ve bu 73 milyon insan içerisinde Arapı da
vardır, Kürtü de vardır, Türkü de vardır, bunlar bugüne kadar
kardeşçe ve hep beraber yaşamış durumdadırlar.
Hükûmetimiz de AK PARTİ hükûmetleri de bu ülkede yaşayan bu
insanlarımıza, etnik kökenleri ne olursa olsun, herkese eşit
açıdan ve eşit mesafeden yaklaşıp hizmet götürmeye
çalışmıştır ve Hükûmetimizin gayesi de bu ülkede
yaşayan her bir vatandaşımızın hayatını daha
donanımlı bir hâle getirebilmek için çaba ortaya koymuş ve
bugüne kadar zaten ortaya koymuş olduğu çabalar neticesinde ortaya
çıkan hizmetleri geçen süreç boyunca her bir bakanımız buraya,
kürsüye çıkarken dile getirdi. Bakanlarımız bunu dile getirirken
saatler boyu burada konuştular ve hatta bazı
bakanlarımızın bunları dile getirirken sesleri dahi
kısıldı değerli arkadaşlar.
Değerli
milletvekilleri, tabii, hizmet ortaya koymak için kaynak üretmek gerekiyor. İşte
Hükûmetimiz de kaynak üretebilme adına, bir taraftan ülke içindeki
dinamikleri ortaya çıkaran ve bu anlamda bu kaynakları ortaya
çıkarırken hiçbir korkuya kapılmadan ve hiçbir şekilde
çifte standart uygulamadan bu ülke içindeki kaynakları ortaya çıkarmakla
beraber diğer bir taraftan da dünya ülkeleriyle kurmuş olduğu
ilişkiler ve bu dünya ülkeleri üzerinden sağlamış
olduğu kaynakları da yine ülkemizin böylece zengin kaynaklarına
katıyor durumda.
Değerli
milletvekilleri, bugüne kadar, maalesef geçmiş hükûmetler bu ülkede
yaşanan gerçekleri görmezlikten gelmiş, birbirimizi görmezlikten
gelmiş ve birbirini yok sayan, baskıcı anlayışlar
üzerinden maalesef politikaların uygulandığını gördük
bu ülkede.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Az önce Beraber yaşıyoruz, kardeşçe
yaşıyoruz. diyordun, ne oldu?
MEHMET HALİT
DEMİR (Devamla) Ve bu sebeplerden ötürü değerli arkadaşlar,
birçok kaynağımızın, üretilmiş olan birçok
kaynağımızın da bu ayrışım, bu
kutuplaştırıcı anlayışlar üzerinden,
sebeplerinden ötürü yanlış yerlerde
kullanıldığını, dağa taşa
kullanıldığını, kimi hesaplara göre 300 milyar
dolarlık bir bütçenin maalesef böylece tüketildiğini gördük.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Meydan eşkıyaya mı
bırakılacaktı!
OKTAY VURAL
(İzmir) Bunlar terörle mücadeleyi bile karalıyor.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Demin Kardeş dediğin bunlar mıydı
yoksa!
MEHMET HALİT
DEMİR (Devamla) Belki de burada önemsenmesi gereken en önemli konu, bu
arada bu yanlış politikalardan ötürü bu ülkedeki kardeşlik
ilişkilerinin de bu süre zarfında yara almış olması.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Demir, tamamlayınız lütfen.
MEHMET HALİT
DEMİR (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu ülkede
yaşanmış olan ve bugüne kadar görmezlikten gelinen, birbirini
yok sayan, baskıcı ve inkârcı politikaları devre
dışı bırakmaya çalışan AK PARTİ Hükûmeti
yaklaşık beş aydır birlik ve kardeşlik projesi
başlatmış durumda. Öyle sanıyorum ki bu proje bize bu
beş aylık süreçte şunu çok açık ve net gösterdi ki,
olayları görmezlikten gelmek, birbirimizi görmezlikten gelmemiz meseleleri
çözmüyor, meseleleri yok etmiyor. Tam aksine, bu sorunların daha da
büyümesine vesile oluyor ve hepimizin geleceğini daha da risk altına
alıyor. İnşallah bu önümüzdeki süreçlerde Hükûmetimizin
başlatmış olduğu bu kardeşlik ve birlik projesi yine
bu ülke insanından almış olduğu destekle, çıkan bütün
engellemelere rağmen, çözülecektir ve Hükûmetimiz bunu çözecektir.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Öyle bir proje yok, aldanmayın, öyle bir proje yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne projesi!
MEHMET HALİT
DEMİR (Devamla) Değerli milletvekilleri, ben 2010 yılı
merkezi yönetim bütçemizin, bahsetmiş olduğumuz bu kriterler ve bu
hassasiyetler doğrultusunda değerlendirildiğini ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET HALİT
DEMİR (Devamla) Son bir cümle
Teşekkür
ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Demir, teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına ikinci konuşmacı Muharrem Selamoğlu, Niğde
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Selamoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHARREM
SELAMOĞLU (Niğde) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 26ncı maddesi üzerine şahsım
adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Görüşülmekte
olan 2010 yılı bütçesi AK PARTİ hükûmetlerinin
hazırlamış olduğu sekizinci bütçedir.
İktidarımız döneminde ülkemizin hızla büyümüş
olduğunu, birçok bakanlığımızın reform
niteliğinde yeni projelerle ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin
de üzerine taşımak için ciddi adımlar
attığını görmekteyiz. İktidarımız döneminde
bizden önceki hükûmetlerin hayal bile edemedikleri büyük işlerin
altına imza attık. Buralara nerelerden geldiğimizi kimse
unutmasın, unutturmasın. Zira milletimiz bizden önce nasıl bir
ekonomik manzara içerisinde olduğunu çok iyi biliyor, o günleri
yaşayanları bütün milletimiz gördü ve yaşadı. Öncelikle
iktidarımızın maliye ve ekonomi alanında yürüttüğü
başarılı politikalar neticesinde ülkemiz dünyanın son altmış
yıldır yaşamış olduğu en büyük krizi en az
hasarla atlatmayı başarabilmiştir. Hatta bu kriz döneminde kredi
notu 2 puan artırılan dünyadaki tek ülke olmayı
başarmıştır. Bizden önceki iktidarlar döneminde Türkiyemiz
istikrarsız bir büyüme seyri içerisindeydi; enflasyon almış
başını gidiyor, faizler yükselmiş, sorunlar kronik hâle
gelmiş, umutlar tükenmişti. Seçimlerden sonra böyle bir ülkeyi
devraldık ve yedi yılda ülkenin sorunlarını sırayla
çöze çöze bugünlere geldik. Bugün güçlü ekonomisiyle bölgenin ve dünyanın
parlayan bir yıldızı olan Türkiye Cumhuriyeti, yirmi dört çeyrektir
Hükûmetimiz yönetiminde istikrarlı bir şekilde büyümüştür.
Şu son dört çeyrekte büyümemiz dünyadaki etkisini gösteren global ekonomik
kriz nedeniyle gerilemiş, bugünlerde yeniden toparlanma dönemine girerek
insanlarımıza yansımasını minimize etmeye
başlamıştır. 2001 krizi bizzat ülkemizin bir kriziydi, kötü
yönetimlerin doğurduğu bir krizdi.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Şimdiki iyi yönetim krizi mi?
MUHARREM
SELAMOĞLU (Devamla) İçinden geçtiğimiz kriz ise küresel
boyutlar ve Türkiye'nin hiçbir dahlinin olmadığı bir krizdir.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Vallahi iyi yönetiyorsunuz!
MUHARREM
SELAMOĞLU (Devamla) Bu güçlü ve istikrarlı ekonomisiyle başta
Millî Eğitim, Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik,
Ulaştırma, Adalet ve Tarım bakanlıklarımız olmak
üzere tüm bakanlıklarımızın reform niteliğindeki
yatırımlar ve dönüşümler sağlamalarına temel
olmuştur.
Millî Eğitim
bütçeden en büyük payı alarak, gençlerimizin en iyi ve modern bir
eğitim almaları için her türlü destek ve yatırım
Hükûmetimiz tarafından yapılmıştır ve
yapılmaktadır. Bizlerin açtığı bilgi işlem
sınıflarında ise dünyayla entegrasyonu sağlıyor. Daha
iki gün önce üniversite öğrencilerinin burslarına 20 TL daha
eklenerek 200 TLye çıkartılmıştır.
Sağlık
Bakanlığımızda ise sağlıkta dönüşüm programları
ve temel sağlık hizmetlerinde iyileştirme, sosyal eşitlik
ve adaletin sağlanması amacıyla yurdumuzun dört bir
köşesine yeni modern hastaneler yaptık ve bunlardan bir tanesi de
önümüzdeki ay temeli atılacak olan, Türkiyedeki ikinci akıllı
hastanemiz Niğdemizde inşa edilecektir.
Sağlık
alanında yapılan bu hizmetleri bütün halkımız takdirle
karşılıyor, insanlarımıza en güzel sağlık
hizmetleri vermenin gururu ve sevincini yaşıyoruz.
Ulaştırmada,
yıllardır yapılamayan otobanlar bitirilmiş,
insanlarımızın hizmetine sunulmuş. Ülkemizin dört bir
yanını duble yollarla donatarak insanlarımızın rahat
ve huzurlu ulaşımları sağlanmıştır.
Ulaştırma Bakanlığımızın bilişim,
deniz, hava yolu, demir yolu ve kara yollarında yaptıkları bu
çalışmalar, iktidarımızın en önemli
başarıları arasında kendini göstermektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İktidarımız dönemine
kadar ev almayı hayal olarak gören dar gelirli
vatandaşlarımızın, TOKİ
aracılığıyla, ayda 100 TLden başlayan taksitlerle
sıcak bir yuva sahibi olmaları sağlandı. TOKİ
aracılığıyla, 2002den bu yana 81 il, 686 ilçede 401 bin
inşaat başlattık, 300 bin konutu, sosyal hizmet alanları,
okulları ve çevre düzenlemeleriyle bitirdik.
Tarımda
yapılan hizmetlerde ise, çiftçilerin desteklenmeleri
sağlanmıştır. KÖYDES ve BELDES projeleriyle, köylerimizin
ve kasabalarımızın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız Sayın Selamoğlu.
MUHARREM
SELAMOĞLU (Devamla)
bütün altyapı hizmetleri, içme suyu
şebekeleri ve yollarının asfaltlanması
sağlanmıştır. Bugüne kadar yapmış olduğumuz
hizmetleri insanlarımıza sunarak yaşam standartlarını
yükseltmişizdir.
Bu beş
dakikalık süre içerisinde Hükûmetimizin bu kadar, yapmış
olduğu güzel işleri anlatmak mümkün değil.
Sözlerime son
vermeden önce, teveccühleriyle gerçekleri en iyi şekilde görerek bizleri
iktidarda tutan vatandaşlarımıza teşekkür eder, 2010
yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize hayırlı
olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Selamoğlu.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Fabrikalar harıl harıl
çalışıyor, tıkır tıkır üretiyor!
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Eczanede işler iyi mi?
MUHARREM
SELAMOĞLU (Niğde) Çalışıyor Sayın Bakanım,
çalışıyor. Sizin zamanınızdaki
bakanlığınızı da biliyoruz biz.
Fabrikalarımız da çalışıyor, eczanelerimiz de
çalışıyor. En güzel hizmetleri veriyoruz.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Evet, fabrikaların hepsini sattınız. Her
şeyi sattınız. İhya ettiniz, Türkiyeyi ihya ettiniz!
MUHARREM
SELAMOĞLU (Niğde) Sizin bakanlık döneminizi de biliyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sat Allah sat!
BAŞKAN
Madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Süner,
buyurun.
TAYFUR SÜNER (Antalya)
Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma sormak istiyorum:
Bilindiği üzere Antalya Büyükşehir Belediyesini Cumhuriyet Halk
Partisi kazanmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2000
yılı öncesinden gelen bir kamulaştırma davasından
dolayı doğan alacağını bu son dönemde almak için
birçok taşınmaza icra getirmesini, Altın Portakal Film Festivali
için daha önce trilyonlar gönderen Kültür ve Turizm
Bakanlığının festivale destek vermemesini, Atatürk
Stadı ve Spor Salonunun geri istenmesini nasıl
açıklayacaksınız? AKPli belediye olunca başka türlü,
CHPli belediye olunca bir başka türlü mü bakılmaktadır? Amaç
halka hizmet değil midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Adıyamanda 2010 yılında kaç kişi ve kuruluşa suni
tohumlama, destekleme primi ödenmiştir? Bunun için ne kadarlık bir
ödenek ayrılmıştır 2010 yılında ve yine GAP
bölgesinin tümünde bu rakam ne olacaktır? Yine 2010 yılında GAP
bölgesi sulama kanalları için ne kadar ek ödenek vardır?
İkinci
sorum: Hububat destekleme paralarının bayramdan önce verileceği
duyurulmuştur. Yalnız, kimi yerlerde bu paraların
dağıtıldığı, Adıyamanda ise henüz
dağıtılmadığının haberini aldım. Bu
konuda bilginiz var mıdır? Çiftçinin mağduriyetinin bir an önce
giderilmesi için bir talimat verecek misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Köse.
Sayın
Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan
Sayın Bakan,
vatandaşlarımızın sosyal güvenlik kuruluşlarına
ve vergi dairelerine olan borçlarından dolayı tüm gayrimenkullerine
ve banka hesaplarına ihtiyati tedbir koymaktadır kurumlar.
Vatandaşlarımız sosyal güvenlik ve vergi dairelerine olan borçlarını
ödeyebilmek için bankalardan kredi almak istemekte ya da gayrimenkullerini
satmak istemekte ancak ihtiyati tedbir işlemi olduğu için üzerinde,
satış işlemlerini ya da kredi işlemlerini
yapamamaktadır. Vatandaşlarımız tedbir işlemlerinin
sosyal güvenlik ve vergi dairelerinin alacak miktarı kadar yapılmasını
istemektedirler. Genelge ile yapılmıştır bu düzenleme. Bunu
düzeltmeyi düşünüyor musunuz? Çünkü vatandaşlarımız
borçlarını ödeyememektedir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakan; biraz önceki
konuşmacılardan Haluk Özdalga 58inci Hükûmet öncesi hiçbir şey
yapılmadı. diyor. Ben 2001 yılında Orhun Abideleri
bölgesine gittim. Bilge Kağanın parçalanmış olan
anıtı restore edilmiş ve yıpranmasını önlemek
üzere bir sundurma altına alınmıştı. Zemin etütleri
yapılarak abide bölgesinin kazı alanları tespit edilmiş,
Karabalgasun Harabelerinin jeofizik etütleri yapılmış, Ahmed
Yesevî Türbesi, Timur Türbesi onarımı başlamış, her
yıl 6 bin öğrenci ülkemize getirilmiştir. Bunlara birçok iş
daha eklenebilir. Daha sonra da elbette yapılanlar olmuştur,
olacaktır da. Yapılanları vatandaş biliyor, inkâr etmekle
nereye varılacağını belirtir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstanbul
Eyüp Alibeyköy Çırçır Mahallesinde çok geniş bir gecekondu
sakini var. Bunlar -daha önce burası planlanmıştı-
gecekondu sahipleri borçlanmışlardı, paralarını
ödemişlerdi. Vakıflara ait bir yerdi. Sonra 4706 sayılı
Kanunla buralar Millî Emlaka devredildi. Tekrar bu insanlardan çok fahiş
değerlerden para isteniyor. Bunu düzeltmeyi düşünüyor musunuz
Sayın Bakan?
Bir de, kamu
kurumları ve kuruluşları belirli, yandaşları
kişilerden araç kiralamaktadır. Araç kiraladıkları
kurumlardan birisi de Tayyip Beyin oğlunun bacanağının
babası olan Zekeriya Karaman, Deniz Fenerinin meşhur kişisi.
Bunun Beyaz Holdingine 2007, 2008 ve 2009 yıllarında kaç araç
kiralanmıştır, ne kadar para ödenmiştir?
Bir diğer
sorum da: Bu resmî kurumlarda hep özel plaka takılmaktadır. Resmî
plaka sökülüyor, yerine özel plaka takılıyor. Dolayısıyla
bu bir sahtekârlıktır. Bu şekilde, resmî plaka söküp de özel
plaka takan kaç kişi vardır?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bukan
AHMET BUKAN
(Çankırı) Sayın Bakan, 2010 yılında büyümenin yüzde
3,5 civarında gerçekleşmesi ve kademeli olarak yükselerek 2012
yılında yüzde 5 düzeyine ulaşması hedeflenmektedir.
Diğer taraftan, 1 milyon 250 bin kişiye ilave istihdam imkânı
sağlayacağınızı öngörmektesiniz. Bu rakam
hâlihazırda işsizliğin üçte biri seviyesindedir ve orta vadeli
program gereği büyümenin gerçekleşmesine bağlıdır.
Sizce bu programınız işsizliğe çare olacak mıdır?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
Süreniz beş
dakika.
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli
arkadaşlar, mahallî idarelere ilişkin, Hükûmetimiz olarak biz gelir
paylarını belli formüller çerçevesinde zaten gönderiyoruz. Bizden
önce olmayan adaleti bizim dönemimizde sağladık. Ha, orada Sayın
Aslanoğlunun daha önce gündeme getirdiği bazı hususlar
olabilir, her zaman sistem iyileştirilebilir, o ayrı bir konu ama
sizin bahsettiğiniz
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Sayın Bakan, Sayın Bakan Komisyonda kabul etti
haksızlık olduğunu.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli arkadaşlar,
müsaade ederseniz
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Bakın, değerli
arkadaşlar, ben sorulara cevap veriyorum. Orada müdahaleyle yani soruya
Sizin zamanınız geldiği zaman sorun lütfen.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Ama yanlış anlama var orada. Zabıtlarda var
ama Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Yanlış anlama yok
değerli arkadaşlar.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, dolayısıyla orada bir adaletsizlik söz
konusu değildir. Uygulamada tabii ki varsa haksızlıklar
giderilir.
Sayın Köse,
Adıyamanla ilgili çalışma gerektiren bir soru sordunuz. Onunla
ilgili olarak arkadaşlar size bilgi verecekler yazılı olarak.
Hububat
destekleme paralarını biz zamanında Maliye
Bakanlığı olarak Tarım Bakanlığına
aktardık. Yereldeki uygulamalarda varsa sıkıntı Tarım
Bakanımızla görüşürüz, onu hallederler.
Sayın
Yıldız, tabii ki kamu alacakları, gerek Sosyal Güvenlik Kurumu
gerekse vergi daireleri tarafından toplanması gereken alacaklar için
zaman zaman devlet bu alacakları garantiye almak için ve sadece borca
yetecek kadar, haciz uygulanır. Borcu olan mükelleflerin kredi
imkânlarını kısıtlayacak şekilde haciz
uygulamasına yönelik bir genelge olmadığını
arkadaşlar bana bildirdiler. Hacizli malları ise borçlular, vergi ve
SSK idaresinin izni olmadan tabii ki satamıyor, teminat veremiyor.
Dolayısıyla burada aslolan şu: Kamunun bir alacağı var
ve kamunun işlerinin yürütülmesi için de tabii ki vergi
alacaklarının garantiye alınması lazım. Öbür türlü
zaten uyum konusunda ciddi sıkıntılar var. O uyumu
arttırmak için de devlet elindeki imkânları
Ve bu yeni olan bir
şey değildir. Ben bildim bileli kamu kendi alacaklarını garantiye
almak için tabii ki ihtiyati haciz uygular.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sayın Bakan, kamu alacağı varsa, devletin
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli arkadaşlar,
sadece borcu kadar
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Kamu, alacağını garantiye alıyor da
kendi borcunu ödemiyor, mahsup yapılması lazım.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Bakın, değerli
arkadaşlar, sadece borcu kadar ihtiyati haciz uygulanır.
Sayın Genç,
İstanbul Alibeyköydeki soruna bakacağım, inceleyeceğim,
arkadaşlar bana o konuda bilgi verdiklerinde sizi de bilgilendireceğim.
Bu, kamu kurum ve kuruluşlarının araç kiralama meselesine de
bakacağım. Ama, yani, bu tür iddiaları ben her zaman inceletirim
fakat yani sizin de bu türden bir yaklaşımla özellikle kişileri
Eğer bilginiz varsa getirin bana.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Gazetede var Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Sayın Genç, bilginiz
varsa getirin ama, yani, sadece gazete haberlerine veya birtakım iddialara
dayalı olarak
Getirin bize, paylaşın bizimle, biz gerekirse
Teftiş Kurulu olarak inceletiriz bunu.
Değerli
arkadaşlar, 2010 yılındaki makroekonomik öngörülerimiz ve
sonrasına ilişkin makroekonomik öngörülerimiz aslında oldukça
mütevazıdır. Neden? Çünkü biz, daha mütevazı hedef koyup o
hedefleri aşmayı tercih ederiz. Dolayısıyla ben,
makroekonomik hedeflerin son derece gerçekçi olduğu
kanısındayım. Bugün, mesela 2010 yılı için birçok,
Türkiyede ve yurt dışında, Türkiyeyi analiz eden
kuruluşların 2010 yılı için büyüme öngörüleri yüzde 3,7 ile
yüzde 5 arasında yoğunlaşmaktadır. Dolayısıyla
istihdam sorununu çözmek için de Hükûmetimiz zaten büyümenin ötesinde ek
inisiyatifler almış durumdadır.
Dün çok
geniş bir şekilde Hükûmetimizin kısa vadeli, orta vadeli ve uzun
vadeli olarak işsizliği azaltmak için ne tür çözüm önerileri
olduğunu açıkladım. Uzun vadede tabii ki eğitim ve
özellikle mesleki açıdan nitelik artırmanın çok önemli
olduğunu ve Hükûmetimizin eğitime çok büyük önem verdiğini ben
vurguladım. Orta vadede, özellikle GAP, DAP gibi, KOP gibi bölgesel kalkınma
projelerine ağırlık verdiğimizi, daha fazla kaynak
ayırdığımızı
Bakın,
mesela, bu sene sadece GAPa 4 milyar lira para aktaracağız. 2009
yılında bu 3,3 milyar liraydı, 2010 yılında 4 milyar
lira aktaracağız. 2008-2012 döneminde tam 16 milyar liralık bir
yatırım yapılacak. Bu yatırımlar emek yoğundur ve
yatırımlar bittiği zaman, özellikle hektar başına
istihdamı da düşündüğünüz zaman ben öyle inanıyorum ki
Güneydoğuda bırakın göç olmasını Güneydoğuya
buradan göç olur diye düşünüyorum.
Kısa vadede
ise tabii ki yine Hükûmetimiz, özellikle yine staj programları yoluyla,
kısa vadeli mesleki edinme programları yoluyla bu problemleri çözmeye
çalışıyor. Türkiye ekonomisi tabii ki başlangıçta
bütün dünyada olduğu gibi ilk aşamada belki istihdamsız bir
büyümeyle karşı karşıya kalabilir. Bu, sadece Türkiyenin
sorunu değildir ama ben öyle inanıyorum ki Türkiyedeki büyüme güçlü
olacak ve tabii ki sürdürülebilir olacak ve bunun sonucunda da Türkiyede
istihdam yaratılacak.
Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
26ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Arayacağım Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bütün kişisel sözleri AKPliler alıyor. Başka burada
milletvekili yok mu? (AK PARTİ sıralarından Sana ne sesleri)
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.45
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 12.54
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
26ncı maddesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
maddeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı yok Başkanım. (AK
PARTİ sıralarından Var, var sesleri)
BAŞKAN
Kâtip üyeler arasında uyuşmazlık olduğu için elektronik cihazla
oylama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, madde
kabul edilmiştir.
Çalışma
süremizin tamamlanmasına çok az bir süre kaldığı için
birleşime saat 14.00e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.58
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 14.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
27nci maddeyi
okutuyorum:
Muhasebe
kayıtlarından çıkarılacak tutarlar
MADDE 27 (1)
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun kapsamında izlenen alacakların
dışında kalan ve muhasebe kayıtlarında bulunan Devlet
alacaklarından tutarı 15 Türk Lirasına kadar olanların
tahsili için yapılacak takibat giderlerinin asıl alacak
tutarından fazla olacağının anlaşılması
halinde, bu tutarların muhasebe kayıtlarından
çıkarılmasına genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde
Maliye Bakanı, diğer kamu idarelerinde üst yöneticiler yetkilidir.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ergün Aydoğan,
Balıkesir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan, yüce Meclisin
değerli üyeleri; 2010 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 27nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz
madde, amme alacaklarının muhasebe kayıtlarında 15 Türk
lirasıyla ilgili takibatta bu miktarı geçiyorsa bundan
vazgeçilmesiyle ilgili.
Tabii, on üç
günden beri Parlamentomuzda 2010 yılı bütçesini görüşüyoruz. AKP
sözcüsü arkadaşlarımız kürsüye çıktığında bu
Hükûmetin, İktidarın eleştirilmemesi gerektiğini,
İktidarın Türkiyede olağanüstü başarılar
sağladığını ve Türkiyede sorun
olmadığını söylediler.
Değerli
milletvekilleri, değerli arkadaşlar, doğru söylüyor olabilirler
ama şu anda, on günden beri başkentte, Ankarada emek mücadelesi
veren, üretmekten ve çalışmaktan başka düşüncesi olmayan,
demokratik haklarını kullanan emekçi arkadaşlarımız,
üreten arkadaşlarımız maalesef ve maalesef İktidarın
baskı, zulüm ve şiddetiyle karşı karşıyadır.
Bırakınız bu uygulamanın faşizan bir uygulama
olduğunu, faşizmin ayak seslerini geçmiş resmen bir
faşizmdir. (CHP sıralarından alkışlar)
Başından
beri Cumhuriyet Halk Partisi olarak üreten ve emekten yana gücünü kullanan
arkadaşlarımıza verdiğimiz destek çerçevesinde bugün de
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Türk-İşi ziyarete
gitmiştir. Tabii, demokratik hak ve özgürlüklerden bahseden AKP
İktidarı, üreten ve emeğini kullanmak isteyen işçileri
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisinin ziyaretlerine izin
vermemiştir arkadaşlar. Bu mudur AKPnin demokrasi
anlayışı? Bu mudur AKPnin özgürlükçü anlayışı?
Vicdanınıza bırakıyorum. Böyle demokrasi olur mu? Böyle
demokratik hak ve özgürlüğü kullanmak olur mu?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Açılım var, açılım!
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Bu arkadaşlar PKK bayrağı mı
açtı? Bu arkadaşlar terörist başının resmini mi
astı? Bu arkadaşlar çalışmak istiyorlar, üretmek
istiyorlar, emeklerini üretime kullanmak istiyorlar ama demokratik hak ve
özgürlükleri çoğalttığını iddia eden AKP yönetimi bunlara
müsaade etmiyor, üzerlerine pis su sıkıyor, biber gazı
sıkıyor, copla vuruyor. Neden? Çünkü bu arkadaşların elinde
PKK bayrağı yok, bu arkadaşların elinde
bölücübaşı Abdullah Öcalanın posteri yok. Eğer o olsa
onları saygıyla karşılarsınız,
bürokratlarınızı gönderirsiniz
KADİR URAL
(Mersin) Kırmızı halılarla
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla)
kırmızı halı serersiniz.
Maalesef, demokrasi anlayışınız bu.
BAŞKAN
Sayın Aydoğan, lütfen
NECİP TAYLAN
(Tekirdağ) O halıyı siz serdiniz.
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Demokrasi anlayışınız, ülkeyi
bölecek olanlara saygı göstermek, onların ayağına Habura
hâkim göndermek, müsteşar göndermek, devlet protokolüyle
karşılamak. AKPnin demokrasi anlayışı bu değerli
arkadaşlar.
AKP sözcüleri
sürekli olarak sorunların çözüldüğünden bahsediyor. Galiba
haklılar. Emekliler çok iyi durumda, artan maaşları ile birikim
yapıyor, yıl sonunda yurt dışına tatile gidiyor.
Emeklilerin hiç şikâyeti yok. Çalışanlar? Onlar da çok iyi
durumda, refahtan pay alıyorlar, aldıkları pay ile her yıl
yatırım yapıyorlar. Ülkede işsizlik yok.
İşsizim. diyenler kötü niyetli. Sokakta gösteri yapanlar,
çalışmaktan spor yapamadıkları için, spor olsun diye
sokakta polisten pis su, biber gazı yiyor. Yani, bütün sorunları
çözdünüz, ülkede sorun yok. Bu cop yiyen, biber gazı yiyen, üzerine pis su
sıkılan arkadaşlar, spor olsun diye bugün evinden yurdundan
barkından Ankaranın sokaklarında.
Millî Birlik,
Kardeşlik Projesi diyorsunuz. Bugün o insanlar
HÜSNÜ TUNA
(Konya) Daha iyi bilirler onlar ne olduğunu?
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Dinle!
Bugün o insanlar,
Ankaranın meydanında, doğu ve güneydoğudan gelen
yurttaşlarımız. Hani sizin Millî Birlik, Kardeşlik
Projeniz? Bunlar sizin kardeşiniz değil mi? Bu arkadaşları
kardeş olarak saymıyor musunuz? Tekel işçilerini kardeş
olarak görmüyor musunuz? Herhâlde, kardeş olarak gördükleriniz, bu ülkeyi
bölenler, bu ülkeyi parçalayanlar ve parçalamak isteyenler.
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Kimi kardeş görüyorsun sen?
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, esnafın da sorunu
yok. Sanayiciler, ticarette sorun olmadığı gibi, gelirlerindeki
artışlarla faaliyet alanlarını genişletiyorlar,
gemicilik ile ulaştırma sektörüne giriyorlar, pırlanta ile
mücevherat sektörüne giriyorlar, villa ile emlakçılık yapıyorlar.
Yani, esnafın BAĞ-KUR prim borcu yok, vergi borcu yok. O kadar çok
kazanıyor ki villayla emlakçılık yapıyor, pırlantayla
mücevherat sektörüne giriyor, gemicilikle ulaştırma sektörüne
giriyor.
HÜSNÜ TUNA
(Konya) Toz toprak işiyle uğraşanları da söyle!
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Sizin de bir gemiciğiniz var herhâlde!
Evet, Türkiye'nin
sorunlarını çözdünüz. Maalesef, köylerimizin ulaşım,
kanalizasyon, çevre sorunları çözülmüş. Onlar da şikâyet ve
taleplerinde inandırıcı değil. İlçelerimizin,
illerimizin herhangi bir sorunu yok. Sorun dile getirenler iyi niyetli
değil, provokatör olmalılar sizlere göre çünkü Ankarada Ben
çalışmak istiyorum. diyen provokatör, Ben işsizim. diyen,
provokatör. Sizin gözünüzde sorunları dile getiren herkes provokatör.
2009
yılında işsizlik artmadı, cari açık da artmadı
Sayın Bakanım. Dış ticaret açığı da
olmadı. Kapasite kullanım oranı da düşmedi. İç ve
dış borç da artmadı. Özelleştirme yoluyla kurumlar
satılmadı. Aksine, devlet istihdam yaptı. O kadar çok
yatırım yaptınız ki insanlar sokakta çalışmak
için sıraya girdi. Yani bırakınız sapmayı, yeni
istihdam alanları yarattınız. PETKİMler, TEDAŞlar,
Ereğli Demir Çelikler kurdunuz.
Tarımda
çiftçinin şikâyetleri
Onlar da gerçekçi değil. Çünkü Hükûmetiniz
Avrupa Birliği standartları üzerinde çiftçiye destek verdi. Onun için
üreten Türkiye mısır ithal ediyor, onun için üreten Türkiye
buğday ithal ediyor, onun için tarım ülkesi pamuğu unuttu, onun
için tarım ürünlerinin birçoğunu ithal ediyoruz. Tarıma o kadar
çok sahip çıktınız ki bugün başta tarımın bütün
alanları olmak üzere, zeytincilik o kadar çok kazanıyor ki artık
kazancını hangi sektöre yatıracağına karar veremiyor
değerli arkadaşlar. Hiçbir alanda planlamanız
olmadığı gibi, tarımda da maalesef planlamanız yok.
Gidin, bakın, yanlış ilaçlama sonrasında o zeytincilik
bitmek üzere.
Tabii,
kadrolaşma da yapmadınız. Kadrolaşmayı da hakkaniyetli
kullandığınızı söyleyebilirsiniz ama ilahî adalet
Gönenden bir AKPli yurttaşımız bir mektup göndermiş. Yani
kadrolaşmanın olmadığı o kadar açık ama ilahî
adalet, mektup yanlışlıkla bize gelmiş. Bir
yurttaşımız diyor ki: Ben Gönenli, kırk üç
yaşında, Gönende hatırı sayılır AKPli
yurttaşım. Ne diyor? Belediye Başkanını şikâyet
ediyor, AKPyi şikâyet ediyor. Müftülük Şefi Ziya Değirmenci
Gönen Hastanesine atandı. diyor. Yani bu Müftülük Şefi hastaneye
müdür olarak atanıyor. Tabii burada da diyor ki: Şimdi
solcuların eline koz verdiniz, keşke bunu yapmasaydınız.
Ve devam ediyor. Tabii bunun şartları tutmuyor. İçişleri
Bakanlığı Danışmanı Manyaslı Neşat
Kırcalı ile yatay geçiş yaptıracağını söylüyor.
Kadrolaşmanız da bu! Yani hakkaniyetiniz, adaletiniz bu! Hani var ya
adalet
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Yanlışlıkla gelen mektubu mu okuyorsunuz?
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Mektup burada, mektup burada. Yazan da AKPli.
Solculara bizi ihbar ettiniz. diyor AKPli. Tabii hastane cadı
kazanı gibi kaynıyor. Bakarsınız Gönene.
Hani sizin Adalet
ve Kalkınma Partiniz var ya, işte adaletiniz bu, hakkaniyetiniz bu!
HÜSNÜ TUNA
(Konya) Müftülük Şefi vatandaş değil mi?
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, biraz önce demokrasi
anlayışınızdan bahsettik. Demokrasi
anlayışınızda da biz söylediğimizde çoğu zaman
inanmıyorsunuz ama yabancı kuruluşların
değerlendirmesine işinize geldiği zaman itibar ediyorsunuz.
Bakın,
yakın bir değerlendirme ne diyor? Washington Post demiş ki:
Sayın Başbakan Erdoğanın görev süresi uzadıkça
demokratik ilkelere ve Batılı değerlere
bağlılığının tam olmadığı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlar mısınız Sayın Aydoğan.
Buyurun.
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Tekrar edeyim.
Bunlara inanırsınız. Bize inanmıyorsunuz, halka
inanmıyorsunuz da Washington Posta inanırsınız. Görev
süresi uzadıkça Erdoğanın demokratik ilkelere ve
Batılı değerlere bağlılığının tam
olmadığı ortaya çıkıyor. diye yazdı Washington
Post.
Washington
Postun yazmasına gerek yok, Türkiye demokrasinizi on günden beri
Ankaranın sokağında izliyor. Uyguladığınız
faşist ve baskıcı uygulamayı izliyor. Sizin zaten halk
arasında partiyle ilgili isminiz aldatma ve kandırma partisidir.
Umuyor ve
diliyorum ki
2010 yılının aldatılmayan ve
kandırılmayan bir yıl olması dileğiyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Hüseyin
Yıldız, Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
27nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Grubum ve şahsım adına yüce
Meclisi, ekranları başında bizleri izleyen büyük Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, sözlerimin başında, Tekel işçilerinin
sorunlarını anlatmak için Milliyetçi Hareket Partisine
yapacakları ziyareti engellemeleri bakımından Adalet ve
Kalkınma Partisi yöneticilerini kınıyorum. Yani, siz bu
otobüslerle yapılacak olan seyahati engellerken seyahat özgürlüğünü
engelliyorsunuz. Türkiye cumhuriyeti bir guguk devleti değildir, bir hukuk
devletidir. İnsanlarımız dilediği yere ziyaret
yapabilirler.
Değerli
milletvekilleri, Haburdan otobüslerle gelen PKKlıları devlet
görevlileri nezaretinde Diyarbakıra kadar taşırken
göstermiş olduğunuz kolaylığın ya da hoşgörünün
hiç olmazsa bir kısmını da Tekel işçileri için göstermek
durumundaydınız.
Yine, birlik ve
beraberlik ve kardeşlik projenizi sevinçlerinden dolayı otobüslere,
polislerimize molotof atarak kutlayan, karakollara havai fişek atan,
araçları yakan, iş yerlerinin camlarını kıranlara
gösterdiğiniz hoşgörüyü Tekel işçilerine de beklemek bizim
hakkımızdır. Tabii Türk milleti bunları görüyor, bunlar Türk
milletinin gözleri önünde cereyan ediyor.
Değerli
milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen ve Türkiye Büyük
Millet Meclisine gelen 2010 yılı bütçe tasarısı üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi olarak uyarı, tenkit ve tavsiyelerimizi dile
getirerek Türk milletinin sorunlarının çözümü noktasında
katkı vermeye çalışıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, 2010 yılı bütçesi hakkındaki görüşlerimize
gelince: Bu bütçe inandırıcı bir bütçe değildir. Bu bütçe
yetersiz bir bütçedir. Bu bütçe yüzde 3,5 büyüme hedefini yakalayarak krizden çıkışı
sağlayacak bir bütçe hiç değildir. Bu bütçe işsizlik sorununu
çözecek, işçimizin, memurumuzun, esnafımızın, emeklimizin,
KOBİlerimizin, sanayicimizin, çiftçimizin,
yoksullarımızın, gençlerimizin sorunlarını çözecek bir
bütçe değildir. Bu bütçe borçları çevirebilecek,
yatırımları sağlayabilecek bir bütçe değildir.
Değerli AKP milletvekilleri, demedi demeyin.
Değerli
milletvekilleri, bütçe görüşmeleri sırasında başta
Sayın Başbakan olarak tüm bakanlarınız, söz alan tüm Adalet
ve Kalkınma Partili milletvekilleri, 2002 yılı ve Milliyetçi Hareket
Partisinin 1/3 ortağı olduğu 57nci Hükûmet ile sekiz
yıllık AKP Hükûmetini
karşılaştırmaktasınız.
Değerli
milletvekilleri, istatistiksel karşılaştırmaların
AHMET YENİ
(Samsun) Ortağını iyi seçeceksin Hüseyin Bey!
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Efendim?
AHMET YENİ
(Samsun) Ortağını iyi seçeceksin!
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Olur.
BAŞKAN
Sayın milletvekili, lütfen müdahale etmeyin.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Bir önceki yılla beş yıllık, on
yıllık, yirmi yıllık ya da tüm tarih süreciyle yapıldığında
bir anlam taşımaktadır istatistiksel değerlendirmeler.
Karşılaştırmaların eşit büyüklükler ya da
eşit zaman dilimleriyle yapılabileceğini ya bilmiyorsunuz ya
biliyorsunuz da işinize gelmiyor. Sekiz yıllık AKP Hükûmetinin
üç buçuk yıllık Milliyetçi Hareket Partisinin 1/3 hükûmet
ortaklığıyla karşılaştırılması, ne
istatistik ilmine ne etik değerlere ne de vicdana sığmaz.
İlle de Bizim rakibimiz Milliyetçi Hareket Partisi. diyorsanız,
Onunla karşılaştırırız. diyorsanız,
Milliyetçi Hareket Partisinin üç buçuk yıllık hükûmeti ile Adalet ve
Kalkınma Partisinin üç buçuk yıllık hükûmet değerlerini
karşılaştırdığınız zaman vicdani olur,
etik olur.
Değerli
milletvekilleri, bütçe görüşmeleri sırasında sayın
bakanlara soruyoruz, sayın bakanlar şöyle söylüyorlar:
Sağlık Bakanı Türkiye sağlıkta çağ atladı.
diyor. Hastalar memnun değil, doktorlar memnun değil,
sağlık çalışanları memnun değil, eczacılar
hiç memnun değil. Halk? Onlar da memnun değil. Doktor
sayısı aynı, sağlık çalışanı
sayısı aynı. Sayın Bakan diyor ki: Tıbbi cihazlar
aldık, binalar yaptık. Biz memnunuz. Biz sizin memnuniyetinizin
sebebini biliyoruz.
Değerli
milletvekilleri, Maliye Bakanına soruyoruz: Türkiyede toplam
dış borç stoku 224 milyar dolardan 462 milyar dolara
çıktı. diyoruz. Sayın Bakan Önemli değil. Biz IMFye olan
borcu azalttık. diyor. Tesellisine bakınız. 10,3 olan
işsizlik oranını yüzde 14e çıkardınız. diyoruz,
önemsemiyorlar. Yetmiş dokuz yılda 250 milyar dolarlık
dış ticaret açığı verilmiştir. AKP Hükûmetinin
sekiz yıllık iktidarı döneminde 327 milyar dolarlık
dış ticaret açığı verdiniz. diyoruz, Sayın Bakan
rakam illüzyonlarıyla bize cevap veriyor.
Millî Eğitim
Bakanına soruyoruz. Diyor ki Sayın Bakan Cumhuriyet kurulalı
beri yapılan dersliklerin 1/3ünü AKP hükûmetleri döneminde yaptık.
diyor. Allahtan 2/3ünün cumhuriyet hükûmetlerinin diğerleri
tarafından yapıldığını kabul etmiş oluyor.
Sayın Bakana bu 1/3lük dersliklerinin kaçta kaçının Hükûmet
bütçesinden yapıldığını, kaçta kaçının
hayırseverler tarafından yapıldığını
soruyoruz -yazılı ve sözlü olarak soruyorum- Sayın Bakan bunlara
cevap veremiyor.
Ulaştırma
Bakanımız Yetmiş dokuz yılda 6 bin kilometre duble yol
yapılmış, AKP hükûmetlerinin sekiz yıllık
iktidarında 14 bin kilometre duble yol yapıldı. diyor ama bu 14
bin kilometre duble yolun bir şeridinin önceki hükûmetler döneminde
yapıldığını söylemekten imtina ediyor değerli milletvekilleri.
Yine bu Bakana soruyorum ben, yazılı ve sözlü olarak sordum: Bu duble
yolların kaç kilometresinin istimlakini siz yaptınız? Hangi
projesini siz yaptınız? Çünkü yolları yapmanın en zor
noktası projesini yapmaktır ve alanları istimlak etmektir. Sayın
Bakandan cevap yok, ya işine gelmiyor ya doğruları bilmiyor ya
doğru söylemek diline yakışmıyor.
Sayın
İçişleri Bakanımız, önceki hükûmetleri terörü önleyememekle
suçluyor. Bakıyoruz, AKP sıralarında yirmi beş
yıllık terör sürecinde on yıl İçişleri
Bakanlığı yapmış arkadaşlarımız
oturuyor. Eğer bu terör çözülememişse yirmi beş yılın
on yılının sorumluluğu burada oturan o değerli
İçişleri Bakanı arkadaşlarımıza bağlı.
Kim bunlar? Sayın Beşir Atalay, Sayın Ülkü Güney, Sayın
Abdülkadir Aksu, Sayın Murat Başesgioğlu.
AKP pek çok isim
koyduktan sonra Millî Birlik ve Kardeşlik isminde karar kıldı.
Sayın Bakan, biz zaten bin yıldır biriz ve kardeşiz. Siz bu
Projenizde, önce birlik ve kardeşliğimizi bozup sonra yeniden
birleştirmek, bizi yeniden kardeş yapmak mı istiyorsunuz? Bir
sorunu çözebilmeniz için bu düşünceyle atmış olduğunuz
adımlar daha büyük sorunlara sebep oluyorsa bir yerlerde yanlış
yaptığınızı görmelisiniz. Bu konuda sizleri uyaran
Milliyetçi Hareket Partisini hak etmediği bir şekilde suçlayarak
varabileceğiniz bir yerin olmadığını bilmelisiniz.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başkan; Sayın Başbakan ve bakanlar
düştükçe tahammülünüzün azalmasını herkes hoş görebilir
ancak Başbakanlık makamında oturanların tahammülü
azalırsa hiç kimsenin hoş görmeyeceğini bilmelisiniz. Sayın
Başbakan sanıyor ki hep bağırırsa, tehdit ederse
etkili olur. Sayın Başbakan, bazen yüksek sesle
konuşursanız etkili olur ama hep bağırmaya kalkarsanız
etkinizi kaybedersiniz. Sayın Başbakan ve bakanlar,
etrafınıza baktığınızda sizleri
eleştirenlerden çok övenleri, alkışlayanları görüyorsunuz.
Yaptığınız yanlışları fark etme, önlem alma,
muhalefetin iyi niyetle yaptığı uyarıları anlama
ihtimalinizi yok ediyorsunuz. Sayın Başbakan ve bakanlar, kendileri,
çocukları, yakınları, yandaşları için istedikleri ve
sizleri iktidara taşıyan ve kendiniz için istediklerinizi size
sağlayan halkımız için istemez, onlara yokluğu,
yoksulluğu, işsizliği, cezaevlerini reva görürseniz iyi bir
başbakan ve iyi bir hükûmet olamazsınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız Sayın Yıldız.
HÜSEYİN
YILDIZ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, polemiği muhalefetin çıkarması, iktidarın
ikna etmesi gerekirken iktidar olarak polemiği siz çıkarıyor,
muhalefeti suçluyorsunuz. Elbette böyle yaparsanız, yapmaya da devam
ederseniz Meclisin de, sokağın da, çarşının da
karışması kaçınılmaz olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başbakan Konyada Mevlânâ için, Bilecikte
Osman Gazi, Nevşehirde Hacı Bektaş Veli ve diğer tarihsel
ve inançsal değerlerimiz için toplanan halkımızın önünde
bile suçlayıcı, çatışmacı bir dil kullanmaktadır.
Mehter marşının çalındığı yerde hiç kimseyi
tutamayacağınızı bilmeniz gereken makamlarda
oturmaktasınız.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi 2002
yılında iktidar olurken kendilerine üç zarf verilmişti.
Şimdi önümüzde gelecek olan seçimde süreniz doldu, siz de bir üç zarf
hazırlayacaksınız, o çok eleştirdiğiniz Milliyetçi
Hareket Partisine o zarfları teslim edeceksiniz.
