DÖNEM: 23 CİLT: 60 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
60ıncı
Birleşim
11 Şubat 2010 Perşembe
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Gümüşhane
Milletvekili Yahya Doğanın, Gümüşhanenin düşman
işgalinden kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Antalya ilinde son günlerde
meydana gelen sel felaketindeki can ve mal kayıplarına ve
alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Roman vatandaşların
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynakın,
Kahramanmaraşın düşman işgalinden kurtuluşunun
90ıncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Antalya
Milletvekili Atila Emekin, Antalya ilinde son günlerde meydana gelen sel
felaketindeki can ve mal kayıplarına ilişkin
açıklaması
3.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, son günlerde yağan yoğun
yağmur ve açılan baraj kapakları nedeniyle Aydın ili ve
bazı ilçelerinde meydana gelen su baskınlarına ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
4.- Edirne
Milletvekili Necdet Budakın, Roman vatandaşların
sorunlarının çözümü konusunda yapılan çalışmalara
ilişkin açıklaması
5.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, vatandaşların, sivil savunma
müdürlükleri ve hastaneler gibi devletin birtakım kurumlarının
aczinden ve ilgisizliğinden kaynaklanan sıkıntılarına
ilişkin açıklaması
6.- Eskişehir
Milletvekili H. Tayfun İçlinin, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda,
büyük bir oy çokluğuyla kabul edilen Türkiyeyle ilgili son karar
taslağını şiddetle kınadığına
ilişkin açıklaması
7.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Kahramanmaraşın,
özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin 90ıncı
yıl dönümüne, ekonomik alandaki başarılarının daha da
artması için Büyükşehir Belediyesine daha çok katkı
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, baraj kapaklarının
açılması nedeniyle İzmir ili ve bazı ilçelerinde son
günlerde meydana gelen su baskınlarına ilişkin
açıklaması
9.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Kahramanmaraşın
düşman işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
10.- İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın, polis eğitimine ilişkin
açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın, kendisine hitaben söylediği Tasarının bir
satırını bile anlamamışsınız Sayın
Sözcü. ifadesine ilişkin açıklaması
12.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Mersin ilindeki bir faili meçhul
cinayete ilişkin açıklaması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Edirne Milletvekili Necdet
Budakın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahinin, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, istihdam başta olmak
üzere tekstil ve konfeksiyon sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/559)
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinin doğuracağı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/560)
3.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, Vanın sınır
ilçelerinde Türk ve İran güvenlik güçlerinin ateşi sonucu meydana
gelen ölüm olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/561)
4.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, kadınlara yönelik
cinayet olaylarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/562)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, Türkiye-İrlanda Dostluk Grubu kurulmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1094)
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/704) (S. Sayısı: 383)
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, AB Genel Sekreterliğinin bir
sınavına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Egemen
Bağışın cevabı (7/11725)
2.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Gediz Havzasındaki çalışmalara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/11762)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.03te açılarak altı oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel, İstanbul Marmaray Projesine,
Mersin
Milletvekili Kadir Ural, Mersin ilindeki çiftçilerin sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Tunceli ilindeki TEDAŞın
özelleştirilmesine ilişkin gündem dışı
konuşmasına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız cevap verdi.
Gaziantep
milletvekilleri:
Özlem
Müftüoğlu,
Halil
Mazıcıoğlu,
Mehmet Sarı,
Hasan Özdemir,
Gaziantepe
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gazilik unvanı verilmesinin
89uncu yıl dönümüne;
Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halis, Tuncelideki TEDAŞın
özelleştirilmesine;
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Genel Kurulu
ziyaret eden Gürcistan Parlamento Başkanı David Bakradzeye
Başkanlıkça Hoş geldiniz denildi.
Gürcistan
Parlamento Başkanı David Bakradze ve beraberindeki heyetin ülkemizi
ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız ve 32 milletvekilinin, TOKİnin
İstanbul-Ataköy sahilindeki tasarruflarının
araştırılması (10/555),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, sigara yasağı
kapsamındaki işletmelerin yaşadığı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/556),
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, Roman vatandaşların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/557),
Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ve 29 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/558),
Amacıyla
birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan:
(10/152) esas
numaralı, faili meçhul cinayetlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergenin
görüşmelerinin Genel Kurulun 10/2/2010 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin BDP,
(10/106) esas
numaralı, esnaf ve sanatkârların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 10/2/2010
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP,
(10/466, 10/474,
10/496) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 10/2/2010 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP,
Grubu önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun;
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli;
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın,
Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın;
Grubuna
sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmak, Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlunun,
esnafın kullandığı kredi faizi ile enflasyon oranları
arasındaki ilişkiyi değerlendirdiği ifadelerinin doğru
olmadığına,
İstanbul
Milletvekili Necat Birinci, kürsüde konuşan hatiplerin vücut diline,
Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak, Malatya Milletvekili M. Mücahit
Fındıklının, İslam inancında vacip olan
kurbanı bir hikâye olarak nitelemesine,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporunun (1/704) (S. Sayısı: 383) görüşmelerine devam olunarak
birinci bölümünün 10uncu maddesine kadar kabul edildi, 10uncu maddesi
üzerinde bir süre görüşüldü.
11 Şubat
2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşime 20.18de son verildi.
|
|
Meral
AKŞENER |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
Fatih
METİN |
|
Gülşen
ORHAN |
|
Bolu |
|
Van |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
Yusuf
COŞKUN |
|
Bayram
ÖZÇELİK |
|
Bingöl |
|
Burdur |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 79
II.- GELEN KÂĞITLAR
11 Şubat 2010 Perşembe
Tasarı
1.- Türkiye
İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı (1/804) (Plan ve Bütçe
ile Anayasa Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.1.2010)
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 5 Milletvekilinin; 2820
Sayılı Siyasi Partiler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/597) (Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği ile Anayasa Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.1.2010)
2.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/598) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2010)
3.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin; 3717 Sayılı Adli Personel ile Devlet
Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492
Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten
Kaldırılması Hakkında Kanun ve 657 Sayılı Kanunun
152 nci Maddesinin II-Tazminatlar Kısmının (G) Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/599) (Adalet
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4.2.20l0)
4.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ve 13 Milletvekilinin; Denetimli Serbestlik ve
Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/600) (Adalet ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
5.2.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, takibe düşen kredi
borçlularına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1814)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, takibe düşen borçlu
KOBİlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1815)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
3.-
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin, Eskişehirde özel
eğitim değerlendirme kurulu faaliyetlerine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1816)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
4.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, aile hekimliği kapsamında
kapatılan sağlık ocağı ve sağlık evlerine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1817)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
5.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, okul servis şoförlerinin
siciline ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1818) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
6.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, yabancılara satılan
taşınmazlara ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1819) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/02/2010)
7.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, GAPa ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1820) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/02/2010)
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Erbaa ve Niksardaki öğrenci yurdu
ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafiz Özak) sözlü
soru önergesi (6/1821) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/02/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun, bölünmüş yol
yapımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12409) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
2.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, ortam dinleme ve izleme aracı
tanıtımı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12410) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/01/2010)
3.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, TRT kanallarında okunan
gazetelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12411) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
4.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, IMF ile görüşmelere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12412)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
5.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, istisnai memuriyet kadrolarına
yapılan atamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12413) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
6.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, kayıp çocuklara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12414)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
7.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvinin, büyük marketlere yönelik düzenleme
yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12415) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
8.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12416) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
9.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, danışmanlık hizmeti
alımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12417) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
10.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, enerjideki dış
bağımlılığa ve doğalgaz zammına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12418)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
11.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Telekomünikasyon
İletişim Başkanının atanma usulüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12419)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
12.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, Azerbaycanın doğalgaz vermeyeceği
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12420) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
13.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, öğrenci servisi şoförlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12421)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
14.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, belediyelerin borçlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12422)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
15.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, sabıkalı öğrenci servisi
şoförlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12423) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
16.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, internet
kullanıcılarının tarife sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12424)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
17.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, bir hastaneye hizmet alımıyla
göreve başlatılan personele ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12425) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
18.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Bandırmada yapılacağı
söylenen termik santralin çevreye etkilerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12426) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
19.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesirdeki atıl
bir tarihi binaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12427) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
20.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir cezaevinde
yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12428)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
21.- Samsun
Milletvekili Suat Binicinin, yapılması planlanan bir yarı
açık cezaevine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12429) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
22.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Gala Gölü Milli Parkının
geliştirilmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12430) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/01/2010)
23.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Ergene Nehri ve Saros Körfezinin
temizlenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12431) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/01/2010)
24.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, ormana karşı işlenen
suçlara ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/12432)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
25.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Hamzabey Çayının ıslahına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12433) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
26.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, Gürdük Barajının yapımına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12434) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
27.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, TRT sanatçılarının bir
düğünde görevlendirildiği iddiasına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/12435) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/01/2010)
28.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, RTÜK eski Başkanı hakkında
basında çıkan haberlere ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/12436) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
29.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, yetki ve karar alma mekanizmalarında
kadının rolünün artırılmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12437)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
30.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın yoksulluğuna
karşı sosyal yardım hizmetlerine ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12438)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
31.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, medyaya yönelik toplumsal cinsiyet
eşitliği çalışmalarına ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12439)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
32.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, kadınların sağlık hizmetlerinden
yararlanmalarının desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12440)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
33.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın sağlığı
araştırmalarına ve verilerine ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12441)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
34.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın sağlığı
hizmetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/12442) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/01/2010)
35.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın yoksulluğu ile mücadeleye
ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru
önergesi (7/12443) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
36.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadınların siyasi
etkinliğinin artırılmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12444)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
37.- Adana Milletvekili
Nevin Gaye Erbaturun, kadın yönetici istihdamına ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12445)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
38.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kaybolan çocuklar sorununa ilişkin
Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/12446) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
39.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadına yönelik şiddete
karşı alınacak tedbirlere ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12447)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
40.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadına yönelik aile içi şiddete
karşı alınacak tedbirlere ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12448)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
41.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın odaklı eğitim ve
diğer sosyal çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12449)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
42.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, çevre politikalarında
kadının konumuna ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye
Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12450) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/01/2010)
43.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadına yönelik şiddet konusundaki
işbirliği ve diğer tedbirlere ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12451)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
44.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyet eşitliği ve
kadına yönelik şiddet konusundaki önlemlere ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12452)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
45.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Ermenek HESe ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12453)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
46.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Erzin ilçesinde termik santral
kurulmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12454) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
47.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, ülkemizde yaşayan Ermeni ve
Azerilere ilişkin İçiş-leri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12455) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/01/2010)
48.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, belediyelerin denetlenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12456)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
49.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, çocuk kaçırma
olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12457) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/01/2010)
50.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Ağrı-Patnosta
çıkan olaylara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12458) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2010)
51.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, 1930 yılında
yaşandığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12459)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
52.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, Romanlara yönelik bazı
uygulamalara ve bir olaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12460) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
53.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, bir greve yönelik emniyet güçlerinin
tutumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12461) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
54.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bir koy bölgesindeki yapılaşmaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12462) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
55.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamanda heyelan
nedeniyle oluşan mağduriyete ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12463)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
56.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, Batman Belediyesinin internet
sitesindeki bazı resimlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12464) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
57.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, öğretmenlerin istihdam
şekillerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12465) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
58.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, öğretmen
aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12466)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
59.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, norm kadro fazlası
öğretmenlerin il içinde değerlendirilmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12467)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
60.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, öğretmenlerin becayiş
haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12468) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/02/2010)
61.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, sosyoloji bölümü mezunlarının
felsefe grup öğretmenliğine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12469)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
62.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, yönetim kadrolarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12470) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
63.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, domuz gribi
aşısına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12471) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
64.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin, domuz gribi tedbirlerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12472) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
65.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, GDOlu ürünlerin satışına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12473) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
66.- Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaşın, Karsta hayvancılığın
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12474) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
67.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun, bölünmüş yol
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12475) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/01/2010)
68.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Yüksek Hızlı Trenin
sefer güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12476) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2010)
69.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, 2022 sayılı yasa kapsamında
aylık alanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12477)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
70.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, Çukurova Üniversitesi yurtlarındaki
yönetime ve öğrenci gösterilerine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafiz Özak) yazılı soru önergesi (7/12478)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/01/2010)
71.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, camilere kurulan baz istasyonlarına
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru
önergesi (7/12479) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
72.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, Avrupaya açılan sınır kapılarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12480) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, istihdam başta olmak
üzere tekstil ve konfeksiyon sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/559) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.1.2010)
2.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinin doğuracağı
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/560) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.1.2010)
3.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, Vanın sınır
ilçelerinde Türk ve İran güvenlik güçlerinin ateşi sonucu meydana
gelen ölüm olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/561) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.1.2010)
4.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, kadınlara yönelik
cinayet olaylarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/562)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.1.2010)
11 Şubat
2010 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Gülşen
ORHAN (Van), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60ıncı
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme
giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden
yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise
yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Gümüşhane ilinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 92nci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Gümüşhane Milletvekili Sayın Yahya
Doğana aittir.
Buyurun Sayın Doğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Doğan, açmadan önce bir sükûneti
sağlayalım, konuşmalarınız duyulsun.
Sayın milletvekilleri, Sayın Hatibi daha iyi duyabilmek
için uğultuyu kesebilirsek, sükûneti sağlayabilirsek çok iyi olur.
Buyurun Sayın Doğan.
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Gümüşhane Milletvekili
Yahya Doğanın, Gümüşhanenin düşman işgalinden
kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
YAHYA DOĞAN (Gümüşhane) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gümüşhanemizin 92nci kurtuluş
yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlamadan hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İzninizle bir hususa da değineceğim. Bu
kurtuluş günleri, hem o beldelerin kurtuluşu için şehit
düşen insanlarımızı anmaya vesile olduğu gibi, o
yöredeki gelişmelerin de gerek hemşehrilerimize gerek sizlere
anlatılması için bir vesile oluyor. Bu çerçeve içerisinde özellikle
moral düzeltici bir şeyler söylemek istiyorum.
Gümüşhane bir değişim yaşıyor. Gerek
üniversitemizle ki -Hükûmetimize müteşekkirim, yüce Parlamentoya da bu
kanunu kabul ettiği için müteşekkiriz- üniversitemiz kuruldu,
hızla gelişiyor. Beş ilçemizin hepsinde birer yüksekokul
kuruldu; birçoğu öğretime başladı, bir kısmı da
bu yıl öğrenci almaya başlayacaktır. Eğitimin önemini
Gümüşhane halkı kavramıştır. Eğitimsiz hiçbir
şey olmaz.
İkinci önemli gelişme barajlarımızdır,
göletlerimizdir. Yörede uzun süreden beri tabiat şartlarına
bağlı tarım yapılmaktaydı. Ancak Hükûmetimizin, Devlet
Su İşlerimizin, Çevre ve Orman
Bakanlığımızın gayretleriyle uzun yıllardan beri
yarım kalmış bekleyen Köse Barajımız bitirilmiş
ve geçenlerde hizmete girmiştir. Sulama kanalları da birinci kısmı
yapılmış, ikinci kısmı yapılmaktadır.
Yine, aynı şekilde Kelkitimizin otuz kırk
yıllık özlemi olan Sadak Barajının da programlanması,
yapılması, ihalesinin yapılması bitmiştir; önümüzdeki
zaman dilimi içerisinde, bir iki ay içerisinde temeli atılıp inşaatına
başlanacaktır. Keza, Şirandaki Koruluk Barajımız ve
sulama kanalları faaliyetini sürdürmektedir. Bunlar sulamaya yönelik
barajlarımızdır.
Yuvacık Göletinin, Alıçlı Göletinin ki
inşaatı birinin bitmiştir, birinin başlayacaktır;
bunları sayarak kıymetli vakitlerinizi almak istemiyorum.
Bölgede tarımda önemli bir gelişim
yaşanmaktadır. Toprak suya kavuşmuştur; bundan sonra verim
artacaktır, yöredeki organik tarım hızla gelişecektir.
Yine, enerjiye dayalı olarak da, gerek Harşit Çayı
üzerindeki Kürtün Barajı ve Torul Barajı faaliyetlerini
sürdürmektedir, hizmete girmiştir.
Değerli milletvekilleri, Yol medeniyettir. demişler,
doğrudur. Sizin tarımınız var, ürününüzü üretiyorsunuz
fakat yolunuz olup götüremedikten sonra hiçbir anlam ifade etmez.
Gümüşhanemizde yollar da bütün hızıyla devam etmektedir.
Efendim, Zigana Tüneline alternatif olacak şekilde yeniden bir etüt ve
projelendirme çalışması, güzergâh tespiti
başlamıştır. Torul-Kürtün yol ayrımı
Gümüşhane-Bayburt sınırı bölünmüş yollar tamamlanacaktır
bu yıl içerisinde. Yine Gümüşhane-Erzincan bölünmüş yolu, Kelkite
kadar olan kısmı bitmek üzeredir. Gümüşhane çevre yolu etüdü -ki
bu son derece önemlidir- ve güzergâh tespiti çalışmaları
başlamıştır. Gümüşhane-Torul ayrımı
İkisu-Şiran yolunun yapımı devam etmektedir.
Söz yollardan açılmışken, demir yolunun da fizibilite
etüdü çalışmalarının ihalesi
yapılmıştır. İnşallah o da en kısa zamanda
yapılacaktır.
Yöredeki olumlu kalkınmaya, gelişmeye bağlı
olarak, uzun zamandan beri pist yarım kalmıştır hem Bayburt
ilimize hem de Gümüşhane ilimize hizmet edecek olan Köse Havaalanının
da proje çalışmaları başlatılmıştır.
Yapılacak olan, bu yarım pistin
Değerli milletvekilleri, burada vurgulamak istediğim
şudur: Azmin elinden hiçbir şey kurtulamaz. Halkı
pırıl pırıl, tertemiz olan Gümüşhanemiz,
Hükûmetimizin de desteğiyle diğer şehirlerden,
gelişmiş şehirlerden farkı olmayan bir şehir hâline
gelmiştir. Mutlu insanların yaşadığı, devletine,
milletine bağlı insanların yaşadığı güzel
bir şehirdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
YAHYA DOĞAN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan,
bağlıyorum.
Yöre, organik tarımın merkezi olmaya müsaittir, bütün
altyapı hazırlanmıştır. Hükûmetimizin verdiği
teşviklerle tarımda ve hayvancılıkta çok önemli
gelişmeler beklenmektedir. Ben, buradan yatırımcıları
Gümüşhaneye davet ediyorum; altyapısı, teşvikleri
hazır olan bu ilimizde yatırım fırsatını
kaçırmayınız. Önümüzdeki yıllar, hakikaten Gümüşhanede
çok önemli kalkınma hamlesinin olacağı yıllardır.
Yıl dönümü münasebetiyle beni dinlediğiniz için hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Doğan.
Gündem dışı ikinci söz Antalya ilinde meydana gelen
sel felaketi hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin
Yıldıza aittir.
Buyurun Sayın Yıldız. (MHP sıralarından
alkışlar)
2.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, Antalya ilinde son günlerde meydana gelen sel
felaketindeki can ve mal kayıplarına ve alınması gereken
önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Antalya ilinde meydana gelen sel felaketi
hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Hepinizi şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 7 Şubat Pazar gecesi
başlayan fırtına ve yağış nedeniyle
Antalyamızda meydana gelen sel felaketinde 4 vatandaşımız
ölmüş, evler ve tarım alanları su altında kalmış,
köprüler çökmüş, özellikle köy yolları önemli ölçüde tahrip
olmuştur. Şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına,
sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve
sabır diliyorum; evleri ve tarım alanları zarar gören vatandaşlarımıza
da geçmiş olsun dileklerimizi arz ediyor, acılarını
paylaşıyorum.
Değerli milletvekilleri, şiddetli
yağışlar sonunda Antalya ilimizde kırk dokuz yerleşim
biriminde, ilk yapılan tespitlere göre yaklaşık 5 bin dekar
sera, 1.200 dekar meyve bahçesi, 30 bin dekar da tarım alanı ve çok
sayıda konut zarar görmüştür. Yerel ve ulusal yazılı ve
görsel medyada, yapılabilenler ve yapılamayanlarla ilgili çok
değişik tespit ve değerlendirmeleri Türk halkı
izlemiştir. Bunlarla ilgili yorum yapmıyor, olayları
yaşayanların ve kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Ancak,
bir tespitimi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu felaket de
göstermiştir ki sekiz yıllık hükûmetleri döneminde, Adalet ve
Kalkınma Partisi her üyesinin, ülkeyi nereden nereye getirdiklerini,
bıkmadan, usanmadan anlatanların, kaymakamlıkları,
valilikleri, belediyeleri, sivil savunma kurumlarımızı
felaketlere karşı hazırlıklı hâle getiremedikleri de
ortadadır.
Arama kurtarma çalışmalarında Sahil Güvenlik Grup
Komutanlığına, Antalya Ulusal Medikal Kurtarma Birimine ve
çalışmalara gerçek katkı veren herkese teşekkürlerimi ve
şükranlarımı arz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu felaketle ilgili yetkililere,
Hükûmet yetkililerine de şu soruları sormak istiyorum:
Bölgedeki görgü tanıklarının ifadelerine göre,
Karacaören Barajının kapaklarının
açıldığı ve sel felaketinin bu nedenle meydana geldiği
söylenmektedir. Karacaören Barajının kapakları
açılmış mıdır?
Her türlü ekipmana sahip olmasına rağmen, resmî
çağrı gelmeyince hareket edemeyen AKUTtan niçin yardım
istenmemiştir?
Bölgede bulunan balık adamlardan, dayanıklı
botlarla rafting yapan ekiplerden niçin yardım istenmemiştir?
Basına yansıyan haberlerde, Orman Bölge
Müdürlüğünün dere, köprü ve menfezlerin tıkanmasına yol açan
ağaç ve dalların kesilmesi, temizlenmesi için çalışma
başlattığı açıklanmaktadır. Sel felaketinin
olmaması için bunların önceden yapılması gerekmiyor muydu?
Yine, basına yansıyan haberlerde, Sivil Savunma İl
Müdürünün imkânlarının bu kadar olduğunu, bu tür felaketler için
farklı tekniğe sahip botlara ihtiyaç olduğunu, mevcut botun
denizde arama-kurtarmaya uygun olduğunu ifade etmesi, Sivil Savunma
Müdürlüğünün ne durumda olduğunu anlatmıyor mu?
Sel felaketinin yaşanabileceği tüm yerleşim
birimlerinde en acil kurtarma ekipmanı olarak botlar gerekli değil
midir? Onları kullanacak ekibin eğitilmesi gerekmiyor mu?
Bunları ne zaman yapacaksınız? Arama-kurtarma
çalışmalarıyla ilgili bir ihmal var mıdır? Varsa ne
yapılmıştır?
Değerli milletvekilleri, ayrıca, selden zarar gören
vatandaşlarımızın hasar tespitlerinin süratle
yapılması, yıkılan köprülerin, bozulan yolların ve
diğer kamu zararlarının karşılanması için Valilik
emrine yeterli kaynağın gönderilmesi gerekmektedir. Henüz böyle bir
kaynağın gönderildiğine şahit olmuş değiliz.
Ayrıca, vatandaşlarımızın
zararlarının karşılanması, barınma ve gıda
ihtiyaçlarının giderilmesi, banka kredi borçlarının
ertelenmesi, kredi ihtiyaçlarının giderilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bir daha böyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin pek çok bölgesinde süreç
içerisinde bu tür felaketler yaşamaktayız. Elbette hiç kimse böyle
felaketlerin yaşanmasını arzu etmez ancak bu felaketlerin
yaşanmaması için de Hükûmetimizin gerekli önlemleri alması ve bu
konuda ciddi çalışmalar yapması gerekmektedir.
Bir daha böyle felaketlerin yaşanmamasını diliyor,
felakette zarar görenlere geçmiş olsun diyor, hayatlarını
kaybeden insanların yakınlarına tekrar
başsağlığı diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Gündem dışı üçüncü söz Roman
vatandaşlarımızın sorunları hakkında söz isteyen
Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakıra aittir.
Buyurun Sayın Çakır. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- Edirne Milletvekili Rasim
Çakırın, Roman vatandaşların sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
RASİM ÇAKIR (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Roman vatandaşlarımızın
sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bir müddet önce Sayın
Başbakan Türkiyenin huzuruna çıkarak Roman açılımı
diye bir tabirle bir çalışma başlattıklarını
ifade ettiler ve yapılan çalışmaları biz, ana muhalefet
partisi olarak da dikkatle izliyoruz. Bu çalışmanın neticesinde
yapılan iş, Roman Çalıştayı Raporu diye Sayın
Bakanın nezaretinde ortaya çıkarılan bir rapor. Bu raporu
dikkatle okudum. Eğer böyle bir çalışmaya uzun emek verilmese,
Cumhuriyet Halk Partisine sorulsaydı, inanın, bu rapordan çok daha
nitelikli, çok daha somut hedefleri olan bir yazıyı, bir
tutanağı, bir raporu on dakika içerisinde sizlere biz
ulaştırabilirdik.
Değerli arkadaşlarım, bir müddet önce Manisa
Selendide hepimizi üzen, bu kürsüde de dile getirdiğimiz birtakım
olaylar yaşandı. Hükûmetiniz birtakım girişimlerde bulundu;
altı aylık kiralarını ödedi
vatandaşlarımızın, odun-kömür verdi ama sorun çözüldü mü?
Hayır, sorun çözülmedi. İşte, bugün yerel basında sorunun
çözülmediği, Roman vatandaşlarımızın geçmişteki
yaşamlarından çok daha ilkel bir yaşam içerisine
sürüklenmiş oldukları ulusal basında çarşaf çarşaf
gösteriliyor. On dört-on beş gün kadar önce Edirne Uzunköprüde, Roman
vatandaşlarımız, kış kıyamet, karda çocuklarını
ısıtabilmek için bir sırt odun veya çalı toplamaya
giderken, tek başına görev yapan 1 ormancı tarafından 2
Roman vatandaşımız öldürüldü. Yani şunu söylemek istiyorum:
Bir tarafta, şaşaalarla, sekiz yıllık devri
iktidarınızın sonlarına gelmişken, bir
açılım ve çalıştay sözü ortaya atarken; diğer tarafta,
Roman vatandaşlarımızın bir sırt odun bulabilme
uğruna canlarını verdiği bir Türkiye'de
yaşıyoruz. Bunu ifade etmek için bunu anlatıyorum.
Bundan da kötüsü, Roman vatandaşlarımızın
cenazesine gittiğimde orada bir vatandaşımız dedi ki:
Oğlum üniversiteyi kazandı, üniversitede okuyor ama üniversite harç
ücretini bulup yatıramadığım için üniversiteden
kaydını silmişler. Bundan da acısı budur değerli
arkadaşlarım.
Yani Roman vatandaşlarımızın eğitime
ihtiyacı var, aşa ihtiyacı var, sağlıklı konuta
ihtiyacı var. Roman vatandaşlarımızın sadece
seçimlerden seçimlere odun, kömür, kuru gıda desteğine ihtiyacı
yok. Bize bunları vermeyin, bize iş verin; biz
çalışalım, alın terimizle, onurumuzla çoluğumuzun çocuğumuzun
rızkını çıkaralım. diye Roman
vatandaşlarımız feryat ediyor değerli
arkadaşlarım. Tamamı ilkel koşullarda, konutlarda
barınıyorlar. Hemen hemen hepsi, eğitim alanında gerçekten
çok sınırlı olanaklarla eğitim yapabilme imkânı
buluyorlar. Çok çok azı üniversiteye gidebiliyor. Üniversiteye
gidebilenlerin arkasına bakıyorsunuz, dayısının
oğlunu, kardeşini, teyzesinin kızını da
arkasından getirebiliyor ama üniversitede okuyabilen Roman gençlerinin
okuyabilmelerine destek anlamında maalesef yapabildiğimiz, şu an
Hükûmetinizin yapabildiği bir şey yok. Artık, Roman
vatandaşlar çok iyi biliyorlar ki siyaset adamının siyasetçinin
ve hükûmetlerin ne dediği önemli değil ne yaptığı
önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
RASİM ÇAKIR (Devamla) Artık, insanların,
siyasetçilerin ne dediğine bakmıyorlar ne yaptığına
bakıyorlar. O bakımdan, bu Çalıştay süresi içerisinde ne
dediğiniz önemli değil; ne yaptığınızı, ne
yapmaya çalıştığınızı biz dikkatle izlemeye
devam ediyoruz.
Daha geçenlerde, Antalya Finike Yuvalar köyünde, Roman
vatandaşlarımıza bir mezar yerini, bir mezarlığı
bile çok gören bir iktidar anlayışıyla maalesef karşı
karşıyayız.
İnşallah çok yakın bir gelecekte, Cumhuriyet Halk
Partisi iktidarında, bu ülkede yaşayan bütün Romanlara, öncelikle
sağlıklı konutlarda barınabilmeleri, çoluğunun
çocuğunun en iyi okullarda okuyabilmeleri ve kendi yeteneklerine göre
alanlar bulunarak o yeteneklerini geliştirip iş olanakları
yaratılmasını hep beraber yaşayacağız.
Dünden bugüne, tarihin her döneminde Roman vatandaşların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RASİM ÇAKIR (Devamla)
sorunlarını en iyi bilen
Cumhuriyet Halk Partisi bunu programına da koyarak bu taahhüdün içerisine
girmiştir.
Sayın Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür
ediyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çakır.
60ıncı maddeye göre söz talebinde bulunan sayın
milletvekilleri vardır. Şimdi, kendilerine söz vereceğim, iki
dakikalık da süre ayıracağım.
Sayın Kaynak
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynakın, Kahramanmaraşın düşman
işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
bugün Kahramanmaraşımızın düşman işgalinden
kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümü. Bu vesileyle söz
aldım. Bana bu fırsatı tanıdığınız için
zatıalinize teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
doksan yıl önce bugün, 11 Şubat 1920 tarihinde, Kahramanmaraş,
yirmi bir gün, yirmi bir gece süren bir mücadeleden sonra işgalden
kurtulmuş ve Anadolumuzun
bağımsızlığının ilk meşalesini
Maraştan yakmıştır. Doksan yıl önce bugün,
Maraşlılar, kadınıyla erkeğiyle,
yaşlısıyla genciyle, çocuğuyla, velhasıl topyekûn bir
mücadeleyle istiklallerini kazanmışlardır.
Şunu da kaydetmek gerekir ki: Anadolunun
bağımsızlık mücadelesinde, Kurtuluş
Savaşını üstlenen ve yöneten yüce Meclisimiz henüz
açılmadan, Sivas Kongresinin hemen sonrasında, 11 Şubat 1920de
kurtuluş mücadelesini kazanan şehrimiz, bu yüce Meclisimize Anadolunun
kurtuluşu için önemli bir moral dayanak sağlamıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, Maraş mücadelesinin
fitilini ateşleyen iki önemli olay vardır: Bunlardan biri bayrak,
diğeri namustur. Yani Maraşlılar
bağımsızlıklarına ve özgürlüklerine uzanan hain elleri
Sütçü İmam ve Rıdvan Hocanın isimleriyle sembolleşen bir
mücadeleden sonra, bu iki ilke uğruna yani millî hâkimiyet ve tam
bağımsızlık uğruna yapmışlardır.
Kahramanmaraşlılar istiklallerini tam bir dayanışma
içerisinde gerçekleştirdikleri gibi, şimdi de istikballerine yine tam
bir dayanışma içerisinde yürümektedirler.
Bu münasebetle, Kahramanmaraşı, Maraşı
kahraman yapan şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle anıyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Emek
2.- Antalya Milletvekili Atila
Emekin, Antalya ilinde son günlerde meydana gelen sel felaketindeki can ve mal
kayıplarına ilişkin açıklaması
ATİLA EMEK (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlarım, Antalyamızda
yaşanan sel nedeniyle -yurttaşlarımızdan hayatlarını
kaybedenler ve ciddi maddi hasarla sonuçlanan durumla ilgili olarak- sizlere,
özellikle Cumhuriyet Halk Partisi adına ve şahsım adına,
tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum;
hayatlarını kaybeden hemşehrilerimize de Allahtan rahmet
diliyorum, kederli ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Bununla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Antalya
milletvekilleri olarak bir basın açıklaması yaptık. Orada,
Hükûmetin özellikle alması, yapması gereken tedbirleri ifade ettik.
Derhâl, afet bölgesi ilan edilip Afet Fonundan bu maddi hasarların
giderilmesi konusundaki taleplerimizi sunduk. Hafta sonu itibarıyla
cumartesi günü de başta Sayın Genel Başkanımız olmak
üzere, bölgede milletvekillerimiz incelemede bulunacaktır. Ancak, Hükûmet
bugüne kadar yapması gerekenleri yapmadığı için, özellikle
Gebiz Çayı üzerinde yapılması gerekenler, batıda Kumlucada
Beşikçi Göleti yapılmadığı için, Köşkerler
Deresinde gerekenler yapılmadığı için, Demrede
yapılmadığı için bu afetlerle karşı
karşıya geliyoruz; doğa da bu nedenle bizi
cezalandırıyor.
Kurtarma konusundaki özellikle yapılmayanları -ben
şimdi, acılar üzerine konuşmak istemiyorum- kamuoyunun takdirine
bırakıyorum. Bir ağacın başında sabaha kadar
feryat eden insanların -devletin bu kadar gücüne rağmen,
ulaşılamayıp da- hayatını kaybetmesinin
acısı hepimizin yüreğinde yaşıyor, ailelerin bu
acılarını da paylaşıyorum. Yani devlet orada gerekeni
yapsaydı bugün o kardeşimiz hayatta olacaktı. Diğer
kurtulan kardeşimiz de kendisi direnç gücünü sürdürerek özellikle bunu
başarabilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLA EMEK (Antalya) Bu konuda, teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım söz verdiğiniz için.
Hükûmetin de gerekli önlemleri bir an önce almasını
talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Uzunırmak
3.- Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmakın, son günlerde yağan yoğun yağmur ve
açılan baraj kapakları nedeniyle Aydın ili ve bazı
ilçelerinde meydana gelen su baskınlarına ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin açıklaması
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tabii afetler can ve mal kayıplarına sebep oluyor.
Aydında da Menderesin Akçay koluyla birleştiği yerden itibaren
kapakların açılması neticesinde ve yağan yoğun
yağmur neticesinde Menderes deltasının hemen hemen bütünü,
ovanın bütünü Atçadan başlayarak, Yenipazar, Sultanhisar, Aydın
merkez, Dalama, Söke, Bıyıklı gibi hepsi su altında
kalmıştır, çok yoğun bir yağış
olmuştur, Bağarası Ovası da olmak üzere.
Hükûmetin, zararların tespiti ve tazmini noktasında bir
gayret sarf etmesi gerekmektedir ama bundan daha önemli olarak ben bir konuyu
gündeme getirmek istiyorum. Meteoroloji, bayağı bir öngörmektedir
tabiat şartlarını. Dolayısıyla, afet ve kriz yönetimi
merkezlerinin bu öngörüler doğrultusunda, en azından önceden
uyarılar yaparak, tedbirler alarak belki mal kayıplarını
önlemek sel karşısında çok mümkün olmayabilir, bazı
malların kayıpları önlenebilir ama can
kayıplarının mutlaka önlenebileceği kanaatini taşıyorum
çünkü yağan yağmurun, derelerin, selin geldiği alanlar belli
alanlardır. Bu alanlarda sadece kurtarma olarak değil, önceden
öngörülen doğrultuda uyarılarla buralar boşaltılarak,
buralarda tedbirler alınarak, taşınabilir malların ve daha
önemlisi can kayıplarının önlenmesi mümkün olabilir.
Dolayısıyla, burada da bir ihmalin olduğu kanaatini
taşıyorum. Bu ihmaller cana ve mala sebep olmaktadır.
Hükûmetin daha tedbirli olması gerektiği kanaatini
taşıyorum ve söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Aydın için de önemli olduğunu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Budak
4.- Edirne Milletvekili Necdet
Budakın, Roman vatandaşların sorunlarının çözümü
konusunda yapılan çalışmalara ilişkin açıklaması
NECDET BUDAK (Edirne) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekili arkadaşımıza teşekkür
ediyorum, Roman vatandaşlarının özellikle Edirnede yoğun
olması nedeniyle bu sorunları dile getirdiği için. Ben de
açıkçası Edirne Milletvekili olarak her hafta Roman
vatandaşlarımızın arasındayım. Roman
Çalıştayı 10 Aralık 2009da yapıldı yani beş
federasyon, seksen dernek katıldı. 14 Martta da
Başbakanımızın katılımıyla bir toplantı
yapılacak. Roman vatandaşlarımızın sorunları
tespit ediliyor ve çözüm önerileri getiriliyor.
Ben, tabii burada, özellikle sağlıkta, eğitimde,
sosyal yardımda bunları anlatmaktan yana
Bunları zaten sosyal
devlet anlayışı gereği yapıyoruz, bunları
kesinlikle yapıyoruz, fazlasıyla yapıyoruz, hiç kimse aç ve
açıkta değil ama yeterli değil, özellikle işsizlik
konusunda. Ancak, şunu da söyleyeyim: Ben, milletvekili
arkadaşımızın burada, Meclis kürsüsünde talihsiz bir
cinayet olayını dile getirmesini, özellikle barış
içerisinde yaşadığımız Romanlar ve Türk
vatandaşlarımız arasında bir etnik ayrışıma
yol açmasından korktuğum endişesiyle bu sözü aldım. Bizim
böyle bir problemimiz yok, toplumda entegre yaşıyoruz.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Sen yoktun, ben gittim susturdum
onları.
NECDET BUDAK (Edirne) Ayrıca bunu, muhalefet ya da iktidar
partisi olarak etnik kimlik siyaseti yapmamamız lazım. Daha dün, ben,
muhalefet partisi belediye başkanı, hep birlikte TOKİ idaresine
gidip Roman vatandaşlarımıza yönelik altı yüz kırk
konutluk projeyi onaylattık. Bugün de Roman
vatandaşlarımıza bunun müjdesini verdik basın yoluyla.
O bakımdan, bizim, mümkün olduğu kadar, sorumluluk
sahibi insanlar olarak, bu konulara biraz daha hassasiyet göstermemiz
gerektiğini düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Sayın Başkan
BAŞKAN Bitireyim de ondan sonra yapalım, insicam
bozulmasın. Sonra sizi dinleyeceğim.
Sayın Bingöl
5.- Ankara Milletvekili Tekin
Bingölün, vatandaşların, sivil savunma müdürlükleri ve hastaneler
gibi devletin birtakım kurumlarının aczinden ve
ilgisizliğinden kaynaklanan sıkıntılarına ilişkin
açıklaması
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Az önce değerli milletvekili
arkadaşlarımızın dile getirmiş olduğu
Antalyadaki dramı ben de üzüntüyle
karşıladığımı belirtmek istiyorum. Ancak,
maalesef, son dönemlerde ülkemizin çok farklı yerlerinde benzer olaylarla
sık sık karşılaşmaya başladık.
Üsküdar vapurundan bir vatandaşımız düşüyor,
yetkililer o vatandaşa kurtarma adına hiçbir girişimde
bulunmuyor, çaresizlik içerisinde, vapurdaki vatandaşlar kurtarma
faaliyetlerine girişiyorlar.
Adanada işsiz bir genç, girmiş olduğu
sıkıntılı bunalım sonucunda sokak ortasında
dakikalarca babasını ve kardeşlerini kovalıyor ve âdeta
satırla babasını doğruyor ama orada da devlet yok. Nihayet
vatandaşların müdahalesiyle kardeşlerini de öldüresiye
doğramaktan ancak alınabiliyor.
Dün Antalyada devlet hastanesinin önünde bir
yurttaşımız devlet hastanesinin önüne kadar ancak gelebiliyor,
yıkılıp kalıyor. Dakikalarca ilgililer tarafından
müdahale edilmeden
O hastanenin bahçesinde âdeta bir dram yaşanıyor
ve vatandaşlarımızın isyanı, tepkisi sonucunda müdahale
edilebiliniyor. Maalesef, başhekimin savunması ise Biz her yurttaşa
bir sedye, bir tekerlekli iskemle bulunduramayız. gibi basit,
sığ; son derece çirkin bir şekilde izah edilebiliyor.
Nihayet Antalyada yaşanan olayda ise tam beş saat bir
ağacın dalına tutunarak hayata tutunmaya çalışan
yurttaşımız, karşı kıyıda yakınlarının,
akrabalarının gözü önünde sel felaketine maruz kalarak
hayatını kaybediyor. Ve nihayet, oradaki yetkili, Sivil Savunma
İl Müdürü, pişkince, Bizim kurtarma botumuz yok. diyerek basit bir
şekilde olayı geçiştirmeye çalışıyor ama
aynı İl Müdürü, son model cipi makam otosu olarak kullanabiliyor.
Bütün bunlar devletin ilgisizliğinden, yönetimin aczinden
kaynaklanıyor ve maalesef, Türkiye, dünyanın tüm ülkelerinden çok
daha geri planda, insan hayatının ucuz olduğu bir ülke konumuna
düşüyor.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın İçli
6.- Eskişehir Milletvekili H.
Tayfun İçlinin, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda, büyük bir oy
çokluğuyla kabul edilen Türkiyeyle ilgili son karar
taslağını şiddetle kınadığına
ilişkin açıklaması
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bugün Kahramanmaraşın düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümü. Bu millet, bu Kurtuluş
Savaşını verirken, Değerli Başkanım, Ya
istiklal ya ölüm! şiarıyla yola çıkmış, her türlü
himayeyi ve her türlü mandacı anlayışı reddetmiştir.
