DÖNEM: 23 CİLT: 60 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
61inci
Birleşim
16 Şubat 2010 Salı
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Antalya
Milletvekili Yusuf Ziya İrbeçin, Antalyada 8 Şubat 2010 tarihinde
meydana gelen sel felaketine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
2.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, 29 Ocak olayları ve Batı
Trakyadaki Türk azınlığın yaşadığı
sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydının, Gümüşhanenin
düşman işgalinden kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, son günlerde yoğun
yağışlardan dolayı, Edirnede, Tunca, Arda ve Meriç
nehirlerinin taşarak çevrede sebep olduğu felaketlere ilişkin
açıklaması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
2.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, tütün
mağdurlarının durumuna ilişkin açıklaması
3.-
Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydının, Gümüşhane
ilinin damızlık ve et yetiştiriciliği tebliğinde yer
almasına ilişkin açıklaması
4.- Devlet
Bakanı Selma Aliye Kavafın, Adana Milletvekili Nevingaye Erbaturun,
Bakanlığına bağlı kurumlardaki çocukların
korunması ve kollanmasıyla ilgili sorumluluklarını
yeterince yerine getirmediklerini ima eden ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Bulgaristan
Dış İlişkiler ve Savunma Komisyonu Başkan Vekili Dimo
Gyaurov ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun
bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1095)
2.- İspanya
Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun davetine icabetle, Madridde
düzenlenecek olan AB Ülkeleri Dışişleri Komisyonu
Başkanları Toplantısına katılmak üzere Eskişehir
Milletvekili ve Dışişleri Komisyonu Başkanı Hasan
Murat Mercanın İspanyaya resmî ziyarette bulunmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1096)
B) Önergeler
1.-
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin (6/1709) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/182)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, (2/22) esas numaralı Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/183)
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/563)
2.- İzmir Milletvekili
Canan Arıtman ve 21 milletvekilinin, kaybolan ve kaçırılan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/564)
3.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 25 milletvekilinin, çocuk kaçırma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/565)
4.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 27 milletvekilinin, kaybolan ve kaçırılan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/566)
5.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, çocuk kaçırma ve
kaybolma olaylarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/567)
6.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
kaçırılan ve kaybolan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/568)
7.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 28 milletvekilinin, kayıp çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/569)
8.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 27 milletvekilinin, sokakta yaşayan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/570)
9.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve
dilendirilen çocuklar sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/571)
10.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 24 milletvekilinin, sokakta yaşayan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/572)
11.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve
çalışan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/573)
12.-
İstanbul Milletvekili Alev Dedegil ve 21 milletvekilinin, cinsel istismara
maruz kalan çocuklar sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/574)
VI.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
(10/90, 190, 210, 235, 312, 433, 438, 466, 474, 496, 531, 539, 558) ve gelen
kâğıtlar listesinde yayımlanan (10/563, 564, 565, 566, 567, 568,
569, 570, 571, 572, 573, 574) esas numaralı Meclis
araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşülmesine;
471 sıra sayılı Kanun Tasarısının İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
AK PARTİ Grubu Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, sulama birliklerinin elektrik
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/674)
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
2.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, muz fiyatlarındaki
artışa ilişkin sözlü soru önergesi (6/678) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, kuraklıktan etkilenen üreticilerin
desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/708) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
4.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Gönende kurulması
planlanan çimento fabrikasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/725) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tarım Kredi Kooperatifine borcu
olan çiftçilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/744) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
6.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Pendik Veteriner
Araştırma Enstitüsündeki ilaç kontrollerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/761) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
7.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Erbaaya geçici fındık
alım merkezi açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/808)
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
8.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, patates üreticiliğine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/809) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
9.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, yabancı bankalardan ipotek
karşılığı zirai kredi kullanılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/830) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
10.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, yeme-içme yerlerinin denetimlerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/839) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
11.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, hayvancılıkta kaba yem
sıkıntısı riskine ilişkin sözlü soru önergesi (6/844)
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
12.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, TMO yönetiminin ödüllendirilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/854) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
13.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, TMOnun fındık
alımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/860) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
14.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, veteriner hekimlerin mali haklarının
iyileştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/878) ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
15.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kuraklıktan etkilenen illere
mazot ve gübre desteğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/901) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
16.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, çiftçilerin sulama suyunda
kullandıkları elektrik borçlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/922) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
17.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kaçak etlere ilişkin sözlü
soru önergesi (6/926) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, keneye karşı
bazı önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/927) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
19.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, fındık politikasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/945) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
20.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, TMOnun fındık alımına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/977)
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
21.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, fındık alım politikasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/978) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
22.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, TMOnun fındık alımındaki
bazı sorunlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/979) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
23.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, TMOnun fındık alım
merkezlerine ve kayıt dışı üretime ilişkin sözlü soru
önergesi (6/980) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
24.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki domates üreticilerinin
mağduriyetine ilişkin sözlü soru önergesi (6/985) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
25.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, kuraklıkla ilgili kararnamenin
uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1033) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
26.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, kuraklık tespit
çalışmalarına ve ödemelere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1042) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
27.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, çiftçilerin kuraklık
zararlarının ödenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1044) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
28.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, biyogüvenlik ve biyoçeşitlilik
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1054) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
29.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, kayıt dışı
gıda üretiminin denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1055) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
30.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, suni bal üretiminin denetimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1056) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
31.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Türk Gıda Kodeksi
hazırlanıp hazırlanmadığına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1057) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
32.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, nişasta bazlı tatlandırıcı
üretimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1058) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
33.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, kefaletinden dolayı icra takibine
uğrayan, kooperatif üyesi çiftçilere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1071) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
34.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, bazı et ürünlerinin ve ithal
gıdaların denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1079) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
35.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, çiftçilerin sulamada kullanılan
elektrik borçlarına ödeme kolaylığı sağlanmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1091) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
36.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepte tarımın
geliştirilmesine yönelik projelere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1094) Cevaplanmadı
37.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, hazır kıyma
satışına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1115) ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
38.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, üreticilerin kredi sorununa
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1124) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
39.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki çiftçi eğitimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1188) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
40.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki sebze ve meyve üretimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1189) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
41.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki soğuk hava
depolarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1191) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
42.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, besi kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1225) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
43.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, tarımsal sulama amaçlı
elektrik abonelerinin borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1334)
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
44.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki çiftçilerin borçlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1404) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
45.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, çiftçilerin tarımsal üretim amaçlı
elektrik borçlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1504) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
46.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki sulama yapamayan çiftçilerin
borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1515) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan
Üyeliklere Seçim
1.- Anayasa;
Adalet; Millî Savunma; İçişleri; Dışişleri; Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Çevre; Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Dilekçe; Plan ve Bütçe;
Kamu İktisadi Teşebbüsleri; Avrupa Birliği Uyum ve Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği komisyonlarına üye seçimi
X.- MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön Görüşmeler
1.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 20 milletvekilinin, çocuk suçluluğu
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/90)
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 34 milletvekilinin, Mevsimlik tarım
işçiliği nedeniyle eğitim alamayan çocukların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/190)
3.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 39 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel
istismarın araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/210)
4.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve
çalışan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/235)
5.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 21 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel
taciz ve istismarın araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/312)
6.- Mardin
Milletvekili Emine Ayna ve 19 milletvekilinin, çocuk işçiliğindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/433)
7.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı ve 19 milletvekilinin, çocuklarını
yetiştirme yurtlarına terk eden ailelerin sorunlarının
araştırılarak ailelerin korunması için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/438)
8.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 24 milletvekilinin, çocuk kaçırma
olaylarının araştırılarak çocukların
korunması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/466)
9.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 28 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/474)
10.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, çocuk kaçırma ve
kaybolan çocuklar sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/496)
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, kimsesiz çocuklar ile
sokakta yaşayan ve çalışan çocukların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/531)
12.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 26 milletvekilinin, çocuk işçiliği
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/539)
13.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ve 29 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/558)
14.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/563)
15.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 21 milletvekilinin, kaybolan ve
kaçırılan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/564)
16.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 25 milletvekilinin, çocuk kaçırma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/565)
17.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 27 milletvekilinin, kaybolan ve kaçırılan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/566)
18.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, çocuk kaçırma ve
kaybolma olaylarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/567)
19.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin,
kaçırılan ve kaybolan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/568)
20.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve 28 milletvekilinin, kayıp çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/569)
21.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 27 milletvekilinin, sokakta
yaşayan çocuklar sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/570)
22.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 milletvekilinin, sokakta yaşayan
ve dilendirilen çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/571)
23.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 24 milletvekilinin, sokakta yaşayan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/572)
24.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve
çalışan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/573)
25.-
İstanbul Milletvekili Alev Dedegil ve 21 milletvekilinin, cinsel istismara
maruz kalan çocuklar sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/574)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Ergenekon soruşturması kapsamındaki
bazı uygulamalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/9288) Ek cevap
2.-
Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanakın, kimlik tespiti
için gönderilen kemiklerin akıbetine ve bazı kayıp kişilere
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/11190)
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, erişimi yasaklanan bir internet
sitesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/11259)
4.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Erzurum Kapalı
Cezaevinde adli ve siyasi tutukluların aynı koğuşa
konulmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/11356)
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ekonomik nedenlerden dolayı
haklarında ceza davası bulunan esnafa ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/11358)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, adli para cezalarına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/11359)
7.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve
şikayetlere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin
cevabı (7/11360)
8.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, Aydınlık dergisine yönelik
işlemlere ve basın özgürlüğüne ilişkin Başbakandan
sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/11456)
9.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Başkanına yönelik komplo iddialarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/11459)
10.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, resmî bir heyetin Abdullah Öcalan ile
görüşme yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/11472)
11.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Deniz Feneri davasına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/11474)
12.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Yargıtayda boşalan üyeliklere
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Erginin cevabı
(7/11573)
13.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, bir mahallenin iskâna
kapatılmasıyla oluşan mağduriyete ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/11690)
14.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, bir doğal gaz çevrim santraline yönelik
iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/11697)
15.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, TPAOnun getirdiği yarı
batık sondaj gemisine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/11698)
16.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Silifkede sel afetinin oluşturduğu
hasara ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı (7/11722)
17.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Dumlupınar ilçesindeki sulama
projelerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/11761)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Hisarcık ilçesindeki sulama
projelerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/11763)
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Domur Barajı ve sulama projesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/11764)
20.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Yargıtayda boş bulunan
üyeliklere ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/11811)
21.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, şubat döneminde
öğretmen ataması yapılmamasına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/11831)
22.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bir yönetmelikle
çeliştiği iddia edilen bir yazıya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/11832)
23.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bir milletvekili
danışmanının konferans vermesine ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/11833)
24.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, bazı illerde belli tarihlerde okula
gitmeyen öğrencilerin tespit edildiği iddiasına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/11835)
25.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, şube müdürü atamalarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/11838)
26.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyedeki işsizliğe,
İşsizlik
oranlarına,
Adanadaki
işsizliğe,
İlişkin
soruları ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı (7/11878), (7/11879), (7/11880)
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Gürbulak Sınır Kapısı
güzergâhındaki çöplerin temizlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/11891)
28.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, TOKİ inşaatlarının
denetimine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/11967)
29.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, TOKİ ihalelerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/11968)
30.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, bir termik santralin
ÇED sürecine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/12064)
31.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir öğrencinin ölümü olayına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavafın cevabı
(7/12069)
32.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, sokakta yaşayan ve çalışan
çocuklara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavafın
cevabı (7/12070)
33.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TÜİKin işsizlik verilerine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/12123)
34.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, kurulumu yapılmasına
rağmen çalıştırılmayan telefonlara ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı
(7/12482)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.03te açılarak sekiz oturum yaptı.
Gümüşhane
Milletvekili Yahya Doğan, Gümüşhanenin düşman işgalinden
kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne,
Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldız, Antalya ilinde son günlerde meydana
gelen sel felaketindeki can ve mal kayıplarına ve alınması
gereken önlemlere,
Edirne
Milletvekili Rasim Çakır, Roman vatandaşların sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak, Kahramanmaraşın düşman
işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümüne,
Antalya
Milletvekili Atila Emek, Antalya ilinde son günlerde meydana gelen sel
felaketindeki can ve mal kayıplarına,
Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak, son günlerde yağan yoğun yağmur
ve açılan baraj kapakları nedeniyle Aydın ili ve bazı
ilçelerinde meydana gelen su baskınlarına ve alınması
gereken tedbirlere,
Edirne
Milletvekili Necdet Budak, Roman vatandaşların sorunlarının
çözümü konusunda yapılan çalışmalara,
Ankara Milletvekili
Tekin Bingöl, vatandaşların, sivil savunma müdürlükleri ve hastaneler
gibi devletin birtakım kurumlarının aczinden ve
ilgisizliğinden kaynaklanan sıkıntılarına,
Eskişehir
Milletvekili H. Tayfun İçli, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda, büyük
bir oy çokluğuyla kabul edilen Türkiyeyle ilgili son karar
taslağını şiddetle kınadığına,
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Kahramanmaraşın, özgürlük
ve bağımsızlık mücadelesinin 90ıncı yıl
dönümüne, ekonomik alandaki başarılarının daha da
artması için Büyükşehir Belediyesine daha çok katkı
yapılması gerektiğine,
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, baraj kapaklarının
açılması nedeniyle İzmir ili ve bazı ilçelerinde son
günlerde meydana gelen su baskınlarına,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Kahramanmaraşın düşman
işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümüne,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Edirne
Milletvekili Rasim Çakır, Edirne Milletvekili Necdet Budakın,
şahsına sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin:
İstihdam
başta olmak üzere tekstil ve konfeksiyon sektöründeki sorunların
(10/559),
Şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinin doğuracağı
sorunların (10/560),
Vanın
sınır ilçelerinde Türk ve İran güvenlik güçlerinin ateşi
sonucu meydana gelen ölüm olaylarının (10/561),
Kadınlara
yönelik cinayet olaylarının (10/562),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, Türkiye-İrlanda dostluk grubu kurulmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporunun (1/704) (S.
Sayısı: 383) görüşmelerine devam olunarak ikinci bölümünün
18inci maddesine kadar kabul edildi.
İçişleri
Bakanı Beşir Atalay, polis eğitimine,
Mersin
Milletvekili İsa Gök, İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın, kendisine hitaben söylediği Tasarının bir
satırını bile anlamamışsınız Sayın
Sözcü. ifadesine,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Mersin ilindeki bir faili meçhul
cinayete,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata, İçişleri Bakanı Beşir Atalayın,
Grubuna
sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
16 Şubat
2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 20.09da son
verildi.
|
Meral AKŞENER |
|
Başkan
Vekili |
|
Gülşen ORHAN Fatih
METİN |
|
Van Bolu |
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
No.: 80
II.- GELEN KÂĞITLAR
15 Şubat 2010 Pazartesi
Rapor
1.- Biyogüvenlik
Kanunu Tasarısı ile Çevre, Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler, Avrupa Birliği Uyum ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonları Raporları (1/789) (S. Sayısı:
473) (Dağıtma tarihi: 15.02.2010) (GÜNDEME)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Atatürk'e hediye edilen Kur'an-ı
Kerimin sergilenmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/12481)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
2.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, kurulumu yapılmasına
rağmen çalıştırılmayan telefonlara ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/12482) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir hakim hakkındaki şikayet
üzerine yapılan işlemlere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11081)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yolsuzluk iddialarına ve
yolsuzlukla mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/11180)
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, personelin özlük haklarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11189)
4.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, terör örgütü başının ve
mensuplarının AİHMye yaptıkları başvurulara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11260)
5.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir kanal projesine ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11579)
No.: 81
16 Şubat 2010 Salı
Tasarı
1.-
Yurtdışı Türkler Başkanlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/805) (Plan ve Bütçe; Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2010)
Teklifler
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; 1111 Sayılı Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/601)
(Milli Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.02.2010)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin; 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununun 4 üncü Maddesinin C Fıkrasına Göre İstihdam Edilen
Geçici Personelin Sürekli Memur ya da İşçi Kadrosuna Geçirilmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/602) (Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04.02.2010)
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin; Türk Ceza Kanununun 109. ve 234. Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/603)
(Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.02.2010)
4.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin; 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/604) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04.02.2010)
5.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın; Kamu Kurum ve Kuruluşlarında
İstihdam Edilen Geçici Personelin Memur veya Sürekli İşçi
Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Pozisyonlarına Geçirilmesi
ile 14.7.1965 Tarihli ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/605)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.02.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, çocuk kaçırma olaylarına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1822)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, 2011 Kış Olimpiyatlarında
Erzurumun tanıtımına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk
Nafız Özak) sözlü soru önergesi (6/1823) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/02/2010)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerdeki kar ambulansı
sayısının artırılmasına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1824)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illerdeki kar ambulansı
sayısının artırılmasına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1825)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Iğdırdaki köylerin içme
sularına ve sel riskine ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1826) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/02/2010)
6.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Diyanet Vakfının işyerlerine
uyguladığı gecikme faizine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Çelik) sözlü soru önergesi (6/1827) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/02/2010)
7.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, İstanbuldaki beş
yıldızlı otellere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1828) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/02/2010)
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Iğdır Üniversitesinin bazı
ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1829) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, İncirlik Üssünden kalkan uçakların
faaliyetlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1830) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurum bağlantılı yollardaki
tünel yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1831) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/02/2010)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Iğdırdaki sağlık
ocağı ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1832) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/02/2010)
12.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Iğdır Üniversitesinin bazı ihtiyaçlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1833)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
bazı illerde sporun desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafız Özak) sözlü soru önergesi (6/1834) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/02/2010)
14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
bazı illerde sporun desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafız Özak) sözlü soru önergesi (6/1835) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/02/2010)
15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
bazı illerde sporun desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafız Özak) sözlü soru önergesi (6/1836) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/02/2010)
16.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, bir yarışma programındaki taahhüde
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1837) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/02/2010)
17.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, Polis Meslek Yüksek Okulu mezunu bir öğrenciye yönelik
yapıldığı iddia edilen işlemlere ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1838) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/02/2010)
18.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, alışveriş merkezlerinin küçük esnafa etkilerine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1839)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
EGOnun öğrenci bandrol ücretine ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1840) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/02/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, bazı kurumların
Sayıştay tarafından denetlenmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12483) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2010)
2.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bir taşocağının çevreye
etkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12484) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
3.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun, Anadolu Ajansına atanan bir kişi hakkındaki
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12485) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
4.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Adana ilinden yapılan ihracatın
azalmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12486) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
5.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bir yargı kararının
uygulanmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12487) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2010)
6.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Cemil Çiçekin oğlunun
atandığı yönetim kurulu üyeliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12488)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
7.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, çocuk gelişimi bölümü ön lisans
öğrencilerine lisans tamamlama hakkı verilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12489)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
8.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, TOKİnin Adıyamandaki arsa
satışlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12490) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
9.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Cemil Çiçekin oğlunun TEKEL yönetim
kurulunda görevlendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12491) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/02/2010)
10.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, kayıp kişilere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/12492)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
11.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, görevden
uzaklaştırma kararlarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12493) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2010)
12.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, TRTnin TEKEL işçilerinin eylemiyle ilgili bir habere yer
vermemesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/12494) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
gazetenin haberlerinin TRTde yayınlanmamasına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/12495) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2010)
14.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, personel
alımına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer
Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/12496)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
15.- Muğla Milletvekili Ali Arslanın, bir
yurt müdürü hakkındaki iddialara ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12497)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
16.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
kadına yönelik şiddetin izlenmesine ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12498)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
17.- Van Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Adıyaman-Kahtada meydana gelen bir olaya ilişkin Devlet
Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12499)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
18.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün,
Oymapınar HESe ve enerji piyasasına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12500)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
19.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın,
Alparslan II Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12501)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
20.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada
düzenlenen Demokratik Açılım konulu konferansa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12502)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
21.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, özel
güvenlik şirketlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12503) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2010)
22.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın,
bir belediye başkanına yapıldığı iddia edilen bir
uygulamaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12504) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/02/2010)
23.- Muğla Milletvekili Ali Arslanın,
Bodrumdaki ecrimisil uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12505) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2010)
24.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekicinin, yurt
dışında varlıkları bulunan Türk
vatandaşlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12506) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/02/2010)
25.- Artvin Milletvekili Metin
Arifağaoğlunun, tabii afete uğrayan belediyelere yardım
yapılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12507) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
26.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, ABnin
yaş sebze ve meyve ihracatındaki denetimlerine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12508) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
27.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
Çukurova Bölgesindeki toprak kullanımına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12509)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
28.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
Adanada üretilen ürünlerin değerlendirilmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12510)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
29.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
Adanada sulanamayan tarım alanlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12511)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
30.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, Gölbaşı ilçesinde başarılı öğrencilere
dağıtılan bir hediyeye ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12512) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/02/2010)
31.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin,
Çekirgedeki çocuk hastanesinin durumuna ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12513)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
32.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin,
TOKİnin yaptığı imar planlarına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek)
yazılı soru önergesi (7/12514) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/02/2010)
33.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Perge
Antik Kentine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12515) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/02/2010)
34.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya
balıkçı barınağı projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/12516)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2010)
35.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, esnaf ve sanatkar sicil hareketlerine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/12517)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
36.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, Poyrazköyde ABD Konsolosluğunun bir aracının
görüldüğü iddiasına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12518) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2010)
37.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, Amasraya kurulması planlanan termik santrale
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12519) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2010)
38.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, personel
alımına ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/12520) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2010)
39.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, personel
alımına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik)
yazılı soru önergesi (7/12521) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2010)
40.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, personel
alımına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak)
yazılı soru önergesi (7/12522) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2010)
Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/563) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.1.2010)
2.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 21 Milletvekilinin, kaybolan ve
kaçırılan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/564) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.2.2010)
3.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 25 Milletvekilinin, çocuk kaçırma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/565) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5.2.2010)
4.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 27 Milletvekilinin, kaybolan ve kaçırılan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/566)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.2010)
5.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin, çocuk kaçırma ve
kaybolma olaylarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/567)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.2.2010)
6.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 Milletvekilinin,
kaçırılan ve kaybolan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/568) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.2.2010)
7.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş ve 28 Milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/569) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.2.2010)
8.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 27 Milletvekilinin, sokakta yaşayan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/570) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.1.2010)
9.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 Milletvekilinin, sokakta yaşayan ve
dilendirilen çocuklar sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/571)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.1.2010)
10.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 24 Milletvekilinin, sokakta yaşayan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/572)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.1.2010)
11.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan ve 23 Milletvekilinin, sokakta yaşayan ve
çalışan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/573) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.1.2010)
12.-
İstanbul Milletvekili Alev Dedegil ve 21 Milletvekilinin, cinsel istismara
maruz kalan çocuklar sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/574)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.2.2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, bir milletvekiline yönelik iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11678)
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, kurban kesimi işinde yolsuzluk
yaptıkları iddia edilen bir şirket ve derneğe ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11684)
3.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Suudi Arabistan Kralının verdiği
hediyelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11687)
4.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, markette ilaç
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11688)
5.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, karbonmonoksit zehirlenmelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/11689)
6.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, enerji piyasası
ve yönetimiyle ilgili bazı konulara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11696)
7.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bazı TKİ yetkililerinin hediye
aldığı iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11699)
8.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, bazı suç duyurularına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11700)
9.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, kaçak olduğu iddia edilen bir cam
işleme tesisine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11701)
10.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin,
yapım izni verilen bir okulun yer seçimine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11702)
11.- İstanbul Milletvekili Onur Öymenin,
Nilüfer Belediye Başkanı hakkında araştırma
başlatıldığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11703)
12.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, bir uygulamaya, Türkiye Belediyeler Birliğine ve
makam aracına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11704)
13.- İzmir Milletvekili Recai Birgünün,
Emniyet Teşkilatı mensuplarına verilen malzeme ve teçhizata
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11705)
14.- Antalya Milletvekili Osman Kaptanın,
Finike Belediyesinin bir ihalesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11706)
15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11707)
16.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, bir
trafik kazası sonrasındaki işlemlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/11708)
17.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homrişin,
Türkçenin korunması ve geliştirilmesi çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11709)
18.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, emlak vergisine esas oluşturacak rayiç bedellerin tespitine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/11713)
19.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun,
emeklilerin ekonomik durumunun iyileştirilmesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11714)
20.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Talim ve Terbiye Kurulu üyelerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11715)
21.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, bir ders
kitabındaki GDOlu ürünlerle ilgili bilgilere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11716)
22.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, sözleşmeli öğretmenlere kadro verilmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11717)
23.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, trafik güvenliğine ve kazalara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/11718)
24.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemürün,
Türk Telekomun gayrimenkullerine ve STKlara bedelsiz verilen arazilere
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11719)
25.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, Türk Telekomun gayrimenkullerine ve STKlara bedelsiz verilen
arazilere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11720)
26.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin,
tren kazalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/11721)
27.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, bazı kanunların uygulanmasına ve
çeşitli hususlara ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/11728)
28.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Alevilere yönelik bazı çalışmalar olup olmadığına
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru
önergesi (7/11729)
16 Şubat 2010 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 61inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu
konuşmalara cevap verebilir, Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz Antalyadaki sel felaketiyle
ilgili olarak söz isteyen Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeçe aittir.
Sayın İrbeç, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Antalya Milletvekili
Yusuf Ziya İrbeçin, Antalyada 8
Şubat 2010 tarihinde meydana gelen sel felaketine ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Antalyada 8 Şubat 2010 tarihinde meydana
gelmiş olan sel felaketi sebebiyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Öncelikle, sel felaketi neticesinde
hayatlarını kaybetmiş olan vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyorum. Sel felaketi sırasında zarar görmüş
olan vatandaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimizi buradan
iletmek istiyorum.
Geçtiğimiz hafta sonunda Antalya milletvekili
arkadaşlarımızla birlikte felakete maruz kalmış
vatandaşlarımızın zararlarını tespit etmek ve
yaralarını sarmak amacıyla bölgede çalışmalar
yaptık. Aynı şekilde, komşu ilimiz Muğla milletvekili
arkadaşlarımız da bölgeleriyle ilgili bu yönde
çalışmalar yaptılar. Burada, ilimizde 8 Şubat Pazartesi
günü meydana gelen bu sel felaketiyle ilgili olarak Meteoroloji Bölge
Müdürlüğümüzün bir gün öncesinde yapmış olduğu
uyarılar üzerine ilimizde bulunan tüm kamu kurum ve kuruluş yetkilileriyle
Vali Sayın Alaattin Yüksel Başkanlığında acil
toplantı düzenlenmiş ve yapılacak çalışmalar İl
Kriz Yönetim Merkezi Koordinatörlüğünce planlanmıştır.
Olay günü etkili yağış ve fırtınayla
birlikte ilimiz batı bölgelerinde yer alan Kaş, Demre, Finike ve
Kumluca ilçelerinin beldeleriyle köylerinde dereler taşmış,
tarım alanları ve seralar zarar görmüş, köy yolları ve
köprülerde kısmi hasarlar meydana gelmiştir. İl merkezine alçak
kesimlerde bulunan yerleşim yerlerindeki bazı konut ve iş
yerlerinde su baskınlarıyla birlikte çatılar uçmuş olup
Elmalı, İbradı ve Manavgat ilçelerine bağlı köylerde
enerji hatlarında direkt yıkılmalar ve elektrik telleri
kopması sonucu kısa süreli elektrik kesintileri
yaşanmıştır.
8 Şubatta saat 18.30 sularında başlayarak saat
20.30 civarında en üst seviyeye ulaşan taşkın felaketinin
birtakım basın ve yayın organlarında Karacaören
Barajının kapaklarının açılmasıyla meydana
geldiği iddia edilmiştir. Oysa taşkının asıl
sebebi 93 kilometre/saat hızına ulaşan lodos ve metrekareye 140
kilograma ulaşan yağışlardır. Zira, lodos etkisiyle
Aksu Çayının denize boşalımı engellendiğinden
Aksu Çayı ve yan kolları olan Küçük Aksu, Kırkgeçit,
Çalış ve Kapız dereleriyle Tekke, Goducak ve Acısu
derelerinden gelen taşkın suları denize tahliye
olamamıştır. İddia edildiğinin aksine, olay günü
Karacaören-1 ve Karacaören-2 barajlarının kapakları kesinlikle
açılmamıştır, bunu Bakanlık kamuoyuna da basın
kanalıyla bildirmiştir. Burada -yine Bakanlığın bilgi
notu olarak elimde- o gün saat 24.00e kadar hangi dönemlerde hangi seviyelerde
su olduğu da vardır. Netice olarak bu not basına da
iletildiği için, kapakların açıldığı yönünde bize
isnat edilen sözlerin geçerliliği ve doğruluğu yoktur. Buradan
bunu özellikle bildirmek istiyorum.
Sel felaketi nedeniyle ilçe ve köylerimizde mahsur kalan 100
civarında vatandaşımızın, arama kurtarma ekipleri ve
mahallî birimlere ait iş makineleri ile kurtarılarak güvenli
bölgelere nakilleri sağlanmış olup Antalya-Alanya kara yolunun
Aksu-Gebiz mevkisinde sel suları arasında bir adacıkta mahsur
kalan ve içerisinde çocukların da bulunduğu 17
vatandaşımız saat 00.50den itibaren Antalya Sahil Güvenlik Grup
Komutanlığına ait helikopterlerle ve ayrıca bu bölgede
50ye yakın vatandaşımız, arama-kurtarma ekipleri tarafından
yapılan operasyonlarla kurtarılmış ve TİGEM
misafirhanesine yerleştirilmiştir.
Yine, selden zarar gören vatandaşlarımızın
hasar tespitleri il Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ekipleriyle, ilçe
kaymakamlıkları ve il Tarım İl Müdürlüğü hasar tespit
komisyonları tarafından hasar tespit çalışmaları
süratle devam etmekte; bunun yanında, tarım alanları ve seralar
ile yerleşim yerlerindeki çiftçiler, vatandaşlar ve zirai meslek
kuruluşlarıyla mahallinde yapılan görüşmelerde banka kredi
borçlarının ertelenmesi hususunda ortak karara
varılmış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İrbeç, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
mahallî hasar çalışmalarının ve kesin
zararların ortaya çıkmasını müteakip, Antalya ili genel
hayatı etkinlik kararı alınabilmesi için gerekli teklif
dosyası Başbakanlık Acil Durum Yönetimi
Başkanlığına sunulmuş Valilik tarafından ve
geçtiğimiz cuma akşamı itibarıyla da bu yönde bir karar
alınmış ve ayrıca Antalyaya bu amaçla, 275 bin TL ödenek,
ilçe kaymakamlıkları tarafından selde zarar gören ve mağdur
ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza dağıtılması
çalışmaları amacıyla gönderilmiştir ve şu anda bu
dağıtım yapılmaya başlanmıştır.
Yine, bundan sonraki zararların telafisiyle ilgili olarak da
Hükûmetimiz gerekli çalışmaları yapacak ve bunu en iyi
şekilde tamamlayacaktır.
Yine, ölenlere Allahtan rahmet diliyorum ve zarar görenlere de
geçmiş olsun dileklerimi bildiriyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Uslu, buyurun efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Edirne Milletvekili Cemaleddin
Uslunun, son günlerde yoğun yağışlardan dolayı,
Edirnede, Tunca, Arda ve Meriç nehirlerinin taşarak çevrede sebep
olduğu felaketlere ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Birkaç gündür yağan yağışlardan dolayı,
Edirnede, Tunca, Arda ve Meriç nehirleri taşarak çevrede felaketlere
sebep oldu. Özellikle Değirmenyeni köyü sular altında kaldı.
Merkez Karaağaç Mahallesi ve Bosna köyü de, her yıl olduğu gibi
sel felaketine maruz kaldı. Binlerce dönüm ekili arazi zarar gördü.
Vatandaş mağdur ve çaresiz. Son yıllarda, Edirne, nehir
taşkınlarıyla anılır oldu. Sel felaketleri Edirnenin
kaderi olmaya devam edecek. Edirne merkeze bağlı Suakacağı,
Hatipköy, Yolüstü, Avarız, Üyüklütatar, Doyran, Elçili köyleri
taşkından etkilendi. Nehir yataklarının temizlenmesi
şart. Diğer taraftan, yapımı devam eden Hamzadere ve Çakmak
barajlarının bir an önce bitirilmesi ve Sukakacağı
Barajının da projelendirilip yapılması gerekmektedir.
Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Uslu.
Gündem dışı konuşmaya Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
1.- Antalya Milletvekili
Yusuf Ziya İrbeçin, Antalyada 8
Şubat 2010 tarihinde meydana gelen sel felaketine ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (Devam)
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
1.- Edirne Milletvekili Cemaleddin
Uslunun, son günlerde yoğun yağışlardan dolayı,
Edirnede, Tunca, Arda ve Meriç nehirlerinin taşarak çevrede sebep
olduğu felaketlere ilişkin açıklaması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (Devam)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, 8 Şubat tarihinde Antalyada
yaşanan yoğun yağış ve fırtına sonucu
maalesef 4 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Sözlerimin başında, hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Antalya
Bölge Müdürlüğünün 5 Şubat tarihli Meteorolojik Uyarı Raporu
doğrultusunda 7 Şubat 2010 günü saat 13.00te Antalya Valisi
Başkanlığında kamu kurum ve kuruluşlarının
temsilcileriyle bir değerlendirme toplantısı
yapılmıştır. Toplantıda, meteoroloji raporlarına
göre 7 Şubat tarihinde başlayacak ve 8 Şubat akşam
saatlerine kadar sürmesi beklenen kötü hava şartlarına
karşı tedbirler ele alınmış,
değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, 8 Şubat tarihinde Antalya ili
merkez ve ilçelerinde resmî ve özel örgün ve yaygın eğitim
kurumlarında eğitim-öğretime bir gün ara verilmiştir.
Yine, Antalya ili genelinde tüm kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışan engelli personel, söz konusu hava şartları
nedeniyle 8 Şubat 2010 tarihinde kurumlarınca bir gün idari izinli
sayılmışlardır. Antalya Valiliği İl Kriz
Merkezinin 7 Şubat 2010 tarihinde saat 17.00den itibaren de
açılmasına karar verilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalyada
ve ilçelerinde 8 Şubat 2010 Pazartesi günü sabah saatlerinden itibaren
ortalama metrekareye
Kaş, Demre ve Finike ilçelerinde bazı köy yolu
köprülerinin ayaklarında çökmeler, okul bahçelerinde ve giriş
katlarında su baskınları ile istinat duvarlarında
yıkılmalar meydana gelmiş Akseki, İbradı, Elmalı
ve Korkuteli ilçelerinde de ulaşımda aksamalar yaşanmıştır.
Yapılan hasar tespitlerine göre toplam 42 köyde 1.719
çiftçiye ait 5.984 dekar sera ve meyve bahçesi, 28.470 dekar tarla ürünü olmak
üzere yaklaşık 35 bin dekar tarla alanı, tarım alanı
zarar görmüş, 95 adet arı kovanı ve 5 adet de küçükbaş
hayvan telef olmuştur.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün uyarıları
doğrultusunda Valilikçe önceden alınan tedbirler süratle uygulamaya
konulmuş, İl Kriz Merkezi, Başbakanlık Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı ile koordinasyon hâlinde yirmi dört
saat esasına göre çalışmalarını sürdürmüştür.
Antalya ili ve ilçelerinde arama kurtarma ekipleri ve Antalya
Sahil Güvenlik Komutanlığı helikopterleriyle mahsur kalan 180
vatandaşımız kurtarılmıştır. Evleri su
baskınına uğrayan ailelere Valilikçe kamuya ait sosyal
tesislerde geçici barınma imkânı sağlanmıştır.
Bütün bu çalışmalar maalesef 4
vatandaşımızın hayatını kurtarmaya
yetmemiştir. Malumlarınız olduğu üzere hayatını
kaybeden vatandaşlarımızdan biri Demre ilçesinde deniz kıyısında
akıntıyla gelen ağaç ve tahtaları toplarken dalgalara
kapılmış, bir diğeri enerji hattı
çalışması yaparken yıldırım düşmesi sonucu
hayatını kaybetmiştir. Diğer 2
vatandaşımızdan 1i ise Antalya-Alanya kara yolunun Serik-Gebiz
mevkisinde sel sularına kapılan aracının içinde, 2ncisi
ise yine aynı mevkide sel sularına kapılan araçtan çıkarak
sel sularında boğulmuş ve hayatını maalesef
kaybetmiştir.
İl özel idaresi ve Devlet Su İşleri 3üncü Bölge
Müdürlüğü ekiplerimiz akarsu taşkınlarına karşı
önlemlerini almış ve çalışmalarını
aralıksız sürdürmüştür. Kamuya ait iş makineleri ve teknik
ekiplerin yoğun çalışmaları sonucu şiddetli
fırtına ve aşırı yağışların yol
açtığı altyapı hasarları, enerji hatlarındaki
arızalar ve ulaşımdaki aksamalar süratle giderilerek genel
hayatı etkileyici olumsuzluklar ortadan kaldırılmıştır.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığınca, yaşanan afete ilişkin olarak
Genel hayata etkililik kararı alınmıştır. Bu karar
doğrultusunda Tarım Bakanlığı ile Maliye
Bakanlığımız gerekli çalışmaları
başlatmışlardır. Afetten etkilenen vatandaşlara
yardım ve afetin etkilerinin giderilmesi amacıyla, Antalya
Valiliğine, 12 Şubat 2010 tarihinde Başbakanlık Acil
Yardım Ödeneğinden 275 bin lira, yine 15 Şubat 2010 tarihinde
de Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Genel Müdürlüğünden 275 bin TL olmak üzere toplam 550 bin TL
gönderilmiştir. Kızılay Genel Başkanlığınca
da mağdur olan vatandaşlarımıza yeteri kadar battaniye,
gıda paketi ve aile mutfak setinden oluşan yardım malzemesi
dağıtılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine son
günlerde Trakyada meydana gelen yoğun yağışlar ve
karların erimesi sonucunda Meriç, Arda, Tunca ve Ergene nehirlerinde su
debileri yükselmiş ve 15 Şubat 2010 saat 17.00 civarında
Bulgaristanın baraj kapaklarını açması sonucunda bugün
itibarıyla nehirlerimizin su debilerinde aşırı yükselmeler
devam etmekte ve bunun sonucunda da su taşkınına maruz kalan
alanlar artmaktadır.
Yine bu tarih itibarıyla Edirne İl Tarım
Müdürlüğünce yapılan tahminî tespitler sonucunda merkez ilçede 12.400
dekar civarında ekili alan, Uzunköprü ilçesinde 2 bin dekar civarında
ekili alan ve Meriç ilçesinde 1.260 dekar civarında ekili alanın
etkilendiği tespit edilmiştir. Ekili alanlar dışında
kalan yerler ise 2009 yılında çeltik ekimi yapılmış ve
hâlihazırda boş alanlardır. Yine merkez ilçeye bağlı
Bosna köyünde otuz iki hayvan işletmesi mevcut olup alınan tedbirler
sayesinde bu işletmelerde herhangi bir hayvan zayiatı
olmamıştır. İlimizin, Edirnenin uzun yıllar
yağış ortalaması
Bu sene 1 Ocak tarihi itibarıyla sel ve su
baskınlarıyla ilgili afetlerin sigorta kapsamına
alınması sebebiyle 1 Ocak 2010 tarihi itibarıyla sel felaketleri
ve su baskınları da yüzde 50 devlet destekli sigorta kapsamına
alınmıştır. Bunun dışında da özellikle
tarım ve hayvancılıkla ilgili hasar gören vatandaşlarımıza
mevcut meri mevzuat çerçevesinde gerekli yardımlar yapılacaktır.
Allahtan bir daha bu tür sel felaketinde
vatandaşlarımızın hayatını kaybetmemesini
diliyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Biz de ölenlere Allahtan rahmet, felakete uğrayanlara da
geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Gündem dışı ikinci söz, 29 Ocak olayları ve
Batı Trakya Türklerinin yaşadığı sorunlar
hakkında söz isteyen Edirne Milletvekili Cemaleddin Usluya aittir.
Sayın Uslu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Edirne Milletvekili Cemaleddin
Uslunun, 29 Ocak olayları ve Batı Trakyadaki Türk
azınlığın yaşadığı sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 29 Ocak olayları ile Batı Trakyada
yaşayan Türk azınlığın yaşadığı
sorunları dile getirmek için gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce sizleri ve
Batı Trakyada Gümülcine ve İskeçeyle diğer yerlerde
yaşayan şu an bizleri seyreden Türk kardeşlerimizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta Grup
Başkan Vekilimiz Oktay Vural ve Tekirdağ Milletvekilimiz Kemalettin
Nalcı ile birlikte Yunanistanın İskeçe ve Gümülcine illerine
giderek orada yaşayan soydaşlarımızla beraber olduk,
onların sorunlarını dinledik, onların selamlarını
size getirdik.
Batı Trakya üzerinde 350 bin nüfusun
yaşadığı
Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının
yaşadığı başlıca sorunları ana
hatlarıyla sıralamak gerekirse:
1- Türk kimliğinin reddi: Yunanistan,
azınlığın Türk kimliğini inkâr etme politikasında
ısrar etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı
olmasına rağmen yerel mahkemeler bu karara uymayarak Türk
derneklerini yasaklamakta ve adında Türk ibaresi bulunan dernek
isimlerinin tescilini reddetmektedir.
2- Eğitim sorunları: Müslüman Türk
azınlığın eğitimi uluslararası ve ikili
anlaşmalarla garanti altına alınmış olmasına
karşın uygulamada ayrımcı politikalar uygulanmaktadır.
Eğitim alanında, Müslüman Türk azınlık kendi eğitim
kurumlarını oluşturma, idare etme ve kontrol etme
haklarından mahrum bırakılmaktadır. Ayrıca güncel
Türkçe ders kitaplarının bulunmaması, Türkçe derslerinin azaltılması,
bina, araç, gereç yetersizliği ve ders anlatacak öğretmenlerin
azlığı gibi birçok sorunla
karşılaşılmaktadır.
2006 yılında çıkarılan Zorunlu Anaokulu
Eğitimi Yasası ile Türk azınlığın
yaşadığı köylere çift dilde eğitim veren anaokulu
açmak yerine, sadece Yunan dilinde eğitim veren anaokulları
açılmaktadır. Rodop ilinde, nüfusun yüzde 45ini oluşturan
Yunanlılar için 24 ortaokul ve lise bulunurken, nüfusun yüzde 55ini
oluşturan Türk azınlığı için yalnızca bir
azınlık ortaokul ve lisesi bulunmaktadır.
Tüm bu olumsuz uygulamaların sonucu, bölgedeki Türk
azınlığın okuma-yazma oranı yüzde 90ların
altında kalmış ve bölgede yaşayanların eğitim
seviyeleri düşük bırakılmıştır.
3- Din ve inanç hürriyetine yapılan baskılar: Müslüman
Türk azınlığı tarafından seçilen müftüler göz
ardı edilerek başka kişiler müftü olarak atanmaktadır.
4- Vakıflar: Azınlık vakıfları Yunan yönetiminin
tayin ettiği kişiler tarafından yönetilmektedir. Bazı
vakıflar kamulaştırılarak yok edilmektedir.
5- Vatandaşlıktan çıkarılma uygulamaları:
Yunanistan Anayasasının 4üncü maddesine göre Her Yunan
vatandaşı yurt dışına gitme ve yurda dönme özgürlüğüne
sahiptir şeklindeki düzenlemeye rağmen, 1955 ve 1998
yılları arasında yaklaşık 60 bin Batı Trakya
Türkü, Vatandaşlık Yasasının 19uncu maddesi gereği
hiçbir tebligat yapılmadan keyfî olarak vatandaşlıktan
çıkarılmıştır. 19uncu maddede Geri dönme niyeti
olmaksızın ülkeden ayrılmış olmak ifadesi yer
almasına rağmen, bu haksız uygulamaya maruz kalan binlerce
Batı Trakya Türkü vatandaşlıktan
çıkarıldığını sınır
kapılarında öğrenmiş ve Yunanistana
alınmamışlardır.
Bugün Yunanistanda büyük çoğunluğu Batı Trakyada
bulunan yaklaşık 150 bin civarında Müslüman Türk
azınlığı yaşamaktadır. Türk
azınlığın statüsünü belirleyen Lozan
Anlaşmasının hâlen yürürlükte olmasına mukabil uygulanan
baskıcı politikalar sonucu birçok hakların ellerinden
alınması manidardır.
Bunca hak ihlallerinden sonra bir de Yunanistan yüksek mahkemesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uslu, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
Buyurun efendim.
CEMALEDDİN USLU (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Batı Trakyada Türk yoktur. gerekçesiyle Türklere ait tüm
derneklerin kapatılması kararı verilmesiyle, Batı Trakya
Müslüman Türk azınlığı tarafından, millî kimliklerinin
inkârı anlamına gelen bu hassas durum üzerine, 29 Ocak 1988 tarihinde
bir direniş meydana gelmiştir. 29 Ocak olayları, Batı
Trakyadaki Müslüman Türk azınlığa yönelik, uzun yıllar
sürdürülen baskı ve haksızlıklar sonucu kullanılamaz hâle
gelen insan hakları ihlallerinin bir sonucu olarak meydana gelmiştir.
Batı Trakya Türk azınlığının
uğradığı haksızlıkların son bulması,
yaşadıkları sorunların ikili ve uluslararası
anlaşmalara uygun olarak çözülmesi için gayret edilmeli, Batı Trakya
Türk azınlığına destek olunmalı, sahip
çıkılmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu konuda
üzerine düşen görevi yapmalıdır.
Diğer taraftan, Türkiye ve Yunanistan arasında
gelişen dostluk, iyi komşuluk, yakınlaşma ve iş
birliği anlayışının Yunanistan yetkilileri
tarafından Batı Trakya Türk azınlığına olumlu
olarak yansıtılmasını görmek bizler için mutluluk
kaynağı olacaktır.
Sözlerimin sonunda sizleri bir kez daha saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Gündem dışı üçüncü söz, Gümüşhanenin
düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydına aittir.
Sayın Aydın, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Gümüşhane Milletvekili
Kemalettin Aydının, Gümüşhanenin düşman işgalinden
kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ismini duruluğun ve
ışıltının sembolü olan gümüşten alan, tarih
boyunca da kahramanlığın, mertliğin ve çalışkanlığın
sayısız örneklerine sahne olan şirin Gümüşhanemizin
düşman işgalinden kurtuluşunun 92nci yıldönümü nedeniyle
söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarımız, sadece
Gümüşhanenin değil tüm vatan topraklarının
kurtuluşunda, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, bizlere emanet ettikleri bu
toprakları onlara layık bir şekilde, gelişmiş ülkeler
düzeyinin üzerine çıkarma adına çalışma sözü vererek
ilimizin düşmandan kurtuluşundan sonra sosyoekonomik ve kültürel
gelişmişliği ile nasıl bir kurtuluş süreci
yaşadığını, nasıl gelişmiş ülkeler
düzeyindeki iller seviyesine taşınmaya
çalışıldığını, özellikle de son
yıllardaki büyük ivmeyi sizlerle paylaşma adına söz aldım.
Değerli milletvekilleri, özellikle son 2009 üniversite
imtihanı sınavında ülkemizdeki öğrencilerin üniversiteyi
kazanma sıralamasında ilimizin Türkiye 24üncüsü olduğunu,
Türkiye ortalamasında en üstteki il üniversiteye yüzde 63 oranında
öğrenci yerleştirirken Gümüşhanenin üniversite imtihanına
giren öğrencilerinin yüzde 58inin üniversiteyi kazanmış
olduğunu ve bununla da Ankaranın doğusundaki bütün illerin en
önünde olduğunu sizlerle paylaşmak sorumluluğu hissettim.
Ayrıca, okullaşma oranında kız
çocuklarında yüzde 100e yakın oranda okullaşmayı
sağladığını, kız çocuklarında Türkiye
birincisi olduğunu, erkek çocuklarında da Türkiye ikincisi
olduğunu, yine kurtuluşun en önemli öğelerinden biri olan
sağlık ve sportif altyapılarının tamamlanması
konusunda da ve pilot bölge olarak uygulanan aile hekimliğinde de yüksek
başarı gösterdiğini, ilimizin hem merkez hastanesinde hem de
Kelkit Devlet Hastanesinde bütün uzmanlık alanlarının
bulunduğunu, sağlık açısından bir eksiği
olmadığını, sportif anlamda da futbol, kayak, atletizm ve
atıcılıkta Türkiye dereceleri elde ettiğini, yine ilimizin
4.500 nüfusu olan ve 800 metrelik caddesinde 35 kıraathanesi, kahvehanesi
bulanan bir ilçesinin voleybol takımının bugün Türkiye Birinci
Voleybol Ligine çıkmak üzere play-off maçları oynamaya hak
kazandığını sizlerle paylaşarak Gümüşhane gibi
şirin bir ilimizin Türkiye gündeminde nasıl rol
aldığını söylemek istiyorum.
Ayrıca, sürekli konuşulan ve son kurulan üniversitelere
biraz da bizim alınganlığımıza neden olabilecek tarzda
hoş olmayan cümlelerle saldıran veya bu konuyu eleştiren
arkadaşlara yirmi ay önce kurulan Gümüşhane Üniversitesi
hakkında bilgi vermek istiyorum:
Öyle bir mekân, bir dekan ile üniversite olmayan ilimizin
Gümüşhane Üniversitesinin yirmi ay önce kurulduğundan bugüne 4.200ü
aşan öğrenciye sahip olduğunu, 229 öğretim üyesi
olduğunu, bu 229 öğretim üyesinin 142sinin profesör, doçent,
yardımcı doçent ve öğretim üyesi olduğunu bu yüce Mecliste
bu üniversitenin kuruluşuna oy kullanan tüm
arkadaşlarımızın bilmesinde fayda görüyorum.
Yine, üniversitemizin idari personelinin de 120yi
aştığını, kurulduğundan bugüne 50 trilyonluk bir
bütçeyle ilimize hem sosyokültürel hem eğitim hem de ekonomik açıdan
katkı sağlandığını sizlerle paylaşmak
istiyoruz.
Üniversitemizin dışında ilimizin
kalkınmasında tarım, turizm ve yer altı zenginliklerinin
ülke ekonomisine kazandırılması önemli bir unsur. Özellikle
tarım anlamında, tarım kenti olan ilimizde son bir yıl
içinde 2009un 27 Ekiminde yayımlanan kararnameyle fındık
alanlarının tespitine dair kararda değişiklik
yapılmasına ilişkin kararnamede Gümüşhane ilinin Kürtün
ilçesinin fındık kararnamesine alınmış olması,
yine 16 Ocak 2010 tarihinde yayımlanan organik tarım destekleme
kararnamesinden yararlanıyor olması, 22 Ocak 2010 tarihinde Doğu
Anadolu Projesi çerçevesinde etçi ve kombine ırklarla kurulacak
damızlık sığır
işletmeci-yatırımcılarının ortalama yüzde 40
oranında hibeyle desteklenmesiyle tarımda da büyük bir ivmeyle
kalkınacağını, gelişeceğini müjdeleyebiliriz.
Turizm anlamında da iki buçuk yıldır sürdürülen ve
Sayın Bakanımız Faruk Nafız Özakın
başkanlık ettiği, Sayın Turizm Bakanımız
Ertuğrul Günayın başkanlık edeceği 27 Şubatta da
bütün doğu Karadeniz illerinin turizm master planı
çalışmasının yürütüleceğini, dolayısıyla da
hem bakanlarımıza hem Tarım Bakanımız Sayın Mehdi
Ekere hem Hükûmetimize hem de Sayın Başbakanımıza ilimizin
ikinci kurtuluş hamlelerinde göstermiş oldukları hassasiyetten
dolayı da kendilerine şükran sunmak, Gümüşhane
halkının en önemli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Aydın,
konuşmanızı tamamlayınız.
KEMALETTİN AYDIN (Devamla) Sayın Başkanım, teşekkür
ederim.
Gümüşhane halkı adına
şükranlarımızı sunmak istiyoruz.
Cümlelerimi tamamlamadan önce Ağustos ayı 2009
yılında Torul Barajında kaybettiğimiz değerli
kardeşimiz Fahri Aydına, bir hafta önce de Torul Barajına
trafik kazası sonucu uçarak kaybettiğimiz Cevat Aydın ve Zeki
Yiğite, bu yiğitlere Allahtan rahmet, ailelerine sabır
diliyor, geri kalanlarının da bizim emanetimiz olduğunu sizlerle
paylaşmak istiyorum ve bu kurtarma çalışmalarında
Başbakanlığımızın Acil Afet
Başkanlığı ve bütün bakanlarımızın,
ayrıca Deniz Kuvvetleri Komutanlığı su altı kurtarma
ekibinin yoğun çabalarından dolayı da kendilerine teşekkür
etmek istiyoruz.
Tabii, ilimizde sayılacak onlarca hadise söz konusudur.
Kentsel dönüşüm projelerinden barajlara, demir yolları
çalışmalarının yanında 12nci ve 14üncü dönem
Milletvekilimiz olan şair-yazar Nurettin Özdemirin dizeleri ve bizi
büyüklerimizin büyütürken kulağımıza söylediği cümleleri
arkadan gelecek nesle söyleyerek bitirmek istiyorum: Vatan, hudut
boylarında dalgalanan güzel bayrağımızda hare haredir.
Vatan, küçük ellerinin avuçladığı sade bir toprak değil
çocuğum, toprakla büyüyen bir kutsal düşüncedir. diyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
Saygıdeğer milletvekilleri gündeme geçiyoruz.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker gündemin
sözlü sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 2, 4, 5, 7, 9, 12, 13,
17, 18, 19, 21, 22, 24, 37, 40, 41, 42, 44, 48, 49, 50, 51, 52, 71, 79, 80, 85,
86, 87, 88, 89, 96, 102, 108, 110, 121, 127, 160, 161, 163, 179, 244, 286, 358
ve 366ncı sıradaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi okutup bilgilerinize
sunacağım.
Buyurun:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Bulgaristan Dış
İlişkiler ve Savunma Komisyonu Başkan Vekili Dimo Gyaurov ve beraberindeki
heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1095)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Bulgaristan Dış İlişkiler ve Savunma Komisyonu
Başkanvekili Sayın Dimo Gyaurov ve beraberindeki parlamento heyetinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
konuğu olarak 15-18 Şubat 2010 tarihleri arasında ülkemize resmi
ziyarette bulunması Başkanlık Divanının 16 Kasım
2009 tarih ve 56 sayılı birleşiminde kabul edilmiştir.
Sözkonusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanunun 7. Maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere
vardır, okutuyorum:
B)
Önergeler
1.- Eskişehir Milletvekili
Beytullah Asilin (6/1709) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/182)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular Kısmının 541
sırasında yer alan (6/1709) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Beytullah
Asil
Eskişehir
BAŞKAN Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
on iki önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/563)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu ve son
yıllarda giderek artan kayıp çocuk vakalarının neden ve
sonuçlarıyla birlikte araştırılıp alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98,
İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) M. Nuri Yaman (Muş)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Emine Ayna (Mardin)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) Bengi Yıldız (Batman)
8) Fatma Kurtulan (Van)
9) Hasip Kaplan (Şırnak)
10) Hamit Geylani (Hakkâri)
11) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Son yıllarda kayıp çocuk vakasının giderek
artış göstermesi her aileyi tedirgin eden bu sorunu ülkemizin
karşı karşıya bulunduğu önemli ve çözümü acil bir konu
hâline getirmiştir.
İşsizlik ve yoksulluk gibi sosyo-ekonomik
sorunların yanı sıra aile içi şiddet, kötü muamele, sokakta
çalışmak zorunda kalma gibi olgular, çocuk kayıplarını
arttıran faktörler olarak karşımızda durmaktadır.
Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığı 2008 yılında "Kayıp Çocuklar
Raporu" hazırlatmıştır. Bu raporda Türkiye genelinde
il il kaybolan çocukların sayıları verilmekte, çocukların
korunmasına ilişkin uluslararası ve ulusal hükümler
açıklanmakta, kaybolma nedenleri tartışılmakta ve
alınabilecek önlemler belirtilmektedir. Başbakanlık İnsan
Hakları Başkanlığının bu
çalışmasına rağmen hükûmetin belirtilen önlemleri geçen iki
yıl süresi zarfında almadığını devam eden çocuk
kayıplarından anlamaktayız.
Ülkemizde yıllardan beri süregelen kayıp olaylarına
her geçen gün bir yenisi eklenmektedir. Geçtiğimiz Mayıs ayında
Muş'un Bulanık ilçesinde 11 yaşındaki Nurullah
Daşkın, Eylül ayında Diyarbakır'da 8 yaşındaki
Leyla Baykuş, aynı ay içerisinde Kayseri'nin Talas ilçesinde 11
yaşındaki Türkan Ay, 8 yaşındaki Ahmet Tekin ve 7
yaşındaki Dilruba Tekin kaybolmuşlar ve bu tarihe kadar hâlâ
bulunamamışlardır.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Sayın Cemil Çiçek'in açıklamaları neticesinde 27 Mayıs 2009
tarihi itibarıyla Türkiye'de kayıp çocuk sayısı 1.592'dir.
Çocuk kayıplarında ilk sırayı İstanbul
almaktadır. İstanbul'da 259 çocuk kayıpken, İzmir 194
çocukla en fazla kayıp çocuğun bulunduğu ikinci ildir. Ankara'da
95, Mersin'de 63, Diyarbakır'da 55, Şanlıurfa'da 50 kayıp
çocuk bulunduğu anlaşılmaktadır. Verilerin de ortaya
koyduğu üzere kayıp çocuk vakalarının büyük bir
kısmı büyükşehirlerde ve göç alan illerde
yaşanmaktadır.
Kaybolan çocukların uzun süre bulunamaması hem toplumsal
travmalara yol açmakta hem de ailelerin korku içinde yaşamalarına
sebep olmaktadır. Geleceğimizin teminatı olan
çocuklarımızın kaybolması neticesinde aileler,
çocuklarının mafya ve dilencilik sektörünün eline düşerek
öldürülmeleri ve kötü emellerine alet edilmeleri korkusundan dolayı manevi
olarak derin tahribatlara uğramaktadırlar.
Kayıp çocukların bulunması konusunda en büyük
iş hükûmete düşmektedir. Fakat ne yazık ki kayıp
çocukların aylardır bulunamaması da bizlere açık bir
şekilde göstermektedir ki hükûmetin çalışmaları yetersiz
kalmaktadır. Hükûmet bu olaylara yeterli duyarlılığı
göstermemektedir.
Kayıp çocuklar sorununun iki boyutu olduğu gerçeği
göz ardı edilmemelidir. Bunlardan biri mafya ve çetelerce farklı
amaçlar için kaçırılan çocuklardır. Bunun önlenmesi için kolluk
güçlerine ve hükümete büyük görevler düşmektedir. Diğer önemli boyut
ise, sosyoekonomik nedenlerden dolayı evden kaçan çocuklardır. Bu
nedenin ortadan kaldırılması için hükûmete çok daha büyük görevler
düşmekte, yoksulluk sınırı altında yaşayan
milyonlarca aileyi, insanca bir yaşam standartlarına kavuşturma
zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu kayıplar başta çocuklarımız olmak üzere
aileler ve toplum için de büyük bir tehlike arz etmektedir. Çocuklara yönelik
bu tehlikenin çözümlenmesi için en büyük görev Meclise ve hükûmete
düşmektedir. Acilen Meclis çatısı altında bir komisyon
kurularak kayıp çocuklar sorunu tüm boyutları ile ele
alınmalı tüm yurttaşlarımız için potansiyel risk olan
bu sorunun ortadan kalkması için doğru çözümler bir an önce üretilip
uygulamaya geçirilmelidir.
2.- İzmir Milletvekili Canan
Arıtman ve 21 milletvekilinin, kaybolan ve kaçırılan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/564)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son yıllarda tüm dünyada az gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerde çocuk kaçırma ve çocuk kaybolması
olaylarında ciddi artışlar görülmektedir. Ülkemizde de sadece
Emniyet Genel Müdürlüğünün verilerinden bile anlaşılacağı
şekilde çocuk kaçırma ve kaybolma olaylarının çok
arttığı görülmektedir. Konunun diğer bir vahim boyutu ise
kaybolan ve kaçırılan çocukların çoğunluğunun bulunamamış
olmasıdır. Bu durum toplumda derin bir tedirginliğe,
güvensizliğe neden olmaktadır. Toplum neredeyse her hafta birkaç
çocuğun daha kaybolması haberleriyle sarsılmakta ve her olayda
kaybolan ve bulunamayan çocukların sayısındaki
artışı da izleyerek derin bir üzüntü ve çaresizlik duygularına
kapılmaktadır. Her akşam televizyonlardan odalarımıza
yansıyan kayıp çocukların gözyaşları ve çaresizlik
içerisindeki ailelerin derin ıstırapları hepimizi çok
üzdüğü gibi Milletvekilleri olarak bu konuda da toplumumuza
karşı görevli olduğumuzu hatırlatmaktadır.
Bugüne değin ülkemizde bu konuda yeterli bir veri
çalışması bile yapılmamıştır.
Çocukların kaybolma nedenleri, bulunma oranları, bulunma süreleri
gibi konularda gerekli bilgilere sahip değiliz. Kaybolan çocukların
ailelerinin sosyo-ekonomik durumları, eğitim düzeyleri, aile
yapıları gibi konular da
araştırılmamıştır. Sadece Başbakanlık
İnsan Hakları Kurulu'nun 2009 raporunda kayıp çocukların
ailelerinde "erken yaş evliliği" olgusunun yüksek
olduğu tespiti vardır. Kayıp ve kaçırılan çocuklar
olgusunda mutlaka veri tabanları oluşturulmalıdır. Bu araştırmalar
çocukların kaybolma, kaçma ve kaçırılma nedenlerini büyük ölçüde
ortaya koyacaktır.
Ülkemizde ne yazık ki çocuk ihmal ve istismarı her
konuda giderek artmaktadır. Çocuklarını koruyamayan bir toplum
olduk! Bu kabul edilemez bir durumdur. Çocuklarımız ülkemizin
geleceğidir. Yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik, göç, ailenin
giderek güçsüzleştirilmesi gibi olgular çocukların kaybolması,
kaçma ve kaçırılma olaylarının artmasına neden olmaktadır.
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde özellikle yoksul,
eğitimsiz ailelerin çocukları büyük tehdit altındadır. Tüm
dünyada olduğu gibi ülkemizde de çocukların organ ticareti, insan
ticareti, cinsel sömürü ve fuhuş sektöründe, dilencilik ve
hırsızlık gibi amaçlar doğrultusunda kullanılması
çocuk kaçırma olaylarını arttırmaktadır.
Kaçırılan çocukların organize suç örgütleri
tarafından organ ticareti, çocuk pornografisi, çocuk fuhuşu ve
çocukların suça karıştırılması, yurtiçi ve
yurtdışı çocuksuz ailelere satılması gibi
olasılıklar hem çocuklarını kaybeden ailelerde hem de tüm
toplumda endişe ve korkuları artırmaktadır. Kayıp
çocukların bulunabilmesi için emniyet güçlerimizde özel ihtisas
birimlerinin oluşturulması gereklidir. Hem ailelerin hem de
çocukların kaçırılma olaylarına karşı
eğitilmeleri de önemli bir husustur. Çocuk kaçırılmasıyla
ilgili yasal düzenlemelerimizin gözden geçirilmesi, varsa yetersizliklerinin
giderilmesi, yasaların caydırıcı hâle getirilmesi de
gereklidir. Yoksulluk ve işsizlikle mücadele edilmesi, toplumun
sosyoekonomik ve eğitim seviyesinin yükseltilmesi öncelikli
çalışma alanları olmalıdır. İçişleri
Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı, Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı gibi
çok sayıda devlet kurumunun tüm plan ve programlarında bu konuyla
ilgili hususlar yer almalıdır. Aslında çocuk
kaçırılması ve kaybolması olgularının önlenmesi
bir devlet politikası olmalıdır. Çocuklarımızın
ve ülkemizin geleceği için bu önemli konuda daha fazla geç kalmak gibi bir
lüksümüz olamaz.
Tüm bu gerekçelerle çocuk kaçırma ve kaybolma
olaylarının önlenmesi, çocukların korunması, gerekli veri
tabanının oluşturulması, nedenlerinin ve çözüm önerilerinin
belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve İçtüzüğün 104
ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılması
hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz.
1) Canan Arıtman (İzmir)
2) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
3) Ali Oksal (Mersin)
4) Tekin Bingöl (Ankara)
5) Sacid Yıldız (İstanbul)
6) Osman Kaptan (Antalya)
7) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
8) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
9) Ahmet Küçük (Çanakkale)
10) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
11) Ensar Öğüt (Ardahan)
12) Şevket Köse (Adıyaman)
13) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
14) Gökhan Durgun (Hatay)
15) Birgen Keleş (İstanbul)
16) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
17) Turgut Dibek (Kırklareli)
18) Tansel Barış (Kırklareli)
19) Gürol Ergin (Muğla)
20) Ali Koçal (Zonguldak)
21) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
22) Abdulaziz Yazar (Hatay)
3.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemür ve 25 milletvekilinin, çocuk kaçırma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/565)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde son günlerde sıkça yaşanan ve derin bir panik
havasının doğmasına neden olan çocuk kaçırma
eylemleri, kamuoyunu meşgul etmektedir. Basına da yansıyan
haberlerden anlaşılacağı üzere kaçırılan
çocukların dilenme amaçlı kullanılması, sömürülmesi ya da
ölü olarak bulunması konunun ciddiyeti hakkında ipucu vermektedir.
Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr.
Burhanettin Kaya, çocuğa yönelik şiddetin, yetiştirme
yurtlarında ihmal ve istismar, sokakta yaşamak zorunda
bırakılma, kağıt mendil satarak, cam silerek dilenmeye
zorlanma, ticari ve cinsel sömürünün nesnesi olma, fabrikalarda riskli
işlerde karın tokluğuna çalıştırılma,
eğitim olanaklarından yoksun bırakılma, organ ticaretine
konu olma, anne babalarının bilgisi dahilinde çocuk yaşta zorla
evlendirilme, töre gereği intihara sürüklenme, siyasi eylemci olarak
değerlendirilme gibi çeşitli şekillerde olabildiğini ifade
ederek konunun önemli bir boyutunu gözler önüne sermiştir.
UNICEF'in verilerine göre gelişmekte olan ülkelerde
yaşayan çocukların yüzde 40'ı, yani yaklaşık 500
milyon çocuk, günde 1 doların altında bir gelirle
yaşamını sürdürmektedir. Başka bir ifadeyle dünyada 600
milyonu aşkın çocuk yoksulluk içinde yaşamaktadır. 100
milyonu aşkın çocuk ise yoksulluk, ayrımcılık ya da
kaynak yetersizliği yüzünden temel eğitim olanaklarından
yararlanamamaktadır. Bir milyar çocuk, sağlıklı ev
ortamından uzakta büyümektedir. Birleşmiş Milletler Örgütü'nün
verilerine göre, cinsel ve ticari sömürünün nesnesi haline dönüştürülen
çocukların sayısının 8,5 milyonu aştığı
belirtilmektedir. Yılda 1,2 milyonu aşkın sayıda çocuk
alınıp, satılma, kaçırılma gibi uygulamalara maruz
kalmakta, seks işçiliğine zorlanmaktadır. Bu olaylar ve rakamlar
ülkemizi de yakından ilgilendirmektedir.
Ülkemizde 1.600 çocuğun kayıp olduğu bilinmektedir.
Bu çocuklardan 1.100'ünün kız olması konunun başka bir boyutunu
açığa çıkarmaktadır. Özellikle kız çocukları
büyük bir sömürü ağının kurbanı olmaktadır. Üstelik bu
rakamların yalnızca ihbar edilenler olduğunu düşünürsek,
ihbar edilmeyen daha çok sayıda çocuğun kayıp olduğu ve
sömürünün kurbanı olduğunu düşünebiliriz. Konu ekonomik,
toplumsal, güvenlik ve psikolojik olmak üzere çok sayıda nedeni
taşımaktadır. Bu nedenlerin üzerinde ayrıntıyla
çalışma yapılmadan olumlu sonuçlar alınmasını
beklemek yanıltıcı olacaktır.
Son günlerde artış gösteren çocuk kaçırılma
olaylarının nedenlerinin ve kaçırılma eylemlerinin sona
ermesi için gerekli tedbirlerin araştırılması, bu
sorunların çözümlerinin tespiti amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM
İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
2) Şevket Köse (Adıyaman)
3) Ali Arslan (Muğla)
4) Turgut Dibek (Kırklareli)
5) Hulusi Güvel (Adana)
6) Bilgin Paçarız (Edirne)
7) Selçuk Ayhan (İzmir)
8) Necla Arat (İstanbul)
9) Gökhan Durgun (Hatay)
10) Gürol Ergin (Muğla)
11) Sacid Yıldız (İstanbul)
12) Canan Arıtman (İzmir)
13) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
14) Rasim Çakır (Denizli)
15) Fevzi Topuz (Muğla)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
18) Ahmet Küçük (Çanakkale)
19) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
20) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
21) Ensar Öğüt (Ardahan)
22) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
23) Ali Koçal (Zonguldak)
24)Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
25) Atila Emek (Antalya)
26) Akif Ekici (Gaziantep)
4.- Gaziantep Milletvekili Akif
Ekici ve 27 milletvekilinin, kaybolan ve kaçırılan çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/566)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ulu Önder Atatürk'ün de dediği gibi çocuklarımız
geleceğimizin teminatıdır. Sağlıklı bir toplum
oluşturmak ve bekasını sağlayabilmek için ailelerin
çocuklarını güvenli ve özgür bir ortamda, endişelere
kapılmadan büyütmesi çok önemlidir. Ancak hemen her gün başka bir
ilimizden gelen kayıp çocuk haberleriyle, kayıp çocuk bildirimlerinin
çoğunun "kayıp" olarak kalmaya devam etmesiyle aileler
çocuklarını evlerine hapsetmek zorunda kalmış ve toplumsal
bir korku oluşmaya başlamıştır.
Çocuk kaçırma olaylarına son verilmesi için gereken
önlemlerin alınması, evlerinden kaçarak kaybolan
çocuklarımızın sosyal, kültürel ve ekonomik
durumlarının incelenmesi yoluyla nedenlerin saptanması,
kayıp çocuklarımızın bir an önce aileleri ile buluşturulması
için çalışmalara hız verilmesi ve bu konuda sosyal bir politika
oluşturulmasına ışık tutulması amacıyla
Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri
uyarınca bir Meclis Araştırması açılması
hususunda gereğini saygılarımızla arz ederiz.
1) Akif Ekici (Gaziantep)
2) Şevket Köse (Adıyaman)
3) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
4) Ali Arslan (Muğla)
5) Bilgin Paçarız (Edirne)
6) Hulusi Güvel (Adana)
7) Turgut Dibek (Kırklareli)
8) Selçuk Ayhan (İzmir)
9) Necla Arat (İstanbul)
10) Sacid Yıldız (İstanbul)
11) Canan Arıtman (İzmir)
12) Gökhan Durgun (Hatay)
13) Gürol Ergin (Muğla)
14) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
15) Rasim Çakır (Denizli)
16) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
17) Fevzi Topuz (Muğla)
18) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
19) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
20) Ahmet Küçük (Çanakkale)
21) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
22) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
23) Ensar Öğüt (Ardahan)
24) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
25) Ali Koçal (Zonguldak)
26) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
27) Atila Emek (Antalya)
28) Bülent Baratalı (İzmir)
Gerekçe:
Ülkemizde son zamanlarda kayıp çocuk sayısındaki
artış endişe verici boyutlara ulaşmıştır.
Yazılı ve görsel basınımıza hemen her gün başka
bir ilimizden gelen kayıp çocuk haberleri yansımaktadır. Bayramda
şeker toplamak için, kitap almak için, arkadaşlarıyla
buluşmak için evden çıkan çocuklarımızdan bir daha haber
alınamamaktadır. Çocukları kaybolan veya kaçırılan
ailelerin yaşadığı dayanılmaz acı toplumun
genelinde büyük bir korku ve infial yaratmaktadır. Çocukların
organları için ya da uyuşturucu dağıtıcısı,
seks kölesi olarak kullanmak için veya hırsızlık, yankesicilik
yaptırmak için kaçırıldığına ilişkin
yaşanan örnekler bu korkuları iyice körüklemektedir.
Her ne kadar kurumlar arasında kayıp çocuk
tanımı konusunda bir anlaşma sağlanmamış
olmasından dolayı veriler arasında farklılıklar olsa
da, kayıp çocuk sayısındaki artış korkunçtur.
Örneğin, Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığının 2008 yılında
yayınladığı "Kayıp Çocuklar Raporu"na göre,
2007 yılında kayıp bildirimi yapılan 7.183
çocuğumuzdan 833"ü bulunamamıştır. 2009 yılı
Eylül ayı Emniyet verilerine göre, 2009'un ilk dokuz ayında
kayıp çocuk bildirimi sayısı 2008'e göre ikiye katlanarak
1.078'e ulaşmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğünün 27 Ocak
2010 günü açıkladığı verilere göre 700'ü devlet
himayesindeki sosyal hizmet kurumlarından olmak üzere kayıp çocuk
sayısı 1.661'dir. Bu veri, sadece son 4 ayda 583 çocuğumuzun
kaybolduğu anlamına gelmektedir. Üstelik bu rakamlara organize suç
örgütlerinin ikna ederek evinden götürdüğü ve kamu birimlerine bildirilmeyen
"kayıt dışı kayıp çocuklar" da dâhil
değildir.
Konu ile ilgili bilimsel çalışmalar ve uzman
görüşleri incelendiğinde ekonomik nedenlerin kayıp çocuk sorunu
ile doğrudan etkili olduğu görülmektedir. Yaşanan ekonomik
krizin ardından ailelerde artan şiddetli geçimsizlik, işsizlik,
fakirlik ve dayak, Türkiye'de kayıp çocuk sayısını
arttırmıştır. Özellikle yasadışı
işlerinde kullanmak amacıyla çocuk kaçıran çeteler ve suç
örgütleri genelde fakir ailelerin veya parçalanmış ailelerin
çocuklarını seçmektedirler.
Telefon dinleme, MOBESE, GPRS gibi ileri teknolojilerin güvenlik
güçlerimiz tarafından yaygın olarak kullanılmasına
karşın, aileleriyle buluşturulan kayıp çocuk
sayısının azlığı "bu çocukları kim,
nasıl ve nerede tutuyor?" sorusunun daha yaygın sorulmasına
neden olmaktadır. Bulunmaları konusunda
Cumhurbaşkanlığı seviyesinde ilgi gösterilmesine ve kolluk
kuvvetlerimizin olağanüstü çaba harcamalarına rağmen Kayseri'de
kaybolan 3 çocuğumuzdan hâlâ haber alınamaması bu sorunun sadece
emniyet birimlerinin çalışmalarıyla çözülemeyeceğinin bir
göstergesidir.
Çocuklarını koruyamayan, güvenli ve
sağlıklı bir ortamda yetişmelerini sağlayamayan
toplumların geleceğinin ciddi bir tehlike altında olduğu
göz önünde bulundurulduğunda; kayıp çocuklarımızın bir
an önce bulunması, yeni kayıp vakalarının önüne geçilmesi
açısından ilgili birimler arasında tam bir iş birliği
sağlanması, daha etkili ve hızlı yöntemler belirlenmesi,
toplumsal bir bilinç oluşturulması, yeni sosyal politikalar
geliştirilmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.
5.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemir ve 20 milletvekilinin, çocuk kaçırma ve kaybolma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/567)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde son dönemde çocuk kaçırılma veya kaybolma
olayları toplumsal anlamda tedirginlik yaratmaktadır. Bu
tedirginliğin bertaraf edilmesi amacıyla çocuk kaçırma veya
kaybolmalarına karşı alınabilecek sosyal, kültürel,
ekonomik ve asayiş önlemlerinin araştırılarak alınacak
önlemleri tespit etmek üzere Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104. ve
105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Hasan Özdemir (Gaziantep)
2) Kadir Ural (Mersin)
3) Ali Uzunırmak (Aydın)
4) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
5) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
6) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
7) Mustafa Kalaycı (Konya)
8) Metin Ergun (Muğla)
9) Muharrem Varlı (Adana)
10) Hakan Coşkun (Osmaniye)
11) Cemaleddin Uslu (Edirne)
12) Alim Işık (Kütahya)
13) Yılmaz Tankut (Adana)
14) Şenol Bal (İzmir)
15) Mümin İnan (Niğde)
16) Akif Akkuş (Mersin)
17) Sabahattin Çakmakoğlu
(Kayseri)
18) Hasan Çalış (Karaman)
19) Mehmet Şandır
(Mersin)
20) Hüseyin Yıldız
(Antalya)
21) Osman Durmuş (Kırıkkale)
Gerekçe:
Ülkemizde son dönemlerde gerek yazılı gerekse de görsel
basınımızda çocuk kaybolmaları, çocuk istismarları,
çocuk işçiler gibi haberlerin hemen hemen her gün görülmesi ciddi bir
toplumsal sorun olarak çocuk yaşamını tartışmaya
açmıştır. Son zamanlarda özellikle çocuk kaybolmaları
haberleri gündemin üst sıralarında yer almaktadır. Sorun bu
haliyle üzerine ciddi araştırma ve analizlerin yapılması gereken
bir merhaleye gelmiştir.
Çocukların kaybolmaları veya kaçırılmaları
ile ilgili gelişmelerin bugün ekonomik, sosyal, kültürel ve güvenlik
boyutları vardır. Özellikle ekonomik boyut tüm toplum kesimlerini
ilgilendiren bir konudur.
Ülkemizde 15 milyon 700 bin ailenin yaklaşık 3 milyon
600 bini yoksulluk sınırında yaşamaktadır. Bu rakamlar
çerçevesinde her dört çocuktan birisi yoksuldur. Bu tespitlerin en önemli
yansıması 200 binin üzerinde çocuğun sokaklarda
yaşıyor olmasıdır. Sokaklarda yaşayan çocukları
özellikle Büyükşehirlerde görülmesi bugün ülkemizin ekonomik problemleri
ile birlikte gelen en önemli toplumsal sorun olarak göç sorunun bir
yansımasıdır. Göç ile gelen ailelerin çocukları ailelerinin
ekonomik beklentilerinin karşılanamaması nedeniyle yoksulluk
içerisinde yaşamaya mahkûm bırakılmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş
Daire Başkanlığından yapılan açıklamalarda 1.657
çocuğun kayıp olduğuna dikkat çekilmiştir. Aynı
açıklamada dikkat çekilen bir başka husus ise kayıp
çocukların 700'ünün Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda
yaşamını sürdüren çocuklar olduğu ifade edilmiştir.
Ancak yukarıda ifade edilen ülkemizin ekonomik ve sosyal tablosu
karşısında bu rakamların daha da yükselmesi beklenmektedir.
Ülkemizde çocukların kaybolma veya kaçırılma
sorunlarıyla ilgili olarak üç çeşit çalışma alanı
vardır. Birincisi, çocuk üzerinden alabileceğiniz önlemler
vardır. İkinci olarak, illere yönelik sosyal politika ve hizmetlere
dair bir yeniden değerlendirme ve programlama gibi aile üzerinden
alınabilecek önlemler vardır. Özellikle göç eden ailelerin
yaşadığı ve geçim sıkıntısı çeken
sosyoekonomik seviyesi düşük bölgelerde bilgilendirme
çalışmaları yapılmalıdır. Buralarda
yapılacak alan taramaları ile ekonomik, kültürel, psikolojik destek
programları acilen hazırlanmalıdır.
Üçüncüsü ve daha da önemlisi kurumlarca yapılabilecek
işlemler vardır. Devletin güvenlik birimleri ile aileden ve çocuktan
sorumlu birimleri arasında işbirliği
sağlanmalıdır. Çocukların eğitimlerine devam etmeleri
gerekmektedir. Okullarda idareciler ve öğretmenler konu hakkında bilgilendirilerek
eğitim-öğretim ortamında alınabilecek tedbirler bir an önce
belirlenmelidir. Basın-yayın kuruluşlarımıza da bu
konuda önemli roller düşmektedir. Basın-yayın organları
evden kaçan veya kaçırılan çocukların başlarına
gelebilecek kötülüklere karşı programlar hazırlanarak gerek
aileleri gerekse de çocukları daha dikkatli davranmaya sevk etmek
gerekmektedir.
Türkiye'nin aile ve çocuk merkezli refah göstergeleri Dünya
ortalamasının altındadır. Ülkemizde korumaya muhtaç çocuk
sayısı her geçen gün artmaktadır. Ancak bu alana dair yeni
önlemler henüz alınamamıştır.
Bütün bu gerekçelerle ülkemizde çocuk kaybolmaları veya
kaçırılmalarına dair alınabilecek sosyal, kültürel,
ekonomik ve güvenlik önlemler ile konuya ilişkin kurumsal ve hukuki
düzenlemelerin araştırılması gerekmektedir.
6.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, kaçırılan ve kaybolan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/568)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde son zamanlarda artış gösteren çocuk
kaçırma olaylarının sebeplerinin
araştırılması, kimler tarafından hangi amaçlarla
kaçırıldığının bilinmesi, kaybolan ve kaçırılan
çocukların bulunması noktasında gereken tedbir ve önlemlerin
alınması, bu tür olaylarının önüne geçilmesi ve Türkiye'de
çocuk ihmal ve istismarını önlemeye yönelik daha etkin
politikaların üretilmesi için Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve
105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını
arz ederiz.
1) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
2) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
3) Ayla Akat Ata (Batman)
4) Bengi Yıldız (Batman)
5) Akın Birdal (Diyarbakır)
6) Emine Ayna (Mardin)
7) Fatma Kurtulan (Van)
8) Hasip Kaplan (Şırnak)
9) Hamit Geylani (Hakkâri)
10) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
11) M. Nuri Yaman (Muş)
12) Mehmet Nezir Karabaş (Bitlis)
13) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
14) Osman Özçelik (Siirt)
15) Özdal Üçer (Van)
16) Pervin Buldan (Iğdır)
17) Sebahat Tuncel (İstanbul)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Sırrı Sakık (Muş)
20) Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Son zamanlarda ülkemizde çocuk kaybolma ve çocuk
kaçırılması olaylarında ciddi artışlar
gözlenmektedir. Şu ana kadar kaybolan çocukların çoğunluğu
bulunamamış ve kaybolan çocuklardan sonra da çocuk kaçırma
olayları artmıştır. Bu çocuk kaçırma olayları
ülkemizin her bölgesinde yaşayan vatandaşlarda büyük bir tedirginlik
ve kaygı yaratmıştır. Çocuk kaçırma olaylarına
ilişkin resmi makamlar dahil olmak üzere net sayısal veriler
bulunmadığı gibi, çocukların kaybolması ve
bulunamaması, nedenleri ve çocuk kaçırma olaylarının
artışı, sebepleri ve kimler tarafından hangi amaçla
yapıldığına dair çalışmalar yeterince yapılmamaktadır.
Çocuk kaçırma olayları yakın zamanda, Çorum
Osmancık ilçesinde bir aile 16 yaşlarındaki kız
çocuğunun kaçırıldığı şikâyetini emniyete
bildirmiştir. Mardin Mazıdağı ilçesinde 4 kız
çocuğunun kaçırılma olayı basında büyük yankı
uyandırmıştır. Daha öncesinde ise Kayseri'de bayramın
ikinci günü 2 kız çoğunun kaçırılması üzerine aile
tarafından emniyete şikâyet iletilmiştir, ancak hâlen çocuklara
dair bir bilgi elde edilememiştir. Urfa'nın Viranşehir ilçesinde
bir kız çocuğunun kaçırıldığı iddiası
da gündeme gelmişti. Son olarak da İstanbul'da ilköğretim okulu
6. sınıf öğrencisi 14 yaşındaki çocuk
kaçırılmıştır. Kaçırılan ve kaybolan
çocuklardan herhangi haber alınmaması ailelere derin kaygı ve
üzüntü yaşatmaktadır.
Emniyet Müdürlüğünün 27 Ocak 2010 tarihi itibariyle yurt
genelinde 1016'sı kız olmak üzere 1661 çocuk için Emniyet
Müdürlükleri'ne kayıp başvurusu yapıldığını
belirtmiştir. 18 yaşından küçük çocuklar için yapılan
kayıp başvurusunda il bazında İstanbul birinci sırada
yer alırken, kayıp başvurularında son yıllarda
Doğu ve Güneydoğu illerindeki artış ise dikkat çekmektedir.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde de kaçırma
olaylarının son günlerde arttığını gözlenmiş
ve son bir yılda toplam 187 çocuk kaybolurken, bu çocuklardan şimdiye
kadar haber alınamamıştır. Bölgede Diyarbakır 99
kayıp çocuk sayısı ile ilk sırada yer alırken, Batman
36 kayıp çocuk sayısı ile ikinci sırada yer
almaktadır. Bu rakamlar incelendiğinde, kaçırılan
çocukların büyük bir kısmının kız çocukları
olduğu anlaşılmaktadır. Son zamanlarda ülkemiz genelinde
bin 600'ün üzerinde çocuğun kaçırıldığı ve özellikle
bu sayı içerisinde kız çocuklarının oranının daha
fazla olduğunu ve bu sayının özellikle Doğu ve
Güneydoğu Bölgelerimizde daha fazla olduğunu görülmektedir.
Bölgede işsizlik, yoksulluk çocukları hedef alacak ciddi
toplumsal boyutlara yol açmaktadır. Bu tür olayların artması,
kendisini koruyamayacak olan çocukların hedef alınıp
kaçırılmasını beraberinde getirmektedir. Çok ciddi çocuk
kaçırmaların yaşandığı bölgede olaylara basit bir
şekilde yaklaşmamak gerekmektedir. Kaçırılan
çocukların bulunmaması, vatandaşlarda bu kaçırma
olayların örgütlü olarak yapıldığı izlenimini
uyandırmaktadır.
Kaçırılan çocukların kaçırılma nedeni tam
olarak bilinmemekle beraber, organize suç örgütleri tarafından organ
ticareti, çocuk pornografisi için kullanılması, çocukların suça
karıştırılması, yurt içi ve yurt dışı
çocuksuz ailelere satılması gibi olasılıklar gündeme
gelmektedir.
Kayıp çocuklar konusunda tüm endişeleri giderecek
şekilde, bu konuya gereken ilgi ve önemin verilmesi, toplumda büyük panik
ve kaygıların ortadan kalkması ve bu tür olayların önünün
alınması için bir an önce acil eylem planları
oluşturulmalıdır. Ayrıca, kayıp çocukların
kaybolma sebepleri, kayıp çocuklarla ilgili veri tabanı oluşturulması,
kayıpların önlenmesine yönelik çalışmaların neler
olabileceği konularının araştırılarak tespit
edilmesi ve bunların çözümü amacıyla Meclis Araştırma
Komisyonu kurulması gerekmektedir.
7.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve 28 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/569)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde yaşanan çocuk kayıplarının
nedenlerinin tespit edilmesi ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla ekte sunmuş olduğumuz gerekçe doğrultusunda,
Anayasanın 98'inci ve İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Mustafa Elitaş (Kayseri)
2) Sadık Yakut (Kayseri)
3) Yaşar Karayel (Kayseri)
4) Murat Yıldırım (Çorum)
5) Musa Sıvacıoğlu (Kastamonu)
6) Ahmet Öksüzkaya (Kayseri)
7) Ali Küçükaydın (Adana)
8) Mehmet Sait Dilek (Isparta)
9) Feyzullah Kıyıklık (İstanbul)
10) Ali İhsan Merdanoğlu (Diyarbakır)
11) Saadettin Aydın (Erzurum)
12) Müjdat Kuşku (Çanakkale)
13) Haydar Kemal Kurt (Isparta)
14) Mehmet Daniş (Çanakkale)
15) Zeyid Aslan (Tokat)
16) Azize Sibel Gönül (Kocaeli)
17) Cumhur Ünal (Karabük)
18) Ayşe Türkmenoğlu (Konya)
19) Özlem Piltanoğlu Türköne (İstanbul)
20) Edibe Sözen (İstanbul)
21) Avni Doğan (Kahramanmaraş)
22) Birnur Şahinoğlu (Samsun)
23) Suat Kınıklıoğlu (Çankırı)
24) Abdulkadir Emin Önen (Şanlıurfa)
25) Mustafa Özbayrak (Kırıkkale)
26) Ahmet Büyükakkaşlar (Konya)
27) Ali Öztürk (Konya)
28) Öznur Çalık (Malatya)
29) Yusuf Coşkun (Bingöl)
Gerekçe:
Herkesin bildiği gibi geçtiğimiz Ramazan
Bayramı'nda Kayseri'de 3 çocuk şeker toplamak için evlerinden
çıkmış ve bir daha evlerine dönmemiştir. Yetkililerin
yoğun çabalarına rağmen henüz bu yavrularımızdan haber
alınamamıştır. Son zamanlarda medyada sıkça çıkan
ve ülke gündeminde haklı olarak yer tutan bu olayla birlikte ülkemizde
genel anlamda çocuk kayıplarıyla ilgili araştırmalar
yapılmakta ve çözüm aranmaktadır.
Maalesef son yıllarda çocuk kayıplarının
sayısında bir artış mevcuttur. Söz konusu çocuk
kayıplarıyla ilgili kamuoyunda çeşitli şüpheler
bulunmaktadır. Bazı suç örgütleri tarafından bu çocukların
kaçırıldığı ve kaçırılma
amaçlarının organ ticareti, dilencilik ya da fuhuş olduğu
şüphesi hem aileleri hem de tüm ülkeyi endişelendirmekte ve herkesi
bu konuda çözüm arayışına yönlendirmektedir.
Ülkemizde, dünyada olduğu gibi çocuk hakları konusunda
önemli gelişmeler kaydedilmiş, ciddi çalışmalar
yapılmıştır. Bugüne kadar yaşanan çocuk
kayıplarından ötürü Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığınca "Kayıp Çocuklar Projesi"
adı altında bir çalışma
başlatılmıştır. Kayıpların istatistik
verileri, nedenleri ve bu kayıpları önleme yolları
araştırılmıştır. 25.07.2008 tarihinde
"Kayıp Çocuklar Raporu" başlığıyla bir rapor
yayımlanmış ve kamuoyu
aydınlatılmıştır.
Konu ile ilgili proje kapsamında çalışmalar devam
etmektedir. Çok sayıda kurum ve kuruluş koordine bir şekilde
çalışmaktadır. Toplumsal duyarlılıkla birlikte de bu
konuda herkes üzerine düşeni de yapacaktır. Zira kaybolan çocuklar,
bizim yavrularımızdır. Ülkemizin geleceğidir. Ailelerinin
biricik yavrularıdır. Herhangi bir kayıp haberi sadece ailesini
değil tüm ülkeyi üzmektedir. Bu nedenle çocuklarımızın
huzurlu ve güvenli bir ortamda yaşamasını sağlamak bütün
ülkenin görevidir.
Önümüzde duran sorun son derece ciddi bir sorundur. Üzerinde
titizlikle durulması gereken, tüm ülkeyi ilgilendiren bir sorundur. Bu
konuda herkesin sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir. Ülke genelinde
yapılan çalışmalarla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinin de
üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekmektedir. Bu önemli
konunun Meclisimizde ele alınması, araştırılması
zaruret hâlini almıştır.
Unutulmamalıdır ki kayıp çocuklar sorunu, bütün
Meclisin sorunudur. Burada herhangi bir siyasi parti ayrımı yapmadan
tüm milletvekillerimize görev düşmektedir. Zira bütün siyasi parti
milletvekillerinin katılımı ve ortak çalışması
konunun daha rahat çözülmesine yardımcı olacaktır.
Bütün bu nedenlerle, çocuk kayıplarının
nedenlerinin tespit edilmesi ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla teklif edilen Meclis Araştırmasının
açılmasının ülkemiz ve milletimiz için yararlı
olacağı kanaatindeyiz.
8.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal ve 27 milletvekilinin, sokakta yaşayan çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/570)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
10 Ocak 2010 tarihinde, İstanbul'da, 5 yaşındaki
Bedrettin Karaduman ölmek üzereyken bulunmuştur. Vücudunda işkencenin
derin izlerini taşıyan küçük çocuk hemen hastaneye
kaldırılmıştır.
Daha sonra başlatılan soruşturma süreci ile küçük
çocuğun dilencilik yaptığı, başka çocuklardan
oluşan dilenci çeteleri tarafından bu hâle getirildiği ifade
edilmiştir. İstanbul gibi bir metropolde, 5 yaşındaki bir
çocuğun yaşam koşulları ve gördüğü işkencenin
yaşadığımız çağ ile örtüşen bir durum
olmadığı ortadadır.
10 Ocak'ta İstanbul'da yaşanan bu olay küçük
yaşlarda çalıştırılan veya dilendirilen
çocukların içler acısı hâlini ortaya koymaktadır. Bu
dramatik durum, insanın insanca yaşayabileceği toplumsal dokunun
Türkiye'de oluşmadığını göstermektedir. Küçük
Bedrettin'in gördüğü işkence, 21. yüzyılda bir utanç tablosudur.
Bunun gibi pek çok örneğin olduğu bilinmektedir. Sokaklarda dilenen,
hemen hemen her trafik ışığında mendil, kalem satmak
için uğraşan sokak çocukları toplumun her kesiminden
insanın karşılaştığı manzaralardır.
Sokaklarda büyük bir sefalet içinde, işkence ve dayakla korkutularak dilenmeye
zorlanan çocuklara sahip çıkılması sosyal devlet olmanın
getirdiği bir zorunluluktur. Toplumsal eşitliğin ve adaletin
sağlanabilmesi için bu çocukların sağlıklı bir ortamda
büyümesi, her çocuk gibi eğitim görmesi kendi yaşamlarını
idame ettirebilecek duruma gelmeleri için uygun koşulların
sağlanması gerekmektedir. İşsizlik nedeniyle yaşanan
ekonomik sıkıntılar, insanları göçe
zorlamıştır. Yaşanan toplumsal değişimler, zaten
ekonomik sıkıntılar yaşayan aileleri daha da büyük
çıkmazların içine itmiştir.
Oluşan bu olumsuzluklar zinciri içinde, çocuklar
korkutularak, aileleri ya da etraflarındaki kişilerce
çalışmaya, para kazanmaya zorlanmaktadır. Büyük metropollerde
çok daha yoğun bir şekilde yaşanan bu sorunun çözümlenmemesi,
zaman içinde daha da büyüyerek önemli bir sosyal ve toplumsal sorun haline
gelmesi sonucunu doğuracaktır. Küçük yaşlarda korkutularak
dilendirilen, satıcılık yapan bu çocukların mutlaka sosyal
güvenlik şemsiyesi altına alınması gerekir. Aksi takdirde
zaman geçtikçe çok daha olumsuz tablolarla
karşılaşılacaktır. Ailelerinin geçimine katkı
sağlamak için küçücük yaşta sokaklara çıkarılan çocuklar,
sokaklarda hak etmedikleri ve bir çocuğun altından
kalkamayacağı davranış ve tehlikelerle karşı
karşıya kalmaktadır.
Tüm bunların engellenmesi, sosyal hizmetlerin
güçlendirilmesi, toplumsal bilgilendirme çalışmalarının
etkili bir şekilde yapılması gerekmektedir. Tüm bunlar sosyal
güvenlik şemsiyesi altında yapılmalıdır. Sivil toplum
kuruluşlarının toplumsal bilgilendirme konusunda daha etkin bir
şekilde rol alması için desteklenmesi gerekmektedir.
Sorumluluğu altında olan çocuklarını istismar
eden ailelerin çocuklarının mutlaka koruma altına
alınması gerekmektedir. Korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili olarak
yapılan düzenlemelerin pratikte uygulanmasında ortaya çıkan
eksikliklerin nelerden kaynaklandığı tespit edilmelidir. Belli
yaştaki çocukların okula gönderilmemesi halinde, nüfus
kayıtlarından takiple bu çocuklara ulaşılması ve
çocukların içinde bulundukları durum tespit edilebilir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları
Sözleşmesi'nde belirlenen temel ilkeler çerçevesinde uygulamada ortaya
çıkan aksamaların tespiti için daha aktif çalışmaların
yapılması gerekmektedir. Toplumda tüm çocuklar için var olan riskler
tespit edilebilir risklerdir. Bu riskleri önceden tespit etmek ve uygun
tedbirleri almak noktasında devlet üzerine düşen görevi yerine
getirmelidir.
Çocuğun korunma ihtiyacının aile ve aile tipi
bakımı teşvik edecek hizmetler aracılığıyla
sunulması gerekir.
Çocuk Esirgeme Kurumunun korunmaya muhtaç çocukların
tespitinde aktif olarak görev alması gerekmektedir. Çocuk Esirgeme Kurumu
uzmanlarının belirli yerlerde bulunan çocukları tespit ederek
onlara yardımcı olması, doğrudan çözümü
kolaylaştıran bir yöntemdir.
Sokaklarda yaşayan korunmaya muhtaç çocukların içinde
bulundukları durumun nedenleri ve sokak çocukları için alınacak
tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.12.01.2010
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
3) Mehmet Sevigen (İstanbul)
4) Sacid Yıldız (İstanbul)
5) Canan Arıtman (İzmir)
6) Necla Arat (İstanbul)
7) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
8) Birgen Keleş (İstanbul)
9) Fatma Nur Serter (İstanbul)
10) Nesrin Baytok (Ankara)
11) Tacidar Seyhan (Adana)
12) Atila Emek (Antalya)
13) Tekin Bingöl (Ankara)
14) İsa Gök (Mersin)
15) Hulusi Güvel (Adana)
16) Abdulaziz Yazar (Hatay)
17) Kemal Demirel (Bursa)
18) Osman Kaptan (Antalya)
19) Gökhan Durgun (Hatay)
20) Rasim Çakır (Edirne)
21) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
22) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
23) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
24) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
25) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
26) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
27) Turgut Dibek (Kırklareli)
28) Ahmet Küçük (Çanakkale)
9.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Sevigen ve 21 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve dilendirilen
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/571)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105nci
maddeleri uyarınca Sokakta yaşayan ve dilendirilen çocukların
sorunlarının giderilmesi için Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımla arz ederim. 12.01.2010
1) Mehmet Sevigen (İstanbul)
2) Sacid Yıldız (İstanbul)
3)Tekin Bingöl (Ankara)
4) Birgen Keleş (İstanbul)
5) İsa Gök (Mersin)
6) Hulusi Güvel (Adana)
7) Abdulaziz Yazar (Hatay)
8) Tacidar Seyhan (Adana)
9) Kemal Demirel (Bursa)
10) Osman Kaptan (Antalya)
11) Gökhan Durgun (Hatay)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
14) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
15) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
16) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
17) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
18) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
19) Turgut Dibek (Kırklareli)
20) Atila Emek (Antalya)
21) Ahmet Küçük (Çanakkale)
22) Ensar Öğüt (Ardahan)
Gerekçe:
Tüm dünyada ciddi anlamda sorun haline gelen ve Türkiye'de de
yaşanan ekonomik krizle birlikte önemli toplumsal
sorunlarımızın başında gelen sokak
çocuklarının sayıları hakkında da maalesef ciddi bir
enformasyona sahip değiliz.
Evde dayak yiyen, şiddete maruz kaldığı için
evden kaçan, sokakta da her türlü istismara açık kalan, suça itilerek
yaşamlarını sokakta idame ettirmek zorunda kalan yüz binlerce
çocuk olduğunu görmekteyiz.
Bu çocukların ortak özellikleri ise,
yaşlarının gerektirdiği bir hayatı
yaşayamamaları ve o yaşlarda en çok ihtiyaç duydukları ev
sıcaklığından, ebeveyn ilgisinden, oyun oynamaktan ve sağlıklı
beslenmeden yoksun olmalarıdır. Her çocuğun doğal
hakkı olan yaşına uygun bir hayat yaşama hakkının
onların elinden alındığı gözlemlenmektedir.
İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde,
metropollerde, trafik ışıklarında duran, arabaya
koşarak gelen çocukların manzarası herkes tarafından
bilinmektedir. Sokakta çalışan ya da zorla
çalıştırılan bu çocukların belli süre sonra evlerini
terk ederek kaçtıkları ve sokakta yaşamaya
başladıkları yapılan çalışmaların sonucunda
görülmektedir.
Özellikle Doğu ve Güneydoğuda var olan yoksulluk,
işsizlik, terör gibi etkenler sebebiyle büyük şehirlere göç en önemli
sosyal sorundur. Hatta bazı ailelerin dilencilik için topluca
Büyükşehirlere göç ettikleri ortaya çıkmıştır.
Yapılan araştırmalara göre en çok sokak
çocuğunun yaşadığı il İstanbul olarak
görülmektedir. Yine verilen bilgilere göre her 4 çocuktan biri de
çalışmaktadır. Üstelik bu çocuklar yaşlarına
aykırı bir biçimde çalıştırılmaktadır.
Türkiye'de sömürülen çocuk iş gücü oranı ise Uzakdoğu
ülkelerindeki oranlara ulaşmıştır.
Sokaklarda yaşayan, dilendirilen, çalışan çocuklar
birçok tehlike ile karşı karşıya kalmaktadır.
Çalışma ortamlarının tehlikeli, soğuk ve her türlü
istismara açık olması nedeniyle bu çocukların büyük bir
kısmında ciddi anlamda sağlık sorunları,
saldırganlık, hırsızlık, hiperaktivite gibi
psikososyal davranış bozuklukları ortaya çıkmaktadır.
Tüm bu sebeplerden dolayı çocukları yetiştirmekten
sorumlu yetişkinler tarafından herhangi bir koruma, denetleme
olmadığı için ailelerinden kopmuş, 24 Saat sokakta
yaşayan, suça bulaşan, tiner, bali gibi uçucu maddeler kullanan, her
türlü cinsel istismara uğrayan, dilenci ve organ mafyasının
eline düşen çocuklar karşımıza çıkmaktadır.
Peki hükümet yetkilileri toplum açısından ciddi anlamda
tehdit niteliği taşıyan, her gün onlarca çocuğun
sokağa düştüğü, organ mafyasının cirit
attığı, her köşede dilencilik yapan çocukların
bulunduğu, okul köşelerinde sigara uyuşturucu satarak
çocuklarımızın tehdit edildiği bir ortamda korunmaya,
gözetilmeye en çok ihtiyacı olan, bu çocuklar için neler yapmaktadır
bilinmemekte.
Geleceğimiz olan çocukları kurtarmak için ne gibi
önlemler alınmaktadır? Bu işten sorumlu devlet kurumları,
işlevleri, şimdiye kadar neler yaptıkları, kaç çocuğu
ne şekilde istihdam ettikleri de bilinmemektedir. Bu kurumlara sevk edilen
çocuklarımıza orada nasıl bir eğitim verilmekte, çocuklar
ne şekilde rehabilite edilmekte cevap bekleyen sorulardır.
Devlet bu çocukların sadece barınma ve gıda
ihtiyacını gidermekle yetinmemelidir. Var olan mevcut yasalar yeniden
gözden geçirilmeli, nasıl uygulandığı takip edilmelidir.
Sokakta çalışan, zorla çalıştırılan, dilendirilen
bu çocuklar ayrı ayrı ele alınarak çocukları sokağa
düşüren nedenler ve genel olarak sokak çocuklarının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi gerekmektedir.
10.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbatur ve 24 milletvekilinin, sokakta yaşayan çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/572)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sokakta yaşayan ve sokağı kullanan, halk
arasında "sokak çocukları" biçiminde isimlendirilen
çocukların sorunlarının, sokağa itilme sebeplerinin
araştırılması ve olası çözüm önerilerinin
tartışılabilmesi için TBMM içtüzüğünün 104. ve 105.
maddeleri ve Anayasa'nın 98. maddesi gereğince bir meclis
araştırması açılmasını arz ederim.
1) Nevingaye Erbatur
(Adana)
2) Hulusi Güvel (Adana)
3) Ferit Mevlüt Aslanoğlu
(Malatya)
4) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
5) Atila Emek
(Antalya)
6) Canan Arıtman
(İzmir)
7) Sacid Yıldız
(İstanbul)
8) Tayfur Süner
(Antalya)
9) Gökhan Durgun
(Hatay)
10) Ali Koçal
(Zonguldak)
11) Turgut Dibek
(Kırklareli)
12) Algan Hacaloğlu
(İstanbul)
13) Ali Rıza Ertemür
(Denizli)
14) Abdulaziz Yazar
(Hatay)
15) Tekin Bingöl
(Ankara)
16) İsa Gök
(Mersin)
17) Durdu Özbolat
(Kahramanmaraş)
18) Ramazan Kerim Özkan
(Burdur)
19) Mevlüt Coşkuner
(Isparta)
20) Ali Rıza Öztürk
(Mersin)
21) Şevket Köse
(Adıyaman)
22) Hüseyin Ünsal
(Amasya)
23) Mehmet Ali Özpolat
(İstanbul)
24) Erol Tınastepe
(Erzincan)
25) Ensar Öğüt (Ardahan)
Gerekçe:
9 Ocak 2010 tarihinde Haliç Köprüsü'nü temizleyen işçilerce
ölmek üzereyken bulunan ve ölümden dönen 5 yaşındaki B.K.nın
yaşadığı sıkıntılar "sokak
çocukları" olarak adlandırılan sokağı kullanan,
sokakta yaşayan çocukları tekrar kamuoyu gündemine
taşımıştır.
Çocukların büyüklerce sokakta çalışmaya, dilenmeye
ya da hırsızlığa zorlanması bir çocuk hakları
ihlalidir. Sokakta para kazanmaya itilen çocuk okul ve aile ortamından
uzak bir yaşama zorlandığı için geleceğe yönelik
gerekli eğitim imkanından da mahrum kalmaktadır.
Yapılan araştırmalar sadece İstanbul'da
yaklaşık 4 bin çocuğun sokaklarda
çalıştırıldığını ya da
dilendirildiğini ortaya koymaktadır. Ancak geçtiğimiz yıl
yalnızca 400 çocuk sokaktan kurtarılıp devlet koruması
altına alınabilmiştir.
Meselenin bir diğer boyutu, 5 yaşındaki
Bedrettin'in de başına geldiği gibi, çocukların
şiddete karşı korunaksız kalmasıdır. Sokakta
yaşayan çocuklar hem büyüklerinden hem de yine diğer çocuklardan
gelebilecek şiddete karşın korunamamakta,
yaşadıkları şiddet türleri de çocukların hem fiziksel
hem ruhsal anlamda yaralanmalarına sebep olmaktadır.
B.K.'nın yaşadığı şiddet başka
bir gerçeği daha gözler önüne sermiştir. Kimi aileler
çocuklarını dilendirmek ya da çalıştırmak için bahar
aylarından itibaren İstanbul'a ya da diğer büyük illere
gelmektedir. Bu da çocukların kendi ailelerinde şiddete itilmesi
anlamına gelmektedir. 2009 yılı içerisinde, sokaklarda
çalıştıkları belirlenen çocuklara yönelik olarak sadece
İstanbul'da 10 bin 741 yasal işlem yapılmış ancak
sadece 400 çocuk devlet koruması altına
alınmıştır. Devlet korumasından yoksun kalan
diğer çocukların halen sokaklarda şiddetin türlü biçimleri ile
karşı karşıya kaldığı bir gerçektir.
Yukarıda değinilen tüm sorunların sebeplerinin ve
hem çocuklara hem de topluma olası etkilerinin
araştırılabilmesi için, konunun uzmanlarının, sivil
toplum örgütlerinin ve ilgili kamu görevlilerinin fikir ve önerilerinin
tartışılabilmesi ve çözüm önerilerine dair bir Meclis
araştırmasının açılmasının uygun
olacağı düşünülmektedir.
11.- Manisa Milletvekili Ahmet
Orhan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/573)
21.01.
2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,
Anayasamızın 98., İçtüzüğümüzün 104. ve 105.
maddeleri gereğince, Ülkemizde var olan ve toplumsal bir sorun olarak gün
geçtikçe büyüyen, istismar edilen çocukların sorunları ve
başlangıç nedenleri ve güvenli bir ortam sağlanması ve
toplumla yeniden bütünleşmelerine yardımcı olacak,
alınması gereken önlemlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi
amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm
boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ahmet Orhan (Manisa)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Hasan Özdemir (Gaziantep)
4) Hüseyin Yıldız (Antalya)
5) Mustafa Enöz (Manisa)
6) Erkan Akçay (Manisa)
7) Hasan Çalış (Karaman)
8) Mehmet Günal (Antalya)
9) Reşat Doğru (Tokat)
10) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
11) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
12) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
13) Necati Özensoy (Bursa)
14) Recep Taner (Aydın)
15) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
16) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
17) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
18) Murat Özkan (Giresun)
19) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
20) Mustafa Kalaycı (Konya)
21) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
22) Mithat Melen (İstanbul)
23) Akif Akkuş (Mersin)
24) Oktay Vural (İzmir)
Gerekçe:
Sokakta yaşayan ve istismar edilen çocukların
yaşamları ülkemizde gün geçtikçe büyüyen bir hâl içindedir. Bu
çocukların yaş grupları 12 ile 19 arasında olup, alt
yaş sınırı maalesef gün be gün aşağılara
doğru inmektedir.
