‑DÖNEM: 23 CİLT: 59 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
51inci
Birleşim
21 Ocak 2010 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile
konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Elâzığ
Milletvekili Tahir Öztürkün, Türkiye İş Kurumunun kuruluşunun
64üncü yılına ve görevlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana ilinin işsizlik sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İzmir
Milletvekili Harun Öztürkün, TÜİKin Ekim 2009 itibarıyla
açıkladığı istihdam ve işsizlik verilerine
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, fikir adamı Reha Oğuz
Türkkanın vefatına ilişkin açıklaması
2.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mersin
Milletvekili Mehmet Zafer Üskülün, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun,
Türkiyedeki insan hakları ihlallerinden çok yurt dışındaki
Türklere yönelik insan hakları ihlalleriyle ilgilendiği
şeklindeki ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 20 milletvekilinin, TOKİ
uygulamalarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/525)
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 29 milletvekilinin, esnaf ve sanatkârların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/526)
3.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 31 milletvekilinin, emeklilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/527)
4.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 35 milletvekilinin, işsizliğin
nedenleri ve boyutları ile sonuçlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/528)
B) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu
ziyaret eden, Hindistan Parlamento İşleri ve Su Kaynakları
Bakanı Sayın Pawan Kumar Bansal ve beraberindeki heyete
Başkanlıkça Hoş geldiniz. denilmesi
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Üniversite ve
Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/715) (S. Sayısı: 418)
4.- Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/704) (S. Sayısı: 383)
5.- Arsa Üretimi
ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu
Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455)
6.- Avusturya
Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti, Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve
Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco Projesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/783) (S.
Sayısı: 447)
7.- Uşak
Milletvekili Nuri Uslunun; 6831 Sayılı Orman Kanununa Ek Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Çevre ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonları Raporları (2/325) (S. Sayısı:
417)
8.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kuveyt Devleti Arasında İşbirliği İçin
Ortak Komite Kurulmasına Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/599) (S. Sayısı: 429)
9.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında İşgücü
Değişimi Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/620) (S. Sayısı: 430)
10.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Arasında Tarım Alanında
Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/640) (S. Sayısı: 431)
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Sınai
İhracatın Geliştirilmesi Alanında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/719) (S.
Sayısı: 432)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın AK PARTİ Grubu Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
X.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 463
sıra sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
XI.- OYLAMALAR
1.- Üniversite ve
Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının oylaması
2.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kuveyt Devleti Arasında İşbirliği İçin
Ortak Komite Kurulmasına Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında İşgücü
Değişimi Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Arasında Tarım Alanında
Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ÖSYMnin PMYO sınavını
iptaline ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/11249)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, yeni teşvik uygulamalarının
tanıtımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın cevabı
(7/11265)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, GDOlu ürünlere,
- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu Anadoludaki illerin bir destekleme
kapsamına alınmasına,
- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, GDOlu ürünlerle ilgili yönetmelikten önce
kontrol belgesi alan ürün ve firmalara,
- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Doğanyurt ilçesinin
fındık ekim alanı kapsamına alınmamasına,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/11320), (7/11321), (7/11322), (7/11323)
4.- Edirne
Milletvekili Cemalettin Uslunun, Edirnede bazı alıcıların
çiftçileri mağdur etmesine,
- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ziraat mühendisi ve veteriner
istihdamına,
- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesirde süt
sığırcılığının desteklenmesine,
- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, tütün sektöründeki duruma,
- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, arazi toplulaştırmasına,
Rekolte
düşüklüğü nedeniyle gelirleri düşen çiftçilere yardım
yapılmasına,
Çiftçilere
yönelik destek ve teşvik uygulamalarına,
- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Posofta arıcılığın
geliştirilmesine,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/11429), (7/11430), (7/11431), (7/11432), (7/11433), (7/11434),
(7/11435), (7/11437)
5.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Tomarzada çiftçilerce
kullanılan Hazine arazilerine,
- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, üreticilerin kullandığı
kredilerin geri ödemelerine,
- İstanbul Milletvekili
Hasan Macitin, bitkisel ve hayvansal üretime verilen desteğe,
- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda hayvanlara yönelik
aşılama çalışmalarına,
- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, zeytin sineğine karşı ilaçlamaya,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/11538), (7/11539), (7/11540), (7/11541), (7/11542)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.03te açılarak beş oturum yaptı.
Burdur
Milletvekili Bayram Özçelikin, İstiklal Marşı şairi Mehmet
Âkif Ersoyun doğumunun 136ncı, ölümünün 73üncü yıl dönümüne,
Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, turizm sektöründe yaşanan
sıkıntılara,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay cevap verdi.
Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata, Batman ilinde yaşanan sorunlara ilişkin
gündem dışı bir konuşma yaptı.
Antalya
Milletvekili Tayfur Süner, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günayın, gündem dışı konuşmasına verdiği
cevaba,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Rus tanklarının
Azerbaycanın başkenti Bakûye girişinin 20nci yıl
dönümüne, Ermenistanın Azerbaycan topraklarında devam eden
işgal ve zulmünü nefretle kınadığına ve Ermenistan
Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu son karara,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/1518) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü
sorunun geri verildiği bildirildi.
Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 29 milletvekilinin, sanal
bağımlılık konusunun (10/521),
Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin, doğal afet ve deprem
riskinin (10/522),
İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 21 milletvekilinin, İzmirin Torbalı
ilçesindeki intihar olaylarının (10/523),
Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin, Hakkârinin Ormancık
köyünde 12 kişinin öldürülmesi olayıyla ilgili iddiaların
(10/524),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Kırşehir
Milletvekili Metin Çobanoğlu, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin (2/542) esas numaralı Kanun
Teklifini geri çektiklerine ilişkin önergeleri okundu;
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
İçişleri komisyonlarında bulunan teklifin geri verildiği
bildirildi.
TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, beraberinde bir Parlamento
heyetiyle Uganda Parlamento Başkanı Edward Kiwanukanın vaki
davetine icabetle Kampalada düzenlenecek olan İslam Konferansı
Örgütü Parlamento Birliği VI. Konferansına katılmak üzere
Ugandaya resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporunun (1/715) (S.
Sayısı: 418) görüşmelerine devam olunarak ikinci bölümünün
19uncu maddesine kadar kabul edildi.
21 Ocak 2010
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 19.58de son verildi.
Nevzat
PAKDİL
Başkan
Vekili
Fatih
METİN Yaşar
TÜZÜN
Bolu Bilecik
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram
ÖZÇELİK
Burdur
Kâtip
Üye
No.: 65
II.- GELEN KÂĞITLAR
21 Ocak 2010 Perşembe
Teklif
1.- Ankara
Milletvekili Salih Kapusuzun; Toplu İş Sözleşmesi Grev ve
Lokavt Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/571) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.01.2010)
Raporlar
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın; Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna
Sunulması Hakkındaki Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/566) (S. Sayısı: 462) (Dağıtma tarihi:
21.01.2010) (GÜNDEME)
2.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15 Milletvekilinin; Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17 Milletvekilinin; Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayanın; Antalya Milletvekili Osman Kaptan
ve 2 Milletvekilinin; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Dağıtma tarihi:
21.01.2010) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 19 Milletvekilinin, TOKİ
uygulamalarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/525)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2009)
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 28 Milletvekilinin, esnaf ve sanatkarların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/526)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3.12.2009)
3.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 31 Milletvekilinin, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/527) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3.12.2009)
4.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 34 Milletvekilinin, işsizliğin
nedenleri ve boyutları ile sonuçlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/528) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3.12.2009)
21 Ocak 2010 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla, üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.07
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama
işlemi için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz Türkiye İş Kurumunun kuruluşu
hakkında ve görevleriyle ilgili söz isteyen Elâzığ Milletvekili
Tahir Öztürke aittir.
Sayın
Öztürk, buyurun.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Elâzığ Milletvekili Tahir Öztürkün, Türkiye
İş Kurumunun kuruluşunun 64üncü yılına ve görevlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
TAHİR ÖZTÜRK
(Elâzığ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eski
adıyla İş ve İşçi Bulma Kurumu, yeni adıyla
Türkiye İş Kurumu olan İŞKURun kuruluşunun 64üncü
yılı nedeniyle gündem dışı konuşma yapmak
üzere söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
İŞKUR,
istihdamın korunmasına, geliştirilmesine,
yaygınlaştırılmasına ve işsizliğin önlenmesi
faaliyetlerine yardımcı olmak ve işsizlik sigortası
hizmetlerini yürütmek üzere, İş ve İşçi Bulma Kurumu
adıyla, 21 Ocak 1946da kurulmuştur. Kamu istihdam kurumu olan
İŞKURun, işsizliğin önlenmesi, istihdamın
artırılması yönünde çalışmaları
bulunmaktadır. Klasik iş ve işçi bulmaya aracılık
hizmetlerinin yanı sıra iş gücü piyasasını izleyerek
aktif, pasif iş gücü programlarını etkin bir şekilde
uygulamaya ve ülkemizde işsizlik sorununun çözümüne yönelik proje ve
faaliyetlerini yürütmeye çalışmaktadır.
Kurumun
başlıca görevleri:
Ulusal istihdam
politikasının oluşturulmasına ve istihdamın
korunmasına, geliştirilmesine ve işsizliğin önlenmesi
faaliyetlerine yardımcı olmak, işsizlik sigortası
işlemlerini yürütmektir.
İş gücü
piyasası verilerini yerel ve ulusal bazda derlemek, analiz etmek,
yorumlamak ve yayınlamak, İşgücü Piyasası Bilgi
Danışma Kurulunu oluşturmak ve Kurul
çalışmalarını koordine etmek, iş gücü arz ve talebinin
belirlenmesine yönelik iş gücü ihtiyaç analizlerini yapmak ve
yaptırmaktır.
İş ve
meslek analizleri yapmak, yaptırmak, iş ve meslek
danışmanlığı hizmetleri vermek, verdirmek, iş
gücünün istihdam edilebilirliğini artırmaya yönelik iş gücü
yetiştirme, mesleki eğitim ve iş gücü uyum programları
geliştirmek ve uygulamak, istihdamdaki iş gücüne eğitim
seminerleri düzenlemektir.
İşçi
isteme ve iş aramanın düzene bağlanmasına ilişkin
çalışmalar yapmak, iş gücünün yurt içinde ve yurt
dışında uygun oldukları işlere
yerleştirilmelerine ve çeşitli işler için uygun iş gücünün
bulunmasına ve yurt dışı hizmet akitlerinin
yapılmasına aracılık etmek, istihdamında güçlük çekilen
iş gücü ile iş yerlerinin yasal olarak çalıştırmak
zorunda oldukları iş gücünün istihdamlarına katkıda
bulunmak, özel istihdam bürolarına ilişkin Kuruma verilen görevleri
yerine getirmek, işverenlerin yurt dışında kendi iş ve
faaliyetlerinde çalıştıracağı işçileri temin
etmesiyle ilgili aracılık yapmak.
Ayrıca,
gerektiğinde Kurum faaliyet alanı ile ilgili ihalelere katılmak
suretiyle yurt içinde veya uluslararası düzeyde kurum ve kuruluşlara
eğitim ve danışmanlık hizmeti vermektir.
Avrupa
Birliği ve uluslararası kuruluşların iş gücü, istihdam
ve çalışma hayatına ilişkin olarak aldıkları
kararları izlemek, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin taraf olduğu,
Kurumun görev alanına giren ikili ve çok taraflı anlaşma,
sözleşme ve tavsiye kararlarını uygulamaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kurumun işe
yerleştirmelerine sektörel bazda bakarsak, en çok işe
yerleştirme yapılan sektörler turizm, inşaat, madencilik,
taş ocakçılığı, imalat, eğitim hizmetleri, genel
kamu hizmetleri, hastane hizmetleri ve diğer toplumsal, sosyal,
kişisel hizmet sektörleri olmuştur. Bu işe yerleştirmenin
yaklaşık yüzde 82si özel sektöre yöneliktir.
İşe
yerleştirmelerin eğitim durumuna göre dağılımına
bakarsak, yüzde 5,7si okuryazar olmayan, 2,6sı okuryazar olanlardan
oluşurken, yüzde 55,6sı ilköğretim, yüzde 32si
ortaöğretim, yüzde 9,5u ise üniversite mezunlarından
oluşmaktadır.
İş gücü
yetiştirme kursları kapsamında da bakarsak, Ocak-Aralık
2009 döneminde açılan toplam 10.113 kursa 213.852 kişi
katılmıştır. Tahsis edilen toplam kaynak miktarı ise
426 milyon 989 bin TLdir. Bu rakamlar önceki yılların
ortalamasının 10 katı oranındadır. 2010
yılında da aktif iş gücü programlarına ayrılan 500
milyon TLlik kaynağın tümünü etkin ve verimli bir şekilde
kullanarak programlarından aktif yararlananların
sayısını ise 250 bin kişinin üzerine çıkarmayı
hedeflemektedir.
İŞKUR,
işsizlik sigortası primlerinin toplanması dışında
diğer her türlü hizmet ve işlemin yapılmasında görevli,
sorumlu ve yetkilidir. Kurum, bu kapsamda işsizlere işsizlik ödeneği
ödemekte, sağlık sigortası, danışmanlık, işe
yerleştirme ve mesleki eğitim hizmetleri vermektedir.
İşverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz
vesikası alınması veya iflas nedeniyle işverenin ödeme
güçlüğüne düştüğü hâllerde işçilerin iş ilişkisinden
kaynaklanan son üç aylık ücret alacaklarını karşılamak
amacıyla İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında Ücret
Garanti Fonu oluşturulmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye İş Kurumunca son
beş yılda yaklaşık 15 bin kişiye işçi
geliştirme, ilk ve orta kademe, zaman yönetimi, toplam kalite, insan
ilişkileri ve stres, insan ilişkileri ve iletişim, iş
sağlığı ve güvenliği konularında
yaklaşık altı yüz elli seminer yapılmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
TAHİR ÖZTÜRK
(Devamla) - e-devlet uygulamaları kapsamında yürütülen müşteri
odaklı çalışma anlayışı ile işsizlerin ve
işverenlerin Kurum hizmetlerinden elektronik ortamda yararlanabilecekleri
bir platform oluşturulmuş ve bu sistemde kullanıcılar Kurum
hizmet birimlerine gelmek zorunda kalmamakta, işlerini İnternet
üzerinden yedi gün yirmi dört saat kesintisiz gerçekleştirebilmektedirler.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 tarihinde teşkilat
kanununda günün şartlarına ve AB standartlarına uyum
sağlamak zarureti ortaya çıkınca Türkiye Büyük Millet Meclisinde
25/06/2003 tarihinde kabul edilen ve 05/07/2003 tarih 25159 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4904 sayılı
kuruluş kanunu ile İş ve İşçi Bulma Kurumunun adı
Türk İş Kurumu olarak değiştirilmiştir.
Altmış
dört yıldır faaliyetlerini başarılarıyla yürütmekte
olan Kurumun çalışanlarını tebrik ederken,
İŞKURun bundan sonra da ülkemiz işçilerine, iş verenlerine
hayırlı hizmetler yapmasını temenni eder, yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, teşekkür ederim.
Gündem
dışı ikinci söz Adana ilindeki işsizlik sorunlarıyla
ilgili olarak söz isteyen Adana Milletvekili Hulusi Güvele aittir.
Sayın Güvel,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana ilinin
işsizlik sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
Adananın işsizlik sorunlarıyla ilgili olarak gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce otuz sekiz gündür direnişlerini sürdüren Tekel
işçilerine buradan selamlarımı söylüyorum.
Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi geçenlerde TÜİK işsizlik
rakamlarını açıkladı. İşsizlik rakamlarına
göre Adana yüzde 20,5 ile Türkiye'nin ikinci ili olarak öne çıktı.
Değerli
arkadaşlarım, Adana pek çok uygarlığın yer
aldığı sekiz bin yıllık tarihi ve verimli
topraklarıyla önemli bir ilimizdir. Yıllarca ekonomisi sadece
tarıma dayalı, sıradan bir kent görünümünde
kalmıştır. Cumhuriyet sonrasında tarımın
modernleşmesi sonucu verim artmış, özellikle pamuk ekimiyle
uğraşanlar zenginleşmiş, birikimler girişimciye az ama
hovardaca para harcamakla ünlü Adanalı hacıağa tipini
yaratmıştır. Adana ve Adanalı Türkiye'nin en zengini olarak
bilinir olmuştur. Devlet hâlâ elli yıl öncesinden aklında kalan
hacıağa imajı yüzünden Adanalıya yardım
sağlamayı hiç düşünmemektedir.
1980li
yıllara kadar ekonomik olarak Türkiye'nin 3üncü büyük şehri
konumunda olan Adana, şimdilerde çok gerilere düşmüştür. Bu
sorun son birkaç yılın sorunu değildir. Bu durumun nedenlerini
tarımda uygulanan yanlış politikalarda, tarıma dayalı
sanayinin geliştirilmesi ve desteklenmesi yerine âdeta yok edilmeye
çalışılmasında, narenciye bahçelerinin kesilerek bu
alanların imara açılmasında, en önemli üretim ve ihracat kalemi
olan pamuk tarımının yok edilmesinde bulmak mümkündür.
Ayrıca,
Adanada yaşanan yoğun işsizliğin nedenleri arasında
yanlış teşvik politikalarının, yanlış
özelleştirme politikalarının ve yanlış göç
politikalarının da olduğunu sayabiliriz.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; yıllardır
kârlı kamu kurumlarının yok pahasına satılması,
uygulanan yanlış özelleştirme politikalarının
sonuçları, şimdilerde yaşanan yoğun işsizlik olarak
kendisini göstermektedir. Sosyal etkileri gözetilmeden yalnızca ekonomik
gerekçeler ile tekstil ve tütün sektöründe yapılan özelleştirmeler
işsizliği beraberinde getirmiş, insanlarımızı
sosyal yardımlara muhtaç etmiştir. İşsizliğin ortadan
kaldırılması ya da en azından etkilerinin hafifletilmesi
için gerekli olan yeni yatırımlar yapılmamaktadır.
Bölgenin
lokomotif sektörü olarak görülebilecek tekstilde büyük oranda küçülme
yaşanmıştır. Üretim, istihdamla ihracat olumsuz
etkilenmiştir.
Değerli
arkadaşlar, yıllardır Adanaya üvey evlat muamelesi
yapılması sonucunda bu denli büyük oranlı bir işsizlikle
karşı karşıya kalınması hiç de
şaşırtıcı değildir. Adanaya yapılan kamu
yatırımları İzmir, Bursa, Antalya, Kocaeli, Konya illerinin
çok altında kalmaktadır. Hükûmetin yerel yönetimlerle iş
birliği yapmaması, bürokratlar ve yerel yönetimlerin
yetersizliği, Adanaya sahip çıkacak uzun zamandır bir
bakanın olmaması, ülkede uygulanan yanlış ekonomi
politikalarıyla birleştiğinde bu vahim manzara ortaya
çıkmaktadır.
Bir zamanlar
ülkemizin pamuk deposu olan, pamuğa ilişkin yüzlerce işletme
tesisine sahip olan Adanada pamuk ekim alanları geçmişin yüzde 10u
kadar kalmıştır. Pamuk ekimi yapan çiftçilerin desteklenmesi
yerine çiftçiden esirgenen desteğin pamuk ithalatına verilmesi
sonucunda bu durum ortaya çıkmıştır.
Değerli
arkadaşlar, yanlış teşvik uygulamaları acilen
düzeltilmeli, vergi ve sigorta primlerinde istihdam artırıcı
tedbirler alınmalıdır. Kamu eliyle yapılan
yatırımlar artırılmalı, işverenler
desteklenmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Güvel, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
HULUSİ GÜVEL
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
İlimiz
özelinde pamuk ve bağlı sektörler
desteklenerek ekonomi canlandırılmalıdır. Üretim
olmadan bir ülkede işsizlik sorununu ortadan kaldırmanın mümkün
olmadığı unutulmamalıdır.
Bir zamanlar Türk
tarım ve sanayisinin önemli yeri olan Adanada fabrika bacaları
sürekli tüterken, servisler, otobüs ve dolmuşlar fabrikalara işçi
taşırken bugün Hükûmetin uyguladığı yanlış
ekonomi politikaları yüzünden üretim yapan bu fabrikalar tamamen
kapanmıştır. Ülkemize yön veren politikacıları
yetiştiren, edebiyat ve sinema alanında büyük katkılar
sağlayan geçmişin Adanasından artık eser
kalmamıştır.
İşsizliğin
önlenmesi için hizmet sektörü değil, üretim yapan, mal üreten reel sektör
desteklenmelidir. Tedbir almadan, istihdam artırıcı
politikaları uygulamadan bu sorunun yok edilmesinin mümkün
olmadığını belirtiyor, eskiden olduğu gibi üreten ve
ülkeye yön veren bir Adana özlemiyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Güvel, teşekkür ederim.
