DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 63
69uncu Birleşim
4 Mart 2010 Perşembe
(Bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Artvin
Milletvekili Ertekin Çolakın, Artvin ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 89uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, Artvin ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 89uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.- Trabzon
Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun, Artvin ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 89uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
2.- Artvin
Milletvekili Ertekin Çolakın, Artvin Milletvekili Metin
Arifağaoğlunun, konuşmasındaki Aile hekimliği
uygulaması nedeniyle bütün ilçelerdeki hastaneler kapanıyor.
ifadesine ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Hırvatistan Parlamentosu Dışişleri Komisyonu
Başkanı Frano Matuşiç ve beraberindeki Parlamento heyetinin
ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1116)
2.- Arnavutluk
Cumhuriyeti Parlamento Başkanı, Pakistan Ulusal Meclisi
Başkanı ve Lübnan Ulusal Meclisi Başkanı ve
beraberlerindeki heyetlerin ülkemizi ziyaret etmelerinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1117)
3.- Çek
Cumhuriyeti Millet Meclisi Güvenlik Komitesi heyetinin ülkemizi ziyaret
etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1118)
4.- TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Hasan Murat
Mercanın, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Amerika Birleşik
Devletleri Temsilciler Meclisinde 27 Şubat-6 Mart 2010 tarihleri
arasında gündeme gelmesi beklenen 1915 Olayları ile ilgili, yetkili
makamlarla temaslarda bulunmak ve tasarının gündeme gelmemesini
sağlamaya çalışmak üzere Amerika Birleşik Devletlerine
ziyaret gerçekleştirmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1119)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter ve 21 milletvekilinin, öğretmenlerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/603)
2.- Denizli Milletvekili
Ali Rıza Ertemür ve 25 milletvekilinin, TOKİnin uygulamalarına
yönelik iddiaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/604)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 26 milletvekilinin, Yumurtalık ve Akyatan
lagünlerinin korunması konusunda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/605)
4.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 26 milletvekilinin, TRTnin
özerkliği konusundaki iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/606)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna
Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.-
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasının Ana
Sözleşmesinde Değişikliğin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/786) (S. Sayısı: 460)
5.- Avusturya
Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti, Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve
Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco Projesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/783) (S. Sayısı:
447)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Rize Milletvekili
A. Mesut Yılmazın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın, Başbakan olarak mensubu bulunduğu Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Rize Milletvekili A. Mesut Yılmazın,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Rize
Milletvekili A. Mesut Yılmazın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.-
OYLAMALAR
1.- Avusturya
Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti, Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve
Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco Projesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, tarım girdilerindeki ve ürünlerdeki
fiyat artışlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(7/12049)
2.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Kırklarelinin KÖYDES ve
BELDES projelerinde bütçeden aldığı paya ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/12078)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, hayvancılık sektöründeki
duruma,
-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, vekâleten kurban kesimi
işiyle ilgili bazı iddialara,
- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, tarım sektörünün destek-lenmesine,
- Siirt
Milletvekili Osman Özçelikin, Siirtteki sel felaketinin
oluş-turduğu zarara,
- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki hayvancılık
des-teklerine,
- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, çiftçilerin bazı sorunlarına,
- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, iyi tarım uygulamaları
des-teklerine,
- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Uzunköprü ilçesinde kredi kullanan
üreticilere,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/12107), (7/12108), (7/12109), (7/12110), (7/12111), (7/12112),
(7/12113), (7/12114)
4.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, baz istasyonlarının
sağlığa etkilerinin raporlanmasına ilişkin sorusu
ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/12154)
5.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bir baraj ve HES projesine ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
(7/12155)
6.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir göletin tamamlanmasına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
(7/12158)
7.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir göletin tamamlanmasına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
(7/12161)
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki üretim planlamasına,
Tokatta çiftçilere
verilen teşviklere,
- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, prim destek ödemeleri geciken ürünlere,
- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bazı illerde süt
sığırcılığının desteklenmesine,
Arı
yetiştiricilerinin sorunlarına,
- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Konya Tarım İl Müdürlüğünün
taşıtlarına,
- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyedeki tarım sigortası
uygulamalarına,
Adanadaki
tarım sigortası uygulamalarına,
Tarım
sigortası uygulamalarına,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/12222), (7/12223), (7/12224), (7/12225), (7/12226), (7/12227),
(7/12228), (7/12229), (7/12230)
9.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının sözleşmeli personelle ilgili bir
yönetmeliğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/12241)
10.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir göletin tamamlanmasına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
(7/12267)
11.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bir kayak merkezi için istenen
araziye ilişkin sorusu ve Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/12272)
12.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, GDOlu ürünlerle ilgili
düzenlemelere,
- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Amik Ovasındaki pamuk üretimine,
Kırmızı
et üretimine ve hayvancılığın desteklenmesine,
- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez
Birliği bağlı ortaklığının İranda
girdiği özelleştirme ihalesine,
- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, bir tabii afet zararının tazminine,
- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, GDOlu ürünlerle ilgili yönet-melikte
yapılan değişikliğe,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/12321), (7/12322), (7/12323), (7/12324), (7/12325), (7/12326)
13.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, ithal mama ve ek besinlere yönelik bir
düzenlemeye,
- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurum Olura soğuk hava deposu
yapılmasına,
Hayvan
ıslahına,
Gümüşhane ve
Bayburttaki aşılama çalışmalarına,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/12397), (7/12398),
(7/12399), (7/12400)
14.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Ergene Nehri ve Saros Körfezinin
temizlenmesine ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/12431)
15.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, Gürdük Barajının
yapımına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/12434)
16.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, GDOlu ürünlerin satışına,
- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsta
hayvancılığın destek-lenmesine,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/12473), (7/12474)
17.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, Yozgat Şehir Merkezi Yağmur Suyu
Toplama Projesine ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/12542)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak iki oturum yaptı.
Adana
Milletvekili Necdet Ünüvar, Yeşilay Haftasına,
Kütahya
Milletvekili Alim Işık, Dumlupınar Üniversitesi Tıp
Fakültesinin kadro sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, Zonguldak Kozluda 263 madencinin vefat
ettiği grizu faciasının 18inci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşmasına Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız cevap verdi.
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 25 milletvekilinin, Çukobirlikin
sorunlarının (10/599),
Karaman
Milletvekili Hasan Çalış ve 20 milletvekilinin, küçük esnaf ve
sanatkârların sorunlarının (10/600),
İzmir
Milletvekili Şenol Bal ve 20 milletvekilinin, akaryakıt
kaçakçılığı sorununun (10/601),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 19 milletvekilinin, kırmızı et
piyasasında yaşanan sorunların (10/602),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Genel Kurulu
ziyaret eden Çek Cumhuriyeti Millet Meclisi Güvenlik Komisyonu
Başkanı Frantisek Bublan başkanlığındaki heyete
Başkanlıkça Hoş geldiniz denildi.
Sivas
Milletvekili ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği
helikopter kazası ve kurtarma çalışmalarının tüm
yönleriyle araştırılarak benzer durumların
yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla yeniden kurulan (10/333, 334, 335-3/1090) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe partisince aday
gösterilen Ordu Milletvekili Mustafa Hamarat seçildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/499) (S. Sayısı: 321),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna
Sunulması Hakkındaki Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/566) (S. Sayısı: 462) görüşmeleri tamamlanarak kabul
edildi ve kanunlaştı.
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın,
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun, söylemediği
konuda ifadede bulunarak,
Ankara
Milletvekili Ahmet İyimaya, Mersin Milletvekili İsa Gökün,
yorumundan dolayı,
Şahsına
sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
4 Mart 2010
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 20.02de son verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
Yaşar TÜZÜN Fatih
METİN
Bilecik Bolu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Gülşen ORHAN
Van
Kâtip
Üye
No.: 93
II.- GELEN KÂĞITLAR
4 Mart 2010 Perşembe
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter ve 21 Milletvekilinin, öğretmenlerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/603)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.2010)
2.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 25 Milletvekilinin, TOKİnin
uygulamalarına yönelik iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/604) (Başkanlığa geliş tarihi:
5.2.2010)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 26 Milletvekilinin, Yumurtalık ve Akyatan
Lagünlerinin korunması konusunda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/605) (Başkanlığa geliş tarihi:
5.2.2010)
4.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 26 Milletvekilinin, TRTnin
özerkliği konusundaki iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/606)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.2010)
4 Mart 2010 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Fatih
METİN (Bolu)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
69uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşa
aittir.
Sayın
Ağırbaş, buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaşın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
AYŞE JALE
AĞIRBAŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kadınların erkeklerle eşit olma yolunda
başlattıkları mücadelenin tarihi olan 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününe ilişkin gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce sizleri şahsım ve
Demokratik Sol Parti adına saygıyla selamlıyorum.
Kadınların
uzun yıllardır süren ve hâlâ devam eden eşitlik mücadelesi
toplumlarda kadına verilen önem konusunda yeni bir gelişme ve
anlayışı da beraberinde getirmiştir. Dünyada bu konuda
ilerleme kaydedilmiş olmasına rağmen hâlâ kadınla erkek
arasındaki eşitsizlik devam etmektedir. Kadınla erkek
arasındaki eşitsizlik bir insan hakları sorunudur. Eşitlik,
sosyal adaletin önemli bir şartı, aynı zamanda kalkınma ve
barışın vazgeçilmez ve temel ön koşuludur.
Toplumsal
cinsiyet eşitliği olarak da adlandırılan kadın-erkek
eşitliğinin sağlanmasına erkeklerin de katkıları
ve müşterek sorumluluk almaları gerekmektedir yani bu durum sadece
kadınları ilgilendiren bir husus değildir. Yasal
eşitliğin fiiliyatta da gerçekleşmesi öncelikle karar alma
organlarının tüm düzeylerinde toplumsal cinsiyet dengesinin
gözetilmesiyle mümkün olur.
Adil ve
kalkınmış toplum inşa etmenin tek yolu kadın-erkek
eşitliğinin sağlanmasıdır. Bu amaçla ülkemizde de
atılması gereken bazı adımlar bulunmaktadır.
Kadınlara yönelik kısıtlayıcı,
dışlayıcı zihniyetlerin dönüştürülmesi gerekmektedir.
Kadınlara kâğıt üzerinde haklar verilmesi yetmez, bir
eğitim seferberliğiyle kadınların üzerinde
yılların getirmiş olduğu ezikliğin, çekingenliğin
giderilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Kadınlara haklarını kullanmalarına imkân verecek
eğitim verilmelidir. Eğitim bir insan hakkıdır ve
eşitlik, kalkınma ve barış hedeflerine
ulaşılması için gerekli bir araçtır. Kadınların
eğitimli olması, toplumdaki karar alma süreçlerine
katılmaları için kadını güçlendirmenin en önemli
anahtarıdır.
Çalışma
hayatı da kadınlar için engellerle ve ön yargılarla doludur.
Belli iş ve meslekler kadınlara uygun işler olarak toplumsal kabul
görmemektedir. Görev dağılımında adil davranılmamakta,
ekonomik kriz dönemlerinde önce kadınlar işten
çıkarılmaktadırlar. Kadınlar özellikle kayıt
dışı sektörde, düşük ücretle
çalıştırılmaktadırlar. Kadınların
çalışma yaşamına girebilmesini kolaylaştırıcı,
kreş, gündüz bakımevi gibi sosyal destek kurumları tüm çabalara
karşın ülkemizde yeterli sayıya
ulaşamamıştır.
Kadınlar
çeşitli türden şiddetin kurbanı olmaya devam etmektedirler.
Türkiyede her 3 kadından 1i şiddet mağdurudur. Aile içi
suçların yüzde 87si kadınlara karşı işlenmektedir.
Başbakanlığın yaptığı Aile İçi
Şiddet Araştırması, şiddete maruz kalan
kadınların yüzde 92sinin şikâyetçi olmadığını
ortaya koymaktadır. Zaten ekonomik özgürlüğü olmayan bir kadın
şiddete maruz kalsa da evi terk edememektedir. Gitse Ne
yapacağım? diye düşünmektedir. Eşini terk eden bir
kadına toplumda iyi bakılmamaktadır. Burada yapılması
gereken, hem kadının hem de erkeğin eğitilmesidir.
Türkiyede
kadın-erkek eşitliğinin önünde duran unsur yasal çerçeve
değildir. Ancak geleneksel zihniyet yapıları ve de
ayrımcı kültür, maalesef, Türkiyede kadının her alanda
erkekle eşitliğini fiiliyata dönüştürmesinin önündeki en büyük
engellerden birisidir. Halkımız ve yetkili merciler örf ve âdetleri
çoğu zaman yasaların üzerinde tutmaktadırlar. Ülkemizin
geleneksel zihniyeti değiştirmek üzere, sistemli, planlı ve
kararlı bir mücadele içerisine girmesi ve buna ciddi bir kaynak
ayırması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, kadının siyasal ve kamusal yaşam içinde
bulundukları koşulları dönüştürmeleri, somut bir
şeyler yapmaları lazımdır. Bu da doğrudan siyasal güce
bağlıdır. Hayatın her alanında kadın ve erkek
eşitliğini sağlamayı hedefleyen Demokratik Sol Parti,
kadınların siyasete katılımını artıracak,
kadınların önünü açacak bir karar almıştır. Demokratik
Sol Parti, kadınların en az erkekler kadar etkin olmasını
sağlamak üzere milletvekili genel ve ara seçimleriyle belediye
başkanı, il genel ve belediye meclisi adaylıklarında
fermuar sisteminin uygulanmasını, bir başka ifadeyle bir erkek
adaya karşı bir kadın aday gösterilmesini ve
kadınların her düzeydeki parti yönetimlerinde yüzde 50 oranında
temsil edilmesini kanunla garanti altına alacak yasa teklifini Meclise
sunmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ağırbaş, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
AYŞE JALE
AĞIRBAŞ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ayrıca
kadınlarımızın seslerini kitlesel eylemlerle
anlatabilmelerine olanak sağlamak için 8 Martın, dünyanın birçok
ülkesinde olduğu gibi Türkiyede de tatil ilan edilmesi için kanun teklifi
vermiştir. Kadınlarımızı sistemin içinde egemen
kılacak yapının teminini teşkil edecek kanun teklifimizin
en kısa zamanda gündeme alınması, parti ayrımı
gözetilmeksizin konsensüs içerisinde çıkartılması en büyük
temennimdir.
Dünyamızdaki
ve ülkemizdeki tüm kadınların Dünya Kadınlar Gününü kutlar,
daha eşitlikçi, ayrımcılığın
olmadığı, huzur dolu, barışın egemen olduğu
bir dünya dileğiyle hepinize saygılarımı sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ağırbaş.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gündem dışı konuşmaya Devlet Bakanı
Selma Aliye Kavaf cevap verecekti ama babasının vefatı nedeniyle
çalışmalara katılamıyor. Bu arada Sayın Bakanımıza
başsağlığı diliyoruz. Arkadaşlarımıza
da bunu iletmeyi bir görev bildim.
Evet, gündem
dışı ikinci söz Artvin ilinin düşman işgalinden
kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Artvin Milletvekili
Ertekin Çolaka aittir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Çolak,
buyurun efendim.
2.- Artvin Milletvekili Ertekin Çolakın, Artvin
ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 89uncu yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlarken yüce Meclisi ve yüce milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Yaklaşmakta
olan 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü de ayrıca kutluyorum.
Değerli
arkadaşlar, 7 Mart tarihi, cennet ilimiz Artvinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 89uncu yıl dönümüdür. Ülkemizin her
köşesinde yaşayan bütün Artvinli hemşehrilerim vakıf ve dernekler
aracılığıyla 7 Martı kutlamaktadırlar. Ben de
milletin bu kürsüsünden bütün Artvinli hemşehrilerimin bu güzel gününü
kutluyorum, tebrik ediyorum.
Seksen dokuz
yıl önce düşmana karşı verdiği zorlu mücadeleyi
kazanan Artvin, bugün çağdaş, yaşanabilir ve modern bir il
olarak kalkınmanın ve gelişmenin güçlü mücadelesini vermektedir.
Değerli
arkadaşlar, ilimiz Artvin son yıllarda yapılan
yatırımlarla, elde edilen kazanımlarla âdeta kabuğunu
kırmış ve hızla gelişen iller arasında yerini
almış durumdadır. Kurulmuş olan Artvin Çoruh Üniversitesi
fakülte ve yüksekokulları, yapılan modern okul binaları, adalet
sarayları, hastaneler, modern Sarp gümrüğü, modern yurtlar, kayak
merkezi, spor salonları ve yeni statlar, tüm bunların yanı
sıra turizm master planını hazırlamış
olması, modern sahil yolu, viyadük ve köprüler, barajlar ve yapılan
tünellerle âdeta Artvinin her tarafı inşaat hâline gelmiştir.
Değerli
arkadaşlar, tam elli yıldır yapılmasını Artvin
halkının beklediği Cankurtaran Tünelinin 25 Mart 2010 tarihinde
ihaleye çıkarılmış olması bu yılki 7 Mart
kutlamalarına daha bir anlam kazandırmıştır.
Ayrıca -yine ilk defa söylüyorum- Şavşat çevre yolu, yani
şehir geçidi de 24 Mart 2010 tarihinde ihaleye
çıkarılmıştır. Türkiyede bugüne kadar
yapılmış tünellerin en uzunu, yani Cankurtaran Tüneli,
inşallah Artvin halkına hizmet vermeye hazırlanmaktadır. Bu
vesileyle Cankurtaran Tünelinin ve Şavşat çevre yolunun Artvin
halkına hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, buradan şunu da belirtmem gerekiyor ki Yusufeli ilçemiz,
Yusufeli Barajı nedeniyle maalesef suyun altında kalacak olan bir
ilçedir.
Şimdi,
buradan, zaman zaman bu kürsüden bu Yusufeli Barajıyla ilgili ve orada
yapılan inşaatlarla ilgili ve yeni Yusufeli ilçesinin yeriyle ilgili
zaman zaman eleştiriler gelmektedir.
Değerli
arkadaşlar, hemen şunu belirtmem gerekir ki Yusufeli yeni ilçesinin
yeriyle ilgili burada bir kanun çıkardık. Gerekli
çalışmalar ve imar planları hazırlandı fakat gelinen
noktada ilçemizin yaklaşık iki bin beş yüz konuta ihtiyacı
olmasına rağmen, seçilen yerde maalesef yer
sıkıntısı nedeniyle bu rakamdaki konutları, sosyal
konutları ve hükûmet binalarını yapmanın mümkün
olmadığı görüldü. Bu nedenle, yeni bir arayış
içerisine girildi ve yeni imar, yeni projeler hızlı bir şekilde
yapılmaktadır. Fakat takdir edersiniz ki bu baraj nedeniyle otuz
yıldır Yusufeline devlet, maalesef yeni binalar ve yeni hizmetler
yapamamıştır ve kamulaştırmalar da başlamadığı
için burada devlet yatırımları yapılamamış ve
halkımız da şehir içerisinde gerçekten altyapı
hizmetlerinde ve konut ihtiyacında sıkıntılar çekmektedir.
Dolayısıyla, kamulaştırma başlayıp ve baraj
inşaatı başlayana kadar halkımızın oradaki
ihtiyaçlarını karşılamak üzere hem belediye hem de
devletimizin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Çolak.
Buyurun.
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) -
diğer kuruluşları, baraj inşaatı
başlayıp tamamlanana kadar oradaki altyapı
ihtiyaçlarını yapmaya devam edecektir.
Bu vesileyle,
yerel seçimlerden önce başlamış olan yüksekokul
inşaatıyla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisinin il başkanı,
ilçe başkanları, belediye başkanları temel
atılmasında orada olmasına rağmen, görüyorum ki şimdi
eleştiri yapmaktadırlar.
Şairin
söylediği bir şey var, şair diyor ki: Gölge etme başka
ihsan istemem. Hizmet edemiyorsanız, bari yapılan hizmetleri
eleştirmeyin.
Yusufeli
Belediyesinin yapmaya başladığı küçük sanayi sitesi de
baraj inşaatı başladıktan sonra ve şu anda, oradaki
halkımıza hizmetlerini vermeye devam edecektir.
Bu vesileyle
konuşmama son verirken, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere bütün
kahraman ve şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyor, yüce
Meclisi ve Artvin halkını saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Çolak.
Saygıdeğer
milletvekilleri, üçüncü söz yine Artvinimizin kurtuluşu münasebetiyle söz
isteyen Artvin Milletvekilimiz Metin Arifağaoğluna aittir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın
Arifağaoğlu, buyurun efendim.
3.- Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlunun,
Artvin ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 89uncu yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
METİN
ARİFAĞAOĞLU (Artvin) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Artvinin düşman işgalinden kurtuluşunun
89uncu yıl dönümü nedeniyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, size de teşekkür ediyorum.
Ülkemizin
kuzeydoğu sınırı seksen dokuz yıl önce çizildi. Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk, kuzeydoğu sınırını
belirledikten sonra kurtuluş mücadelesine başlamıştır.
Bu yüce Meclis, Atatürkün önderliğinde Kurtuluş Savaşı
mücadelesini vermiş ve yedi düvele karşı savaşarak Türkiye
Cumhuriyetini kurmayı başarmıştır.
Kurtuluş
Savaşı mücadelesi veren bu yüce Meclisin kürsüsünden, Artvinli
hemşehrilerimin kurtuluş bayramını kutluyorum. Ayrıca,
Artvinin dışında yaşayan, doğdukları değil
doydukları illerde Artvinin kurtuluş bayramı etkinliklerini
yaşatan ve yaşatmaya çalışan Artvinlileri de yürekten
kutluyorum.
Ülkemizin on
altı il merkezinde Artvinin kurtuluşu kutlanmaktadır.
Ayrıca, Almanyada yaşayan gurbetçi Artvinliler de Artvinin
kurtuluş gününü unutmadan kutlamaktadırlar. Almanyada yaşayan
ancak kurtuluş bayramı heyecanını oralara taşıyan
Artvinliler, sizleri de tebrik ediyor, kurtuluş bayramınızı
kutluyorum.
Başta Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, ayrıca
Kurtuluş Savaşını gerçekleştiren Gazi Meclisin 1inci
Dönem üyelerini minnetle, şükranla, saygıyla anıyorum, ruhları
şad olsun.
Seksen dokuz
yıldır, iyi eğitimli, üretken ve çalışkan Artvinliler
aydınlanma devrimi yolunda üzerlerine düşen görevleri eksiksiz yapma
azim ve kararlılığı içindedirler. Atatürkün çizdiği
aydınlık yoldan sapmadan muasır medeniyeti yakalamak birinci
görevimizdir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Artvine hayat veren Çoruh Nehri
21inci yüzyıla girerken Türkiyeyi aydınlatmaya devam edecektir.
Artvin eğitimli insanların kentidir, Artvin enerji kentidir, Artvin
barajlar kentidir, ülkemizi aydınlatmada ve sanayisini geliştirmekte
önemli bir kenttir ve Artvin, turizm kenti olma yolunda projeler
geliştirmektedir. Doğa turizmi, su sporları turizmi ve
Atabarı Kayak Merkezi ile kış turizmi projeleri devam
etmektedir. Macahel havzası, Otingo Ormanları, Hatila Vadisi ve
Karçal Dağlarında bulunan Kafkas ırkı arıların
ürettiği ballarıyla, ayrıca akarsularında yetişen
kırmızı benekli alabalıklarıyla Artvin, turizm kenti
olarak yerini alacaktır.
Artvinliler
barajların yapımı nedeniyle çok büyük fedakârlıklara katlanmışlardır
ve katlanmaya devam etmektedirler. Artvin-Erzurum yolu yapım nedeniyle
trafiğe kapalıdır, ancak belli saatlerde geçebilirsiniz.
Artvinliler yıllardır yapımın getirdiği
sıkıntıya, toza, dumana katlanmaktadırlar. Devlet,
sıcak elini uzatıp, Şavşat ve Ardanuçtan gelen
ırmağın Çoruh Nehri ile birleştiği noktaya bir viyadük
yaparak yeni yapılan Artvin-Erzurum yoluna bağlantıyı
sağlamalıdır. Bu, Artvinin ve Artvinlilerin geleceğini ilgilendiren
çok önemli, hayati bir projedir. Viyadüğün yüksekliğini ve
uzunluğunu büyük bularak Fizibıl değil, yapamayız. demek
Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine yakışmamaktadır. Hükûmetler
halkın yaşantısını rahatlatmak için vardır.
Varyant yolu Artvinlilerin yaşantısını zora sokmuştur.
Deriner Barajı inşaatına başlanmadan önce vadiyi takip eden
yolumuz vardı. Şimdi de aynı yolun baraj gölü üstünden
devamını istiyoruz. Bu proje Artvinde yaşayanlara çok
görülmemeli ve bir an önce viyadük projesine
başlanılmalıdır.
Artvin-Erzurum
yolunun Şavşat suyu ile birleştiği noktaya viyadük
yapılarak, Şavşat ve Ardanuç bağlantısı
sağlanmalıdır. Bu, Artvinlilerin olmazsa olmaz projesidir. Bu
projeden vazgeçmemiz mümkün değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
METİN
ARİFAĞAOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Artvinin önemli sıkıntılarından biri de
sağlık sorunudur. Aile hekimliğine geçişten sonra Artvinde
tedavi problemleri artmıştır. Sağlıkla ilgili
problemler had safhaya ulaşmıştır. Artvinde hastaneler
kapanıyor. Hastanede, ameliyathanelerde bulunan alet edevat başka
şehirlere nakledilmektedir.
Bakınız,
yerel gazetenin haberini sizlere sunuyorum: Borçka Camili köyü, Gürcistan
sınırında on bir saatlik doğum çilesi. Bir kadın
Doktor yok, yol kapalı. 21inci yüzyılda hâlen daha yolumuzun
kapalı olduğu köyler var ve buradaki kadın Gürcistan
tarafına geçiyor, hastaneye ulaşamıyor, ilk köyde doğum
yapıyor.
Yine, biz her
şeyin yapılmasından yanayız, Yusufeli şehrinde meslek
yüksekokulu yapılsın istiyoruz, sanayi çarşısı da
yapılsın istiyoruz. Ancak, bu Meclis karar verdi, yeni Yusufeli
şehrine karar verdi. Yeni inşaatların yeni Yusufelinde
yapılmasının doğru olacağını düşünüyoruz.
Tenkitlerimi onun için yapmıştım.
Beni
dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Tekrar saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Çolak,
biraz önce konuştunuz, şimdi
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Sayın Başkan, bir söz
BAŞKAN
Efendim, şöyle: Eğer sayın milletvekilleriyle ilgili olarak bir
cevap verilecekse bu cevap hakkı Hükûmete aittir yani Hükûmet bu
hakkını kullanabilir, cevap verebilir ama vekiller icraatlarıyla
ilgili birbirine cevap verirlerse, biz bu işi usul hâline getiremeyiz,
çıkamayız işin içerisinden; onu söylemek istiyorum.
ERTEKİN ÇOLAK
(Artvin) Sayın Başkanım, burada yanlış bir beyanda
bulunuldu ili ilgilendiren.
BAŞKAN
Biraz sonra kısa bir açıklama yaparsınız.
Yani şunu
demek istiyorum: Kim doğrusunu söyledi kim söylemedi, o konuda bir
şey diyemem. Lütfen
Sayın
Yunusoğlu, buyurun efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlunun,
Artvin ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 89uncu yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN
LÂTİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Hepimizin
bildiği gibi Birinci Dünya Savaşından sonra, o yıllarda
Doğu Karadeniz Bölgemiz bir Rus işgaline uğramış ve
oradaki yaşlı, çocuk olan halk batıya doğru göç etmiş
ve bu bölge uzun bir süre Rus işgalinde kalmıştır. Ancak
daha sonraki yıllarda batıdan başlamak üzere doğuya
doğru bu bölgelerimiz kahraman halkımızın vermiş
olduğu büyük bir mücadeleyle kurtarılmıştır. Ben bu
kurtuluş münasebetiyle, 7 Mart günü dolayısıyla Artvinlilerin bu
kurtuluşunu, bütün Artvinli hemşehrilerimi kutluyorum ve orada
kahraman bir mücadele veren yöre halkına minnet ve
şükranlarımı sunuyorum.
Tabii, Artvin çok
önemli bir bölge. Orada yapılan barajlar, oranın iklim
değişikliğine çok olumlu katkıda bulunmuş. Ancak
Yusufelinde yapılan baraj ve Yusufelinin başka bir yere
taşınması konusundaki belirsizlik Yusufeli halkına hâlâ bir
tedirginlik getirmektedir. Bu konunun mutlaka çözüme
kavuşturulmasını diliyorum.
Ayrıca
Artvin bölgesi Türkiye'nin en zengin bitki örtüsünün bulunduğu bir
ilimizdir. O bakımdan, turizm açısından da mutlaka
değerlendirilmesi gereken bir yöre olduğunu düşünüyorum. Tabii
bu arada, Milliyetçi Hareket Partisinin de bu konudaki
çalışmalarının da Bakanlığımız
tarafından dikkate alınmasını çok önemli bir durum olarak
görüyorum.
24 Şubat da
Trabzonun kurtuluş günüydü ancak üç yıl üst üste bir gündem
dışı konuşma istememe rağmen maalesef bu konuşma
imkânını bulamadım. Şimdi bu konuşma
imkânını bana verdiğinizin için Sayın Başkan, sizlere
teşekkür ediyorum.
Doğu
Karadenizdeki bütün bölgelerin kurtuluşunu, orada yaşayan bütün yöre
halkını kutluyorum. Ayrıca, yarın idrak edilecek 8 Mart
Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bütün kadınlarımızın
ve Türk analarımızın bu gününü kutluyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Çolak,
yani usul ittihaz olmamak üzere
Bundan sonrasında arkadaşlara
şunu da hatırlatmak istiyorum: Dediğim gibi, bir milletvekili
arkadaşımızın sözü, kendisine sataşılma
olmadığı müddetçe, cevaplanmaz başka bir milletvekili
tarafından. Açıklama olursa Hükûmet yapabilir veya daha sonra bir
konuşma vesileyle yapılabilir. Bu anlamda bir usulümüz yok ama
mikrofonunuzu açayım, sisteme girmişsiniz.
Buyurun,
kısaca izah ediniz.
2.- Artvin Milletvekili Ertekin Çolakın, Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, konuşmasındaki Aile
hekimliği uygulaması nedeniyle bütün ilçelerdeki hastaneler
kapanıyor. ifadesine ilişkin açıklaması
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Peki, çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Şimdi,
burada Sayın Milletvekilimiz konuşurken Aile hekimliği
uygulaması nedeniyle bütün ilçelerdeki hastaneler kapanıyor. diye
bir söz söyledi. Bu kesinlikle doğru değil. Aile hekimliğinin
başlamasıyla birlikte aile merkezleri oluşturulmuştur,
doktor sayımız artmıştır, yeni hizmet alanları
oluşturulmuştur. Bunun buradan yanlış anlaşılmaması
için ben söz aldım.
Teşekkür
ediyorum, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Hırvatistan Parlamentosu Dışişleri
Komisyonu Başkanı Frano Matuşiç ve beraberindeki Parlamento
heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1116)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hırvatistan
Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın
Frano Matuşiç ve beraberindeki Parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının konuğu olarak 21-24
Şubat 2010 tarihleri arasında ülkemize resmî ziyarette
bulunmaları TBMM Başkanlık Divanının 25 Şubat
2010 tarih ve 65 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Söz konusu
heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 7. Maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
2.- Arnavutluk Cumhuriyeti Parlamento Başkanı,
Pakistan Ulusal Meclisi Başkanı ve Lübnan Ulusal Meclisi
Başkanı ve beraberlerindeki heyetlerin ülkemizi ziyaret etmelerinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1117)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanı'nın 25 Şubat 2010
tarih ve 65 sayılı Kararı ile Arnavutluk Cumhuriyeti Parlamento
Başkanı, Pakistan Ulusal Meclisi Başkanı ve Lübnan Ulusal
Meclisi Başkanı ve beraberindeki heyetlerin ülkemizi ziyaret etmesi
uygun bulunmuştur.
Sözkonusu
heyetlerin ülkemizi ziyaretleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 7. Maddesi gereğince Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
3.- Çek Cumhuriyeti Millet Meclisi
Güvenlik Komitesi heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1118)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Başkanlık Divanı'nın 25 Şubat 2010
tarih ve 65 sayılı Kararıyla, Çek Cumhuriyeti Millet Meclisi
Güvenlik Komitesi heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak
ülkemizi ziyareti hususu uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 7. Maddesi gereğince Genel Kurul'un bilgisine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır. Önergeleri ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter ve 21
milletvekilinin, öğretmenlerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/603)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Öğretmenlerin
çalışma koşulları ve özlük haklarına ilişkin
sorunların ayrıntılı olarak
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınabilmesi için
bir "Meclis Araştırma Komisyonu" kurulmasını
saygılarımla arz ederim.
1) Fatma Nur Serter (İstanbul)
2) Ensar Öğüt (Ardahan)
3) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
4) Sacid Yıldız (İstanbul)
5) Gökhan Durgun (Hatay)
6) Canan Arıtman (İzmir)
7) Fevzi Topuz (Muğla)
8) Rasim Çakır (Edirne)
9) Bilgin Paçarız (Edirne)
10) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
11) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
12) Ahmet Küçük (Çanakkale)
13) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
14) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
15) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
16) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
17) Ali Koçal (Zonguldak)
18) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
19) Atila Emek (Antalya)
20) Akif Ekici (Gaziantep)
21) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
22) Bülent Baratalı (İzmir)
Gerekçe:
Türkiye'de bugün
300 bini aşkın öğretmen adayı atama beklemekte buna
karşılık OECD standartları yine 300 bini aşkın
öğretmen açığı bulunduğunu ortaya koymaktadır.
Millî Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu ise öğretmen
açığının 76 bin 721 olduğunu ifade etmektedir.
Buna
karşılık, Millî Eğitim Bakanı yaptığı
resmî açıklama ile şubat ayında yapılacak atamaları
keyfî olarak iptal etmiştir. Ardından, Haziran ayında 10 bin
atama yapılacağı duyurulmuştur. Ancak bu atamalar içinde
yeni alımların payının 2-3 binle sınırlı
olduğu bilinmektedir.
Danıştay'ın
iptal kararına karşın, 657/4-Bli olarak
çalıştırılan sözleşmeli öğretmenlere 2008'den bu
yana 3 kez kadro sözü verilmiş ve bu sözler tutulmamıştır.
Aile
bütünlüğünün sağlanması devletin en temel görevleri arasında
yer almaktadır ve T.C. Anayasası tarafından da teminat
altına alınmıştır.
Anayasa'nın
41. maddesi "Aile Türk Toplumunun temelidir" demekte ve Devleti
"ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların
korunması' ile ilgili tedbirler almakla yükümlü kılmaktadır.
Ancak
sözleşmeli öğretmenler aile kurumunun bütünlüğü hakkından
yoksun bırakılmaktadır. Millî Eğitim Bakanı Sayın
Nimet Çubukçu, sözleşmeli öğretmenlerin eş durumu nedeniyle il
emrine tayin hakkına kavuşacakları açıklamasında
bulunmuş ancak verilen bu söz yine tutulmamıştır. Böylece 5
bin sözleşmeli öğretmenin eşleri ile aynı ilde görev yapmak
gibi son derece insani talepleri yanıtsız
bırakılmıştır.
Bununla beraber,
hak mahrumiyetine maruz kalan kesim yalnızca "sözleşmeli
öğretmenler" olmayıp, AKP iktidarı döneminde
geliştirilen "ücretli öğretmenlik " uygulaması ile
öğretmenlik mesleği âdeta
taşeronlaştırılmıştır. Bu çerçevede,
aynı mesleği farklı statülerde icra eden öğretmenler
sorununa, hiçbir statüsü olmayan ve özlük haklarından tümüyle mahrum
bulunan bir kesim daha eklenmiştir.
Ataması
gerçekleşmediği için intihar eden 11 öğretmen adayı konunun
ciddiyetini artırmaktadır.
Bu çerçevede,
öğretmenlerin çalışma koşulları ve özlük
haklarına ilişkin sorunların ayrıntılı olarak araştırılması
ve gerekli önlemlerin alınabilmesi için bir "Meclis
Araştırma Komisyonu" kurulmasını
saygılarımla arz ederim.
2.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 25
milletvekilinin, TOKİnin uygulamalarına yönelik iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/604)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin
yaşadığı hızlı nüfus artışı ve
kentleşme konut ve kentleşme sorunlarını da peşi
sıra getirmiştir. Bu sorunların çözülmesi ve konut üretiminin
artırılarak işsizliğin azaltılması amacıyla
1984 yılında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı
İdaresi Başkanlığı kurulmuştur.
TOKİ, son
yıllarda yaptığı konutların yanında, siyasetin
finansmanı, şaibeli işler ve kalitesiz konutlar gibi konularla
da gündeme gelmektedir. TOKİ konutlarının teslim törenleri
siyasi iktidarın şovuna dönüştürülmektedir. Yani TOKİ kamu
kaynakları kullanılarak siyasi propaganda aracı olarak
kullanılan bir idareye dönüştürülmüştür. Bunların
yanında Sayın Başbakanının
katıldığı açılışların yüksek tören
giderlerinin Sayın Başbakana yakınlığı olan tek
bir firmaya yaptırıldığı iddia edilmektedir. Müteahhitlerin
bu firmaya yaptıkları ödemeleri ihale bedellerine
yansıtmayacakları düşünülemez. Dolayısıyla bu bedeller
TOKİ'den ev alan yurttaşlarımızın sırtına
yüklenmektedir. Bu nedenle TOKİ âdeta Sayın Başbakanın
mitinglerini finanse eden bir kuruma dönüştürülmüştür.
Ülkemizin
farklı illerinde, TOKİ'nin yaptığı konutlara
ilişkin çeşitli şikâyetlerin olduğu ve yöneticilerin bu
şikâyetlere çözüm bulmadığı vurgulanmaktadır. Bu
anlamda TOKİ, Denizli ilimizde olduğu gibi, çok sayıda ilde
yoğun tartışmalar yaşanmasına neden olacak faaliyetler
bulunmuştur. Devlete güvenerek TOKİ ile sözleşme yapmakta en
ufak bir tereddüt göstermeyen yurttaşlarımız, sözleşmenin
ağır hükümleri altında ezilmektedir.
Ülkemizde
TOKİ'den taksitle ev sahibi olan vatandaşlarımız, ciddi
sorunlar yaşamaktadır. Ekonomik krizin de etkisiyle ödemelerde büyük
güçlük yaşanması, TOKİ'den konut alan yurttaşlarımızın
mağduriyet yaşamasına neden olmaktadır. TOKİ
konutlarının altyapılarının tamamlanmadan teslim
edildiği, konut maliyetlerinin sosyal donatı alanlarının
inşası gerekçe gösterilerek gereğinden fazla yükseltildiği,
konut teslimlerinden sonra site yönetimlerinin baskı ile ele geçirilerek
vatandaşlarımızdan yüksek miktarda aidat
alındığı, bu yolla haksız kazanç elde edildiği
iddiaları sıkça dile getirilmektedir. TOKİ ile ilgili sorunlar bunun
dışında çok çeşitli alanları da etkilemektedir.
İhale alan firmaların ödemelerinde aksamalar olması, piyasada
diğer sektörlerin de olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. Yöre
ekonomileri zincirleme iflaslara tanık olmaktadır.
Bunların
yanında TOKİ'nin yasal görevleri içinde olduğu yetkililerce
belirtilmesine karşın, ucuza arazi alıp buraları daha
pahalı fiyatlara satması bu yörelerde oturan sakinler tarafından
tepkiyle karşılanmaktadır. Ülkemizde bunun çok sayıda
örneği bulunmaktadır. TOKİ tarafından alınan arazilere
konut yapılacağı umuduyla fedakârca davranan yöre halkı,
arazilerin satılması yargı yoluna başvurmaktadır. Bu
durumun önüne geçilmesi amacıyla yurttaşlarımız, bir çözüm
yolu bulunmasını istemektedir.
Yaşanan
süreçte TOKİ, Başbakanın himayesinde
dokunulmazlığı olan bir konuma
taşınmıştır. Ne yolsuzluk iddiaları ne de
halkın çektiği sıkıntıların üzerine
gidilmektedir.
TOKİ'nin
şaibeli işlemlerinin, mitinge dönüşen teslim törenlerinin,
yaptığı konutlar nedeniyle yaşanan sorunların ve bu
sorunlar için uygulanabilecek çözüm önerilerinin tespiti amacıyla Anayasa'nın
98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
2) Şevket Köse (Adıyaman)
3) Ali Arslan (Muğla)
4) Turgut Dibek (Kırklareli)
5) Hulusi Güvel (Adana)
6) Gürol Ergin (Muğla)
7) Selçuk Ayhan (İzmir)
8) Necla Arat (İstanbul)
9) Gökhan Durgun (Hatay)
10) Bilgin Paçarız (Edirne)
11) Sacid Yıldız (İstanbul)
12) Canan Arıtman (İzmir)
13) Rasim Çakır (Edirne)
14) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
15) Fevzi Topuz (Muğla)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
18) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
19) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20) Ensar Öğüt (Ardahan)
21) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
22) Ali Koçal (Zonguldak)
23) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
24) Atila Emek (Antalya)
25) Akif Ekici (Gaziantep)
26) Bülent Baratalı (İzmir)
3.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 26 milletvekilinin,
Yumurtalık ve Akyatan lagünlerinin korunması konusunda yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/605)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sulak
alanların ekonomik, kültürel ve bilimsel olarak büyük bir kaynak
oluşturduğunu, bu alanların kaybedilmeleri hâlinde bir daha geri
getirilmeyeceğini öngören ve bu nedenlerle büyük öneme sahip olan sulak
alanların korunmasını amaçlayan "Sulak Alanların
Korunması Sözleşmesi"ne ülkemiz 17.05.1994 tarihinden bu yana
taraftır. RAMSAR adıyla bilinen "Sulak Alanların
Korunması Sözleşmesi" taraf olan ülkelerin her birini, bu sulak
alanları korumakla ve bunların akılcı
kullanımlarını sağlamakla yükümlü kılmaktadır. Bu
kapsamda 21.07.2005 tarihinde Yumurtalık Lagünü, 05.08.1998 tarihinde
Akyatan Lagünü RAMSAR alanı ilan edilmiştir.
Ancak her iki
lagünün de RAMSAR alanı olarak ilan edilmiş olmasına rağmen
söz konusu lagünlerin bilinçli, etkin ve sürdürülebilir bir şekilde
korunmadığı gözlenmektedir. Bilinçsiz ilaç ve gübre
kullanımı, bilinçsiz sulama, evsel ve endüstriyel atıkların
sulak alanlara boşaltılması, yer altı su
kaynaklarının aşırı kullanımı korunması
gereken bu alanların yok olmasına neden olmaktadır.
Yumurtalık
ve Akyatan Lagünlerinin korunması konusunda yaşanan sorunların
saptanması ve alınacak tedbirlerin yüce Meclisimizce belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98'inci İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz. 03.02.2010
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Şevket Köse (Adıyaman)
4) Ali Arslan (Muğla)
5) Turgut Dibek (Kırklareli)
6) Necla Arat (İstanbul)
7) Gürol Ergin (Muğla)
8) Selçuk Ayhan (İzmir)
9) Gökhan Durgun (Hatay)
10) Sacid Yıldız (İstanbul)
11) Canan Arıtman (İzmir)
12) Bilgin Paçarız (Edirne)
13) Rasim Çakır (Edirne)
14) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
15) Fevzi Topuz (Muğla)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
18) Ahmet Küçük (Çanakkale)
19) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
20) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
21) Ensar Öğüt (Ardahan)
22) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
23) Ali Koçal (Zonguldak)
24) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
25) Atila Emek (Antalya)
26) Akif Ekici (Gaziantep)
27) Bülent Baratalı (İzmir)
Gerekçe:
Ülkemizin Akdeniz
kıyısındaki en önemli ve büyük sulak alanının
bulunduğu Çukurova Deltası'nda Tuzla Gölü, Akyatan, Ağyatan ve
Yumurtalık Lagünleri olmak üzere uluslararası öneme sahip dört sulak
alan eko sistemi bulunmaktadır. Bu eko sistemlerden Yumurtalık Lagünü
ve Akyatan Lagünü ülkemizin taraf olduğu "Sulak Alanların
Korunması Sözleşmesi" kapsamında RAMSAR alanı ilan
edilmiştir.