Bu duygu ve
düşüncelerle 2010 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahsı adına söz isteyen Bayram Ali Bayramoğlu, Rize
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bayramoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2010 yılı bütçesinin ülkemiz, milletimiz ve Parlamentomuz için
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahsı adına ikinci söz isteyen Kayhan Türkmenoğlu, Van
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
27nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 27nci madde muhasebe kayıtlarıyla ilgili, muhasebe
kayıtlarından çıkarılacak tutarlarla ilgili bir maddedir,
bu da 15 Türk lirasıdır. Aslında, bu maddeyle ilgili söylenecek
bir şey yoktur ancak müsaade ederseniz ben arkadaşlarıma birkaç
konuda bilgi sunmak istiyorum.
Şimdi,
ülkemizde 72 milyonluk nüfusumuzun hemen hemen hepsi bir şekilde bu ülke
için çalışır, gayret gösterir, sonuçta katma değer üretir
ve ülkemizin gayrisafi millî hasılasını oluşturur.
Gayrisafi millî hasıla, üretim demektir; ülkenin üretim
rakamını, hedefini gösterme demektir. Biz, 300 milyar Türk
lirası iken bu rakamı aldık. Bugün, bütçemizde hedef
koymuşuz, 1 trilyon Türk lirası. Demek ki bu ülkenin gayrisafi millî
hasılası, yani üretimi düşmemiştir,
artmıştır.
Enflasyona
bakın
Arkadaşlarımız enflasyonla ilgili
çalışmalarını burada bir şekilde eleştirel
anlamda ifade etmişlerdir. Biz 2010 yılı enflasyon hedefimiz
yüzde
Ülke tarihinize
baktığınızda, AK PARTİ İktidarı, AK
PARTİ Hükûmeti bana göre cumhuriyet tarihinin en başarılı
hükûmetlerinden birisidir. Bunu ben demiyorum, bunu rakamlar diyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) 57nci Hükûmet mi?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Bakın, 1923-1938, yani Kemal Atatürkün
başında olduğu cumhuriyet kurulduğu gün büyüme
hızımız 7,6, enflasyonumuz yüzde 2.
Menderes dönemi
(1950 ile 1960) büyüme hızımız yüzde 6 ama enflasyon yüzde 10.
Özal dönemi
büyüme hızımız yüzde 5, enflasyon yüzde 49.
2003-2006 büyüme
hızımız yüzde 7,6, enflasyonu biz yüzde 60tan yüzde 9lara
indirdik.
OKTAY VURAL
(İzmir) 2009da eksi yüzde 6, enflasyon yüzde 5.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Beyefendi, hangi 60tan? Sayın Milletvekili, hangi yüzde 60tan
aldınız, söyler misiniz?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Bakın, burada, 2002 yılında biz
bütçede vergi gelirleri anlamında 60 milyar para toplamışız
-2002de- bakın, bugün 195 milyar Türk lirası hedef koymuşuz. Bu
ciddi bir rakamdır. 2009da bütçe açığının öngörülenin
üstünde olduğunu ifade ediyor arkadaşlarımız.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Beyefendi, 60 değil 30dan aldınız. Düzeltir misiniz o
beyanı?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, bugün, Amerika
Birleşik Devletleri bütçe öngörüsünde, bakın, yüzde 8 sapma
olmuştur, Rusya yüzde 16 sapma yaşamıştır. Bugün,
İtalyada bankalar çökmüştür. Bakın, İtalyada bankalar
çökmüştür. Somut gösterge mi? Hemen somut gösterge veriyorum: Bakın,
bizim Ankara Milletvekilimiz Aşkın Hanım, İtalyaya
gidiyor, bir restoranda yemek yiyor, kredi kartını uzatıyor
parasını ödemek için. O restoran sahibi diyor ki: Biz kredi
kartı kabul etmiyoruz. Niye kabul etmiyorsunuz? diye sorunca diyor ki:
Kardeşim, bizim bankalarda, harcanan kredi kartlarındaki
rakamları bize geri vermiyorlar yani ücret geri dönüşümünü bankalar
yapmıyor. Bankaların sıkıntılı olduğunun en
bariz göstergesi buradır.
Güzel bir söz
vardır: Siyasetçi, gelecek seçimi düşünen insandır -bu bir
klasik söz- ama devlet adamı, gelecek nesli düşünen insandır.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Siz hangisisiniz?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Normalinde muhalefetimiz siyaset yapabilir,
sonuçta seçim üzerine bir strateji kurmuşlardır ama iktidar partisi,
kabinesiyle, Hükûmetiyle, Başbakanıyla gelecek nesli düşünmek
zorundadır. Onun için 58 ve 59uncu dönemler arasında
İktidarımızda 600e yakın yasa geçmiştir bu Meclisten.
Kim için? Gelecek nesil için.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Şu iki yıl içerisinde 250nin üzerinde
yasa çıkardık. Bütün Meclis üyesi arkadaşların hepsine
müteşekkirim. Kim için? Ülkemizin geleceği için.
Avrupa
Birliği uyum yasalarını çıkarıyor muyuz?
Çıkarıyoruz. Sosyal Güvenlik Reformu yapıldı bu Mecliste.
Elli yıllık Ticaret Kanunu şu anda değişim
aşamasında. Borçlar Kanunu, demokratik açılım, bunlar bu
ülkemizin geleceği içindir.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Gelecek mi bıraktınız Allahını seversen ya!
KAYHAN TÜRKMENOĞLU
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın, buğdayla ilgili bir
rakam vereyim.
Şimdi,
arkadaşlarımız karşı oy yazısında,
buğdayın dolar kuru üzerinden yüzde 16 artış
gösterdiğini ifade ediyorlar. Biz öyle dolar molarla anlamayız. Türk
parasına bakın. Biz aldığımızda buğday 220
Türk lirası mıydı? 220 Türk lirası. Bugün kaça alıyor
Toprak Mahsulleri Ofisi? 500 liraya.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) 380 lira
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Artış kaç? Yüzde 160. Yüzde 16 nere,
yüzde 160 nere?
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Girdileri niye söylemiyorsunuz! İlaç, gübre, işçi, elektrik
Onları niye söylemiyorsun?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Bakın, en basit örnek veriyorum. Bugün asgari
ücret
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Türkmenoğlu.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Enflasyonu yüzde 60tan almadınız, düzeltin bari!
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Gönül isterdi ki buradan hepsine cevap vereyim,
ama maalesef zamanımız yok.
Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
vergi incelemelerinde gayrimenkullerle ilgili vergi değeri takdirleri
yapılmakta, vergiler ve cezalar bu rakam üzerinden
değerlendirilmektedir. Bu doğru bir şeydir, ancak
vatandaşın bir borcundan dolayı bir haciz tedbiri
alınırken vergi daireleri gayrimenkul değerlemesini yeniden
komisyon oluşturarak yapmaktadır. Vergi ve cezaları için 100 bin
TL olarak belirlenen gayrimenkul, devletin haciz tedbiri için 50 bin TL olarak
belirlenmektedir. Bu yapılanı devletin ciddiyetine uygun buluyor
musunuz? Bulmuyorsanız düzeltmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın
Cengiz
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Sayın Başkan, önce hakkımı
koruyamadığınız ve hakkımı vermediğiniz için
hakkımı helal etmiyorum.
Sayın Bakana
soruyorum: Maliye Bakanı olarak hiç hesapladınız mı veya
elinizde resmî bir veri var mıdır, Türkiye Cumhuriyeti devleti kaç
kalem mal ithal etmektedir? Kaçak ithalat var mıdır? Kaçak ithalat
varsa kaçak ithalatın reel ithalata oranı kaçta kaçtır? Bu
ekonomik işgale karşı bir tedbir, önlem var mıdır?
Yoksa, Türkiye tüketim ülkesi olma yolunda ilerlemekte midir? Neler
söyleyebilirsiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Enöz
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
soruyorum, birkaç defa sorduk ama bunun cevabını alamadık: Bu
varlık barışıyla ilgili
çıkardığımız kanun çerçevesinde ülkemize bugüne kadar
ne kadar döviz girmiştir?
Bir diğer
sorum da, kamuda kaç özürlü kadrosu bulunmaktadır? Bunun ne kadarı
kullanılmıştır? Ne kadar boş kadro bulunmaktadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Aydoğan
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önceki amme
alacaklarıyla ilgili, 15 TLnin altında olup tahsili imkânsız
hâle gelen tutarların toplamı ne kadardır? Bu konuda bir
çalışma var mıdır? Yani alacak tutarı 15 TL olan
toplam, total olarak ne kadar devletin alacağı vardır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakan; hafta
başında İçişleri Bakanımız aşiret reisleri
ve Irak yetkilileriyle birlikte bir toplantı yapmak üzere Iraka gitti. Bu
toplantıya katılanlar kimlerdir? Mahmur kampı yöneticisi ve
-dilim varmasa da sormak istiyorum- PKK temsilcisi katıldı mı?
Sayın İçişleri Bakanı Mahmur kampına da gitti mi? Bu
toplantıda hangi konular konuşuldu ve ne kararlar alındı?
İki: Tekel
işçilerinin parti liderleriyle görüşmeye gitmelerine mâni olurken,
Mahmurdan ve Kandilden gelenlere niçin âdeta kucak açtınız? Tekel
işçileri açılımın içinde yok mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Süner
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkanım, Sayın Bakana sormak istiyorum:
Son bir yıllık dönemde şekere yüzde 5, suya yüzde 9,
elektriğe yüzde 10, doğal gaza yüzde 23 ve akaryakıta her ay
zamlar yapılmaktadır. Elektriğe yüzde 10luk yeni bir zam yolda
mıdır?
2010
yılı içerisinde doğal gaza da toplam yüzde 25 zam
öngörmektesiniz. Halkımızın yaşam standardını
yükseltmek için kamu çalışanlarımızın
maaşlarına ne kadar zam yapacaksınız? Yüzde 2,5 artı
yüzde 2,5 zam oranında kararlı mısınız? Benim memurum
işini bilir. anlayışının sizde de devam ettiğini
söyleyebilir miyiz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık...
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
PTT il müdürlüklerinde çalışan posta dağıtım
memurlarına yaklaşan yılbaşı nedeniyle millî piyango
bileti de sattırıldığı yönündeki iddialar ne derece
doğrudur? Bu iddialar doğru ise böyle bir uygulamayı ne derece
etik ya da ahlaki buluyorsunuz?
İki: 2010
yılında bu madde hükmüyle 15 TLnin altında kalarak ne kadar
devlet alacağının silinmesi beklenmektedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Tankut...
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
Çalışma Bakanı olarak, bugün parti genel merkezlerini ziyaret
etmek isteyen Tekel işçilerimizin ve dolayısıyla onların
yanında olan biz milletvekillerinin seyahat etme özgürlüğü elinden
alınmıştır. Yani Tekel işçilerimizin parti genel merkezlerini
ziyaretleri engellenmiştir.
Çalışma
Bakanı olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durum bir
çatışmaya yol açmayacak mı? Siz Çalışma Bakanı
olarak mı görev yapmak istiyorsunuz, yoksa Çatışma Bakanı
olarak mı anılmak istiyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Önce, en son
bana sorulan soruyla ilgili bir şey söyleyeyim: Siz gerçekten seyahat
özgürlüğünün Evrensel Beyannamedeki tanımını biliyor
musunuz? Yoksa bunu böyle denk gele mi kullanırsınız?
YILMAZ TANKUT
(Adana) Efendim, cevap verin! Yani böyle bir yetki var mı?
BAŞKAN
Sayın Bakanım, lütfen
Soruya cevap verelim Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Şayet
Ben
de aslında konuyu açabilmek için soru sordum.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Sizin de öyle bir sınav yapma yetkiniz var mı?
Cevap vereceksiniz! Vermiyorsanız kalkar gidersiniz.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Sadece konuyu
açabilmek için sordum arkadaşlar. Başka bir niyetle sormadım.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Sayın Bakan, her şeyi siz biliyorsunuz
zaten!
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Normal
şartlarda, eğer siz bunu o anlamda soruyorsanız ben o sorunuza
cevap veririm zaten ama lütfen o konudaki ayrıntılara bir
bakalım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Anladığınız kadarına cevap verin.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Anladığınız kadarıyla
Fazla eziyet
etmeyin kendinize.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Şimdi,
öncelikle dilimin döndüğü kadarıyla, daha doğrusu vaktimin
yettiği kadarıyla size, sorduğunuz sorulara cevap
vereceğim, diğerlerini de yazılı olarak
cevaplandıracağım.
Varlık
barışıyla ilgili olarak bugüne kadar yurt
dışından beyan olunan miktar 13 milyar 355 milyon 198 bin 699
lira, yurt içinden beyan olunan miktar ise 11 milyar 186 milyon 561 bin 806
lira; bu, 12 Aralık tarihi itibarıyla ortaya konulan beyanlar.
Hacizlerle ilgili
olarak sorulan soruya cevabım: Gayrimenkullerin alım satım
bedelinin günün koşullarına uygun olarak beyan edilmesi esastır.
Alım satım bedelinin eksik beyan edilmesi hâlinde gerekli cezalı
tarhiyat yapılıyor. Hacizli malların satışı
hâlinde ise satış komisyonları tarafından hacizli mallar
değer takdiri yapılmaktadır. Dolayısıyla iki konu
birbirinden bütünüyle ayrıdır, ayrı ayrı
değerlendirmek gerekir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Hiç ayrı değil Sayın Bakan, bir ay önce
yeniden değerleme yapıyorsunuz
Size bir şey demeye gerek yok,
dinlemeye de gerek yok!
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) 15 liranın
altında olup da silinen borçlarla ilgili miktarlar hakkında da size
bilgi arz edeyim: Bütçe kanununun verdiği yetkiye istinaden merkezî
yönetim kapsamındaki idarelere ait alacaklardan 2007 yılında
toplam 17 milyon 203 bin 304 TL, 2008 yılında toplam 2 milyon 241 bin
350 TL ve nihayet 2009 yılında toplam 5 milyon 391 bin 609 TL
tutarında alacak silinmiştir.
Yüzde 2,5 ile
alakalı olarak ise: 2010 yılı Ocak ve Temmuz aylarında,
daha önceden de kamuoyuyla paylaşıldığı gibi, yüzde
2,5 artı yüzde 2,5 zam yapılacak. Ayrıca, verilen zamlar
enflasyonun altında kalması hâlinde, enflasyon zammı da
verilecektir. Böylece 2010 yılında, çalışanların
enflasyon üzerinde bir zam almaları kesin olarak sağlanacaktır.
Nitekim bundan önceki yıllarda da yapılan mukayeselere
baktığımızda, dönem sonlarında, az veya çok, her
hâlükârda reel bir artış sağlanması mümkün
kılınmıştır.
Kamuda toplam,
yaklaşık 50 bin civarında özürlü kadrosu bulunmaktadır.
Bunlardan 12 bin tanesi çalışmakta, açık kadrosu
sayısı ise 38 bin civarındadır. Bütçe kanununda
yapılan bir değişiklikle 38 bin kadronun tamamının
kullanılmasına imkân verilmiştir ve Çalışma
Bakanlığımız da özellikle kamu kurumlarında
özürlülerin çalıştırılması konusunda özel bir
çalışma başlatmış, takibini yapmaktadır. Kamu
kurumlarına, 2010 yılında, bu boş kadrolar mümkün
olduğu kadar doldurulacaktır.
Bilgilerinize
sunuyorum.
Geri kalan
sorular için yazılı cevap vereceğim Sayın Başkan.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Akçay,
buyurun.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Başbakan
Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek ekim ayında Hükûmet
adına yaptığı bir açıklamada, kamuda çalışan
uzmanların maaşlarının eşitlenmesi için
çalışma yaptıklarını ve kasım ayında Meclise
getireceklerini ifade etti. Devlet Bakanı Sayın Hayati
Yazıcı da Plan ve Bütçe Komisyonunda, çalışma
yaptıklarını, kasım ayında Meclise
sunacaklarını ifade etmiştir. Aralık ayı sonuna gelmemize
rağmen, komisyona hâlâ bir tasarı gelmemiştir. Bu konuda
çalışmalar ne aşamadadır? Tasarı Meclise muhtemelen ne
zaman getirilecektir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Bu
uzmanların durumuyla ilgili çalışmalar devam ediyor.
Çalışmalar tamamlandıktan sonra sizlerle de
paylaşacağız arkadaşlar.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
27nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
28inci maddeyi
okutuyorum:
Gelir ve giderlere
ilişkin diğer hükümler
MADDE 28 (1)
4046 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası
kapsamındaki nakit fazlası tutar, Fon tarafından Hazine İç
Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına aktarılır ve genel bütçenin
(B) işaretli cetveline gelir kaydedilir. Anılan Kanunun geçici 23
üncü maddesinin ikinci fıkrası, geçici 24 üncü maddesinin ikinci
fıkrası ile 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 14 üncü maddesinin beşinci fıkrası
kapsamında öngörülen ödenek kayıtları yapılmaz.
Ayrıca, 4046 sayılı Kanunun geçici 24 üncü maddesinin ikinci
fıkrası ile 4628 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin
beşinci fıkrasında öngörülen özel gelir kayıtları
yapılmaz. Bu gelirler genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir olarak
kaydedilir.
(2) Hükümet
konaklarının yapımının programlanması,
satınalınması, kiralanması ile onarımlarının
yapılması işleri İçişleri Bakanlığınca
yürütülür ve bunlara ilişkin giderler bu amaçla anılan Bakanlık bütçesinde
yer alan ödeneklerden karşılanır.
(3) 22/2/2005
tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 51 inci
maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile 3/7/2005 tarihli ve
5393 sayılı Belediye Kanununun 68 inci maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendi uyarınca il özel idareleri ve
belediyelerin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren alt
yapı yatırımlarında Devlet Plânlama Teşkilatı
Müsteşarlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca
kabul edilen projeleri için yapılacak borçlanmalar, 5302 sayılı
Kanunun 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile 5393
sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının
(d) bendi kapsamında hesaplanan faiz dahil borç limitinin
hesaplanmasına dahil edilir. Ancak, il özel idareleri ve belediyelerin
Avrupa Birliği ile katılım öncesi mali işbirliği
çerçevesinde desteklenen projelerinin finansmanı için sağlanan
borçlanmalar ile hükümetlerarası ikili mali işbirliği
protokolleri kapsamındaki projelerinin finansmanı için sağlanan
borçlanmalar söz konusu borç stokunun hesabında dikkate alınmaz.
(4) 657
sayılı Kanunun 202 nci maddesi uyarınca çocuk için verilmekte
olan aile yardımı ödeneğinde, 15/1/2010 tarihinden itibaren
aynı maddede öngörülen sayı sınırlaması dikkate
alınmaz.
(5) 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesinin (D) bendine göre
yapılacak tazminat ödemesi, 1/1/2010 tarihinden itibaren 750 TL olarak
uygulanır.
(6) Anadolu
Üniversitesi Döner Sermaye İşletmesinin 31/12/2009 tarihi
itibarıyla uzaktan eğitim uygulayan İktisat, İşletme
ve Açıköğretim Fakültesine ait hesaplarda yer alan kasa ve banka
hesabı bakiyesinin 250 milyon TLsi genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere,
2010 yılı Şubat ayı sonuna kadar Maliye
Bakanlığı Merkez Muhasebe Birimi hesabına
aktarılır. Aktarılan bu tutarı, bir yandan genel bütçenin
(B) işaretli cetveline gelir, diğer yandan 5467, 5662 ve 5765
sayılı Kanunlarla yeni kurulan üniversitelerin yatırım
projelerinde kullanılmak üzere Üniversitelerin Desteklenmesi Projesi
(ÜNİDES) kapsamında Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.3 tertibine ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı
yetkilidir. Ayrıca, söz konusu bakiyenin 250 milyon TLsi Şubat
ayı sonuna kadar Yükseköğretim Kurulu hesabına
aktarılır. Aktarılan bu tutarı, bir yandan Yüksek
Öğretim Kurulu bütçesinin (B) işaretli cetveline öz gelir, diğer
yandan (A) işaretli cetvelinin mevcut veya yeni açılacak tertiplerine
ödenek kaydetmeye Yükseköğretim Kurulu yetkilidir. Sermaye ödenekleri,
yılı yatırım programı ile ilişkilendirilir.
Ödenek kaydedilen bu tutar, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun
10 uncu maddesi kapsamında yürütülen yükseköğretim kurumlarının
bilimsel araştırma projeleri ile yurt içi ve yurt dışı
öğretim elemanı ve öğrenci değişim
programlarının desteklenmesi ve yurt içi ve yurt
dışında öğretim üyesi ve araştırmacı
yetiştirilmesi amacıyla söz konusu maddede belirtilen usul ve esaslar
çerçevesinde kullanılır.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Faik
Öztrak, Tekirdağ Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının 28inci maddesi üzerinde grubum
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bütçe müzakereleri süresince biz yedi yılda ekonominin
nereden nereye geldiğini ifade etmeye çalıştık ve bu
çerçevede şunu söyledik, dedik ki: AKP İktidarı 2002
yılında 149 tane gelişmekte olan ülke arasında büyüme
bakımından 29uncu sırada olan bir ekonomi devraldı ama
2009 yılında Türkiye bu ligde 136ncı sıraya düştü. Bu
neden oldu? Bunu sorduk.
Yine dedik ki:
Türkiye, AKP İktidara geldiğinde, G-20 ülkeleri içinde baştan,
büyüme bakımından, önden 3üncü sıradaydı, 2009
yılına geldiğimizde 17nci sıraya, yani sondan
3üncülüğe düştü. Bu neden oldu diye sorduk. Krizden diye
birtakım açıklamalar yapıldı. Oysa öyle değil. Aradaki
dönemlere de baktığımız zaman, Türkiye'nin, AKP
İktidarı döneminde büyüme bakımından sürekli kan
kaybettiğini görüyoruz. Yani 2007de 149 ülke arasında 100üncü
sıraya düşmüşüz. 2007de kriz yok. Yine G-20 arasında 2007
yılında 9uncu sıraya düşmüşüz. 2007 yılında
yine kriz yok.
Sonra,
enflasyonun düşürüldüğü söylendi. Ben şunu söyleyeyim sayın
milletvekilleri: Türkiye, enflasyon hedeflemesi yapan dünyadaki tüm merkez
bankaları içinde 2010 yılında en yüksek enflasyonu hedefleyen
ülke. Yani burada da bir başarı hikâyesi yok.
Bütün bu
eleştirilerimize karşı, İktidar Siz geçmişte
yaşanan krizlere bakın, dövize bakın, faize bakın. dedi.
Oysa ekonomide performans iki şeyle ölçülür: Büyüme, işsizlik. Döviz,
faiz bizleri o noktaya götüren parametrelerdir.
Yine yabancı
bankaların bu sefer 2050 senaryolarına
sığınıldı. 2050de ne kadar iyi
olacağımız söylendi. Çokça da burada izledim baktım, Siz
geçmişi bırakın, 2010a bakın. dendi. Şimdi, burada
2010a da bakmakta yarar var. 2010 yılında Türkiye nerede olacak?
Bakın, ben bu rakamları uluslararası kabul görmüş
uluslararası istatistiklerden alıyorum, uluslararası
kuruluşların ürettikleri istatistiklerden alıyoruz. 2010
yılında, Türkiye, 149 ülke arasında 65inci sırada olacak.
29uncu sırada olmak mı iyi, 65inci sırada olmak mı iyi?
Bunu takdirlerinize bırakıyorum. Yine, G-20 arasında 5inci
sırada olacağız. 3üncü sırada olmak mı iyi, 5inci
sırada olmak mı iyi? Bunu da takdirlerinize bırakıyorum.
Değerli
milletvekilleri, birkaç gündür medyada Dünya Bankasının
yayınladığı bir rapordan bahsediliyor ve bu raporda deniyor
ki: Türkiye, dünyada bu krizden en hızlı çıkacak olan ülke.
Bakıyorum, saygın birtakım yazarlarımız da bu raporu
esas alıp bunun üzerine çeşitli senaryoları kaleme
alıyorlar. Ekonomide gördüğümüz gerçekler ile bu yazılanlar
arasındaki derin uçurum bizleri bu rapora dönüp bu raporda ne denmiş
diye bakmaya sevk etti ve söz konusu çalışmayı Dünya
Bankasının İnternet sitesinden aldık, siz de bunu
yapabilirsiniz. Aslında, aynı anketten
Bir anket
yapılmış ve bu anketten yararlanılarak da iki
çalışma yapılmış. Ankete katılan ülkeler
şunlar: Bulgaristan, Macaristan, Latviya, Litvanya, Romanya ve Türkiye. Bu
toplam altı ülkede 1.686 şirkette bir çalışma
yürütülmüş ve bu çalışmada şu tespit edilmeye
çalışılmış: 2007 sonu ile 2009 yılı Haziran,
Temmuz dönemi arasında şirketlerde ne olmuş? Buna bakmaya
çalışmışlar. Rapora dönüp baktığımız
zaman, içeride yazılanlar ile bu raporda yazılanlar arasında çok
ciddi bir çelişki olduğu anlaşılıyor. Raporun hiçbir
yerinde, baktım, Türkiye, Doğu Avrupada küresel mali krizden en
hızlı çıkabilecek ülke olacaktır. ifadesi yok. Peki,
medyaya bu haberi kim servis etti diye baktığımda,
kaynağın Anadolu Ajansı olduğunu gördüm. Yani, ilk ulusal
kurumumuz olmasıyla övündüğümüz Kamuoyunun iç ve dış en
doğru haber ile aydınlatılması ihtiyacı göz önüne
alınarak kurulmuştur. diye Ulu Önderimiz tarafından ifade edilen
ve tarihi, cumhuriyet tarihimizle eş olan Anadolu Ajansı. Şimdi,
Anadolu Ajansının geçtiği orijinal haberdeki ifade aynen
şu: Dünya Bankası anketine göre Türkiye yüzde 7 ile bölgede en
yüksek (krizden) çıkış oranına sahip bulunuyor. Türkiye
aynı zamanda en fazla istihdam değişikliği oranına da
sahip durumda. Ankete göre, Aralık 2007 ile Haziran 2009 arasında
sürekli istihdamda yüzde 8in üzerinde bir azalma oldu.
Şimdi, ifade
bozukluklarına girmeyeceğim ama bir şey oldukça dikkat çekici:
Çıkış oranı ifadesinin önüne parantez içinde bir
Krizden ibaresi eklenmiş ve böylece ekonomi literatüründe hiç
duymadığımız bir Krizden çıkış oranı
icat edilmiş. Medya da, Dünya Bankasının bu raporuna hiç
bakmadan, Anadolu Ajansının haberini alarak -tabii, herkes bekliyor,
bir an önce bu krizden çıkmak istiyoruz, biz de istiyoruz, bir an önce
insanımızın yüzü gülsün istiyoruz- Krizden en hızlı
çıkacak ülke biz olacağız diye manşetleri atmaya
başlamış.
Ama işin
trajikomik tarafı şu sayın milletvekilleri: Dünya Bankası
aslında diyor ki: Bu çalışmanın kapsadığı
dönemde yani 2007 ile 2009 ortası arasında Türkiyedeki
şirketlerin yüzde 7sinin piyasadan çıktığını
yani kapandığını ya da kapanma sürecinde olduğunu ve
bu oranın altı ülke içinde en yüksek oran olduğunu ifade
ediyor.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Batıkta en yüksek.
FAİK ÖZTRAK
(Devamla) Bizim ajansımız da Çıkma lafını görünce,
olsa olsa bu krizden çıkmadır deyip, yapıştırıyor
Krizden çıkma oranında birinci olan ülke Türkiye. Hayır arkadaşlar,
krizden çıkma oranında değil
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Batıkta, batıkta
FAİK ÖZTRAK
(Devamla)
şirketlerin batması oranında, şirketlerin bu
piyasadan çıkması oranında Türkiye birinci olmuş.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) AKP battı, batırıyor.
SONER AKSOY
(Kütahya) Yüzde 8 de giriş var.
FAİK ÖZTRAK
(Devamla) Orada giriş yok, anket yapmışlar, toplam şirket
içinde çıkan şirket sayısına bakmışlar, en yüksek
oran bizde. Ama önemli olan, Anadolu Ajansı gibi bir kurumun bunun
yanına krizden çıkışı yapıştırıp
Krizden en önce çıkacak olan ülke biziz. diye bunu yazması, bizim
basınımızın da hiç incelemeden bunun peşine
düşmesi.
Değerli
arkadaşlarım, bu yanlış bir an önce düzeltilmelidir.
Yarın bütçenin son günü, tavsiye ederim Hükûmet ve iktidar partisi
sözcüleri de bu haberi hiç kullanmasınlar, çünkü Dünya
Bankasının böyle bir şey dediği doğru değildir
ama bu rapor önemlidir. Bu rapor neden önemlidir? Şunu söyleyeyim
değerli milletvekilleri: Şimdi, bu raporda Türkiye'nin 1inci
olduğu bir başka kategori daha var, o da istihdam. Yani ortalama
şirket başına istihdam kaybı bu bir buçuk yıllık
dönemde ne kadar olmuş? Buna baktığınız zaman bu
ülkeler içinde ortalama oran 3 kişi, Türkiyede, bizde ise 9 kişi ve
birinciyiz. Yani şirket başına 9 kişi bizde işini yitirirken
başka ülkelerde ortalama 3 olmuş.
Bir başka
oran kapasite kullanımı. Yine, burada da en düşük 3üncü
kapasite kullanım oranına sahip ülke Türkiyedir ve bu Haziran 2009,
yani vergi teşviklerinin olduğu bir dönem.
Yine,
satışlardaki gerilemeye baktığımız zaman Türkiye
yine 3üncü sırada.
Yine, finansal
kırılganlık göstergelerini aldığımız zaman
Türkiye Romanyanın ardından 2nci sırada, borçların
satışlara oranı olarak baktığımız an; çok
borçlu Türk şirketleri. Bunu uzatmak mümkün. Bu raporu Hükûmet yetkilileri
alıp iyi incelemeli, Anadolu Ajansının haberine bakmamalı.
Benim bu rapor
üzerine söylemek istediğim şey şu: Bütçeyi
tartışıyoruz, önümüze bir bütçe, bir de Orta Vadeli Program
geldi. Buradaki büyüklüklere bakın, büyümeye bakın, işsizlik
oranına bakın, yine önümüze gelen bütçede harcamaya bakın,
gelire bakın ve borçlanmasına bakın. Bütün bunlara
baktığınız zaman ortaya çıkan bir tablo var
arkadaşlar. Tablo şudur: Bu bütçeyle Türkiye, büyüme sürecine en geç
dönen ülke olacaktır. Zaten Orta Vadeli Programa
baktığımız zaman da Türkiye'nin bu süreçte
toparlanmasının uzunca bir süre alacağı çok açık bir
şekilde ortadadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlar mısınız.
FAİK ÖZTRAK
(Devamla) Usulden olduğu için bu bütçenin ülkemize hayırlı
olmasını dilemek istiyorum. Ama şunu da çok açık biliyorum.
Bu bütçe bu ülkenin çalışanına,
çalıştıranına, memuruna, emeklisine, çiftçisine,
esnafına hiç de hayırlara vesile olmayacaktır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Beytullah Asil, Eskişehir
Milletvekili
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmekte olan 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 28inci
maddesi üzerinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime birkaç
hatırlatma yaparak başlamak istiyorum. Üniversitelerin
araştırma projeleri için döner sermaye gelirlerinden bir pay
ayrılır. Araştırma proje giderlerinin çok büyük bir bölümü
buradan karşılanır. Yine böyle, yılın son günlerinde
yapılan bir operasyonla yıl sonuna kadar bu fonda harcanmayan paralar
bloke edildi, harcanmasına müsaade edilmedi.
Yine, 2008
yılında 4447 sayılı İşsizlik Sigortası
Kanununda, muhalefetin bütün itirazlarına rağmen
değişiklik yapıldı. Bu fonun amacı, oluşturulan
kaynağa, işsiz kalmaları durumunda işsiz kalan
işçilerimize ödeme yapılmasıydı. İşçilerimiz fon
kaynaklarına ulaşmakta kolaylık ve ödemelerin
artırılmasını beklerken değişiklik
yapıldı, ancak bu yönde beklentiler doğrultusunda değil;
fonun nema gelirlerinden, 2008 yılında 1 milyar 300 milyon
lirası, yine 2009-2010 yılı nema gelirlerinin dörtte 3ü, 2011-2012
yılı nema gelirlerinin dörtte 1i genel bütçeye aktarıldı.
Bunları niye aktardım? Az sonra ifade edeceklerime mihenk
taşı olsun diye. Bu Hükûmet bu konularda sabıkalı. Para
görünce dayanamamakta.
Değerli
arkadaşlarım, bu yıl da 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken
verilen bir önergeyle Anadolu Üniversitesi döner sermaye işletmesinin
31/12/2009 tarihi itibarıyla, uzaktan eğitim uygulayan iktisat,
işletme ve açık öğretim fakültelerine ait hesaplarda yer alan
kasa ve banka hesap bakiyesinin 250 milyon TLsi genel bütçeye, 250 milyon Türk
lirası da Yükseköğretim Kurumu hesabına aktarılmak
istenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Anadolu Üniversitesi ile ilgili birkaç hususu ifade ederek bu
güzide üniversitemizi sizlere tanıtmak istiyorum. Eğitim Bilimleri,
Engelliler, Fen Bilimleri, Sağlık Bilimleri, Güzel Sanatlar
Enstitüsü, Sosyal Bilimler, Uydu ve Uzay Bilimleri Enstitüsü olmak üzere yedi
enstitüyü bünyesinde barındırmakta. Eczacılık, Edebiyat,
Eğitim, Fen, Güzel Sanatlar, Hukuk, İktisadi ve İdari Bilimler,
İletişim, Mühendislik-Mimarlık, Devlet Konservatuvarı,
Açık Öğretim Fakültesi, İktisat Fakültesi, İşletme
Fakültesi olmak üzere on üç adet fakülteyi bünyesinde
taşımaktadır. Açık Öğretim Fakültesi bugüne kadar 950
binin üzerinde mezun vermiş, hâlen milyonun üzerinde de kayıtlı
öğrencisi bulunmaktadır. Yine altı adet yüksekokul, üç adet
meslek yüksekokulu, bu fakülte ve yüksekokulların bazıları da
bir ilk olarak önderlik etti, Sivil Havacılık Yüksekokulu,
İletişim Bilimleri Fakültesi gibi. Bugüne kadar binlerce mezunuyla
Açık Öğretim Fakültesi bu ülke eğitimine son derece önemli
katkılarda bulundu.
Dünya dil
ailesinin en eski, en yaygın konuşulan dillerinden olan Türkçeyi
öğretmek ve Türkçeyi, iletişim dili olarak iş ve sosyal
çevrelerde kullanılabilecek düzeye erişmesini teminen İnternet
üzerinden tüm dünya ülkelerinden erişilebilen Türkçe Sertifika
Programı başlattı. Bu programa, hiç Türkçe bilmeyenlerin katılma
imkânı sağlandı. Yine bu Türkçe Sertifika Programına
Avrupa Dil Ödülü verildi. Avrupa Dil Ödülü, 1999 yılından bu yana
Avrupa ölçeğinde yeni, üretici ve başarılı dil öğretme
ve öğrenme uygulamalarına verilmektedir.
Anadolu
Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi,
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Bilecik Şeyh Edebali
Üniversitelerini bünyelerinden çıkarttı. Hâlen de bu üniversitelere
başta öğretim üyesi desteği olmak üzere bu üniversitelerin
yanında olmaya devam ediyor.
Değerli
milletvekilleri, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek Plan
Bütçe Komisyonunda önerge üzerinde görüşlerini ifade ederken şöyle
diyor, tutanaklardan aynen okuyorum: Üniversitenin, o kaynağı son
yıllarda kullanmadığı, kullanamadığı ortada
çünkü gelişmiş bir üniversite ve biz üniversiteyle görüştük,
YÖKle görüştük. Hem üniversitenin hem YÖKün bu konuda bize olumlu
görüşü söz konusu.
Sayın Bakan,
başka türlü ifade etmek istemiyorum ama resmen sizi
yanıltmışlar. Bu para, iktidara geldiğiniz günden bu yana
kullandırılmamaktadır. Üniversite bu parayı kullanmak için
defalarca Devlet Planlama Teşkilatına müracaat etmiş, her
seferinde yatırımlara onay verilmemiştir. İhtiyacı
yok. Diyorsunuz. Bir örnek vereyim mi: Eskişehir Anadolu Üniversitesi
Hukuk Fakültesi 1993 yılında kuruldu. Eğitime başladığı
yıldan bu tarafa hâlen binası yok. Bu yıla kadar Eğitim
Fakültesinin binasında geçici olarak barınmak zorundaydı.
Değerli arkadaşlarım, İhtiyacı yok. diyorsunuz, ama
izin vermiyorsunuz.
Sivil
Havacılık Yüksekokulunun pisti eğitim uçuşlarına, sivil
uçaklara açıldı. Pistin genişlemesi ve uzatılması
lazım. Yıllardır yılan hikâyesine döndü. Bu
kaynağın oralarda acilen kullanılması gerekir. Sivil
Havacılık Yüksekokulu Türkiyede ilk sivil pilot yetiştiren bir
fakülte, yüksekokul, dört yıllık yüksekokul. Sivil eğitim
uçaklarına ihtiyacı var, izin vermiyorsunuz. Ondan sonra da Bu para
kullanılmıyor. diye genel bütçeye, YÖK bütçesine aktarmaya
çalışıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, Üniversitenin olumlu görüşü var. deniyor.
Üniversiteye, sadece YÖK Başkanı arayıp Hükûmetin böyle bir
tasarrufu olacak, bu konuda size bilgi vermek için aradım. ifadesinden
başka, görüş dahi sorulmamıştır.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Her şey yalan bunlarda.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) 1 trilyon para var. dediler.
BEYTULLAH
ASİL (Devamla) Komisyonda söylemişsiniz, ama Eskişehir
milletvekillerin de olumlu görüşünün olduğu kanaatinde değilim.
Değerli
arkadaşlarım, aktarılmak istenen bu para Anadolu Üniversitesinin
çalışmaları sonucunda döner sermaye işletmesinde birikmiştir.
O hâlde, Üniversitenin, bilgi toplumunun gerektirdiği bilgi ve becerilerle
donatılmış, uluslararası rekabet yeteneğine sahip,
teknoloji kültürü gelişmiş insan gücünün yetiştirilmesi
çabasında imkânlarını artırmada
kullanılmalıdır.
Değerli
arkadaşlarım, dünya ile yarışan, dünya üzerindeki
üniversitelerle yarışan üniversiteler hâline okulları nasıl
getireceğiz? Kaynak aktarmakta ülke olarak
sıkıntılarımız var. Okulların kendi oluşturdukları
kaynakları da gasbetmek, el koymak suretiyle mi bu üniversitelerimizi
geliştireceğiz? Yazıktır, Anadolu Üniversitesine
yazıktır. Açık öğretim öğrencilerinin devlet
yurtlarında barınma imkânı bulunmamaktadır. Dersleri takip
etmek, sınavlara üniversitenin imkânlarından faydalanarak
hazırlanmak amacıyla bilhassa sınav dönemlerinde 20 binin
üzerinde Açık Öğretim Fakültesi öğrencisi Eskişehirde
bulunmaktadır. Bunların barınma ihtiyaçlarının
karşılanmasında kullanılmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
BEYTULLAH
ASİL (Devamla) Yapılan bu haksız uygulama, yılların
emeğiyle Anadolu Üniversitesinin oluşturduğu bu paraya el
koymadır, Anadolu Üniversitesini cezalandırmadır; aynı
zamanda milletvekili olduğum Eskişehir ilini ve halkını,
açık öğretim öğrencilerini ve Anadolu Üniversitesi
öğrencilerini cezalandırmadır. Buradan sizlerin
aracılığıyla bir kez daha uyarıyorum. Bu adaletsiz
uygulamadan, ilimizi ve üniversitemizi cezalandırmaktan vazgeçin.
İnşallah, az sonra vereceğimiz önergeye de destek olur,
altıncı fıkranın maddeden
çıkartılmasını oylarımızla hep birlikte
sağlarız. Eskişehire, Anadolu Üniversitesine de bu
kötülüğü yapmamış oluruz.
Ben bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, 2010 yılı bütçesinin
ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.15
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 15.29
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi, söz
sırası, şahsı adına söz isteyen Abdulkadir Akgül,
Yozgat Milletvekili
Buyurun
Sayın Akgül. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDULKADİR
AKGÜL (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 28inci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 28inci maddenin birinci fıkrasında
özelleştirme gelirlerinin bütçeleştirilmesine ilişkin esaslar
düzenlenmektedir. İkinci fıkrasında Hükûmet
konaklarının yapımının programlanması, satın
alınması, kiralanması ile onarımlarının
yapılması işlerinin İçişleri
Bakanlığınca yürütülmesi amaçlanmaktadır. Üçüncü
fıkrasında yapılan düzenleme ise il özel idareleri ve
belediyelerin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren
altyapı yatırımlarında Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca
kabul edilen projeler için yapılacak borçlanmaların söz konusu
idarelerin faiz dâhil borç limitlerinin hesaplanmasına dâhil edilmesi
amaçlanmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, dünyada yaşanan kriz ülkemizde de en çok esnaf ve
sanatkârları olumsuz yönde etkilemiştir. Bu yüzden, reel sektörü,
KOBİleri, esnaf ve sanatkârları desteklemek önemlidir. Bu konuda
esnaf ve sanatkârların içinden gelmiş biri olarak bu konuya biraz
değinmek istiyorum.
Esnaf ve
sanatkârlarımıza daha çok hizmet üretebilmeleri, küçük sermayelerine
katkıda bulunmak, esnaf ve sanatkârları tefecilerin ve yüksek faizli
kredilerin eline düşürmemek üzere Halk Bankasının
kuruluşundan bu güne sübvansiyonlu krediler
kullandırılmaktadır. Özellikle 1950 yılında kurulmaya
başlayan ve TESKOMB çatısı altında toplanan
sayısı 900ün üzerinde bulunan esnaf kefalet kooperatifleri
aracılığıyla bu krediler
kullandırılmaktadır. Bu kredilerin faizlerinin yüzde 50si
hazine tarafından her yıl bütçeye konularak
karşılanmaktadır. 2003 yılında toplam 100 milyon Türk
lirası olarak kullandırılan bu krediler her yıl
artış göstererek 2009 yılının sonunda 3 milyar 320
milyon Türk lirasına ulaşmıştır. Yıllar
itibarıyla 2003 yılında 690 bin, 2004 yılında 1 milyar
212 milyon, 2005 yılında 1 milyar 559 milyon, 2006 yılında
2 milyar 362 milyon, 2007 yılında 2 milyar 635 milyon, 2008
yılında 3 milyar 114 milyon ve 2009 yılında da 3 milyar 300
milyon Türk lirası olarak kredi
kullandırılmıştır. Son yedi yılda bütçeden
aktarılan toplam 973 milyon Türk lirası
karşılığında yaklaşık 15 milyar Türk
lirası kredi kullandırılmıştır. 2010
yılı içinde görüşmekte olduğumuz bütçeden ise 292 milyon
lira pay ayrılarak 4 milyar 250 milyon Türk lirası daha
kullandırmak amaçlanmıştır. Bu kredilerden 768 bin esnaf ve
sanatkâr faydalanmıştır. Bu kredilere uygulanan faiz
oranları 2003 yılında yüzde 47 iken bugün bu miktar yüzde 8lere
indirilmiştir. Yine bu kredilerin masraf karşılıkları
2003 yılında yüzde 16lardan bugün yüzde 8lere, hatta bu ay içinde
Halk Bankası ve Hazineyle görüşülerek yüzde 2,5a düşürülmesi ve
faiz oranlarının da yüzde 6ya çekilmesi düşünülmektedir.
Özellikle 2008 ve
2009 yıllarında esnaf, sanatkâr ve KOBİlerimizin beklenti ve
taleplerini karşılamak, ayrıca dünyada yaşanmakta olan
global ekonomik krizin ülkemizde olan yansımalarının en aza
indirilmesi, KOBİlere, esnaf ve sanatkârlara işletme sermayesi
olarak uygun şartlarda finansal destek sağlanarak ülkenin ekonomik ve
sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında küçük ve orta
ölçekli işletmeler ile esnaf ve sanatkârların payını ve
etkinliğini artırmak, rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmek, sanayide
entegrasyonu ekonomik gelişmelere uygun biçimde gerçekleştirmek
amacıyla yeni kredi faiz desteği programları yürürlüğe
konmuştur.
2008-2009
yılları arasında KOBİlere sağlanan kredi faiz destek
programları şu şekildedir: 1.000 artı 1.000 KOBİ
makine, teçhizat kredi faiz desteği, sıfır faizli imalatçı
esnaf ve sanatkâra işletme destek kredisi, sıfır faizli
KOBİ ihracat destek kredisi, sıfır faizli istihdam endeksli
imalatçı esnaf, sanatkâr ve KOBİ destek kredisi, KOBİ ihracat
finansman destek kredisi, sıfır faizli Diyarbakır ili
işletme sermayesi, 100 bin KOBİ destek kredisi, GAP bölgesi KOBİ
makine tesisat yatırımı destek kredisi, acil destek kredisi
olmak üzere 2008 ve 2009 yıllarında verilen kredi faiz desteklerinden
toplam 65.222 adet işletme faydalanmış olup, 5 milyar 500 milyon
tutarında kredi kullandırılmış
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız Sayın Akgül.
