DÖNEM: 23 CİLT: 59 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
50nci
Birleşim
20 Ocak 2010 Çarşamba
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş
ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Burdur
Milletvekili Bayram Özçelikin, İstiklal Marşı şairi Mehmet
Âkif Ersoyun doğumunun 136ncı, ölümünün 73üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, turizm sektöründe yaşanan
sıkıntılara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, Batman ilinde yaşanan sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günayın, gündem dışı konuşmasına verdiği
cevaba ilişkin açıklaması
2.- Mersin
Milletveli Mehmet Şandırın, Rus tanklarının
Azerbaycanın başkenti Bakûye girişinin 20nci yıl
dönümüne ve Ermenistan Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu son karara
ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/1518) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/179)
2.-
Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlu, Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin (2/542)
esas numaralı Kanun Teklifini geri çektiklerine ilişkin önergeleri
(4/178)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 29 milletvekilinin, sanal
bağımlılık konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/521)
2.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin, doğal afet ve deprem
riskinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/522)
3.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 21 milletvekilinin, İzmirin Torbalı
ilçesindeki intihar olaylarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/523)
4.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin, Hakkârinin Ormancık
köyünde 12 kişinin öldürülmesi olayıyla ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/524)
C) Tezkereler
1.- TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, beraberinde bir Parlamento
heyetiyle İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği VI.
Konferansına katılmak üzere Ugandaya resmî ziyarette
bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1062)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Üniversite ve
Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/715) (S.Sayısı: 418)
VII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tanın, Ergenekon davası iddianamesinde yer alan
bazı bilgilere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/9289) (Ek Cevap)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Ergenekon davası hâkim ve
savcıları ile emniyet personelinin bir yemekte bir araya gelmesine
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/10339)
3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, soruşturma ve kovuşturmalarla
ilgili şikâyetlere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/10527)
4.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsa yeni cezaevi
yapımına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/10528)
5.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, bir belediye hakkında ihbarda bulunan
kişinin durumuna ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/10529)
6.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, bir hükümlünün sağlık durumuna
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/10530)
7.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, cezaevlerine bazı kitapların
alınmadığı iddialarına ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/10532)
8.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, yakalama ve gözaltı ile tutuklama
işlemlerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/10533)
9.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, hâkimlerin yetki kararnamesine
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/10534)
10.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Adli Tıp Kurumunun bir
incelemesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Erginin cevabı (7/10654)
11.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, Çin mallarının ekonomiye etkisine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/10655) (Ek Cevap)
12.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, kamuoyunda tartışılan bir ihbar
mektubuna ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/10658)
13.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Adli Tıp
Kurumunun bir belge incelemesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Erginin cevabı (7/10728)
14.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, bir
cezaevindeki şartlar ve yönetim ile ilgili iddialara ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/10729)
15.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, haksız tutuklama nedeniyle ödenen tazminatlara
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/10730)
16.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, kanuna aykırı olarak açılan
eğitim kurumlarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/10731)
17.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Adli Tıp Kurumu
Başkanının bir açıklamasına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/10852)
18.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel alımına ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/10992)
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Batmana yapılması planlanan
cezaevine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/10993)
20.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, EÜAŞ özelleştirmelerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/11174)
21.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Şırnak İl Millî
Eğitim Müdürlüğünde çalıştırılan bazı
personele ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/11218)
22.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Mardin İl Millî
Eğitim Müdürlüğünde çalıştırılan bazı
personele ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/11219)
23.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Siirt İl Millî
Eğitim Müdürlüğünde çalıştırılan bazı
personele ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/11220)
24.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Batman İl Millî
Eğitim Müdürlüğünde çalıştırılan bazı
personele ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/11221)
25.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Diyarbakır İl Millî
Eğitim Müdürlüğünde çalıştırılan bazı
personele ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/11222)
26.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyaman İl Millî
Eğitim Müdürlüğünde çalıştırılan bazı
personele ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/11223)
27.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, özel eğitim kurumlarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/11224)
28.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Şanlıurfa İl
Millî Eğitim Müdürlüğünde çalıştırılan bazı
personele ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/11225)
29.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, okullara gönderilen aşı
formlarının sonuçlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/11226)
30.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, iş bırakma eylemine
katılan kamu görevlilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/11255)
31.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, YÖKle ilgili bazı hususlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/11346)
32.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, çiftçilerin sulamada kullandıkları
elektrik borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/11405)
33.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özelleştirme kapsam ve programındaki
kuruluşlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/11406)
34.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, boş yönetici
kadrolarının duyurulmasına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/11415)
35.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, Gümrük Müsteşarlığında
sendika yöneticilerinin tayinlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Hayati Yazıcının cevabı (7/11441)
36.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, kredi borcu nedeniyle bankalarca el konulan
taşınmazlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı (7/11455)
37.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, TOKİnin
belediyelerle gerçekleştirdiği projelere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/11561)
38.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, RTÜK Başkanının bir
açıklamasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/11595)
39.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki taşınmaz kültür ve tabiat
varlıkları ile vakıflara ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/11597)
40.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, RTÜKün görevlerini yansız
yapıp yapmadığına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/11598)
41.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, RTÜKte görevli bir daire
başkanı hakkında soruşturma açılmasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/11599)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak üç oturum yaptı.
Malatya
Milletvekili M. Mücahit Fındıklının, 5084 sayılı
Teşvik Kanununun yürürlük süresinin bazı illerde uzatılma
kararına,
İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmazın, IMFyle ilişkilerin Türkiyeye olan
etkilerine,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Devlet Bakanı Cevdet
Yılmaz;
Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Antalya Gazipaşa
Havalimanına ilişkin gündem dışı
konuşmasına Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım,
Cevap verdiler.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, Devlet Bakanı Cevdet Yılmazın;
Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir,
Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız,
Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırımın,
Gündem
dışı konuşmaya verdiği cevaba;
Tunceli Milletvekili
Kamer Genç, kapatılan Demokratik Toplum Partisi Grubunun vermiş
olduğu veya 20 milletvekili adına verilip de Anayasa Mahkemesince
üyeliği düşürülen milletvekilleri nedeniyle 20 imzanın
altına düşen genel görüşme ve Meclis araştırması
önergelerinin İç Tüzüke göre gündemden çıkarılması
gerektiğine;
Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım, Sivas Milletvekili Malik Ecder
Özdemirin açıklamasında, demir yollarının bazı
hatlarının kapatılmasına ilişkin sorduğu soruya,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Suriye Arap
Cumhuriyeti Halk Meclisi Başkanının davetine icabet edecek olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden bir Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca isimleri bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Başkanlıkça,
Avrupa Birliği Uyum ve Plan ve Bütçe komisyonlarında
bağımsız milletvekillerine düşen 1er üyelik için bu
komisyonlara aday olmak isteyen bağımsız milletvekillerinin 25
Ocak 2010 Pazartesi günü saat 18.30a kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerine
ilişkin bir duyuruda bulunuldu.
Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 30 milletvekilinin,
devletten aylık alanların sorunlarının (10/517),
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 29 milletvekilinin, tutuklu ve
hükümlülerin sağlık sorunlarının (10/518),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 29 milletvekilinin, yer
fıstığı üreticiliğindeki sorunların (10/519),
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 33 milletvekilinin, araştırma
görevlilerinin sorunlarının (10/520),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, (2/450) esas numaralı Kanun Teklifindeki
imzasını geri çektiğine ilişkin önergesi okundu;
İçişleri Komisyonunda bulunan teklifin geri verildiği
bildirildi.
Gaziantep
Milletvekili Özlem Müftüoğlunun, madencilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
üyeliğinden ayrıldığına ilişkin önergesi Genel
Kurulun bilgisine sunuldu.
TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercanın,
beraberinde bir Parlamento heyetiyle birlikte, 25-29 Ocak 2010 tarihleri
arasında, Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu
Başkanı Gabriele Albertini ve Belçika Temsilciler Meclisi
Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Geert Versnick
ile görüşmeler yapmak üzere Brüksele davet edildiğine ilişkin
Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
İstanbul
Milletvekili Esfender Korkmazın, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Bazı
Değişiklikler Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin (2/458) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/666),
58inci (6/964),
142nci (6/1114),
199uncu (6/1221),
208inci (6/1236),
210uncu (6/1239),
211inci (6/1242),
212nci (6/1243),
213üncü (6/1245),
214üncü (6/1246),
221inci (6/1259),
266ncı (6/1317),
281inci (6/1341),
282nci (6/1342),
291inci (6/1357),
293üncü (6/1361),
309uncu (6/1383),
320nci (6/1399),
388inci (6/1483),
389uncu (6/1484),
390ıncı (6/1485),
391inci (6/1486),
393üncü (6/1488),
449uncu (6/1549),
500üncü (6/1605),
518inci (6/1624),
523üncü (6/1629),
545inci (6/1651),
558inci (6/1664),
574üncü (6/1680),
576ncı (6/1682),
577nci (6/1683),
Esas
numaralı sözlü sorulara Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım cevap verdi; soru sahiplerinden Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Adıyaman Milletvekili Şevket Köse,
Antalya Milletvekili Tayfur Süner, Tokat Milletvekili Reşat Doğru,
Karaman Milletvekili Hasan Çalış, Manisa Milletvekili Mustafa Enöz,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, Tunceli Milletvekili Kamer Genç,
Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir de cevaplara karşı
görüşlerini açıkladılar.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırımın ifade ettiği gibi, Gazipaşa Havaalanının
yapımını tekrar kamu yatırım programına
almalarının söz konusu olmadığına,
Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım da İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın beyanı üzerine, Gazipaşada toplu projeler
arasında eksik işlerin tamamlanması olarak bir yatırım
yapıldığına, ancak büyük boyutlu yatırım
olmadığı için ayrıca bir proje numarasıyla DPTye
teklif edilmediğine,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Madencilik
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis
Araştırması Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe Gaziantep Milletvekili
Halil Mazıcıoğlu seçildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/715) (S.
Sayısı: 418) görüşmelerine devam olunarak ikinci bölümüne kadar
kabul edildi.
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Ankara Milletvekili Tekin Bingölün,
Ankara Milletvekili
Tekin Bingöl, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Şahsına
sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
20 Ocak 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 19.52de son verildi.
|
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Fatih METİN |
|
Yaşar TÜZÜN |
|
|
Bolu |
|
Bilecik |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 64
II.-
GELEN KÂĞITLAR
20
Ocak 2010 Çarşamba
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 29 Milletvekilinin, sanal
bağımlılık konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/521) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.11.2009)
2.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 Milletvekilinin, doğal afet ve deprem
riskinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/522) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.11.2009)
3.- İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 21 Milletvekilinin, İzmirin Torbalı
ilçesindeki intihar olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın
98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/523)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2009)
4.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 Milletvekilinin, Hakkarinin Ormancık
köyünde 12 kişinin öldürülmesi olayıyla ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/524) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01.12.2009)
20 Ocak 2010
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, İstiklal Marşı şairimiz Mehmet
Âkif Ersoyun ölüm yıl dönümüyle ilgili olarak söz isteyen Burdur
Milletvekili Bayram Özçelike aittir.
Sayın
Özçelik, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, İstiklal
Marşı şairi Mehmet Âkif Ersoyun doğumunun 136ncı,
ölümünün 73üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçen iki hafta gündem dışı söz alamadığımdan
dolayı Mehmet Âkif Ersoyun 20 Aralık doğumunun 136ncı, 27
Aralık ölümünün 73üncü yılı nedeniyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Nevzat
Pakdile söz verdiği için teşekkür ediyorum.
Üniversitemizin
adını aldığı Mehmet Âkif Ersoy, Birinci Meclisin
Burdur Milletvekilidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi albümünde ve
kayıtlarında bilgisi şöyle yer almaktadır: Mehmet Tahir
Beyin oğlu olup Sebilürreşad Başmuharriri iken kırk sekiz
yaşında mebus seçilmiştir. Maarif ve İrşat
encümenlerinde çalışmıştır. Mehmet Âkifi
tanımadan Anadoluda verilen millî mücadele ruhunu anlayamayız.
Mehmet Âkif âlim, aydın kimliğiyle Anadoluya geçerken merkezi ve
yereli tanıyan bir halk adamıdır. Medrese eğitimi
almış, camilerde vaaz verebilecek bilgi ve birikimde bir din
adamıdır. Kuran-ı Kerimi tercüme edebilecek kadar dinî bilgi
ve birikime sahip bir âlimdir. Aldığı üniversite eğitimi ve
fen ilimlerine aşinalığıyla bir ilim adamıdır.
Doğuştan edebiyata ve sanata düşkün olması sebebiyle iyi
bir şairdir. Mehmet Âkif bütün bunların ötesinde, Anadolu
toprakları işgale uğradığında bu toprakları
karış karış dolaşan bir vatanperverdir. Mehmet Âkif
Ersoy genç nesle, medeniyetin yeniden dirilişinin öncülüğünü yapmak
sorumluluğunu da yüklemiştir.
Âtiyi
karanlık görerek azmi bırakmak
Alçak bir ölüm
varsa, eminim budur ancak.
Hani dünyada
görsem de gözümle,
İmanı
olan kimse gebermez bu ölümle.
Ey dipdiri
meyyit, iki el bir baş içindir.
Davransana
Eller
de senin, baş da senindir.
Burdur halkı
tarafından çok sevilen, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinde Burdur
halkının milletvekilliğini yürüten Mehmet Âkif Ersoya,
yıllar sonra 1 Mart 2006 yılında, AK PARTİ Hükûmetimiz
döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve Burdur halkının
kadirşinaslığının bir göstergesi olarak,
üniversitesine Mehmet Âkif Ersoy ismini vermiştir. Mehmet Âkif Ersoy
Üniversitemiz, bundan sonra, Mehmet Âkif Ersoyun doğum ve ölüm yıl
dönümlerinde, 12 Mart İstiklal Marşının Kabulü ve Mehmet
Âkif Ersoyu Anma Devlet Törenlerinde, Mehmet Âkif Ersoy Uygulama ve
Araştırma Merkeziyle öncülük edecektir.
İlk defa
2008 yılında, Birinci Uluslararası Mehmet Âkif Ersoy Sempozyumu
düzenlenmiştir. Bu Uluslararası Sempozyuma Almanyadan, Iraktan,
Azerbaycandan ve Türkiyeden bilim adamları 102 bildiri sunmuştur ve
Sempozyum sonucu üniversitemiz bu bildirileri şu gördüğünüz iki
ciltli kitaplarda toplamıştır. Siz değerli Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerinin özel kütüphanelerinde bu kıymetli eserlerin
bulunması dileğimizdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Burdurumuza en son ziyarette
bulunan cumhurbaşkanları 1971 ve 82 yıllarında
olmuştur. Yirmi yedi yıldır cumhurbaşkanlarımız
Burdur ilimize ziyarette bulunmamıştır. Mehmet Âkif Ersoy
Üniversitemizde, İstiklal Marşımızın kabulü olan 12
Martta, tüm Türkiyede isimleri Mehmet Âkif Ersoy olan 195 ilköğretim
okulu ve liseden öğretmen ve öğrencilerin katılacağı
bir tören düzenlenecektir. 12 Mart İstiklal Marşının
Kabulü ve Mehmet Âkif Ersoyu Anma Törenlerine Cumhurbaşkanımız
Sayın Abdullah Gülün teşriflerini Burdurlular olarak büyük bir
ümitle beklemekteyiz. Mehmet Âkif Ersoyun halefi olarak Burdur
milletvekilliği yaparken bunun gurur ve onurunu yaşıyoruz.
Aynı zamanda onun yetiştirmek istediği Asımın
Neslinin yoğrulmasında büyük bir sorumluluk
taşıdığımızın da bilincindeyiz. Mehmet Âkif,
yaşadığı dönemde memleketimizin dert ve
sıkıntılardan kurtulmasında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özçelik, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Devamla) -
halkın ve gençliğin eğitiminde ileri
sürdüğü görüşleri ve fikirleri ile mükemmel bir rehber, gerçek bir
eğitimcidir. Onun asıl amacı, hakikati ifade etmektir; millette,
toplumda, şarkta, garpta İslam ve Türk âleminde gördüğü hakikati
ifade etmek ve hakikatin iyiye doğru değişmesini
sağlayabilmektir.
Sözlerimi Mehmet
Âkif Ersoyun bizler için yol haritası olan, hayat ölçüsü olan dizeleriyle
bitirmek istiyorum:
Ağlarım,
ağlatamam; hissederim, söyleyemem
Dili yok
kalbimin, ondan ne kadar bizarım
Oku şayet
sana bir his, yürek lazımsa
Oku, zira onu
yazdım iki söz yazdımsa.
Allaha dayan,
saye sarıl, hikmete ram ol;
Yol varsa budur,
bilmiyorum, başka çıkar yol.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Özçelik, teşekkür ediyorum. Bu vesileyle İstiklal
Marşı şairimiz Mehmet Âkif Ersoyu da rahmet ve minnetle
anıyoruz.
Gündem
dışı ikinci söz, turizm sektöründe yaşanan sorunlar
hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Tayfur Sünere aittir.
Sayın Süner,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, turizm sektöründe
yaşanan sıkıntılara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; turizm
sektöründe yaşanan sıkıntılar konusunda gündem
dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyenin
dünyada değişen turizm değerine uygun potansiyele sahip bir ülke
olduğu düşünülmekte ve bu özelliği nedeniyle de bütün
kurumlarıyla, özellikle Akdeniz ve Avrasyanın en önemli turizm
ülkelerinden biri hâline geldiği kabul edilmektedir. Bu nedenle, ülkemizin
benzersiz potansiyelini ve bu potansiyelin sürdürülebilirlik özelliği göz
ardı edilmeden turizm hizmetine taşıyabilmek için ciddi,
bilinçli, bilimsel ve planlı çalışma yapılması
gereklidir.
2009
yılı kriz koşullarında turizm sektörü dünyada ciddi oranda
gerilerken, Türkiyede turizmcinin kendi çabası ve kaynaklarıyla
ayakta kaldığı bir yıl olarak gerçekleşmiştir.
Yapılan araştırmalara göre, geçtiğimiz yıl
turizmcilerin gelirlerinde yaklaşık yüzde 7 düzeyinde bir
düşüş yaşanmıştır. Tüm AKP iktidarlarında
olduğu gibi 2009da da turizm sektörüne Hükûmet desteğinin
olmadığı bir gerçektir. Krize rağmen 27 milyon civarında
turist getiren sektörde, ekonomik koordinasyon toplantılarında
alınan kararlara rağmen maalesef hiçbir iyileştirme
yaşanmamıştır.
Turizmci
inşaatçı sayılır, ihracatçı sayılır. AKP
Hükûmeti kurları baskı altında tutarak, turizmcinin belini
bükmüştür. Otel odaları döviz üzerinden satıldığı
için, düşük kur uygulaması sonucunda otellerimiz zor durumda
kalmaktadır. Bunun yanında, turizm sektörü üzerindeki büyük yüklerden
olan istihdam, enerji ve hava limanı maliyeti konularında gereken
yardımlar yapılmamıştır. Enerji için
kaldırılan yüzde 25 teşvikin tekrar verilmesi, stopajın
kaldırılması ve SSK primlerinin yüzde 2ye indirilmesi
gereklidir. Turizmciler bu konularda tamamen kendi
kârlılıklarından fedakârlık yapmışlar.
Ülkemizde 15
dolar olan ayakbastı parası, rakip turizm ülkelerinde yüzde 50
oranında düşürülürken bizde 15 euroya yükseltilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, sektör temsilcileri, tatile gelecek insanların iş ve
gelir kayıplarını düşünerek kendi fiyatlarını
özellikle konaklama konusunda yeniden gözden geçirmek gerektiğinin
bilincinde olduklarını ifade ederken, rakip ülkelerin çok ciddi
kampanyalar başlattıklarını vurgulamaktadırlar. Bu
çerçevede, Antalya ve çevresindeki otel yatırımları bir süre,
sektör önünü görünceye kadar sonlandırılmalıdır. Sektör
kendi içerisinde arz - talep dengesizliği nedeniyle acımasızca
rekabet ettirilmemelidir.
Mevcut durumda
turizm, mayıs ve ekim arasına sıkışmış
durumdadır. Turizm sektörü bu aylar arasında kapasitesinin yüzde
90ını kullanmakta iken kış aylarında kapasite
kullanımı yüzde 25e düşmektedir. Bu da büyük bir gelir
kaybı ve kaynak israfının yanı sıra istihdamın
düşmesine neden olmaktadır. Bu durum ciddiye alınması
gereken sosyal bir problemdir.
Bunun önüne
geçebilmek için kış turizmini ön plana çıkarmak lazımdır.
Antalyada Gazipaşa, Gündoğmuş, Akseki ve İbradı
Havzası kış turizmine ve ekolojik tarıma çok uygundur.
Bununla birlikte Kaş, Finike, Kumluca, Korkuteli ve Elmalı
Havzası da ekolojik tarım için çok elverişlidir. Her iki havza
da ekolojik tarıma açılmalı ve yöre halkları da
desteklenmelidir, yerel potansiyel de mutlaka işin içine
alınmalıdır. Turizmi on iki aya yayabilmek için yine Antalya
Akseki, İbradı, Gazipaşa ve Gündoğmuştaki eski evlerin
kültür evi hâline getirilmesi sağlanmalıdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tüm bu nedenlerle kış dönemi SSK ve
vergi stopajı yönünden turizmcileri destekleyerek bu indirimler salt
otellerle sınırlı değil, tur operatör ve
taşımacıları için de düşünülmelidir, yani sosyal
sigortalar, vergi ve stopaj alınmamalıdır. Deniz
taşımacılığında olduğu gibi elektrik,
doğal gaz, LNG, LPG, fuel oil gibi enerji girdilerinde ÖTV
kaldırılmalıdır. Türk bayraklı uçak şirketlerinin
gerek meydan gerekse yakıt maliyetleri desteklenmelidir. Türk Hava
Yolları tarifeleri iç turizmi artıracak biçimde düzenlenmelidir.
Kış aylarında ayakbastıparası
kaldırılmalıdır. Türkiyede otellerin yoğun
olduğu turizm bölgelerine en az iki kongre merkezi yapılmalıdır.
Devlet kurumları yapmayı düşündükleri eğitim, seminer ve
toplantı gibi etkinliklerini, kış aylarında Antalyada
yapılacak şekilde planlamalıdırlar. Altın Portakal
gibi geleneksel sanat festivalleri yanı sıra büyük ödüllü tenis
turnuvaları turizm bölgelerinde geleneksel hâle getirilmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Süner, konuşmanızı tamamlayınız
efendim.
TAYFUR SÜNER
(Devamla) Bu konuda devlet, gerek planlama gerekse altyapı
oluşturmada destek sağlamalıdır. Böylece dünya çapında
bir tanıtım düşük maliyetle gerçekleştirilmiş
olabilir. Spor turizmi için tahsisli alanlar devletçe teşvik edilmelidir.
Şehir içi
otellerde de neler yapmak gerektiğine bir göz atmak gerekir. Şehir
içi otellerde örnekler Alanya ve Kemer ilçelerindendir. Buradaki üç dört
yıldızlı oteller yirmi - yirmi beş
yıllıktır. Uzun vadeli ve uygun şartlarda yatırım
ve oda yenileme kredileri sağlanmalıdır. Oda yenileme
teşviki verildiği zaman, turistin talebi olan ailecek bir odada kalma
isteği yerine getirilmiş olacaktır. Ayrıca, Alanyadaki
otellerin tekrar değerlendirilmesi için Gazipaşa Limanının
da bir an önce açılması, yerinde bir uygulama olacaktır.
Turizm, 54
sektöre iş imkânı hazırlayan bir iş koludur. Bunun için
vergi avantajı ve tanıtımına büyük katkı vermek
gerekir. Bu sektör, kendi kaderine terk edilemeyecek kadar önemlidir.
Konuşmamda
saydığım önlemlerin bir an önce alınması gerektiğini
bir kez daha belirterek Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Süner, teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı konuşmaya Kültür ve Turizm Bakanı Sayın
Ertuğrul Günay cevap vereceklerdir.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Antalya
Milletvekili bir değerli arkadaşımızın turizm
sorunlarını Meclisimizin gündemine getirmiş olması ve
böylece 2009 yılını geride bırakırken 2009
yılıyla ilgili sonuçları açıklama fırsatını
bana vermiş olması teşekküre değer bir imkân. Ama,
değerli arkadaşım, çok önemli bir turizm bölgesinin milletvekili
olan değerli arkadaşım on gün önce Antalyadaki bizim
Bakanlığımızın en üst düzey temsilcilerinin yanı
sıra turizm sektörünün bütün temsilcilerinin ve Ulaştırma
Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Enerji
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Eximbank, Kalkınma
Bankası genel müdürlükleri, Hazine ve Dış Ticaret
müsteşarlıklarının da en üst düzey temsilcilerinin
bulunduğu toplantıyı eğer lütfedip izlemiş
olsaydı sanıyorum burada dile getirdiği birçok sorunun
nasıl takip edildiğini, hangi noktaya gelmiş olduğunu ve
2009 yılı sonuçlarını, özel olarak ve genel olarak
Türkiyedeki turizmin bütün meselelerini daha yakından izleme ve fikir
ileri sürdüğü konularda daha kapsamlı bir bilgi edinme
fırsatı bulmuş olabilirdi. Bazı
arkadaşlarımız katıldılar, çok teşekkür ederim
ama ben bu tür toplantılara bu konularla ilişkili milletvekili
arkadaşlarımızın katılmasının -her
bakanlığın kendi alanıyla ilgili kastederek söylüyorum- çok
yararlı olacağını düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 2009 dünya çapında sıkıntılı
bir yıldı. Dünya Turizm Örgütünün rakamları da yeni
yayınlandı, dünya çapında ortalama eksi 5 civarında bir
gerileme var. Bu gerileme İspanyada yıl sonu itibarıyla eksi 9
civarında.
Daha önce de
çeşitli vesilelerle açıklamaya çalıştım, dünyanın
önde gelen on turizm ülkesi arasında -bunlar Dünya Turizm Örgütünün
rakamları- sadece Türkiye 2009 yılını artı sonuçla
kapattı, yıl sonu, on iki ay sonuçlarına göre Türkiye yüzde 3
civarında bir artışla kapattı. İlk defa resmî rakamlar
da bize dün itibarıyla geldi, geçen yıl 25 milyonu aşmayı
hedefliyorduk 26 milyonu aşmıştık, ekonomik krize ve
çeşitli başka sağlık sıkıntılarına
karşın Türkiye olarak bu yıl 27 milyonu geride
bıraktık, 27 milyon 100 bin civarında bir rakamla 2009
yılını geride bıraktık.
Dünyada yine
turizm gelirlerinde yüzde 6lardan daha fazla bir eksilme var. Türkiye yine
dünya ortalamasının üzerinde, bir miktar gelirde eksilme -kişi
sayısı artarken- var ama yine dünya ortalamasının hem gelen
ziyaretçi sayısı itibarıyla hem elde edilen gelir
itibarıyla üzerinde. Dünya Turizm Örgütü Genel Sekreteri Sayın Taleb
Rifainin bu hafta yayınlanan açıklamalarında, Türkiye,
dünyanın turizmde 2009 yılında en başarılı
ülkeleri arasında, hatta abartmadan söylemek istiyorum -tevazu
sınırlarını aşmadan- en önde gelen ülkelerinden birisi
sayılabiliyor.
Tabii, turizmin
sorunları, biz bu yılı, 2009 yılını bu krize
rağmen nispeten başarılı kapattık ve Türkiyede
turizmin bütün sorunları çözümlenmiştir demek istemiyorum. Sayın
Milletvekilinin söylediği gibi, turizm çeşitliliğini
artırma elbette gayretlerimiz var, daha geniş bir mevsime yayma
çalışmalarımız var ama bu alanda da çok ciddi bir hem
teorik hem pratik bir çalışma, bir uygulama gayreti seferber
ediliyor. Daha fazla kültürü katmaya çalışıyoruz Türkiyenin
turizm sunumu içinde, arkeolojiyi katmaya çalışıyoruz, müzeleri
katmaya çalışıyoruz, termal zenginliklerimizi, kış
turizmi imkânlarımızı katmaya çalışıyoruz, yemek
zenginliğimizi, gastronomi imkânlarını katmaya
çalışıyoruz ve bütünüyle hayat tarzımızı
yukarıya çekmeye çalışarak bir Türkiye yaşam
tarzını Türkiye sunumu içinde gerçekleştirmeye ve turizmi de
Egenin güneyi ve Akdenizin batısından Anadolu içlerine ve bütün
Türkiye sathına yaygınlaştırmaya
çalışıyoruz.
Bu yıl
sıkıntılı bir yıldı. Turizm sektörünü
güçlendirecek olan bazı adımlar da atıldı. Bu yıl üç
kez Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısına turizm gündem
oluşturdu; bu, sanıyorum, yakın yıllarda az olan bir
çalışma sürekliliğidir. 1982den bu yana, bizim Turizm
Teşvik Yasamızda, şartlarının belirlenmesi
kaydıyla turizm işletmelerinin de ihracatçı
sayılabileceği ve ihracatçı kolaylıklarından yararlanabileceği
hükmü vardı ama yirmi beş yıldan bu yana bu hüküm geçerlilik,
gerçeklik kazanmamıştı. Bu yıl gerekli düzenlemeler
yapıldı. 1 milyon doların üzerinde gelir getiren konaklama
tesislerinin ihracatçı sayılması bizim mevzuatımıza,
Yasanın çıkışından yirmi beş yıl sonra ilk
defa girmiş oldu. Bu, tabii önemli bir gelişme. Biz, şimdi,
bunun sadece konaklama tesisleriyle sınırlı kalmaması,
seyahat acentelerini ve başka işletmeleri de kapsaması konusunda
bir çalışma yapıyoruz.
Geçen yıl,
2008 itibarıyla, biliyorsunuz, KDV, sektörde yüzde 18den yüzde 8e
indirilmişti ama yat turizminde yat konaklaması ihmal edilmişti,
şimdi yat konaklamalarının da bu kapsama alınmasına
çalışıyoruz.
Yine,
yıllardan bu yana ciddi bir eksiklik olarak algılanan Deniz Turizmi
Yönetmeliği çıkarıldı. Deniz turizmi sektöründe uzun
yıllardan bu yana bir talepti. Bu, ilk kez bu yıl yürürlüğe
girdi.
Yine,
yıllardan bu yana turizm sektörünün KOBİ desteğinden
yararlanması konusunda bir talep vardı, o da ilk kez bu yıl
mevzuatımıza girdi. Burada, konaklama tesisi - seyahat işletmesi
ayrımı yapılmaksızın bütün turizm sektörü
çalışanlarının belirli koşullarla KOBİ
desteğinden yararlanması imkânı doğmuş oldu.
Ayrıca,
hemen yılın sonunda, yani bu yılın son
değerlendirmeleri yapılırken Ege Bölgesinden başlayarak
ciddi bir itiraz konusu olmaya başlamıştı, ecri misil
uygulamalarında farklılıklar oluşmuştu ve bazı
bölgelerde yüksek fiyatlar oluşmuştu. Ecri misille ilgili Maliye Bakanlığı
yeni bir düzenleme yaptı ve 13 Ocak tarihi itibarıyla Başbakanlık
Tebliği yayımlandı. Tek tip standart getirildi, ödenmekte olan
ecri misil miktarlarında ciddi düşüş oldu.
Yine, ithal
içkilerle ilgili bir ÖTV düzenlemesi ve yerli kaliteli şarap üretimini
kolaylaştıracak bir ÖTV indirimi gündemdeydi. Maliye Bakanlığı
yıl sonu itibarıyla bunları gerçekleştirdi. Böylece,
Türkiyede kaliteli şarap üretiminin, nitelikli şarap üretiminin -ki
turizmin ciddi sunum imkânlarından birisidir- gelişmesinin önü
açıldı ve sanki Türkiye abartılı pahalı bir
ülkeymiş gibi bir yanılsamaya sebep olan o haksız ve yüksek ÖTV
aşağı indirilmiş oldu. Bu da turizm sektörüne nefes
aldırıcı yeni bir düzenleme oldu.
Geçen yıl
ekonomik kriz olduğu için enerji desteğinden vazgeçilmesi konusunda
bir girişim, teşebbüs olmuştu, fakat Ekonomik Koordinasyon
Kurulu, bunun bütün belgelerini toplamak, bütün bürokratik işlemlerini
Turizm Bakanlığının yapması kaydıyla enerji
desteğinin sürdürülmesine karar verdi. Şimdi, bunun
sorumluluğunu Bakanlığımız üstlendi, enerji
desteği de sürüyor. Sadece Antalya ilinde son birkaç yıl içinde
enerji desteği olarak ödenen rakam 70 trilyonun üzerinde benim
bildiğim kadarıyla. Belgelerin tamamlanması hâlinde de 10-15
trilyonluk -yine eski rakamlarla söylüyorum- bir ödeme gündemde yani 100 trilyona
varan Antalyaya dönük bir ödeme son beş yıl içinde gündemde. Sadece
2009 yılında 90 trilyonun üzerinde yine eski parayla- yani 90 milyon
TLnin üzerinde sektöre enerji desteği geri ödemesi
yapılmış oldu.
Bunları
şunun için anlatmaya çalışıyorum: Turizm sektörünün ne
kadar önemli olduğunun farkındayız. Turizm sektörünün geniş
bir istihdam sağladığının, turizm sektörünün sadece
ekonomik bir gelir kapısı değil aynı zamanda bir toplumsal
dönüşüm kapısı, toplumsal iyileşme vesilesi, dünyaya
açılma, hayata açılma, insanların birbirini tanıma vesilesi
olduğunun farkındayız. O yüzden, özel sektörün
yaptıklarına minnettar olmakla birlikte, özel sektörü katiyen kendi
kaderine bırakmak, terk etmek yanlısı değiliz. Özel sektörü
güçlendirecek olan düzenlemeler yapıyoruz.
Yıllardan
beri, turizm sektörünün bir çatı altında toplanma konusunda bir
eğilimi vardır. Rehberler şu anda bir dernek statüsündedir,
bazıları esnaf odasına bağlıdır,
bazıları değildir. Otelciler dernek statüsündedir,
yatırımcılar dernek statüsündedir. Bir tek, turizm sektöründe,
seyahat acentelerinin bir kanunu vardır. Şimdi, topyekûn bir
çatı kanunu yapmaya çalışıyoruz. Şu günlerde,
Antalyada ön komisyon toplantısını yaptık, dün
İstanbulda komisyon toplantısı hazırlandı. Bu
yıl, yasama dönemi bitmeden, bu yasayı Parlamentoya getirmeye ve
böyle, Türkiyeyi değiştiren, dönüştüren önemli bir sektörün
hukuki statüsünü ve altyapısını da güçlendirerek Türkiyenin
önünde ciddi bir sektör olarak temsilini sağlamaya özel bir gayret
gösteriyoruz.
