‑DÖNEM: 23 CİLT: 58 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
45inci
Birleşim
7 Ocak 2010 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile
konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim
hakkı ve yetkisine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlunun, Sümela
Manastırının ayine açılmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmazın, asgari ücretin tespit şekli ve
esaslarına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin, pamuk üretiminde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/501)
2.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin, Dersim olaylarının
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/502)
3.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin, Mersinde kurulması
planlanan nükleer santralin muhtemel etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/503)
4.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve 19 milletvekilinin, kara ve deniz
sınırlarının güvenliği konusundaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/504)
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Ankara Milletvekili Reha Denemeçin; Serbest Bölgeler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/541) (S. Sayısı: 446)
VI.- AÇIKLAMALAR
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Plan ve Bütçe Komisyonu
Sözcüsü Tokat Milletvekili Osman Demirin, konuşmasındaki Plan ve
Bütçe Komisyonu raporunda komisyon üyelikleri devam etmesine rağmen
kendisinin ve arkadaşının isminin yer almadığı
ifadelerini yanlış yorumlayarak ciddi bir yanıltmada
bulunduğuna ilişkin açıklaması
2.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
kendisiyle ilgili sorduğu soruya ilişkin açıklaması
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, sosyal güvenlik destek primi kesintisine
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı (7/11332)
2.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, SGKnın ilaç fiyat
indirimlerini erken uygulamaya koymasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı (7/11343)
3.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul kara surlarının
aydınlatılması projesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı
(7/11398)
4.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, Çorludaki evlerin restorasyonuna
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/11399)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, defineciliğin
cezalandırılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı
(7/11400)
6.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Çal Dağı ve çevresindeki
arkeolojik alanların korunmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı
(7/11401)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.04te açılarak üç oturum yaptı.
Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, Zonguldak ilinin sorunlarına ve
Türkiyedeki sağlık sistemine ilişkin gündem dışı
konuşmasına Sağlık Bakanı Recep Akdağ,
Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Muharrem ayı ve Aşure gününe
ilişkin gündem dışı konuşmasına Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay,
Cevap verdiler.
Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün, Bilecik ilinde meydana gelen tren kazasına
ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Başbakanlık
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün
çalışmalarının araştırılması (10/498),
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, belediyelerin mali
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/499),
İstanbul
Milletvekili Mithat Melen ve 20 milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerindeki ekonomik ve sosyal sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/500),
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/646),
22nci (6/789),
29uncu (6/834),
31inci (6/843),
33üncü (6/847),
37nci (6/872),
38inci (6/873),
39uncu (6/874),
40ıncı (6/875),
57nci (6/913),
63üncü (6/936),
68inci (6/955),
73üncü (6/967),
83üncü (6/984),
85inci (6/986),
183üncü (6/1147),
184üncü (6/1149),
185inci (6/1150),
186ncı (6/1151),
199uncu (6/1172),
221inci (6/1213),
222nci (6/1214),
224üncü (6/1216),
229uncu (6/1222),
250nci (6/1251),
522nci (6/1580),
Esas
numaralı sözlü sorulara Sağlık Bakanı Recep Akdağ
cevap verdi; soru sahiplerinden Antalya Milletvekili Tayfur Süner, Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındır, Tokat Milletvekili Reşat Doğru da cevaplara
karşı görüşlerini açıkladılar.
Çevre Komisyonunda
boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1
üyeliğe Adana Milletvekili Ömer Çelik,
Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe Ardahan Milletvekili
Saffet Kaya,
Dilekçe Komisyonunda
boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1
üyeliğe Bursa Milletvekili Hayrettin Çakmak,
Seçildiler.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Ankara
Milletvekili Reha Denemeçin; Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
(2/541) (S. Sayısı: 446) tümü üzerinde bir süre görüşüldü.
Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, şahsına,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, grubuna,
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, şahsına,
Kayseri
Milletvekili Sabahattin Çakmakoğlu, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, mensubu bulunduğu Hükûmete,
İzmir
Milletvekili Harun Öztürk, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
partisine,
Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, şahsına,
Sataşması
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
7 Ocak 2010
Perşembe günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 19.04te son
verildi.
Şükran Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Bayram
ÖZÇELİK Yusuf
COŞKUN
Burdur Bingöl
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Gülşen ORHAN
Van
Kâtip
Üye
No.:
54
II.- GELEN KÂĞITLAR
6 Ocak 2010 Çarşamba
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, Başbakanlık
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün
çalışmalarının araştırılması
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/498) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.11.2009)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, belediyelerin mali
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/499)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2009)
3.- İstanbul
Milletvekili Mithat Melen ve 20 Milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerindeki ekonomik ve sosyal sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/500) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.11.2009)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bir jeotermal sahanın kullanımına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10973)
2.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgunun, mayınlı arazilerin temizlenmesi için
ihale yapılıp yapılmadığına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10974)
3.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, iletişimin dinlenmesi
tartışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/10975)
4.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, bir köyde yapılan konutlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10976)
5.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, terör örgütü mensupları hakkındaki
işlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10977)
6.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, vatandaşlar arasında ayrımcı
uygulamalar olup olmadığına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/10978)
7.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, demokratik açılımla ilgili bazı
hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10979)
8.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Kastamonudaki yeşil kart
verilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/10981)
9.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, polis memuru alımına ve öğretmen
açığına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10983)
10.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, bir vergi düzenlemesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10984)
11.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkayanın, Düzce Üniversitesi Rektörü
hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/10985)
12.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, İstanbul-Bursa Ro-Ro hattı projesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/10986)
13.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel alımına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/10995)
14.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, çocuk işçiliğinin önlenmesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/10996)
15.-
Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanakın, Doğu ve
Güneydoğu Anadoluda tamamlama vizesi alamayan yatırımlara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/11002)
16.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, belediyelere kaynak tahsisinde
hane sayısının dikkate alınmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11015)
17.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, bir askerin ölümü olayına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11016)
18.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, kepenk kapatma eylemlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11017)
19.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, şehit ve gazilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11018)
20.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, demokratik açılım kapsamında
farklı dillerle ilgili çalışmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11019)
21.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, demokratik açılım kapsamındaki
bazı çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11020)
22.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Emniyet Teşkilatı emeklilerinin maddi
durumlarında iyileştirme yapılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11021)
23.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat İl Özel İdaresinin
kaynak kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11022)
24.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, İzmirde kaybolan ve kaçırılan
çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11023)
25.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Diyarbakırda kaybolan ve
kaçırılan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11024)
26.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Batmanın çöp sahası sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11025)
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurumun şebeke suyuna ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11026)
28.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbuldaki
ulaşım zamlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11027)
29.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kayıp çocuklara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11028)
30.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Deniz Feneri
Davasında adı geçen bir kişinin ortağı olduğu
şirketlere verilen ihalelere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11029)
31.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır'ın, çocuklara
ayrılan bütçe kalemlerine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11032)
32.- Antalya
Milletvekili Atila Emekin, deri mamulleri arasındaki KDV oranı
farklılığına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11033)
33.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, TEKELe bağlı işletme
müdürlüklerinin kapatılacağı iddialarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11034)
34.- Antalya
Milletvekili Atila Emekin, Kepez İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün
bir dernekle yaptığı protokole ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11036)
35.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, SHGMnin modül
sınavlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11037)
36.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Vandaki bazı okullarda
sınıfların oluşumu ile ilgili iddialara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11038)
37.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel alımına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/11039)
38.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, çocuklarda artan obeziteye karşı
alınacak önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11040)
39.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, çocukların okula
devamsızlıklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11041)
40.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, okullardaki şiddet olaylarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11042)
41.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Gaziantep İl Milli Eğitim
Müdürlüğüne atama yapılmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11043)
42.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Yenişarbademlideki sağlık
hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11044)
43.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, çevre sağlık
teknisyenlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11045)
44.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın,
yenidoğan ünitelerinin yeterliliğine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11046)
45.- Tokat
Milletvekili Orhan Ziya Direnin, Tokattaki göz doktoru ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11048)
46.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Batman Devlet Hastanesinin yenilenmesine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11049)
47.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, tarımsal sulamada kullanılan bazı
yöntemlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11050)
48.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, gıda analizleri yapılabilen
laboratuvarlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11051)
49.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, çevre sağlık
teknisyenlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11052)
50.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel alımına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11053)
51.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayserideki bir yol
projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11054)
52.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Adana-Mersin arasında
yapılacak havaalanının yer seçimine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11055)
53.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa çevre yoluna ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11056)
54.- Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazarın, Türkiye ile Suriye arasındaki
geçişlere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11057)
55.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, askerlik hizmeti sırasında yaşanan
ölüm olaylarına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11058)
56.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, 2010 Avrupa Kültür Başkenti
Ajansının faaliyetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/11060)
7 Ocak 2010 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmede
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki denetim
konularıyla ilgili söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürke
aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz daha sessiz olalım.
Buyurun
Sayın Öztürk.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin denetim hakkı ve yetkisine ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Büyük Millet Meclisinin denetim hakkı ve yetkisi üzerine gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu elimdeki Türkiye Cumhuriyeti devletinin
Anayasasıdır. Bu Anayasanın 6ncı maddesi gereğince
Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Millet, sahip
olduğu bu egemenliği Anayasada yazılı yetkili organlar
eliyle kullanır.
Egemenlik
kapsamında yasama yetkisini kullanma hakkı ve yetkisi de Türkiye
Büyük Millet Meclisinindir. Bir başka anlatımla, millî
egemenliğin tecelli ettiği en önemli odaklardan bir tanesi de Türkiye
Büyük Millet Meclisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, aslında bir yönüyle
de siyasi bir organdır. Siyaset, Türkiyedeki sorunları çözmek üzere
yapılır, halkın refahını, mutluluğunu daha da
yükseltmek için siyaset yapılır. Dolayısıyla, bu yönüyle
bakıldığında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasada yazılı
diğer kurumlardan daha bir ayrıcalığa sahip olduğu
görülmektedir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin denetim hakkı ve bilgi edinme yollarından bir
tanesi soru sorma, milletvekillerinin soru sorma hakkıdır. Bugün
geldiğimiz noktada, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiyede gelişen
toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunları çözmek bir yana, o konularda
inisiyatif dahi koyamaz hâle gelmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
sorunların öncüsü olma görevini yerine getirememiştir.
Sayın
Başkanım, bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetimiyle
ilgili konuşuyoruz, Meclis âdeta köy kahvesi gibi. Böyle bir şey
olabilir mi? Herkes konuşuyor.
Lütfen Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen daha sessiz olalım.
Buyurunuz
Sayın Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Değerli arkadaşlarım, milletvekillerinin
denetim haklarından bir tanesi soru sorma hakkıdır.
Anayasamızın 98inci maddesi milletvekillerine bu hakkı
tanımıştır. Milletvekilleri için tanınan bu hak
aynı zamanda bakanlar ve hükûmet için de bir görevdir. Oysa bugün,
milletvekilleri, Anayasadan ve Meclis İç Tüzüğünden kaynaklanan bu
soru sorma haklarını yerine getirirlerken bizzat Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı tarafından engellenmektedirler. Sorulan sorular
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından İç
Tüzükteki kurallara uyulmadığı nedeniyle tek yanlı olarak
afaki, soyut gerekçelerle iade edilmektedir ve bir şekilde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanını aşma durumunda olan sorulara da
sayın bakanlar tarafından ya hiç cevap verilmemekte ya da cevap
verilmiş gibi yapılarak, geçiştirilerek yanıtlar
verilmektedir. Beş soruya altı yedi sayfa yazılar
yazılmakta, burada soruların cevabının
dışında ne ararsanız bulunmakta ama sadece soruların
yanıtlarını bulmak mümkün değildir.
Değerli
arkadaşlarım, bir parlamento başkanının kendi
parlamentosundaki milletvekillerinin saygınlığını
artırmak en önemli görevlerinden bir tanesidir.
Bakın, ben
sayın Meclis Başkanına şöyle sorular sordum, dedim ki:
Meclis Başkanının Meclis İç Tüzüğünde belirtilen soru
önergelerini kabul etmeme hakkı ve yetkisi sınırsız
mıdır? Bu yetkinin en geniş şekilde kullanılarak soru
önergelerinin sık sık iade edilmesi milletvekilinin denetim
hakkını sınırlandırmakta değil midir?
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten bunu çok ciddi bir şekilde düşünmek
lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına Meclis İç
Tüzüğünde tanınan bu yetki mutlak ve sınırsız
mıdır? Bu yetkiye dayanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının,
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerinin Anayasanın 97nci
maddesinden kaynaklanan soru sorma haklarını ihlal etme, onları
daraltma hakkı ve yetkisi var mıdır? Burada bu soru tiplerinin,
sorulan soruların İç Tüzükteki kurallara, kriterlere
uymadığına kim karar veriyor? Bunu da sordum değerli
arkadaşlarım ve verilen yanıt gerçekten çok üzücüdür. Bütün
milletvekillerinin bu konuda üzüleceğini umuyorum.
Sayın
Başkan verdiği cevapta diyor ki: Başkanlığa gelen
soru önergeleri, Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğünde yasama uzmanları
ve idarecileriyle yapılan incelemeden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca gelen kâğıtlar listesinde
yayımlanıp Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının
imzasıyla Başbakanlığa ve ilgili bakanlığa
gönderilmektedir. İç Tüzük hükümlerine uygun olmadığı
tespit edilen soru önergeleri iade edilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Peki, kim tespit ediyor? Kanunlar Kararlar Müdürlüğünde
çalışan bürokratlar, yasama uzmanları.
Çok üzücü bir durum
değerli arkadaşlar. Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinde asli görevi
yasama ve denetim faaliyetlerini yerine getirmek olan milletvekillerinin
Anayasadan kaynaklanan bu hak ve yetkileri Kanunlar ve Kararlar
Müdürlüğündeki uzmanlar tarafından sınırlandırılmaktadır,
onların iki dudağı arasına
sıkıştırılmıştır. Bunu kabul etmemiz
mümkün değildir. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 550 tane milletvekili
arkadaşımıza yapılan açıktan bir
saygısızlıktır değerli arkadaşlarım. Türkiye
Büyük Millet Meclisi bunun önüne geçmek durumundadır. Anayasada
milletvekillerine tanınan bu hak -demin de söyledim- bakanlar için bir
görevdir. Bugün içinde bulunduğumuz somut durum milletvekillerine
tanınan bu hakkın ihlalini oluşturmakta ve bakanların,
Meclis Başkanının da görevini yapmama hâlini
oluşturmaktadır.
Ben, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanının bu konuya sorumluluk duygusu
içerisinde eğileceğini umuyorum. Tüm milletvekili
arkadaşlarımı bu konuda gerçekten duyarlı davranmaya davet
ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Ve Parlamento
Başkanı tarafından saygı duyulmayan milletvekillerine
toplumun saygı duymasını beklemek kimsenin haddi de
değildir, hakkı da değildir. Bunu bekleyemeyiz değerli
arkadaşlarım. Eğer toplumun bu milletvekillerine saygı
duymasını bekliyorsak, öncelikle Meclis Başkanının ve
bu Meclisten çıkan bakanların, Başbakanın bu Meclise
saygı duyması gerektiğini düşünüyorum.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Gündem
dışı ikinci söz, Sümela Manastırının ayine
açılması hakkında söz isteyen Aydın Milletvekili
Ertuğrul Kumcuoğluna aittir. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Kumcuoğlu.
2.- Aydın Milletvekili Ertuğrul
Kumcuoğlunun, Sümela Manastırının ayine
açılmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepimizin bildiği gibi, son günlerde Sayın
Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bakanlığımız
Komşularla Sıfır Sorun biçiminde bir söylem geliştirdi.
Hepiniz takdir
edersiniz ki dış politikada söylemler ile eylemleri örtüştürmek
son derece zor bir sanattır. Dolayısıyla, bu konuda mesafe
alabilmeniz için, sizin, sadece sizin değil muhataplarınızın
da en az sizin kadar hazırlıklı, istekli ve iyi niyetli
olması gerekir.
Şimdi, bu
komşularımızdan biri, bizim, Yunanistan. Yunanistan Ortodoks bir
ülke ve bizim de Trabzonumuzda Sümela Manastırı diye, eskiden
manastır olarak kullanılmış, fakat uzunca bir süredir
kaderine terk edilmiş, sonra müzeye dönüştürülmüş bir
yapımız var.
Şimdi,
gazetelerde bir haber görüyorum. Diyor ki: Trabzondaki tarihî Sümela
Manastırında bir tabu yıkıldı. Yıllardır
ibadete kapalı olan bu manastır, senede en az bir defa 15
Ağustosta ibadete açılacakmış. Buna sebep olan hadise de
geçen 15 Ağustosta yaşadığımız oradaki bir
etkinlik ve etkinlik dolayısıyla misafirler ile oradaki yöneticiler
arasında çıkan çatışmaymış.
Değerli
arkadaşlar, ne olmuş? İşte, Yunanistandan 500 kişi
ayine gelmiş de ayin yapmak istemişler. Bakalım öyle mi
olmuş?
Bir kere
şunu unutmayalım, hafızalarımızı tazeleyelim: O
500 kişi oraya kendiliğinden gelmedi. O 500 kişinin
başında Selanik Valisi vardı. Siz, Türkiye'de herhangi bir
valinin, bir bayram namazı vesilesiyle Yunanistandan, Türkiye'den 500
Müslümanı toplayıp Selanikte veyahut da İskeçede bir camide
namaz kılmaya gitmesini devletinin izni, bilgisi hatta teşvik ve
desteği olmadan yapabileceğini düşünüyor musunuz? Provokasyonun
arkasında Selanik Valisi vardı. Haydi geçelim bunu bir kalem.
Bakalım, bu adamlar buraya ayin yapmaya mı gelmişlerdi?
Bakın ne diyor, kim ne diyor: 24 Ağustos tarihli Kathimerini gazetesi
-ki, bu Yunanistanda neşredilen bir Yunan gazetesidir- O gün -15
Ağustos 2009 tarihinde- Sümela Manastırında 2 kişi -isim
de veriyor- Stelios Papathemelis ve Panagiotis Psomiadis diye 2 Yunanlı
Yunan Millî Marşını söylemişler hem de Türk
topraklarında. diye altını çiziyor.
Beyefendiler,
Hükûmet olarak ağzınızı açacağınıza
kulağınızı açsaydınız, orada okunanın
İncil değil Yunan Millî Marşı olduğunu bilirdiniz.
Ama, bunu işte ilk defa burada öğreniyorsunuz. Karşı taraf
iyi niyetli değil.
Efendim, o
tesadüftü, adamların dilleri sürçtü, İncil okuyacaklarına Yunan
Millî Marşını okudular
Öyle mi? Gelin bakalım öyle mi
değil mi.
Kathimerini
gazetesi devam ediyor: Pontus konusuna ilişkin yeni ve güçlü bir adam
ortaya çıkmış. Kimmiş bu? Rus Parlamentosundan İvan
Savidismiş. Rus Parlamentosundan İvan Savidis. Neymiş bu
adamın konumu? Rus milletvekili, aynı zamanda Yunan devleti
tarafından yurt dışındaki Helenizm Konseyine Doğu
Avrupadaki soydaşlarla ilgili konulardan sorumlu olarak atanmış
Savidis. Yunan Hükûmeti tarafından Rus milletvekili doğudaki Yunan
soydaşlarının sorunlarını yönlendirmekten sorumlu
yapılmış. 15 Ağustosta Sümeladaki hadisenin arkasında
bu Savidis var. Çünkü niye? Gazete devam ediyor: Trabzondaki Sümela
Manastırına şimdiye kadar düzenlediği üç ziyaret kutsal
ziyaret özellikleri kazanmaya başladı. Haa, demek ki, bizim
gazetenin yazdığı gibi, efendim, öyle, bir tabu
yıkılmamış, eskiden beri ibadete filan açık
değilmiş burası. Son üç yıldır, Yunan Hükûmeti, bir
yandan Selanik Valisi üzerinden, diğer yandan Savidis isimli Rus
parlamenter üzerinden bir tezgâhın peşinde.
Şimdi,
bunları bilmeden, bunları nazarıitibara almadan
komşularınızla ilişkilerinizi iyileştiremezsiniz.
Efendim, biz iyileştiririz.
Burada dikkat
edilmesi gereken ikinci konu da şudur değerli arkadaşlar:
Eğer siz dış politikada ufak veya büyük, önemli veya önemsiz bir
değişiklik yapıyorsanız, bunu kamuoyuna Efendim, bizden
önce yapılan her şey yanlıştı. Biz bunları
düzeltiyoruz. diye girerseniz, karşı tarafta böyle bir izlenim
bırakırsanız, böyle bir kanaat bırakırsanız
başınıza ne gelir biliyor musunuz? Taş düşer. Kalkar
bir Bulgar Hükûmeti üyesi sizden 1913te olan meseleler dolayısıyla
10 milyar dolar tazminat ister.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) 20 milyar dolar!
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, yıl 1999, tarihi
11 Aralık, Helsinki Zirvesi var. Türkiye, Avrupa Birliğine tam üyelik
sürecinde önemli bir dönüm noktasında direniyor ve Avrupa, Türkiye ile tam
üyelik sürecini kesmeyi göze alamadığı için, gece
yarısında, efendim, Komisyon Başkanı Solana ile ABnin
genişlemeden sorumlu Verheugeni Chiracın uçağına bindirip
Türkiyede zamanın Türk yönetiminin ayağına gönderiyor ve
yazılı olarak Türkiyenin istedikleri tavizleri verip gidiyorlar. Ondan
sonra zamanın Başbakanı öbür taraftaki, ertesi günkü
toplantıya gidip şey yapıyor.
Bakın
arkadaşlar, aradaki farka bakın. On sene önce, Avrupa bizim
ayağımıza geliyor, on sene sonra siz, Avrupa Birliğine tam
üye olmak için Bulgaristana 10 milyar dolar rüşvet ödemek durumunda
kalıyorsunuz. Bunun da adı Başarılı dış
politika. Hadi canım sen de!
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Kim ödemiş?
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) İstiyor adam rüşveti.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) İste, iste, sen de iste!
BAŞKAN
Sayın Kumcuoğlu, lütfen sözünüzü bağlayınız.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Bakın, değerli arkadaşlar, dikkatli
olmak zorundayız. Gözümüzü dört açmak zorundayız.
Ağzımızı değil kulağımızı açmak
zorundayız. Dış politika, ince sanattır, lafa, güzafa
gelmez.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür
ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kumcuoğlu.
Gündem
dışı üçüncü söz, asgari ücretin tespiti hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaza aittir.
Buyurunuz
Sayın Korkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Esfender Korkmazın,
asgari ücretin tespit şekli ve esaslarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ESFENDER KORKMAZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, danışmanlık yapan bir yatırım
kuruluşu Hazine Müsteşarlığı kaynaklı bir
grafiğin açıklamasını şöyle yapıyor: Yüksek
verimlilik ve düşük ücretler -dikkat edelim, düşük ücretler-
Türkiye'de yatırımlar için eşsiz bir yatırım
fırsatı yaratmıştır. Değerli arkadaşlar,
tekrar dikkatinizi çekiyorum: Türkiye düşük ücret ile övünen bir ülke
hâline gelmiştir. Neden? Bu söylediğim yorum aslında Hükûmetin
son bir aydaki uygulamalarıyla bire bir örtüşüyor. Asgari ücret
uygulaması, bir; 2010 memur zamları, iki; emekli maaş zammı,
üç; 4/C uygulaması, dört; Tekel işçilerinin, itfaiye
işçilerinin, demir yolları işçilerinin isteklerine, hak
taleplerine çözüm getirmek yerine onların üstüne biber gazı ile su
sıkarak ve tehditle gidilmesi, bu yargıyı
doğrulamıştır.
Bu
yargıyı doğrulaması açısından asgari ücretle
ilgili birkaç örnek vermek istiyorum. Değerli arkadaşlar, bakın,
sendikalar değil, TÜİK, devletin resmî kurumu yoksulluk
araştırması yapıyor. Bu yoksulluk araştırmasında
2009 için 4 kişilik bir ailede yoksulluk sınırını 820
lira olarak açıklıyor. 2010 için hedef 6,5 enflasyon (TÜFE), buna
göre 2010a güncelleştirirseniz 873 lira 30 kuruş ediyor. Yani
devletin resmî kurumu diyor ki: Türkiyede 4 kişilik ailenin yoksulluk
sınırı 873 lira 30 kuruştur. Peki, Hükûmet ne diyor? Hükûmet
de diyor ki: Eşi çalışmayan 4 kişilik bir ailenin 2010
yılında, birinci yarıda asgari ücreti 603 lira 90
kuruştur. Ve yine Hükûmet de diyor ki, aynı şekilde:
İkinci yarıdaki asgari ücreti de 626 lira 45 kuruştur.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, düşünebiliyor musunuz Hükûmetin bir yandan
Hükûmet devleti geçici olarak idare eder ve Hükûmete bağlı TÜİK
en az, asgari yoksulluğu açıklıyor ve onun
açıkladığına karşılık Hükûmet de asgari
ücreti açıklıyor ve 269 lira altında. Şimdi, bu farkı
nasıl okumak lazım? Yani bu aradaki farkı nasıl okumak
lazım? Asgari ücret tespit edilirken yoksulluk sınırı
dikkate alınmadı, çünkü Hükûmet asgari ücretliyi yoksul bırakmak
kararındadır. Hükûmet üyeleri simit muhabbeti içinde sık
sık 2002deki asgari ücretle bugünün karşılaştırmasını
yapıyor.
