DÖNEM: 23 CİLT: 63 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
70inci
Birleşim
9 Mart 2010 Salı
(Bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV. - OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkan Vekili Meral Akşenerin, Divan olarak Dünya Kadınlar
Gününü kutladıklarına ilişkin konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu
ziyaret eden Pakistan Ulusal Meclisi Başkanı Doktor Fehmida Mirzaya
Başkanlıkça Hoş geldiniz denilmesi
B) Tezkereler
1.- Afganistan
Parlamentosu Temsilciler Meclisi Din, Kültür, Eğitim ve Yüksek
Öğrenim Komisyonu Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin
ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1121 )
C) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun (6/1820) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/187)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, (2/204) esas numaralı Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/188)
D) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkaya ve 27 milletvekilinin, olası bir afet
durumunda Kocaelideki sanayi kuruluşlarının çevreye
verebileceği zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/607)
2.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 28 milletvekilinin, domuz gribi
aşısı konusundaki iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/608)
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 26 milletvekilinin, Alevilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/609)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, Tokattaki
çiftçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/610)
VI.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ardahan
Milletvekili Saffet Kayanın, Erzurum ili Şenkaya ilçesi
Değirmenlidere ve çevresindeki bazı köylerin referandumla Ardahan ili
Göle ilçesine bağlanması isteğine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, TARİŞ ve tarım
satış kooperatifleri birliklerinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Amerika Birleşik Devletleri
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde 1915
olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına yönelik
tasarının kabul edilmesinin Hükûmetin yanlış
politikalarının neticesi olduğuna, işsizlik ve ekonomik
sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Elâzığda meydana gelen
depreme ilişkin açıklaması
2.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, ABD Temsilciler Meclisi Dış
İlişkiler Komitesinde alınan sözde Ermeni
soykırımı kararına ve Elâzığda meydana gelen
depreme ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Hakkâride bir askerin şehit
olmasına; Elâzığda meydana gelen depreme ve Kemalpaşa
Organize Sanayi Bölgesinin genişletilmesi konusundaki
sıkıntılara ilişkin açıklaması
4.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, tarım satış kooperatifleri ve
birliklerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
5.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Elâzığda meydana gelen depreme
ilişkin açıklaması
6.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadolun, Elâzığda meydana gelen depreme ve
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde kabul
edilen sözde Ermeni soykırımıyla ilgili karara ilişkin
açıklaması
7.- Muğla
Milletvekili Mehmet Nil Hıdırın, Hakkâride bir askerin
şehit olmasına, Elâzığda meydana gelen depreme ve
TOKİnin faaliyetlerine ilişkin açıklaması
VIII.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, ithalatta koruma önlemlerine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/824) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, KİTlerin ihalelerine ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru
önergesi (6/849) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, standart dışı mallara
karşı alınan ithalat tedbirlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/884) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı
4.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, ikili ticaret anlaşması
yapılan ülkelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/894) ve Devlet
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
5.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, tüketiciyi mağdur eden ithal mallara
karşı tedbir alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/895) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
6.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, dahilde işleme rejiminin denetimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/896) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
7.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, ihracatçıların
karşılaştıkları bürokratik işlemlere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/897) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
8.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, özel kalem müdürlüklerine yapılan atamalarla
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/995) ve
Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
9.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, ihracattan sağlanan dövize ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1011) ve Devlet Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı
10.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, İETTnin VIP otobüsü kiralamasıyla ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1021) ve Devlet
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
11.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, Batmandaki su sorununa
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1090) ve Devlet
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
12.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, tarımsal ürün ithalatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1299) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
13.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, üzüm ihracatındaki teşviklere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1391) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
14.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyadan yapılan yaş sebze ve meyve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1477) ve Devlet Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
15.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, ihracattaki düşüşe
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1560) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S.
Sayısı: 321)
3.-
Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine
Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.-
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasının Ana
Sözleşmesinde Değişikliğin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/786) (S. Sayısı: 460)
5.- Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve Köyişleri ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları
Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Erzincan Başsavcısı hakkında
soruşturma başlatılmasına ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/11571)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, bürokrat atamalarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/11682)
3.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, bir cemaatle ilişkilere
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/12053)
4.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Zonguldak Limanının
özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/12071)
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, taşımalı eğitim
kapsamında kapatılan okullara ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/12086)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, şubat döneminde öğretmen
ataması yapılmamasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/12087)
7.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, yaptırılan okullara
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/12089)
8.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, taşımalı eğitim
kapsamındaki bir servisin kaldırılmasına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/12090)
9.- Van Milletvekili
Fatma Kurtulanın, cinsiyet ayrımcılığına yönelik
eğitime ve bir olaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı (7/12095)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, bir yönetmeliğin AB
mevzuatına uyumuna ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergünün cevabı (7/12105)
11.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
İstanbulda satılması planlanan okullara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/12143)
12.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir göletin tamamlanmasına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/12164)
13.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki teşvikli turizm
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/12180)
14.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, İshakpaşa Sarayının
restorasyonuna ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/12181)
15.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, doğrudan temin ile
yapılan alımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/12184)
16.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, kaçakçılık olaylarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/12234)
17.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, GAPın bitiş süresine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/12248)
18.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta yapılan
ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/12269)
19.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokattaki orman alanlarına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/12270)
20.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, nükleer santral
kurulmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/12282)
21.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, İzmire kurulacak bir sanat ve kültür
merkezinin adına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/12302)
22.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, memur ve emekli maaş
artışları ile TOKİ ödemelerindeki artışlara
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/12306)
23.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Orta Karadeniz Kalkınma Projesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/12346)
24.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvinin, büyük marketlere yönelik düzenleme
yapılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/12415)
25.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Bandırmada
yapılacağı söylenen termik santralin çevreye etkilerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/12426)
26.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Erzin ilçesinde termik santral kurulmasına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/12454)
27.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Adana ilinden yapılan ihracatın
azalmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Zafer Çağlayanın cevabı (7/12486)
28.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel alımına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/12496)
29.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, kadına yönelik şiddetin
izlenmesine,
- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, bir yurt müdürü hakkındaki iddialara,
- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Adıyaman Kâhtada meydana gelen bir
olaya,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavafın cevabı
(7/12498), (7/12497), (7/12499)
30.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, personel alımına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/12521)
31.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa TOKİ 3. Etap konutlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/12526)
32.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, TOKİ uygulamalarındaki sorunlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/12527)
33.- Erzincan
Milletvekili Erol Tınastepenin, SGK müfettişlerine yönelik
uygulamalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı (7/12541)
34.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, kadına yönelik bazı şiddet
vakalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Selma Aliye
Kavafın cevabı (7/12587)
35.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, SGKnın trafik kazası
geçirenlerin sağlık giderlerini ödememesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Ömer Dinçerin cevabı (7/12648)
36.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısını
telefonla aradığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/12885)
37.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Erzincan Cumhuriyet
Başsavcısını telefonla aradığı
iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/12886)
38.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, banka promosyonunun kullanımına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin cevabı (7/12922)
39.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, banka promosyonunun
kullanımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/12923)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.04te açılarak beş oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş, 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününe;
Artvin
milletvekilleri:
Ertekin Çolak,
Metin
Arifağaoğlu,
Artvin ilinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 89uncu yıl dönümüne;
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Trabzon Milletvekili
Süleyman Latif Yunusoğlu, Artvin ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 89uncu yıl dönümüne,
Artvin
Milletvekili Ertekin Çolak, Artvin Milletvekili Metin
Arifağaoğlunun, konuşmasındaki Aile hekimliği
uygulaması nedeniyle bütün ilçelerdeki hastaneler kapanıyor.
ifadesinin kesinlikle doğru olmadığına, aile
hekimliğinin başlamasıyla birlikte aile merkezleri ve yeni
hizmet alanları oluşturulduğuna, doktor sayısının
arttığına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Hırvatistan
Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Frano
Matuşiç ve beraberindeki Parlamento heyetinin,
Arnavutluk
Cumhuriyeti Parlamento Başkanı, Pakistan Ulusal Meclisi
Başkanı ve Lübnan Ulusal Meclisi Başkanı ve
beraberlerindeki heyetlerin,
Çek Cumhuriyeti
Millet Meclisi Güvenlik Komitesi heyetinin,
Ülkemizi ziyaret
etmelerinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkereleri
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter ve 21 milletvekilinin, öğretmenlerin
sorunlarının (10/603),
Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 25 milletvekilinin, TOKİnin
uygulamalarına yönelik iddiaların (10/604),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 26 milletvekilinin, Yumurtalık ve Akyatan
Lagünlerinin korunması konusunda yaşanan sorunların (10/605),
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 26 milletvekilinin, TRTnin özerkliği
konusundaki iddiaların (10/606),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Hasan Murat
Mercanın, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Amerika Birleşik
Devletleri Temsilciler Meclisinde 27 Şubat-6 Mart 2010 tarihleri
arasında gündeme gelmesi beklenen 1915 Olayları ile ilgili, yetkili
makamlarla temaslarda bulunmak ve tasarının gündeme gelmemesini
sağlamaya çalışmak üzere Amerika Birleşik Devletlerine
ziyaret gerçekleştirmelerine ilişkin Başkanlık tezkeresi
kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun
(1/499) (S. Sayısı: 321),
3üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile
Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak
İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para
Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/761) (S.
Sayısı: 458),
4üncü
sırasında bulunan, Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasının Ana Sözleşmesinde Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (1/786) (S. Sayısı:
460),
Görüşmeleri,
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
5inci
sırasında bulunan, Avusturya Cumhuriyeti, Bulgaristan Cumhuriyeti,
Macaristan Cumhuriyeti, Romanya ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Nabucco
Projesi Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/783) (S. Sayısı: 447) görüşmeleri
tamamlanarak elektronik cihazla yapılan açık oylamadan sonra kabul
edildi ve kanunlaştı.
Rize Milletvekili
A. Mesut Yılmaz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın, Başbakan olarak mensubu bulunduğu Hükûmete,
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, Rize Milletvekili A. Mesut Yılmazın,
şahsına,
Rize Milletvekili
A. Mesut Yılmaz, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, şahsına,
Sataşması
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
9 Mart 2010
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 20.06da son
verildi.
|
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Gülşen ORHAN |
|
Fatih METİN |
|
|
Van |
|
Bolu |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 94
II.-
GELEN KÂĞITLAR
5
Mart 2010 Cuma
Tasarılar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm
Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/817) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.2.2010)
2.- Devlet
Yardımlarının İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı (1/818) (Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.2.2010)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük Cemahiriyesi
Arasında Tarım Alanında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/819) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.2.2010)
Teklif
1.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuzun; 5682 Sayılı Pasaport Kanununun 14. Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/623)
(İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.2.2010)
Raporlar
1.- İller
Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı ile 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/371, 1/101) (S. Sayısı: 477) (Dağıtma
tarihi: 5.3.2010) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Malavi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret,
Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/345) (S. Sayısı: 478)
(Dağıtma tarihi: 5.3.2010) (GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve Sermaye Değer
Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı: 479) (Dağıtma tarihi:
5.3.2010) (GÜNDEME)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Paraguay Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/732) (S. Sayısı: 480)
(Dağıtma tarihi: 5.3.2010) (GÜNDEME)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Filipinler Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/738) (S.
Sayısı: 481) (Dağıtma tarihi: 5.3.2010) (GÜNDEME)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının
Değiştirilmesi Hakkında Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/754) (S. Sayısı: 482)
(Dağıtma tarihi: 5.3.2010) (GÜNDEME)
7.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/792) (S. Sayısı: 483) (Dağıtma tarihi: 5.3.2010)
(GÜNDEME)
8.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Slovak Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Askeri Mezarlık
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/803) (S.Sayısı: 484) (Dağıtma tarihi: 5.3.2010)
(GÜNDEME)
No.: 95
8
Mart 2010 Pazartesi
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Dalyan Gölünden kum
alınmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1891) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
2.- Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlunun, bir yazılı soru
önergesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
sözlü soru önergesi (6/1892) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/02/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir derneğin kiracısı
olduğu araziden tahliyesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12864) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/02/2010)
2.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, bir bakanın AOÇde
gerçekleştirdiği bir görüşmeye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12865) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/02/2010)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, TEKEL işçilerinin
okullarda yardımcı hizmetler kadrosunda değerlendirilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12866)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
4.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, yabancı mimar ve mühendislerin
çalışmasına imkan veren düzenlemeye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12867)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
5.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Milas-Güllük Dalyan Bölgesindeki balık
üreticilerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12868) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/02/2010)
6.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, bir şirketin vergi ödemelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12869)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
7.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, cemevlerinin ibadet yeri
sayılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12870) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
8.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bazı telefonların dinlenmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12871)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
9.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bazı kamu kurumlarının
satın aldığı veya kiraladığı binalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12872)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
10.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Atanın, barajlara ve hidroelektrik santrallere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12873)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2010)
11.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, sağlık ocağında
görevli bir doktorun görevden uzaklaştırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12874)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2010)
12.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, geçici güvenlik bölgesi
uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12875) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2010)
13.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, borçlarını ödemeyen çiftçilerin
durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12876)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2010)
14.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, hakkındaki dinleme ve
izleme kararlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12877) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/02/2010)
15.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, savcı ve hakimlerin
dinlenmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12878) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/02/2010)
16.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, istinaf mahkemelerine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12879)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
17.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, cezaevlerinde elektrik kullanım bedeli
alınmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12880) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2010)
18.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, maden
ocaklarında yaşanan grizu patlamalarının önlenmesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12881) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2010)
19.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
madenlerdeki iş güvenliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/12882)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2010)
20.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirnede su
taşkınlarının önlenmesine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12883)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
21.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkaride yapımı devam eden
barajlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12884) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2010)
22.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Erzincan Cumhuriyet
Başsavcısını telefonla aradığı
iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi
(7/12885) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/02/2010)
23.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Erzincan Cumhuriyet
Başsavcısını telefonla aradığı
iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/12886)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
24.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin, Yanbolu Deresine yapılması
planlanan hidroelektrik santrale ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12887)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
25.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, maden
ocaklarının denetimine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12888)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2010)
26.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Muştaki bir intihar vakasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12889) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/02/2010)
27.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, Şemdinlideki bir patlama olayına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12890) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
28.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursa İl Özel İdaresi
yöneticileri hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12891) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/02/2010)
29.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir Ermeni kilisesinin internet
sitesindeki bir duruma ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12892) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/02/2010)
30.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursa Büyükşehir Belediye
Başkanı hakkındaki soruşturma dosyasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12893)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
31.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün bazı sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12894)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
32.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, Antalya Valiliğinin bir davayı
etkilemeye çalıştığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12895)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2010)
33.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir ölüm olayına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12896)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2010)
34.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Milli Emlak Genel
Müdürlüğünde çalışan bazı personelin sorunlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12897)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/02/2010)
35.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, sipariş verildiği
iddia edilen çelik gömleklere ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12898) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/02/2010)
36.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Erzurum Büyükşehir Belediyesinin kredi
kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12899) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
37.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kayseri Büyükşehir Belediyesinin kredi
kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12900) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
38.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, bir öğretmenin
durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12901) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/02/2010)
39.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, ana dilde eğitim
taleplerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12902) (Başkanlığa geliş tarihi:
22/02/2010)
40.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Marmaris İlçe Milli Eğitim Müdürü
hakkındaki iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12903) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/02/2010)
41.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, sağlık
kurumları yöneticiliği yüksek lisans programına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12904)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
42.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, bir yatılı
ilköğretim bölge okulunun sorunlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12905)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2010)
43.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, sağlık
kurumları yöneticiliği yüksek lisans programına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12906)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
44.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, maden
ocağı kazalarındaki tıbbi müdahalelere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12907)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2010)
45.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, bir hastanede
yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12908)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2010)
46.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, bir köydeki
sağlık ocağının durumuna ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12909)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2010)
47.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesirde tarıma
zarar veren farelerle mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12910)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
48.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirnede su
taşkınının yol açtığı zararın
karşılanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12911)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
49.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, bazı illerdeki tarla
faresi sorununa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12912) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/02/2010)
50.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Karacabey ilçesinde meydana gelen sel ve su
baskınlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12913)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
51.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, tren kazalarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12914) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
52.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirne merkezindeki yeni köprü
ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12915) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/02/2010)
53.- Van Milletvekili
Fatma Kurtulanın, askerlik görevi esnasında hayatını
kaybedenlere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12916) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/02/2010)
54.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankarada bazı tarihi eserlerin
bulunduğu alanlardaki çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12917)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
55.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, 2016 UEFA Avrupa Şampiyonası
için Gaziantepin aday gösterilmemesine ilişkin Devlet Bakanından
(Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/12918)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
56.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yabancı yatırımcıların
para ve sermaye piyasasında yaptıkları işlemlere
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/12919)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
57.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, TRTnin kurum dışına
yaptırdığı programlara ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/12920) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/02/2010)
58.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, Malatyada inşası devam
eden barajlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12921) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/02/2010)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, tedavi katılım payı
uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/11250)
2.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Deniz Feneri Davasındaki
adli yardım talebine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11572)
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, pişmanlık yasalarından
faydalananlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11575)
4.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Çek Kanununun
yeterliliğine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/11576)
5.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, Abdullah Öcalanın direktiflerinin
iletilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/11577)
6.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Deniz Feneri Davasına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/11578)
7.- İstanbul
Milletvekili Necla Aratın, Fransadaki bir serginin tanıtım
kataloğuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/11642)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Şeker
Fabrikasının pancar kotasının düşürülmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12041)
9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, zamlara ve maaş
artışlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12043)
10.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, yerleşim yerlerindeki yüksek gerilim
hatlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12044)
11.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, memurlara yemek yardımı
konusundaki farklı uygulamalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12045)
12.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, BOTAŞın Bakü-Tiflis-Ceyhan
petrol boru hattı projesinde uğradığı zarara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12046)
13.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, EMASYA
Protokolüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12050)
14.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, muhtarların sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12054)
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, tasarruf sahiplerini mağdur eden
holdinglere yönelik işlemlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12056)
16.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, mermer ve doğal taş sektörünün
desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12060)
17.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, hakkındaki bazı iddialara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/12066)
18.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, yüksek gerilim hatlarının
insan sağlığına etkilerine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/12072)
19.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir öğrencinin ölümü olayına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12073)
20.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Dadaydaki bir grup yoluna
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12074)
21.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, sokakta çalışan ve yaşayan
çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12075)
22.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, çeşitli nedenlerle
hayatını kaybedenlerin sayısına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12076)
23.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, pasaportla ilgili bir uygulamaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12077)
24.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin kaldırdığı bir heykele
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12079)
25.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, bir işletmenin vergi borcuna
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12081)
26.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, bir açıklamasına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12082)
27.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, vergi dairelerindeki kod
uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12083)
28.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, VEDAŞ İl Müdürünün bir
açıklamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12084)
29.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, üniversite
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12093)
30.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Antalya-İstanbul Hızlı
Tren Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12115)
31.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Bursa-Simav karayolundaki
çalışmalara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12116)
32.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Ankara-İzmir Hızlı
Tren Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12117)
33.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Ankara-İzmir Otoyol Projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12118)
34.- İzmir
Milletvekili Kamir Erdal Sipahinin, İzmirdeki metro
inşaatlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12119)
35.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Alsancak Limanının durumuna
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12120)
36.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir anayol
bağlantısındaki soruna ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12121)
37.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, karayolu istimlak bedellerinin
ödemelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12122)
No.: 96
9
Mart 2010 Salı
Tezkere
1.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/1120) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.03.2010)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Bursa Yenişehir Havaalanından
yapılan bazı uçak seferlerinin iptaline ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1893)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, şeker piyasasındaki bazı
işlemlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1894) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köydeki öğretmen lojmanı
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1895) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, uzmanlık sınavlarındaki
yaş sınırlamasına ilişkin Devlet Bakanından
(Hayati Yazıcı) sözlü soru önergesi (6/1896)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurumun içme suyu şebekesinin
yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1897) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
6.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ağrı-Doğubeyazıttaki
liselerde branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1898)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
7.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki esnafın bazı
sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1899) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
8.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bazı illerdeki fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi
ihtiyacı ile hastanelere ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1900) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/02/2010)
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Abanttaki turizm tesislerinin atık
deşarjına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1901) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1902) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/02/2010)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Kura Nehri sularının Çoruh Nehrine
aktarılması projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1903) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/02/2010)
12.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, su kotası uygulamasına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1904)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
13.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, tanık koruma tedbiri
kararlarına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1905) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, banka promosyonunun kullanımına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/12922) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/02/2010)
2.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, banka promosyonunun
kullanımına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/12923)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/02/2010)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, maden
ocaklarının denetimine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12924) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/02/2010)
4.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, maden kazalarına ve
sağlık hizmetlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/12925) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/02/2010)
5.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
bazı medya şirketleri yönetimleriyle ilişkisi olduğu
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/12926) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
6.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Adli Tıp Kurumuna yönelik
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12927) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
7.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebinin, TOKİnin bir iştirakiyle ilişkilerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12928)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
8.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, kamudaki personel istihdamına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12929)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
9.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, esnek çalışma modeline yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12930) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
10.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, bir şube müdürünün tayinine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12931)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
11.- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, fişleme iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12932)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
12.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, işsizlik ve kayıt
dışı istihdam sorunlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12933) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/12934) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kolon Operasyonuna ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/12935)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yolsuzlukların
arttığı iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/12936) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
16.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, borçlu spor kulüplerinin durumuna
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12937) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
17.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, bazı eski milletvekillerinin
maaşlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12938)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, kamu çalışanlarına
toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12939) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, işçilere yönelik vergi
düzenlemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12940)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
20.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Murat Nehri üzerindeki barajlara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12941) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
21.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, Edirnedeki taşkın önleme
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12942) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
22.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, özel ağaçlandırma sahalarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12943) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
23.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, DSİde çalışan ziraat
mühendislerinin bazı sorunlarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12944)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
24.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, sulama birliklerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/12945)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
25.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, TRT Genel Müdürünün yürüttüğü diğer
görevlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/12946) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
26.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, TRTnin bir binasının stüdyoya
dönüştürülmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/12947) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
27.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, satışı yasak olan
bir petrol türevinin denetlenmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12948)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
28.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, elektrik iletim hatlarının
satışına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12949) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
29.- Erzincan
Milletvekili Erol Tınastepenin, Ankarada ilan panolarına
asılan bazı afişlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12950)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
30.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, karayollarındaki hız
sınırı aşımı cezalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12951)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
31.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, bir köyün kanalizasyon sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12952) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
32.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12953)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
33.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, Meriç Nehrinden yapılan yasal olmayan
geçişlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12954) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/02/2010)
34.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, İstanbulda İsrail
Konsolosluğunun bulunduğu sokakta yaşandığı iddia
edilen bazı olaylara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12955) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
35.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, terör olaylarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12956) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
36.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Ankaradaki kent içi ulaşım
projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12957) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/02/2010)
37.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Mardin-Nusaybin Belediye Meclisinin
basında çıkan bir kararına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12958)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
38.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, uyuşturucu
kaçakçılığına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12959)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
39.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, belediyelere yapılan yardımlara
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12960)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
40.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, kurum içi milli emlak
uzmanlığı sınavı açılmasına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/12961)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
41.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özürlü çocukların eğitimlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12962) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
42.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, katkı ve öğrenim kredisi geri ödemelerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12963) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
43.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, anadilde eğitime ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12964)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
44.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, öğrenci
devamsızlığıyla ilgili bir genelgeye ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/12965)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
45.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, atıl bir okul binasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12966) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
46.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, özel rehabilitasyon
merkezlerine verilmeyen ödeneklere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12967)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
47.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, onur üyesi kartının
öğretmenler dışındaki çalışanlara verilmemesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12968) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
48.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, yapılan dersliklere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12969) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
49.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, sağlık ocaklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12970)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
50.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki sağlık ocaklarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12971) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
51.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Osmaniyedeki sağlık ocaklarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/12972) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
52.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, domuz gribi salgınına
yönelik çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12973) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
53.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, 112
çalışanlarının sorunlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12974)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
54.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Yıldızın, bazı sözleşmeli
personelin intibak sorunlarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12975)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
55.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyadaki aile hekimliği
uygulamalarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12976) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
56.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Susurluk Çayının taşmasıyla
oluşan zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12977) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
57.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Uluabat Gölünün taşmasıyla oluşan
zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12978) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
58.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursada aşırı
yağışlar dolayısıyla maddi zarara uğrayan
çiftçilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12979) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
59.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, afet mağduru çiftçilerin
borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12980) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
60.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, pamuk primine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12981)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
61.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, pamuk ithaline ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/12982)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
62.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, bazı hayvancılık
desteklemeleri kapsamına Konyanın alınmamasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12983) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
63.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoyun, Alanyada ölen gösteri yunuslarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/12984) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
64.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, kırmızı et ve süt
tüketimi ile fiyatlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/12985)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
65.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamandaki özürlülere
yönelik mesleki rehabilitasyon hizmetlerine ilişkin Devlet Bakanından
(Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/12986)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
66.-
İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meralin, TEKEL işçilerinin
eylemiyle ilgili açıklamasına ilişkin Devlet Bakanından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/12987)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
67.- Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahimin, Giresundaki bazı ulaşım
projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/12988) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/02/2010)
68.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, Rusyaya yapılan ihracata yönelik
çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer
Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/12989)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
69.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, camilerdeki tarihi eserlerin
korunmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik)
yazılı soru önergesi (7/12990) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
70.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsta düzenlenebilecek yaz spor
organizasyonlarına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız
Özak) yazılı soru önergesi (7/12991) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/02/2010)
71.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, İstanbulda İsrail
Konsolosluğunun bulunduğu sokakta yaşandığı iddia
edilen bazı olaylara ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12992) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
72.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesirdeki uzman
doktor açığına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/12993) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/02/2010)
73.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Savaştepe Devlet
Hastanesindeki uzman doktor açığına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/12994)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/02/2010)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkaya ve 27 Milletvekilinin, olası bir afet
durumunda Kocaelideki sanayi kuruluşlarının çevreye
verebileceği zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/607) (Başkanlığa geliş tarihi:
5.2.2010)
2.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 28 Milletvekilinin, domuz gribi
aşısı konusundaki iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/608) (Başkanlığa geliş tarihi:
5.2.2010)
3.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 26 Milletvekilinin, Alevilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/609)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.2010)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 Milletvekilinin, Tokattaki
çiftçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/610) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.2.2010)
9 Mart 2010 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70inci
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme
giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden
yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise
yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Meral Akşenerin, Divan
olarak Dünya Kadınlar Gününü kutladıklarına ilişkin
konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü dün
kutladık. Divan olarak, Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz. Bu konuda,
kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği konusunda
Türkiye'de farkındalığın artması, kadın-erkek
eşitliği konusunda kat edilen yolda emeği geçen sivil toplum
örgütlerine, aydınlarımıza, politikacılarımıza,
kadın sivil toplum örgütlerine, bilim insanlarına teşekkürü bir
borç biliyorum.
Görüşmelere
başlıyoruz.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden Pakistan Ulusal Meclisi
Başkanı Doktor Fehmida Mirzaya Başkanlıkça Hoş
geldiniz denilmesi
BAŞKAN -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının davetlisi
olarak ülkemize resmî bir ziyarette bulunan Pakistan Ulusal Meclisi
Başkanı Sayın Doktor Fehmida Mirza Genel Kurulumuzu teşrif
etmişlerdir. Kendilerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
adına Hoş Geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz Erzurum ili Şenkaya ilçesi Değirmenlidere
köyünün referandum ile Ardahan ili Göle ilçesine bağlanması
hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili Sayın Saffet Kayaya
aittir.
Buyurun
Sayın Kaya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ardahan Milletvekili Saffet Kayanın, Erzurum ili
Şenkaya ilçesi Değirmenlidere ve çevresindeki bazı köylerin
referandumla Ardahan ili Göle ilçesine bağlanması isteğine
ilişkin gündem dışı konuşması
SAFFET KAYA
(Ardahan) Değerli Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarımız; hazırunu saygı ve sevgiyle selamlarken
ben de Değerli Meclis Başkan Vekilimizin de ifade ettiği gibi
Dünya Kadınlar Gününü yürekten kutluyorum, tebrik ediyorum.
Onun
dışında, Elâzığda yaşanan deprem hepimizi
üzmüştür. Tüm Türkiyeye metanet ve sabır diliyoruz.
Elâzığdaki tüm dostlarımızın buradan bu
sabırlarını paylaşmak istiyoruz, acılarını
paylaşmak istiyoruz.
Ardahan ili Göle
ilçemizle ilgili gündem dışı söz aldım. Yüce Parlamentoda
birkaç konuyu, bölgenin ortak istençlerini paylaşmak adına
huzurunuzdayım. Göle ilçemizin, diğer adıyla serhat ilimizin
yeşil Gölesi olarak da gönlümüzde ayrı bir yeri var. Beş
ilçemizden en büyük nüfusa sahip olan Göle ilçesi gerçekten tarım ve hayvancılıkta
BAŞKAN
Sayın Kaya, bir saniye.
Sayın
milletvekilleri, Genel Kurulumuzda gerçekten yoğun bir uğultu var.
Hatibin konuşmasını ben dinleyemiyorum. Bu uğultuyu izale
edebilirseniz çok sevineceğim.
Buyurun
Sayın Kaya.
SAFFET KAYA
(Devamla) Başkanım, söz hakkım saklı herhâlde?
BAŞKAN Evet.
SAFFET KAYA
(Devamla) Genelde, coğrafik olarak, hayvancılıkla ve
tarımla karakterize olmuş bir coğrafyada yaşayan bir
ilçemizdir, Ardahan ve doğu genelde öyledir. Son zamanlarda, Hükûmetimizin
aldığı kararla, DAP uygulamasıyla, gerçekten, bölgede hayvancılığa
çok ciddi bir destek sunulmuştur, Göle ilçemiz de bundan istifade
edecektir hiç şüphesiz ancak asıl bugün gündem dışı
sözümün esprisi, geçmiş dönemlerde Karıncadüzü diye tabir edilen ve
Gölenin hudutlarında olan ve o hudutların hinterlandı içindeki
Değirmenlidere köyü, Dolunay köyü ve Köşk köyünün de Göleye
bağlanması noktasında, halkımızın bu anlamda çok
ciddi bir talebinin olduğunu bu yüce Parlamentoda özellikle tarihe not
düşmek adına ifade etmek istiyorum.
Bunun genel
esprisi de şu değerli arkadaşlar: Göle ile bu köyler
arasındaki mesafe son derece yakın. Yani Şenkayaya
bağlı olan bu köyler, yaklaşık olarak Göleye
Biz, Ardahan
olarak, özellikle Göle olarak, Karıncadüzünü ve bu üç köyümüzü talep
ediyoruz. Oradaki köy halkımızın da hiç şüphesiz ki bu
referandumda Göleye bağlanmalarını, Ardahana
bağlanmalarını ortak bir sonuçla, sandıktan çıkacak
kanaatle değerlendireceklerinden şüphem yoktur. Bu anlamda, ben,
özellikle Değirmenlidere köyüne, Dolunay köyüne ve Köşk köyüne,
verecekleri kararın mutlaka Ardahana ve Göleye bağlanma
noktasındaki bir süreç noktasında olacağını bilerek,
şimdiden buradan kendilerini tebrik etmek ve kutlamak istiyorum çünkü
kendilerinin istifade edeceği Erzurumun uzak olması nedeniyle -ki
Erzurum doğunun hakikaten çok önemli bir ilidir- bu anlamda gitmek gelmek
çok zor, ihtiyaçlarını karşılamak çok zor. Elbette ki
Erzurumumuzun çok değerli milletvekilleri var, değerli
milletvekillerimiz de bu bölgeyle, Şenkayayla çok yakın ilgililer
ama yakın olması, fiziki şartların da buna uygun
olması, geçmişte de Karıncadüzünün ve bu köylerin bizim
uhdemizde olması nedeniyle hiç şüphesiz ki bu köylerin
bağlanmasının çok yararlı bir sonuç
doğuracağını
Bu safahattan sonra da referandumdan sonra da
biliniyor ki Ardahan İl Encümeninin, Erzurum İl Encümeninin de bu
konuda karar vererek İçişleri Bakanımız,
Başbakanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımızın
da ortak üçlü kararnamesiyle bu konu inşallah Ankaraya taşınmış
olacak. Umut ediyoruz ki bu referandum bir an önce gerçekleşir ve
yöremizin ve bu köylerimizin talebi bu anlamda gerçekten yerine gelmiş
olur.
Ben, buradan
tabii, özellikle Gölemizle ilgili, yeşil Gölemizle ilgili -gündem
dışı söz aldığım için- yakın zamanda
yapılacak olan projelerimizle ilgili de yüce heyetinize özellikle
seslenmek istiyorum. Sayın Başbakanımızın delaletiyle,
AK PARTİ hükûmetlerinin yedi yıldan beri bölgemizdeki gerçekten
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakikalık ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
SAFFET KAYA
(Devamla) -
yatırımlara verdiği öncelikten dolayı
geçmiş dönemlerde bölgede TOKİ yapılmıştı, bu
dönemde üç yüz otuz konutluk TOKİmiz yeşil Gölemizde yapılmaya
başlanacak ve çok yakın bir zamanda temeli atılacak.
Onun
dışında, elli yataklı bir hastanemiz yine tekrar
Hükûmetimizin sayesinde, özellikle Sayın Başbakanımıza
teşekkürlerimi burada bir borç olarak ifade etmek istiyorum, yüce
heyetinizde
Hastanemizin ihaleye çıkarılması
koşulları var.
Küçük sanayi
sitemizle ilgili -başkanların burada olması- yatırım
programına alınarak jeolojik tespitler yapıldıktan sonra
küçük sanayi sitemizin hayatiyete geçmesi ve onun dışında da
daha önemli, Gölemize bir yüksekokulun yapılması adına,
üniversitemizi Ardahana bahşeden bu yüce Parlamento ve Hükûmetimize
özellikle buradan teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum çünkü üniversite
bir ışıktır kesinlikle, bir gelecektir, bir ikbaldir, bir
istikrardır ve onun yansımaları da Gölemizde bir yüksekokulun
yapılmasına, bir fakülte yapılmasına vesile olacaktır.
Bu anlamda, Hükûmetimize tekrar tekrar, Ardahanı üniversiteye
kavuşturduğu için, paralel olarak, eş zamanlı olarak
ilçelerimizde de yüksekokulların oluşmasından dolayı da
minnettarlığımı ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SAFFET KAYA
(Devamla) Son teşekkür sözümü
BAŞKAN
Şimdi normalde hiç vermiyorum ben ama sizin biraz sözünüzü kesmiş
olduğum için
SAFFET KAYA
(Devamla) Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN
Lütfen tamamlayın.
SAFFET KAYA
(Devamla) Özellikle yüksekokulun, yalnızca Ardahan Gölede değil,
işte, çok yakın bir zamanda, Posofta kültür evimizin de oradaki
Millî Eğitimin fiziki yapıdaki altyapısını
olgunlaştırarak Posofumuzda, Hanakımızda,
Damalımızda ve Çıldırımızda da bu anlamda
yüksekokulların açılmasına vesile olmuştur bu üniversite;
bu Hükûmetin katkısıdır. Son dönemlerde, Hükûmetimiz
81
yılında 21 üniversite varken şimdi 150ye yakın üniversite var.