Arkadaşlarımızla
yaptığımız toplantıda, elbette bazı eksiklerimiz
olmakla birlikte, hem sektör hem de sektörle ilgili bütün öteki birimler
Antalyadaki bu değerlendirme toplantısında memnuniyetlerini
ifade ettiler. Yani bir kez daha söylüyorum: Bu konuları Parlamentoya
getirme niyetinde olan arkadaşlarım o toplantıları da
keşke izleseler ve düşüncelerini söyleseler,
katkılarını yapsalar. Biz bunlardan yararlanmaktan çok büyük bir
haz duyarız, çünkü saydam bir anlayış, yönetimde tamamen saydam,
tamamen katılımcı, tamamen birlikteliği öne çıkarmaya
çalışan bir anlayış sergiliyoruz çünkü şunu biliyorum
ki: Türkiye, artık kamu eliyle otel yapmıyor, kamu eliyle tatil köyü
yapmıyor ve kamu eliyle birtakım yeni istismar mekanizmaları
kurmuyor; tam tersine bir moderatör olarak, bir koordinatör olarak yol
göstermeye, kolaylaştırmaya çalışıyor ve turizm
sektörü tamamen özel bir girişim olarak risk üstleniyor, yatırım
yapıyor ve bunun bedellerini elde etmeye çalışıyor.
Dünyada, Türkiye
turizmi çok saygın bir konumda şu anda. Bunu, bu alanda
çalışan arkadaşlarıma minnetlerimi ifade ederek bir kez
daha söylemek istiyorum ama bunu daha yukarıya çekmeye
çalışıyoruz, marka değerini daha yükseltmeye
çalışıyoruz. Türkiyenin sadece bir deniz kıyısı
turizmi ülkesi olmadığını, Türkiyenin büyük arkeoloji
zenginliklerinin, büyük tarih zenginliklerinin, farklı tarih dönemlerinin
ayak izlerine sahip olduğu bir toprak olduğunu içselleştirmeye
ve dönüp dünyayla paylaştırmaya çalışıyoruz. Bu alanda
ciddi girişimlerimiz, ciddi yeni arayışlarımız, ciddi
yeni projelerimiz var. Örneğin sadece Antalya mesela, değerli
arkadaşlarım, Mısıra gelen kadar turist elde ediyor. Yani
bunu Türkiyenin turizmde geldiği boyutu anlatmak açısından
söylüyorum. Dünyada Akdeniz havzasında Mısır diye çok bilinen
bir turizm ülkesi var. Aşağı yukarı Mısıra gelen
kadar Türkiyede sadece Antalyaya geliyor. Böyle bir önemli destinasyon hâline
geldi Antalya ama şu anda itiraf etmemiz gerekiyor ki henüz bu bereketten
deniz kıyıları yararlanıyor. Hâlbuki gerçekten iç
kazalarda, sivil mimarlık örnekleri var. Anadolunun kuzeyine
çıktığınız zaman, biz bugün Safranboluyu biliyoruz
ama Safranbolunun yanı sıra bir Amasra var, Amasya var, Zile var,
gidiyor böyle bir sivil mimarlık zenginliği. Antalyanın da
örneğin Elmalısı var sivil mimarlık örneklerinin fevkalade
önemli olduğu. Elmalı Müzesini bitiriyoruz. Baharda bütün
arkadaşlarımı davet etmekten memnuniyet duyarım,
şimdiden söylüyorum. Kültür merkezini bitirdik, onların
açılışını gerçekleştireceğiz.
Son bir bilgiyi,
bugün basınla paylaştığımız bir bilgiyi sizlerle
de paylaşmak istiyorum: Bugün, sömestirin eşiğinde, yani
eğitim yılının birinci döneminin eşiğinde
öğretmenlere dönük bir kampanya açıkladık. Seyahat acenteleri ve
yüz kırk kadar çok nitelikli otelin iş birliğiyle kış
fiyatları üzerinden yüzde 50 indirim yapılmasını
sağladık, eğitimcilere, öğretmenlere, onların
öğretmen olmayan birinci derece aile bireylerine, emekli öğretmenlere
ve yine onların yakınlarına, beş veya dört
yıldızlı bir otelde veya bir tatil köyünde son derece uygun
fiyatlarla -kıyaslama yapmanız için söylüyorum- Ankara, İstanbul
ve Antalya öğretmenevlerinin fiyatlarından daha düşük ve uygun
fiyatlarla ama -iddiayla söylüyorum- daha yüksek bir kaliteyle tatil
imkânı sağladık ve bugün bunu açıkladık, basınla
paylaştık.
Önümüzdeki
tarihlerde, yine, Türkiye çapında bir iç turizm kampanyası
açıklayacağız şubat başında. Bizim derdimiz,
Türkiyenin bir turizm ülkesi olarak gelişirken elde ettiği bereketten
bizim insanımızın da yararlanması. Bizim asıl
derdimiz, bizim insanımızın hayat kalitesini, bizim
insanımızın yaşam düzeyini yukarıya çekmeye
çalışmak. Yani Türkiye zenginleşsin ama bir avuç insan zengin
olsun, yurt dışından gelen bu bereketten bir avuç insan
yararlansın. değil. Tam bir adaletçi bakış
açısıyla, sosyal adaletçi bakış açısıyla bu
refahın insanlarımızın bütünü, çok daha geniş bir
kesimi tarafından paylaşılmasını arzu ediyoruz, bu
yolda bir gayret sarf ediyoruz.
Çok değerli
arkadaşıma, ben, bunları söyleme fırsatı verdiği
için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Bayram Bey
kardeşime de Mehmet Âkif Ersoy gibi bir büyük ismi, bir örnek ismi, bir
ahlak abidesini Meclisimizde yeniden andığı ve bizim
yüreklerimizde yeniden bu duyguyu coşturduğu için ayrıca
minnetlerimi ifade etmek istiyorum.
Halikın
namütenahi adı var, birincisi Hakk,
Ne büyük şey
insan için hakkı tutup kaldırmak.
diyen Âkifi ben
de buradan minnetle ve rahmetle selamlıyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Gündem
dışı üçüncü söz, Batman ilinde yaşanan sorunlar
hakkında söz isteyen, Batman Milletvekili Ayla Akat Ataya aittir.
Sayın Ata,
buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
3.- Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın, Batman
ilinde yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
AYLA AKAT ATA
(Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Batman
ilimizde yaşanan sorunlara ilişkin olarak gündem dışı
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geride
bıraktığımız 2009 yılı, Kürt sorununda
çözümsüzlüğün aşılmadığı, farklılıklara
karşı tahammülsüzlüğün arttığı, toplumun
muhalefet yapma hakkının linç girişimleriyle
bastırılmaya çalışıldığı,
yargının örgütlenme ve siyaset yapma hakkı üzerinde bir
baskı aracı hâline dönüştürüldüğü, ekonomik krizin
etkisinin giderek daha da hissedildiği bir yıl olmuştur. Ne
yazık ki, yeni bir yıla, yeni umutlarla girmek yerine, bu
sorunların ağırlığını daha yoğun
hissederek girmiş bulunmaktayız.
29 Mart yerel
seçimlerinin hemen ardından partimize yönelik gerçekleştirilen
operasyonlarla en temel haklardan olan örgütlenme ve siyaset yapma hakkına
yönelik ağır ihlaller yaşanmıştır. KCK adı
altında 14 Nisanda başlatılan ve bu zamana kadar da devam eden
operasyonlar sonucunda, aralarında halkın özgür iradesiyle
seçilmiş belediye başkanlarının da bulunduğu çok
sayıda kişi gözaltına alınmış ve
tutuklanmıştır. Öyle ki, yapılan uygulamaların
ulaştığı boyut 12 Eylül askerî darbesini aratmayacak bir
nitelik kazanmıştır. Aralarında görev başında
bulunan 7 belediye başkanı ile geçmişte görev yapmış
bulunan 5 belediye başkanı tutuklanmıştır. Keza,
gözaltı sırasında ve sonrasında yaşanan
gelişmeler, ne hukuk devleti ilkeleriyle ne hukukun üstünlüğüyle ne
de insan haklarıyla bağdaşmamaktadır. Gözaltına
alınan kişilerin mahkemeye elleri kelepçeli olarak getirilmesi ve bu
şekilde fotoğraflarının basına verilmesiyle suçlu gibi
teşhir edilmeleri, hukukun herkese eşit
uygulanmadığının çok açık bir göstergesi
niteliğindedir. Bu ve buna benzer pek çok hukuk dışı
uygulama ve yargı kararları, hukuk kurallarının siyasi
partilere ve etnik kimliklere göre nasıl
farklılaştırıldığını ortaya
koymaktadır. Bu fotoğraf karesi, hem Türkiyenin demokrasi defterinde
bir tablo olarak yerini almıştır hem de bölge halkının
hafızasına kaydolmuştur.
Tabii ki, bölge
halkı, bölgenin tüm illerinde ve Batmanda da, sivil toplum örgütleriyle
beraber bu sürece sessiz kalmamıştır. Batmanda bir ilk
yaşanmış, yetmiş iki demokratik kitle örgütü bir araya gelerek
bir deklarasyon kaleme almıştır. Kamuoyuna ve halka mal
olmuş bu şahsiyetlerin, uygunsuz saatlerde, törensel bir edayla ve
kimilerinin de kapısı kırılarak gözaltına
alınış şekillerinin insan hak ve hürriyetleriyle
bağdaşmadığını düşünmekte
olduklarını ve yine Belediye Başkanımızın
adliyeye getirilirken tek sıra hâlinde yürütülmesine ve kelepçe
uygulamasına maruz bırakılmasına sebebiyet veren zihniyeti
mahkûm etmişlerdir.
Kitleleri temsil
eden siyasetçileri baskılayan, illegal kılmaya çalışan ve
cezaevine gönderen bir açılımın adı demokratik
açılım olamaz. demişlerdir. Eğer bu ülkeye gerçekten
barış getirilmek isteniyorsa baskıcı ve cezai tehdit içeren
uygulamalara son verilmeli, ifade ve örgütlenme hürriyetinin önündeki bütün
engeller kaldırılarak tutuklu bulunan siyasetçilerin tamamı
serbest bırakılmalıdır. demişlerdir.
Yine,
yaşanan son gelişmelerle birlikte onuru ve vicdanı zedelenen ve
Batmanın ittifak hâlindeki bütün sivil toplum kuruluşları
olarak, operasyonları sahiplenen Hükûmeti ve ilgili çevreleri
aklıselime davet etmişlerdir. Belediye
Başkanımızın ve çalışma
arkadaşlarının derhâl serbest
bırakılmalarını, seçmenleri başta olmak üzere tüm
bölge halkına yapılan bu toplu ceza uygulamasına son verilmesini
talep etmişlerdir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizin en acil ihtiyaç duymuş olduğu şey
toplumsal barıştır. Peki, on bir yıldır hukuk ve
yasaların işletilmediği İmralı Cezaevindeki tecrit ve
izolasyon koşulları daha da ağırlaştırılarak
toplumsal barış sağlanabilecek midir? 1991den bu yana
Türkiyenin siyasetinde kendisini var eden, bir sosyolojik gerçekliğe
dayandığı hâlde, anayasal düzen içinde kurulmuş siyasi
partiler kapatılarak ve Kürt siyasetçiler yasaklı hâle getirilerek
toplumsal barış sağlanabilecek midir? Muş Bulanıkta
olduğu gibi demokratik tepkisini dile getirmek üzere bir araya gelen
halkın üzerine ateş açarak masum insanların ölümüne sebebiyet
veren karanlık güçler korunarak toplumsal barış
sağlanabilecek midir?
Sayın
İçişleri Bakanının verdiği verilere dayanarak ifade
ediyoruz: 20 Kasım-17 Aralık tarihleri arasında 1.562 kişi
gözaltına alınıp 363 kişi tutuklanarak ve daha sonra da
Endişeye hiçbir mahal yoktur. denilerek toplumsal barış
sağlanabilecek midir?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ata, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AYLA AKAT ATA
(Devamla) - Yine, Batmanda, Diyarbakır Sur ve Kayapınar
Belediyesinde, Urfada Viranşehir ve Suruç Belediyesinde,
Şırnakta Cizrede, Mardinde Kızıltepe belediye
başkanları gözaltına alınıp tutuklanarak toplumsal
barış sağlanabilecek midir? Batmanda halkın demokratik
tepkisini dile getirmek için bir araya geldiği sırada kar maskeli
özel harekât timlerince engellenmesiyle toplumsal barış
sağlanabilecek midir?
Unutulmamalıdır
ki, çağdaş toplumlarda düşünceyi açıklama, örgütlenme ve
siyasal etkinliklerde bulunma demokrasiyle yakından ilgilidir.
Yaşanan gelişmelerle, seçilmişler üzerinden topluca bir
halkın gözaltına alınarak tutuklanması yoluyla hukuk
siyasallaştırılmaktadır. Yine, toplumun bir kesiminin kendisini
ifade etme ve siyasal yaşama katılma hakkı ellerinden
alınarak demokratik siyaset yapma hakkı alanı
kapatılmaktadır.
Umuyor ve
diliyoruz ki, Türkiyenin son otuz yılına şu ya da bu
şekilde tanıklık edenler, başta Sayın
Başbakanın çoğunlukla ifade ettiği 75 Kürt milletvekili,
bize görev veren seçmenimize hizmet ve onurlu bir temsiliyet için, değil
gözaltı, değil tutuklama; ölüme de tilili çektiğimizi
unutmazlar.
Saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Ata,
şunu ifade etmek istiyorum, bir açıklık getirmek için:
Türkiyede hangi ilden seçilmiş olursa olsun seçilen bütün insanlar Türkiye
milletvekilleridir ve bu milletin bütününü temsil etmektedirler. Böyle bir
etnik ifadenin kullanılması burada şık
olmamıştır.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Sizin değil, Adalet Bakanının cevaplaması gerekir.
BAŞKAN
Efendim, Millet Meclisi
GÜLTAN
KIŞANAK (Diyarbakır) Ülkenin çeşitliliğini,
farklılıklarını ifade etmek
AYLA AKAT ATA
(Batman) Ayrımcı politikaları teşhir etmek gibi bir görev
ve sorumluluğumuz var.
BAŞKAN
Efendim, Anayasayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünü
falan okursanız buradaki husus bellidir. Ben buradaki anayasal bir ifadeyi
sizlere hatırlatmak istedim. Bundan dolayı bir rahatsızlık
duymaya gerek yoktur.
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Ayrımcılıkla mücadele kurulunu
niye kuruyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Süner, buyurun efendim
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın, gündem dışı
konuşmasına verdiği cevaba ilişkin açıklaması
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkanım, Sayın Bakanın iki konuda
dikkatini çekmek istiyorum.
Ülkemizde turizm
tesislerinde fiyatlandırma kriterlerinde, bilindiği üzere, şu
anda uygulanan bir üst sınır uygulaması vardır. Hiçbir
zaman üst fiyatı uygulayamamaktadırlar. Sistemin
değiştirilerek alt sınır konulmasının daha
yerinde olacağını düşünüyorum.
İkinci konu:
Turizm işletmelerinde 2010 itibarıyla ustalık,
çıraklık, kalfalık belgesi zorunlu hâle getirilmiştir.
İki yıllık bir geçiş süreci olması gerekmektedir. Aksi
hâlde hem oteller çalıştıracak eleman bulamayacak hem de
otellerde mevcut çalışan personelin büyük bir kısmı
işsiz kalacaktır. Çünkü ustalık, çıraklık belgesi
imtihanına ortaokul ve lise mezununun girebilmesi için dört
yıllık sigortalı olarak çalışması lazım. O
zaman sekiz yıllık bir zaman dilimi lazım. Çünkü maalesef
altı ay sigortalı olarak çalışıyorlar turizm
işletmelerinde. O zaman, iki yıllık bir süreç
tanınırsa, ortaokul ve lise mezunlarına da rahatlıkla
imtihana girme olanağı sağlanır ve turizm
işletmelerinde de işsizlik gündeme gelmez.
Bir de
yabancı işçi çalıştırma konusu var maalesef-
otellerde.
BAŞKAN
Sayın Süner, şunu ifade etmek istiyorum: Şimdi, efendim,
bakınız, gündem dışı konuşma yaptınız,
tekrar ek bir şey söylüyorsunuz ama bunlar Sayın Bakana direkt olarak
da söylenebilir. Şimdi, Sayın Bakan da tekrar size mikrofon
aracılığıyla cevap vermeye kalkarsa zaman alır. Beni
bağışlarsanız sevinirim.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Tamam, teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Bakanım umarım sizin dediğiniz hususları dikkate
alacaktır tabii ki.
Sayın
Şandır, buyurun efendim.
2.- Mersin Milletveli Mehmet Şandırın, Rus
tanklarının Azerbaycanın başkenti Bakûye girişinin
20nci yıl dönümüne ve Ermenistan Anayasa Mahkemesinin vermiş
olduğu son karara ilişkin açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ediyorum.
Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 20 Ocak 2010. Rus
tanklarının Azerbaycanın başkenti Bakûye girişinin
20nci yıl dönümü. Bütünüyle sivil, savunmasız halkın üzerine
tanklar sürülerek yüzlerce, sayısını bilemediğimiz kadar
soydaşımız katledilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak, 20 Ocak 1990da Rusyanın Azerbaycanı işgalinde
hayatını kaybeden soydaşlarımıza yüce Allahtan
rahmetler diliyoruz, tüm Azerbaycan halkına
başsağlığı diliyoruz. Bugünün unutulmaması
gerektiğini
Bu, bir zulüm günüdür, bir kıyım günüdür, bir insan
hakları ihlalidir; bunun unutulmaması gerektiğini dikkatlerinize
sunuyorum. Bu vesileyle Ermenistanın Azerbaycan topraklarında devam
eden işgali ve zulmünü de nefretle kınıyorum.
Ayrıca,
Ermenistan Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu son karar Türk ve
Türkiye düşmanlığının tescilidir. Bunu da
dikkatlerinize sunuyorum. Bu noktada Sayın Hükûmeti de
imzaladığı ve Meclise gönderdiği Ermenistan protokollerini
geri çekmeye de davet ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Biz de şehitlerimize
tekrar Allahtan rahmet diliyoruz.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır.
Tezkereyi
okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun (6/1518)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/179)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü
Sorular Kısmının 397nci sırasında yer alan (6/1518)
esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 29
milletvekilinin, sanal bağımlılık konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/521)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Teknolojinin
hız kazanmasıyla beraber çocuklarımız için bir
bağımlılık tehlikesi yaratan internet ve bilgisayar
oyunlarına yönelik bir araştırma gerçekleştirilebilmesi ve
alınması gereken tedbirlerin uzman görüşleri eşliğinde
tartışılabilmesi için TBMM içtüzüğünün 104 ve 105.
maddeleri ve Anayasanın 98. maddesi gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Nevingaye Erbatur (Adana)
2) Tayfur Süner (Antalya)
3) Osman Kaptan (Antalya)
4) Atila Emek (Antalya)
5) Sacid Yıldız (İstanbul)
6) Birgen Keleş (İstanbul)
7) Engin Altay (Sinop)
8) Fuat Çay (Hatay)
9) İsa Gök (Mersin)
10) Vahap Seçer (Mersin)
11) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
12) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
13) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
14) Rahmi Güner (Ordu)
15) Hulusi Güvel (Adana)
16) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
17) Ali Arslan (Muğla)
18) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
19) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
20) Eşref Karaibrahim (Giresun)
21) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
22) Ahmet Küçük (Çanakkale)
23) Tansel Barış (Kırklareli)
24) Şükrü Mustafa Elekdağ (İstanbul)
25) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
26) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
27) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
28) Tekin Bingöl (Ankara)
29) Tacidar Seyhan (Adana)
30) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
Gerekçe:
Günümüzün
vazgeçilmezlerinden biri hâline gelen internet ve bilgisayarlar hayatı
kolaylaştırmanın ve bilgiye hızlı erişimi
sağlamanın yanı sıra bilinçsiz kullanımı
aracılığı ile çocukların ve gençlerin hayatında
önemli bir yer edinerek bir anlamda bağımlı olmalarına yol
açmaktadır.
Çeşitli
ülkeler sanal bağımlılık konusunda
araştırıcı ve önleyici çalışmaları
teşvik etmekte ve çocukların, gençlerin bilgisayar ve internet
kullanımına koruyucu sınırlamalar getirmektedir. Ülkemizde
de internet kafelerin kullanımında yaş
sınırlaması olsa da gündelik yaşamda yaş
sınırlamasına pek uyulmamaktadır.
Geçtiğimiz
günlerde yaşanan bir çocuk cinayetinde de bir internet oyununun sebep
gösterilmemesi sanal bağımlılık konusunun artık
tartışılmasının gerektiğini bizlere tekrar
hatırlatmıştır.
Günümüzde çocuklar
sanal arkadaşlıklar ve sanal kimliklerle gerçek dünyadan
uzaklaşmakta ve korunmasız internetin yaratabileceği her tür
tehlike ile yüz yüze kalmaktadır.
Bilgisayar
oyunlarının da çocukları şiddete yönlendirdiği
artık uzmanlarca kabul edilen ortak bir görüştür.
Oysa bilgisayar
ve internet kullanımı bilinçli bir şekilde
gerçekleştirilirse hem çocuğa hem topluma yüksek yarar
sağlayacaktır. Ancak çocuklara yönelik birçok tehlikenin var
olduğu interneti çocukların sınırsız
kullanımına sunmak çocukları içe kapanık, agresif,
şiddete yatkın, okuma alışkanlığından uzak
bireyler hâline getirebilir.
Yukarıda
özetlenen sebeplerle, sanal bağımlılık konusunun
detaylarını, sebeplerini ve sonuçlarını, nasıl
önlenebileceğini, alınabilecek tedbirleri araştırabilmek,
tartışabilmek ve uzman görüşler eşliğinde konuyu
inceleyebilmek amacıyla bu araştırmanın
açılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
2.- Mardin Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin,
doğal afet ve deprem riskinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/522)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin
karşı karşıya bulunduğu doğal afetler ve deprem
riskinin yol açtığı sorunların
araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98inci, İçtüzüğün 104 ve 105inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Emine Ayna (Mardin)
2) Fatma Kurtulan (Van)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Bengi Yıldız (Batman)
7) M.Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Akın Birdal (Diyarbakır)
9) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) Pervin Buldan (Iğdır)
12) Sebahat Tuncel (İstanbul)
13) Nuri Yaman (Muş)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
16) Sevahir Bayındır (Şırnak)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Şerafettin Halis (Tunceli)
19) Özdal Üçer (Van)
20) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
Genel Gerekçe:
Türkiye, sahip
olduğu jeolojik, topoğrafik ve meteorolojik koşulları nedeniyle
büyük can ve mal kayıplarına yol açan doğal afet olayları
ile sıkça karşılaşmaktadır.
Coğrafyasının yaklaşık % 93ü aktif deprem
kuşağı üzerinde olan, nüfusunun yaklaşık % 98i deprem
tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir afetler
ülkesidir Türkiye. Ayrıca ülkenin kentsel ve kırsal yerleşim
alanları sadece deprem değil aynı zamanda heyelan, su
baskını, kaya düşmesi vb tehlikelerin yarattığı
zararlarla mücadele etmek zorunda da kalmaktadır.
1999 Marmara
Bölgesi depremlerinin neden olduğu acı fatura ilk dönemlerde toplumun
tüm kesimlerini ve siyasetle uğraşan kimseleri derinden
etkilemiş gözükmüştü. Yeni bir söylem ve davranış
şekli vurgulanmaya, artık hiçbir şeyin eskisi gibi
olmayacağına yönelik ümit yayılmaya
başlamıştı. Ancak aradan geçen yaklaşık 10
yılda, tüm bu söylem ve girişimlerin birer yanılsama olduğu
görüldü.
Sorunun en özlü
ifadesi Türkiye kentleri doğal ve teknolojik tehlikelere
dayanıksız risk havuzları oluşturmuş, yalnız
deprem ile değil, farklı tehlike türleri ile baş edebilecek niteliklerden
uzak kalmışlardır şekildedir. Sadece kentler değil,
herhangi bir mühendislik hizmeti görmeden yerel malzeme ve işçilik
gelenekleri ile yapılanan kırsal yerleşimlerdeki yapı
stokları da aynı riskle karşı karşıyadır.
Afet tehlikeleri meydana getirdikleri zararlar ile ülke kalkınması
üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Afet tehlike ve
riskleri ile sık sık karşılaşılan Türkiyede
geçmişi uzun bir afet yönetimine ve birikimine sahip olmamıza
karşın gelinen noktada sahip olunan olumluluklar hızla erimiş
ve sorunlar artık karmaşık bir hâl almıştır.
Yürürlüğe girdiği dönemde zamanının en gelişmiş
afet yasalarından biri olarak kabul edilen 7269 sayılı Umumi
Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle
Yapılacak Yardımlara Dair Kanunu geçen zaman içinde, bilimsel ve
toplumsal gelişme ve ihtiyaçların göz ardı edilmesi, siyasi
öngörüsüzlük, afet hizmetleri üzerindeki siyasi baskılar ve benzeri
etkiler sonucu işlevlerini sadece yara sarmaya odaklayabilmiştir.
Mevcut sistemin işleyişine göz attığımızda, afet
hizmetlerinin önemli oranda afet sonrası yara sarmaya odaklanması ve
uygulamada tek politika hâline dönüşmesi; sistemin afet sonrasına
ağırlık vermesi nedeniyle zarar azaltma araçlarının
geliştirilememesi; başta İmar Yasası olmak üzere ilgili
yasalardan kopuk olması; kurumsallaşma sürecinde çok
başlılığın hâkim olması gibi olumsuzluklara sahip
olduğu bilinmektedir.
Jeolojik,
meteorolojik ve benzeri afet tehlikelerinin araştırılması,
bölgesel ve yerel ölçekte tehlike değerlendirmeleri (makro ve mikro
bölgeleme) ve haritaların üretilmesi, zarar azaltıcı mühendislik
önlemlerinin geliştirilmesi, erken uyarı, izleme ve ikaz
sistemlerinin oluşturulması, arazi kullanım planlamasına ve
imar planlarına afet verilerinin entegresi, yapılaşma
standartlarının oluşturulması, afet ve imar
mevzuatlarının bütünlüğünün sağlanması, afet
zararlarını azaltma konusunda uluslararası ve ulusal bilgi ve
deneyimin paylaşılması çalışmalarıdır.
Gelinen noktada
en vahim ve en can alıcı sorun ise, toplum yaşamını bu
kadar yakından ilgilendiren deprem konusunda, devlet yetkilerinin 1999
sonrası yapılan çalışmalar, olası depremlere
karşı alınan tedbirler ve depremlerle ilgili daha pek çok konuda
toplumla, meslek odalarıyla ve kamuoyuyla nerdeyse hiçbir bilgi ve
iletişim ağı kurmamış olmasıdır. Tüm bu
bilgiler ışığında, afet yönetimi ve politikası
ile ilgili gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasıyla birlikte etkin
bir afet politikası, yapı denetiminin yerel yönetimin meslek
odaları ve uzman kişilerle bir arada oluşturulması gerekmektedir.
3.- İzmir Milletvekili Şenol Bal ve 21
milletvekilinin, İzmirin Torbalı ilçesindeki intihar
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/523)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte
arz ettiğimiz İzmir İlinin Torbalı İlçesinde son bir
yılda artan intihar ve intihara teşebbüs olaylarının
araştırılması amacıyla Anayasanın 98. ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca
Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz. 23.11.2009
1) Şenol Bal (İzmir)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
4) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
5) Mehmet Şandır (Mersin)
6) Tunca Toskay (Antalya)
7) Faruk Bal (Konya)
8) Kadir Ural (Mersin)
9) Behiç Çelik (Mersin)
10) Hasan Özdemir (Gaziantep)
11) Osman Durmuş (Kırıkkale)
12) Akif Akkuş (Mersin)
13) Mithat Melen (İstanbul)
14) Münir Kutluata (Sakarya)
15) Murat Özkan (Giresun)
16) Cumali Durmuş (Kocaeli)
17) Durmuşali Torlak (İstanbul)
18) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
19) Rıdvan Yalçın (Ordu)
20) Necati Özensoy (Bursa)
21) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
22) Ali Uzunırmak (Aydın)
Gerekçe:
Bireyin bilinçli
olarak kendini öldürmeye yönelik bir davranış sergilemesi farklı
sosyo-ekonomik, kültürel ve psikolojik etkenlerle ilişkili olsa da
insanın kendi canına kıyması, kendi
varlığına son vermek istemesi oldukça dikkat çekici bir problem
olarak değerlendirilmelidir.
İntihar ve
intihar girişimi olgusu bir halk sağlığı problemi
olarak görülmelidir. Ayrıca bu konu bir sosyal problemi de ortaya
koymaktadır.
İntihar ve
intihar girişimi vakalarının yaygın hâle gelmesi hem
aileler hem de toplum üzerinde derin izler bırakmaktadır.
İntihar ve
intihar teşebbüsleri toplumsal bir sorun hâline geldiğinde sorunun
incelenmesi ve çözümüne ilişkin tedbirler konusunda araştırma
yapılması şarttır.
İzmir
İlinin, Torbalı ilçesinde intihar olaylarındaki artış
ciddi boyutlara ulaşmıştır.
Ocak ayından
bu yana asayiş raporlarına yansıyan 66 intihara teşebbüs ve
bu intihar girişimlerinin 13ünün ölümle sonuçlanması,
araştırılması gereken bir konudur.
Torbalıda
intihara teşebbüs edenlerin büyük bir kısmını kadınlar
oluşturmaktadır.
Hem yerel hem de
ulusal basında intihar vakaları hakkında çıkan haberler
Torbalıda endişe ile karşılanmıştır.
İntihara
teşebbüs edenlerin daha çok 15-24 yaş grubundaki gençler olduğu
tespit edilse de, intihar sonucunda ölenlere bakıldığında
17-61 arasında değişen yaş grupları ve sosyal statüsü
farklı kişiler olduğu görülmektedir.
Torbalıda
intiharları önleyebiliriz diyen ve intihara yatkın kişileri
tedavi eden Psikiyatrist Doktorunun da intihara teşebbüs etmesi ilgi
çekmektedir.
Torbalı
çevreden ve dışarıdan sürekli göç alan 10 yılda nüfusunu
dört kat artıran ve alt yapı oluşmadan ve hiçbir tedbir
alınmadan sanayileşmeye başlamış bir ilçemizdir. Bu
ilçemizde sosyal olayların incelenmesi önem arz etmektedir.
İntihar
vakaları; işsizlik, geçim sıkıntısı, aile
baskısı, uyumsuzluk, sosyal adaletsizlik,
başarısızlık v.b gibi faktörler ele alınarak çok yönlü
araştırılmalıdır.
Türkiye genelinde
son yıllarda görülen intihar ve intihar girişimleri ile Torbalı
örnek olayının karşılaştırmalı analizini ve
tedbirleri ortaya koyacak bir Meclis Araştırmasına acilen
ihtiyaç vardır.
4.- Mardin Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin,
Hakkârinin Ormancık köyünde 12 kişinin öldürülmesi olayıyla
ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/524)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Hakkâri
Şemdinli Derecik İç güvenlik Taburu Jandarma Ekipleri tarafından
Ormancık Köyünde 12 kişinin öldürülmesi iddialarının
aydınlatılması amacıyla Anayasanın 98. TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince Araştırma
Komisyonu kurularak, söz konusu olayın
araştırılmasını saygılarımla arz ederim.
01/12/2009
1) Emine Ayna (Mardin)
2) Fatma Kurtulan (Van)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Bengi Yıldız (Batman)
7) M.Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Akın Birdal (Diyarbakır)
9)Gültan Kışanak (Diyarbakır)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) Pervin Buldan (Iğdır)
12) Sebahat Tuncel (İstanbul)
13) Nuri Yaman (Muş)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
16) Sevahir Bayındır (Şırnak)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Şerafettin Halis (Tunceli)
19) Özdal Üçer (Van)
20) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
Gerekçe:
Türkiyede
1990lı yıllarda binlerce faili meçhul cinayet işlendi. Bu
cinayetlerin neredeyse tamamı Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde işlenmiştir.
Bu cinayetlerin
büyük bir çoğunluğu ise, birçok kaynağa göre devletin resmi
kurumu olarak belirlenen JİTEM tarafından işlendiği, iddia
edilmektedir.
Evlerinden gece
yarıları alınarak boş arazilerde ya da sokak ortasında
infaz timleri tarafından katledilen binlerce yurttaşın cesetleri
ise, asit kuyularına ve toplu mezarlara atıldı.
Ayrıca
ülkemizi olumsuz bir mecraya taşıyan anılan cinayetler,
JİTEM yapılanmasında yer alan ve halen Ergenekon Davasında
yargılananlardan bazıları tarafından da organize
edildiği halk tarafından kanıtlarıyla birlikte ileri
sürülmektedir.
PKK
itirafçısı ve JİTEM elemanı Abdulkadir Ayganın bu
şahıslarla birlikte işledikleri faili meçhul cinayetler ve
JİTEM yapılanması hakkındaki itirafları, kamuoyu
gündeminde genişçe yer aldı. Bu itiraflar, devlet içinde yer alan
devlet adamlarının hukuku ve insan haklarını nasıl
hiçe saydığını gözler önüne sermiştir. Son dönemde
ortaya çıkan toplu mezarlar ve asit kuyuları da bu anlamda hadiseyi
tüm boyutlarıyla ortaya koymuştur.
1994-1995
yılları arasında Hakkâri Şemdinlide er olarak askerlik
görevini yapan Afyon doğumlu ve kimliğini açıklamayan bir
şahsın, vicdan muhasebesinin neticesinde Diyarbakır Cumhuriyet
Savcılığına gönderdiği ihbar niteliğindeki
mektubu ve toplu mezar krokisi gündeme bomba gibi düştü.
Bilindiği
üzere 1994 yılında Şemdinli Derecike bağlı
Ormancık Köyünü basan Jandarma ekipleri 12si köy korucusu olmak üzere 14
kişiyi gözaltında aldıktan sonra kendilerinden bir daha haber
alınamamıştı. Yakınlarının insan
hakları örgütlerinin tüm çabalarına rağmen 14 kişinin
cesetlerine dahi ulaşılamadı. Olay dönemin Meclis İnsan
Hakları Komisyonu Başkanı Sema Pişkinsüt tarafından
TBMMye taşınsa da, dosya gündeme getirilmeden, kapatılmaya
çalışıldı.
İhbarı
yapan eski asker, 12 korucunun JİTEM tarafından öldürülmesini içime
sindiremiyorum. Bu vahşetin herkes tarafından bilinmesini istiyorum
diyerek gönderdiği ihbar mektubu, bir günlük gazete yayınlandı.
Aynı gazeteye açıklamalarda da bulunan eski asker, Şubat ya da
Mart ayında görev yaptığı Hakkâri Şemdinli Derecik
İç Güvenlik Taburuna 4-5 bıyıklı ve sakallı
kişilerin geldiğini ve bu kişilerin JİTEM elemanı
olduğunu duyduğunu söyledi.
Olay tarihinde,
olay mahallinde askerlik yapan er şöyle devam ediyor. Bunlar geldikten
bir gün sonra, bir grup asker ve o dönemin Şemdinli Derecik İç
Güvenlik Taburu Komutanı birlikte, Ormancık Köyünden 12 korucuyu
alıp getirdiler. PKKye yardım ettikleri gerekçesiyle dört gün
boyunca koruculara her türlü işkence yaptılar.
Eski er,
anlatımında devamla; Koruculara sürekli siz PKKliymişsiniz,
suçunuzu itiraf edin diye bağırıyorlardı. Korucular ise,
PKKli olmadıklarını ısrarla söylüyordular. Daha sonra
tabur komutanı, koruculardan bir tanesini cephanelik diye kazılan
yaklaşık 80 metrekarelik bir çukurda kurşuna dizerek öldürdü.