Dün Avrupa Parlamentosunun Genel Kurulunda, Hollandalı
Hristiyan Demokrat Ria OomenRuijtenin kaleme aldığı Türkiyeyle
ilgili bir karar taslağı büyük bir oy çokluğuyla kabul
edilmiştir. Bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan bir
milletvekili olarak şiddetle kınıyorum çünkü, Değerli
Başkanım, kabul edilen bu karar taslağında,
Kıbrısla ilgili, Ermeni açılımıyla ilgili
protokollerle ilgili, Türk yargısıyla ilgili, azınlıklarla
ilgili, Lozanı reddeden azınlıklarla ilgili kabul edilemez
ifadeler yer almaktadır.
Bu millet, bu yüce Meclis, daha önce, Kıbrısla ilgili,
1999 tarihinde, 2001 tarihinde ve 2003 tarihinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin aldığı kararla, Kıbrısla ilgili bu
yaklaşımları şiddetle kınamıştır. Ben
de, bir milletvekili olarak, bu Parlamentoyu sanki bir sömürge parlamentosu,
sanki himaye altındaki bir ülke parlamentosu yaklaşımıyla
gören Avrupa Parlamentosunun üyelerini buradan şiddetle
kınıyorum ve bizim Parlamentomuza ve yargı organımıza
uzatılan bu yakışıksız ifadeleri de
aracılığınızla kınıyorum Değerli
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Aslanoğlu
7.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, Kahramanmaraşın, özgürlük ve
bağımsızlık mücadelesinin 90ıncı yıl
dönümüne, ekonomik alandaki başarılarının daha da
artması için Büyükşehir Belediyesine daha çok katkı
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, bizler de, özgürlük ve bağımsızlık yönünde
büyük mücadele veren tüm Kahramanmaraş halkını yürekten
kutluyoruz.
Çalışkan ve mücadeleci bir yapıda olan tüm
Kahramanmaraşlılar ekonomik alanda da önemli mücadele vererek
Kahramanmaraşta önemli ekonomik başarılara imza atıyorlar.
Biz, tüm Kahramanmaraşlıları kutluyoruz. Ancak,
Kahramanmaraşımızın hak ettiği Büyükşehir
Belediyesi Yasasından pay alması hâlinde daha büyük
başarılara imza atacağına inanıyoruz. İktidar
partisinin bu konuda destek vermesi hâlinde bizler seve seve Kahramanmaraşa
bu desteği vereceğimizi gönülden söylüyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Sipahi
8.- İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahinin, baraj kapaklarının açılması nedeniyle
İzmir ili ve bazı ilçelerinde son günlerde meydana gelen su
baskınlarına ilişkin açıklaması
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan söz verdiğiniz için.
Sayın Çevre ve Orman Bakanımız da buradalar, ben
özellikle bu baraj kapaklarının açılması konusundaki ciddi
tehditleri ortaya koymak istiyorum. Bu baraj kapaklarının
açılması zaman zaman haber verilmeden yapılmakta ve facialara
neden olmakta. İzmirde bu Güzelhisar Barajının
kapaklarının açılması sonucunda tesadüfen can kaybı
olmadı ama bu arada Aliağayı Karaköye bağlayan yoldaki
bir köprü -hani, nasıl bir köprüyse bilmiyorum, kim yaptıysa- sularla
beraber sürüklenip gitti, köyün şu anda bağlantısı yok.
Ben hafta sonunda Menemen ilçesinde Gediz Nehrinin
taşması olayını ovada bizzat kendim yaşadım.
Burada bir Haykıran Köyü var, sekiz on köyle beraber Menemene
bağlantısı olan yol, maalesef köy imkânlarıyla
yapılmış olan geçit sular altında kaldığı
için bu köylerin de bağlantıları ancak -4 kilometrelik yol-
15-20 kilometrelik bağlantılarla sağlanabiliyor. Burada projesi
yapılmış bir Melen Köprüsü olayı var, bunun bir an evvel
devreye girmesi gerekiyor.
Söz verdiğiniz için teşekkür ederim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Şandır
9.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Kahramanmaraşın düşman
işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
Kahramanmaraşın düşman işgalinden
kurtarılışının 90ıncı yılını
yürekten kutluyoruz, tüm şehitlerimize rahmetler diliyoruz, tüm Kahramanmaraşlılara
saygılar, sevgiler sunuyoruz.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Çakır
RASİM ÇAKIR (Edirne) Sayın Başkan, az önce söz
alan iktidar partisine mensup milletvekilimiz ismimi de zikrederek
konuşmamda talihsiz bir konuşma olduğunu ifade ederek, çok ciddi
bir biçimde yanlış anlaşılmaya sebebiyet verecek, sözlerimi
bir çarpıtmaya götürdü.
Açıklama yapmak için 69a göre yerimden söz talebinde
bulunuyorum efendim.
NECDET BUDAK (Edirne) İsim de vermedim
BAŞKAN Buyurun.
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Edirne Milletvekili Rasim
Çakırın, Edirne Milletvekili Necdet Budakın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
RASİM ÇAKIR (Edirne) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek
adına bu açıklamayı yapma ihtiyacı hissettim.
Öncelikle Uzunköprüde yaşanan olaydan sonra Roman
kardeşlerimizin olaya tepki mahiyetinde yapmış oldukları
hareketler noktasında Sayın Kaymakam, Belediye Başkanı ve
güvenlik birimleriyle beraber milletvekili olarak ben, vatandaşı
teskin etme, teselli etme ve yanlış işlerin
yapılmaması yönünde onların yanında bulunmuş bir
milletvekiliyim. Artı, ertesi gün cenazede bu 2 Roman
vatandaşımızın tabutlarını omuzlamış,
öksüz, yetim ve dullarının yanında olmuş bir
milletvekiliyim.
Bu anlamda benim ifade etmek istediğim şey, sadece
açılım ve çalıştay diyerek değil, 2010
Türkiyesinde Roman vatandaşın bir sırt odun için canından
olması gerçeğini Parlamentoyla paylaşmak ve Hükûmeti bu anlamda
somut, ciddi ve çabuk, bir an önce çalışmalara teşvik etmek için
söz aldım.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize
sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, istihdam başta olmak üzere tekstil ve
konfeksiyon sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/559)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kayıt dışı istihdamın ve
denetimsizliğin yaygın olduğu tekstil ve konfeksiyon sektöründe
yaşanan sorunların araştırılarak tespit edilmesi ve
gereken tedbir ve önlemlerin alınması için, Anayasanın 98'inci,
İçtüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması için gereğini arz ve talep ederim.
1) M. Nuri Yaman (Muş)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Emine Ayna (Mardin)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Bengi Yıldız (Batman)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Ülkemizde önemli bir iş kolunu oluşturan tekstil ve
konfeksiyon sektöründe yaşanan sorunlar son ekonomik kriz ile birlikte bu
sektördeki işletmelerin bir çoğunu olumsuz etkilenmiştir. Son
yıllarda bu sektörde çok sayıda işletmenin
kapandığı ilgili sendikalarca dile getirilmiştir.
Yalnızca 2008 yılında krizin de etkisiyle tekstil sektöründe
işsiz kalanların sayısı kamuoyunda
tartışılan tahmini rakamlara göre 60 bin'i geçmektedir.
Yaşanan global kriz yüzünden 2009 yılında da tekstil sektöründe
1 milyon kişinin işsiz kalabileceği uyarıları
yapılmıştı.
İş-Kur tarafından hazırlanan Kasım 2009
dönemine ait istatistiklerden derlenen verilere göre, 2009 yılı
Kasım ayında 87 bin 250 kişinin iş başvurusu
yaptığı belirtilmiştir. Ancak İş-Kur'da
başvurusu bulunmayan kişileri de göz önüne
aldığımızda bu rakamların daha da artacağı
ifade edilmektedir. Yani ülkede ciddi şekilde tırmanan bir
işsizlik tablosu mevcuttur.
Türkiye'de bu sektörde çoğunluğu oluşturan küçük
firmalar, hâlâ teknolojisi düşük makinelerle ve emek yoğun olarak
çalışmaktadırlar. Dokumacılık alt sektörüne
bakıldığında, bir yanda temelde aile tipi üretim biçimi
özellikleri gösteren, basit ve emek yoğun teknolojilerin
kullanıldığı, diğer yanda ise organize olmuş
büyük entegre fabrikaları içeren üretim modeli mevcuttur.
Tekstil sektöründe faaliyet gösteren firmaların büyük bir
kısmı ürünlerini taşeron firmalar
aracılığıyla yapmaktadır. Kadınlar ise bu
sektörde diğer iş kollarına göre daha fazla
çalışmaktadırlar. Tekstil sektöründe çalışan
işçilerin özellikle 30'un altında işçi
çalıştırılan işyerlerinde sigortası ya hiç
yapılmamakta ya da işe girdikten uzun bir süre sonra
yapılmaktadır. Tekstilde işçiler çok yoğun
çalışmakta ve haftalık çalışma saatleri 45 saatin
üzerine çıkabilmektedir. Tekstil sektöründe sendikal örgütlenmenin
yoğun olması gerekirken ne yazık ki beklenen düzeyde olmadığı
belirtilmektedir.
İşçi sağlığı ve iş
güvenliğinin alınmadığı, işyerlerinin
denetlenmediği bu sektörde çalışan işçilerinin büyük bir
çoğunluğu meslek hastalıklarına yakalanmakta ve bu
hastalıkların büyük bir bölümü de normal hastalıklar olarak
kayda geçmektedir. Özellikle birçok işçi kot kumlama yapılan
işyerlerinde çalışarak Silikozis hastalığına
yakalanmış ve hayatını kaybetmiştir. Bir çok
işçiye ilgili sağlık kurumları tarafından Silikozis
hastalığı teşhisi konulduğu hâlde sağlık
güvencesi olmadığı için tedavi olamamaktadır.
Yine tekstil sektörünün önemli sorunlarından birisinin de
kayıt dışı istihdam olduğu bilinmektedir. Sektörde
evde çalışma da yaygın olmakla birlikte, evde
çalışanlar kayıtsız çalıştıklarından
istatistiklerde görünmez durumdadırlar. Çalışma
Bakanlığının 2009 Temmuz istatistiklerine göre Türkiye'de
dokuma iş kolunda kayıtlı çalışan işçi
sayısı 583 bin 244 olarak belirtilirken, toplamda bu açıklanan
rakamlardan daha fazla işçinin bu sektörde
çalıştığı telaffuz edilmektedir.
Kayıt dışı çalışanlar sosyal
güvenliksiz, sendikasız, toplu iş sözleşmesiz kalırken,
kayıt dışı çalışmadan dolayı devlet
açısından prim kayıplarına neden olunmakta ve haksız
rekabet tetiklenmektedir. Özellikle hazır giyim sektöründe kayıt
dışı istihdam son derece yaygındır. Eve iş verme
sisteminin yaygınlaşması da, kayıt dışı
istihdamı artıran diğer sebeplerden olarak öngörülmektedir.
Kayıt dışı çalıştırma
yaygınlaşmış, ücret düzeyi düşmüş, uzun
çalışma saatleri ve ucuz iş gücü yaygınlaşmıştır.
Tekstil sektöründeki istihdama ilişkin önemli bir diğer
sorun da, çocuk emeği kullanımıdır. Kalifiye
işçiliğe çok fazla gereksinim duyulmaması, kayıt
dışılığın yoğun olması nedenleriyle
tekstil sektöründe çocuk işçi istihdamı yoğunlaşmıştır.
Bu açıdan, ülkemiz ekonomisinde önemli bir yere sahip olan
tekstil ve konfeksiyon sektöründe yaşanan sorunların tüm
boyutlarıyla tespit edilmesi ve alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir meclis araştırma komisyonu
kurulmalıdır.
2.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesinin doğuracağı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/560)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Satışa çıkarılan Türkiye Şeker
Fabrikaları A.Ş'ye (TŞFAŞ) ait kâr eden fabrikaların
özelleştirilmesiyle birlikte gerek şeker piyasasında
yaşanacak sorunların gerekse de topraktan en yüksek düzeyde
yararlanılan şeker pancarı tarımı iş gücü
açısından doğacak sıkıntıların
araştırılması ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
1) M. Nuri Yaman (Muş)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Emine Ayna (Mardin)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Bengi Yıldız (Batman)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Bilindiği üzere Türkiye Şeker Fabrikaları
A.Ş'ye (TŞFAŞ) ait 25 fabrikadan kârda olan Çarşamba,
Çorum, Kastamonu, Kırşehir, Turhal ve Yozgat fabrikaları 11
Eylül'de satışa çıkarıldı.
Satışa çıkarılan altı fabrikanın kâr
ediyor olması dikkat çekici bir gelişme olarak durmaktadır.
TŞFAŞ'ın 2008 yılı karının 3 milyar 193
milyon TL olduğu belirtiliyor.
Söz konusu fabrikaların satışıyla birlikte
TŞFAŞ zarar etmeye başlayacağı gibi, bu durumda
Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bulunan fabrikalar da ya
kapatılma ya da yok pahasına satılma tehlikesiyle
karşı karşıya kalacaktır. Ege Üniversitesi'nden bir
grup öğretim üyesi de bu tehlikeye dikkat çekerek, bu
satışların tarıma zarar vereceği, kırsal kesimde
işsizliği körükleyeceği ve şeker piyasasında uluslar
arası tekellerin denetimini pekiştireceği uyarısında
bulunuluyor.
Şeker Yasası'yla birlikte daha önce satılan
fabrikaların özelleştirilmesi ekonomiye büyük zarar vermiştir.
TŞFAŞ aracılığıyla şeker
tarımının ekonomiye sağladığı
katkıların, 2001 yılında çıkarılan Şeker
Yasası ile sekteye uğramaya başlamıştır. Bu yasa
ile kimi fabrikalar satılırken, pancardan elde edilen şeker
üretimine de kota getirilmiştir. Kota ile toplam şeker üretimi içinde
nişasta bazlı şekerin (NBŞ) payı yüzde 15'e
çıkarıldı. Yapılan araştırmalarda bu oran AB
ülkelerinde ortalama yüzde 2 civarındadır. Bu kotanın en büyük
şeker üreticisi olan Fransa'da yüzde 0.5, Almanya'da yüzde 1'in
altında olup NBŞ'nin büyük ölçüde Genetiği
Değiştirilmiş Organizma'lı (GDO) mısırdan elde
edilmektedir.
Şeker Yasası, pancar ekim alanlarının
daralmasına, şeker fabrikalarının düşük kapasite ile
çalışmasına ve yüksek yoğunluklu
tatlandırıcı (YYT) dışalımının
patlamasına neden olmaktadır. Şeker Kurulu, sadece 2009
yılının ilk 8 ayında, 172 bin 42 ton şekere
eşdeğer YYT dışalımı için uygunluk belgesi
vermiştir. Kayıtlı olarak yapılan YYT yanında, önemli
miktarda kimyasal tatlandırıcının Türkiye'ye kaçak olarak
girdiği de tahmin edilmektedir. Bunların sonucunda, ekonomi olumsuz
etkilenmekte, pancar çiftçisi ve TŞFAŞ'a ait fabrikaların bir
kısmı zarar etmektedir. Yasadan kârlı çıkanlar ise,
NBŞ ve kimyasal tatlandırıcı üreticileri ile şeker
ticareti yapan uluslararası tekeller olmaktadır.
Devletin elinde kalan şeker fabrikalarının
satışa çıkarılmaması, topraktan en yüksek düzeyde
yararlanılan şeker pancarı tarımı işgücü
açısından büyük önem taşıyor. Dört yüz elli binin üstünde
çiftçi ailesi geçimini pancardan sağlıyor. Hasat döneminde
sayıları yüz bini geçen mevsimlik tarım işçisi
çalışıyor. Şeker fabrikalarında, daimi ve mevsimlik
binlerce işçi çalıştırılıyor.
Bu nedenlerle bir meclis araştırması
açılması ve araştırma komisyonu kurulması
gerekmektedir.
3.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, Vanın sınır ilçelerinde Türk ve
İran güvenlik güçlerinin ateşi sonucu meydana gelen ölüm
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/561)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Van'ın sınır ilçelerinde, İran İslam
Cumhuriyeti ile ortak sınırımızda, İran İslam
Cumhuriyeti ile Türkiye güvenlik güçlerinin açtığı ateş
sonucu yaşanan ölüm olaylarının araştırılarak
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci
İç Tüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif
ederiz. 11.01.2010
1) M. Nuri Yaman (Muş)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Emine Ayna (Mardin)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Bengi Yıldız (Batman)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis Tunceli)
Gerekçe:
Yıllardır Van'ın sınır köylerinde, birçok
yurttaşımızın güvenlik güçlerinin ateş etmesi sonucu
yaralanmasına, sakat kalmasına ve hayatını kaybetmesine
neden olan sınır kaçakçılığı çözülemeyen bir
sorun olarak hâlâ varlığını korumaktadır. Van
halkının ekonomik gelir kaynaklarının başında
gelen sınır ticareti, ticarete konu olan ürünlere uygulanan
kotanın kaldırılmaması, sınır
kapılarının açılmaması, başka geçim
kaynağı bulamayan yurttaşlarımız için burayı ölüm
kapısı haline getirmiştir. Van ve bölge için bir istihdam
alanı olan sınır ticareti engellerle bitme noktasına
getirilirken, burada çalışanlar için yeni bir istihdam alanı
yaratılmamış ve birçok vatandaşımız İran ile
ortak sınırımızda, sınırı illegal geçtiği
gerekçesi ile güvenlik görevlileri tarafından vurularak hayatını
kaybetmiştir. Van'ın sınır ilçelerinde var olan
işsizlik, operasyon, mera ve yayla yasakları nedeniyle tarım ve
hayvancılığın yapılamaz hâle gelmesiyle geçimini
sağlayamaz duruma gelen çok sayıda kişi, mazot kaçakçılığı
yapıyor. Ölümü göze alarak büyük zorluklarla sınırı geçerek
akaryakıt getiren vatandaşlar sık sık İran ve Türkiye
güvenlik güçlerinin kurşunlarına hedef oluyor. İran İslam
Cumhuriyeti ile ortak sınırımızda meydana gelen her türlü
olayın çözümü hususunda akit edilen 14 Mart 1937 tarihli Tahran
Antlaşması, bazı hususlarını içermekle beraber meydana
gelen ölüm olaylarına çözüm olmamaktadır. Söz konusu
anlaşmanın, sınırda yaşanan ölümleri kesin bir biçimde
sona erdirecek yeni bir içeriğe kavuşturulması gerekmektedir. Bu
ölümlerin bir an önce son bulması için acil önlemlerin alınması
ve İran İslam Cumhuriyeti ile Türkiye arasında bir an önce yeni
bir hukuki sürecin başlatılması gerekmektedir. 2007 ile 2009
tarihleri arasında, İran ile ortak sınırımızda
İran ile Türkiye güvenlik güçlerinin açtığı ateş
sonucu 15 kişi yaşamını yitirirken, çok sayıda
kişi de yaralanmıştır. Van'ın Özalp ilçesinde oturan,
Ejder Demir adlı vatandaş, 13 Eylül 2007'de, evinin önünde, iddialara
göre bir yüzbaşı tarafından vurularak hayatını
kaybetmiştir. Haşim Yakut adlı vatandaşımız,
sınırda, 10 Mart 2008'de vurularak yaşamını
yitirmiştir. Şahabettin Karalıoğlu, 5 nisan 2008 tarihinde
vurularak yaşamını yitirmiştir. Rahmi Yıldıztan
adlı vatandaşımız 22 Ağustos 2008'de İran
sınırında vurularak yaşamını yitirmiş,
cenazesi günlerce vurulduğu yerde bekletilmiştir. Murat Yılmaz
adlı vatandaşımız, 11 mart 2009'da sınırda,
üzerlerine atılan havan topundan aldığı yara ile
hayatını kaybetmiştir. Savaş Öztürk, 11 Mayıs 2009 tarihinde
kamyonunda vurularak hayatını kaybetmiştir. Yakup
Işık, 11 Haziran 2009'da sınırda vurularak
yaşamını yitirmiştir. Ayrıca çeşitli tarihlerde,
Cemil Demirbacak, Mehmet Yekebaş, Haşim Yalav, Nazmi Güler ve
Doğan Durdu adında 9 yaşındaki bir çocuk sınırda
askerlerin açtığı ateş sonucu hayatını
kaybetmiştir. İran ile ortak sınırımızda,
yaşanan ölüm olaylarına Hükûmet bu güne kadar sessiz
kalmıştır. Sınırda yaşanan bu ölüm
olaylarına, bir suçun infazı olarak bakılmakta ve güvenlik
güçleri sınırda âdeta infaz memuru görevi yapmaktadırlar.
İçişleri Bakanlığı ise olaylarla ilgili, 7/7541 esas
numaralı soru önergemize verdiği cevapta, son iki yıl içerisinde
12 kişinin hayatını kaybettiğini; söz konusu kişilerin
İran askerleri tarafından öldürüldüğünü ifade etmiştir.
Oysa, yaşanan ölüm olayları hakkında, Van İnsan
Hakları Derneği şubesi, bu olaylarla ilgili, tutuklu asker ve
haklarında soruşturma başlatılan askeri personel
olduğunu öne sürmüştür. İran İslam Cumhuriyeti ve Türkiye
güvenlik güçlerinin ateş etmesi sonucu sınırda yaşanan bu
ölüm olaylarının bir an önce gündeme alınması ve hükümetin
bu ölümleri durduracak etkili düzenlemeleri ve bir an önce hayata geçirmesi
gerekmektedir.
4.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, kadınlara yönelik cinayet
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/562)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde yaşanan kadın cinayetlerinin nedenlerinin
araştırılarak, bu konuda mevcut hukuksal düzenlemelere ve
imzalanan Uluslararası Sözleşmelere işlerlik kazandıracak,
gerekli mekanizmaların oluşturulması yönündeki hususların
tespiti amacıyla Anayasa'nın 98'inci İç Tüzüğün 104. ve
105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılması için gereğini arz ve teklif ederiz. 11.01.2010
1) M. Nuri Yaman (Muş)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Emine Ayna (Mardin)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Bengi Yıldız (Batman)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Çoğu namus ve töre cinayeti olarak adlandırılan
kadın cinayetleri, toplumda olağan karşılanan bir olgu
haline gelmiştir. Ülkemizde yargı, kadın sorunlarına
karşı yeterli duyarlılığı göstermezken;
kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık, düzenlemelerle de
ortadan kalkmamakta ve kadın cinayetleri her yıl bir önceki yıla
göre artarak devam etmektedir. Kadın haklarına ilişkin olarak
günümüzde alınan kararlar ve uygulanan politikalar kâğıt
üzerinde kalırken, ataerkil zihniyetin rahatsızlık uyandırmaması,
kadına yönelik şiddete karşı önlem
alınmasının da önüne geçiyor. Türkiye tarafından 1985
yılında onaylanan Birleşmiş Milletler Kadınlara
Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Sözleşmesi öncelikli olmak üzere, bu konuda imzalanan sözleşmelerin,
iç hukukta dikkate alınması yönünde başarı
sağlanamamıştır. Ülkemizde, her üç kadından biri
şiddete maruz kalırken, belediyeler sığınak açma
yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Türk Ceza Kanunu ve ilgili
diğer kanunlarda yapılan düzenlemelerin çoğu kâğıt
üzerinde kalırken, bu düzenlemeler, görünür, bilinir ve uygulanır
kılınmadığı için bir ifade bulmamıştır.
Ülkemizde, ayrımcılığı ve kadın
haklarını korumayı içeren düzenlemeler hakkında,
kadınlarda bilinç oluşturma ve farkındalık oluşturan
mekanizmalar yetersizken, kadınların bu hakları kullanmaya
yönelik başvurularına karşı da son derece duyarsız
kalınmaktadır. Yasa uygulayıcıların, kadına
yönelik ayrımcılık ve şiddetle mücadelede yeterli ölçüde
bilinç sahibi olmaması, yasaları da işlevsiz
kılmaktadır diyebiliriz. Bu tespit yalnızca spekülatif bir
görüş değildir. Yakın zamanda AİHM, verdiği bir
kararla da, bu tespiti güçlendirirken, ülkemizdeki yargının
kadına yönelik ayrımcılık ve şiddete karşı
duyarsızlığına hükmetmiş ve ülkemiz Avrupa'da
kadını korumadığı için mahkûm olan ilk ülke
olmuştur. Bu karar da göstermiştir ki, dünyanın her yerinde
yaşanan kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve
ayrımcılık, ülkemizde de vahim bir boyuta
ulaşmıştır. Ülkemizde, hükümetlerin, kadına
karşı şiddeti ve ayrımcılığı önlemek
adına, devlet politikası olarak devreye koyduğu düzenlemeler, bu
trajik sonucu değiştirecek ve önleyecek güçte
olmadığı, yaşanan cinayetlerle de kesinlik
kazanmaktadır. Bütünlüklü bir yasal sistem ve bu sistemi hayata geçirecek
siyasi irade olmadıkça, kadın örgütlerinin tek başına
verdiği mücadele mevcut durumu değiştirmede yetersiz
kalacaktır.
Hükümetler, kadına yönelik şiddeti ve
ayrımcılığı önleyecek mekanizmaları devreye
koymak yerine, kadının aile içindeki rolünü pekiştiren
araçları ön plana çıkararak bu konudaki çıkmaza katkı
sunmaktadırlar. Nitekim şiddete maruz kalan kadınların
çoğu ilgili makamlara yaptıkları başvurularda,
yetkililerce, kendilerine ailedeki geleneksel rolün hatırlatıldığı
ve şikâyetlerinden vazgeçilmesi yönünde telkinlerde bulunulduğunu
ifade etmektedirler. Bu yönlü telkinlerin, karakoldaki görevli memurlardan
tutalım da kimi hâkimlere kadar şiddetle mücadelede bir yönteme
dönüştürülmesi, kadını âdeta ölümün ve şiddetin
kucağına itmektedir. Kadının geleneksel rolünden
uzaklaşmış olması, mahkemelerde, kadına yönelik
şiddet davalarında, çoğu zaman şiddet uygulayanın
haklı görülmesine gerekçe gösterilmektedir.
Başbakanlık Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü tarafından, 2008 yılında yapılan Türkiye'de
Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırmasının
sonuçlarına göre, kentte yaşayan kadınların %40,3'ü,
kırsal kesimde yaşayan kadınların da %46,6'sı, Türkiye
genelinde ise, kadınların %41,9'u eşi veya birlikte olduğu
kişilerden fiziksel ya da cinsel şiddete maruz
kaldığını ortaya koymaktadır. Fatma Babatlı,
Özlem Şahin, Kadriye Kayaş, Dilek Saner ve daha yüzlerce kadın
resmi kurumlardan koruma istemesine rağmen korunmamış ve
eşleri ya da yakınları tarafından öldürülerek, namus
cinayetine kurban gitmiştir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
B)
Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, Türkiye-İrlanda Dostluk Grubu kurulmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1094)
10
Şubat 2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı
Kanunun 4. maddesi uyarınca, İrlanda Parlamentosu ile TBMM
arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulması hususu Genel
Kurulun tasvibine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.03
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.19
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının tezkeresinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı:
321)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
3.- Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/704) (S. Sayısı: 383) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen tasarının 10uncu maddesi
üzerindeki önerge işlemleri tamamlanmıştı.
Şimdi maddenin oylamasını yapacağız.
(x) 383 S. Sayılı
Basmayazı 28/1/2010 tarihli 54üncü Birleşim Tutanağına
eklidir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddenin başlığını okutuyorum:
Yardımcı hizmet birimleri
MADDE 11-
BAŞKAN Madde üzerinde beş önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 11inci
maddesinin 1inci fıkrasının (b) bendinde geçen benzeri
ibaresinin diğer olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 11inci
maddesinin 1inci fıkrasının (e) bendinde geçen
kayıtlarını ibaresinin kayıtlarını ve
hesaplarını olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan
Başak
Şanlıurfa
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı kanun
Tasarısının 11. maddesinin madde başlığında
geçen hizmet birimleri ibaresinin hizmet birimi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
Yılmaz
Tankut |
K. Erdal Sipahi |
|
Kütahya |
|
Adana |
İzmir |
|
Hüseyin
Yıldız |
|
Hasan
Çalış |
Recep Taner |
|
Antalya |
|
Karaman |
Aydın |
|
Erkan Akçay |
|
|
Mustafa
Kalaycı |
|
Manisa |
|
|
Konya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 11. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Şevket
Köse |
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Atilla Kart |
|
Adıyaman |
|
Trabzon |
Konya |
|
Tayfur Süner |
|
Durdu Özbolat |
Ali Rıza
Öztürk |
|
Antalya |
|
Kahramanmaraş |
Mersin |
|
Osman Kaptan |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Antalya |
|
|
Malatya |
Yardımcı hizmet birimleri
Madde 11- (1) Müsteşarlığın yardımcı
hizmet birimi İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire
Başkanlığı olup görevleri şunlardır:
a) Personelin görev ve çalışma esaslarını
belirlemek.
b) Müsteşarlık personelinin atama, nakil, disiplin,
sicil, terfi, ücret, emeklilik ve benzeri özlük işlemlerini yürütmek.
c) Müsteşarlık çalışanlarının
kariyer ve eğitim planlarını hazırlamak, uygulamak ve
değerlendirmek.
ç) Personelin uyacağı etik kuralları belirlemek,
gerekli eğitimi vermek ve uygulamak.
d) Müsteşarlığın ihtiyacı olan
arşiv, sağlık ve benzeri hizmetleri yürütmek.
e) Personelin nitelikleri ve özlük işlerine ilişkin
çıkarılacak yönetmelikler hakkında görüş bildirmek.
f) Müsteşarlıkça verilecek diğer görevleri
yapmak.
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 11. maddesinin yasa metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata |
|
Sırrı
Sakık |
İbrahim
Binici |
|
Batman |
|
Muş |
Şanlıurfa |
|
Şerafettin
Halis |
|
Hamit Geylani |
Hasip Kaplan |
|
Tunceli |
|
Hakkâri |
Şırnak |
|
Akın
Birdal |
|
Sebahat Tuncel |
Sevahir
Bayındır |
|
Diyarbakır |
|
İstanbul |
Şırnak |
|
Osman Özçelik |
|
M. Nezir
Karabaş |
Pervin Buldan |
|
Siirt |
|
Bitlis |
Iğdır |
|
|
|
Bengi
Yıldız |
|
|
|
|
Batman |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Buldan. (BDP
sıralarından alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu ülkede Kürt sorununu militarist yöntemlerle
bastırmak adına yasalar, yasal düzenlemeler ve
değişiklikler yapıldı. Bugün maddeleri görüşülmekte
olan yasa da aynı amaçla hazırlanmış durumda. Bu yasa
kurulacak Müsteşarlığa bazı olanaklar sağlıyor ki,
yakın tarihimizden biliyorum, hiç faydalı işlerde
kullanılmadı. Gizlilik ihtiva eden işler için gizli ödenek
oluşturulmasından söz ediliyor. Devlet için düşünülen bu gizli
faaliyetlerin ne olduğuna ve gizli ödeneklerin ne işlerde
kullanıldığına yakın tarihte hepimiz tanıklık
ettik. Nitekim gizli faaliyetlerin olduğu yerde suçun olmamasına
olanak yoktur. Zaten suçların kamufle edilmesi adına bu faaliyetler
gizli tutulur. İşte yakın ülke tarihimizde işlenmiş
binlerce cinayet bu gizli faaliyetlerle gerçekleştirildiler. Devlet
adına bin operasyon düzenlendi, devletin başbakanı, devletin
zararlısı olduğunu kabul ettiği yurttaşları
açıkladı ve hepsi bir bir infaz edildiler.
Şimdi, İçişleri Bakanımız
çıkmış Bizim Hükûmetimiz döneminde işlenmiş hiçbir
faili meçhul cinayet yoktur. demektedir. Diğer yandan, Hablemitoğlu
cinayeti dışında aydınlatılmamış cinayet
kalmadığını ifade edecek kadar ileri gitmekte ve diğer
Hükûmet sözcüleri de bu nakaratı tekrarlamaktadırlar.
Buradan İçişleri Bakanımıza bu konuda birkaç
söz söylemek istiyorum. Sayın Bakan, Şemdinli olayı sizin
döneminizde oldu ve Şemdinlide yaşanan olay aynen şöyleydi:
Katiller halk tarafından devlete teslim edildi, yalnız, devletimiz
katilleri tayinlerle ödüllendirecek kadar da ileriye gitti.
Yine, birkaç örnek vererek şunları ifade etmek
istiyorum: On üç yaşındaki Uğur Kaymaz cinayeti sizin
döneminizde işlenen bir cinayettir ve Uğur Kaymazı katleden
güvenlik güçleri de sizin Hükûmetiniz tarafından suçsuz görülerek serbest
bırakıldılar.
Sayın Bakan, Hrant Dink cinayeti sizin döneminizde
işlenen bir cinayettir ve bugün Meclise gelecek olan ailelerle birlikte
hem Hrant Dinkin ailesi hem de 1948 yılından beri işlenen faili
meçhul cinayetlere kurban giden ailelerin yakınları bugün Meclise
gelerek bir araştırma komisyonunun kurulmasını talep
edecekler sizlerden ve onlar şöyle diyorlar: Adalete kadar devlet
gözümüzde suçludur.
Sayın Bakan, ben de size diyorum ki, adalet sağlanana
kadar ve faili meçhul cinayetler aydınlanana kadar, Ceylan Önkolun katili
bulunana kadar, yine Diyarbakır Caddesinde güvenlik güçleri
tarafından katledilen Aydın Erdemin katili bulunana kadar, yine
Uğur Kaymazın katili bulunana kadar siz de bizim gözümüzde
suçlusunuz Sayın Bakanım.
Yine, Diyarbakır Koşuyolu katliamı siz
Hükûmetteyken gerçekleştirilen bir cinayettir ve hâlâ
aydınlatılmış değildir.
Güngören katliamı sizin Hükûmetiniz zamanında
yapılmıştır ve failleri hâlâ belirsizdir. En son Türkiye
İnsan Hakları Vakfı verilerine göre sadece 2009 yılı
içerisinde on sekiz faili meçhul cinayet işlendi. Dur ihtarı sonucu,
rastgele ateş açma sonucu yargısız infaz diye nitelendirilen
46 kişi yaşamını yitirdi. Cezaevlerinde şüpheli
intihar, kavga ve tedavinin engellenmesi nedeniyle meydana gelen ölümlerin
sayısı 39dur. Bunlardan 6sı gözaltı merkezlerinde, 33ü ise
cezaevlerinde meydana gelmiştir.
Diğer yandan sizin Hükûmetiniz zamanında hızla
artış gösteren kışlalardaki şüpheli asker ölümleri
faili meçhul değil de nedir? Ölüm nedeni intihar olarak gösterilen bu
askerlerin nedense tamamına yakını Kürttür ve intihar
açıklaması aileler tarafından inandırıcı
bulunmamaktadır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de
intihar açıklamasını gerçek dışı bulmuştur,
Türkiyeyi mahkûm etmiştir.
Dolayısıyla, Türkiye'nin aydınlık
geleceği için, toplumsal barış için faili meçhul cinayetlerin
bir an önce açığa çıkarılması,
sorumlularının yargılanmasını talep ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Buldan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 11. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Şevket Köse
(Adıyaman) ve arkadaşları
Yardımcı hizmet birimleri
Madde 11- (1) Müsteşarlığın yardımcı
hizmet birimi İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire
Başkanlığı olup görevleri şunlardır:
a) Personelin görev ve çalışma esaslarını
belirlemek.
b) Müsteşarlık personelinin atama, nakil, disiplin,
sicil, terfi, ücret, emeklilik ve benzeri özlük işlemlerini yürütmek.
c) Müsteşarlık çalışanlarının
kariyer ve eğitim planlarını hazırlamak, uygulamak ve
değerlendirmek.
ç) Personelin uyacağı etik kuralları belirlemek,
gerekli eğitimi vermek ve uygulamak.
d) Müsteşarlığın ihtiyacı olan
arşiv, sağlık ve benzeri hizmetleri yürütmek.
e) Personelin nitelikleri ve özlük işlerine ilişkin
çıkarılacak yönetmelikler hakkında görüş bildirmek.
f) Müsteşarlıkça verilecek diğer görevleri
yapmak.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Köse.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 11inci maddesi için
verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Antalya bölgemizde yaşanan sel
felaketinden dolayı hayatlarını kaybeden 4 hemşehrimize
Allahtan rahmet diliyor, ailelerine sabır ve ürünlerinden dolayı
zarar gören tüm Antalyalılara da geçmiş olsun dileklerimi sunmak
istiyorum. Aynı zamanda seçim bölgem olan Adıyamanda da sel
felaketinden dolayı Tut ilçemizin bir aydır yolu kapalıdır,
Besni ve Gölbaşıyla
bağlantısı yoktur. Adıyamanın Çelikhan üzeri
Malatya ile olan bağlantısı zaman zaman kapanmaktadır, bu
yollar. Bu konuda acil ve kesin çözüm alınmasını önemle rica
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu
yasa tasarısıyla kurulmak istenen süper
Müsteşarlığın ne derece yanlış bir uygulama
olacağını anlatmaya çalıştık. Bu
müsteşarlık olağanüstü yetkilerle
donatılmıştır ve kamu yönetimi sistemimize uygun olmayan
bir yapı öngörmektedir ama her fırsatta demokrasiden bahseden ve
şeffaflığı dilinden düşürmeyen Hükûmet bu konuda tam
aksini yapmaktadır. Bu tasarıyla Hükûmet şeffaf olmayan, kendi
güdümünde bir istihbarat birimi kurma amacını
yasalaştırmaktadır.
Sayın arkadaşlar, yakın zamanda Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bir konuyu gündeme getirdik. 2003 yılında Yavuz Donat
Recep Tayyip Erdoğanın Timleri diye bir yazı yazdı. Bu
yazı AKPnin derin devletini yaratma peşinde olduğunun
göstergesiydi. Sonucunda Hükûmet istediğini hukuki bir zemine oturtmak
için yasa tasarısını Meclise getirdi. Bu tasarıda terörle
mücadele bahanesiyle tehlikeli girişimler yapılmaktadır. Kurulan
Müsteşarlık örtülü ödenekten yararlanmaktadır. Hükûmet örtülü
ödenekle ilgili bir konu açıldığında tepki olarak
demokrasi demektedir ve şeffaflıktan bahsetmektedir. Bu ne perhiz
bu ne lahana turşusu! Müsteşarlık operasyonel görevi olmamasına
rağmen denetleme yetkisini taşımaktadır. Hükûmetin güdümü
altındaki bürokrasiyle askerî kurumları garip bir biçimde bir araya
getiren bir müsteşarlık soru işaretleriyle doludur. Hükûmet
kendi derin devletini yaratırken demokrasiyi rafa kaldırmaktadır
ve üstelik bunu yaparken de hiç tereddüt etmemektedir.
Sayın milletvekilleri, bakınız, Hükûmet
getirdiği yasa teklifiyle Müsteşarlıkta yabancı personel
çalıştırılmasının önünü açmaktadır. Kurulan
Müsteşarlık istihbarat ile ilgili olduğuna göre yabancı
personel çalıştırmanın mantığı nedir? Acaba
hangi yabancılar getirilip buralarda çalıştırılacak?
Hükûmet bu sorulara yanıt verebiliyor mu?
Değerli arkadaşlar, yine tasarıyla bu
Müsteşarlığın seksen bir ilde örgütlenmesinin önü
açılmaktadır. İllerde Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü
adı altında yapılanmalar kurulmaktadır ancak yasanın
genelinde olduğu gibi burada büyük bir belirsizlik söz konusudur ve bu
müdürlüklere hangi nitelikte personel alınacağı ise belli değildir.
Ayrıca, müdürlüklerin görevlerinin çerçevesi de belli değildir.
Hükûmete şimdi soruyorum: Buralara hangi nitelikte personel
alınacaktır ve bu personelin görevlerinin sınırları ne
olacaktır? Hükûmet bu duruma şeffaflık diyebiliyor mu? Biz
diyemiyoruz. Böyle bir yapıyı kurup
sonra da demokrasi demek samimiyetsizliktir.
Değerli arkadaşlar, yasa tasarısının
11inci maddesi yardımcı hizmet birimlerini düzenlemektedir. Bu
birimler İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire
Başkanlığını kapsamaktadır. Maddede bu birimlerin
görevleri hükme bağlanmıştır. Tasarının 11inci
maddesinin (d) ve (e) bendinde yer alan hükümler 5018 sayılı Yasayla
çelişki doğurmaktadır. Bu nedenle, (d) bendinin
değiştirilmesi ve (e) bendinin kaldırılması 5018 sayılı
Yasayla uyum açısından gereklidir.
Değerli milletvekilleri, ülke olarak çok
sıkıntılı günlerden geçmekteyiz. Ekonomimiz dibe
vurmaktadır. Toplum işsiz ve açlık içinde ve büyük bir
bunalım yaşamaktadır. Bütün bunların içinde Hükûmet bir
baskı rejimi kurmaya çalışmaktadır. Ekonominin düzeltilmesi
gerekirken dinlemeleri ve baskıyı resmîleştirmek için
çalışmalar yapılmaktadır.
Hükûmet, acilen işsizliği azaltacak düzenlemeler
yapmalıdır, bölgedeki işsizlik ve yoksulluğun panzehiri
olan GAPı bitirmek için çalışmalıdır. Hükûmet kendini
değil, ülkenin güvenliğini düşünerek hareket etmelidir yoksa bu
gidişle ülkemiz kaosa sürüklenecek ve sosyal barış yok
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
son vermeden önce sunduğumuz önergenin kabul olmasını dilerim.
