DÖNEM: 23 CİLT: 61 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
63üncü
Birleşim
18 Şubat 2010 Perşembe
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş
ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Van
Milletvekili Kayhan Türkmenoğlunun, Van ilindeki enerji
yatırımlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Türk Medeni Kanununun kabulünün 84üncü
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, kömür, doğal gaz veya tüp gaz ile
kullanılan soba, şofben, benzeri eşya kaynaklı gaz
zehirlenmesinden meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya-Balıkesir hattında
çalışan posta treninin kaldırılması sonucunda
Tavşanlı ilçesine bağlı Balıköy beldesi ve
civarındaki otuz beş köyün mağduriyetine ve Dumlupınar
Üniversitesi Tıp Fakültesine YÖK tarafından akademik ve idari kadro
verilmemesine ilişkin açıklaması
2.- Sanayi ve
Ticaret Bakanı Nihat Ergünün, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında geçen iddialara ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- İtalya
Temsilciler Meclisi Başkanı Gianfranco Fininin davetine icabet
edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali
Şahinin beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi
parti gruplarınca ismi bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1097)
B) Gensoru Önergeleri
1.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili Kemal Anadolun
Demokratik Açılım olarak adlandırılan proje
kapsamında gizli görüşmelerde bulunduğu, terör örgütü
mensupları hakkındaki yargı sürecini etkilediği
iddiasıyla İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, TOKİ
projelerinde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/579)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 21 milletvekilinin, Tokat
esnafının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/580)
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantepte göç
alımından doğan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/581)
4.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır ve 19 milletvekilinin,
asgari ücret uygulamasının doğurduğu sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/582)
VII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/333, 334,
335-3/1090) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna
üye seçimi
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.- Arsa Üretimi
ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5 Milletvekilinin; 2985 Sayılı
Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı: 455)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
grubuna sataşması nedeniyle konuşması
2.- Devlet
Bakanı Egemen Bağışın, Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Devlet Bakanı Egemen Bağış ve
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Sinop Milletvekili Engin
Altayın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, diyabetli çocukların eğitimindeki
sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı
Recep Akdağın cevabı (7/11063)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, domuz gribi aşısına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı (7/11233)
3.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, Başbakanın grip
aşısıyla ilgili açıklamasına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/11234)
4.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, domuz gribine karşı dezenfektan
olarak kullanılan bir ilaca ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/11235)
5.- İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhanın, Çevre Denetimi Yönetmeliğindeki
değişikliğe ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/11738)
6.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlakın, tersane yatırımlarına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/11779)
7.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, tıp hatalarına ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
(7/11781)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Gediz ilçesindeki sulama projelerine
ilişkin soruları ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/11815), (7/11888)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir gölet ve sulama projesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/11884)
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir caminin bazı eksikliklerine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/11963)
11.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Tarsus ilçesindeki sulama
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/11990)
12.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Erdemli ilçesindeki sulama
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/11991)
13.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Anamur ilçesindeki sulama
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/11992)
14.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Çamlıyayla ilçesindeki
sulama yatırımlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/11994)
15.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Gülnar ilçesindeki sulama
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/11995)
16.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Mersinin bazı ilçelerindeki
sulama yatırımlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/11996)
17.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Silifke ilçesindeki sulama
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/11997)
18.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, muhtar maaşlarına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
(7/12023)
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Türkiye Diyanet
Vakfının kurban kesimine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Faruk Çelikin cevabı (7/12125)
20.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, Cumhurbaşkanlığı
forsundaki değişikliğe ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/12239)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak altı oturum yaptı.
İzmir
Milletvekili Tuğrul Yemişcinin, İzmir İktisat Kongresinin
87nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşmasına Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz cevap verdi.
Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz, Muğla Milas ilçesi Güllük beldesi Dalyan
bölgesinde balıkçılık sektöründe yaşanan sorunlara,
Bayburt
Milletvekili Ülkü Gökalp Güney, Bayburtun düşman işgalinden
kurtuluşunun 92nci yıl dönümüne,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu;
İzmir
Milletvekilleri:
İbrahim
Hasgür,
Kamil Erdal
Sipahi,
Mehmet Ali Susam,
İzmir
İktisat Kongresinin;
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, Bayburtun düşman işgalinden
kurtuluşunun;
Yıl dönümüne
ilişkin birer açıklamada bulundular.
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin:
Yatılı
ilköğretim bölge okullarındaki sorunların (10/575),
Okula gidemeyen
ilköğretim çağındaki çocukların sorunlarının
(10/576),
Tütün
üreticiliğindeki sorunların (10/578);
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 25 milletvekilinin, yapımı
tamamlanamayan kültür merkezleri sorununun (10/577);
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen ve görüşmelerine devam olunan, Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/704) (S. Sayısı: 383) görüşmeleri tamamlanarak elektronik
cihazla yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi ve
kanunlaştı.
Samsun
Milletvekili Suat Kılıç:
İzmir
Milletvekili Şenol Balın,
Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin;
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Samsun Milletvekili Suat
Kılıçın;
Grubuna
sataşması;
İçişleri
Bakanı Beşir Atalay, Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, ileri sürmüş oldukları görüşten
farklı bir görüşü kendilerine atfetmesi;
Nedeniyle birer
konuşma yaptılar.
Diyarbakır Milletvekili
Akın Birdal Orduya sığınanlar, böyle, ordunun darbe
artığı, Parlamentoda hâlâ yer alanlardır. ifadelerine
ilişkin bir açıklamada bulundu.
18 Şubat
2010 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşime 19.23te son verildi.
|
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Yusuf
COŞKUN |
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
|
Bingöl |
|
Bilecik |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
|
|
|
Konya |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 83
II.-
GELEN KÂĞITLAR
18
Şubat 2010 Perşembe
Raporlar
1.- Tebligat
Kanunu ile Adlî Sicil Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Veysi
Kaynakın; Tebligat Kanunu ile Karayolları Trafik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/742, 2/546) (S. Sayısı: 474) (Dağıtma
tarihi: 18.02.2010) (GÜNDEME)
2.-
Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/773) (S.
Sayısı: 475) (Dağıtma tarihi: 18.02.2010) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Erbaa ilçesindeki bir binanın Gazi
Osman Paşa Üniversitesine devredilmesine ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1841) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05/02/2010)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Erbaa ilçesindeki bazı
binaların Adalet Bakanlığına devredilmesine ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1842) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05/02/2010)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Erbaa ilçesinde köprülü kavşak ve
sinyalizasyon yapılmasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1843) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05/02/2010)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Erbaa ilçesine sabit araç muayene
istasyonu açılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1844) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/02/2010)
5.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, bir yol yapımındaki istimlak
bedellerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1845) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Türkiyede kaçak olarak bulunan
yabancılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12523) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
2.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, küçük esnaf ve
sanatkarın korunmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12524) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/02/2010)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, özelleştirme
sonrası Türk Telekomun durumuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12525) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/02/2010)
4.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa TOKİ-3. Etap konutlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12526)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
5.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, TOKİ uygulamalarındaki sorunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12527)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
6.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, alışveriş merkezlerine yönelik
düzenleme yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12528) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/02/2010)
7.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, bir basın
toplantısında TRT muhabirinin yönelttiği bir soruyla ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12529) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
8.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, dinleme ve takiple ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12530) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
9.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Kamu İhale Kurumu
tarafından iptal edilen İzmir metrosu ihalesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12531)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
10.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, Hacettepe Tıp
Fakültesindeki bir tedavi ünitesinin durumuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12532) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/02/2010)
11.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, üniversite öğrencilerinin barınma
durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12533)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
12.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, Dışişleri
Bakanlığı konutuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12534) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/02/2010)
13.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, eşinin GATA ziyareti
girişimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12535) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
14.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, TMSFnin satışlarına ve
özelleştirmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12536) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
15.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın, Pendik ilçesinin
bazı köylerindeki imar sorununa ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/12537)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
16.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Antalyadaki belediyelerin
İller Bankasına olan borçlarına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12538) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
17.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, özürlü istihdamındaki
teşvik uygulamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12539)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
18.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, İŞKURun
İstanbuldaki özürlü istihdamına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12540)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
19.- Erzincan
Milletvekili Erol Tınastepenin, SGK müfettişlerine yönelik
uygulamalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12541) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/02/2010)
20.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgat Şehir Merkezi Yağmur Suyu
Toplama Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12542) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/02/2010)
21.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgat Çamlık Milli Parkının
geliştirilmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12543) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/02/2010)
22.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Musabeyli Barajı Projesine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/12544)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
23.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Yuvarlakçaya kurulacak hidroelektrik santralinin
çevreye etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12545) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/02/2010)
24.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Ergene Havzasındaki çevre
sorunlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12546) (Başkanlığa geliş tarihi:
08/02/2010)
25.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin, Giresundaki HES projelerine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12547) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
26.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, kaçak akaryakıt denetimine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12548) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
27.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin, bazı enerji politikalarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12549) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
28.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, muhtarların ekonomik sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12550) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
29.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, Antalyadaki belediyelerin denetimlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12551)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
30.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Antalyadaki belediyelerin
atık altyapısına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12552) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/02/2010)
31.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, terör zararlarının tazminine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12553) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
32.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelikin, bir teröristin cesedinin teslimine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12554)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
33.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Adıyaman-Kahtada öldürülen kız
çocuğuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12555) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/02/2010)
34.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, ABDli bir generalin Türkiye ziyaretine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12556) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
35.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, TEKEL işçilerinin eylemine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12557) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
36.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, yerel eşitlik birimi kadrosuna
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12558) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
37.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, illerde toplumsal cinsiyet
eşitliği komisyonu kurulmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12559)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
38.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, TEKEL işçilerinin
eylemine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12560) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
39.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, Batman-Beşiri Belediyesinde
işten çıkarılan işçilerin mağduriyetine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12561)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
40.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Yuvarlakçaya yapılacak hidroelektrik
santralinin tabiat varlıklarına etkilerine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12562)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
41.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bir tiyatroya yardım
yapılıp yapılmadığına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/12563)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
42.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgat Defterdarlık Hizmet
binasının yıkım işine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12564)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
43.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, TEKEL işçilerine yönelik
çözüm önerilerine ve işçilerin banka hesaplarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12565)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
44.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, sözleşmeli personelin
özür grubu atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12566) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/02/2010)
45.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir öğretmene verilen ceza ve
ödüllere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12567) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
46.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, dershanelere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12568)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
47.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Şevket Yılmaz Devlet
Hastanesindeki yanık ünitesinin kapatılmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12569)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
48.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın, İstanbulda
sağlık ocağı bulunmayan köylere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12570)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
49.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, çocuk aşılarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12571) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
50.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, mesai dışı
poliklinik uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12572) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/02/2010)
51.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, domuz gribi aşısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12573) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
52.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgatta tarımın desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12574) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
53.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgatta bazı tarımsal uygulama
çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12575)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
54.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Yuvarlakçaya kurulacak hidroelektrik santralinin
tarıma etkilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12576)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
55.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan
borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12577) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/02/2010)
56.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
hayvancılıktaki hibe desteklerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12578)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
57.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, hayvancılık sektöründeki
teşviklere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12579) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/02/2010)
58.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Eğribel Geçidine tünel
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12580) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/02/2010)
59.- Samsun
Milletvekili Suat Binicinin, Vezirköprü-Durağan karayolundaki trafik
güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12581) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/02/2010)
60.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, yüksek hızlı
trenin sefer güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12582) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/02/2010)
61.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, bazı ulaşım projelerinin
güzergahlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12583) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/02/2010)
62.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Türk Telekomun gayrimenkullerine
ve STKlara verilen arazilere ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12584) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/02/2010)
63.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, Sri Lankada gözlem altında bulunan
iki kaptana ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12585) (Başkanlığa geliş tarihi:
08/02/2010)
64.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bazı denetim
faaliyetlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12586) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/02/2010)
65.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, kadına yönelik bazı şiddet
vakalarına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/12587) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/02/2010)
66.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, TRTnin izlenilirlik ölçüm sisteminden
çekilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/12588) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/02/2010)
67.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, Abdullah Öcalanla ilgili basında
çıkan bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12589) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08/02/2010)
68.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Afganistandaki Türk birliklerinin
görevlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12590) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
69.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Atatürk Orman Çiftliği yönetimi ile
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12591) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2010)
Gensoru Önergesi
1.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili Kemal Anadolun;
demok-ratik açılım olarak adlandırılan proje
kapsamında gizli görüşmelerde bulunduğu, terör örgütü
mensupları hakkındaki yargı sürecini etkilediği
iddiasıyla İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında
Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri
uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/02/2010) (Dağıtma
tarihi: 18/02/2010)
No.: 83e Ek
18
Şubat 2010 Perşembe
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 19 Milletvekilinin, TOKİ projelerinde
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/579)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.1.2010)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 21 Milletvekilinin, Tokat
esnafının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/580) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.1.2010)
3.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin, Gaziantepte göç
alımından doğan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/581) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.1.2010)
4.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır ve 19 Milletvekilinin,
asgari ücret uygulamasının doğurduğu sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/582) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.1.2010)
18 Şubat 2010 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
İlk söz, Van
ilindeki enerji yatırımları hakkında söz isteyen Van
Milletvekili Kayhan Türkmenoğluna aittir.
Sayın Türkmenoğlu,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlunun, Van
ilindeki enerji yatırımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Van ilinde enerji yatırımlarıyla ilgili gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yaşamımızın her alanında
hissettiğimiz enerjiyle ilgili problemlerimiz birçoğumuz
tarafından bu kürsüde dile getirilmiştir. Hâliyle Doğu Anadolu
Bölgemizin bütün şehirleri nadide, güzel şehirlerdir ama tabii ki
cazibe merkezi olarak Van ilini biz en iyi noktaya getirmek için çaba sarf
ediyoruz.
Elektrik bir
entegre sistemi hâlinde çalışır değerli milletvekilleri:
Üretim, iletim, dağıtım. Eğer üretiminiz yoksa iletiminizin
bir anlamı yoktur; iletiminiz varsa üretiminiz yoksa onun da bir
anlamı yoktur; üretim, iletim var da
dağıtımınızda sıkıntı varsa onun da bir
anlamı yoktur.
Son yıllarda
özellikle ilimizde üretim konusunda çok büyük atılımlar
gerçekleştirdik. Aşağı yukarı altı taneye
yakın HES santrali, bir de organize sanayi bölgesinde 80 megavat gücünde
bir mobil santral devreye girdi. Üretim her alanımızda, özellikle de
hidroelektrik santrallerinde belirli bir aşama kaydetmiştir.
İlimiz,
iletimle ilgili de birçok yatırıma sahne olmuş ve iletimle
ilgili de özellikle, Türkiye'nin bütün illerine
baktığınızda, genelde 380 kilovat enerji iletim hatlarını
görürsünüz ama sadece Hakkâri ve Van ilinde bu iletim hatlarımız 154
kilovattır.
Bunun için, son
beş yıl içerisinde bir çalışma sergilenmiş ve Van
ilinin, Van-Batman, Van-Ağrı illerinden gelen nakil
hatlarımızın ÇED raporları, kamulaştırması
bitmiştir, tesis ihalesi önümüzdeki günlerde yapılacaktır. Bu da
iletimle ilgili iyileştirmenin Türkiye'nin en ücra noktasına kadar
gittiğinin bir ifadesidir.
Aşağı
yukarı, iletimle ilgili, şehrimizde dört adet trafo merkezimiz
vardır. 470 megavat gücünde kurulu gücümüz var. Bunun
dışında iletim hatlarımızın uzunluğu 454
kilometredir.
Bizim en büyük
sıkıntımız, en büyük problemlerimizden birisi de
şehrimizin yoğun göç alması. Yani demin ifade ettim, Van cazibe
merkezidir, son derece yoğun göç alan bir şehirdir. 16 tane Doğu
Anadolu Bölgesi ilinin içerisinde nüfus itibarıyla Van ili 1inci
sıradadır. 1 milyon 22 bine ulaştık. İnşallah,
hedefimiz, 2015-2020 yılında büyükşehir yapacağız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Van Belediyesini konuşsana.
KAYHAN TÜRKMENOĞLU
(Devamla) - Şimdi, burada hâliyle 220 bine yakın abonemiz var
değerli milletvekillerimiz. Biz bir taraftan enerjide
kayıp/kaçağı önleme çalışması yaparken,
diğer taraftan eskimiş, geri kalmış dağıtım
trafolarımızı yenileştirme çabası içerisindeyiz ancak
bu konuda, dağıtım konusunda, çok da başarılı
olduğumuzu da ifade edemeyeceğim. Sonuçta, bizim
çıkarmış olduğumuz master plan projelerimizin çok
kısıtlı imkânlarla desteklendiğini görmekteyiz. Bu konuda
Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi
TEDAŞımızı özellikle bölgemiz konusunda hassasiyete davet
ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, yüzde 70 olan kayıp/kaçağımızı biz
yüzde 57ye indirdik, bugün İstanbulda kayıp/kaçağı yüzde
11. Şimdi, bazı, bu kayıp/kaçakla ilgili çalışmalar
tabii ki bizim ilgili kurumumuzun asli görevidir. Yani, bazı gerekçelerle
enerjiyle ilgili, özellikle voltaj düşüklüğü ve kesintileri
kayıp/kaçağa yönlendirmek de doğru değildir. Ona bakacak
olsak İstanbulun kayıp/kaçağı da yüzde 11ler
civarındadır.
Biz bu konuda,
aşağı yukarı, Van ilinde Özalp ilçemiz, Saray ilçemiz,
Muradiye ilçemiz, Çaldıran ilçemiz, Başkale ilçe merkezlerimizi
iyileştirme çalışmalarıyla bir noktaya getirdik.
Aşağı yukarı yedi yüz otuz sekiz tane köyde çalışmalarımızı
yaptık, yedi yüz otuz sekiz köyün trafoları yenilendi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Türkmenoğlu, konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Buna mukabil, verimli enerji kullanabilmemiz için
222 bin tane de enerji lambası dağıtıldı.
Ben şunu
söylemek istiyorum: Tabii ki, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün
yapmış olduğu çalışmalar, BOTAŞın
yapmış olduğu doğal gaz çalışması enerji
yatırımlarımızın farklı bir bölümünü
oluşturuyor. Bunlarla ilgili ciddi anlamda bir yol aldık.
Biliyorsunuz, AK PARTİ İktidarı göreve geldikten sonra dokuz
ilde kullanılan doğal gaz altmış küsur ile çıktı.
Bunlardan birisi de, en şanslı illerimizden birisi de Vandır.
Bir de şunu
söylemek istiyorum değerli milletvekili arkadaşlarımız ve
bizi kamuoyundan izleyen değerli hemşehrilerimiz: Van cazibe
merkezidir. Van, enerjide de, sanayide de, turizmde de, hayvancılıkta
da her zaman bir cazibe merkezi olduğunu
kanıtlamıştır. Bunun için Vana gelecek olan tüm yatırımlar,
getirecek olan kişi tarafından
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Türkmenoğlu, teşekkür ederim.
Efendim,
arkadaşlar -lütfen teşekkür cümlenizi alayım-
konuşmalarımızı ona göre ayarlayalım daha önceden.
Buyurun efendim,
teşekkür cümlenizi alayım.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Bitiriyorum efendim.
Evet, kamuoyu
aracılığıyla, Meclis kanalı
aracılığıyla bütün yatırımcıları Vana
davet ediyorum.
Yüce heyeti
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Türkmenoğlu.
Gündem
dışı ikinci söz, Türk Medeni Kanununun kabulünün yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Nevingaye Erbatura aittir.
Sayın
Erbatur, buyurun efendim.
2.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Türk Medeni
Kanununun kabulünün 84üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
NEVİN GAYE
ERBATUR (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17
Şubat Türk Medeni Kanununun kabulünün 84üncü yıl dönümü
dolayısıyla gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Türk Medeni
Kanunu, Atatürk devrimlerinin, evrensel hukuk anlayışının
Türkiye Cumhuriyetine getirilmesinin temel aracı olması ve yeniden
var olmaya çalışan bir ulusun toplumsal hayatına ilişkin
önemli ve çağdaş düzenlemeler getirmesi sebebiyle tarihimizin
aydınlık noktalarından birini oluşturmaktadır.
Türk Medeni
Kanununun kabulünün Türk devrimleri açısından önemini, dönemin
Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurtun kanun için yazdığı
gerekçede görebiliriz. Gerekçede şöyle deniliyor: İnsan
yaşamı her gün hatta her an esaslı değişikliklerle
karşı karşıyadır. Bu değişiklikleri, bu
yürüyüşü değişmez kurallar çevresinde saptayıp doldurmak
mümkün değildir. Kanunları dine dayalı devletler kısa zaman
sonra ülke ve ulusun ihtiyaç ve taleplerini karşılayamazlar çünkü
dinler değişmez hükümler belirtirler. Yaşam yürür, ihtiyaçlar
hızla değişir. Değişmemek dinler için bir
zorunluluktur. Bu bakımdan dinlerin sadece bir vicdan işi olarak
kalması günümüz uygarlığının esaslarından
birisidir. Yüzyılımız uygarlığına mensup devletlerin
ilk ayırıcı nitelikleri, din ile dünyayı ayrı
görmeleridir. Bunun tersi, devletin kabul ettiği din esaslarını
kabul etmeyen kişilerin vicdanlarını baskı altına
almak olur. Bunu yüzyılımızın devlet
anlayışı kabul edemez. Din, devlet gözünde vicdanlarda
kaldıkça saygındır. Dinin hüküm hâlinde kanunlara girmesi,
tarihin akışında çoğu kez hükümdarların,
zorbaların, güçlülerin keyif ve isteklerini tatmin aracı olması
sonucunu getirmiştir. Dini dünyadan ayırmakla
yüzyılımızın devleti insanlığı tarihin bu
sıkıntısından kurtarmış ve dine gerçek ve sonsuz
bir taht olan vicdanı ayırmıştır. Özellikle
çeşitli dinlere mensup uyruklara sahip devletlerde tek bir kanunun bütün
toplumda uygulanma yetkinliğini kazanabilmesi için bunun dinle
ilişkisini kesmesi, ulus egemenliği için de bir zorunluluktur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mahmut Esat Bozkurtun
söylediği gibi, Her devrim hukuk devrimini de içerir ve her devletin
hukuk sistemi o devletin temeline uymak zorundadır. Atatürkün
önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, ulusal egemenlik temeline
dayandırılmıştır. Egemenliğini ulustan alan bir
devlette dine dayanan hukuk sistemi uygulanmayacağından, hukuk
devrimi yapılmış ve din esaslarına dayalı hukuk
sistemi terk edilerek, yerine laik hukuk düzeni kurmak üzere Kara Avrupası
hukuk sistemi benimsenmiştir. Bu sistemin temelinde de yurttaşlar
arasında eşitlik temel ilke olarak kabul edilmiştir.
Yurttaşlar arasında dil, din, ırk ve cinsiyet ya da başka herhangi
bir temele dayanan ayırım yapılmaması esastır.
17 Şubat
1926da kabul edilen Türk Medeni Kanununda, evlilik boyunca edinilen mallarla
ilgili mal ayrımı rejimi geçerlidir. 21inci Dönemde yapılan
4722 sayılı yeni Türk Medeni Kanununda da bu hüküm
kaldırılarak mal ortaklığı rejimi geçerli
kılınmıştır. Ancak bu Yasanın bu rejim
kısmı, yürürlüğe giriş tarihi olan 1 Ocak 2002den önceki
evlilikler için geçerli değildir. Yasa, bu tarihten sonraki evlilikler ve
daha sonra edinilen mallar için geçerlidir. Bu da 17 milyon evli çifte
yapılan bir haksızlık ve bir ayrımcılıktır.
Kaldı ki, Anayasamızın 10uncu maddesi: Kadın ve erkek
eşittir. Devlet bu eşitliği sağlamakla yükümlüdür.
demektedir. Dolayısıyla 4722 sayılı Yasada var olan bu
eşitsizliği değiştirmek Parlamentomuzun bir görevidir.
Sayın Meclis
Başkanımız, bu Yasa çıkarken Parlamentomuzda bir muhalefet
milletvekiliydi ve o dönemde bu Yasanın bu şekilde
çıkmasına muhalefet şerhi koymuştu. Kendisi daha sonra,
22nci Dönemde spordan sorumlu Devlet Bakanı oldu. Kendisine burada
yaptığım konuşmalarda konuyu hatırlattım. Bununla
ilgili çalışma yapılması gerektiğini dile getirdi
ancak kendisinin yetkili olmadığını söyledi.
Arkasından Sayın Bakan Adalet Bakanı oldu. Bu kürsüden gene dile
getirdim. Sayın Adalet Bakanından, bu haksızlığın
giderilmesi için, muhalefet şerhinde söylediği hükümleri iktidarken,
Adalet Bakanı iken bunu değiştirmesini kendisinden talep ettim.
Ancak Sayın Bakanımız o zaman, yetkisi
olmadığını söyledi. Şimdi Sayın Mehmet Ali
Şahin Meclis Başkanımızdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Erbatur, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
NEVİNGAYE
ERBATUR (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi tekrar
ediyorum, Sayın Mehmet Ali Şahinden bir Meclis Başkanı
olarak, benim verdiğim, 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun
yürürlük 10uncu maddesindeki Eşler arasındaki mal rejimi
başlıklı dördüncü bölümünün hükümlerinin
değiştirilmesiyle ilgili kanun teklifimin bir an önce Meclis
gündemine gelmesini ve Sayın Başkanın da desteğiyle bu
durumun düzeltilmesini istiyorum. Bunu istiyorum çünkü bu Mecliste
gördüğüm bütün erkek milletvekillerimiz, kadınların,
eşlerinin kendilerinin başlarının tacı olduğunu,
kendilerinin sultanı olduğunu, evlerindeki en önemli kişi
olduğunu dile getiriyorlar. Hatta evdeki bütün sorumlulukların
eşlerinde olduğunu söylüyorlar ama her nedense edinilen malları
eşlerinin üzerine yapmıyorlar. Çünkü ülkemizdeki malların,
gayrimenkullerin yüzde 92si erkeklerin üzerine.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NEVİNGAYE
ERBATUR (Devamla) Sayın Başkanım, izin verirseniz bitireyim,
çok kısa.
BAŞKAN-
Sayın Erbatur, teşekkür cümlenizi alayım efendim.
Buyurun.
NEVİNGAYE
ERBATUR (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Dolayısıyla
bu Parlamentodaki erkek arkadaşlarımın bu yasaya destek vereceğini
ve gerçekten başlarının tacı olan eşlerinin hak
ettiği durumu alacağını ümit ediyor ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım. (CHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı üçüncü söz, soba ve şofben zehirlenmelerinin sebep
olduğu ölüm vakalarıyla ilgili söz isteyen Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzüne aittir.
Sayın Tüzün,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün, kömür,
doğal gaz veya tüp gaz ile kullanılan soba, şofben, benzeri
eşya kaynaklı gaz zehirlenmesinden meydana gelen ölüm olaylarına
ilişkin gündem dışı konuşması
YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; kömür, doğal gaz veya tüp gaz ile kullanılan
soba, şofben, benzeri eşya kaynaklı gaz zehirlenmesinden meydana
gelen ölüm olayları üzerine, başta sizlerin, yetkililerin ve toplumun
dikkatini çekmek amacıyla gündem dışı söz almış
bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, içinde bulunduğumuz soğuk kış
günlerinde sobadan sızan karbonmonoksit gazından, doğal gaz
kaçağından ve yılın her zamanı şofbenlerden
kaynaklanan talihsiz ölüm haberlerini sıkça okuyor, izliyor ve görüyoruz.
Ortam ısıtmada kullanılan kömür sobası, doğal gaz
sobası, kombi, katalitik soba, kapalı yerde yakılan mangal ve su
ısıtmada kullanılan şofbenlerin neden olduğu kazalar
şimdiye kadar çok sayıda vatandaşımızın
canına kıymıştır. Aynı aileden bile birkaç
ferdinin, bazen tamamının soba zehirlenmesinden ölüp gitmesi çok
çarpıcıdır. Ses soluk çıkmayınca kapısı
kırılan, pencereden girilen evlerde karşılaşılan
görüntüler yürek yaralayıcıdır. Bu tür olayları
örneklendirmek hiç de zor olmamakta, gazete ve televizyon haberlerinde trafik
kazaları gibi artık sıradanlaşan ve olağanlaşan
bir duyuru hâline gelmektedir. Bir gece sert bir lodos esmeye görsün, çok
sayıda zehirlenme vakası bildirilmektedir,
yayınlanmaktadır.
Son uykusuna
yattığının farkında olmadan yaktığı
sobadan yayılan zehirli gazdan yatağında ölüveren,
yıkandığı banyosunda şofbenden sızan gazdan
hayatını kaybeden insanlarımızın ölüm haberlerini
üzülerek öğreniyoruz. Ateş düştüğü yeri yaksa da,
sevdiklerini apansız kaybeden insanlarımızın
acısı bizlerin de vicdanını sızlatmaktadır. Bu
tip ölüm olaylarının üçte 2sinin kaynağı kömür
sobasıdır. Maalesef doğal gazın pahalı olması
nedeniyle, altyapısı olduğu hâlde doğal gaz
kullanamayıp kömür yakan ve kömür sobasından sızan
karbonmonoksitten zehirlenerek ölen vatandaşlarımızın sayısı
oldukça fazladır. Isıtmada kullandıkları eşyalardan
sızan zehirli gazdan hayatını kaybeden
insanlarımızın dramatik sonlarına kader deyip geçecek ve
kader kavramını yine yanlış mı
değerlendireceğiz?
Değerli
milletvekilleri, Doğal gaz adam öldürür mü?, Tüp gaz can alır
mı?, Sobadan katil olur mu? Ne yazık ki gaz zehirlenmesi neticesi
ölüm olaylarının nedeni, bilgisizlik ve ihmalle gelen
yanlış kurulum ve kullanımdır. Teknolojinin bu kadar
ilerlediği, bilgi ve iletişim adını verdiği bir
çağda insanlarımızın bu şekilde ölüp gitmesi acı
olduğu kadar düşündürücüdür. Üreticisinden satıcısına,
montaj ve tamirini yapan servise, kullanıcıdan ilgili kamu
kuruluşlarına ve medya ve sivil toplum örgütlerine kadar herkes bunda
sorumluluğunun olduğunu bilmeli ve gereğini yerine getirmelidir.
Sanayicilerimiz
doğal gaz kaçağı veya zehirli gaz oluşmaya
başladığında kombinin, şofbenin gaz
kaynağıyla bağlantısını otomatik olarak kesecek
sensörleri, aygıtları takmadan üretiyorlarsa, bu cihazların
kurulumu ve bakımını yapan firma ve servislerin teknik
yeterlilikleri tartışmalı ve verdikleri hizmetlerin standartlara
uygunluğu su götürüyorsa, evleri yapan, maalesef, müteahhitler maliyeti
düşürmek için baca sistemini doğru dürüst kurmuyorlarsa, evleri
kullananlar her yıl bacalarını, soba, kombi ve
şofbenlerinin bakımlarını zamanında
yaptırmıyorlarsa acılar başımıza geliveriyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu konuda Bayındırlık
Bakanlığına büyük görev düşmektedir.
Bayındırlık Bakanlığının 19 Aralık 2007
tarihli ve 26.735 sayı ile Resmî Gazetede yayınlanarak
yürürlüğe giren genelgesinde, konutlarda olası zehirleyici
gazların birikmesinin durumunu ve yangınları erken tespit edip
gerekli uyarıları ve kontrolleri yapacak düzeneklerin
yapılması maalesef yer almamaktadır. Dolayısıyla,
öncelikle Bayındırlık Bakanlığının bu
yönetmeliği değiştirmesini, Elektrik Mühendisleri
Odasının, Makine Mühendisleri Odasının, Mimar ve
Mühendisler odalarının bizzat belirttiği gibi bu tür
donanımların mutlaka ve mutlaka
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tüzün, konuşmanızı tamamlayınız.
YAŞAR TÜZÜN
(Devamla) Bu genelgenin değişikliğini ve az önce de
söylediğim gibi, bu odaların taleplerini bu genelgeye
yerleştirmelerini talep ediyorum. Eğer olmadığı
takdirde, daha dün İstanbulumuzun Çekmeköy ilçesinde 22 ve 28
yaşındaki vatandaşlarımızın zehirlendiğini
görüyoruz ve gazetelerden okuyoruz. Dolayısıyla, başta yerel
yönetimlere, sanayicilerimize, ürettikleri ürünlerde mutlaka alarm
cihazının kurulması ve montajını yapan firmaların
da bu konuda yeterlilik belgesini almasını ve yeterlilik belgesi olmayan
firmalara, belediyenin gerekli iskân iznini vermemesi gerektiğini
söylüyorum.
Bu tür
olayların yaşanmamasını temenni ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tüzün.
Sayın
Işık
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahya-Balıkesir hattında çalışan posta treninin
kaldırılması sonucunda Tavşanlı ilçesine
bağlı Balıköy beldesi ve civarındaki otuz beş köyün
mağduriyetine ve Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesine YÖK
tarafından akademik ve idari kadro verilmemesine ilişkin
açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bir buçuk
ayı aşkın süredir, Kütahyamız için önemli iki konuda
gündem dışı söz talebinde bulunmama rağmen bir türlü bu
sözü alamadığımı başta belirterek, bu iki konuyu yüce
Meclisin takdirlerine sunuyorum.
Konunun birisi,
diğer illerde de olduğu gibi, Kütahya-Balıkesir hattında
çalışan posta treninin kaldırılması sonucunda,
özellikle ilimiz Tavşanlı ilçesine bağlı Balıköy
beldesi ve civarındaki otuz beş köy mağdur durumdadır. Bu
mağduriyetin mutlaka giderilmesi konusunda, Devlet Demiryolları Genel
Müdürlüğü ve Ulaştırma Bakanının bir çözüm önerisinde
bulunması gerektiğini ifade ediyorum.
İkinci konu
da, Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesinde ihtiyaç duyulan akademik
ve idari kadrolar, bir buçuk yıla yakın süredir kadro kanunu
çıkmış olmasına rağmen, YÖK tarafından özellikle
verilmemektedir. Şu anda açılmış olan fakültenin kapanma
noktasına geldiğini yüce Meclisle paylaşıyorum. Tüm
Kütahyalı hemşehrilerimi, böyle bir konuda pazarlık hâline
getirilen kadro konusunun alınması için hak mücadelesine davet
ediyorum.
Çok teşekkür
ediyorum size de.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- İtalya Temsilciler Meclisi Başkanı
Gianfranco Fininin davetine icabet edecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mehmet Ali Şahinin beraberindeki Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca ismi bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1097)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahinin,
İtalya Temsilciler Meclisi Başkanı Sayın Gianfranco
Fininin davetine icabet etmek üzere, beraberindeki bir Parlamento heyetiyle
2-5 Mart 2010 tarihleri arasında İtalyaya resmî ziyarette
bulunması TBMM Genel Kurulunun 26 Ocak 2010 tarih ve 52. Birleşiminde
kabul edilmiştir.
Anılan
Kanunun 2. maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasi
parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı: Seçim
Çevresi:
1. Halil Ünlütepe Afyonkarahisar
2. Kutbettin Arzu Diyarbakır
3. Süreyya Sadi Bilgiç Isparta
4. Gürcan Dağdaş Kars
5. Zeki Karabayır Kars
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir gensoru
önergesi vardır.
Önerge daha önce
bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
B) Gensoru Önergeleri
1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Grup
Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay, İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili Kemal
Anadolun Demokratik Açılım olarak adlandırılan proje
kapsamında gizli görüşmelerde bulunduğu, terör örgütü
mensupları hakkındaki yargı sürecini etkilediği
iddiasıyla İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dış güç
merkezlerinin de desteği ile siyasi iktidarca "Demokratik
Açılım" olarak adlandırılan bir proje ortaya
konulmuştur. Ancak, proje ile nelerin öngörüldüğü, kimlerle hangi
pazarlıkların yapıldığı, bu kapsamda kimlere ne
sözler verildiği ve nelerin hayata geçirilmesinin
planlandığı hakkında ne TBMM'ye ne de kamuoyuna
inandırıcı hiçbir açıklama
yapılmamıştır. Sonucu belli olmayan, amaçları netlik
kazanmamış, hiçbir yasal dayanağı
oluşturulmamış, ucu açık bir süreç AKP Hükûmeti eliyle
Türkiye'ye dayatılmak istenmiştir.
Bu kapsamda
ortaya konulan projenin ilk eş zamanlı fiili adımı, 17 Ekim
2009 tarihinde gizli görüşme sonrası atılmış, 19 Ekim
2009 tarihinde de uygulamaya konulmuştur.
Mahmur
Kampından hareket eden 26 kişilik grup ile Kandil Dağından
hareket eden 8 kişilik terör örgütü üyesine, 19 Ekim 2009 tarihinde Habur
Sınır kapısından Türkiye'ye giriş
yaptırılmıştır. Grubun Türkiye'ye
ulaşmasından önce, Habur gümrük sahasında mobil mahkeme salonu
hazırlanmış, aralarında İçişleri
Bakanlığı Müsteşarının da bulunduğu üst
düzey kamu görevlilerinin hazır bulunduğu karşılama için,
bir düzen kurulmuştur. Habur'da yaşanan süreci, siyasi iktidar ile
terör örgütü mensuplarının birlikte planladıkları, üzerinde
anlaştıkları ve hayata geçirmek üzere eş zamanlı
olarak harekete geçtikleri tartışmasız olarak gözler önüne
serilmiştir.
Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığından özel yetkili
savcılar; 34 kişinin dört saat gibi kısa bir sürede ifadelerini
alarak, bunlardan 29'unu serbest bırakmıştır. 5 kişi
ise Türk Ceza Kanununun 314. maddesi uyarınca terör örgütüne üye olma
suçundan tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilmiş, aynı gün
bu beş kişi de serbest bırakılmıştır.
Kandil'den gelen
terör örgütü üyelerinden birisinin, "terör örgütü
elebaşının çağrısı üzerine geldiklerini,
barış için talepleri olduğunu, kendilerinin barışsever
olduklarını" söylediği Anadolu Ajansı bültenine
yansımıştır. Türk Ceza Kanunun Etkin Pişmanlık
başlıklı 221. maddesinin 2. fıkrasında, "Örgüt
üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun
işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten
ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde,
hakkında cezaya hükmolunmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Kandil'den gelenler mahkemenin hemen ardından yaptığı
açıklamalarda terör örgütünden ayrılmadıklarını ifade
etmişlerdir. Habur'da serbest bırakılan terör örgütü üyelerinin,
TCK'nın 221. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinden
nasıl yararlandırıldıkları sorusunun yanıtı,
yargı üzerinde yapılan ayarı gözler önüne sermektedir.
"Demokratik
Açılım" olarak adlandırılan süreç, müzakere yürüten
tarafların anlaşamamasından değil, Habur'da ortaya
çıkan görüntünün ardından, halkın tepkisi nedeniyle
başarıya ulaşamamıştır. "Onları
Emniyet, yargı karşılayacaktı, ondan sonra gereken
yapılacak, karar verilecek, sonra herkes gideceği yere
gidecekti," şeklinde formüle edilen mutabakat süreci halkın bu
tepkisi ile boşa çıkmıştır.
Açılım
projesinin kurgusu, Sayın Tayyip Erdoğan ve Sayın Beşir
Atalay tarafından uygulamaya sokulmuştur. Sayın Atalay her seferinde
bu süreci şef-faf bir şekilde yürüttüklerini söyleme ihtiyacı
duymuş, ancak her seferinde de, eski bir milletvekilinin itirafında
olduğu gibi, devleti taahhüt altına sokan gizli görüşmeler
içinde bulunduğu ortaya çıkmıştır. Habur'da 19 Ekim
2009 tarihin-de ortaya çıkan kurgu, 17 Ekim 2009 tarihinde Atatürk Orman
Çiftliği'nde Beşir Atalay tarafından müzakere edilmiştir.
Atatürk Orman Çiftliği toplantısı gizli tu-tulmuş, 23 Ekim
2009 tarihinde basın mensuplarının sorusu üzerine Sayın
Ba-kan tarafından açıklanmak zorunda kalınmıştır.
Hukuk devletlerinde Bakanlar, terör örgütünü muhatap alan, yasal olmayan
taahhütler içeren gizli görüşmeler yapamazlar. Hukuk devletlerinde herkes
için ayrı yargı düzeni kurulamaz.
Sözde
"Demokratik Açılım" diye adlandırılan proje
kapsamında, terör örgütü mensuplarının yargı sürecini
etkileyen, bu konuda özel yargılama düze-ni sağlamak için devletin
olanaklarını seferber eden, terör örgütü mensupları-nın
tutuklanmaması için hukuku çiğneyip, yargıyı yönlendiren
pazarlıkları ya-pan, bu amaçla gizli müzakereler yürüten
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay hakkında
Anayasanın 98 ve 99 uncu, TBMM İçtüzüğünün 106. maddeleri
gere-ğince gensoru açılmasını saygılarımızla
arz ve teklif ederiz.
|
|
Hakkı Suha
Okay |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Kemal Anadol |
|
|
Ankara |
İstanbul |
İzmir |
CHP Grup Başkan
Vekili CHP Grup Başkan Vekili CHP Grup Başkan Vekili
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensorunun
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşme
günü, Danışma Kurulunda daha sonra belirlenerek oylarınıza sunulacaktır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır. Önergeleri ayrı ayrı okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19
milletvekilinin, TOKİ projelerinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/579)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
TOKİ' nin
ülkemizde yapmış konut projeleri ile sosyal donatıların
yapım ve teslimatı aşamasında yaşanan
sıkıntıların araştırılarak,
alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
4) Erkan Akçay (Manisa
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Muharrem Varlı (Adana)
7) Yılmaz Tankut (Adana)
8) Hüseyin Yıldız (Antalya)
9) H. Hamit Homriş (Bursa)
10) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
11) Hasan Çalış (Karaman)
12) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
13) Osman Ertuğrul (Aksaray)
14) Akif Akkuş (Mersin)
15) Recep Taner (Aydın)
16) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
17) Mümin İnan (Niğde)
18) Necati Özensoy (Bursa)
19) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
20) Hasan Özdemir (Gaziantep)
Gerekçe:
Kuruluşundan
itibaren ülkemizde yerleşim ve konut politikalarının
belirlenmesi ve uygulanmasında en önemli kurum olan TOKİ, 1984
yılında 2985 sayılı Kanunla, Genel Bütçe
dışında, özel fonu ile ve özerk yapısıyla
Başbakanlığa bağlı, Toplu Konut ve Kamu
Ortaklığı İdaresi Başkanlığı ismi ile
kurulmuş ve ana işlevleri;
. Hızlı
artan konut talebinin planlı bir şekilde karşılanması
ve
. Türkiye'de
konut üretim sektörünün teşvik edilerek ekonominin
canlandırılması olarak belirlenmiştir.
Emlak
Bankasının bankacılık dışındaki
faaliyetlerinin de TOKİ'ye devredilmesiyle İdarenin yetkileri ve
çalışma alanları daha da artmıştır.
Başlangıçta
Konut üretimi ile ilgili olarak çalışmalarını
başarılı olarak sürdüren TOKİ, ilerleyen dönemlerde
kuruluş amaçlarının dışına çıkarak konut
dışında sosyal tesisler de inşa etmeye başlaması
ve tüm ülke sathına açılması nedeniyle denetim ve yönetim
işlevlerinde zafiyetler baş göstermiştir.
Kuruluş,
hazine arazileri üzerinde arsa üretimi gerçekleştirdiği için, çok
cüzi miktarda arsa maliyeti yapmakta bunun
karşılılığında yüksek maliyetle
satışlar yapmaktadır.
TOKİ
tarafından yapılan konutlarla ilgili olarak, inşaatların
kalitesi, zamanında bitirilemediği, teslim edilen konutlarda hala
büyük oranda eksiklikler bulunduğu tespit edilmektedir. Giriş
aidatlarının ve taksit ödemelerinin yüksek olması zaten ekonomik
olarak zor durumda olan halkımızın bütçesini çok
zorlamaktadır.
Hak
edişlerini alamadıkları gerekçesiyle müteahhitlik yapan
firmaların bazılarının battığı veya çok zor
durumda oldukları kamuoyunda anlatılmaktadır.
Müteahhitlik
firmalarının bazılarının batması ile beraber,
iş yaptıkları firmalar da batmış, konut sektörüne
malzeme sağlayan birçok esnaf mağdur olmuştur.
Ortaya çıkan
bu durumun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
araştırılması, bu durumdaki esnaf ve müteahhitler ile hak
sahiplerinin ekonomik sıkıntılarının bertaraf
edilmesi, aynı zamanda TOKİ'nin daha özenli çalışması
yönünde katkı sağlaması düşünülmektedir.
Araştırma önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 21
milletvekilinin, Tokat esnafının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/580)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Tokat ilinde
faaliyet gösteren esnafın sorunlarının araştırılarak,
alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince meclis
araştırması yapılması hususunu arz ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Cemaleddin Uslu (Edirne)
3) Hasan Çalış (Karaman)
4) Mehmet Şandır (Mersin)
5) Şenol Bal (İzmir)
6) Yılmaz Tankut (Adana)
7) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
8) Atila Kaya (İstanbul)
9) Ali Uzunırmak (Aydın)
10) İsmet Büyükataman (Bursa)
11) Mustafa Enöz (Manisa)
12) Recep Taner (Aydın)
13) Osman Ertuğrul (Aksaray)
14) Akif Akkuş (Mersin)
15) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
16) Erkan Akçay (Manisa)
17) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
18) Beytullah Asil (Eskişehir)
19) Alim Işık (Kütahya)
20) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
21) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
22) D. Ali Torlak (İstanbul)
Gerekçe:
Tokat ili Orta
Karadeniz bölgesinde bulunan ve büyük şehirlere ve denizlere, hava, deniz
ve demir yolları ile bağlantısının
olmadığı bir ilimizdir.