Geri kalan korucuları da beş günlük işkenceden sonra
kurşuna dizdiler. Taburda bulunan büyük çukura gömdüler. Bu olaydan sonra
JİTEMci şahıslar ortadan kayboldu. Olaydan sonra Ormancık
Köyü yakılarak tamamen boşaltıldı şeklinde
bilgi-görgü ve iddialarını açık seçik beyan ediyor.
Olayı
birebir yaşayan eski asker, can güvenliğinin sağlanması
halinde öldürülen şahısların gömüldüğü yeri
gösterebileceğini anlatıyor.
Askerin
anlattığı olayı doğrulayan ve birebir
yaşadıklarını da anlatan öldürülen kişilerin
yakınları, olay günü Yarbay Ali Çamurcunun başında
bulunduğu Jandarma ekibinin köye geldiklerini, tüm köy halkını
meydanda topladığını ve kendilerine işkence
yapıldığını ifade ettiler. Hamile kadınlara dahi
işkence yapıldığını, bu nedenle düşük
yaptıklarını da anlatan köylüler, yakınlarını
öldürenler hakkında hiçbir hukuki girişimin
yapılmadığını, yakınlarının
cesetlerinin de kendilerine verilmediğini belirtiyorlar.
Daha sonra
savcılık kararıyla taburda bir kazı
çalışması yapıldıysa da, bu çalışma
kamuoyunun beklentilerine cevap olamamıştır. Eski askerin
gönderdiği krokinin yetersiz olduğu anlaşılmasına
rağmen, askerin kazı yerine getirtilmesi için de hiçbir girişim
yapılmamıştır. Bu da olayı örtbas etmeye yöneliktir.
Bu olayın
tüm yönleriyle araştırılarak, zaman kaybedilmeden
aydınlatılması gerekmektedir. Bu nedenle araştırma
komisyonu kurulması talebimizin ivedilikle ele alınması ve
gereğinin yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Kanun teklifinin
geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
A) Önergeler (Devam)
2.- Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlu,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve Hatay Mil-letvekili Süleyman
Turan Çirkinin (2/542) esas numaralı Kanun Teklifini geri çektiklerine
ilişkin önergeleri (4/178)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/542 Esas
numaralı kanun teklifimizi geri çekmek istiyoruz. Gereğinin
yapılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Metin
Çobanoğlu |
Mehmet
Şandır |
Süleyman Turan
Çirkin |
|
|
Kırşehir |
Mersin |
Hatay |
BAŞKAN
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri komisyonlarında bulunan teklif geri verilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
C) Tezkereler
1.- TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahinin,
beraberinde bir Parlamento heyetiyle İslam Konferansı Örgütü
Parlamento Birliği VI. Konferansına katılmak üzere Ugandaya
resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1062)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, Uganda Parlamento Başkanı
Edward Kiwanukanın vaki davetine icabetle Kampalada düzenlenecek olan
İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği VI. Konferansına
katılmak üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Ugandaya ziyarette
bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 9. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Karar yeter sayısı
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.59
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Sayın
milletvekilleri, Kâtip Üye arkadaşlarımıza
danıştım, onlar da kendi aralarında ihtilaf ettiler;
elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, tezkere
kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2. Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3. Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/715) (S.
Sayısı:418) (x)
(x)
418 S. Sayılı Basmayazı 13/01/2010 tarihli 47nci birleşim
Tutanağına eklidir.
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet burada.
Geçen
birleşimde tasarının birinci bölümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı. Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz. İkinci bölüm 11 ila 19uncu maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldıza aittir.
Sayın
Yıldız, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
SACİD YILDIZ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık
Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporunun ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi partim ve şahsım
adına saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz tasarı geçtiğimiz yasama yılı sonunda,
haziranın sonunda ilgili toplum kuruluşları, dernek ve
sendikalarla yeteri kadar tartışılmadan ve
uzlaşılmadan Komisyon gündemine alınmıştı. Burada
Sayın Bakan geçen gün açıklamasında diyor ki: Biz, ilgili
sağlık kuruluşlarını, sivil toplum
kuruluşlarını dinledik, onlarla yeteri kadar görüştük. Bu
doğru olabilir fakat uzlaşma yok sayın milletvekilleri. Ve daha
evvel, bundan evvel, otuz yıl önce çıkan Tam Gün Yasasında, o
dönemde Sağlık Bakanı olan Sayın Mete Tan benimle özel
görüşmelerinde ve gönderdiği notlarda -bu notlar sanıyorum
Sayın Bakanda ve Komisyon Başkanında da var- o zaman
Yasanın neden başarısız olduğunu dile getirirken
şöyle bir öz eleştiri yapmıştı: Biz ilgili sivil
toplum kuruluşlarıyla uzlaşma yapmadan tasarıyı
getirdik ve aynı zamanda tasarıda birçok konuda Maliye
Bakanlığına gönderme yaptık. Maliye Bakanlığı
Hayır dediği zaman onun mali yükümlerini biz
gerçekleştiremedik. Bu iki konuyu başarısızlık nedeni
olarak göstermişti. Burada da görüşülme var fakat uzlaşma yok.
Şu andaki sağlık kuruluşlarının hemen hepsi,
ilgili sağlık kuruluşlarının hepsi tam gün
yasasına karşı olmadıklarını fakat şu anda
görüşmekte olduğumuz tasarıya karşı
olduklarını ifade etmişler ve hiçbir sağlık
kuruluşu, hiçbir sendika bunun aksini söylememiştir. Boy boy gazete
ilanları vermişlerdir Türkiye Hekim Platformundan açıklama. diye.
Bunu hepiniz gördünüz ve burada bir sürü tabip odası ve diğer
sağlık kuruluşları buna imza vermişlerdir değerli
milletvekilleri. Yani bir uzlaşma yok bu konuda.
Geçen yıl,
yasama yılının bitiminde, oldu bittiye getirilircesine, üstelik
tali komisyonlarda görüşülmeden, onların öneri ve görüşleri
alınmadan Sağlık Komisyonunda görüşülmeye ve
tartışılmaya başlandığından birçok
eksikliği de beraberinde getirmektedir. Bu yasayla ilgili Millî
Eğitim Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonunda da görüşülmesi gerekirdi
tali komisyon olarak, ayrıca Millî Savunma Komisyonu ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonunda da görüşülmesi gerekirdi. Çünkü bu yasa
sadece üniversitelerin tıp fakültelerine tam gün getirmiyor değerli
arkadaşlar, üniversitelerin bütün fakültelerine iktisat fakültesi, hukuk
fakültesi, mimarlık, mühendislik gibi fakültelere tam gün getiriliyor ve
bu nedense -üstelik üniversitelerdeki döner sermaye yapısını
değiştiriyor- Millî Eğitim Komisyonunda görüşülmüyor.
Komisyon görüşmeleri sırasında YÖK Başkan Vekili Sayın
İzzet Özgenç Biz uygun görüş verdik. dedi. Ama burada yasa
çıkacak, yasanın görüşme yeri Meclistir, Meclisin ilgili
komisyonudur. Yasa çıkarma yeri YÖK değildir değerli
milletvekilleri, onun görüşü yeterli değil.
Komisyon
görüşmelerinde bütün sendika ve sivil toplum kuruluşlarının
temsilcileri tam güne karşı olmadıklarını, fakat buna
karşı olduklarını söylediler.
Tasarının
yalnız hizmet açısından değerlendirilerek
araştırma ve eğitim hizmetleri açısından yok
sayılmasına karşı olduğumuzu bildirmek isterim.
Değerli
milletvekilleri, tasarının birçok eksikliğinin olduğunu
sözlerimin başında ifade ettim. Örneğin eksik olan bir şey
de eczacılar ve yardımcı sağlık personelinin önemli
bir kısmının tasarıda yer almamış
olmasıdır. Tasarıda hekimler ve diş hekimleri için mesleki
mali sorumluluk sigortası getirilmekte, ancak diğer sağlık
personeline bu zorunluluk getirilmemektedir. Oysaki, bilindiği gibi
sağlık hizmeti bir ekip işidir. Bu nedenle, bu sigortada tüm
ekibin yer alması gerekmektedir değerli milletvekilleri.
Altyapısı tam olarak hazırlanmadan uygulanmaya
çalışılan değişikliklerden ise en büyük zararı
vatandaşlarımız görmüştür ve görecektir.
Değerli
milletvekilleri, diğer önemli bir nokta: Mesleğini serbest olarak
icra eden tabip ve diş tabipleri, hizmet bedeli hasta tarafından
karşılanmak ve Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edilmemek
kaydıyla hastalarının teşhis ve tedavisini Sosyal Güvenlik
Kurumuyla sözleşmeli yerlerde yapabilirler. denmektedir. SGKyla sözleşmeli
yerlere hasta gittiği zaman sadece farkını değil
giderlerinin tümünü kendi verecek ve bu farkı talep edemeyecektir. Bu,
sosyal devlet ilkesiyle çelişmektedir değerli milletvekilleri.
Eğer hasta SGKlı ise Sosyal Güvenlik Kurumuyla anlaşmalı
kuruluşlarda aynı işlem için devlet ne ödüyorsa bu miktarı
ödemelidir. Bunu ben Komisyon tartışmaları sırasında
söylediğimde Sayın Bakan dedi ki: Muayenehaneye giden hasta zengin,
paralı hastadır. Oysaki böyle değildir bu gerçek;
muayenehaneye, inandığı için, o hekime güvendiği için, daha
evvel bir yakınını tedavi ettiği için gider ve bu Sosyal
Güvenlik Kurumuna bağlı sigortalı hasta, tamamen,
parasını kendi verecek. Bu da sosyal devlet ilkesiyle
çelişmektedir.
Muayenehanelerin
kapatılmasıyla da 60 bine yakın sağlık personeli,
teknisyen ortada kalacaktır. Bu işsizlik durumunda bunun da
düşünülmesi gerekir değerli milletvekilleri.
Sağlık
hizmetlerinin bir tür ticari faaliyet olarak algılanmasına Cumhuriyet
Halk Partisi olarak biz de karşı çıkmaktayız fakat bu
kanunun, tasarlanılanın tam aksi bir sonuç doğurması da
olasılıklar arasında yer almaktadır. Bu da göz ardı
edilmemelidir. Bu yasa ile ve Plan Bütçe Komisyonunda bekleyen Kamu Hastane
Birlikleri Yasasıyla, hastaneler işletme hâline, yani ticarethane
hâline getirilecektir değerli milletvekilleri.
Tasarıdaki
bir diğer önemli konu ise hekimlerin alacağı ücretin
çoğunun döner sermayeden karşılanması ve performansa
dayandırılmasıdır. İkramiye de buradan
karşılanmaktadır.
Görüşmekte
olduğumuz tasarıyla üniversite ve eğitim hastanelerinin önüne
konulmak istenen temel hedef, nitelikli sağlık hizmeti
sunulması, eğitim ve araştırma hastanelerinin
niteliğinin yükseltilmesi değil, bir işletme
anlayışıyla daha fazla işlem yaparak döner sermaye
gelirlerinin artırılmasıdır. Oysaki döner sermaye
gelirlerine, üstelik özel döner sermaye gelirlerine ihtiyaç vardır
üniversitelerde, özel hizmetten olana. Mesela, sadece Hacettepe Üniversite
Rektörü diyor ki değerli milletvekilleri: Yılda 35 milyon lira biz
özel işlemlerden kazanıyoruz. Genel dönerimizin yüzde 18ini buradan
elde ediyoruz ve 2.600 personele buradan ücret veriyoruz. Bu aksayacaktır
bu yasa çıktığı takdirde.
Bu yasa ile
yükseköğretim kurumunun ihtiyacı olan mal ve hizmet
alımları, her türlü bakım, onarım, kiralama, devam etmekte
olan projelerinin tamamlanmasına yönelik inşaat işleri ve
diğer ihtiyaçlar ile yönetici payları döner sermayeden
karşılanacaktır.
Döner sermaye ek
ödemeleri üzerinden ücret iyileştirilmesi sakıncalı bir
yaklaşımdır değerli milletvekilleri, döner sermaye
gelirlerinden ödemenin, sürekliliği ve sürdürülebilirliği
açısından ciddi riskleri vardır. Tasarıyla, güvencesiz ve
yarın ne olacağı belirsiz bir kaynak, hekimlerin ana gelir
kaynağı olarak önerilmektedir. Bunun da üniversite hastanelerinin
çöküşünü daha da hızlandıracağı unutulmamalıdır.
Eğitim
hastanelerinde, üniversitelerde, tam gün uygulamasına geçiş ayrı
bir çıkmazı da beraberinde getirmektedir. Öğretim üyeleri, ya
asgari yaşam koşullarını sağlamak adına daha
fazla işlem daha fazla kazanç anlayışının hâkim
olduğu performans uygulamalarının bir parçası olacak ya da
eğitim, araştırma, nitelikli sağlık hizmeti gibi iyi
hekimlik değerlerini sürdürmeye çalışarak düşük bir temel
ücretle yaşam mücadelesi vermeye mahkûm olacaklardır. Performans
uygulamasına geçildiği zaman, hekimler, üniversite hastanelerinde,
daha basit, komplikasyonu düşük, hatta endikasyonu
tartışılır müdahalelerle performanslarını
doldurmaya çalışacaklardır, büyük vakalara girmeye
yanaşmayacaklardır. Bu da, öğrenci, asistan eğitimini
aksatacaktır ve hâlen zaten tıp fakültelerinde öğrenci
eğitimi çok aksamaktadır. Mesela, geçen gün Antalyada, mezun olan
bir kız, yeni hekim Doktor arkadaşıma annemi babamı teslim
etmem. diyordu, bu yansıdı. Gene, Gazi Üniversitesinden yeni mezun
bir hekim, aynı şekilde Ben arkadaşlarıma babamı,
annemi, çocuklarımı teslim edemem. diyor.
Değerli
arkadaşlar, hekimlerin üzerine bu kadar gitmemek gerekir. Bakın,
atalarımız ne demiş hekimlerimiz için -Yusuf Has Hacibden-:
Hekim, bütün hastalık ve illetlere devacıdır. Bu adam sana
lazımdır. Hayat işi onsuz iyileşmez. Hayatta oldukça insan
gene hastalanır. Hekimi kendine yakın tut, iyi tut, onun
hakkını koru, o lüzumlu bir insandır. Bizim de
atalarımıza kulak vermemiz gerekmez mi değerli arkadaşlar?
Vatandaş
memnuniyetini Sayın Bakan öne çıkarıyor. Oysaki, hekim ve
sağlık çalışanlarının memnuniyeti de çok
önemlidir bu tasarıda. Onların morali bozuk, şevkleri
kırık olursa gönülden ve iyi hizmet veremezler. Sağlıkta,
özellikle hekimler, mesaisi olmayan, her an hizmete hazır olan gruplardır.
Her işin başı sağlıksa sağlığın
başı da hekimdir değerli milletvekilleri.
Çok uzun
olduğu için tabii, atlamak zorunda kalıyorum.
Zaten zor hayat
koşullarında hayatlarını sürdürmeye çalışan ve
işsizlikle mücadele eden vatandaşlarımız bir de Hükûmetin
uygulamaları nedeniyle mağdur olmakta, sağlık
harcamalarına ciddi paralar ödemekte, kendisi ve yakınları için
hayati öneme sahip ilaçlara erişememektedir; son günlerde kanser
ilaçlarında ve astım ilaçlarında olduğu gibi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
SACİD YILDIZ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti döneminde hiçbir
demokratik eylem, hiçbir hak arama, sesini duyurma eylemi cezasız kalmaz.
İşte, Tekel işçilerine ceza hâlâ devam ediyor. Eczacılara
da 4 Aralıkta yaptıkları seslerini duyurma eylemi nedeniyle
SGKyla sözleşmeleri iptal edilerek ceza kesildi. Neyse ki bu
hukuksuzluğa Danıştay Dur! dedi. Sayın Başbakan
tarafından ilaçların marketlerde satılacağı
bildirildi. Sadece ABDde uygulanan bu sistem sonucunda, yanlış ilaç
kullanımına bağlı olarak, çok sayıda ölüm ve sakat
kalma durumu yaşanmaktadır. Ayrıca marketlerde satılan
ilaçlar SGKnın ödeme listesinden çıkarılmakta, vatandaş bu
şekilde de zarar görmektedir. Şimdi, ben Tabipler Birliğinin ve
tabip odalarının dün yaptıkları ve vatandaşlar
tarafından da desteklenen ses duyurma eylemlerinin cezasız
kalmayacağını düşünüyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Hiç destek almadılar, hiç desteklenmediler.
SACİD YILDIZ
(Devamla) Öyle düşünüyorum.
Şimdiden
kulağıma Tabipler Birliğinin verdiği iş yeri hekimi
sertifikasının onların elinden alınacağı duyumu
geldi. İnşallah bu yanlış bir duyumdur değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, teşekkür ediyorum size. Teşekkür
cümlenizi alayım efendim, teşekkür etmiş olun, buyurun.
SACİD YILDIZ
(Devamla) Sözlerime son verirken halkımızın
sağlığı için yapılan doğruların daima
yanında olacağımızı, yanlışları da
söylemekten çekinmeyeceğimizi bildirir, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yıldız.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Reşat Doğru.
Buyurun
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 418 sıra sayılı kanunun ikinci bölümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken 20 Ocak 1990 tarihinde Bakûde Rus tankları tarafından
yapılan katliamı şiddetle kınıyorum. Bakûde
şehit olan Azerbaycan Türklerine Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kısaca tam gün kanunuyla
ilgili
Bu kanun, çıkartılması gereken bir kanundur. Tabii, bu
kanunun çıkartılmasıyla beraber, birçok yerde kanunun
karşısında olan gruplar da çeşitli eylemler içerisine
girmişlerdir. Tabii, bundan dolayı da sağlık personelinin
hepsini ilgilendiren ve özellikle de geleceğini ilgilendiren bir kanun
olması dolayısıyla, sivil toplum kuruluşları dâhil
olmak üzere, hekim camiası, teknisyeniyle, doktoruyla,
eczacısıyla, diş hekimiyle bu kanun hakkında
düşüncelerini veyahut da kanundan beklentilerini bir bir ifade ederken,
kanunun bunların birçoğuna yer vermediği ve bunların hepsini
kapsamadığı şeklinde de söylemleri vardır.
Ben de bazı
maddeler üzerinde görüşlerimi arz etmek istiyorum. Daha doğrusu bu
kanunun, esasında tüm grupların ve tüm sivil toplum
kuruluşları dâhil olmak üzere tüm tarafların hepsinin, hep
beraber değerlendirilmesiyle beraber tekrar bir gündeme getirilmesinin
faydası olacağını da ifade etmek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölümde, 11inci maddede Sağlık
Bakanlığı ve üniversite hastanelerinin çeşitli birimleri
karşılıklı olarak kullanılabilir. deniyor. Bu
maddenin her noktada işleme şansı olmadığı
kanaatindeyim. Üniversite hastanelerinin birimlerini Sağlık
Bakanlığı nasıl kullanacak, bunu kimler düzenleyecek? Çok
zor bir iş olarak görülüyor.
12nci maddede,
Türk Silahlı Kuvvetlerindeki sağlık hizmetleri tazminatı
düzenleniyor. Bu düzenlemelerde, örneğin tabip albay ile diğer
branştaki albaylar arasında farlı ücretler olacağı da
görülüyor. Tabii, bu 12nci maddeyle ilgili olarak, Türk Silahlı
Kuvvetlerinde çalışan hekimlerin de özlük haklarıyla ilgili
bazı iyileştirmeler olduğu da ifade ediliyor ancak bu kanundan
askerî hekimlerin de çok fazla memnun olmadıklarını ifade etmek
istiyorum. Bu maddeyle beraber, tabii, Millî Savunma
Bakanlığının görüşü alınarak uygulanacak diye bir
şey söyleniyor. Tabii, Millî Savunma Bakanlığının
görüşü alınsın ama daha önceki söylemler içerisinde askerî
hakimler ve savcıların almış olduğu tazminatlar
doğrultusunda neredeyse aynı ücret alınması şeklinde
bir söylem vardı. Ben bunun gerçekleşme noktasının pek
olmayacağı kanaatindeyim. Şu anda askerî hekimlerimizin
birçoğunda çok ciddi sıkıntılar vardır. Bakın,
şu andaki, işte, okullarını okumakta olan Gülhane Askerî
Tıp Akademisindeki öğrencilerin birçoğu okullarına devam
ederken okullarından ayrılıyorlar. Ayrıca, yine askerî
hekim olarak çalışan arkadaşlarımızın
birçoğunun da ayrılmakta olduğu yani hekimliği
bırakmak aşamasına gelmiş olduğunu da görüyoruz.
Askerî hekimler
çok zor şartlar içerisinde çalışıyorlar. Yaklaşık
olarak yirmi yıllık bir mecburi hizmetleri var. Bu mecburi
hizmetlerin de aşağı yukarı sekiz yıllık bir
süresi de Doğu ve Güneydoğu bölgesinde geçiriliyor. Şu anda, hep
beraber, bazen düşünüyoruz firar eden hekimler diyoruz. Eğer
Sağlık Bakanlığı bu noktada, firarda bulunan
hekimlerin sayısını biliyorsa burada açıklasın
diyoruz. Ayrıca son beş yılda kaç askerî hekim acaba zorunlu
hizmet ve ücret getirisi nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden
ayrılmıştır? Yani dolayısıyla, askerî hekimlerle
ilgili olarak da bu kanun daha ciddi bir şekilde, tarafların
görüşleri alınarak veyahut da daha farklı bir görüntü
içerisinde, bu kanunun içerisine zerk edilmesinin o hakların
korunması noktasında faydası olacağını
düşünüyorum, onun için de bunları söylemeye çalıştım.
14üncü madde ile
döner sermaye gelirlerinin Emekli Sandığı ile
ilişkilendirme konusu anlatılıyor. Bu maddede sağlık
çalışanına sigorta priminin işveren payı dâhil
tamamını kendileri ödemek kaydıyla ibaresi, konarak
emekliliğe yansıması sağlanıyor. Yani şahsın
kendisi yıllarca para ödeyerek sonuçta da bundan faydalanıp
emekliliğinde maaş artışı görecek. Bu da
sağlık çalışanı için cazip değildir.
Emekliliğe iyileştirme yapmak istiyorsanız, çıplak
maaşına, ek ödemeye bir iyileştirme yapın, sonuçta
dolambaçlı söylemler ortadan kalksın. Hekimler ve diğer
sağlık personeli reel bir iyileştirme bu konuda istiyorlar.
Ayrıca,
bakın, mesela röntgen teknisyenleri konusunda da çok ciddi olarak
itirazlar var. Röntgen teknisyenleri çalışma saatlerinin, sürelerinin
artırılmış olduğunu ifade ediyorlar. Çalışma
saatlerinin artırılmasıyla beraber, bakınız, Avrupa
Birliğinde bir röntgen teknisyenine 16-20 hasta düşerken bizde
aşağı yukarı 60-70 hasta düşüyor ve bundan dolayı
da röntgen teknisyenlerinin günlük olarak 200-250 civarında bir film çekme
veyahut da röntgen ışınlarına maruz kalma durumuyla
karşı karşıya bulunuyorlar. Onlar da, bu kanunda,
kendilerine haksızlık yapıldığını, bu
maddenin düzeltilmesini bekliyorlar.
Bakın, yine
15inci madde ile görevinden ayrılanların dönüşü tarif ediliyor.
Bu doğru bir maddedir. Çeşitli sebeplerle ayrılan hekimler geri
dönmek isteyebilir. Bunu daha da açıp istedikleri yere geri iadesi uygun
olur diye düşünüyorum. Ayrıca, kanunun bu maddesinden Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerini de çünkü bizim içimizde de hekimler, sağlık
çalışanları vardır- faydalandırma konusunda bir
önergeyle bir düzenleme yapılabilir mi diye düşünüyorum.
Sayın
milletvekilleri, sağlık sektörü birbirini tamamlayan hasta, doktor,
hastane ve eczanelerden oluşmaktadır. Burada da en önemli birim
hastadır. Hasta her şeyin üzerinde tutulmalıdır. Hasta
insan bir an önce tedavisine kavuşmak ister. Bu isteğinde maddi
kaynak nedir, ne değildir, maliyet nedir; bunları bilmesi beklenemez.
Bugün sağlık personelinin aldığı ücretler
çalışma şartlarına ve sorumluluklarına göre çok
azdır.
Hekimler
haftanın yedi günü yirmi dört saat çalışmak mecburiyetindedir.
Bugün bir hastayı ameliyat yapan operatör doktor evine gitse bile
kafası yapmış olduğu ameliyattadır, Kanama mı
olacak? Hastanın durumu nasıl olacak? şeklinde bir takip etmek
mecburiyetinde hisseder kendisini yani normal mesai bitimi hekimler için
geçerli değildir. Mesai, günün neredeyse her zamanında, her
anında devam eder. Ondan dolayı da hekimlerin
çalışması büyük fedakârlıklar gerektirmektedir. Onlarla
parayı özdeşleştirmek doğru değildir.
Sayın
milletvekilleri, hekimler Hükûmet tarafından çıkarılan bu
kanundan çok şey beklediler; maaşlarının
iyileştirileceğini, çalışma şartlarının
düzeleceğini, emekliliğe yansımasını heyecanla
bekliyorlardı ancak verilen ücretler hem yeterli olmayıp hem de
çalışmalarının karşılığını
vermemektedir. Kanunda neredeyse bol bol vaat olduğu da görülüyor.
Ancak bu
iyileştirmeler kurum tabipliklerinde çalışan hekimler için de
düşünülmemiştir. Kurum tabipleri de hasta tedavi ediyorlar, onlar da
çalışıyorlar. Bunun sebebi nedir? Bu
arkadaşlarımız büyük bir özlük hakkı kaybıyla beraber
adaletsiz bir durumla da maalesef karşı karşıyadırlar.
Ayrıca,
Sağlık Bakanlığı dışında görev yapan
hekim ve diş hekimleri de döner sermayeden faydalanamıyorlar. Tam gün
ile birlikte bu doktorlar da sadece maaşlarıyla çalışmak
durumunda kalacaklardır. Bakanlığın farklı
kurumlarında çalışan hekimler de farklı oranlarda
performanstan yararlanacaklar; sonuçta da aynı işe farklı ücret
getirilecek, bu da huzursuzluğa sebep olacaktır.
Sağlık
personeli sadece hekim, diş hekimi de değildir; eczacısı,
veterineri, ebesi, hemşiresi, sağlık memuru ile röntgen
teknisyeni de dâhil diğer yardımcı sağlık personeli de
unutulmamalıdır; onların da döner sermaye paylarının artırılması
gereklidir, onlar da bütünün bir parçasıdır. Hekim
dışı personelin döner sermaye katsayıları da en az 250
- 300 civarına çıkarılmalıydı.
Türk hekimlerinin
anormal para kazandığı, yasal olmayan yollardan para
aldığı iddia edilmektedir. Bu sözler apaçık hekimlere
yapılan hakaret ve iftiradır. Herhangi bir yerde tespit edilen
yanlışlık varsa bu adli makamlara bildirilmelidir, adli
makamlarca bunun hesabı sorulmalıdır. Hekimleri, haksız
şekilde genelleştirilerek yapılan suçlamalar yaralamakta, üzmektedir.
Ücretli sağlık sistemi dünyanın her yerinde vardır.
Hekimler kanunların kendilerine verdiği yetki çerçevesinde
muayenehanelerini açıp çalışarak kazanç temin etmektedirler,
hekimler de kazançlarının vergisini vermektedirler. Bu gelirleri ile
sağlık çalışanları alınları ak olarak
helalden rızıklarıyla aramızdadırlar. Hatta siz hiç
doktorluk yaparak zengin olan bir hekim gördünüz mü? Hekim
yaşamını sosyal durumuna göre devam ettirecek gelir
istemektedir. Hekimler ülkenin sosyal gelişmişliğine göre bir gelire
kavuşturulmalı, performans uygulamasında uzmanlık
dalları arasındaki dengesizlik giderilmeli, eğitim ve
araştırmaya hak ettiği ölçüsünde performans verilmelidir.
Sağlık
Personelinin bugün önemli sorunlarının başında da emeklilik
konusu gelmektedir. Emeklilik dönemindeki sorunlar giderilmelidir. Bu manada da
bu kanundan özellikle hekimlerimizin birçoğunun emeklilik konusunda
iyileştirmeler beklemiş olduğunu ancak emekliliğinin döner
sermaye gelirlerine bağlanmış olmasının da bu
işlevi görmemiş olduğunu ifade etmek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, buradan, Sağlık Bakanlığını
artık ilgilendirmesi gereken Tekel işçileri konusuna geçmek
istiyorum.
Tekel
işçilerinin eyleminin ikinci ayında yani otuz yedinci günündeyiz. Bu
insanlar problemlerini her gün daha fazla yaşıyorlar. Tekel
çalışanları Hükûmetten sadece özlük haklarını
istiyorlar, çocuklarının, ailelerinin haklarını istiyorlar.
Karda kışta, buz gibi soğukta demokratik haklarını
kullanarak hiç kimseye zarar vermeden eylem yapıyorlar. Üç gün buz gibi bir
havada oturma eylemi yaptılar. Şimdi de açlık grevine
başladılar. Bu, ölüm orucuna doğru gidiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Doğru, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
Buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Oturma eylemleri
esnasında 2 binin üzerindeki Tekel işçisi hastanelere gönderildi,
perişan oldular, sözlerini Hükûmet duymayınca şimdi de
açlık grevine başladılar.
Buradan sivil
toplum örgütlerine, kadın hareketi derneklerine, Cumartesi Annesiyiz
diye çıkanlara sesleniyorum: Kızılayın göbeğinde
anneler, kadınlar buz gibi soğuk asfaltı
tırmalıyorlar, tırnaklarını buz gibi asfalta
batırıyorlar; neden onların sesini duyup herkesi ayağa
kaldırmıyorsunuz? Bu insanların insanlık hakkı yok
mudur? Tokattan bir işçi kadıncağızın çocuğu
Amca, annem ölmesin, bana geri gönderin. diyor. Mecliste oturan iktidar
vekilleri, bu insanların sesini lütfen duyalım.
Dün burada AKP
Grup Başkan Vekili kürsüye çıkıp maaşları ve özlük
haklarıyla ilgili bir şeyler söyledi. Bu insanlar, 1.000 lira ile
1.500 lira arasında maaş alıyorlar. Söylediği gibi ellerine
çok fazla para geçmiş olduğunu söyleyemeyiz. Bundan dolayı da
buradan tüm gruplara, yetkililere sesleniyorum: Sendikasıyla beraber
Hükûmet bir araya gelin de şu garip ve mahzun insanların sorununu hep
beraber çözelim diyor ve Yüce Meclisi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Hakkâri Milletvekili Sayın Hamit Geylani.
Sayın
Geylani, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının ikinci
bölümü üzerinde, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, sosyal devlet ilkesi, Anayasanın 2nci maddesinde
diğer ilkelerle birlikte sayılmıştır. Anayasanın
60ıncı maddesine göre de herkes sosyal güvenlik hakkına
sahiptir, devlet ise bu güvenliği sağlamakla yükümlü
bulunmaktadır. 56ncı maddesi ise devleti, herkesin
yaşamını beden ve ruh sağlığı içinde
sürdürmesini sağlamakla yükümlü kılmıştır.
Uluslararası belgeler de sağlığın vazgeçilmez bir hak
olduğunu vurgulamaktadır. Ama ne yazık ki ülkemizde devlet, her
yurttaşına, hiçbir ayrım gözetmeksizin ve de hiçbir ücret
karşılığı olmadan ulaştırması ve
vermesi gereken sağlık hizmetlerini de tıpkı ana dil
eğitimi ve öğrenim hakkı gibi engellemekte, paralı hâle
getirmektedir paralı kurslar misali.
Resmî
kurumların istatistikleriyle açığa çıktığı
gibi, yoğunlukla Kürtlerin yaşadığı bölgeler, istihdam
alanları, sanayi, eğitim ve sağlık alanlarında
Türkiyenin en az gelişmiş bölgeleri arasındadır. Kendi
yurttaşları arasında ayrım yapmaksızın, her
bölgenin kendine özgü ekonomik, kültürel ve siyasal sorunları çözülmeden,
ülkenin başta sağlık olmak üzere diğer sorunlarına da
çözüm bulunması olanak dışıdır, nitekim
bulunamıyor da çünkü değerli arkadaşlar, sağlık sorunu
da bir demokrasi sorunudur. Sağlığın temel sorunu
personelin tam gün çalışmasından öte, devletin
yurttaşına bakışı ve hukukiliğidir.
Bakınız,
ihtiyaca hiç de cevap olmayan doktor kadrosu ve olamayan teknik
donanımıyla Hakkâri il ve ilçe hastaneleri korkutucu bir ses
kirliliği tehdidi altındadır. Belki merak ediyorsunuz, bu
kirlilik ne? Bakınız, yörede, ne zaman, yaşanan hukuksuzluklara
karşı meşru ve demokratik bir tepki gelişirse savaş
jetleri, hastane dâhil şehir üzerinden alçak uçuş yaparak tehdit
savurmaktadır. Bu çılgınlıkta hastanın
sağlığını, yurttaşın psikolojisini ve ruh
sağlığını düşünün. Panik yaratarak, savaş
jetleriyle, toplarla yurttaşının psikolojisini bozan ve onu
korkutan tek bir sistem ve ülke var mıdır? Sanırım hepiniz
yoktur diyeceksiniz. Buna karşın, son dönemde de günün kandırmaca
söylemi, sözüm ona, demokrasi standartlarının yükseltilmesi
oyalaması olmuştur hem de antidemokratik Siyasi Partiler Yasası
ve yüzde 10 seçim barajıyla. Bunun doğal sonucu olarak da
açılım komedisiyle açık olan Demokratik Toplum Partisi Meclis
Grubuyla kapatılmıştır. Mecliste grup açan Barış
ve Demokrasi Partisinin belediye başkanları ve yöneticileri kitlesel
olarak kelepçelenerek kendilerine zindan kapıları
açılmıştır. Bir açılım da Roman
yurttaşlarımıza sürgün kapıları olmuştur.
Değerli
arkadaşlar, bunlar sadece üç çarpıcı açılım
örnekleridir. Aradan üç yıl geçmesine rağmen Hrant Dink cinayetinin
arka derinliğinin açılmayışı da
açılımın başka bir sancısıdır.
İşte, bu anlayışla yargı da tepeden başlayarak ön
yargılar ve devlet güvenliği fobisi ile siyasetin girdabına
teslim olmuştur.
Değerli
arkadaşlar, yargının görevi devletin güvenliğini korumak
değildir; o görev, hukuk çerçevesinde hareket eden demokratik güvenlik
güçlerine aittir. Hukuk devletinde yargının temel işlevi,
vatandaşın, sağlık dâhil, hukukunu korumak ve güvence
altına almaktır. Böylesi bir güvence olmadığı için
sağlıklı bir toplum hasretini çekiyoruz hep birlikte. Bu
anlamda, Hükûmetin Sağlıkta Dönüşüm Projesinin de yaşam
adına inandırıcı olmadığını
düşünüyoruz.
Hukuk ve sosyal
devlet ilkesi gerçek anlamda yaşam bulmadığı sürece
Türkiyede hiçbir ekonomik ve de siyasi sorun kalıcı çözüm bulamaz.