Yumurtalık
Lagünü 20.000 Hektar alanı kaplamaktadır. Söz konusu lagünde 48
tanesinin bu alanda ürediği belirlenen 163 kuş türü tespit
edilmiştir. 14.700 Hektar alan kaplayan Akyatan Lagünü ise ev
sahipliği yaptığı 250 kuş türünün yanı sıra
yeşil deniz kaplumbağası ve iri başlı deniz
kaplumbağası başta olmak üzere deniz kaplumbağaları
için Akdeniz'deki önemli birkaç üreme alanından birisidir.
Her iki Lagün de
kuşların göç yolu üzerinde bulunmalarından dolayı
değişik türden çok kalabalık kuş gruplarına beslenme
ve konaklama sağlamakta, sulak alanlarda kışlayan ve göç eden
kuş türleri açısından yaşamsal önem
taşımaktadır.
Ancak doğal
yaşam açısından bu denli önemli olan lagünlerin
korunmasında sorunlar yaşanmaktadır. Bu lagünlerin içinde ve
çevresinde ilkbahar ve yaz döneminde yapılan yoğun tarımsal
faaliyetlerden kaynaklanan toprak ve su kirlenmesi gözlenmektedir. Lagünler
etrafındaki doğal habitat tarım amaçlı kulanım için
tahrip edilmekte, sulak alanların su kalitesinde bozulmalara yol açan
uygulamalar yapılmaktadır. Lagünler içinde ve çevresindeki alanlar
otlak amaçlı kullanılmaktadır.
Yumurtalık
körfezinde BOTAŞ tesisleri, Termik Santral ve Bakü-Tiflis-Ceyhan boru
hattı gibi birçok tesisle birlikte yoğun bir endüstrileşme
süreci yaşanmaktadır. Bütün bu tesislerin işletmeye
alınmasıyla körfezdeki kirliliğin çok daha üst seviyelere
çıkması beklenmektedir. Özellikle Bakü-Ceyhan-Tiflis Boru Hattı
Termik Santrali deniz suyunun ısınmasına neden olmakta,
ısınan deniz suyu lagün ve çevresi gibi sığ bölgelerde daha
da ısınarak çok hızlı bir biçimde
buharlaşmaktadır. Bu durum çevrede kurulan barajlar ve açılan su
kuyuları nedeniyle lagünlere girişi azalmış olan tatlı
suyun buharlaşarak ortamdan uzaklaşmasına neden olmaktadır.
Sonuç olarak bölgedeki tuzlanma hızla artmaktadır. Tuzluluğun
artması balık sayısı başta olmak üzere lagünlerdeki
yaşam zincirini çok olumsuz etkilemektedir.
Sulak alanlardaki
su kalitesini olumsuz etkileyen bu faktörler nedeniyle gerek sulak alan
miktarı gerekse bu sulak alanlara bağlı yaşayan flora ve fauna
giderek azalma eğilimi göstermektedir.
Yaşanan bu
olumsuzluklar yalnızca Çukurova Deltasında yer alan sulak alanlar
için geçerli değildir. Ülkemizin sulak alanların korunması ve
geliştirilmesi açısından başarılı olduğunu
söylemek mümkün değildir. Bu konularda duyarlılığa sahip
Doğal Hayatı Koruma Vakfı, TEMA, Çevre Koruma Vakfı gibi
sivil toplum kuruluşlarının öncülüğü ve katkısı
ile birtakım koruma çalışmaları yapılmakla beraber
yetersiz kalınmaktadır. Asıl aktör olması gereken Devlet bu
konuya yeterince duyarlılık göstermemektedir.
Bu nedenlerle
Yumurtalık ve Akyatan Lagünlerinin korunması konusunda yaşanan
sorunların saptanması ve alınacak tedbirlerin yüce Meclisimizce
tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının
yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.
4.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 26
milletvekilinin, TRTnin özerkliği konusundaki iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/606)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu (TRT), 12 televizyon kanalı; 6 ulusal, 6 bölgesel,
1 yerel, 2 uluslararası radyo; trt.net.tr ve trt-world.com üzerinden 30
dilde yayın, teleteks yayını ve radyo-televizyon dergisi ile
kamu hizmeti yapması gereken bir kurumdur.
Anayasamızın
133. Maddesinin son fıkrasına göre "Devletçe kamu
tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu
tüzelkişilerden yardım gören haber ajanslarının
özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı
esastır" ifadesi yer almaktadır. Ayrıca 2954
sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununun 1. Maddesinde de
Anayasamızdaki düzenlemeye paralel olarak TRT'nin özerkliği ve
tarafsızlığı hüküm altına alınmıştır.
Vatandaşın
elektrik faturaları üzerinden aldığı pay ile yayın yapan
TRT, 2002 yılından beri özerkliği tartışmalı bir
kurum hâline gelmiştir.
Gazeteciler.com'dan
Hacer Alkanın incelemesine göre, her gün yapılan uygulamayla TRT
1'de gazete okuma sıraları şöyledir: 1. sırada Zaman
Gazetesi, 2. sırada Posta Gazetesi, 3. sırada Hürriyet Gazetesi, 4.
sırada Sabah Gazetesi, 5. sırada Milliyet Gazetesi, 6. sırada
Habertürk Gazetesi, 7. sırada Vatan Gazetesi, 8. sırada Türkiye
Gazetesi, 9. sırada Akşam Gazetesi, 10. sırada Takvim Gazetesi,
11. sırada Güneş Gazetesi, 12.sırada Star Gazetesi, 13.
sırada Yeni Şafak Gazetesi, 14. sırada Bugün Gazetesi, 15.
sırada Vakit Gazetesi, 16. sırada Cumhuriyet Gazetesi, 17.
sırada Yeni Çağ Gazetesi, 18. sırada Taraf Gazetesi.
İlk 7
sırada tiraja göre bir sıralama yapan TRT, tiraja göre 8. sırada
yer alan İktidara muhalif haberleriyle bilinen Sözcü Gazetesine yer
vermemektedir. 14. sıradaki Bugün Gazetesi de tirajda Taraf ve Vakit
Gazetelerinden sonra olmasına rağmen, önce okunmaktadır. Milli
Gazete, Tercüman, Birgün, Radikal, Dünya, Evrensel, Ortadoğu, Referans ve
Yeni Asya Gazeteleri ise hiç okunmamaktadır.
Son olarak,
odatv.com sitesinin haberine göre, Bulgaristan Başbakanı ile
canlı yayınlanan basın toplantısı düzenleyen
Başbakan Erdoğan bir kâğıda yazdığı notu
yetkililerden birine uzatmıştır. Yetkili hemen koşup
üzerinde "Bana doğalgaz zammını sorsunlar" yazan notu
alıp, TRT muhabirine iletmiştir. TRT muhabiri soruyu sormuştur.
Başbakanın
talimat sorularını sormak zorunda olan TRT muhabiri, TRT 1'de
gazeteleri okurken hükümete muhalif haberler veren gazeteyi okuyamayan TRT
spikeri, TRT tartışma programlarında hükümete yakın
olduğu bilinen gazetecilere yer verilmesi gibi durumlar TRT'nin
özerkliğinden söz edilemeyeceğinin kanıtı olarak ortaya çıkmaktadır.
TRT'nin özerkliğinin engellenmesi, Anayasamıza ve 2954
sayılı Radyo ve Televizyon Kanunu'na aykırıdır.
TRT'nin
özerkliğinin önündeki engellerin tespiti, ortaya
çıkarılması ve çözümlenmesi amacı ile
Anayasamızın 98. maddesi, İçtüzüğümüzün 104. ve 105.
maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun
tüm boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Şevket Köse (Adıyaman)
3) Ali Arslan (Muğla)
4) Selçuk Ayhan (İzmir)
5) Hulusi Güvel (Adana)
6) Necla Arat (İstanbul)
7) Gürol Ergin (Muğla)
8) Gökhan Durgun (Hatay)
9) Sacid Yıldız (İstanbul)
10) Canan Arıtman (İzmir)
11) Bilgin Paçarız (Edirne)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
14) Fevzi Topuz (Muğla)
15) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
16) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
17) Ahmet Küçük (Çanakkale)
18) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
19) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
20) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
21) Ensar Öğüt (Ardahan)
22) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
23) Ali Koçal (Zonguldak)
24) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
25) Atila Emek (Antalya)
26) Akif Ekici (Gaziantep)
27) Bülent Baratalı (İzmir)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
A) Tezkereler
(Devam)
4.- TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı Hasan Murat Mercanın, beraberinde bir Parlamento
heyetiyle Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisinde 27
Şubat-6 Mart 2010 tarihleri arasında gündeme gelmesi beklenen 1915
Olayları ile ilgili, yetkili makamlarla temaslarda bulunmak ve
tasarının gündeme gelmemesini sağlamaya çalışmak üzere
Amerika Birleşik Devletlerine ziyaret gerçekleştirmelerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1119)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Murat
Mercanın beraberinde bir parlamento heyetiyle 27 Şubat-6 Mart 2010
tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler
Meclisinde gündeme gelmesi beklenen "1915 Olayları" ile ilgili
yetkili makamlarla temaslarda bulunmak ve tasarının gündeme
gelmemesini sağlamaya çalışmak üzere Amerika Birleşik
Devletlerine ziyaret gerçekleştirmeleri TBMM Başkanlık
Divanı'nın 25 Şubat 2010 tarih ve 65 sayılı
Kararı ile önerilmiştir.
Sözkonusu heyetin
ABD'yi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 10. Maddesi gereğince Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Evet, tezkereyi
oylarınıza sunup karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.49
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Gülşen
ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 69uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
tezkereyi tekrar oylarınıza arz edeceğim ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Tezkereyi kabul
edenler
Arkadaşlar,
arkadaşlarımız arasında ihtilaf var, elektronik cihazla
yapacağım.
Üç dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Amerikaya Ermeni Tasarısıyla ilgili
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinden gitmiş olan bir heyetin
yaptığı çalışmalarla ilgili olarak gönderilen heyetin
oylamasıdır. Arkadaşlarımız ifade etmişti, onu
tekrar açıklama olarak bilgilerinize arz ediyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, tezkere kabul edilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası
İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete
Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası
İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete
Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S.
Sayısı: 458)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Tacidar Seyhan
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.09
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Gülşen
ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
458 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
başlayacağız.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bundan sonra Hükûmet ve Komisyon hangi
kanunda oturacağını bilerek oraya otursun. Böyle şey olur
mu?
BAŞKAN
4üncü sırada yer alan, Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasının Ana Sözleşmesinde Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.- Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasının Ana Sözleşmesinde Değişikliğin
Onaylanma-sının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/786) (S. Sayısı: 460)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci
sırada yer alan, Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti,
Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco
Projesi Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti,
Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco
Projesi Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/783) (S. Sayısı: 447) (x)
BAŞKAN -
Sayın Komisyon? Burada.
Sayın
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
447 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
üzerinde: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tacidar Seyhan, Adana;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mehmet Günal, Antalya
milletvekilleri.
Şahısları
adına: Afif Demirkıran, Siirt; Bayram Ali Bayramoğlu, Rize
milletvekilleri
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Tacidar Seyhana
aittir.
Sayın
Seyhan, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Avusturya, Bulgaristan, Macaristan, Romanya, Türkiye ve
Almanyanın RWE firmaları tarafından imzalanan uluslararası
Nabucco sözleşmesinin onaylanmasına ilişkin anlaşmanın
Mecliste görüşmelerine başlıyoruz. Ben de Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle
değerli arkadaşlar, Nabucco Türkiyede çok konuşuldu.
Nabucconun genel formatına çok doğru bakmak lazım, doğru
yaklaşmak lazım. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiyenin bir
enerji koridoru olmasından yanayız. Türkiyenin hem bir Nabuccoya
ihtiyacı var hem de bunun dışında o geçiş yollarında
daha stratejik olarak Türkiyeyi sadece doğudan batıya değil
kuzeyden güneye bağlayan boru hatlarına da ihtiyacı var. Bunun
yapılması konusunda hepimiz, iktidar, muhalefet demeden el
birliği içerisinde olmalıyız. Bu amenna, tamam, olması
gereken şey. Ancak, burada anlatmak istediğimiz şudur: Bu
anlaşmalar yapılırken hükûmetlerin ve anlaşmayı yapan
ülkelerin stratejik duruşları ve siyasi duruşlarının
da anlaşmalar üzerinde yoğun bir etkisi vardır.
Bakın
arkadaşlar, önce Nabuccoya bir bir bakalım, diğerlerine de
bakacağız. Nabucco nereden başlıyor? Gürcistandan
alıyor bir girişini, bir girişini İrandan alıyor, bu
ülkeleri geçerek Avrupaya kadar uzanıyor. Peki, bu bölüm neresi
arkadaşlar? 3.300 kilometrelik tüketicilerin bölümü yani tedarikçilerin
bölümü. Ancak bir anlaşmanın iki kısmı vardır; biri
tedarikçiler, biri satıcılar. Peki, anlaşmanın
satıcılar kısmı nerede? Yok. Yani şimdi biz Türkiye
Büyük Millet Meclisinde kaynağı olmayan bir projeyi konuşuyoruz.
Böyle bir proje olur mu? Olabilir tabii ki ama siyasi olarak hedeflerinizi de
doğru koymalısınız. Hangi ülkeyle stratejik olarak iş
birliğine gireceğinizi ve buradaki kaynak miktarını
belirlemek zorundasınız. Nabucconun şimdiki mesafesi 3.300,
taşıma kapasitesi 31 milyar metreküp. Bunu da çok abartmaya gerek
yok. Bu, Türkiyenin kullandığı doğal gazın
yarısından biraz fazla, çok büyük bir miktar değil. Bu,
yükseltilebilir mi? Hayır çünkü karadan 56 inçlik bir borudan geçtiği
için 31 milyar metreküpün üstünde bir taşıma kapasitesinin
olması mümkün değil.
Değerli
arkadaşlar, burada kritik nokta şudur: Avrupanın gaza
ihtiyacı var. Biz bunu stratejik olarak kullanmalıyız ama bizim
de gaza ihtiyacımız var. Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz
şey, bu bölgede Türkiyenin fiziki durumunun Avrupa tarafından
doğru algılanmasıdır. Biz, fiziki konumumuz nedeniyle
anlaşmalara ağırlığımızı koymak
zorundayız arkadaşlar. Eğer biz sadece kendimizi bir transit
geçiş yolu olarak görürsek -ki Avrupanın yapmak istediği bu,
Türkiyeyi sadece bir transit geçiş yolu gibi göstermek- Türkiye kaybeder
çünkü bizim için bu projeler transit geçiş yolu olmaktan çok stratejik
üstünlük sağlayacak ticaret anlaşmaları şeklinde
yönlendirilmelidir. Bu böyle değilse neden bizim bu çerçevede amacımız
olsun ki.
Bir diğer
stratejik konum şu: Avrupanın, bu Nabucco 4üncü büyük stratejik
arteri. Üç tanesini Ukrayna üzerinden Rusyadan alıyor. Rusyadan
aldığı üç artere alternatif başka arter geçirebilecek yeri
yok. Tek yer Türkiye. Denizden de alsa Türkiyeyi kullanacak, karadan da alsa Türkiyeyi
kullanacak. Ee, neden biz bu stratejik üstünlüğümüzü kullanmıyoruz?
Projede
kullandık mı? Ben kullandığımızı
düşünmüyorum. Projeye girelim ama üstünlüğümüzü koruyalım.
Bakın beş ülkeydi, RWE Almanyadan katılınca altı ülke
oldu. Altı ülkede bizim hissemiz şimdi 16,6. Fransa da girmek
istiyor. Düşecek. Yarın İtalya da girmek isterse biraz daha
düşecek ve dolayısıyla, Sayın Bakan defalarca
tekrarlıyor, bu projenin bizdeki mesafesi 2 bin kilometre yani 3.300ün 2
bini bizden geçiyor. Tamam, güzel. O zaman 2 bini bizden geçiyorsa ve bizden
başka geçiş yapacak bir ülke yoksa, projenin
ağırlığı, hükmü, ticari menfaati benim ülkemin üzerine
olmalıdır. Bunun adını böyle koymak lazım.
Peki, öyle mi?
Ona da bakalım, öyle mi? Değerli arkadaşlar, arkadaşlar Geliştirdik.
diyorlar. Proje ilk yapıldığında Türkiyeden bir
çıkış veriliyordu. O da Türkiyenin kuzeybatısından,
Trakyadan çıkış veriliyor. Eğer Ankaraya tekrar biz
projeden gaz almak istersek yeni bir hat çekmemiz gerekiyordu. Biz orayı
atladık ama şimdi yeni hazırlıklar yapıyorlar
arkadaşlar. Bunu görmüşler. Memnuniyet duyuyorum. Ama daha kısa
mesafedeki Romanya kafadan iki çıkışı koymuş.
Kaldı ki bunlar içerisinde, arkadaşlar, 75 kilometre sadece
geçişi olan ülkeler var, 200 kilometre geçişi olan ülkeler var, 290
kilometre olan ülkeler var. Yani biz 290, 75, 200le aynı çerçevede bu
projeye katılıyoruz. Türkiyenin bir tek noktada
ayrıcalığı yok. Meseleye lütfen böyle bakın. Evet,
istiyoruz. Evet, olsun ama diğer ülkelerde gazete manşetlerinin
köşesinde bir ibareyle çıkan Nabucco, biz de Avrupanın fethi
gibi gösterilmeye çalışıldı; elbette önemlidir;
arkadaşlara teşekkür ediyorum ama eksikliklerini de görsünler.
İkinci
eleştirim şu: Siz, madem alıcılar belli değil, projeye
bakıyorsunuz. Arkadaşlar, nereden alacağımız belli
değil. Bakın, taşıma mesafeniz belli değil. Çünkü,
eğer İrandan alacak olursanız bunu, 1.800 ila 2 bin kilometre
arasında boru hattı yapmanız lazım. Katardan
alacaksanız -Katar konuşuluyor- 1.700-1.800 aşağı
yukarı. Nereden geçirecekleri belli olmaz, onun için 100 kilometre
aşağı yukarı tartışmasına girmeyelim. Irak
için 500. Eğer hubı, yani birleşme noktasını Ahiboza
koyacaksanız 600 kilometre daha gelmeniz lazım; 1.100 kilometre de
Iraka lazım; Azerbaycan için 800, Türkmenistan için 1.200 kilometre boru
hattı çekilecek. Bunların beşinden
aldığınızı düşünürseniz, 3.300 kilometrelik boru
hattı aşağı yukarı 8 binin üstüne çıkıyor.
Şimdi, durum
böyleyken, kâr-zarar, Türkiyeye menfaat hesabını neye göre
yaptınız? Tamam, güzel, bunu kutlayalım ama bunu yaparken de
henüz bunların olmadığını, tespit edilemediğini
ve getirdiniz bir yere, Horasana hub koydunuz. Niye Horasana koydunuz?
Gürcistan, Azerbaycan, İrandan besleme yeterli miydi? Siz emin misiniz
gazın oradan geleceğinden? Horasanda birleşme noktası
yaparsanız Mısırdan gaz alacağız diyorsunuz, o
zaman Mısırdan alacağınız gazı önce Horasana
götürüp bağlayıp, oradan geri mi döndüreceksiniz? Akılcı
bir hub niye planlamadınız? Şimdi, arkadaşlar onu da
planlıyorlar.
Ben rica
ediyorum, önerim de var: Bir kere, eğer Türkiyenin bir hub
olmasını istiyorsanız, şu stratejik olarak gaz
alabileceğiniz ülkeleri doğru tetkik edin, birlikte edelim, getirin,
bu Gürcistan-İran sınırından çatal girişi
bırakalım, farklı bir giriş arayalım. Çünkü görünüyor
ki bu proje daha çok İran ve Iraktan beslenmeye mahkûm. O zaman oradaki
giriş, son derece yanlış. Eğer Iraktan beslenecekse,
sonuçta Mısırı ekleyecekseniz, projede Türkiyede hub olacak
diyorsanız, hubın konulacağı yer, birleşme noktasını
da Ahiboza çekmek zorundasınız.
Diğer
konulara da değinmek istiyorum değerli arkadaşlar. Bakın,
bir şey daha var. Bu proje için firmalar talep topluyor yani üye ülkeler.
Henüz hiç talep toplayamadılar. Böyle bir gerçekle karşı
karşıyayız. Burada kritik nokta Ukrayna dışında
bir geçiş yolu hazırlanması ise, Türkiye bunu hakikaten şu
anda Nabuccoyla doğru kullanıyor çünkü karasal geçişi. Burada
ikinci yapması gereken de şudur: Mademki bu ülkede 2 bin kilometre
benden geçiyor, mademki fiziki üstünlüğüm var, keşke o projenin
içerisine ben 31 milyar metreküplük doğal gazın en azından yüzde
10unu ikili ticaret anlaşmalarıyla geçirme hakkını
koyabilmiş olsaydım işte o zaman ben bakanın elini sıkardım
-Sayın Yıldız için söylemiyorum, bu proje gerilerden geliyor,
herkes görevini yapıyor- her kim yapıyorsa. Bunu koyabilseydiniz
işte o zaman fiziki üstünlüğünüzü kullanırdınız, o
zaman 2 bin kilometrenin anlamı olurdu, o zaman bölgede geçiş
yapılabilecek tek ülke olduğunuzu anlatabilirdiniz ama şimdi
anlatamazsınız. Bütün üstünlük bende, mesafe bende, ülkemi
vereceğim, herkesle aynı koşullara sahip olacağım!
Kaldı ki bir
büyük hata daha yapıldı. Maalesef, Türkiye transit ticaret merkezi
gibi görülüyor ama bildiğiniz gibi, uluslararası charter
anlaşmasına, enerji charterına imza attık, Türkiye Büyük
Millet Meclisinden de geçti. Gaz ihtiyacına karşın Avrupa bu
gazını bir şekilde bir yerlerden almak istiyor. Biz ne
yaptık biliyor musunuz? Avrupa müktesebatını bu sözleşmede
olduğu gibi kabul ettik ama Avrupa Birliği üyesi değiliz. Olacak
iş mi arkadaşlar? Hani stratejik üstünlüğümüz? Ee, biz
yapalım, nasılsa gireceğiz
Siz projenin ne zaman
gerçekleşeceğini biliyor musunuz? Anlaşma olmazsa ne olacak? Bazı
arkadaşların farklı görüşleri var, diyorlar ki:
Hayır, bu anlaşmada ilgili maddeyi imzalamak, anlaşmayı
imzalamak, uluslararası düzeyde geçiş hakkından imtina etmek
anlamına gelmez. Doğru, şimdi gelmez ama dün ilgili bürokrat
arkadaşlarımla da konuştum, ilgili anlaşmada, 3.3te
Directive 2003/55/EC maddesi. Burası, arkadaşlar, uluslararası
transit taşımacılığı öngörüyor, transit
taşımacılığın maddelerini belirliyor; ilkelerini,
gruplarını, yapısal özelliğini belirliyor.
Şimdi,
İsviçre bu uluslararası taşımacılık maddesine
doğal gazı ve petrolü de eklemek istiyor. Eklediği zaman
işimiz bitti. Biz artık transit geçiş hakkını
Avrupaya vermiş oluyoruz. Transit geçiş hakkınızdan
dolayı 1 lira talep edemezsiniz.
Ama bu
anlaşma daha imzalanmadı ki
ya da Bu iş olmadı ki
Eğer siz sözleşmenize bu maddeyi koyamıyorsanız ve
Avrupada insanların bu maddeyi onaylamasına engel olacak bir
yaptırım gücünüz yoksa yine eksik
yapmışsınızdır. Bu tehdidin var olması bile
Türkiye açısından büyük bir üzüntü kaynağıdır
değerli arkadaşlarım.
Bir yandan da bu
gaz meselesine değinmek istiyorum. Güney Akım
çıktığında da kıyamet koptu, Hem onu yaparız hem
onu yaparız, gaz var. dediler ama Sayın Bakanın bildiği
gibi, bu geçiş noktalarında ciddi sıkıntı var.
Türkmenistan gazını alacağız. diyorlar. Trans-Hazar
geçişi problemli, hâlâ mahkemede, ülkeler arasında problem var. 280
kilometre alttan geçiş yapılacak. Bu problemler arasında
Türkmenistandan bu projeye gaz aktarmak mümkün görünmüyor arkadaşlar.
Türkmenistanı unutun. Azerbaycandan belki projenin ilk
başladığında 8 ila 10 milyar metreküplük bir gaz
bulabilirsiniz muhtemelen ama bundan sonraki gazı nereden
bulacağımız belli değil. Trans-Persian, yani İrandan
belli miktarda gaz alırız. diyorlar. Şah Denizi, Pars
sahasından vesaire
Zaten, bu Pars sahası hikâyesi, Sayın Güler
zamanında da gidip konuşulmuş bir şeydi, yeni bir şey
gibi sunmaya gerek yok. Orada yeni bir şey yapılmadı ama bana
kuyu verirseniz, bana miktar verirseniz, nasıl
taşıyacağınızı, ne kadar boru hattı
yapacağınızı verirseniz, ben o zaman oradan ne kadar gazın
Nabuccoya katkı yapacağını size söylerim. Irak için de
aynı şey söz konusu. Irakta çalışır bir tek
doğal gaz kuyusu yokken, Ben Iraktan doğal gaz alacağım,
bununla da Nabuccoyu besleyeceğim. diye...
Elbette
varsayımlara, projelere göre anlaşmalar imzalanır, ama siz
kaynak gelmiş gibi, sistem oturmuş gibi ve her şey yolunda gibi
sunuş yaparsanız, projenin sahipleri de yerlerinden hareket
etmezlerse, ülkeler sorumluluk almazlarsa çocuk böyle prematüre olur. Bu
iş şimdi prematüre arkadaşlar, küçücük, köşede duruyor.
Bunu üstlenen, sırtına alan kimse var mı? Hayır.
Hep korkumuz
şuydu: Ya bu Nabucco ile Güney Akım çakışırsa ikisi de
olmaz mı? Burada Güney Akımda birkaç şey söylemek istiyorum:
Güney Akımın oluru yok. Nedeni şu: Rusyanın elinde gaz yok.
31 milyar metreküplük bir gaza ihtiyacı var, en az Nabucco kadar. Ancak
Güney Akımın yapılabilmesi için deniz altından bin
kilometrelik hattın döşenmesi lazım. Eğer 16 milyar
metreküp bulursa fizibl olmaz, mutlaka
31 milyar metreküpü bulacak ki deniz altından bin kilometrelik hat
döşeme riskini alabilsin. Şu anda o gaz yok. Bakın, biz 16
milyar metreküpü aşağı yukarı Mavi Akımdan çekmeyi
taahhüt etmişiz, çekiyoruz diye hesap edelim, ama bizim deniz altına,
Karadenize verdiğimiz mesafe 380 kilometre. 380 kilometre için o riski
aldık, ama Rusyanın 31 milyar metreküpü görmeden oraya Güney
Akımı yapması mümkün değil. Bunu niçin söylüyorum:
Nabuccoya Avrupa muhtaç, Nabucco için de Avrupa Türkiyeye muhtaç; bunu
doğru değerlendirmek lazım, iyi değerlendirmek lazım,
Türkiyenin fiziki konumunu öne çıkarmak lazım. Yoksa Ben bir
transit geçiş üstülüğündeyim, ben transit ülkeyim. diyerek Türkiye
önemli hâle gelmez; bunu ticarete dönüştürüyorsanız, eğer bunu
bir ticari hafızayla fiziki üstünlük hâlinde Avrupaya
sunabiliyorsanız bunun bir anlamı vardır.
Kalan süremde
birkaç hususa daha değinmek istiyorum.
Arkadaşlar,
hadi Nabuccoyu yaptınız, peki, bu Nabucconun yüzde 50sini üye
ülkeler aralarında paylaşacaklar yani ihtiyaçlarına göre,
diğer yüzde 50sini de isteyen şirketlere satacaklar. Bir de
şunu anlatayım: Böyle bir proje dünyada yok arkadaşlar yani
Nabucconun bir benzeri proje yok. Nabucco, yapıcısı ve
işletmecisi kendi olan bir firma, beş katılımcısı
var, bir de Alman RWE, altı; bunlar gazı getirecekler, yüzde 50sini
ülkelerinde kullandıracaklar, yüzde 50sini de, gaz bulan, oradan geçirmek
isteyen insanlara boru hattını kullandırıp oradan para
kazanacaklar. Böyle bir konsorsiyum, böyle bir yapı dünyanın hiçbir yerinde
yok, yeni bir yapı. Pekâlâ, güzel, bir kenara koyalım. Ancak bu yüzde
50nin içinden biz Türkiye'de pay alacağımız zaman kim alacak,
BOTAŞ mı özel firmalar mı? İkisi de alamaz. BOTAŞ
alamaz çünkü ben bu kürsüden beş yıl önce BOTAŞın elini
kolunu bağlamayın, yüzde 20nin altına inmeden ithalat yapamaz
kanununu geçirmeyin. diye rica ettim, siz geçirdiniz, şimdi benim
söylediğime muhtaç oldunuz. Geleceksiniz, burada, o maddeyi aslanlar gibi
kaldıracaksınız bu işi yapabilmek için. Türkiyenin de
elini kolunu bağladınız, veremezsiniz. Daha ortada kanun yok,
kanunun kapsamı içerisinde yer alan bir anlaşma
imzaladınız. Onun için, anlaşmanın ticari nitelikleri
46-46ya uygun değildir arkadaşlar, kanunsuzdur. Siz, kanununuzu
hazırlamadan o kanunda birtakım haklar öngören anlaşmayı
imzalayamazsınız. Böyle bir şey olabilir mi? Ne güne
duruyorsunuz? Nabucco, hani böyle üç ay önce gelmiş olsa anlarım, on
yıldır konuşulan proje. Bugüne kadar oturacaksınız
Şimdi, eminim, kalkıp diyeceklerdir ki Biz bu konuda
hazırlık yapıyoruz, bu hazırlık sonucunda biz bu
ilgili yasalardaki eksiklikleri kapatacağız. Arkadaşlar,
yasalarınızı çıkarın, uluslararası
anlaşmalara da ona göre oturun.
Bir diğeri:
Şimdi, bu projeler bir yerden onaylanmayacak mı? Ruhsat almayacak
mısınız? Lisans almayacak mısınız? Alacaksınız.
Ama Nabucco Projesindeki lisans yapılanması Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulunun kanunlarına aykırı. Bu nedenle EPDKya
yönelik birtakım değişiklikleri de yapmak lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Seyhan, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla)- Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Siz bunları
yapmayacaksınız ama Biz Nabuccoyla Avrupayı fethettik.
diyeceksiniz; birlikte fethedelim, Samsun-Ceyhanı da yapalım,
Nabuccoyu da yapalım, doğru yapalım. Türkiyeyi bir hub merkezi
hâline getirelim. Kerkük-Yumurtalıkı tam kapasite
çalıştıralım. BTCnin yanına ikinci hat
düşünülüyor, onu yapalım. Iraktan ikinci hat düşünülüyor, onu
yapalım ama Türkiyeyi merkez yaparken Türk kanunlarının
üzerinde anlaşmalar yapmayalım. Önce yasal olarak kendimizi
düzenleyelim, kendi elimizi, ayağımızı
bağlamayalım. Yani, değerli arkadaşlar, zincirle maraton
koşulmaz; hem Maraton koşacağız diyorsunuz hem
ayağınıza zincir bağlıyorsunuz, böyle şey olmaz.
Anlaşmanın
hayırlı olmasını diliyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak
anlaşmanın onaylanmasına destek vereceğimizi bildiriyor,
hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum. (CHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Seyhan, teşekkür ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti, Macaristan Cumhuriyeti,
Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco Projesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, öncelikle Nabucco isminin nereden geldiğiyle
başlayacağım ki sonunda tekrar oraya döneceğim.
Yapılan bazı röportajlarda, o zamanki bürokratlarımız
otururken, İtalyan besteci Verdinin Nabucco Operasının
dinlendiğini, dolayısıyla o anda akıllarına
gelmiş hani böyle bir proje oluştururken oturup düşünülür ya-
bir anda Nabucco adını verelim. demişler. Şimdi,
Nabucco ismi bizim çok eski tarih kitaplarında vardı Nabukadnezar
diye, Babil Krallığında, aslında, onun kısaltılması.
Nabukodonosor diye söylüyorlar, İngilizcesiyle de Nabukadnezar diye
bizim de Türkçeye çevirdiğimiz bir isim. Zaman zaman eski tarih
kitaplarında vardı, şimdisini bilmiyorum. Artı, bir de
bizim popüler kültür arasında çok fazla tartışılan, seyredilen
Matrix filmi vardı, hatırlarsınız. Onun içerisinde de
yine filmin kahramanının -genelde serinin tamamında var ama-
ustası tarafından bu özel ortamda yetiştirildiği geminin
ismi olarak yani kötülüklerle, şeytanlarla, virüslerle, kötü makinelerle,
insanlığı yok etmeye çalışanlarla mücadelesinin bir
simgesi olarak ortaya konulmuş bir isim. Öncelikle buraya geldim ki sonra
buraya biterken döneceğim. Başında size kısaca ismini
söyleyeyim istedim.
Değerli
arkadaşlar, kanun tasarısına ilişkin gerekçeye baktığımız
zaman, burada aslında ipucu veriyor ama söylenen bir iki şeye
değineceğim konu çok derin olduğu için: Türkiye'nin fiziki
enerji merkezi rolünü ortaya çıkaracak. Aynı zamanda, ileriye yönelik
fiziki ve ticari enerji merkezi olma hedefimize büyük katkı
sağlayacaktır. Diğer taraftan, Hazar ve Orta Doğu
bölgesinin yıllardır yürüttüğü Avrupa enerji pazarına
açılım hedefleri, bahse konu ülkelerin ve Avrupanın enerji
şebekelerinin Türkiye üzerinden açılacak dördüncü ana arter ile
birbirine bağlanması, dolayısıyla
karşılıklı ticaretin geliştirilmesi yoluyla hayata
geçirilmiş olacaktır.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, buraya baktığım zaman ve bu
anlaşma metnine, bunun nasıl olacağını ben
göremiyorum. Burada sadece bir niyet anlaşması var. Uzun süre
beklemiş, şirket kuruluyor, daha önce de benzer bir şirket bunun
araştırılması için kurulmuştu, sonra uluslararası
şirkete dönüştürülmüş. Böyle bir şeye
baktığım zaman bu amacın olması için, gerçi ipucunu
veriyor prensipleri tesis etmektedir diye söylüyor, herhangi bir şey,
somut bir şey yapılmadığını belirtiyor ama ben
medyada yer alan, özellikle yandaş medyada yer alan haberlere bakınca
Türkiye'nin bütün enerji arz güvenliği sorunu bu projeyle
çözülüyormuş gibi görüyorum. Sayın Bakanın, sayın
bürokratların anlattığına bakınca sanki bütün enerji
meselesi çözülmüş gibi görünüyor. Ama, anlaşmanın hiçbir
yerinde, Türkiye'nin lehine olacak, ne enerji arz güvenliğiyle ilgili ne
alacağı gelirlerle ilgili ne daha önceki Bakanın ısrar
ettiği bizim alacağımız payla ilgili, satın
alacağımız doğal gazla ilgili hiçbir hüküm yok ve tam
tersine, bütün yetkiler, Avusturyada kurulu olacak olan uluslararası
şirkete bırakılıyor.
Şimdi,
bunlara bakınca bunun bir niyet anlaşması olmanın ötesinde
bir hüküm içermediği ifade ediliyor. Sadece hükûmetleri de işin içine
koyarak Hadi biz bu işi verelim, sizler de destek olun. diyor. Peki,
Türkiye'nin enerji arz güvenliğiyle ilgili bir şey var mı? Yok.
Doğal gaz tedarikiyle ilgili bir şey var mı? O da yok. Ne var?
Güzel güzel, böyle üzeri örtülmüş sözler var.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bunu niçin söylüyorum? Çünkü, bu, AKP
Hükûmetinin bir enerji politikasının ve enerji stratejisinin
olmadığını gösterir. Kendince var; benim söylediğim,
millî bir enerji stratejisi yani kendi yerli kaynaklarımıza
ilişkin olarak onların değerlendirilmesi, önümüzdeki
sorunların giderilmesi.
Düşünün ki
öyle bir hâle geldik, şu anda bunu tartışmıyoruz. Neden
tartışmıyoruz? Enerji Komisyonu Başkanımız
burada, Bakanımız burada. Bize önceki yılların tüketim
projeksiyonlarını versinler. Eğer bu yıl kriz
yaşanmasaydı, ekonomide daralma olmasaydı ve normal
şartlarda elektrik enerjisi talebimiz devam etseydi Türkiye bir enerji
açığıyla karşılaşacak mıydı,
karşılaşmayacak mıydı, onu bize birazdan
bilgilendirir. Soru olarak da sormuş olayım.
Yani şu anda
sadece bu konjonktürel daralmadan dolayı, talebimizdeki düşüşten
dolayı sıkıntı yaşamıyoruz. Şimdi, bu
anlaşmalar, evet, önemlidir. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu
projelerin -ama- kendi çıkarlarımıza uygun şekilde, kendi
yerli kaynaklarımızı değerlendirecek şekilde,
uluslararası diğer şirketlerle de iş birliği
içerisinde yapılmasına taraftarız. Bizim söylediğimiz,
Bunun içerisinde öyle bir şey yok, yani İçini dolduralım.
Neden o zaman daha önceki Sayın Bakan yüzde 15, yüzde 15 diye ısrar
etti de bu seferki Sayın Bakanımız vazgeçti, anlaşma
imzalandı? 2002den beri duruyor, yeni bir konu değil.
O zaman,
değerli arkadaşlarım, bunların hepsinin bir bütünlük
içerisinde ele alınması gerekir. Onun için diyorum, burada bizim
doğal gaz tedarikine ilişkin bir şey yok. Yani dünyanın
doğal gazdaki bir numaralı ülkesi olan Rusyanın lideri gülüyor,
bizim yaptığımız anlaşmaya diyor ki: İnsanlar
isterlerse yerin altına boru hattı döşeyebilirler, bizim bir
itirazımız yok. Bu ne demek? Kardeşim sen daha tedarikçiyi
bulmamışsın, kimseyle anlaşmamışsın, burada
bir doğal gaz anlaşması imzalıyorsun. Yani basına
yansıdı, sizler de okudunuz, aynen bu cümleyi söyledi, Bizim ona bir
itirazımız yok, isteyen yerin altına istediği kadar hat
döşeyebilir. dedi. İçini doldurmadıktan sonra ne işe
yarar? anlamında bir şey söyledi.
E, peki,
şimdi bakıyoruz, en büyük doğal gaz tedarikçileri kim? Bu
ülkelerle biz, kendi -herhangi- anlaşmalarımızı belli bir
noktaya getirebildik mi? Hayır, hâlâ görüşmelerimiz devam ediyor. E,
İranla ilgili sıkıntı var. Amerika müsaade etmiyor, siz de
gidip anlaşamıyorsunuz şimdi. E, Irakla zaten
sıkıntı var. Son aşamada o da işin içine sokulmaya
çalışıldı ama bölgesel hükûmet başka bir şey
diyor, merkezî hükûmet başka bir şey diyor. Peki kim gaz verecek bu
boru hattına? Dolayısıyla, burada, planlanmamış,
sadece dostlar alışverişte görsün misali imzalanan bir
anlaşma söz konusu.
Ha, Bu bir niyet
anlaşmasıdır, üzerine gideceğiz. derseniz
Doğrudur ama
içine koyduğumuz hükümlerle bütün yetkileri Avusturya merkezine veriyoruz.
O zaman biz şundan vazgeçmiş oluyoruz
Yani, göz boyamayı
bırakalım, o söylediğiniz gerekçedeki fiilî enerji merkezi
olma işi bizden çıkmış. Nereye gitmiş? Baumgartena. Yani, Avusturya olmuş
artık; doğal gazın merkezi, böylece, orası olmuş.
Ceyhandaki beklentilerimiz, bir terminal olmanın ötesinde, bölgesel
olarak bir enerji piyasası olmak değil miydi? Öncelikle,
bunların hepsini planlayan bir anlayışa ihtiyacımız
var.
Sayın
Bakanım burada. Kendisine bu bütçe sırasında sormuştum.
Ondan önce de iki defa, 2007, 2008
Buraya çıkardım söylediklerimi,
Ne söylemişim? diye. Önceki Bakanımız sırasında
sordum: Bizim bir millî enerji stratejimiz var mı Sayın
Bakanım? dedim. 2007de yoktu. 2008de, geldiğimizde konuştuk,
yine sordum, dedi ki: Var. Hayır, yok. dedim. Kendisi bana, elektrik
işleriyle ilgili şirketin altında bir strateji olduğunu
söyledi, ben de onun özelleştirme stratejisi olduğunu söyledim. Yani,
bizim buradaki anlayışımız, işin
özelleştirilmesi, özel sektöre devredilmesi. Sonra ne olacak? Ondan sonra,
bunun üzerine -iki senedir söylüyordum, üçüncü sene bu defa- Sayın
Yıldız da yeni Bakan oldu, hem Hayırlı olsun. deyip hem
sordum. Baktım, bir YPK kararı, DPTnin hazırladığı,
bir Enerji Strateji Belgesi hazırlanmış. Tamamı ne kadar,
biliyor musunuz arkadaşlar? On sayfa, Resmî Gazete sayfasıyla. Yani,
on sayfacık! Burada, isteyen arkadaşlara gösterebilirim.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Anayasalar bile az sayfa olur.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Şu büyüklükte, bakın isterseniz. Yani, yazı
büyüklüğü Resmî Gazete sayfasıyla, aynen aldım.
İlginç
şeyler var. O da bir niyet belgesi, yani aynen şimdi anlaşmada
olduğu gibi. Onun için, dikkatinize sunuyorum. Strateji belgesi nedir?
Yani, strateji deyince, on sayfaya Türkiye'nin enerji stratejisini nasıl
sığdırabilirsiniz değerli arkadaşlar? Ben anlamakta
zorluk çekiyorum.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Anlamazsın Hocam
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Anlatıver sen bana.
Peki, oku:
Nükleer enerji, üç satır. Nükleer enerji, üç satır. Oku, oku
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Okuması yok onun, okuması yok!
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bak, doğal gaz, iki satır. Doğal gaz iki satır
arkadaşlar. Enerji Strateji Belgesinde doğal gaza ayırdığımız
şey iki satır -isteyen arkadaşlara dağıtayım
biraz sonra- nükleer üç satır.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, söylemeye
çalıştığım şey bu. Yani bu anlaşmanın
içeriği
Bu bir niyet belgesi. Bu, Türkiye'nin enerji sorunuyla ilgili bir
şey getirmiyor. Strateji Belgesi dediğimiz şey de
-arkadaşlarımız- bir yönetici özeti olmanın da özeti yani
yönetici özetinin de aslında bu özeti. Türkiye'nin, en önemli sorunu
olarak kaç yıldır tartıştığımız,
çözemediğimiz, şimdi Rusyayla devletlerarası anlaşmayla
çözmeye kalktığımız, sürekli karar
değiştirdiğimiz bir nükleer problemi var. Dünyada herkes
santraller inşa ediyor, burada üç satır. Bugün
tartıştığımız, Çok önemli bir merkez
olacağız bu anlaşmayı imzalarsak dediğimiz konuda,
doğal gazla ilgili iki satırcık
Şimdi
şunu anlatmaya çalışıyorum değerli
arkadaşlarım, benim anlayamadığımı belki sonra
arkadaşlarım anlatabilir de, bakarlar oraya, ben bu gördüklerimden
anlayamıyorum. Bunun dışında olanları da, niyetleri
zaman zaman toplantılarda konuşuyoruz, Sayın Bakanım söylüyor ama uygulamada
göremiyoruz. Uygulamada göremeyince de bizim için bu şey, bir şey
ifade etmiyor yani söylemle eylem arasındaki fark uymadığı
zaman, bu bir şey ifade etmiyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, burada tabii çok söyleyecek şey var ama
enerji konusunu genel olarak bu vesileyle tartışalım istedim,
onun için size bunları söyledim. Bu anlaşmanın şeyi belli
ama bizim hâlâ doğal gaz sıkıntımız devam ediyor. Yani
doğal gazımızın üçte 2sini Rusyadan alıyor isek,
yüzde 50den fazlası, ürettiğimiz elektrik enerjisinin, doğal
gazla üretiliyor ise, şu anda verdiğimiz lisanslarla bu önümüzdeki
yıllarda yüzde 55i geçecek ise ve tutup nükleeri de devletlerarası bir
anlaşma ile Rusyaya veriyor isek, bununla beraber şu anda yüzde 30u
geçen kısmı yüzde 50yi geçecek ise, bana bunlardan bahsedin, bunu
nasıl çözeceğiz? Hangi ülkelerden hangi tedarikler
Önce Türkiye'nin,
enerji sorununu çözelim, tamam. Enerji köprüsü olmayalım ama sizin
söylediğiniz gibi. Türkiye, bir enerji koridoru, enerji köprüsü
olmamalıdır. Türkiye, enerji piyasasının buradaki merkezi
olmalıdır, bir enerji marketi olmalıdır. Ceyhanı onun
için düşünmedik mi? Onun yanına doğal gazı getirip Ahiboz merkezli
olarak, İç Anadolu merkezli olarak yeni bir doğal gaz
piyasasını da getirmemiz gerekirken şimdi sadece transit ülke
konumundayız. Yeterli geliri de buradan elde etmeyi sağlayacak
hükümleri anlaşmaya koymamışız. Kimin inisiyatifine
bırakmışız? Uluslararası şirket Avusturyada
karar verecek, bizim de karar mekanizmasında hakkımız yok.