Gündem
dışı üçüncü söz Ekim 2009 itibarıyla Türkiye
İstatistik Kurumunun işsizlik verilerinin değerlendirilmesi
hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Harun Öztürke aittir.
Sayın
Öztürk, buyurun efendim.
3.- İzmir Milletvekili Harun Öztürkün, TÜİKin
Ekim 2009 itibarıyla açıkladığı istihdam ve
işsizlik verilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; TÜİKin
Ekim 2009 itibarıyla açıkladığı istihdam ve
işsizlik verilerini değerlendirmek üzere gündem dışı
söz aldım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aşağıda
vereceğim rakamlar Ekim 2009 itibarıyla son bir yılda istihdam
ve işsizlikteki gelişmeleri göstermektedir.
Değerli
milletvekilleri, aktif nüfusumuz bu dönemde 860 bin kişi artarken iş
gücümüz, iş gücüne dâhil olmayanlardaki 162 bin kişilik
azalmanın da etkisiyle 1 milyon 22 bin kişiye
çıkmıştır. Onun içindir ki bu dönemde
istihdamımız 452 bin artarken işsiz sayımız da 569 bin
kişi artmıştır. Bu durum, iş gücüne
katılanların tamamına iş bulamadığımız
anlamına gelmektedir.
Son bir yıl
içinde sağlanan 452 bin kişilik istihdam artışının
yüzde 98,2ye tekabül eden 444 bini kadın istihdamındaki
artıştan ileri gelmektedir. Bu rakama bakıp da kadın
istihdamındaki artışın son bir yılda yaratılan
düzenli işlerde olduğu zannedilmesin. 452 bin kişilik istihdam
artışının 256 bini ücretsiz aile işçisidir. Bunlar ne
kadar gerçek istihdamdan sayılabilir? 256 bin ücretsiz aile işçisinin
195 binini de kadınlar oluşturmaktadır. Kadın
istihdamında görülen artışın 139 bini ise ücretli ve
yevmiyeli çalışanlardır.
Gençlerde
istihdam artışı değil 33 bin kişilik azalış
olmuştur. Bu sonuç, gençlerin istihdamının teşviki
amacıyla işveren primlerinin hazine tarafından ödenmesinin
istenen sonucu vermediğini ortaya koymaktadır. Son bir yılda 12
bini kadın, 56 bini erkek olmak üzere toplam 68 bin işverenimiz
işlerini terk etmişlerdir. Erkeklerden işveren olan ya da kendi
adına çalışanlardan işlerini terk edenlerin
sayısı 111 bine ulaşmıştır.
Ortaya konulan
tablo, erkeklerin boşalttığı alanlarda kadınların
bir nevi gizli işsiz konumunda, daha az ücret ve kazanca kanaat getirerek
çalışmaya başladıklarını göstermektedir, üstelik
kayıt dışı çalışmayı da kabullenerek. Çünkü
son bir yılda kayıt dışı istihdamda erkeklerde 33 bin
azalış olurken kadınlarda 283 bin kişilik artış
olmuştur. Kadınlarda kayıt dışı istihdamdaki bu
artışın 60 binini ücretli ve yevmiyeli çalışanlar, 127
binini kendi hesabına çalışanlar, 99 binini de ücretsiz aile
işçisi şeklinde çalışanlar oluşturmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, sektörler itibarıyla son bir yılda istihdamda 296
bini tarım, 295 bini hizmetler ve 61 bini inşaat sektöründe olmak
üzere, toplam 652 bin kişilik artış olurken, sanayi sektöründe
202 bin kişilik azalma olmuştur. İmalat sanayisinde erkek
istihdamı 210 bin kişi azalırken kadın
istihdamının 40 bin artması, yine hizmetler sektöründe erkek
istihdamı 80 bin artarken kadın istihdamının 218 bin
artması, bu iki sektörde erkeklerin yerini daha ucuz olan kadın
emeğinin almaya başladığını göstermektedir.
Değerli
milletvekilleri, TÜİK tarafından 3 milyon 299 bin olarak
açıklanan işsizlerin 1 milyon 448 bini altı aydan daha uzun
süredir işsizdir. Bu durum, yaklaşık işsizlerin yarıya
yakınının iş bulmakta giderek
zorlandıklarını ve işsizliğin kronik bir hâl almaya
başladığını göstermektedir. Türkiye genelinde 4
gençten 1i işsizdir. Kentlerde genç kadınlar arasında
işsizlik oranı yüzde 30,7ye çıkmıştır.
TÜİKin açıkladığı işsizlik rakamlarına,
iş aramayıp çalışmaya hazır olanlarla mevsimlik
çalışanları, emeklilerin en az yarısını ve
diğerleri grubunda yer alanları da dâhil etmek doğru olacaktır.
Biz böyle söyleyince Hükûmet hemen Efendim, Batı, işsizlik
rakamını nasıl hesaplıyorsa biz de öyle hesaplıyoruz.
diyecektir ancak bizim ne iş gücüne katılma oranımız ne
mevsimlik çalışanımız Batıya uymaktadır.
Emeklilerimiz de Batıdaki gibi yaşlılığını
dünyayı gezerek geçirmemektedir, geçimlerini sağlayabilmek için
mutlaka bir iş yapmak zorunda kalmaktadırlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız
efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) - O nedenle TÜİKin açıkladığı rakamlara bu
sayıları da ilave ettiğimizde gerçek anlamda işsiz
sayımız 8 milyon 711 bine çıkmaktadır. İster kabul
edin ister etmeyin, Türkiyeyi yönetmeye talip olanların bu gerçekle
yüzleşmesi ve ona göre tedbirler geliştirmesi gerekir. Bu
gerçeği görmezden gelip En az 3 çocuk sahibi olunmalıdır.
demek büyük bir sorumsuzluktur.
Değerli
milletvekilleri, Tekelin özelleştirmesi işçilere sorularak
yapılmamıştır. Hükûmetin, özelleştirmelerde
olayın sosyal boyutunu dikkate alması ve çalışanların
kazanılmış haklarına dokunmaması sosyal devlet
olmanın gereğidir. Özelleştirilen KİTlerde memur
statüsünde çalışanların özlük hakları dondurularak da olsa
korunurken işçi statüsündekilerin sefalet ücretine mahkûm edilmeleri kabul
edilemez. Hükûmet inatlaşmayı bırakıp hatadan dönmelidir.
diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Sayın
Doğru, buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, fikir
adamı Reha Oğuz Türkkanın vefatına ilişkin
açıklaması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Türk
dünyası, hafta başı, çok önemli bir fikir adamı olan Reha
Oğuz Türkkanı kaybetti. Reha Oğuz Türkkan, ömrünü Türk
milletine adamış, idealist bir fikir adamıydı. 1944lü
yıllarda rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeşle Türkçülük
faaliyetlerine katılıp büyük sıkıntılar
yaşamıştır. Türk Edebiyatı, Hisar, Millî Kültür,
Bozkurt, Yeni Türkiye gibi birçok dergide, çok sayıda, Türk
dünyası ve Türk milliyetçiliği konularında makaleler
yazmış, 37 kitapla 9 film ve 3 TV senaryosu yazmış büyük
bir yazardı. Ömrünü milletinin kültürüne adamış olan Reha
Oğuz Türkkana Allahtan rahmet, ailesine ve milletimize
başsağlığı diliyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım size de söz verdiğiniz için.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Biz de Sayın
Türkkana Allahtan rahmet, kederli ailesine ve milletimize
başsağlığı diliyoruz.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 20 milletvekilinin,
TOKİ uygulamalarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/525)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı (TOKİ) 02.03.1984 tarihli ve
2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile kurulmuştur. Kuruluş
Kanununun gerekçesinde artan nüfus ve düzensiz kentleşme nedeniyle alt ve
orta gelir gruplarının gerek mülk sahibi, gerekse kiracı olarak
barınma olanakları zorlaştığından böyle bir
yapılanmaya gidildiği ifade edilmektedir.
Daha sonra
08.12.2004 tarihli ve 5273 sayılı Kanun ile Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğü kaldırılmış, görev ve yetkileri, tüm mal
varlığıyla birlikte TOKİ'ye devredilmiştir. Bu
çerçevede Arsa Ofisi'nin önemli miktardaki gayrimenkul stoğu TOKİ'ye
aktarılmıştır. TOKİ'nin ayrıca her ölçekteki imar
planlarını yapma yetkisi bulunmaktadır.
24.07.2008
tarihli ve 5793 sayılı Kanunla da imar planı yapma yetkisinin
kapsamı genişletilerek TOKİ'ye toplu konut alanları ile
gecekondu dönüşüm alanları dışında mülkiyeti kendisine
ait taşınmazlarda da imar planı yapma yetkisi verilmiştir.
Ayrıca anılan Kanunla getirilen "Bakanlıkların talebi
ve bağlı bulunduğu Bakanın onayı hâlinde talep konusu
proje uygulamaları yapmak veya yaptırmak" hükmü ile TOKİ
ana göreviyle ilgili olmayan bir alanda görevlendirilmiştir. Bu düzenleme
TOKİ'yi bakanlıkların inşaat işlerini yapan bir birime
dönüştürmüştür.
Bunlara ek olarak
AKP hükümetleri döneminde TOKİ'ye çeşitli yasal düzenlemelerle vergi,
resim, harç istisnası tanınmış ve 08.03.2007 tarihli ve
5597 sayılı Kanunla yurtdışı çıkış
harcından elde edilen gelirlerin TOKİ'ye aktarılması
düzenlemesi yapılmıştır. Bütün bu düzenlemeler, TOKİ'yi
devlet içinde ve piyasada ayrıcalıklı bir kurum haline
getirmiştir.
Oysaki
TOKİ'nin kuruluş felsefesinde toplu konut, afet konutları gibi
sosyal yanı daha önde olan projelerin gerçekleştirilmesi vardır.
Kurumun adında "Toplu Konut" kavramının yer
alması bundan dolayıdır. TOKİ ise kamuoyunda
yaptığı lüks konutlar ile öne çıkmakta, kâr amacı
güden bir ticari kuruluş izlenimi vermektedir.
Bunların
yanı sıra TOKİ, 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda bütçe ve kesin hesapları TBMM
tarafından görüşülecek kurumların listesinde yer alırken;
anılan Kanunu değiştiren 22.12.2005 tarihli 5436
sayılı Kanunla 5018 sayılı Kanun kapsamından
çıkarılmıştır. Böylece Türk Tarih Kurumu, Türk Dil
Kurumu gibi görev alanları, kuruluş felsefeleri ve bütçe büyüklükleri
itibarıyla TOKİ ile kıyaslanamayacak olan kurumların
bütçeleri ve kesin hesapları TBMM tarafından denetlenirken TOKİ
gibi bir kuruluş kapsam dışında
bırakılmıştır.
Yapılan
düzenlemeler TOKİ'yi kuruluş felsefesi dışına
çıkarırken inşaat sektöründe tekel konumuna gelmesini
teşvik etmiştir.
Öte yandan
temsilî demokrasilerde Devletin yapacağı harcamaların
büyüklüğü ve kapsamı ile bu harcamaların yapılabilmesi için
halka getirilecek yükümlülüklere millet adına onun seçilmiş
temsilcileri karar verir. Buna "bütçe hakkı" denilmektedir.
TOKİnin bütçe ve kesin hesaplarının parlamento denetimi
dışına çıkarılması bütçe hakkına
aykırı olmuştur.
Bütçe ve kesin
hesapları TBMM denetimi dışında bırakılan
TOKİ'nin kendisine bedelsiz veya rayiç bedelden daha düşük
değerlerle devredilmiş çok büyük miktar ve değerdeki kamu taşınmazlarını
amacına uygun olarak kullanıp kullanmadığı
bilinmemektedir. Bu çerçevede İstanbul Ataköy'deki arazi
satışı ihalelerinin bir bölümü saydam olmayan bir şekilde
yapılmaya çalışılmış, bunların bir bölümü
tepkiler üzerine iptal edilmek zorunda kalınmış, bir bölümü ise
sonraki bir tarihe ertelenmiştir.
Önemli
gayrimenkul stoku ve sağlam gelir kaynaklarına rağmen
TOKİ'nin bankalardan kredi kullanması da söz konusudur. Bu durum
TOKİ'ye tahsis edilen kamu kaynaklarının etkin
kullanılamadığını gösterir.
Bugün
geldiğimiz noktada alt ve orta gelir grupları yerine, üst gelir
gruplarına yönelik konut üretimi ve bakanlıkların inşaat
işleri ile ana faaliyet konusunun dışına çıkan; saydam
olmayan ihaleleri nedeniyle güvenilirliği tartışılan
TOKİ'nin her türdeki ihaleleri ile imar planı uygulamaları
başta olmak üzere tüm uygulamalarının kanunlara uygun olup
olmadığının araştırılarak tespiti
amacıyla Anayasanın 98, içtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
2) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
3) Faik Öztrak (Tekirdağ)
4) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
5) Şevket Köse (Adıyaman)
6) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
7) Şahin Mengü (Manisa)
8) Tekin Bingöl (Ankara)
9) Abdurrezzak Erten (İzmir)
10) Tacidar Seyhan (Adana)
11) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
12) Ali Koçal (Zonguldak)
13) Ali Arslan (Muğla)
14) Gürol Ergin (Muğla)
15) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
16) Birgen Keleş (İstanbul)
17) Atila Emek (Antalya)
18) Engin Altay (Sinop)
19) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
20) Fatma Nur Serter (İstanbul)
21) Yaşar Tüzün (Bilecik)
2.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 29 milletvekilinin, esnaf ve sanatkârların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/526)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasamızın 173'üncü maddesinde "Devlet esnaf ve
sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır" hükmü
bulunmasına rağmen, esnaf ve sanatkârlarımızın yeterli
destek ve koruyucu tedbirden yararlandırıldığını
söylemek olanaksızdır. Beş yüze yakın meslek dalında
iki milyonu aşkın esnaf ve sanatkâr, özellikle son on yıl içinde
büyük oranda sermaye, gelir ve çalışma alanı kaybetmiştir.
Yaşanan haksız rekabet esnafı vergi veremez, prim
ve borçlarını ödeyemez hale getirmiştir. Zamanında önlem
alınmadığı için bu sorunlar kronikleşmiş, birçok
esnaf ve sanatkârımız borç içinde yaşamak zorunda
bırakılmıştır. Pek çok küçük esnaf ve
sanatkârımız karşılıksız çek, protestolu senet ve
geri ödenemeyen kredi nedeniyle zor durumda kalmıştır. Bu konuda
şikâyetlerini dile getiren esnaf kuruluşlarının
etkinliğinin azaltılmak istendiği gözlenmektedir.
Bu nedenlerle esnaf ve sanatkârlarımızın
yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunlarının
saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Abdulaziz Yazar (Hatay)
3) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
4) Fevzi Topuz (Muğla)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
7) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
8) Ali Oksal (Mersin)
9) Gürol Ergin (Muğla)
10) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
11) Ali Arslan (Muğla)
12) Ahmet Ersin (İzmir)
13) Tekin Bingöl (Ankara)
14) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
15) Atila Emek (Antalya)
16) Hüsnü Çöllü (Antalya)
17) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
18) Mehmet Ali Susam (İzmir)
19) Orhan Ziya Diren (Tokat)
20) Derviş Günday (Çorum)
21) Hüseyin Ünsal (Amasya)
22) Yaşar Tüzün (Bilecik)
23) Şevket Köse (Adıyaman)
24) Osman Kaptan (Antalya)
25) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
26) Rahmi Güner (Ordu)
27) Çetin Soysal (İstanbul)
28) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
29) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
30) Ahmet Küçük (Çanakkale)
Genel gerekçe:
Ülkemizde
etkilerini daha çok reel kesim üzerinde gösteren krizin küçük esnaf ve
sanatkârı daha da kötü etkilediği sivil toplum örgütleri ve bilim
insanlarının ortak kanısıdır. Krize bağlı
olarak daralan iş hacmi ve aldıkları kredileri geri ödemede
yaşanan zorluklara vergi ve sosyal güvenlik uygulamalarından
kaynaklanan sıkıntılar eklendiğinde esnaf ve
sanatkârlarımızın yıllardır yaşadıkları
olumsuzluklar katlanarak artmıştır.
Sabit
gelirlilerin ve çiftçilerin alım güçlerinin düşmesi, daralan
ekonominin doğal sonucu olan işsizliğin artması esnafı
da doğrudan etkilemektedir. Düşen gelirler nedeniyle yaşanan iç
talep daralması sonucunda birçok esnafımız kepenk kapatmak
zorunda kalmaktadır. Genel ekonomik dengelerden en hızlı
şekilde etkilenen grubu esnaf ve sanatkârlarımız
oluşturmaktadır.
Vergi,
teşvik ve sosyal destek araçları kullanılarak küçük esnaf ve
sanatkârların durumlarının iyileştirilmesi
sağlanması gerekirken, kriz çerçevesinde alınan önlemlerde esnaf
ve sanatkârların görmezden gelindiği, yeterli destek ve finansman
olanağı sağlanmadığı gözlenmektedir.
Ekonomide mikro
kaynakların kullanılması açısından önemli rol oynayan,
ekonomik ve sosyal kalkınmanın dengeli biçimde sağlanması
ve sürdürülmesinde işlev sahibi olan esnaf ve
sanatkârlarımızı yalnızca ekonomik bir aktör olarak
düşünmek yanlıştır. Sosyal anlamda da önemli işlevleri
olan esnaf ve sanatkâr kesiminin çözüm bekleyen bir dizi sorunu
bulunmaktadır.
Hiper ve
grosmarketlerin kuruluş ve faaliyetlerine sınırlama getiren
Avrupa Birliği mevzuatı ülkemizde de yürürlüğe konularak bu
konuda yaşanan haksız rekabetin önüne geçilmesi esnaf ve
sanatkârlarımızın yaşadığı sıkıntıların
azaltılması ve sosyal adaletin sağlanması
açısından önem taşımaktadır.
Ancak "Alışveriş
Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazalar Kanun
Tasarısı Taslağı" ve bu konuda
hazırlanmış teklifler görmezden gelinmekte bu konuda yasal
düzenleme yapmaktan ısrarla kaçınılmaktadır.
Gerek sermaye
gerek çalışma alanı anlamında sürekli küçülmek durumunda
kalan esnaflar büyük market zincirlerinin ezici haksız rekabeti ile
karşı karşıyadırlar. Hiper ve gros marketlerin piyasa
paylarındaki büyük orandaki artış yaklaşık seksen
meslek grubunda faaliyet gösteren esnaf ve sanatkârı olumsuz
etkilemiştir. Ekonomilerde birer istikrar unsuru sayılan esnaf ve
sanatkârların küresel sermaye karşısında böylesi bir
durumda bırakılmaları anlaşılır değildir.
Perakende
sektöründe mevzuat eksiklikleri, küçük esnafın maruz
kaldığı haksız rekabet ve finansman güçlüğü ile
özellikle emek yoğun sektörlerde mesleki eğitim küçük esnaf ve
sanatkârın karşı karşıya olduğu temel sorunlar
olarak öne çıkmaktadır.
Esnaf ve
sanatkârların bir diğer sorunu da Bağ-Kur konusunda yaşanan
sıkıntılardır. Emekli esnafa bağlanan Bağ-Kur aylığı,
açlık sınırının çok altındadır. Gelirlerine
göre yüksek oranlı primler ödeyen esnaf ve sanatkârlarımız
emekliliklerinde yetersiz maaş almaktadır. Özellikle uyum yasasının
çıkmamış olması nedeniyle Bağ-Kur emeklileri bu
durumdan en çok muzdarip olan kesimi oluşturmaktadır.
Yukarıda
belirtilen gerekçelerle, esnaf ve sanatkârlarımızın
yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunlarının
saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının
yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.
3.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 31
milletvekilinin, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/527)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde pek çok
kesimde yaşanan ekonomik ve sosyal sıkıntılar emeklilerde
de yaşanmaktadır. Yaklaşık 9 milyon emeklinin
sorunları günden güne büyümektedir. Emeklilerin yıllarca süren
çalışmalarının sonucunda, dinlenecekleri dönem olan emekliliği,
rahat geçirdiklerini söylemek mümkün değildir. Gelir
durumlarının rahatça geçinebilecekleri düzeyde
olmadığı ortadadır. Emeklilerin önemli bir kısmı
emekli olduktan sonra da çalışmaya devam etmektedir. Çünkü
alınan emekli maaşlarıyla, gıda, ısınma, temizlik
gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında bile
zorlanılmaktadır. Uzun yıllar çalışan ve üreten
emeklilerin sosyal devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nde sorunlar
yumağı, içine itilmesini anlayabilmek mümkün değildir. Gelinen
noktada, en temel özgürlük olan yaşam hakkı artık emekliler
açısından sorgulanacak hâle gelmiştir. Alım gücünün günden
güne düştüğü bu dönemde, emekliler tam anlamıyla yaşam
mücadelesi vermektedir.