Elbette ki bu, AK PARTİ Hükûmetinin ciddi başarısıdır.
Bu yadsınamaz ve alkışlamak lazım Hükûmetimizi diye
düşünüyorum.
Ardahan
adına bu anlamda hem DAP projesi, hem üniversitemiz,
barajlarımız, organize sanayi sitemiz ve bununla birlikte
araştırma hastanemiz gibi, cumhuriyet tarihinde bugüne kadar
gerçekten ilk defa Ardahana ve doğuya böyle ciddi yatırım yapan
Hükûmete ve Sayın Başbakanımıza bir kez daha
teşekkürlerimi borç bilerek yüce heyetinize en derin sevgi ve
saygılarımı arz ediyorum.
Başkanım,
size de çok teşekkür ediyorum, saygı sunuyorum, sağ olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaya.
Gündem
dışı ikinci söz TARİŞ ve tarım satış
kooperatifleri birliklerinin sorunları hakkında söz isteyen
İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyana aittir.
Buyurun
Sayın Oyan. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyanın,
TARİŞ ve tarım satış kooperatifleri birliklerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergünün cevabı
OĞUZ OYAN
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de
Elâzığ depremi dolayısıyla yaşamını yitiren
yurttaşların yakınlarına
başsağlığı dileklerimle sözlerime başlamak
istiyorum.
Efendim, bu
tarım satış kooperatifleri birlikleri ve TARİŞ
konusunda konuşacağım. Bugün İzmirde TARİŞ
işçilerinin, özellikle Pamuk Birliği işçilerinin, 600 kadar
işçinin işlerini kaybetmeleri yani pamuk ipliği
fabrikasının, anonim şirketinin bir iflas durumuna gelmesi
nedeniyle birlikler tekrar ön plana geldi. Aslında, bu iplik
fabrikası, bir yıldır çalışmıyordu, bir
yıldır kısa çalışma ödeneğinden yararlanıyor
ve çalışmıyordu.
Şimdi,
aslında, bu kısa çalışma ödeneği içinde olan
başka çalışanlar var. Örneğin, TARİŞin gene
pamuk yağı kombinası işçileri var, başka birlikler de
var. Dolayısıyla, bu mesele yani bu kısa çalışma
ödeneği bittikçe karşımıza yeni bu tür sorunlar gelecek ve
bu toplumsal sorunları çözmek öncelikle Hükûmetin görevidir. Bu
anımsatmayı yapmak üzere bugün görüşlerimi bildireceğim.
Bir kere,
öncelikle, birliklerin asıl idam fermanı, 9 Aralık 1999da
IMFye verilen birinci niyet mektubuyla yazılmıştır. 16
Haziran 2000de 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve
Birlikleri Yasasıyla ikinci idam fermanı oluşturulmuştur.
Bu Yasaya Kooperatif ve Birliklere
Devlet veya diğer kamu tüzel
kişilerinden herhangi bir mali destek sağlanamaz. hükmü
işlenmiştir. Yani aslında, bir anlamda, ancak bir sömürge
ülkesine Kooperatiflere destek verilemez. hükmü konulabilirdi, öyle bir hüküm
getirilmiştir.
Aslında,
Şubat 2001 krizinden sonra IMF ile yeniden düzenlenen niyet mektubunda
tarıma ilişkin bütün taahhütlerle, Dünya Bankasının
gözetiminde yürütülen bütün bu bağımlılık ilişkileri
ile tarımı aslında büyük ölçüde tasfiye etme, birlikleri tasfiye
operasyonu yürürlüğe konmuştur. Ama sürecin en önemli bölümünde
iktidarda olan AKP, bu idam fermanlarının infaz memuru olarak
çalışmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, bakınız, şimdi, birliklere havuç olarak
şu ikram edilmişti: Biz 2000 Mayıs öncesindeki
borçlarınızı silelim, sizin belli bir süre içinde işten
çıkarılacak işçilerinizin de kıdem tazminatını verelim
ama siz de Yeniden Yapılandırma Kurulu diye
kuracağımız Kurulun direktiflerine tabi olun, kendinizi yeniden
yapılandırın, daralın, küçülün, sanayi ve diğer
faaliyetlerinizi tamamen bitirin. talimatları verildi.
Aslında,
2000 başında bu operasyona birçok birlik katıldı
-bazıları katılmadı, FİSKOBİRLİK gibi,
onları dâhil etmediler- ama sonuçta, 250 milyon liralık bir DFİF
kredisiyle birliklere başlatılan 2000 sonrası destek, bugün
birliklerin 850 milyon liralık -ya da eski parayla trilyon liralık -bir
borcuna dönüşmüş bulunmaktadır.
Tabii, Birlik
yönetimlerinde de hiç hata yoktur. denilemez. Birlik yönetimleri bu süreci
yeterince erkenden kavrayamadılar. Kendilerine verilen kısmi
özerkliği çok büyük bir avantaj saydılar. Bu sürecin bir tasfiye süreci
olduğunu göremediler ve bütün birlikler güçlerini birleştiremediler.
Yine, sendikalarla güç birliği içine giremediler ve Ankaraya tepkilerini
iletemediler. İkincisi: Yeterince profesyonel bir kadrolaşmayı,
daha önceden olduğu gibi, götüremediler. Üçüncüsü, belki daha önemlisi:
Ellerinde yeterince DFİF kaynağı olmaksızın ürün
alımlarına girmeye yöneldiler, yani bankalardan borç aldılar.
Bankalardan alınan bu borçlar da birlikleri bugün çok daha zor duruma sürükledi
ama aslında, tabii, bunun temelinde, birliklere mali destek
yapılmasını engelleyen bir kanun hükmü vardı.
Bu durumdan
nasıl çıkılabilir? Bir kere, birincisi: Bu 4572nin mutlaka
değişmesi lazım -zaten vadesi doldu- ve birliklere destek
verilmesi bir kanun hükmü hâline -yani, tam tersine- getirilmelidir.
İkincisi: Birliklerin birikmiş DFİF borçları mutlaka tahkim
edilmelidir. Üçüncüsü: Birliklerin banka borçları da bir defalık
hazine hibesiyle tasfiye edilmelidir. Dördüncüsü: Birliklere, bundan böyle,
faizsiz ya da enflasyonun en fazla yarısı faizlerle kredi
desteği verilmelidir. Beşincisi: Arz açığı olan
ürünlerde fark ödeme sistemi, 2006 yılında çıkan Tarım
Kanununda olduğu gibi, yürürlüğe sokulmalıdır. Bütün
bunların aslında kaynağı da vardır. Nerede
vardır? 2006 yılındaki Tarım Kanunu, tarım
desteklerinin millî gelirin yüzde 1inden az olamayacağını
öngörüyor. Oysa, bugün, bu yüzde yarım dolayında.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Teşekkür ederim.
Bunu yüzde 1e
çıkarmanız hâlinde bu ilave farkın
Yani bugün 5,5 milyar lira
tarıma destek veriyorsunuz. Bunu yaklaşık 10 milyar liraya
çıkardığınızda, ilave 4,5 milyarın sadece üçte
1i bile, yani 1,5 milyarı bile 16 tane birliğin mali
sorunlarını bugün çözmeye yeterli olacaktır.
Altıncı
olarak şunu söyleyeyim: Aslında ülkenin bütün tarım ve
dış ticaret politikalarının gözden geçirilmesi
gerekmektedir çünkü Türkiye, gümrük birliğiyle üçüncü ülkelere
karşı verdiği tavizlerle, Avrupa Birliği gümrük rejimini
uygulamaktan dolayı tavizlerle birçok ürünü bugün üretemez noktaya
gelmiştir. Bu nedenle Türkiyede 350 iplik fabrikasının
yarısı kapalıdır, TARİŞin iplik
fabrikasının başına gelen de budur.
Son olarak
şunu söylemek istiyorum: Kısa çalışma ödeneği meselesini,
bugün altı artı altı ay olmak üzere on iki ay uygulama
imkânı var. Bakanlar Kurulu şimdi başvuru süresini 2010un
yarısına kadar da götürecek -öyle anlaşılıyor bir
Bakanlar Kurulu kararıyla- fakat bu sürenin yetmediği
anlaşılıyor, bu süreyi behemehâl
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre vermiştim ben size ama bakın hiç bunu yapmıyorum,
lütfen hemen tamamlayın.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Peki, teşekkür ederim.
Bunun bir
altı ay daha uzatılmasını sağlayacak bir kanun
değişikliği ki bu konuda bir kanun teklifini bugün
itibarıyla hazırlayıp vermiş bulunuyorum. Bunun mutlaka
çözülmesi gerekir.
Şunu ifade
edeyim, kısa çalışma ödeneğiyle bugüne kadar bu konumdaki
işsiz ya da yarım zaman çalışanlara verilen toplam ödenek
173 milyon liradır sadece. Oysa İşsizlik Sigortası Fonunun
toplam girişleri 52 katrilyondan ya da 52 milyardan fazladır yani
sadece binde 3üdür. Kısa çalışma ödeneğinde yapılacak
bir düzeltme, keza işsizlik sigortasında yapılacak bir yeni
düzenleme aslında gerçek hak sahiplerine bu kaynakların
kullanılmasına yarayacaktır.
Ben bu konuda
Hükûmeti göreve davet ediyorum. Biraz sonra konuşacak Sayın
Bakanı da bunlara bir yanıt vermeye davet ediyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Oyan.
Hükûmet
adına Sanayi Bakanı Sayın Nihat Ergün. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; ülkemizde Tarım Reformu
Uygulama Projesi kapsamında rantabl olmayan, maliyeti yüksek destekleme
modellerinin değiştirilmesi ve daha etkin ve verimliliği yüksek
ve doğrudan üreticilerin desteklenmesini amaçlayan modellerin
uygulanması hedeflenmiştir. Bu kapsamda yakın zamana kadar belli
ürünlerin desteklenmesine aracılık eden tarım satış
kooperatifleri ve birliklerin yeniden yapılandırılması
amaçlanmış, bu amaç doğrultusunda da bu kuruluşlar
üzerindeki kamu vesayeti ortadan kaldırılmış, kooperatif ve
birliklerin piyasa koşullarına mali yönden bağımsız
bir şekilde faaliyet göstermeleri, gerçek anlamda işletmecilik ve
kooperatifçilik anlayışına dönmeleri hedeflenmiştir. Buna
ilişkin bir yeniden yapılandırma programı uygulamaya
konuldu. Bu uygulamayı koordine etmek ve yönlendirmek üzere de
tamamıyla uzman kadrolardan oluşan bir yeniden yapılandırma
kurulu oluşturuldu. Yeniden yapılandırma programı
kapsamında birliklerin vesayet döneminden gelen yapısal
sorunlarının çözümüne yönelik ciddi katkı ve destekler
sağlandı. Birliklerin bilançolarını düzeltmek ve kredibilitelerini
artırmak amacıyla on üç birliğin 2000 tarihi öncesinden gelen
faizleriyle birlikte 1,3 milyar Türk lirasına ulaşan DFİF
kredisi borçları hazine tarafından üstlenilerek silindi, 1,3
katrilyon eski parayla. Yine mahsuplaşmalar sonucunda FİSKOBİRLİKin
borçları ortadan kaldırıldı ve kalan 94,5 milyon Türk
lirası özel bünye borcu da silindi ve 2000 öncesine ait 313,6 milyon Türk
lirası özel banka borçları hazine tarafından üstlenildi.
Aşırı
ve niteliksiz personel yapısının değiştirilmesi
yönündeki çalışmalara destek sağlamak amacıyla personel
tazminatları hazine kaynaklarından karşılandı ve bu
kapsamda birliklere yaklaşık 156 milyon lira ilave kaynak
aktarıldı. Diğer yandan DFİF kaynaklarından düşük
maliyetli kredi kullandırma uygulamasına da devam edildi bu arada.
Birliklere her ürün döneminde DFİF kaynaklarından ürün alım
kredisi de kullandırıldı. Hâlen birliklerin üzerinde
yaklaşık 920 milyon Türk lirası DFİF kredisi
bulunmaktadır.
Ayrıca,
bedeli proje kaynaklarından karşılanarak birlik bazında danışmanlık
hizmetleri satın alınmış ve her birlik için
oluşturulan programlar uygulanmak üzere protokollerle birliklere teslim
edilmiştir. Birliklere kendilerini yeniden yapılandırmaları
için eğitim, uzmanlık ve teknik destek
sağlanmıştır bu süreç içerisinde fakat yeniden
yapılandırma programının sonuçları birliklere göre
farklı olmuştur. Bazı birlikler bu süreci çok iyi
değerlendirdiler ve kendilerini yapılandırarak ciddi
başarılar elde ettiler. Trakya Birlik gibi, Marmarabirlik gibi,
Gülbirlik gibi birliklerin bu konuda çok ciddi başarılar elde
ettiklerini söyleyebiliriz. Fakat bu süreci önemsemeyen, gerekli
adımları atmayan veya atamayan birlikler ise yapısal
sorunlarını bugüne kadar taşıdılar. Bugün bu durumdaki
birliklerin sorunlarına baktığımız zaman hâlen yönetim
sorunlarını sürdürdükleri, geçmiş
alışkanlıkları hiç değiştirmedikleri, yüksek
maliyetlerle faaliyet gösterdikleri, öz kaynaklarını yeterince
güçlendirmedikleri ve finansman yönünden sürekli dış kaynaklara
bağımlı hareket ettikleri görülmektedir.
Buna
karşın, bundan önceki süreçte de birliklerin piyasa
koşullarında rekabetçi bir şekilde faaliyet göstermeleri ve
zayıf oldukları noktalarda bu kuruluşların desteklenmesi
yine hedeflerimiz arasındadır. Nitekim Hükûmet Programında
tarım satış kooperatif ve birliklerinin sürdürülebilir bir
rasyonel finansman modeline kavuşturulması tedbirlerine de yer
verdik. Bu yönde, ilgili kurum ve kuruluşların mutabakatıyla bir
kanun tasarısı da hazırladık ve Başbakanlığa
sunduk.
Hazırlanan
bu tasarı taslağında birliklerin ödemekte güçlük çektikleri
mevcut DFİF kredisi borçlarının yeniden
yapılandırılması ve ödemenin uzun bir vadeye
yayılması, bu kuruluşlar için faiz destekli kredi sisteminin
getirilmesi, ürün alımı için ihtiyaç duydukları dış
finansmanın bu yolla karşılanabilmesi yönünde düzenlemeler
getirilmektedir. Ayrıca işlevini önemli ölçüde tamamlamış
olan yeniden yapılandırma programının
sonlandırılması, birliklerin uygulamada karşılaştıkları
mevzuat eksikliklerinin giderilmesi, bu kuruluşların kooperatifçilik
ve kurumsal yönetim ilkelerine göre faaliyet göstermeleri yönündeki
düzenlemelere de bu taslakta yer verilmiştir. Örgütlenme
yapılarının da gözden geçirilmesi gerekmektedir.
TARİŞ
birliklerine şimdiye kadar ne tür destekler sağlandı?
Bakın, TARİŞ Pamuk Birliğinin mevcut DFİF kredisi
borçlarından 167,7 milyon borcu silindi, faizleriyle beraber 234 milyon
lira kredi borcu silindi. TARİŞ Zeytin Birliğinin 74,7 milyon
borcu silindi, TARİŞ Üzüm Birliğinin 105,8 milyon borcu silindi,
TARİŞ İncir Birliğinin 40,4 milyon borcu silindi. Bu kadar
borç silinmesine rağmen bu birliklerin, şu anda Pamuk Birliğinin
167 milyon, Zeytin ve Zeytinyağı Birliğinin 122 milyon, Üzüm
Birliğinin 118 milyon, İncir Birliğinin 20 milyon lira borcu
bulunmaktadır. Ayrıca bu birliklere toplam 43,7 milyon Türk
lirası personel tazminatı desteği de sağlanmış
bulunuyor TARİŞ birliklerine. Sağlanan bu desteklere rağmen
başta TARİŞ Pamuk Birliği olmak üzere TARİŞ
birlikleri geçmiş alışkanlıklarını
sürdürmüş, yönetim hatalarını giderememiş, rantabl olmayan
ve birliklerin iş hacimlerini ve mali imkânlarını aşan yeni
yatırımlara girmişlerdir. Yeniden yapılandırma
programı kapsamında istihdam yapılarını gözden
geçirmeleri ve maliyetleri düşürmeleri hedeflenmiş ve
danışmanlık firmaları tarafından bu yönde ciddi
uyarılar yapılmış olmasına rağmen ve program
kapsamında destek de verilmesine rağmen bu alanda gereken radikal
adımları atamamıştır birliklerimiz.
Nitekim
TARİŞ Pamuk Birliğinin önemli bir işletmesi olan ve
yakın zamanda kapatılma kararı alınan TARİŞ
İplik Anonim Şirketinin durumuyla ilgili
Bakanlığımızca yapılan incelemede, sektör
ortalamalarına göre yıllık işçi başına iplik
üretimi 28 ila 33 ton iken -bütün sektörde- bu rakam TARİŞ İplik
Anonim Şirketinde 22 tonda kalmıştır. Benzer bir şekilde
Öte yandan
TARİŞ birlikleri önemli ve kıymeti yüksek atıl
varlıklara sahiptir, çok kıymetli değerleri var.
İşletme, sermaye yapılarını güçlendirmek için bu
varlıklarını değerlendirmesi yönündeki telkinlere de kulak
vermemiş, yakın zamana kadar bu konuda ciddi bir adım da
atılamamıştır. Bunun yerine sürekli borçlanma yolu tercih
edilmiştir. Gelinen nokta itibarıyla bu borçların çevrilmesi de
son derece güç bir hâle gelmiştir. Buna rağmen alacaklı bankalar
TARİŞ Pamuk Birliğine gerekli kolaylıkları
göstermiş ve özel banka borçları yeniden vadelendirilmiştir.
Bakanlık olarak TARİŞ Pamuk Birliğinin durumuyla ilgili
inceleme yaptırılmış ve Birliğe atılması
gereken adımlar ve alınması gereken tedbirlerle ilgili
önerilerde de bulunulmuştur. Bundan sonraki sürecin
başarısı Birlik yöneticilerinin bu rasyonel ilkelere göre
atacakları adımlara bağlıdır; ellerindeki gayrimenkul
değerleri, sermayelerini güçlendirmek, finans yapılarını
güçlendirmek için kullanma yeteneklerine bağlıdır. Ayrıca
Bakanlık olarak birliklere yönelik öngördüğümüz yasal düzenlemeyle
getirilmesi planlanan desteklerden tabii ki TARİŞ birlikleri de
yararlanmış olacaklardır o yasal düzenleme Parlamentodan
geçtiği takdirde.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı üçüncü söz ülkemizdeki işsizlik ve ekonomik sorunlar
hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Sayın Mümin İnana
aittir.
Buyurun
Sayın İnan. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi Dış
İlişkiler Komitesinde 1915 olaylarına ilişkin Ermeni
iddialarına yönelik tasarının kabul edilmesinin Hükûmetin
yanlış politikalarının neticesi olduğuna, işsizlik
ve ekonomik sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
MÜMİN
İNAN (Niğde) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım; ülkemizdeki işsizlik ve ekonomik
sorunlar hakkında gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle
selamlarım.
Elâzığ
ilimiz çevresinde meydana gelen depremde ölen vatandaşlarımıza
ve hain saldırı sonucu Hakkâride şehit edilen askerimize
Allahtan rahmet, yakınlarına ve milletimize
başsağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza
ve askerlerimize acil şifalar diliyorum.
Ayrıca, 8
Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bütün
kadınlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Ayrıca,
Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi Dış
İlişkiler Komitesinde 1915 olaylarına ilişkin Ermeni
iddialarına yönelik tasarının kabul edilmesini Milliyetçi
Hareket Partisi olarak da şiddetle kınıyoruz. Bu önemli konu
karşısında Sayın Dışişleri Bakanı, öyle
bir tablonun çıkmasını sadece üzücü olarak belirtmiş ve
bununla yetinmiştir. Oysa, bu karar, başta kendisini dünya lideri olarak
tanıtmaya çalıştığınız Sayın
Başbakan ve onun Dışişleri Bakanının
yanlış politikalarının neticesidir.
1915
olaylarını Ermeni soykırımı olarak
tanımış, dolayısıyla bu konuda taraf olduğunu
açıkça dünyaya ilan etmiş olan İsviçrenin ara
buluculuğunda ve ABD Başkanının telkin ve tavsiyeleriyle
politika belirlenirse olacak sonuç budur. Ermenistanlı yetkililerin bir
sürü kaprisine boyun eğip saatlerce bekleyerek imzalanan protokolün
ülkemize ne kazandırdığı ortadadır. Bunun sonucu
olarak, sadece Azeri kardeşlerimizle arada bir dargınlık ve
kırgınlık oluşmuştur. Bu, maalesef Hükûmetin
komşularla sıfır sorun politikasının bir neticesidir.
Bu
kararların sonucunda, Obamanın, Sayın
Cumhurbaşkanımıza telefon açarak protokollerin derhâl Mecliste
onaylanmasını istemesi de ayrıca bir garabettir. Türk milleti ve
Milliyetçi Hareket Partisi olarak protokollerin bu konunun neticesinde derhâl
Meclisten çekilmesini talep etmekteyiz.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; birçok
ekonomi uzmanının belirttiği gibi, 2003 yılı
sonrasında uygulanan yanlış politika sonucunda, yani düşük
döviz kuruyla ithalat teşvik edici ekonomi politikası, istihdam dostu
olan üreterek güçlü ekonomiye geçişi engellemiştir.
Bugün, her ne
kadar Hükûmetin gündeminde olmasa da işsizlik sorunu hâlâ ülkemizin gerçek
gündeminde bir numaralı sorun olarak varlığını
sürdürmektedir. Uygulanan yanlış ekonomi politikalarıyla
ülkemizdeki işsiz sayısı hızla yükselmiştir. Şu an
Türkiyede her 4 gençten 1i işsizdir. Resmî rakamlara göre işsiz sayısı,
2009 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 4 milyona
yükselmiştir. Sendikaların rakamlarına göre ise işsiz
sayısı, tarımda çalışan sezonluk işçileri, geçici
işçileri ve gizli işsizleri de katınca bu rakamın çok daha
üstündedir ve 6-7 milyon civarındadır. Bu rakam ülkemizin
gerçeklerini daha iyi yansıtmaktadır. İşsizliğin bu
kadar yoğun olması sosyal tahribatı da beraberinde getirmekte,
acil önlem alınmadığı takdirde toplumsal
yapımızda ve siyasi hayatımızda kalıcı hasar
bırakması ihtimali de çok yüksektir.
Üye
sayısı ve kontrol ettikleri ekonomik büyüklük bakımından
ülkemizin büyük sivil toplum kuruluşlarından olan TOBBun
başkanı, 2009 yılının sonlarında
Balıkesirde yaptığı bir konuşmada, Geçmişteki
krizleri biz şöyle okurduk: Yükselen döviz fiyatları, düşen
borsa ve artan faizler, bunlarda dengeler bozulduğunda Kriz var. derdik.
Bütün dünyada da böyle görünürdü. Bu seferki kriz göstergesi iki
noktadadır: Birincisi, hangi ülkedeyseniz o ülkenin gayrisafi millî
hasılası, ikincisi ise işsizlik rakamları. Kriz tespit
edebildiğimiz her yer burasıdır. diyerek, ülkemizde
TÜİKin rakamlarına göre 6 milyon 100 bin işsiz bulunduğunu
ve her yıl 700 bin kişinin istihdam nüfusuna
katıldığını belirterek, ülkemiz açısından
bugün, yarın ve gelecekte olsun en büyük tehdidi ve tehlikeyi
işsizlikte gördüğünü ifade etmiştir.
Türkiye'de sivil
toplum kuruluşlarının tamamına yakını böyle
düşünmektedir, ancak ekonomik koordinasyondan sorumlu Devlet Bakanı,
işsizliğin abartılacak boyutlarda olmadığını
söyleyerek olayı hafife almaktadır. Sayın Ali Babacan böyle
söylese de TÜİK rakamları ve OECD raporları bunun aksini
göstermektedir.
Ekonomik
İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün dünya ekonomisinin
yıllık görünümüyle ilgili raporunda, ülkemizdeki işsizliğin
2010 yılında yüzde 15in üzerine çıkabileceği
söylenmektedir.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, defalarca işsizlik ve istihdamla ilgili olarak
konuşmalar yaptığımızda, araştırma
önergeleri vermemize rağmen, AKPnin böyle bir derdi ve gündemi
olmadığı için, işsizliğin
araştırılmasına dair önergemiz maalesef
reddedilmiştir.
AKP hükûmetleri
gerçek gündemleri örtmek için ortaya getirdiği diğer konularda da
başarılı olamamıştır. Türkiye, AKPnin
yanlış politikaları yüzünden sürekli geriletilmiş ve
köşeye sıkıştırılmaya
çalışılmıştır. Ermeni meselesi, ABDden gelen
olumsuz raporlar ve ABDdeki son gelişmeler AKPnin suratında patlasa
da maalesef Hükûmet hâlâ uykudan uyanamamıştır.
Sayın
Başbakan iktidara ilk geldiğinde, vatandaşlarımızdan
kendisine üç yıl müsaade edilmesini istemiştir ve üç yılın
sonunda da her yıl 1 milyon insana iş bulabileceğini
söylemiştir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MÜMİN
İNAN (Devamla) Teşekkür ederim.
ama maalesef, bu
üç yılın sonunda, bırakın üç yılın sonunu sekiz
yılın sonunda da insanlara iş bulmayı bırakın,
her geçen gün artan işsizlerle ülkemiz karşı karşıya
kalmaktadır.
Bu konuda,
Sayın Başbakan bazı konuşmalarında ülkeyi
uçuracağını ve İngilizce tabiriyle take off durumuna geçireceğini
söylemiştir. Bu konuda Sayın Başbakanın hakkını
teslim etmek lazımdır. Sayın Başbakan, ülkeyi teslim
aldığından bugüne, ülke borçlarını 2ye katlayarak,
işsizliği cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıkararak,
kapanan fabrika sayılarıyla, icradaki kredi takipleriyle,
dönüşleri hızla artan karşılıksız çeklerle ülkeyi
gerçekten sonu belli olmayan bir maceraya doğru uçuşa
geçirmiştir. Sayın Başbakan çok yükseklerde olduğu için işsizin,
asgari ücretlinin, esnafın, çiftçinin, sanatkârın, emeklinin sesini
duymamakta ve onları görmemektedir.
Şunu hiçbir
zaman unutmamak gerekir ki, her uçuşun bir de inişi vardır, bu
bazen ayaklar üzerine bazen de burun üzerine çakılmayla
gerçekleşebilir.
Bu vesileyle
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İnan.
İç Tüzükün
60ıncı maddesine göre, pek kısa söz hakkı talebi
vardır.
Sayın
milletvekillerine ikişer dakika söz vereceğim.
Sayın
Doğru
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Elâzığda meydana gelen depreme ilişkin açıklaması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Elâzığ
ili Karakoçan ilçesinde meydana gelen depremde 51
vatandaşımızı kaybetmiş bulunuyoruz.
Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum, yaralananlara da acil şifalar diliyorum.
Ülkemiz
yoğun bir deprem kuşağında bulunmaktadır. Ülkemizin
her tarafında olduğu gibi, Kuzey Anadolu fay hattı bölgesinde
bulunan Tokat, Amasya, Çorum, Gümüşhane, Erzincan gibi bütün
vilayetlerimizde, başta devlet binaları olmak üzere bütün binalar
deprem dayanıklılık testinden geçirilmelidir.
Sağlıksız binalar yerine yeni binalar yapılmalı,
binalar daha dayanıklı olmalı, önlemler tekrar gözden
geçirilmelidir. Örneğin, bazı illerde itfaiye binaları açık
alanlarda değil, apartmanların altında bulunmaktadır. Ondan
dolayı, devletin bu konulara ciddi manada eğilmesi gerekmektedir.
Başımıza bir felaket geldikten sonra değil, şimdiden
önlemler alınması gerekmektedir.
Bakınız,
Karakoçandaki gibi dayanaksız binalar Tokat gibi birçok vilayetimizin
köylerinde bulunmaktadır. Ondan dolayı da daha önce yaşanan
Erzincan ve Erbaa depremleri de göz önüne alınarak, buralar tekrar
değerlendirilmeli ve insanlarımız
rahatlatılmalıdır diyor, teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Vural
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, ABD
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde alınan
sözde Ermeni soykırımı kararına ve Elâzığda
meydana gelen depreme ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ABD Temsilciler Meclisi Dış
İlişkiler Komitesinde alınan sözde Ermeni soykırım
kararıyla ilgili bu kararı kınıyoruz ve reddediyoruz.
Aslında bu karar, bu kararı alanların tarihinde yeni bir kara
leke olarak tarihteki yerini almıştır.
Ayrıca,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Elazığda meydana gelen depremde
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyoruz. Hükûmeti bu acı depremin
yaralarını sarma konusunda acilen harekete geçmeye ve her türlü
girişimi yapmaya davet ediyoruz.
Bu vesileyle de
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir heyetin incelemelerde bulunmak üzere
Elazığa doğru gittiğini, gönderildiğini ifade ediyor,
hepinize saygılarımı arz ediyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Sipahi
3.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
Hakkâride bir askerin şehit olmasına; Elâzığda meydana
gelen depreme ve Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesinin genişletilmesi
konusundaki sıkıntılara ilişkin açıklaması
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu vesileyle
Hakkârideki şehidimize ve Elazığda kaybettiğimiz
vatandaşlarımıza rahmet diliyorum.
Sayın Sanayi
Bakanı ayrıldı ama bir bakanımız daha burada.
İzmirle ilgili TARİŞ konusu gündeme geldi, bir başka
konuyu gündeme getirmek istiyorum.
Kemalpaşa
Organize Sanayi Bölgesinin genişleme konusunda birtakım
sıkıntıları oldu. Şu anda 10 bin dönümlük bir arazide
genişleme söz konusu. Bunun 2.800 dönümü lojistik olarak
ayrıldı, 3 bin dönümlük bir arazi de kamulaştırılacak.
Ancak köylülerin, bu bölgedeki köylülerin tarım arazisine şerh
konularak 25-30 liraya kamulaştırılmak istenirken, bu konudaki
Akdöküm adındaki bir şirket, her kamulaştırılacak
yerin hangi şirkete ve hangi iş adamına verileceğini
bilerek, köylülerden âdeta baskıyla toprak toplama, satın alma
girişiminde bulunmaktadır.
Bu köyler
gerçekten son derece mağdur durumdadır. Maalesef, müracaat ettikleri
Kemalpaşa Kaymakamı, Savcısı gibi devlet makamları da
kendilerine baskı ile bu konudaki mağduriyetlere karşı
herhangi bir işlem yapmamaktadır.
Bu köylüler bir
taraftan, tarım arazileri kamulaştırılırken, öbür
taraftan, köylere çok yakın bir yerde Akmaden isimli bir şirkete
taş ocağı ruhsatı verilmek suretiyle, hem ovadaki
tarım arazilerini hem de arkadaki orman ve meyvelik arazilerini
kaybederek, âdete köylerinden göç etmek zorunda
bırakılmışlardır. Ben bu konuyu Sayın
Bakanın ve onun nezdinde Hükûmetimizin bilgilerini sunuyorum.
Söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Uslu
4.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslunun, tarım
satış kooperatifleri ve birliklerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ben tarım
satış kooperatifleri ve birliklerinin sorunlarıyla ilgili
kısaca bir şey söylemek istiyorum.
Bu
kuruluşlar cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan itibaren özel
sektörün sermaye yetersizliği sebepleriyle devlet eliyle ve o ürünle
ilgili çiftçilerimize kurdurulan önemli kuruluşlar olup günümüze kadar
görevlerini özveri içerisinde sürdürmüşlerdir. 2000 yılından
itibaren ARIP projesi kapsamında yeniden yapılandırma
çalışmalarına özellikle son yıllarda Hükûmetçe gereken ilgi
gösterilmediği için TASKOBİRLİK ve Kayısıbirlik iflas
etmiş, FİSKOBİRLİK ve diğer bazı birlikler
üreticiye olan borçları nedeniyle faaliyetlerini sürdüremez hâle
gelmiş, TARİŞ Pamuk Birliği ise gayrimenkullerini satarak
işçisine maaş ödemeye çalışmaktadır. Birlikler bugün
mevzuat boşluğu içerisindedirler. Kanuni düzenlemelerin bir an önce
yapılarak DFİF kaynaklı borçlarının yeniden
yapılandırılması ve birikmiş personel kıdem
tazminatlarıyla ilgili olarak ayrıca desteklenmesi gerekmektedir.
Söz
verdiğiniz için teşekkür ederim.
BAŞKAN
Sayın Yaman
5.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın,
Elâzığda meydana gelen depreme ilişkin açıklaması
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de dün
Elâzığ Karakoçan ve Kovancılar çevresinde meydana gelen
depremden dolayı halkımıza içtenlikle Geçmiş olsun.
diyorum ve bir Elâzığlı olarak, Elâzığlı bir
hemşehrileri olarak, orada yaşayan akrabalarıma ve
Elâzığ Lisesi mezunu olarak da yine bu acıyı yaşayan
bütün sınıf arkadaşlarıma ve yakınlarına da
Geçmiş olsun. diyorum.
Bu arada, tabii,
bu depremi Sayın Başkanının bir kerpiç masumiyetine
sığınarak bunu böyle geçiştirmesini de o halka
yapılmış olan bence bir haksızlık olarak
değerlendirmek lazım. Aslında TOKİnin kuruluş
amaçlarından biri de dar gelirli ve yoksullara konut edindirmek ve önemli
bir işlevi de kentsel dönüşüm ve deprem dönüşüm
konutlarıyla ilgili bir araştırma yapmaktır. Sekiz
yıldan beri iktidarda bulunan sayın AKP Hükûmetinin Başbakanının
durup dururken bunu bir kerpiç yapıya dayandırmasının
doğrusu pek şık olmadığını görüyorum.
Bu nedenle
TOKİnin, artık, rant getirici, büyük kentlerdeki üst düzey grubuna
hitap eden projelerini derhâl durdurmasını ve TOKİnin çok
kısa sürede bu deprem dönüşüm projeleriyle bu halkın sorununa
bir an önce çözüm bulmasını, ikincisi de yine yapı denetim
bürolarının on dokuz ilin dışına
çıkartılarak, bilhassa deprem kuşağında bulunan
halkımızın bu sorununa çözüm bulacak şekilde yapı
denetim bürolarının da bu yapıları sıkı bir
şekilde denetlemesini diliyor ve tekrar, oradaki hemşehrilerimin ve
bütün orada bu acıyı paylaşanların acısını
paylaşıyorum.
BAŞKAN
Sayın Anadol
6.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun,
Elâzığda meydana gelen depreme ve ABD Temsilciler Meclisi
Dış İlişkiler Komitesinde kabul edilen sözde Ermeni
soykırımıyla ilgili karara ilişkin açıklaması
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ben de diğer gruplardan konuşan arkadaşlar gibi,
Hakkârideki şehidimize Allahtan rahmet diliyorum, yaralılara acil
şifalar diliyorum Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına.