Arkadaşlar,
yine böyle yapacaklarsa onlara iki tane tavsiyem olacak:
1) Asgari ücret,
simit gibi gıdalar dışında bir ailenin tüm
ihtiyaçlarını, yaşam ihtiyaçlarını kapsayan ve
yaşamak için gerekli asgari fiziki ihtiyaçları ifade eden bir
kavramdır. Simit muhabbetinden vazgeçsinler.
2) 2000li
yıllarda sekiz yaşında olan ve çalışma, kazanma gibi
bir gailesi olmayan bir genç, şimdi on sekiz yaşındadır.
Siz, şimdi, on sekiz yaşındaki gence düşük ücret vererek ve
on yıl öncesinin hikâyelerini anlatarak bugün onların
karnını doyuramazsınız.
Değerli
arkadaşlar, 2000li yıllardan bugüne kadar ekonomide büyüme oldu,
verimlilik artışı oldu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ESFENDER KORKMAZ
(Devamla) Yine 3üncü tavsiyem: Bu olayı açıklayan Hükûmet üyeleri
büyümeyi de hesaba katsınlar, verimliliği de hesaba katsınlar
çünkü millî gelir artışını işçi yaratıyor, memur
yaratıyor, çalışan yaratıyor, yalnızca sermayedar
yaratmıyor. Eğer bunlar yaratıyorsa bunlara da büyümeden,
verimlilik artışından pay vermemiz lazım. Öyle simit
hesabıyla bu işler olmaz. Dolayısıyla o payı da
vermeleri lazım ve nihayet, Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçi
temsilcilerine mutlaka oy hakkı vermemiz lazım çünkü, aslında oy
hakları var ama, onlar olmadan da 10 kişiyle karar alınabiliyor;
karar yeter sayısı dörtte 3e çıkarılsın, asgari ücret
tespitinde işçinin de sözü olsun.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Korkmaz.
Şimdi
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mardin Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin,
pamuk üretiminde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/501)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Tarım
sektöründe ve ihracatımızda önemli bir yer teşkil eden pamuk
hammaddesinin üretiminde ve bağlı sektörlerde yaşanan
sorunların araştırılması; bu alanda yaşanan
gerilemenin önlenmesine yönelik çözüm yollarının tespiti için
Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri
uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Ülkemizde, pamuk
üretiminde görülen yavaşlama ve ticaretinin beklentileri
karşılamaması, büyük ölçüde pamuğa dayalı sektörleri
de olumsuz etkilemektedir. Genellikle yüksek maliyetli lifler, tekstil
sektöründe karşılaşılan zorluklara yenilerini eklerken,
yüksek enflasyon oranları ve nispeten yükselen işçilik ve sermaye
maliyetleri tekstil endüstrisini büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir.
Tarım
sektöründe önemli bir kesim geçimini pamuktan sağlarken, pamuğa
dayalı sektörler olan dokuma, iplik ve yağ sanayilerinde, pamuk
hammadde kaynağı durumundadır. Pamuk; tarımı ve
sanayisi ile geniş bir iş alanı sağlarken lifi ile tekstil
sanayisine, çiğiti ile yağ sanayisine, küspesi ile
hayvancılık sektörüne, ihracatı ile dış ticaretimize
çok önemli katkıları sunmaktadır. Ancak girdi maliyetleri ve
enerji fiyatlarının yüksekliği, girdi desteklerinin kesilmesi,
primlerin yetersiz kalması, üretimde verimliliğin
sağlanamaması, alternatif tarım ürünlerinin daha cazip
kılınması üreticiyi pamuk ekiminden zorunlu olarak
uzaklaştırmış, pamuk üretimini her yıl biraz daha
düşürmüştür.
Türkiye'de pamuk
üretimi Ege, Antalya, Çukurova ve Güneydoğu'da yapılıyor.
Türkiye'nin toplam lif pamuk üretiminin yaklaşık
yarısını Güneydoğu Anadolu karşılıyor.
İstatistiklere göre, 2008-2009 sezonunda 1 milyon 89 bin ton pamuk tüketen
Türkiye, 501.000 ton pamuk üretmiştir. Oysa Türkiye'nin pamuk üretimi
2000li yılların başında 900.000 ton
civarındaydı. Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir Ticaret
Odası, Söke Ticaret Borsası ve Nazilli Pamuk Araştırma
Enstitüsü'nün katılımıyla düzenlenen ve uzaktan algılama
yöntemine göre yapılan tahmin çalışması raporuna göre, ekim
alanlarında yüzde 29'luk bir daralmanın yaşandığı,
en büyük daralmanın yüzde 48 ile İzmir ve yüzde 45 ile Manisa'da
gerçekleştiği belirtilmektedir. Pamuk ekim alanlarında 2001
yılında başlayan daralma ve üretimindeki yavaşlama devam
ederken, 2001'de 721 bin ton olan kütlü üretimin bugün 193 bine düşmüş
olduğu tahmin edilmektedir.
Avrupa
Birliği ile 1996 yılında yapılan Gümrük Birliği
Anlaşması kapsamında pamuk, serbest dolaşıma sahip bir
sanayi ürünü olmasına rağmen ne yazık ki ülkemizdeki üreticiler
Avrupa Birliğinin uyguladığı sübvansiyonlardan yararlanamamaktadır.
Tarım
teşvikleri küçük çiftçi ve tarım işletmelerinin değil,
büyük fabrikalar ve gıda maddelerini işleyen, satıp pazarlayan
büyük şirketlerin kasasına giriyor. Küçük üreticiye ve çiftçiye
desteği büyük oranda kesen hükümet, pamuk çiftçilerinin ve
işçilerinin yaşam alanını elinden alıyor. Pamuk
üretiminden vazgeçen üretici, başka ürünlere yönelmiş durumda.
Üreticinin başka ürünlere yönelmesi, pamuk sektöründe arzın
düşmesine de sebep olmakta. Ayrıca dünya fiyatlarına göre
Türkiye'de maliyetin fazla olması, üreticiyi zor duruma düşürmekte.
Üretici şu anda pamuğu, üretimden daha ucuza satmaya
başladı. Zarar etmeyen üretici neredeyse bulunmamaktadır. Pamuk
üretimin desteklenmemesi, pamuk tarım alanlarının daralması
ve üretiminin düşmesine bağlı olarak tekstil ve konfeksiyon
sektöründe ciddi daralmalar meydana gelmekte; bu daralma, yağ, yem ve
kağıt sanayinde de olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Sonuç olarak,
ülkemizde bir çok sektörün hammaddesi olarak kullanılmakta olan,
tarım sektöründe önemli bir istihdam alanı oluşturan ve
aynı zamanda ihracat kaynağımız olan pamuğun
üretiminde yaşanan sorunların tespiti ve bu sorunlara ilişkin
çözüm yollarının bulunması amacıyla meclis
araştırması açılmasının uygun
olacağını düşünmekteyiz.
1) Emine Ayna (Mardin)
2) Fatma Kurtulan (Van)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Bengi Yıldız (Batman)
7) M. Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Akın Birdal Diyarbakır)
9) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) Pervin Buldan (Iğdır)
12) Sebahat Tuncel (İstanbul)
13) Nuri Yaman (Muş)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
16) Sevahir Bayındır (Şırnak)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Şerafettin Halis (Tunceli)
19) Özdal Üçer (Van)
20) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
2.- Mardin Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin,
Dersim olaylarının araştırılması amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/502)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1937-1938
yıllarında, bugünkü adı Tunceli olan Dersim'de Tedip ve Tenkil
uygulanmıştı.
Büyük
acıların yaşanmasına mal olan, bugüne kadar üzeri örtülmek
istenen bu olayın her yönüyle gün yüzüne çıkması için,
Anayasa'nın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
25 Aralık
1935 tarihinde Dersim bölgesine özel çıkarılan "Tunceli
Kanunu" esas alınarak, 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu
Kararıyla bugünkü adı Tunceli olan Dersim'e, Tedip ve Tenkil
gerçekleştirilmişti.
Türk Dil Kurumu
sözlüğüne göre, Tedip: Uslandırma, yola getirme, terbiye etme,
Tenkil: Uzaklaştırma, herkese örnek olacak ceza verme,
düşmanı ve zararlı kişileri topluca ortadan kaldırma
olarak tanımlanmıştır.
Bölge insanı
yaşananı büyük bir felaket olarak adlandırmakla birlikte, on
binlerce insanın katledildiğini, binlerce insanın sürgüne
gönderildiğini, yüzlerce köyün yakılıp
yıkıldığını anlatmaktadır.
Bugüne kadar
olayla ilgili devlet arşivleri açılmadığı için
öldürülen insan sayısı net olarak bilinmemektedir. Ancak Necip
Fazıl Kısakürek "Din Mazlumları" adlı eserinde
Dersim harekâtında en az 50 bin kişinin katledildiğini,
yaşananın eşine rastlanmayan bir felaket olduğunu
yazmaktadır.
Dışişleri
Bakanlığı da yapmış olan, Dersim direniş
önderlerinden Seyit Rıza ve arkadaşlarının da
idamını organize edip tanıklık etmiş İhsan Sabri
Çağlayangil bir röportajında; "Mağaralara iltica
etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların içinde
bunlar fare gibi zehirlendi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler.
Kanlı bir harekât oldu. Dersim davası da bitti." demektedir.
Orgeneral Muhsin
Batur anılarında, hayatının Dersim'de geçen zaman dilimi
için, bir utanç vesilesi sayarak anlatamayacağını yazıyor.
Her ne kadar
Dersim insanı tarafından biliniyorsa da, olayın üzerindeki sis
perdesi kaldırılmamış, olay kamuoyuna
açıklanmamış, aradan 72 yıl geçmiş olmasına
rağmen arşivler açılmamıştır.
Tedip ve Tenkile
neden gerek duyuldu? Tedip ve Tenkil yıllarında Dersim'de neler
yaşandı? Kaç insan öldürüldü? Bunun ne kadarı kadın,
yaşlı ve çocuktu? 1937 yılının Kasım ayında
Elazığ'da idam edilen Seyit Rıza ve beraberindeki yedi
arkadaşının mezarları nerededir? Tedip ve Tenkili planlayıp
hayata geçirenler kimlerdi? Ne kadar insan sürgüne gönderildi? Yetim ve öksüz
kalmış kaç kız subaylar tarafından hangi batı illerine
götürüldü? Ülke ve halk çıkarı ve yararı açısından
günümüze yansıyan sonuçları nedir?
Gecikmiş
olsa da, başta Dersimliler olmak üzere kamuoyunun bu soruların
cevabını bilmesi gerekmektedir.
On binlerce
insanın ölümüne mal olan, "İnsanlığa karşı
işlenmiş bir suç" olarak kabul görülmesi gereken Dersim
katliamının gerçek yüzünün açığa
çıkarılması, geleceğe aydınlık bir dünya bırakmak,
geçmişte yaşananların çocuklarımıza bir yük olarak
miras kalmaması için, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde bir
araştırma komisyonunun kurulması zorunlu hale gelmiştir.
Gereğini arz
ve teklif ederiz.
1) Emine Ayna (Mardin)
2) Fatma Kurtulan (Van)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Bengi Yıldız (Batman)
7) M. Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Akın Birdal (Diyarbakır)
9) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) Pervin Buldan (Iğdır)
12) Sebahat Tuncel (İstanbul)
13) Nuri Yaman (Muş)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
16) Sevahir Bayındır (Şırnak)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Şerafettin Halis (Tunceli)
19) Özdal Üçer (Van)
20) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
3.- Mardin Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin,
Mersinde kurulması planlanan nükleer santralin muhtemel etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/503)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Mersin
İlinde kurulması düşünülen nükleer enerji santrallerinin, insan
sağlığına, çevreye, tarım alanlarına ve turizme
vereceği zararların araştırılarak, alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve İçtüzüğün
104. ve 105. maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Ülkemizde,
nükleer santral yapılabilmesi için çok fazla eksiklikler bulunmakta ve
mevcut şartlar altında nükleer santrallerin kurulmasının,
beraberinde ciddi sorunları getireceği aşikârdır. Bu gün,
nükleer enerji santrali donanımını üreten gelişmiş
ülkelerin çoğu, kendi ülkelerinde nükleer santral kurmaktan vazgeçmiş
ve mevcut bir çok nükleer santral için ise kapatma kararı
almıştır. Bir çok doğal enerji kaynağı
olmasına rağmen, hiçbiri düşünülmeden, nükleer enerji
santrallerinin tek çözümmüş gibi gösteriliyor olması, gelecekte
yaşamı tehdit edecek büyük riskler teşkil ederken, hükûmetin bu
riskleri bildiği hâlde nükleer santralleri kurdurtmaktaki kararlılığı
endişe vericidir. Nükleer santrallerin kurulması diğer
santrallerden daha ekonomik olmamakla beraber, sürdürülebilir bir enerji
kaynağı da sağlamamaktadır. Oysa diğer tür santraller
sürdürülebilir enerji sağlarlar ve kurulmasından sonra düzenli
bakımları yapıldığında, sürekli
kullanımları mümkün olabilmektedir. Nükleer enerji santralleri, insan
sağlığı üzerinde tedavisi mümkün olmayan zararlar
oluştururken, atıklarını yok edecek bir teknoloji ise henüz
keşfedilmemiştir. Nükleer santraller hem çalışmaları
sırasında, hem de sökümlerinden sonra yüzlerce yıl boyunca
çevreye ve tüm canlılara onarılamayacak derecede zarar vermektedir.
En gelişmiş ülkeler bile nükleer santral kazalarını
önleyememektedirler. ABD ve Japonya dâhil pek çok yerde önemli nükleer santral
kazaları hâlâ yaşanabilmektedir.
20.
yüzyılın ilk büyük nükleer kazası olan, Çernobil nükleer
reaktöründeki patlama sonucunda, ciddi bilimsel araştırmaların
yapılmaması ve radyasyon seviyesini gösteren sayısal
değerlerin açıklanmamış olması, Türkiye üzerindeki
etkileriyle ilgili yeterli veriye ulaşmayı
imkânsızlaştırmış olsa da özellikle Karadeniz
Bölgesinde yaşayan bir çok insanımızın kanser
hastalığına yakalanmasına yol açarak ölümüne neden
olduğu yönünde ciddi iddialar bulunmaktadır. Bu gün hâlâ acıların
yaşanmasına neden olan nükleer enerji santrallerinin ülkemizde de bir
çok yerde kurulma çalışmalarının yapılıyor
olması talihsizliktir.
Bu illerden biri
de tarım alanları ve turizmi ile ülke ekonomisine kaynak
sağlayan Mersin ilimizdir. Mersin ilimizin Gülnar ilçesine bağlı
Büyükeceli Beldesinde, Akkuyu Nükleer Santralinin yapımı için 37
yıl önce alınan yer lisansı izninin koşulları
değişmiş ve yöredeki birçok insan tarım, hayvancılık
ve turizme ciddi yatırımlar yapmıştır. Santralin
kurulması ile bütün bunlar olumsuz etkilenecek ve insan
sağlığı tehdit altına girecektir.
Ayrıca,
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Nükleer Güç Santrallerinin
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun Kapsamında Yapılacak Yarışma ve
Sözleşmeye İlişkin Usul ve Esaslar ile Teşvikler
Hakkında Yönetmeliğin bazı maddelerinin iptali için TMMOB
tarafından açılan davada üç maddenin yürütmesinin durdurulması
yönünde karar vermiştir. Danıştay 13. Dairesi, söz konusu dava
çerçevesinde Yönetmeliğin, önce 7. maddesinin yürütmesinin
durdurulmasına karar vermiş daha sonra ise yönetmeliğin
"yer tahsisi" başlıklı 5. maddesi ve "Aktif
elektrik enerjisi birim satış fiyatını oluşturma usul
ve esasları" başlıklı 10. maddesinin de yürütmesinin
durdurulmasına karar vermiştir.
Bütün bu
sebeplerden dolayı, Mersin ilinde kurulması düşünülen, nükleer
enerji santrallerinin, insan hayatı üzerinde yaratacağı olumsuz
etkilerinin bütün boyutları ile incelenmesi için meclis
araştırması açılmasını gerekli görmekteyiz.
1) Emine Ayna (Mardin)
2) Fatma Kurtulan (Van)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Bengi Yıldız (Batman)
7) M. Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Akın Birdal (Diyarbakır)
9) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
10) Hamit Geylani
(Hakkâri)
11) Pervin Buldan (Iğdır)
12) Sebahat Tuncel (İstanbul)
13) Nuri Yaman (Muş)
14) Osman Özcelik (Siirt)
15) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
16) Sevahir Bayındır (Şırnak)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Şerafettin Halis (Tunceli)
19) Özdal Üçer (Van)
20) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
4.- İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahi ve 19 milletvekilinin, kara ve deniz
sınırlarının güvenliği konusundaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/504)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kara ve Deniz hudutlarımızın korunmasında
ciddi sorunlar olduğu ve bu konudaki zafiyetlerin başta terör olmak
üzere bir dizi yasa dışı faaliyetin ana nedeni olduğu
bilinmektedir.
Kara ve Deniz Hudutlarımızın güvenlik ve
kontrolünde mevcut sorunların ve alınabilecek tedbirlerin ortaya
çıkartılması amacıyla, Anayasanın 98, TBMM İç
Tüzüğünün 104 ve 105 inci Maddeleri gereğince Meclis
Araştırması yapılmasını arz ederiz.
1) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Hasan Özdemir (Gaziantep)
5) Behiç Çelik (Mersin)
6) Mustafa Enöz (Manisa)
7) Recep Taner (Aydın)
8) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
9) Osman Ertuğrul (Aksaray)
10) Beytullah Asil (Eskişehir)
11) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
12) Hakan Coşkun (Osmaniye)
13) Akif Akkuş (Mersin)
14) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
15) İzzettin Yılmaz (Hatay)
16) Rıdvan Yalçın (Ordu)
17) Muharrem Varlı (Adana)
18) Metin Ergun (Muğla)
19) D. Ali Torlak (İstanbul)
20) Cumali Durmuş (Kocaeli)
Gerekçe:
Kara ve Deniz
Hudutlarımızın güvenlik ve kontrolünün sağlanması ile
yasadışı faaliyetlerin önlenmesi konusunda ciddi zafiyet
alanları mevcuttur.
Devlet
Egemenliğinin sınırlarda başladığı
bilindiğine göre, başta terör geçişleri olmak üzere, insan
kaçakçılığı, uyuşturucu ve silah
kaçakçılığı gibi yasadışı faaliyetlerin
ekonomik ve asayiş bir yana egemenliğe yönelik ciddi bir tehdit
olduğu da malumdur. Ayrıca bu konuda ortaya çıkan zafiyetin, iç
güvenlik yanında, dış güvenliği de etkilediği ve
ülkemizi uluslararası alanda suçlamalara maruz
bıraktığı bir gerçektir.
Ülkemize ve
ülkemiz üzerinden yapılan uyuşturucu ve silah
kaçakçılığı milyar dolarlarla ifade edilirken, başta
bölücü terör olmak üzere terörün de en önemli finans kaynaklarından birisi
hâline gelmiştir.
Diğer yandan
göçmen kaçakçılığında genelde transit (geçiş) ülkesi
olarak görülen ülkemiz, insan kaçakçılığında ise hedef ülke
konumundadır. Bu konu da terörün önemli bir finans kaynağı olmakta,
kişi başına 5.000 dolara uzanan ve toplamı yine milyar
dolarlarla ifade edilen bir boyuta ulaşmaktadır.
Resmî verilerle,
2007 yılında yakalanan kaçak göçmen sayısı 64.290, 2008
yılı ilk on bir ayı itibarıyla yakalanan ise 62.459dur.
Son on yılda yakalanan toplam miktar 750.000i geçmiş olup, bu
geçişlerde yakalama oranının ne olduğu ise ayrı bir
araştırma konusudur.
Diğer yandan
ülkemizde kalan kaçak göçmenler, insanımızın iş ve
aşına ortak olmakta, birçok asayiş olayının da
faillerini teşkil etmektedir.
Hudut ve
sahillerin kontrolü; güvenlik itibariyle İçişleri
Bakanlığını, yasak bölgeler kanunu ve
K.K.K.lığınca korunan sınırlar itibarıyla Milli
Savunma Bakanlığını, komşu ülkelerle ilişkiler ve
uluslararası alanda yarattığı sorunlar itibarıyla ise
Dışişleri Bakanlığını ilgilendirmektedir.
Bu konuda gerek
mevzuat, gerekse uygulamalar itibarıyla Bakanlıklar ve
kuruluşlar arasında yeterli bir işbirliği ve koordinasyonun
sağlandığını söylemek de zordur.
Kara
Hudutlarımız 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik
Bölgeleri Kanunu ile buna uygun yönetmelik ve talimatlarla büyük ölçüde Kara
Kuvvetleri Komutanlığı birliklerince, Irak ve İran
sınırının bir bölümünde ise Jandarma Genel
Komutanlığı birliklerince korunmaktadır.
Kara
hudutlarımızda 80li yıllarda başlatılan, SFGS
(Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi) projesiyle iptidai bazı
çalışmalar yapılmıştır. En hassas bölge olan Irak
sınırında başlatılan daha modern ve kapsamlı bir
proje ise, Hezil Çayı-Düğün Dağı arasındaki 30 kmyi
bulmayan bölümle sınırlı kalmıştır.
3 Ekim 2008
Aktütün Karakolu olayından sonra TOKİ ile yapılan protokol
çerçevesinde sadece 54 karakol ve 2 Hudut taburunu kapsayan inşaat
faaliyetleri ise şu ana kadar inşaatı devam eden 11 karakoldan
ileriye gidememiştir.
2692
Sayılı Kanunla kurulan Sahil Güvenlik
Komutanlığının ise yasal görevlerini yerine getirmede ciddi
sıkıntıları olduğu bir gerçektir.
Yukarıda
belirtilen gerekçelerle Kara ve Deniz hudutlarımızın güvenlik ve
kontrolünün en iyi derecede sağlanarak, hudut ve mücavir alanlardaki
asayiş zafiyetine karşı tedbirler alınması için bir
Meclis Araştırması yapılması çok önemli ve öncelikli
bir konu olarak mütalaa edilmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Başkan Vekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Ankara Milletvekili Reha
Denemeçin; Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Ankara Milletvekili Reha
Denemeçin; Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/541) (S. Sayısı: 446) (×)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet burada.
Geçen
birleşimde teklifin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi ve Adalet ve
Kalkınma Parti grupları adına konuşmalar
yapılmıştı.
(x)
446 S. Sayılı Basmayazı 06/01/2010 tarihli 44üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
Şimdi,
gruplar adına yapılacak konuşmalarda söz sırası,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Emin Haluk
Ayhana ait.
Buyurunuz
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, muhterem milletvekilleri; görüşülmekte olan 446 sıra
sayılı Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek için söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, şahsım ve grubum adına yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Özellikle burada
üzerinde durmak istediğim bir husus, bu teklif 2010 yılında
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüştüğümüz ilk kanun
teklifi. Milyonlar aç, esnaf perişan, çiftçi zulme uğramış
gibi, sanayici vurgun yemiş gibi, ticaret erbabı
kıvranıyor. Eskiden fakirlik toplumsal bir olaydı, şimdi
meslek oldu. Öğrenciler perişan, memurların sesi
kısılıyor. İşçiler ve milletvekillerinin sesi
çıkmasın diye gaza maruz kalıyorlar. Hacizler, boşanmalar,
cinayetler, sokak kavgaları artıyor.
Hiç siyasi duruma
değinmeden teknik bir konuşma yapmayı düşünmüştüm
ancak Sayın AKP Grup Başkan Vekilinin konuya ilişkin
konuşmasından sonra kaç kişiye sataştığı
ortaya çıktı, süre yetmediği için sınırlı kaldı,
cevap verme de sınırlı kaldı.