Verdiğimiz önergeyle yasada doğacak boşlukların ve neden
olacağı yanlışlıkların önüne geçmek istemekteyiz.
Önergeleri böyle değerlendirmeniz ülkemizin yararına olacaktır.
Hepinize en içten saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köse.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kabul etmeyenlerin çoğunluğu yok
efendim, kabul edildi önerge. Bir daha sayın.
BAŞKAN Sayın Genç, itiraz etmediğiniz için
oyladık ve bitti.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 11. maddesinin madde başlığında
geçen hizmet birimleri ibaresinin hizmet birimi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinize saygılarımı
sunuyorum.
Görüşmekte olduğumuz 383 sıra sayılı Kamu
Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 11inci maddesi
üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili
olarak huzurunuza gelmiş bulunmaktayım. Bu vesileyle
görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Her şeyden önce, vermiş olduğumuz önerge son derece
teknik, akla ve mantığa uygun bir önergedir.
Sayın Bakana soruyorum, kendisi üniversitede
yetişmiş, çok değerli hizmetlerde bulunmuş değerli bir
bilim adamıdır: Türkçeyi katletmek bu Meclise mi düştü? Altta
bir tane hizmet birimi varken bu bölümle ilgili başlığın
birimi olarak değiştirilmesini hangi gerekçeyle kabul etmiyorsunuz?
Birimleri dediğinize göre bu maddede en az iki tane hizmet biriminin
olması gerekiyor. Metne baktığımız zaman tek birim
var, başlık birimleri. Ben, muhalefetten gelen bir önergeyi hiç
üzerinde dahi düşünme ihtiyacı duymadan, baştan reddetmiş
olmanızı yüce Meclise ve vatandaşımızın
vicdanına havale ediyorum, üzüntülerimi de belirtmek istiyorum. Bu
vesileyle, tabii ki Türk'üm diyemeyen ve Türkçe demekten çekinen bir anlayışın
Türkçeyi katletmesini de elbette ki beklemem gerekiyordu. Hakikaten
üzüntülerimi belirtmek istiyorum. Asla böyle bir yanlışı bu
Meclisin onaylamayacağını da umuyorum. Önergemize destek
vereceğinizi düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu kanun tasarısı,
elbette dün hepimizi hayal kırıklığına uğratan
muhalefet partileri olarak ve milletvekilleri olarak, bir önergenin kabulüyle
ne denli gizli ve düşünce altına yerleşmiş fikirlerin uygulamaya
konulmak istendiği kanun tasarısı olduğunu göstermiştir.
10uncu maddenin (c) bendinde yapılan bir değişiklikle 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların
sözleşmeli personel çalıştırılması
hakkındaki usul ve esaslara bağlı olmaksızın, sadece
Bakan onayıyla en çok on adet müsteşar müşaviri alınması
konusunu gerçekten bu milletin bir vekili olarak üzüntüyle
karşıladığımı ifade etmek istiyorum. Sayın
Bakan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu çerçevesinde hangi
kişiyi alamıyorsunuz da böyle bir önerge değişikliğine
ihtiyaç duydunuz? Bu devletin, bu milletin bu kadar sahipsiz olduğunu mu
düşünüyorsunuz? Bu önergenin mutlaka bir tekriri müzakereyle yeniden
düzeltileceği umudumu da belirtmek istiyorum.
Ben, önceki dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de terörle
mücadelenin gereği gibi yapılmamasının sonucunu sizlerle
paylaşmak istiyorum. 1984-2009 yılları arasındaki resmî,
devletin terörle mücadele istatistikleri gözden geçirildiğinde özellikle
ülkemizi yedi yılı aşkın süredir tek başına
yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde
sıfıra inmiş terör olaylarının ve bu olaylar sonucunda
vermiş olduğumuz şehit sayılarının giderek
arttığını paylaşmak istiyorum. Şuradaki grafik,
devletin resmî rakamlarından çizilmiş ve 2000-2002
yıllarında sıfıra inmiş toplam şehit
sayılarının AKP İktidarı döneminde giderek
arttığının bir göstergesidir. Benzer şekilde, terör
olayları sayısının 2002 yılında sıfıra
yakın geldiğini, ondan sonra tekrar artarak devam ettiğini
gösteren bir grafiktir.
1984 yılını 100 kabul ederek
endekslediğimizde, AKP iktidarları döneminde Türkiyenin geldiği
nokta budur. Gerek şehit sayısı gerekse terör olayları
sayısı açısından 2003 yılından itibaren
hızla artışa geçen bir durumla karşı
karşıyayız.
Sebebi nedir? derseniz ya da Ne yapmamız gerekir?
derseniz, ben Sayın Bakana şunu önereceğim: Geliniz, sizden
önceki dönemlerde işbaşında bulunan iktidarların ve
sorumluların yaptıklarını bir gözden geçiriniz, döneminizde
terörle mücadele konusunda yaptığınız yasal değişikliklerin
bu konuya etkisi olup olmadığını bir
araştırınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
ALİM IŞIK (Devamla) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Gerek o bölgede gerekse ülkemizin diğer illerinde görev yapan
mahalle ve köy muhtarlarının durumlarını bir gözden
geçiriniz. Bu insanlardan devletimizin her kademede yararlanmasını
beklerken sosyal haklarında ve özlük haklarında
iktidarlarınız döneminde bir adım iyileştirmenin
yapılmamasının acaba Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu
Bölgesi illerimizde terörü destekleyen bir katkısı olmuş
olabilir mi? Bunu bir gözden geçiriniz diyorum.
Ben bu vesileyle önergemizin kabulünü bekliyor, hepinize tekrar
saygılarımı sunuyorum. Umarım bundan sonraki dönemde tekrar
terörün bittiği günleri hep beraber yaşarız diyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 11inci
maddesinin 1inci fıkrasının (e) bendinde geçen
kayıtlarını ibaresinin kayıtlarını ve
hesaplarını olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan
Başak
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz
Başkanım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Anlam karmaşasının önüne geçilmesi için
değişiklik yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 11inci
maddesinin 1inci fıkrasının (b) bendinde geçen benzeri
ibaresinin diğer olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Kanun tekniğine uygun olması için değişiklik
yapılmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 14.44
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.51
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
383 sıra sayılı Kanun Tasarısının
11inci maddesi üzerinde verilen İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa
Ataşın önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
11inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci maddenin başlığını okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Personel Rejimi
Atama ve görevlendirme
MADDE12-
BAŞKAN Madde üzerinde yedi önerge vardır. Ancak
İç Tüzükün 91inci maddesine göre, her madde üzerinde milletvekillerince
sadece iki önerge verilebilmektedir. Her siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır.
Bu hükümler çerçevesinde, geliş sırasına göre
beş önergeyi okutup aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 12inci
maddesinin 3üncü fıkrasında geçen
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 12inci
maddesinin 3üncü fıkrasında geçen
Mehmet
Müezzinoğlu
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı ve 1/704
esas numaralı Kamu Düzenliği ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının Atama ve Görevlendirme
başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Atama ve Görevlendirme
Madde 12- (1) Daire Başkanları ve I. Hukuk Müşaviri
Bakan tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Birimlerinde
görev yapmış olan emniyet müdürlerinden; 23/4/1981 tarihli ve 2451
sayılı Kanun hükümleri dışında kalan personel
Müsteşar tarafından atanır.
|
Erdal Sipahi |
|
Akif Akkuş
|
M. Akif Paksoy |
|
İzmir |
|
Mersin |
Kahramanmaraş |
|
Hüseyin
Yıldız |
|
Behiç Çelik |
Mustafa
Kalaycı |
|
Antalya |
|
Mersin |
Konya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 12. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Atilla Kart |
|
Ali İhsan
Köktürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Konya |
|
Zonguldak |
Malatya |
|
İsa Gök |
|
Turgut Dibek |
Ali Rıza
Öztürk |
|
Mersin |
|
Kırklareli
|
Mersin |
|
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
|
|
|
|
Trabzon |
|
Madde 12- (1) Atamalarda 23/4/1981 tarihli ve 2451
sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama
Usulüne İlişkin Kanun hükümleri uygulanır. 2451 sayılı
Kanun hükümleri dışında kalan diğer personel Bakan
tarafından atanır.
(2) Müsteşarlığın görev alanına giren
konularda çalıştırılmak üzere bütün kamu kurum ve
kuruluşlarının personeli, aylık, ödenek, her türlü zam ve
tazminatlar ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımları kendi
kurumlarından ödenmek kaydıyla, kendi kurumu tarafından
muvafakat verilmesi durumunda Müsteşarın teklifi ve Bakan onayı
ile geçici olarak Müsteşarlıkta görevlendirilebilir. Bu şekilde
görevlendirileceklerin sayısı, kadro
karşılığı çalışan personel
sayısını geçemez. Bu şekilde görevlendirilen personelin
Müsteşarlıkta geçen hizmet süreleri mesleki kıdemlerinden
sayılır.
(3) Sözleşmeli çalışanlar hariç,
Müsteşarlıkta geçici olarak görev yapanlara, 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuru
aylığının ek gösterge dahil % 200'ünü geçmemek üzere,
personelin kadro ve görev unvanı, görevinin önem ve güçlüğü gibi
hususlar dikkate alınmak suretiyle, Maliye
Bakanlığının uygun görüşü alınarak
İçişleri Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara
göre tazminat ödenir. Bu tazminat, damga vergisi hariç herhangi bir vergiye
tabi tutulmaz.
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 12. maddesinin yasa metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata |
|
Sırrı
Sakık |
İbrahim
Binici |
|
Batman |
|
Muş |
Şanlıurfa |
|
Şerafettin
Halis |
|
Hamit Geylani |
Hasip Kaplan |
|
Tunceli |
|
Hakkâri |
Şırnak |
|
Akın
Birdal |
|
Sebahat Tuncel |
Sevahir
Bayındır |
|
Diyarbakır
|
|
İstanbul |
Şırnak |
|
Osman Özçelik |
|
M. Nezir
Karabaş |
Pervin Buldan |
|
Siirt |
|
Bitlis |
Iğdır |
|
|
|
Bengi
Yıldız |
|
|
|
|
Batman |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
Buyurun Sayın Bayındır. (BDP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, işleme
alınmayan diğer önergelerin de isimlerini zikrederseniz iyi olur.
BAŞKAN Tamam, olur, peki Sayın Genç.
Buyurun Sayın Bayındır.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa
değişikliği tasarısının 12nci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge üzerine Barış ve Demokrasi Partisi
adına söz hakkı almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu yasayı toptan reddediyoruz ve her maddede de bu
reddedişimizin gerekçelerini bir kez daha sizinle paylaşmak üzere
buradayım. Özellikle 12nci maddede istihbari örgütlenmelerden bahsediyor,
hukuk dışı örgütlenmelerden bahsediyor. Türkiyede
Osmanlıdan bu yana, özellikle Osmanlının son
yıllarından itibaren İttihat ve Terakki olarak tanımlanan
hukuk dışı örgütlenmeler, 1950li yıllarda, özellikle
soğuk savaş döneminde dünyada gladio olarak örgütlenen,
muhalefetleri iktidara taşımamakla görevli olan bu örgütlenmenin
Türkiyedeki örgütlenme biçimi de Özel Harp Dairesi olarak
örgütlendirilmiştir. Bu Özel Harp Dairesi kontrgerilla olarak da
faaliyetlerini sürdürmüştür yani Özel Harp Dairesi olarak tanımlanan
bu yapılanma pratik faaliyetlerini de kontrgerilla olarak
uygulamıştır.
Hem Cem Erseverin itiraflarını yazan Soner
Yalçının ve hem de JİTEMin kurucularından olan Abdülkadir
Aygan ve benzeri pek çok itirafçının ve JİTEM kurucusunun da
itiraflarına bağlı olarak, 1987 yılında, Arif
Doğan başkanlığında, bu örgütlenmenin JİTEM
olarak örgütlendiği ifade ediliyor. Bunların hepsinin, bu örgütlenme
biçiminin, bu yapılanmanın tek görevi sisteme muhalif, reddeden, hak
ve özgürlük arayışında olan insanları hiçbir kaide, kural
gözetmeksizin, işte köy yakmalar, faili meçhul cinayetler, gasplar,
uyuşturucu trafiğinden tutalım fuhşa kadar her türlü
gayrimeşru yollardan hem ekonomik rant sağlamaya çalışmışlardır
hem de özgürlük ve adalet arayışında olan, hak
arayışında olan aydınlara, yazarlara, çocuklara,
kadınlara, topyekûn halka karşı bir özel savaş yöntemi
olarak gözü kara bir şekilde pratik faaliyetlerde bulunmuşlardır
ve bu faaliyetlerinden sonra en azından 17 bin faili meçhul cinayet hâlâ aydınlanmayı
bekliyor. Artı, bu işleri yapanlar, bu işin failleri, hâlâ, ne
yazık ki tam da bu konuda yargılanmamaktadır. Her ne kadar
Ergenekon adı altında bir yargılanma süreci olmuş olsa da
ihtimal dâhilinde olan darbelerden kaynaklı yargılanmaya çalışılıyor.
Oysa ihtimalî bile olmayan, gerçek olan, gerçekleştirilmiş olan olgu
ve olaylardan dolayı sorgulansalar, hiç de acaba böyle bir şey
yapılmış mı yapılmamış mı şüphesine,
yapılacak mıydı yapılmayacak mıydı ihtimal ve
şüphesine yer olmaksızın, gerçek anlamda gerçeklerle
yüzleşmiş olurduk ve sır perdesini de aralamış
olurduk.
Bu, tabii, gladyo, JİTEM, bir de bu JİTEMin işte
bu çok tartışılmasından sonra bölgede bir de nur topu gibi
bir hançer timi örgütlenmesi çıktı açığa. Bu hançer
timi örgütlenmesi de tıpkı JİTEM faaliyetlerini yapıyor.
İsim hançer timi olarak değişmiş ama pratik faaliyetleri
tam da JİTEM uygulamalarının aynısıdır. Çünkü
bunlar da istihbarat toplamak üzere kontrgerilla faaliyetleri yapıyorlar,
işte örgüt mensuplarının kıyafetlerini giyiyorlar, gündüz
sivil araçlarla dolaşıp evlere, köylere baskın yapıyorlar,
sivil insanları tehdit ediyorlar ve öldürüyorlar ve bu hançer timi en
çok da bu yazın Temmuz ayında Şırnakın Beytüşşebap
ilçesinde 2 DTPli üyenin, Necman Ölmez ve Ferhat Ediş adlı
kişilerin kaçırılarak öldürülmesiyle daha fazla kamuoyu
gündemine taşındı. Ben de bire bir o sürecin
tanığıyım.
Bu hançer timi örgütlenmesi içinde yer alanlar korucular -askerî
bağlantıları var- yine itirafçılar, yani bileşke,
bileşenler değişmemiş, JİTEMdeki bileşen neyse,
hançer timindeki örgütsel mekanizma içinde yer alan bileşen de
aynıdır ama sadece ismi değişmiştir. Bu nedenle,
eğer gerçek anlamda, hakikatlerle yüzleşeceksek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla)
bu kozmik odada açığa
çıkan sır perdesinin aralanması gerekiyor. Yani 22 tane
sırrın big bölümünün hâlâ sır olarak kaldığı
belirtiliyor. Siz bu sırları koruduğunuz sürece, bu failleri
açığa çıkarıp gerçek anlamda adaleti tecelli
ettirmediğiniz sürece siz olsa olsa bütün onların bileşkesinden
oluşan yeni bir örgüt kurmuş oluyorsunuz, farklı bir şey
yapmış olmuyorsunuz.
O nedenle, bu en son iki gün önce yine Şırnakın
Uludere ilçesinde katledilen bir minibüs şoförünün de yine böyle bir
tezgâhın işi, yine hançer timi ve asker bağlantılı
bir olay olduğunu gündemimize taşımak istiyorum. Bu anlamda,
eğer çözüm istiyorsak çözümün tek yolu gerçeklerle buluşmak, hak,
özgürlük temelinde bir demokratik sistemi gerçekleştirmek; sivil bir
iradeyi, askerî olarak değil, askerin iradesini teslim alarak sivil
yürütmek değil, gerçek anlamda hukuk, hak, eşitlik, adalet temelinde
bir sistemin gerçekleştirilmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) Bu anlamda bu yasa
anlamsızdır, gereksizdir, hedefini bulmayacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bayındır.
12nci madde üzerinde Tunceli Milletvekili Sayın Kamer
Gençin iki önergesi vardır. Onlar demin okuduğum İç Tüzükün
91inci maddesine göre işleme alınamamıştır. Bundan
sonra, işleme alınamayan her önergeyi okuyacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 12. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Atilla
Kart (Konya) ve arkadaşları
Madde 12- (1) Atamalarda 23/4/1981 tarihli ve 2451
sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama
Usulüne İlişkin Kanun hükümleri uygulanır. 2451 sayılı
Kanun hükümleri dışında kalan diğer personel Bakan
tarafından atanır.
(2)
Müsteşarlığın görev alanına giren konularda
çalıştırılmak üzere bütün kamu kurum ve
kuruluşlarının personeli, aylık, ödenek, her türlü zam ve
tazminatlar ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımları kendi
kurumlarından ödenmek kaydıyla, kendi kurumu tarafından
muvafakat verilmesi durumunda Müsteşarın teklifi ve Bakan onayı
ile geçici olarak Müsteşarlıkta görevlendirilebilir. Bu şekilde
görevlendirileceklerin sayısı, kadro
karşılığı çalışan personel sayısını
geçemez. Bu şekilde görevlendirilen personelin Müsteşarlıkta
geçen hizmet süreleri mesleki kıdemlerinden sayılır.
(3) Sözleşmeli
çalışanlar hariç, Müsteşarlıkta geçici olarak görev
yapanlara, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tabi en yüksek Devlet memuru aylığının ek gösterge
dahil % 200'ünü geçmemek üzere, personelin kadro ve görev unvanı,
görevinin önem ve güçlüğü gibi hususlar dikkate alınmak suretiyle,
Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak
İçişleri Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara
göre tazminat ödenir. Bu tazminat, damga vergisi hariç herhangi bir vergiye
tabi tutulmaz.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Murat Sönmez konuşacak
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Sönmez. (CHP
sıralarından alkışlar)
FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 383 sıra sayılı Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı Yasa
Tasarısının 12nci maddesine yönelik önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın İçişleri Bakanı, istihbaratın
koordinasyonunda bir dağınıklık olduğu, kamuoyunun
bilgilendirilmesinde ve halkla ilişkilerin sağlanmasında
yetersizlik yaşandığı ve terörle daha etkin mücadelenin
gerçekleşmesi için bu tasarının getirildiğini ifade etmektedir.
Öncelikle, kamu güvenliği kamu düzeninin bir alanıdır ve amaç
terörle mücadele etmekse öncelikle yapılması gereken siyasi
kararlılıktır. Aksi takdirde Kamu düzeni ve güvenliğini
sağlıyoruz. derken temel hak ve özgürlüklere müdahale edilebilir ve
Hükûmetin kontrolünde bir tür gözetleme mekanizması kurulabilir. Bu
tasarının söylenene uygun bir tasarı olduğuna
inanmamız için öncelikle Hükûmetin bu konuda yani terörle mücadele
konusunda samimi olduğuna inanmamız gerekmektedir. Oysaki AKPnin
iktidara geldiğinden beri yaptığı uygulamalara bakarsak çok
nazlı davrandığını yaptığı
uygulamalarla görmekteyiz.
Bugüne kadar yapılan terörle mücadele konusunda
iktidarın çalışmalarının sonucuna göz atacak olursak:
Geldiğimiz günde, terör örgütünün daha güçlendiği ve
cesaretlendiği, buna karşılık terörle en büyük mücadeleyi
veren Türk Silahlı Kuvvetlerinin ise her gün zayıflatılma
çabası içinde olunduğu görülmektedir. Bunun tek nedeni, AKPnin kendi
amaçlarına ulaşmak için izlediği politikalardır. Her gün
değişik senaryolar üreterek yandaş medyayı ve hatta TRTyi
kullanarak ülkenin saygın kurumlarını
yıpratacaksınız, ne idüğü belirsiz gizli tanıklarla
ülkenin saygın insanlarını tutuklatacaksınız, suçlu
oldukları ayan beyan ortada olan kendi yandaşlarınızın
dosyalarını sümen altı etmeye
çalışacaksınız, terör örgütü üyelerinin sınırda
kutlamalarla karşılanmasına izin vereceksiniz, ondan sonra da
terörle mücadele için istihbarat birimleri arasında güven oluşturma
çabası içinde olduğunuzu söyleyeceksiniz. Kimse, terör konusundaki
samimiyetinize inanmamaktadır. Şubat 2008de Kuzey Iraka
sınır ötesi harekâta başladığınızda Terör
örgütünün kökünü kazıyacağız. diye harekâta
başlayacaksınız ama sekizinci gününde, apansız, aniden
gelen bir telefonla, aniden harekâtı durduracaksınız.
Bunları kimse unutmadı.
Bu tasarı, insan hak ve özgürlükleri ihlallerine yol
açabilecek bir tasarı niteliğindedir, insanların
fişlenmesine neden olacaktır. Bu tasarıda, AKPnin devletin tüm
kurum ve kuruluşlarını ele geçirme çabasını görmekteyiz.
Sayıları 11 ile 15 arasında değişen, ortam dinlemesi
yapan araçların varlığından söz edilmekte. Kim emir
veriyor, kimin yönetiminde, belli değil. Bu tasarıyla, AKP, dinlemeyi
de kontrol altına almaya çalışmaktadır. Bu tasarıyla,
siyasi iktidar, amaçlarına ulaşmada bir araç oluşturmaya
çalışmaktadır. Burada, jandarma, emniyet ve MİTin etki ve
yetki alanlarının tek elde toplanmasına
çalışılmaktadır.
Bu tasarıda, 12nci madde ile 14üncü maddeler arasında,
Müsteşarlığın personel rejimi, terörle mücadele gibi
konularla ilgili düzenlemeler var. Türkiye gibi ideolojik, etnik, radikal,
İslamcı pek çok sorunun ve terörün yaşandığı bir
ülkede, Hükûmet siyasi kararlılık göstermek yerine terörle mücadele
gibi millî güvenlik ve millî çıkarlarla çok yakından ilişkili,
mahiyeti gereği de gizlilik derecesi taşıyan bir alanda
sözleşmeli personel ve yabancı uzman
çalıştırılmasından söz ediliyor ki bu son derece
yanlıştır. Sözleşmeli personele ve yabancı uzmanlara
ağırlık verileceğine dair bu yaklaşım, askerî,
sivil bürokrasiyi geri plana atma girişimidir. Türkiye, uzun süredir
terörle mücadele vermektedir. Terörle mücadelede sivil ve askerî bürokrasi,
yeterli bilgi, birikim ve deneyime sahiptir. Bu davranışla AKP kendi
kararsızlık ve beceriksizliğinin suçunu -askerî ve personel-
bürokrasiye atmak üzeredir. AKP İktidarının tüm
uygulamalarına baktığımızda, bu tasarının
amacının terörle mücadele olmadığını, sonuçta...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
FEHMİ MURAT SÖNMEZ (Devamla)
devletin tüm
sırlarının, devlete ve yurt savunmasına ait tüm
bilgilerinin, ülkemiz üzerinde farklı emelleri olanların hizmetine
sokulacağını düşünüyorum. Bu tasarı, AKPnin
kadrolaşma tasarısıdır.
Son söz olarak, bunun, AKPnin kendi derin devletini yaratma
çabalarının ürünü olduğunu düşünüyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.11
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.24
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
383 sıra sayılı Kanun Tasarısının
12nci maddesi üzerinde verilen Eskişehir Milletvekili Sayın Murat
Sönmez ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben saydım, yine yok karar yeter
sayısı.
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) 100 kişi yok Sayın Başkan,
inanınız.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Meclis kâhyası ilan edelim onu.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı ve 1/704
esas numaralı Kamu Düzenliği ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının Atama ve Görevlendirme
başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
ve arkadaşları
Atama ve Görevlendirme
Madde 12- (1) Daire Başkanları ve I. Hukuk Müşaviri
Bakan tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Birimlerinde
görev yapmış olan emniyet müdürlerinden; 23/4/1981 tarihli ve 2451
sayılı Kanun hükümleri dışında kalan personel
Müsteşar tarafından atanır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 383 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 12nci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının teşkilat ve görevleri
tasarının ikinci bölümünde, personel rejimi de üçüncü bölümde
düzenlenmiştir; teşkilat, ücret sınırları ve kadrolara
ilişkin cetvellere tasarı ekinde yer verilmiştir. Personel ve
ücret rejimine dair maddeler birbiriyle doğrudan ilgili olduğu için
dün 10uncu maddede yapılan değişiklikle ilgili teknik bir
açıklama yapmak istiyorum. Yasanın selameti açısından
dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.
Dün 10uncu maddenin görüşmelerinde Sayın Bakan tarafından
verilen bir önergeyle Müsteşarlık müşavirleriyle ilgili (c)
bendinde değişiklik yapılmıştır. Buna göre
tasarıda görevlendirme ile ilgili hükümler kaldırılarak -mevcut
tasarıda- Müsteşarlık müşavirlerinin görevlendirilmesi
öngörülmekte idi. Önergeyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
ve diğer kanunların sözleşmeli personel
çalıştırılması hakkındaki usul ve esaslara
bağlı olmaksızın öngörülen pozisyonda sözleşmeli personel
çalıştırılabilmesi imkânı getirilmiştir.
Bakanlıkların teşkilatı hakkında 3046
sayılı çerçeve Kanun, teşkilatın kuruluşunun kadro
temini ile tamamlanacağını amirdir. Buna göre bu birimde kadrolu
personelin çalıştırılması gerekmektedir. Kaldı ki
Anayasanın 128inci maddesinde devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri
ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre
yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve
sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle
görüleceği, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği
hükme bağlanmıştır.
Müsteşarlığın görevleri itibarıyla
yürütecekleri hizmetlerin mezkûr Anayasa hükmü karşısında
memurlar eliyle yürütülmesi gerekmektedir. Ancak, tasarı eki kadro
cetvellerinde Müsteşarlık Müşaviri kadrosu öngörülmemiştir.
Eğer Müsteşarlık müşavirlerinin danışma birimi
olarak değil de kadrolu elemanlarca yürütülen asli hizmetler
dışında bazı konularda ihtisas sahibi personelin
bilgisinden yararlanmak üzere istihdamları öngörülmekte ise bu takdirde
Müsteşarlık müşavirlerine tasarının 10uncu maddesinde
yer verilmemesi gerekir. Bu durumda personel hükümlerinin düzenlendiği 12
ve 13üncü maddelerde bu yönde bir düzenleme yapılabilir.
Esasen, 13üncü maddenin ikinci fıkrasında
yapılmış olan düzenleme oldukça kapsamlı ve sözleşmeli
olarak her türlü uzman personelin istihdamına imkân verecek
şekildedir. Bu fıkrada sadece statü belirlenmiş, unvanlar ise
belirlenmemiştir. Yani -müşavir dâhil- istenilen unvanda personel
çalıştırılabilir. Ücret cetvelinde Müsteşarlık
Müşaviri sayılmıştır. Ücret açısından da
sıkıntı yoktur. Önergede belirtilen hususlar da bu fıkra hükmüyle
paraleldir. Buna rağmen fıkranın yetersiz olduğu
düşünülüyorsa önergeyle öngörülen hususların bu fıkraya
eklenmesi gerekir.
Müsteşarlık müşavirlerinin 10uncu maddeyle
teşkilat şemasından çıkarılması ve gerekli
olduğu düşünülen hususların 13üncü maddenin ikinci
fıkrasına ya da aynı maddeye ayrı bir fıkra olarak
eklenmek suretiyle konunun çözüme kavuşturulması uygun
olacaktır.
Ayrıca, bu şekilde çalışacak olanların
vasıflarıyla ilgili bir düzenleme önergede yer
almadığından, bu şekilde istihdam edileceklerin
niteliklerinin sözleşme esaslarında belirtileceğinin de maddeye
eklenmesi gerekir. Değerli milletvekilleri, bu açıdan 10uncu
maddenin tekriri müzakere edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
12nci maddeyle ilgili verdiğimiz önergede de yine emniyet
istihbarat birimleriyle ilgili önemli bir konuya değiniyoruz.
Müsteşar ve müsteşar yardımcıları nasıl mülki
idare amirlerinden atanıyorsa istihbaratla ilgili daire
başkanlıklarında da emniyet teşkilatında yetişen
birinci sınıf emniyet müdürleri istihdam edilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Bu istihdamın ikinci bir
faydası daha olacaktır. Emniyet teşkilatının
aciliyetle çözüm bekleyen üst düzey polis amirlerinin istihdam sorunu için,
kurulan yeni Müsteşarlıkta sağlanacak istihdamlar önemlidir.
Emniyet teşkilatında yaklaşık 800-900 civarında
birinci sınıf emniyet müdürü vardır. Bu sayıya
karşılık birinci sınıf emniyet müdürlerinin
atanabileceği 160 civarında kadro vardır. Bu sayı
dışında kalan personel polis merkez emniyet müdürü olarak ya da
polis başmüfettişi olarak görev yapmakta ve atıl durumda
bekletilmektedir. Emniyet müdürlerimize Müsteşarlıkta sağlanacak
istihdamlar, müdürlerimizin tecrübelerinden yararlanmasında gerekli
olacaktır. Diğer yandan da bu yetişmiş insan gücünün küçük
bir kısmı da olsa atıl durumda bekletilmekten
kurtulacaktır.
Önergemizi desteklemenizi diliyor, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 12nci
maddesinin 3üncü fıkrasında geçen
Mehmet
Müezzinoğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Teklif edilen oranın uygulama açısından daha uygun
olduğu için değişiklik yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 12nci
maddesinin 3üncü fıkrasında geçen
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Teklif edilen oranın düşürülmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 13ün başlığını okutuyorum:
Sözleşmeli personel ve uzman çalıştırılması
MADDE 13-
BAŞKAN Madde üzerinde sekiz önerge vardır ancak
İç Tüzükün 91inci maddesine göre her madde üzerinde milletvekillerince
sadece iki önerge verilebilmektedir. Her siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır. Bu
hükümler çerçevesinde geliş sırasına göre altı önergeyi
okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım. Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç ve İzmir
Milletvekili Sayın Harun Öztürkün önergeleri işleme bu nedenle
alınamamıştır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 13üncü
maddesinin 1inci fıkrasında geçen antropolog ve ibaresinin
antropolog ve ekonomist olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 13üncü
maddesinin 1inci fıkrasında geçen
çalıştırılması ibaresinin istihdam edilmesi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gülşen
Orhan
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı ve 1/704
esas numaralı Kamu Düzenliği ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının Sözleşmeli Personel ve
Uzman Çalıştırılması başlıklı 13.
maddesinin 2. fıkrasında yer alan ve yabancı uzman
kısmının fıkra hükmünden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Hasan Özdemir |
|
Akif Akkuş |
Hüseyin
Yıldız |
|
Gaziantep |
|
Mersin |
Antalya |
|
M. Akif Paksoy |
|
Mehmet
Şandır |
K. Erdal Sipahi |
|
Kahramanmaraş |
|
Mersin |
İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 13 üncü maddesine
bağlı olarak Tasarıya ekli (2) Sayılı Cetvelin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Beşir
Atalay
İçişleri
Bakanı
(2) SAYILI CETVEL
KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ
MÜSTEŞARLIĞI PERSONELİNE İLİŞKİN AYLIK
ÜCRET SINIRLARI (BRÜT TL)
GÖREV
UNVANI
|
|
Taban
Ücreti |
Tavan
Ücreti |
Müsteşar |
|
3.750 |
3.970 |
Müsteşar
Yardımcısı |
|
3.375 |
3.590 |
Müsteşarlık
Müşaviri |
2.780 |
3.100 |
|
Daire
Başkanı, I. Hukuk Müşaviri |
1.930 |
2.250 |
|
Hukuk
Müşaviri |
|
1.825 |
2.145 |
Mühendis, Mütercim, Sosyolog, Psikolog, Antropolog |
|
|
|
|
Kadro Derecesi
1 |
1.600 |
1.985 |
|
Kadro Derecesi
2 |
1.580 |
1.965 |
|
Kadro Derecesi
3 |
1.560 |
1.945 |
|
Kadro Derecesi
4 |
1.535 |
1.925 |
|
Kadro Derecesi
5 |
1.520 |
1.910 |
|
Kadro Derecesi
6 |
1.510 |
1.900 |
|
Kadro Derecesi
7 ve diğerleri |
1.500 |
1890 |
Uzman |
|
|
|
|
Kadro Derecesi
1 |
1.550 |
1.930 |
|
Kadro Derecesi
2 |
1.530 |
1.905 |
|
Kadro Derecesi
3 |
1.510 |
1.885 |
|
Kadro Derecesi
4 |
1.495 |
1.870 |
|
Kadro Derecesi
5 |
1.480 |
1.855 |
|
Kadro Derecesi
6 |
1.470 |
1.840 |
|
Kadro Derecesi
7 ve diğerleri |
1.460 |
1.825 |
Çözümleyici, Programcı, istatistikçi |
|
|
|
|
Kadro Derecesi
1 |
1.285 |
1.500 |
|
Kadro Derecesi
2 |
1.270 |
1.490 |
|
Kadro Derecesi
3 |
1.260 |
1.480 |
|
Kadro Derecesi
4 |
1.250 |
1.470 |
|
Kadro Derecesi
5 |
1.245 |
1.465 |
|
Kadro Derecesi
6 |
1.240 |
1.455 |
|
Kadro Derecesi
7 ve diğerleri |
1.235 |
1.450 |
Veri Hazırlama ve Kontrol işletmeni |
|
|
|
|
Kadro Derecesi
3 |
1.235 |
1.450 |
|
Kadro Derecesi
4 |
1.200 |
1.410 |
|
Kadro Derecesi
5 |
1.170 |
1.380 |
|
Kadro Derecesi
6 |
1.155 |
1.365 |
|
Kadro Derecesi
7 |
1.140 |
1.350 |
|
Kadro Derecesi
8 ve diğerleri |
1.125 |
1.340 |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 13. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
|
Atilla Kart |
Metin
Arifağaoğlu |
|
Trabzon |
|
Konya |
Artvin |
|
Ali Rıza
Öztürk |
|
Durdu Özbolat |
Tayfur Süner |
|
Mersin |
|
Kahramanmaraş |
Antalya |
|
Rıza
Yalçınkaya |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Mustafa Özyürek |
|
Bartın |
|
Malatya |
İstanbul |
"Madde 13- (1) Müsteşarlıkta; Müsteşar,
Müsteşar Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Daire
Başkanı, Hukuk Müşaviri, Uzman, Çözümleyici, Programcı,
Mütercim, İstatistikçi, Mühendis, Sosyolog, Psikolog ve Antropolog
kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657
sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel
çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli personel çalıştırılabilir.
(2) Ayrıca özel
uzmanlık isteyen konularda kadro karşılığı
olmaksızın tam gün veya kısmi gün veya belli bir konu veya proje
bazında, konu veya projenin süresi ile sınırlı olmak
koşuluyla sözleşmeli personel ve yabancı uzman
çalıştırılabilir. Çalıştırılacak
sözleşmeli personel ve yabancı uzmanların sayısı kadro
karşılığı sözleşmeli personel
sayısını geçemez. Bunlara ödenecek ücret Müsteşarın
teklifi üzerine Bakan onayı ile belirlenir.
(3) Sözleşmeli olarak
çalıştırılacak personel ve uzmanlara bu Kanuna ekli (2)
sayılı cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan
ücretleri arasında aylık brüt sözleşme ücreti ödenir.
Sözleşmeli personel ve uzman çalıştırmaya ilişkin
esaslar ve ödenecek ücret Müsteşarın teklifi üzerine Bakan onayı
ile tespit edilir. Sözleşmeler Müsteşar tarafından
imzalanır.
(4) Başbakanlık
merkez teşkilatında sözleşmeli olarak
çalıştırılan emsali personelin yararlandığı
ücret artışlarından Müsteşarlıkta çalışan
sözleşmeli personel de aynı usul ve esaslara göre aynen yararlandırılır.
Söz konusu personele, çalıştıkları günlerle
orantılı olarak (hastalık ve yıllık izinleri dahil)
Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında birer aylık sözleşme
ücreti tutarında ikramiye ödenir. Bunlardan üstün gayret ve
çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı
çalışma yaptıkları tespit edilenlere Müsteşarın
teklifi üzerine Bakan onayı ile Haziran ve Aralık aylarında
birer aylık sözleşme ücreti tutarına kadar teşvik
ikramiyesi ödenebilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin
usul ve esaslar ile söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler
Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak
İçişleri Bakanlığınca tespit edilir."
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 13. maddesinin yasa metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata |
|
Sırrı
Sakık |
İbrahim
Binici |
|
Batman |
|
Muş |
Şanlıurfa |
|
Şerafettin
Halis |
|
Hamit Geylani |
Hasip Kaplan |
|
Tunceli |
|
Hakkâri |
Şırnak |
|
Akın
Birdal |
|
Sebahat Tuncel |
Sevahir
Bayındır |
|
Diyarbakır |
|
İstanbul |
Şırnak |
|
Osman Özçelik |
|
M. Nezir
Karabaş |
Pervin Buldan |
|
Siirt |
|
Bitlis |
Iğdır |
|
|
|
Bengi
Yıldız |
|
|
|
|
Batman |
|
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
AYLA AKAT ATA (Batman) Sayın Buldan konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Buldan. (BDP
sıralarından alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; insanlığa karşı
işlenmiş ve hâlâ işlenmekte olan suçların en
büyüklerindendir insanların kaybettirilmesi. Dünya üzerinde başka
örneklerde de görülmektedir ki devletin gizli ya da açık desteği ile
oluşturulmuş birimler tarafından insanlar kaybettirilmiştir
ve hâlâ akıbetlerinin ne olduğu bilinmeyen binlerce kayıp insan
söz konusudur.
Ne yazık ki bizim ülke tarihimizin son yüzyıllık
çeyreğinde de binlerce insanımız devlet tarafından
desteklenen güçlerce kaybettirilmiş, Kürt halkının kimlik mücadelesinin
verildiği bu dönemde özellikle Kürt kökenli binlerce insanımız
ya öldürülmüş ya da kendilerinden bir daha hiç haber
alınmamıştır. Failler, eli telsizli veya silahlı polis
ya da asker görüntüsü veren kişilerdir. Kaybedilenlerin
bazılarının gözaltında olduklarına dair görgü
tanıkları olmasına rağmen, birçoğunun gözaltı
tutanaklarında kayıtlarına rastlanmamıştır. Bir
dönemin özel savaş güçleri tarafından gözaltına alınıp
sorgulanan birçok insandan bir daha haber alınamamıştır.
Yıllardır binlerce insan, kaybedilen yakınlarının
akıbetini ve yine binlerce insanımız da öldürülen
yakınlarının katillerini soruyor. Değişen hükûmetlere
rağmen bu yolda devlet tarafından başlatılmış
olan en ufak bir girişim bulunmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Uluslararası Af Örgütünün de ifade ettiği üzere kayıplar
geçmişe ait bir gerçeklik değildir. Faillerin korunması,
kollanması veya meçhul bırakılması, kaybettirmeyi sadece
kayıp yakınları veya belli bir kesim üzerinde değil,
toplumun büyük çoğunluğu üzerinde korku ve baskı ortamı
yaratmaktadır. Bu durumda devlet ve devletin korunmasındaki güçler
bizzat korkunun kaynağını oluşturmaktadır.
İşte tam da bu nedenle, kayıpların
akıbeti açığa çıkarılmadığı sürece,
faili meçhul bırakılmış binlerce cinayetin failleri
açığa çıkarılmadığı sürece bu ülkede
sorunların çözülmesi, barış ortamının
sağlanması ve demokrasinin geliştirilmesi mümkün değildir.
Kürt sorununun çözümünün tartışıldığı şu
dönemde belirtmek isterim ki: Çözüm olunmak isteniyorsa bu ülkede bir dönem işlenmiş
olan insanlık suçları aydınlatılmalı, devlet bu konuda
üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmelidir. Tarihî
fırsatları kaçırmamak için, tarihin hesabı da verilmek
zorundadır. Ancak, ne yazık ki mevcut durum bizi çok da
umutlandırmamaktadır. Hâlâ askerî bir Anayasa ile yönetiliyor
olmamız, yargının hâlâ tarafsız bir yapıya
kavuşturulmamış olması ve bu konuda gerekli devlet
iradesinin gösterilmeyişi, sorunların çözümü konusunda başat
engellerdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde
açığa çıkarılmayı bekleyen binlerce kayıp
olayı ve açılmayan onlarca toplu mezar bulunmaktadır. Devlet,
geçmişiyle yüzleşme iradesini hâlâ göstermediği gibi,
geçmişin tekerrür etmemesi adına hiçbir önlem de almış
değildir. Toplumu militarist yöntemlerle baskı altında
tutmayı sağlamaya yönelik yasal düzenlemeler yapılıyor
fakat en basiti, imzaya açılmasından bu yana üç yıla yakın
bir zaman geçmesine rağmen, Türkiye hâlâ, Birleşmiş Milletler
Bütün Kişileri Zorla Kaybedilmeden Korumak İçin Uluslararası
Sözleşmeyi imzalamamıştır. Zorla kaybetmeye mutlak bir
yasak getirmenin yanı sıra taraf devletlerin iç hukuklarında bu
eylemi bir suç olarak tanımlamasını şart koşan
sözleşmede Türkiye devleti çekince göstermektedir çünkü devlet,
geçmişinin, tazminatı ödenmeyecek kadar çok kaybettirme olayıyla
dolu olduğunu biliyor fakat devlet, çok iyi bilinen şu
gerçekliği umursamıyor: Yasın olduğu yerde huzur olmaz.