Sokakta yaşayan çocukların bir kısmı,
parçalanmış da olsa aileleriyle ilişkilerini sürdürürken,
yarısından fazlası ekonomik yetersizlik, ihmal ve
parçalanmış aile gibi etkenler nedeniyle sokağa itilen çocuklar,
arkadaş etkisi, aile içi şiddet, aile içi problemler ve üvey
ebeveynle çatışma gibi nedenlerle de sokakta yaşamaya
başlıyor. Bahsi geçen nedenler ile birlikte sokakta
yaşamanın bu çocuklar için travmatik hayatın ne
başlangıcı ne sonu olduğu gibi karşılaştıkları
diğer bir sorun ise çocukların uçucu maddeler ve uyuşturucu ile
karşılaştığı ve bu korkunç maddelerden
kurtuluşlarının olmadığı bir başlangıç
ile tanışıyorlar. Sokakta yaşayan çocukların
işledikleri ve istemeden kullanıldıkları ve
karıştıkları suç oranları yükselmektedir.
İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya gibi metropol kentlerin
varoşlarında yaşayan, özellikle göç yoluyla gelen ailelerin
çocuklarının risk altında olduğu gerçeklik
kazanmıştır. Sosyo-ekonomik düzeyin düşük olduğu ve
çarpık kentleşmenin yoğun yaşandığı
gecekondu bölgelerinde yaşayan ailelerin çocukları bu risk grubu
altında yer almaktadır.
Eğitim ve yaşam sosyolojisinin geliştirilmesi,
ilerlemesi ve ailenin kalitesinin yükseltilmesi hâlinde toplum kalitesinin de
yükseleceği bir gerçektir. Sosyal güvenlik alanında yapılacak
yeni düzenleme ve genişletmeler toplum kalitesinin yükselmesi ile birlikte
sokakta yaşayan çocuk sayısında azalmayı da
sağlayacaktır.
Çocuk haklarına yönelik bazı ihlallerin
azaltılmasında ilerleme sağlanmakla birlikte, çocuklara yönelik
istismar olaylarının yaygınlığı hakkında
henüz elde fazla bilgi bulunmamaktadır. Şiddet ve sömürü tüm dünyada
pek çok çocuğun yaşamındaki katı gerçekler olarak
varlığını sürdürmektedir.
Dünyanın dört bir yanında milyonlarca kız ve erkek
çocuk insan ticareti mağduru olmaktadır, ana-baba ilgisinden
yoksundur veya okula gidebilmek, temel sağlık hizmetlerinden
yararlanabilmek için gerekli kayıt belgelerine sahip değildir. Daha
milyonlarca çocuk son derece elverişsiz koşullarda
çalışmaya zorlanırken diğerleri evlerinde,
okullarında, toplumlarında, yerleştirildikleri kurumlarda veya
tutukluluk hâlinde şiddete veya suistimale maruz kalmaktadır. Bu tür
olumsuzlukların failleri de çoğu kez çocukların emanet
edildikleri yetişkinlerdir.
Sokaklarda yaşayan ve/veya çalışan çocuk
sayısı son dönemde gözle görülür biçimde artmıştır.
Pek çok çocuk, anne-babaları tarafından sokakta
çalışıp aile geçimine destek vermeye zorlanmaktadır.
İstismar eden ailelerden gelen çocukların bazıları
kurtuluşu sokaklarda aramaktadırlar. Çocukların çoğu
sokaktayken kötü muameleye, fiziksel ve/veya cinsel istismara,
hastalıklara ve yetersiz beslenmeye maruz kalmakta, madde
bağımlısı hâline gelmektedir.
Bu çocuklara güvenli bir ortam sağlanması ve toplumla
yeniden bütünleşmelerine yardımcı olacak becerilerin
geliştirilmesi, cinsel istismara maruz kalanlar, uçucu madde
bağımlısı olanlar, sokaklarda çeşitli işler
yapanlar, evlerinden kaçanlar ya da sokağa itilenler gibi farklı
gereksinimleri olan çocuklar için güvenli ve destekleyici ortamlar sağlanması
gerekmektedir.
Çocukların sokakta yaşamalarına ve/veya
çalışmalarına yol açan temel nedenlere karşı
alınacak önlemlerin ve yukarıda değinmiş olduğumuz
nedenlerden ötürü sorunların, alınacak tedbirlerin ve çözüm önerilerinin,
yüce Meclisimizce tespiti amacı ile Meclis Araştırması
açılması yerinde olacaktır.
12.- İstanbul Milletvekili
Alev Dedegil ve 21 milletvekilinin, cinsel istismara maruz kalan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/574)
10
Şubat 2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde çocuklara yönelik cinsel suçlarla mücadele
yöntemlerinde, cinsel suç mağduru çocukların korunması
uygulamalarında ve yasalardaki ilgili düzenlemelerde
karşılaşılan sorunların araştırılarak
tespit edilmesi ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasamızın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Alev Dedegil (İstanbul)
2) Aşkın Asan (Ankara)
3) Kemalettin Aydın (Gümüşhane)
4) Yılmaz Tunç (Bartın)
5) Birnur Şahinoğlu (Samsun)
6) Mehmet Çiçek (Yozgat)
7) Fatma Şahin (Gaziantep)
8) Mustafa Ünal (Karabük)
9) Avni Erdemir (Amasya)
10) Yaşar Eryılmaz (Ağrı)
11) Ülkü Gökalp Güney (Bayburt)
12) Mustafa Cumur (Trabzon)
13) Azize Sibel Gönül (Kocaeli)
14) Dilek Yüksel (Tokat)
15) Nükhet Hotar (İzmir)
16) Hayrettin Çakmak (Bursa)
17) Reha Denemeç (Ankara)
18) Güldal Akşit (İstanbul)
19) Abdülkadir Aksu (İstanbul)
20) Edibe Sözen (İstanbul)
21) Fatoş Gürkan (Adana)
22) Yusuf Coşkun (Bingöl)
Gerekçe:
Kendinden büyük bireylerin, çocuğun fiziksel, gelişimsel
ve psiko-sosyal açıdan iyi olma halini olumsuz yönde etkileyen tutum ve
davranışları çocuğun istismarı olarak
değerlendirilmektedir. Çocuk istismarı; fiziksel, cinsel, duygusal
istismar ve ihmal olmak üzere dört ana grupta incelenmektedir. Bu gruplar
içinde bulunan cinsel istismar, istismar tipleri içerisinde çoğunlukla
gizli kalan ve saptaması en zor grubu oluşturmaktadır.
Çocukların cinsel amaçlarla kullanılması, çocuk
fahişeliği, pornografi ve seks turizmi kaygı verici boyutlarda
artmakta ve giderek günümüz dünyasına yayılmaktadır. Dünyada
milyonlarca çocuk ve gencin her şekildeki cinsel istismar kurbanı
olduğu ve bunların arasında 5 yaşından küçük
çocukların dahi bulunduğu bildirilmektedir. Birleşmiş
Milletler Uluslararası Çocuklara Acil Yardım Fonu (UNICEF)
tarafından, dünyada milyonlarca çocuğun ya fahişe olarak
çalıştırıldığı ya da porno filmlere malzeme
edildiği saptanmıştır.
Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre
dağılımları incelendiğinde; % 30'unun 2-5, %
40'ının 6-10, % 30'unun 11-17 yaş grubunda olduğunu
görülmekte. Bir başka deyişle olguların % 70'ini küçük yaş
grubu oluşturmaktadır. Kız çocukları erkek çocuklardan 3
kat daha sık cinsel istismara uğramakta ve istismara
uğramış erkek çocuklarda ölüm ve yaralanmalar daha sık
görülmektedir. Yurt içi yayınlarda ise kız/erkek oranı birbirine
yakın bulunmuştur. İstismarcılar, % 80 çocuğun
tanıdığı biridir ve % 96'sı erkektir.
Çocuğa yönelik cinsel istismar, özellikle son günlerde
basında sıkça yer alan haberler nedeniyle gündemi meşgul
etmektedir. Uzmanlar Türkiye'de çocuklara yönelik cinsel istismar
vakalarının giderek arttığını ve suç
artışının nedenlerinin başında cezaların caydırıcı
olmadığını belirtmektedirler.
Dünya'da yaygın olan suç eyleminin Türkiye'de
varlığını ve azlığını inkar etmek
olanaksızdır. Suç tespitlerinin az bulunması problemin küçük
olduğu anlamına gelmez. Cinsel istismara uğramış
çocuklarda, fiziksel yaralanmanın yanısıra hemen hemen hepsinde
psikolojik zararlar meydana gelmektedir ve cinsel istismarın somut
hasarları ortadan kalktıktan sonra bile bu duygusal zedelenme uzun
yıllar devam etmektedir.
Cinsel istismar aileyi ve çocuğu ciddi bir şekilde
yaralamaktadır. Toplumun temel direkleri olan aile ve çocukların
yaralanması toplumu derinden sarsar. Cinsel istismar ile ilgili önleyici
ve koruyucu tedbirler almak devletin sorumluluklarındandır.
Ülkemizde çocuklara yönelik cinsel suçlarla mücadele
yöntemlerinde, cinsel suç mağduru çocukların korunması
uygulamalarında ve yasalardaki ilgili düzenlemelerde sorunlarla
karşılaşılmaktadır. Bu sorunları ortadan
kaldıracak yeni bir yaklaşıma ve alınması gereken acil
tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bilgilerinize
sunulmuştur.
Okunan önergeleri de içeren bir Danışma Kurulu önerisini
biraz sonra işleme alacağız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
A)
Tezkereler
(Devam)
2.- İspanya Parlamentosu
Dışişleri Komisyonunun davetine icabetle, Madridde düzenlenecek
olan AB Ülkeleri Dışişleri Komisyonu Başkanları
Toplantısına katılmak üzere Eskişehir Milletvekili ve
Dışişleri Komisyonu Başkanı Hasan Murat Mercanın
İspanyaya resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1096)
12
Şubat 2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı
Sayın Murat Mercan, İspanya Parlamentosu Dışişleri
Komisyonunun vaki davetine icabetle, 24-27 Şubat 2010 tarihleri
arasında Madridde düzenlenecek olan AB Üye Ülkeleri
Dışişleri Komisyonu Başkanları Toplantısına
katılmak üzere İspanyaya resmi ziyarette bulunacaktır.
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı
Sayın Murat Mercanın Madridi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Tezkereyi oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.26
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.44
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 61inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Buyurun efendim.
VI.- ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; (10/90,
190, 210, 235, 312, 433, 438, 466, 474, 496, 531, 539, 558) ve gelen
kâğıtlar listesinde yayımlanan (10/563, 564, 565, 566, 567, 568,
569, 570, 571, 572, 573, 574) esas numaralı Meclis
araştırması önergelerinin birleştirilerek
görüşülmesine; 471 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: Tarihi:
16.02.2010
Danışma Kurulunun yaptığı
toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.
|
Mehmet
Ali Şahin |
|
Türkiye
Büyük Millet Meclisi |
|
Başkanı |
|
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay |
|
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili Grubu
Başkanvekili |
|
Mehmet
Şandır Bengi
Yıldız |
|
Milliyetçi
Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi |
|
Grubu Başkanvekili Grubu
Başkanvekili |
Öneriler:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler Kısmında yer alan 471 sıra
sayılı kanun tasarısının bu kısmın 10 uncu
sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
16 Şubat 2010 Salı günü (bugün) Gündemin "Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler" kısmında yer alan 10/90, 190, 210, 235, 312,
433, 438, 466, 474, 496, 531, 539, 558 ve bugün okunarak Genel Kurulun
bilgisine sunulan ve Gelen Kâğıtlar Listesinde yayımlanan
10/563, 564, 565, 566, 567, 568, 569, 570, 571, 572, 573 ve 574 esas
numaralı kaybolan ve kaçırılan çocuklar sorununun
araştırılmasına yönelik Meclis araştırması
önergelerinin birleştirilerek görüşülmesi ve görüşmelerin tamamlanmasına
kadar çalışma süresinin uzatılması,
Genel Kurulun; 17 Şubat 2010 Çarşamba günkü
birleşiminde 383 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalara devam edilmesi,
471 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının
İç Tüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
|
471 Sıra Sayılı |
|
Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı |
|
(1/743) |
|
Bölümler Bölüm maddeleri Bölümdeki |
|
madde
sayısı |
|
1.
Bölüm 1-10 10 |
|
2.
Bölüm 11-20 11 |
|
(Geçici
1. madde) |
|
Toplam
madde sayısı 21 |
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Danışma Kurulu önerisinin lehinde ilk
konuşmacı Kayseri Milletvekili Sayın Ahmet Öksüzkaya. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin lehine söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yaklaşık 7 milyarlık
dünya nüfusunun yarısının on sekiz yaşın altında
olduğu görülmektedir. Araştırmalar ve verilere göre dünya
çocuklarının önemli bir kısmının da şiddete maruz
kaldığı ve insan kaçakçılığının milyar
dolarlık boyutu düşünülürse bu konunun vahameti daha da ortaya
çıkmaktadır.
Asayiş Daire Başkanlığının
kayıtlarına göre Ocak 2010 tarihi itibarıyla ülke genelinde
1.016sı kız olmak üzere 1.661 çocuk emniyet müdürlükleri
kayıtlarına kayıp başvurusu olarak kaydedilmiştir.
İl bazında kayıp çocuklarda İstanbul birinci sırada
yer almış, son yıllarda Doğu ve Güneydoğu illerinde
artış çok dikkat çekmektedir.
21/9/2009 tarihinde ilimiz Talas ilçesinde Ramazan
Bayramında şeker toplarken kaybolan ve Kayseri Emniyet
Müdürlüğünün bütün aramalarına rağmen hâlâ bulunamayan 3
çocuğumuz bizleri derinden yaralamış ve Türkiye genelinde
konunun vahameti, üzerinde durulması gerektiğini göstermiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerek fert
bazında gerekse topyekûn bir millet olarak çok dikkatli ve hassas
olmamız gereken bir tehlikeyle karşı karşıyayız.
Son yıllardaki çocuk kaçırma ve kaybolma olaylarındaki
artış konunun hassasiyetini bütün gerçekliğiyle ortaya
sermektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde
kayıp çocuklarda görülen artışın en önemli sebepleri
arasında çocukların suç örgütleri tarafından organ ticareti,
uyuşturucu dağıtımı, hırsızlık,
fuhuş ticareti, çocuk ticareti gibi pek çok saiklerden hareketle
yapıldığı görülmektedir. Bu sorun gerçekten ihmal
edilmeyecek bir konudur. Bu meselenin çözümü istikametinde herkes Bir gün
kendi başıma da gelebilir. düşüncesiyle hareket etmelidir.
Çocuklarımızın sağlıklı ve güvenli bir ortamda
yaşamalarının sağlanması başta biz, devletimizin
ve sonra da tüm ailelerin görevidir.
Emniyet Genel Müdürlüğünden alınan bilgilere göre 15 Ocak
2010 tarihi itibarıyla kaybolan 1.444 çocuktan 803ünün bulunup ailelerine
teslim edildiği ve hâlen 592 ila 600 civarında çocuğun
kaybolduğu belirtilmiştir. Kaybolma, kaçma veya kaçırılma
şeklinde cereyan eden vakalarda çocukların yüzde 18i macera arayışı,
yüzde 17si iş arama, yüzde 15i aile içi şiddet, yüzde 14ü ailenin
psikolojik baskısı, yüzde 10u üvey anne-baba ilişkisi, yüzde
9u çocuğa yönelik şiddet nedenleriyle evden kaçma davranışında
bulunduklarını belirtmiştir.
Kayıp çocukların genelde büyük şehirler ve göç alan
şehirlerde olduğuna dikkat çekilmektedir. Türkiyede en fazla
kayıp çocuk sıralamasında 346 çocuk ile İstanbul ilk
sırada, 138 çocuk ile İzmir ikinci sırada yer alırken, bu
illeri Balıkesir, Bursa, Ankara, Mardin ve Kocaeli takip etmektedir.
Kaçan çocukların genelde ebeveyn boşanması,
kentleşme gibi sebeplerden kaynaklandığı,
kaçırılanların genelde çocuk ticareti, dilencilik ve cinsel
sömürü gibi nedenlerden kaçırıldığı belirtilmektedir.
Dünyada her yıl 2,5 milyon çocuğun kaçırılarak
satıldığı ve bunun yarısının da kız
çocuğu olduğu bilgisi, bu konu üzerinde ne kadar hassasiyetle
durmamız gerektiğini göstermektedir. Bu konu ihmale gelmeyecek ve
zaman kaybetmeyecek kadar da önemlidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konunun
çözümü için aileler ve kurumlarımızın yapması gerekenler:
Erken yaştaki evlilikleri önlemek amacıyla ailelere
maddi yardımlarda bulunmak; anne, baba ve çocuklara yönelik aile içi
iletişim, anne-babalık eğitimi, psikiyatri ve psikolog
yardımı gibi konularda ilgili kurumların daha çok
çalıştırılması gerekmektedir.
Devlet kurumlarımız, basın
aracılığıyla, aileler daha fazla bilgilendirilmeli ve
bilinçlendirilmelidir.
Emniyet güçlerimiz kalabalık yerlerde daha yoğun
çalışmalı ve bunun için gerekli maddi imkânlar
sağlanmalıdır.
Çocuklarımızın uzun süre ve kontrolsüz,
İnternet salonlarında kalmaları engellenmelidir.
Yardıma muhtaç ailelere yardımlar gecikmeden
verilmelidir.
Okullarımızda konuyla ilgili sık sık
eğitimler ve seminerler düzenlenmelidir.
Son yıllarda, maalesef, ülkemizde de kayıp çocuklarla
ilgili haberlerde artış gözlenmektedir. Bu durum aileler ve
çocuklarımız üzerinde çok olumsuz etkiler de yapmaktadır,
vatandaşımızı endişe ve üzüntüye sevk etmektedir.
Bu konunun hassasiyeti ve önemine binaen, AK PARTİ Grubumuz,
kayıp çocuklarla ilgili araştırma komisyonu kurulması
önergesini vermiştir. Artık devletimizin bütün kurum ve
kuruluşları, güvenlik güçleri, medya organlarımız,
eğitim kurumları harekete geçmeli, üzerlerine düşen görevleri
daha titiz bir şekilde yapmalıdır.
Grubumuzun önergesiyle kurulacak araştırma komisyonunun
çalışmaları sonucunda, konu bütün detaylarıyla
alınacak ve tüm kurumların mevcut bilgilerinin toparlanması
yanında, yeniden neler yapılabileceği konusunda
çalışmalar yapılması için harekete geçirilmesi
sağlanacaktır.
Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; elbette ki
bu mesele ihmale gelmeyecek ve ertelenemeyecek bir meseledir. Yüce Meclisimizin
bu konuyu bütün yönleriyle incelemesi, alınması gereken tedbirleri
tespit ederek, kayıp çocukların bir an önce bulunması için neler
yapılması gerekiyorsa yapmanın zamanı gelmiştir.
Bundan dolayıdır ki verilen önergeyle kurulacak olan
kayıp çocuklarla ilgili araştırma komisyonunun konunun çözümü
istikametinde çok önemli görev ifa edeceğini vurgulamak istiyor,
komisyonun hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öksüzkaya.
Aleyhte Tayfun İçli, Eskişehir Milletvekili.
Sayın İçli, buyurun efendim.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz aldım
değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, bir ülkede keyfîlik bir
devlet yönetim biçimi hâline gelmişse, keyfîlik yasama, yargı ve
yürütme organlarında olağan bir davranış ve yönetim
şekli olarak kabul ediliyorsa o ülkede demokrasiden söz etmek mümkün
değildir.
Değerli arkadaşlarım, Danışma Kurulu
önerisiyle 471 sayılı Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının bir temel kanun olarak
görüşülmesi önerilmektedir. Son aylarda artık, on maddelik, on
beş maddelik, yirmi maddelik kanun tasarı ve tekliflerinin bir temel
kanun olarak görüşüldüğünü ve bunun bir alışkanlık
hâline geldiğini görmekteyiz.
Değerli arkadaşlarım, İç Tüzükümüzün 91inci
maddesine göre, hangi kanun tasarılarının temel kanun olarak
görüşüleceği çok net olarak ifade edilmektedir. Bir kanun
tasarısının veya teklifinin temel kanun olarak görüşülmesi
Türkiye Büyük Millet Meclisinde istisnai bir olaydır ancak bu istisnai
olay artık bir temel kural hâline gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı
iki bölüm hâlinde görüşülecek, yirmi bir madde, yürürlük, yürütme
maddesini çıkartırsanız on dokuz madde.
Hukuk fakültelerinde bir kanunun lafzı ve ruhundan söz
edilir. Lafzı kelime anlamıdır ruhu ise yasa koyucunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerinin o kanundan neyi amaçladığının,
neyi meram ettiğinin tutanaklara geçmesidir. Uygulamada
savcılarımız, yargıçlarımız,
avukatlarımız ve bürokrasimiz yasa koyucunun bu kanunda neyi
amaçladığını, ruhunu öğrenmek isterler ama bir kanunu,
siz, eğer, temel kanun olarak görüşür ve bunu iki bölüm hâline
ayırırsanız maddeler hakkında o kanunun ruhuyla ilgili
görüşmeleri ifade etmek mümkün değildir. Böyle bir çalışma
kanun yapma tekniğine uygun değildir. Bu nedenle yasama
organındaki bu keyfîlik artık dayanılmaz boyutlara
gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu, yasama organındaki
keyfîliğin sadece bir örneğidir. Peki, bu keyfîlik sadece yasama
organında mı vardır? Değerli arkadaşlarım, son
günlerde ibretle izlemekteyiz, sadece yasama organında keyfîlik yoktur,
yargı organında artık dayanılmaz boyutlara gelen
keyfîliklerle karşı karşıya kalmaktayız.
İşte geçen gün -hatta bugün gazetelerde de var- bir tutuklunun
Haburdaki soruşturmayla, yargılama süreciyle ilgili birtakım
ifadelerine rastlamaktayız. Haburda, hepimizin bildiği gibi, PKK terör
örgütü mensupları geldiğinde devletin İçişleri
Bakanının müsteşarının, üst düzey bürokratların
çadır diye tabir edilecek bir mahkeme sürecine nasıl müdahale
ettiklerini hep burada görüyoruz değerli arkadaşlarım.
Bu inkâr yoluna da gidilebilir ama bugün, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, mahkeme tutanaklarından
bu ifadeleri okumak suretiyle de bunun gün ışığına
çıkmasına katkı sağlamıştır.
Değerli arkadaşlarım, yargıdaki keyfîlik
sadece Haburdaki keyfîlik değildir yani bölücü terör örgütü
mensuplarına özel mahkemeyi bir tarafa bırakın, Silivride
sürdürülen yargılamada da keyfîliği çok net olarak görmektesiniz ama
bugün İnternet sitelerine düşen bir haber, gerçekten de
yargıdaki keyfîliğin hangi boyutlara kadar
uzandığını net olarak ortaya koymaktadır. Erzincan
Cumhuriyet Başsavcısının makam odası ve evi
aranmaktadır değerli arkadaşlarım,
Başsavcının evi ve makam odası aranmaktadır!
Değerli arkadaşlarım, birinci sınıfa
ayrılmış bir savcı hakkında ne şekilde
kovuşturma ve soruşturma yapılacağı Anayasanın
144üncü maddesinde belirtildiği gibi, 2802 sayılı Hâkimler ve
Savcılar Kanununda da net olarak ifade edilmektedir. Bakın,
değerli arkadaşlarım, bu 2802 sayılı Yasanın
88inci maddesinde savcılar hakkında, yargıçlar hakkında Ağır
ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâller dışında suç
işlediği ileri sürülen hâkim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri
ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez. Çok net ifadedir değerli
arkadaşlarım bu ifade. Anayasanın 83üncü maddesinde milletvekilliği
dokunulmazlığı hakkında da aynı hükümler vardır.
Eğer, siz bir Erzincan Başsavcısı hakkında bir
yakalama kararı, gözaltı kararı, evini arıyorsanız ve
göreviyle ilgili makam odasını arıyorsanız, bu işte
artık keyfîlik vardır, bu işte artık Erzurumdaki
Başsavcının yorum hatasının çok çok üzerine
gidilmiştir. Ceza Muhakemeleri Kanununun 250nci maddesi kapsamında
bir soruşturma değildir değerli arkadaşlar. Bu, açıkça
bir keyfîliktir. Bu, yargıya gözdağı vermenin ötesinde çok daha
vahim bir olaydır. Yarın öbür gün, unutmayın, herhangi bir özel
yetkili cumhuriyet başsavcısı, milletvekilliği
dokunulmazlığı hakkındaki 83üncü maddeyle -ki 88inci
maddeyle aynı kapsamdadır- herhangi bir milletvekili hakkında,
dokunulmazlığı olmasına rağmen -dönemsel olarak,
bugünü düşünmeyin, hukuk kurallarını sadece bugünü
düşünerek yorumlayamazsınız- gelecekte bir milletvekili bir
savcının yorumuyla yaka paça gözaltına alınıp evi
aranabilir, Meclisteki odası aranabilir. Bunu tarihe not düşmek
açısından söylemekteyim.
HÜSNÜ TUNA (Konya) Geçmişte
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Açıkça söylüyorum, hiç geçmişi
filan savunacak şeyiniz yok.
Savcılar Anayasa ve yasalara uymakla yükümlüdür. Bir
savcıyı, başsavcıları dinlemek, öyle İstanbul
Başsavcısını, Ankara Başsavcısını
Benden
olan savcı, benden olmayan savcı. gibi yaklaşırsanız,
yarın öbür gün, başka savcılar da benden olan, olmayan diye,
milletvekili olmanıza rağmen, düşüncenizi ifade etmiş
olmanıza rağmen, sizi yaka paça alır, götürür.
Başka bir keyfîlik de söz konusu. Bakın, geçtiğimiz
günlerde Anayasa Mahkemesi, Anayasamızın 145inci maddesine
aykırı bir düzenlemeyi, gece yarısı önergesiyle
yapılan düzenlemeyi iptal etti. Peki, değerli arkadaşlarım,
bugün gazetelerde okuyorum, bakın, Sayın Savcı basın
mensuplarını odasına çağırmak suretiyle, bir nevi
basın toplantısı yapmak suretiyle, 3. Ordu Komutanı
hakkında İfadeye gelmezse gereken işlemler
yapılacaktır. şeklinde açıklamalarda bulunmaktadır.
3. Ordu Komutanı orgeneral rütbesindedir, hâlâ muvazzaftır,
görevdedir. Anayasa Mahkemesinin kararı ortadadır. Yine, biraz evvel,
İnternette İzmirde 2 generalin ifadesinin
alınacağına dair birtakım haberler vardı. Bu
kişiler suçludur, suçsuzdur; ben onun orasında değilim, ben
hukuk devletinin gereklerini anlatmaya çalışıyorum. Eğer
Anayasa Mahkemesi gece yarısı önergesinin Anayasaya aykırı
olduğuna ilişkin bir karar verdiyse, özel yetkili cumhuriyet
savcıları Anayasanın ve yasanın hükümlerinin gereğini
yerine getirmekle yükümlüdür. Keyfî olarak Ben askeri de yargılarım,
suç işlemiştir. mantığıyla, keyfî bir şekilde
yasa maddesini kendine göre yorumlayıp Anayasaya ve yasalara
aykırı işlem yaparsa bu, hukuk devleti ilkesiyle
bağdaşmaz. Bu, demokrasi için çok vahim bir olaydır değerli
arkadaşlarım. Bunları lütfen dikkate alalım. Burası
yüce Parlamentodur, yasa yapar, anayasa yapar ama kendi yaptığı
anayasa ve yasalara eğer birileri uymaz, keyfî bir şekilde
davranırsa, buna, bu kişilere de yasama organının sessiz
kalmaması gerekir. Bunlara çok örnek verilebilir.
Değerli arkadaşlarım, yürütmenin keyfîliğinden
de söz etmek lazım. Bakın, yürütme
Birtakım savcılar
hakkında yasaya aykırı işlem yapıldığı
için iddialar var ama Adalet Bakanlığımız -yürütme
organı- keyfî olarak bu savcılar hakkında soruşturma izni
vermemektedir. Soruşturma iznini vermeyi bırakın, birtakım
himayelerden söz edilmektedir. Bu da çok vahimdir. Adalet Bakanı hiçbir
savcı ve yargıcı himaye edemez. Eğer yasa diyorsak,
yargı bağımsızlığı diyorsak, aynı,
diğer kişilere yaptığı soruşturmayı
nasıl yapıyorsa o savcılar hakkında da soruşturma ve
kovuşturma yapılabilmelidir, suçsuzsa da aklanabilmelidir ama
şimdi öylesine özel yetkili savcılarımız var ki artık
yasama organından da çok daha farklı, geniş yetkilerle
donatılmıştır, artık özel yetkili savcılar ve mahkemeler,
kaldırdığımız, kaldırmakla övündüğümüz
devlet güvenlik mahkemelerinden çok daha antidemokratik uygulamalara imza
atmaktadırlar.
Değerli arkadaşlarım, yani eğer yürütme
organı bu keyfîliğe sessiz kalıyorsa çok vahimdir, yani Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu devre dışı
bırakılmaktadır.
Yeri gelmişken bir keyfîlikten daha söz etmek istemekteyim.
Bu da devletin başı Sayın Cumhurbaşkanının keyfî
tutumlarıyla ilgili. Geçtiğimiz haftalarda söz alamadım ama bunu
da ifade etmekte yarar görüyorum.
Eskişehir Milletvekiliyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İçli, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Tamamlayacağım
Sayın Başkanım.
İlimin iki üniversitesinde iki rektör seçimi
yapıldı. Bir hanımefendi, Profesör Doktor Gaye Usluer, en
yakın erkek rakipleri -gazete haberleri böyle- fark atmış
olmasına rağmen ikinci sıradaki arkadaşımız
rektör seçildi, üniversitedeki arkadaşlarının, öğretim
görevlilerinin iradeleri hiçe sayıldı.
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) Sezer zamanında
da öyle olmadı mı?
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Yine, Anadolu Üniversitesinde
Fevzi Sürmeli, 334 oy almasına karşın 96 oy olan üçüncü
adayı Sayın Cumhurbaşkanı seçti.
Bu örnekleri uzatabilirsiniz değerli arkadaşlarım
ama
Sayın Cumhurbaşkanı Hindistandaydı, yeni geldi.
Gandhinin mezarını ziyaret eden devlet adamlarına yedi ölümcül
günah listesinden de verirler. Sayın Başbakana da vermişler
bunu. Bakın, ilkesiz siyaset, emeksiz zenginlik, vicdansız haz,
niteliksiz bilgi, ahlaksız ticaret, insaniyetsiz bilim, özverisiz ibadet;
yedi ölümcül günah listesi ama daha vahim, yani başka bir örnek vereyim
ben size: Bir saat adaletle hükmetmek bir sene ibadet etmekten
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla)
daha
hayırlıdır. der hadisi şerif. Bunun da altını
çizeyim.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) DSP Hükûmeti zamanında neredeydin?
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Laf attınız, onu da
söylüyorum: Suiörnek, örnek değildir.
BAŞKAN Sayın İçli, teşekkür ediyorum.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Ahmet Necdet zamanında siz
hükûmettiniz, 1 oyla o zaman rektör oldu.
BAŞKAN Sayın Özkan...
Evet, arkadaşlar, lütfen, karşılıklı
konuşmayalım.
Sayın İçli, buyurun efendim.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Başkalarının
kötü örneğini uygulamalarınızda hiçbir zaman
yapamazsınız.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) O zaman da milletvekiliydin DSPden, sesin
çıkmıyordu. Bakanlık yaptın o zaman. Çifte standart!
BAŞKAN Lehte, Sayın Hasan Macit, İstanbul
Milletvekili.
Sayın Macit, buyurun efendim.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz
aldım. Şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bu hafta, Danışma Kurulu önerisi, gerçekten, Meclisin
verimli çalışması veya kamuoyunun vicdanını
sızlatan kayıp çocuklarla ilgili bir komisyon kurulması için
ortak bir öneriyle karşımıza geldi. Gerçekten, bu komisyonun
kurulmasıyla ilgili kamuoyunda gözlerin Meclise çevrildiği bir anda,
grup başkan vekillerimiz hayırlı bir iş
yapmışlardır. O nedenle, bu komisyonun ivedilikle kurularak,
komisyonun sonuçlarının veyahut da olumlu olarak, çocuklarla ilgili
güzel haberler duyuracak, kayıp çocukların bulunmasıyla ilgili
katkı sağlayacak olan bir çalışmanın burada yolunun
açılması gerçekten önemlidir, hayırlıdır.
İnşallah, komisyonumuz kısa süre içerisinde kamuoyunun
beklentilerine cevap verecek kararları alır ve
çalışmayı yapar. Bu komisyonun kurulmasıyla ilgili olumlu
ve lehindeyiz.
Yalnız, temel kanun olarak gelen bir kanunumuz da yirmi
maddelik bir kanundur. Aslında, bunun temel kanun olarak gelmesi çok
önemli veyahut da çok zaman kaybedecek bir olgu değildir. Ne yazık ki
uzun süredir, on maddeyi aşan kanunların temel kanun olarak
getirilmesi bir gelenek hâline geldi. Bu yanlıştır,
sakıncalıdır. Kanunların daha detaylı bir şekilde
tartışılması, enine boyuna tartışılması
ve doğru kararların alınmasıyla sağlanabilir.
Kısa, tartışmadan kaçırılan ve kısa sürede
çıkarılan kanunlara bakıyoruz, altı ay sonra
sıkıntılarla karşılaşılıyor, yeni bir
kanunla, yeni bir teklifle Meclisimiz karşı karşıya
gelebiliyor. O nedenle, olabildiğince kanunların detaylı bir
şekilde görüşülmesi, temel kanun olarak alınmaması
dileğimizdir.
Değerli arkadaşlar, bu vesileyle son günlerde kamuoyunun
gene vicdanını sızlatan, kamuoyunu inciten birtakım kamu
görevlileriyle ilgili düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın Başbakan İktidar olduktan sonra vücut dilimizle
çalışacak ekip kurmak istiyoruz, vücut dilimizle çalışacak
memurlarla çalışacağız. gibi bir söylemde bulunmuştu.
Gerçekten sekiz yılı içerisine alan bir süreç içerisinde, bugünkü
iktidarla vücut dili içerisinde konuşabilen, çalışabilen birçok
kamu görevlisi son zamanlarda beyanatlarıyla, sözleriyle kamuoyunda âdeta
kendilerini kanıtlamış durumdadır.
Geçen gün, Sayın Başbakanın yeğeniyle ilgili
bir operasyon noktasında, Sayın Başbakana bir güvenlik
yetkilimiz, emniyet yetkilimiz Ne yapalım? diye soru soruyor. Sayın
Başbakan olumlu, güzel bir yanıt veriyor, Ne gerekiyorsa
yapın. diyor. Doğru, o yapılması gerekir. Sayın
Başbakanın verdiği yanıtta değil, soru soran kamu
görevlisinde bir şey aramak lazım. Kamu görevlisi bu cesareti nereden
alıyor? Gerçekten suçlu ise -tabii, yargılanıp hüküm
giymediği sürece suçlu denmesi mümkün değil- o anki bir
operasyonla, o anki bir olayla ilgili gözaltına alınması
gerekiyorsa bir üst yetkiliden Alalım mı almayalım mı?
şekliyle bir icazet alma yolunu seçmiş olması gerçekten
anlamlıdır. Bunun yapılmaması gerekir. Hukuk devletinde bu
tür olaylar gündeme gelmez, gelmemelidir. Türkiye aşiret devleti
değildir. Türkiye krallık ve padişahlıkla yönetilmez,
yönetilmiyor. Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti çerçevesinde işlevini
sürdürmektedir. O nedenle, kamu görevlisi arkadaşlarımızın
ve özellikle emniyet yetkililerimizin bu anlamdaki bundan sonraki
yapacağı uygulamalarda, hiç kimseden icazet almadan, hiç kimseden
talimat almadan, hiç kimseye danışmadan görevlerini yerine getirmesi
gerekir. Eğer icazet almaya, talimat almaya yönelik bir uygulama
içerisinde olurlarsa bu, Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti ilkesine halel
getirir, yakışık almaz.
Bir diğer konu: Değerli milletvekili
arkadaşlarım, geçen hafta Elâzığ Valisinin söylemiş
olduğu sözler gerçekten kamu vicdanını rahatsız
etmiştir. Bir Vali çıkıyor, diyor ki: Amerika Birleşik
Devletleri Başkanının karşısında 1 milyon için
hazır duran değil One munite! diyen Başbakan istiyorum.
Devamında şunu söylüyor: Müftü Bey yok, ben de
ortalığı boş buldum, biraz yeşil gidiyoruz.
Sayın Vali, Amerika Birleşik Devletleri
Başkanının karşısında hazır ol vaziyetinde
duran Başbakan kimdir, 1 milyon için hazır duran Başbakan
kimdir, bunu açıklasın. Yoksa, geçmiş başbakanları,
geçmiş kamu görevlilerini, bugün görevde olan kamu görevlileri suçlamaya
kalkarsa ve bunun önü açılırsa yarın ne
olacağını, yarın hangi suçlamalarla geçmişte
yöneticilik yapanların suçlanacağını bilemeyiz,
kestiremeyiz. Bu görevler, bu makamlar gelip geçicidir. Bir gün bugünkü
Başbakan da eski Başbakan olacaktır ve eski Başbakan
olduğu dönemde bir vali çıkarsa, bununla ilgili ağır
suçlamalarda bulunursa, o zaman, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık
makamına yakışır mı? Bu makam hak ediyor mu?
Değerli milletvekili arkadaşlarım, yürütmenin
değerli üyeleri; bu Valinin, hiçbir gerekçe bırakmadan derhâl
görevlerinden alınmasını istiyoruz. Efendim, soruşturma
açtık. Açılan soruşturmaların sonuçlarını
biliyoruz. Soruşturmalar açılıyor, sonuçta hiçbir uygulama ve
işlemle karşı karşıya kalmadan, bunu söyleyen, bu
şekilde hareket eden kamu görevlileri görevlerine devam ediyor,
haksızlığı, hukuksuzluğu uygulamaya devam ediyor,
densiz açıklamalarını yapmaya devam ediyor. Bu nedenle bu kamu
görevlisinin derhâl ama derhâl görevden alınmasını istiyoruz. Bu
kamu görevlisi kendisini biliyorsa istifa eder, istifa etmiyorsa yürütme bunu
görevden alır. Kraldan çok kralcı geçinenler, yarın Kral öldü,
yaşasın yeni kral! diyebilir ve yarın yeni kral geldiğinde
önceki kral için söyleyeceklerini burada söylemek mümkün değil. O nedenle
bugün başkalarının başına gelen, bugün
yanlış açıklamalarla kamuoyunu meşgul eden bu kamu
görevlileri hakkında gerekli işlemin yapılmasını
istiyoruz.
Değerli milletvekili arkadaşlar, her suçun hukukta
karşılığı yoktur. Bazı suçlar vardır ki hukuk
karşısında herhangi bir yaptırımı yoktur ama
vicdanlarda suçlu olur, vicdanlarda yargılanır, gerek
insanların, fertlerin vicdanlarında gerekse toplumun vicdanında
yargılanır.
Biraz önceki söylediğim, vücut diliyle ilgili
Elâzığ Valisi ve Yüksek Seçim Kurulu kararlarını
uygulamayan bugünün Giresun Valisi, dünün Tunceli Valisi. Bu Vali hukuk
karşısında ceza almıştır ve ceza
almasının bir maddesi de memuriyetten mendir ama bugün görevine devam
ediyor. İşlediği suçun karşılığı
memuriyetten men olan bir valinin, ilerideki uygulamalarla memuriyetten men
olabilecek suçları işlemeyeceğini kim garanti edebilir ve böyle,
hukuk karşısında yargılanmış bir insanın
Türkiye Cumhuriyeti devletini temsilen bir ilde vali olması doğru
mudur?
Belki hukuk açısından, yargılama esasları
açısından bu Valinin cezası ertelenmiştir, belki bir süre
sonra aynı suçu tekrar etmediği zaman silinecektir ama bizim
vicdanımızda, kamuoyunun vicdanında bu Vali, valilik
yapmamasıyla ilgili yargılanmıştır ve hüküm
giymiştir. Bu nedenle, bu Valinin de derhâl görevinden alınması
gerekir.
Değerli arkadaşlar, altı yıl önce söylenen,
vücut dilinden anlayan sayın valiler bir bir ortaya çıkmaya
başladı ve sayın kamu görevlileri bir bir ortaya çıkmaya
başladı. Duyarlı olunması gerekiyor. Bugün
başkalarına, yarın size yapılır bu hareketler. Bugün
yapılan bir deprem, yarın daha şiddetli bir depremle karşı
karşıya gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Macit, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
HASAN MACİT (Devamla) Teşekkür ederim Başkan.
O nedenle, yürütmenin, bu tür uygulamalarda, kamuoyunun
vicdanını rahatsız eden bu tür olaylarda duyarsız
kalmayacağını ümit ediyorum ve gereğini
yapacağını ümit ediyorum. Eğer yürütme bugün bunlarla
ilgili gereğini yapmaz ise bunun hem biz peşinde olacağız
hem kamuoyu peşinde olacak hem de yarın siz buralardan
gittiğiniz zaman sizlerle ilgili daha kötü açıklamalar, daha fazla
eleştiriler, daha küçük düşürücü sözler sizlere sarf edilirse siz de
hak etmiş olursunuz!
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) Yaparsak bir şey,
söylersiniz.
HASAN MACİT (İstanbul) Onu mu savunuyorsun Sayın
Milletvekili?
MURAT YILDIRIM (Çorum) Onu savunacak. Seni mi savunacak?
BAŞKAN Arkadaşlarım, lütfen
Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde Tunceli Milletvekili
Sayın Kamer Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Danışma Kurulunda çalışmayla ilgili bir
şey getiriliyor, kayıp çocuklarla ilgili araştırma
önergeleri. Zaten hepimizin istediği bir konu. Burada, tabii, aleyhinde
olduğumuz, yirmi maddelik bir kanunun burada temel kanun olarak
görüşülmesi. Artık Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisi ortadan
kaldırılmıştır. AKP İktidarı Türkiye Büyük
Millet Meclisinde meselelerin konuşulmasını istemiyor. Milletvekilleri
çıkıp da güncel olayları dile getirmekten çok hırpalandığı
için, bu hırpalanmanın önüne geçmek için burada sesimizi kısmaya
çalışıyorlar. Cuma günü Mersinden 3 tane avukat arkadaş
geldi, Yahu Kamer Bey, biz seni merak ettik. Hiç kürsüye çıkıp
konuşmuyorsun. Acaba hasta mısın? falan dediler. Dedim: Kardeş,
AKPliler bırakmıyorlar biz konuşalım, ne yapalım.
Niye konuşturmuyorlar?
Şimdi değerli milletvekilleri, bakın, kayıp
çocuklar önemli bir olay tabii ama
Bakın, bu memleket bizim, bu Türkiye Cumhuriyeti devleti
hepimizin. Yani o televizyonlarda, o çocukların güvenlik kuvvetlerine
taş atması, molotofkokteyli atması hoş bir manzara
mıdır? Bakın, bu Anadolu toprağı, birçok milleti
üzerinde barındıran bir topraktır.
Bu Anadolu toprağı, bu toprağın hakkını vermeyen
insanları üzerinde yaşatmamıştır. Onun için hepimiz bu
memleketin topraklarına sahip çıkalım, burasını öz
vatanımız olarak kabul edelim. Evvela herkes görevini
yapmalıdır, hukuka saygılı olmalıdır, hukukun
gereğini yerine getirmelidir. Bu memlekette düzenin sağlanması
için kendine düşen görevi yapmalıdır. Bu hepimizin görevi,
birilerinin görevi değil. Şimdi, günah değil mi oradaki o
polisin, o askerin üzerine o şeyler atılıyor? Ve ondan sonra da
yani bu Meclis susuyor burada.
Şimdi, değerli milletvekilleri, Parlamentonun bir görevi
var. Şimdi, ben o taş atan çocukların da velilerinden özellikle
rica ediyorum: Bakın, belki o çocuklarınız bunu kavramıyor
ama bu memleket bizim. Bu memleketimizde birbirimize düşmanlık
yaratarak bir yere varamayız, varırsak birileri gelip de bu
toprakları alırlar bizim elimizden çünkü bu topraklarda devamlı
olarak yaşabilmemiz için bu memleketin birlikte hareket etmesi lazım,
birbirimize düşman olmamamız lazım.
SONER AKSOY (Kütahya) Kendine söyle.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi oradan birisi bana laf
atıyor.
Geçen hafta Amerikanın Türk askerinin başına çuval geçiren adamı
geldi buraya. Bu, bir devlet için en ağır hakarettir, bir millet için
en ağır hakarettir. Şimdi, AKP buna ses çıkarmadı. Ben
bunu iki şekilde yorumladım. Birincisi dedim ki: Ya AKPliler Yahu
şu Türk askerleri bize karşı, bunların başına
çuval geçirin. dedi veyahut da AKPlilerin o kadar sırlarını bu
Amerika biliyor ki Sıkıysa bir şey söyle! Bak seni perişan
ederim. diyor. Yani bu iki alternatif dışında bir şey
konuşamazsınız. Yani bir memleketin ordusunun başına
çuval geçireceksin, o ondan sonra gelecek, sen onu başının
üzerinde taşıyacaksın, getireceksin, ziyafetler vereceksin,
bakanların karşısında oturtacaksınız. Bu, müstemleke
bir memlekete yapılmaz. Bu niye bize yapılıyor? İşte
içimizde birlik olmadığı için, bütünlük olmadığı
için, birbirimizin içinde ikilik olduğu için, birileri çıkıp da
işte bu memleketin vatandaşlığının
gerektirdiği hassasiyet, vatanseverlik duyguları içinde hareket
etmediği için bunu yapıyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın -bugün Tayfun
İçli arkadaşımız da söyledi- Erzurum Savcısı,
tutuyor Erzincan Başsavcısı hakkında soruşturma
açıyor. Neden dolayı açıyor? Efendim, Erzincan Savcısı,
Nakşibendi tarikatının İsmailağa cemaatiyle ilgili bir
soruşturma yapmış. Kendisinin hakkında bilgiler var.
Birileri çıkıyor, Amerikadan telefon açıyor buna, Yahu, bu
silahlı örgüttür, böyle bir şey yok. diyor.
Şimdi, Erzincan Savcısı, Erzurum Savcısı
hakkında da Adalet Bakanlığına ihbarda bulunuyor, Bu benim
hakkımda iftira atıyor, yanlış yere görevime müdahale
ediyor. diyor. Adalet Bakanı, maşallah yerinde uyuyor ve Savcı,
bugün evinde, iş yerinde, Hâkimler ve Savcılar Kurulu kararına
aykırı arama yapıyor. Peki, burada böyle hukuk ayak altına
alınacak mı?
Valiler konusunu da söylediler. Urfada üç dört tane vatandaş
bana telefon ediyor Yahu, Kamer Bey, bu Urfa Valisi her cuma namazına
gittiği zaman camilerde anons ediliyor. diyor. Bir anons bütün camilerde:
Sayın Valimiz aramızda.
Yahu, şimdi, Vali Bey, sen cuma namazına gidiyorsan bu
senin görevin. Yani bunu anons yapmanın gereği var mı? Tunceli
Valisi olup da Giresuna giden vali. O kadar keyfîlikleri var ki, o kadar
devlet kaynaklarını kötü kullanmış ki! Bir soruşturma
açın. Tayyip Bey diyor ki: Ben valimi yedirtmem. Yahu ama işte
yargı karar verdi. Hadi bakalım, yedirtecek misin, yedirtmeyecek
misin hukuka rağmen keyfîliklere rağmen. Yani bu devletin valileri bu
kadar keyfî hareket ederken siz orada tutunca sanki devlet mi bir şey
kazanacak? Ne olacak? Başkaları diyecek ki: Kardeşim, ben
devlete hizmet edeceğime işte birilerine hizmet ederim, ondan sonra
istediğim şeyi yaparım.
Şimdi, değerli milletvekilleri, o kadar Türkiye keyfî
hareket ediyor ki. Şimdi, dün bir televizyon kanalında verdi, Tayyip
Erdoğan ile Mehmet Ali Talat telefon konuşması yapıyorlar.
Bu telefon konuşmasında Tayyip Bey diyor ki kendisine: O Rauf
Denktaşı bitir. O da diyor ki: Tamam bitireceğim efendim,
bitireceğim, siz hiç merak etmeyin. Şimdi, bu konuşmayı
Aydınlık dergisi veriyor, Aydınlık dergisinin 2 muhabiri
veriyor, bu arkadaşlar hemen içeri alınıyor ama bizim Seçim
Kurulu
Bakın, bu Vali o buzdolabı, çamaşır makinesini
dağıtınca Tunceli Başsavcısı ile Yüksek Seçim
Kurulu Başkanı telefonla konuşuyorlar. Ertesi gün Fatih Çekirge
bunu kendi köşesinde yazdı. Ben de o sırada Tuncelideydim.
Dedim ki Yahu, nasıl oldu Sayın Başsavcı? Tesadüfen
Vallahi dedi Ne ben
Yüksek Seçim Kurulu Başkanına da telefon
ettim, bize çıkmadı.
Şimdi, eğer içeriye alıyorsanız
Yani bakın,
orada Tayyip Beyle Mehmet Ali Talat hakkında yapılan
konuşmayı verdi diye basın mensuplarını içeri
alıyorsunuz ama bu memlekette en mahrem sırları açıklayan
öteki yandaş medyaya hiçbir şey demiyorsunuz. Yani o kadar
basının ahlakını bozdunuz ki, o kadar yandaş insanlar
çıktı ki bunların büyük bir kesiminde ne ahlak kaldı ne
utanma kaldı ne ar kaldı. Tamamen bugünkü iktidara âdeta köle
olmuşlar. Görüyorsunuz, o televizyonlara çıkıyorlar. Yahu,
Allahım, bu kadar yağcılık, bu kadar iğrençlik, bu
kadar kişiliksizlik olur mu? Bu memlekette bu kadar ahlaksız bir
basınla -yani hepsi için demiyorum tabii- bir yere gidilir mi?
Değerli arkadaşlarım, bakın, bunları
şiddetle yenilememiz lazım. Şimdi, Türkiyede o kadar büyük
sıkıntılar yaratan bir AKP İktidarı var ki ekonomiyi
yok etti. Şimdi, arkadaşlar, bir yerde üretim olmazsa, bir yerde
Bu
Türkiye Cumhuriyeti devleti nasıl kalkındı? 1920lerde
kurulduğu gün ortada bir şey yoktu, bir toplu iğne yoktu ama
insanlar ne yaptı? KİTler kurdular, fabrikalar kurdular, ondan sonra
da üretim yaptılar, dünyanın sayılı zengin ülkesi hâline
geldiler. Şimdi ne yapıyoruz? Efendim, duble yol
yapmışız. Yahu duble yol yap da ama önce üretim kardeşim,
önce üretim! Şimdi, bir memlekette insanlar üretmezse, tarımı
yok ederse
Sen pancarı yok etmişsin, tütünü yok etmişsin,
şeker fabrikalarını satmışsın, tütün
fabrikalarını satmışsın, ondan sonra
Hem de kime
satmışsın?
SONER AKSOY (Kütahya) Üretim arttı.
KAMER GENÇ (Devamla) Yok pahasına kendi
yandaşlarına vermişsin. Bakın, bir
araştırmayı verelim. Yani bu Parlamentonun üzerinde durması
gereken en temel konu hırsızlıktır, soygunculuktur.
Bunların üzerine gidelim. Yani bir memlekette insanlar açsa, bir insan
eğer işsizse, o insan terörün de her şeyine
karışabilir, her türlü sıkıntıya her türlü suçu
işleyebilir. Siz hiç gördünüz mü yani ekonomik durumu yerinde olan
insanların suç işlediğini?
Bir işverenler sendikası çıktı ortaya. Bu
TÜSİADımız
Erkekleri korkuyor maalesef, bir göreve talip
olmuyor. Hanımları geldiler. Hanımları da bugünkü iktidara
yağ çekmekte birbiriyle yarış ediyorlar. Böyle bir şey olur
mu ya? Yani efendim, erkekler korktu, piyasadan çekildi, hanımlar
Yahu
hâlbuki hanımların daha bir cesaretli olması lazım ama maalesef,
bunlar bugünkü iktidara yağ çekme konusunda birbirleriyle
yarışıyorlar. Bu bir devlete yakışmayan
davranışlardır, bu memlekete yakışmayan
davranışlardır.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Hanımlara hakaret
ediyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, gerçekten,
Tekel işçilerinin bugün içine düşürüldüğü o zor durum, yüz
kızartıcı, çok sıkıntılı. Yani bu bana göre
onursuzca bir yönetim biçimidir.
Bugün sen Tekelin mallarını getirmişsin, kendi
yandaşlarına bir kısmını bedava vermişsin.
İşte, bugün gazetede yazıyor. İstanbuldaki Tekelin yerini,
getiriyor, beş katlı bilmem apartmanı getiriyor -bir tarikat
şeyhine- hazineye önce bağışta bulunuyor, sonra tarikat
şeyhine -efendime söyleyeyim- tahsis ediyorlar. Bu senin babanın
malımı mı ya? Sen kimsin? Devletin malını babanın
malı mı zannediyorsun? Böyle bir şey olur mu? Yani şimdi,
sayın milletvekilleri, hepimiz bu memleketin insanlarıyız. Bu
sırada oluruz, bu sırada oluruz. Eğer hırsızlık
varsa hırsıza müştereken hırsız diyelim, eğer
namussuzluk varsa namussuza müştereken namussuz diyelim, eğer
dürüstlük varsa dürüste hep beraber sahip çıkalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
Buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani gidip de devletin bir bankasından
750 milyon dolar alıp da bu şeye, getirip de bu damadın
şirketine vermek dürüstlük müdür?
Şimdi bir Katar hastalığına tutulduk.
Şimdi bakın, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin
Bahreynde, Tayyip Bey Katarda, ötekisi bilmem nerede. Yahu, şimdi bu
Katarda ne var? Bakın, bu Katarda
11 bakan 28 defa Katara gitti.
Arkasından, Katardan 350 milyon dolar geldi. Allah Allah bu para nereden
geldi? Yani biz bunun nereden geldiğini biliyoruz. Nereden geldi?
İşte, Türkiyeden oraya giden çantalarla geldi. Biz bunların
hepsini biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bakın, bu memlekette sizin
zamanınızda denetim kalktı, belediyeler o kadar keyfîlikler
içinde, o kadar imar yolsuzlukları
içinde
Bakın, Anayasada bir değişiklik yaptınız,
mahallî idarelerin denetimini yalnız Sayıştaya verdiniz. Sayıştay
da maalesef bu konuda ciddi incelemeler yapmıyor, yapılan
raporları incelemiyoruz.
Bir memlekette eğer bu soygun olursa bu memleket nereye
varır? Yarın insanlar birbirini boğmaya çalışır.