Bugün gerçekten
ülkemiz siyasi olarak, sosyal olarak, ekonomik olarak kargaşa
içerisindedir, yönetilemiyor. Dünyada krizden en çok etkilenen ülkelerden
birisi ülkemiz. Hükûmet ve AKP gerginleşmeden medet umuyor. Bakıyoruz,
AKPnin en acil meselesi bu kanun teklifi! Neyi çözecek? Milleti
aldatıyorsunuz, milleti kandırıyorsunuz. Bizim tenkit
ettiğimiz meseleleri güya hafife almaya çalışıyorsunuz. Bu,
işe nasıl ciddiyetle baktığınızı gösterir.
Bir de üst paragrafı okusaydı Sayın Grup Başkan Vekili,
gerçekten, Meclis Genel Kurulunda bulunan sayın milletvekilleri, bizzat
AKP döneminde sanayinin ne hâle getirildiğini Bakanlar Kurulu kararı
eki olan programdan çok rahat -2010 Yılı Programından-
anlayabilirlerdi. Bu metnin aynısı 2009 Yılı
Programında da mevcut.
Şimdi, biz
sadece konunun ciddiyeti açısından önem verilmediğini söylemedik
burada. Sayın Grup Başkan Vekili şunları da söyleyebilirdi:
Bakın, bizim muhalefet şerhimizde -bundan sonrasını özellikle
ifade etmek istiyorum- şunlar da vardı: Sanayinin kredi
maliyetlerinin yüksekliği, kayıt dışı ekonomi ve
düşük fiyatlı imalattan kaynaklanan haksız rekabet, bürokrasinin
fazlalığı, kamunun sağladığı bazı
girdilerin fiyatlarının uluslararası fiyatlara göre
yüksekliği, vergi oranlarındaki yükseklik gibi temel sorunlar devam
etmektedir. Ayrıca teknoloji üretiminde yetersizlik, modern teknoloji
kullanımının hızlı
yaygınlaştırılamaması, nitelikli iş gücü eksikliği,
yüksek katma değerli ürünlerde sınırlı üretim kabiliyeti,
tesislerin üretim ve yönetim yapılarında modernizasyon ihtiyacı,
sanayinin kapasitesi ve potansiyeli konusunda
yatırımcıların bilgiye erişimindeki zorluklar gibi
genellikle yapısal nitelikteki sorunların çözülmesi gerekmektedir.
Bu, 2010 Yılı Programında, Bakanlar Kurulu kararı eki olan
programda yer almaktadır. Neyi ifade etmektedir? Biz iktidarda
olduğumuz sürece sorunları
çözemedik, hafifletemedik; sanayi gerçekten
sıkıntılı bir duruma düştü. denilmektedir. Peki, bu
kadar zor bir durum varken ortada, serbest bölgelerin daha önce üç kere
değiştirdiğiniz maddesinin tekrar ele alınmasının
bu memleketin hangi yönüne, hangi işine, hangi derdine deva
olacağı söylenilebilir? Gerçekten bunu burada tekrar ifade etmek istiyorum.
Ülke bu kadar siyasi, sosyal, ekonomik problemlerle boğuşurken, bu
getirdiğimiz maddenin aç insanların, esnafın zorluğunda,
esnafın sıkıntılı durumunda bütün bu problemler devam
ederken bizim getirdiğimiz maddenin Türkiyenin hangi problemini
çözeceğini gerçekten ben merak ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
serbest bölgelerin genel olarak gördüğü bir tarifi bulunmamaktadır.
Serbest bölge tarifleri farklı da olsa, serbest bölgelerin
uluslararası ticarette hızla gelişen ve değişen bir
uygulama olduğu söylenilebilir. Bugün serbest bölgeler lojistik
parklarına, endüstri bölgelerine dönüşmekte ve artan
uluslararası rekabette yabancı sermaye yatırımları
için tercih edilen merkezler olarak yeniden önem kazanmaktadırlar. Böyle
olmasının nedeni serbest bölgelerin uluslararası
yatırımlara açık olması ve ülkelerin yabancı sermayeyi
çekebilmek için uygulamalarını saydam ve profesyonel yönetimle
sürdürmeleridir.
Serbest bölgeler,
ülke geneline göre sağladığı esnekliklere karşın
en sıkı korunan ve kayıt altında tutulan yerlerdir. Buna
karşın temel kuruluş amacı yatırımcıyı
çekmek olduğundan serbest bölgelerde bürokratik işlemler
açısından kolaylaştırılmış bir sistemle
çalışılması, serbest bölgelerin başarısı
açısından önemli bir unsurdur.
Ülkemizdeki serbest bölgelere ilişkin
cumhuriyetin kuruluş yıllarında asıl hedeflenen, özel
sektörün desteklenmesi, yerli bir sermaye kapasitesi yaratmaktı. Bu
nedenle serbest bölgelerle ilgili olarak yürürlüğe giren ilk yasa 1927
yılında çıkarılan 1132 sayılı Serbest Mıntıka
Kanunudur. Daha sonra 1946 yılında çıkarılan 4893
sayılı Şark Halı ve Kilimleriyle Benzerleri ve Hayvan
Postları İçin Kurulacak Serbest Yer Hakkında Kanun, 1953
yılında 6209 sayılı Serbest Bölge Kanunuyla uygulama ve
denemeler devam etmiştir.
Serbest
bölgelerin kurulmasıyla ilgili en önemli gelişme 24 Ocak 1980
kararlarının uygulanmasıyla başlamıştır. 15
Haziran 1985 tarihinde 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu
yürürlüğe girmiştir. Serbest Bölgeler Kanunu, yürürlüğe
girdiği dönemin şartlarının da ötesinde liberal
düzenlemeler getirmiştir. Kanunun 6ncı maddesine göre serbest
bölgeler gümrük hattı dışında sayılmış,
bölgelerde vergi, resim, harç, gümrük ve kambiyo mükelleflerine dair mevzuat
hükümlerinin uygulanmayacağı ve Türkiyedeki tam ve dar mükellef,
gerçek ve tüzel kişilerin serbest bölgedeki faaliyetleri
dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratların Türkiyeye
getirildiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki hâlinde de gelir ve
kurumlar vergilerinden muaf olacağı hükme
bağlanmıştır. Bu kilit maddeyle hem serbest bölgedeki mali
teşvikler düzenlenmiş hem de serbest bölgelerin etkin
işleyişi için önemli bir unsur olan bürokratik işlemlerde
basitleştirme gereği temin edilmiştir.
Kanunun
sağladığı yasal çerçeve serbest bölgelerin bir
dış ticaret politikası olarak benimsenmesini
sağlamıştır. 3218 sayılı Kanun devlet ve özel
sektör iş birliğinin en verimli örneklerinden birisi olmuştur.
Kamunun
altyapı yatırımlarının gerçekleştirildiği
arazisi hazineye ait, işletmelerinin ise özel sektöre
bırakıldığı Antalya ve Mersin Serbest Bölgelerinin
ardından, altyapı yatırımlarının da özel sektör
tarafından yapıldığı bir modele geçilmiştir.
Bugün 20 serbest bölgeden 9unun arazisi özel sektöre aittir.
Serbest
bölgelerimizin tümünün başarılı olduğunu söylemek
doğru değildir. Bu, serbest bölge modelinden değil, hem serbest
bölge yerlerinin politik baskılarla seçiminden hem de ülkemizde
yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelerin etkisinden
kaynaklanmaktadır. Yatırımcıları çekmek için
şeffaf politikalar, basitleştirilmiş bürokratik işlemler
büyük önem taşımaktadır. Serbest bölgenin stratejik bir konuma
sahip olması, ulusal dış ticaret politikalarının ve
bölgesel kalkınma stratejilerinin serbest bölge konseptini desteklemesi
gerekir, aksi takdirde başarı zorlaşmaktadır. Serbest
bölgelerin tam olarak desteklendiğini söylemek mümkün değildir.
Kanunda değişiklik yapılması konusunda
dışarıdan girişimler yatırımcılara güveni
sarsmıştır. Maalesef, bu, AKP İktidarı döneminde
olmuştur. Nihayetinde 5084 sayılı Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun yürürlüğe girişiyle
serbest bölgeler kuruluş amacından uzaklaşmıştır.
5084 sayılı Kanunla serbest bölge
kullanıcılarının vergi mükellefi olması ve Kanunun
yürürlüğe girdiği 6 Şubat 2004 tarihinden sonra üretim konusu
dışında ruhsat alan firmaları vergi istisnalarından
mahrum bırakması hem başvurularda azalmaya hem de
kullanıcıları süresi dolan faaliyetlerinin
ruhsatlarını yenilememeye itmiştir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; serbest bölgeler, gelişmekte olan
ülkelerde ihracatın arttırılması, yabancı sermayenin
özendirilmesi, teknoloji transferi ve istihdam yaratmak amacıyla
kullanılmaktadır. Ancak AKP Hükûmetinin çıkardığı
6 Şubat 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5084 sayılı Yasayla
en önemli vasıflarını yitirmiş ve maalesef büyük darbe
almıştır. Yıl içinde aynı maddenin 3 kere
değiştirilmesi bile söz konusu olabilmektedir. Bu Yasa serbest
bölgelerde faaliyet gösteren üretici ve alım-satım ruhsatı
sahibi tüm firmaların daha önce Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti
tarafından kendilerine vadedilen ve ruhsat verilmesiyle tüm
yatırım planlarını Türkiye Cumhuriyeti yasalarına
inanarak yapıp, üretim ve alım-satım ruhsat faaliyetlerini
planladıktan sonra, planladıkları yönde gerçekleştirdikleri
sırada bir sürprizle bu firmaların önüne konulmuştur. Neden
konulmuştur? Çünkü Hükûmet, Avrupa Birliğine verdiği sözleri
yerine getirirken gözü kendi topraklarına yatırım yapanları
görmemiştir; verdiği sözleri, sonuç analizlerini sorgulamadan yerine
getirmenin telaşına düşmüştür. Tabii ki sonuçlar, kendilerinin
öngörmedikleri safhalara gelmiştir.
Serbest bölgeler
hakkında son yıllarda basına yansıyan birçok olay kamu
vicdanında soru işaretleri yaratabilmektedir. Bunu önemle belirtmek
gerekir ki Türk halkının vergileriyle kurulan bu ekonomik
yapılar Türkiye ekonomisinin temel taşlarından olup, ihracat,
yatırım ve üretim konularında vazifelerini yerine getirmekle
yükümlüdürler.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin değerli üyeleri, serbest bölgeler, Türkiyede ihracat
için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve
teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi
ihtiyacını ucuz ve düzenli biçimde sağlamak üzere yirmi
ayrı bölgede faaliyet gösteren çevresiyle, yüz binlerin üzerinde
kişinin ekmek yediği işletmelerdir. Bu bölgeler ekonomimizin
önemli altyapı taşlarıdır.
Şimdi
görüşmekte olduğumuz kanun teklifi 3218 sayılı Serbest
Bölgeler Kanununun 11/4/2007 tarih, 5623 sayılı Kanunun 1inci
maddesiyle değişik 7nci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinde değişiklik yaparak yurt dışından
bölgelere getirilen malların CİF değeri üzerinden peşin
olmak üzere binde 1, bölgeden Türkiyeye çıkarılacak malların
FOB değeri üzerinden peşin olmak üzere binde 9 oranında kesinti
yapılması uygulamasını getiriyor. Ayrıca 2nci
maddesiyle bu uygulamanın kanunun yürürlük tarihinden üç ay sonra
yürürlüğe girmesi öngörülüyor.
Türkiyenin 2008
yılındaki dış ticaret hacmi 334 milyar dolar. Aynı
dönemde serbest bölgelerdeki toplam dış ticaret hacmi 24,6 milyar
dolar. Krizin yarattığı makroekonomik problemler 334 milyar ABD
Doları dış ticaret hacmi için tedbir almayan AKPnin, aniden
serbest bölgeler için 24 milyarlık, hatta bu yıl 15 milyar
dolarlık dış ticaret için, bir maddesiyle ilgili çok acil tedbir
almaya yöneltiliyor. Yılbaşından önce, Komisyonda, âdeta
Komisyon mensuplarının, Komisyon üyelerinin iki ayakları tek
pabuca sığdırılıyor. Nedir bu kanunun anlamı,
nedir bunun önemi? diye soruyoruz, gerçekten cevap alamıyoruz. Bunun çok
iyi izah edilmesi lazım. Gerçekten önemliyse, hangi sektöre yardım
ediyorsa, hangi firmaya yardım ediyorsa, bu bize, bu gelen talep
gerekçeyle beraber muhalefet milletvekillerine de gelse biz de buna katkı
sağlarız. Ama bu, aniden gelen, aniden görüşülen, hatta -dün de
ifade ettim, Sayın Grup Başkan Vekili gerçi çok alındı ama-
teklif yazarak, tasarının üstüne teklif yazarak -Daksilin
üzerine- konunun ciddiyetini, önemini burada gösterdi. Onu söyledik.
Şimdi, bunu hafife almanın bir anlamı yok. İşi ciddiye
alıp yüz binleri, milyonları, açı, esnafı, memuru
düşünecek birtakım tedbirleri buraya getirelim. Çünkü daha önceden
AKP İktidarının vukuatı var. Dün bahsettim, mahalli
idarelerle ilgili kanun geldiğinde bize önce getirdiler, Hükûmet
tasarısı olarak geldi. Sonra geri çektiler, bir
kısmını çıkardılar. Virgülüne kadar aynı gerekçe,
dün de söyledim. Virgülüne kadar aynı gerekçe... Ne diyorsunuz ondan
sonra? Alt komisyona bile haber vermeden geri çekiyorsunuz, teklif olarak geri
geliyor. Yapılabilir mi? Yapılabilir. Ama güven unsuru ortada
kalır mı o hükûmet için? Kalmaz. Bu, gerçekten
sıkıntılı bir iş.
Şimdi, biraz
önce ifade ettim. Bakın, Denizli Serbest Bölgesiyle ilgili 22/10/2008
tarihinde neler söylemişim? Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; merak ediyorum, Denizliye serbest bölge kuruldu. Büyük
ümitlerle ilimiz sevindi, ilimizin vatandaşları sevindi, ümit
bağladı. 5084 sayılı Yasayı ne yaptınız?
Çıkardınız. O serbest bölgeden 10 kilometre, 15 kilometre ileri
giden Afyon il sınırını geçtiniz; Denizlideki bütün
işletmeler Afyonlu bakanların, Afyonlu milletvekillerinin ve Afyonlu
bürokratların, Afyonlu valinin peşinde dolandı. Şimdi,
bütün bunları yaptınız, Denizli sıkıntıya
düştü. Biz Denizlinin sorunlarını dile getirdiğimiz için
bize ne diyorsunuz? Denizliye ihanet ediyorsunuz. diyorsunuz. Denizliye
ihaneti AKP Hükûmeti yaptı. Bu teşviki, 5084 sayılı
teşviki Denizlili sivil toplum kuruluşları -yirmiden fazla-
bütün bizim milletvekillerine gönderdi ve diğer milletvekillerine de
gönderdi, muhtemelen AKPli milletvekili arkadaşlara da gönderdi. Ne
dediler? Bu olmasın, uzatılmasın. Bizim ilimize zarar veriyor.
Peki, başka nerede oldu bu? Biz Sayın Maliye Bakanına da burada
söyledik, kabul etti Evet, Denizliyi de sıkıntıya soktu.
dedi. Başka nereyi sıkıntıya soktu? Antepi de sıkıntıya
soktu. dedi. Şimdi buna hangi milletvekili olursa olsun
Denizlinin
Sanayi Odası Başkanı, Ticaret Odası Başkanı,
sanayicileri söylüyor, buna AKP Hükûmeti karşı çıkıyor,
olabilir mi böyle bir şey?
Şimdi,
söylemek istediğim husus bu. Ancak AKP döneminde Denizlide serbest
bölgeye çivi çakılmadı. Çakıldı diyen varsa gelsin bu
tarafa. Bir tane tesis orada duruyor. (MHP sıralarından
alkışlar) Şimdi ne yapmamız lazım? Bunlara bir
bakmamız lazım.
Biz şimdi,
dış ticaret hacmindeki değişmelere çok yönlü olarak
baktığımız zaman ocak-ekim-kasımda yüzde 32
oranında dış ticaret hacmi serbest bölgelerde
değişmiş. Mardinde dış ticaret hacminde kayda
değer bir gelişme yok. diyoruz. İstihdamda sanıyorum yüzde
150 -yanılıyorsam söyleyin- bir artış var. Bakıyorum
en büyük serbest bölgelere, hepsindeki azalış dış ticaret
hacminde yüzde 40. Devam ediyoruz, iptal edilen ruhsatlar önemli, oralarda
önemli şeyler var.
Şimdi,
konuyu uzatıp gitmek mümkün, ancak esnafın harap olduğu,
çiftçinin harap olduğu, köylünün sıkıştığı,
hacizlerin arttığı bir dönemde bizim bunları dikkate
almayıp bu işlerin ötesinde, günlük, filancanın, falancanın
teklifinin getirilmesi gerçekten bizleri üzüyor. Bu getirdiğiniz
tasarıyla, bu getirdiğiniz teklifle bile en azından bize
ulaşan dört beş tane, farklı değişiklik önergeleri
var, değişiklik arzuları var ama bilin ki bunları buraya
getirdiğimiz zaman siz ne yapacaksınız? Bunları kabul
etmeyeceksiniz.
Şimdi, cari
açığın finansmanında önemli bir unsur diyorsunuz gelirler,
döviz geliri. Bakın, 2009 Yılı Programı burada
görüşülürken, daha buradayken, o gün, dış ticaretten sorumlu
Sayın Bakan ne dedi: Daha bu rakamların üzerinde ihracatta yüzde 17,
ithalatta yüzde 25 azalma gerçekleşecek. 149 dediğiniz ihracata 98,5
hedef koyuyorsunuz, ithalata 232,5 diyorsunuz 134 oluyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Şimdi, bunu
neden diyorum? Geçen yıl buraya geldiğinizde, ödemeler dengesinin
altındaki finansman kalemleri yoktu. 50 milyar dolar
Şimdi, bu sene,
ödemeler dengesi açığı azaldı diye seviniyorsunuz. Hesap
yok, kitap yok! Ne olacak? Bu ulaştığınız şeyler
hakikaten sıkıntılı.
Bakın,
birkaç tane başlık okumak istiyorum: MÜSİADdan Hükûmete
uyarı: Zam yağmuru iç talebi daraltır., Vur abalıya
dediler. Piyasalara zamlarla merhaba dedi 2010 yılı., Arsa
değerinin tespitinde keyfîlik., TMOnun fındık
satacağına dair spekülasyonlar üreticileri kızdırdı.,
Sanayicinin motoru hacizden tekliyor., Can acıtan zamlar., IMFyi
görmeden inanma., Kamu kendi yaramı saracağım diye özel
sektöre zarar vermemeli., Akmerkezde kiralar yüzde 35 azaldı. Bu
gidiyor, bu uzayarak gidiyor. Bütün bunları söylediğimizde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ayhan, lütfen, sözünüzü bağlayınız.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tasarının
hayırlı olması dileğiyle saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ayhan.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Kaplan.
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir aylık aradan sonra, yeni yılda yeni bir partiyle
karşınızdayız. Adı Barış ve Demokrasi
Partisi. Bu partimizin grubu adına ilk konuşma
fırsatını da bana tanıyan arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum çünkü partimiz kapatılmamış olsaydı
bütçe görüşmelerinden hemen önce, Sayın Başbakandan, Sayın
Baykaldan sonra 3üncü sırada partim adına bütçe görüşmeleri
konusunda ben konuşacaktım ama ne yazık ki ilginç şeyler
oluyor ülkemizde ve bütçe görüşmeleri öncesi partimizin
kapatılması gerekiyordu.
Enteresan olan
şu kanun tasarısında, arkadaşlarımız Neden bu
kadar acele edildi, neden böyle getirildi? diye konuşuyorlar ama ben size
daha ilginç bir şey söyleyeceğim: Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu,
tarih 10/12/2009 ve ben bu teklif görüşüldüğünde Plan ve Bütçe
Komisyonu üyesiydim. Raporun altında imzalara bakıyoruz. O dönem
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına 2 üyemiz vardı; birisi bendim
ve Osman Özçelik, Siirt Milletvekili. İkimizin adı yok. Bu ayıp
nedir arkadaşlar? 10 Aralıkta partimiz daha
kapatılmamıştı, Anayasa Mahkemesi 11 Aralıkta
kapattı. Ama 10 Aralıkta adımızı Bütçe Komisyonundan
silmek ne oluyor, anlatır mısınız? Bunun izahını
Bu teklif derhâl geri çekilmeli. 10 Aralıkta Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ve benim ismim yok. Benim bu konuda muhalefetim veya görüşüm
alınmamış. 11inde Anayasa Mahkemesi partimizi kapattı,
14ünde Meclis Başkanlığına tebliğ edildi; bu Rapor,
10 tarihli.
Önce, bu teklifin
alınıp düzeltilmesi etik olarak gerekli.
Partisi
kapatılmayan milletvekili var mı bu Mecliste, soruyorum? İktidar
partisinin geleneğinden 3 parti kapatıldı.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ne alakası var!
HASİP KAPLAN
(Devamla) Arkasından, bizim kurduğumuz partilerden 6 tanesi
kapatıldı ama 12 Eylül askerî darbesi de geldi, cumhuriyetin kurucu
partisi olduğunu, Atatürkün partisi olduğunu söylediği,
dediği CHPyi dahi kapattı, MHPyi de kapattı. Yani burada
kapatmadan nasibini almayan tek milletvekili yok.
Bu ayıp bana
bir olayı anımsattı: Yıl 1995, Strasbourgda,
kapatılan ÖZDEPin duruşmasına katılıyorum avukat
olarak ve o gün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin büyük salonu
tıklım tıklım doluydu. Şaşırdım,
başkana sordum. Hasip Bey, burası dolu; aşağıdaki 500
kişilik kafeteryayı da akademisyenlere, hukukçulara ve stajyerlere
ayırdık ekrandan onlar da izliyorlar kapatma davasını. Ne
yapalım, Avrupada sizden başka parti kapatan ülke yok ki, böyle bir
dava örneğini kimse görmüyor ki. dedi.
27nci parti
kapatılıyor ve Sayın Ahmet Türk, Aysel Tuğluk
arkadaşlarımızın üyeliği düşürüldü. Şimdi,
bundan Meclis olarak bir ders çıkarmıyoruz ve toplumsal
barışı konuşacak yer olarak burayı ne kadar önemsediğimizi
her defasında dile getiriyoruz ama buraya her geldiğimizde bu kadar
dile getirmemize rağmen, toplum yangınlarda. Nasıl? Bakın,
dün Manisanın Selendi ilçesinde Roman yurttaşlarımıza binlerce
kişi saldırıyor, yılbaşı, çay
tartışmasından; evleri, araçları, binaları
darmadağın ediliyor ve vali, kaymakam, belediye başkanı
gidiyor, bir tek kişi saldırganlardan yakalanmıyor, bir tek
kişi engellenmiyor. Sanki, bu ülkenin bütün gazı, biberi, gaz
bombaları, Tekel işçileri için, itfaiyeciler için, Kürt muhalefet
için, sol muhalefet için alınmış. Ama, bir başkaları,
linç kampanyasını çok rahatlıkla yapabiliyor.
Arkadaşlar,
Egede oluyor bunlar, dikkat edin. Son bir yılda, 39 tane Kürt
yurttaşımıza yönelik linç girişimi yaşanmış.
Edirnede, bir küçük sol örgüt gidip basın açıklaması yapacak,
üç gündür Edirneye giremiyor. Birileri Basın açıklaması
yaptırtmam. diyor ve bu ülkede, Tekel işçileri, Ankaranın,
başkentin göbeğinde, burada, 4/Cli olamamanın onurlu
mücadelesini veriyor. Daha örnekleri çoğaltabiliriz. Peki, şunu
Meclis olarak kendimize sorma gereği yok mu: Neden bu kadar sevgisiz,
mutsuz ve saldırgan bir toplum oluverdik? Hiç mi bizim bunda
katkımız ve payımız yok?
SONER AKSOY
(Kütahya) PKK sayesinde!