Dolayısıyla, bizim söylediklerimizle bunların uyuşması
gerekir. Aksi takdirde bizim buradan bir şey yakalama şansımız
fazlaca yok.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu söylediklerim
Yani söylediklerimizle
yaptıklarımız arasındaki tutarsızlık önemli. Size
bir iki pasaj okuyacağım: Yani bu konuda politikalar var ama
uygulama yetersiz demiştim. Bana göre politikalar tutarsız değil,
kendi içinde tutarlı. İletişim, sözlü olarak bizim
anlattıklarımızla gerçekten yaptıklarımız
arasında farklılıklardır aslında. Mesela
özelleştirme stratejisi 80li yılların başında
yapılırken kapsamlı master planları
yapılmış, sonra değişmiş. diye söylüyor. Hangi
sektörden, nasıl, hangi oranda çekileceği veya çekilmeyeceği
orada belirtilmiş. Ama ben gidiyorum, bir petrol dağıtım
şirketi satıyorum, daha sonra da gidiyorum bir petrol
dağıtım şirketi kuruyorum. Bu dağıtım şirketinin
piyasada çok büyük rolü yok ama davranış bizim
politikalarımıza olan barışıklığımızı
sorgulatıyor. Biz bankaların sigorta şirketlerini satarken kamu
bankaları yeni bir sigorta şirketi kuruyorsa bu da
tutarsızlıktır. Kim demiş? Sayın Müsteşarımız
Metin Kilci Beyin sözleri Sayın Bakanım. Yani bu söylediğim
sözler benim değil. Yani söylediğimizden ziyade yapıp
uyguladıklarımız
Sadece strateji belgesinde
yazdıklarımız yeterli değil.
Yine aynı
şekilde BOTAŞta da değişikliklere değinmiş
Sayın Kilci. Orada da geçmişten gelen en büyük eksiğimiz,
geçmişte çok oynadık bunlarla. TEKti TEDAŞ oldu, şu oldu
bu oldu.
Bakın,
burada bir sistemik şeyi söylüyorum, şu anda AKP Hükûmeti şunu
şunu yaptı diye söylemiyorum. Enerji meselesi millî bir meseledir
diye baştan söyledim. Bu gelen yanlışlıkların
düzeltilmesi lazım ama sekiz yıl oldu biz hâlâ sistemik şeylerle
uğraşıyoruz değerli arkadaşlar. Yani gelen
sorunların daha kısa sürede çözülüp daha fazla adımlar
atmamız gerekirken, maalesef, bu sistemsel şeylerle
uğraşıyoruz.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, size bir örnek daha okumak istiyorum. Bu
konudaki dağınıklıktan dolayı Ben
anlayamıyorum. dedim, demin Sayın Üstün diyordu Anlarsın.
diye. Bir şeyi daha soracağım arkadaşlara. Hadi bunu
baştan söyleyeyim kim olduğunu da Yanlış söylüyorsun.
diye merak etmeyin. BOTAŞın eski Genel Müdürü Sayın Cüneyt
Düzyol diyor ki TPAO- BOTAŞ entegrasyonuyla ilgili konuda -çok kısa
bir cümle söyleyeceğim- Stratejik önemi haiz enerji sektöründe faaliyet
gösteren BOTAŞ gibi bir şirketin özelleştirilmesinin çok büyük bir
hata olacağını, BOTAŞın küçültülmesi ve
parçalanması, satılması değil, dikey bütünleşerek
yapısının korunması, kısa vadede bölgesel, uzun vadede
küresel oyuncu hâline dönüştürülmesiyle, mümkünse birleşme ve
devralmalarla daha da büyütülmesini ve devler liginde rekabet edebilmesi için
yeniden yapılandırılmasını
diye devam ediyor.
Şimdi, bizim
bunlara kafa yormamız lazım, millî bir bilinç içerisinde bunları
toparlamamız lazım. Aksi takdirde, birçok sorun var şu anda
tartışabileceğimiz. Ama bu çerçevede bizim sürdürülebilir bir
enerji politikasını, yani hem kaynak çeşitlendirmesini hem arz
güvenliğini hem uzun vadedeki projeksiyonlara bakarak, bu, kendimizin
uluslararası projelerde yer aldığımız çerçeve
içerisinde, yine enerjide bölgesel bir güç olmamızı sağlayacak
projelere kafa yormamız gerekiyor. Bu belki bir iyi niyet beyanı
olabilir. Ama esas itibarıyla, bu, sürdürülebilir enerji
yaklaşımı çerçevesinde en az finansmanla, en az maliyetle, en az
çevresel etkiyle ve sosyal maliyetle ve sürekli olarak Türkiye'nin,
geleceğin Türkiyesinin, nüfusu artan Türkiye'nin enerji
ihtiyacını karşılayacak, aynı zamanda bundan da,
uluslararası konjonktürden de yararlanarak bir ekonomik katkı
sağlayacak bir strateji belirlememiz gerekiyor.
Kısacası,
bu anlaşmanın dışında yapılacak çok şeyimiz
var. Yani bunları gerçekten yeniden
Sayın Bakandan da
istirhamım, on sayfada, tamam, niyet var ama söylediğim gibi, iki
satır Sayın Bakanım. Yani bu strateji belgesi dediğimiz
zaman biz durum tespitini, zayıflıkları, avantajları,
dezavantajları, önümüzdeki süreci nasıl yöneteceğimizi ve bu
sürecin izlenmesini anlarız. O bir niyet belgesi olmuş sadece.
Şimdi, bu çerçeveden baktığımız zaman sürekli olarak
gelip giden, 2001, 2002den bu tarafa tartışılan bir konuydu.
Aynı
şekilde petrolle ilgili sıkıntımız var. Bir kanun
tasarısı buraya geldi, çıktı, Sayın
Cumhurbaşkanı kısmen iptal etti. Ne kadar oldu Sayın
Başkanım? İki buçuk yıl oluyor değil mi, bekliyor. Ya,
bu sizin, dün akşam burada patırtılı kütürtülü
tartıştığınız referandum kanun
değişikliğinden daha mı önemsiz? Neyse sorun, oturun,
bürokratlarla tartışın, muhalefet partileriyle
uzlaşın, millî bir petrol kanunu çıkaralım. Yani
BOTAŞın entegrasyonu -düzgün bir şekilde- uluslararası
şirket olması eski Genel Müdür söylüyor- bu
çıkaracağımız kanunlardan daha mı önemsiz? Kaç
yıldır bekliyor. Söylemeye çalıştığım bu
anlayıştır, söylemeye çalıştığım
gündelik şeylerle
O gün ne önemli? İşte falanca meseleyi
tartışalım, efendim falanca bakanımız ısrar etti,
onu getirelim
Öyle bir şey olmaz. Enerji en önemli meselelerden bir
tanesi ve biz de bütün arz ve talebin kesiştiği noktanın
merkezindeyiz. Türkiyenin bu konumundan, göstermelik anlaşmalarla
değil gerçekten bu potansiyelimizi değerlendirecek şekilde
faydalanmamız lazım, bizim bütün söylediğimiz budur. Bu
anlaşmaların genel felsefesine karşı değiliz,
yapılacak uluslararası projelerin felsefesine karşı
değiliz ama bu kadar süre beklerse, tutup yabancılara
peşkeş çekmek üzere bir petrol kanunu çıkarırsak tabii ki
karşı çıkarız. Ama ortak noktalarda anlaşabilirsek
bunlara yeniden dönme şansımız olur.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, Türkiyenin önümüzdeki süreçte -önce 2023, sonra
2050ye kadar dünyadaki projeksiyonlar bellidir- 2053 yılında,
İstanbulun fethinin yıl dönümünde, bir uzun vadeli vizyonla,
diğer ekonomik meselelerde olduğu gibi, siyasi meselelerde
olduğu gibi, enerji meselesinin de bir millî vizyonla kendi yerli
kaynaklarımızı ön plana alan bir yaklaşımla, ama neyi,
nerede yapacağımızı, hangi kaynakları ne kadar sürede
devreye sokacağımızı, yenilenebilir enerjinin ne
kadarını, tamamını kullanırsak doğal gazdan, ne
kadarından vazgeçebileceğimizi ve en önemlisi de bu dışa
bağımlılığımızı azaltarak, millî güvenliğimizi
tehdit eden bu konularda ciddi bir çalışmayla millî bir strateji
belirlememiz gerektiğine inanıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bu konuda yapacağınız çalışmalarda
milletin gerçek gündemine dönerek ekonomik ve sosyal konularda -bugünkü
işsizlik rakamları açıklandı, yeni- bu konularda
yapacağınız çalışmalarda yapıcı olarak
destek vereceğimizi burada beyan etmek istiyorum ama bizi lütfen bu sanal
gündemlerle, gerilimle, çatışmayla uğraştırmayın.
Bekleyen sorunlarımız var, sadece niyet beyanlarıyla, niyet
içeren strateji belgeleriyle ve bir iyi niyet beyanı olan bu
anlaşmayla bizim enerji sorunumuzun çözülmesi mümkün değil ama buna
millî bir bakış açısıyla yaklaşmamız gerekiyor.
Sonuç olarak,
burada bu anlaşmanın içeriğinin doldurulması -siz kabul
edeceksiniz şimdi, Sayısal çoğunluğumuz var. diyeceksiniz
ama- sonraki uygulamada en azından sıkı bir pazarlıkla o
vazgeçtiğimiz birtakım avantajlarımızın geri
alınması gerektiğini düşünüyorum. İnşallah bu
vesileyle millî bir enerji stratejisinin hazırlanmasına ve millî
politikaların uygulanmasına vesile olmuş oluruz.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. Hayırlı olmasını
diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Günal, teşekkür ediyorum.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan.
Buyurun
Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Nabucco Projesi olarak kısaca adlandırılan
anlaşmanın onaylanmasıyla ilgili olarak Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin
enerjide geçiş ülkesi olması, enerji kaynaklarının
Türkiyeden geçmesi şüphesiz ülkemizin yararına ve biz de böylesi bir
anlaşmanın onaylanmasının ülkenin hayrına
olduğunu düşünüyoruz. Ancak Avusturya, Bulgaristan, Macaristan,
Romanya, Türkiye, hatta Almanya da bu sözleşmede bir taraf durumunda.
Bunlar imzalanırken sözleşmenin teknik, hukuk boyutları bir
yana, enerji politikalarımız açısından da ayrıca
irdelenmesi gerekiyor.
Tabii, bütün
araştırmalar, stratejiler şunu gösteriyor: Enerji, dünyada
güvenlik problemiyle başa baş bağlantılı.
Dünyanın son on beş yılındaki çatışmalar,
önümüzdeki otuz kırk yılın politikalarının belirlenmesi,
ABDnin Iraka müdahalesi, Afganistana müdahale, bütün bunların temelinde
enerji politikaları yatmaktadır.
Şimdi,
bakıyoruz, önümüzde bir İtalya-Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Boru
Hattı Projesi ayrıca var kısaca ITGI olarak
adlandırılan. 10 milyar metreküp civarında doğal gazın
Türkiye ve Yunanistandan İtalya ve Avrupaya nakli planlanıyor.
İşte, o arada Silvio Berlusconiye bir yumruk
saldırısı olunca biraz askıya uğradı, sekteye
uğradı, yani yumruktan etkilendi. Yumruktan boru hattı da
etkilendi, gecikti biraz doğrusunu isterseniz, üç ay içinde zirve
yapılması düşünülüyordu.
Tabii, bu arada,
Türkiye, Rusyaya Nabuccoyu desteklemesi veya 500 milyon dolarlık
doğal gaz borcunun ertelenmesi için bir nükleer enerji gündeme geldi o
arada.
Bunlara, böyle
başlıklar olarak değiniyorum ama bunların hepsi
sıradan konular değil.
Şimdi, Türkiye'nin
Rusyadan al ya da öde anlaşmasıyla aldığı veya
tüketemediği 500 milyon dolarlık bir gazın Bulgaristana
satılacağı söylentileri oldu.
Şimdi, Hazar
gazını taşıyacak olan bu anlaşmada hükme
bağlanması düşünülen Nabucco, Hazar Havzası doğal
gazını Avrupaya taşıyacak 3.300 kilometrelik boru
hattının yüzde 60ının Türkiye'den geçişini öngörüyor.
Hattın
ortakları, işte, Türkiye, Avusturya, Macaristan, Romanya ve
Bulgaristan. Türkiye'den BOTAŞ, Bulgaristandan Bulgargaz, Romanyadan
Transgaz, Macaristandan MOL, Avusturyadan OMV ve Almanyadan RWE
şirketleri eşit hisseye sahip. Projenin 2014 yılında
bitirilmesi hedefleniyor.
Yine, boru
hattı Hazar-İtalya kesimi de 2.100 kilometre. İtalyan enerji
şirketi Edison, İtalya-Yunanistan arasındaki nakil kapasitesindeki
yüzde 80lik kullanım hakkına sahip. Hattın 300 kilometresi
Türkiye'den geçiyor, İtalyayla anlaşılması durumunda hemen
proje başlayacak ve sanıyorum 2013 bitme tarihi olarak
düşünülüyor.
Tabii, enerji
deyince elektrik, elektrik deyince Edison akla geliyor, fakat bizim ülkemizde
de Edisonun kemiklerini sızlatırcasına, işkencelerde de
bol bol kullandığımız elektrik, şu günlerde sürekli
kesintiler, sanayi çarşılarındaki yetersizlik, otomatik zam ve
ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılar düşünüldüğü
zaman Biz doğru bir politika izliyor muyuz? sorusunu getiriyor.
Hemen hemen her
gün elektrikler kesiliyor, ama hesap soran yok. Elektrikli cihazlar bozuluyor,
bunun hesabını veren yok. Gaz kesiliyor canı istediği zaman
bazı ülkelerin, bunun hesabını soran yok.
Peki, Türkiye
nasıl oluyor, bir enerji bölgesinin ortasındaki bir köprü, bir ada,
bir stratejik ülke olarak niye bu kadar dışarıya muhtaç, niye
hâlâ yüzde 90 oranında dışarıdan enerji ithalatı
yapıyor? Bu sorunun cevabını bir türlü
tartışamıyoruz.
Geçen, Avrupada,
Avrupa Parlamentosundaki bir toplantıda bize Türkiyeyi niye Avrupa
Birliğine almıyorlar? diye bir soru yöneltmişlerdi. Türkiyeyi
Avrupa Birliğine alırlarsa Avrupa Parlamentosuna 80 tane milletvekili
gelecek, bunların da 30 tanesi bizden olur, Barış ve Demokrasi
Partisinden, sizin de çok güzel bir Kürt sorununuz olur. Ama 80 milletvekilinin
gelmesi sizi korkutuyor. dedim. Tabii ki, en büyük grup olacak Türkiye. 80
milletvekilinin gelmesi korkutuyor. Oradan bir soru daha sordukları zaman
Berlusconi ile Almanya Başbakanı için Vallahi, siz de biraz
düşünürseniz bundan sonra iyi olur, bizimle iyi geçinmezseniz arada bir
Avrupa üşür. dedim. Niçin üşür? İşte bu projeler, bu
enerji geçiş hattı Türkiyeden geçtiği zaman elbette bizim de
elimizde birtakım kozlar olacak, onlar da bunun hesabını biliyor
ve Türkiyeye ilişkin olarak da önümüzdeki dönem politikalarını
ona göre şekillendiriyorlar.
Biz tabii ki,
para kazanmak istiyoruz, ülkemiz kazansın istiyoruz, enerjimizi kendi
ülkemizde kaynağından kazanalım istiyoruz. Bizim temel
amacımız bu. Peki, bu konuda doğru mu yapıyoruz? Bence
doğru yapmıyoruz. AK PARTİ hükûmetlerinin en büyük
hatalarından birini söyleyeyim: Açılım politikasında
enerjide açılım parantezini açamadığı için
Bakın, çok açık söylüyorum, enerjide açılım parantezini
açarak başlamış olsaydı açılımda en ciddi,
doğru adımı atmış olurdu. Çünkü Orta Doğunun ve
geleceğin, önümüzdeki kırk yılın belirleyicisi olan enerji
hangi havzalardan gelecek?
Katardan gelecek
doğal gaza bakalım: Katardan Kerkük-Yumurtalık üzeri.
İrandan gelecek olan petrol, doğal gaza bakalım: Yine
doğudan geliyor. Hazardan gelecek petrol ve doğal gaza
baktığımız zaman, yine güney hattından, doğu
bölgesinden geliyor.
Şimdi, bu
boru hatlarının geçtiği bütün alanlar, Kuzey Irak dâhil,
İran dâhil, hatta Suriye dâhil ve Kafkasya dâhil 45 milyon Kürt nüfusunun
yaşadığı bir bölgeden geçiyor. O zaman, enerji
politikası ve açılımda, çok ciddi bir şekilde açılımın,
güvenlik artı demokrasi artı barış boyutuyla, çok köklü bir
şekilde bu boyutuyla ele alınması gerekiyor. Bu
alınmadığı takdirde, boru hatlarının, gelecek
Katar doğal gazının veya İran üzerinden gelecek enerjinin
geçişi durumunda rahat bir ülke olamayacağımız gerçeği
var. O zaman, çok iyi değerlendirip, yeni bir stratejiyle, Türkiye,
dünyanın enerji koridoru olacaksa, bu koridorda yaşayan bütün
insanlar, bütün halklar öncelikle bundan yararlanmak zorundadır. Yani
bunun yararlanma yöntemini, yolunu bulduğumuz zaman barış içinde
bunun çok ciddi boyutlarda çözümü de sağlanmış olur.
Bakın,
merkezi Londrada bulunan
Avrupa Enerji Güvenliğinde Türkiyenin Rolü
Bu, herkesin tartıştığı bu stratejik konular, maalesef
bizde tartışılmıyor. Enerjiyle ilgili bir
araştırma önergesi vermiştik, Meclise geldi. Böylesine önemli
bir konuda araştırma yapılması talebimiz reddedildi.
Şimdi,
burada, Türkiye'nin büyük ve hızla gelişen bir ekonomi ve stratejik
bir konuma sahip olduğu da ifade ediliyor. Evet, eğer planlanan boru
hatlarının tamamı yapılırsa dünyadaki petrolün yüzde
10unun ve doğal gazın yüzde 15inin Türkiye'den geçeceği
belirtiliyor. Peki, burada, baktığımız zaman bu petrolün
gideceği ülkeler Avrupa Birliği. O zaman neden Türkiye'den
vazgeçebilsin? İşte sorun burada. Avrupa Birliğinin
geleceğinde, politikalarında Türkiye daha çok önemli bir yer almaya
başlayacaktır.
Kafkaslardaki
enerji koridorunda da anahtar ülke Türkiye. Onun için Osetyadaki,
Abhazyadaki, Gürcistandaki bütün sorunlar Türkiye'nin sorunudur.
Ermenistanla sorunları çözmek zorundayız. Her 24 Nisan
yaklaştığında görüyoruz, Amerikan Kongresi hareketleniyor,
Fransa hareketleniyor ve bütün bunlar geliyor, sadece komşuluk
ilişkileri değil, enerji koridoru ve yeni enerji politikalarında
da bu sorunun artık zamana yayılmadan, mutlak bir çözümünün şart
olduğunu ortaya koyuyor.
Tarihe
bakıyoruz, bakın, 19uncu yüzyılın ilk yarıları;
buharlı makineler icat oldu, dünya tarihinde yeni bir dönem
başladı. Neydi bu dönemin adı? Sanayi Devrimi. Sanayi Devriminin
arkasından makinelerin üretimdeki rolü anlaşıldı. Bu sefer,
o makineleri daha iyi çalıştıracak enerji
arayışları başladı. Bu sefer, kömüre alternatif
olabilecek bir güç ve enerji arayışı 20nci yüzyılda
petrolün keşfiyle son buldu. Bugün petrol sahalarının büyük
bölümü, onu ilk kullanan Batılı devletlerin sınırları
dışında kalsa bile, mücadelenin daha çok bu geniş alanlara
taşması, bugün dünya üzerindeki petrol kaynaklarının belli
başlı iki sahada, yani Orta Doğu petrol havzaları ile Orta
Asyadaki petrol havzalarında bulunması, Türkiye'nin de koridorun
anahtarı durumuna gelmesi stratejisini çok iyi değerlendirmemiz
gerekiyor.
İster kabul
edelim ister etmeyelim, bakıyoruz, dünyada, dergiler, yazılar,
Türkiyedeki Kürt sorununun da çözümü konusunun enerjiyle çok yakın
bağlantısı olduğunu ortaya koyuyor; aslında,
gelişmeler de bunu gösteriyor.
Yine,
İsraille enerji koridoru çalışmalarımızın,
sadece akıllı füzeler, gece uçuş sistemleri, elektronik harp
kameraları, mini insansız uçaklar, ileri teknoloji sistemleri
olmadığı, bir de enerji boyutu olduğunu biliyoruz.
İsrail Enerji ve Altyapı Bakanı Joseph Paritzky, geçenlerde,
Zorlu Enerji grubu ile İsrail Dorad Enerji şirketinin
imzaladığı ortaklıklar, İsrailde üç doğal gaz
çevrim santrali çabaları
Bakın,
Türkiye, devlet olarak Şırnak kömür havzasındaki Türkiye Kömür
İşletmelerini Orada güvenliği sağlayamıyorum. diye
kapattı, özelleştirdi, özele verdiler fakat Ciner Grubu-Park Holding
Silopide termik santral kurabiliyor. Demek ki şirketler devletten daha
güçlü. Onların güvenlik nedeniyle kapattıklarını,
şirketler, gidebiliyor, taa da dağın başında, Cudi
Dağının eteklerinde çok rahatlıkla kendi termik
santrallerini kurabiliyorlar. Burada da üzerinde durulması gereken bir
nokta var.
Zaman zaman
Ermenistanla ilişkiler Azerbaycanla ilişkileri gerginleştiriyor
ve yakın tarihte bunun örneklerini gördük. Evet, hoş olmayan
şeyler de yaşandı ve Azerbaycanla aramızdaki Şahdeniz
gazı konusundaki anlaşmazlık yakın tarihimizde not
almamız gereken bir konu.
Nabucco
Konsorsiyumunun tepe yöneticileri bir an önce bu çalışmanın
başlatılması gerektiğini söylüyorlar, doğru olan da
budur. Çalışmalara baktığımız zaman ilgi çeken
bir konu daha var. Rusyanın bölgemizde 2nci petrol üreten büyük güç
olması, bunu dikkate almak zorundayız. Bugün Türkiye'nin Rusya ile
olan ticari hacmine baktığımız zaman hızla
gelişen bir ticari hacimden söz edebiliriz.
Yalnız,
burada, bu sözleşmede dikkat edilmeyen bazı şeylere vurgu yapmak
istiyoruz. Şimdi, Türkiyede kaynak enerjisine yönelme yok, 24 yerli, 24
yabancı 48 şirket faaliyeti devam ediyor. En son, Şırnak
ili Cudi Dağında Cudi-1 petrol kuyusunda petrol bulundu. Sultan
Abdülhamid döneminde, 1901de Türkiye'nin bir petrol haritası
çıkarılmıştı ve bu petrol haritasına göre Türkiye'nin
güneydoğusu petrolün olduğu yer; Batman, Mardin, Şırnak,
Siirt, Hakkâri bölgeleri. Yine, Abdülhamidin petrol haritası bugün de
verileri doğruluyor, Azerbaycan güzergâhından, Kafkaslardan,
Karadenizden Romanyaya kadar olan kuşak, yani Karadenizde petrol
yataklarının olduğu yönünde çok güçlü veriler var. Sinop-1 arama
gemisi, biliyorsunuz, Boğazdan geçti. Türkiyenin Brezilyayla ilk ortak
çalışması, 300 milyon dolarlık bir çalışma ve
umut vadediyor. Yani bu haritaya göre de sadece Trakyanın Karadenize yakın
olan kesimlerinde doğal gaz ve petrol verileri olduğu belirtiliyor.
Esasen o alana bakıldığı zaman kömürün olduğunu
görürüz. Amasra-Bartın-Zonguldak kuşağında da aynı
şekilde kömür yataklarının çok yaygın olduğunu görürüz.
Bugün Türkiye'nin
ham petrolü yüzde 95 Güneydoğudan, doğal gazı yüzde 52
Güneydoğudan, geri kalan doğal gaz Trakyadan. Arama yüzde 20
karada, yüzde 1 denizlerde.
Şimdi, biz
istediğimiz kadar geçiş enerjisinin anahtar ülkesi olursak
olalım, bu geçecek petrol Türkiye'nin ithal enerjiden
kurtulmasını sağlamıyor. Hatta ve hatta yüzde 5ini
karşılamıyor. Bizim 50-60 milyar lira ithal enerjiye
verdiğimiz parayı, otomatik zamları karşılamıyor
ve bu bizi, Türkiye'yi, zorunlu olarak yeni bir
kaynak enerjisi üretme, kendi denizlerinin içinde kuyular açma,
Güneydoğuda her alanda petrol kuyuları açmaya yöneltiyor. Gidin
Şırnaka, -zaten yakında Meclisten bir araştırma
komisyonuyla gideceğiz inşallah ve ben göstereceğim- bütün
dağlarına taburlar, tugaylar, tümenler yapılmış
Şırnakın; bir noktadan sekiz tanesini sayabilirsiniz. Oysaki arada
bir cılız ışık yanar, o da Cudi-1 petrol kuyusudur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkan.
Şimdi, biz
kömürümüzü çıkarmamışız, petrolümüzü
çıkarmamışız, dağların tepelerine beş
yıldızlı turistik otel yapacağımıza bolca karakol
yapmışız, bu karakollarla sorun çözmeyi aramışız.
Bu, sorun çözmez.
Sayın Bakan
bir noktayı hatırlatmadan geçemeyeceğim. Bunu dikkate
almanızı ve teknik elemanlarla bunu konuşmanızı
istiyorum. Bu Nabucco Projesinin hukukunda şöyle bir tabir var. Madde
6da var, Yargı: Ulusal mevzuat, uluslararası hukuk ve Avrupa
Birliğinin üyesi olan taraf devletler bakımından Avrupa Birliği
hukuku uygulanır. diyor.
Unutmayın,
Gümrük Birliği Anlaşmasını
imzaladığımız 95den bu yana Avrupa Adalet
Divanının aldığı her karar Türkiyeyi
bağlamaktadır. Bu konuda, bu sözleşmenin yargılama
noktasına baktığımız zaman, vergi muafiyetleri var ama,
uluslararası yükümlülükler olarak Nabucco şirketlerinin hukuku
açısından bir netlik
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) -
göremiyoruz. Bu, ileride -risk bölgesindeyiz, fırsat bölgesi
kadar risk bölgesi de var- savaşlar, çatışmalar sonucu
kesilmeler olabilir. Bunun sonucunda gideceğimiz mahkemeyi çok iyi
bilmemiz lazım, buna göre hazırlıklı olmamız gerekir
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AK PARTİ
Grubu adına ve şahsı adına Afif Demirkıran, Siirt
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Demirkıran. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Avusturya Cumhuriyeti,
Bulgaristan Cumhuriyeti, Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti
Arasında Nabucco Projesi Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısını görüşmek üzere bir aradayız. Grubum
adına ve şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, muhalefete mensup arkadaşlarımız da,
gördüğümüz kadarıyla, anladığımız kadarıyla,
memnuniyetle müşahede ettiğimiz kadarıyla bu anlaşmayı
desteklemektedirler. Gerçekten uluslararası bir anlaşma, Türkiyenin
menfaatlerini sonuna kadar koruyan bir anlaşma, Türkiyenin
geleceğinde çok önemli rolü olacak olan bir anlaşma. Tabii ki
muhalefetteki arkadaşlarımızın bazı çekinceleri
olacaktır, soruları olacaktır, yorumları olacaktır,
tenkitleri olacaktır, eleştirileri olacaktır. Sayın Bakan
da bunları herhâlde biraz sonraki konuşmasında
değerlendirecektir.
Ancak, bu
anlaşmanın ehemmiyetini iyice kavrayabilmek için, müsaadenizle, önce
dünya enerji ve doğal gaz durumuna bir göz atmak lazım.
Uluslararası Enerji Örgütünün verilerine göre 2030 yılına kadar
dünya enerji talebi bugüne nazaran en az yüzde 40-45 civarında
artacaktır. Dünyanın bugünkü doğal gaz rezervlerine
baktığımız zaman
Tabii ki diğer enerjilere girmiyorum
çünkü gerçekten enerji, bir ülkenin olmazsa olmaz şartıdır, hem
sosyal hayatın hem de ekonomik hayatın mutlaka olmazsa
olmazıdır ve enerji her sektörde, her hizmet dalında
kullanılan bir meta olması sebebiyle ülkelerin kendi enerjilerinin
geleceğini, dünyanın kendi enerjisinin geleceğini garanti etmek
durumu söz konusudur. Dolayısıyla dünya gaz rezervlerine
baktığımız zaman, her yeni istatistik
çıktığı zaman artmakla birlikte, son istatistiğe göre
180 trilyon metreküp kadar bir doğal gaz rezervi var dünyanın hâlen.
Tüketimine
baktığımız zaman dünyanın, yılda 3 trilyon metreküp
kadar bir tüketimi var; altmış yıl, böldüğümüz zaman
180i 3e, altmış yıl.
Aslında yıllardır hep altmış yıl diyoruz. Tabii
tüketim bir yandan artıyor ama yeni yeni rezervler de bulunuyor. Fakat
öyle bir noktaya gelecek ki, yeni teknolojilerle rezervlerin, artık belli
bir noktadan sonra, tamamı tespit edilmiş olacak ama tüketim gittikçe
artıyor, biraz önce söylediğim dünya enerji talebindeki
artışı göz önüne aldığımızda.
Peki, Avrupada
durum nasıl diye baktığımızda: Avrupa -yirmi yedi
Avrupa ülkesinden bahsediyorum- bugün için 500 milyar metreküp kadar bir
doğal gaz tüketiyor. Bunun aşağı yukarı 300 milyar
metreküpünü İthal ediyor, 200 milyar metreküpünü ülkeler, kendi yerli
kaynaklarından temin ediyor.
Geleceğe bir
projeksiyon yaptığımızda burada durum nedir? 2020ye
geldiğimiz zaman bu 500 milyar metreküpün 700 milyar gibi bir rakama
baliğ olduğunu görüyoruz ama buna mukabil yerli üretimin bugünkü 200
milyar metreküpten 100 milyar metreküpe düştüğünü görüyoruz. Arada büyük
bir fark oluşuyor. Bu farkı bir şekilde bir yerden
karşılamak durumundadır. Çünkü Avrupa
Her ne kadar tabii bu
enerji artışı bu şekilde söz konusu ama doğal gazda
bugünkü kullandığı miktar, yani enerji miksinin, enerji
karışımının içinde bugün kullandığı
miktarda da bir artış söz konusu. Bugün yüzde 23-25ler
civarında enerjisinin içinde doğal gaz var ama 2020ye
geldiğimiz zaman bu yüzde 33, yüzde 34ler seviyesine
çıkmaktadır. Dolayısıyla doğal gaz temini, enerji arz
güvenliği için olmazsa olmazdır Avrupada. İşte bu nedenden
dolayı
Şu anda ithali nereden yapıyor diye
baktığımızda Avrupaya, üç tane ana arteri vardır. Bir
tanesi Rusya -ki önemli bir kısmını oradan alıyor-
kuzeybatıda Norveçten alıyor ve Cezayirden alıyor, üç tane ana
arter var. Dolayısıyla önümüzdeki yılların gaz
ihtiyacını Avrupanın temin edebilmesi için yeni kaynaklara
gitmesi gerekiyor.
Peki bu kaynaklar
nerede, buraya ulaşım imkânı nasıldır diye
baktığımız zaman, Türkiye'nin komşusu olan, tarihî ve
kültürel bağlarla Türkiye'nin bağlı olduğu, arada çok güzel
temasların, irtibatların, diyalogların, kardeşliklerin
olduğu Orta Doğu bölgesi, Kafkaslar bölgesi, Kuzey Afrikada
Mısır; bunlar gerçekten doğal gaz açısından
dünyanın ihtiyaçlarını temin eden ülkelerdir ve Avrupa, bu
ülkelerden ihtiyacı olan doğal gazı temin etmek
durumundadır. Boru hatlarıyla temin etmek mecburiyetindedir.
Cezayirden, Katardan LNG, sıvılaştırılmış
doğal gaz temin etme imkânı vardır ama normal doğal
gazı borularla nakletmek durumundadır. İşte burada
Türkiye'nin ehemmiyeti ortaya çıkıyor; Türkiye'nin konumu,
Türkiye'nin coğrafi konumu, jeopolitik konumu ortaya çıkıyor ve
bu ihtiyacı karşılamak üzere, Avrupa, gelecekteki enerji
güvenliğini sağlama almak üzere yapmış oldukları
görüşmelerde, temaslarda Türkiyeyle -teşekkür ediyoruz BOTAŞtaki
arkadaşlarımıza, BOTAŞın da gerçekten burada çok
ciddi bir rolü söz konusu- ta 2002lerde Nabucco Projesinin nüvesini
atmışlardır. Önce bir iyi niyet sözleşmesi
yapılmıştır ve aynı yıl içinde bir ortaklık
anlaşmasına kadar olayı götürmüşlerdir.
Biraz önce bir
arkadaşımız Nabucco isminden bahsetti, işin biraz da
espri tarafına girersek gerçekten öyle olmuş Nabucco isminin
projeye verilmesi. 10 Ekim 2002 yılında akşam -hatta
zannedersem, orada, o akşam olan bürokrat arkadaşlardan da bir tanesi
burada şu anda- meşhur İtalyan besteci Verdinin Nabucco
ismindeki operasına gidiliyor -Babil Kralıdır Nabucco. Dört
bölüm hâlinde bir drama- ve ertesi gün oturuyorlar, isim üzerine Ne
yapalım? diyorlar. İşte Türkiye, Bulgaristan, Romanya,
Macaristan, Avusturya doğal gaz boru hattı çok uzun. Başka
isimler de gündeme geliyor. Bir arkadaş diyor ki Niçin Nabucco
olmasın. İlginçtir, kulağa hoş geliyor, ezberlemesi kolay
falan. Olur, Nabucco olsun. diyorlar, bu şekilde Nabucco ismi
çıkıyor. Başka da bir anlamı yok.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Cane Cane çalınsaydı belki Cane Cane
sözleşmesi olurdu!
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Yani Cane Cane çalınsa belki Cane Cane
olurdu ama sonuç itibarıyla Nabucco ismi, bence, yani uluslararası
arenada da hoş karşılanan bir isim olmuş. Önemli olan,
çalışma yapması.
Şimdi, bu
anlaşmadan sonra işte Avrupa Birliğinin desteğiyle
fizibilitesi yapılıyor ve bu anlaşmaya beş tane ülke;
Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya eşit hisselerle
ortak oluyorlar. Daha sonra 2008 yılında Alman RWE de ortak oluyor ve
hisseler ortaktır, eşittir; yüzde 16,67 hisseyle şu anda
taraflar bu projenin ortağıdır.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu proje Türkiyeye ne kazandırıyor,
bunu sizlerle biraz paylaşmak istiyorum. Bu projeyle bir defa Türkiye uzun
vadeli enerji ihtiyacını karşılama imkânı buluyor
nispeten. Çünkü buradan geçecek olan nihai 31 milyar metreküplük doğal
gazın yüzde 50sini taraflar ihtiyaçlarına göre bu boru hattından
karşılayabilecekler.
Borunun çapı
56 inç, uzunluğu 3.300 kilometre. Ama bu 3.300 kilometrenin 2 bin
kilometresi Türkiye'nin içinde, yani üçte 2si kadar bir miktarı
Türkiye'nin içinde. Bu ne demektir Türkiye için? Çünkü projenin toplam maliyeti
7,9 milyar euro; 8 milyar euro diyelim. Bu 8 milyar euronun
aşağı yukarı 5-6 milyar eurosu Türkiye içinde.
Yatırım Türkiye içinde olacak. Büyük bir sermaye, yabancı
sermaye akışıdır. Çünkü ortaklar yüzde 30 finansmanla
katılacaklar öz kaynak olarak ve yüzde 70i krediyle gerçekleşecek,
karşılanacak. Peki bu kadar miktar bir krediyi bulabilirler mi,
projenin finansmanı garanti altına alınmış mı?
diye bir arkadaşımız sorarsa, orda da evet diyoruz, çünkü
Avrupa Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası,
diğer ihracat bankaları ve ticari bankalar projeye ciddi ilgi
gösteriyorlar ve özellikle Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa
Kalkınma Bankası projenin yüzde 50sini finanse edeceğini
şimdiden iyi niyet olarak taahhüt etmiştir. Dolayısıyla
burada Türkiyeden çıkacak olan, Türkiyenin, BOTAŞın
ödeyeceği miktar, işte öz kaynak yüzde 30 olduğu için 400-500
milyon dolar civarındadır ama buna mukabil, Türkiye, 5 milyar dolar
bir yatırım alacak ve en az 5-6 bin Türk işçisi
çalışacak. Bakın Bakü-Tiflis-Ceyhan Projesinde kaynakçı
bulamadık, yurt dışından kaynakçılar geldi. Onun için
bu projede şimdiden
Aslında Türkiyenin her tarafından
arkadaşlara sesleniyorum, hazırlıklarını
yapsınlar; kaynakçı belgesi olmayan insanlar eğitimlere
katılsın kaynakçı belgesi alsınlar, çünkü gerçekten bu
projede ciddi şekilde çok yüksek ücretlerle iş var herkese.
Türkiyedeki boru fabrikaları buraya ciddi şekilde boru verecekler,
200 bin adet boru, 2 milyon ton çelik kullanılacak. Bakın dile kolay,
söylemesi kolay 2 milyon ton çelik kullanılacak, 200 bin adet boru.
Şimdi
değerli arkadaşlar, eğer bizim boru fabrikalarımız,
başta Ereğli vesaire, yassı çelik yapan tesislerimiz ciddi bir
şekilde bu işin üzerinde dururlarsa gerçekten bu boruların, bu
malzemelerin önemli bir kısmını Türkiyeden temini mümkündür,
tabii bankalarımızın, Eximbankın da buna göre hareket
etmesi lazım.
Bu proje
sayesinde, değerli arkadaşlar, geçiş ülkeleri arasında ve
kaynak ülkeleri arasında ciddi bir çok kültürlü iş birliği
imkânı var. Bu projenin bu safahatlarını biraz, değerli
arkadaşlar, sizlerle paylaştıktan sonra, müsaadenizle, biraz da
Türkiye'nin doğal gaz durumuna bir göz atalım, arkadaşlar da
burada ifade ettiler. Türkiye 2008 yılında 37 milyar metreküp
doğal gaz kullandı. Tabii ki 2009da kriz nedeniyle bir miktar
düşüş var ama krizler hiçbir zaman ülkelerin uzun vadeli
planlarını etkilemez; dinamik olur planlar, programlar, stratejiler,
ona kendini adapte eder.
Şimdi
arkadaşımız dedi ki: Efendim, Türkiye'nin bir ulusal, millî
stratejisi yok, bir ulusal politikası yok. Bir strateji belgesi var, doğal
gaz iki üç satırla, nükleer iki satırla ifade ediliyor. Değerli
arkadaşlar, o kadar ifade ediliyor. Orada muhtemelen diyor. Muhtemelen
dediği şu: Efendim, şu anda doğal gaz kullanımı
Türkiyede enerjide yüksektir, özellikle elektrik sektöründe yüksektir. Orada
diyor ki: Doğal gaz miktarı yüzde 30a düşürülecektir en az.
Orada diyor ki: 2020ye geldiğimizde enerjimizin en az yüzde 5i
nükleerden karşılanacak. Ve orada diyor ki: 2020ye geldiğimiz
zaman yenilenebilir enerji miktarı yüzde 30a çıkarılacaktır.
Ki bu çok önemlidir. Avrupa Birliğine üye olacağız. Avrupa
Birliğinin de burada kriterleri var. Ki Yenilenebilir enerji
dediğimiz zaman yerli kaynaklardan bahsediyoruz. Zaten Hükûmetimiz
iktidara geldiğinden beri özellikle yerli kaynaklarımızın
geliştirilmesi üzerine çok ciddi politikalar uygulamaktadır. Bunu
zaman zaman sizlerle buradan da paylaştım.
Mesela kömür, hep
8 milyar ton kömürümüz var. diyorduk, şimdi 12 milyar, 12,5 milyar tona
çıktı, daha da çıkacak.
Petrol, eskiden
yılda dört, beş tane kuyu açılıyorken şimdi kırk,
elli, altmış tane kuyu açılıyor. Biraz önce Hasip Bey
bahsetti.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Hocam yapma! Ne kadar varil çıkıyor? Yediye
düştü
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Efendim, arama yapmazsanız üretim yapamazsınız.
Arama yapacaksınız ki üretim
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sekiz senedir niye yapmadınız ki?
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) - Önemli olan burada
Bakın Türkiyede çok ciddi bazı kaynaklar da
Türkiyede petrolün var olduğunu ancak kuyuların zamanında
açılıp kapandığını iddia etmektedirler.
Şimdi var mı yok mu, bir defa bunun ispat edilmesi lazım.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sekiz yıldır niye
ispatlayamadınız?
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) - Onun için aramalar yapılıyor ama
Karadenizde yapılan çalışmalarda o kadar ümit var ki
Hem
Amerikalılar hem Brezilyalılar, kendileri Türkiye Petrollerinden
herhangi bir masraf almadan her birisi 400er milyon dolar bir
yatırım yapacaklar.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Yıllardan beri ümit satıyorsunuz.
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Ha, o kuyuların şeyi de çok fazla
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Kaç ortak olacaklar Hocam?
AFİF
DEMİRKIRAN (Devamla) Dolayısıyla, eğer çıkarsa
bölüşecekler ve inanıyoruz ki, çok ciddi şekilde bir petrol
Karadenizden temin edilecektir.
Ha, hidroelektrik
O strateji belgesi diyor ki 2020ye geldiğimiz zaman bütün hidroelektrik
kaynaklarımızın tamamı enerjiye dönüştürülecektir. ve
jeotermalimiz de mevcut. İşte, ekonomik olan, işletilebilecek
olan jeotermalimiz de enerjiye dönüştürecektir. Güneşte de
ulaşılabildiği noktaya kadar ulaşılacaktır. Onun
için birçok kanunlar çıkardık; efendim, Yenilenebilir Enerjiyi
Teşvik Kanununu çıkardık, Jeotermal Kanununu
çıkardık, Nükleer Kanununu çıkardık. Ha, nükleer olmazsa
olmazdır, yani nükleer de olacak bizim enerji miksimizin içinde.