Onun için, çok kötü yönetiyorsunuz. Size tavsiyem bir an önce buradan çekip
gitmeniz.
Saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Sayın Başkan,
söz istiyor Sayın Başkan Vekili.
BAŞKAN Ben yönetiyorum efendim Meclisi, lütfen
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, biraz önce konuşma yapan Milletvekili, Grup
Başkanımız, Başbakanımız aleyhinde iftira
niteliğinde sözler söylediler. İzin verirseniz açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Yani grubunuza sataşmayla ilgili olarak söz
istiyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Burada hiçbir şey
konuşmayalım mı Sayın Başkan?
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) Otur yerine be!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen arkadaşlar,
birbirimize karşı nezaketli
davranalım.
Buyurun Sayın Elitaş.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, AK PARTİ Grubu
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, gerçekten, dört siyasi parti grubunun birlikte
onayladığı, hakikaten, anaların yüreğini sızlatan
yaklaşık 1.647 tane kayıp çocukla ilgili önergenin
görüşülmesini, inşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi de kabul
ettiği takdirde bu konuda bir araştırma komisyonunun
kurulmasını arzu ediyoruz.
Konuşan değerli milletvekili
arkadaşlarımız hem Sayın Macit hem Sayın İçli hem
eleştiri yaptılar hem de yaptığımız
icraatların uygun olduğunu söylediler ama Şunları
şunları yapmanız da yanlış. dediler. Mesela ne
dediler? 16-17 maddelik bir yasanın İç Tüzük 91inci maddeye göre
temel yasa olarak uygulanması yanlıştır. dediler. Amenna,
o şekilde görebilir. Eleştiri hakkı herkeste mevcuttur.
Sayın Macit bizim Danışma Kurulu önerimizin lehinde
konuşma yaptılar, valilerle ilgili eleştirilerde bulundular.
Eğer bir valim farklı şekilde bir şeyler söylüyorsa, bir
vali cumaya gittiği zaman Vali Bey, cumaya gelmiştir. diye anons
ettiriyorsa en büyük hatayı yapıyordur, bunları yapmaması
gerekir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye karşı
çıkmıyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Eğer bir valim, Haziran
2008 tarihinde oranın belediye başkanı başka bir partiden
olmasına rağmen, oranın il genel meclisi başkanı yine
başka bir partiden olmasına rağmen ve çeşitli kurum,
kuruluşlarla, sivil toplum örgütleriyle bir araya gelip bölge
insanının, Tuncelide yaşayan insanların, köylerde
yaşayan insanların çağdaş seviyedeki ihtiyaçları
nelerdir diye araştırma yapıp ve zamanlamasıyla birlikte de
dağıtım yapıyorsa bu valiye memuriyetten men
cezasını vermesi ve bu valinin de siyasi hayatının da yok
olmasıyla ilgili erteleme hükümlerini uygulayan bir karar vermesi,
açıkçası, Danıştayın -benim kanaatime göre- kanunlara
uygun olmayan bir şekilde karar vermesidir.
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle vali mi olur? Devletin valisi mi,
partinin valisi mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bu karara,
Danıştayın verdiği karara uyacaksınız ama
Danıştayın verdiği kararın, sosyal devlet ilkesini
uygulayan, bir sene önce kararlaştırılmış bazı
toplumsal ihtiyaçları vatandaşlarına dağıtan bir
valiyi, Anayasanın 2nci maddesini uygulayan bir valiyi bu şekilde
siyasi faaliyet yapıyor diye yapılan kararın da yanlış
olduğunu ifade etmek istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim
sataşmamla ne alakası var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakınız,
değerli milletvekilleri, Sayın Başbakanımızın
çocuklarıyla ilgili veya damadının bulunduğu bir kurumla
ilgili alınan krediyi sık sık gündeme getiriyorlar. Eğer
dürüstseniz, namusluysanız o kredinin hangi şartlar altında
alındığını ve o satışın hangi
fiyatlarla yapıldığını açık ve net bir
şekilde ortaya koyarsınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Koyalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Normal şartlar dâhilinde
Halk Bankasının verdiği kredinin başka firmaların
KADİR URAL (Mersin) Bilgi vermiyor Sayın Elitaş,
bilgi verilmiyor. KİT Komisyonunda sorduk bunu biz. Bilgi verilmiyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Otur yerine, bir dakika
İSMAİL BİLEN (Manisa) Otur, bağırma
otur! Öyle bir şey yok.
BAŞKAN Saygıdeğer arkadaşlarım, lütfen
Sayın Ural, lütfen
KADİR URAL (Mersin) Söylediği lafa dikkat etsin
efendim. Ne demek namuslu olmak? Ondan mı öğreneceğiz biz
namusu?
BAŞKAN Kadir Bey, lütfen
Arkadaşlar
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın
Elitaş
KADİR URAL (Mersin) Senden mi öğreneceğiz biz
namusu?
İSMAİL BİLEN (Manisa) Senden mi
öğreneceğiz peki?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen sakin olalım.
Sayın Elitaş, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
KADİR URAL (Mersin) Ayıp ya! Söylediğin lafa
dikkat et! Ağzından çıkanı duy!
BAŞKAN Sayın Ural, lütfen
İSMAİL BİLEN (Manisa) Sen de dinle!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkan,
birileri burada hakaret eder, iftira eder, İktidar hazımlı
olmalıdır, sabırlı olmalıdır. derler. Hiç
kimseyi itham etmiyorum. Eğer yaptığınız iş,
dürüstseniz, namusluysanız, yapılan icraatın hangi noktada
olduğunu yaparsınız diyorum. Yani yapılan icraatı
doğru şekilde araştırın, inceleyin deyince
aşırı derecede bir alınganlık görüyorum. Yani birisi
bir konuda eğer sık sık başkasını itham ediyorsa,
sık sık hırsızlıkla, soygunculukla, yolsuzlukla itham
ediyorsa bilin ki altında muhakkak o kendi yaptıkları
şeyler vardır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Nitekim, kendisine bedava hisse verildiğini ve Almanlar
geldiler, bana ortaklık teklif ettiler. demesine rağmen Almandan
bedava hisse aldığını burada ispatladık, ama
şuraya çıkıyor, namustan, dürüstlükten başka bir şey
söylemiyor.
Şimdi, herkese diyorum: Yarası olan gocunur. Dürüst
olan, namuslu olan mahkemeye verir, mahkemede de incelenir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.36
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.50
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 61inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; önergeyi okutup
işleme alacağım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın, Mustafa Elitaş bana
sataştı ve bana Sen bedava hisse almışsın. dedi.
Bakın, bir Başkana yakışacak
tarafsızlık içinde davranın. Ondan sonra da bana sataşmadan
söz vermemek için çıktınız oturumu kapattınız.
Bakın, açın tutanağı
Birisi size dese ki:
Size birileri bedava mal verdi. Bu size sataşma mıdır,
değil midir? Yani, ben politikacıyım, kim bana bedava
vermiş?
Mustafa Elitaş da
BAŞKAN Sayın Genç, bakın
KAMER GENÇ (Devamla) Ben onun gibi bedavacılığa
alışan bir insan değilim ki.
BAŞKAN Sayın Genç, bakınız, aynı üslup
üzere konuşmanın kimseye bir faydası yok. Ben şunu diyorum:
Geçen gün de buna benzer, daha değişik bir olay olmuştu. Bu
şekilde oldu, sonradan usul hakkında burada bir tartışma
açtık. Yerinize geçerseniz, sisteme girerseniz, ben size kısa bir
açıklama hakkı veririm. Bu husustan dolayı, ben sizi
konuşturmamak için çıktım falan değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tabii onun için işte. Açık sataşma
vardı.
BAŞKAN Bakınız, çıkmanın mazeretleri
vardır. Siz yaptığınız şeyi biliyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Mustafa Elitaş çıktı, ne
söyledi benim sataşmamla ilgili? Çıktı, Tunceli Valisini
şey etti.
BAŞKAN Sayın Genç, bakınız, bu hususta
Herkes
kendi konuşmalarını daha sonra tutanaklardan alıp lütfen
bir okusun efendim. Ben onu söylüyorum. Lütfen Sayın Genç, yerinize
geçiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sorumluluğunu bildirin, Grup
Başkan Vekili ağırlığı içinde konuşsun,
herkese iftira atmasın. Ama sizin müsamahanız neticesinde böyle çok
sorumsuzca hareket ediyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Önce kendine söyle sen onu.
BAŞKAN Atmasın, doğru. Hiç kimse atmasın,
doğrudur. Ona bir şey demiyorum.
Önergeyi okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
(Devam)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, (2/22) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/183)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/22) esas numaralı Kanun Teklifimin İç Tüzükün 37nci
maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN Teklif sahibi Sayın Ensar Öğüt.
Süreniz beş dakika Sayın Öğüt.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Bir dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN Arkadaşlar lütfen, istirham ediyorum.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Hayvan
Sağlığı ve Zabıtası Kanunu ile ilgili vermiş
olduğum kanun teklifi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, söze girmeden önce, ben bugün geldim
Ardahandan. Kars-Ardahan arasında korkunç bir tipi vardı. Bir
saatlik yolu dört saatte ancak gittim ve yolda kaldım,
Karayollarını aradım. Kara yolu aracı geldi, beni götürdü
ve o bölgede yaşayan insanlar, hizmet yapan belediye başkanları
hakikaten olağanüstü bir çalışma yapıyorlar.
Ancak, o bölgede bir araştırma yaptık. Adalet ve
Kalkınma Partili belediye başkanlarına Maliye
Bakanlığından para gitmiş, CHPli ve diğer belediye
başkanlarına para gitmemiş. Ben oradan aradım, Sayın
Bakana ulaşmaya çalıştım, ulaşamadım. Ancak bugün
Sayın Bakan bana danışmanını göndermişti,
şunu söyledi: Sayın Öğüt, haklısınız. Biz
diğer belediyelere de parayı hemen göndereceğiz. -Bütçe Komisyonu
Başkanı- Sayın Genel Müdüre de haber, talimat verildi.
Sayın Bakanın talimatıdır. Umarım, Sayın Bakan
diğer belediyelere de para göndererek, adaleti sağlayarak Adalet ve
Kalkınma Partisine uygun bir şekilde bir hizmet yapmış
olur.
Değerli arkadaşlar, hayvan
sağlığıyla ilgili konu hayvan
kaçakçılığıdır. Hayvan
kaçakçılığı, maalesef ülkemizde hızlı bir
şekilde arttı. Hayvan kaçakçılığının
ötesinde et kaçak geldi. Böyle olunca, üretim yapmadı köylü. Köylüyü
teşvik etmedik, Köylüye prim veya buna benzer bir şeyler veriyoruz.
dedik ama köylü yoksullaştı, köylü göç etti, köylünün elinde hayvan
kalmadı. Bugün, Türkiye'de et açığı korkunç derecede
büyüdü. Bütün araştırmaları söylüyorum: 2015 yılında
Türkiye'nin 164 bin ton et açığı var, 2025 yılında 327
bin ton et açığı var.
Şimdi, bir teşvik çıkartıldı Doğu ve
Güneydoğuda 50 baş ve üstü damızlık hayvanları
alıp besleyenlere devlet yüzde 40 hibe yardımı ediyor.
Ahıra yüzde 30, süt toplama ve süt tankına yüzde 40 hibe veriyor ama
bu projeyi bireysel anlamda köylünün yapması mümkün değil, 200 ile
250 milyar lira sermaye lazım. O krediyi bankadan alabilmek için, şu
anda Doğu ve Güneydoğudaki toprakları devlet teminat kabul
etmiyor yani oradaki ahırı, malı, tarlasını devlete,
bankaya götürüp verdiği zaman, banka diyor ki: Hayır, İstanbulda,
Ankarada dairen varsa ver, yoksa ben buradaki tarlayı kabul etmem. E,
peki, bu köylü 250 milyarı nasıl bulacak da bu teşvikten
yararlanacak? Gine zengine yarıyor.
Ama Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz aile
işletmeciliğini geliştirmek için 10 baş veya 20 baş
hayvan üstünü besleyenlere imkân sağlayacağız. Eğer bunu
sağlamazsanız küçük aile işletmeciliğini, köylüyü
öldürürsünüz. O zaman, köylünün zaten bir şeyi kalmamış; kar
kış, yedi sekiz ay o bölgede, eksi 25 derecede, 30 derecede mücadele
veriyor, sınırda bekçilik yapıyor, vatandaşlık
görevini yapıyor; bir de üstelik buna orada yaşama imkânı
vermiyorsanız, hâlen daha zengine imkân sağlayacak şekilde kanun
ve teşvik çıkartıyorsanız bu yanlıştır
arkadaşlar ama Cumhuriyet Halk Partisi gelir gelmez bunu
değiştirecek, köylüye verilen bütün primlerin 2 misli verilecek: Süt
primi, 2 misli vereceğiz; yem, 2 misli verilecek; mazot parası, 2
misli vereceğiz. Cumhuriyet Halk Partisinin taahhüdüdür bu
arkadaşlar.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Nereden vereceksiniz
efendim bunu?
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Siz nereden buluyorsanız biz de
oradan vereceğiz.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Ama
kaynağını söyleyin.
ENSAR ÖGÜT (Devamla) Değerli arkadaşlar -zamanım
bitiyor- şunu söyleyeyim: Hâlen daha Ardahanda yem bitkileri parası
ödenmedi, mazot parası ödenmedi, sulu tohumlama parası ödenmedi, süt
primi parası ödenmedi. Yani, şimdi, şu anda, yem bitkileri
parasını ödemezseniz ne zaman ödeyeceksiniz? Kar kış, her
taraf kapanmış, tipi, kimse dışarı çıkamıyor,
siz hâlen daha yem paralarını ödememişsiniz. Rica ediyorum
Sayın Bakandan, derhâl, yem paralarının acilen ödenmesi
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öğüt, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Değerli arkadaşlar, beş
dakikaya sıkıştıramıyorum ama şunu söyleyeyim:
Biz çok mağdur edildik. 27 Eylülde kar yağdı, bütün mahsul
tarlada kaldı, çürüdü -buğdayımız da, arpamız da,
otumuz da, samanımız da- elimizde tohumluk malımız
kalmadı. Örnek veriyorum işte: Gölede de Çıldırda da
Posofta da, Damalda da Hanakta da Ardahan merkez ve Kars, Ağrı, o
bölge, Erzurum dâhil olmak üzere perişan oldu çiftçi ve o zararı
devlet ödemesi gerekirken tespit yaptılar, 1 kuruş dahi ödemediler
Sayın Başkanım, 1 kuruş dahi ödenmedi.
Bunun için, ben istirham ediyorum, bu
kaçakçılığın önlenmesi ve vermiş olduğum kanun
teklifinin kabul edilmesini arz ediyorum. Onun yanı sıra, acilen yem
bitkileri parası ve diğer prim paralarının ödenmesini talep
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, MHP ve BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öğüt.
Şahsı adına Ramazan Kerim Özkan, Burdur
Milletvekili.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün, 3285
sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası
Kanununun bir maddesinin değiştirilmesiyle ilgili verdiği kanun
teklifinin lehinde söz almış bulunuyorum, desteklerinizi de
bekliyorum.
Şöyle ki: Türkiye kalkınmasının temel gücü
tarım ve hayvancılıktır değerli arkadaşlarım.
Bunu ihmal ettiğiniz zaman, bugünkü, hem terörü desteklemiş oluyoruz
hem işsizliği desteklemiş oluyoruz hem ekonominin girdi
kaynağı olan bir getiriden mahrum olmuş oluyoruz.
Tarım ve havyacılığın
sorunlarını çözemeyen bir hükûmet sınıfta kalmış
demektir. Şu anda ülkemizde gerçekten büyük sorunlar yaşanıyor.
Nasıl sorun yaşıyor? Ette sorun yaşanıyor,
fiyatının artışı anlamında. Hâlbuki tarım ve
hayvancılığın sürdürülebilir olması gerekiyor. Üretici
mutlu, tüketici mutlu olması gerekiyor. Bir tarafı biz bir an mutlu
ediyoruz, bir tarafı mağdur ediyoruz. Bir an geliyor bir taraf
mağdur oluyor, bir taraf mutlu oluyor. Geçtiğimiz yıllarda süt
üreticileri ve et üreticileri gerçekten mağdurdu. Vatandaş girdi
maliyetleri arttığı için damızlık ineğini, süt
ineğini kesime götürdü. O arada, sayın bakanlarımıza,
Bakanlar Kurulu üyelerimize dişi kesimlerin yasaklanması, süte
verilen 4 kuruş desteğin 20 kuruşa çıkartılması
yönünde tekliflerimiz oldu ama bir türlü yerine getirilmedi. Değerli
Arkadaşım desteklerden bahsetti. Gerçekten üreticilerimiz şu
anda destekleri yine beklemektedir. Buğday, arpa desteklemeleri
Hasat
bitti, zamanı geçti, hâlâ desteklemeleri alamayan üreticilerimiz mevcuttur.
Yine süt destekleri geçmiş dönemlerde iki aylık, üç aylık
süreçlerde verilirdi, şimdi altı aya, yıla
çıkartıldı. Ama bu insanların gübre borcu var, mazot borcu
var, elektrik borcu var, yem borcu var, bunların gününde gelmesi ve
gününde ödenmesi gerekiyor. Kısa sürelerde üreticimize bir can suyu
verilmesi gerekiyor, üreticilerimiz de bunu her zaman talep ediyor. Bir ödenek
ayırıyoruz. Ödeneğimiz var. deniyor ama yıla sâri
olduğu için vatandaş bundan yeterli bir yararlanma
sağlayamıyor.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin temeli kültürdür,
kültürün temeli de beslenmedir. Bu beslenmenin temel kaynakları et, süt,
yumurta yani protein. Bunu yapmazsak gerçekten sağlıklı
insanlar, sağlıklı beyinler yaratamayız.
Kaçakçılık diyoruz. Arkadaşım,
kaçakçılığın önlenmesi adına bu kanun teklifini
vermiş durumda, hudut milletvekilimiz. Hudutlarda bu kaçakçılık
yapılıyor. Nasıl yapılıyor? Bir köyün, hudutta,
sınır boylarındaki köylerimizin 5-6 bin popülasyonu var.
Bakıyorsunuz, menşe şehadetnameleriyle 60-70 bin hayvan çıkışı
var. Demek ki kaçak giriyor. Kaçak giren hayvanlar
Bizim kayıtlı
hayvanlarımız var. Kayıtlı hayvanlarımız
merdiven altı dediğimiz kesimlerde kesiliyor, kulak küpeleri
-numaralar- diğer kaçak hayvanlara taşınıyor, bir hayvan 2
kere kesilmiş oluyor. Bu kaçağın önüne bir türlü geçemedik,
merdiven altı kesimler hâlâ devam ediyor. Bu konuda Tarım
Bakanlığımıza, Gümrük
Müsteşarlığımızın, jandarmamızın,
emniyet güçlerimizin yardımcı olması gerekiyor. Bu tek
taraflı, tek bir bakanlığın yöneteceği iş
değil. Bunun bir koordinasyonla yapılıp bu
kaçakçılığın engellenmesi gerekiyor. Doğu ve
Güneydoğu illerinden tırlar giriyor, bunlar kontrol ediliyor,
geçişleri batıya yönelik ama yurt içinde bunlar ucuz olarak elde
ettikleri etleri, karkas etleri Ankara gibi İç Anadolunun
değişik şehirlerinde indirimlerde bulunarak satıyorlar ve
Ankaradan Türkiye'ye et pompalanması sağlanıyor. Bunun
yanlışlığını defalarca söyledik ama bu konuda
yine aynı çalışmalar devam ediyor.
Bu kaçak hayvanlarla ülkemize, şap gibi, şarbon gibi,
kuduz gibi, brusella gibi, hepatit gibi hastalıklar geliyor. Bunların
engellenmesi mutlaka şarttır. Bunlar sadece hayvanları
değil insanlarımızı da hasta ediyor ve tedavileri mümkün
olmayan hastalıklar oluşuyor.
Hudutlardan devamlı girişlerin devam ettiğini hudut
milletvekillerimiz her seferinde ifade
ediyorlar. Bizim, bu hayvanlar huduttan girdikten sonra değil -nasıl,
yağmur geçtikten sonra şemsiye tutmamız hiçbir şey ifade
etmiyor- bu hayvanların girişini engellememiz gerekiyor. Bununla
ilgili olarak da cezaların artışını Değerli
Arkadaşım önerdi. Fakat yurt içinde şu anda geceleri kontroller
yapılıyor. Bir köyden bir köye geçiş hayvanlar için bir zulüm
oldu. Hudutlardan teröristler elini kolunu sallayarak geçiyor ama bir köyden
bir ilçeye bir hayvan aktarımı olamıyor. Nedir? Menşe
şehadetnamesi, rapor, bir sürü
kayıtlar var. Bu konularda biraz daha müsamahalı olmak
zorundayız. Geçen gün bir üreticimiz arıyor, ara yerde bir
buzağı, kulak numarası uygulaması
yapıldığı dönemde kulak numarası yapılmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Bir buzağı yüzünden
o üreticimize 2 milyar 800 milyon gibi bir ceza kesiliyor.
Değerli arkadaşlarım, bunlar, bu yoksulluğu
yaşayan, gerçekten üretimsizliği yaşayan insanlarımıza
bir haksızlık. Bu konuda yurt içi tedariklerde, yurt içi
geçişlerde biraz daha toleranslı olmak zorundayız.
Bu geçtiğimiz süreçte gerçekten tarım ve
hayvancılığımız çökertilmiştir. Destekler
zamanında olmadığı için, bunların girdilerinde
elektrik girdileri vardır, elektrik fiyatlarında bir ayarlama yoktur.
Biraz önce arkadaşım da söyledi, Doğu ve
Güneydoğu Anadoluya 50 baş ve üzerinde yüzde 40 bir hibe destekleri
var, bunun, bölgemize, Türkiye Anadolu coğrafyasının
tamamına yayılması gerekiyor. Kaynak bulunup, bu
kaynağın
Çünkü, sadece Doğu ve Güneydoğuda
hayvancılık yapılmıyor, batıda bugün entansif bir hayvancılık,
yoğun emek, yoğun sermaye hayvancılığı
yapılıyor. Doğudaki illerdeki
Çanakkale olsun, Balıkesir
olsun, Burdur olsun, Aydın olsun, buradaki üreticilerimiz bu yüzde
40lık hibe desteklerden, makine teçhizattaki yüzde 30luk hibe
desteklerden, gerçekten üreten insanlar, bunlar, bu desteklerden yararlanmak istiyor.
Doğu ve Güneydoğuya gönderdiğimiz hayvanlarda çok
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, gündemin Sözlü Sorular
kısmına geçiyoruz.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gündeme
geçince, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi
Ekerin bazı soruları cevaplandırmak istediğini ifade
etmiş ve o soruları sizlere okumuştum.
Şimdi tekrar o soruları Kâtip Üye
arkadaşımız okuyacak ve sonra da Sayın Bakanımız
cevaplandıracaklardır.
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, sulama birliklerinin elektrik borçlarına
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/674) ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
2.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, muz fiyatlarındaki artışa ilişkin
sözlü soru önergesi (6/678) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
3.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, kuraklıktan etkilenen üreticilerin
desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/708) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
4.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulutun, Gönende kurulması planlanan çimento
fabrikasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/725) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
5.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tarım Kredi Kooperatifine borcu olan çiftçilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/744) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Pendik Veteriner Araştırma
Enstitüsündeki ilaç kontrollerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/761) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
7.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Erbaaya geçici fındık alım merkezi
açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/808) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
8.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, patates üreticiliğine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/809) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
9.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, yabancı bankalardan ipotek
karşılığı zirai kredi kullanılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/830) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
10.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, yeme-içme yerlerinin denetimlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/839) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
11.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, hayvancılıkta kaba yem sıkıntısı
riskine ilişkin sözlü soru önergesi (6/844) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
12.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, TMO yönetiminin ödüllendirilmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/854) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
13.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, TMOnun fındık alımına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/860) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
14.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, veteriner hekimlerin mali haklarının iyileştirilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/878) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
15.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, kuraklıktan etkilenen illere mazot ve gübre
desteğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/901) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
16.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, çiftçilerin sulama suyunda kullandıkları
elektrik borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/922) ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
17.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, kaçak etlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/926)
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
18.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, keneye karşı bazı önlemlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/927) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
19.- Giresun Milletvekili Murat
Özkanın, fındık
politikasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/945) ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
20.- Giresun Milletvekili Murat
Özkanın, TMOnun fındık alımına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/977) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
21.- Giresun Milletvekili Murat
Özkanın, fındık alım politikasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/978) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
22.- Giresun Milletvekili Murat
Özkanın, TMOnun fındık alımındaki bazı
sorunlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/979) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
23.- Giresun Milletvekili Murat
Özkanın, TMOnun fındık alım merkezlerine ve kayıt
dışı üretime ilişkin sözlü soru önergesi (6/980) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
24.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki domates üreticilerinin mağduriyetine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/985) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
25.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, kuraklıkla ilgili kararnamenin uygulamasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1033) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
26.- Adıyaman Milletvekili
Şevket Kösenin, kuraklık tespit çalışmalarına ve
ödemelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1042) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
27.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, çiftçilerin kuraklık zararlarının
ödenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1044) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
28.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, biyogüvenlik ve biyoçeşitlilik
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1054) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
29.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, kayıt dışı gıda üretiminin denetimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1055) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
30.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, suni bal üretiminin denetimine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1056) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
31.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Türk Gıda Kodeksi hazırlanıp
hazırlanmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1057)
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
32.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, nişasta bazlı tatlandırıcı üretimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1058) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
33.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, kefaletinden dolayı icra takibine uğrayan,
kooperatif üyesi çiftçilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1071) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
34.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, bazı et ürünlerinin ve ithal gıdaların
denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1079) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
35.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, çiftçilerin sulamada kullanılan elektrik borçlarına
ödeme kolaylığı sağlanmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1091) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
36.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, Gaziantepte tarımın geliştirilmesine yönelik
projelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1094) Cevaplanmadı
37.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, hazır kıyma satışına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1115) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
38.- Adana Milletvekili
Kürşat Atılganın, üreticilerin kredi sorununa ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1124) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
39.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki çiftçi eğitimine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1188) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
40.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki sebze ve meyve üretimine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1189) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
41.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki soğuk hava depolarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1191) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
42.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, besi kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1225) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
43.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, tarımsal sulama amaçlı elektrik
abonelerinin borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1334) ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
44.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, Gaziantepteki çiftçilerin borçlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1404) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
45.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enözün, çiftçilerin tarımsal üretim amaçlı elektrik borçlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1504) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
46.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki sulama yapamayan çiftçilerin borçlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1515) ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Sulama birliklerimizin hazineye olan borçları her geçen gün
artmaktadır. Çünkü her geçen gün ürününün
karşılığını alamayan, küçülmek zorunda kalan ve
fakirleşen çiftçi sulama birliklerine olan borçlarını ödeyemez
hale gelmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1- Sulama birliklerinin Türkiye genelinde toplam borcu ne
kadardır? Çiftçiden tahsil edemediği toplam alacağı ne
kadardır?
2- Sulama birliklerinin Karaman ili genelindeki toplam borcu ne
kadardır? Çiftçiden tahsil edemediği toplam alacağı ne
kadardır?
3- Sulama birliklerinin devlete olan borçları ve çiftçiden
tahsil edemedikleri borçların yapılandırılmasıyla
ilgili ne gibi çalışmalarınız vardır? Yoksa
yapmayı düşünmüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Muz üreticileri dernekleri, serbest piyasa ekonomisi
kuralsızlık hâline gelmiştir şeklinde açıklama
yapmaktadır. Bir ay öncesine kadar 30 YTL olan 18 kiloluk bir kasa ithal
muz, 58 YTLye yükselmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1- Yerli hasadın tamamlanmasıyla birlikte rakipsiz kalan
ithal muzun kilo fiyatı 4 YTLye kadar yükselmiştir. Muzu tüketiciye
ucuz yedirme konusunda bir çalışmanız var mıdır? Bu
konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Dr. Mehmet Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
1. Türkiye'nin mercimek deposu olan seçim bölgem Gaziantepte bu
yıl yaşanan kuraklık nedeniyle mercimek ve diğer hububat
üretiminde rekolte çok düşük olacaktır.
Kuraklık nedeniyle hasat kaldıramayan çiftçilerimizin
hem de tüccar ve ihracatçılarımızın büyük ekonomik
kayıplara uğrayacağı açıktır.
Aynı mağduriyet zeytin ve fıstık üreticileri
için de söz konusudur.
Üreticilerimizin kuraklıktan doğan bu
mağduriyetleri için ekonomik destek veren yasal düzenleme yapmak
gerekmiyor mu?
2. Tespit yapmaları ve üreticilerin
başvurularını almak için il ve ilçe tarım müdürlüklerine
geç kalınmadan talimat vermeyi düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen soruların Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın M. Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim. 08.05.2008
Ahmet
Duran Bulut
Balıkesir
Son günlerde Balıkesir iline ait Gönen ilçesinde
kurulması planlanan çimento fabrikalarıyla ilgili olarak yöre
halkını tedirgin eden bazı haberler ulusal ve yerel basına
yansımış, böyle bir uygulama ile ülkemizde kaliteli çeltik
üretiminin yapıldığı Gönen Ovası tarım arazileri
başta olmak üzere çevrenin zarar göreceği gündeme gelmiştir. Bu
konuyla ilgili olarak;
1. Gönen Ovası tarım arazilerinin zarar görmesine yol
açacak bir konumda çimento fabrikası kurulmasına yönelik
Bakanlığınız birimlerine yapılmış herhangi
bir başvuru var mıdır?
2. Varsa bu başvuru konusunda
Bakanlığınız hangi işlemleri yürütmüş ya da
yürütmektedir?
3. Söz konusu firma veya firmalarca satın
alınmış tarım arazisi büyüklüğü ne kadardır? Bu
arazilerin toprak sınıfları nasıldır?
4. Yörede kurulacak bir çimento fabrikasının Gönen
Ovası çeltik alanlarını tehdit riski nedir?
5. Gönen Ovası çeltik üretiminin Türkiye tarımı
açısından önemi nedir?
6. Bakanlık olarak bu olaya ilişkin bir müdahaleniz
olmuş mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tarım kredi kooperatiflerinden gübre alıp da
borcunu ödemeyen çiftçilerimiz için iyileştirme yapılacak
mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
Pendik Veteriner Araştırma Enstitüsünde ruhsata haiz
ilaç kontrolleri yapılmakta mıdır? Yapılan kontroller sizce
yeterli midir? Yapılan kontrollerin yeterli olmadığı
hakkında duyumlar alınmaktadır. Bazı firmaların birkaç
günde analiz raporu aldığı ve bazı firmaların ise
birkaç ay beklediği söylenmektedir.
Dolayısıyla, Vilsan A.Ş.; acarvil %7,5 ec. isimli
ilacın analiz raporu kaç günde alınmıştır? Bu
ilacın Genel Müdürlüğünüze ruhsat için müracaat tarihi, komisyona
giriş tarihi, analize sevk tarihi ve en son ruhsat veriliş tarihi
nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat Erbaa ilçesinde yetişen hububat, çeltik ve
haşhaş kapsülü alımı için her yıl Toprak Mahsulleri
Ofisince geçici alım merkezî açılmaktadır ve çiftçilerimiz için
de bu hizmet kolaylık sağlamaktadır. Ancak ilçemizde
yetişen yaklaşık 5 bin ton fındık için alım
merkezi açılmamakta, çiftçilerimiz ürünlerini Samsun Çarşamba
ilçesinde satmakta. Bu durum, ilçemiz çiftçileri yanında Akkuş,
Ayvacık, Ünye ilçelerine bağlı bazı köylerde fındık
üreten çiftçilerin de mağduriyetine sebep olmaktadır.
Gerek Erbaa ilçemizin gerekse Akkuş, Ayvacık, Ünye
ilçelerine bağlı bazı köylerde fındık üreten
çiftçilerin de mağduriyetlerinin de giderilmesi amacıyla Erbaa
ilçemizde TMO tarafından geçici fındık alım merkezi
açmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:
1- Bugün dünyada temel gıda maddesi olarak, pirinç,
buğday ve mısırın ardından dördüncü sırada öneme
sahip olan patatesin önemine dikkat çekmek için Birleşmiş Milletler,
2008i Dünya Patates Yılı olarak ilan etmiştir. Dünya patates
üretiminde 7. sırada bulunan ülkemizde Bakanlığınızca
bu konuyla ilgili etkinlikler planlanmakta mıdır?
2- Ülke genelinde patates üreticilerinin sorunlarının
çözümüne yönelik çalışmalar yapmayı planlıyor musunuz?
3- Ülkemiz tarımında genel verimlilik
ortalamalarımız dünya ortalamasının altında
olmasına rağmen patates üretiminde dünya ortalamasının
yaklaşık yüzde 60 üzerindeyiz. Böyle bir üstünlüğe sahip
olduğumuz patatesin üretim ve ihracatının
arttırılması için, ilgili kamu kurumlarıyla birlikte pazar
geliştirme ve ihracatı teşvik uygulaması
çalışması yapmayı planlıyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:
1- Son dönemlerde basına yansıdığı
şekliyle, ülkemiz çiftçisinin özellikle Türkiye'de faaliyet gösteren
yabancı menşeli bankalardan yüksek miktarlarda ipotek
karşılığı zirai kredi kullanmasını
nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kredilerin geri ödenmesinde
sıkıntı yaşanması durumunda Trakya ve Ege bölgesindeki
verimli tarım arazilerinin el değiştirmesi riskine yönelik bir
çalışmanız var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: 2007 yılında Türkiye genelinde denetimi
yapılan lokanta, faast-food ve pastane denetimlerinde alınan
örneklerde herhangi bir hastalık yapan etmenlerine
rastlanılmış mıdır, rastlanıldı ise kaç
işletmeye ne gibi yaptırımlar uygulanmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: 2008 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde görülen kuraklığın kış aylarında
hayvancılık için önemli olan kaba yem ihtiyacının
karşılanmasında sıkıntılara sebep olacak
mıdır, sıkıntı olması bekleniyorsa bu konuda ne
gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
1- İktidarınız döneminde, Hazine Müsteşarlığı'nın
19.06.2003 tarih ve 37974 sayılı yazısı ile 2002
yılında görev yapan Toprak Mahsulleri Ofisi yönetimini ödüllendirmek
üzere Bakanlığınıza iletilen yazının gereği
yapılmış mıdır?
2- İktidarınız öncesindeki bürokratların
başarısını görmezden gelmek, devlette devamlılık
olgusuyla ne ölçüde bağdaşmaktadır?
3- Bahse konu ödül kararının dayanağı olan
2002/4809 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nda geçen,
başarılı bulunan yönetimler ödüllendirilmek üzere ilgili
makamlara rapor edilecektir ifadesini görmezden gelmek mümkün müdür?
4- Bakanlar Kurulu Kararı'nın ve Hazine
Müsteşarlığı yazısının geç de olsa
gereğini yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sn. Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru 1- Toprak Mahsulleri Ofisi 2005, 2006 ve 2007
yıllarında ne kadar fındık satın almış,
aldığı fındıkları yıllar itibarıyla
nasıl değerlendirmiştir?
Soru 2- Toprak Mahsulleri Ofisinin 2007 yılı
zararının önceki yıllara göre çok daha fazla artmasında
fındık alımlarının ve aldığı
fındığı uygun şekilde muhafaza edemeyip
pazarlayamamasının etkisi var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular:
1- Daha önce hayvan ıslahının yaygın bir
şekilde yapılması ve hayvansal ürün veriminin
artırılarak ekonomik kazanç ve hayvan ıslahı sağlamak
amacı ile Serbest Veteriner Hekimlere verilen Suni Tohumlama Uygulama
Teşvikinin kaldırılma sebepleri nelerdir?
2- Ülkemiz gündeminde sürekli olan halk ve hayvan
sağlığı açısından çok önem arz eden Kuş
Gribi, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (Kene), Şap ve
benzeri hastalıklar ile mesai kavramı gözetmeksizin çalışan
Kamu Veteriner Hekimlerinin haklarında bir iyileştirmeyi ne zaman
yapacaksınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Yanlış tarım politikaları ve az
yağış nedeniyle tarımda yaşanan rekolte
düşüşü çiftçilerimizin bu yılı da zor geçireceğini
ortaya koymaktadır. Çiftçilerimiz, yüzde 70e varan oranlardaki rekolte
kaybı karşısında, umudunu hükümetten gelecek müjdeli bir
habere bağlamış durumdadır.
Bu bilgiler ışığında;
1- Kuraklıktan zarar gören alanlar genişlemiştir.
Çiftçilerimizin gelirleri düşmüş, mazot fiyatlarındaki
artış çiftçiyi perişan etmiştir. Kuraklığın
en çok hissedildiği Karaman ve Konya gibi illerde çiftçiye gübre ve mazot
yardımı yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız
var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Dr. Mehmet Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ülkemizde yaşanan kuraklık krizi nedeniyle, çiftçimiz
büyük sıkıntı içerisine düşmüştür. Sorunun çözümüne
katkı sunmak için,
1. 14 Temmuz 2008 günü Bakanlar Kurulunda açıklanan
kuraklık desteğine ilaveten sulama suyunda kullandıkları
elektrik borcunu ödeyemeyen çiftçilerimiz için ödeme kolaylığı
sağlayacak yasal düzenleme yapılması da gerekmiyor mu?
2. Seçim bölgem Gaziantepte sulama suyunda kullanılan
elektrik borçlarını ödeyemeyen çiftçilerimiz yeni dönemde de
elektrikleri kesik olduğu için aynı krizle
karşılaşacaklarından ilgili bakanlıklarla gecikme
faizi indirimi ve taksitlendirme için çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye Ziraatçılar Derneği
Başkanlığı tarafından hayvancılık konusunda
hazırlanan raporda, Türkiyede tüketilen etin yüzde 25inin kaçak
olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca ette kayıt dışı
üretimin 400 bin ton civarında olduğu belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1- Türkiye Ziraatçılar Derneğince kaçak et konusunda
yapılan açıklama işin ne kadar tehlikeli boyutlara
ulaştığını bizlere göstermektedir. Bakanlık
araştırmalarına göre, Türkiyeye kaçak yollarla et girişi
olmakta mıdır? Oluyorsa, yıllık kaç ton kaçak et
girmektedir?
2- Kaçak et girişi, hangi ülkelerden ve hangi yollarla
gerçekleştirilmektedir? Kesim şartları ve hangi hayvana ait
olduğu belli olmayan kaçak etler tüketicinin
sağlığını tehdit etmiyor mu?
3- Kaçak etle mücadele konusunda hangi önlemler
alınmaktadır? Bu önlemler yetersiz mi kalmaktadır? Yoksa fiyat
dengesi amacıyla kaçak ete bilerek mi göz yumulmaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kırım Kongo ile ilgili sorularımın Tarım
ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1 - Kırım Kongo hastalığının
hayvanlarda varlığını tespit etmek için bir tarama
çalışması yapılmış mıdır?
Yapılmış ise elde edilen bulgular nelerdir?
2- Hastalığın görüldüğü illerden diğer
illere hayvan sevklerinde, Kırım Kongo virüsünü taşıyan
hayvanların elimine edilmesi için alınmış bir tedbir var
mıdır?
3- Bakanlığın dağıttığı
büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan Kırım Kongo
hastalığından Arilik Belgesi istenmekte midir?
4- Yurt dışında ithal edilen tomruk ve kerestelerle
kene larvalarının taşınma riski var mıdır? Bu
konuda alınmış bir önlem var mıdır?
5- İhale ile satın alınan kene ilacının
alış fiyatı aynı etken maddeli diğer ruhsatlı
ilacın fiyatı arasında fiyat farkı var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. 31.07.2008
Murat
Özkan
Giresun
Tarım sektörünün son dönemlerde Milli Gelir içindeki
payı gittikçe azalmaktadır. Bu durum ilk bakışta ekonomik
bir dönüşüm gibi algılansa da sanayi sektörünün milli gelir içindeki
payının artmaması, büyümenin sadece hizmet sektöründen
kaynaklandığını ifade etmektedir. Bu durum hormonlu bir büyümenin
açık işaretleridir. Tarımın bu genel durumu içinde
fındık üreticisinin sorunları özel bir konum arz etmektedir.
Fındık tarımıyla ilgili
uyguladığınız politikaların bir sonucu olarak;
ülkemizin en büyük katılımla kuruluşu olan Fiskobirlik yok
olmaya başlamış, Fındık üreticisi aksak rekabetin
olduğu bir piyasada Devlet desteğinden mahrum bir başına
bırakılmıştır.
Bu durum çerçevesinde;
1) Anayasamızın
45. maddesi gereğince; Tarım sektörünün Devlet tarafından
desteklenmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi hususundaki
görevinizi tarım sektörü ve de fındık üretiminde nasıl
yerine getireceksiniz?
2) Fiskobirliğin 2001 yılında yapılan
mahsuplaşma sonucunda alacağı olan 53 milyon YTLlik
paranın faiziyle birlikte ödeyecek misiniz?
3) Fiskobirlik'e Fiyat istikrarı Fonundan düşük faizli
kredi kullandıracak mısınız?
4) 2008 - 2009 sezonu fındık değerlendirilmesi için
ne tür politika ve planlama yaptınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 11.09.2008
Murat
Özkan
Giresun
1- Müdahale Kurumu olan TMO'nun müdahalesinin piyasayı
olumsuz etkilediği açıktır. Fiyatın
açıklandığı 30 Ağustos'ta 3,00 YTL civarında
seyreden Giresun kalite fındığın 01 Eylülde fiyatı
2,50 YTL seviyelerine gerilemesi bunun ispatıdır. TMO müdahale
vizyonunda bir aksaklık bulunmaktadır. Kurumun her müdahalesinde
üretici zarara uğramaktadır. Bakan olarak siz ve TMO yönetimi müdahale
felsefenizi değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
2- Hükümetin TMO'yu alımlarla görevlendirdiği 2006
yılından bu yana fındık piyasası tümüyle olumsuz
etkilenmiş; sürekli düşüş gösteren fiyatlardan üreticinin
korunması sağlanamamıştır. Ayrıca 2006 ürünü alımlarında
uzman alım ekibi ve uygun saklama koşulları temin
edilemediğinden alınan fındığın önemli bir
kısmının çürütülerek kalite kaybına sebep olunmuştur.
Dolayısıyla 2006 yılı ürünü mubayaası sonucunda
yanlış uygulamalar yaparak Devleti zarara uğratan TMO
yetkilileri hakkında ne gibi işlem yapacaksınız?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 11.09.2008
Murat Özkan
Giresun
1- Fındık ürününün vazgeçilmezi olan
FİSKOBİRLİK'in bu senaryoda olmaması düşündürücüdür.
Üretim yapılan tüm alanda örgütlü 50 kooperatifi, 300 deposu, uzman
personeli ile tüm üreticilere yaygın ve hızlı alım hizmeti
sunulması imkânı neden kullanılmamaktadır?
2- Fındık ile ilgili olmayan TMO'nun görevlendirilmesi
sonucu fındık alımı ile ilgili olarak Devletin görev
zararı artmış, üreticinin eline ise daha az para geçmiştir.
FİSKOBİRLİK'in imkânları yerine dışardan hizmet
alımı ve depo kiraları, alım maliyetini
artırmıştır. Kamu zararına sebep veren bu
kararınızın sebebi nedir?
3- Son üç yıldır uyguladığınız
Fındık Tarımı ile ilgili politikalar ve Hükümet
kararları piyasada yeterli etkiyi gösteremediği için üreticinin eline
ürününün gerçek değeri geçmemiştir. Bu husus Anayasanın 45.
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Devlet, bitkisel ve
hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin
üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır." Hükmünün
açık bir ihlali değil midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 11.09.2008
Murat
Özkan
Giresun
1- TMO tarafından devreye sokulan internet üzerinden randevu
alınmasında sorunlarla karşılanmaktadır. Randevu
alacak üretici kitlenin bu teknolojiye yatkınlığı ve
sistemin yetersizliklerinden kaynaklanan sorunlara daha basit işlevsel
çözümler üretmeyi düşünüyor musunuz?
2- Alımlarda açıklanan 25 güne kadar ödeme
fındık üreticisinin borçlarına vade tarihi olarak
belirlediği Eylül ayında parasını alamayacağı
anlamına geldiği gibi bölge esnafının ticaretini olumsuz
yönde etkileyecektir. Bu durumda üretici piyasada müdahale fiyatının
altında oluşan fiyattan ürününü satmak zorunda kalacaktır.
Sonuçta durumdan vazife çıkaran fırsatçılara yeni bir imkân
sağlayarak ucuz fiyata kapatılan fındığın
Aralık ayında 2 katı bedelden satılması
olanağını şimdiden akıllara gelmektedir. Başka bir
ifadeyle Eylül ayında aksak piyasa koşullarında alınan
fındıkları Aralık ayında TMOya devrederek haksız
kazanç sağlanmasını nasıl önleyeceksiniz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 11.09.2008
Murat
Özkan
Giresun
1- TMOnun fındık alım hizmetini sunduğu
hinterlandın üretim bölgesi dikkate alındığında çok
yetersiz olduğu hemen göze çarpmaktadır. Örneğin Espiye ve
Yağlıderede üretim yapan kısıtlı bütçesiyle ürününü
değerlendirmek durumunda olan üreticinin Tireboluya yönlendirilmesi,
Akçaabat ile Çaykara arasındaki tüm üreticilerin Arşin Alım Merkezine
randevuya tabi tutulması, Bartında ya da Kurucaşilede üretilen
fındığın 150-
Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) esas alınarak yürütülecek
alımlarda kayıt dışı olan 250.000 hektarın üzerindeki
üretim ne olacak? Bu alanda üretim yapan üreticinin emeği ne olacak?
Üretim yapılmadan önce bu kayıt
dışılığı neden önlemediniz? Onca emek ve
masrafın karşılığı hüsran mı olacak?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilindeki domates üreticileri 2008 yılında
büyük mağduriyet yaşamışlardır, sıkıntı
içerisindedir, domates üreticilerinin sorunları için bir
araştırma yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Dr. Mehmet Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ülkemizde meydana gelen kuraklık nedeniyle zarar gören
çiftçilerimizin desteklenmesi için 14.07.2008 günlü Bakanlar Kurulu Kararı
çıkarılmıştır.
İlk bakışta olumlu ve çiftçiyi koruyan yetersiz bir
karar olmasına rağmen, uygulamalarda bu görülmemiştir.
1. Bu kararın 9 uncu maddesine göre tarımsal kredi
borçlarının ertelenmesi gerekirken,
Seçim bölgem Gaziantep'teki ilçe tarım kredi kooperatifleri
kendilerine uygulama için resmî yazı gelmediğini gerekçe göstererek,
borçların ödenmesini ve temerrüt faizinin işlediğini söyleyerek;
çiftçilere ödeme için baskı yapmaktadırlar.
Ekonomik sıkıntı nedeniyle, tohumluk ve gübre
alamayan çiftçilerimize çıkarılan bu zorluklardan bilginiz var
mı?
2. Değişik illerde farklı uygulanan kararname
hükümlerinin, çiftçilerimize eşit ve bölge farklılığı
yaratılmadan uygulanması gerekmiyor mu?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Şevket Köse
Adıyaman
Bu sene yaşanan kuraklık, en çok tarım
alanlarını vurmuştur. Dolayısıyla çiftçilerimiz bu
sene kuraklıktan büyük oranda etkilenmiştir. Bu etki özellikle
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kendini göstermiş, Adıyaman da bu
etkiden nasibini alan yerlerden biri olmuştur. Adıyaman genelinde
buğdayda % 45-65, arpada % 45-85, mercimekte % 70-95 ürün kaybı
olmuştur. Adıyaman'da çiftçi yaşamına ve Adıyaman'ın
ekonomisine büyük darbe vuran kuraklığın neden olduğu zarar
135 milyon YTL civarındadır. Tüm bunlara rağmen Adıyaman
ilimiz kapsamında 25 bin 364 çiftçiye 13 milyon 440 bin 991 YTL ödeme
yapılacağı açıklanmıştır. Daha
şaşırtıcı olanı ise Adıyaman ilimiz Çelikhan
ilçemizde yalnızca 1 çiftçimiz kuraklıktan etkilenmiş görünmekte
ve kendisine 136 YTL ödeme yapılacağı söylenmektedir. Bu
kapsamda:
1. Kuraklık tespit çalışmaları hangi
yöntemlerle, kimler tarafından yapılmıştır? Zarar için
çiftçi başvurusu mu temel alınmıştır? Çiftçiler
yerinde ziyaret edilmiş midir? Tespit için komisyonlar kurulmuş
mudur?
2. GAP Bölgesi içerisinde yer alan diğer illerimizde kaç
çiftçiye, ne kadar yardım uygulanmıştır?
3. Adıyaman ilimiz genelinde 25 bin 364 çiftçimizin
kuraklıktan zarar gördüğü düşünülürse Çelikhan ilçemizde
yalnızca 1 çiftçinin kuraklıktan etkilendiği sonucu sizce
doğru olabilir mi?
4. Adıyaman ilimiz Çelikhan ilçemizde tespitte bir
yanlışlık yapılmış olabilir mi?
5. Adıyaman ilimiz Çelikhan ilçemizde 1 çiftçiye ödeme
yapıldıktan sonra, ilçede kuraklık zarar tespitinde bir hata
yapılıp yapılmadığı araştırılacak
mıdır? Böyle bir araştırma için herhangi bir
çalışma var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Ülkemizde yaşanan kuraklık nedeniyle çiftçilerimizin çok
önemli ölçüde zararlarının oluştuğu açıkça
görülmüştür. Yaz mevsiminde hiçbir ürün elde edemeyen birçok ilçe ve köyümüz
mevcut olmasına karşın
a) Kuraklık nedeniyle oluşan çiftçilerimizin
zararları ne zaman ödenecektir?
b) Yaklaşık 6 aydır ödenmeyen bu zararların
ödenmemesi nedeniyle çok güç durumda kalan çiftçilerimize öncelikle belirli
oranda avans ödemesi yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tüm dünyanın gündeminde bulunan Biyogüvenlik ve
Biyoçeşitlilikle ilgili bir çalışma yapılmakta
mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde kayıt dışı gıda üretimi
ile ilgili denetimler yapılmış mıdır? Bu konuda kaç
firmaya ceza kesilmiştir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Son yıllarda suni bal üretimi basında yer
almaktadır. 2007 yılı içerisinde yapılan kontrollerde suni
bal tespit edilmiş midir? Tespit edilmişse hangi firmalara ceza
kesilmiştir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde gıda maddelerinde asgari kalite, veteriner
ilaç kalıntıları, hijyen kriterleri, gıdaya bulaşan
zararlı maddeler, ambalajlar ve analiz metotlarını ihtiva eden
Türk Gıda Kodeksi hazırlanmış mıdır? 2008
yılı için bu konuda bir çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde 2007 yılında nişasta bazlı
tatlandırıcı ne kadar üretilmiş ve piyasaya
sunulmuştur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sn. Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru 1: Fakir köylülerimize küçük kooperatifler kurdurup
birbirlerine müteselsilen kefil yaparak dağıtılan hayvanlarla
ilgili, kendi borcunu ödemesine rağmen kefaletinden dolayı icra
takibine uğrayan vatandaşlarımızın mağduriyetinin
giderilmesine yönelik bir çalışma yapmayı planlıyor
musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişlerî Bakanı Sn. Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru 1: Yurt dışından ithal edilen hazır
gıda maddeleri, bitkisel ürünler ve tohumlukların
sağlığa zararlı hastalıklar açısından
denetimleri hangi kriterlere göre yapılmaktadır?
Soru 2: Yurt dışından, özellikle Çin'den ithal
edilen gıda maddeleri ve bebek mamalarında, plastik ve
yapıştırıcılarda hammadde olarak kullanılan
melamin maddesinin olup olmadığına yönelik analizler
yapılmakta mıdır?
Soru 3: Yurt içinde kilosu 2,5-3 YTL'ye salam, sosis ve sucuk gibi
et ürünlerinin pazarlarda satıldığı ifade edilmektedir. Et
fiyatlarını dikkate aldığımızda, bu ürünlerin
vatandaşların sağlığını olumsuz etkilememesi
için üretim yerlerinde hangi sıklıklarda denetim
yapılmaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Dr. Mehmet Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Global finans krizi ülkemizde de her sektörü ve toplumsal kesimi
etkilemektedir.
Ülkemizde bu yılın kurak geçmesi, çiftçilerimizi
mağdur etmiştir. Sulama elektrik borcunun da çok ağır yük
getirmesi tüm çiftçilerimizi güç durumda bırakmıştır.
1) Çiftçilerimizin
sulama elektrik borçlarının ödemesinin
yeniden yapılandırılması, kriz yükünü azaltmak için
düşünülmekte midir?
2) Vergi borçlarına getirilen ödeme kolaylığı
gibi çiftçilerimizin sulama elektrik borçlarını ödeme
kolaylığı yapılması için ilgili Bakanlıklarla
iletişim içinde ortak bir çalışma yapılmasını
düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı M. Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Gaziantep'te kuraklık,
akarsuların kirlilik düzeyi, tarımsal üretimi ve ürün çeşitliliğini
olumsuz etkilemektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bakanlığınız bünyesinde Gaziantep
tarımının geliştirilmesi veya teşviki için ne gibi
projeler yürütülmektedir? Devam eden projelerin performans değerleri
nedir? Yeni projeler var mıdır?
2) Gaziantep'te çiftçilerimizin ekonomik
sıkıntılarını gidermeye yönelik tedbirler var
mıdır? Varsa nelerdir?
3) Kuraklık bölgesi ilan edilen yerlerde çiftçilerimizin
kuraklık yardımından ve Ziraat Bankasının çiftçi borç
ertelemesinden faydalanabilmesi için neler yapılıyor?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Domuz etinden yapılan çiğ köftelerin
satışı ile ortaya çıkan zehirlenme vakalarından sonra
hazır kıyma satışı yasaklanmıştı. Son
aylarda, özellikle büyük marketlerin et reyonlarında yine eski yerini
almaya başlayan hazır kıyma tehlike saçmaya devam ediyor.
Bu bilgiler ışığında;
1) Önceden çekilmiş hazır kıymaların
satışı ile ilgili yasak kaldırılmış
mıdır? Yasak devam ediyor ise özellikle büyük marketlerin et
reyonlarında kim ve kimler hazır kıyma satışına
izin vermekte ve göz yummaktadır?
2) Gıda üretim ve satış yerlerinin denetimi
tüketici sağlığı açısından büyük önem
taşımaktadır. Mahalle kasaplarına göz açtırmayan
denetimler, büyük marketlerde yapılamıyor mu? Yapılıyor ise
büyükşehir sınırları içerisinde faaliyet gösteren bir market
yılda kaç kez denetlenmektedir?