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, eğer iktidar olup Meclise geliyorsanız ve
yedi yıl bu ülkede Ben darbe anayasasını
değiştireceğim. diyorsanız,
değiştiremiyorsanız; eğer Siyasi Partiler
Yasasını değiştireceğim. diyorsanız,
değiştiremiyorsanız, seçim barajını
indiremiyorsanız; halkın özgür iradesiyle milletvekillerini seçmesini
sağlayamıyorsanız; düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün
önündeki engelleri kaldıramıyorsanız; ekonomiyi
iyileştiremiyorsanız; çalışanlara, emek ve meslek örgütlerine
sendikal hak ve özgürlüklerini sağlayamıyorsanız; Avrupa Birliği
reformlarının gereğini yerine getiremiyorsanız ve bu
çoğunlukta, bu Mecliste, yedi yıl sonra hâlâ birtakım iddialarla
geliyorsanız ve -küresel krizi de- bir grup başkan vekiliniz, üstelik
iş adamı, tasarı yerine teklif olarak Meclise indirip bütün krizin
çaresini iş adamlarının, firmaların önünü açmakta
görüyorsa, yeni bir yıla girerken zam bombardımanı yapıp
damga vergisinden tapu harcına, pasaporttan ehliyete, sigaradan alkole,
doğal gazdan akaryakıta her alanda vergileri
artırıyorsanız; sonra da özel tüketim vergisi, KDV ve diğer
konularda dolaylı vergilerle vatandaşa yüklüyorsanız,
vatandaşta geçim diye bir hâl bırakmıyorsanız, sinirlerini
geriyorsanız bu toplumun sigortasının bir gün bir sosyal
patlamayla bu ülkeyi sarsacağını görmek gerekmiyor mu
arkadaşlar?
Yani biz de
biliyoruz, Türkiyede küresel krizin birtakım etkileri oldu. Her ne kadar
Teğet geçti. dense de belli ki bu teklifi sunan
arkadaşımızı teğet geçmemiş ki vergilerin
indirilmesi için bir teklif getirmiş, ithalatımız, ihracatımız
artsın diye.
Peki, bu krizde
72 milyon insanımızın -elbette ki işverenini, sermaye
kesimini, ithalatını, ihracatını, istihdamını
düşüneceğiz- çalışanın, emekçinin, onların
haklarını korumayacak mıyız? Yani bu krize karşı
çare olarak bugüne kadar onlar için de bir tasarı, bir teklif, Allah
aşkına, vatan aşkına, millet aşkına,
insanlık adına getirilmez mi? Özelleştirme diyorsunuz,
işçileri sokağa atıyorsunuz, aldığı hakları,
kazanılmış hakları bir günde yerle yeksan ediyorsunuz.
İşte,
benim Türkiyem, benim özlediğim, partimin özlediği, barış
ve demokrasi günlerinin yaşanacağı Türkiye nedir biliyor
musunuz? Tekel işçileri var ya, gaz sıktığınız,
biber sıktığınız, copladığınız,
itelediğiniz, kakaladığınız, hâlâ bu soğukta,
karda Türk-İşin önünde nöbet tutan o işçilerin kimliklerine,
künyelerine bakın, Diyarbakırlıdan Manisalıya, Samsunludan
Antalyalıya, İç Anadoluya kadar her bir
vatandaşımızın ekmek ve aş mücadelesinde, sendikal hak
mücadelesinde, onur mücadelesinde, kavgasında kenetlendiğini, bir
bütün olduğunu, aynı karavanadan çorba içtiğini görürsünüz, aynı
karavanadan çay içtiğini görürsünüz. Biz bu turuncu ceylan derisi
koltuklarda bu kadar rahat otururken 700 metre ötemizdeki bu işçilerin
dramının, bir anda 1.700-1.800 lira maaştan, ücretten 600
liralara, 4/C sınıfına sokma
vicdansızlığının muhasebesini yapamıyorsak bu
toplumun sigortaları atar, atar; Selendi de olur, Edirne de olur,
Çanakkale de olur.
Birilerinin anlamadığı,
vicdanının nasır bağladığı şu günlerde,
toplumda çatışmaların olmadığı bugünlerde,
huzurun olduğu bugünlerde, gelirsiniz, Doğuda, Güneydoğuda
yüzde 80 oyla seçilmiş belediye başkanlarının hepsini
alır, kelepçeleyip 12 Eylül, Guantanamonun manzarasında
fotoğraflarını basına servis edip
çıkarsınız, arkasından da dersiniz ki: Açılım
yaptık. Ondan sonra da halkı inandıracaksınız.
Burada bir
tuhaflık var yani bir yanlış gidiş var. Yani
Yargıtayda 33 tane yargıcın yeri boşalmış.
Anayasa diyor: 10 yargıç boşalınca mecbursunuz seçim yapmaya.
Günlerdir bir seçim yapıp yargıçlarınızı
seçemiyorsunuz. Ama kozmik odada arama yapan, gecesini gündüze takan hâkimin,
savcının önüne sekizer mermi, kalaşnikof mermisi gönderilen bu
ülkede, hâkimine, savcısına sahip çıkmamış,
yargısına sahip çıkmamış, karanlık odakların
üzerine cesaretle yürüyecek bağımsız bir yargı
vicdanını dimdik ayakta tutacak bir duruşta Meclis olarak
bütünlük içinde arkasında olamamış bir fotoğraf vermenin
huzursuzluğu yaşanıyor bu ülkede.
Şimdi bunca
huzursuzluk yaşanan bu ülkede bağımsız yargıyı
mı bekleyeceksiniz? Size Sason isyanında Cemilo Çetonun kısa
kararını okusam da anlasanız. Ne demişti yargıç? 1 ve
2nci sırada oturanların idamına, 90ıncı sıraya
kadar oturanların on beş yıl hapsine, gerisinin de
soruşturmasının kaldırılmasına. Böyle bir Türkiye
mi istiyor herkes? Herkes kendi kafasına, çizgisine, tornadan çıkmış
kendine göre bir Türkiye mi istiyor, 72 milyon mu istiyor? Mümkün mü bu? Mümkün
mü bu zenginlikleri, farklı düşünceleri, farklı görüşleri,
demokratik bir ortamda demokrasi içinde bunu bu noktaya çekebilmek? Mümkün değil
arkadaşlar. Bu ülkede sağcı da olacak solcu da olacak. Bu ülkede
Alevi de olacak Sünni de olacak. Bu ülkede Kürtü, Türkü, Çerkezi hepsi
olacak ama bunların hepsinin bir eşit yurttaşlık hukuku
olacak. Bunun, günümüzün en önemli noktası budur.
Şimdi Bu
kriz nedeniyle serbest bölgeler çökmüş. diyor
arkadaşlarımız. Toplum çöküyor, toplum, kardeşlik çöküyor,
adalet duygusu çöküyor. Yargısı, askerin tepesi, Anayasa Mahkemesi,
emniyeti, bütün üst kurumları güvensizlik içinde birbirine girmiş bir
Türkiye. Bunlar sadece değişimin sancılarıdır,
değişiyor, dönüşüyor
Nerede değişiyor,
dönüşüyor? Ben söyleyeyim mi? Bugün Başbakanın Genelkurmaya
brifing almaya giderken yanına İçişleri ve Adalet Bakanı
almasıyla değişiyor. Benim Başbakanımın gelip
burada, kendi emri altındaki memurundan brifingi alıp gelip Meclisi
bilgilendirmesi gerekir. Adalet Bakanımın gelip burada o hâkimlere,
savcılara kalaşnikof mermisi gönderen karanlık güç
odaklarını gelip burada anlatması gerekiyor. Benim
İçişleri Bakanımın gelip burada seçilmiş belediye
başkanlarına kelepçe vurulmasının izahını
yapabilmesi gerekiyor. Bu ülkede atanmışların
karşısında seçilmişlerin halkın vicdanı
olduğunun bilinmesi gerekiyor ki bu Meclis gerçek gücünü, kudretini gösterebilsin.
Şimdi, kriz
serbest bölgesinde bir tek TÜBİTAKta artış var, gerisi, bütün
bölgelerde yüzde 43,5 gerileme var. Evet, doğru Kriz vurmadı.
diyorsunuz ama yüzde 43,5 demek yarı yarıya demek, bir kriz
etkilemesi demek.
Şimdi,
buradan bakıyorsunuz -iş yerinde- iki tanesi -Samsun Serbest Bölge
yüzde 99,5; Mardin 96,6 - en büyük gerileme yaşayan iki serbest bölge.
Ben, hep Mardin biliyordum ama şu an öğrendim ki Samsunmuş yani
Karadenize açılan bir liman kentimiz serbest bölge olarak bu kadar
gerilemiş.
Şimdi, bu
teklifi veren Sayın Elitaşın çıkıp, bu teklifle binde
5i binde 1e indirdiği zaman -muafiyeti- hangi şirketler ne kadar
kazanacak, Türkiyeye ne kadar yatırım yapacaklar, bunu
anlatmasını isterdik ama bunu dinlemedik. Yani bu teklifi,
tasarı olarak Bakanlar Kurulunun neden getirmediğini,
bürokratlarının neden incelemediğini, bürokratlar bunu
görüşmeden, niye bunu direkt, apar topar getirip Bütçe Komisyonunda,
üstelik akşam saat 18.00de getirip ertesi gün görüştürmenin
acelesinin, neden yangından mal kaçırıldığının
izah edilmesi gerekirdi.
Şimdi,
Mersin bölgesi en önemli bölgelerimizden biri. Diyor ki: İhracat
şartı yüzde 85. Daha bir sene olmadı, kanun çıkardık
burada. Ama diyor ki: Kriz bizi vurdu. Bunun yerine, gelin bunu yüzde 50ye
çekin, ihracat şartını yani işçilerden vergi alınmama
olayını yüzde 50ye çekin ki biz daha çok üretelim, ihracat
yapalım. Bu yapılmıyor ama vergi, CIF ve FOB değerlerinde
oynama yapılıyor.
Şimdi burada
sormak istiyorum: Hangi iş adamlarının şirketleri buradan
kârlı çıkacak? Şimdi, kriz, krize karşı çareyse, krize
karşı çareyi emekçi halkın, işçinin, ücretlinin, birinci
derecede vergisini peşin ödeyen memurun haklarındaki, bu zam
furyasından sonraki kriz nedeniyle ki gerileme karşısında
çıkıp birilerinin Kardeşim, sen yüzde 27 vergiyi peşin
ödüyorsun, kurumlar vergisi yüzde 10. Gel, senin vergini azaltalım,
kurumların vergisini gelir düzeyine göre artıralım. demesi daha
adaletli olmaz mıydı? Bu adalet fikri, adı adalet olan bir
partiye daha çok yakışmaz mıydı? Yani Tekel işçilerini
özelleştirme adı altında sokağa atarken, Tekel üreticisi
olan Türkiyede tütün üreticilerini bir taraftan mağdur edeceksin, bir
taraftan da Philip Morris şirketine peşkeş çekeceksiniz.
İthalat ihracat, ondan sonra ülke kalkınsın... Olmaz bu,
arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şimdi, bir gerçeklik var Güneydoğu Anadolu Bbölgesinin
serbest bölgelerinde yapılan ihracatta yüzde 30luk kayıp
yaşandı, yaşanmayan bölge yok. Burada, buna çözüm aramanın
bir bütünsellik yanı olması lazım. Küresel ekonomik kriz bir
bütün olarak ele alındığı zaman çözüm bulunabilir.
Siz kalkıp
bir kanunda iki sene içinde 3 defa değişiklik yapmaya
kalkarsanız bu, şu demektir: Bazı şirketlerin bunda
çıkarı vardır, onlar için düzenleme yapıyorsunuz. Gelin 72
milyona düzenleme yapın, gelin halkın çıkarlarını
düşünün, gelin bu zulüm, bu enflasyon, bu hayat
pahalılığı karşısında emekçileri
düşünün, Tekel işçilerini düşünün, itfaiye işçilerini
düşünün, sokağa özelleştirme sonucu bırakılan vatandaşımızı
düşünün, onların çoluğunu çocuğunu düşünün;, küresel
krize çare budur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen sözünüzü bağlayınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Sevgili arkadaşlar, küresel kriz sadece iş adamlarını
vurmuyor. Bu Mecliste her gün iş adamları ve sermaye için, IMF için
yasa çıkarmaktan bıktık; biraz da halk için
çalışalım, halkın çıkarları için, emekçilerin.
Hak, adalet, vicdan budur; Meclisi vicdana davet ediyorum, insani açıdan
vicdana davet ediyorum. Emekçiler için, Tekel işçileri için
Dört tane
grubuz burada, gelin hep beraber ziyarete gidelim, gelin hep beraber
düzeltelim, gelin kazanılmış haklarıyla onları tekrar
devlet kurumlarına yerleştirelim, gelin bu güzellikleri
yaşatalım, bu da elimizde bizim, Selendiler yaşanmasın,
gelin; güzellikleri de yaşatmak elimizde, bu davet de bizim.
Barış
ve Demokrasi Partisi adına hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
SONER AKSOY
(Kütahya) Terör adına da bir mesaj beklerdim.
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunu temsil eden bu raporun
sözcüsü Tokat Milletvekili Sayın Osman Demirin bir kısa
açıklaması olacaktır yerinden.
Buyurunuz.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Sayın Hatip Önceki partimiz henüz kapanmamıştı -Demokratik
Toplum Partisini kastederek- ben de Plan ve Bütçe Komisyonunun üyesiydim. Yeni
partimiz daha sonra kuruldu ama Komisyonun taslağında benim ve
arkadaşımın ismi yer almıyor. diye söyledi. Yani buradan
sanki bir ayrımcılık varmış gibi algılandı
konuşması.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İhraç var, dışlama var.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın Milletvekili,
İç Tüzükün gereğine uygundur yapılan. Şöyle ki: Siz, o
günkü toplantıda devam cetvelinde imzanız yok, gelmemişsiniz o
gün kanunun görüşüldüğü toplantıya.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ama üye olarak yazarsınız.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın
Başkanım, açıklamamı tamamlamak istiyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bana hiçbir mazeret anlatmayın.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen bir açıklamayı dinleyelim.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın Kaplan, birincisi
odur.
İkincisi:
Yine, son oturumda yer alan arkadaşlar yani kanun toplu olarak
oylanırken Komisyonda yer alan arkadaşlarımızın imza
mazbatası var. Orada da imzanız yok, ona da
katılmamışsınız, son oylamaya.
Ayrıca
İç Tüzükün 42nci maddesinin ikinci fıkrası der ki: Raporlar
konu hakkındaki son oylamaya katılan komisyon üyelerince
imzalanır. Siz orada yoksunuz Değerli Milletvekili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ben üyeyim. Anlamadığınız bir şey
var: Ben üyeyim. Katılırım katılmam, imzalarım
imzalamam, gerekçeleri vermem ama üye olarak beni yazmak
zorundasınız.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Şimdi, Sayın
Milletvekili, ben konuştuğumu çok iyi... Lütfen
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen yerinize oturun. Sayın Kaplan, lütfen
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Öyle şey yok. Yanlış yapıyorsunuz.
Yanlışı savunmayın. Ben üyeyim. Üye olarak
yazacaksınız. Katılmadım diye
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın Başkan,
lütfen
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen açıklamayı dinleyiniz.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın Milletvekili, siz
de haddinizi ve hakkınızı bilin lütfen
Burada
yaptığım doğrudur. Şimdi söylüyorum: Aynı
şekilde, bakın
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ben haddimi biliyorum. Hem saygısızlık
yapacaksınız hem savunacaksınız. Ben üye miydim, değil
miydim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın Kaplan, lütfen bir
dinler misiniz? Konuşmam bitmedi benim.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen oturunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yani özür dilemesini de bilmiyorsunuz.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Bir saniye Sayın Kaplan.
Özür dileyecek bir şey yok ortada. Her şey kurallara uygundur, yasaya
uygundur.
İkincisi:
Sayın Başkanım, bakın, aynı
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Çıkın konuşun bütçe üyeleri sayın
arkadaşlarım, konuşun. Ben bu Komisyonun üyesi miydim,
değil miydim o zaman söyler misiniz
BAŞKAN
Sayın Kaplan
SONER AKSOY
(Kütahya) İç Tüzük var, İç Tüzük.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın Kaplan, bak, siz
bu işleri bilen bir arkadaşsınız. Ona rağmen, lüzumsuz
yere bağırıyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen açıklamayı dinleyiniz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ayıp ya! Yani yaptığınız,
savunmanız...
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sizin
yaptığınız ayıp! Sabretmiyorsunuz, dinlemiyorsunuz! Ne
söyleyeceğimi beklemiyorsunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Özrü kabahatinden büyük!
BAŞKAN
Sayın Kaplan
Devam ediniz
Sayın Demir.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın
Başkanım, ayrıca burada kesinlikle şu partili, bu partili
diye bir ayrım yoktur. Sayın Kaplan ve Sayın Özçelikle
aynı konumda olan, bakın, Adalet ve Kalkınma Partisinden
Başkan Vekili arkadaşımız Recai Berber, yine Balıkesir
Milletvekilimiz Ali Osman Sali, yine Yalova Milletvekilimiz İlhan Evcin
Bey aynı konumdadırlar ve onların da ismi
açılmamıştır. Ne toplantıya
katılmışlardır ne son oylamaya.
Yine, Cumhuriyet
Halk Partisinden
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bakın, Sayın Başkanım, Ferit Mevlüt
Aslanoğlu imzada bulunamadı, bakın o da yok!
SONER AKSOY
(Kütahya) Otur yerine!
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Bir
dakika, açıklamayı bitirsin. Sayın Kaplan, lütfen dinleyin!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Kaplan, Sayın Kaplan, lütfen açıklamasını
tamamlasın.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ama Sayın Başkan, biraz izan lazım!
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Sayın Kaplan, izin vermiyorsunuz.
BAŞKAN Bir
dakika, açıklamasını tamamlasın, ondan sonra.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Yine, aynı şekilde
Cumhuriyet Halk Partisinden Esfender Korkmaz ve Tekirdağ Milletvekilimiz
Faik Öztrak beyler aynı konumdadırlar, onların isimleri de
yoktur.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Yanlış uyguluyorsunuz
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Burada, hiçbir şekilde
şu partiye bu partiye ayrımcılık diye bir şey söz
konusu değildir. Nasıl ki burada, Genel Kurulda, milletimizin
temsilcisi olan milletvekilleri, hangi partiden olurlarsa olsunlar milletimizi
temsil ettikleri için eşit sayılıyorlarsa, Komisyonumuzda da
aynı şekilde eşit sayılmaktadırlar.
Şimdi,
bakıyoruz, yine 42nci maddenin üçüncü fıkrası der ki: Daha
önceki toplantılara katılmış olup tasarı veya teklifin
tümünün son oylamasında hazır bulunamayan komisyon üyeleri varsa,
gerekçeli muhalefetlerini de yazarak raporu imzalayabilirler.
Yani bu
şekilde, eğer yoklamada bulunup, kanunun görüşülmesi
sırasında yer alıp son oylamada yer alamamışsa bu
arkadaşlar, muhalefet şerhi yazabiliyorlar.
Tamamen
yapılanlar İç Tüzüke uygundur.
Arz ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demir.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkanım, izninizle, çünkü çok ciddi
bir yanıltma var.
SONER AKSOY
(Kütahya) Hiçbir yanıltma yok!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ben bunu İç Tüzük
SONER AKSOY
(Kütahya) İç Tüzük var ortada, ne yanıltması olacak!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sen çok biliyorsun zaten!
SONER AKSOY
(Kütahya) Sen mi biliyorsun bunu?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, yanıt vermek zorundayım
buna, bu ciddi bir olay yani
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika söyleyin, konu açıklığa kavuşsun.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, meramını çok net
olarak anlattı. Sayın Komisyon Sözcüsü de bunu ifade etti. İlave
olarak söyleyecek neyi var Sayın Başkan? Öyle bir usul yok ki. Allah
aşkına! Çok net olarak cevabını verdi.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Canikli sizden mi izin isteyeceğim söyler
misiniz?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Başka arkadaşlarımız da
başka milletvekilleri de CHPli, AK PARTİli arkadaşlar
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Canikli, sizden mi izin isteyeceğim?
Başkanım izin verdi. Lütfen izle.
BAŞKAN
İki dakika süre veriyorum efendim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Sayın Kaplan Meclisi esir aldı.
Dinlemek zorunda değiliz onu. Yapmayın.
BAŞKAN
Sayın Canikli, lütfen oturunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Komisyon sözcüsü de güzel bir şekilde cevap
verdi Sayın Başkan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Oturur musunuz.
BAŞKAN
Oturur musunuz lütfen Sayın Canikli. Lütfen
Sayın
Kaplan, iki dakika süre veriyorum. Bu konu açıklığa
kavuşsun.
Lütfen buyurunuz.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü Tokat Milletvekili Osman Demirin,
konuşmasındaki Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda komisyon üyelikleri
devam etmesine rağmen kendisinin ve arkadaşının isminin yer
almadığı ifadelerini yanlış yorumlayarak ciddi bir
yanıltmada bulunduğuna ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, ben iki buçuk yıldır
Plan ve Bütçe Komisyonunda çalışıyorum. Bütün üye
arkadaşlarım burada, Sayın Öztürk, CHP, MHP üyeleri de. Bizde
bir gelenek var, bütün komisyon üyeleri yazılır, bulunmayanlar
Bulunmadı. diye yazılır. Bulunanların varsa
ayrışık oyu veya yoksa yazılmaz. Bu, İç Tüzük
açısından şu açıdan önemli: Eğer siz oraya
Ayrışık oyum, muhalefet şerhim vardır. diye
yazmazsanız, gelip burada bu tasarı hakkında önerge
veremiyorsunuz. Bu bir hak. Bu önerge aleyhinde konuşamıyorsunuz. Bu
önergeyle ilgili, bu teklifle ilgili kalkıp Meclis kürsüsünde önerge
hakkınızı bile yitiriyorsunuz. O kadar şeklî önemi olan bir
olaydır.
Burada, Plan ve
Bütçe Komisyonu 40 kişiden oluşuyor, 25i AK PARTİ, iktidar
partisi, 7si CHP, 5i MHP, 2si Demokratik Toplum Partisi, 1i
bağımsız Sayın Harun Öztürk.
Bakın, o
gün, Sayın Üye Ferit Mevlüt Aslanoğlu
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Bağımsız değil.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Yani, bağımsız üye olarak seçildiniz, DSP
milletvekili olarak.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya) İmzada bulunamadı. yazıyor, bakın
bu raporun altında.
Sayın
Aslanoğlu bulunamadı, ben de Kaplanım. O Aslan
Bulunamadı. yazıyorsunuz, niye Kaplanı yazmıyorsunuz,
söyler misiniz? Yani bana bazı şeyleri anlatırken, biraz
akıl, mantık, izanla
İç Tüzükü, hukuku size burada yüz yirmi
dört saat anlatır, ezberletirim. Yani bana bunu yaptırtmayın,
bana yaptırtmayın. Özrü kabahatinden büyük savunmalara girmeyin. Özür
dileyin, yanlışlık oldu, atladık deyin, anlayalım.
Ama, kalkıp burada, benim partim kapatılmadan, Anayasa Mahkemesinden
önce de kapatma gibi etik olmayan davranışlar sergilemeyin. Buna da
meydan bırakmam, açık söylüyorum. Herkes haddini bilsin, herkes. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Burada konu
netliğe kavuşmuştur. Sayın Komisyon İç Tüzüke uygun
olarak açıklamalarda bulunmuştur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Bu
konu kapanmıştır Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, Komisyon tutanakları bir belgedir.
İleride tutanakları inceleyenlerin bu Komisyon üyeleri kimdir
bilmeleri lazım. Onun için rapor eksiktir.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Geri gönderilmesi lazım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Geri gönderin.
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Genç, bugüne kadar yapılmış olan bütün
tekliflerde aynı yöntem ve aynı usul uygulanmış olduğu
hâlde
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, aynı geçmiş komisyon raporlarını
getirelim Bulunmadı diyor.
BAŞKAN
- Şimdi Komisyon
Başkanının ve sözcüsünün bu konuda yaptığı
açıklama oldukça yeterli görünüyor. Ama sizin itirazınız
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkanım, Komisyon Başkanı
olsa yine amenna.
BAŞKAN
Komisyon Sözcüsünün...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın arkadaşımız zaten Komisyon
Başkanı değil.
BAŞKAN
Komisyonu temsilen Komisyon Sözcüsünün...
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Ama orada da Komisyon adına da Komisyon
Başkanının konuşması lazım. Yani bunda da bir
yanlış var.
BAŞKAN
Komisyon Sözcüsü seçilmiş Sayın Kaplan. Komisyon Sözcüsü seçildikten
sonra konuşma hakkına sahiptir.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, bu konuda bir iki dakikalık
BAŞKAN Bu
konu yeterli şekilde tartışılmıştır
Sayın Genç. Sizinle bu konuyu konuşacak bir durum yoktur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada bakın, bu konu çok önemli. Burada bakın, zaten
Başkanlık Divanı bu komisyonları denetlemiyor.
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Şimdi burada, bakın, bu Komisyon tutanakları tarih
boyunca, yani yüz sene sonra incelenecek. Bunun, bu Komisyonun üyeleri kimdi,
kim değildi burada yazılması lazım.