Ayrıca,
Elâzığdaki deprem, gerçekten, böyle depremden sonra ölülerimizi
rahmetle anacak bir protokol olmaktan çıkarılmalı. Depremden
önce ve sonra ne yapılacağına dair ulusal bir
planımızın bir an evvel gerçekleşmesi gerekiyor.
Diğer konu
da, Amerikan Kongresindeki komisyonda kabul edilen Ermeni
soykırımıyla ilgili konuda da çok erken Meclisimize getirilen ve
yanlışlığı ortaya çıkan bu protokolün iktidar
tarafından Meclis gündeminden derhâl çekilmesini Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına talep ediyorum.
Söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Hıdır
7.- Muğla Milletvekili Mehmet Nil
Hıdırın, Hakkâride bir askerin şehit olmasına,
Elâzığda meydana gelen depreme ve TOKİnin faaliyetlerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de öncelikle
Hakkâride mayına basmak suretiyle şehit olan kardeşimize
Allahtan rahmet diliyorum, Elâzığda hayatını kaybeden 51
vatandaşımıza yine Allahtan rahmet diliyorum.
Ümit ediyorum ki
büyük şehirlerde başlatmış olduğumuz TOKİ
hamlesi, bundan böyle kırsal alanda da kerpiç evlerimizin yerine
inşallah inşaatlarını yükseltmek suretiyle, devletin bütün
kademeleri el birliği içerisinde, yeni acıların
yaşanmasını önleriz diye ümit ediyorum.
Söz
verdiğiniz için de saygı ve sevgilerimi iletiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın
milletvekilleri, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan,
gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 2, 4, 6, 7,
8, 9, 13, 19, 23, 44, 134, 184, 244 ve 311inci sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın
Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Tezkereler
1.- Afganistan Parlamentosu Temsilciler Meclisi Din,
Kültür, Eğitim ve Yüksek Öğrenim Komisyonu Başkanı ve
beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun
bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1121 )
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Afganistan
Parlamentosu Temsilciler Meclisi Din, Kültür, Eğitim ve Yüksek
Öğrenim Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin konuğu olarak resmi temaslarda bulunmak
üzere ülkemizi ziyaretleri TBMM Başkanlık Divanı'nın 28
Ocak 2010 tarih ve 64 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanun'un 7. Maddesi gereğince Genel
Kurul'un bilgisine sunulur.
Sadık
Yakut
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
C) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun (6/1820)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/187)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü
Sorular Kısmının 546. sırasında yer alan (6/1820) esas
numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
D) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya ve 27
milletvekilinin, olası bir afet durumunda Kocaelideki sanayi
kuruluşlarının çevreye verebileceği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/607)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kocaeli Marmara
Bölgesinin doğusunda yer alan Karadeniz ve Marmara denizlerine
kıyısı bulunan ülke nüfusunun yoğunluğu en fazla olan
illerinden birisidir. İki denize bağlantısı
bulunmasından dolayı sanayi, ticaret ve lojistik merkezi olma
özelliğini taşımaktadır. İstanbul'a
yakınlığı, Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan
karayolu üzerinde yer alması Kocaeli'nde sanayinin gelişmesini ve
sanayi kenti olarak anılmasını sağlamıştır.
Sanayi kenti olmasından dolayı İlimiz sürekli göç
almaktadır. Son yapılan adrese dayalı nüfus sayımında
Kocaeli 1.522.408 nüfusuyla Türkiye'de 11. sırada yer almaktadır.
Kocaeli sanayi
odası verilerine göre, değişik sektörlerde hizmet veren 1.800
tane sanayi kuruluşu bulunmaktadır. Son on yıllık veriler
baz alındığında Kocaeli, imalat sanayi üretimde %13-14 lük
bir paya sahiptir. Ülke kimya sanayisinin %27'sini, otomotiv sanayisinin
%34,5'ni karşılamaktadır.
Kocaeli 59 milyar
dolarlık dış ticaret rakamı ile Türkiye'nin %17,6'sını
karşılamaktadır. 2008 yılı verileri göstermiştir
ki ilk büyük 100 sanayi kuruluşu içerisinde 25 Kocaelili firma yer
almaktadır. Kocaeli'nde 7 tanesi aktif olmak üzere 12 tane organize sanayi
bölgesi, 3 tane teknopark ve 2 tane serbest bölge bulunmaktadır.
Ülkemiz, sahip
olduğu jeolojik koşullar nedeniyle büyük can ve mal
kayıplarına yol açan doğal afetlerle karşı
karşıyadır. Bölge 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999
depremlerine maruz kalmış, telafisi mümkün olmayan zararlar meydana
gelmiştir. Doğal afetler kaçınılmaz bir gerçektir. Bu
gerçeğin göz ardı edilmemesi hayati bir önem arz etmektedir.
Kocaeli, sanayi
kenti olması nedeniyle doğal afetler durumunda, gerek çevre gerekse
insan sağlığının korunması büyük önem
taşımaktadır. Bu bağlamda olası bir doğal afet
sonucunda sanayi kuruluşlarının bu afetlerden en az seviyede
zararla atlatması, bölgenin deniz ve çevre kirliliğine zarar
vermemesi açısından önemlidir. Bu sanayi
kuruluşlarının afetlerde çok büyük zarar görmesinin çevreye ne
ölçüde zarar vereceği ve bunun uzun vadede bölgeye ne gibi sorunlar
getireceği belli değildir.
Sonuç olarak
Kocaeli'nde meydana gelebilecek doğal afetler neticesinde özellikle
kıyı şeridinde bulunan sanayi kuruluşlarının
başta İzmit Körfezine ve çevreye vereceği zararların
önceden tespit edilip gerekli önlemlerin alınması amacıyla
Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104.
ve 105. Maddeleri gereğince 'Meclis araştırması'
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
2) Şevket Köse (Adıyaman)
3) Ali Arslan (Muğla)
4) Turgut Dibek (Kırklareli)
5) Selçuk Ayhan (İzmir)
6) Hulusi Güvel (Adana)
7) Necla Arat (İstanbul)
8) Gürol Ergin (Muğla)
9) Gökhan Durgun (Hatay)
10) Sacid Yıldız (İstanbul)
11) Canan Arıtman (İzmir)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Bilgin Paçarız (Edirne)
14) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
15) Fevzi Topuz (Muğla)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
18) Ahmet Küçük (Çanakkale)
19) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
21) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
22) Ensar Öğüt (Ardahan)
23) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
24) Ali Koçal (Zonguldak)
25) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
26) Atila Emek (Antalya)
27) Akif Ekici (Gaziantep)
28) Bülent Baratalı (İzmir)
2.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür ve 28
milletvekilinin, domuz gribi aşısı konusundaki iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/608)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dünyada
yaşanan küreselleşme, sağlıktaki sınırların
da kalkmasına neden olmaktadır. Bunun en iyi örnekleri
hastalıklardır. Hastalıklar, artık sınır
tanımamakta ve dünyanın bir ucunda başlayan bir
bulaşıcı hastalık, kısa süre içerisinde dünyanın
çok yerinde görülebilmektedir. Bu nedenle alınacak koruyucu önlemler de
önem taşımaktadır. Koruyucu önlemlerin de hastalıklar gibi,
uluslararası bir niteliği olmalıdır. Yaşanan
gelişmeler, önlemlerin de küreselleştiği gerçeğini
ispatlamaktadır. Küresel olayların kontrol edilebilirliği
noktasında doğan sıkıntılar ise çeşitli
olayların farklı biçimde algılanmasına ve kötü niyetle
kullanılmasına olanak vermektedir. Domuz gribi konusu bunun son
örneği olmuştur.
Domuz gribi
hastalığının ortaya çıkmasından, aşının
üretilip satılmasına kadar geçen süre, çeşitli
tartışmaların, spekülasyonların ve olumsuzlukların
doğmasını da peşinden getirmiştir. Domuz gribi
mikrobunun aslında olmadığı, aşı üretimi ve
satışı için bu gibi senaryoların düzenlendiği, ilaç
şirketlerinin büyük bir manipülasyona neden olduğu gibi
tartışmalar dünya gündemini olduğu gibi, ülkemiz gündemini de
meşgul etmektedir. Domuz gribi olayının medyatik bir hal
alması, konunun magazinsel biçim almasını
sağlamıştır. Sayın Başbakanın aşı
üzerine söylediği sözler üzerine, konu farklı bir yöne
kaymıştır.
Dünya
Sağlık Örgütünün domuz gribi aşısını önermesine
rağmen, aşı üzerine yaşanan tartışmalar son
bulmamıştır. Bunun başlıca nedenlerinden biri, çok
büyük bir maddi kaynağın yalnızca bu iş için
ayrılmasıdır. Örnek vermek gerekirse ABD yönetimi, 195 milyon
doz için 2 milyar dolar ayırmıştır. Bu rakamın 5
milyar dolara çıkacağı söylenmektedir. Sadece aşı
kampanyası için 4,8 milyon dolar harcanmıştır. Genel olarak
domuz gribinin maliyetinin 4,4 trilyon dolar olacağı tahmin
edilmektedir. Başka bir ifadeyle insanlık tarihinin en büyük
sağlık kampanyalarından biri yürütülmektedir.
Ülkemizde
kullanılacak domuz gribi aşısı konusunda da
tartışmalar yaşanmış ve yaşanmaya da devam
etmektedir. Bu bağlamda, aşı üreticisi firmalarla 43 milyon doz
aşı için yaklaşık 220 milyon Euro tutarında
anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşma
aşının tamamının alınması durumunda
yapılacak ödemedir. Aşı başına yaklaşık 5,2
Euroluk fiyat belirlenmiştir. Aşının tamamının
kullanılmaması da olanaklıdır.
Domuz gribinin
büyük maliyetli bir hastalık olması, hakkında yapılan
spekülasyonların da büyümesine neden olmaktadır.
Aşının yan etkilerinin haricinde, domuz gribi
aşısının hastalık amacıyla değil,
firmaların kârı amacı güdülerek kullanılan bir ürün olduğu
gibi tartışmalar gündemde önemli bir yer tutmaktadır. Bu
tartışmalar, özellikle aşı yaptıran
vatandaşlarımızın büyük bir tedirginliğe
kapılmasına neden olmuştur. Aşıda görülen yan
etkilerin de artması sonucunda bu tedirginlik had safhaya
ulaşmıştır.
Bu nedenlerle
domuz gribi aşısında son yaşanan gelişmelerin konunun
uzmanları aracılığıyla görüşülmesi ve ortaya
çıkan sorunlara çözüm önerilerinin bulunması amacıyla
Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
2) Şevket Köse (Adıyaman)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Tekin Bingöl (Ankara)
5) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
6) Ali Arslan (Muğla)
7) Turgut Dibek (Kırklareli)
8) Hulusi Güvel (Adana)
9) Rasim Çakır (Edirne)
10) Selçuk Ayhan (İzmir)
11) Gökhan Durgun (Hatay)
12) Necla Arat (İstanbul)
13) Bilgin Paçarız (Edirne)
14) Gürol Ergin (Muğla)
15) Sacid Yıldız (İstanbul)
16) Canan Arıtman (İzmir)
17) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
18) Fevzi Topuz (Muğla)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Ahmet Küçük (Çanakkale)
21) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
22) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
23) Ensar Öğüt (Ardahan)
24) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
25) Ali Koçal (Zonguldak)
26) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
27) Atila Emek (Antalya)
28) Akif Ekici (Gaziantep)
29) Bülent Baratalı (İzmir)
3.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 26
milletvekilinin, Alevilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/609)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İnsan
hakları, insanın yalnızca insan olduğu için
kazandığı haklardır. Bu hakları elde etmek için
herhangi bir çaba harcamasına gerek yoktur. Ancak; bu hakların
korunması için çok çaba harcamak gerektiği kesindir. Nitekim,
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 2. maddesi, insan hakları
konusunda net bir çerçeve çizmektedir: "Herkes ırk, renk, cins, din,
siyasal ya da başka herhangi bir ayrılık gözetmeksizin,
bildiride yazılı bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanma
hakkına sahiptir." Bu madde ışığında
bakıldığında, ülkemizde inançları nedeniyle insan
hakları konusunda mağduriyet yaşayan kesimlerden biri Alevilerdir.
Ülkemizde,
nüfuslarının yaklaşık 20 milyon olduğu bilinen
Alevilerin yaşadıkları sorunlar, son günlerde de kamuoyu
gündemini meşgul etmektedir. Alevilerin inançlarına ve ibadet
yerlerine karşı yok sayma ve görmezden gelme politikasının
yoğun olarak tartışıldığı günlerden
geçmekteyiz. Yıllardan beri Alevilerin inançları resmi olarak bir
mezhep sayılmamış, ibadet yerleri resmi statüye
kavuşturulmamış olmakla birlikte Aleviler; haklarında
çıkarılan iftiralar, diri diri yakılmalarına göz
yumulması, yakan kişilerin iktidarca affedilmesi, kamu kurum ve
kuruluşlarına alınmamaları, yüksek bürokrasi görevlerinde
yer alamamaları gibi çok sayıda insan haklarına aykırı
durumla karşı karşıya kalmışlardır.
Verdikleri vergiler ile Diyanet İşleri
Başkanlığı'nın giderlerinin bir kısmı
ödenmekte; ancak, kendileri Diyanet İşleri
Başkanlığında yer bulamamaktadır. Ayrıca;
zorunlu din dersleri konusunda da görüşlerini dile getirmelerine
rağmen bu konuda kesin çözümler bulunamamıştır. Nitekim,
Laikliğin, yılmaz savunucuları olan Alevilerin de
aldığı zorunlu din dersleri Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'ne kadar gitmiş ve bu mahkemece de hak ihlali olarak
değerlendirilmiştir.
Ülkemizde
yaşayan Aleviler ve sorunları günümüze kadar çok kez gündeme
taşınmaya çalışılmış; ama, bu konuda kesin
çözümler getirilemediğine tanık olunmuştur. Alevilerin
yaşadıkları sorunlara dönük olarak sunulan iyi niyetli çözüm
önerilerinin de reddedildiğini yakın zamanlarda yaşanılan
olaylardan görme şansı olmaktadır. Aleviliğin bir mezhep
olarak sayılmadığı günümüzde, Cemevlerinin ibadethane
statüsünde alınmasının ya da Sivasta yanarak
canlarını veren aydınlarımızın anısına
bir müze kurulmasının reddedilmesi bu durumun yakın
örnekleridir.
Son günlerde,
çeşitli yargı organları aleyhinde yürütülen linç kampanyaları
yeni bir boyut almış ve bu organlardan bazılarının
üyelerinin Alevi olduğu için kararların farklı
çıktığı gibi yakışıksız
yaklaşımlar, Aleviler tarafından rahatsız edici
bulunmuştur. Kişileri deşifre etme ve hedef gösterme
amacıyla yapıldığı belli olan bu girişimlerin
engellenmesi için ise hiçbir girişimin bulunmaması, toplum içinde
endişe ile karşılanmıştır.
Alevi
yurttaşlarımızın yaşadığı
sorunların çözümüne dönük olarak net sonuçların
alınamamış olunması, getirilen önerilerin reddedilmesi,
bununla birlikte iftar yemekleri ve Çalıştay gibi
çalışmaların yapılması kamuoyunda kafa
karışıklığına neden olmaktadır. Alevilerin
sorunlarının çözümü amaçlı yapıldığı iddia
edilen çalışmaların, oy kazanmak amacıyla
yapıldığına dair kamuoyunda ciddi tartışmalar bulunmaktadır.
Oysa Aleviler, sorunları konusunda iyi niyetli olarak atılacak
adımlara destek olacaklarını basın- yayın yoluyla
mitingler aracılığıyla iletmişlerdir.
Alevilerin
yaşadığı sorunların araştırılması
ve bu sorunlara çözüm önerilerinin bulunması amacıyla
Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
3) Ali Arslan (Muğla)
4) Turgut Dibek (Kırklareli)
5) Hulusi Güvel (Adana)
6) Sacid Yıldız (İstanbul)
7) Necla Arat (İstanbul)
8) Selçuk Ayhan (İzmir)
9) Gürol Ergin (Muğla)
10) Gökhan Durgun (Hatay)
11) Canan Arıtman (İzmir)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Bilgin Paçarız (Edirne)
14) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
15) Fevzi Topuz (Muğla)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
18) Ahmet Küçük (Çanakkale)
19) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
21) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
22) Ensar Öğüt (Ardahan)
23) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
24) Ali Koçal (Zonguldak)
25) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
26) Atila Emek (Antalya)
27) Akif Ekici (Gaziantep)
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20
milletvekilinin, Tokattaki çiftçilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/610)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Tokat
İlindeki Çiftçilerin sorunlarının araştırılarak,
alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Reşat Doğru (Tokat)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
4) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
5) Mümin İnan (Niğde)
6) Recep Taner (Aydın)
7) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
8) Cemaleddin Uslu (Edirne)
9) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
10) Kürşat Atılgan (Adana)
11) Alim Işık (Kütahya)
12) Yılmaz Tankut (Adana)
13) Beytullah Asil (Eskişehir)
14) Gürcan Dağdaş (Kars)
15) Recai Yıldırım (Adana)
16) Muharrem Varlı (Adana)
17) Mustafa Kalaycı (Konya)
18) Zeki Ertugay (Erzurum)
19) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
20) Hasan Çalış (Karaman)
21) Hüseyin Yıldız (Antalya)
Gerekçe:
Bilindiği
üzere 2003 yılından itibaren işbaşına gelen hükümet
ülkemizdeki işkollarında faaliyet gösteren diğer birimler gibi
çiftçilikle uğraşan vatandaşlarımızı da
mağdur etmiştir.
Tarımsal
alanda kullanılan Tohum, Gübre, Mazot ve Zirai mücadele
ilaçlarının maliyetlerinin her geçen gün yükselmesi, aynı
şekilde zor şartlar altında ürettiği ürünün değerinin
yıldan yıla düşmesi de çiftçimizi ekonomik olarak çok zor
durumda bırakmış, artık tarlasını ekemez hale
getirmiştir. Bu durum il genelinde göçleri
artırmıştır.
Ülkemizde
süregelen Ekonomik Krizle birlikte ürünleri para etmediği için esnafa ve
Bankalara olan borçlarını ödeyemez hale gelmişlerdir.
Tarıma dayalı ekonomi ile ayakta duran ilimizde bu durumdan çiftçinin
yanında esnaf da etkilenmektedir.
İlimizde
Tekel Sigara Fabrikasının kapatılması ve özellikle sanayi
ürünlerine konulan kota sistemi çiftçimizin adeta elini kolunu
bağlamıştır. Bu durum tabandan tavana tüm üretim ve tüketim
sektörlerimizi etkilemektedir.
Bütün bunlara
ilaveten 2009 yazında elektrik borcundan dolayı sulama
kanallarına su verilmediğinden bütün çiftçilerimiz daha ürünü hasat
etmeden tarlada yok olup gitmiştir. Çiftçimizin 1 yıllık
emeği heba olmuştur.
Çiftçilerimizin
bu durumdan kurtulmaları için Bakanlık ve ilgili kuruluşlar
nezdinde yapılan bütün girişimler sonuçsuz kalmıştır.
Şu anda çiftçilerimiz almış oldukları kredileri, devlet kurum
ve kuruluşlarına olan borçlarını ödeyemez durumdadır.
Teşvik primleri çiftçinin ihtiyacı olduğu dönemde
verilmemiştir. Borç faizi arttığında ödeme
yapılmış, teşvik primleri borç faizlerine gittiğinden
çiftçiye hiçbir fayda sağlamamıştır.
Bu şekilde devam
etmesi halinde çiftçilerimizi çok zor bir gelecek beklemektedir. Çünkü
ürettiği ürün, yaptığı masrafı karşılayamaz
duruma gelmiştir. Bu durum işsizliğe çare aranırken,
giderek artan işsizler ordusuna yenilerini ekleyecek ve
büyükşehirlere daha fazla göç olacaktır.
Konunun Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılması, hem
ilimizde hem de ülke genelinde bu durumda olan çiftçilerimizin durumunun
düzeltilmesi açısından yararlı olacaktır.
Araştırma
önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
C) Önergeler (Devam)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, (2/204) esas
numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/188)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/204 esas
numaralı Kanun Teklifimin İç Tüzüğün 37. Maddesi gereğince
doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 01.10.2009
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN
Sayın Öğüt, buyurun.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; Radyo
ve Televizyon Kuruluşu ve Yayınları Hakkında Kanun Teklifim
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlarım.
Değerli
arkadaşlarım, sözlerime başlamadan önce, Elâzığdaki
depremde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, büyük Türk milletine
başsağlığı, kalanlara da Allahtan şifalar
diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, sözlerime başlamadan önce, ataması yapılmayan
öğretmenlerle ilgili konuya girmek istiyorum. Pazar günü
Batmandaydım, oradan Diyarbakıra geçtim. Orada, Batmanda
ataması yapılmayan öğretmenlerle ilgili bir toplantı
yaptık Sayın Kılıçdaroğluyla beraber. Ve ataması
yapılmayan branş öğretmeni Türkiye genelinde 327 bin tane.
Bunlar uzman olmalarına rağmen ataması yapılmıyor veya
çocuklar bekletiliyor ama bir yandan da hem Doğu Anadoluda, benim bölgem
Ardahanda hem de diğer illerde öğretmen açığı var.
Öğretmen açığı ücretli kişilerle giderilmeye
çalışılıyor. Ücretli kişiler de öğretmenlikle
alakası olmayan kişilerdir. Bu nedenle bunu derhâl Hükûmetten rica
ediyorum, düzeltsin. Branş öğretmeni, sınıf öğretmeni,
uzman öğretmen olan öğretmenlerin bu açık okullara
gönderilmesini ve atamasının yapılmasını istirham
ediyorum.
Konu bu
olmadığı için kısa kısa geçeceğim.
Bir de Doğu
Anadoluda ve Türkiye genelinde şu anda kış bitmek üzere ama
benim bölgem Ardahan dâhil, yem bitkileri hâlen ödenmedi, yani fiğ
parası diyoruz diğer adıyla. Bu fiğ parası ve yem
bitkileri mart ayı içerisinde ödenecek dediler. Bugün martın 9u,
hâlen ödenmedi. Köylümüz ve çiftçimiz çok zor durumda, hakikaten bahara
hayvanını çıkartmakta çok zorlanıyor. Bu nedenle istirham
ediyorum Hükûmetten, yem bitkileri bir an evvel ödensin.
Değerli
arkadaşlar, Radyo Televizyon Üst Kurulu, RTÜKün özel televizyonlardan
reklam payı olarak kesmiş olduğu yüzde 5 var. Şimdi bununla
ilgili rakam vereceğim: 2008 yılında Radyo Televizyon Üst
Kuruluna özel televizyonların reklam payından kesilen paranın
toplamı 80 trilyon civarında ancak bu paranın 31 trilyonunu
Maliye hazinesine yatırmış. Fazla gelmiş bu para, 31
trilyonu Maliye hazinesine vermiş. 2009 yılında 60 trilyon bir
para gelmiş, bunun da 20 trilyonunu Maliye hazinesine vermiş.
Şimdi benim vermiş olduğum kanun teklifim şudur: Radyo
Televizyon Üst Kuruluna yatırılan bir para var. Bu para özel
televizyonların reklam gelirinin yüzde 5idir. Yüzde 5i çok büyük bir
kesintidir arkadaşlar. Türkiye genelindeki krizi gündeme alırsak ve
krizi de göz önünde tuttuğumuz zaman radyoların ve
televizyonların ne kadar zor durumda olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu nedenle
bu RTÜK parası, kesilen paranın yüzde 5ten yüzde 2ye inmesini
teklif ediyorum. Bunu bütün partilerin uzlaşarak, gündeme alarak
televizyon kuruluşlarına reklam payı olarak yatırılan
yüzde 5in yüzde 2ye çekilmesiyle hem televizyon kuruluşları
rahatlayacaklar hem işçi çıkartmayacaklar hem de vergi gelirini en
iyi şekilde ödemiş olacaklar. Zaten televizyonlar hem vergilerini hem
SSK primlerini hem de diğer vergileriyle beraber bütün devlete olan
yükümlerini en iyi şekilde yerine getiriyorlar ama bu reklam geliri zaten
düştüğüne göre -buradaki rakamlara göre, işte, 2008de 80
trilyon para toplamış Radyo Televizyon Üst Kurulu, 2009da 60
trilyon- demek ki bu rakam düştüğüne göre gelir de düşüyor. Bu
nedenle, özel radyo ve televizyonların daha iyi yaşayabilmesi için
reklam payının yüzde 5ten yüzde 2ye düşürülmesi
gerektiğine inanıyoruz efendim.
Bunun
dışında, değerli arkadaşlar, bir de TÜRKSATa ödenen
paralar var. Türkiyede dört yüz elli civarında televizyon var.
Bunların bir kısmı ulusal, bir kısmı bölgesel, bir
kısmı da yereldir ama dört yüz elli televizyona ödenen TÜRKSAT
payı, çok büyük o da. Yani TÜRKSAT uydu fırlattı diye o uydunun
parasını maalesef televizyon kuruluşlarından alıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) - Şu anda benim bildiğim bir sürü televizyon kapalı ve
ceza uygulanıyor; televizyon kuruluşları adam
çıkarttılar, kapattılar, iflas ettiler, icra geldi ama
bunları yaşatmak için de hem RTÜKe kesilen paranın az
olması lazım hem de uydu sisteminde TÜRKSATa ödenen paranın
mutlak surette azalması gereklidir. Eğer bu azalmadığı
takdirde, ben inanın samimi söylüyorum, en büyük televizyon
kuruluşları bile yakında kapanma noktasına gelecektir. Yani
demokrasinin sesi, dördüncü kuvvet olan basını susturmak, tahmin
ediyorum, faşist devletlere, faşist hükûmetlere
yakışır.
Bu anlamda, biz
demokrasiyi daha çok yaşatmak istiyorsak televizyon
kuruluşlarını ve basını daha çok yaşatmamız
gerekiyor diye inanıyorum ve bu kanun teklifinin kabulünü arz ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıraların alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.
Malatya
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
Sayın Ensar Öğütün verdiği teklifle ilgili ben de
görüşlerimi ifade etmek istiyorum.
Tabii, bir kere
RTÜK, yayınlara karşı vatandaşın hakkını
koruyan, toplumun etik değerlerine saygı gösteren, bunları
denetleyen bir kurum olmalıdır. Bizim anladığımız
RTÜK budur. Yani, burada, ülkemizin etik değerlerini, vatandaşın
her türlü hakkını koruyan ve tehlikeli yayınlara ve ülkemizin
birtakım değerlerini bozan yayınlara karşı önlem
alması gereken bir kurumdur. Benim anladığım RTÜK budur.
Ancak, ülkemizde
bir SMS faciası yaşanıyor arkadaşlar, bunu açık
söyleyeyim. Ülkemizde bir SMS faciası yaşanıyor. Her önüne gelen
radyo, her önüne gelen televizyon, işte Şu kadar SMS
yarışmaya gönder. diyor. Bunu kim denetliyor? Arkadaşlar, ne
kadar para giriyor? SMS şirketleri, kurumları, kaç para, kime, ne
ödüyor? Bu, televizyon şirketlerine mi kalıyor, yapımcı
şirketlere mi kalıyor? Vaatler yapılıyor. Eğer, diyor
Örneğin
Bir örnek vereceğim size: İller
yarışıyor. İller yarışıyor, on hafta, on iki
hafta devam ediyor. Önce yirmi il, yirmi iki il devam ediyor, yirmi iki hafta
devam ediyor. Önce yirmi iki ilden SMS geliyor, arkasından on sekiz, on
dokuz, on yedi, yirmi hafta devam ediyor ve o kadar birbirine düşürüyorlar
ki final, yarı final (dömifinal) diyor ve yirmi iki hafta SMS
gönderiyorlar. Diyor ki sonuçta: Ben bu yarışma sonunda birinci olan
ile bir okul yapacağım. Arkadaş, yirmi iki hafta gelen SMSin
bedeli nedir? Kaç para geldi? Kaç parayı, kime ödediniz? Kime ödediniz?
Yani vatandaşın parasını -bir gül veriyorlar, bir okul
diyorlar- kime ödediniz? Kaç para ödediniz? Ne kadarlık SMS geldi? Belli
değil ve sonuçta da arkadaşlar, okul yapılmıyor.
Vatandaşın hakkını koruyan
Ülkemizde her önüne gelene SMS
attırılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle televizyonlardaki bu SMS olayına mutlak
Ben defalarca RTÜKe bu konuyu iletmeme rağmen, maalesef duyarsız
kalınmıştır. Burası bir SMS
mezarlığıdır. Hangi vatandaştan ne kadar para
alındığını kimse bilmemektedir. Hangi
yarışmaya, hangi konuda ne kadar SMS geldiğini kimse
bilmemektedir, kaç para ödendiğini kimse bilmemektedir. Ben burada
hepinizi uyarıyorum. Vatandaşın hakkını korumak
açısından, vatandaşa sahip çıkmak açısından
ülkede her önüne gelen bir yarışma düzenleyip her önüne gelen bu
yarışmadan bir şekilde bir çıkarı toplum yararı
olmayan bir şekilde alıyorsa buna özellikle RTÜKün el koyması
lazım. Maalesef Radyo Televizyon Kurumu bugüne kadar bu konuda hiç
duyarlı davranmamıştır. Her önüne gelen yarışma
düzenliyor, her önüne gelen SMS attırıyor; kime, ne kadar, hangi
bedel ödeniyor bilinmiyor. Bu, televizyon şirketlerine mi gidiyor,
yapımcı şirketlere mi gidiyor, bunu da bilmiyorum. Yani ben
burada televizyon şirketlerimizi herhangi bir şekilde onları
üzmek adına konuşmuyorum ama televizyon şirketlerimizde SMS
pazarlığını yapımcı şirket mi yapıyor,
kim yapıyor, SMS şirketleri bu paraları kime ödüyor?
Değerli
arkadaşlarım, belirgin bir örnek veriyorum. On iki ilde İller
Yarışıyor programı yapıldı, on iki hafta devam
etti. Sonuçta ben biliyorum ki bir tanesi Malatyaydı. İki il finale
kaldı: Mardin, Malatya. Malatyalıların attığı
SMSlerin haddi hesabı yoktu. Bir okul yapacaklardı. Okul da yok. Ben
şimdi RTÜKten şunu rica ediyorum: Ben ilgili televizyon kurumuna
asla saygısızlık yapmak istemiyorum ama bunun sorumlusu kim?
Yapımcı şirket mi, yarışmayı düzenleyen bir
başkası mı veya ilgili televizyon kurumu mu? RTÜK bunun
hesabını vermeli ve önümüzdeki süreçte de bu SMS olaylarını
mutlaka toplum yararına olan
Örneğin son haftalarda bir
yarışma düzenleniyor, açık seçik söylüyor, diyor ki: Bu gelen
SMSlerin tümünü falanca topluma yararlı bir vakfa hediye ediyorum.
Başımla beraber! Açık seçik söylüyor. Onun için, değerli
arkadaşlarım, RTÜKün özellikle bir taraftan sayın Ardahan
milletvekilimizin söylediği bedeller çok yüksek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Özellikle yerel televizyonların
yaşaması açısından hakikaten çok yüksektir. Bunun mutlaka
belirli bir rakama çekilmesi lazım ama toplumun en önemli sorunu olan bu
konuda da bugüne kadar RTÜK görevini yapmamıştır. Ben RTÜKü
hepinize şikâyet ediyorum, toplum adına, halk adına, halkın
çıkarı adına. Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmına geçiyoruz.
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
ithalatta koruma önlemlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/824) ve Devlet
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
KİTlerin ihalelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/849) ve Devlet Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
3.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
standart dışı mallara karşı alınan ithalat
tedbirlerine iliş-kin sözlü soru önergesi (6/884) ve Devlet Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
4.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın, ikili
ticaret anlaşması yapılan ülkelere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/894) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı
5.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
tüketiciyi mağdur eden ithal mallara karşı tedbir
alınma-sına ilişkin sözlü soru önergesi (6/895) ve Devlet
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
6.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
dahilde işleme rejiminin denetimine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/896) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
7.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
ihracatçıların karşılaştıkları bürokratik
işlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/897) ve Devlet Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
8.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, özel kalem
müdürlüklerine yapılan atamalarla ilgili id-dialara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/995) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
9.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, ihracattan
sağlanan dövize ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1011)
ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
10.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, İETTnin VIP
otobüsü kiralamasıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1021) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı
11.- Batman Milletvekili Bengi Yıldızın,
Batmandaki su sorununa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1090) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
12.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
tarımsal ürün ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1299) ve
Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
13.- Manisa Milletvekili Mustafa Enözün, üzüm
ihracatındaki teşviklere ilişkin sözlü soru öner-gesi (6/1391)
ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
14.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyadan
yapılan yaş sebze ve meyve ihracatına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1477) ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı
15.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
ihracattaki düşüşe ilişkin sözlü soru önergesi (6/1560) ve
Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Zafer
Çağlayan gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan sorulardan
1, 2, 4, 6, 7, 8, 9, 13, 19, 23, 44, 134, 184, 244 ve 311inci sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Şimdi bu
soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
yazılı sorularımın Dış Ticaretten Sorumlu Devlet
Bakanı Sn. Mehmet Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru 1- 23
Mayıs 2008 tarih ve 26884 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
2008/5 numaralı İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin
Tebliğde belirtilen koruma önlemlerini ne zaman hayata geçirmeyi
düşünüyorsunuz?
Soru 2-
Ülkemizdeki dış ticaret açığının tehlikeli
boyutlara ulaşması dolayısıyla ithalat rejiminde bir
yapısal değişikliğe gitme konusunda bir
çalışmanız var mıdır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: 16.06.2008
tarihli ülke genelinde yayın yapan bir gazetede, Kamu İhale Kurumu
Başkanına atfen yayınlanan haberde mevzuata
aykırılık nedeniyle en fazla Sağlık
Bakanlığı, Belediyeler ve KİTlerin ihalelerinin iptal
edildiği haberi yayınlanmıştır. Bu itibarla,
1- 2007
yılında KİTlerde kaç ihale yapılmıştır?
2- Bu ihalelerden
kaç tanesi Kamu İhale Kurumu tarafından iptal edilmiştir?
3-
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından yapılan
denetimler sırasında usulsüzlük tespit edilerek
soruşturulması istenen ve iptal edilen ihale sayısı
kaçtır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
yazılı sorularımın Dış Ticaretten sorumlu Devlet
Bakanı Sn. Mehmet Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:1-
Türkiyeye Çin ve bazı Uzakdoğu ülkelerinden çok ucuz ve kalitesiz
malların geldiği bilinmektedir. Bu Türk sanayi ve üretim sistemini
felç etmektedir. Bu konuda, dünya kalite standartlarına uymayan
malların ülkemize girmemesi için, gerekli ithalat tedbirlerini almayı
planlıyor musunuz?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
yazılı sorularımın Dış Ticaretten sorumlu Devlet
Bakanı Sn. Mehmet Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:1-
Hükumetleriniz döneminde, İkili Ticaret anlaşmaları
yaptığımız ve aynı zamanda yıllık ticaret
hacmimizin bir milyar doları geçtiği ülkeler kaç tanedir?