3) Yasaklara rağmen hazır kıyma satışı
yapan marketlere nasıl bir işlem uygulanmaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köy
İşleri Bakanı Sn. M. Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
Açıklama: Son dönemlerde yaşanan ekonomik kriz ülkemizin
tüm kesimlerini etkilemiş olup, üreticilerimizi ciddi çıkmazlara
sürüklemektedir. Ziraat Bankası'nın Kobilere açmış
olduğu kredilerin vadesini 48 aya çıkarmasının da isabetli
bir karar olduğu kanaatindeyim. Ancak tarım kesiminde işletme
kredilerine uygulanan kredi vadesinin 18 aylık olması,
üreticilerimizin ekim sezonunun ortasına denk geldiğinden, finansman
sıkıntısına yol açmaktadır. Buna çare arayan üreticilerimiz
18. aya denk gelen bu krediyi kapatabilmek amacıyla diğer bankalara
müracaatta bulunuyorlardı, fakat kriz nedeniyle artık bu alternatifi
de kullanamaz hale gelmişlerdir.
Soru: Bu zirai kredilerin vadesinin 36 aya
çıkarılması için herhangi bir tasarrufunuz var mıdır?
Daha genel anlamda çiftçilerimizin, üreticilerimizin kredi sorunlarına
çözüm olacak planlarınız ve çalışmalarınız mevcut
mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köy
İşleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilinde 2008 yılı içerisinde kaç adet çiftçi
eğitime tabi tutulmuştur? Bunların ne kadarı organik
tarım konusunda eğitilmiştir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köy İşleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat İlinde 2008 yılı içerisinde yaş
sebze ve meyve üretimi toptancı hallerine gelme durumuna göre ne
kadardır? Bunun ne kadarı İhraç edilmiştir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve Köyişleri
Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat İli meyve ve sebze üretiminde ülkemizde önemli
bir bölgede bulunmaktadır. Tokat İlinde meyve ve sebze
depoculuğu olarak, hangi bölgelerde kaç tane soğuk hava deposu
vardır? Bu depolar yeterli midir, yeni depolar yapılmasını
destekliyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Tarım Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim. 03.02.2009
Kamer
Genç
Tunceli
1- Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden 2000
yılında kaç kişi ve toplam kaç lira besi kredisi
almışlardır?
2- Bunların kaçı ve kaç lira krediyi iade etmiştir
ve tahsil edilmeyen kredi miktarı kaç liradır?
3- Bu kredilere hangi yıllarda ve % kaç faiz
uygulanmıştır?
4- Bugün itibarıyla alınan bu kredilere uygulanan faiz
anaparanın kaç katına ulaşmıştır?
5- Bu kredi işinden dolayı Türkiye'de kaç kişi
icraya verilmiştir? Tahsil edilmeyen bu kredi faizleri için ne gibi
işlem yapacaksınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Dr. Mehmet Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, toplumumuzun her kesiminde
olumsuz etkilerini göstermekte ve ödeme güçlüğü içerisinde
sıkıntılar artmaktadır.
Borç ödeme güçlüğü içerisinde bunalan seçim bölgem Gaziantep
ilçe ve köylerimizdeki çiftçilerimiz de tarımsal sulama elektrik
borçlarını ödeyememenin zorluğu içerisindedir.
1. Tarımsal sulama için kullandıkları elektrik
borçları nedeniyle elektrikleri kesilen çiftçilerimiz, hasat dönemi
sırasında sulama yapamamakta ve borcunu da ödeyememektedir.
Büyük kısmı gecikme faizi olan bu borçlar için Elektrik
Dağıtım Şirketlerinin yaptığı taksitlendirme
soruna çözüm olmadığından,
Sulama elektrik borçlarının yeniden
yapılandırılmasını, faizin dondurularak ana borcun
24-36 ay süreli taksitlendirilmesini düşünüyor musunuz?
2. Sorunun çözümü için ilgili Bakanlıklarla birlikte ortak
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı M. Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Ülkemizde derin bir şekilde hissedildiği ekonomik kriz
sürecinde tarım sektörü en fazla etkilenen alanlardan birisidir.
Ürünlerini satamayan ya da maliyetinin altında bir miktara satmak zorunda
kalan çiftçilerimiz borçlarını da ödeyemediklerinden dolayı zor
durumda kalmaktadırlar.
Buna göre;
1) Seçim bölgem Gaziantep ilinde Tarım Kredi Kooperatiflerine
ve Ziraat Bankalarına borcu olan çiftçilerimizin sayısı nedir?
Borçlu çiftçilerimizin toplam borcu ne kadardır?
2) Gaziantep ilinde borçları neticesinde adli takibe maruz
kalan kaç çiftçimiz vardır? Bu çiftçilerimizin toplam borcu ne
kadardır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Sayın Recep Tayip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Enöz
Manisa
Son günlerde çiftçilerimizin tarımsal sulamada sondajlarında
kullandıkları elektrikleri kesilmektedir. Tam bitkinin suya ihtiyaç
duyduğu dönemde yapılan bu uygulama çiftçinin üretimini durdurmakta,
gerek ülke ekonomisini gerekse zaten zor durumda olan çiftçinin geleceğini
karartmaktadır.
Bu durumda;
1- Tarımsal sulamada kullanılan elektrikten dolayı
borçları bulunan çiftçilerimizin bu borçlarının ertelenmesi ile
ilgili bir çalışmanız bulunmakta mıdır?
2- Zaten zor durumda olan çiftçilerimizin elektriklerini keserek
sulama yapmalarını engellemek sizce doğru mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın M. Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili sağ ve sol sahil sulama birliklerinin
borçları dolayısıyla elektrik pompaları
çalıştırılamamıştır. Elektriklerin
olmamasından dolayı, kanallara su gelmemiş ve çiftçilerin bütün
ürünleri susuzluktan yanmıştır. Mağdur olan bu çiftçilerin
hasar tespiti yapılacak mıdır? Borçların ödenmesinde bir
iyileştirme düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Soruları cevaplandırmak üzere Tarım
ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker.
Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(6/674) sayılı Sayın Çalışın,
(6/922), (6/1091) ve (6/1334) sayılı Sayın Ağyüzün,
(6/1515) sayılı Sayın Reşat Doğrunun, (6/1504)
sayılı Sayın Mustafa Enözün soruları aynı mahiyette,
aynı konuyla ilgili olduğu için hepsine ortak cevap vereceğim.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Geçiştirmeyin, zaten iki sene
geçti.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) 2009 Kasım sonu itibarıyla, tarımsal sulama
abonelerinin TEDAŞa -gecikme bedeli dâhil- toplam 1,7 milyar lira
borçları bulunmaktadır.
Sulama birlikleri ve çiftçilerimizin birikmiş elektrik
borçları için, İktidarımız döneminde, 2003
yılında, gecikme bedelleri TEFE üzerinden tekrar hesaplanarak
yapılandırılmıştır. Yine, 2005 yılında,
gecikme bedelleri tarımsal TEFE üzerinden yeniden hesaplanmış,
yüzde 50lere varan indirim sağlanmıştır. İlave
olarak, 2005 yılında, kilovatsaat başına 1,7 kuruş
tarifede indirim yapılmıştır, borcunu zamanında
ödeyenlerle ilgili olarak. İlaveten, yapılandırmalarda otuz
altı aya kadar varan faizsiz taksit imkânı
tanınmıştır ve ayrıca, 10 Temmuz 2009 tarihinde
yayımlanan 5917 sayılı Kanunun geçici 2nci maddesi ile yeni bir
imkân daha tanınmıştır.
Sayın Çalışın (6/678) sayılı ithal
muz fiyatlarının artışı hakkındaki sorusuyla
ilgili olarak: Ülkemizde muz fiyatları serbest piyasa
koşullarında oluşmaktadır. Yerli üreticilerimizin
korunması amacıyla muz ithalatında yüzde 145,8 oranında en
yüksek vergi uygulanmaktadır. Bununla birlikte, muz üreticilerimiz dekar
başına mazot, kimyevi gübre ve benzeri desteklerle de
desteklenmektedir. Bakanlığımızca Anamur Muzu Üretiminin
Geliştirilmesi isimli şemsiye bir proje hazırlanmış
olup bu proje çerçevesinde muz üretimindeki sorunların çözümüne yönelik
araştırma projeleri yürütülmektedir. Yapılan
çalışmalar ve verilen desteklerle Türkiye'nin muz üretimi son yedi
yılda 2 kattan fazla artarak 204 bin tona ulaşmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (6/708),
(6/1033) sayılı, Sayın Ağyüzün; (6/1034) sayılı,
Sayın Özdemirin; (6/844) sayılı, Sayın Doğrunun;
(6/901) sayılı, Sayın Çalışın; (6/1042)
sayılı, Sayın Kösenin ve (6/1044) sayılı, Sayın
Aslanoğlunun, yine benzer hususları ihtiva ettiğinden
dolayı, bu sorulara da ortak cevap vereceğim. Kuraklıktan zarar
gören üreticilerin mağduriyetinin giderilmesi, desteklenmesi ve kredi
borçlarının ertelenmesine ilişkin olarak 2008 yılı
ilkbahar döneminde meydana gelen kuraklık nedeniyle otuz altı ile bağlı
iki yüz kırk üç ilçede ÇKSye kayıtlı kuru alanda buğday,
arpa, nohut, mercimek ve tek yıllık yem bitkisi ekilişleri yüzde
30 ve üzeri zarar gören çiftçiler için hibe desteği ve tarımsal kredi
borçlarının ertelenmesi Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır.
Kararname kapsamında Gaziantep ilinde 12.862 çiftçiye 10,8 milyon TL
kuraklık desteği ödenmiştir. Hükûmetimiz döneminde Gaziantepte
toplam tarımsal desteklemeler 2 kat artmıştır. Sayın
Ağyüzün sorusunda geçen zeytin ve Antep fıstığı Kuraklık
Kararnamesi kapsamı dışında değerlendirilmiştir.
Kararname dışında kalan ürünlerle ilgili olarak ise 2090
sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak
Yardımlar Hakkında Kanun hükümleri ve ödenek imkânları
çerçevesinde de karşılıksız nakdî yardım
yapılabilmektedir.
Sayın Doğrunun, hayvancılıkta kaba yem
ihtiyacının karşılanmasına dair sorusuyla ilgili
olarak: Öncelikle hayvancılık desteklerinin bütçe içindeki payı
yüzde 4,4ten, 2010 bütçesi itibarıyla yüzde 22nin üzerine
çıkmıştır, toplam destekler içerisindeki payı. 2000
yılında Türkiye'nin kaba yem üretimi 33,4 milyon ton iken, verilen
desteklemeler neticesinde kaydedilen gelişmeyle, 2008 yılı
itibarıyla bu miktar 42,5 milyon tona ulaşmıştır.
Yine, sağlanan desteklerle, yem bitkileri üretim alanı son altı
yılda 1,8 kat artırılmıştır. Bu artışla
beraber ülkemizin yaklaşık 50 milyon ton civarında olan kaliteli
kaba yem ihtiyacının yüzde 75i nitelikli yemlerden
karşılanır hâle gelmiştir. Yine, kuru şartlarda
yetişen yonca ve silajlık mısır da destekleme
kapsamına alınmıştır. Ülkemiz toplam yem bitkileri
ekim alanının yüzde 10u Güneydoğu Anadolu Bölgemizde, yüzde
22si ise Doğu Anadolu Bölgesinde bulunmaktadır.
Ayrıca, Bakanlığımızca yaklaşık
500 bin çiftçiye 535 milyon TLlik kuraklık desteği ödenmiştir.
Aynı şekilde, bu çiftçilerimizin Ziraat Bankasıyla tarım
kredi kooperatiflerine olan kredi borçları bir yıl süreyle
ertelenmiştir. Kararname kapsamında, yem bitkilerinden fiğ,
burçak ve mürdümük bitkileri ekilişlerine alan bazlı kuraklık
desteği sağlanmıştır. Kuraklık nedeniyle zarar
gören çiftçilerin belirlenmesinde il ve ilçe hasar tespit komisyonlarının
çalışmaları esas alınmıştır.
Sayın Aslanoğlunun Malatya ilimizle ilgili olarak
sorduğu 12 bin çiftçimize 6,7 milyon TL kuraklık ödemesi
yapılmıştır.
Sayın Kösenin önergesinde, Çiftçi Kayıt Sistemi
kayıtlarında Adıyaman Çelikhan ilçesinden neden sadece 1
çiftçinin kuraklık desteğinden yararlandığı
sorulmaktadır. Bunun sebebi, söz konusu çiftçinin arazisinin Adıyaman
merkezinde olması, müracaatının ise Çelikhanda
yapılmış olmasıdır.
Sayın Ahmet Duran Bulutun, (6/725) sayılı,
Balıkesir Gönen ilçesinde kurulacak olan çimento fabrikasının
çeltik üretimine etkisi konusundaki sorusuyla ilgili olarak: Çevre
Bakanlığının 28/3/2008 tarihli yazısıyla
Tarım İl Müdürlüğünden ÇED kapsamında görüş
istenmiştir. Tarım İl Müdürlüğümüzce, bahse konu projeyle
ilgili olarak 9/4/2008 tarihinde ilgili mevzuatı kapsamında gerekli belgelerin
hazırlanması ve eksiklerin tamamlanması istenmiştir. Ancak,
ilgili şirket, Tarım İl Müdürlüğünce belirtilen
eksiklikleri tamamlayarak yeniden başvuruda bulunmamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Doğrunun (6/744), Sayın İnanın (6/1071), Sayın
Atılganın (6/1124), Sayın Gençin (6/1225), Sayın
Özdemirin (6/1404) sayılı sorularıyla ilgili olarak da, yine
çiftçilerin kredi borçları hakkında benzer hususlar
sorulduğundan dolayı önergelerini birlikte cevaplandırmak
istiyorum.
Genel bir ilke, kural olarak, tarım kredi kooperatiflerince
ortaklarına kullandırılan kredilerin vadelerinde ödenmemesi
hâlinde ortaklarına doksan günlük idari takip süresi
tanınmaktadır.
Sayın İnan ve Sayın Doğrunun, icra takibine
uğrayan kooperatif üyesi çiftçiler hakkındaki sorularıyla ilgili
olarak: Bakanlığımızca 2007 yılında
çıkarılan Kefalet Kanunu ile, müteselsil kefalet yüzünden hacze
uğrayan çiftçilerin mağduriyeti giderilmiş ve bu durumdan 648
bin çiftçimiz istifade ederek haciz kıskacından kurtarılmıştır.
Sayın Atılganın, tarımsal kredi vadeleriyle
ilgili olarak: 2009/14804 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile
Ziraat Bankasınca 2009 yılında kullandırılan
sübvansiyonlu kredilerin vadeleri, işletme kredilerinde 18 aydan 24 aya,
yatırım kredilerinde ise 5 yıldan 7 yıla
uzatılmıştır.
Sayın Gençin, 2000 yılında Ziraat Bankası ve
tarım kredi kooperatiflerinden besicilik kredisi kullanan çiftçiler
hakkındaki sorusuyla ilgili olarak: 2000 yılı sonu
itibarıyla tarım kredi kooperatifleri ortaklarına
kullandırılan hayvancılık kredi bakiyesi yaklaşık
132 milyon TLdir. Bu kredilerin yüzde 98i tahsil edilmiş olup sadece 3
milyon TLsi vadesi geçen durumundadır. 2003 yılında
çıkarılan 4876 sayılı Kanun ile, 2003 yılından
önce kullandırılan tüm kredilere ödeme kolaylığı
getirilmiş, tarım kredi kooperatifleri ortaklarının
yaklaşık yüzde 96sı bu ödeme kolaylığından
yararlanarak borçlarını ödemişlerdir.
Sayın Özdemirin Gaziantepteki çiftçilerin borçları
hakkındaki sorusuyla ilgili olarak: Gaziantep iline bağlı
tarım kredi kooperatiflerince 2009 yılı Aralık ayı
sonu itibarıyla toplam 19 milyon TL yeni kredi
kullandırılmıştır. Diğer taraftan, vadesi geçen
borcu bulunan tarım kredi kooperatifleri ortaklarına, kanuni takipte
olan borçlarının yüzde 20sini peşin olarak ödemeleri
şartıyla, kalan borçlarını, taksit aralıkları üç
ayı geçmemek üzere, faizli olarak, on iki aya kadar taksitle ödeme
imkânı verilebilmektedir. Tarım kredi kooperatiflerince,
borçlarının asgari yüzde 75ini ödeyen ortaklara yeni nakdî kredi
kullandırılarak bu kredinin borçlarının kalan
kısmına mahsup edilmesi uygulaması
başlatılmıştır. Ziraat Bankası
kaynaklarından 31/12/2009 tarihi itibarıyla -Sayın Özdemirin
sorduğu- Gaziantep ilinde tasfiye olunacak alacaklar hesaplarında
yaklaşık 747 bin TL alacak bulunmaktadır.
Sayın Paksoyun (6/761) sayılı önergesi, veteriner
ilaçlarının analiz ve ruhsat süreci ile Vilsan AŞye ait Akarvil isimli ilacın
analiz raporu ile ilgili olarak: Ruhsat almak için, Veteriner İspençiyari
ve Tıbbi Müstahzarlar Ruhsat Yönetmeliğinde talep edilen bilgi ve
belgeler Bakanlığımıza sunulmaktadır. Ruhsat
başvuruları ayda bir kez yapılan Veteriner İlaçları
Ruhsat Komisyonu toplantısında tartışılmakta ve uygun
olanlar kabul edilmektedir. Kabul kararı alınan ilaç başvuru
dosyasının bir örneği prospektüs kontrolü için veteriner
fakültesine gönderilirken, ilacın ruhsata esas analizleri
Bakanlığımıza bağlı Pendik Veteriner Kontrol ve
Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü İlaç Kalite Kontrol ve Analiz
Laboratuvarında yaptırılmaktadır.
Vilsan AŞye ait ilaç için 14/12/2007 tarihinde
Bakanlığımıza başvuruda bulunulmuş, 25/12/2007
tarihinde Veteriner İlaçları Ruhsatlandırma Komisyonunda
dosyası görüşülmüş ve Komisyon tarafından kabul edilerek
ilgili Enstitü Müdürlüğüne analize gönderilmiştir, alınan analiz
sonucuna göre 11/2/2008 tarihinde de ruhsatlandırma
yapılmıştır.
Sayın Doğrunun, (6/808) sayılı, Tokat ili
Erbaa ilçesinde geçici fındık alım merkezi açılması
hakkındaki sorusuyla ilgili olarak: Fındık üretiminin izin
verilen bölgelerin dışına çıkmasını engellemek
amacıyla, TMOca, sadece fındık üretimine izin verilen
bölgelerde fındık alım merkezi açılmıştır.
2009 yılı Temmuz ayında açıklanan yeni fındık
stratejisi doğrultusunda da Bakanlar Kurulu kararıyla TMOnun
fındık alım görevi sonlandırılmıştır.
Sayın İnanın, (6/809) sayılı, patates
üretiminin önemine yönelik etkinlikler, üretici sorunları ve patates
ihracatına teşvik verilmesi hakkındaki sorusuyla ilgili olarak:
Niğde Patates Araştırma Enstitüsünce 2008 yılında
Dünya Patates Yılı münasebetiyle çalışmalar
gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar, konuyla ilgili 8
araştırma enstitüsü, 4 üniversite ve patates konusunda
çalışan 10 özel sektör kuruluşunun katılımıyla
gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede ilgili tüm paydaşların
da yer aldığı ve 14 Ekim 2008 tarihinde gerçekleştirilen
Patates Tarla Gününe katıldım ve yeni kurulan Patates Doku Kültürü
Laboratuvarının açılışını bizzat ben
yaptım.
Bakanlığımızca patates üretiminin
geliştirilmesine yönelik olarak destekleme ve
araştırma-geliştirme çalışmaları etkin bir
şekilde yapılmaktadır. Bunlardan özetle bahsetmek gerekirse:
Sertifikalı patates kullanan üreticilere dekar başına 20 TL,
üretenlere ise kilogram başına 8 kuruş destek verilmektedir.
Patates siğili hastalığı görülen illerde çiftçilerimize 2005-2009
döneminde toplam 72,9 milyon TL patates siğili destek ödemesi
yapılmıştır.
Yine Sayın İnanın (6/830) numaralı,
yabancı bankalardan ipotek karşılığı zirai kredi
kullanılması hakkındaki sorusuyla ilgili olarak: Öncelikle bu konuda bazı hususlara
açıklık getirmekte yarar görmekteyim: Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumu tarafından Türkiye'de faaliyette bulunan
bankaların, finansal tabloları, likidite, kredilendirme süreci ve
kredi kalitesi, mali bünye durumu ve sermaye yeterlilik oranı gibi temel
göstergelerinin mevcut ve muhtemel seyirleri izlenmekte, denetlenmekte ve
düzenlenmektedir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında
Türkiyede faaliyet göstermek üzere anonim şirket olarak kurulan bankalar
ayrı tüzel kişiliği haizdir. Banka tüzel kişiliği,
bankada hissesi bulunan şahısların kişiliğinden
ayrıdır ve bankaların sahip olduğu taşınmaz mal
varlıkları da bankanın ortaklarına değil banka tüzel
kişiliğine aittir. Bu çerçevede banka hisselerinin yabancı
uyruklulara satılması, bankaların mülkiyetinde bulunan
taşınmaz mal varlıklarının mülkiyetinin banka
ortaklarına geçmesi anlamına gelmemektedir.
Keza, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 57nci
maddesine dayanılarak çıkarılan Bankaların Kıymetli
Maden Alım Satımına ve Alacaklarından Dolayı Edindikleri
Emtia ve Gayrimenkullerin Elden Çıkarılmasına İlişkin
Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikin 5inci maddesinin birinci
fıkrası uyarınca bankalar, alacaklarından dolayı
edinmek zorunda kaldıkları varlıkları, edinme gününden
itibaren üç yıl içinde elden çıkarmak zorundadırlar.
Ayrıca, Hükûmetimizce yapılan çalışmalar
neticesinde çiftçimiz aldığı krediyi geciktirmeden ve
zorlanmadan ödeyebilecek noktaya gelmiştir. Ziraat Bankası
tarafından kullandırılan kredilerin geri dönüş
oranlarına bakıldığında da bu durum rahatlıkla
görülebilmektedir.
Sayın Doğrunun (6/839), (6/1055), (6/1056), (6/1057),
Sayın Çalışın (6/926), (6/1115) ve Sayın
İnanın (6/1079) sayılı, benzer konularda soru soran
sayın milletvekillerimizin gıdaların üretimi, ithalatı ve
denetimiyle ilgili önergelerini birlikte cevaplandırmak istiyorum.
Vatandaşlarımızın güvenilir gıda
tüketimini sağlamak üzere Hükûmetimiz döneminde önemli
çalışmalar başlatılmıştır. Bu kapsamda
gerekli hukuki düzenlemeler yapılmış, denetim fonksiyonu
çerçevesinde insan kaynakları zenginleştirilmiş ve denetim
sayısı artırılmıştır.
2009 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla
toplam 4.400 gıda denetçisiyle 339 binden fazla gıda denetimi
yapılmıştır. Gıda, üretim, satış ve toplu
tüketim yerlerindeki denetimlerde verilen idari para cezaları 7.329 ve
savcılığa yapılan suç duyurusu sayısı ise
1.246dır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Çalışın ülkemize et girişine ilişkin sorusu
hakkında da... 2002-2007 yılları arasında yurdumuza yasa
dışı yollardan girdiği tespit edilen
Bakanlığımızca ilgili birimlerle beraber
sınırlarımızda alınan idari, istihbari ve güvenlik tedbirleri
sonucu kaçak hayvan hareketleri önemli ölçüde engellenmiştir.
Sınır bölgelerinde yeterli sayıda veteriner hekim ve
yardımcı personelin geçici görevle görevlendirilmesi
yapılmaktadır. Bütün mezbaha ve kombinalarda da denetimler, ani
denetimler, habersiz denetimler yapılmaktadır.
Bakanlığımız ve jandarma teşkilatımızca da
köylerde küpesiz hayvan olup olmadığı kontrolleri
sürdürülmektedir. Ayrıca mahallî kolluk kuvvetiyle beraber etkin yol
kontrolleri de icra edilmektedir.
Sayın Doğrunun suni bal üretiminin denetimi konusundaki
sorusuyla ilgili olarak: 2008 yılında toplam 11.758 numune
alınmış, analiz sonucu olumsuz çıkan 112 numuneyle ilgili
olarak 99 adet idari para cezası işlemi uygulanmış, 23 adet
üretim izni iptal edilmiş,
Yine Sayın Doğrunun, Türk Gıda Kodeksi konusundaki
sorusuyla ilgili olarak: Gıda Kodeksi, gıda maddelerinin asgari
teknik ve sıhhi şartlarını belirleyen kurallar bütünüdür.
Aynı şekilde, gıdaların ham maddeden başlayarak
üretiminden son tüketiciye ulaşıncaya kadarki tüm
aşamalarını disipline eden normlardan oluşan çerçeve bir
mevzuat sistemi olup tüm gıda maddelerinin taşıması gereken
hükümleri içermektedir. Bu kapsamda, Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği
1997 tarihinde yürürlüğe girmiş, 98 adet Türk Gıda Kodeksi
Tebliği yayımlanarak çalışmalara devam edilmiştir.
Sayın milletvekillerinin, Çinden ithal edilen bebek
mamalarıyla bazı et ürünleri ve ithal gıdaların
denetlenmesi hakkındaki sorularıyla da ilgili olarak: Gıda
maddeleri ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin
ithalatında gıda güvenilirliği kontrolleri
Bakanlığımız tarafından yürütülmekte ve Türk gıda
mevzuatına uygun olan ürünlerin ülkemize girişine izin verilmektedir.
Yapılan kontroller esnasında alınan numunelerden istenecek
analizlerde, öncelikle gıda güvenilirliğine esas, insan
sağlığı açısından tehlike oluşturabilecek,
yani ürünün özelliğine göre, örneğin, ağır metal, pestisit,
yabancı madde ve bileşikler, mikrobiyolojik kriterler, toksinler
vesaire hususları göz önünde bulundurulmaktadır.
Diğer taraftan, vatandaşımıza güvenilir
gıda sunumu için et ve et ürünleri üretim tesisleri teknik, hijyenik ve
sağlık şartları bakımından denetlenmektedir.
Gıda üretim ve satış yerlerinde, büyük marketler de dâhil olmak
üzere denetim ve kontroller uygun sıklıkta ve gıda maddelerinin
taşıdığı riskle orantılı olarak
yapılmaktadır.
Sayın Çalışın sorduğu, hazır
kıymaların satışıyla ilgili olarak: Market, kasap gibi
sıhhi müessese kapsamında faaliyet gösteren iş yerlerinde
müşteri talebinden önce çiğ kırmızı etten kıyma
hazırlanması ve satışa sunulması yasaktır. Ancak,
-söz konusu iş yerleri- müşteri talebi sırasında talep
edilen miktar kadar çiğ kırmızı etten kıyma
hazırlayabilirler. Gayrisıhhi müessese kapsamında faaliyet
gösteren ve üretim izni bulunan iş yerleri ise müşteri talebinden
önce çiğ kırmızı etten hazır kıyma üretebilirler.
Üretilen hazır kıyma, Çiğ Kırmızı Et ve
Hazırlanmış Et Karışımları Tebliğinin
ilgili hükümleri kapsamında ambalajlı ve etiketli olarak
satılmak mecburiyetindedir.
Sayın Çalışın (6/854) sayılı, TMO
yönetiminin ödüllendirilmesi hakkındaki sorusuyla ilgili olarak: Bu
konudaki cevabımız, cevabi yazımız Hazine Müsteşarlığına
gönderilmiştir çünkü konu daha çok Hazineyle ilişkilidir. Hazine
Müsteşarlığının yazısına istinaden TMO Genel
Müdürlüğünün Bakanlık bünyesinde icra ettiği görevlerinin önemi
ve kapsamı nedeniyle söz konusu personelin çalışmalarının
bir süre daha izlenmesi ve daha sonra değerlendirilmesinin uygun
olacağı düşünülmektedir.
Sayın Enözün (6/878) sayılı suni tohumlama
teşviki ve veteriner hekimlerin özlük hakları konularındaki
sorularıyla ilgili olarak: Öncelikle hayvancılık desteklerinden
faydalanmak için suni tohumlama, gerekli temel şartlardan birisi olarak
ele alınmaktadır. 2002 yılında 624 bin adet olan suni
tohumlama sayısı 2008 yılında 2 milyonun üzerine
çıkarılmıştır. Bunun sonucu olarak 2002 yılında
sığır varlığımız içerisinde yüzde 63 olan
kültür ve kültür melezi sığır oranı 2008 yılı
sonunda yüzde 74e yükselmiştir. Bakanlar Kurulunun kararıyla
yetiştiricilerimizin buzağı desteklemesinden yararlanabilmesi
için sığırlara suni tohumlama yaptırmış
olmaları gerekmektedir. Dolayısıyla soruda zikredildiği
gibi suni tohumlama uygulamalarından vazgeçilmiş olması söz
konusu değildir.
Ağustos 2008de yapılan düzenlemeyle
Bakanlığımızda görevli veteriner hekimlere ek tazminat
verilmesi sağlanarak özlük haklarında iyileşme
yapılmıştır ki bu da yaklaşık 530 liradır.
Sayın Paksoyun (6/927) sayıyla sormuş olduğu
Kırım Kongo hastalığına ve keneye karşı
yapılan çalışmalar ve alınan önlemlere ilişkin olarak:
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsünün hayvanlardaki
yaygınlığının araştırılması ve
hastalığın yoğunlaştığı bölgelerde kene
faunasının belirlenmesi amacıyla Sivas, Tokat ve Yozgat illerine
bağlı 10 ilçenin toplam 60 köyünde araştırma
yapılmıştır. Ayrıca yaban hayatındaki
hastalığın durumunu incelemek amacıyla 9 ilde toplam 34
küçük yerleşim merkezinde av hayvanları üzerinde keneler ve
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı
açısından da araştırma yapılmıştır.
2009 yılında Çorum, Aydın, Erzincan ve Diyarbakır illeri ve
bu iller etrafındaki riskli kabul edilen 36 ilimizde Kırım Kongo
Kanamalı Ateşi hastalığıyla ilgili veteriner hekimlere
hizmet içi eğitim verilmiş ve hastalığa karşı
vatandaşların bilinçlendirilmesi yönünde gerekli çalışmalar
yapılmıştır. Dünyada uygun laboratuvar koşuluna sahip
birkaç laboratuvarda yapılabilen hızlı teşhis yöntemi
ülkemizde de ilk defa kullanılabilmektedir.
Ayrıca, kenelerin yaşam döngülerini tamamlayabilmesi
için mutlak surette kan emmeleri gerektiğinden tomruk ve keresteler
üzerinde yaşam döngüsünü tamamlayamamaktadırlar.
Söz konusu ürünlerin, ithal yasasında görevli inspektör
tarafından malın ülkemize giriş gümrüğünde Zirai Karantina
Yönetmeliği hükümlerine göre muayene ve inceleme yapılmakta,
karantina mevzuatları doğrultusunda fumigasyona tabi tutularak uygun
olan ürünlerin ithaline izin verilirken şartlara uygun olmayan ürünler mahrecine
iade edilmektedir.
Satın alınan kene ilaçlarıyla aynı etken
maddeli diğer ilaçlar arasında fiyat farklarının
bulunması doğaldır ancak yapılan alımlarda da en uygun
fiyatla ilacı teslim edebilecek firmanın teklifi
değerlendirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Özkanın
(6/945), (6/977), (6/978), (6/979), (6/980) ve Sayın İnanın
(6/860) sayılı önergelerinde TMOnun fındık
alımları ve stokların değerlendirilmesine ilişkin
benzer hususlar bulunduğundan ortak olarak
cevaplandırılacaktır.
2006 yılında yaşanan olumsuzluklardan
üreticilerimizin etkilenmemesi için TMO fındık alımı
yapmakla görevlendirilmiştir. TMO 2006-2007-2008 yıllarında
toplam 694 bin ton fındık alımı yapmış ve 2,83
milyar TL ödeme yaparak üreticilerin mağduriyeti önlenmiştir.
Alımlarda İnternet üzerinden randevu alınabilme
imkânı ile yoğun teknoloji kullanılması
sağlanmıştır.
TMO fındık alım merkezleri belirlenirken öncelikle
yöredeki üretim miktarı, depolama imkânları ve üretim
alanlarının depolama merkezlerine olan uzaklığı
dikkate alınmıştır.
2008 yılı fındık rekoltesinin rekor seviyede
yüksek olması ve ürünün pazara kısa bir süre içerisinde arz
edilmesinden dolayı alımlar başladığında fiyatlar
2,7-2,8 TL/kilogram aralığında oluşmuştur.
Ayrıca, iklim faktörlerinden dolayı ürün
randımanının düşük olması, fiyatın
düşüşünü etkileyen bir diğer önemli unsur olmuştur. TMO
kendine yönelen bütün ürünü alarak üretici mağduriyetini önlemiştir.
2009 yılı Temmuz ayında açıklanan yeni
fındık stratejisi doğrultusunda fiyat destekleme politikası
yerine üreticinin alan bazlı desteklenmesi yoluna gidilmiş ve
Bakanlar Kurulu kararıyla TMOnun fındık alım görevi
sonlandırılmıştır. Yeni dönemde uygulamaya konulan
fındık stratejisi doğrultusunda fiyatların serbest piyasada
oluşması sağlanmış olup üretici mağduriyeti ortaya
çıkmamıştır. Ayrıca, üretimi sürdürebilmek için de
alan bazlı destekleme ödemesi yapılacaktır.
Stoklardaki fındıkların değerlendirilmesiyle
ilgili olarak da: İmalatı yapılan kavrulmuş iç
fındık, şekerli fındık ezmesi, fındık
yağı Türkiye genelindeki 150 TMO iş yeri vasıtasıyla
uygun fiyattan nihai tüketiciye ulaştırılmaktadır.
Ayrıca, satışların daha geniş kitlelere
yayılması için toptan satışlar da yapılmaktadır.
Stoklardaki 2005 ve 2006 yılı mahsulü ürünler yağ
imalatında değerlendirilmekte, imalattan alınan ham
fındık yağı ve fındık küspesi toptan olarak
satılmaktadır. Stok değerlendirme çalışmaları
neticesinde alımlarla oluşmuş 694 bin tonluk stokun 15/2/2010
tarihi itibarıyla çeşitli imalatlarla 256 bin tonu eritilmiştir.
Gerek çeşitli imalat gerekse iç ve dış satış
çalışmaları kapsamında TMO stoklarındaki
fındığın değerlendirilmesine yönelik
çalışmalar devam etmektedir. TMOnun stoklarında bulunan kabuklu
fındıkların satışları 14 Ağustos 2009 tarihi
itibarıyla sonlandırılmıştır. Muhafaza
şartlarından dolayı oluşmuş herhangi bir kıymet
kaybı söz konusu değildir.
FİSKOBİRLİKin alım yapmaması, 2001
yılında yapılan mahsuplaşma sonucu alacağı olan
53 milyon TLnin faiziyle birlikte ödenmesi ve Destekleme Fiyat İstikrar
Fonundan yeni kredi kullandırılması konularıyla ilgili
olarak: TMOnun fındık alımlarıyla görevlendirilmesi,
FİSKOBİRLİKin içinde bulunduğu finansman problemleri
sebebiyle üretici taleplerini karşılayamaması üzerine üretici
mağduriyetine engel olmak amacıyla ortaya
çıkmıştır. TMO teşkilat yapısının
olmadığı ve daha önce müdahale etmediği bir ürünle ilgili
kısa sürede hazırlıklarını yaparak alıma
girmiş olup başarıyla bu görevini yerine getirmiştir. TMO
bu görevini yaparken FİSKOBİRLİKle iş birliği yaparak
bu kurumun boş olan depoları ve diğer altyapı
imkânlarını kullanmış ve
karşılığında bedelini ödemiştir.
Ayrıca, FİSKOBİRLİKin üyelerinden
aldığı ürünlerin 2006 yılında 68 bin tonu, 2007
yılında 5 bin tonu, 2008 yılında ise 1.800 tonu TMO
tarafından satın alınmıştır. TMOnun
fındık alımları sonucu 2006 ve 2007 yıllarında
görev zararı tahakkuk etmemiştir.
2008 yılında ise 2008/18379 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararıyla TMO tarafından yağlık olarak
değerlendirilecek fındıklardan FİSKOBİRLİKe
satış yapılmasına ilişkin karar kapsamında 30 bin
ton kabuklu fındık satışı ve diğer zarar
kalemleriyle birlikte kesinleşen görev zararı 130,4 milyon TLdir.
2006 yılına kadar -dolar bazında- ortalama
fındık alım fiyatı 1,6-1,7 dolar iken, 2006 ve sonrası
dönemde destekleme alım fiyatı 3,2-4,2 dolar/kilogram
aralığında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla,
üretici mağdur olmamış, eline daha fazla para geçmiştir.
Ayrıca, teslim ettiği ürünün parasını zamanında
almıştır.
FİSKOBİRLİKin sağlıklı bir mali
yapıya kavuşması, fındık ürününün ticareti ve
piyasaların üzerinde etkin bir aktör olarak yer alabilmesi önemlidir. Bu
çerçevede, yağlık kararnameleriyle Birlikin yaklaşık 1,5
katrilyon TL borcu Hazine tarafından üstlenilerek tasfiye edilmiştir.
FİSKOBİRLİKin Destekleme Fiyat İstikrar Fonu gider
hesabında kalan borçlarının, 4572 sayılı Kanunla,
ilgili yılların Bakanlar Kurulu kararları uyarınca terkin
ve mahsup edilmesine yönelik süreç tamamlanmıştır. Bu
işlemler sonrasında Birlikin kalan 94,5 milyon TL tutarındaki
bakiye borcu Hazine Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığınca
terkin edilmiştir. Birlikin özel bankalara olan borçlarının üstlenilmesine
yönelik süreç tamamlanmıştır. Yapı Kredi Bankası
AŞye 152,4 milyon TL ve TMSFye Pamukbank için 161,1 milyon TL olmak
üzere toplam 313,6 milyon TL tutarında borç Hazine tarafından
kapatılmıştır.
Öte yandan, Birlike, gerçekleştirdiği personel
düzenlemeleri sonucu kıdem ve ihbar tazminatı ödemelerinde
kullanılmak üzere 19 milyon TL destek sağlanmıştır.
FİSKOBİRLİKi borçsuz duruma getirebilmek için
yapılan işlemler sonucunda, Birlik ile Yeniden Yapılandırma
Kurulu arasında 23/11/2005 tarihinde akdedilen protokol gereği Birlik
yeniden yapılandırma programı dışına
çıkartılmıştır. Bu nedenle Birlikin yeniden DFİF
kaynaklarından kredilendirme imkânı bulunmamaktadır.
Sayın Doğrunun (6/985), (6/1054), (6/1058),
(6/1188), (6/1189) ve (6/1191) sayılı,
Tokat ilimizde çiftçi eğitimi, sebze ve meyve üretimi, soğuk hava
deposu yapımı konularına ilişkin dört soru önergesini
birlikte cevaplandırmak istiyorum.
Tokat ilimizde 2008 yılında 966 çiftçi
toplantısı düzenlenmiş, bu toplantılarda 19.539 kişi
eğitime tabi tutulmuştur. Bununla birlikte, 17 toplantıda 281
üreticiye organik tarım eğitimi verilmiş, Tokat ilinde 2008
yılı içerisinde üretilen yaş sebze ve meyvenin 600 bin tonu
yaklaşık elli il merkezine gönderilmiştir. Pazarlanan ürünler
içerisinde domates, şeftali, patates toptancı hallerinde en fazla
işlem gören ürünlerdir. Pazarlanan ürünler Ankara, İstanbul, Siirt,
Batman, Mardin illeri ağırlıklı olmak üzere birçok ilimize
gönderilmekte, domates başta olmak üzere bazı meyveler de Suudi
Arabistan ve Rusya Federasyonuna ihraç edilmektedir. Tokatta üretilen sebze
ve meyve Hatay ve Mersin merkezli ihracat firmaları tarafından
şirketlerin bulundukları illerin gümrüklerinden ihraç edilmektedir.
2008 yılında 2 adet meyve sebze depolama tesisi yüzde 50 hibe
desteğine uygun görülmüştür.
Tokat ilindeki domates üreticilerinin sorunlarıyla ilgili
olarak: Tokat ve yöresi özellikle son turfanda ürün açısından önemli
bir bölgedir. Tokat ilinde faaliyetlerini yürüten Toprak ve Su Kaynakları
Araştırma Enstitüsü tarafından Tokat Valiliğiyle koordineli
olarak bölgeye uygun çeşitlerin yetiştirilmesi amacıyla
çeşitli denemeler ve çalışmalar yapılmaktadır.
Yapılan ve yapılacak yayın ve eğitim faaliyetleriyle yöre
çiftçimize çalışmaların sonuçları hakkında bilgi
verilmekte ve yeni çeşitler tanıtılmaktadır.
Bakanlığımızca, tohumculukta yerli sebze tohumu
kullanımını artırmak amacıyla önemli projeler
başlatılmıştır.
Diğer yandan, domates üreticilerimize mazot desteği,
kimyevi gübre desteği ve benzeri destekler verilmektedir. Ayrıca,
Bakanlığımızca uygulanan kırsal kalkınma
destekleri kapsamında ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve
depolanmasına yönelik olarak çiftçilerimize ve müteşebbislere yüzde
50 hibe yatırım desteği sağlanmaktadır.
Sayın Doğrunun biyogüvenlik ve biyoçeşitlilik
çalışmaları hakkındaki sorusuna ilişkin olarak da:
Biyogüvenlik Kanun Tasarısı Türkiye Büyük millet Meclisinin
gündemindedir.
Biyoçeşitlilik konusunda dünyanın tek çatı
altında en çok tohumunu saklayacak 250 bin örnek kapasiteli üçüncü büyük
gen bankası olan Türkiye Tohum Gen Bankasının temeli
atılmış ve önümüzdeki ay hizmete açılacaktır.
Ülkemizde, şimdiye kadar tespit edilen 12.054 tür ve 3.905
endemik tür bulunmaktadır. Bakanlığımız
araştırma enstitülerinde bunlarla ilgili çalışmalar
yürütülmektedir.
Yine, Sayın Doğrunun sorduğu 2007 yılı
nişasta bazlı tatlandırıcı üretimine ilişkin
olarak: Ülkemizde 2007 yılında 461 bin ton nişasta bazlı
şeker üretilmiş olup, bu miktarın 359 bin tonu yurt içi
piyasaya, 95 bin tonu ise doğrudan ve/veya mamul bünyesinde olmak üzere
ihraç amaçlı olarak satılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bu
şekilde Bakanlığımla ilgili 46 tane soru
cevaplandırıldı.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sorular cevaplandırılmıştır.
Şimdi, bazı arkadaşlarımızın, ek,
herhâlde açıklama talepleri vardır.
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan, bugün cevaplar gibi
yaptığınız beş sorum 24/4/2008 ile 23/7/2008 tarihleri
arasındaki tarım ve hayvancılığın, çiftçimizin
problemleridir. Bugün tarih 16/2/2010 ve söylediklerinizin maalesef hiçbir
anlamı yoktur.
Sorularımıza ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim
yetkisine verdiğiniz değer aslında Türk tarım ve
hayvancılığına ilginizle maalesef paraleldir. Sayenizde
Türk tarımı tarihinin en kötü yıllarını
yaşamaktadır. Sizi Türk çiftçisinin vicdanına emanet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Doğru, buyurun efendim.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Ülkemizin her tarafında olduğu gibi Tokat ilindeki
çiftçiler de ürünlerinin para yapmaması neticesinde, başta tarım
kredi kooperatifleri olmak üzere bankalara ve özel sektöre büyük oranda
borçlanmışlardır. Bilhassa tohum, yem, ilaç, mazot borçları
dolayısıyla senet ve çekler vermişler, ödeyemedikleri için de
hacizlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Şeker
pancarı başta olmak üzere bütün ürünlerde Avrupa Birliğindeki
gibi ciddi oranlarda destek olunmalı ve çiftçi gümrük duvarlarıyla
korunmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde, 2010
yılı için üretim yapacak çiftçiyi birçok sektörde maalesef
bulamayacağız.
Ayrıca, Tokat ilinde ve ülkemizin her tarafında
hayvancılık sektörü çok büyük oranda sıkıntılar
yaşamaktadır. Ayrıca, tarımsal sulamada kullanılan
elektrik borçları da ödenmediğinden dolayı bu manada da çok
ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır.
Sonuçta bütün borçlar dağ gibi büyümüştür, Hükûmetten
borçların yeniden yapılandırılması ve yeni
teşvikler verilmesi beklenmektedir.
Teşekkürlerimle arz ederim.
BAŞKAN Sayın İnan
MÜMİN İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum
efendim.
Sayın Bakanım, sormuş olduğumuz sorulara ne
yazık ki iki yıl sonra cevap verme nezaketini gösterdiniz,
teşekkür ediyorum ama Hasan Çalışın da söylediği gibi
bu soruların bazılarının hiçbir önemi kalmadı. Ama
önemli gördüğümüz tek şey, sizin döneminizde maalesef Türk
çiftçisinin cumhuriyet dönemi içerisinde en kötü günlerini
yaşadığının örneklerini veriyorsunuz.
Bugün Niğdede ister patates üreticisi ister elma üreticisi
ister bakliyat üreticisi isterse hayvansal çiftçilikle uğraşan
insanların tamamına yakınının ziraatçılık
yapmalarından dolayı ya Ziraat Bankasına ya tarım kredi
kooperatiflerine ya da elektrik, sulama borçlarından dolayı
TEDAŞa borçları vardır; yüzde 80ine yakını da
icralıktır ve yakalama emirleri vardır; birçok
insanımız şehre inememektedir. Siz öyle bir tablo çizdiniz ki,
döneminizde sanki Türkiye tarımı dünyanın bir numaralı
tarım alanı hâline geldi ve bu konuda başarılı oldunuz
ama maalesef her geçen gün çiftçi topraktan kopmakta ve kötü günler
yaşamaktadır.
Ben sizi Niğdeye davet ediyorum, sizin söylediğiniz ve
anlattığınız tarım tablosuyla Niğdedeki tablo
birbiriyle uyuşuyorsa ben sizin söylediğiniz her şeyi kabul
ederim, etmek durumunda kalabilirim ama Niğde çiftçisi özellikle sizi
Niğdeye beklemektedir ve anlattığınız sorunlar arasındaki
çelişkiyi de görmenizi hassaten istirham ediyorum. Dolayısıyla
zaman geçirmeden, Niğdede çiftçiyi kurtarmamız için, sizin
söylediğiniz şeylerin gerçekleşmesi için, yerinde tespitlere
ihtiyaç vardır ve çiftçinin bugünkü durumundan kurtulması için çok
acil bir biçimde tedbirlerin alınması gerektiğini bir kez daha
ifade etmek istiyorum.
Niğdede bir söz vardır: Geçti Borun pazarı sür
eşeğini Niğdeye. diye. Borun pazarı geçti ama
Niğdenin pazarı geçmeden, lütfen, çiftçiyle ilgili sorunlara el
atmanızı istirham ediyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakanım,
Balıkesirde Manyas Ovasında, Manyas Gölünün yağan
yağışlarla su seviyesinin yükselmesi dolayısıyla,
gölün kenarındaki set, setin dışında kalan kısım
sular altında kaldı. Devlet Su İşlerinin dört tane motoru
var orada, bunun iki tanesi ancak çalışabiliyor. Uzun zamandır
tarlalar suyun altında kaldı. Bu makinelerin faaliyete geçirilmesi
konusunda sizin desteğinizi istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Sayın Bakanım, cevaplarınız
sırasında (6/1094) sayılı Sayın Hasan Özdemirin,
Gaziantep Milletvekilinin sorusu cevaplanmadı. O, gündemde yerini muhafaza
edecek.
Sayın Sakık ve Sayın Aydın sisteme
girmişler ama, yani şöyle: İç Tüzük gereğince sadece soru
soran arkadaşlarımızın bir cevap vermesi mümkün. Eğer
çok kısa, başka bir konuda bir görüş beyan edecekseniz
mikrofonlarınızı açacağım ama soruyla ilgiliyse beni
bağışlamanızı dileyeceğim.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, hoşgörüyle
ilgili... Sayın Bakana ben de bir soru
BAŞKAN Yani soru-cevap kısmıyla ilgili
değil, orayı kapattık çünkü.
Çok kısa bir şeyiniz varsa buyurun, açtım
mikrofonunuzu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, tütün mağdurlarının durumuna
ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Tütün mağdurları adına bir soru sormak istiyordum.
Şimdi, tütün mağdurlarının
BAŞKAN Yok
Şimdi kısa bir açıklama
yapın. Sayın Bakana artık soru
sormak için
SIRRI SAKIK (Muş) Yok, yok, soru değil. Şimdi,
çok
BAŞKAN Cevap için
Sayın Bakana söz veremem yani.
SIRRI SAKIK (Muş) Yani bu alanda epeyce mağdur olan
tütün ekicileriyle ilgili alternatif bir ürün gündemdeyken hâlen bir
yansıma yok. Acaba bu konuda Hükûmetimizin bir politikası var
mıdır?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Aydın, konuşma talebiniz var mı?
Buyurun.
3.- Gümüşhane Milletvekili
Kemalettin Aydının, Gümüşhane ilinin damızlık ve et
yetiştiriciliği tebliğinde yer almasına ilişkin
açıklaması
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) Sayın Başkan,
şahsınızda Bakanımıza teşekkür etmek için,
özellikle ekim ayında ilimizin fındık üreticileri kapsamına
girmesi ve geçtiğimiz iki ay içerisinde iyi tarım uygulamaları
ve organik tarım teşviklerinden yararlanıyor olması, son
olarak da geçtiğimiz ay yayınlanan Doğu Anadolu Projesi
doğrultusunda Gümüşhane ilinin damızlık ve et
yetiştiriciliği tebliğinde yer almasından dolayı
bölgemiz çiftçileri açısından Sayın Bakanımız nezdinde
Hükûmetimize teşekkür etmek istedim. Sağ olun.
BAŞKAN Sözlü soru önergeleri görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, gündemin Seçim kısmına
geçiyoruz.
IX.- SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Anayasa; Adalet; Millî
Savunma; İçişleri; Dışişleri; Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor; Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Çevre; Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri; Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Dilekçe; Plan ve Bütçe;
Kamu İktisadi Teşebbüsleri; Avrupa Birliği Uyum ve Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği komisyonlarına üye seçimi
BAŞKAN Bazı komisyonlarda boş bulunan ve
Barış ve Demokrasi Partisi Grubuna düşen üyelikler için seçim
yapacağız, onayınıza sunacağım.
Anayasa Komisyonuna Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet Komisyonuna Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî Savunma Komisyonuna Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçişleri Komisyonuna Muş Milletvekili Nuri Yaman
aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Dışişleri Komisyonuna İstanbul Milletvekili
Mehmet Ufuk Uras aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna Van
Milletvekili Özdal Üçer aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonuna Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Çevre Komisyonuna Iğdır Milletvekili Pervin Buldan aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonuna Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındır aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonuna Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Dilekçe Komisyonuna Van Milletvekili Fatma Kurtulan aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Plan ve Bütçe Komisyonuna Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan ve Siirt Milletvekili Osman Özçelik aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonuna Muş
Milletvekili Nuri Yaman aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna Mardin Milletvekili Emine
Ayna aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuna
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, saat
20.00de toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.21
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.06
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 61inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmına geçiyoruz.
Alınan karar gereğince; 42nci sırada yer alan,
Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 20 milletvekilinin; 126ncı
sırada yer alan, Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 34 milletvekilinin;
143üncü sırada yer alan, İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 39
milletvekilinin; 167nci sırasında yer alan, Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 23 milletvekilinin; 239uncu sırasında yer alan,
Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 21 milletvekilinin; 346ncı
sırasında yer alan, Mardin Milletvekili Emine Ayna ve 19
milletvekilinin; 351inci sırasında yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcı ve 19 milletvekilinin; 379uncu
sırasında yer alan, Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 24
milletvekilinin; 387nci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Çetin
Soysal ve 28 milletvekilinin; 409uncu sırasında yer alan, Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin; 444üncü
sırasında yer alan, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23
milletvekilinin; 452nci sırasında yer alan, Adana Milletvekili
Hulusi Güvel ve 26 milletvekilinin; 471nci sırasında yer alan,
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 29 milletvekilinin ve bugün okunarak
bilgiye sunulan, Muş Milletvekili Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin,
İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 21 milletvekilinin, Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemür ve 25 milletvekilinin, Gaziantep Milletvekili Akif Ekici
ve 27 milletvekilinin, Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20
milletvekilinin, Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19
milletvekilinin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve 28
milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 27 milletvekilinin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ve 21 milletvekilinin, Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 24 milletvekilinin, Manisa Milletvekili Ahmet
Orhan ve 22 milletvekilinin ve İstanbul Milletvekili Alev Dedegil ve 20
milletvekilinin kayıp çocuklar başta olmak üzere çocukların
mağdur olduğu sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin
birlikte yapılacak görüşmesine başlıyoruz.
X.- MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbatur ve 20 milletvekilinin, çocuk suçluluğu sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/90)
2.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 34 milletvekilinin, Mevsimlik tarım işçiliği nedeniyle
eğitim alamayan çocukların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/190)
3.- İzmir Milletvekili Canan
Arıtman ve 39 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel istismarın
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/210)
4.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve çalışan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/235)
5.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel
ve 21 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel taciz ve istismarın
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/312)
6.- Mardin Milletvekili Emine Ayna
ve 19 milletvekilinin, çocuk işçiliğindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/433)
7.- Tekirdağ Milletvekili
Kemalettin Nalcı ve 19 milletvekilinin, çocuklarını
yetiştirme yurtlarına terk eden ailelerin sorunlarının
araştırılarak ailelerin korunması için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/438)
8.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel ve 24 milletvekilinin, çocuk kaçırma olaylarının
araştırılarak çocukların korunması için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/466)
9.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal ve 28 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/474)
10.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, çocuk kaçırma ve kaybolan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/496)
11.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve 23 milletvekilinin, kimsesiz çocuklar ile sokakta
yaşayan ve çalışan çocukların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/531)
12.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 26 milletvekilinin, çocuk işçiliği sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/539)
13.- Trabzon Milletvekili Cevdet
Erdöl ve 29 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/558)
14.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/563)
15.- İzmir Milletvekili Canan
Arıtman ve 21 milletvekilinin, kaybolan ve kaçırılan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/564)
16.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemür ve 25 milletvekilinin, çocuk kaçırma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/565)
17.- Gaziantep Milletvekili Akif
Ekici ve 27 milletvekilinin, kaybolan ve kaçırılan çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/566)
18.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemir ve 20 milletvekilinin, çocuk kaçırma ve kaybolma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/567)
19.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, kaçırılan ve kaybolan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/568)
20.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve 28 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/569)
21.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal ve 27 milletvekilinin, sokakta yaşayan çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/570)
22.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Sevigen ve 21 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve dilendirilen
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/571)
23.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbatur ve 24 milletvekilinin, sokakta yaşayan çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/572)
24.- Manisa Milletvekili Ahmet
Orhan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/573)
25.- İstanbul Milletvekili
Alev Dedegil ve 21 milletvekilinin, cinsel istismara maruz kalan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/574)
BAŞKAN Hükûmet? Burada.