BAŞKAN
Sayın Genç, bütün teklifler, bu görüşünüzü de dikkate
alırız ve daha sonra da bunu yerine getirmeye çalışır
Komisyon üyeleri. Komisyon üyeleri kimlerdir onun listesini de
yayınlarlar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama bakın Sayın Başkan, o kadar keyfîlikler
yapıyorsunuz ki!
BAŞKAN
İç Tüzükün gerekleri yerine getirilmiş olduğu gayet net,
açık ortaya çıktı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bakın, bu konuya bağlı olarak bir şey daha
söyleyeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN Bu
konu kapanmıştır Sayın Genç, lütfen yerinize geçerseniz
memnun olacağız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın
Sayın Başkan, biraz önce burada bir araştırma
önergesi okundu.
BAŞKAN -
Çalışmamıza devam edelim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama Sayın Başkan, ben milletvekiliyim, bir şey
söyleyeceğim.
BAŞKAN
Milletvekilisiniz, bir söz söyleyeceksiniz ama usule uygun olması
gerekiyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bakın Sayın Başkan, biraz evvel
Bakın
Sayın Başkan, biraz önce
.
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Sayın Başkan, bakın çok ciddi bir şey
söylüyorum. Biraz önce, burada Demokratik Toplum Partisinin bir
araştırma önergesini okudunuz.
Bakın Demokratik Toplum Partisi Grup
Başkanlığı diye burada bir araştırma önergesi
okudunuz. Şimdi, Demokratik Toplum Partisinin hakkında verilen
Anayasa Mahkemesi kararı 31/12/2009da yayınlanmakla fiilen
varlığı sona erdi. Ben Parti kapatılması yerindedir.
demiyorum. Şimdi, burada
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama bir dakika efendim, bu çok önemli. Demokratik Toplum Partisinin
birçok
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen olayları birbirine
karıştırmayınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın, yanlış yapıyorsunuz, yani
Başkanlık yanlış yapıyor.
BAŞKAN
Yanlış yapmıyoruz. Demin okunan önergede araştırma
önergesinin açılmasını
KAMER GENÇ (Tunceli) Araştırma
önergesini bu parti adı altında okuyamazsınız.
BAŞKAN
Onun adına okunmadı, milletvekillerinin adına okundu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın, orada
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen
Yoksa biz burada
Meclisi yönetemeyeceğiz böyle yaparsanız. Burada okuttuğumuz
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın, orada gene ayrıca Demokratik Toplum
Partisinin bir sürü araştırma önergeleri var.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama efendim, size doğruları öğretelim yani Meclis
Başkanlığı biraz doğruları bilsin. Şimdi, bu
önergeler geçerli midir değil midir?
BAŞKAN
Meclis Başkanlığı doğruları biliyor, bu Divan da
doğruları biliyor efendim. Milletvekilleri adına verilmiş
önergedir o, orada partinin adı yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ama orada milletvekilliği düşen
arkadaşlarımızın imzası var. Başkanlık
Divanı hiçbir şeyle ilgilenmiyor ki, ancak gitsin Meclis
Başkanı Mehmet Ali Şahin dışarıda geziler
yapsın.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Genç
Açıklamalarınız
için teşekkür ederiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Ankara Milletvekili Reha
Denemeçin; Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/541) (S. Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi, şahıslar adına Konya Milletvekili Hasan Angı.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Angı.
HASAN ANGI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmelerine başladığımız 446 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili ve
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Ankara Milletvekili Reha
Denemeçin; Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında kişisel
görüşlerimi ifade etmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gelişmekte
olan ülkelerin kalkınmasında ve ihracatın
artırılmasında sağladığı katkının
öneminin kavranmasıyla birlikte serbest bölgeler hem gelişmiş
hem de gelişmekte olan ülkelerin geniş ölçüde
kullandığı bir ekonomi ve dış ticaret politikası
aracı hâline gelmiştir. Türkiye'de 3218 sayılı Serbest
Bölgeler Kanununun yürürlüğe girdiği 1985 yılından bugüne
kadar serbest bölge uygulamalarında önemli gelişmeler
kaydedilmiş, faaliyette olan serbest bölgelerin sayısı
hızla artmış ve bugün itibarıyla da on dokuza ulaşmıştır.
Serbest
bölgelerin tarihi, serbest ticarete destek yaratmanın, katalizör
oluşturmanın tarihidir. Bugün, uluslararası ekonomik sisteme
entegre olmuş birçok ülkenin, bunu, serbest bölgeler vasıtasıyla
gerçekleştirdiği görülmektedir. Genel olarak
baktığımızda, ekonomideki tüm üretim ve
dağıtım kanallarını kullanarak sadece
bulundukları bölgeye değil, tüm ülke ekonomisine katkı
sağlayan serbest bölgeler, ticaret kapasitesini ve verimliliği
artırmakta ve ciddi bir istihdam kaynağı olarak da ülke
ekonomilerine hizmet etmektedir.
Hatırlayınız,
hâlen içinde bulunduğumuz son küreselleşme dalgasının
başlangıcına işaret eden 1970ler, aynı zamanda
serbest bölgelerin çok parlak bir dönemine de sahne olmaktaydı. Bu dönemde
serbest bölgeler ve özelleştirme uygulamaları, Uluslararası
yeni iş bölümünün ve gelişmekte olan ülkelerin dünya
pazarlarıyla eklemlenmesinin idari aracı. olarak tarif ve tavsiye
edilmekteydi. O dönemde ekonomilerinin bütününü serbest ticarete açamayan
ülkeler, serbest bölge veya ihraç işleme bölgesi gibi adlarla
anılan özel alanlar yaratmakta ve bu alanlardan da âdeta bir ekonomik
laboratuvar gibi yararlanmaktaydılar. Çok sayıda ülke,
azaltılmış bürokrasi ve tek noktadan hizmet gibi modern iş
yapma biçimlerini, uluslararası standartlarda lojistik yaratma kapasitesi
ve becerilerini, hepsinden de önemlisi serbest ticareti serbest bölgelerde
öğrendi. Böylece, zaman içerisinde, önce sermayenin küreselleşmesi
daha sonra da derinleşmesi aşamalarında serbest bölgeler çok
önemli işlevler üstlendi.
Her ne kadar
küresel düzende kamunun sanayi politikası oluşturma olanağının
daraldığı doğru olsa da küresel boyutta rekabet
edebilirliğini sürdürmek isteyen ülkelerin sanayi politikası
enstrümanlarına dönüştürdükleri, yenileştirdikleri ve
etkinleştirdikleri de bir gerçektir. İyi tanımlanmış,
şeffaf, uluslararası temel kurallara uygun, yeni ve etkin sanayi
politikalarında, özellikle gelişme ve kalkınma mücadelesini
sürdüren ülkeler açısından serbest bölgeler vazgeçilmez niteliktedir.
Küreselleşme
sürecinde rekabet gücümüzü artırmak mücadelesini vermekteyiz. Bu süreçte
serbest bölgelerin gelişiminin desteklenmesi, bunları yenilemek ve
etkinleştirmek, global trendlerle uyumlaştırmak ve
uluslararası bazda daha rekabetçi hâle getirmek zorundayız.
Bilindiği
üzere serbest bölgeler, serbest ticarete sağladıkları destek
hizmetleri, yeni teknolojileri uygulama kapasiteleri ve istihdam
olanaklarıyla ticaret ve kalkınmada küresel ölçekte önemli bir araç
olarak gelecekte de varlıklarını devam ettireceklerdir.
Türkiyede yaşanan gelişmeler bu açıdan aslında ümit
vericidir. Özellikle son yıllarda yüksek teknolojiye yatırım
yapan serbest bölgelerimiz, ARGE için cazip teşvikleri, modern
altyapıları, ucuz ve hızlı üretim teknikleriyle
dış ticaretimize lojistik merkezler olarak hizmet vermektedir. Artık
ülkemizde serbest bölgeler, değişim ve dönüşümün doğal
öncüleri olarak öne çıkmaktadır.
Küresel
ekonominin giderek derinleştiği günümüz şartlarında serbest
bölgeler, lojistik merkezi, elektronik ticareti ve İnternet
şehirleri, hatta medikal kompleksler olarak ekonomik gelişme için
yeni fırsatlar sağlıyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Ancak dikkat çeken nokta, serbest bölgelerin yaratıcılık,
yenilenme ve yüksek rekabetçilik açısından yeni bir işlev
üstlendikleridir. Bu işlevi de çok iyi yerine getiriyorlar çünkü
geleceğe ait bir vizyon yaratabilme kapasitesi serbest bölgelerin
misyonunda mevcuttur.
Bundan sonraki
dönemde serbest bölgelerin varlığını güçlendirebilmesi için
küresel ekonomi ve ticaretin tıkandığı noktaları çok
iyi tespit edip bu noktalarda yardıma koşmamız, yeni lojistik
kapasiteler yaratarak dünya ticaretinin hizmetine sunmamız çok önemli.
Rekabet üstünlüğü, yeni kazanılmış kabiliyet ile
oluşan sinerjiyi uluslararası pazarlara yöneltebilmek bu açıdan
en stratejik amaçtır. Serbest bölgelerimizde faaliyet gösteren
kullanıcıların finansal yükümlülükleriyle ilgili bu yeni
düzenleme çok detay görünmekle beraber, bu, küresel pazara yeniden odaklanma
açısından önemli bir görev ifa edecektir.
Bu teklifle yurt
dışından serbest bölgeye getirilen mallardan binde 5
oranında alınan ücret 4 puan indirilerek binde 1e çekilmekte, buna
karşılık serbest bölgeden Türkiyeye mal hareketlerinde yani
ithalatta alınan binde 5 oranındaki ücret ise aynı düzeyde
artırılarak binde 9a yükseltilmektedir. Bu suretle, yurt
dışından serbest bölgeye getirilen mallardan alınmayan
binde 4lük kısım Türkiye'ye çıkarılan mallardan yani
ithalatta alınacak ve toplamda binde 10luk özel hesap getirisi herhangi
bir değişikliğe uğratılmamış olacaktır.
Teklifimiz
çerçevesinde, serbest bölgelerin amaç maddesine daha uygun bir
yatırım ortamına kavuşturulması, gerek girdilerini
yurt dışından alarak üretim yapmak gerek yurt
dışından aldığı mamulleri doğrudan Türkiye
dışındaki ülkelere satmak suretiyle ticari faaliyet gösteren,
kanunun ifadesiyle ihracat yapan firmaları teşvik amaçlanmaktadır.
Bu kapsam on dokuz serbest bölgedeki 2 bine yakın firmanın tümünü
kuşatıyor. Bazı arkadaşlarımız Alelacele gelen
bu teklifle kimler bundan yararlanacak? diye soruyorlar. Tüm bölgelerde
faaliyet gösteren firmalarımıza, bu finansman maliyetini direkt
etkileyen peşin ödenen paranın azaltılmasıyla bir
teşvik unsuru olarak ortaya çıkmıştır.
Ekonomideki genel
gelişmeleri veya geçmiş dönemlerdeki yaşananları sanki
unutmuşçasına 2009da dünyada yaşanan zor sürecin tüm
müsebbibini mevcut iktidar olarak göstermeye çalışmayı veya
ülkede yaşanan birçok huzursuzluklardaki paylarını görmezden
gelen bazılarının, sağduyulu 72 milyona hitap ederken
birilerini suçlama gayretinde olmalarını da anlamakta güçlük
çekiyoruz. Bu düzenlemeye herkes katkı sağlamalı; doğru bir
düzenleme. Serbest bölgelerimizin bugün geldiği toplam dış
ticaret hacmimizdeki yüzde 7lik oranının gelecek yıllarda daha
artması hepimizin beklentisi ise bu teklifin yasalaşmasına da
destek vermek durumundayız.
Bu hâliyle de
firmalarımız ve ülke ekonomimiz kazanç sağlayacak diyorum.
Düzenlemenin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, yüce
heyetinizi de tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Angı.
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır.
Buyurunuz
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Değerli Başkan, sayın milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Serbest
bölgelerle ilgili düzenlenmiş olan kanun teklifinin tümü üzerinde
şahsım adına söz aldım. Bu kanun teklifi,
milletvekilliği yaptığım Mersin ilinin serbest bölgesi
açısından da önemli, tüm serbest bölgelerimiz açısından
önemli olduğu gibi. Bu kanun teklifinin görüşülmeye
başlandığında, Mersin Serbest Bölge
Kullanıcıları Derneği yöneticilerine bu kanun teklifinin
getirdiği hususları sordum. Bunun neyi getirdiğini, gerekli olup
olmadığını sordum. Tabii, Mersin Serbest Bölge
Kullanıcıları Derneği yöneticileri ve serbest bölge
esnafı, getirilen hususların doğru hususlar olduğunu,
gerekli olduğunu ifade ettiler. Yeterli bulmamakla beraber, bu teklifin
kanunlaşmasının, serbest bölge ticareti açısından,
serbest bölgedeki üretim açısından faydalı sonuçlar
getireceğini söylediler. Bu sebeple, biz de, gerek grubumuz olarak gerekse
de kendi çalışmalarımla bu kanuna bir anlamda destek vermek
amacıyla, katkı vermek amacıyla burada bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, getirilen hususu, kanunun tümü üzerinde konuşan
arkadaşlarımız çok detaylı olarak ifade ettiler. Kanun,
serbest bölgelerdeki üretimi ve ticareti, ihracatı desteklemeyi
amaçlıyor. Bu destek yeterlidir, yetersizdir ama şu yaşanan
ekonomik krizin getirdiği yükü biraz hafifletmek için Hükûmet 2
milletvekilinin teklifiyle bir düzenleme yapıyor. Yani bunun olumlu
olduğunu söylemekle beraber, ancak değerli milletvekilleri, serbest
bölgeler söyleyeceğim bir iki husus var- Türkiyedeki dış
ticaret hacminin yüzde 7-8i kadar bir ticaret hacmini oluşturuyorlar:
24,5 milyar dolarlık dış ticaret hacmi oluşturuyor. Bu, Türkiyenin
dış ticaret hacminin yüzde 7si. Ancak serbest bölgeler için
yaptığımız bu düzenlemeyi, gerekçesinde haklı olan,
faydalı olan bu düzenlemeyi ülke geneli için düzenlemenin de bir
sorumluluk olduğunu burada hatırlatmamız gerekiyor. Eğer bu
ekonomik krize bir tedbir olarak düşünülmüşse, bu tedbiri serbest
bölgeler dışında da üretim yapan ve üretimini ihracata gönderen
üreticilerimize de sağlamak bir sorumluluktur, bir mecburiyettir diye
düşünüyorum. Bu anlamda Sayın Hükûmeti bu eksiği tamamlamak
üzere yeniden bir düzenleme yapmaya da davet ediyorum.
Tabii, bir durumu
da tespit etmek lazım. Değerli milletvekilleri, serbest bölgeler yeni
değil, yirmi beş yıllık bir süreci var; ondan önce 1953
yılında yapılan bir düzenleme var; 1927 yılında
Serbest Mıntıka Kanunu ile yapılan bir düzenleme var. Serbest
bölgeler Türkiye ticaretinin, ihracatının, üretiminin içerisinde
köklü bir müessese ama nedense önemli gördüğümüz bu konuyla ilgili siyasi
iktidarlar kalıcı, kapsayıcı bir düzenlemeyi maalesef her
defasında yarım, eksik, bazen de yanlış yaparak ticareti
sözde teşvik ediyorlar.
Adalet ve
Kalkınma Partisinin yedi yıllık iktidarında bu Kanun 4 defa
değiştirilmiş, bu 5inci değişiklik. Bu Kanunun
amacını düzenleyen 7nci maddesinde bu 3üncü değişiklik.
Bir yıl önce 5810 sayılı Kanun değişikliği 2008 yılının
Aralık ayında yapıldı, birlikte burada yaptık, burada
da konuştuk ama bir yıl sonra yine bir maddelik bir
değişiklikle serbest bölgelerdeki ticareti, üretimi desteklemeyi
amaçladığınızı söylüyorsunuz. Tabii, sözüm Hükûmete ve
iktidar partisi grubuna: Bu konuyu bir bütünlük içerisinde, tüm zamanları
kapsayacak, tüm sorunlara çözüm üretecek bir bütünlük içerisinde düzenlemek
mümkün değil mi? Yani her sene aynı maddede, aynı konuda küçük
küçük değişikliklerle nereye varılacak?
Değerli
milletvekilleri, bu bir anlayış meselesi. Biz, 5810un
düzenlendiği geçen senenin on birinci ayında yapılan düzenlemede
de söyledik. Eğer siz teşvikinizi, desteğinizi üretime
vermezseniz, ihracata vereceğiniz destek sorunu çözmeyecektir, amaçlanan
faydayı hasıl etmeyecektir. Bakın, burada yine aynı
şeyi yapıyorsunuz. Dünden bu yana bir önerge üzerinde
çalışıyoruz. Mersin Serbest Bölge esnafının sizden
istediği bir husus var; deniliyor ki: İhracata verilen, yani serbest
bölgede yapılan ihracata verilen bu desteği serbest bölgede fason
imalatçılara da veriniz çünkü üretimi onlar yapıyor. Hayır
diyorsunuz. Maliye bu işin bahanesi değil. Eğer konu üretimi
desteklemekse, Serbest Bölgeler Kanununun amacı, temel amacı bu
bölgede yapılacak ihracata dönük üretimi desteklemekse
Bu Serbest
Bölgeler Kanununun amacı bu; 3218, 5810, bunların amacı bu.
Üretimi desteklemeden, yapılan ticareti desteklemenin bu ülkeye, bu
ülkenin insanına ne faydası var?
Değerli
milletvekilleri, serbest bölgelerde, yirmi tane serbest bölgemizde yapılan
toplam ticaretin hacmi 24,5 milyar dolar. Bunun yüzde 24ü ihraç ediliyor, yani
dörtte 1i ihraç ediliyor, dörtte 3ü içeride kullanılıyor.
Şimdi, siz, eğer, ekonomik krizle mücadele edecekseniz, iç piyasaya,
içeride yapılan tüketime, ona destek veren üretime destek vermez de
yalnız ihracata destek vermeyi bir alışkanlık, bir
politika, bir anlayış hâline getirirseniz buradan şunu söylemek
gerekir: Değerli milletvekilleri, tabii, Sayın Hükûmete hitabımız
ama dış ticaretten sorumlu
Sayın Bakan burada yok ama şunu sormak gerekiyor: İhracatın
arttığından, patladığından övünüyorsunuz, 100
milyar doları geçen ihracatımız var. diyorsunuz ama bu
ihracatın içinde ara malı ithalatının ne kadar
olduğunu, bunun ne kadarının yabancılara ait olduğunu
söylemekten ısrarla kaçınıyorsunuz. 100 milyar dolarlık
ihracatın içerisinde en az 75 milyar doları bize ait olmayan bir
üretimdir. Bütçe görüşmelerinde Sayın Bakan açıkladı, ara
malı ithalatı yüzde 70i geçti; kapasite kullanımı yüzde
70lere düştü değerli milletvekilleri. Şimdi, burada her
çıkan milletvekili Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu
çığlık çığlığa ifade ediyor, bunun çözümü de
burada. İhracat içerisindeki yüzde 70i yabancıya ait olan ara
malı ihracatını destekleyerek bu ülkenin kaynaklarını
yani vergi indirimi yaparak bu ihracatta çalışan işçilerin
istihdam vergilerini, istihdamının, istihdam giderlerinin,
ücretlerinin gelir vergisinden düşülmesini kanun hâline getiriyorsunuz da
üreticiyi niye desteklemiyoruz? Bu konuda verdiğimiz önergenin reddinin
gerekçesini gerçekten duymak istiyoruz. O zaman bu memlekette dişiyle
tırnağıyla çalışan, kendi kaynaklarıyla bu
ülkenin kalkınmasına, ekonomisine katkı vermek gayretinde olan
insanlara mazeretiniz, bahaneniz ne olacak? İşte şurada bir
önerge, diyoruz ki: Serbest bölgede fason imalat yapan mükelleflere de
çalıştırdıkları işçinin ücretini gelir
vergisinden, işte belli oranlarda düşmesine müsaade edin.
Hayır, yalnız ihracata destek vereceğiz. diyorsunuz. Bu, yanlış
bir politika arkadaşlar, bundan vazgeçmemiz gerekiyor. Bir ülkede kendi
kaynaklarına dayalı, kendi emeğine dayalı üretim olmazsa ne
krizi göğüsleyebilirsiniz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) -
ne kalkınmayı ve büyümeyi kalıcı hâle
getirebilirsiniz. Bu kanun gereklidir ama, eksiktir. Bu kanun, burada
konuşan bazı arkadaşlarımızın iddia ettiği
gibi eğer adrese teslim, birilerine, birilerinin talebine cevap olarak
hazırlanıyorsa millet indinde sorumlu olursunuz. Eğer bu
söylediğinizde doğru ve samimiyseniz diyoruz ki: Gelin, fason
imalatçılar, yani ihracata mal hazırlayan serbest bölgedeki fason
imalatçılara da bu desteği verelim; vermediğimiz takdirde bu
ithamın altında kalırsınız.
Değerli
milletvekilleri, ben tekrar ediyorum: Bir yılda veya yedi yıllık
İktidarınızda Serbest Bölgeler Kanunuyla ilgili beş
değişiklik yapmak gereğini duyuyorsanız, demek ki eksik
yapıyorsunuz, demek ki yanlış yapıyorsunuz -kasta mahsus
söylemiyorum- demek ki iddia edildiği gibi adrese teslim
değişikler yapıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü bağlayınız, bitiriniz.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bu doğru değil, bu hak değil, milletin
aklıyla alay etmek hakkınız yok. Doğru olanı
yapın, muhalefet partileri olarak biz de bu doğruların
arkasında duralım diyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Sayın
milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.57
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.18
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
446 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi
teklifin tümü üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Dün sisteme girmiş olan sayın
milletvekillerine öncelikli olarak söz hakkı vereceğim. Sırayla
okuyorum: Sayın Öztürk, Sayın Doğru, Sayın Tankut,
Sayın Genç, Sayın Işık, Sayın Kaplan, Sayın
Şandır, Sayın Uzunırmak, Sayın Akat Ata, Sayın
Süner, Sayın Özkan ve Sayın İnan sisteme girmişler.
Herkese bir
dakika süre vereceğim. Süremiz, biliyorsunuz, yirmi dakika.
Sayın Genç,
buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, dün
Mustafa Elitaş Ben serbest bölge kurucusuyum. demişti. Ben de
Senin ortaklığın var mı? diye
Dedi ki: Yok. Ben
özellikle öğrenmek istiyorum, serbest bölge kurulması konusunda kurucu
üye olmak için o bölgede iş yerinin olması gerekiyor mu gerekmiyor
mu? Mustafa Beyin bu bölgede bir iş yeri var mıdır? Birinci
sorum bu.
İkincisi:
Serbest bölgede çalışan ne kadar işçi vardır? Bunların
kaçı Türk uyrukludur, ne kadarı da yabancı uyrukludur?
Bir üçüncü sorum:
Serbest bölgede ticari faaliyette bulunan tüccarlar ne tür bir vergi ödüyor?
Bütün vergilerden muaf mıdır, yoksa bazı vergileri ödüyor mu?
Bunları öğrenmek istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Teklifi
savunmakla doğrudan görevli ilgili Sayın Bakan yerini alana kadar
soru sorma hakkımı erteliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Sayın
Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aslında
sorum Sayın Maliye Bakanına ama pozisyon Sayın Bakana, Hükûmete
soruyorum daha doğrusu: Bugün bazı gazetelerde İstanbul Ticaret
Odası Başkanı, 300 bin üyesine kod mektubu gönderilerek tehdit
edildiğini ve bu varlık bildirimiyle ilgili bildirim yapmaya
zorlandığını ifade ediyor. Buna dayalı İstanbul
vergi dairelerinin mükelleflere yazdığı mektupla Ya kodlamaya
girer geriye dönük incelemeye alınırsınız ya da işte
vergiye muhatap olacak varlık beyanında bulununuz. diye mektup
gönderildiği gazetelere yansıdı Sayın İstanbul Ticaret
Odası Başkanının beyanıyla. Bu doğru mudur? Buna
cevabınız var mıdır? Bu gerçekten böyle yapıldıysa
Hükûmetin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır, sorunuz
anlaşıldı.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
hâlen ülkemizde faaliyet gösteren serbest bölgelerde kaç adet firma
bulunmaktadır? Bu firmaların, kaçı yerli kaçı yabancı
gerçek ya da tüzel kişilere aittir? Bu firmaların kaç adedinde üretim
yapılmakta, kaç adedinde ise pazarlama işi öne çıkmaktadır?