Geçmişi karanlıkta olan bir ülkenin aydınlık bir geleceği
de olamaz. Goethenin söylediği gibi, Geçmişi anlamayanlar onu
yeniden yaşamaya mahkûm olurlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önümüzde bu
hesaplaşmayı gerçekleştiren bir ülke var. Cunta döneminde 30 bin
kişinin kaybettirildiği Arjantin, geçmişiyle yüzleşip ceza
mahkemelerinde kendisini yargılıyor. Yine İspanya, Franco
döneminde kaybedilen insanların sayılarına ve kimliklerine
ilişkin bir çalışmanın içine girdi; toplu mezarlar
kazılmaya başlandı. Bizim ülkemiz için de bu yüzleşmenin
bir an evvel gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu amaçla, kayıpların
akıbeti ve toplu mezarların bilgisine ulaşmak için devlet
arşivleri açıklasın.
Bir kayıp kişiler ve hakikat komisyonu kurulsun ve
Birleşmiş Milletler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
PERVİN BULDAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bütün Kişileri Zorla Kaybedilmekten Koruyan
Uluslararası Sözleşmeyi imzalasın.
Geçmişteki uygulamaları tekrar etmek, geçmişteki
yanlışlardan başka hiçbir şey getirmeyecektir diyorum,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Buldan.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.46
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 16.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
383 sıra sayılı Kanun Tasarısının
13üncü maddesi üzerinde verilen Iğdır Milletvekili Sayın Pervin
Buldan ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 13. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Rıza
Yalçınkaya (Bartın) ve arkadaşları
"Madde 13- (1) Müsteşarlıkta; Müsteşar,
Müsteşar Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Daire
Başkanı, Hukuk Müşaviri, Uzman, Çözümleyici, Programcı,
Mütercim, İstatistikçi, Mühendis, Sosyolog, Psikolog ve Antropolog kadroları
karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı Kanun ve
diğer kanunların sözleşmeli personel
çalıştırılması hakkındaki hükümlerine
bağlı olmaksızın sözleşmeli personel
çalıştırılabilir.
(2) Ayrıca özel uzmanlık isteyen konularda kadro
karşılığı olmaksızın tam gün veya kısmi
gün veya belli bir konu veya proje bazında, konu veya projenin süresi ile
sınırlı olmak koşuluyla sözleşmeli personel ve
yabancı uzman çalıştırılabilir. Çalıştırılacak
sözleşmeli personel ve yabancı uzmanların sayısı kadro
karşılığı sözleşmeli personel
sayısını geçemez. Bunlara ödenecek ücret Müsteşarın
teklifi üzerine Bakan onayı ile belirlenir.
(3) Sözleşmeli olarak çalıştırılacak
personel ve uzmanlara bu Kanuna ekli (2) sayılı cetvelde unvanlar
itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri arasında aylık brüt
sözleşme ücreti ödenir. Sözleşmeli personel ve uzman
çalıştırmaya ilişkin esaslar ve ödenecek ücret
Müsteşarın teklifi üzerine Bakan onayı ile tespit edilir.
Sözleşmeler Müsteşar tarafından imzalanır.
(4) Başbakanlık merkez teşkilatında
sözleşmeli olarak çalıştırılan emsali personelin
yararlandığı ücret artışlarından
Müsteşarlıkta çalışan sözleşmeli personel de aynı
usul ve esaslara göre aynen yararlandırılır. Söz konusu
personele, çalıştıkları günlerle orantılı olarak
(hastalık ve yıllık izinleri dahil) Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim
aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarında ikramiye
ödenir. Bunlardan üstün gayret ve çalışmaları sonucunda
emsallerine göre başarılı çalışma yaptıkları
tespit edilenlere Müsteşarın teklifi üzerine Bakan onayı ile
Haziran ve Aralık aylarında birer aylık sözleşme ücreti
tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilir. Bu fıkranın
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile söz konusu personele yapılacak
diğer ödemeler Maliye Bakanlığının uygun görüşü
alınarak İçişleri Bakanlığınca tespit
edilir."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yalçınkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 13üncü maddesiyle ilgili
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken, önce, tasarı hakkında
genel görüşlerimi sunmak istiyorum. Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı Kanun Tasarısı ile yeni bir
müsteşarlık kuruluyor. Örtülü ödenekten yararlanacak, operasyonel
görevi olmadığı hâlde inceleme ve denetleme yetkisi olacak ve bu
yetkisini hangi kuruluşlara karşı kullanacağı belli
olmayan, çalışanların nasıl seçileceği ve nitelikleri
hakkında yeterli bilgi bulunmayan bir müsteşarlık.
Yeni kurulacak olan Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının amacı terörle mücadeleye dönük
politikalar üretmek ve birimler arası koordinasyonu sağlamak diye
tanımlanıyor. Kurumun operasyonel yetkisi olmayacakmış,
sadece istihbaratın koordinasyonunu sağlayacakmış. Kurumun
operasyonel olmayacağının altı hem tasarı gerekçesinde
hem de komisyon raporlarında kalın kalın çiziliyor. Ancak ne
ilginçtir ki, operasyonel olmayan bir yapı gizli faaliyetlerde bulunma
yetkisiyle donatılıyor. Dahası, Müsteşarlığın
kendisi genel bütçeli bir kurum olmasına karşın, gizli
faaliyetler için Müsteşarlık bütçesine ayrıca örtülü ödenek
konuluyor.
Bu Müsteşarlığın sadece istihbaratın
koordinasyonunu sağlayacağı kanun metninde belirtilmiştir.
Bu neyin itirafıdır? Demek ki, yıllardır ve şu an bile
İstihbarat birimlerimiz arasında koordinasyon var mıdır,
yok mudur? tartışmasını getirmektedir.
Peki, MİT Kanununda ne yazıyor? İstihbaratın
koordinasyonundan MİT sorumludur. Ne olacak şimdi? Koordinasyondan
sorumlu iki birim mi olacak, yoksa bunlardan birisi devre dışı
bırakılıp tasfiye mi edilecek? Denilebilir ki: MİT bunca
yıldır bu koordinasyonu gerçekleştiremedi. Peki, MİTin
başaramadığını bu Müsteşarlık nasıl
başaracak?
Bakın, MİT, Başbakanlığa falan
değil, doğrudan Başbakana bağlı.
Sıkıntı veya bu yeni Müsteşarlığın kurulma
gerekçesi de şu: Gerek diğer istihbarat birimlerinden MİTe gerekse
MİTten onlara ve bunların hepsinden Başbakana
sağlıklı bilgi akışı yok. deniyor. Şimdi,
MİTle beraber, yanına alınacak jandarma, emniyet, Sahil
Güvenlik Komutanlığı ve benzeri istihbaratla uğraşan
tüm birimler İçişleri Bakanlığına bağlı bir
müsteşarlığa bağlanacak. Bugün doğrudan Başbakana
bağlı olduğu hâlde birbirlerine sağlıklı bilgi
vermeyen, birbirinden bilgi gizleyen kurumlar Güvenlik
Müsteşarlığı kurulduktan sonra nasıl birbiriyle
koordinasyona girecek acaba?
Biz, yeni Müsteşarlığın bu koordinasyonu
sağlayacağına inanmıyoruz. Şimdiye kadar terörle
mücadelede görevli bu kurumlar başka ülkelerin ya da özel sektörün
kurumları değildi. Eğer bu alanda bir zafiyet varsa, bu,
iktidardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, kurulacak yeni bir birim daha
çok kargaşa yaratacaktır. Geçmişte koordinasyon konusu
denenmiş ve Terörle Mücadele Özel Koordinatörlüğü
başarılı olamamıştır. Şimdiye dek Millî
Güvenlik Kurulunun, Millî İstihbarat Koordinasyon Kurulunun, Terörle
Mücadele Yüksek Kurulunun yapılmasını sağlayamadığını
İçişleri Bakanının altındaki Güvenlik
Müsteşarının yapması mümkün olur mu derseniz,
imkânsız.
Değerli arkadaşlar, kurulacak bu
Müsteşarlığın kadro politikası da devlet
geleneklerinin dışında. Herkes ama herkes bu kurumda
sözleşme karşılığı görevlendirilebilecek. Bu
kişileri Müsteşarın önermesi ve Bakanın onaylaması
yeterli olacak.
Çalıştırılacak personelin niteliklerinin
yasada gösterilmemesi, en azından asgari niteliklerinin belirtilmemesi,
sübjektif, keyfekeder, tamamen Bakanın ve Müsteşarın iradesine
teslim edilen bir anlayıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla) Dün de Genel Kurul
görüşmeleri sırasında tasarının 10uncu maddesiyle
ilgili bizzat Sayın Bakanın verdiği önerge bunun açık
göstergesidir. Kaptıkaçtı, son dakika önergeleriyle devlet kimlerin
eline teslim edilmeye çalışılıyor, bunu anlamak mümkün
değil. Gevşek istihdam ve çalışma yöntemleriyle nereye
varmaya çalışılıyor? Bunlar hukuk devletine
yakışmayan uygulamalardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
yaklaşık yarım asra yakındır terör örgütleriyle
mücadele etmiş, bu alanda büyük tecrübeler edinmiştir. Bu da ulusal
güçlerle gerçekleştirilmiştir. Bütün bu birikimi yok sayarak terörle
mücadelede başarıyı gevşek istihdam ve yabancı
personel çalıştırmaya bağlayan anlayış ve bu
düzenlemeler, bu konuda canı pahasına mücadele eden ulusal güçlere
yapılan affedilmez büyük bir saygısızlıktır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla)
sorumsuzluktur,
öngörüsüzlüktür.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yalçınkaya.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı "Kamu
Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı"nın 13 üncü
maddesine bağlı olarak Tasarıya ekli (2) Sayılı
Cetvelin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Beşir
Atalay
İçişleri
Bakanı
(2) SAYILI CETVEL
KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ
MÜSTEŞARLIĞI PERSONELİNE İLİŞKİN AYLIK
ÜCRET SINIRLARI (BRÜT TL)
GÖREV
UNVANI
|
|
Taban
Ücreti |
Tavan
Ücreti |
Müsteşar |
|
3.750 |
3.970 |
Müsteşar |
|
3.750 |
3.970 |
Müsteşar
Yardımcısı |
|
3.375 |
3.590 |
Müsteşarlık
Müşaviri |
|
2.780 |
3.100 |
Daire
Başkanı, I. Hukuk Müşaviri |
|
1.930 |
2.250 |
Hukuk
Müşaviri |
|
1.825 |
2.145 |
Mühendis,
Mütercim, Sosyolog, Psikolog, Antropolog |
|
|
|
|
Kadro Derecesi
1 |
1.600 |
1.985 |
|
Kadro Derecesi
2 |
1.580 |
1.965 |
|
Kadro Derecesi
3 |
1.560 |
1.945 |
|
Kadro Derecesi
4 |
1.535 |
1.925 |
|
Kadro Derecesi
5 |
1.520 |
1.910 |
|
Kadro Derecesi
6 |
1.510 |
1.900 |
|
Kadro Derecesi
7 ve diğerleri |
1.500 |
1890 |
Uzman |
|
|
|
|
Kadro Derecesi
1 |
1.550 |
1.930 |
|
Kadro Derecesi
2 |
1.530 |
1.905 |
|
Kadro Derecesi
3 |
1.510 |
1.885 |
|
Kadro Derecesi
4 |
1.495 |
1.870 |
|
Kadro Derecesi
5 |
1.480 |
1.855 |
|
Kadro Derecesi
6 |
1.470 |
1.840 |
|
Kadro Derecesi
7 ve diğerleri |
1.460 |
1.825 |
Çözümleyici,
Programcı, istatistikçi |
|
|
|
|
Kadro Derecesi
1 |
1.285 |
1.500 |
|
Kadro Derecesi
2 |
1.270 |
1.490 |
|
Kadro Derecesi
3 |
1.260 |
1.480 |
|
Kadro Derecesi
4 |
1.250 |
1.470 |
|
Kadro Derecesi
5 |
1.245 |
1.465 |
|
Kadro Derecesi
6 |
1.240 |
1.455 |
|
Kadro Derecesi
7 ve diğerleri |
1.235 |
1.450 |
Veri
Hazırlama ve Kontrol işletmeni |
|
|
|
|
Kadro Derecesi
3 |
1.235 |
1.450 |
|
Kadro Derecesi
4 |
1.200 |
1.410 |
|
Kadro Derecesi
5 |
1.170 |
1.380 |
|
Kadro Derecesi
6 |
1.155 |
1.365 |
|
Kadro Derecesi
7 |
1.140 |
1.350 |
|
Kadro Derecesi
8 ve diğerleri |
1.125 |
1.340 |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Genel Kurulun
takdirlerine bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarıya ekli Cetvelde yer alan ücretlerin
Tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderildiği süreden
itibaren kamu personeline yapılan artışlar dikkate alınarak
güncellenmesi ve bazı unvanlara derece ayrımı yapılarak
belirlenen ücretlerin Cetvelde yer almayan dereceler de dikkate alınarak
belirlenmesi amaçlanmaktadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.13
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 16.20
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
383 sıra sayılı Kanun Tasarısının
13üncü maddesi üzerinde Hükûmet adına verilen İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalayın önergesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmiştir
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı ve 1/704
esas numaralı Kamu Düzenliği ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının Sözleşmeli Personel ve
Uzman Çalıştırılması başlıklı 13.
maddesinin 2. fıkrasında yer alan ve yabancı uzman
kısmının fıkra hükmünden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Paksoy
(Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Hüseyin Yıldız.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yıldız. (MHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 383 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 13üncü maddesi için
vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, ata sporumuz olan yağlı güreşte,
Kırkpınarda başpehlivanlığı kazanan,
Antalyamızın da gururu olan Cengiz Elbeyeyi kaybetmiş
bulunmaktayız. Kendisine Allahtan rahmet, sevenlerine
başsağlığı diliyorum ve güreş camiasına da
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının 13üncü
maddesinin ikinci fıkrasında, Müsteşarlık bünyesinde
belirlenen personel rejiminde uzmanlık isteyen konularda kadro
karşılığı aranmaksızın yabancı uzman
çalıştırılabileceği hükmü vardır. Bu hüküm,
Müsteşarlığın kuruluş amaçları noktasında
yapılan bir değerlendirmede oldukça sakıncalı bir duruma
işaret etmektedir. Nitekim tasarının 1inci maddesinde
Müsteşarlığın terörle mücadeleye ilişkin politika ve
stratejilerin geliştirilmesi kuruluş amaçları arasında
gösterilmektedir. İstihbarat alanında faaliyet gösteren bir
kuruluşta yabancı personel çalıştırılması
kabul edilemez. İstihbarat alanında nasıl olur da yabancı
personel istihdam edebilirsiniz? Türkiye Cumhuriyeti devletini bu kadar âciz
duruma düşüremezsiniz.
Değerli milletvekilleri, Müsteşarlığın
tasarıda gösterilen personel rejimi baştan sona kadar
yanlışlıklarla maalesef doludur. Birincisi, sözleşmeli
personel çalıştırılması konusudur. Devlet
kurumlarımız uzmanlık gerektiren alanlarda sözleşmeli personel
istihdamına başvurmaktadır. Sözleşmeli personelin
istihdamı genelde söz konusu işin veya projenin sona ermesiyle
bitmektedir. Müsteşarlığın çalışma alanı
içerisinde olan istihbari bilgi değerlendirme konusu ise süreli olan bir
iş değildir. Yani bu alanda sözleşmeli personel
çalıştırılmasını gerektirecek bir durum ortaya
çıkamaz.
Değerli milletvekilleri, o zaman sormak istiyorum;
Müsteşarlığın sözleşmeli personel
çalıştırılmasına gerek gördüğü alanlarda madem
personel eksikliğimiz var, neden bu alanda personel yetiştirilmesi
için bugüne kadar bir çalışma yapılmamıştır?
İkinci olarak, seksen bir ilde personel bulundurulması
öngörülüyor. Seksen bir ile bir personel göndermekle bu iş olabilir mi
değerli milletvekilleri? Bu nasıl bir bilgi eksiğidir?
Ayrıca, mademki gelen bilgileri değerlendirip alternatif politikalar
sunulacak, operasyonel bir işlevi de olmayacak, seksen bir ilde personeli
ne yapacaksınız? İstihbari bilgiler diğer istihbarat
kurumlarımızdan gelecek, dolayısıyla Müsteşarlık
istihbarat yapmayacak, operasyonel bir görevi de yok; o hâlde seksen bir ilde
neden personel bulundurulacak? Bu personel ne iş yapacak? Bir de, bu
seksen bir ilde görev yapacak personelde aranacak nitelikler ne olacak?
Ağzı iyi laf yapan, iyi yazan çizen eleman bulmak mümkündür ancak
sahada yetişmeyen insanlara buralarda görev verirseniz yanlış
yapma olasılıkları artacaktır.
Görülüyor ki, bu tasarının bu hâliyle personel rejimi
yanlışlıkla maalesef doludur. Bu yanlışlıklardan
birisi olarak gördüğümüz yabancı personel istihdamına olanak
veren hükmün tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.
AKP Hükûmetinin Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiği hemen hemen her
kanun teklif ya da tasarısında yabancılara mutlaka bir avantaj
sağlanmaktadır. Ben merak ediyorum, Türk milleti de merak ediyordur:
Bu yabancı merakınız, bu yabancı sevginiz nereden gelmektedir?
Yabancı hayranlığınızın sebebi nedir? Hangi
duygular ya da mecburiyetler sizin böyle ayrıcalık yapmanıza
sebep olmaktadır? Değerli AKP milletvekilleri, sizler merak etmiyor
musunuz? Gerçi, yani kime soruyoruz, şimdiye kadar neyi merak ettiniz, neye
itiraz ettiniz? Bu kadarına da hayret doğrusu!
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım; terörü
önlemek için getireceğiniz yasalar burada kanunlaşıyor,
doğru olanlarına destek veriyoruz, bundan sonra da
getireceğiniz, terörü önleyecek her türlü yasaya da destek vermeye devam
ederiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Ancak, ülkemizde terörü önleyecek oldukça çok sayıda
teşkilatımız var, güvenlik güçlerimiz var.
Halkımızın birinci önceliği şu anda açlık ve
işsizlik.
Değerli Bakanım, değerli milletvekilleri;
işsizliğe çözüm getirecek yasal düzenleme ve teşvik ve tedbirleri
getirin, bir an önce onları yasalaştıralım. Her gün
odalarımıza onlarca insan geliyor, çocuklarının
açlığından, giderlerini karşılayamamaktan
bahsediyorlar. Üstelik AKPli milletvekillerini ziyaret ettiklerini,
kendilerine de yardımcı olmadıklarını ifade ediyorlar,
biz muhalefet milletvekillerine geliyorlar. Gerçekten yüreklerimiz yanıyor
o insanlarla ilgili. Elbette Güvenlik Müsteşarlığı
yasamız da önemli ama gelin buraya işsizliğe çözüm bulacak, o aç
insanlarımızın sorunlarına çözüm bulacak yasaları lütfen
getirin, biz de destek verelim, bu vatandaşlarımızın o
gerçekten içler acısı hâlini düzeltelim hep beraber.
Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 13üncü
maddesinin 1inci fıkrasında geçen
çalıştırılması ibaresinin istihdam edilmesi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gülşen
Orhan
Van
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe: Anlam bütünlüğü sağlanması için
değişiklik yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 13üncü
maddesinin 1inci fıkrasında geçen antropolog ve ibaresinin
antropolog ve ekonomist olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe: Kadro eklenmesi için değişiklik
yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
13üncü maddeyi kabul edilen önerge ve ekli 2 sayılı
cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir
önerge vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan
tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak
tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 13 üyesiyle
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, efendim,
uygulamanız -uygun görürseniz- yanlış. 87nci maddede ek
maddeyle geçici madde aynı statüye tabidir. Yani İç Tüzükün 87nci
maddesinde Ek madde ve geçici madde ve devamı madde
derse... Ek madde
olarak veriyoruz. Dolayısıyla burada Komisyonun çoğunluğunun
aranmasına gerek yok ve önergeyi bu şekilde işleme koymanız
lazım.
Ek madde efendim... Yani geçici madde...
BAŞKAN Şimdi ben sizi dinledim, bir de bürokrat
arkadaşımı dinleyeyim.
Sayın Genç, bugüne kadar yapılan uygulamalarda komisyon
metni esas alındığından, dolayısıyla aynı
uygulamaya devam edeceğim.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı yasa
tasarısının 13. maddesinden sonra aşağıdaki
maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin teselsül ettirilmesini arz
ederiz.
|
Kamer Genç |
|
Harun Öztürk |
M. Ali Susam |
|
Tunceli |
|
İzmir |
İzmir |
|
Fehmi Murat
Sönmez |
|
|
Derviş
Günday |
|
Eskişehir |
|
|
Çorum |
Hizmetli Çalıştırılması
Madde 14- Müsteşarlık bünyesinde ve taşra
teşkilatında 14.7.1965 günlü ve 657 Sayılı Devlet
memurları kanunu hükümleri kapsamında en çok 100 hizmetli
çalıştırılabilir. Bunların atanması genel
hükümler çerçevesinde yapılır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım, daha önceki
uygulamalardan bir tane örnek verebilir misiniz müsaade ederseniz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Böyle bir uygulama yok
Sayın Başkanım!
BAŞKAN Örnek getirteceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) O zaman bir ara verirseniz...
BAŞKAN Örnek getirteceğim.
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla
katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Salt
çoğunluğumuz bulunmamaktadır Sayın Başkanım. Bu
nedenle katılamıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
14üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Çalışma düzeni
MADDE 14-
BAŞKAN Madde üzerinde altı önerge vardır ancak
İç Tüzükün 91inci maddesine göre her madde üzerinde milletvekillerince
sadece iki önerge verilebilmektedir. Her siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır.
Bu hükümler çerçevesinde, geliş sırasına göre
beş önergeyi okutup aykırılık sırasına göre
işleme alacağım. Bu nedenle, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer
Gençin önergesi işleme alınamamıştır.
İlk önergeyi okutuyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, müsaade ederseniz
bu konuda bir şey söyleyebilir miyim.
Bakın, 91inci madde diyor ki: Diğer hükümler
saklıdır. Şimdi, 87nci madde de diyor ki: Her grubun
ayrı bir önerge verme hakkı vardır. Eğer gruplardan birisi
önerge vermezse, milletvekilleri o grubun hakkını kullanabilir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Öyle bir şey
demiyor, kullanamaz.
KAMER GENÇ (Tunceli) İç Tüzükün 91inci maddesinde bu grupların
önerge vermemesi hâlinde milletvekillerinin kullanacağına dair bir
hüküm yok ama orada Diğer hükümler saklıdır. diyor, yani 87ye
atıfta bulunuyor. Uygun görürseniz benim önergemi ANAP Grubu adına
bir önerge olarak işleme koyun
(AK PARTİ sıralarından Ne
ANAPı yahu! sesleri) AKP Grubunun bir önergesi olarak işleme koyun.
Efendim, 91le 87yi müzakere ederseniz orada
BAŞKAN Daha evvel de bu konuda sizinle bu
itirazınızı değerlendirmiştik bir başka kanun
üzerinde.
Milletvekilleri, esas komisyon veya Hükümet değişiklik
önergeleri verebilir. Milletvekilleri tarafından Anayasaya
aykırılık önergeleri dahil madde üzerinde iki önerge
verilebilir. Ancak, her siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin birer
önerge verme hakkı saklıdır. Özel olarak düzenlenmiş bir
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, 91inci maddede
Diğer hükümler saklıdır. diyor. Diğer hükümler
dediği, 87nci maddedeki diğer hükümler saklıdır. 87nci
maddede de diyor ki: Herhangi bir grup önerge vermemişse, milletvekilleri
bu önergeyi verebilir. Bu çok açık.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, aslında 91inci madde çok net, hiç tartışmasız
ve bir tereddüde meydan vermeyecek tarzda. Açık olarak biraz önce siz de
okudunuz. Her milletvekili bu çerçevede en fazla iki tane önerge verebilir.
Grupların önerge verme hakları saklıdır. Bu itibarla, grup
dışında milletvekilleri en fazla iki tane önerge verebilir ve
onlar da geliş sırasına göredir. Önergeler verilmiştir ve
Sayın Gençin önergesi de daha sonradır dolayısıyla işleme
konulamaz Sayın Başkan, bu kadar açık.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) İç Tüzükün verdiği
hakkı kötüye kullanmayalım!
KAMER GENÇ (Tunceli) İç Tüzükü oku! İç Tüzükü oku!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ve yıllardan beri
de bu şekilde uygulanıyor Sayın Başkan, yıllardan
beri.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, İç Tüzük
açık, 87nci madde açık, eğer bir grup önerge vermemişse
milletvekilleri o grup adına önerge verebilir. AKP bu maddede önerge
vermemiştir. 91inci madde 87nci maddeye atıfta bulunuyor. Oradaki
esaslara göre uygulamak lazım ama takdir zatıalinizin.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim Sayın Genç. Bu
konuda daha evvel de, dediğim gibi, sizin bir itirazınızı
konuşmuştuk.
Şimdi ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 14üncü
maddesinin 1inci fıkrasında geçen Müsteşarlıkça
ibaresinin Müsteşarlık tarafından olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 14üncü
maddesinin 1inci fıkrasında geçen Müsteşarlıkça
ibaresinin Müsteşarlık tarafından olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gülşen
Orhan
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı kanunun
14üncü maddesinin ikinci fıkrasında müsteşarlıkta geçici
olarak görevlendirilen ibaresinden sonra gelmek üzere, sözleşmeli ve
kadrolu ibaresinin eklenmesini ve fıkranın buna göre düzenlenmesini
arz ederiz.
|
Mustafa Enöz |
|
Hasan Çalış |
Hasan Özdemir |
|
Manisa |
|
Karaman |
Gaziantep |
|
Mehmet
Şandır |
|
Reşat
Doğru |
Behiç Çelik |
|
Mersin |
|
Tokat |
Mersin |
|
|
|
K. Erdal Sipahi |
|
|
|
|
İzmir |
|
BAŞKAN Şimdi okutacağım iki önerge
birbiriyle aynı mahiyette olduğu için önergeleri ayrı ayrı
okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerine de istemleri
hâlinde ayrı ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı Kamu Düzeni
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 14. maddesinin
Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
|
Atilla Kart |
Metin
Arifağaoğlu |
|
Trabzon |
|
Konya |
Artvin |
|
Mustafa Özyürek |
|
Durdu Özbolat |
Osman Kaptan |
|
İstanbul |
|
Kahramanmaraş |
Antalya |
|
Tayfur Süner |
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Antalya |
|
Mersin |
Malatya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı Kamu Düzeni
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 14. maddesinin yasa metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata |
|
Sırrı
Sakık |
İbrahim
Binici |
|
Batman |
|
Muş |
Şanlıurfa |
|
Şerafettin
Halis |
|
Hamit Geylani |
Hasip Kaplan |
|
Tunceli |
|
Hakkâri |
Şırnak |
|
Akın
Birdal |
|
Sebahat Tuncel |
Sevahir
Bayındır |
|
Diyarbakır |
|
İstanbul |
Şırnak |
|
Osman Özçelik |
|
M. Nezir
Karabaş |
Pervin Buldan |
|
Siirt |
|
Bitlis |
Iğdır |
|
|
|
Bengi
Yıldız |
|
|
|
|
Batman |
|
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu madde sicil ve disiplin
maddesi. Tabii, neyin sicili? Ülkede can ve mal güvenliğini temin eden
kişilerin sicili ve güvenliği. Önce vatandaş ülkede kendisinin
can ve mal güvenliğini temin eden insanlara inanmalı; bu, bir kere
olmazsa olmazdır. Bir ülkede eğer vatandaş kendisinin can ve mal
güvenliğini temin eden insanlara inanmıyor ve güvenmiyorsa o zaman
orada büyük sorun var demektir. Onun için vatandaşın önce ülkedeki
tüm can ve mal güvenliği birey hürriyeti kadar en doğal
hakkıdır. İnanmalı, güvenmeli ama vatandaşın mal
ve can güvenliğini temin eden insanlar da kendi mesleki özgürlüğünü,
kendi geleceğinde özgür olmalı ve sicillerinin, özellikle disiplin
suçlarında kendilerinin mesleki yeterliğiyle ölçüleceğini
mutlaka bilmeli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hata yaparsa ne
olacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bunun aksinde
başka değerlerle eğer sicil ve disiplin cezası veriliyorsa,
o zaman vatandaşın mal ve can güvenliğinin temininde büyük
sorunlar doğacaktır.
Şimdi, Türkiye'de -ben size sunayım- polis eğitimi
nereden kaynaklanıyor, nasıl oluyor?
Arkadaşlar, Ankarada bir tane polis koleji var, lise
eğitimi veren kolej var bir tane. Türkiye'de bir tane
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Bir de Bursada var.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bunun mezunları
genelde polis diye değil, tüm mezunları Polis Akademisine gidiyor,
amir pozisyonunu hazırlayan bir lise. Onun dışında,
Türkiye'de bir tane Polis Akademisi var Ankarada, Polis Akademisine
bağlı zannediyorum yirmi altı tane polis meslek yüksekokulu var
arkadaşlar. Bunun dışında, Polis Akademisine
bağlı olmayan, yine emniyette eğitime bağlı olan polis
eğitim merkezleri var arkadaşlar. Yani bir Polis Akademisi, ona bağlı
yirmi altı tane meslek yüksekokulu var. Bir de polis eğitim
merkezleri var -tamamen iki ayrı statüde, iki ayrı uygulamada- Polis
Akademisiyle hiçbir ilgisi olmayan, mesleki eğitimle ilgisi olmayan bir
yapı bu arkadaşlar. Bu ise üniversite mezunlarından alıyor
ve altı ay süreyle eğitim veriyor, bu tamamen apayrı bir
şey. Yani bir kere, emniyet nezdinde
Mesleki eğitimin bir
birliği, beraberliği var arkadaşlar Türkiye'de. Yani mesleki
eğitimde birlik, beraberlik olmayan kurumlarda farklı disiplin,
farklı siciller nasıl işler takdirlerinize sunuyorum.
Şimdi ben buradan soruyorum: Acaba polis meslek
yüksekokullarının her birine aynı derecede sevgiyle mi
bakılıyor? Bazı polis meslek yüksekokullarına ilave
kadrolar veriliyor. Örneğin onların öğrenci sayısı bin
civarında genelde, bunlar iki yıllık arkadaşlar, iki yıllık
bir eğitim. Polis meslek yüksekokulu iki yılda polis mezun ediyor,
lise mezunu alıyor ve iki yılda mezun ediyor ve iki yıl sonunda
ise bunlar polisliğe adım atıyor memur seviyesinde ama bazı
meslek yüksekokullarına çok iyi olanaklar veriliyor bütçeden ama
bazılarına verilmiyor Sayın Bakanım; ben bunu size
söyleyebilirim. Bir şekilde, Türkiyedeki Polis Akademisine
bağlı yirmi altı polis meslek yüksekokulu, aynı ölçüde,
aynı sevgiyle bakılmalı, aynı sevgiyle korunmalı ki
oradan mezun olan tüm arkadaşlarımız iyi bir eğitim
almalı.
Bir kere burada sorun vardır, ben bunu size iletebilirim.
Gerek bütçe kaynaklarından gerekse eğitim kaynaklarından
bazı meslek yüksekokullarına çok yüksek seviyede öğrenci
verilmesine rağmen bazı meslek yüksekokullarına verilmiyor
arkadaşlar. Bu açıdan, Türkiyede polis teşkilatının
eğitiminin iyi bir hâle, eşit düzeye getirilmesi lazım
arkadaşlar yani
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, polis eğitim merkezlerinde üniversite
mezunlarının arasından seçiliyor; tamamen üniversiteyi bitiren
ve müracaat eden. Polis eğitim merkezleri üniversite mezunlarından
davet ediyor, sınavı kendisi yapıyor ve altı ay süreli bir
eğitim veriyor, altı ay sonra bu arkadaşlarımız da
polis oluyor.
Bu nedenle arkadaşlarım, önce, Türkiyedeki polisimizin,
yani vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayacak
polisimizin çok iyi bir eğitimden geçmesi lazım. Benim bunları
söylemek görevim çünkü hepimizin can ve mal güvenliğini sağlayacak
polislerimiz çok iyi bir eğitimden geçip özgür ve alacağı sicili
mesleki kariyerine göre alacağını bilmelidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Atalayın 60ıncı maddeye
göre pek kısa söz talebi vardır. Kendisine iki dakikalık süre
veriyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın, polis eğitimine ilişkin
açıklaması
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Teşekkür ederim Başkanım. Bir bilgiyi düzeltelim diye
söz aldım.
Sayın Aslanoğlu, polis eğitimiyle ilgili konulara
değindi. Tabii, polis eğitimi bu dönemdeki kadar önem
kazanmamıştır. Biz, polis eğitiminin her kademesinde çok
ciddi gelişmeler kaydettik. Burada teknik bilgi, polis meslek
yüksekokullarının kapasitesi sonuna kadar değerlendiriliyor.
Hatta biraz fazla öğrenci almak istiyoruz çünkü polis
ihtiyacımız fazla. Yani katiyen bir yerin potansiyeli var da orada
eksik öğrenci alıyoruz diye bir şey olamaz.
İkincisi, üniversite mezunları merkezî sınavla
alınıyor. Yanlış bilgilendirme olmasın, o çok önemli,
merkezî bir sınavla alınıyor başvuranların içinden.
Onun sınavını biz yapmıyoruz. Yani Polis Akademisi veya
emniyet teşkilatı yapmıyor, polis eğitim kurumu
yapmıyor, merkezî sınava giriyorlar -bu, memuriyete girme
sınavı- üniversite mezunları ve biz, Şu puana kadar
başvururlar. diyoruz ve o sıralamaya göre alıyoruz. O bilgiyi
düzelteyim istedim.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım 70 puan üzerindeki gelsin. diyorsunuz, oradan seçiyorsunuz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/704) (S. Sayısı: 383) (Devam)
BAŞKAN Önerge üzerinde kim konuşacak?
AYLA AKAT ATA (Batman) Hamit Geylani konuşacaklar.
BAŞKAN Buyurun Sayın Geylani.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa
tasarısının anılan madde değişikliği
önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, görüştüğümüz bu yasa
tasarısının, ülkenin toplumsal barışına ve
demokrasisine hizmet edeceğine inanmadığımız için, tüm
maddelerinin kaldırılmasını savunuyoruz. Çünkü bize göre,
tasarı âdeta Kürt sorununu psikolojik savaş merkezine dönüştürme
planıdır. Bu yasa tasarısıyla kurulmak istenen Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığı Kürt sorununun
çözümsüzlüğünde ısrarın, seksen yıllık denemelerin ve
ezberlerin bir başka biçimidir; görüldüğü kadarıyla, yeni bir
anlayışla bir savaş hâli yaratma durumudur; Kürtlere, siyasetçilerine,
seçilmişlerine, sanatçılarına ve de çocuklarına
karşı operasyonel süreçlerin planlarını düzenleyen bir
yapılanma olarak görülmektedir.
Tasarıda her ne kadar Kurulacak bu
Müsteşarlığın operasyonel hiçbir yetkisi
olmayacaktır. denilse de yapılacak bütün gizli operasyonların
planlarının burada yapılacağının somut
ipuçları vardır. Bu nedenle siyasal iktidar, bu
Müsteşarlıkla, devlet içinde yeni bir derin yapılanmaya
gittiğinin en açık mesajlarını vermektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkenin güvenliği, bireylerin
özgürlüklerini temel alan ve haklarına saygı gösteren özgürlükçü bir
düzende saklıdır. Bir kez daha altını çizerek belirtmek
gerekir ki bugün dünya üzerinde en güvenli ülkelerin aynı zamanda en özgür
ülkeler olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Kuşkusuz bunun
temelinde yatan, birey özgürlüğü, çağcıl hukuk normları ve
demokrasidir. Buna karşın, özgürlüklerin
tanınmadığı bir ülkede ne devletin ne de bireyin
güvenliğinden söz etmek olanaklı değildir.
Tasarı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Kürt
sorununun çözümsüzlüğünün ve hukuk dışı güçlerin etkili
kılınmasının en somut örneği olacağı
düşüncesini taşıyoruz. Hükûmetin bu Müsteşarlıktan
önce yapması, yaşama geçirmesi gereken çokça önemli ve ivedi sorunlar
vardır.
Türkiye bugün ne yazık ki hâlâ çok kötü, çağla
zıtlaşan ve çatışan yöntemlerle yönetilmektedir.
Halkın iradesi gerçek anlamda Meclise yansımamaktadır. Bunun da
en büyük nedeni ise yüzde 10luk antidemokratik seçim barajıdır.
Önümüzde seçimler vardır. Bu hukuksuzluk ve adaletsizliğin
bu seçimlerde de yaşanacağı kuşkusuzdur. Neden seçim
barajını düşürmek için en ufak bir çalışma, bir yasa
tasarısı veya bir öneri bu Meclise gelemiyor? Grubumuzun verdiği
yasa teklifleri var, iki yıldır hâlen sırada bekliyor,
komisyonlarda bekliyor, muhtemelen de hiç görüşülmeyecektir çünkü bunun
temel nedeni, halkın gerçek iradesinin Meclise yansımaması,
temsilde adalet ve yönetimde demokratik istikrarın sağlanmaması
adına ne yazık ki iktidarla muhalefet partileri bu konuda tam bir
kutsal ittifak içindedirler, benzeşiyorlar ve uzlaşıyorlar.
Değerli arkadaşlar, darbe anayasasından kurtulma da
yine ne yazık ki bu Meclisin bir kâbusu hâline gelmiştir, bir türlü
Meclis gündemine gelme iradesi ne iktidar ne muhalefet tarafından
gösterilememiştir.
Arkadaşlar, bu ülkenin barışa, demokrasiye,
kardeşliğe ihtiyacı vardır, yeni güvenlik ve asayiş
kurumlarına değil. Bu alanda zaten fazlasıyla kontrol
dışı kurum ve birimler vardır. Türkiye'nin ekonomik ve
kültürel anlamda gelişmesinin yolu da yine iç barışın
sağlanmasından geçmektedir. Günümüzde işsizlik had safhadaysa,
emekçiler kışın ortasında Ankara meydanlarında
açlık grevine gidiyorsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
HAMİT GEYLANİ (Devamla) Teşekkürler
Başkanım.
emekliler geçim derdindeyse, yaşlılar ve hastalar iyi
bir sağlık hizmetinden yararlanamıyorlarsa, öğrenciler iyi
ve parasız bir eğitim alamıyorsa, tüm bunların nedeni, iç
barış ve demokrasinin olmayışındadır.
Değerli milletvekilleri, aylardır partililerimize,
belediye başkanlarımıza, yöneticilerimize karşı
yapılan tutuklama ve gözaltına alma hukuksuzluğu devam
etmektedir. Önceki gün gece yarısı yapılan operasyonlarda,
Hakkâri Yüksekova ve Şemdinlide, aralarında çocukların da
bulunduğu 40ı aşkın kişi gözaltına
alınmıştır. Buralarda savcı ve hâkimler yok
sayıldığı için bu gözaltılar apar topar Van iline sevk
edilmiştir. Nedeni malum: DGMleri aratmayan özel yetkili ağır
ceza mahkemelerinin insafına terk etmektir. Sormak gerekir,
yurttaşın güvenliğini, her gün onlarcasını
gözaltına alarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAMİT GEYLANİ (Devamla)
tutuklayarak mı
sağlayacaksınız? Kurulmak istenen Müsteşarlık da yeni
tutuklamalara ve gözaltılarının yapılacağı
yerleri ve zamanlarını değerlendirecek bir yapı
olacağına inandığımız için tasarıya
karşı olduğumuzu belirtir, saygılar sunarım. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Geylani.
III.- YOKLAMA (Devam)
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Peki.
Önergenin oylanmasından önce bir yoklama talebi vardır,
onu yerine getireceğim.
Sayın Aslanoğlu, Sayın Anadol, Sayın Özyürek,
Sayın Keleş, Sayın Köse, Sayın Ekici, Sayın Serter,
Sayın Kart, Sayın Güner, Sayın Emek, Sayın
Coşkunoğlu, Sayın Hacaloğlu, Sayın Tamaylıgil,
Sayın Özkan, Sayın Günday, Sayın Seçer, Sayın Mengü,
Sayın Öztürk, Sayın Diren ve Sayın İçli.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/704) (S. Sayısı: 383) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı kanunun
14üncü maddesinin ikinci fıkrasında müsteşarlıkta geçici
olarak görevlendirilen ibaresinden sonra gelmek üzere, sözleşmeli ve
kadrolu ibaresinin eklenmesini ve fıkranın buna göre düzenlenmesini
arz ederiz.
Mustafa
Enöz (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Sipahi konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Sipahi. (MHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Biz muhalefet milletvekilleri olarak bu yasa tasarısı
konusunda, bu yasa tasarısını hazırlayanlardan çok daha
fazla özen gösterdik, belki bir yerlerini düzeltiriz diye. Ancak
anladığım kadarıyla düzeltme niyeti yok. Bu yasa
tasarısının garabeti İçişleri
Bakanımızın kendi getirdiği tasarıya kendisinin
değişiklik önergeleri getirmesinden de belli.