Meclis araştırması önergeleri daha önce Genel
Kurulda okunduğundan tekrar okutmuyorum.
İç Tüzükümüze göre Meclis araştırması
açılıp açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete,
siyasi parti gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya
onların göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma süreleri Hükûmet ve gruplar için yirmişer
dakika, önerge sahipleri için onar dakikadır.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
önergelerle birlikte, Hükûmet ve gruplar dâhil, 30
arkadaşımızın konuşması söz konusudur.
Bunların bir kısmı ayrı ayrı önergeler
vermişlerdir, mükerrerdir. Bunun için, bugün itibarıyla şöyle
bir uygulama yapacağım: 25 milletvekili
arkadaşımızın on dakikadan 250, beş grubunki de
yirmişerden 100, toplam 350 dakikalık bir konuşma süreleri
vardır. O bakımdan, arkadaşlarımın konuşma
sıralarını belirledikten sonra sadece konuşmaları için
mikrofonlarını açacağım, ek bir dakikalık vermiş
olduğumuz süreyi kullandırmayacağım çünkü o da
yaklaşık, aç kapa flan derken, bir saati bulur. Milletvekili
arkadaşlarımızın bunu hoşgörüyle
karşılayacaklarını ümit ediyorum.
İlk söz, Hükûmet adına Devlet Bakanı Selma Aliye
Kavafa aittir.
Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin geleceği ve
yarınlarımız olan çocuklarımızı ilgilendiren bu
önemli konuda Mecliste temsil edilen tüm partilerin ortak bir çalışma
platformunda buluşmasından duyduğum memnuniyetle sözlerime
başlamak istiyorum. Kurulacak araştırma komisyonunun çok önemli
çalışmalara imza atacağına duyduğum inançla hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sahip olduğumuz genç nüfus kalkınmamızın en
önemli dinamikleri arasında gösterilmektedir. Ülkemizde yaklaşık
olarak 24 milyon çocuk bulunmaktadır. Bu sayı pek çok Avrupa
ülkesinin nüfusundan daha fazladır.
Anayasamız ailenin ve çocuğun korunmasını
özel olarak güvence altına almış, korunmaya muhtaç
çocukların topluma kazandırılması konusunda düzenlemeler
yaparak çocuğa verilen önemi vurgulamıştır. Bundan beş
yıl önce yüce Meclisimizce çocuğun yüksek yararının
korunması, haklarının ve esenliklerinin güvence altına
alınması amacıyla kabul edilen Çocuk Koruma Kanunumuz
uluslararası alanda çağdaş bir norm olarak kabul edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, çocuklar ihmal ve istismara son
derece müsait olup zaman zaman suç ve çıkar aracı olarak
kullanılmaktadırlar. Literatürde kayıp çocuk tanımı genellikle
evden kaçan çocuk ve kaçırılan çocuk olmak üzere iki başlık
altında ele alınmaktadır. Yasalara göre, evden kaçan çocuklar,
evden belirsiz bir süre için kaçan on sekiz yaşın altındaki
çocuktur. Çocuk genellikle evden gönüllü olarak ve bir yetişkinin izni
olmadan uzaklaşır.
Yine mevcut yasalara göre on sekiz yaşındaki herhangi
bir çocuğun ebeveyni, bakıcısı ya da yasal koruyucusu
dışındaki bir kişi tarafından izinsiz olarak
bulunduğu ev ya da ortamdan uzağa götürülmesi, şehir ya da ülke
dışına çıkarılması çocuk kaçırma olarak
tanımlanmaktadır. Bu koşullar altında evinden
uzaklaştırılan her çocuk kaçırılmış çocuk
olarak tanımlanmaktadır.
Çocuk kaçırma sebepleri sıralandığında
ortaya uzun bir liste çıkmaktadır. Çocuğun yaşından
cinsiyetine, kaçıran kişiye göre sebepler
farklılaşmaktadır. Hedef genellikle küçük yaş
çocukları olmaktayken, kaçıranlar ebeveyn, akraba, büyük yaş
arkadaş ya da tamamen yabancı birisi de olabilmektedir.
Kaçırılan çocukların yaşı büyüdükçe
kaçırılma sebepleri de değişmektedir. Dört beş
yaşa kadar daha çok duygusal gereksinimlerle gerçekleştirilen
kaçırma olayları görülürken, özellikle altı-on dört yaşlar
arasında kaçırılan çocukların büyük çoğunluğu suç
kurbanı olmaktadır. Özellikle, okul dönemi kız çocukları
okul dönemi erkek çocuklarına göre 3 kat daha fazla kaçırılma
riski altındadır. Okul dönemi çocuk kaçırma vakalarında
çoğunlukla aile yakınları, komşular gibi yabancı
yetişkinler rol almaktadır. Bu yetişkinlerin ise genellikle
madde kullanımı ve psikiyatrik tedavi gibi süreçlerden geçtiği
de bir gerçektir.
Dünyada her yıl yarısı kız çocuğu olmak
üzere 2,5 milyon çocuğun kaçırılarak
satıldığı, 90 milyon çocuğun sokakta
yaşadığı tahmin ediliyor. Milyar dolarlık ticaret olarak
da kabul edilen çocuk ticaretinin en önemli kaynağı bazı Afrika,
Balkanlar ve güneydoğu Asya ülkeleridir.
Dünyada kayıp çocuk riski yüzde 30, Türkiyede ise bu oran
yüzde 15tir ancak Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığının hazırladığı
Kayıp Çocuklar Raporu, önlem alınmazsa Türkiyedeki riskin de büyüyebileceğini
ortaya koymaktadır. Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığı, tüm il insan hakları kurulu
başkanlıklarından ilgili kamu birimleri ve sivil toplum
kuruluşlarıyla diyalog kurmalarını, kayıp çocuklarla
ilgili durum tespiti yapmalarını, çözüm önerileri
geliştirmelerini istemiştir. Altı ay süren çalışma
sonunda Türkiye'nin kayıp çocuklar sorununa ilişkin bir rapor
hazırlanmıştır. Bu rapora göre çocukların evden kaçma
nedenleri arasında erken evlilik, aile içi şiddet, işsizlik,
eğitimsizlik önemlidir. Ailede iletişim eksikliği, ailesinden
ilgi görmeyen çocukların çabuk kandırılmaya müsait olması,
üvey anne-baba, kardeş sorunu, aile
baskısı, kuşak çatışması, kötü arkadaş,
başarısızlık, televizyon ile İnternetin bilinçsiz
kullanımı başlıca sebeplerdir. Kaçırılan çocuklar
ise evlenme vaadi, fuhuş, organ ticareti, uyuşturucu ticareti veya
bir örgütün amaçlarına yönelik faaliyetlerde kullanılmak ya da
dilendirilmek için kaçırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son
zamanlarda kamuoyunu sıklıkla meşgul eden kayıp
çocukların sayısı konusunda da bilgi vermek istiyorum. Emniyet
Genel Müdürlüğümüzün verilerine göre 1997 yılından günümüze
kadar toplam kayıp müracaat sayısı 27.594tür. Yapılan başarılı
çalışmalar sonucu 25.937 kayıp çocuk bulunarak ailelerine ve
ilgili kurumlara teslim edilmiştir. Şu anda 1.657 kayıp
çocuğumuzun emniyet birimlerince aranmasına devam edilmektedir. Bu
çocuklarımızdan 590ı sosyal hizmet kurumlarından izinsiz
olarak ayrılıp, kayıp olarak nitelendirilemeyecek
çocuklardır; 1.067 çocuk ise ailelerinin yanından ayrılarak geri
dönmeyen çocuklardır.
Kayıp çocuklarımızın yaklaşık yüzde
88i on üç-on sekiz yaş aralığında ve büyük oranda da
kız çocuklarıdır. Bunların evlerinden
ayrılış nedenleri duygusal ve psikolojik gelgitleri ve aile içi
iletişim problemleridir. Erkek çocukların ise daha çok macera hevesi
ve iş bulma ümidiyle terk eden çocuklar olduğu
değerlendirilmektedir. Kayıp çocukların sadece yüzde 12si ise
sıfır-on iki yaş aralığında olan
çocuklarımızdır. Anılan çocuklar sosyal hizmet
kurumlarımızdaki açık kapı uygulamasının
doğal bir sonucu olarak kimi zaman aileleri kimi zaman
arkadaşlarıyla vakit geçirmekte ve kısa bir süre sonra tekrar
Kuruma dönmektedirler. Bu çocuklarımız bu
ayrılışları itiyat hâline getirmekte ve onlarca defa
aynı davranışı sergileyebilmektedirler.
Korunma ve bakım altında bulunan
çocuklarımızın zaman zaman kuruluşlarımızdan
izinsiz ayrılmalarının nedenlerinin başında özellikle
son zamanlarda 5395 sayılı Kanun gereği haklarında
bakım tedbiri kararı alınarak kurumlarımıza
yerleştirilen çocuk profilinin değişmiş olması
gelmektedir. Kuruluşa kabul edilmeden önce genelde parçalanmış
ailelerden gelen, suç mağduru olan ve suça yönelen bazı çocukların
geçmiş yaşantılarından kaynaklı travmaların neden
olduğu psikososyal durumları nedeniyle, yapılan bütün uyum
çalışmalarına rağmen, davranış
değişikliğini kısa sürede gerçekleştirmek mümkün
olamamaktadır. Bu çocuklar genelde suça yönelmeleri ve cinsel istismar
mağduru olmaları sebebiyle kendilerini suça iten kişilerin ya da
grupların yönlendirmesi ve baskısı, kontrolsüz sokak
yaşamının sorumsuzluğu ve cazibesi nedeniyle Kurum
bakımını reddetmekte ve kuruluşa teslim edildiklerinde
izinsiz olarak ayrılabilmektedirler. Bazı çocuklarımız ise
ailelerini özlemekte sık sık ailelerinin yanına gitmekte ve
aileleri tarafından zamanında kuruluşlarımıza teslim
edilememektedirler.
Kurum olarak bu çocuklar ve aileleriyle aile odaklı mesleki
çalışmalar yapılmakta ve ailelere danışmanlık
hizmeti verilmektedir. Aileye Dönüş Projesi kapsamında özellikle
ailesinin yanında yaşamak isteyen çocukların aileleri,
yapılacak incelemede ailenin yanında yaşamalarında bir
sakınca olmadığının tespiti hâlinde ekonomik olarak
desteklenmekte, yapılan periyodik ziyaretlerle de aile güçlendirilmeye çalışılmaktadır.
Kuruluşlarımızca çocukların kuruluştan
izinsiz olarak ayrıldığı andan itibaren her türlü risk ile
karşı karşıya kalması ihtimaline karşın
çocuğa ilişkin gerekli bildirim en kısa zamanda emniyet
birimlerine yapılmaktadır. Yeri tespit edilen çocukların
kuruluşa teslim edilmesini gerektiren durumlarda öncelikle il sosyal
hizmetler müdürlüğü tarafından yasal işlemler
yapıldıktan sonra çocuğun kuruluşa dönme konusunda direnç
göstermesi, ailenin çocuğu Kuruma teslim etmeme veya mukavemeti hâlinde ise
kolluk kuvvetlerinden destek talep edilmektedir.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu gereği Kurumumuz bu
çocuklara yönelik hizmetlerinde ve mevzuatında yeni bir yapılanma
sürecine girmiştir. 2006 yılından itibaren başlayan bu
süreç sonucunda bugün suç mağduru kız çocuklarımıza 19
bakım ve sosyal rehabilitasyon merkezinde, suça yönelen
çocuklarımıza da 6 koruma, bakım ve sosyal rehabilitasyon
merkezinde olmak üzere toplam 25 kuruluşla hizmet vermekteyiz. Hizmet
grubunun özelliği nedeniyle bu kuruluşlar 20 ile 40 kişilik daha
küçük kapasiteli kuruluşlar olarak hizmet vermektedir.
Sayılarının ve hizmetin içeriğinin de ihtiyaca göre
arttırılmasına ve yaygınlaştırılmasına
yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Bu hizmetin
yaygınlaştırılması amacıyla on sekiz yeni
kuruluşun yapımı ve inşaatı da devam etmektedir.
Psikososyal yönden travmaya uğramış bu çocuklar ile
kuruluşumuzdaki meslek elemanları mesleki çalışma
yapmaktadırlar. Kuruluşlarımızın bulunduğu
illerdeki psikiyatri kliniklerinde tedavi süreçlerine ivedilikle
başlanmaktadır.
Merkezimizdeki meslek elemanları, çocukların aileleri ve
yakın çevreleri ile de mesleki çalışmaları
yürütmektedirler. Çocukların psikososyal gelişmelerindeki
olumsuzluklar bir an önce rehabilite ve tedavi edilmeye çalışılmakta
olup çocuklar sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere yönlendirilmekte,
eğitimlerini başarılı bir şekilde sürdürmeleri için
gerekli takip ve izlenimler sağlanmaktadır.
Çocuklarımızın kurumdan ayrılış ve
dönüşlerinin güvenlik birimlerimiz ve sosyal hizmet kurumlarımız
tarafından on-line takip edilebilmesi amacıyla Emniyet Genel
Müdürlüğümüz bünyesinde ortak bir veri tabanının
oluşturulması konusunda bakanlıklarımız arasında
tam bir mutabakat sağlanmıştır. Buna ilişkin
Kayıp Çocuklar Ulusal Bilgi Sistemi Projesi Kurumlararası
İşbirliği Protokolü, İçişleri
Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve
Bakanlığımca en kısa sürede yürürlüğe
konulacaktır. Protokol çalışmaları geçtiğimiz günler
içerisinde sona ermiştir.
Bu Protokolle, ülkemizde çocuk kayıplarının
önlenmesi, kaybolan çocukların bulunması için sorumlu kurumlar
arasında etkin iş birliğinin sağlanması, kaybolma
vakalarına ilişkin ulusal bilgi sisteminin oluşturulması,
kayıp vakalarının incelenmesi ve nedenlerinin
araştırılması, kayıp çocuklardan bulunanlar ve
aranmaya devam edilenlerin ailelerinin sorumlu kurumların nezdinde
araştırmalar yapılarak yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde etkin
iş birliği ile çözüm odaklı uygulamaların ve
politikaların geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Böylece, güncel
bilgileri içeren veri tabanı sayesinde kayıp çocukların
aranması konusunda kurumlar arası gerekli refleksin çok daha
kısa sürede ve etkin şekilde oluşturulması
sağlanacaktır.
Kayıp Çocuklar Ulusal Bilgi Sistemi Projesi ile kayıp
çocuklarla ilgili mevcut kayıt sistemi ve yapılan çalışmalar
değerlendirilecek, yeni kayıt sistemine esas olacak üç ayrı
bilgi formu ile sağlıklı veri toplanacak, arama
işlemlerinde uygulanacak işlemlere standart getirilecektir. Öte
yandan, oluşturulacak yeni kayıt sistemiyle toplanacak bilgilerin
belli aralıklarla istatistiksel analize tabi tutularak konunun
çeşitli yönleriyle değerlendirilmesi de mümkün olacaktır.
Bunların dışında, sosyal hizmet kurumlarımıza
bağlı kuruluşlarımızdan izinsiz ayrılan
çocuklarımızın veri girişleri ve veri düşümleri
kuruluşlarımızdan İnternet bağlantısı ile de
yapılabilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerekçeleri
her ne olursa olsun, evden kaçan çocukların ailelerine geri dönmelerini ve
sağlıklı bir ortamda yaşamalarını sağlamak
için yapılması gereken bazı müdahaleler vardır. Bu
müdahalelerin işlevsel ve kalıcı olması için öncelikle
çocuğun ihtiyacı olan koşulların sağlanması
gerekmektedir.
Kayıp çocuklar sorununun çözümü için öncelikle anne babalara
yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Alan taraması
yapılarak ekonomik, sosyokültürel, psikolojik destek
programlarının uygulanması, anne babalara aile içi
iletişim, ana babalık eğitimi, sorun çözme ve empati
geliştirme eğitimi verilmesi gerekmektedir. Bu konuda
Bakanlığıma bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu bünyesinde yönlendirme, bilinçlendirme ve destek
çalışmaları yapılmaktadır. 84 toplum merkezimizde,
açılışlarından bugüne kadar, 657.673 kişi ile 44 aile
danışma merkezimizde ise 74.558 kişi ile görüşülmüş ve
eğitim programlarından yararlandırılmıştır.
Bu çalışmalar kapsamında pek çok sivil toplum
kuruluşuyla iş birliği yapılmış ve
çalışmalar desteklenmiştir. Ancak bunların daha da
artırılması ve farklı kamu kurum ve kuruluşlarıyla
daha yoğun bir iş birliği hâlinde sürdürülmesi ihtiyacı da
görülmektedir.
Çocuklar için sağlanması gereken koşullar sadece ev
yaşantısı için geçerli değil elbette. Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde korumamız altında olan
çocuklarımızın da ihtiyacı olan koşulları
sağlamaya çalışıyoruz. Evden, aile içi iletişim
problemleri nedeniyle evini terk eden çocuğun bakımevinde
tutulabilmesi, dünyada olduğu gibi bizde de çok kolay olmamaktadır.
Bu sebeple öncelikle çocuğun evden kaçış sebepleri üzerinde
durulmakta, daha sonra çocuğun ihtiyacı olan koşullar
sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede,
Bakanlığıma bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu bünyesinde reform niteliğinde yeni hizmet modelleri
geliştirilmiştir. Çocuklarımızın kendi aileleriyle
yaşamlarını sürdürmeleri SHÇEKin her zaman öncelikli
politikası olmuştur. Hükûmetimiz döneminde başlatılan
Aileye Dönüş Projesiyle 6.319 çocuğumuz aileleri yanına
döndürülmüştür. 2002 yılında ailesi yanında desteklenen 1
çocuk için ayrılan sosyal destek miktarı 79 lira iken bugün
eğitim, giyim, harçlık da eklendiğinde ortalama 380 liraya
ulaşmıştır. Ailesi yanına döndürülen 6.319 çocuğa
ek olarak 20.559 çocuğumuz da bu sosyal destek imkânından
yararlanmaktadır.
Kurum bakımında olan çocuklarımızın
yaşamlarını daha sağlıklı bir ortamda
sürdürebilmeleri için en fazla 12 çocuğumuzun
barındığı Sevgi Evleri Projesine de hızla devam
ediyoruz. Bu kapsamda valilikler, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve
hayırseverlerle işbirliği yapılarak on sekiz sevgi evi
sitesinde villa tipi evlerde hizmet verilmektedir. Hâlen 1.444 çocuğumuz
bu aile sıcaklığındaki evlerde yaşamlarını
sürdürmektedirler. 2010 yılında on bir sevgi evi sitesini daha
hizmete açmayı planlıyoruz.
Korumamız altında olan çocuklarımızın
sosyal hayatta daha etkin olarak yer alan, üretken, aktif ve
katılımcı birer vatandaş olmalarını sağlamak
amacıyla tercihen şehir merkezlerinde ve okullara yakın apartman
dairelerinde 6 ya da 8 çocuğumuzun bir arada kaldığı çocuk
evleri modelini de yaygınlaştırmaktayız. Bugün
itibarıyla hizmet veren 172 çocuk evimizde 996 çocuğumuz
yaşamaktadır. Bu yıl içinde seksen yeni çocuk evinin daha
açılması programımız dâhilindedir. Hâlen hizmet vermekte
olan yurt ve yuvalarımızın fiziki şartları da
iyileştirilmiştir. Yurtlarımızın tamamında
yakınında koğuş tipinden müstakil oda sistemine
geçilmiştir. Bu yeni bakım ve hizmet modellerimizin
çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde çok olumlu etkisi olduğunu
da okul başarıları ve davranışlarında görmek
mümkündür.
Ayrıca, Kurumumuzun koruması ve bakımı
altındaki gençlerimizi iş hayatına hazırlayıcı
sorumluluklar kazandırmak üzere mesleki eğitim ve kurslar da
veriyoruz.
Çocuk Hakları Sözleşmesi, bireyi on sekiz
yaşına kadar çocuk olarak tanımlamıştır ancak
kuruluşlarımızda on sekiz yaşına kadar kalan
çocuklarımızın bu yaş bitiminde hemen Kurumla ilişkisi
kesilmemektedir. Ortaöğretime devam eden çocuklarımız
üniversiteyi bitirinceye kadar, üniversiteye devam eden çocuklarımız
yirmi beş yaşına kadar korumamız altında
kalmaktadır. Diğer çocuklarımız ise mesleki eğitime
yönlendirilmektedir. Ayrıca, kimsesi olmayan ve henüz işe
yerleşmemiş kız çocuklarımız için de koruma
kararı esnek bir şekilde, ucu açık olarak sürdürülmektedir.
3413 sayılı Yasa gereği koruma altında bulunan
ve on sekiz yaşını tamamlayan 30.896 gencimiz Ekim 2009
itibarıyla kamu kurum ve kuruluşlarında işe
yerleştirilmiştir. Ayrıca, kurumlara yönelik olarak genel
anlamda başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere
emniyet birimleri, SHÇEK, yerel yönetimler ve medya arasında koordinasyon
ve iş birliği kurularak, çocuklar ve ailelerine rehberlik ve
bilgilendirme dışında verilmekte olan hizmetlerin eş
güdümle sürdürülmesi için de çalışmalarımız
sürdürülmektedir.
Değerli milletvekilleri, kayıp çocuklar konusunda kolluk
birimlerimizin yoğun bir çaba sarf ettiği hepinizin malumudur.
Kayıp çocuklarla ilgili olarak müracaat anından itibaren derhal
çalışmalara başlanarak, gerek fiziki ve teknik olarak gerek
İnternet aracılığıyla ülke genelinde çocukların
aranması sağlanmaktadır.
2009 yılının ekim ayında seksen bir ilimizin
çocuk şube müdürleri bir araya getirilerek İçişleri
Bakanlığı tarafından Kayıp Çocuk Rehberi
oluşturulmuştur. Bu rehberle, kayıp çocukların
bulunması amacıyla yürütülecek iş ve işlemlerde standartlaşma
sağlanması ve araştırmanın bütün boyutlarıyla
gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Rehber, çocuğun
bulunmasından sonra yapılacak iş ve işlemleri de
içermektedir; ayrıca, yürütülen faaliyetler sırasında karar alma
mekanizmaları ve kurumlar arası işbirliğine yönelik açıklamalarda
bulunmaktadır. Kayıp çocuklarımız için Alo 183 Sosyal Hizmet
Yardım Hattı ile Alo 150 BİMER Hattı ve
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığına
bağlı telefonlara başvuruda bulunulması, Türk Ceza
Kanununun 104üncü maddesinde geçen on beş-on sekiz yaşındaki
mağdura yönelik cinsel eylemlerin takibinin şikâyete tabi olmaktan
çıkarılması kayıp çocuk sorununun çözümünde etkili
olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, izin verirseniz
almış olduğum kararı baştan uygulayayım. Kusura
bakmayın.
DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Devamla) Peki,
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Nevingaye Erbatur.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NEVİNGAYE ERBATUR (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çocuk kaçırma, kaybolan
çocuklar, çocukların hak ihlalleri konusunda bir Meclis
araştırması açılması konusunda Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Hak, bir şeyi yapma veya başkalarından bir şey
yapmaları, belirli bir şekilde davranmalarını isteme
yetkisidir. Hukuk ise toplumsal hayatı düzenleyen ve uyulması zorunlu
kurallar bütünüdür. İnsan haklarına saygı tüm hukuk
sistemlerinin temelinde bulunması gereken bir değerdir. Hukuk
sistemlerinde çocuklara özgü düzenlemeler yapılmalıdır. Çocuk
haklarının gerçekleşmesi, hiçbir ayrım olmaksızın
herkesin çocuklara karşı yükümlülüklerini anlamak, bu sorumluluklara
saygı göstermek ve en önemlisi de bu görevler doğrultusunda hareket
etmesiyle mümkün olacaktır. Bu çerçevede yüce Meclisin çocuklarla ilgili
bir araştırma komisyonu kurmak istemesini çok önemsiyorum.
Bir toplumun geleceği için ne yaptığı
öğrenilmek istenirse ilk önce o toplumdaki çocukların durumuna bakmak
gerekir. Bir devletin ne kadar gelişmiş olduğunu anlamak için de
o devletin çocuk politikasına ve çocuklarının durumuna bakmak
yeterli olacaktır. Toplumsal yapılanmada en güçsüz ve bakıma
muhtaç olan çocukların geleceği yetişkinlerin elinde iken
devletlerin geleceği de çocukların elindedir. Çocuklar son derece
önemli iken ne yazık ki en fazla şiddete ve sömürüye maruz kalan
kesim olmaktadır. Üstelik çocuklarımızı tehdit eden
risklerin her geçen gün daha da arttığını görmekteyiz. Bu
ortamda çocuklara yönelen tehditleri ortadan kaldırmak,
çocuklarımıza iyi eğitim olanakları sağlayarak
onları geleceğe hazırlamak bizlerin başlıca görevi
olmalıdır. Bir devletin geleceğini garanti etmek adına
çocukları korumak birincil hedefi olmalıdır.
Çocuk koruma acil ve son derece önemli konuları içeren bir
kavramdır. Bu konuların çoğu ekonomik faktörlerle
ilişkilendirilmektedir. Gelirin adaletsiz dağılımı,
hem ihtiyaçlarını karşılama hem de eğitim olanaklarına
ulaşma konusunda çocukların önüne engeller koymaktadır. Çocuk
koruma kavramı içine dâhil edilebilecek diğer konular okulda ve evde
görülen şiddet, sosyal değerler, normlar ve gelenekler gibi
çeşitlendirilebilir. Teknolojinin gelişmesiyle bunlara son eklenen de
çocuk pornografisidir. Uluslararası ölçekte ise çeşitli nedenlerle
yapılan çocuk ticareti ve çocukların seks işçiliğine
zorlanması da gördüğümüz durumlardan bazılarıdır.
Ülkemizde yaşanan çocuk kaçırma vakaları ise
geçtiğimiz Şeker Bayramında Kayseride 3 çocuğumuzun
kaybolmasıyla ülke gündemine yerini kayıp çocuklar olarak aldı.
Konunun, gerek kamuoyunda gerek Meclis çatısı altında
hassasiyetle ele alınması önemli çünkü kalkınmış
ülkeler seviyesine ulaşmamız çocuklarımıza ve tüm toplumsal
bireylere özgür ve güvenli bir yaşam alanı sağlamakla olur.
Şimdi, biz, Meclis çatısı altında Çocuk
Hakları İzleme Komitesi olarak bir komite kurduk. Bu Komitenin 8
milletvekili üyesi var. Bu Komitemiz Kayseride bu olay yaşanır
yaşanmaz hem kayıp çocukların durumu hem de çocuk ihlalleri,
diğer çocuk hak ihlalleri konusunda çalışmalar yaptı. O
günden bugüne yaptığımız çalışmalarda kayıp
çocuklar ile ilgili olarak karşımıza çıkan en önemli
sorunun kurumlar arasındaki çalışmayı sağlayacak ve
düzenleyecek, kolaylaştıracak bir ortak tanımın
olmadığıydı yani kayıp çocuk deyince kim kayıp
çocuktur bunun açık bir tarifi yok, bu, cevapsız kalıyor.
Dolayısıyla da kurumlar birbirinden habersiz sonuçlar veriyor.
Örneğin Başbakanlık İnsan Hakları Merkeziyle Emniyet
Genel Müdürlüğünün verileri arasında farklılıklar var.
Şimdi, Kimler kayıp çocuktur? sorusunu cevaplamaya
çalıştığımızda, önce iki boyuta ayırmak
istiyorum. Birincisi, ev ya da barınma ortamının
olumsuzluğu sebebiyle çocukların bu ortamdan kendi istekleriyle
ayrılması yani ailenin rızası olmadan ama kendi
isteğiyle ayrılması ama akıbeti de belli olmayan
çocuklardır. Bunlar barınma ortamındaki, evdeki olumsuz
koşullar sebebiyle uzaklaşıp sokağa itilen çocuklar ve bu
çocukların tabii ki güvenli bir ortama ulaşmalarını
sağlamak bizim görevimiz çünkü bu çocuklar ensest, cinsel istismar, ticari
cinsel sömürü, aile içi şiddet, ekonomik sömürü, çocuk evlilikleri gibi
çeşitli sebepler ve ilgisiz, sevgisiz bir ortamda büyümek zorunda
bırakılmak nedeniyle aidiyet duygusunu kaybetmekte ve kendilerini
sokağa atmaktadırlar ve bu çocuklar da sokak çocuğu olarak
adlandırılmaktadır. Bu çocuklar sokaklarda çeşitli
tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır ki,
geçtiğimiz günlerde beş yaşındaki bir çocuğun
yaşadığı olay da hepimizin gözlerinin hâlâ önündedir.
Şimdi, bu çocuklarımız ihmal, istismar, sömürü ve
ayrımcılıktan uzaklaşmış bir ortamda büyümelidir.
Bu ortamı nasıl sağlayacağız? Bu ortamı
sağlamak hepimizin görevidir. Bu ortamı sağlamak için çocuk hak
ihlallerinin ne olduğunu çocuklara ve büyüklere öğretmek de bizim
görevimizdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kayıp
çocuklar başlığı altında incelenmesi gereken bir
diğer grup da kendi rızası dışında ev ya da
barınma ortamından uzaklaşan akıbeti bilinmeyen çocuklar,
Kayserideki kayıp çocuklar gibi.
Şimdi, bu tür olaylar toplumda ardı ardına ortaya
çıkınca kamuoyunda da bir sıkıntı yaşanmakta ve
herkes, çocuklarının akıbeti ne olacak diye korkmaktadır.
Kayıp çocuklara ilişkin mutabakata varılan son
sayı, Sayın Bakanın da söylediği gibi 1.657dir ve bu 1.657
kayıp çocuğun neredeyse yarısı da Sayın Bakanın
sorumlu olduğu SHÇEK kurumundan ayrılan çocuklarla ilgilidir ki
Sayın Bakan bu konuda bize önemli bilgiler verdi. Tabii bizim, hepimizin
yüreğini acıtan da daha çok budur, çünkü bizim devletimizin
koruması altına verilmiş olan çocuklarımıza hepimizin
sahip çıkması gerekir. Eğer biz bu çocuklarımıza sahip
çıkamıyorsak, sorun yaşıyorsak, bu hakikaten önemli bir
konudur çünkü bu kayıp çocuklar meselesi gündeme geldiğinde
Sayın Bakana bir soru yöneltildi: Siz bu konuda ne yapıyorsunuz?
diye, Sayın Bakan da Bu, emniyetin işidir. dedi. Bunu ben
televizyonda izleyince gerçekten çok üzüldüm ve şok oldum Sayın Bakan
çünkü bunu, böyle bir cevap vermenizi beklemiyordum, hatta size bir mektup da
yazdım. Bu çocuklar hepimizin çocukları, bundan hepimiz sorumluyuz.
Kaldı ki Sayın Bakanım, siz en çok sorumlusunuz. O nedenle, orada
bir yanlış anlama olduğunu ümit ediyorum. Bu konuda bir
açıklık da getirirseniz çok mutlu olacağım çünkü hakikaten
çok önemli hepimiz için; bunlar önemli konular.
Şimdi, çocuklar kendi rızaları
dışında ailelerinden kaçırıldığı zaman,
niçin kaçırılıyorlar? Baktığımız zaman, bize
verilen bilgilerde, velayetle ilgili anlaşmazlıklar oluyor anne-baba
arasında, o nedenle kaçırıldığı söyleniyor, yasa
dışı biçimde kaçırıyorlar çocuklarını.
Dilendirilmek üzere ya da başka sebeplerle kandırılıp
kaçırılıyor ya da kaçırılıyor çocuklar. Cinsel
amaçlarla kaçırılıyorlar, fuhşa ve pornografiye
itiliyorlar. Zorla evlendirilmek için kaçırılıyorlar. Bir de
bebekler evlat edinme sebebiyle kaçırılıyorlar. Kamuoyunda çok
sıklıkla dile getirilen, çocukların organ nakli sebebiyle
kaçırıldığı konusunda da birtakım şüpheler
var. Bu konuda, hekim arkadaşlarımız, öyle çocuğun hemen
kaçırılıp organının
alınamayacağını söylüyorlar ama kamuoyunda da böyle bir
korku ve kaygı var. Böyle bir komisyonun kurulması bu tür
kaygıların ortadan kaldırılması açısından da
önemli olacaktır diye düşünüyorum çünkü bütün bunlar etraflı
olarak incelenip kamuoyuna Parlamento tarafından bilgi sunulduğunda
kamuoyu da kendisini bu açıdan rahatlatacaktır.
Şimdi, eğer bu konuya, kayıp çocuklar konusuna
kalıcı çözümler getirmek istiyorsak eksikliklerimizi açık
yüreklilikle ifade etmemiz lazım. Nedir bizim eksikliklerimiz?
Bir kere, bizim ülkemizde ciddi bir kayıt sorunu var.
Doğumla birlikte nüfusun kayıt altına alınabildiğini
söylemek çok mümkün değil, yani bazı çocuklarımız maalesef
doğduktan sonra nüfusa kaydettirilmiyor. Bu, Çocuk Hakları
Sözleşmesinin 7nci maddesine de aykırı, o nedenle buna çok
daha fazla dikkat etmemiz gerekmektedir.
Ayrıca, sokakta yaşayan çocuklarla ilgili de gerçekten
hepimizin çok dikkatli olması lazım çünkü bu çocuklarla ilgili bir
sorun olduğu zaman hepimiz dikkat kesiliyoruz ama sonra bunları
unutuyoruz, bu çocuklarımızı unutuyoruz, ne şartlarda
yaşadıklarını unutuyoruz. O nedenle daha önce bizim
Meclisimizde 22nci Dönemde de sokakta yaşayan çocuklarla ilgili bir
araştırma yapıldı, çeşitli önlemler ileri sürüldü ama
aradan geçen sürede bu sorunu hâlâ maalesef çözemedik, hâlâ çözülmeyi bekleyen
bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Ekonomik koşullar nedeniyle kırsal alandan kente göç
eden ailelerin çocuklarının da sokağa daha hızlı
itildiğini biliyoruz, dolayısıyla bu sorunu da bizim çözmemiz
gerekiyor. Yani göçle gelenlerin sorunlarını çözmek gerekiyor çünkü
bu insanlar bulundukları yerlerde tarımla uğraşıyorlardı,
çocukları da onlara yardım ediyordu ama kırsaldan kente
geldiklerinde artık işsiz kalıyorlar. İstatistiklere
baktığımızda ülkemizdeki işsizlerin oranı da son
derece yüksek. Kasım ayı istatistikleri yeni çıktı, yüzde
13,1, ki bu rakam iş aramayanların, iş aramaktan vazgeçenlerin
sonucu değil. Dolayısıyla, işsizlik, ekonomik sorunlar
çocukların sokağa itilmesine daha çok sebep oluyor, bu da çözülmesi
gereken bir sorun. Yani biz, çocuklarımızın sorununu çözmek için
ailelerin sorunlarını çözmeliyiz, ekonomik olarak aileleri
güçlendirmeliyiz.
Çocukların korunmasında ailelerin, eğitimcilerin,
emniyet kuvvetlerinin ve en önemlisi parlamenter olarak bizim çok büyük
sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum. Bu
sorumluluklarımızı yerine getirmek için de yoğun bir
şekilde çalışıyoruz hepimiz.
Çocukların korunması bizler için hem vicdani bir görev
hem uluslararası hem de ulusal bir zorunluluk çünkü Birleşmiş
Milletlerin 2002 yılında düzenlenen özel oturumunda, çocuklarla
ilgili özel oturumunda sonuç belgesinde Çocuklar İçin Uygun Bir Dünya başlıklı
bir bildirge yayınlandı. Burada tüm kız ve erkek çocukların
çocukluklarını yaşayabilecekleri, sevildikleri, saygı ve
özen gördükleri, emniyet ve refahlarının en önemli konu olarak
görüldüğü, sağlık ve barış içinde ve haysiyetle
gelişebilecekleri bir dünya inşa etmeyi taahhüt etmişlerdir.
Yine, ülkemizin imza attığı çeşitli
uluslararası belgelerde de çocuk kaçakçılığının,
çocuk ticaretinin önlenmesi taahhüt edilmiştir.
Çocuk Hakları Sözleşmesinin 35inci maddesi de Taraf
devletler, her ne nedenle ve hangi biçimde olursa olsun, çocukların
kaçırılmaları, satılmaları veya fuhşa konu
olmalarını önlemek için ulusal düzeyde ve ikili ve çok yanlı
ilişkilerde gereken her türlü önlemleri alırlar. hükmünü
içermektedir.
Çocuk kaçakçılığını ve bu niyetle
gerçekleştirilen çocuk kaçırmalarını önlemek amacıyla
hangi amaçla olursa olsun her türlü çocuk
kaçakçılığının Ceza Yasası kapsamında
ağır hükümlerle ele alınması şarttır. Maalesef
bizim Ceza Kanunumuzda bu tür hükümler yoktur. Ceza Kanunumuzda bu tür
hükümler olmadığı için
Ayrıca, tam bir tanım da
yapılmamıştır, özellikle çocuğa yönelik şiddetin
cezalandırılması konusunda da tam bir tanım yoktur.
Dolayısıyla bu suçu işleyenler de bir anlamda cezasız
kalmaktadır. Belki, açılacak, çalışmaya başlayacak
olan bu komisyonumuz bu tür kanunlardaki eksiklikleri de görerek bu
eksikliklerin giderilmesi yönünde de Meclisimize öneriler sunabilir çünkü bu
suçun ağırlığını yansıtan hükümlerle
cezalandırılmaları gerekir suçu işleyenlerin. Hukuki çerçeve,
kaçakçılığa konu olan çocukların yetişkinlerle
aynı olmayabilen özel korunma ihtiyaçlarını yansıtacak
şekilde yeniden düzenlenmelidir. İdari veya hukuki usullerde
kaçakçılığa konu olan kişinin yaşı hakkında
herhangi bir şüphe olduğunda bu kişi çocuk olarak kabul edilmeli
ve uygun korumadan yararlanmalıdır. Çocuk
kaçakçılığı ve satışı konusunda evrensel
yargı yetkisine geçerlilik kazandıracak mevzuat kabul edilmeli ve
ulusal yargıda görev yapan kişilerin bu konularda özel eğitim
almaları sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde
konuştuğumuz araştırma önergelerinin ortak özelliği
çocuk haklarına ilişkin yoğun hak ihlalleriyle ilgili
olmalarıdır. Bu nedenle, önerim, kurulacak olan komisyonun çocuk hak
ihlallerini incelemesidir çünkü yukarıda da değindiğim gibi,
çocukların sokağa itilmeleri ya da
kaçırılmalarının temelinde çeşitli hak ihlalleri
yatmaktadır. Barınma hakkı, eğitim hakkı, beslenme
hakkı gibi temel çocuk hakları ihlal edilmektedir. Mesele,
yalnızca çocukların kaçırılması değildir yani
sadece kayıp çocuklarımız, bizim çocuklarımızla ilgili
sorunumuz değildir. Önemli bir sorundur, pek çok ailenin yüreği
yanmaktadır ama çocuklarımızı ilgilendiren çok önemli hak
ihlalleri mevcuttur. Bu hak ihlallerini ortadan kaldırmak bizim
Parlamentomuzun görevidir, buna yol göstermek Parlamentomuzun görevidir.
Örneğin, çocuk evlilikler, küçük yaşta yapılan evlilikler bizim
ülkemizin bir sorunudur; bu bir hak ihlalidir. Çocukların sokağa
itilmesi, sokakta yaşamaya zorlanması; bu bir hak ihlalidir.
Tarım işçisi çocuklar: Tarım işçisi
çocuklarımız çok küçük yaşlarında
çalıştırılmakta ve eğitim hakkından mahrum
kalmaktadırlar. Dolayısıyla, kaliteli bir geleceğe sahip
olmaları engellenmektedir.
Çocuk yaşta çalıştırılan işçiler,
çocuk işçiler: Bu, ülkemizde çok önemli bir sorun. Bugün pek çok çocuk
olmaması gereken yerde, yapmaması gereken yerde kayıt
dışı çalıştırılmaktadır. Pek çok yerde
büyükler işten çıkarılmakta, onların işini küçücük,
oynaması gereken, okula gitmesi gereken çocuklar yapmaktadır ama
maalesef, bu konuya da henüz ülkemizde bir çözüm bulunmuş değildir.
Bu çocuklar en temel haklarından mahzun kalmaktadırlar.
Çocuklarımızda madde
bağımlılığı artmaktadır. Takip ediyoruz,
basınımızdan, çeşitli araştırmalardan, madde
bağımlılığı okullarımızdaki çocuklar
arasında artmaktadır. Bu konuda Meclisimizde bir araştırma
da yapıldı. Demek ki daha çok çalışmamız gerekiyor, daha
kurumsal, daha bilimsel, daha çok geniş araştırmaların
yapılmasına ihtiyacımız var.
Bu örnekleri artırmamız mümkün, pek çok örnek
verebiliriz, benden sonra konuşacak arkadaşlarım bu konuda pek
çok örnekler verecekler. Örnek çok, maalesef örnek çok; çocukların hak
ihlalleriyle ilgili maalesef örnek çok. O nedenle, biz parlamenterler olarak,
çocuklarımızın eşit ve güvenli bir çocukluk
ortamını yaşayabilmelerini sağlayabiliriz. Bu bizim tarihî
sorumluluğumuz, bu sorumluluğu almak bu komisyonun kurulmasıyla
olacak. O nedenle, ben bu komisyonun kurulmasını yürekten
destekliyorum, özellikle de Çocuk Hakları Komitesinde çalışan
bir parlamenter olarak gerçekten bu komisyonun kurulmasını çok
destekliyorum, ama tekrar ediyorum: Bu komisyonun adının mutlaka
çocuk hak ihlalleri komisyonu olması gerekiyor.
Bu düşüncelerle, kurulacak olan komisyonun
çalışmalarının çocuk hak ve özgürlüklerini
iyileştirmesini diler, beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür
ederim. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erbatur.
DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) Sayın
Başkan
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, biraz önce konuşan Hatip Sayın Erbatur,
ifadelerinde Sayın Bakanın konuşmasıyla ilgili atıfta
bulundu.
Sayın Bakanım, açıklama yapacaksınız.
Buyurun efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Devlet Bakanı Selma Aliye
Kavafın, Adana Milletvekili Nevingaye Erbaturun,
Bakanlığına bağlı kurumlardaki çocukların
korunması ve kollanmasıyla ilgili sorumluluklarını
yeterince yerine getirmediklerini ima eden ifadelerine ilişkin açıklaması
DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Erbatur, kayıp
çocuklarla ilgili konuşmasında, Bakanlığıma
bağlı kurumlardaki çocukların korunması ve kollanmasıyla
ilgili sorumluluklarımızı yeterince yerine getirmediğimizi
ima eden bir cümle kullandı.
Bizim kurumlarımız sadece yurtlardan ve yuvalardan
ibaret değil. Bizim, aynı zamanda aileleri tarafından
sokağa terk edilmiş, suça itilmiş çocukları rehabilite ettiğimiz
ve barındırdığımız kurumlarımız var.
Ayrıca, yurtlarımız ve yuvalarımız da etrafı tel
örgüler ve duvarlarla çevrili, çocukları hayattan izole eden, soyutlayan,
hapishane tarzında binalar değil. Bizim çocuklarımız
hayatın içerisinde yaşıyorlar, okula gidiyorlar, yüzde
90ından fazlasının ailesi var, ailelerinin yanına tatile
gidiyorlar, hafta sonu izne çıkıyorlar, meslek edindirme
kurslarına ve okullara gidiyorlar, açık kapı sistemi.
Dolayısıyla, ailesinin yanında kalan bir çocuk
dışarıda ne kadar tehlikelere maruzsa bizim
çocuklarımız da o kadar maruz. Ve dönmeleri gereken saatte
dönmedikleri takdirde, hemen emniyet mensuplarıyla irtibata geçmek
suretiyle çocuklarımızın aranması ve bulunması
konusunda hassasiyetimizi ve duyarlılığımızı
gösteriyoruz. Önümüzdeki günlerde hazırladığımız ve
imzalayacağımız protokol de bunu biraz daha geliştiren, bu
konudaki hassasiyeti artıran bir çalışma.
Kayıp çocuklarla ilgili ne yapıyorsunuz? diye bir soru
sorulduğunda, biz ilgilenmiyoruz, ben ilgilenmiyorum, emniyet
mensupları ilgileniyor. şeklinde bir cevap verdiğimi
söylediniz. O, verdiğim cevabın içinde geçen bir cümledir. Bizim
sorumluluğumuz, bize teslim edilen çocukları koruma ve bakım
altına almaktır ancak kaybolmuş çocukları bulmak ve teslim
etmek emniyet mensuplarının görevidir. Benim söylediğim odur.
Orada, öyle zannediyorum, sadece içinden tek bir cümleyi çekmiş olmaktan
kaynaklanan bir yanlış anlama oldu.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yanlış anlama
değil Sayın Bakanım
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Bir sorun olduğu için
kuruyoruz, sorun yoksa niye kuruyoruz o zaman?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
X.- MECLİS ARAŞTIRMASI
(Devam)
A) Ön
Görüşmeler (Devam)
1.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbatur ve 20 milletvekilinin, çocuk suçluluğu sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/90) (Devam)
2.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 34 milletvekilinin, Mevsimlik tarım işçiliği nedeniyle
eğitim alamayan çocukların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/190) (Devam)
3.- İzmir Milletvekili Canan
Arıtman ve 39 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel istismarın
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/210) (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/235) (Devam)
5.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel ve 21 milletvekilinin, çocuklara yönelik cinsel taciz ve
istismarın araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/312) (Devam)
6.- Mardin Milletvekili Emine Ayna
ve 19 milletvekilinin, çocuk işçiliğindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/433) (Devam)
7.- Tekirdağ Milletvekili
Kemalettin Nalcı ve 19 milletvekilinin, çocuklarını
yetiştirme yurtlarına terk eden ailelerin sorunlarının
araştırılarak ailelerin korunması için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/438) (Devam)
8.- Bursa Milletvekili Kemal
Demirel ve 24 milletvekilinin, çocuk kaçırma olaylarının
araştırılarak çocukların korunması için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/466)
(Devam)
9.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal ve 28 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/474) (Devam)
10.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut ve 20 milletvekilinin, çocuk kaçırma ve kaybolan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/496) (Devam)
11.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve 23 milletvekilinin, kimsesiz çocuklar ile sokakta
yaşayan ve çalışan çocukların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/531) (Devam)
12.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 26 milletvekilinin, çocuk işçiliği sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/539) (Devam)
13.- Trabzon Milletvekili Cevdet
Erdöl ve 29 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/558) (Devam)
14.- Muş Milletvekili M. Nuri
Yaman ve 19 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/563) (Devam)
15.- İzmir Milletvekili Canan
Arıtman ve 21 milletvekilinin, kaybolan ve kaçırılan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/564) (Devam)
16.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemür ve 25 milletvekilinin, çocuk kaçırma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/565) (Devam)
17.- Gaziantep Milletvekili Akif
Ekici ve 27 milletvekilinin, kaybolan ve kaçırılan çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/566) (Devam)
18.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemir ve 20 milletvekilinin, çocuk kaçırma ve kaybolma
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/567) (Devam)
19.- Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin, kaçırılan ve kaybolan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/568) (Devam)
20.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve 28 milletvekilinin, kayıp çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/569) (Devam)
21.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal ve 27 milletvekilinin, sokakta yaşayan çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/570) (Devam)
22.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Sevigen ve 21 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve dilendirilen çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/571) (Devam)
23.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbatur ve 24 milletvekilinin, sokakta yaşayan çocuklar sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/572) (Devam)
24.- Manisa Milletvekili Ahmet
Orhan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/573) (Devam)
25.- İstanbul Milletvekili
Alev Dedegil ve 21 milletvekilinin, cinsel istismara maruz kalan çocuklar
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/574) (Devam)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Sayın Şenol Bal.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ŞENOL BAL (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; çocuk kayıplarının
nedenleri ve alınacak tedbirler konusunda özetliyorum
başlığı- çok sayıda verilmiş olan Meclis
araştırma önergeleri hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Sayın milletvekilleri, Emniyet Genel Müdürlüğü
Asayiş Daire Başkanlığı kayıp çocuk
sayısını geçtiğimiz günlerde, 27 Ocak 2010 tarihinde
açıkladı. 1.661 çocuk kayıp. Bu çocukların
1.016sının kız çocuğu olduğu ifade edildi.
Değerli milletvekilleri, 2009un ilk dokuz ayında 1.078
çocuk kayboldu. Her bölgeden çocuklar kayboluyor. Başta İstanbul,
İzmir; işte, İstanbulda 154, İzmirde 133, Mersinde 84,
Diyarbakır, Kayseri, Muş, Şanlıurfa, devam edip gidiyor.
Ailesinden ve devletin koruma kurumlarından zorla
kaçırılan veya kandırılarak kaçırılan,
kendiliğinden kaçan, kaybolan ve bulunamayan çocukların
sayısı 2009da 2ye katlanmıştır.
Bu verilen rakamlar ailesi ve koruma altındaki kurumlardan
yapılan ihbarlar neticesinde emniyet kayıtlarına geçmiş
çocuk sayısı. İhbar edilmeyenler bilinmiyor. Verilen kayıp
çocuk sayısının sağlıklı olmadığını
yetkililer kendileri itiraf ediyor çünkü kurumlar arasında iletişim
yok, mutabakat yok.
Bu çocukların izlerine neden rastlanmıyor değerli
milletvekilleri? Niye bulunamıyorlar? Bu çocuklar kimin elinde, kimlerin
elinde? Ticari cinsel istismar çeteleri mi bu çocukları
kaçırıyor? Uluslararası organ mafyası tarafından
mı kaçırılıyorlar? Terör örgütleri mi bu çocukları
kullanıyor? Suç örgütlerinin ağına mı düşüyorlar? Veya
bir kısmı, sokakta yaşayan çocukların arasına mı
karıştılar? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Bu
kayıp çocukları bulmak için nasıl bir yol izleniyor? Bu
soruların cevabını aramak durumundayız.
Sayın milletvekilleri, biraz önce Sayın Bakan da
açıkladı, dünyada her yıl 2,5 milyon çocuk
kaçırılıp satılıyor, yarısı da kız
çocuğu. Fuhuş ticareti, organ mafyası, uyuşturucu
mafyası, suç örgütleri, terör örgütleri, dilencilik ve benzeri
Çocukların karşı karşıya olduğu tehlike çok
büyük.
Türkiye'de özellikle 2009 yılında artış
gösteren çocuk kayıplarını bir an evvel ele alıp çözüm
üretmek mecburiyetimiz var. Ailesi yanında yaşayan çocukların
zorla ve hile ile kaçırılması veya evinden kaçması; yine
devletin korumasındaki bakıma muhtaç çocukların
barındıkları yurtlar, yuvalar ve rehabilitasyon merkezlerinden
kaçması; aynı zamanda, bölge farklılıkları ve
özellikleri; ayrı ayrı ele alınıp çok detaylı
değerlendirilmesi gerekiyor.
Kaybolan çocuklar ile ilgili bir kayıp çocuk veri
tabanımız hâlen oluşturulamamıştır, her ne kadar
-Sayın Bakan biraz önce ifade etti- bir protokol imzalanmış
olmasına rağmen, o protokolün metnini biliyoruz, yeterli
değildir. Özellikleri, kaçırılma şekli, kaçma şekli, aile
yapısı; irtibatları, takip edilecek bir sistem
oluşturulmalıdır.
Kayıp çocukların yüzde 40ının Çocuk Esirgeme
Kurumuna bağlı kurumlardan olduğu, bu çocukların yurtlardan
kaçtığı belirtilmektedir. Korunmaya muhtaç çocukların
kayıp çocuklar durumuna düşürülmesi Sayın Bakan, bir zafiyet
değil midir? Emniyet yetkilileri, kayıp çocuk
sayısının sağlıklı olarak tespit edilememesinin
sebebini, ailesinin kayıp çocuğu geri döndüğünde geri bildirim
yapmamasına ve Çocuk Esirgeme Kurumu yurtlarından kaçan çocukların
döndüğünde bildirilmemesi sonucunda güncellemeyi yapmamaya
bağlıyorlar. İletişim teknolojisinin bu kadar
geliştiği bir dönemde bu iletişimsizliği kabul etmek mümkün
müdür sayın milletvekilleri?
Değerli milletvekilleri, hâlen kurumların ittifak
ettiği kayıp çocuk tanımımız yok bizim yani
mevzuatımızda kayıp çocuk tanımı yok. Bu tanım
ortaya konmalıdır ve bütün kurumlarca ittifak edilmelidir. Sadece,
ailenin ve koruma kurumunun ihbar ettiklerini kayıp çocuklar olarak
nitelendiriyoruz sayın milletvekilleri. Çok önemli bir sosyal sorunumuz
olan sokak çocukları kayıp değil midir?
Sayılarını bilmiyoruz. Çeşitli rakamlar telaffuz ediliyor,
20 binden 200 bine kadar. Ailelerin bu çocuklar için kayıp ihbarı vermediği
kayıp çocuk verilerinden belli değil mi? Kayıp
çocuklarını polise bildirmeyen ebeveynlere nasıl bir
yaptırım uygulanmalı; bunu da tartışmalıyız
bu komisyonda.
Davranış bozukluğu gösteren ve ailelerin bu
çocuklarla baş edemediği ve ortadan kaybolduklarında memnun bile
olduklarını ortaya koyan ifadeler çıkıyor
karşımıza. Hiçbir ebeveynin buna hakkı olamaz. Bunu
anlatmak ve dünyaya gelmesinden sorumlu olan ailelere bu sorumluluğu
hatırlatmak zorunluluğumuz var.