Söz konusu yasa teklifinin yasalaşması hâlinde bu düzenlemeden kaç
firmanın faydalanması beklenmektedir? Sektörde birkaç firma için bu
değişikliğin yapıldığı iddiaları sizce
doğru mudur? Serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin elde
ettikleri kazançları üzerinden vergiye tabi olmamalarının yerli
imalatçılarla haksız rekabete yol açtığı
iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hükûmetinizin bu
konuda bir düzenlemesi var mıdır?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bu kanun
teklifinde beklenen ithalat, ihracat artış hedefi nedir? Hangi
sektörler özellikle bu konuda talipli? Enerji sektörüyle ilgili acil bir
kaygı mı var? Enerji sektöründe Çalık Grubu, Ciner Grubu,
Doğan Grubu gibi medya gruplarının bu yasa tasarısıyla
ilgili bir bağlantıları var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ekonomik krize
bağlı olarak ülkemizde küçüklü büyüklü birçok işletme
kapanmıştır. Bunlardan bir tanesi de Tokat ili Reşadiye
ilçesindeki Resüt Entegre Tesisleridir. Burası o bölge insanının
tasarruflarıyla kurulmuş bir işletmedir. Bu fabrikalar da
diğer fabrikalar gibi millî varlıklarımızdır. Bu tür
işletmelerin birçoğu borçların yeniden
yapılandırılması ve küçük kredilerle tekrar ekonomiye
kazandırılabilir. Hükûmet olarak, kapanan işletmelerin yeniden
ekonomiye kazandırılabilmesi için bir çalışma yapacak
mısınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Kerkük- Yumurtalık ile Bakû-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı gibi
enerji projeleriyle enerji toplama ve dağıtma üssü hâline gelmesi
hedeflenen ve Akdeniz ve Orta Doğuya açılan çok önemli bir kapı
olmak konumunda bulunan, bölgede bulunan Adana Yumurtalık Serbest Bölgesi
ülkemizin en büyük arazisine sahiptir. Ancak büyük hedeflerle kurulan ve ülkeye
önemli katkılar yapması sağlanan bu bölge ne yazık ki arzu
edilen seviyeye gelemediği gözlemlenmektedir. Örneğin daha önce
yatırımlarda bulunmak için girişimde bulunan bazı önemli
firmalardan dört tanesinin bu yatırımdan vazgeçtikleri
söylenmektedir. Bunlar doğru mudur, doğru ise nedenleri nelerdir?
Adana Yumurtalık Serbest Bölgesi şu an için kuruluş amacına
ulaşmış mıdır, ulaşmamış ise ne gibi
engellerden dolayı ulaşmamıştır? Ne gibi sorunlar
tespit edilmiş ve hangi önlemler alınmıştır? Bu
teklifin acil olarak Meclis gündemine getirilmesinde bu ve benzeri
firmaların
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tankut.
Sayın
Uzunırmak
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Serbest
bölgelerin dış ticaret içindeki hacmi ve miktarı nedir? Ondan
daha önemlisi, acaba Türkiyeye yarattığı katma değer ne
orandadır?
Bunun
dışında Sayın Bakana bir başka soru sormak istiyorum:
IMF hangi ülkelerle anlaşma yapmıştır ve hangi ülkelerle
görüşme hâlindedir? Bu ülkelerin isimlerini rica ediyorum çünkü Türkiye de
son zamanda IMFle bir anlaşma görüşmesindedir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Uzunırmak.
Sayın Akat
Ata
AYLA AKAT ATA
(Batman) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Petrolün bulunup
rafinerinin kurulmasıyla kentleşen ve Türkiyenin en yeni illerinden
biri olan Batman ilimiz kent kültürünün de henüz yerleşik
olmadığı bir ilimiz. Resmî kayıtlara göre 242 bin de
yeşil kartlı vatandaşımızın
kaldığı bir il ama Batman ilimiz birçok açıdan
avantajlı çünkü petrol gibi bir yer altı zenginliğine sahip ve
çıkarılan petrol Türkiyenin neredeyse ihtiyacının
yarısını karşılayabilecek bir oranda. Ve yine,
bacasız sanayi dediğimiz turizm açısından Türkiyeye de ve
bölgeye de büyük bir katkı sağlayacak bir gelir kaynağı
var. O da Hasankeyf gibi bir doğa güzelliği, tarihî bir güzellik ve
sadece Türkiyenin değil, tüm insanlık ailesine hizmet verebilecek
bir mekân, bilinen 11 bin yıllık tarihi olan bir merkez ama henüz
bilim insanlarının da akıl erdiremediği bir şekilde
Ilısu Barajıyla sular altında kalması söz konusu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLA AKAT ATA
(Batman) Sayın Başkan, tamamlayayım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz. Sorunuzu, tam net olarak algıladı herhâlde ne
demek istediğinizi. Teşekkür ederiz.
Sayın Süner
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkanım, Sayın Bakana sormak istiyorum:
Antalya Serbest Bölgesi faaliyetini 627 dönümlük bir alan üzerinde
sürdürmektedir. Şu anda bölgenin yüzde 99u dolu durumdadır. Serbest
Bölgenin hemen arkasında petrol dolum tesislerine bitişik olan
alanları kamulaştırma yöntemiyle Serbest Bölgeye dâhil edersek,
hiç olmazsa bir nebze, buraya başvuru yapan firmaların faaliyet
göstermesine olanak sağlarız. Bu konudaki görüşlerinizi
öğrenmek istiyorum:
İkinci soru:
Yine Antalya Serbest Bölge sınırları içerisinde geçici olarak
kullanılan bir balıkçı barınağı mevcuttur.
Serbest bölgede artık uzunluğu 40 metreyi geçen yatlar
yapılmaktadır ve bölgenin rıhtımı 75 metredir. Bu
yatlar deneme amaçlı denize indirilmesi gerekiyor ancak mevcut
rıhtım çok kısa gelmektedir. Balıkçı
barınağının uygun bir yere taşınması ve
rıhtımın genişletilmesi için bir çalışma yapılmakta
mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Süner.
Sayın Özkan
Yok.
Sayın
İnan
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, döneminizde kaç serbest bölge kurulmuştur? Niğde arazi
imkânları ve ulaşım yolları münasebetiyle Mersin
Limanına çok yakın bir mesafededir, dolayısıyla
yatırım için uygun bir bölgedir. Niğdeye serbest bölge
kurmayı düşünüyor musunuz?
Diğer
taraftan, ülke ekonomisinin döneminizde en kötü krizlerden birini
yaşadığı ve işsizlik oranının rekora
ulaştığı bilinmektedir. Niğde de Türkiye ekonomisinden
daha iyi durumda değildir. Niğdede organize sanayi bölgesindeki
işverenler 5084 sayılı teşvik uygulamalarının
devamını, kısa çalışma ödeneğinin
uygulanmasının devamını talep etmektedirler. Hükûmetiniz bu
uygulamaları uzatmayı düşünüyor mu?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Son soru olarak,
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Balıkesir
ili hem Marmarada hem Egede sahili bulunan önemli, büyük bir il. Sayın
Bakana, bu ilde, Bandırma veya Edremit Körfezinde bir serbest bölge
açmayı, yapmayı düşünüyorlar mı bunu sormak istiyorum.
Bir de, krizden
Balıkesir tüm sektörlerde çok etkilendi, bilhassa zeytinyağı. 5
asit zeytinyağının bugün kilosu 2,5 liraya kadar
düşmüş vaziyette, 1 asit veya sıfır asit yağ 4,5-5
lira civarında, maliyetini dahi kurtarmıyor. Kilo bazında
zeytinyağına verilen primin yükseltilmesi konusunda Hükûmetinizin bir
çalışması var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.
Buyurunuz
efendim.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, ben sırayla cevap vermeye
çalışacağım.
Tabii ki
Sayın Gençin suali vardı, bilhassa, tabii, Sayın
Milletvekilimizle ilgili.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, müsaade ederseniz ben
cevap vereyim.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Herhâlde Sayın
Milletvekilimizin cevap vermesi daha uygun olacak. Ben işçi
sayısını...
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Öğrenip bildireceksiniz Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Hayır, onu yazılı
olarak, öğreneyim, bildireyim müsaade ederseniz.
Toplam istihdam
sayısı 44.369. Ürün ruhsatı alan 823 firma, alım satım
ruhsat alan 2.030, diğer konularda da 601 firma mevcut.
Dolayısıyla toplam faaliyeti için ruhsat alan firmaların
sayısı 3.454 adet.
Vergilerle ilgili
olarak... Ona yazılı olarak cevap vereceğiz.
Bir de Sayın
Şandırın sorusu vardı. Tabii, o konuda Maliye
Bakanlığıyla görüşerek yazılı bir cevap verelim.
Benim de konu hakkında şahsen bilgim yok.
Şimdi,
Sayın Işıkın sorusu vardı Kaç firma, kaçı
yabancı, kaçı yerli, kaçı üretim yapıyor? şeklinde.
Firma sayısını az önce zaten, daha önce Sayın
Milletvekilimiz sorduğu için cevaplandırdım. Bunlardan
özellikle...
ALİM
IŞIK (Kütahya) Yabancı, yerli...
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - ...yabancı ile yerli
ayrımını biz size yazılı olarak, müsaade ederseniz,
tam olarak bildirelim. Özellikle bunlardan kaç firmanın
faydalanacağını sordunuz. Tabii, şu anda bu konuda kaç
firmanın faydalanacağını söylemek mümkün değil ama
orada faaliyet gösteren ve ihracat yapan bütün firmaların
faydalanacağı gayet tabiidir. Belki yeni firmalar da gelebilir.
Dolayısıyla ihracata yönelik
Esasen bu husus tamamen ihracata
yönelik bir teşviktir. Az önce zaten Sayın Şandırın
da ifade ettiği üzere gerçekten isabetli olması gereken bir kanundur.
Onu özellikle vurgulamak istiyorum.
Yalnız
şu anda rakam da geldi. Yabancı firma sayısı 634, yerli
firma sayısı da 2.820 adet. Buna da cevap vermiş olduk efendim.
Kazançlarla
ilgili olarak da müsaade ederseniz, hangi vergiye tabi olduğunu biz net
olarak, yazılı olarak cevap verelim.
Sayın
Kaptanın sorduğu bir soru vardı, yani ithalat ve ihracat
açısından sordu bildiğim kadarıyla. Özellikle bu konudaki
rakamları da tam olarak vermek istiyorum. Efendim, normalde toplam ticaret
hacmi 2008 yılı için 24 milyar 578 milyon 55 bin, yani 24,5 milyar
dolar. Bunun yurt dışına ihracat yapılan miktarı ise 5
milyar 873 milyon 559 bin. Ancak bu 2008 rakamları. 2009da on bir
ayın rakamları var. 2009 yılında toplam ticaret hacmi 15
milyar 827 milyon 407 bin dolar ve yalnız bunun ihracat nispetini de söyleyeyim,
4 milyar 433 milyon 358 bin doları da bunun ihracata yönelik olarak
planlanmış.
Bir
milletvekilimiz Bunun katma değer katkısı nedir? diye sordu.
Yüzde 7,5; ortalama yüzde 7 ile 8 arasında, yüzde 7,5 olarak
söyleyebiliriz ticaret hacmi olarak Türkiyenin.
Şimdi, bir
de Enerji sektörüyle bir bağlantısı var mı? diye
sordunuz. Enerji sektörüyle hiçbir bağlantısı yok yani burada
enerji üretilmiyor genelde. Enerji, biliyorsunuz, zaten hidroelektrik
santraller, yerleri belli. Yani serbest bölgede herhangi bir hidroelektrik
santral veyahut da termik santral veya nükleer santral söz konusu değil.
Evet, şimdi,
Sayın Doğrunun süt entegre tesisi borçlarının
yapılandırılması konusunda bir suali vardı. Hemen,
tabii, onu ben Hükûmete ileteceğim, bu konuda bir çalışma
yapılıp yapılmadığı size yazılı olarak
bildirilecek.
Sayın
Tankutun Adana Yumurtalık Serbest Bölgesiyle ilgili sorularına
kısaca cevap vermek istiyorum. Şimdi, efendim, şöyle: Bu konuda,
tabii, Adana
Ben de orayı çok iyi biliyorum çünkü orada, biliyorsunuz,
Yumurtalıktaki sulama tesislerini de tamamlamıştık çok
hızlı bir şekilde. Burası gerçekten çok önemli. Ancak ben,
şu anda, Sayın Müsteşarımız ve diğer
arkadaşlar da bu konuda bir çalışma yaparak -buranın
hakikaten gelişmesi gerektiği kanaatini ben de taşıyorum,
çok iyi bildiğim için- bu konuda ne gibi tedbirler alınacak, sizlere
yazılı olarak, bir hazırlık yaparak cevap verecekler
efendim.
Az önce
Sayın Uzunırmakın sorduğu bir husus vardı. Hacmi ne
kadar? demişti. Ben toplam hacmini söylemiştim ama tekrar edeyim:
2008 yılında toplam ticaret hacmi 24 milyar 578 milyon 55 bin dolar,
2009 yılında ise on bir ayda yaklaşık 16 milyar dolar
efendim.
Tabii IMF için
Hangi ülkelerle anlaşma yaptı IMF? Bununla ilgili, ilgili
görüşmeleri yapan Sayın Bakandan bilgi alarak size yazılı
olarak iletilecek efendim. Onu özellikle belirteyim.
Şimdi, bir
de Hasankeyf ile alakalı bir soru vardı, sürem varsa onu da
kısaca belirteyim. Efendim, özellikle şunu ifade edeyim: Hasankeyfi,
gerçekten, biz, oradaki tarihî eserleri, her türlü yapıları
koruyacağız, modern bir şehir hâline getireceğiz.
Bakın, bununla ilgili çalışmalar bitti. Hatta arzu ederse o
bölge milletvekillerinin tamamına, biz, bu çalışmaların
neticesini bir sunmak istiyoruz. Bakın, lütfen, milletvekillerimiz,
şu anda Ilısu Barajının yapılacağı
Ilısu köyünde yeni yapılan âdeta villa tipi konutları lütfen
gidip görsünler. Hasankeyf, o bölgenin en muhteşem bir cazibe merkezi
olacaktır. Biz, Hasankeyfi yok etmiyoruz, bilakis Hasankeyfi
geleceğe hazırlıyoruz. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Tarihe kör mü bakacağız Sayın
Bakan?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Efendim, şimdi bir de Antalya
Serbest Bölgesiyle alakalı alanı, Sayın Vekilim -bu konuda
Antalya Milletvekilim sormuştu herhâlde- genişletilmiştir. Buna
ilişkin özellikle ilgili Bakanlar Kurulu kararı da Resmî Gazetede
yayınlandı. Bu müjdeyi vermek istiyorum.
Tabii ki orada
bir de rıhtımla ilgili bir hususu sormuşlardı. Hakikaten
orada -hatta ben de üniversitede hoca iken o bölgede bir çalışma da
yapmıştım tesadüfen, Antalya Serbest Bölgesini çok iyi
biliyorum- bir balıkçı barınağı var. Bu konuda,
diğer bakanlıklarla, gerek Bayındırlık ve İskân
Bakanlığımız, gerek Ulaştırma
Bakanlığı, gerekse -beni de ilgilendiriyor- Çevre ve Orman
Bakanlığı üçlü bir toplantı yapalım, bu konuda ne
yapılabilir, bunu sizlerin de görüşünü alarak
olgunlaştıralım efendim, tabii ki serbest bölgelerden sorumlu bakanlık
da dâhil olmak üzere.
Niğdeye
gelince. Niğdede bu aşamada serbest bölge -Sayın Mümin
İnan sormuş, Niğde Milletvekilimiz- kurulması konusunda bir
planlama yok ama şu anda, arkadaşlarımızla konuştuk,
bu konuda bir değerlendirme yapalım, ne yapılabilir ona göre
karar verelim. Çalışma yapılacağını ben burada
ifade etmek istiyorum.
Şu anda,
Hükûmetimiz zamanında hangi serbest bölgeler kuruldu? Zonguldak Filyosta,
gerçekten Batı Karadeniz için çok önemli olan Filyos bölgesindeki Serbest
Bölge kuruluşu tamamlandı. Sakarya İpekyolu serbest bölgesi de
kurulma safhasındadır. Bunu özellikle bilgilerinize sunmak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum. Sürem de doldu. Sağ olun efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım efendim.
Teklifin
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, biraz önce Sayın
Bakanın açıklamasında bir milletvekili
BAŞKAN
Sayın Elitaş, hiç duyamıyorum gürültü olduğu için.
Sayın
milletvekilleri, biraz sessiz olursanız, lütfen
Sayın Grup
Başkan Vekilinin talebini duyamıyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Biraz önce bir milletvekilimiz Sayın Bakana
Kayseri Serbest Bölgesinde Mustafa Elitaşın hissesi var
mıdır? Hissesi olmadan kurucu olabilir mi? diye bir soru sordu.
Sayın Bakan da herhâlde bana sorup cevap verecek veya Kayseri AŞye
sorup cevap verecek.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Zaten bunu Sayın
Elitaşın cevaplandırması lazım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Eğer izin verirseniz ben cevap vereyim ama
Sayın Bakanlık da Kayseri AŞden yazılı cevap
alsın. Müsaade eder misiniz?
BAŞKAN
Yazılı cevap vereceğini beyan etti Sayın Bakan. O zaman
yazılı olarak cevap versinler, o da olur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ama ismimi sorarak
Burada da bulunan ben
olduğuma göre
Bir dakikada açıklayayım.
BAŞKAN
Tamam, bir dakikada açıklamanızı yapın.
Buyurunuz
Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, kendisiyle ilgili sorduğu soruya
ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Anonim
şirketlerin nasıl kurulacağıyla ilgili Türk Ticaret Kanununda
hükümler var. Uzun yıllardır Sayıştay üyeliğini
yaptığını iddia eden ve her konuda müneccim gibi burada
konuşan şahsın herhâlde bunu da bilmesi gerekir.
Anonim
şirketler iki usulle kurulur:
1) Ani
kuruluş,
2) Tedricî
kuruluş.
Ani
kuruluşla ilgili olan merasim hızlı ve çabuktur ama tedricî
kuruluşla ilgili merasim uzun sürer.
Biz, o zaman
ifade ettiğim gibi, dün de söylediğim gibi, Kayseri Organize Sanayi
Müteşebbis Heyeti içerisinde bulunan üyeler olarak, Kayseride bir serbest
bölge kurulmasıyla ilgili ilk etapta ani kuruluş yönünde 5
kişinin bir araya gelmesiyle, bu şekilde bir teşebbüsümüz oldu
ama daha sonra baktığımızda -tedricî kuruluşun ve- tüm
Kayserideki sanayicilere açılmasıyla ilgili tedricî kuruluş
sürecine girdik.
Şu anda
yanılmıyorsam Kayseri AŞnin, Kayseri Serbest Bölgesinin 328
civarında ortağı var. Herkesin bir hisse alma hakkı var,
başka hisse alma hakları yok diye biliyorum. O zamanda
kurduğumuz oydu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Şu anda tedricî kuruluş
aşamasında girişen ve orada kurulmasında önayak olan,
gayreti olan, tedricî kuruluş aşamasında herhangi bir hisse
almadım, hissem de yoktur. Ne başında hissem var ne de şu
anda hissem olmadığını ifade ediyorum.
Yani,
açıkçası, bir yerlerden hatıra binaen, nüfuz kullanarak hisse
alanlar herkesi kendisi gibi görüyor. Sen kendini başkalarıyla
karıştırma. Sen türünün son örneğisin! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bana sataştı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, isim vermedim.
BAŞKAN Ama
Sayın Elitaş sataşmaya mahal verdiniz.
Buyurunuz
Sayın Genç.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Mustafa Elitaş hep bu
kürsüye çıkınca âcizlik içinde hep sağa sola çatıyor ve bu
Meclisin çalışmasını engelliyor.
Şimdi, ben
kendisine
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kendini tarif ediyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Lütfen bir susturur musunuz efendim.
Şimdi, ben,
bir arkadaşın bir fabrikasına yüzde 5 ortak oldum. Bu fabrika
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) İş takip etmek
KAMER GENÇ
(Devamla) Bir dakika efendim, anlatayım size.
Bu fabrika
Nevşehirde kuruluyor ve
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Aksarayda
KAMER GENÇ
(Devamla) Pardon Aksarayda ve bu şeyden, samandan
Bakın,
Almanyada son çıkarılan bir makineyle
ABDÜLHADİ KAHYA
(Hatay) Seninki Aksarayda
KAMER GENÇ
(Devamla) Yanlış söyledim canım, Aksarayda
Yeni bir makine
icat edilmiş. Bu, samandan kerpiç türünde bir tuğla yapıyor ve
çok modern bir fabrika. Ben yüzde 5 ortak oldum. Sonradan işte sizin hani
ekonomik kriz nedeniyle, yani yüzde 5 para koyduk fakat baktık ki o
koyduğumuz paralarla bu fabrikanın yapılması mümkün
değil, sonra cari hesap yoluyla bir miktar para daha ilave ettik;
baktık olmadı, şu anda fabrikayı durdurduk. Ondan sonra da,
bunda anormal ne var yani? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) İş takipçiliği yapıyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi size soruyorum Mustafa Bey: Sizin milletvekillerinizin
yüzde kaçı ticaretle uğraşıyor? Bakın, ben Tayyip
Erdoğan gibi gidip de efendim iki tane bankadan 750 milyon dolar alıp
da kendi damadımın şirketine vermedim. Yine Deniz Fenerinden
gidip de Frankfurtta 1 milyar 700 bin euro alıp da 400 bin eurosunu
oğlumun bacanağının babasının hesabına
göndermedim. Yani bunlar
Çok şeyler var. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ALİ TEMÜR
(Giresun) Yüzde 5 az mı geldi?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, serbest bölgelerle ilgili bir tane kanun getirdin,
bazı avantajlar sağlıyorsun başka birtakım insanlara.
Acaba niye durup dururken bu kadar acele bir kanun çıkarıyorsunuz,
ithalatçılara çok büyük kâr getiriyorsunuz? Bunu öğrenmek istiyorum.
Bu milletvekilinin hakkı. Zaten, bu sizin yaptığınız
her zaman böyle. Devlete bir kazık atmak isteniyorsa
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ TEMÜR
(Giresun) Yüzde 5 Kamer!
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç. Net anlaşıldı, siz de
cevabınızı verdiniz. Teşekkür ediyoruz.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ama ona bir dakika fazla verdiniz ama neyse
BAŞKAN
Verdiniz Sayın Genç, yeterli süre de.
ALİ TEMÜR
(Giresun) Yüzde 5 yetmedi mi?
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Ankara Milletvekili Reha
Denemeçin; Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/541) (S. Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN-
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
SERBEST BÖLGELER KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 6/6/1985
tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun değişik 7
nci maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
b)Yurt
dışından bölgeye getirilen malların CIF değeri
üzerinden binde 1 ve bölgeden Türkiye'ye çıkarılan malların FOB
değeri üzerinden binde 9 oranında, peşin olarak ödenecek
ücretler,
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün.
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Tüzün.
CHP GRUBU ADINA
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 446 sıra
sayılı Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sizleri de
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, aslında, bu teklifin sıra sayısı
446 ancak bu kanun teklifini veren -hatta baştan tasarı olup da
sonradan teklife çeviren- Kayseri Milletvekilimiz Sayın Elitaşla,
Ankara Milletvekili Sayın Reha Denemeç, bugün bu Meclisin
açılışından bu saate kadar yani 15.30da bu teklifin
görüşülmesine başlanıldı, 17.30a kadar, son beş
dakikaya kadar maalesef teklif sahipleri Meclis Genel Kurulunda
bulunmadılar, bulunamadılar. Nerede olduklarını da buradan
sormak istiyorum. Teklifin sahipleri Mecliste olmayınca, bu tekliften
sorumlu, dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanımız da burada
yoklar, teşrif etmediler. Dolayısıyla, teklifin hangi amaçla, ne
niyetle, kime bu konuda çıkar sağlayacağı konusundaki
sorularımızı ilgili bakan ve teklif sahipleri
cevaplandıramadılar. Ben, bu teklif sahiplerinin ve ilgili
bakanın bu Genel Kurulda, bu yüce Mecliste olmadıklarından
dolayı duyduğum üzüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu, yüce
Meclise saygısızlıktır. Genel Kurulun
çalışmasına etik olmayan bir davranışı
sergilemiş bulunmaktadırlar.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, biz yıllardır, özellikle AKP
İktidarı göreve geldiği günden bugüne kadar Türkiye'nin gerçeklerini,
çıkan kanunların, tasarı veya tekliflerin gerçeklerini
anlattık, anlatmaya devam edeceğiz ama sizler de dinlememekte,
bizlerin getirdiği, bizlerin sunduğu görüşleri anlamamakta
ısrarcı davranıyorsunuz. Bu sekiz yıldır böyle devam
ediyor, sekiz yıldır böyle oldu, zannediyorum göreviniz bitinceye
kadar da bu böyle devam edecek, ama çok kısa bir ömrünüz kaldı siyasi
iktidarda, inşallah ilk genel seçimde halkımız bunların
hesabını sizden soracak.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanunla ilgili genel değerlendirmemizi yapacak
olursak: Hükûmet, tabii son dönemlerde kritik bazı düzenlemeler için kanun
tasarısı hazırlıyor, sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine
sevk etme yerine partili milletvekillerine, işte grup başkan vekillerine
tasarıyı teklife çevirttiriyor. Tabii ki bir milletvekilinin teklif
vermesi engellenemez, bu en doğal hakkıdır, buna saygı da
duyuyoruz ama bu iktidarın -bu yöntemi denemesi- kanun tekliflerinde yer
alan, özellikle kritik, bir o kadar da önemli konuların bürokratik
aşamada kamuoyunda ve Bakanlar Kurulunda görüşmelere açılıp
tartışılmasını istemediği için bu yönteme
başvurduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, ileriye yönelik olarak,
tasarının hangi acil ihtiyaçtan doğduğu, hangi serbest
bölgeleri etkileyeceği ve dolayısıyla hangi firmaları
etkileyeceği, binde 4lük marjın hangi sektörlere rekabet imkânı
sağladığı, bölge şirketlerinin kayıp ve
kazançlarının ne olacağının
hesaplanmadığı bir ortamda böyle bir teklifin getirilmesi
gerçekten son derece düşündürücüdür.