ABDULKADİR
AKGÜL (Devamla)
ayrıca istihdam taahhüdü içeren kredilerimizde toplam
32.623 kişiye istihdam sağlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, işsizlik oranlarının yüksek olduğu
günümüzde, 1 kişinin istihdam edilebilmesi için yılda 250 bin Türk
lirası gerektiği düşünüldüğünde, kendi
istihdamını kendi yaratan, sayıları 1 milyon 960 bini bulan
esnaf ve sanatkârların desteklenmesinin önemi ortadadır. Özellikle
marketler yasası ve diğer adıyla perakende yasasının
bir an önce çıkarılması bu kesimin bazı
sorunlarını hafifletecektir.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına söz isteyen, Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAZLI
ERDOĞAN (Zonguldak) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 28inci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Hepinizin
bildiği gibi, Türkiye, AK PARTİ hükûmetlerinden önce sürekli ekonomik
kriz yaşayan, bu nedenle Türkiye güven ve istikrarsızlık
noktasında, enflasyonda, bütçe açıklarında, yüksek faizlerde
ekonomi işlemez hâle gelen bir dönemlerden geçti. O günkü koalisyon
hükûmetlerinin önünde bir buçuk yıllık bir süre olmasına
rağmen erken seçim kararı alarak AK PARTİ Hükûmetinin
kurulmasının önünü açtı. AK PARTİ olarak, böyle bir
Türkiyeyi devralırken, yedi yıl içerisinde her alanda güçlü
reformlar gerçekleştirip, sorunları çöze çöze bugünlere gelirken,
birçok göstergede cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırarak
bugünlere geldik.
Ekonomik anlamda,
Türkiye, millî duruşunu güçlendirerek Türkiyenin öz güvenini yeniden hem
içte hem dışta sağlamayı başarmıştır.
Bugün, küresel krize karşı direnen, krizi en az etkiyle atlatan ve
geleceğe güvenle bakan, umutla bakan bir Türkiye var. Bugün, güçlü
ekonomisiyle bölgesinin ve dünyanın ilgisini üzerine toplayan bir Türkiye
var. Bu duruşu, Türkiye, milletiyle, devletiyle bütünleşerek AK
PARTİ sayesinde elde etmiştir.
Milletimiz hangi
iktidar döneminde nelerin yapıldığını nelerin
yapılmadığını, ekonomik maceralara sürüklendiği
dönemlerin hangi iktidarlar ve hangi partiler döneminde olduğunu çok
yakından, önemle izleyerek biliyor. Bakın, 2001 krizi bizzat
Türkiyenin kendi iç dinamiklerinin zayıflaması ve yönetim
acziyetinden kaynaklanan bir krizken, 2007nin sonlarında, 2008de ve
bugünkü kriz dünyanın bir küresel krizidir. O gün kendi iç dinamiklerini
devreye alamayan Türkiye, bugün 2009 yılında IMFye dahi rota çizen,
onu bile kendi kapısında bekleterek ve küresel krizi de yöneterek,
Hükûmetimizin bu duruşuyla milletimizin duruşu paralel hâle
gelmiştir.
2001
yılında kriz olduğunda dönemin koalisyon hükûmetleri tüm yükü
sosyal kesimlere yüklerken, işçinin, memurun, emeklinin, yoksul kesim ve
dar gelirlinin üzerine yıkarken, koalisyon hükûmetleri kriz süresinde her
şartını kabul etmeyen IMFyi bir yerde kabul ettirmek için kendi
yalvarırken, el pençe divan dururken, Hükûmetimiz orta vadeli
programı hazırlayıp Türkiyeye güçlü bir rota çizmeyi IMF önünde
de başarmıştır.
Koalisyon
hükûmetleri iktidarında devraldığımız Türkiyenin
IMFye borcu sadece 241 milyon dolarken, 2002 yılından 2008
yılına 23,5 milyar dolara çıkarırken, Hükûmetimizin borç
ödeyerek 8 milyar dolara düştüğünü herkes biliyor.
Komşumuz
Yunanistan 1981 yılında Avrupa Birliğine girmiş, yirmi yedi
yıl içerisinde tam 85 milyar dolar almış. Bugün kendi bütçesinde
baktığı zaman tam yaklaşık olarak 12,7 bütçe
açığı varken 300 milyar dolar civarında
açığı bulunan bir Yunanistan. Hemen yanı başımızda
görülecek o kadar örnek var ki, komşularımızla sıfır
problemle biz kaynaklarımızı artırmaya başlarken,
belediyelere, yerel yönetimlere bu dönemde eşit ücret verilmiş,
eşit destek verilmiş, hiçbir ayrım yapılmamış.
Geçmişte bazıları kendi alacaklarını da alamayan,
bazen de kendi hükûmetlerindekini bugün bulamadıkları için AK
PARTİye teşekkür eden, evet, bölgelerimiz, belediye
başkanlarımız var. Ben Güneydoğuyu bu yaz sezonunda bir
hafta gezdim. Gerçekten, özellikle Tunceliye gittim. Sayın Kamer Gençe
buradan gerçekten teşekkür ediyorum Tunceliyi sürekli gündemde
tuttuğu için, ama baktım ki, Zonguldakta olan, Tuncelide yok. Ne
yok biliyor musunuz? Tuncelide olanın Zonguldakta
olmadığını gördüm. Evet, biz de 46 bin oy alarak buraya
geldik, Sayın Genç de milletin temsilcisi, 7 bin oy alarak buraya geldi
ama
KAMER GENÇ
(Tunceli) 7 bin 500
FAZLI
ERDOĞAN (Devamla) Zonguldaktaki duble yol, Zonguldaktaki toplu konut,
Zonguldaktaki devlet yatırımı, Zonguldaktaki hastane,
Zonguldaktaki tabii ki, altyapıyı Tunceliyle bugün
kıyasladığım zaman kendimi yetersiz, eksik gördüm. O nedenle,
sürekli gündeme getirirken AK PARTİ, Türkiyenin her yerine eşit
hizmeti götürüyor.
Evet, üniversite
konusuna değinmiyorum, her yerde var bu, zaten o millî eğitime
verdiğimiz destek. Burada da 360 tane derslik varken, 132 bin 790 derslik
millî eğitime kazandırılmış, bu konuda tüm kamu ve
özel sektör imkânları seferber edilmiştir.
Sağlığa
söyleyecek bir şeyimiz yok, zaten herkes yaşıyor. Allah kimseyi
hasta etmesin, o devlet kapısı hastane de olsa düşürmesin ama
oraları da eksiksiz bırakmasın. Takdir edersiniz 245 hastane,
220 ek hastane binası, 920 sağlık evi, 118 hizmet binası
BAŞKAN
Lütfen, tamamlayınız.
FAZLI
ERDOĞAN (Devamla)
bu dönemde 1.503 ek tesis
yapılmıştır. Bu hep sağlık için. Personeldeki
iyileşme, altyapı iyileşmesi, hastanelerin birleştirilmesi,
o bu işin artısı ve bonusudur, biliyorsunuz.
Ulaşımda,
kara yolunda, tabii ki, deniz yolunda, hava yolunda demir yolundaki
büyüklüğü biliyorsunuz. Millî gelirimize baktığımız
zaman 350 milyardan 950 milyara çıkmış. 350 milyar gelirimizin
yanında 215 milyar borcumuzu öderken, faiz yükü 61,4, ama gel gör ki,
şu anda bizim millî gelirimizin 268 milyar gidere
baktığımız zaman bütçe üzerinde 28,2
Sayın
Başkanım, takdir edersiniz, kişi başına millî gelir
3.300lerden 10 bin. Yine faizlere baktığımız zaman
yaklaşık olarak 60lardan tabii ki 30lara.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sen Zonguldakta hiç 10 bin dolar geliri olan bir kimse gördün mü?
FAZLI
ERDOĞAN (Devamla) Değerli dostum, Türkiye bir enerji üssü
olmuştur, enerji yolu olmuştur. Zonguldak da enerji üstünden
payını almıştır. Zonguldak Türkiye enerjisinin 5,8ini
üretecek noktaya gelmiştir hem özel sektörde, hem devlet sektöründe. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Gelip özel sektörün Eren Holdingin
2,5 milyarlık yatırımını Zonguldakta görebilirsiniz.
Şunu belirtmek istiyorum.
Sayın
Başkanım, ben, bir saniye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğan.
FAZLI
ERDOĞAN (Devamla) Türkiyeyi Başbakan, Cumhurbaşkanı,
bakanlar yönetirken Zonguldak milletvekillerimizin hepsi saygı duyuyor. O
makam, hükmi şahsiyeti olan bir makamdır; sağlığı
da yerindedir, aklı da yerindedir, hizmete devam edecektir.
Hepinize
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Erdoğan, teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde 10
dakikayla soru-cevap işlemi yapılacaktır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sayın konuşmacı
konuşurken, benim 7 bin oy
BAŞKAN Sayın
Genç, bir saniye, anlaşılmadı.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, sayın konuşmacı dedi ki: Kamer Genç
Tuncelide 7 bin oy aldı. Ben 46 bin oy aldım. Yanlış
söyledi. Ayrıca da Tunceli'de bazı şeyler vardır, bizde
yoktur. dedi. Uygun görürseniz, üç dakika bir
BAŞKAN
Sayın Genç, her konu için söz istenmez.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bir sataşma
BAŞKAN
Sataşma olması gerekir, İç Tüzükün hükmü bu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Anlamadım.
BAŞKAN
Üstelik, Sayın Erdoğan konuşurken
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Erdoğan konuşurken, size, Tunceliyi her zaman gündeme
getirdiğiniz için teşekkür etti.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim
BAŞKAN
Sataşma bunun herhangi bir yerinde yok.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Aldığı oyu küçümsedi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama bakın, aldığım oyu küçümsedi.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Aldığı oyu küçümsedi.
BAŞKAN
Hayır, küçümsemedi ki Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam da ben 7 bin oy almadım ki.
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Genç
Tuncelideki oy 5 binse, 5 binle seçiliyorsa, 5 bin
demekle küçümsemiş demek değildir. Lütfen, Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, hem ilimizin ismini geçirdi hem orada
hizmet eksiklikleri var. Gördük, bizde çok şey var, orada yok
Ya,
sataşma var Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hayır, sataşma yok Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Var.
BAŞKAN
Olur mu canım?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, o zaman ben ısrar ediyorum.
BAŞKAN
Yani her isminizin geçtiğinde sataşma deme hakkınız yok
ki yani.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, anlamadım.
BAŞKAN
Sataşma olup olmadığını ben takdir edeceğim
burada, Başkan takdir eder.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın, bir sataşmadır. Benim
aldığım oy 7 bin değil, benim aldığım oy
yüzde 18dir. Ben bunu kürsüde izah edeyim. Ayrıca da, Zonguldakta
BAŞKAN
Sayın Genç, ben konuşmayı baştan sona kadar dinledim,
herhangi bir sataşma yok. Oyunuzu küçümsemedi, üstelik size teşekkür
etti.
Teşekkür
ediyorum, oturur musunuz lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben ısrar ediyorum.
BAŞKAN
Israr edin Sayın Genç. Ne yapalım ısrar ediyorsanız ya?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Israr ediyorum.
BAŞKAN
Edebilirsiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İç Tüzükü bilmiyorsan ben ne yapayım? Israr edilince
Genel Kurulun oyuna başvurulur.
BAŞKAN Her
ismi geçen sayın milletvekili burada sataşma var derse
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ben ısrar edince Genel Kurulda oylamak
zorundasınız. Ben ısrar ediyorum, sataşma var. İç
Tüzükü okumadığınız için,
çıktığınız için buraya bilmiyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen, konuşmalarınıza dikkat ediniz!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bilmiyorsunuz işte.
BAŞKAN
Burada İç Tüzükü okuyan siz değilsiniz!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim
BAŞKAN Hem
Genel Kurulu yanıltıyorsunuz hem kamuoyunu yanıltıyorsunuz.
Ben oylarım neticede eğer oylanmasını istiyorsanız ama
bunu hiçbir sayın milletvekili için kullanmak istemiyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, ben istiyorum. Ben sataşma olduğunu kabul
ediyorum. Sataşma mı oylayın!
BAŞKAN
Bilmediğimizden değil bunu!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama o zaman söyleyin. Bakın, okuyun orayı.
FAZLI
ERDOĞAN (Zonguldak) Efendim, ben teşekkür ettim,
sataşmadım ki. Yüzde 18 oranı 7 binin üzerine
çıkıyorsa özür dilerim.
BAŞKAN
Sizin isteğiniz üzerine, bakın, özellikle söylüyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır
BAŞKAN
Sizin isteğiniz üzerine Genel Kurulun oylarına sunuyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tabii.
BAŞKAN
Sayın Gençin konuşmasını
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(Gürültüler)
Elektronik
cihazla oylama yapacağım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Görünen bir şey. Sayın Başkan, görünüyor burada
ya! Yani görünüyor. Şu gördüğünüz tabloya karşı
BAŞKAN
Sayın Vural, ben değil ki
OKTAY VURAL
(İzmir) Yani insaf ya!
BAŞKAN
Burada bir iktidar partisinden bir muhalefet partisinden kâtip üye
arkadaşlarımız var. (Gürültüler)
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) Ne insaf ya!
OKTAY VURAL
(İzmir) İnsaf be! Görmüyor musunuz ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, karar yeter sayısı yok!
BAŞKAN
Anladım da ben karar vermiyorum ki arkadaşlarımıza
soruyorum. Eğer arada
OKTAY VURAL
(İzmir) Şuraya bak ya!
BAŞKAN
Bunun kızacak neyi var Sayın Vural?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, var mı!
BAŞKAN
Hayır, Sayın Vural, burada 2 tane Sayın Kâtip Üye var.
Anlaştıkları takdirde
(Gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Eğer burada var olduğunu söylüyorsa onun
vicdanına
BAŞKAN Ben
saymıyorum efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir)
havale ediyorum!
BAŞKAN Ben
saymıyorum, hiçbir zaman için de saymadım, sayın kâtip üyelerin
sözlerine dikkat ediyorum.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burdurdan gelen kâtip, doğru dürüst kâtiplik yapmıyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Eğer yalansa Cenabıhak bunun hesabını
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, soru işlemi için giren sayın
milletvekillerinin isimleri yazılacağından bir saniye
beklemenizi rica ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne oldu oyladınız mı Sayın Başkan?
BAŞKAN
Sayın Gençin konuşmasıyla ilgili, konuşma istemiyle
ilgili
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, talep
reddedilmiştir.
BAŞKAN
Şimdi soru-cevap işlemine başlayacağız ancak sistemden
silindiği için sırasıyla isimleri okuyorum ve yeniden
girmelerini rica ediyorum.
Sayın
Tankut, lütfen sisteme girin.
Sayın
Ağyüz, Sayın Aslanoğlu, Sayın Asil, Sayın
Işık, Sayın Orhan, Sayın Çalış, Sayın
Cengiz, Sayın Ertugay, Sayın Tüzün, Sayın Akkuş, Sayın
Aydoğan, Sayın Süner, Sayın Kumcuoğlu, Sayın
Ertuğrul.
Şimdi on
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Tankut, buyurun.
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
kamu görevlilerinin sendika yöneticilerine verilmekte olan toplu görüşme
tazminatını düzenleyen kanun Anayasa Mahkemesince eşitlik
ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmişti ancak
sizin, ilgili sendika temsilcileriyle yaptığınız
görüşmede bu tazminatla ilgili olarak gerekenlerin yapılarak yeniden
verileceğine dair söz verdiğiniz ifade edilmektedir. Benzer durumun
işçi sendikaları için de söz konusu olduğu belirtilmektedir.
Şimdi sormak istiyorum: Bu tazminatlarla ilgili ödenek bütçeye konmuş
mudur? Şayet konmuş ise kanunu olmayan bu tazminatları neye göre
ödeyeceksiniz? Bu konu ile ilgili hükmün bütçeye konulması gerekmiyor mu?
Hâl böyle iken bu tazminatları verecek misiniz? Verecekseniz, nasıl
ve ne zaman vermeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım,
Sayın Başbakan ve Hükûmetiniz İnadına demokrasi.
diyorsunuz ama bugün Tekel işçilerinin Cumhuriyet Halk Partisine ziyarete
gitmesini polis gücüyle engellediniz.
Ayrıca,
eczacıların örgütlenmesine niye karşısınız? TEBi
niye muhatap almıyorsunuz? Niye sorunu tırmandırıyorsunuz?
Orada, çalışanlarla birlikte 300-400 bin kişi var. Ayrıca,
bu emekliler için değişik ifadelerde bulunuyorsunuz. Siz, yargı
kararını uygulayıp enflasyon farkını verecek misiniz?
İntibak Yasasını uygulayacak mısınız?
Bunları bilmek istiyorum.
Ayrıca da
intihal iddialarına karşı dava açtınız, yedisini
kaybettiniz. Bu kaybetmeniz üzerine intihal iddiaları
gerçekleştiğine göre, öğretim üyeliğiniz veya
Bakanlığınız tartışmalı hâle gelmiyor mu?
Ayrıca,
Zahit Akman ve Zekeriya Karamanın ifadesinin alınmasını
Ankara niye reddetti? Niye koruyorsunuz? Bunların bilmediğimiz bir
dokunulmazlığı mı var?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, 2007 yılının 12761
sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, bazı belediyelerin
katsayı farkından dolayı eskiden gelen alacaklarının
ödenmesine dair bir karar alındı ama hâlâ, 2007 yılından
beri, bazı hak eden belediyelere bu bedel ödenmedi. Bu bedeli ne zaman
ödeyeceksiniz? Katsayı farkından, yargı kararıyla hak
ettikleri bedeli.
İkincisi
ise, köy ve mahalle muhtarlarıyla ilgili burada yasa çıkmasına
rağmen maalesef, İçişleri Bakanlığı, ilgili
yasayı uygulamıyor ve köy ve mahalle muhtarlarının özlük
haklarıyla ilgili hiçbir düzenlemeyi yerine getirmiyor. Bu uygulanacak
mı özellikle? Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bu düzenleme
yerine getirilmiyor.
Üçüncü sorum ise,
infaz koruma memurlarıyla ilgili. Son derece, onlara da yine aynı köy
ve mahalle muhtarları gibi, bir sürü özlük hakları verilmiyor bu
insanların. Bunlar verilecek mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bugün, Türk-İş Eskişehir bölge temsilcisi ve sendikaların
Eskişehir şube başkanlarının Ankaraya
Türk-İş Genel Merkezine gelmeleri nedeniyle bu işçi temsilcisi
arkadaşlarımla görüşmek üzere Türk-İş Genel Merkezine
gittim. O arada, Türk-İş temsilcileri gelerek Milliyetçi Hareket Partisine
saat 11.00de gitmek üzere randevu aldıklarını ama polisin
kendilerinin hareketlerini engellediğini ifade ettiler. Gittiğim
işçilerin başına
Üzülerek ifade ediyorum ki ülkenin
baskıcı devlet hâline geldiğini görmek isteyen varsa oraya
gitsin. Bir işçi eylemini bile yönetemeyen İçişleri
Bakanını derhâl istifaya davet ediyorum ve bu kanunsuz emri uygulayan
Ankara Valisini ve Ankara Emniyet Müdürünü de derhâl istifaya davet ediyorum.
Bu ülkenin bu insanlarının bunu hak ettiğini düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
tarım alanı olduğu gerekçesiyle verilen yürütmeyi durdurma
kararına rağmen Antalyada kurulan ve
açılışını Sayın Tayyip Erdoğanın
yaptığı Aksa Enerjiye ait elektrik santralinin kaçak elektrik
kullandığı yönünde, bugün basında skandal üstüne skandal
olarak çıkan haberlerin doğruluk derecesi nedir? Bu konuda
Hükûmetinizce nasıl bir işlem yapılmıştır?
Ülkenin yandaşlara peşkeş çekilerek soyulmasına ne zaman
dur diyeceksiniz?
İki:
Muhtarların, emeklilerin, korucuların, 4/Clilerin, şehit ve
gazilerin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik olarak,
grup olarak verdiğimiz önergeyi destekleyecek misiniz? Kaynağı
da belirtildiği hâlde
Son olarak da
5084 sayılı Yasanın uzatılması konusunda gelinen son
durum nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Sayın Bakan,
buyurun.
Süreniz beş
dakikadır.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Sayın
Başkan ve çok değerli milletvekilleri, öncelikle
konuşmacılarımızca dile getirilen hususlarla ilgili birkaç
hususun altını çizmek istiyorum.
Onlardan bir
tanesi, hububat desteğiyle ilgili kısmı. 2008 yılı
hububat ürünlerine prim ödemeleri tamamen verilmiş durumda. 2009
yılı için ise yine, bütçede önceden planlandığı
şekliyle bütün hububat primleri ilgililere
ulaştırıldı, Tarım Bakanlığına
aktarıldı. Yıl sonu itibarıyla hububat primi için toplam 1
milyar 8 milyon TL destekleme ödemesi yapılacağı tahmin
ediliyor. Bu söz konusu ödemeler için gerekli ödenek aktarma işlemleri
tamamen yapılmış durumda.
Yine,
konuşmacılarımızın dile getirdiği hususlardan bir
diğeri de Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesiyle ilgili
husus. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinin yıllık
gelirleri 432 milyon 632 bin TL, yıllık gideri ise 182 milyon TL
civarındadır. Bugüne kadarki yaptığı faaliyetlerden
Ki bu faaliyetler, hepinizin bildiği gibi, uzaktan eğitim
programıyla ilgili faaliyetlerdir ve uzaktan eğitim programı
faaliyetleriyle ilgili olarak devlet kendilerine bir imtiyaz
tanımıştır. Bu imtiyaz sebebiyle elde ettikleri gelirin
toplamı şu anda bankada nakit olarak 1 milyar 18 milyon TL
civarındadır.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Yedi senedir kullandırmıyorsunuz ama
Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Bu 1 milyar 18
milyon TLnin sadece 500 milyon civarındaki parası bütçeye gelir
olarak aktarılmıyor, yeni açılan üniversitelere,
yatırım yapmaları ve ARGE harcamalarında kullanmaları
şartıyla veriliyor.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Devlet niye vermiyor? Devlet niye vergi topluyor?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)
Dolayısıyla, kamuya ait bir gelir, kamu imtiyazıyla
sağlanmış bir gelir, yine kamunun üniversitelerinin
geliştirilmesi konusunda kullanılacak. Dolayısıyla bu
konuyu sizlere sunmak istedim.
Bunun
dışında, eczacıların örgütlenmeleriyle ilgili bir
hususu tekrar dile getirmek istiyorum. Biz eczacıların
örgütlenmelerine dair herhangi bir değerlendirmeyi yapmadık bugüne
kadar. Modern toplumlar örgütlü toplumlardır. Dolayısıyla,
insanların örgüt kurmaları, özgürce örgüt kurmaları ve bu
örgütlerle haklarını aramaları da son derece meşru ve
demokratik bir haktır. Nitekim, bunun farkında olan Hükûmetimiz,
demokratikleşme süreci içerisinde aslında, Dernekler Kanununu
çıkararak bu hakkı tescil ve teyit etmiştir, Vakıflar
Kanununu çıkararak bu hakkı tescil ve teyit etmiştir,
Sendikalar Kanununda sendikal özgürlükleri artıracak bir tavırla
meseleye yaklaşmaktadır.
Bütün bunlardan
hareketle baktığımızda, eczacıların ve
Eczacılar Birliğinin örgütlenmesiyle ilgili herhangi bir tasarrufu
olmadı Bakanlığımızın. Sadece, yapılan
tasarruf, vatandaşlarımıza daha etkin, daha kaliteli ve
kesintisiz bir hizmet verme çabasıdır. Dolayısıyla, daha etkin
ve kaliteli bir hizmeti sunabilmek için Hükûmet, görevidir, elinden
geldiğince bu görevi yerine getirmeye çalışacaktır.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Onlar da öyle istiyor Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Daha önceden
konuyla ilgili olarak açıklama yaptım, tekrar açıklamayı
burada söylemek istiyorum. Bıkmadan, usanmadan, yüz elli bin kez
sorsanız, yüz elli bin kez aynı cevabı vereceğim çünkü bu,
vatandaşların lehine diye düşünüyorum. Biz ilaç sanayisiyle
yaptığımız görüşmelerde iki temel avantaj
sağladık: Onlardan bir tanesi, kamu harcamalarının
yaklaşık olarak 2,5 milyar liraya yakın tasarruf ediyor
olmasıdır. İkincisi ise, ilaç sanayisiyle yapılan
görüşmelerden sonra elde edilen yaklaşık ve ortalama yüzde 25
ile yüzde 30 arasındaki indirimden vatandaşların ödeyeceği
katkı payları da etkilenecek ve onların cebinde de yine yüzde 25
ve yüzde 30 civarında bir pay kalabilecektir.
Bu açıdan
bakıldığında, modern yönetimin en temel ilkelerinden
birisini uyguluyoruz. Genel çıkarlar, özel çıkarların
üstündedir. Dolayısıyla vatandaşların hak ve çıkarları,
özel çıkarların üstünde görülmüştür ve ben o hakkı korumaya
devam edeceğim.
Bu açıdan
bakıldığında, biz eczanelerimizle tek tek sözleşme
yapma çalışması içerisine girdiğimizde Türk Eczacılar
Birliği ve eczacı odalarının tasarrufuna, temsil kabiliyetine,
yetkisine dair herhangi bir işlem veya uygulamada
bulunmayacağız. Yine, eczacıları temsilen onlarla
görüşmeye devam edeceğiz. Yine, odaların sahip olduğu, hak,
imtiyaz ve temsil yetkileri neyse onları korumaya devam edeceğiz.
BAŞKAN
Sayın Bakan, süreniz tamamlanmıştır.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Ve
sorunları için yine tabii ki odalarla ve Eczacılar Birliğiyle
görüşeceğiz, başkalarıyla değil ama hizmetin etkin bir
şekilde yürütülmesi için gördüğümüz riski çözmek de istiyoruz. Bu
konuda sizlerin hepinizden ben destek istiyorum doğrusu. Bunu tekrar
söylemekten imtina ettim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Süre tamamlandı Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Sayın
Ağyüze buradan bir şey söylemek isterim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, süre tamamlanmıştır.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Bir cümle izin
verir misiniz?
BAŞKAN
Buyurun.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Bunu ikinci kez
bana sordu, ben Türkiye Büyük Millet Meclisinden bu sorulduğu ve gündeme
getirildiği zaman bunun cevabını verdim. Komisyonda da tekrar
sordu, maalesef soran arkadaşlar cevabı dinleme zahmetine de
katlanmadılar. Bu mesele gündeme geldiğinde de ben kamuoyunun önüne
çıktım açıklıkla bir şey söyledim, bunu
tekrarlamayacağım ama bir cümle söyleyeceğim: Sayın
Ağyüz, ekşi yemedim karnım ağrımıyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla,
sizin avukatlığını yaptığınız
insanların bir projesi olarak o uygulandı, ben onun mağduru
oldum, alnım açık, hamdolsun beni suçlayanlardan daha temiz bir
şekilde oturuyor ve bununla ilgili herhangi bir şey yapmayı
düşünmüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) Sayın Bakan, yedi tane yargı kararı var
hakkınızda.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) O yargı
kararı senin kararın, öyle bir yargı kararı yok.
BAŞKAN
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Madde üzerinde üç
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 442 sıra sayılı Kanun Tasarısının 28 inci
maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve talep
ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Oktay Vural |
Emin Haluk
Ayhan |
|
|
Konya |
İzmir |
Denizli |
|
|
Akif Akkuş |
Kemalettin
Nalcı |
Erkan Akçay |
|
|
Mersin |
Tekirdağ |
Manisa |
(7) 4688
Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu hükümleri
uyarınca, sendika üyesi olan kamu görevlilerine; sendikal örgütlenmeyi
teşvik etmek, sendikal etkinlik ve verimliliği arttırmak
amacıyla; Kamu İşveren Kurulu ile Sendikalar arasında her
yıl gerçekleştirilen Toplu Görüşmelerde tespit edilerek
arttırılacak miktarda yıllık "toplu görüşme tazminatı"
ödenir. Yıllık olarak tespit edilen toplu görüşme tazminatı
her ay için eşit miktarda bölünmek suretiyle, sendika üyelerinin maaş
kalemlerine yansıtılır. Toplu görüşme tazminatı 01.01.2010
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; aylık 10 TL olarak uygulanır."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 28 inci maddesinin (6) ncı
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve
maddeye aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve talep
ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Oktay Vural |
Emin Haluk
Ayhan |
|
|
Konya |
İzmir |
Denizli |
|
|
Akif Akkuş |
Kemalettin
Nalcı |
Erkan Akçay |
|
|
Mersin |
Tekirdağ |
Manisa |
|
|
|
Beytullah Asil |
|
|
|
|
Eskişehir |
|
"(6) 442
sayılı Kanunun 74 üncü maddesinin beşinci fıkrasında
yer alan "
(7) 657
sayılı Kanunun 4/C maddesine göre çalışanlara ödenen
ücretler, durumlarına uygun memur ya da işçi kadrolarına
geçirilinceye kadar, kamu kurumlarında aynı unvanla çalışan
emsallerine ödenen aylık, ek gösterge ve tazminatlar dahil ele geçen
ücretlerden az olamaz. Emsali personeli belirlemeye kamu kurumlarında
ödenen genel ücretler de dikkate alınarak Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
(8) 1005
sayılı Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan "5750" gösterge rakamı "10500" olarak uygulanır.
(9) 2108
sayılı Kanunun 1 inci maddesi birinci fıkrasında yer alan
"3000" gösterge rakamı "10000" olarak uygulanır.
(10) 2330
sayılı Kanunun 4. 5 ve 8 inci maddelerinde yer alan "% 25"
oranı "% 75" olarak uygulanır.
(11) 5510
sayılı Kanunun uygulamasından önce çeşitli tarihlerde
bağlanan yaşlılık, malullük ve ölüm aylıkları
arasındaki mevcut eşitsizlik ve haksızlıkları
giderebilmek amacıyla; görevi, hizmet yılı, prim ödeme gün
sayısı, ödenen prim tutarı ve diğer ilgili hususlar dikkate
alınarak, emekli, dul ve yetimlerin aylıklarında yüzde 25e
kadar artış yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
(12)
Altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu ve on birinci
fıkralar kapsamında yapılacak olan ödemeler için
aşağıda gösterilen tertiplerden kamu idareleri bütçelerine
ödenek aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
Tertibi
12.01.31.00-01.1.2.00
-1- 09.1
12.01.31.00-01.1.2.00
-1- 09.3
12.01.31.00-01.1.2.00
-1- 09.5
12.01.31.00-01.1.2.00
-1- 09.6
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 2010 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının
28 inci maddesinin dördüncü ve altıncı fıkralarının
madde metninden çıkarılarak fıkra numaralarının
yeniden teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Harun Öztürk |
Recai Birgün |
Mustafa Vural |
|
|
İzmir |
İzmir |
Adana |
|
|
Ayşe Jale
Ağırbaş |
Hüseyin
Pazarcı |
Emrehan
Halıcı |
|
|
İstanbul |
Balıkesir |
Ankara |
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Anayasanın bütçe görüşmelerini
düzenleyen 162inci maddesinin Değişiklik önergeleri, üzerinde
ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oya konur.
hükmü gereğince önergenin gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Plan ve Bütçe
Komisyonunda eklenen (4) numaralı fıkra, memur ve diğer kamu
görevlilerine iki çocuk için yapılan çocuk yardımı ödemesinde
çocuk sınırlamasını kaldırmaktadır.
Nüfus
planlaması yapılmaması; ekonomik refahın
artırılamaması, artan refahın adil
paylaştırılamaması, gelir dağılımındaki
adaletsizliklerin sürmesi, işsizlik ve yoksulluğun artması,
yeterli eğitim ve sağlık hizmeti sunulamaması gibi
olumsuzluklara yol açmaktadır.
Bu sonuçlar
biline biline böyle bir düzenleme yapılması, başbakanın ve
hükümetin en az üç çocuk hedefine ve yoksulluğun siyaseten istismar
edilmesine uygun olsa da ülkenin uzun dönemli çıkarlarına uygun
düşmemektedir.
Yine komisyonda
eklenen 6 ncı fıkra hükmü ile, Anadolu Üniversitesi Döner Sermaye
İşletmesinin 31.12.2009 tarihi itibariyle uzaktan eğitim
uygulayan İktisat, İşletme ve Açıköğretim Fakültesine
ait hesaplarda yer alan kasa ve banka hesap bakiyesinin 250 milyon TL'sinin
yeni kurulan üniversitelere aktarılması, 250 milyon TL'sinin de
bilimsel araştırma projeleri ile yurtiçi ve yurtdışı
öğretim elemanı ve öğrenci değişim
programlarının desteklenmesi ve yurtiçi ve yurtdışında
öğretim üyesi ve araştırmacı yetiştirilmesi
amacıyla kullanılmak üzere YÖK'e aktarılması öngörülmektedir.
Aktarılış
amacı ile ilgili olarak olumsuz bir şey söylemek mümkün olmamakla
birlikte, yasa ile bir kamu tüzel kişisi döner sermayesinin mal
varlığına el konulmuş olmasını hukuken
sakıncalı bulmaktayız.
Döner sermayenin
ifade edildiği gibi harcayamadığı bir nakitten söz
ediliyorsa, bize göre doğru işlem, Anadolu Üniversitesinin döner
sermayeden harcama yapmaya müsait bütçe kalemlerinde nakit bitene kadar
azaltmaya gitmektir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 28 inci maddesinin (6) ncı
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve
maddeye aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve talep
ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
"(6) 442
sayılı Kanunun 74 üncü maddesinin beşinci fıkrasında
yer alan "11.500" gösterge rakamı "15.000" olarak
uygulanır.
(7) 657
sayılı Kanunun 4/C maddesine göre çalışanlara ödenen
ücretler, durumlarına uygun memur ya da işçi kadrolarına
geçirilinceye kadar, kamu kurumlarında aynı unvanla çalışan
emsallerine ödenen aylık, ek gösterge ve tazminatlar dahil ele geçen
ücretlerden az olamaz. Emsali personeli belirlemeye kamu kurumlarında
ödenen genel ücretler de dikkate alınarak Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
(8) 1005
sayılı Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan "5750" gösterge rakamı "10500" olarak
uygulanır.
(9) 2108
sayılı Kanunun 1 inci maddesi birinci fıkrasında yer alan
"3000" gösterge rakamı "10000" olarak uygulanır.
(10) 2330
sayılı Kanunun 4, 5 ve 8 inci maddelerinde yer alan "% 25"
oranı "% 75" olarak uygulanır.
(11) 5510
sayılı Kanunun uygulamasından önce çeşitli tarihlerde
bağlanan yaşlılık, malullük ve ölüm aylıkları
arasındaki mevcut eşitsizlik ve haksızlıkları
giderebilmek amacıyla; görevi, hizmet yılı, prim ödeme gün
sayısı, ödenen prim tutarı ve diğer ilgili hususlar dikkate
alınarak, emekli, dul ve yetimlerin aylıklarında yüzde 25"e
kadar artış yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
(12) Altıncı,
yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu ve on birinci fıkralar
kapsamında yapılacak olan ödemeler için aşağıda
gösterilen tertiplerden kamu idareleri bütçelerine ödenek aktarmaya Maliye
Bakanı yetkilidir.
Tertibi
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.1
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.3
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.5
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6
"
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Biraz önceki gerekçeyle gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önerge ile; bu
Kanunun 7 nci maddesinde düzenlenen "gerektiğinde
kullanılabilecek ödenekler"den karşılanmak suretiyle; 4/C
statüsünde çalışanlar, emekliler, muhtarlar, köy korucuları,
gaziler, gazi ve şehit yakınlarının, uygulamada
yaşadıkları mağduriyetlerin, eşitsizlik ve
adaletsizliklerin giderilmesi, haklarının mevcut imkânlar ölçüsünde
karşılanabilmesi amaçlanmaktadır.
Önerilen
düzenlemeler şu hususları içermektedir.
- Metinden
çıkarılması önerilen mevcut 6 ncı fıkra ile genel
bütçe ve YÖK hesabına aktarılacak para Açık Öğretim
Fakültesi öğrencilerine ait olduğundan, başka amaçla
kullanılması uygun görülmemektedir.
- Güvenlik
güçleri ile birlikte zor şartlarda terörle mücadele görevini yapan köy
korucularının çalışma şartları dikkate
alınarak, mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla ödeneklerinin
arttırılması öngörülmektedir.
- Muhtarlar
vatandaşların sorunları ile en başta ve en yakın
şekilde karşı karşıya gelmektedir. Köy ve mahallelere
idari hizmetlerin sunulmasında, yerel hizmetlerin götürülmesinde ve her
türlü sorunun çözülmesinde önemli görevler üstlenmektedir. Ancak muhtarlık
ödeneğinin görevin yürütülmesi için zorunlu olan temsil,
ağırlama ve diğer harcamaların karşılanması
için yeterli olmaması sebebiyle muhtarların aile bütçelerine ilave
yük getirmektedir. Bu nedenle muhtar ödeneğinin artırılması
önerilmektedir.
- 657
sayılı Kanunda bir yıldan az süreli hizmetler için geçici
personel istihdamını öngören 4/C maddesi hükmü, amacı
dışında kullanılarak mağduriyetlere sebep
olunmaktadır. Kendilerine daimi kadro verilinceye kadar, bu statüde
çalışanların ücretinin, "Eşit işe eşit ücret
verilmesi" ilkesinden hareketle emsallerinin ücretinden az olmaması
önerilmektedir.
- 1005
sayılı Kanunda, çalışıp çalışmama durumuna
bağlı olarak gazilere farklı aylık verilmesine dair
uygulama, aylığın bağlanma gerekçesi olan gazilik kriteri
dışında bir kriterin esas alınması sonucunu
doğurmak suretiyle şeref" kriterinin
farklılaştırılmasına yol açmaktadır. Bu durumun
ortadan kaldırılması için şeref
aylığının arttırılması ve gazilerin
aynı düzeyde aylık alması öngörülmektedir.
- Şehit ve
gazilerimizin hizmetlerinin para ile ölçülebilen bir hizmet
olmadığını bilmekteyiz. Ancak yine de geçim
şartlarının bir nebze iyileştirilmesi amacıyla ilgili
maddelerde yer alan maaş artırım oranının yüzde 75
olarak değiştirilmesi önerilmektedir.
- Çeşitli
tarihlerde farklı hükümlere tabi olarak bağlanmış emekli
aylıkları arasında eşitsizlik ve adaletsizlikler
olduğundan, bu uygulamanın giderilmesi için emeklilerin
aylıklarında artış yapma yetkisi Bakanlar Kuruluna
verilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığa
Görüşülmekte
olan 442 sıra sayılı Kanun Tasarısının 28 inci
maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve talep
ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
(7) 4688
Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu hükümleri
uyarınca, sendika üyesi olan kamu görevlilerine; sendikal örgütlenmeyi
teşvik etmek, sendikal etkinlik ve verimliliği arttırmak
amacıyla; Kamu İşveren Kurulu ile Sendikalar arasında her
yıl gerçekleştirilen toplu görüşmelerde tespit edilerek
arttırılacak miktarda yıllık "toplu görüşme
tazminatı" ödenir. Yıllık olarak tespit edilen toplu
görüşme tazminatı her ay için eşit miktarda bölünmek suretiyle,
sendika üyelerinin maaş kalemlerine yansıtılır. Toplu
görüşme tazminatı 01.01.2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere;
aylık 10 TL olarak uygulanır."
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizin
imzaladığı ve taraf olduğu Uluslararası
Çalışma Örgütü (ILO)'nun 87 sayılı "sendika
özgürlüğüne ve mutabakat metninde örgütlenme özgürlüğünün
korunmasına ilişkin sözleşme" sendikal örgütlenme
hakkını düzenlemektedir. Bu sözleşmeye göre sendikal
hakların kullanılması işçi veya memur için olumsuz bir
sonuç meydana getirmemektedir. Sendika üyesinin, üye olmayanlara göre
ödediği aidat dikkate alındığında; sırf bu üyelik
ilişkisinden dolayı, üyenin eşit olmayan bir konuma düşmesi
sendikal hakkın kullanılması önünde bir engel olarak kabul edilmektedir.
4688
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununa göre; sendikal
hakkını kullanarak, toplu görüşme gibi zorlu bir faaliyette
bulunan sendikanın bu zorlu mücadelesine maddeten ve manen destek olan
sendika üyesinin toplu görüşme sonucu elde edilen kazanımlardan
yararlanması sendikal örgütlüğünün bir sonucudur. Bu sonuca
rağmen, sendika üyesi olmayan kamu görevlilerinin, hiçbir külfete
katlanmadan toplu görüşme sonucundan yararlandırılması,
sendikalılarla eşit mali imkânlara sahip olması, sosyal
hakkı kullanan ve örgütlenen kamu görevlisi aleyhine haksız ve
eşit olmayan bir durum yaratmaktadır. Bu eşitsizliği
gidermek ve sosyal bir hakkın kullanılmasının haksız
bir sonuç meydana getirmesini önlemek amacıyla, bu kanun teklifi
hazırlanmıştır.
Benzer uygulama
2822 sayılı Kanun çerçevesinde toplu sözleşmeler ile
"sendika ikramiyesi" şeklinde işçi
sendikacılığında da "üyeliği teşvik
etmek" amacı ile uygulanmaktadır. Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanun hükümleri uyarınca bir sendikaya üye olan kamu
görevlilerinin örgütlenme ve pazarlık haklarını
kullanmalarını teşvik amacıyla bu kanunun 34 ve 35.
maddeleri hükümlerince imzalanan mutabakat metninde tespit edilen miktar kadar
toplu görüşme tazminatı ödenmesi uygundur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, ancak karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık var, elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
29uncu maddeyi
okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 29 (1) Bu
Kanun 1/1/2010 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Bayram
Meral, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Meral. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri, 2010 yılı bütçe
tasarısının 29uncu maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Özüne bakacak
olursak, acaba, 2010 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe
Tasarısını mı görüştük, yoksa tütün bütçe yasa
tasarısını mı görüştük; bunun üzerinde de biraz durmak
lazım.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, içinizde 12 Eylülü yaşamış
arkadaşlarınızdan birisiyim. O dönemi anlatmama gerek yok, benim
gibi yaşayanlar da vardır. Ama ondan sonra siyasi iktidarlar geldi.
Otuz yıla yakın, meydanlarda temsil ettiğim toplumun önünde
oldum, hakkını, hukukunu korudum. Her zaman mutlulukla ifade etmek
isterim, ne bir insanın burnu kanadı ne bir insanın malına
zarar verdik. Kilometrelerce yürüdük. O zaman bu masada oturan, bu
sıralarda oturan birçok arkadaşım bizi alkışladı,
bizimle birlikte o dönemin iktidarlarının kapılarına kadar
dayandı. Ama ne acı ki değerli arkadaşlarım, bugün
tütün işçisi onuncu gününe vardı AK PARTİden bir Allahın
kulu Vatandaşım, senin bu Ankarada derdin nedir,
sıkıntın nedir? sormadı değerli
arkadaşlarım. Ama seçim bölgelerinizde birçok arkadaşım çok
ağır yeminle Senin hakkını hukukunu koruyacağım
diye o insanlara söz verdi ama bugün o insanlar ortada yok.
Değerli
arkadaşlarım, bugün Türkiyede sivil bir 12 Eylül
yaşanmaktadır. Düşünebiliyor musunuz, otobüslerle, işçiler
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Merkezini ziyaret etmek istiyor; otobüslerle
-yürüyerek değil dikkatinizi çekerim sayın milletvekilleri- ve polis
buna müsaade etmiyor değerli arkadaşlarım.
Diğer
taraftan, itfaiyeci arkadaşlarım hakkını arıyor,
başına gelmeyenler kalmadı. İşçim meydanda duruyor,
ağaçların altında oturuyor, polisin baskısına,
zulmüne, şiddetine maruz kalıyor. Ne yapmak istiyorsunuz değerli
arkadaşlarım? Yapmak istediğiniz nedir? Bu insanlar sizden ne
istiyor? Ek zam mı istiyor? Hayır. Ne yapıyorsunuz şimdi?
Türkiye'nin en
önemli sorunlarından birisi, işsizlik. İş yerlerini
kapatıyorsunuz, tütün
Tütünün ne olduğunu bilirsiniz: Tütün, tarlada
çalışan işçidir, tütünü toplayan işçidir,
çalışandır yani, arabalarına yükleyip fabrikaya getiren yine
insanlardır, fabrikada çalışan, değerli
arkadaşlarım, işçidir, sigaranın Türkiye'nin geneline
dağıtımını yapan çalışandır,
vatandaştır, kamyoncudur, araç sahipleridir; siz bunların
hepsine bir noktada çizgi çekiyorsunuz. Bu kafayla mı siz
işsizliği aza indireceksiniz?
Yıllardır
özelleştirme yapıldı, yapıyorsunuz. Değerli
arkadaşlar, 50 milyar dolara yakın, özelleştirmeden gelir
geldiği yazılı. Nereye gitti peki bu para, ne yaptınız
değerli arkadaşlarım bunlarla? Hangi iş yerini
açtınız muhterem arkadaşlarım? Hangi işsize iş
bulacaksınız bu hâliyle?
Yani muhalefetin
her söylediğini eleştiri anlamında almayın değerli
arkadaşlarım. Bugün üretim diye Türkiye'de bir şey yok; esnaf
bitti, işçinin canına okudunuz, memurun canına okudunuz,
emeklinin canına okudunuz. E, peki, sorun?
Ben geçmişte
de söyledim değerli milletvekilleri, bazen gittiğim bazı iş
yerlerinde bir yazı vardır, der ki: Bugün Allah rızası
için ne iş yaptın? Şimdi, size soruyorum değerli arkadaşlarım:
Yedi yıldır iktidardasınız, Allah rızası için,
emekli için ne yaptınız, memur için ne yaptınız, köylü için
ne yaptınız, işçi için ne yaptınız, esnaf için ne
yaptınız?
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Çok, çok, çok şey yaptık!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Çok iş yaptınız! Vurgunculara,
Sümerbankın arsasını talan edenlere yaptınız;
Yapmadınız. diyen mi var, yaptınız değerli
arkadaşlarım!
SUAT KILIÇ
(Samsun) Cevap hakkı doğuyor.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Çok iş yaptınız ama onlara yaptınız,
onlara yaptınız, ben inkâr etmiyorum! İşte, Amasyada
Sümerbankın arazileri, Malatyada Sümerbankın arazileri,
İstanbul Zeytinburnunda Sümerbankın arazileri
Hangi birini
sayayım? Bomonti Bira Fabrikasını mı size sayayım,
TÜPRAŞı mı sayayım, PETKİMi mi sayayım? Yapmadınız.
diyor muyum, yaptınız! Yaptınız da onlardan acaba ne
aldınız onu merak ediyorum. Çünkü, esnafın, emeklinin,
işçinin, memurun size vereceği bir şey yok ama size
vereceği öyle bir ders olacak ki, öyle bir ders olacak ki -temenni
etmiyorum ama- belki oralarda da kendinizi bulamayacaksınız
değerli arkadaşlarım.