Türk-İş'in
verilerine göre Mart 2009'da açlık sınırı 744,65, yoksulluk
sınırı ise 2.425,55 TL'dir. İşçi emeklilerinin taban
aylıkları 575,26, BAĞ-KUR (Esnaf) 437,94, BAĞ-KUR
(Tarım) 290,28'dir. Emeklilerimizin aylıkları bu tabloda
açlık sınırının altındadır ve adeta sefalet
aylıklarına dönüşmüştür. Mart 2009 verilerine göre, 8
milyon 902 bin 143 emeklimizin, 6 milyon 739 bin 054'ü, oransal olarak %
75,7'si açlık sınırının altında maaş
almaktadır.
Çalışma
yaşamında en fazla fiziki yıpranmayla karşı
karşıya kalan işçi emeklilerimize 2008 yılı içerisinde
yapılan zam oranı % 9,22dir. Oysa aynı yıl içinde
elektriğe % 57,1, doğalgaza % 72,56 oranında zam
yapılmıştır. Bir emekli sadece evini ısıtabilmek
için 1 ay boyunca yaklaşık 250-300 TL arasında para ödemektedir.
Açlık sınırının altındaki ücretleriyle
emeklilerimizin % 48'i ayda 1 kilodan daha az et yemektedir.
Açlık
sınırının altındaki bu maaşla emeklilerimiz kendi
geçimlerinin yanında, işsizlikle boğuşan
çocuklarının da geçimini sağlamaktadır. Emekli
aylığıyla kendisinden başka iki ve daha fazla kişiyi
geçindiren emeklilerimizin oranı % 81,1'dir. Bu rakam bile aslında
emeklilerin ne kadar zor durumda olduğunu ortaya koymaktadır.
Doğalgaza, elektriğe, suya ve gıdaya yapılan
olağanüstü zamlar karşısında çaresizlik içinde
çırpınan emeklilerimizin % 74,3'ü borçlu durumdadır.
Günden güne
derinleşen ekonomik kriz karşısında, emeklilerimizin
durumlarının ivedilikle ele alınması gerekmektedir.
Beslenmeleri yetersiz kalan, alınan katkı payları nedeniyle
sağlık güvencesinden yararlanmakta sıkıntı
yaşayan emeklilerimiz çağdışı bir yaşam
sürmektedir. Emeklilerimizin, yıllarca çalıştıktan sonra
kaliteli, insana yakışır bir yaşam sürme
haklarının kendilerine sağlanması için
yapılacakların bir an önce belirlenmesi gerekmektedir.
Bunun için
konunun her türlü boyutuyla incelenmesi, kısa ve uzun vadede uygulanacak
çözümlerin tespit edilmesi gerekmektedir. Öncelikle yaşam
standartlarının yükseltilmesi için ekonomik
koşullarının düzeltilmesi gerekmektedir. Bunun yanında
ulaşım, sağlık, barınma, sendikalaşma gibi pek
çok konu emekliler açısından tekrar değerlendirilmelidir.
Ülkemizde
sayıları 9 milyonu bulan işçi, memur ve BAĞ-KUR
emeklilerinin sorunlarının tespit edilerek çözüm yollarının
bulunması amacıyla Anayasanın 98. TBMM İç Tüzüğünün
104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederim.
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Gürol Ergin (Muğla)
3) Erol Tınastepe (Erzincan)
4) Tekin Bingöl (Ankara)
5) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
6) Ahmet Küçük (Çanakkale)
7) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
8) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
9) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
10) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
11) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
12) Sacid Yıldız (İstanbul)
13) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
14) Turgut Dibek (Kırklareli)
15) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
16) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
17) Abdulaziz Yazar (Hatay)
18) Hüsnü Çöllü (Antalya)
19) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
20) Ali Arslan (Muğla)
21) Ahmet Ersin (İzmir)
22) Atila Emek (Antalya)
23) Tayfur Süner (Antalya)
24) Şevket Köse (Adıyaman)
25) Hüseyin Ünsal (Amasya)
26) Derviş Günday (Çorum)
27) Mehmet Ali Susam (İzmir)
28) Fevzi Topuz (Muğla)
29) Osman Kaptan (Antalya)
30) Rahmi Güner (Ordu)
31) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
32) Yaşar Tüzün (Bilecik)
B) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden, Hindistan Parlamento
İşleri ve Su Kaynakları Bakanı Sayın Pawan Kumar
Bansal ve beraberindeki heyete Başkanlıkça Hoş geldiniz.
denilmesi
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Hindistan Parlamento İşleri ve Su
Kaynakları Bakanı Sayın Pawan Kumar Bansal ve beraberindeki
heyet şu an itibarıyla Meclisimizi ziyaret etmektedirler. Kendilerine
Hoş geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
A) Meclis
Araştırması Önergeleri (Devam)
4.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 35
milletvekilinin, işsizliğin nedenleri ve boyutları ile
sonuçlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/528)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Dünyada
yaşanan ekonomik kriz, ülkemizi de olumsuz etkilemiş ve ekonomik
göstergeler 2001 krizi sonrası toparlanma eğiliminin tersine işlemiştir.
2001 sonrası uygulanmakta olan ekonomik politikaların tıkanma
belirtileri göstermesine rağmen, Hükümet bu belirtileri yeterli biçimde
değerlendirememiştir. Sonucunda yaşanan kriz işsizlikten üretime,
enflasyondan büyümeye kadar tüm ekonomik alanları etkilemiştir.
Ancak; krizin etkilerinin en net izlenebileceği alanların
başında işsizlik gelmektedir. Nitekim, son işsizlik
göstergeleri krizin etkilerinin en net örnekleri olmuştur.
2008
yılı, genel işsizlik oranında ciddi bir
kırılmanın olduğu yıldır. 2008
yılının sonunda işsizlik rakamları %11'e
ulaşmıştır. Bu kötü gidiş 2009 yılında da
kendini göstermiştir. 2009 Haziran itibariyle önceki yılın
aynı dönemine göre işini kaybedenlerin sayısı 972 bin
kişi olmuştur. Aynı yılın Ağustos ayında
gelen rakamlar ise ülkemizde yaşayan, başta gençler olmak üzere, tüm
kesimleri tedirginliğe sokmuştur. TÜİK verilerine göre,
Ağustos döneminde işsizlik oranı yüzde 13.4'e yükselmiştir.
Bir başka ifade ile işsizlik, geçen yılın aynı
dönemine göre 3.2 puan, 2009 Temmuz'a göre de 0.6 puan artış
göstermiştir. Bu rakamın yıl sonunda % 15 oranlarına
gelebileceği açıklamaları, bizzat resmi ağızlardan
yapılmıştır. Bu rakamların resmi olduğu ve
çeşitli ölçütler kullanıldığından, tüm işsizleri
yansıtmadığı düşünülürse işsizlik konusunun ne
derece vahim bir boyuta ulaştığı
anlaşılacaktır.
İşsizliğin
bu kötü gidişi, yalnızca ekonomik olumsuzluklara neden
olmamaktadır. Aynı zamanda, işsizliğin sosyo-psikolojik
olumsuz etkilerinin ciddi oranlarda arttığını, gazetelerin
3'üncü sayfa haberlerinin artışıyla gözlemlemek
olanaklıdır. Toplumun yapısının yavaş ve derinden
etkilendiği net bir biçimde ortadadır. Kötüye gidişin gittikçe
ağırlaşan sonuçlarıyla her sektör ve her kesim
karşılaşmaktadır.
İşsizlik
bu oranlarda yaşanırken, işsizlikle mücadele konusunda çok
boyutlu ve yeterli bir programın oluşturulamadığı
söylenebilir, işsizlik Sigortası'ndan yararlanmanın
şartları hâlâ zordur. İşsizlik Sigortası Fonu'nun
varlığı 40 milyar TL gibi muazzam rakamlara
ulaşmıştır. GAP Bölgesi illerinde işsizliğin
azaltılması için kamu eliyle ekonomik girişim gerektiği
ortadayken, bu yönde bir çalışma görülmemektedir. Teşvik paketi
açıklanmış; ama, beklenen düzenlemeleri içermemiştir. Kısacası
işsizlik konusuyla mücadele etmek için çok boyutlu ve yeterli politikalara
ihtiyaç duyulmaktadır.
İşsizliğin
nedenleri, olumsuz sonuçları ve bunların önlenmesi amacıyla çok
sayıda çalışma yapıldığı çeşitli
basın yayın organlarına yansımaktadır. Bunların
birçoğu, ciddi önerileri ve alternatif politikaları
barındırmaktadır. Ancak; bu çalışmalardan yeteri kadar
yararlanıldığını söylemek maalesef
olanaksızdır.
İşsizliğin
nedenlerinin ve işsizlik artışıyla ortaya çıkan
sosyo-ekonomik sonuçların araştırılması,
işsizlikle mücadele konusunda çok boyutlu ve yeterli bir politika
oluşturulması amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM
İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Ensar Öğüt (Ardahan)
3) Atila Emek (Antalya)
4) Osman Kaptan (Antalya)
5) Gökhan Durgun (Hatay)
6) Tayfur Süner (Antalya)
7) Ahmet Ersin (İzmir)
8) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
9) Ali Koçal (Zonguldak)
10) Ali Oksal (Mersin)
11) Vahap Seçer (Mersin)
12) Hüseyin Ünsal (Amasya)
13) Tekin Bingöl (Ankara)
14) İsa Gök (Mersin)
15) Abdurrezzak Erten (İzmir)
16) Bilgin Paçarız (Edirne)
17) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
18) Engin Altay (Sinop)
19) Eşref Karaibrahim (Giresun)
20) Nevingaye Erbatur (Adana)
21) Abdullah Özer (Bursa)
22) Gürol Ergin (Muğla)
23) Erol Tınastepe (Erzincan)
24) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
25) Ahmet Küçük (Çanakkale)
26) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
27) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
28) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
29) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
30) Sacid Yıldız (İstanbul)
31) Turgut Dibek (Kırklareli)
32) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
33) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
34) Abdulaziz Yazar (Hatay)
35) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
36) Yaşar Tüzün (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN -
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve
Barış ve Demokrasi Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/715) (S.
Sayısı: 418) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın
milletvekilleri, geçen birleşimde 18inci madde kabul edilmişti.
Yeni geçici madde
ihdası için verilen bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Kanun Tasarısına
aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Oktay
Vural Hasan
Çalış
Konya İzmir Karaman
Mümin İnan Reşat Doğru Mehmet Akif Paksoy
Niğde Tokat Kahramanmaraş
Geçici Madde
Bu Kanun hükümlerinin uygulaması nedeniyle memuriyet görevinden
ayrılmak durumunda kalan tabip ve diş tabipleri ile tıpta
uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlardan, 5510 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentlerinden birden fazlasına tabi olarak çalışmış
olanların yaşlılık aylığı bağlanma
taleplerinde; en fazla sigortalılığın geçtiği
sigortalılık hali, hizmet sürelerinin eşit olması halinde
ilk sigortalılık hali esas alınır. Bu şekilde
aylık bağlananlara, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sayılan her
tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya tutarların
bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
(x)
418 S. Sayılı Basmayazı 13/01/2010 tarihli 47nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Vural, Sayın Doğru mu konuşacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Doğru
BAŞKAN
Önerge sahipleri adına Tokat Milletvekili Sayın Reşat
Doğru.
Buyurun
Sayın Doğru.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) 418 sıra sayılı kanunun 18inci maddesine
ek madde ilave edilmesiyle ilgili verilmiş olan önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi en derin saygılarımla
selamlıyorum. Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tam Gün Kanunu
diye kısaca söylemiş olduğumuz bu kanun
çıkartılması gereken bir kanundur. Bu kanuna karşı
değiliz ancak sistemine karşıyız, daha doğrusu hekim
platformu, Türk Tabipler Birliği, Türk Sağlık-Sen olmak üzere
çeşitli sivil toplum kuruluşları bu kanunla ilgili olarak çok
önemli görüşleri hem Sağlık Komisyonuna hem de çeşitli
platformlarda üyelerine anlatmışlardır. Tabii onların
görüşlerinin de bu kanun içerisine zerk edilmiş olması, uzun
zamandan beri beklenen bu kanunun daha orijinal bir şekilde
çıkmasını ve daha güzel ve mükemmel bir şekilde
çıkmasını sağlayabilirdi. Daha doğrusu tüm taraflar
dinlenmiş ama o dinlenen konuların da çok fazla bir şekilde bu
kanun içerisine girmemiş olduğunu görüyoruz. Tabii bu girmemesinden
dolayı da, bakın, çeşitli eylemler yapılıyor ama
tahmin ediyorum ki bu kanun çıktıktan sonra, çok kısa bir zaman
içerisinde, belki de bu kanunun eksiklerinin veyahut da getirmiş
olduğu bazı problemlerin yeniden düzenlenmesiyle ilgili olarak da
tekrar yeni kanunlar gelecek veyahut da torba kanunlar içerisine çeşitli
maddeler koyacağız. Bu mealde de ben bu kanunun daha iyi bir
şekilde değerlendirilmesi ve ondan sonrasında mükemmel bir durum
ortaya çıkardıktan sonra tekrar getirilmesinin faydası
olacağı kanaatindeyim.
Sayın
milletvekilleri, bu kanuna şöyle bir bakmış olduğumuz zaman
yasanın iki boyutunun olduğunu görüyoruz. Bunlardan bir tanesi, kamu
hastanesinde çalışıp da muayenehanesi olan hekimlere Ya
muayenehane ya da hastaneyi tercih edeceksiniz. diyoruz. Bakınız,
şu anda neredeyse birçoğu kapatmıştır ama yüzde 20
civarında yani kamuda çalışan hekimlerimizin ancak yüzde 20
civarında olanlarının muayenehanesi vardır yani
muayenehanelerin birçoğunun kapanmış olduğunu görüyoruz.
Bu kanunla, yine
ikinci boyut olarak, üniversite ve döner sermaye sistemine, üniversiteye yeni
bir iyileştirme gelmesi, döner sermaye sisteminin, işte, üniversite
hastaneleriyle beraberinde gelmiş olması, askerî hastanelerin de
çeşitli noktalarda, hekimlerine iyileştirmeler
sağlanmış olmasıdır.
Tabii,
bunları çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Şu anda
üniversitelerimizde belki özel muayenehane yapılan, hekimlerle veya
hocalarımızla ilgili ufak tefek de olsa bazı
sıkıntılar vardır ama orada çok önemli görevler
yapıldığını ve önemli hizmetlerin
yapılmış olduğunu söylemek mecburiyetindeyiz.
Bakınız,
şu anda birçok hekimimizin serbest muayenehaneleri vardır. Serbest
muayenehane konusunda çok katı olmanın ben çok faydası olmadığı
kanaatindeyim. Gelin, serbest muayeneyse, muayenehanelerimizin hepsini Sosyal
Güvenlik Kurumuyla ilişkilendirelim. Yani serbest muayenehanede doktor
reçetesini yazıyorsa, o reçeteyi de kabul edelim. Sosyal Güvenlik Kurumu
bu reçeteyi de verilmesini sağlamış olsun. En azından yeni
bir iyileştirme yapmış olabiliriz.
Bakınız,
yine, serbest muayenehaneler diyoruz. Şu anda birçok vilayetimizde -hatta
küçük ve orta ölçekli vilayetlerimiz vardır- yine birçok ilçemizde
hastaneler bulunmaktadır. O hastanelerimizde kimler
çalışıyor? Örneğin, Tokat ili Almus ilçesinde,
Reşadiye ilçesinde, buralarda hekimlerimiz çalışıyor.
Buralar sosyal noktalarda çok zayıf olan, hakikaten küçük ilçelerdir.
İşte, sineması vardır ama veyahut da çeşitli
noktalarda sosyal faaliyetlerin daha zayıf olarak yapılmış
olduğu yerlerdir. Siz buralardaki hekime eğer bir serbest muayenehane
açma hakkı vermezseniz, buralarda hekimleri nasıl
tutacaksınız. Dolayısıyla, bu hekimlerin birçoğu en
azından mecburi hizmeti biter bitmez buradan gitmek mecburiyetinde
kalacaklardır. Hâlbuki o hekimlere en azından siz serbest
muayenehane açabilirsiniz şeklinde bir hak verilmiş olsaydı,
ben tahmin ediyorum ki, daha iyi o hekimlerin orada tutulması
noktasında bir faydası olurdu diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri,
hekimlerimiz ve sağlık çalışanları bu kanundan çok
şeyler beklediler. Hatta uzun zamandan beri de bu kanunun
çıkması heyecanla bekleniyordu. Beklemiş oldukları nelerdi?
Emeklilik konusunu bekliyorlardı çünkü yirmi beş otuz sene
çalışmış olan bir hekimimiz hakikaten çok az bir emeklilik
maaşı alıyordu. Dolayısıyla da bundan emeklilik
konusunda çok büyük bir iyileştirme gelir şeklinde düşünceler
içerisindeydiler ama görülmüştür ki, döner sermayelerden almış
olduğu paylar içerisinde bir emeklilik hakkı verilmeye
çalışılmıştır. Bu da aşağı
yukarı yirmi sene, yirmi beş sene gibi bir zaman alacaktır.
Şu anda, önümüzdeki zaman içerisinde emekli olan kardeşlerimiz yine
mağduriyet içerisinde kalacaklardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Doğru, buyurun, konuşmanızı tamamlayanız
efendim.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Maaş artırımları konusunda,
çalışma şartları konusunda da hekimlerimizin çok büyük
beklentiler içerisinde olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bakınız,
hekimlik çok zor bir iştir. Hekimler çok büyük fedakârlıklar
içerisinde çalışırlar, aynı şekilde sağlık
personeli de çok büyük zorluklar içerisinde çalışıyorlar. Ben
Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden tüm hekimlerimize teşekkürlerimi
ve şükranlarımı arz ediyorum, tüm sağlık
çalışanlarımıza teşekkürlerimi ve
şükranlarımı arz ediyorum çünkü onlar özveri içerisinde, her
türlü zorluklar içerisinde çalışıyorlar. Bakınız,
doktorlarımız, genel cerrahlar olsun, jinekologlar olsun, ürologlar
olsun yani bir operasyon yapan doktorumuzun yapmış olduğu
ameliyattan sonra siz sanıyor musunuz onun işi bitmiştir?
Hayır, o evine gider, hâlâ onun görevi devam ediyordur, Acaba benim
hastamın kanaması mı vardır, veyahut hastamda, solunumunda
bir problem mi vardır? şeklinde kafası orada devamlı
olarak bulunmaktadır. Hatta düşünün, Ankara, İstanbul değil
de Tokatta çalışıyor, Almusta çalışıyor bir
cerrahımız, o cerrah tek başına
çalışmış olduğu için, aynı zamanda, her türlü
hastanın problemiyle de karşı karşıyadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Doğru, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yani hekimlerimiz
çok zor şartlar içerisinde çalışıyorlar,
hemşirelerimiz çok zor şartlar içerisinde
çalışıyorlar. Bakınız, hemşirelerimiz ve
sağlık memurlarımız, yine Tokattan örnek veriyorum,
Kırım Kongo kanamalı hastalığı münasebetiyle,
oradan eline iğne batması neticesinde ölen hemşirelerimiz vardır.
İşte, Ankara Numune Hastanesinde çok büyük risk altında bulunan
hemşirelerimiz Kırım Kongo hastalığına
yakalanmışlar ve bir tane hemşiremizi kaybetmiş
durumdayız.
Yine ayrıca
sayın milletvekilleri, bu kanundan, 4/B kadrosunda bulunan
insanlarımız, hekimlerimiz, sağlık personelimiz ve
çakılı kadroda bulunan personelimiz de çok şeyler beklediler. O
noktada da bu kanunun içerisine, bazı noktalarda, bunlar da zerk
edilmeliydi ama gördüğümüz kadarıyla birçok eksiğiyle beraber
geliyor. En azından Sayın Bakanımız bu kanunu bir müddet için
geri çeker, bu eksikliklerin hepsini tamamlarsa daha iyi olacağı
kanaatindeyim. Eğer eksiklikleriyle beraber çıkarsa çok yakın
bir zamanda bu kanunu yeniden revize etmek için karşınıza
gelinebilir diye düşüncelerimi aktarıyor, kanunun milletimize hayırlar
getirmesini temenni ediyorum, hayırlı olsun diyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Evet, önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur, birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.16
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşlarının yeni geçici
madde ilavesine dair önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
418 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
19uncu madde
üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık personelinin
Tam gün çalışmasına ve bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun tasarısının 19. maddesinin c
bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Canan Arıtman
Tansel
Barış Tekin
Bingöl
İzmir
Kırklareli
Ankara
Ali Koçal Ali Arslan Şevket
Köse
Zonguldak Muğla Adıyaman
TBMM Başkanlığına
418 sıra sayılı kanun tasarısının
19. maddesinin d fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Reşat
Doğru Hasan
Çalış Akif
Akkuş
Tokat Karaman Mersin
Recep
Taner Emin
Haluk Ayhan
Aydın
Denizli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Reşat Doğru, önerge sahipleri adına, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 418
sıra sayılı Kanun Tasarısının 19uncu maddesi
üzerinde vermiş olduğum önergeyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Aşağı
yukarı kanunun sonlarına doğru gelmekteyiz. Büyük ihtimalle de
biraz sonra kanunlaşmış olacak. Ancak, tabii,
kanunlaşmasıyla beraber de birçok sorunu da beraberinde
göreceğiz. Biraz önceki madde üzerinde de söylemiş olduğum gibi,
tahmin ediyorum ki yine çok kısa bir zamanda uygulamalarla ilgili tekrar
düzeltilmesi noktasında, torba kanunlar içerisinde veyahut da başka
kanunlar içerisinde yeni birtakım şeyler getireceğiz ve
düzeltmenin yollarını arayacağız.