Soru:2- Bu
ülkelerden kaç tanesi ile dış ticaretimiz ne kadarlık lehimize,
kaç tanesi ile ne kadarlık aleyhimize gerçekleşmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
yazılı sorularımın Dış Ticaretten sorumlu Devlet
Bakanı Sn. Mehmet Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:1- 4412 Sayılı Değişik 3577
Sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında
Kanunda gerekli değişiklikleri yaparak, ucuz olması nedeniyle
özellikle haksız rekabete yol açarak üreticilerimizi zor durumda
bırakan ve kalite ve sağlık standartları açısından
da tüketicilerimizi mağdur eden ithal malları hakkında tedbir
almayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Sn. Mehmet Zafer
Çağlayan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:1- Dahilde işleme rejimi çerçevesinde vergisiz ithal
edilen maddelerin işlenerek mamul haline getirilip getirilmediği
konusunda denetimlerin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı sorularımın
Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Sn. Mehmet Zafer
Çağlayan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:1- İhracatçıların
karşılaştıkları bürokratik işlemlerin çok
olduğunu düşünüyor musunuz? Benzer formaliteler ithalatçılar
için de geçerli midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim. 16.9.2008
Kamer
Genç
Tunceli
Hükümetiniz döneminde (istisnai kadrolu Özel Kalem Müdürlükleri
kadrosu) ihdas edilmiştir. Birçok Bakanınız, tahsiline bakmadan
sınavsız olarak yakınlarını bu kadrolara atayıp
çok kısa bir süre sonra asaleten birinci derece devlet memuriyetine
atayarak yerine yeni bir başka akraba atamaktadırlar. Örneğin
Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Şükrü Barışık, Zekeriya
Baş, Bahadır Kara, Barış Baş, Sadrettin Öztürk,
Aslınur Kadıoğlu böyle bir uygulama ile göreve
alındıkları iddia edilmektedir.
1- Bu olaylar doğru mudur?
2- Bu yolla hangi bakanlık veya Genel Müdürlüğe kaç
elaman alınmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim. 13.10.2008
Kamer
Genç
Tunceli
Eylül 2008 tarihi itibarı ile Türkiyenin
ihracatının 132 milyar Dolar olduğu resmi kayıtlarda
belirtilmiştir.
1- Bu dövizin ne kadarı ve hangi bankalar kanalı ile
Türkiyeye getirilmiştir? Getirilmeyen döviz kimler tarafından ve
hangi ülkelere yapılan ihracattan kaynaklanmaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim. 20.10.2008
Kamer
Genç
Tunceli
Basına intikal eden bir olayda, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin (İETT) ilk kez Boğaz geçiş hatlarında
çalıştırmak üzere 25 VIP otobüs kiraladığı ve bu
kiralamayı partinize ve size yakın Nuri Albayrak'ın damadı
Adem Altunsoy'a davet usulü ile ihalesiz verildiği belirtilmektedir.
1- Bu olay doğru mudur?
2- Doğru ise neden bu iş ihale yolu ile değilde
yakınlarınıza ihalesiz verilmiştir? Bu yasalara
aykırı değil midir? Bu işlemi iptal edip ihale yolu ile
vermeyi düşünüyor musunuz?
3- Bu işin hacmi kaç liradır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Sayın Recep Tayip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 19.11.2008.
Bengi
Yıldız
Batman
2008 yılında G.Doğu Anadolu bölgesinde yaşanan
kuraklık bir afet boyutundaydı.Tarım ve hayvancılıkla
uğraşan binlerce ailemiz mağdur oldu ve batıya göç eden
aileler kervanına katıldı. Bu kuraklık aynı zamanda
yüzyıllardır köylerin su ihtiyacını karşılayan kaynak
sularının da kurumasına neden oldu. Sadece Batman'a
bağlı yüzlerce köyün günlük içme su ihtiyacını
karşılamakta büyük problemler yaşadığını ve
su ihtiyaçlarını Belediye, İl Özel İdaresi, hayırsever
vatandaşların tuttuğu tankerlerle karşılandığını
biIiyoruz. Bu durum valilik kayıtlarıyla sabittir.
Bu durum karşısında:
1) Hükümet 2009 yılı için gerekli
hazırlıkları yapmış mıdır yoksa
vatandaşı yine susuzluğa mahkum mu edecektir?
2) Kozluk İlçesinin Yedibölük Köyünde ihalesi yapılan,
parası müteahhide ödenen ve resmiyette 2 yıldır suyu akıyor
gözükmektedir. Ancak köye bir damla su dahi verilmemiştir. Ne yazık
ki bu köylere su götürme ihalesini de sürekli bir AKP'li il Encümeninin
şirketi kazanmıştır. Yedibölük köyü gibi Batman İlinde
onlarca hayali olarak su götürdüğünüz köy vardır.Bu köylere gerçek
anlamda su götürmeyi düşünüyor musunuz?
Saygılarımla.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın
Mehmet Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru:
2008 yılında ithal edilen tarımsal ürünlerin,
çeşitler üzerinden miktar ve değeri nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mustafa
Enöz
Manisa
Sorular:
1- 2009 yılı yaş üzüm ihracatında ton
başına vergi iadesi veya prim miktarının ne
olacağı konusunda bir çalışmanız bulunmakta
mıdır?
2- Çekirdeksiz kuru üzüm için de ihracat teşviki vermeyi
planlıyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
yanıtlanması için gereğini arz ederim. 17/06/2009
Hüsnü
Çöllü
Antalya
Örtüaltı üretimin merkezi konumundaki Antalyada hasat sezonu
ile birlikte fiyatların düşmesi, üreticileri zor durumda
bırakmaktadır. Ekonomik krizle birlikte ihracatta da sorunlar
yaşanmaktadır.
Bu kapsamda;
1- Son üç yılda Antalyadan yapılan yaş sebze ve
meyve ihracatının ekonomik değeri nasıl
gerçekleşmiştir?
2- Örtüaltı üretimde sürekliliğin sağlanabilmesi ve
ihracatta rekabet gücü kazandırılabilmesi için yaş sebze ve
meyve ihracatında önem arz eden ürünlere yılsonuna kadar teşvik
verilmesi için bir girişimde bulunacak mısınız? Bu kapsamda
ton başına 50 dolar mahsup teşvik verilmesi sağlanacak
mıdır?
3- İhracat yoluyla ülkemize önemli katkılar
sağlayan Antalyalı üreticilere ve ihracatçılara, küresel
ekonomik krizin yaşandığı bu dönemde gerekli desteği
verecek misiniz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
İhracattaki
kan kaybı eylül ayında da sürdü. Türkiye İhracatçılar
Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye'nin ihracatı eylül ayında
geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 30.53 oranında
gerilemiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1- Tarım,
sanayi ve madencilik gibi sektörlerde en yüksek ihracat düşüşü hangi
alanda gerçekleşmektedir? Niçin özellikle bu sektörlerde ihracat
düşüşü yaşanıyor?
2- İhracat
düşüşü yaşanan bu sektörlere Hükûmet tarafından destek
sağlanmakta mıdır? Sağlanıyorsa hangi destekler
sağlanmaktadır?
3-
İhracatı artırma konusunda çalışmanız var
mıdır? İhracatı ne zaman ve ne şekilde
artırmayı planlıyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
Size otuz
beş dakika süre veriyorum.
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim, bana
tevdi edilen 10 sözlü soru önergesi, Sayın Cemil Çiçek Beyefendiye
yöneltilen 1 sözlü soru önergesi ve Sayın Başbakanımıza
yöneltilen 4 sözlü soru önergesiyle ilgili açıklamalar yapmak için söz
aldım. Yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
Sayın Cemil Çiçeke yöneltilen (6/849) sayılı Sözlü Soru Önergesine
cevap vermek istiyorum.
2007
yılında KİTler tarafından 23.397 adet ihale
yapılmış olup bu ihalelerin 72 adedi Kamu İhale Kurumu
tarafından iptal edilmiştir. Yüksek Denetleme Kurulunca yapılan
denetimlerde, ilgili mevzuat gereği, ihale komisyonlarına müdahale
anlamına gelecek, dolayısıyla ihale işleminin iptaline yol
açacak bir girişimde ve soruşturma talebinde bulunulmamaktadır.
Ancak sözleşmelerin imzalanmasını müteakip, tespit edilecek
usulsüzlüklerle ilgili olarak inceleme ve soruşturma yoluna gidilmekte ve
sorumluların yasal takibata tabi tutulmalarının yolu
açılmaktadır. Bu itibarla Kurulca soruşturulması istenen ve
iptal edilen bir ihale mevcut değildir.
Sayın
Başbakanımıza yöneltilen 4 adet sözlü soru önergesi vardır;
(6/1011), (6/1021), (6/995) ve (6/1090). Bunun dördüne de cevap vereceğim.
Türk
parasının kıymetini korumak amacıyla, Türk
parasının yabancı paralar karşısındaki
değerinin belirlenmesine, döviz ve dövizi temsil eden belgelere (menkul
değerler ve diğer piyasa araçları dâhil) ilişkin tüm
işlemler ile dövizlerin tasarruf ve idaresine, Türk parası ve Türk
parasını temsil eden belgelerin ithal ve ihracına, kıymetli
maden, taş ve eşyalara ilişkin işlemlere, ihracata,
ithalata, özelliği olan ihracat ve ithalata, görünmeyen işlemlere,
sermaye hareketlerine ilişkin kambiyo işlemlerine ait düzenleyici,
sınırlayıcı esaslar 89/14391 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile kararlaştırılan ve 11/8/1989 tarih, 20249
sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türk
Parası Kıymetini Koruma Kanunu Hakkında 32 sayılı
Karar ile tayin ve tespit edilmiştir.
Buna göre;
Madde 8-
a) Ticari
amaçlarla ihraç edilen mal bedelinin, bu Kararda öngörülen özel haller ile
Bakanlıkça uygun görülen mücbir sebeplerden kaynaklanan gecikmeler hariç,
fiilî ihraç tarihinden itibaren en çok 180 gün içinde ihracatçılar
tarafından yurda getirilerek bankalara, Türk parası olması
halinde tevsiki, döviz ise satılması zorunludur.
Ancak;
i) Söz konusu
ihracat dövizlerinin en az yüzde 70inin ihraç tarihinden itibaren 90 gün
içerisinde getirilerek bankalara satılması halinde bakiye yüzde
30una tekabül eden kısmı üzerinde ihracatçı serbestçe tasarruf
edebilir.
ii) Türkiyede
yerleşik kişilerin yurtdışında yerleşik
kişilere yaptıkları teknik hizmet sözleşmelerine istinaden
yurtdışındaki kişilere verdikleri hizmetler kapsamında
(tamir, bakım, montaj hizmetleri ve benzerleri dahil) ve sözleşmede
belirtilen hizmet bedeli içinde yurtdışına götürecekleri yedek
parça ve malzemelerin ihraç işlemleri yürürlükteki ihracat rejimi
hükümlerine tabidir.
iii)
İşlenmemiş altın ihracatında, ihracat bedellerinin
yurda getirilmesi zorunlu değildir.
b) Bakanlık,
İhracat
bedelinin süresinde, yurda getirilmesine engel olan haklı ve mücbir sebep
hallerinde uygulanacak süre, ek süre ve döviz kuru konusundaki esasları,
ii) Özelliği
olan ihracat konusu mal bedellerinin yurda getirilme süresine ilişkin usul
ve esasları,
iii) İhracat
bedellerinin süresi içinde yurda getirilmemesi halinde yapılacak
işlemleri,
iv) Faktoring,
leasing işlemlerinde ihracat hesaplarının
kapatılmasına ilişkin usul ve esasları,
İhracatta
ödeme şekillerine ilişkin usul ve esasları,
belirlemeye
yetkilidir.
c) Gümrük
kapılarından miktar, kalite veya kıymet itibariyle beyan
dışı veya gümrük kapısı yahut sair sınır
veya sahillerden kaçak olarak mal ihraç edenler, bu malların bedelini
teşkil eden dövizleri, kambiyo murakabe mercilerince kendilerine
yapılacak, tebliğ tarihinden itibaren 90 gün içinde yurda getirilerek
bir bankaya satmak zorundadırlar. Dövizlerin getirilmesi ilgililerin 1567
sayılı Kanun ve bu Kanunun ek ve tadilleri gereğince cezai
sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. yolunda düzenleme
bulunmaktayken, anılan madde hükmü, 2008/13186 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararıyla karşılaştırılarak 8 Şubat
2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kararın 3üncü maddesiyle
değiştirilmiş ve İhracat bedellerinde tasarrufu
serbesttir. Bakanlık ihtiyaç duyulması halinde ihracat bedellerinin
yurda getirilmesine ilişkin düzenleme yapmaya yetkilidir. şeklinde
yeniden düzenlenmiştir. Bu nedenle, 8 Şubat 2008 tarihinden itibaren
ihracat bedellerinin tasarrufu serbest hâle getirilmiş bulunmaktadır.
Yine, (6/1021)
sayılı Sözlü Soru Önergesinin cevabı olarak da: İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezince (UKOME) 8
Eylül 2008 tarihi itibarıyla şehrimizde doğabilecek
ulaşım problemlerinin çözümlenmesi için bir dizi karar
alınmıştır. İETT İşletmeleri Genel
Müdürlüğünce uygulanması için azami gayret gösterilen kararlar
arasında trafik problemlerinin çözümü için 800 adet aracın ilave
olarak hizmete sunulması da yer almaktadır. Bunun yanı sıra
mevcut otobüslerle yapılan seferleri çoğaltabilecek çözüm
arayışlarına girilmiş olup, özellikle ekspres otobüs
hizmetlerinin hayata geçirilmesi amaçlanmış ve bu çerçevede,
ulaşımda geçen zamanı ofis hizmeti şeklinde
değerlendirilmeye imkân tanınması nedeniyle özel araç sahibi
iş adamlarının toplu taşımacılığa
çekilmesini teminen bilgisayarlı, İnternet erişimli, faks
hizmetleri verebilen, her türlü konforu haiz, ilk aşamada deneme
mahiyetinde yirmi beş araçlık, yedi ay süreli ekspres otobüs
hizmetinin, kiralama yoluyla, Kamu İhale Kanununun 21/b maddesine göre
alınan 2 Eylül 2008 tarihli karar gereğince satın alınması
cihetine gidilmiştir. Sözü edilen ihaleyle ilgili olarak 6 firmaya ihale
davet mektubu gönderilmiş, 5 firma ihale dokümanını satın
almıştır. İhaleye 3 firma iştirak etmiş, bu
firmalar arasında ekonomik yönden en avantajlı teklifi veren Platform
Turizm Taşımacılık Gıda İnşaat Temizlik
Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi firmasına, her araç için
499 TL birim fiyattan toplam 2 milyon 619 bin 750 TL bedelle adı geçen
iş ihale edilmiştir. Yüklenici ile 25 Eylül 2008 tarihinde
sözleşme imzalanmıştır. İhale dosyasının
Kamu İhale Kurumunca incelenmesi sonucu alınan 1/12/2008 tarih ve
2008/UH1-4850 sayılı Karardaki belirtilen hususlar ile yüklenici
firmanın araçların tamamını şartnameye uygun olarak
teslim edememesi nedeninden dolayı 6 Ocak 2009 tarihinde ihale iptal
edilmiştir.
(6/995)
sayılı Sözlü Soru Önergesine cevap olarak da: 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 59uncu maddesinde yer alan kamu kurum ve
kuruluşlarına, mezkûr Kanunun atanma, sınavlar, kademe
ilerlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümlerine bağlı
kalmaksızın atama yapma yetkisi verilmiştir. Bahsi geçen atama
yetkisi sınırsız olmayıp kamu kurumları her yıl
kontenjanlarını hizmet icapları çerçevesinde düzenlemekte ve bu
kontenjanlarla sınırlı olarak kadrolarına atama
yapabilmektedirler. 657 sayılı Kanunun 59uncu maddesine istinaden
1/1/2008-3/11/2008 tarihleri arasında İçişleri
Bakanlığına 1, Çevre ve Orman Bakanlığına 1,
Sağlık Bakanlığına 1, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığına 3, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığına 1, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğüne 3 adet olmak üzere, 8 adet kamu kurumu için toplam 18 adet
özel kalem müdürü kadrosuna açıktan atama izni verilmiştir.
Yine, (6/1090)
sayılı Sözlü Soru Önergesinin cevabı olarak da: 2008
yılında Batmana gönderilen 5 milyon 150 bin TL KÖYDES ödeneğinden
1 milyon 700 bin TL içme suları için tahsis edilmiştir. Bu ödenekle
merkez ilçede dört köyde sondaj kuyusu açılmış, içme suyu
tesisleri tamamlanmıştır.
Beşiri
ilçesinde 3 köyde sondaj kuyusu açılmış ve tesisler
tamamlanmıştır. Gercüş ilçesinde 8 köyde sondaj kuyusu
açılmış, 7 köyün tesisi tamamlanmış, 1 köyümüzde
çalışmalar devam etmektedir. Kozluk ilçesinde 4 köyde sondaj kuyusu
açılmış, tesisler tamamlanmıştır. Sason ilçesinde
ise 2 köyde sondaj kuyusu açılmış, tesis
çalışmaları devam etmektedir.
2008
yılında ilde yaşanan kuraklık nedeniyle önceki
yıllarda yapılan içme suyu tesislerinde kaynakların
kuruduğu ve yetersiz kaldığı görülmüştür. Bu köylerin
su sorununu çözmek amacıyla İçişleri Bakanlığı
Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünden ödenek talep edilmiş,
kuraklıktan etkilenen köyler için ile 2 milyon 310 bin TL ödenek tahsis
edilmiştir. Bu ödenekten merkez ilçeye 300 bin lira ödenek
aktarılmış, 4 köyde sondaj kuyusu açılmış ve
tesisler tamamlanmıştır. Beşiri ilçesine 350 bin lira
ödenek aktarılmış, 6 köy programa alınmış, 4
köyde sondaj kuyusu açılmış, tesisleri tamamlanmış ve
6 köyde sondaj çalışmaları devam etmektedir. Gercüş
ilçesine 450 bin lira ödenek aktarılmış, 12 köy programa
alınmış, 6 köyde sondaj çalışmaları ve tesisleri
tamamlanmış, 6 köyde sondaj çalışmaları devam
etmektedir. Hasankeyf ilçesine 200 bin lira ödenek aktarılmış, 2
köy programa alınmış ve çalışmalar devam etmektedir.
Kozluk ilçesine 900 bin lira ödenek aktarılmış, 22 köy programa
alınmış, 9 köyde sondaj çalışmaları ve tesisler
tamamlanmış, 13 köyde çalışmalar devam etmekte. Ayrıca
dağ köylerine içme suyu borusu dağıtılarak su
sorunları giderilmiştir. Sason ilçesine ise 110 bin TL ödenek
aktarılmış, dağ köyleri için içme suyu borusu alınarak
su sorunları giderilmiştir.
Soru önergesinde
adı geçen Yedibölük köyü yaklaşık dört beş mahalleden
oluşan çok dağınık bir konuma sahiptir. Bu köy için Kozluk
Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği
Başkanlığı tarafından 14/12/2006 tarihinde 109.237,01
TL yaklaşık maliyetle çıkılan içme suyu inşaatı
yapım işi yüzde 39,5 kırım ve 65.593,53 TL ile
Aşkınlar Müteahhitlik Firmasına ihale edilmiştir. 12
Haziran 2008 tarihinde geçici kabulü yapılan iş için yapılan
imalatlar karşılığı toplam 64.495,76 TL
ödenmiştir. Bu iş kapsamında 1 adet
Geçici kabul
tarihinden bu yana köye su verilmiştir. İlimizde yaşanan
kuraklık nedeniyle kaynaklardan alınan suyun yetersiz geldiği ve
tüm köyün ihtiyacının karşılanmadığı
görülmüştür. Bunun üzerine, köyün içme suyu ihtiyacını
karşılamak için sondaj kuyusu açılması gerektiği,
kuyudan alınacak suyun mevcut yapıya aktarılarak içme suyu
probleminin giderilmesi uygun görülmüştür. Sondaj için gerekli
hidrojeolojik etütler yapılarak sondaj keşfi
hazırlanmış, 9/12/2008 tarihinde Kozluk
Kaymakamlığına gönderilmiştir. Söz konusu köy,
kuraklıktan etkilenen köyler kapsamında olup Kaymakamlık
tarafından sondaj programına alınmıştır.
İlde, hâlen boş bulunan bir tanesi Gercüş, bir tanesi Hasankeyf
ilçesindeki köyler dışında, suyu olmayan hiçbir köy mevcut
değildir. İçme suyu tesisi yapılan tüm köylerde tesisler faal
olup zaman zaman tesislerdeki olası arızalar köylünün müracaatı
hâlinde derhâl giderilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakana tevdi
edilen 4 adet sözlü soru önergesi ve Sayın Cemil Çiçeke tevdi edilen 1
adet sözlü soru önergesinden sonra, tarafıma tevdi edilen ve biraz evvel
okutulan 10 adet sözlü soru önergesini bana verdiğiniz zaman içinde
cevaplamaya çalışacağım.
Öncelikle,
(6/824) sayılı Sözlü Soru Önergesinin cevabı olarak: 23
Mayıs 2008 tarihli ve 26884 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan 2008/5 sayılı İthalatta Koruma Önlemlerine
İlişkin Tebliğ konusu korunma önlemleri, 15 Temmuz 2008 tarihli
ve 26884 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2008/13857
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 15/7/2008 tarihinde
yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Diğer
taraftan, 11/8/2008 tarihli ve 26964 sayılı İthalatta Korunma
Önlemlerine İlişkin 2008/7 sayılı Tebliğ ile 23
Mayıs 2008 tarihli ve 26884 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan İthalatta Koruma Önlemlerine İlişkin 2008/5
sayılı Tebliğ ile başlatılan ve 10 Mayıs 2004
tarihli ve 2004/7305 sayılı Kararnamenin eki İthalatta Korunma
Önlemleri Hakkında Karar ve İthalatta Korunma Önlemleri
Yönetmeliği çerçevesinde yürütülen korunma önlemi soruşturması
sonuçlandırılmış ve 21/10/2008 tarihli 27031
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2008/14234 sayılı
Belirli Pamuk İpliği İthalatında Korunma Önlemi
Uygulanması Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı ile uygulamaya
konulmuştur. Anılan karar ile gümrük tarife pozisyonu belirtilen
eşyanın ithalat artışının ve
ithalatının gerçekleşme koşullarının yerli
üretimde neden olduğu ciddi zarar ve ciddi zarar tehdidinin ortadan
kaldırılmasını teminen anılan eşyanın
ithalatında korunma önlemi olarak karşılarında gösterilen
oranlarda ek mali yükümlülük tahsil edileceği hükme
bağlanmış bulunmakta olup uygulama hâlihazırda devam
etmektedir.
İthalat
rejimi, diğer hususlarla beraber Türkiye'nin taraf olduğu başta
Avrupa Birliği ile Dünya Ticaret Örgütüne katılımına
ilişkin muhtelif uluslararası anlaşmaların hükümleri de
dikkate alınarak düzenlenmektedir ancak ithalatın yerli üretime zarar
verdiği veya ciddi zarar tehdidi oluşturduğu, ilgili sektörlerin
şikâyeti üzerine veya resen tespit edilmesi durumunda ise söz konusu
ithalatta korunma önlemleri gibi muhtelif ticaret politikası önlemlerinin
uygulanması da mümkün bulunmaktadır.
(6/884)
sayılı Sözlü Soru Önergesinin cevabı olarak da: Sanayimizin
ihtiyaçları doğrultusunda yatırım ortamının ve
denetim sisteminin iyileştirilmesi gereğinin yanı sıra,
gümrük birliğinden doğan taahhütlerimiz sonucu Avrupa Birliği
teknik mevzuatına uyum çalışmaları ile Dünya Ticaret Örgütü
üyeliğimizden kaynaklanan yükümlülüklerimiz dikkate alınarak ithalat
denetim sisteminde çağdaş ve sonuçları itibarıyla ülkemiz
sanayisi ve tüketicisini etkili bir şekilde koruyacak bazı
uygulamalar hayata geçirilmiş bulunmaktadır. Ülkemiz dış
ticaret politikasının saptanmasında özellikle Dünya Ticaret
Örgütü üyeliğimiz ile Avrupa Birliği ile gerçekleştirilen gümrük
birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerimiz rol oynamaktadır. Bu
çerçevede, Dünya Ticaret Örgütü kapsamında tüm üye ülkelerde olduğu
gibi ülkemizde de gümrük vergilerinde indirime gidilmiş, AB ile kurulan
gümrük birliği çerçevesinde ortak gümrük tarifesinin belirlenmiş
olması nedeniyle de gümrük tarifelerinin yerli üreticileri korumak için
birer araç olarak kullanılmasının imkânı
kalmamıştır.
Bununla beraber,
gümrük birliği kapsamına girmeyen demir-çelik, tarım ve
işlenmiş tarım ürünleri ithalatında uygulanan madde
politikaları; yerli üretim, iç ve dış piyasa fiyatları, arz
ve talep dengesi ile döviz kurları ve diğer makroekonomik
değişkenler dikkate alınarak belirlenmekte, korunma
oranları sektörden ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından gelen
talep ve öneriler dikkate alınarak değerlendirilip
uygulanmaktadır.
Sanayi
ürünleriyle ilgili olarak da uluslararası anlaşmalar, kalkınma
planları ve yıllık programlar ile sektörün ihtiyaçları
dikkate alınarak bu ürünlerin madde politikaları belirlenmekte, yerli
sanayiye zarar veren, ithalat artışı veya haksız rekabet
yaratan damping fiyatlı ithalata karşı ticaret politikası
araçları etkili bir biçimde uygulanmaktadır.
Tarım
ürünleri ile demir-çelik ürünlerinde gümrük vergileri ile korunma
sağlanırken diğer sanayi ürünlerinde dampinge karşı
vergiyle korunma önlemi olarak ek mali yükümlülük, kota ve gözetim önlemlerine
de başvurulmaktadır.
Öte yandan,
Türkiye-Avrupa Birliği arasında ihdas edilmiş olan gümrük
birliği çerçevesinde taraflar, malların serbest
dolaşımını etkileyen hususlardan Dünya Ticaret Örgütü
Korunma Önlemleri Anlaşmasını, birbirlerini üçüncü taraf kabul
ederek ve gümrük birliğinin işleyişini en az etkilemeye özen
göstererek uygulamaktadırlar. Bu kapsamda, anlaşmanın
şartlarını yerine getirmiş olmak kaydıyla, yerli
sanayinin ihtiyaç duyduğu korumayı sağlamak üzere serbest
dolaşıma kısıtlama getirilebilmektedir.
Söz konusu
anlaşma ithalatta korunma önlemleri mevzuatı çerçevesinde
uygulanmakta olup mevzuat ve buna bağlı olarak yapılan
işlemler Dünya Ticaret Örgütü ve AB yükümlülüklerimize uygun
bulunmaktadır. Bu aşamada, mevzuatta tam üyeliğin
gerçekleşmesi durumunda yapılacak olanlar hariç, daha ileri bir uyum
yapma ihtiyacı bulunmamaktadır.
İthalatta korunma
önlemleri mevzuatının gümrük birliğinden bağımsız
olarak kullanılabilmesi, yerli sanayinin Dünya Ticaret Örgütü Korunma
Önlemleri Anlaşmasına uygun şekilde ihtiyaç duyduğu
korunma önlemlerinin alınabilmesini sağlayan bir mekanizma
getirmektedir. Bu anlamda, Müsteşarlığıma bağlı
İthalat Genel Müdürlüğü, yerli sanayinin ithalatta korunma önlemleri
getirmesine yönelik taleplerini Dünya Ticaret Örgütü Korunma Önlemleri
Anlaşması çerçevesinde etkin bir şekilde incelemekte ve inceleme
sonuçlarına göre de sonuçlandırmaktadır.
Bu çerçevede
Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından
yapılan çalışmalar, teknik mevzuat, AB mevzuatıyla
uyumlaştırılmış ve bu konuda daha hızlı,
daha etkin ve şeffaf bir şekilde yapılması için
çağdaş bir sisteme oturtulmuştur. Bu sebeple, kamu
kaynakları, risk taşımayan malların denetimine değil,
riskli ve kritik malların denetimine tahsis edilmektedir. Bu amaçla,
denetimleri kayıt altına alınarak ürünleri iç piyasada izleme
imkânı sağlayan on-line bir veri tabanı uygulamaya konulmuş
ve sektörler itibarıyla yeni sisteme adım adım geçilmiştir.
(2009/1)
sayılı, Türk Standartları Enstitüsü tarafından uygunluk
değerlendirmesi yapılan ürünlerin ithalatına dair Dış
Ticarette Standardizasyon Tebliği kapsamında ithalatta da zorunlu
standart denetimine tabi tutulmaktadır. Ayrıca, dış
ticarette standardizasyon tebliğlerinde yapılan düzenlemelerle
yakıt, kimyasal atıklar, gıdalar, yemler, ilaçlar, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı ve Sağlık
Bakanlığınca kontrol altında tutulan ürünler gibi
geniş kapsamdaki ürünler, ilgili kamu kuruluşlarının izin
ve kontrolüne tabi olarak piyasa gözetim ve denetim
çalışmalarına tabi tutulmaktadır.
Bu çerçevede,
ithalat denetimleri ise risk analizi prensibine dayalı olarak
ürün-ithalatçı-menşe ülke temelinde yapılmaktadır. Dolayısıyla
ithalat aşamasında her ürün değil, sadece
ürün-ithalatçı-menşe ülke bağlamında risk oluşturma
ihtimali bulunan ürünler denetlenmekte, iç piyasada ise düzenli olarak gözetim
ve denetim faaliyetleri yapılmaktadır. Yapılan bu denetimler
menşe bakımından daha riskli addedilen üçüncü ülke ürünleri
üzerinde de yoğunlaşmaktadır.
Önlemlerin
çoğu, Çin Halk Cumhuriyeti ve Uzak Doğu menşeli ithalata yönelik
olup yaptığımız soruşturmalar ve kompozisyonları
farklılık arz ediyor. Nitekim, ağırlıklı olarak
tekstil, demir ve çelikten mamul ürünler, petrokimya ürünleri, orman ürünleri,
elektrik-elektronik eşya gibi birçok eşya grubunda kesin veya geçici
önlem uygulaması söz konusu olmaktadır.
Ayrıca,
Türkiye 2008 yılı itibarıyla önlem sayısı
bakımından dünyada 6ncı olmakla birlikte, açılan
soruşturmalar açısından ilk altı aylık dönemde 1inci,
ikinci altı aylık dönemde ise 4üncü sırada yer
almıştır. Dünya Ticaret Örgütü tarafından yayımlanan
verilere göre 2009 yılının ilk altı aylık döneminde
soruşturma açan ülkeler arasında ülkemiz 4üncü sırada yer
almaktadır.
(6/894)
sayılı Sözlü Soru Önergesiyle ilgili cevaba gelince: Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2002 yılında ticaret hacmi
1 milyar doları geçen ülkelerin sayısı 19 olup bu ülkelerden
ticaret anlaşması imzalanan ülke sayısı 9dur.
2003
yılında ticaret hacmi 1 milyar doları geçen ülkelerin
sayısı 24e çıkmış olup ticaret anlaşması
imzalanan ülke sayısı ise 12 olmuştur.
2004
yılında ticaret hacmi 1 milyar doları geçen ülkelerin
sayısı 32 olup bu ülkelerden ticaret anlaşması yapılan
ülke sayısı 17 olmuştur.
2005
yılında ticaret hacmi 1 milyar doları geçen ülkelerin
sayısı 35 olup bu ülkelerden ticaret anlaşması imzalanan
ülke sayısı 18dir.
2006
yılında ticaret hacmi 1 milyar doları geçen ülkelerin sayısı
41 olup bu ülkelerden ticaret anlaşması imzalanan ülke
sayısı 21dir.
Ülkeleri
okumuyorum ama istenirse tekrar bunları da söyleyebilirim.
2007
yılında ticaret hacmi 1 milyar doları geçen ülkelerin
sayısı 44 olmuştur. Bu ülkelerden ticaret anlaşması
imzalanan ülke sayısı 24 olmuştur ve 2008 yılında
ticaret hacmi 1 milyar doları geçen ülkelerin sayısı 57
olmuştur. Bu ülkelerden ticaret anlaşması imzalanan ülke
sayısı 31dir.
2009
yılında ise -tabii ki küresel krize bağlı olarak- ticaret
hacmi 1 milyar doları geçen ülke sayısı 47ye
düşmüştür ve bu ülkelerden ticaret anlaşması imzalanan ülke
sayısı da 21 olmuştur.
Bu ülkeleri,
dediğim gibi, tekrar belirtme imkânına sahip olmakla beraber, zaman
almamak için okumuyorum.
(6/895)
sayılı Sözlü Soru Önergesine cevap olarak da: 4412 sayılı
Kanunla değişik 3577 sayılı İthalatta Haksız
Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun ve bu Kanuna bağlı alt
mevzuat, ithalatta haksız rekabet hâllerinden dampingli veya sübvansiyonlu
ithalatın yerli üretim dalı üzerinde neden olduğu zararı
bertaraf etmeyi amaçlamaktadır. Bu itibarla, şikâyet veya
soruşturma konusu ülkelerden gerçekleşen ithalat ancak dampingli
(genel tanım gereği, iç piyasa satış fiyatlarının
altında bir fiyatla ihracat gerçekleştirmek) veya sübvansiyonlu
(Dünya Ticaret Örgütü Sübvansiyon ve Telafi Edici Önlemler
Anlaşmasında gösterilen desteklerle ihracat gerçekleştirmek)
fiyatlarla gerçekleştiriliyorsa ve bu durum yerli üretim dalına zarar
veriyorsa anılan mevzuatın uygulanabilirliği
doğmaktadır. Bu çerçevede, soruşturmaya konu ithalatın
düşük fiyatlarla yapılıp yapılmadığından
ziyade, ithalatın dampingli veya sübvansiyonlu fiyatlarla
gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği hususu mevzuatın
uygulanması bakımından daha büyük önem
taşımaktadır.
Türkiye, Dünya
Ticaret Örgütü üyesi ülkeler arasında, dampinge karşı önlemleri
en yaygın kullanan ülkelerin başında gelmektedir. Kanunun
uygulanmaya başlandığı 1989 yılından bu yana 300
soruşturma açılmış ve 164 adet dampinge karşı
kesin önlem alınmıştır. Hâlen yürürlükte 115 dampinge
karşı kesin önlem ve 1 adet sübvansiyon soruşturması
sonucunda telafi edici vergi önlemi bulunmakta olup 30 adet soruşturma da
devam etmektedir.
