DÖNEM: 23 CİLT: 59 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
53üncü
Birleşim
27 Ocak 2010 Çarşamba
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcının, Antalya Milletvekili Mevlüt
Çavuşoğlunun Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi
Başkanlığına seçilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, Muğlanın Köyceğiz ilçesine
bağlı Beyobası beldesindeki Yuvarlakçayda yapılmak istenen
hidroelektrik santrali nedeniyle çevre köylülerinin yaşadıkları
drama ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Türkiyedeki işsizlik, yoksulluk ve
gelir dağılımındaki adaletsizliğe ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin, bazı basın ve
yayın kuruluşlarına ve mensuplarına yönelik
saldırı olaylarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/533)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış ve 19 milletvekilinin, Vakıflar Genel
Müdürlüğünün imarethanelerdeki sıcak yemek
dağıtımına son vermesinin yol açacağı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/534)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, şeker
pancarı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/535)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Tokat ilindeki hayvan
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/536)
B) Tezkereler
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Bahreyn
Krallığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının geri verilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1074)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Devlet İstatistik Enstitüsü ile Kazakistan Cumhuriyeti
İstatistik Ajansı Arasında İstatistik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının geri verilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1075)
3.- Erişme
Kontrollü Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geri verilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1076)
VI.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Genel Kurul
gündeminin ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile (11/9)
esas numaralı gensoru önergesinin görüşme gününe ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve
15 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17
milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın, Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2
milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin,
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557, 2/561, 2/565,
2/570) (S. Sayısı: 463)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin, bazı milletvekillerinin,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıçın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
grubuna sataşması nedeniyle konuşması
3.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, Samsun Milletvekili Suat Kılıçın, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, Samsun Milletvekili Suat
Kılıçın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Samsun Milletvekili Suat Kılıçın,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
OYLAMALAR
1.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının oylaması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, narenciye ihracatında iadelerden oluşan
mağduriyete ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/11667)
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantepteki et kombinası
ihtiyacına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/11668)
3.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, Ordu İl Tarım Müdürlüğünün
çalışma raporuna ve internet sitesine ilişkin sorusu ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/11669)
4.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Sağlık Uygulama
Tebliğindeki değişikliklere ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
(7/11756)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.03te açılarak üç oturum yaptı.
Ağrı
Milletvekili Mehmet Hanifi Alır, Ağrı ilinin turizm
potansiyeline,
Muğla
Milletvekili Mehmet Nil Hıdır, Muğlanın Köyceğiz
ilçesindeki Yuvarlakçay Irmağı üzerinde kurulmak istenen
hidroelektrik santraline karşı yapılan eyleme,
Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu, hayvancılık sektörünün sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu,
İzmir
Milletvekili Oktay Vural,
Muğla
Milletvekili Mehmet Nil Hıdırın, şahsına
sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Romanya Senatosu
Dış Politika Komisyonu Başkanı ve beraberindeki Parlamento
heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 21 milletvekilinin,
çalışma hayatındaki sorunlara ve ilgili kesimlere duyarsız
kaldığı, görev ve sorumluluklarını yerine
getirmediği iddiasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçer hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/9) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündeme
alınıp alınmayacağı konusundaki ön görüşme
gününün Danışma Kurulu tarafından tespit edilip Genel Kurulun
onayına sunulacağı;
Bursa
Milletvekili Onur Öymen ve 28 milletvekilinin, Avrupa ülkelerinde Türklere
karşı görülen dışlayıcı ve ayrımcı
uygulama ve davranışların (10/529),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 35 milletvekilinin, tarımsal ilaç
kullanımı konusundaki sorunların (10/530),
Kütahya Milletvekili
Alim Işık ve 23 milletvekilinin, kimsesiz çocuklar ile sokakta
yaşayan ve çalışan çocukların sorunlarının
(10/531),
İstanbul
Milletvekili Mithat Melen ve 22 milletvekilinin, İstanbulun
sorunlarının (10/532),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı;
Açıklandı.
OECD
tarafından İsviçre Parlamentosunun ev sahipliğinde 10-12
Şubat 2010 tarihleri arasında İsviçrenin başkenti Bernde
düzenlenecek olan 2nci Parlamento Bütçe Yetkilileri Toplantısına
davet edilen TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinden oluşan bir
Parlamento heyetinin davete icabet etmesine,
TBMM
Başkanı Mehmet Ali Şahinin, İtalya Temsilciler Meclisi
Başkanı Gianfranco Fininin İtalyaya vaki davetine bir
Parlamento heyetiyle birlikte icabet etmesine,
İsveç
Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun vaki davetine icabetle, 8
-11 Şubat 2010 tarihleri arasında TBMMden bir Parlamento heyetinin
İsveçe resmî ziyarette bulunmasına,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar
Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin (2/3) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edilmedi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/667),
5inci (6/683),
8inci (6/715),
10uncu (6/732),
11inci (6/733),
17nci (6/779),
44üncü (6/900),
54üncü (6/948),
59uncu (6/973),
69uncu (6/988),
86ncı (6/1026),
91inci (6/1035),
287nci (6/1374),
309uncu (6/1408),
311inci (6/1412),
315inci (6/1417),
318inci (6/1421),
360ıncı (6/1471),
361inci (6/1472),
381inci (6/1499),
384üncü (6/1502),
439uncu (6/1565),
422nci (6/1568),
443üncü (6/1569),
453üncü (6/1583),
467nci (6/1597),
468inci (6/1598),
483üncü (6/1614),
505inci (6/1639),
518inci (6/1653),
530uncu (6/1666),
Esas
numaralı sözlü sorulara Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu cevap
verdi; soru sahiplerinden Tokat Milletvekili Reşat Doğru,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Karaman Milletvekili Hasan
Çalış, Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir de cevaplara
karşı görüşlerini açıkladılar.
Muş
Milletvekili Sırrı Sakık, Muş ilindeki öğrenci
yurtlarına ilişkin bir açıklamada bulundu.
Avrupa
Birliği Uyum Komisyonunda boş bulunan ve grubu bulunmayan siyasi
partiler veya bağımsız milletvekillerine düşen 1
üyeliğe, tek aday, Adana Milletvekili Mustafa Vural,
Plan ve Bütçe
Komisyonunda boş bulunan ve grubu bulunmayan siyasi partiler veya
bağımsız milletvekillerine düşen 1 üyeliğe Ankara
Milletvekili Mücahit Pehlivan, yapılan gizli oylama sonucunda,
Seçildiler.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın, Antalya Milletvekili Osman Kaptan
ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) tümü üzerinde bir süre
görüşüldü.
27 Ocak 2010
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşime 19.58de son verildi.
|
|
Sadık
YAKUT |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
Yusuf
COŞKUN |
|
Murat
ÖZKAN |
|
Bingöl |
|
Giresun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Gülşen
ORHAN |
|
|
|
Van |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 68
II.- GELEN KÂĞITLAR
27 Ocak 2010 Çarşamba
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin; 3194 Sayılı İmar Kanununun 36.
Maddesi ile 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun Ek 2. Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi (2/583)
(Adalet; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:14.1.2010)
2.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin; 4857 Sayılı
İş Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/584) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi:14.1.2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 Milletvekilinin, bazı basın ve
yayın kuruluşlarına ve mensuplarına yönelik
saldırı olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/533) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.12.2009)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalış ve 19 Milletvekilinin, Vakıflar Genel
Müdürlüğünün imarethanelerdeki sıcak yemek
dağıtımına son vermesinin yol açacağı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/534)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.12.2009)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, şeker
pancarı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/535) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.12.2009)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, Tokat İlindeki
hayvan üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/536) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.12.2009)
27 Ocak 2010
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi Başkanının seçimleri hakkında söz isteyen Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcıya aittir.
Buyurun Sayın Arıcı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Antalya Milletvekili
Abdurrahman Arıcının, Antalya Milletvekili Mevlüt
Çavuşoğlunun Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi
Başkanlığına seçilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 25 Ocak 2010 tarihinde Strasbourgda yapılan Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığı seçimi hakkında
gündem dışı söz almış bulunuyorum.
47 üyesi olan ve 800 milyon kişiyi temsil eden Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisi Başkanlığında artık bir
arkadaşımız oturuyor. Sizlerin de bildiği gibi, Antalya
Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, geçtiğimiz
pazartesi günü yapılan seçimlerde Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi
Başkanı seçildi. Kendisini kutluyor, ülkemiz için hayırlı
olmasını diliyorum.
Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, 2007 yılından bu
yana Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde sırasıyla Türk
Delegasyonu, Göç, Sığınma ve Nüfus Komitesi, Turizm, Ekonomik
İşler ve Gelişme Komitesi başkanlıkları
yaptıktan sonra şimdi de bu göreve seçilmiş bulunmaktadır.
Emeği geçen ve destek veren Türk Delegasyonuna ayrıca teşekkür
ediyorum.
47 Avrupa ülkesinin temsil edildiği, 318 asil, 318 de yedek
üyesi bulunan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin Dönem
Başkanlığını Türkiye'nin üstlenmiş olması,
ülkemiz açısından bu seçimin önemini bir kat daha
arttırıyor. Demokrasi ve insan hakları alanlarında
Avrupanın referans kurumu olan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, birçok
alanda sık sık gündeme gelen siyasi ve hukuki kriterlerin de
hazırlayıcısı konumundadır.
Değerli milletvekilleri, eskiden böyle üst düzey görevler
hayal bile edilemezdi. Şimdi ise Türkiye böyle şeylere
alışıyor. Güvenlik Konseyi üyeliği, İslam
Konferansı Örgütünde Genel Sekterlik ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi
Başkanlığı, bunlar çok önemli gelişmeler. Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığına seçilmemiz ise,
Sayın Cumhurbaşkanımızın tabiriyle, bütün bunların
taçlandırılması oldu. Bu görev bir Türkün Avrupada
geldiği en üst düzey görev olmakta. Altmış yıldır
kurucusu olduğumuz bir parlamentoya Türk başkanı seçtirmek gurur
vericidir. Kurulduğu günden günümüze kadar geçen altmış
yılda, sekiz Batı ülkesinin tekelinin dışında ilk kez
bir başka ülkeden başkan seçildi. Bu nedenle Başkanlık
ülkemiz için çok önemli. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi güçlenmesi, en önemlisi
demokrasi, insan hakları konularındaki gelişmeler ve
arkadaşımızın komisyonlardaki başarılı
başkanlık çalışmaları bu
Başkanlığı getirmiştir.
Sayın Çavuşoğlunun Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi Başkanlığına seçilmesinin ardından, Kasım
2010da Türkiye Avrupa Konseyinin karar organı Bakanlar Konseyinin dönem
başkanlığını da altı ay süreyle devralacaktır.
Türkiye'nin Avrupalı olup olmadığı
tartışmalarına burada noktayı koyuyoruz. Türkiyedeki
pozitif gelişmeler, Avrupa Birliğine giden yoldaki olumlu
adımlardır. Bunlar Türkiye'nin ne kadar güçlü bir ülke olduğunu
göstermektedir.
Avrupa Konseyi hakkında kısa bir bilgilendirme yapacak
olursak, 1949 yılından beri toplanan, Avrupa çapında başta
hukuk ve insan haklarının korunması, eğitim, kültür
alanlarında anlaşmalar kabul eden, hükûmetler arası bir
kuruluştur. Avrupa Birliğinden farklı bir örgütlenmedir. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa Konseyine bağlıdır.
Avrupa Konseyine Belarus, Kazakistan, Kosova ve Vatikan hariç tüm Avrupa
ülkeleri üyedir. Oysa Avrupa Birliği sadece 27 üyeli bir ekonomik
birlikteliktir. Avrupa Konseyinin Avrupa Birliğiyle
karıştırılmasının en önemli sebebi olan Avrupa
bayrağı esasında Avrupa Konseyine aittir. Avrupa Birliği,
Avrupa Konseyinin izniyle aynı Avrupa bayrağını
kullanmaktadır. 5 Mayıs 1949da on ülke, Belçika, Danimarka,
İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İsveç ve İngiltere, merkezi
Strasbourg olmak üzere Avrupa Konseyini kuran anlaşmayı
imzalamışlardır. Şu an Avrupa Konseyine kırk yedi üye
ülke bulunmaktadır. Türkiye anlaşmayı 1949 yılında
imzalamıştır.
Konseyin çalışma alanları, insan hakları,
medya, hukuki iş birliği, sosyal dayanışma,
sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik, yerel demokrasiler,
sınır ötesi iş birliği, çevre ve bölgesel planlamadır.
Kurum, AByle ilişkisi olmayan uluslararası bir teşkilattır
ancak AByle yakın iş birliği içindedir.
Değerli milletvekilleri, bir Türkün Avrupa Birliğinin
göbeğinde kırk yedi ülke parlamenterine başkanlık edecek
olması ülkemiz adına önemli bir referanstır, bununla gurur
duyuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arıcı, lütfen
tamamlayınız.
ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) Sayın
Başbakanımızın da ifade ettiği üzere, ülke ve millet
adına son derece sevindirici ve iftihar vesilesi olacak bu gelişmeyi
sizlerle paylaşmak istedim.
Tekrar hayırlı olması dileklerimi iletiyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Arıcı.
Gündem dışı ikinci söz, Muğlanın
Köyceğiz ilçesindeki Yuvarlakçayda yaşanan olaylarla ilgili söz
isteyen Muğla Milletvekili Gürol Ergine aittir.
Buyurun.
2.- Muğla Milletvekili Gürol
Erginin, Muğlanın Köyceğiz ilçesine bağlı Beyobası
beldesindeki Yuvarlakçayda yapılmak istenen hidroelektrik santrali
nedeniyle çevre köylülerinin yaşadıkları drama ilişkin
gündem dışı konuşması
GÜROL ERGİN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Muğla ili Köyceğiz ilçesine
bağlı Beyobası beldesindeki Yuvarlakçayda yapılmak istenen
hidroelektrik santrali nedeniyle çevre köylülerinin yaşadıkları
dramı açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlarken, Sayın Başkan, sizi, değerli milletvekillerini ve
yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Yuvarlakçayda gerçek bir
dram yaşanmaktadır. Burada kurulmak istenen hidroelektrik santrali
yalnızca 6 bin kişilik bir topluluğun ihtiyacını
giderebilecek bir elektrik üretecektir. Buna karşılık korkunç
bir çevre tahribatına, yöredeki bir belde ve altı köyün yüzlerce
yıldır o suyla beslenen 14 bin insanının aç ve susuz
kalmasına, alternatif ve ekolojik turizmin yok edilmesine neden
olacaktır.
Bu dramın bölge insanına yaşatılmasında,
Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının, Muğla
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun, DSİ Bölge
Müdürlüğünün, İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün ve son derece
yanlı raporlar düzenleyen bilirkişilerin, ama hepsinden önemlisi,
halkına insafsız davranan iktidarın çok büyük vebali
vardır.
Koruma Kurulu 15 Mayıs 2009 tarihindeki
toplantısında, önce bu bölgedeki 30 ağacın anıt
ağaç olduğuna karar vermiş, sonra aynı toplantıda, bu
ağaçlardan 8inin kesilmesini onaylamıştır. Özel Çevre
Koruma Kurumu 2009 yılı başında içme suyu
şişeleme tesisi yapmak isteyen bir şirkete, Yuvarlakçayın
her iki tarafındaki 500 metrelik mesafenin su yatağını
koruma sınırı olarak belirlendiğini, bu sınırlar
içerisinde herhangi bir faaliyet olamayacağını belirtmiş
ama her ne hikmetse, daha sonra çok daha vahim çevre katliamına yol açacak
hidroelektrik santrali kurulması isteminde bu alanın koruma
alanı olduğunu unutmuştur. Bilirkişi raporunda
Yuvarlakçayda balık yetişmediğini belirtmiştir. Oysa çevre
köylüleri bu çaydan tuttukları balıkları tüketmektedir.
Köyceğiz Orman İşletme Müdürlüğü anıt
ağaçları acımasızca kesmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu çayın suyu içilebilir
nitelikte bir sudur. Altı köy ve bir belde bu suyla topraklarını
sulamaktadır. Yuvarlakçayın debisi 5 metreküp/saniye değil, 3,5
metreküp/saniyedir. Projede, kadim hakkı olduğu hâlde
Zeytinalanı köyünün su hakkı tamamen unutulmuş,
Pınarköydeki iki değirmen, Araplar ve Uzuncabük mahalleleri hesaba
katılmamıştır.
Yapılacak santral yaz aylarında
çalışmayacağından, yazın görülen elektrik
sıkıntısına hiçbir katkı sağlamayacaktır.
Eğer proje 1.900 litre/saniye tarımsal amaçlı, kadimden gelen su
kullanım haklarını korursa, kalan 1.400 litre/saniye sudan
üretilecek elektriğin hiç kimseye yararı olmayacaktır.
Santralin yapılmasıyla Köyceğiz Dalyan
havzasının tuzlu su yoğunluğu artacak, tarım
toprakları çoraklaşacaktır.
Hidroelektrik santralinin yapılması ile köylüler bu
sudan ne içme suyu ne de kullanma suyu olarak yararlanabilecektir.
İnanılmaz güzellikteki doğa katledileceğinden yörenin
turizm özelliği kalmayacaktır.
İşte, yörenin binlerce köylüsü bu gerçeği
gördüğü için, kendi yaşamına, çocuklarının
yaşamına kastedildiğini bildiği için, kendisine
zulmedildiğini anladığı için eksi 10 derece soğukta
suyunun başında çadırlarda gecelemektedir.
Bir sayın yöre milletvekili dün bu kürsüden köylünün
kışkırtıldığını söylemiştir.
Sayın milletvekili haklıdır, bölgenin köylüsü
kışkırtılmaktadır. Onu kışkırtanlar
suyuna el koymak isteyenlerdir, ekmeğini elinden almak isteyenlerdir,
sermayeye ve Başbakanına yaranmak güdüsüyle yalan yanlış
bilgileri bu Meclis çatısı altında dillendirenlerdir. Bu
köylüleri kışkırtanlar, tıpkı ekmeği için ölümü
göze alan Tekel işçilerini günlerce görmezden gelip Biz
haksızlık yaptık ama yaptığımız
haksızlık Tekel işçisine merhametli davranmamızdır.
diyebilenlerdir ve Tekel işçileri provoke ediliyor. diyen Sayın
Başbakanın taa kendisidir. Ama günlerdir Tekel işçisini yok
sayan Sayın Başbakan pabucun pahalı olduğunu görmüş ve
kararlı duruşuyla kendisini dize getiren Tekel işçisine
Buyurun, gelin, görüşelim. demek zorunda kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ergin, lütfen tamamlayınız.
GÜROL ERGİN (Devamla) Teşekkür ederim.
Yuvarlakçaydaki suyuna sahip çıkan, Beyobası,
Pınarköy, Zeytinalanı, Kavakarası, Tepearası köylerinde
yaşayan köylü kardeşlerimiz de, seksen yaşındaki
nineleriyle verdikleri yaşam mücadelesindeki şanlı
direnişleriyle zalimleri mutlaka dize getirecektir. Biz de belediye
başkanlarımızla, il genel meclisi üyelerimizle,
milletvekillerimizle onların daima yanında olacağız.
İktidarı, muhalefet gibi halkının yanında olmaya, dün
bu kürsüde konuşan sayın milletvekilini de, eğer yüreği
yetiyorsa Yuvarlakçaya gitmeye, burada söylediklerini Suyumu vermemek için
ölmeyi göze aldım. diyen seksenlik ninelerimize söylemeye, iş
aş mücadelesi veren insanlarımızın yanında olmaya
çağırıyor; Sayın Başkan, sizi, değerli
milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyor, suyuna ve
yaşamına sahip çıkan halkıma sevgiyle
sarılıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ergin.
Gündem dışı üçüncü söz, ülkemizdeki yoksulluk ve
işsizlik sorunları hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili
Mümin İnana aittir.
Buyurun Sayın İnan. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, Türkiyedeki işsizlik, yoksulluk ve gelir
dağılımındaki adaletsizliğe ilişkin gündem
dışı konuşması
MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; ülkemizdeki
işsizlik ve yoksulluk hakkında gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
Toplumumuzun bugün karşı karşıya olduğu
büyük ve sayısız sorunlar oldukça kaygı verici bir hâl
almıştır. Bunların başında işsizlik,
yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliği gelmektedir.
Bu durum insani ilişkileri çökertip en başta aile yapılarında
çözülmelere yol açarak dayanışma, yardımlaşma,
fedakârlık, birlik ve beraberlik gibi tüm toplumlara örnek gösterilecek en
önemli hasletlerimizi bile tahrip etmektedir. Bu değerlerin tahrip
olması, ailesi ve çevresine karşı sorunlu, sosyal olaylara
karşı duyarsız, topluma yabancılaşmış
bireylerin yetişmesine neden olarak toplumumuzun sosyal çürümesine yol
açmaktadır. Bugün boyutları giderek derinleşmiş, ekonomik
olmanın ötesine geçmiş bu sorunlar toplumumuzu hızla sosyal bir
kaosa doğru sürüklemektedir.
Devri iktidarınızda Türkiyenin bütün dengeleri
bozulmuş, bunun sonucu olarak da işsizlik, yoksulluk ve gelir
dağılımı adaletsizliği had safhaya
ulaşmıştır. 2002 yılında yüzde 10,3 ile
devraldığınız işsizlik oranları bugün cumhuriyet
tarihinin rekorlarını kırarak yüzde 15lere
yaklaşmış, eğitimli genç işsizler oranımız
ise yüzde 25leri bulmuştur. Son zamanlarda basına yansıyan bir
ankette, gençlerin Türkiyede gelecekleriyle ilgili umutlu
olmadıkları ve gençlerimizin dörtte 3ünün yurt
dışında yaşamak istediklerini ifade ettikleri ortaya
çıkmıştır. Bir taraftan bütün illere üniversite açmakla
övünen Sayın Başbakan, bir taraftan Her üniversite mezununa iş
bulmak zorunda mıyız? diyerek kendisinden iş talebinde bulunan
gençleri azarlamaktadır. Evet, bir başbakan gerekli tedbirleri alarak
piyasaları uygun hâle getirmek ve gençlere iş bulmak zorundadır.
Vatandaş kendisine bu sorunları çözmesi için yetki vermiştir.
Bugün geçici bir taşeron işi için bile alınacak işçi
sayısının 100 katı, belki bin katı insanın
müracaat ettiği iş başvuruları, izdihamların
yaşandığı sınav ortamları ülkeyi nereden nereye
getirdiğinizin en açık fotoğraflarıdır. Böyle bir
ülkede gençlerimiz, hayata nasıl tutunacaklarının
cevabını Sayın Başbakandan beklemektedirler.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; dünyadaki bütün toplumlarda zengin, hâli vakti yerinde
olanlar ve yoksullar her zaman olmuştur ve olmaya devam edecektir. Esas
olan, toplumdaki zengin ve hâli vakti yerinde olanların
artırılması, yoksulların sayısının ise en
aza indirilmesidir. Küreselleşen dünyada varlıkların ve
sermayenin çok az insanın elinde toplanması dünyadaki hâli vakti
yerinde olanları da hızlıca eritmekte ve toplumlarda yoksul
sayısını giderek artırmaktadır. Dünyanın birçok
yerinde olduğu gibi ülkemiz de, toplam kazançları insani
varlığın devamı için gerekli olan yiyecek, içecek, giyecek
ve barınma gibi asgari düzeydeki fiziki ihtiyaçlarını
karşılamaya yetmeyen insanlarla doludur ve insanlar bu temel
ihtiyaçları elde edememe durumunda kaldıkları için az veya çok
açlık çekmektedirler.
Maalesef ülkemizde de başta işsizler, asgari ücretle
çalışanlar ve emekliler olmak üzere 15 milyona yakın
insanımız açlık sınırının altında, 45
milyona yakın insanımız da sivil toplum
kuruluşlarının açıkladığı rakamlara göre,
yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.
Bunun nedeni, yedi buçuk yıllık AKP İktidarı döneminde
gelir dağılımının sürekli bozulmasıdır.
OECDnin üye 30 ülkeden 24ünü kapsayan Gelir Dağılımı
konulu raporunda ülkemiz, maalesef, Meksikadan sonra gelir dağılımı
en bozuk ikinci ülke olarak yer almıştır. Yine ABDde yoğun
tartışma yaratan ve refah düzeyini tespite yönelik hazırlanan
Legatum Refah Endeksine göre 2007 yılında refah açısından
104 ülke içerisinde 45inci sırada yer alan ülkemiz 2008 yılında
61inci, 2009 yılında ise 69uncu sıraya gerilemiştir. Yani
uygulanan yanlış politikalar yüzünden son iki senede Türkiye refah
açısından 24 basamak birden geriye gitmiş, açlık ve
yoksulluk sınırı altında yaşayan insan
sayısı toplam 60 milyona ulaşmıştır. Bu tablo,
matematikle arası çok iyi olmayan Sayın Başbakanın
geometrik başarısıdır.
Forbes dergisinin her yıl düzenlemiş olduğu dolar
milyarderleri listesinde Türkiyede 2002 yılında dolar milyarderi
sayısı 8 iken, 2006 yılında bu sayının 26ya,
2008 yılında ise, Türkiye'de işsizlik artarken dolar milyarderi
sayısının 35e çıkması ve servetlerinin gayrisafi
millî hasılanın yüzde 9unu oluşturması gelir
dağılımındaki çarpıklığın bir
göstergesi olarak ortadadır ve bu Hükûmetin büyük bir
başarısıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İnan, lütfen,
tamamlayınız.
MÜMİN İNAN (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; 57nci Hükûmet tarafından alınan tedbirlerle
Türkiye ekonomisi 2002den itibaren büyüme trendine girmiş; 2004ten
sonra, ekonomik performansınızdaki kötü gidişe bağlı
olarak işsizlik ve yoksulluğun hızla arttığı ve
büyümenin yavaşladığı devletin resmî rakamlarında
açıkça görülmektedir. Kötü yönetiminizden kaynaklanan bu durumu dünyadaki
krize bağlamaya çalışsanız da vatandaş artık
bunlara inanmıyor. Sayın Başbakan aslında direkt ifade
etmese de dönemlerinde Sosyal Yardım Fonundan ne kadar çok kömür ve
gıda dağıttığıyla övünürken, bir bakıma,
Türkiyedeki yardıma muhtaç ve yoksul sayısının her geçen
gün hızla arttığını itiraf etmektedir. Türkiyenin
bugünkü görünen çarpık tablosundan hükûmetleriniz ve Sayın
Başbakan sorumludur.
Yedi buçuk yıldır her gün gözyaşı
edebiyatıyla mağdur rolleri oynayan Hükûmet yetkililerinin, bu
sorunları çözmek için ellerini tutan varsa bunları burada açık
açık dile getirmeleri gerekir çünkü medya üzerinden polemik yaratıp
vatandaşa mesaj vermek onun karnını doyurmuyor. Vatandaş
Onurlu bir yaşam hakkı benim insani hakkımdır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın İnan.
MÜMİN İNAN (Devamla) Ben teşekkür ediyorum.
Yalnız son cümle olarak şunu söylemek istiyorum: Bütün
bu sorunları çözmek üretimle doğrudan ilgilidir ama maalesef
Hükûmetin sözlüğünde üretim yoktur, sadece satmak vardır.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mardin Milletvekili Emine Ayna
ve 19 milletvekilinin, bazı basın ve yayın
kuruluşlarına ve mensuplarına yönelik saldırı
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/533)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
4 Aralık 1994te bombalanan Özgür Ülke Gazetesi başta
olmak üzere muhalif basın yayın kuruluşları ve
çalışanlarına karşı yapılan ve faili meçhul kalan
saldırıların tüm yönleriyle araştırılması ve
aydınlatılması amacıyla Anayasanın 98inci İç
Tüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
1) Emine Ayna (Mardin)
2) Fatma Kurtulan (Van)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Sırrı Sakık
(Muş)
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Bengi Yıldız (Batman)
7) M. Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Akın Birdal (Diyarbakır)
9) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) Pervin Buldan (Iğdır)
12) Sebahat Tuncel (İstanbul)
13) Nuri Yaman (Muş)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
16) Sevahir Bayındır (Şırnak)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Şerafettin Halis (Tunceli)
19) Özdal Üçer (Van)
20) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
Gerekçe:
4 Aralık 1994te Özgür Ülke Gazetesi'nin İstanbul merkezi
ile İstanbul ve Ankara büroları bombalı saldırıya
uğramış; olayda gazete çalışanı Ersin
Yıldız hayatını kaybetmiş, 23 kişi de
yaralanmıştır.
Gazetenin İstanbul Kumkapı'daki merkezinde yaşanan
patlamada binanın kolonları yıkılmış,
kullanılamaz hâle gelmiştir; binada bulunan bütün işyerleri
zarar görmüştür. Aynı gün üç yerde yapılan bombalı
saldırılar sonucu, Gazetenin bütün arşivi ve gazetenin
basımı için kullanılan bütün teknik yapı yok
edilmiştir. Aradan 15 yıl geçmesine rağmen, bu
saldırıların sorumluları bulunmamış, olayda
ihmali olanlara ilişkin de hiçbir işlem
yapılmamıştır.
1990lı yıllar boyunca, muhalif gazete büroları
baskı ve saldırılara maruz kalmış, gazetenin
farklı birimlerinde çalışan 21 kişi öldürülmüş,
muhabir, gazete yöneticisi, yazar, gazete dağıtımcısı,
yüzlerce çalışan saldırılarda yaralanmış, bu
olayların tümü "faili meçhul" olarak kalmıştır.
Gazeteci Yahya Orhan 31 Temmuz 1992'de, gazete personeli Hüseyin
Deniz 8 Ağustos 1992'de, köşe yazarı Musa Anter 20 Eylül
1992'de, gazete personeli Hafız Akdemir 8 Haziran 1992'de, Özgür Gündem
Şanlıurfa temsilcisi Kemal Kılıç 18 Şubat 1992'de,
Yeni Ülke muhabiri Cengiz Altun 24 Şubat 1992'de "kimliği
belirlenemeyen saldırgan ya da saldırganlar tarafından"
öldürülmüştür. Özgür Gündem'in Bitlis muhabiri Ferhat Tepe 28 Temmuz
1993'te kaçırıldıktan sonra, 4 Ağustos 1993 tarihinde
cesedi bulunmuştur. Bu "faili halen meçhul" gazeteci
cinayetlerinde Namık Tarancı, Mehmet Şenol, Adnan Işık,
Orhan Karaağan, Seyfettin Tepe, Çetin Abayay, Hasan Aydın,
Yalçın Yasa, Mehmet Sancar, Nazım Babaoğlu, Serhat Tepe, Zülküf
Akkaya, Haşim Yasa, Mehmet Zeki Aksoy ve Macit Akgün
yaşamını yitirmiştir.
Gazete bürolarına, satış büfelerine yönelik
saldırılardan bazıları ise şunlardır:
Ağustos 1992'de gazeteci Burhan Karadeniz uğradığı
saldırı sonucu ağır yaralanmış ve sakat
kalmış, 16 Kasım 1992'de Kadir Saka'nın gazete büfesi
kundaklanmış; 15 Ocak 1993'te Diyarbakır'da gazete çalışanı
Eşref Yasa'ya silahlı saldırı yapılmış; 26
Eylül 1993'te bir gazeteci çocuk Mehmet Balamir Diyarbakır'da gazete
satarken bıçakla yaralanmıştır. 17 Kasım 1992'de
Bingöl'de gazete bayiine ait bir araç silahla tahrip edilmiştir. Bütün bu
olaylar da "faili meçhul" karanlığındadır.
4 Aralık 1994'te Özgür Ülke Gazetesi bürolarına yönelik
saldırılarla ilgili, İstanbul 4'üncü İdare Mahkemesi'nin
31/01/2000 ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 16/03/2000 tarihli
kararlarında devletin sorumluluğu vurgulanırken, gerek bu olaya
gerekse 1990 ile 2000 yılları arasında meydana gelen olaylara
ilişkin yargısal süreçte hiçbir ilerleme
sağlanmamıştır.
Gerek Özgür Ülke Gazetesi gerekse bu muhalif yayın
geleneğini takip eden gazete ve çalışanlarına yönelik
saldırılar çeşitli defalar yargı ve araştırma ve
raporların konusu olmuş "sistematik, önceden görülen" saldırılar
olarak nitenmiş olsa da hiçbir zaman bu olayların failleri,
arkasındaki sorumlular, çeşitli devlet içi çetelerle
bağlantılar ortaya çıkartılmamıştır.
TBMM'nin 12/11/1996 tarihli kararıyla kurulan;
Yasadışı örgütlerin Devletle Olan Bağlantıları
ile Susurluk'ta Meydana Gelen Kaza Olayının ve Arkasındaki
İlişkilerin Aydınlatılması Komisyonunun raporunda
defaten Özgür Ülke Gazetesi ile benzer yayın politikası izleyen
muhalif basına ve gazetecilere yönelik saldırılara
değinilmiş, fakat çoğu ölüm ve sakatlanmalarla sonuçlanan yüzü
aşkın olay "faili meçhul" kalmıştır.
Özgür Ülke gazetesi başta olmak üzere, benzer yayın
politikası izleyen muhalif gazetelere yönelik hukuk dışı
uygulamaları, saldırıları, yaralamaları, cinayetleri
ve uğratılan maddi manevi zararı tespit etmek, olayların
aydınlatılması için ön açıcı olmak ve demokrasimiz
için bir utanç olan bu dönemi aydınlatmak için Anayasa'nın 98inci,
İç Tüzüğü'nün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
2.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalış ve 19 milletvekilinin, Vakıflar Genel Müdürlüğünün
imarethanelerdeki sıcak yemek dağıtımına son
vermesinin yol açacağı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/534)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün
İmarethanelerdeki sıcak yemek dağıtımı
uygulamasından vazgeçmesinin muhtaç, güçsüz ve kimsesiz
vatandaşlarımız üzerinde oluşturacağı etkilerin
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98. ve TBMM içtüzüğünün 104
ve 105. maddesi uyarınca Meclis araştırması
açılmasını saygılarımla arz ve talep ederiz.
1) Hasan Çalış (Karaman)
2) Reşat Doğru (Tokat)
3) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
4) Cemaleddin Uslu (Edirne)
5) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
6) Mehmet Günal (Antalya)
7) Behiç Çelik (Mersin)
8) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon
9) Alim Işık (Kütahya)
10) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
11) Ali Uzunırmak (Aydın)
12) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
13) Mustafa Enöz (Manisa)
14) Mustafa Kalaycı (Konya)
15) Gürcan Dağdaş (Kars)
16) Cumali Durmuş (Kocaeli)
17) Necati Özensoy (Bursa)
18) Akif Akkuş (Mersin)
19) Recep Taner (Aydın)
20) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
Gerekçe:
İmarethaneler ilk olarak Peygamber Efendimiz zamanında,
ilim öğrenmek ve öğretmekle görevli Medineli Ensarlar ve Muhacirlerin
fakirleri için oluşturulmuştur. İmarethane müessesesi daha
sonraları dört halife, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar
döneminde de sürdürülmüştür.
Osmanlı döneminde ilk önceleri yiyecek, içecek, giyecek ve
sağlık gibi birçok hayır işlerinin
yapıldığı kurumlar olarak kurulmuş olan imarethaneler,
günümüzde sadece sıcak yemek dağıtan mekanlara
dönüşmüştür. O dönemlerde medrese talebeleri, yolcular, muhtaç ve
kimsesizleri doyurmak amacıyla kurulan imarethaneler, bugün sosyal
güvencesi bulunmayan veya net geliri asgari ücret miktarından fazla
olmayanlar ile 2022 sayılı Kanuna tabi 65 yaşını doldurmuş
muhtaç, güçsüz ve kimsesiz vatandaşlarımıza sıcak yemek
hizmeti vermektedir.
İmarethane hizmetleri, her dönemde sunulması gereken
sosyal bir hizmettir. Tarihi çok eskiye dayanan ve Peygamberler döneminden
günümüze kadar yaşatılarak getirilen imarethane geleneği, ne
yazık ki, yeni yılla birlikte hükümetin aldığı bir
kararla tarih olmaya hazırlanıyor. İmarethanelere bir genelge
gönderen genel müdürlük, 2010 yılı içinde muhtaç, düşkün ve
kimsesiz evlere sıcak yemek dağıtılmayacağını
ve kuru gıda dağıtılacağını
bildirmiştir.
Sıcak yemek dağıtımı uygulamasından
vazgeçerek, vatandaşlarımızı yüzüstü bırakmaya
hazırlanan Vakıflar Genel Müdürlüğü, bundan böyle muhtaç, güçsüz
ve kimsesiz vatandaşlarımıza bulgur, pirinç, mercimek, nohut ve
fasulye gibi kuru gıdalar dağıtmayı planlamaktadır.
Böylece, Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü, hayatta kimi
kimsesi kalmamış ve çoğunluğu da yatalak olan binlerce 65
yaşını doldurmuş muhtaç, düşkün ve kimsesiz
vatandaşlarımıza kuru gıdalar dağıtarak, "al
kendi yemeğini kendin yap" diyecek. Yeni uygulama, ülkemizin hemen
hemen her ilinde birçok evde mağduriyete neden olacaktır.
Çünkü, sıcak yemek uygulaması kapsamında ülke
genelinde hizmet veren 108 imarethane eliyle Adana, Mersin, Bitlis, Siirt,
Muş, Van, Hakkâri, Şırnak, Bingöl, Mardin, Erzurum, Gaziantep,
Şanlıurfa ve Adıyaman'da 1000'er kişiye, Bolu,
Çankırı, Antalya, Isparta, Burdur, Aydın, Denizli,
Balıkesir, Yalova, Sakarya, Edirne, Kırklareli, Hatay, Kilis,
Kahramanmaraş, Tekirdağ, Kocaeli, İzmir, Manisa, Kastamonu,
Bartın, Karabük, Zonguldak, Kayseri, Kırşehir, Nevşehir,
Niğde, Konya, Aksaray, Karaman, Kütahya, Afyon, Uşak, Eskişehir,
Samsun, Ordu, Sinop, Sivas, Yozgat, Tokat, Amasya, Çorum, Trabzon, Rize,
Gümüşhane, Artvin ve Giresun'da 700'er kişiye, Osmaniye, Düzce,
Iğdır, Ağrı, Kars, Erzincan, Ardahan, Malatya,
Elâzığ ve Tunceli'de 750'şer kişiye, Ankara'da bin 300,
İstanbulda 15 bin 100, Çanakkalede 600, Bayburtta 650, Batman'da bin
500, Diyarbakır'da 2 bin kişiye, Bursa ve Kırıkkale'de
900'er kişi, Bilecik ve Muğla'da 550'şer kişi olmak üzere
toplam 78 bin 450 kişiye sıcak yemek dağıtımı
yapılmaktadır.
Muhtaç vatandaşlarımızı bir tas çorbaya hasret
bırakacak bu karar mutlaka yeniden gözden geçirilerek,
değerlendirilmesi gerekmektedir. Yemek hizmetlerinden yararlanan bu
vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu kendi
yemeğini kendisi yapamayacak şekilde kimsesiz ve düşkün
durumdadır. Düşkün vatandaşlarımıza devlet
kış ortasında bir kap yemek vermezse, kim bu
vatandaşlarımıza bir tas çorba verecektir?
Ülkemizde son yıllarda yaşanan gelişmeler,
imarethanelere her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğunu
göstermektedir. Ekonomik kriz ve bu krize bağlı olarak ortaya
çıkan işsizlik muhtaç, güçsüz ve kimsesiz
vatandaşlarımızın sayılarını her geçen gün artırmaktadır.
Bu konudaki yoksulluk ve açlık sınırı rakamları da
bunu işaret etmektedir.
Bu nedenle; muhtaç, güçsüz ve kimsesiz
vatandaşlarımıza imarethaneler yoluyla sıcak yemek
dağıtılması uygulamasından vazgeçilerek, bunun yerine
kuru gıda dağıtılması uygulamasının
getireceği muhtemel sorunların araştırılarak, gerekli
önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98. ve TBMM
içtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulması fayda sağlaması
bakımından yerinde olacaktır.
3.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 20 milletvekilinin, şeker pancarı üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/535)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizdeki Pancar Üreticilerinin sorunlarının giderek
artması ve üretimin durma noktasına gelmesi nedeniyle,
sorunların araştırılarak, alınması gereken
tedbirler konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105.
maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını
arz ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) İzzettin Yılmaz (Hatay)
4) Akif Akkuş (Mersin)
5) Behiç Çelik (Mersin)
6) Hasan Çalış (Karaman)
7) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
8) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
9) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
10) Mithat Melen (İstanbul)
11) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
12) Recep Taner (Aydın)
13) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
14) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
15) Mustafa Enöz (Manisa)
16) Rıdvan Yalçın (Ordu)
17) Alim Işık (Kütahya)
18) Cumali Durmuş (Kocaeli)
19) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
20) Beytullah Asil (Eskişehir)
21) Mustafa Kalaycı (Konya)
Gerekçe:
Şeker pancarı Türk tarımı açısından
çiftçiyi tarlaya ve köye bağlayan, ailenin tüm fertlerine
çalışma imkânı sağlayan, nüfusu kırsal kesimde tutan,
haliyle iç göçü yavaşlatan ürünlerin başında gelmektedir. Bugün
ilimizin nüfusu gittikçe azalmaktadır.
Şeker pancarı katma değeri en yüksek üründür.
Yetiştiği alanlarda, diğer ürünlere göre 4 kat daha fazla katma
değer sağlamaktadır. Gerek İlimizde gerekse bölgemizde bu
endüstri ürününü rahatlıkla yetiştirebileceğimiz uygun durumdaki
tarım alanlarımız mevcuttur.
Aynı zamanda hayvancılık,
taşımacılık gibi sektörlerle de direkt ilişkili
bulunan şeker pancarı, dolaylı ve dolaysız yollardan birçok
sektöre de gelir sağlamaktadır.
Şeker pancarı istihdam sorununa çözüm olacak en önemli
ürünlerden biridir. Çapa ve hasat dönemlerinde 250 bin tarım işçisi
ile işsizlere 120 gün süreyle iş imkânı sağlamaktadır.
Aynı zamanda bir dekar şeker pancarı tarımı,
tarımda ve sanayide toplam 93 saat istihdam yaratmaktadır.
Türkiye dünyada pancar sektörünü desteklemeyen tek ülke
durumundadır ve bütçeden tek kuruş pay almamaktadır. AB ve
ABD'de çiftçilere ve sektöre yönelik desteklerle maliyetler düşük
tutulmuştur. Buralarda çiftçi başına ortalama 1.650 euro destek
sağlandığı, ülkemizde ise bu rakam 142 euro civarında
seyretmektedir.
Yine AB ülkeleri mevcut stoklarına rağmen Şeker
pancarı üretimini kısmamakta, her yıl dahili tüketimlerinin
üzerinde üretim yapmaya devam etmektedirler.
Ülkemizde 2003 yılından itibaren Pancar çiftçisine
sürekli kota koymak suretiyle pancar üreticisin eli kolu
bağlanmıştır. Bunlara girdi maliyetlerinin
artışı da eklenince çiftçi, bu katma değeri yüksek üründen
vazgeçmeye zorlanmıştır. Gerek yetiştirme, gerekse kalite
açısından en iyi ürünün yetiştiği ülkemizin,
kaynaklarının israf edilmemesi ve ithalata bağımlı
olmaktan kurtarılması gerekmektedir. Araştırma önergemiz bu
amaçla hazırlanmıştır.
4.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 20 milletvekilinin, Tokat ilindeki hayvan üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/536)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tokat İlindeki Hayvan Üreticilerinin sorunlarının
giderek artması ve üretimin durma noktasına gelmesi nedeniyle,
sorunların araştırılarak, alınması gereken
tedbirler konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105.
maddeleri gereğince Meclis araştırması
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) İzzettin Yılmaz (Hatay)
4) Akif Akkuş (Mersin)
5) Behiç Çelik (Mersin)
6) Hasan Çalış (Karaman)
7) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
8) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
9) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
10) Mithat Melen (İstanbul)
11) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
12) Recep Taner (Aydın)
13) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
14) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
15) Mustafa Enöz (Manisa)
16) Rıdvan Yalçın (Ordu)
17) Alim Işık (Kütahya)
18) Cumali Durmuş (Kocaeli)
19) Mustafa Kalaycı (Konya)
20) Beytullah Asil (Eskişehir)
21) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
Gerekçe
Ülkemiz mevsimsel ve coğrafi yapı olarak her türlü küçük
ve büyükbaş hayvan yetiştirilmesine müsait bir konumdadır. Her
bölgenin kendine has büyük ve küçükbaş hayvan çeşidi vardır.
Ancak son yıllardaki yanlış politikalar, ülkemizde
ve Tokat İlinde hayvancılığı bitirme noktasına
getirmiştir. Gerekli Devlet desteği alamayan üreticiler mağdur
edilmiş, yem ve benzeri hayvan üretiminde önemli rol oynayan girdi
maliyetlerinin yükselmesi, üreticilerimizi üretimden vazgeçirmiştir.
Bu durum hayvandan elde edilen, süt, yoğurt, peynir, yağ
gibi temel ihtiyaç maddeleri ile deri sanayi üretim fiyatlarını da
doğrudan etkilemektedir.
Tokat ilinde bulunan mandıralar birer birer
kapanmaktadır. Tarımın bu kolunda çalışan vatandaşlarımız
maddi ve manevi olarak mağdur olmaktadır.
Tabii tohumlama çalışmalarında yeterli sayıda
damızlık boğa bulunamaması, köy şartlarında
hayvanların iyi beslenememesi, hastalık bulaşabilmesi, bir
damızlık boğanın bir aşım sezonunda 40-60
baş ineği tohumlayabilmesinden ötürü hayvan ıslahında
yeterli başarı elde edilememektedir. Ayrıca hayvan
yetiştiricilerin bakım besleme hijyen gibi konularda bilgi düzeyinin
yetersiz olması da hayvansal üretiminin artırılmasında
olumsuz rol oynamaktadır. Yöremizin yüksek kesimlerinin
dağınık yerleşime sahip olması ve çiftçi eğitim
merkezinin bulunmayışı nedeniyle etkin bir yayım
çalışmasının yapılması mümkün olamamaktadır.
Meraların besleyicilik değerini yitirmesi, yeterli kalitede kuru ot
üretiminin olmayışının hayvansal üretimin ekonomik bir
şekilde yapılmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Kara,
hayvancılık işletmelerinde üretim için yapılan
masrafların yüzde 60-70'ini yem giderleri oluşturmaktadır.
Kurban Bayramı öncesinde et fiyatlarının tavan
yapması ve Kurban Bayramında kurbanlık hayvan arzının
düşük olmasından kaynaklanan kurban fiyatları, ülkemizde ve
Tokat İlinde hayvancılığın çok büyük bir sekteye
uğradığının göstergesidir.
Hayvan üreticilerimizin problemleri ivedilikle çözüme
kavuşturulmalı ve bu geniş sektörün desteklenmesi
sağlanmalıdır. Araştırma önergemiz bu amaçla
hazırlanmıştır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın kanun
tasarılarının geri alınmasına dair iki tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Tezkereler
1.- Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı ile Bahreyn Krallığı Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının geri verilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1074)
25/01/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 7/11/2005 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-1183/4864
sayılı yazı.
İlgide kayıtlı yazı ekinde
Başkanlığınıza sunulan Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı ile Bahreyn Krallığı Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
75inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
2.- Türkiye Cumhuriyeti Devlet
İstatistik Enstitüsü ile Kazakistan Cumhuriyeti İstatistik
Ajansı Arasında İstatistik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının geri verilmesine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1075)
25/01/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 1/8/2005 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-1154/3590
sayılı yazı.
İlgide kayıtlı yazımız ekinde
Başkanlığınıza sunulan Türkiye Cumhuriyeti Devlet
İstatistik Enstitüsü ile Kazakistan Cumhuriyeti İstatistik
Ajansı Arasında İstatistik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN Dışişleri Komisyonunda bulunan
tasarılar Hükûmete geri verilmiştir.
Başbakanlığın, kanun
tasarısının geri alınmasına dair bir tezkeresi daha
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
3.- Erişme Kontrollü
Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geri verilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1076)
25/01/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 9/4/2005 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-1523/1528
sayılı yazı.
İlgide kayıtlı yazımız ekinde
Başkanlığınıza sunulan Erişme Kontrollü
Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunu Tasarısının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 75inci maddesine göre geri gönderilmesini
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Arayacağım Sayın Genç.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.43
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.54
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 53üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başbakanlık tezkeresinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için
elektronik oylama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır ve kabul edilmiştir.
Gündemde bulunan kanun tasarısı Hükûmete geri
verilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
VI.- ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.- Genel Kurul gündeminin ve
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile (11/9) esas
numaralı gensoru önergesinin görüşme gününe ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarihi:
26.01.2010
Danışma Kurulunun yaptığı
toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
|
Suat
Kılıç |
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
|
Adalet ve
Kalkınma Partisi |
|
Cumhuriyet Halk
Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Oktay Vural |
|
Osman Özçelik |
|
Milliyetçi
Hareket Partisi |
|
Barış
ve Demokrasi Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Grubu
Temsilcisi |
Öneriler:
25 Ocak 2010 tarihinde dağıtılan ve Genel Kurulun
26 Ocak 2010 Salı günkü birleşiminde okunan 11/9 esas numaralı
Gensoru Önergesinin gündemin Özel Gündemde Yer Alacak İşler
kısmında yer alması, Anayasanın 99 uncu maddesi
gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerin Genel Kurulun 02 Şubat 2010 Salı günkü
birleşiminde yapılması,
Genel Kurulun; 02 Şubat 2010 Salı günkü
birleşiminde Sözlü Sorular ve diğer denetim konularının, 03
Şubat 2010 Çarşamba günkü birleşimde ise Sözlü Soruların
görüşülmemesi,
Genel Kurulun 02 Şubat 2010 Salı günkü birleşimde
11/9 esas numaralı Gensoru önergesinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar, 03-04 Şubat 2010 Çarşamba ve Perşembe
günkü birleşimlerinde 14.00-20.00 saatleri arasında
çalışması,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Söz talebi? Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi'nin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17
Milletvekilinin; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2
Milletvekilinin; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin,
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17 milletvekilinin,
Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497,
2/520, 2/527, 2/555, 2/557, 2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (x)
(x) 463 S. Sayılı
Basmayazı 26/01/2010 tarihli 52nci Birleşim Tutanağına
eklidir.
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde tasarının tümü üzerindeki
görüşmelerde şahsı adına 1 milletvekili
konuşmuştu.
Şimdi söz sırası şahsı adına söz
isteyen İstanbul Milletvekili Mithat Melene aittir.
Sayın Melen, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MİTHAT MELEN (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sıra
sayısı 463 olan Kanun Tasarısı hakkında
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Her şeyden önce bir noktayı belirtmek istiyorum: Türkiye
Büyük Millet Meclisinden bir milletvekili ilk defa Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisine seçilmiştir; bu çok önemli bir olay, kutlamak istiyorum
kendisini. Buradan da bunu belirtmekte yarar görüyorum.
Sayın milletvekilleri, bu yasayla ilgili önemli bir nokta
var, o da şu: Dün burada ısrarla, defalarca şu tekrarlandı
ve gayet üzülerek ben şahsen baktım: Bir torba yasası meselemiz
var bizim. Torba yasası aslında, Hükûmetin Bazı işleri
yapamıyorum. demesi, sık sık torba yasası çıkarmaya
kalkmak Sistemi bozuyorum, sistemi anlayamıyorum. demesi demek;
artı bunun yanında, Bürokrasili işleri takip edemiyorum,
korkuyorum. demesi ve onun için on bir tane yasayı, otuz üç tane önergeyi,
yönergeyi, genelgeyi birleştirip kendini kurtarmak için bunu ileri sürmesi
demek.
Şimdi, bakın, nasıl kabul edilebilir bir şey
bu? Harçlar Kanunu, Grev ve Lokavt Kanunu, yabancılara çalışma
izni verilmesiyle ilgili kanun, Teşvik Yasası, yatırım istihdam
teşviki, Türkiye İş Kurumuyla ilgili kanunları,
belediyelerle, emekli aylıklarıyla ve mali, sosyal güvenlik
konularıyla ilgili kanunları, bunun gibi bir sürü kanunu bir araya
getirip bir tane yasayla buradan çözüyoruz. Hatta bir sayın milletvekili
-ki hakikaten ekonomi bilgisine de güvendiğim- bunun da çok doğru
olduğunu söyledi ve şaşkınlıkla baktım. Çünkü,
burada, her gün, her geçen gün gayet becerikli bir biçimde, ekonomik gündemin
dışına taşmaya çalışıyoruz ve daha
doğrusu Hükûmet -Parlamento da buna uyuyor- ekonominin
dışında her şeyi konuşuyor, her şeyi küçümsüyor,
basite indirgiyor, ekonomi konuşmuyoruz. Hâlbuki ekonominin aslı,
ruhu burada ama bunları torba kanunlarla, belirli maddeleri değiştirerek
Belirli maddelerin değiştiğini burada birçoğumuz
anlamıyoruz on kere okusak bile, vatandaş zaten anlamıyor
doğru dürüst ve ne olduğunu bilmeden yasalar çıkarıp sonra
da uygulamada Ekonomik çok önemli önlemler aldık. gibi iddialarda
bulunuyoruz.
Bir de bakın, geçmişe hep atıfta bulunuyoruz: Geçmişte
şöyle iyiydi, şimdi böyle çok kötü veya tersi oldu, geçmişte iyi
değildi, şimdi daha iyi götürüyoruz işleri
O zaman, şunu
düşünmek lazım: Dünya, tarihinin en önemli küresel krizinden geçiyor.
Öyle bir kriz ki Amerika Birleşik Devletleri Başkanı bile yeni
bir kanun sevk etmek zorunda kaldı, kurtarmaya
çalıştığı bankaları vergilendirmeye
çalışıyor. Biz sanki bütün bunlar olmamış gibi
Ekonomimiz çok iyi, ülkenin durumu çok iyi ve hakikaten belirli işler
yaptık
Tabii, belirli işler yapılacak, yapılmaması
mümkün değil ama ekonominin sürmesi lazım. Ama ayrıca ekonomi
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine bir türlü gelmiyor -bugün çok büyük
tesadüf, Sayın Maliye Bakanı burada var- sanki ekonomi
konuşulmuyor gibi, anlatılmıyor gibi.
Piyasalar yanıyor. Piyasada şikâyetçi olmayan ben
kimseyi görmedim. Ya o zaman benim bildiğim ekonomi başka, sizin
başka bildiğiniz bir ekonomi var ve burada ısrarla bunun çok iyi
gittiğini söylüyorsunuz yahut da hakikaten bazı şeyleri
saklıyorsunuz, bazı şeyleri saklayıp göz göre göre
bunları öyle göstermek istemiyorsunuz. Bu, iyi bir taktik olabilir ama bu
ekonomi hepimizin ekonomisi. Yarın bizim de elimize bu işler
geçtiği zaman biz de böyle davranmamak zorundayız. Çünkü gerçekten
Türk piyasasında bir yangın var. Türk piyasasındaki yangın
her geçen gün artıyor. Böyle geçici kanunlarla, böyle birkaç tane
şeyi değiştirerek sistemin tamamını
değiştirmeden, sistemde çok önemli önlemler almadan bu yasalarla veya
bu yollarla bazen yönetmelik değişikliğiyle
yapacağımız şeyleri Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerinden
yaparak bu işi çözemeyiz, çözmememiz lazım. Niye lazım biliyor
musunuz? Hakikaten bu ekonomide ciddi sıkıntılar olursa ki 2010
yılı çok ciddi bir yıl, çok sıkıntılı
geçmeye mahkûm bir yıl
Çünkü dünyada sıkıntılar bitmedi.
Efendim, bir de burada oturup bir şey iddia etmemekte çok büyük bir yarar
var. O da şu: Yani bizde zaten bir şey yoktu, biz dünyadaki krizden
etkilendik. Hayır. Bizim önce altyapı sorunlarımız var
ekonomide. Altyapı sorunlarımızı düzenlemediğimiz sürece,
yapmadığımız sürece, çok basit
Altyapı
sorunlarımızdan, bir doğru dürüst Sosyal Sigortalar Kanununu
bile halledemedik, vergi meselelerini halledemedik, kamusal hukuki
düzenlemeleri yapamadık, ekonomi hukuku konusunda, finans hukuku konusunda
ciddi işler yapamadık. Parlamentonun görevleriydi bunlar;
yapamadık. Ama hâlâ diyoruz ki: İşte, dünyadaki kriz, biz az
etkilendik. Hiç az etkilenmedik. Bakın, bu sene bankalar da
sıkıntıda, bugün piyasalarda da çok ciddi
sıkıntılar var. Türkiye daha fazla borçlanmak zorunda bu
yıl. Daha fazla borçlandığımız sürece -çünkü kamu
açıklarımız büyüyor- serbest piyasaya giren kamu yüzünden faiz
yükselecek, faizi tutmak mümkün olmayacak. Faizi
tutamadığımız sürece kur sıkıntı
çıkaracak.