Tabii, buna
geçmeden, esasında bu kanunu daha böyle mükemmel bir şekilde
çıkartmanın, bütün tarafların, tüm kurum ve
kuruluşların hepsinin görüşlerini alarak çıkartmanın
çok büyük faydası olacağı kanaatimi bir kez daha söylemek
istiyorum. Yani, burada, Türk Tabipler Birliği veya Hekim Platformu, Türk
Sağlık-Sen gibi kuruluşların, sivil toplum
kuruluşlarının görüşlerinin alınması ve o
görüşler doğrultusu içerisinde de eksikliklerin
tamamlanmasının, yine önümüzdeki zaman süreci içerisindeki
uygulamalarda çok büyük faydaları olacaktır. Ama inanıyorum ki,
inşallah hayırlısı olur, yani birçok sıkıntıyla
karşılaşmayız diye düşünüyorum.
Bu kanunun
özünde, tabii, döner sermaye gelirlerinin artırılması,
hekimlerin durumlarının iyileştirilmesi geliyor. Hekimler, bu
kanundan çok şeyler beklediler ancak, tabii, kanunun içerisindeki döner
sermaye gelirleri, büyük hastanelerde daha fazla artacak, küçük hastanelerde
ise daha az bir konuma da gelmiş olacaktır. Bakınız
-şu anda yine Tokattan örnek vermek istiyorum- Tokattaki Pazar Devlet
Hastanesinin geliri ile Ankara Numune Hastanesinin veyahut da Ankara Yüksek
İhtisas Hastanesinin geliri arasında çok büyük farklar olacak. Ne
olacak? O zaman, benim Tokatımdaki, Pazardaki doktor arkadaşım
veyahut Almustaki doktor arkadaşım, oradaki mecburi hizmet süresini
tamamlar tamamlamaz veyahut da başka yöntemler bularak oradan süratli bir
şekilde uzaklaşacak ve nereye gelecek? Ankaraya gelecek,
İstanbula gelecek, yani döner sermaye gelirlerinin tam ve büyük
olduğu yerlere gelecek.
Ben Sayın
Bakana buradan soruyorum: O zaman büyük merkezlerde talep çoğalması
olacak, o talep çoğalmasını nasıl
karşılayacaksınız? Küçük yerlerde hekim eksiklikleri
olacak, o zaman onlara ne tür bir durum uygulayacaksınız? Hâlbuki, o
küçük yerlerdeki insanlara serbest muayenehane açma hakkı verilebilseydi
veyahut da onlara daha farklı bir şekilde tazminat verilebilmiş
olsaydı ben daha da iyi olacaktı diye düşünüyorum.
Yine sormak
istiyorum: Sistem döner sermaye gelirleri üzerine kurulu. Acaba, küçük
hastanelerin durumunun ne olacağı yanında döner sermayenin ülke
genelindeki durumu nedir? Acaba döner sermaye olarak Türkiye'nin hastanelerinin
hepsinde, herkes bütün personeline tam olarak döner sermayesini ödeyebiliyor
mu? Veyahut da acaba hangi hastaneler döner sermaye konusunda ödeyememiş
veyahut da borçlanmış? Hatta yine basında zaman zaman dile
getirildi, bazı büyük hastanelerden bazı hastaneler -döner
sermayelilerden- borç alıyorlar. Peki, o almış oldukları
borçları ödeyebildiler mi? Veyahut da önümüzdeki dönemlerde küçük
hastaneler olsun veyahut da diğer hastaneler olsun, orta ölçekli
hastaneler olsun, döner sermaye konusunda çok büyük sıkıntıyla
karşı karşıya kalabilir.
Ayrıca bu
görüşmekte olduğumuz kanunun neredeyse sadece hekimler, diş
hekimleri gibi meslek gruplarıyla ilgili olduğu da görülüyor. Ancak
bunun yanında yardımcı sağlık hizmetleri personeli de
var.
Bakınız,
yardımcı sağlık personelleri içerisinde olsun, diğer
personel içerisinde olsun 4/Byle çalışan insanlarımız var,
çakılı kadro dediğimiz, belirli bir yerde sabit olarak
çalışan insanlarımız var. Onlar da bu kanundan çok şey
bekledi. Özellikle söylemek istiyorum ki Sağlık
Bakanlığı içerisinde 657yle çalışanlar var,
diğer çalışanlar var. Önümüzdeki zaman süreci içerisinde
olabilir -bu kanunda beklendi ama- en yakın bir zamanda, bunların
hepsinin beraber oluşturulduğu, hepsinin belirli bir statüye
kavuşturulduğu yeni bir kanunu da getirmek mecburiyetinde
olacağımızı düşünüyorum. Şu anda 4/B kadrosunda
olanlar, çakılı kadrolu olanlar büyük bir sıkıntı
içerisindedirler.
Yine örnek vermek
istiyorum: Tokatlı bir hemşehrimizin çocuğu Sivasın Kangal
ilçesinde çalışıyor, hanımı Tokatta
çalışıyor. Çakılı kadrosu var diye ne o bu tarafa
gelebiliyor ne diğeri o tarafa gitmek istiyor. Dolayısıyla
eş durumuyla ilgili, nakille ilgili de çok büyük bir
sıkıntı olduğunu düşünüyorum.
Tabii, bunun
yanında kurum doktorları
Bakınız, kurum doktorları da
hekim camiası içerisindedir, onlar da döner sermaye gelirlerinden
faydalanmak istiyorlar ama bu kanunun içerisinde kurum doktorlarının
da unutulmuş olduğunu ifade etmek istiyorum.
Ayrıca,
tabii, önergemizde de belirtmiş olduğumuz askerî hekimlerimiz
Askerî
hekimler de bu kanundan çok şeyler beklediler ama şu an
itibarıyla onların da beklentilerine cevap vermediği görülüyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Tamamlıyorum efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Bakınız, askerî hekimlerimizin
yaklaşık olarak yirmi yıllık mecburi hizmetleri vardır
ve bu hizmetin sekiz yıla yakın bir kısmını da
Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde yapmaktadırlar. Ama
şurası da bir gerçektir ki, onların öğrencilik hayatları
çok zordur, çalışma hayatları çok zordur. Onlar askerî
yargıçlar ile askerî hâkimlerin almış olduğu maaşlar
şeklinde bir maaş bekliyorlardı, şu an itibarıyla o
konuda da ciddi manada tereddütler vardır.
Hekimlerimiz
Türk hekimleri çok çalışkan hekimlerdir. Türk hekimlerini
dünyanın her tarafına açabiliriz. Bakınız, Milliyetçi
Hareket Partisinin programında Sağlık Serbest Bölgeleri
Programı vardır. Sağlık serbest bölgelerini de önümüzdeki
zaman süresi içerisinde Türkiyede kurmak mecburiyetinde olduğumuzu ifade
etmek istiyorum çünkü bazen -Türkiyemizde öyle ameliyatlar yapılıyor
ki- dünyanın birçok yerinde cerrahların yapmamış
olduğu ameliyatlar Türkiyemizde yapılıyor. Yani hekimlerimizle
ne kadar övünsek, onların çalışmalarının
güzelliğini ne kadar söylesek, değerli arkadaşlarım,
yeridir diye düşünüyorum.
Tekrar, bu
kanunun ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık personelinin
Tam gün çalışmasına ve bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun tasarısının 19. maddesinin c
bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Canan
Arıtman (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Arıtman, buyurun.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hekimlik,
insana hizmeti ilke edinmiş bir meslektir, insanlığa
adanmış bir yaşam biçimidir. Tüm dünyada en uzun ve en zor
eğitimle kazanılan hekimlik mesleği, gece gündüz demeden büyük
özverilerle verilen bir hizmettir. Odağında insan vardır.
İnsana hizmet, onun derdine derman olmak, hayatını kurtarmak,
yaşam kalitesini yükseltmek tek amaçtır.
Hekimlik
mesleğini seçenlerin ortak paydası, ortak özellikleri büyük bir insan
sevgisine sahip olmalarıdır ve bu mesleği her yerde, her
şartta tüm olumsuzluklara, zorluklara ve yoksunluklara karşın
yaşamları pahasına yaparlar. İşte o nedenledir ki tüm
dünyada hekimlik en saygın meslektir.
Hele bizim
ülkemizin hekimleri, Türk hekimleri, her türlü övgüye, saygıya katbekat
layıktırlar. Biliyor musunuz, Çanakkale Savaşı
yıllarında ülkemizin tıp fakültesi hiç mezun vermedi. Çünkü son
sınıf talebelerinin bile cephede hepsi şehit düştü.
Cumhuriyetin başında o yokluk yıllarında Türk hekimleri
katır sırtında, heybelerinde ilaçları, memleketin her
karışına giderek milletine hizmet etti.
Kendi meslek hayatımda
bile lüks lambası ışığında ameliyat yapmak
zorunda kaldım. Hastamıza kan bulamadık, kan verdik, ondan sonra
girdik ameliyatını yaptık. Deprem olurken bile ameliyata devam
ettik. Yani bu ülkede hiçbir hekim hastasını ameliyat masasında
bırakmadı ve asla bırakmaz ve bugüne kadar bu ülkenin hiçbir
Başbakanı, hekimlerini hastayı ameliyat masasında
bırakmakla itham etmedi, böyle bir haksızlık da yapmadı.
Sayın Başbakan Ben doktora bile iğne olmam. dedi. Herhâlde
doktora güvenmediğinden değil de iğne korkusundan demiştir
bunu. Çünkü domuz gribinde de Aşı olmayacağım.
demişti. Sağlık Bakanımız, Şöhretli siyasiler,
milletin kafasını karıştıracak şeyler
söylüyorlar. Yarın hamile bir kardeşimiz, astımlı bir
yavrumuz aşı yaptıramaz ve gribe yakalanıp hayatını
kaybederse bunun vebalini kim ödeyecek? Domuz gribi aşısında ulu
orta konuşanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağım.
diyordu. Ne oldu Sayın Bakan, Başbakan hakkında suç duyurusunda
bulundunuz mu? Sayın Bakan, 38 hamilemiz karnında bebeğiyle
hayatını kaybetti, ocaklar söndü. Domuz gribinden 600e yakın
insanımız öldü. Acaba bunların kaçı Başbakanın
Aşı olmayacağım. sözünden sonra hayatını
kaybetmiştir, açıklayabilir misiz? Ki bu tür durumlarda,
dünyanın her yerinde, liderler, medyada, halkın gözü önünde
aşı olurlar ki toplumlarına örnek olsunlar.
Evet, şu
yaşadığımız süreçte, hekimler, hem AKPnin
söylemlerindeki hem de bu tasarının gerekçesindeki haksız ve
ağır ithamları asla hak etmediler ve çok incindiler.
İktidar tarafından, tam gün yasasıyla hekim ücretlerinin hem de
hiç doğru olmayan bir şekilde çok yükseltilmiş olarak
gösterilmesi, yasanın bu şekilde olumsuzluklarının halktan
saklanması, hekimlerin hedef gösterilmesi de çok yanlış
olmuştur. Bu yasayla, pratisyen hekimin 1.200 lira olan emekli maaşına
sadece 19 lira, uzman hekimin 1.450 lira olan emekli maaşına ise
sadece 36 lira zam yapılacaktır. Uzman hekimlerimiz 1.400-1.600 lira
maaş alacak ve bunun üzerine, hiçbir garantisi olmayan döner sermaye
eklenecektir. Kamuoyuna açıklanan miktarlardaki ücretlerin
alınabilmesi için bir hekimin günde yirmi saat çalışması
gerekmektedir.
Değerli
vekiller, bu tasarı çok ciddi adaletsizlikler, yasalara
aykırılıklar içermektedir, kendi içinde de çelişkilidir.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri olarak, günlerdir bunları bu
kürsüden anlatıyoruz ve çözümlenmesini talep ediyoruz ve bunun
yanında, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tam gün yasasının
getireceği daha fazla tıbbi işlem, daha fazla kazanç
anlayışının daha iyi bir sağlık hizmeti sunumu
sağlayamayacağı gerçeğini Sayın Bakana ve AKPye bir
türlü anlatamadık; ne bizi dinliyorlar ne de tüm sağlık
çalışanlarıyla, hekimleri.
Bakın, bu
yasanın direkt muhatabı hekimlerdir ve ancak onlar bu yeni sistemi
ayakta tutabilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Arıtman.
CANAN ARITMAN
(Devamla) - Uzlaşmaz, dayatmacı bir anlayışla hekimleri
darda ve zorda bırakarak sanki onlardan intikam alır gibi bir
anlayışla yasa yapılırsa tam günden hepimizin
beklediği verimli, olumlu sonuçlar alamayız.
Biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, hekimlerimize, sağlık
çalışanlarımıza morallerini bozmamalarını,
umutsuz olmamalarını öneriyoruz çünkü AKP gidicidir. Önümüzdeki ilk
seçimde, milletimiz, bu uzlaşmaz, baskıcı iktidardan, AKP
kâbusundan hem kendini hem hekimlerini hem sağlık
çalışanlarını, milletini, devletini, vatanını
kurtaracaktır. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu yasadaki tüm
olumsuzluklar, adaletsizlikler giderilecek, sağlık hizmeti alanı
da vereni de memnun ve mutlu edecek, tüm iyileştirmeler
yapılacaktır.
Hepinizi
saygıyla selamlarım. Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Arıtman.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
20nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Kanun Tasarısının 20 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Recep
Akdağ
Sağlık
Bakanı
Madde 20 Bu
Kanunun;
a) 3 üncü
maddesi, 5 inci maddesiyle değiştirilen 2547 sayılı Kanunun
58 inci maddesinin (c) bendinin 2 numaralı alt bendinin son paragrafı
hariç olmak üzere 5 inci maddesi ile 19 uncu maddenin (b) ve (e) bentleri
yayımı tarihinden bir yıl sonra,
b) 1 inci
maddesiyle değiştirilen 209 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin yedinci fıkrası hariç olmak üzere 1 inci maddesi ile 2, 7,
8, 12, 13, 14 üncü maddeleri ve 19 uncu maddenin (a), (c) ve (d) bentleri
yayımı tarihinden altı ay sonra,
c) Diğer
hükümleri yayımı tarihinde,
Yürürlüğe
girer.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık
Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 20. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tekin Bingöl Esfender Korkmaz Canan Arıtman
Ankara İstanbul İzmir
Hulusi Güvel Tayfur Süner Şevket Köse
Adana Antalya Adıyaman
Sacid
Yıldız
İstanbul
Madde 20:
a) 3, 4 ve 5. maddeleri ile 19. maddelerin b ve c bentleri
yayımı tarihinden 2 yıl sonra
b) 1, 2, 7, 8, 11, 12, 13, 14 üncü maddeleri ile 19 uncu
maddelerin (a), (c) ve (d) bentleri yayımı tarihinden 1 yıl
sonra
c) Diğerleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 418 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 20 nci maddesinin (a) bendinde geçen 3, 4, 5 inci
maddeleri ibaresinin 3, 4üncü maddeleri olarak değiştirilerek
aynı bentteki (b) ibaresinden sonra (d) ibaresinin eklenmesini ve (b)
bendinde geçen 1, 2, 7, 8, 11, 12, 13, 14üncü maddeleri ibaresinin 2, 7, 8,
11, 12, 13, 14üncü maddeleri olarak değiştirilerek aynı bentte
geçen (d) ibaresinin çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Prof. Dr. Alim
Işık Kadir
Ural Yılmaz
Tankut
Kütahya Mersin Adana
Kamil
Erdal Sipahi Mehmet
Akif Paksoy
İzmir Kahramanmaraş
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkanım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Erdal Sipahi konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Sipahi, buyurun efendim.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına verdiğimiz değişiklik
önergesinin açıklanması maksadıyla söz almış
bulunuyorum.
Verdiğimiz
önergemizde, tasarının 1inci maddesi ve 5inci maddesinde yönetici
durumundaki personele getirilen döner sermaye katkı paylarının
bir yıl ya da altı ay sonra yerine yürürlük tarihinden itibaren
geçerli olması konusunu gündeme getirmiş bulunmaktayız. Böylece
eşitlik ilkesinin sağlanacağını düşünmekteyiz.
Örneğin, hastane müdürleri ve eczacılarla ilgili olarak 9 Ocak 2007
tarih ve 26398 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan,
Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık
Kurum ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden
Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Yönetmelikin 6ncı maddesine konu ek
1 no.lu cetvelde değişiklik yapıldığında hastane
müdürlerinin kat sayıları yüzde 100den yüzde 250ye,
eczacıların kat sayısı yüzde 70ten yüzde 250ye çıkartılmıştı
ve bu kararda, çıkartıldığı anda yürürlük tarihi esas
alınmıştı.
Diğer bir
konu: Hastane müdürleri ve eczacılarla birlikte çalışan
hastanelerin sağlık müdürlüklerinin önemli iş yükünü
taşıyan idari sağlık müdür yardımcıları söz
konusu yönetmelikte kapsam dışında tutularak mağdur
edilmişlerdir. Bu mağduriyetin geç de olsa giderildiği bu yasa
tasarından anlaşılmaktadır ancak bunun yürürlük tarihi de
altı ay sonra başlatılmıştır. Biz bu
değişiklik önergesinde bu söz konusu mağduriyetin de ortadan kaldırılmasını
ve yürürlük tarihinden itibaren uygulanmasını düşünmekteyiz.
Bir diğer
değişiklik konusu, üniversite yöneticileriyle ilgili düzenlemenin bir
yıl sonra değil yasanın yayım tarihiyle birlikte
yürürlüğe girmesiyle ilgilidir.
Bu iki konuyu
gündeme getirmemizdeki amaç, eşitlik sağlanması ve
mağduriyetlere mâni olunmasıdır.
Ben, Sayın
Bakan, size soru yöneltmek için sıraya girdiğim hâlde söz
gelmediği için soramadığım bazı konuları bu
vesileyle gündeme getirmek istiyorum. Ülkemizde bilindiği kadarıyla
55 bin civarında diyaliz hastası vardır. Bunlardan 40 bini özel
diyaliz merkezlerinde diyaliz işlemine tabi tutulmaktadır. Bu özel
diyaliz merkezlerinde diyalize tabi tutulan hastalar yaklaşık dört
yüz kadar özel diyaliz merkezinde bu işleme tabi tutulmaktadır ve bu
merkezlerde de 15 bin kadar çalışan mevcuttur. Hükûmetimizin bu özel
diyaliz merkezlerine bu konuda verdiği ücret yetersiz
kaldığı için, bazı özel diyaliz merkezlerimiz kapanma veya
iflas etme tehdidiyle baş başadır. Hatta bunlardan bir kısmı
da kapanma veya iflas etme durumuna gelmişlerdir.
Sizin çok daha
iyi bildiğiniz gibi, diyaliz kapsamına, tedavisine girmeden bir
hastanın yaşama süresi, bir hafta ile iki hafta arasında bir
süreyi kapsamaktadır. Dolayısıyla bu özel diyaliz merkezleri kapanmaya
devam ederse diyaliz hastalarının hayati tehlikelerinin gittikçe
artması gibi bir tehlike ve tehditle baş başa
kalacağız. Ben bu konuyu yazılı soru önergesi hâlinde de
Bakanlığınıza tevdi etmiştim. Henüz birkaç ay
geçmesine rağmen cevap gelmedi. Ben bu vesileyle bu konuyu da tekrar size
iletmek durumunda kaldım. Cevaplandırırsanız bu vesileyle,
memnun olacağım.
Diğer bir
konu: İzmir ilimiz, sağlık hizmetlerinde Türkiye genelindeki
hasta başına düşen yatak sayısı ve tesisleşme
itibarıyla belki de örnek sayılabilecek illerden bir tanesidir. Ancak
İzmir ilinde bile ciddi sağlık sorunları
bulunmaktadır. Örneğin, benim aldığım rakama göre,
hemşire miktarında şu anda yüzde 20 ile 25 arasında bir
noksanlık İzmir genelinde bulunmaktadır.