Dünya Ticaret
Örgütü verilerine göre, ülkemiz, toplam önlem sayısı itibarıyla
Ocak 1995-Haziran 2008i kapsayan dönemde Dünya Ticaret Örgütü üyeleri
arasında 6ncı sırada, 2008 yılı genelinde açılan
soruşturma sayısı itibarıyla da 3üncü sırada yer
almıştır. Dampingli veya sübvansiyonlu fiyatların
doğurduğu haksız rekabet neticesinde yerli üreticilerimizi
korumak amacıyla önlem alınan ülkeler arasında, başta Çin
Halk Cumhuriyeti olmak üzere, Uzak Doğu Asya ülkeleri gelmektedir. Bununla
birlikte, önlemler geniş bir ürün yelpazesini kapsamakta olup önleme tabi
eşya, kimyasallar, plastik, lastik, tekstil, metal eşya, elektrik ve
elektronik ürünleri gibi sektörlerde yoğunlaşma
yapılmaktadır.
Denetimler
kayıt altına alınarak ürünleri iç piyasada izleme imkânı
sağlayan on-line bir veri tabanı uygulamaya konulmuş, sektörler
itibarıyla yeni sisteme de adım adım geçilmiştir.
Gümrük
Müsteşarlığından elde edilen veriler
ışığında toplam 18.239 adet gümrük tarife istatistik
pozisyonundan 9.391i dış ticarette standardizasyon tebliğleri,
4.754 GTİP ise ithalat tebliğleri kapsamında olmak üzere 14.145
gümrük tarife istatistik pozisyonu için gümrük işlemleri
sırasında ilgili kurumlarca denetim yapılmaktadır.
(6/896)
sayılı Sözlü Soru Önergesinin cevabına gelince: Dâhilde
işleme rejimi, ihraç ürünlerimize dünya piyasalarında rekabet gücü
kazandırmak ve ihraç ürünlerimizi çeşitlendirmek amacıyla
ihracatçılarımızın fiyat ve/veya kalite
bakımından yurt içi piyasalardan temin edemediği ham madde,
yardımcı madde ve ambalaj malzemeleri ithalatına imkân veren
önemli bir sistemdir.
Türkiye'nin 2009
yılı ihracat rakamı -bildiğiniz gibi- 102 milyar 160 milyon
dolardır. Aynı yıl DİR kapsamında
gerçekleştirilen ihracat 46,43 milyar dolar olmuştur. Buna göre 2009
yılı ihracatımızın yaklaşık yüzde 45,44ü
dâhilde işleme rejimi kapsamında gerçekleştirilmiş
bulunmaktadır.
Türkiye'nin 2009
yılı ithalat rakamı 140 milyar 770 milyon dolar olarak
gerçekleşirken aynı yıl dâhilde işleme rejimi
kapsamında gerçekleştirilen ithalat 20,47 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir. Buna göre 2009 yılı ithalatının
sadece yüzde 14,54ü dâhilde işleme rejimi kapsamında
gerçekleştirilmiştir.
Dâhilde
işleme izin belgesi müracaatları değerlendirilirken:
İthal
eşyanın işlem görmüş ürünlerin üretiminde
kullanıldığının tespitinin mümkün olması,
Serbest bölgeler
hariç, Türkiye gümrük bölgesindeki yerleşik üreticilerin temel ekonomik
çıkarlarının olumsuz etkilenmemesi,
İşleme
faaliyetinin katma değer yaratan ve kapasite kullanımını
artıran bir faaliyet olması yanında mamulün rekabet gücünü ve
ihracat potansiyelini artıran bir nitelik taşıması,
Firmaların
dâhilde işleme izin belgesi kapsamında gerçekleştirdiği
performansı gibi hususlar dikkate alınmaktadır.
Bununla birlikte,
ilk kez dâhilde işleme izin belgesi talebinde bulunan firma
müracaatlarında firmanın belirtilen adreste üretim faaliyetinde
bulunup bulunmadığı, kapasite durumu ve bunun gibi konularda ve
ihracatçı birliğine üye olup olmadığı
hususlarında araştırma ve tespit yapılmaktadır.
DİR
kapsamında ithal edilen bir eşyanın, ihraç ürününün bünyesinde
kullanıldıktan sonra ilgili mevzuat uyarınca ihraç edilmesi
gerekmektedir. Bu kapsamdaki ihracatın gerçekleştirilmesi, dâhilde
işleme izin belgelerinin ihracat taahhüt kapatma işlemleri, belge
kapsamında ithal edilen ürünün ihraç edilen ürün bünyesinde
kullanılarak yurt dışı edildiği hususunun tespiti
ihracatçı birlikleri genel sekreterlikleri tarafından detaylı
bir inceleme neticesinde sonuçlandırılmaktadır.
DİR
çerçevesinde öngörülen ihracatın gerçekleştirilememesi hâlinde
ihracatı gerçekleştirmeyi taahhüt eden gerçek ya da tüzel
kişiden ithal edilen eşyaya ilişkin gümrük vergileri 4458
sayılı Gümrük Kanunu ile 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre
tahsilinin yanı sıra, 4458 sayılı Gümrük Kanununun
238inci maddesi çerçevesinde bu vergilerin 2 katı para cezası olarak
alınmaktadır.
DİR
kapsamında ithal edilen bir eşyanın yurt içinde
satılması veya bilerek satın alınması hâlinde 5607
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa göre
kaçakçılık suçu işlenmiş olmaktadır. Bu itibarla
dâhilde işleme izin belgesi kapsamında ithal edilen eşyanın
belge süresi içerisinde ihracatı gerçekleştirilemez ve söz konusu
ithal eşyanın belge sahibi firmanın stoklarında
bulunmadığı tespit edilirse bu firma hakkında ayrıca
gümrük idarelerince savcılığa suç duyurusunda
bulunulmaktadır.
Evet, (6/897)
sayılı sözlü soru önergesiyle ilgili cevaba gelince: İhracı
yasaklanmış veya belirli kamu kurum ve kuruluşlarının
özel iznine tabi kılınmış mallar dışındaki
ürünlerin (19/9/1996 tarihli ve 22762 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmış
bulunan ihracat, 96/31 sayılı İhracı Yasak ve Ön İzne
Bağlı Mallara İlişkin Tebliğ) ihracı herhangi bir
bürokratik engelle karşılaşmaksızın yapılabilmektedir.
Diğer
taraftan, kamu ahlakı, kamu düzeni veya kamu güvenliğinin
sağlanması, insan, hayvan ve bitki
sağlığının korunması, sınai ve ticari
mülkiyet ile yerli sanayinin korunması ve ticaret politikası
önlemlerinin uygulanmasını teminen ithalata konu bazı ürünler,
ilgili kurumların denetimine, kontrolüne, iznine ve kayıt altına
alınmasına tabi kılınmış bulunmaktadır.
İthalat
denetimleri kapsamında ise Dış Ticarette Standardizasyon Genel
Müdürlüğünün yapmış olduğu rejim kararı ve
Müsteşarlığımızca yayımlanan tebliğler
çerçevesinde işlem yapılmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Reşat Doğru
tarafından tarafıma yöneltilen (6/1299) sayılı soru
önergesinin cevabı olarak da: 2008 ve 2009 yılları
itibarıyla ülkemizin 01 ve 24üncü fasıllar arasında yer alan
tarım ürünleri ithalatı sırasıyla 8 milyar 760 milyon ve 6
milyar 350 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu
fasıllarda yer alan tarım ürünlerinin miktar birimleri litre,
kilogram, adet ve bin adet olarak çeşitlilik göstermesi sebebiyle tek bir
miktar birimi ile ifade edilmesi imkânı bulunmamaktadır.
(6/1391)
sayılı sözlü soru önergesinin cevabı olarak da: Tarım
ürünlerine yönelik ihracat teşvikleri ülkemizin de taraf olduğu, 25
Şubat 1995 tarihli ve 22213 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan GATT Tarım Anlaşmasına istinaden yürürlüğe
konulan 11 Ocak 1995 tarihli ve (94/6401) sayılı İhracata
Yönelik Devlet Yardımına Dair Bakanlar Kurulu Kararına
dayanılarak, Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu tarafından alınan
kararlar doğrultusunda uygulanmaktadır. Bu kapsamda, 08.06 gümrük
tarife pozisyonunda bulunan taze ve çekirdeksiz üzüm, kırk dört mal
grubuyla sınırlı olan Dünya Ticaret Örgütü taahhüt listemiz
içerisinde yer almamaktadır.
Yine (6/1477)
sayılı tarafıma tevdi edilen sözlü soru önergesiyle ilgili
cevaba gelince: Antalya Yaş Meyve Sebze İhracatçıları
Birliği tarafından onaylanan 2007, 2008 ve 2009 yıllarına
ait ihracat değerleri sırasıyla 324 milyon 216 bin 745 ABD
doları, 2008 yılında 375 milyon 666 bin 166 ABD doları ve
2009 yılında ise 382 milyon 188 bin 319 ABD doları olarak
gerçekleşmiştir.
Ülkemizde
tarım ürünlerine yönelik ihracat teşvikleri, tarım ürünlerinin
ticaretini uluslararası kurallara bağlayan Dünya Ticaret Örgütü
Tarım Anlaşması çerçevesinde sağlanmaktadır. Dünya
Ticaret Örgütü Tarım Anlaşmasının ihracat
sübvansiyonlarının düzenlendiği beşinci bölüm 8inci
maddesi uyarınca, ülkeler anlaşmayla uyumlu sübvansiyon sağlama
yükümlülüğünü üstlenmişlerdir. Ülkemiz taahhüt listesi kırk dört
mal grubuyla sınırlı bulunmakta olup, yaş meyve ve sebze
ürünlerinde ihracat iadesi taahhütlerimiz arasında yer almaktadır. Bu
itibarla tarımsal ürünlerde ihracat iadesi yardımları ülkemizin
de taraf olduğu 25 Şubat 1995 tarihli ve 22213 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan GATT Tarım Anlaşması çerçevesinde,
Bakanlar Kurulunun 11/1/1995 tarihli ve (94/6401) sayılı
İhracata Yönelik Devlet Yardımları Kararına
dayanılarak Para Kredi ve Koordinasyon Kurulunca alınan kararlar
doğrultusunda uygulanmaktadır.
Tarafıma
tevdi edilen (6/1560) sayılı sözlü soru önergesiyle ilgili cevap
olarak da: Bilindiği üzere 2008 yılı Ağustos ayıyla
birlikte dünya genelinde bir ekonomik kriz yaşanmaya
başlanmış ve tüm ülkeler bu ekonomik krizden olumsuz
etkilenmiş ve ülkelerin ihracatında genel bazda bir düşüş
yaşanmıştır. Dünya ihracatında 2009 yılında
yüzde 27,28lik bir küçülme yaşanarak, 2008 yılında 16 trilyon
dolar olan dünya mal ihracatı 2009 yılında ise 11,6 trilyon
dolara düşmüştür.
Bizim
ihracatımıza gelince, 2008 yılı sonu itibarıyla 132
milyar dolar olan ihracatımız 2009 yılı sonunda ise yüzde
22,6lık bir değer düşüşü kaydetmiş ve 102,2 milyar
dolara baliğ olmuştur.
2009
yılı ihracatımız sektörler bazında
incelendiğinde, değer bazında en fazla azalan sektör olarak madencilik
ürünleri ile sanayi ürünlerinde olduğu görülmektedir. 2009 yılı
ihracatımızın yüzde 7sini oluşturan madencilik ürünleri
ihracatı yüzde 41, ihracatımızın yüzde 76,9unu
oluşturan sanayi ürünleri ihracatı ise yüzde 24,6 oranında
azalış kaydetmiştir.
Madencilik
ürünleri ihracatımızdaki azalışta, mineral yakıtlar ve
yağlar ihracatımızda meydana gelen yüzde 48,2 düzeyindeki
gerileme belirleyici olmuştur. Bu gerilemede 2008 yılı
Ocak-Ağustos döneminde ortalama 113,2 varil/dolar olan brent tipi ham petrol
fiyatları ağustos ayı sonrası düşmüş ve 2009
yılı genelinde ise 61,9 dolar seviyesinde gerçekleşmiş
olması belirleyici kriter olmuştur.
Küresel kriz
sebebiyle düşen talebe bağlı olarak azalan emtia fiyatları
ve petrol ürünleri dışında maden cevherleri yüzde 24,7; demir
dışı metaller yüzde 34,2 bir azalmaya sebebiyet vermiştir.
Sanayi
ürünlerinin ihracatındaki azalışta ise demir-çelik ürünleri ve
otomotiv sanayisi, ulaşım araçları ihracatı
düşüşleri etkili olmuştur. Evet, küresel ekonomik krizin etkisiyle
birçok ülkede kamu ve özel sektör yatırımlarında meydana gelen
azalma uluslararası piyasalarda demir-çelik ürünlerine olan talebi
düşürmüş ve ton başına fiyatlar önemli ölçüde
gerilemiştir. Aslında demir-çelik ürünü ihracatında miktar
bazında çok az bir düşüş yaşanırken değer
bazında yüzde 46lık bir düşüş
yaşanmıştır.
Otomotiv sektörü
ise demir-çelik ürünleri gibi dünya genelindeki krizden en fazla etkilenen
sektörler olmuş ve bu çerçevede bu sektörlerde de düşüş 2009
yılında yaşanmıştır. Ancak şunu çok net
ifade edeyim ki, 2010 yılıyla beraber otomotiv sektöründeki
yükseliş yeniden başlamış ve aylık yaklaşık
1,5 milyar dolarlık 2008deki bir ihracat yakalanmıştır.
Bunun yanı
sıra destekler olarak da markalaşma, pazara giriş, tasarım,
yurt dışı ofis, mağaza, ARGE, istihdam ve eğitim,
danışmanlık alanlarında destekler vermeye devam ediyoruz.
Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması taahhüdümüz
kapsamındaki biraz evvel ifade ettiğim kırk dört ürün grubunda
aralarında meyve konserveleri ile meyve ve sebze sularının da
bulunduğu on altı üründe ihracat iadesi desteği verilmektedir.
Geçen yıl, 2009da verilen toplam desteğimiz 566 milyon 100 bin lira
olmuşken 2010 yılında 603 milyon liralık bir kaynak aktarılmış
durumdadır.
Yine bu çerçevede
ihracat stratejisini hazırladık. Cumhuriyetimizin 100üncü
kuruluş yıl dönümünde ihracatımızın 500 milyar dolara
çıkarılması noktasında üç aşamalı bir plan
gerçekleştirdik. Birinci plan bu yıl, 2010 yılını
kapsayacak. 2010 yılı kısa vadeli programda ihracatın
toparlanması ve yeni dünya koşullarına göre yasal ve zihinsel
altyapı hazırlanacak. İkinci aşama, 2011-2013 dönemini
kapsayan Orta Vadeli Program döneminde değişim ve dönüşümün
sağlanması olarak öngörülmüş. 2014-2023 dönemini kapsayan üçüncü
aşamada ise ihracatımızda katma değeri yüksek, ileri
teknolojiye dayanan ürünlerin ihraç edildiği bir ihracat
yapısına dönüşüm tamamlanmış olacaktır.
Bu çerçevede
özellikle yeni bir başlangıç olarak üzerinde
çalışmış olduğumuz ihracat stratejimizin bir
parçası olarak Dış Ticaret Müsteşarlığı,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığı, Merkez Bankası, Başbakanlık
Yatırım Ajansı, TÜBİTAK, TOBB ve TİM başta olmak
üzere sivil toplum kuruluşlarımızla beraber ihracata dönük
üretim stratejisi değerlendirme kurulu oluşturulacaktır. Bu
kapsamda, ihracata dönük üretim stratejisi kapsamında ara malı
ithalatının azaltılması ve cari açığın
düzeltilmesi açısından girdi tedarik stratejisi
çalışması başlatılacaktır ve burada -ki bunlar
önümüzdeki birkaç gün içinde başlayacak çalışmalardır- kritik
girdiler için bir veri tabanı oluşturularak ara malı
ithalatının yerine, yerli malı üretiminin yapılması
konusunda önemli bir strateji tespit edilmiş olacaktır.
Yine, burada,
elli dokuz ihracatçı birliğimizi bir E-Birlik Projesi
kapsamında toplayarak bütün verilerin tek merkezden işlendiği ve
günlük olarak takip edildiği, güncelleştirildiği bir veri
tabanı oluşacak.
Otuz üç ülkeyle
ilgili ülke masaları oluşturduk. Bu ülke masalarında
Dış Ticaret Müsteşarlığından 11 uzman ve uzman
yardımcısı, İGEMEden 1 uzman, ihracatçı
birliklerinden 1 uzman ve her ihracatçı birliğinden 1 ihracatçı
da 14 kişilik bir grupla bütün ülkeleri tek tek analiz ederek,
ithalatlarını, ihracatlarını inceleyerek bizim hangi
sektörlerde potansiyel olabileceğimizi, hangi sektörlerde öne
çıkabileceğimizi veya hangi sektörlerde neden ihracat
yapamadığımızı tek tek tespit ederek buna uygun bir
çerçeve geliştirecektir.
Efendim, bu
çerçevede yine, ülke masalarıyla beraber şu anda yetmiş yedi
ülkede, yüz merkezde görev yapan toplam 115 müşavir kadromuz var. Bu
çerçevede, 30 ilave kadro konusu, Plan ve Bütçe Komisyonundan oy
birliğiyle, muhalefet-iktidar partisinin tamamı, tüm
milletvekillerimizin -teşekkür ediyorum tekrar kendilerine-
desteğiyle geçmiş ve Genel Kurula gelmiştir. Ümit ediyorum,
inşallah Genel Kurulda da bu sayı artırılınca daha
geniş bir çalışma alanına gireceğiz.
Ayrıyeten,
pazara giriş komitesi oluşturuyoruz. Pazara giriş
faaliyetleri çalışma grubu oluşturuyoruz ve yine pazara
girişi engelleyen konular hakkında özel sektörle beraber yine bir
çalışma ortamına giriyoruz ve bu çerçevede ülkemizin ilk yirmi
ihracatını yapmış olduğu ülke ve potansiyel ülkeleri
dikkate alarak gerek müteahhitlik sektörü gerek ihracat sektörüyle ilgili
çalışmalarımızı burada gerçekleştireceğiz.
Dört adet Türk
Ticaret Merkezi yaptık. Bunlar tamamıyla ihracatçı birliklerinin
kendi finansman desteğiyle yapılmıştır ki sizlerin
çıkartmış olduğu kanun çerçevesinde
gerçekleştirilmiştir. Pekin, Sofya, Riyad ve Ciddede kurulan bu
ticaret merkezlerimizi iş adamları, kendi ofisi gibi kullanabiliyor,
randevularını veriyor, gerekirse elemanlarımızın
yapmış olduğu tercümanlık hizmetlerini alıyor, faks ve
bütün iletişim imkânlarını da buradan kullanabiliyor.
Bir diğer
çalışmamız da Sanayi Bakanıyken yapmış olduğumuz
girişimci bilgi sistemi sanayi envanteri, şimdi ihracatçı
envanteri çalışmasıyla çok önemli bir çalışma
gerçekleştireceğiz ve bu konuda KOBİlerimizi ihracatçı
yapmak istiyoruz, ihracatçı sayısını artırmak
istiyoruz. Ve bu çerçevede daha fazla ihracatçı artırmak ve
KOBİleri ihracatçı yapmak için de İhracat Koçluğu
şeklinde bir programı uygulamaya koyduğumuzu da özellikle
buradan ifade etmek istiyorum. Ve Türkiye'nin hizmet ihracatının artırılması
da son derece önem arz ediyor, gerek lojistik gerek teknik müşavirlik
gerek sağlık hizmetleri, finansal hizmetler,
taşımacılık son derece önem arz ediyor.
Bakın, bu
hizmet sektöründe de geçen yıl dünyada yapılan toplam ihracat 3,1
trilyon dolar olmuştur. Türkiye 32,7 milyar dolar hizmet ihracatı
gerçekleştirip, 16 milyar dolar da hizmet ithalatı
gerçekleştirmiştir, müteahhitlik sektörü ile
taşımacılıkta ve lojistikte olmak üzere.
Dolayısıyla, Türkiye hizmet sektöründe yaklaşık 16 milyar
dolar ihracat fazlası verir bir yapıya kavuşmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak da bütün sorulara cevap
verdikten sonra, ihracatı gün gün takip ediyoruz, ihracatçı
birliklerimizin yapmış olduğu kayıt sistemiyle beraber. Bu
konuda mutlaka bilgilendirmek açısından veya bu konudaki
gelişmeleri sizlere anlatmak açısından, 1-8 Mart tarihi
arasındaki ihracattaki gelişmeleri de sizlere arz ederek
konuşmamı bitirmek istiyorum.
Efendim, 1-8 Mart
tarihleri arasında tarım alanında yüzde 42,4lük bir
artış gerçekleşmiştir, geçen yılın aynı
dönemine göre, yani 2009 yılı 1-8 Martında tarım
ihracatımız 226 milyon dolarken, bu yıl sekiz günlük sürede 322
milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Sanayi
ihracatımız 2009un 1-8 Martında 1 milyar 236 milyon dolarken,
şu anda, bu yıl, 2010da 1 milyar 840 milyon dolara çıkmıştır,
yani yüzde 48,9luk bir artış kaydetmiştir.
Aynı
şekilde madencilik sektörü yüzde 61,5luk bir artış
kaydetmiştir.
Toplam olarak
baktığımız zaman, 2009un 1-8 Martında
yaklaşık 1 milyar 495 milyon dolarlık bir ihracat
gerçekleştirilirken, 2010 yılı 1-8 Martında bu ihracat
rakamı 2 milyar 215 milyon dolara çıkmış, yani
ihracatımızda yüzde 48,2lik bir artış olmuştur ve
bunu, mart ayındaki ihracatı, aynı şekilde şubat ayındaki
aynı dönemdeki ihracatla mukayese edecek olursak görüyoruz ki yüzde 7lik
bir artış da bir önceki aya göre ihracat artışı var.
Yani ihracatımız -şükürler olsun- özellikle sanayi ürünleri
başta olmak üzere yeniden artış trendine girmiştir.
Fındık
ve mamullerinde yüzde 77lik bir artış vardır. Bunun yanı
sıra özellikle tekstil ham maddelerinde yüzde 44,5luk bir
artış, deride yüzde 60lık bir artış ve kimyevi
maddelerde yüzde 117,5luk bir ihracat artışı; buna
karşılık taşıt ihracatında yüzde 76lık bir
artış var. Demir ve demir dışı metallerde yüzde 78lik
bir artış var ve bunun yanı sıra demir çelik sektörü bu ay
itibarıyla, mart ayı başlangıcı itibarıyla ilk
defa pozitif büyümeye geçmiştir.
İhracatı
her gün, gün gün izleyerek, bu konuda ihracatçılarımızın
ihtiyaç duyduğu her türlü bilgiyi verirken, diğer taraftan da on
aylık Bakanlık yapmış olduğum bu süre içinde 33 ülkeye
tam 43 seyahat gerçekleştirdim. Bu seyahatlerimin birçoğuna zaten çok
değerli milletvekillerimiz de katıldılar, gerek iktidar gerek
muhalefet milletvekillerimiz ve kendileri de bu konuda yapmış
oldukları bu ziyaretlerde gerekli katkıyı verdiler ve
kendilerine gerçekten teşekkür etmek istiyorum. Bu yapmış
olduğumuz 43 ülke ziyareti, tabii süratle devam edecek.
Ümit ediyoruz ki,
inşallah, ihracat da 2009 yılı küresel krizinin Türkiyeye
yaşatmış olduğu kaybı yeniden elde edecektir. Yeniden
ihracatta Türkiyeyi lider duruma getirecek ve mümkün olduğunca ithal
yerine yerli üretimi, ara malı olarak yerli üretimi kullanacak bir
yapıya kavuşacağız. Bu yapmış olduğumuz
ihracat stratejisinin de ben bu anlamda önemli çalışmalar
getireceğine inanıyorum ve 59 ihracatçı birliği
başkanımızla beraber bütün gün, bütün saatler boyunca tek tek
konuları analiz ederek, onların karşılaşmış
olduğu sorunların anında çözümü ve yeni öneriler
gerçekleştirilmesi, ülke ülke, hatta ülkelerin özellikle
BAŞKAN
Sayın Bakan, tamamlayabilirseniz. On dakika ek süre verdim size deminden
beri. Diğer sorular var çünkü.
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Son o zaman,
bitiriyorum.
Efendim, konu
ihracat olunca, ne yapayım, hakikaten insanın çok konuşası
geliyor.
Şunu çok net
ifade edeyim ki, Çin, Amerika, Kanada ve Almanyayı ülke bazında
değil eyaletler bazında tek tek incelemeye başladık ve o
kadar çok eyalet var ki, dış ticareti Türkiye'nin dış
ticaretinden daha fazla olan yerlerdir, buralarla ilgili
çalışmamız da devam ediyor. Dış Ticaret
Müsteşarlığının elemanlarının
sayısının artırılmasıyla beraber, ümit ediyorum,
bu eksiklik de giderilecek.
Bana bu
imkânı verdiğiniz için Sayın Başkanım,
zatıalinize teşekkür ediyorum.
Yüce heyeti ve
tüm milletvekillerimizi saygıyla, sevgiyle, hürmetle tekrar
selamlıyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakan, bekleyebilirsiniz, oturabilirsiniz; yalnız soruları
dinlerseniz, tekrar cevap vereceksiniz.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hükûmet
sorularımıza biraz geç cevap veriyor, zamanında verse herhâlde
güncelliğini korumuş oluruz.
Avrupa
Birliği ülkeleri, üreticileri korumak için şeker mamulü ürünlerine
yüzde 200lere varan gümrük uygularken, ülkemiz, bu oranı 2005 senesinde
yüzde 130lar civarına düşürmüştür. Bu durum, şeker
pancarı üretimini çok etkilemektedir.
Avrupa
Birliği ülkeleri gümrükleri yükseltirken, biz ülke olarak neden bu
oranı düşürdük?
İkinci
olarak; ülkemizin her tarafında olduğu gibi, Tokat ili Kazova,
Kelkit, Zile, Artova ovalarındaki çiftçiler üretimden dolayı
yaptıkları borçları ödeyemiyorlar. Ürünler yeterli para
yapmamış, değerinde satılmamıştır. Bu da
evlere icralar gelmesine sebep olmaktadır. Çiftçiler bitmektedir.
Çiftçiler Devlet borçlarımızı ertelesin, yapılandırsın,
ödeyelim. diyorlar.
Çiftçi, ithal
edilen başta soya ve mısır olmak üzere her ürünü üretmeye
taliptir. Hükûmetten destek bekleniyor. Hükûmet olarak yeni destekler verecek
misiniz? Borçlarla ilgili neler yapmayı düşünüyorsunuz? Eğer
destek verilmezse, korkarım önümüzdeki dönemlerde herhâlde epey çiftçilik
ürünlerini de ithal ederiz diyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın İnan
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bugün ülkemizde ve Niğdemizde yaşayan insanların
çok önemli bir bölümü bu uygulanan yanlış politikalar sonucu
ümitsizlik içerisindedir ve hayata karamsar bakmaktadırlar.
Sosyal
hayatın her alanında sorunlar giderek büyümekte, yapılan
anketlerde hayatından memnun olmayanların sayısı gittikçe
artmaktadır. En önemlisi de toplum içerisinde gittikçe derinleşen bir
ayrışma ve kutuplaşmanın baş göstermesidir. Türkiye,
normal seyrinden çıkmış ve anormal bir ortamda
başıboş bir durumda görünmektedir. Türkiyenin bu ortamdan
çıkması ancak millî ve güçlü bir ekonomik sistemle mümkündür. Şu
anda işsizlik almış başını gitmiş ve
üretimsizlik Türkiyenin en baş belaları hâline gelmiştir.
Bu durumdan
çıkmanın emek vererek, alın teri dökerek, üreterek ve
ürettiğini iyi fiyatlarla satarak mümkün olduğunu belirtmek isterim.
Dolayısıyla istihdamı yaratıcı, üretimi teşvik
edici tedbirlerin sonuna kadar desteklenmesini, sanayicinin ve
ihracatçının önündeki engellerin kaldırılması ve
ithalattaki kısıtlamaların giderilmesi için alınabilecek
her türlü kanuni çalışmaların yanında olabileceğimizi
Milliyetçi Hareket Partisi adına söylüyor ve
çalışmalarınızda başarılar diliyor, kolay gelsin
diyorum.
BAŞKAN
Sayın Çöllü
HÜSNÜ ÇÖLLÜ
(Antalya) Efendim, Sayın Bakana dokuz ay sonra da olsa verdiği
yanıt için öncelikle teşekkür ediyorum ve şu katkıyı
yapmak istiyorum: Türkiye, iklimi ve verimli toprakları,
çalışkan üreticileriyle, coğrafyasının sebze ve meyve
üretim merkezi hâline gelebilir ama nedense, sağlıklı bir
planlama ve doğru bir yönlendirme yapılamadığı için,
bu potansiyeli değerlendirmediğinizi düşünüyorum.
Bakın,
üretimimizin yüzde 5ini ihraç edebiliyoruz. Geçen yılın
rakamlarına göre ürünümüzün yüzde 25ini çöpe atmışız.
Antalyada dönem dönem ürünler yollara dökülmekte çünkü emeğinin
karşılığını alamaz üretici. O zaman, ihracata
özel bir önem vermeli, dönemsel uygulamalar yerine, sistemi sürekli
işletecek kurumsal bir destekleme mekanizması kurulmalıdır;
böylelikle hem üretici kazanır hem de ülkemiz kazanır diyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
size tam on dakika süre veriyorum, bu 3 sayın milletvekilinin
sorularını cevaplandırmak için.
Buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim,
özellikle şunu ifade edeyim: Ben yazılı soru önergelerine -ki
Bakanlık yaptım, zannediyorum otuz ay oldu- gerek Sanayi
Bakanlığım gerek şimdiki Bakanlığım
döneminde, hiçbir şekilde bir tanesine geç cevap vermedim.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Size söylemedim, diğerlerine söyledim.
DEVLET BAKANI
MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) Sözlü soru önergelerine gelince, sözlü
soru önergelerinde de tabii bana sıra bugün geldi yani özellikle dokuz ay
ben bekletmedim. Yani, her zaman için ben sizin sorularınıza
amadeyim, her zaman da bilgim çerçevesinde cevap vereceğimi bir kere
kesinlikle ifade etmek istiyorum. Gerçekten de sizden gelen soruları ben
önemsiyorum çünkü bu sorular bizim çalışmalarımıza bir
taraftan yön verirken bizim çalışmalarımıza bir taraftan
nerede eksikliğimiz var, hangi problem var, neleri yapmamız
noktasında bizi de aydınlatıyor. Ben teşekkür ediyorum,
sormaya devam ederseniz ben sevinirim.
Ve bunun
çerçevesinde şunu ifade edeyim: Sayın Reşat Doğrunun
bahsetmiş olduğu, özellikle şeker ithalatı, tarımsal
ürünleri konusunda... Tabii, bu şeker konusu, biliyorsunuz önemli bir
konu. Bununla ilgili kararlar, aslında, tamamıyla Şeker Kurulu,
biliyorsunuz Sanayi ve Ticaret Bakanlığıyla ilişkili
kuruluş olarak tamamıyla Şeker Kurulu tarafından
alınmış olan kararlardır. Ancak, zaman zaman şeker
ihracatçılarımızın gündeme getirmiş olduğu,
işte, üzerinde fazla gümrük olduğu için, bunun ithalatı ve
ihracatı noktasında sıkıntıyla karşılaşmış
oldukları görüşünü Şeker Kuruluyla görüştüm ben. Şeker
Kurulunun ifadesi de kendilerinin şu anda yüzde 61lik bir vergi
uyguladıklarını yani talep ettiklerini, bu kendileri
tarafından yapılsa, tamamıyla serbest bırakılsa, alan,
navlun ücretlerinden dolayı yüzde 100ü aşabilecek bir maliyete
geldiğini ifade ediyorlar. Bu konuda Şeker Kurulunda olan
arkadaşlarımız da görüşmeleri devam ettiriyor. Tabii ki
şeker konusunda, Türkiye'nin maalesef üretim ve üretim fiyatları
oldukça yüksektir. Ama bir taraftan da yerli üretimin mutlaka korunması
gerekiyor, bu da hep beraber kabul ettiğimiz bir hadise.
Efendim,
tarım ürünleri desteği, ihracat desteğine gelince şöyle bir
rakam vermek istiyorum. Aslında ihracatçılardan en çok şikâyet
aldığım konuların başında geliyor: Geçen
yıl, ifade ettiğim gibi, 566 milyon liralık bir ihracat
desteği, bana verilen, Müsteşarlığıma verilen destekle
yapıldı. 566 milyon liralık bu verilen toplam desteğin
yüzde 70ini biz tarım ürünlerinin ihracatına vermişiz ve
tarım ürünlerine verilen destek, toplam desteğin yüzde 70ini
kapsarken, tarım ürünleri ihracatı ise toplam
ihracatımızın sadece yüzde 13üdür ve bu konuda diğer
ihracatçılarımız, haklı olarak, verilen ihracat
desteklerinin yüzde 70ine yakınının ihracatın yüzde 13ünü
oluşturan tarım ürünlerine verilmesinin haksızlık
olduğunu, dolayısıyla sanayinin özellikle yüzde 80lere varan
bir pay aldığını ve sanayi ürünlerine verilmesi
gerektiğini her fırsatta ifade ediyorlar. Bu çerçeveden hareketle,
özellikle tarım ürünleri ihracatının desteklenmesi, tarım
ürünlerinin desteklenmesi ve bu anlamda Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa
Birliğiyle yapmış olduğumuz tabii ki anlaşmalar
çerçevesinde kalmak kayıt ve şartıyla, bu çerçevede yapılan
destekleri aslında Tarım Bakanlığımızla ve bizim
Ekonomi Koordinasyon Kurulunda yapmış olduğumuz görüşmeyle
bunları da Tarım Bakanlığının yapabileceği
bir mekanizmaya dönüştürmek istiyoruz. En azından, belki daha yüksek,
daha ciddi rakamlarla Tarım Bakanlığımızın
özellikle tarıma yapmış olduğu milyarlar seviyesindeki -6
milyar lira diye rakamı hatırlıyorum- destekle beraber
bunların da yapılabileceği ve daha fazla bir volüme
erişebileceği tarafımızdan tespit edildi. Bu konuda,
Ekonomi Koordinasyon Kurulunda yapacağımız
çalışmalarla tarım ürünlerinin ve tarım ürünleri
ihracatının daha fazla desteklenmesi ve tarım ürünlerinin
sanayiyle entegrasyonunun sağlanması bizim açımızdan son
derece önemli, özellikle meyve suyu, konsantre vesaire başta olmak üzere.
Bu çerçevede, tarım ürünlerine olan ihracat desteği de Tarım
Bakanlığı olarak, şu anda ama bir çalışmadır
bu, netleşmiş bir çalışma değildir, böyle bir
şekilde yapma düşüncesi içindeyiz. Bu sene de verilen pay bize 603
milyon liradır. 603 milyon lirayla ihracatımızı, ki 107,5
milyar dolar Orta Vadeli Programda hedefimizdir ama biz 111 milyar
doların -inşallah- altına düşmeyecek şekilde bir
seferberlik içindeyiz, 111 milyar doların daha üzerine
taşıyabilecek bir ihracat çalışması içindeyiz. Tabii,
bunu yapmak için de ihracatımıza gerekli desteği -biraz evvel
saymış olduğum on üç başlıkta- vermeye devam
edeceğiz.