Muhterem
arkadaşlarım, bakınız, iktidara geldiğinizden bu
tarafa bir çivi çakmadınız. Seksen dört yıllık hükûmet
döneminde, seksen dört yıl içerisinde 220 milyar iç ve dış borç
edinilmiş, bir cumhuriyet kurulmuş. Yedi yılda 600 milyar
doları buldu borcunuz. Ne yaptınız bununla değerli
arkadaşlarım? Hangi fabrikayı açtınız? Övünüyorsunuz:
İhracat yapıyoruz. İhracatınızın yüzde 80i
yabancı mal, imal ediliyor, başka yerlere götürülüyor değerli
arkadaşlarım. Banka bırakmadınız, müessese
bırakmadınız. Bir tane, Allah rızası için,
Şurada bir fabrika kurdum, yüzlerce işçi çalışıyor.
diyebilir misiniz?
Ne oldu
şimdi? Kafayı taktınız Tekel işçisine, işçilere.
Ya Allahtan korkun! Adam yirmi sene, yirmi sene
Sigarayı yasak
ediyorsunuz. Yirmi sene, otuz sene o insanlar o tütünü koklamış,
haklar elde etmiş. Şimdi siz hangi hakla onun elinden bu hakları
alıyorsunuz? Düşünün bir arkadaşlar, bunlar sizden hak
istemiyor. Yirmi sene, otuz sene, on sene o tütünü koklamış bu
insanlar. Sigarayı yasak ettiniz. Binlerce iş yeri şu anda
bunalımda. Neymiş efendim: Dünya Sağlık Örgütü böyle
istiyormuş. Ee, Dünya Sağlık Örgütü, Afrikada binlerce aç var,
onun için niye bir şey istemiyor? Filistinli çocukların üzerine bomba
yağdırıldı, ilaç bulamıyorlar. Nerede bu Dünya
Sağlık Örgütü de geldi sizi buldu?
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) İşte burada haklısın.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) İşinize gelen böyle, işinize gelmeyen böyle.
Değerli
arkadaşlarım, bir kez daha Sayın Bakanımla görüştüm,
Maliye Bakanımla kürsüde görüştüm. Benim onun şahsına
saygım var, kimsenin şahsıyla işim olmaz. Fakat çok özür
dilerim değerli arkadaşlarım, çalışma yaşamıyla
ilgili Sayın Bakanımız o kadar uzak ki, o kadar Sayın Bakan
uzak ki. Bir tek önüne bir kitap almış sağ olsun, o konuda
uzmandır, kişilik sahibidir, beceri sahibidir, buna hiçbir şey
demiyorum ama çalışma yaşamıyla ilgili hiçbir bilgiye sahip
değil.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye'nin gidişatını görüyorsunuz,
yapmayınız. Artık Tekel işçisi Türkiye'nin gündemi
olmuş. Esnaftan destek alıyor, sizin birçoğunuzdan destek
alıyor, sesinizi çıkaramıyorsunuz; ona da üzülüyorum.
İçinizin yandığını da biliyorum ama ne yapayım,
Sayın Başbakana bir şey söyleyemiyorsunuz. Sayın Maliye
Bakanından rica ediyorum, yönlendirici olsun, aksi takdirde yarın o
işçileri üniversiteden gençler destekleyecektir. Vatandaş
destekliyor, birçok destekçisi orada olacaktır. Türkiyeyi yeni bir
sıkıntıya sokmayın. Polisle, copla, biber gazı ile
insanların yolunu kesemezsiniz değerli arkadaşlarım.
İnsanların yolunu kesemezsiniz. Lütfen, tekrar ediyorum,
sigarayı yasak eden Başbakanıma sesleniyorum buradan: O insanlar
yıllardır tütünü koklamış tütünü, Allahtan korkun.
Birçoğunun ayaklarında varisler neredeyse 2-3 santime yükselmiş.
Şimdi, ne
yapıyorsunuz? Sen hakkını elinden aldın, 4/C
Avrupa
Birliğine katılacaksınız, güler geçerler size. Biraz önce
reddettiniz sendikalara verilen bazı hakları. Avrupada polisin
sendikası var. İskandinav ülkelerinde, İsveç, Norveç, Danimarkada,
Finlandiyada genelkurmay başkanı hariç subayların bile
sendikası var. Hadise mi oluyor orada değerli arkadaşlarım?
Sorun mu oluyor orada değerli arkadaşlarım? Ama siz, memuru,
işçiyi, emekliyi, dulu, yetimi, küçük esnafı bir yere
tıkamışsınız, bir grup insana veriyorsunuz devletin
imkânlarını
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız Sayın Meral.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Yılbaşı eşantiyonu yok mu Sayın
Başkanım bir iki dakika?
BAŞKAN Yok
Sayın Meral, yok.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, lütfen, sayın
bakanlar burada, sayın milletvekilleri burada; bu Tekel işçisinin
kazanılmış haklarına sahip olun, saygılı olun, bu
insanların sorununu çözün.
Bakınız,
ben, Sayın Bakana dedim ki: Sayın Bakanım Sayın
Çalışma Bakanına da söyledim, yani hakkını vereyim, o
biraz
Dedi ki, bir de Maliye Bakanıyla görüş- bir 2-3 ay
bunları erteleyin dedim. Bunlar bir evine gitsin, otursun; yetkililer
bir araya gelsin, bir çözüm bulsun buna. dedim. Sayın Bakanın bana
direkt ifadesi: Biz, Tekel işçisi üzerinde yeni bir konuşma yapmam,
4/C üzerinde ufaktan bir çalışma yapıyoruz.
Ya, değerli
arkadaşlarım, 4/C diye, dünya tarihinde, dünyada hiç böyle bir
şey var mı? Hiç böyle bir madde var mı? Ben, senin hakkını
elinden alıyorum
Ya, bu dünyanın neresinde görülmüş?! Yani, bir
mantık var, hak verilmez alınır diye; tam tersine
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Meral, teşekkür ediyorum.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Efendim, teşekkür edip kapatacağım Sayın
Başkan, söz.
BAŞKAN
Sayın Meral, böyle bir uygulamamız yok biliyorsunuz.
Teşekkür
ediyorum.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, tekrar ediyorum, lütfen
buna bir çözüm bulun. Aksi takdirde Türkiyenin içinde bulunduğu ortam
hepimizi rahatsız ediyor. Barutun, fazla, yanına kibritle
yaklaşmayın, sizden rica ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyor, yeni yılınızı kutluyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Zeki
Ertugay, Erzurum Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2010 yılı bütçesinin yürürlük maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Tabii, yüce
Mecliste, 2010 bütçesinin, ülkemizi, milletimizi, memleketimizi,
halkımızı, geniş halk kitlelerini, işçiyi, memuru,
emekliyi, tarım kesimini, esnafı ilgilendiren birçok yönü
itibarıyla gerekli görüşmeler yapıldı ve yüce Meclisin
birçok değerli sözcüsünün ifade ettiği gibi bu bütçeyle 2010
yılı içerisinde bu geniş halk kitlelerinin, bu kesimlerin
sıkıntılarının giderilemeyeceği, daha da
artacağı, ekonomik problemlerin artarak devam edeceği görülüyor.
Tarım
Bakanlığı bütçesinde de ifade etmiştim, bu ülkede en önemli
problemlerimizin başında bölgeler arası gelişmişlik
farkı, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve Türkiyede
yıllardan beri devam eden bu kronik sorunun çözümünde yetersiz
adımlar atan ve attığı adımları sürekli
değiştirerek istikrarsız bir dönem yaşatan bir AKP
İktidarı var.
Değerli
milletvekilleri, ben bütçe konuşması sırasında 5084
sayılı Yasanın 2010 yılını da kapsayacak
şekilde uzatılmasının ne kadar büyük bir ehemmiyet arz
ettiğini Sayın Bakana bir dakikalık soru süresi içerisinde izah
etmeye ve cevabını almak için gayret ettim. 5084 sayılı
Yasanın uzatılması konusunda Sayın Bakanın kaynak
yetersizliğini gerekçe göstererek âdeta 2010 yılında bunun
uzatılamayacağı şeklinde bir kararlarının,
kanaatlerinin olduğu izlenimi edindik.
Hepinizin malumu,
2009 yılı içerisinde yine Bakanlar Kurulu bir teşvik kararnamesi
çıkardı ve bu teşvik kararnamesinde Türkiye teşvike uygun
görülen iller bakımından dört bölgeye ayrıldı ve seçim
bölgem olan Erzurumda, özellikle Türkiye'nin gelir
dağılımı bakımından en geri illeri arasında
yer alan kuzeydoğu Anadolu bölgesi illeri de dördüncü grupta
değerlendirildi ve bu grupta, mesela, bir liman kenti olan Trabzon ile
Kars, Erzurum, Ardahan, bunlar aynı grupta değerlendirildi ve
buralarda, yeni yatırımların gelebilmesi için öngörülen
teşviklerde çıta son derece yüksek tutuldu. 50 milyon civarında
bir yatırım ve en az 50 işçi çalıştırma
mecburiyeti getirildi ve yine burada enerjiyle ilgili bir destek söz konusu
değil. Bunun anlamı şu: Yeni getirilen bu teşvik
kararnamesinden başta Erzurum olmak üzere kuzeydoğu Anadolu
bölgesindeki bu illerimizin hiçbirisinin istifade etme şansı
görülmüyor, yani hiçbir anlam ifade etmiyor çünkü bu şartlar
yatırımcı için cazip değil, dışarıdan yeni
yatırımcının gelmesi mümkün değil. Çünkü verilen
teşviklerde bölgeler arasındaki gelir farkını azaltacak ve
aradaki cazibeyi kapatacak, bir cazibe oluşturacak teşvik
mekanizması öngörülmediği için kimseye cazip gelmiyor, yeni
yatırımcı gelmiyor.
Yeni
yatırımcı gelmeyince, tabii, Doğu Anadolu Bölgesi illerinin
şu anda en önemli sorunlarından biri -ki Türkiyemizin de genel bir
sorunudur- artan işsizliktir. O hâlde, mevcut yatırımların,
mevcut küçük ve orta ölçekli işletmelerin ayakta tutulması
lazım. Ama bu teşvik kararnamesi asla küçük ve orta ölçekli
işletmelerimiz için derde derman bir teşvik kararnamesi değil.
Hâlihazırdaki işsizliğe ilaveten, bu küçük ve orta ölçekli
işletmelerimiz de, 5084 sayılı Yasa eğer uzatılmazsa,
önümüzdeki yıl işçi çıkarmak zorunda kalacaklar. Yani bir
taraftan burada en zor şartlarda, Erzurum için ifade ediyorum, 2 bin
metrede, sekiz ay kış şartları altında ve iyi bir,
önemli bir yatırım ikliminin olmadığı Erzurum ilinde
mevcut işsizliğe ilaveten yeni işsizler ordusu meydana
gelecektir.
Bu bakımdan,
bu 5084 sayılı Yasanın mutlak surette süresinin
uzatılması hatta şartlarının -enerji desteğinin
artırılması, vergi indirimlerinin devam ettirilmesi ve
işveren primlerinin hazinece karşılanması gibi tedbirlerin-
iyileştirilerek devam etmesi ve uzatılması çok büyük bir önem
arz etmektedir. Bu yüce Mecliste, Sayın Bakana, birkaç defa, bütün değerli
muhalefet milletvekilinin sorularına rağmen Sayın Bakan, bu
konuda, maalesef, çok net bir cevap vermedi. Açıkça
uzatılamayacağını ifade etmedi ama sözlerinden 2010
yılında, 5084 sayılı Teşvik Yasasının
uzatılamayacağı izlenimini biz çıkardık. Bu
bakımdan, ben, bu kararlarını, bu ısrarlarını bir
defa daha gözden geçirmelerini hassaten ifade ediyorum. Yani, ülke için, global
verilen rakamlar elbette ki bir şey ifade ediyor, gelişmişlik
sıraları, OECD ülkeleri içerisinde Türkiye'nin sırası ve
millî gelir, fert başına düşen millî gelir bir şey ifade
ediyor ama bunların yanında, esas, ülkenin temel problemi olan gelir
dağılımındaki bozukluğun çözümü konusunda atılan
adımlar son derece yetersiz.
Eğer siz bu
çıkardığınız teşvik kararnamelerinde 3.500 dolar
gayrisafi yurt içi hasılayı esas olarak alır ve buna göre bir
düzenleme yaparsanız yani kişi başına geliri bin dolar
civarında olan Erzurumla, 600 dolar civarında olan Hakkâriyle,
3.500 dolar civarında olan bir Orta Anadolu ilimizi ve bir Karadeniz ilimizi
aynı teşvik kararnamesinde, aynı ölçülerde ele
alırsanız, doğru yapma ihtimaliniz yoktur. Elbette ki bütün
illerimize bu teşvikler verilmelidir, oralarda da yatırım
teşvik edilmelidir ama her yere aynı ölçüde verilen teşvik
teşvik değildir. Bu genel hükümden hareketle, bunun muhakkak surette düzeltilmesi
gerekmektedir. Bu konu için özellikle söz aldım.
Bakın, bu
2009 yılında Bakanlar Kurulu teşvik kararnamesini
yayınladıktan sonra Erzurumda bir tek tane işveren bu kararname
gereğince cazip görüp, gelip, bir tek kuruşluk yatırım
yapmadı. Niçin yapmadı? Çünkü cazip değil. Ama
hâlihazırdaki işletmeler küçük ve orta boy işletmeler. Bunlar 3;
5; 10ar kişi çalıştıran işletmeler.
Uyguladığınız teşvik kararnamesi eğer 10
kişi, 15 kişi çalıştıran işletmeleri
ilgilendirmiyorsa, onlara bir katkı sağlamıyorsa bu kararnamenin
hiçbir anlamı yok. Bu bakımdan, bu küçük, orta ölçekli
işletmeleri ayağa kaldırabilmek için mutlak surette 5084
sayılı Yasanın daha da iyileştirilerek yeniden
düzenlenmesi ve süresinin uzatılması lazım.
Sayın
milletvekilleri, aşağı yukarı 1998 yılından
itibaren ülkemizde birçok teşvik kararnamesi
çıkmıştır. Yanlış hatırlamıyorsam
1998deki ilk yasa 4325 sayılı Yasadır ve bir işletmenin
bu konudaki vergi indiriminden, işveren priminden
yararlandırılması için 10 işçi çalıştırma
mecburiyeti var idi, bu daha sonra AKP hükûmetleri döneminde
çıkarılan kararnamelerle 30 işçiye çıkarıldı,
sonra bazı istisnalar getirildi, o kadar çok yasa değiştirildi
ki her bir adımda daha da iyileştirme yapmak yerine, daha da büyük
bir karmaşık bir yapı ortaya çıkarıldı. Bu
bakımdan, bu önemli günde, genel bütçenin görüşüldüğü bir günde,
Türkiye'nin çok önemli bir meselesini, bölgeler arası
gelişmişlik farkını, gelişmişlikteki ve gelir dağılımındaki,
insanlar arasındaki gelir adaletsizliğini ortadan kaldıracak
adımların atılmasının çok önemli olduğunu tekrar
huzurlarınızda vurgulamak istiyorum ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız Sayın Ertugay.
Buyurun.
ZEKİ ERTUGAY
(Devamla) Toparlıyorum.
Sayın
Bakanım, bunu soru olarak da kabul edip, soru-cevap kısmında da
belirtecektim, bunun cevabını mutlak surette net olarak istiyoruz,
çünkü insanlar, bizden 5084ün uzatılıp
uzatılmayacağını ısrarla beklemektedir. Bunun
cevabını istiyorum.
2010
yılı bütçesinin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ertugay.
Şahsı
adına söz isteyen Fahrettin Poyraz, Bilecik Milletvekili.
Buyurun
Sayın Poyraz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Saygıdeğer Başkanım, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; uzun bir maratonun sonunda bütçe
görüşmelerimizin sonuna geldik. Ben bu görüşmelerde emeği geçen
tüm bürokrat arkadaşlarımıza, gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda
ve gerek Genel Kurulda da olumlu, yapıcı eleştirileriyle,
katkılarıyla bütçemizin şekillenmesine destek sağlayan tüm
milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
2010
yılı bütçemizin milletimize, memleketimize hayırlar getirmesini
temenni ederek hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Poyraz.
Şahsı
adına söz isteyen İbrahim Yiğit, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yiğit. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
YİĞİT (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; 29uncu madde üzerine söz almış bulunuyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Şimdi
şöyle bir ülkemize bakıyoruz, etrafımıza bakıyoruz;
bütün komşularımızla daha önce kavgalıydık, şimdi
barışığız. Eğer gerçekten bu ülkede ekonomik
istikrar sağlanacaksa, iç barışın da sağlanması
gerekir. Demokrasinin vazgeçilmez koşulları, birincisi inanç
özgürlüğü, ikincisi de düşünce açıklama özgürlüğüdür. Fakat
ne yazık ki bu ülkede kimse kendi kültürünü, kendi inancını özgürce
yapamadı. İlk olarak Alevi Çalıştayına
başkanlık yapan Faruk Çelik
Başbakanın talimatıyla
yaptırdı ve teşekkür ediyorum. Altı çalıştay
yapıldı, yedincisi de ocağın son haftası
yapılacak ve yol haritası çizilecek. Çünkü insanlar
inançlarını özgürce yapacaklar ve insanlar kendi dilinden kendi
kültürünü, kendi türküsünü dinleyecekler. Bunun sakıncalı bir
yanı yoktur, bu toplumsal barışın bir parçasıdır.
Ben
inanıyorum ki bu ülkede 60ıncı Hükûmet üreten, konuşan,
çalışan, kaynaşan, barışan bir Türkiye'nin hem Orta
Doğuda hem de dünyada saygınlığını
artıracaktır.
Teşekkür
ediyorum, bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum. 2010
yılında da ülkemize barışın, demokrasinin, hukukun
üstünlüğünün egemen olmasını diliyorum, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yiğit.
Madde üzerinde on
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
belki bu soru sizin bakanlığınızla doğrudan ilgili
değil ama, Hükûmetin bir üyesi olduğunuz için, Hükûmet adına
cevaplandırırsınız diye ümit ediyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Meclis Grubu Üyesi bir milletvekili
arkadaşımız Polis içinde çeteler var, tuzak kuruyorlar,
amaçları Hükûmet ile Genelkurmayı kavga ettirmek. Bu son suikast
işinde de bu açıkça ortaya çıktı. O işin hikâye
olduğu, yalan olduğu ortaya çıktı. Yok, ağzından
kâğıt filan çıktı
Olacak iş mi? Bizimkiler de
maşallah her şeye atlıyorlar. Gelinen noktada Hükûmet TSKyla
karşı karşıya geliyor, oysa polis içindeki birtakım
çetelerin kurduğu tuzak. demiştir. Grubunuzun üyesi milletvekili
arkadaşımızın bu sözlerine katılıyor musunuz?
Polis içerisindeki çeteler hangileridir? Hükûmet olarak bu konuda gereken
tahkikat ve soruşturmaları yaptırdınız mı? Genel
Kurulu bilgilendirirseniz memnun olurum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Nalcı
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu, Tekirdağ ve Trakyadaki çiftçilerden bir telefon geldi, bu buğday
fark parası olan 50 kuruşluk farkın bu bölgedeki insanların
ancak yüzde 5ine verildiği söylendi. Buradaki çiftçiler bu buğday
makbuzlarını tarım kredi kooperatiflerine götürerek burada borçlarına
mahsup olarak kullanmak için bırakmışlar, fakat bayramdan önce
yüzde 5lik bir kısma bu paralar verilip yüzde 95lik kısma
verilmediği için tarım kredi kooperatifi onlardan olan borcu tahsil
için işlem başlatmış. Acaba bu paralar
yılbaşından önce verilecek mi? Buradan bir müjde verebilir
misiniz?
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
biraz önce Hükûmet sırasında oturan Sayın Çalışma
Bakanından, genel çıkarların özel çıkarların üzerinde
olduğu görüşü üzerine uluslararası ecza deposu ve ilaç
şirketlerinin çıkarları doğrultusunda çok sayıda küçük
eczacı esnafımızı sıkıntıya sokan
uygulamanın bir çelişki doğurup
doğurmadığını öğrenmek istiyorum.
İkincisi:
2009 yılında gelir vergisi tahsilat oranları ne olmuştur?
Geçen yıla göre tahsilat oranı ve toplanan vergi miktarları
nasıl değişmiştir? Motorlu taşıtlar vergisi ve
özel tüketim vergisi gelirlerinde ne düzeyde bir azalma olmuştur? Vergi
tahsilatlarındaki düşmenin ana gerekçesi ekonominin kötüleşmesi
olarak değerlendirilebilir mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Enöz
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
25 Aralıkta kamu çalışanlarının taleplerini dile
getirmek, ihtiyaçlarını ilgililere, dolayısıyla Hükûmete
duyurmak için yaptıkları bir günlük iş bırakma eylemi
neticesinde birçok memur hakkında soruşturma
başlatılmıştır. Böylece memur sindirilmek isteniyor.
Sayın Bakan,
yıllık izinde olan memurlara dahi maalesef soruşturma
açılmaktadır. Bu durum bilhassa Kamu-Sen üyelerine tatbik ediliyor.
Bunun bir örneği de Manisa SSK Müdürlüğünde yaşanıyor.
Sayın Çalışma Bakanı da buradayken bunu dikkatine sunuyorum
ve bu noktada, demokratik hakların kullanılmasına niye bu kadar
mâni oluyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
soruyorum: Güneydoğu Anadolu Projesi için Sayın Başbakanın
da 27 Mayıs 2008 tarihindeki açıklamalarıyla Projeye hız
kazandırılacağı beklentisi bölgede hasıl
olmuştur. Üzülerek söylüyorum, Gaziantep bölgesi, Güneydoğu Anadolu
yani GAP bölgesinden en fazla göç alan illerimizden birisidir ve buradaki
birçok yatırımlar -zatıalinizin de Gaziantep Milletvekili ve
Bakan olarak gördüğünüz gibi- yarım durmaktadır. Bunlarla ilgili
ne gibi projeleriniz vardır?
Ayrıca, bu
açıklamadan 2009 yılı sonuna kadar geçen süre içerisinde GAP
için ne kadar harcama yapılmıştır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Ertugay
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Sormayacağım.
BAŞKAN
Sayın Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
nüfusu 2 binin altındaki belediyeler İller Bankasından
aldıkları ödenekle işçi ve memur maaşlarını bile
ödeyememektedirler. Onlar da bu ülkenin belediyeleri ve çoğunluğu da
AKPli belediyedir. Bunların gelirlerini artırıcı bir
tedbir düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Son sorudan
başlayacağım.
Değerli
arkadaşlar, belediyelerimizin önemli bir kısmının bu
anlamda sıkıntıda olduğunun farkındayız, ben daha
önce de söyledim. Tabii ki, biz geçen sene belediyelerimizin merkezî bütçeden
daha fazla kaynak almalarını sağlayacak bir düzenleme
yaptık. Fakat, bu düzenleme, arzuladığımız boyutta bir
katkı sağlayamadı çünkü 2009 yılı içerisinde merkezî
hükûmetin bütçe gelirlerinde ciddi bir düşüş yaşandı
ekonomik daralmadan dolayı ve dolayısıyla, öngördüğümüz o
yüzde 30a yakın, belediyelere ek imkân tabii ki gerçekleşmedi.
2010
yılına baktığımız zaman bizim öngörümüz şu:
Bu sene, aşağı yukarı, yanlış
hatırlamıyorsam, 16,7 milyar lira civarında olan merkezî
bütçeden yapılan aktarımların gelecek sene 19 milyar lirayı
aşması bekleniyor. Bu da önemli bir artıştır. Bu
artış bir miktar da olsa tabii ki bir ferahlama
sağlayacaktır. Ama, aslolan, tabii ki, biz, hem nüfusu 2 binin
altında olan belediyelerimizde hem de genel için -aslında oturup-
yerelde de imkânları artıracak veya var olan imkânları daha
etkin bir şekilde elde etmelerini, gelirleri elde etmelerini
sağlayacak düzenlemeleri hep birlikte yapalım. Yani, bu sorunların,
bu sıkıntıların farkındayız. O anlamda bir
düzenleme yapılması da düşünülüyor. İnşallah, 2010
yılı içerisinde Meclisimizin gündemine bu konu gelir.
Gazianteple
ilgili soruya gelince, Değerli Milletvekili Arkadaşıma tabii ki
Gaziantep hakikaten en fazla göç alan illerimizden bir tanesi. Nüfusu 2000
yılından 2007 yılına yaklaşık yüzde 38
arttı, çok ciddi bir artıştır. Oradaki sorunların
farkındayım. Biz, tabii ki
Gaziantep, GAP, yani Güneydoğu
Anadolu Projesinin merkezinde bir ilimiz ve geçen sene GAP çerçevesinde bizim
yaptığımız harcama yani GAP yatırımları için
yapılan harcama yaklaşık 3,3 milyar liraydı. Bütün bu krize
rağmen ve bütçe açığını aşağı çekme
çabalarımıza rağmen, bakın, 2010 yılında geçen
seneye oranla çok ciddi bir kaynak artışı öngörüyoruz yani 2009
yılında, kriz yılında olan 3,3 milyar lira; biz 2010 yılında
GAPa 4 milyar lira yatırım için para aktaracağız ve
dolayısıyla o bahsettiğiniz, en azından, projelerin
tamamlamasına yönelik bir çaba içerisinde olacağız. 2008-2012
döneminde de toplamda yaklaşık 16 milyar liralık, GAP
kapsamında bir yatırım yapılacaktır. Bence bu bölge
açısından da, Türkiye açısından da gerek ürün
artışı, verimlilik artışı ve ama bir bütün olarak
sosyal ve ekonomik kalkınma açısından son derece önemsiyorum ben
bu konuyu.
Değerli
arkadaşlar, Hükûmetimizin tabii ki hiçbir şekilde ne memurumuzu ne
işçimizi ne de başka bir kesimi demokratik haklarını
kullanırken sindirme gibi bir çabası söz konusu olamaz. Herkes
demokratik haklarını o kanun çerçevesinde kullansın, ona da
tabii ki saygılıyız. Ama demek ki bahsettiğiniz durumlarda
belki bu kullanılmadığı için, bahsettiğiniz
şekilde memurlar hakkında soruşturma açılmış
olabilir. Her şey yasalarda son derece açıktır.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) İzinli, izinli
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli arkadaşlar,
izinliyse dikkate alınır. Ben genel şeylerden bahsediyorum.
KADİR URAL
(Mersin) Raporlu, Sayın Bakan, raporlu
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Ben diyorum ki, hiçbir
kesimin Türkiyede demokratik haklarını kullanmayı engellemek
diye bir şey söz konusu olamaz değerli arkadaşlar.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Memurların çalışma azmi kırılıyor
Sayın Bakan.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Siz olması gerekeni söylüyorsunuz ama olan
başka.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli arkadaşlar,
yine vergi tahsilatıyla ilgili bir soru vardı. Değerli
arkadaşlar, tabii burada ocak-kasım ayı içerisinde yine bazı,
özellikle motorlu taşıtlar vergisi olsun, ÖTV olsun, alınan
vergilerdeki artışlar, düşüşler soruldu. Burada her
şeyden önce 2009 yılında tahsilat oranı yüzde 85 düzeyinde.
Aslında tabii ki her zaman tahsilat oranları iyileştirilebilir
ama yüzde 85 de, bu aşamada, en azından bugün itibarıyla çok
kötü bir rakam sayılmaz.
Vergi
gelirlerinde genel olarak yüzde 1,2lik bir düşüş
yaşanmış ocak-kasım döneminde. Dahilde alınan mal ve
hizmet vergileri yüzde 4,7 oranında artmış, dahilde alınan
KDV yüzde 11,4 artmış, ÖTVde ise yüzde 2,6 olarak artış
söz konusu.
Yine, motorlu
taşıtlar vergisine ilişkin bir soru vardı. Motorlu
taşıtlar vergisinde tahakkuk yaklaşık 5 milyar lira,
tahsilat da yaklaşık 4,7 milyar lira. Yani dolayısıyla
-2009 yılından bahsediyorum- yüzde 93lük bir tahsilat oranı söz
konusu. Bu, 2008 yılında yüzde 90dı.
BAŞKAN
Süre tamamlandı Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Arayacağım Sayın Genç.
Soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.58
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 29uncu
maddesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi maddeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır ve madde kabul
edilmiştir.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
30uncu maddeyi
okutuyorum:
Yürütme
MADDE 30 (1) Bu
Kanunun;
a) Türkiye Büyük
Millet Meclisi ile ilgili hükümlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı,
b)
Cumhurbaşkanlığı ile ilgili hükümlerini
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri,
c)
Sayıştay Başkanlığı ile ilgili hükümlerini
Sayıştay Birinci Başkanı,
ç) Genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile ilgili hükümlerini ilgili bakanlar ve
Maliye Bakanı,
d) Özel bütçeli
idarelere ilişkin hükümlerini idarelerin bağlı veya ilgili
olduğu bakanlar ve Maliye Bakanı,
e) Düzenleyici ve
denetleyici kurumlara ilişkin hükümlerini kendi kurulları ve/veya
kurum başkanları,
f) Diğer
hükümlerini Maliye Bakanı,
yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Akif
Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının son
maddesini görüşüyoruz. Maddeye ilişkin görüşlerimi ifade etmeden
önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına sizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu yılın sona ermesiyle birlikte uygulanmakta olan
5084 sayılı Teşvik Kanununun uygulaması da sona erecektir.
Hatırlanacaktır, 5084 sayılı Teşvik Kanunu Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde çıkarıldı, daha
sonra çeşitli revizeler yapıldı ve hâlen 49 ilde bu yasa
uygulanmaktadır, enerji desteği ve diğer bazı destekler açısından
51 ilde uygulanmaktadır.
Bu Yasa ekonomik
krizin söz konusu olmadığı bir konjonktüre göre
tasarlanmıştır ve öyle bir süreçte uygulanmıştır.
Nitekim bu Yasanın uygulaması 2008 yılı sonunda
bitmekteyken ekonomik kriz nedeniyle Hükûmet, bunun uygulama süresini 2009
yılı sonuna kadar uzatmıştır. 2008 yılında
çok yüksek oranlı büyüme hedeflenirken 2008 yılının büyüme
oranının yüzde 0,8le sonuçlandığını unutmayalım.
Yine 2009 yılı için yüzde 4 oranında büyüme hedeflenirken
yıl sonunda bunun yüzde 6 küçülmeyle sonuçlanacağı tahmininin
yapıldığını unutmayalım. Mademki 2008
yılı sonunda ekonomik krize giriyoruz düşüncesiyle bu
Yasanın uygulaması bir yıl daha uzatılmıştır,
o hâlde aynı gerekçe daha ciddi, daha ağır bir şekilde
devam etmektedir. Bu nedenle, bu Yasanın, Teşvik
Yasasının uygulama süresinin 2010 yılını sonuna kadar
uzatılmasını öneriyoruz. Bu öneriyi burada yapıyorum. Kanun
teklifi olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bunu Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına sunduk. Yıl sonu gelmiştir
ama zaman geç değildir. Bütçeden sonra yapabiliriz, yeni yılın
ilk haftasında bunu yapabiliriz ama bütün Anadolu sanayicisinin, Anadolu
esnafının, Anadoludaki KOBİlerin beklentisi budur. Bakın,
kriz nedeniyle Kredi Garanti Fonu uygulamasına gidildi. Kredi Garanti
Fonunun kaynaklarının 1 milyar TL tutarında
artırılmasına yönelik yasayı 2009 yılının
Haziran ayında burada kabul ettik ama hâlen o fon, bu kaynak işlerlik
kazanamamıştır. Anadoludaki KOBİler, Anadoludaki
esnafımız, Anadoludaki küçük sanayicimiz bunu bekliyor. Ne Kredi
Garanti Fonunu onun imdadına yetiştirebildik ne de beklediği
Teşvik Yasasının müjdesini kendisine verebildik. Bu
Yasanın süresinin uzatılmasının şart olduğunu
düşünüyoruz.
İşsizlik
rakamlarını çokça konuştuk, bunları tekrar etmek
istemiyorum ama bir ekonomik politikanın başarısını
iki şeyle ölçtüğümüzü ifade etmek istiyorum. Bunlardan birincisi
büyüme oranıdır, ikincisi de o büyüme politikasının, o
ekonomik politikanın istihdamda yarattığı
artıştır. Bu ikisinde başarı varsa ekonomik
politikalar başarılıdır, halkın refahı
artıyor demektir. Bu ikisinde eğer bir problem varsa, buralarda
ekonomi tıkanıyorsa, birkaç adım gidip sonra tökezliyorsa, daha
ilerlemeye, daha ileri gitmeye nefesi yetmiyorsa burada problem var demektir
değerli arkadaşlar.
Şimdi,
uygulanan ekonomik politikanın istihdamda yarattığı
artışa baktığımızda bunun önceki dönemlere
kıyasla oldukça aşağılarda seyrettiğini görüyoruz. Bir
rakam vereceğim sizlere. 1989-2002 dönemini aldım, ortalama büyüme
oranı 4, yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 4tür.
2003-2009 dönemini alıyorum, yıllık ortalama büyüme oranı
yüzde 4,6dır. 2010u katmıyorum, henüz o yılı
yaşamış değiliz, yaşayacağız daha, onu
katsaydım büyüme oranı daha aşağı inecekti.
Şimdi, 2003-2009 büyüme oranı yüzde 4,6 ama buna
karşılık 2003-2009 yılında istihdam
artışı 1 puan. Yani 2009 yılı büyümesinin istihdama
yarattığı katkı yüzde 21,7 oranında. 1989-2002
dönemindeki ortalama yıllık yüzde 4lük büyümenin istihdamda
yarattığı artış yüzde 37,5tir. Yani o dönemin daha
düşük büyüme oranı, yüzde 4lük büyüme oranı Adalet ve
Kalkınma Partisinin yüzde 4,6lık büyüme oranından çok daha
yüksek oranda bir istihdam artışı yaratmış
durumdadır, neredeyse 2 katına yakın. Bu, uygulanan ekonomi
politikasının bir yerlerde yanlış olduğunu gösterir.
Şimdi zaman
müsait değil, bunu bastırdığımız kitapta, sizlere
dağıttığımız kitapta ayrıntısıyla
incelenmeye, sizlerin bilgisine sunmaya çalıştık. Plan ve Bütçe
Komisyonu raporunda da bu görüşlerimiz ayrıntısıyla yer
almaktadır.
Bakın, 2002
yılında, Adalet ve Kalkınma Partisinin hükûmeti
devraldığı dönemdeki işsizlik oranı yüzde 10,3 iken,
tam on yıl sonrası için, 2012 için Hükûmetin Türkiyeye vaat
ettiği işsizlik oranı yüzde 13,3tür. On yıl sonra on
yıl öncekinden Türkiye daha yüksek bir işsizliğe sahip
olacaktır.
İşsizlik
rakamları bir istatistik değildir değerli milletvekilleri.
Burada çok güzel sözler söylendi. Stalinin Bir işçinin ölümü trajik, 1
milyon işçinin ölümü istatistiktir. lafını Sayın
Başbakanımız kullandı. Evet, bir işçinin işsiz
kalması dramatik ama milyonlarca işçinin, 2009 Ağustosunda 3,4 milyon
işçinin işsiz kalmış olması bir istatistik
değildir, bir sosyal problemdir, bir derin ekonomik problemdir. Bunun
üzerinde ciddi olarak düşünmek gerekir.
İşsiz
kalıp da iş aramaktan umudunu kesen
vatandaşlarımızın sayısı 2002 yılında
73 bin iken 2009 yılında bu rakam 679 bine
çıkmıştır. 679 bin vatandaşımız iş
arama umudu olmadığı için İş Kurumuna gidip iş
arıyorum tercihinde bulunmamıştır, bildiriminde
bulunmamıştır.
Teşvik
Yasasının uzatılmasını bütçe imkânlarıyla
değerlendirmek isteyecektir Hükûmetimiz belki. Şüphesiz, bütçe
imkânları önemlidir ama kriz sürecinde olduğumuzu, ekonomik kriz
nedeniyle bütçe açığının 2009 yılında bir miktar
artmasına razı olduğumuzu, razı olduğunu Hükûmet beyan
etmiştir. Esasen Türkiyenin almış olduğu önlemlerin
tutarı, diğer ülkelerle kıyasladığımızda çok
yüksek değildir.
Size oran vermek
istiyorum: Bütün ülkelerin ekonomik kriz nedeniyle almış olduğu
bütün önlemlerin -yani vergi indirimleri olabilir bu, kamu harcamaları
olabilir- oranına baktığımızda Türkiye bu 18 ülke
içerisinde -ki bu 18 ülke içerisinde Koreden Brezilyaya, İngiltereden
Meksikaya, Fransadan Almanyaya kadar OECD ülkeleri veya Türkiyenin rekabet
ettiği ülkeler var- Türkiye bu önlemlerin gayrisafi yurt içi hasılaya
oranı olarak 0,3 puanla, yani binde 3 oranıyla 18inci
sıradadır, sonuncu sıradadır. Yani, Türkiye bir miktar daha
kriz nedeniyle önlem alabilir. Bu önlemleri bütçe açığına
oranlayabiliriz. Hükûmet öyle diyebilir. Bütçe açığına
bakmamız gerekir. Bütçe açığına
oranladığımızda da Türkiye 15inci sıradadır.
Kaldı ki, alınan vergi önlemleri de, bir ekonomik program içerisinde
alınamadığı için saman alevi gibi kaybolup gitmiştir,
etkisini yitirmiştir. Otomobil satışları bunun en açık
göstergesidir. Otomotiv sektöründeki satışlara bakın, indirimlerin
sona erdiği tarihten sonra satışlar dibe vurmuştur. Vergi
indirimleri sadece stokların erimesine yol açmış, yeni üretimi
teşvik edecek bir özellik taşımamıştır. Bu
nedenle, Türkiye açıklamış olduğu Orta Vadeli Programa
gerçek bir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, lütfen, tamamlayınız.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla)
ekonomik program hüviyeti vermelidir ve o ekonomik
program hüviyeti verilebilmesi için atılması gereken
adımları atmalıdır. O programın ayakları yoktur,
o programın gövdesi var ama ayakları olmadığı için
yürüme şansı yoktur. Bu ayaklar o programa
takılmalıdır.
Yine, mevcut
Teşvik Yasasının uzatılmasıyla ilgili son cümle
olarak şunu söylemek istiyorum: Şu an ekonomideki en öncelikli sorun,
işletmelerin ayakta kalması sorunudur, onun için
uzatılmalıdır. Bugün, çarşılara gidin, pazarlara
gidin, esnaf iş yapmamaktadır. Anadoluya gidin, Anadoluda hepimizin
ilinde bunları yaşıyoruz. Bugün, Ankarada
Çıkrıkçılar Yokuşuna gidelim, Ulustaki
çarşılara gidelim, kapanan dükkânları, iş yapmayan
dükkânları görelim, ondan sonra bu Teşvik Yasasının neden
uzatılması gerektiğini sanıyorum anlamış oluruz.
Sözlerimi burada
bitiriyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına söz isteyen Mevlüt Akgün, Karaman Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Bütçe kanununun 30uncu maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. 2010 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bütçe görüşmeleri sırasında bir
milletvekili arkadaşım, Başbakanlık Toplu Konut
İdaresi yani TOKİnin özellikle güneydoğu illerimizdeki
karakolları yapma sözünü verdiğini ancak bunun
gerçekleşmediğini ifade etmiştir. Bu konuyu aydınlatmak amacıyla
bazı hususlara değinmek istiyorum.
Ülkemizdeki konut
ihtiyacını gidermek için konut üretimi yapmak ve planlı
kentleşmeyi gerçekleştirmek amacıyla kurulan TOKİ, AK
PARTİ İktidarı döneminde takdire şayan hizmetler
yapmıştır. Ülkemizin en ücra köşelerine kadar uzanan
TOKİ hizmetleri, halkımızın büyük beğenisini
kazanmıştır. Bugün, TOKİ, 1.532 şantiyede 403 bin
civarında konut yapımı başlatmıştır. Bu
konutların 307 bini yoksul ve alt gelir grubuna yönelik konutlar olup 53
bini ise kaynak geliştirme kapsamında yapılan konutlardır.
Konutların 250 binden fazlası tamamlanmış ve hak
sahiplerine teslim edilmiştir. Bütün ihaleler şeffaf bir ortamda
herkese ve denetime açık bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
TOKİ, bununla yetinmeyerek, sosyal sorumluluk çerçevesinde sadece konut
üretmekle kalmayıp okul, spor salonu, kütüphane, hastane, sağlık
ocağı, ticaret merkezi, cami, öğrenci yurdu, sevgi evi, engelsiz
yaşam merkezi ve ayrıca altyapı hizmetlerinden köprülü kavşak,
dere ıslahı, ağaçlandırma ve diğer altyapı
uygulamalarını gerçekleştirmektedir. Bütün bu
çalışmalar, cumhuriyet tarihinde emsali görülmemiş hızda ve
kapsamda gerçekleştirilmektedir.
Terörle mücadele
ve ülkemizin güvenliği açısından çok önemli olan karakol
yapımlarına gelince. Millî Savunma Bakanlığı ile
İçişleri Bakanlığı arasında 2008
yılında yapılan bir protokol ile toplam 168 adet karakol
yapımı planlanmıştır. Bu anlaşmaya uygun olarak,
TOKİ, süratle çalışmalarına başlamış,
çoğu hudut karakolu olmak üzere toplam 16 ilde 84 karakolun
yapımına başlamıştır. Ayrıca, bunlardan 7
tane karakol binası bitirilmiştir. Bunun yanında, 91 karakolun
ise ihale hazırlıkları devam etmektedir.
Bu
başarılı çalışmaları nedeniyle başta
Hükûmetimize, TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktara ve tüm
çalışanlarına teşekkür eder, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına söz isteyen Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının yürütmeyle ilgili
30uncu maddesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Tasarının
hükümlerini yürütecek ilgili kurumlar ve kurumların başkanları
maddede açıkça sayılmıştır. Bu konuda söylenecek fazla
söz bulunmamaktadır.
2010
yılı bütçesi, AK PARTİ hükûmetlerinin sekizinci bütçesi. Bundan
önceki yedi bütçenin görüşme tutanaklarına
baktığımızda şunu görmekteyiz: Her bütçe
görüşmelerinde, muhalefete mensup arkadaşlarımız AK
PARTİ İktidarını en ağır ifadelerle
eleştirmişler, ülkemizin iyi yönetilmediğini
söylemişlerdir. Özellikle, seçim yılları olan 2004, 2007, 2009
yılları bütçeleri görüşülürken muhalefete mensup
milletvekillerimiz bugün ne söylemişlerse o gün de aynı şeyleri
söylemişler, ağır eleştirilerde bulunmuşlardır.
2004, 2007, 2009da yapılan seçimlerde, milletimiz muhalefetin bu
söylediklerinin doğru olmadığını sandıkta
verdiği mesajla ortaya koymuştur ve kıyasıya
eleştirdiğiniz AK PARTİyi seçimlerin galibi yaparak
icraatların devam etmesini istemiştir. Bu durumda, muhalefete mensup
milletvekillerimizin düşünmesinde fayda vardır. Neden sekiz bütçedir
bu kürsüden feryat figan ettiğiniz hâlde, acımasızca
eleştirdiğiniz hâlde, bu millet dört seçimdir AK PARTİyi birinci
yapmaktadır? Bunu bir düşünmekte fayda vardır.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Ömür boyu yapacak değil ya! Yeter hemşehrim!
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Söylediğimiz doğrular zorunuza mı
gidiyor?
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Sizler ülkemizin tabii ki yangın yerine döndüğünü
söylediğinizde, bu millet, bu ülkenin AK PARTİyle siyasi istikrara
ve güven ortamına kavuştuğunu çok iyi bilmektedir.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Güllük gülistanlık mı yani?
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) AK PARTİ icraatlarını görmek istemeseniz de bu
icraatları gizlemek mümkün değildir. Milletimiz sosyal devletin
sıcaklığını, şefkatini AK PARTİyle
hissediyor. Köydeki yaşlı amcamız, teyzemiz ayağına
gelen doktorla
MUSTAFA KEMAL CENGİZ
(Çanakkale) Bize bile gelmiyor ya!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla)
evde bakıma muhtaç özürlümüz asgari ücret tutarındaki
maaşıyla, öğrencimiz önüne konulan ücretsiz kitabıyla,
verilen eğitim yardımlarıyla, bilgisayar
sınıflarıyla, çiftçimiz verilen tarım destekleriyle,
esnafımız ve sanayicimiz verilen teşviklerle bunu
yaşıyor.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Hangi ülkeden bahsediyorsun?
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, sözlerimi fazla uzatmak istemiyorum.
11 bin kilometre duble yolu, her 5 kilometrede kurulan şantiyeleri,
dağların nasıl yere indirildiğini, hızlı
trenlerini, hava meydanlarını, tünelleri saklamak mümkün
değildir. 4.500 tane yeni okulu, 400 tane hastaneyi, 400 bin tane toplu
konutu, bodrumlardan saraylara taşınan adliyelerimizi
toprağın altına gizlemek mümkün değildir.
KÖYDES, BELDES
projeleri ile gerçekleştirilen icraatları gizlemek mümkün
değildir.
Teşvik
sistemini getirerek organize sanayi bölgelerini dolduran, 36 milyar dolar
ihracatı 132 milyar dolara çıkaran AK PARTİyi üretime destek
olmamakla suçlamak mümkün değildir.
AK PARTİ
İktidarında üniversite kurulan şehirlerimizde daha şimdiden
meydana gelen canlılığı, yeni kampüs
inşaatlarını, yurt inşaatlarını saklamak mümkün
değildir.