Değerli
arkadaşlar, kaynak noktasına gelirsek Nabucconun, Sayın Bakan
belki daha detaylı izahat verecektir ama burada önemli olan, gerçekten,
hem kaynak ülkelerin hem Türkiye'nin hem Avrupadaki ortak ülkelerin
ihtiyacını karşılayacak olan bu projenin -bu güzel, bu
devasa şimdiye kadar bu ebatta, bu
uzunlukta herhangi bir boru hattı yok- önemli olan, bir an önce
gerçekleştirilmesinin sağlanması. Buna hepimiz destek veriyoruz
ve vermeye devam edeceğiz. Ancak kaynak noktasına geldiğimiz
zaman, bakın, hemen yanı başımızda İranın
28-29 trilyon metreküp bir doğal gazı var. Ümit ediyoruz ve
inanıyoruz ki bir gün İran ile normalleşme olacaktır ve İran
doğal gazı hem Türkiye hem Türkiye üzerinden dünyanın diğer
taraflarına, özellikle Avrupaya akacaktır. Irakta 3 milyar
metreküpün üzerinde doğal gaz söz konusu. Maliki İstanbulda temmuz
ayında yapılan şu anda görüştüğümüz
anlaşmanın imza törenine geldiği zaman 15 milyar metreküpe kadar
bir gaz vereceğini ifade etmişti ve Iraktaki normalleşme
sonucunda en az bu kadar gazın Iraktan bu hatta verilebileceğini
biliyoruz ve ümit ediyoruz. Zaten bu hattın kapasitesi, tamamı 31
milyar metreküp. Çünkü aslında biraz önce konuşmamın
başında vermiş olduğum Avrupanın enerji, özelikle
doğal gaz ihtiyacıyla
karşılaştırdığımız zaman çok büyük bir
rakam olmadığı zaten görülmektedir. Türkiyenin transit ülke mi,
geçiş ülkesi mi veyahut da bir terminal ülke mi olması noktasına
gelirsek değerli arkadaşlar, Türkiye, evet, bir transit ülkedir ama
aynı zamanda bir terminal ülkedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan, Samsun-Ceyhan,
Kerkük-Ceyhan hatlarından Ceyhana gelmekte olan ve gelecek olan petrol,
Türkiyeyi gerçekten bölgenin en önemli bir petrol dağıtım
terminali hâline getirmektedir.
Doğal gaz
açısından da, biliyorsunuz, Yunanistanla şu anda
aramızdaki doğal gaz hattı faaldir, Yunanistana doğal gaz
veriyoruz. İtalyaya uzandığı zaman güneyden Avrupaya bir
hat çekmiş oluyoruz. Nabucco üzerinden de ta Avusturyaya, belki de oradan
da Avrupanın diğer ülkelerine bağlantı kurarak
Avrupanın ana iletim veyahut da doğal gaz şebekesinin bir
parçası hâline gelmiş olacağız.
Peki, Türkiye ve
Avrupayla ilgili durum bu şekildeyse, Türkiyenin diğer kendi
komşularıyla, kaynak ülkelerle temasları nedir diye olaya baktığımız
zaman, Katar ile çok yakında çok ciddi anlaşmalar yaptık.
Katarda çok önemli doğal gaz rezervi var, 25 trilyon metreküp. Dünya
doğal gazının yüzde 14ü Katardadır ve Katarla yapmış
olduğumuz anlaşma
İleride Katar doğal gazının
Türkiyeye gelmesiyle, işte, Kaynak nerede? dediğimiz hususu
çözmüş oluyoruz. Arap boru hattı, Mısırdan gelecek olan
boru hattı, işte kaynak. Irak, aynı şekilde.
İranın kendi içinde biz doğal gaz aramaları
yapıyoruz. Dolayısıyla kaynak hususunda herhangi bir tereddüt söz
konusu değildir. Kaldı ki bu projenin ortakları ticari bazda
çalışan, işini bilen firmalardır. Eğer kaynak
olmamış olsa, zaten bu projenin bu noktaya kadar gelebilme
imkânı olmazdı. Kaynak olmamış olsa, Avrupa Birliği bu
projeyi desteklemezdi, kaynak olmamış olsa Avrupa Yatırım
Bankası, Avrupa Kalkınma Bankası Bu projenin yüzde 50sini
finanse edeceğim. demezdi, kaynak olmamış olsa Amerika
Birleşik Devletleri bu projenin arkasında durmazdı.
Dolayısıyla kaynak noktasında da herhangi bir problem söz konusu
değildir.
Ben daha fazla
zamanınızı almak istemiyorum. Projenin hayırlara vesile
olmasını diliyorum ve inanıyorum ki, inşallah, bu projeyle
Türkiye, mevcut, zaten çok stratejik olan konumunu daha da
artıracaktır. Hem Türkiyenin hem diğer ortak ülkelerin hem
Avrupanın hem bizim komşu kaynak ülkelerin ekonomisine,
geleceğine çok ciddi katkısı olacağına
inandığım bu projenin tekrar ulusumuza hayırlı
olması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Hükûmet
adına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner
Yıldız.
Sayın
Bakanım, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de heyetinizi saygıyla,
hürmetle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Öncelikle,
Nabucco hükûmetler arası anlaşmanın biraz önce isimleri
sayılan ülkeler arasındaki anlaşmanın -imzalanan bu güzel
anlaşma olarak söyleyeceğim- bunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulundan onaylanmasıyla alakalı toplanmış
bulunuyoruz.
Öncelikle,
iktidarıyla, muhalefetiyle, bütün, destek veren ve grubu bulunan partilere
teşekkür ediyorum çünkü bu millî bir mesele. Bu millî meselenin üzerinde
hep beraber bir kısım detaylarını, olumlu
eleştirilerini de aktarmakla beraber bir ortak paydaya
koyabileceğimiz bir mesele. Stratejik yönü var, ticari yönü var, ekonomik
yönü var ama bir bu kadar daha önemli olan Türk cumhuriyetlerinin -şu ana
kadar çok fazla vurgusu yapılmayan, tekrarlardan da kaçarak sözlerime
devam etmek istiyorum- daha çok normalleşmesi ve ekonomilerini,
idarelerini ve iradelerini güçlendirmekle alakalı önemli bir projedir.
Üretim yanında önemli bir paydası var, aynı zamanda tüketim
yanında da Avrupa Birliği üyesi ülkelerin gaz güvenliğiyle alakalı
arz güvenliğini sağlamak açısından probleminin çözümünün
bir parçası olması açısından da bir önemi var. Bir
farklı önemi de ülkelerin siyaseten uluslararası ilişkilerden
arındırılamayacak kadar büyük bir proje olması
açısından da önemi var. Bazı ülkelerin siyaseten
sıkıntıya düştüğünü ve çatışmaya doğru
gittiğini görüyoruz ama yine ortak paydaya aldıkları enerji
konularında iki ülke ilişkilerini güçlendirebilecek,
iyileştirebilecek kadar bir yapı da arz ediyor. Birçok açıdan
önemli.
Tabii, avantajları
var mıdır, dezavantajları var mıdır bunların
hepsi tartışılabilir. Stratejik midir, stratejikse ne kadar
stratejiktir? Getirileri, götürüleri nelerdir? Nasıl bir dinamik
oluşturur bu, bölgemizde? Bu anlaşmanın imzalanmasıyla
beraber Sayın Başbakanımızın ev sahipliğinde
beş ülkeyle beraber imzalanmasıyla beraber bölgede ne tür dinamikler
hareketlendi, bütün bunlara bakmak lazım.
Tabii ki enerji
konusu aynı zamanda bir savaş gerekçesi ama bu tür projelerin bir
barış gerekçesi olduğunu da görüyoruz. Komşularımız
ve bizler bu projeden nasıl etkilendik ve bu projeleri tercih etmenin
diğer projelerinden vazgeçmek anlamına mı geldiğini, bütün
bunları bence irdelemek lazım. Ülkenin şu anki büyüklüğü
aslında bir projeyi tercih etmenin diğer projeden vazgeçmek anlamına
gelmediğini ve Türkiyenin ekonomideki derinliğinin, bütün
bunları istiap edebilecek, kucaklayabilecek kadar bir genişliğe
ulaştığını görebiliriz. Bize deniyor Bu projeyi
tercih ettiğinizde siz acaba Rusyayla ne yapıyorsunuz? Biz, Rusya
Federasyonuyla da yapacağımız anlaşmalar eğer ülke
çıkarları doğrultusundaysa onu da yaparız, Amerika
Birleşik Devletleriyle model ortaklık olarak nitelendirilen
ilişkilerimizin güçlenmesi için bir başka projede bulunmamız
gerekiyorsa onunla beraber bunu gerçekleştiririz. Şu anda
sıfır problem olarak hedeflediğimiz komşu ülkelerle olan
ilişkilerimizde hangi ülkeyle bu anlaşmaları yapmamız
gerekiyorsa onunla da o anlaşmayı yaparız. Bunların hiç
biri diğeriyle yaptığımız anlaşmayı
aslında kesmez, yeter ki -tek hedefimiz var- ülke
çıkarlarımız doğrultusunda olsun.
O açıdan,
ben, dediğim gibi, bu büyük resmi kaybetmeksizin bu meseleye bakmak
gerektiği kanaatindeyim ve iftiharla da söylüyorum, şu anda Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bu konsensüsün sağlandığını
görüyorum. Yapılan eleştirilerin de mutlaka olumlu yönde, bizim
imzalayacağımız ve millî Nabucco şirketiyle alakalı
PSA Anlaşması dediğimiz proje destekleme anlaşmalarına
olumlu bir katkı olarak görüyorum. Bu büyük resmin kaybedilmediğini
gördüm. Çünkü hemen doğumuzda Türkmenistanda, Azerbaycanda,
İranda, Katarda, Irakta, Rusya Federasyonundaki potansiyelin çok
yüksek olduğunu söylemeliyim. Vatandaşlarımız da
izliyorlar. Ne kadar yüksek, ne kadar büyüktür dersek değerli
arkadaşlar, Türkiyenin yaptığı gaz anlaşması
2010 yılı itibarıyla yaklaşık 45 milyar metreküpler
civarında. Kullandığımızı da global krizin
tesiriyle 33-34 milyar metreküpler civarında olduğunu
düşünürsek, yalnızca Türkmenistanın tespit edilmiş gaz
rezervleri açısından baktığımızda Türkiyenin
sekiz yüz yıllık ihtiyacını karşılıyor.
Rusya Federasyonunda Sibiryadaki geçen yıl tespit edilen yalnızca
bir kuyu Türkiyenin seksen beş yıllık ihtiyacını
karşılıyor. O yüzden, konuştuğumuz büyüklükler,
rakamlar bir üretim merkezinin tüketim noktalarıyla
buluşturulmasıyla alakalı önemli bir konudur.
Avrupada ne
oluyor? Yaklaşık 522 milyar metreküp civarındaki cari gaz
tüketiminin, yine Uluslararası Enerji Ajansının verileriyle
beraber 700 milyar metreküpler civarına çıkması bekleniyor 2030
yılında. O zaman üretim noktalarının tüketim merkezleriyle
buluşturulma işi bu. Peki, münhasır ekonomik sahamızın
ve -ki, yaklaşık, Karadenizde 288 bin kilometrekaredir- bu
sahamızdan geçecek Güney Akım Projesinin bununla bir rakip, bir rekabet
oluşturduğu konusunda zaman zaman tereddütler yaşanıyor.
Kısa vadede baktığınızda, evet, bir rakip olabilir ama
orta ve uzun vadede baktığınızda birbirini destekleyen
projeler, hatta bunun kadar iki proje daha gereklidir Avrupa Birliği üyesi
ülkelerin gaz ihtiyacını karşılamak açısından.
Peki, bütün
bunları yapabilmek için ne gerekli? Yalnızca teknik gerekçeler,
teknik çıkarlar, ülke çıkarları yeterli midir? Hayır.
Aynı zamanda ülkede siyasi bir istikrar olması lazım
değerli arkadaşlar. Hiçbir sektörün ekonomik büyüklüğü ve
iktisadi büyüklüğü o ülkenin siyasi istikrarının
büyüklüğünün geçemiyor. Yalnızca siyaset yapmak adına
değil, uluslararası bir gerçeği vurgulamak açısından
da söylüyorum, AK PARTİnin özellikle 2002 yılından sonra bu
ülkenin idaresine irade koymasından sonra bütün bu projelerin
hareketlendiğini görüyoruz. Bundan önce olmuyor muydu? Bundan önce olan
büyük projeler de var. Hakkını teslim etmek lazım.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattının bizden önceki hükûmetler
zamanında başlayıp hükûmetlerimiz zamanında bunun
bitirilmiş olması, aynı zamanda Türkiyenin gaz arz
güvenliğiyle alakalı projelerde Mavi Akım Projesinin şu
anda ihtiyaçlarımızı karşılaması, bir dizi
projeler sayabiliriz. Ancak, en son Katara yaptığımız
ziyarette, Katarda...
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Bakan, sizin zamanınızda hangi projeyi
yaptınız, onu söyler misiniz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Bakın, bir
şey anlatayım. Siyasi istikrarla alakalı çok önemli bir
anekdottur bu değerli arkadaşlar. Bu, iktidar olmayı bekleyen
her partinin aslında dikkat etmesi gereken de konudur. Biz bunların
hepsini yaşıyoruz; omuzlarımızda bu sorumluluğu
hisseden bir grup olarak, bir parti olarak bunu yaşıyoruz.
Sene 1998ler
civarında, 1996dan başlayan süreçte bu yaşandı. Katara
gittiğimizde bize bir şey anlattılar. Orada iki tane büyük aile
var şu anda, bir tanesi Al Attiyah ailesidir. Abdullah Bin Al Attiyah,
şu anda Başbakan Yardımcısıdır ve enerjiden sorumludur,
Enerji Bakanıdır aynı zamanda. Bir anısını
anlattı.
Katar nasıl
bir ülkedir dersek: Katar, değerli arkadaşlar, biraz önce
söylediğim gibi, aynen Rusya, İran ve iki ülkeden sonra dünyanın
üçüncü büyük gaz rezervidir ve yine Uluslararası Enerji
Ajansının verilerine göre harekete geçirilebilir gaz rezervleri ve
gaz üretimi açısından dünyanın bütün gaz ihtiyacının
beşte 1ini karşılayacak kapasiteye
ulaşmıştır LNG tesisleriyle. Yaklaşık,
Türkiyenin tüketiminin 850 katı kadar tespit edilmiş rezervi var.
Şimdi, böyle
bir ülkeye yapılan bir işlemden bahsedeceğim yani siyasi
istikrar niçin önemli, niçin gerekli? Hepsinin isimleri filan var, burada
zikretmeyeceğim ayrıca. O anki Enerji Bakanımızdan bir
randevu talep ediyorlar. 1993 yılında Katar bir açılıma
giriyor enerjide, gaz rezervleri var ama üretemiyor. Şu anda 122 milyar
dolarlık, Katarda müstakil kurulan 350 bin nüfuslu bir şehir
vardır. Orayı gezip görme fırsatım oldu ve hayran
kalınmaması mümkün değil. 18 milyar dolarlık, yalnızca
bir şirketin yaptığı yatırım var orada.
Uluslararası arenaya açılmış, uluslararası sermayeye
açılmış ve uluslararası büyük enerji aktörlerinin rol
aldığı bir yer. Buranın yöneticisi, o anki Maliye
Bakanı geliyor, Enerji Bakanı da ayrıca geliyor. Bir randevu
istiyorlar Enerji Bakanından. Vaktinin müsait
olmadığını, ilgili BOTAŞ genel müdürüyle
görüşmesini tavsiye ediyorlar büyükelçilik kanalıyla. O da Tamam,
önemli olan iştir, bağlantıdır. diyor, BOTAŞ genel
müdürüyle görüşmek için randevusunu alıyorlar. Uzunca bir müddet özel
kalemde bekledikten sonra, ilgili daire başkanıyla görüşmesini
tavsiye ediyorlar. İlgili daire başkanıyla görüşmesini
tavsiye edince oradan, özel kalemden telefon açıyor Maliye Bakanına,
şu anki Başbakan Yardımcısına Biz gaz
anlaşması yapalım
Bakın şu anda LNGyle alakalı,
hem spot hem de uzun dönemli kontratlarla alakalı çok önemli avantajlar
çıkacaktır her iki ülke arasında, boru hattı da dâhil
olarak
Gittiğimizde bize bu hikâyeyi anlattılar, dediler ki: Özel
kalemden telefon açtım Maliye Bakanına, Bu ülkeyle olan
ilişkilerimizin hepsini dondurun şu anda
Bundan sonra, bizim
şu anki getirdiğimiz seviye yani iki ülke arasındaki boru
hattının tesis edilmesinden tutun ki gazdaki enerji
kaynaklarımızı çeşitlendirmeye varıncaya kadar;
küçümsenmeyecek nokta dediğimiz bu. Bir daire başkanına
gönderiyorlar ve
İşte,
bu anlayışla eğer biz, gaz kaynaklarıyla alakalı,
enerji kaynaklarıyla alakalı bir ülkeyi hangi
önyargılarımızdan dolayı beğenmediğimizi
bilmediğimiz bir ortamda ülkeyi bu noktaya getiriyorsak, Türkiye'nin
şu anki yaptığı anlaşmaların ne kadar önemli
olduğunu daha fazla anlarız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu çok önemli bir şey.
Değerli
arkadaşlar, bu millî bir proje. Biz beğenmemişiz, Türk
cumhuriyetlerinden de beğenmediklerimiz olmuş; hâlbuki bizim
kardeşlerimiz.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Efendim, hangi bakan yapmış biraz önce söylediğiniz
şeyi?
ENEJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Azerbaycanla
alakalı, Türkmenistanla alakalı bütün bu emeği geçen
arkadaşlarımıza, ben hem BOTAŞtaki hem de bütün kamu kurum
ve kuruluşlarındaki arkadaşlara
Dışişleri
Bakanlığımızın da bu konuda önemli katkısı
var. Bu büyük resmi elde etmek açısından çok önemlidir.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Sayın Bakanım, hangi bakan yapmış bunu?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Azerbaycanın katkısı ne Sayın Bakan? Ne kadar
gaz verecek Azerbaycan? Katkı ne sağlamış? Biraz da
onları söyleyin.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Açıklarım
Açıklarım
13 Temmuz 2009
tarihinde bu anlaşma imzalandıktan sonra 14 Temmuz sabahı bizi
aradılar, üç dört tane ülkeden aradılar: Bakın, bu Nabucconun
kaynağı var mıdır?, Bu, acaba ne tür sonuçlar
getirecektir bize?, Ya, biz bunu gerçekleştirebilir miyiz?, Hayal
midir, ümit midir, vatandaşın ümitleriyle oynamak mıdır?
derken bırakın bu projenin gerçekleştirilmesini, bu projenin
imzalanmış olmasının bile çok büyük yankıları
oldu, çok büyük dinamikleri oldu. Değerli arkadaşlar, bunları
hepimizin gördüğünden eminim. Bunları ihmal etmememiz lazım.
Hemen
arkasından, bildiğiniz gibi, 6 Ağustosta -13 Temmuz-6 Ağustos-
Rusya Federasyonuyla tam yirmi tane anlaşma imzaladık. O
açıdan, ben Nabucconun yalnızca bir gaz iletim, yalnızca
stratejik bir proje olmasının daha ötesinde, ülke
çıkarını tetikleyebilecek birçok ilişkiyi tahrik
ettiği kanaatindeyim. Bu meseleye daha geniş manada böyle
bakmamız lazım.
Tabii ki kaynak
problemiyle alakalı, altı tane ortağı olan bir projenin bu
kaynak probleminin çözümünü yalnızca Türkiye kendi başına
omzunda hissetmemektedir, beraberce oturulup beraberce davranılacak.
Farklı platformlarda birçok anlaşmayı
imzalayacağımız bir sürece girdik. Şu anda üç ayrı
noktada anlaşmayla alakalı görüşmede
arkadaşlarımız, hem Avusturyada hem Türkiyede hem de kaynak
ülke arayışlarıyla alakalı.
Tabii ki
tarafları olan bir konuda yani Hukuk var mıdır?, AB hukukuna
mı tabiyiz? filan, bunların her birinin çözümü var değerli
arkadaşlar. Bir negotiationda, bir müzakere sürecinde -ki bunu da bizler
yapıyoruz, yapmalıyız da, daha fazlasını da yapmamız
lazım- zaman zaman ön plana aldığınız, zaman zaman da
onu arka plana itip diğer konuları ön plana
aldığınız olacaktır. Bunların her birinde,
altını çizdiğinizde Türkiyenin toplam çıkarına olan
ne kadar fayda elde etmişsiniz, bu önemli. O yüzden müzakere süreci
içerisinde ülkelerin birbirine söyleyeceği şeyler olabilir, zaman
zaman da onları geriye çektiği şeyler olabilir ama Türkiyenin
hem doğu-batı aksında hem de kuzey-güney aksında gittikçe
projelerini zenginleştiren ve temel bir strateji oluşturan ve hatta
millî bir projeden arındırılamayacak kadar uluslararası
ilişkileri olan bir ülke hâline gelmiştir.
Bakın,
Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattının özellikle Nabucco Projesinden
sonra hareketlendiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bunu kronolojiye
baktığınızda rahatlıkla görebilirsiniz. Aynı
zamanda, doğu-batı aksında Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattına
yardımcı olabilecek ve onu daha da güçlendirebilecek, kapasite
artırımını güçlendirebilecek ve bu konuda ilerleyebilecek
mesafeler kat ettiğimizi söyleyebilirim. Kerkük-Yumurtalık Boru
Hattı, bildiğiniz gibi 70 milyon tondur, ham petrol boru hattı
projesidir. Irakın normalleşmesi için orada petrol ve doğal
gazın çıkması, petrol ve doğal gazın
çıkmasıyla beraber de Irakın daha hızlı normalleştiğini
göreceğiz. Bunun en önemli kapılarından, çıkış
yollarından bir tanesi, Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru
Hattıdır. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı 50 milyon tondur, bu
dediğim hat 70 milyon tondur ve buranın amortismanlarını
itfa etmiş bir hattır, sıfırlamıştır.
Şimdi, yeniden bir anlaşmayla beraber Irakla görüşmelerimiz
devam etmektedir ve bu daha da hareketlendirilecektir.
Bütün
bunların hepsi Türkiyenin önemini, coğrafyasından kaynaklanan
jeostratejik önemini daha da vurgulamaktadır. Biz, bir yandan
bunların tedarikiyle alakalı çalışırken tabii ki yine
dil bütünlüğümüzü sağlayabilecek millî enerji stratejimizi
güçlendirmemiz lazım. Nedir o? Bugün 18 tane bölgeye
ayrılmış Türkiyede 786 bin kilometrekarenin -belki bu rakam
bilginizde olmayabilir- şu anda 386 bin kilometrekaresi, yani yaklaşık
yarısı ruhsatlıdır değerli arkadaşlar, petrol ve
doğal gaz aramalarıyla alakalı.
Aramak, bu
iş için gerekli şarttır ama yeterli şart değildir.
Arama sayılarının artmış olması arama
faaliyetlerinin arttığı anlamına gelmez ama önemli bir
habercisidir. Şimdi, siz, hiçbir idareyi Niçin arama sayıları
arttı? diye suçlayamazsınız, suçlamamak da lazım ama arama
sayılarının artmış olması üretime geçildiği
anlamına gelmiyor, asıl ondan sonra yapılacak faaliyetler de
vardır. Bu ülke büyümeye karar verdikten sonra -en önemli kelime bu- büyümeye
karar verdikten sonra yapacağı en önemli konu, hem millî
kaynaklarını artırmaktır hem de En yakın tehlike, ilk
önce bertaraf edilmesi gereken tehlikedir. prensibine dayalı olarak da
arz güvenliğini sağlamasıdır yani ithalatını da
yapması lazım. İthalatını ne zamana kadar yapacak
değerli arkadaşlar? Hiç kusura bakmayalım,
ağrımıza gitse de yerli kaynaklar ikame edilinceye kadar
yapacaktır. Biz yerli kaynaklarımızı ne kadar ithal
kaynakların yerine koyarsak o kadar ithalat düşecektir, yerine
koymadan düşürülme imkânı yoktur.
Şimdi,
bununla alakalı önemli bir konuya geçmek istiyorum. Nabuccoyu nasıl
olsa şahıslar üzerinde de konuşacağız, soru-cevaplar
üzerinde de konuşacağız. Bu tartışmayı mutlaka
yapmamız lazım. Yerli kaynakların hepsini harekete geçirmemiz
lazım. diyoruz, içinde su kaynakları var, jeotermal var, güneş
var, rüzgâr var. Yaşadığımız bir hadiseyi, hepimizin
şahit olduğu bir hadiseyi söyleyeyim: Geçen hafta sonunda
madencilerimizle beraber -madencilik sektörünün, kömür dâhil, bütün kıymetli
madenler dâhil- bir toplantı yaptık, yaklaşık yirmi sekiz
tane sivil toplum örgütü katıldı, diyorlar ki: Bu madenlerimiz yerli
kaynak mı? Yerli kaynak, altınından agregaya varıncaya
kadar. Bununla alakalı biz şu anda yargı kararlarından
dolayı çalışamıyoruz, bir kısım çevre
şartlarından dolayı çalışamıyoruz, sit
alanlarından dolayı çalışamıyoruz, koruma
kurullarından dolayı çalışamıyoruz. Sayıyorlar alt
alta, tam dokuz tane kırmızı haritası var Türkiyenin.
Aynı şekilde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Yenilenebilir ve
yerli kaynaklarla alakalı da aynı şekilde bir kısım
tehditler var. Somut örnek vereyim: Karadenizde nehir tipi santrallerimiz var.
Yaklaşık 1.640 tane nehir tipi santralin 1.530 tanesi
-yaklaşık söylüyorum- lisanslandı, katkı payıyla
bunlara lisans verildi. Havza çalışmasıydı, delta çalışmasıydı,
vatandaşımızın yanlış
algılamasıydı, algılamasıydı,
anlatmasıydı derken şu anda o bölgede, sırf Doğu
Karadeniz Bölgesinde otuz beşe yakın santrali durdurduk biz gerek
yerel mahkemeler kanalıyla gerek bölge idare mahkemeleri gerek merkezî
yargı kararıyla gerekse kurum ve kuruluşlarımızın
kendi arasındaki koordinasyon gerekçesiyle.
Şimdi, bir
şeye karar vermemiz lazım: Biz 2020 yılına kadar, hatta
2023 yılına kadar bütün yerli kaynaklarımızın
hareketlendirilmesine, sonuçlanmasına ve bitirilmesine karar verdik
strateji belgemizde. Hani millî midir falan diye tartışıyoruz
ya
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum hoşgörünüze
sığınarak. Önemli bir konu olduğu için bunu tamamlamam
lazım.
Şimdi, biz
bunu tamamlayacak mıyız, tamamlamayacak mıyız; buna karar
verelim.
Değerli arkadaşlar,
madenler ancak bulunduğu yerde üretilebiliyorlar, dünyanın her
tarafında böyle. Madenler de böyle çölün ortasında falan olmuyor, ya
üzerinde ağaç oluyor ya deniz kenarında oluyor. Bir dezavantajı
da var, her güzelliğin bir bedeli var. Şimdi, hep beraber, ben
diyorum ki bu Genel Kurulda bu yetki olsa ve imzalarımızla bunu
yapsak neye karar vermemiz lazım? İşte, o zaman şu soru
çıkıyor ortaya: Türkiyedeki yerli kaynakların şu veya bu
gerekçeyle üretilemeyen kısmını ikame etmek üzere ithalat yapmak
zorundasınız. Gönül ister ki ithalatı biz sıfır
oranına düşürelim ama Türkiye'nin büyüme hızını
karşılayabilecek yerli kaynak üretimi istatistiklere göre yok. O
zaman acı da olsa bu reçete, belli bir ithalat oranını kabul
etmek zorundasınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Bunu bir enerji
bakanının söylemesi zordur ama gerçek bu. Dünyada Uluslararası
Enerji Ajansının verilerine göre, hemen hemen bütün ülkelerin
ortalamaları alınmıştır, yerli kaynak oranı yüzde
18dir. Biz, bunu, inşallah yüzde 25lere, 30lara kadar
taşımayı düşünüyoruz ama ister nehir tipi santrallerde
olsun ister madenlerimizde olsun, kendi öz kaynaklarımızı
kullanmadıkça ithalatımız düşmez. Ben diyorum ki ister
çevre saikalarıyla, gerekçeleriyle isterse bir başka gerekçeyle,
manzarası, yeşili, ne olursa olsun, inanın, bunu ironi olsun
diye söylemiyorum, hangi gerekçeyle biz onu durduruyorsak onun yerine o kadar gaz
alacağımızı bilmemiz lazım. Onu savunan
arkadaşların, aynı zamanda, doğal gaz ithalatını
çıkıp savunabilmesi lazım yani yalnızca bir cümleyi
söyleyip bırakmaması gerekiyor.
O yüzden,
değerli arkadaşlar, bakın, millî bir konudan bahsediyorum, bunun
iktidarı-muhalefeti yok. Ben biliyorum ki Türkiye Büyük Millet Meclisi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, lütfen, tamamlayınız
konuşmanızı.
Buyurun.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Affedersiniz
Sayın Başkanım, gerçekten, fazlaca hoşgörü de gösterdiniz.
Hemen tamamlıyorum.
BAŞKAN
Estağfurullah.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Burada bulunan bütün
milletvekillerimizin ben aynı şeyi düşündüğü kanaatindeyim
ama bunu hangi yöntemlerle ve nasıl yapacağımıza karar
vermemiz lazım. Hiçbir milletvekilimizin, ben, burada, ithal edilen gaza
sıcak baktığını zannetmiyorum ama yerli
kaynakların hangi usullerle ve o belirlediğimiz hedef
doğrultusunda nasıl kullanılacağını çok iyi
bilmemiz lazım.
Ben, Nabuccoya
destek veren, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere,
bütün iktidar ve muhalefet parti üyelerine teşekkür ediyorum, emeği
geçen kamu kurum ve kuruluşlarımıza da teşekkür ediyorum,
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Şahsı
adına tümü üzerinde son konuşmacı Rize Milletvekili Bayram Ali
Bayramoğlu.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
447 sıra sayılı Kanun Tasarısıyla ilgili olarak
geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında,
benden önce gerek Sayın Demirkıran gerek Sayın Bakanım
birçok konuda açıklamalarda bulundu ama teknik konularla ilgili,
onların içerisinde zikredilmemiş konuları gündeme getirmek,
olayın biraz daha objektif olarak uzun vadeli projeksiyonda Türkiyeye
neler kazandırıp kazandıramayacağı konularındaki
fikirlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum ancak buna başlamadan önce
bir yanlış anlaşılmayı veya ismin nereden nüfuz
ettiği konusuyla ilgili bir eksikliği de ortadan kaldırmak için
Nabucconun nasıl isimlendirildiğini de size anlatmakta fayda
görüyorum.
Nabucco Projesi,
ilk önce 2003 yılında Almanyayla Avusturyanın, iki ülkenin
gelecekteki doğal gaz veya enerji ihtiyaçlarını
nazarıitibara alarak prensipte İran ve Irakla ortak
geliştirilebileceği ve Babil bölgesinden
taşıtılması düşünülen doğal gaz
çalışmasıyla başlamış ve dolayısıyla,
Babil bölgesinin de tarihe nüfuz etmiş en önemli kralı Nabukodonosor
ismindeki bir şahıs. Hatta Verdinin operasında, özellikle
onunla ilgili bir opera da bestelenmiş. Dolayısıyla, Nabucco
ismi, sonu corporation olan kısımdaki, baştaki Nabuc
kısmı Nabukodonosor isminden kaynaklandığı için en
azından bu düzeltmeyi ve bilgilendirmeyi yapmakta da fayda görüyorum.
O zaman dikkat
ederseniz Almanya ve Avusturya ilk önce bu işe başlıyor, yine
aynı 31 milyar metreküplük bir taleple başlıyor fakat bunun
yanına özellikle hattın geçecek olduğu ülkelerin, işte
Türkiye gibi, Romanya gibi, Macaristan gibi ülkelerin bu işe mutlaka dâhil
edilmesi gerekliliği ön plana çıktığı için
arkasından gelişmeler, görüşmeler birçok noktalara kadar
taşınıyor. Bunun içerisine Rusya dâhil olmak istiyor, İran
projenin içerisinde yer almaya devam etmek istiyor, vesaire -ona girersem çok
uzun bir tarihî hikâyesi var- ama temel nitelikte, en sonunda altı
ortaklı beş ana ülkeyi doğal gaz tüketimi olarak ilgilendiren
bir Nabucco Projesi son hâline gelmiş oluyor. Şimdi, bu noktada
-Sayın Demirkıran da açıkladı- işte, toplam
yatırım miktarının yaklaşık 8 milyar euro
civarında olacağını, Türkiyeden geçen
kısmının da 2 bin kilometre yani toplam yatırım
miktarının üçte 2sinin Türkiye sınırları içerisinde
olacağını söyledi. Tamamen doğru, 5 ile 5,5 milyar euro
arasında çok ciddi bir altyapı yatırımı ve malzeme
yatırımıyla birlikte oluşturulacak bir proje ama burada
unutulmaması gereken bir nokta: Bugün kabul edecek olduğumuz bu kanun
da elli yıllık bir kanun yani sistem devreye girdikten sonraki süre
içerisinde, Türkiye, aynı zamanda bu sistemin geçişinden dolayı
elli yıl süreyle kira gelirini almaya devam edecek bir ülke.
Dolayısıyla, olayı sadece bugün itibarıyla
değerlendirmek bu anlamda yanlış olur. Birinci nokta bu.
İkincisi,
bence dikkat etmemiz gereken en önemli konulardan bir tanesi, Avrupanın
gelecekteki ciddi miktardaki doğal gaz ihtiyacının ne
olduğu konusudur. Sayın Bakanım da az evvel söyledi, 2030
yılı itibarıyla, bugünden 2030 yılına, yani yirmi
yıl sonrasına, Avrupa ülkelerinin minimum doğal gaz
ihtiyacı yaklaşık 150 milyar metreküp yani bugünden itibaren 150
milyar metreküp daha ihtiyaçları var. Bu, şu demek: Mevcut, şu
anda Türkiye'nin bugün itibarıyla kullandığı miktarın
4 katına daha 2030 yılında ihtiyaçları var. Peki, mevcut,
bu imzalanan anlaşmayla Avrupaya transfer edilebilecek doğal gaz
miktarı ne kadar? 31 milyar metreküpün yarısı yani Türkiye
isterse yüzde 50lik kısmını alabiliyor yani 15 milyar metreküp
ancak transfer edebiliyoruz. Dolayısıyla, önümüzdeki süreç
açısından baktığımızda, Avrupanın
ihtiyacı olan doğal gaz miktarının, şu
imzalayacağımız anlaşma sadece yüzde 10luk
kısmını telafi edebiliyor. Yani dolayısıyla,
Rusyanın Ukrayna bacağıyla yapacak olduğu yeni
çalışmalar veya Nabucco Projesinin önümüzdeki yıllarda katma
değer olarak oluşturacağı 2015, 2020, 2025
yıllarındaki getirilerini hesap ettiğimizde, bazı
anlaşmalar vardır; hani tarihe güzel güzel imzalanarak,
nakışlarla imza atılmış olur anlaşmalar, bu
anlaşma öyle bir anlaşmadır yani bir şeylerin en önemli
başlangıcı noktasıdır.
Arkadaşlarımız
haklı olarak Bu anlaşma bize neler getiriyor, neler
sağlıyor, taraf mıyız, değil miyiz, Avusturya isterse
bunu yapabilir, yapamaz mı? gibi ifadelerde bulundular. Bu çok
yanlış ve eksik bir ifade. Özellikle bürokrat arkadaşlarla da o
maddeye tekrar, yerinde, bizatihi bakmak istedim.
Şimdi,
biliyorsunuz, biz bir anlaşmayı Parlamentodan geçiriyoruz. Bir de bu
işin içerisinde altı tane şirketin kendi arasındaki,
konsorsiyum ortaklığı statüsünde imza ettiği anlaşma
var. Bu anlaşmanın ana hükmü, hangi konuda olursa olsun, oy
birliği olmadan hiçbir konuda karar alınmayacağıdır.
Yani hangi konuda olursa olsun, ortak sıfatıyla BOTAŞın
Ben bunu kabul etmiyorum. veya Onay vermiyorum. dediği hiçbir
anlaşmanın hükmü yoktur. O zaman, başka bir tarafın sizin
hakkınızda hüküm koyması veya sizin aleyhinize herhangi bir
uygulamayı gündeme getirmesi diye bir şey söz konusu değildir.
Aynı zamanda,
unutmayın ki bütün sistemin ilk çıkacağı merkez,
Azerbaycandan sonraki ana nakil hattı tamamıyla Türkiyededir. Yani
eninde sonunda, tavuk mu yumurta mı hikâyesi, meselesi gündeme
geldiğinde, Türkiye, buradaki, hangi şartta olursa olsun, hem
jeopolitik konum açısından hem coğrafi konum açısından
hem de gelecekteki ihtiyaçlar açısından
baktığımızda, en kritik ülkedir.
Ama, tabii,
kritik ülke olmak demek işi bitirmiyor. Yani öbür ülkeler de aynı
zamanda tüketici ve market. Yarın, bunun içerisinde, dikkat edin
Ben
Sayın Bakanım konuşurken anlatacak diye düşünüyordum,
hatırlarsanız, Sayın Putin ile
Başbakanımızın görüşmesi yine doğal gaz
görüşmeleri çerçevesinde yapılırken, özellikle İtalyadan
Sayın Başbakan Berlusconi, bu anlaşmaya dâhil olmak suretiyle,
aslında bu projenin içerisine İtalyanın da dâhil edilmesini
ısrarla istemiştir. Niye?
Çünkü geçen sene yaşanmış doğal gaz krizi meselesi,
İtalyayı gelecekle ilgili son derece ciddi problemlerin
yaşanabileceği noktasında uyarmış bir gelişme
olarak değerlendirilir.
Slovakyanın,
aynı zamanda Sırbistanın -bakın, bu anlaşmaların
içerisinde olmayan ülkeleri söylüyorum size- Hırvatistanın geçen
seneki kış döneminde yaşamış oldukları problemleri
şöyle bir düşünürseniz, Nabucco Anlaşmasının
önümüzdeki süreç içerisinde Türkiyeye sağlayacağı
avantajların, mevcut, şu konuştuğumuz konuların en az
5 kat-10 kat daha önemli konular olduğunu, bu anlamda oluşturacak
olduğu istihdam katkısını, kira geliri
katkısını, teknolojiye, katma değer olarak
kullanılacak malzemelere getirecek olduğu katkıyı, az evvel
gündeme getirilen binlerce kaynakçı istihdamını da
düşünürsek, son derece önemli bir proje olduğunu unutmamamız
gerekir.
Bir diğer
konu da bu olayın kredilendirme konusudur. Ben, kredilendirme konusunda,
şu anda bankaların, çeşitli fonların uluslararası
arenada kaynak dağıtmak için yatırım aradığı
bir noktada, en önemli girdi kalemi dediğimiz enerji, su, telefon ve
doğal gaz gibi, yani gelir getiren, sürekli akarı olan sistemlere her
türlü kaynağı vermek için aslında sıraya gireceklerini ve
hatta, rakamların, maliyet rakamlarının son derece minimize
rakamlar olacağını da söylemekte fayda görüyorum.
Bunun
yanında, özellikle burada bir stratejik önemi de vurgulamakta fayda
görüyorum. Şimdi biz ne yapıyoruz? Bazı milletvekili
arkadaşlarımız Türkiye ciddi bir terminal olmalıdır,
köprü olmamalıdır. diyor. Buna katılmak hiçbir şekilde
mümkün değil çünkü Boğazları aşmanız için bir köprüye
ihtiyacınız vardır. Köprü de önemlidir ama köprülerin
yanlarında istediğiniz gibi terminal yapabilirsiniz. Yani, terminal
olmak demek köprü olmama anlamına gelmez ve üstelik, bütün sistemi de
kendiniz tüketemeyeceğiniz için, bu sistemin bir yerlere naklini öyle veya
böyle uygulamaya koymak zorundasınız.
İşte bu
noktada, Doğuyu Batıya bağlayan, Doğuyu Batıyla
bütünleştiren ve aynı zamanda Türkiye'nin her iki tarafta da, hem
Avrupa Birliğine tam üyelik noktasındaki ilişkilerinde ve
görüşmelerinde hem de doğunun ekonomik kalkınması ve
doğuya yönelik yaptırımlar konusunda Türkiyeye son derece
kritik bir önem ve misyon da bu anlaşmalarla yüklenmiş
olmaktadır. Bunu unutmamamız lazım. Nabuccoyu sadece bir
doğal gaz projesi olarak düşünürsek çok büyük hata ederiz. Nabucco,
Doğu-Batı arasındaki ilişkilerde Türkiyenin önemini
vurgulayan ve bu önemi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bayramoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
her iki tarafa
da çok rahatlıkla hissettirtebilecek boyutta önemi gündeme taşıtan
bir fonksiyon icra etmektedir.
Ben Sayın
Bakanla enerji konularıyla ilgili birçok konuda
çalıştığım için biliyorum hadiseleri. Bu Nabucco
meselesi gündeme geldiğinde kendisini Türkiyede göremiyorduk, o kadar
yoğundular ki bir Rusya, bir Azerbaycan, bir Avrupa, Avusturya, sürekli
toplantılarda. Kim için yapılıyor bu toplantılar? Türkiye
Cumhuriyeti devleti için. Bunu atlamamamız lazım.
O nedenle
Nabuccoyu sadece bir doğal gaz projesi olarak düşünmekten çok,
gelecekte Hakikaten bunun altına imza atan o parlamenterlerden Allah
razı olsun, bu ülkeye çok büyük hizmet etmişler. denecek bir kanun
taslağı olarak görülmesi gerektiğini hatırlatıyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bayramoğlu.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
A. MESUT YILMAZ
(Rize) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yılmaz.
A. MESUT YILMAZ
(Rize) Sayın Başkan, hem kişisel söz talebim vardı
anlaşmanın aleyhine hem de Sayın
Bakanın biraz önce dile getirdiği 98deki olayla ilgili söz
istiyorum.
BAŞKAN O,
oyunuzun rengini belirtmek üzere olan husus değerlendirmeye
alındı, sırası geldiğinde yapılacak, sonunda. Ama
98deki, göreviniz sırasındaki olayla ilgili olarak kısa bir
açıklama yapacaksanız buyurun.
A. MESUT YILMAZ
(Rize) İkisini birleştirebilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN
Yok, o, oyunuzun rengini belirtmek üzere; siz daha iyi bilirsiniz.
Buyurun efendim.
A. MESUT YILMAZ
(Rize) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kaç dakika
konuşabilirim?
BAŞKAN Üç
dakika süre verdim size Sayın Yılmaz.
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) Beş dakika verelim.
BAŞKAN
Evet, buyurun efendim.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Rize Milletvekili A. Mesut Yılmazın, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın, Başbakan
olarak mensubu bulunduğu Hükûmete sataşması nedeniyle
konuşması
A. MESUT YILMAZ
(Rize) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, burada anlaşmasının onaylanmasını
görüştüğümüz Nabucco Anlaşması, Nabucco Projesi, Türkiye
açısından çok önemli bir projedir. Enerji konusu, tıpkı
demokrasi gibi aslında asıl önemi olmadığı zaman
anlaşılan bir konudur. Türkiye açısından bu kadar önem
taşıyan bir projenin bu kadar az sayıda milletvekilinin
katılımıyla görüşülüyor olması aslında Meclisimiz
açısından acıdır.
Benim bu söz alma
gerekçem
Aslında ben kişisel olarak söz talep ettim. Projenin bütünü
hakkında görüşlerimi ifade etmek isterim, niye aleyhte oy
vereceğimi ifade etmek isterim ama Sayın Bakan konuşması
sırasında benim Başbakanlığım dönemine tesadüf
eden bir olayı, bir anekdotu kendi ifadesiyle dile getirdi, o konuda
birkaç söz söylemek isterim. Olayı bilmiyorum, Sayın Bakanın
söylediği olayın ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum.
İlgili o zamanki görevdeki arkadaşlarımdan
araştıracağım, gerekirse tekrar Sayın Başkandan
söz talep edip o olayın aslını sizlere ifade edeceğim.