Genelde
tarım ve hayvancılığın yapıldığı
Tokat ilinde, işsizliği büyük ölçüde engelleyen ve ülkemize ekonomik
girdi sağlayan fabrikaları ya kapatılmış ya da
özelleştirme adı altında satışa çıkarılarak
büyük bir gelir kaybı yaşanmıştır. Aynı
şekilde diğer ilçelerimizde faaliyet gösteren işletmeler de
ekonomik kriz nedeniyle ya kapanmak ya da işçi çıkarmak zorunda
kalmışlardır.
Bu durum
çalışanları ve aileleri sıkıntıya soktuğu
gibi ekonomik hayatın temel taşlarından biri olan esnafları
da zarara sokmuştur. Kapanan iş yerleri çevresinde bulunan esnaflar
iş yapamaz hâle gelmiş, ekonomik krizin de etkisiyle siftah yapamadan
kepenk kapatmışlardır.
Yine ülkemizde
faaliyet gösteren süpermarket ve hipermarketler il merkezi ve ilçelerde
şubeler açmış bu da haksız rekabeti körüklemiştir.
Açılan bu büyük marketler başta bakkallar olmak üzere hemen hemen
bütün iş kollarındaki esnaf ve sanatkârın işlerini
aksatmış, rekabet gücünü kırmıştır. Çünkü günlük
promosyonlar ve geç saatlere kadar çalışma düzenine
esnaflarımız ayak uyduramamıştır. Bu nedenle esnaf ve
sanatkârımız üretim ve hizmet sektöründe yok olma tehlikesiyle
karşı karşıya kalmıştır.
AB ülkelerinde
esnaf ve sanatkâr ile küçük girişimciyi koruyan birçok mevzuat
vardır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında "Devlet, esnaf ve
sanatkârı koruyucu, destekleyici tedbirleri alır." şeklinde
bir hüküm bulunmasına rağmen şu ana kadar koruyucu ve
kollayıcı bir tedbir alınmamıştır.
Uygulamalar böyle
devam ettiği sürece her geçen gün daha çok esnafımız kepenk
indirecek, bu durum oligopol piyasalarda görülen, kontrolün birkaç büyük
firmanın elinde bulunduğu bir ortama dönüşecektir. Bu durumda
zaten ulaşım ve pazarlama yönünden sıkıntı çeken Tokat
ilinde daha çok esnaf iş yerini kapatmak zorunda kalacak, işsizlik ve
ekonomik kriz daha çok hissedilecektir.
Konunun bir kez
de Meclis tarafından araştırılarak esnaf ve
sanatkârımızın bu sorunlarının giderilmesi konusunda
gerekli çalışmaların yapılması yerinde olacaktır.
Araştırma
önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.
3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20
milletvekilinin, Gaziantepte göç alımından doğan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/581)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gaziantep ili
yıllık ortalama yüzde 7'ye yaklaşan göç oranı ile ciddi
sosyal olayların yaşanması tehlikesi ile karşı
karşıyadır. Nitekim uyuşturucu madde kullanımı,
asayiş olayları ve işsizlik rakamlarındaki artış
bu gerçekliğe işaret etmektedir. Bu bağlamda Gaziantep ilinde göçün
uyuşturucu madde kullanımı, asayiş olayları ve
işsizlik rakamlarına etkilerinin araştırılarak
alınacak önemleri tespit etmek üzere Anayasanın 98. ve
İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Hasan Özdemir (Gaziantep)
2) Hasan Çalış (Karaman)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Murat Özkan (Giresun)
5) Rıdvan Yalçın (Ordu)
6) D. Ali Torlak (İstanbul)
7) Cemaleddin Uslu (Edirne)
8) H. Hamit Homriş (Bursa)
9) Kürşat Atılgan (Adana)
10) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
11) Recep Taner (Aydın)
12) Akif Akkuş (Mersin)
13) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
14) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
15) Yılmaz Tankut (Adana)
16) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
17) Reşat Doğru (Tokat)
18) Mehmet Günal (Antalya)
19) Cumali Durmuş (Kocaeli)
20) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
21) Ali Uzunırmak (Aydın)
Gerekçe:
Gaziantep ili
ekonomik gelişmişliğine paralel olarak ekonomik
gelişmişlik değerlendirmelerinde üst sıralarda yer
almaktadır. Gaziantep'in bu ekonomik gelişmişliğinin sosyal
alana da olumlu yansımaları olmuştur ve Gaziantep ili yaşam
standartları açısından Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin en öne
çıkan kenti olmuştur. 2008 yılı adrese dayalı nüfus
kayıt sistemi rakamlarına göre Gaziantep'in il merkezi nüfusu
1.252.329'dur. Aynı verilerle Gaziantep'in toplam nüfusu ise
1.612.223'tür.
Gaziantep ilinin
ekonomik ve sosyal gelişmişliği kente göçle gelen nüfusun
artışında da belirleyici olmuştur. Nitekim Gaziantep,
2000-2009 yıllarında Türkiye'nin en fazla göç alan ikinci kenti
olmuştur. Yıllık göç oranı yüzde 7'ye yaklaşan
Gaziantep, 2000-2008 yılları arasında % 25'lik göç oranı
ile Türkiye'nin ikinci büyük göç alan kenti olmuştur. 2008-2009
yıllarında etkili olan ve etkilerini halen devam ettiren ekonomik
kriz nedeniyle göçle gelen vatandaşlarımıza istihdam
sağlamakla ciddi sorunlar yaşamaktadır. Hükümetin ekonomik
krizle mücadele programı çerçevesinde belirlediği politikalar da
Gaziantep'te göçün de etkisiyle artış gösteren işsizlik
rakamlarında herhangi bir iyileştirme ortaya
koyamamıştır.
Göçün bu anlamda
ilk sonucu işsizlik rakamlarında etkisini göstermektedir. Gaziantep,
teşvik politikalarındaki yanlış stratejiler nedeniyle
yeterli ve gerekli yatırımı alamamaktadır. Böylece
işsizlik rakamlarında ciddi artışlar olmaktadır.
Ekonomik kriz ve göçün etkisiyle 2009'un ilk 3 ayında Gaziantep
İŞKUR'a başvuru yapan kamu ve özel sektörden işsiz
sayısı 8.251'e ulaşmıştır. Bu rakam geçen
yılın aynı dönemine ait verilerle karşılaştırıldığında
% 50'lik bir artışı ifade etmektedir. 2009
yılının Ocak-Şubat döneminde 19 işyerinin son toplu
çıkardığı işçi sayısı ise 2.690
kişidir. Yine 2009'un Mart ayı sonu itibariyle Gaziantep'te
İŞKUR'a kayıtlı işsiz sayısı 26.126 kişiye
ulaşmıştır.
Bugün ülkemizde
göç'ün artık ekonomik saiklerle yapıldığı dikkate
alındığında ekonomik beklentileri karşılanamayan
vatandaşlarımız, toplumun huzur ve güvenliğini de olumsuz
etkileyebilmektedir. Sosyal alanda göçün etkileri iki alanda belirgindir:
Asayiş olaylarında gözlenen artışlar ve uyuşturucu
madde kullanım oranı ve uyuşturucu madde kullanımından
kaynaklanan ölümlerin artışı.
Gerek asayiş
olayları gerekse de uyuşturucu madde kullanım
değerlendirmeleri dikkate alındığında Gaziantep sosyal
bir çöküşün eşiğindedir. Örneğin, asayiş olayları
değerlendirmesinde Gaziantep'te 2007 yılında 15.242 olay
yaşanırken 2008 yılında bu rakam 20.585 olmuş; 2009
yılının ilk 9 aylık döneminde ise 17.051 olarak
gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi Gaziantep'te asayiş
olayları devamlı bir artış eğilimindedir. Üstelik bu
rakamlara intihar ve intihara teşebbüs suçları dâhil değildir.
Gaziantep, göç alan İstanbul, Mersin, Adana gibi diğer illerde de
görüldüğü gibi özellikle göç alan mahallelerde bölücü terör örgütü
yandaşları tarafından gerçekleştirilen molotoflu
saldırı ve terör örgütü eylemleriyle toplumsal alanda huzursuzluklara
sebep olmaktadır.
Uyuşturucu
madde kullanımında da benzer eğilimler ortaya
çıkmaktadır. Örneğin, Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM)
koordinesinde farklı kurumlardan alınan verilerle hazırlanan ve 31
Aralık 2009'da yayımlanan Bağımlılık
Yapıcı Maddeler ve Bağımlılıkla Mücadele 2009
Türkiye Ulusal Raporu'nda, uyuşturucu madde kullanımından
kaynaklanan ölüm olaylarında Gaziantep Türkiye değerlendirmesinde
ikinci sırada yer almaktadır. Yine aynı raporda uyuşturucu
kullanımı nedeniyle tedavi gören şahısların ikamet
ettikleri illere göre yapılan tabloda Gaziantep 2008 yılı
rakamlarına göre 4'üncü sırada yer almaktadır.
Asayiş
olayları, uyuşturucu madde kullanımı ve işsizlik
rakamları ile Gaziantep, toplumsal bir geçiş dönemi
yaşamaktadır. Bu geçiş döneminde ise göçle gelen nüfusun
yoğunluğu etkilidir. Buna göre, göçle gelen nüfusun asayiş
olayları, uyuşturucu madde kullanımı ve işsizlik
rakamlarına etkilerinin araştırılarak bu sorunlara
karşı çözümlerin ortaya konulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
4.- Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındır ve 19 milletvekilinin, asgari ücret uygulamasının
doğurduğu sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/582)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Asgari ücretin
yaratmış olduğu adaletsiz durumu ortadan kaldırmak ve
toplumda bugüne kadar yaratmış olduğu maddi ve manevi
tahribatları telafi etmeye yönelik gereken tedbir ve önlemlerin
alınması ve somut çözümleri için, Anayasanın 98'nci,
İçtüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması için gereğini arz ve talep ederiz.
1) Sevahir
Bayındır (Şırnak)
2) M. Nuri Yaman (Muş)
3) Gültan
Kışanak (Diyarbakır)
4) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
5) Emine Ayna (Mardin)
6) Akın
Birdal (Diyarbakır)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) Bengi
Yıldız (Batman)
9) Fatma Kurtulan (Van)
10) Hasip Kaplan (Şırnak)
11) Hamit Geylani (Hakkâri)
12) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
13) Mehmet Nezir
Karabaş (Bitlis)
14) Mehmet Ufuk
Uras (İstanbul)
15) Osman Özçelik (Siirt)
16) Özdal Üçer (Van)
17) Pervin Buldan (Iğdır)
18) Sebahat
Tuncel (İstanbul)
19)
Sırrı Sakık (Muş)
20)
Şerafettin Halis (Tunceli)
Gerekçe:
Ülkemiz,
yapısal ekonomik sorunlarından kaynaklı bir çok sosyal, siyasal
ve ekonomik sorunlarla yüz yüze kalmıştır. Bu
sorunlarının nedenleri ve doğru çözüm modelleri doğru
oluşturulamadığı için yoksulluk ülkemizin en önemli ve
çözümü aciliyet bekleyen sorunu olarak gündemdeki yerini almaktadır.
Ülkemizdeki genel
yoksulluk ve işsizlik sorunlarına çözüm amaçlı geliştirilen
önlemlerden biri asgari ücret uygulamasıdır. Ülkemizde
yaklaşık 5 buçuk milyon insan asgari ücretle bir çok iş kolunda
istihdam edilmektedir. Bu çalışanlar aileleriyle beraber
yaklaşık 22 milyonluk bir nüfusu oluşturmaktadırlar.
Asgari ücret,
işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre
insanca yaşamasını sağlaması gereken bir ücrettir. Bu
yönüyle asgari ücret, bir üretim faktörü olarak emeğin bedeli olmanın
ötesinde, insanın yaşaması, varlığını
sürdürmesi için gerekli gelir kaynağıdır.
Asgari ücret çok
yaygın bir çalışan kesiminin gelir düzeyini
oluşturmaktadır. Bu nedenle, gelir dağılımındaki
etkisi önem kazanmaktadır.
TÜİK'in
resmi verilerine göre, Türkiye'de yoksulluk sınırı 767 Türk
lirası olarak belirlenmiştir. Ancak işçi
sendikalarının yapmış oldukları
araştırmalar, bu yoksulluk sınırının çok daha
yüksek olduğunu da göstermektedir. Hatta asgari ücreti düzeyinin
açlık sınırını dahi aşamadığı
ifade edilmektedir. Asgari ücretin düzeyi ve yoksulluk alt
sınırı kıyaslandığında milyonlarca
insanımız yoksulluk sınırının altında bir
maaşla çalıştırılmaktadırlar. Bu
çalışanlar aileleriyle beraber 20 milyonu aşan bir yoksul
kitleyi oluşturmaktadır.
Türkiye'de
şu an yürürlükte olan Anayasa'nın 55. maddesinde yer alan
"çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli
bir ücret elde etme ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları
için gerekli tedbirleri alma" durumunu mevcut asgari ücret karşılamamaktadır.
Ayrıca Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalardaki
kriterleri de karşılamamaktadır.
Ülkemizdeki genel
yoksulluk ve işsizlik sorunlarına çözüm amacıyla
geliştirilen asgari ücretle çalıştırma
anlayışı, ne yazık ki bu sorunlara çözüm olamamış,
beraberinde getirdiği emek sömürü düzeyiyle gelir uçurumunu daha da
derinleştirmiş, sosyal adaletsizliği had safhaya
çıkarmıştır. Türkiye'de adaletsiz gelir
dağılımının ve yoksulluğun neden olduğu bu
uygulamalar toplumsal travmalara dönüşmüş ve onarılamaz
toplumsal yaraları da beraberinde getirmiştir.
Asgari ücret,
ülkemizde yaşayan tüm emekçilerin yaşamlarını etkileyen göz
ardı edilemez bir sorundur. Bu nedenle, asgari ücretin yaratmış
olduğu adaletsiz durumu ortadan kaldırmak, toplumda bugüne kadar
yaratmış olduğu maddi ve manevi tahribatları telafi etmek
ve Türkiye'de var olan açlık ve yoksulluk sorunlarına sosyal ve
ekonomik adaletsizliği derinleştirmeyen daha uygun alternatifler
oluşturmak için anayasanın 98. ve içtüzüğün 104 ve 105.
maddelerine göre meclis araştırması açılmalıdır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/333, 334, 335-3/1090) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN
Sivas Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği
helikopter kazası ve kurtarma çalışmalarının tüm
yönleriyle araştırılarak benzer durumların
yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Genel Kurulun 2/2/2010 tarihli 55inci Birleşiminde yeniden
kurulan (10/333, 334, 335-3/1090) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasi parti gruplarınca
gösterilen adayların listesi bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi
listeyi okutup oylarınıza sunacağım.
Sivas
Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlu ve 5 Kişinin Hayatını Kaybettiği
Helikopter Kazası ve Kurtarma Çalışmalarının Tüm
Yönleriyle Araştırılarak Benzer Durumların
Yaşanmaması İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Yeniden Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Üyelikleri Aday Listesi
(10/333, 334,
335-3/1090)
|
Adı
Soyadı |
|
Seçim Çevresi |
|
|
|
AK PARTİ
(10) |
|
|
|
Necdet Ünüvar |
|
Adana |
|
|
Mehmet Erdem |
|
Aydın |
|
|
Yılmaz
Tunç |
|
Bartın |
|
|
Fazilet
Dağcı Çığlık |
|
Erzurum |
|
|
Veysi Kaynak |
|
Kahramanmaraş |
|
|
Hakkı
Köylü |
|
Kastamonu |
|
|
Hasan Angı
|
|
Konya |
|
|
Mustafa
Kabakçı |
|
Konya |
|
|
Selami Uzun |
|
Sivas |
|
|
Mustafa Çetin |
|
Uşak |
|
|
|
CHP (3) |
|
|
|
Tacidar Seyhan |
|
Adana |
|
|
Malik Ecder
Özdemir |
|
Sivas |
|
|
Osman
Coşkunoğlu |
|
Uşak |
|
|
|
MHP (2) |
|
|
|
Kürşat
Atılgan |
|
Adana |
|
|
Hasan Özdemir |
|
Gaziantep |
|
BAŞKAN
Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Oylamaya geçtik Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istedim Sayın Başkan!
BAŞKAN
Kabul edenler dedikten sonra istediniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Demeden, efendim!
BAŞKAN
Lütfen bağırmayınız, istirham ederim ya!
Yakışmıyor!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Siz oraya hiç yakışmıyorsunuz! Bu AKPnin
militanı olmayın! Ne biçim Başkansın sen yahu! Hep böyle
yapıyorsunuz ya! Bu kadar taraflı olmak sana yakışıyor
mu!
BAŞKAN
Sayın Genç, her şeyi vaktinde isteyeceksiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Vaktinde istedim, sen görmedin.
BAŞKAN
Beni buraya ilgili grup seçmiş ve Meclisin Genel Kurulunun onayıyla
burada oturuyorum. Sizin onayınıza tabi değildir bu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu kadar taraflı olamazsın ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz devam edin Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Utanma denilen bir duygu var! Her gün sizinle sinir harbi mi yapacağız!
BAŞKAN
Meclis Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin, 18/2/2010 Perşembe günü (bugün) saat 17.00'de, B Blok, 2'nci
Kat, 4'üncü Banko, 10 numaralı Meclis Araştırması
Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun
toplantı yer ve saati ayrıca plazma ekranda ilan edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu kadar da taraflı olunmaz ki!
BAŞKAN
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü
sırada yer alan, Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5
Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5
Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S. Sayısı:
455) (x)
(x)
455 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
455 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde -şu ana kadar gelen- Milliyetçi Hareket Partisi adına
Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili.
Şahısları
adına söz isteyen milletvekilleri için biraz sonra
arkadaşlarımız kura çekeceklerdir.
Evet, gruplar
adına başka söz talebi yok. İlk talep Emin Haluk Ayhana aittir.
Sayın Ayhan,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 455 sıra sayılı Arsa
Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konut
politikalarının oluşturulmasında mevcut durumun
detaylı bir analizini yapan, geleceğe yönelik bir politika
oluşmasında önceliklerin belirlenmesine yardımcı olacak
çalışmalar maalesef yetersizdir. Konut ihtiyacı, konut
arzı, konut talebi gibi kavramlar yanlış ifade edildiği
gibi farklı anlamlarda da kullanılmaktadır.
Türkiye
İstatistik Kurumunun 2000 yılı bina inşaat istatistiklerine
göre, Türkiyede 16,2 milyon konut stoku bulunmaktadır. Kentlerdeki konut
stoku ise 13,6 milyondur. 2000 yılı itibarıyla il ve ilçelerdeki
konutların yüzde 62si inşaat ruhsatına, yüzde 33ü de yapı
kullanım iznine sahiptir. Diğer bir ifadeyle, il ve ilçelerdeki
konutların ancak üçte 1i yasal olarak kullanılabilir niteliktedir.
Yapı kullanım izni olan konutların tamamının da
oturabilirliğinin olmadığı geçmişte
yaşadığımız depremlerle test edilmiştir. İl
ve bölge bazında konutların gerek fiziksel gerekse sayısal
olarak yeterli olup olmadığına ilişkin
araştırmaların da yeterince yapılmadığı bir
gerçektir.
Kuşkusuz,
konut ihtiyacı belirlenirken yapılan tahminlerde birtakım
öngörüler ve değişkenlerin dikkate alınması gereklidir.
Ülkedeki nüfus ve nüfus hareketlerinin bölge ve iller üzerinde
yaratacağı etkiler, tarım, sanayi ve hizmet sektörünün
gelişmesi, hangi bölgelerde yoğunlaşacağı,
dönüşüm ve yenileme ihtiyaçları, hane halkı büyüklükleri gibi
parametreler dikkate alınarak politika oluşturulması gereklidir.
Hükûmetin konut
politikasında böyle bir husus maalesef bulunmamaktadır. AKP döneminde
imar planları yamalı bohçaya dönmüştür. Maliyet artış
oranları enflasyonun çok üzerinde bulunmaktadır. Kentlerde
yaşayan hane halkının yüzde 70i, sosyal konutun ayda 1
metrekaresini -altyapı ve arsa maliyeti hariç- bile satın alamayacak
durumdadır. AKP Hükûmeti, bu durumu iyileştirebilecek hiçbir
gelişme sağlayamamıştır.
Türkiye
İstatistik Kurumunun 2003 yılı bütçe anketi sonuçlarına
göre kentlerde gelirin yüzde 30uyla aylık 1.375 TL ödeyebilen hane
halkı sayısı 534 bin düzeyindedir. Aylık 300 TL ve daha
fazla ödeyebilen hane halkı sayısı ise 3 milyon 206 bin
düzeyindedir. 3 milyon 206 bin hane halkı, Türkiyede kentlerde
yaşayan 10 milyon 686 bin 860 hanenin yüzde 30unu teşkil etmektedir.
2003
yılı inşaat birim fiyatlarına göre, konutun ayda 1
metrekaresini satın alabilecek, kentlerde yaşayan hane halkı
sayısının 3 milyon 206 bin olduğu görülmektedir.
Ayrıca ödeme gücü olan hane halklarının büyük bir bölümünün
konuta da ihtiyacı yoktur. Aynı hususa tersinden bakıp durumu
ifade etmek gerekirse, kentlerde yaşayan 10 milyon 686 bin hane
halkından yüzde 70i ayda sosyal konutun 1 metrekaresini -altyapı ve
arsa maliyeti hariç- bile satın alamayacak durumdadır.
Bölgelere ve
illere göre farklılıklar göstermekle birlikte, kentlerde aylık
gelirin yüzde 30u ile konutun 1 metrekaresini satın alabilen hane
halkı kentlerdeki toplam hane halkının yüzde 30u iken, bu oran
kırsal kesimde yüzde 15ler düzeyinde kalmaktadır.
Hâl böyle iken,
makroekonomik dengeler ile sektördeki malzemelerin arz talep dengesinden
haberdar olmayan Hükûmet, çimento ve demir üreticilerine bürokratlar
aracılığı ile âdeta beddua ettirmekten imtina
göstermemektedir.
Konut
ihtiyacının belirlenmesi, konut probleminin çözümü için yeterli de
değildir. Konut arz ve talebinin oluşmasında ise hane halkı
ödeme gücü önemli bir unsurdur. Konut ödenebilirliği ile ilgili
yapılan çalışmalar, Türkiyede, 2003 yılı için
aylık gelirin yüzde 30u ile 300 YTL aylık taksit ödeyebilecek hane
halkının toplam hane halkı içindeki payının yüzde
20ler düzeyinde olduğunu göstermektedir. Yüzde 20lik bu grubun konut
talebinin sınırlı olması da kaçınılmazdır.
Çünkü bu grubun önemli bir kısmı konuta sahiptir. Üst gelir
grupları konut ihtiyaçlarını piyasa mekanizması içinde
herhangi bir şekilde çözmektedirler. Önemli olan husus, dar gelirlilerin
problemlerine yardımcı olmaktır.
Kentlerde hane
halkı gelirinin yüzde 30unun konut finansmanına ayrılması
durumunda, en iyimser tahminle toplam hane halkının yüzde 30u
aylık 300 TL ödeyebilmektedir. Kırsal kesimde ise hane halkı
aylık gelirinin yüzde 30unun konut finansmanına ayrılması
durumunda, toplam hane halklarının ancak yüzde 15i 300 TL
ödeyebilmektedir.
Son yıllarda
kamu ve özel sektör eliyle üretilen konut projelerine bakıldığında,
bu projelerin yaklaşık yüzde 90ının orta ve üst gelir
grubunu hedeflediği, kentsel alanda sınırsızca
yayılıp üst ölçekli politikalardan bağımsızca yer
seçtiği, her gün birbiriyle yarışan bir başka projenin daha
hayata geçtiği görülmektedir. Türkiyenin ihtiyacı olan konut
politikası, bu tür gelişmeyi öngören değil, alt, alt orta ve
orta gelirliyi hedefleyen bir konut üretimi ve kira denetimi sorunuyla
başa çıkmayı hedefleyen bir yaklaşıma odaklanmalıdır.
Talep konusu
Talep fazlası konut yapımı sürmekte, bunun önemli bir bölümü
kurumsal olmayan kesimlerce karşılanmaya çalışılmakta,
kredilendirme de kontrolsüz bir şekilde yapılmakta, sektörde veya
makroekonomide meydana gelen veya gelebilecek gelişmelerin büyük
problemler ortaya çıkarabilecek nitelikte olduğu da görülmektedir.
Dolayısıyla şimdiden birtakım tedbirlerin
alınması zorunludur, mutlaktır.
Konut
finansmanıyla ilgili olarak yapılan düzenlemeler, mevcut sistemi
kurumsal bir yapıya kavuşturmaktan çok uzaktır.
Yıllardır özel sektör tarafından ihraç imkânı olmasına
rağmen ihraç edilemeyen varlığa dayalı menkul
kıymetlerin bir nevi alternatifi olarak ihraç edilecek ipoteğe
dayalı menkul kıymetlerle konut finansmanının
sağlanmasını beklemek de doğru bir yaklaşım
değildir. Kurulduğu düşünülen bir sistemin dar gelirlilere ucuz
konut temin etmesi de mevcut ekonomik koşullarda maalesef mümkün
gözükmemektedir.
Konut
finansmanında güçlü birinci el piyasası olmadan
sağlıklı bir ikinci el piyasasının oluşması
da mümkün değildir. Birinci el piyasada ipotek kredilerinin
standartlarının belirlenmemesi hâlinde ikinci el piyasada alım
satım işlemlerinin yapılması, bunlara dayalı menkul
kıymet ihracı zorlaşacaktır. Konut için yüksek
meblağlarda kredi açılabilmesi için ikinci el piyasalardan düzenli
bir şekilde fon akışının sağlanması, bunun
için de birinci el piyasalarda standart özellikleri ihtiva eden yüksek
meblağlarda kredinin verilmesi gerekmektedir.
Konut finansman
sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapan kanun
incelendiğinde, piyasa mekanizması içinde kurumsal bir konut
finansman sisteminin kurulması yönünden doğru
yapılandırılmış bir sistem olduğunu söylemek de
mümkün değildir, çünkü konut için oluşturulacak finansman
piyasasının düzenlenmesini, koordine edilmesini, ikinci el ipotek
piyasasının garantörlüğünü de kapsayan bir merkezî kurumsal
yapı hâlâ oluşturulamamıştır.
Memleketin bütün
varlıklarını Özelleştiriyorum diye satan Hükûmet, özel
sektörün dünyayla rekabet edebileceği en önde gelen inşaat
sektörümüzde neden kamu kuruluşlarıyla faaliyet göstermekte
ısrarcı davranmaktadır? Ben bu kürsüden bütçe
konuşmaları esnasında bürokratken görevli gelmiş dinlerken,
Sayın Erbakanın Bu baleye bu kadar parayı
ayırıyorsunuz, bunu niye özelleştirmiyorsunuz? dediğini
duyar gibi oluyorum. Fakat şimdi özellikle AKP Hükûmetine ifade etmek
istiyorum, söylemek istediğim şudur: Siz liberal sistemi
benimsediğinizi ifade ediyorsunuz, her şeyi özelleştiriyorsunuz,
satıyorsunuz fakat bu konut meselesini özelleştirmekten niye
kaçınıyorsunuz? Bunun sebebi nedir? Bunu Hükûmetin gelip burada izah
etmesi lazımdır. Aksi takdirde Hükûmetin gerçekçi bir konut
politikası uyguladığını söylemesi mümkün
değildir.
Şimdi, âdeta
padişah yetkisi verilen kamu kurumları, bugün belediyelerin imar
yetkilerini gasbetmektedirler. Son görüştüğümüz tasarı da buna
benzer farklı bir düşüncenin ürünüdür.
TOKİden
sorumlu Hükûmet, acil olarak, gelecek beş yılı içeren, hâlen,
mevcut gelir-gider tablosunu aylık bazda, proje bazında kamuoyuna çok
şeffaf bir şekilde açıklamalıdır.
Bakın, bu Hükûmetin
elinin altında bir program, geldiğinde yoktu. 2003 yılı
programına bakın, 2003 yıl programında Toplu Konut
İdaresi eliyle yapılacağı ifade edilen bir konut
politikası belirtilmemiştir, sadece finansmanın önemli
olduğu ifade edilmiştir. Dolayısıyla o gün gelindiği
noktayla bugün söylenilen ve icra edilen hadisenin çok farklı
olduğunu söylemek mümkündür.
Şimdi bu
Hükûmet geldiğinde, Sayın Ergezen buradaysa ifade etsin, Bakan
olduğunda önüne 2010 yılı projeksiyonunu koyduk. On sekiz ilin
acil konut ihtiyacı olduğunu ifade ettik. Önce, gerçekten oralardan
başlandı fakat oralarda problem olduğu için, finansman
açısından nema getirmediği için terk edildi, vazgeçildi.
Şimdi bir bakan imzasıyla konut fiyatlarını belirlemeye
çalışıyorsunuz.
AKP döneminde uygulanan
konut politikasının rakamsal tezahürünü değerlendirmek
gerekirse, 2003 yılıyla 2009un dokuz aylık döneminde 3 milyon
78 bin dairenin inşaat, ruhsat izni aldığını
söyleyebiliriz. Toplam 3 milyon 78 bin daireden yüzde 40ının üç
büyük ilde, geri kalanının, yüzde 60ının ise üç büyük il
dışındaki illerde olduğu görülmektedir.
AKPnin iktidarda
olduğu 2003-2009un ilk dokuz ayını kapsayan dönemde, daire
inşaat ruhsat izinlerinin yüzde 40ını oluşturan 1 milyon
241 bin dairenin yüzde 56sı İstanbul ilindedir. Bu oran 2008
yılında yüzde 64tür. Bunun anlamı, Türkiyede inşaat
ruhsatı alan dairelerin yüzde 25inin İstanbulda olduğudur.
Yine, AKP dönemini kapsayan 2003-2009 ilk dokuz aylık dönemde toplam
yapı kullanım izni alan daire sayısı 1 milyon 837 bindir.
Bunların yüzde 30u üç büyük ilde, yüzde 70i diğer illerdedir.
Diğer bir ifadeyle, yapı kullanım izni alan 1 milyon 837 bin
dairenin 558 bini üç büyük ilde, 1 milyon 279 bin daireyse diğer
illerdedir. Türkiyede bu dönemde yapı kullanım izni alan daire
toplamının yüzde 17si Ankarada, yaklaşık yüzde
7şeri İstanbul ve İzmirdedir. Aynı dönem içinde üç büyük
ilde yapı kullanım izni alan 558 bin dairenin ise yüzde 54ü yani
yarıdan fazlası Ankaradadır, kalan kısmın
yarısı İstanbulda, yarısı İzmirdedir.
Burada bir
değerlendirme yapmak gerekirse, inşaat ruhsatı alan dairelerin
yüzde 40ı üç büyük ildeyken, yapı kullanım izni alan dairelerin
yüzde 30u üç büyük ildedir. Üç büyük ilde inşaat ruhsatı alan
dairelerin yüzde 56sı İstanbuldayken, yapı kullanım izni
alan dairelerin ancak yüzde 7si İstanbuldadır. Üç büyük ilde
yapı inşaat ruhsatı alan dairelerin yüzde 33ü Ankaradayken,
yapı kullanım izni alan dairelerin yüzde 54ü Ankaradadır.
Yine, AKP döneminde yapı kullanım izninin inşaat
ruhsatlarına oranları incelendiğinde kabaca
başlama-bitiş oranının yüzde 60 düzeyinde olduğu
görülmektedir. Tabii ki, bu değerlendirmelerde 2003 yılından
önce inşaat ruhsatı izni alıp daha sonra yapı kullanım
izni alan daireler de dikkate alınmıştır. Bu daireler
değerlendirme dışı tutulduğunda yüzde 60lık
oranın çok daha aşağılarda olacağı
muhakkaktır.
2003-2009 ilk
dokuz aylık döneminde yapı kullanım izinlerinin yapı
inşaat ruhsatlarına oranı İzmirde yüzde 99, Ankarada
yüzde 73, İstanbulda ise yüzde 18dir; diğer iller toplamında
ise yüzde 70tir. Üç büyük ilde yapı inşaat ruhsatı alan
dairelerin ortalama büyüklükleri 150 metrekarenin üzerindedir. 2002
yılında yapı inşaat ruhsatı alan daire değeri 39
bin TL iken, bu rakam 2008 yılında 85 bin TLye yükselmiştir. Yani
fiyat artışı yüzde 118dir. Aynı dönemde metrekare
değeri, 246 metrekare/TLden 571 metrekare/TLye yükselmiştir. Bu,
yüzde 132,1 artışa tekabül etmektedir. Bunlar bile beyan edilen
değerlerdir.
AKPnin
uyguladığı ekonomi politikaları, konut sektörünün
yönlendirilmesinde önemli yanlışlıklar olduğunu
göstermektedir. Artan talebi var olan arz
karşılayamadığı için fiyatlar önemli ölçüde, yüzde
100ü aşan oranlarda artmıştır. Daire başlama-bitiş
süreleri özellikle İstanbulda yüzde 20ler düzeyindedir. Yapılan
konutların yarısına yakını üç büyük ilde, onun da
yarısından fazlası İstanbulda
başlatılmıştır. Krizin başlamasıyla sektör
çok büyük sıkıntılar içine girmiştir. TOKİnin
yanlış konut politikası, serbest piyasa mekanizmasının
çalışmasını engellemiştir. Sektör
kamulaştırılmıştır. 2009 yılının
ilk dokuz ayında, daire inşaat ruhsat izni bir önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 17 azalırken, üçüncü çeyrekte yüzde 25leri
aşmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten TOKİnin
yaptığı ifade edilen konutlarda, TOKİnin yoksullara
yapacağı ifade edilen konutlarda bu sene yapılacak ihaleler
dâhil yetkililerin ifade ettiği rakam maalesef 30 bindir. Bütün
koparılan fırtına, gürültü buradadır.
Bir diğer
hadise, Toplu Konut İdaresi önemli ölçüde kredi kullanmaktadır.
Gerçekten, biz, Toplu Konut İdaresinin kullandığı kredileri
ilgili Sayın Başbakan Yardımcısına sorduğumuzda,
bize gelen cevapta, özel bilgi olduğu için Türk Ticaret Kanununa göre
veremeyeceklerini beyan etmişlerdir. Bu sefer Toplu Konutun
bağlı olduğu Sayın Başbakana aynı soruyu
sormuşuzdur; Toplu Konuttan bilgiyi alabilmemiz mümkün iken, kayıtlar
burada olmasına rağmen, maalesef aynı cevabı bir başka
sayın başbakan yardımcısından Başbakan adına
almışızdır. Hâlbuki Toplu Konut İdaresinin yaptığı
yayında bunlar vardır. Maalesef, Hükûmet burnunun ucunu
görmemektedir, ne yaptığını da bilmemektedir.
Gerçekten, Toplu
Konut İdaresi
Sayın Millî Eğitim Bakanı geliyor komisyona
Çok özel bir proje geliştirdik TOKİyle. diyor, Sağlık
Bakanı geliyor Çok özel bir proje geliştirdik. Karakol
yapımı, vesaire... Baktığınız zaman, devletin bu
işlerle görevli Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı orada, bütün tecrübeli personel orada,
çalıştırmıyorsunuz, Toplu Konut İdaresine
yaptırıyorsunuz. Bunun mantığı neresinde?
Kaldırın o kurumu o zaman. Niye ayakta tutuyorsunuz o
Bakanlığı? Bunun bir anlamı var mıdır? Ve
açık finansman buradan sağlanmaktadır, bütçede yatırım
olarak gözükmemektedir. Bakın, komşu ülkelerde kayıt
dışı yapılan yatırımlar o ülkelerin
başına bugün bela olmuştur, ekonomik problem olarak önümüze
çıkmıştır. Bakın, bizim başımıza da
aynı şeyler gelir. Orada, dikkat edin, bütçe dışında
yaptığınız harcamalara bir bakmanız gerekiyor.
Bunun
dışında, binlerce kişi, Bayındırlık
Bakanlığında çalışmadan, çalıştırılmadan
insanlar ne yapıyor; sıkıntılı bir şekilde orada
oturuyor, o görevi 400 kişiyle Toplu Konut İdaresinde yapmaya
çalışıyorsunuz. Bu problemlerin aşılması
lazım.
Bunun
dışında, bakın, dün Kanal 24te gördüm,
uyguladığınız konut politikasıyla İstanbulda 400
bin boş, kiralık ev olduğu ifade ediliyor. Şimdi, bu ne
olmuştur? Millî servet, ülkenin katma değeri orada atıl bir
şekilde yatıyor. Ondan sonra ne yapıyorsunuz? Artı 4
büyüyeceğiz. diyorsunuz, negatif 6 büyüyorsunuz! Bu, ekonomiyi makroekonomik
anlamda doğru yönettiğinizi mi gösterir? Maalesef, durum budur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ayhan, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
Buyurun.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Alınıp
satılan konutların neden artıp azaldığını
Hükûmet ifade etmekte acz içindedir. Tapu kayıtlarında aniden bir
fırlama oluyor, kimse izah edemiyor; sadece yorumlarla ifade edilmeye
çalışılıyor. Yazıktır.
Bir diğer
şey, Toplu Konut İdaresi, 1 milyona yakın konutu AKP gelmeden
önceki dönemde kredilendirerek yapmıştır, ihale yaparak
değil. Bunu da ihmal etmemek lazım.
Bir diğer
hadise, gerçekten nerelerin ne kadar konuta ihtiyacı olduğunu çok iyi
tespit edecek araştırmaları yapmak lazımdır. Bugün
Hükûmetin konut politikasında söylediklerini gerçekten mevsimsel ve
takvimsel etkilerden arındırdığınızda ne olur?
Lafügüzaftır. Hepsi 30 bin konutun içinde yoksula döner, onun da daha
yarısını ihale etmemiş durumdasınız.
Hepinize
saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1164 sayılı Arsa
Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu
tasarının buraya gelişi, son şeklini alışı
önemli, uzun bir hikâyeyi de beraberinde taşıyor. Önce, Sayın
Recai Berberin vermiş olduğu bir kanun teklifi bu konuyla ilgili
olarak gündeme geldi ve o kanun teklifi içerisindeki gerekçeyle, yine Hükûmet
tarafından verilen tasarının gerekçesini
karşılaştırdığımız zaman inanılmaz
benzerlikler, sadece rakamsal olarak baktığımızda 2009
Şubat ayı ve 2009 ortalarını dile getiren rakamsal
değişimler kendini gösteriyor. Ama ilk düzenlemeye
baktığınızda ve içeriğinde imzaları olan teklif
sahibi milletvekillerinin hiçbiri kıyı kentlerinde
yaşamamalarına, kıyı kentleri milletvekil olmamalarına
rağmen, kıyı kentlerindeki planlamalardan ruhsatlara kadar olan
aşamayı bir ana merkez hâlinde merkezî yönetime dönüştürmeye
çalışan bir teklif veriyorlar. Arkasından oluşan tepkiler
ve Yerel Yönetimler Özerklik Şartına karşı ortaya
çıkmış olan aykırılıklar dile getirildiğinde
ve bununla beraber, yapılması düşünülen bir kendi içinde idari
birim arayışları başlıkları önemli
eleştiriler olarak ortaya çıktı.
Daha sonra
Hükûmetimizden bir taslak geldi, gerekçe aynıydı dediğim gibi ve
ondan sonraki aşamada bu taslağı da değerlendirirken gördük
ki İstanbul içerisinde belirlenmiş otuz dokuz ilçe var; hadi
bunların içerisinden biz öyle bir idari birim yaratalım ki tüm
yetkisi bizde olsun, belli ölçütler verelim, bu ölçütlere göre
birleştirelim, biz buraya istediğimiz başlığı
koyarak bir de merkezî yapı oluşturalım ve bunun idaresi
artık ilçede değil, o idari yapı değil, TOKİnin
elinde olsun!
Bu amaçla giden,
bu yapıyı oluşturan düzenleme
Neyse ki komisyon
aşamalarında gördük ki o ilgili madde -direkt adı ilk teklifte
verilmişti ama tasarıda saklanmıştı- Ataşehirle
ilgili düzenlenen madde Komisyonda çekildi. Yani Halkın seçmen olarak
verdiği oyla kazanılamayan yetkiyi yasa yaparak alacağız.
mantığıyla giden bu yaklaşımlar hiçbir zaman kabul
görmez. Yasayı, temsilî iradenin, demokrasinin ana merkezi olan yerel
yönetimlerin oluşumundaki seçmen iradesinin üstünde kullanarak orada yetki
gaspı içine girmek imkânını hiçbir hukuk devletinde
göremezsiniz. Hoş, tabii, hukuk devleti anlayışınız ve
bunu değerlendirmenizin de yaşanan son olaylarla çok önemli
sorgulamalara ihtiyacı olduğunu görüyoruz ama her düzenlemenizin de
bu bağlamda gerçekleşmesinden gerçekten üzüntü duyuyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu son gelen arsa üretimi kanunu ve içeriğine
baktığınızda, Gerçekten arsa üretimini amaçlayan ve arsa
üretimiyle beraber, anayasal barınma hakkıyla beraber,
kişilerin, yoksulların, dar gelirlilerin daha çok barınma
hakkına kavuşacağı, TOKİnin kuruluş
amaçlarını ortaya koyacağı bir düzenleme mi yapılıyor?
diye baktığımızda, ne yazık ki bu taslağı
incelediğimizde, mali durumu büyük bir problem içinde olan TOKİyi
kurtarma, aynı zamanda TOKİnin iştiraki olan ve son olarak
büyük bir övünçle Biz, KEY ödemelerini gerçekleştirdik, hak sahiplerine
ödeme yaptık. dediğiniz Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının yüzde 61 hissesine sahip olan ve oradaki
hakları karşılığı ödemeleri yapılan
kişilere karşı Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının hukuksal sorumluluklarını
düzenleyen, onları belli akitsel sorumluluktan kurtarmayı hedefleyen
ve bununla beraber, devletin arsa ve arazileriyle yetinilmeyen o güzel portföy
yapılarına bir de binalarını ekleyerek bir güç
oluşturmayı hedefleyen bir yasa tasarısıyla karşı
karşıyayız. Ha bunun ötesinde bir de akitler ve yasal sürecin
devam ettiği bir hukuk devletinde, yargı sürecinin işlediği
bir süreçte, yasayla yargının etkisini ortadan kaldırma
hedefinde olan bir tasarıyla karşı karşıyayız.
Değerli
arkadaşlar, buradan TOKİyi yani bu yasayı anlatırken
TOKİyi ve TOKİnin geçmiş yıllarda, özellikle 2003
yılından itibaren ortaya koyduğu faaliyetlerle ilgili birkaç
başlığı ve o geniş padişah, bir imparatorluk
yapısındaki yasal zeminini de sizlere hatırlatmayı ve
değerli halkımıza hatırlatmayı görev sayıyorum.
Biliyorsunuz 1984 tarihinde dar gelirlilere artan nüfusa ve düzensiz
yapılanmaya karşı bir hedefle, orta ve alt gelir sahiplerini
mülk sahibi yapabilmek amacıyla TOKİ kurulmuştu. Ancak daha
sonra, TOKİ, 2002 yılında, AKPnin iktidarından sonra yani
çizilmiş olan görevleri, yetkileri, bağlı olduğu merkezî
birim açısından baktığınızda büyük bir
değişim yaşadı ve bu değişim neyi getirdi? Tek
hâkim konut sektörünün devletin tek gücü hâlindeki hesap vermeyen, hesap
sorulamayan yapısı hâline dönüştü.
Değerli
arkadaşlar, bu düzenlemeleri şöyle bir hatırlayalım:
Bakınız -TOKİ açısından- 2004 yılında Arsa
Ofisi Genel Müdürlüğü kaldırılmıştır ve bütün
yetkileriyle beraber ve varlıklarıyla beraber TOKİye
devredilmiştir. Daha sonra, bu Arsa Ofisinin çok çok önemli olan
miktarındaki gayrimenkullerinin üzerinde de her ölçekte imar yetkisi
TOKİye verilmiştir. 2008 yılında, yine geçen bir kanunla
imar planı
Yani bu torba yasalar var, her torba yasa zaten
geldiğinde, özellikle de yaz ayı olduğu zaman İçinden
hangi TOKİ maddesi çıkacak? diye bekler olduk. Bunlardan bir tanesi
de, 2008 Temmuz ayında TOKİnin dönüşüm alanlarını
oluşturma dışında, gecekondu ve dönüşüm alanları
dışında mülkiyeti kendisine ait taşınmazlarla ilgili
imar planı yapmak yetkisi geliştirildi. Aynı zamanda sadece konutla
ilgili değil, iş yeriyle ilgili de plan yapma yetkisi verildi. Biz
öyle bir planlama mantığı yaşıyoruz ki değerli
arkadaşlar, önüne gelen plan yapıyor. Bugün
baktığınızda, Karayolları plan yapıyor, Devlet
Demiryolları plan yapıyor, Bayındırlık
Bakanlığı plan yapıyor, Kültür Bakanlığı
plan yapıyor, İstanbulun üzerinde hepsi birden plan yapıyor,
İstanbul, plansızlıktan yaşadığı sorunlarla
karşı karşıya kalarak, işte sel felaketinin sonucu,
işte ulaşımın sonucu ortaya çıkan gerçeklerle karşı
karşıya kalıyor.