Türkiyeyi
ardı ardına yirmi yedi çeyrektir büyüten AK PARTİ
İktidarına ekonomi konusunda eleştiri yaparken biraz daha ölçülü
olmakta fayda vardır. 2002 ile bugünü
kıyasladığımızda bize kızıyorsunuz ancak
bütçe konuşmalarında gördük ki AK PARTİyi AK PARTİyle
kıyaslıyorsunuz.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Doğruyu söylemediğiniz için
kızıyoruz, yoksa doğruları söyleyince kızmıyoruz.
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Küresel krizin etkisinin görüldüğü 2009u AK PARTİnin
diğer yıllarıyla kıyaslıyorsunuz. Şundan hiç
şüpheniz olmasın, küresel krizden bu ülkeyi koruyan ve koruyacak olan
tek parti vardır, o da AK PARTİdir. Bu millet, dünyada kriz yokken
ülkede kriz çıkaranları da asla unutmadı. Bu kürsüden öyle
çelişkili ifadeler kullanıldı ki hem AK PARTİ
başarısızdır. dendi hem de Geçmişte alınan
tedbirler uygulandığı için başarılı oldunuz.
dendi. Bu çelişkinin milletimizin dikkatinden tabii ki
kaçmayacağını düşünüyoruz.
Bu kürsüden hem
Demokrasiyi, yargı bağımsızlığını,
hukuk devletini savunuyoruz. diyenler oldu hem de her fırsatta
yargıya müdahale etmekten çekinmeyenler, devam eden davalar hakkında
söylenmedik söz bırakmayanlar oldu. Eğer muhalefet tarzı bu
şekilde devam ederse bu millet AK PARTİ hükûmetlerine 8inci
değil 18inci bütçeyi de 28inci bütçeyi de yapma fırsatı
verecektir, bundan hiç şüpheniz olmasın.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) 88!
YILMAZ TUNÇ
(Devamla) Bu duygu ve düşüncelerle 2010 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının milletimize, ülkemize
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şimdi on
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Köse,
buyurun.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Türkiye genelinde ilköğretim çağında kaç özürlü çocuk
bulunmaktadır? Bunların kaçı özel eğitim öğretim
görebilmektedir?
GAP bölgesi
illerinin genelinde ilköğretim çağında kaç özürlü çocuk
bulunmaktadır? Bunların kaçı özel eğitim ve öğretim
görebilmektedir?
Adıyamanda
ilköğretim çağında kaç özürlü çocuk bulunmaktadır?
Adıyaman ilimizde özürlü çocuklarımızın özel eğitim ve
öğretim görmesi amacıyla kaç ilköğretim okulu mevcuttur? Burada
kaç öğrenci eğitim görmektedir?
Sayın Bakan,
dün sorduğum bir soruya verdiğiniz yanıtta, 20 bin öğretmen
atayacağınızı söylediniz. Bunlardan kaçı kadrolu,
kaçı da sözleşmeli atanacaktır? Kadrolu alınanların
kaçı mevcut sözleşmeli öğretmenler arasından
atanacaktır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAĞ-KURa
borçlu olan vatandaşların sayısı gün geçtikçe artıyor.
Bunlar içerisinde kalp ve böbrek hastalıkları gibi kronik
hastalığı olan insanlar da var.
Çalışamadıkları için BAĞ-KUR primlerini ödeyemiyorlar
ve sağlık karneleri iptal ediliyor. Bunların borçlarıyla
ilgili yeni bir yapılandırma düşünüyor musunuz?
İkinci
sorum: Türkiyede kaçak elektrikten kesilen ceza ne kadardır? Bölgelere
göre dağılımı bunun nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Bakan, konuşmam esnasında
sordum ancak salonda olmadığınız için tekrar ediyorum:
28inci maddeye altıncı fıkrayı ekleyerek Anadolu
Üniversitesinin 500 milyon lirasına el koyarken komisyon
görüşmelerinde Anadolu Üniversitesinin olumlu görüşünü aldık.
diyorsunuz. Maalesef, bu konuda sizi yanıltmışlar, Anadolu
Üniversitesine sadece Hükûmet böyle bir tasarrufta bulunacak. diye bilgi
verilmiş. Bu konuda, komisyonda söyleme-mişsiniz ama, Eskişehir
milletvekillerinin de olumlu görüşünü aldınız mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Başbakanın
emrinde kaç tane koruma polisi vardır? Kaç tane araç vardır?
Bunların kaçı zırhlıdır? Yurt dışına
gittiğinde kaç tane koruma polisini götürmektedir ve bunlara şimdiye
kadar, 2008-2009da kaç lira harcırah ödenmiştir?
Yine,
Başbakanın emrinde kaç tane müşavir vardır? Bunların
aldıkları maaşlar ne kadardır? Bunların doğum
yerleri nerelerdir?
Yine, Merkezî
Uzlaşma Komisyonunda, 2007, 2008 ve 2009 yılında ne kadar vergi
cezası, ne kadar vergi aslı uzlaşmada silinmiştir?
Özellikle bunları ayrı ayrı soruyorum.
Ve ikmalen ve
resen sağlanan vergilerin yüzde kaçı uzlaşma yoluyla
silinmiştir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Ertuğrul
OSMAN
ERTUĞRUL (Aksaray) Sayın Bakan, Türk milleti bütçe
görüşmelerini merakla takip ediyor. Bu iş adamları ve
sanayiciler bir müjde bekliyor 5084 sayılı Yasadaki teşviklerin
uzaması konusunda. Tabii, Aksarayın tarımla uğraşan
ve köylü kesimi, bilhassa tarım kesimi, doğrudan desteklemelerin
ödenmesini umutla bekliyor.
Merkeze
bağlı içme suyu grup köyleri 40 milyar olan borçlarını
ödeyemediklerinden -200 milyarı geçmiş- şu anda su ve
elektrikleri kesik. Yani böyle bir zamanda köylümüze ve
vatandaşımıza bu reva mıdır? Tarımsal sulamada
kış günü kullanmadıkları elektriğin aylık fatura
bedelini 70 milyon olarak ödüyorlar. Vatandaş Kapatacağım.
dediğinde -veya vatandaşa Kapat. diyorlar- kapatacak olduğunda,
aç-kapa masrafı olarak 90 milyon para istiyorlar.
Bir sorum da 3
Ekim 2008 Aktütün olayından sonra
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Cengiz
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakan, Maliye Bakanı olarak hiç
hesapladınız mı veya elinizde resmî bir veri var mı, Türkiye
Cumhuriyeti devleti kaç kalem mal ithal etmiştir? Kaçak
ithalatımız var mıdır? Kaçak ithalat varsa kaçak ithalat,
reel ithalatın kaçta kaçını oluşturmaktadır? Bu
ekonomik işgale karşı bir tedbir, önlem var mıdır,
yoksa ülkemiz tüketim ülkesi mi olmuştur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Küçük
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) Sayın Bakanım, bu soruyu daha önce
arkadaşlarımdan soranlar oldu ama maalesef cevap vermediniz. Ben
üzerine basa basa tekrar sormak istiyorum: 5811 sayılı Varlık
Barışı Yasasında uygulamada garip ve ucube bir durum
vardır. Bu Yasanın uygulamasıyla ilgili olarak, defterleri 1
Ocakla 31 Mart arası incelemeye alınanlar bu Yasadan
yararlanabilmektedir, 31 Mart-19 Haziran arası defterleri incelemeye
alınanlar yararlanamamaktadır Varlık Barışından,
19 Hazirandan 31/12ye kadar defterleri incelemeye alınanlar da
yararlanabilmektedir. Uygulamadaki bu garip durumu neye bağlıyorsunuz?
Neden kaynaklanıyor? Bu incelemeye alınanlardan bunun
uygulanamadığı bölümdeki insanlara haksızlık
yaptığınızı düşünüyor musunuz? Bu konuyu
düzeltmek için bir çabanız ve gayretiniz var mıdır?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın
Kösenin sorusundan başlamak istiyorum. Yaklaşık 200 bin özürlü
çocuğumuza destek niteliğinde özel eğitim verilmektedir Türkiye
çapında. 2009 yılında yaklaşık 875 milyon liralık
bir harcama yapılmıştır bu hususta. 29 bin öğrencimiz Millî
Eğitim Bakanlığının okullarında örgün eğitim
alıyor, 3 bini de özel eğitim kurumlarında eğitim
alıyor. Tabii ki GAP bölgesine ve Adıyamana ilişkin şu
anda elimde veriler yok. Arkadaşlar çalışırlar, daha sonra
gerekirse o veriler size iletilir.
Millî Eğitim
Bakanlığımıza öğretmen kadrosu tahsisini de tabii ki
oradaki talebe göre yapacağız, oradaki ihtiyaca göre
yapacağız. Yani, ne kadarı sözleşmeli, ne kadarı
kadrolu, Bakanlığımızla gerekli istişareleri
yapıp ona göre bir düzenleme yaparız, ona göre o kadroları
tahsis ederiz.
BAĞ-KUR ile
ilgili bir soru vardı, özellikle kronik hastalıktan dolayı
borcunu ödeyemeyenler hususu. Yani, bu kesim ne kadarlık bir büyüklük
oluşturuyor, doğrusu bilgim yok. İlgili Bakanımız
muhtemelen burada değil. Biz kendilerine iletiriz, onlar bir
çalışma yaparlar. Eğer hakikaten bahsettiğiniz ölçüde çok
önemli bir sorunsa tabii ki incelenir, değerlendirmesi yapılır.
Kaçak elektrik
için kesilen cezalar vesaire gibi hususlar istatistiki verileri gerektiriyor,
şu anda elimde yok. Olmazsa, arkadaşlar not alsınlar, size
iletsinler.
Sayın
Gençin bir sorusu var, o da yine bir çalışmayı gerektiriyor,
Başbakanlıkla ilgili olarak epey bir husus soruldu. Onların
verileri toplanılır size iletilir.
Yine, 5084 ile
ilgili bir soru vardı. Değerli arkadaşlar, bazen benim
söylediklerimi arkadaşlar herhâlde doğru anlayamadıkları
için farklı şekilde ifade ediyorlar. Ben bu hususta ilk soruya cevap
verdiğim zaman dedim ki: Yani, Hükûmetimiz bir irade gösterirse tabii ki
bu uzatılır. Bu bir Hükûmet kararıdır ama Maliye
Bakanı olarak eğer bana bütçede bu konuda, 2010 yılına ek
bir ödenek konuldu mu konulmadı mı diye sorarsanız, ben
konulmadığını söyledim. Bu şu anlama gelmiyor: Uzatılmayacağı
anlamına gelmiyor, uzatılacağı anlamına da gelmiyor.
Sadece şudur: Bu bir husustur, önemli bir karardır. Bunun
uzatılıp uzatılmayacağı konusu Hükûmetimiz
tarafından değerlendirilir, bu karar verilir, bu karar uygulamaya
konulur. O çerçevede şu anda kaynak yoksa o kaynaklar oluşturulur.
Ben sabahleyin de
söyledim, şu çok önemli bir husustur: Önümüzdeki dönemde bütçede gider
artışını sağlayacak herhangi bir husus gündeme gelirse
onu telafi edecek gelir tedbirini de ortaya koyarız. Çünkü bundan sonra
yani eğer mutlaka şu veya bu şekilde giderleri artıracaksak
gelirlerimizi de o çerçevede artırıp bu dengeyi korumamız
gerekiyor. 5084ün Türkiyeye çok büyük faydası olmuştur, özellikle
bazı illerimizde. Ben hatırlıyorum, bir ara Düzceye
gittiğimde yer kalmamıştı. Benzer birçok diğer ilde de
çok faydası oldu. Yeni teşvik sistemi de bence çok iyi çünkü yeni
teşvik
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Denizlide tam tersi oldu Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Doğrudur Denizliye
Gaziantepe de aynı şekilde ama değerli arkadaşlar,
bakın söz verdiğimiz gibi yeni bir teşvik sistemini ortaya
koyduk. Bu yeni teşvik sistemi, Türkiye'nin rekabet gücünü dikkate alan,
Türkiye'nin kaynaklarını çok daha iyi kullanıma açan bir
teşvik sistemidir. Bölgesel kalkınmışlık farklarını
gidermeye yönelik bir teşvik sistemidir.
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) 5811i cevaplayın Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Cari açığı
azaltmaya yönelik, özellikle dış ticaret açığının
yüksek olduğu kalemlerde, alanlarda büyük yatırımlara özel
teşvik veren bir yeni teşvik sistemidir. Dolayısıyla
bölgesel, sektörel ve büyük yatırımları önceliklendiren bir
teşvik sistemidir. Onu da göz ardı etmemek lazım. Hakikaten çok
güzel bir çalışmadır, Türkiye'nin yararına olan bir çalışmadır.
Yine
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Süre bitti Sayın Bakan.
Peki,
teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap
işlemi tamamlanmıştır.
30uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, kanun tasarısının tümü açık oylamaya
tabidir. Açık oylama yarınki birleşimde son konuşmalardan
sonra yapılacaktır.
Şimdi, 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
1inci maddesini tekrar okuttuktan sonra oylarınıza
sunacağım:
Okutuyorum:
2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU
TASARISI
Gider bütçesi
MADDE 1- (1) 5724
sayılı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa
bağlı (A) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerine 218.284.732.372 Yeni Türk Lirası, (II) sayılı
cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere 13.941.949.650 Yeni Türk Lirası
ve (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumlara ise 1.729.688.441 Yeni Türk Lirası ödenek verilmiştir. 2008
yılı merkezi yönetim konsolide ödenek toplamı 222.553.216.800
Yeni Türk Lirasıdır.
(2)
Kanunların verdiği yetkiye dayanarak yıl içerisinde eklenen ve
düşülen ödenekler sonrası merkezi yönetim kesin hesap gider
cetvellerinde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerinin 2008 yılı bütçe giderleri toplamı
222.055.561.266,14 Yeni Türk Lirası,
b) (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 2008 yılı
bütçe giderleri toplamı 14.526.959.077,42 Yeni Türk Lirası,
c) (III)
sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların
2008 yılı bütçe giderleri toplamı 1.692.598.319,52 Yeni Türk
Lirası,
olarak
gerçekleşmiştir.
(3) 2008
yılı merkezi yönetim konsolide bütçe gideri toplamı
227.030.562.569,40 Yeni Türk Lirasıdır.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi
daha evvel kabul edilen cetvellerle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
Gelir bütçesi
MADDE 2- (1) 5724
sayılı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa
bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018
sayılı Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerinin gelirleri 200.393.419.000 Yeni Türk
Lirası, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 3.417.133.196 Yeni Türk Lirası öz gelir, 10.420.672.254 Yeni
Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 13.837.805.450
Yeni Türk Lirası, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve
denetleyici kurumların gelirleri 1.728.388.441 Yeni Türk Lirası
olarak tahmin edilmiştir. 2008 yılı merkezi yönetim konsolide
bütçe gelir tahmini toplamı 204.556.459.000 Yeni Türk Lirasıdır.
(2) Merkezi
yönetim kesin hesap gelir cetvellerinde gösterildiği üzere, 5018
sayılı Kanuna ekli;
a) (1)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerinin 2008 yılı net bütçe gelirleri toplamı
204.183.680.877,54 Yeni Türk Lirası,
b) (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 2008 yılı
net bütçe gelirleri toplamı 14.968.158.778,84 Yeni Türk Lirası,
c) (III)
sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların
2008 yılı net bütçe gelirleri toplamı 1.746.620.225 Yeni Türk
Lirası,
olarak
gerçekleşmiştir.
(3) 2008
yılı merkezi yönetim konsolide bütçe geliri toplamı
209.598.471.934,53 Yeni Türk Lirasıdır.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Erkan
Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının 2nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Grubum ve şahsım
adına muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kesin hesap kanunu, yürütme organına verilen harcama
yetkisinin kanunlara uygun olarak etkin, ekonomik ve verimli bir şekilde
kullanılıp kullanılmadığının Meclis
tarafından denetlenmesidir. Kesin hesap kanunu hukuki
dayanağını Anayasadan almaktadır. Anayasamızın
kesin hesap kanununu düzenleyen 164üncü maddesi kesin hesap konusundaki
yetkiyi Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiştir.
Kamu mali
yönetiminde hesap verilebilirlik ve saydamlık ilkelerinin önemi her geçen
gün artmaktadır. Vatandaşların kendilerinden toplanan vergilerin
nerelere, ne kadar harcandığından haberdar olma istekleri ve
daha kaliteli kamu hizmeti beklentisi kesin hesabın önemini daha da artırmaktadır.
5018
sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda Sayıştay
tarafından hazırlanması gereken dış denetim genel
değerlendirme raporu, mali istatistikleri genel değerlendirme raporu
ve diğer ilgili raporlar maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulmamaktadır. Bu nedenle de parlamenter denetim etkin olarak
yürütülememektedir.
Hükûmet, 5018
sayılı Kanun uyarınca Sayıştay Kanununda
yapılması gereken düzenlemeleri yapmamış, hesap
verilebilirlik ve şeffaflık ilkelerine uygunluk bakımından
kesin hesap kanunu maalesef sakatlanmıştır.
Sayıştay
Kanununun 2003 yılından beri sürüncemede
bırakılmış olması, Sayıştay ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinin etkinliğine ve sistemin bütününe zarar vermekte,
çeşitli olumsuzluklara yol açmaktadır.
Sayıştayın
hazırlamış olduğu 2008 yılı merkezî yönetim
bütçesi genel uygunluk bildirimine göre, kamu idareleri 5 milyar 62 milyon Türk
lirası ödenek üstü harcama yapmıştır. Bu harcamaların
292 milyon 864 bin Türk lirasının yasaların izin vermediği
şekilde yapıldığını Meclisin dikkatine
sunmuştur.
AKP Hükûmetinin
bütçe politikaları ve uygulamaları incelendiğinde hedeflerin
hiçbir zaman isabetli bir şekilde tutmadığı ve bütçe
rakamlarının sürekli revize edildiği görülmektedir.
Hükûmet, 25 Ekim
2007de, 2008 bütçesini komisyona sunarken, satın alma gücü paritesine
göre kişi başı millî geliri 10.600 dolar olarak
açıklamıştır, 4 Aralıkta Genel Kurulda ise bu
rakamı 9.681 dolar olarak değiştirmiştir.
Komisyonda 204
milyar Türk lirası olarak açıklanan net bütçe gelirleri 217 milyar
Türk lirası olarak revize edilmiştir.
171 milyar Türk
lirası olarak açıklanan vergi gelirleri de 174 milyar Türk
lirası olarak değiştirilirken, bütçe giderleri de 222 milyardan
233 milyar Türk lirasına çıkartılmıştır.
Faiz
dışı fazla 38 milyardan 40 milyara çıkarılırken,
bütçe açığı 18 milyardan 15,9 milyara düşürülmüştür.
2008
yılı bütçe gerçekleşme rakamlarına
baktığımızda ise, bu rakamların hiçbirinin
tutmadığı görülmüştür.
Değerli
milletvekilleri, biz, 2008 bütçe sonuçlarını neye göre
değerlendireceğiz? Hükûmetin Komisyondaki bütçe sunuşuna göre mi,
Genel Kurul sunuşuna göre mi, 2008 Bütçe Kanununa göre mi, 2008
yılı içinde revize edilen rakamlara göre mi? Gerçekleşme
rakamlarını neyle kıyaslayacağız? Dalgalı kur
rejimi gibi, Hükûmet, bir de dalgalı hedef yöntemi mi icat etti?
2008 döneminde
verginin tabana yayılması konusunda da maalesef mesafe
alınamamıştır. Dolaylı vergiler
artırılmış, kayıt dışı ekonomi
büyümüştür. Doğrudan vergiler yüzde 28e düşerken, dar
gelirlileri ezen dolaylı vergiler yüzde 72lere
ulaşmıştır. Türkiye, dolaylı vergi oranıyla OECD
ülkeleri arasında 2nci sıradadır.
Türkiye nüfusunun
binde 1i ve uluslararası sermaye, millî gelirin yüzde 16sını,
bütçe giderlerinin de yüzde 33ünü almaktadır. Gelir
dağılımının bu hâli, 2008 bütçesinin adalet
anlayışını belgelemektedir. AKP döneminde gelir
dağılımı daha da bozulmuş, zengin daha çok
zenginleşirken fakir daha da fakirleşmiştir.
OECDye üye 30
ülkeden 24ünü kapsayan gelir dağılımı konulu raporda,
Türkiye, Meksikadan sonra gelir dağılımı en bozuk ülke
olarak yer almıştır.
AKP döneminde, en
fakir ve en zengin yüzde 10luk gruplar arasındaki gelir farkıysa 13
kat olmuştur.
Ülkemizde 2002
yılında dolar milyarderi sayısı 8 iken, 2009
yılında bu sayı 35leri geçmiştir ve servetleri millî
gelirin yüzde 9unu oluşturmuştur. Bu durum, gelir
dağılımındaki çarpıklığın ayrı bir
göstergesidir.
Ankara Ticaret
Odasının 2008 yılında yaptırdığı bir
araştırmaya göre, Türkiye'de yaşayan her 4 kişiden 3ü,
yani tam 52 milyon nüfus yoksulluk sınırının altında
geçinmeye çalışırken, her 7 kişiden 1i, yani 11 milyon
kişi de neredeyse açlık sınırının altında
yaşam mücadelesi vermektedir. Bu rakamlar 2009 yılında daha da
bozulmuştur.
2008
yılı bütçesi memur, işçi ve emeklilerin beklentilerine cevap
verememiş, ülke ekonomisindeki büyümeden çalışanlar gereken
payı alamamışlar. Ekonomik olarak asgari ücretlinin ortalama 2
katı gelire sahip olan devlet memurlarının yüzde 90ı
yoksulluk sınırının altında aylık gelire
sahiptir.
2008 bütçesinde
kamu yatırımları reel olarak azalmıştır. Kamu
yatırımlarındaki düşmeden en olumsuz etkilenen kesimler
enerji, tarım, eğitim ve sağlık sektörleri olmuştur.
Bu kesimlerde 2008 yılında bir önceki yıla göre yaşanan
reel düşme yüzde 10un üzerindedir.
Bu çerçevede
baktığımızda, AKP Hükûmetinin hazırlamış
olduğu 2008 yılı bütçesinin Türkiye'nin temel
sorunlarını çözmekten uzak kaldığı ve sadece günü
kurtarmayı ve yılı geçiştirmeyi amaçladığı
görülmektedir. Bu bütçe yapısıyla Türkiye'nin büyük hedeflere
yönelmesi ve hedeflerine ulaşması mümkün değildi. 2008 yıl
sonuna doğru harcamaların hızla artmasına
karşılık gelir tarafı bu artışlara
karşı bir bütün olarak cevap verememiştir. Daralan dış
ticaret hacmiyle birlikte dış ticaretten alınan vergilerde de
kayıplar yaşanmıştır.
2008
yılı bütçe gelirlerine bakıldığında, vergi gelirleri
2008 yılı hedefinin yaklaşık 3 milyar 100 milyon Türk
lirası altında kalmıştır. Dâhilde alınan katma
değer vergisi 16,8 milyar Türk lirasıyla 2007 yılı
düzeyinde kalmış ve reel anlamda gerilemiştir. Burada, kriz
nedeniyle hızla düşen iç talebin ve ücretlilere vergi iadesinin
kaldırılması nedeniyle vatandaşın fiş ve fatura
almayı bırakması etkili olmuştur. İthalde alınan
katma değer vergisi dâhil tüm katma değer vergisi gelirleri ve özel
tüketim vergisi, iç ve dış talebin hızla düşmesinden
dolayı 2008 yılı hedefinin gerisinde kalmıştır.
Bu rakamlar, ekonomideki esneklik kavramlarını âdeta yok sayarak
dolaylı vergilere bu kadar yüklenmenin
anlamsızlığını ortaya koymaktadır.
2008
yılında 17 milyar Türk lirası olarak gerçekleşen bütçe
açığı, aslında 30 milyar Türk lirası
civarındadır. 2008 yılı bütçe gelirlerinde yer alan, ancak
olağan gelir sayılmayan 2,1 milyar Türk lirası Telekom hisse
satış gelirleri ile 6,8 milyar Türk liralık diğer sermaye
satış gelirleri, yani özelleştirme gelirleri, İşsizlik
Fonundan aktarılan 1,3 milyar Türk lirası ve Ziraat Bankasına
ödettirilen yaklaşık 3 milyar Türk liralık KEY ödemeleri de göz
önüne alındığında, gerçek bütçe
açığının 30 milyar Türk lirası civarında
olduğu görülmektedir. Bu anlattıklarımızla da görülmektedir
ki, AKP Hükûmeti 2008 bütçesinden de sınıfta
kalmıştır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde yaşanan ekonomik
sıkıntıları yalnızca küresel ekonomik krize
bağlamak yanlıştır. AKP İktidarı, 2002
yılı Kasım ayından bu tarafa uygulamış
olduğu ekonomi politikalarıyla, Türk ekonomisini üretimsiz hâle
getirmiştir. Üretmeden tüketmek zorunda olan ve sürekli
borçlandırılarak yaşatılan bir toplum modelinin
mimarları olanlar yaşanan sorunların sorumluluğunu taşımaktadırlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Dünya ekonomisinin 2009 yılında yüzde 1,7 ile 2,8
oranında daralması beklenmektedir. Oysa TÜİKin verilerine göre,
Türkiye ekonomisi 2009 yılının ilk dokuz ayında yüzde 8,4
küçülmüştür. AKP iktidara geldiğinde Türkiye, büyüme hızı
bakımından 149 ülke arasında 29uncu sıradayken, 2009
yılında 136ncı sıraya düşmüştür. 2002
yılında büyüme hızı açısından G-20 ülkeleri
arasında 3üncü sıradayken, 2009 yılında 17nci sırada
yer almıştır.
Bu
düşüncelerle muhterem heyetinize saygılarımı sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Vahap Seçer, Mersin
Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının 2nci maddesi hakkında grubum Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 2009 bütçesinden bu yana Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti,
AKP Hükûmeti bütçe yapmakta zorlanıyor, yıl sonunda bütçe dengesini
sağlamakta da zorlanıyor. Tabii, bunun nedeni şu: 2003-2008
yılları arasında hem Türkiye'de hem dünyada ekonomik anlamda bir
Lale Devri yaşandı. 2003 yılından sonra özellikle petrol
fiyatlarının artışı ve o petrodolarların dünyada
gidecek yer araması, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere, büyüyen
ekonomilere cazip şartlarla kanalize edilmesi, akıtılması
bizim gibi ekonomilerin o dönemlerde geçici de olsa rahatlamasına sebep
oldu.
Tabii sizin
İktidarınızın 2002de başladığını
düşünürsek işte, iktidar başlangıcınızın o
Lale Devri dönemine denk geldiğini ve bu anlamda şanslı bir
iktidar olarak da sizi değerlendirmem gerektiğinde herhâlde beni haksız
görmezsiniz. Düşünün ki 2001 yılında Türkiye ekonomisi
çökmüş, batmış, ciddi anlamda daralmış ve onun
üzerinde tabii ki o dönemin hükûmetlerinin ekonomik anlamda, özellikle
Bankacılık Yasasında yaptığı birtakım
yenilikler, revizyonlar, sizleri, daha sonra iktidara gelen Hükûmetinizi
rahatlatmış ve o iktidardan 2002de, 2002nin Kasımından
sonra iktidarı devralıyorsunuz ve bu rahatlık içerisinde 2008e
kadar ekonomiyi getiriyorsunuz ama bakıyoruz, 2008 yılı sonunda
2009 bütçesini yaptık, o zaman öngörülen 2009 yılının bütçe
açığı 10 milyar lira civarındaydı ama henüz daha
yıl sonu gelmeden bu rakamın 50 milyar liranın üzerine
çıktığını görüyoruz. Tabii, perşembenin gelişi
çarşambadan belliydi. Dünyada, finans sektöründe ekonomik bir kriz
yaşanıyordu; o eski bolluk olmayacaktı, ihracattaki o eski
atılımlar olamayacaktı, vergi gelirlerinde ciddi kayıplar
söz konusu olacaktı, gümrük vergilerinde ciddi kayıplar söz konusu
olacaktı.
Tabii, Türkiye
Cumhuriyeti olarak sizin gelirleriniz vergiye dayalı. Bakıyoruz, 2010
bütçesinde yaklaşık 237 milyar lira gelir kaleminin 193 milyar
lirası vergi gelirleri ve burada da tabii tespit etmem gereken önemli bir
durum var: Topladığımız vergilerin de yüzde 70ini
dolaylı vergi olarak topluyoruz, yaklaşık olarak yüzde 30unu,
tabiri caizse, yakaladığımız mükelleflerden alıyoruz,
gelir vergisi olarak ya da kurumlar vergisi olarak. Ee, yedi yıldır
iktidarsınız. O gün de Türkiyede vergi toplamada adaletsizlik
vardı, bu tip sorunlar yaşanıyordu. Allah aşkına, yedi
yıldır niçin bu konuda bir gelişme
sağlayamadınız? Yani, maliye politikalarınızda sorun
var o zaman. Bunları gözden geçirmemiz gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, kayıt dışı ekonomi
Yine, iktidara
geldiğinizde, 2002 yılında, bakıyorsunuz,
yaklaşık olarak çarkın içerisinde dönen ekonominin yüzde 50si
kayıt dışı ekonomi. Ee bugün, 2009 yılının
sonuna gelmişiz, bu oranda kayda değer bir iyileştirme
sağlanamamış.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, Türkiye'nin yer altı ve yer üstü
kaynakları yok, petrolümüz yok. Biz bu giderleri vergilerden
karşılamak durumundayız. 2010 yılı bütçesine
bakıyorsunuz, 50 milyar lira gibi bir bütçe açığından söz
ediliyor. Peki, bu açığı nasıl kapatacaksınız?
Petrolünüz yok ki satasınız, yine vergiye yükleneceksiniz, yine
vatandaşa yükleneceksiniz, yine dolaylı vergilerde oranları
artıracaksınız ya da mükelleflerinizden, kurumlardan
topladığınız vergide denetimleri
sıklaştıracaksınız.
2008
yılının sonunda, burada hep beraber, Bazı
Varlıkların Millî Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanunu kabul ettik, kamuoyunda varlık
barışı olarak kabul edilen kanunu. Değerli
arkadaşlarım, bu Kanunun piyasada yansımalarını -daha
önce bazı milletvekili arkadaşlarım dile getirdi mi bilemiyorum
ama- Sayın Bakanı burada bulmuşken bu
sıkıntıları, esnafın, iş adamlarının,
şirketlerin bu sıkıntılarını aktarmak istiyorum.
Vergi dairesi
müdürleriniz mali müşavirleri, yeminli mali müşavirleri, muhasebeci
arkadaşlarımızı arıyorlar, defterlerine
baktığı firmaların, şirketlerin bu yasadan
faydalanmasını, yani 50 milyar lira da olsa, 100 milyar lira da olsa
bu işe katkı sunmaları gerektiğini, aksi takdirde
defterlerinin incelemeye alınacağı konusunda tehdit ediliyorlar.
Tabii, böyle bir ülkede bu tip bir yaklaşımı ben doğru
bulmuyorum. Yani, devlet çete değildir, devlet zorba değildir.
Vergiyi de bu anlayışla toplamanın doğru bir
yaklaşım olduğunu düşünmüyorum Sayın Bakan.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyede sorunların yoğun
yaşandığı bir dönemden geçiyoruz ve bu dönem içerisinde de
2010 yılı bütçesini yapmaya çalışıyoruz.
İşçiler sokakta, öğrenciler sokakta, buna tahammül göstermeyen
bir anlayış
Güvenlik güçleri, hak arayışı içerisinde
olan bu insanlara, işçilere, değişik halk kesimlerine
orantısız güç kullanıyorlar, ileri demokrasilerde görülmeyen
tavır ve davranış içerisinde oluyorlar. En içimizi
acıtıcı olay da, geçtiğimiz günlerde,
hatırlayacağınız gibi, partimize mensup milletvekillerinin
Tekel işçilerinin dayanışmasına katkı sunmak için
gittikleri yerde, polisin biber gazı ya da tazyikli su sıkarak o
milletvekili arkadaşlarımızı ne derece
hırpaladıklarını televizyon ekranlarından hep beraber
ibretle izledik. Türkiyede bunların yaşanmaması gerekiyor.
Özgürlüklerden bahsediyorsanız AKP İktidarı olarak öncelikle
özgürlüklerin garantisi sizler olmalısınız, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olmalı, hepimiz olmalıyız.
Değerli
arkadaşlarım, İslam âleminin kutsal bir ayı içerisindeyiz,
muharrem ayı içerisindeyiz ve özellikle Alevi
vatandaşlarımız için de önemli bir ay. Alevi
vatandaşlarımız bin üç yüz yıl önce Kerbelada yaşanan
vahşetin yasını tutuyorlar, onların orucunu tutuyorlar.
Ben, Alevi vatandaşlarımızın Yas-ı Muharremini
buradan kutluyorum.
Tabii, sadece bin
üç yüz yıl önce Kerbela gerçekleşmedi,
hatırlayacağınız gibi, otuz bir yıl önce de maalesef,
20nci yüzyılın Kerbelası yaşandı. Ailesi o otuz bir
yıl önce yaşanan Maraş katliamında, o vahşette
mağdur olmuş bir milletvekili olarak, o günkü katliamı
gerçekleştirenleri otuz bir yıl sonra burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde nefretle kınıyorum.
Tabii, şunu
biliyorum bir milletvekili olarak, bir siyasetçi olarak: Türkiye'de dinî
inançları, mezhepleri ne olursa olsun, milletimizin arasına nifak
sokmak amacı içerisinde olan -o dönemde, o soğuk savaş
döneminde- bazı güçler, oradaki katliamı hazırlayan unsurlar
olmuşlardır. Ben kabul etmiyorum ki Alevi
vatandaşlarımız ile Sünni vatandaşlarımız
arasında bir çatışma çıkmış ve orada yüzlerce
insanımız katlolmuş. Ama maalesef, Türkiye'de bu bir gerçek.
Bizim düşündüğümüz devletin dışında birtakım
yapılanmalar, işte o provokatif hareketler sonucu bu katliamı
meydana getirmişlerdir.
Az önce,
Sayın AKPli milletvekili arkadaşım İbrahim Yiğit,
Alevi çalıştayından bahsetti. Tabii, onun umuduna, dileklerine
katılmak istiyorum ama bu meseleyi, Hükûmetin bu
yaklaşımını çok samimi bulmadığımı buradan
da itiraf etmem gerekiyor.
Son üç beş
ayda Türkiye'de bir açılım masalıdır gidiyor.
İşte ilk etapta bir Kürt açılımı meselesi, millî
birlik ve beraberlik açılımı meselesi, daha sonra Roman
açılımı, Alevi çalıştayları vesaire vesaire.
Geçtiğimiz haftalar içerisinde Alevi çalıştayının
6ncısı yapıldı. Buraya eski ve yeni milletvekilleri davet
edildi. Tabii, bazı milletvekilleri davet edildi ama unutulmayan bir
kişi vardı; bunu bağdaştıramıyorum. Şöyle
düşünün: Yahudi katliamı çalıştayı yapılıyor
ve Hitleri bu çalıştaya davet ediyorsunuz, Gestapoyu bu
çalıştaya davet ediyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VAHAP SEÇER
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
VAHAP SEÇER
(Devamla) İşte, bu Alevi çalıştayına, eski bir
milletvekili, Maraş olaylarında olayın baş faillerinden bir
tanesi bu çalıştaya davet ediliyor.
Bu organizasyonu
kim yapıyor? Elbette, burada ilgili bakanlığın tasarrufu
var. Bunu hangi anlayışla yapıyor? Böyle bir insanı bu
çalıştaya nasıl davet ediyor? Bu çalıştayın bu
insan neresinde? Ne gibi katkılar sunacak? Bunu iyi düşünmemiz
gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, açılımlar konusunda Hükûmetinizin samimi
olduğunu düşünmüyorum. Alevilerin talepleri bellidir, somuttur. Bu
işi çok uzatmanın, birtakım toplantılar düzenlemenin,
kamuoyuna birtakım mesajlar vermenin, bu meseleleri çözüyormuş gibi
yapmanın bir âlemi yok. Açık, sarih Alevi talepleri. Aleviler,
cemevlerinin yasal statüye kavuşturulmasını istiyor. Aleviler,
Sivasta yaşanan vahşetin yapıldığı binanın
müze olmasını istiyor. Aleviler, zorunlu din dersinin
kaldırılmasını istiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Seçer, teşekkür ediyorum.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Hemen bitiriyorum, müsaade ederseniz.
BAŞKAN Yok
öyle bir uygulamamız, teşekkür ediyorum Sayın Seçer. Bir
dakikalık sürenizi verdim teşekkür etmek için.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, umut ediyorum, Türkiyede
sosyal barışı sağlayacak politikalara hep beraber imza
atarız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Seçer.
Şahsı
adına söz isteyen Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili... (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
2nci maddesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Kesin
hesabın hayırlı hizmetlere vesile olduğu inancıyla,
2010 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının da
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına başka söz talebi yok.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Ben söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Şahsı adına söz isteyen Harun Öztürk, İzmir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. 2010 yılı merkezî yönetim bütçesinin
geneli üzerinde sizlere hitap etme fırsatı buldum. 2008
yılı kesin hesabı üzerinde de bazı düşüncelerimi
sizlerle paylaşmak üzere söz aldım.
Değerli
milletvekilleri, burada 2010 yılı bütçesini görüştük ancak
birlikte düşünmeye davet ediyorum, görüştüğümüz bütçe sadece
2010 yılı merkezî yönetim bütçesi değildi. Bunun yanında
2011 ve 2012 yıllarına ait merkezî yönetim bütçesinin kurumlara
ilişkin tavanları da gösteren birtakım rakamlar vardı ancak
hiçbirimiz dönüp 2011 yılında ne olacak, 2012 yılında ne
olacak şeklinde bir değerlendirme ihtiyacı duymadık.
Niçin üç
yıllık bütçeler yapmaya başladık? Dolayısıyla
orta vadede ülkenin kaynaklarını daha iyi planlamasına izin
vermesi için birtakım tavanlar getirdik ancak, tekrar ediyorum, ne
yazık ki bunları burada görüşme imkânı bulmadık.
Eğer ben de biraz önce rakamlara bakmamış olsaydım,
sizlerin 2011 ve 2012 yılında merkezî yönetim bütçelerinin
tavanlarının ne olduğunu sormam hâlinde ben cevap
alabileceğimi düşünmüyorum. Çünkü kendim de biraz önce
bakmamış olsaydım, bunun cevabını sizlere
veremeyecektim. Örnek olarak, genel bütçeli idarelerin 2010 yılı
bütçesi 282 milyar, 2011 yılı 293 milyar ve 2012 de 300 milyar olarak
görünüyor.
Değerli
milletvekilleri, 2008 yılı kesin hesabını görüştük ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Sayıştay gerekli denetimleri
yaptı ve uygulama sonuçlarını değerlendirdi ve dedi ki:
2008 yılı merkezî yönetim bütçesi 227,1 milyar TL olarak
uygulanmıştır. Bu uygulama esnasında bu bütçenin ben 5,1
milyar TLlik kısmının 5018 sayılı Kanun çerçevesinde ödenek
üstü harcama şeklinde gerçekleştiğini gördüm. Bunların bir
kısmı personel harcaması ve diğer, yasa gereği yapmak
zorunda olduğumuz harcamalara aitti. Bunları Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına kabul ediyorum ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde tamamlayıcı
ödenekle karşılanmasının uygun olacağını
düşünüyorum. diye bize önerdi ve biz de kabul ettik. Ancak bu 5,1 milyar
TLlik ödenek üstü harcama içerisinde bir miktar var ki
Sayıştay,
Türkiye Büyük Millet Meclisine diyor ki: Bunlardan 293 milyon TLsi
Miktar
olarak fazla olmayabilir değerli milletvekilleri, ancak tespit önemli. Bu
293 milyon TLlik ödeneği kurumlar herhangi bir yasal dayanağı
olmadan ve biraz önce ifade ettiğim personel giderleri, tedavi giderleri,
harcırahlar gibi, kamunun yapmak zorunda olduğu harcamalardan da
değil bu harcamalar. diyor. Bu, doğrudan doğruya Türkiye Büyük
Millet Meclisinin milletten aldığı bütçe hakkına müdahale
anlamı taşımaktadır -özü bu- ve ben bunların
tamamlayıcı ödenekle karşılanmasını size
öneremiyorum, takdir sizin. diyor ve ben de karşı oy yazımda,
bundan sonraki uygulamalarda caydırıcılık teşkil
etmesi açısından bu miktarın tamamlayıcı ödenekle
karşılanmaması gerektiğini önermiş ve
sorumluların sorumluluklarına gidilmesini dikkatlerinize
sunmuştum ve bunu tekrar dikkatlerinize sunuyor, yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Şimdi B
Cetvelinin genel toplamlarını okutup, oylarınıza
sunacağım.
B Cetvelini
okutuyorum:
B - C E T V E L
İ
BÜTÇE
GELİRİ TAHMİNİ NET
TAHSİLAT
(YTL) (YTL)
200.393.419.000,00 226.653.106.184,36
RED VE İADELER (-) 22.469.425.306,82
NET TAHSİLAT 204.183.680.877,54
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi (B)
işaretli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci madde (B)
işaretli cetveliyle birlikte kabul edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.24
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 18.32
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
Denge
MADDE 3- (1) 2008
yılı bütçe giderleri ile bütçe gelirleri toplamları
arasında, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerinin 17.871.880.388,60 Yeni Türk Lirası bütçe gider fazlası,
b) (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin 441.199.701,42 Yeni
Türk Lirası bütçe gelir fazlası,
c) (III)
sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların
54.021.905,48 Yeni Türk Lirası bütçe gelir fazlası,
gerçekleşmiştir.
(2) 2008
yılı merkezi yönetim konsolide bütçe gider fazlası
17.432.090.634,87 Yeni Türk Lirasıdır.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Münir
Kutluata, Sakarya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
2010
yılı bütçesinin görüşülmesine 26 Ekim 2009 tarihinde Plan ve
Bütçe Komisyonunda başlandı. İki aydır bütçe
tartışılıyor, şimdi sonuna gelmiş bulunuyoruz.
Bu
görüşmelerin son iki haftalık kısmı kamuoyunun gözü önünde
cereyan etti. Bu iki aylık süre içinde gerek Hükûmet üyeleri gerekse
iktidar milletvekilleri bu bütçeyle 2010 yılının nasıl
geçeceğine pek temas etmediler. Önümüzdeki yıl için ümit verici bir
söz de edilmedi. 2010 yılı bütçesi önümüzdeki yılın
bütçesidir. Milletimiz önümüzdeki yılın nasıl geçeceğini
merak etmektedir. Neden bu bütçenin yeterliliğinden söz edilemiyor? Neden
içinde bulunduğumuz 2009 yılı bütçesinin yeterliliği ve
ülke ekonomisinin içine düştüğü durumla ilgili olarak herhangi bir öz
eleştiride bulunulamıyor? Neden 2008de, 2009da olmadı, 2010da
şunları şunları yapacağız denilemiyor?
İktidarın gelecekten bahsetmeye takati yok, ufuk turu yapacak
inandırıcılığı da yok.
Değerli
milletvekilleri, içinde bulunduğumuz yıldan gelecekten
bahsedildiğine rastlamıyoruz, sadece tarih turu yapılıyor
ve duruma birtakım mazeretler üretilmeye çalışılıyor,
gördüğümüz budur.
Sayın Maliye
Bakanımıza şimdi sormak isterim: Bu bütçe fabrikasını
tasfiye eden, işçileri sokağa salan iş erbabını tekrar
üretime döndürebilecek mi? Çiftçiyi sizden önceki mutlu günlerine
döndürebilecek mi? Haciz tehdidi altındaki vatandaşımıza,
çiftçimize, esnafımıza çare olacak mı? Esnafı tezgâhı
başına döndürecek tedbirleri içeriyor mu? İşçiye iş
ümidi veriyor mu? Milletimize bunların söylenmesi lazım. Bu kürsüden
göğsünü gere gere bunları söyleyebilmesi lazım iktidarın.
Şimdi bunlar yapılmıyor, sadece mazeret üretiliyor, bunu
görüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu mazeretlere veya üzerine mazeret geliştirilen konulara
temas etmek istiyorum, ancak zamanımız sadece birine ikisine yetecek.
Önce ihracattan bahsetmek isterim. Bakınız, 2009 yılında
dünya ticaretindeki daralma 11,9; dünya ekonomisindeki daralma 1,1; Türkiyenin
dış ticaret hacmindeki daralma yüzde 36; ekonomimizin yıl sonu
itibariyle beklenen daralması 6-6,5. Türkiyenin ihracatı yüzde 30
ithalatı yüzde 40 daralmış, ortalaması yüzde 36 ediyor.
İhracat-ithalat dengesi aleyhimize olduğu için bu rakam genellikle
toplam rakam olarak veriliyor, dış ticaret hacmi olarak veriliyor
veya ihracat rakamı olarak veriliyor. Bu şekilde aleyhimize olan
dış ticaret dengesinin kısmen söylenmesinden geri durulmuş
veya gizlenmiş oluyor. Dış ticaret hacmimiz arttıkça Türkiye'nin
dış ticareti açık veriyor, dış ticaret
açığımız da artmış oluyor.
Değerli
milletvekilleri, ihracatınız 60 milyar dolar, ithalatınız
100 milyar dolarken karşılama oranı 65 ve dış ticaret
dengesi de aleyhinize 35 milyar dolar demektir. İhracatınızı
130 milyar dolara çıkarır, bunu başarılı olarak kabul
etmek isterseniz, ithalatınızın da 200 milyar dolara
çıkmamış olması lazım. İhracatınız
65ten 130a, ithalatınız 100den 200e çıktıysa
karşılama oranı yine 65tir ama dış ticaret dengeniz
35 milyardan, aleyhinize olmak üzere 70 milyara çıkmış demektir.
Bu yüzden, bu ihracat rakamlarının verilmesinde bile Türkiye önünü
sağlıklı olarak görememekte, milletimizden rakamlar bu
vasıtayla gizlenmiş olmaktadır.