Bu işle uğraşanlar bilir, bu parametrelerden,
parasal politikada iki parametreden ancak birini tutabilirsiniz, ya faizi ya
kuru, ikisini birden tutmanız mümkün değil. Bunlardan birini
tuttuğunuz zaman öbürü çatlarsa Türkiye yine sorunlarını
çözemez. Niye çözemez? Yatırım yapamaz Türkiye. Şu anda da olan
odur. Sabit sermaye yatırımlarının -hem özel sektörün hem
devletin- çok ciddi biçimde düştüğü bir ortamdayız. Sabit
sermaye yatırımları düştüğü zaman istihdam meselesini
çözemezsiniz. İstihdam meselesini çözemezseniz de sosyal sorunları
indiremezsiniz sıfıra.
Bugün Türkiye'nin her yerinde kaynayan, başta suç unsuru,
dikkat edin, bir türlü çözülemeyen istihdam meselesiyle ilgili. İstihdam
için de önce güvence vermeniz lazım. Hiçbir iş adamının
yatırım yapması için
Yani kimse kimsenin gözlerindeki rengini
severek yatırım yapması mümkün değil, ileriye dönük güven
duyması lazım. Türkiye'de iş adamı ileriye dönük güven
duyamıyor, onun için yatırım yapamıyor, sabit sermaye
yatırımları bunun için çok aşağıya
düşmüş durumda.
Ama bunları hiç buralarda konuşmak istemiyoruz. Bunlar,
sanki, arada sırada, böyle, sanki ekonomi varmış gibi, kendi
kendimize oyalanıp, kendi kendimiz içerisinde bunları konuşmadan
götürmeye çalışıyoruz.
Belki bu bir taktiktir, belki bir şeydir, gayet
akıllı bir stratejidir ki ekonomiyi basite indirmek ve gündemi
başka şeylerle doldurmak. Belki biz de muhalefet olarak bunlara
kanıyoruz arada, o gündemi, o diğer gündemi, yalan gündemi sizin
arkanızdan yanlış bir biçimde takip ediyoruz, ama dikkat edin,
bakın; ekonomide bir çöküntü olarak iktidara geldiniz, yine bir çöküntü
olarak ekonomide gitmeyin. Niye gitmeyin diyorum? Çünkü, ondan sonra onu
temizlemesi çok zor iş gerçekten. Onun için, ekonomi çökmesin ve
piyasadaki sıkıntı hakikaten dinsin. Eğer, İstanbuldaki
her konuştuğum insan bana yalan söylüyorsa o zaman bu
halkımız doğruyu söylemiyor demektir ama herkes
sıkıntıda. Düşünün ki bir muhasebeci bile 100 milyar
liralık alacağını tahsil edemiyor çünkü görüyor verecek kimsesi
yok. Efendim, bir avukat alacaklarını tahsil edemez duruma
gelmiş Türkiyede, avukat ve bunlar şaka gibi geliyor.
Burada bir Çek Kanunu çıkarıyoruz borçluları
affediyoruz, alacaklılar hakkında bir şey düşünmüyoruz.
Oturup, onun için de torba kanunlarla bu işi çözdük zannedip, üç beş
tane madde ekleyip birkaç kişiyi tatmin ettiğimizi zannedip sistemi
kaçırıyoruz. O sistem bir kaçtı mı bir daha düzelemez.
Ayrıca da bunun düzelmemesinden hepimiz etkileniriz çünkü ileriye güvenle
bakamayız ve bugün Türkiyede, hepimiz, içimizde birçoğunuz iş
adamı olanlar da var, piyasada olanlar da var, güvenle bakamıyor. Bir
parça daha fazla ekonomiyle ilgilenmek lazım, Hükûmetin daha fazla burada
izahat vermesi lazım. İki konuda izahat vermiyor Hükûmet: Bir
dış politika, bir ekonomi çünkü bunlar konuşulmuyor. Diğer
her konuda konuşuyoruz ve bu Meclis kürsüsünü de bana sorarsanız,
bazen boş yere işgal ediyoruz. Onun için, oturalım da başta
bu vergi reformu olmak üzere bazı konuları burada biraz
tartışmayı düşünelim.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Melen.
Şimdi yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri -yalnız, soru sorma hakkı-
dün sisteme girenleri sırasıyla okuyorum: Sayın Doğru,
Sayın Öztürk, Sayın Taner, Sayın Paksoy, Sayın
Çalış, Sayın Yunusoğlu, Sayın Yıldız,
Sayın Akcan, Sayın Akçay, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Ağyüz, Sayın Dibek ve Sayın Tankut. Söz sırasını
buna göre vereceğiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bugün sisteme girenleri de okuyun sayın
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, bu okuduğum 13 sayın
milletvekilinden sonra sıra gelirse on dakikalık süre içerisinde,
bugün sisteme giren arkadaşlarımıza da söz vereceğiz.
Sayın Doğru
Yok.
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, ülkemizde işsizlik AKP döneminde
dayanılmaz boyutlara ulaşmışken çerçeve 8inci maddede
yabancı işçi çalıştırma konusunda alınması
gereken izin koşullarının hafifletildiğini görüyoruz. Genel
Kurulun bilgi sahibi olması açısından sormak istiyorum:
Yabancılara çalışma izni verilirken izin isteyen
yabancının mesleğinde İŞKURa kayıtlı
iş bekleyen kendi işsizimizin olup olmadığını
soruyor musunuz? AB üyesi ülkelerden birinde bir Türk
vatandaşının iş talebi olması durumunda aynı
iş için talepte bulunan AB üyesi ülke vatandaşlarına öncelik
hakkı tanınıyor mu, tanınmıyor mu?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, kanunun 9uncu
maddesinde, illerdeki iş gücü denetim kurullarındaki işçi ve
işveren temsilcilerini çıkartarak, yerine, tek takdir yetkisini ilin
valisine vermektesiniz. Bunda hangi faydayı amaçlamaktasınız?
İki: Kanunun 12nci maddesiyle il özel idareleri ile
belediyelere genel bütçeden artırılan paylardan yapılacak olan
kesintilerin oran ve kapsamını genişletmektesiniz. Bunda
amacınız, kapattığınız ama mahkeme kararıyla
faaliyetlerine devam eden küçük belde belediyelerini cezalandırma
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim.
Sayın Bakan, İşsizlik Sigortası Fonunda
biriken para miktarı ne kadardır? Bu fondan işsizlere
aktarılan para miktarını öğrenmek istiyorum. Başka
yatırımlara -örneğin, GAP gibi- aktarılan miktarlar ne kadardır?
İkinci sorum: Türkiyede işsizlik oranları gittikçe
artmaktadır. Bu durum insanlar arasında bunalımlara yol açmakta,
insanlar cinnet geçirmektedir. Her 4 gençten 1inin işsiz olduğu bir
ülkede nasıl bir huzur bekliyorsunuz? Buradan hareketle işsizlik
sorununu nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan, Sayın Hükûmetiniz iktidara geldiğinden
beri demokratik haklardan bahsetmektedir ve demokratik söylemlere devam
etmektedir, maalesef eylemlerini göremesek de. İktidara geleli 8inci
senesi olan AKPnin kamu çalışanlarına grevli, toplu
sözleşmeli memur sendikasıyla ilgili vaadini bu dönem yerine
getirmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda herhangi bir
çalışmanız var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yunusoğlu
SÜLEYMAN LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, son yıllarda kamu kesimindeki iş
güvencesini zayıflatmaya yönelik çabalar yoğunluk kazanmış,
memurların iş güvencesinin ortadan kaldırılarak sendikal ve
demokratik haklarının verilmediği değişik statülerde
sözleşmeli personel alınmaya başlanmıştır. Bu şekildeki
alımlar ILO sözleşmesine uygun mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, AKP Hükûmetinin 2003 yılı Ocak
ayında açıkladığı Acil Eylem Planında altı
ay ile on iki aylık bir süre içinde devlet personel rejimi reformu
yapılacağı ifade edilmiştir. Bu vaade rağmen yedi
buçuk yıldır devlet personel rejimi reformu neden
yapılamamıştır?
Soru iki: Serbest bölgelerde hangi yabancı bankaların
şubesi bulunmaktadır? Banka kuruluş ve faaliyet izin
belgelerinden ne kadar harç geliri beklenmektedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akcan
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Sayın Bakan, 25 Ocak
Pazar günü Sayın Başbakan tarafından açılışı
yapılan ve bu sırada Yarın muhalefet buna da sahip çıkar.
dediği Bozüyük-Bilecik-Mekece yolunun planlaması 1999
yılında yapılmış ve Japon kredisiyle
yapıldığı bilinen bu yolun kredi ikraz
anlaşmasının tarihi, proje ve yapım ihalelerinin tarihleri
nelerdir?
2002 yılında yapım sözleşmesi imzalanan bu
yolun temeli bir yıl geciktirilerek atıldı. Bu gecikmenin
iş bitim süresine etkisi tam iki buçuk yıldır. Bu zaman
zarfında oluşan zarar, Bakanlar Kurulunca verilen fiyat farkı
göz önüne alındığında oluşan kamu zararı ne
kadardır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim.
Memur sendikaları ile Hükûmet arasındaki
görüşmelerde sendikacıların üzerinde en çok ısrar ettikleri
konu toplu sözleşme ve grev hakkıdır. Türkiye, Uluslararası
Çalışma Örgütü toplantılarında en çok bu konuda
eleştiri almaktadır. Sayın Başbakan, memurların 25
Kasım 2009 tarihinde grev hakkı istemiyle iş bırakma eylemi
üzerine Yapılacak olan eylem yasal değildir. O zaman neticesine
katlanırlar. diyerek memurları âdeta tehdit etmişti. Sayın
Bakan, memurların toplu sözleşme ve grev hakkıyla ilgili olarak
siz ne düşünüyorsunuz? Bu yönde bir çalışmanız var
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan,
sözleşmeleri yenilenmediği için ocak ayında maaş alamayan
4/C kapsamındaki çalışanların sözleşmeleri ne zaman
yenilenecek ve 4/Cli personel maaşlarını acaba ocak ayı
içinde alabilecek mi?
Yine, belediye gelirlerinden yapılacak kesintilerle
belediyelerimizde önemli bir kaynak daraltmasına gidiyorsunuz.
İşçi ve memurlarına maaş veremeyen belediyeler var ve zor
durumda kalacaklardır. Kesintilerin işçi ve memur maaşları
ödendikten sonra yapılması daha doğru değil midir?
Türkiyede işçi ve memurlarına maaş veremeyen ve
kaç aydır maaş veremeyen belediyeler vardır? Benim
bildiğim, işçi ve memurlarına yaklaşık dört
aydır, beş aydır, altı aydır maaş veremeyen
belediyeler var. Acaba kesintiler maaştan sonra olamaz mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ağyüz
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, aslında benim sorularım dün
Sayın Çalışma Bakanınaydı.
Cumhurbaşkanımızca daha önce veto edilen,
sendikaların büyük tepkisini çeken ve kamuoyunda kölelik yasası olarak
bilinen düzenlemede Hükûmet olarak neden her zaman ısrarlı
davranılıyor?
Ayrıca, 3144 sayılı Yasanın 2nci maddesi,
Çalışma Bakanlığının görevleri arasında
çalışma hayatını düzenleyici, işçi-işveren
ilişkilerinde çalışma barışının
sağlanmasını da önermiş, görev olarak vermiş ama
görüyoruz ki Çalışma Bakanlığı toplumsal
barışı sağlamak için bu tür olaylarda ara bulucu
olacağına maalesef hiç dayanışmayı sağlamak için araya
girmiyor. Ankarada Tekel işçileri, Gaziantepte Büyükşehirde
imzalanan uyuşmazlık, organize sanayide devam eden, grevi kırma
çabalarıyla birlikte devam eden bir tekstil fabrikasındaki grev.
Bunlara Çalışma Bakanlığının müdahaleci
olması gerekirken, ara bulucu olması gerekirken seyirci kalması
benim kanıma göre yanlış.
Doktorlar ayakta, eczacılar ayakta, emekliler ayakta,
öğretmenler ayakta. Böyle bir ortamda toplumsal barışı
sağlamak için Çalışma Bakanlığının
yapması gereken görevler neden yapılmıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Dibek
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ben de Sayın Bakana emeklilerle ilgili bir soru sormak
istiyorum. Sayın Başbakanın bir süre evvel
açıkladığı SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine yapılacak
ilave zamlarla ilgili olan uygulama Emekli Sandığı emeklilerini
kapsamıyor.
Ben şunu merak ediyorum Sayın Bakanım: Emekli
Sandığından en düşük emekli maaşı alan emeklinin
aldığı aylık miktarı ne kadardır aylık
olarak? Üç aylık alıyorlar ama ben aylık olarak soruyorum. O
miktarda aylık alan SSK emeklisini baz aldığımızda, en
düşük Emekli Sandığı emeklisi kadar maaş alan bir SSK
emeklisinin bu son zamlardan sonra alacağı zam miktarı ne
kadardır, onu merak ediyorum.
Buna göre, Emekli Sandığından en düşük
maaş alan Emekli Sandığı emeklisi 2010 yılında ne
kadar zam alacaktır Sayın Bakan? Bunu da açıklarsanız
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tankut
Yok.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bu kanunun 2nci maddesiyle getirilen 6183 sayılı
Kanunun geçici 8inci maddesinin birinci fıkrasından yer alan
31/12/2009 ibaresi 2014e kadar uzatılıyor. Bunun anlamı:
Herhangi bir borcu olan mükellefler ellerindeki gayrimenkullerini bu borcuna
karşılık olarak maliyeye verebilirler. Şimdi, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar gerçek kişilerden
maliyeye gayrimenkulünü veren var mıdır? Tüzel kişilerden veren
var mıdır? Özellikle çok belediyeler borçlu, mesela, Ankara ve
İstanbul belediyelerinin maliyeye çok borçları var. Bunların elinde
kıymetli mülkler var. Bunları niye almıyorsunuz?
Aldığınız zaman bedelini nasıl takdir ediyorsunuz?
Burada da bedel şişirmeleri olabilir. Ben bu konuda şimdiye
kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Sayın Bakan, buyurun.
Süreniz on dakika.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Gençin sorusuyla başlayayım.
Değerli arkadaşlar, vergi borcuna mahsuben satın
alınan taşınmazlar; Gerçek, tüzel kişi veya şirketler
itibarıyla, 13 tane şirket 37 milyon 636 bin 650 liralık bir
taşınmaz alınmış. Belediyelerden, ki bu 101
belediyeden 97 milyon 570 bin 158 liralık bir işlem
yapılmış. Kamu kurum ve kuruluşları içinde -ki bunun
için de 453 tane işlem var- 600 milyon 85 bin 611 lira. Yani
ağırlıklı olarak kamu kurum ve kuruluşları
arasında vergi borcuna mahsuben taşınmazlar satın
alınmış, 600 milyon civarında bir rakam; belediyeler ondan
sonra geliyor, 97,5 milyon lira, şirketler de yaklaşık 37,6 milyon
lira.
Tekrar sorulara dönmem gerekirse: yabancıların
çalışma izniyle ilgili bir soru vardı. Tabii, iş
piyasasında durum ve İŞKURda iş arayan olduğu
takdirde, o sektörde ve alanda yabancı çalışma izni verilmiyor.
Yeni düzenleme 2003ten bu yana 760 kişinin izin süresinin
kısaltılmasıyla ilgilidir, yabancıların izin alanlarını
genişletmemektedir. Buradaki amaç bu sürece bir etkinlik
kazandırmaktır. Hiçbir şekilde dışarıdaki
uygulamadan farklı bir uygulama söz konusu değildir. Aslında
Türkiyede bu alan da daraltılıyor.
Sayın Taner bir soru
sormuşlardı. Kanunun 12nci maddesinde yapılan düzenlemenin,
kapatılan veya kapatılması öngörüldüğü hâlde Anayasa
Mahkemesi kararıyla faaliyetine devam eden belediyelere yönelik bir
cezalandırma söz konusu değildir. Bu düzenleme, tüm belediyelerin
kamuya olan borçlarının kendilerine verilen genel bütçe vergi
gelirlerinden kesilmesine ilişkin kuralları düzenlemektedir. Bugün
için üç ayrı kanunda yer alan mevzuat bir tek kanunda toplanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, yine memurların sendikal
hakları, toplu pazarlık konusunda birkaç tane soru geldi. 2010
yılı toplu görüşmelerinde memurların toplu pazarlık
hakkı konusunda 2010 yılı içerisinde bir çalıştay
yapılması konusunda bir mutabakat sağlanmıştır.
Bu çalıştayda ortaya çıkacak sonuç ve önerilere göre konu
Hükûmetimiz tarafından değerlendirilecektir. İşsizlik
Sigortası Fonu kaynaklarıyla ilgili bir soru vardı, özellikle
İşsizlik Sigortası Fonundan GAP yatırımlarına
yapılan aktarımlarla ilgili bir soru vardı. 2008 yılı
toplamında GAPa 1,3 milyar lira aktarıldı; 2009 yılı
toplamındaysa yaklaşık 4,2 milyar lira aktarıldı
2008-2009 yılı toplamı yaklaşık 5,4 milyar
liradır.
Fonun varlığına gelince: Fonun
varlığı 25 Ocak 2010 tarihi itibarıyla İşsizlik
Fonu portföyünün yatırım araçlarına göre
dağılımı da var, isterseniz onu da verebiliriz ama toplam
fon varlığı 42 milyar 585 milyon 957 bin 166 lira. Burada Merkez
Bankasının yine aynı tarihli yani 25 Ocak 2010 tarihli
alış kuru esas alınmıştır çünkü bazı
yatırımlar döviz cinsinden olabiliyor.
Sayın Aslanoğlunun sorduğu bir soru var. Belediye
paylarından borçlarına yönelik yapılacak kesintilere
ilişkin düzenlemede Bakanlar Kuruluna verilen yetki çerçevesinde
belediyelerin ödeme kapasiteleri dikkate alınacaktır. Tabii ki bu
yetki belediyeler gruplandırılarak kullanılacaktır.
Dolayısıyla işçi ve memurlara yönelik borcu olan belediyelerin
bu durumları borç ödeme kapasitelerini etkilerse kesinti gruplarına,
etkileme durumuna göre tabii ki değerlendirmeye tabi tutulacaklardır.
Burada aslolan, mevcut stok üzerinden tabii ki
Mevcut borç stoku yeniden yapılandırılmış,
ona ilişkin ödemeler var ama aslolan, aslında bir noktadan itibaren
cari yükümlülüklerin biriktirilmemesi hususudur.
Diğer bir soru, sendikalarla ilgili. Sendikalar il istihdam
ve mesleki eğitim kurullarında tamamen yetki valiliğe
verilmiş denilmişti ama aslında sendikalar da il istihdam ve
mesleki eğitim kurullarında temsil ediliyor. Bu nedenle gerek kurulda
gerek yürütme kurulunda gerekse denetim kurulunda sendikalar aktif olarak yer
alabileceklerdir.
Sayın Öztürkün bir sorusu vardı, onu cevaplandırdık,
Sayın Paksoyunkini cevaplandırdık. Not almışım,
bakıyorum. Yine, Sayın Çalışın sorusuna da cevap
verdim.
Son yıllarda iş güvencesi
zayıflatılıyor. Sözleşmeli personel ILO sözleşmesine
uygun mu, değil mi? Ben tabii ILO sözleşmesine çok vâkıf bir
insan değilim ama benim bildiğim kadarıyla, dünyanın birçok
ülkesinde kamu çalışanları sözleşmeli olarak
çalıştırılıyor. Herhalde o çerçevede
bakılırsa ILO sözleşmesine uygun diye düşünmek lazım.
Devlet personel rejimine ilişkin bir reform aslında Türkiye
için gerçekten yararlı olur çünkü performansa dayalı bir kültüre
geçmek için doğru bir adım olur.
Serbest bölgelerde hangi yabancı bankaların
şubeleri var, şu anda bilmiyorum ama arkadaşlar baksınlar,
yazılı olarak cevaplandırmaya çalışayım. Bu son
açılan Bozüyük Mekece yoluna ilişkin birkaç soru vardı.
Özellikle kredi ikraz tarihi, onun gecikmesinin doğurduğu yani
işe başlamanın doğurduğu zarar, vesaire gibi hususlar
vardı. Onları ancak çalışarak, yazılı bir
şekilde ilgili bakanlıktan aldıktan sonra size cevap
verebileceğim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, bu 4/Clilerin, sözleşmesi yenilenmeyen 4/Clilerin
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Onu
ocak ayı içerisinde
Yani onlar benim bildiğim kadarıyla
herhangi bir sıkıntıya uğramayacaklar, herhangi bir
sıkıntı olmayacak. Ocaktan itibaren gerekli hakları
karşılanacak yani o konuda benim bildiğim kadarıyla bir
sıkıntı olmayacak.
Emekli Sandığında en düşük emekli
maaşı ne kadar, yani, memurların? Benim bildiğim
kadarıyla 865 lira. Bu konuyla ilgili bir iki husus daha vardı, ona
ilişkin elimde veriler yok. Olmazsa arkadaşlar
hazırlasınlar, size yine o konuyla ilgili olarak yazılı
cevap verelim.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Bankalardan alınacak harç ne
kadar?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Bankalardan alınacak harç, bizim ilk tahminlerimiz, yaklaşık 400
milyon lira civarında bir gelir elde edeceğimiz yönünde.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) 400 milyon.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Evet, yani eski parayla 400 trilyon. 400 milyon lira civarında bir
öngörümüz var, bir gelir öngörümüz var. Tabii, yeni açılacak şubelere
ilişkin de birtakım varsayımlar var ama 400 milyon lira
civarında bir kalem söz konusu, aşağı yukarı.
Atladığım bir soru varsa kusura bakmayın ama
not aldığım soruların hepsine cevap vermeye
çalıştım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın İnan
Yok.
Sayın Özdemir
Yok.
Başka soru yok, soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı...
BAŞKAN Arayacağım Sayın Genç.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum, aynı
zamanda karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.33
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 53üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Tasarısının
maddelerine geçilmesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi maddelere geçilmesini yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır ve kabul
edilmiştir.
Şimdi tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz isteyen Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının
birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Sözlerime başlarken
sizi saygıyla selamlıyorum.
15 maddelik tasarının öne çıkan üç tane düzenlemesi
var. Birincisi, 5084 sayılı Kanun kapsamında olup
uygulaması 2009 yılı sonunda sona eren teşviklerden
işveren sigorta priminin hazinece karşılanması yönündeki
desteğin 2012 yılı sonuna kadar uzatılması.
İkinci ve çok geniş kitleleri ilgilendiren bir diğer düzenleme
ise, Sosyal Sigortalar Kurumu emeklileri ile BAĞ-KUR emeklileri ve
tarım emeklilerinin emekli maaşlarında 60 lira baz alınarak
yapılan bir düzenleme, iyileştirme ve üçüncü önemli düzenleme de bu
emekli maaşlarına yönelik olarak yapılan düzenlemenin
finansmanını oluşturmak üzere, Türkiye'de faaliyette bulunan
bankaların harç yükümlülüğünün artırılması; üç
düzenleme kamuoyunda öne çıktı. Bunun yanında,
İşsizlik Sigortası Fonuna ve İş Kurumu Kanununa
yönelik olarak yapılan çeşitli düzenlemeler de tasarıda yer
almaktadır. Ben bu üç düzenleme üzerinde esas itibarıyla durmak
istiyorum.
Emekli maaşlarında yapılan iyileştirmenin
boyutunun 3 milyar 42 milyon lira olduğunu ilgili bakan Komisyonda ifade
etti. 3 milyar TLlik bir kaynak gerekiyor bu maaşların
artırılmasında kullanılmak üzere. Yine, bu bağlamda
bankalara getirilen harç yükümlülüğünün boyutunun ise 400 milyon TL
olduğu biraz önce Sayın Maliye Bakanı tarafından ifade
edildi. Burada aslında asıl değerlendirilmesi gereken Hükûmetin
gelir ve vergi politikasıdır. Kısa dönemde gelir yaratma
kaygıları -bugünkü örneğimizde emekli maaşları için
gelir yaratılması kaygısı- hemen elde ne varsa, hangi
mükellefler varsa bunların vergi yükünü artırmak gibi bir sonuca
götürüyor Hükûmeti. Hükûmetin gelir politikasına, vergi politikasına
bakarsak, yıllardan bu yana söylenen ama gerçekleşmeyen birtakım
iddialar olduğunu görürüz. Örneğin, kayıt dışının
önlenmesi, verginin tabana yayılması, istihdam üzerindeki vergi
yükünün düşürülmesi gibi söylemlerin programlarda, acil eylem
planlarında çokça yer almasına rağmen fiilen
gerçekleşmediğini görüyoruz. 2010 yılında Hükûmetin gelir
hedefi, gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak yüzde 21,7dir,
İşsizlik Fonu ve özelleştirme gelirlerinden bütçeye yapılan
ilaveleri düşersek 21,7dir; 2002 yılında bu rakam yüzde
22,7dir. Bakın, 2010 yılında bütçenin gelir seviyesi 2002ye
göre 1 puan düşmüştür, 1 puan, 2010 yılının gayrisafi
yurt içi hasılasıyla 10 milyar TL demektir; yani 2002deki gelir
seviyesini Hükûmet tutturabilmiş olsaydı 2010 yılında
elinde 10 milyar TL fazla kaynak olacaktı. O nedenle, SSK ve BAĞ-KUR
emeklilerine verdiği ve 3 milyar TL tutan kaynağın çok daha fazlası
Hükûmetin elinde olabilecekti. Bununla memur emeklilerine de kaynak
verilebilirdi, yatırım harcamalarına da kaynak
ayrılabilirdi. Maalesef, politika başarılı değildir.
Gelinen noktada elde ne var? Bankalar. Bankaların harç
yükünü artıralım. denmiştir. Evet, bankaların harç yükü
artırılabilir, bu konuya herhangi bir eleştiri getirmiyorum.
Bankalara harç yükünü artıran yükümlülüğü getirelim ama bunu
getirirken de dört başı mamur bir düzenleme yapalım, hesabı
iyi yapalım. Bu harç yükümlülüğü, Türkiyedeki
bankacılığın önünü kesmesin, şubeleşme hızının
önünü kesmesin, ayrıca bankalar üzerinde farklı bir yük
yaratmasın, herkesi eşit miktarda etkilesin. Ancak tablo öyle
değil, yapılan düzenleme böyle bir sonuç yaratmıyor. 400 milyon
TL olarak beklenen harcın toplam gelir tutarı, bazı
bankaların kârının yüzde 40ını götürürken bazı
bankalarda kârın yüzde 2sinin bile altına düşebilmektedir.
Şimdi, Anayasamız bir kural koymuş: Herkes, mali
gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Yani vergi mali güce göre
alınır. Burada denilecektir ki Bu harçtır, harçta mali güç
aranmaz. Evet, doğru, kural olarak, harç, mali yüke göre alınan bir
yükümlülük değildir, mali güce göre alınmaz. Doğrudur,
harçları tespit ederken kişinin mali gücüyle ilgilenilmez. Harçta
devletin yaptığı bir işten veya sunduğu bir hizmetten
yararlanma vardır. Bu yararlanmanın
karşılığı olarak harç ödenir ancak bu
yararlanmanın karşılığı olarak tespit edilen
tutarla yararlanılan hizmet arasında makul bir ilişki, makul bir
oran olmak zorundadır. Eğer, bu oranı bozarsanız, bu o
harcı ödeyen kişinin, kurumun mali gücünü zorlayan bir noktaya
gelirse o zaman bu harçta bir dengesizlik vardır. Şimdi, bazı
bankalarda kârının yüzde 2sinin bile altına düşen bu harç
miktarı, şubesi az olan bazı bankalarda kârın yüzde
40ına kadar ulaşabilmektedir. Elimde Bankalar Birliğinin
düzenlemiş olduğu tablolar var, bu tablolar İnternet
sayfalarında mevcut. Türkiyede 46 banka var. Türkiyedeki 46 bankadan
33ü mevduat bankasıdır, 13ü kalkınma ve yatırım
bankasıdır. Bütün bankalar için siz aynı tutarda harç getirirseniz
ve bu harç bütün bankalar üzerinde çok farklı yükler yaratırsa
vergide adalet dediğimiz ilkenin dışına
çıkmış olursunuz. Vergide adalet, herkesin mali gücüne göre
vergi ödemesini gerektirir yani Türkiyedeki toplam vergi yüküne herkesin mali
gücü oranında katkıda bulunmasını ifade eder. Yapılan
düzenleme bunun boyutunu aşmıştır, vergide adalet ilkesini,
vergide mali güce göre eşitlik ilkesini, Anayasanın 10uncu maddede
ifadesini bulan Herkes kanun önünde eşittir. ilkesini zedelemiştir
ancak bir çözüm öneriyorum ben, çözüm şudur: Şimdi, öyle
anlaşılıyor ki Hükûmet bu düzenlemeyi yapacaktır, buradan
belki de hiçbir değişiklik olmadan geçecektir. En azından, bu
düzenlemeyi geçici bir süre için yapalım, üç yıllığına
örneğin. Bizim, bu yönde bir önergemiz vardır. Evet, mademki emekli
maaşlarının finansmanı için Hükûmet yola çıktı,
en azından üç yıllığına bu düzenleme
yapılır, geçici bir düzenleme olur. Üç yıl içerisinde, yine,
Hükûmet veya 2011 seçiminden sonra görev alacak hükûmetler bu düzenlemeyi bir
daha değerlendirir, bakarlar, başka gelir kaynakları
bulabilirler veya bankalar içerisinde bunu daha adil bir yapıya
kavuşturabilirler. Aksi takdirde, Türkiyede
bankacılığın önünü de kesebilecek bir düzenleme
olacaktır. Bankalar 2010 yılında yeni şube açma
programı yapıyor, çok sayıda yeni açılacak şube var.
Bu şubelerin açılması frenlenebilecektir, bu da istihdama
olumsuz etki yaratacaktır. Türkiyede 7.500 kişiye bir banka
düşerken Avrupa Birliğinde 2.300 kişiye bir banka
düşmektedir. Yani bir düzenleme yapalım, bunu bankalardan alalım
ama makul bir şekilde alalım, bir dengeyi de kuralım. Onun için,
biz bunun geçici bir dönem için yapılmasını öneriyoruz, o yönde
bir önergemiz sizlerin bilgisine sunulacaktır.
Bu çerçevede yine bu düzenlemenin dördüncü bölge olarak
isimlendirdiğimiz bölgelerde de alınmaması şeklinde bir
değişikliğe tabi tutulmasının mümkün
olacağını düşünüyoruz. Dördüncü bölge teşvik edilen
bölgedir. Bu yapılabilir, başka çok çeşitli unsurlar,
alternatifler bu çerçevede dile getirilebilir.
Gündeme getirmek istediğim ikinci konu, uzatılan
teşviklerle ilgilidir. 5084 sayılı Kanunun, sigorta priminin
işveren hissesinin organize sanayi bölgeleri ile endüstri bölgelerinde
tamamı, diğer bölgelerde ise
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, lütfen tamamlayınız,
buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
yüzde 80inin hazinece karşılanması yolundaki
düzenleme 2012 yılı sonuna kadar uzatılıyor. Bunu olumlu
bulduğumuzu ifade etmeliyim. 5084 sayılı Kanunda başka
bazı teşvikler de vardı. Bunlardan birincisi, gelir vergisi
stopajı teşvikidir ancak asgari geçim indirimi
karşısında bu teşvik önemli ölçüde anlamını
yitirdiği için onun uzatılması yönlü bir öneride
bulunmayacağım ancak enerji desteğinin
uzatılmasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Enerji fiyatlarının 2008 ve 2009 yıllarında
yaklaşık yüzde 70 oranında zamlandığını
görürsek, fiyatının arttığını görürsek,
fiyatının arttığını görürsek ve ekonomide krizin
etkilerinin devam ettiğini düşünürsek enerji desteğinin de 2012
yılı sonuna kadar uzatılmasının gerekli olduğunu
ve ekonomi açısından yararlı olduğunu düşünüyorum.
Sözlerimi burada bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Şimdi bölüm üzerinde ikinci söz sırası, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Manisa Milletvekili Erkan Akçaya
aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi grubum ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan ve Hükûmet
sözcüleri, Türkiye ekonomisinin sürekli büyüdüğünü, dünyanın 17nci
büyük ekonomisi hâline geldiğini söylemektedirler. 2008 yılında
10.400 dolar olduğu ilan edilen ve 2009 yılında 8.400 dolara
düşen kişi başı millî gelirden kim pay almaktadır?
Çiftçimiz, haklarından mahrum bırakılan işçilerimiz, kamu
çalışanlarımız, dükkânını siftahsız kapatan
esnafımız, emeklilerimiz, sözü edilen büyümeden bir pay almakta
mıdırlar?
Ankara Ticaret Odasının yaptırdığı
bir araştırmaya göre, Türkiyede yaşayan 52 milyon kişi
yoksulluk sınırının altında, 11 milyon kişi de
açlık sınırının altında yaşam mücadelesi
vermektedir. Türkiye, OECDye üye ülkeler arasında gelir
dağılımı en bozuk 2nci ülkedir. En fakir ve en zengin
yüzde 10luk gruplar arasındaki gelir farkı 8 kata
ulaşmıştır. 2002 yılında Türkiye 149 ülke
içerisinde en hızlı büyüyen 29uncu ülkeydi, 2009 yılında
ise 136ncı sıraya düşmüştür. Türkiye 2002
yılında G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 3üncü
ülkeydi, 2009 yılında ise büyüme hızı bakımından
17nci sıraya düşmüştür.
Dünya ekonomisinin 2009 yılında yüzde 1,7 ila yüzde 2,8
oranında küçülmesi beklenmektedir. Oysa Türkiye ekonomisi 2009
yılının ilk dokuz ayında yüzde 8,5 oranında
küçülmüştür. Dolayısıyla, ülkemizde yaşanan ekonomik
sıkıntıların nedenini sadece ekonomik krize bağlamak
mümkün değildir, AKP Hükûmetinin ekonomi politikaları ve onun ekonomi
yönetimi asıl sorumludur. Hükûmet, Türk ekonomisini maalesef üretimsiz
hâle getirmiştir.
Hükûmetin Orta Vadeli Programda vadettiği büyüme
rakamları gerçekleşirse AKP hükûmetleri dönemindeki büyüme
hızı ortalama yüzde 4,2 olacaktır. Oysa AKP öncesi, siyasi
çalkantılarla dolu kırk yılda ortalama büyüme hızı
yüzde 4,4tür.
Orta Vadeli Programda işsizlik oranları 2010da yüzde
14,6; 2011de yüzde 14,2 ve 2012de ise yüzde 13,3 olarak öngörülmektedir. AKP
İktidarı eğer Orta Vadeli Programda vadettiği
işsizlik oranlarını yakalarsa kendi dönemlerindeki işsizlik
ortalaması yüzde 12,1 olarak gerçekleşecektir. Oysa AKP öncesi, 1993-2002
yılları arasındaki on yıllık süreçte ortalama
işsizlik oranı yüzde 7,8dir yani AKP döneminden yaklaşık
yüzde 50 oranında daha azdır.
2010 yılında yüzde 3,5 büyüme, yüzde 5,3 enflasyon
artışı öngörülürken vergi gelirlerinde yüzde 18,2 oranında
artış öngörülmektedir. 2010 yılında daha başka vergi artışlarıyla
karşılaşacağımız anlaşılmaktadır.
Oysa Orta Vadeli Programda 2010 yılında sadece maktu vergi ve
harçların güncellenmesi dışında bir şey yapılmayacak.
denilmekteydi.
Hükûmet 2010 yılı bütçe hedefleri doğrultusunda
2009 yılının son gününde iğneden ipliğe her şeye
zam yağdırmıştır. Enflasyonun yüzde 5 olduğu
söylenen ülkemizde, son bir yıl içinde benzin ve mazota yüzde 30un
üzerinde zam yapılmıştır. Petrol ürünlerine yapılan bu
zamlar tüm ürünlere yansımıştır. Yapılan son
zamları savunan Sayın Maliye Bakanı Türkiye çok az
doğrudan vergi toplayabiliyor. Bunun da temelinde kayıt
dışılık ve yapısal sorunlar yatıyor. Bu sorunun
da hemen çözümlenmesi mümkün değil. Bu nedenle dolaylı vergilere
yükleniyoruz. ifadeleriyle bir itirafta bulunmuştur. Bu sorunları ne
zaman çözeceksiniz, üç vakte kadar mı? Dar gelirli
vatandaşlarımız yapılan zamlar altında ezilmektedir.
Hükûmetin yaptığı bu zamlar artık zulme
dönüşmüştür. Ancak Hükûmet yaptığı bu zamlarla da
yetinmemekte, özel tüketim vergisi, katma değer vergisi ve harçlarda yeni
zamlar yapmanın yollarını aramaktadır.
Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıları ve
vatandaşın ödeme gücünü gösteren en önemli göstergelerden birisi de
tahakkuk eden vergi gelirlerinin tahsilatlarıdır. 2009 yılı
vergi gelirlerinde tahsilat oranının ve tahsilatın bütçe
hedefine oranının 2008 yılına göre her kalemde
düştüğü görülmektedir. Bu durum bize ekonomideki kötü gidişi ve
vatandaşın içinde bulunduğu sıkıntılı durumu
anlatmaktadır. 2008 yılında vergi gelirlerinde tahsilatın
tahakkuka oranı yüzde 88,5 iken 2009 yılında yüzde 85,9a
düşmüştür. 2008 yılında vergi gelirinde tahsilatın
bütçe hedefine oranı yüzde 98 iken 2009 yılında yüzde 85,3e
düşmüştür.
2009 yılında, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar
Konfederasyonu verilerine göre 101 bin esnaf iş yerini kapatırken 25
bin esnaf işini değiştirmek zorunda kalmıştır.
2009 yılında protesto edilen senet miktarı 2002 yılına
göre yüzde 321 artmıştır. 2009 yılının on bir
aylık döneminde karşılıksız çek 2002 yılına
göre yüzde 240 artmıştır.
Yine, Sayın Maliye Bakanı -17 Ekim tarihinde-
vatandaşların borçluluk oranının diğer ülkelere göre
düşük olduğunu, vatandaşın daha çok borçlanarak tüketimini
artıracağını tahmin ettiklerini ifade etmiştir.
Vatandaşın gelirini artırmaktan vazgeçen, borçlanarak tüketim
harcaması yapmasından medet uman bir anlayış Hükûmete hâkim
olmuştur.
Vatandaşların borçları artmakta fakat
vatandaşlar borçlarını ödeyememektedirler. 2009
yılının ilk on ayında ferdî kredi ve kredi kartları
borçlarını ödeyemeyen kişilerin sayısı 2004
yılına göre 124 kat artmıştır. 8 Ocak 2010 tarihi
itibarıyla vatandaşın bankalara olan borcu 2002 yılına
göre 18 kat artmıştır.
Ekonomik kriz içindeki esnaf ve tüccar vergi ve sigorta prim
borçlarını ödeyemez durumdadır. Bu borçların yeniden
yapılandırılmasını beklemektedir.
AKP Hükûmeti iktidara gelir gelmez yabancı bir bankanın
3 milyar dolar civarındaki borcunu kaşla göz arasında
silmiştir. Şubat 2009da çıkarılan 5838 sayılı
Kanunla bankaların menkul kıymet yatırım fonları
işlemlerinden alınması gereken vergiler konusunda da geriye
doğru af getirilmiştir. Oysa esnafa, tüccara, çiftçiye ve sanayiciye
böyle bir kolaylık sağlanmamıştır.
Değerli milletvekilleri, 2822 sayılı Toplu
İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 12nci maddesi
sendikaların toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini
düzenlemektedir. Bu tasarının 4üncü maddesiyle Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığının, toplu sözleşme yapmaya
yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde
kendisine gönderilen üyelik ve istifa bildirimleriyle Sosyal Güvenlik Kurumuna
yapılan işçi bildirimlerinin esas alınacağı
şeklindeki, anılan Yasa hükmünün yürürlük tarihi 1 Ağustos 2010
tarihine ertelenmektedir. Yapılan bu ötelemeyle bazı sendikaların
sağlıksız ve gerçek olmayan üye yapısı ve istatistiklerle
toplu iş sözleşmesi yapmaya devam etmesi sağlanmaktadır. Bu
kabul edilebilir bir durum değildir. Bu düzenlemeyle bazı sendikalar
kayırılmakta ve bağımsız sendikacılığın
önüne geçilmek istenmektedir.
Yine, tasarının 10uncu maddesiyle 5084 sayılı
Kanunla uygulanan ve süresi 31 Aralık 2009 tarihinde bitmiş olan
yeni, yatırımları ve istihdamı teşvik
uygulamasının 2012 yılı sonuna kadar -üç yıl daha-
sürdürülmesi öngörülmektedir.
Bir taraftan Sayın Başbakan tarafından yeni
teşvik sistemine geçileceği açıklanıp buna göre gerekli
düzenlemeler yapılmışken diğer taraftan da beş
yıldır uygulanan ve süresi bitmiş olan teşvik sisteminin üç
yıl daha uygulanmasını öngörmek AKP Hükûmetinin bir başka
çelişkisini ortaya koymakta, uygulamaya koydukları yeni teşvik
sistemine itibar etmediklerini göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, AKP hükûmetleri döneminde
milletimiz, hak ettiklerini ve beklediklerini bir türlü alamamış,
ümit ettiği refah, kalkınma ve huzura
ulaşamamıştır.
Bu düşüncelerle muhterem heyetinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.
Şimdi söz sırası Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına söz isteyen Iğdır Milletvekili Pervin
Buldana aittir.
Buyurun Sayın Buldan. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
463 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü
üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yalnız, konuyla ilgili konuşmayacağım. Bugün benim
gündemimde Iğdır var, haberiniz olsun Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Buldan, lütfen
PERVİN BULDAN (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ankaranın gündemi sıcak, ortaya
çıkan darbe planları, belgeleri konuşuluyor, demokratik bir
hukuk devletinde bu planların yapılmayacağı haklı
olarak tartışılıyor.
Diğer yandan, ülkenin doğusunda tam anlamıyla bir
sıkıyönetim hâli yaşanıyor. Burada darbe
tartışmaları yapılırken doğuda, güneydoğuda
da darbe fiilî bir şekilde uygulamaya konulmuş durumda maalesef ve
maalesef Kürtlerin yaşadığı bölgelerde darbe de olsa devlet
eliyle yasal olmayan uygulamalar da devreye sokulsa hiçbir hukuki gerekçesi
olmadan halkın temsilcileri bir bir tutuklansa da yaşananlarda
sorumluluğu bulunan kesimler bunları bir demokrasi karşıtlığından,
antidemokratik uygulamadan saymıyor. Darbe planları için Yüzde 1i
bile doğru olsa çok vahim bir durum. diyen Hükûmet sözcüleri bölgede
vahim bir şekilde devam eden darbe üzerine tek söz söylemiyor çünkü
darbeler sadece seçkin bir kesime dokunulduğunda kötüdür. Halka
dokunulduğunda, belli bir bölgenin büyük çoğunluğunu temsil eden
belediye başkanlarına dokunulduğunda, demokratik siyaset yapan
binlerce siyasetçi tutuklandığında Türk devleti açısından
faydalı bile sayılabilir. İşte, maalesef Hükûmetin sahip
olduğu demokrasi anlayışı bu kadar sınırlı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzunca bir
süreden beridir devreye sokulan operasyonlarla partimizin binlerce
çalışanı tutuklandı. 29 Mart yerel seçimlerinin
ardından partimizin bölgede birçok belediyeyi kazanmasından sonra bu
operasyonlar belediye başkanlarımıza yöneldi. Aday olma
sürecinde hiçbir yasal sıkıntısı bulunmayan belediye
başkanlarımızın başkan olmaya hak kazandıktan
sonra yasal olmayan durumlarının mevcut olduğuna karar verildi ve
sonunda 9 belediye başkanımız tutuklu bulunmaktadır. Yine,
binin üzerinde parti yöneticimiz ve üyemiz de tutuklanmıştır.
Bu operasyonların en son halkası seçim bölgem olan
Iğdırda gerçekleştirildi. 21 Ocak günü sabaha karşı
saat beşte Iğdır Belediye Başkanımızın evine
jandarma güçlerince baskın düzenlenmiş, kapısı
kırılarak evine girilmiştir. Hukuksuz uygulamalarla Belediye
Başkanımız Sayın Mehmet Nuri Güneş, eski Hoşhaber
Belediye Başkanımız Nusret Aras ve
BAŞKAN Sayın Buldan
PERVİN BULDAN (Devamla)
İl Başkanımız
Şebap Çelikin de bulunduğu 12 kişi gözaltına
alınmış, bu kişilerden 8i tutuklanmıştır.
BAŞKAN Sayın Buldan, bir saniye.
İç Tüzükün 66ncı maddesinin ikinci
fıkrasını okuyorum ve uyarıyorum: İki defa
yapılan davete rağmen, konuya gelmeyen milletvekilinin aynı
birleşimde o konu hakkında konuşmaktan menedilmesi, Başkan
tarafından Genel Kurula teklif olunabilir.
PERVİN BULDAN (Devamla) Siz sözümü kesseniz de Başkan,
ben konuşacağım. Konuşmamı bitirdikten sonra yerime
oturacağım. Lütfen Başkan
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Başkan, hükmünüz
bize mi geçiyor? Kabul etmeyeceğiz.
BAŞKAN Sayın Buldan, Başkanın, konuşan
hatibin sözünü İç Tüzüke göre
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Özgürlük
alacağımız var sizden!
PERVİN BULDAN (Devamla) Buraya çıkan hiç kimse
gündemle ilgili konuşmuyor Sayın Başkan. Buraya çıkan
hiçbir vekil gündemle ilgili konuşmuyor, bugün ben de
konuşmayacağım.
BAŞKAN Sayın Buldan, bir başka Sayın
Başkan Vekilinin uygulama tarzı beni ilgilendirmez ancak ben
uyarıyorum.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Sizi evrensel hukuka
davet ediyoruz, evrensel hukuka!
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Sayın Başkan,
lütfen bizim hukukumuzu da koruyun!
BAŞKAN Lütfen müdahale etmeyin.
Buyurun Sayın Buldan.
PERVİN BULDAN (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 21 Ocak günü Iğdırda EMASYA Protokolü
uygulanmıştır. Ev baskınlarını ve gözaltına
alma işlemlerini jandarma güçleri gerçekleştirmiştir. Olaydan
hemen sonra görüştüğüm Iğdır İl Valisi ve
Iğdır İl Emniyet Müdürü operasyonların jandarma
tarafından gerçekleştirildiğini ve gözaltıların
mahiyeti hakkında bilgi sahibi olmadıklarını beyan
etmişlerdir. Mülki amirin devre dışı kaldığı
bu duruma sıkıyönetim hâli demeyeceğiz de peki ne
diyeceğiz? Asker, sıkıyönetim yetkileriyle belediye
başkanlarımızı ve parti üyelerimizi evlerinden
almıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gerçekleştirilen operasyonlar tamamen hukuki dayanaklardan yoksundur.
Ortada silahlı örgüt kurmak gibi ağır bir iddia var fakat delil
yoktur. Ocak, şubat ve mart aylarını kapsayan üç aylık
telefon görüşmeleri dava dosyasına kanıt olarak konmuştur
ancak telefon görüşmesi yapılan bu kişilerin kim oldukları,
pozisyonlarının ne olduğu, hangi örgüt içerisinde faaliyet
gösterdikleri belli değildir. Üyesi olduğu iddia edilen bu örgütün
kimler tarafından kurulduğu, hiyerarşik yapısının
ne olduğu, hangi faaliyetleri gerçekleştirdiği, bu
faaliyetlerden dolayı kimlerin mağdur edildiği belli
değildir.
Diğer taraftan dosyaya mahkeme tarafından gizlilik
kararı konulmuş, avukatların müvekkillerinin ifadelerini dahi
okumalarına müsaade edilmeyerek savunma hakkı gasbedilmiştir.
Değerli milletvekilleri, aday olma sürecinde
adaylığında yasal olarak hiçbir sakınca görülmeyen belediye
başkanlarımız, belediye başkanı olmaya hak
kazandıktan sonra bu iddialar ortaya atılmış ve
kapsamlı bir operasyon başlatılmıştır.
Iğdır Belediye Başkanının
dosyasında, 30 Mart tarihinden sonra dosyaya konulmuş hiçbir delil
yoktur. Neden bu kadar süre beklendiğinin siyasi hesaplaşmadan
başka hiçbir izahı bulunmamaktadır.
Iğdır Belediyesini kazandığımız
zaman Cemil Çiçekin Ermenistan sınırına dayandılar,
dikkatle incelemek lazım. açıklaması bu olacakların
işaretiydi. Demokratik yollarla kazanılmış belediyelerimiz
şimdi demokratik olmayan yollarla tasfiye ediliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, batıda
darbe planlarının deşifre edildiği, Ergenekon
davasının görüldüğü bu sürece doğuda Kürt siyasetini
bastırmaya yönelik olarak başlatılan operasyonların
iştirak etmesi ülke devlet erkânının yeni elitlerinin iştah
kabartan neması olmuş durumda. Kürtler, her zamanki gibi bir
pazarlık olarak söz konusu yapılıyor. Ünlü düşünür
Andronun bir sözü vardır: Yanlış hayat doğru
yaşanmaz. der. Ülkemizdeki bu yanlış Anayasa ile yürütmenin
yanlış uygulamaları ile Kürt sorununda izlenen yanlış,
militarist politikalar ile ve daha birçok yanlış uygulamalar ile
doğru bir demokratik sistem sağlamak mümkün olmuyor.
Şiddetle çözüm olmaz. dediniz. Bu sivil söyleminiz
hepimizde bir heyecan yarattı. Ülkenin şiddetten
arındırılması ve barışçıl çözümlerin
söylemsel düzeyde bile olsa mevzu olmasını umut veren bir
başlangıç olarak gördük. Demokratik açılım ile
başlayan tartışmaları ilgiyle takip ettik. Fakat, ne
hazindir ki demokratik açılım paketinizden demokratik olan hiçbir
şey ama hiçbir şey çıkmadı. Sadece baskı
politikalarına verilen ağırlığı izliyoruz hep
birlikte. Şimdi, operasyonlar düz ovaya indi. Bırakın
silahların susturulmasını, dağlardaki operasyonlara bir de
sistemli ve sürekli bir tarzda ilerleyen ova operasyonları eklendi.
Şimdi, kalkmış bir de Sivilleşmeyi sağlıyoruz.
diye ahkâm kesmeyin bari. Bir yandan darbecilerle mücadele ediyorum görüntüsü
vererek, bir yandan kılıcını Kürtlerin üzerine sallayan bir
yöntem sizi sadece bundan önceki siyasilerin gittiği yere kadar götürür.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, son olarak
şunu söylemek istiyorum: Militarizmin nimetlerine muhtaç bütün kesimlere
ve Hükûmete rağmen bir gün bu ülkeye barış ve demokrasinin
mutlaka geleceğine inanıyorum. Bir gün insanlar bu ülkede, hak
ettikleri gibi temel hak ve özgürlüklerine sahip olarak, ölmeden, öldürmeden
yaşayacaklar. Ancak AKP Hükûmeti bu sorumluluğu yerine getirememenin
ve bu mazlum halktan çaldıklarının vebali altında
kalacaktır.
Çağrım sizedir. Gelin, tarihe insanlığın
güzel değerleri adına kazanılmış
başarıları bahşedin, ihya olursunuz diyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde son konuşmacı AK PARTİ Grubu
adına Cahit Bağcı, Çorum Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT BAĞCI (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 463 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile iktidar ve muhalefete mensup milletvekilleri
tarafından verilen ve birleştirilerek görüşülen tekliflerin
birinci bölümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bu kanunun kuşkusuz birkaç
temel özelliği ön plana çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, Anayasanın
2nci maddesinde de ifade edilen ve devletin sosyal olma niteliğine uygun
bir şekilde, kendi işini yaparken prim ödeyen veyahut da ömrünün
önemli bir kısmını çalışma hayatı içerisinde
geçiren ve daha sonra emekli olan vatandaşlarımızın insan
onuruna yaraşır bir yaşam düzeyinin sağlanmasına
yönelik olarak yapılan emekli maaşlarındaki artışa
ilişkindir.
Devletimizin temel niteliklerinden birisi, kuşkusuz sosyal
oluşudur. Sosyal devlet, hem halkın hem de devletin birlikte
sorumluluk altına girerek devletin halkını koruması, sosyal
sorunlarını azaltarak gidermesi, yaşam seviyesinin yükseltilmesi
ve sosyal güvenliğinin sağlanması anlamına gelmektedir. Bu
çerçevede devlet gerek politika geliştirirken gerekse politika
uygulamalarında toplumun bütün kesimlerinin özelliklerini,
ihtiyaçlarını, beklentilerini dikkate almak durumundadır.
Bakınız, ülkemiz Avrupa Sosyal Şartına imza
koymuş bir ülkedir. Bu çerçevede Avrupa Sosyal Şartında ifade
edilen insan hakları ve temel özgürlüklerin gerçekleştirilmesi,
yaşam standartlarının ve sosyal refah düzeyinin yükseltilmesi ve
herkese iş fırsatı, adil çalışma koşulları
ve sosyal güvenlik hakkı gibi hususlara ilişkin düzenlemelerdir. Bu
çerçevede bakıldığında emeklilerimizin yaşam
standartlarının ve sosyal refah düzeylerinin yükseltilmesi
amacıyla ücretlerinde öngörülen kademeli artış bu ihtiyacı
kısmen de olsa karşılamaya yöneliktir.
AK PARTİ hükûmetleri döneminde bir SSK emeklisinin
maaşı, 2002den 2010 yılına kadar yüzde 162 oranında
artmıştır. Bu rakam TÜFEye göre yapılmış
olsaydı eğer, yüzde 94,2ye denk gelecekti. Bu çerçevede Sayın
Başbakanımızın da kamuoyuyla paylaştığı
üzere 2010 yılının ilk altı ayında en düşük
emekli aylığında yüzde 20,4 artış öngörülmüştür.
2010 yılı içinde Temmuz ayında yüzde 3lük TÜFE artışı
ile birlikte en düşük aylık alan emeklimizin maaşında yüzde
24,2lik bir artış yapılmış olacaktır. Bu
çerçevede en düşük SSK emeklisi aylığı 682 TLye, en
düşük esnaf emeklisi aylığı 555 TLye ve en düşük
BAĞ-KUR tarım emeklisi aylığı da 380 TLye ulaşmış
olacaktır. Bunun kamuya maliyeti 3 milyar 42 milyon TLdir.
Değerli arkadaşlar, ikinci önemli husus, 5084
sayılı Yatırımların ve İstihdamın
Teşviki Kanunu çerçevesinde kalkınmada öncelikli yörelerde yani
kırk dokuz ilimizde uygulanan teşvikin hem kapsamının hem
de süresinin uzatılmasına yönelik düzenlemedir. Bu çerçevede
bakıldığında son yıllarda teşvikten yararlanan
firma sayısında ciddi artışlar olduğu görülmektedir.
Sadece bir örnek vermek istiyorum, kendi ilimden, Çorum ilinden: 2005
Aralık ayında teşvikten yararlanan iş yeri sayısı
sadece 87dir. Bu iş yerlerindeki toplam çalışan
sayısı 6.265, toplam sigortalı çalışanlar içerisindeki
oranı ise yüzde 18dir. 2006 yılında 122 işletme, 2007
yılında 682 işletme, 2008 yılında 881 işletme ve
2009 Kasım ayında 763 işletme teşvikten
yararlanmıştır. Buralardaki çalışan sigortalı
sayısı 19.267dir, gene, çalışan SSKlılar
içerisindeki oranı yüzde 43,7ye denk gelmektedir.