Yalnız tümü üzerinde yani konu üzerindeki söz hakkım baki kalmak
üzere o konuyla ilgili kişisel bir bilgimi sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Buraya biz 1997
yılı Temmuzunda bir anlaşma getirdik, tıpkı Nabucco
gibi bir anlaşma, Mavi Akım Anlaşması. Yine bugün
olduğu gibi bütün parti grupları bu anlaşmanın lehinde
konuştular, o zaman Cumhuriyet Halk Partisi, Refah Partisi, bütün partiler
Mavi Akım Anlaşmasının lehinde konuştular. Bu tabii,
Sayın Bakan gibi beni de o zaman çok memnun etti çünkü böyle bir önemli
projenin, Türkiye'nin enerji açığını kapatacak bir projenin
Mecliste bütün partilerin onayıyla geçmiş olması hakikaten
göreve yeni başlayan ve büyük bir enerji açığını
devralan, hatta elektrik kısıntısı yapmak zorunda kalan bir
Hükûmet için çok sevindirici bir husustu. Ama biz anlaşmayı geçirdik,
Mavi Akım Anlaşmasını Meclisten oy birliği ile
geçirdik. Daha sonra Enerji Bakanlığımıza ve ona
bağlı olan BOTAŞa yabancı elçiler, yabancı
şirket temsilcileri gelmeye başladı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim, devam edin.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Enerji
Bakanımız bana da bilgi veriyor: İşte, Amerikan elçisi
geliyor -bilmem ne- Katar elçisi geliyor, Mısır elçisi geliyor filan.
Sonra anladık ki meselenin özünde dünya doğal gaz piyasasına
yeni bir oyuncu olarak katılan Türkiye pazarını ele geçirme
motifi yatıyor.
Türkiye'nin
doğal gaz ihtiyacı 2015 yılında, zannediyorum, 50 milyar
metreküp civarında olacak. Ruslar bize cazip bir teklif
yapmışlar, aslında bize değil, bizden önceki Refahyol
Hükûmeti zamanında yapılmış teklif. Getirecekler, gazı
Samsunda teslim edecekler. Bütün risk onlara ait. Biz gazı Samsunda
devralacağız. Sayın Bakanın dediği doğrudur,
doğal gaz meselesinde önemli olan kaynak değil, önemli olan
ulaşımdır, taşımadır, iletimdir. Yoksa gaz
dünyada çok, Rusyada var, İranda var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bizim
açımızdan çok cazip bir anlaşmaydı. Bunu baltalamak
ALGAN
HACALOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, burada bir eski
Başbakan konuşuyor, biraz anlayışla karşılayın.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) İkide bir de kesmeyin yani.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, bir dakika
Sayın
Hacaloğlu, burada, malum ki, bir İç Tüzük, bir usul var, yasalar var,
onu uyguluyoruz. Yani benim burada Sayın
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Ama bir dakikada bir
Bir dakikada bir
ALGAN
HACALOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Hacaloğlu, lütfen efendim, bakınız,
Başbakanlık yapmış olan bir insandır Sayın Mesut
Yılmaz. Ben kendisine önce üç dakikalık bir süre verdim, sonra bir
dakika daha ilave ettim, arkasından bir dakika daha ilave ettim. Bakınız,
bu, beş dakikadır. Zaten kişisel konuşma hakkı da normal
şartlar altında beş dakikadır. Lütfen, ben bir
kısıtlama falan yapmıyorum ki, azami ölçüde itinayla bunu
koruyorum. Bunu sizler de görüyorsunuz, ekrandan da görünüyor zaten, lütfen.
İstirham ederim yani.
Buyurun
Sayın Yılmaz.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Türkiye bir önemli oyuncu olarak enerji piyasasına giriyor,
doğal gaz alıcısı olarak. Amerikan şirketleri,
İngiliz şirketleri gitmişler, Sayın Bakanın
dediği gibi Katarda çok büyük yatakları kapatmışlar,
Mısırda büyük imtiyazlar almışlar ama doğal gazı
satacak yerleri yok. Çünkü dünyanın büyük alıcı ülkeleri
-bunların başında Avrupa geliyor- hiçbir şekilde boru
hattıyla buralara ulaşma imkânına sahip değil veya bu
kaynaklar Avrupaya boru hattıyla ulaşma imkânına sahip
değil. En yakın ve en cazip alıcı ülke Türkiye. Bize
BOTAŞ vasıtasıyla, Enerji Bakanlığı
vasıtasıyla, bunlar yetmedi en son Amerikan elçisi iki defa bana
geldi, dedi ki Bu Mavi Akım Anlaşmasını iptal edin,
etmezseniz bu sizin için de kötü sonuçlar doğurur. Yani şahsen sizin
için de kötü sonuç doğurur. Ya, neyse doğursun sonuç. dedim. Yani
bu ülke için gerekliyse ben bunu yaptım, bütün riskini de aldım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, lütfen tamamlayın efendim.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Sağ olsun, Meclis de bana destek verdi, Benim hiç korkum
yok. dedim, bu anlaşmayı imzaladık. Dedi ki: Zaten bu
anlaşma olmaz. Karadenizin altından boru geçmez, geçerse korozyon
olur, bilmem ne olur, Karadenizin altında şu var, bu var. Ya, beni
ilgilendirmiyor ki risk Ruslara ait. Adam getirecek, Samsunda bana gazı
verecek, iki senede verecek.
Değerli
arkadaşlarım, siyasi hayatımın en en ilginç olayına bu
vesileyle muhatap oldum. Hemen akabinde, o güne kadar bize övgüler dizen
gazetelerin köşe yazarları birdenbire Mavi Akım Projesini,
Türkiyenin en büyük yanlışı, Türk dünyasına en büyük
ihaneti olarak nitelediler. Mecliste siyasi partiler bu konuda -Sayın
Kamer Genç başta olmak üzere- Hükûmetimizi akıl almaz eleştirilere
tabi tuttular. Mavi Akımda yolsuzluklar yapıldığı
iddia edildi, mahkemelere gittik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, şunu yapayım: Yani ben size bakınız
yaklaşık yedi dakikalık bir süre verdim ama benim yetkim bu
kadar, ben son olarak bir dakika açayım. (CHP sıralarında
Sayın Başkan, müsaade edin. sesleri)
BAŞKAN
Arkadaşlar
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Sayın Başkan, bizleri bilgilendiriyor.
BAŞKAN
Arkadaşlar, bakınız, bir şeyi uygulayacağız,
Tüzüke göre hareket etmek mecburiyetindeyiz. Ben şunu söyleyeyim: Kendi
aranızda oturursunuz, konuşursunuz, anlaşırsınız,
başka şey olur. Siyasi partiler burada, bu şey olur.
Arkasından belirli şeyler yaptığımız zaman, o
zaman
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Ama Türkiye için çok önemli bir şey anlatıyor Sayın
Başkan.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Tarihî bir olayı aydınlığa çıkarmaya
çalışıyor.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Çakır
Son olarak
açıyorum ve ondan sonra açamayacağım. Yetkimi ancak bu
şekilde kullanıyorum, lütfen efendim.
Buyurun
Sayın Yılmaz.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Ne kadar süre veriyorsunuz Sayın Başkan?
BAŞKAN Bir
dakika efendim, en son.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Hemen bağlıyorum Sayın Başkanım.
Neticede Mavi
Akım aleyhine çok büyük bir lobi oluştu. Bundan önceki dönemdeki
Meclis de o lobinin etkisinde kaldı, Mavi Akımla ilgili
bakanları, bürokratları hepsini Yüce Divana gönderdiler. Bugün
huzurunuzda iftiharla ifade ediyorum ki bu kadar kötülemeye, bu kadar kötü
niyete rağmen o arkadaşlarım, bürokratlar dâhil, bütün siyasi
arkadaşlarım bu projeyle ilgili, aslında enerjiyle ilgili
diğer bütün suçlamalardan, hepsinden yargı önünde
aklanmışlardır.
Binaenaleyh,
Sayın Bakanın ifade ettiği anekdotun bir de bu yönü vardır
çünkü onlar bize kapattıkları o doğal gaz kaynaklarındaki
gazı LNG olarak satmak istiyorlardı. Bize dediler ki:
İskenderunda rafineri kurun Marmara Ereğlisi gibi. İzmirde
rafineri kurun. Aliağada rafineri kurun. Gemiler getirsinler, Amerikan
şirketlerinin kapattığı doğal gazı bize orada
teslim etsinler. Biz orada bunları ameliye tabi tutalım likitten gaza
çevirelim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, teşekkür ediyorum.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Hemen bitiriyorum Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, sürekli on dakika verin
ama tek tek birer dakika
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız,
yaptığımız zaman, bir müddet sonraki başka bir
uygulamada başka bir ifadeyi kullanacaksınız. Bakınız,
ben azami inisiyatifimi kullandım, yani benim şeyim budur. Onun için,
ben Sayın Yılmaza teşekkür etmek istiyorum, şöyle:
Sayın Bakan burada, diğerleri burada efendim, herkes oturup
konuşabilir, diğer şeyleri yapabilir.
Teşekkür
cümlesini alayım, beni mazur görmenizi istirham ediyorum.
Buyurun
Sayın Yılmaz.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Tabii bu da bir yoldu. Rafineri yapardık, likit olarak
getirirdik, doğal gaz ihtiyacımızı böyle
sağlayabilirdik. Nitekim yıllarca böyle
sağlamıştık Cezayirden, Nijeryadan, hâlâ böyle
sağlıyoruz, ama maliyeti ne olurdu? O zamanki fiyatla 300 dolar
olurdu. Biz, zannediyorum 100-130 dolar civarına aldık o zaman Mavi
Akımı Rusyadan ve Türkiyeye alınmış en ucuz
doğal gazdır.
Değerli
arkadaşlarım, şunu söylemek istiyorum: Sayın Bakanın
anlattığı anekdotun altında, aslında Türkiye
pazarına mal satma gayesi yatmaktaydı. Biz, buna karşı koyduk,
bunun siyasi bedelini de ödedik neyse ama Sayın Bakan bilmelidir ki enerji
konuları böyle ucuz siyasi polemiklere alet edilecek kadar önemsiz konular
değildir.
Burada nasıl
bir ulusal konsensüs, bir partiler arası konsensüs
yaratılmış olmasından memnuniyet duyuyorlarsa
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, teşekkür ediyorum.
Son cümlenizi
alayım efendim.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) -
bu konulara da siyaset üstü bakmak en başta Sayın
Bakanın yükümlülüğündedir.
Saygılar
sunuyorum.
Tekrar
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, yani Başkanlık Divanının nasıl
şartlar altında görev yaptığını görüyorsunuz.
Siz, tabii, orada gayet rahat bir şekilde Konuşsun. diyorsunuz ama
arkasından, işinize geldiğinde filan zaman şöyle bir
uygulama yapılmıştı, ismim geçmişti, grubumun ismi
geçmişti, filan şeyler geçmişti, bu şekilde
Sayın Genç,
iki dakika süre veriyorum.
Buyurun,
konuşmanızı yapınız.
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Rize Milletvekili
A. Mesut Yılmazın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mavi Akım Projesine çok
karşı çıktım. Neden çıktım biliyor musunuz?
Samsundan Ceyhana kadar yapılan ihalede büyük yolsuzluk vardı.
A. MESUT YILMAZ
(Rize) İhale yok muydu?
KAMER GENÇ
(Devamla) Vardı.
Kendi
adamlarınıza o ihaleyi vermiştiniz.
Bakın, o
Mavi Akım Projesinde bir Turusgaz meselesi vardı arkadaşlar,
Turusgaz.
Şimdi,
Bulgaristan sınırından gaz giriyor. Orada, o gazın galiba
önce 2 milyar metreküpü, sonra da Mesut Beyin iktidarı zamanında 8
milyar metreküpü özel bir şirket üzerinden geçiriliyor ve devlet, burada
yüzde 12 komisyon ödüyor. Bu komisyonun, bu Turusgazın ortakları kim
hâlâ açıklanmadı. Sizin Bakanınıza da söyledim, hâlâ
açıklamadı, gizliyorlar.
Arkadaşlar,
devletin kesesinde, halkın kesesinde o kadar büyük soygunlar
yapıldı ki. Yani tabii, Anayasa Mahkemesine
Siz, geldiniz, dediniz
ki Soygunculardan hesap sorarız. ama sormadınız, çünkü bir ucu
da sizin yakınlarınıza değiyordu, onun için
sormadınız. Çünkü orada Anayasa Mahkemesi enerji
bakanlarının yargılanmasıyla ilgili zaten ciddi
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Ne alakası var?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bilmiyorum, kararını tam hatırlamıyorum, burada
da zaten beraat edilmedi, sadece
O kararları getirip okumak lazım.
Şimdi,
enerji meselesi, bakın, o zaman, biz, burada bir gizli toplantı
yaptık. Gizli toplantıda, hiçbir zaman, burada, sırf işte
gizli toplantı yapılıyor izlenimi vermek için, o zaman, hangi
ülkeden -bin metreküpünün- kaç liraya doğal gaz
alındığı açıklanmadı, anlaşmalar açıklanmadı,
sırf kamuoyuna, efendim, Meclis gizli oturum yaptı, bilgi verildi.
izlenimi yaratmak için böyle bir şey edildi. Hatta o Mavi Akım
Projesinin Meclisten geçirilmesinin tek nedeni de orada yapılan
suistimallere Meclisi alet etmekti.
Tabii,
zamanımız çok kısa olduğu için bunları
açıklamıyoruz, o zaman şey vardı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen tamamlayınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, MHP, ANAP ve DSP İktidarı, koalisyon
olduğu zaman, ben, bu kürsüde bir şey tavsiye etmiştim: Yahu,
ANAPa bir Enerji Bakanlığı verseydiniz yeterliydi, başka,
yani öteki bakanlıklara da ihtiyaç yoktu. Bunu da söyledim ve Enerji
Bakanlığında, maalesef, hâlâ, benim kanaatime göre çok büyük
suistimaller oluyor; enerji pahalıya alınıyor, maalesef çok sıkıntı
yaratılıyor madenlerde, işte alınan madenler, kömür
ocakları olsun, diğer madenlerde çok büyük soygunlar var. Ama tabii,
Türkiye'de denetim sistemi olmadığı için, bize yeterli bilgi
akışı olmadığı için ben bunları dile
getirdim. Ama Turusgaz meselesini Sayın Bakan açıklasın. Kaç
lira verdiniz Turusgaza? Kimlerin cebine kaç lira gitti? O şirketin
ortakları kimler?
Teşekkür
ederim.
A. MESUT YILMAZ
(Rize) Sayın Başkan
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Yanlış
adrese konuşuyorsun, yanlış!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, adres
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Anlatacağım
şimdi!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben, o zaman var, ama sonra sizin zamanınızda
kapatıldı da ama ben de söylüyorum işte, o Mavi Akım
Projesinin bir devamıydı onlar.
BAŞKAN
Sayın Genç, teşekkür ediyorum.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Burası serbest
atış yeri değil!
BAŞKAN
Sayın Bakanım
Teşekkür
ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Peki, teşekkür ederim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Ve çıkıp
özür dileyeceksin ben anlattıktan sonra.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye özür dileyeyim ki, Turusgazdan para alınmadı
mı? Ne özrü ya! Havadan para aldılar, para. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Genç, teşekkür ederim.
Arkadaşlar
A. MESUT YILMAZ
(Rize) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yılmaz.
A. MESUT YILMAZ
(Rize) Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Arkadaşlar, öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Bu şekildeki
bir üslupla herkes birbirinin ismini ifade ederek konuştuğu zaman o
zaman Genel Kurulu falan yönetemeyiz biz. Yani birisi oturur birisi çıkar,
birisi oturur birisi çıkar. Yani bunun basın yoluyla
açıklanması var, diğer şeyler var, vesairesi var, ben bunu
demek istiyorum.
Bakınız,
Sayın Gençin bir ismi çıktı Ben, bir açıklayayım.
dedi, geldi, Turusgazdan falan bahsetti. Doğru. Şimdi, tekrar oldu.
Ama bunun bir usulü var, diğer şeyleri var.
Tabii, görev
yaptığınız zamanla ilgili, söylüyorum. Bakınız,
oradaki arkadaşlarımız itiraz etti ama ben size
yaklaşık on dakikalık bir süreyi kullandırdım. Bunu da
herkesin o anlam içerisinde bilmesi lazım. Meclisi
çalıştırmak gibi de bir görevimiz var.
Şimdi, o
konuyla ilgili olarak, yapılan gizli anlaşmadan bahsetti. Son defa
olarak, size sadece iki dakika, hiç süre uzatmadan, vereceğim ve ondan
sonra bu konuyu kapatacağım. Başka türlü bu işin
içerisinden, takdir edersiniz ki çıkamayız.
Sayın
Yılmaz, iki dakikalık süre veriyorum size. İki dakikalık
süre içerinde açıklayacaksınız son olarak, sonra
kapatacağım.
Buyurun
Sayın Yılmaz.
3.- Rize Milletvekili A. Mesut Yılmazın, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
A. MESUT YILMAZ
(Rize) Değerli milletvekilleri, zamanınızı
almayacağım. Sayın Kamer Gençin söylediği konulardan
gerçeğe uymayanları dikkatinize getirmek istiyorum.
Mavi Akım
Projesinin hiçbir aşamasında Ceyhan filan söz konusu değildir.
Mavi Akım, Samsun ile Rusyadaki doğal gazın
çıkış limanı arasında döşenen bir doğal gaz
boru hattı anlaşmasıdır. Anlaşmanın Samsundan
Ankaraya kadar olan kara kısmı da Gazpromun seçeceği bir Türk
firma tarafından yaptırılmıştır. Bu konuda da
yolsuzluk olmadığı hem adli mahkemelerin kararlarında hem
de Yüce Divanın kararında ortaya çıkmıştır. Bu
konuya başkaca söyleyeceğim bir şey yok.
Yalnız,
şunu bilmenizi isterim: Turusgaz Anlaşması Refahyol Hükûmeti
zamanında, Sayın Recai Kutanın Enerji Bakanı olduğu
dönemde kendisi tarafından imzalanmıştır, bizimle
alakası yoktur, bizim devraldığımız bir
anlaşmadır. Bizim maalesef
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) O proje iptal.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) O proje iptal oldu biliyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen arkadaşlar
Sayın
Yılmaz, konuşmanızı tamamlayın.
Buyurun efendim.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Şunda bir yanlışlık var mı sayın
milletvekilleri: Turusgaz Projesinin bizimle hiçbir ilgisi yoktur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Zamanınızda proje iptal oldu
yalnız. Mavi Akım Projesi iptal oldu, siz yeniden ihaleye
çıkardınız.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, buyurun efendim.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Mavi Akım ile ilgili hiçbir şey söylemiyorum. Diyorum ki,
mahkemeler bu konuda zaten kararını vermiştir; herhangi bir
yolsuzluk, usulsüzlük yoktur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Anayasa Mahkemesi erteledi biliyorsunuz.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Hayır, ertelemedi. Hayır, yok öyle bir şey,
yanılıyorsunuz.
Anayasa Mahkemesi
Yüce Divan sıfatıyla, Mavi Akım dâhil bütün projelerde beraat
kararı vermiştir, gidin bakın tekrar kararlara. Bunları
dile getirmek için söz aldım.
Sayın Kamer
Genç o gizli oturuma katılmıştır. O gizli oturumda
Sayın Kutan bunu hangi zaruretler sonucunda yaptığını
da ikrar etmiştir, bu kürsüden dile getirmiştir. Bunu herhâlde
hatırlamıyor veya o gün dikkati başka yerdeydi. İşin
doğrusu budur.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
5.- Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti,
Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco
Projesi Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/783) (S. Sayısı: 447) (Devam)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın
Tankut...
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
ülkemiz için son derece önemi haiz olan bu projenin kaynağı olmayan
bir proje olduğu çeşitli kesimlerce dile getirilmektedir.
Nitekim bu husus
Dışişleri Komisyonunun Raporunda da önemli bir risk olarak
belirtilmektedir. Raporda, ülkemizin jeopolitik önemini güçlendirecek bu
projeye Azerbaycanın vereceği desteğin ise kilit bir rol
oynayacağı ifade edilmektedir. Yani Azerbaycanın bu projeyi
kaynak sağlayıcı olarak mutlaka desteklemesinin lazım
geldiğinin altı çizilmektedir.
Ancak
Hükûmetinizin Ermenistan ile sınırların açılmasına
yönelik imzaladığı Protokol ortada durmakta iken ve bundan dolayı
da kardeş ülke Azerbaycan, tepkisini açık bir şekilde ortaya
koymuş iken bu önemli projede Azerbaycanın desteği nasıl
sağlanacaktır? Bu konuda Azerbaycan ikna edilmiş midir? Bu
durumda Azerbaycanı ikna etmek ve projeye tam desteğini
sağlamak için Ermenistan ile imzalanan ve Mecliste
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Altay,
buyurun efendim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hükûmetin enerji
politikalarıyla ilgili, biraz sonra 2nci madde üzerinde görüşlerimi
açıklayacağım ancak şimdi buradaki tartışmalardan
da esinlenerek Sayın Bakana iki soru sormak istiyorum.
Bu Nabucco
Projesi kapsamında Türkiye üzerinden geçecek boru hattını
döşeyecek firma şimdiden b elli midir? Bu iş ihale ile mi
verilecektir, yoksa özel olarak mı verilecektir?
İkincisi de
Sinopun Erfelek ilçesinde istisnasız her gün, Gerze ve Dikmen ilçelerinde
de sık sık elektrik kesintileri yaşanmaktadır. Sayın
Bakanın bu konuda bir tasarruf ve tedbiri olacak mıdır? Konu elektrik
iletim hatlarıyla ilgilidir. Bunları soruyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Altay.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu proje Avusturya, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya parlamentolarında
onaylanmış mıdır? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Uslu.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana
soruyorum: Nabucco Projesi ekonomik olarak Türkiye'nin lehine bir proje
olmamasına rağmen hattın stratejik bir önemde olduğu
doğrudur. Türkiye normal şartlarda Nabucco dışında
başka bir hat inşa ederek kendi ihtiyaçlarını Türk cumhuriyetlerinden
daha uygun şartlarla temin edemez mi?
İkinci
sorum: Türkiye kendi sınırları içerisinde çok ciddi enerji arz
sorunu yaşarken ABye karşı bu kozunu nasıl
kullanacaktır? Nabucco Projesinin Türkiye'nin enerji talebini
karşılamada nasıl bir etkisi olacaktır? Bu anlaşmada
Türkiye'nin bu boru hattından doğal gaz alacağına dair bir
hüküm var mıdır? Nabucco Projesine doğal gaz verebilecek
muhtemel ülkeler sizlerce hangisidir? Bu ülkelerin söz konusu projeye
bakışları nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Nabucco Projesinin inşaatına 2011de başlanıp 2014te ilk
aşamasının bitirileceği ifadeleri doğru mudur? Bu
uygulama takviminde herhangi bir değişiklik var mıdır?
İkincisi:
Projenin Türkiyedeki temsilcisi şirket BOTAŞ mı olacak yoksa
başka bir şirket kurulmuş mudur? Kurulmuşsa, bu şirket
ve özellikleri nelerdir?
Üç: Türkiye'nin
bu boru hattından birkaç çıkış noktası tesis
edebilmesi için bir girişiminiz olmuş mudur? Olduysa, bu
hubların nerelerde kurulması düşünülmektedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakanım;
Sayın Başbakan bir konuşmasında, vatandaşı
vatandaşa şikâyeti sırasında, bir gazete patronu iş
adamının Yumurtalıkta rafineri kurmak için kendisinden yer
konusunda yardım istediğini belirtmişti ve vatandaşa
verdiği cevapta Oraya bizim Çalık rafineri kuracak. dediği
ortaya çıkmıştı. Sayın Çalıka söz verilen
rafineri kuruldu mu veya ne aşamada?
2) Nabucco
Projesiyle Rusya, Orta Doğu ve Orta Asyadan gelen doğal gazın
Batı Avrupaya kadar ulaştırılacağı
anlaşılıyor. Bu nakil aşamasında terminal ülke Türkiye
olacağına göre, doğal gazı satan ülke ile bir ihtilaf
çıktığında, bu ihtilaf satıcı ülkelerle sadece
Türkiye arasında mı kalacak; gaz sıkıntısı
dışında, üçüncü ülkeleri ihtilaf nasıl etkileyecek?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
İnan
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bu projenin götürüleceği yer belli ama gaz tedarikçilerinin
henüz burada belli olmadığı çok açık bir biçimde bütün
konuşmacılar tarafından eleştirilmiştir.
Dolayısıyla bu projenin yapılması noktasında
Rusyanın da birtakım karşı duruşları vardır
ve karşı çıkmaktadır. Sayın eski Başbakan Mesut
Yılmaz, Mavi Akım Projesinde Amerikan büyükelçisinin kendisine bu
projenin yapılmaması noktasında birtakım telkinlerde
bulunduğunu ifade etti. Acaba, Rusya büyükelçisi ya da Rusyanın üst
düzeyinde, bu projenin yapılmaması noktasında Hükûmetinize ve
size bir telkin olmuş mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, bu projenin hayırlı olmasını diliyorum
ülkemize.
Ben, seçim
bölgemdeki Afşin-Elbistan Termik Santralinden bahsetmek istiyorum.
Şimdi, Türkiyede 9,5 milyar linyit rezervinin yarısı
Afşin-Elbistan havzasında; bununla ilgili bir master
planımız yok. Bu (A) santralimizdeki baca gazı arıtma
cihazı hâlâ yapılamadı.
Personel
alımında öncelik verilmesi lazım bölge halkına, o konuya ben
önem vermenizi istiyorum.
Bir de burada
büyük sıkıntılar var.
Bu konuda söz
aldım, inşallah güzel haberlerinizi alırız diye
düşünüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tayyip Beyin
damadının başında bulunduğu Çalık Grubu ile
devletin herhangi bir kurumu doğal gaz ve petrol arama konusunda bir
müşterek şirket kurmuşlar mıdır, kurmuşlarsa
sermayesi ne kadardır? Çalık Grubu ile kamu kurumunun buraya
koyduğu fiilî nakit para ne kadardır?
İki: Munzur
üzerinde kurulması tasarlanan Konaktepe barajı ne durumdadır, bu
barajdan vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?
Üç: İrandan
ve Rusyadan alınan doğal gazın metreküpü kaç liraya
alınmaktadır?
Dört: Türkiyede
kaç tane doğal gaz çevrim santrali vardır? Bunlara elektrik
satın alma konusunda ne garantiler verilmiştir? Bu konuda bir
açıklama bekliyorum.
Ayrıca,
Sayın Başkanım, biraz önce burada Anayasa Mahkemesinde beraat
edildiğinden söz edildi. Hâlbuki o zamanki Enerji Bakanı Anayasa
Mahkemesinde beraat etmedi, aftan kurtardı efendim. Af Kanunu var, o
affın da
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Kaptan
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
İrandan aldığımız ve
kullanmadığımız hâlde doğal gaza ödediğimiz para
ne kadardır?
İkinci soru:
Geçen yıl 10 Ekimde Ermenistanla imzaladığımız
protokolden sonra, 14 Ekimde Azerbaycan Rusyaya 350 dolardan doğal gaz
vermiştir, biz 120 dolara alıyorduk. Bizim 120 dolara
aldığımız doğal gaz ne zamana kadar devam edecek? Bu
fiyatlarda bir değişiklik var mıdır, yoksa bu Ermenistanla
imzaladığımız protokol bizim aleyhimize mi olmuştur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, ben de teşekkür ediyorum.
İki sorum
olacak.
Birincisi:
Muş Alparslan Barajı yapımında sular altında kalan
köylerin yeni yerleşim birimlerinde yerleşirken hâlen çok ciddi
sıkıntıları var, elektrik konusunda
sıkıntıları var.
İkincisi,
Türkiye, evet, bu yakın tarihte birçok anlaşmaya imza attı,
Rusyadan Balkanlara, Kafkasyaya, Orta Doğuya ve Avrupaya kadar giden
bu anlaşmalarda, sadece lojistik destek sunan bir Türkiye var. Şimdi,
lojistik destek sunan bir ülkenin iç güvenliğinin de iç
barışının da olması gerekir. Bu kadar önemli projeler
yapılırken bu iç barışla ilgili acaba Hükûmetimizin
nasıl bir politikası vardır, bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Coşkunoğlu
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
üç tane sorum var.
Birincisi:
Sayın Bakan, konuşmanızda yerel ve yerli kaynakları
kullanmak konusuna değinirken sizin de taraftarı olduğunuz
güneş, rüzgâr ve jeotermali, vurgulayarak söylüyorum, yenilenebilir enerji
kanunu teklifini ne zaman getireceksiniz ve bu yönde destekler
sağlamayı düşünüyor musunuz?
İkinci
sorum: Bütçe görüşmenizde aynen şöyle bir cümle
kullanmıştınız: Proje Destek Anlaşması
müzakereleri 14 Temmuz 2009 tarihinde yine Ankarada başlamış
olup 2009 yılı içerisinde tamamlanması beklenmektedir. Proje
Destek Anlaşması, 2009 yılında bitmesi beklenmektedir.
Bütçe konuşmanızdan aynen aldım.
Üçüncü soru:
Avrupa Birliği
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Evet, vaktimiz doldu ama son olarak Sayın Yamana da söz vereyim, sonra,
Sayın Bakan o sürenizi kullandırırım ben size.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bilindiği gibi Alparslan-1 Barajının 98
yılında inşaatına başlandı ve DSİ projesine
göre 2007 yılında bitmesi lazımdı. Neticede 2007
yılında su tutmaya başladı ve 4 türbinden 1inin bu
yılın haziran ayına kadar devreye alınması gerekiyordu.
Geçen hafta bölgede yaptığım incelemede ilgili firmanın
yanlış bir yöntemle ve hatalı bir davranışı
sonucunda bu türbinlerin ta ekim ayına kadar sarkacağı ve bir
türbinin dahi devreye alınamayacağı duyumları, dedikodusu
dolanıyor. Bu ne kadar doğrudur? Böyle giderse beş
yıllık gecikmeye rağmen, her türbine bir yıl gecikme
yaparsanız bu projenin gecikme süresi sekiz yılı bulacak. Bu
konuyla ilgili bir tedbiriniz var mı? Ne tür işlemler yapmayı
düşünüyorsunuz ilgili firmanın hataları ve
yanlışları konusunda?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yaman.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; tekrar saygıyla selamlayarak
sözlerime başlıyorum.
Tabii, birçok
soru soruldu, şu ana kadar gerek soru önergeleri gerek Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu gerekse komisyonlarda sorulan hiçbir sorunun
cevabı Bakanlığımızca cevapsız
bırakılmadı, bu da aynı şekilde
yapılacaktır. Süremin yetmediği sorulara yazılı cevap
vereceğimi söyleyerek devam edeceğim.
Sayın
Yılmazın da bahsettiği gibi, İşte, Amerikan
büyükelçisi geldi, bir başkası gitti
Bunların her birisi,
özellikle uluslararası ilişkilerden arındırılamayacak
kadar büyük olan projelerin hepsinde söz konusudur. Bir büyükelçi, bir ülkenin
büyükelçisi gelip, bir kısım tavsiyelerde bulunmak isteyebilir,
görüşlerini paylaşmak isteyebilir, bölgedeki gelişmeleri
izlediğini belirtmek isteyebilir. Önemli olan sizin nasıl
davrandığınızdır. Biz, açıkça ifade ediyoruz ki,
bu süreç içerisinde özellikle Nabucco ile başlayan ve daha önceki AK
PARTİ hükûmetleri zamanında da yapılan birçok anlaşmada bu
tür görüşmeler söz konusu olmuştur.
Bölgedeki
gelişmeler, dünyadaki enerji konseptini son derece yakından
ilgilendirmektedir. Biz açıkça ifade ediyoruz ki, gerek Rusya Federasyonu
Büyükelçisiyle gerekse Amerikan Büyükelçisiyle, birçok ülkenin büyükelçisiyle
görüşmelerimizde ve ilgili bakanlarıyla görüşmelerimizde,
Türkiye'nin çıkarları doğrultusundaki her projede
olabileceğimizi belirtmişizdir. Tekrar ifade ediyorum: Bölgede bizim
katıldığımız bir projenin bir başka projenin
yapılmayacağı anlamına gelmediğini, her ülkenin her
projeden aynı şekilde müstefit olamayabileceğini, herkesin
menfaatlerinin farklı olabileceğini ve Türkiye'nin büyüme hızlarıyla
karşılaştırdığımızda, şu anda
istiap edemeyeceği bir enerji projesinin hemen hemen
olmadığını açıkça belirtiyoruz.
Bakû-Tiflis-Ceyhan
boru hattını Amerika Birleşik Devletleri bu bölgede
desteklemiştir ama aynı zamanda bu ülkenin gaz tedarikiyle
alakalı konuda, Türkiye, Mavi Akıma tercihini
kullanmıştır. Bu, model ortaklık konsepti altında,
başlığı altında, Amerika Birleşik Devletleri
ilişkisine bir zarar, bir sıkıntı getirmemiştir. Her
ülkenin farklı sektörlerde geliştirebileceği ilişki
vardır. Bu açıdan bunu söylüyorum. Ben, bütün bunların
başına, hemen hemen her bakanlıkla alakalı faaliyetleri
söylerken, siyasi istikrarın veya tam tersi, siyasi
istikrarsızlığın bütün konuşmaların
başlığına geçirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Katarla olan
ilişkilerde de, bizim herhangi bir ülkeyle yapacağımız
ticari bir tercihin, ülkeyle alakalı bir tercihin, stratejik bir tercihin
hiçbir şekilde hiçbir ülkeyle böyle bir hareketi makul ve mazur hâle
getirmeyeceğine inanıyorum. Biz, şu anda da
alışveriş yapmayacağımız ülkelerle
karşılaşıyoruz. Beraber oturup Sizinle bu projede, bu
masada anlaşamadık. diyoruz ama bu, görüşmemeyi gerektirmez;
bu, herhangi bir, öyle bir hareketi yapmayı gerektirmez.
Uluslararası
ilişkilerde, özellikle hele hele bugün içinde bulunduğumuz şu
anda, kritik bir noktada, sözde Ermeni soykırımıyla alakalı
on beş tane ülkenin meclislerinde almış olduğu kararlara
karşı tabii ki bizim de projelerimizde vereceğimiz cevaplar
vardır. Uluslararası ilişkilerden arındırılamaz
dediğim konu budur. O yüzden
Ama, ben şuna inanıyorum: Her
hükûmetin, özellikle Türkiye Cumhuriyetinde, ülkenin aleyhine
oluşabilecek bir konuda, kesinlikle, görüştüğü ülkelere
tavır alacağına inanıyorum.
Şimdi,
İranla alakalı konular ve Azerbaycanla alakalı konular çok
fazla, soru olarak da söylendi. Değerli arkadaşlar, Azerbaycan, bizim
kardeşimizdir. Bununla alakalı bizim üç temel konuda verdiğimiz
üç tane teklif vardır: Birincisi, Şahdeniz 1 Projesinin
Hepinizin
de bildiği gibi şu anda gaz aldığımız, şu
anda cari işlemde bulunduğumuz ve parasını ödediğimiz
konuda 15 Nisan 2008 tarihinden bu tarafa, yine anlaşmadan doğan
haklar yüzünden fiyat revizyon hakkı doğmuştur Azerbaycana. Biz
bunu makul ve doğru bulmuşuz. Dokuz defa müzakere etmişiz bunu,
gerek Bakûde gerek Ankara, İstanbul ve değişik yerlerde.
İkinci
başlık Şahdeniz 2 Projesi. Yani, 2016 yılında harekete
geçecek yeni gaz kaynağıyla alakalıdır. Burada hem fiyat
hem de miktar söz konusudur. Nabuccoya kaynak oluşturabilecek olan proje
de budur.
Üçüncü konu,
Azerbaycanın tercih etmesi hâlinde Türkiyeden geçecek gazın
taşıma ücretleriyle alakalı konudur. Biz, üç başlıkta
da tekliflerimizi verdik.
Sondan
başlayayım, farklı platformlarda farklı şeyler
söylenebilir ama siz bilin ki doğrusu budur. Taşıma ücretlerine
verdiğimiz fiyat hem ülkemizin dengelerini hem de Azerbaycanlı kardeşlerimizin
ticaretini makul hâle getirebilecek bir fiyattır. Uluslararası
arenada bin metreküp gazı 100 kilometre ileriye
taşıyabileceğiniz birim fiyat tarifeleri oluşmuştur. O
tarifelerin üzerinde değil, tam tersi, miktar belirtmeyeceğim,
altındadır. O yüzden, ben şu ana kadar Azerbaycanla
yaşadığımız konunun
KAMER GENÇ
(Tunceli) İranı söyle.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Geliyorum, bir
dakika
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye çarpıtıyorsun? Rakamı ver.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sabret kardeşim,
bir dakika
KAMER GENÇ
(Tunceli) Rakamı söyle.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Bir dakika, sabret.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, Sayın Genç
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Biz seni, senin bu
kadar akılcı olmayan konuşmalarına rağmen dinliyoruz,
sen de dinleyeceksin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Rakam ver o zaman.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Azerbaycanla
alakalı ikinci başlık da, hem miktar olarak Türkiye'nin arz
güvenliğini garanti altına alabilecek miktar teklifleri
yapılmıştır hem de fiyatıyla alakalı, piyasa
şartlarını öngören ve yine uluslararası arenada kabul
görebilecek fiyat teklifleri yapılmıştır.
Şahdeniz
1de şu anki aldığımız gazı 120 dolardan mı
alıyoruz? derseniz, şu anda faturalar 120 dolar üzerinden gelse de
15 Nisan 2008den itibaren uygulanmak kaydıyla, altını çiziyorum
-bunu Sayın Başbakanımız, Sayın
Cumhurbaşkanımız farklı platformlarda Sayın Aliyeve
de bildirmiştir, bizzat benim de bulunduğum ortamlarda bunu
bildirmiştir- biz diyoruz ki, anlaşmamız hâlinde,
Azerbaycanlı kardeşlerimizin hiçbirinin hakkı zail olmamak
kaydıyla, Sokar Gaz ve Petrol Şirketinin 15 Nisan 2008den bu tarafa
olan bütün farkları taraflarına ödenecektir. Verdiğimiz fiyat
yine yaptığımız anlaşma gereği makul bir
fiyattır. 2001 yılında, bakın, 120 dolara anlaşma
yapılırken, Rusya Federasyonu 30 dolardan gaz anlaşması
yapmıştır. O zaman tamamen ekonomik ve enerji
şartlarına bağlı olarak bu anlaşma
yapılmamıştır, aynı zamanda Türki cumhuriyetlerle olan
bağımızı kuvvetlendirmek adına
yapılmıştır. Şu anda bütün bu dengeleri unutup da
yalnızca bir ekonomik, ticari platform üzerine oturtmak bu ilişkilere
haksızlıktır. O açıdan, biz, kendilerini kendilerinden daha
az düşünmediğimizi bir kez daha Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda, huzurlarınızda ifade ediyorum. Biz böyle bir şeyi
zaten yapmayız.
Ermenistanla
alakalı konuda O protokol mâni midir, değil midir; enerjiye yük
müdür; omuzlarına yük olarak mı binmiştir? derseniz, biz bu
konuda Sayın Başbakanımızın ve Sayın
Cumhurbaşkanımızın yine Sayın Aliyevin razı
olmayacağı bir çözüme, Yukarı Karabağda ve Ermenistan
konusunda, sınır konusunda taraf
olmadığımızı açıkça beyan etmişiz. Bunun
üzerindeki yanlış anlamaların, ben, biraz iyi niyetin
dışında olduğunu tahmin ediyorum ve bir ilişkiyle
bağdaşmadığı kanaatindeyim.
İrana
geldiğimizde ise, İranda bizim al ya da ödeyle alakalı 2008
yılında ve 2009 yılında tahakkuk eden al ya da öde
miktarları fatura miktarı olarak çıkmıştır.
Dünyadaki bütün anlaşmalar, doğal gaz anlaşmaları bizden
önce yapılmış anlaşmalardır biliyorsunuz, al ya da
öde ile alakalı yükümlülük içermektedir. En son Romada yapılan G-20
Enerji Bakanları Toplantısında kaynak ülkeler tüketici ülkeleri
yeterince talep miktarında bulunmamakla suçlamışlardır,
tüketici ülkeler de zamanında -üretici ülkeleri- üretim yapmamakla itham
etmişlerdir. Bütün bunların ortak bir noktası, ortak bir
çıkar yolu, protokole bağlanabilecek anlaşmalarda al ya da
ödeyle alakalı yükümlülüklerdir.
Türkiye,
özellikle kamuoyunda oluşturulan bir yanlış algılamayla al
ya da ödeyi şöyle anlamaktadır: Verilen paralar, 704 milyon dolar
ödenmiş para, İrandaki tahkim davasını kazanmış
olmamızdan dolayı mahsuplaşma yoluyla üzerine 200 milyon dolar
daha para alınarak o konu kapatılmıştır. Yani
Türkiye'nin kazandığı 900 küsur milyon dolarlık davayla
mahsuplaşılmıştır. Bakın, şu anda
İranla geldiğimiz noktada al ya da ödeyle alakalı Türkiye'nin
global krizin tesiriyle düşen tüketim eğrilerinden dolayı
şu anda yine aynı tehdit söz konusudur. Türkiye, şu anda
yaptığı anlaşmaların, ülkesine göre yüzde 75i, yüzde
85i, yüzde 80i gibi oranlarda anlaşma yaptığı
miktarın bu kadar dediğim oranıyla almak durumundadır. Bu
almadığı gazın karşılığında
ödediği miktar boşa giden bir rakam değildir. Yine
anlaşmalar farklıdır. Beş yıl içerisinde o gazı
tüketmesi hâlinde o ödediği para avans niteliğindedir. Sonradan o
para kullandığı yılın gaz fiyatlarıyla değerlendirilecektir.
Bundan sonra gazın pahalanması hâlinde ucuz fiyattan
alınmış bir avans niteliğindedir. Ama beş yıl
içerisinde kullanmaması hâlinde o gaza ödediği para ayrı bir
noktaya taşınacaktır.
Bunların
içerisinde yaptığı anlaşmalardan, anlaşma fiyatları,
gaz fiyatlarını burada deklare etmek gizlilik anlaşması
çerçevesinde mümkün olmadığı için rakamları söyleyemiyorum.
Ama
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye gizli olsun ki?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Bakın,
anlaşma budur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Birtakım evrakları açıklıyorsunuz da bunu niye
açıklamıyorsunuz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Siz, şimdi,
devlet ciddiyeti içerisinde attığınız imzaya, bizden önceki
hükûmetler zamanında atılan imzalara Hayır, biz sahip
çıkmıyoruz. noktasında bulunamayız. Biz ciddi bir
hükûmetiz. AK PARTİ hükûmetleri üç hükûmet zamanında da bunu
uygulamıştır.
Değerli
arkadaşlar, konuşulacak çok fazla konu var. Nabucco hem stratejik bir
konudur hem ekonomik bir konudur hem de ülkeler arasındaki bir
barış projesidir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sorulara cevap vermiyorsunuz.
M. NURİ
YAMAN (Muş) - Sayın Bakan, sorularımıza cevap
vermiyorsunuz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -Özellikle enerjideki
güç noktalarının enerji noktalarıyla örtüşmeye
çalıştığı bir dünyada yaşıyoruz.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sadece yorum yaptınız.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - O zaman, Türkiye, -tekraren söylüyorum-
coğrafyasından kaynaklanan avantajları çok iyi kullanmak
durumundadır, bunun da ancak siyaseti güçlü olan iktidar zamanında,
bir siyasi istikrar zamanında yapılma imkânı vardır, o da
AK PARTİ hükûmetleri zamanındadır.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) - Sorulara cevap vermediniz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Değerli
arkadaşlar, ben
Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Sayın Bakanım, bir hususu hatırlatmak istiyorum.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, ben sadece bir tespitimi aktarıyorum. Soru soran
her arkadaşımız üç dört tane soru soruyor, sayın bakanlar
da bu soruları cevaplandırırken tabii bir kısmını
böyle yorumla da anlatıyorlar. Dolayısıyla on dakikanın
içerisinde ben 10 arkadaşıma söz veriyorum, üç kere on otuz soru yapar.
Otuz soruya hiçbir bakanın, ne kadar gayret ederse etsin, on dakika
içerisinde cevap verme şansı yoktur. Onun için, Sayın
Bakanım eğer cevap verecekse süresini biraz daha uzatayım, ama
soru sorarken sizler hesap edeceksiniz. Otuz soruya on dakikada kimse cevap
veremez arkadaşlar, böyle bir yeteneği hiç kimsenin yok, açık,
onu diyorum.