Gene
İzmirde -benim daha evvel soru önergesiyle size ilettiğim-
örneğin, Bayındır Hastanemizde uzman doktor ihtiyacı
bulunmaktadır. Sadece bir tane uzman doktor bulunmaktaydı, o da
maalesef yetersiz kalmaktaydı. Ben bizzat hastaneyi ziyaret ettim ve
oradaki başhekimle de görüştüm. Bayındır ilçemiz
İzmire çok yakın olmakla birlikte, İzmirin en fakir
ilçelerinden bir tanesi. Tamamen tarla ziraatıyla geçinen, ancak,
uygulanan tarım politikaları nedeniyle gerçekten İzmirin en
fakir ilçelerinden bir tanesi. Bunların hastalarını İzmire
götürme gibi bir lüksleri de maddi olarak mümkün değil.
Dolayısıyla Bayındır Devlet Hastanesinin kendine yeterli
hâle getirilmesi lazım.
Aynı
şey Torbalı Hastanesi için
Yatak sayısı ve tesis
yetersizliği nedeniyle orada bir sıkıntı var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CANAN ARITMAN
(İzmir) Ve Kiraz
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sipahi, konuşmanızı tamamlayınız.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (Devamla) Bitiriyorum efendim.
Gene,
İzmirin en özel semtlerinden bir tanesi Karşıyaka ilçemiz ancak
Karşıyaka ilçesindeki Devlet Hastanesinin yetersizliği var.
Kaldı ki, Karşıyaka Devlet Hastanesi, sadece
Karşıyakaya değil, yakındaki büyük bir hasta
potansiyeline, çevre semtlerine de hizmet veren bir hastane. Bu hastane şu
anda Karşıyaka için bile yetersiz. Bu hastanenin Karşıyaka
ve çevresi için bir bölge hastanesine çevrilmesinde yarar var.
Ben,
getirdiğimiz bu önergeyi vesile bilerek İzmir ilinin sağlık
sorunlarını ve diyaliz konusundaki sorunları da dile getirmeye
çalıştım. Bu konulara da cevap verirseniz memnun
olacağım.
Ben bu önergeyle
ilgili sözüme burada son verip, yüce Meclise saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi
vardır.
Yoklama talebinde
bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Okay, Sayın Özyürek, Sayın Bingöl, Sayın
Arıtman, Sayın Öymen, Sayın Süner, Sayın Ersin, Sayın
Emek, Sayın Köse, Sayın Yıldız, Sayın Köktürk,
Sayın Tütüncü, Sayın Yalçınkaya, Sayın Serter, Sayın
Ersin, Sayın Kart, Sayın Özbolat, Sayın Ekici, Sayın
Hacaloğlu, Sayın Gök, Sayın Günday.
Sayın
milletvekilleri, ismini okuduğum, kendini kaydettirmiş
arkadaşlarımız lütfen sisteme girmesinler.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/715) (S.
Sayısı: 418) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.01
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
418 sıra sayılı
Tasarının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
20nci madde
üzerinde, kalan iki önerge işlemini yerine getireceğiz.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin
Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 20. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tekin
Bingöl (Ankara) ve arkadaşları
Madde 20:
a) 3, 4 ve 5.
maddeleri ile 19. maddelerin b ve c bentleri yayım tarihinden 2 yıl
sonra
b) 1, 2, 7, 8,
11, 12, 13, 14 üncü maddeleri ile 19 uncu maddelerin (a), (c) ve (d) bentleri
yayımı tarihinden 1 yıl sonra
c) Diğerleri
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Yıldız, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
SACİD YILDIZ
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, önergemizin amacını biliyorsunuz, geçiş
dönemini daha rahatlatmak, altı ay olan süreyi bir yıla
çıkarmak, bir yılı da iki
yıla çıkartarak belli bağlantılar yapmış olan
kimselerin bu işsizlik durumunda da orada çalışan personelin
işsiz kalmamasını sağlamak ve üniversitelerde iki
yıllığına kısmi statüye geçmiş kimselerin bu
zaman içinde haklarını
kaybetmemesini sağlamaktır. Yani her açıdan bu, orada
çalışanları ve tam güne geçtiğimizde sağlık
personelini daha bir huzurlu yapacak, rahatlatacak bir öneri.
İnşallah kabul edilir.
Tabii bu
vesileyle ben bu yasa hakkında dün de söyledim- bazı şeyler
söyleyeceğim. Yasa inşallah başarılı olabilir ama
geçenlerde bir yazarın sizin yandaş basında yer
aldığı bir yazısında El attığınız
her konu daha kötü oluyor, şimdikinden daha iyi olmuyor.
İnşallah, el atılmasa, bundan daha iyi olurdu. diyor. Bu tam
gün yasası da inşallah -bu şekilde el atılan bir konu- daha
kötü olmaz ama bunun başlangıcında,
çıkışından itibaren üç tane temel yanlış
yapıldı. Bir tanesi sivil toplum kuruluşlarıyla
uzlaşma sağlanmadı değerli arkadaşlar, uzlaşma sağlanmadan
bu getirildi. Tabii Bakan Görüşüldü, konuşuldu. diyor ama
uzlaşma yok.
Diğer
ikincisi, çok önemli bir yasa. Üniversitelerin tüm yapısını
değiştiriyor, döner sermayelerini değiştiriyor,
üniversitelerin tüm fakültelerindeki çalışma sistemini
değiştiriyor. Bu yasa Millî Eğitim Komisyonunda
görüşülmedi. Gene mali konularda önemli değişiklikler getiriyor.
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmedi. Yani bunun tali komisyonlarda
görüşülmemesi de ikinci büyük eksiklik.
Üçüncü büyük
eksiklik de şudur: Bu kadar önemli bir yasa, çok önemli, Sayın Bakan
da bununla övünüyor Çok önemli değişiklik olacak. diyor. Bu önemli
yasa 19 maddelik bir yasaydı, temel yasa olarak geldi, iki bölüm hâlinde
görüşüldü. Maddeleri tek tek görüşmedik. Oysaki her madde üzerinde
tartışılıp görüşülmesi gerekirdi. Bu da yapılmadı.
Bu -üç tane eksik var- eksiklikler nasıl tamamlanacak? İnşallah,
biz iktidar olduğumuzda bu düzeltmeleri yapacağız, buna hekim
arkadaşlarımız da inansın. Bunlar önemli.
Diğer bir
şey: Üniversitelerde eğitimin, öğretimin aksayacağı
konusunda, hep söylendi, gene söylüyoruz. Türkiyede çok fazla tıp fakültesi
var. Zaten niteliksiz hekim yetişiyor çok sayıda. Onu da söylüyoruz.
Hekimin sayısı kadar niteliği de çok önemli. Bildiğim
kadarıyla 69 tane tıp fakültesi var ve buradan mezun olanların
çoğu işte -dün de söyledim burada haber olarak-
Yakınlarımıza bakmasını istemiyoruz biz. diyorlar.
Bu önemli bir şey. Üniversitelerde özel işlemlerin olmaması
onların sıcak girdilerini engelleyecek ve performansa dayalı çok
fazla bir yüklenme getirecek. Bu performans sisteminde de gene eğitim
aksayacak, öğretim aksayacak değerli milletvekilleri.
Bir diğer
konu: Kamu personeline -Bu arada kasım ayında bir yazı
çıktı, gazetelere yansıdı Tüm kamu personeline mesai
dışı çalışma getirilecek. diye- eğer mesai dışı
çalışma getirilecekse, bu tam gün yasası ne olacak o zaman?
Gerçi, bu o dönemde Sayın Bakan Hayati Yazıcı tarafından
yalanlandı fakat Türkiyede biliyorsunuz yalanlanan her şey
gerçekleşir; yalanlanır, sonra gerçekleşir. Tüm diğer
personele mesai dışı çalışma getirilirse bu tam gün
yasası nasıl bir uygulama alanı bulacak?
Bakana
söyleyeceğim bir diğer şey: İstanbulda hastaneler üzerinde
çok oynanıyor. Özellikle belli hastaneler kadrolaşma amacıyla
birleştiriliyor, belli hastanelerin belli klinikleri ortadan
kaldırılıyor. Mesela İstanbul Şişli Etfalde
doğum kliniği kaldırıldı, -ikinci doğum
kliniğiydi sanıyorum- Paşabahçe ile Beykoz Hastanesi
birleştirildi. Bazı personel mağdur oldu. Bunu da ben
dikkatinize sunmak istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, diğer bir şey: Sayın Bakan bebek ölümlerini
azalttığıyla övünüyor. Tabii, azaldı yani gün geçtikçe
azaldı, belli süreler geçtikçe bebek ölümleri de anne ölüm
hızları da azalıyor Türkiye'de, fakat Sayın Bakan, Plan ve
Bütçe Komisyonunda 2009da binde 13,6; 2008de de binde 17 dedi bebek ölüm hızını,
fakat Dünya Ekonomik Forumu sitesinde -ben kendim baktım, buldum- bu
2009da binde 24 olarak geçiyor değerli milletvekilleri, yani Sayın
Bakanın bu dediğiyle uyuşmuyor.
Gene, anne
ölümleri, Bakanlık sunumunda 2008de yüz binde 19, 2009da yüz binde 16,4;
Dünya Ekonomik Forumu verilerinde ise 2008de de 2009da da yüz binde 44 diye
geçiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, buyurun konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
SACİD YILDIZ
(Devamla) Bu çelişkili durumu da dikkatinize sunuyorum.
Diğer bir
şey, bu Tamifluyla ilgili -bu kuş gribinde de kullanılan, domuz
gribinde de kullanılan bir ilaç- bir bakanlık talimatıyla bunun
son kullanma süresi uzatıldı, yedi yıla çıkarılmış
denildi. Bu ilaçların son kullanma tarihleri üretimde belirlenmiyor mu
değerli arkadaşlar? Üretimde bunların son kullanma tarihi
verilir, oysaki eczanelere gitmiş olan raflardaki ilacın, bir
yazıyla, son kullanma tarihleri değiştiriliyor. Bu çok önemli
bir şey. Bu doğruysa bir skandal diyeceğim.
Değerli
milletvekilleri, şimdi bu yasa içinize siniyorsa bir şey diyemiyorum,
ama yasanın içinde içimize sinmeyen pek çok kısımlar var,
inşallah bunlar ileride düzeltilir. Ama bu tam gün yasasının
getireceği daha fazla tıbbi işlem, daha fazla kazanç
anlayışı daha fazla bir sağlık hizmeti sağlayacak
mı, bunu düşünmek lazım. Bu yasada da -küçümsememek lazım-
işte, Bin küsur üniversite öğretim üyesi; 7-8 bin, Sağlık
Bakanlığı kuruluşlarında çalışan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
SACİD YILDIZ
(Devamla)
az miktarda da Sağlık Bakanlığında
çalışan personel var, onları ilgilendiriyor. deniliyor. Fakat
bu 10 bin kişiyi ilgilendirmiyor değerli milletvekilleri, tüm toplumu
ilgilendiriyor, çünkü sağlık hizmeti topluma, 72 milyona sunulan bir
hizmet, herkesi ilgilendiriyor. Sadece 8-10 bin kişiyi ilgilendiriyor diye
bakmamak lazım, üstelik üniversitelerin diğer fakültelerini de
ilgilendiriyor.
Bu
düşüncelerle önergemizin kabulünü dilerim.
Teşekkür
ederim. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yıldız.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 418 sıra sayılı Kanun Tasarısının 20 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Recep
Akdağ
Sağlık
Bakanı
Madde 20 Bu
Kanunun;
a) 3 üncü
maddesi, 5 inci maddesiyle değiştirilen 2547 sayılı Kanunun
58 inci maddesinin (c) bendinin 2 numaralı alt bendinin son paragrafı
hariç olmak üzere 5 inci maddesi ile 19 uncu maddenin (b) ve (e) bentleri
yayımı tarihinden bir yıl sonra,
b) 1 inci
maddesiyle değiştirilen 209 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin yedinci fıkrası hariç olmak üzere 1 inci maddesi ile 2, 7,
8, 12, 13, 14 üncü maddeleri ve 19 uncu maddenin (a), (c) ve (d) bentleri
yayımı tarihinden altı ay sonra,
c) Diğer
hükümleri yayımı tarihinde,
Yürürlüğe
girer.
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet olarak siz verdiğinize göre katılıyorsunuz zaten
Sayın Bakan.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Evet katılıyoruz Değerli
Başkanım.
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu yararı
ve hizmet gerekleri dikkate alınarak Kanunun yürürlük tarihi yeniden
düzenlenmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
21inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Oyunun rengini
belirtmek üzere, lehte Ankara Milletvekili Tekin Bingöl.
Sayın
Bingöl, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinize saygılar sunuyorum.
Yaklaşık
iki haftadır görüşmekte olduğumuz 418 sıra sayılı
Üniversite ve Sağlık Çalışanlarının Tam Gün
Çalışma Yasa Tasarısının nihayet Genel Kuruldaki görüşmelerinin
sonuna gelmiş bulunuyoruz yani son sözlerimizi burada sarf edeceğiz.
Değerli
milletvekilleri, konuşmacılarımızın birçoğu da
ifade etti, biz parti olarak, ilkesel anlamda tam gün çalışma
yöntemini uygun bulduğumuzu ifade etmiştik. Bu tam gün
çalışma, parti programımızda da farklı birtakım
düzenlemelerle sık sık ifade edilmektedir. Bizim tam gün
çalışmayla ilgili anlayışımız,
yurttaşlarımızın sürekli, nitelikli, ayrımsız,
ulaşılabilir, kalıcı sağlık hizmetlerine
ulaşmasını amaçlamamızdan kaynaklanmaktadır. Ancak
maalesef, bu tasarının içerisindeki maddelerde ciddi sorunların
olduğunu, çekincelerimizi konuşmalarımızla, önergelerle
sık sık dile getirdik. Maalesef, bu düşüncelerimiz ve
önergelerimizin çok önemli bir kısmı Komisyon ve Sayın Bakan
tarafından uygun görülmedi. Şu anda son sözleri ifade ediyoruz, yani
bu tasarı için artık sözün bittiği yer.
Değerli
milletvekilleri, sözün bittiği yer, Türkiyede var olan -farklı
düşüncelere sahip olmalarına rağmen- altmış dört tabip
odası ile yetmiş beş uzman derneğinin bir araya gelerek
sorunlarını kamuoyuyla paylaşıp çözüm önerilerini
açıkladıkları ve birlikte dayanışma örneği
sergiledikleri davranıştır.
Sözün
bittiği yer, radyoloji teknisyenlerinin çalışma
koşullarıyla ilgili, süreleriyle ilgili, tıbbi cihazlarla ilgili
çok ciddi sorunlarının ve çekincelerinin olduğunu ifade
ettikleri düşünceleri ve eylemleridir.
Sözün
bittiği yer, üniversite hastanelerindeki yetkililerin, rektörlerin, dekanların, başhekimlerin
ısrarla Artık üniversite hastanelerinde hizmet üretememekteyiz,
üniversite hastaneleri durma noktasında. dedikleri
açıklamalardır, yazılardır.
Sözün
bittiği yer, kurum hekimlerinin, ısrarla Bu tasarıyla ilgili
bizim hiçbir kazanımımız yok ama biz, tüm gün,
yıllardır çalıştığımız gibi hizmet
vereceğiz ama gelin görün ki kesinlikle bu tam gün çalışma
yasasıyla ilgili mağduriyetimiz aynen devam edecek.
Sözün
bittiği yer, Türkiyede var olan 92.748, kamuda çalışan
hekimlerin, kesinlikle, emekliliklerindeki hiçbir düzenlemenin
olmamasıdır ve değerli milletvekilleri, sözün bittiği yer,
Türkiyedeki tüm hekimlerin, tüm diğer sağlık
çalışanlarının, diş hekimlerinin,
eczacıların, laborantların, teknisyenlerin tümünün ama tümünün
hâlâ ekonomik ve özlük haklarında hiçbir iyileştirmenin
olmamasıdır.
Değerli
milletvekilleri, sözün bittiği yerde son söz olarak da size bir makaleden
kısa bir pasaj okuyacağım. Bu makalenin yazarı size çok
uzakta bir isim değil. Bu makalenin yazarı, son dönemlerde Türkiye
Hekim Platformu diye oluşturulan Tabipler Birliğinden farklı
görüşlere sahip hekimlerin ve yine Türk Tabipleri Birliği ile
farklı görüşlere haiz otuz tabip odasının birlikte hareket
edenlerinden birisi olan bir hekimin, bir öğretim üyesinin kaleme
aldığı makaleden kısa bir pasaj sunacağım ve
işte, bu, son sözdür, sözün bittiği yerdir değerli milletvekilleri:
Kısacası, Türkiye Hekim Platformu ve şahsım bu süreçte
büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Bu
yüzden şahsım, başkanı bulunduğum Şanlıurfa
Tabip Odası ve Hekim Platformu, Sağlık
Bakanlığının pek çok politikasını olduğu
gibi, mevcut tam gün yasa taslağını bu şekliyle
desteklemiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bingöl.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Meclisteki
çoğunluklarına güvenerek, hiç kimseyi dinlemeden sağlık
politikaları üretip hayata geçiren Sağlık Bakanına ve
Sayın Başbakana teessüf ediyorum.
Uzun vadede
halkın da zarar göreceği, fakat kısa vadede halkı memnun
eder gibi görünen politikaların ve sağduyuya kulak tıkayarak
yürüttükleri bu sürecin siyaseten de kendilerinin sonlarını getirebileceği
düşüncemi, siyasetin dışında olan bir akademisyen olarak bu
vesileyle hatırlatmayı bir görev bilirim.
Değerli
milletvekilleri, her hâlde son söz ve sözün bittiği cümleler bunlar
olmalı diyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Oyunun rengini
belirtmek üzere, aleyhte Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 418 sıra
sayılı Yasa Tasarısının aleyhinde oyumun rengini
belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Aslında
kanunun başlığı Üniversite ve Sağlık
Personelinin Tam Gün
demiş. E, üniversitede de sağlık
personeli var. Bence sağlık personeli deseydi daha iyiydi.
Üniversitedeki sağlık personeli dışındaki mesela bir
hukuk personelinin de burada statüsünü düzenlemiyorsunuz ki.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, tabii bir temel kanun adı altında
gelen ve Türkiye'de 70 milyon insanı, bütün nüfusu ilgilendiren bir
kanunun burada enine boyuna tartışılmaması ve burada âdeta
halktan kaçırılması; bu kanunun esas, hakkında düzenleme
getirdiği sağlık personelinin, doktorların buna
karşı çıkması ve burada da enine boyuna
tartışılmaması bu kanunun aleyhinde bulunmayı
gerektiren en temel unsurdur.
Şimdi, ben
bir soru sordum. Şimdi Sayın Bakan diyor ki: Efendim, Etlikte ve
Bilkentte büyük kampüsler yapıyoruz. E niye? Çünkü Numune Hastanesi
müsait değil, Büyük Doğum Hastanesi müsait değil, Yüksek
İhtisas
Anlaşılıyor ki bu büyük kampüsleri inşa
edecekler, buradaki bu hastanelerin de arsalarını, arazilerini yine
getirip yandaşlarına verecekler, orada büyük rant sağlayacaklar.
Şimdi, bu
Hükûmet zamanında sağlık üzerinde çok büyük oyun oynandı.
Şimdi, tevatür çok. İşte Efendim, şu hastanenin
sahiplerinin arasında falanca, AKPnin en büyüğünün karısı
ortak diyor. Doğru mu yanlış mı bilmiyoruz, çok şayia
var. Çünkü kapalı bir rejim, AKPyle beraber rejim
kapalılaştırıldı. Dolayısıyla, bu konuda
sağlıklı bir bilgi de almamız mümkün değil.
İşte
burada getirildi, güya, sağlık personelinin
İşte bu
radyasyonda çalışan arkadaşlarımız her vesileyle
diyorlar: Biz yirmi beş saat çalışıyorduk, şimdi
haftada otuz beşe
Yani bizi kansere mi mahkûm etmek istiyorlar? Yani
bunun bir mantığı var mı? Durup dururken, personel
eksikliği, memlekette işsizlik varken, sokakta bir sürü
sağlık personeli işsiz gezerken niye çalışma
saatlerini artırıyorsunuz? Pekâlâ bunları düzenleyebilirdiniz,
daha azaltabilirsiniz. Bu poliklinikleri kapatıyorsunuz, diyaliz
merkezlerini kapatıyorsunuz; oradaki alet ve edevatlar, orada
çalışan insanları açıkta bırakıyorsunuz.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Bir yerin kapandığı mapandığı yok, sen
anlamıyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Dolayısıyla, bu kanun sıkıntı içinde
bulunan insanların derdine çare bulabilecek nitelikte bir kanun
değildir.
Biz istiyoruz ki,
halka, nitelikli ve o insanların sağlığını en iyi
şekilde değerlendiren, halka rahatlık getiren kanunlar
getirilmesi lazım. Ama bu Hükûmetin bir hedefi var: Nerede, ne kazanç
sağlar? Bütün mesele buraya geliyor. Bir: Hastaneleri
birleştiriyorlar kendi adamlarını başına getirmek
için.