Şimdi,
bakıyoruz, biliyorsunuz, 5018 sayılı, kamu mali yönetimiyle ve
denetimiyle ilgili bir Yasa var. Yine Toplu Konut İdaresi, ilk başta,
bu Yasayla ilgili süreç işlemeye başladığında bunun
içinde sayılıyor ama daha sonra, ne hikmetse tam 2006
yılında fiilen uygulanmaya başlanacağı zaman, 2005
yılının sonunda bu Kanun kapsamından dışarı
çıkarılıyor. Yani bütçe hakkı denilen kamu
yapılanımı denilen ve hesap verme sorumluluğunu getiren
denetim mekanizmasının, ne hikmetse, TOKİ için
uygulanmaması kararı alınıyor! Türk Dil Kurumu hesap
veriyor, Türk Tarih Kurumu hesap veriyor, Karun gibi zengin, mükemmel
geniş yetkilerle donatılmış TOKİ hesap vermiyor.
Değerli
arkadaşlar, bütün bu uygulamalar yetmiyor, Türkiye'de inşaat sektörü
içindeki payı gittikçe artan TOKİye yapı denetim
açısından baktığınızda da bir ayrıcalık
içerisinde olduğunu görüyoruz. 4708 sayılı Yapı Denetimi
Kanunundaki 1inci maddenin ikinci paragrafında yapılan
değişiklikle, on dokuz pilot ilde yapılan yapı denetim
uygulamaları TOKİde gerçekleşmiyor ve sorumluluğu
alıyor. Bununla beraber TOKİye o kadar yetkiler veriliyor ki
değerli arkadaşlar, bunun içerisinde yapı kullanım
izinlerinin alınmasından tutun planların valilik veyahut
belediyelerin itirazı bile olsa üç ay içinde resen uygulanmasına,
etkisine kadar vardıran geniş yetkilerle donatılıyor.
Peki, bütün bu
yetkiler veriliyor, bütün bu uygulamalar yapılıyor, ne hatalar
oluşuyor? Sayın Başkan -ben açıklamalarını takip
ediyorum- diyor ki: Planlamalarla ilgili, yapılacak
çalışmalarla ilgili akademisyenlere, halka, çevrecilere,
plancılara soracağız, beraber karar vereceğiz. Sayın
Başkan, siz bunları söylerken size karşı dava açan Mimarlar
Odasına veya dava açanları genel değerlendirirken Rüşvet
için dava açılıyor. gibi bir söylem size yakışıyor
mu? Veyahut Harita Mühendisleri Odası ve Mimarlar Odası geçen sene
TOKİ Gerçeği diye bir panel yapıyor, bunun içeriğindeki
sonuç bildirgesinin yayınlanmaması için oraya yazılı
başvuru içinde olmak size yakışıyor mu? Yani toplumsal
katılım, değerlendirme içerisinde yapılacak bir
çalışmayı böyle bir baskı içine sokmak o genel yönetim
anlayışının herhâlde yansıması olarak
değerlendirilmesi gerekiyor.
Bakınız,
Bayındırlık Bakanlığı bünyesindeki TOKİ
direkt Sayın Başbakana bağlanıyor. Neden?
Bayındırlık Bakanlığının TOKİyle
ilgili işlemleri takip edecek yeterli eğitimli denetim
elemanları yok mu? Bayındırlık Bakanlığı
yetersiz mi bu konuda? Neden Başbakana bağlanıyor? Çok
eğitimli olduğu ve belki de Başkanla İstanbul Belediyesinde
olan uzun yıllardır beraber çalışmalarının da
etkisi vardır diye düşünülüyor!
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bakın, TOKİyi Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu denetliyor ve çıkan raporlar var ve bu çıkan
raporların içerisinde, alıp baktığınızda gerek
2004 gerek 2007 yıllarıyla ilgili çok önemli tespitler var. Bu
tespitlerin içerisinde özellikle yapılan işlemlerle ve Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı üzerinden
gerçekleştirilen işlemlerle ilgili iddialar var. Bu iddialar
araştırıldı tekrar. deniliyor ama çok önemli iddialar ve o
iddialardan bir tanesinde deniyor ki: Bu hasılat paylaşımı
modelinin uygulandığı yerlerde arsaların rayiç
değerlerinin
Çünkü hasılat paylaşımı şöyle: Siz
ayni sermayenizi koyuyorsunuz belli bir değerden, ekspertiz
değerinden, yapacak olan kişi de maliyet hesabı yapıyor,
bir ortaklık oluşturup ondan sonra, satıştan sonra paylaşım
ortaya çıkıyor. Siz 100 birimlik yeri 80 olarak veya 40 olarak
gösterirseniz, ortaklık payınız düşer. Ha, bununla ilgili, TOKİnin
sitesine bakıyorsunuz ve o sitede bir metin karşınıza
çıkıyor, İngilizce bir metin ve o metin içerisinde de görüyorsunuz
ki böyle bir değerlendirmenin olduğunu ama bununla ilgili olarak
yapılan fiyatlandırma açısından -bu hasılat yöntemi
anlatılırken- tercih edildiğinin ve bunun bu şekilde
uygulandığının netice beyanıyla karşı
karşıyasınız. İnternet sitesinden de bunu bulma
imkânı çok rahat ortada.
Şimdi,
kanunun içeriğine geldiğimizde -süremiz çok uzun değil-
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
unutulmaması gereken bir özelliği var, Sermaye Piyasası
Kanununun geçerliliği içerisindedir. Sermaye Piyasası Kanunu
içerisinde o dönemde yapılan işlemlerin de hesabının zaten
sorulması gerekir ama ona kalmayacak, bu dönemde yapılanlar var.
Bakın,
şimdi bu kanun içerisinde Taşınmazları tanımlarken
içine binalar da konuyor. Yani okullar, her türlü kamu binası bunun
içerisinde satılabilir. Bu nedir biliyor musunuz aslında? Bu, hem
TOKİye kaynak yaratma hem de kamunun mallarını 2886
sayılı İhale Kanunu dışında değerlendirmeye
çalışmaktır. Hatırlayın, bir Karayolları
binası vardı. O zaman o bu madde, ilgili İhale Kanunu
kapsamında satılmamak için Tekele devredilmiş, ondan sonra
tekrar Özelleştirme İdaresinin yetkileriyle
satılmıştı.
Ha, bir de
TOKİnin tabii, ihaleler açısından bağlı olduğu
kamu ihalesi açısından da bazı gerçekler var, yapılar var,
onları da size hatırlatayım: Toplu Konut İdaresi 2886
sayılı Devlet İhale Kanununa tabi değil. 4734
sayılı Kamu İhale Yasasında da önemli
ayrıcalıkları var yani ÇED Raporu belgesi alması
gerekmiyor, ödeneği olmayan iş ihaleye çıkılmaz, onun için
geçerli değil. Onun yanında, yine arsa temini, yani 62nin (a) ve (b)
bentleri ve (c) bentleri de yine TOKİ için geçerli değil. Onun
yanında, ihale sözleşmesi içinde de TOKİ için düzenlemeler var
ve burada Bakanlar Kuruluna bazı yetkiler vererek özel sözleşme esasları
belirleniyor ve ondan sonra da bir özel sözleşme yapısı ortaya
çıkıyor. Diğer taraftan, yine, TOKİnin bu hisse
paylaşımlı, gelir paylaşımlı yöntemiyle ilgili
olarak ortaya çıkan tebliğin de Danıştay açısından
değerlenmesi ve sonuçları ortada.
Şimdi, böyle
bir süreç işler iken bir bakıyorsunuz, devletin, kamunun
okulları, hastaneleri bu birim tarafından yapılıyor. O
zaman aklınıza şu geliyor: Yani onlar 2886ya tabi. TOKİ
çok rahat. Ondan mı oraya geliyor? Şimdi, binaların satışı
için de yine böyle bir imkân ve unutulmaması gereken, bu kanun içerisinde,
biliyorsunuz, TOKİ, emlak vergileriyle ilgili yerel belediyelere ödemesi
gereken vergilerden de ayrı tutuluyor, muaf tutuluyor. Bu ne?
İşte biz daha çok bina yapacağız
Yani o da şuna
geliyor: Biz normal bütçede yatırım harcaması oluşturamıyoruz.
Onun için, yerel yönetimler, sizin elektrikten payınızı kestik,
şimdi de emlak vergisinden keseriz. Biz ona göre, devlet olarak, kamu
olarak, Hükûmet olarak bütçede tutturamadığımızı bu
yoldan yaparız. Bir de işin bu mantığı var.
Diğer
taraftan, Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
tarafında -tekrar altını çiziyorum- 8,5 milyon -yani yüzde
61ine sahip- KEY hak sahiplerine 3 milyar civarında bir para ödeniyor.
Değerli
arkadaşlar, bu para 86 yılından itibaren, ta 99
yılında yapının oluşması ve Emlak
Bankasının tasfiyesi sırasında buradaki
varlıkların Emlak Konuta devri daha sonra Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı olması ve bunun içerisinde
yapılan değerlendirmeler sonucunda o hissedar yani yüzde 61
hissedarın hakları var, uygulamalardan payı var. Sadece o
dönemki rakamı bugüne adat hesabıyla getirirsek 10 milyar
civarında bir para tutuyor. Unutmayın, burada şimdi
çıkartılan o 3üncü ve 4üncü maddelerdeki yasal yükümlülüklerden
koruyucu yasa bir taraftan da bunun için çıkartılıyor. Yani daha
önceden sadece ve sadece bu varlıklar üzerinden ortaya çıkan akitler
ve hak arayışlarında bir örnek vermişlerdi komisyonda,
onunla değil, bu aynı zamanda Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının yönetiminin başında olan yüzde 39
hissesiyle bugüne kadar yönetimin sorumluluğunu alanların da Sermaye
Piyasası Kanunu dâhilinde sorumluluklarının olduğunun
altını çizmek gerektiğini düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, o kadar çok şey var ki anlatılacak ama yasal olarak
baktığınızda bu yasanın içeriğinde yürümekte olan
davalardan korunmak ve kaçınmak için çıkartılan bir yasa
maddesiyle de karşı karşıya kalıyoruz. Bu da nedir?
Yargı kararları rejimine ve Anayasadaki kuvvetler
ayrılığı ilkesine yapılan bir karşı
harekettir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Tamaylıgil, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Buradaki amaç aslında, tabii, ne
olacaktır? Şirketin pasifleri ile aktifleri arasında devir
sırasında oluşan denge bozulacak ve alacaklı olanlar o
bozulan dengeyle karşı karşıya
bırakılacaklardır.
Şimdi, bir
de TOKİnin Emlak Bankası yani tasfiye hâlindeki Emlak
Bankasıyla ilgili bir ödeme süreci var yani aldığı 1,3
milyar liralık bilanço değeriydi o da ve karşısında
özel tertip senetlerin ve sıfır faizli senetlerin, devlet borçlanma
senetlerinin verdiği bir ödeme süreci var. Önce üç yıl ödemesiz,
sonra beş yıl ödemesiz... Zaten ödeyemedim, taa geldik 2009
Ağustosta ilk taksit ödemesine. Bütün bunların aşamaları
çok uzun, vaktim yok.
Şimdi ben
soruyorum Başkana: Bu ilk taksiti ödediniz mi, ödeyecek misiniz yoksa,
yine iddia ettiğim gibi, -buradan doğan bir varlık
yükümlülüğüdür- yine bu maddeler içerisinde, ödememek üzere bir düzenleme
içine gidilecek midir?
Değerli
arkadaşlar, keşke burada görüştüğümüz TOKİyle ilgili
yasa, arsa üretimi, konut edinilmesi
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tamaylıgil, mikrofon kapandı, teşekkür cümlenizi
alayım.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Bitiriyorum.
konutun
Türkiyedeki ihtiyaca göre gerçekleşmesi açısından bir plan, bir
program olsaydı ve keşke konut ihtiyacında olan dar gelirlilerin
beklentilerine hizmet eden bir konut oluşturma anlayışı,
Robin Hoodluk başlığıyla gidip, sadece miting
organizasyonlarının temeli olma noktasına varmasaydı.
Ben yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum ve Türkiye açısından, ülkemiz açısından,
hakların ve hukukun işlediği günlerin çok uzakta
olmadığını diliyorum.
Hoşça
kalın. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim.
AHMET YENİ
(Samsun) 60a göre kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Arkadaşlar, görüşmeler devam ediyor, şimdi 60ın
sırası değil. Lütfen
Daha sonra
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına, Şırnak Milletvekili Sayın
Hasip Kaplan.
Buyurun efendim.
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye gibi genç ve gelişen bir nüfus yapısına
sahip olan ülkelerde
72,5 milyon olduk son açıklamalarla, TÜİKin
belirttiği rakamlara göre. Çok ciddi konut sorunu yaşayan bir
ülkeyiz. Özellikle metropol kentlerde konut sıkıntısı o
kadar çok fazladır ki kiraların durmadan yükselmesi, bir asgari ücret
düzeyinin üstünde olması bir aylık kiranın;
çalışanların, memurların, işçilerin, dar gelirlilerin
çok ciddi konut taleplerinin söz konusu olması karşısında,
99 depremini yaşamış ülkemizde, oradaki, deprem
kuşağı bölgelerdeki yeni konutların yapılmasında
ve daha birçok alanda yeni yerleşim, sosyal yerleşimlere, sitelere
geçilmesi, işte, zaman zaman iyileştirme adı altında kentsel
dönüşüm projelerinin yapılması, bütün bu ihtiyaçlar bir gerçek.
Bu ihtiyaçlar karşısında biz Barış ve Demokrasi
Partisi adına burada Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi
Hakkındaki Kanun üzerine, 455 sayılı Kanun Teklifi üzerine
görüşlerimizi açıklarken aynı zamanda TOKİnin ve konut
anlayışının sorgulanması bakımından da
birkaç noktaya değinme gereğini duyuyoruz.
Bilmiyorum,
gezen, gidenleriniz vardır; Parisin etrafında banliyöler görürsünüz,
yüksek apartmanlardan oluşmuştur, belde belediyelerinde.
Sorarsınız: Nedir bu binalar? Belediyelerin
yaptırdığı sosyal binalar. derler. İlginçtir ve
orada, dar gelirli insanların yaşadığı yerlerde
banliyöler yapılmış. Geçen, bir görüşme nedeniyle
Marsilyada, kıyı şeridinde bulunduğumuz bir yerde çok
güzel bloklar vardı deniz kenarında, bunun ne olduğu sordum.
Bunlar, dediler, buradaki belediyenin -sosyalist bir belediye- seçim
programında vardı ve seçildikten sonra bu sosyal konutlar
yapıldı, halka verildi. Şimdi, bunun benzeri örnekleri
Bulgaristanda, Romanyada birçok ülkede görürüz bir devlet politikası
olarak. Sağlık, eğitim, konut öncelikli sıradadır ve
devlet politikalarında bunlara özel bir ağırlık
verilmiştir.
Şimdi,
yakın zamanda Emlak Bankasında -ki Emlak Bankasının
tasfiyesi işlemleriyle TOKİye geçiş aşamasında
yaşanan yolsuzluklara hepimiz tanık olduk- 2001 krizinde neler
yaşandığını da biliyoruz. Kimlerin, ne kadar para
batırdığını, bu paraların vatandaşın
vergisinden, hazineden nasıl karşılandığını
biliyoruz.
Şimdi, konut
hakkı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8inci maddesinde
kişiye bağlı dokunulmaz ve devredilmez hakların içinde yer
alıyor. Bu anlayışla baktığımız zaman dar
gelirliye, ihtiyacı olan insanlara konut yapmaktan daha kutsal bir görev,
hele hele siyasiler için, olamaz. Yani siyasiler eğer bir
hayırlı iş yapmak istiyorlarsa gerçekten, bu kışta,
karda başını sokamayacağı evi, iki göz bir evi olmayan
ve aldığı asgari ücretle, 550 lira maaşla
kirasını, yakıtını ödeyemeyen bütün
çalışanlarımıza, dar gelirlilere, insanlarımıza
konut yapması doğrudur. Bu doğru yaklaşıma inanın
hiçbirimizin söyleyecek tek sözü olmaz.
TOKİnin
2004lerden itibaren başlangıçtaki birkaç örnek versiyonuna da
bakıldığı zaman, vaktinde yapılan, süresinde teslim
edilen binalar da gördük ama bu iş yaygınlaştıkça,
büyüdükçe, rakamlar büyüdükçe kokular da büyüdü, tartışmalar,
yolsuzluklar da büyüdü. Yani konut demek müteahhitlik demek, müteahhitlik demek
çimento demek, harç demek, demir demek, inşaat demek, inşaat kalitesi
demek, bütün bunlar ama sadece bu alanlarıyla sorunun
tartışılır olur noktaya gelmesi değil. Bir kere Başbakanlığa
bağlı TOKİnin bütçesini eğer Meclisimiz görüşemiyorsa
bu çok önemli bir nokta- Sayıştay da denetleyemiyorsa, milyar
liralar da harcanıyorsa, burada kim her şeyin doğru yapıldığını
söyleyebilir?
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) KİT Komisyonu denetliyor.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şimdi, KİT Komisyonu Meclis adına denetim
yapmış sayılmaz çünkü KİT Komisyonunun kendi iç denetimi
olarak yapılan bir denetimdir. Bu denetimin bizatihi Meclise gelmesi,
harcamaların, gelirlerinin bütününün rakamsal olarak konulması
gerekir ve Meclisin de bunu denetlemesi gerekir fakat bu yapılamıyor.
Yani bu KİTin yapmış olması, bunun bir denetim,
sağlıklı bir denetim, bütçe denetimi olduğu anlamına
gelmiyor.
Şimdi, böyle
olunca, bakıyoruz yasa teklifinde, hemen 2009 yılı Temmuz
ayı itibarıyla 367.355 konuttan bahsediliyor, 251 bin adedinin
tamamlandığından. Şimdi, bu konutlarla birlikte sosyal
donatılardan bahsediliyor. Bu çok ilginç. Deniliyor ki: Bu sosyal
donatıların içinde işte şu kadar okul, 516 tane
ilköğretim ve lise, toplam 15 bin derslik, 487 adet spor salonu.
Şimdi, site olarak yapılan yerleşim konutlarını, site
projelerini mimar-mühendis odalarına sorduğunuz zaman, bu sitelerin
içinde okulun, sağlık ocaklarının, spor
alanlarının, çevre düzenlemesinin sitenin vazgeçilmez
parçalarını olduğunu görürsünüz. Şimdi, burada,
TOKİnin Ev yapıyorum ama bununla beraber de sosyal
donatıları yapıyorum demesi, bu şekilde kamuoyuna
yansıması yanlıştır; mecburidir, sitelerin kendine
göre standartları vardır.
Şimdi,
TOKİdeki yolsuzluk konuları, sosyal dokuyu da etkileyen önemli
konuları da gündeme getirdi. Sulukuledeki kentsel dönüşüm projesinin
tartışmaları Meclise kadar geldi, bunun araştırma
komisyonu kurulması konusunda da önergeler verildi. Birçok ilde, ilçede de
TOKİnin başlattığı ve süresi içinde bitirilmesi
gereken konutların, aradan bir yıl, iki yıl geçtiği hâlde
sahiplerine teslim edilmediğini görüyoruz. Örneğin Siirtteki
TOKİ konutlarındaki kokular, yanlışlıklar,
partizanlıklar, kayırmalar ve TOKİnin faturasını oradaki
belediye başkanına çıkardı ve belediye başkanı
sonuçta seçim kaybetti. Bunu hepimiz biliyoruz. Çünkü TOKİ
konutlarının yüz tanesinin, yüz elli tanesinin kendi
akrabalarına satışı yapıldığı zaman
büyük bir il merkezinde hemen göze çarpıyor; kimler yaptı, nasıl
yaptı, hemen ortaya çıkıyor.
Bizim
TOKİyle ilgili burada asıl tartışılması gereken
-yasada da var- bu arsaların üretimi ve değerlendirilmesi. Peki,
arsalar maliye hazinesine ait. Maliye hazinesinin malı olan okul, karakol,
sağlık ocağı binası üzerinde olan olmayan bu
arsaları, TOKİ, şehir planlamasını, oradaki dokuyu,
oranın yapısını, mimar-mühendis odalarının
durumunu, hiçbirini dikkate almadan alıyor ve bakıyorsunuz, hemen bitişiğindeki
arsaya 5 kat sınırı getiren bir düzenleme, TOKİ 25 kat çıkıyor.
Çevre alanına, yeşil alana bakıyorsunuz, yeşil alan
üzerinde yüzde 20-25 olması gereken inşaat hakkının,
TOKİ söz konusu olduğu zaman tamamen
kaldırıldığını ve bu konuda bir sorgu
yapılmadığını görüyoruz.
Enteresan olan
bir şey daha: Biliyorsunuz emlaklar için emlak vergisi ödenir
belediyelere. Belediyelerin de tek geliri budur. Şimdi diyoruz ki: Büyük
kentlere, Diyarbakıra, İstanbula mega kentler yaptı
TOKİ. TOKİnin yaptığı bu binaların da ödenen
emlak vergisinden muaf olduğunu görüyoruz. Bu ne demek? Yani TOKİ
bina yaptığı zaman o belediyeden hizmet almayacak mı? Yol
gitmeyecek mi? Sokağı temizlenmeyecek mi? Su, elektrik ve diğer
hizmetlerden çöp toplamaya kadar bundan yararlanmayacak mı? O konutta
yaşayan insanlar da o şehrin insanları değil mi? O konutun,
TOKİ konutu olduğu için belediye gelirlerinin dışına
çıkarılmasının doğru olmadığını
söylemek istiyoruz.
Yine, arsa
üretimi ve değerlendirmesi konusu şu tereddüdü de dile getiriyor:
Bugün AK PARTİ iktidar. Yarın iktidarlar el değiştirebilir,
değiştiriyor da. Zaten hiç kimseye tapulu mülk değil hiçbir
koltuk, hiçbir makam. Peki, Yap-İşlet-Devret Yasası çerçevesinde
bu denetim olmazsa, bu kontrol olmazsa, belediyelerin de bu konuda hiçbir
müdahalesi olmazsa her iktidar kendine göre, istediği şekilde ihaleye
verir çünkü bakıyoruz, Devlet İhale Kanununa da tabi değil.
Şimdi Devlet İhale Kanununa da tabi olmayınca,
Başbakanlığa direkt bağlı olması onun KİK
mevzuatı çerçevesindeki denetimini yeterli kılmıyor. Buradan
yerel belediyelere ödenen emlak vergisinden TOKİnin muafiyeti kabul
edilemez bir eşitsizliktir.
Burada dikkat
edin, ilginç şeyler var TOKİyle ilgili; son zamanlarda birçok
binanın zamanında yapılmadığı görülüyor. Mesela,
2006daki bir sözleşmede Yirmi dört ay içinde dairenizi teslim
edeceğim. diyen TOKİ, sonra, vatandaşa, hak sahibine Git,
2009da gel. diyor ve daha sonra teslim ettiğinde gecikme süresi tam on
altı ayı buluyor. Şimdi, ne olacak bu vatandaşın
mağduriyeti? Gidiyor bankadan kredi alıyor, peşinat ödüyor,
teslim ediyor, Bu aydan sonra kira ödemeyeceğim. diyor ve böyle, o dar
gelirliyi iki yıla yakın bir süre bir başka konutta kira ödemeye
zorlayabiliyorsunuz.
Yine geç
teslimlerle ilgili farklı farklı örnekler var ama bunların
içinde en ilginci, daha bitmeden teslim edilen TOKİ binalarında bir
de imza alınıyor alıcılardan, ileride altyapı, peyzaj,
düzenleme gibi taahhütlerden muaf tutuluyor TOKİ. Şimdi, bunu
müteahhitlerde anlarız da devlet, Başbakan yapıyorsa Bu neden
böyle oluyor? diye gerçekten sormak gerekiyor.
Şimdi,
tarihî kentlerimiz var, kıyı kentlerimiz var, güzel yerler var.
Şimdi, okul, karakol, ibadethane, sağlık tesisleri, spor
tesisleri, postane, çocuk parkları, benzeri tesisler
Yani konut
sektörünün sanayisini teşvik için yatırım ve işletme
kredisi verilmesi konusunda TOKİ kaynakları, TOKİnin,
amaçları dikkate alındığı zaman farklı bir alana
girdiğini görüyoruz. Peki, o zaman, eğer gerçekten TOKİnin
konut yapma konusunda bütün bunlara ihtiyacı varsa, elbette ki bir bina
için ne gerekiyorsa kapıdan tutun altyapısından ince
malzemelerine kadar hepsinin fabrikasını kursun o zaman, üretimini
yapsın, kendisi gelsin yapsın, diyebiliriz ama bu öyle bir şey
değil. Burada, denetlenemeyen, müteahhitlere verilen, müteahhitlerden
taşeronlara verilen ortalıkta kalan işler söz konusu. Birçok
yerde var, yok müteahhit vefat etmiş, yok iflas etmiş, yok
işleri düz gitmiyor diye söylenen durumlar var.
Şimdi,
piyasaya baktığımız zaman rakamlar yüksek, 2,5-3 milyar
civarında bir harcamanın olduğu TOKİ gibi bir bütçe -ki çok
ciddi bir bütçedir- eğer Meclise gelse, bunun planlaması, Türkiyenin
çıkarları, Türkiyenin gerçek ihtiyaçları belirlense, kentlerden
kentlere kimin daha çok ihtiyacı var
Örneğin, gidin Şırnak
iline Emniyet lojmanlarına bakın, otuz senedir duvarlarına daha
badana çekilmemiş, badanası yok, lojman zaten yok. Mahalle içlerine
girin, iç içe bütün görevliler, memurlar orada ev kiralıyor. Şimdi,
eğitimci evsiz orada, sağlıkçı evsiz, polis evsiz, oraya
giden doktor ev bulamıyor. Şimdi, böylesi ihtiyaç alanları,
çokça ihtiyaç hissedilen ve konumu gereği çokça görevlinin gittiği
yerlerde TOKİ neden bir öncelikler dizisi çıkarıp öncelikli
ihtiyaçları karşılama gibi bir politika izlemiyor?
İzlemiyor, çünkü Başbakan kendisine bağlı olan bu idarede
istediği gibi istediğini yapıyor. Meclise getirip Mecliste:
Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yüce Meclis bu konuda, Türkiyenin
konut politikası nasıl olsun diye düşünüyor; nasıl bir
kalite olsun, nasıl bir kontrol olsun, nasıl bir şeffaflık
olsun, nasıl bir katılımcılık olsun,
halkımızı çok yakından ilgilendiren bu konuda ne
düşünüyorsunuz
Vallahi buna hiç ihtiyaç duymuyorsunuz.
Ben de bir konuyu
itiraf edeceğim: TOKİ, milletvekillerine konut yapma-ya karar verdi
ya, üç defa broşür gönderdiler. Vallahi ben milletvekili olarak güvenip
girmedim. Açık söylüyorum, bakın, şimdi, Başbakana
bağlı TOKİ Mecliste milletvekillerine konut yapacak, ben
milletvekiliyim ve güvenip gir-miyorum. O zaman burada bir problem var;
arkadaşlar, burada çok ciddi bir problem var. Bu TOKİ
Arsaları
değerlendirebilirsiniz. 2011de seçim, 2011de veya 2015te diyelim.
Şimdi, bu arsalara, tarihî kentlerimizdeki ar-salara, hepsine TOKİ el
atarsa
Maliye Bakanlığına bağlı olan bu
arsaların elden çıkarılması, TOKİye devredilmesi, el
değiştirmesi, genel bütçenin içinde görüşülmesi gereken
konulardır bunlar. Diyemezsiniz İşte, Millî Eğitim
Bakanlığının okulunun bulunduğu Beşiktaş
semtindeki, şuradaki arsa 5 dönüm, üstünde de bir ilkokul var; aldım,
TOKİye verdim. Bu böyle olmayacağına göre burada bir
şeffaflık gerekiyor, bir katılımcılık gerekiyor.
Eğer biz milletvekili olarak bu konuda tereddüt yaşıyorsak
vatandaşın haydi haydi yaşaması lazım. Zaman zaman, bu
kaygılarımızı soru önergeleriyle sunmuşuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bağlıyorum.
Örneğin
deprem alanlarında, deprem gören yerlerdeki konutlarla ilgili, çok ciddi
sıkıntılarla ilgili soru önergelerimiz olmuş. Yine,
TOKİnin Diyarbakırda yürüttüğü faaliyetlerle ilgili
çalışmalar oldu.
Ben buradan
sesleniyorum: Sayın Bakan, bizim ilçede de TOKİ inşaat
yapıyor, iki senedir ne müteahhit geliyor ne gidiyor. Ne yapıyor,
kimdir, kimin nesidir? Ona bir el atsanız, rica etsem.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
AK PARTİ
Grubu adına Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA HASAN FEHMİ KiNAY (Kütahya) Sayın Başkan, muhterem
milletvekilleri; Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Tasarı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporları üzerine AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında bu tasarıya katkı sağlayan iktidar ve
muhalefet partisine mensup tüm milletvekili arkadaşlarıma
teşekkürlerimi arz ediyorum.
Tabii şu ana
kadar üç grup adına milletvekili arkadaşlarımız söz
aldılar, birtakım değerlendirmeler yaptılar ama 410 bin
konut yapımına girişmiş, cumhuriyet tarihimizde böylesine
büyük bir konut hamlesini gerçekleştirmek üzere yoğun bir mücadele
veren TOKİ için, en azından bir dakika dahi, kendilerinden
teşekkür veya takdir duygularını almak isterdik ama ne yazık
ki bunu çok gördüler. Tabii ki bizim AK PARTİ Grubu olarak, TOKİyi
ilgilendiren bir yasada söz almanın bahtiyarlığı içerisinde
olduğumuzu öncelikle ifade etmek istiyorum.
Şüphesiz biz
siyasiler -biraz evvel Sayın Kaplanın da ifade ettiği gibi-
özellikle yoksul vatandaşlarımızı ilgilendiren
birtakım kalıcı hizmetleri ortaya koydukça bunun erdemini, bunun
mutluluğunu yaşıyoruz. Tabii ki bu her siyasiye nasip
olmayabilir değerli arkadaşlar. Her şeyden önce hem bir
fırsatı yakalamanız hem de kendinizde bir gücü bulabilmeniz
lazım. Çok şükür milletimizden almış olduğumuz gücü
fırsata çevirdiğimiz önemli bir toplu konut hamlesini müzakere
ediyoruz.
AK PARTİ
olarak TOKİye yüklediğimiz işlevler sonucu
halkımızın bizden beklediği planlı kentleşme ve
konut üretim seferberliğini başarıyla gerçekleştirmenin
gururunu yaşıyoruz. TOKİyi müzakere ettiğimiz şu
dakikalarda bile eserlerimiz halkımıza sözlerimizden çok daha somut
olarak ulaşmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, zenginden alıp yoksula veren bir siyaset
anlayışını benimsemiş bir siyasi partiyiz. Bunun
tezahürü olarak, halka hizmeti Hakka hizmet olarak düşünüyoruz.
İşte, böylesine büyük bir konut hamlesini halkımızın
hizmetine sunmanın gururunu yaşıyoruz. Yükselen her toplu konut,
her TOKİ konutu aynı zamanda, milletimizi muasır medeniyetler
seviyesinin üstüne çıkartan bir büyük hizmettir. Biz, böylece, Mustafa
Kemal Atatürkün özlemini de gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz.
İktidarımızın en anlamlı ve en büyük
icraatlarından biri toplu konut alanında yapılan hamledir.
Şüphesiz, dünyaya örnek teşkil eden bu atılımın
Türkiyede özellikle dar gelirliler için taşıdığı
anlam büyüktür. TOKİ, dar gelirli vatandaşlarımız için ev
sahibi olmayı hayal olmaktan çıkarmıştır.
Değerli
arkadaşlar, bu gerçeği, çoğu sosyal demokratların bu
hakkımızı teslim ettiğine tanık oluyoruz, böylesine
başarılı toplu konut uygulamalarını
gerçekleştirdiğimiz için bizleri takdir ettiğini, tebrik
ettiğini görüyoruz. Aslında, aynı zamanda Bu projeleri sosyal
demokratlar olarak Türkiyede biz gerçekleştirmeliydik. diye
hayıflandıklarını da biliyoruz ve belki de, bu sevincimizi,
bu gururumuzu daha da artırmaya vesile oluyor.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Evveliyatını araştırırsan görürsün,
Ankarada Batıkentte görürsün.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Siz, biz fark etmez değerli arkadaşlarım.
Önemli olan, bu çalışmaları gerçekleştirebilmektir. Siz,
bizlere takdir duygularınızı, teşekkürlerinizi iletin, bu
da kâfidir.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Onu bilmen lazım. Ankarada Batıkenti
görmen lazım, Aktaşı görmen lazım. Öyle boş
konuşmakla olmuyor.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Ben, şimdi, biraz sonra bahsedeceğim,
Ankaradan bahsedeceğim, Ankarada yaptığımız
uygulamalardan bahsedeceğim.
Bakın, madem
açtınız, hemen ifade edeyim. Keşke, Sayın
Kılıçdaroğlu -bu gecekonduları dolaşıyor- şu
Ankara Kuzey Kent Girişi Protokol Yolu üzerinde yapılan
yaklaşık 10.488 konutu, Mamak Yatıkmusluk mevkisindeki 732
konutu, Altındağ Aktaş Doğantepedeki 1.160 konutu, yine
Gültepedeki 784 konutu, Yenimahalle Demetevlerdeki 740 konutu, Macunköy
Pamukları dolaşsa. Bütün bunları değerlendirirsek
Ankarada toplam yaptığımız kentsel dönüşüm, yani
gecekondudan çağdaş, yaşanabilir mekânlara dönüşümle ilgili
15.398 konutu lütfen Sayın Kılıçdaroğlu ve sizler gidip
ziyaret edin, orada bu hizmetlerden, bu konut hamlesinden yararlanan
vatandaşlarımızın düşüncelerini alın.
Tabii ki
değerli arkadaşlarım, böylesine önemli bir başarı,
özellikle Sayın Başbakanımızın ve şu anda
TOKİ Başkanlığını yürütmekte olan Sayın
Bayraktarın toplu konutla ilgili İstanbulda yapmış
olduğu, Büyükşehir Belediyesi döneminde gerçekleştirdikleri
deneyimin bir tezahürüdür.
Şimdi belki
bir başka değerlendirmeyi de ortaya koymak lazım: Tabii ki 2002
şartlarında değiliz. 2002 şartlarına döndüğümüzde
gecelik yüzde 7 bin faizlerle hazinenin bir yıldan daha kısa sürede
borçlanabildiği, ancak buna imkân bulabildiği bir dönemi geride
bıraktık. Şimdi, o dönemlerde, düşünelim, on yıl, on
beş yıl, yirmi yıl vadeli konut satacaksınız ve
bütçeden herhangi bir destek almadan satacaksınız. Şimdi
Türkiye'nin 2010 yılında özellikle konut piyasasında bir
taraftan TOKİ tarafından diğer taraftan bankacılık
sektörünün de konut sektörüne vermiş olduğu destekle faizlerin yüzde
1in altına düştüğü, vadelerin on yıl ve üzerine
çıktığı bir dönemi yaşıyoruz. Aslında,
fotoğrafın tümüne baktığımızda Türkiyenin
nasıl baştan başa büyük bir şantiyeye dönüştüğünü
çok daha iyi algılarız.
Değerli
arkadaşlar, Anayasaya döndüğümüzde, yasalarımıza
döndüğümüzde aslında bu konut hamlesinin şu andaki
ihtiyaçları yıllar itibarıyla çoktan giderdiğini görmemiz
gerekirdi. Bakın, TOKİ 1984 yılında kurulmuş. Eğer
hız kesmeden devam etmiş olsaydı rahmetli Özal döneminde 1984-89
yılları arasında, yine buna benzer, Türkiyede, TOKİ
tarafından, bu şekilde değil ama, fon vermek suretiyle,
kooperatiflere kredi kullandırmak suretiyle 400 bin civarında bir
konut gerçekleştirilmiş. Ancak, 1990 ve 2002 yılları
arasında, ne yazık ki, toplu konutla ilgili geliştirilen
politika maalesef göz ardı edilmiş, gerektiği gibi
desteklenmemiş ve bu on iki yıllık süre içerisinde 400 bin
civarında konut üretimi TOKİnin aracılığıyla
gerçekleştirilebilmiş. Oysa, ülkemizdeki hızlı
kentleşme ve ruhsatsız yapılaşma eğilimi devam
ediyordu, gecekondu dönüşümü ve kentsel yenileme ihtiyacı
artmıştı, deprem riski doğmuştu. Alt gelir grubu ve
yoksul vatandaşlarımızın konut ihtiyacı ve mevcut
konut stokunun yaşlanması ve niteliğinin yetersizliğine
rağmen konut seferberliği maalesef hız kesmiştir bu
dönemde, bunu giderecek bir siyasal zihniyet ve konut finansman
olanağı maalesef sağlanamamıştır.
Şimdi, daha
dramatik olan, 2001 yılı itibarıyla, biliyorsunuz, fon tamamen
ortadan kaldırıldı ve TOKİ kendi kaderine terk edildi. Anayasamıza
baktığımızda, devlete, şehirlerin özelliklerini ve
çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut
ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alması ve
ayrıca toplu konut teşebbüslerini desteklemesi vazediliyor. Ama, bu
Anayasadaki hükme rağmen maalesef, 2001 yılı itibarıyla,
Türkiyede konut politikası, özellikle TOKİ tarafından
yürütülmekte olan konut politikası büyük ölçüde akamete
uğratılmıştır.
İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi, Türkiyede yapılan HABİTAT
toplantıları, bütün bunlar, Türkiyede TOKİnin
varlığını gerekli kılan ve toplu konutun kendi
projeksiyonu içerisinde yürütülmesini ihtiyaç olarak vurgulayan
değerlendirmelerle doludur.
Değerli
arkadaşlar, şu tespiti de paylaşmama izin veriniz: AK PARTİ
İktidarı döneminde, Anayasada devlete verilen birçok görev, insan
hakları ve uluslararası kuruluşların vazettiği
kurallar ve kuruluşlar mücerret olmaktan çıkmış,
müşahhas -elle tutulur- hâle gelmiştir.
TOKİ,
şüphesiz, istek ve inancın, ayrıca da istikrarın eseridir.
Birincisi, istek.
Sayın Başbakanımızın ve onunla birlikte mesai harcayan
tüm arkadaşlarımızın ortak paydasında milletimize
hizmet etme isteği yer almaktadır.
İkincisi,
inanç. Büyük bir inanç taşıyacaksınız; ülkenize,
milletinize inanacaksınız.
Ve en önemlisi,
üçüncüsü, istikrar. Şimdi, istikrar içerisinde bir ekonomi olmasaydı
Vatandaşlarımız
tarafından finanse ediliyor
On yıllık vadelerle de olsa
vatandaşlarımız tarafından finanse edilen ve ayrıca,
geliştirilen gelir paylaşımı modeliyle finanse edilen,
evet, birtakım arazilerin değerlendirilerek zenginden
alınıp yoksula verildiği, transfer edildiği bir
politikanın, bir gelir imkânının ortaya koyduğu bir
noktadır. Bu doğrultuda uzun vadeli kaynak ve satış vadesini
sağlamak amacıyla elbette ki ihtiyaç duyacağınız en
önemli şey, ülkede ekonomik istikrarı sağlamaktır.
İşte, AK PARTİ İktidarı tüm bunları bir araya
getirebildiği için bugün biz dört yüz on bin konutu
gerçekleştiriyoruz ve ben bu yöndeki çabalarıyla ülkemize, yoksul
vatandaşlarımıza hizmet veren
Burada bazı
değerlendirmeler yapıldı, işte, yoksulu ilgilendiren 30 bin
konuttan bahsedildi. Değerli arkadaşlar, onlar yoksulun yoksulu, dar
gelirlinin en dar gelirlisi. O 30 bin konuttan bahsettiğimizde on
beş-yirmi yıl vadelerden söz ediyoruz, ayda 100 liralık taksitle
ev sahibi olmaktan bahsediyoruz. Oysa dar gelirli olan kesimler birçok -belki
de- işçi arkadaşımızdır.
Bırakın
bunlarla ilgili mülahazaları, biz seçim bölgelerimize gittiğimizde,
seçim bölgelerine giden bütün milletvekili arkadaşlarımız, gerek
iktidar partisine gerekse muhalefet partisine mensup milletvekillerimiz,
muhalefete mensup belediye başkanlarımız, TOKİnin önünde,
hepimiz kuyruk oluyoruz, İlçelerimize toplu konut yapınız,
ilimize bir etap daha toplu konut gerçekleştiriniz. diye hepimiz
TOKİ Başkanından sürekli talepte bulunuyoruz.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, Türkiye'nin, şu anda, bugün itibarıyla 3
milyon konuta ihtiyacı var ve özellikle 2013 yılına kadar her
yıl yaklaşık 600 bin konuta ihtiyacı var. Yani,
TOKİyle ilgili çalışmanın devam etmesi gerekir.
Ha, şunu da
ifade edelim: Bu ihtiyacın tamamını TOKİ mi
karşılıyor? Hayır. Yaklaşık yüzde 5 ila 10
civarında, TOKİ buna imkân bulabiliyor.
Bakınız,
ruhsat alan inşaat sayısı 2006 yılı itibarıyla
566 binden
Kamu bunun sadece yüzde 4,7lik kısmını
tamamlayabilmiş, özel sektör yüzde 87sini, kooperatifler de yüzde
8,1ini. Yani, kamunun üretebildiği bütün konut yüzde 5 ila 10
civarında gerçekleşmektedir.
Evet, süremizin
de azaldığını dikkate alarak, bazı detaylı
bilgileri, tabii ki, ne yazık ki burada aktaramıyorum.
Bugün
geldiğimiz noktada, 1 Şubat 2010 itibarıyla 81 il ve 750 ilçede
1.600 şantiyede inşaatı başlatılan konut
sayısı 410 bindir. 410 bin konut, altyapısı ve sosyal
donatılarıyla birlikte, nüfusu 100 bini aşkın 16 şehir
demektir.
Bakın,
değerli arkadaşlar, ortalama 100 bin civarında nüfusa sahip
-merkez ilçeler itibarıyla ifade edeyim- Giresun gibi, Ordu gibi, Kütahya
gibi 16 tane ili yan yana getirin, baştan sona, TOKİ, bu kadar nüfusa
konut imkânı sağlamış. Diğer taraftan, yapılan konutların
yüzde 85i orta ve alt gelir grubuna ve yoksullara yöneliktir, yani 296 bini
tamamen orta ve alt gelir grubuna yönelik olarak
gerçekleştirilmiştir. Kaynak geliştirme uygulamaları
kapsamında 56 bin konut üretimi gerçekleştirilmiştir.
Şimdi, bu
410 bin konut da yeterli midir? TOKİnin yaptığı bu kadar
büyük bir konut hamlesi -temel işlevi bu, görevi bu- bundan ibaret midir?
Hayır. Ne yazık ki muhalefete mensup milletvekili
arkadaşlarımız tenkit ediyorlar TOKİ neden okul
yapıyor? diye. Şimdi, 584 tane anaokulu, ilköğretim okulu ve
lise; toplam 17.498 derslik gerçekleştirilmiş. Şimdi,
bunların birçoğu o TOKİ bünyesinde yapılan okullardır.
Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığıyla yapılan
protokoller var, Millî Savunma Bakanlığıyla yapılan protokoller
var, Sağlık Bakanlığıyla yapılan protokoller var.
Bu konuda hazineden tek bir kuruş almadan, sadece gelir
paylaşımı modellerini bir finansman imkânı olarak görerek
TOKİ ayrıca bunları yapıyor. Yani ihtiyacımız
aslında TOKİye bir kat daha artıyor değerli
arkadaşlarım. 592 tane spor salonu gerçekleşmiş, 36 tane
kütüphane, 62 tane hastane, 81 sağlık ocağı, 14 tane
engelsiz yaşam merkezi... Bakın, engelli
vatandaşlarımıza bir sosyal politika aracı olarak TOKİ
kurumunu kullanabilmişiz. Bunların bence ifade edilmesi -hadi çok
detaylı olarak değil- detaylı olarak iktidar partisine mensup
olarak bizler aktaracağız ama kısa da olsa bunlardan dolayı
TOKİye, çalışan arkadaşlarımızı teşvik
etmek amacıyla, küçük de olsa bir teşekkür bekliyorduk değerli
arkadaşlar.
Şimdi
bakın, bazı örnekler vermek istiyorum: Vatandaşlarımız
TOKİyle ilgili olarak neler söylüyor? Trabzon Zağnos Vadisi
Gecekondu Dönüşüm Uygulamasıyla ilgili, hurdacılık yapan ve
doğma büyüme Zağnoslu olan kırk sekiz yaşındaki
İsmet Gedik şunu söylemiş: Trabzon için çok güzel bir hizmet
oldu. Şimdi o bölge çok güzel oldu. Şehrin göbeğinde yeşil
bir alan neredeydi? diyor. Yine devam ediyor: TOKİ garibanlar için çok
iyidir. Parası olmayan insanlar TOKİ konutlarından
yararlanıyor. TOKİ elinde 5-10 bin lira parası olup da ev almak
isteyen için büyük bir imkân sunuyor. Hataları olabilir ama yiğidi
öldürüp hakkını yememek lazım. TOKİnin faydası yok
diyen yalan söyler. demiş.