Ben, teklif
sahibinin, sahiplerinin daha doğrusu, iyi niyetli olduklarını
düşünüyorum, tahmin ediyorum ama bugüne kadar, özellikle son dönemde,
gerek Hükûmet gerekse iktidar partisi milletvekilleri tarafından
verilmiş bulunan tekliflere genel bir baktığımızda,
açıkçası bu teklif rahmani mi, şeytani mi diyerek bir tereddüde
düşüyorum. Bunda da haklı olduğumu düşünüyorum çünkü bu
teklifi veren Sevgili Milletvekilimizin seçim bölgesi Kayseriye şöyle bir
baktığımızda, Kayseri Serbest Bölgesinin Başkanı,
partinize mensup, Adalet ve Kalkınma Partisi Melikgazi Belediye
Başkanı Sayın Memduh Büyükkılıç. Yani Kayseri Serbest
Bölgesinin Başkanı, AKPli Belediye Başkanı seçilmiş,
iki dönemdir seçilmiş, geçmişte de bu Parlamentoda Refah Partisi ve
Fazilet Partisi döneminde milletvekilliği yapmış bir arkadaş,
şimdi bu Serbest Bölgenin Başkanı arkadaşlar. Bundan
bilginiz var mıydı, bilmiyorum. Yoktu değil mi?
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Olabilir ya, seçim bu.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Peki, bu Başkanın hepinizin de yakinen
tanıdığı ağabeyi, Deniz Feneri davasından cezalı
duruma düşen noter İsmet Büyükkılıç. Bunu da biliyor
muydunuz arkadaşlar? Peki, bilmiyordunuz.
Kayseri Serbest
Bölgesinin yönetimi, daha geçen hafta, kısa bir süre önce, yönetim kurulu
toplantısı yapıp Kayseride Serbest Bölgede bulunan arazilerin
metrekare birim fiyatını 7 dolardan 5 dolara düşürmüş.
Tekrar söylüyorum arkadaşlar: Kayseri Serbest Bölgesinin
Başkanı, AKPli Belediye Başkanı. Bu Belediye
Başkanının bulunduğu yönetim, daha geçen hafta, kısa
bir süre önce, Serbest Bölgedeki arsaların metrekare birim
fiyatını 7 dolardan 5 dolara düşürmüş.
Şimdi, bütün
bunları topladığımızda, bu kanunun neden alelacele
Meclis Genel Kuruluna getirildiğine ve dolayısıyla, Kayseri
Milletvekilinin de bu teklifi neden verdiğine, sorularımıza
özellikle muhatap olan bakanın bu yüce Mecliste neden
olmadığının hepsine total alarak
baktığımızda kuşkusuz bu tereddütlere düşüyoruz.
Tabii,
Kayserideki sanayici arkadaşlarımızın durumuna
baktığımızda onların da bu kanundan çok memnun
olmadıklarını, bu bölgede bireysel olarak taleplerin az
olduğunu ancak hatırı sayılır bir holdinge Kayseri
Serbest Bölgesinin -tabiri caizse- peşkeş çekileceği konusunda
da tereddütleri olduğunu söylemek istiyorum. Bu hatırı sayılır
holdingin kim olduğunu, kimler olduğunu, hangi yan kuruluşların
olduğunu, hangi şirketlerin olduğunu sizler daha iyi
biliyorsunuz. Evet, bu soruların mutlaka cevaplandırılması
gerektiğini, bu Genel Kurulda milletvekillerimize bilgi verilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, kuşkusuz serbest bölgelerin ülke ekonomisine çok
sayıda olumlu etkisi var. Örneğin ihracata, yerli üretime, istihdama,
yabancı sermaye ve teknoloji transferine, döviz kazandırıcı
faaliyetlere ve hizmet sektörünün çalışma alanının
genişletilmesine de olanak sağlayan bir kanun bu kanun. Türkiye'nin
toplam ticari hacminin yaklaşık yüzde 15inin gerçekleştiği
serbest bölgelerde çok çeşitli farklı sektörlerden 500e yakın
dış ticaret firması faaliyet gösteriyor. Buna saygı duyuyoruz.
Bu bölgedeki yatırımcıların sayısı da 4 binlere
ulaşmış durumda ancak özellikle son yıllarda Türkiye
genelindeki tüm serbest bölgelere baktığımızda, yeni ruhsat
için başvuran yatırımcı sayısı yüzde 90 geriledi.
Bunun sebebinin araştırılması gerekiyor. Mesela,
yıllara göre örnek vereyim: 2003 yılında, serbest bölgelerde
yeni ruhsat için 1.150 firma müracaat etti. Bu sayı, 2004
yılında 120ye düştü, 2005 yılında ise 63 firmaya
düştü. Bakınız, sayı, 1.150lerden 63e. 2004, sene 2009.
Beş yıl içerisinde AKP İktidarının, AKP zihniyetinin,
sanayileri, organize sanayileri, serbest bölgedeki sanayicilerimizi,
esnafımızı hangi noktaya getirdiğinin en somut örneği
bu sayılar. Yani, beş yıllık iktidar döneminizde, övünerek
anlatıyorsunuz ama rakamların hiç böyle olmadığını
istatistiklerden çok rahat tespit edebiliyoruz. Bu, sizin
İktidarınızın yanlış uygulamalarından
kaynaklanan bir sonuç.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, sonuç olarak böyle, bu tür
lokal tekliflerle sorun çözülemez. Bu sorunların çözümü konusunda ciddi
çalışma ve en önemlisi, bu konudaki sivil toplum örgütlerinin, meslek
odalarının, ticaret ve sanayi odalarının, onların
bağlı bulunduğu üst kurulların da görüşünün dikkate
alınması gerekirdi. Bunlara hiç danışılmadan, sadece
oldubittiye getirilen ve en önemlisi yürürlük maddesinde de
konuşacağız- üç ay sonra yürürlüğe girmesinin, bu teklifin
ne niyetle verildiğinin, hangi amaçla verildiğinin en somut örneğidir
diye düşünüyorum.
Beni
dinlediğiniz için teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzün.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Uzunırmak.
MHP GRUBU ADINA
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 446 sıra sayılı
Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifinin gelişinde hemen Genel Kurulda bir
tartışma meydana gelmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi
temsilcisi, Bütçe-Plan Komisyonundaki arkadaşlarımız da
muhalefet şerhlerinde bu konuya dikkat çekmişlerdir. Plan-Bütçe
Komisyonuna gelirken tasarı olarak gelmiş, orada üzeri daksillenerek
teklif şekline dönüştürülmüştür. Tabii ki bu, bazı soru
işaretlerini gündeme getirmiştir. Acaba Hükûmet, bunun sahibi olarak
görünmek istememiş midir? Sahibi olarak görünmek istemediyse neden sahibi
olarak görünmek istememiştir? Bu, tabii ki Genel Kurulda
tartışmaya gelmiştir ama bundan daha önemlisi, yüce heyetin ve
Başkanlık Divanının bir konuya dikkatlerini çekmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifi vermek milletvekilinin en tabii
hakkıdır ama kanunun ruhundan lafzına varıncaya kadar,
gerekçesine varıncaya kadar sorulara muhatap olması gereken, teklif
sahibi olmalıdır. Dolayısıyla orada, günübirlik
değişen hükûmet üyelerinin yanında bu kanun teklifinin sahipleri
oturmalı ve milletvekillerinin sorularına, milletvekillerinin
tereddütlerine teklif sahibi milletvekilleri cevap vermelidir. Eğer teklif
sahibi milletvekili sıralarında oturur, teklifi hükûmete emanet
ederse hükûmet katılıyorum/katılmıyorum diyebilir ama
teklif sahibi milletvekillerinin sorularına, tereddütlerine cevap
vermelidir.
Sayın Bakana
soruyoruz: Acaba dış ticaretteki hacim nedir? Katma değer nedir?
Sayın Milletvekilinin bunları araştırıp
araştırmadığını bilmiyoruz; hangi gerekçeyle,
teklifine ne kadar hâkim, bunları bilmiyoruz. Tabii ki Plan-Bütçe
Komisyonuna tasarı olarak gelir, orada hükûmetin mesuliyetten
kurtulmasını gerektiren konularda bir geçiştirmeyle,
çoğunluğa güvenerek, buraya, Genel Kurula teklif olarak gelirse,
buradaki müzakerelerin sıhhatli yapıldığı, teklifin
vicdan rahatlığı içerisinde sorgulandığı kanaati
hasıl olmaz değerli milletvekilleri.
Genel Kurulda
tabii ki serbest bölgeler tartışılabilir. Değerli
milletvekilleri, bir ülke eğer üretiminde, ticaretinde, her şeyinde
kazanmayı göz önünde tutmuyorsa, ticaretine tesirlerinin ne olduğunu
göz önünde bulundurmuyorsa, iki üç gündür buradaki belki adrese teslim
olduğu iddia edilen bu teklif üzerinde Genel Kurulun saatlerini
alırız. Eğer bir ülke kendisi imkân ve potansiyellerine
dayalı gelişmesini kaydederek ham maddesini, üretimini,
istihdamını kendi kaynaklarına dayandırmazsa, o ülke
dostlar alışverişte görsün babında eğer birtakım
hadiselere yön vermeye çalışıyorsa konulara hâkim değildir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye yedi yıldan beridir AKP Hükûmetiyle idare
edilmektedir. Yedi yılda bir çocuk akil baliğ oluyor ve onun
mesuliyetleri başlıyor bizim inancımızda. Yedi
yıldır AKP Hükûmeti teferruatta yaptığı birtakım
iyi şeylerle oyalanıyor ama esasta öyle hatalı şeyler, öyle
kötü şeyler yapıyor ki
Ve o esasta yaptığı kötü
şeylerin bile sebep-sonuç ilişkilerini ta ki geçmiş hükûmetlere
yıkma gayreti içerisinde oluyor. En yakın, daha dün burada, Genel
Kurulda, bir kültür insanına
yakıştıramayacağımız bir tavır içerisinde,
Sayın Kültür Bakanımızdan bir şeyler dinledik. Onu da
burada ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, suçladığı MC hükûmetlerinin içerisinde, bugünkü
AKP kadrolarının birçoğunun, başta Sayın Başbakan
olmak üzere, mensubu olduğu geçmişteki Millî Selamet Partisi
vardır koalisyonlarda. Tabii ki bu bir alışkanlık hâline
geldiği için Sayın Kültür Bakanı bunların farkına
varmıyor belki ama ben sizlerle bir şeyi paylaşmak istiyorum değerli
milletvekilleri: Bir kültür insanı, bir kültür bakanı eğer Aşık
Veyselde Hegelin diyalektiğini arar, onda bir şeyler bulmaya
çalışırsa, eğer o kültür bakanı o ülkenin kendi öz
kültür değerlerinde, kendi inanç sistemi içerisinde bir Matürîdiyi, bir
Gazaliyi bilip ondan acaba diyalektiğe gidilebilir miyi tanımlayamazsa
o kültür bakanı, ben -düşünürüm ki- Bektaşi bir dervişle
Mevlevi bir dervişin hemen fıkrasını hatırlarım.
Oturmuşlar babaerenler sohbet ediyorlar Mevlevi ve Bektaşi.
Bektaşi sormuş, demiş ki: Ne yapıyorsunuz? Allah deyip
dönüyoruz. demiş. Sen ne yapıyorsun? demiş. Biz Allah dedik
duruyoruz. demiş. Sayın Kültür Bakanı da Allah deyip dönmeye
alıştı. Dönerken de geçmişteki birtakım meseleleri
hatırlayamadı herhâlde MC hükûmetlerini ve savunması mümkün
olmayan insanları itham ederken.
Değerli
milletvekilleri, geçmiş hükûmetlerden ders çıkarabiliriz, geçmiş
hükûmetlerden tecrübe edinebiliriz ama söylediğimiz sözlerin,
ithamların hele bir kültür adamının kendi kültür
değerlerinde başka farklılıkları anlaması, bu
Hükûmet hakkında da çok önemli konuları düşündürmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye ekonomik olarak darboğaza gitmektedir. Günübirlik
olaylarla rakamlarla oynanarak ekonomi görmezden gelinmektedir. Bugün
dış ticaretteki açığımız -dış
ticaretten sorumlu Bakanın orada oturması gerekirdi bugün- bütçedeki
açıklarımız, bunlar büyüyerek devam etmektedir. Bunlar netice
itibarıyla ya özelleştirme gibi birtakım faaliyetlerle
yabancılaştırmaya doğru giden yabancı sermayenin
Türkiyeye getirilişini teşvik eden bir anlayış içerisinde
ya da vergiler konularak bu halktan çıkarılacaktır bu
açıklar ya da borçlanarak karşılanacaktır.
İşte
onun için AKP Hükûmeti meydan okuduğu IMFle anlaşmaya doğru
gitmiştir. Gözden kaçan bir şey vardır. Gözden kaçan, Sayın
Bakan Ali Babacan, geçmişte çok kısa satır aralıklarında
IMFle ilgili olan ihtiyaçları gündeme getirmiştir ama pazartesi günü
bizzat Hükûmetin Sözcüsü Sayın Çiçek, IMFin akreditasyonuna
ihtiyaçlarının olduğunu söylemiştir.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakana sordum IMFle anlaşma masasında
olan ve görüşme masasında olan kaç ülke var? dedim, Sayın Bakan
Hükûmet üyesi olarak cevap veremedi.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Yazılı cevap
vereceğiz diye söyledik, kusura bakmayın.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) İşte buradan ben bir noktaya gitmek istiyordum.
IMF acaba dünyada ne kadar akreditasyonla, hangi ülkelerin akreditasyonuyla
güvenilir olarak tanımlanmaya başlandı? Türkiye, dünyanın
bilmem kaçıncı büyük ekonomisi olduk, ekonomimiz şu kadar
sağlam, bu kadar doğru temellere oturdu derken, IMFe ihtiyaç duyan
hangi kategorideki ülkelerle biz aynı standarttayız? Onun için
Sayın Bakana o soruyu sordum ama Sayın Bakandan cevap alamadım.
Tabii ki ya
borçlanmalarla ya vatandaşın sırtına vergi yükleriyle ya da
özelleştirme adı altında yabancılaştırmalarla
bu paraların karşılanacağını söylemiştim.
İşte çok büyük gürültülerle, umutlarla Sayın Başbakan
birtakım emeklilerimize zam açıklamasında bulundu. En yüksek
yüzde oranını verdiği zam diliminde 63 lira civarında zam
yapıldı emekli maaşlarına ama yılbaşından
sonra yapılan zamları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Eğer bir
emekli ayda 2 depo benzin kullansa ona gelen zam 26 lira, 12 kilogramlık
mutfak tüpünü banyosunda ve mutfağında kullansa vatandaş, 2 tüp
kullansa, tüketse ayda 4,32 lira. Sigara, günde 1 paket sigara içse ayda 45
lira ve sadece bu üç kalemin toplamı 75 lira yaptı. Zavallı
emeklinin aldığı 63 lira zam değerli arkadaşlar.
Daha öteki
zamları okuyalım mı? Emlaktaki, büyükşehir belediyesinin
ulaşımdaki, pasodaki yüzde 100
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) -
değerli kâğıt bedellerine varan zamlar.
Bu zamların karşısında
vatandaşın mağduriyetini Sayın Başbakan ve
Hükûmet üyeleri anlamıyor. Ama bir şeyi tavsiye ediyorum: Türkiye
eğer ekonomik, sosyal ve siyasi bunalımlarla birlikte kurumlar
arası, Sayın Başbakanın kabullenmediği kurumlar
arası çatışma, dördünün tezahür ettiği bir Türkiye
yaşanılmaz bir Türkiye hâline gelecektir. Sayın Başbakan,
gözleri güneşe kapatarak insanların güneşi görmemesini istemek
büyük bir haksızlıktır. Kurumlar arası çatışma
yok. diyorsun, Sayın Cumhurbaşkanının
çağırdığı toplantıya gidiyorsun, oturuyorsun ve
orada kurumlar arası diyaloğu temin etmeye çalışan
Cumhurbaşkanıyla beraber oluyorsun. Sayın Başbakanın
zaten söyledikleriyle yaptıkları birçok alanda hep
çatıştı. İnşallah, Türkiye bu hadiselerden en
yakın zamanda seçime giderek kurtulma gayreti içerisinde olur.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunırmak.
1inci madde
üzerinde, şahsı adına Malatya Milletvekili Mahmut Mücahit
Fındıklı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Fındıklı.
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; kanun, serbest bölgelerle ilgili bir kanun ve
yapılan değişiklikle, şimdiye kadar bütün
konuşmacıların da söylediği gibi, CIF bedellerini binde
1e, FOB bedellerini de içeriye ithal olduğu zamanda, içeriye giriş
yaptığı zamanda yüzde 9a çıkarıyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Binde
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Devamla) Bunun serbest bölgelerin lehine olacak bir şey
olduğunu hepimiz biliyoruz. Yani, bu madde üzerinde çok fazla uzun uzun
konuşmamıza gerek yok. Ama Sayın Şandır, tabii serbest
bölgeyi çok iyi bildiği için, Mersinde de olduğu için, burada, bunun
serbest bölgelere ne kadar faydalı olduğunu zaten söylediler. Ama
serbest bölgelerin geneli üzerinde de bir çalışma yapıp daha da
iyi hâle getirmek, bu da mümkün, bunu da yapabiliriz ama benim
anlamadığım bir şey, değerli
arkadaşlarımızın birçoğunun burada konuşurken
teknik bir konuda, serbest bölgelerin lehine olabilecek, faydalı
olabilecek daha ciddi katkıları yapmalarını açıkça
beklerdim.
Sevgili
arkadaşlar, Parlamentonun kamuoyundaki imajını yükselteceksek
yine biz yükselteceğiz. Burada hiçbir arkadaşım, hiçbir
milletvekili arkadaşım -iktidar olsun, muhalefet olsun- herhangi bir
firmanın, herhangi bir kurumun temsilcisi olarak burada değil,
milletin adına burada, ihracat için burada; bu katkıları
sağlamamız lazım.
Bence, burada
birbirimizle tartışırken, konuşurken siyaseten her türlü
tartışmayı yapabiliriz, her türlü konuları
tartışabiliriz ama hepimizin bu Parlamentodaki vekillik onuruna zede
getirmeyecek ifadelerle, halel getirmeyecek ifadelerle konuşmamızda
büyük fayda var çünkü bu konudaki hassasiyetimi
Ben bu konuda,
konuşmalardan fevkalade ciddi anlamda rahatsızlık duyduğum
için bunu özellikle bütün parlamenter arkadaşlarımdan rica ediyorum.
Kişiselleştirmeden siyasetimizi yapalım ancak kişisel
anlamda birbirimizi yaralayacak ve tamamımızın Parlamentonun
görüntüsüyle ilgili kamuoyuna gölge düşürecek ifadelerden
kaçınmamız gerektiğine inanıyorum.
Tabii, serbest
bölgeler ihracatın ana merkezi değil arkadaşlar. Şu anda
334 milyar dolar civarında bizim dış ticaret hacmimiz var. Bu
dış ticaret hacmimizden ancak 24 milyar dolar civarında serbest
bölgelerde ihracat gerçekleşiyor. Dolayısıyla, serbest
bölgelerin dünyadaki payından Türkiye de pay almak maksadıyla serbest
bölgeleri oluşturuyor.
Burada şunu
da ifade etmek lazım, zaten rakamlar da gösteriyor, özellikle Ege Serbest
Bölgesi -İzmirdeki- fevkalade başarılı bir örnek
olmuştur. Mersin fevkalade başarılı bir örnek
olmuştur. Bu örnekleri çoğaltmamız ve ihracatın içindeki payını
da artırmamız gerekir. Bunun için faklı düzenlemeler de
yapmamız gerekiyorsa özellikle serbest bölgede faaliyet gösteren, yönetim
kurulu üyeliğinde bulunan arkadaşlarımızın da
önerileriyle onları daha aktif hâle getirebilmek için gayret ederiz hep birlikte.
2009
yılında bir kriz yaşadık ama 2009 krizine gelirken
Dış Ticaret Müsteşarlığımız,
Bakanlığımız, hükûmetlerimiz 2007 yılından
itibaren hem dış politikayı açarken, sorunsuz bir alan
oluşturmaya gayret ederken bir taraftan da ihracat
yaptığımız ülke sayılarını ve ihraç
ettiğimiz kalemleri arttırmanın gayreti içerisinde olduk.
Hepimiz biliyorduk ki, 2009da Avrupadan ve Amerikadan gelebilecek talepler
daralacak ve ihracatımız ciddi anlamda sıkıntıya
girecek.
Mesela 2002
yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat
yaptığımız ülke sayısı 8 iken, 2008
yılında bu sayı 30a ulaşmış. Yine, pazar
çeşitliliği ve ürün çeşidi açısından 1 milyar
doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün
sayısı 9 iken 28e çıkarabilmişiz. Bunların yeni
pazarlar açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Özellikle Dış Ticaret Müsteşarlığımız ve
Bakanlığımız bu yeni açılan pazarlarla ilgili her 1
milyar doların üzerinde alışveriş yapabildiğimiz, her
1 milyar doların üzerinde ihracat yapabildiğimiz yeni
pazarlarımızı yüzde 50 artırabilirsek önümüzdeki 2010
yılında yaklaşık 15 milyar dolarlık ek bir pazar elde
etme imkânımız var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Devamla) 2010un bu yeni pazarlar üzerinde ciddiyetle
eğileceğimiz ve çalışacağımız yıl
olması dileğiyle, ben yine, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun maddesine katkı sunan tüm arkadaşlarıma
saygılarımı sunuyorum, hürmetlerimle. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Fındıklı.
Şahsı
adına Edirne Milletvekili Rasim Çakır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Çakır.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şahsım adına söz
aldım.
Konuyla direkt
ilgisi olmadığı için affınıza
sığınıyorum, ama sıcak bir gündem olduğu için,
Meclisin ve bu ülkeyi yönetme durumunda olan insanların konuya olan
hassasiyetlerini dile getirmek gerektiğini düşündüğüm için söz
aldım.
Değerli
arkadaşlarım, dün Manisada, Manisanın Selendi ilçesinde
yaşanan olayları, sizler de ümit ediyorum televizyonlardan,
basından takip ettiniz.
Romanlar,
Çingeneler, dünyanın dört bir yanında konuşlanmış,
yaşayan, Müslüman ülkede Müslüman olan, Hristiyan bir toplumda Hristiyan
olan, Bulgaristanda Bulgarca konuşan, Türkiye'de Türkçe konuşan,
bugüne kadar bütün hor görülme ve ezilmelere rağmen bulunduğu
toplumla kavga etmeyen, içinde bulunduğu devletle kavga etmeyen, içinde
bulunduğu sistemle kavga etmeyen, kendi içinde barışık,
yaşadığı ortamla barışık bir yaşam
sürdüren insanlardır ve bugüne kadar Türkiye'nin her yerinde Roman
vatandaşlarımızla en ufak bir etnik temele dayalı problem
yaşamadık, yaşamayarak bugünlere geldik, birbirimizle beraber
çalışarak, düğünümüzde, cenazemizde, iyi günümüzde, kötü
günümüzde yan yana durarak bugünlere geldik, ama öyle şeyler yaşamaya
başladık ki, Edirnede yaşanılan olaylar, Manisada
yaşanılan olaylar, birdenbire, dün bizi hiç rahatsız etmeyen,
dün olsaydı gülüp de geçebileceğimiz, incir çekirdeğini
doldurmayan küçücük olaylar bile çok büyük kitlesel eylemlere ve tepkilere
sebep olmaya başladı, neden olmaya başladı ve
yaşadığımız olaylar, Türkiye'de ayrışmayı,
ötekileştirmeyi ve bölünmeyi tetikleyen bir noktaya doğru gelmeye
başladı. Bunu buraya getiren neden nedir sevgili
arkadaşlarım? Bunu buraya getiren, birinin -dilini arı soksun-
Roman açılımı. lafıdır. Yani, birdenbire biri
çıktı, bir Roman açılımı. lafı ortaya koydu ve
Türkiyede böyle olayları yaşamaya başladık.