Bunun dışında yapılanlar sadece sorunları ötelemeye,
oyalamaya ve yeni krizler yaratmaya yöneliktir. Kuşkusuz, her
yurttaşın mümkün olan en yüksek standartta sağlık
hizmetinden yararlanabilmesi temel haklar ve sosyal devlet
anlayışının asli unsurlarındandır.
Değerli
arkadaşlar, görüştüğümüz ve kamuoyunda tam gün yasası
olarak bilinen yasa tasarısının da koşullarının,
ülkemizde geliş biçimiyle, oluşmadığı
düşüncesindeyiz. Hükûmet, bu yasa tasarısıyla küresel sermayenin
istekleri doğrultusunda sağlık ortamını ve
sağlık iş gücü piyasasını yeniden düzenlemek istemektedir.
Sağlık çalışanlarının gelir ve iş
güvencesini ortadan kaldırarak sözleşmeli çalışma ve
çalışabildiği kadar gelir, yani performansa dayalı
ücretlendirme anlayışına dayalı bir çalışma
rejimini dayatmaktadır. Sağlık Bakanlığı,
sağlık hizmeti üreten bir kurum olmaktan çıkmakta,
sağlık piyasasını denetleyen ve düzenleyen bir siyasi yapıya
dönüşmektedir. Tasarı ile iddia edildiği gibi hekimler tüm gün
çalıştığı birimde görevli olamayacaklardır.
Normal mesai saati dışında ayda yüz otuz saate kadar nöbet
tutturarak fazla çalışma süresi artırılmaktadır.
Ayrıca, sağlık emekçilerine esnek ve kuralsız
çalışma yaşamı dayatılmaktadır. Radyasyonlu
birimlerde çalışma süresi haftada yirmi beş saatten otuz
beş saate çıkartılarak kansere âdeta davetiye
çıkarılmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, bilindiği gibi Uluslararası Çalışma Örgütü
sözleşmeleri hekimlerin ve diğer sağlık
çalışanlarının fazla çalışma sürelerini
yılda iki yüz yetmiş saatle kısıtlamıştır.
Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu da
değişik bir mantıkla sadece sayısal rakamlara
bakmaktadır. İstenen, çok sayıda hasta görülmesi, çok sayıda
tetkik yapılması, çok sayıda ve çeşitlilikte pahalı
reçetelerin yazılması, maksimum işlem ve cerrahi
operasyonların yapılması mantığıdır
getirilen tasarı. Bu sistemde, verilen hizmetin niteliğinin hiçbir
önemi bulunmamaktadır ve bu anlayışla, eğitim ve araştırma
geri planda kalacak, giderek gereksiz bir iş olarak algılanacak,
öğretim üyeleri sadece hizmet etme güdüsüyle
şartlandırılacaklardır. Araştırma, tıp ve
uzmanlık eğitimi lüks hâle gelecek, tıp öğrencileri ve
asistanlar olumsuz bir eğitim öğretim ortamında
yetiştirileceklerdir. Nitekim, dün sağlık emekçileri tam gün
iş bırakma haklarını kullandılar. Tekel işçileri
de hakları için açlık grevine oturdular. Kuşkusuz, bu da bir
sağlık hakkıdır. Bu ülkede demokrasi, çağcıl
hukuk ve insancıl sağlık ilkelerinin olmadığı bir
ortamda tüm bu ve buna benzer hadiseler yaşanacaktır, bu ülke benzeri
hadiselere gebedir.
Değerli
milletvekilleri, tasarının bu hâliyle yasalaşması hâlinde
sağlık alanında daha çok sorun yaşanacağını
düşünüyoruz. Bu anlamda, sağlık alanındaki bütün sivil
toplum örgütlerinin bir araya gelerek, tek ses olarak karşı
çıktıkları bu yasanın onların da görüşleri
alınarak yeniden görüşülmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAMİT
GEYLANİ (Devamla) Konuşmama son verirken, tüm demokratik
hakların gerçekleşmesi dileğiyle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Geylani.
Şahsı
adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay
Yok.
İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaç
Yok.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkanım, şahsı
adına Sayın Serterin konuşma talebi vardı.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Efendim, Mehmet Domaç geldi Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, benim elimdeki listede Erkan Akçay ve
Mehmet Domaç Beyin söz talepleri var.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Nur Serterin isminin olması lazım.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Mehmet Domaç geldi.
BAŞKAN -
Arkadaşlar, lütfen sıralarımızı takip edelim. Genel
Kurul çalışmaları hepimiz için son derece ciddi görevlerdir.
Sayın Domaç,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET DOMAÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sağlık personelinin tam gün çalışması konusunda söz
almış bulunuyorum şahsım adına.
Daha önce de tam
gün yasasıyla ilgili düşüncelerimi belirtmiştim ama bir kez daha
burada belirtmekte yarar görüyorum. Tam Gün Yasası otuz yıl önce
kaldırılmamış olsaydı bu kürsüde belki
bulunmayacaktım tekrar. Tam gün yasasının yeniden konulması
ve sağlık personelinin tam gün olarak çalışması,
ülkemizde sağlık hizmetinin gerçek anlamda sunulmasını ve
sağlık çalışanının tam gün olarak hizmetlerinin
değerlendirilmesini sağlayacak ve
vatandaşlarımızın daha nitelikli bir sağlık
hizmetine kavuşması ve sürdürülmesi bu yasayla birlikte daha etkin ve
efektif olarak gerçekleşecektir.
Ülkemizde
hekimlerin sorumluluğu son derece gelişmiş ve önemlidir.
Eğitim ve mesleğinin doğası gereği de fedakâr olarak
hekimlerimiz çalışmaktadırlar. Hekimlerimiz ile vatandaş
arasında bu yasayla birlikte güven ilişkisi tekrar pekişecek ve
hekimlerimizin sağlık hizmetinin daha rahat verilmesi
sağlanacaktır.
Bu yasayla nöbet
hizmetlerinde düzenlemeler gerçekleştirilmekte ve sağlık
çalışanlarının nöbet ücretleri
artırılmaktadır. Sağlık
çalışanlarının mesaileri düşürülmekle birlikte mesai
sonrasında da çalışma olanakları kendilerine verilmekte
ayrıca bu mesai sonrasında da ek ödemeler gündeme gelmektedir.
Yine
sağlık personelinin bir kısmında bazı alanlardaki
eşitsizlikler bu yasayla ortadan kalkmaktadır. Örneğin
eczacıların Sağlık Bakanlığındaki tam gün
tazminatları yüzde 250 iken üniversitelerde yüzde 150 seviyesindeydi; bu,
250ye çıkarılmaktadır ve Sağlık
Bakanlığıyla üniversiteler arasında bir eşitlik söz
konusu olmaktadır bu yasayla birlikte.
Yine, çok
sayıda hekimimizin, sağlık
çalışanımızın tam günle birlikte vatandaşla olan
hizmet ilişkisinde aradaki para kalktığı için hizmetin
niteliği ve kalitesi yükselmektedir.
Tam gün
yasası, hepimizin çok iyi bildiği gibi, sağlık toplumu
içerisinde yaklaşık kırk yıldır değişik
yasalarla gündeme gelmiş ve tüm sağlık
çalışanları tam gün çalışmayı bir hedef olarak
amaçlamıştır. Bu hedef bugün, yasa Parlamentomuzda
yasalaştığında gerçekleşecektir ve sağlık
çalışanı artık ya kamuda yahut da özel alanda
çalışacaktır. Muayenehanesi olanlar muayenehanesini tercih
edecek, özel hastanelerde bulunanlar özel hastaneleri tercih edecekler.
Ayrıca, ikisinin birlikteliği bu yasayla birlikte ortadan
kaldırılmaktadır.
Bu,
sağlık çalışanlarının vazgeçilmez bir hizmet
olarak uzun yıllardır önlerine koydukları bir hedeftir. Bu
hedefin gerçekleştirilmesinde Parlamentoda katkı sağlayan tüm
sayın vekillerimize ben şimdiden teşekkür ediyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Domaç, teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına İstanbul Milletvekili Sayın Nur Serter.
Sayın
Serter, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, uzunca bir süredir burada çok önemli bir yasayı
görüşüyoruz. Ancak çok dikkatimi çekti, bu yasayla ilgili muhalefetin
yaptığı aslında son derece önemli katkılar ve
eleştiriler, ne yazık ki Sayın Bakan tarafından neredeyse
hiç dinlenmedi. O zaman biz bu Genel Kurulda âdet yerini bulsun diye mi
konuşuyoruz? Bütün bu konuşmaların hiçbir anlamı yok mu?
Eğer yoksa, o zaman bundan sonra muhalefet hiç konuşmasın,
iktidar partisi istediği gibi istediği yasayı getirsin.
Bakın, Bakan hâlâ dinlemiyor gördüğünüz gibi, hatta
konuşmanın belki farkında bile değil. Biz burada kendi
milletvekillerimize, dinlememekte direnen, başka şeyle ilgilenen,
rahatsız olmayıp vicdanını susturmak için
kulaklarını tıkayan iktidar partisi milletvekillerine
konuşuyoruz herhâlde. Onun için, bu durumun, özellikle
televizyonlarından bizi dinleyen halkımız tarafından dikkate
alınması gerektiğinin altını çizerek belirtmek istiyorum
çünkü doğrudan birçok insanı ilgilendiren bir yasa üzerinde
konuşuluyor.
Bu yasa zaten,
2547 sayılı Yasanın birçok maddesinde değişiklik
yapılmasına rağmen Millî Eğitim Komisyonuna bir alt
komisyon olarak gönderilmedi, Komisyonun görüşü alınmadı. Dolayısıyla
tam gün uygulaması kamuoyu tarafından da belki milletvekillerimizin
birçoğu tarafından da sadece sağlık personeli ve tıp
fakültesi öğretim üyeleri için çıkarılmış bir yasa olarak
benimsendi. Buradaki tartışmalarda da, biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın
dışında çok az kişi bu yasanın üniversitelerdeki bütün
öğretim üyelerini ilgilendiren bir yasa olduğunu ifade ettiler.
Dolayısıyla ne görüşülüyor, ne çıkarılıyor, hangi
uygulamalar getiriliyor, bunların hiçbirisine değinilmedi. Eğer
Millî Eğitim Komisyonuna bu yasa alt komisyon olarak gönderilmiş
olsaydı bütün bunların üzerinde durmak ve buradaki hataları en
azından azaltmak mümkün olabilirdi.
Değerli
milletvekilleri, üniversitelerdeki bütün öğretim üyeleri bu yasayla tam
gün çalışma esasına tabi olacaklar, yani 2547 sayılı
Kanunun 36ncı maddesinde yer alan Kısmi zamanlı da
çalışabilir. ifadesi kaldırıldı, hepsi tam gün
çalışacak.
Şimdi,
burada yapılan görüşmelere ve yasa metnindeki düzenlemelere
bakıyoruz, özellikle tam güne geçen öğretim üyelerinin ekonomik
açıdan gelir kaybını engellemeye dönük, işte döner
sermayeden katkı payları alması, bu katkı
paylarının artırılması, mesai dışı
çalışma, hasta muayene etme imkânlarının getirilmesi gibi
çeşitli yönleriyle eleştirilse bile gelir kaybını telafi
edici birtakım uygulamalar da yasa içinde yer alıyor.
Ben önce
şunu söyleyeyim: Ben üniversitelerde tam güne geçilmesine kesinlikle
karşı değilim ancak bakın, sadece tıp fakülteleri ve
bir miktar da mühendislik, mimarlık fakülteleri, üniversitelerde döner
sermaye geliri üretebilen fakültelerdir. Bir de işin sosyal bilimlerle
ilgili alanı var. Bakınız, edebiyat fakültesi; edebiyat
fakültesinin sosyoloji bölümü, antropoloji bölümü hangi döner sermayeyi
üretecek? Hukuk fakülteleri hangi döner sermayeyi üretebilecekler? Ya da
siyasal bilgiler fakülteleri hangi döner sermayeyi üretecekler?
Değerli
arkadaşlar, bunlarla ilgili hiçbir ciddi düzenleme
yapılmamıştır. Döner sermaye geliri elde edemeyen
fakültelerin öğretim üyeleri tam güne geçmeye zorlanmaktadır. Hukuk
fakültesinde birçok hukukçu var aramızda- bakınız,
avukatlık bürosu açıp kısmi zamanlı çalışan
öğretim üyesi şimdi iki tercihle karşı karşıya
bırakılıyor: Ya bürosunu kapatacak 3.660 lira maaşla
üniversitede tam gün profesör olarak çalışacak ya da ikinci seçenek,
üniversiteden ayrılacak...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Serter.
FATMA NUR SERTER
(Devamla)
bir vakıf üniversitesine geçerek burada yine aynı
statüde çalışmaya devam edecek. Bunu devlet üniversitelerine yapmaya
hakkımız var mı değerli arkadaşlar? Bir hukuk
fakültesi öğretim üyesinin acaba mesai dışı avukatlık
hizmeti yapma imkânı var mıdır? Elbette yoktur, böyle bir imkân
hiç yoktur. O hâlde bu yasa eksik düzenlenmiş bir yasadır, bunun
altını çizmek istiyorum. Hukuk fakültelerinin öğrenci
kontenjanı AKP döneminde yüzde 44 artırılmıştır.
Ciddi bir öğretim üyesi yetersizliği vardır devlet üniversitelerinde.
Şimdi, siz, zaten yetersiz olan devlet üniversitesi öğretim üyelerini
devlet üniversitelerinin dışında çalışmaya bu yasayla
mecbur bırakıyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa ancak ve ancak üniversite öğretim üyelerinin
maaşlarıyla ilgili ciddi bir düzenleme yapıldığı
zaman hayata geçirilmesi gereken bir yasadır sosyal bilimlerle ilgili
fakülteler bakımından, yoksa kayıt dışı
çalışmayı bu yasa özendirecektir.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Serter, teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın
Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Hükûmet olarak sigaraya zam yaptıktan sonra fiyat düşüren sigara
firmalarını Maliye Bakanınız Şirketler zam
kararımıza uymazsa sistemi değiştiririz. şeklinde
tehdit etmiştir. Bu tehditle Sayın Bakan demek istemektedir ki: Sen
indirimini kârından yaparsın, ben vergime dokundurtmam. Nitekim
tehdit sonucunda ilgili firma fiyat indirimini geri almak zorunda
kalmıştır. Bu anlayışınızı serbest
piyasa mekanizması anlayışınızla nasıl
bağdaştırıyorsunuz? Hükûmet etmede tehdit ve şantaja
başvurmak ne kadar doğru ve demokratiktir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Sayın
Arıtman
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sayın Bakan, performans sisteminin uygulanmasıyla tüm
kamu hastanelerindeki yıllar bazında:
1) tonsillektomi,
2) apendektomi,
3) kolesistektomi
operasyonlarındaki artış oranları nedir?
Sezaryen
ameliyatı artış oranıyla mukayese edildiğinde, en çok
artış oranı hangi ameliyatlardadır?
Safra kesesi
ameliyatlarının yüzde 100 oranında arttığı
doğru mudur?
Bu ameliyat
endikasyonlarının postoperatif patoloji raporlarıyla teyit
edilme ve eşleşme oranı nedir?
Eskiden
ameliyathaneler boştu, şimdi ameliyathanelerde yer bulunmuyor. Acaba
eskiden yapılması gereken ameliyatlar mı yapılmıyordu,
yoksa şimdi yapılmaması gereken ameliyatlar mı
yapılmaktadır?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Sağlık Bakanlığı tarafından çıkartılan,
Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü tarafından
uygulanması takip edilen, 18 Temmuz 2009 tarihinde Resmî Gazetede
yayınlanan, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık
Eğitimi Yönetmeliği gereği diş hekimleri için uzmanlık
sınavı yapılıp yapılmayacağı,
yapılacaksa ne zaman yapılacağı
İkinci bir
konum -daha önce sormuştum Sayın Bakan bunu- bu kurum hekimleri
istediğinde Sağlık Bakanlığına geçebilir
demiştiniz. Bana bir mail geldi, mailde diyor ki: Bakanlık
onayıyla yürürlüğe konulan protokollerle Bakanlığa
devredilen sağlık birimlerinde çalışan personel için
geçerlidir. Ancak bizim sağlık birimlerimiz devredilmemiş
olduğu için, şu anda Sağlık Bakanlığına
geçiş hakkımız yoktur. Bu konuda da bilgi verirseniz memnun
olurum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Paksoy.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, Tunceli
ilinin birçok ilçesinde diş hekimi yok. İşte, Nazımiye,
Hozat, Pülümür, Ovacık, bu ilçelerimiz maalesef diş hekimi olan
yerlere çok uzak bir mesafedeler. Bunlara en kısa zamanda diş hekimi
aktarmayı düşünüyor musunuz, tayin etmeyi düşünüyor musunuz?
Ayrıca,
Tunceli ili hududu içinde bulunup da hastane statüsünde olmayan ilçelerdeki
sağlık ocaklarını teşkilatlı bir hastane hâline
getirmeyi düşünüyor musunuz?
Yine,
Sağlık Bakanlığında kadrolu, 4924lü, 4/Bli vekil
hemşire, vekil ebe, 4/C gibi çok unvan altında personel
çalıştırıyorsunuz ve bunların hepsine
değişik ücret ödüyorsunuz. Bunları tek bir statü altında
birleştirmeyi düşünmüyor musunuz?
Yine, Ankarada
bazı hastanelerde büyük kampüsler ihale ettiniz. Hangi hastanelerde büyük
kampüsler yapmayı düşünüyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
devam eden Tekel işçileri eylemlerinde ölüm orucu gündeme geldiğinde
Bakanlık olarak nasıl bir tedbir aldınız? Bu konuda
hakikaten yaşanacak olumsuz bir olay hepimizi rahatsız edecektir.
Bir, onu öğrenmek istiyorum.
İkincisi,
kamu kurumlarından 15 Ocak 2010 tarihi itibarıyla özel tedavi
kurumlarına sevk yapılmayacağı, eskiden beri tedavisi devam
eden birçok kamu çalışanının da bu uygulamayla mağdur
edildiği yönündeki iddialar gerçekten sizlere de gelmiş ve bizleri de
rahatsız edecek boyutlara ulaşmıştır. Acaba, tedavisi
eskiden başlayan ve bir süre devam edecek personel diğer genel
uygulamadan ayrı tutulabilir mi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bingöl
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
2008
yılı içinde klinik şef ve şef
yardımcılarının atamalarıyla ilgili yasal bir
düzenleme yapılmıştı. O düzenleme sonrasında şu
ana kadar klinik şef ve şef yardımcısı
atamalarının sayısı kaçtır? Yine, düzenleme
sonrasında profesörlük unvanı verilen klinik şef ve şef
yardımcılarının sayısını öğrenebilir
miyiz? Bu süre içerisinde atananlardan kaç kişi profesörlük unvanı
almıştır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Bakanlığınızdaki üst görevlerin büyük bir bölümü vekâleten
yürütülmektedir. Örneğin, Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünüz
vekâleten yürütülmektedir; genel müdür yardımcılarından 7
tanesinin 5i vekâleten, daire başkanlarının 11inin 7si
vekâleten; şube müdürleriniz de bu noktadadır. Bu görevleri vekâleten
yürüten görevliler de aynı zamanda daha önce görev yapmış
oldukları hastanelerde başhekim, başhekim
yardımcılığı unvanlarını hâlâ
taşımakta ve döner sermayeden, başhekimlik tazminatlarından
yararlanmaktadırlar. Bu noktada, bu paraların helal olduğunu
düşünebiliyor musunuz? Hakları olmadığı
paraların, başka doktorların emek sarf ederek,
çalışarak kazandıkları paralardan bu paraları alan
şube müdürlerinin, daire başkanlarının, genel müdür
yardımcılarının, genel müdürlerin, müsteşar
yardımcılarının bu paraları almasını helal
buluyor musunuz Sayın Bakanım? Bunlara nasıl gönlünüz razı
oluyor?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
kamuoyuna da yansıdı, bu mevcut tasarıyla, hekim
maaşlarında belli bir iyileşme olacak. Bu iyileşme genel
bütçeden mi, döner sermayeden mi karşılanacak? Bu merak ediliyor.
Bunun kayıtlara geçmesi açısından öğrenmek istiyorum.
Bir diğer
husus, hekim dışı sağlık çalışanları
böyle bir haktan yararlanmak istiyor. Bunlarla ilgili bir düzenleme
yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Öztürk
sigaraya gelen zamlar, buna karşı sektörün
davranışlarıyla, Maliye Bakanımızın bir
beyanı üzerine soru sordular.
Aslında
elbette, Maliye Bakanımız tehdit veya şantaj
yapmamıştır ancak herhangi bir konuda vergi toplamakla görevli
olan bir bakanlığın başındaki bakan tabii ki, bu
vergiyi toplamak üzere gerekenleri yapacağını beyan edecektir.
Sonuçta, insanlara zararlı olan bir maddeden bahsediyoruz, sigaradan.
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, Dünya Sağlık
Örgütünün de önerileriyle, bu ürünlerden yüksek vergi alınması bugün
bütün dünya ülkelerinin uygulamaya çalıştığı bir
politikadır. Bu politikayı uyguladığı ve bu hususta
kararlı davrandığı için ayrıca ben de Sağlık
Bakanı olarak Değerli Maliye Bakanımıza
şükranlarımı arz ediyorum Türk halkının
sağlığı adına.
Sayın
Arıtman tıbbi tabirle tonsillektomi, apendektomi, kolesistektomi
gibi, aslında bademcik iltihabı, apandisitin alınması, safra
kesesinin alınması gibi işlemlerin performans
uygulamalarından sonra arttığını söyledi. Sayın
Arıtman, hastanelerimizdeki bütün tedaviler, işlemler, bu arada
ameliyatlardaki artış oranları daha önce de bu bize soruldu ve
biliyoruz- birbirine benzer şekilde arttı yani belli ameliyat
gruplarına ait bir artış yok çünkü performans sistemi
verimliliği artırıyor.
Bir de ben
özellikle hekimlikten gelip burada milletvekili olan değerli
arkadaşlarımı şu hususta uyarmak istiyorum: Yani Hekimler
bir şekilde muayenehaneleri olunca yanlış iş yapmazlar,
yanlış ameliyat veya fazla ameliyat yapmazlar ama bunu
vatandaştan almayıp da devletten alacakları zaman
yanlış işler, fazla işler yaparlar. demek hekimlere
haksızlık oluyor, bunu söylemememiz lazım ama performans sisteminin
buna yol açtığı şeklindeki düşünceler bize daha önce
de soruldu; böyle bir gözlemimiz de yok, elimizde böyle bir veri de yok.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Öyle bir şey demedim. Biz demiyoruz Sayın Bakan,
hekimleri ağır bir şekilde eleştiren sizsiniz, biz
eleştirmiyoruz.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Olabilir, her meslek grubunda olduğu
gibi, çok nadiren, yanlış işler yapan kişiler hekimlerin
arasından da çıkabilir, belki de diğer meslek gruplarıyla
kıyaslandığında en az hekimlerin arasından çıkar;
yanlış bir şey yapıyorlarsa da bunlar için hukuk
gereğini yapar.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sayın Bakan, ben meslektaşlarımı, hekimleri
şey yapacak bir şey söylemedim, ben soruma cevap istiyorum.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Arıtman, sorunuzu
tekrarlıyorum, bakın: Yapılmaması gereken ameliyatlar
mı yapılıyor? dediniz. Sorunun net cevabını
veriyorum: Yapılmaması gereken ameliyatlar yapılmıyor.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Yani biz oranlarını rica ediyoruz.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sezaryenle ilgili bir şey sordunuz.
Bakınız, biz -bunun da kayıtlara geçmesi çok önemlidir-
performans ödemesi olarak sezaryen yoluyla yaptırılan doğumlara
normal doğumun üstünde bir performans ödemesi yapmıyoruz ve bunu özel
bir politika olarak uyguluyoruz. Yani bir hekim arkadaşımız
sezaryenle bir bebeği doğurtmuşsa ona normal doğuma
kıyasla daha fazla bir performans ödemesi vermiyoruz. Net olarak ifade
ediyorum.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Safra kesesi ameliyatları yüzde 100 arttı mı
artmadı mı Sayın Bakan? Allem ettiniz, kallem ettiniz cevap
vermediniz.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Evet, şimdi bu DUS
sınavlarından, diş hekimliği ile ilgili sınavlardan
bir soru soruldu. Sayın Paksoy, Nisan 2010da yapılması için,
ÖSYMyle, ilgili çalışmaları devam ettiriyoruz çünkü
sınavları ÖSYM yaptıracak.
Sağlık
birimleri devredilmemiş olan kurum hekimleri açısından eğer
yönetmelikte bir eksiklik varsa -şimdi, kayıtlarımızı
alıyoruz- derhâl düzeltiriz. Bu hekimlerimizi de biz, talep ettikleri zaman
Sağlık Bakanlığına almak için gerekli düzenlemeleri
yapabilecek durumdayız.
Sayın
Gençin Tunceliyle ilgili soruları var. Tuncelide hangi ilçemizde
diş hekimi yoksa -bunu, bütün Türkiye için bir politika hâline
getirmiş durumdayız- oraya mutlaka diş hekimi veririz Sayın
Genç. Yani bunu hemen planlamalarımız içine aldırıyorum.
Şöyle oluyor yalnız, şunu ifade edeyim: Çok küçük ilçelere,
nüfusu çok küçük ilçelere yaptığımız diş hekimi
atamaları bazen maalesef oraya diş hekimlerinin
başlamamasıyla neticelenebiliyor. Bunu da şöyle çözmeyi
düşünüyoruz: Nüfus çok küçükse ve bir diş hekimi arkadaş oraya
gidip başlamayı tercih etmiyorsa, haftanın en azından belli
günleri oraya gitmesini sağlayacak bir modelle onları orada istihdam
etmeyi düşünüyoruz. Haklısınız, mutlaka ilçelerimizde
diş hekimliği hizmetlerini vermemiz lazım, bu hususta çok mesafe
aldık. Tuncelide de eksik kalan bir yer varsa onları
tamamlarız.
Hastane olmayan
küçük ilçelerimizde genellikle entegre ilçe hastaneleri yapıyoruz. Bu
husustaki detayı da size bilahare yazılı olarak vereyim.
Tuncelide de bu kabil planlamalarımız var.
Farklı
sözleşmeliler grubunda olan sağlık
çalışanlarının bir tek sözleşme etrafında
toplanması için ilgili sendikalarla görüşmelerimizi sürdürüyoruz ama
yine sözleşmelilik durumunun devam etmesi yönünde yani şu anda
kadroya geçirme şeklinde bir çalışmamız yok.
Ankarada Etlik
ve Bilkentte yapacağımız kampüsler aslında Ankarada hasta
yatağı sayısını artırmaya yönelik değildir.
Biliyorsunuz, bizim Ankara Numune, Yüksek İhtisas, Fizik Tedavi Hastanesi,
Büyük Doğumevi gibi hastanelerimiz, tabii olarak bir başkentte çok
eski tarihlerde yapılmış hastanelerdir ve bulundukları
yerlerde bunları geliştirmek, modern hastaneler yapmak mümkün
olamamaktadır. Onun için, çok daha büyük bir arazide, çok daha modern
hastanelerle bu hastaneleri değiştirmiş olacağız.
Sayın
Işık, ölüm orucu tutan veya tutabilecek
vatandaşlarımızla ilgili bir soru sordular. Ankara İl
Sağlık Müdürlüğümüz bu konuyu takip etmektedir.
Vatandaşlarımızın sağlığıyla ilgili
herhangi bir problem oluşmaması için tabii, ilgili müdürlüklerimiz
üzerlerine düşeni yapacaklardır.
Sayın
Bingölün klinik şef, şef yardımcısı
sayılarıyla ilgili bir sorusu var. Atanan 27 kişi profesör
unvanı almış, diğerleriyle ilgili arkadaşlar şu
anda bilgiyi yetiştiremediler, yazılı olarak size takdim edelim.
Sayın
Yıldız, vekâleten yürütülen genel müdürlükler ve bunların
aldığı paranın helal olup olmadığını
sordu.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Neden vekâleten yürütüldüğünü de sordum.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Yıldız, şimdi
şunu ifade edeyim: Bu vekâleten yürütmeler, biliyorsunuz kanunun
hükümlerine göre yapılabilir, burada herhangi bir mevzuat eksiği
yoktur. Normalde kanun ne diyorsa bunlar yapılmaktadır. Aslında,
sürekli olarak
HÜSEYİN YILDIZ
(Antalya) Sayın Bakanım, burada amaç, kadrosu yeterli olmayan,
zihniyetinizdeki insanları bir yerlere getirmek mi? Onları parasal
anlamda desteklemek mi?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Müsaade ediniz.
Değerli
Milletvekilim, bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Bizim
Bakanlığımızda, genel müdürlüklerimizde ve müsteşar
yardımcılığında, benzeri alanlarda çalışan
arkadaşlar, sahada çalışan arkadaşlardan çok daha uzun
mesailerle çalışırlar. Ben idealist bir ekiple
çalışırım, bu arkadaşlar bana göre emeklerinin
karşılığını fazlasıyla hak etmektedirler ve
bana göre kazandıkları da kendilerine analarının ak sütü
gibi helaldir.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Yani etik diyorsunuz, çalışmadıkları
hâlde döner sermayeden para almalarına.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Hiç endişe etmeyin. Onlar
çalışıyorlar, çok yoğun çalışıyorlar siz
merak etmeyin.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Size yakışmıyor Sayın Bakan.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Sayın Çalışın sorusu:
Hekim maaşlarındaki iyileşme döner sermayeden mi ödenecek yoksa
genel bütçeden mi gelecek? Sayın Çalış, döner sermayeden
gelecek bunlar ama kişilerin döner sermayeye katkılarına
bakılmaksızın ödeneceği için, bunlar sabit gelirler hâlinde
ödenmiş olacak.
Diğer
personelle alakalı olarak nöbet ücretlerinde artırma var
biliyorsunuz, bir de mesai sonrasında ek ödeme alma imkânlarını
getirdik. Onun dışında diğer personelle ilgili bir sabit
gelir artışı getirmiyoruz.
Teşekkür
ediyorum değerli milletvekilleri.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
11nci madde
üzerinde dört adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve
11. maddesi ile 3359 sayılı Kanuna eklenen ek madde 9da yer alan
olarak işbirliği ibaresinin mutabakat şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Harun Öztürk |
Hüseyin
Pazarcı |
Kamer Genç |
|
|
İzmir |
Balıkesir |
Tunceli |
|
|
Recai Birgün |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
İzmir |
|
Malatya |
TBMM Başkanlığına
418 sıra sayılı kanun tasarısının
11nci maddesindeki Maliye Bakanlığı ve Yüksek Öğretim
Kurulu ibaresinden sonra TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) ibaresinin
gelmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Süleyman
L.Yunusloğu |
Reşat
Doğru |
Beytullah Asil |
|
|
Trabzon |
Tokat |
Eskişehir |
|
|
Metin
Çobanoğlu |
Ahmet Bukan |
Erkan Akçay |
|
|
Kırşehir |
Çankırı |
Manisa |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 418 sıra sayılı Kanun
tasarısının 11 inci maddesi ile 3359 sayılı
Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen Ek Madde 9un
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Tekin Bingöl |
Şevket
Köse |
Ali İhsan
Köktürk |
|
|
Ankara |
Adıyaman |
Zonguldak |
|
|
Sacid
Yıldız |
Ali Arslan |
M. Şevki
Kulkuloğlu |
|
|
İstanbul |
Muğla |
Kayseri |
Ek Madde 9 :
Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurum
ve kuruluşları ile üniversitelerin ilgili birimleri Bakanlık ve
üniversitelerce işbirliği çerçevesinde birlikte kullanılabilir.
Birlikte kullanım ve işbirliğine ilişkin usul ve esaslar
ile ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde döner sermaye gelirlerinden personele
yapılacak ek ödemelere ilişkin esaslar Maliye
Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü
alınarak Sağlık Bakanlığı tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Sağlık
Bakanlığı dışındaki kamu kurum ve
kuruluşlarında, KİTlerde ve mahalli idarelerde görev yapan
sözleşmeli statüde olanlar da dahil döner sermaye ek ödemesi almayan uzman
tabip, tabip, uzman, diş tabibi ve diş tabiplerine
aşağıda belirtilen oranları geçmemek üzere en yüksek devlet
memuru aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarı ile
çarpımı sonucu bulunan miktarda sağlık hizmetleri
tazminatı ayrıca ödenir.
TAZMİNAT
ORANLARI (%)
Öğretim Üyesi Tabip/Tıpta Uzman Diş Diş Tabibi
DERECE Tabip / Uzman Uzmanlık Tabibi
Tabip Mevzuatına göre
uzman
Olanlar
1 535 400 365 235
2-3 520 390 360 230
4-5 480 340 325 195
6-7 440 300 305 185
8-9 400 270 300 180
Sağlık
hizmetleri tazminatının oranları ile usul ve esasları;
personelin unvanı, görevi, çalışma şartları ve süresi,
görev yeri ve özellikleri, eğitim - öğretim ve araştırma
faaliyetleri ve mesleki uygulamaları ve özellik arz eden riskli bölümlerde
çalışma gibi hizmete katkı unsurları esas alınarak
Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine
bağlı oldukları kurumlarınca belirlenir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
418 Sıra
sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 11 inci maddesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Sırrı
Sakık |
Sevahir
Bayındır |
|
|
Batman |
Muş |
Şırnak |
|
|
Gültan
Kışanak |
|
Şerafettin
Halis |
|
|
Diyarbakır |
|
Tunceli |
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim
konuşacak efendim?
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Sırrı Bey konuşacak.
BAŞKAN
Önerge hakkında Sayın Sakık konuşacak.
Buyurun efendim.
(BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Peşinen
söyleyeceğim, belki bizi uyaracaksınız ama biz tabii siyaset
yapıyoruz, sadece bu görüşülen yasa değil ama Türkiyenin temel
sorunları bizim sorunlarımız, biz bu sorunlarla ilgili zaman
zaman düşüncelerimizi açıklamak
Bu da parlamenterlerin temel
görevidir. Ben Sayın Başkandan aslında bu konuda gündem
dışı söz talep etmiştim, söz vermedi, önemli bir konuydu,
başka bir şansımız da yok. Keşke söz vermiş
olsaydı, ilgili bakan da burada olmuş olurdu, hiç olmazsa toplumu
bilgilendirirdi.
Son günlerde
bizim elimize ulaşan bazı bilgiler oldu. Özellikle
Şırnakın Cizre ilçesinde ve birkaç ilçede nüfus
cüzdanlarının, bu köy ve mahalle noktasındaki belirlemeye aynen
şöyle yazılıyor:
Soyadı:
Poşluk
Adı:
Şahin
Baba Adı:
İsmail
Ana Adı:
Fatma
Doğum Yeri:
Tayyan
Tayyan bir
aşiret. Şimdi, geçmişte bu oyunları biliriz. Hemen
arkasından, yine:
Soyadı:
Dalmış
Adı: Ramazan
Baba Adı:
Süleyman
Doğum Yeri:
Cizre
Evet, yine
mahalle ve köy: Keççan Hesinan aşireti diyor.
Soyadı:
Uçkan
Adı: Mehmet
Şirin
Baba Adı:
Haci
Evet, mahalle ve
köy yine Keççan Ömeran aşireti.