Bu çerçevede, ekonomik sistemin içerisinde yer alan
işletmelerin teşvik sistemiyle ayakta tutulması ve küresel mali
krize karşı da korunmalarına yönelik olarak bu uygulamanın
üç yıl süreyle devam ettirilmesi, hem muhalefet hem de iktidar
milletvekillerince ortakça kabul edilen ve bu konuda yapılan çalışmanın
neticesinde bugün karşımıza gelmiştir. Gene, sadece Çorum
ilinden örnek vermek gerekirse, 2005 yılında teşvikin bir ildeki
maliyeti 3,1 milyon, 2006 yılında 7,4 milyon, 2007 yılında
11 milyon, 2008 yılında 22 milyon, 2009 yılı sonu itibarıyla
da 30,5 milyon TL kamuya bir yük getirmektedir.
5084 ve 5615 sayılı kanunlarla teşvikten faydalanan
toplam iş yeri sayısı Kasım 2009 itibarıyla 811.638
iş yeridir. Teşvikin bir yıllık maliyeti yine Kasım
2009 itibarıyla 3 milyar 939 milyon 550 bin TLdir. Kırk dokuz ilimiz
dışında kalan ve teşvikten yararlanamayan illerimizde ise
2009 yılı Ekim ayından itibaren ilave her bir istihdam için
sosyal güvenlik işveren paylarının devlet tarafından
ödenmesi uygulaması getirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu yasadaki önemli üçüncü husus,
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında
Kanunda yapılan değişiklikle kamu kurum ve
kuruluşlarının devlete ait borçlarına
karşılık olmak üzere gayrimenkullerinin Maliye
Bakanlığınca satın alınması suretiyle amme
borçlularının terkin edilmesine ilişkin hükmün uygulama süresinin
2014 yılı sonuna kadar uzatılmasıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; en az bunlar
kadar önemli bir diğer husus, kısa çalışma ödeneğine
ilişkin hep beraber yine bu Parlamentoda yapılan düzenlemeye, geçen
yıl yapılan düzenlemeye ilişkindir. Hiçbir kimsenin işsiz
kalması arzu edilmez. Görevimiz, kriz süresince krizin etkilerini
azaltmak, en aza indirecek tedbirleri almak ve sosyal sorumluluk gereği
işsizlik durumlarında tedbirler geliştirmektir. Genel ekonomik
kriz veya zorlayıcı sebeplerle iş yerinde geçici olarak en az
dört hafta işin durması veya kısa çalışma hâllerinde
işçilere çalıştırılamadıkları süre için
İşsizlik Sigortası Fonundan kısa çalışma ödeneği
ödenmektedir. İş yerinde kısa çalışma
uygulamasına geçmek isteyen işverenler, SGK il şube
müdürlükleri, Çalışma Bakanlığı ve sosyal güvenlik
iş müfettişlerince yapılan denetimler neticesinde karara
bağlanmaktadır. 31/12/2009 itibarıyla kısa
çalışma ödemesine başvuran firma sayısı 5.391 ve uygun
görülen işletme sayısı 3.308dir. Bunlardan 243.806 kişinin
kısa çalışma ödeneğinden yararlandığı
bilinmektedir.
Değerli arkadaşlar, kısa çalışma ödemesi
başvurularının genel durumunu da şu şekilde ifade
edebiliriz: Krizin yoğun hissedildiği Aralık 2008de toplam 271
firma kısa çalışma ödeneği için başvurmuş,
bunlardan durumları incelenen 162 firma uygun bulunmuştur. Buralarda
çalışan 19.939 kişinin kısa çalışma
ödeneğinden yararlandığı görülmektedir. Aynı
şekilde, krizin belki en zirve noktaya ulaştığı Mart
2009 ayında 1.345 firmanın kısa çalışma ödeneği
başvurusu yaptığını görüyoruz. Bunlardan
durumları incelenen 744 firmada toplam 44 bine yakın kişinin
kısa çalışma ödeneğinden yararlandığı
görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bağcı, lütfen
tamamlayınız.
CAHİT BAĞCI (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
İller itibarıyla da bakıldığında
Ankarada 363, Antalyada 103, Çorumda 42, İzmirde 416, Kayseride 127,
Malatyada 28, Konyada 98, Kocaelide 348 firmanın, toplamda 5.391
firmanın kısa çalışma ödeneği başvurusu
yaptığını ve bunların da 3.300ünün uygun
görüldüğünü ifade etmiştim.
Sözlerimi tamamlarken, değerli arkadaşlar, tasarıda
son ifade etmek istediğim şey, işletmelerin ekonomik kriz ve
zorlayıcı sebeplerine karşılık bir diğer
getirdiğimiz uygulama can suyu kredisidir. Yaklaşık 2,5 milyar
öngörülen can suyu kredisinin şu ana kadar -son rakamlar- 1,3 milyar
TLsinin kullandırıldığı bilinmektedir.
Sözlerimi tamamlarken, tasarının ülkemiz için,
milletimiz için hayırlı olmasını diler, yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bağcı.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Ali
İhsan Köktürk, Zonguldak Milletvekili.
Buyurun Sayın Köktürk.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 463 sıra
sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin birinci bölümü üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi,
ülkemizde, 9 milyonu aşkın emekli, dul ve yetimimiz
bulunmaktadır. Geçmişte muktedirken tüm emek ve çabalarını
bu ülkenin gelişmesi için harcayan ve yıllarca kendisinin ve
ailesinin geçimini alın teriyle sağlayan emeklilerimiz, maalesef,
içinden geçtiğimiz süreçte açlık ve yoksulluğun pençesinde
yaşama tutunmaya çalışmaktadır.
Siyasal iktidara yakınlığıyla bilinen ve bu
iktidar döneminde üye sayısı yüzde 770 artan Memur-Sen
Konfederasyonunun 2009 yılı Aralık ayı baz alınarak
yapılan açıklamasına göre bugün ülkemizde açlık
sınırı 879 TL, yoksulluk sınırı ise 2.343 TL
civarında bulunmaktadır.
Diğer taraftan, yeni gelir artışlarını
emekliye karşı bir ahde vefanın göstergesi olarak ifade eden
Sayın Başbakan tarafından açıklanan en son zamlardan sonra
bile en düşük SSK emeklisi maaşı 683 TLye, tarım
işçisi emeklisi maaşı 480 TLye, BAĞ-KUR tarım
emeklisi maaşı 380 TLye ve yine en düşük esnaf emeklisi
aylığı 555 TLye yükselmektedir ve ülkemizdeki emeklilerimizin
çok büyük bir bölümü, çok büyük bir oranı bu gelir düzeyinden maaş
almaktadır. Dolayısıyla, Sayın Başbakan
tarafından övünerek açıklanan bu yeni düzenlemelerden sonra dahi, 9
milyonu aşkın emeklimizin yaklaşık 7 milyonu,
bırakın yoksulluk sınırını, 879 TLlik açlık
sınırının altında maaş almaktadır. Bu
nedenle, yapılan zamlar, emeklilerimizin içinde bulunduğu
sorunları çözmekten uzak, son derece düşük, son derece yüzeysel ve
son derece sembolik rakamlardır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan topu topu
60 TL gibi sembolik bir maaş artışını sanki
emeklilerimize büyük bir lütufmuş gibi sunmuş, ortaya çıkan
tabloda âdeta dağ fare doğurmuştur. Kaldı ki yapılan
artışlar emeklinin daha cebine girmeden tüpe, elektriğe, oto
gaza, sigaraya ve bilcümle mamule yapılan zamlarla katbekat emeklinin
cebinden geri alınmıştır. Dolayısıyla Sayın
Başbakanın ve sayın bakanların mahdumları kendi
servetlerini her geçen yıl milyon dolarlarla artırırken kan
ağlayan emekliye 60 TLlik zammı lütuf sayan, vefa sayan Sayın
Başbakana bu kürsüden Sayın Başbakanım, vefa bunun
neresinde? Bu nasıl ahde vefa? diye sormak gerekir. Yine bu kürsüden,
yani halkın kürsüsünden Sayın Başbakana Sayın
Başbakan, şayet ahde vefanız buysa
vefasızlığınızdan Tanrı emeklilerimizi korusun.
diye seslenmek gerekir.
Değerli milletvekilleri, diğer önemli bir sorun,
işçi emeklilerinin intibak sorunudur. Hepimizin bildiği gibi,
emeklilerimizin gelir ve aylıklarının hesaplanmasında
uygulanan yöntemler oldukça sık değişikliğe
uğramış, her yeni düzenleme daha önce bağlanmış
olan gelir ve aylıklara yansıtılmamıştır.
Dolayısıyla aynı yükümlülükleri yerine getiren, aynı primi
ödeyen, aynı süre çalışan, aynı yaştan ancak
farklı tarihlerde emekli olan sigortalılar arasında, gelirleri
arasında, aylıkları arasında korkunç uçurumlar
oluşmuştur. Ayrıca, yeni aylıkların
hesaplanmasında ve güncellenmesinde TÜFE ve gelişme hızı
oranları uygulanırken eski emeklilere sadece TÜFE
farklarının yansıtılması, var olan uçurumu daha da
derinleştirmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu adaletsizliğin giderilmesi,
hukuk devletinin ve sosyal devletin temel görevidir. Damat holdinglerine devlet
bankalarından milyonlarca dolar para aktaran AKP
İktidarının bu ayrıcalıklılığın,
bu eşitsizliğin giderilmesinin bütçe üzerine yük
oluşturduğu gerekçesiyle bundan kaçınması
Anayasamızın 2nci maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesiyle ve
hukuk devleti ilkesiyle bağdaşamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köktürk, lütfen tamamlayınız.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) Bu nedenle, gerek
geçmiş yasama döneminde gerekse içinde bulunduğumuz yasama döneminde
sunmuş bulunduğumuz intibak yasa tasarılarının Adalet
ve Kalkınma Partisi tarafından reddedilmiş olması, Adalet
ve Kalkınma Partisinin emekliyi değil, işsizi değil,
yoksulu değil, ancak varlıklıyı var sayan,
varlıklıyı sadece bu ülkenin vatandaşı sayan bir
anlayışı izlediğini görüyoruz ve bundan üzüntü duyuyoruz.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Değerli
milletvekilleri, işçi emeklilerimizin intibak sorunu çözülmeden, var olan
büyük bu adaletsizlik giderilmeden bu ülkede eşit,
sağlıklı, adaletli bir gelir dağılımından
bahsedilemez.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Köktürk.
Şahsı adına söz isteyen Mehmet Serdaroğlu,
Kastamonu Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı tasarı
üzerinde şahsım adına söz aldım. Sizleri en iyi
dileklerimle selamlıyorum.
Elinizde bulunan sıra sayısında tarafımca
hazırlanan ve intibak meselesine bir çözüm getirmeyi amaçlayan kanun
teklifim de yer almaktadır. Göreceğiniz gibi intibak olarak bilinen
meseleyi çözmek için hazırladığımız teklif, sıra
sayısına sadece yazılmış, Plan ve Bütçe Komisyonunun
kabul ettiği metinde tek kelimeyle yer almamıştır. Plan ve
Bütçe Komisyonu, bu vesileyle intibak sorununa çözüm getiren teklifimi
gündemden düşürmekte, deyim yerinde ise hiç etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal
Sigortalar Kurumundan 2000 yılından önce emekli olanlarla sonra
emekli olanlar arasında hesaplama yönteminden kaynaklanan maaş
farkları oluşmaktadır. 2005 yılından bugüne kadar
çalışma bakanlarınca birçok AKP yetkilisi ve AKP milletvekilince
intibak meselesinin hâlledileceği konusunda müjde üzerine müjde
verilmiştir. Gelinen nokta, işçi emeklilerimize oransal olarak büyük
görünen, ancak rakamlara dökülünce devede kulak kalan cüzi bir iyileştirme
yapılmıştır. Yani dağ fare bile
doğuramamıştır!
Bu torba yasada düzenlenen de Başbakanın grup
toplantısında bin bir şatafatla açıkladığı
hepi topu 60 liralık bir zamdır. Sihirbaz torbadan çıkara
çıkara 60 lira çıkarmıştır! AKP sözcülerinin
cakasına bakarsanız, yaptıkları zam 60 lira değil,
sanki 660 liradır. Burada AKPlilerin ballandıra ballandıra
anlattıkları artış ile 632 lira olan en düşük SSK
emekli aylığı 695 liraya çıkabilmiştir. 695 lirayla emeklinin
nasıl geçineceğini, nasıl kira ödeyeceğini izah etmek de
tabiatıyla AKPnin lafazan sözcülerine düşmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İnternette kısa bir araştırma yaparak
aşağıdaki bilgilere ulaştım: Tarih 23 Mayıs 2005.
AKP Milletvekili Sayın Çakır diyor ki: Çıkarılacak intibak
yasasıyla bu haksız durum ortadan kaldırılacaktır.
Tarih 23 Nisan 2008, Çalışma Bakanı Sayın Çelik
emeklilerin maaş farkını gidermek için intibak yasası
çıkaracaklarını açıkladı. ve tarih 15 Ekim 2009,
Çalışma Bakanı Sayın Dinçer emeklilerin
sabırsızlıkla beklediği intibak yasasının
çıkarılacağını söyledi. Evet, şu
gösterdiğim şey manşetlere de düştü.
Anlaşılıyor ki intibak yasası 15 Ekim 2009a kadar
Hükûmetin gündemindedir. Ne olduysa ondan sonra olmuş, Hükûmet
maaşlara 60 lira zam yaparak intibak meselesini maalesef rafa
kaldırmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ortalama
işçi emeklisi maaşı ile en düşük işçi emeklisi
maaşı birbirine son derece yakındır. Türkçesi, işçi
emeklilerimizin yüzde 90ının maaşı açlık
sınırının altındadır. Yapılan 60
liralık zam da işçi emeklilerimizi açlık
sınırının altından yoksulluk
sınırının altına
taşıyamamıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, emeklilerin arasındaki
adaletsizliği gidermek için derneklerle de iş birliği yaparak bu
teklifi hazırladık, devam eden bir soruna bir çözüm önerisi getirdik.
Gazetelerden takip ettiğimiz kadarıyla iktidar da
yaptığı açıklamalarla sorunun çözülmesini istiyor. Bu durum
emeklilerimizin adına bizleri memnun ediyordu ancak AKP, bir kez daha
verdiği sözün arkasında maalesef duramamıştır.
İşçi emeklilerimizin ağızlarına bir parmak bal
sürülerek bir kez daha kandırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sorunun
çözümü için hâlen fırsat vardır. Önergemiz hazırdır. Siz
yeter ki bu konuda bir irade ortaya koyun, değişiklik önergesini ortak
verelim, hatta biz çekelim siz verin. 3 milyon işçi emeklimiz adına
bunu sizden rica etmekteyiz. Ne olur, gelin bu adaletsizliği birlikte
ortadan kaldıralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayın.
Buyurun Sayın Serdaroğlu.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Bu böyle
olmadığı takdirde, verdiğiniz sözleri
tutmadığınızı her yerde yüzünüze vuracağız.
İntibak meselesiyle ilgili verip de
tutmadığınız sözler ak sayfanızdaki kara lekelere yeni
bir kara leke olarak eklenecektir diyor, hepinizi bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Serdaroğlu.
Bölüm üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Aslanoğlu, Sayın Genç, Sayın Öztürk,
Sayın Kaptan, Sayın Akçay, Sayın İnan, Sayın Tankut,
Sayın Yıldız, Sayın Paksoy, Sayın Özdemir ve
Sayın Doğru sisteme girmişlerdir. Birer dakika süreyle soru
sorabilirler.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan,
biraz önce bir mektup aldı, fakslamışlar. Bir emekli, hâlâ
intibak yasasının hayaliyle yaşıyor. Ben inşaat
mühendisiyim, 92 yılında emekli oldum. 800 lira alıyorum diyor.
Acaba bu haksızlık, adaletsizlik
Aynı ifadelerle
Size takdim
edebilirim. Tanımam, bilmem. Erdekten gelmiş. Acaba bu intibak
yasası, işçi emeklileri arasındaki farklı maaşlardan
dolayı intibak yasası hayata geçecek mi geçmeyecek mi? Net
cevabını istiyor bu insanlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, ben, şimdi, dün Tunceliden
geldim. Bizim TEDAŞ, orada, özelleştirme kapsamına
alınıyor. herhâlde 12 Şubatta da ihale yapılıyor.
Şimdi, buralar kalkınmada öncelikli bölge, aynı zamanda terör
bölgesi. Şimdi, burası özelleştirildiği zaman oradaki vatandaşın
elektrik bulması mümkün değil. Yani Hükûmet, Doğu,
Güneydoğuda yalnız bir Tunceli ve Bingölü özelleştirme
kapsamına almış. Yani bu Tunceliyi, Bingölü özelleştirme
kapsamından çıkarmayı düşünüyor musunuz? Gerçekten, oraya
müteahhidin hizmet getirmesi mümkün değil. O insanlar yarın öbür gün
karanlıkta kalacak. Onun için, rica ediyorum Hükûmetten, Tunceli ve Bingöl
gibi böyle kalkınmada öncelikli yörelerin bu özelleştirme
kapsamı dışına çıkarılmasını
öneriyorum.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir daha torba
yasayla milletvekillerinin karşısına gelmeyeceğiniz
anlamına gelen ifadelerde bulundunuz. Bu ifadelerinizin aksine, yeni bir
torba yasayla Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna gelmeniz nasıl bir
duygu? Bu duruma düşmeyi içinize sindirebiliyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaptan
OSMAN KAPTAN (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, Sayın Başbakan 5 Ocak 2010 tarihindeki
Meclis grup konuşmasında Çalışan kesimlere ve
emeklilerimize haklarını teslim ediyoruz, ahde vefamızı
gösteriyoruz. derken Tekel işçileri neyse kazanılmış
haklarını bile neden ellerinden alınarak sokağa
bırakılıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
657 sayılı Kanunun 4/C statüsünde
çalıştırılan personelin yaptığı hizmetler
bir yıldan az süreli veya mevsimsel hizmetler olmayıp asli ve
süreklilik arz eden kamu görevleridir. Bu nedenle mevcut uygulama kanunun
lafzına ve ruhuna aykırıdır. Özelleştirilen
kuruluşlardan bu statüye alınan personel, kamuda çalışan
emsallerinin sahip oldukları mali ve sosyal haklara sahip olmadan
istihdama zorlanarak mağdur edilmektedir. 4/C kapsamında
çalışanların durumlarına uygun memur ya da işçi
kadrolarına atamak için bir düşünce veya çalışmanız
var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın İnan
MÜMİN İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, emekli aylığında yüzde 20,4
oranında artış sağlayan emekli sayısı
kaçtır?
İki: İki buçuk yıldır defalarca
şahsım ve bütün milletvekili arkadaşlarımız elektrik,
sulama borçları ve tarım kredi borçlarının yeniden
yapılandırılması konusunda dile getirmemize rağmen
bugüne kadar herhangi bir iyileştirme hâlâ
yapılmamıştır. Şu anda Niğdede çiftçilerin
neredeyse tamamı yakalama emriyle sokağa çıkamaz hâle
gelmiştir. Geçen gün yaptığımız bir açık hava
toplantısında jandarma sadece güvenlik için gelmesine rağmen
oradaki bütün kalabalığın yakalama emri olduğu için
dağıldığını gözlerimizle gördük ve size bu konuyu
iletmemizi istirham ettiler. Lütfen bu vatandaşların derdine bir çare
bulacak mısınız? Bunu buradan açıklamanızı
istirham ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, bu tasarıyla 5084 sayılı
Teşvik Kanunu kısmen de olsa 2012 yılının sonuna kadar
uzatılmaktadır. Kırk dokuz ilimizi kapsayan bu süre
uzatımını bizler elbette ki olumlu
karşılamaktayız. Ancak bu durumda başta seçim bölgem olan
Adana olmak üzere Denizli, Bursa, Gaziantep gibi önemli sanayi merkezlerimizin
yıllardan beri devam eden mağduriyetlerinin giderilmeyip aksine, bu
süreçte bu illerimizin haksız rekabetten dolayı çok daha fazla bir
şekilde mağdur olacakları apaçık bir şekilde
ortadadır. Hükûmet olarak, teşvik kapsamına alınamayan bu
illerimizin mağduriyetini önleyecek farklı önlem ve tedbirleriniz
olacak mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, Çek Yasasında
yaptığınız gibi son dakika önergesiyle alınacak
harçlarda indirim yapmayı düşünüyor musunuz?
Yine, yerli bankalar aleyhine, bu getirmiş olduğunuz
yasada serbest bölgelerle ilgili dezavantaj oluşturmaktasınız,
haksız rekabet yaratmaktasınız. Bunu ortadan
kaldırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim.
Sayın Bakan, 5084 sayılı Yasa 2001
yılında fert başına gayrisafi yurt içi hasıla
tutarı 1.500 dolar ve daha az olan illerde yatırım ve istihdam
imkânlarını artırmak için yürürlüğe konulmuştur.
Kırk dokuz ilde uygulanan bu Yasa 2009 yılı sonuna kadar
uygulanmıştır. Söz konusu Yasanın uygulama
sonuçlarını açıklar mısınız? Yani Fert
başına düşen millî gelir 10 bin dolar. dediniz. Kırk dokuz
ilimizde fert başına düşen millî gelir 10 bin dolar olmuş
mudur, hatta 5 bin dolara çıkmış mıdır? Bu konuda
bilgi verir misiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın Bakana soruyorum: Başta emniyet
teşkilatımız mensupları olmak üzere, bunlar emekli
olduklarında, pek çok çalışanımızın ortak bir
sıkıntısı emekli maaşlarındaki
düşüştür. Bu vatandaşlarımızın
maaşlarının büyük bir bölümü fazla mesai ve tazminatlardan
oluşmaktadır. Yapılması gereken, fazla mesai ücretleri ve
tazminatların da emekliliğe yansıtılmasıdır. Bu
konuda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
İkinci sorum: 2009 yılı içerisinde
çalışanlardan kesilen primlerin emekli maaşlarını
karşılama oranı nedir? Kalan farkı kapatmak için ne gibi
tedbirler alıyorsunuz? Alınan tedbirler arasında Emekli
Sandığının gayrimenkullerini satma da var mıdır?
Yedi yıllık AKP hükûmetleri döneminde satılan Emekli
Sandığı gayrimenkullerinin toplamı nedir? Bu
gayrimenkullerin sektörel dağılımı nelerdir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakana soruyorum: Ülkemizde, işletmelerde sosyal
güvenlik primi yükü 1999 yılında yüzde 22,8 iken 2010
yılında bu oran yüzde 128lere çıkmıştır, bu da
işletmelerin işçiye ödediği ücretin yarısından
fazladır. Bu durum işletmelerdeki maliyeti çok
artırmaktadır. Ekonomik krizin ağır bir şekilde devam
ettiği bugünlerde işletmelerin rahatlaması için sosyal güvenlik
primlerini düşürmeyi düşünüyor musunuz?
İkinci sorum olarak
Belediyelerin borçları çok
artmıştır. Bu kanunda yapılandırılmaya gidiyor
ama başka ek imkânlar vermeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Son sorudan başlamak istiyorum. Tabii ki belediyelerimizin
birtakım sıkıntıları var. Ona ilişkin, ben daha
önce de söyledim, daha detaylı, daha köklü bir çalışma yapmak
gerekiyor çünkü bu sıkıntıları sık sık ben de
dinliyorum. Dolayısıyla o konuda bir çalışma yapılacak.
İçişleri Bakanlığımız, Hazine, Maliyenin de
katkıda bulunacağı bir çalışma öngörülüyor ama henüz o
detayda bir çalışma yok, yapmamız gerektiğine
inanıyorum.
Benim bildiğim kadarıyla bu dönemde, biz, sosyal
güvenlik primlerini 5 puan indirdik. Yani istihdam üzerindeki vergi yüküne
baktığınız zaman hakikaten de eskiden OECD ülkeleri
arasında en üstlerde bir yerdeydik, 2nci sıradaydık, bu son
yapılan düzenlemelerle birlikte şimdi 9uncu sıraya düştük.
Bu da yüksek tabii. Bütçe imkânları olsa, yani borçlanmadan, ek borçlanma
gereği yaratmadan imkânlarımız olsa bence oraya öncelik vermek
lazım çünkü o istihdamı artırır, rekabeti
artırır. O konuda hemfikiriz ama bütçe imkânı yokken biz tekrar
prim indirimine gidersek bu defa hazinenin borçlanma ihtiyacı
artacağı için Türkiyenin tabii ki uzun dönem borçlarında bir
artış
5 puanın etkisini arkadaşlar veriyorlar bana. 2009
yılında 3,5 milyarlık bir maliyet. 2010 yılında bunun
3,9 milyar liraya çıkması öngörülüyor ama yani sonuç itibarıyla
bütçe imkânları olsa ona öncelik vermek gerektiğine ben
inanıyorum.
Tabii, Sayın Özdemirin bir sorusu var. Emniyet
teşkilatı mensuplarının özellikle emekli olduktan sonra
maaşlarında çok ciddi bir düşüş yaşanıyor.
Eğer çalışma dönemlerindeki fazla mesaileri ve tazminatları
üzerinden de prim alınacaksa, yani sosyal güvenlik sisteminin
sürdürülebilirliği dikkate alınacaksa böyle bir çalışma
düşünülebilir ama aktif çalışma sürelerinde bunun üzerinden prim
ödenmeyecekse veya bir şekilde sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği
sağlanmayacaksa
Tabii ki bu türden bir çalışmanın
kaynağı gerekiyor. Onun için
Birkaç husus daha var sizin sorduğunuz. O konulara
ilişkin elimde rakam yok. Yani yedi yıllık süre içerisinde
Emekli Sandığının ne kadar gayrimenkulü satıldı
vesaire gibi konular, elimde veriler olmadığı için
arkadaşlar yazılı olarak size iletirler.
Tabii ki Kırk dokuz ilde uygulama sonuçlarını
açıklar mısınız? diye bir soru var. TÜİK 2001den bu
yana iller bazında kişi başına millî gelir
çalışmasını yenilemedi. Biz kendilerine, aslında,
geçen sene bu yeni teşvik sistemine geçerken bu verilere
ihtiyacımızın olduğunu söyledik, onlar da ancak 2010
yılı içerisinde bu çalışmanın tamamlanabileceğini
bize bildirdiler çünkü ben o zaman Hazineden sorumlu Devlet
Bakanıydım. Bunu çok iyi hatırlıyorum. Henüz o veriler yok.
Dolayısıyla o anlamda yani kişi başına iller
bazında millî gelir itibarıyla o günden bugüne bu kırk dokuz
ilde ne tür bir değişiklik oldu bilmiyorum çünkü o verileri henüz
TÜİK yayınlamadı ama 2010 yılında
YILMAZ TANKUT (Adana) TÜİK en fazla işsizliği
Adana olarak açıkladı zaten.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Ama
işsizlik ayrı, kişi başına, fert başına
iller bazında millî gelir ayrı bir rakam.
Dolayısıyla o rakamlar ortaya çıkınca,
inşallah, o değerlendirmeyi beraber yapabileceğiz.
Sayın Yıldızın bir sorusu vardı. Serbest
bölgelerde bankalardan harç almamak suretiyle yerli bankalar aleyhine bir
uygulamayı, haksız rekabet hususunu gündeme getirdiler. Serbest
bölgelerdeki banka şubeleri esas itibarıyla harca tabidir ancak
Serbest Bölgeler Kanunu geçici 3üncü maddesi uyarınca, ABye giriş
tarihine kadar özel bir hükümle istisna edilmişlerdir. Bu istisna sadece
yabancı bankalara ilişkin değildir. Buralardaki bütün bankalar
bu istisnalardan yararlanmaktadırlar. Hiçbir şekilde, bizim,
yabancı bankalara bir istisna getirme gibi bir niyetimiz yok ama serbest
bölgelerin kendi mevzuatı olduğu için, ama serbest bölgeler ABye
girene kadar bu mevzuat kapsamında harçlardan muaf olduğu için bizim
bu kanunla -o nedenle parantez içerisine alınmış- bu
şekilde bir düzenleme yapılmıştır.
Yine 5084ten yararlanmayan Gaziantep gibi, Adana gibi, Denizli
gibi, bunların mağduriyeti gündeme getirildi. Tabii ki hiçbir
teşvik sistemi mükemmel değil. Yani şu veya bu şekilde
eğer seçici davranırsanız, belli bir eşiğin
altında kalan -kişi başına millî gelir olabilir, başka
sosyoekonomik göstergeler olabilir- bazı illerimiz bundan olumsuz
şekilde etkilenebiliyor. Bunlara ilişkin bir şey yapacak
mıyız? Tabii, biz, yeni bir teşvik sistemini uygulamaya koyduk.
O teşvik sisteminden o bahsettiğiniz illerimiz de eskiden
yararlanmıyorken şimdi yararlanacak. İnşallah, o çerçevede
bu illerimize de yatırım akışı sağlanır.
Yine bu elektrik, özellikle sulama ve tarımsal kredi
borçlarına ilişkin bir soru vardı. Tabii ki burada bir stok
problemi var. O stok problemini, bir daha bu sorunu oluşturmayacak
şekilde çözme konusunda bir çalışmaya ben olumlu bakarım
ama sürekli bir şekilde bu türden düzenlemeler geçmişte
yapılmış, siz de takdir edersiniz ki geçmişte sık
sık bu türden yeniden yapılandırmalar yapılmış
ama maalesef bunlar sonuç getirmemiştir. Neden? Çünkü sistemde bir daha
borç biriktirmeye ilişkin düzenlemeler köklü bir şekilde yapılamamıştır.
Yine o koşulla, yani bir daha borç biriktirmeyi imkânsız hâle
getirecek bir düzenlemeye, bir çalışmaya ben yine olumsuz bakmam. O
çerçevede bakılabilir.
4/Cyle ilgili bir soru vardı. Değerli arkadaşlar,
tabii 4/Cye ilişkin olarak şunu söyleyebilirim: 4/C düzenlemesi 2004
yılında, hakikaten de bir mağduriyetin önlenmesi için
yapılmış bir düzenlemedir ve bir anlamda doğru bir
düzenlemedir fakat bu düzenlemeye ilişkin tabii şu anda itirazlar
var. O gün teşekkürler vardı, bugün itiraz ediliyor. Nitekim biz son
bir ay içerisinde 4/Clilerin durumunda da çok ciddi iyileştirmeler
yaptık. Mesela, aylık çalışma süresini bir yıl
içerisinde on aydan on bir aya çıkardık ve o anlamda, onu da dikkate
alırsanız, ücretleri aşağı yukarı yüzde 26 ile
yüzde 29 arasında bir artışa tabii tuttuk, hakikaten çok ciddi bir
iyileşme sağladık. Fakat tabii bugünkü şartlarda buna
şu anda birtakım itirazlar var.
Yine emeklilerin özellikle durumuyla ilişkili epey soru
vardı, intibak yasasına ilişkin sorular vardı. Şunu
söylemekte yarar görüyorum, çünkü arkadaşlar bu yapılan iyileştirmeyi
de yetersiz buluyorlar: Tabii, memleketin imkânları olsa, keşke daha
fazla iyileştirme yapsak ama 2002-2009 yılları arasında
asgari, emekli aylıkları açısından da ciddi anlamda reel
artışların olduğunu da hiç kimse inkâr edemez. Mesela SSK
emeklisi için reel artış yüzde 27,6, BAĞ-KUR emeklisi için yüzde
71,7, BAĞ-KUR sigortalıları için yüzde 161,3, kamu emeklileri
için yüzde 15,8. Bakın, bu son yaptığımız
artışı dikkate almıyor, sadece 2002-2009 dönemindeki reel
artış oranlarından bahsediyorum. Keşke sosyal güvenlik
sistemi bu kadar açık vermese, keşke bizim bütçe imkânları çok
daha fazla olsa ve biz daha fazla artırabilsek ama her
artışın sonucunda, eğer biz tedbir almazsak kamu sektörünün
borçlanma ihtiyacı artıyor, devletin piyasalara, tabii ki iç ve
dış kreditörlere borcu artıyor.
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz tamamlandı.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Onun
için imkânları da dikkate almakta ben yarar görüyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır soru-cevap işleminin tamamlanmasıyla.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 Esas Numaralı kanun tasarısının 1inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Madde 1- 21/7/1953 tarihli 6183 sayılı Amme
alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 58inci Maddesinin
2nci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım
iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum ve işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 1 inci maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
M. Akif Paksoy |
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Mersin |
|
|
Recep Taner |
|
|
|
Aydın |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sayılı yasa
tasarısının 1 inci maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
|
Ayla Akat |
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
|
Batman |
Şırnak |
Bitlis |
|
Sevahir
Bayındır |
Hamit Geylani |
Bengi
Yıldız |
|
Şırnak |
Hakkâri |
Batman |
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
RECAİ BERBER (Manisa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Recep Taner, Aydın
Milletvekili.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Recep Taner, Aydın
Milletvekili.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58inci maddesi
olan ve ödeme emrine itirazda bulunan borçluyla ilgili düzenlemenin olduğu
1inci maddeyle ilgilidir.
Görüştüğümüz kanun tasarısının
maddelerine baktığımızda, amme alacaklarından
Teşvik Yasasına, sosyal güvenlik yasalarından Harçlar Kanununa
kadar birçok kanuni değişikliği bir arada görüştüğümüz
bir kanun şekli. Burada, Meclis görüşmelerinde Torba kanun adı
verilmekte ve iktidardaki AKP zihniyetine uygun bir uygulama. Zira, AKPnin
milletvekili yapılarına baktığımızda da onlar da
zihniyet olarak hemen hemen her zihniyetten bir araya gelmiş torba
kanunlar gibi farklı düşüncelerin bir araya getirdiği bir fikrî
altyapıda olan bir parti konumundalar. Böylesine karmaşık bir
partinin ülkemize yaşattığı ekonomi de tabiri yerindeyse
torba kanun yerine çorba hâlinde.
HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat) Kıskanma, kıskanma.
RECEP TANER (Devamla) TOBBun verilerine göre, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliğinin verilerine göre -ki TOBBun verilerinin sıhhatli
olduğunu kendiniz söylemektesiniz- 2009 yılında kurulan
şirket sayısı 2008 yılına göre yüzde 9,9 azalmakta.
Ekonomik sıkıntılardan dolayı tasfiyeye giren şirket
sayısında ise yüzde 15,5 artış olduğu belirtilmekte.
Tabii bunlar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin verileri. Tabii verilerin
sıhhatli olup olmadığını da ayrıca
değerlendirmek lazım çünkü birçok iş yeri,
kapandığı hâlde, o Ticaret Sicili Gazetesi ve ticaret sicil
borçlarını ödeyemedikleri için, şu anda kapanma işlemlerini
de yaptırmadığından daha sıkıntılı bir
tablodalar.
Değerli milletvekilleri, AKP yetkilileri genelde 2002-2009
kıyaslamasını yapmayı çok severler. Tabii ki onların
açıklayamadıkları kıyaslamalar olduğu da malum.
İşte, onlardan birisini şimdi sizlerle beraber
değerlendirmekteyiz. AKP zihniyetinin iktidara geldiği 2002
yılında, toplam vergi geliri içindeki direkt vergilerin dolaylı
vergilere oranına baktığımızda yüzde 45e yüzde 55
seviyelerindeydi; 2009 yılı gelirlerine
baktığımızda ise bu oranların yüzde 28e yüzde 72
seviyelerine yükseldiğini görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, bunun manası, Hükûmet, normalde
az kazanandan az, çok kazanandan çok olarak gelir elde edenlerin
kazançları üzerinden alması gereken vergileri toplamada
başarısız veya isteksiz olduğundan dolayı,
dolaylı vergilere yüklenmiş ve gelirine, kazancına
bakılmaksızın 72 milyonun tamamının aynı oranda
ödediği, dünyanın en adaletsiz vergileri olan KDV, ÖTV gibi,
akaryakıt tüketim vergisi, özel iletişim vergisi gibi vergilerle,
dolaylı vergilerle vergi açıkları kapatılmaya
çalışılmaktadır. Eğer ki bugün ülkemizde dünyanın
en pahalı akaryakıtı kullanılmakta ise bunun sebebi eski
Maliye Bakanı Unakıtanın tabiriyle kümeste yolunacak kaz
kalmadığındandır çünkü kümesteki kazların bir
kısmı yandaş kazlar, bir kısmı yoluna yoluna tüyü
kalmamış kazlar, bir kısmı da Deniz Feneri gibi derneklere
yaptıkları yardımları kanun gereğince vergilerinden
düştükleri için ödenecek vergileri kalmayanlar olunca kümes
dışına çıkılmış ve -72 milyondan kolayca
tahsil edilebilen- ÖTV, KDV oranları ile oynanarak vergi gelirleri
tutturulmaya çalışılmıştır. Bugün,
aldığımız akaryakıtın litre fiyatının
yüzde 67si, bir paket sigaranın yüzde 78i, sıfır otomobil
fiyatının yüzde 45i, 100 liralık telefon görüşmesinin
yüzde 30u ÖTV veya KDV adı altında dolaylı vergiler olarak
alınmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taner, lütfen tamamlayınız.
RECEP TANER (Devamla) Hükûmet bunlarla da yetinmemiş olacak
ki önümüzdeki günlerde ikinci el otomobillere, şoför esnafının,
özellikle kamyoncu ve otobüsçülerin mazottaki ağır vergiler
dolayısıyla mecbur kalıp kullandıkları 10 numara
yağlara yeni dolaylı vergiler getirecekleri
konuşulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bir diğer konu da tahsil
edilemeyen vergi ve SSK primi, sosyal güvenlik destek primleri ve bu gibi
alacaklardır. Açıklanan verilere göre her ne kadar teğet
geçtiği söylense de- ekonomik kriz vatandaşımızı
tahakkuk eden vergileri ödeyemez duruma getirmiştir. AKP Hükûmeti IMFden
kredi alarak ülke geleceğine ipotek koydurmak yerine kendi
vatandaşının birikmiş vergi ve prim borçlarının
asıllarını taksitlendirerek tahsil etme yoluna gitmelidir.
IMFye el açacağına kendi vatandaşına gerçek manada bir
ödeme kolaylığı getirilmeli, esnaf, sanatkâr ve iş
dünyası rahatlatılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve
düşüncelerle, vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin kabulünü
arz ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Taner.
Diğer önerge üzerinde söz talebi, Ayla Akat Ata, Batman
Milletvekili
(BDP sıralarından alkışlar)
AYLA AKAT ATA (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yaşadığımız dünyanın ve toplumun en önemli
sorunlarının başında hiç şüphesiz ki emek-sermaye
eşitsizliği, bölgeler arası eşitsizlik, gelir
dağılımındaki eşitsizlik, işsizlik ve yoksulluk
gelmektedir. Ülkemizde de son otuz yılda iktidara gelen hükûmetler
tarafından uygulanan siyasi politikalar sonucunda bölgeler arası
eşitsizlik giderek artmış, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde yaşayan halk, ekonomik alanda total yoksullaştırma
politikasıyla karşı karşıya kalmıştır.
Nitekim, Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği tarafından
hazırlanan Doğu ve Güneydoğu Anadoluda Sosyoekonomik Sorunlar
ve Çözüm Önerileri başlıklı araştırma raporu da bu
eşitsizliği açıkça ortaya koymaktadır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki yirmi bir ilin
Türkiye millî geliri içindeki payının 1970lerden başlayarak
2000lere kadar hızla gerilediği gözlemlenmiştir. Bölge
illerinin, 1965te, Türkiye toplamında millî geliri yüzde 10,5e
yakın pay sahibiyken, 1987de yüzde 7,7ye, 2001de de yüzde 7,2ye kadar
gerilemiştir.
Bölgedeki illerdeki kişi başına düşen
gayrisafi millî hasılanın, Avrupa Birliğine aday ülkeler
arasında en düşük değeri oluşturduğuna vurgu
yapılmaktadır. Ancak, eşitsizliği ölçmeye yarayan millî
gelirin dağılımıyla ilgili en son verilerin 2001
yılına ait olması, sonraki dönemlere ait millî gelirin bölgelere
dağılımına ilişkin verilerin yeterli olmaması,
hatta bulunmaması nedeniyle bölgesel eşitsizliği ölçmede
yetersiz kalınmaktadır.
Yine, kişi başına düşen millî gelirin
yanı sıra, kişi başına düşen kamusal eğitim
ve sağlık göstergelerinde de Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin yirmi bir ilinin yoksulluğu ortaya çıkmaktadır.
Devlet Planlama Teşkilatının geliştirdiği ve 2003
yılında yayımladığı, illerin sosyoekonomik
gelişmişlik sıralamasında bölgenin 21 ilinden 17si,
Türkiye'nin 81 ilinin en alt 20lik diliminde yer almaktadır.
Toplumun refah ve yoksulluk derecesini göstermek
açısından başvurulan önemli göstergelerden biri, yeşil
kartlı nüfus oranıdır. Nüfusu 500 bine yaklaşan Batman
ilimizde -22/5/2009 tarihli soru önergesine verilen cevapla- 2009 Mayıs
ayı itibarıyla 242.653 kişi yeşil kartlıdır.
Batman ilimizdeki bu durumun benzeri, bölgenin diğer illerinde de yüzde
50lerin üzerine çıkabilmektedir. Yeşil kartlı nüfus
istatistikleri, AKP İktidarı döneminde nüfustaki
yoksullaşmanın artmasının önemli bir göstergesi olarak
görülmektedir.
Bölgenin yoksulluğunu ortaya koyan önemli bir gerçeklik de
işsizlik sorunudur. Doğu ve Güneydoğuda Türkiye
ortalamalarının çok üstündeki işsizlik göstergeleri yaşanan
ekonomik krizin etkileriyle daha da artmaktadır. Krizle birlikte Türkiye
genelinde olduğu gibi bölgede de birçok iş yeri kapanmış,
kapanan her iş yeri ise bir ailenin yoksullaşmasını
beraberinde getirmiştir. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Şemsa Özar tarafından bölgede yapılan
araştırmanın ortaya çıkardığı sonuç,
ailelerin kendi ürettikleriyle geçinemediği, ancak batı illerinde
çalışan aile bireylerinin yardımlarıyla yaşamlarını
idame ettirdikleri yönündedir.
Batmanda iş bulma umuduyla İŞKURa yapılan
başvurular yaşanan krizin etkilerini ortaya koymaktadır. 2008
yılında Kuruma yapılan başvuru sayısı 5.444 iken
2009 yılında bu sayı 10.285 olmuştur ki İŞKURun
varlığından haberdar olmayan nüfusun da hesaba
katılması gerekmektedir.
Bölge kaynaklarının çatışmalar gerekçe
gösterilerek kullanılmaması ve yapıldığı iddia
edilen yatırımlardan da bölge halkının faydalanamaması
sonucunda binlerce insan iş bulma umuduyla batı metropollerine göç
ederek ucuz iş gücü hâline dönüştürülmüş, onlarcası da
sosyal yardımlaşma adı altında sadaka kültürüne mahkûm
edilerek günbegün yoksullaştırılmıştır.
Hazine Müsteşarlığı tarafından verilen
yatırım teşviklerinden, yapılan hesaplamaya göre, 2002-2006
döneminin teşvikli yatırımlarından Marmara Bölgesi tek
başına yüzde 39 pay almıştır. Yüzde 14le İç
Anadolu Bölgesi, yüzde 12yle Ege Bölgesi Marmarayı takip etmektedir.
Nüfusun yüzde 16sının yaşadığı Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin toplamda aldığı payın
ise sadece yüzde 9da kaldığı belirtilmektedir.
Raporda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki 21 ile
aktarılan kaynakların ise çatışmalar gerekçe gösterilerek
bölgedeki savunma, güvenlik harcamalarında ve bölge insanının
kullanmadığı enerji yatırımlarında
kullanıldığı belirtilmektedir. Buna göre, harcamaların
yüzde 18i kamu düzeni ve güvenlik, yüzde 11i savunma olmak üzere yüzde 29u
asker, polis harcaması olarak dikkat çekmektedir. Raporda, 2006da Türkiye
genelinde savunmanın yüzde 7, güvenlik hizmetlerinin ise yüzde 6 pay
aldığı, dolayısıyla Doğu ve Güneydoğuda
yüzde 29u bulan bu harcamaların Türkiye genelinde 16 puan daha fazla
olduğu görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ata, lütfen tamamlayınız.
AYLA AKAT ATA (Devamla) Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesindeki işsizlik ve yoksulluk, bölgeler arası eşitsizlik
son otuz yıldır uygulanan politikalardan bağımsız
değildir. Geçmiş dönemlerde hükûmetler tarafından bölgeler
arası gelişmişlik farkını gidermeye yönelik yirmi
beş yılda otuz tane ekonomik paket açılmasına rağmen
atılan adımlar çoğu kez sonuç alınmadan bitirilmiştir.
Sistemin seksen yedi yıldır uyguladığı
siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik soykırım
politikalarının çözüm getirmediği görülmelidir. Bölgeler
arasındaki farkları ve eşitsizlikleri gidermenin en temel
koşulu olan toplumsal barışı yaratacak adımları
atmaya geçilmelidir. Toplumsal barışı sağlayacak
adımlarla birlikte yerinden yönetim, katılımcı ekonomi,
katılımcı bütçe gibi dünya deneyimlerinden yararlanarak siyasal
alandan, ekonomik alana kadar pek çok alanda bilinçli ve bütünlüklü politikalar
üretilmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle saygıyla selamlıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HASAN MACİT (İstanbul) Karar yeter sayısı
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Vekilim acele etmeyin, önce yoklama
talebi geldi.
III. Yoklama
BAŞKAN Önergenin oylanmasından önce bir yoklama talebi
vardır.
Şimdi bu talebi yerine getireceğim ve yoklama isteminde
bulunabilecek yeter sayıda sayın üyenin ismen tespitini
yaptıktan sonra elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Türkiye Büyük Millet Başkanlığına
Yoklama talebinde bulunuyoruz, gereğinin
yapılmasını arz ederiz.
Sayın Şandır? Burada.
Sayın Orhan? Burada.
Sayın Akkuş? Burada.
Sayın Yunusoğlu? Burada.
Sayın Yıldız? Burada.
Sayın Tankut? Burada.
Sayın Özdemir? Burada.
Sayın Kalaycı? Burada.
Sayın Akçay? Burada.
Sayın İnan? Burada.
Sayın Taner? Burada.
Sayın Paksoy? Burada.
Sayın Coşkun?
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çalış tekabbül ediyor.
Sayın Serdaroğlu? Burada.
Sayın Ayhan? Burada.
Sayın Nalcı? Burada.
Sayın Çakmakoğlu? Burada.
Sayın Özensoy? Burada.
Sayın Ertugay? Burada.
Sayın Homriş? Burada.
Evet, şimdi yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.18
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:17.41
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 53üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde verilen önergelerin
işaretle oylamasına geçilirken yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yeniden elektronik cihazla yoklama
yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17
milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın, Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin,
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin,
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557, 2/561, 2/565,
2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Şimdi tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Aynı mahiyetteki Recep Taner ve Ayla Akat Atanın
önergelerini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 Esas Numaralı kanun tasarısının 1inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Madde 1- 21/7/1953 tarihli 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 58inci Maddesinin
2nci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önergeyle borçluların yükümlülüğünün azaltılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 2 nci maddesinde yer alan 31.12.2014
ibaresinin 31.12.2016 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Mehmet
Şandır |
Faruk Bal |
|
Trabzon |
Mersin |
Konya |
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Mehmet Günal |
|
Konya |
Manisa |
Antalya |
|
|
M. Akif Paksoy |
|
|
|
Kahramanmaraş |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı kanun
tasarısının, çerçeve 2nci maddesinde yazılı olan
31.12.2014 ibaresinin 31.12.2019 olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Bengi
Yıldız |
Hamit Geylani |
|
Şırnak |
Batman |
Hakkâri |
|
Sevahir Bayındır |
|
M. Nezir
Karabaş |
|
Şırnak |
|
Bitlis |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı kanun
tasarısının çerçeve 2nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Harun Öztürk, İzmir
Milletvekili.
Buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 463 sıra sayılı Tasarının 2nci
maddesi üzerinde vermiş olduğum değişiklik önergesi
dolayısıyla söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yeni bir torba yasayı daha
İç Tüzükün temel yasayla ilgili hükümlerini ihlal ederek temel yasa
olarak görüşüyoruz. Önergeyle ilgili düşüncelerimi ifadeye geçmeden
önce tasarıyla ilgili bazı değerlendirmelerde bulunmak
istiyorum:
Çerçeve 4üncü maddeyle bir taraftan 2822 sayılı
Kanunun yetkili sendikaların belirlenmesine ilişkin hükmü
değiştirilirken diğer taraftan aynı maddede
değişikliğin 1/8/2010 tarihinden sonra yürürlüğe gireceği
öngörülmektedir. Maddenin bu hâliyle kanun yapma tekniğine uygun
düşmediğini düşünüyorum. 2822 sayılı Kanunun 12nci
maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi Bakanlık yetkili
sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde kendisine
gönderilen üyelik ve istifa bildirimleriyle Sosyal Güvenlik Kurumuna
yapılan işçi bildirimlerini esas alır şeklinde
olmalı, 1/8/2010 tarihine kadar Bakanlıkça yayınlanmış
bulunan en son işçi ve üye istatistiklerinin geçerli olacağı ise
2822 sayılı Kanuna eklenecek ayrı bir geçici maddede
düzenlenmeliydi.
Çerçeve 6ncı maddeyle, Hükûmet, daha önce krize
karşı bir önlem olarak sunduğu kısa çalışma
ödeneğinin üç aydan altı aya çıkarılmasına
ilişkin düzenlemenin uygulama süresini bir yıl daha uzatarak 2010
yılının sonuna çekmektedir. Hükûmet, kamuoyuna 2010
yılından başlayarak krizden
çıkılacağını söylerken doğruyu söylemediğini
bu düzenlemeyle itiraf etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet tasarısında yer
alan geçici iş, geçici mesleki iş ilişkisini düzenleyen madde
tasarı metninden çıkartılmıştır.
Hatırlayacaksınız, bu düzenleme, 26/6/2009 tarihli ve 5920
sayılı Kanunda da yer almış ve Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmişti. İşçi
sendikalarının karşı çıktığı ve
Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen bir düzenlemeye, veto
üzerine kabul edilen 11/8/2009 tarihli ve 5921 sayılı Kanun metninde
İşsizlik Sigortası Fonuna yapılan yeni
saldırılara karşı çıkılmaması için yer
verilmemişti. Güya Hükûmet veto gerekçesine sözde uymuştu. Şimdi
de kiralık işçi düzenlemesinin önce tasarıya konulduğunu,
ancak İşsizlik Sigortası Fonuna saldırının
sürmesi dâhil, tasarının diğer olumsuzluklarına
karşı muhalefetin direncini kırmak üzere tasarıdan yeniden
çıkarıldığını görüyoruz. Sayın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, tasarıdan
çıkarılan ve daha önce Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından veto edilen söz konusu kiralık işçi
uygulamasını Hükûmet olarak yasalaştırmaya kararlı
olduklarını daha önce kamuoyuna açıklamıştır. Bu
nedenle, hem muhalefet hem de işçi örgütleri olarak Hükûmetin bu tür etik
olmayan oyunlarına artık gelmememiz gerektiğini ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, iş gücü yetiştirme
faaliyetleri ve sonuçlarını desteklemekle görevli olan kurulda,
eskiden işçi ve işveren konfederasyonları tarafından
belirlenecek birer üye yer alırken, çerçeve 9uncu maddede yapılan düzenlemeyle,
kurulda işçi ve işveren temsilcisi üye olup
olmayacağının takdiri kurul başkanının yani
valinin onayına bırakılmaktadır. Eskiden olduğu gibi,
söz konusu kurulda sosyal taraflardan işçi ve işveren temsilcilerinin
mutlaka yer almasının uygun olacağını
düşünmekteyim.
Değerli milletvekilleri, 6183 sayılı Kanunun
geçici 8inci maddesi, kanuna göre cebren tahsil için haczedilemeyen
KİTlerin gayrimenkulleri ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait
gayrimenkullerin borçlarına karşılık 31/12/2009 tarihine
kadar Maliye Bakanlığınca satın alınabileceğini
düzenlemektedir. Çerçeve 2nci maddeyle, bu maddedeki hazineye verilen
satın alma yetkisi 31/12/2014 tarihine kadar uzatılmaktadır.
Süre uzatımıyla Maliye Bakanlığı, her ne kadar ihtiyaç
duyulması hâlinde bu maddenin işletileceği öngörülse de
çeşitli saiklerle KİTlerin gayrimenkullerini borçlarına
karşılık satın almak durumunda kalabilecektir. Bu da bir
taraftan KİTler özelleştirilirken diğer taraftan
gayrimenkullerinin hazine tarafından satın alınması gibi
bir sonuç doğuracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Doğru olan, borçlarına
karşılık KİTlerin gayrimenkullerinin de haczedilebilmesine
ve cebren satışına imkân veren düzenlemeyi yapmak ve 6183
sayılı Kanunun ilgili hükümlerini işletmektir. Anılan
kanuna göre haczedilen gayrimenkullerin hazineye intikali haczedildiği
hâlde satışın yapılamaması durumunda teferru, hükümlerine
göre mümkün olmaktadır.
6183 sayılı Yasanın benimsediği prosedürün
izlenmesinin daha doğru olacağı düşüncesiyle işbu
değişiklik önergesi verilmiştir.
Değerli milletvekilleri, kamuya ait bir fon olmamasına
rağmen, İşsizlik Sigortası Fonuna amacı
dışında yapılan tecavüzlerin sürelerinin
uzatılmasına karşı olduğum için tasarıya ret oyu
kullanacağımı ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı kanun
tasarısının, çerçeve 2 nci maddesinde yazılı olan
31.12.2014 ibaresinin 31.12.2019 olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kriz nedeniyle, belediyeler ile il özel idarelerinin 6183 s.y.
kapsamına giren borçlarının fazla olması nedeniyle,
ödenmesi ve tasfiyesi süre alacağından hizmetlerin aksamaması
için sürenin uzatılması yararlı olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 2 nci maddesinde yer alan 31.12.2014
ibaresinin 31.12.2016 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 6183 Sayılı Kanunun geçici 8 inci maddesi
kapsamında kalan kuruluşların, özellikle belediyeler ile il özel
idarelerinin 6183 sayılı kanun kapsamına giden
borçlarının yüklü miktarda olması nedeniyle bu borçların
tasfiyesinin daha uzun bir zaman alacağı düşünüldüğünden,
kanunun yürürlük süresinin 31.12.2016 tarihine kadar uzatılması uygun
olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır; geliş
sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 3üncü maddesinde yer alan Nüfusu 5000e
kadar olan belediyelerde ibaresinin Nüfusu 5000e kadar olan belediye
sınırları içinde şeklinde Nüfusu 5.000 ila 25000
arasında olan belediyelerde ibaresinin Nüfusu 5000 ila 25000 arasında
olan belediye sınırları içinde şeklinde
değiştirilmesini ve C bendindeki (Yabancı bankalarca serbest
bölgelerde açılan şubeler hariç) ibaresinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin
Yıldız |
Mustafa
Kalaycı |
Akif Akkuş |
|
Antalya |
Konya |
Mersin |
|
Mümin İnan
|
|
Yılmaz Tankut |
|
Niğde |
|
Adana |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
tasarının 3üncü maddesine nüfusu 25.000den fazla olan belediyeler
ile serbest bölge sınırları içinde ibaresinden sonra gelmek
üzere Her yıl ocak ayında harçların artma oranlarında
yeniden bir değerlendirme yapılır ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
Bengi
Yıldız |
|
Şırnak
|
Bitlis |
Batman |
|
Sevahir
Bayındır |
|
Hamit Geylani |
|
Şırnak
|
|
Hakkâri |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
Tasarının 3üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Tayfur Süner |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
Antalya |
Malatya |
|
Engin Altay |
Osman Kaptan |
Şevket Köse |
|
Sinop |
Antalya |
Adıyaman |
|
|
Hulusi Güvel |
|
|
|
Adana |
|
Madde 3 - 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar
Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici Madde 16 - Bu Kanuna ekli (8) sayılı tarifenin
XI- Finansal faaliyet harçları bölümünün (1) numaralı
bendi 2010-2012 dönemi için aşağıdaki şekilde
uygulanır.