SIRRI SAKIK
(Muş) - On dakika değil ki yirmi dakika
M. NURİ
YAMAN (Muş) - Bir soru sordum.
SIRRI SAKIK
(Muş) Birer cevap verse Sayın Bakan
Sadece yorum yapıyor.
BAŞKAN -
Sayın Bakanım, cevap verecekseniz biraz daha bekleyeyim. Mesela
Sayın Gençin bir Munzur baraj şeyi vardı, Muş
Ovasında Alparslan Barajı vardı, bir baca şeyi vardı.
Eğer cevap verecekseniz, yazılı cevap vermeyecekseniz daha
doğrusu, vakit vereyim, yoksa şeye geçeceğim.
Buyurun.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkanım,
hoşgörünüze teşekkür ediyorum.
Ben açıkça
bir şey ifade ettim konuşmamın başında bu tür
cümleleri kullanmayasınız diye. Geçenlerde
çıkarttırdım Strateji Geliştirme
Başkanlığına, yüz yirmi iki tane soru sorulmuş
komisyon zamanında, yüz yirmi ikisine de cevap vermişiz. Süreyle
alakalı bir konu. Ben açıkça bunu söylüyorum. Eğer
Başkanım bana kırk beş dakika süre veriyorsa, bütün bu
soruların cevabını şu anda vermeye hazırım.
Bakın, bunda herhangi bir çekinecek, kaçınacak bir durum yok.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Format yanlış. Enerji konferansında konuşuyor
gibi konuşuyorsunuz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - AK PARTİ kadar
şeffaflığın gücüne inanan ve bunu kullanan herhangi bir
parti zannetmiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
O açıdan, bana ne kadar cevap hakkı veriliyorsa ben o
kadarını kullanmaya hazırım.
GÜROL ERGİN
(Muğla) - Şiir gibi konuşuyorsun, devam et!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Değerli
arkadaşlar
M. NURİ
YAMAN (Muş) Sayın Başkan, net soru sordum.
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, şimdi
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şimdi
BAŞKAN -
Sayın Bakanım, müsaade eder misiniz, pardon.
Şimdi,
mesela barajlarla ilgili konu, bilgim dâhilinde olduğu kadarıyla,
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ait. Devlet Su
İşleri
Ondan sonra Genel Müdürle Çevre ve Orman
Bakanlığı... Şu anda Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünden burada bir kısım arkadaşlar yoksa Sayın
Bakanın bunu birkaç dakika içerisinde bilgi olarak alıp size sunma
şansı yoktur. Bunu ihtimaldir ki sonradan cevap olarak verebilir
çünkü DSİ Genel Müdürlüğünü temsilen burada kimse yok. Şimdi
Nabucco Projesi görüşülüyor, o konulara cevap verecek ama bilgisinde
varsa, ulaştırmışsa arkadaşlar, onları size cevap
versin, buyursun. Ama
M. NURİ
YAMAN (Muş) Sayın Başkan, DSİ devretmiş,
işletmeye açacaklar, DSİnin işi bitmiştir.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Sayın Başkan, zaman verin de bütün soruları
cevaplasın Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Arkadaşlar
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, kötü niyetli
olmadığımızı Sayın Bakana açıklar
mısınız.
BAŞKAN
Arkadaşlar, bir şey demiyorum. Verecek olurlarsa Sayın Bakan
burada, versin.
Bakınız,
arkadaşlar, İç Tüzükte sayın bakanlar soruları cevaplama
hakkını sözlü olarak yaptıkları gibi yazılı
olarak da cevap verme hakları vardır. Bu haklarını
kullanabilir, ben ona bir şey demiyorum.
Sayın
Bakanım, tamam mı efendim?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Süre verdiğiniz
kadar, Başkanım, ben cevap verebilirim, ne kadar veriyorsanız.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Arkadaşlar, soru-cevap işlemi tamamlanmıştır. Süremizi
aştık.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Sayın Başkanım, yani hiç olmazsa
yazılı cevap vereceğini belirtsin Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Belirtiyorum onu.
BAŞKAN
Evet, sonradan yazılı olarak cevap versin.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Hayır, niye soruyoruz, soru sormamızın ne
anlamı var?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Enerji konferansında konuşur gibi konuşuyor
Sayın Bakan.
BAŞKAN
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.16
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Gülşen
ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 69uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
447 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
1inci maddeyi
okutuyorum:
AVUSTURYA CUMHURİYETİ, BULGARİSTAN CUMHURİYETİ,
MACARİSTAN CUMHURİYETİ, ROMANYA VE TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ARASINDA NABUCCO PROJESİ HAKKINDA
ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 13
Temmuz 2009 tarihinde Ankarada imzalanan Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan
Cumhuriyeti, Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti
Arasında Nabucco Projesi Hakkında Anlaşmanın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili
Alim Işık.
Sayın
Işık, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ilk kez BOTAŞ tarafından Şubat 2002de gündeme
getirilen ve bazı evrelerden geçtikten sonra 13 Temmuz 2009da Ankarada
imzalanan, büyük bir bölümü Türkiye topraklarından geçerek Hazar ve Orta
Doğudaki doğal gazı Avrupaya nakledecek olan Nabucco Boru
Hattı Projesine dayalı uluslararası anlaşmanın
onaylanmasına ilişkin 447 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce
Meclisin siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz ve dünya
enerji sektörü açısından önemine herkesin inandığı bu
önemli projeye ilişkin anlaşmanın onaylanması hakkında
görüşümüzün olumlu olduğunu başlangıçta belirtmek isterim ancak
ülkemizin enerji geleceğini yakından ilgilendiren böyle bir
anlaşmada tali komisyon olarak belirlenen Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun görüşünün
alınmamış olmasını yadırgadığımı
da ifade etmek isterim. Nitekim, görüşmelerde Hükûmet adına Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanının bugün aramızda oluyor olması,
konunun sahibinin, adresinin orası olduğunu göstermektedir fakat
böyle bir önemli anlaşmada maalesef ne Bakanlığın ne de
Komisyonun görüşü alınmamıştır.
Nabucco
Projesine ilişkin teknik özelliklere benden önceki değerli
konuşmacılar detaylı bir şekilde değindiği için
bu projenin bu tür özelliklerini tekrarlamayacağım fakat projenin
büyüklüğünü size özetle şöyle tanımlamak istiyorum: Avrupa
Birliğinin toplam gaz tüketiminin 2008 yılı rakamlarıyla
517 milyar metreküp olduğu düşünülürse Nabucconun
sağlayacağı gaz toplam AB tüketiminin yaklaşık yüzde
5i kadardır ancak bu miktardaki gazın hangi kaynaklardan temin
edileceği ise henüz netleşmiş durumda değildir.
Diğer
taraftan, proje kapsamında topraklarından boru hattı geçen
ülkeler geçiş ücreti alamayacaklar ancak vergi gelirlerini
topraklarındaki boru hattı uzunluğuyla orantılı olarak
paylaşacaklardır. Vergi gelirinin ne olacağı da henüz belli
değildir. Sayın Bakanın ifadesine göre, ülkemizin Nabuccodan
yirmi beş yılda 4,2 milyar avro vergi geliri elde etmesi
beklenmektedir. Dolayısıyla projenin aslında dünya gözü önündeki
büyüklüğünü bu şekilde özetlemek mümkündür.
Genel anlamda
projeyi bu şekilde özetledikten sonra, bu konuda öncelikle Türkiye Büyük
Millet Meclisi Araştırma Merkezi tarafından Temmuz 2009da
hazırlanan raporda da yer almış bazı görüşleri,
konunun genel hatlarıyla daha iyi anlaşılabilmesi
açısından, sizlerle paylaşmak istiyorum. Büyük ölçüde Rus enerji
kaynaklarına bağlı olan ve bu
bağımlılığını azaltmak isteyen AB ülkeleri
Nabucco teklifini sıcak karşılamakla kalmamış,
Türkiyenin yanı sıra Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya ve
Almanya da projeye taraf olmuşlardır. Proje Avrupa Birliği
ülkelerinin Rus enerjisine bağımlı kalmasından
rahatsızlık duyan ABD tarafından da desteklenmiştir. AB ve
ABDnin projenin arkasında durması, Rusyanın ise projeyi
küçümseyici ve eleştirel bir tutum takınması projenin ekonomik
olmaktan çok, siyasi unsurlarını öne çıkarmıştır.
Rusya ABnin enerji tedarikindeki egemenliğinin sarsılmaması
için Nabucconun alternatifi olarak Güney Akım Projesini ortaya
atmıştır. AB enerji kaynaklarını ve nakil
yollarını çeşitlendirerek enerji güvenliğine katkı
sağlamayı hedeflerken Türkiye de bu konuda üstlendiği rolle AB
için taşıdığı önemi artırmak istemektedir.
Projenin Türkiyenin AB üyeliği için ne getireceği şimdilik
bilinmese de inşaatın başlaması ve sonradan da hattın
devreye girmesiyle elbette ki bazı getirileri olacaktır ancak bu
getirilerin hak ettiği düzeyde olup olmayacağı şimdilik
belli değildir. Önümüzdeki süreçte sahip olduğumuz stratejik konumu
ve fiziki üstünlüğü mutlaka ekonomik anlamda da üstünlüğe çevirmek
için gerekli politikaları üretmek zorundayız. Projeye AB ve ABDden
destek gelse de projede bazı belirsizlikler vardır ve bu da
Nabucconun başarılı olup olamayacağı hakkında
tereddütlere neden olmaktadır. Yılda 31 milyar metreküp doğal
gaz taşıma kapasitesi olan hattın bu gazı nereden ve
nasıl temin edeceği netleşmiş değildir. Bu noktada, başta
Azerbaycan ve Türkmenistan olmak üzere İran, Irak, Mısır, Katar
ve Rusyanın da adı potansiyel tedarikçi ülkeler arasında
geçmektedir.
Söz konusu
anlaşmayla ilgili bu genel tespitlerden sonra altı ülkenin taraf
olduğu Nabucco boru hattıyla ilgili hükûmetler arası
anlaşmada önemli gördüğümüz bazı konuları ve bu konulara
ilişkin görüşlerimizi dört ana maddede özetlemek istiyorum:
1) Türkiyenin
doğal gaz arz güvenliği açısından Azerbaycandan almakta
olduğu ve kademeli olarak yıllık 6,6 milyar metreküp
değerine yükselecek olan doğal gaz alımına ek olarak daha
fazla gaz alma talebi söz konusudur. Ancak AB ve Şahdeniz Konsorsiyumu
-Azerbaycan dâhil- bu konuda olumlu görüş taşımamaktadır.
Türkiyenin yılda 8 milyar metreküp daha gaz talebi olduğunu da özellikle
hatırlatmak isterim. Bu konu imzalanmış olan
anlaşmanın 3üncü maddesinde Boru hattının içinden geçecek
en çok 31 milyar metreküp doğal gazın yarısı -yani
yılda 15 milyar metreküpü geçmeyecek şekilde- öncelikle Nabucco
hissedarı ülkelere, bağlı şirketlere ya da devralanlara
teklif edilir ve eğer kabul edilirse rezerve edilir. şeklinde ifade
edilmektedir. Bu hüküm doğrultusunda her hissedar hissesi oranında
doğal gaz talep ettiği takdirde Türkiyeye 15 milyar metreküp
gazın yüzde 16,67si kadar yani yaklaşık 2,5 milyar metreküp gaz
kalacaktır. Diğer hissedarlar hiç talepte bulunmazlar ise en fazla 15
milyar metreküp gaz kalacak demektir.
Türkiyenin
enerji arz güvenliğine katkı sağlayacak bu konunun doğal
gazda Rusyaya olan yüzde 63 oranındaki aşırı
bağımlılığı bir ölçüde azaltacak biçimde
Azerbaycandan daha fazla gaz alabileceğinin daha net bir ifadeyle mutlaka
belirtilmesi gerekmektedir.
2) Ülkemiz ve
BOTAŞ açısından bir diğer önemli talep, daha ucuza gaz
alabilmektir. Bu konu, imzalanan anlaşmanın giriş bölümünde
kendi doğal gaz pazarını geliştirme isteği
doğrultusunda rekabetçi fiyatlarla kendisine doğal gaz
sağlanması gerektiği konusunda Türkiye Cumhuriyetinin arzusunun
kaydedildiği şeklinde ifade edilmiştir. Mevcut ifadeden bu
talebin karşılanmasının garanti edildiği anlamı
asla çıkmamaktadır. Hâlbuki Türkiye doğal gaz
kaynağına, yani Hazar ve Orta Doğu bölgesindeki Azerbaycan ve
diğer ülkelere, Nabucco ortağı diğer ülkelerden daha
yakındır. Dolayısıyla ülkemizin ucuz gaz talebi haklı
bir taleptir. Ancak anlaşmada bu konuya ilişkin
bağlayıcı bir ifade yer almamakta. Bunun sağlanmasında
mutlaka yarar olduğu kanaatindeyiz.
3) Türkiyenin
haklı taleplerinden bir diğeri de gaz ticaretinde hub olmaktır,
yani bir noktadan çıkışa sahip olmaktır en az. Mevcut
anlaşmada gazın boru hattına girildikten sonra
çıkış noktası olarak Avusturyanın Baumgarten
yerleşkesinin belirlenmiş olması, Türkiyenin hub olabilme
arzusunu mümkün kılmamaktadır. Bu konunun da Türkiyenin beklentisine
cevap verecek şekilde yeniden düzenlenmesinde yarar görülmektedir.
Örneğin, Ahiboz mevkisinin bir hub olabilecek biçimde anlaşma
maddelerine yerleştirilmesinde fayda vardır.
4) Nabucconun
hedeflediği arz kaynaklarının, yani Azerbaycan, Irak, İran
ve benzeri gibi ülkelerin her birinin teknik ve jeopolitik yönden
sorunları bulunmaktadır. Azerbaycanla, Türkiye-Ermenistan
ilişkisi nedeniyle yaşanmakta olan sorunlar bunun çarpıcı
bir örneğidir. Ermenistan açılımının bu konudaki
mevcut sorunları olumsuz yönde etkileyerek artırdığı
açıktır. Öte yandan, ABDnin İran üzerinde
uyguladığı ambargo ve benzeri kısıtlayıcı
politikalar stratejik ortak olarak ülkemizin bu ülkenin kaynaklarından
yararlanmasını bu aşamada engellemektedir. Aynı zamanda
Iraktaki istikrarsız durum, bu ülkede yapılabilecek
yatırımları ve taşımayı engeller durumdadır.
Yukarıda ana
hatlarıyla özetlemeye çalıştığım, ülkemiz
açısından hayati öneme sahip konularda Nabucco Projesine
bakışımız yeniden değerlendirilmeli, ülkemizin
doğu ile batı arasındaki enerji koridoru olma özelliği
mutlaka anlaşma kapsamında gözden geçirilmelidir.
Bu
düşüncelerle, anlaşmanın ülkemize hayırlı
olmasını diliyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu.
Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Nabucco Projesi Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin
görüşlerini belirtmek için huzurunuzdayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Baştan ifade
edeyim ki bu projenin önemini hepimiz biliyoruz, hepimiz takdir ediyoruz; böyle
bir projenin Türkiye için çok yararlı olabileceğini, olma ihtimalinin
yüksek olduğunu, doğru politikalarla hepimiz kabul ediyoruz.
Dolayısıyla ender bir konsensüs görüyoruz şu anda Parlamentoda
bu projeyle ilgili fakat bazı kaygılar da var. Projeyi, sadece bir mühendislik
projesi, bir enerji projesi, bir teknoloji projesi olarak görmemek gerekir.
Proje, aslında son derece yoğun olarak siyasi bir projedir. Şu
anda jeopolitik güçlerin, bu Hazar bölgesindeki doğal gaza talip,
bunları yönetmeye talip, bunları tüketmeye talip ülkeler
arasındaki bir siyasi güç projesi olarak ele alınması daha
doğru olacaktır öncelikli olarak.
Şimdi, ben,
bazı tarihlerle çok kısa olarak bazı olayları size
hatırlatacağım. Bunları alt alta koyarsak bir manzara
çıkacak ortaya diye umuyorum. 19 Ocak 2009la başlayacağım.
19 Ocak 2009da Sayın Cumhurbaşkanımız Brükseldeydi ve
Brükselde şöyle konuştu: Eğer Avrupa Birliği üyelik
süreci içerisinde hâlâ açılmamış olan enerji faslını
açmazsanız, o zaman biz de Nabucco Projesine olan desteğimizi gözden
geçiririz. şeklinde biraz tehdit kokan bir söylem içerisine
girmiştir. Tarih 19 Ocak 2009. Arkasından enerji faslıyla ilgili
herhangi bir gelişme yok ve bunu engelleyen sadece Güney Kıbrıs
Rum yönetiminin olduğunu da biliyoruz, başka hiçbir teknik veya
mevzuat nedeni yok. Geldik 13 Temmuza. Sayın
Cumhurbaşkanının bu iddialı sözünden sonra, 13 Temmuzda
Türkiyede bu Anlaşma imzalandı.
Şimdi,
Anlaşma imzalandıktan sonraki, ertesi günkü 14 Temmuz tarihli
gazetelerin başlıklarından biraz okumak istiyorum size: Türkiye
Avrupaya biraz daha yaklaştı. Başka bir başlık:
Nabucco imzası Sevr sendromunun defin belgesidir. Sevr sendromunu
defnetmişiz bununla! AB ile Türkiye arasında yeni dönem başlıyor.,
Nabucco ile dünyalı olan Türkiye., Enerji, Türkiye ile AByi
yakınlaştırıyor., Güney Akım Projesi Nabuccoyu
yenemedi. vesaire vesaire. Bu da ilginç: Enerjide Avrupa Birliğiyle
Katolik nikâhı kıyıldı. Katolik nikâhlarında
boşanma yoktur biliyorsunuz. Daha bunun gibi şaşaalı
başlıklar. Bir kişi dürüst yazdı, onu en sonunda
okuyacağım. Bu tabii bize, 17 Aralık 2004 tarihinde, Avrupa
Birliğiyle müzakereler için tarih alındığı sıra,
gündüz vakti havai fişeklerin atıldığı, sokaklarda
göbek atıldığı anları hatırlatıyor. Bu gibi
şovlar yerine olayın aslına ilgi gösterirsek, zannedersem
hepimizin arzu ettiği başarıyı bu projeden de elde ederiz.
14 Temmuzdaki bu
şaşaadan sonra, 5 Ağustosta, Ağustos başında
İkinci Mavi Akım Projesi, tabii Samsun-Ceyhana petrol verilmesi
gibi, nükleerle beraber, bazı anlaşmalar imzalandı. Mavi
Akım Projesi Nabucco Projesini zayıflatma ihtimali taşıyan
bir projedir, İkinci Mavi Akım. İhtimal diyorum. Bu
tartışılabilir.
10 Ekimde,
arkasında Hillary Clintonın falan bulunduğu böyle bir
şaşaa ile Türkiye ile Ermenistan bir protokol imzaladı. Tarih 10
Ekim.
Hemen
arkasından 14 Ekimde, Sayın Bakan Güney Akım Projesi ile
Nabucco birbirine alternatif değil, birbirini tamamlayan proje. dedi.
Rusya Federasyonu Başkanı, bunu âdeta tekzip edercesine, bunun böyle
olmadığını söylemişti zaten.
22 Ekimde
Sayın Başbakanın Sevgili Putin ve Sevgili Berlusconi diye
bir telekonferans konuşması var. Bu telekonferans
konuşmasında hafifçe üstünden geçiliyor konunun.
20 Kasımda
Azerbaycanın doğal gaz şirketi olan SOCARdan zehir zemberek
bir açıklama yapılıyor. Çok özetle şudur açıklama. O
anın politik durumu, havasına göre yapılmış olabilir
ama Azerbaycanın devlet elindeki şirketi SOCAR, Azerbaycanın
Çine ihracat yapmayı düşündüğünü söylüyor. Şimdi, tabii, o
noktada bazı uluslararası çevreler bunu bir blöf olarak
algıladılar çok uzak mesafe ve aradaki diğer ülkeler nedeniyle
fakat şunu da ekledi, Avrupa eğer ayağını sürümeye
devam ederse Hazar gazı Çine gidebilir. dedi. Tarih 20 Kasım.
Aralık
başında Fransa Güney Akımda yerini aldı yani alternatif
olmadığı iddia edilen Güney Akım Projesinde ki
Avrupanın büyük ülkeleri, Almanya, İtalya destekliyordu bunu zaten.
Böylece Fransa da Güney Akımdaki bu ülkeler arasına katılmış
oldu. Aralık ortasında birkaç ilginç olay oldu. Aralık
başında Fransa Güney Akıma girdikten sonra, en ilginci,
Türkmenistanla Çin arasında doğal gaz anlaşması
imzalandı ve imzalamada ilginç olan, Kazakistan ve Özbekistan Devlet
Başkanları da oradaydı. Yani yeni bir boyut, yeni bir yol
açıldı, o sadece Avrupa ile Rusya arasında geçen rekabete yeni
bir rekabet eklenmiş oldu ve Çini Sovyetler Birliğinin arka
bahçesinde görmeye başladık bu noktada. Zaten, daha önceden beri
Güney Akımla yapmış olduğu girişimlerle Nabucconun
önünü kesmek isteyen Rusya, böylece Çini de bir bakıma aynı yönde
bir konuya çekmiş oluyor.
Aynı anda
Sayın Bakan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde komisyonda bu tasarı
taslak hâlinde görüşülürken aynen şöyle diyor: Nabucco Projesi
Türkiyenin enerji diplomasisiyle alakalı olarak yürüttüğü en önemli
projelerden biridir. Doğru, enerji diplomasisiyle ilgili fakat
müthiş bir yanlışa düştüğünü zannediyorum. Yine
Sayın Bakan Yıldız, Nabucco Projesinin Güney Akım
Projesine rakip olmadığına inanıyoruz. Çünkü, bu tür
projelerin dizayn edilmesi, fikrinin oluşturulması, realize
edilmesiyle ilgili süreç minimum sekiz ila on yıldır. diyor. Bu
arada, Güney Akım aldı başını gidiyor, Çin devreye
giriyor ama hâlâ Nabucco Projesi maalesef ayağını sürüyor.
Aralık ortasında bunları gördük.
Ondan sonra Sayın
Bakanı merakla bekledim bütçe görüşmesinde ne diyecek bu proje
hakkında diye. Bütçe görüşmesinde sadece bir cümle var konuyla
ilgili: Proje destek anlaşması müzakereleri, 14 Temmuz 2009
tarihinde Ankarada başlatılmış olup 2009 yılı
içerisinde tamamlanması, hattın 2014 yılında işletmeye
alınması planlanmaktadır. cümlesinin dışında, bu
kadar önemli bir projede başka bir cümle yok. O soruyu da sordum 2009
sonunda bu proje destek anlaşması müzakereleri tamamlanmış
mıdır? diye.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Coşkunoğlu, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Onun da
cevabını alacağımı umuyorum.
Değerli
arkadaşlar, bunları alt alta koyarsak
Foreign Policy diye
uluslararası ilişkilerde çok saygın bir dergi var. Bu dergide 4
Ocak 2010 tarihli bir makale çıktı bu projeyle ilgili. Yani
başlığı aslında İngilizce, kelime oyunları
var ama Türkçesini söyleyeceğim: Avrupalılar boru rüyası
görürken Çinliler boruyla buluştu bile diye, doğal gaz
taşıyan boruyla.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, burada şunu söylemek istiyorum özetle:
Bunları alt alta koyarsak
19 Ocakta, Sayın
Cumhurbaşkanının, Brükselde Enerji faslını
açmazsanız Nabuccoya olan desteği gözden geçiririz. cümlesiyle
başlayan süreç içerisinde maalesef
Ha, bir de şunu ekleyeyim, eklenecek çok nokta var da: 2 Martta Rusya Hırvatistanı
da Güney Akıma dâhil etti. Yani birkaç gün önce olmuş bir olay.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla) Son cümlem Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun, son cümlenizi alayım.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, ne
enerji faslını biz görüşmeye açabildik ne de
Nabucco, evet
önemli, evet destekleyelim. Nabucco Projesinde Avrupa Birliği
ayağını sürüdüğü için ve Rusya Güney Akımı ön
plana çıkartmak için çeşitli engeller ortaya çıkartmış
olduğu için -Rusyayı eleştirmek için söylemiyorum bunu- bu
kadar önemli bir proje diplomatik alanda, doğrusu, yeterli ele
alınmamıştır gibi geliyor.
Son olarak, bir
milletvekili olarak millete doğru haber vermiş olan Vatan yazarı
Mehmet Tezkana teşekkür etmiş olayım. 14 Temmuzda şöyle
bir başlık atıyor: Hükûmete şirin gözükmek için
ortalığı nasıl gazlıyorlar; abarttıkça
abartıyorlar... Evet, aradan geçen süre içerisinde bu projenin önemine
inanmış birisi olarak üzülerek söylüyorum: O zaman
abartılmış ve şov yapılmış olan bu proje
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla) -
maalesef şimdi pek de iyi bir durumda
değil. Bu projeyi canlandırmak için elimizden gelen desteği
vermeye de Cumhuriyet Halk Partisi olarak hazır olduğumuzu bildirir,
hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına Halil Mazıcıoğlu, Gaziantep Milletvekili
Mustafa Cumur
Bey, siz buyurun efendim, o arkadaşımız sonra gelirse
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Cumur.
MUSTAFA CUMUR
(Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 447 sıra
sayılı, Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti, Macaristan
Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco Projesi
Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının 1inci maddesi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, gerek
Sayın Bakanımız gerek Afif Bey gerek bizim grup sözcüleri bu
konu üzerinde gerekli açıklamaları yaptılar. Ben finans
ayağıyla ilgili sorular olduğu için bu konu üzerinde bir
açıklayıcı bilgi vermek istiyorum.
Tüm taraf
devletlerce taraf olunan Enerji Şartı Anlaşması ve Avrupa
Birliği üyesi ülkeler için Avrupa Birliği hukuk düzeninin temel
kaynağını oluşturan, Avrupa Birliği kurucu
anlaşmalarından kaynaklanan hak ve yükümlülükler de dâhil olmak
üzere, taraf devletlerin diğer uluslararası anlaşmalardan
doğan hak ve yükümlülüklerini etkilemeyeceğini teyit etmektedir.
Madde kapsamında, proje yararına her bir taraf devlet, Nabucco
Projesinin uygulanması için en uygun, ayrımcı olmayan düzenleyici
koşulları sağlamayı da taahhüt ederek, bu durumun ve de
projenin tasdikinin taraf devletler için hiçbir finans yükümlülüğü
doğurmayacağını da düzenlemiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; madde kapsamında, Avrupa
Parlamentosunun ve Konseyinin 26 Haziran 2003 tarihli doğal gaz iç
pazarı için ortak kuralları belirleyen ve 98/30/EC sayılı
Direktifi ilga eden 2003/55/EC sayılı Direktifin madde 18 ve 25/(2),
(3), (4) hükümleri uyarınca, proje hususunda her Avrupa Birliği üyesi
ülke düzenleyici kurumları tarafından verilen üçüncü şahıs
erişiminden muafiyet kararlarının ana özellikleri,
uluslararası bir anlaşma kapsamında da stabil bir durum
oluşturmak ve özellikle, bu hususta Türk mevzuatında hiçbir düzenleme
bulunmadığı için, anılan kararlara benzer bir şekilde
yeniden hükme bağlanmıştır. Bu durum, kreditörler
tarafından üzerinde hassasiyetle durulan düzenleyici kurum riskini de
tamamıyla minimize ederek, projenin finansmanını da
kolaylaştırmıştır. Bu bağlamda, boru
hattının kapasitesinin yarısının, yıllık 15
milyar metreküpten fazla olmamak üzere, projeyi yürüten ortaklara tahsis
edildiği açıkça belirtilmektedir. Hükûmetler arası anlaşma
ekinde tanımlanan tarifeye uygun olarak uygulanacak tarifenin tespiti,
salt Nabucco Uluslararası Şirketinin takdirine
bırakılmıştır. Bu bağlamda, boru hattı
kapasitesinin diğer yarısı, üçüncü şahıslara açık
sezon ile şeffaf, objektif ve ayrımcı olmayan bir bazda, Nabucco
Uluslararası Şirketi üzerinden satılacağı ve yine bu
şirket tarafından, taşıtıcılar tarafından
kullanılmayan kapasitenin stoklanmasını önlemek amacıyla,
söz konusu kapasitenin serbest bırakımı için özel bir mekanizma
uygulanacağı da düzenlenmiştir. Madde 3/4 kapsamında, arz
güvenliği endişelerini giderebilmek için, teknik olarak mümkün ve
ekonomik olması şartları ile ters akış yönünde
doğal gaz taşımasının
gerçekleştirilebileceği de hüküm altına
alınmıştır.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarla selamlıyor,
tasarının hazırlanmasında emeği geçen herkese
teşekkür ediyor ve bu tasarının milletimiz ve ülkemiz için
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Halil
Mazıcıoğlu, Gaziantep Milletvekili.
Buyurun efendim.
HALİL
MAZICIOĞLU (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 447 sıra sayılı, Avusturya Cumhuriyeti,
Bulgaristan Cumhuriyeti, Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti
Arasında Nabucco Projesi Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Nabucco Boru Hattı Projesinin hayata geçirilmesiyle
Hazar ve Orta Doğu doğal gaz kaynaklarının Türkiye,
Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya üzerinden Avrupaya
taşınması öngörülmektedir. Projenin taraf devletleri boru
hattının transit geçtiği söz konusu ülkelerdir. Projenin
ortakları ise BOTAŞ, Türkiye adına; Bulgargaz, Bulgaristan adına;
Transgaz, Romanya adına; MOL, Macaristan adına; OMV, Avusturya; RWE,
Almanya şirketleridir. BOTAŞ, Bulgargaz, Transgaz, MOL ve OMV 11 Ekim
2002 tarihinde Viyanada bir iş birliği anlaşması
imzalamışlardır. Aynı akşam -daha önceki konuşmacıların
belirttiği gibi- Nabucco Operasını izlemişler ve ertesi
gün de Nabucco olarak adlandırmayı
kararlaştırmışlardır.
Değerli
milletvekilleri, Nabucco Uluslararası Boru Hattı Şirketi 31
Aralık 2005 tarihinde tesis edilmiş olup merkezi Viyanada
bulunmaktadır. Tüm şirketler NIC bünyesinde eşit oranda bir paya
sahiptirler. RWE, projeye en son katılan şirket olup iştirak
süreci 5 Şubat 2008 tarihinde Viyanada düzenlenen imza töreni ile
gerçekleştirilmiştir.
Türkiye'nin
doğu ve güney sınırlarından başlayarak Avusturyada
bulunan Baumgarten doğal gaz hubına kadar tasarlanan boru
hattının toplam uzunluğu, 2 bin kilometresi Türkiyede olmak
üzere toplam 3.300 kilometre olacaktır. Yılda azami 31 milyar
metreküp kapasiteye sahip olacak Nabucco boru hattından
taşınacak doğal gazın Baumgartenden Doğu ve Batı
Avrupaya dağıtımı planlanmaktadır. Finansman
maliyetleri dâhil olmak üzere yeni boru hattı sistemine yönelik
yatırım maliyetlerinin 7,9 milyar avroya tekabül edeceği de
tahmin edilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, yapılan ön fizibilite çalışmaları
neticesinde, boru hattının iki ana aşamada
gerçekleştirilmesi yönünde karar alınmıştır. İlk
etapta, 2011 yılı itibarıyla, Ankara Ahiboz ile Baumgarten
arasındaki 2 bin kilometreye tekabül eden bölümün yapımı
öngörülmektedir. Diğer bir deyişle, ilk evrede, Türkiye-Gürcistan
sınırı ile Ankara arasında BOTAŞın mevcut
altyapısı kullanılacak ve böylelikle boru hattının
2014 yılında 8 milyar metreküp ile işletime alınması
mümkün olabilecektir. İkinci etapta ise boru hattının
Ahiboz-Türkiye-Gürcistan bölümünün yapımı gerçekleştirilecektir.
Türkiye-İran sınırına yönelik inşaat,
uluslararası siyasi platformdaki gelişmelere bağlı olarak
değerlendirilecektir. Ayrıca, zaman içerisinde de hattın
kapasitesinin 31 milyar metreküpe çıkartılabilmesini teminen güzergâh
üzerinde uygun bulunacak yerlere kompresör istasyonları inşa
edilecektir.
Değerli
milletvekilleri, Nabucco Boru Hattı bir özel sektör projesidir. Devletler,
maddi kaynak verme yükümlülüğünü üstlenmemektedirler. Devletlerin
yükümlülüğü, projeye siyasi destek vermek ve gerçekleştirilmesini
kolaylaştıracak tedbirlerin alınmasını desteklemekle
sınırlıdır. Nabucco Projesi, bir konsorsiyum
tarafından gerçekleştirilmektedir. Konsorsiyumda BOTAŞ dâhil
altı şirketin eşit oranda payı vardır. Merkezi
Viyanada olan NIC, aynı zamanda her bir ülkede oluşturulacak Nabucco
ulusal şirketlerinin de sahibi olacaktır. NIC, gaz
taşıyıcıları ile anlaşmalar yapmaya yeterli
olacak ancak gazın sahibi olmayacaktır. Elli yıl geçerli olacak
söz konusu oluşumun yürümesi, karşılıklı güven ve
iş birliği ruhunun gelişmesiyle mümkün olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Mazıcıoğlu, konuşmanızı
tamamlayınız.
HALİL
MAZICIOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Başkanım. Teşekkür
ediyorum.
Anlaşmanın
bize getirisi, önemli bir yabancı sermaye girişi, ayrıca
inşaat aşamalarında istihdam, ileriki yıllarda vergi
gelirleri ve ülkemizin enerji güvenliği sorununa katkı şeklinde
özetlenebilir. Ayrıca ve belki de en önemlisi, ülkemiz ile Avrupa Birliği
arasında yeni bir bağ tesis edilecek ve ülkemizin Avrupa Birliği
için güvenli bir ortak olduğu tezine de katkıda bulunulacaktır.
Bu duygu ve
düşüncelerimle sözlerime son verirken, bu kanunda emeği geçen çok
Değerli Bakanımıza, bürokratlarımıza ve bu kanunda
olumlu görüş bildiren, iktidar ve muhalefet, tüm vekillerime sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Tankut, buyurun efendim
Sayın Tankut yok.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
anlaşmanın imzalandığı 13 Temmuz 2009 tarihinden bu
yana projeyle ilgili olarak hangi somut gelişmeler olmuştur? Projenin
inşasına 2011 yılında başlanabilecek midir? Taraf
ülkelerin görüşlerinde herhangi bir değişme ya da gelişme
var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
İnan
Yok.
Sayın Genç,
buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii,
sorularımız hep cevapsız kalıyor. Aynı soruyu
tekrarlıyorum: Çalık Grubu ile BOTAŞ veya herhangi bir devlet
kurumu yurt dışında doğal gaz ve petrol arama konusunda bir
şirket kurdular mı? Kurdularsa, ne kadar sermaye koydu? Devlet buraya
ne kadar koydu?
İkincisi:
Siz biraz önce yiğitlik yaptınız Sayın Bakan, Ben
Turusgazı açıklayacağım. dediniz. Niye
açıklamadınız? Açıklamanız lazım, çünkü Turusgaz
sizin eski parti zamanında ortaya atıldı.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Hangi eski parti?
KAMER GENÇ
(Tunceli) İşte, Refah Partisi miydi, Saadet Partisi miydi, neyse,
bilmiyorum. Yani, onun zamanında.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Allah Allah!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Recai Kutan o zaman Enerji Bakanıydı, 96
yılında. Yalnız, bir sene için o Turusgazı kurdular, orada
2 milyar metreküp meselesi söz konusuydu. Sonra, Mesut Beyin Hükûmetinde yirmi
küsur yıla çıkarıldı ve 8 milyar metreküpe
çıkarıldı bunlar. Tabii, zamanımız
olmadığı için şey etmiyoruz bunları. O zaman oraya çok
açıktan para gitti, vatandaşın cebinden para gitti. O giden para
kimlerin cebine gitti, onu açıklayın. Devlet sizsiniz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Altay
ENGİN ALTAY
(Sinop) Benim sorum yok Sayın Başkan, konuşacağım
ben şimdi.
BAŞKAN
Burada, girmişsiniz, onun için sordum. Tamam efendim.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; heyetinizi saygıyla selamlayarak
sözlerime başlıyorum.
Bir kere,
öncelikle -sondan başlayayım eğer arkadaşlarım müsaade
ederse- AK PARTİ, hiçbir partinin devamı olarak kurulmuş bir
parti değildir. Müstakil, 2001 yılında
Hatta, önceden
farklı partilerde görev yapmış olan
arkadaşlarımız vardır. Siyaset, Türkiyedeki siyasi hayat
2001 yılında başlamamıştır. AK PARTİ 2001
yılında kurulmuştur. O yüzden, 2001 yılından önce
farklı partilerde görev yapan arkadaşlarımızın ve
hemen hemen ülkesini seven bütün insanları kucaklayabilecek bir yapı
içerisinde kurulmuş olmasının kendisine bu şekilde fatura
edilmemesi lazım geldiğini söylüyorum.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Kendisi kaç parti değiştirmiş
Sayın Bakan?
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Gerçeği ret mi ediyorsunuz? Reddi mirasta mı
bulunuyorsunuz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şöyle: Bu siyasi
bir tercihtir, herkes istediği partide görev alabilir, yeter ki bu ülkeye
hizmetle alakalı bir gerekçesi olsun. Ben AK PARTİyle alakalı
olanı söyledim, yeri geldiğinde CHPyle alakalı olanı da
mutlaka siz de söyleyeceksinizdir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hepimizi aynı kefeye koyuyorsunuz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Yok, hayır.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İkinci Dünya Savaşının karnesini soruyorsunuz,
biz de hesabını veriyoruz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şimdi
bakın, Çalık Grubu bugün Petrol İşleri Genel
Müdürlüğüne müracaatı olan firmalardan bir tanesidir. Türkiyede
yaklaşık kırk sekiz tane uluslararası sermayeye sahip olan
ve yerli sermayeye sahip olan firmalar petrol aramaları ve doğal gaz
aramalarıyla alakalı müracaatlarda bulunmuşlardır. Bunun
için herhangi bir firmaya kısıtımız yoktur. Bunların
içerisinden arama ruhsatına layık olabilenler vardır,
olamayanlar vardır, müstakil müracaatlarıyla alakalı. Şimdi
bakın
KAMER GENÇ
(Tunceli) BOTAŞla var mı?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sabrederseniz teker
teker hepsini cevaplıyorum. Burada kaçınacak herhangi bir durum yok
ki. Tekraren söylüyorum: AK PARTİ şeffaflığın gücüne
inanan bir partidir; hesabını veremeyeceği herhangi bir konu da
yoktur bu manada.
Çalık
Grubuyla BOTAŞın uluslararası arenada beraberce mesafe
katedeceği, beraberce rol alacağı herhangi bir proje yoktur.
BOTAŞın gerek Irakta gerekse farklı ülkelerde boru
hatlarıyla alakalı projeleri vardır ama Çalık Grubuyla bir
projesi yoktur. Çalık Grubunun uluslararası arenada müracaat
ettiği projeler vardır, başka firmalar da olduğu gibi.
Biz şimdi
şunu açıkça söylüyoruz: Eğer Libyada, Katarda, Irakta,
Azerbaycanda, Rusyada, adını sanını bildiğimiz
bilmediğimiz herhangi bir yerli firma varsa, biz o yerli firmayı
uluslararası platformda destelemekle alakalı kararlılığımızı
belirttik. Bunun Çalık olanı veya Çalık olmayanı ayrımı
yoktur.
Bakın, hem
Sayın Başbakanımız hem de Sayın
Cumhurbaşkanımız uluslararası herhangi bir görüşmeye
giderken iş adamlarımızla alakalı bir platform varsa
DEİK bünyesinde, TÜSİAD bünyesinde, MÜSİAD bünyesinde,
TUSKONla, hangi sivil toplum örgütü olursa olsun onunla alakalı
Dış Ticaret Müsteşarlığımız da ilgili
bakanlığımız da bu konuda iş
adamlarımızı desteklemektedirler. Bununla alakalı herhangi
bir komplekse girmeye gerek yok ki.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne kompleksi?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Ben nasıl yerli
firmamın, herhangi bir yerli firmamın oradaki iş almasına,
orada herhangi bir işe girmesine nasıl mâni olurum, tam tersi,
destekleyeceğim tabii.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Bakan, olay
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) O açıdan,
bakın, bununla alakalı, değerli arkadaşlar, biz, şu
anda Çinden sonra dünyada en büyük müteahhitlik hizmetine sahip bir ülkeyiz.
Bununla hepimizin iftihar etmesi lazım. Bunu ille bir firma bazına
indirmenin hiçbirimize faydası yoktur. O açıdan, eğer -ben,
tekraren söylüyorum- Amerikada, Rusyada, Japonyada, Moğolistanda bir
yerli firmam benim, benim ülkemin bir firması -hangi zihniyete tabi olursa
olsun, ben onu araştırmak durumunda değilim- bir iş
alacaksa ona yardımcı olurum arkadaş. O açıdan, sizin de
yardımcı olmanız lazım Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, soruyu yanlış yöne çekiyorsunuz, benim sorum
o değil.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şimdi devam
ediyorum: Bizim, özellikle bir önceki soruları da katarak
Afşin-Elbistan (A) baca gazı proje yatırımıyla
alakalı EÜAŞın Devlet Planlama Teşkilatına
müracaatı oldu. Özelleştirme programlarında da olması
hasebiyle bununla alakalı zaman zaman gecikmeler oldu. Ama ben şunu söylüyorum:
Afşin-Elbistan (A) özellikle yargı kararlarıyla beraber, bu
ülkedeki ibretli projelerden bir tanesidir. On üç yıldan beri, olsun ve
olmasın diyenlerin bir nevi kanuni mevzuat çerçevesindeki mücadelesi
olarak geçmiştir.
Biz, şimdi,
firmayı da çağırıyoruz, görüşmeye
çağırıyoruz, hukuki haklarını masanın üzerine
oturtuyoruz. Bunların arasından neler alabileceğiz, neler
karşılıklı bu projenin gerçekleşmesi hem ülke
çıkarına
Yerli kaynaklarımızın kullanılması
açısından bakın söylendi. En büyük şu anda bizim linyit
havzalarımızdan bir tanesi Afşin-Elbistanla alakalı. Bizim
buraya kayıtsız kalma gibi bir durumumuz olamaz ve en son
yaptığımız çalışmada bir havza
çalışması yaptık, Afşin-Elbistan (A), (B), ihalesini
yapacağımız (C), (D) ve (E) projeleriyle alakalı bir havza
çalışması yaptık. Bunu inşallah kamuoyuyla da
paylaşacağız. Bu projeyi mutlaka yerli kaynak olarak, yerli
kömür kaynaklarımızın değerlendirilmesi olarak mutlaka
hayatiyete geçirmemiz lazım.
Değerli
arkadaşlar, şimdi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla
alakalı kanun tasarısı soruldu. Hepimizin canıgönülden
desteklediği ve bizim ana politikalarımızın arasına
koyduğumuz bir projedir bu. Rüzgârıyla, güneşiyle, jeotermaliyle,
biyokütlesi, biyomasıyla, her bir şeyiyle beraber, su kaynaklarımızla
beraber bizim bunu ön plana almamız lazım.
Yalnız
geçtiğimiz yıl içerisinde, dikkat ederseniz, bu kanun
tasarısı geldiğinde 28 euro/sentlerden bahsetmiştik. 28
euro/sent yani 40 dolar/sentler civarına denk gelir. 40 dolar/sentler
civarında alım garantisi vermek bize yol, su, köprü olarak geri
dönmez, vatandaşımızın cebinden tarife yoluyla
alınacak fiyatlar safhasına girer. Biz bunu Sayın
Başbakanımızla istişare ettik. Efendim, yenilenebilir enerji
kaynaklarının, sizin de imzanızla strateji belgesinde yer
aldığını biliyorsunuz. Ne dersiniz? dedik. Biz
güneşi, suyu, rüzgârı, jeotermali sonuna kadar destekliyoruz yerli
kaynaklarla ama ben vatandaşımın cebine artı yük gelecek
bir şekilde bunu yapmam. dedi. Bakın, şimdi nereye geldik
biliyor musunuz? Biz bunu, yine yenilenebilir enerji kaynaklarıyla
alakalı kanun tasarısını inşallah
kanunlaştıracağız, hep beraber sizin de desteklerinizle
ama
YILMAZ TANKUT
(Adana) Ne zaman?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Bakın, şu
anda hazırlıkları yapıldı.
güneşteki
katedilen mesafeyi biliyor musunuz?