Yine -bakın
bu da çok ilginç, bunu da paylaşayım lütfen- bir başka
arkadaşımız: Toplu konutlar suç oranını yüzde 90
düşürüyor. Yine, toplu konutlarda her çocuk okur çünkü ortam aileyi ve
çocuğu okumaya, okutmaya teşvik ediyor. Toplu konut uygulamaları
sayesinde halkın eğitim ve refah seviyesi yükseliyor. Gecekondularda
suç oranı fazla, suçluyu takip etmek zor. Toplu konutlar için bu söz
konusu değil.
Bizim tabii ki
seçim bölgemizden de vatandaşlarımızın çok sayıda
teşekkürünü de buradan ifade edeyim. Özellikle işçi
arkadaşlarımız Biz, TOKİ sayesinde ev sahibi olduk.
diyorlar. Onu duyan bir başka arkadaşımız Sayın
Vekilim, yeni bir TOKİ, yeni bir etap başlayacak mı
TOKİde, biz kuyrukta bekliyoruz. diyor. Yıllarca ev sahibi
olamayan, hatta ömrünü kiralarda geçirmiş vatandaşlarımız
elli-altmış yaşından sonra ev sahibi olmanın büyük bir
gururunu, memnuniyetini yaşıyorlar.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Vekilim, TOKİde kaç tane Kütahyalı
çalıştı?
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) TOKİde çalışan, değerli
arkadaşlarımız, hepimizin memleketinden.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Kütahyalı kaç tane çalıştı?
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Şimdi, Kütahyalı da çalışıyor
TOKİde, Afyonlu da çalışıyor, Yozgatlı da
çalışıyor, Nevşehirli de çalışıyor. Bu bizim
ülkemizin insanı yani şimdi, biz, bakınız
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Kütahyadaki inşaatları diyorum, onlarda kaç tane
Kütahyalı çalıştı?
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Biz, Türkiye'nin fotoğrafını
değerlendiriyoruz, Toplu Konutun genel politikasını
değerlendiriyoruz. Buradan şimdi kalkıp
tartışmayı oradaki çalışan işçinin nereli
olduğuna getirirsek bu Meclise yakışmaz değerli
arkadaşlarım.
Evet, burada,
tabii ki biraz evvel de ifade ettiğimiz gibi, Türkiye genelinde, birçok
bakanlık tarafından, TOKİ büyük bir beklenti içerisinde
çalışmalarını sürdürecek. TOKİye olan
ihtiyacımız her geçen gün daha da artacak. Biz, iyi ki varsın
TOKİ diyoruz İktidar Partisi Grubu olarak ve Sayın Erdoğan
Bayraktar Başkanlığında bütün
arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz. Sayın
Başbakanımıza minnet duygularıyla,
vatandaşlarımızdan gelen minnet duygularıyla burada
teşekkürü iletiyoruz. Bu kadar anlamlı bir çalışmanın
inşallah bu yasayla birlikte çok daha ciddi noktaya
taşınacağını düşünüyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanı unuttun, Sayın
Bakanı.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Sayın Bakanımızı tabii ki, Faruk Özak
Bakanımızı da buradan tebrik ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kinay, konuşmanızı tamamlar mısınız
efendim.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Hemen tamamlıyorum.
Efendim,
şimdi burada geldik, TOKİ denetleniyor mu? Efendim, Meclis
tarafından denetlenen, KİT Komisyonumuz tarafından denetlenen
bir kurumdan bahsediyoruz. Yani bunu en başta milletvekili
arkadaşlarımızın bilmesi lazım. KİT Komisyonu
-alt komisyonlar da dâhil- buradaki mevcut grubu olan bütün partilere mensup
milletvekili arkadaşlarımız tarafından teşekkül
ettirilmiştir ve denetlenmektedir. Ayrıca, Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu raporlarıyla bu denetim imkânını bu
arkadaşlarımız bulmaktadır.
Ben, tekrar bu
duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum.
Tasarının ülkemize, TOKİye hayırlar getirmesini temenni
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ OSMAN
SALİ (Balıkesir) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; 455 sıra sayılı Kanun Tasarısıyla
alakalı olarak huzurunuzdayım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Konut hakkı
başlıklı 57nci maddesi Devlet, şehirlerin özelliklerini
ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut
ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca
toplu konut teşebbüslerini destekler. ifadesiyle en temel yasal çerçeveyi
oluşturmuştur. Diğer yandan, İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı
için beslenme, giyim ve konut hakkı vardır. ifadesiyle konut
hakkını yaşamsal haklar arasında saymıştır.
Diğer yandan, 1996 yılında İstanbulda yapılan
HABİTAT II Konferansı da herkes için yeterli konut temin etme ve insan
yerleşimlerini daha güvenli, daha sağlıklı ve
yaşanabilir, sürdürülebilir ve üretken yapma hususlarını
evrensel hedefler olarak ortaya koymuştur. Uzun lafın
kısası, Türkçemizde bir tekerleme vardır: Dünyada mekân,
ahirette iman. Eski kanunlarımızda iki kavram hep yan yana
kullanılır: İaşe-ibate. Yani beslenme ve konut, beslenme
ve barınma hiç birbirinden ayrılmamıştır. Yani
yaşama hakkının vazgeçilmez alt unsuru beslenme ve barınmadır,
bu kadar önemli bir konudur. Bu sebeple, hiçbir yasama dönemi ve hiçbir
hükûmet, hiçbir kurucu Meclis, ülkenin gecekondu sorunu, konut
açığı ve nitelikli konut üretimi konularına ilgisiz
kalamamıştır, kalmamıştır.
Değerli
arkadaşlar, konut hakkının gerçekleşmesinde ana
bileşenler nelerdir diye baktığımızda, konut talepçileri
yani vatandaşlarımız var, konutla ilgili kurumlarımız
var, konutun finansman modelleri var, konutu üretecek birimler var. Devlete
yönelik konut talebi nereden ortaya çıkıyor? Orta ve alt gelir
gruplarından, uzun vadeli finansman talebi olan gruplardan geliyor konut
talebi.
Değerli
arkadaşlar, konut finansmanında kaynaklar uzun vadeli
olmalıdır, kısa vadede konut finansmanı
gerçekleştirmek mümkün olamamaktadır ve her dönemde farklı
finansman modelleri, kaynakları ve kurumları gündeme gelmiştir.
Yani sabit ve üstünde mutabakat sağlanmış bir model ve yöntem
bulunmamaktadır. Konunun çözümü tek bir modele, tek bir yönteme
indirgenememiştir. Her kurumun, her düzenlemenin muhatap kitlesi
değişmekle birlikte muhatap kitle içinde alt gelir grupları öne
çıkmıştır. Hepimiz hatırlarız, eski yıllarda
Sosyal Sigortalar Kurumu işçi yapı kooperatiflerine kredi
desteği sağlamıştı ve birçok şehrimizde Sigorta
mahalleleri mevcuttur.
Değerli
arkadaşlar, bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Devletimizde mükerrer
örgütlenmelerden bahsedilir, yani aynı işi yapan birden fazla
kurumdan bahsedilir. Mükerrerliğin en fazla olduğu konuların
başında konut üretimiyle alakalı kurumlar gelir, en fazla
mükerrerlik burada yer almıştır.
Hafızalarımızı
tazeleyelim, mülga kurumlarımız neler, konut üretimiyle alakalı
devletimizin örgütlediği ve sonra kaldırdığı kurumlar
nelerdir: Sosyal Sigortalar Kurumu -kendisiyle beraber mülga oldu- konut
bölümü, Emlak Bankası, Emlak Konut Anonim Şirketi, göçmen
konutları ve Ahıska Türkleri koordinatörlükleri, Arsa Ofisi,
Bayındırlık Bakanlığı Mesken İşleri,
Başbakanlık Proje Uygulama Birimi, Toplu Konut Fonu ve aynı,
eş zamanlı olarak Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı
İdaresi, Konut Müsteşarlığı; bunlar, hepsi görevlerini
ifa ettiler ve mülga hâle geldiler. Hâlen ise bildiğimiz gibi Toplu Konut
İdaresi, belediyeler, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı konut üretimi sahasında faaliyetini sürdürüyor.
Değerli
milletvekilleri, Toplu Konut İdaresi finansman modelleri ve öğretim
modellerinden de bahsetmiştik değişiklik gösteriyor diye. Toplu
Konut İdaresi, Toplu Konut Fonu zamanında yoğun olarak
kooperatifleri kredilendirdi, yakın geçmişten bu yana ise alt yükleniciler
eliyle doğrudan konut üretip bireyleri kredilendirmektedir ve
gördüğümüz, yaşadığımız kadarıyla da son
derece başarılı bir şekilde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Yuvarlak hesap 400 bin konuta başlanmış, bunun 300 bine yakını
tamamlanmış ve kalanı da tamamlanma
aşamasındadır.
Yine, konut
finansmanı anlamında Mortgage Kanununu çıkardık ama
küresel kriz nedeniyle yürürlüğe giremedi, devreye giremedi.
Demek ki beslenme
kadar önemli olan, giyinme kadar önemli olan barınma ihtiyacı için
bütün ülke, bütün yönetimler, bütün hükûmetler kafa yormuştur, faaliyette
bulunmuştur ve bulunmaya da devam edecektir. Temenni ederiz ki nitelikli
konut ihtiyacımız çok kısa sürede tamamlanır ve bütün
yurttaşlarımız sağlıklı konutlara sahip olur,
anayasal konut görevi de yerine getirilmiş olur.
Yasanın
hayırlı olmasını diliyor, Toplu Konut İdaresine ve
bütün kurumlarımıza başarılar diliyorum, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bursa
Milletvekili Sedat Kızılcıklı.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SEDAT KIZILCIKLI
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra
sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, konut projeleri neye göre üretiliyor, neden bunlara ihtiyaç
duyuluyor? Tabii, özellikle büyük şehirlere müthiş derecede bir göç
akışı yaşandı ve büyük şehirlerde maalesef
çarpık kentleşme ve gecekondu olaylarıyla karşı
karşıya kaldık. O günün şartlarında yöneticilerimiz
bunlara yetişemedi ve bu sıkıntılı tablo
karşımıza çıktı. O yüzden, öncelikle
gecekonduların dönüşümü ve kentsel yenileme adına konut
projelerinin üretilmesi gerekiyordu.
Yine, ülkemiz,
deprem kuşağında, deprem riskiyle karşı
karşıya. Dolayısıyla bu gibi olan alanlarda da bir
dönüşüme, bir değişime, sağlıklı bir
yapılaşmaya ve sağlam bir yapılaşmaya ihtiyacımız
var. Dolayısıyla bu da kentsel dönüşümün farklı bir
gerekçesi.
Yine, alt gelir
grupları var, yoksul vatandaşlarımız var, bunların
konut ihtiyaçları var ve bunların konut sahibi olma hayalleri var.
Çok uzun yıllar bu hayallerini gerçekleştiremediler. O yüzden
onların taleplerine bizim cevap vermemiz lazım, sadece bizim
değil bütün hükûmetlerin, bütün yöneticilerin bu konuda çalışma
yapması lazım.
Yine, mevcut
konut stokunun yaşı ve niteliği de konut projelerinin üretilmesi
için başka bir gerekçedir. Tabii ki, nüfus artışı,
şehirlerdeki göç ve hane halkı sayısında azalma ile hane
sayısındaki artıştan dolayı da bir konut üretimi,
konut seferberliği başlaması gerekiyordu.
Bugün,
geldiğimiz noktada, şubat 2010 tarihi itibarıyla
yaklaşık 412 bin konut üretilmiştir, bunlardan 300 bin tanesi
tamamlanmıştır.
Hepimizin
bildiği gibi, 1984 yılında 2985 sayılı Toplu Konut
Kanunuyla Toplu Konut İdaresi kurulmuştur ve ben baktım, 1984
ile 2002 yılları arasında 43.145 tane konut üretilmiş bu
ülkede ama daha sonraki dönemde, yedi-sekiz senelik dönem içerisinde 300 bin
konut tamamlanmış, 412 bin konut çalışmasına
başlanılmış. Şunu gördüm: Bizden önceki dönemde
yılda ortalama 2.500 tane konut üretiliyormuş. Ortalama 2.500 tane
konut üretimiyle de Türkiyede dönüşüm yapmak, değişim yapmak,
konut açığını kapatmanın mümkün
olmadığı çok açık ama bugün geldiğimiz noktada,
yılda ortalama 50 bin tane konut üreten bir Toplu Konut İdaresi var.
Gerçekten 2.500 konuttan 50 bin konuta geçiş bana göre takdir edilmesi,
teşekkür edilmesi gereken bir çalışmadır. Ben de burada, bu
hizmetlerinden dolayı Toplu Konut İdaresine huzurlarınızda
çok teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu konutların yüzde 85i sosyal konut niteliğindedir
ve kira öder gibi ev sahibi yapmaktadır
vatandaşlarımızı, on yıl, on beş yıl, yirmi
yıl vadelerle. Ve bunların içerisinde şu da çok önemli diye
düşünüyorum: İhtiyaç sahibi birisi hem kira ödeyecek hem ev sahibi
olacak, bu mümkün değil. O yüzden Toplu Konut diyor ki: Ben sana konutumu
yapayım, teslim edeyim, sen de kira ödemelerine evine geçtikten sonra
başla. Yani kiranı ödemeye devam et, ama bana taksit ödeme, ne zaman
ev sahibi olursun, hayallerini gerçekleştirirsin, evinin içine girersin,
oraya ödeyeceğin kirayı gel bana öde ve böylelikle ev sahibi ol.
Gerçekten, gezdiğimiz yerlerde bu durumda ev sahibi olan vatandaşlarımızdan
aldığımız memnuniyeti de burada ifade etmek isterim.
Bir başka
konu var. Bakın, ben bundan iki üç ay önce, Bursada, bir gece saat
yarımda, birde bir bankanın önünden geçerken, gecenin
yarımında, birinde, baktım ki bankada müthiş kuyruk var.
Merak ettim, durdum, dedim ki: Gecenin bu saatinde siz bu kuyrukta niye
bekliyorsunuz? Dediler ki: Yarından itibaren TOKİ
satışları başlıyor, ev satışları
başlıyor, biz de geceden sıraya girdik ki bir an önce
peşinatımızı yatıralım ve ev alma hayalimizi
gerçekleştirelim.
Ben, o zaman gerçekten
çok teşekkür ettim, çok şükran duydum, çok sevindim. Önceden
vatandaş ucuz ekmek kuyruğuna giriyordu, şimdi AK PARTİ
İktidarı gelmiş ev alma kuyruğuna giriyor. Bu ne kadar
memnuniyet verici bir durum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani bazıları insanları ucuz ekmek alma
kuyruğuna soktu, bu iktidar döneminde insanlar ev alır hâle geldi, ev
alma kuyruğuna girer hâle geldi, bundan dolayı son derece mutlu
oldum. Ben arzu ederim ki bütün arkadaşlarım da bundan mutlu olsun.
Yine, bir
müteahhit arkadaşımı ziyaret etmiştim geçtiğimiz
günlerde. Müteahhit arkadaşım dedi ki: Bu krize rağmen, ben 2
bin tane ev başladım ve bunların hepsini sattım.
Nasıl sattın? Vadelerle sattım ve ben de kira almıyorum,
evi teslim ettikten sonra o üyelerden para alacağım. dedi. Ya, sen
bunu nereden öğrendin? dedim. Dedi ki: Ben bunu TOKİden
öğrendim. Demek ki, Toplu Konut İdaresinin bu noktada hem özel
sektöre hem bu dar gelirli vatandaşlarımıza
sağladığı çok büyük katkılar var.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Siz de aldınız mı ev?
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) - Başka bir konu değerli arkadaşlarım, afet
konutu
Bakın, 9.910 tane, deprem, sel gibi afete uğramış
insanlar için konutlar üretilmiş. Ben, bu ülkede afetten sonra, maalesef,
hükûmetlerin, yöneticilerin gidip Sizin ihtiyaçlarınızı
karşılayacağız. diye söz verip, yirmi sene, otuz sene,
kırk sene o afet konutunu yapamadığını bilen bir
kardeşinizim. Ama bakın, en basit örneğini veriyorum: Bursada,
Mustafakemalpaşa-Karaköyde bir yangın
yaşanmıştı. Burada 85 tane kardeşimizin evi yanarak
kül olmuştu ve Toplu Konut İdaresi, Bakanımız Sayın
Özak da o zaman Bayındırlık Bakanıydı, bir senede bu
insanları evlerine yerleştirdi, teslim etti. Demek ki, afetlerle
ilgili yapılan bu çalışma da gerçekten çok önemli. Bu anlamdaki
hızından dolayı da büyük bir çalışma olduğunu
özellikle ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Toplu Konut İdaresi 412 bin tane konut
inşaatı başlatmış, eğitimden spora,
sağlığa, birçok konuda da yine bu ülkenin hizmetinde olmuş
bir idaredir. Bakın, 584 tane okul yapmış bugüne kadar, yani
17.500 dersliği millî eğitimimize kazandırmış,
eğitim camiamıza, öğrencilerimize, öğretmenlerimize,
eğitim gönüllülerimize böyle büyük bir hizmeti de gerçekleştirmiş.
592 tane spor salonunu yapmış, 36 tane kütüphaneyi, 62 tane
hastaneyi, 81 tane sağlık ocağını, 362 tane ticaret
merkezini ve 12.476 kişilik yurt ve pansiyonu, 18 tane sevgi evi, 321 tane
bina, yani özürlü çocuklarımızın hizmetinde de bir Toplu Konut
İdaresi görüyoruz, 321 tane binayı kazandırmış. 171
binadan teşekkül 14 tane engelsiz yaşam merkezini de özürlü
kardeşlerimize ve ilgili bakanlıklara teslim etmiş.
Ayrıca,
kanalizasyon gibi, elektrik altyapısı gibi, asfalt gibi, yol gibi,
yeşil alan gibi birçok altyapı hizmetini de -Toplu Konut
İdaresi- gerçekleştirirken, doğu ve güneydoğuda
Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan 170 karakol
inşaatının 111 tanesini ihale etmiş, 59 tanesini de ihale
aşamasına getirmiş.
Tabii, şunu
da özellikle ifade etmek istiyorum: Emlak vergisi gelirleriyle ilgili de birçok
konu gündeme getiriliyor. Aslında Toplu Konut İdaresi genelde
hazineden, hazine arsalarını, hazine arazilerini alıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kızılcıklı buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) Hazine arazileri zaten emlak vergisinden muaf.
Dolayısıyla Toplu Konut İdaresi bu araziyi almasa,
değerlendirmese zaten o belediyelerimizin emlak vergisi alması mümkün
değil, birincisi.
İkincisi,
Toplu Konut İdaresi bunu alıyor ve hemen bina yapıyor. Buraya
yerleşen vatandaşlar tapularını aldıktan sonra bina
vergisi ödemek suretiyle, o arazi arsadan üretilecek vergiden çok daha fazla
vergi belediyelere kazandırılıyor. Toplu Konut İdaresi bu
muafiyetle, aslında 1.250 tane vatandaşımıza daha ev yapma
şansı elde etmiş oluyor ve toplam yatırım bugüne kadar
35 katrilyondur.
Değerli
arkadaşlarım, 35 katrilyonluk, konuta yapılan toplam
yatırımı da önemsemek gerekir diye düşünüyorum,
tıpkı 24 katrilyonluk duble yol gibi. Sadece yola ve konuta 60
katrilyon hizmet etmeyi başarmış bir iktidar var
karşınızda.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kızılcıklı, teşekkür ederim.
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) Teşekkür etmek için söz verir misiniz.
BAŞKAN
Teşekkür cümlesi için buyurun.
SEDAT KIZILCIKLI
(Devamla) Evet, bu güzel hizmetleri yapan herkese teşekkür ediyorum,
Yasanın hayırlı olması temennisiyle saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kızılcıklı.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Benim sorum
şudur: TOKİ müteahhitleri istihkakları zamanında
alamamaları, çok kırmaları vesaire nedenlerle
batmaktadırlar. Onların batmasıyla beraber de oralarda TOKİ
müteahhitlerine iş yapan esnaflar da yine onların kendilerine para
ödeyememesi neticesinde de büyük bir batma durumuyla karşı
karşıya bulunmaktadırlar. Devlet olarak veyahut da Hükûmet
olarak acaba bu batan insanlara, esnaflarımıza -hatta
bazıları bunların içerisinde intihar bile etmişlerdir-
herhangi bir iyileştirme, bir şey yapabilir miyiz? Sorum bu.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, maalesef hep bize karşı keyfî davranıyorsunuz. Dün
gruptan bize bir sürü hakaretler edildi. Bundan sonra eğer bu keyfîlikler
içinde olursanız, sizin İstanbul Belediye Başkanıyken
hakkınızda dokunulmazlığınızın
kaldırılmasıyla ilgili ithamlar var, o ithamlarla size hitap
edeceğim.
Sorum şu:
Bizim Çemişgezek ilçesinde doksan dokuz konutluk, 16 trilyon 250 milyar
liralık bir ihale yapılmış, Makro İnşaata
verilmiş, bu, davetiye usulüyle verilmiş. Yani bir konutun maliyeti
162 milyar civarında bir para tutuyor. Burada, normal olarak, başka
yapılan- yerlerdeki arsa bedava, doğru dürüst maliyet de yok; acaba
doksan dokuz yerine, orada, Çemişgezekte bir sürü muhtaç vatandaşlar
var, onlara, her birisine 40-50 milyar maliyetli bir inşaat yapılamaz
mıydı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
TOKİ elbette
ki görevlendirildiği konularda işlevini yerine getirmek zorunda ama
yasalara, kurallara, ihalenin şeffaflığına uymak
zorunluluğu da var. Bizim eleştirdiğimiz, yapılan
işlerin büyüklüğü değil, yapılan işlerin
niteliksizliği, ihalelerin katılımcı, saydam ve şeffaf
olmaması.
Ayrıca,
TOKİ Başkanı, rüşvet karşılığı
dava açmakla sivil toplum örgütlerini neden suçlama cesaretini gösteriyor?
Ayrıca,
Yüksek Denetleme Kurulunun üst üste eleştirdiği konular var, geçen
yıl ve bu yıl. Niye bunları yerine getirmemek için
direniyorsunuz? Mesela, hasılat paylaşımı konusunda
Nitelikli ve mali ve teknik yeterliliği olan kurumlara vermiyorsunuz.
diyor ama siz hâlâ ısrar ediyorsunuz. Bunun nedeni ne? Bizim
kaygılarımız bu. İhaleleriniz şeffaf değil,
katılımcı değil, saydam değil ve
inşaatlarınız niteliksiz. Siz, inşaat sektörünün önünü
tıkıyorsunuz bu kriz ortamında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana sormak istiyorum: Sayın Bakan, TOKİnin konut
teslimlerinde otuz aya varan gecikmeler olduğu ifade edilmektedir. Bu
gecikmeler nedeniyle 2009 yılı sonu itibarıyla TOKİ
aleyhine ne kadar tazminat davası açılmıştır? Ne
kadarı sonuçlanmıştır? Ne kadar tazminat ödemeye mahkûm
oldunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakan; TOKİ
genellikle kamu arazileri üzerinde ucuz konutlar inşa ederek konut
ihtiyacını karşılamaya çalışıyor. Ancak,
bazı yörelerimizde konutlar kasaba ve şehirlerin oldukça
dışına yapılmakta ve âdeta tecrit alanı hâline
gelmektedir. Bu cümleden olmak üzere, Mersin Anamur ilçesine 4-
İki: Tarsus
Belediyesi tarafından TOKİye şehir içinde uygun arsalar tahsis
edilmesine rağmen, Tarsusta konut inşaatları bir türlü
başlamamıştır. Çalışmalar niçin
başlayamamaktadır? Buradaki çalışmaların ne zaman
başlayacağı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, TOKİ konutlarından, inşaatı tamamlanıp
da satılamayan kaç konut vardır?
Bir de seçim bölgem
Kahramanmaraşta yapılan toplu konut sayısı ne
kadardır? 2010 yılı içerisinde yapılması planlanan
konutlar var mıdır? Ayrıca, TOKİ konutlarında,
inşaatların kalitesizliğinden yakınmalar ve şikâyetler
artmaktadır. Bu konudaki müteahhitlerin inşaatları daha
kalitesiz yaptığı iddia edilmektedir. Bu konudaki denetimleriniz
konusunda bilgi verir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
Toplu Konut İdaresinin yaptığı işlerde bazı
müteahhitlere olağanüstü imkânlar sağlarken bazılarını
batırdığı yönünde iddialar var. Bu konuda ne diyorsunuz?
İkinci
sorum: Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketinin varlıkları
TOKİye devredildi. Bu varlıklardan doğan her türlü hukuki ve
mahkemeyle ilgili hususlardan TOKİyi sorumsuz hâle getiriyorsunuz ama bu
kurumun her türlü mal varlığında da hak sahibi oluyorsunuz. Bunu
nasıl izah ediyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Orhan
AHMET ORHAN
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
29 Mart 2009 mahallî seçimlerinde TOKİ yaptığı
açılış törenleriyle de gündemi geniş olarak işgal
etti. Türk kamuoyunun hafızasında
Başbakanın
katıldığı gösterişli açılış törenleri
yapıldı. Bu törenleri idareniz mi finanse etmiştir, yoksa
başkaları tarafından mı finanse edilmiştir? Bu 29 Mart
seçimleri öncesinde, AKP mitingleriyle neredeyse örtüşen bu törenlerde
kullanılan bütçe ne kadardır?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Yıldız
BENGİ YILDIZ
(Batman) Teşekkürler Sayın Başkan.
İki üç sorum
var Sayın Başkanım.
Birincisi:
Batmanda yapılmak istenen bir toplu konut projesinde memur
sendikaları arasında bir ayrım yapılıp sadece -ismini
anmayacağım ama- bir memur sendikası üyesi olan öğretmen
arkadaşlarımıza müracaat hakkı tanınıyor. Bu,
bizce hem Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır hem
de öğretmen arkadaşlar arasında bir ayrım yapmaya tekabül
ediyor. Sayın Bakan bu konuda ne düşünüyor?
İkincisi:
Batmanda iki alanda toplu konut yapıldı. Birincisi
Kuyubaşında. Bu, belediyeyle birlikte
yapılmadığı için tabii hem su problemi hem de çöp toplama
problemi yaşandı ve bize müracaat ettiler. Bu problemlerin
yaşanmaması için Sayın Bakanlık bu konuda bir
çalışma yapacak mı diye sormak istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Yaman
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Alt gelir grubuna
ve yoksullara yönelik sosyal konut üretme temel amacı olan Toplu Konut
İdaresinin ne yazık ki bugüne kadar Muş ilinde bu
amacını gerçekleştirmediği ve bunu zaman zaman KİT
Komisyonunda da dile getirmeme rağmen hâlen bir sürü projenin yarım
kaldığı bir gerçektir. Örneğin Malazgirt ilçesinde iki yüz
elli konutluk başvurunun bugüne kadar henüz projesinin dahi
yapılmaması bunlara en güzel örneklerden biridir.
Yine
Bulanık, yüz yataklı devlet hastanesi; Varto, seksen adetlik toplu
konut projesi; Muş Merkez, toplum merkezi inşaatı; Merkez Dere
Mahallesi, yirmi dört derslikli ilköğretim okulu ve Bulanık
Güllüovada yapılması düşünülen on altı derslik
inşaatlarının, acaba bu sene Toplu Konut İdaresince
gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceğini öğrenmek
istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi tarafından TOKİ
Başkanlığına devredilen varlıklarla ilgili olarak
TOKİ ve ortaklarına karşı açılmış dava
sayısı ne kadardır? Tasarıyla yapılacak düzenlemeyle
bu davalardan dolayı oluşacak mağduriyetlerin giderilmesi
açısından Hükûmetinizce ne tür tedbirler alınmış ya da
alınacaktır?
İkinci sorum
da: Hükûmetleriniz döneminde TOKİden ihale alan müteahhitlerin
sayısı ve bağlı bulundukları illere göre
dağılımları nasıldır? Bu müteahhitlerin belirli
illerin müteahhitleri olduğu ve Anadoludan çıkan bir müteahhidin,
AKPye yakın bazı müteahhitlerin müsaadesi olmadan ihale
almasının mümkün olmadığı iddialarını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
Evet, 1
arkadaşımız kaldı, onu da alalım.
Sayın
Yalçın
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, TOKİ 2.500 ayrı ihale yapmış, 30 milyar
büyüklüğünde bir iş hacmine sahip, karakoldan hastaneye farklı
alanlarda imalatlar yapan bir kurum. İktidarınızın
uygulamaları sonucu Bayındırlık Bakanlığının
da içi boşaltıldı, en son Afet İşleri de
Başbakanlığa bağlandı.
Şunu merak
ediyorum: İktidar döneminizde Bayındırlık personeli
atıl bekletilirken denetim adına müşavir firmalara
verdiğiniz paranın rakamsal karşılığı nedir?
Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlar; sorularınıza zamanım yettiği
müddetçe cevap vermeye çalışacağım.
Evvela,
Çemişgezekte yapılan inşaatlarla ilgili maliyet
artışından bahsetti Sayın Genç. Doğrudur, buradaki
maliyet inşaatın kendisiyle ilgili değil, altyapı ve yolla
ilgilidir. Onu belirtmek istiyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Orada boş yer çoktu Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) İkincisi, Sayın Doğrunun
söylediği doğru. TOKİ müteahhitlere, kırma, batması,
esnaflarla ilgili sorunlar
Bu konuda birtakım sorunlar
yaşandığı doğru. Bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda da
ben söylemiştim. Hatta bana da şikâyet eden bazı arkadaşlar
oldu. Bazı taşeronlar bundan zarar gördü. Bazı inşaat
malzemesi satışlarında sorunlar oldu. Bunlara Hükûmet olarak
yapılacak herhangi bir şey yok ancak TOKİ
Başkanımıza bizzat müracaat ederek
REŞAT
DOĞRU (Tokat) İntiharlar oldu Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) İstisnalar olacak tabii. Bu kadar büyüklük
içerisinde müteahhidin yanlış teklif vermesinden kaynaklanan sorunlar
olabilmiştir. Bir dönemde demir artışı oldu biliyorsunuz,
sonradan o normale indi, o arada fiyat farkı verildi. Burada, Sayın
Başkan -ben şahidim- bizzat müteahhitlerle ve müteahhitten ve
taşerondan alacaklılarla ilgilendi. Bu konular az da olsa var,
doğrudur.
Bir kere
şunu söylemek lazım: Kamunun inşaat yükünün tamamını
aldığı iddia ediliyor. Hayır, kamunun, TOKİnin yüzde
7dir inşaattaki payı, bunu kabul etmek lazım. Yani, on dörtte
1idir konut inşaatında TOKİnin üstlendiği oran. Onu
söylemek istiyorum.
Şimdi,
Batmanda sel olmuştu, biz, oraya Sayın Başbakanımız
ve 4 bakanımızla gittik. Sayı olarak belki çok azdı ama biz
1.200 tanesini hemen orada, genel hayata etkili olur ilan ederek, çok kısa
bir sürede TOKİyle yapılarak oradaki
vatandaşlarımızın mağduriyetini önledik ve
çağdaş binalarda oturmalarını sağladık ama
diğer konuda, burada su ve çöp problemi varsa onu da ben Sayın
Başkandan not alıp arkadaşımıza ilave etmek istiyorum.
Katiyen bir ayrım yapılmaz.
Bir kere, şu
söylendi: Denetim dışı
Hayır. KİT denetliyor,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından ve
gerektiğinde Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından,
Bayındırlık Bakanlığı Teftiş Kurulu
tarafından denetlenmektedir. Bunu söylemek lazım.
Ayrıca
İhale Yasasının dışındadır
Hayır,
4734e tabi bir kuruluşumuzdur TOKİ. Bunun bilinmesini istiyorum.
Dava
sayısı ne kadardır? Onları tabii ki öğrenip size
bildireceğiz, onu söylemek istiyorum.
Müteahhit,
kitaplar
Bizim dağıttığımız kitaplarda
müteahhitlerin de ismi var. Her şey şeffaf olmaktadır.
Bir başka
konuyu, bu Emlak Konutla ilgili şeyi burada söylediler. Bu ilgili olanlar
Emlak Bankasından talep edebilecekler çünkü Emlak Bankası hâlen
tasfiye hâlinde ve borçlarını ödeyebilecek varlığı da
sahip.
Bir de şu
var: Biraz evvel burada konuşuldu, özellikle emlak vergisinden muaf
olması TOKİ'nin vergi ödememesi anlamına gelmiyor. Biliyorsunuz,
yapmış olduğu inşaatlarla ilgili 4-5 kat daha fazla vergi
veriyor. Ayrıca, TOKİ tapuyu tam vermeden bütün bu gayrimenkuller
üzerinde olduğu için belediyeler çok daha fazla vergi alabilmekteler. Onu
söylemek istiyorum.
Ayrıca
şu var, Emlak Bankasıyla ilgili yine şunu söyleyeyim: Bir kere,
TOKİ, Emlak Bankasından para karşılığı bu
gayrimenkulleri aldı. Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kamu
kurumları arasındaki devirlerde kanuni bir düzenlemeyle kurumun
borçlardan sorumlu tutulmamasının mümkün ve hukuka uygun olduğu
kararını verdi. Başbakanlık Teftiş Kurulu ve Yüksek
Denetleme Kurulu raporlarıyla da Emlak Bankası döneminde yapılan
bazı sözleşmelerden doğan borçların TOKİ
tarafından üstlenilmemesi hususunda raporlar mevcut. Bunu da belirtmek
istiyorum. Yani bu alacaklıların mutlaka alacağı devam
edecek ve karşılarında da bir kurum var.
TOKİyle,
açılış törenleriyle ilgili şunu söyleyeyim: Katiyen
TOKİnin kendi açtığı bu şeylere
Bunu, kendi tören
yapıyorsa onlar ödüyorlar ama biz siyasetçiler olarak bir propaganda
döneminde onu bizzat bizler ödüyoruz ve il başkanlarımız beraber
para toplayarak onları ödüyoruz. Onu da belirtmek istiyorum.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Parti mitingi yapıyorsunuz resmen Sayın Bakan, lütfen
yapmayın. Siz bari söylemeyin.
DEVLET BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Kalitede bazı sıkıntılar
olduğu doğrudur. İlk başlarda çok düşük fiyatlarla
alan müteahhitlerimizin sıkıntı yaşadığı
doğrudur ama daha sonra bunlarda iyileştirme olduğu da
görülmektedir.
Batmanda zaten
Memur-Sen konutlarında bir ayrım yapılıyor. Hayır,
bunu yapmayacağız, bunu söylemek lazım. Kuyubaşında
ve su problemi ve yolu
Anlaştık, bunu çözmeye
çalışacağız.
Alt gelir grubuna
yönelik konut yapılması için, gene Muşta yapılmadı.
deniyor. Muşta üç yüz yataklı devlet hastanesi ihalesi 8 Martta.
Muşta 448 konut yapıldı -304ü alt gelir, 144ü afet konutu- 2
adet okul, 2 spor salonu, 1 cami, 1 ticaret merkezi, 1 hastane
başladı.
Maraşta 648
konut, 6 okul, 7 spor salonu, 4 cami, 4 ticaret merkezi yapıldı.
Özellikle
Başka
cevap vermediğim var mı, bilmiyorum.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Müşavir firmalara ödenen rakamı sormuştum.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Bakanım, benim de bir sorum vardı.
DEVLET BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Müşavir firmalara
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Müşavir firmalara ödenen rakamları sormuştum.
DEVLET BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Müşavirsiz zaten bu işleri yapmak mümkün
değil. Biraz evvel yapı denetimden de burada bahsedildi. Ama zaten on
dokuz ilde yapı denetim var. Müşavirsiz bu işleri yapmamız
mümkün değil. TOKİ müşavirle çalışıyor. Ne kadar
ödendi? ona belki yazılı cevap verilebilir, şu anda ona cevap
vermek mümkün değil. Ama müşavirli yapmamız, güvenli
yapmamız ve sizin eleştirdiğiniz konuları asgariye
indirmemiz açısından zaten gerekli. Onu söyleyeyim.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Bakanım, Tarsusa TOKİ
yapılacak mı?
DEVLET BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Tarsusla ilgili
Doğru, ona bakalım.
Sayın Başkanımızın söylediği Tarsusta ihale
yakında yapılacak. diyor.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Malazgirtteki iki yüz elli konutla ilgili hiçbir proje
çalışması yapılmamıştır.
DEVLET BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) Bir de şunu söyleyeyim: TOKİnin
uygulaması şöyle; TOKİ, talep alımı yaparak ihaleye
çıkıyor, ilk başlarda, özellikle küçük yerlerde. O
bakımdan, TOKİnin yapıp satamadığı çok az konut
olduğunu ben biliyorum ve şu anda talep alıyor ve ondan sonra
yapıyor. O sistemi getirdi. O sistem her açıdan iyi, hem
alıcı hem satıcı açısından iyi.
Malazgirtle
ilgili sanırım, Sayın Başkan yakında
başlayacağımızı söylüyor. O konuda size
yazılı bilgi verebilir. Eğer
cevaplamadığımız varsa bunları da yazılı
olarak söyleyebiliriz.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Başkan, süre var mı?
BAŞKAN
Süre var, bir arkadaşımız girmiş, ben ona bir söz vereyim,
onunla tamamlayalım.
Sayın Koca,
buyurun.
AHMET KOCA
(Afyonkarahisar) Değerli Başkanım, delaletinizle Sayın
Bakanıma teşekkür ederek sözlerime başlıyorum.
Değerli
Bakanım, Türkiyemizde olduğu gibi Afyonkarahisarda da devlet
hastanesiyle, tarım köyleriyle, konutlarıyla, okullarıyla ve
ibadethaneleriyle hakikaten yaşanabilir pek çok birimler oluşturuldu.
Türkiyenin dört bir yanındaki bu destansı hizmetlerinizden
dolayı teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, Afyonkarahisar ili Bolvadin ilçesinde de toplu konutumuz bitti.
İnsanlarımız şu anda yerleşik vaziyette. Fakat
oranın ibadethane ve okul konusu
İbadethanemizi bir hayırsever
arkadaşımız yaptıracak ama o yerleşim biriminde okul
hakikaten büyük bir sorun. Bolvadin toplu konut alanında okul
inşaatı ne zaman başlayacak? Bu konuda sizden bilgi almak
isterim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım -süremiz dolduğu için- onu size yazılı olarak
bildirir Sayın Koca.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesinin oylanmasından önce bir yoklama talebi vardır.
Şimdi
yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımın isimlerini okuyup
burada bulunup bulunmadıklarını arayacağım:
Sayın
Kılıçdaroğlu? Burada.
Sayın
Hamzaçebi? Burada.
Sayın
Tamaylıgil? Burada.
Sayın
Aslanoğlu? Burada.
Sayın
Demirel? Burada.
Sayın Ekici?
Burada.
Sayın
Çakır? Burada.
Sayın Köse?
Burada.
Sayın Arat?
Burada.
Sayın
Arıtman? Burada.
Sayın Özer?
Burada.
Sayın Koçal?
Burada.
Sayın
Paçarız? Burada.
Sayın Yazar?
Burada.
Sayın
Baratalı? Burada.
Sayın Öztrak?
Burada.
Sayın Susam?
Burada.
Sayın
Kesici? Burada.
Sayın
Sönmez? Burada.
Sayın
Ertemür? Burada.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakikalık süre veriyorum ve
yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5
Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S.
Sayısı: 455) (Devam)
BAŞKAN
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.03
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 16.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
455 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.
Sayın
Komisyon? Burada.
Sayın
Hükûmet? Burada.
1inci maddeyi
okutuyorum:
ARSA ÜRETİMİ VE
DEĞERLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN İLE BAZI
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1-
29/4/1969 tarihli ve 1164 sayılı Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan Hazineye ait arsa ve
araziler ve Hazine adına tescil edilecek arsa ve arazilerin mülkiyeti
ibaresi Hazineye ait taşınmazlar ve Hazine adına tescil
edilecek taşınmazların mülkiyeti şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Madde üzerinde ilk konuşmacı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay.
Sayın Akçay,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
455 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) 1984 yılında
ihtiyaç sahibi dar gelirli vatandaşları kira öder gibi uzun vadeli
taksitlerle ev sahibi yapmak için kurulmuş bir kamu kuruluşudur fakat
AKP döneminde TOKİ işlevini büyük ölçüde
değiştirmiştir. Kamu arazilerine sosyal konutlar yapmak yerine,
kâr getirecek alanlara lüks konutlar, alışveriş merkezleri,
tarihî eser restorasyonu ve kamu hizmet binaları yapmaya
başlamıştır. Bugün, TOKİ, özel bir ticari şirket
gibi işletilerek hedef kitlesini değiştirmiş, kamu
arazileri üzerinden rant aktaran taşeron bir kuruluş hâline
gelmiştir. Çeşitli yasalar çıkarılarak geniş imar
yetkileriyle, TOKİ imtiyazlarla donatılmıştır.
TOKİ,
artık günümüzde kalitesiz konutun markası hâline gelmiştir.
Gerek konutların yapılacağı bölgelerin fizibilite
çalışmalarının yetersiz olması gerekse inşaat
aşamasında yeterli kontrolün olmayışı nedeniyle, evler
teslim edildikten sonra birçok sorun yaşanmaktadır. TOKİnin her
konut inşasından sonra, Sayın Başbakan tarafından yapılan
gösterişli törenlerin ardından bazı hüsranlar da
yaşanmaktadır. Şatafatlı anahtar teslim törenleriyle bir
kısım vatandaşlarımıza evleri verilirken büyük bir
kısmı ise hayal kırıklığı
yaşamaktadır. Teslim edilen bazı konutların damlarının
aktığı, yer döşemelerinin çöktüğü, kapı ve
pencerelerinin kırık olarak takıldığı,
sularının aktığı, dairelerin iç boyalarının
kötü yapıldığı ve döküldüğü, müteahhidin borcundan
dolayı elektrik bağlanamadığı, altyapı ve çevre
düzenlemesinin bitmediği yönünde çok çeşitli şikâyetler
vardır.
Vatandaş,
evini TOKİye sipariş ediyor, parasını TOKİye
yatırıyor ama teslim alacağı zaman karşısına
müteahhit firma çıkıyor. TOKİ, paralarını
aldığı bu insanların sorunlarıyla ilgilenmeyip
müteahhitlerin insafına terk etmektedir. Vatandaş, derdini anlatacak,
sorununu çözecek bir merci bulamamaktadır. 2009 yılında
TOKİ tarafından satışı yapılan 44 bin konutun 8
bini iade edilmiştir. Bu iadelerin en önemli gerekçesi konutların
kalitesiz oluşudur. TOKİ ihalelerini alan bazı art niyetli
müteahhitler, servetlerine servet katabilmek için Anadoludaki esnafı ve
işçiyi dolandırmakta ve bunu TOKİ idaresinin
yarattığı boşluktan yararlanarak yapmaktadır. Bunun
bir örneği de Manisa Akhisarda yaşanmıştır. Manisa
Akhisar örneğini özellikle anlatıyorum. Aslında buna TOKİ
modeli de demek mümkündür değerli milletvekilleri çünkü TOKİde bu
bir model hâline gelmiştir.
Şöyle ki:
Manisanın Akhisar ilçesindeki TOKİ inşaatını yüklenen
A firması yüklendiği işi taşeron B firmasına
devretmiştir. A firması alımlarının tamamına
yakınını taşeron B firması üzerinden
yapmıştır ancak taşeron B firması malzeme ve bir
kısım işçilik bedellerini ödememiştir. Taşeron B
firması, alacaklı firmaların alacaklarını hukuki
yollardan tahsil etmesini engellemek için de hisse değişikliği
yapmıştır. Daha sonra, alacaklı firmaların haciz
koymasını engellemek için A firması B firmasıyla
arasındaki sözleşmeyi iptal ederek, B firmasının
yakınlarına C adlı bir şirket kurdurularak işe devam
ettirilmiştir. Böylece çok sayıda alacaklı kişi ve firma,
taşeron firmanın TOKİye kaydı
yapılmadığı için -oysa taşeron firmaların da
TOKİye kaydının yapılması gerekmektedir- B
firmasının içi boşaltılıp hisse devri de
yapıldığından, A firmasından hukuk yoluyla
alacaklarını tahsil imkânı yok edilmiştir. Ancak bütün bu
olan bitenlere rağmen, vatandaşlara borçlarını ödemeyen bu
şirketler ve kişiler aynı işlerine hâlen devam
etmektedirler ve TOKİden de hak edişlerini tıkır
tıkır almaktadırlar. TOKİnin emeği ve alın
teriyle geçinen esnafın ve işçinin dolandırılmasına
müsaade etmemesi ve dolandırıcılık faaliyetlerine müdahale
etmesi gerekirken, maalesef, bu olaylar karşısında TOKİ
idaresi sessiz ve kayıtsız kalmaktadır.