1. Banka kuruluş ve faaliyet izin belgeleri:
a) Türkiye'de kurulan bankalar ile yabancı bankalarca
Türkiye'de açılan Merkez Şubelere ilişkin izin belgeleri (her
yıl için) 200.000
TL.
b) Serbest bölgelerde faaliyet göstermek üzere kurulan bankalar ve
açılan yabancı banka şubelerine ilişkin belgeler (her
banka, her şube ve her yıl için) 200.000
TL.
c) Bankaların (kalkınma ve yatırım
bankaları hariç), serbest bölgelerdekiler de dahil olmak üzere açılan
şubeleri (yabancı bankalarca serbest bölgelerde açılan
şubeler hariç) için düzenlenen belgeler (her şube ve her yıl
için) bir önceki takvim yılı başındaki nüfusa göre;
Nüfusu 5.000e kadar olan belediyelerde 12.000 TL.
Nüfusu 5.000 ila 25.000 arasında olan belediyelerde 36.000 TL.
Nüfusu 25.000den fazla olan belediyeler ile serbest bölge
sınırları içinde 48.000
TL.
Yukarıda yazılı tutarlar 2011 yılında
yeniden değerleme oranı kadar artırılır. 2012
yılı harç tutarları ise 2011 yılında uygulanan
tutarların yeniden değerleme oranı kadar
artırılması suretiyle hesaplanır.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamanın geçici dönem için getirilmesi önerilmektedir.
Ayrıca şube bankacılığına göre
çalışmayan kalkınma ve yatırım bankaları harçtan
muaf tutulmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
tasarının 3 üncü maddesine nüfusu 25.000den fazla olan belediyeler
ile serbest bölge sınırları içinde ibaresinden sonra gelmek
üzere Her yıl ocak ayında harçların artma oranlarında
yeniden bir değerlendirme yapılır ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Her yıl harçlar yeniden değerlendirildiğinden,
artışın bu oranda yapılmasında yarar vardır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 3 üncü maddesinde yer alan Nüfusu 5000e
kadar olan belediyelerde ibaresinin Nüfusu 5000e kadar olan belediye
sınırları içinde şeklinde Nüfusu 5.000 ila 25000
arasında olan belediyelerde ibaresinin Nüfusu 5000 ila 25000
arasında olan belediye sınırları içinde şeklinde değiştirilmesini
ve C bendindeki (Yabancı bankalarca serbest bölgelerde açılan
şubeler hariç) ibaresinin metinden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Hüseyin
Yıldız (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Yıldız
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hüseyin
Yıldız, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 463 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi
Başkanlığına seçilen Antalya Milletvekili Sayın Mevlüt
Çavuşoğlunu, Alanyalı bir Antalya Milletvekili olarak
şahsım ve grubum adına kutluyor, başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinde daha
önceki kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesinde izlediğimiz
AKP klasiğini bu kanun tasarısında da izlemekteyiz. Komisyonlara
getirilmesinde, görüşülmesinde, teklif sahibi milletvekillerinin komisyonlarda
bulunmaları, kanun tekliflerinin tasarıyla birleştirilmesi,
kırk sekiz saatlik süre geçmeden görüşmelere
başlanılması, itirazların dikkate alınmaması,
ciddiyetten uzak, İç Tüzük hükümlerini göz ardı eden bir yaklaşımla
komisyonlarda görüşülerek AKPnin sayısal çoğunluğuyla
kabul edilmektedir. Bu yasayla, bütçede öngörülmeyen gelir ve harcamalar
Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, önce zamlarla
aldığını, gördüğü tepkiler karşısında
emeklilere vermiş gibi görünen AKP Hükûmeti, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden geçmemiş emekli aylıklarıyla ilgili düzenlemeyi
yasalaşmış gibi açıklayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi
iradesini ipotek altına koymuştur. Emrivaki yapmakta, üzerinden de
siyasi rant hedeflemektedir.
Sayın Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi AKP Grubu
değildir, biz de sizin emir erleriniz değiliz. Sayın Maliye
Bakanı, bütçe sunumunda -dün Maliye Bakanının sunumunu 2 kez
okudum, buraya da getirdim- ekonomide nasıl başarılı
olduğunuzu, eksi 6 büyümeyi nasıl
başardığınızı, işsizlik rekorlarını
nasıl kırdığınızı, ihracat-ithalat
arasındaki uçurumu nasıl başardığınızı,
krizden nasıl etkilenmediğinizi, yaptığınız
borcun Türk yiğitlerinin kamçısı olduğunu, bu bütçenin 63
milyar açık vererek nasıl denk bir bütçe olacağını,
çalışanlara yüzde 5 zam yapıp -zamları ocakta vererek-
hemen geri nasıl alınacağını, Türk ekonomisini nereden
nereye getirdiğinizi işinize geldiğinde yüzdelerle işinize
geldiğinde rakamlarla ifade etmektesiniz. KİTleri nasıl yok
pahasına satarak devlete yük olmaktan kurtardığınızı,
236 milyar bütçe gelirine karşılık 287 milyar bütçe giderindeki
63 milyar bütçe açığına rağmen ekonomiyi nasıl idare
ettiğinizi, daha sayamadığım pek çok beceriksizliği
nasıl becerdiğinizi anlattı, siz de hararetle
alkışladınız! Ama Maliye Bakanı, bütçede, emeklilere
verilecek zammı unutmuştu, Başbakan hatırladı, Maliye
Bakanına hatırlattı, o da zammı vermeden zamlarla geri
aldı.
AKP hükûmetlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiği
hemen hemen her kanun teklifi ya da taslağında Türk halkına yük,
yabancı sermayeye ve yabancı şirketlere mutlaka bir avantaj
bulunmaktadır. Maalesef, bu kanunda da bu yapılmıştır.
Serbest bölgelerde açılan tüm şubeler için her yıl 200 bin Türk
lirası finansal faaliyet harcı alınırken yabancı
bankaların şubelerinden bu harç alınmayacaktır. Serbest
bölgelerde hangi bankaların şubeleri vardır? Ben merak ediyorum.
İnanıyorum ki Türk milleti de merak ediyordur. Bunları
Sayın Bakanın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
açıklamasını istiyorum, ayrıca da soruyorum: Bu
yabancı merakınız nereden gelmektedir? Yabancı
hayranlığınızın sebebi nedir? Hangi duygular ya da
hangi mecburiyetler sizi bu ayrıcalık yapmaya itmektedir.
Değerli AKP milletvekilleri, siz hiç merak etmiyor musunuz? Gerçi, kime
soruyorum, bugüne kadar neyi merak ettiniz, neye itiraz ettiniz! Türk milleti
sizden öncekilere sorduğu hesabın aynısını size de
soracaktır.
Ayrıca, merak ediyorum, Çek Yasasında yapmış
olduğunuz gibi, son dakika önergesiyle, alınacak harçlarda da indirim
yapacak mısınız?
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Bize değil, size
sordu.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Bize sorduğunu biz biliyoruz
ama size sorduğunda siz de öğreneceksiniz Sayın Milletvekilim.
İşinize geldiğinde Avrupa Birliği
normlarından bahsediyorsunuz. Hangi Avrupa Birliği ülkesinde bütçe
hazırlanıyor, sonra da sizin bu yasada yaptığınız
gibi zam açıklanıyor, arkadan kanun çıkarılıyor?
Amerika Birleşik Devletleri bütçesinde böyle bir uygulama biliyor musunuz?
Üstelik Maliye Bakanınız da buralarda eğitim almış
birisi, ona güvenmiyorsanız, Dünya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız Sayın
Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Eğer Sayın Maliye Bakanına güvenmiyorsanız,
Sayın Başbakanın oğlu, biliyorsunuz, Dünya Bankasında
çalışıyor, ondan da bunu çok rahatlıkla
öğrenebilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, serbest bölgelerdeki yabancı
bankalardan alınmayan harçlar Türk banka şubelerinden
alınmaktadır; dolayısıyla, bu, haksız rekabeti
yaratmaktadır.
Eğer incelemişse Sayın Komisyon Başkanı
ve Sayın Bakan, kanun teklifindeki eksikliği görür, nüfusu 5.000 ila
25.000 arasında olan belediyelerdeki ibaresinin nüfusu 5.000 ila 25.000
arasında olan belediye sınırları içinde şeklinde
değiştirilmesini teklif etmiştik ama, tabii, Komisyon
Başkanımız da, Sayın Bakanımız da, teklifimizi,
önergemizi okumadığı için, MHPden geldiğinden
reddediyorlar, sizlerden de zaten kabul etmenizi beklemiyorum, sakın
önergemi kabul etmeyin.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde altı önerge vardır; ancak İç
Tüzükün 91inci maddesine göre her madde üzerinde milletvekillerince sadece
iki önerge verilebilmektedir. Her siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerinin de birer önerge verme hakkı saklıdır.
Bu hükümler çerçevesinde, geliş sırasına göre
beş önergeyi okutup, aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 Esas Numaralı kanun tasarısının 4üncü
maddesiyle değiştirilen 2822 sayılı Toplu İş
Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 12nci maddesinin üçüncü
fıkrasının son cümlesine eklenen ibarede geçen belirlenmesinde
ibaresinin tespitinde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 Esas Numaralı kanun tasarısının 4üncü
maddesiyle değiştirilen 2822 sayılı Toplu İş
Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 12inci maddesinin üçüncü
fıkrasının son cümlesine eklenen ibarede geçen belirlenmesinde
ibaresinin tespitinde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 4üncü maddesinde yer
alan belirlenmesinde ibaresinin tespit edilmesinde olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Bülent
Baratalı |
Metin
Arifağaoğlu |
|
Malatya |
İzmir |
Artvin |
|
Yaşar
Ağyüz |
Ali Rıza
Öztürk |
Hüsnü Çöllü |
|
Gaziantep |
Mersin |
Antalya |
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin
istemi hâlinde de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 4 üncü maddesinin Tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
Mehmet
Şandır |
Faruk Bal |
M. Akif Paksoy |
|
Mersin |
Konya |
Kahramanmaraş |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
tasarının 4 ncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
Bengi
Yıldız |
|
Şırnak |
Bitlis |
Batman |
|
Sevahir
Bayındır |
Hamit Geylani |
Osman Özçelik |
|
Şırnak |
Hakkâri |
Siirt |
BAŞKAN Sayın Komisyon birlikte okuttuğum son iki
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Erkan Akçay
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Hasip Kaplanın önergesinin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe: Sendikal hak ve özgürlüklerde kısıtlama getiren
ve bakanlık vesayeti yolu açan maddenin çıkarılması,
örgütlenme özgürlüğünün gereğidir.
BAŞKAN Diğer önerge üzerinde Erkan Akçay, Manisa
Milletvekili; buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 463 sıra sayılı Tasarının 4üncü
maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz
aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, mevcut kamu personel rejimi, ücret
ve ödeme sistemi, hizmet çeşitliliği, mesleki alanda meydana gelen
değişmeler sonucunda yetersiz kalmıştır.
Ülkemizde, ILO standartlarında demokratik, sosyal ve sendikal
haklarla donatılmış, çalışanların toplu
sözleşme ve grev hakkına kavuşturulmasına yönelik kamu
personel rejimi reformu yapılması gerekmektedir.
AKP Hükûmetinin 2003 yılı Ocak ayında kamuoyuna
açıkladığı Acil Eylem Planında, altı ay ile on
iki aylık bir süre içinde devlet personel rejimi reformunun
yapılacağı söylenmişti. Aradan geçen yedi yılı
aşkın sürede devlet personel rejimi reformu
gerçekleştirilememiştir.
Memur sendikaları ile Hükûmet arasındaki
görüşmelerde sendikacıların üzerinde en çok ısrar ettikleri
konu toplu sözleşme ve grev hakkıdır. Türkiye, Uluslararası
Çalışma Örgütü toplantılarında en çok bu konuda
eleştirilmektedir. Ülkemizin imzaladığı uluslararası
sözleşmeler, Anayasamızın 90ıncı maddesi, kamu
görevlilerine toplu sözleşme ve grev hakkı tanımaktadır.
Ülkemizdeki mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
verdiği kararlarda, memurun toplu sözleşme ve grev hakkı olduğu
ifade edilmiştir ancak Hükûmet ILO normlarını kabul etmesine
rağmen kamu çalışanlarıyla toplu görüşme yapmakta
fakat toplu sözleşmeye yanaşmamakta, bu anlamda taahhütlerini yerine
getirmemektedir.
Son yıllarda kamu kesimindeki iş güvencesini zayıflatmaya
yönelik çabalar da yoğunluk kazanmıştır. Memurların
iş güvencesinin ortadan kaldırıldığı, sendikal ve
demokratik hakların verilmediği değişik statülerde
sözleşmeli personel alınmaya başlanmış ve devam
edilmektedir. Bir yıldan az süreli veya mevsimsel hizmetler için geçici
personel istihdamını öngören 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 4/C maddesi amacı dışında
kullanılmakta ve mağduriyetlere neden olmaktadır. Ayrıca,
özelleştirilen kurumlardan bu statüye alınan personel, kamuda
çalışan emsallerinin sahip oldukları mali ve sosyal haklara
sahip olmaksızın çalışmaya zorlanarak mağdur
edilmektedir.
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşekin 25 Ocak
2010 tarihinde Tekel işçileriyle ilgili talihsiz ifadeleri medyaya
yansımıştır. Sayın Maliye Bakanı Tekel işçileriyle
ilgili konuşurken Bizden önce özelleştirilen şirketlerdeki
işçiler kapının önüne bırakılıyordu, eğer
bizim Hükûmetimizin bir hatası varsa o da merhametli olmaktır.
demiştir. Sayın Maliye Bakanının bu üslubundan ve
sözlerinden Sayın Başbakanı örnek aldığı
anlaşılmaktadır. Sayın Maliye Bakanına tavsiyemiz
Sayın Başbakanı örnek almamasıdır. Bilindiği
üzere suimisal emsal olmaz.
Buradan Hükûmete sormak istiyorum: Sizin merhamet
anlayışınız nedir? Sizin merhamet
anlayışınız Biz çalışmak istiyoruz, fabrikalarımızda
emeğimizle insanca var olmak istiyoruz. diyen Tekel işçilerini
dövdürmek midir? Sizin merhamet anlayışınız bu insanlara
su, biber gazı sıktırmak mıdır? Sizin merhamet anlayışınız
hak arayanlara hakkını vermek yerine şiddet uygulamak
mıdır? Eğer merhamet anlayışınız bu ise
merhametsiz hâlinizi düşünmek bile istemiyorum.
Tekel işçilerine yapılan muamele hem Hükûmetin
merhametinin olmadığını hem de bundan sonra
özelleştirilecek kuruluşlarda çalışanların
akıbetinin de Tekel işçileri gibi olacağını
göstermektedir. Özelleştirme kapsamındaki işçilerimize
şimdiden duyurulur.
Yine, Sayın Maliye Bakanı AKPden önceki dönemlerde
özelleştirilen kuruluşlardaki işçilerin kapının önüne
konulduğunu söylemişti. AKP iktidara geldiğinde, 2002
yılında özelleştirmeden dolayı işsiz kalan hiç kimse
yoktur. Sayın Bakan, uzun yıllardır yabancı para
fonlarında çalışması ve Türkiyede
bulunmadığı için ülkemizin bazı sosyal ve siyasal
gerçeklerinden habersiz olabilir. Bunu yadırgamıyoruz ancak
Sayın Bakanın bir Hükûmet üyesi olarak geçmiş dönemlerde
gerçekleşen ve bilmediği siyasal ve sosyal konularla ilgili
yanlış beyanlarda bulunarak kamuoyunu yanıltmaması
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, lütfen tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Değerli milletvekilleri, 2822
sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun
12nci maddesi sendikaların toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini
düzenlemektedir. Bu tasarının 4üncü maddesiyle, 18 Şubat 2009
tarihinde 5838 sayılı Kanunla 2822 sayılı Toplu
İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 12nci maddesinde
yetkili sendikanın belirlenmesine yönelik değişikliğin
yürürlük tarihi uzatılmaktadır. Yapılan değişiklikle,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yetkili
sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde kendisine
gönderilen üyelik ve istifa bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna
yapılan işçi bildirimlerini esas alacağı şeklindeki
anılan yasa hükmünün yürürlük tarihi 1 Ağustos 2010a ertelenmekte ve
böylelikle on sekiz aylık bir öteleme yapılmaktadır. Bu
düzenlemeyle bazı sendikalar kayırılmakta,
bağımsız sendikacılığın önüne geçilmek
istenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Teşekkür ederek sözlerime son
veriyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Arayacağım Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.19
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 18.31
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 53üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde verilen önergenin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeleri yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 4üncü maddesinde yer
alan belirlenmesinde ibaresinin tespit edilmesinde olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk,
Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifiyle ilgili
4üncü madde üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde görüşlerimi
sunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Parlamento
en yüce organdır, millî iradenin tecelli ettiği odaklardan birisidir;
bu kürsüde defalarca söyledik.
Şimdi sözlerim Sayın Maliye Bakanına: Sayın
Bakan, Doğan Yayın grubuna ait şirketlerin incelenmesi sonucu
kesilen ceza ile ilgili bir açıklama yaptınız. Bu
açıklamanın bir bölümünde Gelirler kontrolörleri tarafından
yapılan incelemelerde sadece Doğan Yayın grubuna ait
şirketler incelenmemiş, medya sektörünün büyük çoğunluğu
incelemeye tabi tutulmuş veya tutulmaktadır. İncelenen
mükellefler içinde Türkiye'nin önde gelen birçok holding ve şirketinin
grubu da bulunmaktadır. demiştiniz. Ben de size bu çerçevede, bir
soru önergesi sormuştum, (7/9856). Sorularım sıradan bir
kişinin anlayabileceği nitelikte, açık, kesin ve
kısaydı: İnceleme yapılan medya kuruluşları
hangileridir? Bu incelemenin sonuçları ne olmuştur? İnceleme yapılan
medya kuruluşları içerisinde kamuoyu tarafından yandaş
medya olarak adlandırılan basın yayın kuruluşları
var mıdır? Yoksa sadece muhalif basın yayın
kuruluşları mı incelemeye tabi tutulmuştur? Yapılan
açıklamada İncelenen mükellefler içinde Türkiye'nin önde gelen
birçok holding ve şirketler grubu da bulunmaktadır. denildiğine
göre bu holdingler hangileridir? Yapılan incelemenin sonuçları ne
olmuştur? Sorularım bu şekilde gidiyor. Açık, kısa
sorular, altı tane soru sormuştum. Verdiğiniz yanıtta,
bana, Maliye Bakanlığı Gelirler ve Kontrolörler Genel
Müdürlüğünün görevlerini anlatmışsınız, Maliye
Bakanlığının görevlerini anlatmışsınız
-sağ olun, çok teşekkür ediyorum- kontrolörlerin işe nasıl
alındığını anlatmışsınız, vergi
denetmenlerinin ne iş yaptığını
anlatmışsınız, ama benim sorularımla ilgili hiçbir
cevap vermemişsiniz. Bunun üzerine ben size tekrar bir soru önergesi
vermişim ve soru önergesinde diyorum ki: Önergemde sorular açık ve
net olduğu hâlde soruların hiçbirisine yanıt verilmemiş,
sorularla hiçbir ilgisi olmayan kitabi bilgiler cevap diye gönderilmiştir.
Sayın Bakanın soru önergeme sırf cevaplamış olmak için
gönderdiği yazıda uzun uzun anlatılan konuların hiçbirisi
cevaplanmamış ve siz, Meclis İç Tüzükünde, Anayasada
milletvekillerine tanınan soru sorma hakkını fiilen
engelliyorsunuz Sayın Bakan. Bu soru önergeme de gene yanıt
veriyorsunuz, diyorsunuz ki: Bu soru önergesine yanıt falan tarihli
cevabımda verilmiştir. Bakın, diyorsunuz ki: Milletvekili
tarafından (7/9856) sayılı soru önergesinde sorulan soru Bakanlığımızca
cevaplandırılmış bulunmaktadır. Şimdi, o soru
önergesi elimde. Allah aşkına, sizin burada verdiğiniz
yazıların, gönderdiğiniz bilgilerin bu sorularla hiçbir
alakası var mı Sayın Bakan? Siz, milletvekillerini ne yerine
koyuyorsunuz Sayın Bakan? Siz, Anayasada ve Meclis İç Tüzüğünde
milletvekillerinin soru sorma hakkına saygısızlık
yapmıyor musunuz Sayın Bakan? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Sayın Bakan, siz diyorsunuz
ki, benim soru önergeme verdiğiniz yanıtta aynen şunu söylüyorsunuz
Sayın Bakan
HALUK İPEK (Ankara) Genel Kurula hitap edin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Öztürk, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Diyorsunuz ki, bakın,
Sayın Bakan: Yapılan söz konusu vergi incelemelerinde sadece
Doğan Yayın grubuna ait şirketler incelenmemiş, medya
sektörünün büyük çoğunluğu incelemeye tabi tutulmuştur. Bu
itibarla, sadece bir grubun incelendiği, bu incelemenin siyasi taleple
yapıldığı, denetimin siyasallaşma yönündeki iddialar
doğru olmayıp
Yani başta yaptığınız
açıklamayı ve benim soru önergemi oturttuğum
açıklamayı siz aynen benim soru önergeme yanıt diye
göndermiştiniz Sayın Bakan. Bunu, doğrudan doğruya, sizin
hiç dilinizden düşürmediğiniz millî iradeye
saygısızlık olarak düşünüyorum.
Değerli Bakan, Tekel işçilerine yönelik bir
açıklamanız oldu, dediniz ki: Bizim hatamız işçilere
merhamet etmek oldu. Demokratik hukuk devletinde yönetenler, merhamet
duygularıyla yönetmezler, yasa ve hukuk kurallarıyla yönetirler.
Sosyal hukuk devletinde vatandaşın hakları vardır. Devleti
yönetenlerin de bu vatandaşlara hizmet etmek gibi görevleri vardır.
Siz Sayın Bakan, kimsiniz de merhamet gösteriyorsunuz? Siz sultan
mısınız, siz padişah mısınız? Sizden kim
merhamet dilendi Sayın Bakan? Bu insanlar sizden merhamet dilenmedi. Bu
insanlar sizden hakkına hukukuna saygı gösterilmesini ve bu devletin,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir Bakanı olarak kendi hak ve
hukuklarına saygı gösterilmekle kalmayıp bunların yerine
getirilmesini istediler. Oysa siz, bırakın vatandaşların
hakkına hukukuna saygı göstermeyi, onları yerine getirmeyi,
denetim görevi yapan Türkiye Büyük Millet Meclisinin en yüce organ
olduğunu kabul eden bir sistemde milletvekillerinin hakkına hukukuna
dahi saygı göstermiyorsunuz Sayın Bakan. Bundan dolayı da
şiddetle üzgün olduğumu size bildirmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Sayın
Başkan, bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Ne için Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Arkadaşın sorduğu sorulara ilişkin bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
İç Tüzükün 69uncu maddesine göre üç dakikalık söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin, bazı milletvekillerinin, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki, millî iradeye
saygısızlık yapmak gibi bir niyetim hiçbir zaman olamaz. Bütün
milletvekillerimize, milletimizi temsil ettikleri için çok büyük saygım
var, her zaman da bu saygıyı gösterdim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Belli oluyor, belli oluyor!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Müsaade edin. Lütfen
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Buradan belli oluyor!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Müsaade edin
EYÜP AYAR (Kocaeli) Saygısızlığı sen
yapıyorsun. Hareketlerine bak! Ne sanıyorsun sen kendini!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Lütfen
sayın milletvekilleri
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sensin saygısız!
Milletvekiline saygı göstermeyen bir iradeye saygısızlık
yapma
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Lütfen
sayın milletvekilleri
Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ben senin hakkını da
savunuyorum, senin hukukunu da savunuyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk
EYÜP AYAR (Kocaeli) Kendini savun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Burada, burada
Millî iradeye
saygın burada!
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen sabreder misiniz.
Buyurun Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; siz de takdir edersiniz
ki, vergi kanunlarımıza göre, şu anda incelemeye tabi
tuttuğumuz hiçbir şirketin ismini veremiyoruz. Bu, vergi
mahremiyetinin bir gereğidir. Yani ben istesem de o açıklamama uygun
olarak, bakın, istesem dahi, vergi kanunlarına göre, şu anda
incelemeye tabi tutulan hiçbir şirketin ismini veremem. Vergi
mahremiyetiyle ilgili madde bunu engelliyor. Dolayısıyla, muhtemelen
-muhtemelen diyorum çünkü her gün bana onlarca soru yöneltiliyor ve o
sorulara tabii ki biz cevap veriyoruz- o çerçevede sizin sorunuza cevap
verilememiştir ama hiçbir şekilde, cevap verilememesi hususu size ne
bir saygısızlıktır, tamamen bu yasanın gereğidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, benim
Tekel işçileriyle ilgili pazartesi günü yaptığım
açıklamam da maalesef basında, içinde bulunduğu
bağlamın dışında sunuldu. Müsaade ederseniz, onu da
açıklamak istiyorum.
Biliyorsunuz, 1994 yılında 4046 sayılı
Özelleştirme Yasası yapıldı. Bu Yasa çerçevesinde,
özelleştirme sonucu işini kaybedenlere, ihtiyaç fazlası olanlara
hiçbir şekilde bir imkân sağlanmamıştı.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) O devirlerde istihdam koşulu yok
muydu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Lütfen, müsaade edin bir bitireyim.
2004 yılında bizim Hükûmetimiz bir düzenleme yapıp
1992den itibaren bu kapsamda açıkta kalan herkese 4/C imkânı getirmiştir
ve bu 4/C imkânı
Bakın, yaklaşık olarak söylüyorum size
rakamları: Toplamda 23.357 kişi başvuruda bulunmuş, 19.639
kişinin atama teklifi idaremiz tarafından kabul edilmiştir.
Dolayısıyla 92den itibaren 7 bin küsur kişisi bizim dönemde
olmak üzere ama bizim dönemden önce de 11 bini aşkın bir
çalışana
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen tamamlayınız,
buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
biz
4/C statüsünde bir imkân sağlamışız ama bununla da yetinmedik,
bu 4/Cye ilişkin bu sene içerisinde çok önemli bir düzenleme yaptık.
Yaklaşık olarak yüzde 26yla -yani on birinci ayı da dikkate
alarak, çünkü çalışma süresini on aydan on bir aya
çıkarttık- yüzde 29 oranında 4/Clilerin ücretlerinde de bir
artış yaptık ve dolayısıyla hakikaten de önemli
düzenleme yaptık. Bugün Türkiyede milyonlarca kişi işsiz,
milyonlarca kişi asgari ücretle çalışıyor ve şu anda
birçok sektörde aslında imkân olsa
Mesela dün denizcilik sektörüyle
ilgili İstanbuldaydım, dünya ticaretinde büyük daralma var ve
denizcilik sektöründe şu anda yarım kalan çok büyük ölçüde gemiler
var ve o sektörde önemli bir işsizlik söz konusu. Eğer devletin
imkânları çok olsa, biz buraya aktarsak, bırakın 8 bin kişiye
istihdam imkânı belki 30 bin kişiye istihdam imkânı
bulacağız. 4/C dolayısıyla aslında önemli bir
iyileştirmeye de takip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen
Teşekkür ediyorum, ikinci bölümde
açıklamalarınızı yapabilirsiniz.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakan
Parlamentoda milletvekilimizin soru önergesine verdiği yanıtta
aslında Parlamentoyu yanıltmıştır çünkü verdiği
yanıtta Bu bir vergi mahremiyetine girer dolayısıyla biz bilgi
veremiyoruz. diyemiyor. Öyle bir yanıt verseydi zaten saygı
duyacaktık ama verdiği yanıt tamamen aksi Denetim
elemanları şöyle denetim yapar, böyle denetim yaparlar.
şeklinde...
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu...
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Lütfen efendim...
Keşke Sayın Bakan o açıklamasını üç sayfa
yerine iki satırlık Vergi mahremiyeti nedeniyle cevap
verilememektedir. diye yazsaydı böyle bir tartışma
olmayacaktı. Sayın Bakanın da dikkatini çekiyoruz. Bundan sonra
bu tür soru önergelerini yazılı olarak...
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kılıçdaroğlu.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17
milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın, Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2
milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi, bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin
istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 Esas Numaralı kanun tasarısının 4üncü
maddesiyle değiştirilen 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi,
Grev ve Lokavt Kanununun 12inci maddesinin üçüncü fıkrasının
son cümlesine eklenen ibarede geçen belirlenmesinde ibaresinin tespitinde
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
BAŞKAN İkinci önergenin imza sahibini de okutuyorum:
Azize Sibel Gönül (Kocaeli)
BAŞKAN Şimdi, Sayın Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Anlam karmaşasının önüne geçmek amacıyla
önerge verilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde üç adet önerge vardır. Geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 5inci maddesinde yer
alan tespiti ibaresinin anlaşılabilmesi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Şevket
Köse |
Malik Ecder
Özdemir |
Tayfur Süner |
|
Adıyaman |
Sivas |
Antalya |
|
Tansel
Barış |
|
Metin
Arifağaoğlu |
|
Kırklareli |
|
Artvin |
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin
istemi hâlinde de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 5 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
M. Akif Paksoy |
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
|
Kahramanmaraş
|
Konya |
Mersin |
|
|
Akif Akkuş |
|
|
|
Mersin |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
tasarının 5 inci maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
Sevahir
Bayındır |
|
Şırnak
|
Bitlis |
Şırnak |
|
Bengi
Yıldız |
Osman Özçelik |
Hamit Geylani |
|
Batman |
Siirt |
Hakkâri |
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Akif Akkuş, Mersin
BAŞKAN Akif Akkuş, Mersin Milletvekili önerge üzerinde
söz isteyen.
Buyurun Sayın Akkuş. (MHP sıralarından
alkışlar)
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
Tasarısının 5inci maddesinde verdiğimiz önergeyle ilgili
olarak söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının bu
maddesiyle İşsizlik Sigortası Kanununun 53üncü maddesi (b)
bendine bir alt bent olarak eklenen cümle ile İşsizlik Sigortası
Fonunun giderlerine yeni bir gider birimi daha eklenmiş
bulunmaktadır yahut eklenmesi istenmektedir.
25/8/1999 tarih ve 4447 sayı ile İşsizlik
sigortası Kanunu ihdas edilmiştir. Bu Kanuna göre, bir iş
yerinde çalışırken çalışma istek, yetenek,
sağlık ve yeterliliğine sahip olmasına rağmen herhangi
bir kasıt ve kusur olmaksızın işini kaybeden sigortalılara
işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir
kaybının, belli bir sürede, belli bir kısmını
karşılayan zorunlu sigortaya İşsizlik Sigortası
adı verilmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi,
çalışanın kendi istek ve iradesi ile işten
çıkmamış olması, kendisine bağlı olmayan
nedenlerle -mesela genel krize bağlı olabilir- işini
kaybetmiş olması esastır. Bu durumda olan işsizlere,
İşsizlik Sigortası Fonunda birikmiş olan paradan belli bir
süre ve miktarda parasal ödeme yapılmaktadır. Böylece, işini kaybeden
kişinin mağduriyetinin bir kısmının
karşılanması söz konusu olacak ve işini kaybeden kişi,
muhtemel sıkıntılarının bir kısmını
böylece aşabilecektir. Ancak geçtiğimiz yıl, GAP projesine bu
Fonda biriken 32 milyar TLden 8 milyar TLnin aktarılmasıyla ilgili
yasanın görüşülmesi sırasında, bu Fonun işsizler için
kullanılmadığı ve Fonda biriktiği tespit
edilmişti. Bu fon kaynakları böylece maksat dışı
kullanılmış ve gerçek sahiplerinin ihtiyacına gereği
gibi dikkate alınarak harcanmamıştır diyoruz.
Değerli milletvekilleri, hatırlanacağı üzere
kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği,
15/5/2008 tarih ve 5763 sayılı Kanunla 4447 sayılı Kanuna
eklenmişti. Anlaşılıyor ki o zaman da şimdi
olduğu gibi alelacele ele alınan tasarı ile hak sahiplerine
Fondan hangi şartlarda ve nasıl ödeme yapılacağı
gündeme gelmemiş, herhâlde bugüne kadar da ödeme de
yapılamamıştır diyoruz.
Değerli milletvekilleri, haberleşme ve ulaşım
teknolojilerinin gelişmesi sonucu üretim, tüketim, finans, enerji gibi
ekonomik etkinlikler küresel ekonomik güçlerin eline geçmiş ve küresel
güçler bu sayede dünyaya hâkim olmuşlardır. Yukarıda
saydığımız ekonomik etkinliklerin birisinde meydana gelecek
bir aksama, dalga dalga bütün dünyaya yayılabilmekte ve bizim gibi
perakende sektörünün, bankacılığın, borsanın ve
borçlarımızın dış kaynaklı olduğu ülkelerde
büyük ekonomik krizlere sebep olabilmektedir.
Krizin gelişini göremeyen ve etkilerini sezemeyen yöneticiler
teğet edebiyatıyla krizi yönetmeye kalksa da altında ezilerek
çıkış yolu aramaya çalışmaktadırlar. Kriz bizi
etkilemeyecek. Krizden en az etkileneceğiz. diyen Sayın
Başbakan, bugünlerde her konuşmasında ekonomik
aksaklıkları krize bağlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, son zamanlarda gerek Sayın
Başbakan ve gerekse AKP sözcüleri konuşmalarında,
özelleştirme ile işini kaybeden işçiler için Onları
sokağa atmadık, 4/C yasasıyla onlara yeni iş imkânları
verdik. demektedirler. 4/C kapsamında olan işçiler fabrikalarının
özelleştirilmesiyle başka iş alanlarına
kaydırılmak istendi. Ancak diğer alanlarda da üretimin durma
noktasına gelmesi ve iş alanlarının kapısına
kilit vurulmasıyla her kesimde işsizler ordusu ortaya
çıkmıştır.
Sayın sözcüler bugün işsizlerin sayısının
4 milyonu geçtiğini acaba biliyorlar mı? Tekel işçileri
sıfırın altında, eksi 10 derecede Ankara sokaklarında
çadırlarda donma pahasına neyin protestosunu yapıyor? Siz
iş ve aş veriyorsunuz da onlar istemiyorlar mı, yoksa 4/Cyle
her an sokağa atılma korkusundan mı çadırları tercih
ediyorlar? Maliye Bakanı acıma duygularıyla işçilere 4/C
hakkını tanıdıklarını beyan ediyor. IMFden
aldığı maaş ve icazetle bugünkü yerinde bulunan Sayın
Bakan, anlaşılıyor ki yeşil kartlı kız
kardeşinin nasıl yaşadığını bilmiyor;
işini kaybetmenin ne olduğunu, işsizin psikolojik travma içinde
yaşadığını bilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akkuş, lütfen
tamamlayınız.
AKİF AKKUŞ (Devamla) Sayın Bakan, devlet
acımaz, işsize iş, aça ekmek verecek kurum ve kuruluşlar
ortaya çıkartır.
Yine AKPlilerin vatandaşı aldatmak için
kullandığı bir başka konu da, emeklilere yapılan zam
ve pinpon topu kriteriyle ortaya koyduğu enflasyon
aldatmacasıdır. Sayın Başbakan Emekliye yüzde 20 zam
yaptık. diye açıkladı. Ancak yüzde 20 zammı 310 TL
maaş alan emekliye yaptı. Toplamında bu 62 lira eder.
Elektriğe, doğal gaza ve akaryakıta yapılan zamla bunun çok
üstüne çıktı. Emekli maaşlarının büyük bir
kısmı asgari ücretin çok altında. Sayın Başbakan
vatandaş aç ve sefalet içindeyken ihtilal senaryoları
açıklamakla, vatandaşın açlık, yokluk, işsizlik ve
sefaletini kamufle etmeye çalışıyor. Uçurumun başına
kadar gelindi, aşağıya bakabiliyorsanız bakın ve
nedamet getirerek vatandaşların sıkıntılarını
giderin.
Kısa çalışma başvurularında talebin
uygunluğunun tespiti için Bakanlık tarafından 6245
sayılı Harcırah Kanunu kapsamında yapılacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKİF AKKUŞ (Devamla)
giderlerin
açığının İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanmasının uygun olmamasından dolayı 5inci
maddenin tasarı metninden çıkarılmasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akkuş.
Sayın Kaplan, konuşacak mısınız,
gerekçeyi mi okutayım?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Konuşacağım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 19 Ocakta bir kanun teklifi veriliyor, 20 Ocakta
bu tasarıyla birleştiriliyor. arkasından da sendikal hak ve
özgürlüklere bir kısıtlama, Çalışma
Bakanlığının vesayetine bağlama, sendikaların mevcut
yapısını bir süre daha öteleme ve sendikal hak ve örgütlenmede
işçi haklarını kısıtlama. Ben bunu aslında Tekel
işçilerinin sendromuna bağlıyorum. Yani son zamanlarda
Başbakan diyor ki: İktidarları işçiler, sendikalar
düşüremez. Gümbür gümbür düşürüyor demokratik ülkelerde sendikalar,
emeğin örgütleri, mesleğin örgütleri, öğretmen örgütleri,
işçi örgütleri, köylü örgütleri Parise traktörleriyle yürüyorlar.
İşçiler, maden işçileriyle yürümüşlerdir ve öylesine çok
değiştirmişler ki iktidarları, o iktidarlar gittikleri
zaman arkalarına baktıklarında nasıl gittiklerinin
farkına dahi varamamışlardır.
Şimdi getiriyorsunuz böyle bir uygulama. ILOya
bağlı
Sayın Çavuşoğlu yeni Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi Başkanlığına seçildi. Hani Avrupa Konseyinin değerlerini
savunacağız? Hani işçilerin sendikal hakkını
savunacağız? Hani grev ve lokavt haklarını anayasal olarak
ILO sözleşmesi çerçevesinde düzenleyeceğiz? Buna geldiğimiz
zaman, işte eksi 10 derecede Kızılayın göbeğinde,
Ankarada bu karda kışta, buzda direnen Tekel işçilerinin
getirdiği korku ve sendrom, iktidarları böyle yasalar çıkarmaya
zorluyor.
On sekiz ay ötele
Niye? Efendim, Sosyal Güvenliğe
bildirilen işçiler, arkasından da Çalışma
Bakanlığına bildirilen işçiler, bunlar sendikaların
statüsünü belirleyecek. Bu ülkede sendikaların statüsünü yalnız ve
yalnız işçiler belirler, işçilerin özgür örgütlenmesi belirler,
onların sendikal hak ve mücadelesi belirler. Bunun dışında
bir yol yoktur. Bunu demokrasilerde herkesin bilmesi gerekiyor.
Şimdi soruyorum: Bu kadar düzenleme getiriyoruz, yok
muafiyet getiriyoruz
Kardeşim, bu yabancı bankaların
harçlarını artırıyorsunuz; güzel. İşçilerin
primlerini de, sigorta primlerini devlet ödesin diye öteliyorsunuz; o da güzel,
5 milyar bütçeye bir senede yükü. Peki, 12 bin tane Tekel işçisini bu
kışta, bu ayazda, bu soğukta, bu cehennemde sokağa atarken
vicdanınız hiç sızlamıyor mu? Yani, şunu
düşünmüyor musunuz: Özelleştiriyoruz, parayı alıyoruz.
Özelleştiriyoruz, bütçeye alıyoruz, dış borçlara
yamıyoruz, dış borçları ödüyoruz. Peki, bu yasayla siz
nereden para topluyorsunuz? Halktan topluyorsunuz, emeklilerden
alıyorsunuz, memurlardan alıyorsunuz, esnaftan alıyorsunuz,
vatandaştan alıyorsunuz. Özel tüketim vergileri, dolaylı
vergileri, KDVleri dayıyorsunuz, bunlardan aldığınız
primleri topluyorsunuz, sonra kriz diye işverenlere, patronlara
veriyorsunuz. Eğer halktan yana, haktan yana bir iktidar varsa zenginden
alır vergisini, zenginden yüzde 1
Türkiyede 100 aile Türkiyeyi yiyor;
100 ailenin kurumlar vergisi yüzde 10, işçilerin verdiği vergi yüzde
27! Bu vicdansız, bu adaletsiz, bu eşit olmayan vergi toplamada,
biraz vicdan olsa, bunlardan adil bir şekilde toplarsınız, yüzde
1 vergisini artırırsınız; 12 bin tane Tekel işçisini
değil sokağa atmak, 120 bin tane işçimizin özelleştirme
sonucu sokağa atılmasını önlersiniz. Bugün vicdan günüdür,
adalet günüdür, hak günüdür, namus günüdür, direnme günüdür ve bu direnmenin
etrafında dolanan bütün yasaları açık etmek, demokratik
muhalefet olarak da Barış ve Demokrasi Partisinin görevidir, bizim
görevimizdir. Her yanlışı açık etmek demokratik muhalefetin
görevi olacaktır. Öyle, Avrupa Konseyi Parlamentosuna Başkan
seçilmekle olmuyor. Demokrasi bu kadar basit değil, şeklî değil,
kozmetik değil.
Bakın, Atatürkün kurduğu kurumlara: Etibanka
bakın, özelleştirildi. Şeker fabrikalarını kurdu, AKP
kendi kurmuş gibi hepsini özelleştiriyor. Tekel fabrikaları
özelleştiriliyor. İşçiler sokağa atılıyor.
4/Cli yapılıyor. diyor. Ne kadar münasip, ne kadar uygun!
Biliyor musunuz arkadaşlar, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinde angarya diye bir madde var, zorla kölelik diye bir
madde var, zorla çalıştıramazsın diye bir madde var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bizim Anayasamızda
da angarya var.
BAŞKAN Lütfen, tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Ne tesadüf ki AK PARTİ
İktidarının Tekel işçilerine reva gördüğü 4/C ile
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki angaryayı yasaklayan
4üncü madde aynıdır; 4üncü madde angaryayı yasaklıyor,
4/C angaryayı öngörüyor. 1.600, 1.700, 1.800, 2 bin lira ücret alan
işçiyi sokağa atıp mevsimlik işçi yapıyorsunuz. Bunun
neresinde adalet var? Satıyorsunuz, sattınız da. 100 milyara yakın
özelleştirme parasını aldınız. Bu paraları
alırken, borçları öderken, burada vatandaşın, fakirin,
yetimin, masumun, kulun hakkının olduğunu hiç mi
düşünmüyorsunuz? Gelin de bu kriz ortamında biraz da işçilere
kıyak yapın. İşçilere kıyak yapmayın,
hakkını teslim edin; sendikal hakkını, ücret
hakkını, insanca yaşama hakkını, insanlık
onurunu, sokakta eksi 10 derecede, Ankaranın göbeğinde üşüten
ve sağlığıyla oynadığınız
işçilerinizin hakkını teslim edin. Eğer siz hakkını
teslim etmezseniz, önümüzdeki seçimde bu halk da size hakkınızı
teslim edecektir, bundan da hiç kimsenin kaçışı yoktur, bunu da
arz ederim.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Toplantı yeter
sayısı istiyoruz efendim.
BAŞKAN Yoklama talebinde bulunan arkadaşların
isimlerini tespit edeceğim: Sayın Kılıçdaroğlu,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Köse, Sayın
Erbatur, Sayın Kaptan, Sayın Süner, Sayın Gök, Sayın
Barış, Sayın Dibek, Sayın Emek, Sayın Aydoğan,
Sayın Okay, Sayın Ünlütepe, Sayın Kart, Sayın Öztürk,
Sayın Ağyüz, Sayın Baratalı, Sayın Seçer, Sayın
Ersin.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama isteminde bulunan sayın milletvekillerinin yoklama
için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17 milletvekilinin,
Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynak ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497,
2/520, 2/527, 2/555, 2/557, 2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463)
(Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 5inci maddesinde yer
alan tespiti ibaresinin anlaşılabilmesi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şevket
Köse (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Şevket Köse,
Adıyaman Milletvekili.
Buyurun Sayın Köse.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 5inci maddesi üzerine verdiğimiz önerge
hakkında söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken
yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, ilgili madde Komisyon
görüşmeleri sırasında eklenmiştir; Toplu İş
Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununda değişiklik
yapmaktadır. Bu maddenin tasarıya girebilmesi için yeni bir yasa
teklifi verilmiş, hemen ertesi gün Komisyonda mevcut tasarıyla
birleştirilmiştir. Oysa Meclis İç Tüzüğü komisyona havale
edilen işlerin görüşülmesine kırk sekiz saat sonra
başlanabileceğini belirtmiştir.
Değerli arkadaşlar, İç Tüzük hükümlerinin
arkasından dolanarak yasa yapılmaz. Hükûmetin bu tutumu
yanlıştır. Yasama yönteminin bu biçimde kullanılmasına
karşıyız. Hükûmetin yasama süresince yaptığı bu
müdahalenin benzeri yaşamın her alanında karşımıza
çıkmaktadır. Tekel işçileri konusu bunun en bariz
örneğidir. Tekel işçilerinin kazanılmış hakları
kaybetmemek için kırk günü aşkın bir süredir mücadelelerine
devam etmektedirler ve bu mücadelede Tekel işçileri yalnız
kalmamıştır, artık bu mücadele bütün toplumun mücadelesi
hâline gelmiştir. Ankarada ve Türkiye'nin her yerinde Tekel işçilerine
destek çığ gibi büyümektedir. Sayın milletvekilleri, eğer
Türk-İşin önüne giderseniz bunu görebilirsiniz. Toplumun her kesimi
gücü yettiği oranda giyecek, yiyecek, içecek ve yakacakla Tekel
işçilerinin yanına koşmaktadır. Tekel işçilerinin bu eylemi
yalnız 12 bin işçinin değil, Türkiye'nin mücadelesi hâline
gelmiştir.
Sayın Başbakan her fırsatta işçilere hakaret
etti ve emeklerini görmezden geldi. Başbakan Tekel işçilerinin
yalnız olmadığını görünce, işçilerin verdiği
iyi niyet süresinin dolmasına birkaç saat kala, Tekel işçileri
adına sendika temsilcilerinin istediği randevu için olumlu bir
yanıt vereceğini açıkladı.
Tekel işçileri konusunda Sayın Başbakan ile
görüşmeden nasıl bir sonuç çıkar bilemiyoruz ama işçilerin
sabrı taşmıştır. İşçi ve memur
sendikalarının temsilcilerinin yaptığı
toplantılardan çıkan sonuç da bunu göstermektedir. Sendikalar,
işçilerin sorunlarının masada çözülmesinden yanadır ve 21
Ocakta da bu yönde karar aldılar ve sendikalar 28 Ocakta yapılacak
görüşmeden sonuç alınmaması durumunda üretimden gelen
dayanışma gücünü kullanacaklarını açıkladılar.
Başka bir deyişle, eğer çözüm alınmazsa ufukta genel grev
görünmektedir.
Değerli arkadaşlar, gördüğünüz gibi işçiler
iyi niyetle hareket etmektedirler, Demokratik yollarla bu sorun çözülebilir,
hem de vakit kaybedilmeden hemen çözülmelidir. diyorlar.
Sayın milletvekilleri, Tekel işçileri emeklerinin
karşılığını almak için dağa
çıkmadılar ve de silaha sarılmadılar. Bu işçi
kardeşlerimiz sadaka da istemiyorlar, hak etmediği bir makamı da
değil, bileğinin hakkını istiyorlar ve yirmi
yıldır çalışıp emek verdiği, alın teri
döktüğü işini Hükûmetin keyfî bir kararıyla kaybetmek
istemiyorlar.
Hükûmet işçileri perişan ediyor ve bunu da ekonomik
gerekçelerle yaptığını söylüyor. Şimdi soruyorum:
Tekelin bir bölümünü 292 milyon dolara satar iken neden ekonomiyi
düşünmediniz? Tekelin bu bölümünü alanlar kısa süre sonra burayı
900 milyon dolara satarken işçiler ne olacak diye neden düşünmediniz?
Sayın Başbakan Milletin bize emanet ettiği kasayı
soydurmayız. diyor. Tekel işçisi kazanılmış anayasal
hakkını istiyor, emeğinin
karşılığını istiyor. Tekel işçisi,
Başbakana alınan trilyonlarca liralık uçaktan,
Başbakanın oğluna alınan gemicikten, bakanlara alınan
100 milyarlık araçlardan, ne kadar tuttuğu belli olmayan yurt
dışı gezilerinden de istemiyor ve işçiler, devlet
bankalarının kimseye vermediği, Başbakanın
yakınına verdiği 750 milyon dolar kredi gibi bir kredi de
istemiyor. Başbakan bütün bunları gerçekleştiriyor ama Yetim
hakkı yedirmem. diyor. Peki, bu saydıklarım nedir acaba?
Bunları nasıl açıklayacaksınız?
Sayın Başbakan, altın yumurtlayan tavuk misali,
Tekeli satarken Kasayı soydurmam. niye demediniz?
Sayın milletvekilleri, Hükûmet yeni yeni
açılımlarla meydana çıkmaktadır. Bakınız, Türk,
Arap, Kürt, Sünni, Alevi diye isimler sayılıyor; oysa Tekel
işçileri bu saydığımız kimlikleri düşünmüyor
çünkü onların ortak kimliği emekçi olmalarıdır ve
onları birleştiren tek şey alın teridir. Hükûmet
açılım yapmak istiyorsa işçilerin hakkını vermelidir
ve açılımı Kızılayda yapmalıdır. Hükûmet,
bölmek değil birleştirmek istiyorsa Tekel emekçilerini düşünmek
zorundadır.
Sayın milletvekilleri, hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki 2007
yılının Mart ayında Hükûmet bir girişimde bulundu ve
218 bin geçici işçiye kadro verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız, buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Kadroya alınmalarına bir sözümüz yok ama Hükûmet, bu
işçileri, emekçileri düşündüğü için değil, siyasi
rantı düşündüğü için bunları yaptı çünkü seçimlere
birkaç ay kalmıştı, 218 bin kişi oy uğruna kadroya
alındı. Bugün ne oldu da 12 bin işçi için düzenleme
yapılmıyor? 218 bin kişiye verilen kadro Tekel işçilerine
neden verilmiyor? Dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bu
haksızlıktır, bu adalete de, kalkınmaya da
sığmaz.
Sosyal devlette merhamet yoktur, yurttaş hakkı
vardır; işçiler de bu haklarını aldılar, şimdi
ise bu hak ettiklerini kaybetmemek için mücadele ediyorlar. Sayın Bakan ne
dediğinin farkında değil; merhamete gerek yok, hepsi bugüne
kadar emeklerinin karşılığını aldılar,
şimdi de emeklerinin karşılığını istiyorlar.
Hükûmetin merhameti kimlere gösterdiğini hepimiz biliyoruz.
Yumurta ithalatı yapanlara, Tekel Yönetim Kuruluna getirilenlere, usulsüz
kredi verdiklerinize merhamet gösterdiniz ama işçiye emeğinin
karşılığını vermeyi çok gördünüz. Hükûmet
işçiye değil, işçi AKPye merhamet göstermiştir, merhamet
edip oy vermiştir. Mağdur rolünü iyi oynayıp merhamet oyu
aldınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞEVKET KÖSE (Devamla) Sözlerime son verirken, önergemin
kabulünü diler, en içten saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime 19.45e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.13
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:19.54
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 53üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
6ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 6ncı maddesinde yer alan 2008, 2009
ve
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
Akif Paksoy |
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Mersin |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
tasarının 6ncı maddesinde yer alan 2008, 2009,
|
Hasip Kaplan |
Hamit Geylani |
Bengi
Yıldız |
|
Şırnak |
Hakkâri |
Batman |
|
Sırrı
Sakık |
Ayla Akat |
Sevahir
Bayındır |
|
Muş |
Batman |
Şırnak |
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ekonomik krizin etkileri uzun bir süre devam edeceğinden
sürenin uzatılmasında yarar vardır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 6 ncı maddesinde yer alan 2008, 2009
ve
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Süleyman Lâtif Yunusoğlu, Trabzon Milletvekili.
Buyurun Sayın Yunusoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6ncı maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Tasarının bu maddesiyle, 4447 sayılı Kanuna, 5838
sayılı Kanunla 2009 yılı Şubat ayında eklenen
kısa çalışma ödeneğinin 2010 yılında da ödenmeye
devam edilmesi düzenlenmiştir.
Maddenin gerekçesine baktığımızda
kısa
çalışma uygulaması ile, bir ekonomik krizde veya
zorlayıcı bir sebebin varlığı halinde, işyerinde
işçiler arasında tenkisat yapma yerine, işçilerin
tamamının veya bir kısmının geçici olarak ücretsiz
izine çıkartılması ekonomik ve sosyal politika olarak tercih
edilmekte; işçilerin geçici olarak ücretsiz izine
çıkarılması geçici bir işsizlik olarak nitelenerek
işsizlik sigortasından kısa çalışma ödeneği
almaları öngörülmektedir. Bu şekilde, bu işçilerin işsiz
kalması hâlinde, işçilerin yeniden işe yerleştirilmesi ile
ilgili ortaya çıkacak maliyetlerden ve işsizlik ödemelerinden tasarruf
edilecektir. Dünyada yaşanmakta olan küresel krizinin ülke ekonomisini de
etkilediği ve bazı sektör ve işletmelerde ise etkisini çok
yoğun hissettirdiği görülmektedir. ifadeleri bulunmaktadır.
Kısa çalışma ödeneği süresinin üç aydan
altı aya çıkartılması ve yüzde oranında
artırılması, Hükûmetin krize karşı
aldığı tedbirlerden biriydi. Bu tasarı, Hükûmetin krizi
kabullendiğinin ve etkilerinin 2010 yılında da ağır
bir şekilde hissedileceğinin bir başka göstergesidir.
AKP hükûmetlerinin uyguladığı makroekonomik
politikalar ülkemizi son derece yanlış, tehlikeli bir sürece
sokmuştur. AKP, yıllarca büyüme masalları anlatmış;
kendi dönemlerinde yaşanan büyümenin hormonlu bir büyüme, istihdam
yaratmayan bir büyüme olduğu eleştirilerine kulak
tıkamıştır. İstihdam ve işsizlik AKPnin siciline
işlenmiş derin bir sosyal yara olmaya devam etmektedir.
İşsizlik ve yılbaşında yapılan
zamlar halkımızı inim inim inletmektedir. Hükûmet,
yaptığı bu tasarıyla ve zamlarla emeklilerin
maaşına yapılan zammı peşin olarak geri almıştır.
Emeklinin bir cebinden aldınız, diğer cebine şimdi
aldıklarınızı koyacaksınız. Emekliye maaş
zammını ocak ayında verilecekmiş gibi açıkladınız,
şimdi şubata kaldı. Kısa çalışma ödeneği
için getirilen süre uzatımı da böyledir. Zamlarla inlettiniz ama
zamları konuşmuyorsunuz, konuşamıyorsunuz, Kısa
çalışma ödeneğinin süresini 2010 yılında
artırdık. diyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, tasarının genel
gerekçesinde de global ekonomik kriz sebebiyle istihdamda ortaya çıkan
sorunların aşılması amacıyla 2008 ve 2009
yıllarında kısa çalışma ödeneğinden yararlanma
şartlarının iyileştirilmesi ve kısa çalışma
ödeneğinin artırılması uygulamasının 2010
yılında da devam ettirilmesinin amaçlandığı ifade
edilmektedir. Başbakan hâlâ teğet geçmenin geometrik açıklamalarını
yapıyor. Bunları bıraksın ve gerçek ekonomiyi
konuşsun. AKP iktidarlarının ekonomik politikalarından ve
tercihlerinden dolayı dar gelirlilerin, işsizlerin, emeklilerin
gerçek sorunlarına gelinsin.
Değerli milletvekilleri, AKP, vurdumduymaz tavırlarıyla
ülkemizi bir sosyal patlamanın eşiğine getirmiştir. Kriz
sürecindeki aymazlığıyla ekonominin kontrolünü kaybeden ve
geldiği konusunda herkesin hemfikir olduğu kriz
fırtınasına tedbir alacağı yerde, bunu fırsat
olarak değerlendirebilecek kadar yönetim aczine düşen Hükûmet,
ülkemizi sonu meçhul bir karanlık tünelin içine sokmuştur.
Hükûmetin açıkladığı orta vadeli mali plana
göre işsizlik oranının 2010 yılı sonunda 14,6; 2011
yılı sonunda 14,2 ve 2012 yılı sonunda 13,6
olacağı öngörülmektedir. Biz, kısa çalışma
ödeneğinin ödeme süresini bu tasarıyla sadece 2010 yılı
için uzatıyoruz. 2011 ve 2012 yılları ne olacak? 2011
yılı için öngördüğünüz işsizlik oranı 2010
yılından sadece 0,4 puan az.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yunusoğlu, lütfen
toparlayınız.
Buyurun.