Efendim, bunun
yanı sıra Sayın Mümin İnanın bahsettiği konu -ki
desteklerine her zaman teşekkür ediyorum, sizlerden gelecek her türlü
desteğe- ihracat konusu Türkiye'nin konusu, Türkiye'nin meselesi ve
gerçekten ihracat, Türkiye'nin bu geçmiş olduğumuz son yedi
yıldaki üretimini artıran, istihdamını gerçekleştiren
ve Türkiye'nin ekonomi sıralamasını düzelten,
gerçekleştiren bir ivme olmuştur. Bugün dünyanın birçok
ülkesinde istihdam yaratmanın yolunun ihracatı artırmak
olduğu bütün idareler tarafından bir yerde belirlenmiştir. Biz
de aynen -yine bu yıldan başlamak üzere- ihracatımızın
daha fazla artırılmasını, ihracatın
artırılmasıyla beraber sanayi üretimi ve
yatırımın artırılması ve istihdamın
artırılmasını hedefledik ve bu zaten rakamlara
yansıyor, görüyorsunuz. İhracatın artış
açıklamasının arkasında bu sefer, sanayi ürünleri, sanayi
üretim endeksi ve kapasite kullanım oranlarının birbirine
paralel seyreden bir gelişmesini de izliyoruz. İhracat rakamları
arttıkça sanayi üretimi artıyor birbirine bağlı olarak ve
sanayinin, ihracatın dışındaki payının yüzde 80e
yakın olmasından kaynaklanan bir gelişmedir bu, doğrudur;
bu konuda, işsizlik konusu sadece Türkiye'nin değil, kabul etmek
gerekir ki dünyanın başının belasıdır. Gerçekten,
bu konuda İspanyada çok ciddi sıkıntılar vardır.
Evet, Türkiye'deki işsizlik yüzde 14lere çıkmıştır
ama bu yüzde 14lerde Türkiye'deki nüfusun artması, iş gücüne
katılım sayısının fazlalaşması
Ben yirmi
yedi yıl sanayicilik yapmış, yirmi yedi yıl boyunca da
nitelikli eleman bulamamış bir eski sanayici olarak bu konudaki temel
problemin istihdamın arzı ile talebi arasındaki dengesizlikten
kaynaklandığını ifade ediyorum. Bunun için de
yapmış olduğumuz çalışmada, aktif iş gücü
programlarıyla ve ayırmış olduğumuz kaynaklarla,
Çalışma Bakanlığımız tarafından illerde istihdam
kurulları oluşturuldu biliyorsunuz. İllerde odaların, esnaf
odalarının bir araya gelerek ve ilin yetkililerinin bir araya gelerek
hangi ilin hangi istihdam konusunda talebi olduğu ve buna uygun bir
arzın sağlanmasıyla, işsizlik üzerinde bunun çok önemli bir
etki yapacağına inanıyorum. Çünkü gitmiş olduğum
organize sanayi bölgelerinde, gitmiş olduğum sanayi sitelerinde,
girişlerinde hâlâ ciddi manada eleman arandığını
Benim eski firmamda -ki kardeşlerime devrettim siyasete girdikten sonra-
bile şu anda nitelikli eleman arayışında olduğunu
kendi kardeşim ifade ediyor. Gazete ilanlarına bakın, eleman
Türkiyede -dediğim gibi- istihdamın arzı ile talebini
buluşturmak zorundayız, tabii ki bu da bizim
yapacağımız çalışmalarla. Yani, ben topu başka
yere atmak için söylemiyorum, ama bunun kesin çözümünün -tabii ki bugünden
yarına hemen çözülebilecek bir konu değil- mesleki eğitim ve
ihtiyaç duyulan alanlarda arz yapılmasıyla beraber bir nebze olsun
çözülebileceği kanaatindeyim.
Sayın
Çöllünün bahsetmiş olduğu konuyla
Yine, aynen, biraz evvel
Sayın Hocama, Sayın Doğruya vermiş olduğum cevapta
olduğu gibi, tabii ki tarımsal ürünlerin desteklenmesi ve Türkiyede
tarımsal ürünlerin üretiminin yapılması ve bunların
ihracatının yapılması, ihracatıyla beraber sanayi
entegrasyonunun yapılması, üretim açısından, istihdam
açısından, ihracat açısından büyük rol oynamaktadır.
Bunu dediğim gibi- Tarım Bakanlığımızla yeni
yapmış olduğumuz çalışma çerçevesinde daha geniş
bir şekilde ele alarak
Tabii ki ihracatından sorumlu yine mevki ve
yer olarak gerek benim Müsteşarlığım gerek bana, benim
Bakanlığıma bağlı Müsteşarlık olarak bu
konudaki çalışmalarımızı yapıyoruz ancak
tarım ürünlerinde, biraz evvel bahsettim, verilen desteklerde elimiz
kolumuz tabii ki çok sağlam, çok rahat değil. Gerek Dünya Ticaret
Örgütünün bu alanlarda koymuş olduğu kısıtlamalar var gerek
Avrupa Birliğinin, Gümrük Birliği Anlaşmasından
kaynaklanan anlaşmalar var; bu çerçevede bunlar dikkate alınacak.
Burada tek bir
problem, bize geçmişten beri gelen en büyük problem şudur: Avrupa
Birliğiyle Gümrük Birliği Anlaşması yapılırken
maalesef bu konuda biz Gümrük Birliği Anlaşmasına,
Avrupanın üçüncü ülkelerle yapmış olduğu anlaşmalara
Türkiyenin taraf olmasını koymamışız. 1 Ocak 1996
yılında bu anlaşma yapılırken, bu anlaşmaya bu
madde konulmadığı için bugün Avrupa Birliği ülkelerle
serbest ticaret anlaşmasını yapıyor ve ancak biz, Avrupa
Birliği serbest ticaret anlaşması yaptıktan sonra devreye
girebiliyoruz. Şu anda Türkiye, 12, Avrupa Birliği, EFTA, artı
12 ülkeyle serbest ticaret anlaşması yapmıştır ancak,
1 Ocak 1996da konulmayan bu hükümden dolayı maalesef bugün Avrupa
Birliğinin arkasından resmen nal topluyoruz ve haksız rekabet
var.
Bakın,
Meksika 2000 yılında Avrupa Birliğiyle serbest ticaret
anlaşması yaptı, sene 2010, aradan geçen on yıla
rağmen biz hâlâ müzakereleri başlatamadık, Meksika kabul
etmiyor. Aynı şekilde Cezayir 2005 yılında bu
anlaşmayı yaptı, Serbest Ticaret Anlaşmasını
Avrupayla, biz beş yıldır nal topluyoruz ve yapamıyoruz.
Dolayısıyla Avrupanın ürünü Cezayire, Meksikaya çok
düşük tarifelerle, hatta gümrüksüz girerken, maalesef, bizim ürünlerimiz,
serbest ticaret anlaşması olmadığı için, yüksek
gümrüklerle giremiyor.
Cezayirin
ithalatına baktığımız zaman yüzde 44ü Avrupa
mallarından, yüzde 4ü sadece Türk ürünlerinden müteşekkil. Bu
çerçevede bunu da Avrupa Birliği nezdinde yeniden görüşüyoruz,
yeniden onlarla tartışıyoruz. İnşallah, bu konudaki
kapıyı da açarsak, Serbest Ticaret Anlaşmasına,
Avrupanın yaptığına ben de aynı gün taraf olursam,
zannediyorum, bu da önemli bir etki getirecektir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; tekrar teşekkür ediyor, yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
1, 2, 4, 6, 7, 8, 9, 13, 19, 23, 44, 134, 184, 244 ve 311inci sıralardaki
sözlü soru önergeleri cevaplandırılmıştır.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.31
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 18.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar
ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki
Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası
İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete
Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana
Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S.
Sayısı: 458)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasının Ana Sözleşmesinde Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.- Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasının Ana Sözleşmesinde Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/786) (S. Sayısı: 460)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci
sırada yer alan, Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonları Raporları (1/743) (S. Sayısı: 471) (x)
BAŞKAN -
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
471 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu tasarı İç
Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında temel kanun olarak
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Tasarının
tümü üzerinde gruplar adına söz isteyen: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Sayın Cemaleddin
Uslu, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili
Sayın Mustafa Cumur, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Hakkâri Milletvekili Sayın Hamit Geylani.
Şahıslar
adına: Yozgat Milletvekili Sayın Abdulkadir Akgül, Antalya
Milletvekili Sayın Tayfur Süner.
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Mehmet Ali Susama aittir.
Buyurun
Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
görüşlerimizi belirtmek üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, bu
yasayla ilgili görüş ve önerilerimizi belirtmeden önce, bu yasayla ilgili
önemli çalışmalara katkı koyan hem Komisyonun hem alt komisyonun
çalışmaları nedeniyle kendilerine teşekkür ediyorum.
Tabii ki bu
yasanın genel itibarıyla her aşamasında grup olarak da
katkılarımızı koymaya çalıştık. Bu yasa çok
önemli bir yasa. Bu yasa, üreticiden tüketiciye kadarki zincirde üretici,
üretici birlikleri, kooperatifler, taşıma, ambalaj, depolama,
buzhane, bu işin satımıyla uğraşan pazarcı,
lokantacı, market ve en sonunda büyük halk kesimini ilgilendiren bir yasa.
Meyve ve sebze Türkiyede her yaşayan insanın çok ciddi şekilde
ilgisini çeken ve bu konudaki düzenlemeleri yakından takip ettiği bir
olay. Bu anlayışla sebze ve meyvenin her aşamasında
olayı derinlemesine incelemek ve bu yasada her kesimin ortak çıkarlarını
yakalamak ve ortak çıkarlarını uyuşturma
noktasındayız. Tabii ki bu noktada üretici ile tüketici birinci
öncelikle bu yasanın ana unsurları hâlinde kendini göstermektedir.
(x)
471 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Ülkemizde meyve
ve sebze ticaretinin toplam değeri yaklaşık 42 milyon ton
civarında. Bunun 27 milyon tonu sebze olarak, 15 milyon tonu da meyve
olarak kendini gösteriyor. Ticaretin yüzde 5i ihracat olarak toplam mal
değeri içerisinde yer alıyor ve geri kalan yüzde 95 oranın
yaklaşık yüzde 25i zayi olan bir noktada. Geriye kalan malın da
bir kısmının hallerde, bir kısmının da serbest
ticaret içerisinde satışı yapılıyor.
Bakanlığın
bu yasayı hazırlarken temel mantığı, hallerin bugüne
kadar yönetildiği yasal düzenlemelerde piyasanın istediği
kuralları yerine getirmede yetersizlikler doğduğu, özellikle 552
sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamede yönetilen son yapının
eksiklikler barındırdığı, piyasada rekabeti
yaygınlaştırmaya yönelik bir yapının olması,
tekelleşme var olduğu ve bu tekelleşmenin ortadan
kaldırılması gerektiği gibi bazı gerekçelerle,
hallerin modernizasyonu, ürünlerin ve üreticilerin hal ve üretici
pazarlarında daha iyi temsil edilmesi ve malların kimliğinin
olması, gıda güvenliğinin olması, hallerin
modernizasyonuyla birlikte üreticinin elinden çıkan malın tüketiciye
giden aşamasında düzenlemelerin ve değerlendirmelerin iyi
yapılması noktasındaki düşünce tarzıyla
hazırlandığı, Bakanlığın sunuş
konuşmalarında da gösterilmektedir. Bu tespitler,
katılınmayacak ve üzerinde ortak fikir oluşturulmayacak
düşünceler değildir. Biz de bu anlamıyla bunlara
katılıyoruz, ancak Bakanlığın Avrupa Birliğine
uyum sağlama aşamasında bu işleri yaparken, bu meydana
getirdiği tasarıda çok önemli bir eksiklikle karşı
karşıyayız. Bu tasarıda üretici, Avrupa Birliğinin normlarına
uygun bir örgütlenme anlayışı içerisinde değil. Türkiyede
üretici birlikleri yeteri kadar oluşmuş durumda değil. Üretici,
malı üretim aşamasından önce başlayarak, üretim aşamasında
ve pazara sunuş aşamasına kadar örgütlü bir güçle piyasanın
ve fiyatın oluşmasına katkı koyabilecek güçlü bir
organizasyon içerisinde değil. Üreticinin bu noktadaki eksikliği,
doğal olaraktır ki, bu yasayı yaparken piyasada oyuncularla
üretici arasındaki dengede üreticiyi destekleyen bir anlayış
içerisinde olmalıdır.
Avrupa
Birliğinde tarım politikaları oluşturulmuş ve
oluşturulan bu tarım politikalarında üretici birlikleri çok
önemli yer almıştır. Maalesef bizim ülkemizde üreticiler küçük
çiftçi işletmeleri şeklinde büyük oranda örgütlendikleri için
bunların bu aşamada organize bir şekilde piyasada fiyat
oluşturma şansları yoktur.
Bakanlığın
tarım politikalarına da baktığınızda, üretimin
desteklenmesi konusunda çok önemli katkılar koyduğunu söylemek mümkün
değildir. Üretimi teşvik eden bir tarım politikası,
Hükûmetin, yoktur. Buna son 2010 yılı bütçe rakamlarıyla
baktığınızda, 2010 yılında 286 milyarlık
harcama kalemleri olan bütçede faize ayrılan kalem 56 milyar, tarım
desteklenmelerine ayrılan para 5,6 milyar. Yani bu bütçeden 10 birim faize
para giderken 1 birim üreticiyi desteklemeye gitmektedir ve bu
anlayışla Türkiyede üreticiye verilen desteğin eksikliği
nedeniyle üretici hem üretim aşamasında hem de pazar
aşamasında Hükûmet tarafından tarım politikaları
açısından iyi bir desteğe tabi olmadığı için,
maalesef, sıkıntı içerisindedir.
Bu yasada
Hükûmetin üreticinin örgütlü üretici birlikleriyle desteklenmesi için
yaptığı tek şey vardır:
1) Hallerde ve
üretici pazarlarında üretici birliklerine ve üreticiye yüzde 20 kontenjan
koyması,
2) Üreticinin
hale gönderdiği üründe üreticinin alacağının tahsil
edilmesinde, kurulmuş olan hal hakem heyetleri vasıtasıyla
tahsilatta çıkan zorlukların üretici lehine güvence altına
alınmasıdır.
Bu iki nokta,
bizim açımızdan da katıldığımız ve
desteklediğimiz bir noktadır ancak üreticinin üretici
pazarlarında ve hallerde yüzde 20 kontenjanı kullanamaması
ihtimali değerlendirilmiş ve O noktalarda diğer taliplilere bu
yerler verilir. denmiştir. Neden bu nokta konmuştur? Neden
üreticiler halde ve üretici pazarlarında yüzde 20lik bir yer
bulamamaktadırlar? Çünkü, üretici örgütlü bir güç olarak ne halde ne de
üretici pazarında kendini temsil edebilecek noktada değildir.
Geçmiş Yasada da, aynı şekilde, hem üretici pazarlarında
ve hem halde üreticiye ayrılmış yerler vardı. Ama, bunlar, yine,
üreticiler tarafından, maalesef, doldurulamamıştır. Bunun
nedeni Türkiyede üreticinin güçsüz olmasıdır.
İkinci bir
olay: Üreticiye, bu süreç içerisinde, piyasada hal dışındaki
unsurların devreye girmesi noktasında bu kanunun verdiği
imkândır. Bu kanun, eskiden hale giren malların bundan sonra hale
girmeden bildirim yapılarak, yüzde 2 rüsum ödeyerek alım
satımını yapmaya imkân vermektedir. Belki de bu yasa
tasarısının en önemli farklılıklarından bir
tanesi budur. Yani tekelleşmeyi, hale girmeyi azaltarak, piyasada
marketlerin, büyük tüccarın veya hal dışı
komisyoncuların bu işi yapabilmesinin önünü açmaya yönelik önemli
imkânlar sağlamaktadır. Bu konuda getirilen bu düzenlemenin
anlatımında da, Bakanlık Piyasada bir tekelleşme var,
herkes hale girmek zorunda kalıyordu. Avrupa Birliğinde de mallar
büyük oranda zincir mağazalarda satılıyor. Onun için, biz, hale
bildirim dışında hiçbir zorlama getirmeden serbest pazar
içerisinde piyasanın oluşmasını sağlayalım. diye
bir mantık içerisinde gelmiştir. Bu, ilk görünüşte haklı,
doğru görülen bir mantık olabilir ancak meyve ve sebzede bugün
piyasayı oluşturan, piyasanın fiyatını oluşturan
üreticiler değil, büyük oranda pazara hâkim olan güçlerdir. Bunun neden
böyle olduğunu sizler de yaşayarak görürsünüz. Dönem dönem üreticinin
tarlada döktüğü ürünün İstanbulda, İzmirde, Ankarada çok
yüksek fiyatla satıldığını görünce, neden tarlada
dökülen ürün şehirde bu kadar pahalı diye isyan edenlerin
altında yatan neden, üreticinin ürettiği malı pazarlama
aşamasına kadar getirme organizasyonundan yoksun olması, pazara
hâkim olanların aldıkları malı pazara hâkim olmanın
verdiği güçle istedikleri gibi pazarlayabilme şansına sahip
olmalarıdır. Bugün bu yasayla böyle bir imkân oluşma ve böyle
bir tehlike oluşma noktasına gitmektedir.
Bugün
Bakanlığın hazırladığı sunumda, örnek
aldıkları Avrupa Birliğinde yüzde 70 oranda mallar, zincir
mağazalar ve büyük alışveriş merkezlerinde
satılmaktadır. Bakanlığın görüşü şudur: Ben
kayıt dışılığı önleyen bir kontrolü
yapamıyorum. Ben kamu denetimini bu yasada, geçmiş yasalarda da
istediğim gibi kullanamıyorum ve sonuçta yüzde 70 kayıt
dışılık var. Bu kayıt
dışılığı nasıl önlerim? Büyükler bu piyasaya
girip iş yaparsa onlar zaten kayıt içerisindedir. Kayıt
içerisinde oldukları için, ben bu işin ticaretini büyüklere
aktarırsam, o zaman ben piyasada kayıt
dışılığı önlemiş olurum.
mantığı vardır. Bu ise, kayıt
dışılığı önleme anlamında başlanan
yolda, sonuç itibarıyla pazara egemen olan büyük güçlerin nasıl
marketçilikte küçük esnafı devre dışı bırakıp
büyük bir güç elde edip üreticiler üzerinde baskı oluşturup
fiyatı istedikleri gibi oluşturdukları, onların
üzerlerinden ciddi yükler ve bedeller alarak para kazandıkları gibi,
yakında, bu yasa eğer büyük bir piyasa kontrolü, büyük bir denetim
olmazsa, üreticinin üzerinde pazara hâkim olmanın vermiş olduğu
güçle, pazarda bu gücün verdiği güçle üreticiden istediği fiyata
malı alabilme noktasına gelecektir. Bizim bu yasada en büyük
çekincemiz, en büyük karşı çıktığımız
noktaların başında bu gelmektedir.
Yavaş
yavaş bu yasada haller devre dışı kalacaktır çünkü
halin rüsum gelirleri azaltılmıştır. Özel sektörün hal
yönetimindeki ve hal kurma yetkileri artırılmıştır ve
hallerin yap-işlet-devret modelleriyle özelleştirilmesinin önü
açılmıştır. Rüsumu azalmış, yükü ağır
gelen ve belediyelerin şu an içinde bulundukları koşullarda mali
imkânsızlıkları nedeniyle hem hallere yatırım
yapmaktan vazgeçer hem de halleri özelleştirme noktasına giderek,
giderek bu piyasayı kamu denetiminden uzaklaştırıp büyük oranda
serbest pazarın insafına terk eden bir noktaya gelecektir. Burada en
büyük tehlike budur. Bu anlamıyla, biz bu yasa çıkarken
Bakanlığa bu konuda uyarıyı yapmayı ve bu Meclisin
huzurunda kamuoyuna bu konudaki uyarıyı yapmayı bir görev
biliyoruz. Giderek Avrupa Birliğinde var olan, pazardaki satılan
malın yüzde 70ine hâkim olan zincirler bizde de olacaktır.
Peki, Avrupa
Birliğinde böyle, biz Avrupa Birliğine girmek istemiyor muyuz, neden
buna karşı çıkıyorsunuz? derseniz, Avrupa Birliğinde
o pazarda yüzde 70i satan güçler karşısında üretici örgütlü bir
güce sahip. Bakın, Fransada satılan narenciyeyi beş tane firma
alıyor ama bütün narenciye, üretici birlikleri ve kooperatifler
vasıtasıyla satılıyor. Yani piyasayı belirlemede
üretici birlikleri kendi kaderine terk edilmiş noktada değil, onlar
gerekirse pazarlamayı yapabilecek noktada güçlü olma durumundalar ama
Türkiyede üretici birlikleri bu anlamıyla güçlü değil. Onun için,
güçlü, pazara hâkim bir grubu kendi başına
bıraktığınızda o üreticiyi, hele hele finansmana
erişmesi zor, ürünü ekmeden önce paraya ihtiyacı olan, nereye satacağı konusunda kendisini
bilgili hissetmeyen üreticiyi, bugün giderek ciddi bir şekilde bu güçlerin
karşısında çaresiz ve tek başına
bırakabilirsiniz. Bu anlayışla bu konunun altını
çizmek istiyoruz. Bizim bu yasadaki en büyük sıkıntımız
budur.
Bu yasa aynı
şekilde Avrupa Birliği normlarına göre hazırlandık.
demelerine rağmen Avrupa Birliği tarafından da benzer çekinceler
dikkate alınarak şu değerlendirme yapılmıştır
şubat ayında: Avrupa Birliği Genel Sekterliği, Avrupa
Birliği uyum yasası çerçevesinde bu çıkan yasanın Avrupa
Birliğine uyumu sağlamadığı, sadece ülkede ulusal
bazı ihtiyaçlara cevap verdiği raporunu vermiştir. Yani Avrupa
Birliği de bu çıkan yasadan memnun değildir. Bunun nedeni nedir?
Bunun nedeni bizde bu yasa çıkarken, az önce söylediğim gibi
üreticinin örgütlü olmadığı, hallerin gücünün giderek
azaldığı, Avrupada var olan hallerdeki kamu yönetiminin giderek
özel sektöre devredildiği şeklindedir. Bakınız, Bakanlık
burada hazırlık yapmış, Almanyadan, Amsterdamdan,
Londradan ve Paris hallerinden örnekler vermiş. Bütün hepsinin hal
yönetimlerinde etkin olan yapı, kamu yapısı; belediye, devlet ve
oradaki örgütlü güçlerin ortak yapılanması veya sadece belediye-kamu
yapılanması. Eğer bu işin içerisinden kamuyu çekip
alırsanız, kamu denetimini etkin kılmazsanız, bir süre
sonra serbest pazar oluşturuyorum adı altında
başladığınız süreç, sizi büyük satın alma gücüne
sahip olanların küçükleri ve üreticiyi ezdiği bir noktaya götürme
noktasında olacaktır.
İkincisi, bu
yasanın adında, sebze meyvenin dışında, piyasada
derinliği olan malların satılabilmesi adına yasanın
adında da değişiklik yapılmıştır. Bu
değişiklik de Avrupadaki örneklerine bakılarak yapılmaya
çalışılmış ancak bu yasada Türkiyedeki var olan
bazı yapılar atlatılmıştır. Türkiyede gıda
sektöründe uzun sürelerdir var olan gıda çarşıları,
borsalar, ürün borsaları ciddi şekilde bir güç olarak kendilerini
hissettiren noktadadır. Bu anlamıyla bu yasada ağırlık,
sebze ve meyvenin yer aldığı ve kamu denetiminde üretici
birliklerinin pazara egemen olabileceği kanalların açık
olduğu, üreticilerin desteklendiği bir yapıda olmak
zorundaydı.
Bu anlamıyla
bu yasaya genel çerçevesinde destek verirken, genel çerçevesinde kabul oyu
kullanırken, üreticinin kendi kaderine terk ettiği bir tarım
politikası, üreticinin pazara egemen olamadığı bir hal
yasası ve serbest rekabet adı altında kamu denetiminden ve
kamunun etkinliğinden uzaklaştırılan bir pazarlama
anlayışının egemen olması nedeniyle
eleştirilerimizi burada belirtmek durumundayız.
Değerli
arkadaşlarım, burada pazarcıların ve market, lokanta ve
restoran gibi işletmecilerin...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) - ...hak ve menfaatlerinin korunabilmesi noktasında da
yine onların örgütlü güçlerinin devreye sokulması olumlu bir çaba
olarak görülmelidir. Ancak burada sadece yapılan, hal hakem heyetlerinde
bu kuruluşların temsilcilerinin görüş belirtmesi noktasında
komisyonlarda yer alınmasıdır.
Genel çerçevede
söylediğimizde, özünde itirazlarımız, üreticinin örgütlü
olmadığı, serbest pazar adına büyük güçlerin tekel
oluşturabileceği çekinceleriyle birlikte, genelinde yapılan
düzenlemelere komisyonlarda verdiğimiz katkıları burada da
-bazı değişiklik önergeleriyle- vererek bu yasanın
çıkıp piyasada hızla üreticinin malının
değerlenmesi, tüketicinin hak ettiği fiyatla daha ucuza, kaliteli,
nereden aldığını bildiği ve sağlıklı, hijyen
koşullarda ürün almasını sağlayacak bir yasanın
oluşmasına katkı koymaktır.
Bu duygularla,
huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Sayın Cemaleddin
Uslu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 471 sıra sayılı Kanun
Tasarısının geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görüş ve önerilerini belirtmek üzere söz aldım. Sizleri
saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmama
başlarken, Hakkârinin Şemdinli ilçesinde PKK terör örgütü
tarafından döşenen mayının patlaması sonucunda 1
askerimizin şehadeti ve 3 askerimizin yaralanmasıyla vuku bulan elim
hadisenin hepimizi yüreğimizden yaraladığını belirtmek
istiyorum. Ayrıca, Elâzığ ilimizin Karakoçan ve Kovancılar
ilçelerinde meydana gelen ve 57 vatandaşımızın
hayatını kaybetmesine, çok sayıda
vatandaşımızın ise yaralanmasına neden olan depremin
üzüntüsü içerisindeyiz. Terör saldırısında şehit olan
Mehmetçikimize ve bu doğal afette hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Cenabıallahtan rahmet, yaralılara
acil şifalar, milletimize başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa tasarısı toplumun tamamını ilgilendiren
önemli bir tasarıdır. Yaş sebze ve meyvenin hem üretimi hem
ticareti ve hem de tüketimi, bu ürünlerin üretimiyle uğraşan
üreticileri, üretici kooperatifleri ve birlikleri,
taşıyıcıları, aracı ve komisyoncuları,
toptan ve perakende çalışan tüccarları, dış
satımcı ve dış alımcıları, yerel ve merkezî
kamu kurumlarını ve en önemlisi, bu ürünlerin tüketicisi konumunda
geniş halk kitlelerini çok yakından ilgilendirmektedir.
Toptancı
halleri Türk üreticisinin yıllar önce tanıştığı
ve ürünlerini paraya çevirdiği borsalardır. Eski deyimiyle burada
faaliyette bulunanlara kabzımal denilerek, hukuk dilimizdeki ahzükabz
yetkisi verilen kişi olarak literatürümüze giren bu meslek, yıllar
önce hal komisyonculuğu şeklinde devam etmektedir. Böyle bir sisteme
neden gerek duyulduğunun çok kişi tarafından merak edildiği
görülmektedir.
Konuyu
kısaca özetlemek gerekirse, Türkiye resmî verilere göre 43-45 milyon ton
sebze ve meyve üreten büyük bir ülkedir. Dünya sebze üretimindeki payı
yüzde 5, meyve üretimindeki payı yüzde 3 seviyelerindedir. Sebze ve meyve,
raf ömürleri çok kısa olan ve anında satılarak tüketiciye
ulaştırılması gereken gıda maddeleri grubunun en üst
sırasında yer almaktadır. Mevsiminde bu ürünleri satın
alarak depolamaya imkân bulunamadığı için, günlük olarak borsada
bu malların hem fiyatlarının belirlenmesi hem de
satışının bir an önce yapılmasından başka
çare bulunamamıştır. Bilinmesi gereken çok önemli bir nokta da,
sebze ve meyvenin maliyet esasına göre değil de borsada oluşan
günlük fiyata göre satılıyor olmasıdır. 2008 yılı
fiyatlarıyla 40 milyar TL seviyelerinde bir işlem değeri
oluşmuştur. İşte bugünkü şekliyle toptancı
hallerinin böylesine önemli bir fonksiyon üstlendikleri de zamanla
anlaşılmıştır.
Türkiye, sahip
olduğu uygun toprak ve iklim koşulları sebebiyle, sebze ve
meyvede çeşitlilik ve üretim miktarları yönüyle Avrupa
Birliğinin rekabet edemeyeceği ülkelerin başında
gelmektedir. Üretilenlerin acilen pazarlanması ve paraya çevrilmesinde yıllardır
hizmet veren toptancı halleri, borsa görevini başarıyla yerine
getiren yerler olmuştur.
Toptancı
halleri, kamuoyunda bilinenin aksine, komisyonculara değil üreticilere ve
üretici malını pazarlayan ticaret erbabına çok gerekli olan bir
mahaldir, üretici mallarının fiyat bulduğu yerlerdir. Bu malların
fiyatları günlük arz ve talebe göre belirlenmekte, maliyet unsuru dikkate
alınmamaktadır. Bu gerekçe bile toptancı hallerinin mutlaka faal
olmasını gerektirmektedir. Sebze ve meyveler raf ömrü çok kısa
olan mallardır. Alım satımlarının mutlaka gününde ve
kısa sürede yapılması zorunludur. Bu sebeple sebze ve meyvelerin
çevre ve insan sağlığı düşünülerek ayrı bir
mahalde toplanması ve alım satışlarının özel
yerlerde yapılması çok önemlidir. Türkiyenin yıllık 45-50
milyon tonluk üretimi düşünüldüğünde toptancı hallerine
kesinlikle ihtiyaç bulunduğu görülecektir.
Türk çiftçisi
küçük ölçekli arazide işleyerek üretim yapmaktadır. Tasarıyla
öngörülen husus, zincir marketlerin büyük üreticiler yaratıp küçük
üreticileri kendi arazilerinde veya büyük tarımsal sanayi
kuruluşlarında çalışır duruma getirmesi
olmamalıdır. Türk çiftçisi bu duruma düşürülmemelidir.
Değerli
milletvekilleri, bir konuya da dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bütün ülkelerde
olduğu gibi ülkemizde de tarım ürünlerini uzun yıllardan beri desteklediğimiz
bilinmektedir. Bu amaçla çeşitli organizasyonlar kurulmuş ve devlet
bu kuruluşlara ürün satın alma, işleme ve pazarlama görevleri
vermiştir. Örnek olarak Toprak Mahsulleri Ofisi buğday ve diğer tahılları,
tarım satış kooperatifleri birlikleri on beş civarında
tarım ürününün destekleme alımları, işletilmesi ve
pazarlamasını üstlenmişlerdir. Devlet, bu kuruluşları,
üreticiye ve tüketiciye olan görevlerini yerine getirebilmeleri için mevzuat
düzenlemeleriyle desteklemiştir. Uzun yıllar, bu kuruluşlar,
destekleme alımları sebebiyle görev zararlarıyla
karşılaşmış, bu zararlar da bir şekilde hazinece
üstlenilmiştir. Dikkatinizi çekmek isterim, bu zararlar devletin siyaseten
verdiği kararların neticesinde oluşmuştur. Bugün Hükûmetin
kenara attığı, ilgilenmediği ve zor durumda olan bu
kuruluşlar da ne yazık ki batma noktasına getirilmişlerdir.
Türkiyede
devletin doğrudan hiçbir desteğinin bulunmadığı
ürünlerin başında sebze ve meyveler gelmektedir. Bu sektör
yıllardır kendi imkânlarıyla milyonlarca ton sebze ve meyve
üretmekte, yeni çeşitler geliştirmekte, milyonlarca üreticimiz
ürettiklerini toptancı hallerinde paraya çevirmekte ve her geçen gün
üretim alanları büyümektedir.
Kapalı
seralarda, çok küçük alanlarda başlayan örtü altı üretim bugün çok
büyük sanayi tesisleri hâline gelmiş ve yılın on iki ayı
üretim yapılmaktadır. Bu sektörde ürünlerin satın
alınması, işletilmesi ve pazarlanmasında devletin 1 lira
desteği yoktur. Toptancı hal sistemi, başarıyla,
yıllardır bu sektörü Türkiyenin üretim ve ihracat lokomotifi yapma
gayretindedir. Her ne olduysa, ülkemizde mantar gibi biten ve şehir merkezlerini,
hatta ara sokaklara kadar ülkemizi işgal eden perakende zincirlerin para
kazanma hırsı küçük esnafımızı bitirmiş, birçok
işyeri kepenk kapatarak yerini bu zincir mağazalara terk
etmiştir.
Bugün kapanan
iş yeri sayısı ve işsizliğin geldiği seviye
ortadadır. İşte bu yüzden bu yasa tasarısı da toplumda
zincir mağazalarla ilgili bir yasa tasarısı gibi
algılanmış ve haklı tepkilere sebep olmuştur. Bugün
burada tartışılan bu tasarı, genel gerekçesinde ifade
edilen hususların yanında, yabancı zincir gruplarının
üreticilerimizden direkt mal alabilmelerinin yolunu açmaya yönelik olduğu
izlenimini vermektedir. Eğer ki temel amaç kayıt dışı
ticareti önlemek olsaydı, bunun için yeni bir kanuna gerek yoktu. Mevcut
düzenlemelerle de kayıt dışı ticaret pekâlâ önlenebilirdi.
Yıllardır
Dünya Bankası ve IMF direktifleri doğrultusunda şekil verilmeye
çalışılan tarımsal, ekonomik ve ticari
kuruluşlarımızın ve oralarda çalışanların
durumları ortadadır. Kredi vermek için özellikle kendi
kuruluşlarımızı yıkan bu zihniyetin son kalesi çok
sayıda küçük üreticimize hizmet veren toptancı halleri
olmamalıdır. IMF ve Dünya Bankasının el
attığı hiçbir kurumumuz ayakta ka-lamamaktadır. Dün
FİSKOBİRLİK, bugün TARİŞ ve diğer birlikler batma
noktasındadır.
Toprak Mahsulleri
Ofisinin hâli ortadadır. Asli görevi dururken fındık
alımıyla görevlendirilen Toprak Mahsulleri Ofisi ciddi zararlara
uğratılmıştır. Üreticimize hizmet verecek bir tane
kuruluşumuz kalmamıştır. Özelleştirilen devlet
kurumlarından atılan binlerce işçi sokakta hak arama eylemlerini
sürdürürken, tarımdan uzaklaştırılacak milyonlarca küçük
üreticiyi bu devlet nerede istihdam edecektir?
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu yasa düzenlemesinden
beklediğimiz, üreticimizin alın terinin değerinin verilebilmesi,
kayıtlı çalışan hal esnafının durumunun
düzeltilmesi, halleri daha etkin hâle getirmesi ve kayıt
dışı ticareti önlemesiyle tüketicinin ucuz ve kaliteli mal
tüketmesidir. En büyük beklentilerimizden birisi de toptancı hallerinin
fizikî yapılarının çağdaş standartlara
yükseltilmesidir.