TOKİ
Başkanı bu tasarının Plan ve Bütçe Komisyonu
görüşmeleri sırasında, 9 Aralık 2009 tarihinde
yaptığı konuşmada, TOKİ ihaleleriyle ilgili olarak
Ben de tanıdıklarımı arıyorum. Doğrudur bu. 15
tane tanıdığım yüksek müteahhit varsa Bu ihaleye gelin,
biraz kıymetli arsadır, para kazanırsınız. diyorum.
Maltepe Belediye Başkanına da dedim, hemşehrimizdir, Yahu
Başkan burası sana yakışır, burayı sen al.
dedim. diyor.
Tabii, TOKİ
Başkanının tutanaklara giren bu ifadelerini hayretler içerisinde
dinledik. Acaba bütün ihale usulleri böyle midir, yoksa TOKİ
Başkanının yasalar üstünde bir konumu, verilmiş bir misyonu
mu vardır?
Tanıdıklarımızı
arıyoruz. diyor Başkan. Peki,
tanımadıklarınızın hukuku ne olacak? İhale
mevzuatında ilanların nasıl yapılacağı, ihaleye
nasıl girileceği, satışın nasıl
yapılacağı bellidir. Yani bir kurum başkanının
telefona sarılıp dostlarını, hemşehrilerini
arayıp onların yararını gözetmesi fevkalade
yanlıştır. TOKİ ihale mevzuatında eşit muamele
ilkesi diye bir ilke var. Eşit muamele bunun neresinde? TOKİ
yöneticileri dostlarına telefon açıp ihaleye davet edeceklerine,
hakkı, hukuku yenen TOKİ mağdurlarının hukukunu
korusunlar.
Değerli milletvekilleri,
AKP ile birlikte artık ülkemizde kötü bir anlayış
yerleşmiştir. Ülkesini pazarlamakla sorumlu olduğunu söyleyerek
nükleer santral işini ihalesiz, doğrudan yabancı bir ülkeye
vermek için anlaşma yapan bir Başbakanın hazineye intikal eden
bir Tekel sigara fabrikasını yandaş firmalara kiralamaya
çalışan milletvekiline, işçi alımlarını
teşkilatlarında talep formu doldurtarak organize eden AKP ilçe
başkanlarına ve dostlarına ihale pazarlamakla görevli bir
bürokratına şaşmamak gerekir. Bu manzara içinde
bulunduğumuz hazin durumun bir fotoğrafıdır.
Değerli
milletvekilleri, teslim tarihi yılan hikâyesine dönen Manisa TOKİ 3.
Etap konutları hâlâ tamamlanamamıştır. 3. Etap
konutlarının 2009 yılı Ağustos ayında teslim
edileceği söylenirken, teslim tarihi önce Ekim 2009a
uzatılmış, daha sonra da 2009 yılı sonunda teslim
edileceği söylenmiştir. 2010 yılının ikinci ayına
girmiş olmamıza rağmen konutlar hâlâ teslim edilmemiştir.
Burada
çalışan işçiler, 19 Ağustos 2009 ve 14 Aralık 2009
tarihlerinde, alacaklarını alamadıkları için iş
bırakma eylemi yapmışlardır. 14 Aralık 2009dan beri
bu inşaatlara bir tek çivi bile çakılmamıştır.
Konutlar
zamanında teslim edilemediği için hem kaldığı evin
kirasını ödeyen hem de TOKİ aidatlarını ödemek zorunda
kalan hak sahiplerinin mağduriyetleri katlanarak artmaktadır. Manisa
TOKİ 3. Etaptan daire alan bazı vatandaşlarımız, bu
nedenle dairelerini iade etmişlerdir. TOKİ tarafından
dairele-rinin zamanında teslim edilmemesi nedeniyle birçok projede taksit
ödemelerinin durdurulduğunu biliyoruz. Bu kapsamda Manisa 3. Etaptan konut
alanların taksit ödemeleri teslim tarihine kadar dondurularak
mağduriyetleri bir nebze olsun hafifletilmelidir. Ayrıca TOKİ 3.
Etap konutlarının bir an önce bitirilmesi için gerekli tedbirlerin
alınması gerekmektedir.
AKP Hükûmeti ne
bulursa satıyor, kapatıyor, özelleştiriyor. Bu kadar
özelleştirme tutkunu olan Sayın Başbakan ve Hükûmet inşaat
sektörünü devletleştiriyor! Devlet konut yapmaz. diye Emlak
Bankasını kapatan bir zihniyet, Devlet üretmez. diye
Sümerbankı, Tekeli kapatan, diğer kamu kurumlarını
özelleştiren bir anlayış, neden sosyal konut
dışında inşaatlar yapmaktadır? Üstelik de bunun en
önemli kurumu olan TOKİ, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı-na bağlıyken neden
Başbakanlığa bağlanmıştır? Sosyal konut
politikası devletin politikası olmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Sayın Akçay, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan
Ona hiç kimse
itiraz edemez ama TOKİnin imar yetkileriyle birlikte büyük rantlar
oluşturarak lüks konutlar üretmesinin bir anlamı yoktur. Fakir
fukaraya, dar gelirliye yapılacak konutlara her zaman destek olur,
teşvik ederiz ancak lütfen tutarlı olunuz. Amaç konut
açığını kapatmaksa, neden, inşaat sektörüne destek
vermek, ucuz konut arsaları üretmek veya kooperatifleri özendirecek
çalışmalar yapılmamaktadır? Tüm bu soruların
cevabı TOKİnin dev bütçesinde yatmaktadır. TOKİ, arsa
payı olmadan, tüm çevre düzenlemeleri ve sosyal donatılar dâhil 100
metrekarelik bir konutu en fazla 35-40 bin liraya mal ederken piyasadaki normal
fiyatlarla satmaktadır, böylece konut başına kârlılık
en az yüzde 100lerden fazla olmaktadır. Sayın Başbakanın
korumasında olan bu kapalı kutunun AKPnin siyasi rant
kaynaklarından olduğu şüphesizdir.
Bu
düşüncelerle, sözlerime burada son veriyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.
Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarın 1inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Sözlerimin başlangıcında sizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı, TOKİye
ilişkin olarak çeşitli kanunlarda değişiklik
yapılmasını düzenliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi 2002
yılı sonunda hükûmet olduktan bu yana tam on bir kez
değişiklik yapmıştır TOKİ Kanununda. Şimdi,
bu görüştüğümüz tasarı yasalaştığı takdirde,
TOKİnin görev alanına ilişkin olarak yapılacak on ikinci
değişiklik olacaktır. Tabii ki Türkiyenin nüfusu artıyor,
yüzde 1,1lik bir nüfus artış hızı var Türkiye'de ama
kentsel nüfus artış hızı daha fazla yani kentlere göç
olgusunu yaşıyoruz, bu da doğal olarak konut
ihtiyacını artırıyor. Konut ihtiyacının
karşılanmasını tamamen piyasaya bırakmak mümkün
değil, piyasa bunu karşılayamaz, özellikle dar ve orta gelirli
vatandaşlarımızın konut ihtiyacını piyasa
şartlarında karşılamaları mümkün değil, bu
nedenle devletin piyasada yer alması gerekiyor. Tabii ki ilk başta
TOKİ Yasasında yapılan on iki değişikliğin, dar
ve orta gelirli vatandaşlarımızın konut
ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan
değişiklik olduğu izlenimi doğuyor. Evet, TOKİnin
yaptığı konut sayısında bir artış var, bunu
hiç kimse inkâr etmiyor ama bu artış nedeniyle ortaya çıkan
konutlar kaliteli konutlar mıdır, vatandaşımızın
parasını vermesi karşılığında o paranın
karşılığı olan konutlar mıdır, hak
ettiği konutlar mıdır, bu konut ihaleleri düzgün yapılmış
mıdır, kimler yapmıştır, vatandaş
aldığı konutlara taşınacağı zaman ilave bir
onarım ihtiyacı çıkmakta mıdır? Bütün bunların
üzerinde durmak gerekiyor.
TOKİye
bugüne kadar yapılan değişikliklerle piyasada olağanüstü
imtiyazlı bir konum sağlanmıştır. Örnek veriyorum:
TOKİye 2004 yılında yapılan bir değişiklikle
gecekondu alanları ile toplu konut alanları dışında
mülkiyeti kendisine ait olan arazi ve arsalarda da imar planı yapma
yetkisi verilmiştir. Bu son derece sakıncalı bir yetkidir,
TOKİyi amacından uzaklaştırıp onu başka yerlere
götüren, rant projeleri inşa etmeye götüren bir yetkidir.
RECEP KORAL
(İstanbul) Şahıslar da yapıyor, kendi arsasına plan
yaptırıp veriyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Değerli milletvekilleri, söylediğimi, imar
planı mevzuatına, imar mevzuatına vâkıf olanlar gayet iyi
anlayacaktır. TOKİye böyle bir alanda yani gecekondu dönüşüm
alanında imar planı yetkisi verebilirsiniz, toplu konut alanında
imar planı yetkisi verebilirsiniz ama TOKİnin kendi arsa arazisi
üzerinde buraya bir ticari proje, bir rant projesi yapma yetkisi verirseniz
TOKİ, vatandaşa konut üretme ihtiyacının
dışında başka bir yere doğru gider, başka
amaçlara doğru gider.
Ne
yapılmıştır daha sonra? Daha sonra vergi teşvikleri
verilmiştir, bu tasarıyla da veriliyor. Şimdi, TOKİye ait
arazi ve arsalarda emlak vergisi muafiyeti getiriliyor. Harç muafiyeti
vardır, damga vergisi muafiyeti vardır, KDV muafiyeti vardır;
bir yandan TOKİnin zaten bedelsiz olarak devraldığı çok
büyük bir hazine arazisi stoku vardır. Arsa Ofisi 2004 yılında
kapatıldı, bütün mal varlığı TOKİye devredildi.
Ankarada, Ankaranın yakınlarında binlerce dönüm arazi
TOKİye devredildi, diğer illerde devredildi. Bu kadar büyük bir
arazi stoku var yani arazi maliyeti sıfır, üstüne vergi
teşvikleri veriyorsunuz, üstüne başka teşvikler veriyorsunuz,
üstüne imar planı yetkisi veriyorsunuz, istediği gibi imar
yoğunluğunu ayarlayabiliyor, maliyeti istediği gibi
düşürebiliyor -bu imar yoğunluğun artışının
çevreye verdiği etki, zarar, kent yaşamında
yarattığı güçlükler bir yana- bütün bunlarla da piyasadaki
müteahhitlerin yarışmasını istiyorsunuz, mümkün değil.
Bunları doğru bulmuyoruz. Ayrıca, TOKİ amacına uygun
da çalışmıyor.
Bakın,
1inci madde neyi getiriyor? Şimdi görüştüğümüz 1inci madde
TOKİye hazine arazi ve arsaları Başbakanın onayıyla
bedelsiz olarak devredilebiliyor. 1inci maddeyle şimdi deniliyor ki
Hazineye ait binalar da devredilsin. Aslında, binadan kasıt, tabii
üstünde bina var, tapu kaydı bina ama hedef onun arazisidir. Örnek
veriyorum yani bu vardır demiyorum. Akmerkezin hemen yakınında,
20 dönüm civarında, üzerinde okul olan bir arazi vardır, bunun tapu
kaydı binadır. Şimdi, bu arazi, üzerindeki binasıyla
beraber, Başkanının onayıyla TOKİye
devredilebilecektir. TOKİ, orada, kim bilir nasıl bir ihale
yapacaktır -nasıl bir ihaleyle diyorum, bunu biraz sonra
açacağım, gelişigüzel kullanmıyorum bu ifadeyi- bir rant
projesini kim bilir kimlere verecektir veya belki Halkalı Ziraat Mektebini
verecektir. Belki, daha sonra bir değişiklik getireceklerdir buraya;
Halkalı Ziraat Mektebinin mülkiyeti şimdi hazineden Vakıflara
geçti, Vakıflardaki bu araziyi almak için belki Vakıfları da
buraya katalım. diyeceklerdir. Vakıf arazilerini de TOKİye
verelim. diyebilir Hükûmet, ona da hiç şaşırmam.
Değerli
milletvekilleri, tablo budur. TOKİye olağanüstü imtiyazlar
verilmiştir. Bunlardan birincisi, bir kere Parlamento denetiminin
dışındadır. Sayın Bakan burada açıklama
yaptı Parlamento denetimine tabidir.
Değerli
arkadaşlar, KİT Komisyonunun yaptığı bir denetim
vardır, onun sonuçları farklıdır; Plan ve Bütçe
Komisyonunun yaptığı denetim vardır, bunun sonuçları
farklıdır. 2003 yılı sonunda Adalet ve Kalkınma
Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisinin oylarıyla kabul edilen 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamına
TOKİyi de almıştı. TOKİ de diğer kurumlar gibi
bütçesi Parlamentoya gelecek olan bir kurumdu, kesin hesap kanunu Parlamentoya
gelecekti ve harcamaları Sayıştay tarafından
denetlenecekti. Parlamento denetimi budur; Parlamento adına
harcamaların Sayıştay tarafından denetlenmesi, bütçesinin
Meclis tarafından yapılması, kesin hesap kanunlarının
da Meclis tarafından görüşülmesidir. KİT Komisyonunun yaptığı
denetim, Parlamento denetimi anlamında, biraz önce ifade ettiğim,
denetim değildir. Sayıştay denetim yapmamaktadır.
TOKİ, Sayıştay denetimi dışına
çıkarılmak suretiyle harcamaları konusunda bir zırha sahip
kılınmıştır. Sorgu sual edilememektedir TOKİ
hakkında. Bakın, Yüksek Denetleme Kurulunun TOKİ Hakkındaki
2007 Yılı Raporu. Burada sayısız usulsüzlük var.
Bunların anlatılması maalesef bu zamana sığacak ölçüde
değil ama bazı örneklerini daha sonra söz alan
arkadaşlarımız verecekler.
Şimdi,
TOKİnin ihalelerinden söz ederken kim bilir nasıl bir ihale
yapacağını söylemiştim. TOKİnin yapmaya teşebbüs
ettiği bir ihale konusunda sizlere bilgi vermek istiyorum: TOKİ, 2007
yılının Mart ayında Ataköydeki Galleria
Alışveriş Merkezinin, oradaki otellerin, yat limanlarının
olduğu arazinin çıplak mülkiyetini satışa
çıkardı. İlan tarihiyle, ihalenin gazetelerde
yayınlandığı tarih ile ihale tarihi arasında sadece
yedi günlük bir süre vardı. Yedi günde yatırımcılar
hazırlığını yapacak, girecekler. Neye girecekler? Bu
arazinin çıplak mülkiyetini satın almaya girecekler. Yani arazinin
kullanım hakkı, üst hakkı orada başka şirketlerin. Bu
şirketler kimin? Denizcilik sektörünün Özelleştirme İdaresinden
mülkiyetini satın aldığı şirketlerin; yani üst
hakkı kırk dokuz yıllığına -ihale tarihi
itibarıyla kırk dokuzun on altı yılı gitmiş, otuz
üç yılı kalmış, otuz üç yılı o şirketlere
ait- denizcilik sektörünün sahibi olduğu şirketlere ait. Onun
çıplak mülkiyetini otuz üç yıllığına satışa
çıkarıyorsunuz. Bu ihaleyi kim alır? Elbette o denizcilerin
şirketi, DATİ şirketi alır. Başka biri alırsa
otuz üç yıl çivi çakamayacak buraya.
Bu, adrese teslim
bir ihalenin tam kendisidir. Yedi günlük bir zaman da verilmek suretiyle
ihaleye DATİ şirketi dışında bir başka
şirketin girmesinin de önü kapatılmıştır. Ne olur ne
olmaz diye o da ihmal edilmemiş.
Tabii ki soru
önergesi verdim, gündeme getirdim. TOKİ Başkanını
aradım ama benim telefonumla ikna olması tabii ki mümkün
değildi. Soru önergesi verdim
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla)
Sayın Genel Başkanımız bunu
grup konuşmasında ifade etti, hemen ihale iptal edildi. Ama
zannedersiniz ki efendim, ihale iptal edilince TOKİ doğruyu fark
etti, doğru şeyler yapacak. Aradan bir yıl, on dört ay kadar bir
zaman geçtikten sonra TOKİ aynı araziyi bir kez daha ihaleye
çıkardı, aynı şekilde. Ama ne görüyoruz? Burada 100 bin
metrekare bir ilave inşaat alanı varmış meğerse. Bu
inşaat alanı var, öncekinde de var ama ilk ihalenin ilanında
belirtilmiyor bu; yani saklanmış, gizlenmiş bir inşaat
alanı var burada. Tabii, tekrar soru önergesi verdim, tekrar iptal edildi.
Bakın, bu
adrese teslim ihalenin kendisidir. Eğer herhangi bir şekilde
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından fark edilip soru önergelerine konu
edilmeseydi bu adrese teslim ihale gerçekleşmişti.
Bugün, TOKİ,
ihaleleriyle, saydam olmayan bir yapıya kavuşmuştur,
bürünmüştür, vatandaşın güvenini kaybetmiştir,
kalitesizliğin sembolü hâline gelmiştir, ismi TOKİnin önünde
giden birkaç müteahhidin projesi dışında kalitesizliğin
sembolü hâline gelmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, teşekkür cümlenizi alabilir miyim.
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Son cümlelerim Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
1984
yılında kurulduğunda kalite sembolü olan TOKİ, bugün
kalitesiz inşaatın sembolü olmuştur.
Bunu daha sonra
diğer maddelerde de örnekleriyle, tasarı maddelerini de
değerlendirmek suretiyle sizlerin bilgisine sunacağız.
Sözlerimi burada
bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın
Akın Birdal.
Buyurun efendim.
(BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının 1inci maddesindeki değişiklik
üzerinde söz almış bulunuyorum. Barış ve Demokrasi Partisi
adına hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi,
tabii, bu tartışılan konuyu yine insan haklarının
alanı içerisinde ele almak gerekir. İnsan haklarının öznesi
herkestir ve herkesin haklardan ve özgürlüklerden eşit ve özgür
yararlanması esastır, burada ayrımcılık yapılmaz
ve insanın doğuştan kazandığı haklar vardır,
devredilmez, vazgeçilmez, yok edilmez ve sonra bu haklar ve özgürlükler de bir
hukuka bağlanınca onu hukuka bağlayan devletin adı da
sosyal devlet, sosyal hukuk devleti olur.
Şimdi,
gerçekten, sosyal hukuk devleti, kişisel, siyasal haklar ve özgürlüklerle
birlikte ekonomik, sosyal hakları ve kültürleri güvence altına alan
devlettir.
Şimdi,
burada, aslında, bu TOKİ, sosyal devlet
olamayışımızın bir sonucudur, çünkü aslında,
özgür konutlara, özgür kentlere, özgür yurttaşlarla
ulaşılır. Örneğin, Asıl olan vatandır, gerisi
teferruattır. sözünü şimdi asıl olan bu ülkede özgürlüklerdir,
korkudan ve yoksulluktan kurtulmuş demokratik bir toplumdur.
Şimdi
bugünkü tartışmalara bakıyoruz, gerçekten kim söyleyebilir bir
hukuk devleti olduğumuzu? Örneğin, herkesin kendine göre bir hukuku
olmaz ve herkes kendine göre bir hukuk yaratamaz. Dünden beri
tartışmaların aslı esası, bugün herkes kendine göre
hukuk adına kendi yargısını yaratmak istemektedir.
Örneğin, biz, 12 Eylül sonrası, gerçekten bu 12 Eylül vesayetinin,
Anayasasının ve ondan kaynaklanan yasaların hak ve özgürlüklere
karşı olduğunu, merkezî, militer ve otoriter sistem
yarattığını ve bir hukuk devleti olmaktan Türkiyeyi
çıkardığını söylüyorduk. 12 Eylül askerî darbesinin
getirdiği bu anayasal sistemin kişisel, siyasal, ekonomik, toplumsal
hak ve özgürlüklerin önünde de bir engel oluşturduğunu söylüyorduk.
Şimdi,
örneğin dünden beri sayın yetkililer yargıda bir reform
yapılması gerektiğini söylüyorlar. Neden 12 Eylül
Anayasasını ve yasalarını değiştirme konusunda
duyulan gereksinmelere karşılık verilmeyip de bugün böyle bir
reformdan söz edilmektedir ve neden yüce Meclise yaklaşık sekiz
yıldır getirilmemiştir ve bu dönemde getirilememiştir?
Evrensel hukuk normlarına bağlı bir hukuk sisteminin
oluşturulmasının ya da oluşturulamamasının ne
yazık ki sonucudur.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, aslında birtakım olgular var,
örneğin kuvvetler ayrılığı ilkesi yargı, yasama,
yürütme açısından bu ilkelerin birbirine
karıştırıldığını ve birbirinin üzerinde
hegemonya sağlanmak istenildiğini görüyoruz ve bu hukuksuzluk
doğrudan kendi iktidar alanlarını yaratmak isteyişinden
kaynaklanmaktadır. Örneğin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
bir iktidar alanı olmuştur, Anayasa Mahkemesi bir iktidar alanı
olmuştur; Yargıtay, Danıştay bir iktidar alanı
olmuştur, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir iktidar alanıdır,
hatta Genelkurmay bir iktidar alanıdır.
Şimdi, bu
ülkede bu iktidar alanları arasında bir hukuk yaratılabilir mi?
Çünkü herkes kendi hukukunu kendisi yaratmak istiyor. Ölçüsü nedir? Kendi
otoritesidir ve kendi iktidarıdır.
Şimdi,
örneğin Yerel yönetimlerde demokratik dönüşümü
gerçekleştireceğiz. deniliyor fakat ne yazık ki halkın
doğrudan söz, yetki ve karar sahibi olması hem yerel yönetimlerde hem
de sivil alanda engelleniyor. Günümüzde can güvenliği, barınma,
beslenme, sağlık ve eğitim haklarından yoksun kitlesel ve
sistematik insan hakları ihlalleriyle karşı
karşıyayız.
Şimdi,
Demokritusun bir sözü var Çoğu insan en çirkin şeyleri yapar fakat
en güzel sözleri söyler. diye. Biraz hâlimiz buna benzemiştir ya da 1998
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Portekizli yazar José Saramago Bu gökyüzünün
altında her şey söylenmiştir. Önemli olan bunun anlatım
gücü ve yapabilme iradesidir. diyor.
Arkadaşlar,
artık bir evrensel dil var. Demokrasiden, özgürlüklerden,
barıştan, adaletten, hukuktan yana bu kürsüde gerçekten -tutanaklar
incelendiği zaman- çok güçlü sözler söylenmiştir ama yapılan
nedir? Aynıdır. Yapılmak istenen nedir? Aynıdır ya da
Aristotalesin Kendinizi kandırmayın, sürekli yaptığınız
şey ne ise osunuz...
Şimdi, bu,
doğrusu, sözlere denk düşüyor. Temel kent hizmetlerini
piyasalaştıran ya da bu konut alanında
taşeronlaştıran, özelleştiren ve parası olanın
hizmet alacağı bir yönetim anlayışı egemen
kılınmıştır. Emekçi mekânları, yerlerinden zorla
göç ettirilip kentte sürgün hayatı yaşayan varoşlar yerel
yönetim bütçesinden hak ettikleri payı alabilmekte midirler ya da
gerçekten bu alanda yaratılmış birikimden paylarını
alabilmekte midirler?
Şimdi,
Sakaryada yine bu alanda ciddi bir sorun yaşanmıştır.
Biliyorsunuz, 1999 büyük deprem felaketi üzerine Irak, o günkü dönem Saddam
yönetimi, 10 milyon dolarlık petrol vermiştir ve bunun
karşılığında Kocaelinde konut yapılması
öngörülmüştür. Bu konutlar yapılmıştır ama ne
yazık ki daha sonra ortak giderler payı ödenmediği gerekçesiyle
depremzedeler konutlarından atılmışlardır.
Atılanların yerine de bize verilen bilgilere göre
Ki bu
depremzedeler heyetler hâlinde geldiler. Başta İktidar Partisi AKP, ana
muhalefet partisi CHP ve MHP ve sonra da Barış ve Demokrasi Partisine
sorunlarını ilettiler. Hepimiz bu konuyu bildiğimiz hâlde ortak
bu soruna bir çözüm getirme -ne yazık ki- kaygısını
duymadık. Gözaltılar, tutuklamalar yani insanlar çoluk çocuğuyla
evinden atılıyor, buna sessiz kalınması isteniliyor.
İtiraz edildiği zaman da gözaltına alınıyor veya
tutuklanıyor.
Şimdi, yeni
planla yağma alanlarına yeni eklemeler de yapılmaktadır.
İptal edilen planda, örneğin, konut alanı olan
-İstanbuldan örnek verecek olursak- Ataşehirin batı
yakası, yeni planda ki bu planı biliyorsunuz, 1/1.000 ölçekli
İstanbul İl Çevre Düzeni Planı
Başbakan Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın da İstanbul Belediye Başkanı gibi
son yerel seçimlerde ilgi alanına girmiş olması
Nitekim, bu
proje karşılığında İstanbulda 40-50 milyar
doların yaratıldığı, böyle bir rant
yaratıldığı söyleniyor, galiba bu ranttan ötürü Sayın
Başbakanın da ilgi alanına giriyor. Ki bu, TMMOBa
bağlı meslek odalarınca iptal davaları
açılmış, iptal edilmişti ama sonradan yeni Büyükşehir
Belediye Başkanlığı bunu yeniden Belediye Meclisinden
geçirdi, kentsel proje adı altında. Bu yeni planla Ataşehirin
batı yakası, birinci derece ticaret ve hizmet merkezine dönüştürülmüştür.
Ataşehirin batı yakası, finans merkezi olarak
açıklanmış ve TOKİ devreye sokularak planlama kararı
değiştirilmiştir.
Yeni planda
Küçükçekmece, içme suyu havzası olmaktan
çıkarılmıştır. Havza alanlarında yaşanan
yoğun yapılanmada yapılaşma su kaynaklarını
tüketmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Birdal, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
AKIN BİRDAL
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sermayenin kentsel dönüşüm
projeleri olarak adlandırılan ve 650 binden fazla evin
yıkımına, 3 milyon insanın yerinden edilmesine de neden
olan bir projeyle karşı karşıyayız. Burada
emekçilerin, ezilenlerin hem mekândaki birlikteliği
dağıtılmakta hem de bu mekânlar sermayenin yeni birikim
alanları hâline getirilmektedir. Kuşkusuz bu TOKİ
yapılaşmaları sırasında doğal, tarih, kültür
mirasları da yerle bir edilmektedir ve burada da yine üçüncü kuşak
diye adlandırdığımız kolektif ve dayanışma
hakları olan tarih ve kültür miraslarının yok edilmesine neden
olunmaktadır. O nedenle, biz bu değişikliğe karşı
çıkıyoruz ve hepinizi saygıyla selamlıyoruz.
BAŞKAN-
Teşekkür ederim Sayın Birdal.
Şahsı
adına, Çorum Milletvekili Cahit Bağcı.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CAHİT
BAĞCI (Çorum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455
sıra sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizde çok önemli boyutlara ulaşmış bulunan
konut ve kentleşme sorunlarının çözülmesi ile üretimin
artırılarak işsizliğin azaltılması amacıyla
planlı kentleşme ve konut üretimi programı kapsamında
TOKİ tarafından sürdürülen çalışmalarda
karşılaşılan bazı sorunların
aşılması ya da hukuki sorunların,
sıkıntıların giderilmesi amacına yönelik bir
tasarı bugün gündemimizdedir.
1 Şubat 2010
itibarıyla TOKİnin 81 il merkezinde ve 750 ilçede 1.600e yakın
şantiyede 410 bine yakın konut üretimi gerçekleştirdiği ve
bu konutların da 300 bininin tamamlandığı bilinmektedir. Konutlarla
beraber sosyal donatılar kapsamında okul, spor salonu, hastane,
sağlık ocağı, ticaret merkezi ve cami yapımı
gerçekleştirilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, yıllardır toplumumuzda başını sokacak
bir yeri olsun arzusuyla çalışan, çabalayan ve hayal kuran
insanlarımıza TOKİ aracılığıyla üretilen
konutların tesliminde yaşadığımız heyecanı,
coşkuyu hep beraber görüyoruz, görmekteyiz.
Ülkemizin en
önemli sorunlarından gecekondulaşma konusunda da TOKİ
tarafından ve yerel yönetimlerle müştereken başlatılan
büyük kapsamlı kentsel yenileme programları doğrultusunda 148
belediye ile toplam 163 bin konutluk gecekondu dönüşüm veyahut da kentsel
dönüşüm çalışmaları yapılmakta ve 90 bölgede 46 bin
konutluk uygulama başlatılmış bulunmaktadır.
TOKİnin tüm
bu uygulamalarla beraber afet konutları, tarım köyleri, göçmen
konutları, restorasyon uygulamaları, altyapı ve peyzaj
çalışmaları da yaparak sadece konut değil, aynı
zamanda çağdaş yaşam alanları da oluşturduğu
görülmektedir.
TOKİnin bu
faaliyetleriyle son altı yılda 35 milyar TLyi aşan
yatırım harcaması yapması, 800 bin kişilik istihdam
sağlamış olması ve en önemlisi de ekonominin, inşaat
sektörünün büyümesi ve dolayısıyla ekonomik büyümeye
katkısı görülmektedir.
Bu
yatırımların aksamadan istenen kalitede ve
vatandaşlarımıza maksimum fayda sağlayacak şekilde,
ucuz bir şekilde sunulabilmesi için uygulamada ortaya çıkan bazı
sorunları gidermek amacıyla bu kanun tasarısı yüce Meclisin
gündemine getirilmiştir.
Madde 1de
hazineden TOKİ Başkanlığına, 1164 sayılı
Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun uyarınca
yapılan taşınmaz devirlerini düzenleyen maddede arsa ve arazi
ibaresi kullanılmıştır. Bu arazi ve arsalar üzerinde bina
bulunması durumunda yapılacak işlemler bakımından
bazı tereddütler oluşmaktadır. Bu tereddütleri ortadan kaldırmak
için arsa ve arazi ibaresi yerine arsa, arazi, bina ve benzeri
yapıların tümünü kapsayacak şekilde taşınmaz
ibaresinin kullanılması öngörülmektedir.
28/12/1960
tarihli ve 189 sayılı Kanun kapsamında bulunanlar ile herhangi
bir kamu hizmetine tahsis edilmiş arazi ve arsalar hariç olmak üzere,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebi, Maliye
ve Bayındırlık ve İskân Bakanlıklarının
müşterek teklifi ve Başbakanın onayıyla belirlenen arsa
üretim alanlarında bulunan hazineye ait arsa ve araziler ve hazine
adına tescil edilecek arsa ve arazilerin mülkiyeti Toplu Konut
İdaresi Başkanlığına bedelsiz olarak devredilmektedir.
Kamu hizmetlerine ayrılan yerler ile Maliye Bakanlığınca
değişik ihtiyaçlarla talep edilen taşınmazlar bedelsiz
olarak hazineye iade edilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, bu madde, esas olarak TOKİnin diğer kamu
kurumlarına yaptığı işler
karşılığında almış olduğu
arsaların pek çoğu üzerinde bulunan ve ömrünü tamamlamış
binaların devrinin getirdiği sıkıntıları
aşmaya yönelik olarak düzenlenmiştir.
Sözlerimi
tamamlarken kanunun ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına Osman Demir, Tokat Milletvekili.
Sayın Demir,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN DEMİR
(Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi
Hakkında Kanunun 1inci maddesi üzerine şahsım adına söz
aldım.
Değerli
arkadaşlar, söz konusu olan inşaat sektörüdür ve ülkemizin gözde bir
kurumu TOKİdir yani nasıl bir piyasa üzerine konuşuyor
olduğumuzun farkında olmamız lazım. Henüz dünya
ekonomilerinin kurtulamadığı bir küresel kriz
yaşanıyor. 2008de başladı, 2009da en ağır
şekilde hissedildi, 2010da da bütün dünya ülkeleri bu krizden kurtulmak
için azami gayret gösteriyor. Bu krizin sebebi konut sektörü olarak gösterildi.
Burası çok önemlidir. İşte, Amerika Birleşik Devletlerinde
başlayan, gayrimenkullerin menkulleşmesi sonucu finansal piyasalarda
şişkinlik olduğu, faiz oranlarının düşük
olması sebebiyle konut kredilerinin alabildiğine
arttığı, tabii, konuta olan talebin artmasından dolayı
konut fiyatlarının da arttığı ancak daha sonra konut
kredilerinin geri dönmesinde yaşanan bir tıkanmadan dolayı
bankaların finansal darboğaza girdiği bir sürecin sonucu olarak
bir küresel kriz yaşadık.
Değerli
arkadaşlar, buradaki süreç önemlidir. Bakın, önce uzun vadeli kredi
faiz oranları düşük kalıyor. Kredi talebi artıyor, kredi
talebinin artması tabii, aynı zamanda konut talebinin artması
anlamına geliyor ve konut fiyatları artıyor ama konut
kredilerinin geri dönmesindeki bir tıkanıklık sebebiyle bankalar
finansal darboğaza düşüyor. Sonra konut sahipleri, yani taksitle konut
edinmek isteyen aileler konutlarını satışa
çıkarıyorlar, ama konut fiyatları bu kez dip yapıyor,
düşüyor. Diyorlar ki: Konutlarımızı madem paraya
çeviremiyoruz, biz borçlarımızı da ödeyemiyoruz,
borçlarımızı ödemek yerine, al (x) bankası, benim konutum
zaten hacizlidir, senin olsun. Dolayısıyla, dünya ekonomileri böyle
bir küresel kriz, tıkanıklık yaşadı.
Şimdi,
bakıyorsunuz, Türkiye'de bu yaşanmıyor ama, konut kredilerinin
geri dönüşünde bir tıkanıklık yok. Biz, bunda en önemli
belirleyici faktörün TOKİ olduğuna inanıyoruz, çünkü
TOKİnin felsefesi dünyadaki uygulamalardan farklı.
Nedir dünyadaki
uygulamalar? Önce öde, sonra otur. Önce taksitlerinizi ödeyeceksiniz,
ödeyeceksiniz, bedelini ödedikten sonra konutunuz yapılmış
olacak ve gelip oturacaksınız. Bizdeki TOKİnin uygulaması,
önce otur, sonra öde. Yani kira öder gibi taksit öde.
Arkadaşlar,
Türkiye'ye özgün bir modeldir ve Türkiye'de eğer konut kredilerinin geri
dönüşünde bir tıkanıklık yaşanmamışsa,
inanın TOKİnin bu formülünün çok büyük payı vardır,
TOKİnin burada çok büyük katkısı vardır.
Niye biliyor
musunuz? Amerika Birleşik Devletlerindeki uygulamada, alacak senetlerini,
banka, garantisiyle pazarlıyor. Bakın, banka, alacaklı
olduğu senetleri, kredi vererek alacaklı olduğu senetleri kendi
garantisiyle pazarlıyor, ipotek ettiği gayrimenkulleri de kendi
garantisiyle pazarlıyor, ee,bunlar dönmediği zaman ister istemez
banka finansal darboğaza giriyor.
TOKİnin
formülünde alacakların banka garantisiyle pazarlanması diye bir
şey söz konusu değil. Daha doğrusu TOKİ senet düzenlemiyor,
tamamen bir sözleşmeyle alacaklarını tahsil ediyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Edemedikleri ne oluyor?
OSMAN DEMİR
(Devamla) TOKİ konutlarının yapıldığı
gayrimenkuller TOKİye ait olduğu için, yani arsa TOKİye ait
olduğu için bir ipotek de söz konusu değil, dolayısıyla
ipotek senetlerinin pazarlanması da burada söz konusu değil.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Madem her şey çok güzel krize niye
girdik?
OSMAN DEMİR
(Devamla) - Arkadaşlar, gördüğünüz gibi, böylesine gözde bir kurumun
faaliyetlerinden söz ediyoruz ve küresel krizde ekonomimiz açısından
ne denli önemli bir rol oynadığını burada yakinen
görmüş oluyoruz.
Aynı
zamanda, sosyal amaç, devletin sosyal yönünü güçlendiren
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Demir, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
OSMAN DEMİR
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Devletin sosyal
fonksiyonunu yerine getiren böylesine gözde, güzide bir kurumu, değerli
arkadaşlar, AK PARTİ İktidarı döneminde
başarılı oluyor diye mi eleştiriyoruz? Fark etmez,
iktidarda olan parti ha AK PARTİ olmuş ha bir başka parti
olmuş, önemli olan, kurumun başarılı olmasıdır.
Bakın, bizim
dışımızda da iktidarlar geldi, keşke onların
zamanında da bu kurumlar bu şekilde başarılı hizmetler
yerine getirmiş olsaydı. Neticede, ülkemiz kazanmış oluyor.
Neticede, bizim vatandaşlarımız kazanmış oluyor.
TOKİnin ürettiği konutların yüzde 86sı sosyal konuttur.
Lütfen, buraya dikkat edelim. Böylesine başarılı bir kurumumuzu
yıpratıcı konuşmalardan da üzüntü duyduğumu ifade
edeyim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yolsuzluk varsa konuşmayacak
mıyız? Usulsüzlük varsa konuşmayacak mıyız?
OSMAN DEMİR
(Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum, bu düzenlemenin kurumumuz için hayırlı
olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan,
Eskişehirde Sıraevler adıyla toplu konut inşaatları
yapıldı. İnşaatlar vaat edilen tarihten üç yılı
aşkın süre sonra ancak teslim edilebildi. Müteahhit iflas etti, Eskişehir
esnafına olan borcunu ödeyemedi, pek çok esnaf mağdur oldu. Bu
nedenle, evlerde taahhüt edilenler noksan olarak teslim edildi. En sonunda,
tapu verilmesi vaadiyle paraları peşin olarak tahsil edildi. Bu
tahsil tarihi 2008. Ancak bugüne kadar tapular teslim edilemedi.
Sıraevlerin tapuları ne zaman teslim edilecek? Bu konuda bilgi verir
misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tokat Erbaa,
Reşadiye ilçelerine TOKİ inşaat yapacak mıdır?
Ankara
Yenimahalle konutları ne zaman bitecek ve teslim edilecektir?
Birçok yerde
olduğu gibi Tokat merkez ve ilçelerinde yapılan TOKİ
konutlarında sıvalar dökük, su kaçakları var, yollar kasislerle
doludur. Şikâyetler de giderek artmaktadır.
Tabii, insanlar
soruyor: Acaba inşaatlar kalitesiz mi yapılmıştır?
Kontroller yetersiz miydi? Sonuçta halka ne tavsiye ediyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
TOKİ
tarafından uygulama imar planı hatta 1/5.000lik nazım imar
planı bile olmadan yapım ihalesi yaptığınız toplu
konut inşaatı projeleri var mıdır?
Müşavir ve
tanıtım firmalarının AKPnin mitinglerini organize eden
şirketlerden seçildiği doğru mudur?
Sayın
Bakanım, şu anda Toplu Konut Yasası görüşülürken siz
Hükûmeti temsil ediyorsunuz. Birkaç gün önce Gaziantepteydiniz. Keşke
muhalefete çatacağınıza Beylerbeyi konutlarına gitseydiniz
de akan konutları, sosyal donatısı yapılmayan
konutları görseydiniz. Muhalefetle uğraşmaktan eliniz
değmiyor herhâlde bu tür incelemeleri yapmaya.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkan, teşekkürler.
Sayın Bakan,
biraz önceki soruma cevap alamadığım için tekrar soruyorum.
Tasfiye hâlindeki
Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi tarafından TOKİ
Başkanlığına devredilen varlıklar ve bu varlıklar
nedeniyle doğan yükümlülükler nedeniyle TOKİ
Başkanlığından ve ortaklıklarından hak ve alacak
talebinde bulunulamayacağı, açılmış davaların ve
uygulanan icraların hükümsüz hâline geldiği, bu tasarıyla
güvence altına alınmaktadır.
Bu durum, hak
iddia eden şahıslar ya da kurumlar açısından hukuksuz bir
durum değil midir? Sayın Başbakanın tabiriyle, maç devam
ederken kural değiştirmek değil midir? Bunu nasıl izah
ediyorsunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
şimdiye kadar TOKİye olan borçlarını zamanında
ödeyemedikleri için konutları elinden alınan
vatandaşlarımızın sayısı ne kadardır? Bu
durumda olan vatandaşlarımızın mağduriyetinin
önlenmesi amacıyla Hükûmetinizce yürütülen bir çalışma var
mıdır? Varsa, çalışmanın içeriği nasıldır?
İkinci soru:
TOKİ tarafından yaptırılan konutların hak sahiplerine
teslim edildikten sonra site yönetiminin, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin de iştirakiyle kurulmuş şirket ya da
şirketlere verildiği iddiaları, bugün AKPnin kurmuş
olduğu bir saadet zincirinin halkası olduğu yönünde
yapılmaktadır. Bu iddialar doğru mudur? Doğruysa, bu
anlayışı değiştirmek için bir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Yalçın
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım -Sayın TOKİ Başkanımız
hatırlayacaklar, kendilerini yazılı ve sözlü bu konuda
uyarmıştım- Orduda bir memur sendikası, 1.400 civarı
vatandaşımızdan, memurumuzdan para toplamasına rağmen,
yarı oranında konut yapabilmeyi ancak başarabilmiştir.
Geçenlerde milletvekillerinizin de katıldığı bir kura
töreni yapılmış ve bodrum katlar dahi bu kuralara dâhil
edilmiştir. Yönetici sınıfının da yüksek katlar için
ayrı bir kuraya tabi tutulduğu basına
yansımıştır ve kura töreni çevik kuvvetin müdahalesiyle
bitmiştir. Sayın Bakanım, TOKİ gibi bir kurumun isminin
böyle bir istismar aracı olarak kullanılmasına neden müsaade
edilmektedir?
İkinci bir
sorum: Bu bahsettiğiniz inşaat payı içerisindeki yüzde 7 hangi
orana göredir? Yani Türkiye'de yapılan toplam inşaatlara göre midir,
taahhüt usulü yapılan inşaatlara göre midir yüzde 7 pazar
payınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Başkanım, soru
soran saygıdeğer milletvekillerimize teşekkür ediyorum,
katkıda bulananlara da teşekkür ediyorum.
Şimdi,
Eskişehir Sıraevlerde feshedildiği söylenilen projeyle ilgili,
maalesef oradaki müteahhidin vefat ettiği ve bu yüzden projenin
tamamlanmadığıyla ilgili TOKİ Başkanımızdan
bilgi aldık.
Tokat Erbaaya
Konutla ilgili bazı şikâyetler olmuş. O şikâyetlerin
gereği yapılmış. TOKİ o konuda gerekli
çalışmaları yapıyor. Hatta, oradan teşekkür
mektupları bizzat TOKİ Başkanımıza gönderilmiş,
mağdur arkadaşlarımızın
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Erbaada TOKİ yok ama
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Teşekkür mektupları
gönderildiği söyleniyor.
Bu arada
Eskişehirde
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Bakan, Erbaada TOKİ yok, TOKİnin
binası yok. Nasıl teşekkür edecek?
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Tokattaki TOKİ
Erbaada
inşallah başlayacak.
MURAT ÖZKAN
(Giresun) Sayın Bakan, Erbaada olmadığı için mi
teşekkür
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Bu arada, Sayın Doğrunun da
ev aldığının haberini öğrendiğimiz Yenimahalledeki
inşaat da, TOKİ inşaatı da inşallah nisan ayında
tamamlanacak. Mayıs ayından itibaren huzur içerisinde orada
oturmanızı temenni ediyoruz, güle güle oturun.
Bu arada,
5.000de 1 planı olmayan inşaat var mıdır? diye bir soru
oldu. Tasfiye
Emlak Bankası ve devredilen mallarla ilgili alacaklar
tahsil edilemez ama Emlak Bankasından TOKİye devredilen
varlıklarla ilgili alacakları olanlar Emlak Bankasından talep
edebileceklerdir. Emlak Bankası hâlen tasfiye hâlindedir ve
borçlarını ödeyebilecek varlığa da sahiptir.
Yine, Ordu Memur
Sendikası talebinin yanı sıra ev yapıldı. Orada
kuralar iptal edildi, yeniden yapılacak, yeniden kura çekilme olacak.
Onunla ilgili bilgiyi de saygıdeğer milletvekillerimizle
paylaşmak istiyorum.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) TOKİ başka nerede kurayla dağıtım
yapıyor?
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Gazianteple ilgili bir soru
vardı. Gerçekten, Gaziantepe gittiğim zaman -iki gün evvel- ben çok
duygulandım. Bu, Gaziantepe ilk gidişim değildi, daha evvel de
defalarca gitmiştim. Gaziantepe her gittiğimde Gaziantepte çok
ciddi bir konut sorunu olduğunu görüyordum. Maalesef şehrin içinde,
şehrin göbeğinde hayvan ahırlarının olduğunu
görüyordum. Ama orada beni çok duygulandıran, o ahırların yerini
TOKİnin yapmış olduğu modern konutların
almış olması; insanların insan hakları gözetilerek
modern standartlar çerçevesinde konutlarda yaşamaya
başlamış olduklarını görmek beni çok
duygulandırdı. Ayrıca şehrin merkezindeki tarihî ecdat
yadigârı bazı hanların yine TOKİnin katkılarıyla,
hatta Avrupa Birliği fonlarının da kullanılarak yeniden
imar edildiği ve bu tarihî zenginliklerin ortaya çıkmış
olmaları beni çok duygulandırdı. Gerçekten, Gaziantepte son altı
yılda belediyecilik adına Türkiyeye ilham kaynağı
olabilecek, örnek olabilecek birçok projenin gelişmekte olduğunu
gördüm. Bu vesileyle bütün Gaziantep milletvekillerimizi kutluyorum.