SÜLEYMAN LÂTİF YUNUSOĞLU (Devamla) 2012 yılı
için öngörülen işsizlik oranı ise 2010 yılından sadece 1
puan azdır. 2011 yılı başında -eğer ömrünüz
yeterse- yeni bir düzenlemeyle karşımıza
çıkacağınızı söylemek kehanet değildir.
Önergemizin kabulü ümidiyle hepinize saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Yunusoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri
geliş sıralarına göre okutup aykırılık
sırasına göre işleme alıyorum.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 7nci maddesindeki cümlenin sonunda yer alan
31.12.2010 tarihini 30.6.2011 tarihine kadar ibaresinin 31.12.2010 tarihini
31.12.2012 tarihine kadar şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
M. Akif Paksoy |
Faruk Bal |
Reşat
Doğru |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Tokat |
|
|
Mehmet
Şandır |
|
|
|
Mersin |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 7nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Harun Öztürk, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 7nci maddesi
üzerine vermiş olduğum değişiklik önergesi
dolayısıyla söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu madde, kriz sırasında işe alınanların
sigorta primi işveren paylarının İşsizlik
Sigortası Fonundan ödenmesine ilişkin süreyi bir yıl daha
uzatarak 30/6/2011 tarihine çekmektedir. Öncelikle bu teşvikin doğru
bir teşvik olduğunu belirtmeliyim ancak kamuya ait bir fon
olmadığı için, teşvik, İşsizlik Sigortası
Fonundan değil, hazine tarafından finanse edilmelidir.
Değişiklik önergesi, Hükûmetin, İşsizlik
Sigortası Fonuna amacı dışında el atmasının
önüne geçmek için verilmiştir. Bu düzenleme de, Hükûmet yetkililerinin
beyanlarının aksine, krizden 2011 yılının Temmuz
ayına kadar da çıkılamayacağının bir başka
acı itirafıdır.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanın
Parlamentonun yetkisinde olan bir konuda henüz Parlamento tarafından yasal
bir düzenleme yapılmadan Emekli maaşlarında şu kadar
artış yaptık. şeklinde açıklama yapması
Hükûmetin Parlamentoya olan tahakkümünü ortaya koyması açısından
önemlidir. Şimdi sizler Başbakanın yaptığı
açıklama dışında bir irade ortaya koyabilin ki,
Parlamentonun yürütme karşısında saygınlığını
korumanıza bizler de alkış tutalım.
12nci maddeyle 5779 sayılı Kanunun 7nci maddesinin beşinci
fıkrası değiştirilmekte, vergi gelirleri paylarından
borçlara karşı yapılacak kesinti konusunda Hazine
Müsteşarlığına verilen yetki Bakanlar Kuruluna
bırakılmaktadır. Anlaşılan Sayın Başbakan bu
yetkiyi de siyasi bir baskı aracı olarak bizzat elinde tutmak
istemektedir.
Değerli milletvekilleri, geçici 1inci maddeyle mevzuat
gereği 1/10/2008 ile 1/9/2009 tarihleri arasında vergi kesintisine
tabi tutulan işsizlik ödeneği ödemeleri için geriye yönelik vergi
muafiyeti getirilmektedir. Geçici 2nci maddede ise, tasarının 3üncü
maddesiyle artırılan harçların bu düzenlemenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce eski mevzuata göre tahakkuk ettirilmiş olan
harçlara da artış yönünde uygulanmasını öngörmektedir. Bu
iki düzenlemeyle ilgili olarak kanunların geriye yürürlüğünün hangi
hâllerde olacağının hatırlanmasında yarar
olduğunu düşünüyorum. Kanunların geriye yürürlüğünü
tartışırken öncelikle hukuki güvenlik ilkesi üzerinde
durmamız gerekir. Hukuk devletinde hukuki güvenlik ilkesi vergi
mükelleflerinin hak ve özgürlük alanlarına devletin vergilendirme
aracılığıyla yaptığı müdahaleleri önceden
görmelerini ve durumlarını buna göre ayarlamalarını
gerektirmektedir. Bu nedenle, vergi yasalarında yapılan
değişikliklerin, prensip olarak, geçmişte meydana gelen olaylara
uygulanmaması gerekir. Sonradan çıkartılan yasaların
geçmiş dönemler için vergi yükünü artırması, mükelleflerin
devlete ve hukuk düzenine olan güvenlerini sarsar, ticarette olması
gereken belirlilik ve istikrarı bozar.
Değerli milletvekilleri, Anayasamızda vergi
yasalarının geriye yürümezliğine ilişkin bir hüküm yer
almamasına rağmen hukuki güvenlik ilkesi çerçevesinde vergi
yasalarının lehte olan hükümlerinin -bir eşitsizliğe yol
açmaması koşuluyla- geriye yönelik uygulanması, aleyhte olan
hükümlerin ise eski mevzuat çerçevesinde tamamlanmış ve hukuki
sonuçlarını doğurmuş olaylara kesinlikle
uygulanmaması, eski mevzuata göre başlamış ancak
sonuçlanmamış olaylara ise mükelleflerin hukuki güvenliklerini ne
ölçüde etkilediğine bakarak karar verilmesi doğru olur. Bu çerçevede,
geçici 1inci maddeyle yapılan geriye yürürlük kabul edilebilir ancak
geçici 2nci maddedeki geriye yürürlük düzenlemesi hukuk devletinde olması
gereken hukuki güvenlik ilkesiyle kesinlikle bağdaşmamaktadır.
Geçmişte vergi, harç ve benzeri yükümlülüklerin geriye yürütülmesine emsal
teşkil edecek olayların gerçekleşmiş olması bugün
yaptığımız işin doğru olduğu anlamına
gelmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Değerli milletvekilleri, Hükûmetin
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının endüstriyel
ilişkilerde sosyal taraflar arasında tam bir tarafsızlık
ortaya koyması gerekirken, hatta iş hukukunun evrensel ilkelerinden
olan iş ilişkisinde zayıf konumda olan işçiyi koruması
gerekirken sürekli olarak sermayenin yanında yer almasını içime
sindiremediğim için bu tasarıya ret oyu kullanacağım.
Geçmişte özelleştirme şartnamelerinde,
çalışan işçilerin devralan işveren tarafından devirden
sonra da çalıştırılacaklarına ilişkin hükümler
yer alırken, bu koşul kaldırılarak işçileri 4/C
uygulamasıyla açlığa terk eden ve bunu yaparken de merhamette
bulunduğunu söyleyen, hakkını arayan emekçileri işsizlere
hedef olarak gösteren hükûmet etme anlayışını uygun
bulmadığım için bu tasarıya ret oyu
kullanacağımı ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 7nci maddesindeki cümlenin sonunda yer alan
31.12.2010 tarihini 30.6.2011 tarihine kadar ibaresinin 31.12.2010 tarihini
31.12.2012 tarihine kadar şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Manisa Milletvekili Erkan Akçay
konuşacak.
BAŞKAN Erkan Akçay, Manisa Milletvekili, önerge üzerinde
söz isteyen.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 7nci maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
2009 yılı Ekim ayı itibarıyla işsizlik
oranı yüzde 13tür, işsiz sayısı da 3 milyon 299 bin olarak
ilan edilmiştir. Kentlerdeki işsizlik oranı ise yüzde 15,5tir,
kent merkezlerindeki genç nüfusta bu oran yüzde 26,6dır. Yani,
kentlerimizde her 100 gencin 27si işsizdir. İşsizlik
Türkiye'nin en önemli sorunudur, ekonomik, sosyal ve kültürel bir karabasana
dönüşmüştür maalesef.
TÜİK işsizlik oranını hesaplarken, iş
aramayıp çalışmaya hazır olanlar ile mevsimlik
çalıştığı için işsiz durumda bulunanları
dâhil etmemektedir. Bu iki grup dâhil edildiği zaman hesaplanan gerçek
işçi sayısı 5 milyon 240 bin kişi olmaktadır. Bu
durumda gerçek işsizlik oranı da yüzde 19u aşmaktadır.
Türkiyede 1993-2002 yılları arasındaki on yıllık
süreçte ortalama işsizlik oranı yüzde 7,8 olarak
gerçekleşmiştir. AKP Hükûmeti tarafından açıklanan orta
vadeli programdaki işsizlik oranları gerçekleştiği takdirde
2003-2012 yılları arasında on yıllık süreçte
gerçekleşecek işsizlik oranı ortalama yüzde 12,1dir.
İşsizlik Sigortası Fonu, çalışanlara
işsiz kaldıkları dönemde gelir sağlamak amacıyla
kurulmuştur. Fondan bugüne kadar 3 milyar Türk lirası işsizlik
ödeneği ödenmiştir. 2009 yılında 508 bin işçinin 162
milyon Türk lirası tutarındaki kısa çalışma
ödeneği de ayrıca bu fondan ödenmiştir. Ülkemizde açlık
sınırı 795 Türk lirası iken İşsizlik Sigorta
Fonundan işsizlere ödenen tutar aylık ortalama 332 liradır.
Mevcut uygulamalarla Hükûmet işsizleri açlığa terk etmektedir.
Gerçek işsiz sayısı, biraz evvel ifade ettiğimiz gibi, 5
milyonu çoktan geçmiştir. Oysa 2009 itibarıyla İşsizlik Sigorta
Fonundan yararlananların sayısı 292 bin kişidir. Üstelik
işsizlik ödeneğinden bir işsiz azami altı ay
yararlanabilmektedir.
İşsizlik Sigortası Kanununa göre fonun öncelikle
işsizlik ödeneği ödemelerinde, daha sonra işsizlere eğitim
imkânı sağlamak, işsizlikle mücadelede aktif politika
önlemlerine mali destek sağlamak amacıyla kullanılması
gerekmektedir ancak Hükûmet, işsizliği önleyecek politikalar üretmek
ve işsizlik ödeneğinden yararlanılmasını
kolaylaştırmak yerine İşsizlik Fonundaki paraları amacı
dışında, bütçe açıklarını kapatmak için
kullanmaktadır. İşsizlik Fonunda biriken para, işçi,
işveren ve devletin katkısıyla oluşmaktadır ancak
Hükûmet, bu fonda biriken parayı işçi ve işveren temsilcilerine
danışmadan istediği gibi kullanmaktadır. Cumhuriyet
tarihimizin en ağır işsizlik döneminin
yaşandığı bugünlerde İşsizlik Fonunun amaç
dışı kullanılması işsizlik oranının
katlanarak artmasına yol açmaktadır. Hükûmet fon kanalıyla
bütçeyi finanse etmekten vazgeçmeli, fondan elini çekmelidir. İşsizlik
sigortası için son üç yılda ödenmesi zorunlu altı yüz günlük
prim üç yüz güne indirilmelidir. İşsiz kalan işçilere
İşsizlik Sigortası Fonundan yapılan ödeme miktarı ve
süresi de artırılmalıdır.
2009 yıl sonu itibarıyla İşsizlik
Sigortası Fonunda net 42 milyar lira bulunmaktadır, bu paranın
sadece 5,5 milyar Türk lirası devlet katkısıdır. 2008
yılında fondan bütçeye 1,3 milyar lira, 2009 yılında 4,4
milyar Türk lirası kaynak aktarılmıştır. Bunun
sonucunda 2009 yıl sonu itibarıyla İşsizlik Fonundan bütçeye
aktarılan kaynak 5,7 milyar Türk lirasını
aşmıştır. Böylece devlet İşsizlik Sigortası
Fonuna bu zamana kadar yaptığı katkıyı 2009
yılı sonunda fazlasıyla geri almıştır.
11 Ağustos 2009 tarihinde kabul edilen 5921 sayılı
Kanun 2009 ve 2010 yıllarında İşsizlik Sigortası
Fonundan tahsil edilecek nema gelirlerinin dörtte 3ünün, 2011 ve 2012
yıllarında da dörtte 1inin bütçeye aktarılmasını
sağlamıştır. Böylece 2008 ve 2012 döneminde İşsizlik
Sigortası Fonundan bütçeye aktarılan ve aktarılacak olan tutar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, lütfen tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY (Devamla)
12 milyar lirayı
aşacaktır.
Çalışanlara işsiz kaldıkları dönemde
gelir sağlamak amacıyla kurulan İşsizlik Sigortası
Fonunun, önce faiz gelirlerinden vergi kesintisi yapılmaya
başlanmıştır, ardından işverenlerce ödenen
işsizlik sigortası primlerinin yüzde 1iyle fon bünyesinde Ücret
Garanti Fonu oluşturulmuştur.
Kısa çalışma ödeneğinin fondan
karşılanması, genç erkek ve kadın işçi istihdamına
ilişkin sigorta primlerinin işveren payının
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması gibi
düzenlemelerle bu fon azar azar tırtıklanmaya devam etmektedir ve bu
süreç fonun nema gelirlerinin bütçeye aktarılmasıyla devam
etmektedir. AKP Hükûmeti bu gidişle İşsizlik Sigortası
Fonunda para bırakmayacaktır.
İşçilerin maaşlarından kesilerek
İşsizlik Sigortası Fonunda biriken ve çalışanın
gelecek güvencesi olan paraların bütçeye aktarılması
politikasızlıktan öte başka bir anlam ifade etmemektedir.
İşçinin dar gününde işsizliğe karşı
istihdamı ve üretimi artırmak için kullanılması gereken 42
milyar liranın başka amaçlar için heder edilmesi, en hafif tabiriyle
kul hakkı yemenin başka bir çeşididir.
Bu düşüncelerle muhterem heyetinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri
geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 8inci maddesi ile değiştirilmesi öngörülen
27/2/2003 tarihli ve 4817 sayılı Kanunun 12 inci Maddesinin üçüncü ve
dördüncü fıkralarının Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Tayfur Süner |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
Antalya |
Malatya |
|
Engin Altay |
Osman Kaptan |
Şevket
Köse |
|
Sinop |
Antalya |
Adıyaman |
|
Hulusi Güvel |
|
Yaşar
Ağyüz |
|
Adana |
|
Gaziantep |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
tasarının 8 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen, 4817
s.y.nın 3 ve 4 ncü fıkralarının tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Hamit Geylani |
Bengi
Yıldız |
|
Şırnak |
Hakkâri |
Batman |
|
Sırrı
Sakık |
M. Nezir
Karabaş |
Sevahir
Bayındır |
|
Muş |
Bitlis |
Şırnak |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
463 Sıra sayılı kanun tasarısının 8 maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet
Serdaroğlu |
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
|
Kastamonu |
Konya |
Manisa |
|
Mehmet
Şandır |
|
Necati Özensoy |
|
Mersin |
|
Bursa |
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Madde ile, 27/2/2003 tarihli ve 4817 sayılı
Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun 12
nci maddesi değiştirilerek, yabancıların çalışma
izni alması kolaylaştırılmaktadır. Ülkemizde,
işsizliğin Cumhuriyet tarihinin rekorlarını
kırdığı bir kriz döneminde, yabancı işçi
çalıştırılmasının
kolaylaştırılması değil,
zorlaştırılması gerekmektedir. Önerge ile maddenin
tasarı metninden çıkarılarak, en azından mevcut
düzenlemenin korunması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
tasarının 8 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen, 4817
s.y.nın 3 ve 4 ncü fıkralarının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
Tasarının Çerçeve 8inci maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen 27/2/2003 tarihli ve 4817 sayılı Kanunun 12 nci Maddesinin
üçüncü ve dördüncü fıkralarının Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Ağyüz
konuşacaklar.
BAŞKAN Yaşar Ağyüz, Gaziantep Milletvekili,
önerge üzerinde söz isteyen.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı torba yasanın
8inci maddesindeki değişiklik hakkında Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Yine bir 15 maddelik torba
yasayla karşı karşıyayız. Torba yasa her bağdan
bir kesek almış, önümüze getirmiş. Sendikadan bahsediyor,
yabancı işçi çalıştırmadan bahsediyor, belediyenin
kaynaklarını kısıyor ve bereket kölelik yasası
dediğimiz işçi simsarlığını Komisyon ortadan
kaldırmış.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye, beyin göçü en fazla
olan 34 ülke arasında 24üncü sırada yer alıyor ve ne yazık
ki iyi eğitim gören 100 kişiden 59u Türkiye dışında
okuma ve çalışmaya başlıyor. Bu istatistikler hepinizin
elinde var. 14-15 Kasım 2009da ücretli ve işsiz mühendisler bir
kurultay düzenledi. Bu mühendis arkadaşların örgütlerinin sesine niye
kulak vermiyorsunuz? Türkiyede bu alanda yeterli, kendini
geliştirmiş mühendis, mimar, plancı, teknik eleman var iken
bunların meslek alanlarını yabancı işçilere izin
vererek, meslek yeterliliği adı altında izin vererek
daraltmaya bizim ne hakkımız var? Hepiniz günü geldiğinde
-Sayın Başbakan da dâhil- işsizlikten bahsediyorsunuz.
İşsizlik sıralamasında dünyada 2nciyiz ama yabancı
işçi aşkı nereden geldi size, ben bilmiyorum.
Bakın, aynı yasayı siz 2003te
çıkarmışsınız, AKP iktidarda. 2006da bu
değişikliği getirmeye
çalışmışsınız, AKP iktidarda. Şimdi tek
başına bu yasal değişikliği getirmiyorsunuz, torba
yasanın içerisine koyuyorsunuz ve ne diyorsunuz biliyor musunuz? Mesleki
hizmetler kapsamında çalışacak yabancılara akademik ve
mesleki yeterlilik ile ilgili işlemleri tamamlanıncaya kadar, ilgili
mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla bir yılı geçmemek
üzere ön izin verilir.
Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme kabul edilirse
yabancılar birer yıllık periyotlarla akademik ve mesleki
yeterlilikten muaf hâle gelecektir. Gelip çalışma olanağı
veriyorsunuz. Türk Mimarlar, Mühendisler Odaları Birliği
Yasasında bu süre bir aylık süreyle tanınmıştır.
Hem eşitliğe hem yasaya hem de Anayasaya aykırı olan bu
hükmü, bu yasal değişikliği nasıl gündeme alırsınız,
nasıl Komisyonda bunları tartışırsınız,
bizim grubumuzun ve diğer grupların muhalefetine rağmen? O
nedenle, bu verdiğimiz önerge doğrultusunda bu çekilmelidir değerli
arkadaşlarım.
Özelleştirmelerle yeni işsizleri yaratıyorsunuz,
tabela üniversiteleri açarak yeni işsizler ordusuna teknik
elemanları, mühendisleri, doktorları vesaireleri katıyorsunuz
ama bunların çözümü için bir çabanız yok. Tutturmuşsunuz darbe,
darbe, darbe... Sabah darbe akşam darbe öğlen darbe, akşam
darbe. Senaryolar yazılıyor, oynayan 2 oyuncu var, başrolde
Sayın Başbakan oynuyor, yardımcı oyuncu Bülent Arınç.
Kardeşim, darbe var ise darbeyi ortaya çıkarmak hükûmetlerin
görevidir. Hükûmetlerin görevi iktidarı, iktidar erkini iyi
kullanmaktır. Şikâyet etme hakkı yoktur iktidarın ama siz
sabah şikâyet ediyorsunuz, akşam şikâyet ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bakın, Darbeden yana
mısın? Çık, adam gibi açıkla. Sayın
Başbakanın sözü. 12 Martı, 12 Eylülü yaşamış
insanlar, aydınlar, yazarlar çizerler, demokratlar, çağdaşlar,
devrimciler, işkence görenler, işinden olanlar darbe
yanlısı olabilir mi? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri...
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Türkiyede darbe
yanlısı olan kimse yok ama darbe
çığırtkanlığı yapan siyasetçiler ve siyasi parti
var. Niye? Türkiye'nin gündeminin altından kalkamıyorsunuz. Tekel
işçileri Ankarada, Devlet Demiryolları işçileri
İstanbulda, itfaiyeciler İstanbulda, Gaziantepte Büyükşehir
işçileri grev yapmak üzere.
ÜNAL KACIR (İstanbul) İzmirde de var, İzmiri de
söyle!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Gaziantepte organize sanayide
grev var ama sizin Çalışma Bakanınız bu sorunlarla
uğraşmıyor, bu sorunlara bakmıyor, görevi olan işe
bakmıyor. Kırk üçüncü günde, ne hikmetse, bir görüşme talebine
evet dediniz. Umarım yarın olumlu sonuçlanır, hepimiz rahat
bir nefes alırız değerli arkadaşlarım.
Bakınız, Ankarada bu. Memurlar yürüyor, esnaflar
şikâyetçi, eczacılar dertli ve biz burada, daha çok mesleki iş
alanını daraltacak bir yasa önerisiyle meşgul oluyoruz. Lütfen
düşününüz, lütfen düşününüz ve bu metni tasarıdan çıkarınız
değerli arkadaşlarım.
Bakın, Direksiyon başka birinin elinde. diyor
Sayın Başbakan, Biz direksiyondayız
Doğru,
iktidardasın, direksiyondasın. Gaza basıyoruz ama birileri
geliyor frene basıyor, birileri geliyor debriyaja basıyor
Kardeşim, sen şoförlüğü yapamıyorsan, iktidarın
başı olarak idare edemiyorsan senin şikâyet etmeye hakkın
yok. Hangi arabada şoför direksiyona, debriyaja ve frene sahip
değildir? Ama sizin iktidarınız sahip değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ağyüz, lütfen
tamamlayınız.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Darbeden şikâyet etmeyiniz.
Yakında halkın darbesi geliyor ve üzülerek söylüyorum size
değerli arkadaşlarım, bu sıralarda sizi görememenin
üzüntüsünü yaşayacağız. (AK PARTİ sıralarından
Oo! sesleri)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Allah Allah!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Çünkü emeklinin beklentisi bu,
işçinin beklentisi bu, memurun beklentisi bu. Esnafın, çiftçinin
dediği olacak ve öyle bir sandık darbesi yiyeceksiniz ki bu
şamarın nereden geldiğini görmeyeceksiniz.
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Sarıgül gelecek!
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) O zaman da şikâyet etme
hakkınız kalmayacak.
Onun için, iktidar olarak genel sorunlara bakın, ülke
sorunlarına bakın, palyatif sorunlarla uğraşmayın ve
sorun yaratmayın, sorun çözücü olun. İktidar sorun yaratmaz, sorun
çözer ama maalesef yedi yılınız doldu hâlen iktidar
olamadınız, hâlen iktidar olamadınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. Başarılar diliyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA HAMARAT (Ordu) Muhalefet nerede?
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Muhalefet burada, işte
bak, aslan gibi! Aslan gibi burada! Yüreğin varsa sen de çık
konuş.
BAŞKAN Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe: Kriz nedeniyle artan işsizlik dikkate alınarak
önlem alınmalı.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde altı adet önerge vardır ancak
İç Tüzükün 91inci maddesine göre her madde üzerinde milletvekillerince
sadece iki önerge verilebilmektedir. Her siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerinin de birer önerge verme hakkı saklıdır.
Bu hükümler çerçevesinde geliş sırasına göre
beş önergeyi okutup aykırılık derecelerine göre işleme
alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve
9 uncu maddesiyle değiştirilen 4904 sayılı kanunun 13 üncü
maddesinin sekizinci fıkrasında geçen Kurulunca ibarelerinin Kurulu
tarafından olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve
9 uncu maddesiyle değiştirilen 4904 sayılı kanunun 13 üncü
maddesinin sekizinci fıkrasında geçen Kurulunca ibarelerinin
Kurulu tarafından olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İkram
Dinçer
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen 25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin
6 ncı fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki
şekilde ve sekizinci fıkrasındaki kurul üyelerine yılda
ibaresinden sonra gelen dörtten ibaresinin ikiden olarak ve aynı
fıkrada geçen
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
M. Akif Paksoy |
Faruk Bal |
Reşat
Doğru |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Tokat |
|
|
Mehmet
Şandır |
|
|
|
Mersin |
|
Denetim Kurulu; kurul başkanının onayıyla,
biri kurum temsilcisi, diğer ikisi kurul üyesi diğer kurum ve
kuruluş temsilcileri arasından seçilecek birer üye olmak üzere üç
üyeden oluşur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
Tasarının 9uncu maddesi ile değiştirilmesi öngörülen
25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunun
13üncü maddesinin altıncı fıkrasına ilişkin değişikliğin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Tayfur Süner |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
Antalya |
Malatya |
|
Engin Altay |
Osman Kaptan |
Şevket
Köse |
|
Sinop |
Antalya |
Adıyaman |
|
|
Hulusi Güvel |
|
|
|
Adana |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sayılı tasarının 9
uncu maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 4904 Türkiye İş
Kurumu Kanununun 13 üncü maddesinin altıncı fıkrası
değişikliğinin tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Hasip Kaplan |
Hamit Geylani |
Bengi
Yıldız |
|
Şırnak |
Hakkâri |
Batman |
|
Sırrı
Sakık |
Sevahir
Bayındır |
Ayla Akat |
|
Muş |
Şırnak |
Batman |
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu son okunan iki
önerge, aynı mahiyette olduğu için birlikte işleme
alacağım.
Sayın Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Akif Hamzaçebi,
Trabzon Milletvekili.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının iş
hayatını ilgilendiren çok sayıda hükmü var, görüşmekte
olduğumuz maddede yapılan düzenleme de bunlardan birisi.
Biraz önce görüştüğümüz 7nci maddede bir
değişik yapıldı, kısa çalışma
ödeneğinin uygulama süresi artırıldı. Bunu, Hükûmet, krize
karşı bir önlem olarak, bir çare olarak sunuyor. Şüphesiz
önemli, bu uygulamanın süresinin uzatılması önemli ancak bu
uygulamanın kaynağının İşsizlik Fonu
olduğunu düşünelim ve İşsizlik Fonunun
varlığının miktarına, yıllık gelirinin
miktarına baktığımızda, yapılan uygulamanın
ne kadar küçük kaldığı görülecektir. İşsizlik Fonunun
varlığına ve gelirinin boyutuna kıyasla, Hükûmetin, fonun
işsizliği azaltma amacıyla kullanım politikasının
ne kadar zayıf kaldığı görülecektir vereceğim
rakamlarla.
İşsizlik Fonunun 2009 yılı sonunda
ulaştığı varlık tutarı 42 milyar TLdir. 2010
yılı sonunda fonun ulaşacağı varlık Hükûmet
tarafından 45,5 milyar TL olarak hesaplanmaktadır. Fonun
varlığı sürekli artıyor. Fonun 2009 yılı nema
geliri, sadece nema geliri -prim gelirini saymıyorum- 5,5 milyar TLdir.
5,5 milyar TLlik nema gelirinin, Hükûmet, tam 4,1 milyar TLsini bütçeye
almıştır, Bunu GAP yatırımlarında
kullanacağım. demiştir. GAPa tabii ki bu yatırımları
yapalım ama kalan 1,3 milyar TLlik, nema gelirinin o kalan
kısmını bari diğer taraflarda kullanalım
diyeceğim ama Hükûmet onu da yapmamaktadır. İşsizlik
Fonunun amacında kullanımına ilişkin giderleri, neredeyse
fonun aşağı yukarı iki aylık faiz gelirine
eşittir. Bu son derece çarpıcı ve üzücü bir durumdur. Ben,
Hükûmeti, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük krizini
yaşadığı bu ekonomik süreçte fonu amacında kullanmaya
davet ediyorum, muslukları biraz daha açmaya davet ediyorum. Fonun
varlığı bir yılda 3 milyar TL artıyorsa GAPa
verilecek olan ödeneklere rağmen fon amacında kullanılmıyor
demektir. İşsizin parası, işsizlik için oraya ödenen
primler, Hükûmet tarafından kamu borcunu azaltmakta kullanılıyor
demektir. Hükûmeti insafa ve bu fonu amacında kullanmaya davet ediyorum.
Bu madde neyi getiriyor? Bu görüştüğümüz maddede,
illerde iş gücü uygulamalarının sonuçlarının
denetlenmesi konusunda var olan komisyonun denetim kurulunun yapısı
değiştirilmektedir. Bu komisyonda kimler vardır şu an?
Komisyonun başkanı valinin onayıyla tespit edilmektedir ve bu
komisyona işçi ve işveren temsilcileri katılmaktadır.
Hükûmet bize getirmiş olduğu tasarının gerekçesinde
Efendim, sendikalar gerekli temsilcileri illerde veremiyor, eleman bulmakta
sıkıntı çekiyoruz. O nedenle bu hükmü değiştirelim.
demiştir. İşçi ve işveren sendika temsilcileri yerine
kurulun başkanını belirleyen valinin takdirine dayalı
olarak teşekkül edecek bir komisyon illerdeki iş gücü
uygulamalarını denetleyecektir. Bu komisyonda artık işçi ve
işveren temsilcilerinin olması zorunluluğu yoktur.
Ben, Hükûmetin verdiği bilgiye karşılık
yetinmedim, sendikaları aradım, konfederasyonları aradım,
Böyle bir problem var mıdır? dedim -işçi sendikalarına
sordum bunu- Kesinlikle hayır. dediler, Bizim eleman vermediğimiz
hiçbir il yoktur. Hangi ilde bizden ne kadar eleman istenmişse o kadar
eleman vermişizdir. İşveren Sendikaları Konfederasyonuna
sormadım, zamanım yetmedi, olsaydı sorardım. Belki
sıkıntı onlardan kaynaklanmış olabilir ama getirilen
yapı demokratik bir yapı değildir, var olan demokratik yapı
ortadan kaldırılmaktadır. İş hayatı, bu
düzenlemeyle iş hayatında yapılacak olan denetimler Hükûmetin
kontrolüne alınmaktadır. Hükûmetin medya grubuna
yaptığı incelemelerden başka alanlara kadar
yaptığı incelemelere, denetimlere göz
attığımızda, Hükûmetin burada yapmış olduğu,
istediği bu düzenlemenin o kadar masum bir düzenleme
olmadığını söyleyebilirim. Bunun doğru
olmadığını düşünüyoruz. O nedenle, bu hükmün
tasarıdan çıkarılması ve mevcut hükmün muhafaza edilmesi
gerektiğini öneriyoruz, önergemiz bu doğrultudadır.
Takdirlerinize sunuyorum.
Konuşmamı da burada bitirirken hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Valinin takdirine bırakılan düzenleme gereksizdir.
BAŞKAN Önergeleri oylamaya sunacağım ancak
oylamadan önce bir yoklama talebi vardır. Şimdi bu talebi yerine
getireceğim.
Mehmet Şandır? Burada.
Ahmet Orhan? Burada.
Süleyman Lâtif Yunusoğlu? Burada.
Hüseyin Yıldız? Burada.
Akif Akkuş? Burada.
Recep Taner? Burada.
Reşat Doğru? Burada.
Cemaleddin Uslu? Burada.
Mustafa Enöz? Burada.
Erkan Akçay? Burada.
Emin Haluk Ayhan? Burada.
Mustafa Kalaycı? Burada.
Hasan Çalış? Burada.
Nevzat Korkmaz? Burada.
Hasan Özdemir? Burada.
Ahmet Duran Bulut?
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN Necati Özensoy? Burada.
Mümin İnan? Burada.
Akif Paksoy? Burada.
Abdülkadir Akcan? Burada.
Yılmaz Tankut? Burada.
Ali Uzunırmak? Burada.
Osman Ertuğrul? Burada.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Eyüp Ayar, Kocaeli Milletvekili? Burada.
Polat Türkmen? Burada.
Yahya Doğan, Gümüşhane? Burada.
Sabahattin Cevheri? Burada.
Ayşe Türkmenoğlu? Burada.
Şükrü Ayalan? Burada.
Yılmaz Helvacıoğlu? Burada.
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.46
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 20.59
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN
(Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 53üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısı üzerinde verilen önergelerin oylamasına geçilirken
yoklama istenmiş ve toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi, elektronik cihazla yeniden yoklama
yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin,
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15 milletvekilinin, Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17 milletvekilinin, Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın, Antalya Milletvekili Osman Kaptan
ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 9 uncu maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen 25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin
6 ncı fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki
şekilde ve sekizinci fıkrasındaki kurul üyelerine yılda
ibaresinden sonra gelen dörtten ibaresinin ikiden olarak ve aynı
fıkrada geçen
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Reşat Doğru, Tokat Milletvekili, önerge
üzerinde söz isteyen.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanunun 9uncu maddesi üzerine
vermiş olduğum önergeyle ilgili olarak söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Yeni bir torba kanunu görüşüyoruz. Tabii, torba kanunun
içerisine birçok maddeler de yerleştirilmiş durumda veya
değiştiriyoruz. Korkarım ki yakın bir zamanda hekimlerle
ilgili Tam Gün Yasasının da herhâlde çok yakın bir zamanda
değiştirilecek bazı maddeleri olacaktır, yeni bir torba
kanunda herhâlde onu da göreceğiz.
Görüşmekte olduğumuz torba kanunun 9uncu maddesinde,
Türkiye İş Kurumu Kanununun 13üncü maddesinin altıncı ve
sekizinci fıkraları değiştirilmektedir. Hükûmetin
sunduğu tasarıda denetim kurulu üyeleri 2 kişi olarak
gösterilirken, bizim önerimizde bu sayı 3e çıkarılmaktadır.
Bunun amacı, denetim kurulunun daha etkin ve verimli hâle gelmesidir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye İş Kurumu, insanlara
iş bulmak için kurulmuş olan bir kuruluştur ancak ülkemizde her
geçen gün işsizlik artarak devam etmektedir. Hükûmetin de bu konuda bir
çalışması olmayıp
başarısızlığına bunu da eklemiştir. Ülkemiz
işsizlikte dünya şampiyonluğuna süratle gitmektedir. Ülkemizde
her gün iş yerleri kapanmakta, insanlar işsiz kalmaktadır. AKP
İktidarı ekonomik krize ülkemizi getirmiştir. kriz günden güne
artmaktadır. Ülkemizde üretim kanalları tıkanarak
yatırım imkânı kalmamıştır. İnsanlar umutsuz
bir şekilde beklemekte, geleceğini de çok karanlık görmektedir.
Esnaf, çiftçi, sanayici ve her kesimdeki insanlarımız perişan
bir hâlde yaşamaya mahkûm edilmiştir. İnsanlar işlerimizi
ne zaman kaybederiz korkusu yaşarken emekli insanlarımız da
neredeyse devlete küsmüştür. Emekliye, işçiye, memura zam
yapıyorum derken mutfaktaki her şeye katbekat zam
yapılmış, insanlar soğuktan donacak duruma gelmişlerdir.
Elektriğe, doğal gaza, taşımacılığa
yapılan zamlar artık çekilmez bir hâle gelmiştir.
Bu kadar ağır tablo içerisinde, Hükûmet, milletin gözüne
baka baka Her şey iyi gidiyor, krizden çıktık. diye
konuşuyor, ekonominin büyümesinden bahsediyor. O zaman sormamız
gerekmez mi ekonomiyi rahatlatan büyüme oranlarını: 2002
yılında 149 ülke içinde 29uncu sıradayken 2009
yılında neden 107 basamak inerek 136ncı sıraya
düştük? Ekonomik sorun çok ciddidir, acil müdahale beklemektedir. Yani
suni gündemlerle ülke meşgul edileceğine, ekonomiyi düzeltecek
gerçek, reel tedbirlerin alınmasının zamanı geçmektedir.
Bugün işletmeler ağır vergi, prim, tazminat ve
istihdamla ilgili yüklerle karşı karşıyadır. Bununla
ilgili, Hükûmetin de ciddi çalışmalar yapmasının
zamanı geçmektedir. İşletmelerin sosyal güvenlik prim yükü 1999
yılında yüzde 22,8 iken bugün yaklaşık 4-5 kat artarak
yüzde 128 olmuştur. Bu, işverenin işçiye ödediği ücretin
yarısından fazlasını SSKya prim olarak vermek durumunda
olduğunu göstermektedir. 2008 yılında, işçi
çalıştırmak için işverenin ödeyeceği her 100 liradan
sadece 53,3 lirası işçinin cebine girmiştir.
İstihdam yaratmak istiyorsak, yeni yatırımları
hedefliyorsak işverenin üzerindeki yükleri azaltmalıyız.
İşverenler yeni iş yeri açmaya, neredeyse, korkmaktadırlar.
İşte, ülkemizin reel gündemleri bunlardır. İşçi,
memur, emekli, esnaf, artık söylem değil, hizmet beklemektedir.
Tabii, son zamanlarda özellikle işsizler ordusuna yeni
insanlar katmak için de büyük bir çaba gösterilmektedir. Bugün Tekel
işçisi, yarın da TEDAŞ işçisi, şeker fabrikaları
işçileri de işsizlik kervanına katılacaktır.
Bakınız, şu anda insanlar işini kaybetmemek
için büyük mücadele veriyorlar. Tekel işçisinin aileleriyle beraber
psikolojileri bozulmuştur. Şu an itibarıyla Tekel işçileri
kendi özlük haklarını, öz haklarını isterken başlarına
gelmedik bir şey de kalmamıştır. Soğuk havada,
kışın ağır şartlar içerisinde
Kızılayda, Sakarya meydanında, o buz gibi betonun üzerinde
titreyerek mücadele veriyorlar.
Sayın milletvekilleri, bu insanların mutlaka sesini
duymak mecburiyetindeyiz. 12 bin Tekel işçisi sadece bu sayıdan
ibaret değildir, ailelerini de şöyle bir saymış
olduğumuz zaman 50-60 bin kişiye bu tekabül eder. Bu insanların
hepsinin gözü ve kulağı şu anda Ankaradadır; Ankaradan,
Meclisten, Hükûmetten bir ses nasıl gelecek diye, onun mücadelesini, onun
beklentisini veriyorlar.
Tabii sivil toplum kuruluşlarına çok büyük görevler
düşüyor. Şu anda Tekel işçileri içerisinde yüzlerce bayan, anne,
o soğuk hava içerisinde inim inim inleyerek eylem yapıyor,
hakkını aramaya çalışıyor ama gördüğümüz
kadarıyla da onlar o buz gibi betona sarılmış,
tırnaklarını geçirmiş vaziyetteyken onların sesi
maalesef duyulmuyor. Ben buradan sivil toplum kuruluşlarının
hepsine sesleniyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Doğru, lütfen
tamamlayınız.
REŞAT DOĞRU (Devamla) Teşekkür ediyorum.
bütün annelere sesleniyorum, kadın derneklerine
sesleniyorum: Oradaki annelerimizin haklarını savunalım, oradaki
insanların mutlaka ama mutlaka isteklerini dinleyelim ve verilmesi
noktasında da çaba sarf edelim.
Gerçi Sayın Bakan, merhametle biz bazı şeyleri
verdik diye tabirler kullanıyor ama Sayın Bakan, merhametiniz devam
etsin ve o insanları şu soğuk havadan, şu buz gibi ortamdan
kurtaralım.
Tokattan anneler bizi arıyorlar, Tokattan çocuklar bizi
arıyorlar, Annemiz, babamız evimize dönsün. diye
yalvarıyorlar. Açlık grevlerini tamamladılar, ölüm orucuna
başlayacaklar. İnanıyorum ki, inşallah, yarın Hükûmet
bu insanların gerçek manada isteklerini değerlendirir ve de bir
sonuca varır diye umut ediyorum.
Ben vermiş olduğum önergenin kabulünü bekliyor, yüce
Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve
9 uncu maddesiyle değiştirilen 4904 sayılı kanunun 13 üncü
maddesinin sekizinci fıkrasında geçen Kurulunca ibaresinin Kurulu
tarafından olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
BAŞKAN İkinci önergenin imza sahibini okutuyorum:
İkram Dinçer (Van)
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Dilin kullanımı açısından teklif edilen
ibarelerin uygun olacağı düşünülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri
geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
Tasarının 10uncu maddesinde yer alan 3/12/2009 ibaresi
31/12/2012 şeklinde ibaresinden sonra gelmek üzere 6ncı
maddesinde yer alan 31.12.2009 ibaresi 31.12.2012 şeklinde ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Tayfur Süner |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
Antalya |
Malatya |
|
Osman Kaptan |
Engin Altay |
Şevket
Köse |
|
Antalya |
Sinop |
Adıyaman |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
tasarının 10uncu maddesinde yer alan 31.12.2009 ibaresinin
31.12.2009 ibaresinden sonra gelmek üzere 6ncı maddesinde yer alan
31.12.2009 ibaresinin de 31.12.2012 şeklinde ilave edilmesi arz ve teklif
olunur.
|
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
Sırrı
Sakık |
|
Şırnak
|
Bitlis |
Muş |
|
Sevahir Bayındır |
|
Ayla Akat Ata |
|
|
|
|
|
Şırnak |
|
Batman |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 10uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif Paksoy |
Hüseyin
Yıldız |
Erkan Akçay |
|
Kahramanmaraş |
Antalya |
Manisa |
|
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu |
Mehmet
Serdaroğlu |
K. Erdal Sipahi |
|
Trabzon |
Kastamonu |
İzmir |
Madde 10 29/1/2004 tarihli 5084 sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 6.
maddesinin 1. fıkrasında yer alan 31.12.2009 ibaresi 31.12.2010
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Mehmet Akif Paksoy, Kahramanmaraş Milletvekili,
önerge üzerinde söz istemişlerdir. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 10uncu maddesiyle ilgili verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
5084 sayılı Yasadan yararlanan il sayısı
kırk dokuzdur. Batı illerimizden veya kısmen daha
gelişmiş illerimizden gerek sanayiciler gerekse de o illerin
milletvekilleri bu Yasanın uzatılmasına haksız rekabet
oluşturduğu gerekçesiyle karşı çıkıyorlar. Ben
onları anlıyorum. Bu Yasanın uzatılmasının
diğer illerimize karşı kısmi de olsa haksız bir
rekabet oluşturduğunu kabul ediyorum. Ancak, Türkiye'nin seksen bir
ilinden kırk dokuzunda fert başına düşen gayrisafi millî
hasıla 1.500 doların altında. Bu 2001 yılında
böyleydi. Ben 2010 yılında da aynı durumun geçerli olduğuna
inanıyorum. 2001 yılında Malatyanın, Bingölün,
Adıyamanın, Gümüşhanenin, Şanlıurfanın,
Erzurumun, Karsın, Osmaniyenin gelirinin geçen on yılda artmak bir
yana azaldığını iddia ediyorum. Bu tespitimin doğru
olup olmadığı çok kolaylıkla öğrenilebilir. Bu
illerdeki yeşil kartlı sayısına, sosyal yardımlardan
faydalanan insan sayısına, işsizlik rakamlarına, hepsinden
önemlisi göç sayısına bakın, haklı olup
olmadığımıza siz karar verin.
Hâlihazır bu maddeyi biz olumlu buluyoruz, ancak yetersiz
olduğu için önergemizin kabul edilmesini istiyoruz. Bakın, bugün
Kahramanmaraş basınında bir haber çıktı. Bu haberde
bir sanayicimizin teşviklerle ilgili görüşü durumu
açıklığıyla ortaya koyuyor. Ne diyor sanayicimiz: Sigorta
primi işveren hissesi teşvikinin uzatılmasına sevindik
ancak enerji indiriminin devam etmemesine üzüldük. Dört işletmemin aylık
elektrik faturası 1 milyon TL, eski parayla 1 trilyon. Teşviklerden
yararlanarak bu rakamı 600 bin lira olarak ödüyorduk. Eğer enerji
indirimi devam etmezse ayda 400 bin TL daha elektrik parası ödemek zorunda
kalacağız ancak bu kriz ortamında zorlanmamak için işletmelerimi
küçülteceğim, mecburen işçi çıkartacağım. Böylece,
2000 modelin altındaki tekstil makineleri olan işletmeler çok
elektrik harcadığı için rekabet şansları
kalmayacağından mecburen şalter indirmek zorunda kalacağız.
Bunun sonucu ise ekonomik kayıp ve işsizlik demektir.
Kıymetli arkadaşlar, Sayın Başbakan krizin
bize teğet geçtiğini iddia ediyordu. Krizin teğet geçmediği
kamuoyunca iyi biliniyordu, bugün burada görüştüğümüz tekliflerden
daha iyi anlaşılıyor. Hepimiz biliyoruz ki global ekonomik kriz
olmazdan önce de Türkiye ekonomisi alarm veriyordu. Uygulanan düşük
kur-yüksek faiz sarmalıyla bu sarmalın cezbettiği sıcak
para ekonomimizin iflahını kesmişti ancak Hükûmet,
şişirilmiş veriler ve ithalata dayalı ihracat rakamlarıyla
bu eleştirileri savuşturmaya çalışmıştı.
Global ekonomik kriz Hükûmete iyi bir bahane oldu. Kendiliğinden
patlayacak lastiğe yolda çivi batırılmış oldu.
Bakın, bu Hükûmetin ifadesine göre fert başına
düşen millî gelir 10 bin dolar. Ben bu kürsüden iddia ediyorum, 5084
sayılı Yasadan faydalanan 49 ilde fert başına düşen
millî gelir, bırakın 10 bin doları, 5 bin dolarsa bile teklifimi
geri alacağım.
Değerli milletvekilleri, teşvik sistemi
uzatılmadığı takdirde en azından bu illerde sanayinin
yüzde 50ler civarında küçüleceği, istihdamın yüzde 10
daralacağı, ihracatın düşeceği tahmin edilmekteydi.
Şimdi getirilen düzenleme kısmen olumlu olsa da yetersizdir.
Öngörülen küçülmelerin -yüzde 50ler civarında gerçekleşmese de-
yüzde 30ları, 40ları bulacağı düşünülmektedir. Bu
durum ülkemizin büyüme rakamlarına olumsuz yansıyacak, bu illerden
batı illerine yaşanan göç hızlanacaktır. Batı
bölgelerimizde bu 49 ile nazaran daha iyi durumda bulunan, sanayisi ve ticareti
gelişmiş illerimizin teşvik sistemine karşı çıkmaları
da bizce hakkaniyete uygun değildir. Çünkü, sürekli olarak, Türkiye'nin
doğusundan ve gelişmemiş bölgelerinden iş ve ekmek umuduyla
batıya göç yaşanmaktadır; Mersin, Bursa, Gaziantep,
İstanbul, Manisa, Adana, Tekirdağ, bu illerin başında
gelmektedir. Hatta teşvik sisteminden faydalanan Kahramanmaraş bile
Türkiye'nin doğusundan mevcut hâliyle büyük oranda göç
almıştır. Eğer teşviklerde enerji desteği
kaldırılırsa batı illerimize yönelen göç dalgası
tekrar hızlanacaktır.
Seçim bölgem Kahramanmaraş, teşviklerden
aldığı destek ile ülke ekonomisine fazlasıyla katkı sağlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY (Devamla) Teşvik sistemi ile
birlikte 2004-2009 döneminde Kahramanmaraşın ihracatı yüzde
96,7 artışla 223 milyon 490 bin dolardan 439 milyon 397 bin dolara
yükselmiştir, istihdam aynı dönemde yüzde 79,2 oranında artarak
48.533ten 86.852ye çıkmıştır. Bize göre, teşvik
sistemine enerji destekleri de dâhil edildiği takdirde ihracat ve istihdamdaki
artış oranları artarak sürecektir. Teşvikler
uzatılmadığı takdirde, 49 ilde bir kriz yaşanma
ihtimali yüksek görülmektedir.
Bu düşüncelerle, enerji teşvik sisteminin bir yıl
daha uzatılması konusunda desteklerinizi bekliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
tasarının 10uncu maddesinde yer alan 31.12.2009 ibaresinin
31.12.2009 ibaresinden sonra gelmek üzere 6ncı maddesinde yer alan
31.12.2009 ibaresinin de 31.12.2012 şeklinde ilave edilmesi arz ve teklif
olunur.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı
Tasarının 10uncu maddesinde yer alan 3/12/2009 ibaresi
31/12/2012 şeklinde ibaresinden sonra gelmek üzere 6ncı
maddesinde yer alan 31.12.2009 ibaresi 31.12.2012 şeklinde ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili, önerge
üzerinde söz istemişlerdir.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; önce bir özür dileyelim.
Sayın Akif Hamzaçebiye bir sürü telefon geliyor. TRT 3 20.30dan
itibaren Trabzonspor-Orduspor Ziraat Kupası maçını
yayınlayacağım. diye ilan etmiş Ordu ve Giresunda. Tabii,
Meclis çalışmaları da
Bizim kabahatimiz yok. Biz dedik ki:
Sekizde bitirelim. Biz sekizde bitirelim. dedik. Onun için ben buradan
bir öneri yapıyorum. Devam edilecek. Hiç değilse, TRT söz verdiyse
TRT 2den yayınlasın, sözünü yerine getirsin, ikinci yarıyı
yayınlasın, Trabzon ve Ordu seyircisine de mahcup olmayalım. Ben
her iki takıma da başarılar diliyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) TRT-1 yayınlıyor şu
anda.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) TRT 1 Galatasaray-Ankaragücü
maçını yayınlıyor beyefendi. Trabzonlulara verilen sözü
yerine getirin diyorum, bir şey söylemiyorum ki.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, sporseverliğinizden
dolayı teşekkür ediyorum.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Peki efendim.
Değerli arkadaşlarım, sanayiyi de severim,
Sayın Başkan, sanayiyi de seviyorum, üretimi de seviyorum,
istihdamı da seviyorum. Bir de onun için önergemi kabul etseniz çok mutlu
olacağım.
Değerli arkadaşlarım, önergede şunu diyoruz:
Bir 4üncü madde var eski Teşvik Yasasında, bir de 6ncı madde
var. 4üncü maddeyi, Komisyonda destek veren grupların, üç grubun
önerisiyle... Orada 2005te ve 2006da bitenler 2012ye uzamıyordu.
Gruptaki arkadaşlarımız destek verdi, 2005 yılında
biten yatırımlarla 2006da biten yatırımlar da 2010
yılına uzatıldı üç grubun önerisiyle. Bizim de hepimizin
imzası var. Teşekkür ediyorum destek veren arkadaşlarıma.
Ancak, burada 6ncı madde var arkadaşlar: Enerji desteği.
Eğer bir şey yapıyorsak gelin 6ncı maddede enerji
desteğini de
Ben, hepinizin
Madem uzatıyoruz teşviki, enerji
desteksiz teşvik olmaz, bir şekilde bunu da uzatmak zorundayız.
Değerli arkadaşlarım, yedi yıldır
söylüyorum bu yasa çıktıktan itibaren Bu yasa işlemiyor. diye.
Elimde bugünkü Dünya gazetesinin
Kırk dokuz yıl diyor. Hayır
arkadaş, kırk dokuz yıl değil. Bugünkü Dünya gazetesinde ne
diyor arkadaşlar biliyor musunuz Ağrı Ticaret Odası
Başkanı, burada: Arkadaşım, bana 5084ü söylemeyin, böyle
bir yasa mı var? diyor, Bana hiçbir faydası olmadı, buraya da
gelmedi, buraya uğramadı. diyor arkadaşlar. İki:
Sivastan bu tarafa geçmedi. diyor Iğdır Ticaret Odası
Başkanı. Bugünkü Dünya gazetesi değerli arkadaşlarım.
Üç: Tunceli
Ben hep günlerce Tuncelide bir baca tütmedi. derken
Yine
aynı şekilde diyor ki: Bu Teşvik Yasası bir türlü
hızını Tuncelide alamadı. Yani Tuncelide bir tek
bacanın tütmediğini söylüyor. Yani hiç buralara teşvik, 5084ten
dolayı, yatırım gitmediğini
Bak, yedi yıl geçmiş
değerli arkadaşlarım.
Yine, burada, isim vermeyeceğim, bazı milletvekili
arkadaşlarımın görüşleri var; iktidar partisinden de bizim
partimizden de. Ve bir arkadaşımız diyor ki: Organize sanayi
bölgemiz olmadığı için bu teşvikten yararlanamadık.
Yani takdiri sizlere bırakıyorum. Yani 5084 sayılı
Yasanın ve hele yeni teşvik
5084ü ben Türkiyenin sanayisi açısından öpüp
başıma koyuyorum arkadaşlar yeni teşvik yasasına göre.
Bakın, altını bir daha çiziyorum ve size bir kez daha
söylüyorum: Bu kadar eleştirmeme rağmen, bu kadar Türkiyede
işlevi olmamasına rağmen, diğer illere, Denizlisine,
Bursasına, Gaziantepine haksız rekabet olmasına rağmen
5084ü öpüp başıma koyuyorum yeni teşvik yasasına göre.
Yeni teşvik yasasında ise arkadaşlar, hiçbir şekilde bu
illerimize yatırım gitmeyecek. Bunun altını bir daha
çiziyorum. Gelin, bu ülkenin ihtiyacı olan, gelin, bu ülkedeki ulusal
sanayicinin; gelin, bu ülkedeki birtakım değerlerin, ürettiğimiz
değerlerin ilave katma değer yaratması için, ilave katma
değer... Eğer siz ithal ekonomisinden teşvik verip ithal
ekonomisine eğer biz destek oluyorsak bunun yerine kendi üretimimize,
kendi yüksek oranda katma değer yaratan ürünlerimize destek olup, hangi
bölgede olursa olsun, İzmirde olsun, Denizlide olsun, Gaziantepte olsun
yani kendi üretimine...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, lütfen
tamamlayınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
...ülkenin kendi değerlerine daha yüksek katma değer
yaratan ürünlere biz yeni bir teşvik sistemi getirmezsek arkadaşlar,
aynı... 5084ü öpüp başıma koyuyorum diyorum yeni teşvik
yasasına göre. Hiçbir işlevi olmayacak.
Ben bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum: Kırk dokuz il
değildi bu, birbirimizi kandırmayalım. Bunun sekiz on ile
yararı oldu. O ilde dürüstçe üretim yapan sanayicilere şükran
duyuyorum, kim istihdam yaratıyorsa şükran duyuyorum. Çok zor
koşullarda üretim yapıyorlar ama Antepe de verelim, Denizliye de
verelim, Adanaya da verelim. Artık, rekabetin önünü açalım. Bu
teşvik yasası ve yeni getirilen, çok büyük iddialarla getirilen
teşvik yasası bu ülkede üretimi hiç desteklemiyor, istihdam
yaratmayacaktır.
Ben bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum ve gelin, önergemizde
hiç değilse bu enerji desteğini de birlikte yürütelim. Bu kriz
sürecinin çıkışına kadar bu destek yürüsün.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Enerji desteğinin artırılmasında yarar
vardır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece, birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm geçici 1 ve 2nci maddeler dâhil olmak üzere 11
ila 15inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Bülent Baratalı, İzmir Milletvekili.
Sayın Baratalı, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT BARATALI (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun temel yasa kabul
edildiği için ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin
görüşlerini ifade etmek için huzurunuzdayım. Bu nedenle, değerli
arkadaşlarımı ve Sayın Başkanı tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ikinci
bölüme öne çıkan iki madde hâkimdir. Bunlardan bir tanesi, hepimizin
bildiği gibi, emeklilerin maaşlarıyla ilgili 11inci maddedir.
11inci maddede -memur emeklileri hariç -BAĞ-KUR, SSK ve diğer
güvenlik kurumlarından maaş alan emeklilerimizin
maaşlarında iyileştirme yapıldığı iddia
edilmektedir. Ancak, yapılan bu düzenleme, yani 11inci madde, SSK
emeklilerine, SSK tarım emeklilerine, esnaf emeklilerine ve BAĞ-KUR
emeklilerine bir iyileştirme adı altında tam onların
beklediği gibi bir iyileştirme getirmemiştir.
Sayın Bakanın Plan-Bütçedeki konuşmasından en
düşük SSK emeklisi aylığının 683 liraya, en düşük
tarım emeklisi aylığının 480 liraya, en düşük
esnaf emeklisi aylığının 555 liraya, en düşük
BAĞ-KUR tarım emeklisi aylığının da 380 liraya
yükseltildiği ifade edilmektedir. Ancak dün yayınlanan
Türk-İş raporlarında açlık sınırının
Türkiyede 812 liraya yükseldiğini düşünürsek, hakikaten
emeklilerimiz hâlâ daha mağdurdur, hâlâ daha Türkiyede açlık sınırının
altında, değerli arkadaşlar, emeklilerimiz artık
maaşlarını alacaklardır. O nedenle, hem memurlar için bir
düzenleme olmamıştır hem emekliler arasındaki fark
giderilmemiştir hem de 2000 yılından önce emekli olanların
arasındaki fark da giderilmemiştir. Yani bu, sıradan, düşük
bir ücretle, düşük bir ilaveyle bir iyileştirme
yapıldığı iddia edilmektedir.
Diğer madde ise 12nci maddedir. Burada, il özel idarelerinin
çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına borçlarının
nasıl itfa edileceğine dair bir hüküm getirilmektedir. Ancak, bu da
IMFyle bir anlaşmanın ön koşuludur. Çünkü IMF, Türkiyeyle
anlaşmak için, siz yerel yönetimlerde çok büyük iyileştirmeler
yaptınız, büyük kaynaklar ayırdınız, o nedenle bu
kaynakları yavaş yavaş geri alın ön koşulunu
getirmiştir. İşte Hükûmet de iktidar da bu ön koşulu
şimdi yerine getirmektedir.