Evet, şimdi biraz açılıma girelim. Milliyetçi
Hareket Partisinden bir grup milletvekili Tekel işçilerimizi ziyarete
gitmiştik. Tesadüfen, Diyarbakırlı ve Muşlu Tekel
işçisi kardeşlerimizin arasında bulduk kendimizi. O zaman bize
şunu ifade etmişlerdi: Biz, ülkenin her tarafından gelen Tekel
işçileri, hangi etnik gruptan gelirsek gelelim burada ekmek açılımı
için mücadele ediyoruz, iş açılımı için mücadele ediyoruz,
çoluk çocuğumuzun geleceği için mücadele ediyoruz; işte bizim
açılımımız bu. demişlerdi,
hatırlatırım.
Gene aynı Diyarbakır ve Muşlu Tekel işçileri,
AKPli Diyarbakır ve Muş milletvekillerinin neden oraya
gidemediğini bize sormuşlardı. Bunu neden anlatıyorum? Hani
MHP milletvekilleri şuraya buraya gidemiyor diye bazıları
hadlerini aşıyorlar ya onun için. Gene aynı
Diyarbakırlı kardeşlerimiz şunları söylemişlerdi:
Şubat 2008de bir AKPli sayın milletvekili Tekel
fabrikasını ziyaret ediyor ve Size şeref sözü, fabrikanız
kapanmayacak, işlerinizi kaybetmeyeceksiniz. diyor. İsmi, görüntüsü
ve ses kayıtları Tekel işçilerimizde mevcut. Gene aynı
Diyarbakırlı Tekel işçileri, 200 dönümden fazla paha biçilmez
Tekel arazisinin bir başka AKPli milletvekiline peşkeş
çekileceğini iddia ettiler. Ben bu sayın milletvekillerinin
isimlerini burada zikretmeyeceğim, Diyarbakırlı sayın
işçilerden kendileri öğrenirler.
Evet, Sayın Bakan, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununu bu müşavirler ve uzmanlar için devre dışı
bırakıyorsunuz. Peki, müşavir için kimleri getireceksiniz? Benim
aklıma şu senaryolar geliyor: Sayın Genel
Başkanımızın kötü adam diye
tanımladığı bazı kişiler var, bazı erkek ve
bayanlar var. Her gün bir başka televizyon kanalında artık
izlemekten, bizlerin de, milletin de yüzlerini görmekten midesi bulanmaya
başladı. Herhâlde onlar bu müşavirlik kadrolarına adaylar.
Başka kimler olabilir? Hani şu TRT ekranlarında boy gösteren,
Kanadada mukim, cinsiyeti belirsiz bir haham vardı, o da
yakışır bu müşavirliğe. Diğerlerini de
araştırsak buluruz.
Şimdi, ben biraz geriye döneceğim. Bu
satılmış mütareke basını, yeni bir olay değil.
1919da memleket işgal edildiğinde, işgalcilerle iş
birliği içerisinde olan satılmış basın Alemdar,
Peyam, Peyam-ı Sabah, Ferda gibi gazeteler vardı. Onların
başlıklarından bazı örnekler vereceğim:
Bağımsızlığımızı yalnız
başımıza sürdüremeyecek bir durumdayız., Amerikan
Mandası lafıyla zaman kaybettik, İngiliz mandası
istemeliydik., Yunan Hükûmetinin Müslüman halka karşı iyi niyet
beslemekte olduğunu Avrupa huzurunda kanıtlamaya
çalıştığı bir zamanda bizim kendi milliyetçilerimiz
Anadolu Müslümanlarını azdırmaya çalışıyorlar.
Başka: Birçokları Bizimle insanlık amacıyla ilgilenecek,
sonra kendi kendine çekilecek bir devlet bulunamaz, bu bir hayaldir. diyorlar.
Biz iddia ediyoruz ki böyle bir devlet vardır ve Amerika'dır.
Alın o zamanın mütareke basınından bugünün mütareke
basınına, yorumunu size bırakıyorum. Bugünküler çok daha
fazla satılmış, çok daha iş birlikçiliğinde ileri
gidiyorlar.
Peki, o günün devleti idare edenleri ne düşünüyorlardı?
İngiltere Dışişleri Bakanlığı
arşivlerinde 3 Nisan 1919 tarih ve 453 numarayla kayıtlı bir
belge bulunmakta; bu belgeyle Osmanlı Padişahı Vahdettin
yabancılara karşı bağımsızlığımızın
korunması, iç güvenliğinin sağlanması için Türkiyeyi on
beş yıl süreyle İngiltereye sömürge olarak teklif
etmiştir. İngiltere, Osmanlı topraklarında uygun gördüğü
her yeri işgal edebilecek, istediği her şeyi yaptıracak,
Vahdettinin kafasına göre böylelikle ülkenin
bağımsızlığı ve iç güvenliği korunmuş
olacaktı! O dönemdeki Vahdettin politikasını alın, bugünkü
açılım politikalarıyla mukayeseyi ben milletimize bırakıyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, lütfen, bu şekilde konuşamaz; hem saçmalıyor hem
hakaret ediyor. Millete hakaret edemez.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Evet, bu konudaki
sözlerimi Mustafa Kemalin geçenlerde tekrarladığım bir
deyişiyle noktalamak istiyorum, sene 1925: Memleket mütesait
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen ne konuştuğunu
bilmiyorsun.
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (Devamla) Memleket mütesait
-yani gelişen, yükselen- bir birliğe muhtaçtır. Alelade
politikacılıkla bunu parçalamak hıyanettir." Alın
1925ten 2010a sizler taşıyın, yüce milletin takdirlerine
bırakıyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sipahi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Konuşmacı, Hükûmetimize, Partimize çok ağır hakarette
bulunmaktadır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Partinizin ismini geçirmedi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Üç dakika süre veriyorum.
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin, İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten üzülüyorum bu gerekçelerle bu kürsüye çıkıp
sizlere hitap etmek durumunda kaldığımız için.
Çok talihsiz konuşmalar yapılıyor bu kürsüden
değerli arkadaşlar. Dün de konuştuk, daha önceki günlerde de
ifade ettik, gerçekten, konuşmacıların yaptıkları
konuşmalarla bir şeylere katkı sağlaması gerekir,
artı değer üretmesi gerekir, bir şeyler söylemesi gerekir,
anlamlı bir şeyler söylemesi gerekir.
Bakın, biraz önceki Sayın Konuşmacı
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Söylüyoruz,
dinliyor musunuz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
şu anda yurt
dışında, işte Amerikayla ya da Avrupa ülkeleriyle
yapılan ilişkileri gerekçe göstererek şu andaki Hükûmeti
geçmiş dönemlerle kıyaslamaya çalıştı. Bunu söylerken
insan bir bakar, geriye gider; kendi partisinin, kendi siyasi partisinin ortak
olduğu, üçte 1 ortak olduğu Hükûmet kiminle ilişkiye
girmiş, kimlerle müzakere etmiş?
Bakın onlardan bir tanesi
Suçlamak için söylemiyorum,
kendisi öyle tanımladığı için söylüyorum. Eğer
yabancılarla, Amerikayla ya da Avrupa ülkeleriyle ilişkiye girmek,
birtakım çalışmalar yapmak -biraz önceki Konuşmacının
kullandığı ifadeyi kullanmak istemiyorum- o anlama geliyorsa, ülkeyi
ekonomide duvara toslatıp uluslararası bir kuruluş olan, büyük
oranda da Amerikanın ağırlığı olan
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Ekonomiyi ne hâle getirdiniz,
utanın ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
IMFye muhtaç edip,
onun uzmanlarının bakanlıkların en ücra köşelerine
kadar gelmesine sebep olmak nedir değerli arkadaşlar? Bunu nasıl
tanımlarsınız? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ya da ekonomi duvara tosladığında
Bunları söylemek istemezdim ama mecbur bırakıyorlar.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Biz çuvalcıları
Ankarada ağırlamadık!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ekonomi duvara
tosladığında, 2001 yılında Türkiyede bir Türk
milleti, Türk evladı yok muydu bakanlık yapacak, ekonomiyi
kurtaracak, Amerikadan bakan ithal ettiniz?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Türk evladı değil mi,
Türk değil mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yok muydu değerli
arkadaşlar? Peki, bu nedir?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Senin Maliye Bakanın
nereden geldi o zaman? Bu nasıl laf yani ya? O zaman senin Maliye
Bakanın nereden geldi? Yani eleştirdiğine ters düşüyorsun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın
değerli arkadaşlar, bunların aslında hepsi normaldir.
Ben Sayın Konuşmacının
mantığıyla bunları söylüyorum. Gerekirse Amerikadan da
getirtirsiniz, başka yerden de faydalanırsınız,
uluslararası kuruluşlarla ilişkiye girersiniz. Ben bir
çarpıklığı ortaya koymak için söylüyorum, ben kendi
kanaatimi ifade etmiyorum, Sayın Konuşmacının kendi
mantığıyla bunları söylüyorum değerli arkadaşlar.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Senin Maliye Bakanın
nereden geldi, Mehmet Şimşek nereden geldi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) O zaman
yapılanlar doğruydu.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Canikli
BAŞKAN Sayın Yıldız, lütfen
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Sıkıntıya girmişse ekonomi, uluslararası
kuruluşlarla ilişkiye girilir, birtakım çalışmalar
yapılır, bu doğaldır. Gerekirse yurt
dışından uzmanlar getirtilir, bu da doğaldır.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Siz yapınca doğal
oluyor, başkası yapınca olmuyor değil mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yani ama bunu
yaparken, bunu eleştirirken tutarlı olmak lazım değerli
arkadaşlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Canikli, Eş
Başkanlık da doğal mı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ben onu
eleştirmek için söylemiyorum, arkadaşımızın
mantığının nasıl tutarsız olduğunu ortaya
koymak için söylüyorum.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Bunları çok söylediniz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Lütfen yapmayalım
değerli arkadaşlar, lütfen hakaret etmeyelim; eleştirelim,
edelim, her şeyi konuşalım burada, milletimiz de, bizi
izleyenler de bir şeyler faydalansın yani katkı
sağlayalım. Buna bir itirazımız yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Dikkat ederseniz, en
ağır eleştirilere bile bir şey söylemiyoruz ama hakaret
etmeyin lütfen.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hakaret yok!
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/704) (S. Sayısı: 383) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum, ikinci önergenin imza sahibini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 14üncü
maddesinin 1inci fıkrasında geçen Müsteşarlıkça
ibaresinin Müsteşarlık tarafından olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gülşen
Orhan
Van
İkinci önergenin imza sahibi:
Mustafa
Ataş
İstanbul
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçelerini okuyun:
Gerekçe: Anlam bütünlüğü sağlanması için
değişiklik yapılmıştır.
Gerekçe: Kanun tekniğine uygun olması için
değişiklik yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan Vekili,
katkı veriyorsunuz!
BAŞKAN Anlamadım ben
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Madde 14ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 15in başlığını okutuyorum:
İşbirliği
MADDE 15-
BAŞKAN Madde üzerinde yedi önerge vardır ancak İç
Tüzükün 91inci maddesine göre her madde üzerinde milletvekillerince sadece
iki önerge verilebilmektedir. Her siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır. Bu
hükümler çerçevesinde geliş sırasına göre beş önergeyi
okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Gençin iki önergesi
işleme alınamamıştır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 15inci
maddesinin 1inci fıkrasında geçen gecikmeksizin ibaresinin ivedi
şekilde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 15inci
maddesinin 1inci fıkrasında geçen gecikmeksizin ibaresinin ivedi
şekilde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan
Başak
Şanlıurfa
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 3 üncü Bölüm İşbirliği Madde 15-(1) 5.
satırında geçmekte olan her türlü ibaresinin gerekli olan
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet
Şandır |
|
Şenol Bal |
Mümin İnan |
|
Mersin |
|
İzmir |
Niğde |
|
Reşat
Doğru |
|
Alim
Işık |
Kadir Ural |
|
Tokat |
|
Kütahya |
Mersin |
|
Hasan
Çalış |
|
|
K. Erdal Sipahi |
|
Karaman |
|
|
İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı
Tasarının 15 inci maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ikinci cümlesinin Bu kapsamda
Müsteşarlığın her türlü bilgi ve belge talebi ilgili
bakanlık kurum ve kuruluşlar tarafından gecikmeksizin yerine getirilir
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
|
İsa Gök |
Atilla Kart |
|
Trabzon |
|
Mersin |
Konya |
|
Turgut Dibek |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Ali İhsan
Köktürk |
|
Kırklareli |
|
Malatya |
Zonguldak |
|
Ali Rıza
Öztürk |
|
|
Hulusi Güvel |
|
Mersin |
|
|
Adana |
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 15. maddesinin yasa metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata |
|
Sırrı
Sakık |
İbrahim
Binici |
|
Batman |
|
Muş |
Şanlıurfa |
|
Şerafettin
Halis |
|
Hamit Geylani |
Hasip Kaplan |
|
Tunceli |
|
Hakkâri |
Şırnak |
|
Akın
Birdal |
|
Sebahat Tuncel |
Sevahir
Bayındır |
|
Diyarbakır |
|
İstanbul |
Şırnak |
|
Osman Özçelik |
|
M. Nezir
Karabaş |
Pervin Buldan |
|
Siirt |
|
Bitlis |
Iğdır |
|
|
|
Bengi
Yıldız |
|
|
|
|
Batman |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Sayın Yıldız, kim konuşacak?
BENGİ YILDIZ (Batman) Sayın Ufuk Uras konuşacak
efendim.
BAŞKAN Sayın Uras, buyurun lütfen. (BDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET UFUK URAS (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli vekiller; bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi bence çok tarihî bir
gün yaşadı. Bildiğiniz gibi, siyasi cinayetlere kurban olan
aileler, faili meçhul kurbanı olan aileler gruplarımızı
ziyaret ettiler. Bu ziyareti kabul eden bütün gruplara teşekkür etmek
istiyorum. Zaten böylesi bir insani, vicdani, ahlaki bir meselede başka
türlü davranılması beklenemezdi.
Umuyorum ki bütün gruplarımızın ortak tavrıyla
siyasi cinayetleri araştırma komisyonu birlikte kurulabilir ve
böylece, bir kere daha gösterebiliriz ki, Türkiyede kontrgerillaya
karşı mücadelede, siyasi cinayetlerin arkasındaki siyasi
iradenin ortaya çıkarılmasında bir ortak tutum alınabilir
ve cumhuriyetin, Meclisimizin 90ıncı yılında böyle bir
simgesel tavır çok önemli. Çünkü, bütün bu süreçler tek başına
yargıya havale edilemez. Türkiye Büyük Millet Meclisinin burada tutum alması
çok önemli. Bugün grup toplantısında Sayın İpekçi, Mumcu,
Kutlar, Cebenoyan, Anter, Dursun, Tütengil, Bulut, Göktepe, Ocak, Dink, Aysan,
Ali ve diğer ailelerle çok duygusal anlar yaşadık. Bir kere daha
teşekkür etmek istiyorum bütün gruplara.
AK PARTİ İktidarı eğer ülkede huzuru
sağlamak istiyorsa asıl yapması gerekenler bunun gibi birer
birer ele alınmalıdır. Yıllardan beri, benzer bir
zihniyetle yasa üzerine yasa çıkarıldığını
görüyoruz, olmuyor; Terörle Mücadele Yasasında bunu gördük. Herhangi bir
sorun çözülmediği gibi, yeni toplumsal huzursuzluklar ve adaletsizlikler
yaratılıyor ve yıllardan beri bu kurumlar oluşturuluyor.
İşte Terörle mücadele ediyoruz. başlığı
altında oluşturulan bu kurumların hiçbir sorunu çözmediği
gibi, yeni huzursuzlukların kaynağı hâline geldiğini de
görüyoruz.
Temel sorunun koordinasyon eksikliğinden çok demokrasi
eksikliği olduğunu görmemiz gerekiyor. Sorun, koordinasyon
eksikliği değil, demokratik ve evrensel hukuk normlarına uyumun
olmamasıdır. Umarım, Anayasa değişikliğiyle bu
konuda yine Meclis olumlu bir adım atacaktır. Yine sorun,
koordinasyon eksikliği değil, eşit yurttaş
haklarının ve uygulanmasının yerleşik hâle
gelmemiş olmasıdır, uygulamada eşitlik yaratan
sonuçların ortaya çıkarılmamış olmasıdır. O
nedenle, bu fırsatla, bir kez daha AK PARTİ Hükûmetine bazı
gerçekleri hatırlatmakta fayda görüyoruz.
Bu ülkede demokratikleşme adımları
atılmadığı, eşit yurttaş hakları anayasal ve
yasal garanti altına alınmadığı, farklı
kültürler, diller ve inançlar anayasal güvenceye
kavuşturulmadığı müddetçe, çalışanlar ekonomik ve
sosyal haklarını elde etmedikleri müddetçe huzursuzluktan
kurtulamıyoruz. İstediğimiz kadar koordinasyon kurulları
oluşturalım, önemli olan, yurttaşın kendisini huzurlu ve
eşit yaşam koşullarına sahip hissetmesidir.
Neden herhangi bir demokratikleşme adımını
atmak bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu kadar zor olmaktadır? Çünkü
politik kültürümüzde, mayamızda demokrasiyi içselleştirmemiz
gerekiyor. CHP-MHP milliyetçi koalisyonunu eleştirmek yetmiyor. AK
PARTİ de demokratik kültürü içselleştirmediğinde, sonuçta
onlardan pek farklı bir işleyiş üretmiyor.
Nerede demokratikleşme paketi? Nerede mini ya da midi anayasa
değişikliği paketi? Ortada henüz hiçbir şey yok. Grup
olarak bu konuda her türlü değişikliğe destek verme
kararlılığımızı ifade ettik. Yeter ki somut bir
anayasa değişikliği paketi gelsin. Barış adına,
sol adına, demokrasi adına 12 Eylül Anayasasını mazeret
gösteren hiçbir anlayışın bizim kitabımızda
yazmadığının altını çizmek isterim.
Şimdi, tırnak içinde Toplum desteğinin
sağlanması konusunda gerekli planlamaları yapmak, tedbirleri
almak da yeni birimin görevleri arasına alınmıştır.
diyerek, aslında siyasal, kültürel ve sosyal nedenleri olan
sorunların çözümü bu tür propaganda adımlarına indirilerek de
bir sonuç elde etmediğimizi görüyoruz. İstediğimiz kadar illere,
ilçelere hatta mahallelere kadar örgütlenmeler yaratın alınan sonuç
çok farklı olmuyor. Önemli olan, hakikaten bir zihniyeti değiştirmek
ve demokratikleşmeyi sağlamak, hak ve özgürlükler alanını
genişletmek. Bunlar yapılmadığı süreçte, kısa,
orta ve uzun vadede sonuç elde edemiyoruz.
Bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Kimsenin aç
ve açıkta kalmadığı, adalet ve özgürlüğün
sınırsızca savunulduğu, sorunların serbestçe
tartışıldığı, kimsenin dinsel ve etnik
kimliğini gizlemediği, hiç kimseye istemediği bir kimliğin
zorla dayatılmadığı özgür ve demokratik bir Türkiyeye
giden yolun açılmasıyla huzur mümkün kılınacaktır.
Anayasayı eşit koşullarda, birlikte yaşamayı
kolaylaştıran, cumhuriyetin demokratikleşmesine dayanan
eşit ve özgür yurttaşlık hukukuna uygun hâle getirelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Tamamlıyorum efendim.
Farklılıkların bir gerilim ve çatışma
değil, zenginlik ve güç kaynağı olarak görülebilmesini
sağlayalım. Anayasal vatandaşlığı
içselleştirelim. Anayasayı farklı kültürlerin demokratik bir
şekilde varlığını ve kendini ifade etmesinin belgesi
yapalım. Türkiye'de tek tip vatandaş yaratma özlemine hep birlikte
son verelim. Bunu yaptığımızda, zaten şimdi kurmaya
çalıştığımız kurumlara da gerek
kalmayacağını hep birlikte görürüz.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı
Tasarının 15 inci maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ikinci cümlesinin Bu kapsamda
Müsteşarlığın her türlü bilgi ve belge talebi ilgili
bakanlık kurum ve kuruluşlar tarafından gecikmeksizin yerine
getirilir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi
(Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Hulusi Güvel
BAŞKAN Sayın Güvel, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
HULUSİ GÜVEL (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan yasa
tasarısının 15inci maddesindeki grubumuzun verdiği
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, iç ve dış güvenlik ile
terörle mücadelede görevli kuruluşlar arasında eş güdümü
sağlamak amacıyla oluşturulduğu ifade edilen bu
Müsteşarlığın hedefleri konusunda kamuoyunda ciddi bir
kuşku bulunmaktadır. Kamuoyumuzda bu düzenlemenin emniyet içinde,
özellikle emniyet istihbaratının yönettiği iddia edilen bir
yapılanmanın tüm ülke istihbaratını yönlendirmesini
sağlayacak bir düzenleme olduğu kuşkusu mevcuttur. İktidar
partisince kendine bir derin devlet yaratmak için böyle bir düzenleme yapıldığı
kuşkusu kamuoyunda yaygın bir biçimde
paylaşılmaktadır. İktidarın uygulanmalarına,
yaratılmak istenen korku toplumuna ve sindirme politikalarına
bakıldığında, kamuoyunda var olan kuşkuları
anlamak mümkündür. Bir toplum mühendisliği projesiyle karşı
karşıya olduğumuzu gösteren belirtiler mevcuttur: Yapılan
yasa dışı dinlemeler, kimi basın organlarına servis
edilen gerçekliği kuşkulu belgeler, Ergenekon davası, gazete
tefrikası hâlini almış olan darbe iddiaları, bu
iddiaların zamanlaması. Tüm toplumun kafasında, bütün
bunların tek merkezden biçimlendiği kuşkusu yatmaktadır. Bu
kuşku, haklı bir kuşkudur. Bütün belirtiler toplumun bir yerlere
itilmeye çalışıldığını, bu yapılırken
özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıpratılmak
istendiğini ortaya koymaktadır.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz son yıllarda, daha önce
görülmemiş ölçüde kamplaşmanın içine sürüklenmektedir.
İnsanlarımız taraf olmaya, taraf seçmeye itilmektedir. Bu
gidiş, sağlıklı bir gidiş değildir. Bu
kamplaşma yalnızca toplumsal düzeyde yaşanmamaktadır,
devletin içinde de bu kamplaşmalar mevcuttur. Özellikle, şüpheli
ilişkileri olan bir cemaatin devlete bağlı istihbarat
örgütlerini kullanarak toplumu biçimlendirmeye, kendi istediği yere
yönlendirmeye çalıştığı bilinmektedir. Kurumlar
çatışmaya sürüklenmekte, senin istihbaratın, benim
istihbaratım denilerek bir kayıkçı kavgası
yapılmaktadır. Bütün bu kurumlar bizim
kurumlarımızdır. Kurumlar arası çatışma, hiçbir
koşulda, ülkemizin çıkarlarıyla örtüşmemektedir. Başka
bazı ülkelerin, grupların çıkarlarına uygun olabilir ancak
bu çatışmanın bizim çıkarımıza uygun
olmadığı ortadadır. Hükûmete bu konuda ciddi görevler
düşmektedir.
Değerli arkadaşlar, elbette istihbarat ve terörle
mücadelenin derli toplu bir biçimde yürütülmesi, bu yapılırken teröre
yol açan sosyal nedenlerin ortadan kaldırılması için çaba
göstermek önemlidir. Ancak bu yapılırken toplumda var olan
kuşkuları da ortadan kaldırmak gerekmektedir. Her şeyden
önce, kurulması tasarlanan bu Müsteşarlığın denetim
meselesi ortadadır. İstihbarat anlamında sınırsız
yetkiyle donatılan Müsteşarlık, âdeta, devlet içinde devlet gibi
olacaktır. Mali anlamda, örtülü ödenekten para alabilecek, bu paranın
hesabı sorulamayacaktır. Tasarıya göre operasyonel bir kurum
olmasına rağmen gizli faaliyet yürütebilecektir. Bu durum,
açıklanmaya muhtaçtır.
Tasarıya göre, Müsteşarlık yabancı uzman
gibi tanımlanmış personel çalıştırabilecektir.
İç ve dış güvenliğin, istihbaratın koordine
edileceği bir müsteşarlıkta yabancı personel istihdamı
tartışma götürür bir uygulamadır. Sözleşmeyle
dışarıdan personel istihdam edilebilecektir.
Dışarıdan personel ve yabancı personel ne amaçla
çalıştırılacaktır? Operasyonel yetkisi olmayan
istihbaratın merkezileştirilmesi amacını taşıyan
Müsteşarlığın bu tip personel çalıştırma
amacı da açıklanması veya tanımlanması gereken bir
durum yaratmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
HULUSİ GÜVEL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, tasarıda yer alan toplumun
desteğinin sağlanmasına yönelik faaliyetleri yürütmek gibi ucu
açık ifadeler ile il ve ilçelerde kurulması öngörülen il sosyal etüt
ve proje müdürlükleri polis devletini çağrıştıran yapılardır.
Güvenlik ve özgürlükler arasında denge kurulmaya
çalışılırken düşülebilecek en basit tuzak, böylesine
ucu açık ifadeler ve bu tip yapılardır.
11 Eylül sonrası Amerika Birleşik Devletleri ve son
zamanlarda İngilterede görülen bu tip yapılanmaların insan hak
ve özgürlükleri konusunda yaşattığı gerilimler
ortadadır.
Toplumumuzda haklı olarak kuşkuyla karşılanan
bu tasarının bu hâliyle yasalaşmasının sakıncalar
doğuracağının ortada olduğunu belirtiyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Güvel.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.28
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
383 sıra sayılı Kanun Tasarısının
15inci maddesi üzerinde verilen Adana Milletvekili Sayın Hulusi Güvel ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 3 üncü Bölüm İşbirliği Madde 15-(1) 5.
satırında geçmekte olan her türlü ibaresinin gerekli olan ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kadir
Ural (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ural, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
KADİR URAL (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 383 sıra sayılı Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 15inci maddesinin birinci
fıkrasıyla alakalı olarak vermiş olduğum
değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Önergemizde maddede geçen her türlü ibaresinin gerekli olan
ibaresi şeklinde düzeltilmesi istenmektedir çünkü son zamanlarda meydana
gelen olaylar göstermektedir ki yayın yasağı konulmuş
konularda bile insanların özel hayatlarına girilip çarşaf
çarşaf yayınlar yapılmaktadır. Bir dosya içerisinde şahısların,
kurumların her türlü gerekli gereksiz bilgileri hatta özel hayatı ile
ilgili bilgileri dahi olabilir. Ayrıca, Müsteşarlığı
dosya ve evrak deposuna dönüştürmenin de âlemi yoktur. Zaten dar kadrosu
ile verilen o kadar görevi bile nasıl yapabileceği
tartışmalı olan bir kurumun, bir de gerekli gereksiz evraklarla
uğraştırılması kurum için bir züldür. Evrak
kalabalığı mutlaka giderilmeli, gerekli olan evraklar
Müsteşarlığa gönderilmelidir.
Sayın Bakan, değerli AKP milletvekilleri; elbette
görünürde terörle her türlü mücadele yapmak amacıyla tasarlanan bir
kurumun kanunu gibi görünen bu tasarıya gönül isterdi ki Çok güzel bir
iş yapmışsınız, elinize sağlık, doğru
ve yerinde bir kanun taslağı hazırlamışsınız
demek isterdik ama maalesef yine hazırladığınız
kanunun birçok eksiklikleri ve yanlışlıkları var. Bu
eksiklik ve yanlışlıklara rağmen önergeler ile bunları
düzeltmeye çalışıyoruz ama ısrarla önergelerimizi de
reddediyorsunuz. Bütün bunlara rağmen MHP terörle mücadele yasasına
karşı çıkıyor, MHP terörü önlememizi istemiyor, terörü biz
önleyecektik ama MHP yüzünden bu terörü önleyemedik demeyin, yine
yapamadığınız birçok şeyde olduğu gibi bu konuyu
da muhalefet partilerinin üzerine atmayın diye bu tasarıya destek
veriyoruz fakat yine de terörle mücadele konusunda başarı
sağlayabileceğinizi zannetmiyoruz. Çünkü, AKP Hükûmetleri terörle
mücadeleyi değil, terörle müzakereyi siyasi bir üslup hâline
getirmiştir. Nereden mi anlıyoruz bunları? Sayın
Başbakanın bebek katili Abdullah Öcalan denilen caniye sayın,
şehidimize kelle demesinden anlıyoruz. Askerlik yan gelip yatma
yeri değildir. diyerek, eve dönüş yasaları çıkarıp,
cezaevindeki PKKlıları serbest bırakıp, tekrar
dağlara göndermenizden anlıyoruz.
Sahi Eve Dönüş Yasasıyla kaç kişi cezaevlerinden
çıkıp evlerine döndüler? Şu anda bu kişiler ne iş
yapıyorlar, neredeler? diye bir çalışma yaptınız
mı Sayın Bakanım? Yedi yılı aşkın
zamandır Hükûmetsiniz, 2002 yılında neredeyse yok denecek kadar
bitme noktasına getirilmiş olan terörü nereden aldınız nereye
getirdiniz; nereden nereye! 2002 yılında teröre 10 şehit
vermişiz, sizin iktidar ve Bakan olduğunuz 2008 yılında
sadece 171 şehit ve sözde açılım teranesini
başlattığınız 2009 yılında 80 tane ana
kuzusunu kara toprağa vermişsiniz Sayın Bakan.
AHMET AYDOĞMUŞ (Çorum) MHP İçel Milletvekili Ali
Güngörü niçin ihraç ettiniz, onu bir açıklayın bakalım?
KADİR URAL (Devamla) Yeniniz mi dardı, yeriniz mi
dardı, yoksa Anayasayı değiştirebilecek sayınız
mı eksikti de sekiz yıldır bu yasaları
çıkarmıyorsunuz? AKP Hükûmeti bugüne kadar Terörle mücadele etmek
istiyorum. dedi de MHP mi sizi engelledi?
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın
Cumhurbaşkanının Güzel şeyler olacak. demesiyle
başlandı bu hikâyeye. Daha sonra teröristbaşı Abdullah
Öcalanın nereye verildiği, nerede olduğu belli olmayan yol
haritasıyla devam eden bu hikâye, Sayın Başbakanın Aman
geç kaldım, ben de bir şeyler yapayım. aceleciliğiyle
devam etti. Okyanusun ötesinde planlanıp Kandil ve İmralıda
yazılan tiyatro, maalesef iktidar eliyle oynatılmakta ve nereye
gideceği meçhul bir karanlığa doğru gitmektedir.
Haburda umut veren güzel şeyler oluyor. diyordu Sayın
Başbakan. Tabii, davul zurnayla, müsteşarıyla, valisiyle, devlet
erkânıyla, hâkimi, savcısıyla
karşıladığınız Kandilden gelen teröristler Biz
Abdullah Öcalanın emriyle geldik, yaptıklarımızdan da
pişman değiliz. dediklerinde, Türk milletinden çok büyük bir
tepkiyle karşılandıktan sonra, etrafını dolanıp
Çok ileri gittiler, biz böyle beklemiyorduk. demediniz mi? Habur
görüntülerini kınayan ve gösteriler yapan duyarlı
vatandaşlarımıza, Türk milletine gazla, copla
karşılık vermediniz mi? Teröristbaşına 5 milyon dolara
otelvari cezaevi yaptırmadınız mı? Duvar
kâğıtlarını yurt dışından özel olarak
getirttirmediniz mi? Yanına, sohbet etsin diye üç beş
arkadaşını göndermediniz mi? Yakında Hükûmetiniz oraya üç
beş tane de sohbet etmesi için bayan mahkûm gönderirse hiç
şaşırtmamış olursunuz bu milleti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Onu da siz
yaparsınız!
AYLA AKAT ATA (Batman) Ne demek bu ya!
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen. Bir de İç Tüzüke uygun konuşun.
KADİR URAL (Devamla) Fakat, değerli milletvekilleri,
takke düştü kel göründü! Özellikle son yıllarda teröre ve teröriste
gösterdiğiniz sevecen tavırlarınızı Türk milleti emin
olun çok iyi takip ediyor. Bu tavırlarınızın
cevabını da en güzel, sandıkta, önce sandıkta verecek, daha
sonra da sizler adalet önünde hesap vereceksiniz.
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) Bayan mahkûmlardan özür dile!
KADİR URAL (Devamla) Sayın Hükûmet ve Sayın
Başbakan, Milliyetçi Hareket Partisine ve Sayın Genel
Başkanımız Doktor Devlet Bahçeliye laf yetiştirmeye
çalışacağınıza Şu meşe
ağacının dalları nerenize battı? diye konuşanlara
vereceğiniz cevabı da Türk milleti merakla beklemektedir.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyor, önergemize
destek vermenizi arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Meşe ağaçları
birilerinin gözüne batıyor! Ama kimseye Kör olasın. demiyoruz. Kör
olmasınlar da bizi görsünler, demokrasiyi görsünler, barışı
görsünler.
AYLA AKAT ATA (Batman) Sayın Başkan, Türkiye
Cumhuriyetinin denetimi altındaki cezaevlerinde bulunan kadın
tutuklu ve hükümlülere yönelik çok ağır bir ithamda bulunmuştur
Sayın Hatip. Bu konuda kendisinin kadın tutuklu ve hükümlülerden özür
dilemesi gerekir. Bunlar cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan herhangi bir
şahsa sohbet amacıyla cezaevlerinde bulunmamaktadırlar. Bu
cezaevleri devletin denetimi altındadır. Burada devletin denetim
yetkisini de hiçe sayan bir yaklaşım içerisine girmiştir
Sayın Hatip. Tüm kadın tutuklulardan ve hükümlülerden özür dilemesi
gerekiyor.
BAŞKAN Anladım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve ikinci önergenin imza sahibini okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 Esas Numaralı kanun tasarısının 15inci
maddesinin 1inci fıkrasında geçen gecikmeksizin ibaresinin ivedi
şekilde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ramazan
Başak
Şanlıurfa
İkinci önergenin imza sahibi:
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeleri okuyun.
Gerekçe:
Anlam karmaşasının önüne geçilmesi için
değişiklik yapılmıştır.
Gerekçe:
Anlam bütünlüğü sağlanması için
değişiklik yapılmıştır.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter
sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm çerçeve 18inci maddedeki 1, 2, 3, 3-a, 3-b, 4,
5 ila geçici 1 ve 2nci maddeler dâhil 16 ila 20nci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde gruplar adına ilk söz Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Hasan
Özdemire aittir.
Buyurun Sayın Özdemir. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 383 sıra
sayılı Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle AKPnin mazeretleri kalmasın diye terörle mücadeleye
katkısı olması ümidiyle bu kanun tasarısını
destekleyeceğiz.
Tasarının ikinci bölümü,
Müsteşarlığın bütçe ve kadrolarını
belirlemektedir. Tasarının Bütçe başlıklı
16ncı maddesinde, Müsteşarlık bütçesine 5018 sayılı
Kanunun örtülü ödenekle ilgili 24üncü maddesi esaslarına göre ödenek
konulması hükmedilmektedir. Müsteşarlığın bu
şekilde örtülü ödenekten faydalanması yolu açılmış
olmaktadır.
Tasarının 6ncı maddesinde,
Müsteşarlığın güvenlikle ilgili operasyonel bir faaliyeti
olmadığı belirtilmiştir. Böyle bir yetkisi olmayan kuruma
örtülü ödenekten neden para verilmektedir? Yoksa yaptırım gücü
olmamasına rağmen bu Müsteşarlık, ajan, mutemet ve muhbir
mi kullanacaktır?
Değerli milletvekilleri, İçişleri
Bakanlığı, sizlerin de bildiğiniz gibi ülkemizin iç
güvenlik ve asayişinden sorumlu bir bakanlıktır. İç
güvenlik hizmetlerinin önemli bir bölümü de terörle mücadeleyi
kapsamaktadır. Bakanlık, bu görevini Jandarma Genel
Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı kanalıyla yürütmektedir.
Yeni kurulması öngörülen bu Müsteşarlık ölü
doğmuş bir müsteşarlık olarak gözükmektedir. Devletin
istihbarat birimleri her türlü haber alma, analiz etme ve değerlendirme
görevlerini zaten ciddiyetle yapmaktadırlar. Ayrıca, illerde her gün
valiler ve kaymakamlar başkanlığında asayiş
toplantıları, ayda bir valilerin başkanlığında il
asayiş toplantıları yapılmaktadır ve
İçişleri Bakanlığında da ayda bir bu tür
toplantılar yapılmaktadır. Ayrıca, Başbakanlıkta
da Terörle Mücadele Koordinasyon Üst Kurulu vardır. Bir de Cumhurbaşkanının
başkanlığında ayda bir Millî Güvenlik Kurulu
toplanmaktadır. Komisyona koordinasyon yapmak için en önemli
yetkililerinin toplandığı bu kadar kurum ve kurul koordinasyon
yapmaya yetmemekte midir ki böyle bir Müsteşarlığa gerek
duyulmaktadır?
Değerli milletvekilleri, amaç gerçekten terörle mücadele ise
mevcut yapılanma içerisinde terörle mücadele eden deneyimli kurum ve
kadrolar vardır. Bu kurumlara ve kadrolara en modern araç, gereç,
teçhizat, eğitim ve personel takviyesi yapılarak terörle adam gibi mücadele
yapılabilir. Önemli olan, bu birimler arasındaki koordinasyonun iyi
sağlanmasıdır. Bize göre bu koordinasyonu sağlayacak olan
yeni kurulacak olan bir müsteşarlık ve onun başındaki
müsteşar değildir, Başbakanlıktır ve Sayın
Başbakanın ta kendisidir; kimse sorumluluktan kaçmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, şimdi sormak istiyorum: Hükûmet
istihbarat birimlerinin bazılarına tam anlamıyla, yoksa,
güvenmemekte midir? Yoksa, Hükûmet, daha önce ülke genelinde vatandaşlar
üzerine dinleme konusunda gerçekleştirdiği korku imparatorluğu
sürecini şimdi Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığıyla muhalefetine karşı yenilerini mi
eklemek istemektedir? Görünen odur ki, terörle mücadele işin sadece
kılıfıdır. 2002den beri AKP İktidarının
terörle mücadele alanındaki politikaları bugün böyle bir
amaçlarının olmadığını zaten göstermiştir.
İstihbarat paylaşımı konusunda bir hususu daha
dile getirmek istiyorum. Emniyet ve jandarma birimleri, aldıkları
istihbaratları, kendi sorumluluk bölgelerinde ise, kendileri operasyona
dönüştürmek ve onun başarı zevkini tatmak isterler. Millî
İstihbarat Teşkilatı da, zaten, aldığı istihbari
bilgileri kendileri analiz eder ve değerlendirir; İçişleri
Bakanlığı dâhil ilgili birimlere Başbakanlık
koordinesinde acilen iletilir. O hâlde, bu kurum ne yapacaktır? Yoksa
basına da intikal ettiği gibi, AKP Hükûmeti, halkın tabiriyle,
kendi derin devletini kurmak mı istemektedir?
Değerli milletvekilleri, ayrıca, Müsteşarlık
bu hâliyle bir bürokrasi hantallığı daha yaratacak,
kurulması bütçeye de büyük bir yük getirecektir. Bu konuda çok önemli,
şu ana kadar ihmal edilen bir konuyu yeri gelmişken belirtmek
istiyorum, çünkü emniyet teşkilatında kırk yıla yakın
şerefimle hizmet ettim, bunun dinlenmesinin ve yerine getirilmesinin
Sayın Bakanın ve AKP hükûmetlerinin görevi olduğunu
zannediyorum. İçişleri Bakanlığına bağlı Emniyet
Genel Müdürlüğünün silahlı ve silahsız 200 bini aşan
personeliyle Genel Müdürlük çatısı altında
teşkilatlanması artık yeterli olmamaktadır. Zaten Emniyet
Genel Müdürü, bilindiği gibi, İçişleri Müsteşarı gibi
müşterek kararnameyle atanmaktadır ve İçişleri
Bakanlığındaki diğer genel müdürlüklere
teşkilatlanması da benzememektedir. Emniyet
teşkilatının Gümrük Müsteşarlığı gibi
müsteşarlık seviyesine getirilmesi zorunludur ve gereklidir. Ölü
doğacak olan bu Müsteşarlığın yerine, Emniyet Genel
Müdürlüğünün emniyet müsteşarlığı hâline
dönüştürülüp yeniden teşkilatlandırılması daha
yararlı olacaktır. Bu müsteşarlığa bağlı
personel, trafik, asayiş, lojistik, terörle mücadele ve istihbarat genel
müdürlükleri kurulmalı. Bugün görüşmekte olduğumuz
tasarıyla kurulması öngörülen Müsteşarlığa verilecek
görev ve yetkilerin birçoğu, görülecektir ki kurulacak istihbarat genel
müdürlüğü zaten bu görevleri yapacaktır.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti bunlarla oyalanıp
vakit geçireceğine sorunun kaynak noktası olan terör örgütlerinin
üzerine kararlılıkla gitmelidir. Ayrıca başta Doğu ve
Güneydoğu Anadolu olmak üzere tüm yurdumuzda işsizlikle, cehaletle,
fukaralıkla kararlılıkla mücadele edilmeli, halk refah ve huzura
kavuşturulmalıdır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, Sayın Özdemir
İçişleri Komisyonu üyesi. Rapora muhalif kalmadığı
için raporun aleyhine konuşamaz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Lehinde konuşuyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim, konuşması
aleyhinde; onun için konuşamaz efendim, 42nci maddede açık hüküm
var.
HASAN ÖZDEMİR (Devamla) Başta söyledim ben, Biz
burada bu tasarıyı kabul ediyoruz. dedim.