Bakın, bu
İstanbul Sağlık Müdürlüğüne getirdikleri bir Doç. Dr. Ali
İhsan Dokucu var; bu kişi, kendisi Şişli Etfal Eğitim
Hastanesi başhekimiyken, 3,5 yaşındaki çocuğun
ameliyatını bırakıyor, ezan okundu diye gidip iftar
açıyor. İşte sizin, bakın, belli bir yere getirdiğiniz
insanların kalitesi ve cemaatin niteliği belli. Yani, bir ameliyat
masasında, ezan okundu diye hemen gidip de iftar açmaya koşan bir
hekimde isabetli bir şey var mıdır?
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Sen gerçekten hasta bir adamsın!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Tamamen sizlere bir mesaj veriyor ve siz de o tipteki
insanları sağlığın başına getiriyorsunuz.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Yalan söylüyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, Sayın Başkandan, ben bugün, bu hafta için
Davosla ilgili bir gündem dışı istemiştim, vermedi.
Şimdi arkadaşlar, bu Davosa da bir iki cümle dokunmak istiyorum.
Biliyorsunuz, Tayyip Bey, eskiden
AHMET YENİ
(Samsun) Ya kanunla ne alakası var konuştuğunun?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu, hükûmet politikasını tenkit ettiğim için
Tayyip Bey
eskiden Davos toplantılarına katılmak için can atıyordu,
katıldı da bir tanesine. Sonra birdenbire, geçen sene bir panel
düzenlendi; bu panele kimi davet etti? Panelci Türkiyeye geliyor, AKPlilerle
görüşüyor. Şimdi, İsraille Türkiye arasında bir panel
düzenlenmesi için bir neden yok.
AHMET YENİ
(Samsun) Kanunla alakası ne konuştuğunun?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, neden biliyor musunuz? Şimdi, bir parti, Gazzede
yapılan olaylarla ilgili olarak İstanbulda büyük bir miting
düzenledi, bu mitingden AKP müthiş ürktü.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Kanunla ilgisi yok.
AHMET YENİ
(Samsun) Kanunla ne alakası var?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ne yapalım? Buna karşı bir şey yapalım dediler;
tuttular, o paneli mahsus Davosta düzenlediler. Tayyip Bey çıktı,
İsrail Cumhurbaşkanına Siz adam öldürüyorsunuz, siz çocuk
öldürüyorsunuz. dedi.
AHMET YENİ
(Samsun) Yanlış mı dedi?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, İsrailin Filistinde yaptıklarını
şiddetle kınıyorum, ama
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla)
bir devletin milletine bu kadar hakaret edilmez. Onlar ne
yaptı şimdi? Onlar, yani, tabii Tayyip Bey orada güya bir şey
yaptı.
AHMET YENİ
(Samsun) Kimi tutuyorsun kimi?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, Türkiye Büyükelçisini çağırdılar, Türk
milletine hakaret ettiler
AHMET YENİ
(Samsun) Kimden yanasın?
KAMER GENÇ
(Devamla)
ve ondan sonra da efendim özür dilediler.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Onlar bizimle alay ettiler, milletimizin onurunu düşürdüler.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Yazıklar olsun sana!
KAMER GENÇ
(Devamla) Eğer, hakikaten İsrail Hükûmeti bu işe sahip
çıkmasaydı o bakan vekilini istifa ettirirdi.
AHMET YENİ
(Samsun) Sen kimden yanasın, kimden yana?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu size yapılan bir alaydır.
AHMET YENİ
(Samsun) Kimden yana olduğunu söyle!
KAMER GENÇ
(Devamla) Türkiye Cumhuriyeti devletiyle yapılan bir alaydır, bunu
herkes yutmaz, siz de bunu biliyorsunuz. Siz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
itibarını koruyacak ne bir kadroya sahipsiniz ne böyle bir niyet
içindesiniz. Hedefiniz, laik Türkiye Cumhuriyeti devletini yok etmek.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Gerçekten senin bir doktora gitmen lazım.
AHMET YENİ
(Samsun) Geç orayı, geç.
KAMER GENÇ
(Devamla) İşte, müesseseleriyle oynadığınız,
Silahlı Kuvvetleriyle oynadığınız,
yargısıyla oynadığınız meseleler ortadadır.
AHMET YENİ
(Samsun) Geç oraları, geç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu, tamamen sizin niyetinizin açık şeyidir. İsrail,
Türkiye Cumhuriyeti elçisine hakaret etmekle Türkiye Cumhuriyeti devletine
hakaret etmiştir. Eğer yiğitliğiniz varsa -o işte
Amerikaya giderken- Tayyip Beyin aldığı büyük Yahudi Cesaret
Ödülünü iade et ve İsraille de ilişkini kes. Yoksa ondan sonra
Ya
adam açık seçik Türkiyeye hakaret ediyor.
AHMET YENİ
(Samsun) Geç onları.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ondan sonra, bu, mektupla, özürle telafi edilecek bir şey
değil. Hükûmetin, Tayyip Beye karşı, Tayyip Erdoğana
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ
(Samsun) Geç orayı. Bitti, bitti, bitti. Hadi güle güle!
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, bu arkadaşlar niye rahatsız
oluyorlar, yani benim konuşmalarımdan niye rahatsız oluyorlar?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Sen rahatsız bir adamsın, senden herkes rahatsız
oluyor.
AHMET YENİ
(Samsun) Yerine geç yerine.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
Sayın Kafkas, lütfen
Sayın Genç,
teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Aslında ben daha konuşursam burada oturacak yüzünüz
olmaz.
Peki,
saygılar sunuyorum.
Kanunun
aleyhindeyim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sağ olun.
Sayın
milletvekilleri, tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, oylama için dört dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen dört dakikalık
süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak Sayın Bakanlar var ise hangi Bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (S. Sayısı: 418):
Kullanılan oy sayısı : 239
Kabul : 218
Ret :
21(x)
Böylece,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Bütün
sağlık çalışanları için ve bütün milletimiz için
hayırlar getirmesini diliyorum. Emeği geçen bütün
arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Sağlık
Bakanımızın bir teşekkür konuşması olacak.
Sayın Bakanım,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Saygıdeğer Başkanım,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Birkaç gündür
Genel Kurulda birlikte yürüttüğümüz çalışmalar, öncesinde
komisyonlarımızda yapılan çalışmalar, onun daha
öncesinde de yaklaşık üç yıldır hem sektörler hem kurumlar
arası yapılan çalışmalarla bugün kanaatimce tarihî bir
tasarıyı kanunlaştırmış olduk, gerçekten tarihî
bir iş yaptık. Türk halkının sağlık hizmetine
kolay ulaşması için, sağlık hizmeti alırken önünde bir
muayenehane engeli olmasın veya üniversite hastanelerinde özel muayene,
özel işlem, özel ameliyat adı altında bir engel olmasın
için bu kanunu yaptık. İnanıyorum ki tarih, yarın,
yaptığımız bu hayırlı işi hayırla yâd
edecektir. Bu kanun bir taraftan vatandaşımızın
sağlık hizmetine daha kolay ulaşmasını sağlarken,
öbür taraftan sağlık çalışanlarına da birçok haklar
getirmektedir.
Sağlık
çalışanlarının seyyanen aldıkları aylık
gelirler artmaktadır, özellikle doktorların, uzman doktorların.
Sağlık çalışanlarının ek ödeme üst limitleri
mesai dışında çalışmaya devam etmeleri suretiyle
artırılmaktadır. Sağlık çalışanlarının
nöbet ücretleri, tuttukları nöbet için alabilecekleri meblağlar,
aylık gelirler artırılmaktadır bu tasarıyla.
Doktorların
elbette istemeyerek başlarına gelen meslek hataları
dolayısıyla korunmalarını sağlıyoruz yine bu
kanunla, onlara mesleki zorunluluk sigortası getirerek ve bu sigorta
primlerinin yarısının da işveren tarafından ödenmesini
sağlayarak.
Bu tasarı,
bir taraftan üniversite hastanelerinin kendi aralarında ve üniversite
hastaneleriyle diğer kamu hastanelerinin, sağlık
kuruluşlarının Silahlı Kuvvetlere ait olanlar da dâhil
olmak üzere, birbirleriyle yardımlaşmaları imkânını
kolaylaştırmaktadır.
Bunun gibi birçok
detayla gerçekten halkımızın işi kolaylaşırken
hem sağlık hizmetinin verimliliği artacak hem de
sağlık çalışanlarına yeni haklar gelmiş
olacaktır. Bir taraftan da hâlen muayenehane çalıştıran
değerli meslektaşlara bir fırsat tanımak, onların
kamuda çalışmak veya özel sektörde çalışarak yine
muayenehanelerine müstakil olarak devam etmelerine -isteyenler
açısından- fırsat vermek üzere Sağlık
Bakanlığında altı ay, üniversite hastanelerinde de bir
yıl gibi bir süre kendilerine fırsat tanınmaktadır.
Bu arada hepiniz
mutlaka farkında oldunuz, iki madde ihdası yaptık ve bu madde
ihdasları, yeni madde ihdasları konusunda Komisyon üyelerinin salt
çoğunluğunun bulunması gerekiyordu. AK PARTİ Grubuna ait
üyelerle bu çoğunluk sağlanabilecek olmasına rağmen
değerli muhalefet partilerimizden de, Cumhuriyet Halk Partisi ve
Milliyetçi Hareket Partisinden de Komisyon üyelerimiz madde ihdası için
komisyon sıralarımıza geldiler ve hemen hemen bütün Komisyon üyelerimizle,
aslında, ülkede özlenen bir birlikteliğin de burada hep birlikte
resmini ortaya koymuş olduk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ben bunun için de Komisyon üyelerimize teşekkürü bir
borç biliyorum.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
Burada bir doktor
arkadaşım hususunda bazı şeyler zikredildi, ismi
verildiği için
O bürokrattır, şimdi gelip kendisini Meclis
kürsüsünden koruma imkânı yok. Bir hakikati teslim açısından o
meseleye de kısaca temas etmem gerekecek.
Şişli
Eğitim Araştırma Hastanesinde Başhekimliği
sırasında -şu anda İstanbulda İl Sağlık
Müdürlüğümüzü yapan çok iyi yetişmiş değerli bir
bürokratımız Doçent Doktor Ali İhsan Dokucu. Bu
arkadaşımız sadece hekimlik alanında kariyer yapıp
doçent olmakla kalmamış, aynı zamanda sağlık idaresi
alanında da eğitim görmüş son derece değerli bir
bürokrattır- bir ameliyat sırasında, bütün cerrahların
yaptığı gibi -aslında, burada konuşma yapan Değerli
Milletvekili biraz tıbbı bilseydi böyle bir suçlamada
bulunmazdı- çok uzun süren bir ameliyat sırasında, belki on
saate yakın bir ameliyat sırasında ameliyatın orta
yerlerinde bir yerde mola vermiştir. Uzun ameliyatlar için cerrahlar bunu
sürekli yaparlar. Bu, hastanın sıhhati için gereklidir. Sürekli
ayakta kalan, sürekli dikkatini kendi ameliyatına
yoğunlaştırmak zorunda olan cerrahlar böyle uzun yorgunluklardan
korunmak için bu araları verirler. Bir gerçeğin teslimi
açısından bunu da ifade etmem gerekir.
Ben, değerli
Meclisimize, sizlere, bütün bu süreç içerisindeki katkılarınız için
teşekkür ediyorum. Elbette yasanın hazırlanışı
sırasında bürokratlarımız, sivil toplum da bu işe
büyük katkı verdi. Sadece Sağlık Komisyonunda,
aşağı yukarı beş saate yakın, Değerli
Başkanın da bu husustaki engin hoş görüsüyle, Sağlık
Komisyonu Başkanımız Profesör Cevdet Erdölün engin hoş
görüsüyle meslek örgütlerini dinledik. Söz alıp da konuşamayan ve
meselesini izah edemeyen meslek örgütü olmadı. Ama şu da bir
gerçektir: Yasaları, milletin iradesi, bu yüce çatı altında
milletin iradesini temsil eden vekilleri eliyle yapar. Bu yasada da böyle oldu.
Ben,
takdirlerinize ve katkılarınıza çok teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. Hayırlı olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Hükûmete, bütün
parti gruplarımıza ve Genel Kurulda gayret gösteren bütün Meclisteki
milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Tekrar,
milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, bürokrat arkadaşlarımızın, kamu
görevlisi arkadaşlarımızın Meclis Genel Kurulundaki görevleri
sona ermiştir, onlar ayrılabilirler.
Sayın
milletvekilleri, 4üncü sırada yer alan, Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/704) (S. Sayısı: 383)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci
sırada yer alan, Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5
Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5
Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S.
Sayısı: 455)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada
yer alan, Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti, Macaristan
Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco Projesi
Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
6.- Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti,
Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco
Projesi Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/783) (S. Sayısı: 447)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7nci sırada
yer alan, Uşak Milletvekili Nuri Uslunun 6831 Sayılı Orman
Kanununa Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Çevre ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
7.- Uşak Milletvekili Nuri Uslunun; 6831
Sayılı Orman Kanununa Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi
ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları
Raporları (2/325) (S. Sayısı: 417)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 8inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Kuveyt
Devleti Arasında İşbirliği İçin Ortak Komite
Kurulmasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
8.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kuveyt Devleti Arasında
İşbirliği İçin Ortak Komite Kurulmasına Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/599) (S.
Sayısı: 429) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Tasarının
tümü üzerinde söz talebi yoktur.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
(x)
429 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İLE KUVEYT DEVLETİ ARASINDA İŞBİRLİĞİ
İÇİN ORTAK KOMİTE KURULMASINA DAİR ANLAŞMANIN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 30
Mart 2008 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Kuveyt Devleti
Arasında İşbirliği İçin Ortak Komite Kurulmasına
Dair Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Kuveyt Devleti
Arasında İşbirliği İçin Ortak Komite Kurulmasına
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısının -sıra sayısı 429- açık oylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 195
Kabul : 195 (x)
Evet, her iki
ülke için de hayırlı olmasını diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 9uncu sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında İşgücü Değişimi
Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti
Hükümeti Arasında İşgücü Değişimi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/620) (S.
Sayısı: 430) (xx)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Evet,
tasarının tümü üzerinde gruplar adına söz talebi yok.
Şahıslar
adına İkram Dinçer, Van Milletvekili
Yok.
Başka söz
talebi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, söz istiyorum.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
(xx)
430 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gündemin 9uncu sırasında
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında
İşgücü Değişimi Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının tümü üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi,
Parlamentoda bir ciddiyet olması lazım. Burada bize gündemde bugün
tam gün yasasından sonra Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının görüşüleceği
bildirilmişti, daha doğrusu gündemde bunlar vardı ama maalesef,
böyle, gündem bir tarafa atılarak, iktidar partisi gündeme getirdiği
konularda kendi uygun göreceği kanunlara geçmektedir.
Aslında
sayın milletvekilleri, birçok milletvekili bu anlaşmaların çok
önemsiz olduğunu zannediyor. Hâlbuki, biliyorsunuz, Anayasamıza göre
uluslararası anlaşmalar kanundan daha üstün bir gücün -hukuk hiyerarşisi
içinde- üstündedirler. Bunların Anayasaya
aykırılığını... Anayasa Mahkemesine
götüremezsiniz. Bir defa, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu anlaşmalar
onaylandıktan sonra yeniden bir kanunla bu anlaşmayı yürürlükten
kaldırmadıkça bunların hükümleri meridir, uygulanır. Dolayısıyla
uluslararası anlaşmaların bence enine boyuna incelenmesi
lazım, komisyonlarda incelenmesi lazım, Genel Kurulda da
bunların üzerinde durulması lazım ama her nedense bu AKP
Hükûmetiyle beraber uluslararası anlaşmalar burada
sağlıklı incelenmiyor.
Sayın
Başkan, salonda çok ciddi gürültü var.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri... Lütfen arkadaşlar, sükûneti
sağlayalım.
KAMER GENÇ
(Devamla) Arkadaşlarımız kulislerde sohbet edebilirler
arkadaşlar, kulisler hangi güne duruyor. Burada oturan
arkadaşlarımız dinlesinler lütfen.
Şimdi,
uluslararası konularda Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir görüntüsüne de
temas etmek istiyorum. AKP Hükûmetiyle beraber maalesef Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetinin uluslararası düzeyde çok da öyle
saygınlığını artıran davranışlar olmadı.
Her ne kadar AKPliler Efendim, bizim zamanımızda
Birleşmiş Milletler geçici üyeliğini aldık. diyorlarsa da,
arkadaşlar, bu, biliyor musunuz karşımızda ciddi bir rakip
yoktu. Ayrıca da Türkiye Cumhuriyeti devleti 75 trilyon, bakın 75
trilyon 50 milyon lira para harcadı, gitti Afrikanın birçok
yerlerinde insanları getirdi, yedirdi içirdi. Birçok uluslararasında
oy kullanan kişilere bir nevi de rüşvet sayılabilecek böyle bir
davranışlarda bulundu, zaten karşımızda da ciddi bir
olay da yoktu. Dolayısıyla da Birleşmiş Milletler geçici
üyeliğine kabul edilmesini burada çok böyle defalarca övünç
kaynağı yaparak dile getiriyorsunuz. Aslında, tabii,
Birleşmiş Milletler geçici üyeliğini almak bir ülke için
Hatta geçici
üyeliği değil, Türkiye devleti gibi güçlü bir devletin burada daimî
üye olması lazım ama daimî üyeliği almak için gayret sarf
edilmesi lazım. Tabii, bu güç var mıdır yok mudur, bu gücü kim
sağlar? Bunu güçlü hükûmetler sağlar.
Şimdi, son
zamanlarda AKP İktidarıyla beraber Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yüzü batıdan doğuya döndü. Bakıyorsunuz, başta Abdullah
Bey, sonra Tayyip Bey, ikide bir Arap ülkelerine gidiyorlar. Hem de öyle Arap
ülkelerine gidiyorlar ki, her gün bir bakıyorsunuz orada. Kardeşim,
siz Türkiyede devletin işiyle ne zaman uğraşıyorsunuz?
Şimdi,
bakın, Tekel işçileri ne durumda? Bugün işte, birkaç tane
arkadaşımızı gösterdi, Tekel işçisi hastanelik
olmuş. Yani Sayın Rahşan Ecevit dahi seksen beş-doksan
yaşındaki hâliyle o insanlara karşı büyük bir duygu
duyuyor, büyük bir ilgi görüyor; o hâliyle gidip o insanları ziyaret
ediyor. Orada 50 bine yakın, hatta 60 bine yakın Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşının mağdur olduğu bir olay var ama ne Hükûmet
var ortada ne iktidar var. Böyle bir duygusuzluk, böyle vatandaşına
karşı lakayıt, vatandaşını, kendisinden olmayan
insanları böyle hor gören, düşman gören bir anlayış olur mu
sayın milletvekilleri? Peki, siz, 50 bin veya 60 bin civarındaki bir
vatandaş kitlesini ilgilendiren, onları hastaneye sevk eden,
onları büyük acılara sevk eden bir olaya ilgi göstermezsiniz de hangi
olaya göstereceksiniz? Sizin için gündeminizde olabilen olay hangisidir?
Değerli milletvekilleri, ben onları öğrenmek de istiyorum.
Maalesef, hiçbir bakanınız, hiçbir milletvekiliniz, Hükûmetiniz bu
konuda hiçbir duyarlılık göstermedi. Yani lütfen, bu
duyarlılığı, bence bir Meclisin göstermesi lazım.
Hatta, ben,
Sayın Başkanlık Divanından da şunu rica ediyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak da bu işe el konulabilir.
Arkadaş, bu memlekette 70 bine yakın bir Tekel işçisi var;
bunlar kaç gündür burada aç, sefil, bu kışta eksi derecede sokakta
duruyorlar; bu insanlara bir el atalım. Bu Meclisin İnsan
Hakları Komisyonu var, bir el atalım. Bu insanları siz ölüme
terk edemezsiniz. Yani bu insanlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
vatandaşlarıdır ve zamanında üretmişlerdir, bu
memlekete hizmet etmişlerdir. Siz, bunların elindeki işi
alıyorsunuz Efendim, bunlar boşuna para alıyorlar.
Alıyorsa sen iş ver kardeşim. Niye bunların elindeki
fabrikasını aldın, yok pahasına özelleştirdin;
getirdin, yandaşlarına 292 milyon dolara o Tekel işletmelerini
özelleştirdin de arkadan bunları altı ay olmadan KDVsi dâhil
996 milyon dolara verdin? Bunlar ortada. Şimdi, siz, devletin bu kurumunda
emeğiyle çalışan, alın teriyle çalışan, alın
teriyle bu memlekete hizmet eden, üreten, köylüsüne hizmet eden, köylünün
mahsulünü değerlendiren bir meslek grubunun elindeki mesleği
alıyorsunuz, ondan sonra bu insanları sokağa atıyorsunuz,
bunların eylemi karşısında da kayıtsız
kalıyorsunuz. Bu, bence insanlık duygularına sığmayan
bir davranış biçimidir, bir bakış açısıdır.