Sayın Bakan bir soruya verdiği yanıtta, bu
düzenlemenin bugüne kadar üç ayrı kanunda
yapıldığını, yeni bir düzenleme
yapılmadığını ifade etti burada. Yalnız
Sayın Bakan herhâlde, sanırım cevap verirken şunu
kaçırdı, Ben kendisine bir hatırlatma yapmak istiyorum:
Hakikaten hem Büyükşehir Belediyesi Kanununda hem Belediye Kanununda hem
de Genel Bütçe Gelirlerinden Belediyelere ve Diğer Yerel Yönetimlere Pay
Verilmesi Hakkında Kanunda, yani 5779 sayılı Kanunda böyle
düzenlemeler var. Fakat bu kanuna baktığımız zaman,
şimdiki kanunda mart ayına kadar olan eski borçlar için yüzde 40
kesilecek idi, şimdi de bunu getiriyor. Cari borçlar için de yüzde 40
kesilecekti. Yani şu andaki düzenleme bu Sayın Bakan. Ancak, siz,
getirdiğiniz bu yeni düzenlemeyle, şimdi, belediyelerin bu
kuruluşlara olan borçlarının yüzde 80ini değil yüzde
100ünü kesme olanağını da, ilgili bakanın Bakanlar
Kuruluna yaptığı bir teklifle, yüzde 100e kadar bunu kesme
yetkisini de bu kanuna alıyorsunuz. Görüşlerimiz arasında böyle
bir nüans var. Ancak yüzde 80e kadar yetkisi olan iktidar bunu
kullanmadı, yüzde 40ını kullandı. Bizim Plan-Bütçede
verdiğimiz ve biraz sonra okunacak olan önergelerde artık
bunların kullanılmaması gerektiğini ifade ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yerel
yönetimden gelen bir milletvekili olarak, Adalet ve Kalkınma Partisinin de
yerel yönetimlerden yakın arkadaşlarından oluştuğunu
düşünürsek Sayın Başbakanın, çok iyi şeyler
getireceğini düşündük ama sekiz yılda geldiğimiz sonuç tam
bir fiyaskodur. Gelme iddialarında, yerelleşme iddialarında,
yerelin kaynaklarını artırma iddialarında olan Adalet ve
Kalkınma Partisi bu konuda iflas etmiştir. Çünkü sekizinci yıla
giren bu süreç içerisinde yerel yönetimlere hiçbir iyileştirme
yapmamıştır Adalet ve Kalkınma Partisi. Eğer bir
iyileştirme varsa burada ben de dinlemeye hazırım.
Fazla hakkını yemek istemiyorum. Sadece belediye
harçları konusunda güncelleme yapmıştır. Bir de 5779
sayılı il özel idarelerine ve belediyelere genel bütçe gelirlerinden
pay verilmesine ilişkin olan Kanunu kodlamıştır, yeni bir
düzen de getirmiştir. Bu Kanun da Plan-Bütçeden geçerken ve 22nci Dönemde
buralarda çok tartışıldı. Buralarda, büyükşehir
belediyeleri arasında büyük sıkıntılar olduğunu,
Kocaelinin kollandığını, İzmirin ötelendiğini,
Gaziantepin hakkının yendiğini, Şanlıurfanın
hakkının yendiğini ifade ettik.
Bakınız, bu Kanuna göre temel geliri bu yerel
yönetimlerin, genel bütçe vergi gelirlerinden aldıkları
paylardır. Şimdi ne alıyor belediyelerimiz? Değerli
arkadaşlar, bir defa 2,85ini büyükşehir belediyesi
dışındaki belediyelere, yüzde 2,5ini büyükşehir
belediyelerine, yüzde 1,15ini de il özel idarelerine genel bütçe vergi
gelirlerinden veriyoruz.
İki gün önce Türkiyenin nüfusu açıklandı, 76,5
milyon civarında bir nüfusumuz var ve Türkiyenin kırsalında da
25 milyon insan yaşıyor. Türkiyede 35 bin köy var.
OSMAN KAPTAN (Antalya) 72,5 milyon
BÜLENT BARATALI (Devamla) 72,5 milyon, düzeltiyorum.
Türkiyede 35 bin köy, 40 bin mezra, 81 il özel idaresi, 2 de ilçe
özel idaresi var. Alınan bu 1,15 payla, bu payla siz kırsal kesimin
sorunlarının giderilebileceğine, buralara, bu köylere, köyde
yaşayan insanlara, kırsalda yaşayan insanlara hizmet
gidebileceğine inanıyor musunuz? Ben bir defa bunu sormak istiyorum.
İzmirden bir örnek vermeye çalışacağım:
Şimdi, İzmirde 597 tane köyü var il özel idaresinin. Bütçesi 102
milyon TL. Bunun zaten yüzde 70i cari giderlere ve personele gidiyor.
Yatırım için 19 milyon TL para ayrılmış ve 597 köye
siz bu parayla hizmet edeceksiniz. Üstelik genel bütçe vergi gelirleri
azalmış. Sayın Bakan, yerel yönetimlerin aldıkları
paylar, vergi gelirleri olmadığı için yüzde 40 oranında da
düşmüş. Bu nedenle bunlara, bu yerel idarelere Anayasanın
127nci maddesinde sağlanan kaynak bir türlü verilmiyor. Üstelik orta
vadeli programda -hepimizin kabul ettiği bir program var- şöyle
deniliyor: Belediye ve il özel idaresinin mali yapılarının
güçlendirilmesi ve hemşehrilerine karşı yönetim sorumluluklarının
artırılması amacıyla öz gelirlerinin artırılmasına
yönelik düzenleme 2010 yılında hayata geçirilecektir.
Sayın Bakan, 2010 yılına başladık,
birinci ayı bitmek üzere. Bu olacak mı, olmayacak mı? Bu
idareler hakikaten Anayasanın saydığı görevleri yerine
getirecekler mi, getirmeyecekler mi? Bu görevlere geçen dönem, 2005
yılında önemli katkılarda bulunduk hep beraber. Özel idarelere
eğitimi bağladık. Özel idarelere her türlü işlemi,
sağlığı bağladık. Şimdi, görev ve yetki tanımı
yaptınız ama bunun karşılığında hiçbir
ücreti bunlara vermiyorsunuz. Hiçbir iyileştirme
yapılmamıştır. Bu idareler
yalnızlaştırılmıştır, kendi
başlarına bırakılmıştır. O nedenle,
şimdi yüzde 100e yakın da bir kesiminin hangi insaf, hangi
nısfet, hangi adalet, hangi hukuk içinde siz zaten
yalnızlaştırılmış ve düçar olmuş yerel
yönetimlerin paylarını yüzde 100 keseceksiniz, hiçbir kaynak
gitmeyecek! Ben olanı size söyleyeyim bir yerel yönetici olarak: Onlar da
hemşehrilerinin üzerine yükleneceklerdir. Onlar da
kaldırımlardan para alacaklardır, onlar da onlara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Baratalı, lütfen
tamamlayınız.
BÜLENT BARATALI (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sonuna kadar, hemşehri ile yönetim arasında büyük
sıkıntılar yaşanacaktır. Sayın Başkan, bunu
da buradan bir belediyeci olarak söylemeye çalışıyorum.
Bakın, zaten belediyelerin 14,5 milyar TL borçları var.
Yani Maliyeye Hazineye, Sosyal Güvenliğe. Zaten bunları
ödeyemiyorlar. Bize gönderdiğiniz belgelerde belediyelerin iflas
ettiğini siz de kabul ediyorsunuz. Bunun böyle gitmeyeceğini ifade
ediyorum. Bir defa, belediyeleri gruplara ayıracaksınız ama bu
gruplara ayırırken acaba insaf kuralları içinde,
tarafsızlık kuralları içinde olacak mısınız?
Olamayacaksınız gibi düşünüyorum, çünkü siz Ankara
Büyükşehir Belediyesinin üzerine gitmiyorsunuz Sayın Bakan. Neden
onun Hazineye olan 4.631 milyar TL borcunu neden tahsil etmiyorsunuz, vadesi
geçmiş borçlarını? Yani, Ankara Büyükşehir Belediyesi en
fazla korunmaya muhtaç belediye mi? Sizden burada bir cevap istiyorum.
Bu düşüncelerle, değerli arkadaşlarım, sizleri
tekrar selamlıyor ve saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Baratalı.
Bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Ayhan.
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının ikinci bölümüne ilişkin Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan bu tasarı, Hükûmetin ısrarla, bir
daha, birbirleriyle ilişkileri olmayan hususları bir arada, tek bir
tasarıda getirmeyeceğini ifade etmesine rağmen,
alışkanlıklarını değiştirmeyeceğini
gösteren davranış biçiminin en son ve yeni bir ürünü ve
örneğidir. Bu uygulamalar, yasalar için aranan, öngörülebilir,
anlaşılabilir ve ulaşılabilir olma özelliklerini ortadan
kaldırmaktadır. Tasarının Komisyonda görüşülme
şekli de zaman açısından âdeta ziplenmiş bir şekilde
gerçekleştirilmektedir. Tasarı alelacele, İç Tüzük hükümleri göz
ardı edilerek Komisyonda görüşülmüştür.
Tasarının Genel Kurulda görüşülmekte olan
şekliyle kapsadığı hususlar: Kamu bankalarının
faaliyet ve izin belgelerine ilişkin düzenlemeler, kısa
çalışma başvurularına ait düzenlemeler, İşsizlik
Sigortası Kanununa ilişkin düzenlemeler, 5084 sayılı
Teşvik Kanununun bazı uygulamalarının süre
uzatımına ilişkin hususları kapsayan düzenlemeler, emekli
maaşlarına ilişkin hususlar ile İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun
ile Büyükşehir Belediyeleri ile Belediyeler Kanunlarına ilişkin
bazı düzenlemeler yer almaktadır.
Hükûmet, halkı aldatmak ve kandırmak için ortaya
koyduğu 2009 yılı bütçesi ve makroekonomik hedeflerine
ilişkin değişiklikleri, gerçekçi olmasa da biraz daha
inandırıcı hâle getirmek için, mart ayında yapılan
mahallî idare seçimlerinden sonra ilk revizeyi yapmıştı,
şimdi yaptığı da, yapılış şeklini hariç
tutarsak, bütçe uygulamasının ilk ayında 2010 yılı
için gerçekçi olmayan hedefleri herhangi bir revizyon deklarasyonu ilanına
ihtiyaç duymadan, parça parça, çaktırmadan çözme yoluna gitmesidir.
Bütçeye ve programa koymadığı gelirleri toplamayı ve
dağıtmayı siyasi rant sağlayacak ve istismara uygun olacak
biçimde yeniden düzenlemektedir. Bu düzenlemeler ülke ekonomisinin iktisadi ve
sosyal hayatına bir merhem olmayacağı gibi, Hükûmetin siyasi
olarak arzu ettiği sonucu alacağı uygulamalar da değildir,
olmayacağı da görülecektir.
Bütçede olmayan gelirleri toplamaya çalışıyorsunuz.
Ne kadar alacağınızı bilmiyorsunuz. Üstelik komisyonda,
bazı hususlardaki gelirleri yüzde 50ye varan farklılıklar
ortaya çıkaracak önergeler veriyorsunuz, hem de indirerek. Bunlar
tutarsızlık değil midir? Emekliler arasında
farklılıkları gidereceğinizi, intibak problemlerini
çözeceğinizi deklare ediyorsunuz. Kamuoyunda emeklilere ümit veriyorsunuz,
çok farklı bir uygulama ortaya koyuyorsunuz. Şimdi, emeklilere verdiğiniz
bu zammı hanginiz çocuklarınıza harçlık olarak
veriyorsunuz? Daha sonra da artış oranları ortaya koyarak
emekliyle alay edercesine açıklamalarda bulunup kendinizi çiçeklerle, özel
görevler verilen emeklilere karşılattırıyorsunuz.
Bütçe ve programda olmayan, Türkiye Büyük Millet Meclisine tasarı
olarak gelmemiş bir hususu yasalaşmış, ödemeyi
yapmış gibi Sayın Başbakana anlattırıyorsunuz.
Emeklileri banka kapılarında bekletip, sukutuhayale
uğratıp, bahse konu zamları almadan banka kapılarından
geri çeviriyorsunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçip yasalaşmayan,
hatta Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeyen bir tasarıyı;
geçmiş gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesine ipotek koymaya
çalışıyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi Sayın Bakan?
AKP Hükûmetinin çıkardığı 5084
sayılı Teşvik Kanununun bazı hükümlerinin süresini
uzatıyorsunuz, hem de defalarca sayın bakanlar tarafından
uzatılmayacağının deklare edilmesine rağmen.
Bu yasa, iller arasında problemler ortaya
çıkarmıştır. Bazı illerin ve sektörlerin diğer
problemlerine ilave olarak bu Yasa ile rekabet avantajlarını
kaybetmelerine neden olmuştur.
Bu Yasa, kendi ayakları üzerinde durmayı
başarmış illerimize darbe vurmuştur, bunlar Denizlidir,
Anteptir, Bursadır, diğerleridir. Bu illerdeki işsiz
sayıları tahmin edilemeyecek boyutlara
ulaşmıştır, iş adamları âdeta tehdit edilmekte,
konuşamamaktadırlar.
Elimde, Denizlili tüccar ve iş adamlarının
oluşturduğu platformun talepleri var, bunun Hükûmette olmaması
mümkün değil. Burada, sivil toplum örgütü başkanlarının da
imzası var, diyorlar ki: Biz bu işe karşıyız. 5084
sayılı Kanun, sanayileşmede atılım yapmış
illerimizin benzersiz girişimci ruh ile yılların ürünü olan
deneyim ve birikimini zayıflatmıştır; Denizli, Gaziantep,
Adana, Eskişehir gibi kendi olanak ve becerileriyle sanayileşmiş
illerimiz âdeta cezalandırılmıştır; komşu illeri
birbirine düşürmüştür. ve sayıyor, devam ediyor.
Uyguladığınız Teşvik Yasası maalesef illeri bu
hâle sokmuştur. Bunun devamı da var, iş adamları
taleplerinin ikincisini gönderiyor, Bari bütün illerde aynısı
uygulansın. diyorlar. Bunu neden söylüyorlar? Yaptığı
işlerden dolayı, gönderdiği açıklamalardan dolayı
sizin onların üzerine zorlama yapacağınızı
düşünerek söylüyor ve bütün illerde uygulanmasını istiyor.
Burada verilen önergeleri de reddediyorsunuz.
Şimdi, AKP Hükûmeti bir yeri yaparken bir yeri bozuyor,
bozmaya çalışıyor. Zaten, bozduğunuz yerler, Çin
rekabetine, kur dezavantajına, uyguladığınız ekonomi
politikalarının uygulama sonuçlarına ezdirdiniz, şimdi
perçinliyorsunuz. 30 bin işçisini kaybeden, ihracatı yüzde 20lerden
fazla düşen, 85 bin olan yardım alan sayısı 100 binleri
aşan, tahsilat-tahakkuk oranı Türkiye'nin en geri illerinden biri
hâline gelen, 150 bin hanenin ortalama her birine bir icra düşecek hâle
gelmiş, takibata uğrayan, kredilerde başa güreşen illeri
vizyon kent diye Türkiyeye yutturmaya çalışıyorsunuz. Hangi
il bu? Benim ilim, Denizli.
AKP, gerçekten ekonomiye, sanayi şehirlerine, toplumsal
hayata şaşı bakmaktadır, iaşe ödemelerini insan
haysiyetine yaraşmayacak şekilde dağıtarak ülkeye
şaşı bakmakta olduğunu açıkça göstermektedir. Biraz
önce bir vatandaştan telefon aldım, diyor ki: Meramımı
anlat. Söz verdim, anlatacağım. Öncelikle anlatmak istedim, vatandaş
diyor ki: Tarım için kredi aldım, ödeyemedim. Krediyi babamın
üstüne aldım. İhbarname geldi, gittim konuştum, dedim ki: Bu
krediyi babam için aldım, babamın üzerine aldım. Babamın
yaşı seksen. Gittiğim yerde O zaman çaresi var. dediler,
şaka da olsa Baban ortadan kalkarsa borcun da ortadan kalkar. diyor.
Ülkeyi getirdiğiniz durum maalesef budur Sayın Bakan.
Şimdi, mahallî idarelerle ilgili düzenlemeler getiriyorsunuz.
Bu, 2010 Yılı Programı, sizin imzanız olan -kararın
altındaki- program. Bakın, burada çok açık ve net söylüyorsunuz
2008 yılında mahallî idareler borçlanma gereğinin
artmasında yerel seçimler öncesi artan harcamalar var. diyorsunuz. Bunu
açık ve net şekilde yazmışsınız. Bu bir
itiraftır ama diyorsunuz ki yaptığınız düzenlemelerde:
Biz bunu daha iyileştirmek için yaptık. Devam ediyor, 2010
Yılı Programında: Mahallî idare gelirlerinin
artışında belediye ve il özel idarelerinin öz gelirlerinin
artırılmasına yönelik düzenlemeler -bunlar- belediyelerin, il
özel idarelerin gelirlerini artıracak. diyorsunuz. Evet, artıracak.
Neden genel bütçeden daha fazla veremiyorsunuz? Ama ne yapıyorsunuz:
Arkadan dolanıp vatandaşı direkt belediyelerle muhatap
ediyorsunuz. Burada da sıkıntı var, buraya koyduğunuz
hedeflerde de yanlışlık var. Bakın, 2009da 39 milyar TL
demişsiniz, 31,5 milyar TL olmuş gelirleri, harcamalara 38,4 TL
demişsiniz 34 TL olmuş. Şimdi, 2010 için koyduğunuz
hedeflere bakıyoruz, orada ne var? Artışa
baktığınızda gelirlerde yüzde 18 artış
öngörüyorsunuz. Mahallî idarelerin vergi gelirlerinde öngördüğünüz
artış yüzde 29, harcamalarda öngördüğünüz yüzde 17. Şimdi
bu, vatandaşın ümüğünü sıkmak değil de nedir? Burada
daha önce mahallî idarelerle ilgili yasa tasarılarını
getirdiniz, sonra geri çektiniz, program uygulanmaya başladığı
anda geri çektiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayhan, lütfen tamamlayınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ya büyükşehirler
ne olacak?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Ve Sayın Vekilin ifade
ettiği gibi, Adalet sizin adınızda. Ne yaptınız?
Denizliye, Malatyaya kişi başı 160 lira verdiniz ama
İzmite kişi başı 560 lira verdiniz. Adalet bunun
neresinde? Niye işkence ediyorsunuz diğer illere?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Milletvekili, 60, 160 değil.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Diğer iller size ne
yaptı? Niye sıkıntıya sokuyorsunuz? Şimdi, bu kadar
yardım alan çoğalmış, yardım sayısı
çoğalmış, işsizliği artmış iller var. Gelin,
bu adaletsizlikleri giderelim, bu tür tasarıları getirmeyelim,
temelden problemi çözecek yasalar getirelim. Gerçekten, ülkenin meselelerini,
ülkenin problemlerini -ne yapalım- hep birlikte tartışalım.
Bakın, kriz geldi geçti, beş dakika gündem dışı
konuşmanın dışında burada hiçbir ekonomik mesele
görüşülmedi. Reva mıdır bu Türkiye Cumhuriyetine!
Sayın Bakanım, bunları dikkate almanız
gerekirdi.
Ben bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Haluk Bey, 160
değil, 60. Tutanaklara geçsin,
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen
Osman Kaptan, Antalya Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Kaptan.
OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarı ve
tekliflerin ikinci bölümü üzerine şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunarım.
Sayın milletvekilleri, emeklimiz perişandır,
açtır, sefildir, yoksuldur, çaresizdir. Emeklimiz anasından
doğduğuna bin pişmandır. Emekli icralık, emekli evini
satıyor, emekli böbreğini satıyor, emekli çocuğunu okutamıyor,
emekli kendisini ve ailesini tedavi ettiremiyor; devlet, emeklisine sahip
çıkamıyor.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde yaklaşık
9,2 milyon emeklimiz var. BAĞ-KUR emeklilerinin yaklaşık yüzde
99u, işçi emeklilerimizin yüzde 82si, memur emeklilerimizin de yüzde
29u açlık sınırının altında maaş
almaktadırlar. Emeklilerimizin ortalama yüzde 75i açlık
sınırının altında yaşamakta, yüzde 74ü borç yükü
altında ezilmektedir.
Sayın arkadaşlarım, Sayın Başbakan Bu
yılbaşında emeklilerimize haklarını teslim ediyor,
ahde vefamızı gösteriyoruz. diyor. Emekli
vatandaşlarımızın durumlarını iyileştirmek
için devrim niteliğinde düzenlemeler yaptık. diyor.
Sayın Başbakan, Sayın Bakan; 2008de Mersin Ziraat
Bankası önündeki 1 kilometrelik emekli kuyruğu sizin devri
iktidarınızda olmadı mı? Yine, 2009 sonunda Batmanda
yaşlılık maaşı almak için PTT şubesi önünde
kuyrukta beklerken ölen vatandaşımız ve yine, Sivasta bu ay
içerisinde donarak ölen yetmiş yedi yaşındaki emekli işçi
vatandaşımız ve yine, daha iki ay önce Muğla Milasta
açlıktan ölen gazimiz sizin devri iktidarınızda ölmediler mi?
Emekliye alay eder gibi 60 lira artış yapmak mı ahde
vefanız? SSK ve BAĞ-KUR emeklileri arasındaki
haksızlık, hukuksuzluk giderilmemiş, intibak sorunları
çözülmemişken devrim niteliğinde hangi sorunu çözdünüz? En düşük
SSK emekli aylığı 403 lira, en düşük esnaf emekli
aylığı 476 lira, en düşük BAĞ-KUR tarım emeklisi
aylığı 306 lira iken 60 lira vererek devrim mi yapmış
oluyorsunuz? Müftü ve ilahiyatçıların belirttikleri gibi, emeklilerin
fitre ve zekâta muhtaç hâle getirilmesi midir sizin ahde vefanız? Zaten,
yılbaşından beri temel ihtiyaç maddelerine koyduğunuz
zamlar yaptığınız maaş artışının 2
katını almış götürmüştür.
Sayın arkadaşlar, Hükûmet önce ilgili bakanıyla
açıklama yaptı Emekli maaşlarına yapılacak zam
Başbakanca AKP grup toplantısında açıklanacaktır.
diye. Bütün emekliler AKPnin 5 Ocak 2010daki grup toplantısına
kilitlendi. Bu arada yandaş medyada, sanki, en az emekli
maaşının açlık sınırının üstüne
çıkarılacağı, 800-900 lira emekli maaşı
olacağı beklentisi yaratıldı. Daha sonra ne oldu? Daha
sonra yaklaşık 9 milyon emeklinin 7 milyonuna 60 lira artış
yapıldı. Yani sayın arkadaşlarım, dağ fare
doğurdu. Hükûmet, kanunu çıkarmadan zam lafını
çıkardı. Ocak ayı içinde emeklilerimiz bankaya koştular
ancak hayal kırıklığıyla geri döndüler. Memur
emeklilerinin maaşlarında ise herhangi bir iyileştirici
düzenleme yapılmaması da ayrı bir eksikliktir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
emeklilerimize yapılan zam yetersizdir, ciddi bir maaş
artışı yapılmalıdır, intibak sorunları
çözülmelidir. Ben ve arkadaşlarım bu konuda tüm emeklilerimiz ile
dul, yetim, gazi ve şehit maaşlarının 300 lira artırılması
yönünde kanun teklifi verdik ama AKP 60 lirada ısrar ediyor.
Sayın milletvekilleri, ömrünü devlet hizmetine vermiş
emeklilerimize; iki gözü, iki ayağı olmayan bir gazimize; eşini,
babasını, evladını vatana feda etmiş olan ailelerimize
300 lira maaş artırımını fazla mı görüyoruz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaptan, lütfen tamamlayınız.
OSMAN KAPTAN (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu Hükûmet
için en iyi emekli, az maaş alan veya erken ölen emeklidir. AKP için en
iyi emekli, kendisine çiçek veren emeklidir. Artık emeklilerimiz bu Hükûmeti
çok iyi öğrendi. Emekli için devrim yaptık. demenin emekliyle dalga
geçtik demek olduğunu Emekliye ahde vefasını yerine getirdik.
demenin boş vaat demek olduğunu, emekliyle alay etmek olduğunu
artık emeklilerimiz çok iyi öğrendi.
Sayın arkadaşlarım, emeklilerin başkanı
bu Hükûmete çiçek verse de emekliler AKPye oy vermeyecektir. Emekliler ya
yaşayacaklar ya sürüneceklerdir. AKP iktidarda kalırsa emekli
bitecektir. Emekliler, bitmemek için, AKPyi sandıkta bitirecektir.
Bu Hükûmeti emeklilerimize havale ediyor, tüm emeklilerimize ve
yüce Meclisimize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Mehmet
Serdaroğlu, Kastamonu Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ikinci bölüm üzerinde şahsım adına
söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, emeklilerimizin yüzde 87si
açlık sınırının altındadır, tamamına
yakını yoksulluk sınırının da altında bir
ücretle yaşamaya devam etmektedirler. Şimdi, kalkıp
Maaşlarını şu kadardan bu kadara çıkardık. diye
burada övünmektesiniz. Hangi rakama takla attırırsanız
attırın ortada duran bir tek gerçek var.
Yaptığınız 60 liralık zamla emeklilerimizin durumunda
bir değişiklik olmamıştır. Yine yüzde 87si açlık
sınırının, yine yüzde 96sı yoksulluk
sınırının altında yaşamaya devam edeceklerdir.
Çok değerli milletvekilleri, 2000 yılı
öncesi-sonrasındaki emekli olanların maaşları
arasındaki adaletsizliği gidermek hepimizin görevidir. Emekli
aylıklarının hesaplanması yöntemi değiştikçe SSK
içinde farklı tarihlerde emekli olanlar arasında bile bağlanan
aylık miktarlar açısından önemli adaletsizlikler vardır.
Çalışma hayatı boyunca aynı sürede, aynı miktarda prim
ödeyen, aynı yaşta emekli olan fakat emekli oldukları tarih
birbirinden farklı olduğu için aylık hesaplama yöntemlerindeki
değişiklikler sebebiyle farklı olan emekli aylıkların eşitlenmesi
gerekmektedir. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok önemli görevleri içinde
olması gerekir.
Sosyal güvenlik kuruluşları arasındaki en temel
eşitsizlik, farklı kanunların ve uygulamaların
bulunmasından kaynaklanmaktadır. SSKda alt sınır ve
ortalama işçi emekli aylıkları birbirine çok yakın
olduğundan, genel olarak işçi emekli aylıkları çok yetersiz
kalmış, uzun yıllardır yapılmayan intibaklar sonucu
emekli aylıklarındaki eşitsizlikler giderek büyümüştür.
İntibakla ilgili olarak defalarca iktidarın dikkatini
çektik, soru önergeleri, kanun teklifleri verdik, ama sizlere maalesef bir
türlü dinletemedik ve anlatamadık. En sonunda, kanun teklifimizi bu
tasarıyla birleştirerek gündemden düşürmeye
çalışıyorsunuz.
Gündüz de ifade ettim, göreve gelen her bakan İntibak
sorununu çözeceğiz. diye söz verdi, ama bugüne kadar herhangi bir
çalışma maalesef yapmadınız, yapamadınız.
Hükûmetinizce ortaya somut bir öneri konamadı. Bugün getirdiğiniz
tasarının içinde de yine intibakın isi dahi yok. Yapacağız,
edeceğiz diye emeklileri kandırmaya, oyalamaya halen devam
etmektesiniz.
Sonuçta, intibak meselesini tamamen rafa kaldırıp, 60
liralık bir zamla bu olayı geçiştirmeye
çalışıyorsunuz. Âcizane kanun teklifimiz kabul edilseydi,
intibakla ilgili sorun bu Mecliste kendiliğinden ortadan kalkmış
olacaktı. Hani hep Muhalefet ancak konuşuyor, çözüm üretmiyor.
diyorsunuz ya, işte kanun tekliflerimizin hepsi bu konularla ilgili birer
çözümdür, milletin dertleriyle ilgili olan birer çözümdür. Samimiyseniz, bu
kanun teklifinin içinde bulunan kanun teklifimize sahip çıkın.
Değerli milletvekilleri, kısaca, her seçim döneminde
emeklilere verdiğiniz sözlerin, verdiğiniz taahhütlerin altında
kalmanız, sizin iktidarınızın bize göre bir aynası,
sizin iktidarınızın millete göre bir ölçüsüdür.
Kanun teklifimize destek vermediğiniz açıkça belli.
Biliyoruz ki, zaten teklif de etseydik, iktidarınızın öyle bir
anlayışı var ki, muhalefetten geldi diye ve hele, özellikle
Milliyetçi Hareket Partisinden geldi diye her hayırlı teklifimiz
reddedilmektedir bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde.
Şimdi de yüzünüz kızarmadan, biliyoruz ki, yüzünüz
kızarmadan Emekli maaşlarına 60 lira zam yaptık. diye
ülkenin her tarafında, her seçim bölgesinde her değerli milletvekili
kostak kostak gezecek diyor, hepinize saygılar sunuyorum.(MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerinde şimdi on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Köse, Sayın Tankut, Sayın Yıldız,
Sayın Akçay, Sayın Paksoy, Sayın Özdemir, Sayın
Aslanoğlu, Sayın İnan, Sayın Taner, Sayın
Çalış, Sayın Doğru, Sayın Yunusoğlu ve Sayın
Akcan sisteme girmişlerdir.
Soru sorma süresi sekiz dakikadır.
Sayın Köse, buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, kırk beş gündür sadece
kazanılmış haklarını savunmak için mücadele eden Tekel
işçileri hakkında Hükûmetin tutumunda bir değişiklik var
mıdır? Başbakanın yarın Türk-İş
Başkanıyla yapacağı toplantı sonunda işçilerin
haklı talepleri kabul görecek mi?
İkinci sorum: Küçük ve orta ölçekli sanayicilere kredi
verildi. Bu krediler için hangi kriterler arandı? Bu kredi için kaç
kişi başvurdu? Bu krediye başvuranlar arasında kaçı
kabul gördü?
Üçüncü sorum: Tekelin özelleştirilmesi demokrasinin
bulunduğu, halka, insana değer verilen bir ülkede olsaydı devlet
şöyle yapardı: Alıcılarla oturup konuşur,
işçileri kim istihdam edecekse, kim fabrikaları kapatmayıp
çalıştıracaksa Tekeli ona satardı ama ülkemde böyle
yapılmadı. Bu konuda nasıl düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Adana ve bazı illerimizden bizlere iletilen
şikâyetlerde, istirahatli ve hasta olarak raporlu olan
çalışanlara ödenmesi gereken tutarların Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından bir süredir ödenmediği bildirilmektedir. Ödemelerin 1 Ocak
2010 tarihinden beri durdurulduğu ve bunun da en az kırk gün devam
edeceği ifade edilmektedir. Gecikmelerin nedeni olarak da Sosyal Güvenlik
Kurumunun muhasebe altyapısından kaynaklanan teknik bir sorun
olduğu öne sürülmektedir. Zaten çok zor durumda olan bu vatandaşlarımızın
raporlu olma haklarından doğan alacaklarının teknik bir
hata yüzünden geciktirilmesi işi doğru mudur? Şayet doğru
ise söz konusu vatandaşlarımızın alacaklarının en
geç ne zaman ödeneceği konusunda bilgi verebilir misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldız, buyurun.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Bakanım,
bankalardan kuruluş ve faaliyet izin belgelerinden beklenen
kaynağın 400 milyon olduğunu siz ifade ettiniz. Siz de çok iyi
biliyorsunuz ki, bankalar bunu kârlarından değil,
vatandaşların cebinden değişik isimler adı
altında alacaklar. Bununla ilgili, bankaların harçları
vatandaşlara yansıtmasını önleyecek tedbirleri alacak
mısınız?
Hükûmet üyeleri her fırsatta Avrupa Birliği
standartlarından bahsediyorsunuz. Hangi Avrupa Birliği ülkesinde
bütçe kanunlaşıyor, emeklilere zam veriliyor, arkadan kanun
çıkarılıyor? Siz Avrupada eğitim almış bir
yetkili olarak böyle bir uygulamayı herhangi bir Avrupa ülkesinde gördünüz
mü?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
2009 yılının Kasım ayı başında
Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek kamuda
çalışan tüm uzmanların maaşlarının
eşitleneceğini ifade etmişti ve bu açıklama uzmanlar
arasında bir beklenti oluşturmuştur. Söz konusu
çalışma hangi aşamadadır? Yapılan çalışmada
kapsam dışında bırakılan uzman grubu var
mıdır?
Diğer bir sorum da: Memur emeklilerinin durumunu
iyileştirmek için bir çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim.
Sayın Bakan, Hükûmetiniz Acil Eylem Planında personel
reformunu bir yıl içerisinde yapacağınızı
söylemiştiniz. Bırakınız personelin durumunu
düzelteceğinize hâlihazır sistem de bozuldu. Sözleşmeli memur
sistemi getirerek memurlar arasında ayrıcalık getirdiniz;
4/Bli, 4/Cli işe giren memur 657ye göre daha az haklara sahip. Bu
haksız durumu nasıl düzelteceksiniz? Bir zaman verir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özdemir
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakana soruyorum: Ekonomik krizin sosyal
yansımalarının en önemli göstergesi, sizlerin de bildiğiniz
gibi, işsizlik rakamlarıdır. Türkiye İş Kurumu
Gaziantep İl Müdürlüğü verilerine göre seçim bölgem Gaziantepte 2009
yılının Ocak-Mayıs döneminde İŞKURa
kayıtlı işsiz sayısı 29.368 kişiye
ulaşmıştır. Bu rakam 2008 yılının aynı
döneminde ise yüzde 50lik bir artış göstermektedir.
Yine, Gaziantepte, AKP döneminde yoğun göçün de etkisiyle
işsizlik rakamlarında hızlı bir artış
gözükmektedir. Ekonomik kriz nedeniyle iş yerleri toplu olarak işten
çıkarmalar yapıyor. 2008 Mayıs ayı sonu itibarıyla
yine İŞKURa iş başvurusu yapan kişi sayısı
10.068 iken, 2009da bu rakam 29.368e ulaşmıştır.
İşsizliği önlemeyle ilgili yeni projeleriniz nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan,
özellikle belediye çalışanlarının ücretlerini
alamadığını size arz etmiştim. Bu konuda en kolay
iş, işçilerin ücretlerinin ödenmemesi! Herhâlde belediye
başkanlarının en kolayına geliyor! Bu konuda bir yasal
önlem almak zorundayız. Bunu bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum.
Belediye çalışanlarının ekmeğiyle kimse oynamasın,
maaşlarını alsınlar bu insanlar.
İkincisi ise, yine 4/C çalışanları acaba ocak
sonu maaşlarını alabilecekler mi?
Bir başka konu ise, kriz nedeniyle özellikle bankaların
geçtiğimiz yıl kredileri kesmesinden dolayı özellikle küçük
esnafın önemli boyutta bir vergi borcu olmuştur. Küçük esnafın
özellikle. Küçük esnafın talebi şu: Biz vergi borcumuzu ödeyelim.
Ama olabilecek yeni bir yapılandırma istiyor bu insanlar. Yani bu
nedenle özellikle KOBİlere yönelik, küçük esnafa yönelik, krizden
etkilenen bu kesime yönelik, bir şekilde yeniden vergi ödeme konusunda bir
yapılandırma yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, gerek soruda gerekse genele
ilişkin, yani ikinci kısma ilişkin konuşmalarda özellikle
mahallî idare payları konusunda çok şey gündeme getirildi. Müsaade
ederseniz çok kısa bir şekilde size bir oran vermek istiyorum: 2002
yılında toplam olarak -İller Bankası ve büyükşehir belediyeleri
toplamından bahsediyorum- yaklaşık 4,7 milyarın biraz
üzerinde belediyelere imkân sağlanıyordu. Bu da toplam vergi
gelirlerinin yüzde 7,9uydu. Bu oran yıllar itibarıyla artarak 2009
yılında -ki, kriz yılıdır-16,8 milyar liraya
ulaşmıştır ve yüzde 9,8e tekabül etmektedir. Yani bütün
vergiler içerisinde mahallî idarelere ayrılan pay yüzde 7,9dan yüzde
9,8e çıkmıştır. 2010 yılı için de öngörülen
rakam yaklaşık 19 milyar liradır, yani 16,8 milyar liradan 19
milyar liraya çıkacaktır. Bu da yine toplam vergi gelirlerinin
yaklaşık yüzde 9,8ine tekabül etmektedir.
Onun için, değerli arkadaşlar, bu dönemde mahallî
idarelere hakikaten daha fazla kaynak aktarılmıştır. Haa,
bu önümüzdeki dönemde tabii ki mali yapılarını güçlendirecek,
yerel bazda imkânlarını artıracak düzenlemeleri de yapma
taahhüdünde bulunduk. İnşallah, İçişleri
Bakanlığı, Maliye, Hazine bu çalışmayı da
bitirir, yüce Meclisimize sunma imkânı bulur.
Değerli arkadaşlar, tabii ki Tekel
özelleştirmesiyle ilgili, Tekel işçileriyle de ilgili sık
sık sorular gündeme geldi. Tekrarlamam gerekirse, şu anda
özelleştirme Türkiyede yeni yapılan bir husus değil, yirmi
yılı aşkın bir süredir Türkiyede özelleştirmeler
yapılıyor. Bunu birçok hükûmet yaptı, yani bizim Hükûmetimiz de
yaptı, bizden önceki hükûmetler de özelleştirmeleri yaptı.
Az önce üç dakikalık sunumumda da şunu ifade etmeye
çalıştım: Daha önce Özelleştirme Kanununda, hakikaten,
özelleştirme sonucu açıkta kalacak
çalışanlarımıza ilişkin bir düzenleme yoktu. Bu
düzenlemeyi derli toplu bir şekilde 2004 yılında yaptık ve
şu anda 4/Clilerin durumunda da ciddi bir iyileştirme
sağladık, çalışma sürelerini de artırdık ve bu
aslında yine yapıcı bir yaklaşımımızın
bir sonucudur. Tabii ki biz bunu sosyal devlet anlayışı, bir
hukuk devleti anlayışı sonucu yapıyoruz. Onun için,
başka türlü bir değerlendirmeye de ben gerek görmüyorum.
Sosyal Güvenlik Kurumunun ödemelerindeki gecikmeler hususunda
arkadaşlar yeni bir muhasebe sisteminin işletime sokulduğunu,
bundan dolayı da birtakım gecikmeler yaşandığını
ifade ediyorlar, İstirahat paraları, geçici iş görmezlik
ödenekleri ödemeleri, programda yaşanan geçici bir aksaklık nedeniyle
bir süredir ödenmedi. diyorlar. Bu aksaklık giderilecek, yani yakın
bir dönemde giderilecek ve ödenecek, muhtemelen bir hafta içerisinde bu
aksaklık giderilmiş olacak.
Sayın Yıldız, bankalara yüklenen harçların
vatandaşa yansıtılacağını tahmin ediyorlar.
Tabii, bu bir olasılık. Benim tahminim
Türkiyede, tabii ki, bir
sürü banka var ve rekabet hâlindedirler, bunun tamamını
yansıtabileceklerine ben şahsen inanmıyorum, çünkü rekabet
olacak. Ama, buna ilişkin herhangi bir düzenleme var mı, yani
yansıtılmasını engellemek için? Rekabet ortamı
dışında tabii ki yoktur.
Avrupa Birliği ülkelerinde bütçeler yapıldıktan
sonra birtakım gider artırıcı düzenlemeler oluyor mu
olmuyor mu? hususu ülkeden ülkeye değişiyor. Benim, en azından
aşina olduğum, yani eski işimde analiz ettiğim Orta Avrupa
ülkelerinde bunun yaşandığını çok iyi biliyorum.
Mesela Macaristanda, Polonyada, Çek Cumhuriyetinde -eskiden bu ülkelerin
makroekonomik analizinden sorumluydum- o ülkelerde olduğunu biliyorum,
2002 yılında, 2003 yılında, ama diğer ülke deneyimleri
konusunda bilgim yok.
Sayın Akçay, tabii ki, uzmanlara ilişkin
çalışmanın hangi aşamada olduğunu sordular. O
çalışma şu anda devam ediyor, ama tam olarak ne zaman
biteceği konusunda bir fikrim yok.
Memur emeklisine ilişkin de şu an itibarıyla
herhangi bir çalışma yok. İmkânlarımız çerçevesinde
tabii ki bütün emeklilerimizi desteklemek, ücretlerini daha da artırmak
isteriz.
Değerli arkadaşlar, yine, bu 4/Cli sözleşmelilere
ilişkin ödemeler mutlaka yapılacaktır. Yani
yapılmaması diye bir şey söz konusu değildir, mutlaka
yapılacak. Yani o konuda en ufak bir tereddüt olmasın.
İşsizliğe ilişkin bir sürü çözüm önerimiz var.
Özellikle Gaziantep ölçeğinde, ben tabii ki bu Suriyeyle ilgili
açılımın Gaziantepe büyük katkıda bulunduğuna inanan
bir insanım, Irakın da. Ama bunun ötesinde, özellikle GAP projesi
vasıtasıyla bence orada istihdam imkânları ciddi bir
şekilde artacak. O nedenledir ki, İşsizlik Fonunun
kaynakları kısmen GAP, DAP gibi bölgesel kalkınma projelerinde
kullanılıyor. Bence bu doğru bir kullanımdır, çünkü bu
projeler yoluyla çok ciddi istihdam imkânı olacak.
Değerli arkadaşlar, müsaade ederseniz son bir şey
söylemek istiyorum. Emekli maaşlarının yetersizliği
konuşuldu. Yani hakikaten artış oranları gerek reel olarak
gerek nominal olarak bu dönemde çok ciddi düzeylerde. Bakın, SSK emekli
aylığı 257 liraydı, 257 liradan şimdi 695 liraya
çıkacak. Bu, çok ciddi bir artıştır. Yine tarım
BAĞ-KUR emekli maaşı sadece ve sadece 66 liraydı, 2009
yılı sonu itibarıyla bu rakam 333 liraya, şimdi neredeyse
400 lira civarında bir şeye çıkacak. Yine esnaf BAĞ-KUR
emekli aylığı sadece 149 liraydı, şimdi 2009
yılı sonu itibarıyla 494 lira, yine 560 lira civarında bir
rakama çıkıyor. Memur emekli aylığı ise 377
liraydı, 843 lira 2009 yılı sonu. Bu son yapılacak
artışlarla birlikte 865 liraya çıkacak. Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, bakın, şurada çok basit bir rakam
söyleyeyim: Nominal olarak emekli maaşları yüzde 124 ile yüzde 146
arasında, sadece 2002-2009 döneminde artmıştır. Bu
yapacağımız son artışlarla birlikte reel
artışlar yine yüzde 20ler ile yüzde 170leri aşacaktır.
Dolayısıyla, emeklilerimiz tabii ki daha fazlasını hak
ediyor. Keşke imkânlarımız olsa daha fazlasını
verebilsek ama ben daha önce de söyledim, yaptığımız her
artış, eğer biz ek tedbir alıp bütçe dengelerini
gözetmezsek, bu, yine piyasalardan daha fazla borçlanmamızı
gerektiriyor. Bu, Türkiyenin geleceğini ipotek altına almaktan
başka bir şey değildir.
BAŞKAN Süre tamamlanmıştır Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Dolayısıyla biz bu dengeleri hepimiz gözetmek zorundayız. Biz de
isteriz ki 300 lira verelim ama 300 liranın maliyetini ve bunun
getireceği sonuçları, faiz üzerindeki baskısını da
tabii ki dikkate almak zorundayız. Emeklilerimizin durumlarını
gerçekten ciddi bir şekilde düzelttik. Önümüzdeki yıllarda da
imkânlarımız çerçevesinde düzelteceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
11inci maddeye bağlı geçici 26ncı madde üzerinde
iki adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 11inci maddesinin (a) bendinin (1)
numaralı alt bendinde yer alan
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman Lâtif
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
Mehmet Akif
Paksoy |
Faruk Bal |
Mehmet
Şandır |
|
Kahramanmaraş |
Konya |
Mersin |
|
|
Ali
Uzunırmak |
|
|
|
Aydın |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile bazı
kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 11inci maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa eklenen Geçici 26 maddenin ilk fıkrasında yer alan 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri
kapsamındaki sigortalı ve hak sahiplerine; ibaresinin 4 üncü madde
kapsamındaki sigortalı ve hak sahiplerine; şeklinde; birinci
fıkranın (a) (1) alt bendinde yer alan
60 TL
ibaresinin ise
300
TL
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Tayfur Süner |
Engin Altay |
|
Malatya |
Antalya |
Sinop |
|
Osman Kaptan |
Şevket
Köse |
Mustafa Özyürek |
|
Antalya |
Adıyaman |
İstanbul |
|
Hulusi Güvel |
Enis Tütüncü |
Turgut Dibek |
|
Adana |
Tekirdağ |
Kırklareli |
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili, buyurun.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, görüşülmekte olan 463 sıra
sayılı kanunun ve verilen tekliflerin ikinci bölümünün 11inci
maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına verdiğimiz
önerge üzerinde söz aldım. Öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önergemizle ilgili açıklamalara geçmeden önce, bir süre evvel
Sayın Mevlüt Aslanoğlu burada, kürsüde de dile getirdi. Onun dile
getirmesinden sonra, Trabzonspor Ordu maçının TRT 4ten ikinci
yarısı naklen yayınlanmaya başladı. Tabii çok
sayıda vatandaşımız da özellikle Sayın Aslanoğlu
ve Akif Hamzaçebinin bu duyarlı davranışlarından sonra
teşekkür mesajları ilettiler. Ben, Trabzonspor-Ordu maçının
televizyondan, TRT 4ten yayınlanmasına vesile olan 2
milletvekilimize ve TRTnin de göstermiş olduğu duyarlılık
nedeniyle TRTye teşekkür ediyorum. Öncelikle bunu belirtmeyi bir görev
olarak saydım.
Değerli arkadaşlar, şimdi, yasaya
baktığımızda, yasa devlet memurlarını
kapsamıyor, yani 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki
emeklileri kapsamıyor. Ben, tümü üzerinde görüşmeler
yapılırken Sayın Bakana bununla ilgili bir soru da sordum
aslında. Yani önergemiz hem onu bertaraf etmeyi hem onu
sağlamayı amaçlıyor hem de miktar olarak baz alınan bir 60
lira var, en düşük meblağ, artış olarak, bu artışın
da çok düşük olduğunu görüyoruz. Onu da, olacaksa, yani dişe
dokunsun, attığımız taş ürküttüğümüz
kurbağaya değsin düşüncesiyle o meblağı da yukarı
çekmeyi düşünüyoruz önergemizle.
Şimdi, Türkiye gerçekleri kürsüden milletvekili
arkadaşlarımız tarafından, bizim tarafımızdan
aslında sık sık dile getiriliyor. İktidar milletvekili
arkadaşlarımız, maalesef, bu gerçekleri ne kadar dikkate
alıyorlar, işte, bu yasada da ortaya çıkıyor. Ben
kısaca bu gerçekleri, yine bu önergeyle, önergeyi vesile sayarak belirtmek
istiyorum değerli arkadaşlar.
Asgari ücretimiz 576 lira. Türkiyede 3 milyonu aşkın
insan asgari ücretle çalışıyor arkadaşlar. İşsiz
sayısının ne olduğunu sizler de takdir ediyorsunuz ama 6
milyon, 7 milyon, 10 milyon rakamları da var. Çok değil, birkaç gün
evvel Urfada, sanıyorum 100 küsur personelin işe alınmasıyla
ilgili bir başvuru vardı, başvuran sayısı 10 bini
geçmişti. İnsanların görüntülerini televizyonlarda izledik.
Benzer görüntüler diğer illerde de var. Edirnede de yine belli
sayıda personel alınacaktı, binlerce insan o işlere
başvurdular. Urfada en sonunda biliyorsunuz kurayla insanlar o
işlere girdiler. Ne için biliyor musunuz arkadaşlar? 576 lira asgari
ücretten bahsediliyor, 576 lira. Şimdi, Türkiyedeki açlık
sınırı miktarını Türk-İş, Kamu-Sen,
Memur-Sen, değişik sendikalar belirtiyorlar ama bakın, iktidara
yakın yani iktidarın aslında bir anlamda sözcülüğünü de
yapan, onlara yakın olan sendikalar Memur-Senin...
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Diğer sendikalar da
size...
TURGUT DİBEK (Devamla) Değerli arkadaşlar,
biliyoruz, bunların hepsi gözüküyor zaten.
Şimdi, Türk-İşle ilgili olarak burada da bir
şey söylemek istiyorum: Yani şurada Tekel işçileri kırk
beş gündür orada mücadele ediyorlar, haklı taleplerini korumak
adına mücadele ediyorlar. Türk-İş bugüne kadar o taleplere sahip
çıksaydı çoktan o iş bitmişti aslında değerli
arkadaşlar. Ben, bunu da burada belirtmeyi gerekli görüyorum.
Değerli arkadaşlar, açlık sınırı 879
lira ülkede. BAĞ-KURdan emekli olmuş olan
vatandaşlarımız, esnaf, tarım BAĞ-KURluları,
fark etmez, hemen hemen yüzde 99u bu açlık sınırının
altında emekli maaşı alıyorlar, yani bu 879 liranın
altında emekli maaşı alıyorlar. Böyle bir ülkede
yaşıyoruz. SSKdan emekli olan işçilerimiz, SSKdan emekli olan
vatandaşlarımızın da yüzde 82si bu açlık
sınırının altında maaş alıyor değerli
arkadaşlar. Emekli Sandığı emeklilerimiz de bu açlık
sınırının altında maaş alıyorlar,
yaklaşık yüzde 30u.
Değerli arkadaşlar, böyle bir Türkiyedeyiz. Böyle bir
Türkiyede Sayın Başbakan birkaç gün önce, bir süre evvel bu
değişiklikleri grup toplantısında çok büyük bir...
İşte, verilen
Sayın Bakanın sözlerine tekrar atıf
yapmak istemiyorum, birkaç gün evvel Türk-İş işçileriyle ilgili
bir şey söyledi. Zannediyorum, kendisi de o sözleriyle ilgili olarak
pişmanlık duyuyordur. Yakışmayan bir sözdü onlar ama
Sayın Başbakan da belki aynı düşünceyle, aynı
mantıkla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Dibek, lütfen tamamlayınız.
TURGUT DİBEK (Devamla) ...bu artışları
kamuoyuna açıkladı. Değerli arkadaşlar, gerçek bu.
Şimdi, biz önergemizde şunu önerdik, şunu
istiyoruz: Hem bu artış miktarı, mademki yapılıyor...
Bu, gerek BAĞ-KUR gerek SSK emeklisi vatandaşlarımızın
hemen hemen büyük bir kısmı, resmî rakamlara göre de açlık
sınırının altında maaş alıyorlar. Onu
artıralım, yani onu 300 TL yapalım en az. Bunun yanında
Emekli Sandığı mensubu emeklilerimiz bu kanunun tamamen
dışındalar.
Ben, Bakana şunu sormuştum: En düşük SSK
emeklisinin aldığı maaş kadar maaş alan Emekli
Sandığı emeklileri var, yani ikisi de aynı maaşı
alıyor. En düşük Emekli Sandığı mensubu emeklisi bu
kanun kapsamına göre faydalanamayacak ama en düşük SSK emeklisinin
aldığı zamdan çok daha az bir zam alacak, yani enflasyon
oranında zam alacak, bu kanundan faydalanamayacak. Onun ne günahı
var? dedim. Hiç olmazsa onlar da aynı zammı alsınlar. diye
sormuştum.
Önergemiz bunu amaçlıyor. Değerli
arkadaşlarımız katkı verirlerse
vatandaşlarımıza yararlı olacağını
düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Dibek, teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım
ancak bir yoklama talebi vardır, yerine getiriyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yoklama yapılmasını istiyoruz.
Gereğini müsaadelerinize arz ederiz.
Sayın İnan? Burada.
Sayın Kalaycı? Burada.
Sayın Uzunırmak? Burada.
Sayın Asil? Burada.
Sayın Osman Ertuğrul? Burada.
Sayın Hüseyin Yıldız? Burada.
Sayın Akif Paksoy? Burada.
Sayın Yılmaz Tankut? Burada.
Sayın Taner? Burada.
Sayın Doğru? Burada.
Sayın Enöz? Burada.
Sayın Akçay? Burada.
Sayın Korkmaz? Burada.
Sayın Özdemir? Burada.
Sayın Orhan? Burada.
Sayın Ayhan? Burada.
Sayın Akkuş? Burada.
Sayın Özensoy? Burada.
Sayın Çalış? Burada.
Sayın Serdaroğlu? Burada.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17
milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın, Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2
milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin,
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557, 2/561, 2/565,
2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 11inci maddesinin (a) bendinin (1)
numaralı alt bendinde yer alan
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT BAĞCI (Çorum)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Uzunırmak
konuşacak.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ali Uzunırmak, Aydın
Milletvekili söz istemişlerdir, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 463 sıra sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunla ilgili
tasarının 11inci maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde
konuşuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri Ameller niyetlere göredir. diye bir
atasözümüz vardır, hemen ben buradan girerek konuya
başlayacağım.
BAŞKAN Sayın Uzunırmak, bir saniye.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda büyük bir uğultu
var, Sayın Hatipin konuşması anlaşılmamaktadır.
Buyurun Sayın Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Amme alacaklarının tahsil
usulü hakkında bir tasarı geliyor, yani ammenin
alacaklarını konuşuyoruz şimdi. Kargacık burgacık
bir torba kanunun içerisine, buraya, amme alacakları tehdidi içerisinde,
emekliye verecek olduğunu, Hükûmet, tasarı şeklinde zamları
sıkıştırmış. Ben önce alacaklarıma
bakarım. diyor Hükûmet, Memura vereceğim, emekliye vereceğim
ne olacak ki? diyor ve bir tehdittir bu aslında.
Değerli milletvekilleri, demokrasilerde cumhuriyet
hükûmetlerinin meşruiyet ve güç kaynağı parlamento
çoğunluğudur dedik. Ben emekli vatandaşlarımızdan özür
dileyerek bu önergeyi verdim. 61 lira. dedik, Hükûmet 60 lira teklif ediyor.
Parlamento çoğunluğu acaba bu 1 lirayı Hükûmetin gönderdiği
şekilde mi kabul edecek, kabul etmeyecek mi? AKP
İktidarının Parlamento çoğunluğunun Hükûmetin
dışında 1 lirayı bile değiştiremediğini
emeklilerimiz görsün diye verdim bu önergeyi. İşte sizin
AHMET YENİ (Samsun) 70 lira yap.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Verin 70 lira yapalım, biz evet
diyoruz.
AHMET YENİ (Samsun) Önergeyi değiştir.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Sözle olmaz. O zaman Başbakan
döner, der ki: Sen mi planlayacaksın, ben mi planlayacağım?
İşte öyle yapar ondan sonra.
Değerli milletvekilleri, laf atmakla bu işler olmuyor
tabii, lafla peynir gemisi yürümüyor. Ülkeyi de böyle idare ediyorsunuz zaten.
AHMET YENİ (Samsun) 61 lirayla dalga geçmeyin.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, lütfen
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Ülke de böyle idare edildiği
için
Ben şimdi bu konuşan Saygıdeğer Milletvekili
Arkadaşıma bir şey soracağım, sayın
milletvekillerine de soruyorum: Acaba şu anda
oyladığımız, görüştüğümüz tasarının
içerdiği emeklilerimizden hangi statüde kaç çeşit emekliyi
kapsıyor bu ve kaç çeşit emeklimiz var?
İkinci sorum şu: TÜFE oranlarıyla zam
yapılıyor enflasyon gelecek hesabı içerisinde. Acaba TÜFEnin
belirlendiği üç yüz doksan bir kalemde enflasyon ne, zorunlu tüketim
maddelerindeki enflasyon oranı ne? Bu oranların ne olduğunu
bilerek mi bunlar yapılıyor, zam?
Değerli milletvekilleri, laf atmakla bu iş olmuyor,
tabii ki doğru teşhis koymak lazım, takip etmek lazım.