Bu nüfus
cüzdanlarında böyle, diğer sürücü belgelerinde de aynı
şeyler yazılıyor.
Şimdi,
vatandaşların başvurusu oluyor yeni doğan çocuklarıyla
ilgili. Yani biz demokratik bir cumhuriyetten bahsediyoruz ama hâlen ilkel
yöntemlerle bölgede bir uygulama var ve aileler nüfus müdürlüğüne
başvuruyor, yeni doğan çocuklara köy, mahalle yerine aşiretlerin
adı yazılıyor.
Şimdi, bizim
bölgede ben bir aşirete mensubum, aşiretim var ama nüfus
cüzdanımda Badıkan diye bir aşiret yazılmıyor.
Bölgenin belli yerlerinde neden bu uygulamanın olduğunu bir türlü
anlamış değiliz ama zaman zaman bu tür şeylerle
karşı karşıya kaldığımızı
biliyoruz.
Yine,
Şemdinli olaylarında suçüstü yakalanan
Sayın
Büyükanıtın hani O iyi çocuktur. dediğinde
Fihristinde
aşiretler çıkmıştı, tek tek, alt alta
yazılıyordu: Şu aşiret devlet yanlısıdır.
Şu aşiret devlet karşıtıdır. Bu aşiretle
devlet diyalog kurabilir. Şu aşiretle devlet yüzleşmemelidir.
Ve o iyi çocuk sonra tahliye oldu ve sonra o suçlardan da aklandı.
Şimdi, o dönemde devletin böyle, aşiretleri alt alta getirerek devlet
ve devlet karşıtı olduğunu biliyoruz ama son dönemlerdeki,
AKPnin bu noktadaki uygulamaları veyahut da buna seyirci
kalmasını anlamakta zorluk çekiyoruz.
Şimdi, bu
sınıflandırma hukuk devletine yakışmaz. Eğer
feryatlarımız varsa bunun bir nedeni vardır. Çünkü biz biliyoruz
bu aşiretlerin neden bu şekilde nüfus cüzdanlarına
yazıldığını çünkü gittikleri her yerde bu nüfus
cüzdanları bunların karşısına çıkıyor.
Yetkililer bakıyor, eğer Tayyan aşiretindeysen, eğer devlet
onu devlet yanlısı göstermişse devletin nemalarından
faydalanırsınız ama eğer devletin zulmüne karşı
başkaldırmışsanız siz devlet
düşmanısınız, ne olursa olsun devletin hiçbir
olanaklarından faydalanamazsınız. Şimdi, bu uygulamalara bu
Parlamentonun seyirci kalmaması gerekir, bu Hükûmetin seyirci
kalmaması gerekir ve çok önemli bir konu olduğunu söylüyoruz. Bir
taraftan demokratik açılım ama bir taraftan da 1910ların,
20lerin ruhuyla siz hâlen aşiret ve şeyhlik düzeniyle eğer
bölgedeki dizaynı yaparsanız gerçekten sonuç alamazsınız.
Dün burada da
yine bazı konularla ilgili konuşmalar olduğunda muhalefet ve
iktidar partisi genel konuda, işte bu tütün işçileriyle, itfaiye
işçileriyle ilgili birbirlerini suçlarken
Aslında birbirimizi
suçlamaya değil, ortak bir şey yaratabiliriz bu toplum için. Bugün bu
Tekel işçilerinin büyük bir çoğunluğu buraya geldiler, hepsi
feryat içerisindeydi. AKP Grup Başkan Vekili dün burada konuşurken
oradan bağırdım, sesim duyulmadı. Acaba gerçekten,
sayın milletvekilleri, siz otuz yedi gündür gece eve giderken rahat
uyuyabiliyor musunuz? Sizin çoluk çocuklarınız o sokakta olmuş
olsa nasıl davranırdınız?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Sakık, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Bana bugün bir grup bayan arkadaş geldi, bu eylemci
arkadaşlardan. Kiminin daha altı aylık bebeği evde, kiminin
bir yaşında, iki yaşında çocukları
Ve herkesin bir
feryadı var: Bu Parlamento bize sahip çıksın. Ama bu
Parlamentonun tabii sahip çıkması için
CHPli arkadaşlarım
da bağışlasın, dün onlar da söylüyorlardı. Gelin
birlikte gidelim. Buradan gidelim Tekel işçilerini ziyaret edelim, gidelim
İstanbulda da itfaiye işçilerini ziyaret edelim, oradan da gidelim
CHPnin İzmirdeki işçilerini birlikte ziyaret edelim. Gerçekten bu işi
bir siyasal rant olarak değil
Halkın taleplerinin ne olduğunu
bu Parlamento omuzlamalıdır, halkın sorunlarına sahip
çıkmalıdır.
Ben, bu noktada
eğer bir birlik oluşabilirse bu ülkeye yapılabilecek en büyük
iyiliklerden birinin bu olacağını düşünüyorum. Çünkü
siyaset, sorunları çözme sanatıdır ve siz sorunları çözmek
için buradasınız. Buyurun, sorun var, bu sorunu iktidar ve
muhalefetiyle birlikte çözelim. Biz varız. Siz de varsanız hepimizin
yolu açık olur diye düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
MUHARREM VARLI
(Adana) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Evet, önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
İki
dakikalık süre vereceğim ve elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, pusula gönderen arkadaşların isimlerini
okuyorum:
Sayın
Cevheri? Burada.
Sayın Koç?
Burada.
Sayın
İsmail Katmerci? Burada.
Sayın Cemal
Öztaylan? Burada.
Sayın Özkul?
Sayın
Ayşe Türkmenoğlu? Burada.
Sayın Taner
Yıldıza vekâleten Recep Akdağ? Burada.
Sayın Akif
Gülle? Burada.
Sayın
Mustafa Ünal, Karabük? Burada.
Sayın Veysel
Eroğlu? Burada.
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Kanun tasarısının 11 inci
maddesi ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa
eklenen Ek Madde 9un aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ek Madde 9 :
Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık
kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin ilgili birimleri
Bakanlık ve üniversitelerce işbirliği çerçevesinde birlikte
kullanılabilir. Birlikte kullanım ve işbirliğine
ilişkin usul ve esaslar ile ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde döner
sermaye gelirlerinden personele yapılacak ek ödemelere ilişkin
esaslar Maliye Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulunun olumlu
görüşü alınarak Sağlık Bakanlığı
tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Sağlık
Bakanlığı dışındaki kamu kurum ve
kuruluşlarında, KİTlerde ve mahalli idarelerde görev yapan
sözleşmeli statüde olanlar da dahil döner sermaye ek ödemesi almayan uzman
tabip, tabip, uzman, diş tabibi ve diş tabiplerine
aşağıda belirtilen oranları geçmemek üzere en yüksek devlet
memuru aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarı ile
çarpımı sonucu bulunan miktarda sağlık hizmetleri
tazminatı ayrıca ödenir.
TAZMİNAT
ORANLARI (%)
Öğretim Üyesi Tabip/Tıpta Uzman Diş Diş Tabibi
DERECE Tabip / Uzman Uzmanlık Tabibi
Tabip Mevzuatına göre
uzman
Olanlar
1 535 400 365 235
2-3 520 390 360 230
4-5 480 340 325 195
6-7 440 300 305 185
8-9 400 270 300 180
Sağlık
hizmetleri tazminatının oranları ile usul ve esasları;
personelin unvanı, görevi, çalışma şartları ve süresi,
görev yeri ve özellikleri, eğitim - öğretim ve araştırma
faaliyetleri ve mesleki uygulamaları ve özellik arz eden riskli bölümlerde
çalışma gibi hizmete katkı unsurları esas alınarak
Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine
bağlı oldukları kurumlarınca belirlenir.
Tekin
Bingöl (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkan.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Ali Arslan konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Arslan, siz mi konuşacaksınız?
ALİ ARSLAN
(Muğla) Evet.
BAŞKAN
Buyurun.
Evet, önerge
sahipleri adına Ali Arslan, Muğla Milletvekili.
ALİ ARSLAN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisinin önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlarken, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
aslında, tam gün yasası neredeyse bütün toplumun talep ettiği,
istediği, onayladığı bir yasa. Hatta, Cumhuriyet Halk
Partisinin geçmişinde de Tam Gün Yasası, biliyorsunuz, hayata geçirildi,
1978 yılında Mete Tanın Sağlık Bakanı
olduğu dönemde de Tam Gün Yasası diye bir yasa iki yıl kadar
uygulandı. 12 Eylülün faşist yönetimi, toplumda hekimler çok ücret
alıyor, sağlık çalışanları çok ücret alıyor
diye yakınmalara neden olan o Yasayı iptal etti. 1978
yılında uygulamaya konulan Tam Gün Yasasının bir hedefi
vardı. Hedef, Türkiyede bozuk olan hekim
dağılımını, sağlık personeli
dağılımını düzenlemeye yönelikti ve gerçekten, o
dönemde, 1978 yılında, Cumhuriyet Halk Partisi döneminde
çıkarılan Tam Gün Yasasıyla Türkiyede hekimsiz
sağlık ocağı kalmamıştı. Yani, o Tam Gün
Yasasının böyle bir hedefi vardı ve bu hedefine o Yasa
ulaşmıştı. Bu yasanın ne hedefi var? diye insan
bakınca, Neyi hedefliyor, neden tam gün yasası bugün tekrar
getirmeye çalışılıyor? diye bakınca, tabii
Sağlıkta Dönüşüm Programının içinde bakmak
lazım. Tek başına tam gün yasasına bakınca doğru
gibi görünüyor yani legonun o parçasının rengi güzel ama tablonun
bütününe bakınca, Sağlıkta Dönüşüm Programına
bakınca, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarı boyunca
uygulamaya çalıştığı, gerçekleştirmeye
çalıştığı Sağlıkta Dönüşüm
Programına bakınca tam gün yasasının bir tek hedefi var;
özel hastanelere ucuz hekim temin etmenin yolunu açmak, başka bir hedefi
yok.
Tabii,
bakın, tam gün yasası tartışmaları bu Mecliste ne
zaman başladı? 22nci Dönem Parlamentonun
açıldığı gün Hakkâri Milletvekili Sayın Rüstem Zeydan
burada gündem dışı söz aldı. Hiç Türkiyenin gündeminde tam
gün yokken beş dakika burada gündem dışı söz aldı ve
tam gün yasasının nimetlerini anlattı. İki buçuk yıl oldu
değerli arkadaşlarım. İki buçuk yıldan beri
uğraşılıyor. Bakıyorsunuz bugün yasaya, birçok
yanlışlıkları, Anayasaya
aykırılıkları, inanılmaz bir karmaşa tablo
içinde. Herkes diyor ki: Ya, bu tam gün yasasını niye
tartışıyoruz? Kimse bilmiyor bile doğru dürüst.
Değerli
arkadaşlarım, inanılmaz yanlışlıklar var.
Bakın, mesela -Komisyona geldiğinde yoktu, sonradan
değişti- bu yasayla Sağlık Bakanlığında
çalışan doktorlara altı ay süre veriliyor. Altı ay içinde
muayenehaneyi kapatacaksın. Üniversitede çalışan öğretim
görevlilerine diyorlar ki: Sen bir yılda kapatabilirsin. Niye?
Şimdi, bu yasanın gerekçelerine baktığınızda
Bıçak parasını ortadan kaldıracağız, hekim-hasta
arasındaki para ilişkilerini kaldıracağız.
diyorsunuz. Doğru bir gerekçe. Başka bir doğru gerekçe,
kendinize göre söylediğiniz gerekçe var. Üniversite öğretim üyesinin
muayenehanede çalışmayıp üniversitede çalışarak
eğitime daha çok katkıda bulunması gibi bir hedefiniz var. Ee, niye
üniversite öğretim görevlisini o zaman bir yıl bekletiyorsunuz?
Hakikaten anlamakta zorluk çekiyor
O da doktor, o da doktor; birisi altı
ay sonra kapatacak, birisi bir yıl sonra. Böyle bir garabet olamaz.
Anayasaya aykırı bu, eşitlik ilkesine aykırı.
Şimdi buradan belki, aman, ha, üniversite hocaları gibi düşünelim
diye bir karar çıkabilir.
Şunu
anlatmaya çalışıyorum:
Hazırlıksızsınız. Mesela Sayın Bakan Komisyondaki
görüşmede diyor ki: Ya, ben doktorlarla, otuz tane tabip odasıyla
görüştüm. Sorun doktorların emekliye yansıyan ücretleri, o yok.
Bunu düzeltirsek bu iş olacak. Dedim ki: Yapamazsın Sayın
Başkan, bunu sana yaptırmazlar. Yapacağım. dedi, söz
verir gibi bir şey yaptı. Ekonomik Konseyle görüştüm. dedi.
Bu konuda bir gelişme yapılacak. dedi. Hekimlerin
emekliliğine yansıyan ücretleri alması konusunda bu yasada bir
şeyler koyalım. dedi, sevindik. Bunu yaparsanız
-Sağlıkta Dönüşüm Programını biz, Cumhuriyet Halk
Partisi ya da Tabipler Birliği eleştiriyor ya; sağlığın
piyasalaşması programıdır, o nedenle ucuz emek
yaratıyorsunuz diye eleştiriyoruz ya- siz böyle bir şey
yaparsanız biz sizden özür dileriz. dedik. Hatta, elinizi öperiz,
alnınızı öperiz. dedik.
Şimdi,
bakın, buraya, hekimlerin, güya, emekliliğine yansıyan
ücretlerini artıran bir madde konulmuş. Arkadaşlar, nereden
karşılanıyor biliyor musunuz? Döner sermaye gelirlerinden. Hangi
devlet memuru emekli maaşının miktarını döner sermaye
gelirlerine göre alıyor? Böyle bir şey olabilir mi?
Yapmayacağı
belliydi, olamayacağı belliydi çünkü Sağlıkta Dönüşüm
Programının hedefi, amacı sağlığı
piyasalaştırmak. Kendiniz zaten başında söylüyordunuz:
Hastaneler işletme olacak, hastalar müşteri olacak. Hastane
işletme, hasta müşteriyse, çalışan da ücretli, işçi olacak.
Hedef odur. O nedenle yüksek ücret veremezsiniz. Bu tam gün yasasının
hedefi özel hastanelere ucuz işçi, ucuz doktor, ucuz sağlık
çalışanı yaratmaktır, başka bir hedefi yoktur. O
nedenle herkesin kafaları karışık, o nedenle hayalini tam
gün yasasına adamış
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Arslan, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ ARSLAN
(Devamla) Cumhuriyet Halk Partililer karşı çıkıyor,Böyle
bir tam gün yasası olmaz. diyor, o nedenle Türk Tabipler Birliği
karşı çıkıyor. Bakın, herkes eylemde; Türk Tabipler
Birliği eylemde, sağlık çalışanlarının tümü
eylemde, istemiyoruz diyor.
Değerli
arkadaşlarım, emekliliğe yansıyan marj, önümüzdeki sene
yanılmıyorsam 9-10 lira bir şey yansıyacakmış.
Yirmi beş yıl sonra ancak yargıçlarla doktorlar eşit düzeye
gelecekmiş. Arkadaşlar, bu Sağlıkta Dönüşüm
Programı uygulanınca, yirmi beş yıl sonra zaten Türkiyede
kamu hastanesi kalmayacaktır. Şimdi, siz tam gün yasasına
bakarken, kamu hastaneleri birliği yasasıyla beraber bakmanız
lazım. Kamu hastaneler birliği yasasıyla bu yasayı yan yana
getirin, yirmi beş sene sonra Türkiyede devlet hastanesi diye bir kurum
kalmayacaktır, özelleştireceksiniz. O zaman devlet hastanesi yoksa,
devlette çalışan kamunun doktoru da yoktur, o zaman onun devletten
emekli olmak gibi, Emekli Sandığından emekli olmak gibi bir sorunu
olmayacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten bir kandırmaca. Bakın,
inatlaşıyorsunuz, cinlik yapıyorsunuz. Radyoloji
çalışanlarının mesai sürelerini uzatmakla ilgili,
yargı kararlarına rağmen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ARSLAN
(Devamla) - Büyük çoğunlukla, 28e 1
Tekrar aynı yasayı bir
daha geçiriyoruz. Yazıktır, günahtır, uğraşmayın
şu sağlık çalışanlarıyla. Bir gün hepimiz onlara,
Allah göstermesin, muhtaç olacağız.
Sürem yetmedi,
umarım başka bir maddede tekrar görüşme şansım
olacaktır. Bu duygularla hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Arslan, teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
418 sıra
sayılı kanun tasarısının 11nci maddesindeki Maliye
Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurulu ibaresinden sonra TSK
(Türk Silahlı Kuvvetleri) ibaresinin gelmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman
L. Yunusoğlu (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Akçay, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 11inci madde
üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, sağlık için yapılan her düzenlemenin öncelikle
en kaliteli ve en yüksek standartlarda sağlık hizmetinin en uygun
maliyetle alınması ve hasta ile sağlık
çalışanlarının memnuniyetinin sağlanması üzerine
oturması gerekmektedir, ilkenin bu olması gerekir. Bu kanun
tasarısının gerekçesinde, özetle, muayenehane ve kamu hastanesi
ikilemine son vermek ve sağlık alanındaki harcamaları
azaltarak vatandaşı devlet hastanelerine yönlendirmek istendiği
ifade edilmektedir. Bu anlamda tam gün yasası olumlu gibi gözükse de uygulama
açısından bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Tam
gün yasası sağlık hizmetini bir piyasa metası hâline
getirdiği gibi hastaların aldıkları hizmet kalitesini de
düşürmektedir. Ayrıca, bu yasa, tıp fakültelerindeki
öğretim üyelerinin görevlerinden ayrılması neticesinde tıp
eğitimini de olumsuz yönde etkileyecektir.
Üniversite
tıp fakültesi hastanelerinde sağlık hizmeti ve tıp
eğitimi bir bütün olarak yürütülmektedir. AKP hükûmetleri döneminde
uygulanan tüm sağlık politikaları tek taraflı olarak
düşünülmüş, hekimlerle ilgili yasal düzenlemeler yapılırken
hekimler dışında kalan sağlık personeli göz ardı
edilmiştir. Sadece hekimlerin mali ve sosyal haklarında
iyileştirme yapmaya çalışırken diğer sağlık
çalışanlarına bu hakların tanınmaması bir adaletsizliktir
ve çalışma barışını da bozan bir
uygulamadır. Bu nedenle, kamuoyunda Tam Gün Yasa Tasarısı
olarak bilinen bu tasarı maalesef sağlık
çalışanlarının beklentisini karşılamaktan
uzaktır.
Tam gün
yasasının çıkmasıyla birlikte yardımcı
sağlık personelinin iş yükü de artacaktır ancak bu
tasarıda yardımcı sağlık
çalışanlarının döner sermaye gelirleri ve nöbet ücretleri
ile ilgili yeterli bir düzenleme yoktur. Sağlık Bakanlığının
hazırladığı taslak ile Meclise sevk edilen tasarı
arasında göze çarpan en önemli fark, hekimlerin döner sermaye gelirleri
tavan oranları yükseltilirken hekim dışı personelin
oranlarının indirilmesi söz konusu olmuştur.
Döner sermaye
sistemi hekim eksenli olarak hazırlandığı için tabip
dışı sağlık personeli düşük döner sermaye
ödemeleri almaktadır. Hekimler ile hekim dışı
arasındaki döner sermaye ödemeleri arasında çok ciddi bir fark
bulunmaktadır. Bu adaletsizliğin giderilmesi için tabip
dışı personelin de döner sermaye oranı mutlaka
artırılmalıdır. Ancak buna ilişkin verilen önergeler
de maalesef reddedilmektedir. Bu adaletsizliği ortadan kaldırmak ve
sağlıkta çalışma barışını bozmamak için
tüm sağlık çalışanlarının maaşının
yükseltilerek emekliliğe yansıtılması gerekmektedir.
Bu kanun
tasarısıyla zorunlu mesleki mali sorumluluk sigortası,
sigortalı personelin gözetim ve yönetiminde hizmet veren diğer
sağlık çalışanlarının hizmet esnasında
verebilecekleri zararları da teminat altına alırken taslaktan bu
hüküm çıkarılmıştır. Tasarıya göre kamuda
çalışan hekimlerin sigorta primlerinin yarısı kurum döner
sermaye gelirlerinden karşılanacak, diğer
yarısını ise hekimler kendileri ödeyeceklerdir. Hekimler
yanlış tedavi uygulamalarına karşı
sigortalanırken hekim dışı sağlık personeli kendi
başına bırakılmıştır. Ebe, hemşire ve
diğer sağlık personeli de tazminat davalarıyla
karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu personel için de bir
düzenlemenin yapılması faydalı olacaktır. Sağlık
hizmetlerinde hekim ve hekim dışı personel arasında bu
kadar keskin bir ayrıma gidilmesi kurumlarda sağlık hizmeti
verilmesini ve çalışma barışını olumsuz yönde
etkileyecektir.
Bir yandan
hastane gelirleri düşerken üniversite tıp fakültesi hastaneleri için
ifade ediyorum- diğer yandan döner sermaye gelirlerini
artırıcı önlemler alınmazken bu durumda döner sermaye
dağıtımı nasıl olacaktır? Tam gün
uygulamasıyla birlikte tıp fakültesi hastanelerinin döner sermaye
ücreti ödeyebilmeleri için hangi kaynağı
kullanacağının açıklığa kavuşturulması
gerekmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Bu kanun tasarısının akademik performans
ayağı yoktur. Olsaydı, akademik performans üzerinden de temel
tıp öğretim üyelerine performans ücreti verilebilirdi. Hasta bakana
nasıl performans ücreti veriliyorsa, akademik çalışma yapana da
performans ücreti verilmesi eğitim kalitesini yükseltecek ve akademik
yayın sayısını artıracaktır. Üniversitelerde
çalışan doktorlara performansa yönelik olarak ödeme
yapılmaması, öğretim üyelerinin özele yönelmesine neden
olacaktır. Bu nedenle yasa tasarısına akademik performans da
ilave edilmelidir.
Ayrıca,
tasarıyla radyoloji çalışanlarının haftalık
çalışma süresi otuz beş saate çıkarılmaktadır.
Ülkemizdeki tıbbi röntgen cihazlarının büyük bölümünün
lisansı ve ruhsatı yoktur, bir kısmı da eskidir ve yüksek
radyasyon yaymaktadır. Ayrıca cihazların dörtte 3ünden
fazlasının
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akçay, teşekkür cümlenizi alayım.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Çok teşekkür eder, muhterem heyetinize saygılar
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Evet, arkadaşlarım, duydunuz; önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, iki dakika süre veriyorum ve elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Başlatınız
efendim.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Pusula gönderen sayın milletvekillerinin isimlerini okuyacağım:
Taner
Yıldız adına Mustafa Demir, Sayın Bakan? Burada.
Sayın Veysel
Eroğlu? Burada.
Sayın Mehmet
Domaç? Burada.
Sayın Binali
Yıldırım? Burada.
Sayın Akif
Gülle? Burada.
Sayın Ali
Babacan adına Veysel Eroğlu? Burada.
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve
11. maddesi ile 3359 sayılı Kanuna eklenen ek madde 9da yer alan
olarak işbirliği ibaresinin mutabakat şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 418
sıra sayılı Kanun Tasarısının 11inci maddesiyle
ilgili vermiş olduğum değişiklik önergesi üzerinde söz
aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüştüğümüz tasarı esas komisyon olarak Plan
ve Bütçe Komisyonuna havale edilmemiş ve görüşleri alınmadan
önünüze getirilmiştir. Bu tasarı, öngördüğü ödemelerin çoğu
döner sermaye bütçesinden yapılacak olsa da kamuda ücret dengesini ne
ölçüde etkilediğinin tartışılması için, bütçeden karşılanmak
üzere sağlık hizmetleri tazminatı adı altında bir ödeme
öngördüğü için, döner sermaye ödemelerinin emekliliğe de
yansıtılması nedeniyle sosyal güvenliğin aktüeryal
dengelerini ne ölçüde etkileyeceği ve emekliler arasında yeni
eşitsizliklere yol açıp açmayacağının
değerlendirilmesi için, teşkilat yapısına ilişkin
düzenlemeler içerdiği için, 5018 sayılı Kanunun 14üncü maddesi
gereğince tasarının hem merkezî yönetim bütçesine hem de sosyal
güvenliğe etkilerinin değerlendirilmesi için Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmeliydi.
Değerli
milletvekilleri, bağımsız milletvekilleri ile grubu bulunmayan
milletvekillerinin tasarı ve teklifler üzerinde görüşlerini ifade
edebilmeleri iktidar grubu tarafından ciddi biçimde engellenmektedir.
Gerçekten de söz konusu engelleme girişimleri siz değerli
milletvekillerinin ve milletimizin dikkatinden kaçmamaktadır. Yoksa
kişisel söz talep eden iktidar milletvekillerinin kürsüye çıkıp
teşekkür ederek kürsüden inmeleri ve yine iktidar milletvekillerinin
değişiklik önergelerinin kendi gruplarının oylarıyla
reddedilmesi başka türlü açıklanamaz.
Engelleme varsa
konuşma fırsatını nasıl bulduğum sorulabilir.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda sizlere hitap edebilmeyi bir
başka milletvekilinin söz hakkını devralarak değil, bir
hakkı kullanarak yapabilmeyi isterdim.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarıyla kamuoyuna hastalar hastanelerde muayene
olmak ya da ameliyat olmak için özel muayenehanelere gitmek zorunda
kalmayacaklar mesajı verilmek istenmektedir. Bu gerekçeye doğal
olarak fazla itiraz gelmemektedir. Ben de tasarının benimsediği
bu ilkeyi destekliyorum. Ancak tasarı üzerinde yerinde söz
alamadığım için ifade edemediğim görüşler de dâhil
bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu
tasarının Plan ve Bütçe Komisyonunda bekleyen Hastane
İşletmeleri, Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı ile birlikte
ele alınması uygun olurdu. Birbirlerini nasıl
etkileyebileceğini bilmek ve ona göre karar vermek Genel Kurulun en
doğal hakkıydı diye düşünüyorum. Peki, iktidar bu kadar
güzel şey yapıyor da sağlık emekçileri niye sokaklarda? Hiç
kendi kendinize bu soruyu sorma ihtiyacı duydunuz mu? Sağlık
çalışanlarının sokaklara dökülmesinde tasarıyla
sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi yolunda adımlar
atıldığı, sağlık hizmetlerinin tümüyle
paralı hâle getirileceği ve sağlık
çalışanlarının iş güvencelerinin ellerinden
alınacağı şeklindeki kaygı ve endişeler etkili
olmuş olabilir mi? İktidarın bu kaygı ve endişeleri
gidermek yerine, burada da dayatmacı bir tutum sergilemesi demokratik değildir.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 2548 sayılı Kanunun 38inci
maddesine eklenen fıkrasının, öğretim
elemanlarının görevli oldukları birimin hiçbir bilgisi ve izni
olmadan Deniz Feneri gibi dernek ve vakıfların yönetim ve denetim
organlarında görev almalarını sağlamak üzere
düzenlendiğinin herhâlde farkındasınız. Öğretim
elemanları kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilmeleri
sırasında görevli oldukları birimden başlayan bir izin ve
onay prosedürüne tabi olurken, dernek ve vakıflarda görev alırken,
görev yaptıkları birime bilgi verme gereği dahi duyulmamasının
amacı siz değerli milletvekillerine anlatılmalıdır.
Tasarı,
döner sermaye ödemelerine bir üst sınır getiriliyor gibi görünse de
çerçeve 2nci maddede sayılan ödemeler dolayısıyla bu
sınır aşılmaktadır. Çerçeve 5inci maddede döner
sermaye kaynaklarından sınırsız olarak gelecek yıllara
yaygın yüklenmelere girişme imkânı verilmektedir. Açılan bu
kapının kamu borç yönetiminde zafiyete yol açacağının
herhâlde farkındasınız diye düşünüyorum. Bu nedenle,
gelecek yıllara yüklenme yetkisi verilirken döner sermayeye bir önceki
yıl geliri ile sınırlı bir tavan getirilmesi uygun olurdu.
Üniversitelerde
döner sermaye gelirlerinin belli bir nispetinin mal ve hizmet alımına
ayrılması öngörülürken Sağlık Bakanlığına
bağlı döner sermayelerde böyle bir oranın belirlenmemesi ne
kadar isabetli olmuştur?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Mevcut performansa dayalı döner sermaye
uygulamasının olumsuzlukları ortadayken sağlık
çalışanlarının emekliliğe de yansıyacak
şekilde temel ücret ve tazminatlarını artırmak ve döner
sermaye ödemelerini sınırlı tutmak yerine, yanlış
üzerine bina inşa etmek ne derece doğru olmuştur?
Döner sermaye
ücretlerinin emekliliğe yansıtılması için işveren prim
payının da sağlık çalışanına ödettirilmesi
doğru olmamıştır.
Tıbbi kötü
uygulamalar nedeniyle idare ve üçüncü kişiler tarafından
kendilerinden talep edilecek zararları karşılamak üzere
doktorlar için zorunlu mesleki mali sorumluluk sigortası öngörülürken
diğer sağlık personelinin bu sigortanın kapsamı
dışında tutulması doğru olmamıştır.
Değerli
milletvekilleri, bazı sorularla siz değerli milletvekillerini belli
konularda biraz daha düşünmeye davet etmek istedim.
Değişiklik
önergesi karşılıklı iş birliğinin bir mutabakat
çerçevesinde yapılacağına açıklık getirmek üzere
verilmiştir.
Tasarının
hayırlı olması dileğiyle yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
418 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
12nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık
Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 12. maddesinin birinci fıkrasındaki
hizalarındaki kelimesinden önceki ibarenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Şevket
Köse |
Sacid
Yıldız |
Ali İhsan
Köktürk |
|
|
Adıyaman |
İstanbul |
Zonguldak |
|
|
Tekin Bingöl |
M. Şevki
Kulkuloğlu |
|
|
|
Ankara |
Kayseri |
|
Ç Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında bulunan ve
aşağıda rütbeleri belirtilen personelden Öğretim Üyesi,
Tabip, Diş Tabibi, Eczacı, Veteriner ile tıpta uzmanlık
mevzuatındaki dallarda doktora yapmış diğer öğretim
üyeleri (Tıpta uzmanlık belgesi olan veya doktora belgesi olan
öğretim üyeleri)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 418 sıra sayılı Üniversite
ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 12nci maddesinde belirtilen 27/7/1967 tarihli ve
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek 17nci
maddesinin (c) fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen (ç)
fıkrasındaki diş tabibi ibaresinden sonra eczacı ve veteriner
tıpta uzmanlık veya doktora belgesi olan öğretim üyeleri
ibaresinin eklenmesini ve Tazminat Oranları tablosunda
aşağıdaki değişikliklerin yapılmasını
arz ve teklif ederim.
|
|
Rıdvan
Yalçın |
Emin Haluk
Ayhan |
Recep Taner |
|
|
Ordu |
Denizli |
Aydın |
|
|
D. Ali Torlak |
Kürşat
Atılgan |
Mehmet Akif
Paksoy |
|
|
İstanbul |
Adana |
Kahramanmaraş |
TAZMİNAT
ORANLARI (%)
Öğretim Üyesi Tabib/Tıpta Uzman
Diş Diş Tabibi
Tabib-Diş uzmanlık Tabibi
RÜTBELER Tabibi/Uzman Tabib mevzuatına
Öğretim Üyesi göre uzman
Eczacı olanlar
General/Amiral 585 455 455 360
Kıdemli Albay 550 425 425 330
Albay 545 415 415 330
Yarbay 515 380 380 315
Kıdemli Binbaşı 500 370 370 310
Binbaşı 500 370 370 310
Kıdemli Yüzbaşı 460 320 320 275
Yüzbaşı 460 320 320 275
Kıdemli Üsteğmen 420 280 280 265
Üsteğmen 420 280 280 265
Teğmen 380 250 250 260
Asteğmen 370 240 240 230
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
418 Sıra
sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 12 inci maddesinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Gültan
Kışanak |
Sırrı
Sakık |
|
|
|
Batman |
Diyarbakır |
Muş |
|
|
|
Şerafettin
Halis |
|
Sevahir
Bayındır |
|
|
|
Tunceli |
|
Şırnak |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
Sayın
Bayındır, siz mi konuşacaksınız?
SEVAHİR BAYINDIR
(Şırnak) Evet.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bayındır.
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 418 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde verdiğimiz önerge
hakkında konuşacağım. Barış ve Demokrasi Partisi
adına sizlere saygılar sunuyorum.
Şimdi, bir
süreden beri tam gün yasasının üzerinde değişiklik
tartışmalarını yürütüyoruz. Parti olarak, bu tam gün
yasasının tam bir aldatmaca olduğunu bir kez daha bu kürsüde hem
siz sayın milletvekillerinin hem de sevgili halkımızın ve
sağlık meslek örgütlerinin huzurunda tekrarlıyoruz: Bu
yasanın adı tam gün. Evet, daha önce Türk Tabipler Birliği,
sağlık emekçileri sendikaları, sağlık hizmetli sınıfı
çalışanları, Sağlık Memurları Derneği,
Sağlık Teknisyen ve Teknikerleri Derneği, Sosyal Hizmet
Uzmanları Derneği, Tıbbi Laboratuvar Teknisyenleri ve
Teknikerleri Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri
Derneği, Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği, Sağlık ve
Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve yine Türkiye Diyetisyenler
Derneği tam gün yasası ismini kullanmışlardır. Ama
sizin sunduğunuz bu tam gün yasasına karşı dün tüm
Türkiyede tam bir iş bırakma oldu ve siz bu iş
bırakmanın gerekçesini ilgili kesimlerden, örgütlerden dinlemek ve
anlamak yerine, âdeta meydan okurcasına Sizi tam bir
ezilmişliğe, tam bir sömürüye, tam bir sağlık riskiyle
karşı karşıya bırakıyoruz. diyorsunuz ve bugün
de çıkıp televizyonlarda Bunlar ideolojik mücadele veriyor.
diyorsunuz, Sosyalizm mücadelesini veriyor. diyorsunuz. Sosyal devlet
kavramı tam da o sosyalist düşünceden gelmektedir. Eğer siz
halkın, toplumun yani sosyal devletin gerekleri olan sosyal hizmetler,
sağlık hizmeti, eğitim hizmeti, istihdam ve güvenli yaşam
koşullarını oluşturmak ile kendinizi mükellef
tutmuyorsanız, lütfen Anayasa değişikliğine gidin ve deyin
ki: Biz sosyal devlet değiliz. Biz bırakın yesinler,
bırakın ölsünler devletiyiz. Eğer siz kalkıp ideolojik
olarak mücadele ettiklerini düşünüyorsanız Sayın Bakan, sizin bu
yaklaşımınız da bir ideolojik yaklaşımdır.
Yani liberal yaklaşımdır, paran kadar sağlık
yaklaşımıdır, paran kadar yaşa
yaklaşımıdır, paran kadar oku
yaklaşımıdır, paran kadar var ol yaklaşımıdır.
Yani hayat standartlarını siz kendi kabulleriniz
sınırında tutuyorsunuz, yoksa insan haklarının temel
evrensel kriterleri ölçeğinde bir yaklaşımınız söz
konusu değildir.
Kendinizi böyle
belli kavramların arkasına saklayarak ve toplumun her kesimine,
mücadele eden, hakkını savunan herkese ya öcü ya böcü ya
ideolojik ya bilmem ne diyerek nereye kadar gidebileceksiniz? Gidemezsiniz.