BAŞKAN Sayın Özdemir, bir dakika
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, efendim, İç Tüzükün
42nci maddesinde komisyon üyeleri eğer komisyonda muhalif kalmamışlarsa
Genel Kurulda komisyon raporu aleyhine konuşamazlar. Hasan Bey tenkit
ediyor. Dolayısıyla
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Lehinde konuşuyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, lehinde konuşmuyor, aleyhinde
konuşuyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Hatip
KAMER GENÇ (Tunceli) Onun için
BAŞKAN Tamam Sayın Genç, sizi dinledim. Şimdi
müsaade ederseniz, Sayın Şandırı da dinlersem ondan sonra
bir karar vereceğim.
Evet, buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, Sayın Hatip
konuşmasının başında bu kanuna destek verdiğini,
destekleyeceğini zaten ifade etti. Gerisi katkı, kanuna katkı
vermeye çalışıyor.
BAŞKAN Evet
HASAN ÖZDEMİR (Devamla) Hükümet bu tasarıyla
BAŞKAN Sayın Özdemir, bir dakika
Ben sizin
zamanınıza ekleyeceğim. Durdurdum
Komisyon raporunda imzası bulunan komisyon üyesi, diğer
komisyonlarda ve Genel Kurulda, çekimser veya aykırı olduğunu
rapor metninde yazıyla belirttiği hususlar dışında,
sözcüden soru soramaz ve komisyon raporuna aykırı konuşma
yapamaz.
Lehinde konuştuğu için
Evet, şimdi, sizin iki dakika yirmi saniyeniz vardı
KAMER GENÇ (Tunceli) Lehinde değil, aleyhinde
konuşuyor.
BAŞKAN Lehinde, lehinde
Siz de zaman zaman lehinde söz
alıp aleyhinde konuşuyorsunuz ya, ben ona göz yumuyorum.
HASAN ÖZDEMİR (Devamla) Hükûmet bu tasarıyla terörle
mücadelede yeni bir aşama öngörüyor ancak bakınız, yedi
yıllık AKP Hükûmeti döneminde terörün geldiği aşama ne
oldu. 2002den beri AKP Hükûmetinin yanlış politikaları neticesinde
PKK terör örgütü hedeflerine bir adım daha yaklaştı.
Aslında bugünü anlayabilmek için terör örgütünün strateji
değişimini görmek gerekir. Kısaca belirtmek gerekirse PKK terör
örgütü, kuruluş amacında, bağımsız birleşik
Kürdistanın kurulmasını öngörmektedir. Bu amaca ulaşmak
için de uzun süreli halk savaşı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Şimdi, Sayın Özdemir, bir dakika
Ben size
üç dakika süre ekleyeceğim. Yani bir dakika ek süreniz, iki dakika da o
konuşmamızdan giden süreniz. Dolayısıyla o üç dakika
bittiğinde tamamlayın lütfen.
Buyurun, devam edin.
HASAN ÖZDEMİR (Devamla) Süreci kısaca özetlemek
gerekirse, PKK terör örgütü kuruluş amacını sözde
bağımsız birleşik Kürdistanın kurulması olarak
belirlemiştir, bu amaca ulaşmak için de uzun süreli halk
savaşı stratejisini benimsemiştir, bu stratejisini de hâlen
sürdürmektedir. Nisan 2002de PKK terör örgütü yeni dönem stratejisinin, Kürt
kültürel kimliğinin kabulü temelinde anayasal vatandaşlık
olduğunu ilan etmiştir. Hedefe ulaşmak amacıyla takip
edilecek mücadele tarzının da sivil itaatsizlik ve siyasal
başkaldırı olduğunu açıklamıştır. Bu
eylemlerini de hâlen kararlılıkla devam ettirmektedir.
2005 yılında, yeni bir sistem olan sözde Kürdistan
demokratik konfederalizmi için mücadele edeceğini
açıklamıştır. Terör örgütü, yasal alanların örgüt
faaliyetlerine tamamen açılması ve terör örgütünün faaliyetleri
önündeki tüm yasal engellerin kaldırılması amacıyla
başta Anayasamız olmak üzere birçok kanunlarda değişiklik
yapılmasını istemektedir. Terör örgütünün bu hedef ve strateji
değişikliğinin AKPnin iktidara geldiği 2002
yılından itibaren yoğunlaştırdığı ve
Hükûmetin bugün Kürt açılımı sürecinde öne çıkarılan
söylem ve eylemleriyle âdeta bire bir örtüştüğü görülmektedir.
Doğru bir analize tabi tutulduğunda görülecektir ki Hükûmet sözde
açılım süreciyle birlikte, terörle mücadeleden terörle müzakereye
kaymıştır. Açılım süreciyle Hükûmet terör örgütüne
mevzi kazandırırken bu topraklarda bin yıllık
kardeşliğin temellerine dinamit koymuştur.
Hükûmeti bu açılım konusundan acilen vazgeçmeye davet
ediyor, yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özdemir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili
Sayın İsa Gök.
Sayın Gök, sizin durumunuzda da herhangi bir itiraz durumu
var mı?
İSA GÖK (Mersin) Efendim, biz İç Tüzüke
bağlıyız.
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının, tasarının ikinci bölümü
üzerinde grubumuz adına görüşleri arz edeceğim. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, terörle mücadele konusunda Türkiye daha önce
farklı varyasyonları denedi. Malumunuz İçişleri
Bakanlığı 47de iki müsteşarlık olarak kurma
kararını aldı. Emniyet ve jandarma bir
müsteşarlığa bağlanmıştı, daha sonra bundan
geri dönüldü. Akabinde Güvenlik İşleri Başkanlığı
kuruldu. Daha sonra Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü büyük bir
mutabakatla oluşturuldu ki teşkilat sorunlarının
bittiği söylenmişti. Şimdi de huzurunuza Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı adı altında bir
tasarı geldi. Yüce Meclis, arkadaşlarımız, bu
tasarının her maddesini ellerini kaldırıp onaylıyorlar
ama bu tasarıyı hâlâ, ne kamuoyu ne Mecliste evet oyu veren
milletvekillerinin yeterince anlayabildiğine kani değilim.
Arkadaşlar, tasarıyı bir gözden geçirelim.
Bakınız, iç güvenlik işleri malumunuz İçişleri
Bakanlığınca, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet
Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı vasıtasıyla
yerine getirilmiş. Bu tasarıyla bir müsteşarlık kuruluyor,
bir de Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu oluşturuluyor. Genel bütçeli
bir idare diyoruz, onayladınız. Operasyonel faaliyetler Müsteşarlığın
görev alanına girmiyor. dendi ve fıkra olarak geçti bu,
şimdilik fıkra orada duruyor. Müsteşarlığa
bağlı İstihbarat Değerlendirme Merkezi oluşturulacak.
Bu son derece hassas bir konu, buraya tekrar geleceğim. Esnek bir personel
istihdamı getiriliyor. Ne bunlar? Sözleşmeli personel, bir de görevlendirme
yöntemiyle personel çalıştırılacak. Teşkilatta dört
ana hizmet birimi, üç danışma, bir de yardımcı hizmet
birimi var. Şimdi, enteresanlıklar var arkadaşlar.
Müsteşarlık tarafından istenen her türlü bilgi ve belgeler
ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlar tarafından gecikmeksizin
yerine getirilecek. Bu bir amir hükümdür, buraya da geleceğiz.
İllerde, bu teşkilatta, il sosyal etüt ve proje müdürlükleri
kuruluyor -bakın, illere doğru giriyoruz- yetmedi ilçelerde bürolar
kurulması öngörülüyor, ilçelerde.
Müsteşarlık çok enteresan görev ve yetkilere sahip.
Analiz ve değerlendirme çalışmaları yapmak ve
yaptırmak. Böyle bir görev ve yetkisi var. Arkadaşlar, kime
yaptıracak bunu? Belli değil. Yine, Müsteşarlık, inceleme
ve denetleme yapmak ya da yaptırmak görev ve yetkisine sahip. Bu inceleme
ve denetlemeyi kime yaptıracak? Kanunda açıklık yok. Tam müphem
bir konu. Tabii, herkesin aklına istihbaratla alakalı bir şey,
Acaba bu yaptırılacak işlerde CIAvari örgütlenmeler mi, MOSSAD
iş birlikleri mi? geliyor insanın aklına. Ee gelebiliyor çünkü
kanun bu yetkileri veriyor. İstihbarat Değerlendirme Merkezi
oluşturuluyor arkadaşlar.
Şimdi, bilgi ve belge talebinin yerine getirilmesinde
gecikmeye kanun izin vermiyor, derhâl diye bir amir hüküm getiriyor. Bir de örtülü
ödenek imkânı veriyor. Ne, örtülü ödenek? Malumunuz, 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu, madde 24. Örtülü ödenek bu kanuna
sokuluyor ve valilik il ve ilçelerde istediği sözleşmeli personel ve
memurları bu birimlerde görevlendirebilecek.
Şimdi, bu yetkiler, önemli yetkileri satır
başlarıyla sizlere arz etmeye çalıştım.
Arkadaşlar, aynı bakanlığa bağlı olmayan MİT
ve Genelkurmay Başkanlığı buraya âdeta bağlanmaya
çalışılıyor. Hiyerarşik sorun gündeme gelmeyecek mi?
Gelecek. İkinci bir -âdeta- Millî Güvenlik Kurulu oluşturuluyor
Bakanlığa bağlı. Bu çok enteresandır. Buna dikkatinizi
çekmek istiyorum. Derken, çok absürt maddeler de var. Mesela, Terörle Mücadele
Koordinasyon Kurulunda -soruyorum size- Adalet Bakanlığı
Müsteşarının bulunması yargı
bağımsızlığını ne hâle getirecek, hiç
düşündünüz mü? Adalet Bakanı Müsteşarı bu Kurulda yer
alıyor. Yani siz Adalet Bakanlığının bir
ayağını yakalayıp İçişleri
Bakanlığının bu istihbarat birimine mi
bağlayacaksınız? Zaten yargıya hasmane tutumunuzu biliyoruz.
Yargı hepten gidiyor. Müsteşar böyle bir kurulda. Bunun dünyada
örneği olamaz. Yargıyla alakalı birimin böyle bir kurula
sokulması düşünülemez. İstihbarat toplayacak, plan yapacak,
uygulatacak, denetleyecek bu kuruma operasyonel yetki yok demek örtbas
etmekten başka hiçbir şey değildir. Bu
Müsteşarlığın, bu kurulların operasyonel yetkisi
vardır. Bunu hiç inkâr etmeyin. Ha, çok zorda mı kaldınız,
bir gece saat on ikiye çeyrek kala söz konusu 6ncı madde
fıkrasını kaldırdığınız an
karşınızda bir canavar duracak, bir canavar. Temel hak ve
özgürlüklerin askıya alındığı, kişi hak ve
özgürlüklerinin hiçe sayıldığı, ilçelere kadar
örgütlenmiş bir dev canavar karşınızda.
Arkadaşlar, bu bir sivil sıkıyönetim
örgütlenmesidir, çok net. Hiç kaçırmaya, göçürmeye, başka laflar
kullanmaya gerek yok. Bunun da adını terörle mücadele gibi hassas
laf altına saklamayın. Bunun adı, faşizan bir devlete
gidişte çok önemli bir merhaledir. Hukuk devletinde ciddi sorunlar
yaratacağı muhakkaktır. Bunun biz örneklerini gördük.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığında,
arkadaşlar, aynı şey yapıldı. Yetmiyormuş gibi,
malumunuz, belli bir tarikata bağlı bir örgütlenme modeli getirildi.
Biz buna F tipi diyoruz. Fethullah Gülen tarikatına bağlı
insanların örgütlendiği yepyeni bir oluşum yaratıldı.
Sınırsız sayıda sözleşmeli personel ve
yabancı uzman istihdamı. Genişlemeye çok müsait bir yapı.
Nerede duracağı belli değil. Bir dev yaratıyorsunuz, bir
dev. İstihdam kriterleri yok, yani tamamen keyfî atamalar,
görevlendirmeler yapılacak. Abdullah Çatlıya Emniyet Genel
Müdürlüğü uzman belgesi vermişti. Bunu şimdi kim engelleyecek?
Örtülü ödenek
Operasyonel bir görev yok ama örtülü ödenek yetkisi
var. Kimi kandırıyorsunuz siz, kimi? İlçelere kadar inen bir F
tipi örgütlenme, Fethullah Gülen örgütlenmesi. Bakanın Her şeyi
yasaya geçirmedik. beyanı Esnek çalışalım. dediği
şey işte bu olsa gerek, başka hiçbir şey değil.
Arkadaşlar, bu, istihbaratı koordine etmekten çok F tipi
yapının kontrolüne vermeyi amaçlamaktadır, bu çok net.
Önümüzdeki tehlike budur, İletişim Başkanlığı
gibi, bu sefer tüm istihbaratı kontrol etmek amacını
taşıyor. AKP, derin devletinin en önemli kanununu geçiriyor.
Tanık Koruma Kanununu geçirirken, gizli tanıkla yapılan
soruşturmaların, o sabıkası kabarık insanlarla
birilerini tutuklamanın yolu açılmıştı. Şimdi
bununla da sivil sıkıyönetimin yolu açılıyor
arkadaşlar, başka hiçbir şey değil.
Tabii, şimdi Bakanımız diyecek ki: Bize güvenin,
bize güvenin. İstihbarattaki örgütlenme, istihbaratın F tipi
örgütlenmeye teslim edilmesi ve Türkiye'nin yarınlarda, faili meçhullerle,
hak ihlalleriyle, birinci önemde haklardan olan yaşam hakkının
ihlaliyle bu kurul anılacak, ne olursa olsun. Örtülü ödenek,
vasıfsız çalışanlarla, kritersiz işçilerle, kritersiz
sözleşmeli personellerle ve valiliğin görevlendirdiği ilçe
personellerine kadar, evimize, odamıza, büromuza, her şeyimize
gireceksiniz. Şu anda onun yapısını oluşturuyorsunuz.
Hiçbir iktidar kalıcı değildir. Yarın bu size de dönebilir.
Bu tür silahlar kimin elindeyse karşıyı öldürmek için getirilir
ama kimi öldüreceği belli olmaz.
Ben geçen günkü konuşmamda, Sayın Bakana
güvenmeyeceğimizi, güvenemediğimizi, yaptığı
icraatlarla son derece yanlış şeylere sebebiyet verdiğini
arz etmeye çalışmıştım. İstihbarat konusunda ve
Fethullah Gülen tarikatının Emniyet Genel Müdürlüğüne zerk
olması sonrası tasfiye hareketinden dolayı birçok emniyet
mensubunun dışlandığını, cezaevlerine
gönderildiğini, farklı operasyonlar yapıldığını
arz etmiştim ve bir soru sormuştum Sayın Bakan
-yanınızda oturan Sayın Genel Müdürle beraber- benzeri bir olay
Yüksekovada olmuyor mu? demiştim, Yüksekovada.
Bakınız Yüksekovada bir istihbarat kaçağı
var. deniliyor ama Yüksekova çok hassas bir yer. Yüksekova
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSA GÖK (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
İSA GÖK (Devamla) Sağ olun.
Hatırlayın, Fesih Taş, yakalanan PKKlı, kod
adı Farkin. Bundan bahsettim ben size, dedim ki: Dağlıca ve
Aktütün Karakoluna saldıran birisi, itirafçı olmuş.
İtirafçı olmuş ama garip bir itirafçı, enteresan beyanlar
var, on altı sayfalık ifade tutanağı enteresanlıklarla
dolu, beyanlarla dolu. Bu olayda, sizin örgütlenmesini yaptığınız
emniyet teşkilatı içerisinde, şu fotoğrafta görüldüğü
üzere, ilçe emniyet müdürüne S diyeyim, istihbarat müdürüne de T diyeyim,
yanda da Farkin, beraber yemek yiyorlar. Bu nasıl bir istihbarat
çalışması? Bu nasıl terörle mücadele? Bu nasıl bir
yapılanma? Bunun cevabını veriniz. Bir tane emniyet müdür
yardımcısını görevden almakla bu iş olmuyor.
Altında ne yatıyor? Diğer operasyonların altında ne
yatıyor Sayın Bakan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSA GÖK (Devamla) Emniyette ne oluyor? Yeni
oluşturduğunuz bu Müsteşarlıkla neleri planlıyorsunuz?
Açıkça, mertçe söyleyin ki 2011, 2012, 2013te birileri kaybolduğunda
nereye gidebiliriz bizler bilelim.
Saygılar sunuyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Bir satırını bile anlamamışsınız
tasarının Sayın Sözcü.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Bakan, bu tasarıyı
ben sizden çok daha iyi anladım.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Bir satırını bile anlamamışsınız.
İSA GÖK (Mersin) Bir şey daha söyleyeyim mi Sayın
Bakan: Eğer ki yarın bir gün siz
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
mikrofonu açar mısınız, Sayın Bakan müdahale etti,
dolayısıyla bizler de
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.19
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 18.25
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
METİN (Bolu), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
383 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
İSA GÖK (Mersin) Az önceki konuşmamda Sayın
Bakanın sataşması oldu, ona cevap vermek istiyorum ben, bir
dakikada
BAŞKAN Hiçbir şeyi
İSA GÖK (Mersin) Efendim, olur mu? Sayın Bakan
yerinden bana müdahale etti, farklı görüş izah etti, ben bir dakikada
izah edeyim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bir de
oturuma ara verdik
İSA GÖK (Mersin) Efendim, Hiçbir şey
anlamamışsınız. diyor.
BAŞKAN Bakın,
sataşma üzerinden alamazsınız şu anda, siz bir hukukçu
olarak
ÜNAL KACIR (İstanbul) Tabii, İç Tüzük açık.
İSA GÖK (Mersin) Efendim, bakın, ister 63 deyin
69,
63 önemli değil ama benim okuyup anlamadığımı
söylüyor, hukukçuluğuma laf ediyor, şahsıma laf ediyor.
BAŞKAN Siz şimdi oturun, ben size 60ıncı
maddeye göre söz vereyim, yerinizden konuşturayım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ama bir dakikada,
anladığını nasıl anlatacak ki?
İSA GÖK (Mersin) Efendim, bir dakika, bir dakikalık
süre istiyorum yalnızca, bir dakika lütfen.
BAŞKAN Ha oradan
konuşmuşsunuz, ha oradan, ne farkı var?
İSA GÖK (Mersin) Efendim, hayır, Bakanı görmek
istiyorum.
BAŞKAN Bakın, ben sizi davet etmedim, geçende kavga
çıktı bu davetsiz işten dolayı. Şimdi gene
vereceğim ara, ne olacak?
İSA GÖK (Mersin) Efendim, şimdi davet edin.
ÜNAL KACIR (İstanbul) On adım daha geri git.
İSA GÖK (Mersin) Efendim, şimdi
Sağ olun,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Yalnız, daha ben davet etmedim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Efendim, ben, sözünü bitirdikten sonra bir cümle söyledim,
şöyle yürüyordu.
İSA GÖK (Mersin) Ben de bir cümle söyleyeyim o zaman
Sayın Bakan.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Söylediğini söyledin canım,
beş tane şey söyledin. Anlamamış dedi efendim,
anladığını nasıl anlatacak bir dakikada?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Ben mikrofondan söylemedim, buradan söyledim, siz sözünüzü
bitirmiştiniz.
İSA GÖK (Mersin) Efendim, tutanaklarda kaydı var
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından
Çağırmadı daha sesleri)
ÜNAL KACIR (İstanbul) İşgalci misin
kardeşim, kürsüyü mü işgal edeceksin?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sözünüzü bitirmiştiniz.
BAŞKAN Herhangi bir şey yapmadım daha, yani
hayır da demedim, evet de demedim, konuyu anlamaya
çalışıyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Orada her türlü hakareti yapıyorsun, bir cümle söyledim diye ne
olmuş?
BAŞKAN Sayın
Bakan
Sayın Bakan, lütfen
Sayın Bakan, lütfen..
İSA GÖK (Mersin) Sayın Bakan, ne hakareti? Ne hakareti
Sayın Bakan, ne hakareti? Ben var olan metinden saptamalar yapıyorum,
aynı metni beraber okuyoruz, yorumlarımız farklı. Buyurun
aynı maddeyi okuyalım beraber.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Saptırmalar
yapıyorsun, doğru! Saptırmalar yapıyorsunuz, çok yerinde
bir ifade kullandınız.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Gök, siz oturun, ben size
yerinizden 60ıncı maddeye göre iki dakika süre vererek
Siz bir
dakika istediniz, ben iki dakika veriyorum, yani İç Tüzükü de eğip
bükmeden
Girin sisteme.
Açıldı buyurun
İki dakika süreniz var.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Mersin Milletvekili İsa
Gökün, İçişleri Bakanı Beşir Atalayın, kendisine
hitaben söylediği Tasarının bir satırını bile
anlamamışsınız Sayın Sözcü. ifadesine ilişkin
açıklaması
İSA GÖK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, oturduğunuz yerden
attığınız lafla anlamadığımı
söylediniz. Bu kanunu, oturun, beraber okuyalım, ne
anladığımı siz de anlarsınız. Ben az önce size
fotoğraf gösterdim, bu fotoğrafta Farkin, istihbarat müdürü ve ilçe
müdürü beraber poz veriyorlar yemek masasında. Bana şunu söyleyin
mertçe: Emniyette, istihbaratta Fethullah Gülen tarikatının örgütlü
olmadığını yiğitçe söyleyin; daha sonra, KOM
şubesine sıçramadıklarını söyleyin; daha sonra,
terörle mücadele şubesine sıçramadıklarını söyleyin. Çıkın
kürsüye, deyin ki: Emniyette Fethullah Gülen tarikatı egemen değil.
deyin bana, Hiçbir tarikata izin vermiyoruz. deyin. Buyurun söyleyin. Ben
bunu söylüyorum.
Ben, gece yarısı saat birde, bir karakolun
başkomiseriyle Fethullah Gülen tartışmasını
yaşadım, gece saat birde. Diyor ki bana başkomiser Çok mümtaz
bir şahsiyettir, harikulade bir insandır. Niye ona sözler
söylüyorsunuz? Ufkumuzu açıyor, Türkiyenin önünü açıyor. gibi
laflar ediyor. Bunu diyen bir başkomiser, bir karakolda, Mersinde. Bu
denecek şey mi? Onun alnında ay yıldız var, devlet memuru,
maaş alıyor. Savunduğu tarikat liderine bakın siz! Bana, bu
teşkilatın başındaki Bakan olarak cevap verin. Ben cevap
istiyorum, başka bir şey istemiyorum sizden.
Saygılar sunuyorum Sayın Başkan, sağ olun.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/704) (S. Sayısı: 383) (Devam)
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Batman Milletvekili Sayın Ayla Akat Ata. (BDP
sıralarından alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sayın Bakan niye
cevap vermedi soruya?
ÜNAL KACIR (İstanbul) İç Tüzükten haberiniz yok
galiba.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) İşine gelmedi mi
Sayın Bakan?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şu anda yeni bir
hatip kürsüde, kendisine saygı gösterirsek iyi olur.
Buyurun Sayın Ata.
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Bakan cevap versin buna.
KAMER GENÇ (Tunceli) Cevap versin buna canım.
BDP GRUBU ADINA AYLA AKAT ATA (Batman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 383 sıra sayılı Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerine
söz hakkı almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugünün dünyasında Devletin ve
toplumun güvenliği nasıl sağlanır? sorusu önemli
tartışma alanlarından birini oluşturmaktadır. Bir
yanda bireylerin hak ve özgürlüklerini olabildiğince
sınırlandıran güçlü bir devlet yapısı esas
alınmakta iken, diğer yanda ise bireylerin hak ve özgürlüklerinin
olabildiğince genişletilmesi yoluyla güvenliğin korunması
esas alınmaktadır. Ülkemizde ise güvenlik ve özgürlük arasındaki
denge, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar güvenlik lehine ağırlık
kazanmıştır. Ülkenin en büyük sorununun güvenlik sorunu
olduğu söyleminin her fırsatta dile getirilmesi ve bu söylemi takip
eden uygulamaların hayata geçirilmesi sonucu hızla millî güvenlik
devleti olma yolunda ilerlenmiştir. Cumhuriyet tarihinde millî güvenlik
devleti olarak tanımlanan siyasal mekanizmanın
kurumsallaşmasında 12 Eylül 1980 askerî darbesi önemli bir basamak
olmuş, Millî Güvenlik Kurulu ve Genel Sekreterliği ise bu
anlayış içerisinde uzunca bir süre kilit bir konuma ve role sahip
olmuştur. Görünürde bürokratik bir kurum olarak yapılandırılan
bu kurumlar, askerî otoritenin vesayeti altında gizli yönetmeliklerle ve
yargı denetimine tabi tutulmadan uzun yıllar neredeyse her alana
müdahale imkânı bulabilmişlerdir.
Tartışmakta olduğumuz Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı Kanun Tasarısı ile ülkemizin içinde
bulunduğu siyasal süreç arasında ironik bir bağ
bulunmaktadır. Görüşülmekte olan bu kanun tasarısı,
demokratik açılımın geldiği aşamayı ortaya koyması
bakımından önemli bir gösterge niteliğindedir. Terörizmle her
alanda mücadele adı altında hayata geçirilmeye
çalışılan bu yapı ile sistem, var olan ve aciliyetle çözüm
bekleyen sorunlara karşı bakışında hiçbir
değişikliğin olmadığını ortaya koymaktadır.
Tasarının genel gerekçesinde, son yıllarda bütün
dünyada olduğu gibi ülkemizde de terör olaylarının toplumu
tehdit eder boyuta ulaştığı ve terörle mücadelenin çok
yönlü tedbirler ve uluslararası iş birliğiyle
gerçekleşebileceği belirtilmektedir. Bugünün dünyasında
devletin ve toplumun güvenliği nasıl sağlanır? sorusu
önemli tartışma alanlarından birini oluşturmaktadır.
Bir yanda bireylerin hak ve özgürlüklerini olabildiğince
sınırlandıran güçlü bir devlet yapısı esas
alınmaktayken diğer yanda ise bireylerin hak ve özgürlüklerinin
olabildiğince genişletilmesi yoluyla güvenliğin korunması
esas alınmaktadır.
Bugün tartışmakta olduğumuz bu kanun
tasarısı tam da bu noktada hayati bir öneme sahiptir. Güvenlik
söylemi gerekçe gösterilerek hayata geçirilmeye çalışılan bu
tasarı ile topluma ülkenin en büyük çıkmazının güvenlik
sorunu olduğu olgusu ve algısı yerleştirilmeye
çalışılmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan beri var
olan, bugün de acil çözüm bekleyen sorunlar üzerinden sistem korku siyaseti
üreterek varlık alanını genişletmeye
çalışmaktadır. Bu politika en kaba hâlini ise son otuz yıldır
Kürt sorununda göstermektedir. Bu yöntem siyasal, sosyal ve ekonomik alandan
tutalım da uluslararası alana kadar pek çok alanda kendini görünür
kılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Genelkurmay
Başkanlığının isteği üzerine daha öncesinde
hayata geçirilen uygulamalara şimdi ise Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı adı altında yeni bir halka eklenmeye
çalışılmaktadır. Tasarının ortaya
çıkış süreci ve hazırlanma amacı Genelkurmay ve
Hükûmetin Kürt sorununa bakışında ortak bir zihniyeti
taşıdığını açıkça ortaya
çıkarmaktadır. Terör sorunu adı altında asayiş
yaklaşımına mahkûm edilen Kürt sorunu, bu tasarıyla
topyekûn bir güvenlik çemberine hapsedilmektedir. Öyle ki bu
yaklaşıma Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı ile daha görünür bir nitelik
kazandırılmaktadır. Her fırsatta, Hükûmet tarafından
Kürt sorununun sadece güvenlik politikalarıyla çözülemeyeceğinin
belirtilmesine karşın, tasarının
taşıdığı amaç ve hedefler bu söylemi çürütür
niteliktedir.
Tasarı metnine baktığımızda, terörle
mücadelede politika ve stratejiler belirlenmesine yönelik çalışmalar
yürütmeyi, bu politikaların uygulanmasına yönelik eylem
planlarının hazırlanmasını ve uygulamasını
izlemeyi, güvenlik ve istihbarat birimlerinden gelen istihbaratları
değerlendirmeyi, gerekli araştırma, analiz ve
çalışmalar yapmayı ve yaptırmayı, kurumlar
arasındaki koordinasyonu sağlamayı, kamuoyunu bilgilendirmeyi ve
halkla iletişimi sağlamayı, uluslararası gelişmeleri
ilgili kurumlarla izlemeyi ve değerlendirmeyi, inceleme ve denetleme
yapmayı da, yaptırmayı da öngörmektedir.
Burada aklımıza ilk, Acaba bugüne kadar bunlar
yapılmadı da bundan sonra kurulacak Müsteşarlık
aracılığıyla mı bunlar yapılmak istenmektedir?
diye bir soru gelmektedir. Nitekim, tasarının İçişleri
Komisyonundaki görüşmelerinde Sayın Bakan, güvenliğin devletin
temel varlık nedeni olduğu ve sadece polisiye tedbirlerden ibaret
olduğunu düşünmenin eksik bir bakış açısı
olacağını belirtmiştir. Güvenliğin bir insanın en
temel hakkı olduğu ve bu hakkın ihlali durumunda diğer
hakların korunması ve geliştirilmesinin imkânsız
olduğu vurgulanmıştır, Konuyla ilgili
çalışmalarda güvenlik-özgürlük dengesinin demokrasi, insan
hakları ve hukuk yoluyla teminat altına alınarak güvenlik çalışmalarının
temeli oluşturulmaktadır. denilmiştir. O zaman soruyoruz: Son
otuz yıldır Kürt sorununda hayata geçirilen uygulamalar sonucunda
yaşanan faili meçhul cinayetler, kayıplar, toplu mezarlar, sokak
ortasında infazlar, gözaltında işkenceler, köy boşaltmalar,
köy yakmalar hangi demokrasi, insan hakları ve hukuk
anlayışı çerçevesinde yapılmıştır? Bugün, bu
Müsteşarlıkla amaçlanan ve hedeflenen nedir?
Yasa tasarısının Komisyonda görüşülmesi
sırasında yine terörle mücadelenin ön koşulu olarak devletle
milletin aynı noktada buluşturulması temel hedeflerden biri
olarak belirtilmektedir. Bunun gerçekleşmesinin yolu olarak da terörist ve
vatandaşı birbirinden ayırmak olduğu vurgulanmaktadır.
Böylesi bir uygulama ile ayrışma yaratılarak vatandaşlar
birbirine karşı ötekileştirilmekte, farklı hukuki statülere
tabi tutulmaktadır. En önemlisi de toplumun farklı kesimlerinin hak
ve özgürlük taleplerinin kamuoyu nezdinde meşruiyetini yitirmesi daha
kolay hâle gelmektedir. Bu da karşımıza KCK
operasyonlarının Türkiye sınırları içerisinde
yapılmasını ve halkın onayıyla işbaşına
gelmiş seçilmişlerin, başta belediye başkanları olmak
üzere gözaltına alınarak, kelepçelenerek tutuklanmaları gibi bir
süreci de beraberinde getirmektedir, karşımıza
çıkarmaktadır. Tabii, Müsteşarlık kurulduğu
aşamada, daha öncesinde, daha bu tartışmalara
başlanırken icraatın bu olması Müsteşarlık
kurulduktan sonra yaşanacakların da bir göstergesidir.
Yasa tasarısı, kurumlar arası uyumsuzluğun ve
eksikliklerin ortadan kaldırılması amacıyla, ilgili kurum
ve kuruluşlar ile istihbaratın tek elden toplanmasını
sağlayarak Kürt sorununda bugüne kadar uygulanan politikaları
merkezîleştirmektedir. Teşkilatlar arası hiyerarşik ve
yapısal farklılıklardan kaynaklı uyumsuzlukları
giderme neticesinde en büyük darbeyi yine potansiyel suçlu olarak gösterilen
sivil vatandaşlar görecektir. Müsteşarlık bünyesinde oluşturulması
öngörülen İstihbarat Değerlendirme Merkezi ile devlet neredeyse her
vatandaşından haberdar olabilecektir. Bu istihbarati bilgi toplama
yönteminin nasıl ve ne şekilde yapılacağı ise
tasarı metninde yer almamaktadır. Böylelikle, istihbari bilgi toplama
yöntemiyle, kendisine muhalif olan yüz binlerce insan kolaylıkla
baskı ve denetim altında tutulabilecektir.
Müsteşarlığın çalışma biçimine
baktığımızda ise ilgili kurum ve kuruluşlardan
istenecek bilgi ve belgelerin gecikmeksizin verilecek olması, kurumun
diğer bakanlıklar üstünde bir statüye sahip olacağını
ortaya koymaktadır. Müsteşarlık ve Terörle Mücadele Koordinasyon
Kuruluna ilişkin olarak esnek ve bağlayıcı olmayan
hükümlere yer verilmesi de Müsteşarlık yapılanmasına farklı
bir boyut katmaktadır. Esnek ve bağlayıcı olmayan hükümlere
tabi bir kurumun yetkilerini kullanma koşulları, hukukun
dışına çıkabileceği kaygılarını da akla
getirmektedir. Bugüne kadar hukuka uygundu da hukuk dışı bu
kadar oluşum, bugün Türkiye'nin insan hakları karnesine zayıf
not olarak geçen birçok pratiğin sahibi olmuştu. Bundan sonra hukuka
uygun olursa yaşanacak gelişmeleri de kamuoyunun takdirine sunuyoruz.
Nitekim, geçmişte güvenliği sağlama adı altında
hukuk dışı yapılanmaların önü açılarak pek çok
faili meçhul cinayetler işlenmiş, çok sayıda insan
kaybedilmiş ve bölge yangın yerine çevrilmiştir.
Yine, kurulması öngörülen bu yapıda, hukuk
müşavirinden tutalım da uzman, çözümleyici, programcı, mütercim,
mühendis, istatistikçi, sosyolog, psikolog, antropolog gibi farklı
alanlardan uzmanların yer alması, uygulamaya konulan konseptin
uzanacağı alanları da açık bir şekilde ortaya
koymaktadır.
AKP döneminde, illerde valilikler bünyesinde kurulan toplumla
ilişkiler birimleri, yeni tasarıyla il sosyal etüt ve proje
müdürlüklerinin kurulmasıyla daha kapsamlı hâle getirilmektedir.
Toplumla ilişkiler birimleri de seksen bir ilde büro kurmadı mı
Sayın Bakanım? Bu müdürlüklerle, bu birimler
aracılığıyla ne gerçekleştirilemedi ki bugün bu
Müsteşarlığa ihtiyaç duyuyorsunuz? Yoksa toplumla ilişkiler
birimlerinin var olan yetkilerini bu Müsteşarlığa aktarıp
kurumlar arasında koordinasyonu sağlayarak daha ciddi
kıyımlara mı imza atacaksınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
AYLA AKAT ATA (Devamla) Değerli milletvekilleri, terörle
mücadele çerçevesinde bugüne kadar var olan uygulamalar, geçmişten ders
çıkarmamızı da beraberinde getirecek uygulamalardır.
Bizler geçmişin bugünümüze ışık tutması
gerektiğini düşünüyoruz. Bu sıralarda sizlerle birlikte
otururken bir dönemin sanığı, mağduru ve
tanığı olduğumuz gerçeğiyle hareket edilmesini, bu
kürsüden bu sorunun çözümü için yapılacak her konuşmanın,
söylenecek her sözün de gerçekliğinin bizler tarafından bilgi ve
bilincine sahip olunduğu bilgisiyle hareket edilmesi ve Sayın
Bakanın bu kürsüden Türkiye kamuoyunu yanıltacak bilgiler yerine,
Türkiye kamuoyuna ışık tutacak bilgiler vermesini temenni
ettiğimizi belirtiyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyoruz. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde şahıslar
adına ilk söz Sakarya Milletvekili Sayın Recep
Yıldırıma aittir.
Buyurun Sayın Yıldırım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP YILDIRIM (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeler içerisinde Müsteşarlık, Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanununa tabi, genel bütçeli bir idaredir. Bu kanun kapsamında
yürütülen ve gizlilik ihtiva eden işler için Müsteşarlık
bütçesine ödenek konulmaktadır. Diğer maddelerde de kadrolar ihdas
edilmekte, yeni düzenlemelere gidilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunla
terör faaliyetlerinin önlenmesi yönünde çok fayda sağlanacaktır. AK
PARTİden önceki hükûmetler zamanında, ekonomik yönden, GAP projesi
bitirilmiş olsaydı, yerel ve genel yönetimler bu bölgeye gerekli
hizmetleri yapsaydı, belki bu kanunun düzenlenmesine gerek bile
kalmayacaktı.
Bu bölgelerde 1970li ve 80li yıllarda -belediye
başkanlığı yapmış bir arkadaşınız
olarak da söylüyorum- çok gezdim. Yol, su, kanalizasyon ve yerel yönetim
hizmetlerini yapmayacaksın -geçmiş iktidarlar için söylüyorum- bugün,
AK PARTİ hükûmetleri göreve geldikten sonra da hizmetleri katlayarak GAP
projesine, yol ve su getirme konusunda KÖYDES ve BELDES projelerine hız
vererek buradaki ihtiyaçları yerelde ve genelde hızlı
şekilde halletmiş olacak ve burada da şimdi, muhalefetteki
arkadaşlarımız, Değerli Bakanımıza, Hükûmetimize
acımasızca sataşmada bulunacak. Bu, gerçeği
yansıtmamakta.
Bölge halkı çok iyi bilmektedir. Biz o bölgelerde öyle yerler
görmüştük ki yolu yok, suyu yok. Bir gölet var, orada çocuklar hem oynuyor
hem su içiyor hem yemek yapıyor. Bunları kim yaptı? AK
PARTİ hükûmetleri gelinceye kadar bunlar ihmal edilmiş.
ATİLLA KART (Konya) Tasarıyla ne ilgisi var?
RECEP YILDIRIM (Devamla) Bunları, bir defa, diğer
milletvekillerimiz, oturalım
ATİLLA KART (Konya) Tasarı üzerinde konuş.
RECEP YILDIRIM (Devamla) Yani, bunu siyasi bir amaç için de
söylemiyorum. Geri bırakacaksın, yol yapmayacaksın, su
getirmeyeceksin, kanal yapmayacaksın, yatırım
yapmayacaksın, İşsizlik burada fazla
ATİLLA KART (Konya) Tasarı üzerinde konuş.
RECEP YILDIRIM (Devamla) E sen yaptın da Doğu
Anadoludaki, Güneydoğu Anadoludaki hemşehrilerimiz,
vatandaşlarımız gidip o fabrikada çalışmadı
mı?
RAHMİ GÜNER (Ordu) Siz hangi yatırımı
yaptınız?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sadede gel.
RECEP YILDIRIM (Devamla) Şimdi, GAPa, elinden geldiği
sürece, en iyi şekilde, ekonomik bakımdan Hükûmetimiz destek
vermekte. Yerel yönetimlere, siyasi parti fark etmeksizin, hangi partiden
olursa olsun gereken katkıyı sağlamakta. Bu şekilde
yapılan Hükûmet çalışmalarına şimdi de yasal yönden
Değerli Bakanımız ve Hükûmetimiz ve Komisyonumuz gerekli
katkıyı yaparak emniyet sahasında da gerekli
aksaklıkların giderilmesi için bu yasayı getirmiş
bulunmakta.
Ben bu kanunun yapılmasında emeği geçen başta
Sayın Bakanımıza, Hükûmetimize, Komisyon üyelerimize yürekten
teşekkür ediyorum. Bir an önce bu tasarının
yasalaşması için fazla da konuşmaya gerek yok.
Hayırlı ve uğurlu olsun diyor, hepinizi hürmet ve
muhabbetle selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
Hükûmet adına İçişleri Bakanı Sayın
Beşir Atalay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarıyla ilgili, arkadaşlarımızın,
gerçekten, ifadelerinden, tespitlerinden faydalanmak istiyoruz. Bazı
arkadaşlarımızın önemli tespitleri var. Onlar için
gerçekten biz not alıyoruz. Bazı arkadaşlarımızın
pek fazla incelemediğini, anlamaya bile gayret etmediğini ben
görüyorum ve Neresinden acaba en karanlık ve olumsuz senaryolar
üretiriz
Kusura bakmasınlar, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü
arkadaşlarımız ilk başta da, şimdi de biraz öyle bir
hava içinde bakıyorlar buna.
Ben yerimden pek söz falan söylemem.
Bağışlayın, burada sözcü arkadaş sözünü bitirdikten
sonra
Hani bazen şöyle durumlar olur, bazen şöyle durumlar olur: Bir
yerde bir şey konuşulur, sizin hiç kastetmediğiniz, hiç
düşünmediğiniz, aklınızdan bile geçmeyen şeyleri
birileri size izafe eder, o zaman yani birazcık tahammülünüzü aşan
bir şey olur. Benimki öyle bir tepkiydi. Hiç hafızamızdan
geçmeyen, burada da olmayan
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Şeytanın avukatı
bunlar!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla)
hiç düşünülmeyecek, arkadaşlarımız böyle
senaryolar üretiyorlar. Yani yanlış diyorum ben sadece.
Değerli arkadaşlar, tekrar şunu ifade ediyorum: Bu
kuruluşla biz İçişleri Bakanlığına
bağlı bir koordinasyon birimi oluşturuyoruz. Burası,
İçişleri Bakanlığı, iç güvenlikten sorumlu bir
Bakanlık ve bütün bu işler Bakanlığın zaten görevi.