Roman
açılımı. lafını söyledikten sonra, soruyorum size,
bebeğine süt bulamayan Roman annenin sorunu çözüldü mü? Küçücük
çocuğuna kış kıyamette bir bot, bir palto alamayan Roman
babanın sorunu çözüldü mü? Damı akan evde oturan Roman ailenin sorunu
çözüldü mü bu lafı ortaya attıktan sonra? Değerli
arkadaşlarım, hiçbirinin sorunu çözülmedi. Bu insanlar yıllar
boyu, bütün siyasal iktidarlarda hep itildiler, hep kenarda tutuldular; buna rağmen
of demediler. Ama birileri, bu ülkede ayrıştırmayı,
ötekileştirmeyi ve bölmeyi bilerek veya bilmeyerek kendine görev edinen
birileri, bir gün bir Açılım. dedi Roman açılımı.
dedi Gelin bakalım. dedi ve bundan sonra zapt edemeyeceğimiz, zapt
etmekte zorlanacağımız şeyleri aklımıza getirmeye
başladı.
Sevgili
arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; ülkeyi yönetme
sorumluluğu iktidar partisindedir. Biz, muhalefet partisine mensup
milletvekilleriyiz. Yarınlara bire bir olarak hesap verecek sizlersiniz.
Ama, buna rağmen, muhalefet koltuklarında oturuyor olmamıza
rağmen içimiz daralıyor, yüreğimiz
sıkışıyor. Türkiyede bugün
yaşadıklarımızı izledikçe, gördükçe, yarınlara
karşı, torunlarımıza karşı nasıl hesap
verebiliriz diye, muhalefette olmamıza rağmen, yüreğimiz
daralıyor değerli arkadaşlarım. Siz bu
sıkıntıyı çekmiyor musunuz? Siz bu ülkede
yaşamıyor musunuz? Siz bu ülkede televizyon izlemiyor musunuz? Bu
işe bir dur demeyecek misiniz sevgili iktidar milletvekili
arkadaşlarım?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Dinlemiyorlar bile!
RASİM ÇAKIR
(Devamla) - Lütfen, rica ediyorum. Bu ülke hepimizin ve bu ülkede hepimiz
eşit yurttaşlar olarak yaşama hakkına sahibiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çakır, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
RASİM ÇAKIR
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Odun, kömür
bulamayan, aş bulamayan, damı akan, bütün bu horlanmalara rağmen
içine biraz girdiğinizde, biraz onlarla
paylaştığınızda içinde kendine özgü çok asil bir ruh
taşıyan Romanların hiçbir direkt sorunuyla ilgilenmeden, çözüm
üretmeden, yaralarına merhem olmadan, sadece etnik kökenine dayanarak bir
açılım lafıyla ötekileştirme gayretleri bu ülkeye çok
zarar getirir.
Yeniden,
değerli milletvekili arkadaşlarımı ve yüce Parlamentoyu
uyararak, gereğini yapma konusunda sizlerin de gayretli
olabileceğinize inanarak, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çakır.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, on dakika süreli soru-cevap işlemine
geçiyoruz.
Sayın
Doğru, Sayın Cengiz, Sayın Tankut, Sayın İnan,
Sayın Özdemir ve Sayın Işık sisteme girmişler.
Bir dakika süre
vererek, sırayla söz hakkı veriyorum.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ülkemizde bankalar
dâhil finans kuruluşlarınca halka kullandırılan kredilerde
Kasım 2009 itibarıyla geri ödenememe oranları yüzde 6ları
geçmiştir. Dünya ekonomisine göre kritik eşik yüzde 7,5-8 olarak
gösterilmektedir. Ülkemizde ekonomik kriz reel sektörde görülmüş, finans
sektörü ise etkilenmemiştir. Şimdi gelinen noktada finans sektörü de
önemli oranda büyük bir krizle karşı karşıyadır.
Hükûmet olarak bu konuda nasıl bir önlem almayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın Cengiz...
MUSTAFA KEMAL
CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakanım, SEKO İmpeks Limited
Şirketi Başbakanlık Dış Ticaret
Müsteşarlığına başvuru yaparak İstanbul Trakya
Serbest Bölgesinde üretim konusunda faaliyette bulunmak üzere müracaat
etmiş. Yetkililer önce şifahi olarak olumlu yanıt vermelerine
rağmen, sonra malum sebepler gerekçe gösterilerek ruhsat talebine olumsuz
cevap verilmiştir. Bu serbest bölgede üretim yaparak ihracatı
hedefleyen bu şirketin;
1) Ülke
ihracatına katkısı,
2)
Yıllık 10 milyon euro civarında bir katma değer
yaratacağı,
3) Doğrudan
100 kişi civarında istihdam sağlayacağı,
4)
Taşımacılığa ve diğer alanlardaki
katkısı düşünülürse bu şirkete neden, niçin olumsuz cevap
verilmiştir? Yoksa, siyasi bir referans olmadığı için mi
olumsuz yaklaşılmıştır? Bu konuya yazılı da
cevap verebilirseniz sevinirim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Cengiz.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
son on yılda, yıllar itibarıyla serbest bölgelerin doluluk
oranı nedir? Doluluk oranları yeterli ve beklenen düzeyde midir?
Beklenen düzeyde değilse nedenleri nedir? Beklenen düzeye
ulaşabilmesi için ne gibi tedbirler öngörmektesiniz?
Ayrıca 12
Aralık 2009da Meclise acil olarak sunulan bu teklifin tali komisyon
olarak Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna
hiç gelmemesi ve Sanayi ve Ticaret Komisyonunun bu konuda raporunun
olmaması size göre bir eksiklik değil midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tankut.
Sayın
İnan
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, kanunda serbest bölgelerin ihracata dönük yatırım ve
üretime teşvik amaçlı yerler olduğu ifade edilmektedir. Serbest
bölgeler ile normal organize sanayi ve diğer sanayi yatırım
bölgeleri arasında yatırım ve ticaret avantajlarında ne
kadar farklar vardır? Eğer avantajlar diğer yatırım
alanlarına göre açık ara öndeyse organize sanayi ve diğer
bölgelere yatırım yapan sanayicilerimize ve yatırımcılarımıza
karşı bir haksızlık yapılmakta mıdır? Buna
cevap verirseniz çok sevinirim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İnan.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum:
Gaziantep Serbest
Bölgesinde 2009 yılında ne kadar ithalat ve ihracat
gerçekleştirilmiştir? Yapılan bu ithalatın ne kadarı
ara malı ithalatı olmuştur?
İkinci
sorum: Serbest bölgeler yabancı yatırımcıyı çekmeye
çalışırken ülkemizde büyük istihdam sağlayan yerli
yatırımcılarımızın güçlenmesi için Hükûmet olarak
ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Kütahya ili dâhil, kırk dokuz ilimizde uygulanagelen Teşvik
Yasası, bilindiği gibi 31/12/2009 tarihi itibarıyla sona
ermiştir. Bu konuda, Anadoluda ciddi anlamda bir sıkıntı
söz konusudur. Hükûmetinizin 5084 sayılı Teşvik
Yasasını uzatma yönünde son kararı nedir? Bu konuda Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna mensup milletvekillerimiz tarafından verilen kanun
teklifini değerlendirmeyi düşünür müsünüz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Son olarak
Sayın Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakanım;
Batı sanayi kuruluşlarının ürünlerini Orta Doğuya
ihraç etmede, Orta Doğu ülkelerinin ticari kanunlarının güvenilir
olmamasından dolayı Türkiyeyi ara ülke olarak
kullandıkları ve ortaya çıkacak riskleri Türkiyeye yüklemek
istedikleri iddiaları var. Bu konuda ne düşünmektesiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Akkuş.
Buyurunuz
efendim.
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
İlk soru,
Özellikle finans sektörü krizde. diye ifade edildi. Şu anda finans
sektörünün krizde olduğuna dair bir ekonomik gösterge söz konusu
değil, tam tersi, Türkiyedeki finans sektörünün oldukça
sağlıklı olduğu noktasındadır.
Serbest
bölgelerde ruhsata olumsuz cevap verilmesi münferit bir
Burada tavır söz
konusu olamaz. Tabii ben konunun detayını bilmediğim için
Ama
eğer ruhsat alabilecek konumda iken böyle bir durum söz konusu ise, bize
iletilmesi durumunda derhâl gereken yapılır.
Doluluk
oranları konusunda
Bir kısım serbest bölgelerimizde
Burada,
yazılı olarak da biz Sayın Milletvekilimize oranları
göndeririz. Bir kısım serbest bölgelerde yüzde 100, bir
kısmında düşük oranlarda söz konusu. Bu, biraz da serbest
bölgelerin yönetimleriyle alakalı, oradaki sanayi ve imalat kültürü,
ticaret kültürüyle de alakalı bir konu.
Diğer bir
soru Serbest bölgelerle organize sanayi bölgeleri arasında özellikle
birbirini etkileyen bir konum var mı? şeklinde ben anladım.
Şöyle ifade etmek lazım: Serbest bölgeler, kendi yurt içindeki imalat
ve sanayiyle, ticaretle aynı tarzda değildir. Serbest bölgelerde
tamamen dış ticaret şeklindedir. Yani yurt içinde yapılan
imalatla aynı mevzuata tabi değildir, kendine has mevzuatı
vardır. Serbest bölgelerdeki sanayi imalatının ve oradaki
ticaretin, özellikle yurt içinde yapılan organize sanayilerdeki imalata ve
ticarete olumsuz katkısı yoktur, bilakis iyi değerlendirilmesi
durumunda olumlu katkı sağlama imkânı da yüksektir.
Gaziantep Serbest
Bölgesinde Ocak-Kasım 2008 döneminde 138 milyon TL, Ocak-Kasım 2009
yılında ise 96,5 milyon TL. Bunun içerisinde ne kadarı ara
malı? diye bir ifadede bulunuldu. Elimizde şu anda rakam olmadığı
için cevabı yazılı olarak iletebiliriz.
Diğer bir
soru Teşvik Yasasıyla ilgili. Şu anda bende bu konuda bir
çalışma noktasında, uzatılma noktasında bir bilgi yok.
Ama bildiğiniz gibi şu anda başka bir teşvik sistemi
uygulandığı için... Çalışma olup
olmadığını Sayın Milletvekilimize yazılı
olarak iletiriz.
Diğer bir
soru, Türkiyenin, Batının Orta Doğuya ve ona benzer
özelliklere sahip ülkelere ihracatında bir üs olarak
kullanıldığı noktası çok sağlıklı bir
olgu olmasa gerek. Çünkü Türkiyenin ihracatındaki mevzuat ve
uyguladığı sistem, Batı dünyasının direkt
yaptığı ihracat ve uyguladığı sistemlerle hemen
hemen aynı, kaldı ki Türkiyedeki ihracat firmaları artık
bu ihracat yapılan ülkelerdeki sistemin sağlıklı ve
sağlıksız olmasına göre de tedbirlerini almakta, ihracatını
da ithalatını da aynı yöntemlerle gerçekleştirmektedir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Madde üzerinde
bir önerge vardır.
Önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesi ile
değiştirilen (b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Süleyman Yağız Hüseyin Mert
İzmir İstanbul İstanbul
Ayşe
Jale Ağırbaş Hasan
Macit
İstanbul İstanbul
b) Yurt
dışından bölgeye getirilen malların CİF değeri
üzerinden binde 9 ve bölgeden Türkiye'ye çıkarılan malların FOB
değeri üzerinden binde 1 oranında, peşin olarak ödenecek
ücretler,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben de bu konuda önerge vermiştim.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim bizim de önergemiz vardı.
BAŞKAN-
Hükümet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet de katılmıyor.
2nci maddede
varmış efendim önergeniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, 1inci maddede de var, 2nci maddede de var.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, önergelerin hepsi okunmadı
ama.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Dün gönderdim efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Önergeleri okumadınız, önce okuyup sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacaktınız.
BAŞKAN
1inci madde üzerinde, burada bildirilen- bir önerge olduğudur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben tasarı metninden çıkarılması için önerge
verdim. Başka yere konulmuşsa ben ne yapayım?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 1inci madde üzerinde sadece bir önerge var.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, yanlış konulmuşsa bizim günahımız
ne? Sayın Başkan, ben önergeyi gönderdim, göndermesem iddia edebilir
miyim?
BAŞKAN
Şu anda bir önerge görünüyor Sayın Genç, inceletiyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Olur mu efendim?
BAŞKAN -
Şimdi Harun Bey herhâlde konuşacaktır. O arada tekrar bakacağız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, böyle olmaz; önergelerimiz kayboluyor.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Hükûmet son
dönemlerde, kritik ve özel bazı düzenlemeler için kanun tasarısı
hazırlayıp Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk etmek yerine, partili
milletvekillerine ve grup başkan vekillerine kanun teklifi verdirme yolunu
tercih etmektedir. Elbette milletvekillerinin kanun teklifi vermeleri
engellenemez, ancak iktidar, bu yönteme, kanun teklifinde yer alan kritik ve
özel konuların bürokratik aşamada kamuoyunda ve Bakanlar Kurulunda
yeterince tartışılmaması için başvurmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, teklif ile, serbest bölgeye yurt dışından
getirilen malların CIF değeri üzerinden binde 5 oranında ödenen
ücret binde 1e, serbest bölgeden Türkiyeye çıkarılan malların
FOB değeri üzerinden binde 5 oranında ödenen ücret ise binde 9a
çıkarılmaktadır.
Düzenleme ile
gelir kaybına yol açılmayacağı ve serbest bölgeden yurt
içine satış yerine ihracatın özendirileceği ifade
edilmektedir. Bu sonuç, düzenlemeden sonra serbest bölgelerden yurt içine ve
yurt dışına çıkışlarda oran olarak bir
değişiklik olmayacağı varsayımına
dayanmaktadır. Serbest bölgelerden yapılan ihracatın
teşviki amacıyla bu düzenlemenin yapıldığı
söylendiğine göre, söz konusu gelirlerde bir azalma olacağı açıktır.
Değerli
milletvekilleri, teklifle, serbest bölgelerden çıkışlarda
ihracat lehine bir değişiklik olmasının hedeflendiği
ifade edildi. Öncelikle, serbest bölgelerden çıkışta bu yönde
bir yapısal değişikliğin meydana gelmesi için yurt içinde
satışlarda ödenen ücretin binde 5ten binde 9a
çıkarılmasının tek başına yeterli olmayacağı
düşünülmektedir. Bu artışla birlikte serbest bölgeden yurt içine
satılan mallara karşı iç talebin esnekliğinin de bilinmesi
gerekir. Eğer, iç tüketiciler bu mallara olan taleplerinden bu
artışa rağmen vazgeçemiyorlarsa, düzenlemeden, gerekçesinde
belirtildiği gibi, ihracat yönünde bir artış olması
beklenemez, olsa olsa, iç tüketiciler biraz daha yüksek fiyattan bu
malları satın almak zorunda kalacaklardır.
Değerli
milletvekilleri, düzenleme, serbest bölgeye yapılan ithalatı
ucuzlatmaktadır. Değişiklik, serbest bölgeye yapılacak
ithalat üzerinde döviz kurlarında düşüş ve TLnin
değerlenmesiyle eş etkide bulunacaktır. Yapılan bu
değişikliğe malını bize satmak isteyenlerin bir
itirazı olmayacağı açıktır çünkü ithalatta vergi
benzeri bir yükümlülük olan binde 5 oranı binde 1e düşürülmektedir.
Bu düzenleme, serbest bölgeden yapılan ihracatta da ithalata
bağımlı hâle geldiğimizi ortaya koymaktadır.
Düzenlemeyle ithalatta karşılaşılan döviz sıkıntısı
bir ölçüde aşılmaya çalışılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Türk Ticaret Kanununun 276ncı maddesinde anonim
şirketlerin -Sayın Elitaşın ifade ettiği gibi- iki
şekilde kurulduğunu görüyoruz. Birisi ani kuruluş, diğeri
tedricî kuruluş. Buraya kadar doğru. Ancak ani kuruluş
-Sayın Elitaşın ifade ettiği gibi- kuruluş merasimi
hızlı ve çabuk olan bir şirket olmayıp şirket
paylarının kurucular tarafından tamamen taahhüt edilmesiyle
kurulan bir şirkettir. Tedricî kuruluş ise bir kısım
payların kurucular tarafından taahhüt edilmesi ve geri kalan
kısım içinse halka müracaat edilmesi şeklinde bir kuruluş
şeklidir.
Değerli
milletvekilleri, bu teklifin bu hâliyle yasalaşması, adrese teslim
olarak anılacaktır. Geliniz, teklifi geri çekiniz. Hükûmet, serbest
bölgelerin diğer sorunlu alanlarını da birlikte
değerlendirsin ve bunu da uygun görüyorsa tasarısına koysun ve
bir tasarı şeklinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk etsin ve
bizler de bunun geri çekilmesini sağlayarak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin itibarını lütfen koruyalım.
Değerli
milletvekilleri, son bir yıl içinde 795 bin kişi işini
kaybetmişken, açlık ve yoksulluk sınırları
altında yaşayanların sayısı 12 milyonu
aşmışken, bütçe açıklarını kontrol edebilmek için
vatandaşların ümüğü zam ve vergilerle sıkılırken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
çiftçiye verilen
destekler 2007 yılı düzeyine geriletilmişken, AKP yönetiminde
millî gelirimiz 2012 yılında 2008 yılının millî geliri
düzeyine dahi ulaşamayacağı bugünden belliyken, AKP Hükûmetinin
Türkiye Büyük Millet Meclisine 2010 yılının ilk günlerinde
görüştürdüğü teklife bakıyoruz, ithalatçıların
çıkarlarını korumak istediğini görüyoruz. Bu teklifle mi
ihracatımızın ithalata
bağımlılığını önleyeceğiz?
Değerli milletvekilleri,
bu düzenlemeler geçici düzenlemeler olup yeterli değildir. Hükûmet,
ihracatımızı ithalata bağımlı hâle getiren
gidişin önüne geçecek esas düzenlemeler üzerinde kafa yormalıdır
diyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.38
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.48
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
446 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Teklifin 1inci
maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kanun teklifine
geçici madde eklenmesine ilişkin iki adet önerge vardır.
Geliş
sırasına göre ayrı ayrı okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 Sıra Sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki
geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Ayla Akat Ata Sebahat Tuncel
Şırnak Batman İstanbul
M. Nezir
Karabaş Sevahir Bayındır Pervin Buldan
Bitlis Şırnak Iğdır
Geçici Madde 1.-
Serbest bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az % 65ini
yurtdışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele
ödedikleri ücretler gelir vergisinden 15 yıl süreyle müstesnadır. Bu
oranı % 40 kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Bakanlar
Kurulu yetkilidir. Yıllık satış tutarı bu oranın
altında kalan mükelleflerden zamanında tahsil edilmeyen vergiler
cezasız olarak, gecikme zammıyla birlikte tahsil edilir.
Bu maddenin
uygulama bulduğu süre içerisinde 3218 sayılı Serbest Bölgeler
Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi
hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN Bu
okuttuğum geçici madde önergesine Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN DEMİR (Tokat) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, iki önerge var, ikisinin de okunması gerekmiyor
muydu?
BAŞKAN
Geçici madde olduğu için ayrı ayrı
Birini okutup sonra
diğerine geçiyoruz.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
özellikle büyük serbest bölgelerden biri olan Mersin Serbest Bölgesinde
çalışan firmalar, çalıştırdıkları
işçilerin ücretlerinin vergiden istisna tutulması için istenen,
üretilen ürünlerin asgari yüzde 85ini yurt dışına gönderme
şartının yüzde 50ye kadar değişen oranlarda
indirilmesi gibi bir talepleri var. Örneğin Mersin Serbest Bölgede
96sı yabancı 415 tane firma faaliyet göstermekte ve ihracatın
yüzde 80i Batı ülkelerine geri kalanı Türkiyeye
yapılıyor, yani, bu küresel krizde en çok etkilenenler durumunda.
Burada istedikleri yüzde 85 oranının aşağıya
çekilmesi. Yasada Bakanlar Kuruluna bu yetki veriliyor Yüzde 50ye kadar
Bakanlar Kurulu yetkilidir, indirebilir. diyor. Bir istisna daha var, Avrupa
Birliği üyeliğine kadar. Bizim bu önergemizden özellikle Türkiyede
serbest bölgede çalışan firmaların önünün açılması
hedeflenmiştir. Bu yönüyle bu önergenin, bu firmalara bir rahatlık
kazandıracağını, en azından on beş yıl
süreyle serbest bölgedeki firmaların vergiden muaf olmasını,
yine indirim takdirinin Bakanlar Kuruluna yüzde 40a kadar
tanınmasını, Avrupa Birliği üyeliği olursa dahi bunun müktesep
hak olarak kullanılmasını öneriyoruz, çünkü zaten Türkiye,
Avrupa Birliğine girmeden 95 yılında gümrük birliğine
girdi. 95 yılından bu yana Türkiye Avrupa Birliğinin serbest
pazarı olarak işlev görüyor.
Şimdi, bu
tür bir düzenleme Türkiyedeki firmalara yarayacak. Haa, yapmasanız ne
olur? O zaman bir maddeyle bu CIF değerini binde 1e indirirsiniz; ithal
firmalar, onların içinde sigara firmaları da bu indirimden
yararlanır -Ki Türkiyede Amerikan firmaları bunların
başında geliyor, Philip Morris ve diğerleri -bu firmalara, yani
sigara üreticisi yabancı firmalara vergide indirim yaparsınız,
vatandaşınıza bunun acısını
çıkartırsınız, yüzde 15-20 civarında dolaylı
vergiyle. Nitekim, bu son yapılan zamlarla yabancı firmaya
kolaylık getirmiş olacaksınız, acısını da
vatandaştan çıkarmış olacaksınız, 72 milyondan.
Şimdi, bu
bir adaletsizlik değil midir? Siz, sigara üreten firmalara vergi indirimi
getirirken bunu tüketen vatandaşa yük getiriyorsunuz yüzde 15-20
civarında. Hem bunu yapıyorsunuz hem Tekel işçisini sokağa
atıyorsunuz. Tekel işçisini sokağa attığınız
yetmiyormuş gibi bu tütün mamullerinin kullanılmasıyla ilgili
standartlarda da gelişmiş ülkelerdeki bir standart olayını yakalayamıyorsunuz.
Yani burada gerçekten ortaya çelişkili bir durum çıkmaktadır.
Özellikle işletmecilerin bu konuda çok ciddi kaygı ve itirazları
var. Sanıyorum bu konuda tasarılar da Meclise geliyor.
Şu soruyu
sormak gerekiyor tabii: Kapalı mekânlarda sigara zararlı, doğru;
önlemi alınması gerekir, doğru, yönetmeliği, ilkesi olması
gerekir, doğru. Yarın alkole de aynı uygulamayı, aynı
mantıkta, Aristo mantığı üzerinden getirmek mümkün
değil mi? Örneğin, yani rakı yüzde 45 derecedir, viski 50lerde
derecesi
Bir şişe, iki şişe diken birisiyle bir paket
sigara içen birisinin durumu nedir sağlık açısından? O,
kapalı mekânda onu içebilecektir şüphesiz. O diğeri de
kapının önünde içebilecektir. Böylesi bir uygulama var. Bunun
Avrupada standartları var. Bu standartlar karşısında
tüketicinin korunması; bir, Türkiyedeki yerli firmaların
korunması önemlidir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen Sayın Kaplan, sözlerinizi bağlayınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bu teklifimiz Türkiyedeki yerli firmaları serbest bölgede,
örneğin sadece Mersinde 365 firmayı yakından ilgilendirecektir.
Bunun bu şekilde dikkate alınmasını diliyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı
(AK PARTİ sıralarından Var, var sesleri)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkanım, Kâtip Üyelere sorun.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, Kâtip Üyelere
sorun.
BAŞKAN
Nizamız var, elektronik cihazla oylama yapacağız.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge reddolunmuştur.
Çalışma
süremizin sonuna geldiğimiz için, sözlü soru önergeleri ile diğer
denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 12 Ocak
2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.01