Bakın, bu
iktidar döneminde, 2003-2009 yılları arasında dış
ticaret açığımız 316 milyar dolar. Bu dış ticaret
açığı bütün döviz gelirlerimizi götürmüş, geriye 172
milyarlık net bir cari açık kalmıştır. Bu konuda ne
yapıyorsunuz, ne yapılmaktadır? denildiği zaman, Hükûmetin
ilgili bakanları Dünyayı dolaşmaktayız, çok sık
seyahat etmekteyiz, yüzlerce iş adamıyla dolaşmaktayız.
diyorlar, millete ümit vermeye çalışıyorlar.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede yabancı ülkelerin malları, yabancı
ülkelerin bakanları yüzlerce iş adamıyla geldiler de mi Türkiyede
yayıldı yoksa birtakım avantajlarla, üretim avantajlarıyla,
ekonomilerinin gücüyle mi Türkiyeye geldiler? O gayret içindeki bakanları
ve dış ticaret erbabını tebrik ediyorum ancak bunun bir yol
olmadığını da söylemek istiyorum.
Bir başka
nokta işsizlik konusu. İşsizlikle ilgili, gerçekten Hükûmetin
hiçbir söylediği yok, ümit verdiği hiçbir şey de yok.
İlgili bakanlar 2012 yılından önce bu konuda bir şey
söyleyemeyiz. diyor. Bu konudaki açıklamalarına baktım, dünkü
konuşmalarını dinledim değerli, bütçeden sorumlu Maliye
Bakanımızın. Maliye Bakanımız diyor ki:
İşsizlikle ilgili yapabileceğimiz üç tane şey var: Uzun
vadede yapabileceklerimiz, eğitimi artırmak. Bu eğitimi
artırırken Türkiye'nin ihtiyacını değil dünyanın
ihtiyacını da dikkate alarak eğitim seviyesini
artırmalıyız. Ve ben de Hayırlı olsun. demek
zorundayım. Fakat, Sayın Bakan, ne zamana bunun faydası olacak?
Bugünün işsizleri için bir şey söylememiz lazım. Bunu, siz de,
tedbir olarak düşündüğünüzden değil bir şey söylemek
gerektiği için söylüyorsunuz. Orta vadede tedbir söyleme ihtiyacı
duyuyor Sayın Bakan. GAP, Doğu Anadolu, DAP ve KOPtan bahsediyor.
Peki, bunlar nasıl olacak? Bunların tahsisatını
artırıyoruz, inşallah artacak, dekar başına adam fazla
çalıştırılacak. Orta vadede bir çözüm. diye söylüyorsunuz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hoca hikayesi, hoca!
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) Evet efendim.
Sayın Bakan,
kısa vadede hiçbir şey söylemediniz, dikkat ettim.
İşsizlerimizin yüzde 57sinin lise ve altı eğitimde
olduğunu, bir şey yapmanın çok zor olduğunu söylediniz. Ne
yapacağız? Biz bu insanlara üniversite bitirmelerini mi tavsiye
edeceğiz? Üniversite bitirenler iş bulmuş oluyor mu Türkiyede?
Söylemek istediğim, gerçekten, herhangi bir tedbirin, Hükûmetin gündeminde
olmadığı, bütçede buna dair bir işaret
olmadığı ve orta vadeli programda da böyle bir
çıkış yolunun görülmediğidir. Bu konuda yapılacak olan
bir şeyler olmalıdır. Bunlara, şimdi sözü getirmeden önce,
size bir hususu daha hatırlatmak istiyorum.
Yine, Türkiye'nin
işsizlikte dünyada ikinci mi, üçüncü mü olduğunu
Hükûmet bize ikinci
olmadığını ispat etmeye çalışıyor, araya
başka ülkeler sıkıştırıyor. Ne fark eder? En
fazla işsiz oranına sahip ikinci ülke değil de üçüncü ülke
olursak insanlarımız iş bulmuş mu olacak? Moldovadan
bahsediyorsunuz Sayın Bakan. Moldovayı işsizlik konusunda
Türkiyeye örnek verecek duruma neden geldiniz? Bunu sizin kabul
etmeyeceğinizi düşünüyorum, ama bunlarla savunmak
zorundasınız. Moldova, 2 milyon 300 bin civarında nüfusu olan
bir ülke. Türkiyeyle bu kıyaslanmaz. Moldovayı
kıyaslayacaksanız, Bursayla kıyaslayın, onun nüfusu bile
Moldovadan 150 bin daha fazla. O zaman diğer illerimizin
işsizliğini alın Moldovadan söz edecekseniz, Sakaryayı
alın, Tokatı alın, Diyarbakırı alın.
Dolayısıyla hiçbir şey açıklanmış olmuyor.
Şimdi çok iyi biliyorsunuz ki Sayın Bakan, işsizlik
yatırımla çözülür. Yatırım, özel sektör elinden olur,
devlet elinden olur ve yabancı sermaye vasıtasıyla olur. Özel
sektörün yatırım yapma takati yok. Özel sektörün kullanacağı
bütün kaynakları Hükûmet bütçe açığı olarak kendisi
kullanacağını ilan etmiştir. Özel sektörün
yapacağı bir şey yok. Bütçede kamu yatırımlarıyla
ilgili hiçbir şey yok. Bütçe içinde, sade bütçeyi, kendisini alırsak
yüzde 6,6 hedef görülmüş. Bir çare düşünmüş değilsiniz.
Yabancı
sermayenin yatırım yapmasına gelince, yabancı sermaye
Türkiyede yatırım yapacak idiyse bile bu Hükûmet bunu engelledi.
Neden engelledi? Yabancı sermayeye sıcak para olarak gelmesi hâlinde
bütün imkânlar sunuldu, Yabancı sermayeye yatırım. diye mevcut
tesislerimiz verildi. Hazırını satın almak varken
yatırım niye yapsındı yabancı sermaye? O hâlde bu
kapıyı da Hükûmet kendi eliyle kapamış oldu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) Şimdi karşımızda İşsizlikle
ilgili yapacağımız bir şey yok. demeyi net olarak
söylemiyor, lafları dolandırıyorsunuz.
Bakın, kriz
içinde bir yıl geçirdik. Bu yıldan önce krizin içindeydi Türkiye.
Türkiye, dünya krizine yedi yıllık -altı yıllık, o
dönemde- AKP İktidarının Türkiyeye getirdiği kendi krizi
içerisinde yakalandı, hasta yatağında krize yakalandı ve bu
noktalara gelindi. İçinde bulunduğumuz yıl da bu tedbirleri
almış olmanız gerekiyordu, almadınız, bundan sonra
alacağınıza dair de hiçbir şey söylemiyorsunuz. O zaman,
geçen yıl aynen bu tarihlerde bu kürsüde söylediğimiz gibi 2009
yılı bütçesi Türkiyenin hiçbir derdine deva olmayacak, çok kötüye
gideceğimizi göreceksiniz. demiştik. Biz dedik, siz IMFnin
tahminlerini esas aldınız. dediniz, bugünlere geldik. Bugün de
aynı şeyi söylüyoruz. Ekonomi bu kadar yaralıyken, bu kadar
sıkıntıdayken 2010 yılı bütçesiyle hiçbir tedbir
getirmiş olmuyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR
KUTLUATA (Devamla) Sonuna geldik. Yarın bu bütçe buradan geçecek, belli.
Kabul edilecek
hâliyle ülkemize hayırlı olmasını diliyorum, sizlere tekrar
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kutluata.
Hükûmet
adına Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir açıklama
yapacaklardır.
Buyurun
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşımız benim Moldovadan bahsettiğimi
Kesinlikle ben
öyle bir şeyden bahsetmedim. Ben dün örnekleri verirken değerli
arkadaşlar, Güney Afrikada işsizlik oranının yüzde 24
olduğunu, yine İrlandada yüzde 12 olduğunu, İspanyada
yüzde 18 olduğunu; birçok ülkede, mesela Amerika Birleşik
Devletlerinde işsizliğin 2 kattan daha fazla
arttığını, yani yüzde 4,6dan yüzde 10a
vardığını açıklamaya
çalışmıştım. Dolayısıyla o bahsedilen
ülkeden hiç bahsetmedim ama ona benzer birçok ülke var, bu arada onu da
söyleyeyim. Mesela, Letonyada işsizlik yüzde 16,6, Litvanyada yüzde
14,3. Bu liste bu şekilde devam ediyor.
Değerli
arkadaşlar, birçok ülkede işsizlik oranı ikiye
katlanmıştır, en az ikiye katlanmıştır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakan, bunlar size mazeret değil ki.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Türkiyede yüzde 10,3ten,
yüzde 13,4e çıkmıştır. Türkiyedeki işsizlik
oranındaki artış, puan olarak birçok
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Bakan, bu rakam iyi bir rakam değil, savunma.
İyi bir rakam değil.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli arkadaşlar,
biz sizi dinliyoruz siz konuştuğunuz zaman.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bu mazeret değil ki. Neyi savunuyorsunuz, onu
anlamadım.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Biz sizi dinleme nezaketinde
bulunuyoruz, siz de lütfen dinleyin. Ben bir açıklama yapıyorum.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Bunun savunulacak bir şeyi yok.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Savunulacak bir şey
Açıklama yapıyoruz.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Tedbir geliştirelim.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Tedbir de, söyledim
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Netice olarak beceremedim deyin.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Bakın, dün ne dedim:
Kısa dönemde aktif iş gücü politikalarını uyguluyoruz
dedim.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Beceremediniz.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Aktif iş gücü
politikaları demek, biz geçen sene 300 milyon lira ayırdık ve bu
300 milyon lirayla birçok gencimize staj imkânı sağladık, cep
harçlığı verdik, aynı zamanda birçok yine
vatandaşımıza geçici kamu projelerinde veya özel sektör projelerinde
iş imkânı sağladık. Dolayısıyla, hem kısa
vadeli boyutuyla hem orta vadeli
Yatırım
diyorsunuz. Şu anda Türkiyenin en radikal teşvikleri uygulamada.
Yani kurumlar vergisi yüzde 2ye kadar indirilmiş. Dolayısıyla
biz Hükûmet olarak gerekli tedbirleri aldık. İnşallah istihdam
da oluşacak.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Başka söz
talebi yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, kişisel söz istiyorum.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kişisel söz istiyorum ben.
BAŞKAN
Sayın Genç, daha önce bir talebiniz olmadığı için
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, daha önce, talep ettiğimiz zaman.
BAŞKAN Yok
Sayın Genç burada, yok burada.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bu maddede verin.
BAŞKAN Ben
oylamayı sunduktan sonra, bundan sonraki maddede istediğiniz
takdirde
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, evvela bir sorun, Başka söz isteyen
var mı? deyin.
BAŞKAN
4üncü maddeyi okutuyorum:
Nazım gelir
ve gider
MADDE 4-
(1)Merkezi yönetim kesin hesap gider ve gelir cetvellerinde gösterildiği
üzere 2008 yılında toplam 479.926.734,13 Yeni Türk Lirası
nazım gelir tahsil edilmiş ve aynı miktar gider
gerçekleşmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben kişisel söz istiyorum.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Emin
Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 2008 yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanun Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kuşkusuz
ülkenin ekonomi politikasının belirlenen anayasal kurallar
çerçevesinde sürdürülmesi gereklidir. Ekonomi politikasının
detayları ise kanunlarla belirlenmektedir. Anayasamızın Malî
Hükümler başlığı altında bütçenin hazırlanması
ve uygulanmasına, görüşülmesine, değişiklik
yapılabilmesine ve kesin hesaba ilişkin hususlar yer almaktadır.
Burada önemli olan husus; merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve kontrolünün kanunla düzenlenecek olmasıdır. 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda hesap
verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere kamu
mali yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu
bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm mali
işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve mali
kontrolü düzenlemektir. Bütçenin milletvekillerinden millet adına onay
alması kadar kesin hesabın da aynı prosedüre tabi olması o
kadar önemlidir, demokrasinin de gereğidir. Bu, aynı zamanda bütçe
hakkının kullanılmasıdır. Bu anlamda parlamentolar
bütçe hakkını millet adına kullanırken kesin hesaplarda da
aynı şey söz konusudur.
Mesela, Hükûmet,
gerek ülkemizde gerekse yurt dışındaki ekonomik aktörlerin
tutarlılığına inanacağı bir bütçenin
uygulanmasının da yapılabileceği ve bunun ekonomik anlamda
daha rahat bir ekonomik ortam yaratılacağı
anlatılmasına rağmen Hükûmet seçim öncesi kararında
ısrar etmiş ve sonuçlarının hüsran olacağını
bildiği bir bütçeyi yasalaştırmak gibi bir gafletin içine
düşmüştür. 2009 yılı makroekonomik hedefleri ve uluslararası
ekonomik konjonktür zaten böyle bir bütçenin gerçekleşme
şansının olmadığını çok açık ve net bir
şekilde göstermekteydi.
Kuşkusuz,
mali sürdürebilirlik önemlidir. Bu husus Hükûmetin
davranışlarıyla yakından ilişkilidir. Mali kurallar
finansal piyasalarda reel faiz oranlarının makul bir seviyeye
çekilmesinin sağlanmasına yardım etmeli ve özel
yatırımlar üzerindeki dışlama etkisini ortadan
kaldırabilmeli ve ücretli ile faiz geliri elde edenler arasındaki
gelir dağılımı adaletsizliğini azaltmaya
yardımcı olmalıdır.
Diğer
taraftan Hükûmet politikasının güvenilirliğinin sağlanması
da mutlaka önemlidir. Mali kurallar özellikle seçim öncesi dönemlerde mali
disiplin sağlanmasına zıtlık teşkil eden harcamalar
sonucu oluşan ve kısa vadeli siyasi kaygılardan kaynaklanan kamu
açıklarının ortadan kalkmasına veya en azından
azalmasına yardımcı olmaktadır. Maalesef 2009
yılı bütçesi, hazırlanması ve uygulanmasının
sonuçları bunun tam tersi olmuştur. Kesin hesabı
görüşülürken bunu daha da net bir şekilde göreceğiz.
Bunları
söylemekteki amacım, Hükûmetin 2009 yılında, hem mali
sürdürebilirliği hem de Hükûmetin politik güvenilirliğinin
olmamasıdır. Kesin hesap kanun tasarısı
Anayasamızın 164üncü maddesi ve 5018 sayılı Kanun, Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 42nci maddesi hükümlerine göre
hazırlanmıştır.
Kamu mali
sisteminde Parlamentonun yüksek denetim, gözetim fonksiyonu ve rolü
kuşkusuz önemlidir. Yüksek denetim temel özellikleri, yüksek denetim
anlayışı, yüksek denetleme kurumlarının ortak
özellikleri, yüksek denetim kurullarının yeniden yapılanma
süreçleri, Parlamento-Sayıştay ilişkileri, Sayıştay
açısından hedef ve beklentiler, diğer ülke örnekleri, komisyonun
gözetim fonksiyonunun geliştirilmesi için idari ve teknik kapasitesine
yönelik hedef ve beklentiler önemli hâle gelmiştir.
Biraz daha
detayına baktığımızda, Parlamentonun
güvenilirliği ve vatandaşın menfaatlerinin himaye edilmesinin
önemli olduğu ortaya çıkıyor. Parlamentonun gözetim ve
Parlamentonun denetleme görevi, yüksek denetleme kurumları, denetleme
görevi, denetimin etkin ve bağımsız olması da önemlidir.
Yeni kamu gözetim kavramı, yönetişim ve hesap verilebilirlik talebi
halktan, gözetim kurumlarından, sivil toplum kuruluşlarından,
medyadan, özel sektörden gelen taleplerin etkili olduğu gözüküyor. Denetim
kurumu ve Parlamento arasındaki ilişkinin niteliği de önem
kazanıyor. Bunlarla ilgili yasal düzenlemeler de önemli. Anayasa, 5018
sayılı Kanun ve diğer birtakım hukuki düzenlemeler
yapılmış. Yeterli mi? Değil. Sayıştay Kanunu
bekliyor. Burada neyi düzenlerseniz düzenleyin önemli olan samimiyettir.
Şimdi bütün her şey tamam da 2009 yılı kesin hesabı
buraya geldiğinde Hükûmet ne diyecek? Ben bütçeyi hazırlarken samimi
miydim?
Mesela 2009
yılı bütçesini ele alalım. 2009 bütçesi Parlamentoda
görüşülürken muhalefete mensup milletvekili arkadaşlar, iktidara
mensup milletvekili arkadaşlar, Hükûmet görüşlerini beyan etti. Bu
bütçenin, 2009 yılı bütçesinin gerçekleri
yansıtmadığını bütün cihanı alem biliyordu. Biz
de biliyorduk, siz de biliyordunuz. Biz muhalefet olarak bu hesabın,
kitabın içindeydik, siz de içindeydiniz. Şimdi bütün bunları
biliyoruz. Bunun gerçekleşmeyeceğini biliyoruz, bütün iç ve
dış ekonomik aktörler biliyor, özel kuruluşlar biliyor,
uluslararası özel kuruluşlar biliyor ama siyasi irade olarak siz,
gerçek hedefleri bütçeye, oraya yazmaktan, ortaya koymaktan çekiniyorsunuz.
Korktunuz, çekindiniz. Şimdi, bütün bu gerçekler ortada. Seçimlerden bir
gün geçiyor, bir hafta geçiyor, her şeyi değiştiriyorsunuz.
Artı
Sayın Bakan,
siz, o zaman hazineden sorumluydunuz, bunların, gerçekten bunların
samimi olmadığını biliyordunuz ve bize bunların sadece
birer hedef olduğunu söylediniz. Bu sene de komisyonda Sayın
Başbakan Yardımcısı Ha bütçenin içinde olmuş ha
bütçenin dışında, hepsi kamudan diyerek orada yapılan
bütün çalışmaları hafife alarak, milletin bütçe yapma
hakkına sahip olmamızı engellemeye çalıştı. Bunun
bir gerçekçi tarafı yoktur, samimi tarafı yoktur. Devletin, milletin
ne kadar ciddiye alındığının gösterilmesi açısından
gerçekten anlamlıdır.
Şimdi,
bakıyoruz işsizlik meselesi. Siz, geçen yıl işsizliğin
bu kadar rahatlıkla ileriye doğru çözülemeyeceğini
söylemiyordunuz. Bıraktınız. Bu bütçe, gerçekten istihdama
açık, istihdamı artırıcı, tüketime yönlendirici bir
bütçe değil; işsize iş bulmaya yönelik bir bütçe değil.
Bütün dünyadaki krizde işsizlik artıyor, bizde de normal deyip
geçmeniz mümkün değil. Hükûmet olmanızın gereği bunu
söylemenizi gerektirmez. Biz bunu halledeceğiz, çözeceğiz, çözmemiz
gerekiyor diyeceksiniz. Bunu diyeceksiniz ki millet de inanacak, özel sektör de
inanacak. Ne yapacak o zaman? Yatırımlara yönlenmeye
çalışacak. Aksi takdirde, sizin söylediklerinize millet
inanmayacaktır. Bugün, nereden bakarsanız bakın, problemler
giderek artmaktadır.
2010
yılı bütçesi maalesef küresel krizle mücadele edecek, üretim ve
tüketimi canlandıracak, sürdürülebilir büyüme ve kalkınmaya
geçişi temin edecek, ekonomik istikrar ve refah
artışını sağlayacak bir perspektifte
hazırlanmamıştır, bunu siz de biliyorsunuz.
Şimdi, 2010
yılı bütçe tasarısı Hükûmetin zorunlu
harcamalarını karşılama telaşı içinde olduğu
bir bütçedir, daralan ekonomide vergi yükünü ve cari harcamaları yerine
getirmek amacıyla borçlanmayı artırmayı hedef alan bir
bütçedir.
Ben geçenlerde
Denizlide zorluğa düşen fabrikaları sayarken bana burada ihanet
ettiğim söyleniyordu, İzmirliler kötü olduğunu söylemiyor
deniyordu. Ondan sonra yine Denizlide aynı problem devam etti. Biraz önce
5084 sayılı Teşvik Yasasıyla ilgili siz konuşurken
bunun çok faydalı olduğunu söylediniz. Bunun Denizliye
yaramadığını söylediğimde ikrar ettiniz Antepe
yaramadığını da siz söylediniz.
O zaman bunu ne
yapmak lazım? Açık ve net şekilde millete söylemek lazım.
Adalet ve Kalkınma Partililer niye Denizlide bu yasaların Denizliye
çok faydalı olduğunu söylüyor?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Şimdi bakın, 2009 bütçesinde gelirlerin giderleri
karşılama oranı yüzde 96, gerçekleşme tahmininde bu oran
yüzde 76,4.
Bu sizin
performansınız. Bunun böyle olacağını o bütçe
geldiğinde siz de biliyordunuz, çok açık ve netti.
Yatırımlara baktığınızda, göstermek istemiyorum
ama şunun içine baktığınızda, reel olarak 2009
yılı, 2010 yılı yatırımlarına
baktığınızda 2009 yılında hiç reel olarak
artıyı gösteren bir rakam yok. Bu ekonominin neresi iyi? Bu ekonomi
nereye doğru gidiyor?
Şimdi
büyümenin kaynağına Özel tüketim. diyoruz. Geçen yıl sabit
fiyatlarla yüzde 3,5 artış öngördünüz, hedeflediniz, şimdi yüzde
3,1 daralacağını söylüyorsunuz. 2010 hedefinde ise yüzde 2,5
artış hedefi öngörüyorsunuz. Bunların doğruluğu var
mı? Bunların doğru olduğunu söyleyebilir misiniz? Özel
sektörün finansmanının nereden yapılacağını
söyleyebilir misiniz? Denizlide yedinci icra dairesi açıldı.
Vatandaş iyi de onun için mi açılıyor?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Şimdi, bunları uzatıp gitmek mümkün. Zaman
kısıtı nedeniyle fazla detaya giremiyoruz.
2010
yılı bütçesinin memlekete hayırlı olması
dileğiyle, saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Kamer Genç, Tunceli
milletvekili.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saat on
birden beri buradayım, bu salonda oturuyorum, söz sırasının
bana gelmesi için ama söz sırası gelmemesi için her türlü hileye, her
türlü gayrimeşruluğa, başta Başkanlık Divanınız
da olmak üzere AKP Grubunda başvuruluyor.
BAŞKAN Sayın
Genç, bir saniye
Bir saniye Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bir dakika, benim sözümü kesme!
BAŞKAN
Lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Sen orada otur, konuşma! Sözümü kesme!
BAŞKAN El
hareketini indir Sayın Genç!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bir dakika
BAŞKAN
3üncü maddede söz isteyen sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum
Bir saniye
Azize Sibel Gönül
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bakın, ben zaten
Bakın, benim zamanım
gidiyor, konuşacaksan zamanım gidiyor! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bu
sözleri söyleme hakkınız yok Başkanlık Divanına
karşı!
KAMER GENÇ
(Devamla) Konuşma
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Genç
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Aziz Başkana nasıl dersin Konuşma
diye.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri, biz buraya
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, bir bütçe müzakere
ediyorsunuz
BAŞKAN
Sayın Genç
Sayın Genç
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, sözümü bir daha
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi düzeltin ve özür dileyin.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yeniden süremi ver
BAŞKAN
Yeniden süre de vermiyorum, yeniden sözlerinizi düzeltin ve özür dileyin lütfen
Başkanlık Divanından.
KAMER GENÇ
(Devamla) Hayır, hangisinden özür dileyeyim? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir
saniye
3üncü maddede söz isteyen
Yeniden vereceğim sözü, bir saniye
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, sataşmadan söz istedim, vermediniz, bakın
BAŞKAN Bir
dinler misiniz
KAMER GENÇ
(Devamla) Evet, söz istiyorum
BAŞKAN
Kimseyi yanıltma hakkınız yok burada. 3üncü maddede söz isteyen
sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Azize Sibel Gönül, Kocaeli;
Safiye Seymenoğlu, Trabzon
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, burada var.
BAŞKAN Bir
saniye
Veysi Kaynak,
Kahramanmaraş; Yılmaz Tunç, Bartın; Ayhan Sefer Üstün, Sakarya.
KAMER GENÇ
(Devamla) Evet.
BAŞKAN
Ancak söz taleplerinden vazgeçmişlerdir. Sizin söz talebiniz yok burada.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ama size de bir görev düşüyor Sayın Başkan. Söz
isteyen var mı? diye Genel Kurula soracaksınız.
BAŞKAN Ben
sordum, oylamaya geçtim, sizin
KAMER GENÇ
(Devamla) Sormadınız
BAŞKAN
Hayır
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, Sayın Başkan, bu gibi şeylerle benim
zamanımı geçirme, bu konuda
BAŞKAN
Özür dileyin, yeniden başlatacağım.
KAMER GENÇ
(Devamla)
Ciddi meseleler var, izin verirseniz anlatacağım.
BAŞKAN
Hayır, özür dileyin Başkanlık Divanından.
KAMER GENÇ
(Devamla) Lütfen
Lütfen
BAŞKAN
Sözlerinizi geri alın, lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Hangi sözümü geri alayım?
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Meclis Başkanlığına hakaret etti,
makama hakaret etti. Özür dilesin.
BAŞKAN
Her türlü hile, desise dediniz, o sözlerinizi geri alır
mısınız!
KAMER GENÇ
(Devamla) Siz hile yapmazsanız bundan sonra ben size Hile yapıyor.
demem.
BAŞKAN
Hayır, sözlerinizi geri alır mısınız!
KAMER GENÇ
(Devamla) Tamam, hile yapmazsanız ben demem bir daha sonra. Sözümü
Lütfen
BAŞKAN
Geri alıyorum. deyin Sayın Genç, lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, şimdi, sözümü verin de ben ondan sonra
konuşayım.
BAŞKAN
Sayın Genç, Tüzükün 67nci maddesi ortada, uygulamak zorunda
bırakmayın beni.
KAMER GENÇ
(Devamla) Hayır, uygulayın canım! Zaten siz bana söz vermemek
için, sabahtan beri
BAŞKAN
Hayır, size değil, benim hiç kimseyle bir problemim yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, böyle şey olur mu? Ben sabah on birden
beri bekliyorum bir söz konuşmak için.
BAŞKAN
Sayın Genç, benden kaynaklanmıyor, İç Tüzükten
kaynaklanıyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) E tamam, sizden kaynaklanmıyor
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi geri alın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Tamam, sizden kaynaklanmıyor, sözümü verin.
BAŞKAN
Geri alıyorum sözlerimi. deyin, lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, sizden kaynaklanmıyor, tamam.
BAŞKAN
Geri alıyorum. deyin.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Meclis Başkanından özür dilesin.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya geri alacak bir şey yok ki. Sizden kaynaklanmıyor
diyorum.
BAŞKAN
Hayır, burada suçladığınız Başkanlık
Divanı. Lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, söz verecek misiniz vermeyecek misiniz?
BAŞKAN Söz
veriyorum ben.
KAMER GENÇ
(Devamla) Vermiyorsun.
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) Başkanlığı göreve davet
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bakın, bugün
BAŞKAN Bir
saniye
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkanlığı töhmet altında
bırakıyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla)
Türkiye Cumhuriyeti devleti âdeta ikiye bölünmüş vaziyette.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Evvela, sözümün başında şunu söyleyeyim: Bugün,
muharrem ayı. Bugün, Alevi inançlı insanların bir yas
ayıdır. Ben sabahtan beri söz alıp da özellikle bu konuda o
insanların vicdanlarına, onların acılarına ortak olmak
için söz istiyordum ama maalesef burada söz bulamadım. İşte,
tarihte, Hazreti Peygamber Efendimizin torunu Hazreti Alinin oğlu Sevgili
Hüseyinin gaddarca katledilmesinin yıl dönümü. Tabii, bu insanlık
dramının bir daha yaşanmaması için herkese bir görev
düşüyor. Artık, insanların birbirlerini sevmesi lazım,
birbirlerine karşı saygılı olması lazım.
Değişik dinden, inançtan insanlar olabilir ama artık,
dünyanın bir şeye ihtiyacı var; barışa,
kardeşliğe, birbirimize karşı saygılı davranmaya
ihtiyacı var. Onun için, değerli milletvekilleri, ben inanıyorum
ki, işte, bu vahşetleri yapan kişiler tarihten silinmiş
gitmişlerdir ama bu vahşete maruz kalan insanlar da tarih boyunca
ayakta kalmışlardır. Bir daha bu gibi olayların
olmaması için
Bu muharrem ayını yaşayan Alevi
inançlı, Bektaşi inançlı insanların da o
ıstıraplarını paylaşıyorum.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bakın, 550 milletvekili varız burada.
Şimdi, 550 milletvekili çıksak, her gün Türkiye Cumhuriyeti, dünya
lideri bir devlet. Her şey güllük gülistanlık. Herkes iş sahibi.
Hiç bu memlekette hırsızlık, soygun yok. Ne kadar güzel bir
memleket. Türkiye hep cennettir. desek acaba doğrusu bu mudur?
Şimdi,
burada bazı gerçeklerin de dile getirilmesi lazım sayın
milletvekilleri. Sizin 340 tane milletvekiliniz var. Bana burada söz
verilmemesi için her türlü tedbire başvuruyorsunuz. Ben bu memlekette
1980den beri siyaset yapan bir insanım ve ben buraya
bağımsız gelmişim.
Biraz önce,
Zonguldak Milletvekili diyor ki: 7 bin oyla gelmiş. 7.500 oyla geldim.
FAZLI
ERDOĞAN (Zonguldak) Evet.
KAMER GENÇ
(Devamla) Senin Zonguldakta da Tunceliler vardır. Zonguldaktaki
Tunceliler sana gelmiyor, bana telefon ediyor, Sevgili milletvekilim
diyor,
bana diyor. Onun için
FAZLI
ERDOĞAN (Zonguldak) Ben size teşekkür ettim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Türkiyede şimdi 1,5 milyona yakın Tuncelili insan var.
Tunceli, 1938
faciasını yaşamıştır. Orada çok masum insanlar
öldürülmüştür, işte, çocukları öldürülmüştür. Biz bu
faciaları dile getirerek
Türkiye Cumhuriyeti devleti bizim devletimizdir.
Bunu başka yerlerde ağzına laf vermemek için söylemiyoruz. Ancak
o zaman, 1938de, birçok insan Türkiye'nin her tarafına, hatta
dünyanın her tarafına yayılmıştır. Bugün
Amerikaya gitseniz Tuncelili var, Almanyaya gitseniz, Fransaya,
dünyanın her tarafında
Tuncelide Munzur
Festivali oluyor. Dünyanın dört bir köşesinden insanlar geliyor,
orada, o coğrafyada şey ediyor. Şimdi, onun için, Tuncelide
7.500 oy, yani yüzde 18 oy aldım, geldim, küçümsemeye gerek yok. Sizin
Genel Başkanınız gelsin, benim karşımda
bağımsız aday olsun arkadaş, çok gücünüz varsa
Şimdi,
değerli milletvekilleri, tabii buraya çıktığımız
zaman aslında konuşmamız gereken şeyleri
konuşamıyoruz. Bugün mesela, Hükûmet, burada sorulan sorulara çok
yanlış bilgi veriyor. Türkiyede devri iktidarınız
zamanında çok büyük suistimaller var.
En basitini
alalım. Şimdi, Tayyip Erdoğanın oğlunun
bacanağının babası Zekeriya Karaman. Bu adamın
aldığı işleri size söyleyeyim: Bakın, İstanbul
Belediyesinde 359 trilyon lira mesleki eğitim adı altında para
almış.
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Kamer Genç, oğlun nerede çalışıyor?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ayrıca da İDO diye İstanbuldaki deniz
otobüslerinin ihaleleri yine ona verilmiş. Ayrıca, bakın,
İstanbul İtfaiyesi feshediliyor, oranın ihalesi buna veriliyor.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Kamer Genç, oğlun nerede çalışıyor, onu
söyler misin?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani İstanbul Belediyesinin yarısı maalesef Tayyip
Erdoğanın oğlunun bacanağının babasına
verilmiş. Bu Zekeriya Karaman kim biliyor musunuz? Deniz Fenerinden
kendisine 30 milyon euro gelmiş, 30 milyon euro. Bu, Alman mahkemelerinin kayıtlarıyla
sabit.
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Kamer Genç, servetini açıkla da Tunceli bir duysun!
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, yani bu bildiğimiz.
Ben, bugün
Sayın Bakana soruyorum: Bakın, Türkiyede kamu
kuruluşlarının birçoğu otomobil kiralıyor.
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Kamer Genç, oğlunun nerede
çalıştığını bir söyler misin, şu Meclis
duysun.
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu otomobil kiralayan insanların çoğu Zekeriya Karamanın
sahibi bulunduğu Beyaz Holdingden kiralıyor bunları. Hem
nasıl kiralıyor biliyor musunuz? 1e 5 fazla fiyat vermek suretiyle
kiralıyor.
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Yalan söylüyorsun, yalan!
KAMER GENÇ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, isterseniz, gelin bütçeye bir hüküm
koyalım Bu bütçe Zekeriya Karaman, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gülün
istediği şekilde harcayabilecekleri bir bütçe. diye, bütün masraflar
için de Onlar istedikleri şekilde harcar. diyelim. Ama bu eğer sizin
problemlerinize yani Türkiye'nin işsizliğine çare buluyorsa hayhay.
Sayın Bakan
burada işsizliğin azaldığından bahsediyor. Sayın
Bakan, siz sadaka ekonomisine insanları
alıştırdınız. Çalışmayan, üretmeyen
insanları sadakaya alıştırdınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Belediyelerden paralar toplanıyor, gidiliyor bunlara paket
veriliyor. Böyle, çalışmadan, üretmeden, devletin, şunun bunun
parasıyla insanların geçinmesi insan haysiyetine yakışan
bir davranış mıdır?
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Servetini bir açıklasana.
KAMER GENÇ
(Devamla) İş sahası açın, yatırım yapalım.
Bakın, Türkiyede sekiz senedir iktidardasınız, sekiz senede çok
şey yapılabilir. Mutlak bir çoğunlukla, gelip burada bir günde
kanun çıkarırsınız. Bu kanunları..: Eğer
Türkiye'nin kaynaklarını iyi kullansaydınız,
arkadaşlar, bugün Türkiye nerede olurdu biliyor musunuz? Türkiye
işsizlik sorunu olmayan, lider bir devlet olurdu. Ama siz ne
yapıyorsunuz?
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Kamer Genç, şu servetini bir açıklasana.
BAŞKAN
Sayın Dede, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Askerle polisi birbiriyle çatıştırıyorsunuz,
devleti yok ediyorsunuz. Bugün, Güneydoğu elden gitmiş
arkadaşlar. Bugün Güneydoğuda kaç tane belediye başkanı
içeride? Niye içeride? Biz niye gitmiyoruz, o insanların sorunu nedir bir
dinlemiyoruz?
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Kamer Genç, şu servetini bir açıklasana.
KAMER GENÇ
(Devamla) Gidelim, bakalım Güneydoğuya. Buradan konuşmak
mühim değil
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Servetini bir açıklasana.
KAMER GENÇ
(Devamla)
ama bir de bir Güneydoğuya gidelim, o insanlar,
kardeşlerimiz ne istiyorlar bir de onlarla konuşalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Çocuğun nerede çalışıyor bir de onu
açıkla.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu Türkiyeyi böyle bu duruma getirmenin sorumluluğu yok mu
insanlarda?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Evet, yani, Sayın Başkan, rica ediyorum, şu
Başkanlığı biraz tarafsız yerine getirin. Rica
ediyorum
BAŞKAN
Yerinize oturun lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, ben otururum, oturmayı bilirim.
BAŞKAN
Lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben bu makamda çok bulundum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Oturun lütfen yerinize. Sayın Genç
FAZLI
ERDOĞAN (Zonguldak) Sayın Başkan, Sayın Kamer Gençin o
makamda oturduğunu hepimiz biliyoruz.
BAŞKAN
Sayın Erdoğan
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, ikinci konuşmacı olarak madde
üzerinde
BAŞKAN
Şahsınız adına
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Evet.
BAŞKAN
Şahsı adına ikinci konuşmacı Mustafa Elitaş,
Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce buradaki
çıkan konuşmacı her türlü farklı yöntemlerle
konuşmasının engellendiğini ifade ettiler ama tamamen
gerçek dışı bir beyanda bulunmuşlardır.
Bakınız, bütün siyasi parti grupları, gruplar adına bütün
maddelerde konuştular. Biz, milletvekili arkadaşlarımıza
hem bölümler hâlinde turlarda hem de maddeler üzerinde konuşma imkânını
ancak verebildik çünkü 338 milletvekili arkadaşımızın ancak
114 tanesine bu bütçede söz verme imkânımız olduğundan
dolayı ikiye bölerek bu şekilde ifade etmeye çalıştık.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sen, iktidarsın iktidar. Konuşmaya hakkın yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Buraya her geldiğinde dürüstlükten, namustan ifade
etmeye çalışan insan, açıkçası hep yalan, alakası
olmayan, iftirayla milleti töhmet altında bırakıyor.
Sayın Bakana
sordunuz, dediniz ki: Böyle, böyle bir şey var. Sayın Bakan da O
konuyla ilgili henüz bilgim yok, size yazılı cevap vereceğim.
dedi.
Şimdi,
birkaç gün önce gazetelerde bir haber çıktı. Saman duvar üstüne
yıkıldı. Kimin üstüne yıkılmış bu saman
duvar?
KAMER GENÇ
(Devamla) Senin üstüne.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Kamer Gençin üstüne yıkılmış.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ne diyor Kamer Genç?
Kamer Genç diyor ki burada yazısında Hatır için girmiş.
Kamer Genç şirket ortaklığının tamamen hatıra
binaen olduğunu söyledi. Arkadaş rica etti, güvenilir bir ismin de
olması durumunda Almanların ortak olacağını ifade
etti. Kabul ettim. Yüzde 5 bir hissem var, hiçbir dahlim yok şirketle
ilgili. Zaten ayrılmak için de müracaat ettim.
Bakın, o
şirketle ilgili ticaret sicil gazeteleri: 2003 yılı Aralık,
şirket limitet şirket, Kamer Genç yok. 2004, 8 Mart, şirket hâlâ
limitet şirket, Kamer Genç yok. 2007, 18 Mayıs, şirkete bir tane
Alman ortak alınmış, Kamer Genç yok. 15 Haziran 2007,
şirketin amaçlarında değişiklik yapılmış,
Kamer Genç yok. 2 Temmuz 2007, şirkette yine ana sözleşme
tadilatı yapılmış, Kamer Genç yok. 12 Temmuz 2007,
şirkette yine tadilat sözleşmesi yapılmış, Kamer Genç
yok. 21 Kasım 2007, Kamer Genç var.
21 Kasım
2007 ne? 22 Temmuzdan sonraki gelen gün. Ne olmuş? Hatırlı bir
kişi aramışlar. 22 Temmuzdan önce hatırı olmayan Kamer
Genç, milletvekili olduktan sonra hatırlı olmuş ve Hiçbir dahli
olmadan Alman ortak girecek. demişler. Alman ortak ne zaman girmiş?
Kamer Genç ortak olmadan önce Alman ortak şirkete girmiş. Alman
kimden almış hisseyi? Alman ortak, Dieter isimli Alman ortak,
kendisine ait yüzde 5lik hisseyi Kamer Gençe vermiş. Türk ortaklardan
almamış Kamer Genç, Alman ortaktan
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yalan söylüyorsun!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Alman ortaktan almadın mı bu hisseyi
sen?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yalan söylüyorsun, yalan!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Yalansa burada, yalansa burada, belge burada.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, kalkıp da sen hatır nedir
bilir misin? Sayıştay üyeliği yaptım. diye söylüyorsun.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ömrüm sadece devlet memurluğuyla geçti.
diye söylüyorsun.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Ömrü sadece devlet memurluğuyla geçen ve otuz
yıla yakın milletvekilliği yapan bir insanın, öyle
söylentiler var ki Ankarada, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde 60, 70, 80
tane dairesi varmış, kira geliri elde ediyormuş. Türkiye'nin
başka bir ilinde bir iş hanı varmış, oradan gelir elde
ediyormuş. Ey Kamer Genç, Tuncelililik Türkiye'nin her tarafında var,
dünyanın her tarafından var ama Tuncelinin yatırıma
ihtiyacı var. Sen bedava arsayı almışsın. Tuncelide
de bedava arsa var çünkü Tunceli de 5084e giriyor. Sen eğer o yatırımını
Tuncelide yapmış olsaydın, belki 300-500 insana, Tunceliliye,
hizmet etmiş, istihdam imkânı sağlamış ve onların
bu muharrem ayı hürmetine dualarını almış olurdun.
Niye gidip de oralara yatırım yapmıyorsun, Aksarayda yatırım
yapıyorsun?
Ve yapılan
yatırım da
Arkadaşlar resmini çektiler, işte resim de
burada. 15 bin liralık sermayesi olan bir şirket, yapılan bedel
1 milyon -1 trilyon- lira. Şirketin sermayesi ne kadar? 250 bin lira. 250
bin lira sermayeli bir şirket -1 trilyon liralık- 1 milyon
liralık yatırımı nasıl yapar? Ya gizli kaynaklardan ya
gizli kasadan veya buraya kayıt dışı getirilmiş
imkânlardan yatırım yapar. Şirkete de parayı ödememiş.
Adam iflasını yapmış.
Kamer Gençin bu
şirkette görevi ne? Yönetim Kurulu Başkan Vekili. (AK PARTİ
sıralarından Aa! sesleri) Buna da yalan de istersen. Bu
şirkette Yönetim Kurulu Başkan Vekili.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen tamamlayınız.
Lütfen sayın
milletvekilleri
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Önce, senin, başkalarından hesap
sorarken, bir kere iyice temizlenip buraya gelmen gerekir, aksi hâlde hiç kimse
senin inandırıcılığına bakmaz.
Şirkette
2002-2003 yılında
Ta bu şirketin geçmişi 1989, ama
şirkette hiç olmayan Kamer Genç birdenbire, 22 Temmuz seçimleriyle
birlikte milletvekili olmuş, hatırlı kişi olmuş.
Nüfuz
kullanmanın suçu nedir? Nüfuz kullanmanın suçu nedir? Sen
milletvekilliği nüfuzunu kullanarak eğer 12.500 lira
yatırdıysan onun belgesini de ortaya çıkarman lazım.
Bedelsiz verdilerse açıklaman lazım ve Sayıştay
üyeliği yapmış birisi de herhâlde hatırla nüfuzun
aynı anlama geldiğini çok iyi bilir.
Ben seni millete
havale ediyorum. Yatırımlarını ve kazançlarını
orada değerlendirmeyen Kamer Gençi Tuncelilere havale ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sataşmadan söz veriyor musunuz?
BAŞKAN Bir
saniye
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın
milletvekilleri, bir saniye.
Evet, Sayın
Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sataştı herhâlde, değil mi? (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN Ne
diye sataştı Sayın Genç, ne söyledi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hiç sataşmadı mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tutanaklara bakın Sayın Başkan. Ben
sadece belgeleri okudum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, hiç sataşmadı mı?
BAŞKAN
Sayın Genç, her konuşmanızda Tüzükü iyi bildiğinizi
söylüyorsunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İyi, anladım da adam dedi ki: Gayrimeşru,
kayıt dışı ekonomi
BAŞKAN Ben
Tüzük gereği soruyorum, sormak da zorundayım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu, Beyefendi, ben
BAŞKAN Ne
diye sataştı Sayın Genç, tekrarlar mısınız?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, ben belgelerle
konuştum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Beyefendi, sataşmadan söz istiyorum.
Konuşmacıyı dinlediniz, söylediklerini dinlediniz.
BAŞKAN
Tamam, ne diye sataştı?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim?
BAŞKAN Ne
diye sataştı? Ne dedi de sataştı size?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Tunceliye yatırım yap. demiş.
BAŞKAN Söz
vereceğim, ne dedi de sataştı?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kayıt dışı ekonomi yapmış, nüfuz
ticareti yapmış, milletvekili olduktan sonra bu şirkete
girmiş
(AK PARTİ sıralarından Yalan mı? sesleri)
Bunları konuşayım isterseniz.
BAŞKAN
Buyurun.
Yeni bir
sataşmaya mahal vermeden yalnız.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Ama müsait bir zaman verin de
BAŞKAN Üç
dakika süre veriyorum.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Değerli milletvekilleri, ben
Hemen yarına eğer, ey
Mustafa Elitaş, bir maliye müfettişini, bir hesap uzmanını
gönderip de inceletmezsen namertsin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Namert sensin!
KAMER GENÇ
(Devamla) Sen namertsin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Namert sensin! Doğru konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) Namert sensin!
BAŞKAN
Lütfen Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, Sayın Maliye Bakanı buradaysa, bu olayla
ilgili bir maliye müfettişi, bir hesap uzmanı gönder, şey etsin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sen 2007de ortak oldun mu, olmadın mı?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlarım, ben 2002 ile 2007
arasında milletvekili değildim, 22 Temmuzda, o zamanki şeyle
geldim. Bir arkadaşımızın bir şirketi var. Zaten
arkadaş Almanyadan gelmiş. Dedi ki: Ben bir
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Alman mı, Türk mü?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, Almanyadan gelmiş Türk. Bir dinle de
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ama burada Alman yazıyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, Alman ortak da var.
Bana dedi ki:
Efendim
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sana hisseyi kim devretti?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, neyse
Konuşmuşlar.
Bir dakika
Mustafa
Sen bana dedin ki: Kayseri Şeker Fabrikasıyla ilgili
suistimalleri getireceğim sana. Getirmedin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kamer
KAMER GENÇ
(Devamla) Çünkü oraya işçilerini koydun da onun için
Neyse.
Seninle
uğraşacağım Mustafa Elitaş, seninle
uğraşacağım!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Uğraş, uğraş
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bakın, arkadaşlar, olay şu
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Arkadaş, o şirketin sahibi olan arkadaş dedi ki
Almanyada bir makine bulunmuş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kim o şirketin sahibi?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu makine samandan tuğla yapıyor. Son model bir şey.
Dedi ki: Bizim Alman ortağa ihtiyacımız var ama isterseniz
Yani, dedi ki: Bize Alman ortağın da ortak olabilmesi için ismi
bilinen bir arkadaşın da ortak olması lazım.