Bu ülkede bu insanları bu durumda bırakmamak lazım. Bakın,
bu devletin çok önemli kaynakları vardır. Bu kaynakları orada
12 bin Tekel işçisine onların istediği seviyede bir ücret
vererek onları çeşitli yerlere yerleştirmek bu memlekete hiçbir
zarar getirmez değerli arkadaşlarım. Ama siz devleti
Bakın,
mesela Ispartada Sümer Holdingde bir fabrika vardı; bu fabrikada bizim
Tunceliden gelen 20 tane işçi çalışıyordu; bu Sümer
Holdingdeki o işçileri, özelleştirmeden, tuttular görevlerine son
verdiler. Nedir? Bunlar Tuncelili. dediler. Sümer Holdingde ipliğin
kilosu 1 milyon liraya imal ediliyordu fakat o işçileri orada görevine son
vererek dışarı atınca tam 7 milyona ipliği almaya
başladılar. Yani AKPnin hangi işi doğru da ben görmüyorum?
Bir tek doğru işini görmedim. Onun için, doğru bir işini
görmediğim için bu kürsüye çıkıp da hiçbir kanunun lehinde
konuşmadım, hiçbir icraatının lehinde konuşmadım.
Bakın sayın milletvekilleri, ben yıllarca bu kürsüden hizmet
eden bir insanım.
Biraz önce tam
gün yasası üzerinde konuşurken İsrail meselesinden bahsettim.
Bakın, İsrail bizim dostumuzdu, uluslararası alanda bizi
destekleyen bir ülkeydi. Dünyada üç tane lobi var; Ermeni lobisi, Yunan lobisi
ve Yahudi lobisi. Yahudi lobileri, her zaman, uluslararası düzeyde Türkiye
Cumhuriyeti devletini destekleyen, Ermeni soykırımına
karşı destekleyen insanlardı. Nitekim, Tayyip Bey Amerikaya
gittiğinde, ilk defa, Yahudilerin şimdiye kadar hiçbir yabancıya
vermediği en büyük ödülü, Cesaret Ödülünü verdiler. Sonradan, Gazze
meselesi çıkınca -Gazze meselesini
kınadığımı da söyledim- ondan sonra bir parti
İstanbulda büyük bir miting yaptı, size rakip olan bir parti,
vatandaşlar oraya korkunç derecede akın ettiler. Baktınız
ki taban sizin elinizden gidiyor, Ne yapalım? dediniz. Yahu bir panel
düzenleyelim. Bu panele de kimi getirelim? İşte, İsrail
Cumhurbaşkanı Peresi getirelim. Tayyip Bey çıksın orada
One minute desin, ondan sonra orada buna karşı bir celallensin.
dediler. Yani bunun manası
Bakın, hiçbir neden yoktu böyle.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız
efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ondan sonra tuttular İsrail Cumhurbaşkanını
getirdiler, orada hiçbir sebep yokken İsraile hakaret etti.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Nasıl hiçbir sebep yoktu? Çocuklar öldürülürken, Gazzede
katliam yapılırken nasıl sebep yok?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani olur mu? İsraile hakaret etti. Ondan sonra, onun üzerine
de İsrail ne yaptı? İşte, bizim Büyükelçiyi
çağırdı, orada Türkiye Cumhuriyeti devletine en büyük hakareti
etti. Ben İsrailin bu hareketini şiddetle kınıyorum. Ben
tekrar Hükûmeti göreve davet ediyorum. Efendim, orada o hakareti yapan
Dışişleri Bakan Yardımcısı o makamda
oturduğu sürece, o görevden istifa ettirilmediği sürece Türkiye
Cumhuriyeti devletine yapılan hakaret orada duruyor. Oraya bir mektup
göndermekle bu iş hallolmaz. Devletini düşünen, devletin haysiyetini
düşünen insanların bunu düşünüp onu bir özür olarak kabul
etmemesi lazım. Maalesef Türkiye Cumhuriyeti devleti zamanınızda
çok kötü yönetiliyor. Bu kötü yönetim Türkiyenin geleceğini
karanlığa sürüklüyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu nedenle sizin getirdiğiniz hiçbir tasarının
lehinde değilim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Şahsı
adına Muş Milletvekili Sırrı Sakık.
Buyurun
Sayın Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aslında ben
uluslararası anlaşmalardan çok devletin ve vatandaşın
arasındaki anlaşmaların daha çok kutsal olduğuna
inanıyorum. Ben şimdi sokaktan geliyorum; otuz sekiz gündür insanlar,
Ankaranın göbeğinde ve gittim, gördüm, yaşadım, bütün
çadırları tek tek. Ne olur siz de gidin, insanlık adına
gidin, partiyi bir tarafa bırakın, partinin
çıkarlarını bir tarafa bırakın, o
kucağındaki daha altı aylık bebekle orada aş, iş,
ekmek için oturan insanları gidin, görün. Eğer siz onları
görürseniz, emin olun ki, akşamleyin evinizde çocuklarınızla
rahat bir gece geçiremezsiniz.
Şimdi,
sokaklar bu kadar perişan ve her taraftan feryatlar var, kadınlar,
çocuklar orada kendi hakları gasp edilmiş. Bu gaspın iade
edilmesini istiyorlar. Biz bu ülkenin vatandaşlarıyız.
diyorlar ama ne yazık ki, Parlamentoda bu konuyu muhalefet zaman zaman
seslendiriyor, iktidar bu noktada
duymuyor. Hani hakkaniyet, hani hukuk, hani inanç? Yani, eğer inanan bir
insan, ben eminim ki, o sokakta gördüğü tablodan dolayı akşam
evinde huzurlu bir şekilde uyuyamaz. Bu insanlar bu ülkenin
vatandaşlarıdır. Bakın, ben gittim, gördüm, orada işte
Kürt, Türk, bilmem ne, herkes kucak kucağa, herkes orada hak, hukuk,
adalet için mücadele ediyor. Ne olursunuz, bu konuda bu insanların sesini,
feryadını duyun. Otuz sekiz gündür bu sokaktadırlar.
Siz, evinizden
buraya kadar geldiğinizde büyük bir sıkıntı
içerisindesiniz, üşümemek için palto, pabuç, eldivenler takıyorsunuz,
ama o insanlar orada gerçekten büyük bir sıkıntı içerisinde ve
bu noktada sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız.
Devlet ile vatandaşın hukuku gelişmezse, uluslararası hukuk
oluşmuş kimseyi çok fazla ilgilendirmez.
Bakın, bir
taraftan açılım bir taraftan millî mutabakat diyorsunuz, Kürt
açılımı diyorsunuz ama bir taraftan da Kürtlerin
yaşadığı coğrafyada neredeyse tel örgüler örerek gece
gündüz operasyonlar yapılıyor. Aylardır bölgede bizden intikam
alırcasına bizim yöneticilerimiz tutuklanıyor. Bugün de
Iğdır İl Başkanımız hiçbir gerekçe gösterilmeden
gözaltına alındı. Batmanda 60a yakın gözaltı var
bugün ve birçok belediye başkanımız içeride. Bu belediye
başkanlarımız akçeli işlerden dolayı içeride
değil. Bu belediye başkanları, siz ne kadar halkın
iradesiyseniz onlar da bu kadar halkın iradesidirler ama siz bir taraftan
kardeşlikten, bir taraftan hukuktan, iç barışımızdan
bahsederken bir taraftan dağdakileri hayata dâhil etmek için operasyonlar,
projeler ürettiğinizi söylüyorsunuz ama demokratik zeminde siyaset yapan
insanları hiçbir gerekçe göstermeden apar topar alıp götürüp
cezaevine tıkıyorsunuz. Bununla iç barışı
sağlayamazsınız. Bununla kardeşliği
sağlayamazsınız. Gerçekten, eğer bu konuda etkili ve
yetkili değilseniz, çıkın kamuoyuna şunu söyleyin: Sevgili
kardeşlerim, biz etkili, yetkili değiliz, bizim irademizin
dışında oluyor. Çünkü bazı konularda bunu söylüyorsunuz,
ikili sohbetlerde
Demokratik Toplum Partisi kapatılırken, televizyon
kanallarını dolaşan Başbakan Yardımcısı,
Anayasa Mahkemesinin kararını Anayasa Mahkemesi Başkanından
önce kamuoyuyla paylaşıyordu; partinin nasıl
kapatılacağını, nasıl bir gerekçe uydurduğunu hep
birlikte gördük. Anayasa Komisyonu Başkanı da kanal kanal
dolaşıyordu, bunları söylüyordu. Sonra ne oldu? Parti
kapatılınca, döndünüz Vallahi bizim irademizin dışındadır.
Şimdi, kimse buna inanmaz. Eğer sizin iradenizin
dışındaysa o zaman bu görevi üstlenmeyeceksiniz.
Biz biliriz, bize
karşı nasıl birlik oluştuğunu biliriz, hatta
Parlamentoda da bunu gördük. Bizim dışımızda, zaman zaman,
bize karşı ittifakları biliriz. Kurumlar da öyledir, kurumlar
kendi aralarında çatışır. AKPnin kapatılması
gündeme gelince Anayasa Mahkemesinin nasıl dengeyi tutturduğunu
biliriz ama sorun Kürtler ve Kürtlerin temsilcisi olduğu zaman nasıl
bir ulusal ittifakın oluştuğunu da biliriz. Şimdi, bununla,
dönüp bize Bu ülkede yargı bağımsızdır.
diyemezsiniz. Sayın Başbakan dönüp diyor ki Bu yargı biliyor
musunuz bize ne yaptı? Eğer siz yargıdan şikâyet ederseniz
biz Kürtler komple intihar etmemiz lazım çünkü bize yargı adil bir
şekilde uygulanmıyor, çocuklarımıza uygulanmıyor,
partimize uygulanmıyor, belediye başkanlarımıza
uygulanmıyor, halkımıza uygulanmıyor. Böyle, eğer
tarafsa, bir ülkede mağdurların sığınabileceği
alanlar bile taraf olmuşsa, bizim sığınabileceğimiz
bir alan kalmamışsa ne yapmalıyız?
Şimdi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu
var; bu kadar haksızlığa uğrayan bir coğrafyada
yaşıyoruz, 15 Aralıkta Muşta, seçim bölgemde Demokratik
Toplum Partisinin kapatılmasını protesto eden ve bir basın
açıklaması yapmak isteyen 10 bin insanın üzerine ateş
açıldı; 2 insan yaşamını yitirdi, 8 insan da yaralandı.
O insanlar bir buçuk saat içerisinde ateş altında kaldılar -hukuk
devletinden bahsediyoruz- ve ilk ölen insanla ikinci ölen insan arasında
tam bir buçuk saatlik bir mesafe var ve o süre içerisinde güvenlik güçleri
ateş açan adamı izliyor; bu, ne zaman görevini bitiriyorsa -bir buçuk
saat izliyor- sonra bir panzerle gidiyorlar, içeriden onu ve kardeşini
alıp götürüyorlar; sonra gidip, evindeki insanları da helikopterle
alıp, götürüp devletimiz bu katilin hukukunu koruyabiliyor ama orada masum
olan insanların üzerine saatlerce ateş açılıyor ve kimsenin
kılı kıpırdamıyor ve Sayın Başbakan ve
Muş Valisi
Buradan geldim, sizin yetkililerle konuştum, Muş
Valisi, katilleri koruyor. dedim, Oradaki güvenlik birimleri katilleri
koruyor, katilleri masumlaştırıyorsunuz. dedim; Sayın
Başbakan çıkıp diyor ki: Saldırı oldu. Hayır,
saldırı yok. Ne zaman? Saldırı olsa o adam oradan sağ
çıkmaz, eğer orada bir yağma olsa adam orada linç edilir ama bu
saldırı yok. Katilleri masumlaştırmayın, hukuk hepimiz
için geçerlidir. O katilleri masumlaştırdınız, sokakta
insanların üzerine ateş açan insanları da
masumlaştırırsanız iç barışımızı
sağlayamayız. Bakın, yanı başımızda,
Yunanistanda, 2008 yılında on altı yaşındaki çocuğu
polis öldürdü, sonra Yunanistanda halk ayaklandı, binlerce iş yeri,
binlerce araç yakıldı. Polis, güvenlik güçleri bir tek insanın
üzerine ateş açtı mı? Hayır ve Sayın
Başbakanımız dönüp oradaki Yunanistan Başbakanına
Geçmiş olsun dileklerini iletiyor. Yunanistan Başbakanına
İçişleri Bakanı ve yardımcısı
istifasını sunuyor, Biz, burada, görevimizden
Evet, bu noktada
suçluyuz. diyorlar ama benim ülkemde onlarca insan ölürken, onlarca
insanın üzerine ateş açılıyorken Sayın Başbakan
Yunanistandaki insan için başsağlığında bulunuyor ama
Muşun Bulanıkında öldürülen masum Kürt için arayıp
ailesine Başınız sağ olsun. demiyor; katilleri koruyan,
katilleri masumlaştıran Muş Valisini görevden almıyor.
Böyle bir hukuk yok, böyle bir demokrasi yok. Buna seyirci
kalamazsınız, kalırsanız o ölen insanların elleri
yakanızda olur. İnançlı olduğunuzu söylüyorsunuz, mahkemei
kübrada o insanlar sizin yakanıza yapışır.
Ben buradan
sesleniyorum: Hukuk ve adalet hepimiz için geçerlidir. Hukukun ve adaletin
ülkesini yaratmak hepimizin boynunun borcudur ama hukuk ve adalet yoksa iç
barış da yok. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
bunları araştırmak için gitmez, Sakaryadaki,
Kızılaydaki insanların hakkını, hukukunu
araştırmak için gitmez -alın, açın, bakın- ama
Avrupaya 7 kez seyahate giderler. Kendi ülkesindeki hak, hukuk, adalet
mağduru olanların hukukunu savunmayan bir anlayış burada
bizi temsil edemez. Görüyorum
Evet, temsilcilerini burada görünce acı
çekiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Sakık, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Yeter Başkanım, yeter.
SIRRI SAKIK
(Devamla) - Bu temsilciler, bu Komisyon burada, bu ülkenin, hakkını,
hukukunu ve adaletini yerli yerine oturtmak için vardır. Bu Komisyon, bu
ülkedeki eksiklikleri gidermek için var; kim nerede, nasıl
haksızlığa ve hukuksuzluğa uğramışsa onun
hukukunu korumak için var, yoksa Avrupanın dört bir yanında turistik
seyahatler yapmak için bu Komisyon yoktur.
Ben tekrar
hepinizi daha sağduyulu, halklar arasındaki bu kin ve nefret
duygularını körükleyen, katilleri masumlaştıran
açıklamalar değil
O halka, mazlum halka ateş eden ve
onları katleden ve onları koruyanlardan bir an önce hesap
sorulmalıdır ve bu noktada özellikle altını çiziyorum,
Muş Valisi ve oradaki güvenlik birimlerinin derhâl görevden çektirilmesi
gerekir. Eğer buradaki vekiller de Muş ilinin vekilleri de buna
seyirci kalırlarsa onlar da bu suçun ortağıdırlar.
Ben bu duygularla
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım
BAŞKAN -
Buyurun.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım, Hatip,
konuşmasında Grup Başkanımızı da kastederek
birtakım değerlendirmelerde bulunmuştur, İç Tüzüke göre
söz istiyorum. Birkaç cümle ifade etmeme müsaade ederseniz sevinirim.
İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Mersin)
Sayın Başkanım, Komisyonumuzla ilgili,
değerlendirmeleriyle ilgili düzeltme yapmam gerekiyor.
SIRRI SAKIK
(Muş) Grup Başkanıyla ilgili bir şey söylemedim
Başkanım.
BAŞKAN -
Arkadaşlar
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başbakan bizim grubumuzun da aynı
zamanda Başkanıdır ve dolayısıyla yürütmenin de
başıdır. Bugün yaptığı konuşmada Hatip
birçok haksız ithamlarda bulunmuştur, cevap vermek istiyorum.
SIRRI SAKIK
(Muş) Hepsi belgeli, hiçbir haksız itham yok Allah için.
BAŞKAN -
Sayın Bozdağ, tamam, ben talebinizi yerine getireceğim. Ondan
önce, izniniz olursa bir şeyi ifade edeyim.
Arkadaşlar,
burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan komisyonlar ve değerli
üyeleri
Gerçi Sayın Üskül söz talebinde bulundu, tabii böyle bir
hakkı var ama şunu ifade etmek istiyorum: Her birimizin
yaptığı görevlerde, burada bütün partilerin bu komisyonlarda
üyeleri var. Arkadaşlarımızın yurt içinde veya yurt
dışında yapmış olduğu görevleri başka bir
kısım anlamlar, adlar altında nitelemek bizlere uygun
düşmüyor. Yani şimdi, o arkadaşlarımızın hepsinin
geçmişten gelmiş olan birikimleri, çalışmaları,
görevleri vesairesi vardır. Avrupalılar tabii ki buraya gelip bir
kısım şeyleri inceliyorlarsa, e, bizim de Avrupadaki
yapılan bir kısım şeyleri inceleme hakkımız
vardır. Bu doğaldır. Komisyon görevini yerine getirmişse,
Sayın Sakık, belki onlara teşekkür etmek lazım. Ama eksik
olan hususlar varsa onları da yatırsın, ona bir şey
demiyorum.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, ben de onları göreve davet ediyorum.
Bulanıkta insan hakları ihlali var, Şırnakta var,
Diyarbakırda var, gelin, inceleyin. diyorum, göreve davet ediyorum.
BAŞKAN
Tamam, göreve davet ediyorsun ama göreve davetin dışında
başka şeyler de ifade ettiniz. Ben onları belirtiyorum.
SIRRI SAKIK
(Muş) Avrupaya 7 kez giderse, Muşa gelmezse onu da söylerim ben.
BAŞKAN
Sayın Sakık, bakınız, görevi icabıysa 17 sefer de
gider adam. Yani 7 sefer, 17 sefer yok.
SIRRI SAKIK
(Muş) Ama bir kez de bizim kapımıza gelsinler, bir kez de
buraya gelsinler.
BAŞKAN Görevli,
bir sorumluluğu yerine getiriyor mu getirmiyor mu? Türkiye
Cumhuriyetinin, Türk vatandaşlarının hukukunu korumak için
mutlaka oralara gitmişlerdir.
Evet, Sayın
Bozdağ, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın, Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın AK PARTİ Grubu
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bir
şeyin altını çizmemiz lazım. Türkiye Cumhuriyeti devleti,
birtakım eksiklikleri, noksanlıkları olsa bile, demokratik bir
hukuk devletidir. İşleyen bir hukuk vardır, işleyen bir
demokrasi vardır. Tabii, bizim buna dair pek çok sözümüz olabilir, pek çok
eleştirimiz olabilir; bunlardan haklı olduğumuz,
olmadığımız yönler de olabilir. Ama bir şeyi hiç
kimsenin ama hiç kimsenin gözden kaçırmaması lazım. Devletin
yönetiminde bulunanlar, ülkenin güvenliğini teminle görevli olanlar,
hukuku uygulamakla vazifeli olan adli makamlar görevini yaptığı
zaman, Görevini niye yapıyorlar? Neden suç işleyenlere
karşı soruşturma yapıyorlar veya kovuşturma
yapıyorlar? Bunlarla ilgili neden iş veya işlem
yapıyorlar? diye hukuk devletinde şikâyet olmaz.
Bir yere bomba
atıldı, ihbar geldi.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Bitliste ne olmuş, takip ediyor musunuz Bitlisi?
Bir haftada 120 kişi gözaltında, 40 kişi tutuklu. Bomba
atıldı Bitliste, takip ediyor musunuz?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Adli makamlar İhbar geldi, biz dokunmayalım,
araştırmayalım, soruşturmayalım. mı diyecekler?
Güvenlik güçleri Biz bunun aslını astarını
araştırmayalım. mı diyecekler? Muşta dediğiniz,
başka yerde dediğiniz pek çok hadisede devletin güvenlik güçleri
Anayasa ve yasaların kendilerine verdiği görev ve yetkileri
sorumlulukla kullanıyor ve bunların gereğini yapıyor.
Yapmasınlar mı? Bir yerde gösteri var, eylem var, tedbir
almasınlar mı? Elbette alacaklar, görevlerini yapacaklar.
SIRRI SAKIK
(Muş) Masum insanların üzerine ateş açtılar, 2 insan
öldü, 8 insan yaralandı.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Ama burada bu lafı söyleyen şunu da söylese
Yani, bir aracın içerisinde dolu çoluk çocuğun üzerine
molotofkokteyli atıldığında, Serap kızımız
şehit olduğunda aynı tepkiyi gösterse herkes
alkışlardı, derdi ki: Yanlış yapılıyor.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben, bu vesileyle
herkesi saygıyla selamlıyorum.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Bitlis) Biz tepki gösterdik ama siz Muşa göstermediniz,
Bitlise, Diyarbakıra göstermediniz! Biz tepki gösterdik buna. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, sakin olalım lütfen.