Genel olarak
belirttiğim bu beklentilere karşılık, yeni kanun
tasarısı ile toptancı hallerimiz fonksiyonlarını
kaybetme endişesi taşımaktadır. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının açıklamalarına göre sebze ve meyvede
kayıt dışı ticaret yüzde 70ler seviyesinde olup parasal
tutarı 22 milyar liradır. Kayıt dışı ticarete bir
çare bulunmadan ve gerekli altyapı oluşturulmadan, bildirim yapmak
suretiyle toptancı halleri dışında sebze ve meyve
satışlarının özendirilmesi sektör temsilcilerini
endişelendirmektedir.
Tasarının
tüketiciye bir faydasının olup olmayacağı da
tartışılmaktadır. Toptancı hallerinde işlem gören
ürünlerden alınan belediye payının yüzde 2den yüzde 1e
düşürülmesi, hal dışı satışlardan da yüzde 2
rüsum alınacak olması perakende ürün fiyatlarında bir
değişiklik getirmeyecektir. Üretici fiyatlarıyla market
raflarındaki fiyatlar arasında tartışılan, kamuoyunda
gündeme oturan fark yüzde 2ler, yüzde 5ler değil, yüzde 200, 300,
500ler seviyesindedir. Üretici fiyatlarıyla tüketiciye kaliteli sebze ve
meyvenin ulaşması iyi bir organizasyon, uygun ulaşım
şartları ve iklim koşullarıdır. O hâlde, hal rüsumunun
düşürülmesi belediyelerin gelirlerini azaltacak, belediyelerin haller
üzerinden hizmet verme şevkini kıracaktır. Kaldı ki
denetim, yerinde yapılmadığı sürece hâl dışı
satışların doğru bildiriminin yapılıp
yapılmayacağı da tartışılmalıdır.
Tasarı,
üreticilerimize de bir fayda sağlamaktan uzaktır. Sebze ve meyvede
pazarlama sorunu yoktur ancak üreticinin beklediği fiyatı bulup
bulamadığı tartışılabilir. Ürünlerin arz-talebe
göre fiyatlarının oluştuğu bir ortamda üretici
umduğunu bulamazken, bağ-bahçesinde piyasadan bihaber olarak
malını büyük zincir marketlere sattığında
beklediği fiyatı bulması asla mümkün olmayacaktır. Kanun
tasarısının asli mimarları olarak görünen büyük zincir
marketlerin aşırı rekabetçi oranlarda, yüksek miktarlarda mal
satın alabilme güçleri ve yetenekleri üreticilere bazı şartları
dikte ettirmelerine ve üretici gelirlerinin sık sık düşmesine
sebep olmaktadır; bu gerçeğin unutulmaması ve çok iyi
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Avrupa
Birliği ülkelerinde başlangıçta yüzde 60 seviyelerinde
olması amaçlanan üretici örgütlerinin arz yoğunluğu yüzde 30,
yüzde 40 arasında durgunlaşmıştır ve bu değerlerin
gerisine düşebilecek durumda olduğu belirtilmektedir. Çok
çeşitli korumalara ve desteklere sahip Avrupa üreticilerini bu hâle
getiren sistemin, korumasız ve desteksiz Türk çiftçisine etkilerini de
düşünmemiz gerekiyor. Bugün Avrupa Birliği üyesi İspanya
üreticilerinin ve üretici birliklerinin en büyük problemi, zincir marketlerin
alım güçlerini kullanarak fiyat dikte ettirmeleri ve üretici gelirlerinin
her yıl azalmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, tasarının adı Sebze ve Meyveler ile Yeterli
Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısıdır. Arz ve talep
derinliği bulunan mallar ifadesi çok derin ve genel bir anlam
içermektedir. Bunların hangi malları kapsadığı
belirtilmelidir. Komisyon çalışmaları esnasında bu husus
üzerinde çokça durulmuş ancak Bakanlık bu ısrarından
vazgeçmemiştir. 2nci maddede de mal tanımında aynı ifade
vardır. Aslında Sayın Bakan tasarının gerekçesinde bu
ifadeyi açabileceklerini belirtmesine rağmen gerek genel gerekçede gerekse
madde gerekçelerinde buna dair bir açıklama bulunmamaktadır. Bu ifade
ile kastedilen et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta, kesme çiçek ve
süs bitkisi ürünleri midir? Sayın Bakan Genel Kurulda bizlere neyi
kastettiğini açıklarsa memnun oluruz. Diğer taraftan,
yasanın uygulanmasında ihtiyaç duyulan ikincil mevzuatta bu
eksikliklerin giderilmesi gerekir, aksi hâlde bu ifadenin yasa metninden
çıkarılması daha doğru olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, toptancı hallerinin kurulmasında belediyeler yetkili
kılınmıştır. Aslında bu yetki Bakanlık
uhdesinde bulunsa daha uygun olurdu; zira, hâlen yüz doksan beş adet hal
faaliyet göstermektedir ve bu sayı belediyelerce çok yerinde olmayan
gerekçelerle artırılabilecektir.
Yine,
tasarıda 4üncü madde ile Toptancı hale bildirim
başlıklı yeni bir düzenleme getirilmektedir. Bu madde ile
maliyetlerin azalacağı ve zaman kayıplarının
giderileceği ifade edilse de toptancı hallerin devre dışı
bırakılmasının amaçlandığı görülmektedir.
Hal dışında satılan sebze ve meyvelerin en yakın hal
müdürlüklerine bildirimde bulunularak ve yüzde 2 rüsum ödenmesiyle ticarette
serbestlik getirilecek olması, ticaretin hal dışına
kaymasına vesile olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, 5inci maddeyle ürün künyesi uygulaması getirilmiş
ve satıcılara ürün künyelerini mallarının kap ve
ambalajlarında bulundurma yükümlülüğü getirilmiştir. Böylece,
gıda güvenliğinin temin edilerek insan
sağlığının korunması ve malların
izlenebilirliğinin sağlanması hedeflenmiştir. Bu, yerinde
bir uygulama olmuştur.
7nci maddeyle,
semt pazarlarının kurulması ve işletilmesi, hijyenik
şartlara uygun bir ortam geliştirilmesi, altyapı ve çevre
düzenlemelerinin yapılması ve bunlarla ilgili her türlü tedbirin
alınması görev ve yetkisi belediyelere verilmiştir. Diğer
taraftan, üreticilerin bizzat ürettikleri malları semt pazarlarında
satabilmelerine imkân tanınmıştır.
Tasarıdaki
en önemli değişiklik içeren maddelerden biri de 11inci maddedir. Bu
maddeyle, tahsis şeklinde işletilen toptancı hallerindeki
dükkânların kiralama yoluyla işletilmesinin önü
açılmaktadır. Bu düzenleme, sektör temsilcilerinin ciddi tepkisine
sebep olmuştur. Zira, bütün mesleklerde olduğu gibi, komisyonculuk
mesleği de zor şartlarda ifa edilen bir meslektir. Uzun yıllar
emek verilerek isim yapmış bir iş yerinin kiralama suretiyle
veya satış yoluyla el değiştirmesi ihtimali, o iş
yerinin uzun vadeli ticari plan yapmasını engelleyecek veya ticari
hayatını sona erdirecektir. Bu uygulamanın on iki yıl
sonrasına atılmış olması dahi problemi çözmemiş
olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, bize göre bu tasarının amacına
ulaşabilmesi bakımından en can alıcı düzenlemesi,
denetim maddesidir. Kayıt dışı işlemlerin kayıt
altına alınabilmesi ancak denetim sayesinde olacaktır.
Bakanlık, denetim elemanları aracılığıyla her
türlü araştırma, inceleme ve denetim yapmaya yetkili
kılınmıştır. Aynı şekilde, görev
sahaları gereği Tarım Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve
özellikle belediyeler de denetim yetkisini haizdir. Bu kadar çok yetkilinin
koordineli bir şekilde görev yapması önemlidir. Zira, yüzde 70
kayıt dışı işlemin kayıt altına
alınması çok kolay bir iş değildir.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarının hazırlanmasında, başta
Sayın Komisyon Başkanı olmak üzere, Komisyon üyeleri ve
Bakanlık mensupları ciddi emek vermişlerdir ancak buna
rağmen, bu tasarı sektörün bütün ilgilileri tarafından olumlu
karşılanmamaktadır. Nitekim, toptancı hallerinde iş
yerleri olan bir sivil toplum kuruluşu üyelerinin tarafımıza
ulaştırdıkları bir yazıyı hiçbir yorum yapmadan
sizlere ulaştırmak isterim: Sayın ilgili
diyerek
başlıyor ve
böyle bir kanun tasarısını son derece
tehlikeli buluyoruz. Bu tasarının bu hâliyle kanunlaşması
hâlinde olacakları da aşağıda kısaca özetlemek
istiyoruz:
1) Belediyeler,
gerekli gereksiz demeden, siyasi geleceklerine katkısı uğruna
ticari, sosyal, ekonomik fonksiyonlarını dikkate almadan gecekondu
haller açacaklardır, sonra da ürünlerin çok el değiştirdiği
kamuoyunda devamlı tartışılır hâle gelecektir.
2) Üretim
bölgelerinde toptancı hallere giren ürün miktarı hızla
azalacaktır. Belediyeler, miktar olarak azalan ürün girişleri
yanında yüzde yarıma indirilen rüsum geliri ile bu sistemi
yürütmelerinin imkânsızlaştığını ileri sürerek
toptancı halleri kapatacaklardır.
3) Bugün büyük
boyutlarda had safhaya ulaşmış kayıt dışı
ticaret, hal komisyoncularının serbest rekabet şansını
ortadan kaldırmaktadır. Tasarı, bu durumu yasal bir zemine
oturtacak, birçok komisyoncu sistemden dışlanmış
olacaktır.
4) Hallerin ve
komisyoncuların fonksiyonlarının sona ermesi, başta
küçükler olmak üzere tüm üreticileri aracı ve korsan
satıcıların insafına terk edecektir. Kısa süre sonra
küçük üreticiler üretimden çekilecek ve ortalık, büyük sermayenin oluşturduğu
tarımsal sanayi kuruluşlarına kalacaktır.
5) Üretimden
çekilen veya üretim yapamaz hâle gelen küçük çiftçimiz yerli ve yabancı
sermayeli büyük zincir market gruplarının marabası hâline
gelecek ve onların istedikleri fiyatlara kendi arazilerinde mal üretmek
zorunda kalacaklardır.
6) Pahalı
üretilen ürünler pahalı olarak tüketiciye sunulacak ve halkımız
bugünkü fiyatların birkaç katına sebze ve meyve tüketmek zorunda
kalacak ve büyük çoğunlukla da tüketemeyeceklerdir. Kazanan, yabancı
zincir marketler olacaktır.
7) Kanun
tasarısının uluslararası büyük organize marketlerin
istediği bu şekilde kanunlaşması, nihai tüketici
pazarını elinde tutan bu grupların üreticimizi de ele
geçirmesini sağlayacaktır. Böylece küçük esnafımızın,
pazar yerlerimizin, yerel marketlerimizin, toptancı hallerimizin, bu
haksız rekabet ortamında tamamen devre dışı
kalmasından başka bir faydası görülmeyecek ve kesinlikle
fiyatlara olumlu bir yansıması olmayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, bütün bu yazılanları temenni etmemekle birlikte,
tasarının bizim için de yeterli olmadığını
düşünmekteyiz. İlgili bütün kesimlerin bu yasadan gerekli
faydayı sağlamalarını temin bakımından, maddeler
üzerinde değişiklik önergelerimiz vardır. Bu önergelerle
düşündüklerimizi ifade edeceğiz. Umarım, gereken desteği
görürüz.
Sözlerime son
verirken sizleri bir kez daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Hakkâri Milletvekili Sayın Hamit
Geylani. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HAMİT
GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan yasa tasarısının tümü üzerine
Barış ve Demokrasi Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, yıllardır yurttaşın
yaşamına gereken önemi vermediği politikalardan kaynaklı,
bu kez de Elâzığın Karakoçan ve Kovancılar köylerinde
meydana gelen depremde yaşamını yitiren tüm
yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına,
ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünya nüfusunun sürekli arttığı, buna
karşılık tarım arazilerinin ve temiz su
kaynaklarının giderek azaldığı
yüzyılımızda gıda ve suya ulaşmak ülkeler için daha
zor olacak ve tarım, 2000li yılların en stratejik sektörü
olmaya devam edecektir. Genelde tarım, özelde yaş sebze meyve
üretimi, temel besin maddelerinin sağlanmasının yanı
sıra, sağlıklı beslenmenin de temini bakımından
hayati önem taşımaktadır. Günümüz yaşam koşullarında
pek çok hastalığın ortaya çıkmasıyla birlikte,
sağlıklı beslenmeye yönelik ürünlerin tüketimi de hız
kazanmıştır. Bu ürünler, bünyelerinde yararlı
bileşenleri içermeleri nedeniyle de kronik hastalıklara
karşı koruyucu özellik taşımakta, vücudumuzun zararlı
maddelerden temizlenmesini sağlamaktadır. Nitekim, yapılan
bilimsel araştırmalar sonucunda, sebze ve meyve tüketimi kansere
karşı korunmada da oldukça etkin bulunmaktadır.
Yaş sebze ve
meyvenin insan sağlığı ve ülke ekonomisindeki öneminin
giderek artmasıyla talepte ve buna bağlı olarak da üretimde
büyük bir artış gözlenmektedir. Ancak, stratejik bir sektör olan
tarımda üretimin artırılması, tarımsal gelirlerin
yükseltilmesi için yeterli değil diye düşünüyoruz.
Üretimin
doğru yönlendirilmemesi hâlinde pazarlama ve değerlendirme sorunu da
ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde yaş sebze-meyve sektörü için etkin
bir pazarlama sistemi ve organizasyonun kurulamamış olması,
mevcut sistemin ise aracılar tarafından kontrol ediliyor olması
hem ürün yapılarına hem de diğer besin maddelerine neden olmakta,
ayrıca üretici-tüketici niteliğindeki geniş toplum kesimlerinin
çıkarlarını da son derece olumsuz etkilemektedir.
Hasat döneminde
çok miktarda ürünün pazara çıkması, depolama olanaklarının
yetersizliği, üreticinin içinde bulunduğu finansman
olanaklarının yetersizliği hasat döneminde fiyatların
düşmesine ve üreticilerin önemli miktarda gelir kaybına
uğramasına da neden olmaktadır. Ayrıca, tarım
işletmelerinin büyük çoğunluğu ekonomik ölçeklere göre küçük ve
çok parçalı araziye sahip verimli üretim koşulları olmayan
işletmelerden de oluşmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu sistem, içinde
barındırdığı etnik ve kültürel zenginliklerin
farkına varmadığı ve bunun verimliliğinden
yararlanamadığı gibi, dünyada çok nadir bulunan iklim ve
coğrafik olanakları da ne yazık ki gerektiği gibi
değerlendiremiyor ya da basiretsiz ve beceriksiz hükûmetler yüzünden
yararlandırılamamaktadır. Hepinizin bildiği gibi ülkemiz,
aynı zaman diliminde dört mevsimi yaşayabilen bir ülkedir. Bu
nedenle, meyve ve sebze yetiştiriciliği için büyük bir potansiyel
oluşturmaktadır.
Ama bu
bağlamda bir gerçeği de yeniden açmak kaçınılmazdır.
Ülkemizde otuz yıla yakındır süren ölme ve öldürme kültüründen
beslenen bir sistem anlayışı ve onu uygulayanların
ezberinde yatan, çağla çatışan paradigmalardaki sonuç,
yaşamın her alanında olduğu gibi tarımı da büyük
ölçüde etkilemektedir. Bu süreç içinde 40 bin canın yaşamıyla
birlikte 4 bin civarında köy yakılarak yıkılarak talan
edilmiş, 4 milyon civarında yurttaşımız da en
azından, geçimini sürdürebilir tüm ilişkilerinden
koparılmış ve göçe zorlanmıştır. Bu
yurttaşların kendi geçimlerine yetecek ve belli dallarda
satışa bile arz edilecek hayvancılık,
arıcılık yanında tarım ürünleri, sebze ve meyve
hasılatları da bulunmaktaydı ama milyonlarca insanı
mağdur eden, ülke ekonomisindeki katkılarını
sonlandıran bu son yirmi beş yılın tüm hükûmetleri bence bu
anlamda bir vebal altındadırlar. Onun için, bu günahların daha
da büyümemesi için, Gelin, toplumsal barışı öğrenin. diye
sesleniyoruz. Bu insanlarımızı ülkenin üretimine,
kalkınmasına, çağdaşlaşmasına, toplumsal
barışına ve demokratikleşmesine yeniden
kazandıralım.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye İstatistik Kurumu 2008 yılı verileri,
sebze üretiminin yaklaşık olarak 27 milyon ton, meyve üretiminin de
yaklaşık olarak 15 milyon ton olduğunu göstermektedir. Dünyada
üretilen incirin yaklaşık yüzde 27si, kayısının yüzde
17si, kavunun yüzde 12si, karpuzun yüzde 11i, yeşil fasulyenin yüzde
14ü, patlıcan ve domatesin yüzde 9u, ayrıca turunçgillerin de yüzde
13ü Türkiyede üretilmektedir. Dünya sebze üretiminde Türkiye'nin payı
ise yüzde 3 dolayındadır. Türkiyede yaş sebze ve meyve
üretiminin yalnızca yüzde 5i ihracata konu olmaktadır; aynı
oran İspanyada yüzde 45, İsrailde ise yüzde 31dir. Bu anlamda,
üretilen yaş sebze ve meyvenin yüzde 95i ülke içinde kalmakta, bu
miktarın yüzde 25 ve 30u civarında ise tüketim merkezlerine
ulaşmadan çürümeye terk edilmektedir. Bu da hem üretici hem tüketici
başta olmak üzere ülke için çok ciddi bir kayba neden olmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, yaş sebze ve meyve ticareti bu ürünlerin üretimiyle
uğraşan üreticileri, üretici birlikleri ve kooperatifleri,
taşıyıcıları, aracı ve komisyoncuları,
toptan ve perakende çalışan tüccarları, ithalat ve
ihracatçıları, yerel ve merkezî kamu örgütünü ve en önemlisi de bu
ürünlerin tüketicisi konumundaki geniş halk
yığınlarını çok yakından ilgilendirmektedir.
Türkiyede
yaş meyve ve sebze sektörünün, üretim yapısı, fiziki ve
pazarlama altyapısından kaynaklanan çokça sorunları da
bulunmaktadır. Özellikle muhafaza, ambalaj, girdiler ve diğer organik
tarım yetiştiricilik sistemleri, pazarlama
altyapısının uygunsuzluğu ve eksikliği, üretici
örgütlenmesindeki yetersizlik ve diğer sorunlar öne çıkmaktadır.
Alanla ilgili
olarak daha önce yapılan yasal düzenlemeler -ki bunların
başında 24/6/1995 tarihli ve 552 sayılı Yaş Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Yasa
Hükmünde Kararname gelmektedir- bu sorunların çözümüne yönelik
yaklaşımlar içermekten öte, zincirin ilk ve son halkası olan
üretici ve tüketici aleyhine bir eğilim sergilenmiştir.
Görüştüğümüz
yasa tasarısı, kimi madde ve fıkralarında üreticileri
pazarla buluşturan zincirler oluşturmuştur ancak kimi maddeler
ve fıkralarda demokratik haklar ve yönetim konusunda üreticiler ve meslek odaları
açısından eksiklikler barındırdığını
düşünmekteyiz. Bu eksikliklerin de meslek odalarının
görüşleri alınarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz yasa
tasarısının konusu yaş sebze ve meyve olunca, ayrıca
derin bir yargı krizini tartıştığımız
şu günlerden geçerken yaş sebze ve meyvenin, daha doğrusu
narenciyenin kalbi olan Akdeniz Bölgesinde yaşanan bir hukuk
skandalına da değinme gereğini duyuyorum. Adana 6.
Ağır Ceza Mahkemesi, Şubat 2009 yılında yaşanan
olaylarda gözaltına alınarak tutuklanan Murat Baran adındaki
yurttaş dokuz yıl dokuz ay hapis cezasına
çarptırılıyor. Peki, bu cezanın gerekçesi nedir biliyor
musunuz değerli milletvekilleri? Tek bir kanıt var: Olayların
yaşandığı günde cebinde yarım limonun bulunmuş
olması kendisine on yıl hapis cezası vermeye yetmiştir yani
cebinde yarım limonu taşıması o hadiselere
karıştığının karinesi ve kanıtı olarak
gösterilmiştir.
Evet,
değerli arkadaşlar, bakınız, ülkeyi kaosa götürecek darbe
planları yapan ve bu yolda her türlü şiddet yöntemine
başvuracaklarını ıslak imzalı belgelerle anlatan
kişiler Adli Tıp Kurumunun tüm birimlerince kanıtlanan suç
imzası olduğu hâlde ciddi hiçbir soruşturmaya tabi tutulamazken,
cebinde ıslak yarım limon bulunduran bir genç yaklaşık on
yıl hapis cezasına çarptırılıyor! Ne garip bir kanun
ülkesi değil mi değerli arkadaşlar? Kanun ülkesi diyoruz çünkü
bu ülkede gerçek anlamda, çağcıl anlamda, evrensel anlamda bir hukuktan
söz etmek olanaklı değildir.
Değerli
arkadaşlar, toplumsal barış ve demokrasiyi
içselleştiremeyen, şimdi de af polemiğiyle tüm insani çözümleri
kelepçelerle kilitliyorlar. Bakınız değerli arkadaşlar,
Batman şehrimiz kutsal bir şehrimizdir hem de Hasankeyfe iki
kaş arası uzaklıktadır ve Tanrı orada insanlara
birtakım güzel şeyler de söyletebiliyor. Onun için, biri, Batman
havasında kılıcı çekiyor ve şaşırarak bir
genel aftan söz ediyor. Ama ne var ki onun arkası ve Ankarası
Zinhar böyle bir şey olamaz. diyorlar ve mahkemede şaşara
çeviriyorlar. En ilginci de, bu olay üzerine en ilginci de Hükûmetin sayın
bir bakanı -tırnak içinde diyorum- Namusumu ortaya koyuyorum, böyle
bir projenin içinde değiliz. diyerek gözyaşı döküyor.
İşte, tam da burada aman Tanrım
(*) demek gerekmez mi?
Değerli
arkadaşlar, işte Türkiyedeki tarihsel sorunların çözümü bu
seviyededir. Tek kelimeyle bu, yirmi beş yıllık şiddetten
ölmenin ve öldürmenin dayanılmaz hafifliği diyebiliriz. Ayrıca,
kimse af da dilemiyor ama bu ülkenin ve herkesin kendisiyle yüzleşmesi
gerektiğini söylüyoruz. Bu yirmi beş yıllık ezberler
Yirmi
beş yılda hükûmet olanların hiçbiri de çözmedi, bu mantık,
bu anlayış, bu yöntemle de çözmesi mümkün değildir.
Bize göre tek
çözüm yolu diyalog, demokrasi, hukuk ve cesaretli irade ile siyasi
çıkarları bastırmaktan geçer, istenen demokratik çözüm
arayışı ile toplumsal barışın
sağlanmasından geçer. Bu da toplumsal ve siyasal yaşam yolunun
açılmasıyla olanaklıdır. İşte, istenen toplumsal
barışa hizmet sunacak hukuki bir düzenleme istenmektedir.
Değerli arkadaşlar,
konuşmama son verirken bu yasanın da demin altını çizerek
ifade ettiğim istenen toplumsal barışa hizmet sunması
dileğiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Geylani.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Mustafa
Cumur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA MUSTAFA CUMUR (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği
Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı üzerinde AK PARİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Dün meydana gelen
Elâzığ depreminde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara da acil
şifalar diliyorum.
Tabii,
bilindiği üzere, ülkemizde sebze ve meyve sektörü, temel gıda
ihtiyacının karşılanması, iş gücü, istihdama ve
millî ekonomimize katkısı bakımından çok büyük bir öneme
sahip bulunmaktadır.
Birçok sebze ve
meyve üretimine uygun iklim koşulları, ekolojik ve doğal
özellikleri bakımından büyük bir potansiyele sahip bulunan ülkemiz
hem üretim alanı hem üretim miktarı bakımından dünyada
sayılı ülkeler arasında yer almaktadır.
2008
yılı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, ülkemizde sebze
üretim miktarı yaklaşık 27,2 milyon ton, meyve üretim
miktarı ise 15,6 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının toptancı hal fiyatlarını baz
alarak yapmış olduğu bir çalışmada bu üretim
miktarlarına ilişkin toplam
işlem değeri yıllık 40 milyar liraya ulaşmaktadır
ancak özellikle pazarlama yapısından kaynaklanan birtakım
sorunlar, ülkemizin mevcut üretim potansiyelinin kullanılmasını
olumsuz yönde etkilemektedir. Dış satımlarda zaman zaman
yaşanan sorunlar da bu olumsuzluğu daha da artırmaktadır.
(*)
Bu bölümde Hatip tarafından, Türkçe olmayan bir dille birtakım
kelimeler ifade edildi.
İhracata ve
ürün kaybına ilişkin rakamsal değerlere
baktığımızda, üretim potansiyelimizi yeterince
kullanamadığımızı ve buna bağlı olarak da
elde edebileceğimiz yararların çok sınırlı
kaldığını daha net bir şekilde görmekteyiz. Şöyle
ki, 40 milyon sebze ve meyve üretiminde önemli bir üretici konumunda bulunan
ülkemiz, üretimin yaklaşık yüzde 5ini ihraç edebilmektedir.
Diğer bir ifadeyle, üretilen sebze ve meyvenin yüzde 95i ülke içinde
kalmaktadır. Bunun yanında, ülke içinde kalan bu miktarın dörtte
1i zayi olmaktadır. Başka bir deyişle, toplam üretim kaybı
yaklaşık yüzde 25i bulmaktadır; bunun da ekonomik değeri,
40 milyar lirayı göz önünde bulundurduğumuz zaman 10 milyar TL
civarındadır.
Yukarıda
ifade ettiğim toplam sebze ve meyve miktarları ve işlem
değeri dikkate alındığında, üretim kaybının
ekonomik değerinin büyüklüğü açıkça görülmektedir. Bu durum,
bizlere üretimin tek başına yeterli olmadığını,
üretilen ürünlerin etkin bir şekilde nihai tüketicilere
ulaştırılmasının da önemli olduğunu
göstermektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sebze ve meyve
pazarlamasının, üreticileri, bunların kurdukları üretici
örgütlerini, ürünleri taşıyan ve depolayan nakliyecileri, depo
sahiplerini, ürünlerin toptan ve perakende ticaretiyle uğraşan
komisyoncuları, tüccar, toptancı ve perakendecileri, ithalat ve
ihracatçıları, yerel ve merkezî idareleri ve en önemlisi bu ürünleri
tüketen tüketicilerimizi ilgilendirdiği göz önünde bulundurulduğunda,
pazarlama yapısından kaynaklanan sorunların çözülüp sistemin
günümüz koşullarına uygun hâle getirilmesi kuşkusuz bir büyük
öneme sahip bulunmaktadır.
Ülkemizde sebze
ve meyvelerin ticareti, 24/6/1995 tarihli ve 552 sayılı Yaş
Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnameyle bu kanun hükmünde kararnameye istinaden
çıkarılan ikincil mevzuatta yer alan hükümler çerçevesinde
yapılmaktadır.
Toptancı
halleri de anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde kurulmakta ve
işletilmektedir. Anılan kanun hükmünde kararnameyle sebze ve meyve
ticaretinin kalite, standart ve sağlık kurallarına uygun olarak
serbest rekabet sistemi içerisinde yapılması, üretici ve tüketiciler
ile sebze ve meyve ticaretini meslek edinenlerin çıkarlarının
dengeli ve eşit şekilde korunması ve toptancı hallerin
modern ve çağdaş bir altyapı sistemine kavuşturulması amaçlanmış
ancak aradan yaklaşık on beş yıllık dönem geçmiş
olmasına ve bu kararnamede üç kez yasal değişiklikler
yapılmış olmasına rağmen, öngörülen amaçlara
ulaşılamamıştır. Bu nedenle, ülkemizde sebze ve meyve
ticaretini yeniden düzenlemek, mevcut sistemin aksayan yönlerini gidermek
amacıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığımızca bu
tasarı hazırlanmıştır.
Hükûmetimizce
yüce Meclise sevk edilen bu tasarı üzerinde esas komisyon olarak Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonumuz oldukça titiz
bir çalışma yürütmüştür. Bu çalışmalar
sırasında, konuyla ilgili üretici ve tüketici örgütleri, kamu
kurumları ile sivil toplum ve meslek kuruluşlarıyla bire bir
görüşülerek onların görüşlerinden azami derecede istifade
edilmiştir. Bu vesileyle, burada, özellikle alt komisyondaki
çalışmalara katkı sağlayan değerli milletvekillerimiz
başta olmak üzere esas ve tali komisyonlarımızın üyelerine
ve katkı sağlayan diğer ilgililere teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda görüşülmekte olan
kanun tasarısının getirdiği yeniliklerden kısaca bahsetmek
istiyorum:
Tasarıda
öngörülen en önemli düzenlemelerden birisi, malların toptancı hale
bildirim esasını getirmesidir. Bu şekilde, toptancı halde
bildirimde bulunmak şartıyla, genel olarak hal dışında
da toptan alım ve satım yapılabilecektir. Bu sayede, ticarete
serbestlik getirilecek, alternatif pazarlama kanalları oluşacak,
Avrupa Birliği mevzuatına uyum sağlanacak, tekelleşme
giderilerek rekabet temin edilecektir; maliyetler azalacak, zaman
kayıpları giderilecek, haksız kazançlara son verilecektir.
Bildirim
uygulamasıyla ilgili usul ve esaslar kanuna istinaden
çıkarılacak ikincil düzenlemelerle detaylı bir şekilde
düzenlenecektir. Bu konuda Komisyonumuz tasarıyla ilgili Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına yetki verilmiştir.
Tasarının
öngördüğü ve bildirim uygulamasıyla desteklenecek bir başka
önemli düzenleme de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde
oluşturulacak merkezî hal kayıt sisteminin kurulmasıdır.
Merkezî hal kayıt sistemi elektronik ortamda oluşturulacak, gerekli
görülmesi hâlinde diğer kamu kurumları nezdinde kayıt
sistemleriyle birbirine bağlanacaktır.
Hal kayıt
sisteminin kurulmasıyla, alım ve satıma konu sebze ve meyvelerin
miktar ve fiyatlarına ulaşılabilecek, meslek mensupları
kayıt altına alınacak, üreteciler mallarını satacakları
tacirlerin irtibat bilgilerine erişebilecek ve onlar hakkında bilgi
sahibi olabilecek, üreticiler, ürünlerini daha çok kâr edebileceği
pazarlara yönlendirebilecektir; geleceğe yönelik planlama yapabilecek ve
tacirler karşısında daha güçlü bir pozisyonda bulunabileceklerdir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yürütülen çiftçi
kayıt sistemiyle, tarım sektörüne yönelik kamunun diğer bilgi
sistemleriyle entegrasyon sağlanacaktır.
Yine
tasarıyla, hem hal içerisinde hem hal dışında işlem
maliyetleri azaltılacaktır. Mevcut uygulamada, hallerde satılan
mallardan yüzde 2, hal dışında satılan mallardan yüzde 15
oranında hal rüsumu alınmaktaydı. Yeni düzenlemeyle bu
işlemde, maliyetlerinde önemli bir indirim sağlanmakla beraber,
hallerde satılan mallardan yüzde 1, hal dışında
satılan mallardan ise yüzde 2 oranında hal rüsumu alınması
öngörülmektedir. Bu sayede tüketicimiz daha ucuza mal temin edebilecek, sebze
ve meyve fiyatlarının enflasyon üzerindeki olumsuz etkisi
giderilecektir. Rüsum ve komisyon oranının düşürülmesiyle
kayıt dışılık azalacak ve buna bağlı olarak
belediye gelirleri de artacaktır. Burada az önce söz alan
arkadaşımız, bu kanunla, üretici birlikleriyle ilgili,
rüsumların üreticilerden alınmayacağını, bu
üreticilere fazla bir katkı sağlanacağını belirtmedi; bunu
belirtmek istiyorum.
Tasarıyla,
hal rüsumundan üretim bölgesi belediyelerin de belli oranda pay almaları
sağlanacaktır. Böylece, bu belediyelerin de ticarete yönelik
sundukları hizmetlerin kalitesini artırmaları ve sürece etkin
bir şekilde dâhil olmaları temin edilecektir.
Bunun
yanında, hal rüsumuna ilişkin, uygulamada yaşanan pek çok
sıkıntılar da giderilmektedir. Mallar üzerinden mükerrer hal
rüsumunun alınması engellenmektedir. Ayrıca, hal rüsumunun
üreticiler değil malı satın alanlar tarafından ödenmesi ve
malların gıda güvenliği analizini yaptıranların bu
çok önemli arkadaşlar- hal rüsumunun yarısını ödemesi
öngörülmektedir. Yani, gıda güvenliğine bu kanun çok önem
vermektedir. Biliyorsunuz, ülkemizde 500 bin civarında kanser hastası
var; bunun da sadece yıllık ilaç tüketimi 2,5 milyar doları
bulmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin bildiği gibi,
üretilen sebze ve meyveler nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar
çeşitli kaynaklardan geçmektedir. Toptancı halleri bunlardan biri ve
en önemlisidir. Gerçekten de toptancı halleri, sebze ve meyvelerin toptan
alım ve satımının gerçekleşmesinde, fiyatların
oluşmasında ve ticaretin kayıt altına alınmasında
üstlendiği roller ile üretici, pazarlayıcı ve tüketici
açısından icra ettiği fonksiyonlar bakımından
pazarlama sisteminin temelini oluşturmaktadır. Ancak, biraz önce de
ifade ettiğim gibi, özellikle ürünlerin pazarlama yapısından
kaynaklı birtakım sorunlar yaşanmaktadır ve bu
sorunların önemli bir bölümü de toptancı halleriyle yakından
ilgili bulunmaktadır. Tasarıyla toptancı hallerinin daha iyi
hizmet standartlarına kavuşmasını sağlamaya yönelik
önemli adımlar atılmaktadır. Toptancı hal kurma
faaliyetleri disiplin altına alınmakta, sebze ve meyve ticaretinin
daha sağlıklı fiziki mekânlarda ve gıda güvenliğine
uygun olarak yapılmasını sağlamak amacıyla
toptancı hallerinin belli altyapı standartlarında kurulması
amaçlanmıştır. Yine bu amaçla mevcut hallere dört
yıllık bir geçiş süresi verilmekte, bu süre içinde kanunda
belirtilen asgari koşulları sağlamayan hallerin faaliyetlerinin
durdurulması öngörülmektedir.