Aslında, ben
siyasetle uğraştığım için tabii ki benim zamanım
başkasının gözüne çuvaldız olarak girer, onun için olmamam
lazım ama anormal bir şey yok. Şirket getirmiş, bana yüzde
5 hissesini vermiş, 12 milyar lirayla da ben şirkete ortak
olmuşum. Ondan sonra da arkadaş
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bakın, 12
milyar hisse vermişim, ortak olmuşum, yüzde 5i
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri lütfen
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Sadede gel, sadede!
KAMER GENÇ
(Devamla) Aksarayda bir bölgede bir fabrika için fizibilitesi
yapılmış, fabrika kurulmuş ondan sonra da devletten bir
kuruş para almış mıyım? Almamışız.
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Arsa kimin?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ha orada, gidilmiş Aksarayda zaten sanayi bölgesinde bedava
arsa veriliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Eğer
zaten bedava arsayı
Ben eğer bir defa valiye
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Aa, Tuncelide de mi bedava arsa var?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın bir valiye telefon etmişsem, herhangi birisine
Bakın milletin huzurunda söz veriyorum, bu fabrika binasının
tahsisi için hiçbir resmî kuruluşa telefon etmişsem
milletvekilliğinden istifa etmeyen şerefsizdir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bak, istifa etmeyen
Bakın söylüyorum size.
Ama şimdi
arkadaşlar, yani ben şimdi bir anonim şirketin yüzde 5 hissesine
ortak olmakla ne ayıbım olmuş?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Para verdin mi, para?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ne ayıbım olmuş bir söyleyebilir misiniz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Para mı verdin, hatır mı?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu! ödediğimiz para ortada.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hatıra binaen mi, para mı?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani bu kadar onursuzca
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Para verdin mi, para?
KAMER GENÇ
(Devamla)
bu kadar soysuzca insan
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Para verdin mi, para?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani rica ediyorum size, ben burada eğer varsa
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Para verdin mi, para?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bak Mustafa Elitaş, iktidar senin elinde, eğer bir
kuruş menfaat
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Para verdin mi, para?
BAŞKAN
Lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Şirket ortaklığı için para
verdin mi?
KAMER GENÇ (Devamla)
Şirkete verdim tabii parayı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Belgesini göster! Hatıra binaen dedin.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu! 12 milyar para verdim, 30 milyar da banka havalesiyle
kayıt etmişim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ama 12 milyar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Lütfen Sayın Genç, sözünüzü verdim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, süre ver. Sayın
Başkan, konuşsun, süre ver.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Meclisi bu işle meşgul
etmeye hakkımız yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bakın sayın milletvekilleri, Mustafa
Elitaş daha Sayıştayla Danıştayı birbirine
karıştırıyor. Ben Danıştay tetkik
hâkimliğinden geldim. Ben otuz senedir politikacıyım. Benim
malım mülküm. Her şey ortadadır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Benim seksen tane dairemin olduğunu
Bu
bir iftiradır, ispat etmezsen namertsin yine! İspat etmezsen
namertsin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gazetelerin yazdığını,
söylentileri söylüyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) Hayır, o gazetelere bakma.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yoksa yok de! Yoksa yok de!
KAMER GENÇ
(Devamla) İspat etmezsen namertsin! Ondan sonra bunları
Benim
sahip olduğum mal ve mülkler ortadadır, onların
hesabını da vermeye şeyim.
Hırsızlıklarınızı benim üzerime iftira atarak
örtemezsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ben size
diyorum, işte iktidar gücü sizde. Yiğitliğiniz varsa, benimle
ilgili kanun dışı bir şey tespit edip de
ispatlamazsanız ve üzerine gitmezseniz şerefsiz ve namussuz
insanlarsınız! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Elitaş
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, iki dakika müsaade
ederseniz
İtham etti. İki dakika, iki dakika lütfen.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen ama, tekrar yeniden sataşmaya
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, iki dakika. Bakın,
bana şerefsiz, namert dedi. Lütfen iki dakika müsaade edin. Bakın,
kendi belgesiyle konuşacağım.
BAŞKAN
İç Tüzükün 69
Lütfen Sayın
Elitaş, yeniden sataşmaya
3.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan Alman ortak
varmış dedi. Hisseyi aldığı şahıs Alman
ortak. Kim bu Alman ortak? Dieter Henrich Brechmann. Kim bu?
Bir de öyle
enteresan bir şey dedi ki kayıtlara geçti, kayıtlara geçti. 30
milyar da havale gönderdim. dedi. 30 milyar havaleyi göndermişsin,
aldığın hissenin değeri 12.500 lira, 12,5 milyar lira. 30
milyar lirayı ne diye gönderdin?
KAMER GENÇ
(Tunceli) İnşaat için gönderdim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) 12 milyar 500 milyon lira şirket havalesi,
şirketteki sermayen, sen 30 milyar lira para gönderiyorsun.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Avanta ödemiş, avanta.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Yani nerede bu paranın kaynağı,
nereden geliyor?
SUAT KILIÇ
(Samsun) Bu değirmenin suyu nereden?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Buna cevap ver. Sen 2007 yılından, 2007
22 Temmuzdan sonra hatırlı hâle gelmişsin. Birileri senin
hatırından faydalanmak üzere, senin nüfuzundan faydalanmak üzere sana
imkân sağlamışlar ve adam da, şirket sahibi 1 trilyon
liraya yakın harcama yapmış ama maalesef
alamadığından dolayı şu anda zor duruma
düşmüş, sıkıntıya düşmüş. Onun için, burada
birilerine iftirayla, birilerine bühtanda bulunurken iyi bir şekilde
temizlenmen gerekir.
Muharrem ayı
önemli bir ay, hepimiz için, Müslümanlar için önemli bir ay. Tüm
Müslümanların muharrem ayını tebrik ediyorum ve özellikle de
bugünün hürmetine sana diyorum ki iyice bir temizlen gel diyorum ve (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Tuncelililere, Tunceliye
yapmadığın yatırımı
Tuncelinin hakkını
koruyorum. diyorsun ama kaynaklarını, imkânları niye Tunceliye
göndermiyorsun? Seni Tuncelililere havale ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S.
Sayısı: 442) (Devam)
2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve
Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) (Devam)
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
Sayın Başkan, bakın, yine
bana sataştı.
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu AKPlilerde hiç ticaret ortaklığı olan yok mu?
Hiçbirisinin malı mülkü yok mu? Çocuklarının hepsi ihalelere
katılıyorlar.
BAŞKAN
Sayın Genç, böyle bir usul yok, lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben, özel bir şirketten hisse almışım yahu!
BAŞKAN
Lütfen oturur musunuz
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Alın terinle
KAMER GENÇ
(Tunceli) Alın terimle
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hatır için almışsın sen
hisseleri, hatır için.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İspat etmezsen şerefsizsin!
BAŞKAN
5inci maddeyi okutuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) İspat etmezsen şerefsizsin. Eğer alın terimle
kazanmamışsam ben şerefsizim, eğer kazanmışsam
sen şerefsiz misin?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yazıyor burada yazıyor!
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen
Sayın Elitaş
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yazıyorsa, o başta senin paranla
Efendim, o gazete 750
milyon dolar
Çalıkın gazetesi.
BAŞKAN
5inci maddeyi okutuyorum:
Tamamlayıcı
ödenek
MADDE 5- (1)
Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği üzere, kamu
idarelerinin 2008 yılı ödenek üstü giderlerini karşılamak
üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri
için toplam 5.061.297.157,35 Yeni Türk Lirası,
b) (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler için toplam 913.319,05
Yeni Türk Lirası,
tamamlayıcı
ödenek kabul edilmiştir.
BAŞKAN Söz
talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum:Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
Devredilen ödenek
MADDE 6- (1)
Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinin ilgili sütununda
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerinin toplam 177.661.590,78 Yeni Türk Lirası,
b) (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin toplam 6.736.741,68
Yeni Türk Lirası,
2008
yılı içinde harcanmayan ve özel kanunlarla bir sonraki yıla
devrine izin verilen ödeneği ertesi yıla devredilmiştir.
BAŞKAN
Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa
Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Kalaycı.
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 443 sıra sayılı 2008 yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 6ncı
maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Maliye Bakanı, bütçe ve kesin hesap
tasarılarının geneli hakkında yaptığı
sunuş konuşmasında, AKP hükûmetleri döneminde kriz
yılı olan 2009 yılı hariç bütçe hedeflerini sürekli
tutturduklarını söylemiştir. Benzer ifadeleri bazı AKP
Grubu temsilcileri de dile getirmiştir. Sayın Grup Başkan Vekili
de hep 2009 yılı verileriyle karşılaştırma yaptığımızdan
şikâyetçi olmuştur.
Şu anda 2008
yılı kesin hesabını görüşmekteyiz. 2008
yılının hedefleri ve gerçekleşmelerine bakalım, acaba
doğru mu bilgi veriliyor, görelim:
AKP Hükûmetinin
2008 yılı ekonomik büyüme hedefi yüzde 5,5; gerçekleşme ise yüzde
0,9. Hedef tutmuş mu? Hedeften sapma yüzde 84 değerli
arkadaşlarım, yakınına bile uğramamış.
Aynı şekilde bir önceki yıla göre ekonomik büyüme yüzde 80,9
oranında düşerek 0,9a gerilemiştir.
Üretici
fiyatları endeksine bakalım: ÜFE yıl sonu hedefi 2008
yılında yüzde 3,75; gerçekleşme yüzde 8,1. Hedef tutmuş mu?
Hayır. Hedeften sapma tam yüzde 116.
Enflasyona
bakalım: TÜFE yıl sonu hedefi yüzde 4, Hükûmetin yıl sonu hedefi
yüzde 4, gerçekleşme ise yüzde 10,1. Hedef tutmuş mu? Hayır.
Hedeften sapma yüzde 153.
Yine, bütçe
açığının millî gelire oranında hedeften sapma yüzde
28, faiz dışı fazlanın millî gelire oranında da
hedeften sapma yüzde 34tür.
Haziran 2007de
açıklanan Orta Vadeli Programda, Aralık 2007de açıklanan
Katılım Öncesi Ekonomik Programda 2008 yılı işsizlik
oranının sırasıyla yüzde 9,6 ve yüzde 9,7ye
düşürülmesi hedeflenmiş. Gerçekleşme ne? Bırakın
düşürmeyi, yüzde 11e yükselmiştir.
İşin
daha da vahimi, yılın bitimine üç aydan az süre kala Ekim 2008
ayında revize edilen hedeflere göre büyümede yüzde 78, bütçe
açığında yüzde 23, faiz dışı fazlada yüzde 18
sapma gerçekleşmiştir. AKP Hükûmeti, bırakın
yıllık hedefleri tutturmayı, önünü bile görememiştir, tam
bir öngörüsüzlük örneği vardır.
AKP Hükûmetinin
2008 yılı yapısal reform önceliklerine de bakalım. Ne
denmiş? Kamu personel reformu gerçekleştirilecektir.
Gerçekleştirildi mi arkadaşlar? Yeni Sayıştay Kanunu
çıkarılarak Sayıştayın denetim alanı
uluslararası standartlara uygun hâle getirilecektir. denmiş. Mali
saydamlık ve mali raporlama geliştirilecektir. denmiş. Yeni
Türk Ticaret Kanunu çıkarılacak. denmiş. Bunlar, değerli
arkadaşlarım, 2008 yılı için denmiş. Bunlar
yapıldı mı? Ne gezer, 2008 geçti, 2009 geçti, maalesef hepsi
lafta kaldı. O nedenle, Sayın Bakan, değerli
arkadaşlarım; lütfen doğru bilgi verelim diyorum.
Değerli
milletvekilleri, gerek Sayın Başbakan gerekse Sayın Maliye
Bakanı ve bazı AKP temsilcileri krizle birlikte istihdamı
korumak ve artırmak için birkaç tedbir paketi
açıkladıklarını belirterek, bu kapsamda özel sektörde
istihdam edilen sigortalılar için işveren hissesinin 5 puanlık
kısmını karşıladıklarını,
kadınların, gençlerin istihdamını teşvik etmek için
prim indirimi getirdiklerini, özürlü çalışanlarımızın
işveren primlerinin tamamının devlet tarafından
karşılanmasını sağladıklarını ifade
etmişlerdir. Krizle ilgili tedbir aldık. diyen her AKPli
arkadaşım başta bunları saymıştır.
Bu konuların
yer aldığı istihdam paketi olarak adlandırılan ve
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim de desteklediğimiz kanunu ne zaman
çıkardık? 2008 yılının Mayıs ayında. Peki,
soruyorum: Hani kriz 2008 yılı Ekim ayından itibaren ülkemizi
etkilemeye başlamıştı? Daha da ilginci var, krize yönelik
aldığımız tedbir diye bahsettiğiniz bu konular yeni
değil değerli arkadaşlarım, biraz geçmişi
hatırlayın. İşverenlerimizin, girişimcilerimizin
rekabet gücünü artırabilmek için beş altı senedir gündeme
getirilen bir konu ve 60ıncı AKP Hükûmetinin de Programında
yer alan bir konu. Yani o nedenle, işte bunu kriz tedbiri olarak öngörmek
ne kadar doğrudur değerli arkadaşlarım? Hani, küresel
krizin etkisini öngöremediğiniz için 2009 yılı bütçe
hedeflerinde uçmuştunuz, daha ilk ayda hedefler altüst olmuş,
çuvallamıştınız? Krizin etkisini öngöremediğiniz
tarihten önce nasıl oluyor da krize yönelik tedbir almaktan
bahsedebiliyorsunuz? Lütfen doğruları söyleyin, dürüst olun;
aldatmayı, kandırmayı, mazeret aramayı bırakın.
Başarısız, beceriksiz, basiretsiz, öngörüsüz bir hükûmet
olduğunuz tüm açıklığıyla ortadadır.
Aldık diye
saydığınız diğer tedbirlere bakarsak, zaten geçici
süreyle uygulanan vergi indirimi, kısa çalışma ödeneği gibi
tedbirler, belirli sayıda büyük sanayicileri kısa bir süre için
rahatlatmıştır, toplumun geneline yönelik bir tedbir
alınmamıştır.
Krizden en fazla
etkilenen çiftçimize; küçük sanayi sitelerinde, organize sanayi bölgelerinde,
çarşı ve mahallelerde zor duruma düşen, iş yerini kapatan
ya da kapatma durumuna gelen esnafımıza, KOBİlerimize;
çalışanlarımıza, dar ve sabit gelirli
vatandaşlarımıza yönelik bir tedbir paketi
açıklanmamıştır, 2010 bütçesinde de maalesef öngörülen
hiçbir tedbir bulunmamaktadır. Çiftçimiz, esnafımız,
vatandaşlarımız haciz kıskacında bunalıma
girmekte, AKP Hükûmeti ise seyretmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, Konyada tarla, iş yeri, ev gibi gayrimenkullerin
yüzde 70inin tapu kayıtlarında şerh olduğu
konuşulmaktadır, diğer illerimizde de benzer tablonun
yaşandığı aşikârdır. Ey Hükûmet, bunlardan
haberiniz var mı?
IMF tahminlerine
göre, Türkiye'nin, 2009 yılında, dünyadaki 182 ülke arasında
ekonomisi en fazla küçülecek 17nci ülke olması beklenmekte. Türkiye
ekonomisi 4 çeyrektir küçülüyor. Sanayi üretimi peş peşe on dört ay
düşerek dip yapmış, bir türlü toparlanamıyor. Tüketicilerin
ve reel sektörün güvensizliği devam ediyor. İşsizlik endişe
verici boyutlara yükselmiş. Yoksulluk artıyor. Sosyal güvenlik
sistemi alarm veriyor. Bütçe açığı ve bu açığı
kapatmak için Hazinenin on bir ayda yaptığı net iç borçlanma 5-6
kat artmış. Çiftçi, köylü, memur, işçi, esnaf, emekli ekonomik
ve sosyal krizi en ağır bir şekilde yaşamakta; borcunu,
çekini, senedini, kredisini, kredi kartını ödeyememektedir. Hükûmet
ise olan biteni hiç umursamamakta, vurdumduymaz bir tutum sergilemektedir.
Değerli
arkadaşlarım, işsizlik, yoksulluk Türk milletinin kaderi
değildir; bu hâle siz getirdiniz, AKP getirmiştir. AKP, ülkemizi bir
sosyal felaketin eşiğine getirmiş, Sayın Başbakan hâlâ
teğet edebiyatı yapıyor. Sayın Maliye Bakanımız
gittiler herhâlde. Aynı konuya ben de değineceğim. Sayın
Maliye Bakanı da Estonya, Letonya, Litvanya, Slovakya gibi ülkelerle
Türkiyeyi mukayese ederek, daha iyi olduğumuzu söylüyor ve Bunlar ülke değil
mi? diye de savunuyor.
Sayın Maliye
Bakanı, bu saydığın ülkelerin çapı nedir ki? Hepsini
toplasan bile, neresinden bakarsan bak bizim bir vilayetimiz etmez. Acaba,
AKPnin hedefleri bu gibi ülkelerden daha iyi konumda mı olmaktır?
Milliyetçi Hareket Partisine göre Türkiye büyük ülkedir, Türkiye lider ülke ve
süper güç olma hedefi olan bir ülkedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kalaycı, lütfen tamamlayınız.
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) AK PARTİ sayesinde.
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) Görüyoruz, görüyoruz.
Siz bu ülkeyi ve
Türk milletini layık olduğu seviyeye yükseltme, bu ülkeyi yönetme
liyakatine sahip değilsiniz.
Görülmektedir ki,
kendi döneminin hesabını vermekten ısrarla kaçan AKP, müflis
tüccarlar gibi eski defterleri karıştırarak medet
ummaktadır. Geçmişi suçlamayı, iftira atmayı bir kenara
bırakın. Eğer inandığınız bir konu varsa da,
yedi yıldır iktidarda siz varsınız, o zaman gereğini
neden yapmadınız? Yine yapabilirsiniz. Bizim gizleyeceğimiz,
saklayacağımız bir husus yoktur ve bu zamana kadar da olmamıştır.
Önce, kendi döneminizin hesabını bir verin diyorum.
Bütçemizin
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına söz isteyen Ayhan Sefer Üstün, Sakarya Milletvekili?.. Yok.
Yılmaz Tunç,
Bartın Milletvekili.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
6ncı maddesi hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
AK PARTİ
İktidarının yedi yılda ülkemizi her alanda
geliştirdiği, ülkemizi dünyanın 17nci büyük ekonomisi,
Avrupanın 6ncı büyük ekonomisi hâline getirdiği
tartışmasızdır. Bu icraatlarımızı milletimiz
de yaşayarak görmektedir.
2008
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile 2010 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının ülkemize ve
milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tunç.
Şahsı
adına söz isteyen Azize Sibel Gönül, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun
Sayın Gönül. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AZİZE
SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve aziz
milletimi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, bütçeler, kamunun geliri ve gideri arasındaki dengeyi
sağlamak, kaynakları benimsenen hedefler doğrultusunda en etkin
şekilde kullanmak için hazırlanan belgelerdir.
Ülkenin
kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirmek, kuşkusuz
her iktidarın önde gelen görevidir. Bu noktada, bütçe görüşmelerine
katkı sağlayan tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum. Çünkü
müsâdemeyi efkârdan bârikayi hakikat doğar. Bu iktidar böyle bir
anlayışla hareket etmekte. Dolayısıyla Türkiye'nin
beklentilerine cevap verecek bir bütçenin yapılması, hem de
açığın az olması, sonuçta dengeye oturması hepimizin
arzu ettiği bir husustur.
Bu duygu ve
düşüncelerle maddenin hayırlı olmasını temenni ediyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Arayacağım Sayın Genç.
Maddeyi
oylarınıza sunacağım ve aynı zamanda karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.41
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
6ncı maddesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi maddeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
7nci maddeyi
okutuyorum:
İptal edilen
ödenek
MADDE 7- (1)
Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği üzere, 2008
yılı içinde kullanılan ve ertesi yıla devredilen özel
ödenekler dışında kalan ödeneklerden, 5018 sayılı
Kanuna ekli;
a) (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerinin toplam 15.777.533.273,17 Yeni Türk Lirası,
b) (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin toplam
2.177.778.871,59 Yeni Türk Lirası,
c) (III)
sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların
toplam 204.291.878,48 Yeni Türk Lirası,
ödeneği
iptal edilmiştir.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi yok.
Şahsı
adına Azize Sibel Gönül, Kocaeli Milletvekili.
AZİZE
SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2008 yılı mali bütçesinin, Türkiye ekonomisi
ihtiyaçlarını en iyi şekilde gözeten, mevcut şartların
üzerine inşa edilmiş, gerçekçi ve istikrarı sağlamaya
yönelik bir bütçe olduğunu görmekteyiz. Sürdürülebilir büyüme ve
kalkınmayı sağlayacak, istikrarın ve refahın
artırılmasını dikkate alan ve uzun vadeli bir perspektifle
hazırlanmış bir bütçe olduğunu görmekteyiz.
Değerli
arkadaşlar, hükûmetler iktidarlarında büyük muvaffakiyetler
gösterebilir. Fakat yalnız onunla övünerek kalmak isterse o muvaffakiyet
de unutulmaya mahkûm olur. Onun için, çalışmak, daima muvaffakiyet
aramak amacımızdır. Bizlerin ve toplumun her kesiminin bu
bütçeye destek vermesi muvaffakiyete ulaşmayı daha da
kolaylaştıracaktır. En büyük desteğimiz milletimizin bize
olan güvenidir.
Bu duygularla
2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu
Tasarısının milletimize hayırlı olmasını
temenni ediyorum. Hazırlanmasında emeği geçen arkadaşlara
da teşekkür ediyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına ikinci konuşmacı Safiye Seymenoğlu, Trabzon
Milletvekili.
SAFİYE
SEYMENOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2008 Mali Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının 7nci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
2008 Mali
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının hayırlı
olduğunu düşünüyorum. 2010 yılı bütçesinin de
hayırlı olması temennisiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi
okutuyorum:
Devlet
borçları
MADDE 8- (1)
Devlet borçlarına ilişkin cetvellerde gösterildiği üzere 2008
yılı sonu itibarıyla;
a)
13.978.301.024,38 Yeni Türk Lirası kısa vadeli Devlet iç borcu ve
260.848.994.717,77 Yeni Türk Lirası orta ve uzun vadeli Devlet iç borcu
olmak üzere toplam 274.827.295.742,15 Yeni Türk Lirası Devlet iç borcu,
b)
106.002.687.875 Yeni Türk Lirası Devlet dış borcu,
c)
15.184.729.472,74 Yeni Türk Lirası Hazine garantili borç,
mevcuttur.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mithat Melen,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Melen. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MİTHAT MELEN (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2008 yılı kesin hesap
yasasının 8inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlarım.
Geçen gün yine
aynı şeyleri konuştuk. Kesin hesap yasası, gerçekten, bir
önceki dönemi ibra eden -aynı, bir anonim şirkette olduğu gibi-
çok önemli bir yasa ve dünyada ender bir anayasada bu bir madde hâlinde var, o
da bizim Anayasamızda. Kanun koyucu o kadar önem vermiş ki kesin
hesap yasasını Anayasa maddesi hâline getirmiş. Bu gerçekten
önemli bir şey. Ama biz iyi kullanabiliyor muyuz? Kullanamıyoruz.
Tabii, bu saatte, özellikle her şey biterken bunları tekrar söylemek,
belki size tuhaf gelir ama belki Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli
görevlerinden bir tanesi denetim görevi, onu da doğru dürüst, özellikle
kesin hesap yasasında bile yapamıyor, yapmıyor. Hatta yedi sene,
sekiz sene önce olan şeyleri politik nedenle sahneye getiriyor, burada
söylemeye çalışıyor. Hâlbuki, gerçekten bu yasa ve bu verilen
imkân önemli bir imkân. Çünkü gerçek denetim, burada yapılması
gereken bir denetim. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe üzerinde denetimi,
neredeyse ekonominin yarısını denetlemek gibi bir şey. Yani
geçmişte yaptığınız hataları da, bunları
denetleyerek, yapmamaya çalışmanız imkânı vermesi
açısından da çok önemli ve makroekonomik açıdan hem dünyaya hem
Türkiyeye bakarken dengelemeyi de yapmanız mümkün. Geçmişte neleri
yanlış yapmışsınız veya neleri doğru
yapmışsınız, onları denetlemek ve onları burada
teker teker tartışmak çok önemli bir şey.
Belki bu İç
Tüzük değişikliği de -bu yasayı da getirmemiz lazım
buraya- önem kazanıyor. Niye önem kazanıyor? Bunları burada daha
rahat biçimde tartışabilme imkânı verecek bize. Hatta her bakanlığın
kendi komisyonunda tartışılması, bir ekonomik veya
sosyal komite adı altında yeni bir komite kurulması, bir
komisyon kurulması, o komisyonda da hem bakanların hem
bürokratların gelip izahat vermesi gerçekten önemli. Çünkü burada belirli
uygulamaları, hakikaten ekonomi açısından ve bu yasayı
uygulamak açısından bürokratlar yapıyor, yani Türkiyedeki
gerçekten çalışan insanlar yapıyor. Onları da dinlemek
lazım. Bazen biz, gereksiz yere, hem onları hem birbirimizi burada
suçluyoruz. O uygulamaları burada teker teker dinlemek lazım ve ne olduğunu
görmek lazım. Mesela 2008, hiç kimsenin dikkatini çekmedi. 2008 devlet
borçlarını onaylarken -veya devlet borçlarını burada
onaylamış olacağız kabul etmekle- yani bunun
yapılış biçimi, nasıl yapıldığı ve
nerelere doğru yanlış yapıldığı çok
açık burada görülebilir.
Çünkü
-düşünün- bazen yükü aşırı biçimde Merkez
Bankasının üzerine yükleyip bazen de -burada olduğu gibi- Hazine
adına bazı şeyleri yapmak istiyoruz. Hâlbuki Hazinenin gerçekten
ekonomiye hâkim olması lazım ama Hazine Türkiyede son yıllarda
ekonominin dışına itildi, ekonomik yapının
dışına itildi ve belirli görevler Merkez Bankasına verildi.
Merkez Bankasının, bir numaralı görevi fiyat
istikrarıdır, fiyat istikrarını korumaktır ama Merkez
Bankasının fiyat istikrarını korurken -tabii enflasyonla
mücadele edecek ama- devletin borçlanma politikasını da takip etmesi
lazım. Ama onunla özellikle 2008de sanki hiç ilgilenmedi, Hazine de geç
kaldı bunları yapmakta, 2009dan itibaren yaptılar. Yani küresel
kriz başlayana kadar ciddi biçimde bir parasal politika uygulandı,
mali politika uygulanmadı. Küresel krizden sonra da parasal politikaya
ağırlık verildi ama yine mali politikalar uygulanmıyor.
Yani gelir eksik kaldığı için zorunlu olarak borçlanma artıyor.
İşte burada çok kritik bir nokta var, Merkez Bankasının
elindeki rezervlerini efektif olarak kullanması. (Gürültüler)
Tabii beni
dinlemek zorunda değilsiniz bu saatte, anlıyorum, patırtı
kütürtü etmekte de haklısınız ama bunlar işinize
yarayabilir, arada dinlerseniz de fena olmaz gibime geliyor çünkü seneye
aynı hataları yapmayın diye çünkü aynı hatalar devam
edecek. Niye? Bakın, esas mesele faizle ilgili. Faizi Merkez
Bankasının üzerine yüklenerek düşüremezsiniz. Sayın Bakan
burada, bunu çok iyi biliyor. Faiz oranını düşüremediğiniz
sürece de yatırımı hakikaten halledemezsiniz.
Türkiyenin de bu
bütçenin de en önemli sorunu şu anda yatırım hâline geldi çünkü
yatırım, özellikle sabit sermaye yatırımı yok,
düştü. Özel sektör de bu yatırımlarını
düşürdüğü için -o da eski borçlarını ödemek için daha fazla
borçlanmak zorunda kalacak- kamu da bu işin içine girdiği için bu
bütçeyle kamu daha fazla borçlanmak zorunda. Borçlandıkça da meşhur
yansıma etkisiyle gerçekten faizleri yukarı çekecek. Faizleri
yukarı çekmek demek Türkiyede yine maalesef büyüme hızının
düşmesi demek, istihdamın azalması demek.
Herkes
istihdamdan bahsediyor. Şurada milletvekillerinin, herkesin her gün en
önemli derdinin burada iş bulmak olduğunu hep birlikte biliyoruz.
Biliyoruz da, bunun temel sorunlarını da bir türlü çözmekle uğraşmıyoruz.
Buna eğilmek istemiyoruz. Aslında belki en önemli görevlerimizden bir
tanesi Türkiyede bu istihdam meselesini çözmek, çünkü o, sosyal
barışı da beraberinde getirecek; belki çok
sıkıldığımız, hakikaten çok
bunaldığımız terörü de önleyecek. Çünkü en önemli
meselelerin başında insanlarımızın karnının
doyması lazım. Gerçekten, Türkiyede her işe ekonomik gözle
bakmak belki yanlış ama yavaş yavaş artık bu ekonomik
açıdan bakmayı, bir de arkamıza dönüp neler
yaptığımızı, verimli veya etkin olup olmadığımızı
çok iyi tartmak zorundayız.
İşte,
yine Merkez Bankasının bugün de önünde aynı
sıkıntı var, Hazinenin de önünde aynı
sıkıntı var. Borçlar birikiyor, borçlar artacak. Bugün burada
sizin oylarınızla biraz sonra onaylayacağımız kesin
hesap kanununa göre iki sene sonra daha ağır bir devlet borcu yükü
çıkacak karşımıza. Ondan kurtulabilmek için veya oradaki
faiz yükünü azaltıp yatırımları artırmak için
işte esas yapılması gereken, şu anda ve belki bunu mutlaka
burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapmamız lazım, Merkez
Bankasına da el tutmamız lazım, Hazinenin yatmaması
lazım, hele Maliye Bakanlığının bu kadar sessiz
kalmaması lazım, ekonomide de işi bu kadar sessiz götürmemek lazım.
Çünkü, yine korkarak söylüyorum bunu: İnşallah, Türkiye bir yurt
dışı kriziyle tekrar sarsılmaz. Her an her şey
olabilir çünkü zor bir dönem, yapısal değişikliklerin
olması gereken bir dönem. Çünkü yapı artık kaotik bir yapı,
dünyada ekonominin yapısı. Onun için, bu kaotik yapıyı
böyle klasik bir kafayla ve klasik bakışla da çözemeyiz, bilesiniz.
Buna daha dinamik bakmak lazım. Burada bu denetlenme bile bana çok klasik
gelmeye başladı. Bundan aşmamız lazım,
kurtarmamız lazım bunu kendimizden. Çünkü ekonomiden kurtaramazsak,
ekonominin sıkıntılarından kurtaramazsak siyasi
sıkıntılar beraberinde gelir. Ayrıca, bu tavan, Allah
korusun, çökerse hepimizin başına çöker. Çok dikkat etmek lazım
ekonomi konusunda.
Bakın, bugün
Merkez Bankasının üzerinde ciddi bir yük var. Kısa vadeliden
uzun vadeliye dönebilmek
Çünkü piyasa müsait. Kısa vadeli borçları
uzun vadeli hâle getirebilirsek ve özellikle değerlenen paraları daha
az değerli paralarla değiştirebilirsek veya tersini yapabilirsek
2010 yılını daha rahat geçiririz, daha az borçlanmayla geçiririz,
borçlanmanın yükünü azaltırız çünkü belli ki bu
aldığı yetkilerle, bu borçlanma yetkileriyle bugünün bütçesi
bile aşılacak. Bu çaresiz, çok net görünüyor bu ama burada da
likidite yönetimine ihtiyaç var.
Bütün
bunları söylerken, bütün bunları da anlatmaya
çalışırken pek kimsenin bu işle de ilgilenmediği
gözleniyor. Yani bunları hep burada formalite olarak sanki
söylüyormuşuz gibi, muhalefet kendi görevini kendi yapıyormuş
gibi ve siz de kendi görevinizi kendiniz yapıyormuşsunuz gibi. Öyle,
karşılıklı öyle hissediyoruz birbirimizi. Hayır, bu Türkiyeyle
ilgili bir görev ve tekraren söylüyorum: Bu ekonomi ileride hepimizin
başına ciddi işler açacak. Böyle bakamayız çünkü
piyasalarda yangın var ve bunu Sen yaptın, ben yaptımdan da
bir çıkarmak lazım. Bugün, bütün sektörlerde büyük bir durgunluk var.
İşsizlik yanında. Büyüme hızı düşmüş ve bunu
borçla götürdük, parasal politikalarla götürdük. Şimdi, artık,
yavaş yavaş finansal politikalara, mali politikalara dönmek
zorundayız ama ne bütçede ne de bundan sonra görülen hiç böyle bir önlem
yok. Yakında bu sıkıntıları hep birlikte çekmemek
için
Şimdi, sadece muhalefet olarak değil, olaya çok geniş
açıdan baktığınız zaman, iktidar da olsa, muhalefet de
olsa sıkıntıları beraber çekeceğiz; hele ekonomide hep
birlikte çekeceğiz bu sıkıntıları. Onun için,
yavaş yavaş, artık, ekonomiyle ilgili
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Melen, lütfen, tamamlayınız.
MİTHAT MELEN
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çok fazla uzatmak
âdetim değil ama şu iki önemli noktayı da belirtmeden
geçemeyeceğim. Fazla uzatmadan, 2010 yılını ekonominin
altyapısıyla ilgili reformları yapmakla geçirmemiz lazım.
Çok önemli reformlarla uğraşmamız lazım. Yoksa yine
aynı şeyleri burada söyleyebiliriz. Özellikle mal, sermaye
piyasaları, hizmet piyasaları, emek piyasaları, onlarla ilgili
yasaları çıkarmamız lazım. Faktör fiyatlarıyla ve
faktör piyasalarıyla ilgili yeni baştan düzenlemeler yapmamız
lazım. Burada bunları da Türkiye Büyük Millet Meclisi yapacak.
Ayrıca, bunları Avrupa Birliğine uyum için değil, kendi
kendimize oturup yapmamız lazım çünkü Avrupa Birliğinin de büyük
sıkıntıları var, dünyanın da çok büyük
sıkıntıları var.
Bu duygu ve
düşüncelerle 2010 yılı bütçesinin hayırlı
olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Melen.
Şahsı
adına söz isteyen Ayhan Sefer Üstün, Sakarya Milletvekili.
Mehmet Nil
Hıdır, Muğla Milletvekili.
Buyurun
Sayın Hıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 2008 yılı kesin hesap kanunu
tasarısının 8inci maddesi üzerine şahsım adına
söz almış bulunuyorum.
2008
yılını da başarıyla tamamlayan Hükûmetimizin, Maliye
Bakanlığımızın 2010 yılında da bu
başarılarının devamını ve 2010 bütçesinin Türkiyemize
hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hıdır.
Şahsı
adına söz isteyen Azize Sibel Gönül, Kocaeli Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AZİZE
SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu maddeyi
okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 9- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi yok.
Şahsı
adına Azize Sibel Gönül, Kocaeli Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AZİZE
SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının 9uncu ve yürürlük maddesinde, artık son
maddedeyiz.
Kifayeti müzakere
diyorum ve kanunun hayırlı olmasını diliyorum. Tabii 2008
ve 2009 bütçelerinin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini temenni
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Gönül.
Şahsı
adına söz isteyen Safiye Seymenoğlu, Trabzon Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SAFİYE
SEYMENOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2008 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının 9uncu maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
9uncu maddenin
hayırlı olması temennisiyle, kesin hesap kanun
tasarısının kabulünü, 2010 bütçesinin kabulü noktasında da
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.09
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
Bir
Danışma Kurulu önerisi vardır, öneriyi okutup
oylarınıza sunacağım:
V.- ÖNERİLER
A) Danışma
Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurul
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışmalarına 29 Aralık 2009 Salı gününden
başlamak üzere 3 gün ara verilmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma
Kurulunun yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
|
|
Mustafa
Elitaş |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Oktay Vural |
|
|
Adalet ve
Kalkınma Partisi |
Cumhuriyet Halk
Partisi |
Milliyetçi
Hareket Partisi |
|
|
Grup
Başkan Vekili |
Grup
Başkan Vekili |
Grup
Başkan Vekili |
Öneriler:
Gelen
Kâğıtlar Listesinde Yayınlanan ve Bastırılarak
Dağıtılan 456 ve 457 sıra sayılı Kanun Teklifi ve
Tasarısının 48 saat geçmeden Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 3 ve 4 üncü sırasına, Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 446, 447, 429, 430, 431, 432 ve 433 sıra
sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin yine bu kısmın 5,
6, 7, 8, 9, 10 ve 11 inci sıralarında alınması, diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun
24.12.2009 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde; 442 sıra
sayılı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 443 sıra sayılı 2008 yılı
Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısının maddelerinin
görüşmelerinin tamamlanmasından sonra kanun tasarıları ve
tekliflerinin görüşülmesine geçilmesi ve 457 sıra sayılı
tasarının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalara devam edilmesi,
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışmalarına; 29 Aralık 2009 Salı
gününden başlamak üzere 3 gün ara verilmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN
Danışma Kurulu önerisi lehinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri
Milletvekili.
Sayın
Elitaş, buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Danışma
Kurulu önerisinin esas itibarıyla içeriği, biraz sonra
görüşeceğimiz -eğer değerli milletvekillerimiz kabul
ederlerse- araç tescil işlemlerinin bugüne kadarki süreçte
yaptığımız kanunda trafik sicil bürolarında
yapılmasını öngörüyorduk ama bunun ikinci el araçların
alım satımında bürokrasiyi -fazla anlamda-
artıracağını ifade eden bir görüş geldi ve şu anki
uygulamada ikinci el araçta alım satım yapan ticaret erbabına,
şahıslara ortalama 300 lira civarında bir masraf, yükümlülük
geliyordu. Bu süreçte noterlerin alacağı ücreti 20 liraya
düşüren bir kanun teklifi var. Bu kanun teklifiyle birlikte ikinci el araç
alım satımındaki maliyetleri düşüreceğimizi ümit
ediyoruz.
Buna katkı
sağlayacağınız ümidiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
Danışma
Kurulu önerisi aleyhinde söz isteyen Ali Bayramoğlu, Rize Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, hem öneride bulunuyorlar hem lehinde hem
aleyhinde konuşuyorlar. Bu nasıl iş?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bayramoğlu.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle bütçemiz hayırlı olsun.
Böyle bir bütçe
gününde ilaveten kanun maddelerinin, yeni kanun maddelerinin getirilmesini çok
uygun bulmadığım için Danışma Kurulunun aleyhine söz
almış bulunuyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Çok anlamlıydı Ali Bey.
BAŞKAN
Önerinin lehinde söz isteyen Suat Kılıç, Samsun Milletvekili.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
14 Aralık
2009 tarihinde başlayan, bugün itibarıyla son gününe geldiğimiz
bütçe görüşmelerinde gerçekten milletvekillerimiz çok olağanüstü bir
tempo ortaya koydular, çok ciddi efor sarf ettik hep beraber. Plan ve Bütçe
Komisyonundan başlayarak önceliğinde
Bakanlığımıza ve emeği geçen bütün
milletvekillerimize, Genel Kurul çalışmalarına eşsiz
katkılar sağlayan bütün milletvekillerimize yürekten, gönülden sonsuz
teşekkürlerimi ifade ediyorum. İktidar ve muhalefet milletvekilleri
elbette ki önemli katkılar sağlamıştır. Bugün
itibarıyla, az sonra kesin hesap 10uncu maddenin görüşmesi ve
oylamasıyla birlikte bütçe üzerindeki çalışmalarımızı,
yarın tümü üzerinde yapılacak müzakereler dışında tamamlamış
olacağız.
Büyük bir
maratonu kararlılıkla, ciddi bir iradeyle, sağlam bir
duruşla önemli bir aşamaya getirmiş bulunuyoruz. Nihayet, bugün
itibarıyla, yine görüşmelerin sonunda milletimizin ihtiyaç
duyduğu bir kanunu ve bir uluslararası sözleşmeyi Danışma
Kurulu önerimizle gündeme getirmiş olacağız. Bunlardan biri,
malumunuz olduğu üzere, noterlerle ilgili olan düzenlemedir. Az sonra
konular kabul oylarınız doğrultusunda gündeme gelecek.
Bugüne kadar pek
çok milletvekilimiz bu kürsüden konuştu, iyi, kötü, kabul edilebilir,
edilemeyen pek çok cümle belki sarf edildi ama hepsini demokrasinin genel
çerçevesi içerisinde, demokrasinin gerekleri çerçevesinde kabul etmek
durumundayız. Gönül arzu eder ki Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütün
konuşmalar, bütün görüşmeler İç Tüzükte tanımını
bulan temiz bir dil doğrultusunda yapılabilsin, bu kürsüden herkes
temiz cümlelerle, temiz ifadelerle, temiz yaklaşımlarla
meramını anlatabilsin. Demokrasinin mabedi Türkiye Büyük Millet
Meclisidir. Buradan milletimize iyi bir ışığın,
saygın bir ışığın, ahlaklı, erdemli,
adabına, edebine, usulüne, erkânına uygun bir
ışığın yansıması gerektiği
kanaatindeyim.
Gelecek olan
Danışma Kurulu önerisinde hem Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekilinin hem Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin
hem de AK PARTİ Grup Başkan Vekilinin imzaları mevcuttur.
İki kanunun görüşmelerini tamamladıktan sonra, aynı
Danışma Kurulu önerisi doğrultusunda, bütün bütçe görüşmelerinin
sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin âdeti olduğu üzere, bu
yoğun çalışma trafiği ki 14 ile bugün arasında geçen
ve her bir günü İç Tüzükteki bir haftalık toplam çalışma
saatlerine tekabül eden çalışmalar için minnettarlığımızı,
teşekkürümüzü ifade ettik ama milletvekillerimizin bütçe maratonu öncesindeki
dört hafta boyunca da 13.00-23.00 temposuyla yürütmüş oldukları
çalışmalar var. Dolayısıyla yaklaşık altı
haftadır her gün on ila on iki saatlik bir çalışma temposunun
sonunda önümüzdeki hafta salı, çarşamba, perşembe günleri Genel
Kurulun çalışmalarına ara vermesi de bu Danışma Kurulu
önerisinin içinde MHP, CHP ve AK PARTİ gruplarının ortak
görüşü olarak yer almıştır.
Danışma
Kurulu önerisinin lehinde olduğumuzu ifade ediyor, emeği geçen
herkese, hepinize teşekkürlerimle saygılarımı, sevgilerimi
ifade ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Önerinin
aleyhinde söz isteyen Hayrettin Çakmak, Bursa Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN
ÇAKMAK (Bursa) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz aldım.
Bütçe maratonunun
sonunda bütün siyasi partilerin grup başkan vekillerinin ortak
imzasıyla getirilmiş bir öneri var. Çıkması gereken acil
iki tane yasa var.
Hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çakmak.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
1.- 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/759) (S.
Sayısı: 442) (Devam)
2.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve
Kurumların 2008 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait
Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporların Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/728, 3/934) (S. Sayısı: 443) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi, 2008 yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
10uncu maddeyi
okutuyorum:
Yürütme
MADDE 10- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi yok.
Şahsı
adına Ayhan Sefer Üstün, Sakarya Milletvekili. Yok.
Ertekin Çolak,
Artvin Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
10uncu maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, AK PARTİnin yapmış olduğu bütün
bütçelerde olduğu gibi 2008 yılı bütçesi de önemli ve
hayırlı projelere vesile olmuştur. Ben, 2010 bütçemizin de
hayırlı hizmetlere vesile olmasını temenni ediyor,
milletimizin yeni yılını kutluyor ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çolak.
Azize Sibel
Gönül, Kocaeli Milletvekili
Yılmaz Tunç,
Bartın Milletvekili
Buyurun
Yılmaz Bey. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
10uncu maddesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Kesin hesap tasarısıyla yapılan hizmetlerin bu
milletimiz tarafından görüldüğüne inanıyorum.
2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının da
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Soru-cevap
işlemi yapılacaktır.
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüce milletimiz
görüyor, AKPnin beni konuşturmamak için nelere başvurduğunu. Bu
millet her şeyi çok güzel görüyor. Benim bu korkum size yeter. Elinizden
gelse benim milletvekilliğimi de düşüreceksiniz ama o zevke nail
olmayacaksınız. Ben, yüce milletin sizin bu perişan vaziyetinizi
gördüğü için buna çok sevinçliyim.
Sayın
Başkan, aslında tabii biraz önce Mustafa Elitaş benimle ilgili
bazı şeyler söyledi, dedi ki Muharrem ayında git temizlen de
gel. Ben zaten temizlenmişim ama kendisi çok kapkara görünüyor. Onu da
söyleyeyim.
Ayrıca da
şunu söyleyeyim Sayın Başkan: Bakın, ben bir anonim
şirkete yüzde 5 hisseyle ortak olmuşum.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen sorun
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya bir şey
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen sorunuzu sorun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, söyleyeceğim efendim, soruya da geleceğim
Sayın Başkan.
Yüzde 5 hisseyle
ortak olmuşum, sonradan fabrika binası inşaatına
başlanmış. Müteahhit de görevini yapmamış. İlgili
kişi, şirket de borcunu yapmamış, mahkemeye
düşmüşler.
FEVZİ
ŞANVERDİ (Hatay) Soruya gel, soruya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu gayet normal bir şey. Bunda anormal bir şey yok. Ama
arkadaşlar görüyorum ki kendi hırsızlıklarını,
soygunlarını
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Benim bu şeyimden bir kurtuluş çaresini buluyorlar.
BAŞKAN
Soruyu sorar mısınız Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bundan bir kurtuluşu bulamayacaklar. Onu da herkesin bilmesini
istiyorum.
Peki, yine de
ben, bütçe bu hâliyle de olsa hayırlı olsun diyorum.
BAŞKAN
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylama, yarınki birleşimde son konuşmalardan sonra
yapılacaktır.