Size Dur! diyecekler; en kısa zamanda, en yakın seçimde sizlere
bütün bu halk Dur! diyecek.
O kış
gününde, Ankaranın göbeğinde, insanca yaşama hakkını
ve iş güvenliğini isteyen Tekel işçilerini havuza atarak
Orayı plaj mı sanıyorsunuz? Dün Sayın Elitaş burada
diyordu: İşçiler beni ziyarete geldi. Evet, bakın, onlar
diyalogdan yana, sorunları ifade etmekten yana. Peki siz neden gazlı
bombalarla onların üzerine gidiyorsunuz? Siz neden iş bırakan
hekimleri başka şekilde itham ediyorsunuz? Sağlık
çalışanlarına Sosyalisttir bunlar. deyip toplumun
anlamını bilmediği, aslında sosyal devletin özünü oluşturan
o sosyal yaklaşımın halk yararına olduğunu
söyleyemiyorsunuz. Halkı, bu tür, onların bilmediği kelimelerle
ya da yıllardan beri öcü diye gösterdiğiniz kelimelerle korkutarak
kendinize yandaş bulamazsınız.
Bu nedenle bu
saatten sonra bu tam gün yasası üzerine artık hiçbir şekilde
konuşmayacağız
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
SEVAHİR
BAYINDIR (Devamla)
ve bu tam gün yasasının bir an önce geri
çekilmesini talep ediyoruz. Bütün çalışanların da talebi budur.
Sizin tam gün yasanız, haftanın yedi günü ve yirmi dört saat durmadan
çalıştırma yasasıdır, hiçbir koruma altında
olmadan, radyoloji çalışanları, daha fazla radyasyon alın,
bebekleriniz anomalili doğsun, özürlü doğsun, siz erken yaşta
ölün ve bize para kazanın yaklaşımından başka bir
şey ifade etmiyor ve bütün sağlık çalışanları da
bununla karşı karşıyadır. O nedenle, kendimizi,
sağlıklı düşünen, sağlıklı hizmet verebilen
hekimlere ve sağlık personeline teslim edebiliriz. Siz, bu noktada,
hem onların sağlığını bozmuş oluyorsunuz hem
de halkın sağlığıyla oynamış oluyorsunuz.
Buna hakkınız yoktur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık
Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 12. maddesinin birinci fıkrasındaki
hizalarındaki kelimesinden önceki ibarenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ç Türk
Silahlı Kuvvetleri kadrolarında bulunan ve aşağıda
rütbeleri belirtilen personelden Öğretim Üyesi, Tabip, Diş Tabibi,
Eczacı, Veteriner ile tıpta uzmanlık mevzuatındaki dallarda
doktora yapmış diğer öğretim üyeleri (Tıpta
uzmanlık belgesi olan veya doktora belgesi olan öğretim üyeleri)
Şevket
Köse (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Köse, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kamuoyunda tam gün olarak bilinen 418 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 12nci maddesinin değiştirilmesi için
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
sağlık alanında tarihî bir görüşme yapmaktayız çünkü
bugün vereceğimiz kararlar gelecek kuşakları doğrudan
etkileyecektir. Bundan dolayı, hekimlerin, diş hekimlerinin,
hemşirelerin, sağlık teknisyenlerinin, diş teknisyenlerinin
ve diğer sağlık çalışanlarının mağdur
olacağı düzenlemeler yapmamalıyız.
Sağlık
çalışanları Tam güne karşı değiliz ama
yasanın bu hâline karşıyız. diyorlar. Biz de Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, tam güne ilke olarak karşı
olmadığımızı, yalnız doğabilecek kimi
mağduriyetleri ve bu konudaki düzenlemelere dikkat etmemiz
gerektiğini söylüyoruz. Bu nedenle mağduriyet doğabilecek kimi
konularda görüşlerimizi belirtmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, biliyorsunuz, tasarıyla hekimlerimize performans kriteri
getirilmiştir. Ancak bu kriter bilim alanında gelişmelerin
önünde engel olabilir diyoruz ve yasanın bu haliyle hekimlik
mesleğinin saygınlığına gölge düşürecek bir
uygulama sonucu doğurmasından da tedirginiz. Zira üniversitelerde
performans kriteri nedeniyle istenmese de bilimsel gelişmeler geri planda
kalabilir. Ülkemizin yaşadığı ekonomik koşulların
kötülüğü düşünülürse hekimlerimizin böyle tercih yapmaya
zorlanması doğru değildir. Bunun yerine hekimlerimizin net
maaşlarının yükseltilmesi yoluna gidilmelidir. Hekimlerimizin
net maaşlarının yüksek olması, hem hekimlik
saygınlığına uygundur hem de hekimlerimizin bilimsel
çalışmalara öncelik vermesine neden olacaktır. Bu durum aynı
zamanda emeklilik dönemlerinde de hekimlerimizin insanca yaşam sürmesini
sağlayacaktır.
Sayın
milletvekilleri, tasarının 12nci maddesine göre, Türk Silahlı
Kuvvetleri kadrolarında bulunan çeşitli rütbelerdeki personelden
öğretim üyesi tabip, öğretim üyesi diş tabibi, uzman tabip,
uzman diş tabibi, tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık
mevzuatında belirtilen dallarda uzman olanlara sağlık hizmetleri
tazminatı ödenmesi hükme bağlanmıştır. Yine burada
çalışan sivil personel için de aynı konu öngörülmüştür.
Yalnız düzenleme eczacıları kapsamamaktadır yani bu
tazminattan eczacılar yararlanmamaktadır.
Sağlığın olmazsa olmaz mesleklerinden biri olan
eczacıların bu haktan mahrum bırakılması
eşitlikle bağdaşmamaktadır. Bu nedenle verdiğimiz
önerge teklifiyle eczacıların da sağlık hizmetleri
tazminatı kapsamına alınması amaçlanmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, tam gün yasa tasarısının kapsamı
dışında kalan bir kesim daha bulunmaktadır. Bunlar, kurum
hekimleridir. Tasarıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan hekimlere
sağlık hizmetleri tazminatı verilmesi
planlanmıştır ancak kurum hekimleri bu kapsamın
dışında tutulmuştur. Bununla birlikte tasarıda kurum
hekimlerinin iş yeri hekimliği yapabilmesinin önü
açılmıştır. Kurum hekimini bir daha iş yeri aramaya
mecbur bırakmak uygun değildir. Kaldı ki bir hekim bulduğu
takdirde iş yeri hekimliği yapabilecektir. Ya iş yeri bulamazsa
ne yapacaktır o hekim arkadaşımız, aç mı
kalacaktır?
Değerli
arkadaşlar, hekimlerimizin çalışma güvencesini mutlaka
sağlamalıyız. Ayrıca hekimlerin eşit koşullara
sahip olarak çalışmasının önündeki engelleri de
kaldırmalıyız.
Kurum diş
hekimleri, diğer hekimler gibi dışarıda iş yeri bulma
şansı olmayan hekim grubudur. Bu nedenle, tasarıda bir
değişiklik yapılması yararlı olacaktır diye
düşünüyoruz. Sağlık Bakanlığının
dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarında ve
KİTlerde kurum hekimi olarak görev yapan ve çeşitli statülerde
istihdam edilen uzman tabip, tabip, uzman diş tabibi ve diş
tabiplerine sağlık hizmeti tazminatı da mutlaka
bağlanmalıdır. Üstelik bu durumda olan hekimlerin
sayısı çok fazla değildir yani bütçede kapanmaz açıklar da
yaratmayacaktır. Yaklaşık 200ü diş hekimi olmak üzere
toplam 1.800 civarında kurum hekimi bulunmaktadır değerli
arkadaşlar. Bu hekimlerimizin içine düşeceği mağduriyeti
şimdiden görmeli ve düzenlemeleri de buna göre yapmalıyız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın
başında belirttiğim gibi, Cumhuriyet Halk Partisi ilke olarak
tam güne karşı değildir. Tasarıda kimi mağduriyetler
doğuracak durumların yeniden düzenlenmesini savunuyoruz. Tam Gün Yasa
Tasarısı ile kamuda çalışan doktorların iş
yükünün azaltılması ve adaletli bir duruma getirilmesi hedefleniyor.
Oysa bununla birlikte unutulmaması gereken, sağlık hizmetleri
bir ekip işidir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Köse, konuşmanızı tamamlayınız.
ŞEVKET KÖSE
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Başka bir
deyişle, hekimle birlikte diğer branşlarda yardımcı
olan personelle birlikte hizmet yürütülmektedir. Bu nedenle, yapılacak
düzenlemelerin de bütün personeli kapsaması yararlı olur diye
düşünüyorum.
Tasarıda bir
başka sorun olabilecek konu da radyasyonlu ortamda çalışan
sağlık personelinin durumudur. Zira radyasyonlu ortamda
çalışan sağlık personelinin diğer personele göre daha
fazla yıprandığını hepimiz de bilmekteyiz. Bununla
birlikte, tasarıda bu personelin çalışma saatleri
artırılmıştır, bunun düzenlenmesi gerekir.
Çalışma saatlerinin otuz beş yerine yirmi beş
olmasını düşünüyoruz.
Sözlerime son
verirken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köse.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Karar yeter sayısını
arayacağım. Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.41
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin
Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 12nci maddesinde
belirtilen 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununun ek 17nci maddesinin (c) fıkrasından
sonra gelmek üzere eklenen (ç) fıkrasındaki diş tabibi
ibaresinden sonra eczacı ve veteriner (tıpta uzmanlık veya
doktora belgesi olan öğretim üyeleri) ibaresinin eklenmesini ve Tazminat
Oranları tablosunda aşağıdaki değişikliklerin
yapılmasını arz ve teklif ederim.
TAZMİNAT
ORANLARI (%)
Öğretim Üyesi Tabib/Tıpta Uzman
Diş Diş Tabibi
Tabib-Diş uzmanlık Tabibi
RÜTBELER Tabibi/Uzman Tabib mevzuatına
Öğretim Üyesi göre uzman
Eczacı olanlar
General/Amiral 585 455 455 360
Kıdemli Albay 550 425 425 330
Albay 545 415 415 330
Yarbay 515 380 380 315
Kıdemli Binbaşı 500 370 370 310
Binbaşı 500 370 370 310
Kıdemli Yüzbaşı 460 320 320 275
Yüzbaşı 460 320 320 275
Kıdemli Üsteğmen 420 280 280 265
Üsteğmen 420 280 280 265
Teğmen 380 250 250 260
Asteğmen 370 240 240 230
Rıdvan
Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Atılgan, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12nci
maddede vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, herhangi bir konuda tazminat verilmesinin asli sebebi ne
olabilir diye düşünürseniz, iki sebepten olabilir: Birincisi, ya
yapılan iş çok zordur, o nedenle o yapılan işin ücretini
ona göre tariflendirirsiniz, ikincisi ise temininde güçlük çektiğiniz
bazı personelle ilgili özendirici olması için birtakım tazminat
oranları belirlersiniz.
Nitekim,
silahlı kuvvetlerde öyle sınıflar vardır ki,
yaptığı işler çok zordur. O nedenle, onlara birtakım
tazminatlar verilir. Bu sınıfların başında uçucular
gelmektedir, çünkü tehlikeli bir iş yapmaktadırlar. Daha sonra
denizaltıcılar, dalgıçlar, kurbağa adamlar gibi
silahlı kuvvetlerin içindeki birtakım sınıflar
akranlarına göre daha fazla maaş alırlar. Daha sonra hukukçular,
dışarıdaki hukukçularla ilgili yapılan düzenleme nedeniyle
silahlı kuvvetlerin hukukçuları da maaşlarında ciddi bir
düzeltme yapılarak ayrıcalıklı hâle geldiler. Bugün de
yapılan iş, doktorlarla ilgili, silahlı kuvvetler içinde
birtakım düzenlemeler yapmak.
Peki, doktorlarla
ilgili bir sorun var mı? Evet var. özellikle son dört beş
yıldır Türk Silahlı Kuvvetleri doktor istihdamıyla ilgili,
yani teminiyle ilgili çok büyük sıkıntılar çekmektedir. GATA
doktor alımıyla ilgili, öğrenci alımıyla ilgili belli
bir aşamaya gelmiştir, ama öğrenciler 4üncü, 5inci
sınıftan sonra ayrılarak sivile geçmektedirler, çünkü,
silahlı kuvvetler içindeki doktorların maaş durumları çok
da iç açıcı değildi. Peki, bu yasa doktorlara bir avantaj
getiriyor mu? Evet getiriyor, ama bir tarafı yaparken başka bir
tarafı yıkmaktadır. İşte verdiğimiz önerge,
silahlı kuvvetler içinde ikinci bir tabip sınıfı olan
diş tabipleriyle ve ayrıca eczacılarla ilgili belirlenen
haksız bir oranla ilgili tazminat oranını düzeltmeyle ilgiliydi.
Yani, bunlar çok mu fazla derseniz, bugün için temininde bir sorun yok. Yani,
silahlı kuvvetler içinde dişçi temininde bir sorun yok. Ancak,
şundan emin olun ki, bu kanun çıktıktan sonra Türk Silahlı
Kuvvetlerinde dişçilerle ilgili temininde zorluklar çıkacaktır.
Çünkü, 200 civarında olan Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki
dişçiler, bu kanunda kendilerine çok ciddi bir haksızlık
yapıldığına inanmaktadırlar.
O nedenle,
verdiğimiz önerge de bu kanunun eksik kalan bir yanını
tamamlamak için verdiğimiz bir önergeydi, ancak Sayın Hükûmet ve
Komisyon katılmadılar; katılmadıkları için ben
kendilerini teessüfle karşılıyorum çünkü verdiğimiz
önergenin ne manaya geldiğini anlamamış demektirler. Biz bu
kanun görüşülmeye başladığından beri silahlı
kuvvetlerin içindeki bütün eczacılardan ve bütün dişçilerden
telefonlar aldık, görüşler aldık...
MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (İstanbul) Diş hekimi
KÜRŞAT
ATILGAN (Devamla) diş hekimiyle ilgili, diş tabipleriyle ilgili.
Evet. Dolayısıyla, daha önce doktorlar hakkında var olan
birtakım teminindeki zorluk nasıldı? Özellikle kara
kuvvetlerinin doktorlarının çalışma şartları çok
zor olduğu için temininde zorluk çekilmekte idi, hava ve deniz
kuvvetlerinin doktor temininde bir zorluk yoktu. Ancak daha sonra kara kuvvetleri,
bu teminle ilgili problemleri ve kara kuvvetlerinin hastaneleriyle ilgili
problemi Sağlık Komutanlığı adı altında
değiştirerek, bütün doktorları her yere tayin etme
politikasını güttü. Dolayısıyla bu problem aynı zamanda
denizciler ve havacılar için de geçerli oldu.
Dolayısıyla,
bir şeyi yaparken başka bir tarafta zafiyet
çıkarılmaktadır. İşte, bu kanunun silahlı
kuvvetlerle ilgili bölümü olan 12nci maddedeki tazminatlar, bir taraftan
hekimlerin durumunu düzeltirken, diş tabiplerinin durumunu çok ciddi
şekilde tartışmaya açmıştır.
Dolayısıyla bu haksızlığın giderilmesi
gerekmektedir. Aksi takdirde, bir müddet sonra, bu tazminat oranlarıyla
tekrar bu gündeme gelecek ve bu Meclis silahlı kuvvetler içindeki diş
tabiplerinin durumunu düzeltmek için ek bir maddeyle meşgul
olacaktır. Dolayısıyla bunun daha sonra olmaması için
bugünden bu işi düzeltmek gerekir.
Diğer bir
bahsedeceğim konu, değerli milletvekilleri, Türkiyedeki bin
kişiye düşen doktor sayısı ile ilgilidir. Bu bizdeki oran
1,25tir, Avrupa Birliğinin ortalaması 4tür. Doğru olan, bu muayenehaneleri
kapatmamaktır. Yine dile getiriyorum, yanlış bir işlem
yapılmıştır. Doğru olan, doktor
sayısını önce artırmaktır, Avrupa Birliği
ortalamasına getirmektir. Yani 4 civarına
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
KÜRŞAT
ATILGAN (Devamla) Yani bin kişiye düşen doktor
sayısını 4 civarına getirmeden siz muayenehaneleri
kapatırsanız halkın sağlığıyla
oynarsınız. Yani kişi dörde kadar mesaisini yapacak,
hastanelerde çalışacak, ondan sonra da gidecek ona kadar, on bire
kadar muayenehanesinde çalışıyorsa, bırakınız
çalışsın, bırakınız çalışsın.
Dolayısıyla eksik olan bu doktor sayısının, bir doktor
kendi alanında on beş-on altı saat gönüllü olarak mesai yaparak
bu eksikliği gideriyordu ancak bu kanun bunun önüne geçmiştir.
Dolayısıyla kanun mantıki bir kanun değildir. Bunu
Sağlık Bakanının dikkatine getiriyorum -her ne kadar
şu anda başka işlerle uğraşıyorsa da- burada
söylemiş olduğum, dile getirdiğim konu çok temel bir konudur,
sağlığın en temel kriteri doktor sayısını
artırmaktır. Maalesef AKPnin sağlık politikası, yedi
yıllık uygulamaları Türkiyedeki doktor sayısını
1,25 civarında tutmuştur, bunu artıracak ciddi bir tedbir
almamıştır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Atılgan, teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
13üncü maddede
üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 Sıra Sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin
Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 13. maddesinin
ikinci paragrafında yer alan Sağlık Bakanlığına
bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında veya
Üniversite Hastanelerinde şeklindeki tanımlamadaki veya
kelimesinin ve şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Tansel
Barış |
Sacid Yıldız
|
R. Kerim Özkan |
|
|
Kırklareli
|
İstanbul |
Burdur |
|
|
Canan
Arıtman |
Tekin Bingöl |
Şevket
Köse |
|
|
İzmir |
Ankara |
Adıyaman |
T. B. M. M. Başkanlığına
418 Sıra Sayılı Tam Gün Çalışma Yasa
Tasarının 13. maddesinin Ek 26 maddesinin 2. paragrafında
Silahlı Kuvvetler; Sağlık Komutanlığının
talep etmesi halinde diye başlayan cümledeki Sağlık
Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlarda cümlesi;
Üniversite Hastanelerinde görevli personel diye başlayan cümleden sonra
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Cumali
Durmuş |
Hüseyin
Yıldız |
Osman
Durmuş |
|
|
Kocaeli |
Antalya |
Kırıkkale |
|
|
Metin Ergun |
Cemaleddin Uslu
|
Mehmet
Şandır |
|
|
Muğla |
Edirne |
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
418 Sıra Sayılı Üniversite ve Sağlık
Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 13 üncü maddesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayla Akat Ata |
Sırrı
Sakık |
Şerafettin
Halis |
|
|
Batman |
Muş |
Tunceli |
|
|
Gültan
Kışanak |
|
Sevahir
Bayındır |
|
|
Diyarbakır
|
|
Şırnak
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ AGÂH KAFKAS (Çorum) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda 926
sayılı kanuna Türk Silahlı Kuvvetlerinin talebi üzerine
Sağlık Bakanlığı ve YÖK tarafından personel
görevlendirilmesine olanak tanıyan bir madde eklenmiştir.
Askeriyenin
bünyesinde yer alan her kurumun koşulları sivil kurumlardan
farklıdır. Özellikle askeri hastaneler son derece farklı bir
sistemle çalışmaktadır. Sivil sağlık personelinin
askeri hastanede görevlendirilmesi verimlilik açısından da bir
sorundur.
Askeri personele
sivil personelin de katılması askeri sağlık hizmet
alanını genişletecek; buna bağlı olarak da
TSKnın özerkleşmesine hizmet edilecektir. Bu durumu engellemek ve
sağlıkta eşit koşulları yaratmak açısından
daha önce de belirttiğimiz gibi, askeri sağlık
kurumlarının Sağlık Bakanlığı kapsamına
geçirilmesi bir zorunluluktur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 Sıra Sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin
Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 13. maddesinin
ikinci paragrafında yer alan Sağlık Bakanlığına
bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında veya
Üniversite Hastanelerinde şeklindeki tanımlamadaki veya
kelimesinin ve şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tekin
Bingöl (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ AGÂH KAFKAS (Çorum) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Tansel Barış
BAŞKAN
Sayın Tansel Barış, Kırklareli milletvekili, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan yasa tasarısının 13üncü maddesi için
değişiklik önergesi verdik ve bu önerge üzerinde görüşlerimi
açıklamak için huzurunuzdayım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Bakanım, bir tabip odasının Hükûmetinize ve
dolayısıyla size gönderdiği bir metni okumak istiyorum: Tam gün
yasasıyla alacağımız iddia edilen 15 bin TL gibi ücretleri
biz kabul etmiyoruz ve istemiyoruz. Eğer Hükûmet samimi ise sözünde durur
ve bu rakamı sabit, güvenceli ve emekliliğe yansıyacak
şekilde verirse biz bu ücretin yarısını almayıp
Hükûmetin önerdiği herhangi bir kuruma bağış olarak vermeye
yemin ediyoruz ve yine söz veriyoruz, yasanın diğer hiçbir maddesine
itiraz etmeyip hepsini kabul edeceğiz. Sayın Bakanım, bu, bir tabip
odasının size ulaştırmamı istedikleri bir metin. Mesaj
bu Sayın Bakanım. Yani hekimler güvence istiyorlar. Ama
İktidarınız, herkes fikir birliği olarak bu ilkeye sahip
çıkarken, maalesef tasarıyı içinden çıkılmaz bir hâle
getirdiniz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin ilke olarak kabul
ettiği bu yasa tasarısında maalesef hekimler, eczacılar,
diş hekimleri, sendikalar, dernekler bu yasanın bu şekline
karşı çıkıyorlar. Demek ki yasada bir sorun var. Yeterince
tartışılmayan bir yasa karşımızda ve değerli
milletvekilleri, kamuoyu da yeterince bu yasadan bilgilendirilmemiştir.
Yoksa bu insanlar niye yürüsünler, iş bırakma eylemi niye
yapsınlar? Bakanlığın 15-20 tane bürokratı oturuyor,
böyle bir yasa tasarısını hazırlıyor. Böyle bir
şey olmaz arkadaşlar. Bir kere, böyle önemli bir yasada her kesimin
görüşü alınmalı. Bu yasanın bir tarafı olan tabipler
dinlenmeyecek, eczacılar dinlenmeyecek, peki, Sayın Bakanım, bu
yasayı kimlerle yürüteceksiniz? Yani bu yasa olgunlaşmadıktan
sonra nasıl bir yürütme olacaktır? Siz hekimlere güvenmeyeceksiniz,
kime güveneceksiniz Sayın Bakanım? 110 bin hekim ve 300 bin
sağlık çalışanını dikkate
almayacaksınız, isteklerini yerine getirmeyeceksiniz, peki bu yasa
nasıl çalışacak? Yoksa hekimleri birbirine kırdırarak mı,
çalışma ortamını bozarak mı, bizden olanlar ve
olmayanlar diyerek böl, parçala ve yönet taktiğiyle mi bu yasayı
uygulayacaksınız? Hem hekimlere hem de
vatandaşlarımıza yazık olmaz mı Sayın
Bakanım?
Diğer
yandan, Sayın Başbakan geçen hafta AKP Grubunda
yaptığı konuşmada, hekimler için Bunlar hastayı
ameliyat masasında bırakıp direniş yaparlar. diye bir laf
etti. Doğrusu, ben de bir hekim olarak bu laftan büyük üzüntü duydum.
Peki, böyle bir şey mümkün mü sayın vekillerim? Aramızda doktor
vekiller de vardır, hangi hekim hastasını ameliyat
masasında bırakıp direniş yapar? Eğer böyle bir hekim
varsa bilin ki orada ya enfarktüs geçirmiştir veyahut da beyin
kanamasından orada kalmıştır. Yoksa, hiçbir hekim
hastasını masada bırakıp direniş yapmaz.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Var öyle bir hekim, var. Hastayı masada
bırakıp iftar açmaya giden hekim var.
TANSEL BARIŞ
(Devamla) Herhâlde, bu konuda Sayın Başbakana yanlış
bilgi verilmiştir.
Bu arada,
Sayın Başbakan, her ne ise, hak arayanlardan pek hoşlanmıyor.
Hekimlerden, eczacılardan, işçilerden, memurlardan maalesef
hoşlanmıyor çünkü onlar konuşuyorlar, onlar yürüyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, bu arada, Sayın Başbakan ne istiyor?
Sayın Başbakanımız dikensiz gül bahçesi olan bir ülke
istiyor ama günümüz dünyasında, maalesef, böyle bir ülke yoktur
değerli arkadaşlarım ve ses çıkarmayan bir toplum istiyor
Sayın Başbakan.
Sayın Bakan,
bu yasa tasarısında sağlık çalışanları
gelecek korkusu taşıyor, gelecek korkusu yaşıyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Barış, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
Buyurun.
TANSEL BARIŞ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Emekli olana
kadar kendilerini ne gibi koşulların beklediği endişesini
taşıyorlar. Bu yasadan sonraki kamu hastanesi birliği yasa
tasarısında endişeler daha da artmaktadır ve o zaman Acaba
bizler 4/Bli mi olacağız, 4/Cli mi olacağız?
endişesi vardır. Bu nedenle, Sayın Bakanım, buradan
sağlık çalışanlarına bu konuyu aydınlatır
mısınız lütfen.
Sayın Bakan,
Tam Gün Yasa Tasarısı gerekçelerinde Hekimler yoruluyor, sonra
muayenehaneye gidiyorlar ve daha çok yoruluyorlar ve hata yapma oranları
artıyor. diyorsunuz. Peki, bu tasarıda, performans, fazla mesai,
nöbet ne oluyor Sayın Bakanım? Daha çok çalışma, daha çok
yorulmayla hekim hataları daha çok artmayacak mı?
Yasanın
diğer bir hedefi de muayenehaneler ise, zaten yüzde 85
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TANSEL BARIŞ
(Devamla) -
muayenehaneler kapatıldı ve bu durumda yasanın çok
tartışılmadan, halkla paylaşılmadan çıkması
gerçekten büyük bir sorun olacaktır. Ben yine de
Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun,
teşekkür ederiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Barış.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T. B. M. M.
Başkanlığına
418 Sıra
Sayılı Tam Gün Çalışma Yasa Tasarının 13.
maddesinin Ek 26 maddesinin 2. paragrafında Silahlı Kuvvetler;
Sağlık Komutanlığının talep etmesi halinde diye
başlayan cümledeki Sağlık Bakanlığına
bağlı kurum ve kuruluşlarda cümlesi; Üniversite Hastanelerinde
görevli personel diye başlayan cümleden sonra eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Cemaleddin
Uslu (Edirne) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ AGÂH KAFKAS (Çorum) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkanım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Durmuş konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Durmuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu önergeyi, üniversite statüsünün eğitim hastanesinden önce
geldiğini belirtmek için
Düzeltme, bir redaksiyondur. Bu düzeltmeye niye
katılmıyorsunuz? Sağlık Bakanlığı
eğitim hastaneleri yalnızca uzmanlık eğitimi verir.
Üniversite fakülteleri bizatihi eğitim kurumudur. Onun için, yazarken,
sıralamada, önce üniversite hastanelerini, sonra Sağlık
Bakanlığı hastanelerini yazmak etik bakımından da
doğrudur.
Asıl benim
önergeyi vermemdeki -bunu düzeltirsiniz, beni de
konuşturmazsınız diye bekliyordum- gerekçe: Silahlı
kuvvetler ihtiyacını gidermek için maddede ifade edilen
Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık
kurum ve kuruluşlarında veya üniversite hastanelerinde görevli
öğretim üyeleri ile diğer sağlık personeli haftanın
belirli gün veya saatlerinde veya belirli vakalar ve işler için
Sağlık Bakanlığı veya Yükseköğretim Kurulu
tarafından görevlendirilir. ibaresine gerek yoktur. 657 sayılı
Yasaya göre, Sağlık Bakanlığı personeli ya da
üniversite personeli bir başka üniversitede görev yapabilir. Bir örnek
vereyim: Acil vakalar bunun da tamamen dışındadır. Gece
yarısı bir trafik kazasında Ankara Hastanesine mezenter arter
yırtılmasıyla bir hasta geldi. Ne ameliyatta damar setimiz var
ne de damarı dikecek doktorumuz var. Ankara Üniversitesini aradım, 2
doktor setleriyle geldiler, sabaha kadar çalıştılar. Bunun
müeyyidesi var mı? Yok.
Bakanlığım
döneminde, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığının
klinik şeflerini ve başasistanlarını iki yıl süreyle,
belli aralarla Azerbaycan birinci kliniğinde görevlendirdim. Bakûde
ameliyat yapılamıyordu, şimdi açık kalp ameliyatı
yapılıyor. Bunun için kanuni düzenlemeye gerek yok.
Biliyorum,
askeriyenin doktor açığı var, illa da bunu burada belirtin diye
onlar koydurmuşlar ama bunu Bakanlığın kötü
kullanacağı, sürgün ve kıyımlar için kullanacağı
endişesini taşıyorum. Kısa süre sonra bu görevi Sayın
Akdağ bırakacak, başkaları alacak. Onlar da farklı
kullanabilir diye bu maddenin bu tarafının düzeltilmesini istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, özel hastanelere 35 katrilyon, Sağlık
Bakanlığı hastanelerine 12,6 katrilyon, üniversite hastanelerine
9 katrilyon, Sosyal Güvenliğin 56 katrilyonluk parasını
aktarıyorsunuz. Bütçe buna göre düzenleniyor. Siz özelleri
alabildiğine maddi olarak devlet kaynaklarıyla destekliyorsunuz.
Öğretim
üyesi geldi Ankara Üniversitesinden, Bakan, tevil yoluna geçmeden açıkça
söylesin: Doktor maaşlarının artırılmasıyla
ilgili bir açıklaması var mı? Burada doktor maaşı yok.
Burada ne var? Siz yahni yapacaksınız, soğanı
doğramışsınız, gözleriniz yaşarmış ama
et kasapta. Kasaptaki ete soğan doğruyorsunuz. Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesi hâlen döner sermayede yüzde 200 olan tavanı ödeyemiyor.
Bir daha söylüyorum: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hacettepe ve Gazi
Üniversitesi döner sermayesi en yüksek üniversite hastaneleridir. Ankara
Üniversitesinin ödediği para yüzde 125tir. Yüzde 800ü nereden bulacak da
ödeyecek?
Hacettepe
Üniversitesi Rektörünün açıklaması var değerli
arkadaşlarım, diyor ki: Sarf malzemesi alamıyorum. Yok böyle
bir para. Arkasından askerleri hekimlere düşman ediyorsunuz,
mühendisleri, diğer meslek gruplarını
17 milyar maaş
verecekmiş
Nereden vereceksin? Namusluca söyle, bir lira zam yapıyor
musun maaşına? Emekliliğinde namusluca bir lira zam yapıyor
musun? Yok. Sen çalış, hastayı getir, bul, parayı da kazan!
Ben olsam
şunu yapardım arkadaşlar: Hekim açığımız
var, ihtiyacımız var. Muayenehane hekimine, akşam saati gel,
üniversitede ameliyatını yap, eğitim hastanesinde
ameliyatını yap, parasını cebinden hasta versin, Sosyal
Güvenlik Kurumu da parasını döner sermaye olarak üniversiteye ya da
kamu hastanesine versin. Niçin? Hekim açığım var. Bir üroloji
doçenti senelerce Gazi Üniversitesine taşındı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Durmuş, konuşmanızı
tamamlayınız.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
oradaki
arkadaşlara TUR öğretti, şimdi Denizlide. Ankara Üniversitesinde
laparoskopik cerrahi yapan genç arkadaşım diyor ki: Bana
sıfır maaş versin devlet, muayenehanemi kapatmasın. Ben
laparoskopik cerrahi eğitimi veriyorum, eğiteceğim
elemanları, izin versinler eğitmeye devam edeyim, hastamı da
dışarıda ameliyat edeyim.
Siz 1 milyon 870
bin saat devlet mesaisini hibe ediyorsunuz. Hekime ihtiyacınız var,
bütün hekimlere Saat 16.00da hastaneyi boşalt. diyorsunuz.
Yapmayın, inandırıcı olun. Tam günü istiyorsanız
hekimler saat 17.00ye kadar çalışmalı, bütün hekimler 17.00ye
kadar çalışmalı. 17.00den sonra çalışan özel hekim,
parasını vermek kaydıyla üniversite hastanesinde
ameliyatını yapsın, eğitime katkı sağlasın,
devlet hastanesinde yapsın ama siz Hekim muayeneden geçmeyeni
yatırmıyor. diyorsanız bu sizin beceriksizliğiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Hasta yatağına giriş muayenehaneden olmaz, onu çok
kolay önleyebilirsiniz.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Durmuş, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanın kısa bir açıklama talebi var.
Buyurun
Sayın Bakanım.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ederim.
Bir cümle
Muhtemelen Sayın Durmuşa yanlış bir bilgi
aktarılmış. Şimdi, ben, arkadaşlarımdan, 2010 harcamalarıyla
alakalı olarak kamuda nasıl bir planlama yapılmış, onu
getirdim, bütçemizde. Sayın Milletvekili özel sektöre 35 katrilyon lira
ayrıldığını söyledi. Bu rakam -bir planlama olarak
tabii- şu anda 5 milyar 400 milyondur, yani 35 milyar değil, 5 milyar
400 milyondur. Aşağı yukarı 7 kata yakın bir hata
yapılmış, onu düzeltmenin önemli olduğunu
düşündüğüm için, kayıtlara geçirmek için söylüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
14üncü madde
üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
418 sıra
sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14. maddesi ile
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa eklenmek istenilen ek maddenin birinci fıkrasında geçen,
tabip ve diş tabipleri ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre
uzman olanlar
ibarelerinin,
sağlık kurum ve
kuruluşlarında çalışan personel
ibareleri ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Hasip Kaplan |
İbrahim
Binici |
Sevahir
Bayındır |
|
|
Şırnak |
Urfa |
Şırnak |
|
|
Sırrı
Sakık |
|
Nezir
Karabaş |
|
|
Muş |
|
Bitlis |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 418 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 14 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen Ek 1 inci Maddenin;
- Birinci fıkrasının birinci cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve
- Yedinci fıkrasının ikinci cümlesinin madde
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Emin Haluk
Ayhan |
|
|
Konya |
Manisa |
Denizli |
|
|
|
Münir Kutluata |
|
|
|
|
Sakarya |
|
4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık
Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile
Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında
Ka-nunun 5 inci maddesi ve 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesi gereğince döner sermaye
gelirlerinden ek ödeme alanlar ile 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 17 nci maddesi gereğince
sağlık hizmetleri tazminatı alanlar ve aynı zamanda bu
Kanun kapsamında sigortalı bulunanların, talepleri hâlinde
kendilerine ödenen ek ödeme ve-ya sağlık hizmetleri tazminatı
tutarının beyan edecekleri kısmı üzerinden malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortasıyla sınırlı olacak
şekilde ilave olarak sigorta primine tabi tutulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 418 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 14 üncü maddesi ile 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen Ek Madde
1in aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Tekin Bingöl |
Şevket
Köse |
Sacid
Yıldız |
|
|
Ankara |
Adıyaman |
İstanbul |
|
|
Ali İhsan
Köktürk |
|
M. Şevki
Kulkuloğlu |
|
|
Zonguldak |
|
Kayseri |
Ek Madde 1:
4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık
Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile
Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında
Kanunun 5 inci maddesi (altıncı fıkra kapsamında ek ödeme
alanlar ile diğer kurumlardan vekaleten atama veya görevlendirme suretiyle
Sağlık Bakanlığında görevlendirilenler hariç)
gereğince döner sermaye gelirlerinden ek ödeme alan ve aynı zamanda
bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamında sigortalı bulunanlardan; tabip ve diş tabipleri ile
tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, sigorta priminin
209 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesine göre kendilerine ödenen tutar
üzerinden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasıyla sınırlı
olacak şekilde ilave olarak sigorta primine tabi tutulur. Ancak, bu
şekilde ilave olarak sigorta primine tabi tutulacak kazancın
tutarı, bu haktan yararlanacakların tamamı açısından
80 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre belirlenecek sigorta primine
esas kazanç toplamı ile 82 nci maddenin birinci fıkrasında
belirtilen sigorta primine esas kazanç üst sınırı
arasındaki farkı geçemez.