Petrolle ilintili
bir örnek vererek sözlerime devam edeceğim. 1700 küsurlu yıllardan
itibaren ilk 1 trilyon varilin çıkartılma süresi yüz yirmi beş
yıl, ikinci 1 trilyonluk varilin çıkartılma süresi yirmi
beş yıl, üçüncü 1 trilyonluk varilin çıkartılma süresi daha
tamamlanmadı, herhâlde on iki-on üç yılda tamamlanacak. Malzeme
bilimi ve teknoloji geliştikçe, bizim bundan yararlanma fırsatını
kendimize vermemiz lazım. Güneş 24-28 euro/sent yerine bu ülkede 12
dolar/sente kazandırılsa daha iyi olmaz mı? Teknolojisini, know
howını dışarıdan alacağız. Bizim neyi
finanse ettiğimizi çok iyi bilmemiz lazım değerli
arkadaşlar: Teknoloji sahibini mi, buraya yatırım yapan
yatırımcıyı mı, vatandaşın kendisini mi? Biz
sondan başlayarak başa doğru gitmek istiyoruz. Hem bir yandan
Türkiyedeki yerli teknolojinin ilerlemesini sağlamamız lazım,
bir yandan da vatandaşımıza olabildiğince az yük getirerek
bunları yapmamız lazım. Dolayısıyla zamanı,
kanunun kendisi kadar önemli.
Rüzgârdaki
gecikmeleri inşallah telafien önümüzdeki hafta içerisinde Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumuyla beraber, aldıkları karar
doğrultusunda bunları kamuoyuna açıklayacağız ve
bunları beraberce de paylaşacağız. Yerli kaynakların
2023 yılı yani Türkiye Cumhuriyetinin 100üncü kuruluş yıl
dönümüyle alakalı süreçte, bütün yerli kaynaklarımızın
sonuna kadar tüketilmesiyle alakalı stratejimizi gerçekleştirmiş
olacağız inşallah.
Sayın
Başkanım, eğer sürem varsa devam etmek istiyorum.
BAŞKAN
Birkaç arkadaşın sorusu vardı, onları da
cevaplarsanız
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Devam ediyorum o
zaman Sayın Başkanım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Değerli
arkadaşlar, şimdi Turusgazın -Tekrar Sayın Gençe
dönüyorum müsaadenizle- 8 bcmlik bir kontratı vardı ve 4 bcmle
alakalı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Bakan
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın Genç,
sizinle alakalı cevap veriyorum, bütün arkadaşlarımın da
hakkını ihlal ederek hatta, size cevap veriyorum.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, böyle bir usul yok!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Turusgazla
alakalı en son geldiğimiz noktada
Bu anlaşmanın
altına AK PARTİ hükûmetleri mi imza koydu?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Recai Kutan imza attı canım.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Bir dakika, nereden
karıştırıyorsun şimdi onu canım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Onun altında Recai Kutanın imzası var.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sana söylüyorum: AK
PARTİ hükûmetleri hiçbir partinin devamı değildir. Nasıl
muaheze ediyorsun? Bunu söylüyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, siz Genel Kurula cevap verin.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) AK PARTİ
hükûmetleriyle, değerli arkadaşlar, AK PARTİ hükûmetleri
zamanında imzalanmamış bir anlaşmanın
hesabını vermekle alakalı bir soruyla karşı
karşıyayım, onu da şöyle söylüyorum: Turusgazla
alakalı, Turusgazın şu anda fonksiyonel, fiilî bir faaliyeti
yoktur. Şirket kurulmuş durumda devam etmektedir ama herhangi bir
alım satımla alakalı faaliyeti yoktur. 4 bcmlik
Turusgazın en son üzerinde alınan ve ticaretini
yaptığı gaz miktarı 4 bcmlik (4 milyarmetre küplük)
kısım özel şirketlerin kontrat devriyle beraber
devredilmiştir. Şu anda piyasanın liberalleşmesiyle,
serbestleşmesiyle alakalı yürütülen, bizim stratejimiz çerçevesinde 4
bcmi (4 milyar metreküpü) beş tane özel firma gaz alım
satımını yapmaktadır. O yüzden Turusgazla alakalı AK
PARTİ hükûmetleri zamanında herhangi bir dahli
olmadığı gibi tam tersi, faaliyetlerine de son verici bir
işlem üzerinde devam etmektedir.
Şimdi,
diğer bir konu, Sinopta ben sorunlarından sorumlu olduğum
Bakanlık olarak
TEDAŞ, biliyorsunuz, Enerji
Bakanlığına bağlı değildir ama sorunlarına
kayıtsız kalmak da benim işime gelmez. Ben hem enerji
mühendisiyim hem de TEDAŞın ilgili
yatırımlarını, Maliye Bakanlığına
bağlı olmasına rağmen takip etmekteyim. Sinoptaki
arızalarla alakalı sordurdum Ne oldu burada? diye. Salı ve
çarşamba günlerinde bir teknik çalışmadan dolayı enerji
kesilmiş ama uzun süreli bir enerji kesintisinden bahsetmediler.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Olur mu ya? Size yanlış bilgi verilmiş, vallahi
yanlış bilgi verilmiş.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Engin Bey, ben tekrar
bakacağım.
Bakın,
şu anda otuz sekiz bin küsur tane köyden daha fazla bağlı
mezrası vardır Türkiye'nin. Mezraları da dâhil ederek
söylüyorum, kırk beş bin tane bağıtlı dediğimiz
on beş haneli yerden tutun ki seksen üç direkle tek eve enerji götürülen,
sosyal devlet anlayışı içerisinde enerji götürdüğümüz bütün
yerleşim birimlerine varıncaya kadar mezralar, köyler, beldeler,
ilçeler ve şehirler olmak üzere TEDAŞ, bu görevini kesintisiz enerji
safında yapmak durumundadır. Herhangi bir arızadan kaynaklanan
durum varsa bunu da inceleyeceğimi tekrar söyledim.
Değerli
arkadaşlar, içinde bulunduğumuz Avrasyayla alakalı genel
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süremiz doldu, biraz hızlıca
toplarsanız
KAMER GENÇ
(Tunceli) Cevap vermeye başlayalı yirmi beş dakika oldu.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) O zaman Sayın
Başkanım, ben kalan kısımların, bir önceki oturumda
olduğu gibi, yüz yirmi iki tane sorunun yazılı olarak
cevaplandığı gibi, aynen burada da bir eksiği
kalmaksızın cevaplanacağını tekrar
hatırlatıyorum ve saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam, Sayın Genç.
Maddeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.28
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 18.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Gülşen
ORHAN (Van)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 69uncu
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
1inci maddenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) 139 kişi yok Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir.
Arkadaşlar,
lütfen, istirham ediyorum. Bakınız, bir çalışma süremiz
var, çok önemli bir proje var, çıkıp gideceğiz. Lütfen,
birbirimize biraz saygılı olalım, istirham ediyorum.
Hükûmet ve
Komisyon yerinde.
447 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine devam ediyoruz.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına Bursa Milletvekili Necati
Özensoy.
Buyurun efendim.
MHP GRUBU ADINA
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Avusturya, Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Türkiye
Cumhuriyeti arasında Nabucco Projesi Hakkında Anlaşmanın
onaylanmasıyla ilgili tasarının 2nci maddesiyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir KİT alt
komisyon denetlemesinden çıktığımızda Sayın
Bakanla kısa da olsa bir görüşme şansımız
olmuştu. Orada Sayın Bakana enerji meselelerine bizim
bakışımızı, bir millî mesele olarak
baktığımızı, dolayısıyla KİT
Komisyonunda da bütün bu enerji koridorunda bulunan kuruluşların
denetiminde de bu meselelere böyle bakarak, özellikle katkı sağlayan
olumlu eleştirilerle yaklaştığımızı ifade
etmiştim.
Tabii, bu Nabucco
Projesi de aynı şekilde, diğer konuşmacı
arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi yine bunu bir millî
proje olarak görüyoruz ve bu konuya böyle yaklaşıyoruz. Ama tabii,
Nabucco ile ilgili de gördüğümüz eksiklikleri,
yanlışlıkları da burada ifade etmek istiyoruz.
Bu
görüşmeler yapılırken Dışişleri Komisyonunda
Sayın Bakan Taner Yıldız tasarının tümü üzerindeki
müzakerelerde Nabucco Projesi, Türkiyenin enerji diplomasisiyle alakalı
olarak yürüttüğü en önemli projelerden biridir. demiş;
doğrudur. Türkiyenin coğrafyasından kaynaklanan jeopolitik
durumunu, hak ettiği pozisyonu almasıyla ilgili olarak yürütülen bir
projedir. demiş; o da doğrudur. Bütün bunlara katılıyoruz.
Tabii, Komisyonun
diğer üyeleri de yine tasarının tümü üzerinde görüşlerini
dile getirirken Projenin ekonomik boyutu aşan siyasi bir boyutu da
bulunmaktadır. Projenin Türkiyenin çıkarlarını koruyacak
şekilde hayata geçirilmesi ülkemizin başarısı
olacaktır. demiş. Projeye hangi ülkeden kaynak
sağlanacağı konusundaki belirsizlikler mevcut bulunmakta olup,
bu konu önemli bir risk taşımaktadır. demiş. Yine
Projenin Türkiye'nin jeopolitik önemini güçlendirecek hayati bir önemi
bulunmakta olup Azerbaycanın projeye vereceği destek kilit bir rol
oynamaktadır. denmiş. Bu da çok önemli.
Tabii, bütün bu
konulara geçmeden önce, Nabucconun Türkiye'deki imza töreninden ertesi gün gazete manşetlerinden
örnekleri vererek, buradaki tabloyla pek fazla
bağdaşmadığını ifade etmek istiyorum.
İşte, burada, yine manşette Tam gaz Avrupa denmiş. Yine
Türkiye enerji aktörü diye manşet atılmış. Yine bir
gazetede Yüzyılın imzası diye manşet atılmış.
Yine aynı şekilde Asrın imzası diye manşet
atılmış. Yine Hayal gerçek oldu diye bir manşet
atılmış. Yani buna benzer, gazetelerde, gazete köşelerinde
yorumcuların yaptığı birçok haberler ve yorumlar var.
Belki de
projelerin içerisinde konuyla alakalı en çok yazılıp çizilen,
reklamı yapılan projelerden bir tanesi ama ben, başta burada,
Genel Kurulda bulunan iktidar partisi milletvekillerimizin
yoğunluğuyla, sadece Sayın Bakanımız, Enerji Bakanının
bulunmasıyla o gün atılan bu yaygaranın, bu abartının çok
fazla özdeşleştiğini düşünmüyorum. Tabii, bu anlaşma
Türkiye'de bu anlamda yapılırken bütün taraf ve taraf olmayan, bunu
izleyen ülkeleri de davet ederek burada böyle bir anlaşmanın
basına reklamlarla yansıtılmasının da doğrusu
bize neye mal olduğunu, bunun karşılığında da ne
kazandığımızı da ciddi anlamda düşünüyorum ve
cevabının da olmasını diliyorum.
Tabii yine burada
ifade ettiğim gibi, bu projeye, yani tedarikçiler noktasında
Azerbaycanın katılımının önemli olduğu ifade
edilmiş; yine, bunun doğru olduğunu ifade ettik ama maalesef
-hepinizin bildiği gibi- Azerbaycan, bırakın Nabuccoya dâhil
olmayı, bizim daha önce yaptığımız kontratın bile
iptalinden ve anlaşmanın tekrar yapılmasından söz ediyor.
Bunun da sebebinin, hepiniz, özellikle Ermenistanla gelişen olaylar
olduğunu biliyorsunuz.
Tabii,
Azerbaycanla yapılan anlaşmanın da altını çizmek
lazım. Azerbaycanla anlaşma 2001 yılında
yapılmış. Belki de bizim doğal gaz fiyatlarını
minimuma çekecek, daha doğrusu, çok aşırı, fiyatların
yükseğe çıkmasını engelleyecek bir anlaşma çünkü üst
limit konulmuş yani maksimum 120 dolar fiyat konmuş. Bir fiyat
denklemi olmasına rağmen, bunu o zamanki sayın genel müdüre
sorduğumda, Azerbaycanla yapılan anlaşmalar böyle
olmuşken diğerlerinin niye eksiklikleri olmuş? Özellikle Mavi
Akım Anlaşması tekrar bu Hükûmet tarafından düzeltilirken
ve YDK raporlarına göre, bu 2003-2009 arasında maalesef bizi 550
milyon dolar zarara uğratan bu anlaşma niye göz önünde bulundurulmamış?
Bu anlaşma kim tarafından yapılmış? diye
sorduğumda, bana, sayın genel müdür: Bu, bizim ustalık
dönemimizin anlaşması. diye ifade etmişti. Tabii, şimdi,
Nabucconun da ustalık döneminde yapılmış ustaca bir
anlaşma olmasını dilerdik ama maalesef kafada soru
işaretleriyle gelen, gelişen bir sürü konu var.
Tabii,
tedarikçiler konusunda sıkıntıların olduğunu ifade
ettik, hatta 2010 bütçe konuşmasında yine, BOTAŞ, yapılan
kanun gereği 2009da kontratların mevcut piyasa
rakamlarının yüzde 20sine inmediği sürece yeni bir anlaşma
yapamadığından dolayı, bu kontratları kimin
yapacağını sormuştum. Verilen cevaba göre, Sayın
Bakan, bana Bu proje destek anlaşmasına yönelik çalışmalar
devam ediyor, diğer taraftan BOTAŞın yeni doğal gaz
alım anlaşmaları yaparak boru hattını doldurmak gibi
bir yükümlülüğü bulunmadığı gibi proje modeli de bunu
öngörmemektedir. Nabucco Projesi, doğal gaz iletimi amacıyla
inşa edilecek bir boru hattı sistemi olup bir doğal gaz boru
hattı işletme projesidir. BOTAŞın Nabucco Projesi
kapsamında rolü ve projede yer alması konusunda bir yetki sorunu
bulunmamaktadır. diye cevap verdi. Ama buna karşın yine YDK
raporlarına baktığımızda, BOTAŞı denetleyen
Yüksek Denetlemenin raporlarına baktığımızda, ki BOTAŞı
denetlerken de aynı kaygılarla sorduğum sorunun burada bir
anlamda cevabı yine raporlarda işaret edilmiş. Projenin
gerçekleştirilmesine yönelik en büyük adım, hükûmetler arası
anlaşma 13 Temmuzda imzalanmış. Yapılan bu anlaşma,
doğal gazdan yararlanacak ülkelerin kendi aralarında
yaptıkları bir anlaşmadır. Nabucco doğal gaz boru
hattına gaz verecek olan ülkelerle gaz arzı konusunda mutabakata
varılmaması, projenin gerçekleştirilmesinin önünde en büyük
tehdittir. Denetim tarihi 2009 itibarıyla yapılan Gaz tedarikçisi
konumunda olan ülkelerden herhangi biri ile gaz arzı anlaşması yapılmadığı
anlaşılmıştır. Nabucco Projesinde öncelikli olarak
gaz verecek ülkelerle mutabakata varılması projenin başarı
şansını artıracaktır, aksi hâlde projenin
başarısızlıkla sonuçlanması ve katlanılan
maliyetlerin zarara dönüşmesi yadsınamaz bir gerçek olarak
karşımıza çıkacaktır. diye Yüksek Denetleme Kurulu
raporlarında bizlere ifade edilmiş. Tabii, bu projenin, bu
anlaşmanın ifade edilecek, endişe edilecek birçok yerlerinin,
yönlerinin olduğunu da burada yaptığımız incelemelerde
gördük ama zaman kısa, dar olduğu için birçok şeyi burada ifade
edemiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özensoy, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
NECATİ
ÖZENSOY (Devamla) İşte, önümüzde yine örnek olarak BOTAŞ
International şirketinin işletim anlamında BTC boru
hattında zarar ettiği de açık bir şekilde duruyor. Bu
yapılan anlaşma sonuçlarında ucu açık olan o maddelerin de
çok iyi irdelenerek
Özellikle vergilendirme konusunda da ucu açık
birtakım konuların olduğunun da altını çizmek istiyorum.
Bir de Sayın
Bakan özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili birtakım
şikâyetlerde bulundu, işte ÇED raporları, KİT, sit
vesairelerle ilgili ama Sayın Bakanın şikâyet makamı
olmadığını düşünüyorum. Bunların çözümlerini
ortaya koyarak bizlerden de böyle katkılar talep etmesini diliyor, bu
projenin hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Özensoy, teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Nabucco Projesi
Hakkında Anlaşmanın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesinde CHP Grubu adına söz
aldım.
Konuşmama
başlamadan önce, Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisini
aklıselime davet ediyorum. İnşallah, benim buradaki duygu ve
temennilerimi hissederler, akıllarını başlarına
alırlar, fevkalade kötü sonuçlar doğuracak bir kararın
altına imza atmazlar diye düşünüyorum.
Sayın
Bakanım, biraz önceki soruda, size verilen bilgi: Geçen hafta Sinop Merkez
köylerinde bir sorun vardı. Benim yerimden sorduğum: Her gün
istisnasız Erfelek ilçesinde elektrik kesiliyor. Tabii, Sinoptaki
arkadaşların, çalışanların bir kusuru yok yani bu
kesinlikle kaynakla falan ilgili bir durum. Bunu tekrar bilginize sunuyorum.
Sayın
milletvekilleri, Hükûmetin enerji politikası kötüdür. Bu politika
doğru bir politika değildir. Şimdi, enerjide asıl olan,
temel olan, ucuz olmasıdır, güvenilir olmasıdır, çevreci
olmasıdır, temiz olmasıdır ve hepsinden önemlisi,
sayın milletvekilleri, enerji millî olmalıdır, mümkünse millî
olmalıdır. Hele de kaynağınız varken bunu
kullanmıyorsanız o başka bir garabettir.
Şimdi,
Nabucco Projesi, grubumuza mensup milletvekillerimizin de izah ettiği,
anlattığı gibi, ufak tefek eksiğine, gediğine,
bazı muğlak yanlarına rağmen grubumuzun da destek
verdiği bir projedir. Böylece, Türkiye, uluslararası enerji koridoru
olacak, muhtemel, belki ana terminallerinden de birisi olacaktır.
Olabilir, olmalıdır; biz bu konuda, yıllardır, yıllara
sâri bir projedir, elbette, bunda bir yanlış görmüyoruz ama böylece,
Türkiye, yeni bir jeopolitik misyon da üstlenecektir, bu çok önemlidir. Burada,
Hükûmetin atacağı her adım, yapacağı her türlü
anlaşmada, her türlü hassasiyetin ve geleceğe yönelik, güvenlik
dâhil, her şeyin dikkate alınması lazım.
Ben notumu
almışım, Sayın Bakan söyledi diye söylemiyorum. Ben
şöyle almışım: Eskiden buğday için, arpa için, ipek
için savaşlar yapılırdı, şimdi enerji için savaş
çıkarsa çıkacak ya da çıkmayacak. Yani fevkalade büyük
duyarlılığa ihtiyaç var ama öz kaynak konusunda Sayın Bakan
müteaddit defalar Yerli kaynak, yerli kaynak
İktidar partisinin
sayın milletvekili AKP geldiğinden beri yerli kaynak, yerli kaynak
diyor. Ama ben size söyleyeyim, yerli kaynak deyince ben HESi anlarım, yerli
kaynak deyince ben rüzgârı, güneşi anlarım, jeotermali
anlarım ve mikro HESi anlarım. Yani, sizin icraatlarınıza
baktığımızda bu konuda hiçbir şey yok. Nükleeri
getirdiniz çok tartıştık. Şimdi artık buradaki zemin
bitti, onu meydanda tartışacağız, Sinop meydanında,
Mersin meydanında tartışacağız. Ama ben size
soruyorum: Bu Hükûmet Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkeziyle
ilgili 1 TLlik yatırım yapmış mı? Hem nükleerin
faziletinden bahsediyorsunuz hem de bu konuda maalesef hiçbir
duyarlılık yok.
Şimdi, daha
vahim bir durumla karşı karşıyayız. Sayın
milletvekilleri, Sayın Başkan; Sinop, Türkiyede kendine vizyon
belirlemiş tek ildir. Seksen bir il içinde vizyonu olan ve bu vizyonu
yediden yetmişe herkesin bildiği, ezbere söylediği, Türkiyede
ve belki dünyada başka bir il yoktur. Sinop, bir eğitim, kültür,
turizm kenti vizyonunu kendine biçmiş, bu yolda ilerlemektedir.
Bakın,
enerji, eyvallah, ihtiyaçtır, kabul. Şimdi, Karadenizde, Sinop
açıklarında TPAO ile bir Brezilyalı firma hep beraber bir sondaj
başlattı; ne güzel, iftihar ediyoruz. Boyabat Barajı
yap-işlet modeliyle
İftihar ediyorum, göğsüm kabarıyor.
Bakın, doğruya doğru, iyiye iyi. Bunlar çok güzel. Mikro HESler
yapılıyor, benim bölgemde de var; Ayancıkta var, Dikmende var,
Erfelekte var. Küçük problemlere rağmen, yerel bazda, su
kaynaklarıyla ilgili, köy yollarının bozulmasıyla ilgili
problemlere rağmen, bunlara da eyvallah.
Ama şimdi,
Türkiyede planladığınız bu kırk yedi adet termik
santral, Sayın Bakan, ithal kömür kaynaklı ya da ithal doğal gaz
kaynaklı. Şimdi bu caiz mi? Buna niye ihtiyaç duyuyorsunuz?
Şimdi, 380
milyar kilovatsaatlik güneş potansiyeli olduğunu uzmanlar söylüyor.
170 milyar kilovatsaat HES potansiyelimiz olduğunu bu ülkenin iyi
yetişmiş mühendisleri söylüyor. Siz, daha, Hükûmet olarak, HES potansiyelinizin
dörtte 3ünü kullanmadınız. Yerli kaynak, yerli kaynak, yerli
kaynak diyorsun; dörtte 3ünü kullan, elinizden tutan yok.
Yap-işlet-devret ile bunu yapın.
Rüzgâr
Gene
Türkiye'nin iyi yetişmiş çocukları diyor ki: 48 bin megavat
Türkiye'nin rüzgâr potansiyeli var. Siz, Türkiye olarak, daha bin
megavatı hayata geçirememişsiniz. Kaldı ki Türkiye olarak,
sayın milletvekilleri, yanlış bilmiyorsam -bir iki
aşağıya oynar ama- kurulu gücümüz de 44 bin megavattır ve
bugün, Türkiyede, benim Erfelek hariç, her yerde de ışıklar
yanıyor.
Ha, şimdi,
sayın milletvekilleri, bu, bir isyandır, yani bir memleket
aşkının isyanıdır. Niye isyandır? Şimdi
Sinopta Ayancık-İstefan-Çaylı,
Gerze-Yaykıl-Çakıroğlu ve Erfelek-Karacaköye Hükûmet termik
santral kurduruyor. Adama diyor ki, tüccara: Sen buraya bu santrali kur.
Sibiryadan bir kömür madeni kirala, olmadı Afrikadan kömür getir, bu
kömürü burada yak. Bak şimdi dünya değişiyor, elektrikte de
artık, eskiden hani enterkonnekte diyoruz, ulusal şebeke, şimdi
uluslararası dolaşım başlıyor, sen bu elektriği
burada üret, Almanyaya, Avrupaya sat. Niye? Bak şimdi, Almanya
artık kömür tozu, cürufu, gazı, zehri istemiyor. Almanya
kapatıyor; çimento fabrikalarını kapattılar, Türkiyeden
çimento fabrikası aldılar, şimdi, termik santralleri de
kapatıyorlar. Sayın Bakan, Sinoplu Avrupanın kazan dairesinde
oturmayı hak etmiyor. Sinop Avrupanın kazan dairesi değildir.
Avrupaya elektrik lazımsa gitsin orada -Almanyada kömür bizim en az 10
katımız- yapsın kardeşim. Sayın milletvekilleri, bu
ciddi bir durumdur.
Bakın,
nükleeri de burada çok konuştuk. Şimdi öyle bir hâle geldik ki biz,
ölümü görüp sıtmaya razı olduk. Yani, termik santralleri
yapamazsınız. Buradan söylüyorum, ilgili şirketlere de
söylüyorum, olmaz! Sinop bunu hak etmiyor. Böyle bir şeye müsaade
edemeyiz, hiçbir şekilde edemeyiz Sayın Bakanım.
Şimdi, bu üç
termik santralin tozu, külü, dumanı, zehri Sinopun üzerine çökecek,
karbondioksiti, kükürt dioksiti, sülfürik asidi, bu gazlar havada yedi gün
içinde kimyasal reaksiyona uğrayıp asit yağmuru olarak yere
yağacak. Şunu şuradan çıkıp Sayın Bakan derse:
Sayın milletvekilleri, öyle bir teknoloji var ki, sıfır hata,
yani yüzde 100 emisyon, sıfır emisyon, gökyüzünde bir tane gaz, duman
olmayacak, yüzde 100. Dünyada böyle bir teknoloji yok. Elin Almanı
rahatsız oluyor diye, onun kullanacağı elektriği Sinopta
üretmek zorunda mıyız?
Bakın,
şimdi Afşin-Elbistan kahverengi bir kent oldu. Afşin-Elbistanda
çiftçi dava açmış, termik santralden 120 milyar para almış.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Kangal Termik Santrali
ENGİN ALTAY
(Devamla) Evet.
Yatağana
gittim, bir dünya harikası, kahverengi bir kent! Şimdi, Sugözü, en
çok iftihar edilen santral, gidin Çukurova Üniversitesine bakın, kanser
vakaları artmış. Bunu niye yapıyorsunuz, bunda gayeniz
nedir?
Şimdi,
Sinopun eşsiz yeşilini ve ormanını yok etmeyin. Emsalsiz
flora çeşitliliği
Sinop, flora çeşitliliğinde Türkiye'nin
tümüne yakın zenginliğe sahip. Bunu yok edeceksiniz. En zengin deniz
faunasını ve dolayısıyla balık popülasyonunu yok
edeceksiniz. Sonra, tüm Sinopluların akciğerlerini bitireceksiniz.
Bakın, bir Çernobil vakası
Kanser vakaları o kadar çok
arttı ki, bir araştırma yapın, Karadeniz Bölgesinden
Ankara ve İstanbuldaki tıp fakültelerinde ölen insanlar yüzde 70
oranında. Bunlar vaka. İşin hep teknik ve mali boyutuna
bakmayın, biraz da insani boyutuna bakın.
Bakın,
Sayın Bakanım, şimdi, Sinopun bu asit yağmuru Sinopun
yeşilini bitirir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Altay, konuşmanızı tamamlayınız lütfen; buyurun.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sayın Başkan, Sayın Bakana, Sayın
Başbakana gösterdiğiniz toleransı bana da gösterirsiniz diye
umuyorum. Önemli bir konu Sayın Başkanım. Başkanım,
olabildiği kadar... Hemen toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Altay, mikrofonunuzu kapatayım da şunu heyetinize
söyleyeyim: Eğer diğer arkadaşlara da olursa, normal
şartlar altında madem her şeyde Avrupalı
olacağız, Avrupalı gibi bu hususta da olalım. Süresi biten
arkadaşın
Hiç süre vermeden bitirelim. Ben arkadaşlarıma
teklif edeceğim. Bu hususta
ENGİN ALTAY
(Devamla) Başkanım, ben sizden yüz buldum! Yani herkes geniş
geniş konuştu.
BAŞKAN Yok
yok, sana burada bir dakika vereyim de
Avrupa Birliği uyum
yasasını yapıyoruz ya, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu da
kurduk, bu hususta da Avrupalı olalım. Madem Avrupalı olmaya bu
kadar meraklıyız, onu da yapalım.
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Evet, çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bu, demin de
söylediğim bir isyandır; bir memleket sevdası, bir insan
sevdası isyanıdır sayın milletvekilleri. Bakın, ben
size şimdi bir şey söyleyeyim: Bu asit yağmurları Sinopun
yeşilini yok ettiği zaman -harita bilgimizi, dağarcığımızı
bir tazeleyelim; Sinop böyle denize tutunmuş bir kenttir- ve bu orman,
yeşil bittiği zaman Sinopu ve Sinopluyu denizden
toplarsınız; o zaman hükûmette kalırsanız! Yani bize bunu
yapmayın. Bunu istemiyoruz.
Bakın,
Sayın Cumhurbaşkanı 22 Şubatta Sinopu ziyaret etti.
Hoş karşılandı, hoş tutuldu, kendisi de Sinopu çok
sevdi. Yalnız, Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı
temaslarda kendisine Sinoptaki bu termik santrallerle ilgili tablo
anlatıldığı zaman Sinoptan üzgün ayrıldı. Bunun
en yakın şahidi de -şimdilik burada yok-
Bayındırlık Bakanımız Mustafa Demirdir. Cumhurbaşkanını
niye üzüyoruz? Cumhurbaşkanını da üzmeyin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sayın Başkanım, hemen bitiriyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sinop halkını da üzmeyelim. Sayın Milletvekilim de
burada. Kendisi de benim gibi düşünüyor, bunu biliyorum ve Hükûmetin bu
konuda bu yanlıştan bir an önce dönmesini rica ediyorum, sizlere
yalvarıyorum ve Sayın Bakana açık çağrı
yapıyorum: Sayın Bakanım, sizi Sinopa davet ediyorum. Sinopa
geleceksiniz ama en az bir yarım gün ayıracaksınız...
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Bir gün.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Bir gün ayıracaksınız, sizi gezdireceğiz; ondan
sonra, bize evet, kardeşim, dediğiniz gibi bir şey değil,
buraya termik santral yakışır derseniz ben de arkanızda
olacağım ama evet ya, biraz da bu olmuyor buraya derseniz bundan
vazgeçeceksiniz.
Dinlediğiniz
için teşekkür ediyorum ve yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahsı adına Sayın Afif Demirkıran, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu,
hemen bir teşekkür edip inecektim ama Değerli Konuşmacı,
yerli kaynakların değerlendirilmediğini ifade ediyor. Allah
aşkına, bakın, sadece Siirtte, Botan Çayı üzerinde
beş tane santral yapılıyor. Kolları üzerinde -birkaç tane
kolu var- irili ufaklı toplam on beş-yirmi tane etüdü devam eden
Şu anda inşaatı başlayan -hidroelektrik santrallerden bahsediyorum-
bu beş tane santralin toplamı 1.500 megavattır. Bunlar
Ilısudan yukarıda. Dolayısıyla yapılmıyor
demek
Rüzgâr bin megavata kadar çıktı. Kömür
Şırnakta
kimse o kömürün yüzüne bakmıyordu, bir tanesi bitti, üretime geçti, bir
tane daha santral yapılıyor. Bunlar yerli üretimi değerlendirmek
değildir de nedir? Tabii ki biz enerjiyi çevreci olarak
kullanacağız, halkımıza temiz enerji katkısında
bulunacağız. Onun içindir ki beş tane ilden aldık
altmış beş ile çıkardık doğal gazı.
Türkiyede altmış beş ilde şu anda doğal gaz var. 12
bin kilometreye çıkardık doğal gaz hatlarını. Bunlar
hep bu Hükûmet zamanında yapıldı. Elbistanı, Çanı,
onlarca hidroelektriği saymıyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum ve bu anlaşmanın hem kaynak
ülkelerine hem geçiş ülkelerine hem Avrupanın tümüne
hayırlı olmasını diliyorum. Dördüncü arterin Türkiyeyi
gerçekten mevcut konumundan daha yukarılara doğru çektiğini
biliyoruz.
İnsanlığa
barış getirmesini diliyorum. Hayırlı olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Demirkıran.
Şahsı
adına Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu, buyurun efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu kanunun 2nci
maddesi, hepinizce malum, yürürlük maddesidir. Bu kadar önemli, ülkemize bu
kadar çok fayda sağlayacak bir kanunun çok daha fazla zaman
aşımına uğrayarak geç zamana kalmasındansa bir an önce
yürürlüğe girmesinde fayda görüyor ve hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bayramoğlu, teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben biraz önce
Bakan Beye sordum, Çalık Grubuyla herhangi bir devlet kurumu
arasında kurulan bir ortaklık var mı? dedim. Yok dedi, inkâr
etti.
Şimdi,
bakın, Gizli anlaşmayı yaptı, bir ay sonra Çalık
Enerjiye transfer oldu. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığında
genel müdür olan zat
O ayrı bir
İmzalanan mutabakat zaptı
ile Afganistanda, Çalık ile Türkiye Petrolleri Anonim
ortaklığı doğal gaz elektrik santrali inşa etmeyi
amaçlayan bir müşterek şirket kurmuşlardır.
Şimdi, bu
şirkete Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ne kadar
sermaye koymuş, Çalık Grubu ne kadar koymuş ve ne
kadarını ödemiş? O şirket kurulduğu zaman
Çalıkın 1 milyar 100 milyon dolar borcu var, daha TMSF fonundan
aldığı Sabah ve ATV grubunun parasını ödememiş.
Tarih de burada.
Şimdi,
birtakım şeyleri inkâr etmek size ne kazandırıyor,
bilmiyorum. Doğruları söyleyin, vatandaş da
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Tankut...
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliğinin, bu projeyi,
Avrupanın en büyük tedarikçisi konumunda olan Rusyadan yapılan
sevkiyata alternatif olması açısından desteklediği
bilinmektedir. Bu projenin tedarikçileri arasında önemli bir ülke konumunda
olan İran ile proje kapsamında hangi görüşmeler
yapılmış ve gaz temini konusunda ne gibi teminatlar
alınmıştır? İran İslam Cumhuriyetinin bu projeye
bakışı olumlu mudur? ABD ile İran arasında mevcut olan
gerginlik dikkate alındığında bu projeye İranın
dâhil olması ABD ve AB tarafından nasıl
karşılanmaktadır? Bu hususlarda söz konusu ülkeler arasında
bir ön kabul ve anlaşma sağlanmış mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tankut.
Sayın Ural
KADİR URAL
(Mersin) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın
Bakanım, Mersin Büyükeceli beldesinde yapılması düşünülen
nükleer santral konusundaki son gelişmeler nelerdir? Biz nükleer enerjiye
karşı değiliz fakat Büyükeceliye yapılması
düşünülen nükleer santrali daha uygun bir yere yapmayı düşünüyor
musunuz? Sizi Sinopta ağırlayacakları gibi Mersin Büyükecelide
ben iki gün ağırlamak istiyorum. O gecenin ve o denizin
güzelliğini de görmenizi arzu ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Ural.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
AB üyesi olmadığımız ve ne zaman olacağımız
da belli olmadığı hâlde, Nabucco Projesi kapsamında
ülkemizden geçerek Avrupa Birliği ülkelerine ulaştırılacak
doğal gazdan alınacak geçiş ücretinden niçin vazgeçilmiştir?
Bu ücretten ve doğal haktan vazgeçilen bir anlaşmayı kamuoyuna
başarılı bir anlaşma olarak nasıl
anlatacaksınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Bakan,
Avrupada temiz enerji elde etmek için, neredeyse senede iki ay güneş
gören ülkeler, güneş enerjisi tarlaları oluşturmuşlar. Bu
tarlaların oluşumunda devlet finans açısından
yatırımcıya destek olmakta, yörenin enerji ihtiyacını
karşılamakta, şirketler, firmalar, fabrikalar bunu
kurmakta, artan enerjiyi de yerel
belediyelere satmaktalar. Ülkemiz de neredeyse on ay güneş enerjisi alan
bir ülke. Bu konuda güneş enerjisini Balıkesirin
Evliya Çelebi
Seyahatnamesinde rüzgârlar ülkesi der Edremit Körfezine. Oralarda neden
rüzgâr enerjisi elde edilmesi konusunda bir çaba gösterilmiyor da,
Bandırma
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyorum.
Evet, süremiz
doldu.
Sayın
Bakanım, siz de süreye riayet ederseniz sevineceğim.
Buyurun efendim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle illerden
aldığım davetler için teşekkür ederek sözlerime
başlayacağım. Tabii, AK PARTİ seksen ilde
milletvekilliğini kazanmış bir parti, ben bütün illerimi vaktim
ölçüsünde tek tek dolaşmak isterim, hatta Tunceliden başlayarak
bütün illerimizi tek tek dolaşmak isterim.
Tabii, burada çok
fazla konu var. Türkiyenin enerji politikalarıyla alakalı da tabii
ki konulara girildi. Yerli kaynaklar, güneş, yerli kömürümüz ne durumda?
Değerli
arkadaşlar, bir kere, AK PARTİ hükûmetleri iktidarı
aldıktan sonra karşılaştırılamayacak kadar bir
artış var, ama bölümlerine göre. Nedir bu bölümler? Rüzgârda,
normalde, şu ana kadar, ilk başladığımızda 18,9
megavat, şu anda bir tane ilimizde kurulan 20 megavatın üzerinde.
Değerli arkadaşlar, şu anda 1.000 megavatı buluyoruz.
Eğer siz çıplak maliyetler diye sübvanse edeceğiniz bir enerji
sektörü üzerinde konuşuyorsanız bu iş ayrı, yerli
kaynakların aynı zamanda harekete geçirilmesini vatandaşın
cebinden finanse edecekseniz bu ayrı bir şey.
Şimdi, biz
diyoruz ki, güneş, bizim vazgeçemeyeceğimiz ve yine bizim
yaptığımız bir çalışmayla güneş enerjisi
haritaları çıkartılmış bir sektör, rüzgâr da aynı
şekilde. Değerli arkadaşlar, rüzgârı desteklemek, yerli
linyitlerle alakalı, taş kömürüyle alakalı yapılacak
yatırıma mâni şeyler değil. Bir yandan linyiti
yaparsınız, bir yandan rüzgârı yaparsınız, bir yandan
güneşi yaparsınız ama bilirsiniz ki bir yandan da ben büyümemi
doğal gazla ikame edeyim, doğal gazla devam ettireyim. Biz, her
birinin, her bir enerji kaynağının kendine has önemi olduğu
kanaatindeyiz. Arkadaşımız konuşmasında söyledi,
geldiğimizde 9 tane ilde doğal gaz vardı, şu anda biz 65
ilde doğal gazı getirdik, daha da tamamlayacağız
inşallah, ama bununla alakalı çalışmaları yaparken,
enerjide, nükleerinden tutun güneşine varıncaya kadar her türlü
kaynağın değerlendirilmesiyle alakalı çalışmamız
devam ediyor.
AB üyesi ülkesi
değilseniz buna rağmen niçin AByle alakalı proje
yapıyorsunuz? Yani biz bugün
ALİM
IŞIK (Kütahya) Taşıma ücretinden niye vazgeçtiniz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Bugün niye biz
başka ülkelerle hiçbir üyeliğimiz olmadığı hâlde
Afrikaya yapacağımız ticareti üyesi olduğumuz için mi
yapıyoruz?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Soru o değil. Geçiş hakkından niye
vazgeçtiniz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Değerli
arkadaşlar, ben açıkça bir şey söylüyorum. En son iki hafta
kadar önce
ALİM
IŞIK (Kütahya) Yanlış anlamayın, soru o değil.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) İki hafta kadar
önce İspanyada Sayın Başbakanımızla Sayın
İspanya Başbakanı Zapateronun yaptığı
anlaşmanın içerisinde -dönem başkanlığı
olması sıfatıyla- dört tane başlığın
açılmasıyla alakalı prensip kararı alındı.
Bunlardan bir tanesi de enerji başlığıdır. Bizim
mücadelemiz, enerji başlığının açılmasıyla
alakalı, çoktan bunu hak ettiğimizle alakalıdır ve biz bunu
inşallah gerçekleştireceğiz.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, bu projenin en kritik sorusu bu: Niçin
Türkiye hakkından vazgeçti? Size Niye anlaşma yaptınız?
demiyoruz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Biz, Güney
Kıbrıs yerel yönetiminin, 400 bin nüfuslu bir yerel yönetimin
-Türkiye'nin büyüklüğüyle karşılaştırılama-yacak
kadar- Avrupada yer aldığını düşünüyoruz. Biz, Güney
Kıbrısın şerhinin burada kalkacağını ve
kalkması gerektiğini Fransayla da Almanyayla da ve
değişik ülkelerle de konuşuyoruz.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Buna karşılık mı vazgeçtiniz bu
haktan?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) O yüzden bizim
güneşle alakalı kararlılığımız da
yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı
kararlılığımız da eksilmeden devam edecek ancak makul
fiyat şartlarıyla.
Bir milletvekili
arkadaşımız gayet güzel konuştu. Enerji
fiyatlarının, sürekli, sürdürülebilir, rekabet içerisinde ve serbest
piyasa içerisinde olması gerektiğini söyledi. Evet, biz de aynı
şeyi söylüyoruz: Kamu kendi ayakları üzerinde durabilecek. Özel
sektörün orta ve uzun vadeli fiyatlarını düşürebileceği bir
yapıyı mutlaka gerçekleştireceğiz.
Şimdi,
diğer konulara geçmek istiyorum. Arkadaşlar, enerji diplomasisi,
Çinden tutun ki Azerbaycan, Rusyaya varıncaya kadar aslında bir
satranç oyunu şeklinde, yani bir hamle yapıldıktan sonra herkes
tabii ki durmayacak, biz de aynı şekilde. Bu dinamik bir sektördür,
hiçbir zaman için dikkatleri dağıtmaya gelmez ve ülkenin maksimum
çıkarları, faydası için de biz bunları devam
ettireceğiz.
Benim burada bir
şey daha dikkatimi çekti. Yine, kıvançla söylüyorum:
İktidarıyla muhalefetiyle böyle bir millî projenin desteklenme
kararı alınmış. Ticari bir projede siyasi bir desteğin
olması son derece önemli ama belki de bizden kaynaklanan sebepler yüzünden
bir bilgi eksikliği olduğunu görüyorum, gerek hukuki alanlarda
gerekse taşıma, taşıtmayla alakalı. Mesela,
BOTAŞ, esas itibarıyla, taşıyıcı bir
firmanın ortağı, altı tane ortağı var. Herhangi
bir Türk firması, kamu veya özel sektör, taşıtıcı
olarak kaynak ve pazar ülkeyle anlaşma yaptığı takdirde bu
boru hattını kullanıp -bakın, ortağı olması
gerekmiyor ille de- bunun üzerinden 1.000 metreküplük gazı 100
kilometrelik mesafeye belli bir ücretle taşıtmayı kabul ederse
bu projeden yararlanabilecek. Bu, son derece flexible bir proje. O yüzden,
Nabucco International Corporation dediğimiz NIC, taşıma ve
taşıtma anlaşmasını imzaladığı herhangi
bir firmayla beraber bunu yapabilir. En son olarak, aslında, çok fazla
konu var ama
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süreniz doldu.
Baştan, size
de uygun kullanmanızı söylemiştim. Onun için, kalanlara
yazılı cevap verirsiniz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Peki, teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 447 sıra sayılı yasa tasarısının 2.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ederiz.
Madde 2: Bu
kanun yayımını takip eden 6 ay sonra yürürlüğe girer.
Kamer Genç Mustafa Vural İlhan
Kesici
Tunceli Adana İstanbul
Derviş
Günday Orhan
Ziya Diren
Çorum Tokat
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET CEYLAN (Karabük)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 447 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 2nci maddesiyle ilgili
olarak verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum. Önergeme imza atan Cumhuriyet Halk Partili
milletvekillerine de teşekkür ediyorum. Tabii, burada karanlıkta
kalan birtakım noktaları açıklamak için de bu önerge üzerinde
söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, tabii, karşımda bir AKP
İktidarı varken, AKP bu memleketi bu kadar kötü yönetirken,
geçmişe dönerek, geçmiş olayları dile getirmeyi vicdanım
kabul etmiyor ancak bir iki şey söylemek istiyorum.