Böylece, 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu tasarılarının
maddeleri kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kars
Milletvekili Zeki Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kars
Milletvekili Zeki Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/551, 2/550) (S. Sayısı: 456 ve 456ya 1 inci Ek)
(x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
456 ve 456ya 1inci ek sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde gruplar adına söz talebi yok.
Şahsı
adına Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynakın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kars Milletvekili Zeki
Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Biraz önce grup
başkan vekillerimiz de Danışma Kurulu önerisinin lehinde
görüşlerini ifade ederken kanun teklifinin yasalaşması
noktasındaki zorunluluğu ifade ettiler. Ben de bu teklifin yasalaşarak
ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tasarının
tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen Fahrettin Poyraz, Bilecik
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Poyraz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; yoğun bir bütçe çalışmasından sonra
sizleri yormak ve vaktinizi fazla almamak noktasında, kanunlaşacak
olan tasarının memleketimize, milletimize hayırlar getirmesini
temenni ederek, hepinize saygılar sunuyor, kanunun hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Poyraz.
Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1-
13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 4.6.2008
tarihli ve 5766 sayılı Kanunla değişik 20 nci maddesinin
başlığı ile (d) ve (e) bentleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
(x)
456 ve 456ya 1inci Ek S. Sayılı Basmayazılar tutanağa
eklidir.
Araçların
satış, devir ve tescili ile bu işlemlerle ilgili yetki ve
sorumluluk
d) Tescil
edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri,
satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu
taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi
cezası ve trafik idari para cezası borcu
bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde
satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir
tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına
düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas
alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler
tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler
geçersizdir.
Satış
ve devir işlemi, siciline işlenmek üzere üç işgünü içerisinde
ilgili trafik tescil kuruluşu ile vergi dairesine bildirilir. Bu
bildirimle birlikte alıcı adına trafik tescil işlemi
gerçekleşmiş sayılır. Satış ve devir tarihi
itibariyle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu
hükümleri uyarınca eski malikin vergi mükellefiyeti sona erer, yeni
malikin vergi mükellefiyeti başlar.
Yapılan
satış ve devir işlemi üzerine noterler tarafından yeni
malik adına bir ay süreyle geçerli tescile ilişkin geçici belge
düzenlenir.
197
sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan sorumluluk hükümleri
saklı kalmak kaydıyla, anılan maddede ve bu bentte yer alan
isteme ve bildirmeleri elektronik ortamda yaptırmaya ve bu konuda
yükümlülük getirmeye, elektronik bildirmelere ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Gelir İdaresi Başkanlığı ve
Emniyet Genel Müdürlüğü yetkili olup, bu kurumlar satış, devir
ve tescile ilişkin işlemlerin gerçekleştirilmesi için gerekli
elektronik veri akışını sağlarlar. Satış ve
devir işlemlerini yapanlar, bu işlemler sırasında
edindikleri bilgileri ifşa ettikleri takdirde Türk Ceza Kanununun 239 uncu
maddesi uyarınca cezalandırılırlar.
Satış
ve devir işlemlerinin bildiriminden itibaren bir aylık süre
içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşu veya Emniyet Genel
Müdürlüğünün uygun gördüğü kamu kurum veya kuruluşları
tarafından yeni malik adına tescil belgesi düzenlenerek elden veya
posta aracılığıyla teslim edilir. Tescil belgesinin bir ay
içerisinde teslim edilememesi halinde yeni malike sorumluluk yüklenemez.
Bu bentte
düzenlenen satış ve devir işlemleri her türlü harçtan, bu
işlemlere ilişkin düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve
değerli kağıt bedellerinden istisnadır. Trafik tescil
kuruluşunda yeni malik adına yapılacak tescil nedeniyle
düzenlenmesi gereken değerli kağıtların bedelleri,
satış ve devir esnasında noterler tarafından tahsil edilir
ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 119 uncu maddesi uyarınca
beyan edilerek ödenir. Bu bentte yer alan işlemler sebebiyle noterlere
herhangi bir pay veya aidat ödenmez.
1512
sayılı Kanunun 112 nci maddesi uyarınca belirlenen ücret
uygulanmaksızın satış ve devre ilişkin her türlü
işlem karşılığında toplam 20 Türk Lirası
maktu ücret alınır. Söz konusu ücret, her takvim yılı
başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan ücret
tutarının o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
uyarınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında
artırılması suretiyle hesaplanır.
Haciz, müsadere,
zapt, buluntu, trafikten men gibi nedenlerle; icra müdürlükleri, vergi dairesi
müdürlükleri, milli emlak müdürlükleri ile diğer yetkili kamu kurum ve
kuruluşları tarafından satışı yapılan
araçların satış tutanağının bir örneği
aracın kayıtlı olduğu trafik tescil kuruluşlarına
üç işgünü içerisinde gönderilir. Aracı satın alanlar gerekli
bilgi ve belgeleri sağlayarak ilgili trafik tescil kuruluşundan bir
ay içerisinde adlarına tescil belgesi almak zorundadırlar. Alıcıların
tescil belgesi almak için süresinde başvurmamaları halinde bu
araçları alıcıları adına resen kayıt ve tescil
ettirmeye Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilidir.
Bu bendin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
İçişleri ve Maliye Bakanlıkları yetkilidir.
e) Araç
satın alıp, bu maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinin (1) numaralı alt bendine uymayanlar ile (d) bendinin sekizinci
paragrafı hükümlerine göre bir ay içerisinde tescil belgesi almayan
alıcılara 130 Türk Lirası, (d) bendi hükümlerine uymayan
noterlere ise her bir işlem için 1.000 Türk Lirası idari para
cezası verilir. Tescil yapılmadan trafiğe çıkarılan
araçlar, tescil yapılıncaya kadar trafikten men edilir.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi yok.
Şahsı
adına Hayrettin Çakmak, Bursa Milletvekili
Yok.
Veysi Kaynak,
Kahramanmaraş Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Karayolları Trafik Kanununda değişiklik
yapılması hakkındaki kanun teklifimiz üzerine söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanunun 1inci
maddesi esas olarak, bundan böyle, şu ana kadar olduğu gibi yine
ikinci el araç satışlarının noterde
yapılmasını düzenlemektedir, ancak önceden yaşanan bir
kısım sıkıntıların da önüne geçecek çözümler
üretilmiştir. Artık bundan sonra, bu teklif
yasalaştığı takdirde, noterde yapılan işlemden
sonra hem vergiyle ilgili hem mülkiyetle ilgili hem trafik cezalarıyla
ilgili bütün sorumluluklar tescil tarihini beklemeden alıcıya
geçecektir.
Birçok sorunu
kökünden çözen ve kısa sürede çözen bir yasa olacaktır diye
düşünüyorum.
Teklifin
yasalaşması temennisiyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaynak.
Şahsı
adına söz talebi, Fahrettin Poyraz, Bilecik Milletvekili.
Sayın
Poyraz
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Saygıdeğer Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; 456 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili olarak şahsım adına söz
almış bulunmaktayım.
Bu kanunda, bildiğiniz
gibi, teknolojinin nimetleriyle birlikte daha süratli,
vatandaşımıza hizmeti daha kolay ulaşılabilir hâle
getirilmesi amaçlanmaktadır.
Ben bu anlamda,
kanunumuzun hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
TBM Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 456 sıra sayılı yasa teklifinin birinci maddesinin (d)
bendinin ikinci fıkrasında geçen (üç) ibaresinin (beş) biçiminde
değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet, herhâlde.
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 456 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 1inci maddesinde verdiğim bir önergeyle
ilgili konuşmak istiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Önergem şu:
Satış ve devir işlemleri siciline işlenmek üzere üç gün
içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşuna ve vergi dairesine bildirilir.
Ben bu üç günü beş gün yapıyorum. Üç gün çok kısa bir zaman,
beş güne çıkarılmasını istiyorum.
Şimdi,
görüyorsunuz ki, beni burada konuşturmamak için her türlü çareye
başvuruyorsunuz. Ben bu konuda gerekli bilgiyle donatılmış
bir insanım. Sizin gücünüz yetmez buna. (AK PARTİ
sıralarından Hadi ya sesleri, gürültüler)
Bakın, ben
burada ciddi konuşuyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, burada çıktığım zaman, sırf
beni işte konuşturmamak için laf atıyorsunuz, şey
ediyorsunuz. Ama bu halk görüyor. Bakın, sabahtan beri hep siz
konuşuyorsunuz.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Senden fazla konuşan var mı bu Mecliste?
KAMER GENÇ
(Devamla) Çıkıyorsunuz
O kadar güzel ki, o kadar mükemmel, o kadar
herkes huzur içinde. İşsiz yok memlekette. Herkesin bir eli
yağda bir eli balda. Bir eli yağda bir eli balda
Nasıl meydana
geldi? İşte, AKPnin yaptığı icraat sayesinde geldi.
Ama o
Kızılayda, şimdi şu anda, soğukta ekmek parası
peşinde koşan o Tekel işçisinin durumunu acaba görmüyor mu? O
sizin kendi ekmeğini elinden alıp da, Tayyip Erdoğanın
ondan sonra bacanağının babasına verdiğiniz, o itfaiye
eri sıkıntısını görmüyor mu orada? Ondan sonra,
devletin bütün kaynaklarını sizin yandaşlara
aktardığını bilmiyor mu bu insanlar?
Siz kendi
kendinizi tatmin etmeye şey ediyorsunuz. Ama gelin, sizlerin
yiğitliğiniz varsa bir halkın karşısına
çıkalım, diyelim ki: Ey vatandaşlar, bakın, bu insanlar,
yani bu AKP İktidarı, Mecliste 340 milletvekili var, beni
konuşturmak istemiyorlar ve bu Türkiyeyi güllük gülistanlık
gösteriyorlar. Hakikaten bu Türkiye güllük gülistanlık mı? Hakikaten
bu memleketi yöneten AKP İktidarı sekiz yıl içinde ülkeyi
parçalanmaya götürmüş mü? Bu memleketi, yani çıkartıp da bir
neredeyse mezhep kavgasına götürmüş mü?
Bunları
herkes görüyor sayın milletvekilleri. Artık, bu
çağımızda insanlar her şeyi görüyor. Niye görüyor?
AHMET YENİ
(Samsun) Samana gel, samana!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, almışsınız, birtakım
basın organları peşinizde.
Tabii, Tayyip Bey
gitti, işte devletin iki bankasından 750 milyon doları çekti.
AHMET YENİ
(Samsun) Saman duvarı yıkıldı mı?
KAMER GENÇ
(Devamla) Kendi yandaşlarına banka satın almak için, gazete
satın almak için verdi. Ee, tabii ki, onlar bizim de aleyhimize
yazacaklar. Bunları yazması bizi kirletmez, aslında kirli
insanlar toplumun içinde gezmez. Onun için, bakın, sizlerden ricam
Hepimiz bu memleketin milletvekiliyiz, bu memleket ciddi sıkıntı
içinde. Bakın, güneydoğuda bugün çok
Gidemiyorsunuz, bugün Hükûmet
olarak da güneydoğuya gidemiyorsunuz. Bu memleket sizin yüzünüzden,
İktidarınız zamanında parçalanmaya gidiyor arkadaşlar.
Yani başımızı kuma sokmaya gerek yok.
Onun için, bu
memleket bizim. Bakın, son aşamaya gelmeden, gelin, buna bir tedbir
bulalım, tedbir neyse onu konuşalım burada. Yoksa buraya, bu
salonlara kimin geldiğini kimin geçtiğini bilirsiniz yani işte
1920den beri buraya insanlar geldi ama burada hoş seda bırakan
insanlar önemlidir, yoksa ki siyasi iktidardaki nemalardan yararlanıp da
siyasi iktidar liderlerinin piyonluğunu yapmak insanlara bir şey
kazandırmıyor.
Onun için, bu
memleket hepimizin, bu memlekette herkesin sorumluluğu var.
İktidarın rehavetine kapılarak her istediğinizi
yaptığınızın hâletiruhiyesi içinde hareket ediyorsunuz
ama maalesef Türkiye kötü yönetiliyor. Bakın, bugün, ordusuyla polisi
birbirine girmiş bir ülkedeyiz. Bir memleketin ordusunu bitirmek için her
türlü hile ve desiseye başvuruluyor.
Bu memlekette
polis de kardeşimiz, asker de bizim kardeşimiz; niye bunları
birbirine vurdurdunuz? Yani, sizin Tayyip Erdoğanınız 2002
yılında seçimi kazandığı zaman, gitti Amerikadaki bir
tane yetkili birisine -başkan vekiline- dedi ki: Aman yahu, Genelkurmay
Başkanıyla beni barıştır. dedi. Bunlar bilinen
şeyler. Türk ordusunun başına çuval geçirildiği zaman senin
Başbakanına Amerikalı yetkili dedi ki: Biz bu çuvalı
Hükûmetinizin başına geçirmedik, sizin emrinizde hareket etmeyen
birtakım kurumlara ders vermek için yaptık. İşte
bunların karşısında direnç göstermeyen insanlar bu devleti
iyi yönetemez. Sizin Dışişleri Bakanınız gidiyor
Amerikaya, Clinton Yahu, sen o Ermeni açılımını
muhalefete sorma. diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Clinton 90lı yıllarda yahu!
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Aman sen muhalefete sorma, biz senin arkandayız. diyor,
arkasında da Obama, sırtını sıvazlıyor. O
Obamalar kimlerin sırtını sıvazladı
Önemli olan, Türk
halkı insanın sırtını sıvazlayacak
arkadaşlar. Önemli olan, işçimiz sırtımızı
sıvazlayacak. Önemli olan, esnafımız bizim
sırtımızı sıvazlayacak. Önemli olan, memurumuz bizim
sırtımızı sıvazlayacak. İşte, böyle bir
Türkiye
Öyle bir millî Hükûmet, öyle bir ciddi iktidar yapmamız lazım.
Burada gülmekle,
alay etmekle bir yere varamıyoruz. Ben, bakın, yıllardır bu
politikanın içindeyim.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Sapla samanı
karıştırmışsınız Kamer Bey! Sapla
samanı karıştırmışsınız!
KAMER GENÇ
(Devamla) Hiçbir zaman bu memleket, bu kadar ciddi bir tehlikeyle
karşı karşıya kalmamıştır. Bakın, size
dost tavsiyesinde bulunuyorum. En kısa zamanda bu Hükûmeti terk edin ve
gerçekten bir seçime gidin. Bu memleket çok ciddi sıkıntılarda.
Saygılar
sunuyorum, önergemin kabulünü istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
Öztürk, zannediyorum soru sormak için sisteme girdiniz ama önerge işlemine
başladıktan sonra girdiniz. Onun için, söz veremeyeceğim.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2-
30.7.2008 tarihli ve 5795 sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinde yer
alan 1.1.2009 ibaresi 1.5.2010 olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi yok.
Şahsı
adına Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 2nci maddesi hakkında
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
2918
sayılı Kanunun 20nci maddesinin (d) bendi 4 Haziran 2008 tarihli ve
5766 sayılı Kanunun 18inci maddesiyle
değiştirilmişse de 30 Temmuz 2008 tarihli ve 5795
sayılı Kanunun 1inci maddesiyle bu Kanunda yapılan
değişikliklerin 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe gireceği
hüküm altına alınmış, daha sonra 31 Aralık 2008
tarihli ve 27097 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 29uncu maddesiyle de bu
tarihin 31 Aralık 2009 olarak uygulanacağı hüküm altına
alınmıştır. İlgili kurumlar arasındaki elektronik
iletişim ağı, teknik altyapı hazır hâle getirilinceye
kadar yürürlük tarihinin 31 Aralık 2010 tarihine kadar ertelenmesinin
uygun olacağı kanaatindeyim.
Bu nedenle
teklifin yasalaşarak ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tunç.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Harun Öztürk, İzmir Milletvekili.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin geneli
üzerinde söz aldım. Şahsım ve Demokratik Sol Parti adına
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, 2nci madde üzerinde
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Düzeltiyorum. Tabii, iktidar partisinden söz alma
fırsatını yeni yakalayabildiğimiz için biraz geride
kalmış görünüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, öyle anlaşılıyor ki bütün gruplar üzerinde
anlaşmışlar, ancak bu Parlamentoya muhalif seslere de ihtiyaç
olduğunu düşünerek sözlerime devam etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Haziran 2008de Hükûmet çoğunluğu ile Parlamentodan
bir yasa geçirildi. Bu Yasa, trafiğe tescilli araçların
satış ve devir işlemlerinin noterler yerine trafik şube ve
bürolarında yapılmasını öngörüyordu. Kabul edilen Yasa, bu
değişikliğin iki ay içinde yürürlüğe girmesini hükme
bağlamıştı ancak Hükûmet, iki aylık yürürlük süresi
dolmadan, temmuz sonunda, çoğunluğuna dayalı olarak
yaptığı yasal bir düzenlemeyle yürürlük süresini 1/1/2009
tarihine erteledi. 2009 Yılı Bütçe Kanunu ile bu defa 1/1/2009 olan
yürürlük süresi 31/12/2009 tarihine kadar uzatıldı. Bu defa, söz
konusu değişikliğin yürürlüğe girmesine az bir zaman kala
verilen bir kanun teklifi ile yürürlük süresi 31/12/2010 tarihine ötelenmek
istendi.
Değerli
milletvekilleri, Komisyon bu teklifi gündeme alıp görüşmeye
başladığında dağıtılan bir başka kanun
teklifi ile bu defa satış ve devir işlemlerinin trafik şube
ve büroları yerine eskiden olduğu gibi noterlerce yapılması
önerildi. Komisyon, kanun tekliflerinden, yetkinin noterlerde
kalmasını öneren teklifi esas alarak şu anda
görüştüğümüz metni ortaya çıkardı.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Haziran 2008de yapmış
olduğu yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle ilgili ilk iradesinin
arkasında durmamıştır, duramamıştır. Bu
durum, Parlamentonun itibarına zarar vermiştir.
Meslek
gruplarının vatandaşlara daha iyi hizmet götürmeleri konusunda
parlamentolar elbette düzenlemeler yapıyor, yapacaktır. Parlamentolar
tarafından yapılan bir düzenlemenin yürürlüğe girmesinin meslek
grupları tarafından engellenmeye çalışılması
kendileri açısından doğru olabilir ancak parlamentolar
açısından, bu yönde baskılar kabul edilemez.
Kabul
edeceğiniz yasayla, 2008 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından kabul edilen bir yasayı ölü doğmuş bir yasa
durumuna düşüreceksiniz.
Değerli
milletvekilleri, 2008den bu yana ne değişti de o gün
yaptığınızın bugün tersini yapıyorsunuz? Türkiye
Büyük Millet Meclisini abesle iştigal ettirmeye hiçbirimizin
hakkının olmadığını düşünmekteyim. Türkiye
Büyük Millet Meclisinin ilk iradesi arkasında durmasının daha
doğru olacağı düşüncesiyle, bu kanun teklifinin
yasalaşmasına karşı olduğumu ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamı tamamlamadan önce, Plan ve Bütçe
Komisyonunun çalışma biçimiyle ilgili bir
rahatsızlığımı bilgilerinize ve takdirlerinize sunmak
istiyorum. Görüşülmekte olan bu kanun teklifiyle ilgili muhalefet
şerhimin ayrı basılmış olduğu dikkatlerinizden
kaçmamıştır. Dün, 23/12/2009 günü, saat 21.00 civarında,
Sayın Komisyon Başkanı telefonla arayarak, Komisyonun yeniden
toplandığını ve Komisyonda ilave edilen ve muhalefet
partilerinin karşı çıktığı bazı maddeleri
metinden çıkaracaklarını, grupların bu konuda mutabakata
vardıklarını ifade etmiş; muhalefet şerhi yerine
muhalifim deyip diyemeyeceğimi sormuştur. Ben de kendisine,
toplantı tutanağına düştüğüm notta belirttiğim
üzere, muhalefet şerhi yazacağımı ancak şerhi
24/12/2009 günü, bugün öğleye doğru kendilerine
ulaştırabileceğimi söylemiştim. Kendisi o kadar
bekleyemeyeceklerini
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
ve baskıya
göndermek durumunda olduklarını ifade etmiştir. Bunun üzerine,
dün gece çalışarak saat 24.00e doğru muhalefet şerhimi
elektronik posta ile gönderdim. Muhalefet şerhimizin ayrıca
basılmış olmasından, Sayın Komisyon
Başkanının söz konusu şerhimizi beklemeden kabul edilen
metni baskıya gönderdiği anlaşılmaktadır. Muhalefet
şerhi yazmak isteyen bir komisyon üyesine, saat 21.00 itibarıyla
talep edilen sürenin makul olup olmadığının takdirlerini
yüce heyetinize bırakıyorum.
Ayrıca
komisyon tutanağında Bir üyenin muhalefet şerhi eklidir. notu
olduğu hâlde, bu notu görmeden komisyon raporunun baskıya
geçirilmesinin doğru olup olmadığını da takdirlerinize
sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, 29 Aralık 2009 tarihinden itibaren üç gün tatile girmemiz
nedeniyle siz değerli milletvekillerinin ve aziz milletimizin yeni
yılını şimdiden kutlar, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 456 Sıra Sayılı yasa teklifinin 2. maddesinde geçen
1.5.2010 ibaresinin 31.12.2010 olarak değiştirilmesini arz
ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2. maddesiyle ilgili olarak verdiğim
önerge üzerinde söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Önergenin
mahiyeti, 1/5/2010 olarak önerilen tarihin 31/12/2010 olması lazım.
Aslında bu
madde geçersiz bir madde. Neden geçersiz? Şimdi bakın,
arkadaşlar, 2008 yılında, işte bu AKP,
çoğunluğuna dayanarak, motorlu kara taşıtları
satışlarını noterlerden alıyor trafiğe veriyor,
emniyete veriyor. O zaman karşı çıkmalara şiddetle
karşı çıkıyor. İşte, toplanılıyor,
geliniyor, saatlerce bir kanunun tümü üzerinde görüşmeler
yapılıyor, maddeler üzerinde, önergeler üzerinde bu kadar büyük bir
emek sarf ediliyor. Arkasından Bu kanunu beğenmedim. diyorsunuz,
kim fısıldamışsa o yetkililerinizin kulağına, bu
defa Yok yahu, bundan bir vazgeçelim, yine noterlerde kalsın.
Bir geçici madde
getiriyorsunuz. Geçici maddede de bir defa sürenin sonuna 1/9/2009 tarihini
alıyorsunuz. 1/1/2009 tarihinde bir Bütçe Kanunu getiriyorsunuz, Bütçe
Kanununda da diyorsunuz ki
Bu kanunu Bütçe Kanununa ilave ediyorsunuz,
1/1/2009u 31/12/2009a erteliyorsunuz. Ondan sonra da, şimdi, bu kanunu
getiriyorsunuz, 1/5/2010a getiriyorsunuz. Şimdi, 1/5/2010a getirmenin
bir mantığı yok ki. Şu kanunun yürürlük maddesindeki
-3üncü madde- (a) bendinde Bu kanunun o maddesi 1/5/2010 tarihinde
yürürlüğe girer. demeniz yerine, yürürlük tarihinde yani Bu tarihte
yürürlüğe girer. deseniz, iş hallolur gider.
Yani, şimdi,
bakın arkadaşlar, Komisyonunuzdaki arkadaşlarımız çok
yetersiz, grup başkan vekilleriniz çok yetersiz, bu konuda bilgisi yok.
Şimdi, Komisyon Başkanı
Bakın, İç Tüzükün 35inci
maddesine göre deniyor ki: Komisyonlar kendisine havale edilen konuları
aynen veya değiştirerek kabul edebilirler. Şimdi, Komisyon,
getirmiş buraya iki tane madde ilave etmiş. Başlangıçta
Komisyonda tartışılmış, buraya iki tane madde ilave
edilmiş. Sonra her nedense bu raporu yazıp Başkanlığa
verince, Başkanlık buna itiraz etmiş, getirmiş o zaman
Komisyon bu iki maddeyi çıkarmış. Çıkarırken de, yine
Komisyon da toplanmamış!
Şimdi,
değerli milletvekilleri, herhâlde burası bakkalın yazboz
tahtası gibi bir şey oluyor. Bakın, burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi, burası ciddi bir kurum. Bu ciddi kurumda
çalışan, başta komisyonun ve herkesin ciddi olması
lazım. Bakın, Komisyon Raporunda diyor ki, işte
Şunları şunları ilave ettik. sonra diyor tekrar
toplandık. E tekrar siz çoğunlukla
toplanmamışsınız ki! Komisyon çoğunlukla
toplanmamış, kendi aralarında toplanmışlar,
toplanmadan o iki maddeyi çıkarmışlar. Bu gerçekten, çok, yani
Komisyonun dürüst çalışmadığını, hesabına
geldiği zaman kendi arasında gönderdiğini
Ama tabii, burada
büyük sorumluluk Meclis Başkanına düşüyor. Meclis
Başkanı görevini yapmıyor ki! Her gün uçaklarla bir yerlerde
geziyor. Yahu, sen Meclis Başkanısın, senin şimdi
Türkiyeyi gezmenin anlamı yok, evvela Meclise doğru dürüst çekidüzen
ver. Mecliste komisyonlar gerekli şekilde denetlenmiyor. Ondan sonra da
komisyon üyeleri doğru dürüst çalışmıyor, İç Tüzükü
bilmiyor. Yani, değerli arkadaşlarım, benim üzüldüğüm, bu
saatlerde fuzuli bir zaman harcıyoruz. Peki, 2008de getirdiniz,
noterlerden aldınız emniyete verdiniz. Ne değişti de
emniyetten alıp tekrar noterlere veriyorsunuz? Demek ki burada üzerinize
bir baskı yapıldı, bu baskıya dayanamadınız. O
zaman, baskıya dayanamıyorsanız niye kanun yapıyorsunuz?
Yahu insanın iradesi var. İnsanın aklı var, izanı var,
iradesi var, bir de ülkenin gerçekleri var.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Dogmatik olma.
KAMER GENÇ
(Devamla) Dolayısıyla, bu kadar, yani baskı
karşısında kalarak sık sık kanun
değiştirirseniz
Yani bunu milletin değerlendirmesi lazım.
Günah yani. Şu elektriği boşuna yakıyoruz, şuradaki bu
personel arkadaşlarımız boşuna çalışıyor,
dışarıda bizi bekleyen o zavallı
arkadaşlarımız, birçok güvenlik görevlisi
dışarıda, o soğukta bekliyor. Günah değil mi bu
insanlara? Yani, evvela, insanların aklını başına
toplayıp verimli çalışması lazım.
Şimdi, bu
kanun değişikliğini niye getirdiniz, ben onu da
anlamıyorum. Biliyorsunuz, şimdi, sizin zamanınızda, bütün
resmî kuruluşlarda kullanılan resmî araçlara özel plaka
takıyorlar. Bu, bana göre sahtekârlık. Bugün, birçok bürokratınız,
bakanlarınız, eşleri, milletvekillerinin birçoğunun
eşi devletin arabalarını kullanıyorlar. Genel müdürler,
şube müdürleri
Eğer bunlar resmî plakayla gezseler, sokaklarda resmî
plakalardan geçilmez.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ama milletin gözünden kaçırmak için sahtekârlık
yapılıyor, resmî plakayı kaldırıyorlar, özel plaka
takıyorlar. Böyle bir şey olur mu sayın milletvekilleri? Bir
ülkede, yani devleti yöneten kurumlarda böyle sahtekârlık olursa, o
millet, devleti yöneten kadrolara nasıl inanır arkadaşlar?
İnanmaz. Şimdi, gidin, Başbakanlıkta en azından 100
tane makam arabası var. Bu 100 tane makam arabasına ne gerek var ya?
Şimdi, bana diyorlar ki Belge getir. Ya arkadaş, siz denetimi
kaldırmışsınız. Soru soruyoruz, soruya cevap
vermiyorsunuz. Hükûmetinize soru soruyoruz, cevap vermiyorsunuz,
bakanınız cevap vermiyor. Peki, nereden, bize gökten mi bu bilgiler
geliyor? Ama bize bir yerlerden bilgi sızıyor. Eğer
yiğitliğiniz varsa bir komisyon kuralım, suistimalleri
araştırma komisyonu adı altında bir komisyon kuralım
ve gidelim, hakikaten, bu iddia ettiğimiz konular doğru mu
yanlış mı, bunları
İstanbul Belediyesinde neler
dönüyor, iktidarda neler dönüyor?
Önergemin
kabulünü istiyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 1i
okutuyorum:
GEÇİCİ
MADDE 1- 1.5.2010 tarihine kadar uygulanmak üzere 2918 sayılı Kanunun
5766 sayılı Kanunla değişik 20 nci maddesinin (d) bendinin
değişiklik öncesi hükümlerine göre noterlerde yapılan
satış ve devir işlemleri her türlü harçtan, bu işlemlere
ilişkin düzenlenen kâğıtlar damga vergisi ve değerli
kâğıt bedellerinden istisnadır. Bu tarihe kadar, 1512
sayılı Kanunun 112 nci maddesi uyarınca belirlenen ücret
uygulanmaksızın satış ve devre ilişkin her türlü
işlem karşılığında toplam 20 Türk Lirası
maktu ücret alınır.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi yok.
Şahsı
adına Fahrettin Poyraz, Bilecik Milletvekili... (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Saygıdeğer Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 456 sıra sayılı Kanun
Teklifinin geçici 1inci maddesi üzerine şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, burada, açıkça anlaşıldığı
üzere, vatandaşımızın kamu hizmetlerinden çok daha
düşük bedellerle yararlanmasının yolunu açan bir düzenleme
yapılmaktadır. Dolayısıyla, bu maddenin,
vatandaşımızın ekonomik anlamda yararına
olacağını düşünmekteyim.
Burada yeri
gelmişken şunu da ifade etmek istiyorum: Kürsüye gelen, konuşma
yapan konuşmacı arkadaşlarımızın, demokrasinin
bir gereği olarak öncelikle bu Parlamentoda çalışan bütün milletvekili
arkadaşlarımıza, ister komisyonlarda olsun ister Genel Kurulda
olsun bütün milletvekili arkadaşlarımıza saygı duyması
gerektiği kanaatindeyim. Burada sadece bir doğru yok, burada sadece 1
kişinin her şeyi bildiği iddiası yok. Burada
iktidarıyla muhalefetiyle en doğruyu, en güzeli tartışarak
yapma gayreti içindeyiz. Eğer 1 kişinin dediğini yapacak
olsaydık o zaman Parlamentoyu kapatırdık, bu çok
saygıdeğer milletvekili arkadaşımızı da herhâlde
en başımıza koyardık; onun dedikleri kanun, onun emrettikleri
tartışılmaz hüküm olurdu.
ABDULLAH ÖZER
(Bursa) Öyle oluyor zaten ya!
FAHRETTİN
POYRAZ (Devamla) Dolayısıyla, bu söylemleri bırakmamız
gerekiyor.
Ben, bu
düşüncelerle kanunumuzun hayırlara vesile olmasını temenni
ederek hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Poyraz.
Şahsı
adına ikinci söz talebi, Veysi Kaynak, Kahramanmaraş Milletvekili
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
teklifin geçici 1inci maddesi, daha önce 5766 sayılı Kanunla
değişik Karayolları Trafik Kanununun 20nci maddesinin 1/5/2010
tarihinden itibaren yürürlüğe girmesini öngörüyor.
Yapılmak
istenen, amaçlanan şudur: Bu yeni düzenlemeyle, yetkilendirilen kişi
ve kuruluşlar tarafından gönderilen bilgilerin ve tescil belgesi alma
zorunluluğu bulunan her türlü aracın kayıtlarının Araç
Bilgi Sistemi (ARBİSİ) veri tabanında tutulması
gerektiğinden, bu altyapının kurulmasına kadar, 1/5/2010
tarihine kadar bir uzatma öngörülmektedir.
Teklifimizin
yasalaşması hâlinde, gerek araç devirlerinde gerekse özellikle vergi
kayıtlarında, trafik cezalarında önemli rahatlık
getireceğini düşünüyor, destekleriniz için hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- Bu
Kanunun;
(a) 1 inci
maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı Kanunun 5766
sayılı Kanunla değişik 20 nci maddesinin (d) bendinin
dördüncü paragrafı hariç diğer hükümleri 1.5.2010 tarihinde,
(b) Geçici 1 inci
maddesi 1.1.2010 tarihinde,
(c) Diğer
hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe
girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Teklifin
aleyhinde söz isteyen Kamer Genç, Tunceli Milletvekili
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 456 sıra
sayılı Yasa Teklifinin tümünün oylanmasından önce oyumun
rengini aleyhte belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Daha önce de
konuştuğum gibi, bu kanun tamamen fuzuli bir kanun. Daha önce 2008
yılında AKP getirmiş bu kanunu, motorlu kara
taşıtlarının satışını noterden
almış emniyete vermiş. O arada birkaç defa da tarihi uzatmak
suretiyle, yani yine noterde kalması için
Sonradan bu, emniyete tam geçeceği
sırada, şimdi de getiriyorsunuz, tekrar eski hâline dönüyorsunuz.
Yani bu kadar demin de söylediğim gibi- bu Meclisin, bu insanların
emeğini boşa veriyorsunuz. Bu, bence bu iktidarın tevezzü
ettiğinin, yani artık bu memleketi yönetemeyeceğinin bir
ifadesi.
Bakın,
cumhuriyet kurulduğu tarihten beri bu tarihe kadar şu Bakanlar Kurulu
sırası bu kadar boş kalmamıştır. Bu
bakanların bu Meclisin karşısına gelecek yüzü
kalmamış arkadaşlar, yüzü kalmamış. Yüzü kalsa,
gelirler en azından
Bu memlekette bütçe müzakeresi bir hükûmetin bir
senelik icraatıdır, vatandaşların dertlerinin burada dile
geldiği bir mekândır. Bu mekânda vatandaşa, millete
saygısı olan, milletvekiline, Meclise saygısı olan bakanlar
gelir, burada oturur. Bence, hani bunlar istifa etmiyorlarsa grupta bir
güvensizlik kararı verin, bunları düşürün. Sizler gelin, belki
daha yeni bir taze kanla ülkeye bir yeni hizmet yaparsınız. Yoksa ki
adam gidiyor, eğlencede ya, gitseniz çoğu şimdi eğlencede, birçoğu
da yurt dışında. Sizin bakanlarınızın bir
hastalığı var, her gün yurt dışına gidiyorlar.
Ulan, yurt dışına gidip ne yapıyorsunuz kardeşim? Bir
de diyorlar ki: Efendim, biz, büyük iş adamlarını getiriyoruz,
dışarıda ihale alıyoruz. Ya, ne ihalesi alıyorsun?
Yani, sen Türkiyede yabancı iş adamlarına ihale verirken
yabancı iş adamları mı geliyor? Hayır.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Bak sen samanı idare edemedin!
KAMER GENÇ
(Devamla) Gidip çoluk çocuğuyla beraber, özel uçaklarda, elçiliklerde
yiyorlar, içiyorlar, eğleniyorlar. Kendisine, gerekirse eşini de
beraber getiriyorsa eşine de harcırah alıyor. Geliyor burada
Ne
olacak? Çünkü, hesap sormuyor. Niye sormuyor? Sizin sayenizde, kendisinden
hesap sorulmayacağını da bildiği için sorulmuyor.
Onun için, size
ben bir dost tavsiyesinde bulunuyorum. Bu İktidara, daha doğrusu
Bakanlar Kuruluna bir ders vermeniz lazım. Türkiye ciddi
sıkıntı içinde. Bakın, ben bu lafları boşuna
söylemiyorum. Ben, üç gün önce yurt dışına gittim, oradaki
insanların feryatlarını duyuyorum,
çığlıklarını görüyorum. Bugün sokaktaki aç
insanın çığlığını görüyorum. İnsanlar
aç, aç arkadaşlar ya! Açlık nedir bilmiyorsunuz tabii, sizin ekonomik
durumunuz çok iyi, devletin kaynakları sizin elinizde.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Uludağda işler nasıl?
KAMER GENÇ
(Devamla) Getirdiniz, devletin en önemli KİTlerini kendi
yandaşlarınıza verdiniz. Altı tane şeker
fabrikasını, getirdiniz kendi yandaşlarınıza verdiniz.
Hem ne fiyatla verdiniz? Altısını birleştirdiniz, iki
fabrikanın fiyatıyla verdiniz.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Açık ihale kardeşim, açık ihale!
KAMER GENÇ
(Devamla) Dolayısıyla, siz, devleti ekonomik yönden de iflasa
götürdünüz. Bakın, Manisada Sümerbanka ait bir tesisi getirdiniz, 3
milyon dolara özelleştirdiniz. Altı ay sonra olmadı, onun
yarısını, alan kişi getirdi, 15 milyon dolara bir
başka şirkete sattı. Daha ben
Şimdi bana diyorlar ki Ya
bize delil getir. Ya, delil, arkadaşlar, ben size getireyim. Bakın,
size bir şey soruyorum: Satılan KİTleri gelin inceleyelim.
Bakın, KİTleri inceleyelim; kimler almış? Albayraklar
almış. Albayraklar kim? Tayyip Beyin yakınları.
Şimdi, şu Eskişehir yoluna giderken -Ankaradan Eskişehir
yoluna giderken- bakın, gökdelenler yükseliyor. Bu gökdelenleri yükselten
insanlar paralarını nerede kazandılar? İşte devletin
kaynaklarını haksız kazandıkları için kazandılar.
Bir de vergi vermiyorlar. Vergi incelemesi de yapmıyorlar. Yani sizin
İktidarınızın en büyük sıkıntısı,
vergiyi almıyor vatandaştan, vasıtasız vergi almıyor.
Bakın,
bankaların büyük bir kısmını, KİTlerin büyük bir
kısmını sattılar. Büyük kârlar eden bunlarda kurumlar
vergisini yüzde 30dan yüzde 20ye indirdiniz. Burada devletin kaybı
senede 10 katrilyon lira. Bunların hepsinden devlet aslında
doğru dürüst vergi alsaydı, bugün o Tekel işçileri de orada
bağırmazdı.
Tekel
işçisini niye bağırtıyorsunuz? Sizin emeğe
saygınız yok. Siz istiyorsunuz ki bu insanlar, işte, böyle, köle
olsun, aç olsun, çalışmasın, üretmesin, ekmeğe muhtaç
olsun. Ondan sonra, biliyorsunuz ki aç insan, işsiz insanın mücadele
etme gücü kalmıyor. İşte bunu da hesaba
kattığınız için maalesef bu insanlara bu kadar
sıkıntı veriyorsunuz.
Ben gerçekten
büyük bir sıkıntı çekiyorum, büyük bir üzüntü çekiyorum.
Arkadaşlar,
bu memleketin bir insanıyız. Siz bu memleketin
sıkıntılarını paylaşmak istemeyen bir kitlesiniz.
Yarın bunun hesabı çok sorulur.
Bakın, bir
memlekette devleti ayakta tutan kurumlar yok ediliyor. Bir savcı bir
cemaat hakkında soruşturma açtı diye savcıyı görevden
alıyorlar. Başbakan yardımcısı savcıya telefon
ediyor, diyor ki: O insanları serbest bıraktır. Serbest
bırakmasını istediği kişiler de cemaatin
adamları. Türkiye Cumhuriyeti devletinin laiklik vasfını
değiştirerek cemaatleştirdiniz, Türkiyeyi rayından
çıkardınız. Dolayısıyla bu iktidarla bir yere
varamazsınız.
Onun için ben sizin
getirdiğiniz bütün, her türlü yasalara karşıyım.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Oyunun rengini belirtmek ve lehinde olmak üzere, Adıyaman Milletvekili
Sayın Hüsrev Kutlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, önce lehte verilir, sonra aleyhte verilir.
Usul öyleydi.
BAŞKAN
Talebi sonra.
Buyurun
Sayın Kutlu.
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Adıyaman) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
456 sıra sayılı Kanun Teklifinin sonunda oyumun rengini belli
etmek üzere söz almış bulunuyorum.
Arkadaşlar,
bu kanun ne getiriyor? Baktığımız zaman, araç alım
satımlarında daha önceden bir taşıt alım vergisi
vardı, bu kaldırıldı. Şimdi de noterde işlemler
sırasında alınan harç, damga vergisi, değerli
kâğıt parası, bunların hepsini
kaldırdığı gibi, noter ücretlerinde de hatırı
sayılır bir indirim yapıyor.
Geçen hafta
içerisinde bir araba satın aldım. Bu aldığım
arabanın devir işlemlerini yaptırdığımda, noterde
370 milyon lira civarında, 370 YTL civarında bir para ödedim.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Markası ne?
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Devamla) Bu paranın yaklaşık 70 lirası notere
kalan ücret
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Fehmi Bey, markası ne, merak ettim.
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Devamla)
300 lirası da devletin resim, harç, damga vergilerinden
oluşuyordu. Bu getirdiğimiz kanunla Maliye kendi 300 lirasından
vazgeçiyor, noterler de 70 lira yerine 20 lira gibi bir maktu ücretle bu
işlemleri yapmış oluyorlar.
Burada
fedakârlıkta bulunan Hükûmetimize, Maliyemize ve noterlere teşekkür
etmek istiyorum. Vatandaşın lehine olan, hayırlı bir
kanundur.
Bir de sık
sık çıkıp konuşan bir milletvekilimiz var. Bunun
konuştuklarına karşı cevap vermeye değer mi? (AK
PARTİ sıralarından Değmez. sesleri)
Değmez.
diyor Genel Kurul, ben de Genel Kurula uyuyorum. Yalnız şunu ifade
etmek istiyorum: Ben 23üncü Dönemde ilk defa söz aldım, ilk defa bu
kürsüye çıktım. Günde on defa bu kürsüye çıkıp Beni
konuşturmuyorsunuz. diye feryat eden bir milletvekilimiz var ve buraya
her çıktığında, ipe sapa gelmez, akla gelmez, hiçbir
dayanağı olmayan, hiçbir ispat aracı olmayan çeşitli, abuk
sabuk iddialarda bulunuyor.
Ben şunu
söylemek istiyorum arkadaşlar: Bu arkadaşımız buraya
çıkıp Beni konuşturmuyorlar. derken ne kadar doğruyu
söylüyorsa, bu konuştuklarında, söylediklerinde de o kadar
doğruyu söylüyordur. Kötü söz, iftira sahibine aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ayrıca, yine
bu meşhur arkadaşımız sık sık, İç Tüzükü
çok iyi bildiğinden söz etmektedir. İç Tüzükün
açıklarını da çok iyi kullanmaktadır ama İç Tüzükümüzün
67nci maddesinde milletvekillerinin kürsüde temiz bir dille
konuşmaları gerektiği özellikle vurgulanmıştır.
Bu arkadaşımızın ne kadar temiz bir dille
konuştuğunu Genel Kurulun ve Türk milletinin takdirlerine arz
ediyorum. Kötü söz sahibine aittir, onlara tek tek cevap verme gereği
duymuyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen temiz dille mi konuşuyorsun?
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum. Oyumun rengi kabuldür.
Güzel bir kanundur. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kars
Milletvekili Zeki Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin açık
oylama sonucu:
Oy sayısı : 233
Kabul : 224
Ret : 7
Çekimser :
2 (x)
Böylece teklif
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
4üncü
sırada yer alan, 28 Ağustos 1952 Tarihinde Pariste İmzalanan
Kuzey Atlantik Andlaşmasına Uygun Olarak Yapılan
Uluslararası Askeri Karargahların Statüsüne İlişkin
Protokol Uyarınca Uluslararası Statüsü Belirlenen Türkiyedeki Tüm
Müttefik Karargahlar ve Onların Atanmış Personeline Uygulanacak
Belirli Ayrıcalıklara İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- 28 Ağustos 1952 Tarihinde Pariste İmzalanan
Kuzey Atlantik Andlaşmasına Uygun Olarak Yapılan
Uluslararası Askeri Karargâhların Statüsüne İlişkin Protokol
Uyarınca Uluslararası Statüsü Belirlenen Türkiyedeki Tüm Müttefik
Karargâhlar ve Onların Atanmış Personeline Uygulanacak Belirli
Ayrıcalıklara İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/736) (S. Sayısı: 457)
(xx)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
457 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz talebi? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
28
AĞUSTOS 1952 TARİHİNDE PARİSTE İMZALANAN KUZEY
ATLANTİK ANDLAŞMASINA UYGUN OLARAK YAPILAN ULUSLARARASI ASKERİ
KARARGAHLARIN STATÜSÜNE İLİŞKİN PROTOKOL UYARINCA ULUSLARARASI
STATÜSÜ BELİRLENEN TÜRKİYEDEKİ TÜM MÜTTEFİK KARARGAHLAR VE
ONLARIN ATANMIŞ PERSONELİNE UYGULANACAK BELİRLİ
AYRICALIKLARA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 7
Mayıs 2009 tarihinde İzmirde imzalanan 28 Ağustos 1952
Tarihinde Pariste İmzalanan Kuzey Atlantik Andlaşmasına Uygun
Olarak Yapılan Uluslararası Askeri Karargahların Statüsüne
İlişkin Protokol Uyarınca Uluslararası Statüsü Belirlenen
Türkiyedeki Tüm Müttefik Karargahlar ve Onların Atanmış Personeline
Uygulanacak Belirli Ayrıcalıklara İlişkin
Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
(xx)
457 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2.- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Söz
talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oyunun rengini
belirtmek üzere aleyhte söz isteyen Kamer Genç, Tunceli Milletvekili
Yok.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki
dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin
teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen
iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını,
yine, oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 28 Ağustos 1952 Tarihinde Pariste
İmzalanan Kuzey Atlantik Andlaşmasına Uygun Olarak Yapılan
Uluslararası Askeri Karargahların Statüsüne İlişkin
Protokol Uyarınca Uluslararası Statüsü Belirlenen Türkiyedeki Tüm
Müttefik Karargahlar ve Onların Atanmış Personeline Uygulanacak
Belirli Ayrıcalıklara İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 230
Kabul : 225
Çekimser :
5 (x)
Böylece,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Programa göre,
bütçenin tümü üzerindeki son konuşmaları ve 2010 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının açık
oylamalarını yapmak için 25 Aralık 2009 Cuma günü, alınan
karar gereğince saat 13.30da toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.34
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.