Bu şekilde
ilave prim ödemesinde bulunanlardan malullük, yaşlılık, vazife
malullüğü veya emeklilik aylığı ya da sürekli tam iş
göremezlik geliri bağlanmasına hak kazananlara; ilave olarak
ödedikleri her yıla ait sigorta prim matrahının, kazancın
ait olduğu yıldan itibaren söz konusu aylık veya geliri talep
ettiği tarihe kadar geçen yıllar için her yıl gerçekleşen
güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar
toplamının, ilave prim ödedikleri gün sayısına bölünmesi
sonucu bulunacak ortalama günlük kazancın otuz katının, ilave
prim ödedikleri gün sayısının her 360 günü için % 2si
oranında bulunacak tutarda ilave aylık ödenir. Bu hesaplamada, 360
günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır.
Sigortalının ölmesi halinde ise, bu fıkra çerçevesinde
hesaplanacak ilave aylık geçici 18 inci madde hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, geçici 4 üncü madde kapsamında bulunan
sigortalıların aylığa müstahak dul ve yetimleri için geçici
4 üncü madde hükümlerine, diğer sigortalıların hak sahipleri
için ise 34 ve 54 üncü madde hükümlerine göre ödenir. Bu şekilde ilave
aylık alan kız çocuğunun 37 nci madde uyarınca evlenme
ödeneğine hak kazanması durumda, aynı madde hükümleri
çerçevesinde ilave evlenme ödeneği ödenir.
İlave
aylıklar, 55 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca
artırılır.
Bu şekilde
ilave prim ödemesinde bulunanlardan 31 inci madde ve geçici 4 üncü madde
uyarınca toptan ödeme yapılan veya emeklilik kesenekleri geri
verilenlere; ilave olarak ödedikleri sigorta primlerinin her yıla ait
tutarı, primlerin ait olduğu yıldan itibaren yazılı
istek tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen
güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunacak tutarda ilave toptan
ödeme yapılır. Sigortalının ölmesi halinde ise, bu
fıkra çerçevesinde hesaplanacak ilave toptan ödeme, geçici 4 üncü madde
kapsamında bulunan sigortalıların aylığa müstahak dul
ve yetimlerine geçici 4 üncü madde hükümlerine, diğer
sigortalıların hak sahiplerine ise 34 üncü madde hükümlerine göre
ödenir.
İlave
aylıkların başlangıcı, kesilmesi ve yeniden
bağlanmasında geçici 4 üncü madde kapsamına girenler için geçici
4 üncü madde hükümleri, diğerleri için ise 27, 30 ve 34 üncü madde
hükümleri kıyasen uygulanır. Ancak, geçici 4 üncü madde
kapsamında veya 30 uncu maddenin üçüncü fıkrası kapsamında
aylıklarının kesilmesi sebebiyle ilave aylıkları da
kesilmiş olanlardan birinci fıkra kapsamında yeniden ilave
sigorta primi ödemiş ve yeniden aylık bağlanmasına hak
kazanmış olanların yeni ilave aylığı, eski
aylığın kesildiği tarihten yeniden ilave aylık bağlanacak
tarihe kadar 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre aylıklara
yapılan artışlar uygulanarak bulunacak tutara, yeniden ilave
sigorta primi ödediği süreler için ikinci fıkraya göre hesaplanacak
ilave aylığın eklenmesi suretiyle tespit olunur.
Birinci
fıkra gereğince ilave sigorta primi kesilmesine, 209 sayılı
Kanunun ek 3 üncü maddesine göre ek ödeme verilecek ilk aybaşında
başlanır. Bu şekilde ilave sigorta primi alınacakların
sigorta primleri için ayrı bir bildirge düzenlenir. Ancak, bu bildirgelerin
verilme ve primlerin ödeme zamanının tespitinde genel hükümlere uygun
olarak işlem tesis edilir.
Malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortası için bu madde hükümlerine göre
sigorta primi ödenen süreler, prim ödeme gün sayısı,
sigortalılık süresi ve prime esas kazanç hesabına dahil
edilemez. Ödenen prim tutarları ve bildirilen kazanç tutarları ise
iş sonu tazminatı ve kıdem tazminatı da dahil olmak üzere
bu maddede belirtilmeyen herhangi bir hakkın elde edilmesinde veya hesabında
dikkate alınmaz.
Bu madde
kapsamında ödenen sigorta primleri daha sonra geri talep edilemez ve bu
Kanunun ihya hükümleri ilave aylıklar hakkında uygulanmaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ AGÂH KAFKAS (Çorum) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Bingöl mü konuşacak?
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Evet.
BAŞKAN
Önerge sahipleri adına Tekin Bingöl, Ankara Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bingöl.
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tam gün
çalışma tasarısı gündeme geldiği andan itibaren
Cumhuriyet Halk Partisi olarak sık sık
vurguladığımız bir hususu huzurlarınızda
yinelemek istiyorum. Biz, bu tasarı yasalaştıktan sonra
uygulanabilirliğinin olabilmesi için, mutlaka genel bütçenin
katkısının olması gerektiğini ifade ediyorduk. Maliye
Bakanlığı, bu konuda, eğer, tasarruf geliştirip
katkı koymadığı takdirde, ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlar
yaşayacağımızı sıklıkla ifade ettik.
Değerli
milletvekilleri, son dönemlerde, sık sık, birtakım
sorunların yaşandığı basında yer almaya
başladı. Geçtiğimiz günlerde, gazetelerde, farklı
farklı bölgelerden değişik haberlerle
karşılaştık. Bunların bir tanesini sizinle
paylaşmak istiyorum: Hastaneler sıkıntıda.
Yazının içeriğinde Üniversite hastaneleri durma
noktasında, malzemeler alınamıyor, SGK ödeme yapmıyor,
ameliyatlar iptal, doktorlar isyanda... Bu yazıyı herhangi bir
muhalefet milletvekili söylemiyor, bir muhalefet partisinin yetkilisi
söylemiyor, Tabipler Birliği temsilcileri söylemiyor; üniversitelerin
rektörleri söylüyor, hastane direktörleri söylüyor, başhekim ve
başhekim yardımcıları söylüyor.
Değerli
milletvekilleri, 19 Mayıs Üniversitesinin Başhekim
Yardımcısı Firmalar bize itibar etmiyor, ihalelerimize
girmiyor. diyor. Hacettepenin Hastaneler Direktörü Ameliyatları iptal
etmek zorunda kalıyoruz. diyor.
Bakınız,
bu yasa yürürlüğe girdikten sonra -yine ısrarla vurguluyoruz-
eğer döner sermaye gelirlerini artırıcı düzenlemeler
yapılmazsa bu sorunlar daha da derinleşecek ve korkarım ki
sağlıkta çok ciddi sorunlar yaşayacağız.
Değerli
milletvekilleri, devlet hastanelerinde, diğer kamu kurumlarında ve
üniversitede çalışan 92.728 hekimimiz var. Sayın Bakan da bu
kürsüden ifade etti, bu hekimlerimizin çok ciddi sorunlarından bir tanesi
emeklilik maaşlarıydı ve şu anda çalışan
hekimlerimizin tamamına yakınının, yani 92 bine yakın
hekimimizin emekli maaşında maalesef bu düzenlemeyle ciddi bir artış
olmayacak. Sadece son yıllara gelen hekimlerimizin, pratisyen hekimler
için 20 Türk lirası, uzman hekimler içinse 36 Türk lirası gibi bir
iyileştirme söz konusu olacak. Eğer bu düzenlemelerle emekli
maaşlarında artış bekleniyorsa en az yirmi yıl prim ödemesi
gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bakın, bu yasada çok ilginçlikler var. Önerge
verdiğimiz maddede açık bir şekilde şu ifade ediliyor:
Primlerin işveren payını hekim ödeyecek. Soruyorum size: Hangi
kamu kurumunda, hangi özel sektörde çalışan herhangi bir
çalışanın, adı üstünde, işveren payı
çalışan tarafından karşılanıyor? Bütün bu primin
tamamı hekimlerin üzerine yıkılmak isteniyor. Üstüne üstlük
iş sonu tazminatı, kıdem tazminatı, emeklilik ikramiyesine
de bunların hiçbirisi yansımıyor. Çok ilginçtir, mütevazı
artışlar öngörüyor bu tasarı. O artışlar da döner
sermaye gelirlerinden karşılanacak, ki bu döner sermaye gelirlerinin
ne olacağı da belli değil. Bunlar da yine bu tür geri alımlarla
kuşa döndürülüyor.
Bir başka
önemli husus: Bildiğiniz gibi, bu yasayla mali mesleki zorunluluk
sigortası getiriliyor. O primin de yüzde 50si hekimler tarafından
karşılanacak. Döner sermaye gelirleriyle artış
sağlanıyor. İşte, böyle, işveren payı
ödettirilerek ya da mali mesleki sigorta priminin yarısı hekimlere
ödettirilerek âdeta geriye alınıyor.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarıda gerçekten çok ciddi sorunlar içeren maddeler
var. Biz bunları, tasarı Genel Kurulda görüşüldüğü andan
itibaren sık sık önergelerle gündeme getiriyoruz ama maalesef bu
önergelerin hiçbir tanesi ciddiye alınmıyor, dikkate
alınmıyor. Oysa ben parti adına konuşmamda da
bahsetmiştim, bizim önerilerimizin tümü iyi niyet taşıyor. Zira
biz tam gün çalışmayı parti olarak ilkesel anlamda destekliyoruz
ama bu tasarı içerisindeki maddelerin hemen tamamında
çalışanlar aleyhine birtakım düzenlemeler var. Israrla
bunların düzenlenmesi için bir gayret içerisine girdik ama maalesef bu
önergelerimizin hiçbirisi dikkate alınmadı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bingöl, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bakınız,
iyonlaştırıcı radyasyona maruz kalan personelin gerçekten
çok ciddi sorunları var. Ülkemizde çok farklı bölgelerde, hâlâ 1950-1960
yıllarında alınan radyoloji aletleriyle çekimler
yapılıyor. Bunlar çok ciddi şekilde
iyonlaştırıcı radyasyon yayıyorlar ve bizim ülkemizde
radyasyona maruz kalan personelin çalışma süreleri azaltılsa
dahi, yirmi beş saatte tutulsa dahi, hasta yoğunluğu nedeniyle o
radyasyona maruziyet sorunu çok ciddi boyutlarda. Dolayısıyla bu
sürelerin artırılması, kesinlikle kanser yapıcı
özelliği olan bu maddelere karşı çalışanların
direkt maruziyet altında kalmasını beraberinde getirecektir ama
maalesef, bu sorunlarla ilgili bütün önergelerimiz Sayın Bakan ve
Sayın Komisyon Başkanımız tarafından, daha işin
başında, iyice irdelenmeden reddedildi.
Bu tasarı da
sorunlarla dolu bir tasarı olarak çıkacaktır. Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bingöl.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
418 sıra
sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 14. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenmek istenilen
ek maddenin birinci fıkrasında geçen,
tabip ve diş tabipleri
ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar
ibarelerinin,
sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan
personel
ibareleri ile değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yapılması düşünülen bu değişiklik ile tüm
sağlık çalışanları ile sağlık
kurumlarında görev yapan diğer personelin arasında emeklilik
yönünden eşitlik sağlanacak, çalıştıkları dönemde
elde ettikleri gelirlerinin emekliliğe yansımaları ile
emekliliklerinde oluşacak geçim sıkıntısı kısmen
de olsa ortadan kalkacak ve yaşam koşullarının
kötüleşmesinin önüne geçilecektir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Kanun Tasarısının 14 üncü
maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen Ek 1 inci
Maddenin;
- Birinci
fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve
- Yedinci
fıkrasının ikinci cümlesinin madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
4/1/1961 tarihli
ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına
Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme
(Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun 5
inci maddesi ve 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 58 inci maddesi gereğince döner sermaye gelirlerinden ek ödeme
alanlar ile 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununun 17 nci maddesi gereğince sağlık
hizmetleri tazminatı alanlar ve aynı zamanda bu Kanun kapsamında
sigortalı bulunanların, talepleri hâlinde kendilerine ödenen ek ödeme
veya sağlık hizmetleri tazminatı tutarının beyan
edecekleri kısmı üzerinden malullük, yaşlılık ve ölüm
sigortasıyla sınırlı olacak şekilde ilave olarak
sigorta primine tabi tutulur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 418 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 14üncü maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz önerge hakkında görüşlerimizi açıklamak üzere
huzurlarınızdayım, bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz üzere tasarının 14üncü maddesi
Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık
kurumları ile esenlendirme tesislerinde çalışmakta olan tabip ve
diş tabipleriyle tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman
olanların aldıkları ek ödeme tutarının tasarıyla
belirlenen belirli bir kısmının sigorta primine tabi tutulmak
suretiyle emekli aylığına yansıtılmasını
düzenlemektedir.
Sayın
Başbakan geçen hafta grup toplantısında yirmi beş yıl
çalışan bir pratisyen hekimin emekli maaşının yüzde 44
oranında, uzman hekimin emekli maaşının yüzde 82
oranında, klinik şef ve şef yardımcılarının
emekli maaşının yüzde 100 oranında
artırılacağını söylemiştir.
Tasarıda yer
alan hükümlere göre şöyle bir hesap yaptım değerli
milletvekilleri: Yine, bu tasarıyla verilmesi öngörülen klinik şef ve
şef yardımcıları için en yüksek devlet memuru
aylığının yüzde 410u, uzman tabip ve uzman diş
tabipleri için yüzde 335i, pratisyen tabip ve diş tabipleri için yüzde
180i prime esas kazanç tutarını gösteriyor. Bunun üzerinden, yine
tasarıda yer alan hükme göre maluliyet, yaşlılık ve ölüm
aylığı primi uygulanması öngörülmekte, yüzde 20 ve hem
işveren hissesinin hem çalışan hissesinin tabiplerimiz
tarafından ödenmesini öngörmektedir. Buna göre klinik şef ve şef
yardımcılarının ödeyeceği prim ayda 446,48 lira yani
yılda 5.357 lira ve yirmi beş yıl çalışırsa
133.942 lira ödeyecek. Bunun karşılığında
maaşına yansıyacak rakam ayda 44 lira 65 kuruş, yirmi
beş yılda da bin lira. Pratisyen tabip için
baktığımız zaman 196 lira prim ödeyecek, on iki ayda 2.352
liralık prim ediyor; toplam, yirmi beş yılda da 58.804 lira prim
ediyor. Karşılığında alacağı
yıllık katkı 19 lira, toplam emekli maaşına yirmi
beş yılda yansıyacak rakam ise 490 lira.
Yani bir
aldatmaca var. Gerçekten, tabiplerimiz, diş tabiplerimiz, uzman
tabiplerimiz hem zorla, kanun zoruyla tam gün çalışmaya
zorlanıyorlar hem de aldıkları paradan yine zorla hem de
işveren hissesiyle birlikte yüzde 20 sigorta primi kesilmesi
öngörülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, burada bir de eşitlik ve adalet ilkesine uymayan husus
var. Nedir bu? Sadece Sağlık Bakanlığına
bağlı kuruluşlarda çalışanları kapsıyor bu
emekli aylığına yansıtılması hususu. Hâlbuki
üniversitelerimiz var, yine askerî hastanelerimiz var, burada çalışan
tabip ve diş tabiplerimiz var, uzman hekimlerimiz var.
Yine,
eşitlik ve adalet ilkesine uymayan diğer bir husus:
Hemşirelerimiz var, ebelerimiz var, sağlık çalışanlarımız
var, idari ve teknik personelimiz var ek ödeme alan. Esasında 5510
sayılı Kanunu da açıkçası, bir reform olarak
çıkarıldığı söylenen Kanunu da delik deşik
etmeden, ana maddede ek ödemelerin kişilerin beyanına bağlı
olarak prime tabi tutulmasıyla ilgili bir düzenleme yapılması
yeterli olacaktı. Biz, getirdiğimiz öneride 209, 2547 ve 926
sayılı kanunlara göre çalıştırılan, bu kurumlarda
çalışan uzman tabip, tabip, diş hekimi, hemşire, ebe,
sağlık personeli, idari ve teknik personelin
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kalaycı, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) -
ek ödeme veya sağlık hizmetleri tazminatı alan tüm
çalışanların talepleri hâlinde, yani isteğe bağlı
olarak kapsama alınmasını öngörmekteyiz ve de beyan edecekleri
ek ödeme tutarı veya sağlık hizmetleri tazminatının
prime tabi olmasını öngörmekteyiz.
Yine sigorta
priminin de 5510 sayılı Kanunun ana maddesinde olduğu üzere
malullük, yaşlılık, ölüm sigorta primi olan yüzde 20nin yüzde 9
sigortalı, yüzde 11 işveren şeklinde kesilmesini öngörüyoruz.
Yine kanunda
verilmeyen bir hak var. Bu kesintiler, ikramiye ve tazminatlara da
yansıtılmıyor. Bizim önergemizde sigorta primine tabi tutulan ek
ödeme veya sağlık hizmetleri tazminat tutarının, ikramiye
ve tazminat hesabında da dikkate alınmasıdır.
Teklifimizin
kabul edilmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Komisyonun bir
düzeltme talebi var.
Buyurun.
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın Başkanım, kayıtlara geçmesi
açısından arz ediyorum.
Bu tasarı
Genel Kurul gündemine gelmeden önce 209 sayılı Kanuna iki adet ek
madde eklenmiştir. Bu yüzden ek madde numarasının
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, bu düzeltmeyle birlikte 14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, yeni 15inci madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumlarınız
olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu
kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İç
Tüzükün 87nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle
önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 13 üyesiyle katılırsa önergeyi işleme
alacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde
ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 14
üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin 15 inci
madde olarak eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Recep
Akdağ
Sağlık
Bakanı
Madde 15-
13/12/1983 tarihli ve 181 sayılı Sağlık
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 8- Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünde çalışan memurlar
ile sözleşmeli personelden taşra teşkilatında görev yapan
tabipler için en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge
dahil) % 400ünü, merkez ve taşra teşkilatında görev yapan
diğer personele % 200ünü geçmemek üzere ek ödeme yapılabilir. Ek
ödemenin oranı ile usul ve esasları; görev yapılan birim ve
iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, çalışma süresi,
personelin sınıfı, kadro unvanı, derecesi ve atanma biçimi
gibi kriterler ile personele aylık ve özlük hakları
dışında ilgili mevzuatına göre yapılan diğer
ilave ödemeler dikkate alınmak suretiyle Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine Sağlık Bakanlığınca
belirlenir. Bu ödemelerden damga vergisi hariç herhangi bir vergi kesilmez.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın Başkanım, iktidar ve muhalefette
bulunan Komisyon üyesi arkadaşlarımla birlikte, hep birlikte bu önergeye
katılıyoruz, salt çoğunluğumuz vardır efendim.
Ben, hassaten,
oylamaya katılan arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Başkanlıkça da salt çoğunluğun olduğu tespit
edilmiştir.
Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmış olduğundan, önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tasarıya yeni 16ncı madde olarak ilavesi öngörülen
iki ayrı önerge vardır.
Yine,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, malumunuz olduğu
üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon
metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi
bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
Biraz önce arz
ettiğim gibi, bu nedenle önergeyi yine okutup Komisyona
soracağım. Komisyonun önergeye salt çoğunlukla, 13 üyesiyle
katılması hâlinde işleme alacağım,
katılmaması hâlinde önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Önergeler
aynı olduğu için ilkini okutup diğerinin imza sahiplerini
okutacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Kanun Tasarısına 15 inci maddeden
sonra gelmek üzere aşağıdaki 16 ncı maddenin eklenmesini ve
sonraki maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Recep
Akdağ
Sağlık
Bakanı
Madde 16-
13/12/1983 tarihli ve 181 sayılı Sağlık Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
aşağıdaki Ek Madde eklenmiştir.
Ek Madde 9 -
Türkiye Kızılay Derneğine (KIZILAY) ait olup 1/5/2009 tarihi
itibarıyla ruhsatlı olarak işletilmekte bulunan hastane ve
tıp merkezlerinden, bu Kanunun yayımından itibaren altı ay
içerisinde Sağlık Bakanlığı ile Kızılay
arasında yapılacak protokolle Sağlık
Bakanlığına devredilecek olanlarında, 1/5/2009 tarihi
itibarıyla iş sözleşmesine bağlı olarak
çalışmakta olan ve 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 48 inci maddesinde öngörülen genel ve ilgili kadro
veya pozisyon için öngörülen özel şartları taşıyan
personelden;
a) Tabipler ve
diş tabipleri, istekleri halinde çalışmakta oldukları
ildeki ihtiyaç bulunan sağlık kurum veya kuruluşlarının
memur kadrolarına Sağlık Bakanlığınca
atanırlar.
b) Tabipler ve
diş tabipleri dışındaki diğer personel, istekleri
halinde, yaptıkları iş, eğitim durumu ve bulundukları
pozisyon dikkate alınarak Devlet Personel
Başkanlığının görüşü üzerine Maliye
Bakanlığının izni ile çalışmakta oldukları
ildeki sağlık kurum veya kuruluşlarında Bakanlık veya
döner sermaye teşkilatı adına vizelenecek pozisyonlarda istihdam
edilmek üzere, 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B)
fıkrası hükümleri uyarınca sözleşmeli personel statüsüne
geçirilir.
Bu şekilde
istihdam edilecek toplam tabip sayısı 180i, sağlık
personeli sayısı 490ı ve diğer personel sayısı
705i geçemez.
Kadro ve
pozisyonlara atanma ve geçirilmede, iş sözleşmeleri askıda
bulunanlar dahil tam zamanlı çalışanlar ile emeklilik veya
yaşlılık aylığı kesilmek suretiyle
çalışanlar dahil herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik
veya yaşlılık aylığı bağlanmamış
olanlar dikkate alınır ve işlemler sağlık
kuruluşunun devir tarihini müteakip personelin bir ay içerisinde
yapacakları müracaatları dahil altı ay içerisinde
tamamlanır.
Personele, memur
ve sözleşmeli personel statüsüne geçirilmeleri nedeniyle, iş
mevzuatına göre Bakanlık veya Kızılay tarafından
herhangi bir tazminat ödenmez, kullanmamış oldukları
yıllık ücretli izin süreleri için herhangi bir ödeme yapılmaz.
Personelin Bakanlığa devir tarihi itibariyle Kızılayda
geçen ve kıdem tazminatına esas alınabilecek hizmet süreleri;
memur kadrolarına atananlar için 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı
T.C. Emekli Sandığı Kanunu uyarınca ödenecek emekli
ikramiyesine esas toplam hizmet süresinin hesabında, sözleşmeli
personel statüsüne geçirilenler için 657 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin (B) fıkrasına göre hak kazanabilecekleri iş sonu
tazminatına esas toplam hizmet süresinin hesabında dikkate
alınır.
Personelin emekli
ikramiyesi veya iş sonu tazminatının hesabına dahil
edilecek hizmet sürelerinden kaynaklanan ilave maliyetin finansmanına
karşılık olmak üzere, devir tarihi itibariyle ilgililerin
atandıkları kadro unvanı ile derecesi ve kademesi veya
geçirildikleri sözleşmeli personel pozisyonlarının unvanı
ve hizmet süreleri esas alınarak hesaplanacak emekli ikramiyesi veya
iş sonu tazminatı toplam tutarı, beş yıl içerisinde
beş eşit taksitte Kızılay tarafından Bakanlığın
döner sermayesine ödenir veya devredilen sağlık
kuruluşlarına ait taşınır bedelleri ile devredilen
sağlık kuruluşlarının bulunduğu
Kızılaya ait taşınmazların kiralanması halinde
kira alacağından mahsubu yapılır.
Sağlık
Bakanlığına devredilen sağlık kuruluşlarına
ait taşınırlardan Bakanlık-ça devralınacaklar ile
bunların bedeli, Maliye Bakanlığı temsilcisinin
koordinatörlü-ğünde, Bakanlık ve Kızılay temsilcilerinden oluşacak
üç kişilik komisyonlar tarafın-dan tespit edilir ve tespit edilen
tutar, Bakanlıkça belirlenecek sağlık kurum ve
kuru-luşlarının döner sermaye gelirlerinden
karşılanır. Komisyonlar, bedel tespit ederken gerektiğinde
meslek kuruluşlarından veya bilirkişilerden yararlanabilir.
Bu maddenin
uygulanmasında 25/12/2009 tarihli ve 5944 sayılı 2010
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 22 nci ve 23 üncü maddeleri ile
13/12/1983 tarihli ve 190 Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 9 uncu maddesi son fıkrasında yer alan kısıtlamalar
dikkate alınmaz.
BAŞKAN -
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahiplerini okutuyorum:
Tekin Bingöl (Ankara)
Enis Tütüncü (Tekirdağ)
Sacid Yıldız (İstanbul)
Bilgin Paçarız (Edirne)
Canan Arıtman (İzmir)
BAŞKAN -
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın Başkanım,
Kızılayın önemli bir sorununu çözecek olan bu önergeye
Komisyonumuz iktidar ve muhalefet milletvekillerinin ortak görüşü olarak
katılıyoruz, bu şekilde oylanmasını
Salt
çoğunluğumuz vardır efendim. Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN -
Evet.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN
Tamam Sayın Genç, dikkate alacağım.
Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi,
şahsı adına Kamer Genç, Tunceli Milletvekili.
Sayın Genç,
buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 72 milyon
insanı yakından ilgilendiren 19 maddelik bir kanunu getiriyor iktidar
partisi, bu kanunun içeriğinde ne var ne yok kimse bilmesin diye bunu bir
temel kanun kabul ediyor, temel kanun kabul ettiği için burada maddeler
okunmuyor. Bu kanunla ne getirildiğini kimse bilmiyor. Ondan sonra da
gerçekten temel kanun vasfını verecek bir sebep yokken ortada, bir de
Hükûmet tutuyor, burada bir önerge veriyor, bir madde ekliyor. Bu, ciddi bir
iktidar etme niteliğine yakışmayan bir davranış
biçimidir. Yani siz, bir temel kanun getiriyorsanız
Bunun acelesi ne?
Yangından mal mı kaçırıyorsunuz? Yani yasama yetkisini
kaldıran bir parti olur mu? Maalesef, bu iktidar, evvela başı da
dâhil olmak üzere, bir defa yasamadan her şeyi kaçırmaya
çalışıyor, yasamanın yetkisini ortadan kaldırıyor.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Öyle bir şey yok Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Tayyip Bey ne diyor: Yargı ciğerlerimizi
kanatıyor. diyor. Yargı, ciğerlerimizi kanatıyor
Sayın milletvekilleri, bu çok ağır bir laftır. Bir
insanın ciğerini kanatan kimdir? Bir numaralı
düşmanıdır. Şimdi, ne diyor? Bu yargı benim bir
numaralı düşmanımdır. diyor.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Onu sen diyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Böyle bir laf olur mu sayın milletvekilleri?
Şimdi,
Türkiye Cumhuriyeti
AHMET YENİ
(Samsun) Uydurmaya devam et.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu sen gazete okumuyorsun! Grupta konuşulanları
duymayacak kadar her şeyin maalesef körelmiş. Onun için, böyle
körelmiş bir
Kulakların da, duyguların da
Yani bir kişi
bazı şeyleri duymuyorsa duyu organları körelmiş demektir.
Yani sen, Anayasaya göre
Anayasada kuvvetler ayrılığı
ilkesi vardır. Kuvvetler ayrılığı ilkesine göre ne
demektir yargı ve yasama? Sen, şimdi Hükûmetsin. Senin tesis
ettiğin işlemlere karşı yargıya gidiliyor mu? Sen bu
Anayasaya göre seçildin Tayyip Bey. Sen neydin? İmam -hatipleri bitirdin,
gittin, Necmettin Beyin yanında staj yaptın, hatta zaman zaman el de
öptün, geldin, parti genel başkanı oldun.
AHMET YENİ
(Samsun) Millet seçti, millet.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, siyasette el öperek bir yere gelenler çok tehlikeli
arkadaşlar, çok tehlikeli, inanmanızı istiyorum çünkü bunlar bir
defa bir yere geldi mi Ben her şeyin üstüyüm
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Milletin getirdiğinden rahatsız olma.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Yahu, şimdi, sen nasıl diyorsun Yargının
verdiği karar benim ciğerlerimi kanatıyor. Bu laf dahi, bir
kişinin kişiliğini ve karakterini ortaya koyacak çok vahim bir
laftır. Şimdi, dolayısıyla, bu lafı söyleyen
kişinin demokratik bir ülkede hiçbir suretle iktidarda durma imkânı
yok ama tabii sorumluluk duygusu teşekkül etmiş, çağdaş
demokrasinin ilkelerini benimsemiş insanların bulunduğu bir
yerde böyle laflara, bunlara karşı siyasi sorumluluk getirilebilir.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Millete hakaret ediyorsun sen.
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Millete hakaret ettiğinin farkında
mısın sen?
KAMER GENÇ
(Devamla) Benim söylediklerimin hepsi ortada. Sen nereye çekersen çek.
Burada,
bakın, bu kanunları bu millet görüyor. Burada hem temel kanun
getiriyorsunuz
Zaten, temel kanun üzerinde, madde üzerinde AKP Grubu iki tane
önerge veriyor, onda da 2 milletvekili aynı önergeyi veriyor. Mesela,
Falanca maddenin olduğu kelimesini bulunduğu yapın. diyor.
Böyle bir şey olmaz! Yarın siz gittiğiniz zaman, tesadüfen
şuradan şu tarafa geçtiğiniz zaman sizin burnunuzdan getirtirler
yani derler ki: Siz iktidarda olduğunuz zaman Parlamentoyu böyle
çalıştırmadınız, böyle hileli yollara
başvurdunuz, halkın doğruları öğrenmesinin önünü
kapattınız.
Dolayısıyla,
böyle bir biçimde iktidar yapılamaz. Sizin eğer hakikaten korkunuz
neyse
Niye bu kadar her şeyi milletten kaçırıyorsunuz? Bu
kanunda getirdiğiniz ne var ne yok diye niye bu halk duymasın, niye
bu halk öğrenmesin? Muhalefet konuşmayacak, vatandaş da
duymayacak. Kardeşim, senin ne getirdiğini kim ne bilir?
Dolayısıyla, böyle bir iktidar etme meselesi gerçekten isabetli bir
mesele değil. Ben, size doğruları söylüyorum yani gerçekleri
gösteriyorum.
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Hayalini anlatıyorsun, rüyanı
anlatıyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, Tayyip Beye deyin ki: Böyle laflar söyleme,
yarın muhalefete düştüğün zaman, o Ergenekonda iki senedir
boşuna yatırdığın insanların hakkını
ödeyemezsin, arkanda tırlar dolusu evraklar gezer, kaçacağın yer
bulamazsın.
AHMET YENİ
(Samsun) Nereden biliyorsun?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) O yargının işi, hükûmetle ne
ilgisi var?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Onun için, birileri iktidara geldiği zaman zannederler ki bu
iktidar daimidir ama bir iktidardan düşün bakalım, o zaman
göreceğiz ne duruma düşeceğinizi.
Teşekkür
ederim efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.03
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 19.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
418 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Sayın
milletvekilleri, yeni 17nci madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Biraz önce de arz
edildiği üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu
kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç
Tüzükün 87nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle
önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 13 üyesiyle katılırsa önergeyi işleme
alacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Kanun Tasarısına 16. maddeden
sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini az ve teklif ederiz.
Madde 17: 13.12.1983
tarihli ve 181 sayılı Sağlık
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 8:
Sağlık bakanlığına bağlı sağlık
kurum ve kuruluşlarında görev yapan uzman tabip, uzman diş
tabibi, tabip, diş tabibi ve diğer sağlık personeline
oranları Bakanlar kurulunca belirlenmek üzere en yüksek Devlet Memuru
aylığının (ek gösterge dâhil) brüt tutarı ile
çarpımı sonucu bulunan miktarda sağlık hizmetleri
tazminatı ödenir.
|
|
Mehmet
Şandır |
Mümin İnan
|
Oktay Vural |
|
|
Mersin |
Niğde |
İzmir |
|
|
Necati Özensoy |
Hüseyin
Yıldız |
Osman
Durmuş |
|
|
Bursa |
Antalya |
Kırıkkale |
|
|
|
Alim
Işık |
|
|
|
|
Kütahya |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın Başkanım, çoğunluğumuz
yoktur; katılamıyoruz.
BAŞKAN
Evet, çoğunluğunuzun olmadığını ben de görüyorum.
Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmamış olduğundan, sayın
milletvekilleri, önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 17nci madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri
okutuyorum:
T.B.M.M
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin
Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 17nci
maddesinde yer alan geçici madde 11in tabipten sonra gelmek üzere veteriner
hekim, veteriner sağlık teknisyeni, diş hekimi, uzman diş
hekimi, eczacı sözcüklerinin eklenmesini ve Sağlık
Bakanlığına ait ibaresinden sonra gelmek üzere görevden ayrıldıkları
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ramazan Kerim
Özkan |
Enis Tütüncü |
Sacid
Yıldız |
|
|
Burdur |
Tekirdağ |
Ankara |
|
|
Tekin Bingöl |
Canan
Arıtman |
Kemal Demirel |
|
|
Ankara |
İzmir |
Bursa |
|
|
Şevket
Köse |
|
M. Şevki
Kulkuloğlu |
|
|
Adıyaman |
|
Kayseri |
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 418 sıra sayılı
tasarının 17. maddesindeki (Geçici Madde 11) 26.5.2009 ibaresi
26.5.2010 olarak değiştirilmiştir. Arz ve teklif ederiz.
|
|
Hasan
Çalış |
Süleyman
Yunusoğlu |
Recep Taner |
|
|
Karaman |
Trabzon |
Aydın |
|
|
Kürşat Atılgan |
|
Kadir Ural |
|
|
Adana |
|
Mersin |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
17nci maddesiyle 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenmesi
öngörülen geçici maddede yer alan 26/5/1999 ile 26/5/2009 ibaresinin
26/5/1995 ile 01/1/2010 şeklinde değiştirilmesini ve
çekilmiş sayılan tabip ibaresinden sonra gelmek üzere diş
tabibi, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Recep
Akdağ
Sağlık
Bakanı
BAŞKAN
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın Başkanım, tarihleri net olarak
algılayamadığım için, duyamadığım için,
lütfen
BAŞKAN
Size fotokopisi gelmedi mi efendim bunların?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Hayır, farklı bir önerge var, fotokopi bende
yok. 26/5/1995 ile 01/1/2010 mu?