Öyle, oylamadan önce gelip muhalefetin verdiği oyun tersinde oy vererek de
halka hizmet edilmiyor değerli arkadaşlar, takip etmekle oluyor bu
işler. Acaba milletvekili arkadaşlarımız yüzde 20,4
oranında en yüksek zam yapılan emekli maaşının
sonradan yapılan zamlarla geri alındığını, daha
üç kalemde 75 lirayla, zammın vatandaşın cebinden geri sökülüp
alındığını takip ettiler mi? Bir emekli 2 depo benzin
kullansa, benzine gelen zam 13 liradan depoya 26 lira; 1 paket sigara içse,
ayda 45 lira ve 2 tüp
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sigara içmesin!
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Marlboro içmesin!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Tabii, Marlboro içmesin, sadece sen
içeceksin Marlboroyu. Vatandaş tütün sarsın, zaten makineler öyle
oldu şimdi. Vatandaş niye Marlboro içsin ki, vatandaş niye
pasaport çıkarsın ki, vatandaş niye kıymetli evrak
kullansın ki, onları kullanmasın!
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Sigaraya
karşıyız!
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sigara reklamı yapma!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) O sadece ve sadece bu Hükûmetin
verdiği sadakayla geçinsin!
Bakın kıymetli milletvekilleri, ben size geçen sene
yapılan bir araştırmayı okuyorum, ona göre
vicdanınıza danışın: Emeklilerin yüzde
96sının aylığı geçimini sağlamaya yetmiyor,
emeklilerin yüzde 34ü çalıştığı onca yıla
rağmen bir ev sahibi olamıyor, emeklilerin yüzde 75i kredi
kartı veya banka kredisiyle borçlanarak yaşıyor, emeklilerin
yüzde 80i dengeli beslenemiyor. Bu bir araştırma. Tabii ki, siz
bunları dikkate almayacaksınız, bunlardan hiç bahsetmeyeceksiniz
ama siz vatandaşı kandırmaya devam edeceksiniz, Sayın
Başbakan da kandırıyor.
Sayın Maliye Bakanımız buradayken de ben bir
şey söylemek istiyorum: Bütün Hükûmet yedi yıl, sekiz yıl
boyunca hep her konuda ekonomide de dış politikada da geleceği
satın alarak bu milleti kandırdı ve böyle kandırmaya da
devam ediyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, tamamlayınız.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Bakın, diyorlar ki,
Türkiyenin kredi derecelendirme kurumlarındaki notu arttı. Ben,
şimdi size birkaç örnek veriyorum: Moodys, BA2+ yapmış, bizimle
aynı grupta olan ülkeleri okuyorum size: Filipinler, Uruguay, Vietnam.
Standard & Poors BB yapmış, bizimle aynı grupta olanlar:
Endonezya, Filipinler, Gabon, Moğolistan, Sırbistan, Venezuela. Fitch
BB+ yapmış, bizimle aynı grupta olan ülkeler: Azerbaycan,
Guatemala, Kolombiya, Letonya, Makedonya, Mısır, Panama, Romanya.
Yunanistanı bize göre Moodys 7 puan önde göstermiş, Standart &
Poors 5 puan önde göstermiş, Fitch 3 puan önde göstermiş notunu ve
Yunanistan bugün ne durumda. İzlanda bize göre, Moodyste ve Standart
& Poorsta 3 puan önde, Fitchte 1 puan yukarıda.
İşte, siz, sadece söyleneni dinlerseniz, ona göre bu
grup böyle karar verirse, vatandaş da bilsin ki AKP Hükûmetinin bu
Parlamento çoğunluğundan aldığı güçle 1 lira bile
artıramıyor.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.41
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 22.51
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 53üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
11nci maddeye bağlı geçici 26ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Reddedildi Sayın Başkan,
reddedildi.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Kabul edildi.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Reddedildi Sayın Başkan.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Kabul edildi.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Reddettiler Sayın Başkan.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Reddettiler.
BAŞKAN Lütfen Sayın Yıldız
11inci maddeye yeni geçici madde eklenmesine ilişkin
. (CHP
ve MHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, böyle bir
şey olabilir mi ya! Reddedildi.
BAŞKAN Ne olabilir mi Sayın Yıldız? Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
diye sordum.
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edenler
Kabul etmeyenler
diye
kaldırdılar onlar zaten, kabul eden kaldırmadı ki.
İSA GÖK (Mersin) Reddettiler maddeyi.
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul eden kaldırmadı, kabul
etmeyenler kaldırdı.
BAŞKAN Sayın Oktay, buradan Kabul edenler
diye sorduğumda
el kaldıranları ve Kabul etmeyenler
diye sorduğumda el
kaldıranları gördüm. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Saydınız mı kaç tane el
kalkmıştı?
BAŞKAN Sayın Oktay, hiçbir zaman için genel anlamda
çok olduğu zaman sayılmıyor burada, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Görmeden Kabul edildi. diyorsunuz.
BAŞKAN Lütfen Sayın Oktay
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Kabul etmeyenler daha fazla.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan,
yakışmıyor
BAŞKAN Sayın Yıldız, yakışıp
yakışmayan nedir? Nasıl konuşuyorsunuz lütfen ama
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Yakışmıyor,
yanlış şeyler yapıyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, Sayın Başkan Kabul
etmeyenler
dediğiniz zaman, orada el kaldırıldı,
saydınız mı? Saymadınız, hemen Kabul edilmiştir.
dediniz. Belki reddedecek milletvekilleri.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayı belli ya
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Neye el kaldırıp
kaldırmadığınızı bilmiyorsunuz, ondan sonra
taklaya geliyorsunuz, reddediyorsunuz, itiraz ediyorsunuz.
BAŞKAN Eğer, ortada bir yanlışlık varsa
düzeltilebilir, yeniden oylamaya sunabiliriz ama söylediğimiz, benim
burada okuduğum 11inci maddeye bağlı geçici 26ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum
dediğimde iktidar partisinin
milletvekilleri veya muhalefet partisinin milletvekillerinin
anlamayacağı hangi söz var burada acaba?
OKTAY VURAL (İzmir) Anlamayan var mı? Sayı
saymanız lazım yani belki iktidar reddedecek!
BAŞKAN Yeniden oylamaya sunuyorum.
11inci maddeye bağlı geçici 26ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir. (Gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) İkinci oylama...
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, bunun
hesabını aşağıda verirsiniz. Hakkımı helal
etmiyorum size.
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
Niye?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Ayıptır, ayıp!
BAŞKAN 11inci maddeye yeni geçici madde eklenmesine
ilişkin iki önerge vardır. Önergeleri ayrı ayrı okutup
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı
tasarının 11. maddesinin sonuna, aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
Geçici Madde 27.- Mevcut gösterge tablosundan gelir ve aylık
alanlar, ekte düzenlenen yeni gösterge tablosu esas alınarak eski tablodan
12 derece/1-2. kademeden 2'li gruplar halinde yeni gösterge tablosunun 10.
derece ve 1. kademeden başlanarak yukarıya doğru
intibaklandırılır.
Üst gösterge tablosundan aylık veya gelir alanların
intibakları, bulundukları derece ve kademelere göre yükseltilir.
Yeni tablodan aylık veya gelir alanların oranı
yüzde 60 olarak esas alınır.
Yaşlılık, maluliyet ve ölüm sigortasından
aylık veya gelir alanlara uygulanan bu oran, mülga 506 sayılı
Kanun 61. maddedeki esaslara göre artırılır veya azaltılır.
Yeni göstergeye göre oluşan farklar, 1.1.2000-31.12.2009
tarihleri arasında işçi emeklisi, dul ve yetimlerine yapılan
artışlarla yükseltilerek, Aralık 2009 tarihine ödenmekte olan
aylık ve gelirlere ilave edilir.
Yeni gösterge tablosu
KADEMELER
DERECELER |
1 |
2 |
3 |
4 |
5 |
6 |
7 |
8 |
9 |
10 |
1 |
17.500 |
17.550 |
17.600 |
17.650 |
17.700 |
17.750 |
17.800 |
17.850 |
17.900 |
17.950 |
2 |
17.000 |
17.050 |
17.100 |
17.150 |
17.200 |
17.250 |
17.300 |
17.350 |
17.400 |
17.450 |
3 |
16.500 |
16.550 |
16.600 |
16.650 |
16.700 |
16.750 |
16.800 |
16.850 |
16.900 |
16.950 |
4 |
16.000 |
16.050 |
16.100 |
16.150 |
16.200 |
16.250 |
16.300 |
16.350 |
16.400 |
16.450 |
5 |
15.500 |
15.550 |
15.600 |
15.650 |
15.700 |
15.750 |
15.800 |
15.850 |
15.900 |
15.950 |
6 |
15.000 |
15.050 |
15.100 |
15.150 |
15.200 |
15.250 |
15.300 |
15.350 |
15.400 |
15.450 |
7 |
14.500 |
14.550 |
14.600 |
14.650 |
14.700 |
14.750 |
14.800 |
14.850 |
14.900 |
14.950 |
8 |
14.000 |
14.050 |
14.100 |
14.150 |
14.200 |
14.250 |
14.300 |
14.350 |
14.400 |
14.450 |
9 |
13.500 |
13.550 |
13.600 |
13.650 |
13.700 |
13.750 |
13.800 |
13.850 |
13.900 |
13.950 |
10 |
12.000 |
13.050 |
13.100 |
13.150 |
13.200 |
13.250 |
13.300 |
13.350 |
13.400 |
13.450 |
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Serdaroğlu, konuşacak
mısınız?
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İşçi emeklisi, dul ve yetimleri arasında
değişik zamanlarda çıkan değişik kanunlar nedeniyle,
aylık veya gelirde büyük farklılıklar oluşmuştur.
Nimet-külfet dengesine de aykırı olan bu tür eşitsizliklerin giderilmesi
amaçlanmış ve tek bir gösterge tablosu ile intibaklar yapılarak
günümüze uyarlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeye yeni geçici madde eklenmesine ilişkin ikinci
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 463 sıra sayılı
kanunun 11. maddesinde 31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı sosyal
sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununa
aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 27: Çıraklık eğitimi okulu
öğrencileri öğrenim süresince genel sağlık
sigortasından 10 yıl boyunca faydalanır.
|
M. Akif Paksoy |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
Reşat
Doğru |
|
Kahramanmaraş |
Trabzon |
Tokat |
|
Erkan Akçay |
|
Hasan
Çalış |
|
Manisa |
|
Karaman |
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Reşat Doğru, Tokat
Milletvekili, söz istemişlerdir.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 463 sıra sayılı kanunun 11inci maddesinde,
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa geçici bir madde eklenmesiyle ilgili vermiş
olduğum önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bir torba kanunu görüşüyoruz. Torba kanunun içerisine bence
bu vermiş olduğumuz önergenin muhtevasının da girmesi
gerekmektedir. Tabii, Torba kanunlar diyoruz, işte, yakın bir
zamanda çıkarmış olduğumuz Tam Gün Kanunu olsun, işte,
5510 sayılı -daha önceki, sosyal güvenlikle ilgili olan- Kanun olsun,
çok süratli bir şekilde çıkarılan kanunlar. Bunların,
tabii, eksikliklerini zaman içerisinde herhâlde tamamlayacağız. Hâlbuki
kanunlar iyi bir şekilde tartışılsa, anlaşılır
bir duruma getirilmiş olsa herhâlde daha iyi olur diye düşünüyorum.
Kervan yolda düzülür mantığı doğru değildir. Bu
mealde de her şey iyi düşünülüp, kanunlardaki eksiklikler ortaya
konulup, tarafların hepsinin dinlenmesiyle beraber, iyice incelendikten
sonra çıkarılmasının daha doğru bir karar
olduğunu düşünüyorum.
Tabii, sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi
tek başına iktidardır. Tek başına iktidar ve
çıkarılması gereken kanunların hepsini bir bir ortaya
koyması gerekir. Şu anda ülkemizde birçok kanun, Borçlar Kanunu da
olmak üzere birçok kanun çıkarılmayı bekliyor ancak biz, reel
gündemlerle değil de suni gündemlerle uğraşıyoruz ve
dolayısıyla da birçok kanunu çıkarmıyoruz. Tabii,
çıkardığımız kanunlarda, iyi
tartışılmadığı için, zaman zaman çeşitli
noktalarda böyle iyileştirmeler yapmak veyahut da bazı maddelere
çeşitli ilaveler yapmak durumuyla karşı karşıya
kalıyoruz.
Bizim vermiş olduğumuz bu önerge çıraklık
okulları denen mesleki eğitim merkezi öğrencileriyle ilgili bir
önergedir. Daha önceki Sosyal Güvenlik Kanununda bu öğrencilerin hepsi
genel sağlık sigortasından faydalanıyorlardı ama yeni
çıkarılmış olan, son Sosyal Güvenlik Kanununda, maalesef,
bunların bu haklarını ellerinden almış bulunuyoruz.
Genel sağlık sigortasından sadece meslek kazalarının
olması durumunda faydalanıyorlar. Hâlbuki, bu büyük bir eksikliktir.
Unutulmuş olduğu düşünülebilir veyahut da başka bir
şekilde
Neden konulmadığı konusunda, Sayın Bakan
biliyorsa, bilgi verecektir. Ancak, şurası bir gerçektir ki:
Çırak olarak çalışan insanlar sadece on beş yaşın
altında olan insanlar değildir. On beş yaşın
altında olan insanların genel sağlık sigortasına tabi
olmaları dolayısıyla belki böyle bir
sıkıntıları olmayabilir diye düşünülebilir ama on
beş yaşın üstünde olan, kalfalık yapan veyahut
çıraklık yapan öğrencilerimiz veya çocuklarımız da bu
mesleki eğitim merkezlerine gelerek eğitim ve öğretim
yapmaktadırlar. Bunlara sigorta yaptırtıyoruz ama sigortanın
yanında, bu genel sağlık sigortasından da
faydalanmaları gerekiyor. Eğer siz bunu yapmazsanız bu okullara
öğrenci gelmez sayın milletvekilleri. Dolayısıyla,
öğrenciler gelmediği zaman da okulların kapanması durumuyla
karşı karşıya kalabilirsiniz. Hatta, şunu söylemek
gerekir ki: Belki de çırak bulmakta zorluk çeken işletmelerimizin
birçoğu bu okulların kapanmasıyla beraber büyük bir
sıkıntı içerisinde kalırlar diye düşünüyorum.
Esnaflar hem iş yapamıyor hem de yanlarında
çalıştıracak çırak, kalfa bulamıyorlar.
Ekonomik kriz de hepimizin bildiği gibi en çok esnafları
vurmuştur. Bugün kepenk kapatmamak için çok mücadele veriliyor. Esnaf
bugün kredi kullanmaya kalkarken almış olduğu krediyi de
ödeyemiyor. Kredi borcundan dolayı dükkânına haciz gelmeyen, borcunu
ödemekte zorlanmayan esnaf yok gibidir. Tabii, şu anda Tokattaki
esnaflarla ilgili söylemek istiyorum: Tokattaki organize sanayi bölgesine
gidin veya küçük sanayi sitesine gidin birçok esnaf dükkânını ya
kapatmıştır veyahut da kapatmamak için çok büyük bir mücadele
veriliyor.
Ayrıca bu kanunun 11inci maddesinde emeklilerle ilgili de
maaşların artırımı anlatılıyor. Yapılan
emekli aylıkları artışları yeterli değildir.
Emekliler çok zor şartlar altında yaşamaya çalışıyorlar,
durumları günden güne daha da fazla bozuluyor. Emekli insanlar insanca
yaşamak ve ödedikleri primlerin devlet tarafından geri ödenmesini
istiyorlar. Ayrıca emeklilerimiz, işçi emeklileri, intibak kanunu
çıkacak diye de aylardan beri bekliyorlar. Emeklilerle, özellikle
işçi emeklileriyle ilgili söylemek isterim ki intibak kanunuyla ilgili çok
ciddi manada Hükûmet yetkilileri tarafından, bakanlarımız
tarafından olsun, milletvekilleri tarafından söz verilmiştir ama
hâlâ bu kanunu maalesef biz çıkartamamış durumdayız.
Şu anda emekli kardeşlerimizin hepsi, işçi emeklileri intibak
kanunu ne zaman çıkacak, diye büyük bir beklenti içerisindeler.
Tabii, aynı zamanda memur emeklilerine de bir zam
yapmıyoruz. 2,5+2,5 zam çok gerçekçi bir zam değildir. Bu zam,
yeterli zamlar değildir; bu insanlarımız çok büyük
sıkıntı içerisindedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Doğru, lütfen
tamamlayınız.
REŞAT DOĞRU (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bakınız, şu anda tüp gaz fiyatları 2002
yılında 17 liraydı, 2006da 34 lira olmuştur; şu anda
şehir merkezlerinde 46 lira, köylerde de 50 liranın üzerindedir.
Otobüs biletleri 2006 yılında 1,02 liradır, 2009
yılında 1,25 liraya gelmiştir. Dana eti 2006da 13,72 lira,
şu anda, 2009 sonunda 20,40 liradır. En düşük SSK emekli maaşı
2006da 476 lira, 2010 senesinde ise 683 liradır. 2006 yılında
aldığı maaşla
Önergemin destekleneceğini umuyor, yüce Meclisi en derin
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Çerçeve 11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde dört adet önerge vardır, önce
geliş sıralarına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 12 nci maddesinin ikinci paragrafında yer
alan yüzde 40'ı" ibaresinin yüzde 25'i" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Erkan Akçay |
Mustafa
Kalaycı |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Manisa |
Konya |
Trabzon |
|
Mehmet
Şandır |
Faruk Bal |
M. Akif Paksoy |
|
Mersin |
Konya |
Kahramanmaraş |
|
|
Osman Ertuğrul |
|
|
|
Aksaray |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının Çerçeve 12
nci maddesiyle değiştirilen 5779 sayılı Kanunun 7 nci
maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer alan "1/3/2010
tarihinden önce doğmuş olanlar" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ile bu tarihten önce Hazinece verilen garantilerden veya ikrazen
kullandırılan kredilerden kaynaklanan 4749 sayılı Kanun
kapsamındaki Hazine alacakları ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Nurettin
Canikli |
Mustafa
Ataş |
Ahmet Yeni |
|
Giresun |
İstanbul |
Samsun |
|
Murat
Yıldırım |
|
A.Müfit Yetkin |
|
Çorum |
|
Şanlıurfa |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı yasa
tasarısının 12. maddesinin 5. bendinden sonra gelmek üzere 6
bent olarak aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
|
Malatya |
6) Nüfusu 10 binin altında kalan Belediyelerin 31.12.2009
tarihi itibariyle oluşmuş, vergi, sigorta ve elektrik borçları
faizsiz olarak 20 yıla yayılarak, her ay tahsil edilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı kanun
tasarısının çerçeve 12 nci maddesi ile değiştirilen
5779 sayılı kanunun 7 nci maddesinin beşinci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Öztürk? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5779 sayılı kanunun 7 nci maddesinin beşinci
fıkrasında yapılan değişiklikle, vergi gelirleri
paylarından borçlara karşı yapılacak kesinti konusunda
Hazine Müsteşarlığına verilen yetki Bakanlar Kuruluna
alınmaktadır. Bakanlar Kuruluna ilave yük getirilmemesi
açısından yetkinin Hazine Müsteşarlığında
kalması daha uygun olacaktır. Bu nedenle değişiklik
önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı yasa
tasarısının 12. maddesinin 5. bendinden sonra gelmek üzere 6
bend olarak aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
6) Nüfusu 10 binin altında kalan Belediyelerin 31.12.2009
tarihi itibariyle oluşmuş, vergi, sigorta ve elektrik borçları
faizsiz olarak 20 yıla yayılarak, her ay tahsil edilir.
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılmıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Hamzaçebi
konuşacak.
BAŞKAN Mehmet Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili, önerge
üzerinde söz istemişlerdir.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu önergeyle, nüfusu fazla olmayan
ama buna karşılık bütçe imkânları da son derece
kısıtlı olan belediyelerimizin borçlarının belli bir
vadeye yayılmak suretiyle tahsil edilmesini öngörüyoruz, biraz daha bu
belediyelerin mali yönden desteklenmesini öneriyoruz.
Madde üzerinde asıl durmak istediğim konu ise
şudur: Birazdan bir önerge, iktidar partisi grup başkan vekilinin
imzasını taşıyan bir önerge okunacak, kabul edileceğini
sanıyorum. Bu önerge, iktidar partisinin imzalarını
taşıyan önerge, Ankara Büyükşehir Belediyesine olağanüstü
bir kolaylık sağlayan bir önergedir. Hükûmet tasarısında
yok, Plan ve Bütçe Komisyonu metninde yok ama buraya son dakika, gecenin bu
vaktinde getirilen bu önergeyle Ankara Büyükşehir Belediyesine
olağanüstü bir kolaylık sağlanmaktadır. Önerge Ankara
Büyükşehir Belediyesi demiyor tabii ki ama diyor ki: 1 Mart 2010
tarihinden önce Hazinece verilen garantilerden veya ikrazen
kullandırılan kredilerden kaynaklanan borçlar nedeniyle de en fazla
yüzde 40 oranında kesinti yapılabilir belediyelere verilen vergi
geliri paylarından.
Şimdi, Ankara Büyükşehir Belediyesi, vergi borcunu
ödememe konusunda tescilli bir belediyedir; bugüne kadar vergi borcunu
ödememiştir, hükûmetler hiçbir şey yapmamıştır,
yapamamıştır. Başka belediyelerin gırtlağına
sarılan Hükûmet, Ankara Büyükşehir Belediyesine sıra gelince
Al, EGO dağıtım özelleştirmesini sen yap, bununla vergi
borcunun bir kısmını ödersin. Yapamadın mı, önemli
değil, biz yine tahsil etmeyiz senden, gaz borcunu da tahsil etmeyiz, vergi
borcunu da tahsil etmeyiz. Anlayış budur.
Bakın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bugün 4,6 milyar
TLlik bir borcu vardır Hazine Müsteşarlığının
rakamlarına göre. Bu borcun 2,6 milyar TLsinin vadesi geçmiştir ama
Hükûmet hiçbir şey yapmamaktadır. Tam tersine, getirilen bu önergeyle
Ankara Belediyesine, Hükûmet Yürü ya kulum! demektedir. Hiçbir şekilde
borçlarını ödemeyecektir. Onun ödemediği gaz borcu nedeniyle
elektrik şirketleri elektrik fiyatlarına zam yapacaktır. Bu
zammın faturası halka çıkacaktır, dar gelirli
vatandaşa çıkacaktır, biraz önce maaşına 60 lira zam
yaptığımız emekliye çıkacaktır ama Ankara
Büyükşehir Belediyesi borçlarını ödememekte direnecektir,
Hükûmet de bu direnişe destek verecektir. Bu, adalet değildir
değerli arkadaşlar.
Bakın, diğer belediyelerin 1 Mart 2010 tarihinden
sonraki borçları için yüzde 40la sınırlanan bir kesinti
oranı da yok. 1/3/2010 tarihinden sonraki borçlar için bütün
belediyelerden kalan yüzde 60 oranında kesinti yapabilecektir Hükûmet,
Maliye Bakanlığı. 1/3/2010 öncesi borçları için belediyenin
vergi geliri payından yüzde 40ı kesen Hükûmet, kalan yüzde 60ı
da 1 Mart 2010 sonrası borçları için kesebilecektir. Bu kesintilerden
muaf tutulan bir belediye ise Ankara Büyükşehir Belediyesidir eğer bu
önerge, Sayın Nurettin Caniklinin önergesi biraz sonra Genel Kurul
tarafından kabul edilirse.
Ben bu uyarıyı yapmayı bir görev sayıyorum. Bu
önergenin, iktidar partisi önergesinin kabul edilmemesini diliyorum. Bunun
yanında, bizim mütevazi, nüfusu on binin altında olan belediyelerin
borçlarının da bir makul ödeme süresine, ödeme takvimine
bağlanması önergesini de takdirinize sunuyorum. Bir yanda 4,6 milyar
TLlik borcu kesmeyelim, Ankara Büyükşehir Belediyesi bunu ödemesin, bunu
daha düşük oranlarda keselim önergesi, bir yanda da nüfusu on binin altında
kalan belediyelerin borçlarının yirmi yıl vadeye
yayılması. Bunun herhâlde getirisi, bütçeye yükü Ankara
Büyükşehir Belediyesinin borcunun onda 1i kadar bile değildir.
Takdirlerinize sunuyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının Çerçeve 12
nci maddesiyle değiştirilen 5779 sayılı Kanunun 7 nci
maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer alan 1/3/2010 tarihinden
önce doğmuş olanlar ibaresinden sonra gelmek üzere ile bu tarihten
önce Hazinece verilen garantilerden veya ikrazen kullandırılan
kredilerden kaynaklanan 4749 sayılı Kanun kapsamında Hazine
alacakları ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Katılıyoruz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılması önerilen değişiklik ile 1/3/2010
tarihinden önce Hazine verilen garantilerden veya ikrazen kullandırılan
kredilerden kaynaklanan 4749 sayılı Kanun kapsamındaki Hazine
alacakları için yapılacak kesintide dönem ayrımı
yapılmadan % 40 oranında kesinti ile yetinilmesi
amaçlanmaktadır.
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım
ancak bir yoklama talebi var.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın
isimlerini tespit edeceğim: Sayın Korkmaz, Sayın
Serdaroğlu, Sayın Vural, Sayın Yıldız, Sayın
Uslu, Sayın Özensoy, Sayın Yunusoğlu, Sayın Paksoy,
Sayın Akcan, Sayın Ertuğrul, Sayın Taner, Sayın Orhan,
Sayın Enöz, Sayın Kalaycı, Sayın Doğru, Sayın
Çalış, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özdemir, Sayın
Genç, Sayın Baratalı.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17
milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın, Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2
milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557, 2/561,
2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 12 nci maddesinin ikinci paragrafında
yer alan " yüzde 40'ı" ibaresinin " yüzde 25'i"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Osman Ertuğrul, Aksaray Milletvekili.
Buyurun.
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Sayın Divan,
saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 12nci maddesinin değiştirilmesi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz önce bir önerge verildi. Bu
önerge gene gece yarısı operasyonuyla, AKPnin oylarıyla geçti.
Tabii, önergenin içeriğini bilmiyoruz. Orada arkadaşlar Sayın
Bakana da herhâlde önergenin içeriğini anlatıyorlar. Hükûmet kabul
etti ama Hükûmetin de neyi kabul ettiğini, artı, milletvekillerinin
de neyi kabul ettiğini bildiklerini zannetmiyorum. (AK PARTİ
sıralarından Biliyoruz, biliyoruz. sesleri)
Gene gece yarısı bir operasyonla bu iş bitti.
Ankara Büyükşehir Belediyesi bu operasyonla hazineyi bu kadar yükün
altına girdirecekse on beş yıldan fazladır Ankarayı
yöneten bir zihniyet, yöneten bir başkan
Ankaranın hâli belli.
Şu anda imarıyla, altyapısıyla, üstyapısıyla, alt
geçitleriyle Ankaranın geleceği karanlıktır sayın
AKPli vekiller. Ankaraya on beş yıldır hizmeti yaptın,
aldın ama bu nüfus artışıyla ne bu yollar bu trafiği
çekecek, iki gün sonra ne bu geçitler bu Ankaraya cevap verecek. Onun için,
yani Ankara Büyükşehir Belediyesinin rantının biraz daha yükselmesi
için elinizden geleni yapıyorsunuz. İnşallah, bir gün
bunların hesabı sorulacaktır.
Değişiklik teklifimizde yüzde
Şu tabloya dikkatinizi çekerim: Türkiyede, 2.157 belediyenin
cari dönem borcunun, payının yüzde 40ı ile
karşılanabildiği ancak eski borçlarına
ayıracağı hiçbir kaynağı olmadığı
bellidir; 717 belediyenin ise yüzde 40ının eski
borçlarının bundan sonra hizmet vermesinde çok büyük
sıkıntılara sebep olacağı bellidir; 81 belediye ise
tüm gelirlerinin yüzde 100ünü bile ödemeyi düşündüğünde, bu gelen
pay buna yetmeyecektir ve onun için, bunun
Büyükşehir veya rantı
yüksek olan belediyeler ayrı bir şey, ama Türkiyede 3 bin küsur
belediye var; bin küsurunu kapattınız fakat hizmet veren diğer
belediyeler de gerçekten, bugün, bir taraftan borç batağında bir
taraftan maaşını ödeyemez, bir sıkıntı içindedir
ve bunlara mutlaka çare bulunması lazımdır. Onun için, bu yüzde
40 kesintilerin daha da düşürülüp, buna göre belediyelere ödenek ve
yerelde de vatandaşa sosyal devlet olarak belediyelerin elini kolunu
bağlamadan en iyi şekilde hizmet vermelerini sağlamak da bu
Meclisin görevidir.
Belediyelerde norm kadro uygulanmaya başlandı. Bu
kadronun, artık, maaşları belli, sınırları
bellidir. Hükûmet, genel bütçeden, yani genel bütçeden bu belediyelerde
çalışan personelin maaşını ve bazı özlük
haklarını, primlerini ödeyerek belediyelerde çalışan hem
işçileri hem memurları hem de belediye başkanlarını
ciddi manada rahatlatacaktır. Onun için bunu özellikle dikkatinize
sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ertuğrul, lütfen
tamamlayınız.
OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) Değerli milletvekilleri,
şu anda Maliye Bakanlığı bir uygulama yapıyor. AKP
Biz hep adaletli davranıyoruz, herkese eşit davranıyoruz.
diyorlar ama yaptıkları uygulama: Şu anda kasaba belediyelerine
Maliye Bakanlığından hibe olarak para gönderiliyor ama
gönderdikleri belediyelerin hepsi AKPli belediyelerdir, diğer muhalefet
partilerinden olan belediyelere maalesef hiçbir şey gönderilmiyor. Bu,
Aksarayın belediyelerinde de böyle, Türkiyenin genel belediyelerinde de
böyledir. Oradaki insanımız da bu ülkenin insanları, onlar da
bundan yararlanmak istiyor. En basit: Ufak belediyelere AKPden 17 milyar
gönderiliyor; bazı muhalefet belediyelerine 6 milyar, bazılarına
ise hiçbir şey gönderilemiyor.
Yani adaletinizi kömür dağıtmada, gıda
dağıtmada yapıyorsunuz, Partinize oy verdikleri veya
vermediklerine göre değerlendiriyorsunuz. Onun için artık şu
insanımıza, hizmet vermeye gayret ettiğiniz bu Türk milletine
yapacağınız hizmetleri daha adaletli yapmanızı
öneriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ertuğrul.
OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) Sayın Başbakanın
bugün valiler toplantısında ifade ettiği Birlik beraberlik
olalım. diyor. Valilerle oturup bakıyorsunuz,
dağıtılan kömürde de, dağıtılan gıdada da
BAŞKAN Sürenizi de fazla verdim Sayın Ertuğrul.
OSMAN ERTUĞRUL (Devamla) Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Kabul edilen önergeyle birlikte 12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
13üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır ancak
okutacağım üç önerge aynı mahiyettedir.
Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım; önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının 13üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının 13üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ahmet
Yeni
Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 13. maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Bülent
Baratalı |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Trabzon |
İzmir |
Malatya |
|
Şevket
Köse |
|
Turgut Dibek |
|
Adıyaman |
|
Kırklareli |
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili,
önerge üzerinde söz talep etmişlerdir.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; bir önceki maddede, daha yasa
başlamadan, bu yasa Komisyondayken, Komisyonda şahsım adına
bir önerge vermiştim ve yasa başlamadan, iktidar partisi önergeleri
kapatıyor diye, yine şahsım adına, kapanmadan acaba kapatmayabilir
miyim diye önerge verdim ama yakalayamadım,
kapatılmıştı önergeler. Grup adına verdik o
önergemizi, Sayın Hamzaçebinin konuştuğu önerge. Orada
şunu demiştik: Nüfusu 10 binin altındaki belediyelerin
borçlarını belli bir süreye yayarak, bu belediyeleri, hangi partinin
belediyesi olursa olsun
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Başkanım şefaat
istemeyin, bunlar şefaat etmezler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Burada, yani o kadar
adilane, o kadar, çok dürüstçe bir öneri getirmiştik. Şimdi, tabii,
önergede önerge sahibi bendim fakat Sayın Grup Başkan Vekilinin
önergesini gördükten sonra ben dedim ki Konuşamam. Çünkü elim
ayağım çekildi. Ne konuşayım? dedim. Bir tarafta 4
milyar, bir tarafta minicik belediyelerin küçük borçları için
getirdiğimiz bir öneri. Onu reddediyorsunuz, öbürünü kabul ediyorsunuz.
Eğer bu adaletse
(MHP sıralarından Orada ihale var. sesleri)
Yani ne söyleyeyim arkadaşlar?
Şimdi, bir kere, elinizde bir yüzde 40 kesinti
olanağı var, bir yüzde 40 daha var, şimdi yüzde 60 getiriyorsunuz.
Yani diyorsunuz: Biz belediyelerin tüm gelirlerini kesebiliriz. Ama Ankara
Büyükşehir Belediyesinin, bu önergeyi vermekle, o vadesi geçmiş ve
vadesi gelecek borçlarını eski borç olarak yorumluyorsunuz,
1/3/2010dan önceye alıyorsunuz ve bu getirdiğiniz yasayla yüzde
60lık aldığınız yetkinin dışına
çıkarıyorsunuz. İşte, hak mı, adalet mi?
Yine, tabii, belediyelerin konusu gelmişken, belediyelere
Türkiyede eşit hizmet etmelisiniz, eşit para vermelisiniz. Orada
yaşayan insanlara eşit
Gene söylüyorum: Şanlıurfa
halkının vebalini kim ödeyecek? Gene söylüyorum: 600 bin nüfuslu
Şanlıurfa halkının vebalini kim ödeyecek? Siz 1e 4,5 para
veriyorsunuz büyükşehirlere, 1e 4,5. Gene söyleyeceğim, siyasi
yaşamımın sonuna kadar bu düzelmezse bundan bahsedeceğim.
350 bin nüfuslu -şehir ismi vermek istemiyorum çünkü artık
utanıyorum- büyükşehir diye, bir ile siz yılda 160 milyon para
vereceksiniz, yılda. Siz 600 bin nüfuslu bir Şanlıurfaya
yılda 80 bin lira vereceksiniz. Bu hak mıdır, adalet midir?
Yine aynı şekilde özel idareler... Akyazı ilçesini
siz Sakarya Büyükşehir Belediyesine bağlayacaksınız, 35
kilometreye büyükşehir diyeceksiniz. Akyazı-Sakarya
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Olsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Gurur duyarım.
Bir dakika,
Ben, bir kez daha hepinizi büyükşehirler konusunda 1e 4,5
verdiğiniz... Kocaelinde bir tane köy mü kaldı Fikri Bey, orada
konuşuyorsunuz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Ne güzel işte.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bir tane köy mü
kaldı? Tamam efendim, niye veriyorsunuz demiyorum. Beyefendi, bakın,
niye veriyorsunuz demiyorum, benim de hakkımı verin diyorum. Ne
güzel. Diyorsunuz, tabii, böyle konuşursunuz, ben de aynı
koşulda olsam, ben de Ne güzel derim.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Ne güzel işte. Daha ne
istiyorsun?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yapmayın yahu!
Yapmayın Allah aşkına yahu! Özel idareden ne kadar pay
alıyorsunuz? Özel idare, köylülere hizmet... Hangi köye hizmet
götürüyorsunuz?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Hepsine gidiyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Köyünüz mü var sizin?
Köyünüz mü kaldı sizin?
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) KÖYDESten haberin yok mu
Mevlüt Bey?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Benim her şeyden
haberim var.
Ben, bir kez daha belediyeler konusunda şu yapmış,
bu yapmış... Mesele bir adaletsizliği gidermekse bir kez daha...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
...Ankara Belediyesine gösterdiğiniz şu çok hüsnükabulü
tüm belediyelere göstermenizi arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sefa Sirmenin
pisliğini temizlemeye çalışıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Metnin bütünlüğü bakımından uygun görülmüştür.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde dört adet önerge vardır.
Önergeleri geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alıyorum.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici
1inci maddesinde geçen Kanunu uyarınca ibaresinin Kanunu hükümlerince
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici
1inci maddesinde geçen Kanunu uyarınca ibaresinin Kanunu hükümlerince
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Yeni
Samsun
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 463 sıra sayılı
tasarının Geçici Madde 1- birinci fıkrasındaki tahsil
edilmiş tutarlar iade edilmez ibaresi tahsil edilmiş tutarlar iade
edilir olarak değiştirilmiştir. Arz ve teklif ederiz.
|
Hasan
Çalış |
Prof. Dr. Akif
Akkuş |
Erkan Akçay |
|
Karaman |
Mersin |
Manisa |
|
Nevzat Korkmaz |
Reşat
Doğru |
Ahmet Duran
Bulut |
|
Isparta |
Tokat |
Balıkesir |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının Çerçeve 13 üncü
maddesinde yer alan Geçici 1. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M.Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Bülent
Baratalı |
|
Trabzon |
Malatya |
İzmir |
|
Turgut Dibek |
Ali İhsan
Köktürk |
İsa Gök |
|
Kırklareli
|
Zonguldak |
Mersin |
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Başkan, 12nci maddeyle ilgili Meclise bilgi vermek istiyorum
eğer müsaade ederseniz.
BAŞKAN Önce, önergeye katılıyor musunuz
Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyorum Sayın Başkan.
Açıklama yapabilir miyim Sayın Başkan?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Bülent Baratalı
konuşacak.
BAŞKAN Bülent Baratalı, İzmir Milletvekili,
buyurun.
BÜLENT BARATALI (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önerge üzerinde konuşmak için söz
aldım. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen
dönemde olduğu gibi bu dönemde de bir AKP klasiğiyle karşı
karşıyayız. Şimdi, biz hep beraber bu kanun üzerinde günlerce,
saatlerce, gece yarılarına kadar çalıştık, önergeler
verildi ve tasarı bu hâliyle temel kanun olarak önümüze geldi. Şimdi
son dakika golleriyle, emeklilerin arkasına saklanarak, siz, bu önergeyle,
az önce konuşulan önergeyle, çok sorumsuzca, kamu kaynaklarını
her bulunduğu görevde kötü harcamış, kötü yönetmiş bir
belediye başkanının asgari 1 milyar dolarlık bir borcunu
tekrar ortaya getiriyorsunuz. Bunu, son derece, Parlamentonun çalışma
biçimine ve yöntemine yakıştıramadığımı
buradan ifade ediyorum. Bu, daha önce de oldu; işte şu saatlerde,
bakın şu anda saat on ikiye geliyor ve son dakika önergesi ve son
dakika golüyle, hakikaten başkente karşı görevlerini yapamayan,
her konuda, teknoloji konusunda, yönetim konusunda sınıfta
kalmış, belediyelerin 14,5 milyar TLlik borcunun en azından
4,631 milyar TL borcunu yapmış olan bir belediyeyi burada, şimdi
temize çıkarmaya çalışıyorsunuz. Bunu son derece
yanlış buluyorum. Zaten İzmit Belediyesi ile Ankara
Büyükşehir Belediyesinin borçları, değerli arkadaşlar,
belediye borçlarının yarısını burada
karşılıyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) İzmit mi?
BÜLENT BARATALI (Devamla) Bu da yetmezmiş gibi
Sekiz
senedir İzmit Belediyesi sizin elinizde, Kocaeli Belediyesi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Nereden gelmiş İzmitin borcu?
BÜLENT BARATALI (Devamla) Sizin elinizde belediye sekiz senedir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Nereden geldi Kocaelinin borcu?
BÜLENT BARATALI (Devamla) Sekiz senedir sizin elinizde. Herkes
nereden geldiğini biliyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sefa Sirmenden gelen borç.
BÜLENT BARATALI (Devamla) Herkes biliyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sefa Sirmenin hediyesi.
BÜLENT BARATALI (Devamla) Herkes biliyor değerli
arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen hatibe söz
atmayalım.
BÜLENT BARATALI (Devamla) Bu da yetmezmiş gibi, şimdi
Sayın Bayraktarın bir kanun teklifi var, bu kanun teklifine göre,
kent içindeki boş arsalar, araziler, sahipli bile olsa -eğer bu
şekilde biterse-belediyeler tarafından el konacaktır. Peki, daha
sonra ne olacak?
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Yanlışlarınızı hâlâ temizleyemedik.
BÜLENT BARATALI (Devamla) Sizin
yanlışlarınız duble yanlışlar Sayın
Kacır. Siz yanlış olduğunu söyleyin!
Daha sonra bu yasanın 2nci maddesi var. Bakın,
belediyeleri kaynaksız bırakan, Anayasanın 127nci maddesine
göre belediyelere verilen görev ve sorumlulukları yerine getirmek için
yeterli kaynağı vermeyen iktidar 2nci maddede şöyle bir yetki
aldı değerli arkadaşlar, birinci bölümde: Belediyeler
borçlarını, hazineye veya diğer kurumlara arsa veya arazi vermek
suretiyle ödeyecektir. Yani şimdi, belediyeleri hem zor durumda
bırakıyorsunuz hem hizmet getirmez hâlde bırakıyorsunuz,
arkasından diyorsunuz ki: Siz borçlandınız, biz size para
vermedik ama gelin şu arazinizi bize verin, bu borçlarınızı
ortadan kaldıralım. Değerli arkadaşlar, bu,
çağdaş bir anlayışa kesinlikle sığmayan bir
anlayıştır. 2nci maddeye bakarsanız bunu da görürsünüz.
Ben buradan Sayın Bakana, konuşmamın
başında Sayın Bakan, hazineye, maliyeye bu kadar borcu olan bir
belediyenin neden üzerine gitmiyorsunuz? diye sordum, ondan sonra böyle bir
önerge geldi önümüze. Ben de bunu değerli milletvekili
arkadaşlarımın takdirine bırakıyorum ve tekrar
söylüyorum: Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçlarını böyle
öteleyeceğinize, böyle affedeceğinize gelin özel bir kanun
çıkaralım, Ankara Türkiye'nin başkentidir. Genel bütçe vergi
gelirlerinden Ankara Büyükşehir Belediyesine biraz daha fazla para
verelim. Bu yapılan iş daha namuslu bir iştir, bunu buradan ifade
ediyorum. Yani kanuna dolanarak, borcu affederek, bunu görmezden gelerek,
tahsil etmeyerek bunu yapacağımıza, inanın, getirin bir
yasa teklifi ben de imzalayacağım. Başkent olması nedeniyle
Ankara Büyükşehir Belediyesine daha fazla imkân tanıyalım. Bunu
da buradan taahhüt ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 463 sıra sayılı
tasarının Geçici Madde 1- birinci fıkrasındaki tahsil
edilmiş tutarlar iade edilmez ibaresi tahsil edilmiş tutarlar iade
edilir olarak değiştirilmiştir. Arz ve teklif ederiz.
Hasan
Çalış (Karaman) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Başkan, şimdi Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazine
garantili dış borcu vadesi, daha doğrusu 2009 üçüncü çeyrek
itibarıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi hazine garantili
dış borcu tam sıfır. ASKİnin 36 milyon dolar, Adana
Büyükşehir Belediyesinin 205 milyon dolar, Antalya Büyükşehir
Belediyesinin 87 milyon dolar
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Rakamlar doğru mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Devam ediyor: Bursa 68 milyon dolar, BUSKİ 102 milyon dolar,
Eskişehir 169 milyon dolar, İstanbul 124 milyon dolar, İzmir 55
milyon dolar, Kayseri 102 milyon dolar, Mersin 68 milyon dolar.
Sadece bu değil, eğer vadesi henüz gelmemiş hazine
alacak stokuna bakarsanız, yine Adananın 518 milyon lira,
Adapazarının 273 milyon lira, Ankaranın 137 milyon lira,
Antalyanın 101 milyon lira.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) En çok Adana.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Dikkat ederseniz, çok değişik partilerden çok değişik
miktarlarda rakamlar var, henüz vadesi gelmemiş hazine alacağı
veya hazine garantili dış borç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ankaraya özgü bir düzenleme söz konusu değildir
değerli arkadaşlar. Hakikaten, Ankaraya özgü bir düzenleme söz
konusu değildir; bundan Eskişehir de, bundan Antalya da, bundan
İzmir de, bundan bütün büyükşehir belediyelerimiz
yararlanacaktır. Burada Ankaraya özgü herhangi bir düzenleme yoktur. Yani
bilinmesinde yarar görüyorum, gerçekten de Ankara Büyükşehir Belediyesinin
hazine garantili sıfır. Ha, ASKİye, ona da bakarım
isterseniz ama çok da zamanınızı almak istemiyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan, önergeye katılıyor
musunuz?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Önergeye katılmıyorum Sayın Başkanım.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Bakan, Komisyonda niye
görüşülmez de böyle gelir bunlar?
OKTAY VURAL (İzmir) Bu açıklamanın önergeyle ne
alakası var? Önergeyle ilişkisini kuramadım da.
BAŞKAN Karaman Milletvekili Hasan Çalış.
Buyurun Sayın Çalış.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının geçici
1inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili
görüşlerimizi belirtmek üzere söz aldım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlar, geçici madde 1de işsizlik
sigortasından 1/10/2008 ile 1/9/2009 tarihleri arasında işsizlik
ödeneği alan işsizlere damga vergisi, vergi cezası, gecikme
zammı, gecikme faizi yönlerinden âdeta bir af getirilmektedir. Hayat
şartlarının her geçen gün zorlaştığı,
işsizlik sigortalılarına verilen ödeneğin de yetersiz
olduğu ortadayken yapılan bu uygulama doğru ama yetersizdir.
Bunun yanında, tahsil edilen tutarların iade edilemeyeceğinin
hüküm altına alınması ise yanlış bir uygulamadır.
İşsizlik sigortası yönünden, keseneği kesilmiş olan
işsizler yönünden haksız bir uygulamadır. Biz önergemizle bu
haksızlığı gidermeyi amaçladık. Tahsil edilen
tutarların geri verilmesi ya da gelecek aylarda yapılacak ödemelere
ilave edilmesi uygun olur ve haksızlığı giderir.
Kıymetli arkadaşlar, İşsizlik Sigortası
Fonu, Türkiyenin dünyada işsizlikte ilk sıralarda olduğu
günümüzde artık çok daha önemli hâle gelmiştir. Sayın
Hükûmetinizin âdeta eli kolu hâline gelmiştir, bir ümit kaynağı
hâline gelmiştir ama bugüne kadar ben bu kürsülerden, bu fonu
oluşturan 57nci Cumhuriyet Hükûmetine teşekkür edildiğini
duymadım. Âdeta, oluşturulan bu İşsizlik Sigortası
Fonunu, Hükûmetin, açıklarını kapatmak,
bulamadığı ödeneklere ödenek kaydırmak ve amacı
dışında kullanmak gibi bir fon hâline getirdiğini hep
beraber görüyoruz, hep beraber yaşıyoruz. Mesela, yedi
yıldır kaynak bulunamamış olan GAP için, geri ödenmemek
üzere kaynak transferi gibi, kriz nedeniyle işverenlere
sağlanması gereken kaynakları işsizler için
ayrılmış olan bu fondan karşılamak gibi, gerçekten, bu
Sigorta Fonunun oluşturuluş amacına çok aykırı bir
şekilde uyguladığınızı, uygulandığını
görmekteyiz.
Değerli arkadaşlar, ekonomik krizin teğet
geçtiğini iddia ediyorsunuz ama Türkiye, reel sektörün dünyada en çok
sarsıldığı, işsizliğin dünyada en ciddi
hissedildiği bir ülke hâline gelmiştir. TÜİK işsizlik
rakamlarına, iş bulma ümidini kaybetmiş olan işsizleri ve
gizli işsizleri de eklersek, gerçekten, Türkiyenin işsizlik tablosu
-elimizi vicdanımıza koyarsak- çok vahimdir değerli
arkadaşlarım. Şehirlerdeki işsizlik, genç
işsizliği çok üzücü boyutlara ulaşmıştır.
Artık, sokakta gördüğümüz her 4 kişiden 1isi işsizdir, her
3 üniversite mezunundan 1isi işsizdir.
Kıymetli arkadaşlar, gerçekten, günlerce siftah edemeyen
sanatkârlar bugün gizli işsiz hâline gelmiştir. Günlerce siftah
edemeden iş yerini açan esnaf gizli işsiz hâline gelmiştir.
TÜİK kayıtlarında çiftçi görünen köylüler, maalesef, uygulanan
yanlış politikalardan dolayı bugün gizli işsiz hâline
gelmiştir. İşsizlikle başımızın bu kadar
dertte olduğu bir dönemde böyle bir fonu amacı dışına
çıkarmak
Gerçekten, Sayın Hükûmeti bu konuda ben düşünmeye
davet ediyorum, AKPyi düşünmeye davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çalış, lütfen
tamamlayınız.
HASAN ÇALIŞ (Devamla) Teşekkür ediyorum Başkan.
Kıymetli arkadaşlarım, maalesef teğet
geçtiğini iddia ettiğiniz kriz vatandaşa teğet
geçmemiştir, bomba etkisi yapmıştır, vatandaşı
perişan etmiştir. Bugün işsizlerin, işçilerin Sayın
Hükûmetinizden, Sayın İktidarınızdan beklediği
şudur: Bu fonu öncelikle amacı doğrultusunda kullanın.
Örnek aldığınız, örnek gösterdiğiniz ülkelerde
olduğu gibi, işsiz kalan işsizlere İŞKURun yeni bir
iş gösterdiği zamana kadar yeterli miktarda maaş ödeyen,
işsizlik ödeneği ödeyen bir kurum hâline getirelim hep beraber.
Kıymetli arkadaşlar, her konuda iddialıyız ama
ben sizlerin gerçekten bu fonu boşaltma konusunda iddialı
olmanıza hayret ediyorum.
Kıymetli arkadaşlar, tasarının
hayırlı olmasını diliyorum. Önergemize de desteklerinizi
diliyorum. Saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Çalış.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Şimdi, bu önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici
1inci maddesinde geçen Kanunu uyarınca ibaresinin Kanunu hükümlerince
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Yeni
Samsun
BAŞKAN İkinci önerge imza sahibini de okutuyorum:
Ahmet Aydın (Adıyaman)
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tekniği bakımından uygun görülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 2 üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri
geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
463 sıra sayılı tasarı ve tekliflerin Geçici
2. maddesinin 1. paragrafının son bölümünde yer alan
Kanunun
yayımı tarihi itibarıyla tahakkuk ettirilmiş sayılarak
1 ay içinde ödenir
cümlesinde yer alan 1 ay düzenlemesinin yerine 45 gün
düzenlemesinin yapılmasını arz ederiz.
|
Erkan Akçay |
Nevzat Korkmaz |
Mithat Melen |
|
Manisa |
Isparta |
İstanbul |
|
Ahmet Kenan
Tanrıkulu |
Emin Haluk
Ayhan |
|
|
İzmir |
Denizli |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici
2nci maddesinde geçen bir ay içinde ödenir ibarelerinin iki ay içinde
ödenir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici
2nci maddesinde geçen bir ay içinde ödenir ibarelerinin iki ay içinde
ödenir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Yeni
Samsun
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının çerçeve 13 üncü
maddesinde yer alan Geçici 2. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Bülent
Baratalı |
|
Trabzon |
Malatya |
İzmir |
|
Ali İhsan
Köktürk |
Turgut Dibek |
İsa Gök |
|
Zonguldak |
Kırklareli |
Mersin |
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, ben konuşacağım.
BAŞKAN Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi önerge
üzerinde söz istemişlerdir.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce, Sayın Maliye Bakanının
açıklamalarını dinledim. Ben, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin borçlarına ilişkin olarak hazine raporundan
rakamları sizlerin dikkatine sunmak istiyorum.
Hazinenin, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde yerel yönetimlerden
vadesi geçmiş 7,2 milyar TL alacağı bulunmaktadır. Bu 7,2
milyar TLlik alacağın tek başına 4,2 milyar TLsi, yani
yüzde 58i Ankara Büyükşehir Belediyesine, EGOya ve ASKİye aittir.
Birinci olarak bunu tespit edelim. Ankara Büyükşehir Belediyesi bugüne
kadar bu borçlarını ödememiştir, ödememektedir ve ödeme niyeti
yoktur. Bugüne kadar açık bir şekilde Hükûmet tarafından
kollanmıştır. Birinci olarak benim ifade etmek istediğim
husus budur. Bu önerge gündeme geldiğinde, yine son dakika önergesi
olarak, bu çerçevede bunu belirtme ihtiyacı duydum.
Hazine garantili dış borç stokuna ilişkin olarak
Sayın Bakan bilgi verdiler. Yani vadesi gelmemiş hazine
alacaklarına ilişkin olarak bu düzenlemenin
yapıldığını ifade etti. Bu çerçevede hazinenin 1,1
milyar dolarlık bir alacağı var, bir alacak stoku var. Bunun
henüz vadesi gelmiş değil ama vadesi geldiği hâlde ödemeyen
olursa ondan yapılacak kesintiye ilişkin olarak yüzde 40lık bir
sınır getirdiklerini ifade ettiler ama benim biraz önce söylediğim,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin toplam yerel yönetim borçları
içerisindeki 4,2 milyar TLlik borcu durmaktadır. Bugüne kadar bunun
tahsilatı gerçekleşmemiştir.
Ankara Büyükşehir Belediyesine gaz dağıtım
ihalesi verilmiştir, bunun parası kendisine hediye edilmiştir.
Onu da yüzüne gözüne bulaştırmış, becerememiştir,
garip ihaleler yapılmıştır, süre verilmiştir alan
kişiye, yargıya gitmiştir. Tuhaf bir şekilde kamuoyundan
gizli bir iş yapılmıştır. Hâlâ o ihalenin ne
olduğunu da kimse bilmemektedir, Sayın Maliye Bakanı bilgi
verirse mutlu olurum.
Şimdi, bütün belediyelerden bu kadar ciddi bir kesinti
yapılması bu hükümle sağlanırken
Ankara Büyükşehir
Belediyesini örnek veriyorum, çünkü kamuya, hazineye olan yerel yönetim
borçları içerisinde yüzde 58lik bir paya sahip Ankara Büyükşehir
Belediyesi. Yoksa, Ankara Büyükşehir Belediyesi iktidar partisinden diye
bu örneği veriyor değilim. 7,2 milyar TLlik hazine
alacağının tek başına yüzde 58inin tarafı Ankara
Büyükşehir Belediyesiyse, bizim getirilen bu hükmü bu belediye
çerçevesinde tartışmamız kadar doğal bir şey olamaz.
Onun bu borçlarını yüzde 40lık sınır içine oturtup
yüzde 40ın dışında ondan hiçbir kesinti yapmazken, ufak
tefek borçları için -Ankara Büyükşehir Belediyesiyle kıyas kabul
edilmeyecek düzeydeki belediye borçları için- onun zaten
kısıtlı olan bütçesinin yüzde 40ını alıp
götürmek hakkaniyete uygun değildir.
Benim ifade etmek istediğim anlayış budur. Bunu
dikkatinize sunmak için söz aldım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim. İkinci önergenin imza sahibini
okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının Geçici
2nci maddesinde geçen bir ay içinde ödenir ibarelerinin iki ay içinde
ödenir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
BAŞKAN İkinci önerge imza sahibini de okutuyorum:
Ahmet Yeni (Samsun)
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Başkan, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
borçlarını Maliye olarak biz 6183e göre takip ediyoruz. Burada üç
işlem yaptık şu ana kadar. 2003-2009 yılı döneminde
yaklaşık 877 milyon lira tahsil ettik. Tabii, Başkent
Doğalgaz Dağıtım Şirketini de Büyükşehir
Belediyesinden alıp Özelleştirme İdaresine devrettik.
Satışından elde edilecek geliri de borçlarına mahsup
edeceğiz.
ASKİ, tabii, mahkemeden ihtiyati tedbir kararı
aldığından dolayı biz kesinti yapamıyoruz. Yani Maliye
Bakanlığı olarak, diğer belediyelere ne uyguluyorsak Ankara
Büyükşehir Belediyesine de mevcut mevzuat ve kanunlar çerçevesinde
Çünkü
Başkent Doğalgazla ilgili daha önce bir kanun
çıkarılmış, o kanun çerçevesinde o süreyi beklemek zorunda
kaldık ama süre biter bitmez ilk yaptığımız şey,
onu alıp Özelleştirme İdaresine verdik, Özelleştirme
İdaresi de şu anda tabii ki şirketi satışa
hazırlıyor.
Katılamıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun uygulanmasında kolaylık sağlaması
bakımından uygun görülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
463 sıra sayılı tasarı ve tekliflerin Geçici
2. maddesinin 1. paragrafının son bölümünde yer alan
Kanunun
yayımı tarihi itibarıyla tahakkuk ettirilmiş sayılarak
1 ay içinde ödenir
cümlesinde yer alan 1 ay düzenlemesinin yerine 45 gün
düzenlemesinin yapılmasını arz ederiz.
Nevzat
Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Nevzat Korkmaz, Isparta
Milletvekili, söz istemiştir.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Başbakanın Bizi
teğet geçti. dediği ekonomik kriz gittikçe ezici
ağırlığını hissettirirken ocaklara incir
ağacı dikmeye devam ediyor. Nasıl oluyor? Milletimizin güçlü
sosyokültürel yapısı, yardımlaşma ve dayanışma
duyguları ve hepsinden önemlisi, Müslüman Türk aile yapısı
çözülmekte, dükkânlar, fabrikalar kapanmakta, insanlar işsiz kalmakta, suç
ve suçluluk oranları artmakta, maalesef hapishaneler dolmaktadır.
Bunu, ben değil, rakamlar söylemektedir. İşsizlik
cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar en yüksek seviyelere
çıkmıştır, her 4 gençten 1i işsiz duruma
düşmüştür, son bir yılda işten
çıkarılanların sayısı 1 milyonu
aşmıştır ve AKP bu felaketi sadece seyretmektedir.
Hiç pembe tablolar çizmeyin. Bakın, her yerde esnaf
odaları seçimleri yapılıyor. Gidin oralara, sorun
yaptığınız tahribatı. 64 bin iş yeri
kapanmış, karşılıksız çek tutarı milyarlarca
doları bulmuştur. Hapishaneler bozulan iş hayatı yüzünden
ağzına kadar doludur, kadınlar kocalarından, evlatlar
babalarından ayrı düşmektedir. Evet Sayın Başbakan,
analar ağlamaktadır ve bunun müsebbibi siz ve sizin
uyguladığınız ekonomik politikalardır. Seksen
yılda ülkemiz, 150 milyar dolar, AKP İktidarında ise yedi
yılda 300 milyar dolar borçlanmıştır. Borç yiğidin
kamçısıdır. diyen Sayın Başbakan, son yedi yılda
Türkiye'nin 225 milyar dolar faiz ödediğini söylemek durumundadır. Bu
parayla, değerli arkadaşlar, altmış tane Atatürk
Barajı yapılabilirdi. Oysa Sayın Erdoğan bir tek büyük
baraj, santral ya da tesis kurmamıştır.
Kendilerini Ülkeye çağ atlattık. diye kamuoyuna takdim
edenlere şu vereceğim rakamlar Hadi oradan yalancı pehlivan.
demektedir. Şu rakamlara lütfen dikkat buyurunuz: Ülkemiz 1923-2003
arasında yani seksen yılda her yıl ortalama yüzde 4,7
büyümüştür. Peki, neredeyse asrı saadet dönemi diyerek milletimizi
uyuttuğunuz döneminizde, son yedi yıldır kalkınma
hızı ne kadardır? Yüzde 3,9. Aynı dönemde bizim
ayarımızdaki ülkeler yüzde kaç büyümüştür? 7,2. Türkiye rahmetli
Menderes döneminde yüzde 7,2, kendinizi benzetmekle övündüğünüz Sayın
Özal döneminde yüzde 5,1, hakkında koca koca konuştuğunuz
Sayın Demirel zamanında yüzde 6,3 büyümüştür.
Şu rakamlara bakınca kendisini file benzetmek isteyip
sürekli şişen kurbağanın patlaması gibi hazin bir son
olacak korkarım sizinkisi.
Başka bir rakam vereyim size: AKPnin yedi yıllık
Hükûmeti döneminde yaklaşık 50 milyar dolar özelleştirme, 300
milyar dolar dış borç ve 550 milyar dolar da vergi gelirleri
kullanılmıştır, yaklaşık 1 trilyon dolar,
yanlış duymadınız, 1 trilyon dolar. 81 vilayetimiz var,
bölersek 1 trilyonu 81e -hepimiz aynı zamanda bir ili temsil ediyoruz
burada- her ile 12-13 milyar dolar pay düşmektedir değerli
milletvekilleri. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Önce, önce kendinize
sorun çünkü ilinize gittiğinizde bu soruyu sizlere soracaklar.
Bırakın 13 milyar, 10 milyar, 5 milyar, hatta 2 milyar dolar ilinize
girmiş midir? Bu paralar ilinizin ekonomisine girse eğitim,
sağlık, altyapı, işsizlik gibi sorununuz kalır
mıydı? Nereye gitti bu paralar?
Bankaları yabancılara satmayın. dedik. Ne
yaptınız? Hepsini neredeyse öldüm fiyatlarına blok
satış şeklinde yabancılara sattınız. Bugün
borsada dolaşan kâğıtlarla birlikte bankaların yüzde 50si
yabancıların kontrolüne geçmiştir. Sonra ne olmuştur?
Ülkedeki ticaret yabancıların eline geçmiştir, yerli ve
yabancı pazarları kaybetme riskleriyle karşı
karşıya kalmışızdır.
Bu konuda, değerli milletvekilleri, sıkıntı
çok ancak vakit yok. Son derece büyük önem arz eden bankacılık ve
finans sektörünü ciddiye almanızı, aksi takdirde lokomotif olan
sektörün ekonomiyi çökertmenin de müsebbibi olabileceğini sizlere
hatırlatıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.06
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.13
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 53üncü Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
463 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarıya geçici madde eklenmesine ilişkin bir önerge
vardır; önergeyi okutup işleme alacağım.
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı yasa
tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz
ederiz.
Geçici Madde 3- Bu kanunla yürürlükten kaldırılan 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü hakkındaki
kanunun 58. maddesinin üçüncü fıkrasının hükmü, şu anda
yargıda olup da hakkında tahsilatın durdurulmasına karar
verilmiş kamu alacakları hakkında esas hakkında karar
verilinceye kadar devam eder.
|
Kamer Genç |
Harun Öztürk |
Ergün
Aydoğan |
|
Tunceli |
İzmir |
Balıkesir |
|
Muharrem
İnce |
|
Şahin
Mengü |
|
Yalova |
|
Manisa |
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kamer Genç, Tunceli
Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 463 sıra sayılı Yasa Tasarısına bir
geçici madde eklenmesine ilişkin olarak verdiğimiz önerge üzerinde
söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Bu kanun tasarısı perşembe günü daha
basılıp dağıtılmamıştı, gündeme
alındı. Ben, perşembe günü kanun tasarısını
aradım bulamadım, cuma günü de Tunceliye gittim,
dolayısıyla kanun elimize geçmedi. Ben Tuncelideyken önergeler
kapatıldığı için, bir geçici madde nedeniyle söz
almış bulunuyorum.
Bu verdiğimiz önergenin mahiyeti şu: Şimdi, 6183
sayılı Amme Alacakları Kanununun 58inci maddesine göre,
yürürlükteki bugünkü maddesine göre, bir kamu alacağı hakkında
itiraz edilirse, bu itirazla ilgili teminat gösterilirse, bu teminat tahsilatı
durduruyor. Bu 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda
buna paralel bir hüküm olmadığı için
Bu konuda
değişik hükümler verilmiş ama bu 6183 sayılı Kanunun
58inci maddesinin bu hükmü, bence, insanlar için, mükellefler için bir
garanti. Çünkü zalim iktidarların, daima, kendisine yâr olmayan
kişileri ezdikleri bilinen bir durumdur. Yani diyorlar ya:
İşte, Allah, şeytanın şerrinden ziyade, zalim
iktidarın şerrinden kurtarsın insanları.
Şimdi, mesela, ben düşünüyorum: Bunu niye alelacele
kaldırdınız? Mesela, şimdi, Doğan Grubunun şu anda
ihtilaflı vergi alacakları var. Acaba, bu hükmü kaldırmakla
hemen onun üzerine mi gitmek istiyorsunuz veyahut da işte,
iktidarınız zamanında size karşı çıkan
birtakım iş sahiplerinin
-şimdiye kadar pek de karşı çıkan yok ya- üzerinde
bunları bir baskı aracı olarak mı kullanmak istiyorsunuz?
Onun için, dedik ki: Yani bunu, kanunu hemen yürürlükten
kaldırırsanız
Kaldırmayalım. Daha doğrusu,
şu anda idari yargıda veya herhangi bir yargıda olup da
hakkında tahsilatın ertelenmesi kararı verilmiş kamu alacakları
için bu konuda yargı karar verinceye kadar bunun devam etmesi. Bizim
geçici maddemizin anlamı bu.
Zaten, bence, bu hüküm, aslında, doğru bir hüküm. Çünkü
idarenin tek taraflı olarak verdiği büyük, yüklü miktardaki
cezaların bir yargı denetiminden geçerek, süzgecinden geçerek,
hakikaten bunlar doğru mudur yanlış mıdır konusunda
vatandaşın da bir güvence olması lazım. Çünkü idare
bunları bir tahsil edip de, ondan sonra, sonradan, karar sonucunda bunda
vatandaşın haklı olduğu ortaya çıkarsa burada vatandaş
büyük bir mağduriyete düşer. O itibarla, dedik ki, işte, bu
hüküm bence kaldırılması yerinde değildir.
Şimdi görüyoruz işte, Ankara Belediyesinin 4,2 katrilyon
borcu var, vadesi geçmiş borcu var, bugünkü siyasi iktidar bunu tahsil
etmiyor, bir yandan da çıkıyor, haktan adaletten bahsediyor. Senin
artık haksız, adaletsiz, keyfî, Allah tanımaz, kul tanımaz
bir yönetim sergilediğin işte bu durumda ortaya koyuyor.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, bu ifadelere itiraz
ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Dolayısıyla, yani, ben niye
diyorum, Allah insanları şeytanın şerrinden ziyade,
işte AKPnin şerrinden kurtarsın. Diye? Onun için diyorum.
Çünkü bu kadar keyfîlik olmaz.
AHMET YENİ (Samsun) Allah senin şerrinden korusun.
KAMER GENÇ (Devamla) Bir yanda 4,2 katrilyon, sen, devletin
alacağını tahsil etmiyorsun, ondan sonra, ben görevimi yapmaktan
bahsediyorum
Zaten siz iktidardan düştükten sonra bunların hepsi
sizin için çok büyük cezai sorumluluklar doğuracak sonuçlardır. O
bakımdan, maalesef, bugünkü iktidar bu durumda
Mesela şimdi o kadar keyfîlikler var ki. Bir, bütçeye
baktım, gizli hizmet giderleri diye bir gider var, Tayyip Beyin
harcadığı. 2008 yılında 5,2 trilyon lira, 2009
yılında 634 trilyon lira. Gizli hizmet ödenekleri. Nereye gitmiş
bu gizli hizmetler?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Gizli, gizli
KAMER GENÇ (Devamla) Gizli hizmet işte. Nereye gittikleri
belli, kimlere gittikleri belli.
Onun için, değerli milletvekilleri, maalesef, devri
iktidarınızda, bu devirde Türkiye'nin hayrına sayılabilecek
hiçbir iş yapılamadı. Ayrıca da, işte, bu kadar, bir
yerden, 4,2 katrilyon devlet alacağını tahsil etmezken, bir
memura verdiğiniz 60 lira için şimdi çıkacaksınız, vay
efendim, biz emekliye şu kadar para verdik
Ya, şimdi sen bir adama
50 lira maaş veriyorsan, o 50yi 100e çıkardığın
zaman yüzde 100 ben zam ettim dersin ama sonuç ne? Yani, 50 milyon zam etmekle
insanlar övünmemesi lazım. Ama maalesef, devri iktidarınızda,
böyle hep, vatandaşın gözünü boyayarak, vatandaşı
kandırarak insanlara bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla)
hizmet ettiğinizi,
kandırdığınızı zannediyorsunuz ama tabii böyle
büyük bir basın baskısı var. İşte büyük basın
patronlarına büyük ihaleler vermişsiniz bir kısmını,
bir kısmını işte tehdit ediyorsunuz. Mesela, ben, her gün,
anında Tayyip Beyin adım atışını dahi, kesip,
yayın yapan bir televizyon kanalını buluyorum. Bu Yusufeli
Barajının maliyeti 600 milyon doları geçmediği hâlde 1
milyar 300 milyon dolara ona verilmiş. Ee, tabii, 1 milyar 300 milyon
dolara
Böyle bu kadar, aşağı yukarı 700 milyon dolar
devletin kesesinden para kazanınca ne olacak? Tabii ki herhâlde Tayyip
Beyi methedecek. Dolayısıyla, daha bunun gibi neler var ama göreceksiniz
ki iktidardan düştüğünüz zaman başınızı
çıkaracak yer bulamayacaksınız, sokağa
çıkmayacaksınız.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) Sen kendine bak!
KAMER GENÇ (Devamla) Bu memleket bu kadar gaddarca yönetildi, bu
memlekette bu kadar insanlar ekmeğe muhtaç edildi, onuru çiğnendi ama
vatandaş bunun sırası geldiği zaman hesabını
soracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Önergemin oylamasında karar yeter
sayısının aranılmasını istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, oylamaya geçmeden
önce Hatibin yaptığı konuşmayla grubumuza yönelik
ağır ithamlar söz konusu olmuştur, cevap hakkını
kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Ne diye itham etti?
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, Kul hakkı
tanımayan -haşa- Allah tanımayan
ifadesini
kullanmıştır Sayın Hatip. Bu ifade kabul edilebilir bir
ifade değildir.
BAŞKAN Buyurun, üç dakikalık süre içerisinde
açıklayın ama yeni bir sataşmaya sebep vermeyin Tüzükün 69uncu
maddesi gereğince.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Samsun Milletvekili Suat
Kılıçın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu gecenin bu vaktinde düzgün bir iş yapmaya
çalışırken bir cevap hakkını kullanmak üzere kürsüye
gelmeyi hiç arzu etmezdim ama İç Tüzükü en iyi bilmesi gereken isimler
kürsüye çıktıkları vakit, İç Tüzükte yazılı olan
temiz bir dil kullanma ibaresini yok sayan ifadelerle bu kürsüye gelip
zamanı ve kürsüyü meşgul ettikleri takdirde cevap vermek
kaçınılmaz hâle geliyor.
Türk milletini temsil etmek, milletvekili sıfatını
taşımak, milletimizin inancına, milletimizin haysiyetine,
milletimizin ahlakına, milletimizin örf, âdet ve kutsiyetine saygı
duymayı gerektirir. Bu kürsüye çıkan bir milletvekili milletimizin
inancını hiçe sayan yaklaşımlar içerisinde olursa,
milletimizin ahlakını, haysiyetini, edebini, adabını
tanımayan bir üslupla bu kürsüden milletvekillerine konuşacak olursa
kendisine cevap vermek kaçınılmaz hâle gelir.
AK PARTİ İktidarı kul hakkını bilen bir
iktidardır, AK PARTİ İktidarı Allahın hukukunu da
bilen bir iktidardır. Bu konuda hatırlatmada bulunan kendi vicdanını
ve kendi nefsini yoklasın.
Değerli milletvekilleri, herhangi bir milletvekili kürsüye
gelirken bu işin izzetini de beraberinde kürsüye getirmek
durumundadır. Bu kürsü hiç kimsenin ölçüsüz hakaretlerde
bulunabileceği yer değildir.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Bunu sen söyleme bari!
SUAT KILIÇ (Devamla) Bu kürsü millet kürsüsüdür ve buradan
konuşan herkes milletin beklentisine, milletin ihtiyacına cevap
verecek söylemler içerisinde olmak mecburiyetindedir.
Yapılan iş doğru bir iştir, yapılan
düzenlemeler doğru düzenlemelerdir. Türkiyede emeklilere, iktidarın,
enflasyon oranının üzerinde, normal artış
rakamlarının dışında maaş
artışları getiriyor olması elbette ki muhalefeti
rahatsız edecektir, elbette ki bağımsız milletvekilleri de
bundan rahatsızlık duyacaktır. Ama bu
rahatsızlığı hakaretamiz ifadelerle kürsüye
taşımaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Bir baraj hatırlatmasında bulundu. Barajlarla bu kadar
alakalıysa, gitsin geçmişteki İzmit Büyükşehir
Belediyesinin ihale ettiği Yuvacık Barajının kaç paraya
mal edildiğine baksın!
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen iktidarsın, sen bak!
SUAT KILIÇ (Devamla) Bir Yuvacık Barajının
maliyetiyle Türkiyede o büyüklükte on ayrı baraj inşa etmenin mümkün
olabildiğinin muhasebesini yapsın! Bu kadar borçlarla alakalıysanız
ve bu kadar belediyelerin borçlarını merak ediyorsanız, sadece
Ankara Büyükşehirin değil, Adana Belediyesinin de borcuna bakın,
Mersin Belediyesinin de borcuna bakın! Yapılan düzenleme bir
belediyeyi diğerinden ayırt eden bir düzenleme değildir,
eşitsizlik yaratan bir düzenleme de değildir.
Tekraren ifade ediyorum: Nezakete ve Genel Kurulun mehabetine
uygun söylemler geliştirildiği takdirde milletimiz için hepimiz daha
faydalı işler yapmış olacağız.
Kanunun hayırlı olmasını temenni ediyorum,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Oktay.
OKTAY VURAL (İzmir) Hatip, emeklilere yapılan zamdan
dolayı muhalefet partilerinin ve milletvekillerinin rahatsız
olduğunu ifade etti. Dolayısıyla, bize, bizim
konuşmalarımızı anlamayarak bizimle ilişkili olmayan
bir sataşma yapmıştır. O konuda muhalefetin tutumunu
belirtmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Beni de itham etti efendim, Ahlaka
aykırı, dine aykırı, inanca aykırı konuşma
yaptı. diye. Ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Genç, bir saniye
Sayın Oktay, Sayın Gençin haricinde, muhalefet
partilerine veya milletvekillerine
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Oktay, sizi dinledik, bir saniye
Sayın milletvekilleri, bir saniye
Herhangi bir sataşma söz konusu değil ama illa söz
istiyorsanız
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, akabinde ben de
söz istiyorum.
BAŞKAN Size de veriyorum.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, Samsun Milletvekili Suat Kılıçın, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Biraz önce AKP Grup Başkan Vekili, işte, emeklilere
gerçekten çok bonkörce yaptıkları günde bir simit bir çaya mahkûm
eden bu zamlardan dolayı muhalefetin rahatsız olduğunu ifade
etti.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Allah bereket versin.
OKTAY VURAL (Devamla) Aslında, gerçekten biz muhalefet
olarak sizin bu emeklilere reva gördüğünüz muameleden
rahatsızız, onları açlığa mahkûm etmenizden
rahatsızız. (MHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) Yapılan düzenlemeyi oku!
OKTAY VURAL (Devamla) O insanları bir çay, bir simide
mahkûm edip ondan sonra da bu insanlara, açıkçası, sanki açlık
sınırının üzerinde bir maaş vermişçesine burada
pohpohlanmanızdan rahatsızız. Biz bundan rahatsızız.
Hazine
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Rahatsızlığımız
bundandır, siz rahatsız olmuyor musunuz? Yani gerçekten, emeklilere
verilen zam sizi çok mu memnun etti?
SUAT KILIÇ (Samsun) Kaç para verdiniz iktidardayken?
OKTAY VURAL (Devamla) Çok mu memnun etti sizi ha? Çok mu memnun
oldunuz Sayın Kılıç, çok mu memnun oldunuz ha?
SUAT KILIÇ (Samsun) Siz iktidardayken kaç para verdiniz?
OKTAY VURAL (Devamla) Bir simit, bir çay vererek emekliye
verdiğin zamdan çok memnun olduysan sana iade etsinler istersen.
BAŞKAN Lütfen Genel Kurula hitap edin Sayın Vural.
SUAT KILIÇ (Samsun) Siz iktidardayken kaç para verdiniz?
OKTAY VURAL (Devamla) Muhalefet partileri olarak
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (Devamla)
emeklilerimize gördüğünüz bu
revayı, bu muameleyi aynen size iade ediyoruz, tamam mı.
SUAT KILIÇ (Samsun) Kaç para zam verdiniz?
OKTAY VURAL (Devamla) Dolayısıyla, muhalefet partileri
adına konuşmayın
BAŞKAN Lütfen Sayın Vural, Genel Kurula hitap eder
misiniz.
OKTAY VURAL (Devamla)
siz kendi nam ve hesabınıza
konuşun. Muhalefet partileri, bizler ne söylediğimizi biliyoruz,
vatandaşımız da ne söylediğimizi anlıyor. O
bakımdan, kendi düşüncelerinizi, önce, zikretmeyi öğrenin.
SUAT KILIÇ (Samsun) Biz kendi düşüncelerimizi zikrediyoruz.
OKTAY VURAL (Devamla) Bize bizimle ilgili olmayan ifadeleri
yakıştırmanız doğru değildir. Bu kürsünün
mehabetine de uygun değildir. Milletin kürsüsünde konuşacaksan sen
kendi adına konuş, benim adıma ne konuşuyorsun?
SUAT KILIÇ (Samsun) Ayinesi iştir kişinin lafa
bakılmaz.
OKTAY VURAL (Devamla) Benim milletvekillerim çıkıyor,
takır takır emeklinin hakkını savunuyor. Sen ne
yapıyorsun?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla)
Tavırlarınızdan belli rahatsız olduğunuz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sen ne yaptın?
OKTAY VURAL (Devamla) Ne yapıyorsun?
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen
OKTAY VURAL (Devamla) Yan gelip yatıyorsunuz, yan gelip
yatıyorsunuz. Ondan sonra da kalkıp
SUAT KILIÇ (Samsun) 2002de asgari ücret kaç paraydı,
emekli maaşı ne kadardı?
OKTAY VURAL (Devamla)
...borçlandırdığınız belediyelerin yükünü milletin
sırtına, emeklinin sırtına veriyorsunuz, sonra gelip
burada, yaptığınız zam
Onu da beceremediniz ya, söz
verdiniz yerine getiremediniz ya, onu bile beceremediniz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Becerdik, becerdik.
OKTAY VURAL (Devamla) Beceremediğiniz bu zamları bile,
emeklilerimiz size aynen iade etmek için de sabırsızlanıyor.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
SUAT KILIÇ (Samsun) Size iade etti aynen.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) 110 dolar asgari ücret ne zaman
verildi? 110 dolar asgari ücret
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Okay, yeni bir sataşmaya sebep vermeden
4.- Ankara Milletvekili Hakkı
Suha Okayın, Samsun Milletvekili Suat Kılıçın, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz evvel yine bir AKP klasiği izledik. AKP Grup
Başkan Vekili Sayın Kılıç, bu kürsüye gelerek -Sayın
Kamer Gençe sataşma nedeniyle söz aldığı hâlde- durup
dururken, gerçek dışı ve ileri sürülen iddialarla hiç
bağlantısı olmayan bir şekilde muhalefet partilerinin
emeklilere verilen zamdan rahatsızlıklarını ifade etti.
Şimdi, saatlerdir tartışılan, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun önerisi asgari 60 lira azdır 300 lira olsun diyen
önerimizi reddeden sizlersiniz. Şimdi buraya gelip, gecenin bu saatinde
halka mesaj vereceğim diye gerçek dışı ifadelerde bulunup
ve de muhalefet partilerini töhmet altında bırakmaya kalkmak, en
azından siyasetin etiğine uymaz. Yaptığınız
işi sahiplenin. Biz sizin yaptığınızı eksik
buluyoruz, yetersiz buluyoruz ama bir taraftan Aman 1 Şubattan önce
emeklilerin maaşına yapılacak zam için bu yasanın geçmesi
lazım. deyip de bu yasanın arkasına toplam büyükşehir
belediye borçlarının yüzde 58inin sorumluluğunu
taşıyan Ankara Büyükşehir Belediyesini de
takıyorsanız, bunu da emeklilerin arkasına
saklıyorsanız bu bir haksızlıktır, bu bir
yanlıştır. Açıkçası, burada ana muhalefet partisinin
de, diğer muhalefet partilerinin de, söyledikleri çok nettir, çok nettir.
Biz, emeklinin -biraz evvel arkadaşlarım rakamlarını verdi-
aldığı maaşın açlık sınırının
altında olduğu Türkiye gerçeği karşısında bu
kadar yetersiz bir artışa tepkimizi ifade ettik. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun milletvekillerinin söylemediklerini söylemiş gibi ifade
etmeyi açıkçası yakıştıramadım. Herkes kendi
grubunun söylemlerinden sorumludur ama Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söylenmeyenleri söylenmiş gibi ifade etmek kamuoyunu da
yanıltmaktır.
Bu vesileyle, Sayın Başkan, sataşma nedeniyle söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Okay.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bana da dedi ki:
Dinimize hakaret ediyor, ahlakımıza hakaret ediyor. Müsaade
ederseniz, ben söz istiyorum.
BAŞKAN Ne diye hakaret ediyor Sayın Genç?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, kendisini dinlemediniz mi?
BAŞKAN Siz bir konuşma yaptınız. Buna
dayanarak, İç Tüzükün 67nci maddesini hatırlatarak cevap verdi.
Size ne söyledi de hakaret etti Sayın Genç, ne söyledi de hakaret etti?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, dedi ki:
İnançlarımıza hakaret ediyor, dinimize hakaret ediyor.
BAŞKAN Ne söyledi de hakaret etti Sayın Genç, onu
soruyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben ne bileyim! Ona sorun. Ben cevap
vereyim. Hakaret ediyor. diyorsa oradan söylemem lazım.
BAŞKAN Sayın Genç, bilirsiniz ki sataşmanın
olabilmesi için
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Gecenin bu saatinde
ortalığı karıştırıp gerdiriyor Meclisi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben, bakın, burada düzelteceğim.
Yani böyle bir şey söylemediğimi orada izah etmem lazım.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Provokatörsün.
BAŞKAN Söylediği cümleleri tekrar edin, vereceğim
söz. Ne söyledi de size hakaret etti, onu soruyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim Dinimize hakaret ediyor. dedi.
Bakın İnançlarımıza hakaret ediyor
Kuranın
dedi,
işte Geleneklerimize hakaret ediyor. dedi.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Provokasyona devam edecek
Başkanım, söz vermeyin.
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç.
5.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, Samsun Milletvekili Suat Kılıçın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, değerli milletvekilleri,
Sayın Başkan; bu millet herkesi tanıyor; kimin dine
saygılı olduğu, kimin dine saygısız olduğu, kimin
geleneklerine saygılı olduğu, kimin geleneklerine
saygısız olduğunu herkes biliyor.
İslam dinini beşinci olarak kabul eden Ebu Zer Gıfarî
diye bir zat var. Çok muhterem bir zattır, o diyor ki
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Yahu, bir dinleyin kardeşim yahu!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Bir dinleyin, insan olun, dinleyin yahu!
Diyor ki: Her kim ki altın, ziynet ve eşya
toplayıp da zimmetine geçiriyorsa, öteki dünyada onun için azap
vardır. diyor.
AHMET YENİ (Samsun) Allah Allah
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Helal olsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, siz ne yapıyorsunuz? Sizin
zamanınızda
Yahu, Sayın Başkan, ben gülünecek şey mi
söylüyorum? Bunlar gülüyorlar.
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin.
Lütfen, sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ (Devamla) Bunlar herhâlde daha neyin ne anlama
geldiğini kavrayacak olgunlukta ve kişilikte değiller. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bu memlekette
vatandaşın kurbanlarını toplayarak getirip de cebine
indirenler dine saygılı mıdır? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Getirip de zimmetine geçirenler, Deniz
Fenerinde paraları toplayıp da zimmetine geçirenler ve onların
zimmetine geçirmesine yardım edenler ve onları yargılamayanlar,
onları kanatları altına alanlar, Alman elçisine, Almanyada
Deniz Fenerinde
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Zimmetine geçirdiğin
saman fabrikasında kimlerin parasını yedin sen?
KAMER GENÇ (Devamla)
inanan insanların parasını
toplayıp da Alman mahkemeleri tarafından yargılanan, hapishaneye
atılan kişileri kim Alman Büyükelçisine dedi ki, Ya, o
arkadaşları serbest bırakın. Kim dedi? Niye bu kadar
uzatıyorsunuz?
SUAT KILIÇ (Samsun) İspat et. Yalan konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) İşte sizin lideriniz söyledi
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT KILIÇ (Samsun) Yalan söylüyorsun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla)
Tayyip Bey söyledi.
BAŞKAN Sayın Genç
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Kim dedi?
SUAT KILIÇ (Samsun) İspat et, yalan söylüyorsun, yalan
konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, ben
Meclis Başkanı
Mehmet Ali Şahin dedi Adalet Bakanı iken acaba dedi, o bizim
arkadaşlarımız için. Niye bunları
bırakmıyorsunuz? dedi. Yani kimin inançlı, kimin inançsız
olduğu ortada. Bakın, yani Tevbe Suresini okumanızı size
tavsiye ediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Fatih Camisinde mi vaaz veriyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Oradaki tam sizin durumunuza uyuyor. Ben
insanların inançlarına da saygılıyım
AHMET YENİ (Samsun) Hangi camidesin?
KAMER GENÇ (Devamla)
ben geleneklere de
saygılıyım ama bir şeye saygısızım,
hırsızlara karşı saygısızım,
dolandırıcılara karşı saygısızım
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) O dediğin sensin,
kendinsin!
KAMER GENÇ (Devamla)
talancılara karşı
acımasızım ve onlara karşı mücadele ediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Saman duvarı
yıkıldı mı?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Aynaya bak aynaya!
KAMER GENÇ (Devamla) Tabii ki benim bu konuşmalarımda
herhâlde yani şeyi olan tepki gösteriyor. Onun için Sayın
Başkan, bu millet herkesi biliyor, yarası olan gocunur, benim
konuşmalarımdan yarası olan gocunur. Bunu söyleyeyim.
Saygılar sunuyorum, efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AHMET YENİ (Samsun) Saman duvarları ne oldu, samanlar
ne oldu?
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17
milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın,
Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2 milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk ve 8 milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynak ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497,
2/520, 2/527, 2/555, 2/557, 2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Tasarıya geçici madde eklenmesine ilişkin bir önerge
daha vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısına aşağıdaki Geçici Maddenin eklenmesini arz
ve talep ederiz.
|
Mustafa
Kalaycı |
Erkan Akçay |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Konya |
Manisa |
Trabzon |
|
Mehmet
Şandır |
Faruk Bal |
M. Akif Paksoy |
|
Mersin |
Konya |
Kahramanmaraş |
"Geçici Madde 3 - 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun dördüncü maddesinin (C) fıkrası
kapsamında sözleşme ile çalıştırılan geçici personel,
bir yıl içerisinde durumlarına uygun memur ya da işçi
kadrolarına atanırlar. Bu statüde mevcut çalışanlara
ödenecek ücretler; durumlarına uygun memur ya da işçi
kadrolarına atanıncaya kadar, kamu kurumlarında
çalışan emsallerine ödenen aylık, ek gösterge ve tazminatlar
dahil ele geçen ücretlerden az olamaz. Emsali personeli belirlemeye kamu
kurumlarında ödenen genel ücretler de dikkate alınarak Maliye
Bakanlığı yetkilidir."
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Kalaycı konuşacak.
BAŞKAN Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili, söz
istemişlerdir.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısına geçici madde eklenmesine ilişkin teklifimiz
hakkında görüşlerimizi açıklamak üzere huzurlarınızda
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
657 sayılı Kanunda geçici personel istihdamı bir
yıldan az süreli veya mevsimsel hizmetler için öngörüldüğü hâlde asli
ve süreklilik arz eden kamu hizmetlerinde her yıl yenilenen sözleşmelerle
çalıştırılan geçici personel geçici olmaktan
uzaklaşmış, sürekli istihdam edilir hâle gelmiştir. Mevcut
uygulama kanunun lafzına da ruhuna da aykırıdır.
AKP milletvekillerine soruyorum: Size gelenler bize de geliyor,
bizim gördüklerimizi siz de görüyorsunuz. Bu arkadaşların hangi
hizmetlerde çalıştıklarını siz de biliyorsunuz.
İçinizde 4/Clilerin geçici hizmetlerde, bir yıldan az süreli
hizmetlerde, mevsimsel hizmetlerde çalıştırıldığını
iddia edebilecek bir milletvekili var mı? Bu arkadaşları iki ay
çalıştırmamakla çalıştıkları hizmetlerin
geçici olduğunu iddia edemezsiniz. Bu, ancak kanuna karşı
hiledir. Bu nasıl geçicidir? Üç yıldır ilgili bakanlara ve
kurumlarımıza da soruyorum ama cevap alamadım. Allah
aşkına, bu insanlar bu statüde çalışarak emekli olacak.
Buna nasıl geçici diyorsunuz?
Hükûmetin yaptığı uygulama açık bir biçimde
kanuna aykırıdır. Hukuka aykırı uygulamanın
yanında bu insanlar kamuda çalışan emsallerinin sahip
oldukları mali ve sosyal haklara sahip olmaksızın düşük
ücretli istihdama zorlanarak yıllardır mağdur edilmektedir. Bu
arkadaşlar 4/C mağdurları olarak anılmaktadır.
Dolayısıyla yaptığınız uygulama hukuka da vicdana
da insafa da sığmamaktadır.
Tekel işçilerinin haksız olduğundan söz
ediyorsunuz. Haksız olan bir insan bu kadar tepki verir mi? Size
soruyorum: Şu dondurucu soğukta dışarıda kaç dakika
kalabilirsiniz? Hakkını aramayan biri bu kadar zulme, eziyete
katlanabilir mi? Haklarını arıyorlar, haklarını alabilmek
için de her şeye katlanıyorlar. İşçilere eziyet etmekten,
acı çektirmekten zevk mi alıyorsunuz?
Sayın Başbakan ve Sayın Maliye Bakanı
Kıdem ve ihbar tazminatlarını veriyoruz. diyerek bunu bir
lütuf gibi sunmaktadır. Vermeme gibi bir yetkiniz yok ki. Bu Hükûmet,
kıdem ve ihbar tazminatlarının işçilerin yasal hakları
olduğunu da bilmiyor. Siz vermiyorsunuz, onlar
çalıştıkları yılların
karşılığı olarak yasal haklarını
alıyorlar. Bunu öğrenin.
Sayın Başbakan İki yıldır
çalışma malışma yok, boş, depoda bekliyorlar, yan
gelip yatıyorlar. Milletimin bize emanet ettiği paradan biz
maaşlarını ödedik. gibi sözler sarf ediyor. Sizlere soruyorum:
Bir çalışanın boş kalması çalışanın
suçu mudur, çalıştıranın suçu mudur? Siz iş verdiniz
de bu işçiler yapmadı mı? O hâlde hangi hakla siz işçileri
suçluyorsunuz? Bir suçlu varsa o da Sayın Başbakan ve Hükûmetidir.
Personel ihtiyacı olan birçok kamu kurumu var. Bu
işçilerimizi haklarını gasp etmeksizin o kurumlara naklederek
iki yıl boş kalmalarını önleyip iş verebilirdiniz.
Eğer Kurumların personel ihtiyacı yok, ondan nakletmedik.
diyorsanız, şimdi 4/C statüsüne alıp kurumlara nasıl
gönderiyorsunuz? Siz işçileri suçlayacağınıza Tekelin içki
bölümünün deposundaki mallarından düşük bir fiyatla konsorsiyuma
nasıl devredildiğini, o konsorsiyumun söz konusu bölümü 518 milyon
dolar havadan kazançla bir Amerikan şirketine nasıl
sattığını, Tekelin bütün birimleriyle yabancılara
devredilmiş olmasını ve ardından sigara
fabrikalarının kapanışına seyirci kalmanızın
bir hesabını verin. Daha bu yılın başında ithal
tütün ve sigaradan alınan fonu kaldırıp yabancı
şirketlere nasıl kaynak aktardığınızın,
yerli üreticiyi nasıl perişan ettiğinizin bir hesabını
verin.
Değerli milletvekilleri, önergemiz ile 657 sayılı
Kanunun 4üncü maddesinin (c) fıkrası kapsamında
sözleşmeyle çalıştırılan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kalaycı, lütfen
tamamlayınız.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
mevcut geçici personelin bir yıl
içerisinde durumlarına uygun memur ya da işçi kadrolarına
atanmaları öngörülmektedir. Ayrıca, bu statüde çalışan
mevcut personele, durumlarına uygun kadroya atama yapılıncaya
kadar kamu kurumlarında çalışan emsallerine ödenen aylık,
ek gösterge ve tazminatlar dâhil ele geçen ücretleri almaları hususu
teklif edilmektedir. 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
görüşmeleri esnasında da aynı teklifi sunduk ama AKP Grubunun
oylarıyla reddedildi. Yine aynı konuda verilmiş kanun teklifleri
var. Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz kanun teklifleri var.
Komisyon gündemlerinde görüşmeyi beklemektedir.
Dilerim bugün birazcık insafa gelirsiniz, bu 4/C
mağdurlarını sevindiririz, Tekel işçilerini sevindiririz,
önergemize destek verirsiniz diyorum; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- Y O K L A M A
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, toplantı
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunacağım
ancak yoklama istenmiştir.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın
isimlerini tespit edeceğim: Sayın Akçay, Sayın Vural, Sayın
Serdaroğlu, Sayın Özensoy, Sayın Yunusoğlu, Sayın
Ertuğrul, Sayın Uslu, Sayın Yılmaz, Sayın
Yıldız, Sayın Taner, Sayın Orhan, Sayın Tankut,
Sayın Asil, Sayın Paksoy, Sayın Kalaycı, Sayın
Özdemir, Sayın Akcan, Sayın Gök, Sayın Bulut, Sayın
Köktürk, Sayın Dibek.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Denizli Milletvekili
Hasan Erçelebi'nin, Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17
milletvekilinin, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın, Antalya Milletvekili Osman Kaptan ve 2
milletvekilinin, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8
milletvekilinin, Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/797, 2/497, 2/520, 2/527, 2/555, 2/557,
2/561, 2/565, 2/570) (S. Sayısı: 463) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin
(b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Nurettin
Canikli |
Ünal Kacır |
Mustafa
Ataş |
|
Giresun |
İstanbul |
İstanbul |
|
Murat Yıldırım |
|
Ahmet Yeni |
|
Çorum |
|
Samsun |
b) 7 nci, 10 uncu ve 11 inci maddeleri 1/1/2010 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
T.B.M.M. Başkanlığına
463 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının
14. maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
b) 8. madde Kanunun yayım tarihinden itibaren 5 yıl
sonra.
|
Mehmet
Serdaroğlu |
Mümin İnan |
Erkan Akçay |
|
Kastamonu |
Niğde |
Manisa |
|
Recep Taner |
Reşat
Doğru |
Mehmet
Şandır |
|
Aydın |
Tokat |
Mersin |
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu Milletvekili.
Buyurun Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarıdaki 8inci maddenin beş yıl
sonra yürürlüğe girmesi için verdiğim önerge üzerinde söz aldım.
Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 8inci maddesi, yabancı işçiler için
2003 yılında çıkarılan yasaya ilave olarak daha fazla
yabancı işçi girmesini ve yabancıların çalışma
izninin kolaylaştırılmasını içeriyor. 8inci maddeye
neden karşı olduğumuzu ve sizlerin de neden karşı
olmanız gerektiğini Sayın Başbakanın
ağzından aktarmak istiyorum. Tarih 2002 seçimleri öncesi, yer
Kastamonu Nasrullah Camisi önü. Sayın Başbakan yaptığı
seçim konuşmasında
işsizlik problemini nasıl çözeceğini anlatıyor. Görüntüleri
de burada, şu cdnin içerisinde, her şey de kayıtlı. Bire
bir, kelimesi kelimesine sizlere aktarıyorum: Türkiyede TOBBa, yani
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine sordum, Sizde ne kadar kayıt
dışı yabancı işçi var? dedim. Aldığım cevap
1 milyon 300 bin; Romen, Bulgar, Litvanyalı, Ukraynalı, Moldovalı
vesaire
Dedik ki, 5 milyon 301 bin resmî işsizimiz var. Biz sizin
vergilerinizi düşürürsek, vergi adedinizi azaltırsak, SSK
primlerinizi düşürürsek, enerji giderlerinizi düşürürsek, siz bu
yabancı işçileri çıkarıp bunların yerine bizim
vatandaşlarımızı işe alır
mısınız? Dediler ki: Bu şartlarda, kendi
vatandaşımız dururken niçin başkalarını
alalım, tabii alırız. Değerli milletvekilleri, şu
cdde görüntüleri kayıtlı olan konuşma, bu ve buna benzer
tatlı ve pembe vaatlerle devam ediyor. Hepsi burada kayıtlı.
Şimdi siz karar verin, 2002de yabancı işçi yerine Türk
işçi çalıştırılarak işsizlik sorununu
çözeceğini vaat eden Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
söylediği mi doğrudur, yoksa 2003 yılında
başlayıp bugün eksiğini tamamlamaya
çalıştığınız, yabancıların
çalışma izinlerini kolaylaştırmak için bu
tasarıyı Meclise gönderen Sayın Başbakan
Erdoğanın yaptığı mı doğrudur?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Değişmiş
Başbakan.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri,
sizlere okudum, Sayın Başbakan Kastamonu konuşmasında
vergilerin düşürüleceğini, vergi sayısının
azaltılacağını, SSK primlerinin ve enerji giderlerinin
düşürüleceğini söylüyor. Şimdi siz söyleyin: Sekiz senelik
iktidarınız döneminde bunların hangisini düşürdünüz?
Nasrullah Camisi, o mübarek caminin önünde verdiğiniz bu sözlerden
hangisini yerine getirdiniz? Sayın Başbakanın bu tutumu bizlere
Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar. sözünü
hatırlatmaktadır. Sayın Başbakan Kastamonu Nasrullah Camisi
önünde doğru söylerken Ankarada maalesef
şaşırmıştır.
Değerli milletvekilleri İntibak Yasasını
getirip emekli maaşlarındaki adaletsizliğe son vereceğiz.
Dediniz, emekliye vere vere 60 lira zam verdiniz.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Allah bin bereket versin.
OKTAY VURAL (İzmir) Alırlar yakında onu da.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Verdiğiniz 60 lirayı
yağlandıra ballandıra burada anlatıyorsunuz.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Siz onu da veremediniz.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Size göre emekliler, AKP
İktidarının altın dönemini yaşıyormuş. Hadi
canım sen de!
2002 yılında İşsizlik bu ülkenin kaderi
olmayacak, açlık emeklilerin kaderi olmayacak, yoksulluk bu ülkenin kaderi
olmayacak, bu milletin kaderi olmayacak. dediniz. Ayrıca, üç yıl
sonra -altını çizerek ifade ediyorum, üç yıl sonra- bu ülkede
insanlar daha mutlu, daha zengin olacak deyip sorunsuz bir Türkiye ve sorunsuz
bir Türk milleti vaat ettiniz. Bugün ise devasa sorunlarla dolu, geçmişi
arayan bir ülke ve bir millet hâline geldik. Soruyorum: Bunları dediniz
mi, demediniz mi?
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) Asacağız diyenler
ne yapıyor?
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Evet, dediniz.
YILMAZ TANKUT (Adana) Siz asın.
OKTAY VURAL (İzmir) Cami avlusuna bıraktılar
sözlerini.
RECEP TANER (Aydın) Dinlemesini öğren.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Lütfen
sayın milletvekilleri
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Emekliye daha fazla imkân
verecekmişsiniz de devletin imkânı bu
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Serdaroğlu, lütfen
tamamlayınız.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Sekiz yıldır
iktidarsınız, satıp savdınız. Devletin
imkânlarını neden artıramadınız? Kısaca, ne kadar
allayıp pullasanız da milletimizin sizin boş sözlerinize
karnı tok. Millet elini cebine attığında her şeyi
hepimizden daha iyi biliyor değerli milletvekilleri ve görüyor. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Zaten son yapılan anketler de bu durumu teyit ediyor.
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) Anketlerdeki oy
oranlarınız da bellidir.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanın
ağzından dinlediğiniz gerekçelerle bu maddeye
karşıyız. Sizlerin de Sayın Başbakanın
gerekçeleri doğrultusunda önergemizi destekleyeceğinize inanmak
istiyoruz ancak reddedeceğinizi de biliyoruz çünkü elinizdeki tasarı
iktidarda bulunduğunuz sekiz yıl içinde sadece yabancı işçi
çalıştırılması konusunda bile ne kadar
değiştiğinizin, nereden nereye geldiğinizin çok açık
bir belgesi diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin
(b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
b) 7 nci, 10 uncu ve 11 inci maddeleri 1/1/2010 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Başkan, Komisyon görüşmeleri sırasında madde
sayısı değişti. 5084ün 1 Ocak 2010dan itibaren
yürürlüğe geçmesi için bu değişikliği öneriyoruz.
Dolayısıyla bu düzenleme, kırk dokuz il için önemli,
yararlı bir düzenlemedir. 1 Ocak 2010dan itibaren
başlayacaktır, öbür türlü Şubata sarkabilir.
Katılıyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, Ünal Kacır
konuşacak.
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Ünal Kacır.
Buyurun Sayın Kacır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemiz, 10uncu maddede belirtilen Teşvik
Yasasının yayımı tarihinde ama 1/1/2010 tarihinden geçerli
olmak üzere yürürlüğe girmesini sağlamak üzere verilmiş
önergedir, desteğinizi bekliyorum.
Bu vesileyle kürsüye çıkmışken de muhalefet
partilerimizin beğenmemiş olduğu, emeklilerimize
yapmış olduğumuz maaş artışıyla, emekli
maaşlarının artışıyla ilgili
YILMAZ TANKUT (Adana) Biz değil, emekliler beğenmiyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 60 milyarlık zam!
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Az bulundu.
ÜNAL KACIR (Devamla)
60 liralık zammın
beğenilmediği şeklindeki hususu
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Az bulundu, az.
ÜNAL KACIR (Devamla) Az buluyor arkadaşlarımız.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Az, çok az.
ÜNAL KACIR (Devamla) Bu hususu burada biraz değerlendirmek
için huzurlarınıza geldim.
Değerli arkadaşlar, az önce burada yine konuşan çok
sevdiğim bir arkadaşımız, Milliyetçi Hareket Partisinden
bir arkadaşımız bu artışı çok azımsadı,
küçümsedi falan ama bir bakalım ya, bize ne bıraktılar bu
arkadaşlarımız.
YILMAZ TANKUT (Adana) Hâlen oradasın ya! O olmasa ne
yapacaktınız?
ÜNAL KACIR (Devamla) Şimdi, BAĞ-KUR emeklileri, SSK,
bir de tarım BAĞ-KURlusu
Bir bakalım, ne
bırakmışlar bize, biz de ne yapmışız.
Değerli arkadaşlar, biz geldiğimizde,
arkadaşlarımızın bize bıraktığı, en
düşük işçi emeklisi maaşı 252 lira.
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) 100er milyon lira seyyanen
zam verdik.
ÜNAL KACIR (Devamla) Şimdi ne yapmışız? 668
lira yapmışız. (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Çay simit hesabı yap!
ÜNAL KACIR (Devamla) Yüzde 92 enflasyon
hesapladığımız zaman, enflasyona göre artış
yapmış olsaydık 485 lira olurdu, biz 668 lira
yapmışız. Azımsıyorlar. (MHP sıralarından
gürültüler)
Değerli arkadaşlar, BAĞ-KUR emeklilerine verdikleri
neydi biliyor musunuz? 142 lira 80 kuruş. BAĞ-KUR emeklilerine
verdiğiniz 142 liraydı, enflasyon kadar artmış olsaydı
274 lira olurdu. Biz ne yapmışız? 531 lira
yapmışız.
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Tüp 14 liraydı, bugün 50
lira.
YILMAZ TANKUT (Adana) Tüp ne kadar?
ÜNAL KACIR (Devamla) Azımsadığınız bu
işte. 60 lira; bir çay, bir simit. diyorlar, öyle mi?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Pirinç pirinç, çay, tüp
ÜNAL KACIR (Devamla) Bak bir çay, bir simit diyene
söylüyorum:
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Söyle!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ÜNAL KACIR (Devamla)
tarım BAĞ-KURlusuna 66 lira
veriyordunuz, 66 lira! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Atma, atma!
ÜNAL KACIR (Devamla) 66 lira veriyordunuz. Bir çay bir simide
bir aylık maaşını veriyordunuz, 66 lira!
OKTAY VURAL (İzmir) Amma atıyorsun yahu!
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Atma, atma, din kardeşiyiz.
ÜNAL KACIR (Devamla) Biz ne yapmışız?
Arkadaşlar, ne yapmışız biliyor musunuz: 390 lira
yapmışız, 5 kat artırmışız, 6 kat
artırmışız, 6 kat artırmışız.
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Sekiz senedir
iktidarsınız.
ÜNAL KACIR (Devamla) Enflasyon yüzde 92 beyefendi. Sekiz seneyi
bırak sen, enflasyon yüzde 92.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Doğru değil, doğru
değil.
BAŞKAN Sayın Kacır, lütfen Genel Kurula hitap
eder misiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Geç bunları geç, emeklileri anlat
sen.
ÜNAL KACIR (Devamla) Şimdi sen bir çay, bir simit diyerek
dalga geçeceksin 60 lirayla. 66 lirayı sen veriyordun, toplam
verdiğin 66 liraydı.
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Çay, simit bile veresiyeye
düştü. Çay, simit hesabı yaptınız.
ÜNAL KACIR (Devamla) Şimdi biz onu 390 lira
yapmışız. Ha, yeter mi? Yetmez, daha fazla vermemiz lazım,
daha fazla vereceğiz, ekonomimizi geliştirdikçe halkımıza
bu imkânları aktaracağız.
Bu duygularla yasanın hayırlı olmasını
diliyorum, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
15inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/797 esas numaralı kanun tasarısının 15inci
maddesinde geçen Bakanlar Kurulu ibaresinin Maliye Bakanlığı
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hayrettin
Çakmak
Bursa
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Kanunun uygulanmasında kolaylık sağlanması
bakımından uygun görülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 86ncı maddesi gereğince
tasarının aleyhinde söz isteyen Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının
görüşmelerini bitirdik. Öncelikle tasarının hayırlı
olmasını diliyorum.
Daha önceki konuşmalarımın birinde ifade
ettiğim gibi, tasarının öne çıkan üç düzenlemesi var.
Birincisi: SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin maaşlarına yapılan
zam, 60 lira baz alınmak suretiyle 105 liraya kadar, belki bir miktar daha
üstüne kadar çıkan bir artış söz konusu. İkinci olarak:
5084 sayılı Teşvik Kanunu bağlamında uygulaması
31 Aralık 2009 tarihinde sona eren teşviklerden sigorta primi işveren
hissesinin hazinece karşılanması teşvikinin 2012
yılı sonuna kadar uzatılması. Üçüncü önemli düzenleme de:
Emekli maaşlarına yapılan zammın finansmanını
sağlamak amacıyla -kısmen sağlamak amacıyla-
bankaların harçlarına yapılan zam ve yeni birtakım
harçların getirilmesi.
Şimdi, maaş artışları, emekli
maaşı artışları her zaman tartışma konusu
olur; muhalefet bu artışları yetersiz bulur, iktidar da
Efendim, elimizdeki imkânlar ancak budur. Şu an ancak bunu verebiliyoruz,
imkân olsaydı daha fazla verebilirdik. der. Bugün de farklı bir
tabloya tanık olmadık, gerek iktidar partisi sözcüleri gerekse
Sayın Maliye Bakanı bu açıklamalarda bulundular.
Şimdi, problem şurada: Adalet ve Kalkınma Partisi
2002 sonunda iktidar olduğundan bu yana bütçenin gelir tarafını
iyileştirmek için herhangi bir önlem almış mıdır? Bir
kere, buna bakalım. Bakın, bütçenin gelir tarafında 2002den bu
yana iyiye gidiş yoktur, kötüye gidiş vardır. Rakamı verdim.
Bütçe gelirlerinin 2002 yılı gayrisafi yurt içi hasılasına
oranı yüzde 22,7dir, aynı bazla, aynı gelir kalemleriyle 2010
yılı rakamı yüzde 21,7dir. Yani bütçenin gelir performansı
kötüye gitmiş, 1 puan azalmış. 1 puanın tutarı 10
milyar TLdir 2010 yılı rakamıyla. Eğer Hükûmet 2002 gelir
performansını 2010 yılında tutturmuş olsaydı,
bugün kasasında 10 milyar TL fazla parası olacaktı. Bir kere, bu
tarafını ihmal etmiş, bütçenin gelir tarafını
kötüleştirmiş -2004, 2005, 2006da bir çaba görüyoruz, ondan sonra
iyice bir kötüleşme var- kötüye gitmiş, harcamalarını,
özellikle personel harcamasını, emekli maaşlarını
kısmaya başlamış. Enflasyona kıyasla yapılan
artışları ortaya koymak gerçekçi değil. Öyle olsaydı,
memurlara enflasyon kadar zam vermezdiniz.
Şimdi, biz emekli maaşlarına yapılan
zammı beğenmiyoruz değil, yetersiz buluyoruz. 60 lira da tabii
ki bir emekli vatandaşımız için bir imkândır, onu da
küçümsemiyoruz ama bunun yeterli olmadığını söylüyoruz.
2009 yılında elektrik fiyatlarına yapılan zamları hatırlayın,
ulaşım araçlarına belediyelerin yaptığı
zamları hatırlayın. İstanbulda metrobüsün fiyatı 1,5
liradan 2 liraya çıktı, yüzde 33 zam. Bakın, bir yılda
elektrik zammı aşağı yukarı yüzde 70lerdedir.
Bunların dar gelirli grubuna giren emekli bütçesi içindeki
büyüklüğünü düşündüğünüzde bunun ne kadar önemli olduğunu
göreceksiniz. Dolayısıyla, bu zammın yeterli
olmadığını ifade ediyoruz. Tasarı bu açıdan son
derece yetersiz kalmıştır.
Yine, 1 milyon 800 bin Emekli Sandığı emeklisi bu
kapsama dâhil edilmemiştir, bunu da yine eksik buluyoruz.
Teşvik konusunda söyleyeceğim şudur: Tabii ki
işveren sigorta priminin işveren hissesinin yüzde 80inin hazinece
karşılanması desteğinin uzatılması olumludur,
olumlu bir adımdır. Ancak, elektrik fiyatlarındaki artışı
dikkate aldığımızda enerji desteğinin de benzer
şekilde 2012 yılı sonuna kadar uzatılması uygun
olurdu. Şimdi sorun, bu kriz sürecinde mevcut işletmelerin ayakta
kalma sorunudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Dolayısıyla
enerji desteği en az sigorta primi desteği kadar önemlidir. Bunu da
son derece önemsiyoruz. Bunun olmayışını yine
tasarının önemli bir eksikliği olarak görüyoruz.
İş gücü uygulamalarında, iş gücü programı
uygulamalarının denetimlerindeki denetim kurulunda işçi ve
işveren temsilcilerinin var olduğu düzenlemenin bugün yürürlükten
kaldırılıyor olmasını yine bu tasarının
önemli bir eksiği olarak görüyoruz.
Vergilendirmede, bankalara getirilen harçlar konusundaki
vergilendirmede vergide adalet ilkelerine uyulmamış
olmasını yine bu tasarıda bir eksiklik olarak görüyoruz ama
Türkiye'nin önündeki ana problem bütçenin harcama tarafı artarken gelir
tarafındaki artışın olmamasıdır. Hükûmetin elinde
çok güçlü bir Gelir İdaresi olmasına rağmen maalesef politika alanındaki
zayıflık bu performansı olumsuz etkilemektedir.
Bu vesileyle sözlerimi burada bitiriyorum. Tasarının
yine bu eksikliklere karşın hayırlı olmasını
diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açık oylamanın, elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi'nin; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 15 Milletvekilinin; Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 17 Milletvekilinin; Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Antalya Milletvekili Osman Kaptan
ve 2 Milletvekilinin; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 8
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 207
Kabul : 206
Çekimser : 1 (x)
Bu şekliyle tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Şimdi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir
teşekkür konuşması yapacaktır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok önemli düzenlemeler
içeren bir yasa tasarısını kabul etmiş durumdayız.
Ülkemiz için hayırlı olsun. Hepinize, çalışanlar
adına, emekliler adına, iş, aş üretenler adına,
Hükûmetim adına teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 28 Ocak 2010
Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.16
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren
tablo tutanağa eklidir.