Turusgaz diye bir
şirket kuruluyor. Bakın, doğal gaz geliyor, Bulgaristan
hududunda, oradan Türkiyeye giriyor. Normal olarak, bu Turusgaz şirketine
bir para ödeniyor. Bu, senede 300 veya 500 milyon dolar oluyor. Bunun on iki
hissesinin kime ait olduğu belli değil. Taa 96da kuruluyor bu. On
iki mi on üç mü yani o civarlarda, tam rakamlar aklımda değil çünkü
zaman aradan geçmiş. Defalarca bu soruyu sordum, bunun cevabı
verilmedi. Bu, birilerine gidiyor, siyasilerin cebine gidiyor. Bu Turusgaz,
Sayın Erbakanın iktidarı zamanında, 96da kuruldu, o
zamanın Enerji Bakanı bunu imzaladı. Yani oradan gelen 2 milyar
metreküp Turusgaz vasıtasıyla Türkiyeye giriyor. Bir sene veya iki
seneydi ama Mesut Bey iktidara gelince bunu 8 milyar metreküp yaptı ve
yirmi seneye bunu çıkardı, sonra devam ediyor mu etmiyor mu
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Devam etmiyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) Etmiyorsa mesele değil, açıklamadınız.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Söylüyorum,
anlamıyorsun ki!
KAMER GENÇ
(Devamla) Onun için, yani bu çok önemli bir olay. Yani birileri hiç elini
sıcaktan soğuğa vurmadan, oradan cebine milyon dolarlar giriyor.
Bizim rahatsız olduğumuz bu.
Ayrıca da
yani ben
Amerika elçisinin bu Mavi Akıma karşı olduğu ilk
defa burada ifade edildi, aradan kaç sene geçmiş. Benim, Mavi Akımda
karşı olduğum şu: Rusyadaki Gasprom şirketiyle
görüşme yapılıyor, anlaşma yapılıyor. Nedense
Gasprom Genel Müdürü diyor ki: Efendim, Türkiyedeki ihaleyi falanca
şirkete vereceksin. Şart koşuyor. O ihaleyi alan kişi
geçmiş rakamlar tam aklımda değil- ihalenin bedeli normal
olarak 220 milyon dolar ama 550 milyon dolara yapılıyor. Benim
karşı olduğum olaylar bunlar, yoksa ki Mavi Akımın
karşısında değilim, elbette ki yani o
Sonra, burada gizli
toplantı yapıldı. Gizli toplantıda da hiçbir şey
açıklanmadı.
Bunlar çok önemli
şeyler, bilinmesinde de yarar var. Ama tabii, daha önce burada işte
zaman zaman soru soruyoruz, soruların hiçbirisi maalesef
cevaplandırılmıyor, yanlış
cevaplandırılıyor. Şimdi, soruyorum Bakana: TPAO ile
Çalık Grubu arasında bir şirket kuruldu, söylemiyor ki
Ya,
tamam, ben sana demiyorum ki
Türk şirketleri yurt dışına
gitsin, araştırma yapsın, enerji üretsin, Türkiyeye kazanç
getirsin. Memleketini, milletini seven herkes böyle şirketlerin
faaliyetlerini teşvik eder ama maalesef böyle olmuyor. Hatta, o
zamanlarda, geçmişte bakın
Doğal gaz fiyatını inkâr
ediyorsunuz. Niye inkâr ediyorsunuz? Gizlidir. Ne gizli yahu? Ne gizli?
Çünkü, İrandan aldığınız doğal gazı inkâr
ediyorsunuz çünkü din kardeşimiz... Ahmet Nejat hileyle seçimi
kazandı, ilk tebrik eden sizsiniz.
HALİL
MAZICIOĞLU (Gaziantep) Ahmedinejad
KAMER GENÇ
(Devamla) Ve orada bir sürü vahşet yapılıyor, bir sürü insan
öldürüyor. Hani insan haklarından yanaydınız? Gidip de ilk defa
tebrik eden sizsiniz. Ayrıca, İran doğal gazı pahalıya
alınıyor, kendiniz söylediniz, din kardeşiyiz ya! Ama, o
fazlalıklar kimin cebine gidiyor, onu bilmiyoruz, hep gizli
anlaşmalar; çıkın burada söyleyin.
Siz kendiniz
dediniz: Tahkime gittik, bilmem şu kadar tahkimden hak ettik. Nasıl
oldu yani o? Yine, siz gitmemişsiniz de bir mesele
çıkmıştır oraya. Yani, İrandan alınan doğal
gaz çok pahalı alınıyor değerli arkadaşlar. Bunun
alınmasının da nedenleri var. Fikir arkadaşları var,
fikir yandaşları var. İşte, onlar da tabii ki
Türk
halkının sırtından büyük paralar vuruyorlar birileri.
Şimdi,
Türkiyede en büyük soygun enerji sahasında oluyor. Bakın, denildi ki
Cumhur Ersümer beraat etti. Hayır efendim, Cumhur Ersümer, Anayasa
Mahkemesine gitti, on sekiz ay ceza aldı, Rahşan Hanımın
affından kurtardı. Ayrıca, o zamanda da mahkûm olan diğer
arkadaşlarımız da var, onlar da şey etti. Yani, ben
siyasette böyle bir şey görmüyorum. Yani arkadaşlar, insan siyasette
bir hata etmişse sonucuna katlanır. Çıkıp da burada
geçmişi ben dile getirmesini gerçekten uygun bulmadım ve kimseye,
yaralı kuşa da taş atmam, benim huyum da değil ama benim
karşımda, AKP gibi, bu memleketi çok kötü bir rejimle yöneten
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla)
devletin kaynaklarını yandaşlarına kanalize
eden, bir sürü şeyler şey ettiği kişiler var.
Şimdi,
şu kanunla, Türkiyede 2 bin kilometrekarelik arazide gidiyor, bunlar
istimlak edilecek mi? Türkiyedeki bu vatandaşların arazisi ne
olacak? Siz buradan hangi
Türkiye ne kazanıyor? Şimdi, evvela
onları getirin bize, yoksa yani Türkiye'nin hiçbir menfaati yok, 2 bin
kilometrekarelik alanı gidecek, orada bizim vatandaşların
arazileri tahrip olacak. Bazı yerlerde, farz edelim 100 kilometre var,
bazılarında 300 kilometre gidiyorsa en azından, bu boru
hattı, nerede, ne kadar kişilere zarar veriyorsa onu
karşılamak lazım. 8 milyar euroluk bir yatırım var
diyorsunuz. Şimdi, sermayesi ne? Kim ödemiş bunu? Nasıl olacak?
Hangi müteahhitlere vereceksiniz? Yani sizin AKP İktidarı
zamanındaki ihalelerin felsefesini biliyoruz. Bizden olsun da çamurdan
olsun, yüzde 5 bin pahalı olsun. Bunları bilmiyor muyuz?
İşte bizim gördüğümüz şu: Özellikle uluslararası alanlarda
yapılan bu tür
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, teşekkür cümlenizi alayım.
KAMER GENÇ
(Devamla) Teşekkür ederim.
Karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını
arayacağım. Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural.
Sayın Vural,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün
görüştüğümüz Nabucco Projesi, aslında, Türkiye'nin enerji
güvenliği açısından olduğu kadar, Avrupa Birliğinin
enerji güvenliği açısından son derece önemli.
Bir kere,
Türkiye'nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi lazım,
doğal gaz kaynaklarını çeşitlendirmesi lazım, Rusyaya
olan bağımlılığının azaltılması
lazım. Dolayısıyla doğu-batı enerji koridorunu
oluşturmak açısından özellikle Hazar bölgesi ve doğumuzdaki
zengin gaz rezervlerine sahip ülkelerle tüketicileri bir araya getiren bir
proje, Türkiye'nin millî menfaatleri için de önemlidir, aynı zamanda
Avrupa Birliğinin enerji güvenliği açısından da avantajlara
sahiptir. Dolayısıyla böyle bir projede hem Türkiye'nin enerji
güvenliğini düşünürken hem de Türkiye'nin dost ve kardeş
ülkelerle, enerji açısından zengin olan ülkelerle doğrudan
doğruya bağlı kalmasının getireceği önemli
stratejik avantajlar vardır. Bu bakımdan, bu projenin rakipleri
vardır. Bu projenin rakiplerinden biri de güney hattıdır.
Özellikle
Rusyayla yapılan anlaşma neticesinde, bu güney hattına onay
verdiğimiz anlamına gelen birtakım girişimler, aslında
Nabucco Projesi gibi stratejik olarak doğu ve batıyı
oluşturacak bir güzergâhın oluşması için bir tehdittir. O
bakımdan, böyle bir projede öncelikli olarak Türkiye'nin menfaatlerinin
dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu bakımdan,
doğu-batı enerji koridorunu oluştururken güney hattına
verilecek bir ivmenin, özellikle de Ceyhan-Yumurtalık hattına petrol
verme karşılığında böyle bir desteğin
verilmesinin gerçekten araştırılması gerekiyor.
Bizim için son derece
önemli olan husus, enerji kaynaklarımızın, doğal gaz
kaynaklarımızın çeşitlendirilmesi, ikincisi de
özellikle doğu ve batı enerji
koridorunun oluşturulmasıdır. Bu bakımdan, rakibimiz olan
güney hattı, alternatif olan bir güney hattıyla ilgili atılacak
adımlarda dikkatli olunması gerekmektedir. Bu tip rakip projeler, bu
tip projelerin gerçekleştirilmesini öteleyebilir. Dolayısıyla
şunu hatırlatmak istiyorum: Güney hattına Putin ve Berlusconi
ENIyle birlikte ortaktır, dolayısıyla Ceyhan-Yumurtalık
boru hattından gelecek petrolü TÜPRAŞ... Daha doğrusu, bir
rafineri kurmak, buraya da Putin ve Berlusconi de bu işin içerisinde.
demek suretiyle böyle bir millî menfaati özel birtakım ticari menfaatlerle
bağdaştırmanın doğru olmadığını
belirtmek istiyorum.
Bir başka
konu da: Sayın Bakan Katardaki doğal gazla ilgili söyledi.
Gerçekten, Katar, dünya enerjisi için çok önemli doğal gaz rezervlerine
sahip. Yalnız, Sayın Bakan, 1993 yılında Katarda bir
açılım oldu. Ben, 89-92 arasında, 91 sonuna kadar, 92nin başlarına
kadar BOTAŞ Genel Müdürlüğü yaptım. Katara gidip Cabir El Merry
ile görüştük ve özellikle LNG projesine ortak olma dâhil, boru hattı
projesiyle Türkiyeye getirilmesi de dâhil bir sürü görüşmeyi orada BOTAŞ
yaptı. Daha sonra, 29-30 Aralık 1991 tarihinde Veliaht Prens
geldiği zaman da Sheratonda görüşme yapıldı, daha sonra
Cumhurbaşkanına da çıkıldı. Dolayısıyla,
sanki bu konularda hiç görüşmeler yapılmıyormuş ifadesi doğru
değildir. Evet, orada, hatta, LNG projesine BOTAŞın ortak
olması konusu dâhil görüşülmüştür ve boru hattının
yapılması konuları dâhil görüşülmüştür. Tabii, ondan
sonraki, 92den, 91 sonundan sonraki sürecin nasıl geliştiğini
bilmiyorum ama bu konuda, BOTAŞın yaptığı, bizim
yaptığımız girişimler vardır. Hatta, o zaman El
Tani sülalesi de iktidarda değildi -onlarla da vaki bir görüşmem de
olmuştur- Katar önemli bir rezervdir. Katar rezervlerinden Türkiye'nin
faydalanmasına yönelik projeleri BOTAŞ da dile getirmiş, bu
konuda (Memorandum of Understanding) bir anlayış tutanağı
da imzalanmıştır. Dolayısıyla bütün bunlar sadece AKP
döneminde gündeme getirilmiş konular değildir. Bu konuda
BOTAŞın çok uluslararası deneyimi ve ilişkileri
vardır, bunların göz ardı edilmesini doğru bulmuyorum.
Bu vesileyle bu
kanunun ülkemizin enerji güvenliğini temin etmede, stratejik menfaatlerine
öncelik tanımada bir vesile olmasını diliyor, hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Evet,
şahsı adına Mustafa Cumur, Trabzon Milletvekili.
Buyurun
Sayın Cumur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA CUMUR
(Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu kanunun ve bu
anlaşmanın ortaya konulmasında emeği geçen tüm
arkadaşlara teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Cumur.
Sayın
Mazıcıoğlu
Başka söz
talebi? Yok.
Evet, soru-cevap
işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Susam,
buyurun.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
Nabucco Projesine verdiğimiz önem ve Türkiye'nin enerjide arz
güvenliğinin artması ve Türkiye'nin enerji konusunda tüm Avrupayla
Orta Doğu arasında ve Kafkaslarla yine Avrupa ve diğer ülkeler
arasında bir geçiş yolu olması ve enerji anlamında bu
konumunu korumasına verdiğimiz önemden dolayı bugünkü yasaya her
türlü desteği verdik.
Aslında
geçmişte de nükleerde de bu tür destekleri komisyon üyesi olarak da
Sayın Bakanlığa hep verdik ama bu destekleri vermiş
olmamıza rağmen bugün burada izlediğim bir tablonun
altını çizmek istiyorum ve Sayın Bakandan bu konuda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Süre sınırlı olduğu için otomatik kesildi.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Konuşmacı olmadığına göre
BAŞKAN
Evet, Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
biraz önceki soruya verdiğiniz cevaptan sanırım sorumun
yanlış anlaşıldığını düşünüyorum.
Sorum Niçin AB ülkeleriyle anlaşma yapıyoruz? şeklinde
değildi. Sorum, niçin AB ülkesi olmadığımız hâlde AB
ülkesi diğer ülkelerle eşit şekilde bu projeden
yararlanmayı kabul ettiğiniz yönündeydi. Dolayısıyla tekrar
soruyorum: Türkiye'nin 2 bin kilometreye yakın uzunluktaki güzergâha sahip
olmasına karşılık bu projede diğer ülkelerden
farklı olarak hangi avantajları vardır? Türkiye'nin bu konudaki
çıkarları niçin yeterince korunmamıştır? Türkiye bu
anlaşmayla transit geçiş hakkından alacağı ücretten
niçin vazgeçmiştir? Lütfen doğru anlayıp doğru
cevaplandırırsak daha iyi olur diye düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Ural
KADİR URAL
(Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Mersin Büyükeceli konusundaki cevabı vermediniz herhâlde.
BAŞKAN
Sayın Bakanım
Evet, buyurun
Sayın Ural, devam edin.
KADİR URAL
(Mersin) Sayın Bakanım, dinliyor musunuz? Yani dinlemiyorsanız
sormayalım Sayın Bakanım.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Dinliyorum.
BAŞKAN
Arkadaşlar, sonra bilgilendirin lütfen, bürokrat arkadaşlar
Sayın Ural, buyurun
efendim.
KADİR URAL
(Mersin) Büyükeceli
(AK PARTİ sıralarından Dinliyor,
dinliyor sesleri)
Sayın Bakana
soru soruyoruz ya! Size soran mı oldu?
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
KADİR URAL
(Mersin) Yani cevap verecekseniz çıkın siz cevap verin. Hayret bir
şey ya!
Sayın
Bakanım, Mersinde Büyükeceliye yapmayı düşündüğünüz
nükleer santralı başka bir yere yapmayı düşünüyor musunuz?
Şu andaki gelişmeler nedir?
İkinci
sorum: Kayseride imtiyazlı bir elektrik şirketinde herhangi bir
ortaklığınız var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Coşkunoğlu
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
iki sorum var: Bir tanesi, galiba dünyada elektrik için doğal gazı en
fazla kullanan ülkelerden biriyiz değil mi? Her 100 birimlik elektrik
üretiminin 49 birimi doğal gazdan diye biliyorum. 6 milyar dolarlık
doğal gaz ithal ediyoruz, bunun yüzde 50si de elektrik üretimi için
kullanılıyor. Bu uygulama
Bu anlaşmayı uygularken bu
konudaki politikalarınızı merak ediyorum, bir.
İkincisi,
ekim ortasında Mavi Akım
Güney Akım Projesinin bir alternatifi
olmadığını, birbirini tamamlayan, Nabuccoyla birbirini
tamamlayan olduğunu söylediniz. Hâlâ bu konuda ısrar ediyor musunuz?
Rusyanın, yoksa Nabucconun önünü kesen, Güney Akımı
destekleyen ve Avrupa Birliği
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Bakan,
Balıkesir, Çanakkale, İzmir gibi tarihî, termal ve doğal turizm
açısından ülkemizin çok önemli olan merkezlerinde, bu tabiatın
ve doğanın kirlenmesinin önlenmesi adına termik santrallerin yapılmasını
engellemek için bir düşünceniz var mı? Bugüne kadar termik santral
kurmak için ruhsat almış firma var mı veya kaç tane? Bundan
vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Bulut.
Sayın Susam,
eğer Bakandan süre kalırsa size söz vereceğim.
Sayın
Bakanım, buyurun.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; çok kısa cevaplamak istiyorum
vakit daraldığı için ama tekraren söylüyorum: Yazılı
olarak bütün sorular cevaplanacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi ciddi bir platform ve ciddi bir konuyu da görüşüyoruz. Bu
nezakete itina göstermeyen arkadaşların olduğunu üzülerek
söylemeliyim. Ben Sayın Gençin sorduğu soruları, diğer
arkadaşlarımın hakkını da yemek adına cevaplıyorum
ve cevap almadığını söylüyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Cevaplandırmadınız.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şimdi, ben,
açıkça arkadaşlar bir şey ilan ediyorum buradan: BOTAŞ ve
TPAO uluslararası platformda, uluslararası sermaye veya yerli
sermayeden herhangi birisiyle ortaklık yapabilir, herhangi bir işlem
yapabilir, uygun gördüğü bir projede yüzde 5; 15; 55 ortak olabilir. Ancak
şimdi tekraren söylüyorum, bir tane bir kuyuya taş atıp da ondan
sonra onu çıkarmak için uğraşanlardan olmayacağım
Sayın Genç. Çalıkla uluslararası arenada -sorunuzu
tutanaklardan çıkarttırdım- BOTAŞla
ortaklığı var mı? dediniz. Ben Yok. dedim. Sonra bir
gazete haberine istinaden diyorsunuz ki TPAOyla ortaklığı var
mı? Tekrar söylüyorum değerli arkadaşlar, Çalık Holdingin
TPAOyla beraber yürüttüğü şu anda bir iş bulunmamaktadır,
ancak Bulunabilirdi de. diyorum. Bir başka firmayla beraber şu anda
yürüttüğü işler de var, bunun adı Çalık Holding
değil. Şimdi, nasıl kalkıp da bu kadar yalan söylemekten,
iftira atmaktan sıkılmayıp da tekrar tekrar aynı konuyu
vurgulayabiliyorsunuz? Yazık değil mi yani bu? Bu kadar kolay mı
yani bu? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu kadar
ciddi bir platformda ondan sonra sizin attığınız
taşları ayıklamakla mı uğraşacağız
burada? Lütfen bu konuda itina gösterin.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakan, açıklayın siz de.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Değerli
arkadaşlar, bakın şimdi bir soru geldi, ben bu soruyu sükûnetle
cevaplamak zorundayım. Değerli Arkadaşım merak etmiş,
Kayseri ve Civarı Elektrik AŞde -beş yıl genel müdürlük
yaptığım yerde- herhangi bir hisseniz var mı? dedi. Bu
soruyu sormak herkesin hakkıdır. Merak etmiştir, doğru
cevabı öğrenmek isteyebilir. Ben buna biraz önceki verdiğim
tepkiyi veremem, buna hakkım yok. Doğru cevabı her zaman
olduğu gibi vermek zorundayım. Benim Kayseri ve Civarı Elektrik
AŞde yedi yıl yönetim kurulu üyeliği yaptığım,
beş yıl genel müdürlük yaptığım bir şirkette
hiçbir ortaklığım ve hiçbir hissem yoktur.
ABDURRAHMAN
DODURGALI (Sinop) Gayet net.
KADİR URAL
(Mersin) Teşekkür ederiz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Ben de teşekkür
ediyorum.
Nükleer enerjiyle
alakalı söylüyorum, nükleer enerjiyle alakalı AK PARTİ
hükûmetlerinin her zaman olduğu gibi kararlılığı devam
etmekte. Süre olarak geciktiğimizi söyleyebilirim ama Akkuyuyla
alakalı herhangi bir yer değişikliği düşünmüyoruz.
Akkuyu, yaklaşık sekiz tane ayrı hükûmetin beraberce farklı
farklı platformlarda yaptığı çalışmalardan
dolayı üzerinde mutabakat sağladığı ve lisanslamayla
alakalı, yer tahsisiyle alakalı lisanslamanın da olduğu bir
yerdir. O yüzden Akkuyuyla alakalı böyle bir fikrimiz
bulunmamaktadır.
Değerli
arkadaşlar, bir konuya daha değinmek istiyorum. Termik santralleri
engellemek gibi bir politikanız var mı? dendi. Termik santralleri
engellemek gibi, özellikle yerli kömürü engellemek gibi bir politikamız yok
ancak şu politikamız var: Biz, yerli kömürden elde edilen kömür
santrallerini teşvik ediyoruz ancak kuralına uygun olarak, temiz
kömür teknolojileriyle beraber bunun üretilmesinden yanayız ve bunun da
mutlaka yapılması lazım, yerli kömürlerle alakalı mutlaka
üretimin gerçekleştirilmesi lazım. Her yerli kaynak yenilenebilir
kaynak değildir ama yenilenebilir kaynaklar ve yerli kaynakların
mutlaka üretiminin Türkiyede son noktasına kadar zorlanması
gerektiği kanaatindeyim.
Nabuccoyla
alakalı bir bilgilendirme eksikliğinin olduğunu söyledim.
Yine, bir örnek
vermek isterim hukukla alakalı, Avrupa Birliği üyesi ülkelerle
alakalı Hukukuna biz tabi olmadığımız hâlde
nasıl bu işlemi yapıyoruz? diye soruldu.
Değerli
arkadaşlar, konuşmacılar bahsettiler, ilgili protokolün
6ncı maddesinden bir satır okuyacağım, zaten bunun
içerisinde bu geçiyor. Bu ticari düzenlemelerin ilgili ulusal mevzuat,
uluslararası hukuk ve Avrupa Birliğinin üyesi olan taraf devletler
bakımından Avrupa Birliği hukukuyla uyumlu olması kaydıyla
riayet edeceklerdir. Yani buna Avrupa Birliği üyesi ülkeleri
bağlayan kısımları vardır. Ve yine devamla söylüyorum
AB hukukuna uygunluk kaydı esasen bize yönelik değil, AB üyesi
devletlere yöneliktir. Bu hükümle Türkiye'nin tarafı
olmadığımız AB anlaşmalarına ve bunlardan
kaynaklanan AB mevzuatına aykırı davranmama yükümlülüğünü
kabul ettiğimiz sonucu çıkmamaktadır. Buradan bu sonuç
çıkmamaktadır. Ve özellikle alınacak kararlarla alakalı
birçok detay bilgi var ama ben detay bilgileri bu platformda değil,
isterseniz grubunuza veya farklı ortamlarda size de aktarabilirim.
Saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın Susam,
kısa bir söz hakkı vereyim, cümleniz yarım
kalmıştı, tamamlamak isterseniz.
Buyurun,
tamamlayın cümlenizi.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Bakana sormak istediğim konu şuydu,
zaman kısıtlı olduğu için hemen tamamlayayım. Sekiz
yıllık AKP İktidarı döneminde, Enerji
Bakanlığı, dünyada en pahalı enerjilerden birini sanayinin
kullandığı bir ülke, arz güvenliği açısından en
çok dışa bağımlı bir ülke hâline gelmiş
olmasının, bu dönemdeki yapılmış olan yanlış
politikaların bir öz eleştirisini yapmayı gerekli görür mü diye Sayın
Bakana da sormak istiyorum.
BAŞKAN
Peki, Sayın Bakanımız sonra cevaplandırır.
Teşekkür
ediyorum.
Evet, sayın
milletvekilleri, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümünün
oylamasından önce lehte ve aleyhte iki arkadaşımıza söz
vereceğim.
Evet, lehte Haluk
Özdalga, Ankara Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın
Özdalga, buyurun.
HALUK ÖZDALGA
(Ankara) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 447
sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında lehte oyumu
açıklamak ve ilgili görüşlerimi kısaca belirtmek için söz
aldım. Çok uzun konuşmayacağım.
Bir kere her
şeyden önce şunu söyleyeyim: Tabii, çok doğal olarak farklı
bazı görüşler ve tereddütlerle beraber geniş bir
mutabakatın olması bu projeyle ilgili çok sevindirici, ben de bunu
izlemekten memnun oldum. Ben birkaç hususa kısaca işaret
edeceğim.
Bu projeyle
ilgili en sık dile getirilen tereddütlerden bir tanesi kaynak
sıkıntısı, yani bu boru hattının
taşıyacağı gazla ilgili kesin taahhütlerin
alınmamış olması, satın alma
anlaşmalarının yapılmamış olması. Ama ben
şuna inanıyorum, bu bir avantaj teşkil edecektir zaman içinde.
Neden? Bunun da sebebi şu: Şu anda dünya piyasalarına
baktığımız zaman, dünyada gaz rezervlerindeki artış,
yani piyasaya sunulan gaz miktarındaki artış ve önümüzdeki
yıllarda beklenen artış talepten daha fazla. Doğal gaz
rezervlerindeki yeni bulgular, mesela petrolle
kıyaslandığında petrolden daha hızlı yükseliyor.
Dolayısıyla, uluslararası Nabucco Şirketinin elinde güçlü
bir pazarlık kozunun olabileceğini düşünüyorum ve buradan
hareket ederek bir noktaya işaret edeyim: Geçmiş yıllarda petrol
fiyatlarına endeksli doğal gaz anlaşmaları
yapılmış olmasının ileriye dönük olarak çok basiretli
bir karar olmadığını da söyleyebiliriz, çok büyük bir
yanlış olmaz diye düşünüyorum.
İkincisi,
Güney Akımla ilgili. Güney Akım, acaba Nabuccoya alternatif midir,
rakip midir, yoksa değil midir konusuyla ilgili değişik
görüşler belirtildi. Şuna işaret etmek istiyorum: Büyük
fotoğrafı bir önce görmemiz gerekiyor, Türkiye'nin konumunu. Türkiye'nin
kuzeyinde, doğusunda, güneyinde üreticiler var, gaz üreticileri var;
batısında ise çok büyük bir pazar var, talep pazarı var. Bu
çerçeveden, Türkiye'nin iki koşula çok dikkat etmesi gerekiyor bu
işlerde. Bunlardan bir tanesi çok taraflı ilişkilerini iyi
götürmesi, iyi çok taraflı ilişkiler götürmesi gerekiyor. İkinci
koşul da akıllı iş birlikleri yapması gerekiyor. Yani,
bilek güreşi, sürtüşme yapmak yerine çok taraflı iyi
ilişkiler ve akıllı iş birliği çerçevesinde götürmesi,
Türkiye'nin zannedersem menfaatine olacaktır. Bu, genel resim.
Üçüncü konu,
bazı sayın konuşmacılar Mavi Akımla
kıyasladılar Nabucco Projesini. Tabii, ikisi de doğal gaz
projesidir, ikisi de transmisyon, iletim projesidir, bu bakımdan
benzerlikler olduğu düşünülebilir ilk bakışta. Ama ikisinin
arasında önemli farklar da var. Nedir bu fark? Bir tanesine işaret
edeyim: Nabucco Projesi, Türkiye'nin de dâhil olduğu beş ülkenin
imzaladığı bir uluslararası anlaşma ve beş ülke de
aynı vasıfta, aynı nitelikte şartlarla bu anlaşmaya
imza atıyorlar, aynı statüde imza atıyorlar. Mavi Akıma
baktığımız zaman iki ülke var. Tabii, sayısından
daha önemlisi de şu: Birisi satıcı, birisi alıcı.
Satan ve alan taraf arasında o açıdan ticari anlaşma
niteliği ağır basan bir sözleşme. Yani ilk
bakıştaki benzerlikten daha farklı bir durum da var diyebiliriz
rahatlıkla zannediyorum.
Ben tabii,
hepimizin mutabık olduğunu memnuniyetle gördüm. Konunun stratejik
ağırlığına, önemine, Türkiyeye getireceği
ekonomik kazançlara değinmeyeceğim. Türkiye için hayırlı
olsun diyorum,
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Oyunun rengini
belirtmek üzere, aleyhte, Ahmet Mesut Yılmaz, Rize Milletvekili.
Sayın
Yılmaz, buyurun efendim.
A. MESUT YILMAZ (Rize)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, önemli bir
anlaşmanın onay görüşmesinin sonuna geldik. Fakat zannediyorum
en önemli soruya hâlâ cevap vermedik. Acaba Enerji
Bakanlığımızın ve Hükûmetimizin Nabucco konusunda
yürüttüğü görüşmelerde Türkiyenin çıkarları yeteri kadar
gözetilmiş midir, güvence altına alınmış
mıdır, sağlanmış mıdır, yoksa
sağlanamamış mıdır?
Bakın, bu
anlaşmanın tarihçesi 2001 Ekimine dayanıyor. 2001 Ekiminde
Türkiye ile Romanya enerji bakanlıkları ilk defa bu konuda bir
iş birliği anlaşması imzalıyorlar. Sonra, katılan
beş ülke arasındaki iş birliği anlaşması da
2002nin Ekiminde imzalanıyor, yani daha AKP iş başına
gelmeden önce imzalanıyor.
Bu anlaşma
niye bugüne kadar gerçekleşmedi biliyor musunuz? En önemli sebebi,
Sayın Bakanın selefi olan Bakan, Enerji Bakanı, Türkiyenin, bu
anlaşmadan birtakım ayrıcalıklar, birtakım avantajlar
elde etmesi gerektiğini savundu. Bunu defalarca basına da söyledi.
Bunlardan bir tanesi buradan geçecek olan gazın yüzde 15inin ucuz
fiyattan Türkiye'ye verilmesi idi. Bu da haklı bir talepti çünkü Türkiye
3.200 kilometrelik güzergâhta 2 bin kilometresini tek başına üstlenen
bir ülke. 2 bin kilometre boru hattı için alanı
kamulaştıracağım, orada inşaat yapılması
için izin vereceğim, o kurulan şirkete her türlü
ayrıcalıkları vereceğim, vergi muafiyeti
sağlayacağım, o boru hattının güvenliğini
sağlayacağım; peki, bunun karşılığında
ne elde edeceğim, Türkiye olarak ne elde ettim? Sorum bu.
Şimdi ben
size iddia ediyorum ki: Bu görüşmeler maalesef Türkiye'nin lehine
sonuçlanmamıştır, Türkiye bu konuda elde etmesi gereken
tavizleri elde edememiştir. Sayın Bakan burada defalarca bu projenin
ne kadar stratejik, önemli bir proje olduğunu söyledi, onu hepimiz
biliyoruz. Eğer bu proje olmazsa Kuzey Iraktaki doğal gazın
gidecek hiçbir yeri yoktur. Türkiye'yi ikame edecek ikinci bir ülke yok
dünyada. Ama Avrupa bu işe önem veriyor, tabii önem verir. Avrupa
Birliği Rusyaya bağımlılıktan kurtulmak istiyor.
Avrupa Birliği aynı zamanda Ukraynada tehlikeye düşen arz
güvenliğini sağlamak istiyor, ürün çeşitlendirmesi istiyor,
rekabet şartları yaratmak istiyor, ucuza doğal gaz almak
istiyor. Bu onun hakkı ama burada Türkiye'nin hakkını kim
koruyacak? Avrupanın menfaati, Türkiye'nin stratejik önemini ucuza
kapatmaktır. Ben iddia ediyorum ki bu anlaşmayla bedavaya
kapanmıştır. Türkiye'nin menfaati bu stratejik önemi
pahalıya satmaktı. Ben iddia ediyorum ki bu
yapılmamıştır.
Değerli
milletvekilleri, bundan bir ay kadar önce Avusturyada Innsbruckta bu
anlaşmanın iki ortağı olan RWE ve OMV şirketlerinin
düzenlediği bir toplantıya katıldım Nabucco konusunda.
Orada tartıştık bu meseleyi. Dedim ki buraya gaz nereden
gelecek? Dediler ki Şahdeniz-2den gelecek. Azerbaycanın
Şahdeniz-2 fazındaki doğal gazı 96 yılında
yapılan bir zeyilnameyle Azerbaycan tümünü Türkiyeye ucuz fiyatla vermeyi
zaten kabul etmiş. Azerbaycanın millî şirketi SOCARın
yabancı şirketlerle, uluslararası şirketlerle
anlaşması var, Tamamını Türkiyeye vereceğim. diyor.
Şimdi siz bu hattı yaptığınız zaman, hele Ermeni
tasarısı dolayısıyla bize soğuk bakan, alınan
Azerbaycan şimdi çok büyük bir imkâna kavuşuyor. Bu, elbette onun
lehine, elbette Avrupanın lehine, en fazla da Kuzey Irakın lehine,
başka türlü değerlendirmesi mümkün değil oradaki şeyleri.
Bundan yararlanan başka biri daha var, o da orada imtiyaz alanlar. Kuzey
Irakta işte o Dana şirketi var, Dana Gas, onun Türk ortakları
da var, tanıdığınız isimler de var, onların
hepsinin menfaatine bu. Ama ben size soruyorum: Türkiye'nin menfaati nerede?
Türkiye ne sağladı bu anlaşmayla? Ha, Türkiye şunu
kaybetti, onu iddia ediyorum; bir enerji merkezi olacaktık, enerji ticaret
merkezi olacaktık, şimdi bundan vazgeçiyoruz. Bulgaristan gibi,
Romanya gibi, Macaristan gibi bir geçiş ülkesiyiz artık. O geçen
gazdan hiçbir söz hakkımız yok. Gaz bir yerden girecek, öbür yerden
çıkacak. Bize bir tane vana vermişler, Bursada, Gürsuda, kendi
ihtiyacımız için oradan alacağız. Ali Bayramoğlunun
dediği gibi öyle yüzde 50sini filan alamayız, yüzde 50sini bütün
ortaklar alabilir. Yani kapasiteyi altı ortak paylaşacağız,
o yüzde 50nin altıda 1ini biz alacağız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, konuşmanızı tamamlayınız
lütfen.
A. MESUT YILMAZ
(Devamla) Hemen bağlıyorum.
Binaenaleyh,
sayın milletvekilleri, maalesef, gelinen noktadan ben Hükûmetin de rahat
olduğu görüşünde değilim. Maalesef bu kadarına güçleri
yetmiştir, bunu da anlayışla karşılıyorum. Ama bu
anlaşmaya kabul oyu verip de bu işin vebalini üstlenmeye elim
varmıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümü açık
oylamaya tabidir. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki
dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN
Sayın Milletvekilleri, Sayın Bakanın teşekkür
konuşması çok fazla sürmeyecek, birkaç dakikalık süre içerisinde
tamamlanıncaya kadar çalışma süremizin
uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teşekkür
ediyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan
Cumhuriyeti, Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti
Arasında Nabucco Projesi Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucunu arz ediyorum.
Kabul : 229
Ret : 14
Çekimser : 8
(x)
Boş ve
geçersiz oy yok.
Sayın
Bakanımızın kısa bir teşekkür konuşması
olacak.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bu arada,
çalışmalara büyük katkıda bulunan muhalefet ve iktidar grup
başkan vekillerine ve bütün milletvekili arkadaşlarıma ve
Sayın Bakanımıza teşekkür ediyoruz.
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de öncelikle
iktidarıyla-muhalefetiyle Nabucco Projesinin onaylanmasıyla
alakalı verdiğiniz emeklere ve onaylarınıza ben de
teşekkür ediyorum.
Aslında çok
fazla konuşmayacaktım ama yanlış bilgilendirme
açısından bir düzeltme yapmam lazım. Çünkü bir yanlış
bilginin tekrar düzeltilmesi için en az on bir tane benzer konuşma yapmak
lazım geldiğini söylüyorlar.
Şimdi,
zamanın ruhu aslında ekonomik kalkınmadan, siyasi istikrardan ve
entegrasyondan yana. Sermayeler, finans sektörü globalleştikçe
aslında politikalar daha da ulusallaşıyor. Bu Nabucco Projesi
bunların en önemli örneklerinden bir tanesidir.
Bu projeden biz
ne elde ettik, Türkiye'nin çıkarları yeterince dikkate
alındı mı? diye soruldu. Özellikle büyük projelerle
uğraşmış birinin çok tanımadığı böyle
bir projeyle alakalı konuşmasına şahsen üzüldüm. Şimdi
bakın dört tane kalem üzerinde söyleyeceğim ve o dört kalem üzerinden
değerlendirme yapın. Diğer ayrıntılı bilgiyi
istemeniz hâlinde de bütün ayrıntılara girebilirim.
Şimdi
Geçiş ücreti alınıyor mu? dendi. Bu, hava parası gibi bir
şey aslında. Taşıma ücretiyle geçiş ücretleri
farklı kavramlar. Türkiye buradan geçiş ücreti almıyor,
taşıma ücreti alıyor. Yani oradan geçiş...
ALİM
IŞIK (Kütahya) Geçiş ücreti niye almadı Sayın Bakan?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Şimdi,
bakın, onun yerine ne aldığınız önemli.
ALİM
IŞIK (Kütahya) 7.500 kilometrelik bir mesafeye sahip bir ülke için...
BAŞKAN
Sayın Işık, bir dinleyelim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Sizin, şimdi
geçiş ücretinden kasıt, taşıma ücretiyse, taşıma
ücretini alıyor. BOTAŞ ve Türkiye Cumhuriyeti buradan
taşıma ücreti alıyor.
2 bin kilometre
olması ile 46 kilometre olması arasında bir fark yok dendi.
Nasıl fark olmaz değerli arkadaşlar?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, teşekkür konuşması,
lütfen yani...
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla)
Alacağımız vergi, buradan elde edeceğimiz vergi...
OKTAY VURAL
(İzmir) - Bu iddialara bizim de cevap vermemiz gerekir.
BAŞKAN
Sayın Vural, birkaç dakika... Tamamlayacak zaten.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Söylüyorum,
bakın, bilgilenme eksikliğini telafiyen söylüyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) O zaman biz de konuşsaydık.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Buradan alınan
vergi, bize teklif edilen vergi, her kesimin kendi hisseleriyle alakalı
vergi teklif edilmişti
OKTAY VURAL
(İzmir) - Meclise teşekkür edeceksiniz, cevap verecek değilsiniz
ki!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla)
yani yüzde 16,6
civarında elde edilen verginin paylaşılmasıydı. Peki,
şu anda geldiğimiz nokta böyle mi? Geldiğimiz nokta böyle
değil. Geldiğimiz nokta...
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekküre, dediğimizi kastetmiş artık!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Sayın
Başkan Vekilim, ben size söylemiyorum. Bunu kim iddia ettiyse ona cevap
veriyorum. Size burada herhangi bir cevap hakkı filan doğmuyor...
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Bakan, size teşekkür amacıyla söz verildi.
İç Tüzüke lütfen uyunuz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla)
ama, bakın,
önemli bir şey bu, önemli bir şey.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, konuşmanızı...
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür edin! Niye cevap veriyorsunuz siz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Arkadaşlar,
dinlemek istemeyen tabii ki istediği gibi çıkabilir.
BAŞKAN
Sayın Bakanım... Sayın Bakanım...
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne demek çıkabilir ya? Sen kimsin ya?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Ama burada
vatandaşımızın zihninde bir istifham bırakılmak
isteniyor. Ben o hâliyle bıraktıramam.
BAŞKAN
Sayın Bakanım...
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) O hâliyle
bırakamam.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Sayın Başkanım, lütfen teşekkür etsinler,
bıraksınlar.
BAŞKAN
Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz...
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Hayır, o hâliyle
bırakamam.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, bir şunu söyleyeyim.
OKTAY VURAL
(İzmir) İç Tüzükte imkân olmayan bir konuyu size verdiler,
teşekkür edin, bitirin.
BAŞKAN
Bakınız, çok güzel bir şekilde, özverili bir şekilde hem
iktidar hem muhalefet bu şeyi yaptık. Şimdi, son...
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Soruya cevap veriyor.
BAŞKAN -
Arkadaşlar, Sayın Özçelik, lütfen, istirham ediyorum...
OKTAY VURAL
(İzmir) Başbakan bile bütçeye cevap verdiği zaman
teşekkür ediyor.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Niye o zaman cevap vermedi?
BAŞKAN
Saygıdeğer arkadaşlarım... Sayın Işık, siz
de lütfen...
ALİM
IŞIK (Kütahya) Ben sorduğumda niye cevap vermedi?
BAŞKAN
Sayın Işık, bakın arkadaşımıza da söyledim,
lütfen...
Dediğimiz
şu...
OKTAY VURAL
(İzmir) Geçiştirdiniz.
YÜKSEL
COŞKUNYÜREK (Bolu) Cevap almaktan niye rahatsız oluyorsunuz, ben
anlayamıyorum ki!
BAŞKAN
Arkadaşlar, beklemiyorsunuz ki...
Bakın,
dediğim şu: Tamam, yorulduk, belirli bir mesai izledik.
Arkadaşlar, yaptık, bakın, hoşlukla geldik,
iktidar-muhalefet, herkes bu işe destek veriyordu, kimse karşı
çıkmadı. Sayın Okay da aynısını söyledi,
Sayın Vural da aynısını söyledi, Sayın Bakan da
söylüyor, Sayın Kılıç da aynısını söylüyor.
Dolayısıyla, Sayın Bakan Orada bir kısım hususlara
bir değineyim. dedi ama özü bir teşekkür
konuşmasıdır.
Sayın
Bakanım, süremiz de sizinle bağlı, şu anda sizi bekliyoruz.
Lütfen, konuşmanızı tamamlayınız ve hoşlukla
tamamlayalım haftamızı.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Tamam Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkanım, ben şu açıdan diyorum: Bizi izleyen
vatandaşlarımızın kafasında tam tersi olumsuz bir
istifham kalmaması lazım, hak etmiyorsak. Mesela İran gazı
en pahalı gaz. dendi. Yalan, en pahalı gaz o değil. O zaman
benim bunu bildirmem gerekiyor.
BAŞKAN
Anladım, anladım da, teşekkür konuşmasıyla
sınırlayın.
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Bakın, Sayın
Başkanım, hoşgörünüze sığınarak kısaca bir
şey söyleyeceğim. Vergide şu anda yüzde 61ler civarında,
Türkiye, bu projeden en yüksek vergi payını almaktadır. Yani
Çıkarları doğrultusunda davranmış mıdır?
diyoruz, taşıma ücretini almaktadır. BOTAŞ işletme
ücretini alacaktır. Bu dediğim rakamlar işletme süresi dâhil 4,2
milyar eurodur. Ondan sonra taşıma maliyetleriyle alakalı 500 milyon
euro civarında biz ücret alacağız, aynı zamanda bu projenin
ortağıyız. Ortak olmak hasebiyle alacağız, bir de
ülkemizden geçmiş olması hasebiyle alacağız. O açıdan,
değerli arkadaşlar, ben, Türkiye'nin çıkarlarının
yeterince ve olabildiğince korunduğu kanaatindeyim. Fakat, bu,
tarafları olan bir anlaşmadır, sizin oturup da tek
başınıza imzaladığınız bir anlaşma
değildir. O yüzden, biz, altı tane ortağı olan bir
anlaşmada ve 3.300 kilometrelik bir hattı ilgilendiren bir güzergâhta
olabildiğince Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda
davranmışızdır.
İnşallah,
bundan sonraki yapacağımız anlaşmalarda da, proje destek
anlaşmasında
Bu uzun soluklu bir iştir. Şu anda biz
Şahdeniz-1 Projesi şu anda alınan bir gaz projesidir.
Şahdeniz-2 Projesi ise daha henüz gerçekleşmemiş bir projedir.
Bunlarla alakalı bir kısım bilgi kirliliklerinin olduğunu
görüyorum ve bunların bundan sonraki yapacağımız
programlarda da düzelteceğine inanıyorum. Bu konuda benim de gayretim
olacak.
Ben tekraren,
iktidarıyla muhalefetiyle bütün arkadaşlarımıza, bu projeye
destek veren bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Türkiyemize de hayırlı uğurlu olmasını temenni
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Bütün
arkadaşlara katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Anlaşmanın
ülkemiz ve diğer ülkeler için hayırlar getirmesini diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince, sözlü
soru önergelerini, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 9 Mart 2010 Salı
günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı
hafta sonları diliyorum.
Kapanma Saati: 20.06