Sayın Üskül,
buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Üskülün, Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunun, Türkiyedeki insan hakları ihlallerinden çok
yurt dışındaki Türklere yönelik insan hakları ihlalleriyle
ilgilendiği şeklindeki ifadelerine ilişkin açıklaması
İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuyla
ilgili eleştirilerin kabul edilecek bir yanı yok. Verilen bilgiler ne
yazık ki maddi gerçeklere uymuyor. İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonumuz şu ana kadar 30un üzerinde rapor
hazırlamıştır, 6 alt komisyonumuz şu anda
çalışmaktadır, yurt dışında hazırlanan
raporların sayısı sadece 5tir, 7 değil.
SIRRI SAKIK
(Muş) 6dır, 7ye hazırlık var.
İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ZAFER ÜSKÜL
(Devamla) - Biz 7 kez yurt dışına gitmedik...
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Bir hazırlık var, hazırlıyorsunuz peş peşe.
İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ZAFER ÜSKÜL
(Devamla) - 7 kez yurt dışına gitmedik, 5 kez gittik.
Ayrıca, eğer bizim ulusal çıkarlarımız gerektiriyorsa,
orada yaşayan yurttaşlarımızın hakları ihlal
ediliyorsa, tabii ki yurt dışına da gideceğiz, orada da
ülkemizin çıkarlarını sağlamak üzere mücadele edeceğiz,
orada da yurttaşlarımızı ve Türk kökenli insanları
savunmaya devam edeceğiz.
SIRRI SAKIK
(Muş) Peki, Bulanık sizin yurdunuz değil mi? Bulanık
sizin yurdunuz değil mi? İzmir sizin yurdunuz değil mi? Sakarya
sizin yurdunuz değil mi? Orada insanlar ölmedi mi?
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Burada her gün insan ölüyor!
İNSAN HAKLARINI
İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ZAFER ÜSKÜL (Devamla) -
Genellikle, tuhaf bir biçimde, İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonuyla ilgili olarak, doğruları saptırarak, kamuoyuna
yanlış bilgi vermek âdet hâline geldi. Muş Bulanıkta
yaşanan olaylarla Komisyonumuz ilgilenmiştir, ilgilenmeye devam
etmektedir.
SIRRI SAKIK
(Muş) Ne zaman? Seneye
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Gittiniz mi bölgeye? Bölgeye
gittiniz mi?
İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ZAFER ÜSKÜL
(Devamla) - Her olayla ilgili olarak ille de bir alt komisyon kurmamız
gerekmemektedir, buna imkânımız da yoktur. Şu anda 6 alt
komisyonun çalışmakta olduğunu söyledim; 5erden 30 kişi
eder bu. Dolayısıyla Komisyonumuzun imkânları çerçevesi içinde,
alt komisyon kuramadığımızda, Başkanlık olarak,
mutlaka insan haklarıyla ilgili ihlal olaylarıyla
karşılaştığımızda müdahale ediyoruz. Ama
bazıları ısrarla kendilerinin bu çalışmalara
katılmadığını iddia ediyorlar. İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun kurduğu, şimdiye kadar
kurduğu alt komisyonların önemli bir bölümünde biz muhalefeti
çoğunluk olarak belirledik, her siyasi partiden üye aldık, hatta
İç Tüzük gereği alt komisyonlara girme hakkı bulunmayanları
dahi alt komisyonumuza aldık. Bir değil, iki değil, üç
değil
Ama deniyor ki: Hayır, dışlanıyoruz, bizi alt
komisyona almıyorsunuz, incelemelere dâhil etmiyorsunuz.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Hikâye anlatma!
İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ZAFER ÜSKÜL
(Devamla) - Her şeyden önce Türk milletinin doğru bilgilendirilmeye
ihtiyacı var.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Hikâye anlatma!
İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ZAFER ÜSKÜL
(Devamla) - Bu tür bilgilerin saptırıldığı her durumda
doğru bilgileri kamuoyuna iletmek bizim görevimiz ve bunu yapmaya devam
edeceğiz.
Hepinize çok teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Bir daha genç ölsün
Hepsinin sorumluluğu sendedir. 30 tane genç öldü
Vanda.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim?
SIRRI SAKIK
(Muş) Bir şey söyleyeceğim. Ben, burada insan hakları
ihlali var diyorum. Bulanıkta insanların üzerine ateş
açıldı. Bunu onaylar bir edayla çıkıyor, İstanbulda
olan, kızımızla ilgili
Şimdi, bunun arkasına
sığınan anlayıştan nasıl hak, hukuk, adalet
beklenebilir?
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Böyle kıyaslama olmaz!
BAŞKAN
Anladım, tamam.
Teşekkür
ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti
Arasında İşgücü Değişimi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/620) (S.
Sayısı: 430) (Devam)
BAŞKAN -
Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.39
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.54
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
430 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarının
1inci maddesinde kalmıştık ama ona başlamadan önce bir
Danışma Kurulu önerisi geldi.
Danışma
Kurulu önerisini okutuyorum:
X.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
No: Tarih:
21.01.2010
Danışma
Kurulunun yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Bekir
Bozdağ Hakkı
Suha Okay
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Oktay
Vural Gültan
Kışanak
Milliyetçi
Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneriler:
Gündemin kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler
kısmında bulunan 458, 460 ve 426 sıra sayılı kanun
tasarılarının bu kısmın 6, 7 ve 8 inci
sıralarına, Gelen Kağıtlar listesinde yayınlanan ve
bastırılarak dağıtılan 463 Sıra Sayılı
kanun tasarısının ise 48 saat geçmeden bu kısmın 3
üncü sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesinin
Genel Kurulun, 27
Ocak 2010 Çarşamba günkü birleşiminde 463 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesinin;
463 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzüğün 91.
maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetveldeki şekliyle olmasının;
Genel Kurulun
Onayına sunulması uygun görülmüştür.
463 Sıra Sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı
(1/797)
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1.Bölüm 1-10 10
2.Bölüm 11-15 7
(Geçici
1. ve 2. Madde)
Toplam
Madde Sayısı: 17
BAŞKAN
Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti
Hükümeti Arasında İşgücü Değişimi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/620) (S.
Sayısı: 430) (Devam)
BAŞKAN 430
sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesini
okutuyorum.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
KUVEYT DEVLETİ HÜKÜMETİ
ARASINDA İŞGÜCÜ DEĞİŞİMİ
HAKKINDA ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 30
Mart 2008 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında İşgücü Değişimi
Hakkında Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili
Sayın Onur Öymen.
Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ONUR ÖYMEN (Bursa) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti ile Kuveyt Devleti Arasında İşbirliği
İçin Ortak Komite Kurulmasına Dair Anlaşma hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Meclisin gündemindeki anlaşma, gerçekten ülkemiz
için olumlu sonuçlar verebilecek bir anlaşmadır. Biz, Hükûmetin
Türkiye'nin menfaatlerine hizmet edecek anlaşmalar imzalamasını
olumlu karşılıyoruz ve destekliyoruz. Bütün mesele bu
anlaşmaların hayata geçirilmesidir, uygulanmasıdır.
Yurt
dışında bizim 4 milyondan fazla vatandaşımız
yaşıyor ve bu vatandaşlarımızın bulunduğu
ülkelerle buna benzer çeşitli anlaşmalar yaptık ama uygulamanın
her zaman beklediğimiz düzeyde olduğunu söyleyemeyiz. Kuveytte
olsun, başka ülkelerde olsun çok sayıda vatandaşımız
yaşıyor. Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde 3 milyondan fazla
vatandaşımız var. Bunların sorunlarıyla ilgili olarak
vaktiyle bizim de önerimiz üzerine bir Meclis araştırma komisyonu
kurmuştuk ve çok da kapsamlı bir rapor
hazırlamıştık. Şimdi, bu raporun uygulamasına
baktığınız zaman göreceksiniz ki daha hâlâ pek çok
eksiğimiz var. Onun için, bizim, Hükûmetten beklediğimiz,
imzaladığı bu tip anlaşmaların peşine
düşmesi, bunların uygulanmasına özen göstermesi, yurt
dışındaki işçilerimizin, iş
adamlarımızın, tüccarlarımızın, sivil toplum
örgütlerinin menfaatlerini korumasıdır.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye, son zamanlarda çeşitli ülkelerle birçok
anlaşma imzaladı, özellikle Orta Doğu ülkeleriyle. Bu tip
anlaşmalar imzalanması demin de söylediğim gibi- ilke olarak
olumludur. Bazen yirmi tane, otuz tane hatta daha fazla anlaşma
imzalandığını görüyoruz fakat bu anlaşmaların
uygulanmasında, demin söylediğim gibi, sorunlarla
karşılaştığımız da bir gerçektir.
Hükûmetin bir
politikası var: Komşularımızla sıfır sorun
politikası. Bu politika çerçevesinde imzalanan anlaşmalara
baktığımız zaman bazı anlaşmaların
sorunları giderici değil, sorun yaratıcı nitelikte
olduğunu görüyoruz. İşte, dün basına da yansıyan
Ermenistanla imzaladığımız son protokoller bunun
örneğini oluşturuyor. Bir anlaşma imzalarken bu
anlaşmanın kapsamını çok iyi değerlendirmemiz
lazım. Bu anlaşmaların içine bizim beklediğimiz hükümler
girmiş mi, girmemiş mi? Eğer sizin çok önem verdiğiniz
hususlar bu anlaşmanın içinde yoksa o zaman bu anlaşmayı
imzalamayacaksınız. İşte, Ermenistanla imzalanan
protokoller bu nitelikte protokollerdir ve biz bir taraftan bu protokolleri
imzalarken bir taraftan da Sayın Başbakanın ağzından
deklarasyonlar yaptık, beyanlarda bulunduk. Azerbaycan Parlamentosunda
konuşmalar yaptı Sayın Başbakan. Ne diyor? Bu
anlaşmada yer almayan bir hususun yerine getirilmesi -ki doğrudur
esası itibarıyla- bizim bu anlaşmaları onaylamamız
için şarttır. O zaman, bu söylediğiniz hususun içinde yer
almadığı protokolü niçin onaylıyorsunuz? Çünkü
uluslararası hukuka göre bir anlaşmanın içinde ne yazılıysa
tarafları bağlayacak metin odur.
Şimdi,
aynı şeyi Avrupa Birliğiyle imzaladığımız
Kıbrısla ilgili Ek Protokolde de yaptık. Protokolü
imzalıyorsunuz ondan sonra aynı zamanda bir deklarasyon
yayınlıyorsunuz. Biz bunu imzaladık ama şu anlayışla
imzaladık. Karşı taraf size diyor ki: Biz sizin
anlayışınızı kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Ne
imzaladıysanız esas odur, aynen bunu uygulayacaksınız. Ve
siz bunu Meclise getirip onaylatmadığınız için ve
uygulatmadığınız için sizin müzakere başlıklarınıza
veto uyguladılar, ambargo koydular. Sekiz müzakere
başlığını sırf bu yüzden açamıyoruz ve geri
kalan bütün müzakere başlıklarının da
kapatılmasını engellediler. Sırf içinde bizim kabul
edemeyeceğimiz unsurlar bulunan bir anlaşmayı biz başka
hususları da aklımızda tuttuğumuz için,
imzaladığımız için.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi bu Ermenistanla imzalanan anlaşmalar
da böyle. Bir anlaşmayı imzalarken mutlaka şundan emin
olacaksınız: Sizin için önemli olan unsurlar bunun içinde var mı
yok mu? On yedi seneden beri, AKP İktidarı da dâhil olmak üzere, biz
bu konuda şu politikayı izliyoruz: Biz, Ermenistan işgal
ettiği Azeri topraklarından çekilmeden, Karabağ meselesi
halledilmeden sınırı açmayacağız, diplomatik
ilişkiler kurmayacağız. diyoruz. Bugüne kadar politikamız
bu, bugün dâhil.
Ama öyle bir
anlaşma imzalıyoruz ki değerli arkadaşlarım, bu
anlaşmada bu bizim en çok önem verdiğimiz husus yer almıyor,
fakat biz sözlü olarak bunu söylüyoruz. Onun üzerine, işte, Ermenistan
Anayasa Mahkemesi bildiğiniz gibi bir karar aldı, bizim de endişe
ettiğimiz gibi Ermenistanın tutumunun bizimkinin tam tersi
olduğunu ortaya koyan bir karardır ve Ermenistan Anayasa Mahkemesinin
kararı Ermenistanı da bağlayacağı için, bizi son
derece rahatsız edici bir tablo ortaya çıktı.
Bir kere diyor ki
bu kararda açıkça: Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan bu
anlaşma, başka bir ülkeyle yapılacak bir
bağlantıyı hiçbir şekilde etkilemez. Yani bizim Ermenistan
olarak Azerbaycanla yapacağımız, yapmayacağımız
bir mutabakatla bunun hiç alakası yoktur, Anlaşmada ne
yazılıysa Türkiye onu yapacak.
İki:
Anlaşmada birçok husus yer alıyor, siz sınırı açmadan
geri kalan hususlara hiç bakmayız bile. diyor.
Bizim için son
derece önemli olan Kars Anlaşmasının Ermenistan için geçerli
olmayacağı izlenimini veren ifadelere yer veriyor. Başka?
Ermenistan Anayasasına atıfta bulunuyor. Ermenistan
Bağımsızlık Bildirgesi, biliyorsunuz Ermenistan
Anayasasının başlangıç bölümüne göre Ermenistan
Anayasasının ayrılmaz bir parçasıdır ve bunun 11inci
maddesine atıfta bulunuyor.
Ne diyor bu
11inci madde? 11inci madde diyor ki: Bugünkü Ermenistan Doğu
Ermenistandır. Peki, Batı Ermenistan nerede, Batı Ermenistan
neresi? Bugünkü Ermenistan Doğu Ermenistansa Batı Ermenistan neresi?
İşte, Türkiye'nin doğu toprakları. Yani şu anda
yürürlükte olan Ermenistan Anayasasında ve
Bağımsızlık Bildirgesinde Türkiye'nin
sınırlarının tanınmadığı bu ifadeyle
açıkça ortaya konuluyor ve Ermenistan Anayasa Mahkemesi de buna
atıfta bulunuyor.
Başka ne
diyor? Ermenistanın Türkiyeye karşı soykırım
iddialarını sürdüreceğine dair Bağımsızlık
Bildirgesinde ve Anayasada yer alan maddelere atıfta bulunuyor. Bu ne
demek oluyor? Bu şu demek oluyor: Türkiyeyle bu anlaşmayı
imzalamış olmamıza rağmen, biz Türkiye aleyhindeki
soykırım iddialarını sürdürmeye devam edeceğiz.
Şimdi daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum, vaktimiz de yok
ama değerli arkadaşlarım, bu Anayasa Mahkemesinin kararı
açıkça bu protokollerin imzalanmasının ne kadar yanlış
olduğunu ortaya koymaktadır. Sayın Başbakan da buna tepki
gösteriyor Bu mahkeme kararını değiştirsin. diyor.
Bilmiyorum, Ermenistan hukukuna göre veya geçmiş uygulamalarına göre
Anayasa Mahkemelerinin evvelce aldıkları kararları
değiştirmelerinin bir örneği var mı? Herhâlde Sayın Başbakan
böyle bir şey duymuş ki bunu söylüyor ama maalesef, bizim
bildiğimiz kadarıyla, dünyanın her ülkesinde anayasa
mahkemelerinin kararları kesindir ve bağlayıcıdır.
Ermenistan
Hükûmeti size gelecek, diyecek ki: Biz Anayasa Mahkemesinin bu kararıyla,
bu yorumuyla bağlıyız. Bunun ötesinde de hiçbir şey kabul
edemeyiz. Ne yapacaksınız?
Sayın
Başbakan gitti Moskovaya, Rusyadan, Ermenistanın Azeri
topraklarından çekilmesi için destek istedi. Başbakanın
ziyaretinin ertesi günü Rus Dışişleri Bakanı Lavrov
Erivanı ziyaret etti ve Erivanda yaptığı konuşmada
diyor ki: Türkiyeyle Ermenistan arasında yapılan protokolle
Ermenistan birliklerinin Azerbaycandan çekilmesi arasında hiçbir bağ
yoktur, hiçbir bağ görmüyoruz. O zaman, bizim bu Moskovaya
yaptığımız ziyaretin -hani, ekonomik ve ticari boyutunu bir
tarafa bırakıyoruz- siyasi açıdan verdiği sonuç ne oldu?
Hiçbir sonuç alamadık.
O bakımdan,
değerli arkadaşlarım, böyle anlaşmaları imzalarken son
derece dikkatli olacaksınız.
Bakınız,
Hükûmet Dubaide bir anlaşma imzaladı 2003 yılında. Ne
diyordu bu anlaşma? Diyordu ki: Amerikadan 1 milyar dolarlık hibe
veya 8,5 milyar dolarlık kredi almak karşılığında
biz Kuzey Iraka asker göndermeyeceğiz. Bunu taahhüt ediyor. Fakat, bu
basına sızıp büyük bir tepki uyanınca Türkiyede, Hükûmet
Meclise göndermedi. O zaman, kadük oldu, yürürlükten kalktı anlaşma.
Onun için, bir anlaşmayı imzalarken son derece dikkatli olmak
gerekiyor.
Demin
söylediğim bu Dubai Anlaşmasını, Kıbrıs ile
ilgili anlaşmayı Hükûmet imzaladıktan sonra Meclise göndermedi.
Peki, bu Ermenistan Anlaşmasını niye gönderdiniz? Ermenistan
Anlaşmasını Hükûmetin Ermenilerden beklediğimiz adım
atılmadan Meclise göndermesinin ne anlamı var? Şu anlamı
var: Hükûmet dış baskılara karşı kendisi muhatap olmak
istemiyor, Meclisi muhatap yapmak istiyor. Burada sakınca var. Daha önce
yaptığınız gibi bunu da Meclise sevk etmeyecektiniz.
Şimdi Biz görevimizi yaptık. diyor Başbakan ve bundan sonra
artık
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öymen.
ONUR ÖYMEN
(Devamla) Biz görevimizi yaptık. Bundan sonra top Meclistedir. Meclis
karar verecektir, Meclisi ikna edin. diyor. Bir taraftan da söylüyor tabii
Ermenistan bu topraklardan çekilmedikçe bu iş olmaz. falan gibi ama o
zaman sorarlar: Yani niçin bunları imzaladınız? Kim sizi
zorladı bu protokolleri imzalamaya? İçine istediğinizi
koyamıyorsunuz, onaylayacak durumda değilsiniz. O zaman bu
anlaşmaları niye imzaladınız? İşte biz onun için,
bugün Dışişleri Komisyonunda da söyledik, dedik ki: Bunları
geri gönderin Hükûmete. Hükûmet, Sayın Başbakanın söylediği
doğrultuda şartlarını tekrar ileri sürsün Ermenistana.
Ermenistanın geri çekilmesini sağladığımız anda
bu protokolleri yeniden imzalarız. İçine Kars Anlaşmasını
da koyarız. Türkiyenin çıkarlarına uygun bir hâle getiririz.
Şimdi,
şu anda Meclisin huzurunda olan metin Türkiyenin çıkarlarına
uygundur ama maalesef Hükûmetin imzaladığı bütün anlaşmalar
için bunu söyleyecek durumda değiliz.
Bu metni
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak onaylayacağımızı ifade
etmek istiyorum.
Yüce Meclise de
tekrar saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öymen.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kuveyt Devleti
Hükûmeti Arasında İşgücü Değişimi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının -sıra sayısı 430- açık oylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 214
Kabul : 214
(x)
Evet, her iki
ülke için de hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, 10uncu sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Kuveyt Devleti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve
Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
10.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti
Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/640) (S.Sayısı: 431)
(xx)
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
(xx)
431 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
431 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz talebi yok.
Maddelerine
geçilmesini oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE KUVEYT DEVLETİ ARASINDA
TARIM ALANINDA TEKNİK,
BİLİMSEL VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 30
Mart 2008 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kuveyt Devleti Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve
Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti
Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının sıra
sayısı 431- açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 209
Kabul : 210
Ret :
1 (x)
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.19
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.23
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
Sayın
milletvekilleri, gündemin 11inci sırasında yer alan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Sınai
İhracatın Geliştirilmesi Alanında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti
Hükümeti Arasında Sınai İhracatın Geliştirilmesi
Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/719) (S. Sayısı: 432)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonun bulunmayacağı dikkate alınarak, gruplar arasında
mutabakatı da göz önünde bulundurarak, sözlü soru önergeleri ve
alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 26 Ocak 2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum, hayırlı akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 18.24