Onların da eminim bu çabalarda çok önemli katkıları vardır.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Reklamı bırak da sorularıma cevap ver!
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Bakın, Gaziantepteki bir
muhtardan gelen bir not var: Önceden köy görünümü vardı, şimdi
mahallenin şekli şemali değişti. Ev kiraları,
TOKİ olmasaydı 300 liradan aşağı ev
bulamazdınız. Antepe giden gelenler için bu protokol yolu güzel bir
görünüme kavuştu, daha önce çok çirkin bir görüntüsü vardı.
Gerçekten de bu mektupta söylendiği gibi çirkin bir görüntüyle
karşı karşıya kalınıyordu. Köyün yine
ağaçları var, burada o da yoktu. Şimdi, çimlendirildi buralar,
binaların etrafı yeşillendirildi. Gecekonduda oturan bir
çocuğun yetişmesiyle apartmanda oturan bir çocuğun
yetişmesinin bir olması mümkün değil. Çocuğun
konuşması, hareket tarzı çok farklı oluyor. diyor bir
muhtarımız. Bir postacımız Şahinbeyde kentsel dönüşüm
olmadan önce de bu mahallenin postacısıydım. Buranın her
şeyini bilirim. diye yazmış.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Bakan, yüzde 7
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Mektup okuyor Bakan.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Daha önce gecekonduda oturuyordum.
Sobalı evde hepimiz bir odada oturmak zorunda kalıyorduk. Her odaya
bir soba kurma imkânımız yok.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Neye göre yüzde 7?
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Ama şimdiki evimizde durum
farklı. Sobalı evle kaloriferli ev bir değil. Kendi odamda ben
televizyon seyrediyorum, çocuklar kendi odalarında ders
çalışıyor. Sobalı olsa evimiz, işten geldiğimde
istediğim gibi dinlenemezdim. diye
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Bakanım, soruya cevap ver!
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Bakın, bu, Türkiyeye hizmet
veren bir postacının sözü.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Soruya cevap ver, soruya!
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın milletvekilleri, milletin
sesine kulak verin.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, nasıl bir ciddiyettir bu
Sayın Başkan!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok özür dilerim.
Sayın bakanların doğru dürüst yanıt vermesi lazım.
Yani burası mektup okunacak yer mi?
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, süre doldu, ben de kestim efendim.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Bakan, yüzde 7 neye göre, cevap verir misiniz?
BAŞKAN
Evet, Sayın Sevigen, Sayın Özkan ve Sayın Buluta söz veremedim
süre bittiği için. Onun için bağışlasınlar.
İnşallah bir dahaki maddede
Evet,
teşekkür ediyorum.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yani Sayın Bakan, sizin elinize
kâğıt veriyorlar, okumak zorunda değilsiniz ki.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Bakan, sorularımız
cevaplandırılmadı.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, madde üzerinde dört
adet önerge vardır. Önergeleri sırasıyla okutacağım.
2, 3 ve 4üncü sırada okutacağım önergeler aynı mahiyette
olduğundan birlikte işleme alacağım ve önerge sahiplerine,
istemleri hâlinde ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 455 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 1-
29.4.1969 tarihli ve 1164 sayılı Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
28.12.1960
tarihli ve 189 sayılı Kanun kapsamında bulunanlar ile her hangi
bir kamu hizmetine tahsis edilmiş taşınmazlar hariç olmak üzere
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebi, Maliye
ve Bayındırlık ve İskân bakanlarının
müşterek teklifi ve Başbakanın onayı ile belirlenen arsa
üretim alanlarında bulunan Hazineye ait taşınmazlar ve Hazine adına
tescil edilecek taşınmazların mülkiyeti Toplu Konut İdaresi
Başkanlığına bedelsiz olarak devredilir. Kamu hizmetlerine
ayrılan yerler ile Maliye Bakanlığınca değişik
ihtiyaçlarla talep edilen taşınmazlar bedelsiz olarak Hazineye iade
edilir.
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 455 sıra sayılı yasa tasarı/teklifinin birinci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 455 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1inci
maddesinin kanun tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
|
Osman
Durmuş |
Alim
Işık |
Mustafa
Kalaycı |
|
|
Kırıkkale |
Kütahya |
Konya |
|
|
Reşat
Doğru |
Emin Haluk
Ayhan |
Kürşat
Atılgan |
|
|
Tokat |
Denizli |
Adana |
|
|
|
Ertuğrul
Kumcuoğlu |
|
|
|
|
Aydın |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Arsa Üretimi
ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Engin Altay |
Hüseyin Ünsal |
|
|
Trabzon |
Sinop |
Amasya |
|
|
Ergün
Aydoğan |
Yaşar
Tüzün |
Akif Ekici |
|
|
Balıkesir |
Bilecik |
Gaziantep |
|
|
Fehmi Murat
Sönmez |
|
Hulusi Güvel |
|
|
Eskişehir |
|
Adana |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Katılmıyoruz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Murat Bey konuşacaklar.
BAŞKAN
Sırasıyla söz vereceğim.
İlk olarak
Sayın Genç konuşacaklar.
Buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 1inci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasıyla ilgili olarak verdiğim önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Saygılar sunuyorum.
Bu madde şu:
Eskiden hazine adına kayıtlı arsa ve arazilerin mülkiyeti
TOKİye veriliyordu. Şimdi o arsa ve araziler yeterli
sayılmamış; bu, gayrimenkul olarak değiştirilmiş.
Gayrimenkul olunca da tabii bunun hedefi, üzerindeki binadır.
Biliyorsunuz,
Türkiyede çok kıymetli binalar vardır: Okul binaları
vardır, camiler vardır, askerî alanlar vardır, kamu hizmetine
tahsisli çok kıymetli binalar vardır.
Şimdi,
TOKİ, Türkiyede çok imtiyazlı bir kurum hâline geldi. Şimdi
burada arkadaşlar çok da methettiler. Elbette ki evi olmayan insanlara ev
vermek, onlara sosyal konut yapmak devletin temel görevidir. Devlet her
imkândan yararlanarak, bu temel görevini yaparak
Evsiz insanları eve
kavuşturmak devletin birinci görevidir. Yani gecekondudan insanları
kurtarmak, onları çağdaş, sosyal bir konuta kavuşturmak en
onurlu ve en soylu girişim ve görevdir.
Ama, değerli
milletvekilleri, öyle bir kurumla karşı karşıyayız ki,
vergiden muaf, kendisine imar yetkisi verilmiş, istediği yerde imar
planını istediği şekilde yapıyor -devletin diğer
kurumları böyle değil- istediği yerde devletin arazisine el
koyuyor, istediği gibi imar tadilatı yapıyor, Türkiye'nin en
kıymetli yerlerini gidip alıyor ve orada istediği gibi
tasarrufta bulunuyor ve korkunç da rant sağlanıyor bunda. Şimdi,
ben bunu belirttikten sonra
Şimdi,
bakın, ben soru sordum: Çemişgezek ilçemizde, İstanbul
Milletvekili Mustafa Ataş özel bir girişim içinde gitmiş, orada
16 trilyon 251 milyara 99 konut ihalesini yapmış. Bir de köy
konağı var, küçük de bir dükkân yapacak. Tanesi 162 milyar liraya
geliyor arkadaşlar, 162 milyar lira. Bu inşaatı alan, Makro
İnşaat, AKP Küçükçekmece Belediye Meclis Üyesi, imar komisyonu
Şimdi, bakın, neyle alıyor? Davetiye usulüyle alıyor. Ben
biraz önce soruyorum
Böyle bir Hükûmet olur mu ya! Milletvekiline doğru
dürüst cevap verin ya! Burada hangi sıfatla oturuyorsunuz siz ya!
Doğru dürüst cevap verin. Yalan söylemenin artık bu Hükûmet için bir
utanç meselesi olduğunu herkesin bilmesi lazım. Sorumuza cevap
vermiyor.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Sensin, sen!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu sorularımıza cevap vermek
Peki,
arkadaşlar, bakın, TOKİde eğer arkanız yoksa iflasa
gidersiniz ama AKPli olanlara
Bakın, listesi şurada. Şu
listede hangi inşaat şirketinin AKPnin yandaşı
olduğu, ne ihaleler verildiği burada. Katrilyonluk ihaleler var ve
bunlar davetiye usulüyle veriliyor. Ya nasıl veriyorsun sen? Nasıl
veriyorsun? Aç kardeşim, ihale sistemine göre ver bunları. Yani,
burada korkunç rant var arkadaşlar. Denetim yok. Siz ne denetlediniz
arkadaşlar? İhale sisteminde denetim yok, istediği adamı
çağırıyor ihaleyi veriyor.
Şimdi Tayyip
Bey görmüş ki İstanbulda bazı alanlar var çok büyük rant
sağlıyor. Yahu, bu kanun değişikliğini de
yapalım, onları alalım. Ben şimdi Tayyip Beye bir teklifte
bulunuyorum: Ya Tayyip Bey, Allahını seversen, şu Türkiye'nin
neresini beğeniyorsan hepsini sana verelim, ondan sonra bu devleti dürüst
yönetin kardeşim ya. Ya de ki: Tamam, ben şu şu şu
şeyleri alıyorum, artık bunları aldıktan sonra doyuyorum
arkadaşlar. Ben bundan sonra bu devleti hukuk sistemi içinde, hukuka uygun
olarak, dürüstlük kuralları içinde yönetirim.
Şimdi,
bakın, sayın milletvekilleri, ben burada daha önce de söyledim,
insanları hukuka, doğruluğa iten iki tane şey var: Bir, din
korkusudur, Allah korkusudur, bir de kanun korkusudur. Yani din korkusunun,
Allah korkusunun pek kimsede kalmadığı ortada.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Sen de var mı!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ama kanun korkusunu da kaldırıyorsunuz, çünkü denetimi
kaldırıyorsunuz denetimi, denetimi. Yani bir kişi eğer bir
işin başında bulunursa onun sütüne göre
Yahu arkadaşlar,
yapılan ihaleler ortada. Şimdi gidin bakın, bizim
Çemişgezek ilçemizde -Tuncelide de birçok şey var- orada çok
konutsuz insan var, evsiz insanlar var. Yani getirip de o Çemişgezeke, o
köyüne yarın işte doksan dokuz ev yapacaklar, seçimde getirecekler
her eve 20 tane adam yerleştirecekler Elâzığdan, Malatyadan.
Neymiş, orada 2 bin tane oy alacaklar! Yaptıkları bu. Yahu onu
yapacağına arkadaş, getir dürüst bir ihale yap.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Çemişgezeke gelmeyiz Kamer Bey! Merak etme,
biz gelmeyiz!
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) O Çemişgezekte, Tuncelinin birçok yerinde o kadar evsiz
insanlarımız var ki, evin tanesini getir 40 milyara yap, 50 milyara
yap. Yani 100 kişiye yapacağına 300 kişiye, 500 kişiye
yap. Yani bu böyle olur mu değerli arkadaşlar? Niye? Kendi
yandaşına getiriyorsun rant sağlıyorsun. Bu devletin
kesesinden kazanılan bu paralar haramdır haram, adamın burnundan
getirirler, adamın burnundan fitil fitil getirirler. Onun için, yani böyle
keyfî bir devlet, çiftlik
Devletin her tarafını çiftliğe
çeviriyorsunuz.
Şimdi
TOKİnin başındaki arkadaş istediği adama
istediği ihaleyi veriyor, istediği gibi orada at da oynatıyor.
Böyle şey olur mu sayın milletvekilleri? Denetimin
olmadığı bir yerde
Yani dünyanın en ilkel
toplumlarında, krallıklarda böyle sizin bu saltanatınız yok
yahu! Yani bu kadar sorumsuz olan kurum olur mu?
Efendim,
denetim
Denetim diye bir şey yok. Var mı şimdiye kadar
çıkan ortaya? İşte ben diyorum bakın, burada listeler var;
AKPlilerin ortak olduğu şirketlere davetiye usulüyle veriyor.
İnsan utanır yahu, yani utanır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Kamer, kaç tane dairen var?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bak, sataşırsa bana, bana cevap
verme hakkı...
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Konuşmacı, Hükûmetin manevi
şahsiyetine Bu Hükûmet yalan söylüyor. diyerek hakaret etti.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Burada Bakan var ya, sen Hükûmet değilsin ki.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Aynı zamanda, Sayın Genel
Başkanımız hakkında Al istediğin arsaları, ne
kadar arsa almak istiyorsan al, gözün doysun, daha sonra bu milleti dürüst
yönet. dedi, hakaret etti. Lütfen, konuşmama izin veriniz.
BAŞKAN
Buyurun.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) - Başbakanın kendisi gelsin.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - Sayın Elitaş, Hükûmet adına
konuşamazsınız.
BAŞKAN
Grup adına konuşacak, Hükûmet adına değil; Hükûmet
adına konuşacaksa Sayın Bakan konuşacak.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Grup adına konuşması
lazım, Hükûmet burada çünkü.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün, Değerli
Grup Başkan Vekilimiz yine burada hakikaten hakaret edip ve huzur bozucu
bir konuşmayı alışkanlık hâline getirmiş
milletvekiline cevap verirken, İç Tüzükün 67nci maddesini okudu.
Başkanlık makamının bu konuda dikkatli olması
gerektiği kanaatindeyim, çünkü açıkçası hem bir hükûmeti
yalancılıkla itham edip aynı zamanda bu Hükûmetin
Başbakanı, Partimizin Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğanla ilgili Gel, hangi araziyi istiyorsan, nereyi istiyorsan biz
sana bunu verelim, gözün doysun. şeklindeki ifadesinin açıkçası
İç Tüzük 67nci maddeye aykırı bir konuşma tarzı,
üslubu olduğunu, Meclis Başkanlığının bu konuda
67nci maddedeki kendilerine verilen yetkiyi kullanmaları gerektiğini
ifade ediyorum.
Bakınız,
bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti bütçelerindeki yapılan yatırıma
ayrılmış harcamalarla bizden önceki yedi yıllık
yatırıma ayrılmış harcamaları hakikaten samimi
bir şekilde araştırıp inceleyin. O günden bugüne kadar
yapılan yatırım harcamaları ne kadarsa yedi
yıllık süre içerisindeki yapılan yatırım
harcamaları da aynıdır, ama Türkiyedeki son yedi yıldaki
gelişme, Türkiyedeki refah düzeyindeki artma ve tüyü bitmedik yetimin
hakkını koruyan, kollayan bir hükûmetin yaptığı
yatırımla birlikte Türkiyedeki alın terinin işçinin,
memurun, çalışanın, esnafın, sanayicinin biriktirdiği
paraların millete hizmet olarak, kaynak olarak nasıl iyi bir
şekilde geri döndüğünü görebilirsiniz.
Dün, Değerli
Grup Başkan Vekilimizin söylediği, Mevlânânın çok güzel bir
sözü var: Her söze cevabımız var, doğru, ama önce lafa
bakarım laf mı diye, sonra adama bakarım adam mı diye.
Maalesef onu göremiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, söz istiyorum sataşmadan dolayı.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, adam olup olmadığımı
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Gençin
konuşmasında gündeme getirdiği bazı konularla ilgili
sayın milletvekillerini bilgilendirmek
BAŞKAN
Sayın Bakanım, bu, sataşma gerektiren
İsterseniz kürsüye
buyurun da kürsüden konuşun, daha uygun olur.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, şimdi bana
BAŞKAN
Sayın Genç, Hükûmet adına Sayın
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, bana sataştı, ben de ona cevap vereyim
efendim.
BAŞKAN
Hayır, Hükûmet adına bir konuşma yapılacak, ondan sonra.
Buyurun
Sayın Bakanım.
2.- Devlet Bakanı Egemen Bağışın,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Hükûmete sataşması nedeniyle
konuşması
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Başkanım,
rahmetli Uğur Mumcunun sıkça söylediği gibi, Türkiyede bilgi
sahibi olmadan fikir sahibi olan çok kişi var. Onun için, bazen bilmeden
fikirlerini dile getirme özgürlüklerine saygı duysak bile, en azından
cevap vermemiz, onların bilgisizliklerini, bizim bilgiyle
cevaplandırmamız ve ortadan kaldırmamız gerekmektedir.
Bazı
milletvekillerimiz TOKİ'nin denetlenmediğini iddia ettiler. TOKİ
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetlenir,
Meclis KİT Komisyonu tarafından denetlenir, gerektiği zaman
Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından denetlenir,
Bayındırlık Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından
denetlenir
KAMER GENÇ
(Tunceli) Maliye niye denetlemiyor?
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) -
Sayıştay tarafından
denetlenir ve Devlet Denetleme Kurulu tarafından da denetlenebilir.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Bilmiyorsun, bilmiyorsun!
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) TOKİ'nin birçok projesi İhale
Kanununa tabidir.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Bilmiyorsan kanuna bak.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Şimdi, AK PARTİlilerin
TOKİ'den iş aldığı iddiasında bulunuldu.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Bilgin eksik senin, bilgin.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Burada bütün milletvekillerimize daha evvel
gönderilen bir kitapçık var. Bu kitapçıkta TOKİ'nin hangi
projesini hangi firmanın yaptığının listesi var.
Şuna eğer bakma zahmetinde bulunsalardı saygıdeğer
milletvekilleri görürlerdi ki, geçtiğimiz yıl içerisinde altı
yüz on altı değişik firma TOKİ'den iş almış
ve iş yapmış. Bunların içerisinde muhalefet
milletvekillerimizin şirketleri de var, yakınlarının,
akrabalarının şirketleri de var. İzmir Milletvekilimiz
Sayın Kartın kardeşinin şirketinin dört ayrı proje
aldığını ben burada görüyorum. Demek ki, TOKİde,
şirketin sahibinin siyasi görüşüne değil yaptığı
işin kalitesine bakılıyor, verdiği fiyatın
halkımız için, milletimiz için, devletimiz için ne kadar makul olup
olmadığına bakılıyor.
Şimdi,
Çemişgezekten bahsedildi. Ben Çemişgezeke otuz yıl aradan
sonra giden ilk devlet bakanı oldum. Gittiğim zaman ilin milletvekili
bana hoş geldin demek yerine Senin burada ne işin var? dedi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen hak ettin de onun için.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) Niye davet edildin? dedi. Çemişgezek
Belediyesi orada dut festivali yapıyor, devletin bakanı oraya gidip
halkımızın moral ihtiyacına cevap vermek için, onlarla
birlikte hemhâl olmak için, onlarla kucaklaşmak için gidiyor, ilin
milletvekili Sen niye geldin? diyor. Yani, bunun
Şimdi, burada, elimizi
uzatıyoruz, Elinizi sıkmam. diyor. Ben orada temsil ettiğiniz
millet adına elinizi sıkmak istedim, yoksa elinizi sıkmaya çok
da meraklı değilim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama mademki Tunceli halkı sizi vekil seçmiş,
onlara saygımdan dolayı o eli sıkacaktım; çok da önemli
değil.
Sayın
Başkan, başlangıçta da söylediğim gibi,
Çemişgezekteki konutların da maliyeti normalde diğer Anadolu
ilçelerindekinden farklı değildir. Ama Çemişgezekte yol sorunu
olduğu için konutların fiyatı biraz daha
artmıştır. Onunla ilgili de Sayın Vekil isterse
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür cümlenizi alalım lütfen.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) ...TOKİ Başkanlığımız
kendilerine yazılı bilgi gönderebilir.
Ben hepinize
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli ) Sayın Başkan, hem Bakan bana sataştı hem
Mustafa Elitaş sataştı. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar
Sayın milletvekilleri
Arkadaşlar, lütfen.
Sayın Genç,
bakınız, biraz önce ben sizin sözünüzü falan kesmedim. Ama,
sataşma gerekçesiyle söz alan Grup Başkan Vekili olan
arkadaşımız, İktidarın Grup Başkan Vekili olan
arkadaşımız İç Tüzükün 67nci maddesini hatırlatarak,
yani lisanı münasiple Sayın Başkan, görevini yap. gibi bir
ifade kullandı.
ŞENOL BAL
(İzmir)- Yapmıyorsunuz.
BAŞKAN
Hayır, hayır
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan, İç Tüzük 67inci
maddesi
BAŞKAN
Sayın Ekici, Sayın Genç kendi meramını ifade eder,
saygıdeğer hemşehrim.
Şimdi,
burada, Sayın Bakanla da isminiz geçti; ben iki dakikalık bir süre
vereyim. Ama buradaki mesele şu: İncitmeden birbirimize hitap edersek
kimse bu işten sıkılmaz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben zaten kimseyi incitmiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, ben size iki dakikalık süre vereceğim ama sataşma
olmasın, güzel bir şekilde anlaşalım. Sayın Genç,
konuşa konuşa anlaşılmayacak hiçbir şey yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, Sayın Bakana da bir kısa cevap vereyim.
Çemişgezek meselesinde elini sıkmayan benim. Beni kastettiği
için hem ona hem de Mustafa Beye cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Tamam işte, iki dakikalık süre vereyim, buyurun, konuşmayı
cevaplayın.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Sayın Başkan, kimse ona sataşmadı
ki! Neye göre söz veriyorsunuz? İsminden bahsetmedi.
3.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Devlet Bakanı
Egemen Bağış ve Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi sana Adam değilsin. deyince sataşma var
mı yok mu?
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
Kamer Bey, siz
Genel Kurula hitap edin.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Çemişgezekte dut festivalinin yaratıcısı benim. O ilde
devamlı dut festivali yapıyoruz uzun zamandan beri. Sizin bir
Belediye Başkanınız var, beni davet etmemişti bu sene.
Kendisi oradadır. Bakan Bey de gelmişti oraya. Beni oraya davet
etmemişti. Ben buna rağmen gittim. Orada halkın arasında
dikildim, tam bir saat. İşte, Egemen Bey de oradaydı,
çıktı, kürsüde konuştu, hep AKPyi övdü. Demedi ki: Ya, Kamer
Bey -bana bir yer de göstermediler- arkadaş, sen milletvekilisin, gel
otur. Bu hareketi yaparken hiç utanma duygusunu duymadınız mı?
Ondan sonra, ben gittim, Vali yeni gelmişti, Sayın Valim, hoş
geldiniz ama beni buraya davet etmedikleri için gidiyorum. dedim. Egemen Bey
elini bana uzattı. Dedim ki: Ben senin elini sıkmam, çünkü sen beni
bir milletvekili olarak orada görüyorsun. Ya, Kamer Bey, gel burada otur.
demiyorsun. Ondan sonra senin Belediye Başkanın beni şey
etmiyor.
Şimdi, dün
ve bugün AKPli grup başkan vekilleri diyorlar ki: Ben söze bakarım,
söyleyen de adama bakarım. Şimdi, benim adam olduğumu anlamak
için adam olmak lazım. Adam değilse benim adamlığımdan
anlamaz ki.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Seninle aynı terazide tartılmak istemem,
seninle aynı teraziye girmek istemem.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, Sayın Başkan, bir de şunu söyleyeyim:
Benim kaba ve yaralayıcı söz söylediğimi söyleyen bu grup
başkan vekilleri benden sonra çıkıp da bu kadar ağır
hakaretler yaptığına göre, evvela sizin onlara o Tüzük
şeyini hatırlatmanız gerekmiyor mu? Demek ki yani siz, iktidar
partisi olarak evvela bu Meclisi çalışılmaz hâle
getiriyorlardı.
Vallahi Mustafa
Bey, seninle uğraşacağım. Kayserilileri çok seviyorum ama
seni o Kayserililerden hesap soracak hâle getireceğim. Bak sen, Kayseri
Şeker Fabrikası için bana getirecektin, belge verecektin ama
baktın ki pabuç pahalı, getirip vermedin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Mahkemede, mahkemede
KAMER GENÇ
(Devamla) - Sözünde dur.
Saygılar sunuyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sapla samanı karıştırma,
mahkemede onlar.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, bu vesileyle bir kere daha şunu hatırlatmak,
heyetinize arz etmek istiyorum: Hakikaten, ister birbirimizle ilgili
konuşalım, ister sayın bakanlarla, başbakanlarla veya
Sayın Cumhurbaşkanıyla ilgili konuşalım, daha nazik,
daha kibar ifadeler kullanırsak hiç birbirimizi incitmemiş oluruz. Bu
hepimiz için geçerlidir. İnşallah bundan sonra böylesi olaylar olmaz.
KADİR URAL
(Mersin) İki gündür sizi de uyarıyorlar Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Ural, olabilir.
KADİR URAL
(Mersin) Ona da bir cevap verin Sayın Başkan. Ben sizin
adınıza cevap vereyim efendim.
BAŞKAN
Hayır
Ben Sayın Şandıra dün söyledim, öyle dedi. Ben de
dedim ki, daha hafif sesle konuşayım dedim.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5
Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S.
Sayısı: 455) (Devam)
BAŞKAN
Sayın Sönmez, buyurun efendim.
FEHMİ MURAT
SÖNMEZ (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
455 sıra sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirmesiyle
İlgili Yasa Tasarısının 1inci maddesine yönelik vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Son sözleriniz
için teşekkür ediyorum. Tabii, burada hepimiz belirli kurallar içinde
konuşmamız lazım, birbirimize saygı göstermemiz lazım.
Tabii, en büyük, kurallara uymayı da daha üst kademedeki
arkadaşlarımızdan, yetkililerimizden bekliyoruz. Soru-cevap
bölümlerinde, verilen sorulara cevap yerine, reklam kokan mektuplar
okunmasını değil, televizyondan seyreden vatandaşlarımız
o soruların cevaplarını beklemekte. Örneğin birkaç
defadır da sorduğumuz, mesela TOKİnin İstanbulda site
yönetimlerini Büyükşehre veriyor musunuz, vermiyor musunuz? diye sorunun
da cevabını hâlâ bekliyoruz.
Hazineye ait arsa
ve araziler TOKİye bedelsiz olarak devredilmektedir. Getirilen tasarıyla,
sadece arsa ve araziler değil, artık binalar da bedelsiz olarak
TOKİye devredilecektir, bunun yolu açılmaktadır. Yani orada
esas hedeflenen bina değil tabii ki onların, altın gibi,
şehrin merkezlerinde olan arsalarıdır çünkü devredilen arsa ve
araziler artık şehir kenarlarında kalmıştır ama
merkezî yerlerde çok değerli arsaların üzerinde binalar
bulunmaktadır ve bu binaların da ve arsaların da artık ele
geçirilme zamanı geldi diye düşünüyorsunuz herhâlde. Böylece ülkenin
en değerli arsaları üzerinde Hükûmete ve yakınlara yönelik
projeler yapma şansları doğacak. TOKİ, toplu konut
alanı ve gecekondu dönüşüm alanları imar planları yaparken,
artık mülkiyetleri kendilerine ait olan yerlerde de imar planı
yapabilmektedir. Maalesef imar planı yaparken de şehre ne
kattığını, nüfus yoğunluğunu nasıl
etkilediğini, ulaşımı nasıl etkilediğini,
altyapı gibi sorunlarla karşı karşıya
bırakıp bırakmadığını düşünmeden ama
sadece o arsalardan nasıl rant elde edileceğini düşünen bir
anlayış hâkim olmaktadır.
Ben, sadece, bu
konunun dışında, bu fırsatı ele geçirmişken,
TOKİnin Anadoludaki şehirlerde yaptığı
çalışmalar sırasında birtakım olumsuzluklar
yaşanmaktadır, onları da dile getirmek istiyorum. Biliyorsunuz,
artık amacı sadece sıkıntı içerisindeki
vatandaşları ev sahibi yapmak olması gerekirken TOKİ lüks
konutlara da el atmıştır. Belki
haklısınızdır, yapması da gerekiyordur diye
düşünüyorsunuzdur ama Anadoluda zaten bu sayı azdır ve bu
inşaatları yapan müteahhitler TOKİnin yaptığı
lüks inşaatlar sayesinde artık iş yapamaz hâle gelmiştir.
Yapmasınlar diyelim, önemli değil ama o müteahhitlerin
çalıştırdığı işçiler de artık iş
bulamaz hâle gelmiştir çünkü verilen ihaleler de demin belirtildiği
gibi çok saydam olmayınca belirli kişiler TOKİnin ihalelerini
almakta ve Anadoludaki o şehrin müteahhitleri bu ihaleleri
alamamaktadır ve alan müteahhit işçisini, kendi hemşehrisini
getirerek çalıştırmaktadır ve o Anadolu şehrinin
işçisi, demircisi, kalıpçısı maalesef işsiz
kalmaktadır. Ayrıca, o Anadolu şehrinde yaşayan mimarları,
mühendisleri düşünecek olursak, bir bakın, inceleyin, hangisinin
mimarı, mühendisi o TOKİ konut projelerini çizebilmiştir?
Hayır. Hepsi belirli adreslere verilmiş ve onlar tarafından
çizilmiştir ve büyük bir haksızlık yaşanmaktadır o
şehirlerdeki mimar ve mühendisler açısından ve en üzücü
yanı ise, artık Türkiyenin hangi şehrine giderseniz gidin,
Ankaranın kenarından geçin, Eskişehirin kenarından geçin,
Kayseriye, Konyaya, farklı bir şehirde olduğunuzu bile
anlayamamaktasınız, çünkü aynı elden çıkan tek tip projeler
sayesinde bütün şehirlerin kimlikleri benzer yapılardan
oluşmuştur ve şehirlerin artık kimlikleri
kalmamıştır, birbirine benzeyen şehirler hâline
gelmiştir.
Bunun
yanında, bu alışverişi yaparken kim o ihalede tabii ki
yardımcı olduysa bu ihalenin alınmasında, ister istemez
müteahhit de o inşaatlara ait malzemeleri, o kendisine yardım eden
şahıslara yakın insanlardan tedarik etme yoluna gitmektedir ve
bu yüzden de o şehrin esnafı maalesef iş yapamamaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Sönmez, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
Buyurun.
FEHMİ MURAT
SÖNMEZ (Devamla) Hiçbir ihtiyaç malzemesini o şehrin esnafından
karşılamamakta ve gene belli kişilerin cebine giden bir proje
hâline gelmektedir ve eğer o şehrin içinden de malzeme
alınıyorsa artık esnaf şundan korkmaktadır, demin
Eskişehir Milletvekilimizin sorduğu gibi: Acaba
dolandırılacak mıyım? Niye aklına geldi de bizden
aldı bu firma? diye. Ayrıca, denetimsizlik yüzünden konutlar
artık insanların ihtiyaçlarına cevap verecek kalitede
değildir.
Ben, rant
peşinde koşmak yerine, sizleri, bitmiş olan TOKİ
konutlarını gidip bir kere kontrol etmeye davet ediyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Doğru, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 455
sıra sayılı kanunun 1inci maddesi üzerine vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Tasarının
1inci maddesiyle, arsa üretim alanında bulunan hazineye ait arsa ve
arazilerin yanında hazineye ait bina ve yapılar da TOKİye
bedelsiz olarak devredilebilecektir. Bu düzenlemede arsa, arazi, bina ve
benzeri kavramların taşınmaz kavramıyla ifade edilmesi ve
madde kapsamına sadece hazine adına tescil edilen
taşınmazların değil, tescil edilecek
taşınmazların dâhil edilmesi, hiç tahmin edilmeyecek
yanlış uygulamalara, hukuksuzluğa ve hazine zararına yol
açabilecektir, hatta sınırını nasıl tespit edeceğinizi
de merak ediyoruz.
Hazine
malları mevzuatında özel kanunlarla hüküm altına
alınmış çok sayıda düzenleme vardır. Bu tasarı
ileride doğabilecek sakıncaları dikkate
almamıştır. Bu tasarı yukarıda belirtilen
uyarıları dikkate almadığından kanun tasarısı
metninden 1inci maddesinin çıkarılmasını uygun görüyoruz.
Kuruluşundan
itibaren ülkemizde yerleşim ve konut politikalarının
belirlenmesi, uygulanmasında en önemli kurum olan TOKİ, 1984
yılında 2985 sayılı Kanunla kurulmuştur.
Başlangıçta konut üretimiyle ilgili olarak
çalışmalarını başarılı olarak sürdüren
TOKİ, ilerleyen dönemlerde kuruluş amaçlarının
dışına çıkarak konut dışında sosyal tesisler
de inşa etmeye başlaması ve tüm ülke sathına
açılması nedeniyle denetim ve yönetim işlevlerinde zafiyetler de
baş göstermiştir.
Kuruluş,
hazine arazileri üzerinde arsa üretimi gerçekleştirdiği için çok cüzi
miktarda arsa maliyeti yapmakta, bunun karşılığında
yüksek maliyetler, satışlar yapmaktadır.
TOKİ
tarafından yapılan konutlarla ilgili olarak inşaatların
kalitesi, zamanında bitirilemediği, teslim edilen konutlarda hâlâ
büyük oranda eksiklikler bulunduğu tespit edilmektedir. Bazı
TOKİ binalarında yıkılma, dökülme tehlikesi de vardır.
Giriş
aidatlarının ve taksit ödemelerinin yüksek olması, zaten
ekonomik olarak zor durumda olan halkımızın bütçesini çok
zorlamaktadır.
Hak
edişlerini alamadıkları gerekçesiyle müteahhitlik yapan
firmaların bazılarının battığı veya çok zor
durumda oldukları kamuoyunda da bilinmektedir. Müteahhitlik
firmalarının bazıların batmasıyla beraber iş
yaptıkları firmalar da batmış, konut sektörüne malzeme
sağlayan birçok esnaf maalesef mağdur olmuştur. Hatta bu
esnaflar içerisinde intihar eden insanlar bile bulunmaktadır.
Tokat ili ve
ilçelerinde TOKİ konutlar yapmıştır. Konutları yapan
müteahhit Tokat ili dışındaki firmalardır. Müteahhitler,
taşeronlar dahil, inşaatta kullanılan bütün malzemeleri Tokat
dışından getirmişlerdir. Hâlbuki Tokat esnafı,
inşaatlar başlayınca, kullanılacak malzemeleri biz
karşılayacağız diye çok sevinmişlerdi ancak ekmek ve
su hariç her şey Tokat dışından getirilmiştir.
Çalışan işçisinden mühendisine kadar da bölge
dışından gelmesi, ilimize sadece konut kazandırmanın
dışında hiçbir faydası olmamıştır. Bu
inşaatla devletin sahip olduğu konutlar da
yapıldığına göre, inşaat yapılan bölgenin
esnafı, işsiz insanları buralardan neden
faydalandırılmıyor? İhaleler yapılırken
inşaat yapılan bölgelerdeki firmalardan inşaat malzemeleri ve
işçilik de yine aynı bölgeden karşılanır diye bir
madde konulması acaba uygun olmaz mı diye de düşünüyoruz.
Biraz önce
sormuş olduğum soruda, Tokat merkez ve ilçelerindeki TOKİ
konutlarının bazılarının sıvalarının
dökülmekte olduğunu, su kaçakları ve yolların kasislerle dolu
olduğunu ifade etmiştim. Sayın Bakan da vermiş olduğu
yanıtta Oradan teşekkür mektupları geldi. diyor. Tabii
teşekkür mektupları gelecektir, insanlar ev sahibi oluyor. Benim
buradaki amacım oradaki eksikliklerin tamamlanmasıydı. Yani
orada, şu anda ciddi manada, TOKİ konutlarında kalan
insanlarımız tarafından şikâyetler vardır. O
şikâyetleri dile getirmek de bizim görevimiz değil midir?
Sayın
milletvekilleri, diğer bir konu da TOKİ müteahhitlerinden
bazıları faaliyetlerini durdurmuş veya
batmışlardır. Bunun neticesinde de ülkemizde mal
varlığını kaybeden, ekmeğe muhtaç olan insanlar
grubunu da artırmışlardır. Bu insanların problemleri
dağları aşmıştır. Devlet olarak, mağdur olan
bu insanlara nasıl yardımcı olunacaktır? Batsınlar
mı diyeceğiz?
Bakın, bugün
şu anda Anadolunun birçok yerinde olduğu gibi yine Tokat ilinde de
Tokat Sigara Fabrikasının satılması, akabinde de şimdi
Turhal Şeker Fabrikasının özelleştirme kapsamı
içerisinde satılmaya girmiş olması, insanlar arasında çok
büyük bir tedirginlik yaratmıştır. Turhal Şeker
Fabrikasının satılması, hem işçiler üzerinde hem de
çiftçilerimiz üzerinde çok büyük sıkıntı yaratırken, Turhal
esnafı da acaba Tokat esnafının durumuna gelecek miyim diye
düşünmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Doğru, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
Buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ayrıca,
hepimizin bildiği gibi, Tekel işçileri şu anda çok büyük bir
sıkıntı içerisindedir. Bunların içerisinde bin kişiye
yakın Tokattan gelen işçi kardeşimiz vardır.
Altmış altı günden beri süren bu eylemin sesini sayın
milletvekilleri mutlaka duymalıyız. Tabii diyeceksiniz ki, bazı
iyileştirmeler yapılıyor. İyileştirmeler
yapılıyor ama o işçi kardeşlerimizin özlük haklarının
verilmediğini de hep beraber görüyoruz. Öyleyse bu insanları tekrar
dinlemek mecburiyetindeyiz. Altmış altı günden beri, kar
demeden, kış demeden, soğuk demeden bu insanlar burada mücadele
veriyorlar. Önümüzdeki günler içerisinde tahmin ediyorum ki daha birçok
problemle karşılaşılacağı da görülmektedir, yani
eylem süratli bir şekilde devam etmektedir. Lütfen bu insanların
sesini duyalım. İnsanların derken çocuklarının sesini
duyalım, ailelerinin sesini duyalım, annelerin sesini duyalım
diye ifade etmek istiyorum.
Tekrar, bu kanun
inşallah hayırlı olur, insanlarımıza faydalı olur
düşüncesiyle sizlere teşekkürlerimi arz ediyor, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önergelerin oylanmasında karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunacağım, karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.52
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
455 sıra
sayılı Tasarının 1inci maddesi üzerinde verilen, Komisyon
ve Hükûmetin katılmadığı üç önergenin birlikte yapılan
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.
Şimdi
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 455 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 1-
29.4.1969 tarihli ve 1164 sayılı Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
28.12.1960
tarihli ve 189 sayılı Kanun kapsamında bulunanlar ile her hangi
bir kamu hizmetine tahsis edilmiş taşınmazlar hariç olmak üzere
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebi, Maliye
ve Bayındırlık ve İskân bakanlarının
müşterek teklifi ve Başbakanın onayı ile belirlenen arsa
üretim alanlarında bulunan Hazineye ait taşınmazlar ve Hazine
adına tescil edilecek taşınmazların mülkiyeti Toplu Konut
İdaresi Başkanlığına bedelsiz olarak devredilir. Kamu
hizmetlerine ayrılan yerler ile Maliye Bakanlığınca
değişik ihtiyaçlarla talep edilen taşınmazlar bedelsiz
olarak Hazineye iade edilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455
sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili vermiş olduğum
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyo-rum.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle Hükûmetin bir çelişkisine işaret ederek
sözlerime başlamak istiyorum: Hükûmet bir taraftan ekonomide kamu
ağırlığını azaltma gerekçesiyle özelleştirme
uygulamalarına ağırlık verirken, diğer taraftan konut
sektöründe özel sektörün karşısına her türlü haksız rekabet
koşullarını yaratarak TOKİyi
çıkarmıştır.
Değerli
milletvekilleri, TOKİ geçtiğimiz yıllarda vatandaşlara
verdiği sözü zamanında yerine getirmekle haklı bir üne
kavuşmuştu ancak bugün geldiğimiz noktada aynı şeyleri
söylemek ne yazık ki mümkün değildir. Bugün TOKİ gerek
konutlardaki nitelik kaybı gerekse geç teslimler nedeniyle
vatandaşlarımız nezdinde bir itibar kaybına
uğramıştır. Evlerini zamanında teslim alabilecekleri
güvencesiyle bankalardan ve çevresinden borç alarak ve birikimlerini zorlayarak
TOKİden daire alan vatandaşlarımız, TOKİnin
sözleşmelere uygun olarak zamanında taahhüdünü yerine getirememesi
nedeniyle büyük bir sıkıntı içine düşürülmüşlerdir.
Vatandaşların verilen süreler içinde evlerini teslim almaları ve
bir an önce kira ödemekten kurtulmaları umutları ne yazık ki
suya düşürülmüştür. Sözleşmeyle verilen sürenin üzerinden otuz
ay geçmiş olmasına rağmen evlerini teslim alamayan hak sahipleri
vardır. Geç teslimler nedeniyle, TOKİ, itibar kaybının
yanı sıra tazminat ödeme yükümlüğüyle de karşı
karşıya kalmaktadır. İktidar ve TOKİ yönetimi kamu
zararına yol açmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, sizlere gecikmelerle ilgili olarak Ankara Turkuaz Vadisindeki
TOKİ konutları uygulamasından birkaç örnek vermek istiyorum:
Örnek bir:
TOKİ Haziran 2006da yaptığı bir sözleşmede Yirmi
dört ay içinde dairenizi teslim edeceğim. şeklinde taahhütte
bulunuyor. Vatandaş da yirmi dört ay sonra kira ödemekten
kurtulacağı umuduyla hesabını yapıyor, belli bir
peşinatı ödeyerek taksitle bir daire almaya karar veriyor ve
sözleşmeyi imzalıyor. TOKİ söz konusu daireyi Aralık
2009da hak sahibine teslim ediyor. Gecikme on altı aydır.
Örnek iki:
TOKİ Nisan 2007de yaptığı bir başka sözleşmede
daireleri on altı ay içinde bitireceğini taahhüt ediyor.
Vatandaş da verilen sürede kiradan kurtulacağını
düşünerek konut bedelinin tamamını bankadan borçlanarak
peşin ödüyor. Ne var ki, TOKİ, konutu hak sahibine önce Aralık
2009 içinde teslim edeceğini bildiriyor ve daha sonra teslim süresini Mart
2010a erteliyor. Bu daire Mart 2010da teslim edilebildiği takdirde
gecikme on dokuz ay olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, tasarının geneli üzerindeki görüşlerimi ifade
etme fırsatı bulabildiğim takdirde sizlerle paylaşmaya
devam edeceğim.
Değerli
milletvekilleri, önergeyle ilgili olarak düşüncelerime gelmek istiyorum.
Çerçeve 1inci maddeyle, 1164 sayılı Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun ek 4üncü maddesinde yer alan
hazineye ait arsa ve araziler ibaresi hazineye ait taşınmazlar
şeklinde değiştirilerek, TOKİye devredilen hazineye ait
arsa ve araziler üzerinde bina varsa bunların da bedelsiz devredilmesine
imkân sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak değişiklik
yapılan ek madde 4ün tamamına baktığımızda, TOKİye
hazineye ait bir arazi ve arsanın devredilebilmesi için bu arsa ve
arazilerin herhangi bir kamu hizmetine tahsisli olmaması koşulunun
arandığı görülecektir. Bunu sağlayan anılan
fıkranın başındaki herhangi bir kamu hizmetine tahsis
edilmiş arazi ve arsalar hariç olmak üzere ibaresidir. Çerçeve 1inci
maddeyle bu cümlede Herhangi bir kamu hizmetine tahsis edilmiş
taşınmazlar hariç olmak üzere. şeklinde bir
değişiklik yapılmadığı takdirde, herhangi bir
kamu hizmetine tahsisli olsalar da hazineye ait binalar bu düzenlemeden sonra
TOKİye bedelsiz olarak devredilebilecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, prensip olarak bu maddenin tasarıdan
çıkarılması gerektiğini ben de düşünüyorum ancak
tasarının getirilişinin ana amaçlarından birinin bu madde
olduğunun da farkındayım. Hiç değilse herhangi bir kamu
hizmetine tahsisli binaların da bedelsiz devrine imkân verilmemesi için
değişiklik önergemin kabulünü arz ediyor, yüce heyetinizi bu vesileyle
tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2-
29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 14 üncü
maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent
eklenmiştir.
i) Toplu Konut
İdaresi Başkanlığına ait arazi ve arsalar.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın
Milletvekili Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu.
Buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; müsaade ederseniz, önce usul
hakkında bir iki noktaya temas etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Mevlânâ Celâleddin Rûmî, insancıl
yaklaşımıyla, derin insan sevgisiyle ve üstün hoşgörüsüyle
temayüz etmiş, sadece Türkçe ve Farsça konuşan dünyalarda değil
bütün dünyada bu yönleriyle temayüz etmiş, yüceltilmiş bir
kişidir. Dolayısıyla ona atfedilen bir söylemin hakaret
amacıyla kullanılmasını sadece karşı tarafı
hırpalayan bir yaklaşım olarak değil, aynı zamanda
Mevlânânın bu yönünü hırpalayan bir yaklaşım olarak
değerlendiriyorum. Onun için, istirham ediyorum sizlerden, bir daha, bu
sözü bir başkasını hırpalamak için kullanmayalım,
Mevlânâ buna üzülür.
İkincisi,
biraz önce, bu kürsüde Hükûmet adına konuşan Devlet Bakanı
TOKİnin Sayıştay denetimine tabi olduğunu açıkça
söyledi fakat arkadaşlar, değil. Şimdi, Bakanı oradaki
bürokratlar yanılttı. Beyefendiler, değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakan, Sayın Başkan; ben senelerce
bu devlete hizmet ettim, bürokratların temel görevlerinden birisi
bakanlarına zarar vermek değil, yardımcı olmaktır.