ATİLLA KART (Konya) Başbakanlığın
görevi değil mi Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Şimdi böyle bir koordinasyon biriminin
ATİLLA KART (Konya) Başbakanlığın
görevi değil mi?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla)
sivil iktidara bağlı, İçişleri
Bakanlığına bağlı olmasından Cumhuriyet Halk
Partisi neden bu kadar rahatsız oluyor? Bunu anlamıyorum ben. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) Başbakanlık niye
başaramadı?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Yani, illa sivil idarede
olmasın da bu koordinasyonlar başka bir yerde mi olsun istiyorlar?
ATİLLA KART (Konya) Sayın Bakan, Başbakanlık
niye başaramadı?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bakın, bakın,
Türkiye normalleşiyor değerli arkadaşlar, Türkiye
normalleşiyor. (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLLA KART (Konya) Başbakanlık niye
başaramadı?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sayın Bakan
BAŞKAN Sayın Kart, Sayın Özdemir lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bütün bunlar bunun için yapılıyor.
ATİLA EMEK (Antalya) Türkiye anormal miydi?
BAŞKAN Sayın Emek, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) İnanın bunun için yapılıyor ve
(CHP
sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ayıp, Allahtan
korkun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Ve
Ve
ATİLLA KART (Konya)
Başbakanlık sivil bir kurum değil mi?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Her şeyi
çığırından çıkardınız, her şeyi!
ATİLA EMEK (Antalya) Bakan olarak, Türkiye anormal miydi
şimdiye kadar
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Şöyle, şöyle: Türkiyede normal olmayan pek çok şey
var. Demokratikleşmeyle hepsi düzene giriyor. (CHP sıralarından
gürültüler)
Değerli arkadaşlar
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Dinlesinler, dinlesinler yani.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bir dakika değerli arkadaşlar
Tabii, şunu tekrar samimiyetle ifade ediyorum
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas)
Normalleşiyormuşuz!
BAŞKAN Sayın Özdemir, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Arkadaşlar, her maddede söz alıp konuşuyorsunuz,
hiçbir şey demiyoruz. Yani izin verirseniz
RAHMİ GÜNER (Ordu) Söylediğin söz Türkiye
Cumhuriyetine hakarettir!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Şimdi, terör ve güvenlikle ilgili, sadece güvenlik boyutunun
yetmediğini, sosyal, ekonomik, siyasi pek çok boyutu olduğunu, daha
iyi anlamaya dayalı, daha iyi analize dayalı, insani yöntemlere
dayalı, çağdaş gelişmelerin değerlendirildiği, toplum
bütünlüğümüzün öne alındığı, kardeşliğin öne
alındığı, vatandaşımızı korumaya
dayalı, vatandaşımızı daha iyi anlamaya dayalı
yeni yöntemler getirmek için bu çalışmaları yapıyoruz.
ŞENOL BAL (İzmir) PKK açılımına
kılıf arıyorsunuz!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Yani burada başka bir şey öngörülmüyor ve bu birim,
dikkat edilirse, oluşturulacak 94 kişilik personel. İllerde
falan yeni personel alınmayacak.
ATİLLA KART (Konya) Sözleşmeyle niye alıyorsun?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Efendim, bunlar, şu anda, güvenlik birimlerimizde, ordumuzun içinde,
polisimizin içinde, akademik çevrelerimizde, bu konularda iyi
yetişmiş insanlar değerlendirilecek. Belki yeni, çok
sınırlı sayıda uzman yardımcısı
alınacak. O da kadrolarda var ve bunlar da genelde sosyal bilimciler.
Böyle bir şey bu. Bunu tutup da dev bir şey
Hele bir CHP sözcüsü,
biraz önce -anlayamıyorum- dev bir şey, hepimizi öldürecek büyük
örgüt falan
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Çözümsüz Sayın
Bakan, çözümsüz!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Yani insaf edin, abartılsın da bu kadar
abartılı şeyleri, yazık değil mi, niye söylüyoruz
burada? Kendimiz inanmadığımız şeyleri niye sırf
böyle iktidara bir şey söylemek için muhalefet adına
Yani bunu
yapmayalım. Ben, dürüstçe bunu şey yapıyorum.
Eleştireceğiniz şeyler varsa samimi olarak
Bakın, geçen gün, Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü,
Grup Başkan Vekili Hamzaçebi bir şeyler söyledi. Ben onları not
aldım, çok önemli şeylerdi. Benim faydalanacağım
şeyler bunlar. Yani burada ülkemizin geleceği için birbirimize böyle
katkı verelim. Birbirimizi âdeta öfkeyle burada hırpalamak için
Burada sözcüler oldu. Böyle, ben sözlerinden onun o kin ve öfkeyi
anlıyorum. Ne olur bunları yapmayalım.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Öfkenin timsali sizsiniz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Biz burada birlikte hayırlı bir şeyler yapmak için
uğraşacağız.
Şimdi, bakın, Sayın BDP sözcüleri sanki bu
Türkiyenin geçmişini yaşamamışlar, AK PARTİ döneminin
şu yedi sekiz yıllık demokratikleşme sürecini hiç
tatmamışlar, hiç bilmiyorlar gibi
Türkiye farklı ülke
arkadaşlar, bunu en iyi sizin bilmeniz lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Hâlen AK PARTİ dönemine
buradan
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak)
Yaşadığımız için Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Biz o dönemlerin faili meçhullerini aydınlatıyoruz,
bilmiyor musunuz?
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Acıları
yaşadığımız, bildiğimiz için size söylüyoruz
Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bilmiyor musunuz bunları?
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Bilmiyorsanız bir
bilene sorun Sayın Bakan. Biz yaşadık bu hukuk
dışı uygulamaları, biz yaşadık.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) En iyi sizler biliyorsunuz.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Biliyoruz, bu yüzden
söylüyoruz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Ama buraya çıkıyorsunuz, insafsızca,
inanmadığınız şeyleri söylüyorsunuz.
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
Hayır, inandığımız şeyleri söylüyoruz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bizim dönemimizde -tekrar burada ifade ediyorum- kararlı
şekilde, değerli milletvekilleri, Hablemitoğlu -2003
yılı Aralık ayı- cinayeti dışında faili
meçhul bir tane siyasi cinayet kalmamıştır, bir tane bilinen faili
meçhul kalmamıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Hablemitoğlu da İstanbulda, Silivrideki
davanın şu anda içindedir ve inanıyoruz, orada bu konuda da
mesafe alınacaktır.
Burada intihar eden askerler Kürttür gibi falan, böyle
silahlı kuvvetleri rencide eden
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Mehmet Uytun, on sekiz
aylık çocuk Sayın Bakan. Resul Ercin var, faili bulunmadı.
Hacerin faili bulunmadı.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Ben bu Meclise yakıştıramam bu ifadeleri.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Rencide eden sizsiniz,
siz!
BAŞKAN Sayın Özdemir, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bakın, biz güvenlik birimlerimizi, polisimizi, askerimizi
başımızın üstünde tutarız. Herkes kendi yerinde güçlü
şekilde hizmetine devam eder. Onlara öyle yakıştırmaları
da yaptırmayız, kusura bakmayın.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak)
Yaptıklarını söylüyoruz, yakıştırmasınlar
kendilerine.
BAŞKAN Sayın Bayındır, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bunlar böyle
Burada konuşmalar yapıldı.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Yaparız.
Öldürüyorlar.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Daha yargıda olan, sonucu alınmamış
şeylerle ilgili askeri suçluyorsunuz. Böyle bir şey olmaz. (BDP
sıralarından gürültüler)
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) İki gün önce
askerler sivil öldürdü Sayın Bakan! Göreceksiniz bunları,
göreceksiniz.
BAŞKAN Sayın Bayındır, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Burada ifadeler kullanıldı.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) İki gün önce
BAŞKAN Sayın Bayındır, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Asker pusu kurmuş da bilmem ne yapmış.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Evet, vurmuş,
öldürmüş.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Onların hepsi davada, yargıda. Sonuçlarını
bekleyelim bakalım bir. (BDP sıralarından gürültüler)
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Hiç yargıda yok,
yargılanan yok. Hiç görmedik.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Yani bu tür şeyler varsa yargının sonucunu
bekleyeceksiniz. Niye böyle iftiralar atıyoruz durup dururken?
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Gerçek, gerçek, iftira
değil. Gerçeklere kulağınızı açarsanız göreceksiniz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Burada Bu tasarıyla sivil dikta oluşturulacak.
diyorlar.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Diktanın sivili de
askeri de aynı yola gidiyor.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Burada daha önce de konuşuldu değerli arkadaşlar.
Bakın, bu ülkede inşallah kimse artık sivil dikta veya
başka bir dikta oluşturamayacak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Türkiye çağdaş,
demokratik, toplumuna güvenen, toplum iradesini en başa alan bir ülke
hâline geliyor. Türkiye açık bir toplum oluyor.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sizden korkuyoruz Sayın
Bakan!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Türkiye, şeffaf bir toplum oluyor, kendine güvenen, öz güveni
artmış, her yerde hakkını koruyan, savunan güçlü bir ülke
oluyor. Kendi ülkemizi niye burada bu duruma düşürüyoruz? Türkiye
nasıl dikta durumuna düşermiş? Bunlara kendimiz bile
inanmıyoruz ve bu yabancı uzman konusu
Bakın değerli arkadaşlar, lütfen maddeleri
okuyalım. Burada proje bazında, projeyle süresi
sınırlı olmak üzere, kısa süreli, ihtiyaç duyulursa
Bir
ifade var, başka bir şey değil. Bu uluslararası
boyutları olan bir konu. Bir gün ihtiyaç olursa bir projede bir
yabancı uzmanı değerlendirebilirsiniz. Sanki şöyle bir tablo
burada ortaya çıkarılıyor: Bir tane sözcünün ifadesi var,
uzmanların çoğu yabancı olacakmış falan gibi.
Arkadaşlar, öyle bir şey yok, öyle bir şey yok, etmeyin.
ŞENOL BAL (İzmir) Yarısı mı olacak?
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Getirdiğiniz her kanunda var!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Yani, burada yanlış şeylerle
vatandaşımızı da gereksiz yere yanıltmamak lazım.
Ayrıca, AK PARTİ kendi derin devleti
Biz, derin devlet,
efendim açık devlet
Biz öyle bir şey bilmiyoruz. Biz güçlü bir
Türkiye Cumhuriyeti devleti, karanlığı olmayan, derinliği
olmayan, farkı olmayan, ikiliği olmayan, tek, açık, güçlü bir
Türkiye Cumhuriyeti devleti
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Özel karargâhlar var
Sayın Bakan.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Kapkarasınız, kapkara!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bugün devlet bu. Bunun dışında bir şey yok ve
bir son söz
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Ceberut devlet oldunuz, ceberut!
BAŞKAN Sayın Yıldız, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Son söz... Bitirmek istiyorum zaten Sayın Başkanım,
çok teşekkür ediyorum.
Yani, burada çok ifade edildiği için sıfır terör
falan gibi
Arkadaşlar, Türkiye dağdakine silah
bıraktıramadıkça sıfır terör olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sıfır terör laflarıyla kendimizi, belli dönemleri
falan aldatmayalım, hepsinin sayıları bizde var.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Bunu
anladıysanız mesele yok.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Türkiyeye karşı terör odaklarının elindeki silahlar
teslim alınırsa terör o zaman sıfırlanır.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sekiz sene geçti. Seksen sene mi
vereceğiz size?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) O zaman da yine sıfırlanmaz, minimize edilir; yoksa
dağda herkes duruyor, terör örgütleri yaşıyor. Efendim, ondan
sonra, terör sıfırdı da bilmem ne olmuş.
KADİR URAL (Mersin) Kaldırın.
BAŞKAN Sayın Ural, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Öyle bir şey olmaz arkadaşlar. Yani bunları hepimiz
biraz bilelim ve ona göre konuşalım.
KADİR URAL (Mersin) Sayın Bakan, muhalefet bakanı
mısınız?
BAŞKAN Sayın
Ural, lütfen
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sekiz yıl oldu Sayın
Bakanım, yani söylediğinizi gerçekleştirmek için engeliniz yok.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
ŞENOL BAL (İzmir) Teröristler şehirde.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli arkadaşlarıma da yine, hepinize, çok
teşekkür ediyorum ama biraz katkı verin de artık zamanı
biraz iyi kullanalım da şu tasarıyı çıkaralım, ne
olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Söylenecek her
şey söylendi. Yani çıkan arkadaşlar da tekrar ediyorlar zaten,
fazla bir laf da kalmadı. Hadi bir yardımlaşarak bunu
halledelim.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Bakan bir tane
önerge kabul et, bir tane.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Çok teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
Sayın Bakan kürsüde konuşurken Hablemitoğlu cinayeti
dışında hiçbir faili meçhul olay kalmadı. dedi.
AHMET YENİ (Samsun) Siyasi. dedi.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır, hayır,
siyasi anlamda söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen, siz susarsanız ben Sayın
Kılıçdaroğlunu duyabilirim.
Herkesin ağzı, dili mevcut kendini savunacak.
Dolayısıyla, lütfen biraz sakin olun.
Evet Sayın Kılıçdaroğlu
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, tetikçileri
yakalamak siyasi faili meçhulleri aydınlatmak demek değildir.
Eğer aileler hâlâ bir araya geliyorlarsa tetikçilerin arkasındaki
güçlerin yakalanması lazım ve bunu da en iyi Sayın Bakanın
bilmesi gerekir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, bu taraftakiler, Sayın
Bakan biraz evvel ne dedi? Lütfen, rica ediyorum, şu kanunu bir an evvel
çıkaralım. dedi. Herhâlde siz bu kanunun çıkmasını
istemiyorsunuz. Ben de şimdi Sayın Bakana buradan söylüyorum.
Sayın Ata, buyurun.
Size üç dakika süre veriyorum 69uncu maddeye göre. Lütfen, tekrar
sizin üzerinize de bir cevap verme durumu doğmasın.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Batman Milletvekili Ayla Akat
Atanın, İçişleri Bakanı Beşir Atalayın, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
AYLA AKAT ATA (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım ifade ettiler, Barış ve
Demokrasi Partisi sırasında oturan
arkadaşlarımızın da inanmayarak birtakım şeyler
söylediklerini ifade ettiler. Biz, inanmayarak bugüne kadar hiç konuşmadık,
bedelini ödeyerek konuştuk aksine. (BDP sıralarından
alkışlar) Eğer burada birtakım şeylere karşı
çıkıyorsak, eğer köy yakmalar olmasın, faili meçhuller
olmasın, siyasi cinayetler işlenmesin diyorsak hepimizin bir
yakını bu olaylarda yaşamını yitirdiği içindir
AHMET YENİ (Samsun) PKKya da bir karşı
çıksanız, PKKya!
AYLA AKAT ATA (Devamla)
hepimiz o coğrafyada yaşayan
ve bu ülkedeki çözümsüzlük politikalarından sebeplendiğimiz içindir.
AHMET YENİ (Samsun) Bir de PKKya karşı
çıksanız!
BAŞKAN Sayın Yeni, lütfen
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Sana karşı
çıkıyoruz sana! Siz kimsiniz ya? Saygısızlar!
AYLA AKAT ATA (Devamla) Eğer siz bir Bakan olarak bu soruna
bir çözüm getirecekseniz evet, deneyimlerden yararlanmalısınız.
Bu sorun nasıl çözülür? Biz politika uygunladık cumhuriyet tarihi
boyunca ama siz orada yaşadınız, bu politikaların
nasıl hayata geçirildiğine bizzat tanıklık ettiniz.
Eğer bizim
tanıklığımıza ihtiyaç duymuyorsanız
üzülerek belirtiyorum: Kurulacak Müsteşarlıkla da sizler bu soruna
çözüm getiremeyeceksiniz. Eğer çözüm getirmek istiyorsanız evet,
tanıklıklara özen göstereceksiniz, dinleyeceksiniz,
anlayacaksınız; eğer çözüm getirmek istiyorsanız bu ülkenin
bütün insanlarını Kürt, Türk, Alevi, Çerkez ayırımı
yapmadan, bu terör örgütünün yanındadır, bu Kürttür, bu
karşısındadır ayırımı yapmadan bu ülkenin
tüm insanlarını kucaklayarak yapacaksınız, bu ülkedeki tüm
siyasi partileri kucaklayarak yapacaksınız.
Ayrımcılıkla ilgili yasa
çıkaracağınızı söylüyorsunuz ama en büyük
ayrımcılığı Barış ve Demokrasi Partisi
tabanına karşı yapıyorsunuz, geçirmeye
çalıştığınız bu yasa tasarısıyla
vatandaş ile muhalif kesim arasına sınır
koyulmasını öngören maddeleri de burada, bu kürsüde savunuyorsunuz.
Biz vatandaşlar ile muhalifler arasına sınır
koyulmasına karşıyız. Bu ülkede muhalif de olsa, bu ülkede
mevcut politikaların yanında da olsa herkes bu ülkenin
vatandaşı, vergisini ödüyor, bu ülkeye bağlı, bu ülkenin
Hükûmetinden de hizmet görme hakkı var ve bugün bölge insanı size
diyor ki: Biz en büyük hizmeti bu sorunun çözümüyle göreceğiz. Bu sorun
çözülmeden bir hizmet görme şansımız yoktur ve sizin sorunun
çözümü için ortaya koymuş olduğunuz politikaların sonucu
bellidir. Siz bu Müsteşarlıkla bir adım dahi yol
alamazsınız. Toplumla İlişkiler Birimi kurdunuz seksen bir
ilde, bir adım dahi yol alamadınız, bugün bununla da bir
adım dahi yol alamayacaksınız.
OSMAN DEMİR (Tokat) Nereden biliyorsun, nereden?
AYLA AKAT ATA (Devamla) Yapmanız gereken, olayın
taraflarını doğru bir şekilde dinlemek, olayın
taraflarına kulak vermek, siyasi partilerin muhalefeti de varsa
onları varsaymak, ama o muhalefetten de Hükûmet olarak sebeplenerek çözüm
için bir yol haritası belirlemektir.
Bugün AKP Hükûmetinin sorunun çözümü için bir yol haritası
yoktur. Ne zaman ki bir yol haritanız oldu, o zaman çıkıp bu
kürsüden dersiniz ki: Biz demokratik açılım yapıyoruz.
Siz, değil Türkiye halklarına, bu kürsülerde oturan
değerli siyasi parti temsilcilerine bile Haburda yaşananları
anlatamadınız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Üç dakika dedim, herkese de bugüne kadar üç dakika
verdim.
AYLA AKAT ATA (Devamla)
bundan sonra da anlatmanız için
bir süre var, umarım anlatabilirsiniz. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Sayın Ata Genel Kurulu
selamlamadan oturuyor Sayın Başkan.
AYLA AKAT ATA (Batman) Unuttum.
Genel Kurulu selamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hatip heyecanla oturduğu için
unuttuğunu ifade etti, Genel Kurulu selamladığını
tekrarladı. Şimdi öyle söyledi.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Teşekkür ederim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
Sayın Bakan faili meçhul konusunda çok iddialı bir söz söyledi. Ben
Mersin Milletvekiliyim. Mersinde 2005 tarihinden bu yana bir faili meçhul var
ve sürekli talep etmemize rağmen bu konu aydınlanmadı. Bir hemşehri,
bir belediye başkanımız
Mersinli olmak hassasiyetiyle bunu bir
dakikada arz etmek istiyorum, hem topluma hem de Mersinlilere bir borcumuz
olarak.
BAŞKAN Yerinizden, iki dakikada lütfen
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Mersin ilindeki bir faili meçhul cinayete
ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim efendim.
Efendim, 26 Mayıs 2005 tarihinde Mersinin Silifke ilçesinin
Atakent Belde Belediye Başkanı Fevzi Doğan, bir suikastla, bir
düzenlenmiş bombalı saldırıyla hayatını kaybetti.
Bu bir faili meçhul.
Faili meçhullerin arkasına siyasi tanımını
eklemek çok doğru değil. Türkiyeyi Türk milleti adına yöneten
siyasi iktidar tüm suçların faillerini bulmakla yükümlü. Fevzi Doğan
bizim partilimiz değil, ama bizim hemşehrimiz. Dolayısıyla,
onun ailesi, yakınları, tüm kent halkı, Atakent halkı Fevzi
Doğanın cinayetinin aydınlanmasını Hükûmetten ve
Sayın Bakandan istemektedir. Bunu, Mersin halkı adına, biz Milliyetçi
Hareket Partisi milletvekilleri olarak da Sayın Bakandan istirham
ediyoruz.
Teşekkür ederim söz verdiğiniz için.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/704) (S. Sayısı: 383) (Devam)
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Domaç.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET DOMAÇ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı yasası hakkında söz almış
bulunuyorum. Sayın Bakanın uyarılarına çok dikkat
edeceğim. Hakikaten konuşulmadık şey kalmadı. Ancak,
özgürlükler ve güvenliğin nerede kesiştiğini hepimiz çok iyi
biliyoruz. Özgürlükleri tabii ki artırmalıyız, sürekli
geliştirmeliyiz, ama bir yandan da güvenlik önlemlerini almamız
gerekiyor.
Her iktidar, her yönetim nerede olursa olsun güvenlikle ilgili
konuları öncelikli hâle getirir ve özgürlükleri öncelikli hâle getirir.
Bunlar birbiriyle zıt ilişkiler değildir, birbirini tamamlayan
ilişkilerdir. Önemli olan özgürlüklerin sürekli
kalıcılığını sağlamak ve onları
geliştirmektir. Terör, özgürlükleri ve düşünceyi ortadan
kaldırmak için ortaya çıkmıştır. Terörün ortaya
çıkışı demokrasi
karşıtlığıdır ve özgürlük
karşıtlığıdır. Dolayısıyla, dünyada
terörün bitmesi söz konusu değildir, ülkelerde de terörün
sıfırlanması söz konusu değildir. Ancak, özgürlükler ve
güven geliştikçe, güvenlik geliştikçe biz terörü bitirebiliriz,
minimize edebiliriz. Minimize ettiğimizde bu yasalara ihtiyaç kalmaz, o
zaman da parlamentolar bu yasalardan farklı yasalar çıkarırlar,
o zaman da parlamentolar minimize edilmiş koşullarda yasalar
düzenlerler, o zaman bu yasaları kaldırırlar. Bugünkü ihtiyaç
koordinasyon ihtiyacıdır. O koordinasyonu sağlamak için bu yasaya
ihtiyaç olduğu hepimiz tarafından bilinmektedir. Onun için bugün,
özgürlükleri bir taraftan geliştirirken güvenlikleri de güvenlik
önlemlerimizi de hayata geçireceğiz ve bu ihtiyacı
karşılayacağız.
Ben teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Domaç.
Şimdi bölüm üzerinde soru-cevap işlemine geçeceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan iki şahıs
konuştu mu?
BAŞKAN Şahıslar adına, Sakarya Milletvekili
Sayın Recep Yıldırım
KAMER GENÇ (Tunceli) O, grup adına konuştu.
BAŞKAN Hayır hayır, beş dakika konuştu.
Sonra İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Domaç
İzmir
Milletvekili Sayın Harun Öztürk üçüncü sıradaydı.
Şimdi, soru-cevap işlemine geçiyorum. Mümkün
olduğunca çok milletvekiline, fazla sayıda milletvekiline söz verebilmek için, soru sorması için söz
verdiğim arkadaşların zamana dikkat etmesini rica ediyorum.
Herkese bir dakika
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, kanun tasarısının sözleşmeli
personel ve uzman çalıştırmayla ilgili 13üncü maddesinde 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların
sözleşmeli personel çalıştırılması
hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın
sözleşmeli personel çalıştırılabilir. hükmü yer
almaktadır.
Sözleşmeli personel neden 657 hükümlerine bağlı
çalıştırılmamaktadır? Bir.
İkinci sorum: Operasyon yapmak yetkisi olmayan bir kurum için
neden örtülü ödenek konulmuştur, açıklar mısınız?
Son sorum: Kurulan Müsteşarlık istihbaratla ilgili
olduğuna göre yabancı personel çalıştırmanın
mantığı nedir, açıklar mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, bir
polis meslek yüksekokulundan 86 puanla mezun olan, pekiyi derecede mezun olan
bir öğrenciye mezuniyet sonrası okulun öğrenci işleri müdür
yardımcısı farklı bir rapor düzenliyor ve çocuğu
aşağılayarak farklı bir rapor veriyor ve sonra bu rapor
memuriyette belge olarak giriyor. Her ikisi de burada Sayın Bakanım.
Şimdi, bir: Madem bu çocuk pekiyi derece ile mezun
olmayı hak etti, acaba bu öğrenci işleri müdür muavini
başkomiser kardeşimiz niye o zaman bu notu verdi de pekiyi ile mezun
etti?
Yine bir başka
Polis teşkilatında evsaf diye bir
bir gizli belge var mıdır? Bu işlenir mi? Evsaf belgesi diye bir
belge var mıdır? Bu evsafa da A) Atatürkçü yazılıp
Acaba
bu kelime bu polisin işten atılmasının nedeni midir? Ben
belgeleri size takdim edeceğim. Aynen olay böyle olmuştur ve çocuk
işten atılmıştır.
BAŞKAN Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bu tasarı çerçevesinde yapılacak
çalışma ve kurulacak komisyonlarda ihtiyaç duyulması hâlinde
yabancı personel ve uzmanlardan faydalanılacağı ifade
edilmektedir.
Şimdi sormak istiyorum: Terör ve bölücülük konusunda bizim
bilmediğimiz ve ulaşamadığımız ancak
yabancıların bildiği ve uzman olduğu hangi alanlarda
yabancı personel ve uzmanlardan istifade edilmesi öngörülmektedir?
İstifade edilmesi düşünülen konulara istihbarat, sosyal ve siyasi
alanlar dâhil midir? Teknolojik olarak bölücü terör örgütünün faaliyetlerini
kendi imkânlarımız ile izleyebilme yeteneğimiz yok mudur? Ülke
güvenliğimizle ilgili çok önemli bir koordinasyonu sağlaması
öngörülen bu kurumda yabancıların çalıştırılması
ile terörle mücadele ne ölçüde başarıya ulaşacaktır? Bu
durum güvenlik ve devlet sırları anlayışımıza
ters düşmeyecek midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, tasarıyla Müsteşarlık
kullanımına sunulan örtülü ödenekle ne tür harcamalar
yapılacaktır? 2010 yılı için örtülü ödenek kapsamında
ne kadar harcama düşünülmektedir?
İki: Tasarının 18inci maddesi ile
Başbakanlık teşkilatı ile ilgili mevzuattan terörle
mücadele ibaresi çıkartılmaktadır. Bunun amacı nedir?
Acaba Başbakanın terörle mücadeleden sorumluluğu alınmak
mı istenmektedir?
Bir diğer soru: Tasarıyla merkezde 94, taşrada 81
adet olmak üzere toplam 175 adet yeni kadro ihdas edilmektedir ve bu kadrolara
verilecek ücret de 1.050 TL ile 3.700 TL arasında değişmektedir.
Günümüzde üniversite mezunlarının asgari ücrete talip olduğu bir
dönemde bu kadroları ne kadar etik bulmaktasınız? Bu kadrolara,
hâlen çalışan kişilerden mi atama yapılacak, yoksa yeni
atamalar mı yapılacaktır?
Son soru: Kapatılan belediyeler ve muhtarların durumu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, az önce çok iddialı bir şekilde,
Türkiyede faili meçhul kalmadığını ifade ettiniz. Sekiz yıllık
İktidarınız döneminde şehit edilen 735 asker, korucu,
polisin katillerini bulabildiniz mi?
Sayın Bakan, yine, genel gerekçenizde, kurumlar arasında
koordinasyon sorunları yaşandığını ifade
etmektesiniz. Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü,
Sahil Güvenlik Komutanlığı, Genelkurmay
Başkanlığı, Dışişleri
Bakanlığı, Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı
Bu kurumların içerisinden hangisinin bu
koordinasyon sorununu yarattığını öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan -deminden de MHP
Grup Başkan Vekili Sayın Şandırın dile
getirdiği- Silifke Atakent Belediye Başkanı Fevzi
Doğanın katili ya da katillerinin bulunması
çalışmaları hangi aşamadadır, yoksa dosya
hasıraltı mı edilmiştir? Ne zaman bulacaksınız?
İkinci sorum: Geçen gün de sormuştum, yanıt
vermediniz. 5 Kasım 2007 Oval Ofis görüşmesinden sonra Ankaraya
gelen 35 kişilik üst düzey ABD subay ya da istihbaratçıları, üç
aylığına Türkiyeye gelmiş olmaları iddia
edildiği hâlde, geriye dönmüşler midir? Dönmemişlerse neden
dönmemişlerdir?
BAŞKAN Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Tokat ilinden bir şehit babası soruyor: Biraz önce
arkadaşım sordu ama Terörle mücadelede polislerimiz ve askerlerimiz
şehit olmuşlardır. Terör şehitlerinin failleri belli midir?
Katillerin hepsi yakalanmış mıdır? Faili meçhul olanlar var
mıdır?
Çıkarmakta olduğumuz kanunla kadrolu olarak kaç
kişi bu Müsteşarlıkta çalışacaktır? 91
rakamı doğru mudur?
Kanunla esnek bir personel istihdamı sistemi benimsendi.
deniyor. Bununla ne amaçlıyorsunuz, açıklar mısınız?
16ncı maddede Müsteşarlık bütçesine ödenek
konulacağı yazılıdır. Bunun miktarı ne
olacaktır?
Emniyet Müdürlüğüne mensup polis memurlarının
yüksekokul bitirenleriyle ilgili kadro sorunu ve emeklilik durumunu düzeltmeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tasarının genel gerekçesinde Terörle hem ülke içinde
hem ülke dışında mücadele konusunda stratejiler
geliştirmek, planlamalar yapmak ve projeler geliştirmek... diyerek
bir giriş var. Strateji yapmak, plan ve proje yapmak aynı zamanda bir
senaryoyu gerektirir. Dolayısıyla, Müsteşarlık, birtakım
senaryolar üzerinde geleceğe dönük
uygulamalar ve önermeler yapacak mıdır? Ayrıca Özellikle toplum
desteğinin sağlanması konusunda gerekli planlamaları
yapmak, tedbirleri almak da yeni birimin görevleri arasında.
denmiştir. Ayrıca, tabii ki operasyonel bir faaliyetin
Müsteşarlığın görev alanında olmadığı
söyleniyor ama toplum desteğinin sağlanması konusundaki gerekli
planlama ve tedbirlerin alınması bir psikolojik operasyondur.
Dolayısıyla, bu psikolojik operasyon yetkisi bir siyasi iradede nereye
kadar bütünleşir ve bu senaryolar acaba iktidarda kalmak uğruna da
terörle ilintili olarak birtakım çağrışımları
yaptırır mı diyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sırayla, sorulara mümkün olduğunca cevap vermeye
çalışacağım.
Bu uzman çalıştırma konusuyla ilgili
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi kadro
cetvelimizde 94 kişi var zaten ve bunların da büyük kısmı
-bizim şu andaki düşündüğümüz, biraz önce de ifade ettiğim-
bu konularda birikimi olan, tecrübesi olan, gerek İçişleri
Bakanlığı bünyesinde -emniyet veya jandarma- gerek Türk
Silahlı Kuvvetleri bünyesinde gerek akademik çevrelerde veya bürokratik
çevrelerde gerek Dışişleri Bakanlığımızda bu
konularda birikimi olan, uzmanlığı olan, yetişmişliği
olan insanları burada daha çok istihdam etmek istiyoruz biz. Yani
Türkiye'nin bu konudaki birikimini, seçkin, düzeyli birikimini burada
değerlendirmek istiyoruz. Benim kendi samimi bakışım öyle.
Burada, tabii, bütün kadro zaten 94 kişi, illere falan yeni
kadrolar verilemeyecek ama kadrosu kendi kurumunda kalmak üzere uzmanları
burada bir miktar çalıştıracağız. Bunlardan epeycesi
belki akademisyen olur üniversitelerde yani sosyologlar, siyaset bilimciler, bu
konularda araştırmalar, analizler yaptıracağımız
kişiler olabilir ama şu anda böyle tek tek şekillenmiş, kaç
kadro, nerede hangi uzman, falan tabii bunları biraz daha söylemek için
erken diye düşünüyorum. Yabancılar için de o konuyu biraz önce ifade
ettim.
Değerli arkadaşlar, orada farklı değerlendirme
yapılıyor. Komisyonlarda falan deniliyor. Bakın, maddedeki
tanımı projede ve proje süresince. Bu projeyi
YILMAZ TANKUT (Adana) Hangi alanlarda mesela?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Şimdi ben de size somut söyleyemem ama terör, uluslararası
bir olaydır. Burada faydalanabileceğimiz bir şey olursa -illa
çalıştıracağız diye de bir şey yok zaten- çok
ihtiyaç olursa bir proje içinde öyle bir değerlendirme kısa süreli
olabilir. Ben, lütfen tutanaklara geçsin için de ifade ediyorum,
yanlış bir değerlendirme ve yanlış bir
çağrışım ve anlama olmasın diye bunu ifade ediyorum.
Sayın Aslanoğlu bana belgeyi verdi, sorusuyla ilgili.
Cevabını, ben kendisine, o belgeyi inceletip bilgi aldıktan
sonra vereceğim.
Burada örtülü ödenekle ilgili çokça soru var, konuşmalarda da
değiniliyor.
Değerli milletvekilleri, güvenlikle ilgili
kuruluşlarımızın şu anda da belli miktarda
-miktarı yüksek değildir- belli bir örtülü ödeneği vardır.
Dışişleri Bakanlığının ve İçişleri
Bakanlığının belli miktarda -gene miktarları yüksek
değil; bütçe buradan geçiyor, biliyorsunuz miktarlarını zaten
yahut öğrenmek kolaydır- belli bir örtülü ödenekleri vardır.
Bunların önceden nereye, nasıl harcanacağı da çok belirgin
olmayabilir ama çok ihtiyaç olduğunda harcanması için -bunlar bazen
harcanır, bazen harcanmayabilir ama- güvenlikle ilgili
kuruluşların bütçesinde belli bir miktar örtülü ödenek olması
normal bir şey. Örtülü ödeneklerin harcanması da zaten belli usullere
bağlıdır. Şu anda da benim Bakanlığımda
kullandığım belli bir miktar örtülü ödeneğim vardır.
Yani bu, normal bir devlette Dışişleri ve İçişleri
Bakanlığı ve güvenlikle ilgili kuruluşlarda olması
gereken bir şeydir, yadırganacak bir şey değildir. Onu
ifade
Burada terörle mücadele kavramı
çıkarılmış
Pek anlayamadım onu. Ama bu tasarı
içinde öyle bir şey yok. Baştan sona zaten o boyut burada
ağırlıklı.
Onun dışında, Silifke konusuyla ilgili değerli
bir milletvekilimiz, Mersin milletvekili bilgiyi bana vermişti, ben onu
emniyetten de araştırmıştım, yargının
gündemine girmiş, yeterince üzerinde durulmuş. Çok farklı
sebepleri olan bir konu. Tekrar ben size o dosyayı arz edeyim. Sayın
Şandıra o dosyayı, ben yine yargı boyutuyla falan ilgili
arz edeyim.
Kaç kişi çalışacak? Burada kadrosunda 94, biraz
önce söylediğim gibi. Bunların da bir kısmının kendi
kadroları kendi kurumlarında kalacaktır yani burada kadro bile
belki işgal etmeyecektir.
Terörle mücadelede burası strateji mi geliştirecek,
senaryo mu yapacak? gibi sorular
Değerli arkadaşlar, tabii neticede
kararlar siyasi iktidarındır. Bu tür kurumların hepsi
çalışmalar yaparlar ve karar için sunarlar. Burası da karar için
bunu sunacaktır, hazırlıklar yapacaktır, analizler yapacaktır,
değerlendirmeler yapacaktır, politikalar önerecektir. Böyle pek çok
kamu kurumu vardır siyasi iktidara müşavirlik yapan. O manada
burası da stratejik çalışmalar için teklifler
geliştirecektir. Bizim düşündüğümüz bu.
Şimdi, burada, tabii psikolojik boyuttan söz ediliyor.
Değerli arkadaşlar, belki illerde kurulan bu proje etüt
bürolarıyla ilgili oralara yeni kadro verilmeyecek. Valilerimiz
vilayetlerdeki birimlerden elemanlarından oraya bir görev
Sadece bu, bu
konularla ilgili uygulanan projelerin
Özellikle de burası tabii sosyal,
ekonomik boyutlarla da ilgilenecek. Kalkınma vesaire projeleriyle de
diğer ajanslarla falan irtibat içinde. Bunların takibiyle ilgili
sadece. Yoksa buraya yeni bir kadro falan verilmiyor. Yani bu bünyeye, illerde
sanki büyük bürolar kuruluyor, oraya yeni kadrolar ihdas ediliyor falan
Öyle
bir şey yok, o da yanlış anlaşılmasın.
ATİLLA KART (Konya) Bürolar kuruluyor Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Burası sadece Ankarada çalışacak, şu anda 94
kişi olarak öngördüğümüz, bütün uzmanlardan oluşan bir birim.
Operasyon yetkisi yok. Niye yok?
Değerli arkadaşlar, zaten iç güvenlikle ilgili operasyon
yetkisi olan bütün kurumlar İçişleri Bakanına
bağlıdır, Bakanlığa bağlıdır, hem
jandarma hem Emniyet Genel Müdürlüğü hem Sahil Güvenlik
Komutanlığı -iç güvenlikten üçü sorumludur- zaten
Bakanlığın kurumlarıdır. Yeni bir kurum ve ülke
genelinde yeni bir örgütlenmeye falan ihtiyaç yok, aynı bakanlıkta
bunlar. Zaten o kurumların da hepsinin üst yöneticisi, Jandarma Genel
Komutanı, Emniyet Genel Müdürü, Sahil Güvenlik Komutanı buradaki
Kurulun üyesidir yani buradaki çalışmaların zaten içinde
olacaklar. Bu manada bir yapı ama burada başka kimler olacak?
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı olacak,
Adalet Bakanlığı Müsteşarı olacak
-yadırganıyor, o çok önemli- ondan sonra İçişleri
Bakanlığı Müsteşarı olacak, MİT
Müsteşarı olacak yani devletin bu konulardaki en üst birikimi,
bürokratları bir arada olacak ve değerlendirmeleri onlar yapacak.
Burada bir kuruma güvenip güvenmeme falan söz konusu değil
ama biz hepimiz, her zaman şunu söylüyoruz: İstihbarat konusunda
buradaki sadece stratejik istihbarat, sadece terörle ilgili. Bunların
hepsi çabuk zamanda bir araya gelecek. Biz bunu öngörüyoruz.
Hepinizin zihninde eski dönemlerden tartışmalar
vardır yani lütfen, bu konuda -samimiyetle bunu ifade ediyorum-
yanlış anlama olmasın, yani yanlış anlamalar, ileride
bu konularda birilerinin yanlış değerlendirmelerine sebep
olabilir. Onun için ben bunları düzeltmek istedim.
Çok teşekkür ediyorum.
Başkanım sağ olun.
BAŞKAN Süre doldu, teşekkür ederim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Bakana soru sordum, geçen oturumda sordum, bugün söyledim ve belirttim, geçen
gün yanıt vermediğini söyledim, bir daha sordum. Sayın Bakan
ısrarla o soruya yanıt vermek istemiyor: Amerikalı
istihbaratçı subaylar, geçici, üç aylığına gelmiş
olmasına rağmen dönmüşler midir, dönmemişler midir;
dönmemişlerse neden dönmemişlerdir.
BAŞKAN Amerikalı istihbarat subayları
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Niye Sayın Bakan yanıt
vermiyor bu soruya?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Cevap vereyim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Buyurun. Geçen gün vermediniz
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Bende bir bilgi yok o konuda, bir bilgim yok.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) O zaman yok deyin.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Bilgim yok ki cevap vereyim!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) İçişleri Bakanı
olarak sizin bilginiz yok!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Bak, o konuda bir bilgim yok, size vereceğim bir cevap yok.
ATİLLA KART (Konya) Kimin bilgisi olacak Sayın Bakan?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bu da yeterli,
bilginizin olmaması da bir yanıttır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bu da yeterli Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Yani geldiyse, gelmediyse, bilmiyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Tabii canım! İşte
demokratik, şeffaf devlet!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Yani geldi diye siz diyorsunuz. Gelmedi belki, bilmiyorum yani!
(CHP sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Demokratik, şeffaf devlet
Sayın Bakan! Demokratik hukuk devleti, şeffaf! İçişleri
Bakanı bile bilmiyor!
ATİLLA KART (Konya) Kimin bilgisi olacak Sayın Bakan?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) O zaman benim bilgim mi olacak?
BAŞKAN Sayın
Özdemir
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sayın
Başkanım, dün kürsüden soru sormak istediğimiz Sayın
Bakanımız yerinde yoktu. İstanbulda yaşanan bir
şüpheli ölümle ilgili olarak Sayın Bakana bu kürsüden soru
sormuştum. 18/12/2009da
BAŞKAN Siz, şimdi onu
Bakın, işlemlere
devam etmemiz lazım, siz kendiniz konuşursanız
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Onu bana not olarak verirseniz sonra cevap veririm.
BAŞKAN Dün
nasıl olsa kürsüden ifade ettiniz. Dolayısıyla kendisine not
olarak verirseniz daha hayırlı olur.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
16ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Diğer Hükümler
Bütçe
MADDE 16.