Davranış bozukluğu olan ya da ailenin
bilinçsizliği, bilgisizliği nedeniyle davranış bozukluğu
geliştiren çocuklarla baş edebilme, eğitebilme yöntemlerinin,
ailelere, ebeveynlere eğitimi verilmek durumundadır. Ebeveynler bu
konuda yönlendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, kayıp çocuklarımızdan
belli bir kesimi, aile problemleri yaşamayan, ailesinin gözü gibi
baktığı ama kandırma, hile veya zorla kaçırılan
çocuklar. Aileleri açısından değerlendirildiğinde ne büyük
bir acı kaynağı olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bakkala
giden, top oynamaya çıkan, okula gitmek için evden ayrılan ya da
sokakta, parkta oynarken kaçırılan çocuklar bir daha evlerine
dönmüyor. Ailelerin yaşadığı acı ve travma hangi
kelimelerle ifade edilebilir ki? Allah bu ailelere sabır versin
değerli milletvekilleri ve bir an evvel yavrularına kavuşsunlar.
Günler, aylar, hatta yıllar geçmesine rağmen bir haber
alamamanın, umudunu yitirmeden bekleyişlerin,
çırpınışların, her şeyden medet ummanın,
uçan kuştan haber beklemenin, en olmayacak şekilde olaylardan pay çıkarmanın,
umutları tükendikçe acılarının
katlandığının yani dünyada cehennemi yaşamanın
hâlidir herhâlde kayıp çocuğun ailesinin hâli, hayatı.
Sayın milletvekilleri, işsizlik yokluk demektir,
yoksulluk demektir. Yoksulluk ise birçok ailenin parçalanması,
çocukların sokağa düşmesi ve evden kaçan çocukların sokakta
geçecek olan acımasız hikâyelerinin
başlangıcıdır. Tüm dünyadakilerle
değerlendirdiğimizde, sosyoekonomik seviye düştüğünde
kayıp çocukların sayısında büyük artış
gözleniyor. Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsizliğinin
yaşandığı, yoksulluğun boyutlarının giderek
arttığı ve her konuda yoksunluğun ve yozlaşmanın
yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Aileler
parçalanıyor, aile içi şiddet giderek artıyor ve bu durumdan
dolayı çocuklar için risk taşıyan bir ülke durumundayız.
Eğer çocuklar ticaret amacı ile kaçırılıyorsa daha
çok, yoksul ve sahipsiz çocuklar tercih ediliyor. Çocuk nüfusumuz 23 milyon 736
bin 672. Nüfusumuzun yüzde 33ü çocuk yani sıfır-on sekiz yaş.
Güçlü aile yapımız ile geçmiş dönemlerde badireleri atlatmak
daha kolayken bugün aile yapımızdaki dejenerasyon ve gerekli
desteğin ailelere sağlanamaması riski artırıyor.
Çocuklar neden kaçırılıyor? Evet, Dünyada çocuk ticaretinin
arttığı dönemden geçiyoruz. dedik. Fidye için mi? Bu, daha çok
ekonomik durumu iyi olan ailelerin çocukları için yaşandı ve
yaşanıyor, çok fazla sayıda değil. Aileden intikam almak
için kaçırılan çocuklar oldu. Bu acıları zaman zaman
yaşadık ve yaşanıyor. Evlat edinmek isteyenler, bebekler ve
ufak yaştaki çocukları kaçırıyor. Özellikle de Avrupada,
bu, sektör hâlinde. Çocuk fuhşu, cinsel istismar, çocuk pornosu için,
organ ticareti mafyası tarafından, örgütlü çeteler tarafından
veya suç örgütlerinde kullanılmak, yankesicilik, gasp,
hırsızlık, dilendiricilik, uyuşturucu
satıcılığı için ve önemli bir konu olan terör
örgütleri tarafından çocuklar kaçırılmaktadır.
Evden kaçan çocuklara baktığımızda
değerli milletvekilleri, yoksulluk, evlenme vaadiyle, aile içi
geçimsizlik, aile içi şiddet, sevgisizlik, ilgisizlik ve inanın
söylemekten imtina ettiğim ensest ilişkiler, aile içinde veya
dışında cinsel taciz, şöhret ve macera, uyuşturucu
madde alışkanlıkları yüzünden, üvey anne-üvey baba, bazen
okuldaki başarısızlık, bazen uyumsuzluk çocuğun evini
terk etmesine, kaçmasına ve meçhule doğru yol almasına sebep
oluyor ve maalesef, bu çocuklar kurban oluyor. Eğer aile kayıp
olduğunu ihbar etmişse bu çocuklar aranıp bulunacaklar listesine
dâhil ediliyor.
Sayın milletvekilleri, SHÇEKten çocuklar kaçıyor.
dedik biraz önce de. Kayıp çocukların yüzde 40ı SHÇEK
kurumlarına teslim edilmiş. Bu çocuklar, ki devletin Benim korumam
altındadır. diye belgelerine kaydettiği bu çocuklar kayboluyor.
Kayıp çocukların 800-900ünü teşkil eden çocuklara neden sahip
çıkamıyoruz? Bu çocuklar neden kaçıyor? Yurt koşulları
mı onları kaçmaya teşvik eden, istismar mı, dayak mı,
yoksa rehabilitasyon şartlarının yetersizliği mi?
Bunların bir an önce tespit edilmesi gerekir. Tabii ki bu kurumlardaki bir
kısım çocuk en yakınlarından duygusal, cinsel veya fiziksel
istismara uğramış, psikolojik tedaviye muhtaç ve özel bir
rehabiliteye ihtiyacı olan çocuklar. Bu çocukların korunması,
kurumda tutulmasının kolay olduğunu da söylemiyorum. Koruma,
bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde, suça yöneldikleri tespit edilen
çocukların, hem kendileri açısından hem de toplum güvenliği
açısından rehabilite edilme durumları yeniden, Sayın Bakan,
gözden geçirilmelidir ve bu çocuklar için yapılabilecek her türlü yasal ve
kurumsal değişiklikler yapılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, biraz önce sokak çocuklarından
bahsettim; sokak çocukları da kayıp çocuklar olarak
değerlendirilmelidir, yineliyorum bu sözlerimi. Yoksulluk başta olmak
üzere çeşitli nedenlerle parçalanan ailelerin, parçalanmamış
olsa bile çocuk için yaşama ortamının
sağlanmadığı, ilgisiz, sevgisiz ve şiddetin kol
gezdiği ailelerden kaçan çocuklarla, bir kısım yurtlardan, yuvalardan
kaçan çocuklar birleşerek karşımıza sokak çocukları
olarak çıkıyor. Sokak çocukları, her iki taraflı bir terk
ediliş sonucunda sosyal bir yara. Hem onlar ailelerini ve
yaşadıkları çevreyi terk etmiş hem de aileleri ve toplum bu
çocukları terk etmiş. Bu çocukların kısa bir süre sonra
uçucu madde ve uyuşturucu madde ve uyuşturucu
bağımlısı olması, hatta son zamanlarda çetelerin içine
yerleştikleri biliniyor. Ömürleri çok kısa, gelecekleri yok ve
kaybedecekleri de bir şey yok. Şiddet onların yaşamının
bir parçası. Kendilerine acımayan bu çocukların,
karşısına çıkan masum insanlara ne büyük acılar
yaşattığını da biliyoruz, örnekleri basına
intikal ediyor. Bu çocukları görmezden gelerek problemi çözemeyiz,
problemin oluşmasını engelleyemeyiz.
Bunlar bu ülkenin çocukları değerli milletvekilleri,
bunlar bizim çocuklarımız, bunlar toplum ve devlet olarak sahip
çıkamadıklarımız. Bu çocukların topluma geri
kazandırılması için yapılacak çalışmaların
yanında, mevcuda yenilerinin eklenmesini önlemeye yönelik çalışmalar
daha da önemli. Hükûmete buradan sesleniyorum:
İktidarınızın geleceği için
yoksullaştırmayı amaç edindiniz, insanları muhtaç duruma
düşürerek oya tahvil ettiniz; bu anlayıştan vazgeçin, bunun
vebali çok büyük. En az 200 bin olduğu ifade edilen sokakta
çalışan çocukların sokakta yaşayan çocuklara dönüşme
potansiyeli çok yüksek.
Son yıllarda çığ gibi büyüyen uyuşturucu
kullanımı ve satışı, evlerden kopma, sokakta
yaşamayı alışkanlık hâline getirme, suça yönelme büyük
bir sosyal problem; çözmek zorundayız.
Çocuklarımızın sorununun bir kamu güvenliği
sorunu olduğunu daha önce de söylemiştim, yineliyorum. Bu konu sadece
polisiye tedbirlerle çözülemez. Konunun kültürel, sosyal ve ekonomik boyutu
var.
Sayın milletvekilleri, çocuk kayıplarının
nedenleri ve bu kayıpların önlenmesi için alınacak tedbirlerin
tespiti için verilen çok sayıdaki araştırma önergesi, bir Meclis
araştırmasının şart olduğunu ortaya
koymuştur ve görüyoruz ki tüm Meclis bu konuda ittifak etmiştir,
bundan da mutluluk duyuyoruz.
Kurulacak araştırma komisyonuna ışık
tutması bakımından bazı hususlara dikkat çekmek istiyorum.
Biraz önce Sayın Gaye Erbatur kayıt konusunu gündeme getirdi.
Teferruata inmek istemiyorum ama kayıt meselesi çok önemli.
Yine, devletin tüm sorumlu kurum ve kuruluşlarının
belirlenmesi ve aralarında bir eş güdümün sağlanması çok
önemli bir adım olacaktır.
Yine, bu konuda çalışan sivil toplum
kuruluşlarının belirlenmesi ve iletişim
sağlanması ve hatta çocukları koruma yönünde STKların
kurulmasının teşvik edilmesi çok önemli.
Emniyet Genel Müdürlüğünün seksen bir ilde çocuk şubesi
olduğu söylendi. Evet, ülke genelinde 4 bin çocuk polisi olduğunu,
biz, Çocuk İzleme Komitesinde de Sayın Başkanın
Başkanlığında öğrenmiş bulunuyoruz. 3 bine
yakın polisin eğitim gördüğünü biliyoruz ama kayıp
çocuklarla ilgili acilen bir birim kurulmasının önemini buradan ifade
etmek istiyorum. Konuyla ilgili ulusal mevzuat her yönüyle ele
alınmalı.
Yine, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair
Sözleşmeyi imzaladık. Madde 35, çocuk kaçırılması ve
çocuk satışı, çocuk fuhşu ve pornografisiyle ilgili
mücadele şartlarını ortaya koyuyor. Bu konuda yapılan
uluslararası çalışmaları değerlendirmeliyiz ve ulusal
mevzuatımızı da tekrar gözden geçirmeliyiz.
Yine, biliyorsunuz sayın milletvekilleri, 2005te Çocuk
Koruma Kanununu çıkardık. Çocuk Koruma Kanununda eksik görülen veya
uygulamada zorluğu olan maddeler, uygulayıcıların
görüşlerine de başvurularak yeniden değerlendirilmeli,
örneğin, çocuk için acil koruma kararı doğru işliyor mu,
işlemiyor mu, ele alınmalı.
Yine, bakınız, basınımıza da geçen,
emniyet güçlerine, vatandaşlara taş atan, molotofkokteyli atan
çocuklar konusunda cezayı azaltalım mı, azaltmayalım
mı, nasıl yargılansınlar konusunda hep konuştuk. Bir
yasa geldi, geri çekildi. Ama Çocuk Koruma Kanununa göre suça zorlanan, kendi
güvenlikleri tehlike altında bulunan, ailelerinin sahiplenemediği bu
çocukları devletin şefkatli kurumlarında koruma altına
almak mümkün. Bu çocukların terör örgütleri tarafından
kullanılmalarını önlemeliyiz değerli milletvekilleri.
Türkiyedeki iş hukuku Birleşmiş Milletler Çocuk
Haklarına Dair Sözleşmeyle de uyumlu değil, bu da ele
alınmalıdır.
Çocukların kaçma ve kaçırılma ihbarlarından
hemen sonra ülke çapında nasıl bir alarm sistemi
geliştirmeliyiz, bu komisyonda bu da
tartışılmalıdır.
Eğer çocuklar organ mafyası tarafından
kaçırılmış ise -her ne kadar Türkiyede pek
olmadığı söylense de- Sağlık Bakanlığı
ve Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla hem
ülke içinde hem de dış ülkelerden hızlı ve
sağlıklı bir bilgi alınmasını oluşturacak
bir altyapıyı nasıl oluşturabiliriz?
Emniyet birimlerinin, otogar, istasyon ve toplu taşıma
merkezlerinde yalnız görülen çocukların takibini ve denetimini
yapabilecek yapıya ve teknolojiye ulaşması nasıl
sağlanacaktır?
İnternet kafelerin, metruk yerlerin, okul önlerinin
denetlenebilmesi konusunda uzman personelin sayısının
artırılması gerekmiyor mu?
Kayıp çocuklar bölgesel özellikleri dikkate alınarak
araştırılmalı değerli milletvekilleri, çünkü
bölgelerin kendilerine has özellikleri var.
Okullar, aileler, aile eğitimi, çocuk eğitimi ve danışma merkezlerinde mutlaka bu
eğitimler verilmeli; okul-aile iş birliği, bu konular üzerinde
yoğunlaşılmalı.
Evet, bu araştırma komisyonunun yapacağı
çalışmalar, kayıp çocukların sağlıklı
istatistiki bilgi ve sosyoekonomik durumları, kaçma ve kaçırılma
nedenleri, mevzuattaki gerekli düzenlemeler, kayıp çocukların
bulunması yönünde yapılacak çalışmaların
genişletilmesi, yeni kayıp çocuk oluşumunun önlenmesinde yeni
tedbirlerin geliştirilmesi yönüyle ilgili kurum ve kuruluşlara
tavsiye ve öneriler getirmesi bakımından çok önemlidir.
Ben, şimdiden hayırlı olmasını diliyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Barış ve Demokrasi Partisi adına Muş
Milletvekili Nuri Yaman.
Sayın Yaman, buyurun efendim. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN (Muş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son
yıllarda giderek artan kayıp çocuklar ile kaçırılan
çocukların kaçırılma nedenlerinin
araştırılması, ülkemizdeki çocuk istismarı ve bu çocukların
çalıştırılması konularında verilen
Barış ve Demokrasi Partisinin araştırma önergesi üzerinde
konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu nedenle hepinizi en
içten duygularımla selamlıyorum.
Öncelikle, bu araştırma önergeleri konusunda tüm
Meclisteki parti gruplarının ortak akılda buluşmuş
olmalarını büyük bir mutlulukla
karşıladığımı belirtirken, yirmi beş adet
önergenin tüm sahiplerini buradan teker teker kutluyorum. Ülkemizin çok önemli
bir konusu olan ve gelecekte bu yurdu yönetimiyle teslim edeceğimiz, onlara
emanet edeceğimiz çocuklarımıza gösterilen bu ilginin göz
ardı edilmemesi gerektiğini de bu vesileyle vurgulamak istiyorum.
Ancak, ne yazık ki, kayıp çocuklarla ilgili olarak
ülkemizin karnesinin de elimizdeki verilere göre pek de iç açıcı
olmadığını görüyoruz. Başbakanlık İnsan
Hakları Başkanlığı kayıp çocuklar haberlerinin
kamuoyunda artarak yer alması üzerine yakın tarihte Türkiyedeki
kayıp çocukların sayısını İçişleri
Bakanlığına sormuş ve Bakanlıktan gelen yazıda
kayıp çocuk sayısının 15 Ocak 2008 itibarıyla 1.446
kişi olduğunu belirtmiştir. En son yine aynı birime 27 Ocak
2010 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya
göre de Türkiye genelinde kayıp çocuk sayısının maalesef
giderek artarak bugün itibarıyla 1.700lerin üzerine
çıktığı anlaşılmıştır. Bunlardan
yaklaşık 700ün üzerinde çocuğun Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumundan izinsiz ayrılıp dönmediğini ifade
etmişlerdir. Yine bu açıklamaya göre bunun dışında
kalanların önemli bir bölümünün on üç-on sekiz yaş arasındaki
kız çocuklarından daha çok gönül ilişkisi sebebiyle kaçanlardan
olduğu belirtiliyor.
Değerli milletvekilleri, son on yıllık verilere
göre kayıp çocukların 1.462sinin on üç-on sekiz yaş
arasında, 195inin ise sıfır-on iki yaş arasında
olduğu, bunların 1.095inin kız ve 562sinin de erkek
olduğu bildirilmiştir. Ayrıca, Türkiyede en çok kayıp
çocuk 346yla İstanbul kayıtlarında geçerken, bu şehri 135
çocukla İzmir takip etmekte. Bu sayı Ankarada 69, Şanlıurfada
57, Bursada 45, Diyarbakırda -dikkatinizi çekerim- 99 ve Batmanda da
40ları bulmuştur.
Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığınca hazırlanan kayıp çocuk
raporlarına göre kayıp çocuklar üç bölüme ayrılıyor: Kendi
isteğiyle kaçanlar, kaçırılanlar
Çocukların
kaçmalarında özenti, ebeveyn boşanması, kentleşmeme gibi
alt başlıklar verilirken, kaçırılanların genelde
çetelerin eline düştüğüne vurgu yapılmaktadır. Çocuk
ticareti, dilencilik ve cinsel sömürü de diğer önemli nedenler
arasında görülüyor.
Kayıp çocukları hastalık, uyuşturucu,
şiddet ve cinsel istismar gibi ciddi sorunlar beklemektedir. Yine rapora
göre bazı çete ve örgütler kayıp çocukları kullanmak istemekte,
raporun ön sözünde de dünyada insan kaçakçılığının
maddi büyüklüğüne işaret eden Başbakanlık İnsan
Hakları Başkanı Sayın Profesör Doktor Hasan Tahsin
Fendoğlu Türkiyede 2000 yılında kamu birimlerine 7.183
kayıp bildirimi geldiğini, yapılan çalışmalarda
bunlardan 6.350sinin bulunduğunu ve 2007 sonu itibarıyla da
aranmakta olan 833 kayıp çocuk olduğunu ifade etmiştir.
Aranan ancak hâlâ bulunamayan kayıp çocuk
sayısının en fazla olduğu yirmi dört ilin arasında 250
çocuk ile İstanbul ilk sırada yer alıyor. diye belirttim.
İstanbulu aynı şekilde Balıkesir 47, Bursa 42, Ankara 30,
Şanlıurfa 29, Mardin 28, Kocaeli 25, Çanakkale 24, Tekirdağ 20,
Osmaniye 18, İzmir 15, Niğde 15, Aydın 14, Hakkâri 14, Manisa
13, Çorum ve Tokat 12, Eskişehir, Kırklareli, Malatya, Mersin, Samsun
11, Batman, Sakarya ve benzer illerde bu sıralamalar sürüp gidiyor.
İstanbulda 2007de kaybolan 253 çocuktan hiçbiri bugüne değin
bulunamamıştır. Bursada kaybolan 439 çocuktan 42si, Ankarada
1.006 çocuktan 30u, Şanlıurfada 222 çocuktan 29u, İzmirde
642 çocuktan 15i, Mardinde 77 çocuktan 28i hâlâ bulunamamış olarak
kayıtlarda durmaktadır.
Balıkesir 47, Kocaeli 25, Tekirdağ 20, Niğde 15,
Çorum 12, Tokat 12, Mersin 11, Samsun 11, Batman 11 ve Sakaryada da 10 çocuk
kaybolan çocuklardandır ve bulunamayan kişiler listesindedir.
İşte bu, ne yazık ki bu Hükûmetin çocuklarla ilgili, kayıp
çocuklarla ilgili sicilini ortaya koyuyor.
En fazla kayıp çocuk ihbarı yapılan il Ankara
olmuştur. Ankarada kayıp çocuk ihbarı yapılan 1.006
çocuktan 976sı bulunmuş, 30u ise hâlâ aranıyor.
Ankarayı, İzmir, Bursa ve diğer iller takip ediyor.
Kayıp çocuk sayısının bölgelere göre
sıralanmasında 1inci sırayı 439 kayıp çocuk ile
Marmara Bölgesi alıyor. Bunu İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu,
Karadeniz, Ege, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgeleri izlemektedir.
Bu okuduğum bilgiler, resmî kayıt ve belgelere göre
değerlendirilen bilgilerdir. Rapora göre Türkiyede kayıp
çocukların en fazla olduğu şehirler büyük şehirler ve göç
alan şehirlerdir.
Kayıp çocukları üçe ayırmak bu değerlendirmeye
göre mümkün. Kendi rızasıyla kaçanlar, rızası
dışında kaçırılanlar ve istenmeden de olsa yoksulluk
ve benzeri gerekçelerle kaçan çocuklar.
Kaçan çocukların, özeti, ebeveynin boşanması,
kentleşememe gibi alt başlıkları, kaçırılan
çocukların ise çocuk ticareti, dilencilik ve cinsel sömürü gibi nedenleri
de mevcuttur.
Bu kayıp çocukları bekleyen sorunlar, daha ziyade uyuşturucu,
şiddet, hastalık ve çocukların en çok
uğradığı cinsel istismar konularıdır.
Kayıp çocuk bildirimi açısından bölgelere göre
sıralamada, biraz önce de değindim, birinci sırayı 434
kayıp çocuk ile Marmara Bölgesi ve diğer, sıralamada ise,
İç Anadolu başta olmak üzere, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz ve
doğu Akdeniz illeri izliyor.
Gördüğünüz gibi bu tablo vahim bir hâldedir ve Kayıp
çocuk sayısı bu verilere ulaşana kadar Hükûmet neredeydi? diye
sormak geliyor insana. Gördüğünüz gibi tablo çok vahimdir. Türkiye
genelinde kayıp çocuklarla ilgili istatistiki bilgiler elde etmek,
kaybolma sebeplerini belirleme, bu konuda
kamuoyunun aydınlatılması Hükûmetin görevi değil de
nedir? Neden bu zamana kadar beklenmiş ve bu araştırma
önergelerinin bu kadar yığılmasına sebep olunmuştur?
Bu konuyla ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğünce, organize
suç teşkilatının kesinlikle söz konusu olmadığı
ve organ mafyası iddiaları için de elde henüz resmî bir bulgunun
bulunmadığı açıklaması yapılmaktadır. Her ne
kadar böyle olduğu açıklanmışsa da, maalesef, Hükûmet, bu
bulguları kamuoyuyla bugüne değin
paylaşamamıştır. Söz gelimi, çocuk kaçırma
gerekçesiyle yakalanan suçlu sayısı ne kadardır, bugün kamuoyunca
bu olay bilinmemektedir. Yine, bu olaylardan kaçının organ mafyası,
kaçının uyuşturucu ticareti ve organize suç kapsamında
gerçekleştirildiği hakkında elimizde sağlıklı
veri tabanları bulunmamaktadır. Toplumun huzuru ve
çocuklarımızın can güvenliği açısından önemli
olan bu konuda ilgili kurumun verileri de bugüne kadar
güncelleştirilmemiştir.
Ailelerin ve çocukların bilinçlendirilmesi konusunda
medyanın önemi ortadadır. Kayıp çocuklarla ilgili görsel medyada
yayınlanacak eğitici programlar neden mevcut değildir?
Yasalarımıza göre kız ve erkek çocukların
belli bir yaşa kadar bakım ve eğitim hizmetlerinin devletin
güvencesi altında olması gerekir. Bu kapsamda, anayasal bir hak olan
bu durumun sağlanması konusunda ilgili Devlet
Bakanlığına bağlı ve tüm seksen bir ilimizde sosyal
hizmetler il müdürlüklerine bağlı yetiştirme yurtları ve
rehabilitasyon merkezleri oluşturulmuştur. Ancak bu konuyla ilgili
olarak bu illerde başta İçişleri Bakanlığı
denetim elemanlarının ve bu arada uygulamadan gelen bir kişi
olarak benim de yetiştirme yurtları ve bu rehabilitasyon merkezlerinde
yapmış olduğum üç yıl öncesine kadarki denetimlerde ne
yazık ki çocuklar için devletin güvencesi altında gerekli olan
bakım ve eğitim hizmetleri istenilen düzeyde olmadığı
ve bunun daha çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde
sıfır denilecek noktaya indirgendiğini çok üzülerek gördüm. Ben
bunlardan sadece bir tanesiyle ilgili örneğini vererek bu konuya
Sayın Bakanımızın özel ilgi göstermesini istiyorum.
Erzincan ilindeki bu yetiştirme yurdu ve rehabilitasyon merkezi, ki
rehabilitasyon merkezindeki o denetim sırasında yapmış
olduğum gözlemlerden sonra verilen rapor üzerine çok önemli bir
değişikliğe gidildi ve oradaki yöneticilerin diyebilirim ki
tamamı o görevlerden alındı. Gördüğüm manzara gerçekten
herkesin içini karartacak nitelikte bir manzaraydı ve zaman zaman görsel
medyaya da yansıyanın bir örneğini ben orada yaşadım.
İnsanların, rehabilitasyon merkezinde bulunan kişilerin
yıkanma biçimlerini ve yataklarını
kaldırdığım zaman, yatakların nasıl insanca
yaşanılmayacak bir konumda ve insanların orada ilgisiz bir
biçimde hayatlarını nasıl geçirdiğini gören bir
kişiyim.
Tabii, bu yetiştirme yurtlarıyla ilgili olarak bu
çocukların sosyoekonomik birtakım sorunlarının da
olduğu ve sosyoekonomik sorunların sonucunda da birçok ilde
çocuklarımızın sokak çocuklarına ve sokakta
hayatını devam ettiren ve her türlü cinsel ve çocuk
istismarlarıyla karşı karşıya olduğu da yine
bugünün Türkiyesinin maalesef yaşadığı gerçeklerdir.
Bilhassa otuz yıllık çatışma ortamından
sonra ülkede uzun süre sürdürülen sıkıyönetim, olağanüstü hâl
uygulamaları ve bunun sonucunda da yaşanan göç ve yerinden edilme
sonucu metropolleşen Diyarbakır gibi, Urfa gibi, hatta Van gibi
illerimizde bu göç ve yerinden olmadan kaynaklı, çocuklarda hem fiziksel
istismar hem cinsel istismar ve hem de uyuşturucu mafyasının
istismarlarının söz konusu olduğu, bu illerdeki denetimlerde, o
dönemin mülkiye müfettişlerinin o illerle ilgili yazmış
oldukları genel durum raporlarında da Sayın İçişleri
Bakanının dikkatine sunulmuştur. Bilhassa uyuşturucu
mafyasının ve uyuşturucu kaçakçılığının
ve bunun ticaretinin ülkemizde çok büyük boyutlara
ulaştığı, İstanbul özelinde bununla sürekli
karşılaşıldığı da bir gerçektir. Her ne
kadar, Sayın Bakanın da biraz önce bu kürsüden belirttiği, her
ilde iç güvenlik birimlerinin, il emniyet müdürlüklerinin çocuk şubeleri
ve son zamanlarda artarak yine jandarma birimleri içinde de çocuk şubeleri oluşturulmuş
olmasına rağmen bunların, yine, genelde, sadece şube
oluşturmakla ve kâğıt üzerinde bu organizasyonların
varmış gibi gösterildiği ve bu çalışmaların
denetiminde de bilhassa emniyetin çocuk şubesinde çocuk istismarı ve
çocukların çalıştırılmasıyla ilgili,
çocukların cinsel istismarla ilgili istatistiki birtakım bilgilerin
ve verilerin son yıllara kadar oluşturulmadığını
gören ve denetimlerde de bununla karşılaşan bir
arkadaşınız olarak bu olumsuzlukları dile getirmek
zorundayım.
Biliyorsunuz, daha önce de, yani 2008 yılında,
uyuşturucu başta olmak üzere madde
bağımlılığı ve kaçakçılığı
sorunlarını araştırmak ve gerekli önlemlerin belirlenmesi
amacı ile 2008 yılında bu Mecliste araştırma komisyonu
kuruldu ve o komisyonun değerli başkanı
hazırlamış olduğu bu raporu, komisyonda görev alan bir
kişi olarak, Sayın Meclis Başkanına 25/11/2008 tarihinde
sunduk. Geçenlerde Değerli Komisyon Başkanı Sayın Profesör
Doktor Necdet Ünüvarla, o büyük emeklerle, o büyük özverilerle hazırlanan
bu raporda bütün komisyon üyelerinin teker teker ülkemiz için bu konudaki
araştırma konusu kadar önemli olduğuna inandığımız
madde bağımlılığı ve kaçakçılığı
ile önerilen bu konunun komisyon üyelerince zaman zaman bir araya gelerek
takipçisi olacağımız konusunda görüş birliğine, ilke
birliğine vardık. Ben, o komisyonun Ankara dışında, bu
konuyla ilgili birimlerin dışında, İstanbulda, bire bir,
Değerli Komisyon Başkanının çok özverili
çalışmalarıyla nasıl iğneyle kuyu kazar gibi en ince
detayına kadar hazırlandığını bilen ve gören bir
arkadaşınız olarak Sayın Başkanımla geçen günkü
konuşmamda aldığım yanıttan gerçekten üzüntü
duyduğumu belirtmek isterim. Bu araştırma komisyonları
tabii ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yaman, bitti. Sözümde devam
edeceğim. Yok, açamam.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Yalnız Sayın
Başkanım...
BAŞKAN Yok. Sayın Bakana da açmadım, açamam.
Genel Kurula konuşacaksanız...
M. NURİ YAMAN (Devamla) Ama uyarmadınız Bir
dakika kaldı. diye.
BAŞKAN Yok. Bir dakikayı kaldırdık zaten,
bir dakika vermiyoruz şu anda. Arkadaşlara bir şey
söyleyecekseniz mikrofonsuz söyleyin.
Buyurun.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Peki.
Yalnız, dileğim şu ki hazırlanacak böyle
önemli bir konudaki bu araştırma raporunun da bundan önce
hazırlanan ve hâlen o raflarda duran rapor gibi tozlanmasına
bırakılmaması ve hayata geçirilmesini dilemektir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yaman. Kusura
bakmayın.
Evet, AK PARTİ Grubu adına Trabzon Milletvekili Cevdet
Erdöl. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Erdöl, on dakika mı konuşacaksınız?
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA CEVDET ERDÖL (Trabzon) Evet.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; masum
yavrularımızın kaybolma nedenlerinin tespit edilmesi ve
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırma önergesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hem grubum hem de şahsım
adına yüce Meclisimizin değerli üyelerini en kalbî duygularımla
selamlıyorum.
Son yıllarda maalesef ülkemizde kayıp çocuklarla ilgili
medya haberlerinde artış gözlenmekte ve konu üzerinde haklı
olarak toplumun hassasiyeti de artmış bulunmaktadır ve iddialar
oldukça ürkütücü ve korkutucu durumdadır. Konu oldukça önemlidir, herkesi,
hepimizi ilgilendirmektedir. Konu üzerinde verilen benzer mahiyetteki yirmi
beş önergenin olması bunu göstermeye zaten yetmektedir. Bu nedenle,
konunun kurulacak bir Meclis araştırma komisyonu tarafından
araştırılmasını önemsediğimizi de ifade etmek
isterim. Nitekim Anayasanın 41inci maddesi Devlet, ailenin huzur ve
refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için
gerekli tedbirleri alır. hükmüyle, bir sosyal ve ekonomik hak olarak
gerek ailenin ve gerekse çocukların korunmasını devlete bir
yükümlülük olarak yüklemektedir.
Kayıp çocuklar sorununun iki önemli boyutu olduğu göz
ardı edilmemelidir: Bunlardan birincisi suç örgütlerince suçta kullanmak
üzere ya da çocuk suistimaline konu olmak üzere kaçırılan çocuklar,
bir diğeri ise evden kaçan çocuklardır. Ama sebep ne olursa olsun,
ister kaçsın ister kaçırılsın çocuklarımızın
kaybolması, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın
sağlıklı ve güvenli bir ortamda yaşama haklarını
ortadan kaldırmaktadır.
Kayıp sayıları hakkında rakamsal
değerlere girmeyeceğim. İsterse bir tek çocuk olsun, bu bile
bizim için çok önemlidir, mutlaka bunu önemsememiz gerekiyor.
Özellikle annenin etkilendiği veya aile içi herhangi bir
olayda en çok etkilenen yine çocuk olmaktadır. Aile içi geçimsizlik,
şiddet, huzursuzluk, çocukların evle bağlantısını
kesen her türlü hadise bu tip olaylara yol açmaktadır. Çevresel etkiler,
toplumsal iletişim ve kötü arkadaşlık, komşuluk
bağlarının zayıflaması, toplumda diyalog
eksikliği ve tolerans zafiyeti, gerek ailede ve gerekse toplumda sevgi
eksikliği, muhabbet eksikliği
Bütün bunlar sorun açısından
dikkate alınması gereken hususlardır.
Ülkemizde direkt veya dolaylı olarak çocuklarımızla
ilgili olarak pek çok araştırma yapılmış ve kanunlar
çıkarılmıştır. Mesela, 23üncü Dönemde Adana
Milletvekilimiz Sayın Necdet Ünüvarın
başkanlığında kurulan uyuşturucu başta olmak
üzere madde bağımlılığı ve
kaçakçılığı sorunlarının
araştırılması, 22nci Dönemde Gaziantep Milletvekilimiz
Sayın Fatma Şahinin başkanlığında kurulan töre
ve namus cinayetleri ile kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin
araştırılması, yine Siirt Milletvekili Sayın Öner
Ergençin başkanlığında kurulan çocukları sokağa
düşüren nedenlerle sokak çocuklarının sorunlarının
araştırılması ve İstanbul Milletvekilimiz Halide
İncekaranın başkanlığında kurulan çocuklarda ve
gençlerde artan şiddet eğilimi ile okullarda meydana gelen olayların
araştırılması ile ilgili komisyonlar ve bunlardan elde
edilen neticeler ve sonuçları çok hayırlı işlere vesile
olmuştur. Mesela, Çocuk Koruma Kanunu, uçucu maddelerin okullarda
yasaklanması, tütün ve tütün ürünlerinden çocukları koruma gibi pek
çok öneri bu komisyonlarda ileri sürülen öneriler doğrultusunda gündeme
getirilmiştir.
Bunlardan bir tane misal vereyim: Mesela, şu anda Ankarada,
sadece sokakta yaşayan ve çalışan çocuklardan oluşturulan
bir boks takımının Türkiye şampiyonu olduğunu
-yaş grubunda- ve Avrupa dereceleri yaptığını ve buna
benzer Türkiyenin pek çok yerinde çok güzel örnekler olduğunu da bilmemiz
lazım. Buna da bizim katkı verdiğimizi ifade etmem gerekiyor.
Yine 23üncü Dönemde, dünya parlamentolarında ilk olmak üzere
Çocuk Hakları İzleme Komitesini kurduk. Burada tüm parti
gruplarına, grup başkan vekillerine teşekkür ediyorum,
katkı verdiler. Özellikle 8 arkadaş olarak biz bu işi üstlendik:
Adana Milletvekilimiz Sayın Necdet Ünüvar ve Sayın Gaye Erbatur,
Amasya Milletvekili Sayın Avni Erdemir, İzmir Milletvekili Sayın
Şenol Bal, İstanbul Milletvekili Sayın Halide İncekara,
Şırnak Milletvekili Sayın Sevahir Bayındır, Batman
Milletvekili Sayın Mehmet Emin Ekmen ve bendeniz Trabzon Milletvekili
olarak bu Komitemiz kurulduğundan beri iki önemli konu üzerinde
çalıştık. Bunlardan birisi taş atan çocuklarla ilgili
konuydu. Bununla Komitemizi ikiye ayırarak bir kısım
arkadaşlarımız Diyarbakıra -ben de dâhil olmak üzere- bir
kısım arkadaşlarımız Adanaya gitti, oradaki
çocukların durumlarını yerinde gördü ve onlarla ilgili gerekli
girişimleri Hükûmet nezdinde yaptı. Fakat taş
attırılan çocuklar, yani bu masum yavrularımızın
üzerinden siyaset yapılmasını, onların arkasına
saklanarak siyaset yapılmasını utanılacak bir
davranış bozukluğu olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum.
Hele hele teröre malzeme edilmeleri ise insanlık dışı,
vahim bir gelişmedir. Bu tip davranışlar çocuklarımız
için üretilecek çözümleri bilmeden veya kasıtlı olarak bilerek
zorlaştırmaktadır. Bunun da altını çizmek istiyorum.
Yine bütün sivil toplum kuruluşlarını ve çocuk haklarıyla
ilgili çalışma yapan herkesi bu konuda tavır almaya davet
ediyorum.
İkinci önemli uğraştığımız konu
kayıp çocuklarla ilgili. Biz gerek Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu yetkilileri gerek Emniyet Genel Müdürlüğünün ilgili birimleri ve
gerek İnsan Hakları Başkanlığı ile ayrı
ayrı toplantılar yaptık. Birinin kayıp çocuk
dediğine öbürünün kayıp çocuk demediğini, yani tanımda
bir birlikteliğin olmadığını gördük ve ondan sonra
yapılan çalışmalarda bir tanım birliğine
gidildiğini öğrenmiş olmak bize mutluluk vermiştir ve
aynı şekilde bir web sitesi sayesinde on-line olarak kaçan
çocuğu emniyetin ve SHÇEKin birlikte takip etmesi veya geri gelen
çocuğu birlikte takip edebilmeleri oldukça önemlidir.
Yine aile içi şiddet, göç, işsizlik,
kaçakçılık -uyuşturucu veya silah
kaçakçılığı- fuhuş, cinsel istismar özelikle,
hırsızlık ve çeteleşme, töre ve namus cinayeti
gerekçeleriyle kaçma ve kaçırılma olayları olmakta, teröre alet
edilmekte, cinayet olmakta, çocuklarımız maalesef bu tip sebeplerle
öldürülebilmekte, iş vaadiyle kaçırma olmakta veya
kaçırılma olmakta, evlat edinme şeklinde veya
dolandırıcılık maksadıyla, insan ticareti amacıyla
Mesela, en son Şanlıurfadan 20 kadar kişi, büyük,
yaşları çocuk olmamakla birlikte, iş vaadiyle, para alarak
kendilerinden yurt dışına götürülürken maalesef bazı
ülkelerde hapishanelere de düştüler.
Organ ticaretiyle ilgili de bir şey söylemek istiyorum.
Şu anda adli tıp kayıtlarımızda da, herhangi bir
hastane kayıtlarımızda da bir tarafta karaciğeri,
böbreği alınmış ve ölü olarak bulunmuş hiçbir vaka
yoktur ama şüyuu vukuundan beter veya şehir efsanesi denen olay
bu olsa gerek. Herkes organ mafyalarından bahsediyor ama ülkemizde böyle
bir vaka yoktur. Bu, bizim organ nakli ile ilgili
yaptığımız çalışmaları baltalamaktadır.
Bunun altını çizmek istiyorum.
Bütün bu olaylara baktığımız zaman, çocuk
yaştaki istismar edilmelerin en önemli sebeplerinden birine
baktığımız zaman kız çocuklarının çok fazla
olduğunu görüyoruz. Bunun da sebebinin çocuklarımızın,
kız çocuklarımızın cinsel istismar nedeniyle
kaçırılmalarının bir gerçek olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Yine, yaşı küçük olan çocukların daha az ceza
alacakları gerekçesiyle bu tip olaylarda
kullanıldığını biliyoruz.
Çocuklarımıza yönelik bu tehdidin önlenmesi konusunda
Meclisimizin de önemli bir sorumluluğu bulunmaktadır ve bu
sorumluluğa bütün parti grupları el atmıştır. Bütün
partilerimizi bu konuda yaptıkları çalışmadan ve hassasiyet
göstermelerinden dolayı kutluyorum.
Tüm toplumu ilgilendiren bu sorunun çözümü konusunda iktidar ve
muhalefet partilerinin de katılımıyla yüce Meclisin bu konuyu
bütün yönleriyle incelemesi ve alınması gereken tedbirleri tespit
ederek devlet kurumlarına destek sağlaması gerekmektedir.
Bu gerekçeyle, çocuk kayıplarının nedenlerinin
tespit edilerek alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırma komisyonu kurulması gereği doğmuştur.
Bu, inşallah hayırlı hizmetlere, hayırlı neticelere
vesile olur.
Amacımız, yeni çocuk kayıplarını önlemek
veya en aza indirmek, mevcut kayıpların bulunmalarına ise
yardımcı olmaktır, bir tek ailenin bile olsa yüreğine su
serpmektir. Unutulmamalıdır ki koruma tedbirleri, tedavi tedbirlerinden
hem daha kolay hem daha az maliyetli ve hem daha başarılı
olmaktadır. Tıpkı kişinin hastalanmasını ve ondan
sonra tedavi edilmesini beklemektense koruyucu tedbirleri alıp onun
hastalanmamasını sağlamak gibi.
Bu önemli konuda tüm partilerimizin verilen önergeye
desteğini beklerken kurulacak olan araştırma komisyonunun
başarılı bir çalışma dönemi geçirerek daha önce bahsi
geçen sorunların çözümüne katkı sağlamasını bekler,
komisyonda görev alacak arkadaşlarımızı şimdiden
canı gönülden kutlar, bu vesileyle hepinize en derin
saygılarımı sunarım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erdöl, çok teşekkür ederim.
Sürenizi yüzde 50 kısaltmıştık ama tam
zamanında tamamladınız.
Evet, önerge sahibi milletvekili arkadaşlarımın
konuşmalarına geçiyoruz.
İlk konuşmacı İstanbul Milletvekili, (10/571)
sayılı Önergenin sahibi Sayın Mehmet Sevigen.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; geçen hafta bu konuyu
konuştuk gündeme alınmasıyla ilgili ama kısmet
bugüneymiş. Bugün bile çok önemli bir iş yapıyoruz bana göre.
Bu bakımdan ben önce -kayıp aileleri burayı ziyaret
etmişti- kayıp aileleriyle beraber gelen Dernek Başkanı
Sayın Zafer Biliciye ve o konuda gelen, çocukları kaybolmuş
bütün ailelere, bize bu konuyu hatırlattıkları için, burada
böyle bir komisyon kurmamıza vesile oldukları için çok teşekkür
ediyorum, eksik olmasınlar. Ben buradan sırayla Barış ve
Demokrasi Partisine, Milliyetçi Hareket Partisine, Cumhuriyet Halk Partisine ve
Adalet ve Kalkınma Partisine de çok teşekkür ediyorum. Bu işin
siyaseti olmayacağını, bu çocukların hepimizi
ilgilendirdiğini bilerek belki de
Çocuklar kaçırılıyor, çocuklar taciz ediliyor,
dövülüyor, sövülüyor, hor görülüyor, dilencilik yaptırılıyor.
Bizden sonrakiler 23üncü Parlamento ne yapıyor? diye sormayacak
artık. 23üncü Parlamento bu konuda duyarlı oldular,
komisyonlarını kurdular
Bu komisyonlarda bu çocukların bir
tanesi bile bulunsa
Yani bulunup devlete teslim ettikten sonra devlette
kayboluyor, gidiyor, tacizlere uğruyor, birilerine peşkeş
çekiliyor. Bu konuları konuşmayacağım. Bu konuları
konuştuğumuz zaman sanki komisyonla ilgili böyle bir
Çok fazla eleştiri de getirmek istemiyorum Sayın Bakan
ama o sizin sözünüz gerçekten insanları çok yaraladı. Sizin
göreviniz, siz bu konuda sorumlusunuz. Sizin ne Millî Eğitim
Bakanlığına ne İçişleri Bakanlığına ne
bir başka birisine atma şansınız yok. Bu hepimizin
sorumluluğunda, bütün Parlamentonun sorumluluğunda ama önce sizin
sorumluluğunuzda, eğer siz yapamıyorsanız İnsan
Hakları Komisyonunun sorumluluğunda. İnsan Hakları
Komisyonundan ben bu konuda çok ricada bulundum.
Geçen, bakın, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri, bir
aydır İnsan Hakları Komisyonu toplansın diye
Neyi
konuşacağız? Bu bir insan hakkı çocuklarla ilgili. Tekel
işçilerinin problemleri bir insan hakkı ama bir aydır rica
ediyorlar. İnanın, bir aydır İnsan Hakları Komisyonu
toplanmıyor. Başkan burada olsa da keşke sorsaydık: Arkadaş,
niye toplamazsınız bu İnsan Hakları Komisyonunu? Ne iş
yaparlar? Yani bu konuda
SIRRI SAKIK (Muş) Yurt dışına gidiyorlar!
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Yurt dışı gezileri
var, doğru, yurt dışı gezileri var.
Sevgili arkadaşlarım, bu çocuklar
kaçırılıyor, ihmal ediliyor, dilencilik
yaptırılıyor, organ mafyasına gidiyor. Emniyetin
kayıtlarında organ mafyasıyla ilgili çok ciddi bulgular
bulamıyoruz çünkü beş yıldızlı hastanelerde filan
yapılmıyor bu işler, biliyorsunuz, ya yurt dışına
kaçırılıyor, Azerbaycana gidiyor ya da başka ülkelere
gidiyorlar, o ülkelerde merdiven altında bu çocukları eğer organ
mafyası
cesetleri bile bulunmuyor bunların.
Bütün bunların önünü alabilecek bir güç işte bu
Parlamento. Bunun için ben gerçekten hepsine çok teşekkür ediyorum.
Anne-baba sorumlulukları var, ailenin sorumluluğu var, mahallenin
sorumluluğu var. Tabii ki bizim kendimize göre
Yoksul kesimlerden
kaçırılıyor bunlar. Kendi sorumluluklarımızdan,
cahilliğimizden kaynaklanan, köylerden kaynaklanan, uzmanların
olmaması, polisin bu konuya yeteri kadar duyarlı olmamasından
kaynaklanan bütün sorunlar var -bunu geçen hafta ve geçen ay da
konuşmuştuk- ama bunun yanında devletin büyük sorumluluğu
var. Yani devletin elinde bulunan Çocuk Esirgeme Kurumu, yatılı bölge
okulları -efendime söyleyeyim- sokakta yaşayan,
çalıştırılan çocuklar, sığınma evleri ve
bunlarla ilgili devletin elinde bulunan bütün kurumlar
Size bağlı
kurumlar Sayın Bakan.
Bakın, çok örnek vermek istiyorum, çok fazla vaktimiz yok ama
bu kayıtlara geçsin diye, ibret alınacak
Çünkü bu komisyon
kurulduğu zaman, sevgili arkadaşlarım, yalnız kayıp
çocukları aramayacağız, sahibi olan çocukların da hangi
kurumlar içerisinde olduğunu, okula giden çocukların
kucağında çocuklarla gittiğini, çocuk yaşta tacize
uğradıklarını, ama Millî Eğitim
Bakanlığının bu çocukları okula almadığını,
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı ilçe millî
eğitim müdürü, il millî eğitim müdürü Sokaktaki çocukları biz
bu okula alamayız, burada elit çocuklar okuyor, bunları gönderin.
dediklerini isim isim, isim isim buradan söyleyeceğim. Suçlamak için
söylemiyorum, öğretmenler benim odamda bu çocuklarla ilgili, bilin diye
söylüyorum. Bu, bürokratların yaptığı iş. Bakın,
Polatlıda Hikmet Uluğbay Yatılı Bölge Okulunda -bilin diye
söylüyorum sevgili arkadaşlarım- bu bölge okulunda, kız
çocukları, gece, inanın böyle uygunsuz vaziyetlerde tacizlere
uğruyorlar. Şikâyetler var, resmî şikayetler var.
Mektupları vereceğim komisyon kurulduğu zaman. Devletin
korumasında bunlar sevgili arkadaşlarım. Bu çocuklar bizim
çocuklarımız olabilirdi, kimsesiz çocuklar değil, belki de
anneleri babaları olan çocuklar. Sokaktan gelen çocuklar olsa bile
bunların farkı var mı? İnsan hakkı değil mi? Bu
bizim görevimiz değil mi? Devletin görevi değil mi bunları
korumak? Mamakta çocuk anneler var, çocuk anneler. Bakın, ilköğretim
yaşında çocuklar evli ve nişanlı. Mamakta, millî
eğitim
Tespit edilmiş Sayın Bakan, evli ve nişanlı.
Sizin bunlardan haberiniz yok mu? Bunlara niye müdahale etmezsiniz? Niye gidip
de bu okullarla konuşmazsınız? Bunları bulup okullara
kaydettiriyorsunuz fakat gittikten sonra gelmiyorlar. Takip etmiyoruz.
Çocukları koruma görevleriyle ilgili uzmanları yetiştirmiyoruz.
Bu uzmanları bir tarafa bırakmışız, tamamen kendimize
göre taşeronlara devretmişiz bunları, taşeronlara. Bütün
yurtlarda taşeronlar çalışıyor sevgili
arkadaşlarım.
Malatyadaki yurdu hatırlarsınız. Alıyor
elindeki yıkama tasını çocuğun kafasına vura vura
çocukları yıkıyor. Böyle bir uygulama olur mu? Bunu yapanlara
Sayın Bakan sessiz kalır mı? Yıkarım o yurdu
onların başına Sayın Bakan! Yıkarım! Samimi
olarak söylüyorum. Yıkarım o yurdu! O çocuğa dokunanı,
kılına dokunanı yıkarım! Hepimizin çocuğu.
İçimiz kan ağlıyor. Ağlıyoruz, sızlıyoruz.
Tabii, ben milletvekillerimizin hepsinin duyarlı
olduğuna kesin inanıyorum. Buradaki bütün milletvekili arkadaşlarımın
bu konuda, bunları bilseler, yemin ediyorum, samimi olarak söylüyorum,
hepsi bizim kadar, sizin kadar duyarlı olur ama bu görev
milletvekillerinin görevi değil ki. Bu görev Hükûmetin görevi,
Bakanlığın görevi, sizin göreviniz. Bürokratları kontrol etmek,
incelemek, çocukları takip etmek, ansızın baskın yapmak
Kim bunlar? Kim bu çocuklar? Bu devlet kimlere teslim ediyor? Bu
taşeronlar kim? Görevleri nelerdir? Uzmanlıkları nelerdir?
Bilgisi nedir? İlgisi nedir çocuklarla ilgili? İnanın
bunların hiçbirisinin çocuklarla ilgisi yok, uzman değil hiçbirisi.
Sevgili arkadaşlarım, yine Yenimahallede market sahibi
görevlilerden bir tanesi. Çocuklarınızı okula götürün.
diyorlar, gidiyorlar görevliler Millî Eğitim Bakanlığından,
adam silahla kovalıyor.
Altındağda yoksulluktan çocuklar okula gidemiyor.
Kız çocukları sokaklarda mendil satmaya çalışıyorlar,
arabaların camlarını siliyorlar.
Sevgili arkadaşlarım, buradaki en büyük tehlike, bu
çocukları kesin çalıştırmayacağız. Bunu kesin
yapmak lazım. Bu çocuklar çalıştığı zaman,
bunları potansiyel sanayi gibi görüyor bu çocukları kaçıranlar,
dilencilik yaptırıyorlar. Çocuk nasıl olsa sokakta
çalışıyor, çocuk para getirir, ekmek getirir diye çocukları
alıp götürüp çalıştırıyorlar. Bizim
yapacağımız en önemli işlerden bir tanesi, çocukları
çalıştırmamak lazım.
Yine söylüyorum: Yine, sevgili arkadaşlarım, çocuklarla
ilgili yatılı bölge okullarında
Okula gitmek istemiyorlar.
Fiziki şartlar kötü, yöneticiler vasıfsız. Ankarada 4 tane
YİBO varmış sevgili arkadaşlarım. Ankaradaki bu 4
tane YİBOnun 2 tanesi kapalı. Bizim çocuklar, Sayın Bülent
Arınçın oturduğu yer var ya, Çukurambar, oradaki
çadırlarda yatıyorlar. Bizim devlet okullarından 2 tanesi
kapalı Sayın Bakan, YİBOların 2 tanesi kapalı. Niye
kapatırsınız burasını? Nedir buranın fiziki
şartları? Niye gidip buraları incelemezsiniz, bu çocukların
buralarda barınmasını sağlamazsınız, merak
ediyorum. Bu çocuklar niye sahipsiz? 6 sokak çocuğu var orada, 6 sokak
çocuğu, biraz önce Cevdet Beyin söylediği gibi. Onlardan 1 tanesi
büyük -sokak çocukları Sevgili Cevdet Başkanım- inanın,
samimi olarak söylüyorum, 1 tanesi o 4 tane çocuğa ağabeylik
yapıyor. Diyor ki Devlet bakamıyor. Bırakın ben
yaparım bu işi. O çocukları korumasına almış,
ağabeylik yapıyor ve Ben çalışarak bu çocuklara
bakarım. Çünkü bizim kaderlerimiz aynı, sokaktan geliyoruz. Ama bizi
okula almıyorlar yine. diyor.
Çankayada Millî Eğitim Müdürü. Çankaya İlçe Millî
Eğitim Müdürü Bu çocuklar elit tabakada değil. Bu çocukları ben
okula alamam. diye öğretmenlere baskı yapıyor. Sayın
Bakanım, ben buradan size ihbar ediyorum. Bir araştırın
bakalım, çıkacak mı çıkmayacak mı.
Sevgili arkadaşlarım, bunun gibi sokakta yaşayan
çocuklar
Mesela, sokakta yaşayan çocukların,
çalıştırılan çocukların
Bu Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı birimlerde 1.700 tane çocuk var.
Bizim devlet kayıtlarına göre, İçişleri Bakanının
açıkladığı 1.657 tane. Ya, bu çocuklar niye
karşılaştırılmaz? Bu çocukları böyle alıp
götürün bakalım. Diyor ki uzmanlar Burada 1.700 tane çocuk var elimizde.
ama devletin ilan ettiği, polisin açıkladığı,
emniyetin açıkladığı kayıplarda 1.657 tane çocuk var.
Bu çocuklarla karşılaştırın. Bakarsın bu
çocuklar bu çocuklara uyar. Bu çocuklarla birbirine benzer birilerini
bulmuş oluruz. diyoruz ama maalesef, bu konuda da duyarsız oluyoruz
sevgili arkadaşlarım.
Altı yaşındaki bir kız çocuğu Millî
Eğitim Bakanlığına mektup yazmış -bakın,
insanların duyarlılığını söylemeye
çalışıyorum- demiş ki Sayın Bakanım: Ben okula
giderken sokak çocuklarını görüyorum. Siz bu sokak çocukları
için ne yapıyorsunuz? Mektup yazmış, samimi olarak; altı
yaşındaki bir çocuk, Etimesgutta okuyan bir çocuk. Bu, Millî
Eğitim Bakanlığına gelmiş; o, ilçeye göndermiş; o
ilçeye göndermiş. Gerçekten siz bu çocuklar için ne yapıyorsunuz
Sayın Bakanım?
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Bakanı niye meşgul
ediyorsunuz arkadaşlar?
MEHMET SEVİGEN (Devamla) Çalıştaylar
yapılıyor, doğru. Komisyonlar kuruluyor, doğru ama sonuç,
elde var sıfır. Çünkü denetlemiyoruz, takip etmiyoruz, ne
yaptıklarını bilmiyoruz ve arkasından gitmiyoruz.