BAŞKAN
Evet.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Bakanın önergesi mi efendim?
BAŞKAN
Bakanın önergesi.
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor zaten kendi önergesi.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İstifa
sonrası ataması yapılacaklar arasına diş tabiplerinin
de dahil edilmesi ve görevden çekilme tarihlerinin biraz daha
genişletilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN
Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin
Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 17nci
maddesinde yer alan geçici madde 11in tabipten sonra gelmek üzere veteriner
hekim, veteriner sağlık teknisyeni, diş hekimi, uzman diş
hekimi, eczacı sözcüklerinin eklenmesini ve Sağlık
Bakanlığına ait ibaresinden sonra gelmek üzere görevden
ayrıldıkları ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan
Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Okay, gerekçeyi mi okutayım?
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Şevket Köse
BAŞKAN
Evet, Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Köse.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 418
sıra sayılı Yasa Tasarısının 15inci maddesinin
değiştirilmesi için verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve bizleri
televizyonları başında izleyen
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bundan önceki bir değişiklik önergemizde tam gün
yasasına karşı olmadığımızı,
yalnızca doğabilecek kimi sorunları belirttiğimizi söylemiştim.
Tasarının 15inci maddesi de böyle bir düzenlemeyi içermektedir.
Sayın
arkadaşlar, diş hekimi bir milletvekili olarak, diş hekimlerinin
yasada uğradığı bir mağduriyeti dile getirmek
istiyorum. Aslında bu mağduriyet yalnızca diş hekimlerini
değil, eczacıları da etkilemektedir. Biliyorsunuz, tasarı,
kamu kurum ve kuruluşlarında memur statüsünde çalışmakta
iken 1999 ile 2009 tarihleri arasında görevinden ayrılmış
olan ve ayrılmış sayılan hekimlerin geri dönüşü için
bir düzenleme yapmaktadır. Buna göre tabip, uzman tabip ve tıpta
uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, yasa yayımlandıktan
sonra altı ay içerisinde başvurmaları hâlinde, açıktan
atama izni aranmaksızın görevlerine dönebilmektedirler. Yani bu
kişiler görevden ayrıldıkları ildeki Sağlık Bakanlığına
ait kurum ve kuruluşlara, bu yerlerde ihtiyaç olmaması hâlinde
ihtiyaç bulunan yerlere açıktan atanabilirler.
Dikkat edilecek
olursa sayılan branşlar arasında diş hekimleri ve
eczacılar bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, 1999 ile 2009
arasında kamu görevinden ayrılmış diş hekimleri ve
eczacıların kamu görevine tekrar dönüşünün önü
kapatılmaktadır. Bu durumun eşitlik ilkesiyle
bağdaştığı söylenemez. Daha önce kamuda çalışıp
çeşitli nedenlerle bu görevlerinden çekilmiş sayılan diş
hekimleri ve eczacıların kamuya tekrar girişi için bir düzenleme
yapılması gerektiğine inandığımızdan,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir önerge hazırladık.
Sayın
milletvekilleri, çok sayıda diş hekiminden bu konuda mağdur
olacaklarına dair şikâyetler aldım. Hâlihazırda tasarının
Genel Kurul görüşmeleri sürüyorken bu yanlış düzeltilebilir.
Değerli
milletvekilleri, tasarıda nöbet ücretleri üzerinden yapılan düzenleme
sağlık personeli arasında olumlu bir gelişme olarak
karşılanmıştır ancak yine de belirlenen oranların
yetersizliği dile getirilmektedir. Aynı zamanda nöbet tutan tüm
sağlık personelinin de nöbet ücretlerinden yararlanması gerekir.
Birinci basamakta görev yapan tüm sağlık
çalışanlarının ve genel idari hizmetlerde görev
yapanların da bu ücretlerden yararlanması gerekmektedir. Nöbet tutan
hiçbir çalışan nöbet ücretinden muaf tutulmamalıdır
diyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Tam Gün Yasa Tasarısının görüşüldüğü
bir zamanda, daha geniş kapsamlı düzenlemeler yapılması ve
sağlık personelinin beklentileri de olmuştur. Özellikle
sağlık alanında hekimlerin en önemli çalışma
arkadaşları olan hemşireler, sağlık ve diş
teknisyenleri gibi çalışanlar bir düzenleme beklemektedir bizden yani
özlük haklarının iyileştirilmesini ve özellikle sözleşmeli
olarak değil kadrolu olarak hizmet vermek istemektedirler.
Yine, özellikle
tayin konusunda kimi mağduriyetler yaşanmaktadır. Şöyle ki:
Atamalar nedeniyle aileler parçalanmaktadır. Şüphesiz tayin konusu
tam anlamıyla çözülmesi zor bir konudur ancak yine de genel sorunu çözecek
bir düzenleme yapılabilir. Bu konularda en kısa zamanda bir
düzenlemeye gidilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, sağlık sektörünün bu çalışanları
bizden mutlu bir haber beklemektedirler. Tam Gün Yasa Tasarısında,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak kimi eksiklikler olduğunu defalarca dile
getirdik. Tam gün yasasına ilke olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
sıcak baktığımızı söylemiş idim.
Yalnız, kimi sorunlar kısa sürede büyük olumsuzluklara neden olmasa
da ileride büyük mağduriyetler doğmasına neden olabilir.
İşte bu nedenle Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz
önergeler, büyük sorunların doğmasına engel olma
niteliğindedir.
Tasarıda,
hekimlerin emekliliklerine kısmen yansıyacak emeklilik
aylıklarının primlerinin tümü hekimlere ödetiliyor. Bu, Anayasaya
aykırılık taşır, sosyal devlet
mantığına aykırıdır. Hekimin 1 işvereni
varsa işveren kendi payına düşen primi öder, bunu
çalışana ödetmez.
Ayrıca,
sağlık bir ekip işidir demiştim. Diğer
sağlık çalışanlarından özellikle bu kapsama
alınması gereken bir grup vardır, kanserojen ortamda
çalışan diş teknisyenleri de mevcuttur.
Tasarıda
kısmi zamanlıdan tam güne geçme konusu da daha esnek bir süreçte
tamamlanmalıdır diye düşünüyorum çünkü mevcut muayenehanelerdeki
tıbbi cihazlar, çalışan personel, tedavi edilen hastaların
da dikkate alınması gerektiğine inanıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Köse.
ŞEVKET KÖSE
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Eğer
tasarı bu biçimde yasalaşırsa sağlık
çalışanlarıyla tam gün çalışan hekim
aylıkları arasında ciddi bir fark olacaktır. Bu da
çalışma ortamında var olması gereken barışa
katkı vermeyecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tam gün yasasının
hayırlı olmasını ve diş hekimleri ve
eczacıların mağduriyetine engel olmak amacıyla
verdiğimiz önergenin kabul edilmesini diler, sevgi ve
saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Köse.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşmekte
olduğumuz 418 sıra sayılı tasarının 17.
maddesindeki (Geçici Madde 11) 26.5.2009 ibaresi 26.5.2010 olarak
değiştirilmiştir. Arz ve teklif ederiz.
Hasan
Çalış (Karaman) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE
İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Çalış, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz tasarının değiştirilen
17nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerine söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, biraz önce sayın Hükûmetin verdiği önergeyle evet, o
tasarıda olan mevcut tarih değiştirilmekle beraber bu tarih
yeterli olmayacaktır. Ayrıca, diş hekimleri ilave
edilmiştir. Bu doğrudur ama diş hekimleri yani hekim, uzman
hekim ve diş hekimlerinin yanına diğer sağlık
çalışanlarının da böyle bir haktan istifade etmesinin
yolunu açmamız gerekiyor.
Bir diğer
husus da: Bu geri dönüşlerle ilgili, görevden çekilmiş olan veya
çekilmiş sayılanların geri dönüşüyle ilgili olarak,
Yükseköğretim Kanunundaki dönüş hükmüne uygun olarak
ayrıldıkları kuruma geri dönüş imkânı verilmesinin
daha doğru olacağını düşünüyoruz.
Kıymetli
arkadaşlar, gerçekten, görüşmekte olduğumuz tasarı,
kanunlaşmak üzere olan bu tasarı Türkiyede yıllardır
tartışılan bir probleme çözüm getiriyor. Tabii ki, bu problem
buraya gelmeden önce toplumun büyük bir kesiminin, Tabip Odasının, Hekimler
Platformunun ve kamunun önemli bir olumlu desteği varken, bizim de olumlu
destek verdiğimiz bu tasarıda gerçekten kafalar karışmaya
başladı. Bugün, gerçekten, Hekimler Platformunun temsilcileri sitem
ediyorlar, Biz saatlerce dinlenildik ama görüşlerimizi bulamıyoruz,
aradıklarımızı bulamıyoruz. diyorlar ve bu
sitemlerini bu kürsüden özellikle duyurma sözü verdiğim için bunu
duyuruyorum. Gerçekten Hekimler Platformu otuz küsur tane tabip
odasını temsil ediyor. Ayrıca Türk Tabipler Birliği de,
kendisinin de alternatif tam gün yasası olmasına rağmen,
şimdi niye karşıt?
Tabii ki, bu
tartışmalar devam edecek, kafa
karışıklığı devam edecek. Önümüzdeki dönemde yeni
görevden çekilenler olacak. İşte, onun için biz görevden çekilenlerin
tekrar geri dönüşüyle ilgili tarihi beş altı ay ileriye
atalım diyoruz değerli arkadaşlar. Bundan gerçekten Türkiyenin
kazancı olacaktır, sağlık
çalışanlarının kazancı olacaktır ve vatandaşımız
kazanacaktır.
Kıymetli
arkadaşlar, tabii ki, buradaki konuşmalarda üzerinde durulan nedir
çoğunlukla: Hekim sayısı, sağlık
çalışanlarının sayısı.
Arkadaşlar,
sayı önemli ama bunun kadar daha önemli bir şey var: Hekimlerin,
diğer sağlık çalışanlarının,
yardımcı sağlık personelinin donanımı, bilgi
donanımının yetersizliği, yetiştikleri tıp
fakültelerinin ve eğitim hastanelerinin gerçekten tabip, uzman tabip
yetiştirecek şekilde donanıma, altyapıya sahip olması
önemli; öğretim üyesi kadroları yönünden yeterli olması önemli
ama son zamanlarda yaşadığımız nedir? Gerçekten
Türkiyede kaç tane tıp fakültesi açılıyor, devlet
aracılığıyla açılıyor, özel sektör
aracılığıyla açılıyor, takip etmekte
zorlanıyoruz.
Kıymetli
arkadaşlar, ancak bu açılan tıp fakültelerinin
açılmasının da, buralara öğrenci alınmasının
da, asistan alınmasının da ciddi kriterleri olması gerekir.
Hastane altyapıları tamamlanmadan, yeterli öğretim üyesi
altyapısı oluşmadan, maalesef, bazı tıp
fakültelerimizde, bazı eğitim hastanelerimizde eğitim
verilmektedir.
Sayın
Hükûmetten, burada görev yapan değerli siyasetçi arkadaşlarım,
hepimizden bu milletin beklentisi şudur: Milletin ihtiyaçlarına cevap
verecek şekilde, gerçekten görevlendirildikleri makamın
hakkını verecek şekilde sağlık
çalışanlarının, yetişeceği altyapıyı
elde etmemişse
Eğitim hastanelerinde asgari standardı aşmak
gerekiyor, tıp fakültelerinde asgari standardı aşmak gerekiyor.
İsim vermem yanlış olur ama Ankaranın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çalış, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HASAN ÇALIŞ
(Devamla) Tıp fakültesinde okuyan sevgili gençler, bunların hepsi
benim kendi çocuğum gibidir.
Değerli
arkadaşlar, lütfen, yolunuz düşerse bu tıp fakültesine
uğrayın. Kendi çocuklarınızı oraya eğitim için
gönderirseniz, kendi çocuklarınızı oraya uzman doktor olsun diye
gönderirseniz oralar gibi fakülteleri çoğaltalım, ama
göndermiyorsanız gerçekten dünya standartlarında eğitim yapan
tıp fakültelerimizin ayarında fakültelerimizi çoğaltmamız
gerekiyor. Sayı çoğaltmamız önemli, ama kaliteyi öne
çıkarmamız gerekiyor kıymetli arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, bir diğer husus da şu ki, meslek içi eğitim. Özellikle
yardımcı sağlık personelini de içine alacak şekilde
meslek içi eğitim programlarına ağırlık vermemiz
gerekiyor.
Bu duygu ve
düşüncelerle önergemize destek vermenizi bekliyoruz.
Hepinize
saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.
Sağ olun,
var olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çalış.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18inci maddede iki
adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
418 sıra
sayılı kanun tasarısının 18. maddesine
Sağlık Bakanlığının tabip ve uzman tabip
kadrolarına ibaresinden sonra gelmek üzere Diş tabibi ve uzman
diş tabibi ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
|
|
M.Akif Paksoy |
Recep Taner |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
|
Kahramanmaraş |
Aydın |
Trabzon |
|
|
Akif Akkuş |
|
Reşat
Doğru |
|
|
Mersin |
|
Tokat |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık
Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarı-sının 18. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Şevket
Köse |
Tekin Bingöl |
Dr. Canan
Arıtman |
|
|
Adıyaman |
Ankara |
İzmir |
|
|
Fatih Atay |
Tayfur Süner |
Hulusi Güvel |
|
|
Aydın |
Antalya |
Adana |
Madde 18:
21/4/2005 tarihli
ve 5335 sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanunun 30 uncu maddesinin 1
inci fıkrasına yüksek öğretim kurumlarının
öğretim üyeliklerine ibaresinden sonra gelmek üzere ve Sağlık
Bakanlığı ile kamu kurumlarının tabip ve uzman tabip
kadrolarına ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Arıtman, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sekiz
yıldır uygulanmakta olan Sağlıkta Dönüşüm
Programı gerçekte Dünya Bankası ve IMF tarafından AKPnin eline
verilmiş bir projedir. Bu projenin temel hedefi, devletin sağlık
hizmeti sunumundan çekilmesidir.
Şu anda
görüşmekte olduğumuz tam gün yasası bu projenin önemli
etaplarından biridir ve hemen akabinde gündeme gelecek olan kamu hastane
birlikleri yasası ile sağlığın
piyasalaştırılması tamamlanmış olacaktır.
AKP, Meclis
çoğunluğuna güvenerek, ben yaptım oldu
anlayışıyla ve kimseyi dinlemeden yoluna devam etmektedir. Prim
ödenen bir sistemde sigortalanın muayenede, tedavide, ilaçta giderek artan
katkı payları ödemek zorunda bırakılması sosyal devlet
ilkesini aşındırmaktadır. Eczanelerde kesilen ilaç
katılım paylarına bir de muayene paylarının
eklenmesiyle vatandaş tedavi olamaz hâle geldi. Bu sistemde, artık,
ancak parası olan ilaç alabilir ve tedavi olabilir. Sistem dar gelirlileri
sağlık hizmeti almaktan vazgeçirtmektedir.
Bakın,
Başbakanlık İnsan Hakları Kurulunun 2009 Raporunda birinci
sırada şikâyet edilen konu sağlık hakkı ve hasta
haklarıyla ilgilidir. Öte yandan da bu ülkenin tüm sağlık
çalışanları, örgütleri, meslek odaları sokağa
dökülmüşler, hak arayışı içerisindedirler. Sağlık
hizmeti verenlerle hizmeti alanların mutsuz ve memnuniyetsiz olduğu
bir ülkede sağlık politikaları çökmüş demektir. Bir
aşı yönetimi bile yapamayan iktidar, sağlık hizmetini de,
ülkeyi de yönetememektedir. Tam gün yasasının muhatabı olan ve
tüm sağlık çalışanlarıyla birlikte bu yasaya
karşı çıkan hekimler, aslında vatandaşına
nitelikli bir sağlık hizmeti verebilmek için ideal bir tam gün yasasından
yanadır ama tam günün bu modeline, AKP modeline, bunun içeriğine ve
bunun gizli amaçlarına karşıdırlar. Tüm sağlık
çalışanları piyasalaştırılmış
sağlıkta, köleleştirilmiş ucuz iş gücü olmaya
Hayır. diyorlar çünkü bu tasarı işletme hâline getirilen sağlık
kurumlarında ücret ve iş güvencesi olmadan çalışmayı
öngörmekte ve Tekel işçilerine dayatılan 4/Cyi sağlık
çalışanlarına da dayatan bir tasarıdır.
Kamu Hastane
Birlikleri Yasa Tasarısı ile kamusallığı sadece
adında kalmış, içi özelleştirilmiş, özerk
işletmelere dönüştürülmüş hastaneler
yapıldığı zaman sağlık
çalışanlarının maaşları da artık devlet
tarafından ödenmeyecek, döner sermaye gelirlerinden ödenecektir. O zaman,
neden şimdi bir tam gün dayatması yapılmaktadır? Sayın
Bakan bu soruya cevap vermek zorundadır.
Bu tasarı
sağlık çalışanlarının özlük hakları
açısından tam bir hayal kırıklığıdır;
üniversitelerde nitelikli sağlık hizmeti verilmesi, daha iyi bir
tıp eğitimi, daha çok bilimsel araştırma
yapılması açısından da büyük bir hayal
kırıklığıdır. AKP zihniyeti Döner sermaye
gelirlerinin ancak yüzde 5i ile araştırma yapabilirsin. diyerek
bilimsel çalışmanın önüne set çekmiştir. Bu yasayla
aslında hastanelerin gelirlerinin artırılması
hedeflenmektedir. Hekimlere Siz, öyle nitelikli, hasta bakayım, iyi
tıp eğitimi vereyim, bilimsel araştırma yapayım
Onları bir tarafa bırakın, gidin, ölesiye
çalışın, çok hasta bakın, parça başı çok iş
çıkarın; hastaneye çok para kazandırın. denmektedir.
Şimdi, bu
yasanın gerekçesinde Yoğun ve stres dolu bir günün
yorgunluğundan sonra başka bir yerde hasta bakmaya devam etmek hasta
güvenliği açısından risk oluşturur. denmektedir ve O
nedenle muayenehaneler kapatılmalıdır. denilmektedir ama öte
yandan da aynı tasarıda Mesai sonrası hastanede
çalışmaya devam et, mesai dışı çalış, fazla
mesai yap, ancak o zaman ücretini artırabilirsin. denilerek hekimler uzun
saatler çalışmaya zorlanmaktadır. Bu durumda da hasta
güvenliğinin riske girebileceği gerçeği Sağlık
Bakanını hiç ama hiç ilgilendirmemektedir. Evet, yedi gün yirmi dört
saat çalışmayı dayatan bu sistem, sağlık hizmetinin
niteliğini tehlikeye sokarak uzun çalışma süreleri sonucu tüm
sağlık çalışanlarıyla birlikte halkın da
sağlığını tehdit edecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CANAN ARITMAN
(Devamla) Bir dakikada toparlıyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Arıtman.
CANAN ARITMAN
(Devamla) Teşekkür ederim.
Hastanelerin
işletme, hastanın müşteri, sağlık
çalışanlarının ise ucuz iş gücü olarak görüldüğü,
sağlığın piyasalaştırıldığı
bu sistem tam günün asıl hedeflerinden çok uzaktır. Tasarı bu
hâliyle yasalaşırsa, vatandaşın, eşit, ücretsiz,
nitelikli ve erişilebilir bir sağlık hizmeti alma rüyası
inanın bir kâbusa dönüşecektir.
Değerli
milletvekilleri, bir gün hepinizin, sevdiklerinizin nitelikli sağlık
hizmetine ihtiyacı olacaktır. Hiçbiriniz, çok yorgun ve moralsiz bir
hekimin ancak üç dört dakika zaman ayırabileceği 100üncü hasta olmayı
istemezsiniz herhâlde. O zaman, gelin, geç kalmadan, sağlık hizmeti
vereni de alanı da memnun edecek doğru düzgün bir tam gün yasası
yapalım.
Bu gerekçeyle
önergemizin kabulünü saygılarımızla rica ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Arıtman.
Sayın Genç,
sözlerinizi duydum efendim.
Saygıdeğer
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın kâtip
üyelerimiz arasında ihtilaf var. O nedenle elektronik cihazla oylama
yapacağım.
İki
dakikalık süre veriyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, uygulamayı yanlış
yapıyorsunuz. İç Tüzükün 57inci maddesine göre ancak
BAŞKAN
Kabul edenler dedim, Kabul etmeyenler dedim, tamam.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın, İç Tüzükün 141inci maddesinde der ki:
Oylamaya sunulan hususlar konusunda
Bakın, Sayın Başkan, beni
dinleyin, 141inci maddede diyor ki
BAŞKAN
Tamam, işari oylama yapıyorum Sayın Genç, bir şey yok.
İhtilafı bu şekilde gidereceğim efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İç Tüzükü uygulayın efendim. Yoklama
BAŞKAN
Yoklama demiyorum efendim, oylama yapıyorum ben.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yoklama ayrı
Efendim, İç Tüzükün 57inci maddesinde
BAŞKAN
Efendim, işari oylama yapıyorum. Arkadaşlar lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Sayın Başkanım, yanlış yapıyorsunuz.
İç Tüzükün 141inci maddesinde: İşaretle oylamayı
başkan oya sunar, Kabul edenler
Kabul etmeyenler
der, kâtip üyeler
sayar.
BAŞKAN
İhtilaf var Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - 57nci maddeye göre elektronik cihazla yapabilirsiniz, o zaman
yoklama yapmak zorundasınız.
BAŞKAN -
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim,
yanlış yapıyorsunuz.
BAŞKAN -
Arkadaşlar arasında ihtilaf var, ihtilafı buradaki net
rakamlarla çözeceğim efendim. Bu şekildedir.
Evet,
teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ihtilafı öyle değil, İç Tüzükü
uygulayacaksınız.
BAŞKAN -
Sayın Genç, bakın, oylama yapıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, işari oylama İç Tüzükün 141inci maddesinde
belirtilmiş.
BAŞKAN
Bakınız, kâtip üyeler arasında ihtilaf var, oylamayı
böylece netleştiriyorum rakam olarak. Yoklama yapmıyorum, oylama
yapıyorum. Evet, işari oylama yapıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Siz onu elektronik cihazla yapamazsınız,
yaptığınız zaman 57nci maddeyi uygulamak
zorundasınız.
BAŞKAN -
Yapıyoruz Sayın Genç, nasıl yapamayız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya doğruyu söylüyorum da yani burada 141inci
BAŞKAN
Arkadaşlar, ne ilk defa yapıyoruz ne yeni yapıyoruz...
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, yanlış yapıyorsunuz.
BAŞKAN
yıllardır yapmış olduğumuz bir işlem.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Yani İç Tüzükü açıp okumanız lazım!
BAŞKAN -
Lütfen, istirham ederim ya.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yanlış yapmışsınız şimdiye
kadar.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
418 sıra
sayılı kanun tasarısının 18. maddesine
Sağlık Bakanlığının tabip ve uzman tabip
kadrolarına ibaresinden sonra gelmek üzere Diş tabibi ve uzman
diş tabibi ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Reşat
Doğru (Tokat) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Efendim takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Katılmıyorsunuz.
MEHMET ŞANDIR
- (Mersin) Sayın Yunusoğlu...
BAŞKAN
Sayın Yunusoğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN
LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üç oturumdur tam gün yasasını görüşüyoruz.
Bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak tam gün yasasına özde
karşı değiliz ancak bir kanun tasarısı
yasalaşırken, hazırlanırken en önemli husus, bu
yasanın ilgi alanında bulunan bütün kesimleri memnun etme çabası
içerisinde bulunulmasıdır.
Bu tam gün
yasası, sağlık hizmeti alabilecek bütün
vatandaşlarımızı ilgilendirmekte, diğer bir yönüyle de
bütün sağlık personelimizi, hekimlerimizi ilgilendirmektedir.
Bu kanunun
hazırlanmasında, komisyonlarda eksikliklerin giderilmesi, ilgili
kesimlerin memnuniyetini yerine getirmek amacıyla çeşitli önergeler
verilmiştir. Bu önergeler görüşülmüş, alt komisyondan sonra
bugün Genel Kurula intikal ettirilmiştir.
Tasarının
18inci maddesinde Sağlık Bakanlığının tabip ve
uzman tabip kadroları ibaresinden sonra gelmek üzere diş tabibi ve
uzman diş tabibi ibaresinin de eklenmesini arz ve talep ettik. Bu
önergeyi vermemizin sebebi, tabip ve uzman tabiplerin faydalanacağı
hususlardan diş tabiplerini de faydalandırmak içindir. Eğer
tabipler ve uzman tabipler bu madde hükümlerinden faydalanacak ise diş tabiplerini
ve uzman diş tabiplerini bunun dışında tutmak,
sanırız, diş tabiplerine haksızlık yapmak
olacaktır. Diş tabiplerimiz de bu yasadan faydalanmalı ve
kendilerinin emekli olduktan sonra Sağlık
Bakanlığının kurumlarında çalışma
imkânı bulabilmelidir. Bu şekilde geçecek bir madde diş
tabiplerine haksızlık olacak ve bir ayrımcılığa
sebebiyet verecektir düşüncesindeyiz.
Bugün, ülkemizde
25 bin civarında diş tabibi var. 5.500 tanesi kamuda
çalışıyor ve toplam 110 bin tabibin aşağı
yukarı yüzde 25ini diş tabiplerimiz oluşturuyor. Öyleyse,
tabiplerimiz içerisinde dörtte 1 oranında var olan diş tabiplerinin
de haklarını korumak mecburiyetinde olduğumuzu hepinize
hatırlatmak istiyorum.
Bunun
dışında, ülkemizin bugün gündeminde bulunan, her gün basın
ve yayın kurumlarında feryatlarını dinlediğimiz Tekel
işçilerimizin meselelerine de bigâne kalmamamız gerektiğine
inanıyorum. Tekel işçilerimizin durumunu her gün hep beraber takip
ediyoruz. Aileleriyle beraber bu kış soğuğunda Ankaraya
gelmiş ve haklarını almak için büyük mücadele gösteriyorlar. Son
aldığımız haberlere göre, bugün burada da ifade
edildiğine göre, açlık grevine başlamak üzere
olduklarını müşahede ediyoruz. Dolayısıyla
onların sağlık durumlarını da burada konuşmak,
görüşmek durumundayız. Sayın Bakanımız onların
sağlık durumlarıyla ilgili birimlerimizin orada onları
yalnız bırakmadığını söylediler, bu güzel ama
ileride onların başına gelebilecek sağlık problemlerinin
bugün çözümü ve onların haklarının iadesi konusunda
Hükûmetimizin mutlaka onların feryatlarına kulak vermesi lazım.
Benim bölgem
Trabzondan da Tekel işçileri var. Onlar, kimisinin annesi, kimisinin
eşi, kimisinin babası, kimisinin çocuğu her gün bizleri aramakta
ve 12 bin işçiyi, aileleriyle yaklaşık 50 bin kişiyi
ilgilendiren bu konuda Hükûmetimizden haklarının verilmesini
istemektedirler. Bu bir hak istemektir ve bunların hakkını
mutlaka vermek mecburiyetinde olduğumuzun bilincinde olmalıyız.
Sadece bu mu? O
da değil. Yine bir başka feryat emeklilerimizden gelmektedir. Bugün
emeklilerimizin almış olduğu ücret onların geçimlerini
idame ettirecek seviyede değildir. İntibak yasasının
mutlaka çıkartılması gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda
da Hükûmetin gerekeni yapacağını, yapması gerektiğini
söylüyoruz.
Bu görüş ve
düşüncelerimizi arz etmekle bu önergemizin kabulünü arz ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yunusoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, yeni geçici madde ilavesine dair bir önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 Sıra Sayılı yasa tasarısına
aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ederiz.
Geçici madde: Bu
kanunun yürürlüğe girdiği tarihte aile hekimliği
kurulmamış olan illerde aile hekimliği kuruluncaya kadar bu
illerde mevcut polikliniklerin sosyal güvenlik kurumlarıyla sözleşme
yapmaya devam olunur.
|
|
Kamer Genç |
A. Jale
Ağırbaş |
Tayfun
İçli |
|
|
Tunceli |
İstanbul |
Eskişehir |
|
|
Harun Öztürk |
|
Recai Birgün |
|
|
İzmir |
|
İzmir |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 418 sıra
sayılı tam gün yasası olarak bilinen yasaya geçici bir madde
ilave edilmesi için bir önerge verdim.
Önergemizin
mahiyeti şu: Biliyorsunuz, bu kanun yürürlüğe girince poliklinikler
kapatılıyor.
BAŞKAN
Arkadaşlar oturalım, lütfen sükûneti sağlayalım.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bu polikliniklerde çok yüklü miktarda son teknolojiyi
de ihtiva eden röntgen makineleri var, çeşitli sağlık alet ve
edevatı var. Şimdi, birçok yerde bunlar hurdaya çıkacak,
atılacak. Ayrıca, birçok ilimizde hâlâ aile hekimliği müessesesi
getirilmemiş. Diyoruz ki bu önergede: Henüz aile hekimliği müessesesi
getirilmeyen illerde bu aile hekimliği kuruluncaya kadar burada faaliyette
bulunan polikliniklerin kapatılmaması
Kapatıldığı zaman ne olacak? Burada binlerce
sağlık çalışanı işsiz kalacak, oradaki son
teknolojiyi içeren sağlık aletleri, röntgeniymiş, çeşitli
tahlil aletleriymiş, birçok şeylermiş bunlar bir işe
yaramayacak, bir yere verilmeyecek. Hem yüklü miktarda
Sayın
Başkan çok gürültü var, bu arkadaşlar dışarıda sohbet
etsinler efendim.
BAŞKAN
Arkadaşlar, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım;
çalışma süremizin bitimine üç beş dakika kaldı. Geçici
maddeyle ilgili olarak verilen bu son önerge, bundan sonra
tamamlayacağız. Lütfen sakin olunuz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Dolayısıyla, bu kişilerin bu haklarının da
zayi olmaması için bunun sağlanması lazım. Bakanlık ve
Hükûmet veya Komisyon niye buna karşı ben anlayamadım.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, tabii, biraz önce arkadaşlarımız
da dile getirdi, şimdi, burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin esas görevi, o ülkenin
sıkıntılarını dile getirmek, sıkıntı
içinde olan insanların sıkıntılarına çare
bulmaktır. Bu önerge vesilesiyle, ben de Tekel işçilerini özellikle
vurgulamak istiyorum. Şimdi, bugün Ankara sokaklarında 50 bine
yakın insan açlık grevinde, yarın ölüm orucuna gidecek, hepsinin
sağlık sorunu var. Bugün, işte kalabalık bir Tekel
işçisi grubu Türkiye Büyük Millet Meclisine geldi, elinde yalnız bir
somun ekmeğiyle geldi. Bu insanlar, bizim insanlarımız. Velev
ki, sizin dediğiniz gibi haksız da olsalar, e şimdi bir devleti
yöneten insanlar, bir parlamento yani 12 bin işçinin beşer, onar
kişi de ailesi olsa ki rakam 50-60 bini buluyor- isteklerini göz ardı
edemez sayın milletvekilleri. Çocukları yanında; ben birkaç
tanesinin elini sıkarken hissettim, çok yüksek derecede ateşleri var.
İnsanlar her an için ölüm tehlikesiyle karşı karşıya.
Böyle bir olgunun olduğu bir yerde işi inada bindirerek Tekel işçilerini
burada Efendim gitsinler, bunlar zaten bir iş yapmıyordu. demek
hakka, adalete uygun mudur? Yani, bence eğer bir Hükûmet sorumluluğu
taşıyan, bir insan sevgisi taşıyan ve bir evlat sevgisi
taşıyan, bir insanlık duygusu besleyen herkesin bu meseleye el
koyması lazım. En azından bu insanların bu grevi
bitirmeleri için veyahut da buradaki toplantıyı, bu açlık veya
ölüm orucuna gitmesini önlemek için bu insanlara bir şey söylemek
lazım. Yani şimdi, bu memlekette o kadar kaynaklar o kadar boş
yere, birtakım insanlara gidiyor ki
Yani işte, özelleştirilen
kurumları biliyoruz maalesef. Nasıl çarçur edildiklerini, kimlere
peşkeş çekildiklerini biliyoruz. Dolayısıyla, bence,
bugünden tezi yok, burada Hükûmet adına bulunan Sayın Bakan bir
ekibiyle bu insanlarımızın yanına gitmeli, o
arkadaşlarımızdan hasta olanları tedavi ettirmeli, onlara
da bir ümit vermelidir.
Zaten Tayyip Bey
memlekette bulunmuyor, bir gün bakıyorsunuz bir memlekette, bir gün bir
başka memlekette. Yani ben hayret ediyorum, yahu Tayyip Bey,
Allahını seversen, sen hangi gün şu Türkiyede olup da bir
memleket meselesiyle ilgileniyorsun, ben anlamıyorum. Yani işte,
şimdi de Arabistana gitmiş de En İyi Müslüman ödülünü
alıyor.
AHMET YENİ
(Samsun) Kıskanma, kıskanma.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bir yandan, efendim, Yahudilerin En Cesaretli Yahudi ödülünü
alıyor, bir yandan da
Yahudiler de işte, nedir? Biliyorsunuz,
Müslümanların, en büyük kendilerine karşı kabul ettikleri Arap
ülkelerinin de en iyi Müslüman ödülünü alıyor. Ya ben buna hayret ettim
yani bir insan bu kadar iki görüntüyü birleştirecek bir şeyde olamaz
ama bu arkadaşımız
AHMET YENİ
(Samsun) Kıskanma, kıskanma.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben kıskanmam, kıskanmam da acaba yani onun o görüntüsü
kendisine bir değer mi kazandırıyor yoksa bir
saygınlık mı kazandırıyor?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi diyorum ki bu memlekette sorumluluk sahibi
Başbakandır, Tayyip Beydir. Tayyip Bey nerede? Şimdi, orada
birçok insanımız ölürse bunun günahı kime ait olur? Her gün yurt
dışına, tamam, yandaşları topla, uçağa doldur
götür, yedir içir, ondan sonra keyfine bak, Türkiyedeki insanların
canı çıksın. demekle bir şey olmaz. Ne Suudi Arabistan
dostluğu bize -yani dost olarak kalacağız da- ne de bilmem
başka bir devletle düşmanlık yaparak da
Bizim özellikle kendi
memleketimizin menfaatini korumamız lazım, kendi
insanlarımızın menfaatini korumamız lazım. Kendi
insanlarımızın menfaatini hesaba katmadan,
insanlarımız açlık içindeyken, sefalet içindeyken, sokaklarda
kışın eksi 10 derecede veya 5 derecede donarken Ben
bunların dertleriyle ilgilenmem. demek, insanlık
vasıflarından yoksun olmak demektir. Bu çok önemli bir olaydır.
Onun için, lütfen, bu işe el atalım, Parlamento olarak el atalım,
buna bir çözüm bulalım.
Önergemin
kabulünü istiyorum.
Saygılar.
BAŞKAN
Sayın Genç, teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, çalışma süremiz tamamlanmıştır.
Kanun tasarı
ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 21 Ocak 2010 Perşembe günü,
alınan karar gereğince, saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Sizlere ve
bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar
diliyorum.
Kapanma Saati: 19.58