BAŞKAN Madde
üzerinde beş önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 esas numaralı kanun tasarısının
16ncı maddesinde geçen Kanununa tabi ibaresinin Kanunu hükümlerine
tabi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 esas numaralı kanun tasarısının
16ncı maddesinde geçen Kanununa tabi ibaresinin Kanunu hükümlerine
tabi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı ve 1/704
esas numaralı Kamu Düzenliği ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının dördüncü bölümünün bütçe
başlıklı 16. maddesinde geçen
Bu kanun kapsamında yürütülen ve gizlilik ihtiva eden işler
için 5018 sayılı Kanunun 24üncü maddesi esaslarına göre
Müsteşarlık bütçesine ödenek konulur. hükmünün kanun maddesinden
çıkarılmasını saygılarımızla arz ve teklif
ederiz.
|
Hasan Özdemir |
|
M. Akif Paksoy |
Akif Akkuş |
|
|
Gaziantep |
|
Kahramanmaraş |
Mersin |
|
|
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
Hüseyin
Yıldız |
Mehmet
Şandır |
|
|
Trabzon |
|
Antalya |
Mersin |
|
|
Reşat
Doğru |
|
|
Mümin İnan |
|
|
Tokat |
|
|
Niğde |
|
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde
kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 16. maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Atilla Kart |
|
Ali İhsan
Köktürk |
M. Akif
Hamzaçebi |
|
Konya |
|
Zonguldak |
Trabzon |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
İsa Gök |
Turgut Dibek |
|
Malatya |
|
Mersin |
Kırklareli |
|
Şahin
Mengü |
|
|
Ali Rıza
Öztürk |
|
Manisa |
|
|
Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 16. maddesinin yasa metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata |
|
Sırrı
Sakık |
İbrahim
Binici |
|
Batman |
|
Muş |
Şanlıurfa |
|
Şerafettin
Halis |
|
Hamit Geylani |
Hasip Kaplan |
|
Tunceli |
|
Hakkâri |
Şırnak |
|
Akın
Birdal |
|
Sebahat Tuncel |
Sevahir
Bayındır |
|
Diyarbakır |
|
İstanbul |
Şırnak |
|
Osman Özçelik |
|
M. Nezir
Karabaş |
Pervin Buldan |
|
Siirt |
|
Bitlis |
Iğdır |
|
|
|
Bengi
Yıldız |
|
|
|
|
Batman |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, kim
konuşacak?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Atilla Kart.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kart. (CHP sıralarından
alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 16ncı maddeyle ilgili olarak vermiş olduğumuz
önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle bir tespitimi ifade etmek
ve paylaşmak durumundayım: Bu tasarının görüşmeleri
boyunca Sayın Bakan güven vermiyor.
AHMET YENİ (Samsun) Biz Bakana güveniyoruz.
ATİLLA KART (Devamla) Sayın Bakan güven vermediği
gibi, karartma yapmaya devam ediyor, bilgi kirliliği yaratmaya devam
ediyor. Sorularımıza karşı suskun kalarak, tasarıdaki
mutlak çelişkiler ve belirsizlikleri gidermeyerek ve mevzuattaki kaotik
ortamı daha da büyütecek tavrınız ve uygulamanız sebebiyle
güven vermiyorsunuz Sayın Bakan. Bakın, biraz evvel
arkadaşımız soru sordu, çok net bir soru sordu. Gerçekten
hükûmet etme iradesi adına tam anlamıyla bir acz ifade eden ve
karartma yapan, karartma tavrınızı sürdüren bir cevap verdiniz.
Açık şekilde soruyor; 5 Kasım 2007, 35 Amerikalı uzmanın
Türkiyeye geldiğinden ve bunun üç ay süreyle görev
yaptığından ama bu görevin hâlen devam ettiği yolundaki
kuşkularından söz ediyor. Siz, kalkıyorsunuz, Türkiye
Cumhuriyetinin İçişleri Bakanı olarak Benim bilgim yok.
diyorsunuz. Siz bu cevabı vermeyi kendinize sindirebiliyorsanız,
içinize sindirebiliyorsanız, Türkiye Cumhuriyetinin İçişleri
Bakanı olarak bu cevabı verebiliyorsanız benim size söyleyecek
hiçbir sözüm yok Sayın Bakan.
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) Sen ver o cevabı o zaman.
ATİLLA KART (Devamla) Bakın, değerli
arkadaşlarım, somut iddia ve suçlamalarımıza
karşı Sayın Bakan sessiz ve duyarsız kalarak her türlü
kuşkuyu davet ediyor. Sunuş konuşmasında diyor ki
Sayın Bakan: Türkiye'nin koordine edilmiş bir terör
hafızası yok, bir arşivi yok. İlk defa bunları
oluşturuyoruz. Bu kuruluş bunları çalışsın diye
kuruyoruz. Sayın Bakan Günaydın. derler. Sekiz yıldır
Türkiyeyi siz yönetmiyor musunuz? Sekiz yıldan bu yana ne iş
yapıyorsunuz siz? İşiniz neydi sizin? Bu kabul edilebilir bir
açıklama mı? Bu kabul edilebilir bir gerekçe mi?
Bakın, aslında bu açıklamanızla Sayın
Bakan, aczinizi ve bu konunun hassasiyetine karşı
duyarsızlığınızı ifade ediyorsunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) İlan ediyor Türkiyeye.
ATİLLA KART (Devamla) Bakın, Başbakanlık
koordine konusunda yasal düzenleme yapmışız üç yıl evvel,
üç buçuk yıl evvel. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanlık
makamı bu terörle mücadele konusunda koordinasyon sağlayacak bir
sivil iradeye, bir siyasi iradeye, bir bürokratik iradeye sahip değil mi
Sayın Bakan? Kalkıyorsunuz, orada karartma yapmaya devam ediyorsunuz,
diyorsunuz ki: Yapılmak istenilen bu düzenleme ile terörle mücadele
konusunda, İçişleri Bakanlığı bünyesinde, düzenleme yapmakla
sivil bir düzenleme yapıyoruz. Başbakanlık sivil bir kurum
değil mi Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) İç güvenlik.
ATİLLA KART (Devamla) Başbakanlık, burada,
MİT Yasasından doğan, MİT Yasasının 4üncü
maddesinden doğan her türlü istihbaratı, elbette bu meyanda da iç
güvenliğe yönelik olarak bu koordinasyonu yapmakla sorumlu değil mi?
Başbakanlığın yapamadığını
İçişleri Bakanlığı bünyesindeki bir birim mi yapacak?
Bir F tipi yapılanma mı yapacak? Türkiye Cumhuriyetinin bürokratik
anlamdaki tüm hiyerarşik yapısını altüst etmek
pahasına bu düzenlemeyi neden yapıyorsunuz? Bunu
açıklamanız gerekiyor. Buna açıklama getirmeniz gerekiyor.
MİT Yasasının 4üncü maddesindeki o düzenleme, o görev, o yetki
varlığını koruduğu sürece böyle bir düzenlemeyi
yapmanın hiçbir anlamı olamaz. Bu, mevzuat anlamında yeni bir
kaotik ortam yaratmaktan başka bir anlama gelmez. Bütün bunları bile
bile, böyle bir düzenlemeyi yapan güç nedir, size yaptıran güç nedir? Bunu
açıklamanız gerekiyor. Buna cevap vermeniz gerekiyor. Bu konudaki
suskunluğunuzu, bu konudaki karartma yapma iradenizi sona erdirmeniz
gerekiyor Sayın Bakan.
Bakın, esnek istihdam yoluyla geçici ve sözleşme
ilişkisini kuruyorsunuz tasarıda. Bu yetmiyor, son dakikada, yeni bir
önergeyle, 657 sayılı Yasadaki o kısıtlamaları da
kaldırıyorsunuz. Ondan sonra, kalkıyorsunuz Efendim, bu
tasarı sadece 94 kişilik bir yapılanmadan ibaret. diyorsunuz.
Yanıltıyorsunuz Sayın Bakan, gerçekten yanıltıyorsunuz
ve böylesine ucuz bir demagojiye tenezzül ediyorsunuz. 94 kişilik
personelin dışında, 81 kişilik il müdürü
yapılanması var. Yetmiyor, 18inci maddede getiriyorsunuz, iller
düzeyindeki bu yapılanmayla birlikte, ihtiyaç hâlinde ilçelerde de
sözleşmeli ilişki kurulmasının önünü açıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
ATİLLA KART (Devamla) Ucu açık bir örgütlenme
değil mi bu Sayın Bakan? Buna neden açıklama getirmiyorsunuz?
Burada, o sözleşme ilişkisine hiçbir limit getirmiyorsunuz, hiçbir
ölçü getirmiyorsunuz. Bunun anlamı şudur Sayın Bakan: Çok
açık olarak ifade ediyorum, bunun anlamı, kaçınılmaz
olarak, o karanlık ilişkileri, karargâh yapılanmasında,
Başbakanlık, İçişleri ve Adalet Bakanlığı
bünyesindeki illegal hâle gelen o karargâh yapılanmasını ilçe
düzeyinde yaygın hâle getirmektir. Bunun anlamı, o F tipi
yapılanmayı ve AKP tipi yapılanmayı ilçe düzeyinde
yaygın hâle getirmektir. Bunun başka hiçbir açıklaması
yoktur Sayın Bakan.
Bakın, biraz evvel, yine arkadaşlarımız
hatırlattı, bir soruya daha cevap verin. Erzincanda soruşturma
oluyor, orada Başbakan yardımcısı o soruşturmaya
doğrudan müdahale ediyor ve siz susuyorsunuz, susmaya devam ediyorsunuz,
bu konuda hiçbir açıklama getirmiyorsunuz.
Teşekkür ediyorum.
Sayın arkadaşlarım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kart.
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan. (BDP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu yıl bütçemiz 287 milyar lira, örtülü
ödenek toplamı 1 milyar 425 milyon lira yani eski deyimle 1,4 katrilyon.
Yasal gizlilik, bürokrasinin en önemli keşfi, koruması
ve dokunulmazlığıdır. Fanatik bir şekilde savunurlar,
çok gizli ibareli belgelere bayılırlar, kontrolsüz güç olmak en
büyük fantezileridir.
Yargıya hesap vermezler, gizliliğe
sığınırlar. Bin operasyon yaptık. derler, Beni
konuşturmayın. diye kafa tutarlar. Yargıçlardan
teminatları daha çoktur.
Yasamaya hesap vermezler, Meclis araştırma
komisyonlarında ifade vermeye dahi tenezzül etmezler, milletvekillerinden
daha dokunulmazlar. Mevkileri, makamları, korumaları, emirlerinde
personelleri vardır.
Yürütmeye de hesap vermezler. İçişleri Bakanı zaten
örtülü ödenek kullanabiliyor, Müsteşarının ayrıca -süper
müsteşarın- hem kontrolsüz bütçe hem de hesap vermek
istemeyişine ne demek lazım, nereden doğuyor bu ihtiyaç? Yasak,
gizlilik, devlet sırrı
Örtülü ödenek denildi mi vatandaşta
algılama ve refleks, eşittir derin devlet, karanlık işler,
faili meçhul cinayetler, çeteler, darbeler akla gelir.
Sayın Bakan, Meclis Başkanı Meclis arşivini
yani on iki milyon belgeyi kamuoyuna açıklıyor ama İstiklal
Mahkemeleri, Takriri Sükûnlar açıklanmıyor. Hâlâ Şeyh Saitin,
Seyit Rızanın mezarı bile bilinmezken sizin haberiniz var
mı şu gizli kanundan, bu gizli kanun da açıklanmıyor: 1934
yılında çıkan, Millî Müdafaa Vekâletince 49.500.000 Lira
Taahüdat İcrası Hakkında Kanun. 1934 bütçesi 184 milyon lira.
Dikkatinizi çekmek istiyorum, bu para, o dönemin yüzde 27sini oluşturuyor
ve hangi amaçla, nerede kullanıldığı belli olmayan 49
milyon 500 bin lira.
Evet, 1934 yılında kullanılan bu örtülü ödenekte
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün imzası var. 2425 numaralı Kanun, Resmî
Gazetede yayınlanıyor, bir nüsha olarak Meclis
Başkanlığına geliyor ve Meclis Başkanlığı
kayıtlarında yok. Sorun bu değil, Atatürk gibi, geride
evladı riyal, mal ü mülk bırakmayacaksa, zerre kadar kuruşa
tenezzülü olmayacaksa birilerinin, yetkililerin sorun değil ama örtülü ödenek
öyle değil.
Bakın, Yassıada yargılamalarında örtülü ödenek
geçiyor.
Turgut Özal döneminde, Naim Süleymanoğluna 1 milyon örtülü
ödenekten ödendi.
93 yılı OHAL Bölge Valisinin banka hesabından 7,5
milyar para çıktı.
95 Çiller dönemini, Parsadanı hatırlayın, 5,5
milyar çekti, 500 milyar kendisi çekti.
Şamda Öcalana suikast için 70 milyon dolarlık bir fon
ayrıldı, harcandı. Nereye gittiği, kimin yediği belli
değil.
Kenya Nairobide, Kenyalı yetkililere, CIA-MİT gizli
protokolüyle 50 milyon doların üstünde para ödendiği biliniyor.
Bunlar hep örtülü ödenekten, bilinmiyor.
OHAL dönemi kayıp silahları nerede, Batmandaki vali
zamanındaki silahlar? Hospro Firması, MİT-MOSSAD-CIA
ilişkileri; paralar nedir bilinmiyor.
İşte, Başbakanın o gün, o dönem Elimde 100
kişilik Kürt iş adamları listesi var. deyip o Kürt iş
adamları öldürüldüğünde örtülü ödenekten kime, ne kadar para
verildiği bilinmiyor.
O örtülü ödenekten siyasi parti faaliyetlerine neler
harcandığı basında çıktı. Siyasetçi-yeraltı
dünyası-kamu kuruluşları ilişkisi terörle mücadele ve ülke
menfaatleri adı altında yürütülen kirli tezgâhlar kamuoyunu
rahatsız ediyor, vicdanını sızlatıyor.
Sayın Bakan, devletin hazinesini ehil olmayan ellere
verirseniz, atanmış, tayin edilmiş bürokratlara,
müsteşarlara bırakırsanız
Bir kere seçilmişleri,
Meclisi dışladınız mı, Bütçe Komisyonunda gizlediniz
mi, bütçe görüşmelerinde es geçtiniz mi, denetleyemediniz mi, işte o
zaman örtülü işler başlar.
Halk adına yönetenler, halka hesap vermek zorundadır.
Demokrasilerde temsil, katılım ve denetim vazgeçilmez üç temel ilkedir.
Kamu sırları demokrasiyle bağdaşmaz. Demokrasi açık
toplum rejimidir. Ulusal güvenlik için, devletin kendi iç işleyişinde
bilgi ve belgelerin yargı denetimine açık olması
şarttır.
Başbakan ya da devlet başkanları sultan
değildir, melek ise hiç değildir. Gelecekte hesap vermeyeceğini
bilen bir başbakan istediği harcamaları yapabilir,
kanıtları, belgeleri imha edebilir. İşte Ergenekon
soruşturmasında izi sürülen 7 milyon TL ve ifadeler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
HASİP KAPLAN (Devamla) Evet, Sayın Başkan.
Örtülü işler karanlık işlerdir, gizli
işlerdir. Örtülü ödenek çetedir, darbedir, faili meçhul cinayettir, zalim
devlettir.
Sayın Bakan, örtülü ödenek denince akla 17 bin faili meçhul
cinayet, dört bin köyün yakılması, JİTEM, asit kuyuları,
bin operasyon, Kürt aydınlarının, gazetecilerin, iş
adamlarının katledilmesi, Ape Musanın öldürülmesi, Dersim,
Maraş, Sivas, 1 Mayıs katliamı; örtülü ödenek denince darbeler,
terörle mücadele adı altında farklılıklara, demokratik
muhalefete, insan haklarına, hukuka, demokrasiye, halka savaş açmak
demek gelir. Zulümdür bu, ayrımcılıktır. Unutmayın,
kontrolsüz güç, güç değildir.
Örtülü ödenekten neden başbakanlar düzeyinden bakanlara, bakanlar
düzeyinden müsteşarlara kadar bu yetkiler kullandırılıyor?
Bunun ihtiyacı neden duyuluyor? Sayın Bakan, kendinize güvenmiyor
musunuz? Tasarrufunuza güvenmiyor musunuz? Neden süper müsteşarlara bunu
bırakıyorsunuz? Bu yanlışlardan dönünüz, bu
yanlışlardan dönmek için de Kürt sorununun terör sorunu
olmadığı noktasında durunuz.
Bu noktadan hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 sıra sayılı ve 1/704
esas numaralı Kamu Düzenliği ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının dördüncü bölümünün bütçe
başlıklı 16. maddesinde geçen
Bu kanun kapsamında yürütülen ve gizlilik ihtiva eden işler
için 5018 sayılı Kanunun 24üncü maddesi esaslarına göre
Müsteşarlık bütçesine ödenek konulur. hükmünün kanun maddesinden
çıkarılmasını saygılarımızla arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Akif Paksoy
(Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın İnan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte
olan 383 sıra sayılı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının
Bütçe başlıklı 16ncı maddesi için Milliyetçi Hareket
Partisi olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Tasarının 16ncı maddesinde Müsteşarlık,
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi genel bütçeli
bir idaredir. Bu Kanun kapsamında yürütülen ve gizlilik ihtiva eden
işler için 5018 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi esaslarına
göre Müsteşarlık bütçesine ödenek konulur. denilmektedir.
İlgili Kanunun 24üncü maddesi ise Örtülü ödenek
başlığını taşımakta, örtülü ödeneğin,
devletin milli güvenliği ve yüksek menfaatleri ile devlet
itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve
olağanüstü hizmetlerle ilgili hükûmet icapları için
kullanılacağı belirtilmektedir.
Madde hükmünü sadece bu hâliyle değerlendirmek mümkün
değildir. Kurumların bütçeleri, görev ve sorumluluk alanlarıyla
doğru orantılı olmalıdır. Bu tasarının
Müsteşarlığın görevleri başlıklı
6ncı maddesinden anlaşıldığı üzere,
Müsteşarlık sahada herhangi bir istihbari faaliyette
bulunmayacaktır. Devletin diğer istihbarat birimlerinden gelecek
istihbari bilgileri değerlendirip ilgili birimlerle paylaşarak
politika ve strateji belirlenmesine yönelik çalışmalar yapmak
Müsteşarlığın görevleri arasında
sayılmaktadır. Yine aynı maddenin ikinci fıkrasında
Müsteşarlığın güvenlikle ilgili operasyonel bir görevi
yoktur. denilmektedir.
İstihbari bilgi için sahada çalışmayacak,
güvenlikle ilgili operasyonel bir görevi olmayacak bu kurumda örtülü
ödeneğin hangi amaçlarla kullanılacağı sorusunun
cevabı tasarı metninde yoktur. Dolayısıyla, bu maddeye
ihtiyaç olmadığı düşüncesindeyiz.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; yirmi beş yıldan fazla bir zamandır
ülkemizin insanlarını şiddet kullanarak korkutmak,
yıldırmak ve sindirmek suretiyle kamu otoritesini
zayıflatıp, toplum yapısını yıkıp, ülkemizin
bir bölgesini bölerek bağımsız bir devlet kurmak amacıyla
yola çıkan terör örgütü, 2002 yılında bitme noktasına
gelmişken maalesef son AKP iktidarları tarafından uygulanan
yanlış politikalar yüzünden önemli mesafe alarak, gündeme
getirdiğiniz açılımla ilgili yol haritası belirleme
cüretini bile göstererek tekrar adından söz ettirir hâle gelmiştir.
Son zamanlarda terör örgütü, bağımsız devlet kurma
düşüncesini dondurup, demokratik özerklik ifadeleriyle federasyon
söylemleri geliştirmektedir. Özellikle 2009 yılının son
dönemlerinde Hükûmet tarafından başlatılan açılımla
birlikte terör örgütünün söylemlerinin fazlaca gündeme gelmesi ve bazı
söylemlerin Hükûmetin
başlattığı açılımla aynı paralelde
olması milletimizin gözünden kaçmamış ve gösterilen tepkiler
üzerine Hükûmet ne yapacağını şaşırmış
ve kontrolü elinden kaçırmıştır.
Hükûmetin gündeme getirdiği açılım söylemi ve son
aylarda terör örgütüyle en önemli mücadeleyi yürüten güvenlik birimlerimizle
ilgili basında çıkan haberlerin yarattığı moral
tahribatı terör örgütünün ekmeğine yağ sürmüş ve yirmi
yılda alamadıkları mesafenin çok fazlasını bu
kısa dönemde almışlardır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; terör örgütünün kuruluşundan bugüne kadar
arkasında dış destekler olmuştur ve hâlâ olmaya devam
etmektedir. Bu ülkelerin kimler olduğu devletin ilgili birimleri
tarafından bilinmektedir. Terörün
yıllardan beri bazı güçlü devletler tarafından Türkiye'nin
istikrarsız bir ortama sürüklenerek ekonomik ve siyasal olarak
zayıflatılmak istendiği herkesçe bilinen bir gerçek
olmasına rağmen hâlâ bunun belgeleriyle o ülkelerin yüzüne
vurulmayıp, tam tersine açılım politikaları adı
altında onlarla iş birliği yapmak, terör örgütünün ve
onların destekçilerinin heveslerini artırmaktadır.
Tasarının gerekçesine baktığımızda,
terör olaylarının toplumumuzun huzur ve güvenliğini tehdit eder
boyutlara ulaştığını söylemeniz, tehlikenin hangi
boyutlarda olduğunu itiraf etmeniz açısından son derece
önemlidir. Eğer uyguladığınız yanlış
politikalardan dönmezseniz, bu
tehditlerin boyutları kontrol edilemez büyüklüğe kısa
zamanda ulaşacaktır. Açılım dediğiniz bu
yıkım projesinden derhâl vazgeçmeniz, hem sizin hem de ülkemizin
hayrına olacaktır.
Tasarının gerekçesinin ikinci paragrafında, terörle
mücadele alanında İçişleri Bakanlığı
dışında bazı kurum ve kuruluşların da
çeşitli görevler ifa etmekte olduğu, zaman zaman da bu alanda
koordinasyon sorunları yaşandığı ve bunun da terörle
mücadele konusunda zafiyete sebebiyet verdiği belirtilmektedir.
İçişleri Bakanlığına bağlı
birimler dışındaki birimler hangileridir? Millî İstihbarat
Teşkilatı ve Genelkurmay Başkanlığı ve
diğerleri. Peki, bu kurumlar kime bağlıdır? Bu kurumlar
Başbakanlığa, İçişleri Bakanlığı da
Başbakana bağlıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
MÜMİN İNAN (Devamla) Teşekkür ediyorum efendim.
Sayın Başbakan terörle mücadele konusunda zaman zaman
yaptığı açıklamalarda, kurumlar arasında tam bir
mutabakat olduğunu ve uyum içerisinde bir çalışma
yürütüldüğünü ifade etmektedir. Oysa Sayın Başbakan, altına
imza attığı bu tasarıdaki gerekçeleriyle, kendisine
doğrudan bağlı birimler arasında koordinasyon
sağlayamadığını yani bu birimlerin koordinasyonunda
zafiyete neden olduğunu itiraf etmiştir. Sayın Başbakanın
yapamadığını, koordinasyon görevini, bu kanunla kurmaya
çalıştığınız Müsteşarlık nasıl
yapacaktır?
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce heyetinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler. Önerge reddedilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı
söz vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 esas numaralı kanun tasarısının
16ncı maddesinde geçen Kanununa tabi ibaresinin Kanunu hükümlerine
tabi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
BAŞKAN İkinci önergenin imza sahibini okutuyorum:
Turan Kıratlı
Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
Verilen teklif ile ibarenin netleşmesi
amaçlanmıştır. Teklif edilen ibarenin dil kullanımı
açısından daha uygun olduğu düşünülmüştür.
Gerekçe:
İbarenin değiştirilerek, dilin kullanımı
açısından uygun ifadeye ulaşılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
16ncı maddeyi
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, 16ncı madde
kabul edilmiştir.
Madde 17, başlığını okutuyorum:
İhdas edilen kadrolar
MADDE 17-
BAŞKAN Madde üzerinde beş önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 esas numaralı kanun tasarısının 17nci
maddesinin birinci fıkrasında geçen listede yer alan ibaresinin
listede sayılan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kerim
Özkul
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 esas numaralı kanun tasarısının 17nci
maddesinin birinci fıkrasında geçen listede yer alan ibaresinin
listede sayılan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kanun
tasarısının 17. Maddesinin 1. fıkrasında yer alan
13/12/1983 tarihli ve ibaresinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Recep Taner |
|
Reşat
Doğru |
Hasan
Çalış |
|
Aydın |
|
Tokat |
Karaman |
|
Erkan Akçay |
|
Mustafa
Kalaycı |
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
Manisa |
|
Konya |
Kütahya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 17. maddesinin 1.
fıkrası ile ihdas edilen ve Ekli (1) sayılı listede yer
alan sosyolog, psikolog, antropolog kadrolarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve toplam
kadro sayılarının buna göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Atilla Kart |
|
Şahin
Mengü |
Selçuk Ayhan |
|||
|
Konya |
|
Manisa |
İzmir |
|||
|
Ali İhsan
Köktürk |
|
İsa Gök |
M. Akif
Hamzaçebi |
|||
|
Zonguldak |
|
Mersin |
Trabzon |
|||
|
Turgut Dibek |
|
Ali Rıza
Öztürk |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|||
|
Kırklareli |
|
Mersin |
Malatya |
|||
Sınıfı Unvanı Derecesi Serbest Kadro Adedi Toplam |
|||||||
GİS |
Sosyolog |
3 |
1 |
1 |
|||
GİS |
Sosyolog |
5 |
2 |
2 |
|||
GİS |
Sosyolog |
8 |
5 |
5 |
|||
SH |
Psikolog |
3 |
1 |
1 |
|||
SH |
Psikolog |
5 |
2 |
2 |
|||
SH |
Psikolog |
8 |
5 |
5 |
|||
SH |
Antropolog |
3 |
1 |
1 |
|||
SH |
Antropolog |
5 |
2 |
2 |
|||
TH |
Antropolog |
8 |
5 |
5 |
|||
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının 17. maddesinin yasa metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ayla Akat Ata |
|
Sırrı
Sakık |
İbrahim
Binici |
|
Batman |
|
Muş |
Şanlıurfa |
|
Şerafettin
Halis |
|
Hamit Geylani |
Hasip Kaplan |
|
Tunceli |
|
Hakkâri |
Şırnak |
|
Akın
Birdal |
|
Sebahat Tuncel |
Sevahir
Bayındır |
|
Diyarbakır |
|
İstanbul |
Şırnak |
|
Osman Özçelik |
|
M. Nezir
Karabaş |
Pervin Buldan |
|
Siirt |
|
Bitlis |
Iğdır |
|
|
|
Bengi
Yıldız |
|
|
|
|
Batman |
|
BAŞKAN 17nci maddenin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar
KAMER GENÇ (Tunceli) Önergenin sonuçlanmasına kadar
BAŞKAN Hayır, maddeyi görüşmeye
başladık.
Bugün benim kafamı altüst ettiniz Sayın Genç.
17nci maddenin görüşmelerinin sona ermesine kadar
çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyon katılıyor mu önergeye?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
AYLA AKAT ATA (Batman) Sebahat Tuncel
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın Sebahat
Tuncel, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı kurulmasına dair kanun
tasarısının geri çekilmesi konusunda günlerdir Barış
ve Demokrasi Partisi olarak görüş ve önerilerimizi ifade ediyoruz.
Sayın Bakanın Müsteşarlığın
kurulması konusunda ifade ettiği güvenliğin
olmadığı yerde özgürlüğün olmayacağı söylemi,
aslında denklemin tersten kurulmuş mantığıdır ve
bu mantık, Türkiyede sorunların çözümünü getirmeyecektir, ne yazık
ki çözümsüzlüğe bir katkı sunacaktır. Oysa, olması gereken,
özgürlükleri genişletmek, özgürlüğü sağlamaktır.
Özgürlüğün olmadığı hiçbir ortamda ne demokrasi
gelişir ne de güvenlik gelişir.
Burada tartışılan ya da bu
Müsteşarlığın kurulmasına asıl neden olan, Kürt
sorununun çözümsüzlüğüdür. Kürt sorunu, bu ülkede otuz yıldır
çok büyük acılar yaşanmasına neden olmuştur ve sorun
yanlış tanımlandığı için de daha çok acılar
yaşanmasını beraberinde getirmektedir. Türkiyede yaşanan
sorun bir terör sorunu değildir, Kürt sorunudur, bir halkın kendisini
ifade edebilme, hak ve adalet sorunudur. İşte bu denklem
yanlış kurulduğu için terörle mücadele adı altında
yıllardır Türkiye Cumhuriyeti, kendi yurttaşlarını
düşman görmüştür, bölücü görmüştür. Bu mantığın
sonucudur ki on sekiz aylık bebek bile, çocuklar bile Terörle Mücadele
Yasasında yargılanır hâle gelmiş ve terörist olarak
damgalanmıştır. Bu mantık devam ettiği sürece ne
Türkiyede Kürt sorunu çözülür ne de güvenlik sorunu biter.
Sevgili arkadaşlar, gerçek anlamda eğer Hükûmet,
başlattığı demokratik açılım sürecinin toplumsal
barışa hizmet etmesini istiyorsa, Türkiyede gerçek anlamda
savaşın bitmesini, halklar arasındaki kardeşliğin
oluşmasını istiyorsa, öncelikle bu mantığı
değiştirmelidir. Sorunu terör sorunu olarak Türkiye kamuoyuna sunan,
hatta bununla da yetinmeyip uluslararası arenada da terör sorunu olarak
ifade eden ve bu konuda kendi iç siyasetine dış güçleri müdahale eder
hâle getiren bir zihniyet, Türkiyede demokrasiyi getiremez.
Sevgili arkadaşlar, burada tartışmamız
gereken, kamu düzenliği konusunda yeni bir müsteşarlık değil
Anayasa olmalıydı. Bu ülkenin demokratik ve sivil bir anayasaya
ihtiyacı var. Bu ülkede insanların kendisini özgürce ifade
edebileceği, muhalif düşündüğü için bölücü, terörist olarak
nitelendirilmediği, bu ülkede insanların farklı
düşündüğü için katledilmediği bir toplumsal düzene ihtiyaç
vardır.
Sayın Bakan diyor ki: Hiç faili meçhuller kalmadı,
siyasi cinayetler işlenmiyor. Sayın Bakan, Diyarbakırda yirmi
yaşındaki Aydın Erdemin katillerini bulabildiniz mi? Bu bir
siyasi cinayet değil midir? Toplumsal bir gösteride arkadan vurulmadı
mı? Yine, Mehmet Uytum için, Şırnak Milletvekilimiz Sayın
Sevahir Bayındırın sorusuna Slogan attığı
tespit edilmiştir. dediniz. On sekiz aylık bir bebek nasıl
slogan atabilir? Bu mantık değişmediği sürece biz sorunları
çözebilir miyiz?
Biz, Barış ve Demokrasi Partisi olarak size şunu
öneriyoruz: Bu yasayı gelin geri çekin. Bu yasa ne Türkiye'nin
sorunlarını çözecektir ne de bir katkısı olacaktır.
Seksen yıldır bu ülkede güvenlik politikası uygulanıyor.
Güvenlik politikasının sonucu Dersim katliamıdır,
Zilandır, 17 bin faili meçhuldür, 40-50 bin candır. Güvenlik
konseptiyle ele alınan şey ölümdür, savaştır ne yazık
ki. O zaman, tersten ele alalım. Demokrasiyi geliştirelim,
özgürlükleri geliştirelim.
Değerli milletvekilleri, bu anlamda demokratik ve sivil bir
anayasanın tartışılması acildir ve toplumun
ihtiyacıdır. Bugün, Parlamento dışında da çok önemli
bir kesim bu ihtiyacı ifade etmektedir. Biz, şu ifadenin, Türkiyede
yaşayan bütün halkların, Türk, Kürt, Laz, Çerkez herkesin kendisini
bulabileceği, demokratik ve sivil bir anayasanın sorunları
çözeceğini düşünüyoruz ve bir kez daha şunu öneriyoruz:
Demokratik özerklik diye sunduğumuz, siz değerli milletvekillerine
de gönderdiğimiz -kaç taneniz okudu bilmiyorum, sadece bir değerli
milletvekilinden görüş gelmişti, onun dışında hiçbir
arkadaşımız görüş bildirmedi ama- bu projenin önemli bir
proje olduğunu düşünüyoruz ve Türkiyede Kürt sorununun çözümü konusunda
önemlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bu, müsteşarlıktan daha etkili ve önemli bir çözüm
politikasıdır.
Sayın Bakan, biz yıllardır Kürt sorununun çözümü
konusunda projeler geliştirilmesi gerektiğini ifade ettik. Biz, size
projemizi yeniden sunuyoruz, gelin, bu projeyi tartışalım.
Siz, ekonomik olarak Türkiye'yi 26 bölgeye böldüğünüzde sorun
olmuyor, ama biz bu 26 ekonomik bölgenin sosyal olarak da bölünmesi, siyasal
olarak da uygulanması gerektiğini söylediğimizde bölücü olarak
ifade ediliyoruz ne yazık ki.
Biz, Türkiye'nin siyasi ve idari yapısında reform
olması gerektiğini, Türkiye'de yaşayan bütün halkların
eşit ve özgür yurttaşlık temelinde temsil edilmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
O açıdan, bu projeyi tartışmanızı ve
gündeminize almanızı öneriyoruz, gerçek çözüm bu olacaktır.
Kendi yurttaşını terörist eden hiçbir sistemin
başarılı olması mümkün değildir diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kamu Düzeni
Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının 17. maddesinin 1.
fıkrası ile ihdas edilen ve Ekli (1) sayılı listede yer
alan sosyolog, psikolog, antropolog kadrolarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve toplam
kadro sayılarının buna göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Ali İhsan Köktürk
(Zonguldak) ve arkadaşları
Sınıfı Unvanı Derecesi Serbest Kadro Adedi Toplam |
||||
GİS |
Sosyolog |
3 |
1 |
1 |
GİS |
Sosyolog |
5 |
2 |
2 |
GİS |
Sosyolog |
8 |
5 |
5 |
SH |
Psikolog |
3 |
1 |
1 |
SH |
Psikolog |
5 |
2 |
2 |
SH |
Psikolog |
8 |
5 |
5 |
SH |
Antropolog |
3 |
1 |
1 |
SH |
Antropolog |
5 |
2 |
2 |
TH |
Antropolog |
8 |
5 |
5 |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Aslında, bize 15 tane fazla kadro veriyor bu önerge ama, biz
yine de katılmıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ayhan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SELÇUK AYHAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; görüşülmekte olan Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı kurulmasına ilişkin
tasarının 17nci maddesinin birinci fıkrasıyla ihdas edilen
ekli 1 sayılı listede yer alan sosyolog, psikolog, antropolog
kadrolarının düzenlenmesine ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun vermiş olduğu önergenin lehine söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, son zamanlarda, birkaç
yıldır, ne zaman bir kanun teklifi verilse Acaba bunun altında
nasıl bir çapanoğlu var, bunun altından ne çıkacak? diye
düşünüyoruz. Bunu sadece biz düşünmüyoruz, yani Türkiye kamuoyunun
önemli bir bölümü de böyle düşünüyor. Bunun önemli bir nedeni, hem
uygulamış olduğunuz çifte standart hem gündeme getirdiğiniz
her kanunun altında bazı yandaş gözetme, çıkar sağlama
ya da kafanızdaki yapıya göre oluşturmaya çalıştığınız
örgütlenme anlayışı yatıyor.
Şimdi, Kamu İhale Yasasında gördük. Avrupa
Birliği ilerleme raporlarına bile girdi. Bu kadar
değişikliğin bu kadar sürede yapılmasının nedeni,
şeffaflığı ve rekabeti ortadan kaldırmak. diye Avrupa
Birliğinin ilerleme raporlarında bile yer aldı.
İşte, Mayın Yasasında gördük. Sadece bir kez
uygulanacak bir yasayı önceden oluşturduğunuz bir yapıya
vermek için gündeme getirdiniz.
Uygulamalara bakıyoruz: Eğer bir savcı size
yakın bir cemaati yanlışlarından dolayı sorguluyorsa
ona doğrudan müdahale etmeye kalkıyorsunuz ya da bir hâkim size ters
gelen bir şeyi sorgulamaya kalkıyorsa, hakkınızda bir karar
veriyorsa o hâkimin üzerine hemen müfettişler gönderiliyor, teknik takiple
dinlemeler yapılıyor, özel yaşamına kadar giriliyor. Bu,
sadece yargıda değil, kamunun tüm kurumlarında böyle.
Türkiye Cumhuriyetinde, işte, bir ıslak imza
yaygarası koptu. Bugün birçoğunuzun torununun, bir kısmımızın
çocuklarının bile benim imzamı alıp başka bir
kâğıdın altına bilgisayar ortamında
yapıştırabileceğini hepimiz biliyorken,
belgeleyemediğiniz bu iddiayla aylarca Türkiye kamuoyunu meşgul
ettiniz. Ama Türkiyenin gerçek gündemi olan işsizliğe, yoksulluğa,
açlığa, intiharlara, Anadolu kaplanları diye
tanımladığımız sanayinin çökmesine falan girilmedi.
Şimdi, Sayın Bakanım biraz önce burada
konuşurken Biz özgür, şeffaf, demokratik, sivilleşmiş bir
Türkiye yaratmaya çalışıyoruz. dedi. Yargıyı
baskı altına alarak, diğer kurumları baskı altına
alarak, Türkiyede tek sesliliği hâkim kılmaya çalışarak,
Türkiyede basının eleştirilerine bile tahammül edemeyerek,
geçmişte bu konuda hoşgörüleriyle tanınan Süleyman Demirel gibi,
rahmetli Ecevit gibi, rahmetli Özal gibi insanların bile
yaptıklarından en küçük bir ders çıkarmayarak basını
bile tahakküm altına alıyorsunuz, satın
alamadığınızı tehditle baskı altına
alıyorsunuz.
Şimdi, bir mahkeme kararı veriliyor. Eğer bu
mahkeme kararı işinize geliyorsa yargı bağımsızdır,
işinize gelmiyorsa, örneğin Danıştayın verdiği
bir kararda Sayın Başbakan Ulemanın işine
karışmayın. dedi ya da verdiği başka bir kararda Bu
karar ideolojiktir. dedi. Bunların hepsi çifte standarttır.
Bugün Türkiyede bizim çıkacak her yasa
tasarısının, görüşülen her tasarının altında
bir şey aramamızın temelinde sizin bugüne değin
yaptığınız icraat yatıyor değerli
arkadaşlar.
Şimdi, zamanımız yeterli değil, son bir örnek
vereceğim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Türkiye Cumhuriyeti
yargıç öneriyor. 3 tane isim önerilecek. Girmesini istediğiniz ismi
önceden belirlemişsiniz. 2 tane gerekli standartları
taşımayan yargıç öneriyorsunuz ki, üçüncüsü kesinlikle oradan
atanıp gelecek diye. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu
tezgâhı fark ediyor ve sizin bu yaptığınızın
hukuka karşı bir hile olduğunu söyleyerek geri gönderiyor.
Türkiye Cumhuriyetini küçük düşürüyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından Allah Allah! sesi)
Değerli arkadaşlarım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
SELÇUK AYHAN (Devamla) Şimdi, Allah Allah! tabii de,
bunları mantıklı bir şekilde okuyup
araştırırsanız Allah Allah!
olmadığını hepiniz göreceksiniz.
Şimdi, bu yasanın mantığına
baktığımızda da özü şu değerli
arkadaşlarım: Türkiye Cumhuriyetinde dış güdümlü, sivil
bir faşizmin oluşturulması yolunda bugüne değin atılan
adımlar yetersiz olmuş olacak ki bu tasarıyla yeri ikinci
planda, yetkileri olması gerektiğinin daha önünde bir kanun teklifi
getiriyorsunuz. Örtülü ödenekten yararlanıyor, operasyon yetkisi yok.
Sayın Bakan diyor ki: Sınırlı, yabancı uzman
çalıştıracağız. Arkadaşlar, yüzyıl
sınırlıdır, yüz yıl sınırı var,
yüzyıl, ama belirli değilse onun sınırı, Bakanlar
Kurulunun takdirine bırakılmışsa bu, sınırlı
değildir. Bunu bir Bakanlar Kurulu bilir, konjonktür bilir, bir de biraz
önce arkadaşımın burada bana söylediği gibi herhâlde Allah
bilir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sürem
yetmedi. Hepinize beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Saygılar
sunuyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 383 Sıra Sayılı Kanun
tasarısının 17. Maddesinin 1. fıkrasında yer alan
13/12/1983 tarihli ve ibaresinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI TEVFİK
ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Yapılacak değişiklik ile madde kanuna
uygun hale getirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/704 esas numaralı kanun tasarısının 17 nci
maddesinin birinci fıkrasında geçen listede yer alan ibaresinin
listede sayılan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Kıratlı
Kırıkkale
BAŞKAN İkinci önergenin imza sahibini okutuyorum:
Kerim Özkul
Konya
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeleri okuyun.
Gerekçe:
İbarenin değiştirilerek, dilin kullanımı
açısından uygun ifadeye ulaşılması
amaçlanmıştır.
Gerekçe :
Verilen teklif ile ibarenin netleşmesi
amaçlanmıştır. Teklif edilen ibarenin dil kullanımı
açısından daha uygun olduğu düşünülmüştür.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler reddedilmiştir.
17nci maddeyi, tasarıya ekli (1) ve (2) sayılı
listelerle birlikte oylarınıza sunacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, alınan karar gereğince, sözlü soru
önergeleri ile kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 16 Şubat
2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.09