Erzurumdaki çocukların durumlarını biliyorsunuz, inanın,
samimi olarak söylüyorum, mektup aldım bu olaylardan sonra. Erzurumdaki
YİBOda altı aydır çocuklar banyo yapamıyorlarmış
biliyor musunuz, Altı aydır, musluk yokluğundan! Haberiniz var mı
Sayın Bakan? Bu okulda çocuklar
okula gitmiyormuş. Devletten yardım istiyorlar. Devlet
taşıyamıyor bunları. Belediyelerden yardım alarak
taşıtıyor öğretmenler bunları. Çok eski bir ilçe millî
eğitim müdürüne yazdığım mektuplardan çıkan örnekler.
Sevgili arkadaşlarım, burada şunu anlatmaya
çalışıyorum: Öbür tarafını hallederiz ama yurtlar
gerçekten bir felaket. Bu çocuklar sahipsiz, perişan, kimsesiz; uzman
olmayan insanların elinde; alınmış, taşeronlara
verilmiş. Bu çocuklara bir an önce sahip çıkmamız gerekir diye
düşünüyorum.
Beni dinlediğiniz için, bu komisyona destek verdiğiniz
için hepinize sonsuz teşekkür ediyor, gecenin bu saatinde sizleri
beklettiğim için de özür diliyorum.
Sağ olun. Sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sevigen.
Önerge sahipleri adına Sayın Canan Arıtman,
İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Arıtman. (CHP sıralarından
alkışlar)
CANAN ARITMAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çocuklara yönelik cinsel istismarın önlenmesi ve çocuk
kaçırma olaylarının araştırılması için
verdiğim iki ayrı araştırma önergem üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Şu anda önümüzde yüzlerce milletvekilinin imzasını
taşıyan yirmi üç adet araştırma komisyonu kurulması
önergesi var, hepsi çocuk ihmal ve istismarının değişik
boyutlarıyla ilgili. Bu kadar çok sayıda önerge bile
çocuklarımızın ne kadar büyük, ne kadar çok sorunla
karşı karşıya olduğunun bir göstergesidir ve ne
yazık ki bu sorunlara eğilmekte geç kalınmıştır
ve bu ihmalin bedelini yine ne yazık ki masum çocuklarımız ödemektedir.
Değerli milletvekilleri, çocuklarımız kayboluyor,
kaçıyor, kaçırılıyor ve giderek artan sayılarda
kayboluyorlar, o küçücük elleri avuçlarımızdan kayıp
gidiveriyor. Nasıl ve neden kayboluyorlar bilmiyoruz, akıbetlerini de
bilmiyoruz. Çocuklarını koruyamayan bir toplum olduk. Onları
şiddete karşı koruyamıyoruz, ihmal ve istismara
karşı koruyamıyoruz. O çocuklar sadece ailelerin değil,
ülkemizin de geleceği.
Akıllı bir devlet en büyük yatırımı
çocuklarına yapar çünkü çocuklara yapılan yatırım, ülkenin
geleceğine yatırım yapmak demektir. Oysa biz çocuklar konusunda
hep sınıfta kalıyoruz. Onları şiddete, ihmal ve
istismara karşı korumak, bedensel ve ruhsal açıdan daha iyi
gelişmelerini sağlamak, daha nitelikli bir eğitim vermek,
güvenliklerini sağlamak, daha iyi bir gelecek sunmak ve çocuk
haklarını yaşama geçirmek konularında çok ciddi
eksikliklerimiz var. Çocuk hakları konusunda taraf olduğumuz ve üst
hukukumuz olan uluslararası sözleşmeler, ulusal yasalarımız
ne yazık ki kâğıt üzerinde kalıyor, yaşama geçmiyor.
Oysa biz, dünyada, çocuklarına bayram hediye etmiş ilk ve tek ülkeyiz
ama ne yazık ki onlara bayram gibi geçen yaşamlar sunamadık;
belki de bu yüzden kayboluyorlar.
Bu vahim bir durumdur ama daha da vahim olanı kaybolan
çocukların çoğunluğunun bulunamamasıdır. Kriminolojik
açıdan, kaybolan çocuğun ilk yirmi dört saatte bulunma
olasılığı yüzde 80dir, yetmiş iki saatten sonra bu
yüzde 10a düşüyor yani üç günden sonra çocuğu bulma şansımız
çok azalıyor. Onun için, çok teknik, çok bilimsel çalışma
yapmamız gerekir, zamana karşı yarışacağız
ama ne yazık ki polisimizin yeterli donanımı yoktur.
Kaybolan çocukların üçte 2si kız
çocuklarıdır. Kız çocuklarının daha çok oranda
kaybolması, kaçırılma nedenleri arasında çok endişe
ettiğimiz bazı nedenlerin gerçek olma
olasılığını, bu konudaki korku ve endişelerimizi
artırıyor. 72 milyon, üzüntüden kahroluyoruz, içimiz acıyor,
canımız yanıyor. Bu yakıcı soruna çare bulmak Meclisin
ve öncelikle de Hükûmetin görevidir. Acilen bu konuya eğilip devletin tüm kurum
ve kuruluşlarını harekete geçirmeliyiz.
Emniyetin verilerinden farklı olarak Sosyolog Profesör Narlı, 2007den
itibaren Türkiyede her yıl yaklaşık 6 bin civarında
çocuğun kaybolduğunu söylüyor ve ayrıca, son iki yılda
Türkiyede kaybolan yaklaşık bin çocuğa hiçbir şekilde
ulaşılamadığını da söylüyor. Bu çocuklar neden
bulunamamaktadır? Avrupa ülkelerindeki kayıp çocukların bulunma
oranlarıyla bizdeki arasında neden böylesine büyük bir uçurum
vardır? Çoğu zaten yoksul olan kayıp çocuk aileleri kendi
kısıtlı imkânlarıyla çocuklarını
aramaktadırlar ki bu kabul edilemez bir durumdur. Avrupa ülkelerinde
olduğu gibi bizde de devlet tüm ileri teknolojik iletişim
imkânlarını kullanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Avrupalı olmaya, kayıp
çocuklarımızı Avrupalılar gibi arayarak
başlamalıyız. Genel olarak ülke güvenliğinin
zayıfladığı ortam ve zamanlarda çocuk kaybolma
olaylarının arttığı gerçeğinin altı
çizilmelidir. Ayrıca ülkede sosyoekonomik düzeyin düştüğü
durumlarda da kayıp olayları artıyor. Cumhuriyet tarihindeki en
yüksek işsizliğin yaşandığı, yoksulluğun,
gelir dağılımındaki eşitsizliğin en yüksek
oranlara ulaştığı günümüzde kayıp çocuk
sayılarındaki yakıcı artışlar bir sebep-sonuç
ilişkisidir.
Şimdi, tüm Meclis olarak birlikte çocuklar için
çalışmaya karar verdiğimiz bir günde aslında incitici
laflar söylemek istemiyorum ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim, o
da şudur: Bakın, AKP İktidarı döneminde, son yedi
yılda bu ülkede çocuk ihmal ve istismarları çok
artmıştır. Yani ben bu yaşıma kadar çocuklara yönelik
ihmal ve istismarın, çocuk kaybolması olaylarının hiç bu
kadar yüksek olduğu bir dönem yaşamadım. Bu bir tesadüf
değil, bu bir sonuç ve ne yazık ki bu sonuçtan da AKP
İktidarı sorumludur diyorum.
Evet, emniyetin verilerine göre kayıp çocukların yarısına
yakını Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumundan kaçan çocuklar.
Neden bu kadar çok çocuk SHÇEKten kaçmaktadır? Kötü muamele mi
görüyorlar, şiddete mi maruz kalıyorlar? Sayın Bakan, o çocuklar
bu milletin devlete emanet ettiği çocuklardır. Kurumun bu konudaki
ihmal ve yetersizliklerini lütfen ve asla çocukları suçlamadan
önlemelisiniz.
Kayıp çocuklar sorununun temel olarak üç boyutu vardır:
Kaçan çocuklar, kaçırılan çocuklar ve bulunamayan çocuklar.
Dolayısıyla da çözüm için öncelikle çocukların niçin
kaçtığının, neden
kaçırıldığının ve hangi gerekçelerle
bulunamadığının irdelenmesi gerekir. Verilere
ihtiyacımız var ama ne yazık ki Türkiyede her konuda olduğu
gibi bu konuda da veri yok. Kaçan ve kaçırılan çocukların aile
yapıları nedir, ailenin sosyoekonomik durumu, eğitim düzeyi
nedir, aile içi şiddet var mıdır, bunları bilmiyoruz.
Çocukların bulunma oranları, bulunma süreleri hakkında da
gerekli bilgilere sahip değiliz.
Veri konusunda gösterilebilecek tek kaynak İnsan Hakları
Başkanlığının raporu. Bu raporda çok önemli bir tespit
var, o da kayıp çocukların
ailelerinde erken yaş evliliği olgusunun yüksek olduğu
bilgisidir. Erken yaş evliliklerinin önlenmesinin kayıp çocuk
olgusunu azaltacak bir faktör olduğu tespiti, araştırmanın,
veri toplamanın önemini ortaya koyan küçük ama çok çarpıcı bir
örnektir.
Uluslararası çocuk örgütlerine göre Türkiye, çocuk
kaçırılması konusunda dünyada ikinci risk grubundaki ülkeler
arasında. Yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik, aile içi
şiddet, göç olgusu, terör, aile kurumunun giderek güçsüzleşmesi veya
güçsüzleştirilmesi gibi etkenler çocuk kaybolması
olgularının artmasına yol açmaktadır.
Ekonominin kötüye gitmesi, daima ve öncelikle çocukları
vurur. Ülkemizde ne yazık ki çocuk ihmal ve istismarı, çocuk
hakları ihlalleri giderek artıyor, artıyor, artıyor
Özellikle yoksul, eğitimsiz, işsiz, göç etmek zorunda
kalmış ailelerin çocukları büyük tehdit altında. Çocuk
kaybolması vakaları en çok büyük göç alan şehirlerde ve yoksul
semtlerde görülmektedir. Parçalanmış aile, aile içi şiddet,
ensest, çocuğun erken yaşta evlenmeye zorlanması, sokakta
çalıştırılması, yoksulluk gibi etkenler
çocukların evden kaçmasında rol oynar.
Dünyada az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde
olduğu gibi ülkemizde de çocuklar genellikle organize suç örgütleri
tarafından kaçırılmaktadır. Bu örgütler, çocukları
suça karıştırmakta, hırsızlık, dilencilik,
uyuşturucu ticaretinde kullanmaktadır.
Ayrıca, ülkemizde giderek artan çocuk pornografisi,
çocukların cinsel sömürüsünde de kurbanlar genellikle kaçırılan
çocuklardır.
Daha az görülmekle birlikte, yurt içi ve yurt dışı
çocuksuz ailelere satış, çocuk ticareti de bir diğer çocuk
kaçırma nedenidir.
Organ ticaretinde yurt içi çocuk olgusu tespit edilmediği
söylense de özellikle yurt dışı organ ticareti,
uluslararası organ ticareti gözden kaçırılmaması gereken
bir husustur.
Dünyanın on yedinci büyük ekonomisi olmakla övünen bir ülkede
kayıp çocuk oranlarının böylesi yüksek olması büyük bir
çelişkidir ve devletin ekonomik imkânlarından çocuklarına
yeterli payı ayırmadığının da bir göstergesidir.
Ayrıca, çocuk tipolojisine baktığımız
zaman, kayıp ve kaçırılan çocuklarda, bunların genelde
hakkını savunamayan içe dönük sessiz çocuklar olduğunu görürüz.
Eğitimde, Konuşma, söyleneni yap. gibi ataerkil yöntemler
uyguladığımız sürece, çocuklarımız, bir
yetişkin bir şey söylediğinde kendini yapmak zorunda hissediyor.
Yani, geleneksel eğitim modelimizle çocuklarımızı tehlikeye
atıyoruz. Oysaki onlara, sorgulamayı, hayır demeyi, kendilerini
korumayı öğretmeliyiz.
Çocukların kaybolması sosyal bir sorundur ve bunun
önlenmesi bir devlet politikası olmalıdır.
Çocuklarımızın, ülkemizin geleceği için bu önemli konuda gerekli
tedbirleri almakta daha fazla geç kalmamalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
CANAN ARITMAN (Devamla) Sayın Başkanım, iki
önergem hakkında konuşuyorum, beş dakikada toparlarım.
BAŞKAN Vallahi onu
CANAN ARITMAN (Devamla) İki önergem var, ikisini beraber
BAŞKAN Şimdi şöyle: Gruplar arasında
şöyle bir
CANAN ARITMAN (Devamla) Üç dakikada tamamlayayım.
BAŞKAN Yok, şöyle söyleyeyim yani: Grup başkan
vekilleri arasında bir şey çıktı, pek çok önergeyi de
Milliyetçi Hareket Partisi Grubundan diğerlerini de çektiler. Canan
Hanım, isterseniz yeterli görelim, kifayeti müzakere diyelim,
bağışlarsanız bizi, bu şekilde.
Sayın Kılıçdaroğlu
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Canan Hanım
teşekkür edelim.
CANAN ARITMAN (Devamla) Peki, en azından teşekkür
etmeme, selamlamama izin verin.
M. NURİ YAMAN (Muş) Bize mikrofonu açmadınız
Sayın Başkan, pozitif ayrımcılık!
BAŞKAN Hayır arkadaşlar, şöyle bir şey
var: Canan Hanımların iki tane önergesi vardı grupları adına,
ama Kemal Bey, eğer şey verirse, yani devam edelim bu minval üzere,
Canan Hanım da uygun görürse.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sadece teşekkür
etsin.
CANAN ARITMAN (Devamla) Peki Sayın Başkan, en
azından bir teşekkür edeyim.
BAŞKAN Buyurun, teşekkür edin.
CANAN ARITMAN (Devamla) Peki, teşekkür ediyorum efendim.
İki ayrı araştırma önergesi için söz
aldığımdan daha uzun bir konuşma sürem
olacağını düşünmüştüm ama Sayın Başkanın
ve Genel Kurulun isteğine tabii ki tabi olurum. Sizlere teşekkür ediyorum
ve son söz olarak şunu söylemek istiyorum: Kaybolan sadece
çocuklarımız değil, toplumsal güvenimiz, değerlerimiz ve
geleceğimizdir.
Bu duyarlılıkla, gereken görevi, insani görevi
yapacağımıza emin olarak hepinize saygılarımı
sunuyor, teşekkür ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım, bu arada, bir
kadirşinaslık olarak grup başkan vekili
arkadaşlarımıza canı gönülden teşekkür etmemiz
gerekir. Hakikaten çok konuşmacı vardı, 25 taneydi. Grup
başkan vekili arkadaşlarımız, milletvekili
arkadaşlarımızın da rızasını alarak bütün
gruplar konuşma sayısını indirdiler. Ben tekrar
huzurlarınızda bütün grup başkan vekili
arkadaşlarımıza ve haklarından feragat eden milletvekili
arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum.
Kemal Demirel, Bursa Milletvekili
Buyurun Sayın Demirel. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Sakık, sonra sıra sizde.
SIRRI SAKIK (Muş) Hiç olmazsa arada biz
konuşsaydık, onlar üst üste üç tane
KEMAL DEMİREL (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi çok önemli bir
konuda birlik beraberlik içerisinde, Meclis araştırma komisyonu
kurulması noktasında önemli bir görüşmeyi yapıyor. Bu
görüşme
Çocuklarımızın cinsel taciz ve
istismarlığının araştırılması,
kayıp çocuklarımızın sorunlarıyla ilgili, konularla
ilgili araştırma komisyonu kurulması noktasındaki gündemle
ülkemiz bu konuyu yakından izliyor.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten, bugün ülkemiz,
çocuk kaçırılmaları, çocuklarımızın tacize
uğramaları ve bu sorunların çözülmesi noktasında her gün
basında ve televizyonlardaki haberlerden dolayı büyük bir infial
içindedir. Biz, toplum olarak çocuklarına çok değer veren, çok
önemseyen bir milletiz. Bildiğiniz gibi Sevgili Mustafa Kemal Atatürk de
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını da
çocuklarımıza armağan etmiştir. Böyle bir millet olarak
çocuklarımızın karşı karşıya gelmiş
olduğu tehlikelerin ve bu sorunların çözülmesi noktasında, yine
Mustafa Kemalin kurmuş olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
üzerinde büyük bir sorumluluk olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Bugün 73 milyona yakın ülkemizin nüfusunda
çocuklarımız önemli oranda yer tutmaktadır. Bu noktada
çocuklarımızın bu başlarına gelebilecek ve gelen tehlikelere
karşı, bu tehlikelerin önüne geçilmesi açısından da biz
parlamenterlere büyük görev düşüyor. Bunu yapmak hepimizin ortak
sorumluluğu. Bu konu siyaset üstü bir konu. Yani, burada siyaset olmaz.
Çünkü burada bu sorunun çözülmesi, Türkiyedeki çocukların bir daha ne
kaçırılmaları ne kaybolmaları ne de cinsel taciz ve
istismar gibi bir tabloyla karşılaşmaması
açısından önemli bir görev üstlenmektir.
Değerli arkadaşlarım, ülke nüfusumuzun 27 milyonu
çocuktur. Yani 73 milyon nüfusumuzda 27 milyon çocuk var demektir. Bu da 0-18
yaş grubu içerisinde değerlendirilmiştir. Araştırmalar
ne yazık ki şunu ortaya koymuştur: Çocuklarımızın
yüzde 4 ile yüzde 30 arasında cinsel istismara uğradığı
Cinsel istismara maruz kalan çocuklarımızın yüzde 70inin de on
yaş altında olduğu acı bir gerçek olarak
karşımıza çıkıyor.
Bildiğiniz gibi sadece basına ve televizyonlara
yansıyan haberleri biz biliyoruz ama bunun dışında da
cinsel istismara uğrayan çocukların duyurulmaması, kamuoyuna
aktarılmaması noktasında bazen aile içerisinde baskılar
oluşmaktadır. Yani, başına gelenler aman
başkaları tarafından duyulmasın diye baskı
altında tutulmaktadır. Hatta bazen bu çocuklarımız sanki
cinsel istismara uğramalarını kendi arzu etmişler gibi
onlar canlı canlı ölüme terk edilmektedir, onlar ortadan
kaldırılmaktadır. Bunun önüne geçilmesi lazım. Yani, bu
Parlamentonun en büyük görevlerinden bir tanesi, çocuklarımızın
geleceğini en iyi şekilde hazırlama, onları geleceğe
emanet etme, ülkenin geleceğini ve çocuklarımızın
geleceğini garanti altına alma noktasında bize önemli görevler
düşüyor. Bu yüzden Parlamentonun bunu en iyi şekilde yerine getirmesi
lazım.
Bakın, bu araştırma komisyonu konusunda
Parlamentodaki bütün gruplar hemfikir ama ben şunu da öğrenmek
istiyorum: Bu komisyon kurulduktan sonra gerektiğinde bakanlıklar
arasında, gerektiğinde iller arasında, gerektiğinde aileler
arasında, gerektiğinde kaybolan çocuklar arasında
yapmış olduğu araştırmaları, yapmış
olduğu çalışmaları, o çalışmaların
neticelerini bu Parlamentoya getirdikten sonra, bu Parlamentoda bu konular
konuşulup tartışılıp kabul edikten sonra
yapılması gereken nedir? Bu araştırma komisyonunun
tespitlerinin çözümlenmesi ve takip edilmesi bu Parlamentonun en büyük
sorumluluğunun başında gelmelidir. Yani biz burada
çalışmaları yapacağız, sorunları tespit
edeceğiz, cinsel istismarın sebeplerini bulacağız,
kaçırılma, kaybolmaların önüne geçilmesi için tespitlerimizi
yapacağız, peki, bunları yaptıktan sonra bakanların,
Hükûmetin bu konuların üzerine gitme noktasındaki hassasiyetlerinin
ölçülmesi ve takip edilmesi bu Parlamentonun da namusuna emanet edilmelidir. Bu
hepimizin sorumluluğudur. Kaybolan her çocuk Türkiye'nin
çocuklarıdır, hepimizin çocuklarıdır. Hani bizde bir söz
var Ateş düştüğü yeri yakar. derler. Arkadaşlar, o
ateşe, aslında sadece kaybolan, kaçırılan, cinsel istismara
uğrayan çocukların aileleri olarak bakmamalıyız. Her
kaybolan çocuğa kendi çocuğumuz gibi bakmalıyız ve o
hassasiyeti göstermeliyiz, o ateşin yüreğimize düştüğünü
hissetmeliyiz. Yoksa, biz bunu yapmazsak, inanın, insanlık görevimizi
de yapmamış oluruz.
Bugün, ülkemiz, gerçekten her geçen gün çocukların
istismarı, cinsel istismarı ve kaybolmaları, kayıpları
noktasında iyiye doğru değil, kötüye doğru bir gidiş
ortaya koymaktadır. Onun için diyorum ki: Parlamentonun bu konuda görevi
var. Bu görevini yaparken ilgili bakanlıkların da görevi var. Ama
benim bazı illerin kayıp çocuklarının öğrenilmesi için
İçişleri Bakanlığına vermiş olduğum soru
önergesine aldığım cevaplarda tek bir rakam yok. İlginç, tek
bir rakam yok! Falanca vilayeti sormuşum, cevap gelmiş. Cevapta diyor
ki: Kaybolan çocuk sayısıyla ilgili olarak vermiş
olduğunuz soru önergesinde
İşte kayıp müracaatları
ilgili kurumlara yapılıyor. Daha sonra bu çocuklardan
bazıları bulunuyor. O bulunan çocuklar ilgili kurumlara
bildirilmediği için bu konularda sizlere resmî rakamlar veremiyoruz. Yani
şu anda Türkiye'nin açıklamış olduğu,
bakanlıkların açıklamış olduğu bilgiler ve
rakamlar gerçeği yansıtmıyor. Gerçek belki bundan çok daha
vahim. Ama biz bazı şeyleri hem aile içerisinde hem toplum içerisinde
hem mahalle baskısından hem çevreye karşı utanç
duygularımızdan dolayı ortaya koymuyoruz,
açıklamıyoruz ve saklıyoruz.
Bakın bu konuda önerilerimiz var. Yani bu önerilerden bir
tanesi de Adli Tıp Kurumunun da tartışılması
lazım, Adli Tıp Kurumunun da gözden geçirilmesi lazım, Adli
Tıp Kurumunun da çocuk ve cinsel taciz konularında mutlaka ve mutlaka
yeniden yapılanmaya bir ihtiyacı var. Oralarda acaba bu konularda
uzman kaç kişi var? Raporlar hazırlıyorlar. O raporları
hazırlayan insanların bu konulardaki bilgileri nedir,
çalışmaları nedir, uzmanlık alanları nedir,
bunların da öğrenilmesi ve bu konuların da
aydınlatılması lazım.
Ben sözlerimi burada noktalarken Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
sevgili Mustafa Kemal Atatürkün kurmuş olduğu bu Mecliste, 23 Nisan
Bayramını çocuklara emanet ettiği bu Mecliste bu konuların
en iyi şekilde araştırılarak sonuçlanmasını ve
bir daha çocukların bu tür cinsel taciz, istismar, kayıp ve
kaybolmalarla karşı karşıya gelmemelerini ve bizi izleyen
ailelerin inşallah bu sorunların çözülmesi noktasında hepimizin
üzerine düşen görevi layıkıyla yapacağımızı,
ama özellikle Şeker Bayramında şeker toplamak için evden
çıkan, sevinçle, gülerek, oynayarak şeker almak için konu
komşuya giden, ama bir daha evlerine dönemeyen, beş aydan beri
aranan, bir türlü bulunamayan Kayserili o çocukların da ve kaybolan bütün
çocukların da en kısa zaman içerisinde bulunmasını istiyor,
Meclisi tekrar bu konuda birlikte hareket ettikleri için kutluyor, hepinize
sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Demirel.
Önerge sahipleri adına Muş Milletvekili Sırrı
Sakık.
Buyurun Sayın Sakık. (BDP sıralarından
alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; bu gecenin ilerleyen saatlerinde ben de hepinizi
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına saygıyla
selamlıyorum.
Zaman zaman Parlamentoda uzlaşının olması
Evet, hep siyasetin sorunları çözme sanatı olduğunu söylüyoruz
ve siyasetin uzlaşı sanatı olduğunu söylüyoruz.
Uzlaşınca, yan yana gelebilince sorunların bir miktar da olsa
çözümüyle ilgili adımlar attığımızı görüyoruz.
Şimdi, biz kaybolan çocuklarla ilgili bu akşam
buradayız, ama bu ülkenin bütün çocuklarının
sorunlarını tartışıp konuşmak zorundayız,
sadece bu ülkede kaybolan 1.600 civarındaki çocukla ilgili, eğer
sadece o pencereden bakarsak sorunun bir boyutunu göremeyiz. Evet,
Diyarbakırdaki çocuklar da İstanbuldaki çocuklar da yani adı
ne olursa olsun bu çocuklar bu ülkenin çocukları, bu çocuklar bu ülkenin
gelecekleri. Eğer biz gerçekten bu çocukları bir bütün olarak
kucaklayamazsak iç barışımızı sağlayamayız.
Şimdi, biz
akşamdan beri hep konuşuyoruz. Bütün çocukları ama bu ülkenin
yoksullarının çocuklarını konuşuyoruz. Yani bu
kayıp çocukların arasında bir tek tane zenginin çocuğunu
bulamazsınız, hep yoksul Anadolu çocukları Kürtü de Türkü de.
Yoksulların kaderi bu. Bu kader yoksulların kaderi
olmamalıdır. Eğer biz çoluk çocuğumuzu kollayıp
koruyorsak, kendi çocuklarımızı gözümüz gibi koruyorsak
halkımızın çocuklarını da korumak bizim namus borcumuzdur.
Ben bu konuda Sayın İçişleri Bakanına
sormuştum Kaç tane çocuk kayıp? Bana şeklen bir cevap
göndermiş. Üç tane ilden -Muş, Diyarbakır ve Kayseriden- 3
valinin imzasıyla gönderdiği Kayseride 3 çocuk, Diyarbakırda 1
çocuk, Muşta da 1 çocuk kaybolduğu söyleniyor. Böyle gayri-ciddi bir
şey olmaz. Valiler gönderdikleri raporda sanki her taraf güllük
gülistanlık, çocuklar yani bir varlık içerisinde
Valilerden gelen
raporları okuyunca insanın çocuk olası geliyor Ya, ne kadar
çocuklarımız emin ellerde; çalıştaylar var, çocuklarla
ilgili komisyonlar oluşmuş, bütün çocuklar yasa ve Anayasa düzeyinde
güvence altında
Oysaki bunun böyle olmadığını
hepimiz biliyoruz.
Bugün birkaç konuşmacı arkadaşımız
valilerle ilgili bir iki şey söyledi. Özellikle, ben Muş Valisiyle
ilgili bir şeyler konuşmak istiyorum. Gerçekten, Sayın
Başbakan zaman zaman çıkıp şunu söylüyor, dönüp Cumhuriyet
Halk Partisine diyor ki: Tek parti dönemindeki valiler hem valiydi hem
müfettişti hem de il başkanıydı. Ama o, tek parti
dönemiydi. Emin olun, bugün birçok ilde Sayın Başbakanın tarif
ettiği valiler şu anda AKPnin il başkanıdır ve
validir. Bunlardan biri de Muş Valisidir.
Bakın, Muş Valisi
Çok yakın bir tarihte
Muşta Demokratik Toplum Partisinin kapatılmasını protesto
eden insanların üzerine ateş açıldı, 2 insan
yaşamını yitirdi ve bunlardan biri de genç biriydi, daha çocuk
yaştaydı. Şimdi o katilin yargısı Samsuna
alındı. Hani güçlü devlet? Siz Muşta yargı sürecini
götüremez misiniz? Hep güçlü devlet olduğunuzu söylersiniz. Ama katilleri
aklamak üzere, biz biliriz
Çünkü Uğur Kaymaz olayında da öyle
olmuştu. Uğur Kaymaz on iki yaşındaydı, çocuktu,
Kızıltepede on üç kurşun bedenine sıkıldı ve
Uğur Kaymazın yargısı Mardin Kızıltepeden
alınıp Eskişehire getirildi. Ne oldu biliyor musunuz? Katiller
aklandı, Uğur Kaymazı savunan avukatlar
cezalandırıldı. Şimdi Muşta da olan bu. Bu işin
mimarı da Vali. Bunu yetkililerinize söyledik: Alın bunu! Yani
yanı başınızdaki ülkelerde böyle bir şey
olduğunda içişleri bakanları istifa ediyor, ama bir valinin
basiretsizliği ödüllendiriliyor. Şimdi, gerçekten bu ülkede eğer
hak, hukuk ve adalet inşa edilecekse herkese hukuk gereklidir.
Bakın, çocuklardan bahsediyoruz ama hâlen ülkemizde
çocuklarla ilgili hepimizin -uluslararası sözleşmeler deriz ya-
çekinceleri var. Türkiye 1995te yürürlüğe soktuğu sözleşmede
ana dilinde eğitimin önünü kapatmak için şu üç maddeye çekince
koymuştur: Kitle iletişim araçlarının azınlık
grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel
önem göstermeleri konusunda teşvik edilmesi
, madde 17, Türkiye'nin
çekincesi var. Çocuğun ana-babasına, kültürel kimliğine, dil ve
değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği
menşe ülkenin ulusal değerlerine ve bu farklı uygarlıklara
saygısının geliştirilmesi
, madde 29, Türkiye'nin
çekincesi var. Din ya da dilsel bir azınlığa ya da yerli halka
mensup bir çocuğun kendi kültüründen yararlanma, kendi dininin gereklerini
yerine getirme ya da kendi dilini kullanma hakkından yoksun
bırakılmaması
, madde 30.
Şimdi bu sözleşmeler, uluslararası
sözleşmeler. Bu sözleşmelere sadece Türkiye çekince koyuyor. Niye?
Kürt çocukları kendi dilleriyle eğitim görmesin ve sonra dönüyorsunuz
diyorsunuz ki: Ya, bu Kürt çocuklarının ellerinde niye taş
var? E peki ben de soruyorum: Niye taş olmasın? Siz dilini,
kültürünü, kimliğini yasaklayacaksınız; bu çocukların
geçmişini çalacaksınız, bu çocukların geleceği
olmayacak, bu çocukların evini barkını yakacaksınız,
bu çocukları varoşlara süreceksiniz; ne eğitim var ne
sağlık var ne de gelecek var, peki bu çocuklar taşa
sarılmayıp da neye sarılacak? Adil misiniz? Yok. Eşit bir
hukuk uygulanıyor mu? Yok. Bu çocukların ya bir yakını
dağda ya biri cezaevinde ya toprak altında ve bu çocuklar acı
dolu yıllar yaşadılar ama siz hâlen bu çocukları sürekli
Terörle Mücadele Yasasından yargılayarak bu çocukların
ellerindeki taşla bu çocuklara on beş yıl ceza veriyorsunuz ve
dönüyorsunuz diyorsunuz ki: Bu çocuklar aileleri tarafından sürülüyor.
Hangi aile delidir, çocuğunu ölümün üzerine sürer? Ama, eğer hak,
hukuk, adalet, dil, kültür konusunda siz çekince koyarsanız bu
insanların da yapabileceği tek şey kendi bedenlerini ölüme
yatırmaktır. Kürt çocuklarının da yaptığı
budur. Onun için, bunlara, Türkiye, uluslararası sözleşmelere koyduğu
çekinceyi bir an önce geri almalıdır. Eğer bunları alamazsa
gerçekten biz uluslararası arenada çok ciddi sıkıntılar
yaşarız.
Bakın, bugün ayın 16sı. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinden bir mahkûmiyet kararı var. Mahkûmiyet
kararı nedir? Bir çocuğa işkence yapılmıştır
ve 16.500 euro bir mahkûmiyet vardır. Şimdi, bu çocukların
hepsinin aileleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracak.
Şimdi, uluslararası vicdanlarda, uluslararası yargıda bu
çocuklara uygulanan politikalar mahkûm oluyor, bizim vicdanlarımızda
da mahkûm. Peki, beyler, sevgili arkadaşlar, sizin vicdanlarınız
nerede? Bu çocuklara bu kadar zalim politikalar uygulanırken sizin
-uluslararası mahkemelerin kararı var, kamuoyunun bu konuda tepkisi
var- bu çocuklarla ilgili küçük bir çabanız yok. Ceylan olayı yine
öyle. Birkaç gün önce Berivan, daha on iki- on üç yaşında. Berivan üç
ayrı konuda ceza aldı. Nedir? Yaşı küçük olduğu için
dokuz yıla cezası indirildi.
Şimdi, bu çocukların acılarını
birleştirmeden, bu çocukların gerçekten acılarını biz
yüreğimizde hissetmediğimiz müddetçe bu ülkede iç barış
olmaz. İç barışın olabilmesi için hepimizin gerçekten
vicdanlarımıza karşı sanık sandalyesine
oturmalıyız. Eğer sanık sandalyesine oturabilirsek biz
hukukun ve huzurun ülkesini birlikte yaratabiliriz.
Ben, hukukun ve huzurun olacağı bir ülke özlemiyle
hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sakık, teşekkür ediyorum.
Önerge sahipleri adına Mehmet Şandır, Mersin
Milletvekili.
Sayın Şandır, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi şahsım ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu geç saatlerinde, zannediyorum son konuşmacı
olarak, çok önemli bir konuda ortak duyguları ifade etmeye
çalışacağım.
Çocuklar
Her anlamda, çocukların sorunlarıyla ilgili,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin her grubunun vermiş olduğu önergeleri
birlikte görüşerek bu sorunların araştırılması
için birazdan kuracağımız komisyon ve bu komisyonun
gerekliliği üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak
duyarlılığımızı ifade etmeye
çalışacağım. Biz de bugün 6
arkadaşımızın verdiği önergeyi gündeme
getirmiştik. Sayın Ahmet Orhan, Sayın Mümin İnan,
Sayın Hasan Özdemir, Sayın Yılmaz Tankut, Sayın Kemalettin
Nalcı ve Sayın Alim Işık milletvekillerimizin önergeleri
vardı, onların tamamının adına ben Milliyetçi Hareket
Partisinin, milletvekillerimizin duygularını, bu konudaki
hassasiyetini ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, söz konusu çocuk olunca,
söz konusu çocuklar olunca, zannediyorum, siyaset ötesi bir durumda, bir
pozisyonda bir konuşma gerekliliğini duyuyorum, böyle olmak gerekir
diye düşünüyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak tüm camiamız
adına söylüyorum: Çocuğunu
kaybetmiş, çocuğunu çaldırmış tüm anaların, tüm
ailelerin acısını paylaşıyorum. Bugün emeğimizle,
gayretimizle, kuracağımız komisyonun
çalışmalarıyla bir tek annenin acısını
dindirebilsek inanınız ki burada yaptığımız
tüm işlerden daha mübarek, daha
güzel bir iş yapmış olacağız. Onun için Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz söze başlarken, öncelikle çocuğunu,
yavrusunu kaybetmiş annelere, bir ana kucağının
sıcağından mahrum sokakta yaşayan çocuklara ve kötü
insanların emellerine alet olmuş, uyuşturucuya,
hırsızlığa, dilenciliğe zorlanan o yavruların
gelecekten duydukları ümitsizliğe, onların duydukları
acıya Milliyetçi Hareket Partisi olarak yürekten
katıldığımızı ve bu sorunun çözümü için bir ortak
sorumluluk olarak, bir toplumsal sorumluluk olarak, bir siyaset
sorumluluğu olarak yapılması gereken neyse, verilmesi gereken
çalışma, gayret neyse bunun birlikte ortaya konulmasını ve
bunun mutlaka başarılması gerektiğini ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu çocuk olunca, çocuk,
hayatın en önemli varlığı, yaşamın
devamını temin eden çocuk, çocuklarımız her türlü
değerin üzerinde. Çocuğu konuşurken siyaset dilini kullanmak,
çocuğu konuşurken bir mücadele dili kullanmak, muhalefet dili
kullanmak, suçlama dili kullanmak bence haksızlıktır. Çocuğun
üzerinden yapılan siyaset, çocuğun üzerinden yapılan mücadele,
çocuğun istismar edilerek kazanılacak her sonuç bence meşru
değildir, hak değildir, güzel değildir. Bir çocuğun dün
akşam televizyonlarda hep birlikte izledik- anasının
çığlıklarını hep beraber izledik.
Dolayısıyla çocuğu konuşurken, çocuğu özne yaparak
kuracağımız cümle, çocuğu mesele yaparak
konuşacağımız söz mutlaka sevgi diliyle olmalı,
mutlaka her türlü endişenin, hassasiyetin, siyasetin, menfaatin,
çıkarın ötesinde olmalı.
Bakınız değerli milletvekilleri, kimsesiz çocuklar,
bugün kayıp çocukları konuşuyoruz. 1.661 tane çocuğun
çalındığını, ana kucağından
kopartılarak kaybolduğunu... Kayboldu. demek doğru değil,
Çalınan çocuklar. demek daha doğru. Bu çocukların sorununu
konuşurken diğer çocukların da sorunlarını unutmamak
lazım. Kimsesiz çocuklar, sokak çocukları, sokağın
çocuğu diye bir tabir geliştirdiler, farkında
mısınız? Sokakta doğan çocuklar, sokakta yaşayan
çocuklar ve sokakta çalıştırılan çocuklar, tarlada
çalıştırılan çocuklar, okuldan kopartılıp, oyun
alanından, sahadan, parktan kopartılıp tarlalarda, fabrikalarda,
merdiven altlarında çalıştırılan çocukların
sorunları.
Değerli milletvekilleri, bir ülke düşünün ki, bir devlet
düşünün ki, bir toplum düşünün ki, en değerli
varlığı, en kıymetli varlığı olan
çocuğunu koruyamıyor, çocuğunun yaşam hakkını,
çocuğunun gelişme hakkını, eğitim hakkını,
sağlık hakkını temin edemiyor, ondan sonra da büyük olmak,
gelişmiş olmak iddiasıyla siyaset yapıyor. Buna
hakkımız yok. Bu toplum olarak bizim yaramız. Eğer bugün
Türkiyede hâlâ çocuğu özne yaparak çocuk sorunlarını
konuşuyorsak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu sorunların
araştırılması için komisyon kurmayı zorunluluk hâlinde
bir mecburiyet olarak görüyorsak, Türk toplumu olarak ve bu toplumun siyaseti,
Hükûmeti, devleti olarak hepimiz sorumluluğumuzu önce terazinin kefesine
koymalıyız ve yapılması gereken neyse onu yapmamız
gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, ben özellikle sokaklarda
yaşayan çocukların dert edilmesini ve bu çocukların tekrar
ailelerine, topluma kazandırılmasını çok önemsiyorum.
Rakamlar muhtelif olmakla beraber 30 binden 200 bine kadar
En son rakam
olarak, bir tespit olarak yaptığım araştırmada, 31 bin
çocuğun sokaklarda, evsiz, sokaklarda yaşadığını
belirlemişler -bir kurumun belirlediği rakam- ama bunun belirlenmeyen,
tespit edilemeyen rakamıyla 200 bine kadar çıktığı
söyleniyor. Düşünebiliyor musunuz soğuk kış günlerinde
pencerelerden sızan o ışığın
sıcaklığında bir sıcak ev özlemiyle, bir aile
sıcaklığının, bir yuva
sıcaklığının hasretiyle sokakta yaşayan, sokakta
yatan çocuğun ıstırabını bir an olsun yüreklerimizde
duymaya sizleri davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu konuda eksik olan bilgi
değil, inanınız eksik olan kurum değil, eksik olan siyaset
değil, bu konuda eksik olan duyarlılık, duygu. Toplum olarak,
devlet olarak, siyaset olarak, kişi olarak eğer biz bir
sorumluluğu üzerimize alır, bu çocukların sorunlarının
çözülmesi noktasında üzerimize düşeni yaparsak, zannediyorum, bu
çocukları sokakta yaşamaktan ve o sıcak yuvayı özlemekten,
gıptayla veya topluma hınçla, kinle, geleceğinden ümitsiz bir
şekilde suça, teröre malzeme olmaktan kurtarmış oluruz diye
düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bu noktada tabii ki siyasi
iktidarın, hükûmetlerin sorumluluğu herkesten daha fazla. Eğer
alınması gereken tedbirler noktasında birtakım
noksanlıklar varsa, hukuk noksanlığı, başka anlamlarda
noksanlıklar varsa bunları tamamlamak öncelikle siyasi
iktidarların sorumluluğu.
Bu sebeple, bugün burada öncelikle duygularımızı,
öncelikle çocuğu konuştuğumuz için sevgi dilini kullanarak,
sorumluluklarımızın idrakinde güçlerimizi birleştirerek
çocukların sorunlarının çözümü için Mecliste bir komisyonun
kurulmasını ve komisyonun faydalı çalışmalarıyla
bu konuda Hükûmete bilgi, yol gösterecek birtakım imkânların
oluşturulmasını önemsiyorum ve bu komisyonun
kurulmasını desteklediğimizi, talep ettiğimizi tekrar ifade
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önerge sahipleri adına, Kırklareli Milletvekili
Sayın Tansel Barış.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sokak çocuklarının ve özellikle
kız çocuklarının istismarı, kaybolan çocuklar ve
ailelerinin dramı ve çocuk işçilerin sorunlarıyla ilgili
verdiğimiz araştırma önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti ve halkımızı sevgiyle
selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, Trakyada yaşanan sel felaketi
nedeniyle bölge halkına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ve mevcut
olan zararın tespiti için bir an önce çalışmaların
başlaması gerektiğine inanıyorum. Özellikle Edirnede her
yıl yaşanan bu sel felaketinin artık kesin bir çözüme
ulaştırılması da dileklerimiz arasındadır. Bunu
Hükûmetin bir an önce ele alması ve bu konuyu çözmesi gerekiyor çünkü
Edirne halkı her yıl bu zamanlarda Bulgaristan baraj
kapaklarını açacak mı, açmayacak mı? kâbusunu görmek
istemiyor. Bu nedenle burada gerçekten kesin ve radikal bir çözüm gerekiyor,
bunu da Hükûmetin dikkatine sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, çok önemli bir konuda tüm
grupların ortak bir çalışması olduğu görülmektedir.
Bu, gerçekten sevindirici bir gelişme. Aileler ve toplum Türkiye Büyük
Millet Meclisinden bir çözüm bekliyor ve gözünü Türkiye Büyük Millet Meclisine
dikmiş vaziyette. Beklentileri karşılamak için bizlere büyük
sorumluluk düşüyor ve bu, Meclisin boynunun borcu.
Değerli arkadaşlarım, konuyla ilgili
arkadaşlarım ve gruplar ayrıntılı yeterince bilgi
vermişlerdir. Ben şu tespiti yapmak istiyorum: Sokak çocukları
nerede yok, bir bakalım: Avrupada yok, Kuzey Amerikada yok. Nerede var?
Latin Amerikada var, Asyada var ve arkadaşlarım, Afrikada var.
Yani sosyal devlet olmak için henüz daha o aşamaya gelmemiş
toplumlarda sokak çocukları vardır, çocuklar kayboluyor ve çocuk
işçiler alabildiğine artıyor. İşte, demek ki güçlü
ekonomilerde ve sosyal devletlerde bu sorun olmuyor. Bizim ülkemiz de bir an önce
sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirecektir, ülkesinin ekonomisi
üzerinde, ayaklar üzerinde durabilmesi için çok üretecektir, bu ürettiği
oranda da güçlü olacak ve bu sorunun temelindeki ekonomiyi yenecektir. Ekonomik
olarak güçlendiği müddetçe sokak çocukları da olmayacaktır ve
çocuk işçiler de olmayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, Başbakanlık
İnsan Hakları Başkanlığının
hazırladığı bir rapor var, gerçekten iyi bir rapor. O
raporda, sokak çocuklarının oluşmasına bir neden olarak
aile içi çocuk sayısının çok olması, fazla olması
gösteriliyor. Gerçekten doğru bir tespit. Baktığımız
zaman, sokak çocuklarının çoğu bu, ailede fazla nüfusu olan
kişilerdir, ailelerdir. Dolayısıyla, tespit doğru ancak
Sayın Başbakanımız
-hatırlarsınız- her zaman En az 3 çocuk, hatta 5 çocuk.
diyor. O zaman bu bir çelişki olmuyor mu değerli
arkadaşlarım? Yani çok çocuklu ailelerde bu tür sorunların daha
çok olduğunu Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığı, raporunda yazıyor ama Sayın
Başbakanımız önerisiyle buna bir çelişki ile
karşılık veriyor.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten bu komisyon
kurulacak, hepimizin istediği ortak bir çalışma sonucu bu
komisyon kurulacaktır ancak komisyon raporunu hazırladıktan
sonra bu rapor raflarda kalmasın, hayata geçirilsin ve biz Cumhuriyet Halk
Partililer olarak bu komisyonun hem çalışmalarını hem de
rapor sonucu hayata geçip geçmemesinin takipçisi olacağız ve ben
hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Barış.
Son konuşmacı, önerge sahipleri adına Kayseri
Milletvekili Sayın Yaşar Karayel.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YAŞAR KARAYEL (Kayseri) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle şahsım adına ve
önerge sahipleri adına da tüm Meclisimizin müşterek bu konuyu
görüşmesinden dolayı ve gruplar arasındaki anlaşmadan ve
uzlaşmadan dolayı yüce Meclisin saygıdeğer üyelerine ben de
teşekkür ediyorum.
Çocuklarımız ülkemizin geleceğidir, ailelerimizin
geleceğidir, toplumumuzun geleceğidir. Korunması,
kollanması ve en çok ihtimama mazhar olan çocuklarımızdır.
Bu çocuklarımızın eğitiminin, gelişmesinin ve bu
çocukların büyümesinin mutlaka devlet koruması altında, hepimiz
tarafından çok hassasiyetle güvence altına alınması
gerekir. Bu güvencelerin devam etmesi için her türlü tedbirin
alınması da çok önemlidir.
Çocuk kayıplarıyla ilgili kamuoyu çok duyarlı hâle
gelmiştir. Bazı suç örgütleri tarafından bu çocukların
kaçırıldığı, kaçırılma amaçlarının
organ ticareti, dilencilik ya da fuhuş olduğu şüphesi hem
aileleri hem de tüm ülkeyi endişelendirir hâle gelmiştir.
Kayıplar son derece ciddi, üzerinde titizlikle durulması gereken, tüm
ülkeyi ilgilendiren bir sorun hâlindedir. Bu konuda herkesin sorumluluk
üstlenmesi gerekmektedir. Bu önemli konunun Meclisimizde ele alınması
ve araştırılması ve çözüm önerilmesi mutlaka çok önemlidir.
Unutulmamalıdır ki, kayıp çocuklar konusundaki sorumluluğun
büyük çoğunluğu bu yüce Meclise aittir. Herhangi bir siyasi parti
ayırımı yapmadan bütün milletvekillerimizin katılımlarıyla
böyle bir araştırma önergesinin verilmesinin tüm kamuoyu
açısından memnuniyetle karşılanacağını
biliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Başbakanlık
tarafından hazırlanan raporla ilgili konuları
arkadaşlarımız detaylarıyla anlattı. Bölgelere göre bu
çocukların kaçırılma oranlarına
baktığımız zaman, Marmara Bölgesindeki
çocuklarımızın kaçırılma oranı yüzde 52lik bir
oranla Türkiye'nin en büyük bölgesini teşkil ediyor. İç Anadolu
Bölgesine baktığımız zaman, bu çocukların yüzde
16sı İç Anadolu Bölgesinde kaçırılmış. Ege
Bölgesinde bu çocuklarımızın yüzde 13ü
kaçırılmış. Akdeniz Bölgesinde yüzde 13lük bölümü,
Karadeniz Bölgesinde yüzde 11lik, Güneydoğu Bölgesinde yüzde 10luk,
Doğu Anadolu Bölgesinde ise yüzde 8e varan oranlarda
çocuklarımızın kaçırıldıklarını
görüyoruz. Dağılımın büyük şehirlerde daha çok
olduğunu hep birlikte gözlemlemiş bulunuyoruz.
Saygıdeğer arkadaşlar, bu kayıp
çocukların en çok kamuoyunun gündemine gelmesine sebep olan, kendi
ilimdeki, Kayseri iline bağlı Talas ilçemizdeki Ramazan Bayramı
münasebetiyle kaçırılan 3 yavrumuzla alakalı olarak çok
duyarlı hâle geldi. Dilruba, Ahmet Tuna Tekin ve Türkan Ayın
kaçırılmalarıyla ilgili bugüne kadar 1.455 personelin
katılımıyla yapılan çalışmalarda 12.331
şahısla görüşülmüş, 18.675 aracın kontrolü
yapılmış ve sorgusu yapılmıştır. 47 güvenlik
kamerası kayıtları incelenmiş, 7.440 ikamet, 230 park, 55
cami, 165 umuma açık alanlar, 1.169 metruk alan, 57 trafo, 78 kuyu ve
etrafta ne kadar alan varsa hepsi taranarak tek tek
araştırılmıştır. Çocukların ikamet
çevresinde 2 kilometrelik alan içerisinde ne kadar hane varsa bunların
hepsi tek tek aranarak her türlü tedbirler alınmış, ama maalesef
ki, ne yazık ki en ufak bir bilgiye şu ana kadar rastlanamamıştır.
Bu, hem şehir halkını hem de tüm Türkiye'yi gerçekten mateme
boğmuştur. Bu çocuklarımız vesilesiyle de böyle tüm
gruplarımızın müşterek vermiş olduğu önergeyle bu
konu yeniden gündeme gelmiştir.
Bu konuyla ilgili kurulacak komisyonun her türlü
çalışmayı yapacağına ve kamuoyunun yüreklerine su
serpeceğine, özellikle ailelerimizin kaybolan çocuklarının
bulunmasıyla ilgili araştırmaların
yapılacağını umuyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karayel, teşekkür ederim.
Sayın Bakanın kısa bir açıklama talebi
vardır, bu arada beraber çalışacağı gruplara da
herhâlde bu vesileyle teşekkür edecektir. Ben kendisine kısa bir söz
hakkı vereyim ve bugünkü çalışmalarımızı
tamamlamış olalım.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) Sayın
Başkan değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Meclisin çatısı altında bütün parti
gruplarının böyle bir çalışmayı gerçekleştirmek
üzere uzlaşmış olmasından duyduğum memnuniyeti ifade etmek
istiyorum. Bu arada, sayın konuşmacıların dile
getirdiği bazı birkaç konuya da açıklık getirmek istiyorum.
Sayın Sevigen YİBOlarla ilgili bazı hususları
dile getirdi.
YİBOlar Türkiye'nin çok önemli eğitim
kurumlarıdır, yaklaşık 650 bin öğrenciyi barındıran
ve ailesinin yanında okul hayatını sürdürmesi mümkün olmayan
kırsaldaki çocuklarımızın eğitim imkânı
almasını sağlayan okullardır. Okullarımız,
eğitimin gerektirdiği modern birtakım teknik araç ve gereçlerle
donatılmış olmakla birlikte, çocuklarımızın hayat
standardını ve refahını sağlayacak
donanımları büyük ölçüde sağlamaktadır. Eksikler elbette
olabilir, ama eksikler de, var olan eksikler de en kısa sürede
giderilecektir.
Bunun yanı sıra, Beypazarı-Karkamıştaki
YİBOnun kapatıldığından söz ettiler. Burası,
Beypazarının merkezine çok uzak mesafede yapılmış,
ulaşımı iklim şartları itibarıyla da
kışın zorlaşan bir okul olduğu için ve burada
öğretmenlerin ve öğrencilerin ulaşımı da zor
olduğu için ve öğrenci bulunamadığı için
kapatılmış bir okul.
Diğer taraftan, İnsan Hakları Komisyonunun ne
yaptığını sordu. İnsan Hakları Komisyonunun
içerisinde cezaevleri, çocuk cezaevleri ve ıslahevlerini inceleyen bir
izleme grubu ve gözlem grubu oluşturulmuştu. Bu gözlem grubu Ankara,
İstanbul, İzmir, Adana ve Kayseride incelemelerde bulundu. Hatta
Adanada, ben kendi kurumlarımla ilgili yaptığım bir
incelemede, incelemede bulunmak üzere orada bulunan arkadaşlarla da
karşılaştım. Bunlar çalışmalarını
sürdürüyorlar, raporlarını tamamlayacaklar ve aynı ekip önümüzdeki
günlerde YİBOlar ve SHÇEKe bağlı kurumlarda da incelemelerde
bulunmak üzere bir çalışmayı başlatıyorlar.
Yine, çocuk annelerden söz edildi. Kadın-Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunun bünyesinde erken yaşta evlilikleri
inceleyen bir komisyon kuruldu. Komisyon çalışmalarını,
incelemelerini tamamladı, raporunu hazırlıyor. Bundan sonra
rapora istinaden izlenecek yol haritası da belirlenecek.
Rehabilitasyon merkezinden söz edildi kurumlarımla ilgili.
Rehabilitasyon merkezinden hizmet alan engellilerimiz
Engellilerimize
biliyorsunuz, ilk defa, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri tarihinde bizim
Hükûmetimiz, evde bakım ücreti, 1 asgari ücret tutarında evde
bakım ücreti ödemeye bizim İktidarımız döneminde
başlandı. Eğer bir rehabilitasyon merkezinden hizmet satın
alınıyorsa 2 asgari ücret tutarında, yine bu engellilere
bakım ücreti bizim İktidarımız döneminde ödenmeye
başlandı.
Bu memlekette yedi sekiz yıl, on yıl öncesinde de
engelliler ve özürlüler vardı ama bunlara ne bakım ücreti ödeniyordu
ne de bunların insanca hizmet almaları konusunda herhangi bir hizmet
götürülmüyordu. İmkânlar ölçüsünde vatandaşlarımızın,
çocuklarımızın ve engellilerimizin en iyi hizmeti alması
noktasında bütün gayretimizi ve çabamızı sürdürüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, son cümlenizi
DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Devamla) Bu konudaki her türlü
desteğe ve öneriye, yapıcı eleştiriye de
açığız.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Meclis araştırması önergeleri üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.
Meclis araştırması açılmasını kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Meclis araştırmasını yapacak komisyonunun 16
üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun çalışma süresinin başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay
olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun gerektiğinde Ankara dışında da
çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer arkadaşlar, umuyorum ki, bütün
Meclisimizin onayıyla geçen bu Komisyonun kurulması hayırlı
olmuştur. İnşallah çocuklarımız ve ülkemiz için de
hayırlar getirecektir.
Kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 17 Şubat 2010 Çarşamba günü, alınan
karar gereğince saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Sizlere hayırlı geceler diliyorum ve bizleri izleyen
vatandaşlarımıza da hayırlı geceler.
Kapanma Saati: 22.55