Onun için, konuya zaten yakından muttali olmayan Bakanın önüne
yanlış bilgi kondurup bu kutsal kürsüden onların gerçeklere
aykırı beyanlarda bulunmasına sebep olamazsınız. Bir
daha bu konuda dikkatli olmalarını bürokrat arkadaşlarımdan
rica ediyorum. Tenkit etmiyorum, uyarıyorum. Bu kürsü mukaddestir. Bu
kürsüden gerçeklere aykırı beyanlarda bulunulması hoş
değil.
Değerli
arkadaşlarım, TOKİ meselesini konuşurken iktidar partisi
adına konuşan değerli sözcülerin ağzından bal
damladı, bal damladı, bal! Ne güzel şeyler
yapmışsınız! Peki, bu kadar güzel şeyler
yapıyorsunuz da, bir de kanun yapmayı doğru dürüst
becerebilseniz ne olur! Çünkü iyi kanun yapamayan bir hükûmet devleti iyi idare
edemez, devleti iyi idare edemeyen bir hükûmet adına bina yapan bir kurumun
da doğru dürüst bina yapacağını tahmin etmiyorum, olmaz,
çünkü bu, bileşik kaplar ilkesinden gelir; bir yerde bir şey
yanlışsa, bir yerde bir şey kötüyse her yerde o emsallerine göre
değerlenir her şey.
Dolayısıyla,
bu kanuna baktığınız zaman, alelacele kaleme
alındığı anlaşılıyor, eğer kasıt
yoksa. Şimdi, bakıyorsunuz, kanunun 4üncü maddesinde diyor ki: Efendim, bunu arazi ve arsa olmaktan
çıkaralım., Ne yapalım?, Binaları da dâhil edelim.
Burada iyi niyetle yorumladığınız zaman Efendim, kocaman
bir arsa var, üstünde bir bina var. Dolayısıyla o bina sebebiyle onu
devredemiyoruz, bunu aşmak istedik. diyorsunuz ama ek 4üncü maddenin
başlangıcında herhangi bir kamu hizmetine tahsis edilmiş
arazi ve arsalar hariç olmak üzere tabiri taşınmazlar
şeklinde değiştirilmediği için bakın ne olur ben size
söyleyeyim: Şimdiki gibi tek başına bir iktidar olmaz. Ne olur?
Bir koalisyon hükûmeti olur. Bu koalisyon hükûmetinde Maliye Bakanıyla
Bayındırlık Bakanı bir karar hazırlarlar,
Başbakan imzalar. Aa, bir bakar ki Adalet Bakanının
oturduğu bina artık kendisine tahsisli değil! Buna imkân
veriyorsunuz. 2 Bakan ve Başbakanın imzasıyla Millî Savunma Bakanının
haberi olmadan Selimiye Kışlasını TOKİye verebiliyorsunuz
bu kanuna göre veyahut da Meclis Başkanının haberi olmadan
arkada oturduğumuz odacıklar var ya onları da TOKİye
verebiliyorsunuz! Yetki var, yetkiyi verdiniz. Neden? Çünkü bir defa bu
kürsüden ısrarla ifade ediyorum Ne olur dikkatli olun kanun kaleme
alırken. diye.
Şimdi yine
bu noktadan hareket ettiğimizde gelelim 2nci maddeye. 2nci maddede
diyorsunuz ki: Toplu Konut İdaresi Başkanlığına ait
arazi ve arsalar emlak vergisinden muaf. Beyefendiler, bu çatının
adı, bu Meclisin adı Türkiye Büyük Millet Meclisi buraya küçük
konular getirilmez. Ne olur? TOKİ milyarlarca lira para şey
yapıyor. 30 milyar liralık iş yapmışsınız.
Muhtemelen ödedikler emlak vergisi 30 milyon lirayı geçmez, binde 1ini
Ondan sonra, illa -böyle adettir- bürokratlar bir şeyden muaf olmak
isterler, ellerinden gelse maaşlarını da gelir vergisinden muaf
tutmak isterler de bunu siyasiler yutmayacak. Böyle küçük meseleleri buraya
getirmeyeceksiniz. Getirince ne olur? Bak, böyle alelusul, gelişigüzel,
iyi düşünülmemiş madde getirilince ne olur? Şöyle olur:
Adaletsiz davranırsınız. Çünkü emlak vergisi merkezî hükûmete
gitmiyor, mahallî yönetimlere gidiyor. Vurduğunuz darbe belediyelere. Ee,
her yerde de yapmıyorsunuz bu işi. Yani Türkiye'nin seksen bir
vilayetinde, bütün şeylerde yapı yapıyor olsanız, TOKİ
binası yapıyor olsanız anlarım ama yapmıyorsunuz,
belli yerlerde yapıyorsunuz. Dolayısıyla bir dengesizliğe
ve adaletsizliğe meydan veriyorsunuz. Ayrıca, zaten
sıkıntı içinde olan yerel yönetimleri de bu vergiden mahrum
kılıyorsunuz. Canım, AKPli belediyelerin zararlarını
biz telafi ederiz. Ee AKPli olmayan belediyeler? Canı cehenneme!
Yapmayın bunları, yani bunları yapmayın, bunlar doğru
şeyler değil.
Ayrıca, yine
bu maddeye baktığım vakit -çünkü buna profesyonel gözle bakmak
zorundasınız- Toplu Konut İdaresi
Başkanlığına ait arazi ve arsalar
Toplu Konut araziyi
aldı, üstüne binayı yaptı, satışa çıkardı.
Arada üç aylık bir süre var. Ruhsat aldığı tarihten
itibaren bina vergisi vermesi lazım. Üç ay sonra da yeni müşterisinin,
sahibinin bina vergisi vermesi lazım. Yani, yukarıda madem
taşınmazlar dediniz, burada da taşınmazlar deseydiniz.
Onu dediniz, ek 4üncü maddenin hemen girişindeki arazi ve arsalar
ibaresini niye taşınmazlar olarak değiştirmediniz?
Dikkatsizlik, laubalilik, devlet yönetimine gelişigüzel yaklaşma
tavırlarıdır bunlar, bunu hoş göremiyorum.
Ayrıca,
ileride çok karmaşık durumlara sebep olursunuz, devlet yönetimini
güçleştirirsiniz. Devleti iyi idare edersiniz edemezsiniz, biz muhalefete
göre siz devleti iyi idare edemiyorsunuz, size göre fevkalade iyi idare
ediyorsunuz. Tamam, yanlış yaparsınız, yapma
hakkınız var fakat devleti yönetmeyi güçleştirmeye
hakkınız yok. Devleti kötü yönetebilirsiniz fakat devletin iyi
yönetilmesini güçleştirmeye hakkınız yok. Bu konuda da dikkatli
olmayı tavsiye ediyorum.
Ayrıca,
değerli arkadaşlar, bazı yerlerde, TOKİ yirmi katlı
bina yapıyor. Şimdi, O binaları da ucuz fiyata sattık.
diyorsunuz. Peki, o binanın, yirmi katlı binanın asansörünün
aylık masrafı ne olacak? O binaya dar gelirli bir vatandaşı
yerleştirdiğiniz zaman Biz ayda 100 milyon lira taksitle bina
satıyoruz. Ama, binayı idame etmenin, o binada
yaşamının aylık gideri de 150 milyon liraysa ne olacak?
ALİ
İHSAN MERDANOĞLU (Diyarbakır) Onlar beş katlı,
beş katlı!
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Ben görüyorum burada, havaalanına giderken
görüyorum neler olduğunu.
Şimdi,
dolayısıyla Türkiyede madem arsa yaratıyoruz -Türkiye
geniş bir ülke- burada çok katlı binalardan sakınmak lazım.
Ben bunu bir öneri olarak getiriyorum, Sayın Başkan burada
değerlendirirler.
Şimdi, bir
de, bakın arkadaşlar, bu işlerde kalite önemli. Sizin
yaptığınız ve burada öve öve bitiremediğiniz
hizmetlerin hangi ölçüde doğru olduğu beş sene sonra
anlaşılacak. Beş sene sonra o binaların damları akmaya
başlarsa, beş sene sonra o binaların tuğlaları
dökülmeye başlarsa
MEHMET
SEVİGEN (İstanbul) Dökülüyor zaten. Herkes terk etmiş.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla)
beş sene sonra onların
kapılarının, pencerelerinin içinden yel üfürür, sel götürür,
efendim, böyle üfürmeye başlarsa o zaman size kim dua edecek? Kim dua
edecek?
Kaliteli
değil yaptığınız binalar. diyorlar arkadaşlar,
çırpınıyorlar. Niye kaliteli değil? Siz Türkiyede bütün
iktisadi devlet teşekküllerini iyi hizmet veremiyorlar diye
özelleştirmediniz mi? Onlar iyi hizmet veremiyorlar da çok istisnai
şekilde şurada oturan TOKİ nasıl iyi hizmet veriyor?
Vermiyor işte. Vatandaşlar şikâyet ediyorlar TOKİ
binalarından. Aydındaki de bir felaket, hâlâ çözülemedi problem. Her
gün gazetelerde TOKİ binalarıyla ilgili şikâyet, her gün bize
telefon TOKİ binalarıyla ilgili olarak.
Dolayısıyla
bu memlekette eğer devlet bazı hizmetleri iyi göremiyorsa bazı
hizmetleri iyi görür. Hangi alanda? Ticari alanda. Hangi alanda? Sanayide.
Hangi alanda? İnşaatta. Hayır, bu tutarlı değil, bu
tutarlı bir yaklaşım değil.
Onun için,
bırakalım, oyunu kuralına göre oynayalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kumcuoğlu, buyurun efendim, konuşmanızı
tamamlayınız.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Oyunu kuralına göre oynayalım ki
yarın sistem çalışmaya devam etsin, ileride aksamasın,
belli sıkıntılara sebep olmasın.
Efendim, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. İnşallah hayırlı olur
çünkü hayırlı olmasını temenni ediyorum. Onun için de
TOKİ yönetiminin, bugün Sayın Bakana yaptırdığı
hatadan başlayarak hata yapmamaya özen göstermesini özellikle istirham
ediyorum.
Sağ olun,
var olun.
Saygılar.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kumcuoğlu.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Başkanım, bir söz
alabilir miyim? Yerimden de olur.
BAŞKAN
Buyurun.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın
Milletvekilimiz hata yaptığımı söyledi ama herhâlde
kendisini düzeltmemde fayda var.
Şimdi,
TOKİ Kanununa göre, TOKİ Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu tarafından denetleniyor. Yüksek Denetleme Kurulu, denetleme
ihtiyacı duyduğu zaman, Sayıştaydan, Başbakanlık
Teftiş Kurulundan ve Bayındırlık Bakanlığı
Teftiş Kurulundan uzmanları görevlendiriyor...
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Hayır, hayır
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Görevlendiremez efendim.
MURAT ÖZKAN
(Giresun) Görevlendiremez.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayıştay uzmanları,
gidip TOKİyi bugüne kadar defalarca denetlediler.ve Meclisin KİT
Komisyonu tarafından da bu rapor görüşülüyor. O yüzden, ben
(CHP ve
MHP sıralarından gürültüler)
Eğer
konuşmama dikkat ederseniz
MURAT ÖZKAN
(Giresun) Sayın Bakan, yanlış bilgi veriyorsunuz.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Bakın, ben dinledim, müsaade
edin, bitireyim, ondan sonra siz de beni düzeltirsiniz.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Dediğim zaman
(CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yapmayın Allah aşkına!
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Ya, dinlemeyi öğrenirsek
Türkiye'nin başına ne geldiyse dinlememekten geliyor.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Maksat, düzeltmek.
BAŞKAN
Sayın Kacır
Sayın Kacır, lütfen
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Bir dinleyin, hatam varsa düzeltin.
Ben dedim ki
konuşmamda dikkatli dinlediyseniz: Gerektiği zamanlarda
Sayıştay tarafından
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerektiğinde de olmaz.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Gerektiğinde de olmaz.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Tabii ki Sayıştaydaki
uzmanlar da Devlet Denetleme Kurulunun verdiği görevler
Bir düzeltmeye
daha ihtiyaç var Sayın Milletvekilimizin sözlerinde. Şimdi,
TOKİ, sanki hiçbir kurumda olmayan bir şeyi istiyormuş gibi bir
intiba var. Hâlbuki, TOKİnin burada istediği, bazı arazilerde
vergilerden muafiyet.
MURAT ÖZKAN
(Giresun) Sayın Bakan, Amerika değil burası!
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Ama birçok kurumumuz -bunlar
arasında Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler ve ileri teknoloji
enstitüleri, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, TÜBİTAK, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü,
Devlet Tiyatroları, Orman Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel
Müdürlüğü gibi birçok kurum- hem arazi hem de yapı üzerindeki emlak
vergilerinden muaf tutulmuş. TOKİ diyor ki: Sadece arazi üzerindeki
emlaktan biz muaf tutulalım, arazinin üzerine binayı inşa
ettikten sonra çok daha fazla vergi geliri, devlete, hazineye kazandıralım.
Bu da ülke için faydalıdır.
Onun için
Sayın Milletvekilim, gerçekten, Mevlânâyı üzmeyelim, burada daha
dikkatli olalım!
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sen dikkat et!
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, bir doğruyu
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Benim söz hakkım yok değil mi
Sayın Başkan?
BAŞKAN
Sayın Kumcuoğlu, bir doğruyu bulmaya çalışıyoruz.
Siz Maliye Bakanlığının, tabii, en yetkili makamında
bulundunuz. Biraz sonra da zaten Sayın Akif Hamzaçebi konuşacak. Ben
kendisini de biliyorum, o da bu konunun tam merkezinde görev yapan
arkadaşlarımızdan birisi, geçmişten beri tanıyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Şimdi, Sayın Başkanım,
Sayıştay denetimi ayrı bir hadise, Sayıştaydan uzman
alarak denetim yapmak ayrı bir hadise.
BAŞKAN
Anladım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) TOKİnin Sayıştay denetimi yok.
DEVLET BAKANI
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul)
Ben de onu düzeltmek için söz istedim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hayır, ama yok yani!
BAŞKAN
Sayın Şandır, bir de şimdi Sayın Hamzaçebiyi
dinleyelim bakalım konunun uzmanı birisi olarak. Tamam efendim.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili.
Sayın
Hamzaçebi, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
1inci madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi ifade
ederken TOKİnin Sayıştay karşısındaki konumunu
açıklamıştım. Sayın Bakan sanıyorum o zaman
burada yoktu, Sayın Faruk Özak Bakanımız vardı, belki benim
açıklamalarımı Sayın Bakan kaçırmış
olabilir, daha doğrusu burada olmadığı için doğal
olarak dinlemedi ama biraz önce de Sayıştayla ilgili,
Sayıştayın TOKİyle ilişkisi konusunda Sayın
Bakan bazı açıklamalar yapınca ben tekrar bu konuda bir
açıklama yapma ihtiyacı duyuyorum.
2002 sonunda o
zamanki Parlamentonun yani Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk
Partisinden oluşan Parlamentonun kabul ettiği 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile TOKİ kanun kapsamına
alınmıştı. Kanun kapsamına alınmış
olması nedeniyle Parlamento denetimine tabi olacaktı. Yani, bu
denetim nedir?
TOKİnin
bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonundan ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçecek, TOKİnin
harcamalarının sonuçlarını içeren kesin hesap
kanunları Plan ve Bütçe Komisyonundan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden
geçecekti. Parlamentonun bir kere bütçe denetimi olacaktı.
İkinci
olarak: Sayıştay TOKİnin harcamalarını denetleyecekti.
Sayıştay denetimi Anayasanın 160ıncı maddesinde
düzenlenmiştir, KİT Komisyonunun yaptığı denetim ise
Anayasanın 166ncı maddesinde düzenlenmiştir; ikisi birbirinden
tamamen farklıdır. Şu an KİT Komisyonu TOKİnin
hesaplarını denetliyor ama Sayıştay denetleyemiyor.
Sayıştay, harcamaları denetlediği zaman sorumluların
hesaplarını kesin hükme bağlar. Sayıştay, bir hesap
mahkemesidir.
Şimdi,
Hükûmetin 2002 sonundaki bu yasa hükmüne rağmen iki yıl sonra
yaptığı bir yasa değişikliğiyle TOKİyi Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamından çıkarmasının
nedeni, onu bütçe denetiminin dışına çıkarmak ve
Sayıştay denetiminin dışına çıkarmaktır.
Şimdi, bu
denetim budur. Şu an TOKİ bu nedenle Sayıştay denetimine
tabi değildir. TOKİ eğer Sayıştay denetimine tabi
olsaydı benim ifade ettiğim o adrese teslim ihaleyi
Sayıştay denetleyecekti, o ihale teşebbüsünü. Hâlâ TOKİ
belki niyetli o adrese teslim ihaleyi yapmakta ama onlar raporlara konu
olacaktı. Bugün, KİT Komisyonunun TOKİ hakkında
düzenlediği rapor var, dünya kadar usulsüzlük var. Sonuç nedir? Sonuç yok.
KİT Komisyonu o raporları görüşüyor mu, görüşmüyor mu?
görüşse bile ibra ediyor, Hükûmetin kontrolünde bir KİT Komisyonunun
yapacağı hiçbir şey yoktur.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) CHPli arkadaşlar var, üyeler var, olur mu canım!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - Ama Sayıştay, Parlamento adına
denetim yapan özerk bir kurumdur, Parlamento adına denetim yapar.
Şimdi,
haftaya bir Sayıştay yasa teklifini de görüşeceğiz.
Parlamento adına denetim yapan bu özerk yapıyı da Hükûmet bir
şekilde kontrolüne almak istiyor. Onun teşebbüsünü de önümüzdeki
hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşeceğiz.
Şimdi, bu
madde neyi getiriyor? Bu madde, TOKİnin arazilerini emlak vergisinden
muaf tutuyor. Sayın Bakanın açıklamalarını dinledim.
Tabii ki Sayın Bakan, bir başka Sayın Bakanın yerine
oturdu, kendisine ilgili bürokratların verdiği bilgiyi bize
aktardı. Şimdi, ilgili bürokratların verdiği bilgiler
yanıltıcı, değerli arkadaşlar. 1inci maddede
konuşurken o zaman oturan Sayın Faruk Özak Bakanımızın
bir açıklaması olmuştu. Ben cevap vermedim Sayın Faruk Özak
Bakanımıza. Dedi ki Sayın Faruk Özak tümü üzerindeki
eleştirileri cevaplarken: Efendim, Yüksek Denetleme Kurulunun
raporları var. Hangi konuda? Bu tasarının 3üncü ve 4üncü
maddeleriyle yapılan düzenleme konusunda. 3üncü ve 4üncü maddeler biraz
sonra görüşülecek. O maddeler, hâlen mahkemelerde devam eden bir davaya
müdahale ederek TOKİyi davalı konumdan çıkarıyor. Bu,
hukuk devletine aykırı. O maddelerde bunu görüşeceğiz.
TOKİ davalı konumdan çıkıyor. Sayın Faruk Özak
Bakanımız dedi ki: Bunlarla ilgili Yüksek Denetleme Kurulu raporu
var. Ben kendisine not gönderdim. Sayın Bakanım, bu
açıklamayı siz ilgili bürokratın yani TOKİ
Başkanının size verdiği not üzerine yapıyorsunuz.
Aynı açıklamayı Plan ve Bütçe Komisyonunda da
yaptınız. Ben, o zaman da sordum: Bu Yüksek Denetleme Kurulu raporu
nerede? Bana onu gönderir misiniz, bekliyorum. Sayın Bakan daha sonra
dedi ki: Ya, o rapor yok. Yok
Ama TOKİ Başkanı, Sayın
Faruk Özaka, Bakana burada yanlış bilgiyi Parlamentoya verdirtmekten
kaçınmıyor. Üstelik bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda ben
uyarmışım.
Şimdi, bu
maddeye dönersek Sayın Bakan diyor ki: Birçok kurum emlak vergisinden
muaf. Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; o kurumların
hepsi kamu hizmeti sunan merkezî yönetim kapsamındaki kurumlar;
üniversiteler, diğer özel bütçeli idareler. Bunların emlak vergisi
tabii ki olmayacaktır, bunlar emlak vergisinden tabii ki muaf
olacaktır. Siz, emlak vergisinin muafiyetler maddesine bakın, son
derece sınırlı muafiyetler vardır. TOKİ emlak
vergisinden muaf olmamalı. Neden olmamalı? TOKİ piyasada konut
üretiyor. Evet, bir kamu kurumu. Kamu kurumu TOKİ diyor ki: Efendim, ben
muaf olursam buradan 1,2 milyon TL bir tasarrufum olacak. Bununla şu kadar
daha sosyal konut üreteceğim. Şimdi, bu mantığın sonu
yoktur. O zaman TOKİ çalışanlarının ücretlerini de
emlak vergisinden muaf tutalım, daha çok kaynak elde etsin, daha çok konut
yapsın. Bu, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı.
Şimdi
düzenleme
Düzenleme doğru değil, TOKİ maalesef çok sayıda
-çok sayıda konut üretmesine maalesef demiyorum, yanlış bir
izlenim vermeyeyim- konut üretiyor, doğru. Biz arzu ediyoruz ki bu çok
sayıda konutu kaliteli üretsin ve ihaleleri herhangi bir şaibeye konu
olmasın, şaibeden uzak olsun ama böyle bir yapı yok
TOKİde. TOKİnin yayınladığı kitap ihalelerde
hiçbir şey olmadığı sonucunu göstermiyor, öyle bir durum
söz konusu değil. Biraz önce 1inci maddede verdiğim adrese teslim
ihale teşebbüsüne TOKİnin yapabileceği hiçbir açıklama
yoktur.
Bakın,
TOKİ plan yetkisini de olağanüstü kötü kullanıyor. Örnek
veriyorum: İstanbul Ataşehir. Ataşehir 90lı yıllarda
Uluslararası Habitat Ödülünü alan bir konut yerleşiminin olduğu
bir beldeydi, 90lı yıllarda böylesine modern bir yerleşimin
konu olduğu bir yerdi. TOKİyle ne oldu? Daha doğrusu AKP
İktidarı dönemindeki TOKİyle ne oldu Ataşehir yerleşimi?
Bugün o
sitelerden ana yola ulaşmak için trafik yoğunluğunun
yaşandığı bir yer oldu, birincisi bu. İki:
Yoğunluk olağanüstü artırıldı. Bunlar bir
başarı olarak sunuluyor. Yoğunluk olağanüstü
artırıldı, başka müteahhitlerin yapacağı
inşaatlarda yoğunluğu artırma şansları yok ama
TOKİ sınırsız bir şekilde artırabiliyor. Âdeta
müteahhide ve projeye göre yasalar değiştirildi. 2008
yılında TEM yolunun, yani Anadolu Otoyolunun kuzeyinde bir plan
değişikliği yapmak suretiyle TOKİ orayı merkezî
iş alanına dönüştürdü. Yine aynı yıl TEM yolunun
güneyindeki yerleşim alanını yine merkezî iş alanına,
bir müteahhidin projesine yönelik olarak değiştirerek orada
yoğunluğu artırdı. Peki, yeşil alanlar nerede? Bugün
Yeşil alanlar da yaratıyoruz. diyen TOKİ burada yeşil
alan yaratmış mıdır? Planlara
baktığımızda yeşil alanlar otoyolların çekme
mesafelerindedir, yüksek gerilim hatlarının altındadır,
İSKİ, isale hatlarının, kanalizasyon hatlarının
üstündedir veya refüjlerin ortasındaki o bölgededir. Yani fiilen vatandaşın
kullanmasının mümkün olmayacağı alanlar planlarda
yeşil alan olarak gösterilmiştir. Şimdi, TOKİ bununla
övünüyor. Yeşil alanlar kâğıt üzerindedir. Maalesef böyle bir
inşaat anlayışıyla TOKİ, Türkiye'nin
kentleşmesine katılmak istiyor. Bugün Türkiyede TOKİ sayesinde
kentler özelliğini kaybetmiştir. Her yerde aynı blok mimariyi
görürsünüz.
Ya kardeşim,
değerli arkadaşlar -yani projeyi yapanlar için söylüyorum-
Karadenizde bu inşaat teknolojisi, yalıtımı farklı
olmalı, Orta Anadoluda farklı olmalı, Akdeniz Bölgesinde
farklı olmalı, İstanbulda farklı olmalı ama
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla)
bakıyorsunuz TOKİ sayesinde tek tip bir blok
inşaatımız oldu. Ankaranın Kuzey Ankara Girişi
Kentsel Dönüşüm Projesi de öyledir. Bugün övünülüyor, evet, gecekondu
olmaması tabii ki iyi bir şey ama başkent Ankaraya çok daha
güzel bir projeyi yaratamaz mıydık? Neden bütün projeler hep birbirinin
tekrarı olmak zorundadır?
Değerli
arkadaşlar, durum budur.
TOKİ,
ayrıca kamunun inşaat birimine dönüşmüştür. Bütün kamu
kurumları, bakanlıklar inşaatlarını TOKİye
yaptırıyor. Şimdi, TOKİ, dar ve orta gelirliye konut
üretecek bir kurumdu, bunun için kurulmuştu. Kamunun
inşaatlarını yapmayla ne işi var? Hastane yapıyor,
stadyum yapıyor, efendim, yol yapıyor, hizmet binaları
yapıyor. TOKİ, dönsün, dönsün de konut yapsın, şu yurt
dışı çıkış harcını amacına uygun
kullansın, o harçtaki kaçakları önlesin ve memleket konut
açısından ciddi adımlar görsün ama bu yaklaşımı
maalesef göremiyoruz, görme şansımız da yok çünkü TOKİ,
kötü ellerdedir, kötü yönetilmektedir.
Sözlerimi burada
bitirirken hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sırrı Sakık, Muş
Milletvekili.
Sayın
Sakık, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
ben de grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz, sadece,
Barış ve Demokrasi Partisi, muhalefet adına
Yani doğru bir
şey yapılıyorsa Allah adına destekleriz ama
yanlış bir şey de yapılıyorsa yakasına da
yapışırız. Şimdi, bu konuda doğru bir şey
varsa biz doğrunun yanında oluruz. Mağdurlar bir şey yani
bir mal-mülk sahibi olacaksa biz bunun yanında yer alırız ama
toplumun gerçekten buna ihtiyacı var. Toplu konut diyoruz ama bir
taraftan da hâlen toplu mezarlarla dün karşılaştık. Yani
ülkenin bir tarafında 1998de 30 tane PKKli militanı katleden ve
topluca oraya gömen bir anlayış da var. Şimdi, biz, eğer
ülkemizde gerçekten iç barışımızı
sağlamadığımız müddetçe, bizim konutlarımız,
köşklerimiz, saraylarımız da olsa hiçbir şey ifade etmez.
Bakın, iki
gündür Türkiyede bir fırtına esiyor. Yargıya nasıl
müdahale edildiğini hep birlikte görüyoruz ama toplumun büyük bir
kısmı, Parlamentonun büyük bir kısmı sanki bu olup
bitenlerden hiç haberdar değil. Olup bitenler bizi ilgilendirmiyor, bu
olup bitenlerin geleceğimizi kararttığını görmüyoruz.
Oysaki bunlar daha önce yapılmıştı, bu uygulamalar daha
önce de birkaç kez yapıldı. Biz bir bütün olarak seyirci kaldık.
Şemdinliden başlayan bir hukuksuzluk. Aslında hukuksuzluk uzun
yıllardır, bu ülkenin kuruluşundan bugüne kadar hayatın her
alanında var. 12 Eylül ve sonrası 12 Eylül Anayasasıyla idare
ediliyor ülkemiz. Biz buna seyirci kalıyoruz ve Şemdinlide
başlayan ve yargıya müdahale olduğu dönemde iktidar buna seyirci
kaldı. Şemdinlide suçüstü yakalanan katiller iyi çocuktur
dendiği zaman, apoletliler emretti, bunlar yargıdan aklanarak
çıktı.
Oysaki ne
olmuştu Şemdinlide? Umut Kitabevine bu katiller gidip bomba
koymuştu, orada insanlar yaşamını yitirmişti ve
katiller suçüstü yakalandı. Halk bunları alıp linç edebilirdi.
Ne yaptı halk? Alıp götürdü, inandı, devlete, hukuka teslim
etti. Hukuk ne yaptı? Aldı katilleri serbest bıraktı ve o
iddianameyi hazırlayan savcı mesleğinden edildi.
Şimdi,
geldiğimiz bu noktada, bakın, dün Erzurum ve Erzincanda olup
bitenleri hep birlikte gördük. Yani eğer birileri suça
bulaşmışsa, mevkisi, makamı, rütbesi, üniforması ne
olursa olsun, yargıda, yargının karşısında hesap
verebilmelidir ama orada bir başsavcıyla ilgili bir soruşturma
başladı, kıyametler koptu. Hâkimler ve Savcılar Üst Kurulu
alelacele toplandı. Ne yaptı? Orada 4 savcıyı etkisiz hâle
getirmek ve şimdi de hâlen ne olacağı belli değil.
Şimdi, bu
Hâkimler ve Savcılar Kurulunda görevli olan bir zatla ilgili birkaç
şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu, daha önce bilinen Ali Suat
Ertosun. Bunun döneminde, hepimiz biliriz, 19 Aralık 2000
yılında cezaevlerinde nasıl bir katliam
yapıldığını, bizzat mimarın kendisi olduğunu
da hepimiz biliyoruz. Orada 32 tane insan yaşamını yitirdi.
Aynı gece bir operasyonla 20 cezaevine
Bir ülke kendi cezaevine tank,
topla saldırabilir mi? Bizim ülkemizde yaşandı ve masum
çocuklar, yani bu Hükûmetin, bu devletin güvencesi altında olan tutuklu ve
hükümlüler katledildi. Katledilen bu devletin hukukuydu, adaletiydi ama hepimiz
birlikte buna seyirci kaldık.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Devlet de hapishanelere giremiyordu ama.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Şimdi, siz oradan bağırmayın. Ben sizin ne
olduğunuzu biliyorum. Dün, kalkıp burada Millî Güvenlik Kurulunu
savunan birisiniz. Utanç duydum siz bunları söylerken. (BDP
sıralarından alkışlar) Millî Güvenlik Kurulunu
İktidarı
şeyle suçluyordunuz, diyordunuz ki: Millî Güvenlik Kurulunu etkisiz hâle
getirmeye çalışıyorsunuz. Demokratik bir ülkede Millî Güvenlik
Kurulu olur mu?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Türk Silahlı Kuvvetlerini de silahlarından terhis
edelim, değil mi?
BAŞKAN -
Sayın Sakık
Sayın Öztürk
SIRRI SAKIK
(Devamla) Türk Silahlı Kuvvetleri yasalar içerisinde
kaldığı müddetçe hepimizin sahip çıktığı bir
kurumdur. Ama yasayı ve hukuku ihlal ettiği zaman hukukun önünde de
hesap vermek zorundadır.
Şimdi, bu
zat, bu ülkede bunların, bu 32 insanın katilidir. 19 Aralık
2002; evet, o gece Ulucanlarda kara kan karıştı, 11 insan
katledildi; İstanbulda yine aynı şekilde ve Diyarbakırda
da aynı şekilde ve bu adam, bu ülkede ulaşabileceği en üst
noktaya kadar ulaştı. Bunda sizin de o kadar çok günahınız,
payınız var ki. Bu adama, getirdiniz, burada, Meclisin ödül, onur
bilmem neyini verdiniz. Sonra ne yaptınız? Başbakan ve Hükûmet
ortak bir kararla yine buna ödül verdiniz. Ödülü veren de Sayın Cemil
Çiçek, ödülü veren de yine Meclis Başkanı Sayın Bülent
Arınç. Bu insan, eğer bu kadar eli kanla ve ismi kanla
anılıyorsa bu Meclisin ona ödül vermeye hakkı yoktur. Ben bir
parlamenter olarak, bir an önce, o ödülün Parlamentoya iade edilmesini
istiyorum ve burada, bu masum insanların kanına giren bir insanı
ödüllendirmek hiç kimsenin haddi de değildir hakkı da değildir.
Böyle bir coğrafyada yaşıyoruz. Biz biliriz, yani filler kavga
edince çimenler ezilir, yine filler sevişince de çimenlerin
ezildiğini de biliriz. Biz, bu ülkenin mağdurlarıyız.
Asıl, bu ülkede belli bir grup var kendisini ülkenin sahibi görür, iktidar
olur olmaz, halktan onay alır almaz, barajın altında da
kalırsa
Yani yetkili makam kendisidir. Kendisini cumhuriyetin sahibi
görüyorlar. Onun için kimsenin çıkıp katilleri savunmaya hakkı
yoktur.
Şimdi, bugün
üzülerek tekrar bir şeyi söylemek istiyorum: Buradan, ana muhalefet
partisinden 3 milletvekilinin gidip bir başsavcıyı bir sürü
iddia vardır- ziyaret etmek demokrasi adına utanç vericidir.
Eğer
Daha önce de aynı şeyi yapan bu ana muhalefet partisi
gidip MİT elemanlarını ziyaret etti.
Peki, Allah
rızası için halkın oylarıyla seçilen ve ellerine kelepçe
vurulan -dün bir arkadaşımız çıktı, çok güzel
şeyler söyledi- gidip bir gün de onları ziyaret etseydiniz. O
halkın eline, iradesine kelepçe vurulduğunda yoksunuz ama nerede
karanlık işler varsa onların arkasında ve onların
yanında yer alıyorsunuz.
Bu hakkım
var çünkü size emek sarf ettim; yıllarca bir arada olduk, gençlik
kollarınızda yer aldım. Ama biz o mücadeleyi sürdürürken
faşizme karşı, bu despot yönetimlere karşı bir birlik
oluşturuyorduk. Ama bugün eğer bu noktada isek hepimizin oturup
yeniden kendimizi gözden geçirmemiz gerekir. Yani yargı hepimiz için
gerekli, hukuk hepimiz için gerekli. Burada sadece Adalet ve Kalkınma
Partisi kendisine göre bir yargı, siz kendinize göre bir yargı
Hayır, ülkemizde 72 milyon insana ortak bir yargı istiyoruz, ortak
bir hukuk istiyoruz. Hukukun ve huzurun ülkesini birlikte oluşturmak
zorundayız. Buradaki bütün siyasi partilere bu konuda sorumluluklar ve
görevler düşüyor. Eğer bunu yapamazsak, gerçekten dönüp
baktığımızda, arkamızda kimseyi görmeyeceğiz.
Onun için böyle
önemli bir süreçte herkes, hep de
söylüyoruz kendi kimliğimizi aşarak, ülkemizin geleceği,
halkımızın geleceği için bir birlik oluşturmak
zorundayız. Bazen buradan bir şeyler söyleyince sesimiz yükseliyor,
arkadaşlarımız laf atıyor. Dün de söyledim, biri hemen
yapıştı. Tehlikeleri görüyoruz, duyumlarımız var.
Yeniden çatışmalı bir ortama doğru Türkiye sürüklenmek
isteniyor. Belli güçler, çatışmadan, şiddetten pay
aldığı için, oradan beslendiği için halkı
tetikliyorlar. Biz bu duyumları alıyoruz ve sizinle
paylaşıyoruz. Bir milletvekili bunu Parlamentoya taşıyorsa
buradan oturup Ya, ne oluyor?u sormak lazım. Gelip bize cevap verin. Ey
kardeşlerim, diyalog kurun. Ne oluyor, nereye doğru gidiyoruz? Çünkü
hep birlikte, siz ne kadar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Sakık, hukuk hassasiyetinizi, diğer şeyleri
anlıyorum ama tabii, şunu bilmek lazım: Kendisini savunması
mümkün olmayan, belirli kurumlarda görev yapmış veya geçmişte
görev yapmış olan insanlar kabahatlidir, değildir; bu, hukuk
mercilerinin halledeceği bir iştir. Onlara da bir yargısız
infaz noktasına gitmeyelim.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Sayın Başkan, benim söylediğim
BAŞKAN
Hukuk bize de lazımdır, onlara da lazımdır; onu söylüyorum.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Hepimize lazım. Hukuku katledenler için söylüyorum.
Ama ikide birde,
ben kürsüye çıktığımda siz de onlara sözcülük
yaptığınızda da üzülüyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Yani benim söylediğim, belgelerle
32 insan
yaşamını yitirmişse burada bir kusur yok mudur?
Şimdi,
sevgili arkadaşlar, Sayın Başkan müdahale edince tabii
Ben tekrar
hepinize teşekkür ediyorum. (BDP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Belki
insicamınız bozuldu ama benim demek istediğim: Bütün bu
işlerin hukuk sistemi içerisinde, hukukun mantığı içerisinde
halledilmesi lazım. Zaman zaman hep bunu söylüyoruz ya Hukuk hepimize her
zaman lazım olabilir. diye; bunu kulağımıza küpe edelim,
ben ettim şahsen.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Sayın Hatip kürsüde konuşurken
BAŞKAN
Evet, grubunuzla ilgili bir kısım ifadelerde bulundu
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Evet, izin verirseniz
BAŞKAN
Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Değerli milletvekilleri, Sayın
Hatibin şu sözüne katılıyorum: Hukuk hepimiz için geçerlidir,
hepimizin mutlaka ama mutlaka üzerinde titrememiz gereken bir alandır.
Bu kürsüye
çıkarken de henüz daha yargılama aşaması devam eden
insanları karanlık insanlar, karanlık adamlar diye
suçlamanın da doğru olmadığı
kanısındayım. Biz, hiçbir zaman ve hiçbir yerde, hiçbir ortamda,
hiçbir CHP milletvekili, yargılama süreci devam ederken insanları
karanlık insanlar olarak adlandırmadık ve söylemedik, bu
kürsüde de ifade etmedik ama eğer bu kürsüye gelip savunma hakkı
olmayan insanları burada suçlarsak demokrasi işte o zaman
aksamış olur, demokrasiyi o zaman işte biz aksatmış
olabiliriz.
Yine, bu kürsüde
bir garip yapıyı da dile getirmek isterim. Sayın Hatip
konuşurken Millî Güvenlik Kurulunu da kötüledi, AKP Grubundan
arkadaşlar alkışladılar; doğrusunu isterseniz
şaşırdım. Onun Başkanı Sayın
Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan orada
SIRRI SAKIK
(Muş) Demokratik ülkelerde Millî Güvenlik Kurulu yok, yok
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Demek ki bu Güvenlik Kurulu nasıl bir
güvenlik kurulu ki AKP bile bundan memnun değil. O zaman, getirin, Millî
Güvenlik Kurulunu kaldırın. Sayın Hatip konuşurken dedi ki:
Hangi demokratik ülkede Millî Güvenlik Kurulu vardır? Allah
aşkına, Almanyayı alın, Fransayı alın,
Japonyayı alın. Kim dedi olmayacak diye? Bütün mesele şu: O
Kurulun, hukukun üstünlüğüne inanarak çalışması lazım,
hukukun üstünlüğünü egemen kılması lazım.
Elbette ki bunlar
olacaktır ama biz, hukuku her yerde isteriz. Eli kelepçeli
arkadaşları biz
Doğru olmadığını bu kürsüde
biz söyledik.
SIRRI SAKIK
(Muş) Gidin oraya da, Erzuruma gidiyorsunuz, Erzincana gidiyorsunuz,
Silivriye gidiyorsunuz, oraya da gidin!
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Sen de bir şehit cenazesine git!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bizim nereye gideceğimize, kusura
bakmayın, siz karar vermezsiniz! Bizim neyi eleştireceğimize siz
karar vermezsiniz!
SIRRI SAKIK
(Muş) Siz ana muhalefet partisisiniz, böyle bir hakkım var.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Biz hukukun üstünlüğünü her yerde savunuruz
ve her ortamda savunuruz. Bu kürsüde savunuruz biz. Eğer hukukun
üstünlüğüne inanıyorsak onu Bizden yana olanlar ve olmayanlar. diye
ayırmadan savunmak zorundayız.
EYÜP AYAR
(Kocaeli) Sizin yaptığınız üstünlerin hukukunu savunmak,
hukukun üstünlüğünü savunmak değil!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bizden yana olanlar ve olmayanlar. diye
ayırırsak doğru yapmamış oluruz. Bizim
inandığımız, söylediğim
İnanarak söylüyoruz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, arkadaşlar, karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Darbecileri savunun, Ergenekoncuları savunun!
BAŞKAN
Sayın Lütfi Bey
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Darbecileri
Bu kürsüde söyledim, bir daha
söyleyeyim: Darbecileri
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Eğer bu ülkede demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inanıyorsak
Darbecileri savunan bir insan hukukun üstünlüğüne inanmayan bir
insandır. Darbecileri savunan bir insan, bırakın hukukun
üstünlüğüne inanmayı, demokrasiye inanmayan ve demokrasiyi savunmayan
insan demektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bağlıyorum efendim. (Gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, sakin olalım.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Ama bakın, darbe edebiyatı yapıp,
hayatı boyunca bir arada olmayan insanları aynı potanın
içine koyup suçlamak doğru değildir, işte biz buna
karşıyız. Eğer bunu yaparsanız, bu doğru bir
uygulama değildir. Bütün mesele şu: Hukukun üstünlüğünü
samimiyetle her yerde ve her ortamda savunmamız gerekiyor. Eğer biz
bunu savunursak meseleyi çözmüş oluruz. Ama hukukun üstünlüğünü,
benden yana olan ve benden yana olmayana göre tavır alırsak
işte orada da yanlış yapmış oluruz. Bu kürsüye
gelenler elbette ki bizi de eleştireceklerdir, elbette ki bizim
kendilerine göre yanlışlarımız varsa burada
söyleyeceklerdir. Her türlü eleştiriye saygı gösteririz ama bu
kürsüye gelen insanlar şu anda gözaltında olan insanları
karanlık insanlar olarak tanımlarlarsa buna bizim kadar sizlerin de
itiraz etmesi lazım. Zaten ortak bir paydayı hukukun üstünlüğü
bağlamında oluşturabilirsek demokrasiyi de yüceltmiş
oluruz, Parlamentonun saygınlığını da yüceltmiş
oluruz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, hepimiz bir yasama organının üyesiyiz,
milletimizin temsilcileriyiz. Dolayısıyla gerçek anlamda bir hukuk
devletini ortaya çıkarmak hepimizin üzerine düşen bir sorumluluktur
ve görevdir. Hepimiz, inşallah bundan sonraki süre içerisinde bu
görevimizi layıkı veçhile yerine getirir ve Türkiyeyi gerçek anlamda
bir hukuk devleti yapar, birbirimizin de hakkına hukukuna gerçek anlamda
riayet ederiz temennimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5
Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S.
Sayısı: 455) (Devam)
BAŞKAN -
Evet şahsı adına Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EYÜP AYAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 455 sıra
sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede hem konut açığı var hem de
kırsaldan şehirlere yoğun göç var. Ayrıca,
insanlarımız bir evi olsun, çoluk çocuğuyla kendi evinde otursun,
kiradan kurtulsun ister. Biz muhafazakâr bir partiyiz, aile bizim için
gerçekten çok önemli. Huzurlu ve mutlu bir yuvada yetişen çocukların,
gençlerin daha sağlıklı ve başarılı
olacakları muhakkak. İnsanın kendi evinde oturmasının
keyfi de tabii ki daha bir başka.
TOKİye
baktığımız zaman, 1984 yılında kurulan TOKİ
2002 yılına kadar 43.135 konut üretebilmiş, 1984ten 2002
yılına kadar. 2002-2010 arasında ise 410 bin civarındaki
konutun 300 binini tamamlamış. TOKİ sadece konut yapmıyor,
okul yapıyor, sağlık ocağı yapıyor, cami
yapıyor, hasılı, ticaret merkezi yapıyor yani bir konut
yaptığı zaman, o konutla ilgili, oradaki insanların
yaşayabileceği tüm sosyal donatı alanlarını da
birlikte yapıyor; güzel ve kaliteli yaşam merkezleri ortaya
çıkıyor. TOKİ 81 ilde konut yapıyor, 700 ilçede
şantiyesi var ve bu konutların da yüzde 85li dar gelirli ve orta
gelirli gruplara ait.
Şimdi,
TOKİ son yıllardaki faaliyetleriyle beraber gerçekten çok büyüdü. Son
altı yılda 35 milyar TL -eski parayla katrilyon- yatırım yapmış,
800 bin kişiye istihdam sağlamış, inşaat sektörünün
büyümesine, dolayısıyla ekonominin de büyümesine büyük katkı
sağlamıştır.
Burada 2nci
maddede, hazinedeyken alınmayan ancak TOKİye geçtikten sonra
alınan arsa ve arazi, emlak vergilerinin muaf tutulması düzenleniyor.
Yani burada, Arsa Ofisinin bütün gayrimenkulleri TOKİye devredilirken
Şimdi, Arsa Ofisindeyken emlak vergisi ödemeyenler TOKİye
geçtiği zaman, TOKİ bunlar için emlak vergisi ödemeye
başlıyor.
Yine
konuşmacıların da söylediği gibi, bu konularda sadece
TOKİ örnek değil, birçok muafiyetlerle ilgili Türkiyede birçok
örnekler var. Bunlardan dolayı ödenen emlak vergisi de bendeki rakamlara
göre 20 milyon TL. Şimdi, TOKİ bir yerde arsaları alınca inşaat
yapıyor burada; inşaatları yaptığı zaman hak
sahipleri, oradaki konutlar sahiplerine teslim edildiği zaman bu sefer
bina vergisi, emlak vergisi tekrar ödemeye başlayacaklar. Yani
belediyelerin belki iki üç yıl bundan dolayı gelir kaybı
olabilir ama konutlar bittikten sonra belediyeler, bu arsalardan
almış olduğu vergilerin, emlak vergilerinin en az 5-10 katı
daha fazla gelire de kavuşmuş olacak.