Tasarıda
semt pazarlarının modern bir yapıya kavuşturularak
tüketicilere daha düzenli, modern ve hijyenik bir ortamda
alışveriş imkânı sunulması amacıyla gerekli
düzenlemeler de yapılmakta; bu bağlamda, belediyeler gerekli her
türlü tedbirin alınması için görevli ve yetkili
kılınmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıyla üreticilerimiz lehine
de önemli düzenlemeler getirilmektedir. Sebze ve meyvelerin yaklaşık
yüzde 1lik bir kısmının üreticiler tarafından
doğrudan tüketicilere satıldığı hususu dikkate
alınırsa bu düzenlemelerin ne kadar önemli olduğu ortaya
çıkmaktadır. Tasarıda, ürettikleri malları doğrudan
tüketicilere satabilmesi amacıyla semt pazarlarında toplam
satış yeri sayısının en az yüzde 20sinin üreticilere
tahsis edilmesi öngörülmektedir. Ayrıca, toptancı hallerinde iş
yerlerinin en az yüzde 20sinin üretici örgütlerine ayrılması
benimsenmiştir.
Piyasada
yaşanan önemli sorunlardan birisi de üreticilerin özellikle ürünlerinin
pazarlanmasında yeterince etkili olamamasıdır. Bu bağlamda,
tasarıda üreticilerin örgütlenmelerini teşvik edici mahiyette
düzenlemeler öngörülmektedir. Buna göre üretici örgütü kapsamı
genişletilmekte ve üretici örgütlerine rüsum ödenmeksizin hal
dışında da sadece kendi ortak ve üyelerinin mallarını
değil, aynı zamanda ortak veya üyesi olmayan üreticiler ile
diğer üretici örgütlerinin mallarını da hem toptan hem de
perakende olarak satabilme imkânı verilmektedir.
Tasarıda,
özellikle üreticilerimizin haklarını korumaya yönelik önemli
düzenlemelere de yer verilmektedir. Bu bağlamda, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına alım satım işlerinden kaynaklanan
mağduriyetlerin giderilmesine yönelik olarak bu işlemleri düzenleyen,
sözleşmelerde bulunması gerekli asgari şartları belirme
yetkisi verilmektedir. Üreticiye zamanında ödenmeyen mal bedelinin
komisyoncu ve tacirlerden alınan teminattan karşılanması
öngörülmektedir.
Öte yandan, hal
hakem heyetleri yeniden yapılandırılmakta, bu heyetlere
toptancı hal dışındaki anlaşmazlıkların
çözümünde de yetkili bir organ olma vasfı
kazandırılmaktadır. Ayrıca, değeri 50 bin liranın
altındaki uyuşmazlıklarda da heyete başvuru zorunlu hâle
getirilmekte, hakem heyetlerinin toptancı hali bünyesinde değil il
merkezleri ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca uygun görülen ilçe
merkezlerinde kurularak işleyişinde etkinlik sağlanması
öngörülmektedir. Böylece, anlaşmazlıkların kolay,
hızlı ve düşük maliyetle çözülmesi ve mahkemelerimiz üzerindeki
yüklerin azaltılması amaçlanmaktadır.
Tasarıda yer
alan en önemli düzenlemelerden birisi, malların izlenebilirliliğini
sağlamak amacıyla ürün künyesi uygulamasını getirmesidir.
Bu uygulama sayesinde vatandaşlarımız, artık, tükettikleri
ürünün nerede ve kimin tarafından üretildiğini bilme imkânına
kavuşacaktır. Ürün künyesi, malların üretim yerini, cinsini,
miktarını, hangi üretici ve işletmeye ait olduğunu ve varsa
sertifika bilgilerini kapsayacaktır. Satıcılar ürün künyelerini
mallarının kap veya ambalajlarında bulundurmakla yükümlü
olacaklardır.
Son olarak, büyük
oranlara varan ürün kayıplarının önlenmesi ve tüketicilerimizin
daha hijyenik mal tüketmesini temin etmek amacıyla tasarıda
malların ayıklanması,
sınıflandırılması, hazırlanması,
ambalajlanması, işaretlenmesi ve etiketlenmesi ile taşıma
ve muhafazasına ilişkin standartların belirlenmesi ve bu
standartların üç yıl içinde mecburi uygulamaya konulması
öngörülmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yukarıda genel hatlarıyla
belirttiğim hususları dikkate aldığımızda bu
tasarının pazarlama yapısından kaynaklanan mevcut
sorunları gidereceğine ve günümüz ihtiyaçlarına büyük ölçüde
cevap vereceğine olan inancımı belirtmek istiyorum.
Üretici-tüketici, tüccar-ihracatçı arasındaki dengeyi korumak,
gıda güvenliğini ön planda tutmak bu kanunun temel amaçlarından
biridir. Üretimden tüketimine kadar geniş bir kesimi ilgilendiren
tasarının kanunlaşmasıyla beraber tarladan sofraya kadar
izlenebilir güvenli bir ticaret ve tüketim döneminin
başlayacağını belirtmek istiyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor,
tasarının hazırlanmasında emeği geçen herkese
teşekkür ediyorum.
Ayrıca,
Sanayi Bakanımıza kendi yöremle ilgili ayrı bir teşekkür
etmek istiyorum; Akçaabat Organize Sanayi Bölgesine gösterdiği ilgiden
dolayı kendisine teşekkür ediyorum.
Bu
tasarının milletimiz ve ülkemiz için hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Cumur.
Şahıslar
adına ilk söz, Yozgat Milletvekili Sayın Abdulkadir Akgüle aittir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDULKADİR
AKGÜL (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sebze ve
Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan
önce, Güneydoğuda şehit düşen askerimize Cenabıallahtan
rahmet diliyorum.
Yine,
Elazığdaki depremde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Cenabıallahtan rahmet diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, üretiminden tüketimine kadar geniş bir kesimi ilgilendiren
tasarının kanunlaşmasıyla birlikte, tarladan sofraya kadar
izlenebilir güvenli bir ticaret ve tüketim dönemi başlatacak olan bu kanun
tasarısının Meclise getirilmesi önemli bir dönüm
noktasıdır.
Tabii, kanunun
elzem olması, Komisyonumuza geldiğinde bazı
aksaklıklarının giderilebilmesi için, bu kanunla iştigal
eden, kanunu ilgilendiren tüm kesimlerle, özellikle alt komisyonda, ana
komisyonda, bütün bu kesimlerin temennileri, dilekleri
tartışılarak, kanun, önemli ölçüde işe yarar şekilde,
ülkemizin menfaatlerine uygun şekilde hazırlanmıştır.
Tabii, bir iki husus da yine daha sonradan, Komisyondan geçtikten sonra, bu
kanunun aksayacak yerleri tekrar dinlenilmiştir. Maddelere geldiğinde
de önemli ölçüde bu istekler üzerinde durulacağına inanmaktayız.
Değerli
arkadaşlar, özellikle kanunla ilgili şikâyetlerin önemli ölçüde
Komisyonda giderildiğini birlikte müşahede ettik. Ancak, bir iki
husus var ki bunlar, özellikle sebze ve meyve komisyoncularının, bu
işle iştigal eden dernek mensuplarının ve bazı belediyelerin
bu kanun üzerindeki istekleri daha sonradan tarafımıza
iletilmiştir. Maddeler geldiğinde bunların bütün gruplarla
paylaşılması ve bu kanun üzerindeki aksaklıkların en
asgari seviyeye indirilmesi üzerinde çalışılacağına
inanmaktayız.
Değerli
arkadaşlar -bunlar, özellikle asgariye inen bu şikâyetler-
belediyelerin almış olduğu, özellikle üretici bölgelerdeki
belediyelerimizin almış oldukları rüsumlarla ilgili
şikâyetler söz konusudur. Daha önce yüzde 2 olan rüsumun yarıya
indirilmesi, Antalya yöremizdeki bazı belediyelerden gelen talepler
doğrultusundadır. Bunların madde gerekçelerinde tekrar
değerlendirileceği kanaatindeyim.
Bir diğer
istek ise yine sebze ve meyve komisyoncularından gelmiştir. Bu da
toptancı hallerindeki mülkiyete sahip olan belediyelerin, yürürlükteki 552
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede olduğu gibi, tahsis, kiralama
ve satış yetkisinin aynen muhafaza edilmesi talebidir ki bunlar
kanunun üzerinde en çok durmuş olduğumuz hususlardan bazılarıdır.
Fakat, bu ufak
istekler dışında, kanunun mükemmele yakın bir şekilde
hazırlandığı kanaatindeyiz. Özellikle malların haller
üzerinden pazarlanma zorunluluğu serbest rekabeti olumsuz yönde
etkilemekte, rüsum ve komisyon oranları da ticareti
zorlaştıracak ve kayıt dışılığı
artıracak düzeydedir. Önemli ölçüde bunun giderildiğini görmekteyiz.
Tasarının
amaç ve kapsam maddesi başlığından daha geniş bir
anlama sahip olduğu için başlığın kapsamının
da biraz daha genişletilmesi yine Komisyonumuzca benimsenmiştir.
Özellikle arz ve
talep derinliğine göre olan belirlenecek diğer mallar ibaresinin ise
kanun kapsamında dâhil olacak farklı mal gruplarına ilişkin
farklı düzenlemelerin yapılması hususundadır.
Değerli
arkadaşlarım, tasarı yalnızca toptancı hal
işlemlerini düzenlememekte, üreticiden tüketiciye kadar bütün perakende ve
toptancı zincirini de düzenlemektedir. Bu nedenle de tasarının
kapsamının doğru olduğu kanaatindeyim.
Bugünkü hâliyle
Türkiyedeki haller her türlü ürünün satılmasına elverişli
değildir. Ancak, tasarıyla hallerin modernizasyonu da düzenlenmekte
ve öngörülen süreler sonunda hallerin modern altyapılarının
tamamlanması, arz ve talep derinliğine göre Bakanlığın
belirleyeceği ürünlerin de Avrupa Birliği üyesi ülke hallerinde
olduğu gibi farklı ürün yelpazesinin sunulduğu yerler
olması özellikle kanun kapsamında hedeflenmektedir.
Toptancı
hallerinin üretici ve tüccar mallarının değerlendirilerek paraya
çevrildiği yerler olduğu, malların güvenilirlik ve
izlenebilirliğinin sağlanacağı, laboratuvar kontrollerinin
yapılabileceği en uygun yerler haller olduğu, hal
dışında satışların yasal olarak
oluşturulmasının kayıt
dışılığı artırabileceği de
Bunun için
tasarının bu şekilde de düzenlendiği hususlar göz ardı
edilmemiştir.
Sebze ve meyvenin
maliyet esasına göre satılmadığı, söz konusu
malların arz ve talebe göre fiyat bulduğu şeklindeki
şikâyetlerin de, asgari düzeyde, bu kanun kapsamında üzerine
düşülen en önemli hususlardan olduğu görülmüştür.
Özellikle,
esnafların, üyesi olduğu odalarla bağını güçlendirmek,
oda kayıtlarının tutarlı olmasını sağlamak
ve ülkemizin bir numaralı sorunu olan kayıt dışı
faaliyette bulunmayı önleyebilmek için meslek mensubu, pazarcı,
perakendeci tanımlarıyla ilgili, bu ilgili meslek odalarına
kayıtlı ibarelerinin bu kanun kapsamına Komisyonumuzca
eklenerek özellikle meslek odalarındaki sivil toplum
kuruluşlarının da bu işe dahli söz konusu olmuştur.
Toptancı
hallerinde alınan rüsum oranının hal içinde yapılan
satışlarda yüzde 1e indirilmesinin
Ki özellikle belediyelerimizi ve
diğer kesimlerden gelen şikâyet bu doğrultudadır. Tabii,
maddeler geldiğinde bu konunun tekrar gözden geçirileceğini biliyorum
ama bugün üretici üretmiş olduğu ürünün
karşılığını tam manasıyla
alamadığı, ülkemizde bu kanun kapsamında aksaklıklar
olduğundan üreticinin alın terinin tam manasıyla
yansımadığı görülmektedir. Bu kanundaki bu düzenlemeyle de
üreticilerin şikâyetlerinin en asgari düzeye ineceği kanaatindeyim.
Özellikle
Komisyonumuzdaki diğer üyeler ve buradaki milletvekillerimizin kanun
kapsamında bazı endişelerinin olduğu hususlardan bir tanesi
de büyük marketlerin, büyük sermaye birliklerinin bu konuda daha aktif hâle
geleceği, üreticilerin, küçük esnaf gruplarının bu kanun
kapsamında zarar göreceği hususu vardır ki buna, tüm
gelişmiş ülkelerde olduğu gibi artık ülkemizde de bir
yerinden başlanmasının gerektiği, özellikle tüketici
birliklerinin tam manasıyla bu işte önemli rol
oynamalarının gerektiği ve onların da düzenlemelerde, kapsamda
kendi faaliyetlerini artırıcı düzeyde olmaları
gerektiği kanaatindeyim. Onun için de serbest piyasa içinde bu kanunun bir
an önce
Büyük marketlerin de endişesinin giderilerek, küçük esnaf ve
sanatkârların, üreticilerin bu kanun kapsamında kendilerini buna göre
hazırlamaları gerektiği söz konusudur.
Değerli arkadaşlar,
özellikle kayıt sisteminin ve bildirimin tasarının omurgası
olduğu, tasarının yürürlüğe girmesiyle Türkiyedeki
hallerin borsa niteliğinde olacağı, Bakanlıkta bu sürecin
sağlıklı işlemesi için çalışmaların
hızla yürütüldüğünü biliyoruz. Tasarının yürürlüğe
girmesiyle birlikte öngörülen süre bir yılın sonunda bu sistemin
tamamlanacağı şeklindedir. Bu yüzden, yaş sebze ve meyve
ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek malların
satış usulünde farklılıklar olabileceği, bu sebeple
ikincil mevzuatta bu farkın dikkate alınarak düzenlemenin
yapılması gerektiği kanaatindeyiz.
Ama bütün
şikâyetlerin asgariye indirildiği bu kanunla özellikle ülkemizde
yaş sebze ve meyve ticaretinin en iyi şekilde düzenleneceği
ortadadır. Bu kanun onun için de iyi bir çalışmayla buraya kadar
getirilmiştir.
Bazı küçük
aksaklıkların da maddeler görüşüldüğünde giderileceği
düşünülerek bu kanunun inşallah ülkemize, üreticilerimize ve bu
kanunla ilgili tüm camiamıza hayırlı olmasını
diliyorum, emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akgül.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.31
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
471 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi söz
sırası Antalya Milletvekili Sayın Tayfur Sünere aittir.
Sayın Süner
Yok.
Konuşmalar
tamamlanmıştır.
Soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın
Tankut
Yok.
Sayın
Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
az önce AKP yetkilileri de ifade ettiler, sebze ve meyve ticaretini düzenleyen
yasa tasarısıyla kayıt dışılığın
önleneceğini, tüketicilerin korunacağını, fiyat
istikrarının sağlanacağını, üreticilerin rekabet
gücünü artıracağını ve koruyacağını, toptancı
hal esnafının kazançlı çıkacağını, depolama,
ambalajlama laboratuvarları bulunan haller vasıtasıyla gıda
güvenliğinin sağlanacağını, vergi kayıp ve kaçağının
önleneceğini, sebze ve meyve ile ilgilenen herkesin sorunlarının
çözüleceğini gerekçede ve konuşmalarda anlatmaktasınız.
Peki, Sayın
Bakan, sekiz yıldır bu güzelliklerden bu tarafları niye
yararlandırmanız da sekiz yıl sonra bu yasayı
getiriyorsunuz madem bu kadar faydası olacaktı da? Yoksa bu da ABnin
her zamanki siparişlerinden birisi değil midir Sayın Bakan? Bu
suçlardan dolayı Avrupa Birliği ülkelerindeki örnekleri gibi istifa
etmeyi düşünüyor musunuz? Gerçi siz daha yeni Bakan oldunuz ama
Sayın Bakan,
sorumu dinlemiyorsunuz.
Sorumu geri
alıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, tekrar sisteme girersiniz.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, yüz doksan beş adet hal olduğunu biliyoruz. Bu yasa
geçici maddesinde de burada üç yıl içerisinde belirlenen usullere
uymaları hâlinde bu sizce kaç adede düşecektir? Bu hal
sayısı veya bu özellikleri ihtiva eden şu an kaç tane halimiz
vardır bizim? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
bu kanun toplumun azımsanmayacak bir kesimini ilgilendiren bir kanun;
üreticiler, ticaretle uğraşanlar, belediyeler, nakliyeciler, maliye,
komisyoncular, perakendeciler, ayrıca tüketiciler. Diyebiliriz ki toplumun
tümünü ilgilendiren çok temel bir kanun düzenlemesi yapıyoruz.
Ben meselenin,
sebze ve meyve üreticileri açısından bu kanunla getirilen
düzenlemelerin bir mağduriyet oluşturacağı gibi bir
endişeyi taşımaktayım çünkü özellikle Akdeniz Bölgesinde
sebze ve meyve üreticileri için komisyoncular çok önemli bir görev üstlenirler,
üretimi destekleyen, üretimi finanse eden bir görevleri vardır.
Şimdi, hal
rüsumlarını düşürerek ve hal dışında da ticareti
bir anlamda serbest bırakarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, zaman olduğu için
müsaade ederseniz
BAŞKAN
Tekrar girerseniz açacağım.
Buyurun
Sayın Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Böyle bir ihtimale binaen, bu kanunda, özellikle üretici
hallerinin rüsumlarının düşürülmesi veya işte tüketici
hallerine aktarılması hususu, üreticilerin desteklenmesi
anlamında bir zafiyet yaratacak mıdır? Bu ihtimali ortadan
kaldırmak üzere hangi tedbirleri alacaksınız?
Bir diğer
hadise, hallerin -özellikle üretici hallerinin- kestikleri rüsumlarla, bu
kanunla onlara yüklediğiniz yükümlülükleri nasıl
karşılayacaklarını düşünüyorsunuz?
Laboratuvarları, denetimleri nasıl yapacaklar? Verilen üç
yıllık sürenin bu altyapıyı kurmaya yetip yetmeyeceği
noktasında bir araştırmanız oldu mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, sabahın 4ünden o günün
sonuna kadar halde vakit geçiren hal esnafı ve halden
alışveriş yapanlar için, 3üncü maddede belirtilen halde, belli
standartlarınız var mı? Belli standardı taşımayan
haller var mı? Ve o belediyenin insafına kalarak Hadi kardeşim,
buraya taşınacaksın diyeceksin, hiçbir fiziki şart
olmayacak orada, insanlar perişan olacak, soğukta, karda, kışta
hal esnafı yok olacak, gelen insanlar doğru
alışverişini yapamayacak, adı hal olacak.
Bakanlığınızın bu konuda bir denetimi var mı?
Mevcut haller veya yeni yapılan hallerde asgari koşullarda fiziki
olanaklar aranıyor mu? Olmayan hallerde hangi uygulamayı
yapıyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Yıldız
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
hem yasanın gerekçesinde hem de partinizin hatiplerinin
konuşmasında, az önce de ifade ettiğim gibi, sebze ve meyveyle
ilgilenen herkesin sorunlarının çözüleceğini
anlatmaktasınız. Ben şunu soruyorum: Bu yasa bu kadar önemliydi
de sekiz yıldır niye beklediniz diyorum yani sekiz yıldır
insanlarımız bu faydalardan niye yararlanmadılar ya da bu
sakıncalardan niye korunmadılar? Az önce Hatip Yılda 2,5 milyar
dolar kanser ilaçlarına ödeme yapıyoruz, gıda güvenliğimiz
olmadığı için insanlarımız kansere yakalanıyor.
dedi. Sekiz yıldır insanlarımızı kansere yakalatmaktan
sorumlu değil misiniz bu durumda ya da bu da yine alışveriş
merkezlerinde olduğu gibi, Avrupa Birliğinin her zamanki
siparişlerinden birisi mi diye insanın aklına maalesef geliyor.
Bu, dolayısıyla sizin her konuda örnek aldığınız
Avrupa Birliği ülkelerindeki örnekleri gibi istifa etmeyi düşünüyor
musunuz diye soracaktım ama tabii meşguldünüz, bunu sormak istiyorum
çünkü Avrupa Birliği ülkelerinde bu konumda olan yöneticiler, siyasetçiler
istifa ediyorlar.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Susam
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, son TÜİKin rakamlarına
göre enflasyonda ilk defa, uzun zamandan sonra, yüzde 10u aşan çift
haneli rakamlar yakalandı. Bu rakamların yakalanmasında da
önemli bir oran tarım ürünlerindeki fiyat artışlarından
kaynaklanıyor ve fiyat artışları bu anlamıyla
tarım ürünlerinde yüzde 19,73 üretici fiyat endeksinde. Giderek de
tarımda üretim maliyetleri artıyor. Bu yasada üreticilerin
maliyetinin düşürülmesi için herhangi bir destek olarak yasaya
koyduğunuz bir şey olduğunu kabul ediyor musunuz, var mı
böyle bir destek? Üretimin artması için üreticilere bu yasanın
işleyişinden sorumlu bir Bakanlık olarak ne gibi destek vermeyi
düşünüyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Torlak
D. ALİ
TORLAK (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
Türkiyede sanayinin gelişmesinin en önemli etkeni bankaların
sanayiciyi desteklemesi olarak değerlendirilir. Ülkemizde kâr eden tek
sektör olan bankaların sanayicilere destek olmamasını, kredi
taleplerinde ağır ve aşırı teminat istenmesini
nasıl değerlendiriyorsunuz?
İkinci
sorum: Bankaların firmaları, sanayicileri krediyle desteklenmesiyle
ilgili, Hükûmet olarak bir çalışmanız var mıdır, varsa
açıklar, bilgi verir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; ben soruları dikkatle
not etmek gayreti içerisinde oldum. Herhangi bir sorunun
atlandığı kaygısı arkadaşların
taşımamasını isterim. Dolayısıyla Sayın
Yıldızın sorularını daha baştan söylerken ben
not etmiştim. Öyle bir endişe taşımasını şahsen
uygun bulmam, öyle bir endişeye kapılmasın.
Evet, elbette her
kanun hükmünde kararname veya her kanunun belirli bir yenilenme zamanı
olacaktır, karşımıza çıkacaktır.
Dolayısıyla bugün de bu kanunun yenilenmesiyle ilgili
başlatılmış olan çalışmalar, benim Bakanlık
görevine gelmemden çok önce arkadaşlarımız bu
çalışmaları başlattılar ama Parlamento gündemi, Parlamentonun
çalışma temposu, bu tasarıların arzu edilen zamanda
yasalaşmasını her zaman mümkün kılmıyor, bunu da
görüyoruz. Dolayısıyla Böylesine önemli bir tasarı sekiz
yıldır niye gelmedi? derken, bu konuyla ilgili kapsamlı
araştırmalar, kapsamlı çalışmalar
yapıldığını, ben burada Grup Başkan Vekili
olduğum dönemde de komisyondaki arkadaşlarımızın yurt
dışında bir çok ülkede halleri gidip yerinde gördüklerini,
birtakım tespitler yaptıklarını ve dünyadaki hallerin
Türkiyede de benzerlerinin olması gerektiği konusunda Sanayi ve
Ticaret Komisyonunda arkadaşların kapsamlı
çalışmaları sürdürdüklerini, hatta bunu geçen dönemden bu yana
devam ettirdiklerini, bu yurt dışı seyahatlerini, ben de
şahsen biliyorum. Dolayısıyla bugün bu tasarının
gelmiş olması bizim açımızdan önemli bir avantaj.
Tasarıda,
aslında gerçekten de sizin ifade ettiğiniz birçok husus yer
alıyor yani çok tarafı olan bir tasarı bu. Üreticiden
başlayan, tüketiciye kadar, arada ne geçiyorsa, aradaki bütün
unsurları, nakliyecisine varana kadar, haldeki komisyoncuyu dikkate alan,
hal işletmesini dikkate alan, bütün bunlar arasında bir denge kurmaya
ama bu arada yeni bir sistem inşa etmeye çalışan bir tasarı
ortaya koymuş olduk. Takdir edersiniz ki bu kadar çok tarafı olan bir
tasarıyı bu taraflarla enine boyuna müzakere etmeden de yapmak mümkün
değil. Bu tasarı, hem Komisyonda müzakere edilirken hem alt
komisyonda görüşülürken, ondan önce Bakanlığımızda bu
tasarı hazırlanırken mümkün olduğu kadar bütün kesimlerle,
sivil toplum örgütleriyle ayrıntılı çalışmalar yapmaya
özen gösterildi. Buna Komisyondaki müzakereler sırasında katkı
veren muhalefet partisi milletvekili arkadaşlarımız da dâhil,
gerçekten onlar da çok önemli katkılar verdiler ve alt komisyonda güzel
çalışmalar oldu.
Tabii ki
bazı noktalarını yarın tasarıyı görüşmeye devam
ederken tekrar burada ele alacağız yani bazı yeni öneriler de
olacaktır, o önerileri de Genel Kurulda birlikte
değerlendireceğiz, o öneriler çerçevesinde revize edilmesi gereken
bazı konular olursa elbette bunları önergelerle revize edeceğiz.
Mesela bunlardan bir tanesi -konuşmaları sırasında- hem
Sayın Susamın söylemiş olduğu hem Sayın Uslunun
söylemiş olduğu konular vardı konuşmalarında
Arz-talep derinliğine göre mal tanımını koyabilecek
miyiz? diye. Arkadaşlar Komisyon raporuna koymuşlar, gerekçeyi
değiştirme imkânları olmadığı için Komisyonda,
Komisyon raporunda bu konuya bir açıklık getirmişler. Ancak biz
ilgili madde geldiğinde bir önergeyle hep birlikte arz-talep
derinliğinin neyi ifade ettiğini, işte, et-et ürünleri, süt-süt
ürünleri, belki kuru gıdalar ve bal gibi ürünleri de içeren, kesme çiçek
ve benzeri ürünleri de içeren bir çerçeveye oturtmanın daha doğru
olabileceğini Komisyonda da arkadaşlarımız
önermişlerdi. Belki onu bir önergeyle burada tanımların
içerisine koyma imkânına da sahip olabileceğiz. Bunun gibi bazı
değişiklikler tasarının son safhasında, Genel Kurul
safhasında da olabilecektir.
O açıdan,
bizim Avrupa Birliğinin dayatması olan bir şey olarak bunu
mütalaa etmemiz doğru değil Sayın Yıldız. Yani Avrupa
Birliğinde de elbette haller var ve bu hallerin standartlarının
eğer yüksekliği bizim için bir örnek teşkil edecekse bunu bir
dayatma olarak değil, bir örnek yüksek standartlardaki hal
uygulamalarının ülkemize taşınması olarak
algılamamız icap eder. Dolayısıyla bizim Avrupadaki,
dünyadaki halleri dolaşan ve o örnekleri ülkemize taşımaya
çalışan arkadaşlarımızın
çalışmaları bir dayatmayı değil, bir güzel örnekleri
Türkiyeye taşımayı amaçlayan çalışmalar
olmuştur.
Sekiz
yıllık gecikmede yani Bakanlığımızın
doğrudan doğruya bir gecikme olarak bunu algılaması
değil, yani yıllar itibarıyla zaten var olan bir mevzuat, kanun
hükmünde kararname, üzerinde birkaç defa da değişiklik
yapılmış aslında. O değişikliklerle konu restore
edilmeye çalışılmış ama restorasyondan ziyade bir yeniden
yapılanma ihtiyacı ortaya çıktığı için de bugün
bu ihtiyacı karşılamış oluyoruz.
Sayın Uslu
Üç yıl içerisinde bu haller yenilenebilir mi? diye ifade ediyor. Evet,
hallere bir standart getiriyoruz burada; laboratuvarları olsun, hijyen
şartları taşınsın... Bu tür olmayan haller, bu hâle
getirilemeyen hallerle ilgili işlemler yapılsın ve bundan sonra
gerçekten bu standartlarda hal işletmeciliği yapabilecek olan
belediyeler hal işletmeciliği yapsın. Bu standartları
taşımadıktan sonra yapamayacaksan bu senin işin
olmadığı anlamına geliyor yani bunu bu şekilde
algılamak gerekir.
Şimdi,
seçimlerin üzerinden bir yıl geçti, önümüzde dört yıl zamanı
var. Bütün partilerden seçilen belediye başkanı
arkadaşlarımız, ister ilçe belediyesi olsun ister belde veya büyükşehir
belediyesi, bu dört yıllık zaman içerisinde biz kendilerine
işte, makul bir uzatma süresiyle beraber istiyoruz ki herkes bu dört
yıllık zamanda hallerini yenilesin, bu dönem içerisinde bu hallerini
yenileyebilsinler.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hangi kaynakla yapılacak?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Kaynakları var efendim.
Buradan, yani hallerden gelir de elde ediyorlar. Eğer kendi
hemşehrilerine sağlıklı sebze, meyve ve gıdalar
iletmek gibi bir görevleri varsa, kaynaklarından bir kısmını
da belediyelerimiz bu hallerin yenilenmesine tahsis edeceklerdir. Gerekirse
kendilerine kaynak takviyesi, kaynak desteği sağlayacak
imkânları da elbette oluşturabiliriz ama bu sistem -Sayın
Şandırın sorusuna geçiyorum- üreticilerin mağdur
olması muhtemel bir sisteme dönüşebilir mi yani hal rüsumları
düştüğü zaman gelirler azalmayacak mı?
Gelirlerin
azalacağı varsayımı doğru değil çünkü bu sistem
gerçekten yüzde 70i kayıt
dışı olan bir sebze meyve ticaretini birtakım farklı
argümanlarla kayıt altına alan bir sistem. Hem denetim
mekanizmalarıyla hem de en önemli unsurlardan bir tanesi ürün künyesinin
getirilmesi. Bundan sonra ne manavda ne markette ne de çarşıda
pazarda ürün künyesi olmayan bir sebze meyve satılamayacaktır. Bütün
sebze ve meyvelerde ürün künyesi bulunacaktır. Ürün künyesi, aynı
zamanda onun hale bildirilip bildirilmediğini de açığa
çıkaracak bir uygulamadır. Ürün künyesi sistemiyle büyük bir
kayıt altına alma, ayrıca denetlemeyle kayıt altına
alma da getirilmiş olacaktır.
Rüsumların indirilmesi
kayıt altına almayı ayrıca teşvik eden bir unsur
olmuş olacak çünkü rüsumların yüksekliği de kayıt
dışına doğru sevk ediyor insanları. Biz hale girme
mecburiyeti getirmiyoruz ama bildirme mecburiyeti getiriyoruz çünkü hale girme
mecburiyeti gerçekten bazen üreticiler için de nakliyeciler için de ürünü en
son satın alacak kişiler için de bir eziyete dönüşüyor. Yani bir
ilçede hal yoksa o il merkezinde, büyük şehirde bir yerde hal varsa,
geliyor
Mesela Ankaraya geldi ürün, Çubuka gidecek, geri dönecek buradan,
tekrar Çubuka. Buradaki hale girecek, ondan sonra Çubuka geri dönecek veya
işte Polatlıya geri dönecek veya Elmadağa geri dönecek.
Buradaki hale ürününü soktuktan sonra geri dönecek, böyle bir tablo var.
Şimdi bunu ortadan kaldırıyoruz. Üretici bölgesindeki hale
bildirimini yap, doğrudan doğruya tüketici bölgesindeki veya
tüketiciye getir, ulaştır. Sistem kolaylaşıyor, işlem
maliyetleri düşüyor ve kayıt altında olan ürün miktarı çoğalıyor.
Dolayısıyla
burada ayrıca üreticiye üretici birlikleri üzerinden çok ciddi avantajlar
getirilmektedir. Üreticinin birlikleri vasıtasıyla ürününü her yerde
satabilmesine imkân getirilmektedir. Üretici birlikleri vasıtasıyla
ürün satanların rüsum ödemesi kaldırılmaktadır bu sistem
içerisinde ve böylece üretici birliklerine üreticilerin yönelmesi, birliklerin
güçlenmesi ayrıca bu mekanizmanın içerisinde teşvik
edilmektedir. Dolayısıyla hem belediyelerin gelirlerinde bir azalma
olmayacaktır, kayıt altındaki ürün miktarı
artacağı için doğal olarak hem de üreticinin mağduriyeti
gündeme gelmeyecektir çünkü üreticiler kendi birlikleri güçleneceği için
kendi birlikleri vasıtasıyla ürünlerini daha kolay bir şekilde
satabileceklerdir.
Haller elbette
denetlenmektedir. Zaten bu denetimler bizim bu eksiklikleri görmemize yol
açmıştır. Bu eksikliklerin, sadece şimdi denetlemekle,
Hadi bakalım bunu yap. demekle bitmeyeceğini gördüğümüz için
Bundan sonra haller nasıl olacak, nasıl olmasını istiyoruz
ve size şu kadar zaman veriyoruz. Bu kadar zaman içerisinde bu meseleyi
bitirmeyen belediyeler hallerinin kapatılacağını
bilmelidirler.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kaç ay sonra Sayın Bakan? On gün mü, bir ay
mı, iki ay mı, altı ay mı, bir sene mi?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Bakın, biz süre vermişiz.
Herkes bu seçim döneminde, döneminin sonuna kadar, dört yıl zamanları
var. Dört yıl içerisinde hallerini bu hijyen şartlarına ve
teknolojik şartlara uygun hâle getirsinler. Biz gerekirse onlara finansman
desteği sağlayacak çalışmaları da elbette yapabiliriz.
Sayın
Susamın sorusunda, Enflasyon çift haneli rakamlara ulaşıyor,
bunda tarım ürünlerindeki fiyat artışları etkili oluyor. Bu
konuda üreticilere bir destek verip maliyetleri aşağıya çekmeyi
düşünüyor musunuz? Tabii ki üreticilerle ilgili doğrudan destekler
Tarım Bakanlığı bünyesinde yürütülen destekler. O
desteklerle ilgili rakamları da burada gerektiğinde, yani tasarı
görüşülürken Tarım Bakanlığımızdan gereken
rakamları, hangi çiftçiye, hangi konuda, ne kadar destek verildiğiyle
ilgili ayrıntılı olarak ortaya koymamız mümkün ama
tasarıda üreticiye en önemli desteklerden bir tanesi şudur: Bu
işlem maliyetlerinin azalması, üretici birlikleri
vasıtasıyla ürünlerini pazarlara ulaştırabilmeleri ve hem
hallerde hem de semt pazarlarında üreticilere en az halin ve pazarın
yüzde 20sinin tahsis edilme mecburiyeti getirilmesi. Bugün itibarıyla
ürünlerinin yüzde 25i tarlada kalan üretici artık ürünü tarlada kalmayan
üretici. Bu tarlada kalan ürünün tamamı hiç kimsenin para kazanamadığı
bir ürün hâline dönüşmüş oluyor. Dolayısıyla biz
üreticimizin tarlada kalan ürünü meselesini de bu tasarıyla beraber bir
noktaya ulaştırmış oluyoruz.
Elbette bankalar
ve sanayi konusu ayrı bir konu. Bu konuya bu tasarının
kapsamı dışında olması açısından bir
başka şekilde cevap vermeyi düşünüyorum. Diğer bölümlere
geçildiğinde de diğer konuların cevabını ayrıca
sorular olduğunda vermeye çalışacağım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan teşekkür ederim.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 10 Mart 2010
Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati:
20.02