Şimdi,
denetimlerle ilgili burada bir tartışmadır yaşanıyor.
Ben daha önce KİT Komisyonundaydım, bu dönem de Plan ve Bütçe
Komisyonundayım. KİT Komisyonundayken, gerçekten, orada bütün
grupların temsilcileri milletvekillerinin oluşturduğu KİT
Komisyonu ciddi denetimler yapıyor. Buraya da raporlar geliyor, bu
raporları da Yüksek Denetleme Kurulu hazırlıyor. Orada bunlar,
milletvekilleri tarafından inceleniyor. Ayrıca, ben o komisyondayken,
TOKİnin bulunduğu binaya da gidip ayrıca değişik
şekilde insanın aklına gelen her şeyi sorarak orada da yine
bir denetim de yapılabiliyor milletvekilleri tarafından. Şimdi,
Plan ve Bütçe Komisyonunda da Sayıştaydan gelen kesin raporların
sonuçları var ama yani sadece bir tarafta Sayıştaydan gelen
raporlar var, bir tarafta Yüksek Denetleme Kurulundan gelen raporlar var.
Şimdi TOKİ denetim dışı demek yanlış olur.
Yani TOKİnin bir yanlışlığı varsa, bir
haksızlığı varsa bu da burada ortaya konulabilir.
Yine, Akif
Hamzaçebi Bey Bazı şeyler kâğıt üzerinde kalıyor.
dedi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EYÜP AYAR
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın konuşmanızı.
EYÜP AYAR (Devamla)
Ben, Trabzona 1970 yılında beri ara ara giderim. Şimdi,
kâğıt üzerinde değil, o Zağnos Vadisi gerçekten çok güzel
olmuş. Yani oradaki o yeşillik, o düzenleme TOKİ tarafından
yapıldı. Orada hastaneler yapıyor; iyi ki de yapıyor.
Devletin işleyiş tarzı belli. İhalelerle bir sürü
uğraşmaktansa üç, beş, on
yılda biten
Yirmi yılda bitmeyen hastaneler vardı. 1991
yılında, 1992 yılında başlayan hastaneyi biz 2006
yılında ancak bitirebildik Kocaelide.
Şimdi,
gerçekten güzel
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Ataşehir...
EYÜP AYAR
(Devamla) Ataşehirden de biraz sonra bahsedeceğiz.
Ben 4üncü
maddede konuşurken, oradaki bankalarla ilgili, bankalar
Ataşehirde
nasıl yapmış o zamanki Emlak Bankası? Yani Emlak
Bankası 400 milyon zarar etmiş oradan, ortakları kâr etmiş.
Onlardan da size bahsedeceğim, Ataşehirden de bahsedeceğim,
Emlak Bankasından da.
Ancak, gerçekten
TOKİ Türkiyede güzel işler yapıyor, güzel faaliyetlerde
bulunuyor. Kendilerini tebrik ediyorum.
Bu yasanın
da hayırlı olmasını dileyerek yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Yüksel, buyurun efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilli arkadaşlarım;
455 sıra sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bütün
partilerimizin konuşmacıları aynı konu üzerinde
konuşunca bana da pek fazla bir söz düşmüyor ama ben yine de
hazırladığım konuşma metninden bazı notları
size aktarmaya çalışacağım.
Bütün
arkadaşlarımızın da söylediği gibi, 1984
yılında 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile Toplu Konut Fonu
oluşturulmuş, Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı
İdaresi Başkanlığı kurulmuştur. 1993
yılında genel bütçe kapsamına alınan Toplu Konut Fonu
2001in sonunda tamamen kaldırılmıştır. Ülkemizde
hızla kentleşme ve ruhsatsız yapılaşma eğiliminin
devam etmesi ve dar, orta gelirli vatandaşlarımızın da
nitelikli konut ihtiyacının artması sonucunda, 2003
yılında yapılan bir dizi yasal düzenlemeyle, planlı
kentleşme ve konut atağı
başlatılmıştır.
TOKİ
tarafından, ilgili bakanlıklarımızla yapılan
protokollerle, sadece konut değil, konut dışında
-diğer arkadaşlarımızın bahsettiği gibi- okullar,
yurtlar, sevgi evlerinin yanında askerî tesisler, karakollar, emniyet
binaları, kamu kurum hizmet binaları gibi diğer binaların
inşaatları da üstlenilmiş; ayrıca, yine TOKİ, afet
konutları, tarım köyleri, göçmen konutları, restorasyon
uygulamaları, altyapı ve peyzaj çalışmalarını da
bunların yanına dâhil etmiştir.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; son altı-yedi yılda
TOKİ, malum olduğu üzere, 35 milyar TLye varan bir yatırım
harcamasının yanında 800 bin kişilik de bir istihdam
yaratmıştır. TOKİ bu çalışmalarıyla
inşaat sektöründe çıta yükseltmiş, inşaat sektöründeki
firmalarımızla da birleşerek hedef büyütmüşler, daha
kaliteli, kısa sürede daha çok inşaatı tamamlayabilme
kapasitesine kavuşmuşlardır. Bunun sonucu olarak da, dünya
müteahhitlik hizmetlerinde Türk müteahhitleri Amerika Birleşik Devletleri
ve Çinden sonra 8inci sıradan 3üncü sıraya yerleşmişler;
geçtiğimiz yıl da bu sıralama yine değişmiş, yine
Türk müteahhitleri inşaat sektöründe dünyada 2nci sıraya
yerleşmişlerdir.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, tabii, bu uygulamada, TOKİ
uygulamalarında yüzde 86sının yani 410 bin konuttan 350 bin
konutun sosyal konutlar olduğu görülmekte, TOKİ mülkiyetinde bulanan
arsa ve araziler ise bu sosyal konut projelerinde kullanılmaktadır.
TOKİ sosyal
konutlarının maliyetlerinin daha da aşağıya
indirilmesi hedeflenmiş, bunun için de bazı çalışmalar
başlatılmış, bu yasadaki 2nci madde de bunlardan bir
tanesidir. Hazineden TOKİye geçen arsa ve araziler hazinedeyken emlak
vergisinden muaf olduğu hâlde, TOKİye geçtiğinde emlak
vergisine tabi olmaktadır. Bu konu da proje maliyetlerini artırmaktadır.
Böylece TOKİ her yıl emlak vergisine ödediği miktarla 1.250
yoksul konutu üretmeye ayırabilecek bir kaynağı emlak vergisi
olarak vermektedir. Bundan kurtulabilmek anlamında, Emlak Vergisi
Kanununda, sosyal niteliği dikkate alınarak pek çok kurum ve
kuruluşa arsa ve arazilerde emlak vergisi muafiyeti getirilmiştir.
Yapılan bu değişiklikle 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanununa ekli (II) sayılı Cetvelde sayılan merkezî
yönetim kapsamındaki özel bütçeli idarelerin tamamına ait bina ve
araziler de daimi olarak bina ve arazi vergisinden muaf tutulmuştur.
Burada özellikle
bizim söylemek istediğimiz konu şu: Bu arazilerin üzerinde binalar
yapıldığı zaman dört beş kat daha yüksek emlak
vergilerini belediyelerimizin alabileceğidir. Çünkü burada önemli olan
nokta şudur: Sadece TOKİ mülkiyetindeki arsa ve araziler için bu
indirim düşünülmektedir, muafiyet düşünülmektedir. O arsa ve
arazilerin üzerinde yapılacak binalar üzerinden emlak vergileri yine devam
edecektir.
Tabii, bizim için
burada muhalefet partisinden bazı arkadaşlarımızın da
eleştirileri oldu. Eleştirdikleri konularda mutlaka
haklılık payı olanlar da var. Bunların başında,
ihalenin sonucunda ihalenin yapıldığı ildeki inşaatlarda
bazen müteahhitlerimizin veya taşeronların inşaat malzemelerini
aldıkları firmala-ra borçlarını ödememe gibi bazı
sıkıntılar yaşanmış, işçilerin
parasının öden-memesi gibi sıkıntılar
yaşanmıştır. Bunlar vardır çünkü her inşaat
sektöründe bunlar yaşanabilmektedir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET YÜKSEL
(Devamla) - TOKİnin verdiği ihalelerde de bunların olması
kaçınılmazdır. Temennimiz olmamasıdır. Bu anlamda da
TOKİ İdaremizin ihalelerini alan firmalarımızın gerek
bu ödemeleri konusunda gerekse yanlarında çalıştırdıkları
işçilerin ücretlerinin ödenmesi konusunda daha titiz
davranacağını ümit ediyorum. Bu konuda, inşallah,
önümüzdeki günlerde TOKİnin yapılanmasında bu çıkacak
yasalarla daha iyi hizmetler verir diye düşünüyor, hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Sayın Yüksel, teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Şandır, buyurun efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
1inci maddenin
görüşmelerinde burada bir yanlış anlama oldu, Toplu Konut
İdaresinin Sayıştay denetimine tabi olduğu söylendi.
Düzeltilmesi açısından bir fırsat olarak tekrar söylüyorum.
Toplu Konut İdaresi Kanununa göre, 832 sayılı
Sayıştay Kanununun denetimine tabi midir, değil midir?
Birincisi bu.
İkinci
sorum: Bu 1inci maddede hazineye ait arsa ve araziler ibaresinin hazineye
ait taşınmazlar olarak değiştirilmesinin gerekçesi nedir,
niye böyle bir gereklilik görüyorsunuz?
Bir diğer
husus: Hazine adına tescil edilecek taşınmazlar. Hazine
adına tescil edilecek taşınmazın belirlenmesinde kriter
nedir, ne kadardır? Hangi kriterlere uygun olduğu takdirde hazine
adına tescil edilecek taşınmazları belirleyeceksiniz? Bir
yönetmelik mi çıkartacaksınız? Bu tescil edilmeyi hangi kritere
bağlı kalarak yapacaksınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkan, inşaatı bitmiş olan
TOKİ binalarına yerleşen mülk sahiplerinden sonra bir yönetim
atanıyor. Bu yönetim, TOKİ idaresi tarafından ve iki yıl
süreliğine atanmaktadır. Bunlar maaş almakta mıdırlar?
İstanbul bağlantılı Boğaziçi Şirketler Grubu
adına aidat toplanmaktadır. İki yıl geçtiği hâlde hâlâ
yönetimi orada kalanlara teslim etmeyen yerler bulunmaktadır. Bu konuda
bilginiz var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Çelik
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
TOKİnin
lüks konut üretmesi sosyal devlet ilkesiyle bağdaşıyor mu?
İnşaat
sektörünün gelişmiş olduğu ülkemizde devletin sosyal konut
dışında sektörde faaliyet göstermesi haksız rekabet
sağlamıyor mu?
Bir de yine
Akkuş ifade etmişti, Sayın Bakana bunu yöneltmek istiyorum:
Mersin Anamur Ören beldesinde yapılan konutlar maalesef
işlerliğini sağlayamamıştır ve
altyapısı yok, buradaki kültür dokusunu da olumsuz etkilemiştir.
Bu konuda altyapı ve kanalizasyon için ne gibi çalışma
düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan
daha önce sorduğum ama cevap alamadığım birkaç soruyu
tekrarlamak istiyorum size çünkü Bakan da değişti.
Bir: Şimdiye
kadar TOKİden ev sahibi olup da borcunu zamanında ödemediği
gerekçesiyle evi elinden alınan vatandaşlarımız var
mıdır? Varsa bunların sayısı nedir? Bu tür
vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi konusunda
Bakanlık ya da Hükûmet olarak nasıl bir tedbir aldınız ya
da alacaksınız?
İki:
Şimdiye kadar TOKİden en fazla miktarda ve değerde ihale alan,
örneğin ilk on müteahhitlik şirketi hangi illere
kayıtlıdır? Bu şirketler devlete ne kadar vergi
ödemişlerdir?
Son sorum da
hâlen TOKİnin mahkemelik olduğu firmalar var mıdır? Varsa
bu firmalarla en fazla mahkemelik dava konuları hangileridir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Meclis lojmanlarının boşaltılması ve TOKİye
devri sırasında, dört buçuk yıl sonunda, hazine
yaklaşık 32 milyon 670 bin TL zarara uğramıştır.
TOKİ buraya herhangi bir inşaat yapmamış ve kat
karşılığı Mesaya devretmiştir. Bugün buraya
fahiş fiyatla satışa sunulan yüksek katlı konutlar
yapılmaktadır. TOKİ bu devirden ne kazanmıştır?
Mesa ne kazanacaktır? Bu nasıl garip gurebanın
hakkının korunmasıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Son olarak
Sayın Öztürk
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana sorumu yöneltiyorum.
Az önce
Sayın Akif Hamzaçebi, Sayın TOKİ Başkanının
Bakanı nasıl yanılttığını ve Genel Kurula
Bakanın nasıl yanlış bilgi verdiğini açık ve
seçik bir şekilde anlattı. Şimdi, Sayın Bakana soruyorum:
Bir Bakanı ve Genel Kurulu yanıltan bir bürokratın
yanınızda oturmasını içinize sindirebiliyor musunuz? Bu,
Genel Kurula karşı asgari ölçüde bir saygısızlık
değil midir?
İkinci
sorum: Silifke-Taşucu arasında Burunucu köyü mevkisinde yapılan
Silifke Devlet Hastanesi inşaatını TOKİ neyin
karşılığı yapmaktadır ya da hangi bedelle
yapmaktadır ve hangi koşullarda yapmaktadır, ne zaman
bitirecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Değerli arkadaşlar,
soruların içinde yazılı cevap verilecek nitelikte sorular da var
ancak şunu açıkça ifade edeyim: Toplu Konut İdaresinin
Sayıştay denetimine tabi olması doğrudan doğruya
kanundan kaynaklanan bir konu değildir. Toplu Konut İdaresi
Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından denetlenmektedir.
Dolayısıyla, bu denetimler sırasında Devlet Denetleme
Kurulunun da denetimi olabilir. Eğer ayrıca Sayıştay
denetimine tabi tutulması gereken konular varsa bu teftiş
raporları çerçevesinde Sayıştayca denetlenebilir ancak kanun
doğrudan doğruya Sayıştay denetimini öngörmemektedir.
Dolayısıyla, buna böyle bir açıklık getirmiş
olalım. Bu nedenle, Toplu Konut İdaresi Başkanının
Sayın Bakana ifade etmiş olduğu konu da Başbakanlık
Teftiş Kurulunun raporundaki konulardır. Başbakanlık
Teftiş Kurulunun raporunda da Emlak Bankasından TOKİye
devredilen arazilerle ilgili Emlak Bankası alacaklılarının
bir hak talep etmesinin doğru olmadığı, bunların
yanlış olduğu bu denetim raporlarında ortaya
çıkmış bir meseledir, yoksa Devlet Denetleme Kurulu
raporları değildir, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarıdır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Ama Sayın Bakan Yüksek Denetleme Kurulu dedi.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) - Belki takdiminde bu tür bir
anlaşılma söz konusu olmuş olabilir.
Başbakanlık
Teftiş Kurulu raporlarının öngörmüş olduğu hususlar
burada ifade edilmiştir. Bu düzeltmeyi yapmak istedim, sizin sorunuzda da
vardı zaten, arkadaşımızın sorusunda.
Ayrıca,
Toplu Konut İdaresi lüks konut üretimi yapıyor. Bu, sosyal devlet
ilkesiyle bağdaşıyor mu? diye bir soru vardı. Toplu Konut
İdaresinin temel amacı lüks konut yapmak değil; temel amacı
sosyal konut yapmak, sağlıklı konutlar yapmak,
sağlıklı kentleşmeye öncülük etmek ve kritik dönemlerde de
konut sektörünün önünün açılmasına katkı sağlamaktır,
temel amaç budur ancak finansman yöntemleri itibarıyla, lüks konutlar
sosyal konutların finansmanına katkı sağlayan
unsurlardır, sosyal projelere destek vermek amacıyla lüks konut
üretimi yapılmaktadır. Yoksa Toplu Konut İdaresinin temel
amacı lüks konut yapmak değildir, temel amaç sosyal konutlar
yapmaktır, inşaat sektörünün önünü açmaktır,
sağlıklı kentleşmeye katkı sağlamaktır,
altyapıları yapılmış olan kentler, yerleşim
mekânları oluşturmaktır. Bu konuda çok acı örnekler
olmuştur geçmiş yıllarda. Özellikle kooperatiflerin çok etkili
olduğu dönemde de konut sektöründe önemli ilerlemeler kaydedildi ancak
kooperatifçilikte sistem şöyleydi: Siz ödemeye başlıyorsunuz,
beş yıl, on yıl boyunca ödüyorsunuz, sonunda bir konut sahibi
oluyorsunuz ama inşaat kalitesi konusunda ciddi sıkıntıları
olan, altyapısı olmayan, okulu, yolu, suyu ve benzeri sorunları
bir türlü halledilememiş olan konutlara on yıl, on beş yıl
sonra sahip olabiliyorsunuz, böyle bir sistem de işledi Türkiyede.
Hâlbuki şimdi Toplu Konut İdaresi vasıtasıyla şöyle
bir sistem işlemektedir: Siz konutunuza hemen sahip oluyorsunuz. Üstelik
okulu olan, sağlık ocağı olan, gerektiği yerde
hastanesi olan, camisi olan bir sosyal yaşam merkezinde konut sahibi
oluyorsunuz, altyapısı hazırlanmış bir mahallede konut
sahibi oluyorsunuz. Bunlara hemen sahip oluyorsunuz ama beş yılda, on
yılda, on beş yılda ödemeyi yapıyorsunuz. Böyle bir
sistemle, Türkiyede insanların konut sahibi olmasının, sosyal
konut sahibi olmasının ve sağlıklı kentleşme
imkânlarına kavuşmanın yolu açılmış bulunuyor.
Bu ayrıca
bir haksız rekabet oluşturmuyor mu? diye ifade edebilirsiniz.
Türkiyede konut ihtiyacının artan nüfus karşısında,
genç nüfus karşısında, aile yapısının küçülmesi
karşısında -artık çekirdek aile Türkiyede yaygın-
geniş ailelerden ziyade çekirdek aile yapısının
oluşması karşısında, konut ihtiyacı devam edecek
olan bir ihtiyaçtır, kentsel dönüşüm devam etmesi gereken bir
ihtiyaçtır. Bu kentsel dönüşüm, bu genç nüfus, bu çekirdek aile
yapısı, bizde özel sektörün de konut üretmesi için ciddi manada
fırsatlar doğuran bir tablodur. Bu fırsatlar varken bunu bir
haksız rekabet unsuru olarak değerlendirmek bence doğru bir
değerlendirme olmayacaktır diye düşünüyorum.
En fazla ihale
alan 10 müteahhit, TOKİnin mahkemelik olduğu kişiler, borcunu
ödemeyip geri alınan ev sayıları gibi sorular da var. Bu
sorular, sanırım daha sağlıklı bir şekilde ortaya
koymak açısından yazılı olarak cevap verilmesi gereken
sorular olabilecektir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, 2nci madde üzerinde 7 adet önerge vardır. Önergeleri
sırasıyla okutacağım, ilk 5 önerge ve son 2, yani 6 ve 7
numaralı önergeler aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Buyurun efendim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 2 nci maddesiyle 1319
sayılı kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen
bentte geçen Başkanlığına ait ibaresinin
Başkanlığın mülkiyetinde olan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yılmaz
Tunç
Bartın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve
2 nci maddesiyle 1319 sayılı kanunun 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasına eklenen bentte geçen Başkanlığına ait
ibaresinin Başkanlığın mülkiyetinde olan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve
2 nci maddesiyle 1319 sayılı kanunun 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasına eklenen bentte geçen Başkanlığına ait
ibaresinin Başkanlığın mülkiyetinde olan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Veysi
Kaynak
Kahramanmaraş
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve
2 nci maddesiyle 1319 sayılı kanunun 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasına eklenen bentte geçen "Başkanlığına
ait" ibaresinin "Başkanlığın mülkiyetinde
olan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İkram
Dinçer
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas numaralı kanun tasarısının çerçeve
2 nci maddesiyle 1319 sayılı kanunun 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasına eklenen bentte geçen "Başkanlığına
ait" ibaresinin "Başkanlığın mülkiyetinde
olan" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 455 Sıra Sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2'nci maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
F. Murat Sönmez |
Yaşar
Tüzün |
|
|
Trabzon |
Eskişehir |
Bilecik |
|
|
Engin Altay |
Akif Ekici |
Şevket
Köse |
|
|
Sinop |
Gaziantep |
Adıyaman |
|
|
Hüseyin Ünsal |
Ergün
Aydoğan |
Hulusi Güvel |
|
|
Amasya |
Balıkesir |
Adana |
|
|
|
Mehmet Sevigen |
|
|
|
|
İstanbul |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 455 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 2'inci maddesinin kanun tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Osman
Durmuş |
Mustafa
Kalaycı |
Emin Haluk
Ayhan |
|
|
Kırıkkale |
Konya |
Denizli |
|
|
Alim
Işık |
|
Kürşat
Atılgan |
|
|
Kütahya |
|
Adana |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önerge sahipleri adına, Kütahya Milletvekili Sayın Alim
Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 455 sıra sayılı Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
bir değişiklik önergesi hakkındaki görüşlerimi belirtmek
üzere söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Maddenin geneli
hakkında gerek partimizin gerekse diğer partilerin görüşlerini
ifade eden değerli sözcülerin de ifade ettiği gibi, bu madde
eğer bu hâliyle geçecek olur ise hem bir taraftan serbest piyasa
koşullarına uygun rekabet ortamını ortadan kaldıracak
hem de asıl amacı sosyal konut üretmek olan TOKİye haksız
muafiyetler getirecektir. Dolayısıyla, önergemiz bu maddenin
tasarı metninden çıkarılmasını amaçlamaktadır
çünkü tasarının bu maddesiyle, TOKİye ait arazi ve arsalara emlak
vergisi muafiyeti getirilmektedir.
Bilindiği
gibi, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 14üncü maddesinde,
özellikle devletin asli ve sürekli kamu hizmetlerini yerine getiren kamu kurum
ve kuruluşlarına emlak vergisi muafiyeti söz konusudur. Oysa,
TOKİ iktisadi bir kuruluş olup konut yapıp satmanın
dışında, arsa ve arazi de satmaktadır. Kuruluş
amacındaki dar gelirli vatandaşlara konut yapmanın ötesinde lüks
sayılabilecek konutlar da yapan TOKİ, bu düzenlemeyle, haksız
rekabete yol açacak önemli imtiyazlara sahip olacaktır. Ayrıca,
tasarının bu maddesinin kanunlaşması hâlinde özel sektörün
serbest piyasa koşulları içinde TOKİyle rekabet etme
şansı da neredeyse kalmayacaktır.
Diğer
yandan, tasarıdaki bu düzenleme Anayasamızın Vergi ödevi
başlıklı 73üncü maddesine de aykırı olmaktadır.
Bu maddenin bazı fıkraları, bilindiği gibi Herkes, kamu
giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle
yükümlüdür. ve Vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağılımı, maliye politikasının sosyal
amacıdır. şeklinde hükümlere sahiptir, dolayısıyla bu
hükümlere de ters bir düzenleme getirilmiş olacaktır.
O nedenle bu
maddenin tasarı metninden çıkarılması yerinde
olacaktır. Umarım yüce Meclisin siz değerli Genel Kurul üyeleri
bu önerimizi yerinde bulursunuz.
Bu vesileyle,
Sayın Bakan Egemen Bağış
kendisine sorulan soruları cevaplarken süresini TOKİye
övgüler yağdıran mektuplar içerisinden seçtiği bir muhtarın
mektubunu bizlere okuyarak kullanmayı tercih etti. Ben de bu vesileyle
bizlere ve Meclisin siz değerli milletvekillerine de ulaşan,
TOKİyi ve uygulamalarını eleştiren çok sayıdaki
mektuplardan birisini özetle paylaşmak istiyorum: Başbakanlık
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından Kütahya Merkez İnköy
2. Etap Toplu Konut Uygulaması Alt Gelir Grubu Projesi kapsamında yapımı
tamamlanan konutlardan yüz seksen dairenin 5-14 Ekim 2009 tarihleri
arasında TOKİ aracılığıyla hak sahiplerine
teslimi yapılmıştır. Ancak bu dairelerin tesliminin hemen
ardından dairelere yerleşen hak sahipleri dairelerinde
elektriğin olmadığını, suyun
olmadığını, kaloriferlerin yanmadığını,
asansörlerin çalışmadığını, yağmur
sularının duvarlardan akarak evde oturulmaz bir ortamın
oluştuğunu bizlere ilettiler. Bunun dışında TOKİ
tarafından -biraz önce Sayın Bulut tarafından da dile getirildi-
sitenin idaresi Boğaziçi Konut AŞ isimli bir firmaya bırakılıyor.
Firmanın site yöneticisi hiçbir hak sahibini muhatap kabul etmiyor ve
Sizin muhatabınız TOKİ. Gidin şikâyetlerinizi TOKİye
bildirin. diyerek âdeta Ali kıran baş kesen bir yönetim
anlayışıyla orayı yönetmeye kalkıyor. Ben de bu
vesileyle bu ve benzeri problemleri Sayın TOKİ
Başkanının da burada olmasını fırsat bilerek
kendisine iletiyorum ve soruyorum: Kütahya Atakent Toplu Yapı Sitesi Alt
Gelir Grubu 2. Etap, yüz seksen dairelik sitenin yönetiminin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Işık, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
ALİM
IŞIK (Devamla) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Boğaziçi
Konut AŞye verilmesinin gerekçesi nedir? Bu şirket İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin de iştirakiyle kurulmuş ve AKPnin
saadet zincirini sürdürmeye devam eden bir halkanın devamı ve son
halkası olduğu iddialarını nasıl düzelteceksiniz?
Tekrar bu
vesileyle bu sitede yaşanan sorunları Sayın Başkanın
ve Bakanın dikkatlerine sunuyor, önergemizin kabulü temennisiyle sizleri
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Hamzaçebi, gerekçeyi mi okutayım, bir arkadaş konuşacak mı?
Bir önergeniz vardı sizin.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Engin Altay
BAŞKAN
Sayın Altay, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz 455 sıra sayılı Kanun Tasarısının
2nci maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında
görüşlerimi açıklamak üzere huzurlarınızdayım.
Bugün burada, bu
çatı altında TOKİyi konuşuyoruz. Geçen hafta bu Mecliste
CHP Zonguldak Milletvekili Arkadaşımız Ali Koçal Memlekette
hırsızlık yapılıyor, memleket soyuluyor. dediği
zaman, AKP grup başkan vekili somut konuş dedi, belgeli
konuş dedi. Ben de şimdi bu ortamı fırsat bildim, çok
somut, çok belgeli olarak Hükûmetinizin yetim hakkı yediğini, kul
hakkı yediğini size ispat etmek için buradayım.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle şunun bilinmesi lazım ki TOKİnin
niye doğrudan doğruya Başbakanlığa bağlı
olduğu başlı başına düşündürücü bir iştir
yani 70 milyonluk ülkenin Başbakanının bunca işi
arasında TOKİyle bizzat meşgul olması başlı
başına herkesin midesini bulandıran bir iştir.
Bakın, bu
yolsuzluğu anlatmadan önce, TOKİyle ilgili,
arkadaşlarımız burada övgüler düzdüler, keşke ben de
düzebilsem. Sinopta iki yüz doksan yedi konutluk bir hizmet yapıldı.
Sözüm ona hizmet, bana göre tam bir garabet. Şimdi, Sinop TOKİ konutlarında
hiçbiriniz çizmesiz bir evden, bir bloktan bir bloğa gidemezsiniz.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Doğru değil!
ENGİN ALTAY
(Devamla) - Sinop TOKİ konutlarında şu anda, orada yapılan
okulun çatısı uçtu.
Sayın
TOKİ Başkanı, bu çağda -milletin gecekondularını,
evini su bastığı zaman işte eskiden yapıldı,
şu oldu, bu oldu- sizin yaptığınız okulun
çatısı nasıl uçar? Daha vahim bir şey söyleyeyim: Alt
katları, TOKİ konutlarının alt katlarını
yağmur yağdığı zaman su basıyor. Çatlakları
patlakları saymıyorum, bir utanç ve ibret manzarasıdır.
Gidin, Sinop iki yüz doksan yedi konutluk TOKİ sahasını bir
inceleyin Sayın Milletvekili.
Şimdi,
bakın, TOKİ, Sinop Boyabat Yukarı Seyircek köyünde kırk
dokuz, Durağan Ortaköyde yirmi beş adet afet evi yapacak, ihale
yapıyor. Birinci ihale
2/12/2008de. Ben bu iş için TOKİ Başkanını
aradığımda bana bir bilgi notu göndermiş. Burada nedense bu
2/12/2008deki ihaleden bahsetmiyor bile, diyor ki: Şu tarihte bir ihale
yapıldı, bir firma girdi. Olay şu, hırsızlık
şu: 2/12/2008de bir ihale yapılıyor. Muhammen bedel 6 trilyon
913 milyar lira. Bir firma 5 trilyon 200 milyar veriyor, bir firma 5 trilyon
700 milyar veriyor, Biz bunu bu paraya yaparız. diyor. Hayır olmaz,
ihale iptal. 2/7/2009da bir ihale daha. Bir firma katılıyor, 4
trilyon 887 milyar veriyor. Efendim, olmaz, vermiyoruz
Yapılacak iş
afet evidir yani altı ahır,
Şimdi ben
soruyorum Sayın Bakana da TOKİ Başkanına da: Siz bu
Bitlisli firmaya Sinoptaki arkadaşların, Sinoptaki müteahhitlerin
4 trilyon 887 milyara yaparız. dediği işi 6 trilyon 800
milyara niye verdiniz? Aradaki 2 trilyon.
Sayın
milletvekilleri, bu afet evleri de millete bedava verilmiyor, geri ödemeli.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Altay, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Köylüden, benim Boyabatlı, Durağanlı köylümden de
devlet parayı geri alacak.
4 trilyona yapana
değil, ta Bitlisten Sinopa 6 trilyon 800e davetle iş veriliyor.
Bunun adı hırsızlıktır, bunun adı
eşkıyalıktır, bunun adı soygunculuktur. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
Bu bir örnekti,
bu kitapta böyle yüzler var. Kitabın adı: AKPnin Müteahhitleri.
Eksik. AKPnin müteahhitleri Türkiye'nin vampirleri diye bu kitabın
üçüncü basımında yazana önereceğim ve düzelttireceğim.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Ayıp, ayıp!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Silivri Cezaevi Türkiyeye bir kere daha lazım olacak. Bu
kitapta adı geçenlerin ve buna sebep olanların gideceği yerdir
Silivri Cezaevi.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Nerede, nerede?
ENGİN ALTAY
(Sinop) Burada, burada
Emin, al, al, bak, bu belgedir. Öyle şey olur
mu?
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Sana yakışmıyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Onlar mahkeme ilamı mı?
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Ayıp, ayıp!
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yani içiniz elveriyor mu ya? 2 trilyon
2 trilyon
hırsızlığı belgeliyorum ben burada. Ayıptır
ya!
BAŞKAN
Arkadaşlar
Sayın Altay, lütfen
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Mahkeme ilamı mı?
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Arkadaşlar, hırsızlığı
mı savunuyorsunuz? Çok ayıp ya!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Arkadaşlar,
Grup Başkan Vekiliniz söz talep ediyor, cevap verecektir. Sayın
milletvekilleri, lütfen...
Sayın
Elitaş, açıklama için söz istiyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Evet.
BAŞKAN
Buyurun, sataşma gerekçesiyle
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Sinop
Milletvekili Engin Altayın, grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugüne kadar
TOKİnin yaptıklarından gurur duymak yerine, yapılan
işleri, hakikaten, özellikle ihale alan müteahhitleri vampir gibi
tanımlayıp, onları hırsız gibi göstermek gerçekten
haksızlık.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Biz söylemiyoruz, kitap söylüyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, AK PARTİnin müteahhitleri diye
söylediğiniz şahıslar arasında şu anda sizin bir
milletvekiliniz olan arkadaşımızın Konyada ve
İzmirde 275 konutluk ihalesi var. O ihaleyi
(CHP sıralarından
gürültüler) Atilla Kart Beyin kardeşinin yaptığı 75 konut
Konyada, 200 konut İzmirde var. Bu vampirlerin içerisinde, Atilla Beye
sorun, o kan emici vampirlerin başında o mu geliyor, gelmiyor mu
diye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Ne alakası var! Sen soruya cevap ver, soruya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Lütfen, değerli arkadaşlar, yapılan
ihaleleri ihale şartları çerçevesinde değerlendirin, bununla
ilgili, şu anda TOKİnin yaptığı müteahhitlerle
konuşun. TOKİnin yaptığı işler minimum seviyede
maliyetle yapılan ve hakikaten dar gelirli vatandaşlarımıza
imkân sağlayan bir iş.
Lütfen, burada
konuşurken ölçülü konuşmaya gayret edelim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Ölçülü konuştu, ölçülü.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - 300 bine yakın yapılan konutu dar
gelirli insanlarımıza, sabit gelirli insanlarımıza bu
dünyada mekân olarak sunan TOKİye ve 1984 yılında kurulmuş
bu İdarenin 2003 yılına kadar işlevini hiç yapmayıp,
kapanma noktasına geldiği ama 2003 yılından itibaren çok
önemli ataklar yapan bu İdarenin yaptığı hizmetleri lütfen,
alkışlamasanız bile, hiç değilse tahrik etmeyin, tahkir
etmeyin, onları, yapılan işleri
Ve burada bin küsur tane
müteahidin var olduğu söyleniyor. Hangi partinin, hangi partiliye oy
verdiğini de bilmiyoruz.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Bu Meclis hırsızlığı alkışlamaz
Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Eğer bugün, Türkiyede yaşayan 2
kişiden 1i AK PARTİye oy vermişse müteahhitlerin de 2sinden
1i AK PARTİye oy vermiştir.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) O eskidendi eskiden.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisine oy veren
arkadaşlarımız da burada, TOKİde müteahhitlik
yapıyorlar.
Hiç kimseye
haksızlık yapmayın, iftira etmeyin. Lütfen, TOKİnin
başarısını kabul etmeseniz, size zor gelse bile, en
azından sessiz kalın, bu başarıyı engellemeyin.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Şimdi, Sayın Başkan, konuşmalarıma atfen,
gösterdiğim kitapla ilgili, konuşmamla ilgili, Milletvekilimiz Atilla
Kartın kardeşinden örnek verdi. Bir dakika söz istiyorum.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sahte kitap o, sahte!
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Altay, bir dakikalık söz vereyim. Şu var:
İnsanlar bir kitap yayınlayabilir, başka bir şekilde
yayınlayabilir. Herkes şimdi yayınlanmış olan bir
kitabı alıp burada bir kısım gerekçe olarak gösterirse bu
işin içerisinden çıkamayız. Lütfen
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkanım, bir dakika, bir.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Yasak o kitap, yasak!
BAŞKAN
Bak, şimdi şunu diyorum Sayın Altay: Bir dakika mühim
değil. Bakınız, oradaki ifadeleriniz hakikaten şık
olmamıştır. Ben karışmak istemiyorum. Şunu
diyorum, bakınız
ENGİN ALTAY
(Sinop) Başkanım, 6 trilyon 800 milyar nere, 4 trilyon 800 milyar
nere? 2 trilyon
BAŞKAN
Hayır, o ayrı.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Bu, bizim vatandaşın cebinden çıkacak
Başkanım. Bu Meclis soyguna göz yumar mı? Böyle şey olur
mu?
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Altay
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Gitsin Kamu İhale Kurumuna. Sana ne oluyor?
BAŞKAN
Sayın Altay, sakin olun efendim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sana ne oluyor? Konuşma, konuşma! Ben milletin
hakkını savunuyorum burada. Artist!
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Ne şov yapıyorsun? Şovmensin sen!
BAŞKAN
Sayın Daniş, lütfen
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Bana bak, edepli ol! Hadi git be!
ENGİN ALTAY
(Sinop) Gel, gel
Artistlik yapma. Başkanı var, grup başkan
vekili var, sana ne?
Başkanım,
bu kitapta Atilla Kartın kardeşinin adı yok.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Kitap değil o, kitap değil!
BAŞKAN
Lütfen
Arkadaşlar, lütfen sakin olalım.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Bunlar Boğaz Köprüsüne de karşı
çıkmıştı.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, istirham ediyorum.
Ben sadece
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, şunu ifade ediyorum:
Bakınız, sizler hakikaten
Yani o kelimeler belki -şimdi Genel
Kurulda kullanacağım- yanlış anlaşılabilir.
Suhulet içerisinde Meclisin çalışmalarını hep beraber
yönetiyoruz ama burada, dediğim gibi, kastı aşan cümleler
oluyor, diğer şeyler oluyor, hakikaten diğer grupların
konuşmasına cevap verme durumu hasıl oluyor, belki Sayın
Bakan da verebilirdi. Ama şunu diyorum: Yani haksızlıklar varsa
Türkiye'nin hukuk kurumları var, biraz önce siz de söylediniz burada,
buralara müracaat edilir, yapılır. Onlar dile getirilir ama belirli
bir üslup içerisinde
Buyurun.
6.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Az önce grubumuza
mensup milletvekilimiz çıktı, firmaları belirtti, rakamları
belirtti. Aslında buna yanıt vermesi gereken Sayın Bakandı.
Sayın Elitaşın tabii, bu olaydan ne kadar bilgisi var, onu bilmiyorum.
Eğer bilgisi varsa, memnun oluruz, o bilgiyi çıkar burada
anlatır. Yani nasıl oluyor da 4 trilyon teklif veren birisinin
teklifi kabul edilmiyor ama gidiliyor, daha başka bir yerden bir
müteahhide ihalesiz 6 trilyona iş veriliyor. Arada 2 trilyon rakam var ve
bu arkadaşımızın da bunu sorgulama hakkı var.
Şimdi, siz,
bakın, ilk çıktınız konuşmaya buraya, Sayın
Elitaş, dediniz ki: Kul hakkı yemiyoruz, yedirmeyeceğiz, izin
vermeyeceğiz.
Allah
aşkına söyler misiniz, bu 4 trilyon ile 6 trilyon arasındaki 2
trilyon farkı siz Sinoplu köylüden alırsanız, bu kul hakkı
yemenin ne olduğunu bana bir anlatır mısınız? Böyle
bir şey olabilir mi? (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından doğru değil sesleri)
Değerli
arkadaşlar, doğru değilse, bakın Sayın Bakan
buradadır, çıkar der ki: Bir dakika arkadaşlar, öyle bir
şey yoktur. 4 trilyon dediğiniz rakam budur, 6 trilyon dediğiniz
budur, firma dediğiniz budur, arkadaş da Parlamentoyu yanıltmıştır.
Sayın Bakan
duruyor, hiçbir yanıt vermiyor; TOKİ Başkanı orada, o da
orada duruyor, onların yanıt vermesi gerekirken, bizim yasama
organı olarak bu işi sorgulama hakkımız varken, biz
bırakıyoruz sorgulama hakkını, yürütme organının
yaptığı bir eylemi burada savunuyoruz. Niye savunalım?
Çıksın kendileri burada kendilerini savunsunlar. Bakan da orada,
TOKİ Başkanı da orada. Alırlar, derler ki: Bu
yanlıştır.
Ve siz Atilla
Kartın kardeşinden örnek veriyorsunuz. Biz bütün müteahhitleri
suçlamıyoruz Sayın Elitaş.
Bakın, o
kitapta
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Öyle dedi ama, hepsi dedi!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Hayır, hayır, hepsi değil. O
kitapta
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bir dakika
arkadaşlar, bir dakika
O kitapta, AKPnin Müteahhitleri diye,
TOKİden ihale alanlar, bakın, Sayın Ünsal duruyor orada, daha
ona da konuşma sırası gelecek.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Hemen bitiriyorum efendim.
Sayın Bakan
buraya geldi, bir kitaptan bahsetti, broşürden. Dedi ki: Bu broşürü
okusaydınız, TOKİden kaç müteahhidin ihale
aldığını görecektiniz. Eğer Sayın Bakan o
kitabı göstermeseydi, broşürü, Sayın Altay da burada o
kitabı göstermeyecekti.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ne alakası var!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) O kitapta bütün müteahhitlerin listesi var ama o
müteahhitlerden yüzde kaçı kaç trilyonun üstünde iş almış,
onu da Sayın Ünsal anlatacak size, hiç meraklanmayın.
Ben hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
Evet,
saygıdeğer arkadaşlarım, Sayın Bakan konuya bir
açıklık getireceklerdir.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün,
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında geçen iddialara
ilişkin açıklaması
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bazı konuları uzun uzun
tartışmaya gerek yok. Bir ihale yapılmış. Bir
yanlış varsa bu ihalede, Kamu İhale Kurumu var, ilgili firmalar
Kamu İhale Kurumuna itiraz ederler
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Yetkilerini aldınız, Kamu İhale Kurumunun
yetkilerini aldınız.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla)
haklarını ararlar,
arıyorlar. Birçok yanlış olan ihale Kamu İhale Kurumundan
dönüyor. Bunu görüyoruz.
Bu bahsi geçen
yerde Kamu İhale Kurumuna böyle bir müracaat olmuş, ilgili firmalar
MURAT ÖZKAN
(Giresun) Sayın Bakan, 17 kez değiştirdiniz kanunu.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Biz bu işi
yapacaktık ama bize bu işi vermediler. diye bir şikâyetleri var
mı? Yok. Neden? Çünkü yeterliliği yok, belgeleri düzgün değil.
Dolayısıyla, bu ihalenin bu firmalara
ENGİN ALTAY
(Sinop) Emniyet Müdürlüğü binası yapan müteahhit köy evini yapamaz
mı Sayın Bakan? Rica ederim ya!
BAŞKAN
Sayın Altay, lütfen
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Efendim, şimdi, bu ihale
başka bir ihale, senin söylediğin beş sene evvelki bir
başka iş. Dosyasına
ENGİN Altay
(Sinop) İki sene önce Emniyet Müdürlüğü binası işi.
Başka yalan söyleyin bari!
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Eğer böyle bir şey
varsa bu firma Kamu İhale Kurumuna gider hakkını
alırdı. Kamu İhale Kurumu birçok firmanın hakkını
veriyor.
Ayrıca
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Kamu İhale Kurumunun ne olduğunu
biliyoruz Sayın Bakan.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) Tamam. Böyle bir şey
olmamış.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Kamu İhale Kurumunun iptal ettiği
kararı da biliyoruz.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Böyle bir şey
olmadığına göre, demek ki, bu firmalar, bu ihaleyi alan firmalar
Kamu İhale Kurumuna gidip de haklarını Bizim hakkımız
yendi. diye aramamışlar, hakları da yenmemiş ayrıca.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Kara listeye girmemek için, kara listeye!
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Daha sonra, altyapı
projeleri de yapıldığı için ihalede, altyapı
farkı da
2 trilyonluk rakamın açıklaması altyapı
maliyetlerindeki artışla ilgili bir konudur. Altyapı projelerini
de bu projeye dâhil ettiğiniz zaman 2 trilyonluk farkı bulursunuz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Olmaz, gene olmaz.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Bütün ihalelerde Kamu
İhale Kurumu varken niye şimdi böyle bir ithamda bulunuyoruz? Bu
itham doğru değil.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) O mümkün değil.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Daha önce veren altyapıyı
düşünmüyor mu Sayın Bakan?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Bu itham doğru
değil. Varsa hâlâ bir şikâyet, olabilir
BEKİR
BOZDAĞ Savcı orada!
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Bu rakam bir insanın
hakkını yeme, bir yetimin hakkını yeme, bir Sinoplunun
hakkını yeme anlamına geliyorsa, gelin beraber arayalım
arkadaş, hakkınızı.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Bakan, 4mü büyük, 6mı büyük,
onu söyleyin bize.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Buradan bağırıp
çağırmaya gerek yok.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Bakan, 4mü büyük, 6mı büyük,
onu söyleyin bize. Hikâye anlatmayın.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Gelirsiniz
hakkınızı beraber ararız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yerler var, makamlar var, mevkiler
var, kurumlar var. Burada bağırıp çağırmaya hiç gerek
yok değerli arkadaşlar. Gelin, hakkı beraber arayalım varsa
bir yanlış.
Evet, hepinize
çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, cevap vermiş mi oldunuz?
BAŞKAN
Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
3.- Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Recai Berber ve 5
Milletvekilinin; 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/762, 2/475) (S.
Sayısı: 455) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Arkadaşlar,
beş önerge aynı mahiyettedir, aynı metne sahiptir. Birisini
okutup, diğerlerinin isimlerini okutacağım sadece.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1/762 esas
numaralı kanun tasarısının çerçeve 2 nci maddesiyle 1319
sayılı kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen
bentte geçen "Başkanlığına ait" ibaresinin
"Başkanlığın mülkiyetinde olan" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Azize
Sibel Gönül
Kocaeli
Diğer önerge
sahipleri: Van Milletvekili İkram Dinçer, Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynak, İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş, Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Önerilen
ibarenin daha uygun olacağı düşünülmüştür.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, çalışma süremizin bitimine çok
az kalmıştır. Bunu dikkate alarak, sözlü soru önergeleri ile
alınan karar gereğince Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen İşleri sırasıyla görüşmek için
23 Şubat 2010 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.52